NEVŞEHİR ÜNİVERSİTESİ KAPADOKYA ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ (NEVKAM)

1.Uluslararası NEVŞEHİR TARİH VE KÜLTÜR SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ

16-19 Kasım 2011, Nevşehir

Editör Yrd. Doç. Dr. Adem ÖGER

4 Cilt 1. Uluslarası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu Bildirileri

Nevşehir Üniversitesi Yayınları: 2

Editör Yrd. Doç. Dr. Adem ÖGER

ISBN: 978-605-4163-02-1 (tk) 978-605-4163-07-6 (4.cilt)

1. Baskı Nisan, 2012 / Ankara

Kapak ve Sayfa Tasarımı

Grafik-Ofset Matbaacılık Reklamcılık Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. 1. Cadde 1396. Sokak No: 6 06520 (Oğuzlar Mahallesi) Balgat-ANKARA Tel : 0 312. 284 16 39 Pbx Faks : 0 312. 284 37 27 E-mail : [email protected] Web : grafiker.com.tr

Baskı, Cilt

Ofset Yayıncılık Ltd. Şti. Kazım Karabekir Caddesi Ali Kabakçı İşhanı 85/3 İskitler-ANKARA Tel : 0 312. 384 00 18 Faks : 0 312. 342 16 52

DESTEKLERİ İÇİN Nevşehir Valiliği’ne, Nevşehir Belediyesi’ne, TÜBİTAK’a, Belediyesi’ne, Başdere Belediyesi’ne, Çat Belediyesi’ne, Belediyesi’ne, Göre Belediyesi’ne, Gülşehir Belediyesi’ne, Göreme Belediyesi’ne, Hacıbektaş Belediyesi’ne, Kavak Belediyesi’ne, Mustafapaşa Belediyesi’ne, Uçhisar Belediyesi’ne, Ürgüp Belediyesi’ne TEŞEKKÜRLERİMİZLE İSLAM-BİZANS MÜCADELESİ’NDE ORTA KAPODOKYA BÖLGESİ (640–962) ISLAM- COMBAT IN CENTRAL REGION (635-962)

İlyas GÖKHAN*

ÖZET Bu bildiride Dört Halife devrinden başlayarak Emevi ve Abbasi Hi- lafetleri döneminde Kapadokya’nın orta kısmını oluşturan Nevşehir ve çevresinde Müslüman Araplarla Bizanslılar arasındaki mücadeleler konu edinilecektir. Müslüman Araplar 634 yılından itibaren Suriye’yi (Şam) Bizanslılardan aldıktan sonra Anadolu’ya girmeye başladılar. Kısa süre içinde Antakya ve Çukurova’ya giren İslam orduları Gülek Boğazından Kapadokya bölgesine girdiler. Günümüzdeki Niğde, Ak- saray, Kayseri ve Nevşehir taraflarına ilerleyen İslam orduları ile Bizans güçleri arasında çetin muharebeler oldu. Hz. Osman zamanında İs- lam Ordusu 646’da Kayseri’yi 10 kuşatmış ve haraca bağlayarak geri dönmüştü. Yine Maraş ve Malatya üzerinden ilerleyen İslam Orduları Kapadokya bölgesine girerek Kayseri’yi fethettiler. Toroslardan iler- leyen İslam orduları ile Maraş ve Malatya üzerinden ilerleyen İslam orduları Kapadokya bölgesinde birleşerek Anadolu içlerine doğru Bi- zans topraklarını fethe giriştiler. Bilhassa Nevşehir bölgesi İslam ordu- larının uğrak yeri olmuştur. Hatta buradan ilerleyen Müslüman Arap- lar , Çankırı ve Çorum taraflarını ele geçirdiler. Müslümanlar ’tan başlayarak Maraş ve Malatya’ya kadar olan bölgelerde Avasım (Sugur) şehirlerini oluşturarak Bizans’a karşı bir savunma hat- tı meydana getirdiler. Buna karşılık Bizans da Kızılırmak nehrinden Toroslara kadar olan bölgeyi Kayseri Themalığı’ndan ayırarak Kapa- dokya Themalığı’nı kurarak Müslümanların Anadolu içlerine ilerleyişi- ni durdurmaya çalıştı. Söz konusu bölgede İslam- Bizans mücadelesi 300 yıl sürmüş ve Hamdani Emiri Seyfüddevle’yi mağlup eden Bizans- lılar bölgeyi 960’larda ele geçirdiler.

* Doç. Dr., K.Maraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü e-posta:[email protected],

1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu 255 İlyas GÖKHAN

İslam ve Bizans kaynaklarında Kabâduk (Kapadokya) bölgesi ola- rak geçen Nevşehir ve çevresinde Osiane- (Nevşehir), Melekûbiyye (Derinkuyu), Antigu (Altınhisar), Salimun (Selime), Tye- na (Kemerhisar), Venesa (Avanos), Arebsun (Gülşehir), (Nev- şehirin batısında bir yer), Mokissostan (Kırşehir), Dogra (Hacıbek- taş), Siccasene-(İncesu-Viranşehir) gibi yerleşim yerlerinin isimleri geçmektedir. Ayrıca bu bölgelerde yeraltı mağaralarının bulunduğu belirtilmektedir. Bu mağaralarda buğday saklandığı da kayıtlıdır. Bu çalışma Taberî, Belezurî, İbn Hurdazbih, Yakubü’l- Hamevi vs İs- lam ve dönemin Bizans kaynaklarından istifade edilerek hazırlana- caktır. Ayrıca C.Texier, V.Minorky, E. Honigmann ve W. M. Ramsey gibi müelliflerin tetkik eserlerinden de faydalanılacaktır. Anahtar Kelimeler: İslam, Bizans, Kapodokya, Nevşehir

ABSTRACT Starting from the time of the Four Caliphs period known as the Umayyad and the Abbasid Caliphate, the article have dealt with long struggles took place between Arabs Byzantines in the middle part of Cappadocia, Nevsehir, and around the surrounding regi- ons. Since, 634 BC the Muslim Arabs of Syria began to enter the Damascus-Byzantine regions and after a short period of time Antakya and in Çukurova region of Cappadocia was occu- pied by Islam Armies up to Gulek region. Today, Nigde, Aksaray, Kayseri and Nevsehir had Tough battles between the parties which had advanced their armies of Islam and the Byzantine forces. Du- ring Hz. Osman’s time in 646 B.C the Islamic Army had surrounded and under tributed Kayseri 10 times. However, the Islamic armies conquered the Cappadocia region by entering through Maras, Ma- latya and Kayseri regions. The Muslim armies advancing from the Taurus Mountains in Maras and Malatya had merged over the ad- vancing armies of Islam in the Cappadocia region into the interior of Anatolia and Byzantine. In particular had been a place frequen- ted by Muslim armies in Nevsehir. Muslim Arabs here or even later in Amasya, Çorum and Çankırı captured aspects of by creating a line of defense against the Byzantines brought in the Tarsus Army, which was up to the Muslims from the Maras and Malatya regions to protect. Avasım (Sugur) cities, In contrast to the Taurus Mounta- ins with the Red River region in the Byzantine Cappadocia, Kayseri Themalı establishment tried to stop the progress of the interior of Anatolia by separating the Muslims. The struggle lasted for 300 ye- ars in the region in question, and Hamdani, the Emir of the Islamic-

