<<

Kapak Konusu

Hafız Esad’ın İktidarıyla birlikte özellikle ordu ve istihbarat Nusayrilerin kontrolüne girmişti.

Suriye’nin Nusayri Yüzü ve İran

Syria’s Nusayri Side and Iran

Pınar ARIKAN

Abstract Since the uprisings started in Syria on March 15th, 2011 there has been a debate on emergence of a split in Syrian society into different groups. Ethnical identities, which were covered with secular consensus for so many years, reappeared as a political dynamic. While Nusayri/Alawite identity of Bashar Assad administ- ration has begun to be emphasized, there has been another debate on reasons for Iran’s support to Assad against the opposition, which underlines common interests and sectarian solidarity on the base of Shi’a iden- tity between the two countries. The aim of this article is to shed light to these debates that are on the basis of sectarian issues by understanding the Nusayri/Alawite identity in Syria and to discuss the sectarian factor in Syria’s relations with Iran that has a Shi’a identity. The article argues that religious concerns are inexpli- cit in Iran’s support to Assad administration. However, strategic concerns are clear and explicit. Therefore, strategic concerns are prior to religious ones in current Iranian policy regarding Syria.

18 Temmuz 2012 - Cilt: 4 - Sayı: 43 Kapak Konusu

Beşar Esad yönetiminin Nusayri/Alevi kimliği ön plana çıkarken Şii İran’ın muhalefete karşı Esad’ı desteklemesinin nedenlerinden biri olarak ortak Şii kimliğine dayanan çıkar birliği ve mezhepsel dayanış- ma tartışması yapılmaya başlandı.

Giriş sonra el-Junbulani, daha sonra ise el-Khasibi gel- miştir. El-Khasibi’nin (ö. 957) Nusayri tarihinde Suriye’de 15 Mart 2011 tarihinde patlak veren önemi büyüktür. Nusayrileri kendi öğretisi et- ayaklanmalardan sonra toplumun farklı gruplara rafında birleştiren kişi olarak tanınan el-Khasibi bölünmesi konuşulmaya başlandı. Uzun yıllardır Bağdat’ta ve Halep’te olmak üzere iki Nusayri etnik kimliklerin seküler bir konsensüsle örtül- medresesi kurmuş, en önemlisi Kitab-al-Hidaya meye çalışıldığı Suriye’de bu kimlikler yeniden al-Kubra (Yüce Rehberlik Kitabı) olmak üzere siyasetin bir parçası oldu. Beşar Esad yönetimi- pek çok eser bırakmıştır. El-Khasibi’nin Birinci nin Nusayri/Alevi kimliği ön plana çıkarken Şii İmam Hz. Ali’ye kadar uzanan bir zincirden “ila- İran’ın muhalefete karşı Esad’ı desteklemesinin hi bilgiyi” aldığına inanılmaktadır. nedenlerinden biri olarak ortak Şii kimliğine dayanan çıkar birliği ve mezhepsel dayanışma Nusayri topluluğu için 10. yy.’a kadar el- tartışması yapılmaya başlandı. Bu yazının amacı Namiriyya adı kullanılmıştır. 10. yy.’dan sonra ise mezhep eksenli bu tartışmalara ışık tutabilmek i- Khasibiyya veya Nusayri adıyla anıldılar. Bugün çin Suriye’deki Nusayri/Alevi kimliğini tanıtmak Suriye Nusayrileri için kullanılan Alevi ismi ise ve Şii kimliğine sahip İran ile ilişkisinde mezhep oldukça yenidir ve 1920’lere dayanmaktadır.1 faktörünün rolünü tartışmaktır. El-Khasibi’den sonra Nusayriler’in dini lide- Nusayriliğin Mezhepsel Geçmişi ri olan el-Tabarani (ö.1034) Halep’teki Nusayri medresesini 1031’de Lazkiye’ye taşıdı. Bağdat’ta- Nusayri isminin Ebu Şuayb olarak bilinen ve ki medrese ise Moğol hükümdarı Hülagü tara- İran kökenli olduğu tahmin edilen Muhammed fından 1258’de tahrip edildi. El-Tabarani bütün İbn Nusayr el-Namiri el-Bakri el-Abdi’den (ö. Nusayri cemaatini birleştiren son dini lider oldu. 883) gelmektedir. Şiiliğin on birinci İmamı el- Ölümünden sonra Nusayri cemaati dağılarak Askeri ile aynı zamanda Irak’ın Samarra kentin- bağımsız şeyhler etrafında toplandılar. Sünni- de yaşamıştır. Arap kabilelerinden ben-i Namiri ler tarafından din dışı olarak görülen bir inanca ile ilişkilendirildiğinden dolayı Namiri adıyla da sahip olan Nusayriler, Ali’yi ve İmamları ilahlaş- anılmaktadır. Muhammed İbn Nusayr, Nusayri- tırmaları nedeniyle de On İki İmam Şiası’ndan ler tarafından yazılan pek çok eserde “On birin- ayrılıyorlardı. Aşırı inançları onları bulunduk- ci İmam Hasan el-Askeri’ye açılan kapı” olarak ları coğrafyada izole bir hayat sürmeye itti. anılmaktadır. Suriye’nin kuzeybatısındaki dağlara çekilen Nu- sayriler 1220’de İsmaililer ile birleşen Kürtler’in Muhammed İbn Nusayr, on ikinci İmam saldırısına uğradılar. Kuzey Irak’taki Sinjar Pren- Mehdi’nin gaybetinden sonra kendisinin İmam si el-Makzun’dan yardım isteyen Nusayriler, olduğunu iddia etmiş ve Ehl-i Beyt’e olan sevgisi İsmaililer’in el-Makzun’un tarafına geçmesi ile ile İmamları İlahlaştırmıştır. Kendisinden sonra bu saldırıdan kurtuldular. El-Makzun’la birlikte İmamlara açılan “kapı” olarak İbn Jundub, daha Irak’tan gelenler Suriye’deki Nusayri aşiretlerin-

Temmuz 2012 - Cilt: 4 - Sayı: 43 19 Kapak Konusu

İran Cumhuriyeti ile kurduğu yakın ilişki Esad’ın dini meşruiyetini sağlama amacına dolaylı yoldan hizmet etmişti.

