Indexed by

tarafından taranmaktadır

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ Ocak 2013 Cilt 5 aylık uluslararası ilişkiler dergisi

sayı 49 Türkiye-İsrail İlişkileri, İsrail’de Seçimler ve Filistin Sorun u

Türkiye-İsrail İlişkileri, İsrail’de Ocak 2013 Cilt 5 Sayı : 49 Seçimler ve Filistin Sorunu

What Lies Ahead for the Palestinian Issue in 2013 - ORSAM Opportunities and Challenges ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ İsrail Kamuoyu’nda İkinci Gazze Savaşı’na Farklı Yaklaşımlar Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Mithatpaşa Caddesi No: 46/3-4 Kızılay/ANKARA Tel: +90 (312) 430 26 09 & Faks: +90 (312) 430 39 48 www.orsam.org.tr 2013’te Türkiye Irak İlişkileri İçin Beklentiler ve Olasılıklar ORSAM SÜRELİ YAYINLAR

ORTADOĞU STRATEJİK BİLGİ YÖNETİMİ, ÖZGÜR DÜŞÜNCE ÜRETİMİ (Aylık) ETÜTLERİ ORSAM (6 Aylık) ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

Indexed by

tarafından taranmaktadır ORSAM

Ocak 2013 Cilt 5 aylık uluslararası ilişkiler dergisi

sayı 49 ORTADOĞU ETÜTLERİ Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Dergisi

CİLT 4 / SAYI 1

The Political Economy of Transition in Egypt Benjamin MacQueen

Syria and the : The Evolution of the Conflict and the Role of the Domestic and External Factors ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ Angela Joya Syrian Crisis as a Reversed Two-Level Game Kürşad Turan

The European Union and Change in the Middle East and North Africa: Is the EU Closing Its Theory-Practice Gap? Zerrin Torun

Assessing the Turkish Model as a Guide to the Emerging Democracies in the Middle East Oğuzhan Göksel

The Egyptian American Diaspora During and in the Aftermath of the Türkiye-İsrail İlişkileri, İsrail’de Egyptian Revolution of 2011 Seçimler ve Filistin Sorunu Işık Kuşcu Change in Iraqi Politics: From Ethnic-Sectarian Lines to Centralization Question What Lies Ahead for the Palestinian Issue in 2013 - ORSAM Serhat Erkmen Opportunities and Challenges ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ Roots of Labor Zionism: Israel as the New Land of Socialist Ideas? İsrail Kamuoyu’nda İkinci Gazze Savaşı’na Farklı Ayşe Ömür Atmaca Yaklaşımlar Book Reviev / Kitap İncelemesi: İran: Tehdit mi, Fırsat mı? Tarihçe 2013’te Türkiye Irak İlişkileri İçin Beklentiler ve Olasılıklar Bayram Sinkaya {Cilt-4, Sayı-1, Temmuz 2012} ISSN: 1309-1557 Türkiye’de eksikliği hissedilmeye başlayan Ortadoğu araştırmaları konusunda kamuoyunun ve dış politika çevrelerinin ihtiyaçlarına yanıt verebilmek amacıyla, 1 Ocak 2009 tarihinde Ortadoğu Stra- tejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) kurulmuştur. Kısa sürede yapılanan kurum, çalışmalarını Orta- doğu özelinde yoğunlaştırmıştır. ORSAM KİTAPLARI

Ortadoğu’ya Bakış Ortadoğu’nun iç içe geçmiş birçok sorunu barındırdığı bir gerçektir. Ancak, ne Ortadoğu ne de halk- BİRİNCİ ULUSLARARASI TÜRKİYE DENİZ OSMANLI ları, olumsuzluklarla özdeşleştirilmiş bir imaja mahkum edilmemelidir. Ortadoğu ülkeleri, halkların- YEMEN HUKUKU’NDA VİLAYET SALNAMELERİNDE FORUMU KIYI DEVLETİNİN GEMİLERE EL HALEP dan aldıkları güçle ve iç dinamiklerini seferber ederek barışçıl bir kalkınma seferberliği başlatacak The First Turkey-Yemen KOYMA Forum YETKİSİNİN potansiyele sahiptir. Bölge halklarının bir arada yaşama iradesine, devletlerin egemenlik halklarına, – SINIRLARI bireylerin temel hak ve hürriyetlerine saygı, gerek ülkeler arasında gerek ulusal ölçekte kalıcı barışın SEMPOZYUMU İstanbul - 16 Haziran / June 2010 ve huzurun temin edilmesinin ön şartıdır. Ortadoğu’daki sorunların kavranmasında adil ve gerçekçi Trabzon, 24-25 Mart 2011 Editörler Editör Cengiz EROĞLU Editörler/Editors Ersan BAŞAR Murat BABUÇOĞLU Hasan KANBOLAT çözümler üzerinde durulması, uzlaşmacı inisiyatifleri cesaretlendirecektir Sözkonusu çerçevede, Tür- Mehmet KÖÇER Veysel AYHAN Oytun ORHAN kiye, yakın çevresinde bölgesel istikrar ve refahın kök salması için yapıcı katkılarını sürdürmelidir.

ORSAM Cepheleşen eksenlere dahil olmadan, taraflar arasında diyalogun tesisini kolaylaştırmaya devam et- ORSAM ORSAM mesi, tutarlı ve uzlaştırıcı politikalarıyla sağladığı uluslararası desteği en etkili biçimde değerlendire- orsam.org.tr ORSAM bilmesi bölge devletlerinin ve halklarının ortak menfaatidir. ORSAM Kitapları No: 1 ORSAM Kitapları No: 2 ORSAM Kitapları No: 3 Ortadoğu Kitapları No: 1 Karadeniz Kitapları No: 1 Ortadoğu Kitapları No: 2

Bir Düşünce Kuruluşu Olarak ORSAM’ın Çalışmaları Birinci Türkiye-Yemen Uluslararası Deniz Hukuku’nda Osmanlı Vilayet ORSAM, Ortadoğu algılamasına uygun olarak, uluslararası politika konularının daha sağlıklı kav- Forumu Kıyı Devletinin Gemilere El Koyma Salnamelerinde Halep ranması ve uygun pozisyonların alınabilmesi amacıyla, kamuoyunu ve karar alma mekanizmala- Yetkisinin Sınırları Sempozyumu rına aydınlatıcı bilgiler sunar. Farklı hareket seçenekleri içeren fikirler üretir. Etkin çözüm önerileri oluşturabilmek için farklı disiplinlerden gelen, alanında yetkin araştırmacıların ve entelektüellerin nitelikli çalışmalarını teşvik eder. ORSAM; bölgesel gelişmeleri ve trendleri titizlikle irdeleyerek il- gililere ulaştırabilen güçlü bir yayım kapasitesine sahiptir. ORSAM, web sitesiyle, aylık Ortadoğu ORSAM İNTERNET YAYINLARI Analiz ve altı aylık Ortadoğu Etütleri dergileriyle, analizleriyle, raporlarıyla ve kitaplarıyla, ulusal ve uluslararası ölçekte Ortadoğu literatürünün gelişimini desteklemektedir. Bölge ülkelerinden dev- let adamlarının, bürokratların, akademisyenlerin, stratejistlerin, gazetecilerin, işadamlarının ve STK temsilcilerinin Türkiye’de konuk edilmesini kolaylaştırarak bilgi ve düşüncelerin gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamaktadır. ORSAM ORSAM (Eng)

* ORSAM, The Middle East Studies Association (MESA) üyesidir.

ORSAM SU ORSAM ARAŞTIRMALARI WATER PROGRAMI RESEARCH www.orsam.org.tr/tr/ PROGRAMME STRATEGIC INFORMATION MANAGEMENT AND INDEPENDENT THOUGHT PRODUCTION ORSAM CENTER FOR MIDDLE EASTERN STRATEGIC STUDIES

CENTER FOR MIDDLE EASTERN STRATEGIC STUDIES

History In Turkey, the shortage of research on the Middle East grew more conspicuous than ever during the early 90’s. Center for Middle Eastern Strategic Studies (ORSAM) was established in Janu- ary 1, 2009 in order to provide relevant information to the general public and to the foreign policy community. The institute underwent an intensive structuring process, beginning to con- centrate exclusively on Middle Eastern affairs.

Outlook on the Middle Eastern World It is certain that the Middle East harbors a variety of interconnected problems. However, ne- ither the Middle East nor its people ought to be stigmatized by images with negative connota- tions. Given the strength of their populations, Middle Eastern states possess the potential to activate their inner dynamics in order to begin peaceful mobilizations for development. Respect for people’s willingness to live together, respect for the sovereign right of states and respect for basic human rights and individ- ual freedoms are the prerequisites for assuring peace and tranquility, both domestically and interna- tionally. In this context, Turkey must continue to make constructive contributions to the establishment of regional stability and prosperity in its vicinity.

ORSAM’s Think-Tank Research ORSAM provides the general public and decision-making organizations with enlightening in- for- mation about international politics in order to promote a healthier understanding of interna- tional policy issues and to help them to adopt appropriate positions. In order to present effective solutions, ORSAM supports high quality research by intellectuals and researchers that are com- petent in a variety of disciplines. ORSAM’s strong publishing capacity transmits meticulous analyses of regional developments and trends to the relevant parties. With its website, books, reports, and periodicals, ORSAM supports the development of Middle Eastern literature on a national and international scale. ORSAM facilitates the sharing of knowledge and ideas with the Turkish and international communi- ties by inviting statesmen, bureaucrats, academicians, strategists, businessmen, journalists, and NGO representatives to Turkey.

* ORSAM is a member of the The Middle East Studies Association (MESA). 

www.orsam.org.tr/en/ Kapak Konusu / Cover Story

#56! Turkey-Israel Relations, Elections in Israel and the Palestine Problem

The Turkish-Israeli Relations in 2013: Modest Expectations

What Lies Ahead for the Palestinian Issue in 2013 - Opportunities and Challenges

Görünüm ve ‘Son Dakika’ Sürprizleri Political Landscape and ‘Last Minute’ Surprises in Israel Heading Towards Early Elections

Various Approaches for the Second Gaza War in the Israeli Public Opinion

!" #$!!%&'

! "/$!!%! 

      S!" $ %$  &  '%(  )* +' ,- .$  '/.+% !0! ,!1 " #$  

b    b   21 November – 20 December 2012

Indexed by

%

The Kurdish challenge to the Turkish Nation-State Prospects and Expectations for Power Struggle in post-Revolution Turkey- Relations in 2013 Egypt: “Islamist Government vs. Secular Opposition”   

Being Journalist in Disputed Areas and Turkmens in Iraq United Nations Convention on the Law of the Non-Navigational Uses of International Watercourses and an Evaluation of 2012     ORSAM KONUK / Guest

2`% $b b.* #?  '+ ba89  .6 b -& Riad al-Shaqfa: “We Aim to Bring Stability, Peace and Democracy to Syria” 

"bb b%< #  `* ?6? 8 = $& Gazwan Masri: “Turkey’s Current Policy Will Bear Fruit in the Future”  

< b.% .* #<     . .?@ b b.6 ?] 6bab *&  

**%.* #+ 6 .6 b b <    E  +  * b & Yusuf Molla: “Turkmens Assume an Important Role in Maintaining Unity in Syria”   Ocak 2013

$78;<=>?7!

!8BB#;/ !8K7$!#; !!8#Q >8?77?

Prof. Dr. Meliha Benli Altunışık ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Hasan Kanbolat ORSAM Başkanı Doç. Dr. Hasan Ali Karasar ORSAM Danışmanı, The Black Sea International Koordinatörü - Bilkent Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen ORSAM Danışmanı, Ahi Evran Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı

Dr. İsmet Abdülmecid Irak Danıştayı Eski Başkanı Prof. Dr. Ramazan Daurov Rusya Bilimler Akademisi Doğu Çalışmaları Enstitüsü, Direktör Yardımcısı Prof. Dr. Vitaly Naumkin Rusya Bilimler Akademisi Doğu Çalışmaları Enstitüsü Direktörü Hasan Alsancak İhlas Holding, Gn.Md.Yrd., Statejik İs Gelistirme ve Dış İliskiler Prof. Dr. Meliha Benli Altunışık ORSAM Ortadoğu Danışmanı, ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahat Andican Devlet Eski Bakanı, İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Dorayd A. Noori Irak’ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı Yardımcısı Prof. Dr. Tayyar Arı Uludağ Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Arslan İstanbul Üniversitesi, Tarih Bölümü Büyükelçi Shaban Murati Arnavutluk Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü Başar Ay Türkiye Tekstil Sanayii İşveren Sendikası Genel Sekreteri Hediye Levent Gazeteci (Suriye) Prof. Dr. Mustafa Aydın Kadir Has Üniversitesi Rektörü Doç. Dr. Ersel Aydınlı Bilkent Üniversitesi Rektör Yardımcısı & Fulbright Genel Sekreteri Yaşar Yakış Büyükelçi, Dışişleri Eski Bakanı Patrick Seale Ortadoğu ve Suriye Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ODTÜ, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Aftab Kamal Pasha Hindistan Batı Asya Araştırmaları Merkezi Başkanı Itır Bağdadi İzmir Ekonomi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği Bölümü Prof. Dr. İdris Bal TBMM 24. Dönem Milletvekili Yrd. Doç. Dr. Ersan Başar Karadeniz Teknik Üniversitesi, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölüm Başkanı Dr. Sami Al Taqi Orient Research Center Başkanı Kemal Beyatlı Irak Türkmen Basın Konseyi Başkanı Barbaros Binicioğlu Ortadoğu Danışmanı Safarov Sayfullo Sadullaevich Tacikistan Cumhurbaşkanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ali Birinci Polis Akademisi Doç. Dr. Mustafa Budak Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Hasan Canpolat Milli Savunma Bakanlığı Danışmanı E. Hava Orgeral Ergin Celasin 23. Hava Kuvvetleri Komutanı Volkan Çakır ORSAM Danışmanı, Afrika Doç. Dr. Mitat Çelikpala Kadir Has Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Çetiner Çetin Gazeteci (Orta Doğu) Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya YÖK Başkanı Doç. Dr. Didem Danış ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Galatasaray Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü Prof. Dr. Volkan Ediger İzmir Ekonomi Üniversitesi, Ekonomi Bölümü Dr. Serdar Aziz ORSAM Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Cezmi Eraslan Başbakanlık Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Çağrı Erhan Ankara Üniversitesi, Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Ahi Evran Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Dr. Amer Hasan Fayyadh Bağdat Üniversitesi, Siyaset Bilimi Fakültesi Dekanı Dr. Farhan Ahmad Nizami Oxford Üniversitesi İslami Çalışmalar Merkezi Yöneticisi Av. Aslıhan Erbaş Açıkel ORSAM Danışmanı, Enerji-Deniz Hukuku Cevat Gök Irak El Fırat TV Türkiye Müdürü Mete Göknel BOTAŞ Eski Genel Müdürü Osman Göksel BTC ve NABUCCO Koordinatörü Timur Göksel Beyrut Amerikan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhamad Al Hamdani Irak’ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı Numan Hazar Emekli Büyükelçi Habib Hürmüzlü ORSAM Danışmanı, Ortadoğu Doç. Dr. Pınar İpek Bilkent Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Tuğrul İsmail TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Prof. Dr. Alexandr Koleşnikov Diplomat Doç. Dr. İlyas Kemaloğlu (Kamalov) ORSAM Avrasya Danışmanı Doç. Dr. Hasan Ali Karasar ORSAM Danışmanı, The Black Sea International Koordinatörü - Bilkent Üniversitesi Doç. Dr. Şenol Kantarcı Kırıkkale Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Selçuk Karaçay Vodofone Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Nilüfer Karacasulu Dokuz Eylül Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Prof. Dr. M. Lütfullah Karaman Fatih Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Şaban Kardaş TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Doç Dr. Elif Hatun Kılıçbeyli Çukurova Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aleksandr Knyazev Rus-Slav Üniversitesi (Bişkek) Prof. Dr. Erol Kurubaş Kırıkkale Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Talip Küçükcan Marmara Üniversitesi, Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Arslan Kaya KPMG ,Yeminli Mali Müşavir Dr. Hicran Kazancı Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi İzzettin Kerküklü Kerkük Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu Okan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Dr. Max Georg Meier Hanns Seidel Vakfı Proje Müdürü (Bişkek) Prof. Dr. Mosa Aziz Al Mosawa Bağdat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahir Nakip Erciyes Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tarık Oğuzlu ORSAM Danışmanı, Ortadoğu - Uluslararası Antalya Üniversitesi Prof. Dr. Çınar Özen Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Murat Özçelik Büyükelçi Muhammed Nurettin Beyrut Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Doç. Dr. Harun Öztürkler ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Afyon Kocatepe Üniversitesi Dr. Bahadır Pehlivantürk TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Prof. Dr. Victor Panin Pyatigorsk Üniversitesi (Pyatigorsk, Rusya Federasyonu) Doç. Dr. Fırat Purtaş Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü, TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Suphi Saatçi Kerkük Vakfı Genel Sekreteri Doç. Dr. Yaşar Sarı ORSAM Danışmanı, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniv. Ögretim Üyesi Ersan Sarıkaya Türkmeneli TV (Kerkük,Irak) Dr. Bayram Sinkaya ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlşkiler Bölümü Doç. Dr. İbrahim Sirkeci Regent’s College (Londra, Birleşik Krallık) Dr. Aleksandr Sotnichenko St. Petersburg Üniversitesi (Rusya Federasyonu) Zaher Sultan Lübnan Türk Cemiyeti Başkanı Dr. Irina Svistunova Rusya Strateji Araştırmaları Merkezi, Türkiye-Ortadoğu Araştırmaları Masası Uzmanı Semir Yorulmaz (Gazeteci, Mısır) Doç. Dr. Mehmet Şahin ORSAM Ortadoğu Danışmanı,Gazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Prof. Dr. Türel Yılmaz Şahin Gazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Mehmet Şüküroğlu Enerji Uzmanı Doç. Dr. Oktay Tanrısever ODTÜ, Uluslararası İlişkiler Bölümü Prof. Dr. Erol Taymaz ODTÜ, Kuzey Kıbrıs Kampusü Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sabri Tekir İzmir Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Dr. Gönül Tol Middle East Institute Türkiye Çalışmaları Direktörü Av. Niyazi Güney Prens Group Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Özlem Tür ORSAM Ortadoğu Danışmanı, ODTÜ, Uluslararası İlişkiler Bölümü M. Ragıp Vural 2023 Dergisi Yayın Koordinatörü Dr. Ermanno Visintainer Vox Populi Direktörü (Roma,İtalya) Dr. Umut Uzer İstanbul Teknik Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Prof. Dr. Vatanyar Yagya St. Petersburg Şehir Parlamentosu Milletvekili, St. Petersburg Üniversitesi (Rusya Federasyonu) Dr. Süreyya Yiğit ORSAM Avrasya Danışmanı

!>8 ;!/!!U=!>X;<=>Y >!$!/K8Z[\]5Z5=##8_]`{Z]_{[_|8_]`{Z]_]|Z}

[#8 =U>!7 >!!/B_\|=##8_]`{Z]`Z}] www.karincayayinlari.net - [email protected]

"8=>!7 ![ZBBK8[]6'=##8_]`{{_||5|}

!/\8=!

Dergisi abonesidir.

"'/67!- ;<=>'!!B &K`]_}5Z` © 2013 ORSAM Z|6/!6;{_`] '!!%$;<=>!Q6}Z[ !'!-  Q!6$7- "#$8`;{_`] 6B ;<#=;.„#<=# =<=1#&<>=‡=<><ˆB ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

ORSAM’dan

Değerli Okurlar,

Ortadoğu Analiz’in Ocak 2013 sayısıyla birlikte bir yeniliğe imza atıyoruz. Bu sayıyla birlikte dergimizde hem İn- gilizce hem de Türkçe makaleler yer alacak.

Ortadoğu Analiz’in bu sayısını Türkiye-İsrail İlişkileri, İsrail’de Seçimler ve Filistin Sorunu kapak konusuyla çıkar- maya karar verdik. Önümüzdeki yılda İsrail-Türkiye ilişkilerinde nelerin beklenebileceğini, İsrail’in dış politikasını, yakında gerçekleştirilecek olan İsrail seçimlerini ve İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri operasyonunu özellikle mercek altına aldık.

Can Kasapoğlu “2013’te Türkiye-İsrail İlişkileri: Mütevazı Tahminler” isimli makalesinde Mavi Marmara krizinin ardından zarar gören Türkiye-İsrail ilişkilerine eğilerek 1958 Çevresel Paktı’nı referans alarak 2013 yılına dair bek- lentileri ve olasılıkları inceliyor.

Özlem Tür “Filistin Meselesini 2013 Yılında Neler Beklemektedir? – Fırsatlar ve Zorluklar” başlıklı makalesinde Filistin siyasetindeki son değişimleri ele alıyor ve bu meselenin geçtiğimiz üç ayda meydana gelen gelişmelerle yeniden gündeme taşındığını öne sürüyor.

Ali Oğuz Diriöz makalesinde 2013 yılında erken seçime gidecek olan İsrail’in iç dinamiklerine, siyasi dengelerine ve seçim sonrası muhtemel sonuçlara ışık tutuyor.

Mustafa Kulu “İsrail Kamuoyu’nda İkinci Gazze Savaşı’na Farklı Yaklaşımlar” başlıklı makalesinde 2. Gazze Savaşı’nın ardındaki İsrail kamuoyunu analiz ederek 2013’te gerçekleşecek olan seçimlere yönelik İsrail siyasi par- tilerinin söylemlerini inceliyor.

Ertan Efegil ise makalesinde İsrail’in siyasal sistemine, dış politika hedeflerine, güvenlik anlayışına, kimlik tanım- lamasına ve karar mekanizmasında etkili olan elitlere ışık tutarak İsrail dış politikasındaki belirleyicileri analiz ediyor.

Harun Öztürkler, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nden oluşan iki bölgeyi kapsayan Filistin ekonomisinin genel özellik- lerini analiz ediyor.

Ofra Bengio makalesinde AK Parti’nin Kürt sorununa yönelik çalışmaları, bu çalışmaların ayırıcı özellikleri, bu gelişmelerin sebepleri ve başlıca dönüm noktaları ve Kürt tarafının geçirdiği değişimi mercek altına alıyor. Kürt sorununun Türk ulus-devletine yönelmiş ciddi riskleri içinde barındırdığını ileri sürüyor.

Numan Telci makalesinde devrim sonrası Mısır’ı inceliyor ve ülkedeki Müslüman Kardeşlerin ve muhalefetin yeni konumlarını analiz ediyor. Kasım ayıyla birlikte Mısır’da daha da belirginleşen iktidar ile muhalefet arasındaki zıtlaşmanın sebepleri üzerinde duran Kulu, iktidar ve muhalefetin kapasiteleri ile karşılaştıkları sınırları irdeliyor.

Serhat Erkmen makalesinde 2013 yılında Türkiye-Irak ilişkilerini bekleyen gelişmeleri analiz ederek Ankara-Bağ- dat ve Erbil arasındaki olası gelişmelere, beklentilere ve zorluklara dikkat çekiyor.

Mahir Nakip makalesinde Irak’taki ihtilaflı bölgeleri ve Türkmenlerin özellikle 2013 yılında gerçekleştirilecek olan yerel seçimlerdeki durumları ve gelecekteki konumlarını analiz ediyor.

2008 tarihinden itibaren Suriye’de gazetecilik yapan Hediye Levent makalesinde Suriye içinden veya dışından ül- kedeki durumu ve gidişatı aktaran gazetecileri bekleyen zor çalışma şartlarına ve bu bağlamda gündeme gelen can güvenliği, manipülasyon, yaftalanma gibi birçok soruna ışık tutuyor.

Seyfi Kılıç makalesinde, BM Genel Kurulu’ndaki oylamada Türkiye’nin ret oyu verdiği “Uluslararası Suyollarının Ulaşım-Dışı Kullanımlarına İlişkin BM Sözleşmesi”ne 2012 yılında taraf olan ülkeler ve tutumlarını ele alıyor.

Ocak sayımızın Kitap İncelemesi bölümünde ise Barış Çağlar’ın siyasi, ekonomik ve savaş tarihi kitabı olan A His- tory of the Middle East/Bir Ortadoğu Tarihi’ni incelediği yazısına yer veriyoruz.

Bu sayımızda sizlerle Oytun Orhan ve Bilgay Duman’ın Suriyeli muhaliflerle gerçekleştirdiği söyleşileri paylaşıyor ve ilgi ile okuyacağınızı tahmin ediyoruz.

Keyifli okumalar,

Şubat sayımızda görüşmek üzere,

Tarık Oğuzlu Hasan Kanbolat Ortadoğu Analiz Editörü ORSAM Başkanı www.orsam.org.tr ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ Kapak Konusu

Kapak Konusu Türkiye-İsrail İlişkileri, İsrail’de Seçimler ve Filistin Sorunu

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ 9 Kapak Konusu

Israel is holding elections in January 2013 and Netanyahu-Liberman (Likud Israel Beiteinu) bloc seems to be able to secure the leading position.

The Turkish – Israeli Relations in 2013: Modest Expectations

Can KASAPOĞLU

Özet Türk-İsrail ilişkileri tarih boyunca hiçbir zaman tam bir istikrara ulaşmamıştır, ve bazı uçlar arasındaki dalgalanma her zaman için ayırt edici bir faktör olmuştur. Ancak filo olayı Türk vatandaşlarının ölümün- den kaynaklanan bir anomaliye yol açmış, ve ilişkilere önemli ölçüde zarar vermiştir. Hem Türkiye hem de İsrail’in demokratik siyasi sistemleri ikili ilişkilerde kamuoyunu çok önemli bir unsur olarak görmekte, ve bariz bir (ikili ilişkileri) yeniden yapılandırma teşebbüsü kamu desteğini güvence altına almalıdır, bu ise durumu karmaşık hâle getirmektedir. Öte yandan, bölgedeki mevcut güvenlik ortamı 2010 yılındaki or- tamla aynı değildir. Kısacası, filo olayı meydana geldiği sırada Buazizi Tunus’taki zorlu yaşam koşullarına karşı mücadele veriyordu. İki yıl içinde Arap dünyasında diktatörler devrildi, ve Suriye’de ise iç savaş devam ediyor. Dolayısıyla, yeniden yapılandırmaya ilişkin kısıtlamalara rağmen, Türkiye ve İsrail arasında sınırlı düzeyde bir güvenlik işbirliğine ihtiyaç duyulabilir. Askeri güçler son savaşa hazırlanırken, stratejistler ise son statükoyu, yani 1990’lardaki Türk-İsrail anlaşması, çerçevesinde düşünme eğilimindedirler. Ne var ki, bu çalışma 2013 yılındaki Türk-İsrail ilişkileri eksenine dair başka bir senaryo öne sürmektedir; tarihin derinliklerinde bulunan başka bir işbirliği modeli, 1958 Çevresel Paktı... 10 Kapak Konusu

In sum, we have negative factors that hinder prospects of a major restoration, and some positive factors showing that Turkey and Israel have reached the limits of their crisis. Thus, now it would be accurate to assess the changing security environment which these two actors will have to face in 2013.

Abstract Introduction

The Turkish – Israeli relations have never been Starting from the Operation Cast Lead in 2008, perfectly stable throughout the history, and fluc- which hindered Turkey’s mediation efforts be- tuation between certain extremes has always tween Syria and Israel at that time, the Turkish been a characteristic factor. However, the flotilla – Israeli relations have deteriorated gradually. It incident caused an anomaly by inflicting deaths was in May-June 2010, by the flotilla incident, when the downtrend was dramatically acceler- of Turkish citizens, and harming people to people ated by an anomaly, and the bilateral ties fell to relations significantly. The democratic political historical low. Since then, no major restoration systems of both Turkey and Israel makes pub- attempts were made by either of the two parties, lic opinion a crucial parameter of bilateral ties, and domestic political factors rule out any con- and any open restoration attempts should secure cessions. public support that makes it complicated. On the other hand, current regional security envi- On the other hand, in parallel with the drastic ronment is not the same with that of 2010. Put shift in the relations, regional security environ- simply, Bouazizi was struggling for his hard life ment was shaken by the turbulence in the Arab in Tunis when the flotilla incident happened. world that dragged Syria, a common border na- Within two years, we have dictators fallen in the tion of Turkey and Israel, into a chaotic civil war. Arab world, and a civil war is ongoing in Syria. Thus, despite the constraints of restoration, there Under these circumstances, this study makes a might be a need for limited security cooperation slightly modified reference to Charles Dickens’ between Turkey and Israel. As militaries prepare famous Great Expectations, and suggests “mod- for the last battle, strategists tend to think within est expectations” when depicting possible trajec- the framework of the last status quo, namely, the tory of the Turkish – Israeli relations in 2013. In fact, also Dickens preferred a modest and am- Turkish – Israeli entente in the 1990s. However, biguous ending for the relationship between his this study suggests another scenario for a forecast main characters, Pip and Estella; an ending that on the trajectory of the Turkish – Israeli relations is far away from their glamorous days and open- in 2013; another cooperation model that could ended that reader would never be sure about be found deep in history, the Peripheral Pact of what might happen ever after. 1958… This article firstly lays out trends in 2012’s se- Keywords: Peripheral Pact, Turkish-Israeli Rela- curity environment that would shape prospects tions, Flotilla, Syria, Chemical Weapons, Iran, and merits of the Turkish – Israeli relations in the Ballistic Missiles forthcoming year. Then, domestic political equa-

11 Kapak Konusu

tion, which is argued to be a crucial factor, would article, have forecasted emergence of a situation be analyzed in order to show what couldn’t be that might have been similar to Turkish – Greek achieved. As the limits of rapprochement will be tensions in the Aegean. Fortunately, such a se- defined at that point, then this article’s main the- rious military escalation did not happen. And sis, namely the strategic forecast assessing that finally, several press sources reported that there Turkey and Israel might probably develop a nar- were some very early contacts between Turkish row, limited security cooperation, which would and Israeli officials, recently in Switzerland.2 look like the Peripheral Pact of 1958 rather than the over strategic partnership of the 1990s, will On the other hand, factors that cause more pes- be elaborated. Within this context, the paper ex- simism about prospects of restoration of the re- amines Syrian WMD capability as an imminent lations are still solid, and don’t seem to change threat, and Iran’s rising political-military profile in a near future. First, as it will be elaborated as a menacing trend that might pave the ground in subsequent sections, Ankara would not step for a limited, security-focused restoration. back from its pre-conditions to normalize the relations; and Israel is not likely to make a ma- 1. The Turkish – Israeli Crisis Reached jor concession. Second, despite the resilience Its Limits of trade relations, defense cooperation, the most important aspect of the bilateral ties, has Following the downtrend period of 2008 – 2011 dropped like a rock. And third, following the in the Turkish – Israeli relations, it would be fair flotilla incident, people to people relations were to say that 2012 was “tense as usual”, but nothing harmed to a certain level. has gone worse significantly. Although politi- cal and diplomatic deterioration has continued, In sum, we have negative factors that hinder trade relations remained resilient. From 2010 to prospects of a major restoration, and some posi- 2011, there was an increase about 30.7 percent, tive factors showing that Turkey and Israel have and despite the slight decrease in 2012, the trade reached the limits of their crisis. Thus, now it profile was still above the pre-flotilla level.1 An- would be accurate to assess the changing securi- other positive factor is that the two countries ty environment which these two actors will have have not clashed in the Eastern Mediterranean up until now. In fact, all parameters were point- to face in 2013. ing out prospects of further tensions, and even a military challenge in this sea basin. First, hydro- 1.1. Regional Security Environment in 2012 carbon resources off the island Cyprus is an im- and Trends for 2013: Not the Best Times for portant factor for more power struggle. Second, Turkey and Israel given the Turkish Foreign Minister Prof. Ah- met Davutoglu’s “navigation security” emphasis As indicated before, this study anticipates that in in September 2011, Turkey’s high naval profile short term, a comprehensive restoration of the along with its strong military presence in North- Turkish – Israeli relations were unlikely to a cer- ern Cyprus, and the Israeli escalation practice tain extent, but at the same time, limited security during the flotilla crisis; it would be accurate to cooperation could be possible. Within this con- say that the armed potential was there waiting text, this section lays out the possible trajectory for a miscalculation. And third, in May 2012, of regional security environment in 2013, and when Turkish officials from Ankara and Turkish key outcomes of 2012. Republic of Northern Cyprus (TRNC) indicated that an Israeli jet has violated the TRNC air- Following the Operation Cast Lead (OCL) in space; many experts, including the author of this 2008, Israel Defense Forces (IDF) has recently

12 Kapak Konusu

Tehran’s political influence in Iraq, Gaza, Syria, Lebanon as well as Qud’s Forces intelligence capabilities in those areas, are also likely to promote convergence in threat perceptions of Turkey and Israel.

conducted a major military effort in Gaza, the Within this context, two issues loom large in Operation Pillar of Defense (OPD). Unlike the the Israeli security environment. First, security OCL, IDF hasn’t initiated a ground incursion this of Sinai and political instability in Egypt present time, and the OPD came to an end by some 1,500 a severe danger to Israel, as obviously the naval air strikes in total, along with targeted-killings blockade wasn’t able to prevent Hamas and Is- against several senior operatives of Hamas and lamic Jihad from enhancing their military capa- Islamic Jihad, such as Ahmed Jabari, the head of bilities. In fact, since the fall of Mubarak, many Hamas’ military wing.3 reports have pointed out the growing danger in this strategic buffer peninsula, Sinai, and current The threat landscape that paved the ground for situation shouldn’t be a surprise.4 Apart from OPD is more important than the military tech- the threat against Israeli energy security that has nical details of the operation. For the first time, already gained importance, the recent Fajr-5 is- militant groups in Gaza reached rocket capabil- sue revealed a serious power vacuum, probably ity to threaten the Israeli heartland through Fajr- starting from Sudan and moves through Sinai 5s with 70 – 75 kms of range. In 2008, Fajr-3s into the Philadelphia route, and finally reaches were able to cover 40-45 kms of range, and the Gaza. Moreover, Iran’s Revolutionary Guards 30kms of difference between Fajr-3 and Fajr-5 publicly admitted their support to Gazan mili- has changed course of the conflict by enabling tant groups following the OPD.5 Thereby, Gaza Gazan militants to hit Israel’s center of gravity. issue is becoming a more troublesome headache

13 Kapak Konusu

Security of Sinai and political instability in Egypt present a severe dan- ger to Israel, as obviously the naval blockade wasn’t able to prevent Hamas and Islamic Jihad from enhancing their military capabilities.

for Israel, and Iranian military involvement is a Mountains. On the other hand, in Kurdish- crucial risk factor, especially given the outcome populated areas of Syria the terrorist organi- of the Lebanon experience in 2006. zation has political proxies (i.e. PYD), and this development overlaps with the Syrian-Kurdish Apart from Gaza, the turbulence in the Arab dominance in PKK’s notorious terror apparatus, world, which is called Arab Spring by many, has HPG. Thus, following Assad’s probable demise, created a complicated situation for both Turkey possible emergence of a second Kurdish auton- and Israel. Israeli right-wing experts tend to see omy, right in the Turkish border and in contact the situation in a pessimistic way, indicating that with KRG, would bring about a very complicated the turbulence in the Arab world has hindered threat landscape against Turkey’s national secu- Israel’s deterrence, created more security risks, rity. In geopolitical terms, Turkey might have 6 and has brought about strategic surprises. On over 1000kms border with two Kurdish auton- Turkey’s side, the expectations were high at its omies where PKK operates intensely. Further- outset, as “the Turkish model”, which can be de- more, should pro-PKK elements in Syria man- fined as the combination of conservatism, de- age to secure sea access, the Kurdish secessionist mocracy, and liberal economy, could have be- movement and separatist terrorism would over- come an inspiring example for the new Arab re- come its historical land-locked character.7 Such gimes. However, as the “spring” reached Bahrain an improvement might change the geopolitical and Syria, it turned into a sectarian struggle, and course of defending Turkey against the separatist triggered more Iranian involvement that created terrorism threat. an unfavorable situation for Ankara. This new strategic equation has had serious repercussions particularly in Syria and Iraq; and, it is argued, In sum, this study argues that the year 2013’s a power struggle between Ankara and Tehran is “strategic legacy” from 2012 has presented an still ongoing. ambiguous security environment and a trouble- some threat landscape for both Turkey and Is- Furthermore, the trajectory of events in Syria rael. In some crucial aspects, which will be elab- has also triggered a Kurdish secessionist aspect orated in following sections, Turkish and Israeli that might create bigger problems for Turkey in a decision-makers have been facing some overlap- near future. Kurdistan Workers’ Party (PKK) ter- ping threats. Thus, the intersections in the two rorist organization’s presence in northern plains national security agendas form the basis of this of Syria, from Qamishli to Afrin, is structurally article’s argument that forecasts limited security different than its presence in Northern Iraq. In cooperation in 2013. In parallel, domestic politi- Northern Iraq, PKK has tactical and operation- cal parameters block the way for a comprehen- al-level terror sites, and a so-called “command sive restoration and make the limited security & control” body in Iran – Iraq border, Qandil cooperation the only way forward option.

& Kapak Konusu

1.2. “Between Two Democracies”: Domestic elections in 2015. Following the Mavi Marmara Political Constraints of Restoring the raid, Ankara has stipulated three pre-conditions Turkish – Israeli Relations in 2013 to restore the relations; an official public apol- ogy, full compensation for the victims of the in- The Turkish – Israeli relations’ last 4 years were cident, and removal of the blockade in Gaza.8 definitely not the best of bilateral ties’ record Stepping back from these preconditions would throughout the history. Road to the flotilla inci- have serious repercussions in domestic politics, dent was elaborated in many studies with differ- and such a concession is not likely. On the other ent perspectives. Above all, the bottom line is; by hand, Israel is holding elections in January 2013 the flotilla raid, for the first time, civilian casual- and Netanyahu-Liberman (Likud Israel Beiteinu) ties became a part of downtrend in the relations. bloc seems to be able to secure the leading posi- tion. Turkish–Israeli partnership in a troublesome se- curity environment has not only been coopera- In sum, we have more or less similar domestic tion between the two most important military political pictures in Turkey and Israel: Two pow- powers of the Middle East, but also a consoli- erful and popular PMs at both sides, who have dation between two western democracies in a been able to secure conservative, right, and cen- region of tyrannies and dictatorships. In other ter-right votes, and who have been easily com- words, for theoretically explaining the Turkish – peting with fragmented political oppositions Israeli ties, there should be relevant interest and that are away from offering attractive political power struggle-based realist calculus, along with alternatives to people. Both of the countries have identity-based constructivism, and even liberal strong militaries that are able to protect national analytical frameworks (i.e. democratic peace borders. Following the last decades’ develop- theory). ments in Ankara, both Turkish Armed Forces (TAF) and IDF are under civil oversight, and This overall depiction about the nature of the there is no more paternalist military guardian- relations points out a complex system. Clearly, ship in Turkey that shaped the 1990s’ Turkish – strategic partnership with Turkey has provided Israeli partnership’s domestic political dynamics. Israel strategic depth, ability to contain Syria, Iran and Iraq from north; and also the legiti- In the light of points discussed hitherto, this ar- macy of being strategic partners with a secular, ticle tried to lay out what cannot be achieved, Muslim nation that is an important member of along with the major trends in the security envi- NATO, and the successor of Ottoman Empire, ronment in which the Turkish – Israeli relations one of the most powerful Islamic actors in the might find a way forward in 2013. From now on, history that has held caliphate and ruled Pales- the piece will focus on the “alternative restora- tine for centuries. tion model”, or Peripheral Pact, and its correla- tion with the present strategic parameters. On the other hand, this complex character of the relations makes any restoration attempts harder 2. Geopolitical Grounds of the “1958 Model” at the same time. Put simply, domestic politi- and the Current Conjuncture: Does anyone cal parameters of the Turkish – Israeli ties are has a Time Machine? very different than Israel’s relations with Jordan’s Hashemite house. Both Turkey and Israel are Main handicap when assessing the prospects of democracies in which governments have to get rapprochement between Turkey and Israel is to voters’ support for political legitimacy, and sim- limit the analytical framework with the 1990s ply, for the next term. Turkey will have 3 elec- case in the Turkish – Israeli relations. Apart tions in 2014 and 2015; namely municipality and from the open strategic partnership that culmi- presidential elections in 2014, and parliamentary nated in 1996, the two countries have another

15 Kapak Konusu

Iranian military trend; along with the mounting imminent threat in Syri- a, it would be fair to say that the current security environment has be- en showing harbingers of a potential convergence between Turkish and Israeli threat perceptions.

cooperation record, or model, that depends on cessions. However, lack of security cooperation “Peripheral Pact” signed by Turkey’s conserva- might also have unfavorable outcomes. Further- tive PM at that time, Adnan Menderes, and his more, Turkey’s soft power initiative under Prof. Israeli counterpart, David Ben Gurion in 1958. Davutoglu’s foreign policy doctrine, which aims to consolidate socio-cultural bridges between Unlike the overt strategic partnership of the Turkey and Muslim streets, could be rendered 1990s, the Turkish- Israeli covert security co- abortive by a “very close and intimate picture” operation had dealt with a narrow military and with Israel. Thus, due to domestic political rea- intelligence agenda during the late 1950s and sons and keeping its soft power capacity effec- mid/early 1960s. Moreover, at both sides, only tive, Ankara cannot re-form its ties with Israel top political decision-makers and key figures of depending on the 1990s’ model. On the other military and intelligence apparatuses were in- hand, Turkey and Israel cannot stay indifferent volved in these covert security ties. Even PM to their overlapping threat perceptions. The next Ben Gurion’s visit to Turkey in August 1958 was section will examine convergence factors that kept secret. 9 might enable a limited security cooperation that wouldn’t be necessarily conducted under spot- The main geopolitical ground of 1958’s covert lights. pact was the worsening security environment in Syria and Iraq. Both parties perceived the Iraqi 3. Assessing the Convergence Factors in July 14 “revolution” as a threat, and the United Turkish – Israeli Common Threat Landscape Arab Republic era in Syria was another matter of concern among both of the strategic communi- As the covert Peripheral Pact was based on in- ties. It is known that in 1959, even Turkish and tersecting threat perceptions, sort of repetition Israeli general staffs at that time had prepared a of this model is expected follow the same track. joint operation plan against Syria.10 Given the security environment surrounding Turkey and Israel, next two sections lay out an At present, considering the rising Tehran influ- imminent threat, the Syrian WMD arsenal, and ence in the region and Iranian military trend; a mid-term trend, Iran, as two convergence fac- along with the mounting imminent threat in Syr- tors that might pave the ground for limited, nar- ia, it would be fair to say that the current security row security cooperation. environment has been showing harbingers of a potential convergence between Turkish and Is- 3.1. The Imminent Threat or Window of raeli threat perceptions. These two countries are Opportunity: Syrian WMD Arsenal now in a situation in which the restoration of re- lations publicly has domestic political repercus- Syria, which is not a party to the Chemical sions for either of the actors depending on con- Weapons Convention, holds a notorious chemi-

16 Kapak Konusu

cal arsenal, and allegedly, has been running a bi- ing that Assad clan either will not be able to use ological weapons program too. In its dangerous its WMD arsenal, or step down upon a gradual inventory, the Baathist regime keeps a signifi- transition; securing the chemical and biological cant amount of sarin and tabun nerve gasses and agents will be a vital issue for Turkey and Israel. VX, along with mustard blister agents. Further- Both states have been facing asymmetric threats more, Syria’s dispersion capability is also a seri- related with Syria for a long time. ous threat. Apart from of aerial bombs and ar- tillery assets, a combination of ballistic missiles On Turkey’s side, PKK’s reach to chemical and and chemical warheads provides Assad’s forces biological agents would be a nightmare scenario the ability to threaten its neighbors from depth that would give a true terror weapon into the of the country.11 Under the Missile Command, hands of a dangerous terrorist organization that Syrian Armed Forces has three surface-to-sur- seeks to commit sensational attacks in urban ar- face missile (SSM) brigades of which, at least one eas. Furthermore, given the Syrian-Kurdish ele- of them, is capable of launching SCUD types and ments’ mounting influence in HPG, the so called variants short-range ballistic missiles (SRBM). “armed wing” of PKK; and also considering This SRBM inventory enables the regime to cov- PKK-aligned actors’ rise in Syria, Ankara would er an area from 300kms (via SCUD B) to 700- definitely want to secure all chemical and biolog- 800 kms (via SCUD C about 500-600kms, and ical agents to the last piece. In parallel, transfer via SCUD D –North Korean No Dong– variant of chemical warheads and biological agents to up to 700-800kms) depending on several factors Hezbollah is a red line for Israel. like type, modifications, and warhead.12 Thus, an important proportion of Turkey’s territory, and In military terms, securing a WMD arsenal in entire Israeli lands fall under the Assad’s forces’ a hostile and troublesome territory is one of chemical warhead-ballistic missile range. As a the hardest missions for armed forces. It re- matter of fact, in November 2012, Turkish Presi- quires precise and perfect military intelligence dent Abdullah Gul raised his concerns about to fully detect all sites, specialized teams to se- a possible “madness” of the Baathist regime13. cure deadly agents without causing contamina- And eventually, Ankara has officially requested tion, and combat assets to provide operational the deployment of missile defense systems from security. Recently, Pentagon estimated that it NATO on 21st November 2012.14 Likewise An- would require some 75.000 troops to seize the kara’s threat perception, also PM Benjamin Ne- Syrian WMD sites.16 Without a doubt, Turk- tanyahu recently indicated that Israel has been ish and Israeli intelligences are among the most monitoring events related with the Syrian chem- experienced and focused in Syrian affairs, and ical threat carefully. Nonetheless, Israel Defense their militaries would be effective given their Forces (IDF) has effective missile defense cover- geographical familiarities and logistical sup- age at several altitudes, and Turkey is coming port. Thus, this study argues that the urgent and under NATO protection soon, with at least 6 critical need for securing the Syrian chemical Patriot batteries being deployed on Turkish soil. and biological arsenal following Assad’s possible demise, and also the issue of ballistic missile- Assad’s chemical inventory presents threat in chemical warhead threat might create a window two aspects. The first aspect is a state-led ag- of opportunity that would bring about a limited gression. In case of an uncontrolled fall of the but vital cooperation between Turkey and Israel. regime, some rogue and radical elements within the Baathist circles might say après moi le deluge. 3.2. Iranian Military Trend and Political Given the 1982 notorious crackdown conducted Influence: Could Turkey and Israel be on the by Hafez al Assad, when he used cyanide gas for Same Page? massacring more than 18.000 Sunnis, possibil- ity of state-led aggression scenario should be At the beginning of the Justice and Development taken into consideration.15 Second, even assum- Party era, the Turkish – Iranian relations seemed

17 Kapak Konusu

promising. Under the positive atmosphere, some tic change in range as Iran could already cover claimed an axis-shift for Turkey, and even some Israeli territory with Shahab-3, the first Medi- related the alleged axis-shift with the rising con- um Range Ballistic Missile (MRBM) of Tehran. servatism in Ankara. However, as the biggest However, the solid-propellant system of Sejjil-2 political and economic success story of conser- shortened the launch cycle, and increased op- vatism in Turkey, AK Party has always attached erational effectiveness.20 Thus, the ongoing Ira- utmost importance to Ottoman Empire’s polit- nian military modernization, especially develop- ical-military legacy, and Iran stands nowhere ments in missile capability, has been creating a near being a historical Ottoman ally, but a true common threat perception for Turkey and Israel. geopolitical archrival. In fact, as Ankara started As a matter of fact, Turkish press reported that in to pursue a more assertive agenda in the Middle December 2011 PM Erdogan has asked four-star East, Tehran has raised its voice more, many generals of Turkey’s Supreme Military Council times through a harsh rhetoric. Especially start- (SMC) about Iranian missile range, in compari- ing from 2011, top Iranian figures have begun to son with Turkey’s capabilities in that field. And, play more open when threatening Turkey. For after getting an answer that stated an unaccept- instance, in October 2011, Major General Yahya able gap, the PM, as the chair of the SMC and Rahim Safavi, the top adviser of the Supreme also the under secretariat for Defense Industries, Leader, stressed in a menacing way that Turkey has ordered improvement of the Turkish missile had to rethink its policies in Syria, NATO mis- capability.21 sile shield, and promoting secularism in the Arab world.17 Other top officials have also kept threat- Without a doubt, another common national se- ening Ankara about NATO assets in Turkey, by curity interest of Turkey and Israel is to prevent hitting them in case of a preventive operation Iran’s ongoing nuclearization. Unlike the Israeli against Iranian rogue nuclear program. reaction, which hasn’t excluded preventive strike option up until now, Ankara has embraced a At present, Tehran’s stance is going a step further calm and consistent stance that opposed nucle- by opposing the PAC-3 deployment which is a ar weapons in the Middle East, and also an op- defensive weapons system. Recently, Iran’s mili- eration against Iran at the same time. However, tary Chief of Staff, Gen. Hassan Firouzabadi, said the Iranian nuclear program can be depicted that Patriot deployment could lead to a “world as a mathematical countdown system in which war”.18 In fact, Tehran’s reaction to improvement Tehran has successfully used negotiations and of Turkey’s missile defense capability might give peaceful solution initiatives as opportunities of a hint about merits of Iranian military trend. buying time so far.

One of the most important trends that might From the Israeli point of view; the Iranian nucle- cause a limited rapprochement between Turkey ar threat is tantamount to a combination of ideo- and Israel is Iran’s assertive missile program. For logical challenge to the very existence of a Jewish instance, in May 2009, Iran has tested its new State, possibility of WMD capability at the hands solid-propellant, two-stage ballistic missile, the of a radical and revolutionary regime, and finally, Sejjil-2. Following this test, Tehran reached the a constant threat that can be triggered in case of range over 2,000kms that enables it to cover the miscalculation or irrationality.22 On the other Turkish capital, as well as the major population hand, a nuclear Iran would mean collapse of and industrial centers of the Marmara region. over 5-centruies long balance of power between Although we don’t know how much of the Sejj- Turkey and Iran that could be traced back to the il-2 capability is deployed in missile bridges, this Battle of Chaldiran in 1514. was an important indicator showing the Iranian military modernization trend.19 On Israel’s side, Furthermore, there is a strong connection be- development of the Sejjil-2 did not mean a dras- tween the Iranian nuclear program and the Revo-

18 Kapak Konusu

lutionary Guards (IRGC) that also controls most Conclusion of the surface-to-surface missile capability, along with chemical, biological, radiological (CBN) as- Fluctuation within acceptable limits is more sets.23 The recent Iranian attack at a U.S. drone than a half a century-long characteristic of the in November 2012 is important to understand Turkish – Israeli relations. However, the flotilla operational culture and aggression limits of the incident was an anomaly that has made it enor- IRGC. The close air support plane that was com- mously harder to restore the bilateral ties. For missioned in that operation, a SU-25, is the only the first time, Turkey suffered civilian casualties high-performance aircraft that IRGC uses apart due to an Israeli operation, and Israel has lost its from the regular Iranian air force, thus, this only non-Arab, secular, Muslim ally. Following shows that the operation was probably conduct- the Islamic revolution of Iran in 1979, this was ed by them.24 Thereby, given the fact that most the second biggest strategic loss of Israeli deci- probably IRGC will also control future nuclear sion-makers in the region. capability, should Iran succeed to reach it, Tur- key and Israel cannot rely on level of cautious- When Turkey and Israel faced this crisis, Bouazizi ness in Tehran. was still alive, struggling for his life in Tunisia. He hadn’t set himself on fire at that time, and Turkey Along with the rising Iranian ballistic missile was enjoying its rising soft power capacity while threat, and nuclear program; Tehran’s political Ankara and Damascus were holding joint cabi- influence in Iraq, Gaza, Syria, Lebanon as well net meetings. Yet, at that time Iranian officials as Qud’s Forces intelligence capabilities in those hadn’t threatened Turkey by hitting NATO as- areas, are also likely to promote convergence in sets on Turkish soil. threat perceptions of Turkey and Israel. Recent- ly, Ankara has seen that rising Iranian influence Then, all calculus started to change, and now, in Baghdad could threaten the Turkish military Tunis seems relatively stable, while there is an presence in Northern Iraq, and hinder Turkish ongoing civil war in Syria, and PKK terrorist or- companies’ interests in lucrative energy deals. ganization strives to extend its control over Tur- Given Maliki administration’s aggressive shift key’s southern borders. Furthermore, Sinai has against Turkey, and regarding the Baathist re- turned into a hostile environment for Israel, and gime’s foreign support from Tehran in the Syrian by Iran’s military assistance, Hamas managed to turmoil; it would be fair to say that Iran has been fire rockets at Tel Aviv metropolitan area, and Je- standing right in the way of Turkey’s regional rusalem. All happened fast, just within two years leadership agenda. after the flotilla incident.

Clearly, rising Iranian political-military profile This study concludes possible trajectory of the might put Turkey and Israel on the same page. Turkish – Israeli relations in 2013 considering Though, there are two different level of threat the tour d’horizon given above. On the other perceptions. For Israel, Iran posses an existential hand, domestic political factors constrain an threat while Ankara would see Tehran as a re- open partnership. At this point, the Peripheral gional competitor. Furthermore, this paper de- Pact of 1958 could be a good start for finding a picts Syrian WMD issue as an imminent threat, viable model in order to weather the storm in the but the Iranian factor as a trend. Nonetheless, region without being discredited in voters’ eyes. although it doesn’t necessitate urgent security cooperation like the mission of securing Syrian The 1958 Peripheral Pact was a political decision terror arsenal would require; IRGC’s aggressive under the absolute oversight of Prime Minister breakthrough attempts can definitely pave the Adnan Menderes. On the other hand, during way for narrow and limited security cooperation the 1990s, strategic partnership was more or between Turkey and Israel in 2013. less imposed to political decision-makers by the

19 Kapak Konusu

paternalist military elite at that time. Under the Moreover, “the 1958 model” offers a narrow Justice and Development Party (AK Party) era, framework that would be limited with security starting from November 2002, Turkish Armed issues. And it does not necessitate PMs shaking Forces has gradually transformed from its politi- hands before cameras. It would focus solely on cal guardianship role into a capable national de- military and intelligence issues. fense body. This trend has put an end to decades’ long double-headed political fragmentation of In sum, 2013 might bring about “modest expec- the Turkish decision-making system, and has tations” with some important security outcomes initiated a robust government control on mili- for the Turkish – Israeli relations. For further tary affairs. Thus, at any restoration attempts, “great expectations”, we should wait for the next Israeli officials now have to negotiate with the year’s developments.

Turkish government.

O

ENDNOTES

1 Soner, Cagaptay. and Tyler, Evans. The Unexpected Vitality of Turkish – Israeli Trade, The Washington Institute for Near East Policy, Washington D.C., 2012. p 1. 2 BBC Turkce[web], “Turkiye – Israil: Kapi Ne Acik Ne Tam Kapali”, 26th November 2012,http://www.bbc.co.uk/ turkce/cep/haberler/2012/11/121126_turkey_israel_relations.shtml. Accessed: 19th December 2012. 3 IDF Announcement, 21st November 2012, http://www.idf.il/1153-17717-en/Dover.aspx, Accessed: 18th Decem- ber 2012. 4 For further information, see Nicolas, Pelham. Sinai: The Buffer Erodes, Chatham House, London, 2012; Ehud, Yaari. Sinai: A New Front, Washington Institute for Near East Policy, Washington D.C., 2012. 5 “Iran Supplied Hamas with Fajr-5 Missile Technology”, Guardian, 21st November 2012. 6 Efraim, Inbar. The 2011 Arab Uprisings and Israel’s National Security, BESA Center, Ramat Gan, 2012. pp. 10 – 15. 7 Ofra, Bengio. “Kurdistan Reaches towards the Sea”, Haaretz, 3rd August 2012. 8 Turkish Ministry of Foreign Affairs,[web] “Turkiye – Israil Siyasi Iliskileri”, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-israil- siyasi-iliskileri.tr.mfa, Accessed: 19th December 2012. 9 For a comprehensive study on the Peripheral Pact, or 1958 covert agreement between Turkey and Israel; see Ofra, Bengio. The Turkish – Israeli Relationship: Changing Ties of Middle Eastern Outsiders. Palgrave MacMillan Ltd., New York, 2004. 10 Gencer, Ozcan. Turkiye – Israil Iliskilerinde Donusum: Guvenligin Otesi, TESEV, Istanbul, 2005. pp. 20 – 22. 11 Jane’s IHS, Sentinel Security Assessment –Eastern Mediterranean– Syria Strategic Weapons Systems, 2012, pp. 3 – 5. 12 IISS, Military Balance 2012 – Middle East and North Africa, Routledge, London, 2012, pp. 348 – 351. 13 Interview with Turkish President Abdullah Gul, Financial Times, 12 November 2012. 14 Turkish Ministry of Foreign Affairs, Statement No: 263, http://www.mfa.gov.tr/no_-263_-21-kasim-2012_-ulu- sal-hava-savunmamizin-muttefik-hava-savunma-unsurlariyla-takviyesinin-desteklenmesi-konusunda.tr.mfa, 21st November 2012, Accessed: 17 December 2012. 15 Dany, Shoham. The Fate of Syria’s Chemical and Biological Weapons, BESA Perspectives, 6 August 2012. 16 “Pentagon Says 75,000 Troops Might be Needed to Seize Syria Chemical Arms”, , 15th Novem- ber 2012. 17 Soner Cagaptay, “Next Up: Turkey vs. Iran”, The New York Times, 14th February 2012. 18 “Patriot Missiles in Turkey threaten ‘word war’-Iran Army Chief”, Reuters, 15th December 2012. 19 Anthony, Cordesman, et al. Iran and the Gulf Military Balance – II, CSIS, Washington D.C., 2012. pp. 30 – 31. 20 Christopher, Harmer. Threat and Response: Israeli Missile Defense, Institute for the Study of War, Washington D.C., 2012, pp. 5 – 6. 21 “Turk Fuzesi: Hedef Menzil 2500 km”, Haberturk [ web], http://www.haberturk.com/gundem/haber/701120-turk- fuzesi-hedef-menzil-2500-km , 29th December 2011, Accessed: 18th December 2012. 22 For a detailed lay out of the Israeli – Iranian tensions, see Dalia,Dassa, et al. Israel and Iran: A Dangerous Rivalry, RAND Corporation, Santa Monica, 2012. 23 Anthony, Cordesman. Iran’s Revolutionary Guards, the Al Quds Force, and Other Intelligence and Paramilitary Forc- es, CSIS, Washington D.C., 2007. pp. 3-4. 24 Eddie, Boxx. “Iran Threatens Aerial Freedom of Navigation in the Gulf”, Policy Watch 2004, Washington Institute for Near East Policy, Washington D.C. 2012.

20 Kapak Konusu

On 14 November, Israel carried out a targeted assassination effort against the leader of Hamas’ military wing, Ahmed Jabari, and followed it up by launching Operation Pillar of Defense on Gaza, which lasted for eight days and ended with an Egyptian-brokered and US-supported ceasefire.

What Lies Ahead for the Palestinian Issue in 2013 - Opportunities and Challenges

Özlem TÜR

Özet Bu çalışma, Filistin siyasetindeki son değişimleri ele almakta ve çoktan unutulmuş bu meselenin geçtiğimiz üç ayda meydana gelen gelişmelerle yeniden gündeme taşındığını öne sürmektedir. Söz konusu gelişmeler şu şekilde sıralanabilir: Estelle gemisinin Gazze’ye gitmesi, Katar Emiri’nin Gazze ziyareti, İsrail’in Gazze’deki “Savunma Harekat Ayağı”, ve Filistin’in BM’de üye olmayan devlet statüsü elde etme çabası. Bu gelişmeler her iki tarafın liderleri için hem fırsat hem de sıkıntı yaratmaktadır. Filistin tarafında uzlaşı gerekirken, İsrail tarafında ise Filistin meselesini çözmek için kapsamlı bir stratejiye ihtiyaç duyulmaktadır. Yine de bu gelişmelerden hiçbiri önümüzdeki yıl için muhtemel görünmeyebilir, zira günümüzde Filistin’deki grupları bölen etkenler, onları birleştiren etkenlerden daha fazladır. Buna ek olarak, İsrail’deki güvenlik söyleminin esnekliği ve bu meseleye ilişkin kısa-vadeli stratejiler uzun vadeli çabaları engellemekle birlikte Hamas’ı güçlendirdiği kadar diyalog kurma hedefine de ters etki etmektedir.

21 Kapak Konusu

While the visit of Sheikh Hamad bin Khalifa al-Thani, Emir of Qatar, to Gaza strengthened Hamas, it also indirectly deepened the division between the Palestinian Authority in and Hamas in Gaza, which can be seen as problematic for the future of the territories and for undermining the power of Mahmoud Abbas, the leader of the PA.

Abstract mocracy, elections and new constitutions, the Palestinian issue seems to have been put on the This article deals with recent developments in backburner, falling lower on the agendas of re- Palestinian politics and argues that the long- gional and international actors. In September forgotten issue has come back onto the agenda 2011, in an attempt to revive the issue, the Pales- through a series of developments over the past tinian Authority (PA) applied to the UN for full three months: the sailing of the Gaza-bound ves- membership, with no success. Neither have the sel Estelle, the visit of the Emir of Qatar to Gaza, reconciliation talks of 2011 between Fatah and Israel’s ‘Operation Pillar of Defense’ in Gaza, and Hamas resulted in the anticipated elections. Yet, the Palestinian bid for non-member state status a few important developments since October in the UN. These developments will provide both 2012 have brought the Palestinian issue in gen- opportunities and additional challenges for the eral and Gaza in particular back onto the agenda. leaders of both parties. While what is needed on These are the sailing of the Gaza-bound vessel the Palestinian side is reconciliation, on the Is- Estelle, the visit of the Emir of Qatar to Gaza, Is- raeli side a comprehensive strategy to resolve the rael’s ‘Operation Pillar of Defense’ in Gaza, and Palestinian issue is necessary. Yet, none of these the Palestinian bid for non-member state status developments seems feasible in the year ahead, as in the UN, which have each reminded us of the what is dividing Palestinian groups seems greater place of the Palestinian issue in a rapidly chang- than what is uniting them today. In addition, the ing regional politics. Upon examination of these resilience of the security discourse in Israel and developments, it appears important challenges short-term strategies being deployed on the issue lie ahead in 2013 with regard to the renewal of preclude long-term efforts and, insofar as they peace talks between Israel and the Palestinian strengthen Hamas, they are counterproductive to Authority, as well as to the relations between Fa- the goal of dialogue. tah and Hamas.

Keywords: Israel, Palestine, Hamas, Gaza, Pal- Developments in Gaza estinian Authority In October 2012, two important events occurred Introduction that drew attention to Gaza. One of these was the disembarkation of the Gaza-bound ves- As the Middle East witnessed the unfolding of sel Estelle from port in Europe in an attempt to tumultuous events with the Arab uprisings, break the Israeli blockade on the territory. The whether or not the Palestinian issue retains its ship was stopped before it reached its destina- central position in regional politics has come tion and those on board; including members into question. As the discussion has increasingly of the parliaments of some European countries become preoccupied with issues of change, de- were detained and later expelled. This was the

22 Kapak Konusu

Israel’s relations with Gaza, from which it unilaterally withdrew in 2005, have been problematic especially since 2007.

first event of its kind since the Mavi Marmara A second and more important development was incident of 2010. It should be recalled that Israel the visit of Sheikh Hamad bin Khalifa al-Thani, had unilaterally withdrawn from Gaza in 2005 Emir of Qatar, to Gaza with a convoy and 90 but retained control over its borders. Since the tons of humanitarian aid supplies. The emir has kidnapping of Israeli soldier Gilat Shalid by Ha- promised 400 million dollars more in aid and mas in 2006, control over borders has turned committed to projects aimed at repairing the in- into a blockade, and after Hamas took control frastructure destroyed during 2008–9 Operation of Gaza in 2007, the blockade was tightened in Cast Lead. Considering that after Hamas and its coordination with the Mubarak regime. Follow- political bureau Chief Halid Meshal left Damas- ing the change of regime in Egypt, the Muslim cus the financial help it had been receiving from Brotherhood made an initial announcement that its major financiers, Syria and Iran, diminished crossings into Gaza from the Rafah Gate would considerably, this aid was very timely. In a way, be eased, and this has been realized in time. Yet, the emir seemed, with his visit, to be reward- the living conditions of the people of Gaza due ing the organization for having left Damascus to the blockade came to the fore once again with and joining the anti-Asad forces. Prime Minis- the sailing of Estelle. ter of Hamas, Ismail Haniye, had praised the of-

23 Kapak Konusu

While the abovementioned developments have given Hamas enormous popularity, enhancing its position in the region and ‘in the struggle against Israel’, the Palestinian Authority’s bid for UN member status has added a new dynamic to the issue in general.

ficial visit, the first by a head of state since the Netanyahu asserted, “In recent days and weeks, 1999 visit of King Abdallah of Jordan, and de- Hamas and the other terrorist organizations in clared the blockade officially broken. That he had Gaza have made normal life impossible for over traveled to Gaza helped to legitimize the Hamas 1 million Israelis. No government would toler- government. As I have argued elsewhere,1 while ate a situation where nearly a fifth of its people the visit strengthened Hamas, it also indirectly live under a constant barrage of rockets and mis- deepened the division between the Palestinian sile fire.” Accusing those that had launched the Authority in West Bank and Hamas in Gaza, attacks of committing a double war crime, he which can be seen as problematic for the future continued, “They fire at Israeli civilians, and they of the territories and for undermining the power hide behind Palestinian civilians. And by con- of Mahmoud Abbas, the leader of the PA. trast, Israel takes every measure to avoid civil- ian casualties.”2 On 14 November, Israel carried Operation Pillar of Defense out a targeted assassination effort against the leader of Hamas’ military wing, Ahmed Jabari, A few weeks after the emir’s visit, Israel initi- and followed it up by launching Operation Pil- ated an operation on Gaza. There has been a pe- lar of Defense on Gaza, which lasted for eight riodic escalation of tension between Israel and days and ended with an Egyptian-brokered and Gaza in the previous months consisting of the US-supported ceasefire. Jabari had been behind exchange of rockets. Before the operation began, the 2006 kidnapping of Gilad Shalit in 2006 and

' Kapak Konusu

In light of the rapidly changing environment resulting from the Arab Spring, Israel seems to have wanted to show it was able to respond to threats to its own security without hesitation, to test the Morsi government’s reaction and learn to what extent it was a reliable part- ner, and it also wanted to test its defense shield, the Iron Dome.

exchanged the soldier’s release in October 2011 Israel’s stated aims for Operation Pillar of De- for that of 1027 Palestinians being held in Israeli fense was to halt the rocket attacks on it, and prisons. to thus restore its deterrence capabilities and secure a long-term commitment from Hamas Israel’s relations with Gaza, from which it unilat- to respect a ceasefire. In addition, in light of the erally withdrew in 2005, have been problematic rapidly changing environment resulting from especially since 2007 and were faced with two the Arab Spring, Israel seems to have wanted to major options: carry out a full-scale ground op- show it was able to respond to threats to its own eration in order to wipe Hamas out altogether security without hesitation, to test the Morsi or take a diplomatic path by pursuing an agree- government’s reaction and learn to what extent ment. However, the first option involves too many risks and international dimensions to be it was a reliable partner, and it also wanted to viable, and the second is also unachievable with test its defense shield, the Iron Dome. As Iran a partner that aims to destroy Israel altogether is at the top of Israel’s foreign policy priorities, and one that is also a rival of the Palestinian Au- especially since the 2006 Lebanese War, Israel’s thority in the West Bank, a body Israel negoti- operations are analyzed through the lens of its ates with and recognizes as representative of the relations with Iran. This operation can also thus Palestinian people. Instead, since it could fulfill be understood as Israel crippling Hamas’ mili- neither of these options, Israel has implement- tary capabilities as a way of reducing its risks ed what some have called a “cutting the grass” in the event of an attack on Iran—to prevent strategy3—periodically carrying out operations Hamas from joining forces with Iran against Is- in Gaza targeted at militants and their arsenals, rael. The upcoming elections on 22 January are and then keep quiet until the next round. Look- another force making it necessary for the Israeli ing at Operation Cast Lead in 2008–9 and now government to provide security for its citizens in Operation Pillar of Defense, if the pattern holds this period. It seems that Israel has reached some this next round will begin when Hamas or other of its aims—most of Hamas’ long-range rockets organizations in Gaza exhibit readiness to chal- have been destroyed, top military fighters have lenge Israel through a rocket and mortar attack, been killed and it showed that it was able to de- which will prompt an Israeli response. Many an- alysts see this cyclical pattern as a sign that Israel fend its territories and population. The Egyptian lacks a broader strategy on the Palestinian issue government under Morsi has contained the con- in general and Gaza in particular.4 In the absence flict and helped to broker the peace. An impor- of a broader strategy involving dialogue and ne- tant development was that Hezbollah did not gotiation, it seems Israel will continue to rely on join Hamas during the last operation, support- short-term solutions that yield short-term re- ing it only verbally. Yet, as Israel refrained from sults in return. carrying out a ground operation—too risky just

25 Kapak Konusu

While the abovementioned developments have given Hamas enormo- us popularity, enhancing its position in the region and ‘in the struggle against Israel’, the Palestinian Authority’s bid for UN member status has added a new dynamic to the issue in general.

before the elections—to what extent the success jection of the two-state solution and goal of de- of the operation can be sustained is a question at stroying Israel runs counter to the basis for nego- this point.5 tiations and the peace process led by the PA and Mahmoud Abbas since the 1993 Oslo Accords. On the side of Hamas, the operation has definite- The difference between the two organizations ly boosted its power, and although it lost some seems to become more irreconcilable as Hamas’ of its top fighters and its arsenal and infrastruc- methods gain more popularity, including by the ture, its credibility as an organization capable of recent operation. standing up against Israel has been bolstered. Hanan Ashrawi, a senior Fatah member, says Palestinian Statehood she is “increasingly worried that Palestinians will see armed resistance, which Fatah renounced While the abovementioned developments have in 1988, as the only mechanism that appears to given Hamas enormous popularity, enhanc- win concessions from Israel”.6 Mahmoud Abbas’ ing its position in the region and ‘in the strug- gle against Israel’, the Palestinian Authority’s bid position calling for dialogue with Israel has also for UN member status has added a new dynamic been further weakened as a result of the opera- to the issue in general. As will be remembered, tion. Israeli-Palestinian negotiations have been stalled since the last round of direct talks in 2010. In After the ceasefire was announced on 7 Decem- September 2011, its leader, Mahmoud Abbas, ber, ending the eight-day operation, Haled Me- has sought full member state status in the UN shal made a historic first visit to Gaza, and this based on the pre-1967 borders. Abbas asserted visit became a great show for Hamas. Although that “the Palestinian territories must be repre- members of Fatah came to the celebration, the sented in their natural border”, referring to the visit showed the growing power of Hamas in pre-1967 borders, which include the West Bank, “resistance against Israel”, bringing Israel’s view Gaza and East Jerusalem. Since this effort failed of the operation as successful into question. In due to US objection in the Security Council, Pal- a speech made by Meshal to a large crowd gath- estinians have been looking for other solutions ered to commemorate the 25th anniversary of that would give them a diplomatic victory at a the founding of Hamas the next day, he said, time when peace negotiations have been stuck, “Palestine is ours, from the river to the sea and the Jewish settlements in West Bank have grown from the south to the north. There will be no and Palestine itself has become increasingly di- concession on an inch of the land [...] We will vided between a Fatah-dominated West Bank never recognize the legitimacy of the Israeli oc- and a Hamas-controlled Gaza. PA has made a cupation and therefore there is no legitimacy for settlement freeze a precondition of restarting Israel, no matter how long it will take.”7 This re- negotiations, without success.

26 Kapak Konusu

What we may then see in the coming months is that Palestinian groups may try to seize the opportunity to unite and hold the long-promised elections.