256 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu İslam-Bizans Mücadelesi’nde Orta Kapodokya Bölgesi (640–962)

Byzantine Seyfüddevle who defeated the Byzantines conquered the area around 960B.C. Islamic and Byzantine resources had names such as Kabâduk (Cap- padocia), as the area in and around the Nevsehir-Soanda. Osiane (Nevsehir), Melekûbiyye (Derinkuyu), Antigu (Altınhisar), Salimun (Selime), Tyena (Kemerhisar), Venesa (Avanos), Arebsun (Gülşe- hir) , Nyssa (a place west of Nevsehir), Mokissostan (Kirsehir), Doğra(Hacibektas), Siccasene-(Incesu-Viransehir) passes the names of settlements. Also mentioned in these regions where the underg- round caves which stored wheat. In this study, al-Tabari, Belezurî, Ibn Hurdazbih, Yakubü’l-Hamevi ect. Islam and the Byzantine period will be prepared by exploiting its resources. In addition, C. Texier, V., Minorky, E., Honigmann, and W. M. Will be utilized to examine the works of authors such as Ramsey. Key Words: Islam, Bizans, Kapodokya, Nevşehir

1. Kapadokya Bölgesinin İlk Sakinleri İlkçağ’da Kapadokya bölgesi geniş bir alanı kapsamaktadır. Kapadokya’nın sınırları güneyde Kilikya, Kuzeyde Karadeniz, doğuda Fırat ve batıda da Lidya ve Frikya’ya kadar uzanmaktadır. Daha anlaşılır bir tanımla güneyde Çukurova, doğuda Malatya, Kuzeyde Samsun- Amasya ve Sinop batıda ise Konya’ya kadar olan alan Kapadokya olarak bilinmektedir. Bizim burada inceleyeceğimiz kısım ise Nevşehir, Kayseri, Aksaray ve Niğde ile sınırlı olan orta Kapadokya bölgesidir. Kapadokya bölgesinin en önemli akarsuyu Kı- zılırmak olup incelediğimiz bölge bu nehrin güney ve güneydoğu kısmına düşmektedir. Orta Kapadokya bölgesinde iki büyük dağ olup bunlar Erci- yes ve Hasandağ’dır. İlkçağ’da bölgede iki büyük yerleşim merkezi vardır. Bunlar (Niğde-Kemerhisar) ve Mazaka’dır. (Caseria- Kayseri). Ancak Antikçağ’da bunların yanında şimdiki Nevşehir’in bulunduğu yerde başta Nyssa olmak üzere pek çok kale ve yerleşim yeri bulunmaktadır. Kapadokya ismi Antikçağ’dan beri söylenip gelmektedir. Bölgenin ilk sa- kinleri Hititler olup daha sonra Kapadok halkı burada yaşamaya başlamış- tır. Heredotos’a göre bu bölgede yaşayan Kapadok halkına Grekler Suri- yeli ismini verirlerdi. Bölgede önce İranlı bir unsur olan Medler daha sonra da yine İranlı olan Persler hâkimiyet sürmüştür. Bölge hâkimiyeti yüzünden Perslerle Lidyalılar savaşmış ve Persler galip gelmişlerdi. Pers istilası sonrası

1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu 257 İlyas GÖKHAN

Kapadokya’da onların kültürü ve dilleri yaygınlaşsa da bölge halkı varlığı- nı devam ettirmiştir. Bu dönemler hakkında Heredotos bilgi vermektedir. Onun eserinde Kapadokya ve Kapadok halkı ile Halys Nehri (Kızılırmak) sıkça geçmektedir (Herodotos:2007, 41–54) Roma İmparatorluğu devrin- de Kapadokya Bölgesinin halkına Kapadok denilmeye devam edilmiştir. Bu halk Helen değildi ancak onlara özenerek Helen dilini konuşmaktaydı. İlkçağ gezginlerinden olan Strabon, (M.Ö. 68 M S.18) Kapadokya hakkın- da bilgiler vermiştir. Ona göre Kapadokya, güneyde Kilikya Dağları, doğu- da Ermenia ve Kolkhis, kuzeyde Kızılırmak nehrinin ağzına kadar Eukse- inos ve batıda Paphlagonia ve Phrygia ile çevrilidir. İlkçağ’da Kapadokya 10 valiliğe bölünmüştür (Strabon:1987,1–2). Kapadokya bölgesi görül- düğü gibi geniş bir alanı kapsamaktadır. İlkçağ coğrafyacısı Batlamyos, Kapodokya’nın merkezi olan Tyana hakkında bilgiler vermektedir. Ondan alıntılar yapan Yakut el-Hamevî de bu şehirden bahsetmektedir.(Yakut: 1906, III, 65) Kapadokya bölgesinde yaşayan halkın çoğunluğu aynı dili konuşmaktay- dı. Bunlar muhtemelen İranî bir kavim olup İran inanç sisteminden etki- lenmişlerdi. Kapadokya bölgesinin dinî merkezi Komana olup Strabon’un verdiği bilgiye göre burada Mâ dedikleri Enyo tapınağı bulunurdu. Müellif Komana’da kadın ve erkek olmak üzere 6000’den fazla dinî hizmetle uğ- raşan insan olduğunu belirtmektedir. Kapadokya’nın Katonia bölgesi ola- rak adlandırılan Komana’nın rahibi kraldan sonra gelirdi. Buradaki Apollo tapınağını bütün Kapadokyalılar örnek almaktaydılar (Strabon:1987,4–6). Kapadokya Perslerden sonra Makedonya İmparatorluğuna daha sonra da Selefkosların idaresine girmiştir. Yine Strabon’un ifadesine göre Makedon- yalılar burayı ele geçirdikleri zaman burası Persler tarafından iki straplığa ayrılmıştı. Makedonyalılar ülkenin bir kısmını istemeyerek straplıktan kral- lığa çevirmişlerdi. Bu krallıktan biri asıl Kapadokya olup Toros yakınındaki Kapadokya veya Büyük Kapadokya’ydı. Diğerine ise Kapadokya Pontika yani Pontus Kapadokya’sı ismini vermişlerdi. Kapadokya kralı Arkhelaos’ün ölümünden sonra Roma İmparatoru Sezar zamanında senato kararıyla Kapadokya bir eyalete dönüştürülmüştür. Arkhelos ve daha önceki kral- lar zamanında büyük Kapadokya beş valiliğe ayrılmıştı. Bunlar Melitine, Kataonia, Kilikya, Tynatis (Hasandağ ile Toroslar arasında), Garsauritis’dir (Aksaray ve Çevresi). Diğer valilikler de Laviansene (Malatyanın Kuzeydo- ğusu), Sargarausene (Pınarbaşı- Gürün Arası), Sarauene (Yozgat- Sarıka- ya), Khamanene (Kırşehir- Kaman) ve Morimene’dir (Avanos- Gülşehir Tuz