den Haddadiya, Matawira, Muhaliba, Darawisa, İbn Teymiye Moğol saldırısından sonra Şam’a Numaylatiyya ve Ben-i Ali’nin atalarıdırlar ki göç etmek zorunda kalmıştı. Hanbeli din adam- Suriye’nin ilk Nusayri devlet başkanı Hafız Esad ları arasında en meşhurlarından olan ve İslam’ın da bunlardan Numaylatiyya aşiretine mensuptur. ilk kaynaklarına dönülmesini (selefilik) savunan İbn Teymiye, Şiilik de dahil olmak üzere bunun El-Makzun’ndan sonra Nusayrilerin öne çıkan dışındaki bütün İslam inançlarını sapkın addetti. lideri Haddadiya aşiretinden Şeyh al-Tubani Al-Fatawa al-Kubra adlı fetva kitabında Risala fi (ö.1300) olmuştur. 1258’de Moğol saldırısın- al-rad ‘ala al-Nusayriyya başlığıyla yazdığı fet- dan sonra Abbasilerin yıkılması ile oluşan siyasi vada Nusayrilerin inançlarını ve bunların nasıl otorite boşluğu ve azınlıklara tolerans gösteri- sapkınlık olduğunu anlatmış, İslam’a ve Müslü- len ortamdan yararlanan Nusayriler 1317’den manlara düşmanlıklarından bahsetmiştir.2 Osmanlı’nın 1517’de Mısır’ı fethine kadar Mem- lük yönetiminde yaşadılar. Nusayriler, aşırı inanç- 16. yy.’ın başlarında bölgede yükselen iki bü- ları nedeniyle 14. yy.’a kadar zaman zaman Sünni- yük güç İran’da kurulan Şii devleti Safeviler ve lerin saldırısına uğramış ve kafir olarak görülmüş Sünniliği benimsemiş Osmanlılar olarak ortaya olsalar da İslam dünyasında Nusayrilik karşıtı ilk çıktığında Osmanlı yönetimindeki Nusayriler fetva 1317’de Hanbeli din adamı Taqi el-Din İbn Safeviler’e yakınlık duyuyorlardı. Bunu bir tehdit Teymiye tarafından yayınlandı. Harran’da doğan olarak algılayan Osmanlı devleti Nusayrilere karşı

20 Temmuz 2012 - Cilt: 4 - Sayı: 43 Kapak Konusu

birtakım tedbirlere başvurdular. Sultan Selim’in, ettiler. Bu dönemde ayrıca kötü ekonomik koşul- 1514’te Mısır’ı fethinden önce Safeviler’le mü- larda yaşayan ve çocuklarına eğitim aldıramayan cadele ettiği sırada İran sınırına yakın yaşayan Nusayri halkı erkek çocuklarını Fransa ordusu- Nusayri nüfusun belirlenmesini istediği ve da- nun hizmetine verme yolunu seçti. Böylece Nu- ha sonra da buralarda katliam yaptığı rivayet sayrilerin 1960’lara kadar sürecek ordu içindeki edilmektedir.3 Nusayriler, Osmanlılar tarafından yükselmeleri süreci başlamış oldu ve 1970’de si- Müslüman kabul edilmedikleri gibi Hıristiyanlar yasi kontrolü ele geçirmelerine kadar vardı. ve Yahudiler gibi zimmi de sayılmıyorlardı. Bu nedenle millet sistemine göre yönetilmediler ve 1936’da Fransa, Suriye milliyetçileri ile Paris’te iç işlerinde bağımsızlık tanınmadı4 19. yy. boyun- Suriye’nin bağımsızlığı için müzakerelere baş- ca Osmanlılara karşı sık sık ayaklanan Nusayriler ladığında Nusayriler, Suriye ile birleşmek iste- fakirliklerini bahane göstererek Osmanlı’ya vergi mediklerine dair beyannameler gönderdiler. Bu ödemek istemiyorlardı. Osmanlı’nın Nusayrileri beyannamelerde, Sünni Müslümanlardan farklı askere alma girişimi de ayaklanmaların başka bir olduklarını, resmi dini İslam olan Suriye ile bir- sebebi oldu. Bu yüzyılın sonuna gelindiğinde ise leşmek istemediklerini çünkü İslam’ın Alevilere bölgede dini azınlıklara Batı’nın müdahalesinden kafir gözüyle baktıklarını belirtmekteydiler. Bu çekinen Osmanlılar, Nusayrileri kendi yanlarına nedenle Fransız hükümetinden Alevilerin kendi çekmeye çalıştılar. Nusayri köylerinde okullar ve küçük topraklarında bağımsız olarak yaşamala- camiiler inşa eden Osmanlılar buralarda Sünni rına izin vermelerini talep ediyorlardı.7 Tam bu din adamlarının eğitimleri aracılığı ile Nusayri- sırada Kudüs’te doğan, 1921-38 yılları arasında leri, Sünni İslam’a döndürmeye çabaladılar.5 Kudüs Baş Müftülüğü yapan ve Arap milliyetçi- si olarak tanınan Muhammed Emin el-Hüseyni, 1916’da Fransa ve İngiltere’nin imzaladığı giz- Suriye Alevilerinin Müslüman olarak tanınma- li Sykes-Picot anlaşmasına dayanarak bölünen ları konusunda bir fetva yayınladı. Hac Emin el- Suriye topraklarının bir parçası olan Nusay- Hüseyni, 1 Temmuz 1936’da yayınladığı bu fetva ri bölgesi 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Fransız ile Batılı işgalciler karşısında Suriye halkını bir- mandası altına girdi. Fransa, Suriye topraklarını leştirmek amacındaydı. Bu fetvadan sonra pek dört bölgeye böldü ve bunlardan biri de Nusayri çok Alevi din adamı İslam’a olan inançlarına ve nüfusun yoğun olarak bulunduğu Lazkiye böl- Şii Müslümanlar olduklarına dair açıklamalarda gesiydi. Alevi toprağı olarak anılmaya başlanan bulundular. Hatta Alevi öğrencilerden oluşan bir bölgede 1 Haziran 1922’de Alevi özerk devle- grup, Irak’ın Necef kentine gönderilerek orada ti, 1933’te de Lazkiye hükümeti kuruldu. Ale- Şii İslam doktrinleri konusunda eğitim aldılar ve vi özerk devletinin kurulması ile birlikte ‘Alevi’ başta Lazkiye olmak üzere pek çok şehirde Cafe- ismini kazanan Nusayriler, Müslüman Şii dün- ri dernekleri kuruldu.8 2. Dünya Savaşı’nın pat- yasının parçası olarak kendilerini kabul ettirme lak vermesinden sonra yeni jenerasyona mensup çabasına girdiler. 1926’da bir grup Alevi şeyhi- Nusayriler, Suriye milliyetçileri ile işbirliği yap- nin yayınladığı bir fetva şöyle demekteydi: ‘Her makta daha esnek bir tavır sergilediler ve bağım- Alevi bir Müslüman’dır, İslam inancına bağlı sızlık müzakerelerine Nusayri heyetinin de katı- olmayan, Kuran’ın Allah’ın kelamı olduğunu ve- lımı için Fransa’dan izin istediler. Sonunda 5 Ni- ya Muhammed’in O’nun peygamberi olduğunu san 1946’da Suriye bağımsız olduğunda Nusayri reddeden her Alevi, Alevi değildir… , Şii toprakları da Suriye’nin parçası oldu. Müslümanlardır… İmam Ali’nin takipçileridir- ler.’6 Bağımsızlıktan sonra ise Nusayriler ordu ve Baas partisi kanallarını kullanarak Suriye’de etkili rol Bu dönemde Nusayriler, mezhep temelindeki oynamaya başladılar. Suriye’nin birbiri ardına toplumsal çıkarlarını korumak için Fransızlarla gelen askeri darbeler ve yönetimlerden menkul işbirliğine gitti. Hatta 1919’da Arap milliyetçi- bağımsızlık sonrası tarihinde son askeri darbeyi lerinin düzenlediği Suriye Konferansını boykot 13 Kasım 1970’te Nusayri kökenli General Hafız

