View metadata, citation and similar papers at core.ac.uk brought to you by CORE

provided by Sehir University Repository La Revue O rientale ve A dolphe Thalasso t T-

Yüzyıl Önce İstanbul’da Çıkan Fransızca Bir Dergi: La Revue Orientale ve Kurucusu Adolphe Thalasso

SEMAVİ EYİCE

HALtC’in karşı yakasındaki da­ Tatlısu (Eaıucdouces, Süssen-wasser, kati çeker. Bu arada zaman zaman, bil­ ha Bizans çağında İstanbul’un yerli hal­ Svveetvvaters) olarak adlandırdıkları, hassa Fransızlar tarafından dergiler de kından daha değişik bir halkın kaynaş­ Kâğıthane veya Göksu deresi mesire çıkarılmışsa da, bunların ömürleri pek tığı bir bölge olmuştu. Şehir feth olu­ yerlerinde gördüklerinden böylece ad­ fazla olmamıştır. İstanbul’da basılan nup, İstanbul genç Osmanlı Devleti’nin landırmış olmalıdırlar. Fransızca gazete ve dergilerin bir kata­ başkenti olunca, Galata’nm bu durumu Bu “tatlısu frenkleri” Beyoğlu’nda logu bir kaç yıl önce yayınlandı.1 Bu­ daha da belirli bir biçim aldı. Burada Avrupa şehirlerindeki birçok şeyin de nun içinde La Revue Orientale - Jour­ çeşitli dinlerden, çeşitli diller konuşan benzerine sahip olmağa çalıştıkları dik- nal littéraire et artistique adlı bir der­ değişik milletlerden insanlann arasında, ginin 1885-1886 yıllarında yayınladığı Batı Avrupa’nın bütün ülkelerinden ve bu derginin tek tam koleksiyonunun gelmiş kişiler de yaşıyordu. Yavaş ya­ ’te Bibliothèque Nationale’da ol­ vaş Galata’nın yukarı kesimlerine ya­ duğu bildirilmiştir. Biz bu derginin bi­ yılarak bir vakitler “ Beyoğlu bağları” rinci ve ikinci yıllarından bir kısmını bir denilen yerlere yerleşen bu insanlar, bu­ arada ciltlenmiş olarak, bir vakitler İs­ rada XVII. yüzyıldan itibaren kurulan tanbul eski kitap piyasasının merkezle­ yabancı elçiliklerin gölgesinde daha da rinden olan Yüksekkaldınm’da, kitapçı gelişmek imkânını bulmuşlar ve XIX. Lefteris Bert’de raslar^ış ve o devrin ki­ yüzyılda Beyoğlu, mimarisi gelenekle­ tapçılarının çok makul ölçülerde biçtik­ rine bağlı insanları ile Türk ve Müslü­ leri bir ödeme ile satın almıştık. man İstanbul’un karşısında insanları, La Revue Orientale’in bir başkasının binaları, eğlence ve hayat düzeni ile kü­ da dikkatini çektiğini az sonra öğren­ çük bir Avrupa şehir görünümü almış­ dik. Mehmet önder, aylık bir edebiyat tı. Çeşitli sebeplerin buraya getirdiği ve dergisinde yayınladığı çok kısa bir ya­ bazıları burada yerli veya kendileri gi­ zıda, Paris’de Bibliothèque Nationale’­ bi yabana gayri-müslimler ile evlenerek da bu derginin yalnız tek sayısını gör­ başlıbaşına bir “millet” meydana geti­ düğünü bildiriyor ve bu derginin Türk- ren bu yarı Batıklara levantin denilir­ Fransız sanatçılarının işbirliği ile yayın­ di. Türk halkı, kendisine yabancı olan landığını haber veriyordu. Yine M.ön- bu insanları- “Thtlısu frengi” olarak ad­ der’in yazdığına göre dergi Padişah II. landırmıştı. Türk ve Müslüman halk bu Abdülhamid’in izni, isteği ve yardımiyle frenkleri kendi aralarında, değişik dav­ yayınlanmış ve “ ... doğu ve batı dün­ ranış ve kıyafetleri ile ancak onların yası arasında kültür, sanat ve edebiyat 16 • 272 La Revue O rientale ve A dolphe Thalasso ilişkileri kurmak amacında olduğu, Os­ ie) başlıklı iki eserinin de baskıda olduk­ manlI gençliğine sayfalarını açtığı, bu ları haber verilir. faydalı teşebbüse karşı olanlara cevap A.Thalasso’nun İstanbul’da açılan vermenin dahi gerekli görülmediği...” resim sergileri ile ilgili olarak yayınları de önsözde bildirilmiştir.2 da vardır: İstanbul’da ilk resim salon­ M.Önder bir Türk teşebbüsü olarak ları, (Les Premiers Salons de Peinture gördüğü bu derginin müdürlüğüne de ) Paris 1906; İlk Os­ A.Thalasso adında birinin tayin edildi­ manlI Sanat Sergisi (Première Exposi­ ğini bildirdikten başka kısa makalesi­ tion Artistique Ottoman) “L ’Art et les nin sonunda bu dergide bazı Türkçe şi­ Artistes” Dergisi (Nisan 1907); ayrıca irlerin Latin harfleri ile Fransız trans­ ressam Fausto Zonaro hakkındaki ça­ literasyonuna göre yazıldıklarım dikka­ lışması “L ’Art et les Artistes” Dergi­ te değer bulduğunu, bazı örnekler ve­ si, sayı 46 (Ocak 1909)’da çıkmıştır. rerek açıklar. Makale şu cümleler ile so­ Aranıp, bulunup etraflı surette ince­ na erer: “ Tarihimizde ilk sanat ve ede­ lenmesi gereken, bugün unutulmuş olan biyat dergisi olduğunu sandığımız La bütün bu yayınların dışında A.Thalas­ Revue Orientale, aynı zamanda bizde, so’nun kendi türünde ilk eser olduğun­ Osmanh Sarayı’mn Latin harflerini be­ dan hâlâ faydalı olan bir kitabı daha nimsemesi ve bu yola doğru akım baş­ vardır. Bu Osmanh resmi hakkındaki, langıcı olarak önem kazanmaktadır. güzel baskılı resimli kitabıdır.4 