258 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu İslam-Bizans Mücadelesi’nde Orta Kapodokya Bölgesi (640–962)

Gölüne uzanan Saha). Burada Kapadokya Straplığı kurulmuş olup M. S. 17’de Roma hâkimiyetine girmiş ve zamanla bölge halkı da Helenleşmiştir. 1830’larda bölgeyi ziyaret eden Texier, eski kaynaklardan faydalanarak Orta Kapadokya’da Tyana, Mazaka, Kastabala (Bor yakınlarında Narezen Köyü), Kybistra (Yeşilhisar), Erciyes Dağı (Argaious), gibi önemli yerlerin olduğunu yazmaktadır (Texier:2002, III,55). Onun verdiği bilgilere göre; Nevşehir, Rumların Antik çağda Nyssa olduğunu söyledikleri yerdir. Ancak Nevşehir’in eski bir şehir olduğuna dair eski bir kaynak bulunmamaktadır. Buranın yakınında bulunan Nar adlı yerleşim yerinde pek çok eski eser vardır. Nevşehir’in ilk yeri Nar olup daha sonra XII. Yüzyılda buranın halkı şimdiki Nevşehir’in olduğu yere taşınmış olabilir ( Texier:2002, III,95). 2. Bölgeden Geçen Roma Yolları Ankara’dan doğuya giden yol üzerinde bulunan Nyssa,’dan (Nevşehir ve çevresi) Roma döneminde yollar geçmekteydi. Bir yol Podandos (Pozantı) üzerinden Nevşehir olduğu düşünülen Nyssa üzerinden Kayseri’ye (Case- ria) çıkmaktaydı. Yine Archelais-Soandos-Sadakora (Nyssa yakınları)- Kay- seri yolu geçmekteydi. Nyssa şehri Kızılırmak üzerinde bulunmakta olup (Ramsey:1961, 281) Kırşehir’den (Mokissos-Justinianopolis), Hacıbektaş (Dogra) ve Zoropasos’dan geçilerek Nevşehir’e (Nyssa) ulaşılmaktaydı. Nevşehir yolların kavşak noktasındaydı (Ramsey:1961, 297). 1880’lerde yöreyi gezen Ramsey, Osiana’nın Soando olarak tespit edilen yer olduğu- nu ve burasının da Nevşehir olduğunun belirtmektedir. Ona göre, Osia- na kelimesi Soanda’nın bozuk şeklidir. Soanda’dan Siccisane’ya kadar 32 mil olup burası İncesu yakınlarındaki bir yerleşim yeridir. Şimdiki İncesu yakınlarındaki Viranşahir burasıdır. Yine yakınında bulunan Süksün ka- sabasının ismi de Siccisane ismin bozulmuş şeklidir (Ramsey:1961, 298). Kapadokya hakkında bilgi veren Texier burada oyulmuş kayalıklara çok eski zamanlarda gelip yerleşen bir kavim olduğundan bahseder. Ona göre bu kavim hakkında pek bilgi bulunamamaktadır. Onlara ait olan eserler de tahrip edilmiştir. Aynı müellif Kayseri’den İncesu (Süksün) ve Nyssa üzerinden Antakya’ya bir yol geçtiğinden bahseder. Ürgüb ve çevresinde Bizans dönemine ait pek çok eser bulunmaktadır. Bilhassa bölgede pek çok ikona yapılmıştır. Göreme de aynı şekilde eski eserlerin çok olduğu bir yerdir. Eskiden Ürgüp yanında Osiana adlı bir şehir vardı. Burası Ovaören kasabası yakınlarında olup Ürgüp olduğu tahmin edilmektedir. Ürgüp’te Ortaçağ’da arka tarafta şehri koruyan bir dağ üzerinde bir hisar bulun- maktaydı (Texier:2002, III, 78–84).

1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu 259 İlyas GÖKHAN

Roma döneminde Kapadokya kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrılmış- tır. Nyssa güney bölgede yer alıp yolların kavşak noktalarından biriydi. Nyssa, Güney Kapadokya’nın merkezi sayılan Mazaka’ya (Kayseri) bağ- lıydı. Kapadokya’da İslam- Bizans mücadelesi öncesinde Sasani- Bizans mücadelesi yaşanmıştır. Roma hâkimiyetinden sonra Bizans dönemi başla- dı. İlkçağ’da Nevşehir’in yerinde veya yakınında Nyssa olarak bilinen şehir vardı. Roma döneminde buranın adı Soandos olmuştur. Bunun yanında (Hacıbektaş) ve Mokissos (Kırşehir) şehirleri de önemli gelişme gös- termiştir. Bizans döneminde bu üç kent arasında yollar inşa edildi. Bu yolla büyük önem kazandı. (Honigmann:1970, 19) İslam öncesi dönemde Kapadokya bölgesinde Bizans-Sasani mücadelesi vardı. 608–611 ve 623 yılları arasında Nevşehir ve Kayseri bölgesi Sasani- lerin akınlarına uğramıştı. Bu akınlara karşı koyan Bizanslılar ile Sasaniler arasında büyük savaşlar oldu. Bir süre bölgeyi ellerlinde tutan Sasaniler daha sonra geri çekilmek zorunda kaldılar (Yurt Ansiklopedisi:1983, VIII, 6066).

3. Dört Halife Devri (632–661) Dört Halife devrinde Müslüman Araplar Suriye’yi fethederek Anadolu’ya girmeye başladılar. İslam orduları kısa süre içinde Urfa, Dülük (Antep), An- takya, Maraş, Adana, Ayn-ı Zerbe (Anavarza) Misis ve Tarsus gibi şehirleri fethederek İç Anadolu bölgesini zorlamaya başladılar. İslam ordularının Anadolu’daki fetihleri hakkında bilgi veren pek çok İslam kaynağı bulun- maktadır. Bunlar günümüzdeki Nevşehir ve çevresi ile de ilgili bilgiler de vermişlerdir. Meçhul bir müellif tarafından kaleme alınan Hududu’l-Âlem adlı coğrafya kitabında Anadolu’daki 14 bölge arasından birinin de Ka- padok (Cappadocia) olduğu ve burada birçok şehir ve ırmak bulunduğu belirtilmektedir. ( Hudûdü’l-Âlem: 2008, 157). Orta Kapadokya bölgesi hakkında Arap tarihçileri ve coğrafyacıları ara- sında en eski bilgileri el- Belâzurî vermektedir. Belâzurî, şimdiki Nevşe- hir ve Aksaray arasında olan Zu’l-Kıl’ hakkında bilgi vererek buranın bir kale olduğunu, üç büyük kaleden meydana geldiğini belirtmektedir. Bu ismin Rumca yıldızlarla birlikte olan kale anlamına geldiğini de ifadelerine eklemektedir (el-Belazuri:1987,244). Arap müelliflerinden İbn Hurdazbih (ö.912–13) ise Kapadokya ve orada bulunan yerleşim yerleri hakkında en ayrıntılı bilgileri vermektedir. Onun verdiği bilgiye göre Kilikya geçildikten sonra Kabâdok bölgesine girilmektedir. Bölgenin sınırı Tarsus Dağları’ndan