Temmuz 2012 - Cilt: 4 - Sayı: 43 21 Kapak Konusu

1916’da Fransa ve İngiltere’nin imzaladığı gizli Sykes-Picot anlaşma- sına dayanarak bölünen Suriye topraklarının bir parçası olan Nusayri bölgesi 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Fransız mandası altına girdi.

Esad yaptı ve ülkede iktidarı ele geçirdi. 22 Şu- özünün yansıması yani isimdir. Nusayriler, üçlü bat 1971’de ise Hafız Esad, Suriye’nin ilk Nusayri bir inanca sahiptirler ki bu da Ali, Muhammed devlet başkanı oldu. Bu gelişme ile birlikte Nu- ve Salman-ı Farisi’den oluşan teslistir. Buna göre sayri/Alevilerin Şii toplumunun bir parçası ve Ali mana, Muhammed isim ve Salman-ı Farisi dolayısıyla Müslüman olarak tanınmaları siyasal (kapı)dır. Bu teslis birbirinden ayrılamaz; bir mesele haline gelerek daha kritik bir önem çünkü bu üçlünün birlikteliği Ali’nin Tanrısallı- arz edecekti. ğına işaret etmektedir.9 Ali’nin ilahiliğine inanan kimse ödüllendirilmiş ve seçilmişler arasına gir- Nusayriliğin İran’ın Resmi Mezhebi “On İki miştir. Muhammed ise inananların manayı, yani İmam Şiiliği” ile İlişkisi Ali’yi tanımaları için yaratılan örtüdür. Salman- ı Farisi ise inananlar için Ali’ye ulaşmak üzere Özellikle Hafız Esad’ın Suriye’de devlet başkanı Muhammed’e giden kapıdır.10 olmasından sonra Nusayriliğin, Şii Müslüman- ların bir parçası olarak kendilerini kabul ettir- Nusayri inancına göre Salman-ı Farisi birinci me çabası her ne kadar siyasi bir mesele olarak İmam olan Ali’nin kapısı iken Ali’den sonra ge- ortaya çıkmış olsa da aslında bu durumun dini/ len on bir İmam’dan her birine bir ‘kapı’ vardır. mezhepsel bir yönü de bulunmaktadır. İnanç yö- On birinci İmam Hasan el-Askeri’nin kapısı nünden Nusayri inancı ile İran’daki On İki İmam olan İbn Nusayr ise son İmam olan ve gaybete Şiiliği inancının farklarını ve benzerliklerini an- giden Mehdi ile aynı dönemde yaşamış olduğun- lamak “bugünkü İran ile Suriye’nin mezhepsel dan İmam Mehdi’nin de mirasçısı olarak kabul yakınlığı” iddialarına ışık tutacaktır. edilmektedir. İbn Nusayr’dan sonra el-Junbulani, daha sonra da Nusayri mezhebini kaidelere bağ- Nusayrilik, İran’ın resmi mezhebi olan On layan el-Khasibi, İmam Mehdi’ye açılan kapılar İki İmam Şiiliği (Ithna Ashariyya) ile aynı i- olarak kabul edildiler. İran’daki On İki İmam nanç temeline dayanmaktadır. Bu inanca göre Şia’sı da imamet inancına sahiptir ve Hz. Ali’den Peygamber’in vefatından sonra İslam ümmetinin başlayarak son gaip İmam Mehdi’ye kadar liderliği Hz. Ali’ye verilmiştir ve O’nun soyundan Peygamber’den sonra dini koruyan ve süreklili- gelen On İki İmam, son İmam olan Mehdi’nin ğini sağlayan, topluma siyasi, sosyal, ilmi ve di- gayba gitmesine kadar, İslam toplumunun ön- ni konularda liderlik yapan imamlara inanırlar. derleridir. Ancak Nusayriler ile klasik On İki Ancak On ikinci İmam Mehdi’nin gaybetinin iki İmam Şiiliği arasındaki temel fark Nusayrile- aşamada gerçekleştiğine inanırlar ki bunlar kü- rin Hz. Ali’yi ilahlaştırmasıdır ki İran Şiiliğinde çük gaybet ve büyük gaybettir. Yaklaşık yetmiş böyle bir durum söz konusu değildir. Nusayri- yıl süren küçük gaybet süresince İmam Mehdi, lere göre Hz. Ali dünyayı ve cennetleri yaratan kendi seçtiği dört özel naibi vasıtasıyla Şiilerin Tanrı’dır ve Tanrı dünyada yedi defa görünmüş sorularına cevap vermiştir. Hicri 329 yılında ise olup son defasında Ali olarak görünmüştür. Tan- İmam Mehdi, son naibine büyük gaybet döne- rı, Ali olarak göründüğünde kendi özünden Hz. minin başladığını haber vermiştir ki bu da “Allah Muhammed’i yaratmıştır ve Muhammed onun zuhur izni verinceye kadar devam edecektir.”11