A year after the application for full membership, out conditions like the freeze on construction of in September 2012, the PA decided to take the Jewish settlements. It has also threatened to nul- issue to the General Assembly in a bid to apply lify the Oslo Accords. for non-member state status. Although this sta- tus—short of full membership but a step above Many analysts have criticized Israel’s position ‘observer’ status—would not change much on regarding the Palestinian UN bid. Both last year the ground, the Palestinians argued that it will and this year, calls were made advising Israel to strengthen their hand in negotiations with Isra- back Palestinian statehood and to “rally allies el, especially in issues like borders, settlements, to its side, to leverage their support in decisive Palestinian refugees and the status of Jerusalem. settlement talks.”8 This would help, according to Also, a Palestinian non-member ‘state’ could ap- these calls, to advance the peace talks, to main- ply to the International Criminal Court and hold tain Israel’s alliances in the Muslim world and to Israel responsible for some of its operations as secure a more comfortable position in a rapidly war crimes, although the likelihood of this in changing region, as well as to bolster its inter- near future is small. national standing. However, the Israeli response has not waivered. The US administration has The bid to the UN General Assembly has been also criticized the PA’s application to the General met by a harsh Israeli response. Israel viewed the Assembly; before the vote it blamed the PA for UN application as a unilateral action and saw it using the wrong forums. as an impediment to the continuation of peace talks. It has objected to the application, saying When Palestine was granted non-member state that the PA, instead of using international chan- status in the vote, Israel’s immediate response nels, should come to the negotiation table with- was to threaten the PA with cutting the tax rev-

27 Kapak Konusu

enues it collected on its behalf and announced portunity to unite and hold the long-promised that a new settlement construction was to be elections. The reconciliation between the fac- carried out that would include 3000 more houses tions is more important today than before for in the West Bank, in the E-1 Area, which would reviving talks with Israel, and the new Obama constitute a further breach of the pre-1967 bor- government could help bring this to fruition. ders. Scholars like Efraim Inbar have supported However, looking at the developments over the the building of these settlements as he sees them past few months, what divides Hamas and Fatah critical to linking Jerusalem with other settle- seems greater than what brings them together; ments, especially Maaleh Adumim in the east of even Meshal’s talk in Gaza is evidence of this dif- Jerusalem; he says this construction “serves as ference. In a speech in the Turkish Parliament the linchpin in establishing an effective line of de- last month, Abbas promised a renewed effort to- fense along the Jordan Valley against aggression wards reconciliation.10 Yet, how it can be estab- 9 from the east”. Yet such a policy, while possibly lished and whether it can be sustainable remains increasing Israel’s defense posture and enhanc- highly questionable. ing its defendable borders in case of an attack by Arab forces, is undermining the power of the Another important consequence of these recent PA, which was already on the decline, especially developments has been the revelation of a lack after the abovementioned developments, which of a comprehensive strategy by Israel in dealing have had the result of enhancing the power of with the Palestinian issue in general and with Ha- Hamas. By cutting revenues and building further mas in particular. After the last operation, and its settlements, Israel itself is weakening the PA and results, it appears Israel is managing tensions as decreasing opportunities for negotiation, while they are about to erupt with responses that will also indirectly encouraging Hamas. only provide short-term solutions to the issue. Punishing the PA by cutting taxes and building Conclusion new settlements also seems counterproductive to its interests. With the Palestinian issue increasingly margin- alized in regional and international politics, a series of events since October 2012 has brought Considering that the Israeli elections are ahead, the issue to the forefront. These events have im- the operation seems to guarantee the dominance portant consequences for the issue, the most of the security discourse in the coming period. important of which are the increase of Hamas’ On the subject of security and implementing power and the decrease of that of the PA and of policies to maintain it, not undermining the PA Mahmoud Abbas in Palestinian politics. While and radicalizing Palestinian politics seems to be the visit by the Emir of Qatar legitimized the the key. Yet, the challenge is to build a compre- Hamas government in Gaza, Operation Pillar of hensive policy on the Palestinian issue that will Defense, despite dealing a heavy blow from Isra- deliver Israel security. This first of all requires el showed Hamas’ power in standing up against a willingness that has been lacking in the past. Israel. In this context, the PA and Mahmoud Ab- Secondly, policies are needed that encourage the bas have been further weakened. In a move to factions in Palestinian politics that call for ne- acquire at least symbolic power through non- gotiation and dialogue before it’s too late. And member state status in the UN, Abbas tried to thirdly, the US administration must be tasked enhance his power but the impact of this ‘vic- with committing to a peace in the region. Look- tory’ on the ground will remain limited. ing ahead to 2013, and reviewing the direction events have been unfolding in 2012, there unfor- What we may then see in the coming months is tunately seem to be little hope for progress in the

that Palestinian groups may try to seize the op- short run.

O

28 Kapak Konusu

ENDNOTES

1 Özlem Tür, “Gazze’de Neler Oluyor? Estelle Gemisi’nin Alıkonuşu ve Katar Emiri’nin Ziyareti Üzerine”, Ortadoğu Analiz, December 2012. 2 “Rockets pound Israel, Gaza as Netanyahu alleges ‘double war crime’”, CNN, November 19, 2012. http://edition. cnn.com/2012/11/15/world/meast/gaza-israel-strike/index.html 3 “Gaza Conflict Highlights Israel’s Search For A Long-Term Strategy On Palestine”, Huffington Post, 18 November 2012. http://www.huffingtonpost.com/2012/11/18/gaza-conflict-israel-strategy-palestine_n_2155819.html 4 See for example the comments of Daniel Levy, who is the Middle East director for the European Council on Foreign Relations and a former Israeli government officialat Huffington Post. “Gaza Conflict Highlights Israel’s Search For A Long-Term Strategy On Palestine”, Huffington Post, 18 November 2012. http://www.huffington- post.com/2012/11/18/gaza-conflict-israel-strategy-palestine_n_2155819.html 5 For a similar argument see Eitan Shamir, “Operation Pillar of Defense: An Initial Strategic and Military Assess- ment”, BESA Center Perspectives Paper No. 189, December 4, 2012. 6 “For Palestinians, Gaza Conflict deepens sense of futility with nonviolent approach toward Israel”, The Washing- ton Post, 25 November 2012. http://www.washingtonpost.com/world/middle_east/.../ea2ce918-3668-11e2- bfd5-e202b6d7b501_print.html 7 “Tens of thousands celebrate Hamas ‘victory’ rally as exiled leader returns”, The Guardian, 8 December 2012, http://www.guardian.co.uk/world/2012/dec/08/hamas-gaza-palestine-khaled-meshaal-israel 8 Steve Coll, “Membership Dues”, The New Yorker, 26 September 2011. 9 Efraim Inbar, “Building in Jerusalem: A Strategic Imperative”, BESA Center Perspectives paper No. 190, 5 Decem- ber 2012. 10 “Abbas Ankara’da açıkladı: Hamas’la birlik çabaları hız kazanıyor”, BBC Türkçe, 12 December 2012. http://www. bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/12/121212_hamas_fatah.shtml

29 Kapak Konusu

Birinci Netanyahu hükümeti gibi ikinci Netanyahu hükümeti de ağırlıklı olarak Sağ ve Ortodoks partilerden kurulmuştur.

Erken Seçime Giden İsrail’deki Siyasi Görünüm ve ‘Son Dakika’ Sürprizleri

Political Landscape and ‘Last Minute’ Surprises in Israel Heading Towards Early Elections Ali Oğuz DİRİÖZ

Abstract The Israeli government’s decision to have early general elections (for the 19th Knesset) on 22 January 2013 may be seen as sudden, yet came as no real surprise. Like many preceding governments, the current Israeli government was the product of a multi-party coalition; which meant that at any serious disagreement, the possibility for its collapse was ever-present. The government experienced divergences regarding the Tal law concerning Yeshiva students’ military service, and many other differences, could not agree on the 2013 Budget, and consequently decided to head for general elections. In this election, Prime Minister Netanyahu’s Likud party and Foreign Minister Lieberman’s Yisrael Beiteinu party decided to join forces and have a single list. This joint Likud-Yisrael Beiteinu coalition, unless a big surprise, seems most likely to become the largest group in the Knesset, and would likely lead the new government in spite of a small loss of votes. However, the recent “last moment” indictment and subsequent resignation of Foreign Affairs Minister, Avigdor Lieberman, might change the balances for the next government.

Keywords: Israel, Israel 2013 Elections, Israeli Politics, Middle East, Turkey, Turkish-Israeli Relations, Middle East Peace 30 Kapak Konusu

!" $$ %" "&'S)*+- "/)&S4/$2*& 6%

Giriş 1993’den Günümüze Son 20 Yılın İsrail hükümetinin erken genel seçime gitmesi, İsrail Hükümetleri ani bir kararmış gibi gözükmekle beraber, as- lında şaşırtıcı bir durum olmamıştır. 19. Knes- 1993-2013 tarihleri arasındaki 20 yıllık süre set üyelerini seçmek için gerçekleştirilecek olan zarfına İsrail hükümetleri Ortadoğu barışı ko- İsrail’de genel seçim 22 Ocak 2013 tarihinde nusunda arzu ettikleri noktaya varamamışlar- gerçekleşecektir. Mevcut İsrail hükümeti son 20 dır. İşçi Partisi iktidardayken varılan 1993 Oslo yıldır olduğu gibi çok partili bir koalisyondan Anlaşması’nın ardından Batı Şeria ve Gazze’de oluşmaktadır. Koalisyonlarda, ciddi bir anlaş- yönetimin Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ’ye) mazlık halinde hükümetin düşme olasılığı dai- devredilmesi hususunda anlaşılmıştı. Bundan ma mevcuttur. Yeshiva öğrencilerinin (din okulu dolayı 1994’te Yitzhak Rabin, Shimon Peres ve öğrencileri) askerlikleriyle ilgili yasa (konuyla Yaser Arafat, Nobel Barış ödülünü paylaşmışlar- geçmişte ilgilenen Tal komitesinden dolayı ‘Tal’ dı. Ancak, 1995 yılında İşçi Partili Başbakan Yitz- yasası diye de bilinir) ve çeşitli konularda anlaş- hak Rabin’in öldürülmesinden sonra barış süreci mazlıklar yaşanmaktaydı. Hükümeti oluşturan sekteye uğramıştır. 1996 yılında, barış sürecine koalisyon ortakları arasında en son 2013 Bütçesi daha mesafeli bir tutum sergilemekte olan birin- üzerinde anlaşmazlık ortaya çıkınca erken genel ci Netanyahu Hükümeti (Likud Partisi) işbaşına seçime gitme kararı alınmıştır. Bu seçimde Baş- gelmiştir. bakan Netanyahu’nun Likud Partisi ile Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın Evimiz İsrail (Yis- 1999 yılında Ehud Barak önderliğindeki İşçi rail Beiteinu/ Yisrael Beytenu) Partisi ortak bir Partisi’nin başında bulunduğu koalisyon hükü- liste ile seçim ittifakı oluşturmuşlardır. Seçimler metinin iktidara gelmesiyle, 2000 yılında ABD sonucunda 19. Knesset’deki en büyük grup, bek- Başkanı Bill Clinton önderliğinde Camp David’de lentilere göre ve büyük olasılıkla gene Likud-Evi- Barak ile Arafat arasında yeniden Ortadoğu ba- miz İsrail ortaklığı olacaktır. Herhangi bir sürp- rışı için müzakereler başlamıştır. Camp David’de riz olmaması durumunda, oy kaybına rağmen ik- Filistinli mülteciler, İsrail’in güvenliği, iki devletli tidarda kalma olasılıkları yüksek gözükmektedir. bir çözümdeki nihai sınırlar ve Kudüs’ün nihai Ancak son dakikada ‘’sürpriz’’ bir şekilde yolsuz- statüsü gibi birçok konu masaya yatırılmıştır. luk suçlamaları yüzünden kabineden istifa eden Ancak görüşmelerde sonuç elde edilememesinin Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın durumu ardından 2000 senesinin sonbaharında Filistin’de bir sonraki hükümetteki dengeleri etkileyecek- İkinci İntifada başlamıştır. tir. Sürprizlerin hiç eksik olmadığı 2013 İsrail seçimleri kampanyasında bugünlerde ciddi bir 2001’de işbaşına gelen Ariel Sharon liderliğindeki hareketlik yaşanmaktadır. sağcı Likud partisi, aynı sene Turizm Bakanı Rec-

31 Kapak Konusu

havam Ze’evy’nin öldürülmesinin akabinde şid- meti gibi ikinci Netanyahu hükümeti de ağırlıklı deti daha da tırmandırmış, ancak 2003 senesinde olarak Sağ ve Ortodoks partilerden kurulmuştur. Ariel Sharon’un daha güçlü bir şekilde seçimleri Her koalisyonda olduğu gibi, bu koalisyonda da kazanmasının ardından Ortadoğu Barışı ‘’Yol partilerin öncelikleri ve farklılıkları bulunmak- Haritasını’’ kabul etmiştir. Her ne kadar olaylar taydı. Nihayetinde, bütçe üzerindeki anlaşmaz- yatışmasa da, İsrail 2005’te Gazze’den tek taraflı lıktan ötürü hükümetin düşmesi kaçınılmaz olarak ve tamamen geri çekilmiştir. Aynı sene bu olunca erken seçime gidilmiştir. geri çekilmeye karşı çıkan ve Netanyahu’ya yakın olan bir grup Likud Parti üyesinin muhalefetin- Mevcut iktidarın olası oy kaybının başlıca sebep- den dolayı Sharon, merkeze daha yakın olan Ka- leri olarak ekonomik ve sosyal politikalar göste- dima partisini kurmuştur. rilmektedir. 2011 yılında Netanyahu hükümetine karşı 300,000 kişiyi bulan çok büyük protestolar 2006’da Ariel Sharon’un beyin kanaması geçir- gerçekleşmiştir.3 İsrail tarihindeki en kalabalık mesinden dolayı Ehud Olmert başbakanlık göre- protesto gösterilerinin yaşandığı bir dönemde vine gelmiştir.1 Olmert, aynı sene güney Lübnan protestocular ‘sosyal adalet’ çağrıları yapmaktay- ve Gazze’ye karşı ağır askeri operasyonlar baş- dılar. Bu gösterilerde İsrail’deki gelir adaletsizli- latmış ancak Hizbullah Lideri Nasrallah’ı yakala- ği ve yaşam pahalılığı başta olmak üzere sosyal yamamıştır.2 2008’deki Gazze bombardımanında konular protesto edilmiştir. 2011 yaz ayları mev- orantısız güç kullanıldığı gerekçesiyle Türkiye ve cut iktidarın belki de popülaritesinin en düşük uluslararası kamuoyundan da tepki çekmiştir. olduğu dönemi oluşturmaktadır. Her ne kadar bu protestolar erken seçime doğrudan sebep 2009 seçimlerinde en çok oy alan parti Kadima olmamışlarsa da, seçime giden yolun ilk haber- olmuş, ancak hükümet kuramamıştır. Dolayısıyla cileri olarak algılanabilirler. Hükümetin nere- mevcut Likud önderliğindeki ve Netanyahu’nun deyse düşmesine sebep olan bir diğer sebep ise Başbakanlığındaki geniş tabanlı koalisyon hükü- Yeshiva öğrencilerinin askerlik statüleri ile ilgili meti iş başına gelmiştir. Mayıs 2010’da gerçekle- belli imtiyazlar sağlamayı amaçlayan yasadır. Fa- şen Mavi Marmara Baskını sonucu hayatını kay- kat erken seçime gidilmesinin başlıca sebebi ise beden 9 Türk vatandaşından dolayı da Türkiye- 2013 yılı bütçesi üzerinde anlaşma sağlanama- İsrail ilişkileri bu dönemde iyice kötüye gitmiştir. mış olunmasıdır.

Ocak 2013’te Erken Genel Seçime Gidilmesi Seçimlerdeki Önde Gelen Partilere, Liderlere Ardındaki Başlıca Nedenler ve Siyasi Görüntüye Kısa Bir Bakış

2013 Bütçesi üzerindeki görüş ayrılıkları erken İsrail’deki 22 Ocak 2013 seçimleri öncesi en genel seçime gidilmesindeki en önemli sebep büyük favori olarak mevcut hükümetin Baş- olmuştur. İsrail’de seçim barajının yüzde 2 gibi bakanı Netanyahu’nun Likud Partisi gösteril- düşük bir oranda tutulması nedeniyle İsrail par- mektedir. Likud ile Dışişleri Bakanı Avigdor lamentosu Knesset’te tek bir partinin hükümeti Lieberman’ın başında olduğu (eski Sovyetler oluşturması düşük bir olasılıktır. Son 20 yıldır Birliği ve Rusya’dan gelen göçmenlerin ağırlıklı olduğu gibi, 2. Netanyahu hükümeti de (1. Ne- olarak oy verdiği) sağ parti Evimiz İsrail Partisi tanyahu Hükümeti 1996-1999 arası) çok partili arasında seçim ittifakı kurması ve seçime ortak bir koalisyondan oluşmaktadır. 120 sandalyeli liste ile girmesi bu partinin iyice sağa kayması Knesset’te iktidarı kurmak için gereken 61’e ulaş- anlamına gelmektedir. Barış sürecine kuşkulu mak için 2. Netanyahu hükümeti, Likud, Yisraeil yaklaşan, İran’a yönelik katı tutumları ile bilinen Beiteinu, Shas, Ehud Barak’ın Bağımsızlık Parti- ve Türkiye’yle ilişkilerin gerilmesinin başlıca so- si, Yahudi Evi ve Birleşik Tevrat gibi çok sayıda rumluları olarak görülen iki liderin büyük olası- partiden oluşmaktaydı. Birinci Netanyahu hükü- lıkla iktidarda kalacakları tahmin edilmektedir.4

32 Kapak Konusu

Likud-Evimiz İsrail ittifakının 120 milletveki- linden oluşan Knesset’deki mevcut 42 sandal- yesinin (25 Likud, 17 Evimiz İsrail) ne kadarını koruyacağı merak konusudur. Lieberman’ın is- tifası öncesi yapılan son Aralık ayı anketlerine göre Likud-Evimiz İsrail koalisyonunun 37-39 sandalye arası kazanacağı tahmin edilmektedir. Fakat Lieberman’ın istifasının ardından bu sayı 35’e gerilemiştir. Mevcut gerilemeye rağmen, Li- kud-Evimiz İsrail koalisyonunun, Shas, Birleşik Tevrat (UTJ) ve Milli Birlik-Yahudi Ev (Yahudi Yurdu) gibi sağ partilerden oluşan bir koalisyona önderlik etme olasılığı kuvvetlidir. Burada hatır- lanması gereken önemli bir ayrıntı da Likud ve Evimiz İsrail partileri daha laik ve milliyetçi sağı temsil ederken, Shas ve Birleşik Tevrat (UTJ) gibi ultra-Ortodoks partiler ise din ağırlıklı sağı tem- sil etmektedirler.

Seçimlerdeki en büyük kayba ise ana muhalefet partisi Kadima’nın uğrayacağı şimdiden öngörül- mektedir. 2009 seçimlerinden birinci parti çık- masına karşın hükümet kuramayan Kadima’dan Tzipi Livni’nin ayrılışı sonrasında partinin barajı dahi geçememe riski bulunmaktadır.

Türkiye ile ilişkilerin düzelmesi konusunda da Livni daha istekli 2013 seçimleri öncesinde parti içi seçimlerde gözükmektedir. Son anketlere göre, Livni’nin partisinin en az 10 parla- parti başkanlığını eski Savunma Bakanı Shaul menter ile yeni Knesset’te yer alacağı tahmin edilmektedir. Mofaz’a büyük bir farkla kaybeden eski Dışiş- leri Bakanı Tzipi Livni, partiden ayrılıp kendi partisini kurmuştur. Tzipi Livni’nin Kadima’dan ayrıldıktan kısa bir süre sonra kurduğu Hatnuah (Hareket) partisinin bu seçimlerdeki önemli par- iç hukukuna göre yasal olanlar söz konusudur, tilerden biri olacağı tahmin edilmektedir. Partisi- çünkü uluslararası hukuka göre çoğu yerleşim ne eski İşçi Partisi lideri ve eski Savunma Bakanı yerinin yasal durumu zaten tartışmalıdır).5 Tür- Amir Peretz gibi isimleri katarak merkez’de yeni kiye ile ilişkilerin düzelmesi konusunda da Livni bir parti kuran Livni, kimi eleştirilere göre, bu ha- daha istekli gözükmektedir. Son anketlere göre, reketiyle Merkez-Sol blokunu daha da bölmekte- Livni’nin partisinin en az 10 parlamenter ile yeni dir (Yair Lapid Livni’yi merkez-sol blokunu böl- Knesset’te yer alacağı tahmin edilmektedir. memesi için kendi partisine davet etmiştir). Liv- ni, uluslararası kamuoyunca barış görüşmeleri Livni dışında, önemli bir kadın lider de (ve aynı için daha istekli bir ortak olarak algılanmaktadır. Livni gibi Lieberman’ın hakaretine uğrayan) Bunun bir örneği ise, Livni’nin Batı Şeria’daki Ya- Shelly Yachimovich’tir. Yachimovich, Golda hudi Yerleşim Yerlerine yönelik bütçede reform Meir’in ardından İşçi Partisi’nin ikinci kadın li- yapma vaadinde bulunup, ‘yasal’ olanlar ile siyasi deri olmuştur. 2011’de Ehud Barak’ın Netanyahu amaçlarla sponsor olunanlar arasında ayrım gö- hükümetinde yer almasından memnun olmayan zeten bir plan öne sürmesidir. (Burada İsrail’in İşçi Partililerin artan baskıları sonucu Ehud Ba-

33 Kapak Konusu

7/&&& /%'- ! & & - %2&1 &RS 1%

rak partiden ayrılıp ‘Bağımsızlık’ adında kendi Yesh Atid partisidir. Yesh Atid, liberal ve merkez- partisini kurmuştur ve Netanyahu hükümetinin de yer alan bir parti olarak görülmektedir. Lapid, Savunma Bakanı olarak görevini sürdürmüştür. Kadima’dan yeni ayrıldığı dönemde Livni’ye, ayrı Barak’ın yerine Amir Peretz ve Shelly Yachimo- parti kurmak yerine kendi partisine katılmasını vich arasında geçen liderlik yarışını Yachimovich önermiştir. Son anketlere göre Yesh Atid’in se- kazanmıştır. Peretz ise sonradan İşçi Partisi’nden çimlerde en az 8 üyeyle Knesset’e gireceği tah- ayrılıp Livni’nin Hatnuah partisine geçmiştir. min edilmektedir. Yachimovich, Gilad Şalit’in babası Noam Şalit’i parti üyesi yaparak bir anda dikkatleri üzerine Aşırı Ortodoks partilerden Shas’ın ise anketlere çekmeyi başarmıştır. İşçi partisinin bir önceki göre en az 10 adayının seçilmesi öngörülmekte- seçime nazaran oylarının artması ve Knesset’te dir. Birleşik Tevrat’ın (UTJ) en az 6 adayının se- en az 17 koltuk alması beklenmektedir. Peretz’in çilmesi beklenmektedir. Shas ve UTJ gibi ‘’Ultra partiden ayrılışı olumsuz etki yaratırken, Ehud Ortodoks’’ partileri, Likud-Beiteinu veya en az Barak’ın siyaseti bırakıp aday olmayacağını açık- 10 parlamenter seçilmesi beklenen Milli Birlik- laması ise en çok Yachimovich ve İşçi Partisi’ne Yahudi Ev (Yurt) gibi milliyetçi sağ partilerden yaramıştır. Yachimovich seçimlerde bilhassa ayıran en önemli unsur ise dini ön planda tut- 2011’de yapılan ‘’sosyal adalet’’ protestolarına malarıdır. katılan kesimden destek almayı hedeflemektedir.

İsrail’de, Yahudi çoğunluğun yanı sıra yaşadıkları Seçimlerdeki üçüncü kadın parti lideri ise Me- toprakları terk etmeyip, İsrail’de kalan Filistinli, retz Partisi’inden Zahaya Gal-On’dur. (Gal- Dürzî ve diğer azınlıklar da mevcuttur. Ve tabii On’un da ailesi tıpkı Livni ve Yachimovich gibi Polonya göçmenidir ve aynı şekilde Lieberman’ın bu grupları temsil eden siyasi hareketler de se- hakaretine maruz kalmıştır). Meretz partisi, ken- çimlerde yer almaktadırlar. Azınlıkta bulunan disini merkez-Sol blok partiler arasında yer alan İsrailli Arapların ve diğer mezheplerin mevcu- son gerçek ‘’Siyonist-Solcu’’ parti olarak tanım- diyetine rağmen, günümüzde İsrail’in büyük ço- lamaktadır. Ayrıca Gal-On, Netanyahu önderli- ğunluğu Musevi olduğundan İsrail, bir Yahudi ğindeki bir koalisyonda yer almayı baştan açıkça Devleti sayılmaktadır. Ancak gene de, Arap Bir- reddeden ilk liderlerden biridir. Netanyahu ile lik Listesi, Taal, Hadash ve Balad gibi partilerden koalisyon kurma seçeneğini açık bırakan Livni Ahmet Tibi ve Muhammed Barakeh gibi Arap ve Yachimovich’e karşın eleştirel bir tutum ser- kökenli İsrail vatandaşlarının Knesset’e seçilme- gilemektedir. 6 leri ve Meclis Başkan Vekilliği gibi konumları üstlenmeleri geçmişte mümkün olmuştur. Bu se- Merkez-Sol blok’ta yer alan en yeni partilerden çimde de en az 10 İsrailli Arap adayın Knesset’e biri ise gazeteci Yair Lapid tarafından kurulan seçilmesi beklenmektedir.

( Kapak Konusu

Seçim Öncesi Gelişmeler kılmaması beklentisidir. Gilad Şalit takası, İsrail kamuoyunca genel anlamda olumlu karşılanmış 2011’den bu yana, Tal yasası ve sosyal adalet ve Netanyahu hükümetinin popülaritesini arttır- protestolarının ardından, girilen seçim süreci- mıştır. nin hemen öncesinde önemli gelimeler meyda- na gelmiştir. Gazze’nin yeniden bombalanması, Gelir dağılımındaki dengesizlik ve sosyal adalet Filistin’in Birleşmiş Milletler’de gözlemci devlet protestolarının aksine, seçimlere haftalar kala, statüsünü alması ve son anda onaylanan yeni Ya- dünya kamuoyunun gündemine bomba gibi dü- hudi yerleşim yerleri planı gibi gelişmelerin yanı şen bir diğer mesele de yeni E-1 Yahudi yerleşim sıra, Ehud Barak’ın aday olmayacağını açıklaması yerleri ve bilhassa Kudüs etrafında inşa edilecek ve Lieberman’ın yolsuzluk suçlamaları yüzünden yeni yerleşim yerlerinin imara açılması mese- istifa etmesi gibi gelişmeler sonucunda gündem- lesidir. Netanyahu hükümeti, böylece popülist de hareketlilik yaşanmaktadır. politikalar ile sağ oyları iyice kendisine çekme gayretindedir. Doğu Kudüs ve Batı Şeria arasın- 2008’deki Gazze bombalamaları ile 2012’deki da planlanan son Yahudi yerleşim yerlerinin in- daha kısa süreli Gazze bombalamaları arasındaki şası ile Filistin toprakları fiilen üçe bölünecektir en büyük ortak özellik, her ikisinin de seçimle- (böylece Gazze, Doğu Kudüs ve Batı Şeria olarak re yakın bir dönemde gerçekleşmiş olmalarıdır. üçe bölünüp Kudüs ile Batı Şeria’nın birbirinden (2008’de de seçim öncesi Gazze bombalanmış- tamamen izole olma durumu söz konusudur). tı, 2012’de de aynı şekilde seçim öncesi bomba- Yeni yerleşim yerleri imar kararının seçim son- landı.) Her iki durumda da seçim öncesi ulusal rasında devam edip etmeyeceğine dair belirsizlik güvenlik ve birlik çağrıları yapılmaktaydı. Fakat bulunmaktadır. Bu hareket Filistin’in Birleşmiş 2008’in aksine bu sefer ABD baskısıyla ve Mı- Milletler’den gözlemci devlet statüsünü alma- sır ile Türkiye gibi devletlerin girişimleriyle çok sına karşılık atılan bir adım olarak gözükmekle daha hızlı bir şekilde ateşkes sağlanabilmiş ve birlikte, aslında Başbakan Netanyahu tarafından 2008’deki kadar büyük bir insanlık dramı yaşan- sağ muhafazakâr oyları alabilmek için yapılmış mamıştır. Fakat bu seferki bombalamanın kısa bir siyasi hamle de olabilir. olmasının altında yatan bir diğer neden de, Gi- lad Şalit kaçırılmasında olduğu gibi tek bir asker Avigdor Lieberman’ın yolsuzluk suçlamaları karşılığında 1027 Filistinli’nin serbest bırakılma- karşısında mevcut kabineden istifa etmesinin sından dolayı benzer asker kaçırmaların artabi- yankıları henüz çok tazedir. Bu durum da oylar leceği endişesinin yaşanması olabilir. üzerinde önemli etkide bulunmaktadır. Her ne kadar Lieberman’ın suçlamaları kabul etmeyip, Gilad Şalit Takası: Ekim 2011’de gerçekleşen ta- adını temize çıkarmak adına görevi bıraktığı kasta, İsrailli asker Gilad Shalit’in Hamas tarafın- yazılsa da7, Likud partisi tam olarak olaya nasıl dan serbest bırakılmasına karşılık yaklaşık 1027 yaklaşılması gerektiği konusunda kararsız gö- Filistinli, İsrail hapishanelerinden serbest bıra- zükmektedir. Bunun başlıca sebeplerinden biri kılmıştır. Anlaşma sağlanmasında Türkiye’nin de, Lieberman’ın sadece yolsuzlukla suçlanması de önemli rolü olmuştur. Bu da İsrail’in barışa değil, Yachimovich, Livni ve Gal-On gibi kadın karşılık toprak politikası gibi, bir askerinin kur- siyasetçilere hakaret etmiş olmasıdır. Her ne ka- tarılmasına karşılık yaklaşık bin kişiyi serbest bı- dar Lieberman söylediğinin şaka olduğunu ve rakması şeklindeki önemli bir takas politikasını yanlış anlaşılmadan dolayı özür dilediğini belirt- ortaya koymaktadır. Bunun sebebi, İsrail toplu- mişse de bu şekilde seviyesiz bir yorum Likud’un munda hakim olan, tek bir askerin bile geri bıra- oylarını olumsuz etkileyebilir. 8

35 Kapak Konusu

SON ANKETLER (milletvekili sayısına göre)

 ;< 9 = >

0 0 0-2 =376$?

?=@ 35 35 35-38 ='@)&?

19 17 18-19 =XY/?

11 10 10-11 =4Y@+?

AB@ 6 6,5 6-7 =Y/)$?

=CAB@ 11 16 11-16 ='6"@Y/]$?

>?==D=@@ (Ahmet Tibi, Muhammed Barakeh, ve 11 11 10-11 1?

4 6 4-6 =_/`@{?

> 8 12 8-12 =Y)?

? 2 0 0-2 =4?

> 0 0 0-1 =?

DADB 11 6,5 7-12 =$)/@*$@7$?

D 2 Yok 0-2 =`+?

*Seçim İttifakı ** birçok ankette beraber ele alınmışlar

-Yukarıdaki Rakamlar, 120 üyeli parlamentoya kaç parlamenter gönderileceği ile ilgilidir. -İsrail’in seçim barajı ulusal oyların %2’sine denk gelmektedir.

36 Kapak Konusu

Gazze’nin 2008’de bombalanmasıyla gerilmeye başlayan Türk-İsrail ilişkileri, 9 Türk vatandaşının öldürüldüğü Mavi Marmara baskını nedeniyle tarihteki en kötü seviyeye inmiştir.

Olası Seçim Sonuçları ve Bunları Ortadoğu ve alisyonun 2013’de İsrail’i yönetmesi çok yüksek Türkiye Açısından Ne Anlama Geleceği bir olasılıktır. Bu açıdan, Likud-Beitneinu’nun daha fazla oy kaybetmemesi gerekmektedir. Bu Her ne kadar Lieberman’ın Dışişleri Bakanlık durumda, güvenlik meselelerini daha fazla ön görevinden istifa etmesi, bazı anketlere göre planda tutan ve barış sürecine daha mesafeli Likud’un oyunu düşürmüş olsa da görünürde duran sağ cephenin Ortadoğu ve Türkiye ile iliş- Likud-Beiteinu ittifakının 1. Parti olma olasılığı kileri düzeltme konusunda ağır davranabileceği neredeyse kesin gibi gözükmektedir. Genel an- düşünülmektedir. lamda sağ partilerin yükselişte olduğu gerçeği karşısında, Merkez-Sol blok’un bütün partileri İkinci olasılık ise Likud-Beiteinu önderliğinde bir araya gelseler dahi, aralarına bir sağ parti al- bir ulusal cephe koalisyonunun oluşmasıdır. İşçi madan iktidarda bir koalisyon oluşturmaları zor Partisi ve diğer Merkez partilerin bu koalisyon- gibi gözükmektedir. Ne Livni ne de Yachimovich, da önemli birer ortak olacakları düşünülmek- Netanyahu ile koalisyon oluşturma seçeneğine tedir. Buradaki dengede Likud ve İşçi partileri- açıkça karşı çıkmamışlardır. nin aldıkları oylar büyük önem arz etmektedir. Ortadoğu ve Türkiye konusunda İşçi Partisi’nin Seçimler sonucu oluşabilecek 4 farklı koalisyon atacağı adımlar ve kuracağı denge önem arz et- ön plandadır. İlki ve en büyük olasılık, bir Sağ mektedir. cephe koalisyonudur. Likud-Beiteinu’nun yanı sıra Milli Birlik-Yahudi Ev (Yurt), Shas ve Birleşik Üçüncü olasılık, İşçi Partisi önderliğinde bir Tevrat (UTJ) gibi sağ partilerden oluşan bir ko- Merkez-Sol koalisyon hükümetinin oluşması-

37 Kapak Konusu

`1$/- 6&& & & 1 4@ Y / &]6 %

dır. Düşük bir olasılık da olsa, böyle bir durum- Avrupa’dan gelen göç ile İsrail’in kendi iç dina- da Amerikan yönetimiyle uyumlu olarak, barış mikleri de değişmiştir. Aşırı sağcı Dışişleri Baka- planlarında veya ilişki normalleştirmede masaya nı Lieberman’ın seçim başarısı değişen toplum- oturulması olasılığı artmaktadır. sal yapının ve yükselen sağın göstergelerinden biridir. Dördüncü ve düşük bir olasılık, Tzipi Livni’nin Hatnuah partisi gibi diğer orta büyüklükteki bir İsrail toplumunun içinde bulunduğu en büyük partinin koalisyon oluşturabilecek durumda ol- çıkmazlardan birisi, bir yandan bölge ülkeleriy- masıdır. Yukarıdaki anketlerde görülebileceği le kalıcı barış sağlamayı kendi güvenlikleri için gibi, bu olasılık az da olsa mevcuttur. en emniyetli seçenek olduğunu düşünmeleri- ne rağmen, diğer taraftan güvenlik gerekçesiyle Sonuç orantısız güç kullanılmasını da meşru kabul et- meleridir. 2008’deki Gazze Bombardımanı gibi İsrail iç politikasına yönelik yapılan en ağır eleş- hadiselerde çok sert karşılık verme politikasına tirilerden biri Haaretz gazetesinden gelmiştir. karşın İsrail’in halen daha güvenli bir ortamda Haaretz’e göre, İsrail politikası hiçbir yöne doğru bulunduğu söylenemez. Lakin İsrail neredeyse ilerlememekte ve siyasetçiler bunu pek umursa- kurulduğu günden bu yana bir milli güvenlik mamaktadırlar. Çünkü siyasetçiler tarafından, devleti olmuştur. politikanın ve siyasi partilerin, kendi kişisel çı- karlarını ve konumlarını korumak ya da ileriye Türkiye, İsrail’le kurulduğu günden bu yana iniş- götürmek adına sadece birer araç olarak görül- li-çıkışlı ilişkiler yaşamıştır. 181 Sayılı Birleşmiş mekte olduğu iddia edilmektedir. Bu yüzden Pe- Milletler Kararına (1947 BM Planına) göre Filis- retz veya Livni gibi siyasi şahsiyetler eski partile- tin ve İsrail olarak iki devletli bir çözümü tanıyan rini bırakıp, kimi görüşlere göre yeniden seçilme Türkiye, İsrail Devleti’ni de ilk tanıyan devletle- adına siyasi çizgilerinden vazgeçmektedirler.11 rarasında yer almıştır (Mart 1949’da tanımış ve Buna karşın, İsrail içindeki sosyal sorunlara çö- 1950 yılında diplomatik ilişkiler kurmuştur).13 züm aramak ya da gerçek anlamda kalıcı barış Gazze’nin 2008’de bombalanmasıyla gerilmeye için gayret göstermekten ziyade, seçim tartışma- başlayan Türk-İsrail ilişkileri, 9 Türk vatandaşı- larını güvenlik üzerine yürütmek siyasetçilerin nın öldürüldüğü Mavi Marmara baskını nede- işine gelmektedir.12 niyle tarihteki en kötü seviyeye inmiştir.

İsrail’de artık 1990’lardan gelen ve Kibutz (kolek- Sadece mevcut hükümetin değişmesiyle Türk- tif çiftlikler) hayatına nispeten yabancı olan yeni İsrail ilişkilerinin aniden düzeleceğini varsaymak nesiller mevcuttur. 1990’larda Rusya ve Doğu fazla iyimserlik olur. Kaldı ki seçimler sonrası

38 Kapak Konusu

başbakanlık için en büyük aday gene Netanyahu de olsa, biraz daha hızlı düzelme olasılığı art- gözükmektedir ve İsrail kamuoyunca başbakan- maktadır. Bu aşamada siyasi gerginliğe rağmen lık görevini en iyi yapacak kişi olarak görülen ekonomik ve ticari ilişkilerin devam etmesi ge- gene Netanyahu’dur. lecek için önemlidir. Çünkü aynı Türkiye gibi, İsrail’in de ekonomisi Avrupa’dan göreceli olarak Bu yazı ile İsrail’in seçimler öncesi karmaşık iç daha iyi durumda olup, uluslararası rekabet ede- siyasi yapısının güncel bir yansıması iletilmeye bilme gücü yüksektir (küresel ekonomide reka- çalışılmıştır. İsrail’deki seçimler sonrası, beklen- bet edebilme gücü en yüksek 26. ülke).14 Sağlam diği gibi sağ partilerin güçlü olmaları durumda, ekonomik ve kültürel alışverişlere dayalı ilişkile- Türkiye ile ilişkilerin yeniden 2008 öncesi sevi- rin ve ticaretin, siyasi ilişkiler kötüyken bile sür- yeye geri gelmesi için daha uzun zamana ihtiyaç dürülebilir olması, gelecek açısından ve olası bir olacağı düşünülmektedir. Merkez-Sol blokunun düzelmenin zaman içerisinde gerçekleşmesi açı- başarılı olması durumunda ise ilişkilerin, kısmen sından önemlidir.

O

DİPNOTLAR

1 “Facts About Israel” editor: Ruth Ben-Haim (main edition 2003), Israel Information Center, Printed by Ahva Press, Jerusalem, Israel, 2006. Syf. 45.ve 52. 2 The Economist Print Edition 17 August 2006 Cover Story “Nasrallah wins the war: Bad news all round, especially if mor of Israel’s neighbors com to believe in Hizbullah’s methods’’ Aug 117th 2006 | from the print edition. (Eco- nomist.Com sitesinden alındı. http://www.economist.com/node/7796790 (Son Erişim: 13 Aralık 2012) 3 Jerusalem Post - JPost.Com http://www.jpost.com/VideoArticles/Video/Article.aspx?id=232759 (Son Erişim: 13 Aralık 2012) 4 David Makovsky “Netanyahu Slidifies Lead in Israeli Campaign’’ The Washington Institute for Near East Policy, 13 December 2012. http://www.washingtoninstitute.org/policy-analysis/view/netanyahu-solidifies-lead-in- israeli-campaign (Son Erişim: 18 Aralık 2012) 5 “Livni vows to reform settlement budget’’ by Roi Mandel, Yedioth Ahronoth, 17.12.2012. http://www.ynetnews. com/articles/0,7340,L-4321153,00.html (Son Erişim: 18 Aralık 2012) 6 “Meretz leader reaffirms: We will not join Netanyahu’s coalition Zahava Gal-On slammed Shelly Yacimovich and Tzipi Livni, presenting herself as Israel’s only Zionist leftist party.’’ By Ilan Lior, Haaretz, (http://www.haaretz.com/ news/national/meretz-leader-reaffirms-we-will-not-join-netanyahu-s-coalition.premium-1.485216) (Son Eri- şim: 18 Aralık 2012) 7 ’Israël : démission surprise d’Avigdor Lieberman’’ par Laurent Zecchini, Le Monde , 15.12.2012. 8 “Lieberman apologizes for insulting Livni, Yachmovich, Gal-On’’, Yedioth Ahronoth , 16.12.2012. http://www. ynetnews.com/articles/0,7340,L-4320527,00.html (Son Erişim: 18 Aralık 2012) 9 “New poll sees Likud-Beiteinu down 2 mandates’’ by Telem Yahav, Roi Mandel, Yedioth Ahronoth, 14.12.2012. http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-4319861,00.html (Son Erişim: 18 Aralık 2012) 10 “Latest poll shows Likud-Beytenu down 2 seats’’ by Gil Hoffman,The Jerusalem Post , 14.12.2012. http://www. jpost.com/LandedPages/PrintArticle.aspx?id=295918 (Son Erişim: 18 Aralık 2012) 11 ‘Israel’s leaders: No direction, and not looking for one’’ By Guy Rolnik, Haaretz, 17.12.2012 12 Brookings Institute, http://www.brookings.edu/blogs/up-front/posts/2012/10/10-israel-elections-sachs (Son Erişim: 18 Aralık 2012) 13 T.C. Dışişleri Bakanlığı, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-israil-siyasi-iliskileri.tr.mfa (Son Erişim: 18 Aralık 2012) 14 Sherwin Pomerantz—President, Atid EDI Ltd. “Israel’s Economy Measures Up’’ EDI Insights, 28.11.2012 http:// www.atid-edi.com/index.php/publications-2/edi-insights/397-israel-s-economy-measures-up (Son Erişim: 18 Aralık 2012)

39 Kapak Konusu

İsrail, Hamas’ı ve onu destekleyenleri terörist olarak görürken, Hamas da İsrail’i ve onun Siyonist politikalarına destek veren İsraillileri işgalci olarak görmektedir.

İsrail Kamuoyu’nda İkinci Gazze Savaşı’na Farklı Yaklaşımlar

Various Approaches for the Second Gaza War in the Israeli Public Opinion M. Mustafa KULU

Abstract In this study, the public opinion in Israel on the eight-day long 2nd Gaza Attack (14- 21 November) is analy- zed by looking at the political parties’ discourse on the eve of the parliamentary elections to be held on 22 Jan. 2013. This study refutes the assumption that the recent Israeli attack on Gaza can be attributed to the upcoming parliamentary elections. However, that the overwhelming majority of Israelis supported the war due to security concern came to the agenda during the election season. During the 2nd Gaza war, all Zionist political parties acted together until the cease fire agreement with Hamas was signed. However, after the announcement of the cease-fire agreement, the parties on the political spectrum, ranging from the right to center and left, have returned to their political rivalry.

Keywords: Israel, Palestine, 2nd Gaza Attack, Zionist Politics, Hamas

) Kapak Konusu

2S/`$$S- $/ &1 %1- /&1- %~&/&&&/ %

Giriş ithama karşı ise İsrail “seçimlerin demokrasi için tek başına yetmeyeceği” söylemini savunarak Fi- Neoliberal uluslararası teorisyenlerince dillen- listin seçimlerinin uçtaki unsurların şiddetini ya- dirilen ve Kant’ın “edebi barış” (perpetual pea- tıştırması gerekirken daha da şiddetlendirdiğini ce) felsefi görüşüne dayanan “demokratik barış savunmaktadır.2 teorisi”ne göre demokratik devletler birbiri ile savaşmak istemezler.1 Çünkü savaş, doğası ge- İsrail yıllarca ABD ve Avrupa’daki lobileri vası- reği maddi, manevi külfete ve planlanamayan tasıyla kendisinin Ortadoğu’daki tek gerçek de- değişimlere yol açmaktadır. Fakat toplumlar çe- mokrasi olduğunu ve yaptığı savaşların müdafaa şitli nedenlerle savaşı isteseler bile, savaş karşıtı veya önleyici savaş olduğunu anlatmıştır. Fakat demokratik liderlerce savaşın engellendiği ifade Ortadoğu’da yaşanan son demokratikleşme ge- edilmektedir. Seçim mekanizmasının şeffaflı- lişmeleri, İsrail’in komşularına karşı saldırganlığı ğından dolayı seçim kampanyaları döneminde meşrulaştırmada kurduğu değer merkezli söy- savaş yanlısı liderin kazanmaması için karşı ta- lem yerine güvenlik merkezli yeni bir neorealist rafın daha dikkatli olduğu ifade edilmektedir. Fa- söylemi ön plana çıkarmasını zorunlu kılmıştır. kat halk iradesine dayalı toplumların/devletlerin İsrail’in Dışişleri Bakanlığı’nın web sayfasında, birbiri ile savaşmayacağı iddiası İsrail ve Filistin son Gazze savaşına İbranice olarak “Bulut Sütu- söz konusu olunca bir istisna teşkil etmektedir. nu Operasyonu” (mivtsa amud anen [ ]) denmesine rağmen İngilizce bölümünde Teorik olarak İsrail’deki ve Gazze’deki hükümet- “Sütun Savunma Operasyonu” (Operation Pillar ler, yönetimleri altındaki toplumun rızasıyla ve of Defense) olarak adlandırması bu söylemin bir seçimle işbaşına geldiği için demokratik yöne- yansımasıdır. Bu iki farklı isimlendirme aslında, timlerdir. Her iki toplumun da demokratik olma- savaşın içerdeki algılaması ile dışarıdaki algıla- sına rağmen, savaşmalarının nedeni, bu iki siyasi masının farklı olmasını istemesinin de bir ifa- yapının istisnalığından kaynaklanmaktadır. Çün- desidir. İç kamuoyuna bu operasyonun İsrail’in kü bu iki devlet/toplum birbirlerini meşru birer caydırıcılığını devam ettirme ve Hamas’ın askeri devlet/toplum olarak tanımamaktadırlar. İsrail, altyapısını çökertmek amacıyla yapıldığı anlatıl- Hamas’ı ve onu destekleyenleri terörist olarak mak istenmiştir. Buna karşın uluslararası toplu- görürken, Hamas da İsrail’i ve onun Siyonist po- ma özellikle bir “mağdur” portesi çizilerek bir litikalarına destek veren İsraillileri işgalci olarak savunma savaşı yapılmak zorunda bırakıldıkları görmektedir. Bu teoriye göre, Gazze savaşının anlatılmak istenmiştir. tarafları olan Gazze ve İsrail aslında ontolojik olarak devlet ve toplum değillerdir. Filistin tarafı, İsrail’in sadece seçimler öncesinde orantısız güç seçimle ortaya çıkan sonucu İsrail’in kabul etme- kullandığını iddia etmek ya da Hamas’ın roket yerek halkı cezalandırdığını savunmaktadır. Bu saldırılarını İsrail seçimleri öncesinde yoğunlaş-

& Kapak Konusu

tırdığını söylemek, aslında bu savaşın/saldırıla- kandırdıklarını düşünmemektedirler. Bu yakla- rın güvenlik amacı ile değil de kişisel veya parti- şımdakiler, seçim kampanyasının bir parçası ola- zan/örgüt çıkarlar için çıkarıldığını iddia etmek rak Gazze savaşının başlatıldığını iddia edenleri demektir. Bu söyleme karşı diğer bir söylem ise ya İsrail tarihini bilmemekle ya da İsrail’e karşı İsrail’in veya Hamas’ın bunu haklı gerekçelerle, yapılan sistematik saldırıların bir parçası olmak- kırmızıçizgiyi aşan karşı tarafa karşı kendisini sa- la itham etmişlerdir. Ayrıca bu savaşın sadece vunmak amacı ile yaptığını ifade eden güvenlik- seçim yatırımı olarak yapıldığı yaklaşımının, İs- çi söylemdir. Bu iki söylemi savunanlar İsrail’in railli Yahudi seçmeler arasında yaygın kabul gör- Gazze Savaşı’nı başlatmasına giden süreçteki mediğini ve bunu savunanların ideolojik bir avuç olayları da değişik yorumlamaktadırlar. azınlık olduğunu belirtmek gerekir.

Bu savaşın görülen en önemli sebebi, Birinci Gazze Savaşı’nın seçim yatırımı olarak yapılma- Gazze Savaşı’ndan sonra duran ama daha sonra dığını söyleyenler şu delilleri ortaya koymuşlar- yoğunlaşan roket saldırıları ile artan tansiyonun dır. Güvenlik amacı ile değil de oy kazanmak 10 Kasım’da İsrail cipi Kornet’in Gazze’den atılan amacı ile başlatılan bu savaşa karşı öncelikli roket ile imha edilerek dört İsrailli askerin yara- olarak oy kaybetmesi beklenen partilerin karşı lanması ile zirveye çıkmasıdır. Hamas, Kornet’e durmaları beklenmez miydi? Fakat İsrail’de se- yapılan saldırıya sahip çıkmayarak İsrail’le tan- çimler öncesinde Siyonist partilerin kahir ekse- siyonu düşürmeye çalışmıştır. Buna rağmen 14 riyeti saldırıların arkasında durmuştur. Ayrıca Kasım’da Hamas’ın askeri lideri olan Caberi’nin bu savaşı seçim kazanmak amacı ile başlattığı İsrail füzesi ile öldürülmesi Hamas’ı istemese de düşünülen Netanyahu’nun 2013 seçimlerini İsrail’e karşı misillemede bulunmaya zorlamıştır. kazanmasının savaş başlatmadan önce de ka- İsrail’in bu savaşı özellikle seçim öncesi yaptığını muoyunda yaygın kanaat olduğu belirtilmiştir. düşünenler, İsrail’in olayları istediği şekilde yön- Ayrıca Netanyahu’nun bundan önceki iki hükü- lendirerek savaş başlattığını savunmaktadırlar. meti kurmadan önce herhangi bir savaş yapma- Buna göre, Hamas’ın uzun süren bir sessizlik is- dığını, tersine seçim öncesinde savaş başlatan temediği gibi sorunun tırmandırılmasını da iste- liderlerin hükümeti kuramadığını, onlar yerine mediği3 buna karşın İsrail’in seçimler öncesinde Netanyahu’nun hükümeti kurduğunu belirtmiş- bir haftalık yoğun bir hava saldırısına girişmek- lerdir. İsrail’in tarihinde, savaşlar ile seçim başa- ten çekinmeyerek seçim kampanyasında kullan- rısı arasında bir bağlantının kurulamayacağının mak istediği iddia edilmiştir. Bu ithama karşın birçok örneğini sunmuşlardır: 1973 savaşından İsrail, Hamas’ın diğer direniş grupları tarafından sonraki 1974 seçimini kazansa bile savaşın do- İsrail’e karşı atılan roketleri, işine geldiği zaman ğurduğu olumsuzlukların sonucu olarak 1977 engelleyip işine gelmediği zaman engellemedi- seçimini İşçi Partisi’nin kaybetmesi, 1982 Lüb- ğini iddia ederek bu son olaylardan Hamas’ı so- nan Savaşı’nda yaşanan olumsuzlukların so- rumlu tutmuştur. nucu olarak Başbakan Begin’in istifa etmek zo- runda kalması, 1996 yılında İsrail hükümetinin İsrail’in bu saldırıları seçim kaygısı ile yaptığı id- Lübnan’a başlattığı operasyonun o zaman kimse diasının, karşıt yaklaşımı savunanlar tarafından tarafından seçim yatırımı olarak görülmediği ve eleştirildiği belirtilmelidir. Buna göre hayatta savaş sonrasında yapılan seçimleri Peres’in kay- kalma mücadelesi veren İsrail’in seçim zamanla- betmesi, II. İndifada ile mücadele eden Barak’ın rında da savaşması normal bir durumdur. İsrail- 2001 seçimlerinde yenilmesi, 2006 Lübnan sava- lilerin savaşa genelde sıcak bakmaları ülkelerinin şının İşçi partisinin lideri Peretz’nin istifasına ve içinde bulundukları stratejik durumu bilmeleri partinin 2009 seçimlerde çok ciddi oy kaybetme- ile açıklanabilir demektedirler. Tersine siyasile- sine neden olması, 2008/9 Gazze savaşını yürü- rin kendilerini savaşa sürükleyip sonrada seçim tücüsü Kadimanın seçimlerde birinci çıkmasına kampanyalarında savaşı kullanarak kendilerini rağmen hükümeti kuramaması gibi.4

' Kapak Konusu

Bu çalışmada, daha çok 2013 seçim kampanya- larında partilerin Gazze savaşına yaklaşımlarını genel hatları ile ele alındığı için sanki bu sava- şın sırf seçimler için yapıldığı intibaı uyanabilir. Fakat resmin tamamına bakılınca bu savaşın sa- dece konjonktürel kaygıların ön planda olduğu bir seçim savaşı olmadığı aynı zamanda arasında uzun dönemli derin stratejik hesapların da oldu- ğu ortaya çıkmaktadır.

Savaş devam ederken yapılmış olan bir ankete göre; İsrail’in son Gazze hava saldırısını destek- leyen Yahudilerin oranı %90 civarındadır. Bir ön- ceki Gazze savaşında da İsrail’in Gazze’ye başlat- tığı savaşı destekleyenlerin oranı benzerdi. Kara saldırını ise halkın sadece %30’u desteklemekte- dir. Ayrıca halkın %63’ü bu saldırıların 2013’de yapılacak olan İsrail parlamentosu seçimleri ile bağlantısı olduğunu kabul etmemektedir.5 Diğer bir ankette de6 benzer şekilde halkın çoğunluğu (%68), bu saldırının Gazze’den atılan roketleri durdurmak üzere başlatıldığını savunurken sa- dece halkın %26’ı bu operasyonun bir seçim kay- gısı ile başlatıldığını düşünmektedir. Ateşkesten sonra 23 Kasımda yayınlanan diğer bir ankette de buna paralel sonuçlar çıkmıştır. Bu ankete halkın %49’u Hamas’a yapılan hava saldırılarının Araplar ile sol ve insan haklarını savunan azınlık Yahudilerin devam ettirilmesini isterken, sadece %31’i hükü- oluşturduğu savaş karşıtı cephe, 7,7 milyonluk İsrail nüfusunun yaklaşık %15’i civarındadır. metin ateşkes kararını desteklemektedir. Fakat İsrail’in çoğunluğu bir kara operasyonuna da karşıdır (%71), %20 ise herhangi bir görüş belirt- memiştir.7 Anketlerde ortaya çıkan bu sonuçlar, politika yapıcıların neden havadan saldırı ile ye- tinerek kara savaşına girişmediklerinin en önem- karşıtı cephe, 7,7 milyonluk İsrail nüfusunun li sebebidir. Halk Hamas’la sıcak bir çatışma is- yaklaşık %15’i civarındadır. temezken, havadan füzelerle yapılacak saldırıyı büyük çoğunlukla desteklemektedir. Gazze’ye yapılan savaş, güvenlikle iç içe geçmiş bir biçimde kimlik ve ahlakla beraber yürütül- İsrail’de Gazze savaşına yaklaşım farkının en mektedir. Kendilerini Hz. İshak’ın 12 oğlundan belirgin olduğu iki kesim Siyonist Yahudiler ile gelen, bu toprakların sahibi ve egemeni, haklı İsrail vatandaşı olan İsrailli Araplardır. Siyonist müdafaa yapan “seçilmiş” (Çıkış-19) bir toplum Yahudilerin ezici çoğunluğu bu savaşı destekler- olarak gören yaygın bir zihniyet, “öte” tarafı (Fi- ken Arapların ezici bir çoğunluğu bu savaşa kar- listinlileri) ise Afrikalı köle bir annenin (Sare) şıdır. Bu durum İsrailli Araplarca direniş örgütü çocuğu olan “İsmail” soyundan gelen “terörist” olarak kabul edilen Hamas’ın İsrailli Siyonist Ya- “geri kalmış” Müslüman Arap olarak görmekte- hudilerce terörist olarak kabul edilmesinin doğal dir. Gazze’nin ise Yahudi tarihindeki yeri daha bir sonucudur. Araplar ile sol ve insan haklarını olumsuzdur. Çünkü Gazze, Yahudi yöneticile- savunan azınlık Yahudilerin oluşturduğu savaş rinden Simson’un düşmanlarınca öldürüldüğü

( Kapak Konusu

uğursuz bir yerdir (Hakimler-13/16). Yahudiler maktadır. İsrail hava operasyonlarından kaynak- hayatlarına kast eden “teröristlere” karşı hayatta lanacak sivil ölümlerine karşı ortaya çıkabilecek kalma mücadelesini verdiklerine inanmaktadır- uluslararası baskı ile Hamas’ın altyapı ve silah- lar. “Zorla söküldükleri ve dönmelerine asırlarca larına zarar verme ikilemi arasındaki dengeyi izin verilmeyen anavatanlarına” tarihten kaynak- başarıyla yürütmesine yardım edecek lobileri lanan meşru haklarının bir sonucu olarak tek- güçlüdür. rar döndüklerine inanmaktadırlar. Bu noktada 1948’de kurdukları devlete karşı mücadele eden İsrail gibi belli aralıklarla savaşan bir ülkenin Filistinlilerle bizatihi meşruiyetini varlığından ve İran yerine Gazze’ye yapacağı antrenman niteli- askeri gücünden alan devletleriyle mücadele et- ğindeki bir savaş hem İsrail toplumunu hem de tiklerini düşünmektedirler. ABD ve Avrupa’daki egemen güçleri çok rahatsız etmemektedir. Gazze İran gibi olmayıp, Gazzeye Bu durumda teröristleri yok ederek ve bunları yapılacak bir saldırının bölgesel ve uluslarara- destekleyen halkı cezalandırarak dünya barışına sı etkileri çok sarsıcı olmayacağı için, bu saldırı katkıda bulunduklarına inanmaktadırlar. Savaş- İsrail’i, bölgeyi ve uluslararası dengeyi çok sars- lardaki sivil zayiatı en aza indirgemek için ellerin- mayacaktır. Hatta bölgede eski Ortadoğu özlemi den geleni yaptıklarını ifade etmektedirler. Saldı- çeken devletlerin işini kolaylaştırabilecektir. rılarda hassas (precise) füzelerin kullanıldığını övünerek ifade ederlerken,8 savaşlarda meydana Hamas’ın attığı veya atacağı füzeler, İsrail toplu- gelen sivil ölümlerinden ise sivil hedefleri ken- mundaki safları sıklaştırırken, partilerin birlikte- dilerine kalkan yaptığını iddia ettikleri Hamas’lı liğini kısa bir süreliğine de olsa kolaylaştıracaktır. militanları sorumlu tutmaktadırlar. İsrail, saldı- Son zamanlarda sağ ve merkez-sol cenah olarak rıların orantısız olduğunu kabul etmemektedir. ikiye ayrılan İsrail’deki Siyonist siyasi partiler bu Hamas ve diğer teröristlerin tüm İsraillileri he- tür operasyonlarda karşı tarafla (Gazze) ateşkes def aldığını, kendilerinin ise sadece roket atan ve imzalanana kadar, milli birlik ve bütünlük içinde bedeli ödemesi gereken terörist askeri unsurları hareket etmektedirler. Fakat ateşkesin imzalan- hedef aldıklarını ifade etmektedirler. masından sonra kendi aralarındaki ateşkese son vererek, birbirleri ile siyasi mücadeleyi kaldıkla- Gazze kimlik ve imaj acısında iç siyasette önemli rı yerden sürdürmektedirler. Her parti ideolojik olup seçimlerde gündemi belirleme gücüne sa- duruşundan hareketle, koalisyonda veya muha- hip bir başlık olmasına karşın Gazze gibi abluka lefette olmasına göre bir söylem kullanarak, se- altındaki bir topluluğa havadan saldırmak İsrail çim kampanyalarında Gazze savaşını dillendir- için büyük riskler taşımamaktadır. Sadece 365 mektedir. kilometre kare Gazze, yaklaşık olarak 1,7 milyon insanın yaşadığı bir toprak parçasıdır. Ekonomik Öncelikle İsrail’deki sağ blok ile muhalefetteki olarak Mısır ve İsrail’e bağımlı bir yapısı olan merkez ve sol blok içerisindeki partilerin meclis- Gazze askeri olarak çok önemli değildir. Bundan teki son sandalye dağılımına ve almaları muhte- dolayı İsrail Gazze’ye saldırdığı için İsrail’de bü- mel sandalye dağılımına bakmak lazımdır. Smith yük güvenlik sorunları ortaya çıkmaz, ekonomi- şirketi tarafından savaştan önce ve sonra yapılan si sarsılmaz, büyük bir toplumsal huzursuzluk anketlere göre koalisyonun büyük ortağı merkez patlak vermez. İsrail’in son yıllarda geliştirdiği sağ Likud-Beiteinu ortak listesi, Gazze savaşı füze savunma sistemi ise (Demir Kubbe) İsrail’in sonrası oyunu çok kaybetmezken, Milliyetçi sağ savunma açıklarını iyice kapatmıştır. Böylece Yahudi Yurdu ve Milli Birlik ortak listesi oyunu İsrail’in vurulmazlığı iyice perçinlenmiştir. Bu oldukça artırmıştır. Milli Birlik ortak listesinden operasyona karşı oluşabilecek en şiddetli ulus- ayrılarak Gazze savaşından hemen önce yeni ku- lararası tepki ise “İsrail’in kınanması” ve “gerekli rulan “İsrail için Kuvvet” ise barajı geçmek için önlemlerin alınması”ndan öteye geçemeyeceği çabalamaktadır. Dinci parti olan Şas oyunu ko- için diplomatik açıdan hayatı bir risk de oluşma- rurken, “Birleşik Tevrat Yahudiliği” ise oyunu

Kapak Konusu

artırmıştır. Gazze savaşından önce yeni kuru- tabloda yaklaşık 17-18 sandalyesi dinci bloğa ait lan ve Şas ile aynı tabana hitap eden Tüm Millet olmak üzere sağ bloğun yaklaşık 66-68 sandalye- [Am Shalem] partisi ise barajı geçmek için ça- ye sahip olması beklenirken, merkez ve sol cep- balamaktadır. Yair Lapid’in 2012 Martında yeni henin ancak 43-45 vekil çıkarabileceği tahmin kurduğu “Gelecek Var” ile Livni’nin Gazze savaşı edilmektedir. Yaklaşık 11 tane vekil çıkarabilen sonrasında yeni kurduğu “Hareket” gibi merkezi Arap partileri sol cenahta değerlendirilmelerine partilerin ise 10 vekil civarında çıkarabilecekleri rağmen Siyonist kampta yer almadıkları için bu tahmin edilmektedir. 2009 seçimlerinde sonra en çalışmada incelenmemiştir. fazla sandalye kazanan Kadima partisi de barajın altında kalmamak için çabalamaktadır. Barak’ın Bu anketlere göre bu operasyonu yürüten Netan- kurduğu Bağımsızlık [Haatzmaut] partisi ise yahu, Gazze savaşından sonra oyunu az kayıpla Gazze savaşından sonra da barajın altında kal- hala korumaktadır. Fakat bazı anketlerde, operas- ma riski devam ettiği için seçimlere katılmama yonun başarısızlığından dolayı Netanyahu’nun kararı almıştır. Lideri Barak da siyasetten çekil- aleyhine milliyetçi sağın oylarını yükselttiğini diğini duyurmuştur (bir süreliğine olabilir). Sol gösteren tahminler yayınlanmaktadır. Aynı an- kesiminde yer alan İşçi Partisi ise oylarını 2009 ketlerde İşçi partisi diplomatik konulara yeterin- seçimlerine göre artırmasına rağmen, Gazze ce öncelik vermediği için, oyunu diplomatik ve savaşından önce alması beklenen oyların altına siyasi konulara daha fazla ağırlık veren Livni’nin inmiştir. Meretz ise oylarını biraz artırmıştır. Bu partisi lehine kaybettiği görülmektedir.

22 Ocak 2013 Parlamento Seçimlerinden Önce Yapılan Anketlere Göre Siyonist Partilerin Meclisteki (Knesset) Olası Vekil Dağılımı ile 2009 Knesset seçimlerinden sonraki ile son durumlarını gösterir Tablo

E F 3 H

?= 27 +15 42 38 36

IAB 3+4 5 10 11 0 =7"? - 0

3 11 10 12 11

AB 555 6

0 =3? 2 3

J 0 0 11 11

AB 28 21 2 - 0 =2*? 3 -

D 0 ‚=]? - 9

AB 13 8 22 19 334 4

E 65 65 67 67 E E 44 44 42 43 F F F

>E > 11 11 11 10

120 120 120 120

* Kapak Konusu

`$$ / ƒ  & & & `$$ &&&1/2 & % X !„ `$$ ‚1& %

Bu savaş sonunda imzalanmış ateşkes anlaşma- mak istemiştir. Bölge devletlerine de bir bakıma sından sonra İsrail kamuoyu ikiye ayrılmıştır. bölgenin hala eski bölge, İsrail’in de eski İsrail Başta sol kesim olmak üzere birçok kişi ateş- olduğu göstermiştir. Ayrıca aniden başlattığı sa- kesten memnun kalırken, muhalefetteki merkez vaşla Hamas’ı şaşırtmıştır. Çünkü Hamas, Arap ile Likud ortak listesinden oy kapmaya çalışan baharı sonrasında İsrail’in bu tür bir operasyon milliyetçi sağ gruplar ise hükümetin işini tam kalkışma olasılığının düşük olduğunu düşünme- yapmadığını ve uluslararası ve bölgesel baskıla- ye başlamıştır. ra boyun eğildiğini söylemeye başlamışlardır. Bu operasyonları yürüten Netanyahu ve Lieberman 22 Ocak 2013 seçimlerinde başarı şansını de- ise II. Gazze savaşının güvenlik parametreleri vam ettirmek isteyen Likud-Beiteniu ortak lis- acısından başarılı olduğuna merkez ve sağ blok tesi Gazze operasyonunu başlatarak seçimlerde seçmeni ikna etmek için çabalamaktadır. Seçim sosyoekonomik problemlerin ana başlık olma- sürecinde Gazze’yi her biçimde tehdit etmeye sındansa kendilerine çok güvendikleri güven- devam ederek Hamas üzerindeki caydırıcılığı lik konularının seçimlerde ön plana çıkmasını devam ettirmeyi planlamaktadırlar. istemişlerdir. Ayrıca muhaliflerinin Hamas’ın roketleriyle ortaya çıkan güvenlik zafiyetlerini Sağ Blok hükümetin aleyhine kullanmasını engellemek istemişlerdir. Savaş karşıtı cephenin de İsrailli İktidarda olan Likud Partisi lideri Netanyahu askeri veya sivil ölümleri artmadığı sürece seçi- 1996-1999 ve 2009-2013 yılları arasındaki yedi mi olumsuz etkilemeyeceğini hesaplamışlardır. yılda diplomasi masasında sert olmasından ve Operasyon öncesi atılan roketlerin operasyon gerekli güvenlik önemleri almasından dolayı sonrasında durmasının operasyonun başarısı komşuları ile hiç savaş yapmadığı belirtilmesinin olarak algılanmasını planlamışlardır. Hamas’ın üzerinden çok geçmeden Gazze savaşını başlat- askeri lideri olan Ahmet Caberi’nin “katledil- mıştır. 2013 seçimlerine ortak liste yaparak gire- mesini”, Bin Ladin’in öldürülmesi gibi lanse ede- cek olan Likud ve Yisrael Beiteniu partileri, daha rek seçimlerde oya dönüştürmek istemişlerdir. önceki seçimlerde (2006) Hizbullah’ın füzelerine Ayrıca Kassam ve Fecr 5 silahları başta olmak maruz kalan İsrail’in kuzeyi gibi, Hamas’ın ro- uzun menzilli roketler ile Hamas’ın alt yapısı- ketlerine maruz kalan İsrail’in güneyinin 2009 nın ve kapasitesinin büyük ölçüde yok edildiğini seçimlerinde olduğu gibi 2013 seçimlerinde de açıklamışlardır. Ayrıca Hamas’ın askeri kapasi- önemli bir gündem maddesi olduğunu düşü- tesinin önemli oranda zarar görmesinin İran’a nerek bu saldırıya girişmişlerdir. Bu saldırı ile karşı yapılacak saldırıda geri bölgenin (güneyin) hükümet kendi kamuoyuna Arap Baharına rağ- güvenliğinin sağladığını ifade etmişlerdir. Hala men, İsrail’in kendi kararı çerçevesinde önleyici Hamas’ın iktidarda olmasını engelleyememeleri- saldırılar yapabilecek bir ülke olduğunu kanıtla- ni ise gelecek vaatleri arasında sayarak, nihai çö-

+ Kapak Konusu

Son parti başkanlık seçimlerinde Netanyahu’ya karşı aday olan Moshe Feiling, Gazze dahil tüm Filistin’in İsrail’e ait olduğunu vurgulayarak hava saldırılarının ve suikastlerin bir sonuç doğurmadığı için yetersiz olduğunu ifade etmiştir.

zümün gerçekleşmesinin hemen beklenmemesi lar tepki oylarının, rakibi Yahudi Yurdu ortak gerektiğini ifade etmişlerdir. Şu an yapılacak bir listesine gitmesini önlemiştir. Hamas’ı bir aktör kara saldırısının özellikle yüksek askeri kayıplara olarak ön plana çıkarmasının diğer bir yönü ise yol açacağını ifade ederek, askerlerinin hayatını Mısır devriminden sonra yıkamayacağını anla- tehlikeye atmak istemediklerini söylemişlerdir. dığı Hamas’la ilişkisini daha farkı bir düzlemde gerçekleştirmek istemesidir. Hamas’ı örgüt üstü Netanyahu’nun Gazze savaşını başlatmasının bir fakat devlet altı bir kurumsal yapıya yükselte- nedeni de Filistin otoritesinin BM Genel Kurulu- rek, Hamas’la Mısır üzerinden müzakere yap- na başvurarak üye olmayan gözlemci devlet sta- mak istemiştir. Böylece kurumsallaşmış bir ya- tüsü hakkını kazanmasını engellemekti. Fakat bu pıya daha kolay caydırıcılık uygulamak istemiş- savaşın kısa sürmesi bu adımın atılmasını engel- tir. İsrail’e düşman bile olsa, uluslararası sistem leyemedi. Filistin otoritesinin bu adımına karşı, içinde Mısır’a bağlı olarak hareket eden Hamas yapılan ateşkes anlaşması ile Hamas’ı güçlendir- ile birlikte yaşamanın daha güvenlikli olacağını miş ve Batı Şeria’yı ikiye bölecek E1’de yerleşim hesaplamıştır. Çünkü Singapur gibi bir ekonomi yeri kurma kararı almıştır. Böylece Gazze savaşı başarısı ortaya koyabilecek Gazze’nin, oyunun ile Fetih’in karşısına Hamas’ı çıkararak yönetim- kurallarına uymada hem daha dikkat edeceğini de iki başlılığı daha da derinleştirmiş; E1 inşa hem de diğer tarafın kırmızıçizgilerini geçmeye- planı ile Batı Şeria’yı ikiye bölerek gelecekte Fi- ceğini düşünmüş olmalıdır. Böylece siyasi olarak listin devletinin kurulmasını fiili olarak imkansız rakibi olan içerdeki diğer grupların9 İsrail’e karşı hale getirmek istemiştir. Ayrıca attığı bu adım- eylemlerini kontrol altına almasını istemiştir.