260 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu İslam-Bizans Mücadelesi’nde Orta Kapodokya Bölgesi (640–962)

başlamaktadır. Kapadok bölgesinde Kura (Ortaköy yakınlarında bugünkü Küre), Antîgû (Niğde Altınhisar) ve Ecrab kaleleri bulunmaktadır. Burada aynı zamanda Zü’l-Killâ vardır. Burası üzerinde bacalar bulunan bir dağdır. Araplar bu dağa Za’l-Killâ demektedirler. Bu isim bozularak Zi’l-Killâ şekli- ne dönmüştür. Buranın ismi Cusastarûn’dur. Bu kelimenin yıldız sesi anla- mına geldiğini belirten müellifin kendisinden önce yaşamış el-Belazuri’den faydalandığı anlaşılmaktadır. Müellif bölgede 14 kale olduğunu yazarak bunlardan bazılarının isimlerini vermiştir. Bunlar Matâmîr, Mâcide, Ben- lese, Melendise, Kûniye, Melekûbiye, Beddâle, Bârenû ve Sâlimen’dir. Melekûbiyye’nin anlamı değirmen ocağı demektir. Bu dağdan değirmen taşları kesilmektedir ( İbn Hurdazbih: 2008, 93) Melekubiyye denilen yer şimdiki Derinkuyu denilen kazadır. İslam ve Bizans kaynaklarında Kabâduk (Kapadokya) bölgesi olarak ge- çen Nevşehir ve çevresinde Osiane- Soanda (Nevşehir), Melekûbiyye ( Melehubiyye-Derinkuyu), Antigu (Altınhisar), Salimun (Selime), Tyana (Kemerhisar), Venesa (Avanos), Arebsun (Gülşehir), Nyssa (Nevşehir- Nar), Mokissostan (Kırşehir), Dogra (Hacıbektaş), Siccasene-(İncesu-Viranşehir- Süksün) gibi yerleşim yerlerinin isimleri geçmektedir. Ayrıca bu bölgelerde yeraltı mağaralarının bulunduğu Matamir (Aksaray- Nevşehir arası) adlı yerden sıkça bahsedilmekte olup bu mağaralarda buğday saklandığı da belirtilmektedir. Bu bölge hakkında bilgi veren Arap müellifleri şimdiye kadar görmedikleri böyle bir yere hayret etmişlerdir. Nevşehir bölgesi- nin doğu kısmında Kızılırmak üzerinde şimdiki Kayseri’ye bağlı Yemliha Kasabası yakınlarında günümüzde harabeleri olan ve Eskişehir denilen yer de Justianopolis şehri de bulunmaktadır. Ramsey kitabında bu şehri Kızılırmak’ın batısında göstermiştir. Onun verdiği bilgilerden iki Justiano- polis şehri olduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan biri şimdiki Kırşehir olup di- ğeri de bahsettiğimiz Yemliha yakınındaki şehirdir. İslam orduları her yıl iki defa Anadolu’ya sefer düzenlerlerdi. Bu sefer- lerden biri kışın yapılır ve buna eş- şatiya diğeri de yazın yapılır ona da es- sayifa denirdi. Daha çok yıpratma ve ganimet için yapılan bu seferlerin başlangıcında ’a kadar gidilmişse de daha sonra Anadolu’nun iç kesimleri ile sınırlı kalmıştır. İslam orduları Kapadokya bölgesinden geçip Eskişehir (Amuriyye), Amasya ve Lâdik (Denizli) hudutlarına kadar ulaşıp daha sonra üsleri olan Tarsus ve Maraş gibi yerlere dönerlerdi. Bu seferler sırasında Nevşehir ve çevresi savaş alanı olmuş, yıkılıp harap hale gelmiştir. Nevşehir bölgesinde bulunan yeraltı mağaraları Hıristiyanlığı kabul eden

1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu 261 İlyas GÖKHAN

bölge halkının Roma İmparatorluğu orduları karşısında saklanma ve sı- ğınma yeri olduğu gibi bölgeye gelen İslam ordularından da saklanma ve sığınma yeri olmuştur. İslam orduları tarafından ele geçirilen Çukurova, Malatya, Antakya ve Maraş bölgesine Avasım adı verildi. Bölgeye bazı zaman da sugur (yarık- hudut- geçit)dendi (Yinanç:2009,23). Araplar Orta Kapadokya bölgesi- ne Tarsus’tan Pozantı yoluyla Gülek boğazından geçerek ulaşırlardı. En önemli ve en çok kullanılan yol buydu. Buranın kuzey ucuna Kilikya kapı- ları denirdi. Yol buradan birkaç bölüme ayrılırdı. Pozantı’dan Kayseri tara- fına giden yoldan başka Pozantı, Lüle (Ulukışla), Tyana yoluyla Kayseri’ye varıldığı gibi Pozantı üzerinden Ereğli-Konya ve İznik’e gitmekte de müm- kündü. Arap akınları başladığında Bizanslılar İstanbul’a haberi ulaştırmak amacıyla Lüle’de ilk ateşi yakarlardı. Bundan sonra önceden belirlenmiş olan Hasan Dağında daha sonra ileriki mesafelerde bu ateşler yakılarak İstanbul’a kadar haber ulaştırılırdı (Uçar:1990,60). Çukurova üzerinden Kapadokya’ya girmek için kullanılan diğer bir yol da Misis-Anavarza-Sis (Kozan)-Haçin (Saimbeyli) ve Komana (Şar- Tufanbeyli) güzergâhıydı. Bu yol biraz daha doğudan Kadirli-Andırın-Geben-Göksun üzerinden geçe- rek diğer yolla Komana’da birleşir ve Kayseri’ye ulaşılırdı. Ancak bu yolları aşmak güç olduğundan pek kullanılmazdı. Ayrıca askeri yoların kavşağın- da olan Maraş’tan da bir yol Ceyhan Irmağı kıyısı ve Tekir vadisi üzerinden Göksun’a ulaşırdı. Bu yolun biraz doğusundan Hades (Adata- Göynük)- Derbü’l-Hadid (Akçaderbent)-Elbistan ve Arabissos üzerinden de bir yol geçerdi. Ayrıca - Malatya, Zibatra (Doğanşehir)-Agra (Akçadağ) üzerinden de Kapadokya bölgesine girilebilirdi. Hz. Osman zamanında Muaviye komutasında bir İslam ordusu 647’de Tarsus’tan ilerleyerek Kilikya geçitlerinden geçip Kapadokya’nın önemli merkezlerinden biri olan Kayseri’ye yürüdü. Olayı anlatan Süryani tarihçisi Abu’l-Farac, İslam ordularının dağ geçitlerini aştıktan sonra köylerin zengin olduğunu gördüklerini yazmaktadır. Kayseri yakınlarına gelen Müslümanlar burada çadırlarını kurmuşlar on gün savaşmışlardır. Muaviye askerlerinin azlığı sebebiyle ele geçirdiği ganimet ve esirlerle birlikte Şam’a dönmüştür. Bir süre sonra yine Kapadokya’ya ilerleyen Müslüman Araplar, Kayseri önle- rine gelmişlerdir. Kayseri’de bulunan Bizans güçleri Araplara karşı koyama- dılar. Onlar canlarına dokunulmaması şartıyla Müslümanlarla bir anlaşma yaptılar. Araplar, Kayseri’ye girip şehrinin zenginliğini görünce yaptıkları an- laşmadan pişman oldular ama verdikleri sözlere de sağdık kaldılar. Yapılan