22 Temmuz 2012 - Cilt: 4 - Sayı: 43 Kapak Konusu

Nusayriler, İran’daki On İki İmam Şia’sından adamlarının (müctehid) içtihatlarına başvurma- farklı olarak ruhların bir bedenden diğerine geç- larını gereklilik olarak görüyorlar. İran’daki On mesine de inanmaktadırlar. Bir Nusayri öldüğün- İki İmam Şia’sı bu din adamlarına marja-i taklid de ruhu başka bir insana, bitkiye, böceğe veya (taklit mercii) demektedirler ve her Şii, fikirleri cansız bir nesneye geçebilir. İyi bir Nusayri’nin kendisine yakın gelen bir bilgili din adamının ruhu kendisinden daha mükemmel bir bedene içtihatlarını dini konularda kendisine örnek alıp geçerken kötü bir Nusayri’nin ruhu ise çirkin ya- onu taklit etmektedir. Suriye’deki Nusayriler ise ratıklara geçer. Bu, başlangıçtaki yıldız hallerine böyle bir makam ve otorite tanımamaktadırlar. ulaşana kadar aşama aşama devam eder.12 Işığa büyük hürmet gösteren Nusayriler Ali’nin güne- Buradan da anlaşılmaktadır ki Suriye Nusayrile- şin gözü olan nurla örtüldüğüne ve oradan tekrar ri ile İran Şiileri Hz. Ali’nin takipçileri olmakla görüneceğine inanırlar.13 Nusayrilerin kendi din inançlarında ortak bir noktadan hareket etmiş adamları tarafından yazılan dinî kitapları vardır. olsalar da farklı kozmolojik algılara sahiptirler. İbadethane inşa etmeyen Nusayriler özel evler- Bu nedenle de dünya algılarını şekillendiren dini de ibadet ederler. Dini törenlerinde Hıristiyanlık inançlarında göz ardı edilemeyecek kadar büyük etkisiyle ekmek ve şarap yer alır. Dini bayramları farklılıklar bulunmaktadır. ise Müslüman, İran ve Hıristiyan kökenli çeşitli bayramlardır ancak orijinal hallerinden farklı şe- Nusayriler’in Yönetimindeki Suriye ve Dini kilde kutlama yaparlar. Meşruiyet Sorunu

Suriye’deki Nusayriler ile İran’daki On İki İmam Hafız Esad Suriye’de ilk Nusayri devlet başkanı Şia’sı arasında İmamiye inancı haricindeki en olduktan sonra her ne kadar 1973’te anayasayı önemli ortak nokta olarak iki toplumun da kut- değiştirip seküler bir yönetim anlayışı benim- ladığı bayramlar gösterilmektedir. Bunlar İran’ın semiş olsa da ülkenin yönetiminde Nusayrilerin İslam öncesinden kalma geleneksel bayramı olan etkinliği artmıştır. Devletin önemli kademeleri- ve halen daha ülkede en önemli bayram olarak ne Hafız Esad’ın kendi aşiretine mensup akra- kutlanan baharla birlikte yeni yılın gelişi, yani baları yerleştirilirken özellikle ordu ve istihbarat nevruz bayramı ile sonbaharın gelişinin kutlan- Nusayrilerin kontrolüne alınmıştı. Bazı araştır- dığı mihrican bayramıdır. Bu iki bayramın Nu- macılara göre Hafız Esad’ın seküler bir yönetim sayri inancı üzerinde İran kültürünün etkisine anlayışını yerleştirmeye çalışmasının nedeni Nu- işaret ettiği söylenmektedir. Nusayriler, bu gün- sayrilerin Sünni Araplar tarafından kafir olarak lerde ilahi varlığın çeşitli formlarda ve giysilerde görülmelerinden kaynaklanan huzursuzluğun kendisini belli edeceğine inanırlar. Hatta Bar- önüne geçmek ve bu nedenle seküler Arap milli- Asher’e göre Salman-ı Farisi’nin teslisin ayrılmaz yetçiliğini ön plana çıkarmaktı.15 parçası ve Ali’ye açılan kapı olduğuna inanılması, Nusayriler arasında ilahi varlığın İranlılar arasın- Hafız Esad, Suriye devlet başkanı olduktan sonra da çok eski zamanlarda kendisini gösterdiğine kendisinin de bağlı olduğu Nusayri/Alevi inan- inanılması ile ilişkilidir.14 cının Müslümanlığın bir parçası olduğunu ka- nıtlamak ve iktidarını sürdürebilmek için dini Klasik On İki İmam Şia’sı ile Nusayrilerin dini meşruiyet arayışına girdi. 1970 yılında Irak’tan inanışlarında ayrıldıkları bir diğer nokta ise tak- Lübnan’a sürgüne gönderilen İran kökenli bir lit mercii konusudur. İran Şiileri, her insan dini aileye mensup Şii din adamı Ayetullah Hasan meseleler konusunda yeterli bilgiye sahip olama- Şirazi’nin 1972’de çıkardığı fetva, Esad’ın bu yacağından dolayı rehberliğe ihtiyaç duyulacağı amacına yönelik önemli bir kanıt oldu. Şirazi, konusunda fikir birliğindedir. Bundan yola çıka- 1972’de Lübnan’da ve Suriye’de yaşayan Alevi rak sıradan insanların dini meseleler hakkında topluluklarını ziyaretinden üç ay sonra çıkardı- yorum yapabilecek ve günün şartlarına uygun o- ğı fetvada şöyle demekteydi: ‘Birincisi, Aleviler larak yeni kararlar verebilecek kadar eğitimli din bütün inananların şahı olan Ali bin Ebu Talib’in

Temmuz 2012 - Cilt: 4 - Sayı: 43 23 Kapak Konusu

Suriye, İran’ın Hizbullah’a yaptığı silah yardımlarının transit ülkesi olarak örgüte destek vermektedir.

Şii taraftarlarıdır. İkincisi, Alevi ve Şii aynı Cafe- ilan etmeleri için ikna etti. 1973’te Lübnan’da On ri ve İmamiye gibi eş anlamlı kelimelerdir ve her İki İmam Şia’sına mensup İmam Musa el-Sadr, Şii itikadî olarak Alevidir ve her alevi mezhebî Yüksek İslami Şii Konseyi’ni kurdu ve Konse- olarak Şii’dir.”16Şirazi’nin fetvası Nusayri/Alevi- yin başkanı olarak Lübnanlı bir Alevi’yi Trablus ler tarafından yazılan neredeyse tüm kitaplarda ve Kuzey Lübnan’ın Şii müftüsü olarak atadı. kullanılırken Suriye ile Şii dini önderleri arasın- Sadr’ın Lübnan Alevilerini bu şekilde tanıması da yakınlaşmanın da kaynağı oldu ve Esad rejimi Suriye’deki Nusayri/Aleviliğin de tanınması an- için mezhepsel meşruiyeti kolaylaştırdı.17 lamına geliyordu. Sadr, yaptığı konuşmada Ale- viler ile Şiilerin çekilen acıda ortak olduklarına Hac Emin el-Hüseyni’nin 1936’daki fetvasından vurgu yaparak Aleviliğin aşırı bir inanç değil, Şi- sonra Ayetullah Şirazi’nin de 1972’deki Nusayri/ iliğin bir parçası olduğunu göstermişti. Nitekim Alevileri tanıyan fetvasına rağmen Suriye’deki aynı konuşmasında Sadr, günümüz Alevilerinin Müslüman Kardeşler, devlet başkanlarının Nu- Şiilerin kardeşleri olduğunu söylüyordu.18 Tüm sayri/Alevi inancından olmasını kabul etmediler. bunlar Nusayri/Alevilerin Suriye yönetiminde Hafız Esad 1973’te ülkenin anayasasına devlet kendilerini Sünni Arapların gözünde meşrulaş- başkanının Müslüman olması şartını koyarken tırma çabaları olarak görülebilir.19 kendisini Müslüman addetmiş olduğu için ara- larındaki sürtüşme daha da arttı. Bunun üzerine Ancak bu çabalar yeterli olmamıştır ki 1976’da Hafız Esad, Lübnan’daki Şii din adamlarını da Suriye’deki Müslüman Kardeşler örgütü bu ‘sap- Nusayrilerin gerçek Müslümanlar olduklarını kın’ rejime karşı ayaklanma başlattı. 1982’de Sün-

