<<

Tokat VaHiiği ŞeyhülisUim Araştırma Merkezi

TÜRK TARiHiNDE VE TORK KULTURUNDE TOKAT Sempozyumu (2 • 6 Temmuz 1986)

Yayma Hazırlayanlar:

Prof. Dr. S. Hayri Bolay- Doç. Dr. Mustafa Vazıcıoğlu, Doç. IDr. Bahaeddin Vediyıldız_- Ar. Gör. Mehmet Özdell)ir . GElJŞiM .MATBAASI 229 86 91 - 229 06 75 ; .! ~· ... • ~ ... . :-:. : :··. :.. : ...... ~ .. ' .; ANKARA-1987. .. ·· ŞEVHÜLiSLAM TOKATLI MUSTAFA SABRi EFENDi

H ayatı - ilmi Şahsiyeti-.Eserlerinin Tahlili Tenkidi

Yrd. Doç. Dr. Yusuf KILIÇ

1. KISA ÖZGEÇMiŞi :

A-TÜRKiVEDEKi HAYATI

Tokatlı Şeyhülislam Mustafa Sabri Abidin Efendi (1 268-1373/ 1869-1954) Türk asıllı ve Hanefi mezhebine mensup(1). aemsali u le­ ma arasında kuwe-i ilmiyye ve bilhass-a kudret-i kalemiyye ile te­ mayüz etmişn(2) bir Kelam ve Fıkıh alimi(3); bir Türk hukukçusu• dur(4). Osmanlı Devrinin son şeyhü l lslam l arındandır.

a. Çoculduk Yınarı ve Tahsili :

1286 (1809) yılında Tokat'da doğmuştur(S). Ba'bası Ahmed Efen­ didir, alim bir zattır(6).

1) Kahhala, XII, 258; 1277'de doğdu~u (?), Zirik.li, VTII, 138. 2) İbnu'l-Emin, Son Asır Türk Şairleri, 2184 3) Kahha:Ie, age.; Zirikli ,age. 4 ) Armağan, Prof. Dr. Servet, Hukukunda Sigorta Konusu Ve İki Belge, İHÜF Halil Arslanlı'nın Anısına Armağan'dan ayrı basım, İst., 1978, 251. 5) Huzur Dersleri, ID, 350; İbnulemin, age., 2183: [ (1879 -1296) ]. 6) Huzur Dersleri, ay.; İbnulemin, age., ay., Altunsu, Osmanlı Şeyhülis­ lfunları, 254.

613 ilkokulu memleketi olan Tokat'ta bitirmiş, Kuran-ı Kerimi de hıf­ zetmiştir(7). Tokatlı Zülbiye-zade Ahmed Efendi'den ilim aldı(8).

Daha sonra 'ye gitmiş ve Hoca Emin Efendi'den icazet almıştır(9). Kayseri'de Hacı Torun Efendi'nin damadı olarak tanınan ve Divrikli Mehmed Emin Efendi isimli bu hacası hakkındaki bir ha­ tırasınr şöyle anlatır :

Anadolu'nun büyük şehirlerinden biri olan Kayseri'de ilim tah­ sil ederken Kayserili Hoca Torun Efendi'nin damadı olarak bilinen Hacarn Divrikli .Şeyh Mehmed Emin Efendi'ye yine Kayseri'nin mes-. hur alimlerinden Şeyh Darnacl Halil Efendi, Kayseri alimlerini davet ettiği bir ziyafet mecl-isinde, şöyle bir soru sormuştu: Allah «Hiç bir şey yok ki onun hamdine bürünere-k tesbih etmesin; ancak siz onla-­ rın tesbihlerini anlamazsınrz ,(10) buyurur. Ne dersiniz? Çalgı alet­ leri bu ayette olumsuz ifade de yer alan belirsiz isimden anlaşılan umumilik manasına nasıl girer? Halil Efendi, Divrikli Mehmed Emin Efendi He rekabet halindeydi. Böyle bir mecliste böyle bir soruyu maksatir sormuştu. Ne var ki Divrikli'nin mantık ilminde derin bilgisi vardı. Soruyu şöyle cevaplandırdı.

Ayetteki kaziyye şartlı genel kaziyyedir. Şartlı genel kazıyye demek onu mevzuuna mahmul yapmak suretiyle hükmün illeti mev­ ·zuun vasfı olan ·kazıyye demektir. Buna göre : her şey, şey olması yö• nünden yani mevcud olduğu için Allalır tesbih eder. · Çünkü Allah mevcud olmasaydı onun da mevcud olması mümkün olmazdı. Çalgı aletleri de birer mevcud oldukları ve Allah mevcud olmasaydı onla­ rın da mevcud olmaları imkansız olduğu için Alla'hı tesbih ederler. Bundan ça lgı aletlerinin Allahr zikirden alıkoyan ve şer'an haram olan işlerde kullanıldıkları için Allahı tesbih etmekten geri •kalmaları ge­ rekmez(11).

7) Aynı kaynaklar. 8) Huzur Dersleri, ay.; Mevkıfu'l-akl ... , I, In. 9) Huzur Dersleri, ay.; İbnulem.in, ay.; Mevkıfu'l-akl ... , II, 130. 10) el-İsra, 44. ll) Mevkılu'l-akl ... , II, 138n: mantıki bir istinbat icadı olan bu hikayeyi Mısır alimlerinden bir gruba bahsettiğim zaman yeterince iltifat gör• meı'n1şti. Bu her halde Mısır'da mantık ilminin layık olduğu değete ula~­ mamasından ileri gelmiştir. Çünkü birçok gafiller onu «eski sılri man­ tıktır» diye hor görüyorlar. Halbuki mantık yüceliğini suriliğine borç• ludur. Hendese de aynıdır. Tecrubi olsaydı muvakkat, bir ilim olur­ du.» MS.

614 Tahsilini ilerietmek için Kayseri'den 'a gitmiş istanbullu Mehmed Atıf beyden ve meşihat-ı islamiyye ders vekili Gümülcine.li Ahmed Asım Efendi'den icazet almış(12), daha sonra ruus imtihanını kazanarak müderris olmuş(13) ve hacası Asım Efendinin k ı zı Ulviye hanımla evlenmiştir(14).