, Kapak Konusu

Savaşın erken bitirildiği ithamlarına karşılık ise olan, Hamas’ın İsrail Devleti’ni tanıması, şiddetin savaşın ilk günlerinde stratejik hedeflerin büyük kınanması, daha önce FKÖ ile yapılan anlaşmala- oranda vurulduğunu daha sonra yapılacak füze rın tanınması gibi koşullardan vazgeçerek, Mısır saldırıları ile elde edilebilecek sonucun önemsiz, gözetiminde yapılacak müzakereler sürecinde bu ödenmesi gereken diplomatik maliyetin ise yük- hedefleri elde etmeye çalışması beklenmektedir. sek olacağını savunmuştur.10 Bu söylemlerinden Bu yolla devletleşme adımları atan Filistin oto- hareketle savaş esnasında ve sonrasında yaşa- ritesini (Fetih) dengelemiş olacaktır. Çünkü Ha- nan gelişmeleri tekrar değerlendirince İsrail’in mas uzun vadede iki devletli çözüm yerine, tüm Hamas’ı yok etmek veya Gazze üzerinde tekrar İsrail’i kapsayan bir devlet kurmak istemektedir. egemenlik kurma gibi bir amacı olmadığı anla- Fakat bu devlet kurulana kadar, orta vadede var şılmaktadır. Aksine İsrail’in Hamas’ın kendisine olan statükoya dayalı orta vadeli bir hüdnayı zarar verecek asker kapasitesini önleyerek siyasi (ateşkesi) desteklemektedir. Bu durum aslında olarak ön plana çekmek istediği anlaşılmaktadır. uzun vadede iki devletli çözüme soğuk bakan ve orta vadede statükoyu devam ettirmekten başka Netanyahu, ABD ve AB’nin Gazze savaşını bir alternatifi olmayan Likud’un politikalarına İsrail’in saldırılarını meşru müdafaa olarak nite- da uygundur. Bu durum Filistin barış sürecini lemesini ve savaşta orantısız güç kullanılmadığı- iyice içinden çıkılmaz bir hale getirirken barış nın belirtilmiş olmasını İsrail hükümetinin imajı sürecinde yeni bir dönemin başlangıcı olacaktır. açısından olumlu bir gelişme olarak görmüştür. İsrail’in, Hamas’ın örgüt liderinin 25. kuruluş yıl Ayrıca bu desteğin İran’a karşı girişilecek ortak dönümü kutlamasına katılmasına izin vermesi bir saldırıyı daha da kolaylaştırabileceğini seçim bu savaş sonrasında ortaya çıkan yeni durumun kampanyalarında savunmaktadır.11 ABD’nin tel- doğal bir sonucudur. kinleri, Mısır’ın arabuluculuğu ve fakat Hamas ile direkt görüşme yapılmadan imzalanmış olan Meşal’in Gazze’ye girişine izin vermesi özellikle “şartlı bir ateşkes”e şans vererek Hamas’ı Mısır’da örgütteki iki parçalığı önleyerek Gazze’nin bir yeni iktidara gelen Müslüman kardeşlerin zim- bütün olarak temsilini hızlandırmıştır. Genel metine vermek istemiştir. Böylece Mısır yöneti- olarak Meşal tarafından temsil edilen diaspora mine yeni bir sorumluluk yükleyerek elini güç- kanadının daha çok Mısır ve Katar’a yakın bir lendirmek istemiştir. Ayrıca Mısır’ın bu ateşkes yol takip ederek bölgesel sisteme uygun prag- sürecindeki pragmatist yaklaşımından hareketle, matik bir politika takip ettiği iddia edilmekte- İhvan’a İsrail gerçeğini kabul ettirdiğini düşün- dir. Buna karşın Haniye tarafından temsil edilen mektedir. Böylece Mısır’ın bölge realpolitiğini Gazze kanadının örgüt/yerel çıkarını ön plana anladığını ve Hamas’ı zimmetine alıp sorumluluk alan pragmatist bir politika izlediği, Mahmud yükleyerek iyi bir ortak haline getirdiğine inan- Zahar’in temsil ettiği diğer bir grubun ise aske- maktadır. Çünkü ateşkesin detayları tam olarak ri direnişi savunduğu iddia edilmektedir.13 Me- açıklanmasa da maddeleri arasında Gazze’ye si- şalin Gazze’ye gelmesine izin verilerek bu farklı lah sokulmaması ve Gazze’den atılan roket saldı- kanatlar tekrar bir araya getirilmiştir. Meşal di- rılarına son verilmesi gibi şartların Mısır’ın ga- ğer kanatların söylemlerini dillendirerek, Gazze rantörlüğü altında olduğu tahmin edilmektedir. liderliğinin elini güçlendirirken, gelecek dönem de liderliğini devam ettireceğinin işaretini ver- Bu süreçten sonra, Hamas Mısır kanalı ile barış miştir. Bu durum Fetih ile Hamas’ın birleşmesini görüşmelerinin dolaylı olarak bir parçası olabi- de farklı bir mecraya sokmuştur. Devletleşmeyi lecektir. Bu durum Hamas’ın hüdna dediği uzun hızlandırması için savunulan birlikteliğin, dev- süreli politikasına uyarken, Mısır’da yönetimde letleşme ilanından sonra artık daha da zor oldu- bulunan Müslüman kardeşler için, FKÖ yerine ğu ifade edilmeye başlanmıştır. Çünkü Hamas Hamas’la çalışarak12 Mısır’ın bölgesel etkinliğini Filistin’in sadece Gazze ve Batı Şeria’dan ibaret daha da artırmasına fırsat verebilecektir. İsrail’in olmadığını Ürdün nehrinden Akdeniz’e kadar Hamas’la müzakereleri başlamak için ön şartları tüm toprakları kapsadığını ve bir karışının bile

. Kapak Konusu

'"+/"S`$$/2S 6//$ 1- &2ƒ & %&12S &&1 - /%

verilmesinin mümkün olmadığını belirterek, şu döneminde olduğu gibi belki adı konmamış bir anki iki devletli çözüme taraftar olmadığını ifa- siyasi birlikteliğe bile yol açabilecektir.16 de etmiştir.14 Bundan dolayı iki devletli çözümü en fazla savunan bölge devletlerinden birisi olan Ambargonun yumuşatılarak kaldırılması böl- Türkiye, Gazze sorunlarını önceleyen bir söylem gede sorun yaşadığı Türkiye ile de sorunlarının kullanmaktan vazgeçerek, iki devletli çözüm için çözümüne faydası olabilecektir. Alçak koltuk Hamas ve Fetih birlikteliğini öne alan bir politi- krizi mimarı Ayalo’nun meclis dışı kalması ile kaya ağırlık vermeye başlamıştır.15 Lieberman’ın Dış İşleri Bakanlığını bırakabile- cek olması, İsrail’in Türkiye ile ilişkilerde daha Meşal’in Gazze’de İsrail’e karşı kullandığı sert cesaretli adım atmasını kolaylaştıracaktır. Büyük söylem ise İsrailli seçmene, tüm sosyoekonomik ihtimalle 22 Ocak seçiminden sonra açıklanacak sorunlara rağmen güvenlik konularının hala çok ateşkes anlaşmasıyla Gazze’nin ablukası ve am- daha önemli olduğu gerçeğini bir kez daha ha- bargo durumu ile ilgili sürpriz gelişmeler ortaya tırlatmıştır. Hükümetin çözüm bulamadığı tüm çıkacaktır. Bu noktada İsrail, Türkiye’nin şart- sosyoekonomik problemleri ikinci plana itmiş- larını yerine getirildiğini savunarak Türkiye’yi tir. Bu durum Gazze savaşı sonrasında istenilen İsraille ilişkilerini normalleştirmeye zorlaya- sonuçların elde edilmemesine rağmen, Likud’un caktır. Bu noktada İsrail’in tüm çabalarına rağ- oy oranlarında büyük bir düşme olmamasının da men, İsrail’le ilişkileri normalleştirmede Ahmet en önemli nedenidir. Ayrıca, Hamas’ın bu söyle- Davutoğlu’nun ağır davranması beklenmektedir. mi, koalisyonda olmalarına rağmen sağ cenahın yıpranmasını en alt düzeye tutmalarına olanak Milletvekili sayısını Likud’un aleyhine iki katına vermektedir. çıkarması beklenen Yahudi Yurdu ortak listesi başta olma üzere %2’lik ülke barajını aşmaya ça- Likud ayrıca, Mısır’ın Gazze sınır kapısından lışan milliyetçi sağ partiler17 Gazze saldırısında insan geçişleri yanında yeni ateşkes anlaşması siyasi olarak Likud’a göre daha sert söylem kul- gereğince mal geçişine ve elektrik alımına mü- lanmaktadırlar. Gazze’deki operasyonları yeter- saade etmesi sayesinde Gazze’ye olan ekonomik siz bulan milliyetçi partiler, nokta operasyonla- sorumluluklarından kurtulmayı hesaplamış ola- rının Hamas’ın sadece askeri kanadını değil aynı bilir. Böylece Gazze’nin Batı Şeria’daki Filistin zamanda siyasi kanadını da hedeflemesi gerek- otoritesinden kopuşu hızlanırken, Mısır’la eko- tiğini söylemektedirler. Gazze ile yapılan savaşı nomik entegrasyonu hızlanabilecektir. Yani ka- özgür dünya ile radikal İslam’ın bir savaşı olarak deme kademe Gazze yönetimi Mısır’a entegre lanse eden bu partiler operasyonun bir kara ha- edilebilecektir. Bu durum Sina yarımadasının si- rekatına dönüştürülerek Hamas’ın devrilmesini lahsız olmasına zarar vermediği sürece, 1948-67 ve İsrail’in Gazze’ye yeniden egemen olmasını

4 Kapak Konusu

`$$// / $/)/'&/- 1//- %"`$$X/'S1$ 2`$$X/1 'S&$1%

savunmaktadırlar. Yapılacak hava saldırılarının Gazzedeki Kuş Katif yerleşiminin boşaltılma- sorunu kalıcı olarak çözmeyeceğini aksine orta sının, yanlış olduğunun itiraf edilmesini savun- ve uzun vadede İsrail’e yapılan roket saldırıla- muştur. Ona göre Gazze savaşı, Gazze’den çekil- rının devam edeceğini savunmaktadırlar. Bu me yanlış adımının sonucunda ortaya çıkmıştır görüştekiler, Arap Baharı sonrası yeniden şe- ve bir an önce Gazze’de tekrar İsrail egemenliği killenen Yeni Ortadoğu’da bu tür bir operasyon kurulması gerekmektedir. yapmanın ilerde daha güç olacağını ifade ede- rek, Müslüman kardeşler güçlenmeden Gazze Sağ blok içinde önemli bir güce sahip olan din- sorununun tamamen ve kökten halledilmesini ci partiler ise Gazze hususunda milliyetçi sağla savunmaktadırlar. Bu kişiler iyi planlanmış bir merkez sağ Likud arasında bir yerde durmakta- kara operasyonu ile zayiatlarını en aza indirebi- dırlar. Bu partiler, güvenlik konularından daha leceğini böylece İsrail kamuoyunun büyük çap- ziyade dini kesimin sosyoekonomik konularıyla lı bir kara operasyonunu destekleyeceğini iddia ilgilendikleri için hükümet söylemlerine çok faz- etmektedirler. Bu düşüncedeki kişiler İsrail’in la eleştirisel yaklaşmamakta ve hükümetin po- uluslararası baskılara direnerek, arzu edilen litikalarına yakın söylemler ifade etmektedirler. sonuca ulaşıncaya kadar silahlı mücadelesine Örneğin Şas parti lideri Eli Yishai İsrail vatan- devam etmesini istemektedirler. Bu partiler so- daşlarının kendilerini güvende hissedene kadar rununun diplomasi yerine tamamen askeri tak- operasyonların devam etmesi gerektiğini söyle- tiklerle çözülmesini savunmaktadırlar.18 Bu par- yerek Gazze’ye komşu olan Sderot rahat uyuya- tiler, Obama yönetimindeki Amerika’nın Gazze mazsa Gazze’nin de uyumayacağını söylemiştir.19 meselesinde İsrail’i bölgesel aktörlerle pazarlığa zorladığını iddia ederek ABD’nin İsrail merkez- Merkez ve Sol Blok li bir Ortadoğu düzeni kurma iddiasından vaz- geçtiğini dillendirmektedirler. Özellikle ateşkes Merkez ve sol bloğun ezici bir çoğunluğu, sağ anlaşması ile Hamas tarafına verilen bazı düzen- blok gibi, Gazze savaşı devam ederken hüküme- lemeler bu partiler tarafından eleştirilerek sanki ti koşulsuz olarak desteklemiştir. Fakat merkez bunlar Hamas’a verilmiş birer kapitülasyonmuş ile sol kesim savaş sürecinin ne kadar olması ve gibi dillendirilmektedir. Bu düşüncedeki partiler sonunda nasıl bir ateşkes imzalanması gerektiği azımsanamayacak sayıdadır. Mesela son parti hususunda farklı yaklaşıma sahip olmuşlardır. başkanlık seçimlerinde Netanyahu’ya karşı aday 2005’de Gazze’den tek taraflı olarak çekilme poli- olan Moshe Feiling, Gazze dahil tüm Filistin’in tikasını hayata geçirmesine rağmen, 2008/9’daki İsrail’e ait olduğunu vurgulayarak hava saldırıla- Birinci Gazze Savaşında 22 gün boyunca yaptığı rının ve suikastlerin bir sonuç doğurmadığı için saldırılarla 1.417 Filistinlinin katledilmesine yol yetersiz olduğunu ifade etmiştir. 2005 yılında açan şu anki ana muhalefet partisi Kadima, doğal

50 Kapak Konusu

olarak savaşı desteklemiştir. Kadima partisinin çalışırken, güvenlik ile ilgilii konularda ideolojik o zamanki lideri ve o dönemin Dış İşleri Baka- ve marjinal yaklaşımdan uzak dururken, mer- nı olan Livni ve şu an lideri olan Genel Kurmay kez/genel kamuoyuna uygun söylemler kullan- eski Başkanı (1998–2002) ve Şaron hükümetinde mayı tercih etmektedir. İşçi partisi, saldırının Savunma eski Bakanı (2002-2006) Mofaz, Gazze ABD ve uluslararası kamuoyu ile karşı karşıya savaşını seçim kampanyalarının en önemli konu- gelinmeden yürütülmesini savunmuştur. İşçi su yapmışlardır. 2009 seçimlerinde birinci olan partisi, Gazze savaşı çok uzatılmadan kısa sürede partisinin bu seçimde barajın altında kalmaması imzalanan ateşkesten memnun kalmıştır. Ayrıca için Mofaz Gazze savaşını bir çıkış noktası olarak savaş sonunda imzalanan ateşkes anlaşmasının değerlendirmeye çalışmaktadır. Genelkurmay ABD’nin öncülüğünde ve Mısır’ın bölgesel işbir- başkanı olduğu dönemde yürüttüğü Savunma liğinde imzalanmasına olumlu yaklaşmıştır. Ay- Kalkanı Operasyonu (2002) gibi bir kapsamlı rıca bir ay öncesine kadar birinci gündem mad- bir kara operasyonu yapılarak Gazze’deki İsrail desi olan İran sorunu yerine, seçimlerde barış kontrolünün temin edilmesini istemiştir. Ayrıca sürecinin daha ön plana çıkması, İşçi Partisi’nin İsrail’le yapılan ateşkes anlaşmanın bir parçası kendisine güvendiği barış sürecini dillendirmesi- olarak Gazze kutlamalarına katılan Hamas lideri ne olanak vermiştir. Meşal’in öldürülmesini istemiştir. Gazze savaşı sonrasında partisini kurarak siyasete tekrar dö- Mecliste İşçi partisi dışındaki diğer bir sol parti nen ve iki devletli çözümü savunan Livni ise Ne- olan Meretz ise, Hamas’ı terörist olarak görme- tanyahu gibi güvenlik konularına ağırlık vererek sine rağmen, hükümetin bu savaşı siyasi emelleri hükümetin güvenlik politikalarını sert şekilde için başlattığını ifade ederek savaşın başından eleştirmektedir. 27 Aralık-18 Ocak 2009 tarihleri beri Gazze savaşına eleştirisel yaklaşan mecliste- arasında 22 gün süren Birinci Gazze Savaşının ki tek Siyonist partidir. Nokta operasyonlarının Netanyahu’nun yürüttüğü sekiz günlük İkin- sorunun çözümünden ziyade durumu daha da ci Gazze Savaşına göre daha caydırıcı oluğunu kötüleştirdiğini ifade etmiştir. Özelikle Birinci söyleyerek Netanyahu’nun başarısız olduğunu Gazze Savaşında olduğu gibi hükümetin saldı- iddia etmiştir. Yeni kurulan diğer merkez partisi rısını desteklemek yerine, son savaşta eleştirel Yeş Atid (Gelecek Var) de diğer Siyonist partiler bir yaklaşım takip ederek, savaş karşıtı tabana gibi saldırıyı koşulsuz desteklemesine rağmen, seslenerek seçimlerde oyunu artırmak istemiştir. hükümetin savaştan istediği sonucu alamadığını Savaş yerine diplomasiyi ve uluslararası arabu- savunmuştur. Kısaca merkez partileri hüküme- luculuğu savunan Meretz, İşçi partisinden farklı tin savaştan istediği sonucu alamadığını ifade olarak Hamas’la geniş kapsamlı ve uzun ömürlü ederek, savaş yanlısı bir dil kullanmaktan çekin- bir ateşkesi savunmaktadır. memişlerdir. Merkezdeki bu partiler sol partiler- den farklı olarak ateşkesin zamanlamasının veya Merkezdeki ve soldaki partiler, Hamas’la imza- maddelerinin yanlış olduğunu iddia etmektedir- lanacak bir ateşkes anlaşması sonrasında hükü- ler. metin tek taraflı adımlar atmaya son vererek Batı Şeria’daki Filistin otoritesi ile beraber hareket 2006’daki Lübnan savaşının mimarlarından olan ederek olası bir barışı kovalamasını istemekte- İşçi Partisi, Gazze’ye yapılan saldırıyı diğer Siyo- dirler. Tek taraflı adımların Filistin’in gözlemci nist partiler gibi desteklemiştir. Oslo sürecinde devlet statüsünü elde etmesini engelleyemediği ortaya çıkan güvenlik zafiyetlerinin bedeli ken- örneğinde olduğu gibi başarısız olduğunu savun- disine kesildiği için devamlı oy kaybeden İşçi maktadırlar. Bu cenahtaki partiler Filistin Otori- partisi, sosyoekonomik meselelere ağırlık veren tesi ile yapılacak barış anlaşmasını desteklemele- politikaları ile uzun zaman sonra yakaladığı yük- rine rağmen Hamas’ın barış sürecine yeni bir ak- selişi durdurmamak için diplomasi ve güvenlik tör olarak girmesine karşıdırlar. Bunlar Likud’un konularında dikkatli bir politika izlemeye çalış- Hamas’la Mısır üzerinden dolaylı müzakereler maktadır. Sosyoekonomik başlıkları ön tutmaya yoluyla ateşkes anlaşması yaparak zaman ka-

51 Kapak Konusu

zanması yerine, ABD arabuluculuğunda Filistin arttırdığını iddia etmektedirler. Ayrıca bu parti- otoritesi ile barış görüşmelerine başlanılmasının ler Gazze saldırıları esnasında Hamas’ın İsrail’in daha doğru olduğunu düşünmektedirler. ortasında yer alan Kudüs, Tel Aviv ve Rişon Le- siyon gibi çok önemli İsrail şehirlerini roketleri Bölünmüşlüğün hakim olduğu ve oy kaybına uğ- ile vurmasını, seçim kampanyalarında hükümet raması beklenen merkez partileri ile oy oranları- aleyhine kullanmaktadırlar. Unutulmamalıdır ki nı artıracağı tahmin edilen milliyetçi sağ parti- Birinci İntifada sonrasında Filistinlilerin attıkları ler, siyasi yelpazenin büyük bölümünü oluşturan taşlar Oslo sürecini, İkinci İndifada sonrasındaki merkezden ve sağdan oy alabilmek amacı ile bu canlı bombalar da Gazze’nin Hamas’ın kontro- kesimlerin önem verdiği güvenlik konularını se- lüne girmesinini etkilemiştir. Benzer şekilde ro- çim kampanyalarında öne plana çıkarmaktadır- ketler de İsrail seçim kampanyalarını yönlendi- lar. Bu partilerin cemaat disiplini içinde dinci ren en önemli güvenlik meselesi olmuştur. Roket partilere oy veren dindar kesimden ve güvenlik meselesi bu seçimlerin ana gündem maddesi ol- problemlerinden ziyade sosyoekonomik önceliğe mayı sürdürmesine rağmen bundan sonra sürüp göre oy veren sol partileri destekleyen kesimler- sürmeyeceği veya ne ile değişeceği, İsrail’in sa- den oy alması daha zordur. Bu partiler Gazze sa- vunma sistemine (Demir Kubbe) ve karşı tarafın vaşının hedefine ulaşamadan ateşkes antlaşması saldırı kapasitesine bağlı olacaktır. İsrail atacağı imzalandığını, Hamas’ı yıkacağını söyleyerek adımlarla hem kendi sistemini güçlendirmeye iktidara gelen Netanyahu’nun Hamas’ı yıkmak hem de karşı taraf üzerindeki caydırıcılığını de-

bir tarafa Gazze savaşı ile Hamas’ın meşruiyetini vam ettirmeye çabalamaktadır.

O

DİPNOTLAR

1 Doyle, Michael W. “Liberalism and World Politics”, =†? ‡ „ 1151-1169. 2 Tzipi Livni, “Democracy’s Price of Admission”, New York Times , 5 Haziran 2009. 3 Douglas Hamilton ve Nidal al-Mughrabi, “Analysis: Roots of Gaza crisis in crossed red lines”, , ‚]% 4 Barry Rubin “Israel’s Motives Behind the Gaza War: True and False” % 5 “Haaretz poll: More than 90 percent of Israeli Jews support Gaza war” ‡]% 6 “Vast Majority of Israelis Approve of Operation, Poll Shows”, ‡]% 7 “Half of Israelis think government should have continued Gaza operation, poll shows” The Times of Š!]% 8 Anthony H. Cordesman, “The “Gaza War”: A Strategic Analysis”, 3&‡‚% 9 Douglas Hamilton ve Nidal al-Mughrabi, “Analysis: Roots of Gaza crisis in crossed red lines”, , ‚]% 10 Eitan Shamir, “Operation Pillar of Defense An Initial Strategic and Military Assessment” ‡†!% 11 Edad Eran “International Aspects of Operation Pillar of Defense”,! „]% 12 Benedetta Berti, “Israel should rethink its strategy against Hamas in Gaza” - ‡]% 13 Benedetta Berti, “Throughout his brief staying in Gaza, Mashal was in fact able to gather broad personal support from all the major Gaza leaders of Hamas”, †% Avi Issacharoff, “After latest Israel-Gaza conflict, Hamas has gained major political strength” 9 %  X+PAnkara, Hamas-Fetih dengesine dönüyor” % 16 Elhanan Miller “Gaza to soon get electricity and gas from Egypt, Hamas official says” 12 Temmuz 2012. 17 Efraim Inbar ve Max Singer, “Operation Pillar of Defense: In Support of a Ground Offensive” - ‡]% 18 “Many Leaders Disappointed with Ceasefire” ]% 19 “Yishai: If Sderot Can’t Sleep, Then Neither Will Gaza” †]%

52 Kapak Konusu

ABD’nin de desteğiyle, İsrail’in askeri gücü, diğer bölge ülkelerine göre, daha modernize durumdadır. Ancak ülkenin yetersiz nüfusu, ekonomik zayıflığı ve uluslararası faktörler gibi belirleyiciler tarafından askeri yapı çeşitli kısıtlamalara maruz kalmaktadır.

İsrail’in Dış Politikasının Belirleyicileri

The Determinants of Israeli Foreign Policy

Ertan EFEGİL

Abstract Israel sees itself as a sole Jewish state in the world. For that reason it encourages the Jewish diaspora to mig- rate to Israel. In Israel’s political culture, the concepts of wars, genocide, hostility and threats are located. The Cold War mentality still dominates its foreign policy principles. Due to that perspective, its foreign policy is shaped by national security concerns and threat perceptions. In order to put an end to its isolation in the region, the Israeli government tries to develop its relations with non-regional states. For Israel, its strategic partnership with the United States has a vital importance. Nowadays the international society supports two-state solution to the Palestinian question. It objects any military methods used by the parties to find a solution to the issue. Therefore the world public opinion heavily criticized Israel’s military operation toward Gaza.

Keywords: Zionism, Israel, Foreign Policy, Foreign Policymaking, Palestine Issue

53 Kapak Konusu

2S$Y- %" ƒ & %X/@$ /%

İsrail, Yahudi devletidir ve kendisini dünyadaki bu sayede, İsrail’in kendisine has Yahudi kimliği yegâne Yahudi devleti olarak tanımlamaktadır. muhafaza altına alınmaktadır. Bu rolünden ötürü, bütün Yahudi diasporası, özgürce İsrail’e göç etme ve yerleşme hakkına İsrail’de halkın ekonomik yaşam koşulları, diğer sahiptir. Göç politikası, İsrail yönetimine iki açı- bölge ülkeleriyle kıyaslandığında, gözle görülür dan hizmet etmektedir. Birincisi, İsrail ordusu ve düzeyde iyi durumdadır. Yine de İsrail’in coğrafi ülkenin ekonomik kalkınması için ihyitaç duyu- açıdan küçük bir toprak parçasına sahip olma- lan insan gücünü temin etmektedir. İkincisi ise, sı, madenler ve su kaynakları açısından yetersiz

* Kapak Konusu

konumda bulunması İsrail ekonomisini ciddi dü- Yine de siyasal dağınıklığa rağmen, koalisyon zeyde olumsuz yönde etkilemektedir. İsrail, pet- hükümetleri, genellikle istikrarlı bir durum ser- rol, doğal gaz ve kömür bakımından tümüyle dış gilemektedir. Koalisyon hükümetlerinin taleple- kaynaklara bağımlıdır. Fakat diğer taraftan yay- ri, Başbakanı karar alırken sınırlandırmaktadır. gın sulama ve yoğun tarım yöntemleri sayesinde, Aynı zamanda bu durum, koalisyon hüküme- İsrail’in tarım sanayi üretimi iç talebi karşılarken, tinde yer alan küçük ortaklara, oy oranlarından aynı zamanda ihracat gelirleri de sağlamaktadır. daha fazla seviyede etkileme gücü verebilmekte- ABD’nin de yardımıyla İsrail, gelişmiş sanayi dir. altyapısına sahiptir. İsrail, ekonomik yapısının özelliklerinden ötürü, İran ve Mısır gibi ülkelerin Her şeye rağmen, İsrail’in siyasal hayatını, göre- aksine, daha açık, rekabetçi ve pazar-yönelimli celi olarak az sayıda Yahudi elitler kendi kontrol- ekonomik sistemi benimsemiştir.1 leri altında tutmaktadır. Bu elitler de oldukça ho- mojen bir dünya görüşüne sahiptir. Siyasal elitler Siyasal Sistem ise sivillerden, yüksek-düzeyli askeri yetkililer- den ve dini unsurlardan oluşmaktadır.3 İsrail’in yönetim sistemi, yazılı olmayan anaya- saya dayanmaktadır. İsrail, parlamenter siyasal Dış Politika Hedefleri rejime sahiptir ve hükümet ile parlamento, si- yasal sisteme hâkim olan resmi kurumlardır. İsrail’in ulusal bilincinde, şu kavramlar yer al- Cumhurbaşkanı, İsrail’de, sembolik/törensel bir maktadır: Savaşlar, sayısız çatışmalar, terörist ey- figür olarak siyasal hayatta yer almaktadır. Dış lemler, nefret yüklü söylemler, soykırım ve Arap politika konusunda Cumhurbaşkanı, Parlamento devletlerinin düşmanlığı. İsrailli yetkililer, kendi tarafından onaylanan antlaşmaları imzalama ve ülkeleri ve Ortadoğu bölgesi hakkında da şöyle diplomatik temsilcileri kabul etme gibi anayasal düşünmektedir: İsrail, coğrafi olarak yalnızlaştı- görevleri ifa etmektedir.2 rılmıştır. Müttefiklerden yoksundur. Coğrafi açı- dan dış tehditlere açıktır. Bu nedenle daha fazla İsrail’de siyasal katılım oldukça yaygındır ve ül- askeri güce ihtiyaç duymaktadır. kenin siyasal yaşamında siyasi partiler merkezi rol oynamaktadır. İsrail’in siyasal sistemi, aşırı İsrail’in dış politikası, güvenlik endişeleri tarafın- farklılıklar ve çeşitlilik gösteren siyasal ve sosyal dan ağırlıklı olarak şekillendirilmektedir. İsrailli dünya görüşleri tarafından şekillendirilmektedir. entellektüeller için, İsrail, saldırgan Arap dünya- Bu görüşler, siyasal partiler tarafından olduğu sında tek başına yaşamak zorundadır. Bu neden- gibi, gazeteler ile sosyal, dini, kültürel ve diğer le İsrail’in dış ve güvenlik politikalarının temel sivil toplum kuruluşları tarafından da seslendi- hedefleri, müzakereler yoluyla soruna barışçıl rilmektedir. Çok sayıda azınlıklar ve fraksiyonlar, çözüm bulmak ve etkili savunma kapasitesini özgürce hükümetin politikalarını eleştirebilmek- geliştirerek saldırgan emellerin hâkim olduğu bir tedir. bölgede güvenliğini güvence altına almaktır. So- nuçta, İsrail’in dış ve güvenlik politikalarını, Arap Aşırı dağınık siyasal yapısından ötürü, İsrail’de ülkeleriyle yaşadığı sürtüşmeler ve Filistinliler ile seçimlere çok sayıda siyasal parti katılmakta ve yaşadığı krizler ağırlıklı olarak belirlemektedir.4 genellikle koalisyon hükümetleri kurulmaktadır. Bu nedenle karar alma sürecinde, siyasal partiler İsrail yönetimi, Filistinliler ile komşu Arap ülke- ile diğer siyasi gruplar, kendi aralarındaki ideolo- leriyle işbirliği ve barışçıl ilişkiler içerisinde ol- jik farklılıklardan, politik görüş ayrılıklarından ve mayı, İsrail’in uzun vadeli varlığını sürdürmesi kişisel sürtüşmelerden ötürü, birbirleriyle işbirli- ve kalkınması için hayati önemde görmektedir. ği yapmakta, rekabet etmekte, birbirlerine karşı Bu nedenle bu anlayış, İsrail’in dış politikasının ittifaklar kurmakta ve uzlaşmaya çalışmaktadır. aslında temel taşını oluşturmaktadır. Fakat gü- venlik ve tehdit-temelli dünya görüşünden ötürü,

55 Kapak Konusu

20 Aralık 2012 günü Gazze’ye askeri operasyon başlatan İsrail yönetimi, psikolojik düşünce yapısına uygun olarak Filistinlilere karşı aşırı güç kullanmaktan kaçınmamıştır.

İsrail hükümeti, bütçesinin önemli bir kısmını inanılmaktadır. Aynı zamanda ikili ekonomik ve güvenlik kalemleri için harcamaktadır. ABD’nin siyasi avantajların yardımıyla, uluslararası deste- de desteğiyle, İsrail’in askeri gücü, diğer bölge ği elde ederek ve askeri yapısını güçlendirerek, ülkelerine göre, daha modernize durumdadır. İsrail’in Arap ülkelerine karşı caydırıcılığının gü- Ancak ülkenin yetersiz nüfusu, ekonomik za- vence altına alacağı öngörülmektedir.6 yıflığı ve uluslararası faktörler gibi belirleyiciler tarafından askeri yapı çeşitli kısıtlamalara maruz Sonuçta İsrail, Arap Dünyası ile ilişkilerini, gü- kalmaktadır.5 nümüzde de sıfır-toplamlı oyun temelinde veya realist kurama dayanarak değerlendirmektedir. Arap devletlerinin tehditkâr yaklaşımlarıyla çev- rili olması ve coğrafi yalnızlığı nedeniyle, İsrail, Güvenlik Anlayışı bölge-dışı devletler ile ilişkilerini geliştirmeye özel önem vermektedir. Bu bağlamda, Avrupa Realist bakış açısı ile dış politikayı tanımla- Birliği ülkeleri, Avustralya, Kanada, Japonya, Gü- yan zihniyet, Soğuk Savaş sonrası dönemde de ney Kore, Üçüncü Dünya ülkeleri ve eski Sovyet- İsrail’in uluslararası sisteme yönelik değerlen- ler Birliği ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmiştir. Bu dirmelerini etkilemeye devam etmektedir. İsrail, sayede İsrail, kendisine uluslararası alanda siyasi halen Ortadoğu’yu, istikrarsızlığın hâkim olduğu destek edinmeye çalışmaktadır. Bu tür ilişkilerin, bir bölge olarak algılamaktadır. Ayrıca İsrailli yö- İsrail’in, Filistin sorununda elini güçlendirdiğine neticilere göre, İsrail, bölgedeki güçlü devletlerin

56 Kapak Konusu

2S 2S 1 6$ /&1- %"X/"1"- &1+"1S&- %

çeşitli tehditlerine maruz kalan küçük/zayıf bir toprak parçasını, Yahudilerin vaadedilmiş top- devlettir. Bu nedenle uluslararası ve bölgesel sis- rakları olarak kabul etmektedir. Böylece İsrail’in temlerdeki radikal değişimler, İsrail’in Soğuk Sa- siyasal kültürünün seçkin yönü, Yahudilik’tir. vaş mantığında herhangi bir değişime neden ol- mamıştır. Yani İsrail, bölgesel güvenlik ilişkileri- Yahudi entelektüelleri için, İsrail’in geleceği, yani ni, devletten devlete ilişkiler temelinde görmekte güvenliği, zenginliği/refahı ve tarihsel görevini ve bu nedenle güçlü askeri yapıya sahip olma yö- yerine getirmek için gerekli olan kabiliyeti, Dün- nünde yıkılmaz/sarsılmaz önyargılara sahip ol- ya Yahudiliğine bağlıdır. Dünya Yahudiliğinin ge- maktadır. Bu anlayış, nükleer silah teknolojisine leceği de, İsrail’in varlığını sürdürmesine endeks- sahip olmayı ve konvansiyonel silah gücüne kar- lidir. Bu nedenle, İsrail’in dış politikasının temel şılık saldırı-amaçlı savunma stratejisini benimse- görevi, saldırgan Arap dünyası ile kuşatılmış ve meyi gerekli görmektedir. İsrail savunma güçle- rine göre, herhangi bir tehdidi, kendi toprakları Siyonizmin ileri karakolu olan İsrail’in varlığının 9 yerine düşman ülkenin topraklarında karşılamak korunmasıdır. en geçerli askeri stratejidir. Çünkü aşağıda da ifa- de edileceği gibi, İsrail, yeterli askeri personele, Ayrıca güçlü askeri yapıyı muhafaza etme ihtiya- stratejik derinliğe ve bölgesel müttefiklere sahip cı, yeni yerleşimcileri toplumla bütünleştirme ve değildir.7 yeni gelenler için yeni yerleşim yerleri inşa etme çabaları, İsrailli yetkililer açısından İsrail halkı- Yukarıda da ifade edildiği gibi, İsrail’de dış po- nın çeşitli özverilerde bulunmalarını gerekli kıl- litika, ulusal güvenliği sağlama alma taleplerine maktadır.10 kurban edilmektedir. Son derece güçlü askeri yapının mevcudiyetini ve Washington ile sağlam Dış Politika Yapım Sürecinde Rol Alan Elitler güvenlik bağlarını korumayı, İsrailli yöneticiler İsrail’in güvenliğini sağlama yönünde öncelikli İsrail’de, dış politika yapım sürecine hâkim olan ilkeler olarak tanımlamaktadır. temel değerler şunlardır: Dış tehdide karşı Yahu- di devletinin varlığını güvence altına almak ve İsrail’in militarist eksenli rolü, “küresel Yahudili- İsrail’de Yahudilerin sayıca çoğunluğunu muha- ğin evi olması” kavramına dayanmaktadır. Siyo- nizmin yüksek ideallerini yerine getirme dürtü- faza etmektir. Bu değerler, İsrail’in ulusal çıkar- sünden ötürü, İsrail, kendi topraklarına sürekli larının tanımlanmasında rehber rolü oynamak- olarak göçün gerçekleşmesini desteklemektedir.8 tadır.

Kimlik İsrail’de dış politika yapım süreci, siyasi veya ide- olojik gündemlerine bakmaksızın, tüm siyasal Siyonizm, İsrail’in kimliğinin doğal bir parçasıdır. elitlerin, her türlü görüşü ve düşünceyi ifade et- Siyonizm, bilindiği üzere, tarihsel olarak belli bir mesine olanak sağlamaktadır.

57 Kapak Konusu

Yine de, İsrail’de, belirleyici görev üstlenen karar tır. İsrail, yeni yerleşim yerlerinin güvenliğini vericiler, savunma kültürü içerisinde sosyalleşti- sağlamak zorundadır. Fakat bu amaç için yeterli rilmiştir. Yani bu kişiler, İsrail’in askeri kültürüne insan gücüne sahip değildir. Bu durum İsrail’in aşina kişilerdir. Bu nedenle İsrail’de dış politika, önüne, demografik zorluklar çıkarmaktadır. Bu İsrail’in askeri üstünlüğünü muhafaza etmeyi güvenlik sorununu çözebilmek için İsrail, İsrail güvence altına alan görüşün desteklenmesinde, halkının Filistinlilerden ayrılmasını öngören po- belirleyici değil, tamamlayıcı rol oynamakta- litikayı benimsemiştir. Bir yandan İsrail ile Filis- dır. Bu temel görüş ele alındığında, diğer siyasi tinliler arasında “Utanç Duvarı” inşa eden İsrail, mülahazalar kolayca göz ardı edilebilmektedir. diğer yandan Filistinlilere özerklik vermeyi kabul Bu nedenle Savunma Bakanlığı ile Başbakanlı- etmiştir. Fakat Filistinlilerin yönetimi altındaki ğın görüşleri, Dışişleri Bakanlığı’nın görüşlerin- alanları, doğrudan kendi kontrolü altında tut- den daha baskın konumdadır. Güçlü kişilikler, makta ve İsrail ordusu tarafından bu alanlar çev- İsrail’de, dış politikayı planlayan ve uygulayan relenmektedir.12 kurumların rolünün şekillenmesinde belirleyici rol oynayabilmektedir. Dış politikasının ikinci unsuru, kendisi tarafın- dan belirlenmiş topraklar üzerindeki İsrail’in İsrail istihbarat servisleri de İsrail’in temel dış meşruiyetinin ve varlığının, tüm Arap devletle- politika çıkarlarını tanımlamada, hakem rolü ri ve uluslararası camia tarafından tanınmasıdır. oynayabilmektedir. İsrail’de, Ulusal Güvenlik Böylece İsrail, Arap ülkeleriyle ikili barış antlaş- Konseyi, dış politika amaçlarının ve hedeflerinin maları imzalamayı arzu etmektedir. Ancak bu dengeli bir şekilde belirlenmesinde forum rolü imzalanan antlaşmalar, iki maddeyi içermekte- oynamaktadır. Aynı zamanda İsrail Parlamen- dir: a) İsrail’in tanınması, yani İsrail’in egemen tosu Knesset’teki Komiteler, dış politika yapım devlet olarak varlığının kabulü ve b) normalleş- sürecinde gözle görülür rol oynamaktadır. Ko- me, yani İsrail’le her türlü ticari ilişkileri ve ileti- miteler, farklı parti temsilcilerinin bir araya gel- şimi yasaklayan Arap ülkelerinin ambargosunun diği ve karşılıklı görüşlerin tartışıldığı bir forum kaldırılması ve boykot yerine işbirliğinin ilişki- niteliğindedir. Yine de komitelerin dış politika lerde esas alınması. Böylece İsrail ile Arap dev- yapım sürecindeki etkisi sınırlıdır. Dış politika letleri arasında karşılıklı bağımlılık inşa edilmiş yapım sürecinde, baskı grupları, oldukça aktif olacaktır. rol üstlenmektedir. Özellikle baskı grupları, işgal edilen topraklar, yeni yerleşim yerleri ve güvenlik Normalleşme sürecini, İsrail ile Arap ülkeleri konularında oldukça hassastır. farklı şekilde algılamaktadır. Arap devletleri için normalleşme, Arap ülkelerinin, İsrail ekonomi- Dış Politika Uygulamaları sine ve altyapısına bağımlılığını arttıracak ve İsrail’in bölgesel hegemon güç haline gelmesi- İsrail dış politikasının en temel unsuru, İsrail hü- ne neden olacaktır. İsrail ise karşılıklı ilişkilerin kümetinin elinde bulundurduğu tüm topraklar geliştirilmesinin, Arap ülkelerinin İsrail’e karşı içerisinde mutlak Yahudi çoğunluğunu muha- düşmanca tavrını ortadan kaldıracağını ve Arap faza etmektir. Çünkü nüfus yapısı, İsrail’in ken- ülkeleri ile İsrail’in karşılıklı çıkara dayalı barış- di varlığının merkezi özelliğini oluşturmaktadır. çıl ilişkiler kurmasına yardımcı olacağını öngör- İsrail’in kendi varlığını korumak için, bu unsur, mektedir.13 en öncelikli konu olarak görülmektedir.11 Ekonomik işbirliği, normalleşme yönünde Günümüzde İsrail’in, demografik açıdan çoğun- İsrail’in stratejisinin en önemli unsurunu oluş- luğu elde edemeyeceğinden daha fazla toprağı turmaktadır. İsrail, sadece Ürdün ile ticari iliş- işgal etmemesi gerekmektedir. 1967 yılında Batı kiler içerisinde olmuştur. Altyapı bağlantıları Şeria ve Gazze’nin İsrail tarafından işgali, İsrail ve karşılıklı ilişkilerin normalleştirilmesi, bölge yönetimi için Filistin sorununu ortaya çıkarmış- genelinde ekonomik işbirliğinin geliştirilmesine

58 Kapak Konusu

yardımcı olacaktır. Örneğin, bu bağlamda İsrail, ABD ile stratejik ortaklık, İsrail’e kapsamlı gü- bölge devletleriyle elektrik, petrol ve doğal gaz venlik şemsiyesi sağlamıştır.15 konularında ortak şebekelerin inşa edilmesini savunmaktadır. Aynı zamanda İsrail, bölgesel ör- Soğuk Savaş döneminde Arap ülkeleri, İsrail’in gütlere üye olmayı arzu etmektedir. varlığına şiddetle karşı çıkmışlardır. Bölge ülke- leri, Türkiye, Mısır ve Ürdün hariç, İsrail’i tanı- İsrail dış politikasının üçüncü unsuru, saldırgan maktan sakınmış ve İsrail yönetimiyle her türlü askeri stratejidir. Bu stratejinin birinci unsuru, iletişim kurmayı ret etmiştir. Hatta bölge ülkele- “saldırı, en iyi savunmadır” mantığıdır. Yani sa- ri, İsrail ile birkaç kez silahlı mücadeleye girmiş- vunmacı savaş mantığına dayanmaktadır. İsrail, tir. Bu devletler, aynı zamanda İsrail’i uluslararası kendi topraklarında ve/veya sınırlarında, saldır- arenada yalnızlaştırmaya çalışmış ve bu ülkeye gan ülkenin herhangi bir askeri operasyonunu karşı ekonomik ve diplomatik alanlarda boykot karşılayacak yeterli stratejik derinliğe sahip de- uygulamıştır. ğildir. Bu nedenle düşman ülkenin toprağını işgal etmek, İsrail’in güvenliği için gerekli olan tam- Üstün askeri gücünün yanısıra, ABD’nin sağla- pon bölgeyi elde etmek anlamına gelmektedir. dığı kesintisiz siyasi, askeri ve ekonomik destek, İsrail’in günümüze kadar varlığını sürdürmesine İsrail, her ne koşulda olursa olsun, ABD’den ko- yardımcı olmuştur. şulsuz destek elde etme arayışındadır. Bu bağ- lamda, ABD’den askeri teçhizat, teknik işbirliği, Soğuk Savaş döneminde, Amerikan yönetimleri, ekonomik yardım ve uluslararası siyasi destek Türkiye, Mısır ve İsrail gibi bölgesel müttefikle- elde etmeyi, dış politikasının ana hedeflerinden rine destek sağlamayı, Sovyet tehdidine karşı bir birisi haline getirmiştir. İsrailli yöneticiler, bü- gereklilik olarak görüyordu. Bu üç ülke ile aske- yük ve güçlü bir devlet ile ittifak ilişkisi içerisin- ri işbirliği içerisine girerek, Sovyetler Birliği’ni de olmamaları halinde, devletlerinin, ekonomik çevrelemeye veya bölgedeki etkisini zayıflatma- ve/veya askeri anlamda dış ve güvenlik politika ya çalışıyordu. Bunların dışındaki bölge ülkeleri hedeflerini hayata geçiremeyeceğini düşünmek- ise askeri anlamda, ABD tarafından ihmal edildi. 14 tedir. ABD o dönemde daha çok kendisine yakın bölge ülkelerine askeri güvence vermekle yetindi. Nükleer silahlarının yanı sıra, İsrail, askeri stra- tejisine, kapsamlı ve ölçüsüz/aşırı misilleme kav- Soğuk Savaşın bitmesiyle birlikte, İsrail, kendisi- ramını yerleştirmiştir. ni ABD’nin bölgedeki en güvenilir müttefiki ola- rak lanse etmeye çalıştı. İsrail, kendisini bir yan- Dış politikasının ilkelerinin ardından, işleyişine dan Sovyet yayılmacılığına diğer yandan da Arap baktığımızda, kurulduğu andan itibaren, İsrail’de milliyetçiliğine ve radikal İslam’a karşı bölgede dış politika tartışmalarını, güvenlik konuları ve Batı’nın en önemli müttefiki olarak tanımladı. stratejik düşünceler yönlendirmiş olduğunu gör- Diğer bir ifadeyle, İsrail, kendisini istikrarsız ve mekteyiz. Soğuk Savaş döneminde, İsrail yöneti- stratejik açıdan öneme sahip Ortadoğu bölgesin- mi, İsrail’in güvenliği ve hayatta kalması konula- de Batı’nın çıkarlarını koruyan ve savunan güve- rına ağırlık vermiştir. Güvenlik sorunları, İsrailli nilir müttefik olarak nitelendirdi.16 yöneticileri, askeri gücü geliştirme ve ABD ile stratejik ortaklık ilişkilerini derinleştirme yö- Soğuk Savaşın bitmesi ve Sovyetler Birliği’nin nünde girişimlerde bulunmaya itmiştir. ABD ile Arap ülkeleriyle stratejik ilişkilerinin sona erme- stratejik ortaklık, İsrail’in, bir yandan Amerika- si, İsrail’in, bölgede daha güçlü bir konum elde nın gelişmiş silah sistemine ve araçlarına ulaş- etmesine yardımcı oldu. Çünkü özellikle İsrail’e masına, diğer yandan her yıl ABD’den 3 milyar karşı olan radikal Arap devletleri, askeri ve diplo- dolar civarında askeri ve ekonomik yardım edin- matik açıdan bir süpergücün desteğinden mah- mesine yardımcı olmuştur. 1970’lerden itibaren, rum kaldılar. İkinci olarak Madrid Barış Süreci

59 Kapak Konusu

esnasında, İsrail, herhangi bir şekilde ciddi dü- ifade etmiştir. İsrail’in bu yöndeki açıklamalarını, zeyde stratejik veya siyasi taviz vermeksizin bazı ABD ve Batılı ülkeler başta olmak üzere, diğer Arap ülkeleri ile yürüttüğü görüşmelerde, yeni devletler “anlayışla” karşıladıklarını ve İsrail’in bölgesel dengeleri ve Arap ülkeleri arasındaki kendi güvenliğini sağlamasının bir hukuksal bölünmüşlüğü kendi menfaatine olacak şekilde hakkı olduğunu belirtmişlerdir. kullandı. Üçüncü olarak, Soğuk Savaşın bitmesi ve barış görüşmelerinin başlaması, İsrail’in Arap Ancak İsrail, Arap Baharı öncesi dönemde, özel- ülkelerinin boykotunu yavaş yavaş kırmasına, likle ABD, Türkiye, Mısır ve Avrupa Birliği’nden Üçüncü Dünya devletleri ile ilişkilerini geliştir- aldığı desteği alamamıştır. Her ne kadar bu ak- mesine ve Afrika ve Asya’daki diğer güçlü bölge- törler, İsrail’in bağımsız devlet olarak varlığını sel aktörler ile iyi ilişkiler içerisinde bulunmasına destekleseler bile, gerçekleştirilen operasyonu yardımcı oldu. Aynı zamanda bu durum, ulusla- eleştirmişlerdir. Arap Baharı öncesi dönemde, rarası meşruiyet anlamında, İsrail’in önündeki özellikle Türkiye ve Mısır, İsrail’in operasyonla- siyasi engellerin ortadan kalkmasına neden oldu. rına destek vermişler ve özellikle Mübarek yö- netimi, Gazze’ye İsrail’in uyguladığı ambargoyu Soğuk Savaşın sona ermesi ve Arap-İsrail barış sürdürmesine yardımcı olmuştur. Fakat Mursi süreci, İsrail’in, dış politika ufuklarını genişletti. yönetimindeki Mısır, operasyonun ilk başından 1990’ların başından 2011 yılına kadar, İsrail hü- itibaren, Filistinlilere desteğini açıklamış ve Fi- kümetleri, barış sürecine öncelik verdiler. Kom- listin halkına insani yardımların ulaştırılmasına şu Arap ülkeleriyle barışçıl ilişkilerini geliştirme arzusu, İsrail’in geleneksel stratejisinden ciddi yardımcı olmuştur. Hatta muhtemel Filistinli anlamda ayrılma anlamına geliyordu. Çünkü İs- mülteciler için çadır kentler oluşturmuştur. Tür- rail, Arap-olmayan devletler ile ittifak ilişkilerini kiye de uluslararası arenada, İsrail’in yaklaşımını geliştirerek, kendisini güvence altına almaya gay- açıkça eleştirmiş ve Filistinlilere olan desteğini ret ediyordu. her fırsatta dile getirmiştir. Amerikan yönetimi, Özellikle Kuveyt krizi, İsrail’in en büyük düşma- her ne kadar İsrail’in varlığına ve güvenliğine nı olan Saddam rejiminin eski gücünü kaybet- yönelik desteğini açıklasa da askeri operasyona mesine neden oldu. Diğer yandan Ürdün ile barış kayıtsız destek vermemiştir. Avrupa Birliği de antlaşması imzalayan İsrail, Suriye ile doğrudan İsrail’in bu tavrını eleştiren, Amerikan yönetimi görüşmelere başladı. Filistinliler ile barış süre- benzeri bir tutum sergilemiştir. cini canlandıran İsrail, Körfez ülkeleri ve Kuzey Afrika devletleri ile ilişkilerini geliştirdi.17 Aslında Birleşmiş Milletlerde Filistin’in üye ol- mayan devlet statüsüne ilişkin yapılan oylama İsrail’in Gazze’ye Son Askeri sırasında, uluslararası kamuoyu, Filistin sorunu- Operasyonu ve Etkileri na ilişkin temel parametreleri açıklamıştır. BM Genel Kurulu’ndaki müzakereler sırasında, kara- 20 Aralık 2012 günü Gazze’ye askeri operasyon ra destek veren ve vermeyen devletler, şu ilkeleri başlatan İsrail yönetimi, yukarıda ifade ettiğimiz ifade etmişlerdir: gibi psikolojik düşünce yapısına uygun olarak Fi- listinlilere karşı aşırı güç kullanmaktan kaçınma- t ƹLJEFWMFUMJÎÚ[àNà[FSJOEFO'JMJTUJOTPSVOV mıştır. Açıkça bir saldırganlık olsa bile, Hamas’ın çözülmelidir. Bu devletler, 1967 Savaşı öncesi İsrail’e “el yapımı” füzeler ile karşılık vermesi sınırlar üzerinden belirlenmelidir. üzerine, İsrail, saldırgan tavrını, meşru müdafaa t 'JMJTUJOMJMFS CBǦLFOUJ%PNJV,VEàTPMBOCJSCB- kavramı içerisine sokmaya çalışmıştır. Uluslara- ğımsız devlete sahip olmalıdır. rası kamuoyuna sürekli olarak Hamas’ın füze- t ƹTSBJM  CBNJ‘NT‘[ CJS EFWMFUUJS WF HàWFOMJNJJOJ  lerinin kendi güvenliğini tehdit ettiğini belirten varlığını koruması doğaldır. İsrail yönetimi, bu amaçla meşru müdafaa hakkı- t 'JMJTUJOMJHSVQMBS PSUBLCJSOPLUBEBV[MBǦNBM‘ na dayanarak, bu operasyonu gerçekleştirdiğini ve ortak hareket etmelidir.

60 Kapak Konusu

t )BNBT WF )J[CVMMBI‘O CBǦWVSEVNJV iTJMBIM‘ ortadan kaldırmaya gayret etmektedir. Ancak tedbirler”, sorunun çözümü için uygun de- İsrail’in bu politikası, BM Güvenlik Konseyi üye ğildir. Taraflar, karşılıklı müzakereler yoluyla devletleri, Avrupa Birliği ve diğer devletler tara- soruna çözüm bulmak durumundadır. fından ağır bir şekilde eleştirilmektedir. Özellikle uluslararası kamuoyu, artık İsrail’in bu “aşırı mi- Amerikan ve Mısır yönetimlerinin aracılığı sa- litarist tavrına” ve fiili olarak 1967 Savaşı öncesi yesinde, İsrail ile Filistin yönetimi arasında ateş- sınırları temel almayan bir çözüm önerisine sı- kesin imzalanması sağlanmıştır. BM’deki oylama cak bakmadığını açıkça sergilemiştir. neticesinde, Filistin yönetimi, yukarıdaki para- metreler ışığında, uluslararası kamuoyundan Sonuç olarak, İsrail yönetimi, halen daha aşırı destek almıştır. güvenlikleştirilmiş bir dış politika üzerinden ha- reket etmekte ve Soğuk Savaş mantığına uygun Kararın ardından, İsrail yönetimi, Doğu Kudüs’te olarak bölge politikalarını değerlendirmektedir. 3 bin konutluk yeni yerleşim yerleri inşa etme ka- Fakat bu tavır, artık diğer devletler, hatta Başkan rarı almıştır. Bu adımıyla, BM Genel Kurulu’nda Obama tarafından onaylanmamaktadır. Aynı şe- alınan kararı hukuksal ve siyasal olarak tanıma- kilde, Hamas ve Hizbullah gibi grupların silahlı dığını ifade eden İsrail yönetimi, aynı zamanda eylemleri de aynı şekilde uluslararası kamuoyu Doğu Kudüs’te kendi lehinde bir oluşum ortaya tarafından tasvip edilmemektedir. Filistinli grup- çıkarmaya çalışmakta ve Filistinlilerin, başkenti lar, kendi aralarında uzlaşarak, müzakereler yo- Doğu Kudüs olan bağımsız devlet idealini fiilen luyla soruna çözüm bulmak için gayret etmelidir.

O

DİPNOTLAR

PŒ&ŠQ’"@=%?, Kudüs: Ahva Press, 2006, s. 20-23. “”””%%”••••••”%6% 3 Zalman Abramov, , Rutherford, NJ, Farleigh Dic- konson University Press, 1976. 4 Ofra Bengio, ; New York, Palgrave, 2004.  76]&1PŠX$Q;—‡']% 6 Mark Heller, , Londra, Oxford University Press, 2000, s. 16. 7 Yoash Tsiddon-Chatto, “Israel-Arabia Eye to Eye with the Future,” - X{%‡% 8 “The security fence and the buffer zone as a successful obstacle to terrorism,” - $†“”””%%% •6ƒ••†%6% 9 Süleyman Özmen, 2&“Š˜Y%% P2S` QKudüs: Hamakor Press, 1997, s. 118. 11 Barry Buzan, , Sussex: Wheatsheaf Books Ltd, 1983. P2 /&Q‡% 13 Chaim Herzog ve Shlomo Gazit, , New York: Vintage Books, 2005, s. 21–24 ve 48. 14 Musa Alami, “The Lesson of Palestine”, —!X†4‡†‡%!‚†% 15 Arnold J. Toynbee, “Foreword”, Š&&@)=4%?'”š/*4/“‡‚% ix; Walid Khalidi, “Why Did the Palestinians Leave Revisited”, —!†X ]%†@†% 16 Benny Morris, ;New York: Alfred Knopf,, 1999, 6. bölüm, s. 289–290; John Mearsheimer ve Stephen M. Walt, New York: Farrar, Straus And Grioux, 2007, s. 25. ‚ `1~’"{/]6X@6 ]š]//Œ%

61 Kapak Konusu

Tarım sektörünün Filistin GSYH’ına ve istihdama katkısı giderek azalmaktadır. Bunun en önemli nedenlerinden birisi elbette tarıma elverişli toprakların yetersizliği ve İsrail işgalidir.

Filistin Ekonomisinin Genel Özellikleri

Basic Characteristics of Palestine’s Economy

Harun ÖZTÜRKLER

Abstract Palestine comprises West Bank and Gaza Strip. The purpose of this study is to analyze the basic characte- ristics of Palestine’s economy. According to the World Bank’s country classification on the basis of per capita gross national income, Palestine is a lower-middle income country. On the other hand, Palestine faces a deepening poverty problem. To solve poverty problem and improve its economic development level, Palestine needs a new development strategy that covers all sectors of the economy. This development strategy must give priority to investment projects that will produce goods to substitute import from Israel and through Israel. However, preparation and implementation of such a development plan requires lifting of Israel’s embargo and establishment of Palestine’s geographic and political unity. Specifically, free movement of goods and people between West Bank and Gaza Strip is a prerequisite for Palestine to become a sate. In addition, the economic integration between West Bank and Gaza Strip will create a more efficient and larger domestic market. Palestine economy grew on average 9% between 2009 and 2011. However, growth rates differ signifi- cantly between West Bank and Gaza Strip; growth rates were 6.4% in the former and 17% in the latter. The most important problem of Palestine’s economy is unemployment rate. Today, every one of four persons in the labor force is unemployed. On the other hand, inflation rate is low. Very low level of private saving rate together with high public sector deficit leads to very high current account deficits. At present, current acco- unt deficit is mostly financed by foreign donations. Decrease in such donations put the functioning of both Palestine’s economy and the government at risk.

Keywords: Palestine, economic structure, poverty, unemployment, current account deficit, donation, econo- mic planning

62 Kapak Konusu

ŒS & & $ &- $ 6&- /$&$& /$%$ & &2S- &/&1%

Giriş ma planlaması ve uygulaması ile oluşturulabilir. Böyle bir ekonomik kalkınma planının hazırla- Bilindiği gibi Filistin bugün Batı Şeria ve Gazze nıp uygulanabilmesi ise elbette İsrail’in “çitle- Şeridi’nden oluşan iki bölgeyi kapsamaktadır. Bu me” politikasının ortadan kalkmasına, Filistin’in çalışma bu iki bölgeli Filistin ekonomisinin ge- coğrafi ve politik bütünlüğünün kurulmasına ve nel özelliklerini ortaya koymayı amaçlamakta- uygun politik ve ekonomik ortamın oluşmasına dır. Bu iki bölge ekonomik açıdan önemli yapısal bağlıdır. Al-Naqib (2003) böyle bir ekonomik alt farklılıklar göstermektedir. Bu çalışmada Filistin yapının oluşmasının ancak Filistin’in kurumsal ekonomisi bir bütün olarak değerlendiriliyor ol- yapısının bir “kalkınma devleti”ne dönüştürüle- masına karşın, iki bölge arasındaki temel mak- bilmesine bağlı olduğunu vurgulamaktadır.2 roekonomik farklılar da ortaya konmaktadır. Bu coğrafi bölünmüşlük yanında bütüncül bir poli- Dünya Bankası’nın (DB) (2012) Filistin ile ilgi tik yapının da söz konusu olmaması, Filistin için olarak yayınladığı bir rapor Filistin ekonomisinin bir ekonomi politikası ve etkilerinin değerlendir- bugün dış yardım olmadan işlerliğinin olduk- mesini olanaksız kılmaktadır. Ekonomik yapı ve ça zor olduğuna işaret etmektedir.3 Bu raporda politika büyük ölçüde İsrail ile ilişkiler ve dış yar- Batı Şeria ve Gazze Şeridi arasında insanların ve dımlar çerçevesinde şekillenmektedir. Ferguson malların hiçbir sınırlamaya tabi olmadan hareket (2007) tarafından da belirtildiği gibi, işgal döne- etmelerinin Filistin’in bir devlet olabilmesinin mince İsrail’in uyguladığı ekonomi politikaları temel şartı olduğuna işaret edilmektedir. Öte uygulamaları bu iki bölgenin hem işgücü hem de yandan, Batı Şeria ve Gazze Şeridi arasında oluş- mal ihracı kanalları ile tümüyle İsrail’e bağımlı turulacak ekonomik entegrasyon, daha etkin ve hale gelmesine neden olmuştur.1 2005 yılı öncesi büyük bir iç piyasanın oluşmasını sağlayacaktır. dönemde bir ekonominin bir yılda ürettiği tüm Bilindiği gibi, ekonomik gelişmenin iki ön şartın- nihai mal ve hizmetlerin parasal değerini ifade dan biri nitelikli ve yeterli üretim faktörlerinin eden gayri safi yurtiçi hâsılanın (GSYH) önemli varlığı, diğeri ise etkin bir biçimde işleyen büyük bir kısmını oluşturan bu iki kanal hem işgücünün bir ulusal piyasanın varlığıdır. Filistin’in bu ayrık büyümesini önlemiş hem de ekonominin düşük iki parçasının ekonomilerinin entegre olmaları nitelikli işçilikle mal ve hizmet üreten bir yapıya aynı zamanda, üretim faktörleri ve malların ha- sahip olmasına neden olmuştur. 2005 sonrası dö- reketi yoluyla fiyatların ve gelirlerin birbirlerine nemde, bu iki kanalın kapanması ise ekonomiyi yakınsamalarına ve kaynakların daha etkin kul- hem büyük bir sorunla yüz yüze bırakmış hem lanımına katkı sağlayacaktır. Filistin’de bugünün de yeni bir yapının oluşturulmasının önünü aç- geçerli tanımlarıyla bir ekonomiden söz edebil- mıştır. Bu yeni ekonomik yapı ancak ekonominin memiz için bir diğer koşul ise kendisi dışında tüm sektörlerini içeren yeni bir ekonomik kalkın- yer alan üretim faktörlerini bir araya getiren ve

63 Kapak Konusu

üretimi organize eden bir özel sektör girişimci yanında, kısa dönemde yatırım ortamının iyileş- grubunun ortaya çıkarılması ve özel sektörün tirilmesi uzun dönem ekonomik kapasitenin en geliştirilmesidir. Özel sektörün ekonomik geliş- önemli belirleyicilerinden biri olacaktır. Böyle menin bir parçası olabilmesi ise her şeyden önce bir yatırım ortamı, emek yoğun ve tarım ve sana- İsrail’in her türlü ambargoyu ve sınırlandırmayı yi sektörlerini entegre eden yatırımların gerçek- kaldırmasına bağlıdır. Filistin ekonomisinin en leştirilmesine ve böylece hem en önemli sorun- acil sorunu ise ulaşım, iletişim ve enerji gibi alt lardan biri olan işsizliğin azaltılmasına hem de yapı eksikleridir. Eğitim ve sağlık insan serma- İsrail’den ve İsrail üzerinden ithal edilen ürünleri yesinin oluşumunun ve etkin kullanımının ön ikame eden ürünlerin üretilmesini sağlayarak koşullarıdır. Filistin’in alt yapıya ilişkin bu so- dışa bağımlılığın azaltılmasına katkı sağlayacak- runlarının giderilmesi ekonomik gelişmesinin tır. Sermaye birikiminin düzeyi de dikkate alın- başlayabilmesinin diğer olmazsa olmazları ara- dığında Filistin’de kısa dönem sanayileşme stra- sındadır. tejisi küçük ve orta boy sanayi işletmeleri (KOBİ) üzerine yoğunlaşmalıdır. Bu tür işletmeler genel Filistin Ekonomisinin Temel Yapısal olarak hem daha rekabetçi bir yapıya sahiptir- Özellikleri, Sorunlar ve Çözüm Önerileri ler hem de ekonomik krizler ve dalgalanmala- ra karşı daha çabuk adapte olabilmektedirler. Bilindiği gibi, ekonomik yapıdan kastedilen te- KOBİ’lerin bir diğer önemli özellikleri ise genel mel sektörler olarak adlandırılan sanayi, tarım ve olarak emek yoğun teknolojiler kullanmalarıdır. hizmetleri sektörlerinin GSYH’nın yaratılması- KOBİ’ler yoluyla çok farklı sanayi malı üretilmesi na ne ölçüde katkı yaptıklarıdır. Filistin Merkezi Arap ülkeleri ile entegrasyona ve böylece İsrail’e İstatistik Bürosu’nun raporuna4 göre, 2011 yılı olan bağımlığın azaltılmasına katkı sağlayacaktır. itibariyle sanayi sektörünün GSYH’nın oluşuma Tam bağımsız ve birleşik bir Filistin’in kurulduğu katkısı %37, tarım sektörünün katkısı %4 ve hiz- varsayımı ile orta vade ise temel amaç sanayi sek- metler sektörünün katkısı %59’dur. Bu bölüm, törünün liberalizasyonu, Filistin ekonomisinin Filistin ekonomisini bu üç alt sektör çerçeve- rehabilitasyonu ve bölgesel ve uluslararası enteg- sinde değerlendirmektedir. Nasr’a (2002) göre, rasyonu olmalıdır. Uzun dönem ekonomik kal- tüm sorunlarına rağmen kısa dönemde Filistin kınmanın kısıtları, sınırlı kaynaklar ve küçük bir sanayi sektörü İsrail’in (ekonomik) ambargosuna ulusal piyasadır. Bu nedenle uzun dönem sanayi karşı mücadelede önemli bir rol oynayabilecek stratejisi, bu kısıtları göz önüne almalıdır. Uzun kapasitededir.5 Uzun dönemde ise sanayi sektö- dönem sanayi stratejisi, ihracata dönük ve tekno- rü ekonomik kalkınmanın öncü sektörü rolünü loji ürünleri üretecek ve nitelikli işgücü temeline oynayacaktır. Gelişmiş ülkelerin, özellikle de dayanacak bir sanayi sektörü oluşturmayı plan- yeni sanayileşmiş Güneydoğu Asya ülkelerinin lamalıdır. Uzun yıllar süren savaş ve işgal, Filis- tecrübeleri göstermektedir ki, uygun sanayileş- tinlilerin sermayelerini yurtdışına çıkarmalarına me stratejilerinin geliştirilmesi ve uygulanması neden olmuştur. Bağımsız bir Filistin Devleti’nin sanayi sektörünün rekabetçi kapasitesini yüksel- yaratılması bir yandan yurtdışındaki Filistinlile- terek ekonomik büyüme hızının artırılmasını ve rin sermayelerini Filistin’e getirmelerine, diğer sonuçta ekonomik kalkınmanın gerçekleştiril- yandan yabancı doğrudan sermayenin Filistin’e mesini sağlamaktadır. Filistin sanayi sektörü için yatırım yapmasına ve böylece sanayi sektörünün ilk adım politik çerçeveyi ve mevcut doğal ve kurulmasına katkı sağlayacaktır. insan kaynaklarını göz önüne alan açık bir stra- tejinin belirlenmesidir. Kısa dönemde bu strateji Tarım sektörü hem GSYH’ya katkısı yönüyle İsrail’in işgalinin sürmesinin toprak, su ve diğer ekonomik anlamda ama aynı zamanda yaşa- kaynakların kullanımının İsrail tarafından sınır- mın idamesi için gerekli olan besin maddelerini landırıldığı ve mevcut politik ve ekonomik zor- üretmesi anlamında önemlidir. Sanayi sektörü lukların iyi yetişmiş insan kaynağının göçüne ne- ve hizmetler sektörü ile kıyaslandığında daha den olduğu olgularını hesaba katmalıdır. Bunun emek yoğun bir üretim tekniğine sahip olması,

+ Kapak Konusu

Batı Şeria ve Gazze Şeridi arasında insanların ve malların hiçbir sınırlamaya tabi olmadan hareket etmeleri Filistin’in bir devlet olabilmesinin temel şartıdır.

tarım sektörünü en önemli istihdam yaratma modern yasal bir çerçevenin olmaması da ta- biçimi haline getirmektedir. Ancak Sabri (2008) rımsal aktivitenin modern olmayan bir biçimde tarafından da belirtildiği gibi, tarım sektörünün yürütülmesine neden olmaktadır. Filistin’de ta- Filistin GSYH’ına ve istihdama katkısı giderek rım sektöründeki sorunların kısa dönemde etkin azalmaktadır.6 Bunun en önemli nedenlerinden çözümlerinden birisi tarımsal kredi, üretim ve birisi elbette tarıma elverişli toprakların yeter- pazarlama kooperatifleri olabilir. Bu tür koope- sizliği ve İsrail işgalidir. Ancak Bankacılık sek- ratifler biryandan tarımsal aktivitenin finans- törünün çeşitli nedenlerle tarım sektörüne kredi manı probleminin çözüme katkı sağlarken, diğer vermekte gösterdiği isteksizlik ve birçok durum- yandan parçalanmış küçük toprakların bir araya da karşılanması oldukça güç koşullar ileri sürül- getirilerek sabit maliyetlerin azaltılmasına, mo- mesi tarımsal faaliyetin finansmanı sorununu dern teknolojilerin kullanılmasına olanak sağlar. derinleştirmekte ve tarımsal aktiviteyi olumsuz Bu kooperatifler daha etkin pazarlama teknikleri etkilemektedir. Tarımsal ürün üreticilerinin dini de sunarak, karlılığın artmasına katkı sağlar. nedenlerle kredi kullanmamaları ve topraklarını teminat göstermeye yanaşmamaları da tarımsal Hizmetler sektörünün GSYH’a katkısı göz önüne aktivitenin finansmanı sorununu artırmaktadır. alınarak Filistin ekonomisini bir hizmet ekono- Filistin’de sigorta sektörü en az gelişmiş sektör- misi olarak tanımlayabiliriz. Ekonomik kalkın- lerden birisidir. Ancak, ekonomik aktivitenin en ma kuramı bir ülkenin temel sanayi alt yapısı- riskli olduğu sektörlerden biri olan tarım sektö- nın oluşturulması sonrasında hizmetler sektörü ründe sigorta oldukça önemlidir. Tarımsal sigor- ürünlerine yönelik talebin artacağını öngörmekte tanın gelişmemişliği tarımsal aktiviteyi sınırlan- ve bu nedenle hizmetler sektörünü türev bir sek- dıran bir diğer faktör konumundadır. Tarımsal tör olarak tanımlamaktadır. Ancak her ülke aynı ekonomik aktiviteyi düzenleyen ve denetleyen ekonomik kalkınma patikasını izlememekte ve

65 Kapak Konusu

sektörel, bölgesel, ekonomik refahın dağılımı v.b. Filistin Ekonomisinin Temel Ekonomik birçok yönden eşitsiz ekonomik gelişme biçimle- Büyüklükleri Çerçevesinde Değerlendirilmesi ri gözlemlenmektedir. Bu türden bir gelişmenin Filistin için de geçerli olduğunu ileri sürebiliriz. Uluslararası Para Fonu (IMF) (2012) tarafın- El-Jafari, Makhool ve Lafi (2003), 1970’ler ile kı- dan hazırlanan rapora8 göre 2011 yılı itibariyle yaslandığında Filistin hizmetler sektörünün hem Filistin’in nüfusu 4,2 milyondur. Bilindiği gibi GSYH’ya katkı, hem de yatırım, istihdam ve tek- DB, ülkeleri kişi başına gayrisafi ulusal gelir ba- nolojik özellikleri yönleri ile önemli ölçüde geliş- zında düşük, orta-düşük, orta-yüksek ve yüksel tiğini ileri sürmektedirler.7 Ancak işgal ve ülkede gelir grubu olmak üzere dört kategoriye ayır- maktadır.9 Bu sınıflandırmaya göre Filistin 1,026- politik ve ekonomik istikrarın olmaması yatırım 4,035 dolar arasında kişi başına gelire gelir sahip riskini artırmaktadır. Bunun yanında, ulusal para ülkelerin yer aldığı orta-düşük kategorisinde biriminin olmaması, sektörün aradığı nitelikte yer almaktadır. Filistin’de 2011 yılı itibariyle kişi işgücünün yetersizliği ve kurumsal çerçevenin başına gelir 2,394 dolar olmasına karşın ağır bir uygun düzenleme ve denetleme sağlayamaması yoksulluk sorunu ile yüz yüzedir: 2011 yılı için gibi nedenler de sektörün istenen düzeyde geliş- Batı Şeria’da yoksulluk oranı %18 ve Gazze’de mesini engellemektedir. Tarihi ve doğal özellikle- yoksulluk oranı %39’dur. Böylesine derin bir yok- ri göz önüne alındığında, gelişmiş bir turizm sek- sulluk oranının temel nedeni hiç kuşkusuz yarım törünün Filistin ekonomisinin motoru işlevini yüzyıldır süren savaş, işgal ve ambargodur. Öte görebileceğini, özellikle kısa dönemde niteliksiz yandan, bu büyüklükte yoksulluk oranının geri- işgücü için önemli bir istihdam yaratabileceğini sinde yatan bir ekonomik çerçeve söz konusudur. ve bu sektörde yaratılan katma değerin sanayi ve Bu ekonomik çerçeveyi değerlendirebilmek için tarım sektörlerindeki yatırımların finansmanını aşağıdaki Tablo’da Filistin ekonomisine ilişkin kolaylaştırabileceği vurgulanmalıdır. temel ekonomik büyüklükler yansıtılmaktadır.