Fran­ Yalnız ilk sayısını gördüğümüz dergi­ sızca olarak “Osmanh Sanatı, Türkiye Said Bey (Lastik) nin kaç sayı ve ne zamana kadar yayın­ ressamları ” (= L ’art Ottoman, les pe­ landığını şimdilik bilmiyoruz. Araştırıl­ intres de Turquie) başlığı ile Paris’de yapmadan yurduna dönen ünlü A.An- mağa değer bir konu.” yayınlanan bu eser “Türkiye’nin orien­ toine’m kurduğu "Le Théâtre Libre”e La Revue Orientale’i çıkaran Adolp­ talist resssamları ” (= Die orientalischen dair başlıbaşına bir kitabının da oluşu, he Thalasso’nun bir Beyoğlu levanten’i Maler der Türkei) başlığı ile Berlin’de bu İstanbul levanten’inin sahne sanat­ olduğunda şüphe yoktur. Adı büyük ih­ Almanca olarak da basılmıştır. Her iki larıyla yakından ilgisi bulunan ve Pa­ timal ile Rum asıllı hatta belki de Ka­ baskıda da eser, kendisi de ressam olan ris ile sıkı ilişkili, çok kültürlü bir kişi tolik Rumlardan olduğunu gösterir gi­ şehzade Abdülmecid Efendi’ye sunul­ olduğunu ortaya koyar. Metod, bibli­ bidir.3 Genellikle Syra adasından gelen muştur. 1909’da henüz baskıda olduğu yografya, dokümantasyon bakımların­ Katolik Rumlar iyi Fransızca öğrenimi belirtildiğine göre bu kitaplar herhalde dan bu kitap o derecede mükemmel ve görmüş oluyorlardı. Paris ile sıkı bağ­ 1910’a doğru piyasaya çıkmış olmalılar­ eksiksizdir ki, A.Thalasso’nun bu hu- lantısı olan A.Thalasso da Fransızca dır. Burada Türklerden sadece Şehza­ susda çok derin ve etraflı bilgisi oldu­ pek çok kitap ve şiirler yayınlamış bir de Abdülmecid Efendi, Osman Hamdi ğu açıkça belli olur.6 Bu adama dair yazardı. Nitekim, 1909’a kadar hepsi de Bey ile Halil Paşa anılır. Adları geçen yaptığımız araştırmada öğrenebildiği­ Fransızca olarak Paris’in ünlü yayınev­ diğer ressamların hepsi İstanbul’da ya­ miz tek husus Thalasso adında bir ki­ leri tarafından yayınlanmış dört şiir, bir şayan yabancı sanatçılardır. Thalasso’­ şinin yüzyıl kadar önceleri, İstanbul’­ nesir, iki tiyatro kitabına imza atmış nun, 1914’de Türk tiyatrosunu düzen­ daki Osmanh Bankasında çalıştığıdır.7 bulunuyordu. Bunların dışında “ Türk­ lemek için getirtilen5 fakat fazla birşey Thalasso’nun küçük adı Gustave olan iye’de Molière” (= Molière en Turqu­ bir de kardeşi vardır. Derginin idareci­ ie); “Karagöz” (-Karaguez); “Moli­ leri arasında da adına raslanan bu kişi­ ère ve Karagöz sahnesi” ( = Molière et Adolphe Thalasso ye Adolphe 1909’da basılan Le Théât­ le théâtre de Karaguez), “Başlangıcın­ re Libre başlıklı kitabının bir nüshası­ dan günümüze kadar Türk tiyatrosu” nı el yazısı bir ithaf cümlesi ile hediye (= Le théâtre turc, de l’origine à nos jo ­ etmiştir. Şimdi özel kütüphanemizde ur), “İstanbul’un ilk resim sergileri” bulunan bu nüsha dışında, elimize ge­ ( = Les premiers salons de Constanti­ çen 15 Mart 1907 tarihli ve Budapeşte’­ nople); “Doğu ressamı Fausto Zona- de Kont Gustave Széchenyi’ye yollan­ ro”, (= Fausto Zonaro, Peintre orien­ mak üzere yazılmış bir resimli kartta taliste); “Asya’da aşk yazıları Gve.Thalasso imzası bulunmaktadır.8 antolojisi” (=Anthologie de l’amour La Revue Orientale'm, İstanbul’da asiatique); “Istanbul” (-C onstan­ Tarlabaşı caddesi 159 numarada olan tinople); “Dersaadet veya Türk yaşa­ bir idarehanesi vardı. Dergi Galata’da mından sahneler”, (=Déri-sé’adet ou Ebuzziya basımevinde dizilip basılıyor­ scènes de la vie turque) başlıklı yayın­ du. Ancak, ilk sayıda bu kaydın bulu­ lan vardı. Bunlardan sonuncusu ressam nuşuna karşılık, sayıların sonunda der­ Zonaro’nun resimleri ile süslenmişti. ginin Beyoğlu’nda 491 numaradaki Thalasso ayrıca İran’da sahne çalışma­ E.Vitalis basımevinde basıldığı bildiril­ larına dair de iki yayın yapmıştı. mektedir. Müdürü Adolphe Thalasso, 1909’da çıkan yayınları listesinde “Os­ redaktörü Guillaume Maubert, idare manlI müzesinde şaheserler” ( = Les müdürü Gustave Thalasso, sekreteri chefs-d’oeuvre du Musée Ottoman), ile Alfred Spadaro ve muhasebe müdürü “Türkiye’de orientalist ressamlar” Etienne Daleggio idi. Bunlardan G.Ma- ( = Les peintres orientalistes en Turqu­ ubert’i yalnız dergideki yazılarından ta- 17 • 273 La Revue O rientale ve A dolphe Thalasso nıyoruz. Sekreter A.Spadaro adından riş olup, Türk halk hikâyelerini bu iki­ karşılaştırarak onu: anlaşıldığı gibi, Beyoğlu’nun levanten’- at Bey’in Anadolu ve İstanbul’dan der­ “ Yenilmekle beraber, kendisini ye­ lerinden olmalıydı. E.Daleggio ise Ege leyerek Fransızcaya aktardığını belirt­ nenden daha yüce...” denizinde Syra adasının eski bir Kato­ mektedir. ilk hikâye ise (s. 18-19), (Qui, vaincu, fut plus grand encor lik ailesine mensuptu. Bu aileden “ Genç kızların sevdiği pınar” başlıklı­ que son vainqueur...) mısraı ile tarif 1888’de