"Bu evlilikten İbrahim Sabri Efendi isminde bir oğlu ve bir kızı olduğunu bHiyoruz. Oğlu Edebiyat Profesörü olarak Libya ve Mısır Üniversitelerinde hizmet etmiş ve 1983 (?) de vefat etmiştir. Bir kızı hayattadır. istanbul'da oturmaktadır. b. ilmi Faaliyetleri :

1890 (1307)'da açılan ruus imtihanını kazanarak 22 yaşında Fatih camiinde müderris olarak ilmi faaliyetine başlamış, elli kadar öğ­ renciye icazet vermiştir(15). Bu arada Beşi'ktaş Asariye Camii imam­ lığı imtihanını da kazanmıştır(16).

1897 (1315) yılından itibaren Huzur Dersleri(17) muhataplığına da kat ı lmış, bu faaliyeti 1-332 (1914) y ı lına kadar devam etmiştir(18).

16 Ocak 1900(1318)'de Kitabet-i Şehriyari proto·kolüne dahil ola:­ rak Sultan ll. Abdulhamid'in «Özel Kalem Müdürlüğü .. hizmetine de getirilmiştir( 19).

12) Huzur Dersleri, ay.; Mevkıfu'J.-akl, I, 1. 13) Aynı kaynaklar. 14) Aynı kaynaklar. 15) Huzur Dersleri, III, 350; İbnulemin, age., ay; Altunsu, Dr. A., Osmanlı Şeyhülislaml arı, 254. 16) Altunsu, age., 254. 17) Huzur Dersleri, Sultan III. Mustafa tarafından., ll72' (1759) yılında bir kanunla ve 1-10/Ramazan arası devam eden ders halinde ihdas edi­ -lerek Osmanlı Devlet Teşkilatma girmiş bir müessesedir (Huzur Ders­ leri, I, 5; Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti İlmiye Teşkilatı, 216). Osmanlı Padişahlarının huzuruyla muayyen mütebahhir ve İslam Di­ niyle mütedeyyin zatlardan terekküb etmek üzere Ramazan günleri Saray'da akdedilen ilmi mecliste Kazi Beyzavi Tefsirini, münazaralı tarzda tedrisini ifade etmek üzere kullanılan bir ıstıl ahtır (Huzur Dersleri, I, 13). 29. Recep. 1342'de yürürlüğe giren Hilfıfetin İlgası ve Hanedan-ı Osmani'nin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Çı­ karılmasına dair olan 341 asyılı ve 26. Recep, (3 Mart 1340) tarihli ka­ nunla sona ermiştir (Huzur Dersleri, I, 62). 18) Huzur Dersleri, ay.; İbnulemin, age., ay.; Altunsu, age., ay., 19) Aynı kaynaklar.

.6.15 13·22(1904) y ı lında tekrar müderrisliğe düş müş(20); Fatih Camii müderrisliğine devam ederken 1.1.1908 (1324)'de Tokat'tan mebus se­ çi l miş; ve bu arada Cemiyet-i ilmiye tarafından yayınlanan crBeya­ nu'[-Hak .. isimli haftalık derginin baş muharr i rliğini üzerine almış­ tır(21). Bu dergi s.iyasetten mücerred, sırf ilim ve dine n:ıüstenid­ di(22).

1334 (1 918) y ı lı nd a Daru'I-Hikmeti'l-lslamiyye azal ı ğ ın a da tayin edilen Mustafa Sabri Efendi(23), Süleymaniye Medresesi Hadis-i Ş erif Müderrisliğine tayin edilm i ş(24); son olarak ilmiye sın ı fı n ın en yüksek mevkii olan Şeyhülislamlık makamına da yükselerek ilmi se­ viyesini göstermiştir.

c. Siyasi faaliyetleri :

Şeyhulislamlık hizmetlerini . ıçi n e alan devredeki hayatı ilmi faali­ yet bakımından yoğun l uğunu muhafaza ederken siyasi faaliyetinin de en girdaplı devresini yaşam aktad ır .

1324(1908) yılında ll. Meş rut i yeti n ilaniyle Tokat'tan mebus se­ çilmiş ve böylece Mebusan Meclisi'ne girm iştir. Fatih Camii müder­ risl i ği devam etmektedir. Bu arada Cemiyet-i ilmiyye'n·in yayın ladığ ı a.Beyanu'I-Haku Dergisinin baş yazarıdır.

Siyasi rotası, ittihad ve Terakki Partisine tam mu~alefettir. Bu yüzden bu parti iktidara gelince onu yakalamaya çalışmıştır. Bu se­ beple evine bir gece ani bas'kı n yapmışlar . O pencereden atlayarak kurtu l m ay ı başarm ı ş ve Romanya'ya kaçmıştı r . ittihad ve Terakki'­ nin dağılmas ın a kadar orada kalm ı şt ı r(24 ) . Bu suretle y ı llarca faal hayattan uzak kalan Mustafa Sabri Efendi boş za m an l arı nı a r aştırm a ve telif faliyetleriyle değerlen di rmeye ça lı ş ı yordu. Bundan onun il­ mi eserler verme devresine bu tarihten itibaren başlamış olduğunu söyliyebiliriz. Mesela Yeni islam Müctehidlerinin Kıymet-i ilmiyyesi adlı eserini Dobruca'da yazmışt ır( 25).

20) Altunsu, age., 254. 21) Huzur Dersleri, ay., İbnulemin, age, ay.; Altunsu, age., 254. 22) İbnulemin, age., 2183. 23) Huzur Dersleri, III, 351; İbnulemin, age, ay.; Danişmend, İ. Hami, İzablı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, V, 163; Altunsu, age., 255. Bu müessese hakkında bk. : Saclık Albayrak, Son Devrin İslam Akademisi Daru'l­ Hikmeti'l-İslamiyye, İstanbul, 1973. 24) Altunsu, age., 255. 25) bk. age. eserin ilk baskısının son satırı. Hürriyet ve itilaf Fırkası iktidara gelince 1337 (1919) yılında oa­ mad Ferid Paşa kabinesinden Şeyhü l islam olmuştur(26). . Bu arada Ferid Paşaı Paris Konferansına gidince Sadaret Vekaletinde (Başba­ kan Vekilliği) de bulunmuştur(27). Damad Ferid Paşa kabinesinin düş­ mesi üzerine, Ayan Azalığı (Senatör)'na tayin edilmiş(28); daha sonra Ferid Paşa kabinesinin yeniden kurulmasiyl·e zaman z-aman Şeyhul­ islamlrk makamına getirilmişse de bazı kabine üyeleriyle a nlaş ama­ dığı için 7. Muharrem. 1339 (1920)'de istifa etmişt1r(29).

