AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org

SÖZDE ERMEN Đ “MĐLL Đ KAHRAMANLARI”NIN OSMANLI DEVLET Đ’NDEK Đ TERÖR EYLEMLER ĐNE ETK ĐLER Đ

∗ Bülent CIRIK ∗∗

Öz Kökeni M.S. 5. yüzyıla kadar giden ve modern manada 17. yüzyıldan itibaren olu maya ba layan Ermeni tarih yazımı içinde dört ana unsur göze çarpmaktadır. Bunlar, Ermeni kilisesi, Ermeni mukaddes mekânları, Ermeni “milli kahramanları” ve Ermeni komiteleridir. Osmanlı Devleti içinde ço ğu zaman kiliselerde ve özel mekânlarda ele geçen evraklarda “muzırr” olarak ifade edilen bu tarih bilgileri ve nüshaları 19. yüzyıldan günümüze kadar bir evrim içinde olmu tur. Ermenilerin tarihi iddialarını kapsayan soykırım tarihi yazımı içinde, “ma ğdur olan Ermenilerin gasp edilmi haklarını elde etmek için sava an” sözde kahramanların ayrı bir yeri vardır. Milli bir tarih in ası için vazgeçilmez bir unsur olan “kahramanlık miti” Ermeni tarih yazımı içinde birçok karma ıklı ğı içermektedir. Bugün Ermeni tarih kitaplarında “milli kahraman” olarak anılan Mesrop, Mıgırdıç Hrımyan, Antranik, Dro, Hamparsum Boyacıyan, , Mihran Damadyan, Karekin Pastırmacıyan ve daha birçok Hınçak ve Ta nak gibi komite mensupları 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti içinde sivil halka yönelik terör eylemleri gerçekle tirerek Ermeni ba ğımsızlık sava ının kahramanları olmu lardır. Ermeniler için tarihi bir beklentiyi ortaya koyan ve do ğuda Büyük Ermenistan’ı in a etmek için çalı an bu liderler Osmanlı Devleti açısından birer komiteci ve yasaklanmı ki iler olmu tur. Bu ki ilerin gerçekten kahramanlık yönleri var mıydı? Masum ve silahsız sivil halka nasıl davranmılardı? Çalı mamızda bu liderlerin arasından seçti ğimiz örnekler çerçevesinde, bunların gerçekle tirdikleri eylemleri ve terör olaylarındaki payları, 1890-1922 yılları arasında bu “kahramanlık mitinin” macerası ele alınmaya çalı ılacaktır. Anahtar Kelimeler: Ermeni Tarihi, Ermeni Mili Kahramanları, Soykırım Đddiaları, Ermeni Komiteleri.

EFFECTS OF SO CALLED “ARMENIAN NATIONAL HEROES” ON THE TERRORIST ACTIONS IN THE Abstract In the historiography of Armenians, whose roots date back to 5 BC and who, in a modern sense, started to originate in 17 th century, four main elements stand out. These are the Armenian Church, Armenian sacred places, Armenian “national heroes” and Armenian Committees. These kinds of historical information and copies called “vicious” in the documents obtained mostly in churches and private places during the Ottoman State times have evolved from the 19 th century onwards. In the historiography of genocide involving the historical claims of Armenians, so-called Armenian heroes “who fight to retrieve the usurped rights of Armenian victims” have a special place. The “heroic myth”, an indispensable element for building a national history, contains numerous complications in Armenian historiography. Mentioned in the Armenian history books today as “national heroes”, Mesrop, Mıgırdıç Hrımyan, Antranik, Dro, Hamparsum Boyacıyan, Armen Garo, Mihran Damadyan, Karekin Pastırmacıyan and many more members of such committees as Hınçak and Ta nak, in fact, became the heroes of Armenian independence war by conducting terrorist actions against the civil society in the Ottoman State from 19 th century. These so-called leaders executing a historical expectation of Armenians and striving for building the United in the east were bandits and brigands for the Ottoman State. Did these figures really have heroic aspects? How did they treat the unarmed innocent civil society? In this study, the activities of these figures, their share in the terrorist incidents and the adventure of this “heroic myth” between 1890 and 1922 will be discussed within the scope of samples among these leaders. Key Words: Armenian History, Armenian National Heroes, Genocide Allegations, Armenian Committees.

∗ Dumlupunar Üniversitesi Tav anlı Turizm Đ letmecili ği ve Otelcilik Yüksekokulu, [email protected]

232 AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org

1. GĐRĐ Sosyolojik olarak bir toplulu ğun millet haline gelebilmesi için tarihte çe itli aamalardan geçmesi gerekiyor. Ermeniler için de, tarihlerinde millet olma yolunda çe itli safhalar görülüyor. Bunlardan birincisi din unsuruydu ve kiliseler siyasi bir otoriteden yoksun Ermeniler için milletle me yolunda bir hareket noktası olmu tur. Ermeni Kilisesi, Đstanbul, Eçmiyadzin, Sis, Ahtamar ve Kudüs merkezli bir yapılanma ile bunu gerçekle tirmi ve Ermeni tarihinin önemli bir unsuru olarak milli kimli ği olu turmu tur diyebiliriz. Özellikle Gregoryenlik gibi kendilerine özgü milli nitelikte bir mezheplerinin olması da onlarda ayrı bir milli kimlik in a etmi , di ğer mezheplerin baskılarından ya da nüfuz altına girmekten bu sayede büyük oranda korunmu lardır. Özellikle 17. yüzyıldan 19. yüzyılın ortalarına kadar Osmanlı Devleti’nde ya ayan Ermenilerin durumlarında önemli de ğiiklikler meydana gelmi , yeni kiliseler in a edilmi , mevcut kiliseler yenilenmi tir. Ermeni Kilisesi, Hıristiyanlı ğı Ermeni milliyetçili ğinin olu ması yönünde kullanmı , Ermeni dili, edebiyatı ve milliyetçili ğinin do ğu ve yayılı merkezi olmu tur. Ermeni Patrikhanesi Ermenilerin milli ilerinin görü üldü ğü bir merkez haline gelmi , dini liderler bu süreçte milli bir mahiyet alarak ihtilal hareketi ile bütünle mi lerdir. 1 Ermeni milli tarihi yazımında ikinci unsur, dil ve yazı alanında yapılan çalı malardır. (Karaca, 2003: 137-142) Ermeni dini lideri Mesrop bu alanda yapılan çalı maları bir sistem haline getirmi ve Ermeni tarihinin en önemli unsurlarından birisi olmu tur. Mesrop, aynı zamanda Ermeni tarihi içinde görülen bir ikilemi de ortaya koyar bir ya am tarzına sahiptir, o sadece bir din adamı de ğil aynı zamanda bir askerdir de. (Basmacıyan, 2005) Ermeni tarih yazımının üçüncü unsuru, Ermeni ihtilal örgütleridir. Rumlar, Sırplar, Romenler ve Bulgarlar gibi Osmanlı Devleti içinden ayrılarak ba ğımsız bir Ermenistan kurmak isteyen Ermeniler, bu hedeflerine ula mak için faaliyetlerini artırmaya ve Avrupalı devletlerin dikkatlerini Ermenilere çekmeye çalı tılar, bunu Anadolu’da çıkaracakları karı ıklıklarla sa ğlayabileceklerini dü ündüler. Bu faaliyetleri kurdukları birçok ihtilal örgütü ile ama özellikle de Hınçak (1887) ve Ta nak (1890) ihtilal örgütleri vasıtasıyla gerçekle tirdiler. Ermeni kiliselerindeki liderlerin milli kimli ği kadar bu ihtilal örgütlerinin liderlerinin ve üyelerinin de Ermeni tarih yazımı içinde yerleri dikkat çekicidir. Ermeni milli tarih yazımının son unsuru çetelerdir diyebiliriz. Aslında Osmanlı Devleti’nde Ermeni hadiselerini çıkaran ve bir bakıma ihtilal örgütlerinin kararlarını uygulayan daha önemli bir olu um vardı: Fedailer. Ermeni komiteleriyle, özellikle Ta nak ve Hınçak cemiyetleriyle, iç içe geçmi olan fedailer, Osmanlı Devleri ile sava ta halk edebiyatı için vazgeçilmez unsurlar olmu lardır. Ermeni halkının belle ğinde ihtilal hareketi fedailerin hareketiyle özde le mi tir. Đster Kafkasyalı, ister Osmanlı, ister aydın ya da papaz, ister köylü olsun fedai, “ya amını eylemleri ve ölümüyle uyandırdı ğı halkına adayan” silahlı bir çetedir. Fedaili ğin temeli Ermeni köy e kıyalı ğına dayanıyordu. 10 ile 15 silahlıdan olu an seyyar çetelerin ilk hedefi Ermeni köylülerini silahlandırmaktı. (Minassian, 2012: 19) Ermenilerin bugün en çok yâd ettikleri çete ba ları Serop, Antranik, Dro, Hamazsp v.b. isimlerdir. Din, kilise, ihtilal örgütleri ve çeteler, Ermeni tarih yazımında hareket noktalarını ifade etmektedirler. Bu hareket noktaları bir tarihi süreç içinde bir arada yürümü ve insanlık tarihi

1 Ermeni Kilisesi hakkında birçok ara tırma yapılmı tır, bunlardan bazılarını u ekilde verebiliriz: (Küçük A. , 2003); (Kılıç, Osmanlı Ermenileri Arasında Dini ve Siyasi Mücadeleler, 2012); (Kılıç, Tarihten Günümüze Đstanbul Ermeni Patrikhanesi, 2008); (Kılıç, Ermeni Din Adamlarının Ar iv Belgelerine Yansıyan Siyasi Faaliyetlerinden Bazı Örnekler, 2007, s. 1-9)

233 AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org içindeki ilginç yerini almı tır. Bu ilginç konumu detayları ile görmek bugünkü iddiaların kaynaklarını da bize gösterecektir.

