4-Şiir Ve Sanat Atölyesi Sayı 9
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
YIL1 SAYI9 ATÖLYESİ 1 Kasım 2020 Editör KIBRIS 15 GÜNLÜK EDEBİYAT & SANAT BÜLTENİ Mehmet EKİCİ ŞŞveiiriir ALTI FERSAH ANILAR KUŞ ÜSTÜ UMUT geçmişin ip uçlarıydı anılar: Ayaksız ve kanatsız bir kuş iken yüreğim SanatSanat DONE 1 Uçmaya heveslendi Yabancı bir çoğul çatık kaşlı esmer bir sessizlikti babam Sabahın ilk ışıklarını gebe bırakan ılık nefes almayı unuturdu öfkelendiği zaman Sokulmak istiyordu hayallerime rüzgarlar Üşüyordu uykularım su gibi bir imgeydi annem Aklaşan sakallarımı sırladı Yıldızlar düşüyordu ellerime düşlerini yıkardı zamanın kurnasında Adını bilemediğim o uzak diyarlardan Kıskıvrak yakalanmıştım sana ve gülümserdi içindeki ıssızlığa Toprağımın özüne sinen Bir çocuk kadar masumdum En makbul baharat kokularını içirdi bana Ve itaatkârdım düşlerime.. haşhaş tarlasında kırk yaşını kırardı ninem Oysa benim kuşlarım vardı ovalarda uçuşan seksen beşine çok çile çok sevinç vardı Yüreğimi kanatlarının altında taşırdı birçoğu DONE 2 beyaz ve mor çiçeklerin göğsüne takardı Birçoğu da Kaf Dağı’na tünerdi. Didik didik ederken geçmişimi afyon buğusu ellerini Aralanıyordu hüznün kapısı Uçmayı bilmeyen bir kuş iken yüreğim bir tek ağzı vardı dedemin Bir söylenti işte zümrüt taçlı kuşlar geçerdi masallarından Kaçmaya heveslendi Dedikodu, rastlantının ötesi. gökyüzünde saklardı peri kızlarını Kirpiklerimin ucuna çarptı gökyüzü Çok isteyerek sevmiştim seni ve muhteşem atlar doğardı kaleminden Her solgun karanfil ve her tomurcuk gül Gözleri göç kahvesi dört nala uçmaya hazır Göz pınarlarımdan taşan sularla büyür Gözlerini aç Göçmen kuşlar döner durur başımda Unutma hep hatırla beni.. başucunda kırmızı pabuçlarla uyuyan Ayaklarım az biraz yorgun gözlerim vardı o zamanlar İhtimal, taşımaz gövdemi sana DONE 3 mısır koçanı bebeklerim Bir körebe oyununda çalmıştın gözlerimi Başlangıcın etrafında toplanmıştık elma şekeri sevinçlerim Haydi, geri ver bana cici kitaplar içine akardı çocukluğum Öncesi çok kalabalık ertesi eksik büyürdü usul usul uysal çocukluğum… Kayısı bahçesinde bir ırgat Aşka doğru uçmayı özler iken yüreğim Bir sandık dolusu emek Filiz ÇELİK DOĞRU Durmaya heveslendi Ve biz bugün Tanımsız ve tarifsiz sözlerimin ardına düştü Bir yaş daha yaşlanmıştık SONELER birden Vakti sukut olsun sözlerim Elim ayağım dolaştı birbirine Biz zalime başkaldırmıştık. Sone - 5 Duymak istemediğim her şey aşikar oldu Duaya durdu bir mü’minin elleri DONE 4 Meyvesi çocuk olan çamurdan ağaç mıyız Cesaretim kara gözlerimin akında rehin Yarasa misali gece sobesi Peki nereye koyduk așkları, umutları Bașımızdan dolanan bu kara bulutları Can havliyle çırpınan kanadı kırık kuşum Çıkma karşıma bu gece Zaman seccadesinde șaklayan kırbaç mıyız Uçmaya çalıştıkça Dokunma doğduğum eve Tenime batıyordu elleri Batıl bir inanç benimkisi Hiç sorduk mu yoksula, karnını tok mu aç mıyız Çözülmez bir bilmece her neyse, Kırdık mı gönlümüzde ‘ikbal’ denen putları Sordukça çoğalıyor yașamın boyutları Mehmet EKİCİ Bırak tanışmayalım bu gece Yoksa sonsuza yaslı ilahî miraç mıyız Zaten sabaha çıkmam ben Ormanda ölürüm belkide. Soruların cevabı senindir okuyucu Nere varırsa varsın cevapların bir ucu gün olur Ben ‘elest’te verdiğim cevabıma sadığım DONE 5 gün olur düşen yiğit kalkar düştüğü yerden Altı fersah üstü umut Sen sevgilim yeniden bulduğum cevabımsın Tuhaf bir dünya gezegen Ömür denen kadehten içmeye susadığım giden yorgun süvari döner gittiği yerden Her şey dahil sınırsız yaşamak ‘Așk’ denen iksir ile mayalı șarabımsın Bir kere olsun sadece insan olmak Hüseyin Avni CENGİZ çekilir en gümrah ırmağın delişmen suyu Çok mu zor aç kalmak utanır su, kanın su olup aktığı yerden Yokluğu var günde paylaşmak.... “Cumhuriyeti biz böyle kazandık” (97. yıl kutlu olsun!) hürriyet ateşiyle tutuşursa bir millet DONE 6 isyan filizlenir ümidin bittiği yerden Kiremit kırmızısı gül kurusu Kavruk bir anadolu türküsü diriliş müjdesini işittik kutlulardan Selam söyle dost eline Bu giden kırlangıçlar sürüsü doğrulur yeni bir çağ asrın çöktüğü yerden Bahtiyar ol oğul Sözün olsun kavuşmak ötüken dağlarından bozkurt ünler bir zaman Zaten değil mi ki silkinir anadolu günün doğduğu yerden Hayat bir ömür törpüsü Alper ÖZSAKINÇ Turan BORANOĞLU 1933/Uşak, Cumhuriyet Bayramı, [Foto Kazım] [email protected] © Bu bültenin telif hakkı yoktur. Para ile satılmaz. Dijital ve basılı olarak çoğaltılabilir ve yayımlanabilir. Sayfa: 1 15 GÜNLÜK EDEBİYAT & SANAT BÜLTENİ YIL:1, SAYI: 9 1 Kasım 2020 Şiir ve Sanat Atölyei 1449. YILDÖNÜMÜ MEVLİD AŞK OKUDUM Gurbet Elde Yaman Oldu Halimiz Allâh adın zikredelim evvela PEK HAZİN BİR Vacib oldu cümle işte her kula AŞK DOKUDUM Gurbet elde yaman oldu halimiz MEVLİD GECESİ Allâh adın her kim ol evvel anâ Ben bu gönül tezgahında Sılaya varmaya nice çağlar var Her işi âsan eder Allâh anâ Ah ederim elim erişmez yare Yıllar geçiyor ki, yâ Muhammed, Aşk dokudum, aşk okudum Allâh adı olsa her işin önü Erenlerin dergahında Aramızda yıkılası dağlar var Hergiz ebter olmaya anın sonu Aylar bize hep Muharrem oldu! Aşk okudum, aşk dokudum Bir kez Allâh dese şevkile lisan Akşam ne güneşli bir geceydi... Ne yaman eğlenip kaldık burada Dökülür cümle günah misli hazan Eyvah, o da leyl-i mâtem oldu! Her güçlüğü bile bile Dilerim Mevla'dan erem murada İsm-i pâkin pâk olur zikreyleyen Her murada erişir Allâh diyen Âlem bugün üç yüz elli milyon Göznuruyla, sabır ile Bana derler neyin kaldı sılada Aşk ile gel imdi Allâh diyelim Mazlûma yaman bir âlem oldu: Yumak yumak, çile çile Demezler ki bir ciğerim dağlar var Aşk dokudum, aşk okudum Dert ile göz yaş ile ah edelim Çiğnendi harîm-i pâki Şer’in; Ola kim rahmet kıla ol padişah Bir yiğit düşünce kaldıran olmaz Ol Kerimü ol Rahimü ol ilâh Nâmûsa yabancı mahrem oldu! Bir ömür yana yakıla Eyilik dururken kem demek olmaz Birdir ol birliğine şek yokdürür Beyninde öten çanın sesinden Yazdığım sığmaz akla Bu kadar gurbette eğlenmek olmaz Gerçi yanlış söyleyenler çok dürür Binlerce minâre ebkem oldu. Acımadım kırkdört yıla Aşk okudum,aşk dokudum Ne diyeyim ayağımı bağlar var Cümle alem yok iken ol var idi Allah için, ey Nebiyy-i Ma’sûm, Yaradılmıştan Gani Cebbâr idi Bozulmaz mı alnındaki yazılar İslâm’ı bırakma böyle bîkes, Var iken ol yok idi ins-ü melek Sevgi insanlığın özü Göz göz oldu yaralarım sızılar Arşü ferşü ayü güm hem nüh felek İslâm’ı bırakma böyle mazlûm. Odur aydınlatan bizi Kerem'im der dinleyin hey gaziler Sün ile bunları, ol var eyledi Hak yolunda oldum