24 Temmuz 2012 - Cilt: 4 - Sayı: 43 Kapak Konusu

ni nüfusun yoğun olduğu Hama kentinde iyice rejim ile mücadelesinde sessiz kaldı. Irak 1980’de şiddetlenen rejim karşıtı gösterilerde Müslüman İran’a savaş açtığında İran’ı destekleyen tek Arap Kardeşler kentin kontrolünü ele geçirerek Nu- ülkesi Suriye oldu. Suriye’nin bu desteği ile de- sayri/Aleviler arasından atanmış olan görevlileri rinleşen stratejik bağlar, İran’ın Suriye’ye ucuz öldürdüler. Esad’ın tepkisi 12,000 Nusayri/Alevi petrol ve bedava petrol ürünleri sağlamasıyla askeri kente göndermek oldu ki kentte yapılan sağlamlaştı. Nitekim Sünnilerin yönetimde oldu- katliam yaklaşık 30 bin Suriyelinin ölümüyle so- ğu güçlü bir Irak, Nusayri/Alevilerin yönetimin- nuçlandı. 2 Şubat 1982’deki Hama katliamından deki Suriye için rahatsızlık unsuruydu. Irak’ın sonra Esad, kurduğu çok geniş istihbarat ağı ile Suriye ile sınırında yaşayan Sünni aşiretler de ülkede iktidarını sağlamlaştırdı.20 ülkedeki Sünni muhalefet ortamında Esad rejimi tarafından tehdit olarak görüldüğünden Suriye, Ancak Esad yönetiminde Nusayri/Alevilerin 1980-1988 İran-Irak savaşında İran’ın yanında ayrıcalıklı olduğu düşüncesine ters düşen bazı yer alarak ve daha sonra da 1991’de Irak’a giren olgular da mevcuttur. Örneğin kırsal kesimde ABD liderliğindeki koalisyona destek vererek bu yaşayan Nusayri/Aleviler yüzyıllardır ürettikleri güçlü komşusunun kendisine oluşturduğu tehdi- temel ürün olan tütünün satışına getirilen kısıt- di azaltmaya çalıştı. lamalardan mustarip oldular. Hafız Esad yöne- timinde Nusayri/Alevi köylerinin kalkındığını Bölgede yalnız kalan İran için ise kendisine des- söylemek de zordur.21 tek veren Suriye ile ilişkiler son derece önemliy- di. Tek müttefiki olmasının yanında Lübnan’daki Nusayriler Yönetimindeki Suriye’nin İran İs- Hizbullah ile ilişkilerini güçlendirmekte de Suri- lam Cumhuriyeti ile İlişkileri ye kilit önem arz ediyordu. Nitekim İran, Siyo- nizm ile mücadele etmek ve Filistin’in bağımsız- İran, 1979 Devrimi sürecine girdiğinde Hafız lığını sağlamak amaçları için Hizbullah’a para, Esad başkanlığındaki Suriye İran’da Şah’a kar- silah, askeri ve dini rehberlik desteği sağlıyordu. şı dini muhalefeti destekleyen bir tavır aldı. İran devrimi lideri Humeyni’nin 1989’da vefa- İran’da Şiiliğin siyasallaşmasını kitlelere tanıtan tından sonra İran’ın yeni lideri olan Ayetullah ve devrimin ideoloğu addedilen Ali Shari’ati, Hamanei döneminde de İran’ın Suriye’ye yönelik 1977 yılında öldüğünde Şam’da Hz. Zeyneb’in politikasında Humeyni döneminin dinamikleri türbesinin yanına gömülmüştü. Cenaze töreni- etkili olmaya devam etti. Her ne kadar 1991’de ni yöneten İmam Musa el-Sadr, Suriye ile İran Suriye’nin İsrail ile Madrid barış görüşmelerine arasındaki bağı kurmakta önemli bir aktör ola- katılması İran ile Suriye arasında gerilime neden rak karşımıza çıkmaktadır. 1978’de İran Devrimi olduysa da görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlan- lideri Ayetullah Humeyni Irak’tan sınır dışı edil- ması gerginliği azalttı. 1990’larda Suriye, Arap diğinde Hafız Esad kendisini Şam’a davet etmişti. Körfez ülkeleri ile İran arasında arabulucu rolü 1979 devriminden sonra Suriye ile İran arasında oynadı. İran’ın 1992’de Abu Musa adasını ilhak yakınlaşma devam etti. Suriye’nin İran’a karşı etmesinden sonra Birleşik Arap Emirlikleri ile tutumunu Esad rejiminin İran’daki Şii din adam- yaşadığı gerginlikte de Suriye arabuluculuk yap- larına destek vermek suretiyle dini meşruiyetini tı.23 sağlamlaştırma çabasının devamı olarak görmek mümkünken Kramer’e göre, iki devlet arasında- Hafız Esad başkanlığındaki Suriye, 1970’ler bo- ki ilişkiler ortak inanç değil ortak kader üzerine yunca Nusayri/Alevi inancının On İki İmam kurulmuştu.22 Öte yandan Suriye’deki Müslü- Şia’sı tarafından tanınması için çaba sarf etmiş ve man Kardeşler de İran Devrimini desteklemiş ve böylece ülkede Sünniler ve diğer dini topluluk- benzer bir değişimin Suriye’de de gerçekleşerek ların mensuplarının gözünde dini meşruiyetini mevcut rejimin İslami hareket ile yıkılmasını ü- sağlamayı amaçlamıştı. 1979’da kurulan İran İs- mit etmişlerdi. Ancak İran, devrim ihracı politi- lam Cumhuriyeti ile kurduğu yakın ilişki Esad’ın kasına rağmen Suriye’de Müslüman Kardeşlerin bu amacına dolaylı yoldan hizmet etmişti. Hatta

Temmuz 2012 - Cilt: 4 - Sayı: 43 25 Kapak Konusu

Hafız Esad Suriye’de ilk Nusayri devlet başkanı olduktan sonra her ne kadar 1973’te anayasayı değiştirip seküler bir yönetim anlayışı be- nimsemiş olsa da ülkenin yönetiminde Nusayrilerin etkinliği artmıştır.