doğan Eugène Dalleggio (adı­ dır. Burada Gülbahar adındaki bir köy­ eder. L.Enault’un uzun Paris sahne ha­ nı daima iki 1 ile yazardı) da Osmanlı. de görülen, başında iki Roma heykeli berlerinin arkasından Fortunio imzası Bankasında yetişmiş, Osmanlı devleti­ duran bir pınarın hikâyesi anlatılmıştır. ile Beyoğlu haberleri gelmektedir (s. 62- nin son yıllarında bazı maden imtiyaz­ s.25’de Rıza Bey (Nur)’in Latin harf­ 64). Burada A.Dumas’nm Denise piye­ larına sahip olmuş, İstanbul ve bilhas­ leri ile yazılmış 5 beyitlik bir şarkısı, sinin oynandığı bildirilir. İstanbul’da sa Galata’nın tarihi ve arkeolojisi hak­ Fransızca tercümesi ile yer alır. Daha sahneye koyan Brezilyalı Gomez’in Sal- kında pek çok makale ve kitap yayın­ çok İstanbul’da yaşayan Fransızlara vator Rosa operasını ise ağır surette ten­ lamıştır. Adını E.Dalleggio d’Alessio kit eder. Halbuki yine Beyoğlu’nda oy­ şeklinde yazan bu kişi 1935’lerde Ati­ nanan Fra-Diavolo ise mükemmeldir. na’ya göç etmiş ve birkaç yıl önce ora­ Bu sahifeleri kaleme alan Fortunio ad­ da ölmüştür.9 lı kişi, baharın başlaması ile Beyoğlu’­ Derginin başında “ edebiyat ve fen nun boşaldığını, pek çokların Nisan or­ ilimlerinin koruyucusu” Sultan II .Ab- tasından Mayıs ortasına kadar bir ayı dülhamid’e bir sunuş yazısı yer alır. Bursa’da geçirdiklerini bildirir. Mudan­ Bunda Padişaha saygılar sunulduktan ya’dan Bursa’ya döşenmesi tasarlanan başka derginin basımı için verilen izin­ demiryolunun bitirilmeden bırakıldığı­ den dolayı teşekkür edilmektedir. nı, fakat yeniden girişilen bu çalışma­ lar tamamlandığında, Bursa’nın da Derginin 1885’e ait ilk cildi 18x24 monden hayatın bir merkezi olabilece­ cm. ölçüsünde 430 sahifeden meydana ğini ve tabiatı seven Alman ve Fransız­ gelmiştir. Elimizde 1886 yılına ait ikin­ ların Karlsbad ve Vichy yerine bu hari­ ci ciltten ise sadece toplam 96 sahifelik ka şehre gideceklerini yazar. iki fasikül bulunmaktadır. Derginin bu Birinci cildin içinde G.des Godins de kadarla kaldığı ve daha başka sayısının Tarik başyazarı Esad Bey Souhesmes’in Cezayir’in etnik incele­ çıkmadığı tahmin edilebilir. Nitekim mesi yer alır (s.75-78; 158-162; 304- yukarıda adı geçen Fransızca periyodik­ Paris sahne ve edebiyat olaylarını an­ 309). Ebuzziya Tevfık Bey’in “Harun-u ler katalogunda da derginin 1886 yılı Reşid ve Vezir Tûsî” başlıklı kısa anek­ Şubatı’ndan sonra çıkmadığı belirtil­ latmak gayesiyle çıkan dergide L.Ena- ult’un uzun bir yazısı, Paris’deki tiyat­ dotu Arap harfleri ile Türkçe olarak di­ miştir. Ayrıca A.Thalasso’nun 1909’da zilmiş ve J.V.Acemyan tarafından basılan kitabımn başındaki çıkmış eser­ rolardan haber vermektedir. ikinci sayıda redaksiyona J.V.Acem- Fransızcaya çevrilmiştir (s.81). Beyoğ­ leri listesinde de derginin ancak 1885 ve lu haberlerinde Mayıs ayında Kâğıtha­ 1886 yıllarında yayınlandığı belirtilmiş­ yan, Ahmet Mithat Efendi, Ebuzziya, Ch.Buet, Tarik gazetesi başyazarı Sa- ne mesiresinin sevilen bir eğlence yeri tir. Böylece Derginin 1886’dan sonra olduğuna işaret edilerek sahnelerin ar­ yayınlanmadığı kesinleşir. id Bey10 ile tran’lı M.Tahir Efendi gir­ miştir. Bu sayıda O.Tokat’ın Ermeni tık boşaldığı, sadece Faust operasının Baş tarafında birçok Türk yazarının edebiyatı hakkında bir yazısı (s.41-43, başarılı bir biçimde oynandığı vurgula­ adlarının bulunmasına rağmen dergide 82-84), Abuzer Galip’in Iran tiyatrosu­ nır. Beyoğlu’nda Ruy-Blas'dan başka Ermeni ve Grek edebiyatları ile Rum, na dair araştırması (s.50-53 ve 71-73), Barbier de Séville operası da sahneye Slav, Ermeni yazarlarının eserleri de Salih Efendi’nin dört beyitlik bir gaze­ konulmuş, fakat bu sonuncusunun büyük yer tutar. Fransızlar ise ağır bas­ li ve bunun Fransızca tercümesi (s.54) ikinci akşamında, orkestra yerleşmiş ve maktadır. Bazıları çok tanınmış bazı­ görülür. A.Thalasso ise Plevne kahra­ seyirciler yerlerini almış, perdenin açı­ ları ise bugün unutulmuş birçok Fran­ manı Gazi Osman Paşa’ya ithaf ettiği lışını beklerken, oyunun rejisörü sah­ sız şair ve yazarın eserleri bu sahifeler- “ Plevne mağlubu” başlıklı bir sonnet’- neye çıkarak, operanın iptal edildiğini de yer almaktadır. Yazılarının çoğu sinde, bu büyük askeri Napolyon ile bildirmiştir. Bu garip olayın sebebi mü­ Fransız edebi yazarları ile ilgilidir. Şa­ zisyenlerin ücretleri önceden ödenme­ ir François Coppée (1842-1908), Catulle diği için grev yapmalarıdır. Mendès (1824-1895) hakkındaki maka­ a Revue Orientale in Birinci cildin içinde o sırada Rodos leler birçok sayı devam etmiş, Victor İstanbul’da mutasarrıfı olan Namık Kemal Bey’in Hugo (1802-1885)’nun ölümü üzerine Tarlabaşı’nda bir tiyatro hakkında bir mektubunun