1. DĐNĐ N ĐTEL ĐKTEK Đ “M ĐLL Đ KAHRAMANLAR” Ermeniler, kralı, kraliyet ailesi, yönetimi, ordusu ve halkı ile din de ğitirip Hıristiyanlı ğı resmi din olarak kabul eden ilk toplulu ğun kendileri oldu ğunu iddia etmektedirler. Bu iddiaya göre, Ermeniler kralları Tridat döneminde, 301 yılında Aziz Gregory sayesinde Hıristiyanlı ğı kabul etmi böylece Tridat ilk Hıristiyan kral olma erefine nail olurken, Ermeniler de Hıristiyanlı ğı resmi devlet dini olarak kabul eden ilk topluluk olmu tur. Bu sırada Gregory henüz bir din adamı sıfatına sahip de ğildi. Gregory, 302’de çocukluk dönemindeki koruyucusu ve hamisi olan Kayseri Metropolidi Leontius’un yanına gitmi ve onun tarafından kutsanarak Ermenilerin “Katogikosu” olarak takdis edilmi tir. Kilisenin ba ında bulunanlara “milletin temsilcisi” anlamına gelen, dini oldu ğu kadar siyasi anlamda önemli rol oynayan “Katogikos” denilmi tir. (Küçük A., 2003: 45; Grousset, 2005: 120) Bizans Đmparatorlu ğu’nun idaresinde ya ayan Ermeniler için din ve kilise böylece milli bir mahiyet almı tır. Alfabeden ve yazılı edebiyattan mahrum olmayı kilisenin mevcudiyeti ve ba ğımsızlı ğı için bir engel sayan Ermeniler, kendilerine has bir alfabenin icadını zaruri görmü lerdir. Ermenilerin bu ihtiyaçlarının anla ılmasıyla 406 yılında Aziz Mesrob, Katogikos Sahak’ın nezaretinde bir alfabe hazırlamıtır. Bu çalı malarıyla Mesrob Ermeniler için milli lider olma özelli ğini kazanmı tır. (Çakmakçiyan, 1965: 97-98; 102-103) Selçuklulardan ba layarak II. Mahmut dönemine kadar Ermeniler, Anadolu’nun farklı bölgelerinde dini ve sosyal hürriyetlerini devam ettirerek sakin bir hayat ya amı lardır. Onların dini hayatlarına ve sosyal durumlarına müdahale edilmemi , Patrikhaneleri, kendi mahkemelerini ve hapishanelerini kurmu, ticaret ve sanayi ile me gul olmu lar, askerlikten muaf olmaları sebebiyle nüfusları artmı ve zenginle mi lerdir. 19. yüzyıl geli meleri, Osmanlı Devleti’ni zayıflattıkça Ermeniler için de yeni hareket tarzları ortaya çıkarmı , Ermeni Kilisesi siyasi faaliyetlerde etkin roller üstlenmi tir. Osmanlı Devleti’nde milli uyanı lar içinde kiliselerin önemli bir rolü olmu tur. Rumlarda, Romenlerde, Sırplarda ve Bulgarlarda ilk milli edebiyat ürünleri ve çalı maları kiliseler ve dini liderler tarafından ortaya konulmu tur.2 Ermenilerde de kilise aynı fonksiyonu icra ederek Ermenilerin milli duygularına hitap edip onları ba ğımsızlık dü üncesine ve silahlı eyleme yönlendirmi tir. Milliyetçi bir hüviyet kazanmaya ba layan Ermeni kimli ğindeki bu de ğiimin mimarları Ermeni kilisesi ve kilise mensupları olmu tur. Faaliyetleri ve fikirleriyle milliyetçi ve ayrılıkçı bir Ermeni kimli ği olu turmaya çalı an bu ki iler arasında Đstanbul Ermeni Patrikli ği yapmı olan Mıgırdıç Hrımyan, Nerses Varjebedyan, Mateos Đzmirliyan ve Zaven Efendi ön saflarda yer almı lardır. Bu ki iler arasında Mıgırdıç Hrımyan en önde gelen ahsiyetlerden birisidir. Hayatı boyunca ba ğımsız bir Ermeni devletinin kurulması için çaba sarf etmi , bu hedef do ğrultusunda yeti en yeni nesillere sürekli olarak milliyetçi bir kimlik kazandırmaya çalı mı tır. Hrımyan 1854 yılında kiliseye intisap etmi ve 1869-1874 yılları arasında Đstanbul Ermeni patrikli ği yapmı tır. 1878 yılında toplanan Berlin Kongresi’ne Patrikhane tarafından gönderilen heyete ba kanlık etmi tir. Hayatının tamamını ba ğımsız Ermenistan fikrine adayan

2 Đstanbul Ortodoks Patrikhanesi ve Bulgar Eksarhlı ğı bu konuda ön plana çıkmaktadır. Bulgar papazların milliyetçi vaazları için bkz. (Karal, 1990, s. 285)

234 AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org

Hrımyan 1892 yılında Eçmiyazin Katogikosu seçilmi tir. Birçok Ermeni yazara göre, “Her Ermeni’nin iki babası vardır, biri kendi babası di ğeri Hrımyan Hayrik”. Bu ifadeler Hrımyan’ın Ermeniler için ne derece önemli bir tarihi ahsiyet oldu ğunu göstermesi açısından önemlidir. (Yavuz, 2007: 258-289) Ermeniler için Hrımyan’ın bu kadar önemli bir ahsiyet olmasının temelinde ve onu di ğer patriklerden ayırmalarında belirleyici bir unsur vardır: Đhtilal ve ba ğımsızlık vaazları. Đstanbul Ermeni Patri ği Nerses Varjabedyan, Mıgırdıç Hrımyan ve Horen Narbey 1878 Berlin Konferansında Ermeni milletinin isteklerini dile getirmi lerdi. Siyasi bir otoritenin bo lu ğu böylece kilise tarafından doldurulmu tur. Hrımyan, Berlin’den Đstanbul’a eli bo bir ekilde dönünce öfkesini haykırdı ğı bir vaaz verdi: “Diplomatlar bir tas yeme ği masaya koydular. Di ğerleri birer kılıçla gelmi ti. Bu özgürlük kâsesinden kendi paylarını demir kepçeler ile aldılar. Ancak Ermeniler bir ka ık iste ğiyle geldikleri için bu yemekten paylarını alamadılar. Ermeni halkı, elbette kılıcın neler yapabilmi oldu ğunu ve neler yapabilece ğini çok iyi biliyorsunuz ve böylece baba topra ğına, akraba ve dostlarınıza döndü ğünüzde silahlanın, silahlanın ve yine silahlanın. Ey insanlar özgürlük umutlarınızı kendinize ba ğlayın, kendi aklınızı ve yumru ğunuzu kullanın. Đnsan kendi kurtulu u için kendisi çalı ır”. Bu öfke yayınladı ğı yazılarda da görülüyordu. Hrımyan bir yazısında Van Ermenilerine öyle hitap ediyordu. “…bu do ğanın kanunu, e ğer koyun gibi olursanız sava mak için bir bo ğanın boynuzlarına sahip de ğilseniz, silahlanmamı sanız sürekli bo ğazlanırsınız. Arzu etti ğiniz, hayalini kurdu ğunuz özgürlü ğü kan akıtmadan kazanaca ğınızı mı dü ünüyorsunuz?”. Bu tahriklerden sonra Van’da halk arasında bir hareketlilik alamı tı. Hrımyan’ın Berlin Kongresi’nin ardından verdi ği di ğer bir ilginç demeci ise u ekildeydi: “Kongrenin toplandı ğı sarayın kapısında unlar yazılıydı. Hak güçlülerindir, siyasetin menfaati yok, hak kılıcın ucunda, Ermeniler bu demiri sevin kurtulu unuz ancak ondadır” Hrımyan’ın sarf etti ği bu sözlerinde Ermenileri silahlı mücadeleye sevk etti ği ortadadır. (Yavuz, 2007: 259) Hrımyan’ın bu hareket tarzını seçmesi kısa süre içerisinde meyvelerini vermeye ba ladı. Van Ermeni gizli örgütlerinin bir merkezi haline geldi. Bunların hareket tarzları, Ermenilerin soykırım olarak niteledikleri olayların ba langıcı oldu. Hrımyan’ın ba lattı ğı bu hareketin son halkası Patrik Zaven Efendi olarak görülmektedir. Siirtli olan Zaven Efendi 1867 yılında Ba ğdat’ta do ğmu tur. Erzurum, Van ve Diyarbakır murahhaslıklarında bulunmu , 1910 yılında Episkopos unvanını almı tır. Zaven Efendi Osmanlı Ermenili ğinin son patri ğidir. Ta nak Cemiyeti’nin II. Me rutiyet döneminin özgür ortamından faydalanarak giri ti ği te kilatlanmada önemli roller üstlenmi tir. Etkin bir netice elde edemedi ği için görevinden alınan Patrik Ar aruni’nin yerine bu göreve Diyarbakır Murahhaslı ğı görevinde bulunan Zaven Efendi getirilmi tir. Zaven Efendi Diyarbakır’dan Bitlis, Mu , Erzurum, Trabzon yolu ile 20 Kasım 1913'de Đstanbul'a varacak ve bütün geçti ği kentlerde hükümet memurları ve askeri komutanlarca parlak bir biçimde kar ılanacaktır. Buna ra ğmen Bitlis’te kendisine gerekli saygıyı göstermedi ği gerekçesiyle Bitlis Valisi Mazhar Bey’in buradan alınması için yo ğun bir faaliyette bulunacaktır. Mazhar Bey Ermenilerin örgütlenmelerine göz yummamaktadır. Bu sebeple Zaven Efendi’nin hı mına u ğramı tır (Tercüman-ı Hakikat, 22 Mart 1330/4 Nisan 1914) 1913-1916 yıllarında patriklik görevinde bulunan ve sava sırasında sınır dı ı edilen Zaven Efendi (Pamukçiyan, 2003: 210) Milli Mücadele yıllarında bu görevine dönerek Đstanbul’un puslu atmosferinde Türk avına giri mi tir. Mustafa Kemal Pa a’nın Nutuk’unda da sık sık kendisinden bölücü faaliyetleri ile bahsedilen Zaven Efendi daha Birinci Dünya Sava ı ba lamadan önce Osmanlı idarecileri üzerinde baskı kurmaya ba lamı ve Đngiltere, Rusya ve Fransa’nın reform konusunda