262 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu İslam-Bizans Mücadelesi’nde Orta Kapodokya Bölgesi (640–962)

anlaşma gereğince Kayseri Müslümanların eline geçmiş ancak Hıristiyanlar vergiden muaf tutulmuşlardı(Abu’l-Farac:1999,I,165; Ostrogorsky:1999,10 8;Savaş:2000,446). 647 yılı olaylarından bahseden el-Belâzurî, Muaviye’nin Anadolu seferine çıkarak Amurriye’ye kadar gittiğini belirtirken, Kapadokya hakkında bilgi vermemektedir. (Belazurî:1987, 234) Bu sefer hakkında bilgi veren diğer bir müellif İbnü’l-Esir, Muaviye’nin Kapadokya bölgesindeki fa- aliyetlerinden bahsetmemektedir.(İbnü’l-Esir:1991,III, 91). 653’te Müslüman ordusu bir kez daha Kilikya üzerinden Kapadokya’ya girmiş, Aksaray, Ereğli ve Hasan Dağ gibi yerlerden geçerek Ankara’ya kadar ilerlemiştir (Uçar:1990,73).

4. Emeviler Devri (661–750) Emeviler Döneminde (661–750) İslam-Bizans çatışmaları hızlanmıştı. Muaviye’nin Hilafeti zamanında (661–680) 664’de Halid b.Velid’in oğlu Abdurrahman, Kilikya geçitlerinden Kapadokya’ya girerek Aksaray ‘a (Kolonia) kadar gelmiş ve Beyşehir gölünde bulunan Uzunada’yı almak istediyse de başarılı olamamıştı (İbnü’l-Esir:1991, III, 447; Savaş: 2000, 447). 668’de Süfyan b. Avf el-Ezdî komutasındaki İslam ordusu bu defa Malatya üzerinden Kayseri’ye gelmiş ve Nevşehir topraklarını talan ederek Amurriye ve Eskişehir üzerinden ilerleyerek Kadıköy’e kadar ulaşmıştır ( Savaş:2000,447). Muaviye’nin ölümünden sonra Bizans Ordusu karşı saldırıya geçerek Müs- lümanların eline geçen yerleri işgal etti. Bizans saldırılarına cevap veren Müslümanlar 681’de Kayseri’ye kadar ulaştılar. Bu sırada İslam ordularının komutanlığını yapan Abdullah b. Esed b. Kurz el-Kasrî, Kayseri ve bölge- sinde faaliyetlerini tamamlayarak geri döndü (Halife b. Hayyât: 2001, 290; Yakut:1906, III, 65). Bu sırada İslam dünyasında cereyan eden karışıklıklar sebebiyle Halife Abdülmelik, Bizans akınlarına karşı koyamamış ve onların saldırılarını durdurmak amacıyla 685’te Bizans’a haraç ödemek zorunda kalmıştı. Bir süre sonra iki taraf arasında yapılan anlaşmayı Bizans İmpa- ratoru II. Justinianos bozmuştu. Bu arada Emeviler dâhili karışıklıkları ön- ledikten sonra Bizanslıların üzerine yürüdüler. Abdülmelik’in Anadolu’ya gönderdiği ordu 690’da Kilikya geçitlerinden Kapadokya’ya girerek Kay- seri civarında Bizans ordusunu mağlup etti ( Savaş:2000, s.450). Mesleme b. Abdülmelik komutasındaki bir İslam ordusu 705’te Çukuro- va bölgesinde başlattığı askeri seferini Tyana’ya kadar sürdürdü. Abu’l-

1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu 263 İlyas GÖKHAN

Farac, Mesleme’nin Tyana önünde çadırlarını kurduğunu ve bu şehir 9 ay muhasara ettiğini belirtmektedir. Taberî ise Müslümanların Rum diyarında birçok kaleyi alıp Tyana’yı kuşattıklarını belirtmektedir. Müellifin verdiği bilgiye göre fethedilen bu kalelerin sayısı 30’u geçmektedir. Bu mücadele- lere Mesleme b. Abdulmelik yanında Abbas b. Velid b. Abdulmelik de ka- tılmıştır. Müslümanların saldırılarını karşı koymak üzere İmparator II. Justi- nianos bir ordu gönderdi. Ancak bu orduyu Müslümanlar ağır bir yenilgiye uğratarak 40.000 kadar Bizans askerini öldürmüşler ve geri kalanları da çekilmek zorunda bırakmışlardır. Bu arada Malatya üzerinden ilerleyen di- ğer bir İslam ordusu Darende ve Elbistan’ı da almıştı( et-Taberî: 1901,VII, 64–65; Halife b. Hayyât: 2001,362; Zehebî, 1369;IV 303–304:İbnü’l- Esir, 1991,IvV473–476;Abu’l-Farac:1999, I, 190; İbnü’l- Verdi:1996,I,170). 709’da yine bir İslam ordusu Kilikya Geçitlerini aşarak Tyana’ya ulaştı. Bu- rası uzun süre kuşatıldı. Arapların karşısına çıkan Bizans ordusu mağlup edildi. Hıristiyanların ileri gelenleri öldürüldü veya esir edildi. Kuşatmaya dayanamayan Tyana şehri düştü (Ostrogorsky:1999,133; Topal:2005, 19). Bu olayları anlatan el-Belazurî tarih vermeden bölgede Müslümanlarla Hı- ristiyanlar arasında çetin savaşların olduğunu ve Meymun el- Cürcümâni adlı Müslüman komutanın bu savaşta şehit düştüğünü ve halifenin bu duruma çok üzüldüğünü belirtmektedir (Belâzuri:1987,230; Halife b. Ha- yat:2001, 350). 711-12’de Abbas b. Velid Bizans’a gazaya çıkarak Sivas ve Malatya taraf- ları ile Tarsus’u fethetti. Mesleme b. Abdülmelik de Bizans’a karşı başarılı muharebler yaptı (İbnü’l-Esir,1991, IV, 219). Bu akınlar sırasında Araplar hiçbir mukavemetle karşılaşmamışlar ve Üsküdar önlerine kadar ulaşmış- lardır (Ostrogorsky:1999,134). Mesleme’nin komuta ettiği bir İslam birliği 726’da Kapadokya’ya girerek Kayseri’yi yeniden fethetti. Abdulmelik’in iki oğlu Muaviye ve Süleyman, Mesleme ile birlikte Anadolu içlerine Bizans’ı yıpratıcı savaşlar yaptılar. (Halife b. Hayyât: 2001, 403–404;İbn Kesir: 1995, IX, s.418; Avcı:2003, 85) 729–30 yıllarında Muaviye b. Hişam Doğu Akdeniz sahillerini vurur- ken, Said b. Hişam da Kapadokya (İç Anadolu) seferine çıkarak Kayseri’ye kadar ilerledi( İbn Kesir: 1995, IX, 495). 738-39’da Mesleme, Matamir’i fethetti. Taberi bu fetih olayı hakkında bilgi vermektedir. Burası günümüzde Nevşehir Niğde ve Aksaray arasında kalan ve yer altı şehirlerinin bulunduğu bölgedir (İbnü’l-Verdî:1996,I,175; Uçar:1990,123).

264 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu İslam-Bizans Mücadelesi’nde Orta Kapodokya Bölgesi (640–962)

5. Abbasiler Devri (750–1258) Abbasilerin 750’de hilafeti ele geçirmelerinden sonra bir süre ara verilen Anadolu akınlarını, halife Ebu Cafer Mansur yeniden başlattı. 762’de Hali- fe Ebu Cafer, Salih b. Ali’yi Anadolu’ya gönderdi. Silifke ve Tyana’ya kadar devam eden bu seferde Müslümanlar İç Anadolu’da bazı yerleri fethetti- ler (Halife b. Hayyât:2001, 504). Aynı halife zamanında 779’da bir İslam birliği Anadolu’ya girerek Kayseri’nin doğusunda bulunan Arabissos’a ka- dar gelerek Ceyhan’ın kollarından biri olan Hurman çayını geçti (İbnü’l- Esir,1991, VI,60–61;Abu’l Farac:1999,I,204). Abbasiler döneminin büyük halifelerinden Harun Reşid (786–809) Çukurova ve Kapadokya bölgesine seferleri hızlandırdı. Bizans’ın iç ayaklanmalarından istifade eden Harun Reşid, Kilikya üzerinden bir orduyu Tyana’ya gönderdi. Burası fethedil- di. İslam ordusu Ankara’ya kadar ulaştı. Bizans İmparatoru I. Nikephoros (802–811) haraç ödeyerek Harun Reşit’le bir anlaşma yapmak zorunda kaldı (Ostrogorsky:1999,182). Harun Reşid ve oğulları döneminde İslam orduları orta Kapadokya bölge- sine seferlere devam ettiler. Harun Reşid (786–809) 797-98’de günümüz- de Nevşehir, Niğde ve Aksaray arasında ulunan Melendiz dağ bölgesinde Matmure’i fethetti. (İbn Kesir:1995, X, 299). Burası bir süre sonra yeniden Bizans idaresine geçti. İbnü’l- Verdî’nin verdiği bilgiye göre Harun Reşid 805’te 135 bin askerle Anadolu’ya girmiştir. Halife, Ereğli’yi 30 gün kuşat- mıştır. Anadolu içlerine yayılan İslam orduları pek çok kale ve şehri ele geçiril- mişlerdir. Ele geçirilen yerler arasında Nevşehir ve çevresinde bulunan Safsaf ve Melukiniye de (Derinkuyu) bulunmaktadır. Müslümanların bu başarıları üzerine Bizanslılar vergi vermek zorunda kalmışlardır. (Halife b. Hayat:2001, 547;İbnü’l-Verdî, 1996, I,200). 807-808’de Harun Reşid, Matmure’yi almak için Sabit b. Nasr b.Malik’i Bizans hudutlarına göndermiştir. Matmure’ye ilerleyen Nasr burayı fethetmiştir (İbn Kesir:1995, 350). Harun Reşid’in oğulları döneminde Müslümanların Kapadokya bölgesi- ne akınları devam etti. Halife Me’mûn (813–833) Anadolu’ya dört sefer gerçekleştirdi. Başta Tyana olmak üzere Kapadokya bölgesi bu sefer- lerle ele geçirilip talan edildi. 831’de Kapadokya bölgesine sefer yapan Me’mun bölgenin başta Matmure(Matamir) olmak üzere 30 kalesini ele geçirmiştir. Bu sefer esnasında Me’mun Antigû’ya (Niğde-Altınhisar) gel- di. Buranın halkının sulh istemesi üzerine buradan Ereğli tarafına geçti. Me’mun’un adamlarından Yahya b. Eksem bölgede yağma hareketle-

1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu 265 İlyas GÖKHAN

rine girişmiş ve bazı yerleri yakıp yıkarak aldığı esirlerle geri dönmüştür (Yakut: 1906, III,66; İbnü’l-Esir:1991, VI,363; Abu’l-Farac:1999,I,222;To pal:2005,22). 832’de Me’mun Lüle’ye kadar gelip burada 100 gün kal- mış ve bölge ele geçirilip komutanlarından Uceyf’e bırakılmıştır. Ancak Bizanslıların karşı saldırısı ile Lüle kuşatma altına alınmıştır. Bunun üzerine Me’mun ona yardımcı kuvvet gönderince Bizanslılar geri çekilmek zorun- da kalmışlardır. (Yakut: 1906, III, 66; İbnü’l-Esir, 1991,VI,365). Tyana çok önemli bir şehirdi. Mesudî Anadolu’dan Tarsus ve Amid tarafına bu şehir üzerinden geçildiğini belirtmektedir. Müellifin verdiği bilgiye göre Halife Me’mun son seferinde bölgede on beş kaleyi ele geçirmiştir ( Mesudî: 1938, III,363;Yinanç:2004,23–24).Bu kalelerden bazılarının Tyana’nın öbür tarafında yani Nevşehir ve Aksaray taraflarında olması muhtemeldir. Me’mun Tyana’yı yeniden inşa ettirmek istemekteydi. Ancak bunda başa- rılı olamadı. Gerek Me’mun gerekse kardeşi Mutasîm Kilikya geçitlerinden Kapadokya bölgesine gelip pek çok sefere katılmışlardır. Onlar bu bölgeyi çok severlerdi. Halife Me’mun Pozantı Çayına ayaklarını daldırıp suyundan içerdi. Ancak bir gün halife taze hurma yiyip bu çayın suyundan içerek humma hastalığına yakalanıp vefat etmiştir(Mesudî; 1938: III, 328; İbnü’l- Esir, 1991, VI, 372, İbnü’l- Esir:1996,I,211). Me’mun’un ölümünden sonra kardeşi Mutasîm (833–842) Kapadokya bölgesine seferlere devam etti. O, ağabeyinin imar etmek ve surlarını ta- mir ettirmek istediği Tyana’yı tahrip etti. 838’de Halife Mutasım yanında, başta Afşin Bey olmak üzere pek çok Türk komutanla birlikte Anadolu’ya sefere çıktı. Amacı Amurriye’yi almaktı. Mutasım Çukurova üzerinden Torosları, Afşin Bey Malatya ve Elbistan üzerinden Kapadokya’yı geçerek Amurriye önüne geldiler. Uzun süre kuşatılan şehir fethedildi. Burada on beş gün kalan halife geri Tarsus’a döndü ( Mesudî:1938, IV,14–15; İbnü’l- Esir:1991, VI, s.418–425;İbnü’l-Verdî:1996,I,213). Halife Mutemit zamanında 876’da harekete geçen Bizans İmparatoru I. Basileios, Kayseri ile Maraş arasındaki bölgeyi ele geçirdi. Kilikya’da Lülü kalesi, Eğeğli ve Tyana kesin olarak Bizanslıların eline geçti. Bölgede bulu- nan İslam birlikleri geri püskürtüldü (Grousset:2005, 466). Arap akınlarının etkisiyle, tasvir yanlısı bir kısım Hıristiyan keşiş VII. yüzyılda Matiane (Maçan-avcılar), (Göreme), Ürgüp ve Avanos taraflarına sı- ğınmıştı. Bunlar Nevşehir yöresindeki peribacaların içlerini oyarak yerleştiler. Bizans İmparatoru Leon, ülkede Hz. İsa, Hz. Meryem ve havarilerinin ikona-

266 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu İslam-Bizans Mücadelesi’nde Orta Kapodokya Bölgesi (640–962)

larını yasaklamıştı. Bizans’ta tasvir kırıcı akım olarak güç kazanan bu hareket (725-843) sebebiyle Kapadokya bölgesine sığınan Hıristiyanların sayısı artmıştı (Ostrogorsky,137-196) Bunlar yeraltı mağaraları ve peribacaların içine oyduk- ları kiliselerin duvarlarına korkusuzca kutsal kabul ettikleri ikonaları yaptılar.

6. Kapadokya Themalığının Kurulması Müslümanların İç Anadolu’ya giriş kapısı olan orta Kapadokya bölgesine Bizanslılar Kapadokya themalığını kurarak burada bir direniş merkezi oluş- turdular. Arapların dağ geçitlerine karşı Bizanslılar da buranın karşısında Küçük Kapadokia, Kolonia (Aksaray) themalığını kurdular. Burası önce kü- çük bir askeri garnizon olup daha sonra kleisuralığa (dağ geçidi) çıkarıl- dı. (Honigmann:1970,45–46; Ostrogorsky:1999,194). Küçük Kapadokya garnizonu 850’lerde themalığa yükseltildi. Burası Anadolu temalığından ayrılmış bir yerdi. Bu klesisure Kızılırmak’tan Toros dağlarına kadar olan sahayı kapsamakta olup merkezi Tayna’ydı (Honigmann:1970,42). Abbasi Hilafetinin zayıflamasıyla sugur (Avasım) bölgesinin idaresi Ham- danilere geçti. Bu devletin Halep kolu hâkimi Seyfüddevle b. Hamdan 940’lardan itibaren Bizanslılarla 25 yıl devam eden savaşlara girişti. Baş- langıçta Seyfüddevle Malatya, Maraş, Tarsus, Hades gibi yerleri alıp İç Anadolu’ya geçerek Tyana, Kayseri ve (Harşana) Amasya’ya kadar ulaştı. Bizans ve Hamdaniler arasında ciddi muharebeler oldu. Bu savaşların ba- zılarını Bizanslılar bazılarını da Hamdaniler kazandı. 948 yılı Eylül ayında Seyfüddevle Tarsus üzerinden 4000 askerle Kapadokya’ya girdi. Kayseri’ye kadar ulaştı. Kapadokya bölgesi zengin bir yerdi. Bu mıntıkada sayısız kale ele geçirip pek çok ganimet ve esir aldı. Buradan Samantu( Samantı) bölgesine girdi. Daha sonra Harşana’ya (Si- vas- Amasya yakınları) yürüdü. Buradan Sariha’ya (Sivas yakınlarında bir yer)geldi. Burası İstanbul’a yedi günlük mesafedeydi. Seyfüddevle bu mın- tıkalardaki savaşları kazanarak bol ganimetle Haleb’e döndü (İbnü’l-Esir, 1991, VIII, 467;Canard:1934,87–88). 950’de Seyfüddevle bir kez daha Samantu üzerinden Kayseri’ye kadar geldi. Defalarca geçtiği Kızılırmak’ı bir defa daha geçmiştir. Buralarda sayısız kale ve kiliseyi ele geçirmiş ve bol ganimet almıştır (Canard:1934,87–90). Kayserili bir Bizans komutanı olan Nikefor 960’larda Seyfüddevle’ye karşı harekete geçerek arka arkaya onu mağlup etti. 962’de Kayseri’den hareket