eski de makaleler çıkmıştır. Francis Meivil’- yazı ile Türkçe metni ve L.Charrel ta­ in Mademoiselle de Comminges başlıklı L yönetim yeri vardı. Dergirafından yapılmış Fransızca tercümesi romanı da derginin sahifelerinde tefri­ Galata’da Ebuzziya bulunmaktadır (s. 147-155).11 Tiyatro­ ka edilmiştir. Paris’deki tiyatro oyun­ basımevinde basılıyordu. nun eğlence olduğu fikrinden hareket­ larına dair haberler de bu dergide hay­ le N.Kemal bunun bir ihtiyaç olduğu­ li yer tutmaktadır. Bu bakımdan La Re- Derginin başında nu vurgular. Sahne gazete kitaptan çok veu Orientale ilk bakışta İstanbul’da “edebiyat ve fen daha etkileyici güce sahiptir. Ancak basılan bir Fransız edebiyat ve sanat bilimlerinin koruyucusu’’ sahne oyunları yazarlığı çok zordur. dergisi gibidir. İkiat Bey imzalı maka­ Sultan II. Abdülhamid’e Türk tiyatrosunun gelişmesi için oyun­ le ise Türk halk hikâyelerine dair bir cular dillerini düzeltmeli ve üslup sade- araştırma başlığına sahip olmakla be­ bir sunuş yazısı leşmelidir. Aynı sayının sonundaki Be­ raber (s. 14-17), sadece konuya bir gi­ yeralmaktaydı. yoğlu haberleri bölümünde (s. 180-182), 18 • 274 La Revue O rientale ve A dolphe Thalasso

pazarın satıcıları da oldukça şamatacı halasso’nun bir kişilerdir. Fakat yine de burası ziyaret­ levanten çileri çekmektedir. Ciddi müesseselerin olduğunda şüphe başında “ Osmanlı Tütün Rejisi” (Ré­ gie Ottomane des Tabacs) gelmektedir. yoktur. Adı büyük bir Burada satış yapılmamakta, hayli uzak­ ihtimal ile Rum asıllı ta üstünde Türk bayrağı olan bir köşk­ hattâ belki de Katolik te sigara ve tütün satışa sunulmuştur. Rumlardan olduğunu Faik Paşa G.Della-Sudda’nm getirdiği eczacılık ham maddeleri ile haşhaş gösterir gibidir. Thalasso ürünleri teşhir edilen bölüm ikinci Fransızca pek çok kitap önemli müessesedir. Sergi jürisi, Reji’- ve şiirler de yayınlamıştı. ye büyük ödül, Prof.Della-Sudda’ya ise altın madalya vermiştir.12 Elia Souhar- ni Sadullah ve Şrk.nin getirdiği halılar, kilimler, Şam perdeleri, işlemeler, kır­ İstanbul’da Bayramın karşılanışı, Pa­ mızı kösele terlikler ile lokumlar hemen dişahın Bayram selâmlığı anlatıldıktan hemen tamamen satılmış, müessese de sonra, Levanten’lerin Petits-Champs bir bronz madalya kazanmıştır. Belçi­ olarak adlandırdıkları Tepebaşı gazino­ sunda konuşulanlar ve görülenler üze­ ka’da Osmanlı Devleti’ni temsil eden el­ çi Karateodori Efendi ise, Belçika Kra­ rinde kısaca durulur. Cibali yangının­ lının sergiyi ziyaretinde tebrik edilmiş­ da zarar görenlere yardım için Tepebaşı Kont Edward Szèchenyi (Ziçni Paşa) tir. Mme.C.Suchodolska imzalı bir yazı bahçesinde düzenlenen eğlencenin de Türk-Rus savaşı (1877) sırasında Bul­ parasından bazı kişilerin faydalandığı yolundaki dedikodulara, Fortunio tak­ garistan’da Kızanlık’ta yaşayan bir he­ kim ailesinin gördüklerinin hikâyesidir ma adlı yazar, “ Bal tutan parmağını lül günü Büyükdere’de M.De Vendeuv- yalar” sözü ile katılır. (s.252-256; 297-301). Adından anlaşıl­ re’ün malikânesinde düzenlenmiştir.14 İlgi çekici bulduğumuz yazılardan bi­ dığı gibi Polonya’h bir hekimin eşi olan İstanbul ve Türkiye hakkında kitapla­ ri de Belçika’da “ Anvers’deki Ulusla­ yazar, şehri işgal eden Rusların Türk- rı ve makaleleri olan Gaston des Godins rarası sergide Türkiye” (s.249-251) hak­ lere karşı nisbeten iyi davranmalarına de Souhesmes’in de aynı zamanda bes­ kındadır. 2 Mayıs 1885’de açılan bu bü­ karşılık Bulgarların hayli zulüm yaptık­ teci olduğu ve iki eserinin bu sırada ya­ yük sergide Türkiye çok kısıtlı bir şe­ larını anlatır: Ruslar ise bu kötülükle­ yınlandığı da haber verilir.15 1867’de kilde temsil edilmiştir. Fakat İsviçre, re karşı ya gerçekten çaresiz kalıyor ve­ İstanbul’a yerleşerek Saray’ın ipeklile­ İspanya ve İngiltere ondan da daha az ya öyle görünmek yolunu tutuyordu. rini sağlamakla işe başlayan, sonra yer işgal ederler. 995 nF’lik bir alanda Kaçmak isteyen Türkleri ihbar eden Lyonnaise Sigorta şirketi temsilcisi olan kurulan Türk pavyonunda sadece üç Bulgarlar bunların Kazaklar tarafından Jules Compte-Calix’in de ölümüne bu­ veya dört ciddi müessese temsil edilmiş­ acımasızca öldürülmelerini sağladılar. rada işaret edilir. tir. Geri kalanı Filistin’den gelmiş Arap Yazar kadının en dehşetle gördüğü Ekim sayısında G.Laffon tarafından satıcıların kurdukları bir “ pazar” dan manzara ise Bulgarların ve Kazakların Fransızcaya manzum olarak çevrilmiş ibaret olup, burada Paris’de yapılmış yağma mallarını yükledikleri bir öküz Türkçe bir manzume yer alır. Aslı bir Doğu taklidi eşyalar, bazı sedef işleri ve arabasının arkasından sürükledikleri Kırım hanı tarafından yazılan bu şiir, şekerlemeler satılmaktadır. Ancak bu genç bir Türk kadını olmuştur. Üstün­ Cevdet Paşa tarihinin birinci cildinden den örtüsü alınmış ve başındaki yara­ alınmıştır.16 Aynı sayıda ünlü bir he­ dan yüzüne kanlar süzülen kadının, Kostantin Karateodori Efendi kim olan A.Zoeros Paşa’nm gençliğin­ elinde küçük bir Türk bayrağı taşıma­ de yazdığı " Gözyaşı” başlıklı Grekçe ğa zorlamışlardı. Zavallı kadının eteği­ bir şiiri de asıl metni ve Fransızca nesir ne yapışarak giden üç yaşlarında kadar halinde çevirisi ile yer almıştır17 (s.302- bir kız çocuğu da: “Anne, ekmek!” di­ 303). Bu sayıda sadece Ekrem Bey ola­ ye haykırıyordu. Mme Suchodolska da­ rak anılan Recaizade Ekrem Bey (1846- ha buna benzer korkunç sahneleri an­ 1913) ve onun Talim-i Edebiyat başlıklı latmaktadır. Aslında daha arkası olan eserine dair M.-Bey-S. imzalı bir ma­ bu yazının devamı nedense yayınlanma­ kale de yer alır. Burada ayrıca Zemze­ dan kalmıştır.13 me’den alınarak Mehmed Bey Shahtah- Eylül sayısının Beyoğlu haberleri bö­ tensky tarafından Fransızcaya çevrilen, lümünde (s.272-279), 27 Ağustos günü Ekrem Bey’in şiir hakkındaki görüşle­ Büyükada’da yapılan yelken yarışı an­ ri de bulunmaktadır (s.311-315, 341- latılır. O gün burada bütün sosyete se­ 344). Bu yazıyı hazırlayan yazarın, yirci olarak toplanmıştır. Gece ise bir Türkiye’ye sığınıp Müslüman olan Po­ balo verilmiştir. “Topal şeytan” (Le di­ lonyalIlardan biri olduğu adından an­ able boiteux) imzası ile bu yazıyı hazır­ laşılmaktadır. Beyoğlu haberlerinde layan yazar, yarış seyircileri ve baloda (s.322-327), Feriköy Hıristiyan mezar­ görülen Beyoğlu sosyetesinin kadınla­ lığında, 1855-56 Kırım harbi sırasında rının şıklık ve güzelliklerini de belirtme­ yaralanıp, Yeniköy hastanesinde ölen ği ihmal etmez. Diğer bir balo ise 5 Ey­ Italyanlar için yapılan 12 m. yüksekli- 19 • 275 La Revue O rientale ve A dolphe Thalasso

ğinde bir anıtın açılışı anlatılır. Uzun uzadıya hikâye edilen bir dedikodudan sonra, Beyoğlu’nda Ruy-Blas ve Travi- ata operalarının temsil edildiğini haber verir. Kasım sayısında Mavroyeni Paşa’nın Konstantin Karateodori’nin hayatı hak­ kında yaptığı yayından bahsedilmekte (s.329-331),18 ancak bu üç sahifelik ya­ zıda esas konunun çok dışına çıkılarak Kızkulesi’nin adı ile Gazi, kâfir ve gâ­ vur terimlerinin anlamları üzerinde du­ Dergi’nin ilk cildini tamamlayan Türkiye hakkında iki de kitap yayınla­ rulmaktadır. Bu sayının Beyoğlu haber­ 1885 yılının son Aralık ayı sayısında Ba- mış bir kişidir.18 lerinde (s.370-374) “ Topal şeytan” , reilles’in İstanbul’da dilenciler hakkın­ Aynı sayıda Osmanlı mimarisi ve da bir yazısı yer alır (s.377-382). Bu ya­ Fransız, İtalyan, Alman, Rum ve Er­ Bursa’da Yeşil Cami’ye dair Marie de zıda körlerden yüzelli kadarının Şehza­ meni karışımı dejenere ve zayıf bir Launay’m bir makalesi bulunmaktadır de camii tabhanesinde barındıklarını “ ırk” olan Beyoğlu levantenlerini ten­ (s.387-391). Bu yazıda, Belediye altın­ bildirir. Bu körler Muharrem ayında şe­ kit ederken, Rumların Osmanlı Devle­ cı Dairesi mühendisi olan M.de Lau- hirdeki diğer körler ile birleşerek 4-5 ki­ ti içinde kültür seviyelerinin çok yük­ nay, genellikle sanıldığı gibi Osmanlı sek olduğunu, her tarafta okullar açtık­ şilik topluluklar halinde İstanbul’a ya­ mimarisinin Bizans mimarisinin taklit larını vurgular. Arkasından Valide yılmakta ve ayın dokuzuna kadar çok ve devamı olmadığını belirtmekle yazı­ güzel bir sesle İlâhiler okuyarak dola­ Han’ında Muharrem ayında İranlIların sına başladıktan sonra Yeşil Camiyi an­ şıp, bilhassa konakların önlerinde du­ yaptıkları ayini Beyoğlu sosyetesinin latır.19 Burada pek göze çarpmayan bir rarak dilenirler. Bu makalenin yazarı merakla görmeğe gittiğini anlatır. Bu özelliğe de dikkati çeker: camiin pen­ kanlı ayine bilhassa kadınlar pek me­ Bertr^nd Bareilles, Mekteb-i Tıbbiye’- cerelerindeki demir parmaklıklarda al­ de öğretmenlik yapmış, İstanbul ve raklıdır. tın kakmalı süslemeler bulunmakta­ dır.20 Bu sayının sonunda, sahnelere Maria Nivart Virjini Hanım dair Silva imzalı bir yazıda Mme Mon­ ti grubunun Beyoğlu’nda Ayda ve Ri- goletto operalarını, Byron grubunun ise Faust'm sahneye koyduklarını, artistle­ rin başarı derecelerinin üzerinde dura­ rak anlatır. La Revue Orientale’m 1886 yılına ait ikinci cildinin Ocak ayı sayısında İkiat Bey’in uzun bir hikâyesi bulunmakta­ dır (s.10-16). “Türk halk masalları” başlığı ile yayınlanan bu yazı ,Üç ağaç kavunu ağacı masalını anlatmaktadır. F.Th. Muhlmann tarafından yazılan İs­ tanbul’da Kariye camii başlıklı yazıda ise (s. 18-22 ve 49-57), bu eski Bizans ki­ lisesinin kubbe, duvar, kemer ve tonoz­ larını süsleyen ve Türk devri boyunca çoğu üstleri kapatılmaksızın duran mo­ zaikleri ilk defa olarak anlatılmaktadır. Bir dipnotta işaret edildiğine göre İstan­ bul’da İngiliz kilisesi rahibi C.G.Cur­ tis, British Mechanic Institution'da 1876’da verdiği bir konferansda ilk defa bu mozaikler üzerine dikkati çekmiştir. Muhlmann ayrıca başka bir dipnotta A.Leval ve Alman Devleti mimarı Weg­ ner ile Kariye camii hakkında bir mo- nografya hazırladıklarını ve metin için­ de pek çok resim metin dışı levhaları olacak bu eserin 1886 yılı içinde çıka­ cağını da haber verir (s. 19, not 2). Fa­ kat böyle bir kitap hiçbir vakit çıkma­ mıştır.21 Derginin Şubat ayma ait ikin­ ci ve son sayısında, Muhlmann’ın Ka­ riye camiinin mozaiklerine dair yazısı­ nın sonunda ilgi çekici bir not vardır (s.57). Burada rahip C.G.Curtis yaza- 20 • 276 La Revue O rientale ve A dolphe Thalasso

Geçen yüzyılın sonunda adı bilinmeyen bir Fransız ressamın karakalemle çizdiği Beyoğlu'ndan tipler. Üstte sağ başta yeralan kadın portresi alttaki resimle aynı olup, o yıllarda ünlenmiş bir şarkıcı olması muhtemeldir. (Semavi Eyice Koleksiyonu) ra 1860’dan önceleri de mozaiklerin terecektir. açıkta olduğunu bildirdiği yazılmıştır. Dergi’nin 1886 Şubat’ında çıkan son Yabancıların hiç tanımadıkları bu tarihî sayısı, Kariye camii mozaikleri hakkın­ eseri o tarihlerde Büyük Britanya Baş­ da makalenin devamı ile başlamaktadır. konsolosu Carlton Cumberbatch ilk de­ Bu sayıda J.V.Adjémian (Acemyan)22 fa ziyaret etmiştir. Herhalde yabancı-- adında bir Ermeni vatandaşın Türk ti­ lar onun uyarması ile Kariye camiini yatrosu hakkındaki makalesi yer alır “keşfetmişlerdir” . (s.65-71). Burada Türklerin tek sahne­ Ocak ayı sayısının Beyoğlu haber­ sinin Karagöz olduğu ve gerçek anla­ leri bölümü (s.35-40), şehrin Hıristiyan- mıyla tiyatronun Ermeniler tarafından larla dolu bu mahallelerinde, Noel yor­ yaratıldığı vurgulanır, tik oyunlar Pa­ tusu ile ilgili olarak çocukların ve hat­ ris ve Venedik Mekitarist okulları öğ­ ta büyüklerin yaptıkları bir çeşit dilen­ rencileri tarafından Ortaköy’de veya cilikten bahisle başlar. Geceleri fener­ Beyoğlu’nda Şark Tiyatrosu (Théâtre lerle ev ev dolaşarak para toplanmak­ Oriental) denilen yerde sahneye konul­ tadır. Bunun arkasından Beyoğlu kar­ muştur.23 Burası sonra da Yeni Tiyat­ navalına geçilmektedir. Bu arada Fran- ro adını almıştır. Bu ilk amatör oyun­ çois Della-Sudda Bey’in mükemmel bir culardan sonra, adı Ermenice’de Var-- piyanist olduğu haberi de verilir. Düs­ tov olan Güllü Agop Efendi, bu canlı­ seldorf’da Rubinstein tarafından usta­ lıktan faydalanarak sayıları sonra yü­ lığı anlaşılan ve Viyana’da ünlü piya­ zü bulan bir ekip kurmuş ve evvelce So- no ustası Lechitisky’ye gönderilerek ulié’nin canbazhanesi olan binada Ge­ onun yanında yetişen, sonra Berlin kon­ dik Paşa Tiyatrosu’nu kurarak burada servatuarında Kulak’ın yanında sana­ uzun yıllar kalmıştır.24 Şuradan bura­ tını ilerleten Della-Sudda, Liszt ile ön­ dan topladığı artistleri, hiç Türkçe bil­ ce Weimar’da, sonra Bayreuth’de çal­ meyen Fransız rejisör Ménadier yetiş­ mış, arkasından da Almanya'nın birçok tirmiştir. Önceleri oyunlar kâh Türkçe, yerlerinde konserler vermiştir. Şimdi kâh Ermenice oynanmış, fakat kısa süre Beyoğlu’nun en büyük eczacılarından sonra sadece Türkçe adapte veya telif Della-Sudda ailesinden olan bu genç, eserlerde kalınmıştır. Güllü Agop Efen- sanatını İstanbul’da Beyoğlu’nda gös­ di’nin iyi idaresi sonunda yetişen sanat - 21 • 277 La Revue O rientale ve A dolphe Thalasso

çilardan Rechdunî, Papazyan, Nalyan, XIX(me Siècle, İstanbul 1947, s.23. Bir (1822-1895)’e “insanlığa yaptığı iyilikten dolayı” Bayan Maria Nivart, Adcig, Virjini Ka- Thalasso, Naum Paşa Duhani’nin amcası, Ti­ bir Osmanî nişanı ile birlikte, kurduğu Kuduz yatro sahibi Mikhail Naum’un kızıyla evlenmiş­ Enstitüsü için 10.000 altın frank bağış takdim rakaş ve genç erkeklerden Mınakyan ile ti. İsviçre’li Heer ailesinden bir kişi de Henriet­ etmek üzere yollanmıştır, bkz. Said Duhani, Qu­ Triant? bilhassa dikkat çekmiştir. Güllü te Thalasso adh kızla hayatını birleştirmişti. Bu and Beyoğlu s ’appelait Péra, s.73. Agop, 1874’den az önce Dikran Çuha- kitabın Türkçe baskısı resimli olması bakımın­ 18 Karatheodori ailesi, İstanbul’un Rum aristok­ cıyan ile Alexandre Alboretto’nun mü­ dan daha güzel ise de metin iyi çevrilmemiştir, rasisine sonradan girmiştir. Ailenin en eski ba­ bkz. Eski İnsanlar, Eski Evler, İstanbul 1982, şı, Sakız’da 1844’e doğru ölen Theodoros’dur. ziği ile bir Türk opereti sahneye koy­ s.27. Bunun torunu Konstantin Karatheodori (1802- muş, başlangıçta Şerif Ağa olan bu 8 Széchényi ailesinden Kont Ferenc S. (1754- 1879) ünlü bir hekim olup, Sultan II. Mahmud oyuıjun adı sonra A rifin Hilesi’ne çev­ 1820) ile Istvan S. (1791-1860) Macar tarihinde ile Abdülmecid’in saray hekimliğini yapmıştır. rilmiştir.25 Ancak halk bu müzikli büyük üne sahip kişilerdir. Gustave Thalasso’­ Aynı soydan olan Aleksandros Karatheodori nun kart yolladığı Kont Széchényi ise aynı aile­ (1833-1906), Osmanlı Devletini Berlin Kongresi oyundan hoşlanmadığından, Agop den bir başka kişidir. Yakın dönem Türk tari­ (1878-79) görüşmelerinde temsil etmiş, Harici­ Efendi tiyatrosundan müziği kaldırmış hinde adı geçen Edvard Széchényi ise Ziçni Pa­ ye nazırı ve Sisam Beyi olmuştur, bkz. ve 1874’den itibaren operetin yerini alan şa olarak tanınmış olup, Istvan’ın oğludur ve II. M.D.Sturdza, Grandes familles de Grèce, Paris Abdülhamid yıllarında itfaiye komutanı olarak 1983, s.259-260. Karatheodori’nin hayatına da­ dram, Beyoğlu ve İstanbul sahnelerini vazife görmüştür. ir Bios Konstantinou Karatheodori (Paris 1885) istilâ etmeğe başlamıştır. Derginin bu 9 DalleggioTann soykütüğü Syra adasına dair bü­ başlıklı Rumca bir kitap yayınlayan Dr. Spiri- son sayısı da Beyoğlu’nda oyunlar, sos­ yük bir yayında bulunmaktadır, bkz M.P.Step- don Mavroyeni Paşa (1817-1902)’dır. Hakkın­ yete dedikoduları, balolara dair haber­ hanos, Syrianes Selides, Atina 1973, II, Ancak da bkz. The. Blancard, Les Mavroyeni, Paris burada Derginin muhasebe müdürü Etienne 1909; ay. yazar, Quelques détails additionnels ler ile sona ermektedir. ( = Stephanos) Dalleggio’ya raslanmamaktadır. à la monographie des Mauroyeni, Marseille La Revue Orientale’m çıkmış bütün 10 Burada adı geçen kişi Lâstik lâkabı ile tanınan 1921; H . Konstantinidou, Symbolai eis ten His­ sayılarının içinde ilgi çekici bulduğumuz Kemalpaşazade Sait Bey (öl. 1921)’dir. Çok iyi toria tes engis Anatolis, 2 cilt, Istanbul 1949-50, yazılar bunlardır. Bu dergi, yüz yıl ön­ Fransızca bilen Sait Bey, öz Türk dilinin savu­ s.29-32; Sturdza, ay. esr.. s.339-340. nucularından idi. 18 Bertrand Bareilles, Türkiye ve Istanbul hakkın­ ce, İstanbul’un bir parçası olan Beyoğ­ 11 Bu yazının esası Namık Kemal’in Ebuzziya Tev- da bir kaç kitap yayınlamıştır: Les Turcs, ce que lu’nda ayrı bir dünyanın varlığını orta­ fik Bey’in çıkardığı Hadika adlı gazetenin 27 fu t leur empire, leurs comédies politiques, Pa­ ya koyar. □ Şevval 1289 (8 Ocak 1873) tarihli 33. sayısında ris; Constantinople, ses cités Franques et Levan­ yayınlanan mektubudur. Bkz. R.Ahmet Seven- tines (Péra-Galata-Banlieue), Paris 1918. Türk- gil, Türk Tiyatrosu Tarihi III-Tanzimat Tiyat­ lere pekiyi hisler beslemeyen bu adam, Tıp Fa­ rosu, İstanbul 1961, s.170-173. Böylece görülü­ kültesinde Fransızca öğretmeni olarak çalışmış, 1 G.Groc - 1.Çağlar, La Presse Française de Tur­ yor ki, bu Fransızca dergide çıkan Türk imzalı “ neşeli ve sempatik” bir kişiydi. Şehzade Ab­ quie de 1795 à nos Jours, Histoire et Catalogue, birkaç yazı da başka yerlerde basılmış yazılar­ dülmecid Efendi’nin Fransızca öğretmenliğim de Istanbul 1985, s. 165, no.444. dan alıntılardır. yapmış, Hamidiye Etfal Hastanesi yıllığının 2 Mehmet önder, “ 80 yıl önce yayınlanan bir sa­ 12 Della-Sudda’lar İstanbul’a yerleşmiş büyük bir Fransızca bölümünün redaktörü de olmuştur, nat ve edebiyat dergisi” Hisar, 9. yıl, cilt V, sa­ Italyan ailesidir. Francesco Délia Sudda (1814- bkz. Tevfik Sağlam, Nasıl okudum? 3. baskı, yı 15/90 (Mart 1965) s.10. 1866)’dan başka Giorgio Délia Sudda (1835- İstanbul 1981, s.55. 3 Beyoğlu hayatını iyi tanıyan Sait Naum Duha- 1913) eczacılık ile uğraşmışlardır. Burada Faik 19 Marie de Launay, İstanbul’da ilk Belediye Teş­ ni, Les temps qui ne reviendront plus, Quand Paşa Della-Sudda olarak geçen kişi Giorgio ol­ kilatı kurulup, Beyoğlu 6. Belediye dairesi ola­ Beyoğlu s ’appelait Péra, Istanbul 1944, s.l9’da malıdır. Bkz. Bedi N.Şehsuvaroğlu, Eczacılık ta­ rak çalışmağa başladığında, Galata surlarının İtalyan elçiliği tercümanı Canglia’nın Thalasso rihi dersleri, İstanbul 1970, s.253; bilhassa, Tur­ büyük bir kısmı kaldırılırken, bunlardaki Cene­ ailesinden bir kız ile evlendiğini bildirirken, ge­ han Baytop, Türk eczacılık tarihi, İstanbul 1985, viz armalarını toplamış ve bu hususda ilk çalış­ linin “ İstanbul’a yerleşmiş en temiz İtalyan s. 150, 223, 412. ma olan uzun bir makale yayınlamıştır, Notice ailelerinden birine mensup olduğuna” işaret 13 Bu savaş sırasında Türk halkına karşı yapılan sur le Vieux Galata, " L ’Univers, Revue Orien­ eder. Yine Duhani’nin yazdığına göre Adolphe zulümler hakkında bkz. Anonim, Histoire de la tale, Politique, Littéraire et Scientifique", I Thalasso sonraları Paris’e yerleşmiş ve Le Thé­ Guerre d ’Orient 1877-1878, Bruxelles 1878, (1874) s.25-30, 105-116, 170-178, 225-233. âtre Libre’in yazarlarından olmuştur. Fakat biz­ s. 103; s.l06’da Alman, Avusturya, Amerika 20 Yeşil camideki bu ilgi çekici özellik hakkında zat Thalasso’nun yayınladığı bu tiyatro hakkın- B.D., Fransa, Ingiltere’nin en büyük gazete ve Bursa müzesi personelinden Bedri Yalman ge­ daki kitapda, 1896’ya kadar Thalasso’nun hiç­ dergilerinin savaş muhabirlerinden yirmisinin niş bir araştırma yaparak bir doktora tezi hazır­ bir piyesinin adı yoktur. Thalasso’nun, "Açlık" beraberce imzaladıkları ve bu vahşeti protesto lamıştır. (La faim) ve "Sanat” (L'art) başlıklı iki oyunu eden yazısı; s. 114’de Fransız Le Temps gazetesi 21 Bu kitap yayınlanmadan kalmış olmakla bera­ kitap halinde basılmıştır. muhabirinin Kızanlık’da gördüğü faciayı anla­ ber, o yıllarda çekilmiş fotoğraflara rehber ol­ 4 Thalasso’nun yalnız bu kitabına kütüphanele­ tan yazısı. Ayrıca bkz. Zeynep Kerman Ruslar'm mak üzere yazacak olanlardan biri tarafından rimizde raslamr. Almanca ile Fransızca baskı­ Asya’da ve Rumeli’de yaptıkları mezâlim, İstan­ küçük bir broşür basılmıştır, A. Levai, Catalo­ larda, en başta yer alan Şehzade Abdülmecid bul 1987, bilhassa s.50, 61, 103, 130-135. gue des principales mosaïques existant à Kahrié Efendi’ye sunuş yazdan birbirinden değişiktir. 14 Eşi “ Fenerli” bir aileden olan M.de Vendeuv- Djami, Istanbul 1886. Normal baskısı da oldukça lüks olan bu kitabın re bir Fransızdı. Bkz. Said Duhani, Vieilles gens, 22 Kevork Pamukciyan, Acemyan mad. Istanbul çok az sayıda fevkalade lüks basılmış sayıları da Vieilles demeures, s. 8; Türkçesi, s. 17. Birçok Ansiklopedisi, 2. baskı. Istanbul 1958, 1, 190- vardır. fertleri Osmanlı Devleti hizmetinde bulunan, Ka­ 191’de Mıgırdıç Acemyan (1838-1917), Ohannes- 5 Metin And, André Antoine, "Milliyet" gazete­ raca ailesinden Jean Karaca (1835-1894)’nm kı­ Hovhannes Acemyan (1840’a doğru-1871) ve di­ si, 23 Aralık 1964; Antoiné Türkiye’ye dair hatı­ zı Marguerite, 1880’de diplomat Jules Evain, ba­ ğer Ohannes Acemyan (öl.l895)’dan bahseder. raları Fransa’da, "Soleil du Midi, Quotidien ron de Vendeuvre ile evlenmiştir, M.D.Sturdza, Bunların her üçü de sahne sanatları ile yakından Marseillais” adlı günlük gazetede (Eylül 1915) Grandes familles de Grèce, d ’Albanie et de ilgilidir. Bir tanesi 1871’de öldüğüne göre der­ yayınlanmıştır. Çok sonraları bu hatıralar kü­ Constantinople, Paris 1983, s.258-259. gideki yazıların sahibi olamaz. 1895’de ölen di­ çük bir kitap halinde basılmıştır, A.Antoine, 15 G.des Godins de Souhesmes’in Türkiye ve Is­ ğer Ohannes Acemyan, tenor olarak sahneye Chez les Turcs, yayınlayan Metin And, Ankara tanbul hakkında şu kitaplarını görebildik: Au çıktıktan başka “ tiyatroya dair tenkit yazılan İs­ 1965; ayrıca bkz. özdemir Nutku, Darülbeda- pays des Osmanlis, Paris 1894; Turcs et Levan­ tanbul Ermeni ve Fransız basınında” yayınlan­ yi'nin elli yılı, Ankara 1969, s. 16-19 ve 21. Ce­ tins, Paris 1896; A guide to Constantinople and mıştır. Ancak her üç Acemyan’ın da küçük ad­ mil Topuzlu, Istibdat-Meşrutiyet-Cumhuriyet ils environs (İngilizceye çeviren, Gr. P. Cacavas) lan dergideki Acemyan’ın J.V.baş harflerine uy­ devirlerinde 80 yıllık hâtıralarım, İstanbul 1951, Istanbul 1893, bu küçük rehberin herhalde Fran- mamaktadır. s.131. sızcası da vardır. 23 Şark (Doğu) tiyatrosu hakkında bkz. R.Ahmet 6 A.Thalasso, Le Théâtre Libre, Essai critique, 16 Ahmed Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, 2. baskı, Sevengil, Türk tiyatrosu tarihi, III-Tanzimat ti­ historique et documentaire, Paris 1909. Bu ki­ İstanbul 1309,1, s.268, Gazel tarzında olan bu yatrosu, İstanbul 1961, s.7. tap Mercure de France yayınevi tarafından basıl­ sekiz beyitlik şiir Kırım hanlarından Gâzî Girây 24 Gedikpaşa tiyatrosu hakkında bkz. Sevengil, mıştır. Han (1588-1596 ve 1596-1608) tarafından yazıl­ aynı esr. s.53 ve dev. 7 ThalassoTarm Beyoğlu’nda, Meşrutiyet cadde­ mıştır. 25 Dikran Çuhacıyan’ın bu opereti için bkz. Se­ sinden İstiklâl caddesine çıkan, eski adı Glavany 17 A.Zoeros Paşa, ozun yıllar Mekteb-i Tıbbiye’- vengil, ay. esr. s.87; Çuhacıyan’ın etraflı biyog- olan şimdiki Kallavi sokağında evleri vardı, de ders vermiş, Paris’e gönderilerek orada Pas- rafyası için bkz. Kevork Pamukciyan, Çuhacı- bkz. Said Naum-Duhani Vieilles Gens, Vieilles tuer’ün yanında çalışmıştır. Zoeros Paşa, Padi­ yan md. İstanbul Ansiklopedisi, 2. baskı, İstan­ Demeures-Topographie Sociale de Beyoğlu au şah II. Abdülhamid tarafından, Louis Pasteur bul 1966, VIII, s.4151-4156. 22 • 278

DERGİ...TAR..H.1.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşiv*