Nöroetik Prensipler 5

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

Nöroetik Prensipler 5 Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Sinir Bilim Dergisi No. 2018/1-2 B ö l ü m Nöroetik Prensipler 5 Etik ilkeler konusunda öneriler Etiksel kavramları daha somut boyuta getirerek prensiplerin ilkeleştirilmesi hedeflenmiştir. öroetik konusunda etiksel anlamda ilkeleşme, tüm insanı ve insanlığı kapsadığı için, tüm etik ilkeleri bünyesinde toplamaktadır. N Nöroetik olarak konunun yeniden gözden geçirilmesi ve ilkeleştirilmesi yukarıdaki kapsam altında gerekli olmadığı anlaşılacaktır. Ancak, olayın özetlenmesi açısından ilkelerde toparlamanın mümkün olabileceği varsayılmaktadır. Her bir yaklaşımda belirli esasların oluşturulması önceliklidir. Bir konu ele alınırken, o konuda bilgi sorgulaması öncesinde, belirli bir planın yapılması gerekir. Planlama olmadan rastgele alınan bilgiler, belirli bir bilgi kirliliğine neden olabilecektir. Birbiri ile çelişen durumlar ve bilgileri çözmek imkansızlaştığı gibi, belirli sorunlara da neden olabilecektir. Bu açıdan nöroetik kavramı üzerinde değinilmeden önce, bu konuda temel yaklaşımlar, belirli bir felsefe içinde ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Öncelikle konuyu ele alma biçimi, olayı yrumlama ve algılama düzeyi ortaya konulmalıdır. Bu amaçla nöroetik konusunda bir genel yaklaşım esasları oluşturulmaya çalışılmıştır. Aşağıda bir ilkeleme çalışması görülecektir. Nöroetik Prensipler/İlkeler TANIMLAMALAR Etik Tıp Bilimi temelde insanı birey olarak ele almakta ve onun haklarının öncelikli olduğu ve otonomisinin her türlü durumda korunmasının hukuksal açıdan da ilke olarak ele alınması gerektiğinin bilincindedir. Sayfa. 252 Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Sinir Bilim Dergisi No. 2018/1-2 Birey, insan olmanın gerektiği modelinde, ruhsal, sosyal ve kültürel anlamda da toplumsal bir kişiliği olduğunun kavramı olarak da algılanmalıdır. Hekimlik mesleği, bireyin özerkliği ve kendi haklarını belirleme çerçevesinde, tıp biliminin uygulanması yanında sanatsal ve felsefe bilimler anlamında da bir bütünlüğü gerekli kılmaktadır. Tüm diğer özellikler hukuksal esaslar yanında etik ilkeler boyutunda da olmalıdır. Etik, değer kavramında olanları, bir ahlak felsefesi kapsamında irdeleyerek, “doğru nedir” ve “ne yapmalıyım” sorularını sorgulamaktadır. Yargısal anlamda olmayıp, danışmanlık, yol gösterici ve ilkeleşmeye yönelik yaklaşımlarda bulunmaktadır. Felsefe Biliminden temel alan ve onun bir alt dalı olan etik bilim dalı, hukuksal gerekçelendirmenin ötesinde, bilimsel sorgulamayı gerekli kılmakta ve kalıplara dayalı olmayıp, çeşitli yol gösterici ilkeleşme temelli yaklaşımı öngörmektedir. Etik, insanın en değerli olduğu varsayımı ile beyinsel işlemlerde (nöroetik) özel bir önem taşır. İnsanın yapısının bir tutum ve davranışları ile bir kişilik oluşturduğu ve bunun tek ve yalın bir özerk yapıda olduğu ve bir örneğinin olmaması yanında, en yüce varlığının da yaşama hakkı, hürriyeti ve güvenliği üzerinde olduğu bilincinde olarak, nöroetik kavramı üzerinde durulmalıdır. İnsanı insan yapan unsurun, aklı ve bu temeldeki kişiliğinin ortaya konulduğu tutum ve davranışlar olduğu dikkate alınarak, tüm bu işlevler için, etkin ve doğru bir beyinsel işlevin gerekli olduğu ortadadır. İnsanın gelişiminin bir süreç olması yanında, eğitim ve deneyimlerinin gelişimindeki