Hafız Esad, On İki İmam Şiası ile bağlarını kuv- Abdullah tarafından İran’ın bölgede Lübnan, vetlendirmek amacıyla Nusayri/Alevi şeyhlerini Suriye, Irak ve Körfez ülkelerinde yaşayan Şiileri dinde reform yapmaya ve modernleşmeye davet birleştirerek bir ‘Şii hilali’ kurmaya çalıştığı fik- ederek Ağustos 1980’de iki yüz Nusayri/Alevi ri dile getirildi.26 ABD’nin 2005’te Lübnan eski öğrenciyi Necef’le birlikte Şii dünyasının en bü- başbakanı Refik Hariri’nin suikast sonucu öldü- yük iki dini eğitim merkezinden biri olan İran’ın rülmesinden Suriye’yi sorumlu tutması ve yine Kum kentine On İki İmam Şiiliği hukukunda Irak’ta Saddam’ın devrilmesinden sonra ABD uzmanlaşmak üzere eğitime gönderdi.24 İran’ın gözetiminde kurulan yeni hükümete Suriye’nin devrimden sonra kurulan yeni hükümeti ise dev- destek vermediği suçlamaları da Suriye’nin İran rim ihracı söylemi nedeniyle bölgedeki statüko- tarafından Sünni hükümetlere karşı oluşturul- cu Arap rejimleri için tehdit oluşturmaktaydı. maya çalışıldığı iddia edilen Şii hilalinin parçası Bu ortamda Suriye, yeni İran hükümeti için çok olduğu algısını pekiştirdi. Yine 2006’daki İsrail- değerli bölgesel bir müttefik olmuştu. İki ülke Hizbullah savaşında oluşan Hizbullah-İran-Suri- arasındaki ilişkilerde mezhep farklılığı göz ardı ye-Irak Şiileri dayanışması da Şii hilali söylemini edilirken emperyalizm, sömürgecilik ve Siyo- kuvvetlendiren başka bir gelişme oldu. Ancak nizm karşıtlığı iki ülkeyi buluşturan ortak değer- tüm bu tartışmalara rağmen pek çok yorumcuya ler olmuştu. İki ülkenin birbirlerine olan ihtiyacı göre Beşar Esad’ın izlediği dış siyaset Şii eksenli aralarındaki iyi ilişkinin temeli olmuş ve yıllar olmaktan uzaktır. Buna göre Beşar Esad, İran ile içinde zaman zaman ortaya çıkan gerginliklerin sadakat temelinde değil tamamen kendi varlığını üstesinden gelinerek ilişkiler belli bir seviyede sürdürmek için iyi ilişkiler içindedir. Her ne ka- korunmuştu.25 Hafız Esad, Haziran 2000’de vefat dar baba Esad zamanında başlayan Suriye’nin İs- ettiğinde yerine geçen oğlu Beşar Esad da baba- lamileşme süreci oğul Esad tarafından sürdürül- sının mirasını devralarak Suriye’nin İran ile iyi se de Beşar’ın batı karşıtı olmayışı, Batı ile eko- ilişkilerini devam ettirdi. nomik ilişkiler geliştirmek için çaba göstermesi, ülke içinde siyasi özgürlükleri görece artırması Beşar Esad’ın devlet başkanlığı dönemine Or- Suriye’nin batı ülkeleriyle ilişkilerini geliştirme ta Doğu’da İran-Suriye-Lübnan ekseninde ta- isteği olarak yorumlanabilir.27 rif edilen Şii hilali söylemi damgasını vurdu. 11 Eylül’den sonra 2002’de ABD Başkanı George Nusayri/Alevi yönetimindeki Suriye ile Şii W. Bush Suriye’yi İran ve Kuzey Kore ile birlikte İran’ın aynı kampta algılanmasının en önemli “şer ekseni” ülkeleri arasında gösterdiğinde Su- nedenlerinden biri, iki ülkenin de Filistin davası- riye devrimden bu yana uluslararası sistemden nı savunmak amacıyla Lübnan’daki Şii Hizbullah dışlanmış olan İran ile birlikte anıldı. ABD’nin örgütüne verdikleri destektir. Nitekim Suriye, 2003’te Irak’ta Saddam rejimini devirmesinden 1976’da Lübnan’ı işgalinden bu yana Lübnan’da sonra ülkede ortaya çıkan güçlü Şii örgütlen- sürekli bir varlık göstermişti. Hatta askeri var- meleri de bölgede Şiiliğin yükselişi fikrini kuv- lığını ancak Hariri suikastından sonra Şubat vetlendirdi. 2004 yılında ilk defa Ürdün kralı 2005’te sonlandırdı. Suriye, İran’ın Hizbullah’a

26 Temmuz 2012 - Cilt: 4 - Sayı: 43 Kapak Konusu

yaptığı silah yardımlarının transit ülkesi olarak örgüte destek vermektedir. Ancak yaygın kanının aksine Suriye’nin Lübnan’daki varlığının amacı Hizbullah’ı desteklemek değil Suriye’nin İsrail ile savaşını Lübnan üzerinden yürütmesidir. Aynı şekilde Suriye’nin Hizbullah’a olan desteğinin ne- deni de İran’ın bölgedeki elini ve Şii varlığını güç- lendirmek değil İsrail’e karşı galip gelme arzusu- dur. Nitekim Lübnan’da kurulacak bir teokratik Şii devleti Suriye’nin çıkarına hizmet etmeyeceği gibi Hizbullah’ın güçlenmesi Lübnan’da yaşayan yaklaşık 50,000 Nusayri/Alevi’yi tehdit ettiğin- den Suriye’yi rahatsız etmektedir. Böyle bir geliş- menin uzun vadede Suriye hükümeti için tehdit oluşturmasından endişe duyulmaktadır. Kısaca, Hizbullah konusunda Suriye’nin temel kaygısı bölgedeki destekçisi İran’ın bölgesel çıkarlarına hizmet etmekten ziyade İsrail karşısında kendi güvenlik kaygıları ve Lübnan’daki Nusayri/Alevi azınlığın durumudur.28 Buna karşın Hizbullah da İran’dan aldığı silah desteğine Suriye üzerinden ulaşmaktadır ve Suriye’nin silah geçişine izin vermesine ihtiyacı vardır. Hal böyle iken Hiz- bullah ile Suriye ilişkisinin karşılıklı stratejik bir bağlılık olduğu sonucu çıkmaktadır.29 2004 yılında ilk defa Ürdün kralı Abdullah tarafından İran’ın bölgede Lüb- nan, Suriye, Irak ve Körfez ülkelerinde yaşayan Şiileri birleştirerek bir ‘Şii Suriye ile İran ilişkilerinde mezhep faktörünün hilali’ kurmaya çalıştığı fikri dile getirildi. ortaya çıkardığı bir başka dinamik ise Suriye top- raklarında bulunan kutsal Şii mekanlarıdır. Hz. Ali’nin kızı Hz. Zeyneb’in Şam’da bulunan tür- besi Suriye’deki en büyük Şii merkezi olup Şiiler için kutsal bir mekandır ve İran’dan pek çok zi- iddialar iki ülke ilişkilerinde göz önüne alınmalı- yaretçi ibadet için buraya gelmektedir. Yine Hz. dır. Hafız Esad döneminde İran ile kurulan stra- Ali’nin Kerbela olayından sonra Yezid tarafından tejik ilişkide İran’ın bu tür doğrudan faaliyetleri- esir alınan ve zindanda ölen dört yaşındaki kızı nin önlenmesine dair önlemler alınmıştır. Hafız Hz. Rukiyye’nin mezarı ve camisi de Şam’da bu- Esad, İran devriminin Suriye’de etkili olmaması lunmaktadır. Bu türbeler Dini Vakıflar Müdürlü- için İran tarafından finanse edilen kurumları ka- ğü idaresinde olmalarına ve kendi finans kaynak- pattırmış, İran’ın mezhepsel bağları kullanarak larına sahip olmalarına rağmen İran buraların Suriye’deki Nusayri/Aleviler üzerinde etkili ol- geliştirilmesi için para yardımında bulunarak di- ma girişimlerini önlemeye çalışmıştır. Dini faa- ni merkezler üzerinde etkili olmak istemektedir. liyetleri kontrol altına almak için Nusayri/Alevi Örneğin 1990’ların başında İran Hz. Rukiyye’nin bölgeleri de dahil olmak üzere Suriye Müftüsü türbesinin üzerine daha büyük bir türbe inşa liderliğinde “Esad Kur’an Merkezleri” kurdura- etti ve etrafındaki araziyi satın alarak büyük bir rak öğrencilerin buralarda eğitim almasını sağ- hüseyniye (Hz. Hüseyin adına yaptırılan ve dini lamıştır.30 törenler, vaazlar, eğitim gibi amaçlarla kullanı- lan merkez) inşa etmeye başladılar. Bu çerçevede Beşar Esad döneminde ise Suriye’de İran ve Şiilik İran’ın Suriye’de Şiiliği yayma faaliyetlerine dair etkisinin arttığı gözlemlenmektedir. Suriye’de iz-