Tablo: Filistin Ekonomisinin Temel Ekonomik Büyüklükleri

F

`XY=7? 6,720 8,331 9.982 4"{=ž? 7.4 9.8 9.9 4"{@"3=ž? 7.1 6.8 5.2 4"{@`$$=ž? 8.4 19.5 23.0 ]"`XY=? 1,708 2,050 2,394 2${=ž? 25 24 21 Œ4=ž? 4.3 2.8 2.7 `XYSY${`X\X{ 18.3 18.5 18.5 `XYSY${ 6.3 7.9 -8.8 `XYSY${Y+ -12.0 -10.6 -27.3 `XYSY${] 1 -26.4 -16.7 -10.8 `XYSY${—2+ -38.1 -25.9 -36.7 =’6 ? `XYSY${—2+ -12.0 -10.6 -27.3 =’6+?

Kaynak: Kanaan, Oussama. Udo Kock, and Mariusz Sumlinskin (2012), Recent Experience and Prospects of the Economyof the West Bank and Gaza, Staff Report Prepared for the Ad Hoc Liaison Committee, New York, www. imf.org/wbg.

66 Kapak Konusu

Œ $ % ŒS &$%" $$%4 $%Y$/ $ 6%

Tablo’dan Filistin ekonomisinin üç yıl içerisinde Sonuç nominal fiyatlarla GSYH’sını yaklaşık olarak 1.5 kat artırdığını gözlemlemekteyiz. Küresel ekono- Bilindiği gibi Filistin bugün Batı Şeria ve Gazze mide derin bir krizin yaşanmasına karşın Filistin Şeridi’nden oluşan iki bölgeyi kapsamaktadır. Bu ekonomisinin son üç yılda ortalama olarak %9 çalışma bu iki bölgeli Filistin ekonomisinin ge- oranında bir büyüme performansı göstermiştir. nel özelliklerini analiz etmektedir. DB’nın yaptığı Ancak ekonomik büyüme Batı Şeria ve Gazze’de sınıflandırmaya göre Filistin 1,026-4,035 dolar birbirinden oldukça farklıdır. Batı Şeria’da orta- arasında kişi başına gelire gelir sahip ülkelerin lama büyüme oranı yaklaşık olarak %6,4 iken, yer aldığı orta-düşük kategorisinde yer almakta- Gazze’de yaklaşık olarak %17’dir. Öte yandan dır. Buna karşın Filistin ağır bir yoksulluk sorunu son üç yılda nüfus artışının da etkisi ile GSYH yüz yüzedir. Bu sorunu gidermesi, genel anlam- 1,5 kat artmasına karşın, kişi başına gelir 1,4 kat da kalkınma sorununu çözebilmesi için Filistin’in artabilmiştir. Filistin ekonomisinin temel sorunu ekonominin tüm sektörlerini içeren yeni bir eko- oldukça yüksek işsizlik oranıdır. Filistin’de işgücü nomik kalkınma planlamasına ihtiyaç vardır. Bu içerisinde yer alan her dört kişiden biri işsizdir. kalkınma planlaması İsrail’den ve İsrail üzerin- Bu işsizlik oranı yüksek yoksulluk düzeyinin te- den ithal edilen ürünleri ikame eden ürünlerin mel nedenidir. Enflasyon oranı ise oldukça dü- üretilmesini sağlayarak dışa bağımlılığın azaltıl- şük düzeydedir. Yüksek işsizlik oranı ve düşük masına katkı sağlayacak yatırım projelerine ön- gelir düzeyi düşük enflasyonu açıklayan faktör- celik vermelidir. Böyle bir ekonomik kalkınma lerdir. Yüksek işsizlik oranı aynı zamanda çalışan planın hazırlanıp uygulanabilmesi ise elbette nüfusun çalışmayan nüfusa oranı olarak tanım- İsrail’in “çitleme” politikasının ortadan kalkma- ladığımız bağımlılık oranının da yüksek olması- na neden olmaktadır. Yüksek bağımlılık oranı ve sına, Filistin’in coğrafi ve politik bütünlüğünün düşük gelir ile birlikte tasarruf oranının oldukça kurulmasına ve uygun politik ve ekonomik or- düşük olmasına neden olmaktadır. Düşük özel tamın oluşmasına bağlıdır. Özellikle, Batı Şeria tasarruf düzeyi, yüksek kamu açıkları ile birlikte ve Gazze Şeridi arasında insanların ve malların oldukça yüksek cari işlem açıklarına neden ol- hiçbir sınırlamaya tabi olmadan hareket etmeleri maktadır. Tablo’da cari işlemler açıklarının resmi Filistin’in bir devlet olabilmesinin temel şartıdır. transferler hariç ve dahil olmak üzere iki farklı Ayrıca, Batı Şeria ve Gazze Şeridi arasında oluş- biçimde verilmesinin nedeni dış yardımların Fi- turulacak ekonomik entegrasyon daha etkin ve listin ekonomisinin işleyişinde ne denli büyük büyük bir iç piyasanın oluşmasını sağlayacaktır. bir öneme sahip olduğunu yansıtmaktır. Dış yar- dımların azalması Filistin ekonomisinin ve özel- Filistin’de tarıma elverişli toprakların yetersizli- likle hükümetin işleyişini oldukça zor durumda ği ve İsrail işgali, tarımın GSYH’ya ve istihdama bırakmaktadır. katkısını büyük ölçüde sınırlandırmaktadır. Ta-

67 Kapak Konusu

rımsal ekonomik aktiviteyi düzenleyen ve denet- Filistin ekonomisinin 2009-2011 yılları arasında leyen modern yasal bir çerçevenin olmaması da ortalama olarak %9 oranında bir büyüme per- tarımsal aktivitenin modern olmayan bir biçim- formansı göstermiştir. Ancak ekonomik büyüme de yürütülmesine neden olmaktadır. Filistin’de Batı Şeria ve Gazze’de birbirinden oldukça fark- lıdır. Batı Şeria’da ortalama büyüme oranı yak- tarım sektöründeki sorunların kısa dönemde et- laşık olarak %6,4 iken, Gazze’de yaklaşık olarak kin çözümlerinden birisi tarımsal kredi, üretim %17’dir. Filistin ekonomisinin temel sorunu ol- ve pazarlama kooperatifleri olabilir. GSYH’ya dukça yüksek işsizlik oranıdır. Filistin’de işgücü katkısı göz önüne alındığında Filistin ekonomi- içerisinde yer alan her dört kişiden biri işsizdir. sini bir hizmet ekonomisi olarak nitelemek ola- Bu işsizlik oranı yüksek yoksulluk düzeyinin te- naklıdır. Tarihi ve doğal özellikleri göz önüne mel nedenidir. Filistin’de enflasyon oranı ise ol- alındığında, gelişmiş bir turizm sektörünün de dukça düşük düzeydedir. Öte yandan, Filistin’de içinde yer aldığı hizmet sektörünün Filistin eko- tasarruf oranı oldukça düşüktür. Düşük özel ta- nomisinin motoru işlevini görebileceği, özellikle sarruf düzeyi, yüksek kamu açıkları ile birlikte oldukça yüksek cari işlemeler açıklarına neden kısa dönemde niteliksiz işgücü için önemli bir olmaktadır. Yüksek cari işlemler açıkları büyük istihdam yaratabileceği ve bu sektörde yaratılan ölçüde dış yardımlarla kapatılmaktadır. Dış yar- katma değerin sanayi ve tarım sektörlerindeki dımların giderek azalması ise Filistin ekonomisi- yatırımların finansmanını kolaylaştırabileceği nin ve özellikle hükümetin işleyişini oldukça zor

vurgulanmalıdır. durumda bırakmaktadır.

O

DİPNOTLAR

1 Ferguson, Shaun, “Gaza in the Post-Separation Environment: A Simulation Exercise”, Palestine Economic Research Institute, http://www.mas.ps/2012/sites/default/files/gaza.pdf (Erişim Tarihi: 24 Aralık 2012) 2 Al-Naqib, Fadel Mustafa, “Towards a Palestinian Developmental Vision”, Economic Research Institute, http://www. mas.ps/2012/sites/default/files/Summary1_14.pdf (Erişim Tarihi: 24 Aralık 2012). 3 Dünya Bankası, “Stagnation of Revival: Palestinian Economic Prospects”, www.wrolbank.org (Erişim Tarihi: 24 Aralık 2012). 4 Palestinian Central Bureau of Statistics (PCBS), “The Press Report of the Economic Forecasting 2012”, Ramallah, Palestine, 2012. 5 Nasr, Mohammed, “The Role of Industrial Sector in Palestinian Economic Development”, Palestine Economic Po- licy Research Institute, http://www.mas.ps/2012/sites/default/files/Industry.pdf (Erişim Tarihi: 24 Aralık 2012). 6 Sabri, Nidal Rashid, “Financing the Palestinian Agricultural Economy”, Palestine Economic Policy Research Institu- te, http://www.mas.ps/2012/sites/default/files/summary%20english.pdf (Erişim Tarihi: 24 Aralık 2012). 7 El-Jafari, Mahmoud, Basim Makhool ve Nasr Atyani, “Palestinian Services Sector and Its Role in Econo- mic Development”, Palestine Economic Policy Research Institute, http://idl-bnc.idrc.ca/dspace/bitstre- am/10625/32441/1/124235.pdf (Erişim Tarihi: 24 Aralık 2012). 8 Kanaan, Oussama., Udo Kock , and Mariusz Sumlinskin, “Recent Experience and Prospects of the Economy of the West Bank and Gaza”, Staff Report Prepared for the Ad Hoc Liaison Committee, New York, www.imf.org/wbg (Erişim Tarihi: 24 Aralık 2012). 9 Dünya Bankası, “How We Classify Countries”, http://data.worldbank.org/about/country-classifications (Erişim Tarihi: 24 Aralık 2012).

68 İnceleme

AK Party initiated in 2009 the democratic opening, which appeared promising as it envisaged a peaceful solution to the Kurdish problem.

The Kurdish challenge to the Turkish Nation-State

Ofra BENGIO

Özet Kuruluşunun 90. yılında, Türk devleti mevcut ulus-devlet ile kendine tehdit oluşturan paralel devlet arasın- da bir mücadele ile karşı karşıyadır. Bu tehdidin birçok sebebi vardır. Kürtlere göre Kemalistlerin geliştirmiş oldukları model tek bir ulusun, yani Türklerin, varlığını tanıyan; Kürtlerin varlığını ise yok sayan bir devlet anlamına gelmekteydi. Bu anlamda modern devlet en azından Osmanlı Devleti döneminde kimliklerini koruyabilen ve özgürlükleri olan Kürtler için bir engel teşkil etmekteydi. Dolayısıyla bu noktada sorulması gereken sorular şunlardır: AK Parti bu sorunla başa çıkabilmek için nasıl bir teşebbüste bulundu? Bu te- şebbüsü önceki hükümetlerin teşebbüslerinden ayıran özellikler nelerdi? Bu gelişmelerin sebepleri ve başlıca dönüm noktaları nelerdir? Kürt tarafının geçirdiği değişimler nelerdir?

69 İnceleme

By the time the AKP came to power in 2002, the Kurdish question could no longer be portrayed as solely a terrorist problem, as had been the case in earlier decades, because the Kurds had fashioned a genuine national movement with a legal party, institutions and strong popular support, which manifested itself in civil disobedience and in- tifada-like uprisings in the streets.

Abstract he declares that the PKK members are terrorists, hence he will not sit with them at the same table, In its 90th year of its existence the Turkish state and the next day he says exactly the opposite.1 In is facing a race between the existing nation-state fact, throughout his decade in power, Erdogan framework and the parallel state which is chal- has been issuing contradictory proclamations lenging it. The causes for this challenge are mani- on the Kurdish issue. Often, he spoke of Turk- fold but the most important ones are the decades ish citizenship as being a supra-ethnic identity in of forced assimilation of the Kurds and the denial which Turks, Kurds and others may enjoy equal of their unique ethno-national identity by this citizenship, but he also frequently emphasized, very nation-state. For the Kurds, the model which in the traditional Kemalist vein, that in Turkey had been developed by the Kemalists meant a there is “one state, one flag, one homeland, one state which recognized the existence of one na- nation”.2 On another occasion, he modified the tion only, that of the Turks, while obliterating formula in a way which was favorable to the altogether that of the Kurds. In this sense, the Kurds, declaring: “we did not say one language; modern state represented a setback for the Kurds we said one flag, one religion, one state.”3 In- who under the Ottoman Empire had enjoyed at deed, under successive Justice and Development least the freedom to keep their identity intact. Party (AKP) governments, the Kurdish issue The questions that must be posed are therefore: became multi-dimensional, full of paradoxes How did the AKP attempt to cope with the prob- and far more complicated than at any time in lem and in what ways did it differ from its pre- the past. The questions that must be posed are decessors? What are the causes for, and the main therefore: What are the causes for, and the main turning points of these developments? What are turning points of these developments? What are the changes that the Kurdish camp itself has un- the changes that the Kurdish camp itself has un- dergone? dergone? How did the AKP attempt to cope with the problem and in what ways did it differ from Keywords: Nation-state, ethno-national identi- its predecessors? ty, parallel state, AKP’s paradoxes, delegitimiza- tion, Oslo process Winds of change

Introduction In the last decade a convergence of internal and external developments came together to catapult Prime Minister Tayyip Erdogan’s declarations the Kurdish issue onto center stage in Turkish and actions in the last few months regarding the politics. The first cluster of causes was related to Kurdish issue and the Partiya Karkeren Kurdis- the geopolitical changes in the Middle East dur- tan (PKK) leave one utterly confused. One day ing the last decade. These include the Gulf war

70 İnceleme

of 2003; the “Arab spring” upheavals, beginning Regarding relations with the Kurdistan Regional at the end of 2010; the withdrawal of the Ameri- Government (KRG) in Iraq, the AKP began its can forces from Iraq at the end of 2011; and the first term by adamantly opposing official rela- Syrian Kurdish self-assertion, resulting in their tions or formal recognition, lest this entity be- takeover of their region from the Assad regime came a model for emulation by the Kurds in in July 2012. Each of these developments opened Turkey. However, by its third term, the AKP had a new Kurdish Pandora’s box for regional states, become one of the most important partners of and particularly for Turkey. the KRG, thus contributing willy-nilly to the lat- ter’s contagious effect on Turkey’s Kurds. Simi- The second set of causes was related to the larly, one of the motives for the marriage of con- transformations in the Kurdish domestic scene venience with Syria under Bashar al-Assad was in Turkey. By the time the AKP came to power the need to curb PKK activities which had been in 2002, the Kurdish question could no longer be backed by Damascus, but it was this very AKP portrayed as solely a terrorist problem,4 as had government which decided in 2011 to end this been the case in earlier decades, because the special relationship following the outbreak of Kurds had fashioned a genuine national move- the , and thus open up another ment with a legal party, institutions and strong Kurdish front, in the south. Finally, one of the popular support, which manifested itself in civil objectives for Turkey’s initial rapprochement disobedience and intifada-like uprisings in the with Iran was the need to coordinate policies vis-à-vis the Kurds in the entire region, but the streets. What is more, this movement challenged subsequent estrangement between Ankara and the very ethos of a nation-state on which the Tehran, especially in the last year, has revived to Turkish Republic was established.5 The Kurd- a certain extent Iran’s support of the PKK. ish challenge to the state was a kind of a belated reaction to the years of forced assimilation and While these policies may reflect pragmatism and denial of Kurdish identity by the state. flexibility on the part of the AKP, they nonethe- less have added to the complexity of the Kurdish The AKP’s own policies and constraints con- question. As a rule, it was the Kurds who always stituted the third set of causes. The 2003 deci- felt encircled by hostile states. Now Turkey’s sit- sion not to allow the US-led coalition forces to uation mirrors that of the Kurds, as Ankara feels launch attacks against Iraq from Turkish lands, encircled by a Kurdish problem on many fronts, the AKP’s efforts, up to a certain point in time, and in which internal and external challenges to join the EU, the attempts to appeal to both have become intertwined. Indeed the AKP has Kurds and Turks in Turkish election campaigns, had to devise a different strategy for each of the and the pressures from the Turkish ultra nation- Kurdish fronts, while having to differentiate be- alist camp, together formed the background to tween “good Kurds” and “bad Kurds” in Turkey the volatile and zigzagging policies of the AKP itself, as well as between “good Kurds” in Iraq toward the Kurds. and “bad Kurds” in Syria.

Turkey’s policy towards the Kurds under the To be sure from a military standpoint the objec- AKP displays many paradoxes which in turn ex- tive situation might not be as threatening as it acerbated Ankara’s dilemmas and the challenges might initially appear. The Turkish army, one of facing it. Domestically, AKP governments exhib- the biggest in NATO, infinitely dwarfs the out- ited greater liberalism and openness toward the lawed PKK guerrilla army, whose numbers are Kurdish issue than any of its predecessors, yet estimated at 6000. However, what is more im- the PKK and the Kurdish national movement as portant is Ankara’s own threat perceptions. In a whole were solidified significantly by the time the 1990s, the two domestic issues that deter- of AKP’s third term in 2011. mined Turkey’s threat perceptions were radical

71 İnceleme

Islamism and Kurdish revisionism.6 But with the Economically, the AKP declared its willingness ascendance of the pro-Islamist AKP to power to encourage investments in the underdeveloped in 2002, the threat of radical Islamism gradu- Kurdish southeastern part of the country and to ally lost its urgency, leaving the Kurdish problem offer new opportunities for Kurdish business- alone at the top. As a matter of fact, the real dan- men and entrepreneurs.10 Yet, after a decade of ger did not lie in the military realm but rather in the AKP being in power the Kurdish areas re- the severe harm being done to the social fabric mained the most underdeveloped region in the of society, thus posing a major challenge to the country. Similarly, the AKP government began foundational ethos of the state. dealing with the acute problem of forced dis- placement of Kurds, which had reached its apex The AKP’s dilemma: Coping with a terrorist in the 1990s. Realizing that this has become a organization or a national movement? hotbed for PKK supporters the AKP agreed in 2004 to pay compensation for village evacua- The Kurdish problem has been steadily growing tions.11 However, on the ground not much was for many years, like a snowball in slow motion. achieved. From the late 1940s and for more than thirty years afterwards, the so-called “silent years”, no Politically, the AKP initiated in 2009 the “Kurd- Kurdish problem officially existed in the Turkish ish opening” or the “democratic opening” public sphere. When the matter suddenly flared (acilim), which appeared promising as it envis- up in the mid 1980s, it was widely perceived and aged a peaceful solution to the problem.12 It even officially portrayed as purely a terrorist prob- engaged secretly the PKK to this end.13 In early lem that could and should be solved by force. 2009, a Turkey state delegation led by Hakan However, the “terrorist problem” has gradually Fidan, later to be appointed as director of the metamorphosed into a national movement with National Intelligence Service (MIT), approached profound impact on all facets of Turkish life, po- Abdullah Ocalan and requested that he pro- litically, economically and socially.7 Moreover, it duce a statement of his views. The result was the proved to be Ankara’s Achilles heel, for it was pe- “Road Map” document written by Ocalan from riodically manipulated by its neighbors, each in his prison in Imrali Island where he has been its own turn, with a view to destabilizing Turkey. serving life imprisonment since his abduction and conviction in 1999. As its author suggests, What were the AKP’s strategies for coping with the “Road Map” document was aimed at present- the problem? Ideologically, the AKP sought to ing solutions to the Kurdish question and bring- engage the Kurdish rank and file by appealing to ing democratization to Turkey.14 It was indeed the Islamic bond of solidarity between Turks and the centerpiece of the secret dialogue between Kurds. This approach was, in fact, reminiscent of the AKP and the PKK which took place in Oslo Kemal Ataturk’s during the Turkish war of inde- probably between 2009-2011 and which was pendence in the early 1920s, when he employed broken off in mid 2011. Erdogan subsequently the bond of Islam as an important tool for gaining acknowledged the existence of such talks saying Kurdish support and mobilizing them to fight in “they did meet; I myself had given the instruc- the war against the invading Christian states. Of tions.”15 We do not know whether the AKP’s Oslo course, the prime difference between these two initiative was a strategic plan that had failed to governments is the AKP’s genuine commitment gain traction, or merely a tactical move aimed to Islam and its desire to spread Islamic norms at winning the support of the Kurdish elector- and practices throughout the country, including ate in the June 2011 elections. The co-chair of among the Kurds.8 To encourage this new form the Kurdish Peace and Democratic Party (Baris of Islamo-Ottoman bonds, the AKP dispatched Democratic Partisi; BDP) Selahattin Demirtas, is 10,000 imams to the Kurdish region to preach to certain that it was the latter: Here is what he had the Kurds (in Turkish).9 to say:

72 İnceleme

Prime Minister Erdogan labels the BDP an extension of a terror organization.

The fundamental result that the government demoralization in the army, weakening signifi- hoped to get from the meetings was buying time. cantly its hand vis-à-vis the PKK. One particular The fact that the meetings were carried on from incident illustrates the awkward situation into the 2009 local elections up to the June 2011 par- which the military had been put: A commander liamentary elections and then terminated makes of a military station near the Iraqi border asked us think that the government wanted to stall the his headquarters whether he should return fire PKK in order to gain votes.16 at attacking PKK militants because he did not want to be put on trial later on.17 The clipping What is certain is that the results of the June of the army’s wings had another unexpected re- 2011 elections left the impression that the AKP sult, namely that it removed the major common did choose the right track, for it had succeeded denominator that had united the AKP and the in attaining the majority of the Kurdish votes. Kurds: the goal of depoliticizing and weakening the military. Shortly after this impressive success, however, a combination of internal and external factors Another important development which sur- eclipsed the AKP’s gains. The AKP’s “civilian soft faced even before the June 2011 elections was coup” against the Turkish military and the trials the growing nationalist tendencies of the AKP. of high ranking military personnel, including the Whereas in 2005, Erdogan had portrayed Tur- chief of staff, caused severe disorientation and key under the AKP as a multi-ethnic and multi-

73 İnceleme

religious society far removed from the nation- which the sermons are conducted, for the first alist-chauvinist stance of earlier governments, time, in Kurdish and not Turkish. The Kurds five years later, the AKP itself began adopting came to describe these prayers as “anti-state an increasingly nationalist tone with a view to prayers,” during which Kurds vocally demand winning the votes of Turkey’s ultra-nationalist their rights. Blaming the AKP for promoting “re- sector.18 This new stance contributed to the po- ligious assimilation” a group of Kurdish imams larization of Turkish society and to the growing and Islamic scholars called Diay-der launched a rift between Turks and Kurds. It also further em- boycott against state-controlled mosques. One powered the radicals in the Kurdish camp itself. of the participants in these prayers said: “We Indeed, nationalism was on the rise in both sides boycott the state, the party that runs it and their especially among the youth.19 mosques that pretend nothing is happening to the Kurds in Turkey.”22 From the Kurdish perspective, the AKP’s poli- cies were perceived as moving one step forward Erdogan did not remain idle vis-à-vis these and two steps back. While the AKP took such moves, which potentially threatened to un- moves as opening a Kurdish TV station or easing dermine his base of support among the Kurds. the ban on the use of the Kurdish language, it has One tactic was to accuse the PKK and the BDP also detained more than 7,000 Kurdish activists of being non-Muslims. Thus, in one of his vis- in recent years.20 Parallel to the “Kurdish open- its to Diyarbakir, he attacked the PKK, saying ing”, the AKP government cynically initiated that they were not religious and that moreover, a broad wave of arrests of officials, politicians, they perceived Ocalan as their prophet: “They academics and NGO workers on the fabricated are cheating you, so let us teach them a lesson”, grounds of belonging to a terrorist organization. he declared.23 Another means for delegitimizing Demirtas explained the rationale behind these the Kurdish opposition, especially the PKK was arrests that had begun on April 14, 2009, say- to periodically label them as Zoroastrians, i.e. ing that they roughly coincided with the period infidels.24 Thus, in one of his speeches, Erdogan when the İmralı (Ocalan) and Oslo meetings be- declared that “the terrorist organization [PKK] is gan. Accordingly, he concluded that the govern- far from God, it is Zoroastrian”.25 On yet another ment had used the law-enforcement mechanism occasion he charged that “the terrorists’ place is in order to strengthen the AKP’s hand in nego- clear. They are Zoroastrians”26 tiations with the PKK and its leader.21 Be it as it may, the government’s half-hearted gestures to A parallel state vis-à-vis the nation-state the Kurds in the realm of culture and language could no longer satisfy the national-political ex- If there is one issue that unites Kurds in Turkey, pectations of a movement which was on the rise. be they pro-AKP or pro-BDP, it is their demand for recognition of their particular collective On another level, the AKP’s attempts to sap the identity. During the Kemalist era, Kurds were power of the ethno-national Kurdish bond by designated as “mountain Turks” or “reactionar- stressing Islamic loyalty began causing a back- ies”,27 something now deemed utterly unaccepta- lash. In an attempt to pull the rug out from under ble by the Kurds. Accordingly, the Kurdish na- the feet of AKP’s appeal to the more conserva- tional movement in Turkey underwent of late an tive-Islamic parts of Kurdish society, Kurdish important development: the bifurcation in the organizations have started to mobilize Islam for means of struggle between violent and non-vio- their own purposes. Thus, in recent years the lent methods. At the very time that the PKK and PKK has employed Imams, Friday prayers and the Turkish army escalated their mutual attacks, an Islamic discourse in order to compete with the Kurdish non-violent movement also rein- the AKP. One of these initiatives was “civic Fri- forced its efforts to obtain greater visibility and day prayers,” which are held in the open and in recognition by the Turkish state and the world at

, İnceleme

`”6\6/- ment to cope with because such tactics, if adopted in the future, are likely to gain for the Kurds international attention and sympathy, and thus bring pressure to bear on Ankara much more than armed at- tacks could do.

large. The reinforcement of the Kurdish national uation of the Kurds in Turkey as well. The body movement took various forms including acts behind the establishment of “the parallel state” is of civil disobedience, demonstrations, protests, the Union of Kurdistan Communities (KCK), a hunger strikes and even boycott of parliament semi-clandestine organization considered to be activities. the PKK’s arm for infiltrating into Kurdish soci- ety. The KCK’s activities were reinforced follow- The latest expression of this kind of activity was ing the BDP’s success in the municipal elections the hunger strike among some 700 Kurdish pris- of 2009, which resulted in 99 municipalities be- oners, which included members of the BDP and ing headed by Kurdish mayors.29 Allegedly, the ordinary, unaffiliated Kurds as well. The strike KCK controls the mayors and deputies of the le- which lasted for 68 days between September gal party, the BDP. It also collects the “revolution- and November 2012 had among its aims the re- ary tax” both in Turkey and abroad. According to lease of Ocalan from prison. Ironically enough, an audit by the ministry of finance, the Kurdish it was only Ocalan’s call to stop the strike that municipalities have paid at least €12 million to convinced the strikers to do so, but the govern- the guerrillas.30 Prime Minister Erdogan him- ment did not reciprocate by releasing him. These self acknowledged the existence of the “parallel Ghandi style protests were much more difficult state” and his determination to clamp down on for the government to cope with because such those involved, warning: “Turkey cannot accept tactics, if adopted in the future, are likely to gain a parallel state. People who criticize these opera- for the Kurds international attention and sympa- tions support and serve terrorism. We will not thy, and thus bring pressure to bear on Ankara put down our weapons.”31 much more than armed attacks could do. For all of Erdogan’s warnings, the Kurdish na- Meanwhile, the Kurdish national movement tional movement was given a further boost by has also redoubled its efforts to build what was the contagious effect of the uprising in Syria, termed “the parallel state” in Turkey. BDP co- which has impacted the Kurds in Turkey on chair Selahattin Demirtas called on the govern- three different levels. First, the AKP’s vigorous ment to change its policies, saying: “Leave this anti-Assad stance and its support for the Syrian lawlessness to one side and start acting like a opposition led Assad to renew his support for government and a state -- there is a people in the PKK as a quid pro quo. Second, the bolster- front of you. Look, a Kurdish state is being con- ing of the Syrian Kurds’ position as a result of structed in the Middle East.”28 While Demirtas their takeover of the Kurdish regions in Syria in might have been referring to the KRG, he prob- July 2012 and their demands for a federated po- ably also sought to send a message about the sit- litical system became a source of emulation for

75 İnceleme

the Kurds of Turkey. Third, the border between pull the rug out from under the feet of the PKK; Turkish and Syrian Kurds became porous, thus to ward off the Kurdish danger emanating from strengthening cross-border influences between Syria; to keep the KRG-Turkish marriage of con- the two communities. venience on track; and finally, to safeguard the vested interests which many Turks, including Due to all these developments the Turkish gov- even members of the MHP, the ultra nationalist ernment and militant Kurds have gone to new party, have in the KRG. extremes since the summer of 2012. The PKK escalated significantly its operations in Turkey, Many Turks and Kurds alike have pinned their among other things, due to the fact that a third hopes on the new constitution which is currently of its members are believed to be Syrian Kurds. being drafted, desiring that it will establish a new In another development, the PKK changed its framework for state-Kurd relations and enhance strategy from “hit and run” to ‘’hit and stay” at- the prospects for a peaceful solution to the is- tacks. Thus, it attempted for the first time in its sue.37 However, rather than bringing representa- history to take control of a certain area in Hak- tives of the BDP into the process, the AKP sought kari. So serious the situation appeared that an to marginalize them and even to close down the army ex general, Osman Pamukoglu, stated that party because of its alleged organic links with the “Hakkari slipped from our hands”.32 PKK, which is listed as a terrorist organization by the Turkish government as well as European For its part, the Turkish army escalated its ac- countries and the US. Erdogan, who labeled the tivities against the PKK. The following statistics lawful BDP “an extension” of a “terror organiza- published by military sources may give a clue tion,”38 continues to threaten to strip the BDP’s to the intensity of fighting. Over five months parliament members of their immunity and put the army reportedly carried out 974 operations, them on trial. Such posture has contributed killed 373 PKK fighters and lost 88 soldiers.33 PM further to the alienation of the Kurds from the Erdogan claimed in September 2012 that 500 Turkish state and accelerated the moves for the PKK militants had been “rendered ineffective”, establishment of the Kurdish parallel state. namely killed within one month.34 For its part, the PKK maintained that the army had carried Conclusion out 223 operations as against 303 operations of the PKK, in which the PKK killed 1035 soldiers In its 90th year of its existence the Turkish state and lost 101 guerrillas.35 According to a more is facing a race between the existing nation-state objective source, between June 2011 and No- framework and the parallel state which is chal- vember 2012 more than 870 persons lost their lenging it. The causes for this challenge are man- life in the conflict.36 Indeed, these numbers and ifold but the most important ones are the dec- the wide coverage by the media of such opera- ades of forced assimilation of the Kurds and the tions indicate that a small scale civil war is taking denial of their unique ethno-national identity by place. this very nation-state. For the Kurds, the mod- el which had been developed by the Kemalists At the same time another important change took meant a state which recognized the existence of place in the Turkish discourse: While the Kurd- one nation only, that of the Turks, while oblite- ish issue has been a taboo for decades, in the last rating altogether that of the Kurds. In this sense, few months it became the most debated issue the modern state represented a setback for the in public life. The trickle became an avalanche Kurds who under the Ottoman Empire had en- following the upheavals in Syria and takeover of joyed at least the freedom to keep their identity the Kurdish region in the summer of 2012. Many intact. Thus, the delegitimization of Kurdishness intellectuals and journalists now talk of the need by the state brought about the delegitimization to solve the Kurdish problem peacefully so as to of the state in the eyes of many Kurds.

76 İnceleme

The dismantling of the Kemalist state by the AKP ish perspective, for all the positive actions of the aroused hopes among the Kurds that this move AKP, by 2012 the government’s red line contin- would be followed by a revolutionary change to- ued to be “protecting the ethnically Turkish, uni- ward the Kurds as well. Indeed, the early years tary, centralized character of the existing system. of AKP rule were marked by some openness to- The government continued to have a backward, ward the issue. However, a decade on, the Kurd- apprehensive approach regarding recognition of ish question is far from being solved. The incon- the fundamental rights that Kurds derive from sistent, zigzag policies of the AKP are one of the their status as a people.”39 To sum up, unless the causes. The fact that the government perceived AKP accepts a multi-ethnic model of a state for every Kurd who is fighting for recognition of Turkey, the race might end with the parallel state his identity to be a terrorist is another one. The demanding a separate state. One can already growing Islamo-nationalist tendencies of the hear such voices, not only among Kurds but also AKP have also contributed to the growing chasm Turks as well.40 between Turks and Kurds. Seen from the Kurd-

O

DİPNOTLAR

 &$ †¡“”””%”%@@ @@@@”@%¢£Š+¤! ¥Š+¤†‚ ¥'”—Š+¤!! =4 “„? 6& X&“”””%6&%&&@@ &@@@„„‚‡ %=4“„? X&“ ”””%&%&‚ „‚@@@@& =4 “ „ ? 2 Enno Maessen, , Master Thesis, Utrecht University, June 2012, p. 59. 3 , 5 May 2012. 4 For such perception during the 1990s, see, Kemal Kirisci and Gareth Winrow, , Frank Cass, London, 1997, p.2. 5 For the articulation of the challenge to the nation-state, see Abdullah Ocalan, International Initiative Edition, 2012. 6 On these two threat perceptions see, for example, Hakan Yavuz, “Search for a New Social Contract in Turkey: Fethullah Gülen, the Virtue Party and the Kurds”, 19.1, 1999, p. 130. 7 Cuma Cicek, “Elimination or integration of pro-Kurdish politics: Limits of the AKP’s democratic initiative” vol.12, no.1, 15-26 March, 2011. 8 By 2009 Turkey boasted of 85,000 mosques and 90,000 Imams. Also, between 2002 and 2007, spending of the governmental directorate of religious affairs grew five fold. Rachel Sharon-Krespin, “Fethullah Gulen’s grand ambition”, , Winter 2009, vol. XVI, No. 1, p. 55. ‡ 4%‚¡%“”””%%„!„!‡=4“„? 10 In spite of such endeavors the Kurdish eastern region remained behind in the economic sphere. The least developed is Tunceli, the center of anti government activities, whose export was zero in 2012. {&%“”””%”%@/@@@ @6@¢@%¢£Š+¤! ¥¤!!!¥'”—Š+¤!††=4“„? 11 Reportedly two million Kurds were displaced between 1984-1994 alone. Deniz Gokalp, , , PHD dissertation, University of Texas, 2007, pp.71-72.

77 İnceleme

12 For this experiment see, Michael Gunter, “The closing of Turkey’s opening”, , 20 X&%“ƒ%%&%@ž4ž ž‡‡@@=4“„ ? 13 According to one source AKP held secrets contacts with PKK as early as 2005. Ivan Watson and Gul tuysuz, —''  {& % “%%†”@@@¢% =4“„? 14 Abdullah Ocalan, International Initiative Edition, 2012.  Y*§ {&“”””%%6$@@@&@ ‡%=4“ „? 16 Jake Hess, “The AKP’s ‘new Kurdish strategy’ nothing of the sort”, , 2 May 2012. 17 , 8 September 2012. 18 There are scholars who argue that nationalist tendencies continued to persist under the AKP as well. See for example, Enno Maessen, Master Thesis, Utrecht University, June 2012. 19 , Europe Report, no. 222, 30 November 2012, p.24.. Š/¨`$—''{&%“%%†”@ @@¢%=4“„?%¨”P]—]Q April 2009. , Europe Report, no. 222, 30 November 2012, p.7. 21 Jake Hess, “The AKP’s ‘new Kurdish strategy’ nothing of the sort”, , 2 May 2012. ’”%“”””%”%”†%=4“„? ! 4%‚¡%“”””%%„!„!‡=4“„? 24 Ocalan was believed to have had a negative view of Islam and in the 1980s he prohibited praying in his region. Later however, he adopted a more pragmatic approach. Emrullah Uslu, : , The University of Utah, 2009, pp. 153-154.  §$ {& % “/$%&%$@@@@@$@ @$=4“„?%Œ6“”””%”% †!!%=4“„?_””6 around the 6th century BCE in ancient Persia. Some Kurds whom I interviewed said proudly that they were Zoroastrians. „ 7 † {& % “”””%@%@@@@ ”@%=4“„? 27 Enno Maessen, Master Thesis, Utrecht University, June 2012, p. 54. 28 {&%“”””%”%@@&@&@@@ @&@%¢£Š+¤! ¥Š+¤!!!‡ ¥'”—Š+¤!! =4“„? ‡ & {& % “”””%&%ƒ”@”@@†‚!‡‚@ =4 “„? 30 ! +& % “”””%%%”!@”@@ @=4“„? 31 ! +& % “”””%%%”!@”@@ @=4“„? 32 ‚%“”””%&%&‚„„‚@@@@ =4“„? 33 X&“”””%”%††%=4“„? 34 BBC, 17 September 2012. 35 X&“”””%”%††%=4“„? 36 , Europe Report, no. 222, 30 November 2012, p.2. 37 For a discussion on the importance of the constitutional change see, Kerim Yildiz, “Turkey’s Kurdish conflict: Pathways to progress”, , vol. 14, No.4, 2012, pp.158-159. 38 †¡“”””%”%@@@@@ @”@%¢£Š+¤! ¥Š+¤†‚ ¥'”—Š+¤!! =4“„? 39 Jake Hess, “The AKP’s ‘new Kurdish strategy’ nothing of the sort”, , 2 May 2012. 40 Interviews with Kurds and Turks who asked to remain anonymous.

78 İnceleme

Mübarek döneminde Mısırlıların bırakın gösteri yapmayı yakınına bile yaklaşamadığı Başkanlık Sarayı, Mursi karşıtlarınca abluka altına alınmış ve devlet başkanı güçlükle ve geniş güvenlik kordonu ile giriş çıkış yapabilmiştir.

Devrim Sonrası Mısır’da Güç Mücadelesi: “İslamcı İktidar vs. Seküler Muhalefet”

Power Struggle in post-Revolution Egypt: “Islamist Government vs. Secular Opposition”

İsmail Numan TELCİ

Abstract Post-revolutionary Egyptian political life has been experiencing one of the most arduous power struggles since the beginning of the revolution. Muslim Brotherhood dominated government is confronted with se- cular-liberal political actors of the opposition camp. At some point of the struggle the opposition seemed to have better representation of its position in terms of media coverage and international support. In contrast, President Morsi and other Islamist power centers had difficulties in successfully handling the demands of the opposition. Powerful Islamists of Egypt therefore could hardly overcome the constitutional referendum process that dominated Egyptian politics in the last two months of 2012. This article is an account to clarify the reasons that (1) allowed opposition to better position and explain itself in the latest crisis and (2) pushed Islamist political actors to the corner where they could only respond to the political attacks of the opposition.

Keywords: Muslim Brotherhood, Muhammad Morsi, opposition, media, judiciary

79 İnceleme

7$2/S$- $ 1$& 1% 1& - && &&/ $%

Giriş çimde manipüle etmiştir. Nitekim Mısır medya- sının büyük kısmına hakim olan sermaye liberal, Mısır Devrimi en sancılı dönemlerinden birisini seküler ve Mübarek döneminden kalma aktör- 2012’nin son aylarında yaşadı. 22 Kasım’da Cum- lerin elindeydi. Bu anlamda gösterilerin medya hurbaşkanı Muhammed Mursi’nin yayınladığı 6 kanallarında yansıtılışı da muhalefeti “kayıran” maddelik bildiri diken üstünde olan iktidar ile ve iktidarı “şeytanlaştıran” bir biçimde gerçek- muhalefet arasındaki ilişkilerin daha da geril- lemiştir. Öyle ki Başkan Mursi birçok gazetede mesine yol açtı. Bildirinin ardından muhalefet ve televizyon kanalındaki yorumlarda “Diktatör”, özellikle Kahire’de büyük kitleleri meydanlara “Yeni Firavun”, “Hitler” ve “Faşist” gibi benzet- dökerek Mursi karşıtı kampanyasını hızlandır- melerle anılmış, yayınların birçoğuyla ülkede bir dı. Buna cevaben Muhammed Mursi Anayasa İslamcı iktidar korkusu yaratılmaya çalışılmış- Komisyonu’nun 6 aydan fazla bir süredir üze- tır. Müslüman Kardeşlerin İslami ajandasını ül- rinde çalıştığı anayasa taslağı için 15 Aralık’ta keye dayatmak istediği, olaylar sırasında şiddet referandum yapılacağını duyurdu. Bu noktadan kullandığı ve göstericilere saldırdığı teması gün sonra muhalefetin aldığı tavır daha da sertleşir- boyunca yapılan canlı yayınlarda işlenmiştir. ken, özellikle kitle gösterileri ve medya aracılığı Seçimle işbaşına gelen Cumhurbaşkanına kar- ile Devlet Başkanı Mursi aldığı kararlardan vaz- şı gösterilerin yönlendiricileri olan El-Baradey, geçirilmeye çalışıldı. Amr Musa ve Hamden Sabbahi gibi isimlerin bu medya organlarının sahipleri ile yakın ilişkileri Muhalefet gösterilerinin ve iktidar karşıtı medya resmin daha da anlaşılır olmasını sağlamaktadır. kampanyasının boyutu kimi zaman şaşırtıcı bo- yutlara ulaşmıştır. Mübarek döneminde Mısırlı- Bu gelişmeler ışığında bu yazıda özellikle Ka- ların bırakın gösteri yapmayı yakınına bile yak- sım ayıyla birlikte Mısır’da daha da belirginle- laşamadığı Başkanlık Sarayı, Mursi karşıtlarınca şen iktidar ile muhalefet arasındaki zıtlaşmanın abluka altına alınmış ve devlet başkanı güçlükle sebepleri üzerinde durulacaktır. Bunu yaparken ve geniş güvenlik kordonu ile giriş çıkış yapabil- ilk önce iktidarın kendisinden kaynaklanan ne- miştir. Cumhurbaşkanı her ne kadar orduya ta- denlere değinilecek daha sonra da muhalefetin limat vererek bu gruplara müdahalede bulunma kitleleri arkasına alarak nasıl önemli bir oranda seçeneğine sahip olsa da buna başvurmayarak kamuoyunu yönlendirmeyi başardığı konusu ele olayların şiddete dönüşmesini engellemiş ve bazı alınacaktır. muhalefet liderlerinin bu yöndeki “umutlarını” boşa çıkarmıştır. Müslüman Kardeşler ve İktidar “Tecrübesi”

Yine olayların yoğunlaştığı günlerde muhalefet Kısaca “İhvan” olarak isimlendirilen Müslüman medyayı başarılı bir şekilde kullanıma sokarak Kardeşler 1928’de Hasan El-Benna tarafından İs- gösterilerin kamuoyundaki etkisini önemli bir bi- lami hassasiyeti olan bir sosyal ve siyasal örgüt

80 İnceleme

olarak hayat geçtikten sonra Mısır başta olmak bahsedebiliriz. Bilindiği gibi İhvan son 50 yılını üzere tüm Arap dünyasında aktif bir sivil toplum iktidardaki rejimlere karşı mücadele etmek ve örgütü olarak faaliyetlerini sürdürdü. Mısır öze- sosyal alanda gerçekleştirdiği faaliyetlerle ayakta linde İhvan’ı en zorlayan konu siyasal iktidarla durmaya çalışmakla geçirmiştir. Bu durum Müs- arasındaki anlaşmazlıkların çoğu zaman grubun lüman Kardeşlerin iktidardan daha ziyade, “bas- aleyhinde sonuçlar doğurmasıydı. Her ne kadar kı karşısında ayakta kalma mücadelesi” anlamın- grup kurulduğu günden bu yana sosyal anlamda da tecrübe kazanması sonucunu doğurmuştur. güçlenerek büyüdüyse de bu süreçte büyük bas- İhvan’ın Mübarek sonrası dönemde iktidar kad- kılara, kısıtlamalara ve yasaklamalara maruz kal- rolarını eline almasıyla hareketin bu anlamdaki mıştı. 1952’de Kral Faruk’un askeri bir darbeyle tecrübesizliği, bazı zayıflıkların, yöntemsizlikle- devrilişinin ardından iktidara gelen Cemal Abdül rin ve deneyimsizliklerin açığa çıkmasıyla görü- Nasır ile ilk etapta işbirliği yapan İhvan Hareketi, nür hale gelmiştir. Birçok analistin devrim son- 1954’te Nasır’a suikast girişimiyle ilişkilendiril- rasında Müslüman Kardeşlere siyaset kurumu miş, ardından yoğun bir baskı ve tutuklama süre- içerisinde şans verilmesi gerektiğini savunmala- ci ile karşılaşmıştır. 1970’de Enver Sedat, grubun rının nedeni, grubun devrim sonrası Mısır’ında faaliyetlerine bir nebze olsun rahatlama getirmiş düzeni sağlama, ekonomik yükselişi başlatma ve ancak Sedat’ın suikastle öldürülüşünün ardından sosyal sorunlara çözüm bulma anlamında başa- Mübarek’in iktidara gelmesi ile yeniden baskılar rılı olacağına inanmalarıydı. Ancak bu analizler- artmıştır. Mübarek’in 30 yıllık rejimi Müslüman de göz ardı edilen iki unsurdan birincisi İhvan’ın Kardeşlerin sosyal anlamdaki varlığına herhangi “devlet yönetimi” anlamındaki tecrübesizliği, bir zarar verememiş ancak grubun siyasi anlam- ikincisi de devrim sonrası bir toplumun düzen da gelişimini ve tecrübe kazanmasını engelle- kurma sürecinin kısa vadeli bir projeden daha miştir. fazlasına ihtiyaç duymasıydı.

2011 yılında Mübarek’in devrilmesi ile Müslü- Öyle ki Muhammed Mursi’nin masasında sadece man Kardeşler siyaset alanında kendisini gös- anayasanın hazırlanması, yatırımların artması, terme şansını yakalamış, kurduğu Özgürlük ve sosyal adaletsizliğin giderilmesi gibi konuların Adalet Partisi ile devrim sonrası ilk seçimleri ka- dışında, Mübarek döneminden kalma özellik- zanmıştır. 2012 yılındaki Başkanlık seçimlerini le yargıda ve devlet bürokrasisinde yoğunlaşan de yine İhvan’ın adayı Muhammed Mursi’nin ka- aktörlerle mücadele edilmesi, İslami hareketin zanmasıyla grubun Mısır siyasetindeki etkinliği önünü kesmek için her türlü yolu deneyen mu- daha da görünür hale gelmiştir. Buna karşın İh- halefetin taleplerinin giderilmesi ve iktidara kar- van Hareketi ve grubun siyasi aktörleri özellikle şı topyekün bir karalama kampanyası yürüten Kasım ayında daha da görünür hale gelen muhalif medyanın eline fırsatlar verilmemesi gibi tali hareket karşısında “pasif” olarak nitelendirilebi- ama iktidarın muhafaza edilmesinde hayati gö- lecek bir “tepkisizlik siyaseti” sürdürmektedirler. revler de bulunmaktaydı. Bu açıdan bakıldığın- Gerek Cumhurbaşkanı Mursi’nin muhalefet kar- da, muhalif pozisyonda iken sadece iktidardaki şısında aldığı önlemler gerekse İhvan tabanının rejim karşısında ayakta kalma mücadelesinde düzenlediği kitle gösterileri muhalefetin etkinli- bulunan İhvan’ın iktidara geldikten sonra bu ğini kırmakta yeterli olamamıştır. Peki, Mısır ve kadar çok boyutlu ve taraflı sorunlar kümesiyle Batı kamuoyunda muhalif hareketin daha görü- karşı karşıya kalması hareket için en büyük so- nür ve baskın olması ve taban anlamında daha runlardan bir tanesini oluşturmuştur. zayıf olmasına karşın sesini daha kuvvetli bir şe- kilde duyurmasının Müslüman Kardeşler örgütü Müslüman Kardeşlerin iktidarının ilk aylarında ile ilgili hangi nedenlerden kaynaklanmaktadır? siyasi olarak yeteri kadar etkin olmamasının bir diğer nedeni liderlik kadrosunda yapılan zoraki Birinci neden olarak İhvan hareketinin iktidar ve tercihler gösterilebilir. Bilindiği üzere İhvan ha- devlet yönetimi anlamındaki tecrübesizliğinden reketinin liderliği siyasi kadrolardan farklı belir-

81 İnceleme

Referandum kararı sonrasında, Yargıçlar Kulübü Başkanı Ahmed El-Zind yaptığı açıklamayla kulübe üye olan yaklaşık 9.000 yargıcın referandumu boykot edeceğini söylemiştir.

lenmektedir. İlk lider Hasan El-Benna’dan itiba- rarın ardından muhalefetten Şatır’ın adaylığına ren hareket, yürütme kurulunun belirlediği 8 li- yönelik büyük eleştiriler gelmiş, medya ve sosyal der tarafından yönetilmiştir. 2010 yılında grubun medyada karşı kampanyalar hızla yayılmıştır.4 8. Genel Lideri olarak belirlenen Muhammed Böyle bir ortamda 14 Nisan’da Yüksek Seçim Bedi devrim sürecinde gruba önderlik etmiştir. Komitesi yaptığı açıklamayla Şatır’ın (ve diğer 9 Mübarek’in devrilmesinin ardından liberal ve se- adayın) adaylığının geçerli olmadığını duyurarak küler devrimci grupların kaygılarından dolayı ilk grubu başka bir aday göstermek zorunda bırak- etapta Cumhurbaşkanı adayı göstermeyeceğini mıştır.5 duyuran İhvan hareketi1 daha sonra bu kararın- dan vazgeçmiş, grubun en zengin ve karizmatik Uzun yıllardır İhvan üyesi olan ve 30 Nisan üyesi Hayrat El-Şatır’ın Cumhurbaşkanı adayı 2011’den beri hareketin siyasi kanadı Özgürlük olduğunu duyurmuştur.2 Şatır’ın bilgisayar tek- ve Adalet Partisi’nin liderliğini yürüten Muham- nolojileri, kimyasal maddeler, tekstil, mobilya med Mursi’nin adı ilk kez bu süreçte cumhurbaş- ve ülkedeki dış yatırımlarla olan ortaklıklarıyla kanı adaylığı için zikredilmiştir.6 Her ne kadar meydana gelen zenginliği, grubun birçok sosyal hareket içerisinde önemli görevlerde bulunmuş projesini ekonomik olarak desteklemesi, Müba- olsa da Mursi’nin Cumhurbaşkanlığı için Şatır’a rek döneminde uzun yıllarını siyasi tutuklamalar göre çok daha düşük profilli bir aday olduğu sonucu hapiste geçirmesi ve tüm bunların bileşi- gerçeği birçoklarınca dile getirilmiştir. Nitekim minden oluşan karizmasından gelmekteydi.3 Ka- gerek grup tabanı gerekse de yönetim kademe-

82 İnceleme

leri devrim sonrası süreçte özellikle karizmasıyla Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Mursi ve Müslüman baskın olabilecek Şatır’ın adaylığının hayati ol- Kardeşler için bu ilk dönemin görece de olsa ba- duğunu düşünmekteydi. şarıyla atlatılması hayati önem arz etmektedir.

Mursi’nin Şatır’ın “yedeği” olması yakıştırma- Mursi liderliğinde İslamcı ittifakın bir diğer yu- sının üstünden gelmesi bu anlamda zor gözük- muşak noktası ise Müslüman Kardeşler ve Se- mekteydi. Öte yandan Şatır’ın karizması gruba lefi gruplar arasındaki işbirliğinin dönemsel ve olan karşıtlığın ve muhalefetin daha da keskin kırılgan doğasının ileriki dönemlerde ortaya çı- olması sonucunu doğurmuştur. Bu son iki tes- karabileceği sakıncaların varlığıdır. Nitekim iki pit Mursi’nin görevdeki ilk üç ayının ardından ekol arasında önemli farklılıklar bulunmasının birebir yaşanmış, bir taraftan Cumhurbaşkanı yanında, Selefi grupların kendi aralarındaki ay- iç politikada düşük profilli bir yönetim sergile- rışmalar bile ciddi siyasi pozisyon farklılaşmala- yerek muhalefet karşısında geri adımlar atmak rını beraberinde getirebilmektedir. Kasım ayında durumunda kalmış, öte yandan liberal ve seküler Mursi’nin anayasaya dair aldığı kararlar, Selefi muhalefetin Mursi gibi Şatır’a göre daha az etkin grupların birçoğu tarafından desteklenmiş ve bir adaya bile ne tür yoğunlukta bir baskı uygu- anayasa referandumunda bu gruplar “Evet” oyu layabileceğini, dolayısıyla Şatır’ın başkan olması kullanmışlardır. Ancak bu durum Müslüman durumunda muhalif bloğun daha keskin olabile- Kardeşlerin uzun vadede tüm konularda Selefi- ceğinin işaretlerini vermiştir. Mursi eğer görev lerin desteğini alacağı anlamına gelmemektedir. süresi boyunca ayakta kalabildiyse ve muhale- Selefi hareketin siyasi kanadını oluşturan ak- fetin ataklarına karşılık verebildiyse bunu büyük törlerin Mursi’yi bu süreçte desteklemelerinin oranda “İhvan” hareketinin tabanına ve yönetim en önemli nedeni devrim sonrası İslami siyaset kadrosuyla arkasında olmasına borçluydu. Müs- tarafından ele geçirilen iktidarın kazanımları- lüman Kardeşleri bu anlamda güçlü kılan nokta- nın Mübarek dönemi kalıntılarına ve seküler-li- da tam burada yatmaktadır. beral muhalefete kaybedilmesi korkusudur. Öte yandan bazı Selefi grupların anayasa referandu- Öte yandan Mursi’nin devrim sonrası süreçte munda “Hayır” oyu vereceğini açıklaması ve yine Cumhurbaşkanlığı görevini yürütmesi hareket özellikle Sina Yarımadası’ndaki Selefi grupların için başka bir artıyı ve bununla birlikte riski de Mursi yönetiminden rahatsızlıklarını her fırsatta beraberinde getirmektedir. Birçok devrim sonra- dile getirmeleri İhvan’ın uzun vadede Selefi des- sı süreçte olduğu gibi bu sürecin Mısır’da da san- teği olmadan da ayakta durabilmenin yollarını cılı ve sorunlarla dolu olduğunu/olacağını göz aramasını zorunlu kılmaktadır. önünde bulundurursak Mursi gibi çok da yüksek profilde olmayan bir adayın bu süreci atlattıktan Müslüman Kardeşler iktidarının düşük profilli sonra Şatır gibi daha güçlü ve karizmatik bir baş- oluşunda son bir nedenden bahsedecek olursak kanın göreve gelmesi çok daha başarılı bir ikinci dış politikada karşılanamayan beklentilere de- dönem geçirildikten sonra tabanın genişletilme- ğinebiliriz. Her ne kadar Kasım ayında İsrail’in siyle daha uzun vadeli bir iktidarın sağlanması- Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından Ha- nın önünü açabilir. Cumhurbaşkanı Mursi’nin mas ve İsrail arasında ateşkes görüşmelerinin Başbakan olarak yine çok bilinmeyen ve siyasi Kahire’de başarılı bir şekilde yürütülmesi ve tecrübesi devrim sonrası dönemde kısa bir sü- sonlandırılmasının tüm kredisi Cumhurbaşkanı reliğine Su Kaynakları Bakanlığı yapmakla sınırlı Mursi’ye gittiyse de görüşmelerin arka planın- olan Hişam Kandil’i ataması da bu çerçevede dü- da Türkiye, Katar ve Amerika gibi aktörlerin de şünülebilir.7 Ancak bu önerme, Mursi döneminin olduğu bilinmekteydi. Öte yandan Suriye konu- olası ve muhtemel kısa vadeli başarısızlıklarının sunda Mısır’ın tepkisizliği Arap dünyasının bu seçmende İhvan’ın bu işi beceremediği algısının en büyük ülkesine yönelik eleştirileri de berabe- oluşması ve sonrasındaki seçimlerde tabanın rinde getirmekteydi. Her geçen gün Suriye’de kö- tercihlerinin değişmesi riskini barındırmaktadır. tüleşen durum karşısında Arap Ligi’nin harekete

83 İnceleme

geçirilememesinde Mısır’ın pasifliği de Mursi’ye sa da bu sınırlı düzeyde kalmıştır. Ülkede Kasım yönelik eleştiriler arasındaydı. Müslüman Kar- ayının son günleriyle birlikte hareketlenen ikti- deşler yönetiminin İsrail’e karşı tutumunun bek- dar-muhalefet mücadelesindeki son gelişmeler lendiği kadar sert olmaması da özellikle iktida- muhalif aktörlerin daha baskın ve kısmen üstün ra yakın bazı gruplar tarafından yadırganmış ve bir pozisyonda olduğunu göstermiştir. Bu durum Tel-Aviv yönetimine karşı daha sert politikalar her ne kadar Mursi’nin anayasa referandumu- izlenmesi gerektiği argümanları gündeme geti- nu gerçekleştirmesinin önüne geçememişse de rilmiştir. Öyle ki Kahire’nin İsrail’in yoğun istek- Cumhurbaşkanı’na bazı kararlarında geri adım leri sonrasında Gazze’ye açılan Refah sınır kapısı attırmış ve özellikle Batı kamuoyunda muhalefe- etrafındaki en büyük ekonomik aktivite olan “tü- tin haklı bir mücadele içerisinde olduğu imajının nelleri” yok etmeye yönelik saldırıları Sina yarı- ağırlık kazanmasına yol açmıştır. Bu sonucun madasında bu işten hayatını kazanan Mısırlılar ortaya çıkması muhalefetin yapısından kaynak- tarafından yoğun bir şekilde eleştirilmiştir. Yine lanan bazı nedenler sayesinde mümkün olabil- aynı çerçevede Sina’daki aşırı İslamcı gruplar miştir. üzerindeki baskının yoğunlaşması buradaki Se- lefi grupların tepkisini çekmiştir. Bu nedenlerden ilki eski rejim ajanlarının yar- gı başta olmak üzere bürokratik yapı içerisinde İşte tüm bu sorunlar henüz iktidardaki çömez- derinlemesine nüfuz etmiş olmaları ve bu pozis- liğini atamamış olan İhvan’ın politik aktörleri- yonlarını başarılı bir şekilde muhalefetin yararı- nin 2012’de karşılaştıkları krizler karşısında gö- na kullanmalarıdır. Bu çerçevede bazı yargı or- rece zayıf ve etkisiz kalmasına neden olmuştur. ganlarının Mübarek’in devrilmesinden bu yana, Bunu söylemiş olmakla birlikte Cumhurbaşkanı özellikle de son aylarda aldığı bir takım kararlar Mursi’nin anayasa krizini tüm olumsuzluklara bu durumun en önemli göstergesidir. Haziran ve protestolara rağmen kısmen de olsa başarıyla ayında çoğu üyesi Mübarek döneminde atanmış yönettiğini ifade edebiliriz. Nitekim birçok ob- Anayasa Mahkemesi, ülkenin demokratik bir se- jektif gözlemcinin belirttiği üzere demokratik çimle işbaşına gelen ilk parlamentosunu “bağım- yöntemlerle seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak sız üyelerin seçiminde anayasaya aykırılık” tespit Mursi, keskin muhalefete ve yargının engelleme ettiği gerekçesiyle feshetmiştir.10 Temmuz ayında girişimlerine rağmen anayasa hazırlık sürecini Muhammed Mursi’nin parlamentoyu yeniden tamamlamış ve anayasa referandumunun ger- devreye sokmak için yaptığı girişim yine yük- çekleştirilmesini sağlamıştır. 15-22 Aralık tarih- sek mahkeme tarafından dondurulmuş, bunun lerindeki referandumda Müslüman Kardeşler ve ardından Cumhurbaşkanı “mahkemenin kararı- diğer İslamcı grupların birçoğunun desteklediği na saygı duyarım” diyerek geri adım atmak zo- anayasa %60’ın üzerinde “Evet” oyu alarak kabul runda kalmıştır. Konu daha sonra Yüksek İdare edilmiştir.8 Bu sonuç haftalardır Mursi ve İslam- Mahkemesi’nde görüşülmüş ancak bu mahkeme cı siyaset karşıtı protestoları sürdüren muhalefet de Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı onay- için önemli bir yenilgi olarak kayıtlara geçmiştir. layarak parlamentonun işlevsiz halini devam et- tirmiştir.11 Yargının farklı organlarının bu “görev Muhalefet Neden Baskın?9 alanını aşan” kararları neticesinde demokratik seçimle işbaşına gelmiş yasama kurumunun fes- Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin göreve hedilmesi ilginç bir şekilde El-Baradey ve Amr gelmesinden bu yana daha da belirginleşen mu- Musa gibi muhalefet liderleri tarafından tepki halefet safları genel hatlarıyla liberal ve seküler görmemiştir.12 devrimci gruplar, Mübarek döneminden kalma ve özellikle yargı gibi devlet bürokrasisinde kü- Mübarek dönemi yargısının iktidar karşısındaki melenen aktörler ve Kıpti gruplardan oluşmak- bir diğer kararı görevinden alınan Cumhuriyet tadır. Her ne kadar Ebu’l Fütuh gibi bazı İslamcı Başsavcısı ile ilgili olmuştur. Devrik lider Hüs- aktörler de Mursi yönetimine muhalefet ediyor- nü Mübarek tarafından meslek hayatı boyunca

. İnceleme

] 2S `$$S  - /2]S&& /—&- 7S]/ &1&%

(bir nevi ömür boyu) bu görevde kalmak üzere yısıyla mahkemenin verdiği bu kararı Mübarek atanan Cumhuriyet Başsavcısı Abdel Megu- dönemi aktörlerinin yasal yollarla cezalandırıla- id Mahmud, Cumhurbaşkanı Mursi tarafından bilmesinin ne kadar zor olacağının bir göstergesi görevinden alınarak Vatikan’a Büyükelçi olarak olarak okumak mümkündür. atanmıştır. Mursi’nin bu kararı almasında Baş- savcının Mübarek dönemi görevlilerinin yargı- Yargı içerisindeki Mübarek dönemi aktörlerinin lanmalarında hiçbir başarı sağlayamamış olma- direncinin bir diğer örneği de Anayasa referan- sı önemli bir etken olmuştur. Mursi’nin kararı dumuna giden süreçte yaşanmıştır. Cumhur- Ekim ayında Kahire Ceza Mahkemesi’nin devrim başkanı Mursi’nin 15 Aralık’ta ülkenin devrim protestoları sırasında meydana gelen ve onlarca sonrası anayasasını belirleyecek olan taslağın kişinin ölümüyle sonuçlanan “Deve Savaşı”nın referandumla oylanması kararı sonrasında, Yar- düzenlenmesinde parmağı olan görevlileri ak- gıçlar Kulübü Başkanı Ahmed El-Zind yaptığı laması sonrasında Başsavcıya yönelik protes- açıklamayla kulübe üye olan yaklaşık 9.000 yar- toların artmasının ardından gelmiştir.13 Ancak gıcın referandumu boykot edeceğini söylemiştir. Cumhurbaşkanı’nın girişiminin başarısız kal- Buna karşın Mısır İdari Devlet Konseyi’ne bağlı dığı Başsavcı Mahmud’un ertesi gün 3.000 sav- Yargıçlar Kulübü ise aldığı kararla seçmenlerin cının hazır bulduğu basın açıklamasında “beni ve seçim merkezlerinin güvenliğinin sağlanması görevimden ancak suikast alır!” açıklamasıyla durumunda referandumu boykot etmeyeceğini anlaşılmıştır. Başsavcının görevine devam etme açıklamıştır.16 Bu açıklamaya rağmen mevcut kararına birçok yüksek yargı organından destek yargıçların büyük çoğunluğunun boykota ka- gelmiş ve Cumhurbaşkanı atama yetkisi kendi- tılması sonucunda referandum 15 ve 22 Aralık sinde olan bir bürokratı görevden alamamıştır.14 tarihlerinde olmak üzere iki turda yapılarak ger- çekleşebilmiştir.17 Durumdan da anlaşılabileceği Yukarıda bahsedilen Deve Savaşı yargılamasına üzere Cumhurbaşkanı’nın aldığı karar yargıçlar kısaca değinmek gerekir. Çünkü Kahire Ceza tarafından boykot edilmiş ve demokratik süre- Mahkemesi’nin Deve Savaşı nedeniyle yargıla- cin önü tıkanmaya çalışılmıştır. Bu da Mübarek nanları temize çıkarması Mübarek dönemi ak- döneminden kalma yargı içindeki aktörlerin ne törlerinin yargının neredeyse tüm kurumların- derece güçlü ve önemli bir muhalefet bloğu ol- daki aktif varlığına işaret eden bir diğer emaredir. duğunu göstermektedir. Nitekim suçlanan 24 kişi arasında Mübarek’in kapatılan Ulusal Demokratik Partisi’nin eski Mursi ve İslamcı siyaset karşıtı grupların muha- Genel Sekreteri Fethi Surour, eski Şura Konseyi lefetinin daha baskın ve kamuoyu nezdinde daha Başkanı Safwat El-Şerif ve Mübarek’e yakınlığı ile görünür olmasının ikinci nedeni olarak medya ve bilinen işadamı ve medya patronu Muhammed ekonomik faaliyetlerin bu grupların elinde top- Aboul Enein gibi isimler bulunmaktaydı.15 Dola- lanmış olması gösterilebilir. Bu bağlamda önce-

85 İnceleme

likle anaakım medyayı oluşturan birçok kanalın pozisyonlarda bulunmuş ve eski rejim sırasında Mübarek döneminde devlet desteği ile zengin- büyük bir servete ulaşmıştır.22 leştirilen medya patronlarına ve işadamlarına ait olduğunu belirtmek gerekir.18 Öyle ki Mübarek Özellikle emlak ve ev eşyaları sektöründeki eko- dönemindeki 55 televizyon kanalına devrim son- nomik faaliyetleriyle ülkenin önemli zenginleri rasında eklenen 15’in üzerinde kanalın birçoğu arasına giren ve Mübarek’e yakınlığı ile bilinen yine bu Mübarek döneminde zenginleşen serma- Ahmed Behget bir diğer önde gelen medya pat- ye sahiplerine aittir. Mısır’ın okur-yazarlık oranı- ronudur. Mısır’da özel televizyon lisansını alan nın çok da yüksek olmadığı bir ülke olduğunu ve ilk yatırımcılardan olan Behget, Dream kanalları halkın %90’ının evinde televizyon %70’inde uydu ile özellikle devrim sonrası süreçte Müslüman yayını olduğunu düşündüğümüzde medyanın Kardeşler karşıtı yayın politikasıyla öne çıkmak- kamuoyunu etkilemedeki gücünü teslim etmiş tadır. Al-Sabah gazetesi ise yine Behget’in medya oluruz.19 İşte bu etkiye hükmeden işadamların- faaliyetlerinden bir diğeridir. dan birkaçından kısaca bahsetmek büyük resmi daha kolay görebilmek anlamında bize yardımcı Sina Yarımadası’ndaki yatırımları ile ön plana olacaktır. çıkan ve Mübarek döneminde artan varlığını ül- kedeki ilk özel televizyon lisanslarından birisiyle Bu anlamda öne çıkan isimlerin başında Mu- pekiştiren Hasan Rateb bir diğer medya patro- hammed El-Emin gelmektedir. CBC (Capital nudur. Sahibi olduğu Mihver grubu kanallarının Broadcasting Company) başta olmak üzere 14 devrim sırasında Mübarek karşıtı göstericileri televizyon kanalının sahibi olan El-Emin dev- Amerikan ve İsrail tarafından parayla tutulan rimden hemen sonra kurulan televizyonların- haydutlar olduklarını iddia etmesi, grubun dev- dan birinde yayınlanan bir programda Mübarek rim sonrasında popülaritesini büyük anlamda yi- rejimiyle olan bağlarından gururla bahsetmiştir. tirmesine yol açmıştır. Buna rağmen hitap ettiği Dolayısıyla CBC bazı analistlerce “Mübarek dö- bir taban olması ve Rateb’in ekonomik faaliyetle- nemi kalıntılarının kanalı” (qanat al foloul) ola- ri için önemli işlevleri barındırmasından dolayı rak isimlendirilmiştir.20 Yeni kurduğu kanallarda bu kanallar yayın hayatını devam ettirmektedir. Mübarek döneminin meşhur televizyoncularına Kasım ayındaki olaylar sırasında ve sonrasındaki yer vermeye özen gösteren El-Emin bu çerçeve- anayasa referandumu sürecinde Mihver kanalla- de Mübarek’in seçim kampanyasını yürüten La- rı Mursi karşıtı yayınlarda en önde gelmiştir.23 mis El-Hadidi’yi ve eski rejimin en etkin savunu- cularından Khairy Ramadan’ı takımına katmıştır. Yukarıda belirtilen medya patronlarının dışın- El-Emin’in medya krallığında ayrıca İslamcı si- da Kıpti işadamı Rada Edward’ın sahibi olduğu yasete karşı keskin muhalefetiyle öne çıkan El- Dustour24, Mübarek rejimi istihbaratıyla yakın Fecr, Al Youm Al-Sabe ve Vatan gibi gazeteler ilişkileri olduğu bilinen Mustafa Bakri’nin sahi- de bulunmaktadır. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde bi olduğu Al-Usbua ve İbrahim El-Muallim’in bu gazetelerde Mübarek döneminin önde gelen sahibi olduğu Shourouk gazetesi de iktidar kar- savunucularından Adel Hammouda ve Magdy şıtı cephenin basılı medyada öne çıkan aktörle- El-Galad gibi isimler editörlük yapmaktadırlar.21 rindendir. Bununla birlikte Necip Sawiris, Tarik Nour ve Tawfik Okasa gibi medya patronları Yine Mübarek döneminin zenginleştirdiği bir di- özellikle görsel medya alanında sahip oldukları ğer medya patronu olan Muhammed Al-Ainein, kanallarla İslamcı hareket karşıtı kamuoyu oluş- Sada Al-Balad isimli televizyon kanalı ve yine turulmasında büyük çaba sarf etmektedirler.25 aynı isimli gazete ile seküler ve iktidar karşı- tı bir yayın politikası izlemektedir. Mısır’ın en Bütün bu sayılan medya organları Mısır’daki büyük seramik fabrikalarından olan Kleopatra devlet dışı yayıncılığın %80-90’ını oluşturmakta- Seramik’in sahibi olan Al-Ainein Mübarek’in dır. Muhalefete yakınlıkları ile bilinen bu med- kapatılan Ulusal Demokratik Parti’sinde önemli ya sahipleri Mursi’ye ve İslamcı siyasete keskin

86 İnceleme

Muhalif grupların tabanları ve genç kadroları politik olarak aktif ve katılımcı bir yapıdadır. Mursi karşıtı gösterilerin Kahire ve İskenderiye gibi büyük şehirlerde yoğunlaşması da bu durumun bir göstergesidir.

bir şekilde karşı çıkmaktadırlar. Özellikle Kasım yakın birçok gazete ilk sayfasında büyük punto- ayında Cumhurbaşkanı Mursi’ye karşı muhale- larla yazılmış “Faşizm’e Hayır” sloganını taşımış- fetin yoğunlaştığı dönemde daha da gün yüzüne tır. Ancak bu “absürd” benzetme Faşizmin ne ol- çıktığı gibi bu yayın organlarının ortak paydası duğunu az çok bilen birisi için bile ancak gülünç seküler ve liberal bir çizgide olmalarıdır. Ah- olarak nitelendirilebilir. Öte yandan Müslüman med Şefik ile Muhammed Mursi arasındaki se- Kardeşlerin bu noktadaki en büyük handikapı çim kampanyası sırasında olduğu gibi neredey- medya anlamında neredeyse hiçbir görünürlü- se bütün televizyon istasyonları açık bir şekilde ğe sahip olmamasıdır. Devrimden sonra kurulan Müslüman Kardeşler ve Başkan Mursi karşıtı Mısır 25 kanalı ve birkaç gazete dışında İslamcı bir yayın sergilemektedirler. Mesela olayların hareketi medya alanında temsil eden ciddi bir yoğunlaştığı 5-6 Aralık akşamlarında Başkanlık güç bulunmamaktadır.26 Sarayı önündeki çatışmalar sırasında birçok ka- nalda canlı yayına bağlananların neredeyse tümü Yukarıda anlatılan iki ana nedenin yanında mu- Müslüman Kardeşleri suçlamakta ve olaylardan halefetin daha baskın ve etkin bir politika izle- Özgürlük ve Adalet Partisi’ni sorumlu tutmak- mesinin daha az önemli bir nedeni de liberal ve taydı. Ancak daha sonra muhalefet liderlerinden seküler çizgisi ile muhalefetin uluslararası ka- bazılarının parayla tuttukları adamlarla gerilimi muoyu ve siyasi aktörler nezdinde daha tercih artırmaya ve anarşi ortamı yaratmaya çalıştıkla- edilir olmasıdır. Amerika, İngiltere, Almanya ve rı ortaya çıkmıştır. Yine bu günlerde muhalefete Fransa gibi önde gelen Batılı devletler yaptıkla-

87 İnceleme

rı açıklamalarda Cumhurbaşkanı Mursi’ye mu- ken hiçbir sistemde bir başkanın toplumun tüm halefeti daha fazla sürece katması tavsiyesinde kesimlerinin onayını almasının imkânsızlığı göz bulunmuşlar, İslamcı hareketin Mısır siyasetini önüne alınmamıştır. Tabii bu sistem otokratik bir domine etmemesi gerektiği gibi konulara vurgu diktatörlük değilse. Mesela Fransa’da 2012’deki yapmışlar ve muhalefetin kaygılarını destekle- Başkanlık seçimlerinde Francois Hollande oy- diklerini ifade etmişlerdir. Yine Batı medyasın- ların %51,7’sini alıp Nicholas Sarkozy’yi geçmiş daki analizlerin birçoğu olayları “Mısır İslamcı ve başkan seçilmiştir. Bu rakamlar tam da Mı- bir devlete mi dönüşüyor?” sorusu çerçevesinde sır’daki başkanlık seçimlerindeki oranın aynısı- açıklamaya çalışarak sorunun Mursi ve Müslü- na karşılık gelmektedir. Ancak kimse Fransa’da man Kardeşlerden kaynaklandığı varsayımını Hollande’ın tüm Fransızları temsil etmediğini daha ön plana çıkarmışlardır. iddia ederek başkanlığını sorgulamamaktadır. Yine bir diğer başkanlık sistemi olan Amerika’da Dördüncü etken ise devrimi yapan ve şuan mu- ise milyonlarca savaş karşıtına rağmen George halif pozisyondaki grupların tabanlarının daha W. Bush 2004’te oyların %50,7’sini alarak ikinci eğitimli ve şehirleşmiş olmaları söylenebilir. Se- dönem başkan seçilebilmiştir. İslam dünyasında küler, liberal, sosyalist ve Kıpti olan bu gruplar modelliği uzun süredir birçoklarınca teslim edi- geleneksel olarak Kahire, İskenderiye ve Mahalle len Türkiye’de de Recep Tayyip Erdoğan oyların El-Kübra gibi nüfus olarak büyük şehirlerde yo- sadece %34’ünü (2007’de %46, 2011’de %49) ala- ğunlaşmıştır. Buna ilaveten bu grupların sosyal rak iktidara gelmiştir. Bu çok basit bağlamda bile seviyeleri ve gelir düzeyleriyle bağlantılı olarak bakıldığında Mısır medyasında Mursi’nin tüm eğitim düzeylerinin de daha yüksek olduğunu Mısırlıların başkanı olmadığı iddiası demokratik belirtebiliriz. Bunun bir sonucu olarak bu grupla- bir sistemde yadırganacak ve seçilmiş bir başka- rın tabanları ve genç kadroları politik olarak aktif nın pozisyonunu sorgulatacak bir unsur olarak ve katılımcı bir yapıdadır. Mursi karşıtı gösterile- değerlendirilemez. rin Kahire ve İskenderiye gibi büyük şehirlerde yoğunlaşması da bu durumun bir göstergesidir. Burada en önemli nokta muhalefetin muhalefe- Bu durumun sağlamasını Cumhurbaşkanlığı se- tini demokratik yöntemler kullanarak ve siyaset çimlerinin sonuçlarına bakarak yapmak müm- kurumu içerisinde kalarak gerçekleştirmesidir. kündür. 2012’deki seçimde Kahire’de en çok oyu Bununla birlikte Mübarek dönemi kalıntıları ile Mübarek döneminin başbakanlarından Ahmed işbirliği yapmanın muhalefete uzun vadede ta- Şefik alırken, ikinci olarak da Hamden Sabbahi ban anlamında bir getirisi olmayacaktır. Nitekim gelmiştir. Muhammed Mursi ise çok az bir fark- bu işbirliğinin farkında olan Mısırlıların İslami la Amr Musa’nın önüne geçerek üçüncü sırada siyasetten uzaklaşıp liberal-seküler muhalefete yer bulabilmiştir. Bir diğer ifadeyle Kahire’de ilk kayma olasılığı yok denilecek kadar azdır. Dola- iki sırayı İslamcı olmayan adaylar almıştır. Bu da yısıyla Mısır muhalefeti devrimde oynadığı pozi- Kahire seçmeninin büyük oranda seküler-liberal tif rolün devrim sonrası süreçte kendilerine ta- çizgide olduğunun göstergesidir. ban desteği olarak yansımasını istiyorsa ekono- mik ve sosyal programlarını ön plana çıkararak Sonuç Yerine gözle görülür bir değişim gerçekleştirebileceğine Mısırlıları inandırmalıdır. Devrim sonrası Mısır’ında son günlerde iktidar ile muhalefet arasındaki mücadelede saflar iyice Öte yandan İslamcı siyasetin önündeki en zor- belirginleşti. Ülkede tarafların kimi zaman kont- lu engel ülkede istikrarın sağlanarak ekonomik rolü kaybettiği ve argümanların mesnetsiz biçim- kalkınma sürecinin başlamasının güçlüğüdür. ler alabildiği bir iktidar mücadelesi yaşanmakta- Bu gerçekleştiği takdirde Mısırlıların siyaset ku- dır. Mesela muhalefet Mursi’nin tüm Mısırlıları rumuna olan inancı yavaş da olsa tesis edilecek temsil etmediği iddiası ile Cumhurbaşkanı’nın ve ekonomik iyileşme seçim sandığına da olum- görevini sorgulayabilmiştir. Ancak bu söylenir- lu bir şekilde yansıyarak Müslüman Kardeşler

88 İnceleme

için uzun vadede olumlu sonuçlar doğuracaktır. nucunun alınmış olmasını söyleyebiliriz. Bu so- Ayrıca Mısırlıların istikrara olan inancının bir nuç ayrıca Cumhurbaşkanı Mursi’ye ve İhvan’a göstergesi olarak geçtiğimiz hafta gerçekleşen olan güvenin seçmen nezdinde yeniden onayla- Anayasa referandumunda yüksek bir “evet” so- nışı anlamına da gelmektedir.