terzi Birliğine cümle ikrar eyledi Mehmet Akif ERSOY Aşk dokudum, aşk okudum Derdin koyup benim için ağlar var Kudretin izhâr edüp hem ol Celil (18 Şubat 1913) Aşık Kerem Birliğine bunları kıldu delil Günahından, sevabından ‘Ol! ‘ dedi bir kere var oldu cihan İçtim aşkın şarabından Dudağında Yangın Varmış Dediler ‘Olma! ‘ derse, mahv olur ol dem hemân SANIYORSUN Uluların kitabından Haşre dek ger denilirse bu kelâm Aşk okudum, aşk dokudum Dudağında yangın varmış dediler, Nice haşr ola, bu olmaya temâm Tâ ezelden yayan koşarak geldim. Edebimden susuyorum, Pes Muhammeddir bu varlığa sebeb Alev yanaklara sarmış dediler, Sıdk ile ânın rızasına kıl taleb Sen, korkuyor sanıyorsun, Aşk için şan da, şeref de Sevda seli oldum, taşarak geldim. Okum saplı bu hedefte Ey azizler işte başlarız söze Hep kinimi kusuyorum, Yıllar yılı bir gergefte Kapılmışım aşk oduna bir kere, Bir vasiyet kılarız illa size Katlanırım her bir cefaya, cevre Sen, gülüyor sanıyorsun. Aşk dokudum, aşk okudum Ol vasiyyet kim derim hem tuta Uğraya uğraya devirden devre Mis gibi kokusu canlarda tüte Bütün kâinatı aşarak geldim. Bu kadar arsızlık olmaz, Ümit Yaşar aşkla bende Hakk Teala rahmet eyleye anâ Yapmak, yıkmak senin bu gamlı ömrü, Kim beni ol bir dua ile anâ Kefen altın olsa dolmaz, Kötülük olmaz sevende Bu can kaldıkça bu tende Ben gönlümü sana verdim götürü. Her kim diler bu duada buluna Eğri adam yolun bulmaz, Sana meftûn olduğumdan ötürü Fatiha ihsan ede ben kuluna Aşk okurum, aşk dokurum. Sarhoş oldum Neyzen, coşarak geldim. … Sen, buluyor sanıyorsun. (1409-Bursa) Ümit Yaşar OĞUZCAN Neyzen TEVFİK Süleyman Çelebi (1346? 1351?–1422) Yolumu ayırdım senle, Yalan demiyorum dinle, • Bugün muhabbet tohumu AYARSIZIM ekmeyen, yarın Cennette Tuba KİTAP OKUMA NOTLARI Te k b a şına ağl a i n l e , dalından meyve alamaz. BOSTAN-GÜLÜSTAN Sen, kanıyor sanıyorsun. • Ağzına kadar benlik suyuyla Şeyh Sâdi Şirazi Beş tellidir dolmuş bir kandil olursan, Asıl adı, Ebû Muhammed Sa‘dî Müşerrifüddîn Duvarda asılı kırık sazım sende ışık olur mu? Meclisleri, (Şerefüddîn) Muslih b. Abdillâh b. Müşerrif Sen yoluna, ben yoluma, mum gibi sinesinde yanacak bir Şîrâzî’dir. 1210 yılında Şiraz'da doğdu. Gerek Doğu, gerekse Batı dünyasında engin irfanıyla tanınan Sâdi, Çıkmazsın artık karşıma, Bilmezler mi? Bilirler elbet! şey bulunan insanlar aydınlatır. çağının felsefesini hayata uygulayıp, her olaydan bir • Şelale azametle aktığı için, hikmet prensibi çıkararak bunları eserlerine aktardı. Ne olur girme koluma, Ben beş bin yılllık aşığım. Asırlık ömrünün üçte birini ilim tahsiline, bir o yukarıdan aşağıya yuvarlanır. kadarını seyahate, gerisini ise tespitlerini yazmaya Sen, istiyor sanıyorsun. Çiğ ise küçük ve âciz olarak ayırdı. Sâdi Şirazi 1291 yılında Şiraz’da vefat etti. Yoksun mızrabım düştüğü için güneş onu muhabbetle yukarılara çıkarır. Bil ki, Yozcu, senden bıktı, ağlar sızım. • Ecel birinin canına kastettiği söylemiş. Hem sermayeyi, hem de kârı Delirdi, tepeye çıktı, yarsızım zaman, onun önce keskin gözünü bağlar. kaybetmektense, dükkanın kapısını sabahtan • Kıyısı görünmeyen bir suda, yüzücünün gururu işe Bütün sevgisini yıktı. Düzenim yok epeydir kapamak daha faydalıdır. yaramaz! • Gençliğin siyahlığı aklanıncaya kadar,