Temmuz 2012 - Cilt: 4 - Sayı: 43 27 Kapak Konusu

lenebilen Hizbullah’ın yayın kanalı al-Manar gibi amaçlı ittifakların devamı siyaseti gibi pek çok yabancı yayın kanallarında Şiiliğe geçme propa- açıklamayı getirmektedir. Ancak İran, Suriye’ye gandası yapılırken ülke içindeki pek çok kanal- verdiği desteğin dini değil tamamen ideolojik ve da da Şii gelenekleri ve inancı anlatılmakta, İran stratejik nedenlere dayandığını dile getirmek- yanlısı şeyhlerin programlara katılmalarına izin tedir. İdeolojik olarak İran’ın en büyük iki düş- verilmektedir. Ayrıca ülkede hüseyniyelerin inşa manı Amerika ve İsrail’dir ve ilkesel olarak İs- edilmesine izin verilmekte ve pek çok İranlıya lam Cumhuriyeti yönetimi Amerika ve İsrail’in Suriye vatandaşlığı verildiği haberleri gündeme yanında duranların karşısında yer aldığını, bu gelmektedir. İran tarafından Suriye’de yardım iki devletin karşısında duranların ise kendisinin örgütleri yoluyla faaliyetler yürütüldüğü, İran’ın dostu olduğunu ifade etmektedir. Stratejik olarak finanse ettiği hastanelerde halka bedava sağlık ise Suriye, Orta Doğu’da İslam Cumhuriyeti’nin hizmetleri verildiği de kaydedilmektedir. Suriye kuruluşundan bu yana ortağı, destekçisi, tek ile İran’ın mezhepsel yakınlaşmasının bir ayağı müttefikidir. İki devlet de İsrail ile mücadelede da eğitim olarak görülmektedir ki Suriye tarafın- ortak hareket etmekte, Lübnan siyasetinde çıkar dan öğrencilere İran’da tahsil görmeleri için burs ortaklığı ile işbirliği yapmaktadırlar. Bu anlamda verilmesi ve Kum’daki dini merkezlerde öğrenim dini-teokratik bir devlet olan İran, başta Hafız gören öğrencilerin desteklenmesi de bunun gös- Esad döneminde seküler bir Arap Cumhuriyeti tergesidir.31 olan Suriye ile anti-emperyalizm ve anti-Siyo- nizm ortak değerleri temelinde kurulan strate- Sonuç jik ittifakın devamını vurgulamaktadır. İran’ın mezhep yakınlığı nedeniyle Esad’ı desteklediğine 2011 yılına geldiğimizde Tunus’ta başlayan ve dair iddialar ise Nusayri/Alevilik ile Şiiliğin aynı Mısır, Libya, Yemen, Bahreyn gibi ülkeleri etkisi şey olmadığı ve dolayısıyla böyle bir yakınlıktan altına alan Arap halk ayaklanmaları -yaygın adıy- bahsedilemeyeceği teziyle geçersiz kılınmaya ça- la Arap baharı- Suriye’ye de tesir etti. Mart ayın- lışılmaktadır. Bu kısmen doğrudur; çünkü mez- da Beşar Esad rejimine karşı muhalif grupların hep konusu iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin başlattığı ayaklanmalar Esad rejiminin direnişiy- merkezine hiçbir zaman oturmamıştır. Ancak le silah çatışmalara döndü. Pek çok Suriyelinin Suriye’deki Nusayri/Alevi yönetimin her zaman Şii öğretisine daha yakın durduğu ve İran’ın Şiili- hayatını kaybettiği ve pek çoğunun tutuklandı- ği yayma faaliyetleri için uygun bir sosyal/siyasal ğı çatışmalarda muhalefet Esad rejiminin yöne- zemin oluşturduğu da aşikardır. İran’ın mezhebe timi bırakmasını talep ediyordu. Esad’ın Şubat dayalı destek iddialarını çürütmekte kullandığı 2012’de anayasa değişikliği yapması ve çok par- bir başka argüman ise İslam Cumhuriyeti için tili genel seçim sözü vermesi de muhalefeti ya- Şii tanımın Şii öğretisine bağlı olmanın yanında tıştırmadı. Esad, 27 Mart tarihinde Annan Barış Velayet-i Fakih’i de kabul etmek demek olduğu- Planını kabul ederek ateşkes sözü verdi. Ancak dur. Nitekim İran, Hizbullah’ı Velayet-i Fakih’in şiddet dinmedi. Ülkenin karışık durumuna rağ- otoritesini tanıdığı için Şii olarak kabul ettiğini men 7 Mayıs’ta yapılan seçimlere muhalefetin söylemektedir. Bu da kısmen doğrudur; çünkü boykotu damgasını vurdu. Velayet-i Fakih, dini bir kurum olduğu kadar İs- lam Cumhuriyeti’ni yönetmesi nedeniyle siyasi Bütün bu gelişmeler yaşanırken Esad rejiminin bir kurumdur. Dolayısıyla İran’ın mezhep eksenli en büyük ve bir süredir tek destekçisi İran’dır. siyaset izlemesinin koşullarından biri de gücünü Diğer Arap ülkelerinde yaşanan ayaklanma- mezhepten alan bu siyasi otoritenin kabulüdür. larda ‘batı yanlısı diktatör rejimlere’ karşı halkı Ancak göz ardı edilmemesi gereken bir gerçek de desteklemiş olan İran, Suriye söz konusu oldu- vardır ki İran devletinin bu resmi Şii tanımı Şii- ğunda Esad rejimini desteklemeyi seçti. Suriye likte sadece bir yorumdur ve İran içerisinde dahi muhalefetini ise ‘eli silahlı çeteler’ olarak nite- bu tanımı kabul etmeyen, otoritenin siyasal değil lendirdi. İran’ın bu desteği akla Şii hilali, İsrail’e sadece dini kurallarla belirlenmesi gerekliliğine karşı direniş ekseni, mezhepsel üstünlük sağlama inanan din adamları ve onların fikirlerinin takip-