Mustafa Sabri Hoc-anın siyasi hayatını sürdürdüğü bu devre Türk Siyasi tarihi bakımından bir varlık yakluk meselesinin en kritik dev­ resini teşkil eder. Bir muazzam imparatorluk çatırdamaya baş l amış­ tır. Sonuç ne olacaktır. Bu ar;ada her düşünen insan bir kurtuluş ça• resi aramak zorundadır . Çeşitli görüşler, faaliyetler iyi bir sonuca ulaşpıak için birbiriyle uğraşacaktır. Sonunda galip gelen taraf muha­ liflerini z.ararsız hale getirecektir. Bu daima böyle olmuştur.

Milli Mücadele zafere ula ş ın ca Mustafa Sabri Efendi «Siyaseten tebau'de mecbur . edilmiş• tir(30). Böylece Mustafa Sabri Hoca 'nın Türkiye'deki hayatı sona ermiştir(31).

B. TÜRKiYE DIŞINDAKi HAYATI:

istanbul'dan ayrıld ı ktan sonra Yunanistan'da(32), Gümülcine'de bir köyde ailesiyle birlikte ıkarnet etmiştir(33 ). Burası 'kayınbabası­ nın memleketidir. Orada «Yarın» isimli bir gazete yayınlanmıştır. Da-

26, 27, 28, 29) Huzur eDrsleri, m, 351; İbnulemin, age., ay. 30) İbnulemin, are., 2183. 31) Mustafa Sabri Efendi, Yüzellilikler'den olarak «Siyaseten tebaude mec­ bur» edilmiştir. Yüzellilikler, Lozan Konferansında Cumhuriyet Hükü• metine tanınan ve genel aftan yararlanamayacak olan yüzelli kişilik bir kontenjan hükmüne göre Cumhuriyet Hükümetinin 1.6.1340 (1924) tarihinde tesbit ve ilan ettiği listede yer alarak yurt dışına çıkarı­ lanlardandır. Mustafa Sabri'nin 9. ve oğlu İbrahim Sabri'nin 113. sı­ rada yer aldıkları liste Lozan Anlaşması metninde mevcut değildir. Altunsu, age., 258; Yüzellilikler listesi için bk. : Hayat Tarih Mec­ muası, ciJd 1, sayı 1, (1 Şubat 1969), s.: 18-21) 1938 yılında yüzellilikler affedilmiş ve hükümetce istiyen].erin yurda girmelerine müsaade edilmiştir. 32) Huzur Dersleri, III, 351; İbnulemin, age., 2181; Altunsu, 258. 33) Altunsu, age., ay.

617 ha sonra Şerif Hüseyin'in daveti ücerine· Hizac'a gitmiştir. Oradan da Mısır'a gelmiş ve Kahire'ye yerleşmiştir(34).

Önceleri çok mal-i sıkıntı çekmişse de sonradan Cami'ui-Ez­ her'de müderrislik görevi verilmiş, ölünceye kadar müderris olarak ka l mış ve mali sıkıntısı giderilmiştir(35).

Hayatının sonlarına doğru onun hem Echer Üniversitesinde hem hususi dersl·erinde öğrenciliğini yapmış, ilmi sohbetlerinde bulunmuş olan Ali Yakub Efendi onun ha'kkınd-a şunları söylemiştir:

Mustafa Sabri Efendi vakar ve tevazuu şahsında mezcetmiş bir ali md i.

Sevdiklerini katkısız severdi. iade-ı ziyareti hiç ·ihmal -etmezdi.

Kur'ana karşı son derece hassastır. Öyle kt Kur'an ayetleri oku­ nurken çocuklar gibi ağlardı.

Sohbetleri çok içaçıcı olurdu, sıkıcı değildi. Nüktedandı. Birgün beni bir Mısırlı yankesic·i dolandırmıştı. Bu- nu duyunca senin «tayyib» olduğunu bilirdiin ama, «atyebn olduğunu bilmezdim dedi ve teselli etti. (Mısırlılarca ut.aıyyib, bazı hallerde ahmak, sefil, zavallı'kimseler hakkında kullanılır). (36)

Mısırda 20 seneden fazla kalmıştır.

7. Recep. (12 Mart 1954) de 85 yaşında vefat etmiş ve Kahire'ye defnedilmiştir.(37)

2. iLMi ŞAHSiYEri VE ESERLERi :

A. iLMi ŞAHSiVEri :

ilmi şahsiyetinin kacanılmasında iyi bir tahsil görmüş olmasının temel unsur olduğu muha·kkaktır. Tahsil devresini daha önce görül• düğü gibi Tokat, Kayseri ve istanbul mer.halelerine inhisar ettirmek

34) Huzur Dersleri, ay.; İbnulemin, age., 2184; Altunsu, age., ay. 35) Altunsu, age., ay. 36) Ali Yakub Efendiyi, 20.5.1986'da evinde ziyaretimde irticalen anlat­ tıklarından. 37) Zirikli, age., ay.; Kehhale, age., ay; Huzur Dersleri, ID, 354; İbnule­ min, age., 2184; Altunsu, age., 258.

618 gerekir. Kayseri'ye küçük yaşta geldiğini biliyoruz. Ancak Kayseri'­ deki öğrencilik hayatı kesin olar·ak ne kadar sürmüştür bilemiyoruz. Bir gün ba·basına ilmini ilerietmek için istanbul'a gitmek istediğini söyler. Acaba kendisine bu hususta ilham kaynağı olan faktörler neydi? Bu fikri ona kim telkin etmişti? Bunu da bilemiyoruz. Kayseri­ de iyi bir anahtar bilgi ve kültür aldığı muhakkak. Belki de hacası Emin Efendi ona istanbul'a gitmesini telkin etmiş olabilir. Babası razı de­ ğildir. Annesi devreye girer ve böylece istanbul'a gitmeyi başarır. Orada 22 yaşındayken (1890-1) ruus imtihanını kazanarak müderris olur.