235 AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org

Osmanlı Devleti dı ında hareket etmelerini sa ğlamı tır. (Yıldırım, 2009: 5-40). Mondros Mütarekesi’nden sonra 6 Aralık 1918 tarihinde Đstanbul'a dönen Ermeni Patri ği Zaven Efendi, ba ğımsız bir Ermenistan kurulması için bir te kilât kurmu , silâh, mermi ve para yardımlarını toplayarak maddî yönden noksanlarını tamamlamaya çalı mı ve Rum Patrikhanesi'nden de geni ölçüde destek almı tır. Bogos Nubar Pa a Türkiye Ermenilerinin temsilcisi sıfatı ile 30 Kasım 1918 tarihinde Đtilâf Devletleri'ne ba vurarak, ba ğımsız bir Ermenistan'ın kurulmasını ve bu ba ğımsızlı ğın Đtilâf Devletleri ile Cemiyet-i Akvam'ın himayesi altına konulmasını istemi tir. Di ğer taraftan, aynı meselenin gerçekle mesi hususunda çalı malarda bulunmak üzere Patrik Zaven Efendi de, 12 ubat 1919 tarihinde Đstanbul'dan Paris'e ve oradan da Londra'ya hareket etmi tir. Bogos Nubar Pa a ile de görü erek onu bazı hususlarda aydınlatan Zaven Efendi, bir taraftan da Lord Cecil, Lord Curzon ve yardımcısı Lord Harding ile görü mü , Fransız Chambon ve Yunan Ba bakanı Venizelos ile müzakerelerde bulunmu tur. Ermenilerin minnettarlı ğını arz etmek üzere Đngiltere Kralı V. George'u da ziyaret etmi tir. Londra'dan Paris'e dönü ünde ise Fransa Cumhurba kanı ve Ba bakanı ile görü en Zaven Efendi, bu seyahatten çok umutlu dönmü tür. (Sarıhan, 1993, s. 136-137) Zaven Efendi’yi Ermeniler açısından milli bir karakter haline getiren eylemleri, Đttihat ve Terakki Fırkası’na kar ı 1913-1916 yıllarında verdi ği mücadele ve baskı, Milli Mücadele döneminde Mustafa Kemal Paa ve hareketine kar ı verdi ği mücadele ve baskıdır. O bu hareketlerinde ba ğımsız ve güçlü bir Ermenistan’ın kurulması için çalı mı , Ermenilerin ba ına gelen, büyük devletlerin arasında yok olmama sava ını körüklemi tir. 1919 yılında Đstanbul’da hazırlayarak, Đngilizlere adeta adres gösterircesine yazdı ğı “Exterminators-Yok Ediciler” kitabı ile Türklere olan dü manlı ğını göstermi tir. (Çetino ğlu, 2011: 2-5) Ermeni milli tarih yazımı içinde yerini alan Zaven Efendi bu statüsünü Türklere kar ı gösterdi ği dü manlık sayesinde elde etmi tir. Zaven Efendi ile birlikte bu sırada Paris’te çalı an Bogos Nubar da Ermenilerin uluslararası alanda propagandasını yürüten ve Ermeni Milli Yardım Cemiyetinin kurucusu olarak para toplayıp Ermeni lobicili ğinin kurucusu olan isimlerden birisidir. Bogos Nubar uluslararası konferanslarda Ermenileri temsil eden milli bir lider konumuna gelmi tir. Bogos Nubar’ın gayesi Do ğu Anadolu’da üç deniz arasında Büyük Ermenistan’ı kurmaktır. 3 Büyük bir devletin himayesinde bunun gerçekle ebilece ğine inanan Bogos Nubar Pa a, Birinci Dünya Sava ı sırasında Ermenilerin Đngiltere, Fransa ve Rusya ordusu içinde gönüllü olarak sava maları için yo ğun gayret göstermi , Ermenilerin sevk ve iskânının zeminini hazırlamı tır. Ermeni dini liderlerinden bugün Ermeniler tarafından en çok bahsedilen ve övgü ile söz edilenler bu örneklerde de görüldü ğü üzere Osmanlı Devleti’ne ve sivil Müslümanlara kar ı en a ırı derecede iddet yanlısı olanlardır. 19. yüzyılda Ermenilerin refahı için barı ve huzur isteyenler, hem o gün hem de bugün ihtilalci ve milliyetçi Ermeniler tarafından pekiyi yâd edilmezler ve ihanetle suçlanırlar. Bunun ilk örne ğini 27 Temmuz 1890 tarihinde Đstanbul Kumkapı’da Ermeni komitecilerinin Patrik Horen A ıkyan’a kar ı gerçekle tirdikleri eylemler

3 Ermeni milli liderlerinden sayılan Bogos Nubar’ın Birinci Dünya Sava ı sırasında da çok aktif çalı tı ğı bilinmektedir. Dâhiliye Nezâreti Emniyyet-i Umûmiyye Müdîriyyeti 27 Mart 1918’de Irak Ordusu Kumandanı Halil Pa a’ya ve Musul Vilâyetine gönderdi ği ifrede, “Bogos Nubar Pa a'nın riyâseti altındaki Ermeni Komitesi tarafından Ermeni ahâliyi mukâvemete te vîk ve te cî‘ eylemek üzere sâbık Adana piskoposu Mo eg Efendi refâkatinde Zeytun murahhasası Va ğar ak ile Rus mîralâylarından Zangalyan'ın El-Cezîre'ye gönderildikleri ve bunlar Ermenilerle meskûn olub Rusların taht-ı igâlinde bulunan vilâyât-ı Osmniyeye gidecekleri ve muvâffak olabildikleri takdirde i gâl altında bulunmayan arâzî-i Osmaniyeye de geçecekleri mevksûken istihbâr kılınmı tır. takayyudât-ı ciddiye icrâsı.” ikazında bulunuyordu. (BOA. DH. FR, 85/256). Ba bakanlık Osmanlı Ar ivinde Bogos Nubar ile ilgili olarak oldukça fazla kayıt vardır. 1913 yılındaki faaliyetleri ile ilgili olarak HR SYS. 2817-1, 110 nolu belgede önemli bilgiler mevcuttur.

236 AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org olu turur. Bu eylemler sonunda Ermeni olaylarına kar ı sessiz kalmakla suçlanan A ıkyan makamından indirilmek istenmi çıkan olaylarda Đstanbul adeta kan gölüne dönmü tür. (amaz, 2004: 114) Bu eylemleri gerçekle tirenlerin Hınçak Cemiyeti mensupları oldu ğu kısa süre sonra anla ılmı tır.

2. CEM ĐYET KURUCULARI “M ĐLL Đ KAHRAMANLAR” Ermeni milli tarih yazımı içinde “kahramanlık miti”nin in asında komitelerin önemli bir yeri vardır. 19. yüzyılda, Ermeni ba ğımsızlık hareketlerinin siyasalla ması döneminde birçok gizli, açık cemiyet kurulmakla beraber bunlardan ikisi ön plana çıkmı tır: Hınçak ve Ta naksutyun. Bu cemiyetlerin kurucuları da Ermeniler arasında ayrı bir yere sahiptir ve çok sık anılırlar. Onları bu kadar ön plan çıkaran özellikleri ve “kahramanlık” yönleri ilgi çekicidir. Kendisinden önce birçok Ermeni örgütü kurulmu olmasına ra ğmen Ermeni gizli örgütlerinin en me hurlarından birisi Hınçak Cemiyeti’dir. Hınçak Cemiyeti, Avedis Nazarbegyan, Vardanyan, Georg Gharedjhan, Rupen Han Azad, Chistopher Ohan Gabrial ve Levon Stepian’ın çalımalarıyla 1887 A ğustosu’nda Cenevre’de kurulmu tur. Hınçak Ermenice “çan sesi” anlamına gelmektedir ve Ermenileri uyandırarak ihtilale sevk etmeyi ifade etmektedir. Kurucuları ve kuramları Marksist’tir, Marksizm cemiyet programının da temelini olu turmu tur. Hınçak Cemiyeti, kuruldu ğu sırada ya anan geli melerden dolayı Osmanlı Devleti’nde kendisine daha rahat bir zemin bulmu tur. Zira Sultan Abdülhamid’e kar ı muhalefet gittikçe güçlenmekte ve yer altına inmektedir. Çe itli engellere ra ğmen Hınçaklar fikirlerini Osmanlı Devleti’nde savunabilmi ve örgütlenebilmi lerdir. Cemiyet, sosyalist niteli ğini hep ön planda tutmaya çalı mı tır. Ancak ülke içinde sosyalist fikirlerinden ziyade Ermenilerin davasını savunan milliyetçi bir parti kimli ği ile öne çıkmı tır. Osmanlı Ermenileri de cemiyetin sosyalistli ği ile de ğil milliyetçili ği ile ilgilenmi tir. 1890’da Tiflisli imavon, Trabzonlu Rus Rupen Han Azad, Batum’dan H. Megavoryan ve Đran’dan S. Danielyan’ın iki ay süren çalı maları sonucu cemiyetin Đstanbul merkezi olu turulmu tu. Hınçaklar birkaç ay içerisinde Đstanbul bölgesinde 700 üye kazanmı lardı. Cemiyetin Osmanlı toprakları dı ındaki en önemli iki merkezi Atina ve Tiflis’ti. Cemiyetin programında propagandacıların görevi u ekilde belirlenmi ti: “Ba lıca her bir sınıf cemaat ve ahali arasında ihtilal dü üncelerini alevlendirerek her tarafa ne retmek ve yaymak, milli istiklal ile geni ve halk için bir siyasi hürriyete olan ihtiyaçlarını kendilerine anlatmak ve sosyalist inkılâpları ve ıslahatı icra ve bunların uygulama yollarını açıklamak. Đhitilalin esas sebeplerini ve Ermenilerin durumuna göre ihtilal ve isyanda ne türlü davranabilece ğini ö ğretmek. Đhtilalden sonra ortaya çıkacak durumu önceden haber vermek ve bunları yukarıda beyan olundu ğu gibi kendilerine layıkıyla izah etmekti. Ayrıca Ermenilerin sönmü ruhunu tekrar canlandırarak dü man aleyhine te vik etmek ve her yerde meydana gelen mezalimden faydalanarak hükümete kar ı tahrik eylemek ve kötü davranı lar ortaya çıktı ğında cemaatin müdafaasında bulunmak ve Ermenileri aya ğa kaldırmak, her fırsattan istifade ile hükümetten ıslahat talebinde bulunmak, vergi vermemek, hükümet aleyhinde di ğer türlü gösterilerde bulunmak.” (Karsandık, 2009: 467-469) Hınçak Cemiyeti’nin fikir babalarından ve en me hurlarından Ermeni radikalizminin kurucusu sayılan Mıgırdiç Portugalyan 1878’de Van’da bir Ermeni Okulu kurmu tur. 1885’te Fransa’ya gitmi , sosyalist çizgideki Armenia dergisini çıkarmı tır. Bu dergide yazılar yazan

237 AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org

Avedis Nazarbekyan kısa süre sonra Portugalyan’ı ilkesizlikle suçlayarak ondan ayrılmı ve Marksist olmu tur. Hınçak Cemiyeti liderlerinin parasal nedenlerle birbirini suçladı ğı ve suikastlarla tehdit etti ği dönemde Hınçak’ı tek elden yönetme gayreti ortaya çıkmı ve bu eylem ba arısız olarak cemiyet parçalamı tır. Bu sırada muhalefette öne çıkan isim Rupen Han Azad olmu tur. Cenevre Üniversitesi’nde okurken Hınçak Partisi kurucuları arasında yer alan Rupen, 1889’da Đstanbul’a gelerek Hınçak örgütünü kurmu tu. Zeytun ayaklanmasının örgütleyicileri arasında yer almı , 1895’te tutuklanarak 1901’e kadar hapis yatmı tı. Bu sırada örgütün önde gelen isimlerinden olacak olan Arpiar Arpiaryan da 1889’da Hınçak örgütüne katılmı tır. 1890 Kumkapı olaylarının örgütleyicileri arasında oldu ğu için tutuklanmı tır. 1896’da yurt dı ına kaçarak Londra’ya yerle mi tir. Hınçak Cemiyeti içindeki bölünmede daha liberal görü leri savunan kanadın lideri olmu tur. 1908’de parti içindeki hizip mücadeleleri çerçevesinde bir suikast sonucu öldürülmü tür. (Dasnabedian, 1989: 158) Hınçakların bu bölünmelerinde ve yok olu larında Nazarbekyan ve Arpiaryan arasında tehditlerle Ermenilerden toplanan paraların hesabının verilememesi dikkat çekicidir. Bu paraların ahsi hesaplar için kullanıldı ğı ve Hınçakların Ermenileri soydu ğu anla ılıyordu. Londra’daki Hınçak Komitesi Merkez azaları arasında yer alan Mihran Damadyan da, Hınçak Komitesi’nin içinde ba layan karı ıklıkların halledilmesi için Andon Ro tini ile aktif bir rol almı tır. Hınçaklar için bu sırada en önemli problem, Đstanbul ve di ğer ubeler tarafından halktan zorla toplanan paraların akıbetinin tespiti idi. Bu sebeple Hınçak Cemiyeti’nin Londra merkezi tarafından yapılan bir ara tırma sonunda Đstanbul Hınçak idaresinde bulunan Arpiaryan, Hınçak cemiyetinden atılmı tı. (Hüseyin Nazım Pa a II, 1998: 415; Küçük C., 1986: 107-108) Ermenilerin gelece ği ile ilgilenece ğini ve güya onları Osmanlı idaresinden kurtaraca ğını vaad eden sözde Ermeni milli kahramanları bir taraftan Ermenileri soyarken bir taraftan da onları içinden çıkılması zor bir maceraya çekiyorlar, kanlı eylemler gerçekle tirmek için u ğra ıyorlardı. Kabul edilen program do ğrultusunda hazırlanan Hınçak Cemiyeti, do ğuda ilk Ermeni olaylarını ba latacak, tahrik ve terör yöntemiyle Türklerle Ermeniler arasında olaylar çıkaracaktır. 20 Haziran 1890’da Avrupa kamuoyunun ilgisini çeken Erzurum Olayı ve di ğerleri bu yöntemlerle gerçekle tirilmi tir. Bu bölgesel olaylar dı ında Hınçak Cemiyeti’nin ilk ba ğımsız eylemi 1890 yılındaki Kumkapı gösterisidir. Bu sırada geli me gösteren Ermeni komitecilik faaliyetleri edebiyatla da desteklenmi , iirler ve halk hikâyeleri ile bu olaylarda yer alan komiteciler efsanele tirilmi tir. Efsanele tirilen iki sisim: Hamparsum Boyacıyan ve Mihran Damadyan’dır. Bu iki isim Ermeniler için “milli kahramanlar”dandır. Devrimci Ermeni “milli kahramanlar”ından olan Hamparsum Boyacıyan Anadolu’da ba layan ilk Ermeni ayaklanmalarının hemen hemen hepsinde ismi geçen birisidir. Ancak eylemleri hiç de kahramanlı ğa yakı ır hareketler de ğildir. Çünkü Hınçaklar hükümete kar ı gösteriler düzenleyecek, vergi ödemeyi halka reddettirecek, Osmanlı Devleti’nde ya ayan Ermenileri terörizme sevk edecekti, büyük ölümler ya anacak böylece büyük devletlerin dikkatini çekmek için kan akıtılacaktı. (Nalbandian, 1967: 108-109). 1863 yılında Đstanbul’da do ğan Mihran Damadyan’ın 4 ilk yazılarının ve iirlerinin yayınlandı ğı tarihlerde Osmanlı Devleti’ndeki Ermeniler de kendi kaderlerini Berlin Anla ması’nda tayin etmeye gayret ediyorlar, özellikle Katagikos Hrımyan’ın Osmanlı Ermenilerini silahlı mücadeleye davet eden dü ünceleri yayılmaya ba lıyordu. Mihran, 1883’e kadar Đstanbul’da ö ğretmenlik yaptı, bu arada kısa süreli ğine, Kilikya’da Ermeniler için açılan

4 Mihran Damadyan’ın hayatı ve faaliyetleri hakkında bakınız: (Selvi, Bir Ermeni Komitecinin Đtirafları: Mihran Damadyan, 2007)

238 AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org okullarda da aynı görevi yerine getirdi, bu okullar, kurucuları Mıgırdıç Portugalyan ve Arpiar Arpiarian olan Birle ik Ermeni Cemiyeti tarafından açılmı tı. (Gürün, 1984: 129). Hınçak Cemiyeti’nin Đstanbul ubesinin kurucuları arasında, Mu ’ta ö ğretmenlik yapmı , Anadolu’daki Ermenilerin durumunu görmü olan Mihran da vardı. Mihran bu tarihlerde sadece Đstanbul’da kalmıyor, sık sık seyahatler yapıyor, özellikle ö ğretmenli ği sırasında kurdu ğu çetelerle ili kilerini devam ettiriyordu. Eylül 1889’da Fedai Sasunlu Kevork Çavu Halep’e gitmi , burada Mihran Damadyan ve Hamparsum Boyacıyan gibi ihtilâlci liderlerle ba ğlantıya geçmi , para ve silah yardımı alıp Sasun’a dönmü tü. (Shemmassian, 2001: 185) Bölgenin en önemli me hur çetecilerinden olan Kevork’un Mihran ile ili ki içerisinde olması, Hınçak Cemiyetinin Do ğu Anadolu bölgesindeki çetelerle ba ğlantıya geçmesini göstermesi açısından önemlidir. (BOA. Y. A. HUS, 279/54) Kumkapı olayından önce Đstanbul’a gelen ve üzerinde Erivan Katagikosu Hrımyan’ın tavsiyenamesini bulunduran Londra’da Daily News Gazetesi muhabiri Fitzgerald, Mihran ile görü erek ona yeni hareket tarzını açıklamı tı. Aslında Đstanbul’da meydan gelecek olan olayların mantı ğını da göstermesi açısından Fitzgerald’ın tavsiyeleri çok önemliydi. Zira Đngiltere Ba bakanı Gladstone’un do ğudaki danı manı olan Fitzgerald, Đngilizlerin de planlarını bu tavsiyelerinde anlatıyordu. Đngilizler Osmanlı Devleti’ne kar ı bütün do ğu komitelerinin birle mesi tavsiyesinde bulunmu lardı. Bu tavsiyelere uydu ğu anla ılan Mihran bu sırada, Do ğu Anadolu’da birlikte hareket edece ği ve Sasun olaylarını ba lataca ğı Hamparsum Boyacıyan ile tanı tı. Birlikte fikir alı -veri inde bulundular, Đstanbul’da ikamet eden Do ğu Anadolu’dan gelen genç ihtilalciler bunlara katıldılar. Bu sayede do ğu bölgeleri ile daha rahat irtibat sa ğlayabildiler. 1889’da Mihran ve arkada ları, Murad lakaplı Hamparsum Boyacıyan’ın ısrarı üzerine yeni kurulan Hınçak Partisinin yerel koluna üye olmaya karar verdiler. (Selvi, 2007: 75) Rusya’dan gelen cemiyet görevlileri, Đstanbul’dan kendilerine yanda bulmak zorunda idiler. Mihran ve Murad onların bu ihtiyaçlarını kar ılayacak nitelikteydiler. Rus tebaası Ermeniler bu olaya bula madan, eylemleri Osmanlı Ermenilerine yaptıracaklardı. Nihayet Kumkapı gösterisini bu yapılanma sonunda ba lattılar. Kumkapı Olayları böylece hem Đngilizlerin hem de Rusların istedi ği bir hareketti ve Ermeni “milli kahramanları” masum halkı harekete geçirerek onların isteklerini yerine getireceklerdi. Mihran ve arkada larının organize etti ği Kumkapı gösterisinin gayesi, güya horlanan Ermenileri uyandırmak ve Ermenilerin sefaletini Babıâli’ye ve Avrupa’ya duyurmaktı. Oysa olayları Rusların ve Đngilizlerin organize etti ği açıkça görülüyordu. Gösteri, Kumkapı’daki Ermeni Kilisesi’nde ba ladı. O gün Patrik Horen A ıkyan, Haç yortusu için toplanmı büyük bir toplulu ğa hitap ediyordu. Parti üyelerinden Harutyun Cangülyan, kilisede Ermeni ıslahatını savunan, Padi aha muhatap bir Hınçak protestosunu okudu. Bilahare Patrikhaneye giderek oradaki Türk armasını parçaladı. Ermeni Patri ğinin protesto etmesine ra ğmen, Mihran ve arkada ları Patri ği birlikte Padi aha gitmeye mecbur ettiler. Bu hareket bir ölçüde iki taraflı olup hem Babıâli’ye, hem de Patri ğin kendisine kar ı olacaktı. Zira Hınçak Partisi, Patrik A ıkyan’ın Ermeni milletinin menfaatlerini korumadı ğı görü ünde idi. Gösteri kararını veren Hınçak Partisinin Đstanbul Komitesi, Mihran dı ındakilerin Rus vatanda ı oldukları için nümayi e karı mamalarına karar vermi ti. Nümayi i Cangülyan ile Murad ve Damadyan idare etmi lerdi. Đstenen ba arı elde edilemeyince Cangülyan ba ta olmak üzere Hınçakların eleba ları yakalanıp mahkemeye sevk edildiler. 20 A ğustos’ta Cangülyan idama, di ğerleri çe itli cezalara çarptırıldı. Sultan Abdülhamid idam cezasını müebbet hapse çevirdi. Mihran ve arkada ları bu karı ıklıklar sırasında Yunanistan’a kaçmayı ba ardılar. Hınçaklar, Kumkapı

239 AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org gösterisinin her eye ra ğmen Avrupa’nın dikkatini Ermenilerin Osmanlı Devleti’ndeki durumuna çekti ğine inanıyorlardı. Hınçak Gazetesi 7 Eylül 1890 tarihli nüshasında, “Ermeniler nihai gayelerine aykırı dü ecek Avrupa’nın bütün tekliflerini reddedeceklerdir ve bu dava için kanlarının son damlasına kadar mücadeleye hazırdırlar.” diye yazıyordu. Ancak ihtilal için ne kadar kan dökülmesi gerekliydi ve dava için ölecek olanlar kimdi, sadece bir kaç Hınçak ihtilalcisi mi, yoksa ta rada ya ayan sayısız Ermeni mi?. (Gürün, 1984: 142-143). Masum olan ve hayatından memnun ya ayan Anadolu Ermenileri bir avuç maceraperestin, büyük devletlerin te viki ile ortaya çıkan oyununda kullanılacaklardı. Halkın te viki için Ermeni edebiyatı da bu sırada güçlenerek bu komiteciler etrafında kahramanlar in a edecekti. Komite, 1892 yılında da Osmanlı ülkesinin çe itli bölgelerinde olaylar çıkarmaya devam etti. Bu olaylar küçük çapta oldu ğu için mahallinde bastırılıyordu. Sultan Abdülhamid, Batılı devletlerin olayları istismar etmelerine fırsat vermemek için 1891 yılı ba ında, Ermeniler için bir genel af ilan etti, tutuklu Ermeniler serbest bırakıldı, buna ra ğmen komitecilerin faaliyeti durmadı. Mihran ve Hamparsum Boyacıyan idaresindeki Ermeni çeteleri 1893 Haziran’ında Mu ’a giderek faaliyetlere ba ladılar, Hayanlı A ireti’nden bir ki iyi öldürdüler, bunun üzerine Behranlı ve Hayanlı airetleri intikam almak üzere Taluri’ye saldırdılar. Her iki taraftan da bir kaç ki i öldü. Ermeniler daha iyi organize oldu ğu için airetler daha büyük zayiat vererek çekiliyordu. Yine bu sıralarda Merzifon, Kayseri ve Yozgat merkezli Ermeni olayları da ba lıyordu. Merzifon, Kayseri ve Yozgat Ermeni olaylarını tertip eden de yine Hınçak Cemiyeti’nin Atina ubesi idi. Đç Anadolu’daki eylemleri de planlayan Boyacıyan’ın karde i Jrayr idi. (Uras, 1974: 267) Mihran’ın ve Boyacıyan’ın takip etti ği gaye, Ermenileri bölge a iretlerine saldırtmak ve ordunun müdahalesini temin ederek, Ermeniler katlediliyor diye Avrupa’yı aya ğa kaldırmaktı. Đlk Sasun isyanı Mihran Damadyan, Kevorg Çavu , Sehenik Grgo, Hrair-Dzoghk ve Hamparsum Boyacıyan liderli ğindeki Hınçak Partisi üyeleri tarafından gerçekle tirilmi tir. Sasun olaylarının bu ilk devresinde, 1893 Haziranı’nda Mihran da Osmanlı askerleri tarafından yakalandı. Onun yerine lider olarak Hrair Dzhoghk geçti. Damadyan Đstanbul’da bütün çalı malarını Osmanlı yetkililerine itiraf ederek hayatını kurtardı. 1894 yılı yazı boyunca Sasun’da meydana gelen olayları incelemek üzere kurulan ve raporunu hazırlayan Osmanlı komisyonu da olayların Mihran ve Hamparsum gibi Ermeni propagandacılarının çalı maları sonunda ba ladı ğını açıklamı tı. (im ir, 1990: 100) Mihran’dan sonra Hamparsum Boyacıyan da, 1894 yılı Temmuzunda Mu Sanca ğı sınırları içinde yakalandı. Bitlis’te yapılan mahkemesinde, silahlı ihtilal yapmak ve adam öldürmekten suçlu bulunarak Osmanlı yasalarına göre idam cezası aldı. (Hüseyin Nazım Pa a I, 1998: 5) Ancak Boyacıyan’ın idam cezası infaz edilmedi. Çünkü mahkeme devam ederken Bitlis ve Erzurum’daki Đngiliz konsolosları geli meleri Đstanbul’daki büyükelçilerine bildirmi ler, bu idamın önüne geçilmesi için çalı mı lar ve geli meleri anında Avrupa kamuoyuna iletmi lerdi. Siyasi ili kiler ve diplomasi kuralları çalı tırılarak Đngiltere’nin baskıları sonucu Boyacıyan’ın idam cezası ertelenmi, cezaevine gönderilmi tir. Hamparsum Boyacıyan, tutuklu bulundu ğu cezaevinde Hınçak Komitesi ile gizlice haberle erek 1906 yılında firar etmitir. Avrupa’da “Ermeni Özgürlük Kahramanı” gibi tanıtılan Boyacıyan, 1908 yılında ilan edilen II. Me rutiyet’ten sonra Osmanlı Hükümeti’nin ilan etti ği af ilanı kapsamında Đstanbul’a gelerek Adana’dan mebus seçilmi tir. Osmanlı Devleti’nin 24 Nisan 1915 tarihinde Hınçak ve Ta nak Komitesi ubelerinde silah ve belge aranması, reislerinin tutuklanması yönünde aldı ğı karar gere ği Boyacıyan da tutuklanmı , Ankara’daki Aya Cezaevi’ne gönderilmi tir. 24 A ğustos 1915’te 12 arkada ıyla birlikte idam edilmi tir.

240 AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org

(Yurtsever, 2014: 1-15) Propaganda ortamında Ermeni davasının önde gelen “efsanevi bir kahramanı” olarak tanıtılan Boyacıyan’ın kanlı eylemleri hakkında Osmanlı Ar ivi Belgeleri birçok örnekler vermektedir. Burada dikkat çeken nokta, komitecilerin birbirlerine ve Ermeni halkına dahi acımasızca davranmaları ve onları öldürmekten çekinmemeleridir. Kendi mensuplarına kar ı bu kadar acımasız davranan Hınçaklar Müslümanlara kar ı her türlü kötülü ğü yaparak Osmanlı toplum düzenini bozmu lar, “kahramanlık miti” etrafında hareketlerine uluslararası alanda me ruluk kazandırmaya çalı mı lardır. Avrupa kamuoyunun bu yakla ıma hazır oldu ğunu ifade etmekte yarar vardır. Sözde birçok Ermeni milli kahramanı çıkaran Hınçak Cemiyeti bu kadar kanlı eylemlere sebep olurken onu yetersizlikle suçlayan ba ka bir gizli cemiyet daha do ğdu; bu Ermeni Đhtilal örgütlerinin en önemlisi, Ta naksutyun Cemiyeti’dir. 1890 yılında Tiflis’te kurulan Ta naksutyun kendisine metot olarak terörü seçmi ti. “Bir düzine silah sevk edecek çete, bir düzine programdan daha etkilidir” eklinde dü ünen Ta nak Komitesinin kurulu undan üç yıl sonrasına kadar belirli bir programı olmamı tır. Komitenin ilk amacı, merkezi Van’da bulunan Ermeneganlar Cemiyeti ve Hınçak Cemiyeti’ni birle tirmek, Rusya’dan Türkiye’ye geçen çetelere yardım etmek, savunma te kilatı kurmak, taraftar toplayarak isyan, ihtilal çıkarmak ve “Ermenistan’ın” ba ğımsızlı ğını sa ğlamak, Ermenileri silahlandırmaktır. Ta nak Cemiyeti parolası u ekilde olu turulmu tu: “Türk’ü, Kürt’ü, sözünden dönenleri, hafiye ve hainleri her yerde ve her türlü artlar altında vur, öldür, intikam al”. (Hocao ğlu, 1976: 163-164). Ta naklar, 1892 yılında yaptıkları ilk kongrelerinde, amaçlarını öyle tespit etmi lerdi: Çeteler kurmak ve bunları örgütlemek, Ermenileri silahlandırmak için her yola ba vurmak, resmi görevlilere kar ı terör uygulamak, insan ve silah sevki için ula ım ebekeleri kurmak, hükümete ait binaları basmak ve tahrip etmek, airetleri de taraflarına alarak isyan çıkarmak ve böylece büyük devletlerin müdahalesini sa ğlayarak, ba ğımsız Ermenistan’ın yolunu açmak. (Đlter, 1995: s. 24-28) Ta naksutyun Cemiyeti’nin lider kadrosunu ve bunlardan milli kahramanlık statüsünde anılan isimleri öyle verebiliriz: Krisdapor Mikaelyan, Stepan Zoryan, Karekin Pastırmacıyan (Armen Garo), Antranik Ozanyan ve Drastamat Kanayan (Dro)’dur. Bu liderler Osmanlı Devleti içinde 1892-1920 yıllarında birçok kanlı eylem gerçekle tirdiler. Bugün Ermenistan Cumhuriyeti’nde varlı ğını sürdüren Ta naksutyun Partisi de dü üncelerine ve eylemlerine aynı çizgide devam etmektedir. Cemiyetin kurucularından olan Stepan Zoryan, Krisdapor Mikaelyan ve Simon Zavaryan teorik buldukları Hınçaklara kar ı gizli örgüt prati ğini savundular. Rus Ermenisi bu Ermeniler burada kanunsuz ilere bula tıklarından Avrupa’ya kaçmı lar ve Osmanlı Devleti’ndeki Ermenilerin kaderleri ile ilgilenmeye ba lamı lardı. 1900’lerin ba ında Makedonya’daki Bulgar ve Sırp komitecilere katılarak devrimci bir nitelik almı lardı. Jöntürklerle beraber Sultan Abdülhamid’e karı birlik içinde hareket etme kararı vermi lerdir.(Avagyan vd., 2005: 28-30) Ta maklar kanun-ı esasi çerçevesindeki bu birlikteli ğe ra ğmen te kilatlarını geni leterek ihtilal ve “do ğuda ba ğımsız Ermenistan” fikrinden vazgeçmemi lerdir. Ta nak üyelerinden olup Ermeniler için milli kahraman niteli ğinde birçok isim vardır. Bunlardan birisi de Erzurumlu Karekin Pastırmacıyan’dır. Osmanlı Devleti’ne sadık bir ailenin çocu ğu olan Karekin, tahsil için gitti ği Avrupa’da Ta nak Cemiyetine katılmı , 1895’te tarım uzmanı! bir komiteci olarak Erzurum’a dönmü tür. 1896’da Đstanbul’da Osmanlı Bankası baskınını düzenlemi (Tuygan, 2009: 90), yüzlerce masum insanın hayatını

241 AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org kaybetti ği bu organize olayda Đstanbul’un birçok mahallesinde Türklerle Ermeniler arasında çatı malar ya anmı tır. Bankada ku atılmı olan on sekiz komiteci ve liderleri Pastırmacıyan Rusya’nın araya girmesiyle affedilerek sahildeki Fransız gemisi ile Marsilya’ya götürülmü lerdir. 1908’de Me rutiyetin ilanından sonra çıkarılan aftan yararlanarak Đttihat ve Terakki listesinden Erzurum Mebusu seçilen Karekin Pastırmacıyan sava ihtimalinin belirmesi üzerine Alman kar ıtı ve Rus yanlısı bir politikayı savunmu tur. Sava çıkınca Rusya’ya iltica ederek gönüllü Ermeni birlikleri baında Van ehrinin ku atılmasında ve Ruslar tarafından i galinde önemli görevler üstlenmi tir. Rus ordusunda kurulan dört Ermeni gönüllü alayından birinin komutanlı ğını yaparak Osmanlı ordusuna kar ı Ele kirt ve Tutak cephelerinde sava mı tır. 1915’te Van Ermenilerini Osmanlı Devleti’ne kar ı örgütlemi , ehrin Rus ordusu tarafından ele geçirilmesini kolayla tırmı tır. Ermeni gönüllüler Do ğu Anadolu bölgesinin Türkler tarafından bo altılmasını ve bu bölgeye Ermenilerin yerle tirilmesini hedefledi ğinden bölgedeki Müslümanlara kar ı baskı ve zulüm uygulanmı tır. Rus devriminden sonra ba ğımsızlı ğını ilan eden Ermenistan’ın özel elçisi olarak ABD’ye giden Pastırmacıyan, Sovyet idaresinin kurulmasından sonra Cenevre’ye geçerek burada ölmü tür. Bir ihtilalci olarak takma adı ile me hur olan Karekin Pastırmacıyan’ı Ermeniler için kahraman yapan ey, Osmanlı Bankası Baskını ve bu sırada ortaya çıkan planlı ayaklanma, Van ehrinin Ruslar tarafından 1915 Mayıs’ında i gali ve bölgede Türklere kar ı gösterdi ği acımasızca davranmı olmasıdır. 5 Ayrıca eylemleri sadece Türklere zarar vermemi , Ermenileri de hem Do ğu Anadolu’da hem de Kafkasya’da büyük bir maceranın içine çekerek peri an etmi tir. Ermenilerin milli tarih yazımı içinde Ta nak kongrelerinin “terörist body” olarak seçtikleri çete reisi Antranik Ozanyan’ın tartı ılmaz bir yeri vardır. 6 Ermeniler için tam bir “milli kahraman” olan Antranik, Ermenilerin Robbin Hood’u, Garibaldi’si niteli ğindedir. Antranik gerçekten kahramanlık vasıflarına sahip adil ve büyük bir insan mıdır? 1890-1922 yıllarında Osmanlı Devleti’nde ya anan olaylarda nasıl bir rol üstlenmi tir? Bu soruların cevapları bize onun kahramanlı ğının neden kaynaklandı ğını açıkça gösterir niteliktedir. Modern zamanlarda olu turulmaya ba layan Antranik’e ait halk hikâyelerinin temelinde Ermenilerin en eski dönemlerinden beri devam edegelen tarih anlayı larının izlerini görmek mümkün. Bu yönüyle Do ğu Anadolu’da, Kafkasya’da, Balkanlarda ve Avrupa’da Türkler aleyhine faaliyet gösteren ve onların imhasını Ermeni milletinin gelece ği için art ko an Antranik Ozanyan’ın hayatı ilginç bir örnek te kil etmektedir. Özellikle son yıllarda Ermeni diasporasında ve Ermenistan Cumhuriyeti’nde Antranik ile ilgili birçok etkinlik düzenlenmi tir. Antranik adına kitaplar ve makaleler yayınlanmı, onun adını ta ıyan internet siteleri açılmı, Paris’teki mezarı Erivan’a ta ınmı tır. Antranik’in ön plana çıkarılmasının temel nedenlerinden birisi Ermenilerin her geçen gün Türkiye ve Türk dü manlı ğına daha çok saplanmalarıdır. Çünkü onun hayatı, Ermeni Meselesi ile ve Türklere uygulanan soykırımla büyük bir paralellik göstermektedir. 1865 yılında ebinkarahisar’da bir Osmanlı vatanda ı olarak do ğan Antranik, 1885 yılında Van’da kurulan ihtilalci Armenegan Partisi’ne ilk katılanlardan birisidir. 1890’ların sonunda babası ile tartı an bir Türk’ü öldürmü ve Đstanbul’a kaçmı tır. Đstanbul’da Hınçaklarla tanı mı ve bir Türk polis efinin öldürülmesi i ini üzerine almı tır, bu cinayeti

5 Osmanlı Bankası Baskını ve Armen Garo’nun faaliyetleri ile ilgili olarak bakınız (Yavuz, Osmanlı Devleti Dı Politikasında Ermeni Sorunu: 1896 Osmanlı Bankası Baskını Örne ği, 2009) 6 Antranik’in hayatı ve siyasi faaliyetleri ile ilgili olarak bkz. (Chalabian, General and Armenian Revolution Movement, 1988); (Selvi, Anadolu'dan Kafkasya'ya Bir Ermeni Çete Reisi: Antranik Ozanyan, 2003, s. 459-475)

242 AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org iledikten sonra Batum’a kaçmı tır (Chalabian, 1988: 6). 1894’te Hınçakların tertip etti ği I. Sasun Đsyanı, Osmanlı askeri güçleri tarafından bastırılmı fakat hükümetin bu bölgede çe itli askeri tedbirler almalarını gerektirmi tir. Bu isyanın tertipleyicisi Serop adında bir çete reisi idi. Hükümet bu bölgeye yeni askeri birlikler sevk etmi , Đran ve Rus sınırını geçen silahlı Ermeni çetelerinin bu giri lerini önlemek istemi tir. Serop’un Kürt a iretleri tarafından öldürülmesi üzerine intikamı Antranik tarafından alınmı ve böylece o bölgedeki Ermeniler arasında me hur olmu tur.(Cengiz, 1983: 41-43). Bu sırada bölgenin Ta nak komitesi reisi Hrayr’dı. Hrayr’a göre fedai sava ı faydasızdı ve bo u bo una enerji ve çaba sarf etmekti, onun hedefi uzun vadede bir halk ayaklanması gerçekle tirmekti. Antranik ise, onun tam aksini dü ünüyordu. O’na göre köylüler silahlandırılmalı ve sava ılmalıydı. Bu amaçla Osmanlı Hükümeti ile vatanda lık ili kileri içinde uyumlu çalı an birçok Ermeni öldürüldü ve te kilata katılmayanlar tehdit edildi. (Dasnabedian, 1989: 67). Antranik’i Ermeni halkı arasında me hur eden di ğer bir olay, 1901 yılında Arak Manastırı’na çekilmesidir. Antranik adamlarıyla ve halktan da bazı ki ilerle Sasun yakınlarında da ğlık bir bölgede bulunan Arak Manastırı’na çekildi. Manastırda yetim çocuklar, ö ğretmenler ve di ğer çalı anlar vardı. Ermeniler, yetimleri buradan almak için te ebbüste bulundularsa da Antranik bu talebi reddetti. Dört tabur Osmanlı askeri kaleyi ku attı. Ermeni kaynaklarına göre kaleyi ku atan 8.000 Türk askeri idi, oysa bölgedeki Osmanlı askeri sayısı 1.000 ki iyi geçmiyordu ve ku atmada ancak 200 asker görev almı tı. 22 Kasım’da iki Osmanlı elçisi kaleye gönderildi, Antranik, siyasi suçluların serbest bırakılmasını ve Kürtlere da ğıtılan silahların toplatılmasını istedi. (Chalabian, 1988: 6; Uras, 1974: 128-129). Osmanlı askerinin müdahale edememesinden yararlanan Antranik bir gece adamları ile birlikte manastırdan kaçmayı ba ardı. Bu olayın Ermeniler arasında dilden dile dola ması sonucu Antranik öhret bulmu tur. 1902 baharında Ta naksutyun Komitesi Sasun bölgesinde yeniden yapılanmaya gitti. Çetelerin bütün çalı maları durduruldu ve 1902-1903 yılı propaganda ve yeniden olu umla geçirildi, Sasun bölgesine silah ve insan yı ğına ğı yapıldı. 1904 yılı Nisan ayında ba layan II. Sasun isyanın askeri idarecisi yine Antranik idi ve Osmanlı kuvvetleri isyanı iddetle bastırdı. Ermenilerin bu isyanda kayıpları en fazla 700 ki i idi. Fakat yabancı temsilcilere bu rakam kasıtlı bir ekilde 7.000 olarak verildi. Masum Ermeni halkını da zorla isyana zorlayan Antranik’ten bütün Ermeni köylüleri korkuyordu. Đsyandan sonra Antranik ve çetesi Mu civarındaki da ğlara çekildiler. (BOA. YPRK. UM. 68/112) Çeteler bu isyan sırasında bütün Ermeni köylerini bo altarak, sakinlerini Mu ovasına gönderdiler. Sasun Đsyanı sonunda Antranik, Ermeni ihtilal çalı malarının bo una oldu ğunu, Ermeni Đhtilal hareketinin ba arıya ula ması için yabancı bir gücün deste ğine ihtiyaç duyuldu ğunu anlamı tı. (Chalabian, 1988: 146;160). Çünkü Ermeni köylüsü ve ehirlileri komitecilerden nefret ediyorlar, kendi mutlu dünyalarını yıktıklarını görüyorlardı. Ermeni köylüsünden aradı ğı deste ği bulamayan Antranik 1906 yılında Bulgaristan’a gitti. Bulgaristan’ın ve buradaki komitelerin Ermeni çeteleri için özel bir yeri vardı. Van vilayetindeki Ermeniler Bulgaristan’ın takip etti ği yolu takip ederek Bulgar komiteleri gibi te kilatlandılar. Antranik’in Bulgaristan’daki görevi, buradaki Ermenileri te kilatlandırmak ve Ta naksutyun’un burada kuraca ğı askeri talim okulunun alt yapısını olu turmaktı. Bu okul Amerika Merkez Komitesi’nin gönderdi ği paralarla 1906 yılında kuruldu. (Dasnabedian, 1989: 61). Bu paralar Osmanlı Ermenilerinin çektikleri acılarla ilgili haberler üzerine toplanıyor, propaganda yöntemleri Avrupa ve ABD ehirlerinde de uygulanıyordu.

243 AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org

1912 yılında Balkan Harbi’nin çıkması Ermenilere bekledikleri fırsatı verdi. Ermeniler, Balkanlarda Osmanlı Devleti’nin ma ğlubiyetini kendi çıkarlarına uygun gördüklerinden Bulgarlara destek verdiler. Çete reisi Antranik ba ına topladı ğı 300 ki ilik intikam bölü ğüyle Edirne, Ke an, Malkara ve Tekirda ğ’da aciz Đslâm kadın ve çocuklarını bo ğazlamakta, ihtiyarları ve çocukları camilere doldurup diri diri yakmakta ve Đslâm mabetlerini kiliseye çevirmekteydi. (Cengiz, 1983: 80-81). Ermeniler buradaki Osmanlı ma ğlubiyetini destanla tırarak her yere yaydılar. Antranik ve Bulgaristan’daki Ermeniler, Bulgar Hükümeti tarafından madalyalarla ödüllendirildi, Bulgar Kralı Ferdinand, Antranik’in Bulgar ordusunda görevli olarak maa a ba ğlanmasını istedi. (Chalabian, 1988: 203-204). Ancak o, Do ğu Anadolu’da yarım kalan görevini tamamlamak istiyordu. Osmanlı Devleti Birinci Dünya Sava ı’na girmek için hazırlıklara ba layıp seferberlik ilan edince, Avrupa’da ve Osmanlı Devleti’nde hazırlıklarını tamamlayan komiteler, Kafkasya’daki gönüllü alaylarıyla Rus ordusunun öncü kuvvetleri olarak harekete geçtiler. Birinci Dünya Sava ı sırasında Türklerin ve Ermenilerin kar ı kar ıya gelmesine sebep olan komiteciler ve “Büyük Ermenistan” kurmak dü üncesinde olanlar kasıtlı ve bilinçli bir ekilde hak etmedikleri halde “Ermeni Milli Kahramanları” olarak anıldılar. Komitelerin sava boyunca destek verdikleri Đngiltere ve Fransa da Avrupa tarih yazımında bu dü üncenin olu masında etkili oldular. Rus ordusunun gönüllü toplama hareketi Tiflis’teki Ermeni Milli Bürosu’nun kararıyla 1914’ün son aylarında ba ladı. Ta naksutyun komitesi uzun zamandan beri çetecilik yapan ki ileri askeri göreve ça ğırdı. Antranik, Keri, Vartan, Hamazasb, Armen Garo ve Dro (Drastamat Kanayan) göreve ça ğrılan çete reislerindendi. (Uras, 1974: 592). Rus ordusunda görev alacak olan Ermeni gönüllü birli ğinin ilk gurubu Antranik idaresinde 1.000 ki iden olu uyordu. Antranik’in birli ği Kuzey Đran’da Rus ordusuna 16 Kasım 1914’te katıldı. Rus ordusunda yakla ık 150.000 Ermeni vardı. 8.000 ki iden ve dört bölükten olu an Ermeni Gönüllü Birliklerinin görevleri Rus düzenli birliklerine destek olmak ve Do ğu Anadolu bölgesindeki askeri hareketlerde onlara rehberlik etmekti. Amerika’da yayınlanan Asparez Gazetesi yazılarıyla Ermenilerin niyetlerini ortaya koyuyordu: “... Ermeni gönüllüleri, Antranik, Vartan ve arkada ları, intikam için silahlarınızı kınından çıkarınız, intikam, bilaistisna intikam, merhamet gösteren her Ermeni bundan sonra alçaktır, artık intikam kelimesiyle Ermenilik aynı olmalı”. (Cengiz, 1983: 277). Antranik’in bölü ğü 1915 Nisan’ında Dilman’da Türk kuvvetleri ile çarpı tı. Türkler Rusları burada durdurmak istemi lerdi, fakat ba arılı olamadılar. Van’ın ele geçirilmesinden sonra Antranik ve Dro Ahlat ve Bitlis’e do ğru ilerlediler. Türklerden temizlenmi olan Van, Bitlis, Erzurum ve Trabzon’a Ermeniler getirilerek yerle tirildi. Antranik idaresindeki çeteler büyük bir gayretle Türkleri katlettiler ve bölgeyi Türklerden temizlediler. (Allen v.d. 1953: 301), bölgede yakmadık köy bırakmadılar, on binlerce insanı katlettiler. Özellikle Rusya’nın 1917 yılında sava tan çekilmesinden sonra Ermeni kırımları arttı. 11 Mart 1918’de Erzurum ehrini terk eden Ermeni çeteleri geride harabe halinde yanan bir ehir ve binlerce masumun cesedini bıraktılar. Antranik’in katliamları Erzurum’a münhasır kalmadı. Çekili sırasında yol üzerindeki bütün köy ve kasabalar yakılmı tı. Kınalı Karahaç Köyü ve çevresinde 7.060 Müslüman yakılarak katledilmi ti. Ilıca’da iki bin ki iyi akla gelmeyecek ekillerde öldürmü lerdi. Sarıkamı ’ın Karahamza nahiyesinde 5.337 Müslüman, Antranik’in emriyle katledilmi , yüzlerce hane yıkılmı tı.( Kafkaslarda Anadolu Mezalimi, Cilt IV, 1998: 41-45) Antranik ve sözde Ermeni milli kahramanları Do ğu Anadolu’da gerçekle tirdikleri katliamın aynısını Kafkasya’da da uyguladılar, binlerce masum çocuk, ihtiyar ve kadın öldürüldü.

244 AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org

Antranik bu bölgede Yaycı, Arza, Kerim-Kulu, Culfa, Ordubad’ın birçok kasabalarını, Cemaldu, Kırna, Beneniyar kentlerini i gal etmi , evleri, mescitleri, okulları ve tahıl ambarlarını yakıp küle çevirmi tir. Esas karargâhını Nahcivan ehrinden on iki kilometre uzaklıktaki Küznüt’te kuran Antranik 4 Eylül 1918’de Nehrem’e saldırmı , fakat Nehremlilerin kar ı koymasından dolayı bir ey yapamayarak geri çekilmi tir. (Mirzayev, 2000: 126). 1919 yılı boyunca Londra, Paris ve New York’ta dola arak Türk topraklarında Büyük Ermenistan’ın kurulması için destek arayan Antranik, müttefiklere sava boyunca yaptı ğı yardımlardan dolayı Fransız Cumhurba kanı Poincare tarafından Legion de Honour madalyasıyla ödüllendirildi. Kendi yaptıklarını Türklerin üzerine atarak, Türklerin Ermenileri katletti ği propagandasını yaptı. (Selvi, 2003: 474) Görüldü ğü üzere, Ermeni milli kahramanları sahip oldukları kahramanlık özelliklerine ait bütün unvanlarını Türklere kar ı gösterdikleri acımasızlıktan ve katliamlardan, madalyalarını ise, ‘Büyük Devletlere’ Do ğu Anadolu ve Kafkasya’da yaptıkları yardımlardan almı lardır. Antranik, Dro 7, Hamazasb, Vartan gibi çeteler Rus ordusu içinde masum halka kar ı çok acımasız davranmı lar ve Ermeniler arasındaki “milli kahramanlık” payesini kapmı lardır. Bu bakı açısı her geçen yıl daha da belirginle erek çizgiler sertle mi tir. Özellikle 1970’lerde ASALA ile ortaya çıkan terör eylemlerini gerçekle tirenlerin de aynı mantıkla ele alındı ğı görülmektedir. Bu durum Ermeniler arasındaki propagandanın etkisiyle Türk dü manlı ğının her geçen gün arttı ğını ve eli kanlı komitecilerin daha çok taktir edilmeye ba landı ğını göstermektedir. Bu yakla ım sa ğlıklı bir ruh halinin ürünü de ğildir ve bir millet için (Ermeniler) gelece ğe sa ğlıklı bakamamak gibi bir neticeyi ortaya çıkarmaktadır.