28 Temmuz 2012 - Cilt: 4 - Sayı: 43 Kapak Konusu

çileri bulunmaktadır. Son söz olarak söylenebilir kaygılar açık ve nettir. Dolayısıyla bugün İran’ın ki İran’ın Esad rejimine destek vermesinde dinsel Suriye siyasetinde stratejik kaygılar dinsel kaygı- kaygılar tartışmalı bir konudur. Ancak stratejik lardan daha önde gelmektedir.

O

DİPNOTLAR

1 Matti Moosa, Extremist Shiites: The Sects, (New York: Syracuse University Press, 1988), ss. 255-266. 2 Bkz.Yvette Talhamy, “The Fatwas and the Nusayri/Alawis of Syria”, Middle Eastern Studies, Cilt 46, Sayı 2, 175– 194, Mart 2010, ss. 178-181. 3 Ibid., s.181. 4 Matti Moosa, Extremist Shiites: The Ghulat Sects, (New York: Syracuse University Press, 1988), ss. 267-278. 5 Yvette Talhamy, ‘The Nusayriya Uprisings in Syria in the 19th Century’ (PhD Thesis, University of Haifa, 2006), ss.251–256. 6 ‘Ali ‘Aziz al-Ibrahim, al-‘Alawiyun wa-l-tashayyu‘ (Beirut: al-Dar al-Islamiyya, 1992), ss.87–8, aktaran Yvette Tal- hamy, “The Fatwas and the Nusayri/Alawis of Syria”, Middle Eastern Studies, Cilt 46, Sayı 2, 175–194, Mart 2010, s. 187. 7 Matti Moosa, ss. 287-288. 8 Yvette Talhamy, “The Fatwas and the Nusayri/Alawis of Syria”, Middle Eastern Studies, Cilt 46, Sayı 2, 175–194, Mart 2010, s.186-187. 9 Ibid.,s.176. 10 Ibid.,s.176; bkz. Matti Moosa, ss. 324-336; 342-351. 11 Allame Tabatabai, İslam’da Şia, (Kum:İslami Kültür ve İlişkiler Merkezi, 1998), s. 220. 12 Bkz. Matti Moosa, ss. 362-371. 13 Bkz. Matti Moosa, ss. 337-341. 14 Meir Michael Ben-Asher, “The Iranian Component of the Nusayri Religion”, Iran, Cilt 41, s. 217. 15 Anoushiravan Ehteshami ve Raymond A. Hinnebusch, Syrian and Iran: Middle Powers in a Penetrated Regional System, (London: Routledge, 1997),ss. 98-99. 16 Yvette Talhamy, “The Fatwas and the Nusayri/Alawis of Syria”, Middle Eastern Studies, Cilt 46, Sayı 2, 175–194, Mart 2010, s. 188. 17 Martin Kramer, http://www.martinkramer.org/sandbox/reader/archives/syria-alawis-and-shiism/ 18 Yvette Talhamy, “The Fatwas and the Nusayri/Alawis of Syria”, Middle Eastern Studies, Cilt 46, Sayı 2, 175–194, Mart 2010, s. 190. 19 On İki İmam Şiasının bazı din adamları Nusayriliğin Şiilik çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği konusunda bahsedilen benimseyici fetvaları verirken bunun tersi örnekler de mevcuttur. Mesela İran’ın etkili din adam- larından Ayetullah Kazım Şeriatmedari, 1970li yıllarda Suriye Alevilerinin tanınması istekleri karşısında sessiz kalmıştır. Martin Kramer, http://www.martinkramer.org/sandbox/reader/archives/syria-alawis-and-shiism/. 20 Robert D. Kaplan, Syria: Identity Crises, http://www.theatlantic.com/magazine/archive/1993/02/syria-identity- crisis/3860/ 21 Leon Goldsmith, “ for Assad: Why the Syrian Sect Backs the Regime”, Foreing Affairs, April 16, 2012, http://www.foreignaffairs.com/articles/137407/leon-goldsmith/alawites-for-assad?cid=nlc-this_week_on_fo- reignaffairs_co-041912-alawites_for_assad_3-041912 22 Martin Kramer, http://www.martinkramer.org/sandbox/reader/archives/syria-alawis-and-shiism/ 23 Yvette Talhamy, “The Syrian Muslim Brıthers and Syria-Iran Relations”, Middle East Journal, Cilt 63, Sayı 4, Güz 2009, s. 573. 24 Martin Kramer, http://www.martinkramer.org/sandbox/reader/archives/syria-alawis-and-shiism/ 25 Yvette Talhamy, “The Syrian Muslim Brıthers and Syria-Iran Relations”, Middle East Journal, Cilt 63, Sayı 4, Güz 2009, s. 573. 26 Bayram Sinkaya, “Arap Baharı Sürecinde İran’ın Suriye Politikası”, SETA Analiz, Sayı 53, Nisan 2012, s. 19. 27 Pat Proctor, “The Mythical Shia Crescent”, Parameters, Bahar 2008, s. 38. 28 Ibid., s. 39. 29 Rola El Husseini, “Hizbollah and the Axis of Refusal: Hamas, Iran and Syria”, Third World Quarterly, Cilt 31, Sayı 5, s. 811. 30 Khalid Sindawi, “The Shiite Turn in Syria”, Current Trends in Islamic Ideology, Cilt 8, 23 Haziran 2009, s. 88. 31 Ibid., s. 88-91.

Temmuz 2012 - Cilt: 4 - Sayı: 43 29