Babası onun bu yaşta müderris olduğunu duyunca ubana kalırsa en azından 30 yaşına kadar ilim öğrenmeye devam etmeliydi .. (38) der. iktisadi durumlarının hiç elverişli olmamasına rağmen babası onun ilmi hizmetlerine karşılık maaş almasına razı olmadığını söy• Jemiştir(39).

_ilk defa Fatih Camii ı:nüderrisliğine tayin edilir. Fatih Cami~n·in Osmanlı Kültür hayatındaki durumunu Ezher Üniversitesi ayarında; Mevkıfu'l-akl' ı yazdığı günl·erdeki durumunu ise Ezher'in çok üstün• de görür(40).

ilmi şahsiyetinin en yüksek basamağı olan Şeyhulislam'lık hiz­ metiyle bu bahsi tamamlak uygun olur. Çünkü bu başlangıç ve bitiş arasındaki hizmetlere daha önce çeşitli vesilelerle işaret edilmişti .

Şeyhulislamlık, Osmanlı kültür hayatında ilmiye sınıfının en yük:. se'k mevkiidir. «Meşihat- ı islamiyye .. de denilen bu yüksek mak.am zaman zaman Sadr-i Azamlık (ıBaşbakanlık)'tan sonra devletin en mühim mevkii haline gelmiştir(41).

1424 yılında ilk defa Molla Fanari (751-834/1350-1431) ile baş­ layan bu müessese tam beş asır devam etmiş ve 1922 yılında so­ na ermiştir. Son Şeyhulislam Medeni Mehmed Nuri Efendidir. Bu müddet zarfında 131 Şeyhulislam gelip geçmiş; 185 tayin olmuştur.

38) M. Sabri, Mevkıfu'l-akl, r, L 39) M. Sabri, Mevkıfu'l-akl, I, 2. 40) M. Sabri, Mevkıfu'l-akl, I, 1. 41) Danişmend, age., V, 109.

619 ilk 19 Şeyhulislam «kayd-ı hayatlan ve «azledilemei:» hükmüyle hiz­ met görmüştür(42).

Mustafa Sabri Efendi'nin Şeyhulislamlığı 1919 ve 1920 yıllarına raslar:

ll. Meşrutlyetın başlamasıyl·a Tokat Mebusu olarak MecJ:ise gl­ ren Hoca Sabri Efendi, Hürriyet ve itilaf Fırkasının en mühim erka- nı arasındaı yer alır. Bu arada Darul-hikmeti'l-.islamiyye azası ola­ rak da hizmet ederken Damad Ferid Paşa"'nın ilk kabinesinde Şey­ hulislamlığa tayin edilir: 4.Mart-151Mayıs 1919 (1337). Bu ilk Şey­ hulislamlığı iki buçuk ay kadar sürmüştür. Aynı yıl biri 19 Mayıs- 20 Temmuz ve diğeri 21 Temmuz- 30 Eylül tarihleri arasınd·a. olmak üze• re iki defa daha aynı makama tayin edilir. Arka ar.kaya." bu üç tayi­ n·in1n toplam müddeti altı ay yirmi altı gündür(43).

On •ayl ık bir aradan sonra, dördüncü ve son defa 31 Temmuz- 25 Eylül 1920 tarihleri arasında iki aya yakın aynı hizmeti gördükten sonra kendi isteği ile bu makamdan istifa etmiştir(44).

'Mustafa Sabri Efendi'den önce ve onun ilk Şeyhulislamlık hiz­ metini takibeden aylarda Haydari-zade lbrahim Efendi; 5 Nisan 1920' den itibaren de Dürri-zade Abdullah Beyefendi Şeyhulislam olmuş­ lar; Mustafa Sabri Efendi'nin son olarak bu makamı terketmesinden sonra ise son Şeyhulislam Medemi Mehmed NOr(Efendi Şeyhulislam­ lık hizmetini devam ettlrmiştir(45).

Hatırlanacağı gibi, Mustaf.aı Sabri Efendi müderrislik hizmetini Mısır ei-Ezher Üniversitesinde hayatının sonuna kadar devam etti­ recektir.

B. ESERLERi :

Mustafa Sabri Efendi, müderrisHği, Huzur Dersleri Muhataplığı Daru'l-hikmeti'l-islamiyye azahğı, Şeyhulislamlığı gibi çok mühim ilmi faaliyetleri yanındaı «emsali ulema arasında kuwe-i ilmiyxe ve

42) Danişmend, age., V, 165; Müessese hk. da geniş bilgi için bak. : Daniş­ mend, age., V. cildi; Uzunçarşılı, İ. Hakkı, Osmanlı Devleti İlmiye Teşkilatı; Altunsu, age.; İA. 43) Danişmend, age., 163 vd. 44) Danişmend, age., 163. 45) Danişmend, age., V, 163-164.

620 bilhassa kudret-i kalemiyye ile de temayüz etmiştir" (46). Bu yüzden Türkçe ve Arapça kıymetJ.i esreler de yazmıştır. Şiirle uğraşmamakla birlikte cı güzel şiirler yazabi l eceğini de göstermişti r« J47).

Yazı Hayatına, Cemiyet-i ilmiyyei- islamiyye adlı hizmet kuru­ luşunun yayın organı olarak çı·karılan uBeyanu'I-Hak, isimli dergi ile başladığını söyliyebiliriz. 1908-1911 yılları arasında yayınalnan ve yazı ·kadrosunda Elmalılı Harndi Efendi, Fatih Hoca; ibnulemin Mah. mud Kemal· ve kardeşi, Tahirül Mevlevi, Ömer Nasuhi Bilmem gibi çok mühim ş-ahsiyetlerin yer aldığı bu derginin başmuharrirliğinl de yapmaktaydı.

Bu dergide çeşit l i aktüel konularda yazd ı ğ ı maakleleri yanında bilhassa iki seri yaz ı sı üzerinde durmak gerekir. Biri cıDin~i islamda Hedef-i münakaşa olan mesai!" başlığı altında yer al·an makaleleri ki bizi bu seri çok alakadar edecektir. Diğeri ise Zi·hni Efendi'nin Arab Edebiyatı dalında yazdığı ei-Kavlu'I-Ceyyid isimli eserinin tan­ kidi mahiyetindaki : Reddi ala ma fiii-Kavli'l-ceyyid mine'r-redin adıyla yazdıklarıdır(4B).

Bu iki seriden ö,nceki Meseleler Hakkında Cevaplar (istanbul, 1984, Sebil Yayınları) adıyla kitap haline geti rilmiştir .

Ayrıca cıTe'sisat» gibi, aAiemdar" gibi zamanındaki çeşitli yayın organlarında da çeşitli yazılar yazmıştır(49).

Şiir ve mizah kabiliyetine bir örnek olmak üzere şu kıt'asını kaydetmekle yetinelim :

Kayınbabası Asım Efendi öbür damadını Haremeyn Payesi ka­ zandıran bir göreve tayin ettirmişti. Bunu duyunca :

Evlenirsam kızının üstüne sensin mes'ul Buna zinhar gücenme, gücüne gitse bile,

46) İbnulemin, age., 2184. 47) Huzur Dersleri, m, 351; İbnulemin, age., 2184-5. Beyanu'l-Hak I, 286'da Teaddüd-i zevcat isimli bir şüri il~ I, 611 de Hakiki şürlerim diye isimlendirdiklerinden biri ve !bnulemin'in eserinde yer alan iki şiri bu hususta güzel örneklerdir. 48) Beyanu'l-Hak, II, 737 den itibaren devam eder. 49) Tunaya, T. Zafer, İslamcılık C~reyaru, 324: msl.: diilaf-ı kanun veri­ len emirlere itaat lazım mıdır? » (Tesisat, 1327 (1911), 122); «Cihad-ı Ekber f etvası hakkında» (Alemdar, 1918, ?-1317).

621 Y.eni damadına aldın, bana r-ağmen, haremeyn Kalamam ben de tabii harem-i vahid ile(50)

Bizzat kendisi tarafından sistematik bir şekilde telif ve tasnif edilen eserlerine gelince bunları iki gruba ayır:arak sıralamakta fay­ da görüyoruz :

Türkçe Eserleri : 1. Yeni islam Müctehidlerinin Kıymet-i ilmiyyesi, ist., 1335 (1337), 2. Dini Müceddidler(51J."ist., 1341, Evkaf-ı islamiyye Matbaası; ist., 1977, Sebil Yayınları. 3. islam'da imamet-i Kübra (Yarın Gazetesinde tefritka edilmiş): 4. Savm Risalesi (Süleyman Nazife cevaben yazılmış ve Yarın gazetesinde tefrika edilmişti r).

,Arapça Eserleri :

1. Mevkıfu ' l-beşer tahte sultani'l-'kader, Kahire, 1352. 2. Mevkıfu'l-aklı ve'l-ılmi ve'l-alim ...• ı-ıv, Kahire, 1369. 3. en-Nekir ala mün'kiri'n-ni'meh ... , Beyrut,? 4. ei-'Kavlu'Hasl, Kahire, 1361. 5. Mes'eletu tercemeti'I-Kur'an, Kahire, 1351. 6. Kavli fi'l-mer'eh, Kahire,?(52).

Bazılarını görme imkanımız olmayan ve eksiksiz tesbit ettiğimi­ zi sandığımız bu eserlerin hepsi üzerinde arzu ettiğimiz inceleme so­ nuç l arını sunmamıza imkan yoktur. Biz bu araştırmamızda Yeni is­ lam Müctehidlerinin Kıymeti ilmiyesi ve Meseletü tercemeti'I­ Kuran adlı iki eserini örnek olara·k sunarak, onun telif metodu üze• rindeki kanaatlarımızı belirtme·kle yetineceğiz.

Eserlerinin lis'l'esine Sigorta konusunda Beyanu'I-Ha'k'da yazdığı makalesi üzerine sayın Prof. Dr. Servet Armağan'ın istanbul Üniver• sitesi Hukuk Fakültesi Halil Arslanlı'nın Anısına Armağan adlı eser-

50) İbnulemin, age., 2185 51) Dini Müceddidler Yahut Türkiye için Necat ve İtila Yollarında Bir Rehber, İst., 332/1922 (Tunaya, age., 324). 52) Huzur Dersleri. ID, 352; Dini Müceddidler, 1969, 12; Altunsu, age., 259; 53) Adı geçen ~serden ayrı basım : İstanbul, 1978.

622 de islam Hukukunda Sigorta Konusu ve iki Belge(53) adıy la yazdığı bir makalesinde ad ı geçen yazının metninin yer almı ş olduğuna i şib ret ederek son verelim.

3. ESERLERiNiN TAHLiLi

A. BELiRLi ESERLERiNiN TAHLiLi:

a. YENi iSLAM MÜCTEHiDLERiNiN KlYMET-i iLMiYESi :

istanbul, Evkaf- ı islamiyye Matbaası, 1335 (1337), 168 Sayfa, Osmanlıca, Kazan l ı Musa Bigiyef Efendi'nin Rahmet-ı ilahiyye Burhanları namında'ki eseri haıkkında inti'kadat ı havldir. 'Küçük bir ifade (4) Besmele ile baş l ayan bir k ı sım (5- 101 Mukaddime (1 1 - 25), Rahmet-i ilahiyye Burhanları (25- ... ) numaralı paragraflar ha­ linde inceleme devam ediyor. s. 93'de Ehadis-i şerife bahsi; lstıtrad- 1 (106- 114), -2 (114-1 29); HuiOd· ayetleri (129 - 131); HuiOda delal.et eden ayat- ı kerime (132-156) Hatime (1 56-164). Dobruca-1Mecidiye, 15. Ramazan. 1334 (1916) (164)

Ana konusu:

Asilerin Cehennemde ebedi ka lıp kalmayacağı meselesidir. (el­ rEn'am, 12; HOd, 106-107. ayetleri ve diğerleri).