O

DİPNOTLAR

1 “Can Muslim Brotherhood Decide Egypt’s President?”, Al Arabiya, 28 March 2012. 2 “Muslim Brotherhood Endorses Khairat Al-Shater As Presidential Candidate”, Egypt Independent, 31 March 2012. 3 “Profile: Egypt’s Khairat Al-Shater”, Al-Jazeera, 1 April 2012; Amira Howeidy, “Meet the Brotherhood’s Enforcer: Khairat El-Shater”, Ahram Online, 29 March 2012. 4 Tarek El-Tablewy, “Egypt’s Secularists Criticize Brotherhood Presidency Run”, Bloomsberg, 2 April 2012. 5 Muhammed Fadel Fahmy, “10 Egyptian Presidential Candidates Disqualified”, CNN, 16 April 2012; She- rif Tarek, “Eliminated Presidential Contenders to Appeal Disqualification Decision”, Ahram Online, 15 April 2012. 6 Mostafa Ali, “Mohamed Morsi”, Ahram Online, 6 May 2012. 7 “PROFILE: Egypt’s New PM Hisham Qandil”, Ahram Online, 27 July 2011. 8 “Full Unofficial Results of Egypt’s Constitutional Referendum: A Visual Breakdown”, Ahram Online, 23 December 2012. ‡ "$7S$S]@1 $///6% 10 David D. Kirkpatrick, “Blow to Transition as Court Dissolves Egypt’s Parliament”, New York Times, 14 June 2012. 11 “Egypt Court Rejects Reinstatement of Dissolved Lower House of Parliament”, Ahram Online, 22 Sep- tember 2012; Ivan Watson, “Court Overrules Egypt’s President on Parliament”, CNN, 10 July 2012. 2'P7S)&'2£QX% 13 “Morsi Dismisses Mubarak-era Prosecutor General Abdel-Meguid Mahmoud”, Ahram Online, 11 Octo- ber 2012. 14 Nouran El-Behairy, “Prosecutor General Remains in Office”, Daily News Egypt, 13 October 2012; “Pub- lic Prosecutor: Only Assassination will Make Me Leave My Job”, Egypt Independent, 13 October 2012. 15 Basil El-Dabh, “Muslim Brotherhood Calls for Million Man March”, Daily News Egypt, 11 October 2012; “Egypt Acquits ‘Camel Battle’ Defendants”, Al-Jazeera, 11 October 2012. 16 “Egypt’s Judges Club Agrees to Oversee Constitutional Referendum”, Al Arabiya, 10 December 2012; “State Council Judges’ Club to Oversee Referendum with Preconditions”, Ahram Online, 10 December 2012. 17 “Egypt to Hold Referendum in Two Stages Due to Shortage of Judges”, Al Arabiya, 11 December 2012; P‡ž6¡’6X/’6¡—&XQ4Š+& 2012. 2'P7S2Y*QY36% 19 Emad Mekay, “TV Stations Multiply as Egyptian Censorship Falls”, Washington Post, 13 July 2011. 20 Hanan Solayman, “Egypt’s Revolution Media: A Question of Credibility”, Emaj Magazine, 13 September 2011. 21 Mohammed Abdel Rahman and Mohammad Khawly, “Echoes of Mubarak Still Dominate Egypt’s Airwa- ves”, Al Akhbar, 27 January 2012. 22 “Media Tycoons in Egypt”, Doha Center for Media Freedom, 30 May 2012. 23 Emad Mekay, “TV Stations Multiply as Egyptian Censorship Falls”, Washington Post, 13 July 2011. 24 Heba Afifiy, “Media Moguls Struggle to Keep Their Biases in Check”, Egypt Independent, 28 June 2012. 25 “Media Strike Attempt to Settle Accounts by Former Regime Hangovers”, Ikhwan Web, 5 December 2012. 26 Sherine Abdel Moneim, “Egypt’s Broadcasting Industry Lacks Clarity”, Variety Arabia, 18 June 2012.

89 İnceleme

Meşruiyeti tartışmalı bir yargılama sürecinin ardından Tarık Haşimi’nin idama mahkum edilmesi Irak’a komşu ülkelerin büyük bir kısmında şiddetle eleştirilirken Türkiye’nin Haşimi’ye desteği, Maliki’nin büyük tepkisine neden oldu.

2013’te Türkiye Irak İlişkileri İçin Beklentiler ve Olasılıklar Prospects and Expectations for Turkish Iraq Relations in 2013

Serhat ERKMEN

Abstract Turkish Iraqi relations have deteriorated in 2012. The relations which is its worst shape in post Saddam Hussein era have been affected by several factors. It can be assumed that most important factors that affect two countries’ relations are the reflection of changing political environment in Iraq and the developments in Syria. In this context, it will be over optimistic approach if one assumes that this relation would improve in 2013. Especially, the rising political tension before the general elections which will be hold in 2014 and energy issue can cause more escalation in the relations between Turkey and Iraq.

Keyword: Turkey, Iraq, Energy, Syria, Northern Iraq

90 İnceleme

XS$&$]*Y+6 &+"+/1S ]$ ŠS & $ % +/1S$4&S]S Š- 6%

Özet sağlamak için hayati olarak görülen Sünni Arap- ların sistem içindeki mevcudiyetine yönelik bir Türkiye-Irak ilişkileri 2012 yılında büyük yaralar darbe olarak algıladı.2 Maliki ise Türkiye’nin tu- aldı. Saddam Hüseyin’in devrilmesinden beri en tumunu kendi iktidarını tüm Irak geneline yay- sorunlu dönemini yaşayan ilişkinin bu hale gel- masının önündeki temel engel olarak gördü. mesinde pek çok faktör rol oynuyor. Bu faktörler arasında en önemlilerinin Irak iç politikasında Aslında Türkiye ile Irak hükümeti arasındaki iliş- yaşanan değişimin ilişkilere yansıması ve Su- kilerin bozulmasının hikayesi 2008’in ikinci yarı- riye’deki gelişmeler olduğu ileri sürülebilir. Bu sına kadar geri götürülebilir. Maliki’nin iç politi- çerçevede 2013 yılında da ilişkilerin düzeleceğini kada her geçen gün güçlenmesi Ankara’nın baş- beklemek fazlasıyla iyimserlik olacaktır. Özel- langıçta memnuniyet duyduğu bir olgu olmasına likle 2014’te yapılacak genel seçim öncesi siyasi rağmen diğer Iraklı siyasi grupların Maliki’nin atmosferdeki gerilimin yükselmesi ve enerji bo- aşırı otoriter tavırlarından şikayetleri ilk endi- yutu ilişkinin daha sorunlu hale gelmesine neden şelerinin yavaş yavaş filizlenmesine yol açmıştı. olabilir. 2009 yılının Ocak ayındaki Vilayet Meclisi seçi- minden özellikle ülkenin güneyinde gücünü pe- Giriş kiştirerek çıkan Maliki ile Türkiye’nin arası yine de bir süre daha olumlu bir çizgide ilerledi. Hatta Geride bıraktığımız yıl Türkiye-Irak ilişkileri Eylül 2009’da Türkiye’de yapılan ortak bakanlar açısından hiç de parlak geçmedi. 2010 yılında kurulu toplantısından sonra Ekim ayında Başba- yapılan seçimlerin ve sonrasındaki 9 aylık hükü- kan Recep Tayyip Erdoğan’ın beraberinde kala- met kurma sürecinin ardından göreli olarak bo- zulmaya başlayan Türkiye-Irak ilişkileri, 2012’ye balık bir heyetle Bağdat’a yaptığı gezi, ilişkilerde Tarık Haşimi krizinin gölgesinde girdi. Meşru- bir bahar havası esmesine neden olmuştu. Türki- iyeti tartışmalı bir yargılama sürecinin ardın- ye ile Irak arasında tek seferde imzalanan en çok dan Tarık Haşimi ve bazı yardımcılarının idama anlaşma bu gezi sırasında gerçekleşti. Özellikle mahkum edilmesi Irak’a komşu ülkelerin büyük ekonomik alanda iki ülke ilişkilerinin zirveye bir kısmında şiddetle eleştirilirken Türkiye’nin ulaşması bekleniyordu. Fakat 2010 yılının Mart Haşimi’ye desteği Başbakan Nuri Maliki’nin bü- ayında yapılan seçimler öncesi Irak’ta değişmeye yük tepkisine neden oldu.1 Baştan itibaren Ha- başlayan siyasi dengeler son iki yıllık gerginliğin şimi olayı ne Türkiye ne Maliki açısından kişisel ilk sinyallerini verdi. Türkiye’nin Irak’ta istikrarı bir sorun olarak görüldü. Türkiye Haşimi olayını sağlamak için anahtar konumda olduğuna inan- Irak’taki Sünni Araplar üzerinde bir baskı kura- dığı Sünni Arapları tek bir çatı altında toplama rak Maliki’nin otoriter bir yönetim kurma çaba- çabası Maliki ile Türkiye arasındaki gerginliğin sının bir parçası ve ülkenin toprak bütünlüğünü ilk ciddi adımı oldu.

91 İnceleme

Hükümet kurulduktan sonraki 1 yıl içinde de mesinin ardından Irak Başbakanı Nuri Maliki, ilişkiler kademeli olarak gerginleşti. Basının gün- basına “Türkiye düşman ülke haline geliyor” deminde fazla yer bulmasa bile aslında 2010 yı- şeklinde bir demeç verdi.5 Bu demece Başbakan lının ikinci yarısından itibaren Türkiye ile Irak Erdoğan’ın “kötü söz sahibine aittir” şeklinde ya- merkezi hükümetinin daha doğrusu Maliki’nin nıtlamasından sonra iki ülke arasında bir nota arası bozulmaya başlamıştı. 2011 yılının sonları, krizi yaşandı.6 Ancak ikili ilişkileri asıl geren olay ilişkilerdeki bozulmanın açığa çıkmasına neden Temmuz ayında yaşandı. Başbakan Maliki’ye yö- oldu. Irak Başbakanı Nuri Maliki’nin Türkiye’nin nelik parlamentoda başlatılmaya çalışılan güven- eski Bağdat Büyükelçisini suçlamasından son- sizlik oylaması girişimine Suudi Arabistan, Ür- ra gerginlik daha da tırmandı. Çok kısa bir süre dün gibi ülkelerle birlikte Türkiye’nin de destek sonra ise Tarık Haşimi krizi ortaya çıktı. olması ilişkileri daha da gerginleştirdi. Temmuz ayındaki girişimden yara almadan çıkan Mali- 2012’nin başına bu atmosferde girildikten sonra ki, Türkiye’ye karşı tavrını daha da sertleştirdi. yıl boyunca pek çok kez iki ülke ilişkileri gerildi. Bu arada Suriye’nin kuzeyinde bazı Kürt yer- Bu gerginliğin temelinde iki boyut bulunuyor- leşimlerinin PYD tarafından kontrol edilmeye du. Birinci boyut Irak içindeki siyasal dengele- başlamasının ardından Dışişleri Bakanı Ahmet rin değişmesiydi. Kürtler ile bazı Sünni Şii Arap Davutoğlu’nun Kuzey Irak’a bir ziyaret gerçekleş- partileri Başbakan Maliki’nin aşırı merkeziyetçi tirmesi tansiyonu daha yükseltti.7 Davutoğlu’nun eğilimlerine karşı bir destek arayışına girdiler. Bu ziyareti sırasında Erbil’den Kerkük’e geçmesi arayışta Maliki karşısındaki cephenin en büyük Irak hükümeti tarafından tepkiyle karşılandı. destekçisi Türkiye oldu. 2012 yılında Kürdis- Hatta Irak hükümeti meseleyi egemenlik boyu- tan Bölgesel Yönetimi’nin Başbakanı Neçirvan tuna taşıdı ve Türkiye’nin Kuzey Irak’taki yöne- Barzani ve Başkanı Mesut Barzani’nin yansıra, tim ile doğrudan ilişki kurmasını eleştirdi.8 Ni- Maliki’ye mesafeli duran Irak Parlamentosu Baş- tekim kısa bir süre sonra Ramazan Bayramı’nı kanı Usame Nuceyfi, Irakiye Listesi’nin lideri Kerkük’te geçirmek isteyen MHP lideri Devlet Eyad Allavi ve Irak İslami Yüksek Konseyi Başka- Bahçeli’ye Irak hükümeti vize vermedi ve ziyaret nı Ammar El Hekim gibi pek çok üst düzey Irak- gerçekleşmedi.9 lı siyasetçi Türkiye’yi ziyaret etti. Buna karşılık Türkiye’den Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Eylül ayında ise Irak hükümeti Türkiye’yi Enerji Bakanı Taner Yıldız ve Ticaret Bakanı Za- PKK’yla mücadelesi çerçevesinde Kuzey Irak’ta fer Çağlayan3 Kuzey Irak’a son derece kritik ziya- bulundurduğu askeri üsler ve sınır ötesi operas- retler gerçekleştirdi. Ancak bu süreçte Bağdat ile yonları bağlamında ağır bir biçimde eleştirme- ilişkilerde önceki yıllardaki sakin hava ve olumlu ye başladı. Bazı milletvekilleri Türk uçaklarını gelişmeler tersine döndü. Türkiye ile Irak’ın 17- vurmaktan bahsederken10 Türkiye bu eleştirileri 18 Eylül 2009 tarihleri arasında İstanbul’da ger- ciddiye almadı, tersine Irak’ta üslenen terör ör- çekleşen ortak bakanlar kurulu toplantısından gütüne yönelik sınırötesi operasyonlara yönelik bir ay sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tezkereyi bir yıl daha uzattı.11 Son olarak tartış- başkanlığındaki bir heyet Bağdat’a giderek 48 malı bölgelerde Iraklı Kürtler ile Maliki arasın- adet anlaşma imzalamasına rağmen 2012 yılında daki sürtüşmede Türkiye Maliki’nin faaliyetlerini Türkiye’den Bağdat’a tek resmi ziyaret gerçekleş- ülkede istikrarsızlığı artırıcı ve iç savaşa götüren medi.4 bir politika olarak nitelerken, Maliki’nin tepki- si Türkiye içişlerimize müdahale ederse biz de 2012 yılının Nisan ayında ilişkiler şaşırtıcı öl- ederiz türünden oldu.12 Bu restleşmeden kısa bir çüde gerginleşti. Başbakan Erdoğan’ın Maliki’yi süre sonra Kuzey Irak’ta bir Enerji Konferansı’na bencil bir tutum takınmak, Sünni-Şii ve Kürtler giden Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın uçağının in- arasındaki anlaşmazlıkları ateşlemekle eleştir- mesi Irak hükümeti tarafından engellendi.

92 İnceleme

Maliki’ye mesafeli duran Irak Parlamentosu Başkanı Usame Nuceyfi, Irakiye Listesi’nin lideri Eyad Allavi ve Irak İslami Yüksek Konseyi Başkanı Ammar El Hekim gibi pek çok üst düzey Iraklı siyasetçi Türkiye’yi ziyaret etti.

Tüm bu gelişmeler Irak içindeki siyasal dengenin Fakat yine de Türkiye’nin Iraklı Kürtler ile eko- değişmesine karşı Türkiye’nin yeni bir tutum ta- nomik ilişkilerini gözden geçirmesine ve enerji kınmasıyla bağlantılı olduğu kadar Türkiye’nin politikasını değiştirmesine neden olan gelişme Iraklı Kürtlerle özel ekonomik ilişkiler geliştir- 2011 yılının Kasım ayında yaşanmıştır. Dünyanın mesiyle de yakından ilişkilidir. Türkiye-Irak ilişki- en büyük petrol şirketi olarak kabul edilen Ex- lerinde ticaret rakamları rekor kırarken rakamlar xon Mobil’in Irak hükümetinin tüm itirazlarına aslında Türkiye’nin gittikçe Kuzey Irak merkezli rağmen “tartışmalı bölgede” Kürdistan Bölgesel bir ekonomik ilişkiye sahip olduğunu gösteriyor. Hükümeti’ni muhatap alarak bir petrol anlaşma- 2012 yılının Ekim ayı itibarıyla Türkiye’nin Irak’a sı imzalaması Türkiye için dönüm noktası oldu. ihracatı 8.716.585 dolar iken Irak’tan yapılan Bu tarihe kadar KBY’de yaklaşık 40 kadar küçük ithalat yaklaşık 129 milyon dolar olarak görün- ve orta ölçekli petrol şirketi faaliyet gösteriyor- mektedir.13 Ancak son zamanlarda yapılan çalış- du. Fakat dünyanın en büyük şirketinin bölgeye malar Türkiye’nin asıl ticaretinin KBY ile oldu- girmesinin hemen ardından diğer petrol şirket- ğunu göstermektedir.14 Türkiye’nin Irak’ın geri lerinin de bölgeyle ilgilenme haberleri gelmeye kalanında beklenen ekonomik atılımı yapama- başladı. Başlangıçta Irak hükümetinin itirazları masının ardında büyük ölçüde Maliki’nin engel- bazı büyük çaplı şirketlerin hareket etmemesine lemelerinin önemli bir rol oynadığı söylenebilir. neden olsa da kısa sürede diğer büyük şirketlerin

93 İnceleme

Türkiye açısından Kerkük’te olası bir çatışma Türkmenlerin geleceği ve olası bir çatışmanın Irak’ın geri kalanına yansıması sonucunda ortaya çıkabilecek parçalanma nedeniyle önemlidir.

Exxon Mobil’i izleyeceği belli oldu. Bu tarihten uygulamaya geçirilmese de Neçirvan Barzani’nin sonra hızla diğer çokuluslu petrol şirketlerinin ziyaretleriyle de görüldüğü gibi Türkiye açıkça Kuzey Irak’a gireceğinin kesinleşmesi Türkiye siyasi olarak Kuzey Irak’taki yeni enerji devri- için yeni bir stratejik enerji kararı almasına ne- mini desteklemeye başladı. Yıllar boyunca Ker- den oldu. Uzun süreden beri Türkiye’nin küçük kük petrollerine ve KBH’nin petrol konusundaki çaplı özel şirketleri Kuzey Irak’ta enerji kaynak- konumuna, bağımsız Kürt devletine giden yolda larını işletmelerine rağmen Türkiye resmi olarak önemli unsurlar olarak gördüğü için karşı çıkan KBY’deki enerji ilişkilerinden uzak duruyordu. Türkiye’nin stratejik ve ekonomik nedenlerle bu Exxon Mobil’in KBH ile yaptığı anlaşmadan son- politikadan vazgeçmesi Irak merkezi hükümeti ra ise Türkiye iki yönlü bir karar aldı. Bu kararın ile ilişkilerin daha da gerilmesine neden oldu. bir yönü Türkiye ile Kuzey Irak arasında yeni bir boru hattı inşa edilerek Kuzey Irak’tan petrol ve 2013 için Beklentiler doğal gazı Türkiye’ye ve oradan dünyaya taşıma- ya yönelikti. Kararın ikinci boyutu ise Türkiye’nin 2012’nin kötü mirasıyla yeni bir yıla girilirken resmi enerji şirketlerinin Kuzey Irak’a girmesiy- Türkiye-Irak ilişkilerinin geleceği hakkında iyim- di.15 Türkiye, Irak hükümetinin kara listesine ser olmak güç olacaktır. 2013 için Türkiye-Irak girmemek için bu sorunu BOTAŞ altında yeni ilişkilerini etkileyecek faktörler olarak şunlar sa- bir şirket açarak çözmeye çalıştı. Bu karar hala yılabilir:

4 İnceleme

] / / 1 & ŠS& $ %ŠS&& - 1 /  6& %

1. Irak’ta Nisan 2013’te Yapılması Beklenen Ye- lerini daha da gerginleştirecektir. Son günlerde rel Seçimler: Irak parlamentosunun aldığı karar Kerkük ve civarında yaşanan gelişmelerin de uyarınca 20 Nisan 2013’te KBH ve Kerkük dı- ortaya koyduğu gibi Türkiye, Irak’ın yeni bir ça- şındaki 14 vilayette Vilayet Meclisi seçimleri ya- tışmaya sürüklenmesinden ciddi rahatsızlık duy- pılması beklenmektedir.16 Bu seçimler hem ülke maktadır. Bu nedenle Irak’ın bu bölgelerindeki içindeki güç dengesinin belirginleşmesi hem de yerel seçim sonuçlarının yaratacağı yeni siyasal özellikle “tartışmalı bölgeler”deki durumun net- dengeler ve seçim öncesi/sonrası çatışmalar iki leşmesi açısından önemli olacaktır. Vilayet Mec- ülke arasındaki gelişmeleri etkileyecek en önem- lisi seçimlerinde ortaya çıkacak tablo özellikle li faktörlerden birisi olacaktır. Ayrıca, Maliki’nin Musul, Selahattin ve Diyala vilayetleri bağla- yerel seçimlerden güçlenerek çıkması 2014’te mında KBH-Bağdat ilişkilerini yeni bir aşamaya yapılacak genel seçim öncesinde kendisini daha taşıyacak olması açısından önemli olacaktır. Se- fazla güvende hissetmesi ve Türkiye’ye karşı çim sonucunda yeni Vilayet Meclislerinin oluş- daha sert bir söylem kullanmasına neden olabilir. ması bu şehirlerdeki güç dengesinin başkentten yana mı yoksa Maliki karşıtı gruplardan yana mı 2. Enerji İlişkileri: 2013 büyük bir olasılıkla Tür- olacağını gösterecektir. Fakat daha önemlisi, bu kiye-Irak enerji ilişkilerinde bir dönüm noktası bölgeler seçimden önce ciddi bir çatışma ve gü- olacaktır. Türkiye, Irak’ın yeniden inşası süre- venlik sorunuyla karşı karşıya kalabilirler. Daha cinde enerji ilişkilerine önem verse de şu ana önceki seçim öncesi tecrübelerin de gösterdiği kadar resmi olarak TPAO’nun ancak bazı saha- üzere Irak’ta birbirini sindirmek isteyen siyasal larda kazanımlar elde ettiği görülmektedir. Fakat partiler dolaylı olarak şiddet sarmalıyla ilişkili 2013’ün özellikle Türkiye’nin Kuzey Irak’ta enerji hale gelebilmektedir. Bunun yanı sıra “tartışma- yatırımlarına resmi olarak başlayacağı yıl olması lı bölgeler”de Kürtler ile merkezi hükümet ara- beklenebilir. Hâlihazırda faaliyet gösteren özel sında seçimin öncesinde yeni ve hatta geçmişte şirketlerin yanı sıra Türkiye’nin resmi petrol şir- olduğundan daha şiddetli olaylar küçük ve orta ketinin Kuzey Irak’ta boy göstermeye başlaması çaplı çatışmalar yaşanması mümkündür. Nite- Ankara-Bağdat ilişkilerini yeni bir gerginlik aşa- kim Kasım ve Aralık 2012’de Diyala, Selahattin masına taşıyabilir. Buna, planlanan boru hattının ve Kerkük üçgeninde Irak ordusu ile peşmergeler eklenmesi kısa vadede çok güç görünmektedir. arasında yaşanan küçük çaplı çatışma ve müca- Fakat Türkiye’nin KBH ile doğrudan petrol iliş- deleler bu olasılığın küçümsenmemesi gerektiği- kisine geçme kararı Kürtleri kuvvetlendireceği ni göstermektedir. Bu olayların ardından Türkiye gibi Bağdat’ta tehlike çanlarının çalmasına ne- ile Irak merkezi hükümeti arasındaki ilişkilerin den olacaktır. Bu nedenle 2013’te ilişkileri belir- gerilmesinin de gösterdiği gibi gelecekte bu tür- leyecek en önemli faktörlerden birisinin enerji den gelişmelerin yaşanması Türkiye-Irak ilişki- boyutu olacağı söylenebilir.

95 İnceleme

3. Bölgesel Gelişmeler: İki ülke arasındaki ilişkile- 2009 yılından sonra ikinci kez şehirdeki duruma rin gerilmesinin en önemli nedenlerinden birisi ilişkin çözüm şansı ertelenmiş olabilir. Açıkçası de Ankara ve Bağdat’ın Suriye konusunda açıkça Kerkük’te seçim yapılması bir ölçüde çözümün farklı ve hatta zıt politikalar izlemesidir. Türkiye, ilk adımını da oluşturabilir ya da daha büyük Beşar Esad Yönetimi’nin baskıcı ve halkını katle- bir çatışmanın fitilini de ateşleyebilir. Şu anda den politikalarına karşı muhalefetin yanında yer Kerkük’te seçim yapılması için düğümlenen nok- alırken Maliki hükümeti Esad Yönetimi’ne des- ta seçmen kütüklerine ilişkindir. Kürtler, seçimin tek vermektedir. Hatta İran’ın Suriye’ye yardım yeni kayıtlara göre yapılmasını savunurken Türk- için açıkça Irak’ı kullandığı ileri sürülmektedir.17 menler ve Araplar 2003 sonrasında şehre yerleş- İki hükümet arasındaki Suriye konusundaki uz- tirilen Kürtlerin bu şehirde oy vermesine karşı laşmazlık 2013 yılında daha da güçlenerek sü- çıkmaktadır. Bu sorun sadece seçime ilişkin bir recektir. Özellikle Esad Yönetimi’nin devrilmesi anlaşmazlık değil gelecekte Kerkük’ün kaderinin halinde Suriye’de ortaya çıkabilecek yeni durum belirlenmesi için yapılabilecek bir referandumun iki ülke arasındaki ilişkileri daha da gerecektir. da kaderini etkileyeceğinden şehrin nihai gele- Suriye’deki çatışmaların artması tüm bölgeyi ceğinin belirlenmesinde en önemli kilit nokta- gererken, Ankara-Bağdat ilişkilerinin bundan sıdır. Bu durumda şehirde seçimin yapılması ya uzak kalması mümkün görünmemektedir. Da- da yapılmaması şehrin kaderini etkileyebileceği hası, Suriye’de yaşanabilecek ani bir kırılma ve gibi Ankara-Bağdat-Erbil ilişkilerinin kaderini çöküş aşamasında iki ülkenin karşı pozisyonlar de etkileyecektir. Kerkük’te seçimin yanı sıra se- takınması ilişkileri kötüleştirecektir. Suriye’nin çim öncesi veya sonrası yaşanabilecek çatışmalar da Türkiye-Irak ilişkilerini etkileme potansiyeli- yanı sıra altı çizilmesi gereken bir diğer faktör ni güçlü bir biçimde taşımaktadır. Özellikle Irak de İran-Türkiye ilişkileridir. Hiçbir ülke tarafın- ordusu ile KBY’ye bağlı peşmerge güçleri arasın- dan açıkça dile getirilmese de Irak’ın içindeki da yaşanacak olan çatışma durumu Türkiye’yi siyasal dengelerin değişimi ve Ankara-Bağdat rahatsız edecektir. Türkiye açısından Kerkük’te gerilimi Ortadoğu’daki pek çok aktör tarafından olası bir çatışma Türkmenlerin geleceği ve ola- Türkiye-İran ilişkilerinin bir parçası olarak algı- sı bir çatışmanın Irak’ın geri kalanına yansıması lanmaktadır. Irak’ta 2010 yılında yapılan seçimi sonucunda ortaya çıkabilecek parçalanma nede- birincilikle tamamlayan Irakiye Listesi’ne yakın niyle önemlidir. partiler ve siyasetçiler Türkiye’ye yakın olarak ta- nımlanırken pek çok Şii partinin ve koalisyonun Sonuç da İran’ın etkisinde olduğu kabul edilmektedir. Bu bağlamda Irak’ın içinde yaşanan gelişmeler Türkiye-Irak ilişkilerinde sancılı geçen 2012 yı- bir anlamda Türkiye ve İran arasındaki bölgesel lından sonra 2013 de pek olumlu sinyaller ver- rekabetin bir uzantısı olarak görülmektedir. Bu memektedir. Özellikle yapılacak Vilayet Meclisi nedenle 2013’te Türkiye-İran arasındaki bölgesel seçimi sonucuna bağlı olarak ülkede yaşanabile- rekabetin devam etmesi bir ölçüde Ankara-Bağ- cek gerginliğin Ankara-Bağdat ilişkilerine olum- dat ilişkilerini etkileyecektir. suz yansıması güçlü bir olasılıktır. Buna karşılık 2013’ün özellikle Ankara-Erbil ilişkileri açısın- 4. Kerkük Sorunu: 2013 yılı Kerkük’ün yeniden dan olumlu gelişmelere sahne olması beklenebi- Irak’ın ve Ortadoğu’nun gündemine yerleşece- lir. Türkiye’nin Kuzey Irak’ta enerji alanında ya- ği yıl olabilir. 2000’lerin ortasında gerek taşıdığı pabileceği yeni atılımlar Türkiye ile Iraklı Kürtler potansiyel çatışma riski gerekse nasıl çözülece- arasındaki ilişkiyi yeni bir boyuta taşıyabilecek ğine ilişkin çözüm arayışları nedeniyle pek çok niteliktedir. Ancak yine de Türkiye’nin hem Erbil kez gündeme gelen Kerkük, Türkiye için Irak po- hem de Bağdat ile ilişkilerinde nihai belirleyici- litikasının en önemli konuları arasındadır. 2013 nin istikrar olduğunu hatırlatmak yararlı olacak- yılında Kerkük’ün gündeme gelmesi pek çok şe- tır. Ankara, Kuzey Irak’taki enerji çıkarları ne kilde olabilir. Bu biçimlerden birisi Kerkük’te se- olursa olsun Kerkük’ün statüsünde ülkeyi kaosa çimin yapılması ya da yapılmamasıyla ilişkili ola- sürükleyecek bir gelişmeye olumlu bakmayacak-

caktır. Kerkük’te seçimin yapılmaması halinde tır.

O

96 İnceleme

DİPNOTLAR

P2]§Q‡4“”””%%%’%¢£ ¤’+§!¥Š+¤‡‡‚†¥—Š+¤ =4“‡? 2& ] PŒ { ŒQ “6%% $Š&]6@@@6!‚ =4 “ ‡ ? +1 P{1S+“X@3@]Q‚3&“”””%&%% +‚@@@=4“‡? ! +/1]$ŠS`Q1“”””%&%&/- @$@@@†‡%=4“‡? ]$"Y$4&SQ- 7“/%%%X”'”%¢£¤‡!†‚=4“ ‡ ? P_6 ~1 4&SQ $ “”””%%%$6@ @&@@‡%=4“‡? † ŠS+~Q„4‡“%%‡„&!‡ &%=4“‡?  PS] šQ†'“”””%&%%+††- @@=4“‡? „ " " P7S ]Q † ' “”””%&% &‚!„ !@@=4“‡? 7 “Kuzey Irak’ta gündem Suriye”, 1“”””%/&%!‚„† =4“‡? 7“S]$ŠS1Q1“†%%& @@$@@@@‡ =4“‡? ‡ P" SŠSP]Q/$Q1“”””%%  &%%%/$%„‚!„%¢%=4“‡? PS2$ š +1$Q 4 “”””%6%% @&@$@@@$@%‡%@†‡ =4 “ ‡ ? PX  $7 ` Q 4 “”””%%- %%$%%„ %¢%=4“‡? P+“Š"&$2 Q7!]“%%%- @@&&@$@!%%„!„„6% =4 “‡? ! šŠ]§“”””%%/%§"%£•¤=4“‡? † P]$Š]YQ“”””%%%$@ @@@@@@@!! !%=4“‡?  7/4P]*"Q1“”””%%% ‡‚†%=4“‡? „ " $1ŠS $/- %]S $&&&1&&% "$$1'!S]S 1- % ‚ P2XSŠ$X/`Q4“”””%$% %”+•'”"Š%£&¤!† „¥¤@@@$@@ /@@=4“‡? P2XS£Q 07 Ey- “”””%%‡‚%%%%„‚ %¢% =4“‡?

97 İnceleme

Anayasanın 140. maddesinde, açık olarak “ihtilaflı bölge” tabiri kullanılmışsa da esas itibariyle Kerkük kastedilmekteydi.

Irak’ta İhtilaflı Bölgeler ve Türkmenler

Disputed Areas and Turkmens in Iraq

Mahir NAKİP

Abstract According to the Iraqi constitution (Article 140), The only area mentioned as a disputed territory is Kirkuk. However, the Kurds also add Tuzmurmatı, Haneqin, Mendeli, Bashiqa, Aqra and Sinjar to the disputed are- as. The dispute seems to be between Arabs and Kurds. But Turkmens constitute the majorities in these areas. For sure, the most peaceful and inoffensive community in the so-called disputed areas is the Turkmens. The clearest manifestation of this is that many innocent Turkmens died during the latest bomb explosions in the disputed areas. Turkmen politicians suggest that a multi-ethnic security force be formed in the disputed areas. This offer was accepted by Maliki, but rejected by Barzani. Barzani insists that these regions are not disputed areas, but have been cut off from Kurdistan by force. Turkey has not changed its Kirkuk policy and wants to see the city consist of three ethnic groups: Turkmens, Arabs and Kurds. This view is also shared by the Turkmens. However, it seems that Turkey has not paid enough attention to the Turkmen issue over last three years. Unarmed and pacifist Turkmens need a protector that will shield them against the danger of any ethnic conflict between Arabs and Kurds.

Keywords: Iraq, Iraqi Turkmens, Kirkuk 98 İnceleme

7S 1 & 1 1%]$/7 & \1 &%"/]6 katmak mümkündür.

Özet silahlı mücadeleyi tercih etmişti. Türkmenler ise masada olmakla beraber ne hacimlerine uygun Irak Anayasası’nda (140. Madde) tartışmalı böl- temsil, ne de üçüncü taraf olarak kabul ediliyor- ge olarak söz edilen tek yer Kerkük’tür. Ancak du. Bu dışlamayı, 1 Mart 2003 Tezkeresi’nin Türk Kürtler; Tuzhurmatu, Hanekin, Mendeli, Baş- Parlamentosu’nda reddedilmesine ve faturanın hika, Akra ve Sincar’ı da tartışmalı bölgelere o tarihlerde Türkiye’nin himayesinde görünen dahil etmişlerdir. Görünen o ki, bu anlaşmazlık Türkmenlere kesilmesine bağlamak yanlış değil- yalnızca Araplar ve Kürtler arasında yaşanmak- dir. tadır. Ancak Türkmenler söz konusu bölgelerde çoğunluğu teşkil etmektedirler. Şüphesiz ki bu 50 küsur kişiden oluşan Anayasa Komisyonu’nun bölgelerdeki en mazlum topluluk Türkmenlerdir. iradesi dışında ve kapalı kapılar ardında Şiiler ve Bunun en bariz kanıtı ise son patlamalardır, çok Kürtler arasında pişirilen meselelerden biri de sayıda masum Türkmen son patlamalarda haya- “ihtilaflı bölgeler” meselesi idi. Anayasanın 140. tını kaybetti. Türkmen siyasetçiler, her bölgeden maddesi, Kürtler tarafından masaya “şart olarak” etnik grupların katılacağı bir güvenlik gücü kur- getirilmişti ve hukukiliği tartışmalı olan ihtilaflı ma önerisinde bulunmuşlardır. Öneri Maliki ta- bölgeleri ihtiva etmekteydi. Başta Kerkük olmak rafından kabul edilirken Barzani tarafından red- üzere bütün ihtilaflı bölgelerde önce normalleş- dedilmiştir. Barzani, buraların sadece tartışmalı tirme sonra nüfus sayımı yapılacak ve 31 Aralık bölge olmakla kalmayıp Kürdistan’dan zor kulla- 2007’de de referandumla bölgelerin kaderleri nılarak ayrıldığını iddia etmektedir. Türkiye Ker- belli olacaktı. Bu maddenin açık ve gizli yanları kük politikasında bir değişikliğe gitmemekte ve vardı. Açık olan yanı, “ihtilaflı bölge” tabiri genel Kerkük’ü Türkmenler, Araplar ve Kürtler olmak olarak kullanılmışsa da esas itibariyle Kerkük’ü üzere üç etnik gruptan oluşan bir şehir olarak kastetmesiydi. Gizli olan yanları da ihtilafın görmek istemektedir. Bu görüş Türkmenlerce de Kürtlerle Araplar arasında olduğu ve Kerkük dı- onaylanmaktadır. Ne var ki, görünüşe göre Tür- şında kalan bölgelerin zikredilmemesiydi. Yani, kiye Türkmen meselesini son üç yıldır ihmâl et- ihtilafın içinde Türkmenler yok sayılıyordu ve ih- mektedir. Birilerinin silahsız Türkmenleri Arap- tilafın kapsam alanı istendiğinde genişletilebilir- lar ve Kürtler arasında çıkabilecek muhtemel bir di. Nitekim Kürtler ihtilaflı bölgeleri Kerkük’ün çatışmadan koruması gerekmektedir. tamamı; Musul’un Başika, Akra, Sincar, ilçeleri; Selahattin’nin Tuzhurmatu ilçesi ve Diyala’nın da Neden ve Nasıl İhtilaflı Bölgeler? Hanekin ilçesi ile Mendeli bucağı olarak tanım- lıyordu. Aslında Kerkük’ün dışında diğer şehir- 2004 yılında Irak anayasası hazırlanırken iki taraf lerin ihtilaflı bölge olduğuna dair hiçbir belge ve öne çıkmıştı: Şiiler ve Kürtler. Sünniler görünüş- anlaşma yoktur. Musul’un üç ilçesi hariç diğer te masada idi; esas yoğunlukları, yer altına inerek ihtilaflı yerlerin en büyük müştereği Türkmen

99 İnceleme

ağırlıklı olmasıdır. Kerkük, Tuzhurmatu, Hane- pabı hâlâ ellerinde tutmaktadır. İlki ne Arapla- kin ve Mendeli bölgeleri 50 yıl içerisinde demog- rın ya da Türkmenlerin, Kürt bölgesine nüfus rafik yapısı planlı şekilde değiştirilmiş Türk yer- kaydırması mümkündür ne de böyle bir niyet- leşim bölgeleridir. Bunlara Altunköprü ve Kifri leri bulunmaktadır. İkincisi ise Arapların Kürt şehirlerini de katmak mümkündür. bölgelerine askeri güç sevk etmeleri kısa ve orta vadede mümkün görünmemektedir. Bundan güç 2007 yılında artık Sünniler, Türkiye’nin de katkısı alan Kürtler, Kürt şehirlerine tahsis edilen parla- ile siyasi sürece katılmışlar ve üçüncü güç ola- mento sandalye sayısını sabit tutarak seçimler sı- rak hak ettikleri yeri almışlardı. Bu arada ihtilaflı rasında ihtilaflı bölgelere nüfus kaydırmışlardır. bölgeler için çizilen vade gelip çatmıştı. Kürtler Böylece ihtilaflı bölgelerde hem il meclis üyeleri- bölgelerde hemen referandum yapmaktan yana; ni hem de parlamentoda sandalye sayılarını art- Şiiler sessiz; Sünni ve Türkmenler ise bu ihtilaflı tırabilmişlerdir. Aslında bu gibi oyunları Şiiler de bölgelere karşı idiler. Türkiye’nin de gayretleriyle yapmışlardır. Bu konuda en dürüst olan seçmen- Anayasanın 140. maddesi kadük kabul edildi ve ler Türkmenlerle Sünni Araplar gözükmektedir. bugüne gelindi. Ne zaman Irak’ta Hükümet ku- rulacak olsa ya da bir siyasi kriz çıksa Kürtler bu Buna mukabil Araplar bugün her ne kadar Şii ve ihtilaflı bölgeleri masaya getirir. Bu tutum karşı- Sünni olarak ikiye bölünmüş ve kıyasıya birbirle- sında yakın tarihe kadar Şiiler ılımlı Sünniler ise rini öldürüyorlarsa da ihtilaflı bölgeler konusun- tavırlı dururlardı. Özellikle Kerkük konusunda da farklı düşünmemekteler ve ihtilaflı bölgelerin Şii liderler hep yuvarlak ifadeler kullanmayı ter- merkeze bağlı kalmasını savunmaktadırlar. Nite- cih ederken, Sünni Araplar Kerkük’ün ve diğer kim Maliki, 20 Kasım 2012 günü verdiği demeçte ihtilaflı bölgelerin Irak’ın geneline ait olduğunu Kerkük’ün Kürdistan’a değil, Merkezi Hükümete savunuyorlardı. Son bir sene içinde manzara ya- bağlı olduğunu savunmuştur. “Kimse Kerkük’ün vaş yavaş değişmeye başladı. Şiiler ve özellikle Kürtlüğünden söz etmesin; “Kerkük bir Arap ve Kanun Devleti ekibi yani Maliki, Sünni Arapla- Türkmen şehridir” diyecek kadar ileri gittiğini rın rolünü alırken, Sünni Araplar ikiye bölünmüş görüyoruz. Bu demeç, ilk defa Şii bir Başbakan görünüyor: Bir grup sessiz kalmayı tercih eder- tarafından bu kadar net ifade edilmektedir. Tabi ken, Kerkük Sünni Arapları Maliki’nin safında ki Kürtlerin buna cevabı gecikmedi, Kerkük Kürt yer almaya başlamışlardır. Türkmenler ise her milletvekili Halit Şivani, Kerkük ve diğer ihtilaflı zamanki tutumlarını değiştirmemişlerdir. Yani, bölgelerin coğrafi ve tarihi olarak birer Kürt şeh- adı geçen ihtilaflı bölgelerde Türkmenlerin de ri olduğunu beyan etmiştir. Hatta aynı şahıs 12 yaşadığını ve Türkmensiz çözümün olmayacağı Aralık tarihinde bir Arap televizyonuna konu- üzerinde ısrarcı olmuşlardır. şarak, “artık ihtilaflı bölgeler kalmamıştır. Mev- cut olan bu bölgeler Kürdistan’dan koparılmış İki Taraflı Entrikalı Siyaset ve ABD bölgeler olup er veya geç tekrar Kürdistan’a iade edilecektir” diyerek meseleyi daha hasmane bir Anayasa’nın 140. maddesi işlevini kaybedince, düzeye çıkarmıştır. hem hükümette ağırlığı olan Şii Arapların, hem de ihtilaflı bölgelerde askeri yığınağı olan Kürt- Irak Genel Kurmay Başkanı Babekir Şevket Zi- lerin çeşitli manevralarda bulunarak söz konusu bari bir Kürt olunca, Maliki yetkisini kullanarak ihtilaflı bölgelerde varlıklarını göstermeye ya da Dicle Kuvvetlerini aylar önce kurmuş, Hanekin güçlendirmeye çalıştıkları görünmektedir. 2003 ve Mendeli taraflarında Peşmergeleri şehirden yılından itibaren Kürtler Kerkük, Tuzhurmatu, çıkarmak için kullanmıştı. Bir ölçüde de başarı- Altunköprü, Kifri, Hanekin ve Mendeli şehirle- lı oldu denilebilir. Tuzhurmatu denemesi ikinci rine yüzbinleri aşan nüfus kaydırmışlardır. Hiç- sırada uygulamaya konuldu. Ama burada aynı bir hukuki düzenleme olmamasından güç alan rahatlığı bulamayarak Peşmergelerle az da olsa Kürtler, bu bölgelere silahlı Peşmerge ve asayiş çatışmaya girmiştir. Bilindiği gibi Tuzhurmatu güçleri de sevk etmiştir. Kürt siyasetçiler iki su- bir Türkmen şehri olmakla beraber tamamen

100 İnceleme

16 Aralık tarihinde Kerkük ve Tuzhurmatu’da meydana gelen patlamalarda ve belirsiz bir yerden atılan havan topları saldırılarında onlarca Şii Türkmen’in ölmesi dikkatleri Peşmergelerin bu iki şehir etrafından yaptığı yığınağa çevirmiştir.

Şii mezhebine mensup Türkmenlerden oluş- Ancak Amerikan heyeti gider gitmez karşılık- maktadır. Bu da Maliki’nin hamlesine destek lı sataşmalar yine başlamış ve 29 Kasım günü oluşturabilir düşüncesini kuvvetlendirmektedir. Kürt tarafı görüşmelerin başarısızlıkla sonuç- Dicle Kuvvetlerinin Tuzhurmatu’ya yerleşmeye landığını ilan etmiştir. Hatta Barzani, “Maliki başlaması aslında ABD’nin de dikkatini çekmiş- artık bitmiştir” gibi diplomatik olmayan sözler tir. Nitekim hemen harekete geçmiş ve 16 mad- de sarf etmiştir. Bununla da yetinmeyerek bin- delik bir metin geliştirerek iki tarafı anlaşmaya lerce Peşmerge’yi Kerkük’e yakın Leylan İlçesine sevk etmiş ve kendisi de 10 Aralık günü Kürdis- ve ateşkes sağlamaya mecbur etmiştir. Bu olay tan Bölgesi Başkomutan sıfatı ile bu kuvvetleri Amerikan basınında da yer almıştır. Nitekim Liz denetlemeye gelmiştir. Demek ki yine ilk kare- Sly’ın gazetesinin 20 Ka- ye dönülmüştür. Bu makale kaleme alındığında sım tarihli sayısında bu şehir için şöyle demek- Kürtler tankları ile Erbil’den çıkarak Türkmen tedir: “Çoğunluğu Türkmen olan Tuzhurmatu Altunköprü şehrini geçmiş ve Kerkük’e yakın kenti Arap Selahattin İli’ne bağlı bir ilçe olma- bir yerde konuşlanmıştır. Dicle Kuvvetleri de sına rağmen 2003 Amerikan işgalinden bu yana Bağdat’tan takviye almaya devam ediyordu. Kürtlerin kontrolünde görünmektedir. Kürtler bu şehri kendi bölgelerine katmak istemektedirler.” Türkmenlerin Çözüm Önerisi Sly, ihtilaflı bölgelerin haritasını makalesinde verirken aslında tamamen Türkmeneli’ni işaret İster Maliki isterse Kürt tarafı olsun verdikleri etmektedir. demeçlerde Türkmenleri ihmal etmedikleri gö-

101 İnceleme

]S 1 %$- /+&1& - %/&/ - &&1$%

rünüyor. Nitekim Barzani ve Talabani’nin ver- 3. Siyasi görüşmelerde Türkmenlerin üçüncü dikleri ilk ortak demeçlerinin sonunda, bölgede taraf olarak masada bulunması gerektiğini ifa- bir çatışma olduğu takdirde Türkmenlerin ken- de etmiştir. Hatta Türkmenlerin Arap ve Kürtler dileri tarafından korunacağını zikretmişlerdir. arasında iyi bir uzlaştırıcı rol oynayabileceğini Ama asla onların da bu ihtilafta taraf oldukları hatırlatmıştır. dile getirilmemiştir. Ancak Maliki’nin Türkmen- lere yaklaşımı daha farklıdır. 1 Aralık günkü ba- 4. Kürt ve Araplar arasında Türkmen bölgelerin- sın toplantısında ihtilaflı bölgede Türkmenlerin de bir çatışma çıkarsa, silahsız oluşlarından dola- de yaşadığını, Tuzhurmatu şehrinin bir Türkmen yı Türkmenlerin çok zarar göreceklerini ve buna şehri olduğunu ve ihtilaflı bölgelerin güvenliği binaen kendilerini korumak için dış yardım talep için kurulmasını düşündükleri yeni kuvvetlerin edebileceklerini ima etmiştir. içinde Türkmenlerin de olması gerektiğini ifade etmiştir. Ancak Türkmenler adına kimi muhatap Bir başka basın toplantısı da Kanun Devleti alacaklarına temas etmemiş olması dikkatleri (Maliki’nin partisi) adına Türkmen milletveki- çekmiştir. li Abbas Bayatlı yapmıştır. Bayatlı, Kerkük Kürt Milletvekili Halit Şivani’nin “Kerkük Kürt’tür ve İhtilafın başladığı günden beri aslında Türkmen Kürdistan bölgesine dâhildir” demecine tepki siyasetçiler bu konuda demeçler vermekte ve göstererek Kerkük’ün bağımsız bir federal bölge bu demeçler Irak medyasında yer almaktadır. olmasını teklif etmiştir. Aslında bu teklif bilu- İlk demeci eski milletvekillerinden Fevzi Ekrem mum Türkmenler tarafından kabul görmüş bir Terzi 22 Kasım tarihinde vermiş ve Maliki’ye teklif olup 2010 yılına kadar Türkiye’de de telaf- ihtilaflı bölgelerin güvenlik kuvvetlerine Türk- fuz edilmekteydi. menlerin de katılması gerektiğini beyan etmiştir. Arkasında Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşat Şu anda durum sakin görünmektedir. Parla- Salihi’nin ilki 23 Kasım’da ikincisini de 3 Aralık’ta mento Başkâtibi Muhammed Halidi 7 Aralık’ta yaptığı basın toplantılarında ihtilafın çözülmesi yapmış olduğu resmi açıklamada krizin sona er- için dört önemli talepte bulunduğu gözlenmiştir: diğini ve ihtilaflı bölgelerde yaşayan üç kesimin eşit temsilinden oluşacak bir güvenlik kuvveti- 1. Bölgede ve özellikle Kerkük’te yaşayan bütün nin bölgedeki asayişi koruyacağını belirtmiştir. etnik halklardan oluşan müşterek bir güvenlik Ancak, ihtilaflı bölgelerde ve özellikle Kerkük ve kuvvetlerinin ihtilaflı bölgeleri koruması gerek- civarında tansiyonun yüksek kalacağı aşikârdır. tiğini vurgulamıştır. Nitekim Maliki “ihtilaflı bölgeler” ibaresi yeri- ne “karışık bölgeler” ifadesini kullanırken, buna 2. Siyasi partilerin bu süreçten uzak durmaları mukabil Kürtler de “Koparılmış bölgeler” tabiri- gerektiğini dile getirmiştir. ni kullanmaya başlamışlardır. Bu ihtilaf çok uzun

102 İnceleme

bir süre daha devam edecektir. Ancak bu süre 9 Aralık günü Kerkük’te mahalli seçimlerin yapı- içerisinde en çok güç kazanan Kürt tarafı ve en lamayacağı kesinleşmiştir. Tuzhurmatu ve Diyala çok güç kaybeden Türkmenler olacaktır. Çün- gibi diğer ihtilaflı bölgelerde ise mahalli seçimler kü Kürtler güvenlikli olan kendi bölgelerinden yapılacaktır. Ancak mevcut tansiyon böyle de- nüfus ve silahlı kişiler kaydırabilmekte, Araplar vam ederse, seçimler sırasında büyük bir karga- ise Irak silahlı güçlerini ellerinde tutmaktadırlar. şa yaşanacağını tahmin etmek zor olmayacaktır. Türkmenler ise Arap ve Kürt kıskacının arasında Belki de Türkmenler sandığa gitmemeyi tercih endişe ve korku içinde yaşamaktadır. Bu gibi kar- edeceklerdir. Hal böyle olunca Türkmenler mev- şılıklı dikleşmeler de Kerkük şehrinin huzurunu cut durumdan en rahatsız kesim olarak görün- mekte ve gelecekleri en belirsiz olan topluluk kaçırmakta ve iş hayatını olumsuz yönde etkile- olarak ortaya çıkmaktadır. mektedir. Mahalli seçimlerin Kerkük’te yapılamayacağı- Yaklaşan Mahalli Seçimler na belki en çok Türkmenler sevinmiş ve en çok da Kürtler üzülmüştür. Çünkü Türkmenlerin Bilindiği gibi bütün bu kargaşa içerisinde bir de Kerkük’te iyice dışlandığı çok açıktır. Gelen bilgi- gelecek 20 Nisan 2013’te mahalli seçimler yapı- lere göre Türkmenler seçimlere Musul ve Diyale lacaktır. Kerkük’teki seçimlerin nasıl yapılacağı illerinde Nuceyfi’nin (şu anda Parlamento Başka- konusunda üç ayrı görüş var. Kürtler Kerkük’te nı) grubu ile Tuzhurmatu’da da Birleşik Türkmen seçimlerin kendi bölgelerindeki seçimlerden listesi ile gireceklerdir. Bu stratejinin isabetli ol- sonra olmasını, 2010 seçmen kütüklerinin esas duğunu şimdiden söylemek mümkündür. alınmasını, seçimlerin kayıtsız ve şartsız yapıl- masını istiyorlar. Kerkük Arapları ise bu şartla- Türkiye Ne Yapabilir? rı kabul etmekle beraber Kerkük’te seçimlerin Kürt bölgesindeki seçimlerle aynı günde olma- Türkiye’nin Irak merkezi hükümeti ile arası- sı konusunda ısrarcı oldular. Bunun da sebebi nın bozuk olması, Türkmenleri olumsuz yönde açıktır; çünkü Kürtlerin kendi bölgelerinden etkilemektedir. Türkmenler, şartlar ne olursa seçmen kaydırması yapacaklarına kesin gözüyle olsun bugün iki grup arasında tarafsız kalmalı- bakılmaktadır. Türkmenler ise daha farklı yaklaş- dırlar. Malum, dünyada hiçbir azınlığın bir ta- maktadırlar. Onlar önceden bu konuda çıkan İl rafa meyletme gibi bir lüksü olmamıştır. Kürt Meclisleri Seçim Kanunu’nun 36. maddesi gereği siyasileri içerisinde Türkmenlere en sıcak bakan Kerkük’te bütün görevlerin ve meclis sandalyele- kişi Cumhurbaşkanı Talabani’dir. O da Kerkük rinin ve şehirdeki önemli görevlerin 1/3 oranın- ve ihtilaflı bölgeler konusunda Barzani’den fark- lı düşünmemektedir. Bu durumda Türkmenler da üç milliyet arasında bölüşülmesini, seçmen gerçekten bir çıkmazın içindedirler ve aralarında kütükleri konusunda 2004 yılının kütüklerinin ihtilaflar bile baş göstermiştir denilebilir. Çünkü esas alınmasını ve seçimlerin bu esasa göre yapıl- Türkiye’nin şu anda iyi ilişkiler içerisinde olduğu masını istemektedirler. Böylece ne tarih değiştir- Barzani’nin Türkmenlere bakışı hiç de dostane mesinin ne de nüfus kaydırmasının seçimlere bir görünmüyor ve Türkmenleri pek kaile aldığı söy- zararı olur. Irak Parlamento Başkanı Nuceyfi ve lenemez. Özellikle 16 Aralık tarihinde Kerkük Birleşmiş Milletler Temsilcisi Kopler bu maksat- ve Tuzhurmatu’da meydana gelen patlamalarda la farklı tarihlerde Kerkük’ü ziyaret ederek arayı ve belirsiz bir yerden atılan havan topları saldı- bulmaya çalıştılarsa da şu ana kadar mutabakat rılarında onlarca Şii Türkmen’in ölmesi dikkat- sağlanmış değildir. Kürtlerle Şiiler arasında tan- leri Peşmergelerin bu iki şehir etrafından yaptığı siyon yüksek kaldığı sürece bu konuda da muta- yığınağa çevirmiştir. Bu arada Sayın Davutoğlu, bakat sağlanacağı mümkün görünmüyor. Orta- TBMM Genel Kurulu’nda bakanlığın 2013 yılı da çözüm arayışında olan sadece Irak Türkmen bütçesi görüşmeleri sırasında milletvekillerin- Cephesi görünmektedir. den gelen soruları cevaplayarak, Türkmen nü-

103 İnceleme

fusun yoğunlukta olduğu ve Irak Merkezi Hü- meleri gerekmektedir. Şu ana kadar bu manza- kümeti ile Barzani Peşmergesi’nin karşı karşıya ra net değildir. Türkmen siyasetçilerinin Sayın geldiği Kerkük ile ilgili Türkiye’nin politikasını Erdoğan’la en son görüştükleri tarih Temmuz açıkladı. Davutoğlu, Türkiye’nin Kerkük politi- 2006 tarihidir. Hâlbuki ister Barzani olsun is- kasının ne olduğuna yönelik bir soruya, “Kerkük terse Sünni Arap liderleri olsun son zamanlarda politikamız bellidir. Bütün orada bulunan etnik Sayın Erdoğan’la defalarca görüşmüşlerdir. Do- grupların; Türkmen’in, Arap’ın, Kürt’ün hep be- layısıyla nasıl ki bütün siyasi grupların başkanla- raber yaşayacağı özel bir statüde olması düşün- rı Türkiye’ye gelerek Sayın Başbakanımızla fikir cemiz ve politikamız esastır” cevabını vermesi teatisinde bulunmuşsa, Türkmen siyasetçileri de bu aşamada önemlidir. Türkiye, Kerkük konu- gelip görüşlerini ve tekliflerini Sayın Başbaka- sunda, bazı çevrelerin iddia ettiği gibi, politika nımızla paylaşabilmelidir. Bu şartlarda Türkiye, değiştirmiş değildir. Türkmenlere önem verdiği ölçüde, Irak’ın siyasi tarafları da o ölçüde Türkmenlere rol ve önem Türkiye, Irak’ın iç işlerine karışmayabilir ya da vereceklerdir. karışamayabilir. Ama Türkmenlerin can ve mal güvenlikleri konusunda söyleyecek sözleri olma- Kısacası Türkmenler, Gazze ve Filistinliler Tür- lıdır. Türkiye’nin Barzani’ye yaklaşması, Türk- kiye için ne ise, Kerkük ve Türkmenlerin de Tür- menler için yeni bir durumdur. Bu durum kar- kiye için aynı anlam ve değeri taşımasını bekle- şısında mevzilerini tespit etmek için Türkiye’nin mektedirler.

Türkmenler konusundaki görüşlerini de bil-

O

&) İnceleme

Halep’te yaklaşık 3 ay tutuklu kalan ve kısa süre önce özgürlüğüne kavuşan Cüneyt Ünal’ın yaşadıkları Suriye’ye “kaçak giren” bir yabancı gazetecinin başına gelebileceklerinin açık örneklerinden biri.

Suriye’de Gazeteci Olmak

Being Journalist in Syria

Hediye LEVENT

Abstract In Syria there is a multidimensional crisis for nearly 2 years. In addition to the repressive regime ruling the country for 40 years, other factors such as the ongoing civil and armed opposition, the involvement of international actors, the struggle among regional powers and the energy issues make the crisis more chronic and deepen. These factors and the psychological wars pursuded by the actors involved in the crisis need to be examined. All these factors create several challenges for the journalists who are supposed to inform the international community about the developments inside Syria. In addition, journalists working Syria are exposed to thretas to their life and manipulations of their stories.

Keywords: Syria, media, journalists, manipulation, opposition

105 İnceleme

`$ / 1 X - & &% 3S1 && $$&$ & $ bölgelere giremiyor.

Basın etik ilkeleri, kamu yararı, hedef kitle, doğ- başlamasıyla nelere şaşıracağız, ne kadar şaşıra- ru bilgi, tarafsızlık… İletişim fakültelerinde “doğ- cağız kimbilir… Henüz sıcak olan sahadan sıcak ru bilginin kamuoyuna tarafsız aktarılması” ola- sıcak gördüğüm, yaşadığım ve başdöndürücü rak özetlenir gazetecilik. Gazeteci doğru bilgiye hızla devam eden gündem içinde yakalayabildi- ulaşır, uygun kanallarla halka aktarır. Gazeteci ğim kadarıyla “Suriye’de gazeteci olmak…” zinhar manipülasyona bulaşmaz, tarafsızlığı- na gölge düşürmez, dürüstlükten taviz vermez, “Suriye’ye Kiminle Girdiysen Onun 5n1k yol haritasıdır ve formatın dışına çıkmaz, Tarafındasın” Anlayışı haberinde yoruma kaçacak ifade kullanmaz vs vs… Herşey bu kadar kolay mıdır? Mesela doğru Ülkedeki gelişmeleri yerinden takip etmek is- bilgi nedir, nerden ve nasıl bulunur, bilginin doğ- teyen gazetecilerin sıkıntısı Suriye’ye girmeye ruluğunun kriteri nedir? Medyanın en önemli karar verdikleri anda başlar. Ülkeye girmenin “savaşın gerekliliğine inandırma aracı” olduğu- iki yolu var; ya Enformasyon Bakanlığı’ndan nu en son ABD’nin Irak’ı işgali sürecinde bölge izin alınacaktır ya da muhalifler kanalıyla ülke- ülkeleri olarak tecrübe etmiştik. Can güvenliği ye girilecektir. Gazetecinin ülkesinin ve çalıştı- başta olmak üzere hedef gösterilmek, yaftalan- ğı medya kuruluşunun Suriye krizine yaklaşımı mak, çatışma ve bombalı saldırılardan zarar gör- ülkeye giriş konusunda oldukça bağlayıcı. Rus mek bir tarafa manipülasyondan etkilenmemek basınına çalışan birinin muhaliflerin kampları- mümkün mü? na girmesi çok mümkün değil. Nitekim bunun farkında olan Russia Today çalışanları El Cezire Gazeteci mikrofonunu, ses kayıt cihazını, ka- adını kullanarak bazı kamplara girmeyi başardı. merasını diğerlerine uzatandır ancak bu yazıda Yine El Cezire muhabirinin Şam’a Enformasyon dinleyen değil anlatan olacak. Gazetecinin bilgi Bakanlığı’nın izni ile girebilmesi, gerçekleşmesi toplarken ve aktarırken çok dikkatli olması ge- imkânsıza yakın bir beklenti. rektiğine dikkat çekmiştik. Peki, henüz sıcak ça- tışmalar nedeniyle “Suriye’de şu kadar gazeteci Gazeteci, ülkesinin ve çalıştığı kurumun Suriye öldü” gibi silik haberlerin dışında pek dikkat çek- meselesine yaklaşımı nedeniyle taraflardan bi- meyen süreçlerde bir gazeteci nasıl yaşar, nasıl rinin cephesinde çalışmaya itilebiliyor. Şam’dan çalışır, nelere karşı mücadele etmek zorundadır? muhaliflerin kontrol ettiği alana geçmek isteyen Hele hele Suriye’deki sıcak sürecin soğumaya bir yabancı gazeteciye silahlı muhalifler iyi gözle başlaması ile birlikte bazı araştırmacı gözlerin bakmazken, sınır kapılarından resmi bir şekilde “Suriye’deki isyan sürecinde medyanın rolü ve geçmemiş gazeteciler de yönetimin kontrolün- etkisi” gibi başlıklar altında detaylı irdelemelere deki bölgelere giremiyor. Yabancı gazetecilerin

106 İnceleme

ordu tarafından silahlı muhaliflerin kontrolün- Sadece Şam içinde son aylarda neredeyse bütün deki bölgelerde yakalanmaları halinde “ülkeye ana caddelerde ve ara sokaklarda askeri kont- yasadışı yollardan girme ve terörist organizas- rol noktaları oluşturuldu. Yabancı gazetecilerin yonlarla işbirliği yapma” suçları çerçevesinde ka- özellikle de fiziksel olarak Orta Doğu toplum- nuni işlem yapılıyor. larından olmayanların birçok kontrol noktasın- da “hasbıhal eyleyeceği” kesin. “Ehlen ve sehlen Halep’te yaklaşık 3 ay tutuklu kalan ve kısa süre – (hoşgeldin), bitaka(izin kartı-kâğıdı), cevaz önce özgürlüğüne kavuşan Cüneyt Ünal’ın yaşa- seferi(pasaport)” gibi birkaç kelime Suriye’ye ilk dıkları Suriye’ye “kaçak giren” bir yabancı gaze- kez giren yabancı gazetecilerin öğreneceği ilk ke- tecinin başına gelebileceklerinin açık örneklerin- limeler. Bazen izin belgesi yeterli olurken bazen den biri. Suriye Devlet Televizyonu’nda “terörist” sıradan kimlik kontrolü uzun süre beklemeye, gibi gösterilmesi, Suriyeli meslektaşının uzattığı ilgili kurumlardan teyid almaya kadar uzayan sı- mikrofona konuşmaya zorlanması ve nerde çe- kıntılı bir sürece dönüşebiliyor. kildiği belli olmayan bir fotoğrafın bir gazeteciyi “terörist” yapmaya yettiği Suriye’de, kayıp gaze- Enformasyon Bakanlığı’ndan izin alınmış olsa tecilerin akıbetinin izini sürmek de oldukça güç. da olağanüstü günlerin ve ordunun sokaklardaki varlığının her geçen gün daha fazla hissedildiği Zaman zaman taraflardan biri ile çatışma bölge- ülkedeki yabancı gazeteciler, askerlerin ve halkın sine giden yabancı gazeteciler de hayatını kaybe- tepkisine hedef olabiliyor. Eğer gazeteci Suudi diyor. Suriye yönetimi, Sunday Times gazetesi- Arabistan, Katar, Türkiye, Amerika gibi ülkelerin nin muhabiri Marie Colvin’in hayatını kaybettiği vatandaşıysa sitemler, iğnemeler, ardarda anlatı- olayda olduğu gibi “askeri operasyon sırasında lan birbirinden ürpertici hikâyeler… “Bizim köy- muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde hayatını den bir kızı kaçırdılar, günlerce tecavüz etmişler, kaybeden gazetecilerin sorumluluğunun gazete- sonra parçalayıp poşetle köyün girişine bırak- cilere ve muhaliflere ait olduğunu” öne sürüyor. mışlar.” Bu tip yüzlerce olayın olduğu doğru; 20 Yine French Tv muhabiri Gilles Jacquier, Enfor- aydan fazladır yüzlerce görüntü izleyip mağdur masyon Bakanlığı organizasyonu ile götürüldü- yakınları ile görüştüm. Ancak “Kim yaptı” so- ğü Humus’ta muhaliflerin attığı roket sonucu rumun cevabı her zaman aynı; “Özgür Suriye hayatını kaybetmişti. Muhalifler önce Suriye yönetimini suçlamış ardından olayın “yanlışlıkla Ordusu.” “Suriye’de onlarca suç örgütü türedi, olduğunu” öne süren bir açıklama yapmışlardı. kimin yaptığına nasıl eminsiniz?” sorusu bazen oldukça rahatsız edici olabilir, özellikle de bir as- Gazetecileri, çatışmaların olmadığı kent merkez- keri kontrol noktasında… lerinde bombalı saldırı, rastgele atılan roket veya havan topu gibi tehditlerin dışında günlük hayat- Kontrol noktasına geri dönelim. Kimlik kontro- ta ve sokakta da birçok sıkıntı bekliyor.1 lü, izin teyidi gibi süreçler tamamlandı. Bu rahat çalışılacağı anlamına gelmez, izin kâğıdını gör- “Bitaka” mek isteyen esnaftan özellikle çatışmalardan ka- çanların yaşadığı bölgelerde hikâyelerini hepbir Suriye yönetiminin gazetecilere yaklaşımından ağızdan anlatmaya çalışanlara kadar onlarca sı- başlayalım. Krizden önce de gazeteciler için zor kıntı, gerginlik bekliyor. ve “özgür basın” anlayışından oldukça uzak olan Suriye’de, kriz sürecinde şartlar iyice ağırlaştı. Ordu ya da güvenlik birimleri çalışanlarının tep- Krizin başlarında yabancı gazetecilere karşı tem- kileri bir tarafa, bazen tedirginlik bazen güven- kinli hareket eden Suriye yönetimi, bir süredir sizlik nedeniyle sokak röportajlarından, ekono- yabancı gazetecileri sık sık Suriye’ye davet edip mi-enerji gibi konulara dair görüş alacak uzman “sesini duyurmaya” çalışsa da bu bakış açısı he- bulunması bile haftalar süren girişimler gerekti- nüz sokaklara yansımamış. rebiliyor.

107 İnceleme

Fransa yönetimi, French Tv muhabiri Gilles Jacquier’in Humus’ta muhalifler tarafından atılan roketle hayatını kaybettiği olaydan Suriye yönetimini sorumlu tutmuş ve “Yönetimin, gazetecinin hayatını korumakla sorumlu olduğunu” açıklamıştı.

Kriz öncesi Suriye ile ilgilenmeye başlayan ya “İrhabi Var mı Yok mu?” da ülkede yaşayan gazeteciler nispeten şanslı. Çoğunlukla “off the record” şartı olsa da kişi- Suriye’deki kriz, 40 yıllık baskıcı rejim anlayışı- sel kaynaklar, ülkedeki durumu ve gidişatı kalıp nın basın üzerindeki tahribatını net bir şekilde kavramlar ve sorgulanmaya muhtaç yargılarla ortaya çıkardı. Dünya gündemi ülkedeki krizle değerlendirmekten kurtarabiliyor. Mesela, sıkça çalkalanırken Suriye basını ilk birkaç ay ülkede işlenen ve artık geçerli önerme olarak kabul edi- hiçbirşey yokmuş gibi davranmayı tercih etti. len “Suriye’deki bütün Aleviler rejim yanlısıdır çünkü Esad ailesi Alevidir” değerlendirmesinin Kriz neredeyse 2 yılını dolduracak ancak Suri- yanlış olduğu uzunca yıllar hapiste kalmış mu- ye basınından ülkedeki gelişmeleri takip etmek, halif Alevilerin yönetime yönelik eleştirilerini bilgi sahibi olmak hala pek mümkün değil. Ülke açıklıkla paylaştıkları sohbetlerden öğrenilebili- yor. Ya da “Sünnilerin tamamının aynı gerekçeyle içindeki kısıtlı sayılabilecek kaynakları Arapça yönetime muhalif olduğu” düşüncesinin sorgu- bilmeyenlerin takip etmesi de oldukça güç. lanmaya ne kadar muhtaç olduğu ancak ses kayıt cihazının olmadığı sohbetlerde ortaya çıkıyor. Batılı standartlarda bilgi ve görüntü aktarılması Bu tip bağlantıları olmayan gazetecilerin önemli anlayışının olmadığı ülke basınında haber bül- kaynaklarından biri olan Suriye basınının duru- tenlerinde bolca kanlı ceset görüntüleri yer alı- mu ne? yor. “Halka terörün gerçek ve korkunç yüzünü

108 İnceleme

"&$&$ 1 $&X6- $“PXS2&=?/ £Q

anlatmak” gayesiyle mozaiklenmeden yayınla- sini kontrol altına aldı, b bölgesinde silahlı terö- nan görüntülerin başlı başına nasıl etkilere yola- ristlere ağır zaiyat verdirdi” haberleri yer alıyor. çabileceği bile sorgulanmıyor. Ancak a bölgesinde birkaç saat sonra şiddetli ça- tışmalar yaşanabiliyor. Ordunun durumu, Halep Tarafsızlık bir tarafa sıcak haber ve fikri takip gibi kritik süreçlerin yaşandığı bölgelerde neler gibi temel gazetecilik kavramlarının olmadığı olduğu, herkesçe malum Kürtlere ilişkin geliş- ülke basınında çatışma ve patlamaların ardın- meler basında yer bulmayan konular. dan parçalanan cesetler, işkence ile öldürülmüş kişilerin görüntülerinin yayınlanması sıradan bir Birkaç yüzbin mensubuyla ordu uzun süredir sa- durum. haya inmiş durumda. Ordu gibi büyük bir me- kanizmanın çalışmaya başlamasının ardından Bölgesel bir krize dönüşüp uluslararası boyut ka- yüzbinlerce askerin en azından bireysel hataları zanan isyan süreci neredeyse 2 yılını dolduracak nasıl kontrol edilebilir? Ancak Suriye basınına ancak çoğunlukla resmi makamlarca hazırlanan göre “her türlü olumsuzluğun sorumlusu Özgür haber metinlerini aktaran Suriye medyasında Suriye Ordusu’dur” ve bu durum sorgulanamaz. mikrofon uzattıkları herkese aynı soru sorulu- yor: “Suriye’de İrhabi (terörist) var mı?” Örneğin, ekmek fiyatlarının bazı yerlerde 10 TL’yi aşmasının nedeni “Muhaliflerin kırsal böl- Ülke içindeki muhalifler, birkaç toplantıları ha- geleri terörize etmesidir. Elbette Suriye’de kara- ricinde Suriye medyasında yer bulamıyor. Daha borsacıların varlığı ve bu kişilere gözyuman yet- çok El Kaide uzantılı örgütlerin eylemlerine kililerin bulunması sözkonusu bile değildir.” odaklanmış ülke medyasında iç muhaliflerin se- sini dahi duymak mümkün değil. Bu çerçevede, Suriye basınının kısırlığı sadece yabancı gazete- güvenlik birimleri tarafından mağdur edilen ya cileri etkilemiyor elbette. Ülke içinde basın üze- da öldürülenlere ilişkin haberler, artık her kesim- rinden bilgi edinmek bu kadar zorken yönetim den insan tarafından açıkça dile getirilen rüşvet, yanlısı olan veya tarafsız kalan halk ya da akade- yolsuzluk, insan hakları ihlalleri, demokrasi yok- misyenler gibi uzman kişiler neden yabancı ba- luğu gibi gerçeklere kesinlikle değinilmediğini sın mensuplarına güvenmiyor? belirtmeye gerek yok… Medyanın Hal-i Pürmelâli Basın üzerinden kısıtlı bilgi edinilmesi sorununa manipülasyon da eklenebiliyor. Ülkedeki silah- Irak savaşını, gazetecilerin savaş sırasında aktar- lı sürecin kilitlendiği Devlet Başkanı Yardımcısı dıkları sıcak bilgilerden değil, işgal sonrası yani Faruk Şara tarafından bile açıkça dile getirilirken süreç epey soğuduktan sonra anlattıklarından basında hergün onlarca “Suriye Ordusu a bölge- öğrenmiştik birçoğumuz. Suriye’de süreç soğu-

109 İnceleme

maya başladığında kimbilir neler öğreneceğiz? cekleri de soru işareti olarak duruyor. “Onbin- Henüz süreç soğumadan Arap ve dünya basınına ler sokağa indi” şeklinde aktarılan haberler, ilgili dair ortaya çıkanlara bakılırsa ilerleyen yıllarda gösterinin video kayıtlarına rağmen düzeltilmi- duyacaklarımız bizi pek şaşırtmayacak gibi gö- yor. “Ordunun katlettiği ya da yönetimden ayrıl- rünüyor. dığı” iddia edilen kişilere ilişkin haberlere geniş yer verilirken bu kişilerin yaşadıklarının veya Yazının başında “gazetecinin görevi kamuoyu- yönetimden ayrılmadıklarının ortaya çıkmasının na doğru bilgi aktarmaktır” demiştik. Sahadaki haber değeri taşımaması da basının tarafsızlık il- gazetecinin ve çalıştığı kuruluşun en önemli im- kesine gölge düşürüyor. Devlet Başkanı Yardım- tihanlarından biri de bilgiyi haberleştirirken or- cısı Faruk Şara’nın yönetimden ayrıldığı yönün- taya çıkıyor. Örneğin, temel gazetecilik ilkelerine deki iddialara ilişkin haberler hala hatırlanabile- göre, “görgü tanıkları ve aktivistlere” dayandırı- cek kadar kısa süre önce ortaya atıldı.2 lan haberlerin “iddia” şeklinde sunulması gereki- yor. Ancak Suriye’deki kriz sürecinde bu ilkenin Uluslararası bir televizyon kanalının Suriye’deki çoğunlukla gözardı edilerek haberlerin kesinlik bir boru hattına yönelik sabotaj öncesi kamera- içeren ifadelerle servis edilmesi sık yaşanan olay- yı “açık unutması”, kamera açısına göre sabotaj lardan biri. Yine uluslararası haber ajanslarının yapılacak noktanın tartışılması da pek kimsenin Şam bürolarının açık olmasına rağmen başka ül- dikkatini çekmeyen olaylardan biri olarak kaldı.3 kelerdeki bürolardan ve çoğunlukla aktivistlere Yine kimin tarafından sızdırıldığı ve gerçekli- ve görgü tanıklarına dayandırılan Suriye haber- ği sorgulanmadan Esma Esad’a ait olduğu öne lerine sıkça rastlanıyor. Kim oldukları, nerede sürülerek yayınlanan çıplak kadın resimleri4 ve bulundukları veya ciddiye alınırlıkları tartışmalı yazışmaların haberleştirilmesi fotoğraf ve bilgi- olan “görgü tanıkları ve aktivistlere” dayandırılan ler doğru olsa bile temel basın ahlak ilkelerinden haberler birçok şüpheyi doğuruyor. “özel hayatın ihlali”nin bir örneği.

Suriye’deki krizin yeni başladığı aylar, dünyanın Yazılı haberlerle birlikte kullanılan fotoğraf ve saygın ajanslarından birine ardarda haberler dü- görüntüler de bir diğer sorun. Son olarak 200’den şüyor. Haberlerde, “Şam’ın en büyük meydanla- fazla kişinin katledildiği Hule katliamına ilişkin rından birinde onbinlerce göstericinin güvenlik haberde Irak’ta çekilmiş bir fotoğrafın kullanıl- birimleri ile çatıştığı” belirtiliyor. Üstelik haber- dığı5 basın çevresinde hatırlanan olaylardan biri. ler o kadar inandırıcı ki, içinde göstericilerle gü- venlik birimleri arasında gerçekleşmiş diyaloglar Arap basınında Suriye krizine ilişkin açıklama, bile var. Daha ne olsun? Haberi gören gazeteciler haber ya da tartışma programlarında sıkça “din meydana gidiyor ancak meydan bomboş. Ha- ve mezhep temelli” söylemlerin kullanılması, El liyle öfkelenen gazetecilerden biri de benim ve Kaide ve Selefi uzantılı silahlı muhaliflerin yok selam bile vermeden haberi geçen ajansın Şam sayılması bir taraftan basına karşı güvensizlik muhabirine şakayla karışık sataşıyorum. “Nere- doğururken diğer taraftan ülkedeki krizi basın- ye sakladınız göstericileri?” diyorum, cümlemi dan takip edenlerin gerçek tabloyu görmesine bitirmeme fırsatım olmadan sataştığım muhabir engel olabiliyor. “Bize sormadan başka ülkelerdeki muhabirlerin haberlerini servis ediyorlar vs vs.” Bu, birkaç ay Dünya ve Arap basınının yönetim taraftarlarını sonra 2 yılı dolacak olan isyan sürecinde karşı- “görmezden gelmeleri” ya da taraftarların ifade- laştığımız örnek olaylardan sadece biri. lerini “iddia” şeklinde muhaliflerin söylemlerini ise “kesin yargılarla” aktarmaları da Suriye’de Yine şimdiye kadar yapısı, ciddiyeti ya da yetki- yabancı gazetecilere karşı tepkiyi arttıran faktör- lilerine ilişkin bilgi edinilemeyen “insan hakları lerden biri. Aynı şekilde “dış müdahaleyi redde- gözlemcileri/gözlemevlerinin” haber kaynağı den ancak bunun dışındaki söylemleri ile Esad olarak kullanılırken ne kadar ciddiye alınabile- yönetimine muhalif olan” Heysem Menna gibi

110 İnceleme

Humus’ta öldürülen Sari’nin hikayesi dezenformasyonun boyutlarına dair ipucu verebilir. Sari, 12-13 yaşlarında bir erkek çocuğu, Arap kanallarında Sari’nin cesedinin üzerine eğilmiş annesinin görüntüsü günlerce yayınlandı.

kişilerin uluslararası basında yer bulamamaları açıklamıştı.6 Aynı sorumluluk muhalifler için de “Suriye krizinde tarafsızlık ilkesine ne kadar sa- geçerli ancak muhaliflerin gazetecilere “görüntü dık kalınıyor?” soruları doğuruyor. verme” amaçlı roket vs. attığı görülen çok sayı- da görüntü bulunuyor. Bu atışlara Suriye ordu- Muhalifler ve Gazeteciler sundan karşılık geleceği ve eylemi gerçekleştiren muhaliflerle birlikte yanlarında bulunan gaze- Suriye’deki sürecin diğer tarafı da muhalifler. tecilerin de hayatlarının tehlikede olduğu açık. Muhalifleri, dış sivil muhalefet ve silahlı muha- Muhaliflerin, sıcak çatışma bölgeleri haricinde, lefet olarak iki ana kısma ayırarak yabancı gaze- yanlarında bulunan gazetecilerin hayatlarını ko- tecileri bekleyen zorluk ve tehlikeleri sıralamaya rumak için gösterdikleri çaba endişelere neden silahlı muhalefetten başlayalım. oluyor.

Fransa yönetimi, French Tv muhabiri Gilles Manipülasyon sorunu ile sadece yönetim cephe- Jacquier’in Humus’ta muhalifler tarafından atı- sinde karşılaşılmıyor. Örneğin, sahada olmayan lan roketle hayatını kaybettiği olaydan Suriye gazetecilere ve medya kuruluşlarına haber, gö- yönetimini sorumlu tutmuş ve “Yönetimin, gaze- rüntü, fotoğraf servisi yapan muhaliflerin zaman tecinin hayatını korumakla sorumlu olduğunu” zaman fabrikasyon görüntü ve yalan haberler

111 İnceleme

aktarmaları da diğer bir sorun. Son olarak CNN Gerek sivil gerek silahlı muhaliflerin ülkedeki International’a düzenli olarak Suriye içinden in- yönetim yanlıları ve tarafsızlara yönelik infaz, ternet üzerinden bağlanarak ve “şu anda çatışma suikast ve saldırılara ilişkin özeleştiri yapmama- var, sokaklarda ölüler yatıyor” gibi ifadelerle bilgi ları ve bu yönde eleştirilere de tahammül göster- aktaran kişinin yalan haber aktardığı, sahada ol- memeleri gazeteciler açısından önemli bir sorun madığı CNN tarafından da kabul edilmişti. teşkil ediyor.

Humus’ta öldürülen Sari’nin hikayesi dezenfor- Yönetim yanlısı olan ya da rahatsızlıklarına rağ- masyonun boyutlarına dair ipucu verebilir. Sari, men yönetimin yanında durmayı tercih eden 12-13 yaşlarında bir erkek çocuğu, Arap kanalla- Suriyeli gazetecilerin kaçırılması, idam gibi yön- rında Sari’nin cesedinin üzerine eğilmiş annesi- temlerle infaz edilmeleri, evlerinin yakılması, nin görüntüsü günlerce yayınlandı. Suriye ordusu tehdit edilmeleri de muhaliflerin “demokrasi” tarafından öldürüldüğü belirtildi. Sari’nin annesi iddialarına gölge düşürüyor. Ancak bunu muha- ise çok farklı bir hikaye anlatıyordu. “Oğlunun liflerle tartışmak bile mümkün değil. vurulmasından hemen sonra tanımadığı kişiler tarafından hastaneye götüreceğiz diye alındığını, “Savaş suçu” sayılabileceği belirtilen suikast, kat- bilmediği bir yere götürüldüklerini, birilerinin liam, Halep’te hastaneler bölgesinde olduğu gibi kamera çekimi yaptıktan sonra oğlunun cesedi bombalama eylemlerinin muhalif kaynaklarca ile birlikte oturdukları yerin biraz dışına araba ile dile getirilmemesi, gazetecilerin de bu olayların bırakıldıklarını...”7 izini sürememeleri muhaliflerin eleştiriye ta- hammülsüzlüğünü ortaya koyuyor.8 Yine Arap kanallarına görgü tanığı sıfatıyla bağla- nan kişiler de önemli bilgi kaynaklarından ancak Sivil ve silahlı muhalefet içindeki dağınıklık da Humus’tan bir isimle bağlanan kişinin, 10-15 da- bilgi edinmeyi zorlaştıran faktörlerden biri. Ör- kika sonra Dera’dan farklı bir isimle bağlanması neğin ÖSO içinden sürekli yeni isimlerin açık- bu kanalları takip edenlerin sık karşılaştığı olay- lamalar yapmaları ve sık sık yeni tugay isimleri lardan. Aynı ses, aynı konuşma uslubu ve aynı duyulması, hem açıklama yapan kişilere hem de şive ancak aralarında yüzlerce kilometre olan iki tugaylara ilişkin detaylı bilgilerin bulunmaması farklı kentteki olaylara 10-15 dakika arayla görgü hiyerarşiye dair karmaşaya neden olabiliyor. şahidi olmak... En önemli sorunlardan biri de ÖSO çatısı al- Daha önce Arap medyasında adları duyulma- tında hareket eden El Kaide uzantılı örgütlerin mış kişilerin muhabir sıfatıyla, uydu cihazları ve bulunması.9 ÖSO üst yapısının bu örgütlerden iletişim araçları ile aktardıkları bilgileri belli bir “rahatsızlık duyduklarına” dair söylentiler yayıl- şüphe payı bırakarak “iddia” şeklinde yansıtma sa da şimdiye kadar “bu tip örgütlerle ilişkinin gereği ortaya çıkabiliyor. reddedildiğini” duyuran açıklama yapılmamış olması muhalif kaynaklardan aktarılan bilgileri Eleştiriye Tahammülsüzlük ve eylemlerin niteliğini bulandırıyor. ÖSO kafa kesme, yakarak infaz, bombalı eylemler gibi yön- Sivil muhalefet Beşşar Esad sonrası dönem için temlere sık başvuran El Kaide uzantılı örgütlerin bir vizyon ortaya koymakta zorlanıyor. “Çok sorumluluğunu üstlenmiş oluyor. Yine, “demok- başlılık ve dağınıklık” gibi eleştirilere de hedef rasi ve özgürlük talepleri” ile mücadele ettikleri- olan Suriye sivil muhalefetinin vizyonsuzluk so- ni sık sık vurgulayan sivil muhalefet ve ÖSO’nun runu ülke içinde önemli bir tarafsızlar kitlesinin El Kaide uzantılı örgütlerle “birlikte hareket edi- doğmasına neden oluyor. Bu tarafsızlar kitlesi yor” görüntüsü vermesi muhalefete yönelik çok zaman zaman silahlı muhalefetin hedefi haline sayıda soru doğuruyor. Muhalifleri “devrimci, gelebiyor. özgürlük savaşçıları” sıfatları ile haberlerinde ak-

112 İnceleme

taran basın çevresinde “bu sıfatların” kullanımı- haberler ya da çektikleri görüntüler çalıştıkları na ilişkin henüz “kısıtlı” sayılabilecek çevrelerde kurumlar tarafından manipüle edilmesine rast- yaşanan tartışmaların büyümesi de mümkün. lanabiliyor.

Tarafsan Tarafsızsın!!! Yine Suriye’deki krizin “demokrasi talebini” aşa- rak enerji, güç dengeleri gibi boyutlarının iyice Gazetecileri bekleyen bir diğer sorun da ülkesi- belirginleşmiş olmasına rağmen bu yönlere dik- nin ya da çalıştığı kurumun Suriye krizine yak- kat çekenler de zaman zaman aynı yaftalamalar- laşımı. Muhalif çevrelerin iddiaları, açıklamaları dan nasibini alabiliyor. Suriye krizini takip etmek çoğunlukla “teyid edilmiş kesin bilgiler” şeklinde isteyen gazetecileri, can güvenliğine yönelik teh- aktarılırken, Suriye yönetimi ve muhaliflere yö- ditlerin yanı sıra zaman zaman “tek tarafın sesi nelik eleştiri getiren gazeteciler “Baasçı, Esadçı” olmaya zorlanma”, bilgi edinmek, mevcut dezen- olarak görülebiliyor. Muhalifler tarafından sivil- formasyon içinde gerçeğe en yakınını ayıklamak, lere yönelik infazlarda henüz varlığı ve yapısı ka- bunları sağlıklı bir şekilde aktarabilmek, yaftala- nıtlanmamış olan “şebbihaydılar” iddiası bazen maların beraberinde getirdiği sorunları göğüsle- infazı aklamaya yetiyor. Bu tip hak ihlallerine mek gibi pek çok sorun da bekliyor. dikkat çekmeye çalışan gazetecilerin yazdıkları

O

DİPNOTLAR

1 “Journalist deaths hit 15-yr high: press watchdog”, DAWN, 22 Kasım 2012, http://dawn.com/2012/11/22/ journalist-deaths-hit-15-yr-high-press-watchdog/ (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2012); “Record killing of journalists doing their jobs in 2012, according to RSF”, MercoPress, 20 Aralık 2012, http://en.mercopress.com/2012/12/20/ record-killing-of-journalists-doing-their-jobs-in-2012-according-to-rsf (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2012); “139 journa- lists killed in conflict zones this year”, The Voice of Russia, 19 aralık 2012, http://english.ruvr.ru/2012_12_19/139- journalists-killed-in-conflict-zones-this-year/ (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2012) 2 “Suriye Muhalefeti: Başkan Yardımcısı Faruk El Şara Ürdün’e Kaçtı”, Show Haber, 18 Ağustos 2012, http://www. showhaber.com/suriye-muhalefeti-baskan-yardimcisi-faruk-el-sara-urdune-kacti-591751h.htm (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2012) 3 “Arab Journalists Union member says CNN, Al-Jazeera falsifying events in Syria”, Press TV, 7 Nisan 2012, http:// presstv.com/detail/235102.html (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2012) 4 “O kadın Esma Esad mı?”, Gazete Vatan, 13 Nisan 2012, http://haber.gazetevatan.com/o-kadin-esma-esad- mi/443468/30/Haber (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2012) 5 “BBC News uses ‘Iraq photo to illustrate Syrian massacre’” The Telegraph, 27 Mayıs 2012, http://www.telegraph. co.uk/culture/tvandradio/bbc/9293620/BBC-News-uses-Iraq-photo-to-illustrate-Syrian-massacre.html (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2012) 6 “Gilles Jacquier”, CPJ, 11 Ocak 2012, http://cpj.org/killed/2012/gilles-jacquier.php (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2012); “Syria offers ‘deep regret’ for French journalist’s death”, CNN, 12 Ocak 2012, http://edition.cnn.com/2012/01/11/ world/meast/syria-journalist-killed/index.html (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2012) 7 “Sari Saoud’s family telling Al Jadeed TV how he was killed”, Youtube, http://www.youtube.com/ watch?v=65BLivqdNrQ (Erişim Tarihi: 20 aralık 2012); “Syria crisis turns into ‘psychological war’”, Al Arabiyya News, 4 Kasım 2011, http://www.alarabiya.net/articles/2011/12/04/180799.html (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2012); “Syrian child, Sari Saoud, killed by terrorists gangs in Bayada, ” Syrian Free Press, 5 Aralık 2011, http://syri- anfreepress.wordpress.com/2011/12/05/syrian-child-sari-saoud-killed-by-terrorists-gangs-in-bayada-homs- video-eng-subtitle/ (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2012) 8 “Syrian Government and opposition forces responsible for war crimes”, UN, http://www.un.org/apps/news/ story.asp?NewsID=42687 (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2012); “UN: Syria opposition may have committed war crime”, All Voices, http://www.allvoices.com/contributed-news/13318395-un-syria-opposition-may-have-committed- war-crime (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2012); “Has the Syrian opposition done nothing wrong?” Al Jazeera, http:// www.aljazeera.com/programmes/insidesyria/2012/05/20125683653954565.html (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2012) 9 “Does al-Qaeda have a foothold in Syria?”, BBC, http://www.bbc.co.uk/news/world-middle-east-18193504 (Eri- şim Tarihi: 20 Aralık 2012); “Al-Qaeda’s Specter in Syria”, Council on Foreign Relations, http://www.cfr.org/syria/ al-qaedas-specter-syria/p28782 (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2012)

113 İnceleme

19. yüzyılın sonlarına kadar akarsulardan faydalanma, ulaşım, balıkçılık ve küçük çaplı sulamalarla sınırlı kalmış ve devletler arasında seyrüsefer dışında, fazla bir sorun oluşturmamıştır.

Uluslararası Suyollarının Ulaşım–Dışı Kullanımına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve 2012 Değerlendirmesi

United Nations Convention on the Law of the Non-Navigational Uses of International Watercourses and an Evaluation of 2012

Seyfi KILIÇ

Abstract After fifteen years of the adoption resolution concerning the Non-Navigational Uses of International Water- courses by the United Nations General Assembly the Convention is still not binding for the parties. However calls for ratification to states gained momentum in the last years. And in 2012 five more states ratified the Convention compared to three both in 2011 and 2010. It seems thirty-fifth instruments of ratification, ac- ceptance, approval or accession will be deposit to the United Nations and the Convention shall enter into force. This study is about the tendency of the states for ratification the Convention and possible effects of the Convention on the Turkey.

Keywords: 1997 UN Convention, International Water Law, Trans-boundary Water, Turkey, Equitable and Reasonable Utilization

&& İnceleme

š/&1 X$ ‡‡‚šX- šN]2"7X$- %X$S ‡‚S %

Giriş Bu süreçle aynı zamana denk gelen bir başka gelişme de suları depolama tekniklerinin ilerle- İnsanoğlunun en önemli su kaynağını oluşturan mesi ve yaygınlaşmasıdır. Birden fazla ülkenin nehirler, ülkelerin sınırlarını tanımlamaktadır. egemenlik sahasında bulunan nehirlerin, coğrafi Endüstriyel ve tarımsal gelişmelerle ortaya çıkan konum açısından, nehrin yukarısında bulunan nüfus artışının sonucunda sınırlı kaynaklar üze- memba ülkeleri, bir akarsuyu daha önce kullan- rindeki baskı artmakta ve aynı kaynağı kullanan ma şansına sahip olmaktadırlar. Bu ülkelerin, yukarı ve aşağı kıyıdaş ülkeler arasında sorunlar tarımsal ve/veya endüstriyel kullanıma bağlı baş göstermektedir. olarak, suların miktarını azaltıcı ya da niteliğini değiştirici faydalanmaları, memba-mansap çatış- Dünya nüfusunun %40’a yakın bir kısmı, en az masını ortaya çıkarmaktadır. Bu tip bir çatışma- iki ülke tarafından paylaşılan nehir havzaların- nın yanı sıra, kronolojik açıdan, suları daha önce da yaşamakta1 ve 200’den fazla nehir birden çok kullanmaya başlayan bir devlet ile daha sonra ülkenin egemenliği altında akmaya devam et- kullanmaya başlayan bir devlet arasında da so- mektedir.2 Bu kadar çok nehrin, en az iki ülkenin run oluşabilmektedir.4 egemenliği altında bulunması ise o ülkeler ara- sında sorunların ortaya çıkmasına ve uyuşmazlık Aynı akarsuyunun kıyıdaşı olan ülkeler arasında çözülebilirse andlaşmalara konu olmaktadır. bu iki temel sebep nedeniyle çıkan sorunlarda, ülkeler uyuşmazlıkta genellikle hangi konum- 19. yüzyılın sonlarına kadar akarsulardan fay- da iseler -memba ya da ilk kullanan-o konuma dalanma, ulaşım, balıkçılık ve küçük çaplı sula- göre iddialarla ortaya çıkmaktadırlar. Bu iddi- malarla sınırlı kalmış ve devletlerarasında sey- alar, uluslararası hukukun kaynakları arasında rüsefer dışında, fazla bir sorun oluşturmamıştır. yer alan ve Milletler Cemiyeti döneminde Ulus- Akarsuların, söz konusu dönem içinde sorun lararası Sürekli Adalet Divanı statüsünün 38. oluşturmama nedenleri arasında, yoğun tarımsal maddesinde, Birleşmiş Milletler döneminde de sulama ya da endüstriyel kullanımın yokluğunun Uluslararası Adalet Divanı statüsünün yine 38. yanı sıra, o dönemin politik yapısı en büyük et- maddesinde yardımcı kaynak olarak geçen dokt- kendir. I. Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan ve II. rinlere dayandırılmaktadır. Bu doktrinlerden Dünya Savaşı’ndan sonra doruk noktasına ulaşan önemli olanları ve sınıraşan sulara ilişkin uyuş- bağımsızlık hareketleri neticesinde parçalanan mazlıklarda ileri sürülenleri ise: imparatorluklar, gerilerinde birçok devlet bırak- mışlardır. Daha önceleri tek bir yönetim altın- · Mutlak Egemenlik Doktrini, da idare edilen havzalarda, birçok ulusal devlet · Doğal Durumun Bütünlüğü Doktrini, egemen hale gelmiş ve bu yeni ülkeler arasında · Ön Kullanımın Üstünlüğü Doktrini, sınıraşan veya sınır oluşturan akarsuların kulla- · Makul ve Hakça Kullanım Doktrini olarak sı- nımına ilişkin sorunlar çıkmaya başlamıştır.3 ralanabilir.

115 İnceleme

Uluslararası Suyollarının Ulaşım–Dışı Sözleşme içinde yer alan maddelerin ruhu ise Kullanımına İlişkin 1997 Birleşmiş Milletler Uluslararası Hukuk Derneği’nin (International Sözleşmesi Law Association) 1956 yılında yayınladığı Dob- rovnik kararları ile benzerlik göstermektedir. Bu Uluslararası su hukuku konusunda kapsamlı ve kararlarda esas olarak makul ve hakça kullanım tüm tarafları bağlayıcı Sözleşme çalışmalarının ilkesi önemli bir yer tutmaktadır. Dobrovnik’te sonucunda 1997 tarihli Uluslararası Suyollarının alınan kararlar ise derneğin daha sonraki 1958 Ulaşım–dışı Kullanımına İlişkin Birleşmiş Mil- yılında New York toplantısında, 1964 yılında letler Sözleşmesi ortaya çıkmıştır. Sözleşme’ye Tokyo toplantısında ve 1966 tarihli Helsinki yönelik çalışmalar ise 1970’li yıllara kadar da- toplantısında da tekrar edilmiştir. Ayrıca 1988 yanmaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Kuru- tarihli “Uluslararası Yeraltı Sularına İlişkin Seul lu 1959 gibi erken bir tarihte aldığı 1401 sayılı Kuralları”nda da bu kurallara değinilmiştir.6 kararı ile “uluslararası nehirlere” ilişkin hukuki Daha sonra birçok ülke de bu kararlara atıfta bu- sorunların kodifikasyonunun mümkün olup ol- lunmuş ya da bu kararları doğrudan kabul ettik- madığına dair ön çalışmaların başlaması çağrı- lerini bildirmişlerdir. sında bulunmuştur.5 8 Aralık 1970’e gelindiğinde ise Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 2669 sayılı Sözleşme’nin 36. maddesi gereğince, Sözleşme ve “Uluslararası Suyollarına İlişkin Uluslararası otuz beşinci tarafın kabul ya da onay belgesinin Hukuk Kurallarının Gelişmesi ve Kodifikasyonu” depozitere ulaşmasından sonraki doksanıncı başlığı taşıyan bir karar kabul etmiştir. Bu karar günde yürürlüğe girecektir. Sözleşmeyi Aralık ile Uluslararası Hukuk Komisyonu, sınıraşan su- 2012 itibariyle onaylayan veya kabul eden dev- yollarının ulaşım dışı kullanımlarına ilişkin ça- let sayısı yirmi dokuzdur. Ancak Rio +20 olarak lışmalara başlamıştır. 1959 yılında alınan 1401 adlandırılan ve 2012’nin Haziran ayında Brezil- sayılı Birleşmiş Milletler Genel Kurul kararı ile ya Rio’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Sürdü- 1970’te alınan Birleşmiş Milletler Genel Kurul rülebilir Kalkınma Konferansı’nda, 1997 tarihli kararı arasındaki temel fark, ilkinde nehirlerden Sözleşme’nin onaylanması çağrısında bulunul- bahsedilmesine karşılık ikincisinde suyolu kav- muştur. Bu çağrının ana nedeni ise sınıraşan su- ramının kullanılmasıdır. Suyolu kavramı bir yan- ların yönetiminde kıyıdaş devletler arasında söz dan nehirleri kapsarken diğer yandan da göller ve yer altı suları gibi nehirler ile doğrudan hid- konusu sulardan faydalanma konusundaki anlaş- rolojik bağlantı içinde olan suları da kapsamak- mazlıkların ortadan kalkacağına ilişkin inançtır. tadır. Bu değişiklik ise uluslararası kamuoyunun Rio Konferansı’nda yapılan çağrıya ek olarak bu su döngüsüne ilişkin bilgi birikiminin arttığına yönde daha önce yapılmış olan çağrılar da bu- işaret etmektedir. lunmaktadır. Bu çağrılar arasında 2007 yılında Batı Afrika Devletleri’nin Sözleşme’nin onay- Sözleşme’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na lanması çağrısının yanı sıra, Biyolojik Çeşitlilik sunulması Ekim 1996 ve Mart 1997 tarihlerinde Sözleşmesi 8. ve 9. Taraflar Konferansı kararla- olmuştur. Bu süreçte Sözleşme’ye ilişkin tartış- rı, Ramsar Sözleşmesi Sekretaryası, Stockholm malar birkaç başlık altında toplanabilir. Bunlar; Uluslararası Su Enstitüsü (SIWI), Birleşmiş Mil- letler Kalkınma Programı (UNDP) gibi kuruluş- · Sözleşme’nin çerçeve antlaşması özelliği ların çağrıları da bulunmaktadır. 7 · Sözleşme’nin mevcut ve gelecekteki andlaş- malara olan etkisi ve Sözleşmenin Oylanmasında · 5. maddede düzenlenen “Makul ve Hakça Devletlerin Tutumu Kullanım” ve 6. maddede düzenlenen “Makul ve Hakça Kullanımı Belirleyen Faktörler” ile Oylamada oy verme şeklini etkileyen faktörlere 7. maddede düzenlenen “Önemli Zarar Ver- bakıldığında ise genel bir değerlendirmeye ula- meme Yükümlülüğü” arasındaki karşılıklı iliş- şılması mümkün görünmektedir. Sözleşme’nin kiye ait tartışmalar olarak sıralanabilir. kabul edildiği 1997 yılındaki Birleşmiş Milletler

116 İnceleme

Genel Kurulu’ndaki oylamada 103 ülkenin kabul yönünde oy kullandığı görülmektedir. Bu ülkeler arasında 23 ada devleti bulunmaktadır. Bu ülke- ler herhangi bir sınıraşan ya da sınır oluşturan suya sahip olmamakla birlikte oylamaya katıl- mışlardır. Aralarından sadece Küba’nın çekimser oy kullandığı bu devletlerin Sözleşme’nin lehine oy kullanmaları ülkesel çıkarlardan çok uluslara- rası hukukun oluşumuna katkıda bulunma fikri ile açıklanabilir.

Ada devletlerinden 12’si ise oylamaya katılma- mıştır. Herhangi bir sınıraşan veya sınır oluştu- ran suya kıyısı olmayan devletler arasından ise Panama, Andorra ve Monaco hariç olmak üzere 19 devlet Sözleşme’nin lehine oy kullanmışlardır. Böylece sınıraşan ve sınır oluşturan bir suya kı- yıdaş olmayan devletlerin toplamı 41’e çıkmak- tadır. Toplam 103 devletin oylamada Sözleşme lehine oy kullandığı hatırlanırsa, konu ile ilgisi olan ve olumlu oy veren devlet sayısı 62 olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ülkelerden ise 53 gibi bü- yük bir kısmının tamamen ya da kısmen aşağı kıyıdaş ülke durumunda olduğu görülmektedir.

Sözleşme’nin onaylanmasına karşı oy veren ül- keler ile çekimser kalan ülkelere bakıldığında ise, bu ülkelerin genellikle yukarı kıyıdaş konu- munda oldukları görülmektedir. Sözleşme’nin oylanmasında aşağı kıyıdaşlar ile yukarı kıyıdaş ülkeler arasında ortaya çıkan bu ayrım esasen Sözleşme’nin aşağı kıyıdaş ülkeler lehine bir dü- zenleme getirdiği iddiasından kaynaklanmakta- Suları depolama tekniklerinin ilerlemesi ve yaygınlaşması ülkeler arasında sınıraşan veya sınır oluşturan akarsuların kullanımına ilişkin dır. Havza bazında bakıldığında ise bu inancın sorunlar çıkmasına neden olmuştur. varlığı daha açık bir şekilde göz önüne serilmek- tedir.

Fırat-Dicle havzasının temel kıyıdaşları olan Sözleşme’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulun- Türkiye, Irak ve Suriye’nin tutumları bu açıdan da oylanması sırasında red oyu veren ülkelerden kayda değerdir. Türkiye Sözleşme’nin oylanması biri olan Çin de Mekong Nehri’nin yukarı kıyı- sırasında karşı oy veren üç ülkeden biri iken; Su- daşı konumundadır. Aşağı kıyıdaş konumun- riye ve Irak Sözleşme’yi onaylayarak depozitere daki Vietnam, Laos, Tayland ve Kamboçya ise gönderen ülkeler arasında yer almaktadır. Hatta Suriye, Sözleşme’yi 11 Ağustos 1997 gibi erken Sözleşme’nin lehine oy kullanmışlardır. Mekong bir tarihte imzalayarak ilk imzacı devlet olmuş ve nehrinin sadece sınır oluşturduğu Myanmar ise 2 Nisan 1998’de de onaylayarak belgesini depozi- oylamaya katılmamıştır. Ancak henüz hiçbir tere gönderen Finlandiya’dan sonra ikinci devlet Mekong Nehri kıyıdaşı devlet Sözleşme’yi onay- olmuştur. lamamıştır.8

117 İnceleme

X$S/ - &1&- %X$S1 & X$S1&$- 1%

Nil Nehri havzasına bakıldığında ise sadece da Sözleşme’ye taraf olan Arap ülkelerini saymak Kenya ve Sudan’ın Sözleşme lehine oy kullandı- gerekirse bunlar; Tunus, Suriye, Katar, Fas, Lib- ğı görülmektedir. Sözleşme’ye red oyu veren üç ya, Lübnan ve Ürdün’dür. Mısır’ın başından beri ülkeden biri olan Brundi’nin yanı sıra Mısır’ın 1997 Sözleşmesi’ne yukarı kıyıdaşlara fazla hak da içinde bulunduğu diğer yedi kıyıdaş devlet ise verildiği gerekçesiyle karşı olduğunu ve su konu- çekimser kalmıştır. sunda Mısır ile Sudan’ın aralarında tarihi olarak işbirliği yapmayı tercih ettiklerini göz önüne alır- Aral denizi havzasında yer alan Siri Derya (Sey- sak, bu ülkelerin Sözleşme’yi onaylamaları bek- hun) ve Amu Derya (Ceyhun) nehirleri kıyıdaşı lenebilecek bir gelişme değildir. Arap Ligi üyele- ülkelerinin verdikleri oylar aşağı kıyıdaş-yuka- rinden Filistin’in de Birleşmiş Milletler nezdinde rı kıyıdaş özelliklerini tam olarak taşımaktadır. tam bağımsız bir ülke olarak tanınmadığı hatır- Aşağı kıyıdaş Kazakistan Sözleşme lehine oy lanacak olursa muhtemel bir Filistin onayının da kullanırken yine aşağı kıyıdaş Özbekistan çekim- Sözleşme’nin yürürlüğe girmesi yönünde bir etki ser kalmıştır. Özbekistan’ın çekimser kalması- yapmayacağı düşünülebilir. Geriye kalan Arap nın nedeni ise Sovyetler Birliği zamanından bu Ligi devletlerinin sayısı Sözleşme’nin yürürlüğe yana Amu Derya nehrinden sulama amacı ile girmesi için yeterlidir. Ancak, söz konusu Arap yoğun bir şekilde faydalanmasıdır. Özbekistan’ın Ligi devletlerinin 1997 Sözleşmesi’ne taraf olma Sözleşme’ye ilişkin bu tutumu, Nil havzasında kararları doğal olarak ulusal bir karardır ve bu Mısır’ın tutumu ile benzerlik göstermektedir. çağrıdan etkilenmesi beklenmemelidir. Ancak Özbekistan 4 Eylül 2007’de katılma belge- sini depozitere göndererek Sözleşme’nin tarafla- Türkiye’nin taraf olmadığı ve Birleşmiş Millet- rından biri olmuştur. Diğer havza devletlerinden ler Genel Kurulu’ndaki oylamada Çin ve Brundi Afganistan, Tacikistan ve Türkmenistan oy kul- ile birlikte red oyu verdiği 1997 Sözleşmesi’nin lanmamışlar, Kırgızistan ise oylamaya katılma- yürürlüğe girebilmesi için 35 ülkenin onayına mıştır. ihtiyaç duyulmaktadır. Hâlihazırda, 29 ülkenin onaylayarak belgelerini depoziter olan Birleşmiş Sözleşme’nin yürürlüğe girmesi için yoğun bir şe- Milletler Genel Sekreterliği’ne gönderdiği düşü- kilde çalışan devletlerden biri de Irak’tır. Irak Su nüldüğünde, bu çağrıya uyulması durumunda Kaynakları Bakanlığı ve Arap Ligi Genel Kuru- gerekli sayı olan 35’e kısa bir sürede ulaşılması lu tarafından düzenlenen toplantıda Irak, henüz mümkündür. Özellikle son dönemde Arap böl- 1997 tarihli “Uluslararası Suyollarının Ulaşım- gesi dışında da olsa bu yönde bir eğilimin olduğu Dışı Amaçlarla Kullanılmasına İlişkin Birleşmiş dikkate alındığında 2013 yılı içinde Sözleşme’nin Milletler Sözleşmesi”ne taraf olmayan ülkeleri bu yürürlüğe girme ihtimali oldukça yüksek olarak Sözleşme’ye taraf olmaya çağırmıştır.9 Irak dışın- değerlendirilebilir. Bu eğilimi göstermek için

118 İnceleme

Bağımsızlık hareketleri neticesinde birçok ulusal devlet egemen hale gelmiş ve bu yeni ülkeler arasında sınıraşan veya sınır oluşturan akarsulardan faydalanmaya ilişkin sorunlar ortaya çıkmıştır.

2012 yılında Danimarka, Çad, Benin, Lüksem- lunmaktadır. Bu ülkeler Fildişi Sahili, Venezuella, burg ve İtalya’nın 1997 Sözleşmesi’ne taraf oldu- Paraguay ve Yemen’dir. Bu ülkelerin de yakın bir ğunu belirtmek gereklidir. Aynı şekilde bu yıl dü- gelecekte işlemlerini tamamlaması beklenebilir.11 zenlenen Rio+20 konferansında da henüz taraf Paraguay oylamada çekimser kalmış iken daha olmayan ülkelere bu yönde bir çağrı yapılmış ve sonra 25 Ağustos 1998 tarihinde Sözleşme’yi im- aralarında Birleşik Krallık, İrlanda, İtalya, Polon- zalamış ancak henüz onaylama, uygun bulma ya ya ve Romanya gibi ülkelerin de bulunduğu on da kabul etme işlemlerinden birini gerçekleştir- memiştir. iki ülkenin bu yönde bir eğilimi olduğu belirtil- miştir.10 Bu ülkeler arasından da İtalya, 30 Kasım Sözleşme ile Getirilen Temel Düzenlemeler 2012 itibarıyla Sözleşme’ye taraf olduğuna dair belgeleri, depoziter olan Birleşmiş Milletler Ge- Sözleşme’nin 5. maddesi hakça ve makul kulla- nel Sekreterliği’ne ulaştırmıştır. nım ve katılım başlığı taşımakta ve taraf devlet- lerin ülkesi içinde yer alan uluslararası suyolla- Ayrıca Sözleşme’nin imzaya açık olduğu tarih rından makul ve hakça bir şekilde faydalanması olan 20 Mayıs 2000 tarihine kadar Sözleşme’ye gerektiğini ve aynı zamanda bu faydalanmanın imza atan ancak henüz iç hukukları açısından optimal ve sürdürülebilir bir bakışla ele alınması bağlayıcı duruma getirmeyen dört ülke daha bu- gerektiğini vurgulamaktadır.12

119 İnceleme

Sözleşme’nin 6. maddesi makul ve hakça kulla- su katkısı” ifadesinin eklenmesi talebi de aynı şe- nımı etkileyen unsurlara ayrılmıştır. Bu unsur- kilde reddedilmiştir. Türkiye’nin “Önemli zarar ların her birinin eşit değerde olduğu da ayrıca vermeme” başlığı taşıyan 7. maddeye ilişkin de belirtilmiş. 7. maddede önemli zarar vermeme birtakım itirazları olmuştur. Türkiye, kıyıdaş ül- yükümlülüğü düzenlenmiş ve devletlerin ulusla- kelerin, suyu hakça ve makul olarak kullandıkları rarası bir suyolundan faydalanması sırasında di- takdirde zaten diğer kıyıdaş devletlere zarar ver- ğer suyolu devletlerine önemli zarar vermemek meme ilkesinin de yerine geleceği görüşünü öne- amacıyla tüm önlemleri almak zorunda olduğu rerek bu maddeye itiraz etmiştir. Önemli zarar vurgulanmıştır. Sözleşme’nin 8. maddesinde su- vermeme ile ilgili bir ölçüt olmadığından, aşağı yolu devletlerinin egemen eşitliği, toprak bütün- kıyıdaş ülkenin itirazları doğrultusunda yuka- lüğü, karşılıklı fayda ve iyi niyetle işbirliği içinde rı kıyıdaş devletin çeşitli amaçlar için yapmayı olmaları gerektiğini düzenlemektedir. planladığı projeler engellenebilecek ve dolayısıy- la ekonomik durum olumsuz etkilenecektir. Sözleşme planlanan önlemler başlığı taşıyan 3. bölümde uluslararası suyoluna ilişkin faydalan- Türkiye’nin Sözleşme’ye ilişkin belki en ciddi malara yönelik oldukça ayrıntılı bir bildirim sü- karşı çıkışı “Planlanan Önlemler” başlığı taşıyan reci öngörmektedir. Uluslararası suyolu üzerinde Sözleşme’nin üçüncü bölümüdür. Bu bölümde bir geliştirme faaliyetinde bulunmayı planlayan düzenlenen genel yaklaşım ise bir yukarı kıyıdaş bir devlet, diğer suyolu devletlerine zamanında devletin aşağı kıyıdaş ülkenin onayını almadan bildirimde bulunmak zorundadır. Bu bildirim herhangi bir su kaynakları geliştirme faaliyeti- gerekli teknik veri ve çevresel etki değerlendir- ne girişememesi durumudur. Sözleşme’nin 11. mesini de içermelidir. Sözleşme’ye göre bildirimi maddesinden başlayan bu bölüm 19. maddeye alan devletin cevap vermesi için özel durumlarda kadar devam etmekte ve onay sürecini ayrıntılı ek bir 6 ay olmak üzere, 6 ayı bulunmaktadır. Bu bir şekilde düzenlemektedir. Türkiye, bir yuka- sırada ise bildirimi yapan devlet herhangi bir fa- rı kıyıdaş ülkesinin Sözleşme’nin hükümlerine aliyette bulunamamaktadır. Bu düzenlemeler ise bağlı olarak, nehir suları üzerinde geliştireceği faydalanma eylemine, diğer kıyıdaşlara bir çeşit bir projede aşağı kıyıdaş devlete haber verme zo- veto hakkının verilmiş olması, devletin egemen- runluluğu ve buna bağlı olarak devletler arasında liğine halel getirdiği için ciddi bir şekilde eleşti- uzlaşma için de uzun bir süre gerektiği fikirlerini rilmektedir. göz önünde tutarak itiraz etmiştir.

Oldukça ayrıntılı ve uzun olan Sözleşme’nin 33. Türkiye’nin Sözleşme’ye itiraz ettiği temel nok- maddesi ise anlaşmazlık durumlarındaki süreci talar bunlardır. Bu itirazların geçerliliği ise ha- düzenlemektedir. Anlaşmazlıkların ya Uluslara- len devam etmektedir. Türkiye sınıraşan sulara rası Adalet Divanı ya da hakemlik yoluyla çözüme ilişkin politikasında tutarlı ve komşularının da kavuşacağı hükme bağlanmıştır. Sözleşme’nin çıkarlarını gözeten bir yaklaşım içerisindedir. toplam 37 maddesi ve hakemliği düzenleyen Ancak kendi ülkesinde gerçekleştireceği su kay- ekinde de toplam 14 madde bulunmaktadır. naklarını geliştirme faaliyetleri için diğer ülke- lerin onayını alma durumunda kalmamak için Sözleşme’nin müzakereleri sırasında Türkiye’nin Sözleşme’ye taraf olmamaktadır. Sözleşme’nin birtakım müdahaleleri olmuştur. Bunlardan ilki yakın bir gelecekte yürürlüğe girme ihtimaline “Makul ve Hakça Kullanıma İlişkin Faktörler” karşın bu Sözleşme’nin, taraf olmaması dolayı- başlığı taşıyan 6. maddeye yönelik olmuştur. sıyla Türkiye’yi bağlamayacağı açıktır. Türkiye bu maddenin “a” bendine toprak kalitesi anlamına gelen “pedoloji” teriminin eklenmesini Sonuç istemiş ancak kabul edilmemiştir. Yine aynı mad- denin aynı bendine 1966 Helsinki kararlarında 1997 tarihli “Uluslararası Suyollarının Ulaşım- yer alan “her havza devletinin suyoluna yaptığı Dışı Amaçlarla Kullanılmasına İlişkin Birleşmiş

120 İnceleme

Milletler Sözleşmesi”nin yürürlüğe girmesinin konusudur. Doğal olarak bir devletin sürekli bir Türkiye’yi doğrudan etkilemesi söz konusu değil- şekilde bir uluslararası bir teamülü tanımadığı- dir. Belli bir konuda uluslararası bir düzenleme- nı belirtecek şekilde hareket etmesi söz konusu nin olması bu düzenlemelerden doğan kuralların teamülün ilgili devlete karşı ileri sürülme olana- tüm ülkeleri bağlaması anlamına gelmemektedir. ğı ortadan kaldırmaktadır. 1997 Sözleşmesi’nin Uluslararası hukukun temel ilkelerinden biri olan yürürlüğe girmesi uluslararası hukuk bakımın- “andlaşmaların sadece taraflarını bağlayacağı il- dan Türkiye’yi sıkıntıya sokmayabilir. Ancak kesi” göz önüne alındığında, söz konusu Sözleş- Sözleşme’nin yürürlüğe girmesinden sonra her me hükümlerinin Türkiye’ye karşı ileri sürülmesi türlü platformda Türkiye’yi sınıraşan sulardan mümkün değildir. Ancak 1997 Sözleşmesi’nin faydalanma konusunda eleştirmek, bölge ülkele- yürürlüğe girmesi ile Sözleşme’de yer alan kural- ri ve konuya müdahil olmak isteyen diğer taraf- ların ve düzenlemelerin bir uluslararası yapılage- lar bakımından daha kolay olacaktır. liş (teamül) kuralı haline gelme ihtimali de söz

O

DİPNOTLAR

X*PX§Q"2]@47§6Y%‚% 3PQ=Y+$? Ankara, Gazi Üniversitesi, 1997, s, 12. 3 Mustafa Bir, “” (Ya- +$?/‡ „% 4 Cem SAR, “, Ankara, A.Ü. X"ŒY'“!!‡‚% 5 M.A. Salman, “The United Nations Watercourses Convention Ten Years Later: Why Has its Entry into Force Proven Difficult?” , Vol. 32, 2007, ss 1-15. 6 Gabriel E Eckstein, “Development of international water law and the UN Watercourse Convention”, =+? ¥ Roland Henwood, 2002,s. 83. ‚ š' “”””%”%”””6••”•&•6•”&•%6=4 “ ?% 7/$ 6$&7'X$2&1/26{’X7X- * ’ „ “”””%%%šY$+‚•- „%6=4“?% ‡ š'+* “”””%%&„&@”@6- @@@@/@6@6=4“?% P’Š{«¨4’“§š'¨—//66¨¨ŒQ¨¨Œ- $“”””%””6%%”•”••£”¤„†‡=4“„4 ?% š'“%%*&7+X`§žŠŠ—ž¬¬§ŠŠ¬¬§ŠŠ@%%6=4- “?% Š ¨ )” “””%”•/%% =4“?%

121 A HISTORY OF THE MIDDLE EAST Yazar: Peter Mansfield-Güncelleyen: Nicolas Pelham London, New York: Penguin Books, 2003. Second Edition, ISBN 0-141-01123-8

Hazırlayan: Barış ÇAĞLAR

KİTAP İNCELEMESİ SERİSİ: 4

Önce Batı’nın ve ardından tüm dünyanın Orta- noktada mümkün olduğunca tarafsız anlatmaya doğu olarak adlandırdığı bölgede antik zaman- çalışmakta. Arap topluluklarının Osmanlı son- lardan yirmi birinci yüzyılın başına kadar geçen rası tecrübelerine ek olarak Türkler ve Persler olayların konu edildiği kısa fakat etkili bir siyasi, de eserin tarihsel panoramasındaki yerlerini al- ekonomik ve savaş tarihi kitabı A History of the mışlar. Günümüz Ortadoğu’sundaki çatışmala- Middle East/Bir Ortadoğu Tarihi. Kitabın yazarı rın anlaşılmasını kolaylaştıracak tarihi nedenleri Peter Mansfield’ın ifadesiyle kâinatın yaratıcısı- Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme ve çöküş nın Araplara ve Perslere verdiği güç enstrümanı dönemlerinden yola çıkarak anlatan Mansfield petrol’ün yaşattığı modern macerayı adeta res- 1996’da öldüğü için günümüzü anlamamızı ko- meden kitap, Ortadoğu’daki siyasi çekişmeler laylaştıracak 11 Eylül 2001 sonrası dönemi Pel- ve beraberinde yaşanan sosyolojik bunalımlar ham kaleme almış. silsilesi olarak da özetlenebilir. Bu modern öze- tin arkaplanını Doğu-Batı sarkacındaki tarih- sel panorama oluşturmaktadır. Yazar, Hristiyan Akademik kitaplar için rivayet edilenin aksine Avrupa ile Müslüman Osmanlı’nın birbirleriyle akademik tarzdaki hikâye ediş (historical narra- imtihanı olan Doğu Sorunu’nun İslam medeni- tive) kitabın su gibi akan iklimine hiç dokunma- yetine ve özellikle Araplara yönelik siyasi yan- dığı gibi okuyucuya nasıl bir okuma yapacağına sımalarından yola çıkarak Ortadoğu’yu Batı’nın dair bir perspektif de sunuyor. Ortadoğu dışı güç- doğusunda ve aynı anda Doğu’nun batısında bir lerin, Ortadoğu halklarına olan etkisinin kitabın

122 Kitap İncelemesi

her bölümünde farklı bir şekilde işlendiği bu te- A History of the Middle East, 14 bölümden olu- mel referans kitap, çok uzun bir tarihin hızlı bir şuyor. Yazarın vefatından sonra güncellenen ki- özeti. Bölge-dışı güç odaklarının tarih boyunca tap kendi içinde tutarlı iki kısımdan oluşmakta: bölgeye olan dahli perspektifinde sunulan bir tür İlk oniki bölümden oluşan ilk kısım ve güncel- hızlandırılmış kurs olarak da görülebilecek eser, lemenin yeraldığı son iki bölümden oluşan son Ortadoğu’yu antik zamandan 2003’e dört yüz altı kısım. Günümüz politikalarını aydınlatan son iki sayfada getiren, az kelimeyle çok bilgi vermekte bölüm, ilk kısım atlanarak tek başına okunabilir mahir bölümlerden oluşuyor. İkinci basımı 2003 değil. Zincirleme bir tarihsel olay örgüsüyle gi- yılında olmasına karşın günümüze ışık tutmakta den kitabın atlanarak okunması yararsız. İlk bö- başarılı olduğu tartışılamayacak olan eserin ilk lüm, tüm insanlık tarihinin en eski bölgesi olan baskısı 1992 yılında yapılmış. Fakat A History of Ortadoğu’nun adını sorunsallaştırarak başlıyor. the Middle East/Bir Ortadoğu Tarihi’nin basım Bölgenin neden ‘Ortadoğu’ olarak anıldığına de- yılı itibariyle genç olmaması okuyucuları yanılt- ğinmesi yazarın tarafsızlığına delil teşkil ediyor. mamalı çünkü sunduğu bilgi birikimi ve pers- Mansfield, terimin içinde saklı, dolaylı anlamı pektif itibariyle değerlendirildiğinde hayli genç unutmamamız gerektiğini belirtiyor. ‘Ortadoğu’ bir kitap. Kitabın İngilizce olması okuyucuya eri- teriminin, dünyanın Batı tarafından domine edil- şimini yabancı dil hâkimiyetiyle sınırlasa da basit diğini varsayan bir alt-anlam taşıdığına değinen ve akıcı anlatımı bu sınırlamayı azaltıyor. yazarın bu vurgusu dikkate değer. Ortadoğu teri- mi Avrupa merkezli bir kelime, aksi halde neden Yazarların ileri görüşlülüğü eseri okumak için iyi Ortabatı ya da Batıasya denmiyor sorusundan bir sebep oluşturuyor. Kitabın iki yazarının da hareket eden yazar, bölgenin isminden içindeki tahminlerinde haklı çıktığını görüyoruz: Mans- devletlerin hangileri olacağını ne zaman kimin field 1992’de, Amerika Birleşik Devletleri’nin belirlediğine kadar bir dizi noktayı tartışıyor. Ortadoğu’daki askeri varlığını haklı çıkaracak nedenlerin ileride zayıflayacağı öngörüsünde ‘Ortadoğu’ teriminin epeydir yerleşik kullanımda bulunmuş ve Birleşik Devletler’in ileride süper- ve de Batı bakış açısından çıkmış olduğu atlan- güç pozisyonunu korumakta çok zorlanacağını mamakla beraber tarihin büyük bir bölümü sü- tahmin etmiştir. İster uluslararası toplumun al- resince Ortadoğu’nun ad koyucusu Avrupa’dan gısı ister Irak ve Afganistan’da yaşanan son on çok daha ileri bir medeniyet olduğu hatırlatı- yılın krizleri isterse de Çin’in yükselişine karşı lıyor. Hem akademisyen hem eski bir general önalıcı biçimde Birleşik Devletler’in sıklet mer- olan John Bagot Glubb’a referansla 5000 yıllık kezini Pasifik’e kaydırması itibariyle bakılsın, dünya tarihinin son 500 yılı hariç Ortadoğu’nun 2013’ün başında Mansfield teyid almıştır: Birle- Avrupa’dan kültür ve medeniyette çok daha ileri şik Devletler, Ortadoğu’da süper-güç konumu- olduğunu hatırlatan yazar kelimelerin ve terim- nu korumakta zorlanmaktadır. Irak’ta başarılı lerin masum olmadıklarının altını çiziyor. Birinci olduğunu söylemek güçtür ve bölgesel güçlerin Dünya Savaşı öncesinde ve süresince ‘Yakındo- meydan okuyuşuna açıktır. Son iki yıldır yaşanan ğu’ teriminin Türkiye, Balkanlar, Doğu Akdeniz Suriye Krizi’nin uzaması bunun diğer bir örne- ülkeleri ve Mısır için kullanıldığını belirtiyor. ğidir. Yazarın bu ileri görüşlülüğü onun eserini Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sırasında ‘Orta- okumak için iyi bir sebep oluşturuyor çünkü doğu’ kelimesi Arabistan, Körfez, İran, Irak ve sağlıklı öngörüler bilgi birikiminin analitik kes- Afganistan’ı anlatmak amacıyla kullanılmışsa da kinlikle buluşmasından doğar. Eseri güncelleyen nadiren kullanılmış olduğu belirtiliyor. Osmanlı- Pelham da Mansfield’ın izinden başarıyla giderek Türk İmparatorluğu parçalandıktan sonra Orta- 2003’te yazdığı 13. ve 14. bölümlerde adeta gü- doğu terimi ‘Yakındoğu’ kelimesi altında topla- nümüz Arap Baharı’nı haber veriyor. Pelham’ın nan bölgeleri de içine alacak şekilde kullanılma- tahminlerinin gerçek olması sadece 8 yıl almış ve ya başlamış; Avrupa-merkezli bu kullanım İkinci Arap Baharı hareketi onun öngördüğü biçimde Dünya Savaşı’yla iyice pekişmiştir. Bölgenin ad- 21. yüzyılın başına damgasını vurmuştur. landırılmasının ve kapsamının belirlenmesinin

123 Kitap İncelemesi

döneme ve güç döngüsüne göre değiştiğini ve manlı İmparatorluğu’nun Ortadoğulu bir İslami bizatihi siyasal olduğunu belirten kitap, adlan- medeniyet olduğu anlatılıyor. dırmaların siyasal altyapısında hegemonik güç ilişkilerinin ya da dünyadaki başat güçlerin kim- İkinci bölümse İslam medeniyetinin dünya sah- ler olduğu gerçeğinin yattığını savlıyor. nesinde geri kalmaya başladığı tarih dilimini ‘Savunmaya geçen İslam’ başlığıyla özetliyor. Giriş bölümünün devamındaysa Babil Avrupa karşısında belirgin derecede zayıflamış Krallığı’ndan modern döneme kesitler sunulu- Osmanlı İmparatorluğu’nun çareyi İslam’ı si- yor. İsa’dan önce 1600 yıllarında bugünkü ismiy- yaseten vurgulamakta bulduğunu ve bunu bir le Filistin ve Suriye olan topraklardaki ticaret ve siyasa olarak uyguladığını ileri süren yazar, bu yönetim biçiminden, Semitik toplulukların sa- suretle padişahın Müslüman bölgelerdeki nüfu- vaşlarına, Babil halkından Hititlere, Kızıl ve Ölü zunu Batı baskısı karşısında artırmaya çalıştığını Deniz boyunca uzanan medeniyetlerden Doğu fakat başaramadığını gösteriyor. Gerilemeden Akdeniz havzasını oluşturan Nil Vadisi ve delta- çöküşe geçişin anlatıldığı bu ikinci bölüm hem sını da içine alacak şekilde tanımlı Verimli Hilal Ortadoğu hem İslam medeniyeti hem de bölge boyunca tarihi yerleşimlerin geçmişini anlatan halklarının izini sürüyor: 18. Yüzyıl, ‘Hristiyan ilk bölüm, Arapların bölgeye gelişini de kapsı- Avrupa’nın güç dengesini lehine çevirdiği dö- yor. Büyük İskender’in etkisi, Pax Romana ya da nemken, 19. yüzyıl bu durumun iyice pekişip Roma hukuku altındaki bugünkü adları Türkiye, Osmanlı’nın ‘Avrupa’nın Hasta Adamı’ olarak Suriye ve Mısır olan topraklarda hangi etnisi- anıldığı zamanlara tekabül ediyor. Kapitülasyon- telerin varolageldiği tartışılıyor. Hristiyanlığın lar Osmanlı’nın güçlüyken verdiği, diplomatik yayılması ve Roma’nın çöküş süreçleri ardından kazanımlar sağladığı ve siyasi ve ekonomik nüfuz Roma İmparatorluğu’nun doğu yarısı olarak gö- bölgelerini manipüle eden ayrıcalıklarken zayıf- rülen Bizans’ın kuruluşu da Arap ve Pers tarihine lama döneminde hastalıklı çıbanlara dönüşüyor. koşut anlatılmış. Bu çıbanlara ek olarak 19. yüzyıl İngiliz tehdidi- nin Osmanlı topraklarında hissedildiği dönem. Akabinde İslam dininin bölgeye gelişi inceleni- 18. yüzyılın sonlarından itibaren dünyanın başat yor. İslam dininin özellikle iki boyutu Ortado- gücü olmaya başlayan Britanya, eş zamanlı ola- ğu tarihinin bütününe yansımıştır argümanına rak Osmanlı’nın doğu sınırlarına da tehdit oluş- yer verilmiş: Bu boyutlardan ilki, İslam’ın ‘nihai turmaya başlamıştı. inanç’ olduğu boyutu ve bunun paralelinde tüm dünyadaki insanlar henüz İslam’ı kabul etme- Tarihsel güç devinimi sarkacında Batı ya da o mişlerse bunun Müslümanların başarısızlığı ol- zamanki daha kimliksel ifadesiyle Hristiyan Av- duğuna Müslümanların inandığı ve bunun siyasi rupa modern zamanlara gelindiğinde Doğu’ya, sonuçlarının olabileceği tartışması. İkinci boyut rakibine yani Müslüman Osmanlı’ya galebe ise Müslümanların cennet ve cehenneme inan- çalmaya başlamıştı. ‘Ortadoğu’ kelimesi bu ne- malarına karşın İslam’ın tamamen öteki dünyacı denle Orta-doğu olarak tarif bulmuştur. Bu gi- olmadığı, Hz. Muhammed’in Hz. İsa’dan farklı dişatın farkında olup önüne geçmek isteyen III. olarak aynı zamanda siyasi bir lider de olduğu ve Selim İmparatorluğun hem iç işlerinde hem de yine bunun Ortadoğu tarihine siyasi yansımala- dış ilişkilerinde yönetim reformları yapmaya rının olduğu şeklinde ele alınmış. Fakat bunun soyunmuşsa da bu çabaları Osmanlı’nın Arap idealize bir durum olduğunu belirten yazar, bu bölgelerine ulaşamadı. Dolayısıyla, Osmanlı’nın boyutların günümüz Müslüman halklarını etki- yenilenme çabalarının Ortadoğu’ya geniş ölçek- lemeye devam ettiğini ancak tarih boyunca sü- te sirayet edememesi Arap bölgelerinin modern regelen Arap ve diğer Müslüman yönetimlerin zamanlardaki yönetimsel sıkışmışlığının tarihsel seküler formlar da taşıdığını belirtiyor. Ortado- tabanına işaret etmektedir. Yönetimsel sorunla- ğu’daki Arap hâkimiyet dönemi ve sonrasındaki ra örnek oluşturan geçmişteki ve günümüzdeki Türk hâkimiyeti bu bağlamda tasvir ediliyor. Os- Mısır, bu sıkıntılarına paralel olarak son yüzyıl-

&' Kitap İncelemesi

larda Ortadoğu’nun tarihinde Batı’nın yükseli- Bu tarihsel bağlamda Mehmed Ali Paşa’nın şine ve Doğu’nun silikleşmesine de örnek teşkil İstanbul’u fethe kalkışması üçüncü bölümün etmiştir. Bu sebeple Mısır’ın durumunu incele- konusu. Mısır valisinin merkezi yönetime isyanı yen yazar tarihsel perspektifte köprü kurarak ve siyasi hırslarının büyüklüğü Osmanlı otorite- ilerliyor ve Osmanlı’dan günümüze Ortadoğu sinin Doğu Akdeniz’de giderek silikleştiğini ve için hep önemli olagelen Mısır’ın dünya güç yarı- Doğu hâkimiyetinin yavaş yavaş Avrupa lehinde şındaki turnusol kâğıdı işlevine parmak basıyor. el değiştirdiğini göstermekte. Avrupa diplomasi Asya ve Avrupa’nın birbirine açılan coğrafi kapı- ve savaş tarihinin giderek dünya diplomasi ve sı olan Mısır, benzer özellikte olan Türkiye’den savaş tarihi haline gelişini detaylandıran bölüm, Ortadoğu’nun kalbinde olması nedeniyle fark- bu sorunları çözme uğraşını dördüncü bölümde lı bir konumda bulunuyor. Arapları da yöneten ele alıyor. Osmanlı’nın reform çabaları dördüncü Türklerin son iki yüzyılda özellikle Balkanlar ve bölümde detaylandırılıyor. I. Abdülmecid tahta Anadolu özelinde yaşanan tekrar ayağa kalkma çıktığında babası Sultan Mahmut’un reform ça- çabalarının Arap topluluklardan ayrı seyretme- baları tam olarak sonuç vermemişti ve buradan sinin ve Ortadoğu coğrafyasının günümüz Tür- hareketle 1840’tan 1900’e kadar İmparatorlu- kiye’sinden farklı olmasının nedenleri arasında ğun yenilenme çabalarına sahne oluşuna tanık Arapların tarihsel Türk karşıtlığı geliyor. Persle- oluyoruz. Beşinci bölüm bir yandan bu çabalar rin aksine uzun süre Osmanlı tabiiyetinde kalmış devam ederken bir yandan da Gladstone’un ve Arap topluluklar İslam’ın esas temsilcilerinin Britanya’nın Mısır politikalarını inceliyor. Kitap- kendileri olduğu şeklindeki etnik çatlağı ümmet ta, Ortadoğu denince ilk akla gelen ülkelerden içerisinde barındırmışlar. Arap-Türk ihtilafının biri olan Mısır’ın Doğu-Batı hattında gidiş gelişi- sadece modern zamanlara ait olmadığını gös- nin hakkı verilmiş ve müteakiben altıncı bölüm- teren yazar bölgede hâkimiyet yarışının dinsel de de 20. yüzyılın başlarındaki Genç Osmanlılar unsurlara rağmen devam ettiğini gözler önüne ve Genç Türkler hareketleri incelenmiştir. Bu seriyor. Bu çerçevede Pers-Türk yarışı da ele alı- bölümle birlikte yazar Türklerin ve Arapların nıyor. Bunu takip edense Avrupa’nın yükselişe birbirleriyle ilişkilerini ve tarihsel etki alanlarını geçmesi. irdelemeye başlıyor. ‘Şark’ın ‘Ortadoğu’ olmaya başlaması Napolyon’un Mısır seferiyle başlıyor. 1798’de Yedinci ve onikinci bölümler arasında günü- Memluk ordusunu yenen Napolyon’un bu zaferi müz Arap Baharı hareketlerine giden yolda Haçlı seferlerinden beri Müslüman toprakları- Ortadoğu’nun ekonomik ve askeri bir portresi nın ilk defa işgalidir. Sultan Selim vakit kaybet- verilmekte: Ortadoğu’daki Pers faktörünün ta- meden İngilizlerle ittifak eder ve bu güç birliği rihsel gelişimini, Perslerin İslam’la ve Araplarla 1799’da Napolyon Bonapart’ı Mısır’dan uzaklaş- ilişkilerini, Sünni-Şii ayrımını, Osmanlı’nın da- tırır. Napolyon’un Mısır’ı işgali kısa sürmüş fakat ğılmasını, Arap Doğu’sunun Avrupa tarafından Avrupalı güçlerin Osmanlı’nın Arap/İslam top- paylaşılmasını, büyük rezervlerin bulunmasıyla raklarını kontrol edebilmek için giriştikleri uzun petrolün önemli bir uluslararası unsur olarak mücadelenin başlangıcı olmuştur. Bu vesileyle ortaya çıkışını, İran’ın Batı’yla yakınlaşan müna- Britanya, Rusya ve Fransa arasında başlayacak sebetlerini ve İkinci Dünya Savaşı ve sonrasının Şark’ı kontrol etme mücadelesine daha sonra getirdiği siyasi iklimde milliyetçiliğin Arap üm- birliklerini geç tamamlayan Almanya ve İtalya da metiyle ironik ilişkisini okuyoruz. Süper-güçle- katılacaktı. 1800’lerin başında Britanya’nın temel rin Ortadoğu üzerindeki mücadelesiyse Nasır amacı deniz ticareti yollarını koruyarak zengin- dönemi politikaları ışığında inceleniyor. Gücün liğini muhafaza etmekti. Fransızların Mısır sefe- Avrupa’dan Birleşik Devletler ve Sovyet Rusya’sı- ri karşısında İngilizlerin Osmanlı’nın yardımına na geçtiği Soğuk Savaş’ta petro-dolar rekabeti, gelmesi, Arap topraklarının güç yarışına açılma- İsrail-Filistin sorunu, Lübnanlaşma olgusu, İran sıdır ve Avrupa’nın Osmanlı ve Pers otoritesine devrimi, siyasal İslam’ın milliyetçilik veya solun meydan okuyuşunun habercisidir. alternatifi olarak görülmesi, süpergüçler tara-

125 Kitap İncelemesi

fından nasıl manipüle edildiği Batı’nın İran-Irak Birleşik Devletler, Rusya ve Çin’in Ortadoğu’ya Savaşı politikalarıyla kısmen kendi yarattığı Sad- yönelik ilgilerinin nedenleri nettir. Ortado- dam Hüseyin sorunsalıyla birlikte anlatılmakta- ğu herhangi bir bölge değildir: 2013 itibariyle dır. Ortadoğu’yla önem sırasında ancak Asya-Pa- sifik havzası yarışabilir. Enerji kaynaklarıyla ve Son iki bölümse Pelham’ın kaleminden çıkmış ve kıtalararasındaki ikmal ve lojistik kavşağı olması kitabı güncelleme amacına hizmet ediyor. Arap nedeniyle tüm bölge-dışı devletlerin rekabet dü- Baharı bağlamını anlayabilmek bölge içi ve dışı ğümünü oluşturan Ortadoğu, günümüz jeostra- aktörlerin niteliklerine hâkim olmayı gerektiri- tejik koşulları ve siyasi iklimi bakımdan Avrupa yor. Fakat bu niteliklerden bağımsız ele alınma- kıtasından daha önemlidir. Uluslararası güvenlik sı gereken hâlihazırdaki şartlara da bağlı olarak ekolü penceresinden de bakarak Ortadoğu’nun tezahür edebilen Ortadoğu politikalarını sade- başlıca güvenlik karakteristiğine değinen A His- ce son on yılın politikalarına bakarak anlamaya tory of the Middle East, Ortadoğu devletlerinin çalışmak zor. İşte bu yüzden bu kitap var. Tarihi değişik işbirliği ve çatışma biçimlerini birarada arkaplanıyla yapılan bir Ortadoğu okuması 21. sergilediğini ve medeniyetler beşiği bu bölgenin yüzyıla gelene kadarki yukarıda bahsedilen olay kıtaları bağlayan coğrafi konumuyla dünyanın örgüsünü içerdiğinden 2000-2013 yıllarını an- kalbinde yer aldığını hatırlatıyor. Bu konum- lamlı kılacaktır. Arap Baharı bu kitap okunma- lanma Ortadoğu’yu tarih boyunca yerkürenin dan eksik kalacaktır. O nedenle mevzubahis ko- önemli sıklet merkezlerinden biri kılıyor. Çin’in yükselişini tecrübe eden günümüz dünyasında nulara binaen yazılan onikinci bölüm günümüzü dahi Ortadoğu’nun stratejik ağırlığı hem eko- değerlendirmemize özellikle yardımcı oluyor. nomik hem de askeri etkileşimlerin yoğunluğu Mansfield’in ikinci baskıda yer verilen son yazısı nedeniyle halen büyük. Bu hususlar onikinci bö- olması hasebiyle kitabın hasadının alındığı Kar- lümde ele alınıyor. gaşa Yılları adlı bölüm Altı Gün Savaşı’yla perde açıyor; Ortadoğu sarmalının lime lime ayrıştırı- Bu bölümde anlatılan ‘stratejik’ten kasıt bölge- lıp tam anlamıyla analiz edildiği hayati öneme nin uluslararası süreçleri ve sonuçları belirleme haiz. kapasitesinin yüksekliğidir. Petrol ve doğalgaz rezervleri ve su kaynaklarıyla Ortadoğu dünya Altı Gün Savaşı, Filistinli Arapların milli bir makinesinin yağını, suyunu ve benzinini karşı- kimlik geliştirmesini hızlandırırken bir yandan lar. Bu doğal kaynaklar Ortadoğu ülkelerini hem da İsrail’i Ortadoğu’daki baskın askeri güç hali- ihya etmiş hem de adeta lanetlemiştir. Bu anlam- ne getirmiştir. Hafız Esad ve Saddam Hüseyin’in da sözgelimi bir Avustralya kıtası ve çevresiyle başa geçtiği bu dönemde Ortadoğu’daki silah- karşılaştırıldığında dünyanın birçok devleti için lanma bir yarış halini almaya başlamış, İsrail daha önemlidir. Petrolün bölgedeki yoğunlu- bu dönemde nükleer güç olma yolunda önemli ğu devletleri mıknatıs gibi çekmektedir: Petrole adımlar atmıştır. 1970’e gelindiğinde Ortadoğu sahip olunmasa bile petrolün fiyatının uzaktan komünist olmayan dünyanın petrol ihtiyacını tek kontrolü bile çoğu zaman ulusal güvenlik mese- başına karşılarken Suudi Arabistan-Birleşik Dev- lesi olarak addedilmektedir. Özellikle petrolün letler ilişkisi bölgede apayrı bir önem arz etmeye varil-başı fiyatını istenilen seviyede tutma çaba- başlamıştır. Irak, İran ve Kuveyt’le beraber Suudi ları uluslararası ilişkilerin başta güvenlik ve eko- Arabistan’ın rezervleri gözardı edilemez boyut- nomi olmak üzere birçok alanına yön vermekte- tadır fakat Ortadoğu’ya dair dünya çapındaki dir. Vurgulamak için tekrar edilirse, bu son nok- tüm devletlerin dış politikalarını etkileyen jeost- ta uluslararası iktisat, finans ve askeri stratejiyi ratejik çarpıcı unsur, Suudi Arabistan’ın petrol derinden etkiler çünkü bölgenin kaynakları sa- fiyatlarını belirlemekteki büyük rolüdür. Birleşik dece enerjinin hidrokarbon biçimini değil suyu Devletler ile Suudi Arabistan’ın ittifakının özü da içerir. Su ve su-yolları ve bunların kontrolü budur ve kitap bu açıdan da açıklayıcıdır. üzerindeki mücadele en az petrol ve silah poli-

126 Kitap İncelemesi

tikaları kadar sonuç almaya yöneliktir. Enerji, su, kat savaşı kaybeden Sedat, ülkesinin ekonomik silah ve bunların tedarik yollarının ekonomisi ve darboğazı aşması için İsrail’le masaya oturmak güvenliği güç denkleminde önemli yere sahip ol- zorunda kaldı. Bu Hafız Esad’la düşman olması duğundan Ortadoğu’yu çalışmadan uluslararası sonucunu doğurdu. İşte bu safhadan sonra Müs- politika, tarih, iktisat ya da güvenlik çalışmak ek- lüman Kardeşler’in tarihsel gelişimine odaklanan sik kalacaktır. İşte bu çerçevede ilerleyen bölüm yazar kimi zaman İslamcı kimi zamansa kökten- Suudi Arabistan’ın petrol fiyatını belirleyicilik ci olarak adlandırıldığını belirttiği politikaların rolünü nasıl elde ettiğini ve İran’ın kendi petrolü- kökenine ışık tutuyor. Osmanlı İmparatorluğu ne sahip çıkma çabalarından sonra Muhammed küresel ölçekteki son Müslüman güçtü. İmpar- Musaddık’in çabalarını işliyor. torluk dağılınca Orta Asya Müslümanları Rusya İmpartorluğu’na, Hindistan’ın daha önceki Müs- Arap devletlerinin Petrol İhraç Eden Ülkeler lüman hükümdarları Britanya Rajı’na, Pers/İran Örgütü OPEC’i kurma nedeni ulus-ötesi petrol İmpartorluğuysa aynı dönemde Britanya-Rusya şirketlerinin petrolün fiyatını petrol üreten ül- ittifakına boyun eğmek zorunda kaldılar. Yal- kelere sormadan değiştirebilmesinin önüne geç- nızca Türkiye, Osmanlı’nın eski anakarası ola- mekti. Bunun önüne geçerek hem zenginleşmek rak, Avrupalı koloniyel güçlere karşı durabilecek hem siyaseten dünyada ağırlık kazanmak ve hem kudrette bir devlet kurdu. Kemal Atatürk’ün de- de İsrail’e verilen Batı desteğini azaltmak için hasıyla mümkün olan bu gelişme Türk milliyet- Irak, İran, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Venezü- çiliğini temel almaktaydı, İslam’ı değil. Batı’nın ela OPEC’i kuracaklardı. Petrol üreten ülkelerin bu hükümran ve baskın konumuna karşı Arap ve lehine sonuçlanan ilk petrol piyasası krizi Süveyş İranlı Müslümanların tepkileri Türklerden fark- Kanalı’nın 1967-1975 yılları arasında kapatılması lıydı. Onların tepkileri ne tamamen seküler bir oldu. Kriz 1973’te farklı bir aşamaya girdi çün- milliyetçilikti ne de tamamen İslami bir karşı- kü üçüncü Arap-İsrail savaşı patlak verdi. Arap ataktı; ikisinin bir birleşimiydi. 20. yüzyılın Müs- devletleri İsrail’i destekleyen ülkelere uyguladığı lüman reformcuları olarak anılan Afgani, Abduh petrol ambargosunu devreye soktuğunda fiyatla- ve Rida, İslam dünyasının gerilemeye Türklerin rın tavan yapması kaçınılmaz hale geldi. ‘Petrol liderliğinde başladığı sonucuna ulaşmışlardı. silahının’sonuç verdiği Avrupa Ekonomik Top- Amaçları bu olmasa da fikirleri Arap milliyetçi- luluğu üyesi dokuz devletin Japonya’yla beraber liğini doğurdu. Yazarın altını çizdiği diğer husus savaştan hemen sonra yayımladığı açıklamada ise Ortadoğu Araplarının Avrupalı güçlerle it- kendini gösterdi. Adı geçen devletler Arap-İsrail tifak halinde son dönemde Osmanlı Türklerine sorununa dair hiç olmadığı kadar Arap duruşuna karşı mücadele ettikleridir. Bunu başarıp devlet- yakın bir açıklama yayımlamışlardı. lerini kurduklarındaysa Avrupanın güdümünde zayıf devletçikler kurmuşlardı. Pan-Arap mil- Öte yandan 1970’de Nasır’ın ölümünden sonra liyetçiliği 1940’larda Arap Filistini’nin kaybıyla başa geçen Sedat ‘önce Mısır’ politikalarını yü- yeni bir ivme kazanmış, Cemal Abdül Nasır dö- rürlüğe koyarak Türkiye, İran ve Avrupalı devlet- nemindeyse doruğa çıkmıştı. lerle uzun süredir kötü olan ilişkilerini onardı ve geliştirdi. Rogers Planı’nın uygulanarak İsrail’in Yazara göre Arap milliyetçiliği, Atatürk milli- geri çekilmesine destek vermeyen Birleşik Dev- yetçiliğinden farklı olarak tam anlamıyla seküler letler dolaylı şekilde İsrail’in arkasında yer alı- değilse de tamamen İslami de değildi çünkü ide- yordu. Sedat halkın baskısı neticesinde kendini olojik olarak Arapların kendi ayakları üzerinde Sovyetler’e karşı mesafeli olmaya ve İsrail’e sa- durabilmelerinin tek yordamı olmak anlamında vaş açmaya mecbur hissetti. Süper-güçler bu İslam yalnız değildi. Pan-Arabist Müslüman li- dönemde ilişkilerinde detente/yumuşama yaşa- derler Avrupa ve Birleşik Devletler’den yayılan maktaydılar ve Mısır onlar için birincil gündem seküler milliyetçi kavramlardan da hayli etkileni- değildi. Bu noktada Sedat’a destek veren Hafız yorlardı. Bu sebepledir ki günümüzde halen pan- Esad, İsrail’e karşı Mısır’la müttefik olacaktı. Fa- Arap dayanışması ve hissiyatıyla değişik Arap

127 Kitap İncelemesi

milliyetçilikleri arasında ciddi sürtüşmeler var- Amerikan-karşıtılığı doksanlı yıllara damgasını dır. İslam dışında hiçbir yolun Avrupa’nın üstün- vurdu. Filistin’deki direniş ve İsrail’in aldığı Batı lüğüne cevap veremeyeceğini düşünen bir azın- desteğinin ‘haksız’ addedilmesi dünyada radikal lıksa şehitlik kavramını yeniden yorumlamasının İslam’ın mesajının ilgi çekici olmaya başladığı bir yanısıra içeride ve dış ilişkilerde İslami kurallara ortam oluşturmaktaydı. Karşıt küreselleşme ha- ve Şeriat’a katı şekilde bağlılığı esas almıştı ve reketi ya da 20. yüzyılın özellikle ikinci yarısında buna karşı olan Müslümanları öldürmekten çe- popüler bir hareket olan siyasal İslam, şiddetten kinmemişti. Bu yapının organize hareket haline farklı olarak, Arap Müslümanlarının askeri ye- gelişinin Mısır’da Müslüman Kardeşler’de görül- nilgilerine, siyasi haklarının devletlerince teslim düğünü belirten yazar, Müslüman Kardeşler’in edilmeyişine, buna bağlı olarak ülkelerinin yöne- monarşiyi devireceğini sanırken Nasır devrimiy- tilişinde kendilerini ifade edememelerine ve ni- le kenara atıldıklarını kaydediyor. hayetinde petrol zenginliğine rağmen yolsuzluk dolu hanedanlarının ekonomik sıkıntıya sebeb İslami kurallara katı şekilde bağlı olmak anla- olmasına bir tepkiydi. Söylemindeki radikal un- mındaki ilk İslami köktenci devlet Suudi Arabis- surlardan çok bu sayılan faktörler hareketi oluş- tan olmuştur. Saud ailesiyle Vahhabi reformcula- turmuştur. rın ittifakı hem içeride hem dış ilişkilerinde çok katı bir İslami yorumun uygulanmasına olanak Daha sonraları Hilafetin gelmesiyle düze çıkıla- sağlamıştı. Yine de Suudi ailesinin ve yönetimi- cağını ve pan-İslami bir devletin kurulması ge- nin Batı’ya özellikle de Birleşik Devletler’e yük- rektiğini savunan Müslüman Kardeşler taraftar- sek bağımlılığı ortadan kalkmamıştı. Tüm dünya ları bunun nasıl meşru kılanacağı ve yapılabile- çapında İslami misyoner faaliyetlerde bulunma- ceği üzerinde ihtilafa düştüler. Hasan el-Benna, sına rağmen kendi içindeki radikal kanata yara- siyasi figürlerin suikasta uğramasının meşru namayan Suudi Arabistan, zaman zaman kendi olacağını savundu fakat zaman içinde kendisi vatandaşlarının camilere baskınlar düzenledikle- süikasta kurban gitti. Taraftarları 1952’deki Mı- ri aşırılıkları yaşamıştır. Liderlerinin yozlaştığını sır devriminde rol aldılar. Cemal Abdül Nasır, savunan bu kanat, İslami olup olmadığı bahsi bir Seyyid Kutub’a eğitim bakanlığı pozisyonunu yana şiddete rahatlıkla başvuruyordu ve Batı’nın verdiyse de pozisyonu reddeden Kutub, daha İslam dünyasındaki tüm etkisinin kırılmasını ta- sonra bölge liderlerinin Allah’ın kanununu ya da lep ediyordu. Aynı talep İran’da İslam devrimiyle Şeriatı uygulamadıkları için artık ümmete dahil sonuçlanacaktı. 1979 İran İslam Devrimi’nin iz- olmadıklarına dair yazılar kaleme aldı. Ölümü leri günümüz İran’ının Batı’yla ilişkilerini halen sonrası Müslüman Kardeşler şiddete karşı olan- belirlemektedir. ların oluşturduğu bir anaakım ile şiddet tarafta- rı gizli ve devrimci bir alt grup olarak ikiye ay- Küreselleşme ve Karşıt-Küreselleşme başlığı al- rıldı. Bu gizli grup daha sonradan İslami Cihat tındaki onüçüncü bölüm Soğuk Savaş’ın bitişi örgütü olacaktı. İlginç bir analojiyle yazar, bu ve Irak’ın Birleşik Devletler tarafından domine iki grup arasındaki ayrımı Prostestanlarla Kalvi- edilişiyle başlıyor. Ortadoğu’da Amerikan bas- nistler arasındaki ihtilafa benzetiyor. Protestan kınlığından dem vurulabilecek yılların 1990’lar İslamı’nın teslimcisi olarak tasvir ettiği anaakım olduğu gösteren bölüm önceki bölümler üze- Müslüman Kardeşleri, Kalvinistçe bir bakışla dar rinde yükseliyor. Bölgeyi yeniden ‘formatlamak bir grubun önalması gerektiğini düşünen Cihadi isteyen’ Birleşik Devletler 1991’de Irak’a müda- yaklaşımdan ayırıyor. Tüm bu gelişmelere rağ- hale etmişti. Irak’ın kitle imha silahları (KİS) ge- men bu gruplar Ortadoğu’nun hemen hemen her liştirdiği gerekçesini öne süren Birleşik Devletler ülkesinde baskılanıyor ve etkisizleştiriliyorlar. Irak’a 2003’te ikinci kez müdahale etti. Suudi Fakat özellikle Suudi Arabistan tarafından finan- Arabistan ve Kuveyt, bombalamaları sağlayacak se edilen bu gruplar düşük profilde de olsa var- hava üslerini tedarik ettiler. Ortadoğu’da koordi- lığını devam ettiriyor. Afganistan’da Sovyetler’e ne edilmeksizin kendiliğinden ve hızla gelişen bir karşı savaş vermeye değin genişletilen bu akım

128 Kitap İncelemesi

Ortadoğu devletleri tarafından içerde baskılanıp Pelham Arap Baharı’na giden bu yolu Ortadoğu bir yandan da sürgün edilince iki farklı noktada devletlerinin baskıcı politikaları özelinde detay- üs ediniyor: Afganistan ve İngiltere. İki farklı landırıyorlar. Ortadoğu liderleri Arap Baharı ge- coğrafyada tamamiyle değişik siyasi koşullar al- lene kadar ardarda gelen krizleri savuşturmakta tında varlık gösteren akım ancak 11 Eylül 2001 usta olagelmişlerdi. Bu döngü 2010’da kırıldı. saldırlarından sonra İngiltere’den dışlanıyor. Arap Baharı sokağın gücünü gösterdi. Yine de bu güç birçok bölge ülkesinde halen test edilmeye 11 Eylül 2001 saldırıları sonrası Birleşik Devlet- devam ediyor ve otoriter eğilimlerden demokra- ler, Yemen ve Somali’ye askeri harekât düzen- siye geçiş kolay olmuyor. 2013 yılının ve sonra- lemeyi düşündüyse de Afganistan’a müdahale sının Ortadoğu’da nelere gebe olabileceğine dair sonrası Irak’a müdahale etti. 2003 müdahalesi- fikir veren son bölüm Ortadoğu’nun sosyolojisi nin gerekçesi olan kitle imha silahları 9 yılı bulan ve özellikle siyasetindeki açmazları ve nedenle- işgal sırasında bir türlü ortaya çıkmamıştır. Bir- rini anlatıyor. Tunuslu gazeteci Ridha Kefi’nin leşik Devletler’in işgal öncesi ve sonrası mütte- ifadesiyle Arap kuzularının sessizliğini bozduğu fiklik ilişkileri hasar görmüştür. Türkiye ve Suudi siyasi iklim olan Arap Baharı’na gidişin anlatıl- Arabistan’la yaşadığı krizlere ek olarak Avrupalı dığı kitapta teknolojinin ve Batı dünyasının rolü müttefikleri Fransa ve Almanya’yla da sorun ya- de azımsanmamış. Batı’nın ne 11 Eylül öncesin- şayan Birleşik Devletler işgal öncesinde de son- de ne de sonrasında değişen politikası sabittir: rasında da Ortadoğulu diktatörleri ve askeri kad- özgürlük değil güvenlik temelinde politikalar roları desteklemekden geri durmadığı için bölge uygulamıştır. Batı baskıcı politikaları nedeniyle halkları nezdinde yumuşak gücünü neredeyse sı- kendisiyle ve değerleriyle çelişirken bir yandan fırlamıştır. Bölge halklarının Birleşik Devletler’e Ortadoğu halkları da Osmanlı’dan bu yana, belki ve meşruiyetten yoksun kendi liderlerine mu- de geçikmiş bir şekilde, en etkili dik durma ça- halefeti, ekonomik sıkıntılar ve işsizlik rakamla- balarından birini veriyor. Halkların seçtiği yeni rıyla birleşmiş, siyasal özgürlüğün olmadığı ama liderlerin Batı’yla eski liderlerden farklı bir dansa telekomünikasyon devrimiyle diğer ülkelerdeki kalkıp kalkmayacaklarını önümüzdeki yıllar gös- koşulların izlenebildiği 21. yüzyılın başında Arap terecek. O zamana kadar A History of the Middle Baharı’na dönüşmüştür. Hem Mansfield hem de East iyi bir okuma olacaktır.

O

48. sayıda Aylin ÜNVER NOI’nin Arap Baharı ve Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri makalesinin Abstract’ı yanlış basılmıştır. Düzeltir, özür dileriz.

Abstract This article analyzes foreign policy approaches of Turkey and the European Union to the Middle East and North Africa region before and after Arab Spring. with special focus on “soft power’ and ‘normative power’ concepts. In this context, the article examines whether there will be a coordination between Turkey and the European Union in the short and medium term.

129 ORSAM Konuk SURİYE MÜSLÜMAN KARDEŞLER HAREKETİ LİDERİ MUHAMMED RİYAD EL ŞAKFA İLE SÖYLEŞİ

Suriye Müslüman Kardeşler Hareketi ülkenin en örgütlü ve eski muhalif hareketlerinden biridir. 1982 Hama Katliamı sonrasında Suriye dışına çıkmak ve siyasi faaliyetlerini yurt dışında sürdürmek zorunda kalan Hareket, Mart 2011 tari- hinde Suriye’de ayaklanmanın başlaması ile beraber kurulan muhalif girişimlerin tamamında etkin rol oynamıştır. Suriye içindeki ve halk tabanındaki gücü konusunda farklı tahmin- ler dile getirilse de Müslüman Kardeşler Hareketi önümüzdeki dönemde Suriye siyasal yaşamının önemli unsurlarından bi- ri olacaktır. Hareketin lideri Muhammed Riyad El Şakfa ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide Hareketin siyasi faaliyetleri, yeni Suriye vizyonlarının nasıl olacağı konularını ele aldık. “AMACIMIZ SURİYE’DE İSTİKRAR, BARIŞ VE DEMOKRASİYİ SAĞLAMAKTIR.”

AN INTERVIEW WITH MOHAMMAD RIAD AL-SHAQFA, LEADER OF THE MUSLIM BROTHERHOOD IN SYRIA Muslim Brotherhood in Syria is one of the most organized and oldest opposition movement of the country. The Mo- vement, which had to leave the country and maintain its political activities abroad after the 1982 Hama Massacre, played an active role in all opposition attempts following the start of uprising in Syria on March 2011. Despite vari- ous estimations on their power within Syria and among grassroots, the Muslim Brotherhood Movement will be one of the most important elements of the Syrian political life in the forthcoming period. In the interview we made with Mohammad Riad al-Shaqfa, leader of the Movement, we talked about political activities of the movement and what the new visions of Syria would be. “WE AIM TO BRING STABILITY, PEACE AND DEMOCRACY TO SYRIA”

Söyleşi: Oytun Orhan

Söyleşi

ORSAM: Öncelikle kısaca kişisel ve siyasi öz- dı. Aslında ben bu harekete çok erken katıldım, geçmişinizi anlatabilir misiniz? yani yaklaşık 60’lı yılların başlarında. Bu arada ben 1944 doğumluyum, babam Allah rahmet ey- RİYAD ŞAKFA: Suriye’de Müslüman Kardeşler lesin Halep’te Şafi mezhebi imamıydı. Müslüman Hareketi 1945 yılında kurulmuştur. İlk kurucusu Kardeşlerin kurucusu ve Genel Mürşidi büyük ise Dr. Mustafa El Sibai’dir. Tabi bu hareket ulus- üstad Hasan El Benna son asrın en önemli din lararası Müslüman Kardeşler Hareketine bağlıy- adamlarından biriydi, tabi ben de fikirlerinden

130 ORSAM Konuk

"$ $&/ & / $ $% ~//6 - %&&- deyiz.

çok etkilenmiştim. 1963 ihtilalıyla Baas Partisi RİYAD ŞAKFA: 1980 yılında 49. Kanun düzen- yönetime geçtiği zaman bizim Hareket onlarla lenmiştir. Bu kanuna göre her kim Müslüman erken çatışmalara girdi, ilk çatışmalar 1964 yılı Kardeşler Hareketine üye ise idam hükmüne Hama’da Baas yönetimine karşı bir lisenin dü- çaptırılırdı. Bizler Suriye’den ayrıldık, içeride zenlediği gösterilerle başlamıştır. Bu gösteriye kalanlar ise hiçbir faaliyete katılmamıştır. Yani, ateş açılmıştı ve bir öğrenci hayatını kaybetmişti. Hareketin Suriye’de bütün faaliyetini dondur- Ardından Hama’da boykot ilan edilmişti ve Sul- duk. Tabi 1980’li yılların katliamında 20 bin kişi- tan Camisi bombalanmıştı. Bu olay ilk çatışma ye yakın Hareket mensubu tutuklanıp cezaevin- olarak kayıt edilmişti. de idam edilmiştir. Bu yüzden hareketin Suriye içinde hiçbir şekilde teşkilatı bulunmamaktadır. Daha sonra tabi 70’li yılların olayları gelişti. Bu Ancak bizim yanlılarımız ve idam edilen ailele- olaylar sonunda 1982 yılında Hama katliamı rin mensupları bizleri desteklemektedir. Bizim gerçekleşmiştir. Tabi katliam öncesinden Halep şu ana kadar içeride teşkilatlandırmamız bu- ve diğer şehirlerde de olaylar çıkmıştır. Katliam lunmamaktadır ve hiç ayrım yapmadan bütün devrimci kardeşlerimizi destekliyoruz. Çünkü sonrası Suriye halkında korku doğmuştur ve halk devrimcilerin aralarında ayrım yoktur ve tek he- bundan dolayı eylem düzenleyememiştir. Arap def için çatışıyorlar. Ayrıca kurtarılan bölgelerde Baharı olarak adlandırılan devrimler başlayınca teşkilatlanmaya başlamak niyetindeyiz. Suriye halkı 50 sene boyunca yaşadığı zulmü ve haklarını talep etmek için gösteriler düzenleme- ORSAM: Müslüman Kardeşler Suriye’de en ye başladı, ancak bu gösteriler kurşunla karşılan- eski muhalif hareketlerden biri. Suriye’de dı. Bu yüzden gençlerimiz de silahlı mücadeleye rejimin yıkılması durumunda yeni dönemde geçmek zorunda kaldılar. Tabi bizim Hareket Müslüman Kardeşlerin Suriye içindeki gücü- önce medeni şekilde hakların talep edilmesinin nü nasıl değerlendiriyorsunuz ve Müslüman yanındaydı ancak silahlar konuşunca biz de si- Kardeşlerin yeni Suriye’nin inşasında nasıl lahlı eylemlere destek vermek zorunda kaldık. bir rolü olacaktır? Bu kısaca benim, Hareketin ve devrimin geçmi- şidir. RİYAD ŞAKFA: Tabi biz Müslüman Kardeşler olarak hemen hemen bütün devrim faaliyeti- ORSAM: Şu anki durumda Müslüman Kar- ne katılıyoruz. Ayrıca içeride yeniden teşkilat- deşler Hareketinin teşkilatlanması hakkında lanmak için belli bir program düzenlemekteyiz bilgi verebilir misiniz? Müslüman Kardeşler ve programa göre Hareket bütün Suriye’de 6 ay 1982 yılından sonra Suriye’den çıkmak zo- içinde faaliyete başlayacaktır. Ayrıca başka pro- runda kaldı, şu anda Suriye içinde teşkilatlan- jemiz ise Müslüman Kardeşlerin siyasi kanadını manız söz konusu mu? inşa etmek ve siyasi parti oluşturmaktır. Ancak

131 ORSAM Konuk

bu parti Müslüman Kardeşler adına değil de bir masını istemeyeceğiz ve zulüm yapılanları aynı ulusalcı bir kimliği olacaktır. Tabi partinin kapı- şekilde müdafaa edeceğiz. Bu bizim prensipleri- sı herkese açık çünkü partimiz ulusalcı aynı za- mizdir, prensiplerimiz ise imanımızdan gelmek- manda İslamcılığı esas alacaktır. Bu parti gelecek tedir. aylarda ortaya çıkacaktır. Bizim şu anki progra- mımız budur. Tabi rejim yıkıldıktan sonra her- ORSAM: Müslüman Kardeşler olarak Avrupa kese açık olacağız ve bütün muhalefeti tek çatı ve Batı ile ilişkiler, İran, Suudi Arabistan, İs- altında toplayacağız, özellikle devrimci taburları rail gibi bölge ülkeleri ile ilişkilere bakış açı- tek komutanlık altında birleştireceğiz. Amacı- nızı anlatabilir misiniz? mız Suriye’de istikrar, barış ve demokrasiyi sağ- lamaktır. RİYAD ŞAKFA: Gelecek dönemde biz tüm dün- ya ülkelerine açık olacağız ve herkesle iyi ilişkiler Ayrıca başka bir projemiz var, o da seçimlerle kurmaya çalışacağız. Çünkü genelde uluslararası ilgilidir. Müslüman Kardeşler olarak seçimlere ilişkiler her zaman iki ülkenin çıkarları üzerine katılacağız, ancak parti kurulmasını başarırsak kurulmaktadır ancak bize saldırana karşı belli parti adı altında seçimlere katılacağız. Şayet ha- tutumumuz olacaktır. İran ile ilişkilere gelirsek, reket parlamentonun çoğunluğunu kazanırsa tek İran mevcut rejimin gerçekleştirdiği katliamların başımıza hükümet kurmayacağız. Biz Suriye’yi suç ortağıdır, İran ile ilişki kurmayacağız. Bizler ortak şekilde yöneteceğiz. Suriyeliler tek parti İran’a gelecekte iyi ilişkiler kurulması adına ara- yönetiminden çok çektiler, yeni Suriye’yi kurmak buluculuk rolünü üstlenen bazı taraflar kanalıyla için herkesle ortak şekilde hareket etmek istiyo- mevcut rejimi desteklemeyi hemen durdurması ruz. Bu hedefler doğrultusunda da çalışıyoruz ve ve Suriye halkını öldürme olaylarına katılmama- faaliyetimizi yürütmekteyiz. sı mesajını ilettik. Bu İran ile ilgili kısım. İsrail’e gelirsek, İsrail bizim topraklarımızı işgal etmiş ORSAM: Eğer Müslüman Kardeşler iktidara durumdadır. Golan Tepeleri’ni İsrail işgalinden gelir ise Suriye’de azınlık grupları açısından kurtaracağız. Bu ya müzakerelerle ya da başka sıkıntılı bir dönemin başlayacağı kaygısı söz yollarla gerçekleşir. Golan Tepeleri bize aittir. konusudur. Bu konuda neler söylemek ister- Aslında İsrail’e şu sorunun sorulması gerekiyor: siniz? “Yahudi yerleşimlerini genişletme planı devam edecek mi?” Çünkü İsrail zaten kendisi saldıran RİYAD ŞAKFA: Açıkçası biz azınlıkların tüm taraftır ve suçludur. Biz de söylediğim gibi buna haklarını koruyacağız. Bu bizim programı- karşılık topraklarımızı kurtaracağız. mız değil. Müslümanlık bizi buna davet ediyor, Müslümanlık bizi herkese iyi davranmaya davet ORSAM: Suriye’de son dönemde muhaliflerin ediyor. Azınlıklara, vatandaş olarak bizim ne bazı kazanımlar elde ettiğini görüyoruz. Siz haklarımız var ise onlar da aynı hakka sahip ve Suriye’deki durumun daha ne kadar süreceği- üzerimize düşen görevler neyse onlara da düş- ni ve nasıl sonuçlanacağını düşünüyorsunuz? mektedir. Kuran’ı Kerim’de “Allah sizi, din ko- nusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan RİYAD ŞAKFA: Tabi bu soru tahminlere bağlı da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara olduğu için yanıtlaması çok zordur. Ancak askeri âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah başarının çok hızlı ilerlediğini görüyoruz. Tabi âdil davrananları sever.” (Mümtehine süresi, 8. bu durum çok büyük fedakarlıklar sonucunda Ayet) Burada Allah bizlere emir ettiği gibi her- Suriye halkı lehine dönen bir olaydır. Allaha şü- kese iyi şekilde davranacağız, zulüm yapılanları kür bizim taburlar yavaş olsa bile ilerleme kayde- savunacağız ve haklarını alacağız. Aynı zamanda diyor. Sürenin ne kadar olacağı ise devrimcilere azınlıkları müdafaa edeceğiz, Alevilere bile, biz- gelecek silahların çeşidine bağlıdır. Uluslararası lere ne kadar eziyet çektirmiş olsalar da bizimle camia ise ileri teknolojiye sahip olan silahların savaşmalarına rağmen onlara haksızlığın yapıl- tarafımıza verilmesine karşıdır. Batılı ülkeler

132 ORSAM Konuk

š ] / š ] & ƒ & $/ƒ 1 /1$ %"$ƒ$- %{&6 %

uçak savunma sistemlerinin aşırı dincilerin eline çatısı altına Ulusal Konsey olarak girmeyi başar- geçmesinden endişe duymaktadır. Bunlar hepsi dık. Biz bu ittifakı destekliyoruz ve rolünün daha bahanedir. Açık şekilde söylüyorum, bizlere uçak aktif şekilde genişlemesi için çalışıyoruz. Tabi ve tanka karşı silahlar ulaştığı takdirde savaş bir Ulusal Konsey ve Ulusal Koalisyon olarak bu re- an önce bitecektir. Yani uluslararası camianın jimle hiçbir şekilde müzakerelerin yapılmaması Suriye’de yaşananlardan sorumlu olduğunu dü- ve rejimin yıkılması için her türlü desteği vere- şünüyoruz. ceğimizi açıkladık. Bazı taraflar rejimle müzake- reye girilmesini istemektedir. Onların bu ittifak ORSAM: Müslüman Kardeşler Hareketi ola- içinde yeri yoktur. rak Suriye Ulusal Konseyi içinde yer alıyorsu- nuz. Bunun yanı sıra Katar’da Suriye Ulusal ORSAM: En büyük korkulardan biri Esad re- Koalisyonu kuruldu. Yeni Koalisyon’a bakış jimi yıkıldığı zaman, ülkede bir iç savaş ya- açınız nedir? Konsey olarak Koalisyon içinde şanacağı ve kaos ortamının doğacağıdır. Bir bütünlük korunacak mı ve yeni muhalif yapı- tarafta devlet ortadan kalkacak diğer tarafta nın geleceğini nasıl görüyorsunuz? kontrol edilmeyen çok parçalı silahlı muha- lefet farklı bölgeleri kontrol edecektir. Siz bu RİYAD ŞAKFA: Bizim politikamıza bakılır- silahlı grupların kontrol edilebilir olduğunu sa, bizler vatana hizmet eden bütün ittifaklara düşünüyor musunuz? katılıyoruz. Bu yüzden bizim de Suriye Ulusal Konseyi’ne kurulmasında da büyük rolümüz ol- RİYAD ŞAKFA: Daha önce ben konuya değin- muştur. Tabi Harekete tahsis edilen bazı sandal- dim. Biz şu an Suriye’de muhalefet çatısı altında yelerden başka gruplara devir ettiğimiz için bu çatışan silahlı grup ve tugayları bir çatı altında Koalisyon kuruldu ve en büyük muhalefet grubu toplamak gayretindeyiz. Rejim yıkıldıktan sonra olmuştur. Tabi Konsey’de bazı hatalar olmuştu, bu silahlı gruplar Suriye’de istikrarın sağlama- ancak bu demek değil ki Konsey hiçbir olumlu sına çalışacaklarına ve seçim aşamasına gelince rol oynamadı. Bize göre çok önemli roller oynadı. silahlarını devlete teslim edecekleri konusunda Yeni ittifaka gelince, bu ittifak kurulmadan önce anlaşmaya çalışacağız. ortaya “Ulusal Girişim” adı altında bir proje atıl- mıştır. Bu proje bazı muhalif grublar tarafından ORSAM: Yüksek Askeri Konsey adı altında ortaya atılmıştır. Projenin asıl amacı ise Ulusal yeni bir merkezi komuta birimi oluşturuldu. Konseyi parçalamak ve yerine bu projenin geti- Bu yapının askeri birlikleri toparlamayı başa- rilmesini sağlamaktı. Tabi biz bu projenin bu şe- rabileceğini düşünüyor musunuz? kilde ortaya atılması hoşumuza gitmedi. Ancak “Ulusal Girişim” projesini yöneten muhalif grup- RİYAD ŞAKFA: Biz söylediğim gibi birliğin ya- larla müzakerelere girdik. Ayrıca Ulusal Konseyi nındayız ve bu yüzden bütün silahlı grupların yapılandırdık ve yeni kurulan “Ulusal Koalisyon” Konsey çatısı altında toplanmasını istiyoruz ve

133 ORSAM Konuk

destekliyoruz. İnşallah bu birleşme gücümüze ORSAM: Türkiye’nin Suriye politikasını na- güç katar. Samimi olarak destekliyoruz. sıl değerlendiriyorsunuz ve yeni Suriye’de Türkiye’nin rolüne ilişkin Müslüman Kardeş- ORSAM: Esad rejiminin yıkılması durumun- ler olarak nasıl bir bakışa sahipsiniz? da Lazkiye ve Tartus’u içeren bir Nusayri dev- leti kurulması senaryoları tartışılmaktadır. RİYAD ŞAKFA: Türkiye’nin Suriye konusunda- Bu durum Suriye’yi parçalanmaya götürebilir. ki yaklaşımını iyi görüyoruz. Türkiye her zaman Bunun yanı sıra Kürtlerin de federal bölge ta- lepleri söz konusudur. Bu tarz konulara yak- Suriye halkının yanında oldu, muhalefeti misafir laşımınızı öğrenebilir miyiz? etti ve onlara tam özgürlük verdi. Tabi Türkiye’ye bu konuda şükranlarımı iletmek isterim. Tabi ge- RİYAD ŞAKFA: Bizim kanaatimize göre Alevi- lecekte iki ülke arasında çok güçlü ve çok sami- lerin bulunduğu yerde ayrı yaşamak imkanları mi ilişkiler kurulacağından hiç kuşkum yoktur. bulunmamaktadır. Çünkü bir tarafta deniz bu- Siyasi ve ekonomik ilişkiler çok güçlü olacaktır. lunmakta diğer tarafta ise sınırları bizimle ola- Okulda eğitim alırken Baas Partisi mensupları caktır. Bu yüzden devlet kurma olasılığı yoktur. her zaman Türklere karşı kin ve nefret düşman- Ayrıca Alevilerin olduğu yerlerde Sünni köyler lığını içimizde beslemek istedi. Ancak iki halk bulunmaktadır. Yani kısacası Alevi devleti ku- zaten kardeştir ve böyle olaylarla kandırılamaz. rulabilmesinin şartları bulunmamaktadır. Diğer Gelecek günler bunu ispatlayacaktır. taraftan Kürtlere gelir isek, Araplar ile Kürtler o bölgelerde bir arada yaşamaktalar. Ayrıca biz muhalefette bulunan bütün Kürt partilerle mü- ORSAM: Teşekkür ederiz. zakerelere girdiğimizde böyle bir federe bölgenin kurulmama ve Kürtlere kültürel ve siyasi hakla- * Bu söyleşi ORSAM Ortadoğu Uzmanı Oy- rının bir bütün ülke içinde verilmesi konusunda tun Orhan tarafından 21 Aralık 2012 tarihinde

anlaştık. İstanbul’da gerçekleştirilmiştir.

O

&( ORSAM Konuk SURİYE ASILLI İŞADAMI GAZİ MISIRLI (GAZWAN MASRI) İLE SÖYLEŞİ Halep doğumlu Suriyeli işadamı Gazi Mısırlı 30 yıldır Türkiye’de yaşıyor. MÜSİAD’ın Başkan Temsilciliği görevini yürüten Mısırlı, Esad yönetimine muhalif duruşu ve Türki- ye’deki Suriyeli muhalifler ile yakın ilişkisi ile biliniyor. Ga- zi Mısırlı aynı zamanda Türkiye’deki Suriyelilerin yaşadığı kamplar ile yakından ilgileniyor. Düzenli olarak kampları zi- yaret eden Gazi Mısırlı ile Suriyelilerin durumunu, sıkıntıla- rını konuştuk. Mısırlı söyleşide Suriye sorununun gidişatına ve Türkiye’nin Suriye politikasına ilişkin görüşlerini de paylaştı. “TÜRKİYE’NİN ŞU AN İZLEDİĞİ POLİTİKA İLERİDE MEYVESİNİ VERECEK” AN INTERVIEW WITH SYRIAN BUSINESSMAN GAZI MISIRLI (GAZWAN MASRI) Gazwan Masri, a Syrian businessman born in Aleppo, has been living in Turkey for 30 years. The leader of MUSI- AD, Misirli (Masri) is known for his opposition to the Assad regime and his close relations with Syrian opponents in Turkey. Gazwan Masri is also closely interested in Syrian refugee camps in Turkey. We talked to Gazwan Masri, who regularly visits the camps, about the situation of Syrians and their problems. During the interview, Masri also shared his views about the course of Syria problem and Turkey’s Syria policy. “TURKEY’S CURRENT POLICY WILL BEAR FRUIT IN THE FUTURE”

Söyleşi: Oytun Orhan

Söyleşi

ORSAM: Öncelikle kendinizi tanıtabilir mi- ORSAM: Suriye sorununda oynadığınız rolü siniz? anlatabilir misiniz, ne gibi çalışmalar yürütü- yorsunuz? GAZİ MISIRLI: Ben Gazi Mısırlı. Suriye asıllı- yım ve 30 yıldır Türkiye’de yaşıyorum. İşadamı- GAZİ MISIRLI: Kendi ailenizden ölüm ve yıkım yım. Birçok sivil toplum kuruluşunda çalışmak- haberleri gelmeye başlayınca ister istemez kendi tayım. MÜSİAD’da Dış İlişkilerden Sorumlu vatanınıza yardımda bulunmak zorunda kalıyor- Başkan Yardımcılığı görevini yürüttüm. Şu anda sunuz. Biz de Türkiye sınırına gelmeye başlayan Başkan Temsilcisi olarak görev yapıyorum ve insanlara yardım etmek için bölgeye yiyecek, Ortadoğu’dan sorumluyum. Ayrıca IBF’in (Ulus- temiz su ve giyecek ulaştırdık. Sonrasında Vali lararası İş Forumu) Başkan Yardımcısıyım. ile Suriyelileri sınırdan geçirme imkanı olup ol-

135 ORSAM Konuk

madığını görüştük. Ankara’dan bir karar çıktı ve sağlık ocakları, çocuk parkları, televizyon sa- insanlar bir spor salonuna alındılar. Başlarda 160 lonları, eğitim odaları. Resmen 20 bin kişilik bir kişi gelmişti. Sonrasında 8000 kişi sınıra dayandı. şehir kuruluyor. Şu an Ceylanpınar’daki kampta Dışişleri Bakanı Davutoğlu sınıra gelip manza- 24 bin kişi kalmakta. Türk hükümeti ve Kızılay rayı görünce çadır kentlerin kurulmasına karar ihtiyaçların karşılanması için verimli çalışmalar verdi. İlk olarak Yayladağı’na çadır kent kuruldu yapmaktalar. Benim gözlemlediğim en büyük ek- ve Suriyeliler alınmaya başlandı. Çok yağmurlu sik dil. Bazen Suriyeliler ve Türk çalışanlar ara- bir gecede 1800 kişi sınırdan içeriye alındı. Çadır sında yanlış anlaşılmalar oluyor. Biz Türkiye’de kentlere insanlar yerleştikçe ihtiyaçlar doğmaya yaşayan Suriyeliler olarak sürekli bölgeye gidip başladı. Yiyecek, giyecek gibi ihtiyaçların yanın- geliyoruz. Ayrıca psikologlar gönderildi ve çalış- da dil konusunda sıkıntılar yaşanmaya başlan- malar yaptılar. Hazırladıkları raporlarda Suriyeli dı. Biz bu görevi üstlendik ve Türk hükümetiy- kadın ve çocukların 10 yıla kadar rehabilitasyona le birlikte yakın bir çalışma başlattık. Şu an 140 ihtiyaçları olduğu yazıyor. Bizim aklımızdaki sa- binden fazla kişiyi barındıran 14 kamp var. Biz dece Esad’ın gitmesi değil, devrimden sonra ye- sadece kamplarda kalan insanlara değil ev tutup niden kurulacak olan Suriye’nin nasıl kurulacağı yerleşmiş insanlara da yardımcı olmaya çalışı- olmalı. 2,5 milyon ev tamamen veya kısmen yok yoruz. Şu an Hatay, Reyhanlı, Gaziantep, Kilis, edilmiş durumda. 3 milyon kişi evini terk etmiş. Urfa ve Diyarbakır’da ev tutup yerleşen 70 bine Okullar, hastaneler, altyapı tamamen yok oldu. yakın Suriyeli var. Bu insanlara ikamet çıkarmak Bir bomba 1 km’lik bir alandaki evlerin tama- için uğraştık. Hükümet 5 aylık ikamet verilmesi mını yok ediyor. Yeniden imar için en az 10 yıla konusunda karara vardı. Şu an pasaportla gelen ihtiyaç var. Dünya böyle suskun kalmaya devam tüm Suriyelilere 1 yıllık ikamet verilmektedir. ettikçe yıkımlar artacak. Yıkılan bina tekrar ya- Sonrasında yaralı ve hasta olan insanlar gelmeye pılır, önemli değil. Ancak yıkılan insanlar ne ola- başladı. Yine dille ilgili sıkıntılar yaşandı. Sağlık cak? Şu an 100-200 bin kişi sınırda bekliyor. Şu Bakanımızla ve İl Sağlık Müdürleriyle birlikte an sınır açılırsa günde 100 bin kişinin geçeceği işbirliği içinde Suriyeli doktorları getirdik. Has- tahmin ediliyor. Kamplarda 140 bin kişi var. Ge- talar ve doktorlar arasında iletişim kurulmasını lecek olan 100 bin kişi için en az 10 kamp açıl- sağladık. Yaralılar hastanelere gelip sorunsuz şe- malı. Türkiye bunu kaldırabilir mi kaldıramaz mı kilde tedavi oluyor, sonrasında ya kamplara ya da tartışmak lazım. Asıl konu kış mevsimine giriyor özel dairelere alınıyorlar. Sonra da ya Suriye’ye olmamıza rağmen elektriklerin kesik olması. Sı- dönüyor ya da kamplara alınıyorlar. nırda bekleyenler soğukla mücadele ediyorlar. Arkadaşlarımız birkaç evi ziyaret ettiler. İki odalı ORSAM: Türkiye’de kamplarda yaşayan Su- bir evde 25-30 kişi yaşıyor. Bu insanlara un ver- riyelilerin temel sıkıntıları nelerdir? Çözüm sen ekmek yapamazlar. Çünkü elektrikleri, ma- amaçlı ne gibi çalışmalar yapılmaktadır? zotları yok. Biz yurtdışında yaşayan Suriyelilere sürekli söylüyoruz; para lazım, malzeme lazım, GAZİ MISIRLI: Türkiye daha önce 100 bin kişi- battaniye, çadır, elbise, ayakkabı lazım. Uluslara- yi alabileceğini duyurdu. Ancak şu an bombala- rası herhangi bir yardım almıyoruz. Sadece Tür- ma yüzünden köylerdeki tüm halk sınıra dayan- kiye ve Suudi Arabistan’dan destek var. Hiçbir mış durumda. Yaz mevsiminde insanlar sınırdan ülke Türkiye sınırında bekleyen Suriyeliler için el alınıp okullara yerleştirildi. Ancak okullar açı- uzatmadı. Sağlık sorunlarını çözmek için Suriyeli lınca herkes yer değiştirmek zorunda kaldı. Bu doktorlar birlik olup sınırda hastaneler kurdular. durumda 15-20 bin kişi alabilecek kapasitede Sınırdaki yaşam koşulları (soğuk, pis yaşam alanı, yeni kamplar açıldı. Fakat iş kamp açmakla bit- kirli sular) nedeniyle hastalanan insanlara o has- miyor. Sağlık hizmetleri, eğitim hizmetleri, gün- tanelerde müdahale ediliyor. Yaralılar ise Türkiye lük ihtiyaçlar ve güvenlik ihtiyaçları karşılanıyor. içine alınıyor. Türkiye’nin tüm sağlık hizmetleri Yani bir kampın kurulmasının sıfırdan bir şehir Suriyelilerin tamamına karşılıksız olarak sunul- kurmaktan hiçbir farkı yok. Tuvaletler, banyolar, muş durumda.

136 ORSAM Konuk

"6& &6% /&1 /$- 1%’&&%3 —S†&%

ORSAM: Siz Suriye’deki siyasi gelişmeleri de oluşturuldu. Şu an Koalisyon Suriye Konseyi’nin yakından takip ediyorsunuz. Suriye’de rejim bir sene önce attığı tüm adımları sıfırdan atma- ile muhalifler arasındaki mevcut güç dengesi- ya başladı. Koalisyon ne zaman meclisin yerini ni ve yeni kurulan Suriye Ulusal Koalisyonu’nu alabilir? Ne zaman devletler taahhütlerini yerine nasıl değerlendiriyorsunuz? getirirse o zaman siyasi bir yapı görülebilir. Eğer devletler taahhütlerini yerine getirmezlerse Su- GAZİ MISIRLI: Son iki-üç hafta içinde riye Konseyi ve Koalisyonu arasında hiçbir fark Suriye’de büyük bir gelişme sağlandı. Özellikle olmayacaktır. Şu an büyük bir uluslararası suç kırsal bölgelerde muhalifler önemli ilerlemeler işlenmekte. 20 aydan beri sürekli yıkım, sürekli kaydetti. Şam’dan ve Halep’ten uzak olan şehirle- ölüm var. Suriye yıkılıyor ama devletler aciz ka- rin tamamı muhalefetin eline geçmiş durumda. lıyor. Suriye halkı; Türkiye, Suudi Arabistan ve Kışlalar bile düşmeye başladı. En önemli askeri Katar hariç tüm devletleri suçluyor. Batılı ülkeler okullar dahi muhalefetin elinde. Meseleyi so- ve bazı Arap ülkeleri işlenen suça sessiz kalıyor. nuçlandıracak yerin Şam olduğunu tüm devrim- Suriye halkı bunları unutur mu bilemiyorum. ciler fark edip Şam’a doğru yöneldiler. Şam’da Muhalefet tarafından yazılan yazılarda devletle- nitelikli operasyonlar yapılmaya başlandı. Şam re karşı büyük öfke var. Örneğin, Irak. Senelerce havaalanının kuşatılması büyük bir olay. Çünkü ambargo içinde kaldı. Ellerinde kimyasal silah ol- havaalanının etrafında kışlalar var. Bu gelişme- duğu iddiası ile yok edildi. Suriye’nin yetkili ismi ler yaşandıktan sonra tüm televizyonlarda İran çıkıp; “elimizde kimyasal silah var. Gerekirse kul- planı, Türkiye planı, Rusya planı çıkmaya başladı. lanırız” diyor. Batı tamamen ikiyüzlü davranıp, Sonrasında Suriye Cumhurbaşkanı Yardımcısı harekete geçmiyor. Ancak Suriye halkı bu oyunu Faruk El Şara’nın bir televizyon kanalında deme- anlamış durumda. Suriye halkı zaferi kendi ça- ci yayınlanıyor. Ancak bu demecin ona ait olup balarıyla kazandıktan sonra Batılı devletler çok olmadığına dair bir bilgi yok. Bu planları incele- zorlanacaklar. diğimiz zaman herkesin yönetimin yakın bir za- manda düşeceğini düşündüğünü görüyoruz. Son ORSAM: Rejim ile muhalifler arasında siyasi iki gündür Rus basını takip ettiyseniz, tüm Rus bir uzlaşının mümkün olduğunu düşünüyor vatandaşlarının, basın mensuplarının Suriye’den musunuz? Devletin bütünüyle çökmediği ve çıkmaya başladıklarını görmüşsünüzdür. De- siyasi alanda muhaliflere alan açıldığı bir uz- mek ki Rusya bile güvenini kaybetti. Uluslara- laşı mümkün müdür, yoksa bu çatışma rejim rası arena şu anki yönetimin düşmesi halinde her unsuruyla yıkılana kadar devam eder mi? yeni yönetimde kimlerin olacağını tartışmaya başladı. Muhalifler arasında herhangi bir birlik GAZİ MISIRLI: Ben kendi görüşümü söyle- yok. Askeri birliklerin farklı farklı komutanları mek istemiyorum. Ancak Suriye muhalefetinin var. Siyasi kanatta Ulusal Konsey var ancak ona okuduğum yazılarından ve görüştüğüm insan- güvenilmediği için Suriye Ulusal Koalisyonu lardan anladığım genel kanıyı paylaşacağım.

137 ORSAM Konuk

Şu anda uzlaşmaya varabilecek kahraman yok. kalıyor. Sadece helikopterlerle ve uçaklarla öldü- Şu an sadece Haysem Menna bunu savunuyor. rüyor. Özellikle saldırıyor demiyorum çünkü bu Kendileri bir senedir İran ve Rusya’ya uzlaşmak yapılan öldürmektir. Uçaklardan TNT ile dolu için gidiyor. Madem bu ülkeler anlaşmak istiyor bir varil atılıyor ve mahalle yok ediliyor. Bu ne- neden anlaşmadılar? Şu an mücadele veren Su- denle Suriye halkının onlardan herhangi biriyle riye halkının Beşar Esad yönetimiyle aynı masa- anlaşmasının imkanı yok. Herkes tek bir cümle- ya oturma imkanı yok. Ölür, ama uzlaşmaz. Bu de birleşti; “Suriyelilerin kanıyla dolaşan kimsey- halk, 50 binde fazla insan, 3 binden fazla kadın le masaya oturmayız”. öldüren, 2,5 milyon evi yıkan, 3 milyon insanı evini terk etmek zorunda bırakanlarla aynı ma- ORSAM: Türkiye’nin Suriye politikası hak- saya oturmaz. Ben muhalefetin içinde bunu ya- kında neler söylemek istersiniz? pabilecek bir insan bile görmedim. Rusya ve İran hala oturup uzlaşmaktan bahsediyorlar. İnsanlar GAZİ MISIRLI: Ben sürekli Suriye halkıyla bu rejimi iyi tanıyorlar. Şu an oturup anlaşsa- ve Suriye muhalefetiyle görüşüyorum. Herkes lar bile ileride öleceklerini hepsi biliyor. Zaman Türkiye’nin yardımlarının farkında. Önceden geçip hapishanelerde öleceklerine meydanlarda Suriye hükümeti ve Türkiye hükümeti birlikte savaşarak ölmeyi tercih ediyorlar. 1980 yılından çalışırken büyük kazanımlar sağlamıştık. Ticaret bugüne kadar hapse giren insanlardan hiç haber hacmimiz 300 milyon dolardan 2.4 milyar dola- alınamadı. Aileleri hayatta olup olmadıklarını ra kadar yükseldi. Türk yatırımcılarının 1 milyar dolar yatırımı var. Türkiye şu an halkıyla birlikte bile bilmiyor. Olaylardan önde Suriye’de 56 bin Suriye’ye destek vermekte. Ancak Suriye yöne- kayıp dosyası vardı. Bu kayıp dosyalarının içinde timi İran’ı dinledi ve Türkiye’yi düşman olarak yalnız Suriyeliler değil, Ürdünlüler, Filistinliler, gördü. Bu tarihi bir hatadır. Şu an Beşar Esad; Lübnanlılar var. Onlardan bile haber alınamadı. “kusura bakmayın Dışişleri Bakanı, siz benimle Bunlar bilinirken halk kime nasıl güvenecek? Hiç 6 saat toplantı yaptınız ve ben kabul ediyorum” kimse sadece Beşar’ın gitmesini istemiyor. Bu dese bile bu hatadan dönüş yok. Açık ve net söy- nedenle yönetim, istihbarat birimleriyle birlikte leyebilirim ki şu anda Suriye halkının Türkiye’den yok olmadıkça bu savaş bitmez. Devrimcilere 20 başka bir dostu yok. Türkiye mültecilere destek aydan beri ne silah ne de destek veriliyor. Hepsi veriyor, lojistik destek veriyor, sınırda bekleyen kendi imkanlarıyla bu savaşı sürdürmeye gönül- Suriyelilere destek veriyor. Tüm bunları -birkaç lü. Son 1 aydır tüm gerekleri içeriden temin etti- gıda yardımının dışında- destek almadan yaptı. ler. Suriye’de dünya kadar silah var. Batı devrim- Türkiye şimdiye kadar 400 milyon dolardan faz- cilere silah gitmesin diye ambargo yaptı. Ama la para harcadı. Türkiye’nin yaptığını dünyada Suriye yönetimine Irak’tan, Rusya’dan, İran’dan başka kimse yapmadı. Bu nedenle Suriyelilerin uçaklarla silah desteği geldi. Bu gelen silahlar şu ve Türkiyelilerin kaderi bir. Tüm Türk halkından an muhalefetin eline geçiyor. Tanklar bile ele ge- –özellikle sınırdaki şehirlerde yaşayan insan- çirildi. Suriye Batı için stratejik ve coğrafi ola- lardan- Allah razı olsun. Kapılarını Suriyelilere rak önemli bir yerdeyse ve ileride ne olacağından açtılar. Sivil toplum örgütleri her zaman maddi korkuluyorsa en acil şekilde bir şeyler yapılmalı. manevi destek oldular. İleride görülecek ki biz Uzlaşma ihtimali yok. Çünkü artık tek bir lider tekiz, biz beraberiz, biz bir aileyiz. Türkiye’nin yok. Her şehrin, her köyün, her mahallenin lide- şu an izlediği politika ileride meyvasını verecek. ri var, ordusu var, silahı var, parası var. Herkes kendini savunmak için uğraşıyor. Suriye ordu- ORSAM: Çok teşekkür ederiz. su karadan tamamen çekilmiş durumda. Sade- ce havadan bombalama yapabiliyor. Humus’tan * Bu söyleşi ORSAM Ortadoğu Uzmanı Oy- Şam’a, Halep’e destek vermek gibi bir imkanları tun Orhan tarafından 21 Aralık 2012 tarihinde

yok. Tüm malzemeleri, tankları oldukları yerde İstanbul’da gerçekleştirilmiştir.

O

138 ORSAM Konuk SURİYE DEMOKRATİK TÜRKMEN HAREKETİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI TARIK SİLO CEVİZCİ İLE SÖYLEŞİ Suriye’de halk ayaklanması uzun yıllardır üstü kapatılan toplumsal ve siyasal taleplerin su yüzüne çıkmasına imkan sağladı. Bu süreçte öne çıkan toplumsal gruplardan biri de Suriye Türkmenleridir. Baas yö- netimi altında hiçbir şekilde örgütlenme imkanı tanınmayan ve baskı politikalarına maruz kalan Suriyeli Türkmenler yeni dönemde uzun yılların açığını kısa sürede kapatma çabası içindedir. Bu çerçevede kurulmaya başlayan siyasal hareketlerin başında Suriye Demokratik Türkmen Hareketi gelmektedir. Hareketin Genel Başkan Yardımcısı Tarık Silo Cevizci ile Suriye Türkmenlerinin durumu, Hareketin Suriye içi ve dışındaki siyasi faaliyetleri ve Suriye Türkmenlerinin beklentileri konusunda bir söyleşi gerçekleştirdik. “YENİ SURİYE’DE TÜRKMENLERİN SÖZ SAHİBİ OLMASINI SAĞLAMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

AN INTERVIEW WITH TARIK SULO CEVIZCI, DEPUTY CHAIRMAN OF THE SYRIA DEMOCRATIC TURKMEN MOVEMENT The popular uprising in Syria unveiled the social and political demands that had been suppressed for many years. One of the social groups that came to the forefront during this process has been Syrian Turkmens. Syrian Turkmens, who were not given any chance to be organized and who were exposed to oppression policies under the Baath regime, have been striving to close this gap in a short time in the new period. The Syria Democratic Turkmen Movement comes first among those political movements that started to be formed within this framework. We made an intervi- ew with Tarik Sulo Cevizci, Deputy Chairman of the Movement, about the situation of Syrian Turkmens, political activities of the Movement in Syria and abroad, and about the expectations of Syrian Turkmens. “WE STRIVE FOR TURKMENS TO HAVE A SAY IN NEW SYRIA”

Söyleşi: Oytun Orhan, Bilgay Duman

Söyleşi

ORSAM: Öncelikle kendini tanıtır mısınız? Yönetimi Bölümü’nde yüksek lisans yapıyorum. Aynı zamanda Suriye Türkmen Demokratik TARIK SİLO CEVİZCİ: İsmim Tarık Silo Ceviz- Hareketi’nin yönetim kurulundayım ve Genel Başkan Yardımcılığını görevini yürütüyorum. ci. 1984 yılında doğdum. Halep’e bağlı Çoban- bey Köyü’ndenim. 2004’ten bu yana Türkiye’de ORSAM: Suriye’deki Türkmen siyasal hare- yaşıyorum. Endüstri mühendisliği mezunuyum. ketlerini genel olarak ve Demokratik Hareket İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Mühendislik hakkında bilgi verebilir misiniz?

139 ORSAM Konuk

X&% Œ' &&$- %"$/%"- &/& &1$%

TARIK SİLO CEVİZCİ: Suriye’de olaylar ilk lar. Örneğin Bayır-Bucak Türkmenleri Nusay- başladığında, Suriye Türkmenlerinde eksik olan rilerin yoğun olarak yaşadığı Lazkiye vilaye- kısmının örgütlenme olduğunu anladık. Bura- tinde, Halep Türkmenleri de Türkiye-Suriye daki arkadaşlarımızla bir araya gelip eksiklerin sınır hattı boyunca yerleşikler. Bu çerçevede giderilmesi için neler yapabileceğimizi konuş- Suriye Türkmenlerini önümüzdeki dönemde tuk. Eğer siyasal anlamda bir örgütlenme sağla- bekleyen en büyük riskler nedir? namazsa Suriye’de yaşanabilecek bir krizin Su- riye Türkmenlerini çok etkileyeceğini gördük. TARIK SİLO CEVİZCİ: Suriye Türkmenleri Türkiye’de siyasi alanda yapılan çalışmaları baş- kendi bölgelerini nispeten korumuş durumda- latan insanlardan birisiyim. Kurulan ilk dernek lar. Fakat Nusayrilerle iç içe oldukları bölgelerde olan Suriye Türkleri Derneği’nin başkanlığını biraz sıkıntı yaşanmaktadır. Bölgeye has sorun- yürüttüm. Sonrasında Suriye’deki Türkmenleri larımız var. Bir yerde yeniden yapılanma süreci- siyasallaştırma kararı aldık ve o zamandan iti- ne dahil olmaya çalışılırken bir yerde hayat mü- baren tüm yapılanmalar içerisinde yer aldım. cadelesi var, başka bir yerde ise toprağın elden 21 Mart’ta İstanbul’da kurulan Suriye Türkmen gitmesi söz konusu. Mesela Lazkiye bölgesinde- Demokratik Hareketi’nin yönetim kuruluna ka- ki Bayır-Bucak Türklerinin önceliği, bölgelerini tıldım. Aynı zamanda teşkilatlanmadan sorumlu tekrar alabilmektir. Köylerine tekrar dönmeleri başkan yardımcılığı görevini üstlendim. Geçen önceliktir. Ancak Halep, kısmen kurtarılmış böl- hafta yapılan kurultayda yeni başkanımızı belir- ge sayılmaktadır. Oradaki Türkmenlerin sıkıntısı ledik. Benim görevim ise dış ilişkilerden ve po- emniyet ve belediyeler gibi yeniden yapılanan litik birimlerden sorumlu başkan yardımcılığı kurumların içinde temsil edilememeleridir. Ha- oldu. Biz bu süre zarfında Suriye’deki Türkmen- lep’teki öncelik temsil hakkının kazanılmasıdır. lerin muhalefet nezdindeki muhatapları olarak Humus bölgesinde ise hayatta kalma çabası söz görev üstlenmiştik. Suriye Ulusal Konseyi içe- konusudur. Oradaki köyler abluka altına alın- risinde şu anda 16 Türkmen temsilcimiz bulun- mış, insani yardım gidememekte ve insanlar maktadır. Yeni kurulan Suriye Ulusal Koalisyonu yaşam savaşı vermektedir. Bu farklılık Golan ve içinde ise 3 Türkmen temsilcimiz vardır. Koalis- Şam’daki Türkmenler için de geçerlidir. Oradaki yon içinde bizimle birlikte çalışan Suriye Türk- insanlar ise ne zaman başlarına bomba düşece- men Kitlesi ve Halit Hoca gibi bizden bağımsız ğini bekliyorlar. Yani Halep-Rakka bölgesindeki siyasal oluşumlar da vardır. sorun ile Şam-Hama-Humus bölgesindeki so- runlar birbirinden çok farklıdır. ORSAM: Şu an Suriye’de 1,5 milyon Türkçe konuşan insandan bahsediliyor ama sayıdan ORSAM: Demokratik Hareket olarak ziyade Türkmenler son derece stratejik bölge- Suriye’de Türkmen meselesine nasıl bir çö- lerde yaşadıkları için büyük önem arz ediyor- züm önerisi sunuyorsunuz? Bunun yanı sıra

&) ORSAM Konuk

Hareket olarak hem uluslararası alan hem de gruplara hem kültürel, hem siyasal hem de va- Suriye içerisindeki faaliyetleriniz hakkında tandaşlık haklarının verilmesini istiyoruz. Azın- bilgi verebilir misiniz? lık demiyorum çünkü biz azınlık değiliz.

TARIK SİLO CEVİZCİ: Demokratik Türkmen ORSAM: Yakın zaman önce İstanbul’da Suriye Hareketi olarak önümüzdeki süreçte çalışmala- Türkmenleri Platformu gerçekleşti. Toplantı rımızı sahaya kaydırıp sonuç odaklı çalışacağız. Dışişleri Bakanlığı evsahipliğinde gerçekleş- Halep’te daha çok sivil örgütlenmeye ağırlık ti. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’da katılarak bir vereceğiz. Suriye’deki kurumlarda Türkmenle- konuşa gerçekleştirdi ve Türkiye’nin Suriye rin temsiliyeti bizim için çok önemlidir. Sahada Türkmenlerine destek vereceğinin taahhü- verilen mücadelenin ve meydanlarda şehit olan dünde bulundu. Suriye Türkmenleri olarak insanların haklarını vermek için hak ve hukuk Türkiye’nin sizlere yaklaşımını nasıl değer- elde etmeliyiz. Lazkiye’de ise göçü durdurmayı lendiriyorsunuz ve Türkiye’den beklentileri- amaçlıyoruz. Ayrıca Türkiye’ye sığınan insanla- niz nelerdir? rın geri dönmesini sağlamak istiyoruz. Humus’a ise yapabileceğimiz tek yardım para göndermek- TARIK SİLO CEVİZCİ: Biz Türkiye’ye gelme- tir. Elimizden başka bir şey gelmiyor. Suriye De- den öncede arkamızda olduğunu hissediyorduk. mokratik Türkmen Hareketi’nin yeni stratejisini Bu güven hep vardı. Araplar ve Kürtler Türk- özetlemek gerekirse muhalefetteki mücadele- menlere her zaman; “Sizin arkanızda bir dev- mize devam etmek, yeni kurulacak hükümette letiniz var. Siz bize göre çok daha iyi durumda- bakanlık elde etmek, sivil örgütlenmelere ağırlık sınız” derler. Ancak biz onların söylediği kadar vermek, Halep ve kurtarılmış bölgelerde yerel Türkiye’den destek almış değiliz. Fakat yapılan yönetimlere girmek ve bu sayede yeni Suriye’de destek ve önem azımsanamayacak kadar bü- Türkmenlerin söz sahibi olmasını sağlamaktır. yüktür. Türkiye bugünkü şartlarda bile Suriye Türkmenlerinin yanındadır. Hem siyasal hem de ORSAM: Yeni Suriye’de Türkmenler açısın- insanı anlamda yardımda bulunmaktadır. Tabi ki dan nasıl bir çözüm öngörüyorsunuz? daha çok destek ve yardım beklemekteyiz. Hem hükümetten hem de kamuoyundan günbegün TARIK SİLO CEVİZCİ: Suriye Türkmenleri artan bir destek olduğunun da farkındayız. An- farklı şehirlerde yaşıyorlar ve coğrafi bütünlük- cak bu yeterli değildir. Daha çok mesai harcan- leri yok. Bu nedenle yaşanacak herhangi bir bö- malı, daha çok yardım yapılmalıdır. Suriye Türk- lünme Suriye Türkmenlerine büyük zarar vere- menleri uluslararası kamuoyunda halen bir yer cektir. Dolayısıyla ilk hedefimiz Suriye’nin birlik edinememiştir. Türkiye bizim sesimizi uluslara- ve bütünlüğünü korumaktır. Ayrıca Suriye’de rası kamuoyunda duyurmalıdır. vatandaşlık esasına dayalı yeni bir sistem kurul- masını istiyoruz. Hiçbir tarafa, hiçbir mezhebe, ORSAM: Çok teşekkür ediyoruz. hiçbir etnik gruba dayanmayan, tamamen vatan- daşlık esasına dayalı bir yeni bir devlet. Ayrıca * Bu söyleşi ORSAM Ortadoğu Uzmanları Oy- uluslararası kamuoyunun denetiminde bir seçi- tun Orhan ve Bilgay Duman tarafından 24 Ara- min yapılması, dünya şartlarına uygun bir anaya- lık 2012 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilmiştir. sanın yazılması ve Suriye topluluğunu oluşturan

O

&& ORSAM Konuk SURİYE TÜRKMEN KİTLESİ GENEL BAŞKANI YUSUF MOLLA İLE SÖYLEŞİ Suriye’de halk ayaklanması uzun yıllardır üstü kapatılan top- lumsal ve siyasal taleplerin su yüzüne çıkmasına imkan sağ- ladı. Bu süreçte öne çıkan toplumsal gruplardan biri de Suriye Türkmenleridir. Baas yönetimi altında hiçbir şekilde örgütlen- me imkanı tanınmayan ve baskı politikalarına maruz kalan Suriyeli Türkmenler yeni dönemde uzun yılların açığını kısa sürede kapatma çabası içindedir. Bu çerçevede kurulmaya başlayan siyasal hareketlerin başında Suriye Türkmen Kitle- si gelmektedir. Partileşme sürecindeki Kitle’nin Genel Başkanı Yusuf Molla ile Suriye Türkmenlerinin durumu, Hareketin Su- riye içi ve dışındaki siyasi faaliyetleri ve Suriye Türkmenleri- nin beklentileri konusunda bir söyleşi gerçekleştirdik. “SURİYE’DE BİRLİĞİN SAĞLANMASI ADINA TÜRKMENLER ÖNEMLİ BİR KONUMDADIR” AN INTERVIEW WITH YUSUF MOLLA, CHAIRMAN OF THE SYRIA TURKMEN BLOC

The popular uprising in Syria unveiled the social and political demands that had been suppressed for many years. One of the social groups that came to the forefront during this process has been Syrian Turkmens. Syrian Turkmens, who were not given any chance to be organized and who were exposed to oppression policies under the Baath regime, have been striving to close this gap in a short time in the new period. The Syria Turkmen Bloc comes first among those political movements that started to be formed within this framework. We made an interview with Yusuf Molla, Chairman of the Syria Turkmen Bloc, about the situation of Syrian Turkmens, political activities of the movement in Syria and abroad, and about the expectations of Syrian Turkmens. “TURKMENS ASSUME AN IMPORTANT ROLE IN MAINTAINING UNITY IN SYRIA”

Söyleşi: Oytun Orhan

Söyleşi

ORSAM: Öncelikle kendini tanıtır mısınız? Meslek hayatıma özel firmalarda devam ettim. Siyasi hayatıma gelince çok şükür hiçbir zaman YUSUF MOLLA: Lazkiye’nin Bayır Bucak böl- Baas Partili olmadım. Bu nedenle Suriye’de bir gesindenim. Türkiye’ye 1982 yılında liseyi bitir- siyasi hayatım olmadı. Türkiye’ye geldiğimde dikten sonra geldim. İTÜ Mimarlık bölümünde de siyasi faaliyet yürütemedim. Çünkü ben bu- okudum. Sonrasında Yıldız Üniversitesi’nde Pey- rada olsam bile ailem Suriye’de idi. Tarihi seven zaj Mimarlık bölümünde yüksek lisans yaptım. ve araştıran bir insanım. Osmanlıcaya hakimim.

&' ORSAM Konuk

XS& /& $1\$%`- & %’6 &&/$%46/{’X7 6/%

Halep Üniversitesi için mimarlık tarihi üzeri- ORSAM: Yakın zaman önce gerçekleşen Su- ne birçok kitap tercümesi yaptım. Suriye’deki riye Türkmen Platformu’nda Kitle ve Hareket olaylar başlayana kadar aktif siyasete hiç ka- olarak iki Türkmen Partisi birleşme kararı tılmadım. Ancak olayların başladığı gün hangi aldı. Birleşme sürecini anlatabilir misiniz? tarafta olduğumu açıkça belirttim ve bu alanda çalışmaya başladım. Biz ilk günden beri bu işin YUSUF MOLLA: Şu an olan tam bir birleşme içindeydik. Hareketimiz başladıktan aylar sonra değildir. Demokratik Hareket içinde istifalar ger- Türkmenlerin adıyla konuşmamız gerektiği ih- çekleşmiştir. Biz yeni arkadaşlarla beraber yeni- tiyacını hissettik. Çünkü Suriye’de olaylar etnik den yapılanmaya gideceğiz. Aslında yeniden ya- ve mezhepsel bağlılığa dayandırılmaya başlandı. pılanmayı uzun süredir düşünüyorduk ancak fır- Herkes hakkını bu yolla aramaya başladı. Biz de sat bulamıyorduk. Arkadaşlarımızın katılımı bu- hem Türkmenlerin haklarına sahip çıkmak hem nun için vesile oldu. Yaklaşık 1 ay sonra kongre de Türkmenlerin yanlış yöne kanalize olmasını yapacağız. Tabandan daha fazla insan almak is- engellemek için bu işe el attık. İlk çalışmalarımız tiyoruz. Ayaklanmanın ilk aşamasında Suriye’de 2011 Ağustos’unda başladı. Başlamamız aylar rejim güçlüydü, bu işe katılıp faydalı olabilecek sürdü. Çünkü sağlam bir yapılanmamızın olma- birçok insan hapis ve idam korkusuyla katılamı- sını istiyorduk. 15 Şubat 2012’de Suriye Türkmen yordu. Mecburen daha dar bir kitleden katılım Kitlesi’nin ilanını yaptık. Kitle kuruluşundan bu oldu. Ancak şu an şartlar çok değişti. Rejim artık yana Genel Başkanlık görevini yürütüyorum. çok zayıf. Neredeyse kurtarılmış bölgeler var. Şu Muhalefetten iyi tepkiler aldık. Kısa bir süre son- an Suriye’nin neresinde Türkmen varsa hepsine ra sahaya yönelik çalışmayı tercih ettiğimiz için ilk adım olarak Suriye sınır bölgelerinde irtibat ulaşmaya çalışıyoruz. Yerel teşkilatlar kurup, o büroları kurduk. Bu sayede sahayla yakın ilişkiler bölgeden delegeler seçilmesini ve o delegelerin kurduk. Bence elimizdeki imkanlara göre azım- kongreye katılımını sağlayacağız. Şu an yoğun sanamayacak bir başarı elde ettik. Suriye tarihin- şekilde çalışıyoruz. Şu anki yönetimde değişik- de bugüne kadar Türkmen adı geçmemiştir. An- likler olabilir. Hepimiz bu makamları hak eden cak artık Suriye muhalefetinin içinde Türkmen insanların olması halinde seve seve görevimizi adı da yazılıdır. Direnişçilerimize destek olduk, teslim ederiz. Bugüne kadar çalışan arkadaşla- yaralılarımıza yardım ettik. Askerlerin yiyecekle- rımız işlerini, aileleri ihmal ettiler. Hepsinin çok ri, içecekleri, benzinleri karşılandı. İnsanlarımıza büyük hakları, emekleri var. gıda ve ilaç yardımı yapıldı. Bu yardımların çoğu belgelidir. Bu konuda teferruatlı bir rapor hazır- ORSAM: Yeni teşkilatlanmada değişiklikler lamaktayız. Herkesin fedakarlık göstermesiyle olabilir dediniz. Ne gibi değişiklikler düşünü- büyük işler yaptık. yorsunuz?

&( ORSAM Konuk

YUSUF MOLLA: Serbest seçim yapılacak. Yö- mümkün değildir. Bundan dolayı biz bu yola ilk netici kadronun büyük bir kısmı değişebilir. Yeni çıktığımızda Suriye’nin vatandaşlık esasına da- katılan arkadaşlarım ile beraber yeni bir olu- yalı bir formata girmesini istedik. Hatta daha şumla devam edeceğiz. Ben aslında iki Türkmen ulusal meclis kurulmadan, bir basın bildirisi ha- partisinin isimlerinden birini kullanma taraftarı- zırlamıştık. Kurulacak olan ulusal meclisin milli, yım. Bu isimler artık tanınıyor. Yeni çıkacak bir etnik yapıya dayalı olmaması gerektiğini ve va- parti adı insanlarda “bu hareket de kim?” sorusu tandaşlık esasının baz alınması gerektiğini söy- uyandıracak. Zaten Türkmen davası bilinen bir lemiştik. Ancak sesimizi duyan olmadı, duyan dava değildi. Çoğu insanın Suriye’de Türkmenin varsa da ciddiye almadı. Çünkü şu an Suriye’nin var olduğundan bile haberi yok. Şimdi sil baştan bölünmesi konuşuluyor. Bu bölünme ancak et- yeni isimlerle çıkmak bana doğru gelmiyor. An- nik ve dini esasa dayalı olur. Meclis kuruldu ve cak alınacak karara uyumlu olacağız. Büyük ihti- gelişmeler bizim istediğimiz yönde ilerlemedi. malle artık yeni parti ismi altında olacağız. Yardımlar dağıtılırken hassasiyet gösteren tek yer Türkiye idi. Arap, Türk, Kürt ayrımı yapmak- ORSAM: Suriye içinde nasıl bir teşkilatlan- sızın yardım elini uzattı. Ancak Arap ülkelerin- manız vardır? Mevcut yapılanmayı genişlet- den gelen yardımlar böyle değildi. Bize “Sizin ar- mek için neler yapmayı planlıyorsunuz? kanızda Türkiye var” diyerek yardım etmiyorlar- dı. Biz sadece milliyetçi söylem için “Türkmeniz” YUSUF MOLLA: Biz içeriyle bağlantı kurabil- demedik. Türkmenlerin haklarını koruyabilmek için Türkmeniz dedik. Ayrıca boşluk bıraktığı- mek için Yayladağı-Akçakale arası 3 tane ofis nız bir alan olursa o boşluğu biri gelir doldurur. kurduk. Lazkiye Türkmenlerine yönelik Yayla- Başka insanların gelip insanlarımızı yanlış yere dağı ofisi, Halep Türkmenlerine yönelik Gazi- yönlendirmesinden çekindik. Bu nedenle acil antep’teki ofis ve Rakka Türkmenlerine yönelik şekilde bu işe başladık. Biz Suriye olaylarının ilk Akçakale’de çalışılıyor. Humus ve Şam Türk- gününden beri aktiftik. Ancak Türkmenler adına menlerinden coğrafi ve mevcut şartlar nedeniyle aylar sonra çalışmaya başladık. Çünkü başlarda uzağız ancak bu konuda çalışmalarımız var. Şam “Suriye birdir!” diyorduk. Hala arzumuz bu yön- ve Golan’a uzanmak ise şu an için çok zor. An- dedir. Ama milliyetçi ve etnik ayrımlar yaşanma- cak diğer bölgelerde teşkilatlanmalarımız devam ya başladıkça biz de Türkmen ismiyle çalışmaya edecek. Sınıra yakın bölgelerde bizimle beraber karar verdik. çalışan insanlar var. ORSAM: Sahadaki faaliyetleriniz nelerdir? Biz bu işi Suriye’de tüm tabana yayıp, tabanı teş- kilatlandırıp, oradan delegeler seçilmesini ve bu YUSUF MOLLA: Modern ülkelerde asker, siya- delegelerin genel kurulumuza katılmasını sağla- set ve insani yardım birbirinden ayrıdır. Ancak ma hedefindeyiz. Genel kurulda serbest seçimler biz şu an savaş durumundayız. Suriye’de bir sa- yapılacak. Resmi nüfus rakamı olmasa bile tah- vaş var. Tüm aktiviteler birbiriyle iç içe ve bir- mini bir rakam var elimizde. Eski nüfus sayımları birine bağımlıdır. İnsanlara insani yardım götür- var, ORSAM tarafından yapılan araştırma var. mek zorundasınız. Hem bu yardımlara cidden ihtiyaçları var hem de onlarla diyalog kurmanızı ORSAM: Kitle olarak Suriye sorununun çözü- sağlıyor. Beşar Esad sonrasında arkasında silah- mü konusunda ne düşünüyorsunuz ve Suriye lı güç olan söz sahibi olacaktır. Gençlerimiz ilk Türkmenlerini bu çözüm çerçevesinde nereye başta av tüfekleriyle dağa çıktılar. Birçoğunun oturtuyorsunuz? ayağında terlik vardı. Hiçbir insan onları o du- rumda bırakamaz. Ayrıca bu güçler Esad sonrası YUSUF MOLLA: Suriye’deki Türkmenler tek bize gerekli olacak. Bu yardımlar, yapanlarla ala- bir bölgede toplanmış durumda değil. Bu ne- kalı değildir. Hepimizin yüküdür, fedakarlığıdır. denle Türkmenlere yönelik somut çözümler söz Kimse ne olacağını bilemez. Ama kazanmak için konusu olamıyor. Örneğin bölgesel federasyon ne gerekiyorsa yapmak zorundasınız.

& ORSAM Konuk

ORSAM: Suriye’deki diğer muhalif gruplar- rebilirdi. Biz de onun yerine başka bir Türkmen’i la ilişkileriniz nasıl? Örneğin Konsey’in yanı koyardık. Bu sayede Koalisyon’da 4 Türkmen sıra şimdi de Koalisyon kuruldu… olurdu. Yani Halit Hoca, serbest ve tanınmış kişi- ler kontenjanından girseydi o koltuğa dördüncü YUSUF MOLLA: Şunu açık yüreklilikle söylü- bir Türkmen oturabilirdi. Ama olmadı. Koalis- yorum ki; bugün Suriye’de ortak bir payda var yondaki arkadaşlarımız aktifler, verimli bir şekil- ise bu da Türkmenlerdir. Türkmenler bugün de çalışıyorlar. Türkmen temsilcilerinin sayısının Suriye’de en fazla sevilen etnik gruptur. Çünkü artması için de çalışmalarımız devam ediyor. herkesle iyi geçinen, aşırı hırsları olmayan, vata- nın birliğinden yana, sadık bir toplumuz. Suriye ORSAM: Sizce Suriye Türkmen siyasal hare- tarihinde bir tane Türkmenin ihanetini bulamaz- ketleri ve toplumunun en büyük sorunları ne- sınız. Uç kutup haline gelen Arap ve Kürtlere lerdir? karşın biz Suriye’deki ortak paydayız. Herkese eşit mesafedeyiz. Araplar ve biz ülkenin bütün- YUSUF MOLLA: Türkmen toplumunun sorun- lüğünden yanayken Kürtler ayrılığı istiyorlar. ları Suriye halkının sorunlarıyla aynıdır. Türk- Ancak buna rağmen biz Kürtlerle düşman deği- menlerin ayrıca daha önce elde edemedikleri liz, küs değiliz. 2004’te Araplar ve Kürtler arasın- hakları da var. Asimile olmakta ve gitgide eri- da çıkan çatışmada birçok insan öldü. Türkmen- mekteler. Toplumların varlığında dil ana unsur- lerin bugüne kadar böyle bir olayı olmadı. Biz dur. Dilinizi kaybederseniz varlığınızı da kaybe- yola ilk çıktığımızda, kimse davamızı bilmiyor- dersiniz. Maalesef Türkmenler dillerini yavaş ya- du. Çünkü her şeye sıfırdan başlamıştık ve kişisel vaş kaybediyorlar. Türkmenlerin en büyük soru- imkanlarımızı kullanıyorduk. İlk meclis kurulur- nu dillerini muhafaza edememeleridir. Suriye’de- ken Türkmenler göz ardı edildi. Gerekçesi, bizim ki rejim yılarca bilinçli bir asimilasyon politikası siyasi arenada olmamamızdı. Yani bunu bahane gütmüştür. Siyasi hayatta ise Suriye’de dikta re- olarak dile getiriyorlardı. Bu bir açıdan doğruy- jimi hakimdi. Türkmen olarak teşkilatlanmamız du ancak arkada başka hesaplar da vardı tabii ki. mümkün değildi. Bu nedenle siyasal varlığımız Türkmenlere verilecek pay diğer grupların alaca- çok zayıf. Bir de Türkmenler farklı farklı yapı- ğı payı azaltacak sonuçta. Ayrıca Suriye’yi bölme larda. Halep, Rakka ve Golan’daki Türkmenlerde projelerine Türkmenler karşı çıkmaktadır. Biz aşiretçilik var. Lazkiye ve Humus’ta bu kaybol- Suriye Ulusal Konseyi’nin başarılı olmasını isti- muş durumda. Her bölgenin kendine has özel- yorduk. İçinde olmamamıza rağmen arkasında likleri var. Aşirette aşirete bağlılık var. Diğer böl- duruyorduk. Ama Konsey Suriye devriminin çok gede ise aşiretçilik olmadığı için vatandaşların gerisinde kaldı, hatta neredeyse yük oldu. Başa- bağlı oldukları bir yer yok. Bugün Suriye’deki rı sağlanabilmesi için Ulusal Konsey’in yeniden Türkmenler Türkiye’nin tebaası gibi görünüyor. yapılanması gerekliydi. Kurulan Konsey, yeni Bu nedenle dışarıdan gelen lojistik yardımdan yapılanmanın daha geniş kitlelere yayılabilmesi tutun insani yardıma kadar hak ettikleri payı için kullanılacak bir araçtı. Ancak yapılan çalış- alamıyorlar. Suriyeliler Kürt meselesinden acı malarda bir netice alınmadı. Bu durumda bizim çektiği için, Türkmenleri tanımayanlar bize kor- öngördüğümüz gibi meclisin başarısızlığına ve karak yaklaşıyorlar. Bazı insanların kafasında yeni bir oluşumun kurulmasına neden oldu. Yeni yanlış algılamalar var. Meselemizi doğru şekilde oluşum kurulurken Konsey’in yaptığı hatalardan anlatmamız lazım. Türkmen meselesinin herkes ders alınmıştır. Nitekim daha geniş alana yayılma tarafından duyulması ve doğru anlaşılması için kararı alındı ve Türkmenler de yeni Koalisyona medyada güçlü olmamız lazım. Türkiye’den bu dahil edildi. Şu an Konsey’de 16, Koalisyon’da ise konuda destek bekliyoruz. 3 Türkmen temsilci vardır. Bunlar Ziyad Hasan, Hüseyin Abdullah ve Halit Hoca’dır. Biz Halit Siyasal hareketler olarak en büyük sorunumuz Hoca’ya itiraz ettik. Halit Hoca Suriye muhale- deneyimsizlik. Suriye’de siyasetten men edil- fetinde güçlü bir isim. O bilinirliği sayesinde gi- miştik. Ben mimarım. Sadece mesleğimi yapı-

&* ORSAM Konuk

yordum, siyasete sıcak bakmıyordum. Ama du- ORSAM: Yani bir Nusayri Devleti kurulursa rum bu hale gelince görevimiz olarak görüp, bu Türkmenler zorunlu göçe maruz kalabilir… işlerin içine girdik. Maalesef deneyimli, popüler, herkesi arkasında sürükleyecek bir insanımız YUSUF MOLLA: Evet, maalesef. Lazkiye’de re- yok. Lider kadro eksikliği yaşıyoruz. Ayrıca mad- jim önce Türkmen köylerin çevrelerini bombala- di imkanlarımız da az. Hala kendi özel imkanla- yarak insanların korkup göç etmesini sağladı. Bu rımızla bu işi çevirmeye çalışıyoruz. Bu işi gerçek sayede bazı Türkmen bölgeler boşaltıldı. anlamında yapabilmek için çok büyük meblağlar lazım. ORSAM: Güvenlik nedeniyle Sünnilerin göçü devam ediyor mu? Türkmenlerin yanı sıra ORSAM: Türkmenler Şam ve Halep gibi bü- Lazkiye merkezde çok sayıda Sünni Arap da yük şehirlerde yaşıyorlar. Nusayri devle- yaşamaktadır… ti senaryoları konuşuluyor ve Bayır-Bucak Türkleri o sınırlar içinde kalıyor. Ayrıca Tür- YUSUF MOLLA: Lazkiye merkezde göç söz ko- kiye-Suriye sınır hattı boyunca Türkmenler nusu değil. Ama Bayır-Bucak’tan büyük oranda yaşamakta. Dolayısıyla Suriyeli Türkmenler göç oldu. Hala atış menzilinin dışındaki köyler- stratejik bölgelerde yerleşikler. Bu çerçevede de çok sayıda insan yaşamakta. Ancak ana politi- Esad rejimi sonrasında Suriyeli Türkmenleri ka bölgeyi kuşatmaktır. ne gibi sıkıntılar beklemektedir? ORSAM: Türkmenlerin kendi bölgelerinde daha fazla söz sahibi olduğu adem-i merke- YUSUF MOLLA: Sizin de söylediğiniz gibi ziyetçi bir yapıyı mı savunuyorsunuz yoksa Türkmenler stratejik noktalarda yaşamaktalar. Türkmenler olarak sadece kültürel ve sosyal Suriye’nin batısı ayrı bir devletin kurulma riski- haklarının olacağı ancak güçlü merkezi bir ni taşımakta. Türkiye sınırı bölgesinde de Kürt- otoritenin olduğu bir siyasal yapı altında mı lerle iç içe yaşamaktalar. Bugün “Kürdistan ha- yaşamak istiyoruz? ritası” dedikleri bir harita neredeyse kuzeydeki Türkmen bölgelerin tamamını kapsıyor. Nusayri YUSUF MOLLA: Türkmenler olarak Suriye’nin Devleti de Humus’tan Hatay sınırına kadar uzan- birliğinden yanayız. Otoriter merkezi bir devler maktadır. Böyle bir oluşumun yaşanması halinde derken tabi ki Baas partisi gibi bir rejimi değil, Türkmenlerin tehcir olma ihtimali var. Biz Nu- medeni, demokratik bir devleti kastediyoruz. sayrilerle yüzlerce yıldır birlikte yaşıyoruz. Evet, Medeni ve demokratik bir devlet içinde yerel bazen sıkıntılar oldu. Ama hep yan yanaydık. yönetimlerin güçlü olmasını isteriz. Ama fede- Suriye’deki rejim etnik savaşın üzerine oynadı ral bir yapılanmayı ya da yerel yönetimlerin çok ve farklılıkları körükledi. Şimdi ise bu kadar kan güçlü olmasını istemiyoruz. Bizim derdimiz Su- aktıktan sonra bir araya gelmek zor olacak gibi riye halkının her bireyinin inancıyla, etnik var- görünüyor. Biz Suriye Türkmen Kitlesi olarak lığıyla eşit haklara sahip olması. Azınlıkların, olaylara karışmayan insanların zarar görmesine farklı din ve mezheplere sahip olan insanların ise karşıyız. Ama olaylara karışan insan sayısı da çok sosyal haklarının, kültürel haklarının korunma- fazla. 100 bin insan olaya karıştıysa hepsine ceza sını istiyoruz. mı verilecek? Bu hassas bir konu. Bir arada yaşa- nabilir mi? Şu an baktığımız açıdan “bir arada ya- ORSAM: Suriyeli Kürlerle ilişkilerinizde bü- şanamaz” diyebiliriz ama bence yaşabilir. Çoğu- yük sıkıntılar yaşandı mı? muz akan kanı, öldürülen çocukları, tecavüz edi- len kadınları gördük, okuduk. Bunları ilk görüp, YUSUF MOLLA: Şu ana kadar böyle bir sıkıntı okuduğumuzda insanlar tepki duyuyorlar. Ama yaşanmadı. Kürtler ve Özgür Suriye Ordusu ara- bence biz yapamayız, yapmayız. O kızgınlığımız sında sıkıntılar oldu ama Türkmenler buna dahil geçer ve aklıselim düşünebiliriz ama bu durumu olmadı. Biz bu işi silahla çözmekten yana değiliz. karşı taraf kabullenmez bence. Bu nedenle tehci- Düşmanlıklar kolay kolay silinmiyor. Öncelik di- rimiz söz konusu olabilir. yalog olmalı.

&+ ORSAM Konuk

ORSAM: Türkmenler şu anda kendi bölgele- mun hazırlık komitesindeki kişilerin çoğu bizim rini koruyacak güce sahip mi? arkadaşlarımız. Hatta bir arkadaşımızı bile gön- derdik; Mustafa Şeyh Ahmet. Biz her ne kadar YUSUF MOLLA: Bence sahip. Hem sayı olarak tecrübeli siyasetçiler değiliz diyorsak da 2 yıldır hem yapı olarak güçlüyüz. Ama silah konuşacak bu işin içindeyiz ve az da olsa deneyim kazandık. ise bizim bu anlamda donanımımız yeterli değil- Arkadaşlar olayları yürütürken dışarıya kapalı dir. Türkmen birlikler biraz daha destek alırlarsa hareket ettiler. Bu tepki yarattı. Biz yıllardır şeffaf rahatlıkla kendi bölgelerini koruyabilirler. olmayan bir rejime karşı savaştık. İnsanlar artık daha demokratik daha şeffaf bir oluşum arıyor. ORSAM: Türkiye’nin Türkmenlere yaklaşı- Bu platform Türkmen meselesinde önemli bir mını nasıl değerlendiriyorsunuz? İstanbul’da adımdır. Artısıyla eksisiyle faydalı oldu. Emeği Suriye Türkmenleri Platformu düzenlendi. geçen herkese teşekkür ediyorum. Ancak sonrası Bu toplantıya Meclis Başkanımız Cemil Çiçek daha geniş katılımlı olmalı. ve Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu da katıldılar. Hem Türkiye’den beklentilerinizi Türkiye artık Suriye Türkmenlerine daha net ve hem de platformu nasıl değerlendirir misiniz? açık şekilde önem veriyor. Türkmen siyasi kadro- larının eğitilmesinde, örgütlenmede kılavuzluk YUSUF MOLLA: Türkiye’nin Türkmen mesele- yapması ve arkamızda olduğunu hissettirmesini sine gitgide daha çok önem vermesi bizi sevin- istiyoruz. Medyada Türkmen isminin önde ol- diriyor. Daha önceden Türkmen meselesine çok ması ve örgütlenmenin yapılabilmesi için maddi fazla önem verilmediğini düşünüyorduk. Bizim yardımda bulunulması gerekiyor. İnsani yardım sesimizi yükseltmemiz, muhalefette yerimizi al- açısından Kürtlere ve Araplara yapılandan daha mamız ve iyi ilişkiler kurmamız Türkiye açısın- fazlasını beklemiyoruz. Biz şimdiye kadar bu dan büyük önem arz etmekte. Suriye halkı ara- sında kavgalı olduğumuz bir grup yok. Gelecekte toplumla yaşadık bundan sonra da bu toplumla Suriye’de birliğin sağlanması adına Türkmenler yaşayacağız. Hatta birçoğumuzun akrabalık bağı önemli bir konumdadır. Biz hem Arapların hem var. Bölünmek asla söz konusu değil. Bu neden- de Kürtlerin kültürüne hakimiz. Her iki tarafı da le kardeşlerimizin gönlünü hoş tutmak isteriz. daha iyi anlıyoruz ve birbirlerine nasıl yaklaşa- İnanıyorum ki şu an ki yanlış anlama durumu caklarını biliyoruz. Bu sayede harç görevi göre- zamanla düzelecektir. Suriye halkıyla 1000 sene- ceğiz. lik bir ortaklığımız var. Bu nedenle Türkiye’den gelecek yardımların çok aşikar olmasını istemi- Suriye Türkmen Platformu için çalışan herkese yoruz. teşekkür ederiz. Bunun için emek harcayan her- kese kapımız açık. Biz bu davaya vaktini ayırıp, ORSAM: Çok teşekkür ediyoruz. çalışan insanların azlığından yakınıyorduk. Şim- di çalışan birileri varken olumsuz yorum yapma- * Bu söyleşi ORSAM Ortadoğu Uzmanı Oy- yız. Önemli olan Türkmenlerin içinde bölünme- tun Orhan tarafından 21 Aralık 2012 tarihinde ye gidilecek çalışmalar yapılmaması. Bu platfor- İstanbul’da gerçekleştirilmiştir.

O

&, Bu Sayıda Katkıda Bulunan Yazarlar

Can Kasapoğlu Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde yüksek lisansını tamamlayan Can Kasapoğlu, Harp Akademileri Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde doktor unvanını almıştır. Dr. Kasapoğlu, Bar-Ilan Üniversitesi bünyesindeki BESA’da doktora sonrası akademik çalışmalarda bulunmuştur. Dr. Kasapoğlu çalışmalarında askeri ve stratejik kuramlara, Büyük Ortadoğu’daki askeri ilişkiler ve ulusal güvenliğe ilişkin meselelere, düşük yoğunluklu çatışmalara ve Türk-İsrail ilişkilerine odaklanmaktadır. İsrail’deki doktora sonrası araştırmaları sırasında Dr. Kasapoğlu BESA bünyesinde birçok makale yayınlamıştır. Dış Politika Araştırmalar Enstitüsü tarafından Haziran 2012 tarihinde yeniden basılmış olan “Türkiye ve İran Arasındaki Soğuk Savaş” başlıklı yazısı da bu süreçte yazdığı makaleler arasında yer almaktadır. Dr. Kasapoğlu, doktora tezini “Düşük Yoğunluklu Çatışmalarda Geleneksel Güçler: 1991-1999 Türk Silahlı Kuvvetleri” üzerinedir. İsrail›in önde gelen gazetelerinden Jerusalem Post›ta, Dr. Kasapoğlu›nun kaleme aldığı birçok serbest kürsü yazısı yayınlanmaktadır.

Doç. Dr. Özlem Tür Dr. Tür, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesidir. Kendisi, Ortadoğu’nun politik ekonomisi ve Arap-İsrail ilişkileri dersleri vermekte ve Türkiye’nin Ortadoğu politikası, özellikle de Suriye, İsrail ve Lübnan ile ilişkileri üzerine çalışmaktadır. Son yayınları arasında “Political Economy of Turkey’s Relations with the Middle East” (Turkish Studies, Aralık 2011), “Turkey and Israel in the 2000s - From Cooperation to Conflict” (Israel Studies, Güz 2012) ve Raymond Hinnebusch ile birlikte editörlüğünü yaptığı Nisan 2013’de çıkacak olan Turkey and Syria – Between Enmity and Amity (Londra: Ashgate, Nisan 2013) başlıklı kitap sayılabilir.

Ali Oğuz Diriöz Lisans eğitimini University of Virginia’da Uluslararası İlişkiler dalında tamamladıktan sonra özel sektörde çalışırken yüksek lisans eğitimine Bilkent Üniversitesi’nde başlamıştır. Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Kamu Politikası yüksek lisansını tamamlayan Diriöz, 2008’den bu yana bu üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümde araştırma görevlisi olarak doktora çalışmalarına devam etmektedir. Halen aynı bölümde ders de vermektedir.

M. Mustafa KULU 1978 yılında Konya’da doğan M. Mustafa KULU, 2000 yılında ODTÜ Tarihi Bölümünü, 2005 yılında da Çanakkale Yahudileri üzerinde yazdığı aynı bölümde yüksek lisansını bitirmiştir. ABD’de başladığı

&. Yazarlar

doktora eğitimine şu anda Selçuk Üniversitesi’nde devam etmektedir. İsrail’deki siyasi partiler ve dış politika üzerine tezini yazmakta olan Kulu aynı zamand Selçuk Üniversitesi’nde araştırma görevlisidir. Osmanlıca, İbranice ve Arapça bilen Kulu’nun Çanakkale ve Osmanlı Yahudileri üzerine çalışmaları vardır.

Doç. Dr. Ertan Efegil Doç. Dr. Efegil Sakarya Üniversitesi İİBF Uluslar arası İlişkiler Bölümü öğretim üyesidir. Dış politika analizi, Türk dış politikası, Orta Asya ve Kıbrıs konularında çeşitli sayıda makaleleri ve derleme kitapları bulunmaktadır. Halen daha dış politika analizi teorileri üzerine çalışan yazar, “Dış Politika Analizi ders notları” ismiyle bir kitap yayınlamıştır. Yazar, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Orta Doğu Çalışmaları Yüksek Lisans programlarında “Foreign Policy Making in the Middle East” ismiyle ders anlatmaktadır.

Doç. Dr. Harun Öztürkler Ekonomi doktora derecesini 2002 yılında The American University’den aldı. Afyon Kocatepe Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Öztürkler, ORSAM Ortadoğu ekonomileri danışmanlığı görevini yürütmekte ve Ortadoğu Analiz dergisinde Ortadoğu ülkelerinin ekonomik yapıları ile ilgili yazılar yazmaktadır. Makro iktisat ve uygulamalı iktisat alanlarında çalışmalar yapmakta ve bu alanlarda yazılmış iki adet ortak yazarlı kitabı ile yurtiçi ve yurtdışında yayınlanmış çok sayıda makalesi bulunmaktadır. Öztürkler, İktisat ve Toplum Dergisi yayın kurulu üyesidir ve bu dergide yazılar yazmakta ve Türkiye Ekonomi Kurumu ve İstihdam Araştırmaları Derneği üyeliği görevlerini sürdürmektedir.

Prof. Dr. Ofra Bengio Profesör Ofra Bengio, Moshe Dayan Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi’nde Araştırma Görevlisi; Tel Aviv Üniversitesi, Ortadoğu ve Afrika Tarihi Bölümü’nde Kıdemli Öğretim Üyesi; Moshe Dayan Merkezi’nde Kürt Araştırmaları Programı Başkanı; ve söz konusu merkez tarafından yayınlanan “Tzomet Ha- Mizrah Ha- Tichon” bülteni başyazarı olarak görev yapmaktadır. Uzmanlık alanları; çağdaş Ortadoğu tarihi, modern ve çağdaş Irak siyaseti, Türkiye ve Kürtler. Prof. Bengio Ortadoğu toplumlarındaki kültür ve edebiyat konularıyla da ilgilenmektedir. Aynı zamanda Emory, Pekin ve Boğaziçi Üniversiteleri ile Washington Enstitüsü›nde de misafir araştırmacı olarak görev yapmıştır. İsrail ve dünya basınında da yorumlarına sık sık yer verilmektedir. Kaleme aldığı bazı eserler; Irak›ta Kürt İsyanı (1989, İbranice), Saddam Speaks on the Gulf Crisis, A Collection of Documents (1991), Siyasi Söylem ve Güç Dili (1996, İbranice), Saddam›s Word (1998), The Turkish- Israeli Relationship: Changing Ties of Middle Eastern Outsiders (2. baskı 2010), (Shmuel Regolant ile birlikte), Türkiye İsrail: Hayalet İttifaktan Stratejik İşbirliğine (2009, Türkçe), Nazım Hikmet: Blue- eyed Giant (2009)

İsmail Numan Telci Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde araştırma görevlisi ve doktora adayı. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde lisans, Hochschule Bremen’de Avrupa Çalışmaları alanında yüksek lisans derecelerini almıştır. Ortadoğu Yıllığı ve Akademik İncelemeler Dergisi’nin yardımcı editörlüğünü yapmaktadır. Postmodernizm, devrim çalışmaları, Mısır devrimi, Mısır siyaseti, Türkiye-Mısır ilişkileri ve Ortadoğu siyaseti öncelikli çalışma alanlarıdır. Ortadoğu Yıllığı, Türk Dış Politikası Yıllığı, Ortadoğu Analiz’de makaleleri, Barselona, Manchester, St. Andrews, Tübingen ve Kahire Üniversitelerinde düzenlenen uluslararası konferanslarda sunumları bulunmaktadır. Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından düzenlenen Ortadoğu Kongresi ve Kriz ve Kritik Konferansları’nın düzenleme kurulu üyesidir. Hali hazırda Kahire Üniversitesi Medeniyet Çalışmaları ve Kültürlerin Diyaloğu Merkezi’nde misafir araştırmacı olarak görev yapmaktadır.

&4 Yazarlar

Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen 1975 İstanbul doğumlu olan Serhat Erkmen, Lisans Eğitimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde görmüştür. Yüksek Lisans ve Doktora Çalışmasını Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde tamamlamıştır. 2000-2008 yılları arasında Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde Ortadoğu Araştırmacısı olarak görev yapan Erkmen, 2009 yılından bu yana ORSAM Ortadoğu Danışmanı olarak çalışmaktadır. Erkmen aynı zamanda 2009 yılından bu yana Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanlığı görevini yürütmektedir.

Prof. Dr. Mahir Nakip 1985 yılında Gazi Üniversitesi’nden işletme alanında doktorasını tamamladıktan sonra iki yıl Buffalo State University’de işletme alanında doktora sonrası eğitim gördü. 1987-1990 yılları arasında Libya Ömer Muhtar Üniversitesi’nde Tarımsal İktisat Bölüm Başkanlığı yaptı. 1994 yılında doçent ve 1999 yılında da profesör oldu. 2000-2002 yılları arasında Kazakistan Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde rektör yardımcısı olarak çalıştı. 2003-2008 yılları arasında bir taraftan Erciyes Üniversitesi Nevşehir İ.İ.B. Fakültesi’nde dekanlık görevini yürütürken, diğer taraftan Başbakanlık TİKA’da Başkan Danışmanlığı görevini yürüttü. 2008-2011 yılları arasında Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde eşrektör olarak çalıştı. Kerkük’ün Kimliği isimli kitabı Arapça ve İngilizceye tercüme edildi. İstanbul’da yayımlanmakta olan Kardaşlık dergisinde muntazam yazıları çıkar.

Hediye Levent 1981 yılında Muş’ta doğdu. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde öğrenim gördü. 2003 yılında Tercüman Gazetesi’nde çalışmaya başladı. 2008 yılından beri Suriye’de Şam merkezli olmak üzere serbest gazetecilik yapıyor.

Dr. Seyfi Kılıç Seyfi Kılıç Lisansını Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde, Yüksek Lisansını Hacettepe Üniversitesi Hidropolitik Anabilim Dalı’nda tamamlamıştır. Ankara Üniversitesi Sosyal Çevre Bilimleri Anabilim Dalı’ndan doktora derecesine sahiptir. Seyfi Kılıç, 2010 Aralık ayından bu yana Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Su Araştırmaları Programında “Hidropolitik Uzmanı” olarak görev yapmaktadır.

Dr. Barış Çağlar Doktora derecesini Uluslararası Güvenlik alanında Bilkent Üniversitesi’nden, yüksek lisans derecesini ise Uluslararası İlişkiler alanında yine Bilkent Üniversitesi’nden almıştır. Doktora tez araştırmasının bir bölümünü kurumsal bağı olmaksızın Yale Üniversitesi ve Harvard Üniversitesi’nde yapmıştır. Uzmanlık alanları İttifak Teorileri ve Politikaları, Kitle İmha Silahları, Güvenlik ve Dış Politika Analizi ve Ortadoğu Güvenliği’dir. Ayrıca, Küreselleşme ve Ulusötesi Terörizm ile Uluslararası İlişkiler kuramları üstüne çalışmalarına devam etmektedir. Düşünce kuruluşlarında ve NATO bağıntılı yayınlarda basılan makaleleri yanı sıra Social Sciences Citation Index (SSCI)’teki Middle East Policy’de ve GEOBASE, BAS, IPSA, PAIS, SCOPUS’ce taranan Orient’te akademik makaleleri yayınlanmıştır. Yurtdışındaki NATO uluslararası personelinin kitle imha silahları eğitiminde görev almıştır. NATO-akredite Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi (TMMM)’ni yurtdışında temsil

etmiştir.

O

150 ORSAM Konuk

Ortadoğu Güncesi 21 Kasım-20 Aralık 2012

Günce No: 49

Hazırlayan: Seval KÖK, ORSAM Uzman Yardımcısı

151 Ortadoğu Güncesi

21 Kasım 2012: Filistin Yönetimi lideri Mahmud 23 Kasım 2012: ‘Yeni Firavun’ olmakla suçla- Abbas ile Batı Şeria’da bir araya gelen BM Genel nan Mısır Cumhurbaşkanı Mursi protesto edildi. Sekreteri Ban Ki-mun, “Filistin devleti kurulma- Mursi’nin ‘Ben tüm Mısırlılar için varım’ dediği sının vakti geldi” ifadelerini kullandı. konuşmasının ardından polis göstericilere mü- dahale etti. 22 Kasım 2012: Rusya Dışişleri Bakanlığı Söz- cüsü Aleksandr Lukaşeviç, Türkiye-Suriye sını- 25 Kasım 2012: Türkiye’nin Suriye sınırına ko- rına Patriot yerleştirilmesinin bölgeye istikrar nuşlandırmak için NATO’dan istediği Patriot getirmeyeceğini söyledi. Lukaşeviç ayrıca, “Bi- füzeleri konusunda İran’ın tepkisi devam edi- yor. İran Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika zim bu konuda Türk mevkidaşlarımıza önerimiz Komisyonu Sözcüsü Hüseyin Nakavi Hüseyni, tamamen farklıdır. Potansiyelinizi, kısa sürede füzelerin yerleştirmesinin bölgesel savaşa neden Suriye’deki taraflar arasında diyalog ortamının olacağını iddia etti. sağlanması için, Suriye muhalefetini etkilemek üzerine kullanınız” değerlendirmesinde bulun- 27 Kasım 2012: Fransa Dışişleri Bakanı Laurent du. Fabius, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bu hafta yapılacak oylamada Filistin’in devlet olarak 22 Kasım 2012: Rusya Dışişleri Bakanı Sergey tanınma talebine destek vereceklerini açıkladı. Lavrov, Suriyeli muhalif liderlerle görüşmeye ha- zır olduklarını açıkladı. Lavrov, “İstisnasız tüm 27 Kasım 2012: Suriye’de Esad güçleri ile mu- muhalif gruplar ve rejimle birlikte çalışıyoruz. halifler arasındaki çatışmalar sürerken, altı ay- Onlara hep aynı şeyi söylüyoruz; Ülkenizi hal- dan beri Mesud Barzani’ye bağlı askeri okullarda kınızı düşünmelisiniz. Ateşkes üzerinde uzlaş- eğitim gören Suriyeli Kürtler, resmi kıyafetlerini malısınız. Müzakere masasına oturun diyoruz.” giyerek törenle Kürtlerin denetiminde bulundu- şeklinde konuştu. ğu Kamışlı’ya uğurlandılar. Kamışlı’da Kürtler tarafından karşılanan Peşmergelerin güvenlik 23 Kasım 2012: Dışişleri Bakanı Ahmet Davu- amacıyla gönderildiği ileri sürüldü. toğlu, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun (SMDK) İstanbul’da bir ofis aça- 27 Kasım 2012: Irak Başbakanı Nuri Maliki’nin cağını belirterek, “Biz bu ofisin başındaki atan- Kuzey Irak’taki tartışmalı bölgeler için oluş- mış ofis başkanını da Suriye muhalefetinin, Suri- turduğu ‘Dicle Kuvvetler Gücü’ne karşın peş- ye halkının mümessili olarak muhatap alacağız. mergeler, Türkmenler’in yoğunlukta yaşadığı Sürekli temas halinde olacağız. Kurumsallaşma Tuzhurmatu’ya akın etti. konusunda Suriye muhalefeti neyi talep ederse, 28 Kasım 2012: Fransa Cumhurbaşkanı Franço- neyi isterse Türkiye her zaman olduğu gibi haklı is Hollande tarafından kabul edilen Rusya Başba- taleplerin yanında yer alacak” dedi. kanı Dimitriy Medvedev, Şam rejiminden yana tutumunu korudu. 23 Kasım 2012: Dışişleri Bakanı Ahmet Davu- toğlu, Türkiye’nin NATO’dan Patriot füzesi tale- 28 Kasım 2012: Mısır’da Temyiz Mahkemesi ve bi ile ilgili, hiçbir ülkenin özellikle de Rusya’nın İstinaf Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Muham- bu konuda herhangi bir kaygı beyan etmesini ge- med Mursi’nin kendisini yargı denetiminden rektirecek bir durum bulunmadığını söyledi. muaf tutan kararnamesinin anayasaya uygun olup olmadığına karar verilene kadar çalışmala- 23 Kasım 2012: Suriyeli Kürtlerin kurmuş ol- rını askıya aldı. duğu Demokratik Birlik Partisi (PYD) ve Kürt Ulusal Konseyi, muhalif Özgür Suriye Ordusu’na 28 Kasım 2012: Suudi Arabistan Kralı Abdullah, (ÖSO) karşı birleşti. 18 Ekim’de geçirdiği ameliyatın ardından ilk kez

152 Ortadoğu Güncesi

kamuoyu karşısına çıktı. Devlet televizyonunda dir” dedi. Davutoğlu, “İsrail’in barış sürecini tah- görüntüleri yayınlanan Abdullah’ın sağlık duru- rip eden politikalarına güçlü tepkiler verilmesi- munun iyi olduğu belirtildi. nin zamanı gelmiştir” dedi.

29 Kasım 2012: PKK’nın Suriye’deki uzantı- 1 Aralık 2012: Rusya Dışişleri Bakanı Sergey sı Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) silahlı Lavrov, güç ve kanla demokrasi getirmeye çalış- kanadı Halk Savunma Birlikleri (YPG), Kuzey manın işlemediğini belirtti. Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin Suriye’de Kürtlerin birlik olarak Kürt 2 Aralık 2012: Mısır’da kurucu meclisi dağıtıp Ordusu kurulmasıyla ilgili isteğini kabul ettiğini dağıtmama konusundaki kararını vermesi bek- lenen Anayasa Mahkemesi’nin “yönetimsel” ne- duyurdu. denlerle kararını ertelediği açıklandı. 29 Kasım 2012: Filistin, Birleşmiş Milletler Ge- 2 Aralık 2012: Türk-Arap İşbirliği Forumu Dı- nel Kurulu’nda yapılan tarihi oylamada “Üye şişleri Bakanları 5’inci toplantısının açılışını ya- olmayan gözlemci devlet” statüsüne yükseltildi. pan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “İsrail’in Oylamada 138 ülke ‘evet’ oyu kullanırken 9 ülke barış sürecini tahrip eden politikalarına güçlü ‘hayır’ oyu kullandı. 41 ülke ise çekimser kaldı. tepkiler verilmesinin zamanı gelmiştir” dedi.

29 Kasım 2012: Mısır Anayasa Hazırlık Komis- 3 Aralık 2012: Suriye Dışişleri Bakanlığı Söz- yonu şeriat kurallarının yasamanın ana kaynağı cüsü Cihad Makdissi’nin muhaliflerin tarafına olduğunu öngören maddeyi kabul etti. geçerek İngiltere’ye kaçtığı öne sürüldü. Suriyeli diplomatın hükümetin resmi görüşünü yansıt- 30 Kasım 2012: Mısır’da Müslüman Kardeşler mayan açıklamaları nedeniyle görevinden alın- ile İslamcı ortaklarının ağırlıkta olduğu kurucu dığı da iddia edilmişti. meclis yeni anayasa taslağını onayladı. 4 Aralık 2012: Belçika’nın başkenti Brüksel’deki 30 Kasım 2012: Moskova’da “İç muhalefet” adı NATO dışişleri bakanları toplantısının ardından altında aralarında Kürt temsilcilerin de bulundu- yapılan Rusya-NATO Konsey görüşmelerinde ğu alternatif Suriyeli gruplarla görüşmeler yapan Türkiye’ye yerleştirilmesi planlanan Patriot füze- Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye’de leri hakkında önceki görüşten çok farklı bir tavır gelişmeler ne olursa olsun Moskova’nın bu ülke- takınan Rusya, “Türkiye’nin kendi savunmasını de silahlarıyla varlık göstermek niyetinde olma- sağlamak için attığı adımları engellemek gibi bir dığını ve bu görüşün başka dış oyuncu ülkeler ta- çabamız olamaz” açıklamasını yaptı. rafından da ilke olarak benimsenmesi gerektiğini 5 Aralık 2012: ABD Dışişleri Bakanı Hillary açıkladı. Clinton, ülkesinin Türkiye’nin hava savunma sis- teminin güçlendirilmesi çalışmalarına katkıda 1 Aralık 2012: ABD Senatosu, son bir yıl içinde bulunmayı kararlaştırdığını açıkladı. üçüncü kez, nükleer programı nedeniyle İran’a yönelik uygulanan tek taraflı yaptırımları sert- 5 Aralık 2012: Türkiye ile Rusya’nın önceki gün leştirme kararı aldı. Karar, ABD’nin “Türkiye’nin İstanbul’da düzenlenen toplantılarda anlaştığı ve İran’la altın oyununu bozma” girişimi olarak yo- Moskova’nın bundan sonra Suriye Devlet Başka- rumlandı. nı Beşar Esad’ı görevini bırakması için ikna et- meye çaba harcayacağı ileri sürüldü. 1 Aralık 2012: Dışişleri Bakanı Ahmet Davu- toğlu, “Uluslararası toplum, İsrail hükümetinin 5 Aralık 2012: Kuveyt Emiri Sabah el-Ahmed el- hukuk tanımayan, sorumsuz ve uzlaşmaz tutu- Cabir es-Sabah, Şeyh Cabir Mübarek el-Hamad munun bölgenin barış, güvenlik ve istikrarını es-Sabah’ı tekrar başbakanlık görevine getirerek tehlikeye sokmasına daha fazla izin vermemeli- yeni hükümeti kurmakla görevlendirdi.

153 Ortadoğu Güncesi

5 Aralık 2012: Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yö- 10 Aralık 2012: Irak Kürt Bölgesel Yönetimi netiminin sözcüsü, Bağdat Yönetimi’nin Türkiye (IKBY) Başkanı Mesud Barzani, Başbakan Nuri Enerji Bakanı Taner Yıldız’a uçuş izni vermeme- el-Maliki ile süren gerginlik nedeniyle Kerkük’ün sinin ardında “teknik bir mesele”nin olduğunu girişindeki Leylan’a sevkettiği peşmerge birlikle- umduğunu söyledi. rini ziyaret etti.

6 Aralık 2012: Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı 10 Aralık 2012: Mısır Cumhurbaşkanı Muham- Faysal Mikdad, NATO’nun Türkiye’ye Patriot fü- med Mursi orduya ‹sivilleri tutuklama’ yetkisini zeleri yerleştirmesine tepki gösterdi. Suriye’nin resmen verdi. Türkiye’ye saldırmasının söz konusu olamaya- cağını belirten Mikdad, Türk hükümetini de sert 11 Aralık 2012: Mısır’da iktidardaki Müslüman dille eleştirdi. Kardeşler hareketinin liderlerinden Dr. Mahmud Ghozlan, “Mısır halkı bir diktatörü devirdi. Şim- 6 Aralık 2012: Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin di, yeni bir diktatörün doğmasına en başta biz “Arap-Kürt savaşı olur” demecine karşılık, Mesut izin vermeyiz” dedi. Barzani, Irak halkına oyuna gelmeme çağrısında bulunarak, “Biz savaş istemiyoruz ancak halkı- 12 Aralık 2012: Suriye, Lübnan eski Başbakanı mızı ve vatanımızı da korumaya hazırız” dedi. Saad Hariri ve Hariri’nin liderliğini yaptığı Ge- lecek Hareketi’nin milletvekillerinden Ukab Sakr hakkında tutuklama emri çıkardı. 7 Aralık 2012: Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Türkiye’ye sığınan Suri- 12 Aralık 2012: ABD Başkanı Barack Obama’nın yelilerin misafir edildiği İslahiye’deki barınma Suriye’deki muhalefet koalisyonunu Suriye hal- merkezini ziyaret etti. Ban, ziyaretinin ardından kının meşru temsilcisi ilan etmesi Rusya’nın sert yaptığı açıklamada Suriye lideri Beşar Esad’ın tepkisine neden oldu. kimyasal silah kullanmaya hazırlandığı yönünde teyit edilmiş bir bilgi olmadığını söyledi. 13 Aralık 2012: Suriye Dışişleri Bakanlığı “terö- rist gruplar”a karşı Scud füzesi kullanıldığı ha- 8 Aralık 2012: Hamas’ın Siyasi Büro Şefi Halid berlerini yalanladı. Meşal, Gazze’de Hamas’ın 25. kuruluş yıldönü- mü kutlamalarında yaptığı konuşmada, Filis- 13 Aralık 2012: Rusya Dışişleri Bakan Yardım- tin’deki işgali ve İsrail yönetimini asla tanımaya- cısı Mikhail Bogdanov, Suriye’de muhaliflerin caklarını söyledi. zafere ulaşma ihtimalinin göz ardı edilemeyece- ğini, Esad hükümetinin güç kaybetmekte oldu- 8 Aralık 2012: Mısır’daki Müslüman Kardeşler ğunu söyledi. Teşkilatı Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii, Mısır’daki bütün siyasi tarafları “şiddetten 13 Aralık 2012: Uluslararası Atom Enerjisi Ku- uzak durmaya” davet etti. rumu (UAEK) heyeti, nükleer konularda müza- kerelerde bulunmak üzere İran’a geldi. 10 Aralık 2012: Suriye’de Esad yönetiminin strateji değiştirerek askeri güçlerini zayıf nokta- 13 Aralık 2012: Bahreyn İçişleri Bakanlığı, ülke- lardan çekip başkent Şam ve diğer önemli nokta- deki gösteri yasağının kalktığını duyurdu. lara kaydırdığı öne sürüldü. 13 Aralık 2012: Filistin Yönetimi lideri Mahmud 10 Aralık 2012: İran devlet televizyonu Press Abbas, geçtiğimiz hafta Gazze’ye yaptığı ziyaret- TV, 3 bin ABD askerinin Suriye ve Kuzey Irak’ta- te İsrail’i hiçbir zaman tanımayacaklarını söyle- ki son gelişmeler nedeniyle Kuveyt üzerinden yen Hamas lideri Halid Meşal’e tepki gösterdi. gizlice Irak’a döndüğünü öne sürdü. Abbas, “Biz İsrail’i 1993’te tanıdık” diye konuştu.

&* Ortadoğu Güncesi

14 Aralık 2012: Dışişleri Bakan Yardımcısı Bü- 18 Aralık 2012: Hastaneye kaldırılan Irak Cum- yükelçi Naci Koru, Patriot füzelerinin Suriye so- hurbaşkanı Celal Talabani’nin beyin kanaması rununu çözemeyeceğini, dolayısıyla Ankara’nın geçirdiği ortaya çıktı. Başbakan Recep Tayyip sorunun çözümü için müttefikleri ile çalışmayı Erdoğan Talabani’nin Türkiye’de tedavi edilmesi sürdüreceğini söyledi. Suriye’de Beşar Esad reji- için davette bulunulduğunu açıkladı. minin “militan bir güç haline geldiğini” vurgula- yan Koru, Suriye’den Türkiye’ye gelen sığınmacı 18 Aralık 2012: Dışişleri Bakanı Ahmet Davu- sayısının 200 bini aştığını, bunların 100 binden toğlu, İranlı yetkililerin patriot füze savunma fazlasının kamplarda yaşadığını açıkladı. sistemiyle ilgili açıklamalarına ilişkin, “Bizim İran’dan beklentimiz, savunma nitelikli olan 15 Aralık 2012: Mısır’daki kritik ve tartışma- böyle bir sistemin gelmesi konusunda açıkla- lı anayasa referandumunda oy kullanma işlemi malar yapmak değil, Suriye rejimine çok açık ve net mesaj vererek Suriye’deki zulmün durmasını başladı. temin etmek üzere etki gücünü kullanmasıdır” dedi. 16 Aralık 2012: Mesud Barzani’nin başkanlığını yaptığı Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, kendi idari 19 Aralık 2012: Geçirdiği beyin kanamasının sınırlarına dahil olup olmadığı konusunda Bağ- ardından yoğun bakımda tutulan Irak Cumhur- dat yönetimiyle sorun yaşadığı, Irak anayasasın- başkanı Celal Talabani’nin sağlık durumunun da ‘Sorunlu bölgeler’ olarak adlandırılan bölge- iyiye gittiği belirtildi. Talabani’nin tedavisinin ler için bundan sonra ‘Kürt bölgesinin dışındaki Almanya’da sürdürüleceği açıklandı. Kürt toprakları’ ismini kullanacağını açıkladı. 19 Aralık 2012: Dışişleri Bakanı Ahmet Davu- 17 Aralık 2012: NATO Genel Sekreteri Anders toğlu, Esad rejiminin artık hayatta kalamayacağı- Fogh Rasmussen, İran Genelkurmay Başkanı Ha- nı, gitmesinin “an meselesi” olduğunu belirterek, san Firuzabadi’nin, “Patriot’lar dünya savaşına “Daha fazla felaketi önlemek için bu geçiş ve de- neden olabilir” açıklamasına sert tepki gösterdi. ğişimin ne kadar hızlı olacağı uluslararası camia- Belçika Başbakanı Elio Di Rupo’yla görüşen Ras- ya kalmış durumda” diye konuştu. mussen, düzenlenen ortak basın toplantısında, İran’ın açıklamalarıyla ilgili “Füze kapasitelerini 20 Aralık 2012: İHH İnsani Yardım Vakfı, saldırı amaçlı kullanma gibi aptal fikirleri olanlar Suriye’de cezaevinde tutulan iki Türk vatandaşın Patriotlardan kaygılanabilir” dedi. serbest bırakıldığı bildirdi.

O

155 Kapak Konusu

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

156    Kapak Konusu

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

15793      ORSAM RAPORLARI

!"! !"! !"! !"! Mart 2009 $.&C B&CC &CC R&C*]% ?%<% *% $P] 3%?.7) %:% P%3 )% (Tr) (Tr - Eng) (Tr) (Tr) !"!# !"! !"! !"! B@33%P; Nisan 2009 $.&C B&CC @8$C !"$ ]%*% %" &CC (Tr - Eng) ])% :%) ?%ZL[ < 3.;% *8 !"! (Tr) (Tr) 7+$*8 %&' P *$%+ !"! !"!# (Eng) (Tr - Eng) &C <,3>?3*$?@$3*B$3, !"!$ B%R&C* @8$X &CC !"! ])%:@8 $.&CC &' (Tr) %% ;%:% (Tr) &',.] 1<;1" 1. !"!# I4@%K !"!% $%&C &CC (Tr) B !"!$ ,.%1=%% 38"%:% $.&CC !"! 7 3%<R %3%< (Tr) 3%%&' (Tr) F 4,.)%,. (Tr) !"! %78%:8 !"!$ &CC 3;% $%&C !"!% 7:,. (Tr - Eng) R&C*P <,3>?3*$?@$3*B$3, (Tr) ]] !"!# @8$ "% $.&CC !"! %&' % =%% B@33%P; 7< (Tr) :? @8$& <%% &CC !"!% "%:% (Tr - Eng - Ar) : )%:< <,3>?3*$?@$3*B$3, ?% B? !"!$ @8$U (Tr) (Tr) %&' %&C !"! =% %V)%. !"! (Tr - Eng - Ar) 4@%)% &CC I4@%K $.&CC * !"!% % 34C <,3>?3*$?@$3*B$3, !"! (Tr) @8$C ?&C (Tr) !"! 3&' ":] !"! <%%)] H B@33%P; 3.7 (Tr) $.&CC @8$U (Tr - Eng) 3% $%&CC !"! 73%%< $$7%8 !"! <,3>?3*$?@$3*B$3, =% 7:% B&C @8$W (Tr) (Tr) "<;%% ?&C !"! F ;%1 !"! (Tr - Eng) )%$ <,3>?3*$?@$3*B$3, $%&CC %H; @8$R *%4% !"! (Tr) &CC "8%<;% " ")]%) 3+;%P% !"! "%:% )% %1<;%? (Tr) )% %&C =%%:? (Tr - Eng) **&U% (Tr) !"! *%R !"! !"! B@33%P; ":] @8$W $.&C (Tr) &CC $%&CC =,. 3.%$7+ ]$7% H !"! ? " =%% I?;3K B&CC (Tr) )%. ^ 4")% (Tr) !"! "3;% !"! <,3>?3*$?@$3*B$3, I?;3K &CC !"! @8$& *H $%&CC $.&C !"! (Tr) %)]% @%L%<% B&CC F *L 4*4438 !"! 8%4%"81% BP%?% :<PV% &CC  IC''4&QK F *<% ?% I4@%K (Tr - Eng) I3K (Tr)

158 !"!# !"!$ !"!$ !"!% %&CC &CC <,3>?3*$?@$3*B$3, <,3>?3*$?@$3*B$3, )%1 C&&CC @8$C @8$C =%%88% :]B ?&CC ?&CC R"% ``*!"@% <;P%8+ (Tr) (Tr - Eng) )P 3+;% I4@%K (Tr-Eng) !"!$ !"!% !"!$ B@33%P; &CC !"!% @8$X C& ?&CC %&CC %&CC &CC:] :)%3.%1 %B 4)%% B"% =%%1P =8 (Tr) @8"% )%.B3% (Tr) %<V !"! (Tr) (Tr) !"!$ &CC !"!% * ?&CC !"!% BR B@33%P; 34& @8$' %&CC (Tr) )%% B%%4& (Tr) %&CC *3813 !"!# 3]L % 3%4C B@33%P; !"!$  "%3+F (Tr) @8$ <,3>?3*$?@$3*B$3, (Tr-Eng) @8$CC &CC !"!% !"! ;$7R ?&CC %&CC )%.)7+ 3?3 %&CC B%%4& (Tr-Eng) (Tr-Eng) P7% *4C P;1<%?% (Tr) !"!# !"!$ %P%4 &CC <,3>?3*$?@$3*B$3, )% !"! 3C4&&CC @8$C& (Tr) %&CC 7:]% ?&CC B%%4U % =@;%%7 !"!%# +% %+% %7 %&CC *"1 (Eng) 3%:4C (Tr - Eng) :]%:* (Tr) !"!$ >87%"8% !"!# ) <,3>?3*$?@$3*B$3, !"! 3%%&CC (Tr) * @8$CU <,3>?3*$?@$3*B$3, ?&CC &!"!%$ @8$Q 34U (Tr) % %&CC (Tr) %&CC *c7L;73 RX!"< !"!# %% !"!$# ;87d%F %_8 B@33%P; <,3>?3*$?@$3*B$3, (Eng) @8$R @8$CW =]% 3%%&CC !"!%% (Tr) ?&CC :V )=%H %&CC !"! %" *<%I (Tr) <,3>?3*$?@$3*B$3, (Tr - It) $.K (Tr) @8$' !"!# !"!$$ %&CC 3%%&CC ?&CC !"!% 3+;%<;%: 3PC&&CC IB1B:3%1 3<=%3 %&CC :]^+ *P%<;%1% %L% @%L%K I3K ?"% I4@%K %%?FF !"!# (Tr) (Tr) !"! 3%%&CC !"!$% !"! %&CC 38 B@33%P; %&CC ;%<%X! <74C @8$Q (Tr) 38%)%% "1 ?&CC "3384)% ]L% )%"8 !"!## =%=]%R )% 33%3 % (Tr) 3%%&CC 3%3]B ,.)]  (Tr-Eng) !"! %%=%%7 (Tr) 4C %&CC !"! *:8% (Tr) !"!$ ?&CC 3&CC <%) !"!#$ 38< )%73%% "%]%% 3%%&CC % "8 <=% B%] (Tr) <=%"B% (Tr) )%":% (Tr) !"! (Tr) !"!% ?&CC !"! &CC !"!#% * 3&CC 7+3 ?&CC 34X *)7+<; 8% =%<, (Tr) (Tr) ]1<% B8%" < (Tr) !"!% &!"! (Tr) <,3>?3*$?@$3*B$3, B@3Z@%7 !"!# @8$CX P;@8C !"!# ?&CC ?&CC .&CC &CC * <:]3+;% Z+3 ]3P.% 34W P 1<;+P%% I3K (Tr) (Tr-Eng) (Eng)

159 ! !"!# !"! !"! 3&CC $.&C& <,3>?3*$?@$3*B$3, =% 4L%3; * @8$& %&C& @L%3;% 3% %&C& (Tr - Eng) (Tr) (Tr) <;%:% 3%% !"! !"! !"!$ 3]_8 <,3>?3*$?@$3*B$3, 3&C& $.&C& I4@%K @8$& 38<7& =%%* 77Z :8%+ (Tr) 3%%3]%3 !"! P%% )% <,3>?3*$?@$3*B$3, %&C& !"!# (Tr) @8$&C (Tr - Eng) 3&CC !"!% %&C& %%% !"! * $.&C& 3 :%&C&P %&C& ?)%.% ] (Tr) I?)K: %%<37 (Tr - Eng) (Tr) !"!$ ^ !"! B&C& !"! (Tr - Eng) * $.&C& %&C& 3R "%%!<1 %"%* !"! (Tr) <;% %"I7 %&C& (It) =%%K *%<;% !"!% (Tr - Eng - Ger) 7+%: <,3>?3*$?@$3*B$3, !"! (Tr) B@33%P; !"! @8$CR !"! B&C& @8$CU B@33%P; &C& @8$CX %&C& ;%>7.% %&C& ])% )" *=% (Tr) *" (Tr - Eng) ?% (Tr - Eng) (Tr) !"! !"! !"! !"! &C& <,3>?3*$?@$3*B$3, 7+?% <,3>?3*$?@$3*B$3, B&C& @8$&R <<% @8$&& %&C& %P (Tr) &C& % ?% %:]38< >7 3]% !"! :]P P% %. &C& :% I4@%4?;K B"% ))%>7 (Tr) I43&CCK 3%%%P !"!# (Tr) (Tr) !"! <,3>?3*$?@$3*B$3, &C& !"! !"! @8$&Q 3+?P %&C& B&C& <,3>?3*$?@$3*B$3, =;% @8$CQ 4=)% *)%% B<%" ?;%LB (Tr) $%&C& I4?;4LK ;38; 4%. I4@%K !"! ;+ !"! B@33%P; Mining <,3>?3*$?@$3*B$3, (Eng) !"!$ @8$CC @8$&U <,3>?3*$?@$3*B$3, B&C& !"! &C& @8$&' ?)] $%&C& @%BP% 3&C& % (Tr) <%?VP% (Tr) 34Q !"!# <%@%3<?V (Tr) 3:%)%. !"! B@33%P; IC''&4&CCK B&C& !"! @8$C I4@%K *;$1$% $%&C& &C& P].F? :<; "=] !"!% B %3]% %R 3&C& I?;K @%1L% $ <1P":]:%% (Tr - Eng) (Tr) F?.3%% !"! !"!$ B&C& !"!# (Tr) *P%= B@33%P; 3%%&C& =%$1=%% @8$CW !"! 3%3% $%&C& (Tr) 3&C& %*%<3 LP%1 !"!% 3%;1 (Tr) 38%P"% @V7+ (Tr - Eng) <,3>?3*$?@$3*B$3, =%4)%3 !"! @8$&W !"!$ )%% B@33%P; ?&C& (Tr - Eng) $%&C& :$ @8$C& %": $.&C& 4<%? !"! " %.:% %3+ (Tr - Eng) 3&C& %R< I4@%4?;K *)]%; !"!% !"! V)+: I?;K <,3>?3*$?@$3*B$3, (Tr - Eng) @8$C' <,3>?3*$?@$3*B$3, !"! %&C& @8$&X !"! $.&C& =44 ?&C& 3&C& * ?%. <%4% *? 3% Analizi )%.P+ (Tr) I4@%K I4@%4?;K (Tr)

160 ORSAM SÜRELİ YAYINLAR

ORTADOĞU STRATEJİK BİLGİ YÖNETİMİ, ÖZGÜR DÜŞÜNCE ÜRETİMİ (Aylık) ETÜTLERİ ORSAM (6 Aylık) ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

Indexed by

tarafından taranmaktadır ORSAM

Ocak 2013 Cilt 5 aylık uluslararası ilişkiler dergisi

sayı 49 ORTADOĞU ETÜTLERİ Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Dergisi

CİLT 4 / SAYI 1

The Political Economy of Transition in Egypt Benjamin MacQueen

Syria and the Arab Spring: The Evolution of the Conflict and the Role of the Domestic and External Factors ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ Angela Joya Syrian Crisis as a Reversed Two-Level Game Kürşad Turan

The European Union and Change in the Middle East and North Africa: Is the EU Closing Its Theory-Practice Gap? Zerrin Torun

Assessing the Turkish Model as a Guide to the Emerging Democracies in the Middle East Oğuzhan Göksel

The Egyptian American Diaspora During and in the Aftermath of the Türkiye-İsrail İlişkileri, İsrail’de Egyptian Revolution of 2011 Seçimler ve Filistin Sorunu Işık Kuşcu Change in Iraqi Politics: From Ethnic-Sectarian Lines to Centralization Question What Lies Ahead for the Palestinian Issue in 2013 - ORSAM Serhat Erkmen Opportunities and Challenges ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ Roots of Labor Zionism: Israel as the New Land of Socialist Ideas? İsrail Kamuoyu’nda İkinci Gazze Savaşı’na Farklı Ayşe Ömür Atmaca Yaklaşımlar Book Reviev / Kitap İncelemesi: İran: Tehdit mi, Fırsat mı? Tarihçe 2013’te Türkiye Irak İlişkileri İçin Beklentiler ve Olasılıklar Bayram Sinkaya {Cilt-4, Sayı-1, Temmuz 2012} ISSN: 1309-1557 Türkiye’de eksikliği hissedilmeye başlayan Ortadoğu araştırmaları konusunda kamuoyunun ve dış politika çevrelerinin ihtiyaçlarına yanıt verebilmek amacıyla, 1 Ocak 2009 tarihinde Ortadoğu Stra- tejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) kurulmuştur. Kısa sürede yapılanan kurum, çalışmalarını Orta- doğu özelinde yoğunlaştırmıştır. ORSAM KİTAPLARI

Ortadoğu’ya Bakış Ortadoğu’nun iç içe geçmiş birçok sorunu barındırdığı bir gerçektir. Ancak, ne Ortadoğu ne de halk- BİRİNCİ ULUSLARARASI TÜRKİYE DENİZ OSMANLI ları, olumsuzluklarla özdeşleştirilmiş bir imaja mahkum edilmemelidir. Ortadoğu ülkeleri, halkların- YEMEN HUKUKU’NDA VİLAYET SALNAMELERİNDE FORUMU KIYI DEVLETİNİN GEMİLERE EL HALEP dan aldıkları güçle ve iç dinamiklerini seferber ederek barışçıl bir kalkınma seferberliği başlatacak The First Turkey-Yemen KOYMA Forum YETKİSİNİN potansiyele sahiptir. Bölge halklarının bir arada yaşama iradesine, devletlerin egemenlik halklarına, – SINIRLARI bireylerin temel hak ve hürriyetlerine saygı, gerek ülkeler arasında gerek ulusal ölçekte kalıcı barışın SEMPOZYUMU İstanbul - 16 Haziran / June 2010 ve huzurun temin edilmesinin ön şartıdır. Ortadoğu’daki sorunların kavranmasında adil ve gerçekçi Trabzon, 24-25 Mart 2011 Editörler Editör Cengiz EROĞLU Editörler/Editors Ersan BAŞAR Murat BABUÇOĞLU Hasan KANBOLAT çözümler üzerinde durulması, uzlaşmacı inisiyatifleri cesaretlendirecektir Sözkonusu çerçevede, Tür- Mehmet KÖÇER Veysel AYHAN Oytun ORHAN kiye, yakın çevresinde bölgesel istikrar ve refahın kök salması için yapıcı katkılarını sürdürmelidir.

ORSAM Cepheleşen eksenlere dahil olmadan, taraflar arasında diyalogun tesisini kolaylaştırmaya devam et- ORSAM ORSAM mesi, tutarlı ve uzlaştırıcı politikalarıyla sağladığı uluslararası desteği en etkili biçimde değerlendire- orsam.org.tr ORSAM bilmesi bölge devletlerinin ve halklarının ortak menfaatidir. ORSAM Kitapları No: 1 ORSAM Kitapları No: 2 ORSAM Kitapları No: 3 Ortadoğu Kitapları No: 1 Karadeniz Kitapları No: 1 Ortadoğu Kitapları No: 2

Bir Düşünce Kuruluşu Olarak ORSAM’ın Çalışmaları Birinci Türkiye-Yemen Uluslararası Deniz Hukuku’nda Osmanlı Vilayet ORSAM, Ortadoğu algılamasına uygun olarak, uluslararası politika konularının daha sağlıklı kav- Forumu Kıyı Devletinin Gemilere El Koyma Salnamelerinde Halep ranması ve uygun pozisyonların alınabilmesi amacıyla, kamuoyunu ve karar alma mekanizmala- Yetkisinin Sınırları Sempozyumu rına aydınlatıcı bilgiler sunar. Farklı hareket seçenekleri içeren fikirler üretir. Etkin çözüm önerileri oluşturabilmek için farklı disiplinlerden gelen, alanında yetkin araştırmacıların ve entelektüellerin nitelikli çalışmalarını teşvik eder. ORSAM; bölgesel gelişmeleri ve trendleri titizlikle irdeleyerek il- gililere ulaştırabilen güçlü bir yayım kapasitesine sahiptir. ORSAM, web sitesiyle, aylık Ortadoğu ORSAM İNTERNET YAYINLARI Analiz ve altı aylık Ortadoğu Etütleri dergileriyle, analizleriyle, raporlarıyla ve kitaplarıyla, ulusal ve uluslararası ölçekte Ortadoğu literatürünün gelişimini desteklemektedir. Bölge ülkelerinden dev- let adamlarının, bürokratların, akademisyenlerin, stratejistlerin, gazetecilerin, işadamlarının ve STK temsilcilerinin Türkiye’de konuk edilmesini kolaylaştırarak bilgi ve düşüncelerin gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamaktadır. ORSAM ORSAM (Eng)

* ORSAM, The Middle East Studies Association (MESA) üyesidir.

ORSAM SU ORSAM ARAŞTIRMALARI WATER PROGRAMI RESEARCH www.orsam.org.tr/tr/ PROGRAMME Indexed by

tarafından taranmaktadır

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ Ocak 2013 Cilt 5 aylık uluslararası ilişkiler dergisi

sayı 49 Türkiye-İsrail İlişkileri, İsrail’de Seçimler ve Filistin Sorun u

Türkiye-İsrail İlişkileri, İsrail’de Ocak 2013 Cilt 5 Sayı : 49 Seçimler ve Filistin Sorunu

What Lies Ahead for the Palestinian Issue in 2013 - ORSAM Opportunities and Challenges ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ İsrail Kamuoyu’nda İkinci Gazze Savaşı’na Farklı Yaklaşımlar Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Mithatpaşa Caddesi No: 46/3-4 Kızılay/ANKARA Tel: +90 (312) 430 26 09 & Faks: +90 (312) 430 39 48 www.orsam.org.tr 2013’te Türkiye Irak İlişkileri İçin Beklentiler ve Olasılıklar