katkısı önemsenmelidir. Nöroetik tüm bu boyutları da kapsamı içine almalı ve değerlendirmelidir. İlke Etik ilkelerin oluşturulmasının amacı, ilkeleşmenin bir kural ve kalıp olmanın ötesinde olduğunu vurgulamaktır. Felsefede bütün nedenler zincirinin zorunlu başlangıcı olan ilke, Yunancada, arkhe (başlangıç, ilk) terimi ile dile getirdiği bir kavramdır. Sözlük anlamı olarak ilke, “ilk madde, öge, temel fikir, temel bilgi, her türlü münakaşanın dışında sayılan öncül davranış kuralı” olarak tanımlanabildiği gibi, bilgi etkinliğini de olanaklı kılar. Yaşam sürecindeki devinimler/Eğitim İnsan doğumundan itibaren, ölümüne kadar bir değişim, devinim geçirmektedir. Bunun sosyal, kültürel ve maddi olanakları ötesinde, ilk planda, temelde bir gelişimsel boyut olması ve eğitsel anlamda gerçekleşmesi beklenir. Tüm bunlar içinde beyinsel işlevlerin yerinde olması gerekir. Tıbbi yaklaşımlarda olduğu gibi, nöroetik kapsamda da, bir insanın becerileri ve tüm bedensel, ruhsal ve sosyo-kültürel temeldeki kişisel gelişimi, doping gibi etik dışı yaklaşımlarla değil, ancak eğitsel yaklaşımlarla, gelişim amaçlı olarak yapılabilir. Bunun tek yapılma yöntemi eğitimdir. Bu açıdan eğitim üzerinde daha geniş anlamda durulacaktır. Uluslar arası tanımlama (Çocuk Hakları Sözleşmesi) ile eğitimin amacının*; a) Eğitim alanın kişiliğinin, yeteneklerinin, zihinsel ve bedensel yeteneklerinin mümkün olduğunca geliştirilmesi; b) İnsan haklarına ve temel özgürlüklere, Birleşmiş Milletler Antlaşmasında benimsenen ilkelere saygısının geliştirilmesi; Sayfa. 253 Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Sinir Bilim Dergisi No. 2018/1-2 c) Eğitim alanın ana-babasına, kültürel kimliğine, dil ve değerlerine, Eğitim alanın yaşadığı veya geldiği menşe ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygısının geliştirilmesi; d) Eğitim alanın, anlayışı, barış, hoşgörü, cinsler arası eşitlik ve ister etnik, ister ulusal, ister dini gruplardan, isterse yerli halktan olsun, tüm insanlar arasında dostluk ruhuyla, özgür bir toplumda, yaşantıyı, sorumlulukla üstlenecek şekilde hazırlanması; e) Doğal çevreye saygısının geliştirilmesi şeklinde olmasını öngörülür. f) DTB Güney Afrika Bildirgesi de hastaneye yatırılan bireylerin eğitimine devam edebilmesi konusuna vurgu yapar. __________________________________________ *Not: Çocuk yerine eğitim alan terminolojisi benimsenmiştir. Eğitimin amacı T.C. Anayasası’nın 42. Maddesinde “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz” şeklinde ifadesini bulmakta ve 130. Madde de “Milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile” yaklaşımıyla M. Kemal Atatürk’ün belirttiği “muasır medeniyet ötesi” hedefi vurgulanmaktadır. Kısaca, eğitim amacı geleceğin bireyini yetiştirmek olarak ifade edilebilir. 1988 Edinburg Dünya Konferansında belirtilen “Öğrenmenin hayat boyu devamlı olduğu gerçeği ile bireyler pasif öğrenmeden, aktif öğrenmeye kadar, kendini yönlendirebilen, bağımsız ve eşgüdüm çalışma metotlarını almalıdırlar. Konu ve sınavları mesleki yeterlilik ve sosyal değerler üzerine olmalı, bilginin birikimi ve çağırılması üzerine olmamalıdırlar” prensipleri de açıkça metotları ortaya koymaktadır. Kültür ve Medeniyet Kültür, bireylerin toplumda paylaştıkları her şeyi kapsayan karakterler olup, genetiksel olarak geçmeyen, öğrenilerek kazanılan faktörlerdir. Sosyal Antropoloji Bilimi temelde kültürü inceleyerek; aile, kaynaklar, çevre, din/devlet, insan ve eğitimi, sanat ve teknolojisini belirli gruplandırmalar içinde irdeler. Britannica Ansiklopedisinde ise kültürel parametreler; sosyal organizasyonlar, ekonomik sistemler (çevresel etkileşimler ile birlikte), eğitim, inanışlar, din, gelenek ve yasal yapı olarak tanımlanmaktadır. Kültürleme (enculturation = eğitim/sosyalizasyon) ve kültürlenme (culturation = etkileşim sonunda yeni yapılanma) tanımlarının temelde eğitimle sağlanabildiği gözlenmektedir. Kültürel değişimler belirli teknolojik devrimsel boyutlarla etkileşerek oluşmakta, bu değişim doğal olgu olması yanında sürekli ve önüne geçilemez nitelik taşımaktadır. Avcılık ve toplayıcılık kültüründen, tarım ve hayvancılığa, endüstri devriminden bilişim çağı veya küreselleşmeye doğru bir süreç yaşanmaktadır. İnsanlar geçmişe değil, geleceğe, etik ve nöroetik gibi, geleceğin yapılanmasına ve kültürüne göre yetiştirilmelidir. Canlıların yaşam süresi sınırlıdır. Varlığın devamlılığı, özellikle hayvanlarda yeni nesle genetik karakterlerin aktarılması türündedir. İnsanlarda ise bunun ötesinde, temelde kültürel gelişmeyi sağlayacak nesil oluşturmaktır. Bunun için en önemli unsurlar insan, sahip olduğu beyin ve beyinsel işlevleridir. Gelişim, mevcut kültürel yapının ötesinde, gelişimsel yapıyı hedefleyerek, eğitimle olmalıdır. Tıbbi gereksinimler dışında, bireyin özellikle beyinsel gelişimi, ilaç ve uyarıcı (veya Sayfa. 254 Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Sinir Bilim Dergisi No. 2018/1-2 baskılayıcı) gibi etmenlerle değil, eğitimle sağlanmalıdır. Nöroetik kavramında, diğer yaklaşımlar etiksel açıdan tartışmalı kabul edilmelidir. Medeniyetin oluşması ve geliştirilmesinde en önemli ve tartışılmasız ve ölçülemeyecek boyuttaki değerin eğitilmiş ve uzmanlaşmış insan olduğudur. Değişimin değerle birlikte tanımlanmasında, değerlerin ilkeleşmesinde olumlu yönde rol oynayan etiksel irdelemedir ve nöroetik ilkeleri de bu kapsamda ele alınmalıdır. Nöroetik bu anlamda giderek gelişecek bir etik dalı olarak görülmelidir. Geleceğin yapılanması açısından bilişim çağına uygun bir eğitim, bireyin yaşamsal boyutu yanında toplumsal bir varlık olması açısından da mutlak gereklilik taşımaktadır. Bu gereklilik gelişim ve gelişim üzerine olmalıdır. Tüm bunlar için, etkin ve doğrusal bir beyinsel işleve gereksinim olduğu ortadadır. GENEL BAKIŞ Bir insanın temel anlamda koruma ve gözetilmesinin ötesinde, kendi otonomisi ile kendini geliştirmesi ve kişilik boyutunun özerk ve bağımsız, bağlantısız olarak sürdürülebilmesi amaçlanmalıdır. Sevgi ve saygı temelinde yaşam kalitesi ve yaşam mutluluğu kazanımı, sürdürülebilirliği, gelişimi ve sonlanması sağlanması açısından üstün çaba sarf edilmelidir. Başlıca İNSAN OLARAK öngörülen yaklaşımlar: 1. BEDENSEL: Medikal uygulamalarda amaçlananlar, doping gibi uyarıcılar veya etik olmayan amaçlarla bedenin geliştirilmesini, değiştirilmesini kapsamaz ve gelişimin temel fizyolojik yapının
Recommended publications
  • Predeterminism and Moral Agency in the Hodayot
    Predeterminism and Moral Agency in the Hodayot Carol A. Newsom 1 Introduction For reasons that are not yet entirely clear, sharp disagreements about pre- determinism and free will became a significant feature of Jewish theological stances in the Hellenistic and Roman periods. Josephus provides the most ex- plicit consideration of these issues in ancient Jewish sources, as he attempts to distinguish the positions of the three major Jewish sects with respect to the philosophical category of “fate” (εἱμαρμένη). Josephus identifies the position of the Essenes as believing strongly in fate, to the apparent exclusion of free will (Ant. 13.172). Similarly, modern scholarly treatments of the Qumran yaḥad have acknowledged the very strong predeterminist element in their thinking, attested in a variety of sectarian or closely related texts.1 At the same time, there has been a degree of perplexity as to what to do with the obviously volun- tarist statements and assumptions that are present in these same documents. A variety of suggestions have been made, mostly to the effect that the sectar- ians were inconsistent or not fully systematic in their beliefs.2 This may in- deed be the case, though Jonathan Klawans argues that, properly understood, all deterministic systems are consistent with voluntarism in a rather minimal 1 I take the Qumran yaḥad movement to be Essene, though I consider it possible that the term “Essene” may also have referred to groups not formally part of the yaḥad. For examinations of the phenomenon of predestination in Qumran sectarian literature and closely related texts, see J. Licht, “The Concept of Free Will in the Writings of the Sect of the Judean Desert,” in Studies in the Dead Sea Scrolls: Lectures Delivered at the Third Annual Conference (1957) in Memory of E.
    [Show full text]
  • The Two Bell's Theorems of John Bell
    The two Bell's theorems of John Bell Author Wiseman, HM Published 2014 Journal Title Journal of Physics A: Mathematical and Theoretical Version Accepted Manuscript (AM) DOI https://doi.org/10.1088/1751-8113/47/42/424001 Copyright Statement © 2014 Institute of Physics Publishing. This is the author-manuscript version of this paper. Reproduced in accordance with the copyright policy of the publisher.Please refer to the journal's website for access to the definitive, published version. Downloaded from http://hdl.handle.net/10072/65174 Griffith Research Online https://research-repository.griffith.edu.au The Two Bell’s Theorems of John Bell H. M. Wiseman Centre for Quantum Computation and Communication Technology (Australian Research Council), Centre for Quantum Dynamics, Griffith University, Brisbane, Queensland 4111, Australia Abstract. Many of the heated arguments about the meaning of “Bell’s theorem” arise because this phrase can refer to two different theorems that John Bell proved, the first in 1964 and the second in 1976. His 1964 theorem is the incompatibility of quantum phenomena with the dual assumptions of locality and determinism. His 1976 theorem is the incompatibility of quantum phenomena with the unitary property of local causality. This is contrary to Bell’s own later assertions, that his 1964 theorem began with that single, and indivisible, assumption of local causality (even if not by that name). While there are other forms of Bell’s theorems — which I present to explain the relation between Jarrett-completeness, “fragile locality”, and EPR-completeness — I maintain that Bell’s two versions are the essential ones. Although the two Bell’s theorems are logically equivalent, their assumptions are not, and the different versions of the theorem suggest quite different conclusions, which are embraced by different communities.
    [Show full text]
  • Free Will: Hail and Farewell
    Essays in the Philosophy of Humanism © 2019 The American Humanist Association volume 27 (2019), article 6, 98-124. ISSN 1522-7340 (print), 2052-8388 (online) Free Will: Hail and Farewell James A. Montanye Independent scholar, Falls Church, VA [email protected] This essay traces the evolution of the free will concept, from Plato to the present. It examines interpretations offered by theologians, political philosophers, philosophers of mind and consciousness, neuroscientists, evolutionists, legal scholars, and economists. The essay illuminates the concept’s instrumental use as an artifice for manipulating behavioral adaptations to the scarcity of economic resources. Macroeconomic and ngram data reveal these manipulations as having locked Western civilization into centuries of social and economic stagnation. Keywords: free will, consciousness, economics, prosperity, scarcity, competition, neuroscience, compatibilism, incompatibilism, ngrams “The persistence of the traditional free will problem in philosophy seems to me something of a scandal. After all these centuries of writing about free will, it does not seem to me that we have made very much progress.” John Searle (2007, 37) “A flood of ink has been spilled, especially in the modern era, on how to understand the concept of being able to do otherwise.” Timothy O’Connor (2016) “...the whole arcane issue about free will is a miscast concept, based on social and psychological beliefs held at particular times in human history that have not been borne out and/or are at odds with modern scientific knowledge about the nature of our universe.” Michael Gazzaniga (2011, 219) “...if we no longer entertain the luxury of a belief in the ‘magic of the soul,’ then there is little else to offer in support of the concept of free will.” Anthony Cashmore (2010, 1) [98] 1.
    [Show full text]
  • Jamesian Free Will, the Two-Stage Model of William James ______
    JAMESIAN FREE WILL, THE TWO-STAGE MODEL OF WILLIAM JAMES __________________________________________________________________ BOB DOYLE ABSTRACT Research into two-stage models of “free will” – first “free” random generation of alternative possibilities, followed by “willed” adequately determined decisions consistent with character, values, and desires – suggests that William James was in 1884 the first of a dozen philosophers and scientists to propose such a two-stage model for free will. We review the later work to establish James’s priority. By limiting chance to the generation of alternative possibilities, James was the first to overcome the standard two-part argument against free will, i.e., that the will is either determined or random. James gave it elements of both, to establish freedom but preserve responsibility. We show that James was influenced by Darwin’s model of natural selection, as were most recent thinkers with a two-stage model. In view of James’s famous decision to make his first act of freedom a choice to believe that his will is free, it is most fitting to celebrate James’s priority in the free will debates by naming the two-stage model – first chance, then choice -“Jamesian” free will. THE DECLINE OF DETERMINISM In the nineteenth century, according to historians of science1 and philosopher Ian Hacking2, there was a “rise in statistical thinking” and an “erosion of determinism.” The strict physical determinism implied by Isaac Newton’s classical mechanics was giving way to the statistical mechanics of physicists James Clerk Maxwell and Ludwig Boltzmann, who assumed that gases were composed of atoms and molecules moving at random and following statistical laws.
    [Show full text]
  • Arxiv:1904.12364V1 [Quant-Ph] 28 Apr 2019
    The Ontology Conservation Law as an Alternative to the Many World Interpretation of Quantum Mechanics∗ Gerard ’t Hooft Institute for Theoretical Physics Utrecht University Postbox 80.089 3508 TB Utrecht, the Netherlands e-mail: [email protected] internet: http://www.staff.science.uu.nl/˜hooft101/ Abstract A sharper formulation is presented for an interpretation of quantum mechanics advocated by author. As an essential element we put forward conservation laws concerning the ontological nature of a variable, and the uncertainties concerning the realisation of states. Quantum mechanics can then be treated as a device that combines statistics with mechanical, deterministic laws, such that uncertainties are arXiv:1904.12364v1 [quant-ph] 28 Apr 2019 passed on from initial states to final states. ∗Presented at the Conference PAFT2019, on ‘Current Problems in Theoretical Physics’, session on ‘Foundations of Quantum Theory’, Vietri sul Mare, Salerno, Italy, April 13-17, 2019. 1 1 Introduction Deterministic interpretations of quantum mechanics, sometimes called ‘hidden variable’ theories [1, 2], are not strongly supported at present, mainly because the EPR para- dox [3], Bell’s theorem [4, 5], and related considerations appear to be irreconcilable with local hidden variables. Although weaknesses in Bell’s analysis have been pointed out by many authors [6], there appears to be consensus concerning the need to add at least some stochastic element, some ‘typically quantum’ features that cannot be reduced to hidden variables. This means that some version of a ‘many world’ philosophy or pilot wave sce- nario would be unavoidable; somewhat surprisingly, there appears to be only a minor amount of opposition against such ideas.
    [Show full text]
  • Andrei Khrennikov Bourama Toni Editors
    STEAM-H: Science, Technology, Engineering, Agriculture, Mathematics & Health Andrei Khrennikov Bourama Toni Editors Quantum Foundations, Probability and Information STEAM-H: Science, Technology, Engineering, Agriculture, Mathematics & Health STEAM-H: Science, Technology, Engineering, Agriculture, Mathematics & Health Series Editor Bourama Toni Department of Mathematics Howard University Washington, DC, USA This interdisciplinary series highlights the wealth of recent advances in the pure and applied sciences made by researchers collaborating between fields where mathematics is a core focus. As we continue to make fundamental advances in various scientific disciplines, the most powerful applications will increasingly be revealed by an interdisciplinary approach. This series serves as a catalyst for these researchers to develop novel applications of, and approaches to, the mathematical sciences. As such, we expect this series to become a national and international reference in STEAM-H education and research. Interdisciplinary by design, the series focuses largely on scientists and math- ematicians developing novel methodologies and research techniques that have benefits beyond a single community. This approach seeks to connect researchers from across the globe, united in the common language of the mathematical sciences. Thus, volumes in this series are suitable for both students and researchers in a variety of interdisciplinary fields, such as: mathematics as it applies to engineering; physical chemistry and material sciences; environmental, health, behavioral and life sciences; nanotechnology and robotics; computational and data sciences; signal/image pro- cessing and machine learning; finance, economics, operations research, and game theory. The series originated from the weekly yearlong STEAM-H Lecture series at Virginia State University featuring world-class experts in a dynamic forum.
    [Show full text]
  • Daniel Dennett's Compatibilism
    324 Free Will: The Scandal in Philosophy Determinism Indeterminism Hard Determinism Compatibilism Libertarianism Soft Determinism Hard Incompatibilism Soft Compatibilism Event-Causal Agent-Causal Daniel Dennett’s Illusionism Chapter 25 Chapter CompatibilismSemicompatibilism Incompatibilism SFA Non-Causal Impossibilism Narrow Incompatibilism Broad Incompatibilism Soft Causality Valerian Model Soft Incompatibilism Modest Libertarianism Soft Libertarianism Source Incompatibilism Leeway Incompatibilism Cogito Daring Soft Libertarianism (Actual Sequence) (Alternative Sequences) informationphilosopher.com/solutions/philosophers/dennettTwo-Stage Model with Limited Determinism and Limited Indeterminism This chapter on the web Daniel Dennett 325 Indeterminism Daniel Dennett’s Compatibilism Determinism Libertarianism While he himself is a confirmed compatibilist, even a deter- minist, in “On Giving Libertarians What TheyAgent-Causal Say They Want,” Chapter 15 of his 1978 book Brainstorms, Daniel Dennett Compatibilism articulated the case for a two-stage model of free will better than any libertarianEvent-Causal had done at the time. Soft Determinism His “Valerian” model of decision making, named after the poet Hard Determinism Paul Valéry, combines indeterminism to generate Non-Causalalternative possibilities, with (in my view, adequate) determinism to choose Soft Compatibilism among the possibilities. SFA “The model of decision making I am proposing, has the fol- Hard Incompatibilism Incompatibilismlowing feature: when we are faced withSoft an
    [Show full text]
  • Mcgranahan Diss May 29
    UNIVERSITY OF CALIFORNIA SANTA CRUZ WILLIAM JAMES’S EVOLUTIONARY PRAGMATISM: A STUDY IN PHYSIOLOGY, PSYCHOLOGY, AND PHILOSOPHY AT THE CLOSE OF THE NINETEENTH CENTURY A dissertation submitted in partial satisfaction of the requirements for the degree of DOCTOR OF PHILOSOPHY in PHILOSOPHY by Lucas Robert McGranahan June 2012 The Dissertation of Lucas McGranahan is approved: ____________________________ Professor Rasmus Grønfeldt Winther, Chair ____________________________ Professor David Couzens Hoy ____________________________ Professor Ellen Kappy Suckiel ____________________________ Professor Colin Koopman _________________________ Tyrus Miller Vice Provost and Dean of Graduate Studies Copyright © by Lucas McGranahan 2012 Table of Contents List of Tables ..........................................................................................................vii List of Abbreviations..............................................................................................viii Abstract....................................................................................................................ix Acknowledgements ..................................................................................................xi Introduction...............................................................................................................1 Part I. 1. The Darwinian Structure of James’s Vision.....................................................26 1.1. Introduction ..................................................................................................26
    [Show full text]
  • The Super-Indeterminism in Orthodox Quantum Mechanics Does Not Implicate the Reality of Experimenter Free Will
    The super-indeterminism in orthodox quantum mechanics does not implicate the reality of experimenter free will Jan Walleczek∗ Phenoscience Laboratories, Novalisstrasse 11, 10115 Berlin, Germany Abstract The concept of `super-indeterminism' captures the notion that the free choice assumption of orthodox quantum mechanics necessitates only the following requirement: an agent's free-choice performance in the selection of measurement settings must not represent an exception to the rule of irreducible quantum indeterminism in the physical universe (i.e, \universal indeterminism"). Any additional metaphysical speculation, such as to whether quantum indeterminism, i.e., intrinsic randomness, implicates the reality of experimenter \freedom", \free will", or \free choice", is redundant in relation to the predictive success of orthodox quantum mechanics. Accordingly, super-indeterminism views as redundant also, from a technical standpoint, whether an affirmative or a negative answer is claimed in reference to universal indeterminism as a necessary precondition for experimenter freedom. Super-indeterminism accounts, for example, for the circular reasoning which is implicit in the free will theorem by Conway and Kochen [1,2]. The concept of super- indeterminism is of great assistance in clarifying the often misunderstood meaning of the concept of \free variables" as used by John Bell [3]. The present work argues that Bell sought an operational, effective free will theorem, one based upon the notion of \determinism without predetermination", i.e., one wherein \free variables" represent universally uncomputable variables. In conclusion, the standard interpretation of quantum theory does not answer, and does not need to answer in order to ensure the predictive success of orthodox theory, the question of whether either incompatibilism or compatibilism is valid in relation to free-will metaphysics and to the free-will phenomenology of arXiv:1603.03400v2 [quant-ph] 21 Mar 2016 experimenter agents in quantum mechanics.
    [Show full text]
  • The Problem of Pre-Determinism and Its Impact on Muslim Thought © Mohamed Imran Mohamed Taib
    The Problem of Pre-Determinism and Its Impact on Muslim Thought © Mohamed Imran Mohamed Taib The Problem of Pre-Determinism and Its Impact on Muslim Thought ∗∗∗ by Mohamed Imran Mohamed Taib [email protected] 1. INTRODUCTION The problem of interaction between freewill and determinism has always been at the very heart of theological and philosophical debates. This essay is not an attempt to elucidate and expound the theological conception addressed by various dogmatist scholars of the past. Instead, I shall attempt to analyse the historical basis of the issue and put our understandings and positions on the issue within the historical framework. In my opinion, it is important to know what caused the issue to occupy a central theological debate of early Islam and how their resolves had affected the way we view the issue today. This essay shall thus be focussed on three essential parts: a. What caused the problem to sprout in early Islamic history, b. What were the discussions that led to the orthodox position, and c. Why there are attempts to re-evaluate our understanding of qada’ and qadar ? It is undeniable that the issue of freewill, in relation to God’s pre-determinism, is one of the most complex problems that had occupied a wide branch of human knowledge – from theology to philosophy to science and politics. Nevertheless, it is also an issue that concerns human beings the most as far as practical life is concerned. 1 Thus, I shall exercise ∗ This paper was originally published in The Fount journal: “ The Past in Our Future: Challenges Facing Muslims in the 21 st Century ”, Issue No.2, 2000.
    [Show full text]
  • An Inchoate Universe: James’S Probabilistic Underdeterminism
    AN INCHOATE UNIVERSE: JAMES’S PROBABILISTIC UNDERDETERMINISM KYLE BROMHALL In this paper, I challenge the traditional narrative that William James’s arguments against determinism were primarily motivated by his personal struggles with depression. I argue that James presents an alternative argument against determinism that is motivated by his commitment to sound scientific practice. James argues that determinism illegitimately extrapolates from observations of past events to predictions about future events without acknowledging the distinct metaphysical difference between them. This occupation with futurity suggests that James’s true target is better understood as logical determinism rather than causal determinism. This has consequences for James’s proposed alternative, which I call his probabilistic underdeterminism, a conception of the universe that is built on chance, choice, and a local teleology. All of this forms part of a broader criticism of the scientific practices of his day based on their widespread failure to acknowledge the distorting effects of observation on that which is observed. WILLIAM JAMES STUDIES • VOLUME 14 • NUMBER 1 • SPRING 2018 • PP. 54–83 KYLE BROMHALL 55 he traditional narrative about William James’s arguments against determinism suggests that his hostility to determinism was motivated primarily by his T personal struggles with depression. This view is reinforced by the fact that James tends to resort to moral arguments instead of metaphysical or scientific ones, even when he is working within such a context. If this is the case, then scholars are right to view James’s arguments as an exercise in self-assurance rather than a serious challenge to the doctrine. However, I believe that this narrative is incomplete.
    [Show full text]
  • Ideas of Interest from “Free Will and Determinism”
    Free Will and Determinism Crowds at Squires, Library of Congress Ideas of Interest from “Free Will and Determinism” 1. Explain the difference between scientific and “soft” determinism. 2. What is the one miracle that would happen in a predeterministic uni- verse? 3. Explain the difference between predestination and fatalism. How does the short characterization of the doctrine of fatalism in this chapter differ from the lexical definition of “fatalism”? 4. If our choices are not due to chance, reason, or causes, what is the na- ture of a free decision? If someone freely chooses, then would it fol- 1 Free Will and Determinism low there could be no basis for the decision because any basis would limit the freedom of the choice? 5. Are probabilistic or “chance” predictions simply approximations of deterministic predictions? I.e., are chance outcomes a result of our inability to accurately observe and measure the initial conditions of an event? Philosophical Ethics Historically, the ethics of peoples has been based on religion. Not surpris- ingly, ethics differ among persons and places, in part, because different cultures have different religions. If there were to be a philosophical basis for how we ought to lead our lives and seek a good life, then this basis probably cannot be founded on religious tenets of God’s existence. As we have seen, both à priori and à posteriori proofs for God’s existence are not philosophically well developed enough to be reliable as a foundation for further inferences. Thus, our task in this part of our study is to see to what extent we can base ethical principles on reason alone.
    [Show full text]