Muhteva Özeti :

a. Küçük Bir ifade (4) başlığı altında biraz fantazi sayılacak böyle bir mevzuun niçin ele alındığının sebeplerini şöyle izah eder:

1. Kazan matbuatında bu eser yankı yapmıştır. 2. Musa Bigiyef selef alimlerinin, akaid meselelerini çok hak­ sız, çok yanlış yollara sevk etmiş oldukları iddias ı karşısında onla..­ rın hukukunu müdafaa etmek zarureti hasıl olmuştu r .

b. Başlıksız bir bölümde (5-1O) Musa Bigiyef'in şahsiyeti ve fikirleri hakkındaki görüşlerini açıklar:

623 Musu Sigiyef, son zamanlarda· ortaya çıkan islam müceddid• lerinden biridir.

Diğerlerinden farkı : onlar islamı batılı kaynaklardan öğrendik­ leri için islami il-imlere bigane oldukları halde bu zat Şer'i meseleleri daha yakından ve daha mütehassıs bir şekilde ele alabiliyor; bu yüzden gerektiği yerde müktesebat ve mukaddimat ile kendini donat­ m ı ş görünüyor(5);

VücOd-ı Bariyi (Allahın Varlığını) kat'i olarak tasdik etmekle beraber Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamber hakkında insaflı bir insanın kabul edebileceği kadar saygılı bir !isan kullanışına bakılırsa, dinin esasına inanmadı'kiarı halk arasında kendilerine o yolda bir mevki kazandırmak veya islam Dinini sinsice ve sistef!!li bir şekilde bal­ talamak isteyen müceddidlerden olmadığı da anlaşılıyor(6);

Bu iyi yönleri yanında kendisinin hayran kaldığı Avrupa'da ya­ şasalardı her birinin adı birer ihtişam ve ihtiram abidesi olacak ~a­ dar "kıymetli eski alimierimize son derece hürmetsiz davranması onun yolu ve hedefi hakkında basiret erbabını şüpheye düşürmektedir(6);

Elbette ~akl-id aleyhdarı bir zattan eski alimierin ilmi görüşleri­ ni nass-ı kat'i şeklinde kabul etmes·i beklenemez ama TENKiD VE iTi­ RAZ BAŞKA KÜFRAN-1 HiZiMET BAŞKA şeylerdir(6); Tezyif ve kötü• lemenin o derecesinde korkunç bir düşmanlık hissediliyor. ·

c. iMukaddime'de Musa Carullah'ın kitabını tahlil edeceğ,ini se- beplerini ve prensiplerini açıklayacağını belirtiyor. d. Eseri önce yedi bölüm halinde tahlil· ediyor (25- 92),

Aynı konudaki Hadis-i şerifleri ele alıyor (93- 106), iki ıstıdrattan birineide ibnu'I-Kayyim ei-Cevziyye'yi (106-114), ikincide Muhyiddin' ibni Arabiyi (114- 129) ele alıyor.

e. Musa Carullah'ın adı geçen kitabındaki meseleleri .üçe ayı- rır: 1. HuiOd meselesi (129),

2. •Burhanı bulunan müşriklerin tamamen, burhanı bulunmayan­ ların i~e -kısmen mazur olacakları meselesi (145),

3. Her dinin, her türlü itikadın hak ve sevap olduğu; hiç bir mil­ letin, din ve inanışından dolayı, hata ve dalalete nisbet edilemiye­ ceği meselesi (149),

624 f. Hatime (156- 164): Musa Bigiyefin hatalarının kaynaklarını araştırır:

1. Dini metinlerde açıkça belirtilen azab-ı ebedi'nin akılları durduracak, akıl ölçülerini aşacak mahiyette oluşu , onu bu hayret ve dalalet vadisine sevketmiştir.

2. Hali hazırdaki hesaba. göre azab-ı ebediye duçar olacakların çokluğu da onun hayal terazisine ağır gelmiştir.

3. Avrupa'da son zamanlardaki göz kamaştırıcı medeni g~lişme .. ler bir çok mütefekkirimizin manaviyatında tahribat meydana getir­ miş; Musa Carullah'da, hür fikirliliğine ve ulüvvü himmatine rağmen bu sari hastalığın tesirinden kurtulamamıştır . 4. Ve cehalet.

ı g. HuiOd meselesinde :

Müsbet Yönleri : Nasların delaletine aykırı hatalı noktalar varsa da mazur gösterecek cihetJer vardır. Seleften bazı görüşlere yer ve­ rir: Aşırı tankidieri haksız bulmak mümkündür. Rusya müslümanları üzerinde mühim tesirleri de ol. muştur. Bizim a:tdınlara göre ise .. ıs­ lamın Luter'i»dir.

Menfi Yönleri: Kelam ilm.ine ve islam aliml\~rine düşmanca dav­ ranır(54). Metodu ve Tenakuzları Bakımından Musa Carullah'ı Tenkidi :

Kur'an ve Hadislerden baş'ka hiçbir görüşe itimad edilemlyeceğ i ­ ni tekrarladığı halde Muhyiddin-i Arabi'nin FutOhat-ı Mekkiyyesin­ den ve FusOsu'l-hıkem'inden deliler getirmesi son derece tuhaft ır. Üsteli'k ibn Teymiyye gibi Musa Carullah'ın paralelinde olanlar o tip tasavvufi eserleri, onun mantığı ile reddetmektedirler 54/a. Dini ko­ nularda Abu'I-Uia ei-Ma'arri gibi bir şairi aimamu'l-isiam" aFeyle­ sof-u islam .. gibi ifadelerle takdim etmesi de düşünüdürücüdür.

Dini 1konularda karşısına daha laübali biri çıkınca c;leğişik bir tavır alıyor; Ahkam-ı şer'iyye üzerine titreyen bir muhafaza­ kar gibi sa.vunmaya geçiyor. Bu bakımdan aBüyük Mevzularda Küçük Fikirler» de·ki Musa Carullah bambaşka bir simadır(SS).

54) Mustafa Sabri, Yeni İslam Müctehidleri, 7. 54/a: 7; 54/b : 8. 55) Mustafa Sabri, Yeni İslam Müctehidleri, 10.

625 Eser Hakkındaki Görüşler :

Mustafa Sabri Efendi'yi modernizme doğrudan doğruya karşı ol~rak nitelendiren(56) Hilmi Ziya ülken onun bu eser hakkındaki ten­ kidierini çok zayıf bulur(57).

Kanaatımızca bu eser son derece iyi niyetli, tarafsız, din! has­ kaniyet ölçülerine göre son derece güzel bir tenkid örneğldir.

Mevzu itiibariyle daha çok Kelam ilmi sahasına girmektedir. An­ cak metod ve gaye bakımından daha şümullü bir araştırmadır.

b. MES'ELETU TERCEMETi'L-KUR'AN

Kahire, Selefiyye Matbaası, 1351. 146 sayfa, Arapça,

Eserin· Yaziimasını Doğuran Sebepler:

. Son zamanlarda Türkiye'de Kur'an-ı Kerim'in Tercemesi ve Kur'an Tercemesinin namazda ve namaz . dışı ibadetlerde asıl metin yerine okunması meselesi ortaya atılmıştı. Bazı kimseler bunu bir ırkçılık politikası sanıyordu. Mesele hiç de öyle değildi.

Öte taraftan Mısır'da 'bazı tatavacılar, Kur'anın dilini değiştirme hadidesi karşısında, kavmiyetçilik meselelerinde müsamahe hudut­ larını aşarak, bu iddiayı ortaya atanlara frkh kaynaklarından deliller hazırlar gibi, olanca gayretlerini seferber ediyorlardı: Halbuki mesele hem Arapça Kur'an çevirilerine hem müslüman Türk milletinin arzusuna tamamen yabancıydı.

Bu durumda Kur'an-ı Kerimin üstünlüğünü savunmak ve Türk Milletinin ·kendini islam birliğine bağlaıyan bu en son ipi de koparma­ sına mani olmak için bu konu da fikir ortaya atanların hatalarını gös- termek istedim(58). ·

Mesele Mısır'da günlük gazete ve dergileri günlerce öyle meş­ gul etti ki bir yazar aVine Kur'an Tercemesin diye bir başlık atarak artık meselenin bıktırıcı olduğunu yazıyordu(59). Doğrusu dini ve

5ô) Ülken, Türkiyede Çağdaş Düşünce Tarihi : 443. 57) Ülken, age., 452. 58) Mustafa Sabri, Meseletu Tercemeti'l-Kur'an, 3. 59) age., 4.

626 ilmi yönden bu dı::rece mühim ve ciddi bir mesele ·gelip geçici gün• lük basit hadiseler gibi ayağa düşürülmemeliydi.

Kitabımın çıkması biraz gecikmiş olabilir. Mühim olan en isabetli görüşün ortaya çıkmasıdır. Fikirlerin de meyveler gibi olgunlaşmaya ihtiyac ı vardır(60).

Meselenin Akış Biçimi :

Mısır basınında Kur'an Tercemesi meselesi iki ayrı bakış açısın­ dan yürütülüyordu :

1. Üstad Ferid Vecdi, ei..;Ehram ve diğer gazetede, gayet açık bir dille ve müteşebislerini alkışlayar.ak meseleyi ele alıyordu.

2. 1Eski ei-Ezher Şeyhi Üstad M. Mustafa ei-Mefaği ise haftalı1k es-siyase ve ei-Ehram gazetelerinde daha kapalı g!diyordu. ' Bu iki yolun farklı tarafları :

Ferid Vecdi yeni bir dil kuHanıyor; iddiasını çağdaş-sosyal ve siyasi endişelere gqre açıklamaya çalışıyor; geçmiş islam Hukukçu• larının görüşlerine çok az yer veriyordu. Muhterem Üstad Mustafa el-Meraği ise onun kadar serbest hareket edemiyor, frkhın sınırlarını ve islam hukuk otorietlerinin görüşlerini aşmıyord_u.

-Bununla beraber Meraği bu mevzuda islam Hukukçularının amaç• ladığı noktadan · ayrılıyor, meseleni n özünde Ferid Vecdi ile birleşi­ yordu(61 ). Bu tavdyle Meraği, Ferid Vecdi'nin fikirlerine fıkhi bir kı­ yafet giydiriyor; fakat beden ölçüleri tutmadığı için mesele açık ye­ ri kapalı yerinden çok kadınlara benziyordu(62).

Müellifin kendi ifadeleriyle ana.tomisini çizmeye çalıştığımız eserin tasnif sistemini ve metodunu da yine müellifin ·kaleminden okuyalım: Müellifin Tasnif Sistemi ve Metodu :

-Bu araştırmada müellif bu iki otoritenin görüşlerini iki ayrı bö• lüm~e tahlil etmek istediğini; ayrıca Bedayi.u's-sanayi fi-tertibi's­ serayi' müellifi Alauddin ei-Kasani'nin imam A'zam Ebu Hanife'nin, F.arsça Kur'an tercemesi ile mutlak olarak namaz kılmanın caiz ola-

60) age., 4. 61) Mustafa Sabri, age., 5. 62) Mustafa Sabri, age., 5.

627 cağı hakkındaki ictihadına taassub derecesinde bağlı kalışını da ele alacağını : çünkü ei-Kasani'nin, imam Azam mezhebinin en güvenilir otoritelerinin onun bu ictihadından döndüğünü ve bu hususta kesin­ leşmiş ictihadının son ictihadı olduğunu naklettiklerini bildiği halde, Ebu Hanifenin iki seçkin talebesinin de ictihadlarına rağmen, onun önceki ictihadında direnmesi belki yeni hare·ket taraftariarına delil olabileceğini ifade etmektedir(63).

Müellif kitabı iki kısma ayırmıştır:

ı. Eski şüphelerin çürütqlmesi,

ll. Yeni şüphelerin çürütülmesi.

Ancak el-Merağl, fakihlerin görüşünü naklederken manayı anla­ mada çok ileri gittiği için birinci kısımda önce onu ele almayı lü• zOmlu bulduk, der.

Bu birinci kısım dört bölüme ayrılır.

ikinci kıs ı m ise iki bölüme ayrılmaktad ı r . Birinci 'kısımda ei-Me­ rağl ile ei-Kasanl, ikinci kısımda ise Ferid Vecdi'nin gör.üşleri tenkid edilmiştir.

Müellife Göre Kur'an Tercemesi IMünakaşasının Dayandı ğ ı ilmi Mesnedler : 1. imam Azam Ebu Hanife Hazretlerinin namazda· Farsça Kur'an Tercemesi okumanın mutlak caiz oluşu şeklinde ve sonradan döndüğü isbat edilen ictihadı, 2. Imam Ebu Yusuf ve imam Muhammedin, sadece Kur'an oku­ ınayı her şeye rağmen başaramıyanların namazda Farsça Kur'an ter­ cemesi okumalarının caiz oluşu şeklindeki ictihadları,

3. Kelamcıl.arın uKur'an Allahın yaratılmamış olan kelamıdır» şeklinde vazettikleri kaide ile ilgili olara·k kelam-ı lafzi ile kelam-ı nefsi'yi birbirinden ayırdetmemeleri.

el-Kasanl, Ferid Vecdi ve Mustafa 'ei-MerağT ilk iki maddeyi or­ taklaşa kabul ediyorlar; ei-Kasanl üçüncüde diğerlerinden ayrılı­ yor(64).

63) Mustafa Sabri, age., 5. 64) Mustafa Sabri, age., 5.

628 Ferid Vecdi'nin ve :ei-Meraği'nin ileri Sürdükleri Akli istidlaller :

1. Namaz kılan bir müslümanın namazda okuduğu ayetlerin mana­ sını anlaması gayet normaldir.

2. Arapların d ı şındaki milletler Kur'an-ı Kerim ayetlerinin ma­ nalarını bilmezlerse Kur'anla onların arasında din istismarc ıl arının gi­ rerek çeşitli din ve mezheplerin çatışt ı ğ ı bir devirde, müslümanlar kendi kitapları hakkında iğfal edilebilir.

3. Kur'an- ı Kerim! arapçanın hudutları içinde bıra·kmak I slam ın evrensel bir din oluşuna gölge düşürür ve islamın Araplara mahsus bir din olduğu iddiasını kuvevtlendirir(65).

Bunlardan ilki ei-Merağl'nin har.aretle desteklediği bir görüştür ~i fakihlerin ictihadl-arını bu görüşü paralelinde hedefinden saptır­ mışt ır . Bu hususta o ·kadar aşırı gider ki Ferid Vecdi bile onun bu davranışıyla alay eder. Son iki madde ise Ferid Vecdi'nin ortay.a at­ tığı fikirlerdir(66).

B. TELiF TARZININ GENEL KARAKTERINiN ANA ÇiZGiLERi

a. Yazı hayatına çok erken başlamış olmakla beraber, ilmi ve fikri eserlerini daha çok aktif faaliyetlerden uzak kaldığı devrelerde veya hayatının son dönemlerinde vermeye çal ı ştığını görüyoruz.

b. ·içinde bulunduğu ictimai hadiselerin 'konu seçiminde ona il­ ham kaynağı olduğunu da görüyoruz.

c. 'Eserlerinde daha çok fikri ve nazari mutalara dayandığı nı; genç li ğinde kuwetli bir tahsil görmüş ve ilmiye mesleğinin en üst mevkilerinde yılların ı feda etmiş olmakla birlikte içinde bulunduğu ictimai buhranlar, siyasi girdaplar, aktüel çıkmazlar, milli ve mu­ kaddes varlığımızın varlık-yokluk mücadelesi, yüklendiği fiili ve vıc­ dani sorumluluklar kaynaklara inmesine fırsat vermemiştir. d. ·Eserlerin! sistematik bir tasnif ölçüsünde, tenkit süzgecine tabi tuttuğunu da göremiyoruz. Fikirlerini bir an ewel fani varlığ ın­ dan ictimai vicdana emanet etme çabası sezilmektedir.

e. Bilhassa aktif hizmetlerden uzak kaldığı bazı dönemlerde, belki aktif hizmet hırsını yenernemenin sevkiyle, bazı fantazi mevzu-

65) Mustafa Sabri, age., 5-6. 66) Mustafa Sabri, age., 6.

629 !ara da. daldığı görülmektedir. Mesela ittihad ve Terakkinin korku­ sundan geçirmek zorunda kaldığı . Romanyadaki hayatında yazdığı Yeni islam Müctehidlerinin Kıymeti ilmiyyesi ve Zihni Efendinin el­ kavlü'I-Ceyyid'ine Reddiyesi bu çeşit eserlerindendir.

f. Eserlerinde daha çok diyalektik metod kullanmıştır.

g. Görüşlerine katılmayabiliriz, ama. inandığı fikirleri sadece müdafaa hassasiyetinden ayrılmadığı, karşı fikirlere tecavüz taraf­ tarı olmadığı eserlerinde tesbit edebildiğimiz özelliklerindendir.

BİBLİYOGRAFYA

Kur'an-ı Kerim Beyanu'l- Hak, Cemiyet-i İlmiyye-i İslamiyye'nin yayın organı, haftalık dergi, İstanbul, 1326 (1908) - 1329 (1911), I-IV cild. İslam Ansiklopedisi Hayat Tarih Mecmuası, I. cildi, İstanbul, 1969. Albayrak, Sadık, Son Devrin İslam Akademisi Daru'l-Hi.k:meti'l- İslamiy­ ye, İst., 1973. Altunsu, Dr. Abdulkadir, OsmanJı Şeyhulislamları, İst., 1967. Ar~a~~n. Doç. Dr. Servet, İslam Hukukunda Sigorta Konusu ve İki Belge (İÜHF Halil ArslarJı Anısına Armağaıı.'dan ayrı Basım), İst, 1978. DaniŞmend, İ. Hami, İzalılı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, I-V, · İst., 1947- 1971. Huzur Dersleri, Ord. Prof. Ebu'I-Ula Mardin, I-ill, İst., 1966. İbnulemin, Mahmud Kemaı, Son Asır Türk Şairleri, I-lli, İst., 1930. Kehha.Ie, ümer Rıza, Mu'cemu'l-müellifin, I-XITI, Dımaşk, 1957. Mustafa Sabri, Dini Müceddidler, İst., 1977 (Sebil Yayınları). - ·-, Mevkıfu'l-beşer tahte sultani'l-kader, Kahire, 1352. --, Mevkıfu'l-akl ... , I-IV, Kahire, 1369. --, Mes'eletu Tercemeti'l-Kur'an, Kahire, 1351. --,Yeni İslam Müctehidlerinin Kıymet-i İlmiyyesi, İst., 1335/1337. --, Meseleler Hakkında Cevaplar (Bey§.nu'l-Hak'da yazdığı bazı maka- lelerinin toplamı), İst., 1986. · Tunaya, Prof. Dr. T. Zafer, İslamcılık Cereyaru, İst., 1962. Uzunçarşılı, İ. . Hakkı, .Osmanlı Devletinin İlıniye Teşkilatı, Ankara, 1965. Ülken, Hilmi Ziya, Türkiyede Çağdaş Düşünce Tarihi, I-II, İst., 1966. Zirikli, Hayreddin, el-A'lam, I-XII, Beyrut, 1389/1969.

630