SONUÇ Milli bir tarih in ası için vazgeçilmez bir unsur olan “kahramanlık miti”, Ermeni tarih yazımı içinde yerini bulmu tur. Bugün Ermeni milli kahramanları Mıgırdıç Hrımyan, Zaven Der-Ye ğyayan, Antranik, Mihran Damadyan, Karekin Pastırmacıyan, Hamparsum Boyacıyan ve di ğer birçok Hınçak ve Ta nak mensubu 19. yüzyıldan itibaren Ermeniler için Osmanlı Devleti içinde sözde “ba ğımsızlık sava ının kahramanları” olmu tur. Ermeniler için tarihi bir beklentiyi ortaya koyan ve do ğuda Büyük Ermenistan’ı in a etmek için çalı an bu liderler Osmanlı Devleti açısından birer komiteci ve yasaklanmı ki idirler. Tarihten gelen milli bir karakterle bütünle mi olan sözde Ermeni milli kahramanlarının masum halkı terörize etmek ve Müslümanlarla Ermenileri birbirine dü ürerek büyük devletlerin dikkatlerini ve müdahalelerini Osmanlı Devleti üzerine çekmek gibi bir fonksiyonlarının oldu ğu açıkça görülmektedir. Rusya, Đngiltere ve Fransa’nın diplomatik liderleri tarafından her yönden desteklenen bu “kahramanlar”, Müslümanlar için tam anlamıyla birer katil ve terörist olmu lardır. Ermeniler için kahramanlık olgusu Türk’e kar ı gösterdi ği iddetle do ğru orantılıdır. Bu tarihi yakla ım maalesef bugün de devam etmekte Türkiye ve Ermenistan arasındaki ili kiler bu yakla ım sebebiyle normal bir düzeye gelememektedir. Ermenilerin soykırım olarak nitelendirdikleri olayların çıkmasında esas aktörler bu sözde “milli kahraman” olarak niteledikleri komitecilerdir. Birinci Dünya Sava ı’nın ba lamasıyla beraber, önceki elli yıl içinde hareket tarzları belirginle en komiteler ve Kafkasya’daki Ermeni dini merkezleri, sava ın puslu ortamından

7 Dro (Drastamat Kanayan) hakkında efsanevi ve taraflı bir yayın için bakınız (Chalabian, Dro (Drastamat Kanayan): Armenia's First Defense Minister of the Modern Era, 2009)

245 AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org yararlanarak bekledikleri anın geldi ğini zannedip Rusya ve Đngiltere safında seferberli ğe itirak etmi ler, Osmanlı vatanda ı Ermenileri devlete ve seferberlik emrine itaatsizli ğe davet ederek bunda da büyük oranda ba arılı olmu lardır. Bu devletler tarafından para ve silah açısından desteklenen Ermeni komiteleri kendilerine dahil ettikleri yeni gönüllülerle Anadolu’nun birçok bölgesinde karı ıklık çıkararak Osmanlı ordusunun gerisini tehdit etmeye ba lamı lardır. Sözde “Ermeni milli kahramanları”nın bu eylemleri sevk ve iskân kanununun temel sebeplerindendir, bunların yarım asırlık hareket tarzları anla ılmadan 1915 olaylarının anla ılması pek mümkün görünmemektedir. Ayrıca nihai olarak Rus ve Fransız ordusu ile birlikte Do ğu ve Güneydo ğu Anadolu’da i gal bölgelerinde sivil, masum halkı katleden de yine bu “Ermeni milli kahramanları” olmu lardır.

KAYNAKÇA Allen, W., & Muratoff, P. (1953). Caucasian Battlefields (1828-1921). Cambridge: Cambridge University Press. Avagyan, A., & Minassian, G. F. (2005). Ermeniler ve Đttihat ve Terakki, Đ birli ğinden Çatı maya. Đstanbul: Aras Yayıncılık. Basmacıyan, K. H. (2005). arkta Toplumsal ve Dinsel Hayat. Đstanbul: Aras Yayıncılık. Cengiz, E. (1983). Ermeni Komitelerinin A’mal ve Harekât-ı Đhtilâliyesi. Ankara: Ba bakanlık Basımevi. Chalabian, A. (1988). General Andranik and Armenian Revolution Movement. New York: Andranig Chalabian. Chalabian, A. (2009). Dro (Drastamat Kanayan): Armenia's First Defense Minister of the Modern Era. Los Angeles: Indo-Europan Publishing. Çakmakçiyan, H. A. (1965). Armenian Cristology and Evangelization of Islam. Leiden: E. J. Brill. Çetino ğlu, S. (2011). Patrik Zaven'in Ermeni Soykırımı Örgütleyicilerinin Listesi- Exterminators Yok Ediciler ve Erdemli Müslümanlar. Đstanbul: Peri Yayınları. Dasnabedian, H. (1989). History of the Armenian Revolutionary Federation Dashnaksution (1890-1924). Milan: Oemme Edizioni. Grousset, R. (2005). Ba langıcından 1071'e Ermenilerin Tarihi. Đstanbul: Aras Yayıncılık. Gürün, K. (1984). Ermeni Dosyası. Ankara: Remzi Kitabevi. Hocao ğlu, M. (1976). Ar iv Vesikalarıyla Ermeni Mezalimi ve Ermeniler. Đstanbul: Anda Da ğıtım. Hüseyin Nazım Pa a I. (1998). Ermeni Olayları Tarihi Cilt I. Ankara: TC Ba bakanlık Devlet Ar ivleri Genel Müdürlü ğü. Hüseyin Nazım Pa a II. (1998). Ermeni Olayları Tarihi Cilt II. Ankara: TC Ba bakanlık Devlet Ar ivleri Genel Müdürlü ğü.

246 AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org

Đlter, E. (1995). Türkiye’de Sosyalist Ermeniler ve Silahlanma Faaliyetleri (1890-1923). Đstanbul: Turan Yayıncılık. Kafkaslarda Anadolu Mezalimi, Cilt IV. (1998). Ankara: Ba bakanlık Devler Ar ivleri Genel Müdürlü ğü. Karaca, B. (2003). Ermeni Kültüründeki Üç Tabudan Birisi: Ermeni Dili. Ermeni Ara tırmaları 1. Türkiye Kongresi Bildirileri III.Cilt (s. 137-142). Ankara: ASAM. Karal, E. Z. (1990). Osmanlı Tarihi VII. Ankara: Türk Tarih Kurumu. Karsandık, Ö. (2009). Ermen Milliyetçili ğinin Olu masında Yasa Dı ı Ermeni Örgürlerinin Rolü: Hınçak Cemiyeti Örne ği. M. Hülagü içinde, Ho görüden Yol Ayrımına Ermeniler (s. 467-469). Kayseri: Erciyes Üniversitesi Yayınları. Kılıç, D. (2007). Ermeni Din Adamlarının Ar iv Belgelerine Yansıyan Siyasi Faaliyetlerinden Bazı Örnekler. Fırat Üniversitesi Đlahiyat Fakültesi Dergisi S:12/2 , 1-9. Kılıç, D. (2008). Tarihten Günümüze Đstanbul Ermeni Patrikhanesi. Ankara. Kılıç, D. (2012). Osmanlı Ermenileri Arasında Dini ve Siyasi Mücadeleler. Ankara: Atatürk Ara tırma Merkezi. Küçük, A. (2003). Ermeni Kilisesi ve Türkler. Ankara: Berikan Yayınevi. Küçük, C. (1986). Osmanlı Diplomasisinde Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkı ı (1878- 1897). Đstanbul: Türk Dünyası Ara tırmaları Vakfı. Minassian, A. T. (2012). Ermeni Devrimci Hareketi'nde Milliyetçilik ve Sosyalizm (1887-1912). Đstanbul: Đleti im Yayıncılık. Mirzayev, C. G. (2000). Nahçıvan Kandlarında Andranikin Törattiyi Vah iliklar ve Ona Kar ı Mübarezenin Ta kili. Türk-Ermeni Đli kileri, 21. Yüzyıla Girerken Tarihe Dostça Bakı (s. 126). Ankara: Atatürk Ara tırma Merkezi. Nalbandian, L. (1967). The Armenian Revolutionary Movement: The Development of Armenian Political Parties throught the Nineteenth Century. Berkeley and Los Angeles: University of California Press. Pamukçiyan, K. (2003). Biyografileriyle Ermeniler, Ermeni Kaynaklarından Tarihe Katkılar IV. Đstanbul: Aras Yayıncılık. Sarıhan, Z. (1993). Kurtulu Sava ı Günlü ğü Cilt I. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Selvi, H. (2003). Anadolu'dan Kafkasya'ya Bir Ermeni Çete Reisi: Antranik Ozanyan. Sekizinci Askeri Tarih Semineri Bildirileri Cilt I (s. 459-475). Ankara: GenelKurmay ATASE Bk.lı ğı Yayınları. Selvi, H. (2007). Bir Ermeni Komitecinin Đtirafları: Mihran Damadyan. Đstanbul: Tima Yayınları. Shemmassian, V. L. (2001). The Sasun Pandukhts in Nineteent-Century Aleppo. R. Hovannisian içinde, Armenian Bagesh/Bitlis and Taron/Mush (s. 185). California: UCLA Armenian History & Culture Series 2.

247 AKADEMĐK BAKI DERG ĐSĐ Sayı: 51 Eylül – Ekim 2015 Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN:1694-528X Đktisat ve Giriimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Celalabat – KIRGIZĐSTAN http:// www.akademikbakis.org

amaz, M. (Temmuz 2004). Kumkapı Ermeni Olayı (1890). Ege Üniversitesi Tarih Đncelemeleri Dergisi XIX/I , 114. im ir, B. N. (1990). British Documents on Ottoman Armenians, Volume IV (1895). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Tercüman-ı Hakikat. (22 Mart 1330/4 Nisan 1914). No: 11846. Tuygan, A. (2009). Osmanlı Bankası, Armen Garo’nun Anıları. Đstanbul: Belge Yayınları. Uras, E. (1974). Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi. Ankara: Belge Yayınları. Yavuz, F. (2007). Ermeni Kimli ği'nin Đnasında Bir Patrik Portresi: Mıgırdıç Hrımyan. Akademik Đncelemeler Dergisi Cilt II Sayı: 1 , 258-289. Yavuz, F. (2009). Osmanlı Devleti Dı Politikasında Ermeni Sorunu: 1896 Osmanlı Bankası Baskını Örne ği. Sakarya: Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi. Yıldırım, S. (2009). Ermeni Patri ği Zayen Efendi'nin Siyasi Faaliyetleri, 1918-1922. Cumhuriyet Tarihi Ara tırmaları Dergisi Yıl: 5 Sayı: 9 , 5-40. Yurtsever, C. (2014 Sayı: 62, Eylül-Aralık). Hamparsum Boyacıyan veya 'Haçinli Murat'ın Tarihi Yol Hikayesidir. Ermeni Meselesi Özel Sayısı-III , s. 1-15.

Ar iv Belgeleri Ba bakanlık Osmanlı Ar ivi (BOA) • Dâhiliye ifre Kalemi (DH. FR.) • Hariciye Siyasi Kalemi (HR. SYS.) • Yıldız Sadaret Hususi Evrakı (Y.A. Hus.) • Yıldız Perakende Umumi Evrakı (Y. PRK. UM.)

248