1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu 267 İlyas GÖKHAN

eden Nikefor, (Nicephoros Fokas 963–969) Kilikya geçitlerini aşarak Tarsus’a ulaştı. Önüne çıkan Tarsus hâkimi İbn Zeyyat’ın 4000 kişilik ordusunu yene- rek onu öldürdü (İbnü’l-Esir:1991,VIII, 464–465;Canard:1934,140). X. Yüzyılın ikinci yarısında Kapadokya bölgesinden Müslümanlar tama- men çıkarıldı (Yurt Ansiklopedisi:1983,6066). 963’te Nikefor, Kapadokya üzerinden Kilikya’ya girerek Arapların elinden Tarsus, Adana, Anabarza ve Misis’i aldı. Arapları Antakya kapılarına kadar sürdü. (İbnü’l-Esir,1991,VIII, 478: İbn Kesir: 1995, XI, 412; Simbat, 2) Kapadokya’nın merkezinden ve aslen Arap asıllı Cebele b. Eyhem soyundan geldiği iddia edilen Nicepho- ros Fokas başarılarının neticesinde İmparator (963–969) oldu. Bir bilgiye göre onun atası Gabala (Cebele b. Eyhem) Kapadokya bölgesine gelerek Hıristiyan olmuş bir Arap’tı.(Abu’l-Farac:1999,I, 208). Bizans’ın karşı sal- dırısı ile Müslümanların elinden alınan Kapadokya bölgesi, artık Uç thema özelliliğini yitirdi (Grousset:2005, 468). 968’de Antakya tarafından gelen Müslümanlar ve Horasanlılar (Türkler) Çukurova’yı aşarak 3000 kişiyle Kapadokya bölgesine girdiler. Bölgeyi ele geçiren Müslümanların üzerine 40.000 kişilik bir Bizans ordusu gel- di. Müslümanlar ağır bir yenilgiye uğrayarak toptan kılıçtan geçirildiler. (Abu’l-Farac:1999,I,266). Bu yenilgiden sonra, Türklerin Anadolu’ya geli- şine kadar Müslümanlar bir daha İç Anadolu’ya giremediler. Sonuç Hititler, Kapadoklar, Sasaniler, Makedonyalılar, Selefkoslar, Sasaniler, Romalı- lar ve Bizanslılar gibi devletlerin idaresi altında kalan Kapadokya bölgesi pek çok savaşa ve istilaya ev sahipliği yapmıştır. Müslüman Arapların Suriye’yi fethi arkasından Kilikya bölgesinden girdikleri Kapadokya bölgesi fethedilmek is- tenen İstanbul yolu üzerindeydi. Müslümanlar Kapadokya, hem Kilikya hem de Maraş ve Malatya üzerinden girmişlerdir. Bölge birçok defa Müslümanların eline geçmiş ve savaş alanı haline gelmiştir. Bundan dolayı da tahribata uğra- mıştır. Yapılan bu mücadeleler sırasında Nevşehir ve çevresinde bulunan yer- ler çeşitli vesilelerle geçmektedir. Kapadokya bölgesi üzerindeki İslam- Bizans mücadelesi 647’de başlamış olup 962’de sona ermiştir. İki taraf arasındaki bu hâkimiyet mücadelesi 300 yılı aşkın devam etmiş olup Bizans’ın üstünlüğü ele geçirmesiyle bölgeden Müslümanlar çekilmiştir. Nevşehir Osmanlı döneminde kurulan bir şehir olsa da bölgede pek çok eski yerleşme ve kale bulunmaktadır. Bölge yeraltı mağaraları ve peribacaları ile dikkat çekmiştir. Kapadokya bölgesi hakkında bilgi veren İslam müellifleri bölgedeki yeraltı mağaraları ve yerleşim yerlerinden bahsetmişlerdir.

268 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu İslam-Bizans Mücadelesi’nde Orta Kapodokya Bölgesi (640–962)

Kaynaklar Abu’l-Farac, 1999, Gregory, Abu’l-Farac Tarihi, C.I-II, (Süryancadan çev. R.A.W.Budge, Türkçe çev. Ö.R.Doğrul), TTK Yay., Ankara. Avcı, Casim,2003, İslâm Bizans İlişkileri, Klasik Yay., İstanbul . Canard, Marius,1934, Sayf al Daula, Paris Paul Geuthner, Paris El- Belazurî,1987, Fütuhu’l- Büldân (çev. M. Fayda), Kültür bakanlığı Yay., Ankara Grousset, René, 2005, Başlangıçtan 1071’e Kadar Ermenilerin Tarihi, (S. Dola- noğlu), Aras Yay., İstanbul. Halifet B. Hayyât, 2001, Tarihu Halifet b. Hayyât, (Çev.: A. Bakır), Bizim Büro Basımevi, Ankara. Heredotos, 1997, Tarih (çev.M. Ökmen), Türkiye İş B. Yay, İstanbul. Honigmann, Ernest, 1970, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, (terc. F. Işıltan), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay, İstanbul. İbnü’l-Esir, 1991, İslam Tarihi, (el-Kâmil fi’t-Tarih), C. III-VIII, (çev. A.Ağırakça), Ba- har Yay., İstanbul. İbn Hurdazbih, 2008, Yollar ve Ülkeler Kitabı, (çev. M. Agari), Kitabevi Yay., İs- tanbul. İbn Kesir, 1995, el- Bidaye ve’n-Nihaye, (çev. M. Keskin), C. X, çağrı yay, İstanbul. İbnü’l-Verdî, Tarihu İbni’l-Verdî, C. I ,Darü’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut 1996. Minorksky, V., 2008, Hudûdü’l-Âlem Mine’l-Meşrik ile’l-Magrib, (çev:A. Duman- M. Agari), Kitabevi Yay., İstanbul. Nevşehir, 1983, Yurt Ansiklopedisi, C. VIII, İstanbul. Ostrogorsky, Georg, 1999, Bizans Devleti Tarihi, (çev. F. Işıltan), TTK Yay., Ankara. Ramsey, W. M., 1961, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, (çev:Mihri pektaş), Meb Yay, İstanbul. Savaş, Rıza, 2000, Emeviler Devrinde Sâive Seferleri ve Kayseri, III. Kayseri Ve Yöresi Tarih Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri (06-07 Nisan 2000), Kayseri. Simbat, Vekayinamesi 951–1334), (Çev. Hrant D. Andreasyan), TTK Basılmamış Tercümeler Kısmı. Strabon, 1987, Coğrafya, Anadolu (Kitap:XII, XIII, XIV) (çev. A. Pekman ) Arkeoloji ve Sanat Yay. İstanbul. Et-Taberi, (1901) Tarihü’l-Ümem ve’l- Mülük, C.VII, Kahire. Texier, Charles, 2002, Küçük Asya (çev. A. Suavi- yay. K. Y. Kopraman-Musa Yıl- dız)Enfermasyon Dökümasyon Hizmetleri Yay, Ankara. Topal, Nevzat 2005,Tyana ve Çevresine Yapılan Arap Akınları, Niğde Tarihi Üze- rine, İstanbul.

1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu 269 İlyas GÖKHAN

Uçar, Şahin, 1990, Anadolu’da İslâm- Bizans Mücadelesi, İşaret Yay., İstanbul. Urfalı Mateos, 1987, Vekâyinâmesi ve Papaz Grigor’un Zeyli, (Türkçeye çev. H.D. Andreasyan, Notlar: E.Dulaurer, M. H. Yinanç, TTK Yay., Ankara. Yinanç, Mükrimin Halil, 2004, Maraş Emirleri, (yay. S. Kaya), Kahramanmaraş. Yinanç, Mükrümin Halil, 2009, Türkiye Tarihi Selçuklular Devri, (yay. R. Yinanç) Ekol Yay., Ankara. Yakut’ül-Hamevî, 1906, Mucemü’l- Büldân, C.I-IV, Matbaatü’s- Saadet, Kahire. Zehebî, (H.1369), Tarihü’l-İslam, Mektebetü’l-Kudüs, CIV, Kahire.

270 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu