YAZAR-1

IV. ULUSLARARASI AĞRI DAĞI VE NUH’UN GEMİSİ SEMPOZYUMU 18-20 EKİM 2017 - AĞRI

THE FOURTH INTERNATIONAL AND NOAH’S ARK SYMPOSIUM 18th-20th OCTOBER 20l7 - AĞRI

YAYINI HAZIRLAYANLAR - EDITORS Prof. Dr. OKTAY BELLİ Prof. Dr. FARUK KAYA Dr. İBRAHİM ÖZGÜL VEDAT EVREN BELLİ ( M.A.)

1 IV. ULUSLARARASI AĞRI DAĞI VE NUH’UN GEMİSİ SEMPOZYUMU 18-20 EKİM 2017 - AĞRI THE FOURTH INTERNATIONAL MOUNT ARARAT AND NOAH’S ARK SYMPOSIUM 18th-20th OCTOBER 2017 - AĞRI Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Ağrı Valiliği, İbrahim Çeçen Vakfı ve Belli Eğitim Kültür Tarihi ve Arkeoloji Araştırma Merkezi’nin (BEKAM), Organizasyonu ile Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi’nin Selçuklu ve Anadolu Salonlarında gerçekleştirilmiştir.

Yayın Hakları Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi

Mizanpaj Mehmet SEÇER

Ön Kapak Fotoğrafı Büyük ve Küçük Ağrı Dağı

Arka Kapak Fotoğrafı Ağrı Dağı’nın Eteğinde Hz. Nuh’un Gemisi Olduğuna İnanılan Doğal Kalıntı

Kapak Tasarımı ve Uygulama Emre YAZICIOĞLU

Sorumlu Editör Prof. Dr. Oktay BELLİ

Düzelti Güzin Sühran BELLİ

Baskı ve Cilt Zafer Medya Yenikapı Cd. Eski Cezaevi Karşısı, No:l Yakutiye - ERZURUM Tel: 0442 234 22 85 Fax: 0442 233 69 52 e-posta: [email protected]

Baskı Tesisleri 1. Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Cd. No: 7 Aziziye - ERZURUM Sertifika No: 17266

İlk Basım, Ağustos 2018 - ERZURUM

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Yayını, No: 21 Belli Eğitim Kültür Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Yayını, No: 7 Ağrı Valiliği Yayını, No: 2 ISBN: 978-605-817-1138 Kitapta Yer Alan Makalelerin Her Türlü Bilimsel ve Yasal Sorumluluğu, Yazarlarına Aittir. Kitapta Yer Alan Görsel Malzemelerin Çok Büyük Bir Kısmı, Yazarları Tarafından Sağlanmıştır.

2 YAZAR-1

DÜZENLEME KURULU / ORGANIZATION BOARD

Prof. Dr. Abdulhalik KARABULUT Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü - Rectorate of Ağrı İbrahim Çeçen University Süleyman ELBAN Ağrı Valisi - Governor of Ağrı Prof. Dr. Oktay BELLİ Belli Eğitim Kültür Tarihi ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Müdürü Director of Belli Education and Cultural History and Archaelogical Research Center Prof. Dr. Faruk KAYA Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektör Yardımcısı - Deputy Rectorate of Ağrı İbrahim Çeçen University Prof. Dr. Önder ŞİMŞEK Dr. İbrahim ÖZGÜL Ebu Muhsin BULUT Vedat Evren BELLİ ( M.A.)

DANIŞMA KURULU / EDITORIAL ADVISORY BOARD Prof. Dr. Kerem KARABULUT Prof. Dr. Faruk KAYA Prof. Dr. Önder ŞİMŞEK Prof. Dr. Adem YERİNDE Prof. Dr. Gökhan BAYRAKTAR Prof. Dr. İsmail HACIYEV Prof. Dr. İsa Habibbeyli AKBAROĞLU Prof. Dr. Veli BAHŞELİYEV Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN Prof. Dr. Ali KAFKASYALI

YAYIN KURULU / EDITORIAL BOARD Prof. Dr. Oktay BELLİ (Yayın Kurulu Başkanı - Editör in Chief ) Prof. Dr. Faruk KAYA Prof. Dr. Nihat FALAY Prof. Dr. Metin TUNCEL Doç. Dr. Alperen KAYSERİLİ Doç. Dr. Yakup KARATAŞ Dr. İbrahim ÖZGÜL Dr. Şahabettin ÖZTÜRK İsmet ALPASLAN Sait KÜÇÜK

3 BİLİM KURULU / ADVISORY COMMITTEE

Prof. Dr. Abdurrahman ACAR Prof. Dr. Ali İPEK Prof. Dr. Özdemir ADIZEL Prof. Dr. Gudret İSMAİLZADE Prof. Dr. Galip AKIN Prof. Dr. İsa HABİBBEYLİ Prof. Dr. Veli ALİYEV Prof. Dr. İsmail HACIYEV Prof. Dr. Hakkı ALMA Prof. Dr. Harald HAUPTMANN Prof. Dr. Kenan ARINÇ Prof. Dr. Barbara HELWING Prof. Dr. M. Beşir AŞAN Prof. Dr. Ali KAFKASYALI Prof. Dr. Veli BAKHŞALİYEV Prof. Dr. Abdulhalik KARABULUT Prof. Dr. Abdulhalik BAKIR Prof. Dr. Kerem KARABULUT Prof. Dr. Fahriye BAYRAM Prof. Dr. Nakış KARAMAĞARALI Prof. Dr. Oktay BELLİ Prof. Dr. Andreas Müller KARPE Prof. Dr. Mehmet Ali BEYHAN Prof. Dr. Faruk KAYA Prof. Dr. Yüksel BİNGÖL Prof. Dr. Zeki KODAY Prof. Dr. Gönül CANTAY Prof. Dr. Saliha KODAY Prof. Dr. Alpaslan CEYLAN Prof. Dr. Enver KONUKÇU Prof. Dr. Salim CÖHCE Prof. Dr. Stephan KROLL Prof. Dr. Süleyman ÇİĞDEM Prof. Dr. Vachtang LICHELI Prof. Dr. Altan ÇİLİNGİROĞLU Prof. Dr. Vedat ONAR Prof. Dr. Yaşar ÇORUHLU Prof. Dr. Ahmet ÖZBEK Prof. Dr. Bahattin DARTMA Prof. Dr. Antonio SAGONA Prof. Dr. Orhan DENİZ Prof. Dr. Elfina SIBGATULLİNA Prof. Dr. Şefket DÖNMEZ Prof. Dr. Andreas SCHACHNER Prof. Dr. Neslihan DURAK Prof. Dr. Hacıfahreddin SEFERLİ Prof. Dr. Çiğdem DÜRÜŞKEN Prof. Dr. Abbas SEYİDOV Prof. Dr. Merabi DZNELADZE Prof. Dr. Hasbi SOYLU Prof. Dr. Necmettin ELMASTAŞ Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN Prof. Dr. Nihat FALAY Prof. Dr. Metin TUNCEL Prof. Dr. Marcella FRANGIPANI Prof. Dr. Selçuk URAL Prof. Dr. Cafer GIYASİ Prof. Dr. Naile VELİHANLI Prof. Dr. Şakir GÖZÜTOK Prof. Dr. Hüseyin YALÇIN Prof. Dr. Uğur GÜLLÜLÜ Prof. Dr. Hüseyin YURTTAŞ Prof. Dr. Eser GÜLTEKİN Prof. Dr. Abdülkadir YUVALI Prof. Dr. Hamza GÜNDOĞDU Prof. Dr. İsa YÜCEER Prof. Dr. Mehmet İNBAŞI Prof. Dr. Mehmet ZAMAN

4 YAZAR-1

İÇİNDEKİLER / CONTENTS

ÖNSÖZ...... 11 ÖNSÖZ...... 13 SUNUŞ...... 15

AĞRI – PATNOS -LİÇ (YALÇINKAYA) BRONZE AND SILVER WARE TREASURE ...... 17 AĞRI – PATNOS -LİÇ (YALÇINKAYA) URARTU BRONZ VE GÜMÜŞ EŞYA DEFİNESİ...... 19 Oktay BELLİ - Ayhan YARDIMCIEL - K. Zeynel Abidin YAŞLI

IMPORTANCE OF THE SETTLEMENT KIZKALE AND HIS NECROPOLIS IN STUDYING OF THE PAINTED CERAMICS CULTURE OF AND EAST ANATOLIA...... 35 KIZ KALESİ YERLEŞMESİ VE NEKROPOLÜNÜN DOĞU ANADOLU VE AZERBAYCAN BOYALI KAPLAR KÜLTÜRÜNÜN ARAŞTIRILMASINDA ÖNEMİ...... 39 Veli BAKHSHALİYEV - Hilary GOPNIK - Lauren RISTVET

FEATURES OF GOAT DESIGNS IN GEMİKAYA ROCK DRAWINGS AND THEIR PARALLELS IN EAST ANATOLIA ...... 43 GEMİKAYA TASVİRLERİNDEKİ KEÇİ RESİMLERİNİN ÖZELLİKLERİ VE ŞARKI ANADOLU PARALELLERİ...... 45 Fizze QULİYEVA

ORNAMENTAL FEATURES OF THE CALCOLITHIC CERAMICS OF NAKHCHIVAN AND EASTERN ANATOLIA...... 50 NAHÇIVAN VE DOĞU ANADOLU’NUN KALKOLİTİK SERAMİĞİNİN ORNAMENT (SÜS) HUSUSİYETLERİ...... 51 Zeyneb GULİYEVA

MIDDLE BRONZE AGE CULTURE OF AĞRI-DOĞUBEYAZIT REGION IN THE LIGHT OF ARCHAEOLOGICAL SURFACE SURVEY...... 58 ARKEOLOJİK YÜZEY ARAŞTIRMALARI IŞIĞINDA AĞRI- DOĞUBAYAZIT BÖLGESİ’NİN ORTA TUNÇ ÇAĞI KÜLTÜRÜ...... 59 Ayhan YARDIMCIEL - Emine GİZLENCİ

AN EARLY IRON AGE FORTRESS ON IĞDIR PLAIN: LUHIUNE...... 64 IĞDIR OVASI’NDA BİR ERKEN DEMİR ÇAĞI KALESİ : LUHIUNE...... 65 Vedat Evren BELLİ

AHMED-İ HANİ LIBRARY (TRAIN STATION BUILDING)...... 69 AHMED-İ HANİ KÜTÜPHANESİ (TREN GAR BİNASI)...... 70 Şahabettin ÖZTÜRK

AHMED-İ HANİ CITY MUSEUM (MADRASAH AND HOUSE)...... 77 AHMED-İ HANİ KENT MÜZESİ (MERDRESE VE EV)...... 78 Şahabettin ÖZTÜRK - Vedat Evren BELLİ

5 A LONG JOURNEY ON THE TRACK OF NOAH’S ARK...... 84 NUH’UN GEMİSİ İZİNDE UZUN BİR YOLCULUK...... 85 Ebu Muhsin BULUT

NOAH AND NOAH’S ARK IN THE WORKS MINIATURES CONTAINING CHRISTIANISM DOCTRINE (BETWEEN 9th AND 15th CENTURY)...... 90 HIRİSTİYANLIK ÖĞRETİLERİNİ İÇEREN ESERLERDEKİ MİNYATÜRLERDE HZ. NUH VE NUH’UN GEMİSİ (9. VE 15.YY. ARASI)...... 91 Emrah İSTEK - Gülşen İSTEK

THE PRODUCTION AND TRADE OF ROCK SALT AND THE PLACE OF SALT IN FOLK LITERATURE IN THE MOUNT ARARAT REGION...... 102 AĞRI DAĞI BÖLGESİ’NDE KAYATUZU ÜRETİMİ, TİCARETİ VE TUZUN HALK EDEBİYATINDAKİ YERİ...... 113 Oktay BELLİ - Güzin Sühran BELLİ

MORPHOMETRIC ANALYSIS OF MOUNT ARARAT (AĞRI)...... 124 AĞRI DAĞI’NIN (ARARAT) MORFOMETRİK ANALİZLERİ...... 126 Vedat AVCI - Murat SUNKAR - Ahmet TOPRAK

OVERVIEW OF MINING ACTIVITIES IN THE DISTRICT OF (BAYEZID) AĞRI SANJAK IN THE OTTOMAN PERIOD...... 133 OSMANLI DÖNEMİ (BAYEZİD) AĞRI SANCAĞI HAVALİSİNDEKİ MADENCİLİK FAALİYETLERİNE GENEL BAKIŞ...... 135 Durmuş Volkan KARABOĞA

MINERALOGICAL-CHEMICAL AND PHYSICAL PROPERTIES OF PELOIDS USED IN SPAS AROUND OF (AĞRI): AVAILABILITY IN PELOTHERAPY ��������� 144 DİYADİN (AĞRI) YÖRESİ KAPLICALARINDA KULLANILAN ÇAMURLARIN MİNERALOJİK-KİMYASAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ: PELOTERAPİDE KULLANILABİLİRLİĞİ...... 146 Muazzez ÇELİK KARAKAYA - Necati KARAKAYA

AMPHIBIAN AND REPTILIAN BIODIVERSTY OF ARARAT MOUNTAIN AND NEAR ENVIRONMENT...... 154 AĞRI DAĞI VE YAKIN ÇEVRESİNİN KURBAĞA VE SÜRÜNGEN BİYOÇEŞİTLİLİĞİ...... 156 Mehmet Zülfü YILDIZ - Naşit İĞCİ - Bahadır AKMAN - Bayram GÖÇMEN

THE ORIGIN AND MEANING OF THE NAME ARARAT...... 165 ARARAT ADININ KÖKENİ VE ANLAMI...... 172 Oktay BELLİ

SIGNIFICANCE OF HISTORICAL AND CULTURAL VALUES IN DEVELOPMENT OF DOGHUBAYEZID CITY TOURISM...... 179 DOĞUBAYAZIT ŞEHRİ’NİN TURİZM YÖNÜNDEN KALKINMASINDA TARİHİ VE KÜLTÜREL DEĞERLERİN ÖNEMİ...... 189 Cengiz ÇELİK

6 YAZAR-1

ABDİGÖR (BLIND ABDI) MEATBALLS: ANATOLIA’S OLDEST DIET FOOD...... 199 ANADOLU’NUN EN ESKİ DİYET YEMEĞİ: ABDİGÖR (KÖR ABDİ) KÖFTESİ ������203 Güzin Sühran BELLİ - Oktay BELLİ

THE IMAGE OF THE FLOOD OF NOAH’S DAY IN THE ILLUSTRATED OCTATEUCH MANUSCRIPT FROM THE MIDDLE BYZANTINE PERIOD...... 207 ORTA BİZANS DÖNEMİ RESİMLİ OKTATEUKH EL YAZMASINDA NUH TUFANI İMGESİ...... 209 Necla KAPLAN

AN EVALUATION ON BAYEZİD GOVERNER, MAHMUT PASHA’S, RELATIONS WITH THE HEADQUARTERS...... 223 BAYEZİD MUTASARRIFI MAHMUT PAŞA’NIN MERKEZLE İLİŞKİLERİ HAKKINDA BİR DEĞERLENDİRME...... 225 İbrahim ÖZGÜL - Ersin KIRCA

A PHOTOGRAPH ART IN KARS AND AĞRI: ÇERKES KARADAĞ...... 231 KARS VE AĞRI TOPRAĞINDA BİR FOTOĞRAF SANATÇISI: ÇERKES KARADAĞ...... 233 Hüseyin ÇİFTÇİ

RURAL-URBAN POPULATION STRUCTURE OF THE PROVINCE OF AĞRI (1927-2016)...... 236 AĞRI İLİNİN KIR-KENT NÜFUS YAPISI (1927-2016)...... 238 Faruk KAYA

AĞRI/ARARAT MOUNTAIN, AND NOAH’S ARK IN THE WORKS OF WESTERN TRAVELERS (XVI.-X VIII CENTURIES)...... 249 BATILI SEYAHATNAMELERDE AĞRI DAĞI, ERMENİLER VE NUH’UN GEMİSİ (XVI.-XVIII. YÜZYILLAR)...... 250 Emrah İSTEK - Gülşen İSTEK

THE GRACE OF GOD : CONVERGENCE SUBLIMITY FROM NOAH’S(AS) ARK TO AGRI MOUNTAIN...... 259 ALLAHIN LÜTFÜ: NUH’UN (as) GEMİSİNDEN AĞRI DAĞI MEKANINA KAVUŞMA YÜCELİĞİ...... 261 Ebulfez EZİMLİ

MEANING OF ARARAT CONCEPT OR SPECIFIC LOCATION OF ARARAT MOUNTAIN...... 269 ARARAT KAVRAMININ MEDLULÜ VEYA ARARAT DAĞI’NIN SPESİFİK KONUMU...... 271 Hüseyin GÜNEŞ

ARARAT MOUNTAIN AND NUH FLOOD IN THE MOUNTAIN CULT IN TURKISH CULTURE...... 277 TÜRK KÜLTÜRÜNDE DAĞ KÜLTÜ ÇERÇEVESİNDE AĞRI DAĞI VE NUH TUFANI...... 279 Mehmet Emin BARS - Yılmaz IRMAK

7 PROPHET NOAH IN KADI BURHANEDDİN B. MESUD OF ’S WORK ENÎSÜ’L-KULÛB...... 289 ANİ’Lİ KADI BURHANEDDİN B. MES’UD’UN ENÎSÜ’L-KULÛB ADLI ESERİNDE NUH PEYGAMBER...... 291 Ali İPEK - Ercan CENGİZ

ACCORDING TO THE SYRIAC HISTORIES PROPHET NOAH AND FLOOD...... 296 SÜRYANİ TARİH KAYNAKLARINA GÖRE NUH PEYGAMBER VE TUFAN...... 298 Ahmet Yasin TOMAKİN

NOAH AND NOAH’S ARK IN MATHNEVI...... 306 MESNEVİ’DE HZ. NUH VE NUH’UN GEMİSİ...... 307 Yasemin YAYLALI

REJECTION OF EXCLUSIVENESS IN THE CONTEXT OF NOAH PARABLE...... 314 HZ. NUH KISSASI BAĞLAMINDA SEÇKİNLİĞİN REDDİ...... 316 Bayram AYHAN

NUH CONSTITUTION IN THE HOLY BOOKS...... 325 KUTSAL KİTAP ANLATILARINDA NUH KAVMİ...... 327 Selahattin ÇELİK

INTERPRETATION OF THE NARRATIONS WHICH TELLS ABOUT PROPHET NOAH’ S BEING THE FIRST PROPHET SENT TO EARTH...... 339 HZ. NÛH’UN YERYÜZÜNE GÖNDERİLEN İLK RESÛL OLDUĞU İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ...... 340 Fuat KARABULUT

KASÎDE-İ NA’T-I HAZRET-İ NUH NEBİ...... 348 Sait KÜÇÜK

AĞRI MOUNTAIN IN TURKISH LITERATURE AND NUH’S SHIP...... 350 TÜRK EDEBİYATINDA AĞRI DAĞI VE NUH’UN GEMİSİ...... 351 Sebahattin YUM

NEPOTISM IN THE MESSAGE OF PROPHET NOAH ...... 358 HZ. NUH’UN MESAJINDA AKRABA KAYIRMACILIĞI...... 359 Zeki TAN

EFFECTS OF TOURISM RECEIPTS IN ON THE ECONOMIC GROWTH: A TIME SERIES ANALYSIS WITH STRUCTURAL BREAKS (1980-2016) ��������� 366 TÜRKİYEDE TURİZM GELİRLERİNİN EKONOMİK BÜYÜME ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ: YAPISAL KIRILMALI BİR ZAMAN SERİSİ ANALİZİ (1980-2016)...... 368 Kerem KARABULUT - Ömer YALÇINKAYA

8 YAZAR-1

IN THE LIGHT OF ARCHIVES, THE SOCIAL ACTIVITIES OF THE UNITED KINGDOM AGENTS IN THE BORDURE OF HAKKARİ, VAN, AĞRI AND THE NEIGHBOR WESTERN PERSIAN VILLAGES FROM 1890 TO 1920...... 383 BELGELER IŞIĞINDA İNGİLİZLERİN 1890-1920 YILLARI ARASINDA HAKKARİ, VAN, AĞRI VE BU İLLERE KOMŞU BÖLGELERİNDE YAPTIĞI SOSYAL ÇALIŞMALAR...... 384 Tahir YAŞAR

STATEMENT OF BAYAZID MEBUSU ŞEVKET ON REFET PASHA (18.11. 1338 1922) ���������389 BAYAZID MEBUSU ŞEVKET BEY’İN REFET PAŞA HAKKINDAKİ TAKRİRİ (18.11. 1338 1922)...... 391 M. Salih MERCAN

LYRICAL TRANSLATION OF AHMED-I HANI’S “MEM U ZIN” / LYRICAL TRANSLATION INTO TURKISH: NAZMÎ...... 400 AHMED-İ HANİ’NİN “MEM U ZİN” ADLI ESERİNİN TÜRKÇEYE MANZUM ÇEVİRİSİ / TÜRKÇEYE MANZUM ÇEVİRİ: NAZMÎ...... 401 Müzahir KILIÇ

BAYEZIT-ERZURUM-TRABZON HISTORICAL TRANSIT ROAD ...... 406 BAYEZİT – ERZURUM – TRABZON TARİHİ TRANSİT YOLU...... 407 İsmet ALPASLAN - Yasin DEĞİRMEN

THE IMPORTANCE OF CITY SYMBOLS IN CREATING CITY IDENTITY: AĞRI SAMPLE...... 414 KENT KİMLİĞİ OLUŞTURMADA KENT SEMBOLLERİNİN ÖNEMİ: AĞRI ÖRNEĞİ...... 416 Fatih KARİP

SOCIO-ECONOMIC STRUCTURE (LIFE) IN AĞRI AND IĞDIR BEFORE 1950...... 426 AĞRI VE IĞDIR’DA 1950 ÖNCESİ SOSYO-EKONOMÎK YAPI...... 427 Nihat FALAY

AGRI CITY AND IBRAHIM ÇECEN UNIVERSITY FROM THE POINT OF VIEW OF ITS OWN STUDENTS AND PEOPLE WHO LIVE IN AGRI CITY: A CASE STUDY...... 438 AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ VE HALKIN BAKIŞ AÇISIYLA ÜNİVERSİTE VE AĞRI KENTİ: DURUM ÇALIŞMASI...... 440 Mehrali CALP

VALUES EDUCATION IN THE POEMS OF ASHIK GAMGÜDER OF TUTAK...... 454 TUTAKLI ÂŞIK GAMGÜDER’İN ŞİİRLERİNDE DEĞERLER EĞİTİMİ...... 456 Yasin KILIÇ

THE POETRY WORLD OF THE MAJOR OF THE DERVİSH LSNDOWNER FROM YEKMAL...... 464 AĞRILI BİNBAŞI YEKMALLİ DERVİŞ AĞA’NIN ŞİİR DÜNYASI...... 466 Ahmet YILDIRIM

9 NORTHEASTERN CULTURE SOCIAL ETHICS IN TURKULER...... 474 KUZEYDOĞU KÜLTÜRÜNDE TÜRKÜLERDE TOPLUMSAL AHLAK...... 476 Salih ŞAHİN

EVALUATION OF THE RESULTS OF IMPLEMENTATION OF THE STATE SUBSIDIZED AGRI CULTURAL INSURANCE IN AĞRI PROVINCE...... 481 AĞRI İLİNDE DEVLET DESTEKLİ TARIM SİGORTALARI UYGULAMA SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ...... 482 Esra KADANALI - Mustafa TERİN

FOLKWAYS, MORES, CUSTOMS AND TRADITIONS PERTAINING TO THE MARRIAGE CEREMONY OF THE FOLK CULTURE OF AĞRI PROVINCE FROM PAST TO PRESENT...... 491 AĞRI İLİ HALK KÜLTÜRÜNDE GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE EVLENME MERASİMİ İLE İLGİLİ ÖRF, ADET, GELENEK VE GÖRENEKLER...... 493 Akif ARSLAN

THE FIGURES LEADING THE LITERARY AND SUFISTIC LIFE OF AĞRI AND THEIR EFFECTS ON SOCIO-CULTURAL ENVIRONMENT...... 505 CUMHURİYET DÖNEMİNDE AĞRI’DA İLİM VE TASAVVUF HAYATINA YÖN VEREN ŞAHSİYETLER VE TOPLUMSAL HAYATA TESİRLERİ...... 507 Abdulcebbar KAVAK

REFLECTIONS OF 1957 ELECTIONS IN AĞRI ACCORDING TO THE LOCAL PRESS ������ 513 MAHALLİ BASINA GÖRE AĞRI’DA 1957 SEÇİMLERİNİN YANSIMALARI �����������514 Cengiz SUNAY - Bilal TUNÇ

INVESTMENT AREAS IN AĞRI...... 521 AĞRI’DA YATIRIM ALANLARI...... 522 Fatma TEMELLİ

SUGAR BEET PRODUCTION AND PRODUCTIVITY: AĞRI PROVINCE SAMPLE ����������� 531 ŞEKER PANCARI ÜRETİMİ VE VERİMLİLİĞİ: AĞRI İLİ ÖRNEĞİ...... 533 Ömer ÇINAR - Yunus BUDAK

THE REFLECTIONS OF THE 27th MAY 1960 MILITARY INTERVENTION ON “YAYLA” FROM THE LOCAL PRESS OF AGRI...... 542 27 MAYIS 1960 ASKERÎ MÜDAHALESİNİN AĞRI YEREL BASININDAN YAYLA GAZETESİNE YANSIMALARI...... 543 Figen ATABEY

PROCESS OF GETTING TO MUSIC THE FOLK SONG OF AĞRI REGION...... 550 AĞRI YÖRESİNE AİT TÜRKÜLERİN ÇOKSESLİ MÜZİK DAĞARCIĞINA KAZANDIRILMA SÜRECİ...... 551 Mehriban AĞAYEVA - Volkan AYDOĞAN

IN THE CONTEXT OF CHANGE AND CONTINUITY TULUM PERFORMANCE IN DOĞUBAYAZIT DISTRICT OF AĞRI...... 554 DEĞİŞİM VE SÜREKLİLİK BAĞLAMINDA AĞRI İLİ DOĞUBAYAZIT İLÇESİNDE TULUM İCRASI...... 555 Memmedali MEMMEDALİYEV - Rıdvan GÜRLER

10 YAZAR-1

ÖNSÖZ

Ağrı Ibrahim Çeçen Üniversitesi olarak, Ağrı Valiliği ve Belli Eğitim Kültür Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi (BEKAM), İbrahim Çeçen Vakfı ve SERKA ile birlikte “IV Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu’nu düzenlemekten ve siz değerli bilim insanları ve araştırıcıları bir araya getirmekten çok büyük bir mutluluk duymaktayım. Ağrı ili turistik değerleri bakımından zengin bir potansiyele sahip olmasına rağmen özellikle Doğubayazıt ilçesi sınırları içerisinde bulunan ve kutsal kitaplarda yer almış Büyük ve Küçük Ağrı dağları, Meteor Çukuru, bugünkü şehrin güneyinde ve daha yüksek bir konumda olan Eski Doğubayazıt şehri ve bu şehrin dokusu içinde kalan İshak Paşa Sarayı, Doğubayazıt Kalesi ve Ahmed-î Hani Türbesi ile Gürbulak Oluğu’ndaki Üzengili köyünün güneyinde ve sınır kuşağı üzerindeki bir sahada Nuh’un Gemisi olduğu sanılan doğal yapı ve yine bu çevre- de bulunduğu iddia edilen Nuh’un kayıp kenti Naxuan ile tanınmaktadır. Türkiye’nin en yüksek dağı (5137 m.) olan Ağrı Dağı; heybetli oluşu, dağcılık yönünden tatmin edici olması ve monoteist dinlerde önemli bir yerinin bulunması nedeniyle bütün dünyada kendisi kadar yüksek ve hatta kendinden çok daha yüksek dağlardan daha fazla bilin- mektedir. Bundan dolayı batılı bilim insanları bu dağın önemini Güney Afrika’nın elması ne kadar değerli ise Türkiye’nin Ağrı Dağı’da o kadar değerlidir şeklinde ifade etmektedirler. Eski çağlardan günümüze kadar güncelliğini ve gizemini koruyan nadir olaylardan biri de, hiç kuşkusuz ki Nuh Tufanı ve tufan sonucu geminin içindekilerle birlikte nerede karaya oturduğudur. Üç büyük semavi dini temsil eden kutsal kitaplar Tevrat, İncil ve Kuran-ı Kerim yanında, Eski Çağlarca yaşamış olan önemli kültürlerin hepsinde karşımıza çıkan büyük tufan - Nuh tufanı hakkında antik kaynaklardan modern bilime değin çeşitli görüşler ortaya atılmış ve geminin nerede olduğu konusu ve bulunması için her dönem çok çeşitli araştırmalar yapıl- mıştır. Ağrı Dağı pek çok insanın düşüncesinde Nuh’un gemisi ve tufan ile özdeşleşmiştir.

11 Ağrı ili olarak insanlık tarihinin tartışmasız en önemli destanlarından birine ev sahipliği yaptığımız halde, ne yazık ki bu büyük fırsatı ve potansiyeli günümüze kadar gereği gibi de- ğerlendirememişiz, üniversite olarak 2003 yılından bu yana Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumlarını düzenlemedeki amacımız; Özellikle inanç turizmi açısından büyük bir potansiyele sahip olan Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi ile ilgili araştırmalar yapan bilim insanlarını bir araya getirip bu konunun her yönüyle irdelenmesini sağlamak, bu potansiyeli harekete geçirecek ve yöreyi canlandıracak inanç turizmine yönelik alt yapı ve tanıtım çalışma- larına öncülük yapmak, katkı sunmaktır. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi olarak biz bunu başarabilirsek; büyük tufandan sonra Hz. Nuh’un Gemisi’nin bu dağın üzerine oturduğu inancı nedeniyle, çok sayıda şiir, mani, öykü, atasözü ve efsaneye konu olan Ağrı Dağı’nı dünyanın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri haline getirebilir, bacasız sanayi olarak tanımlanan turizm sayesinde ülke ve bölge ekonomisine büyük bir girdi sağlayabiliriz. Bizler Anadolu Medeniyetlerinin varisleri olduğumuza gönülden inanıyor; kendi değer- lerimizi terk etmeden, evrensel değerleri ıskalamadan, dengeli bir yol haritası oluşturmak istiyoruz. Çalışmalarımızın temelindeki bu anlayış bizim amaç ve hedeflerimizi teşkil etmekte- dir. Sosyal Bilimler sahasında bilgi, düşünce ve görüş birikimine, akışına ve paylaşımına vesile olacağına yürekten inandığım 100’ün üzerinde yerli ve yabancı katılımcıyla gerçekleştirdiğimiz bu sempozyumumuzda sunulan ilmi ve akademik tebliğleri toplamış olduğumuz kitabımızdan okuyabilirsiniz. Sempozyumun düzenlenmesinde ve başarılı bir şekilde gerçekleşmesinde Üniversitemizin Rektör Yardımcısı Prof Dr. Faruk Kaya ve Belli Eğitim Kültür Tarih Arkeoloji Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Oktay Belli’nin büyük katkısı olmuştur. Kendilerine çok teşekkür ederim. Sempozyumda sunulan bildirilerin kitaplaşması için Serhat Kalkınma Ajansı’nda (SERKA) ödenek ayırtan Ağrı Valisi Sayın Süleyman Elban’a minnettarım. “IV Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu” kitabının Erzurum şehrinde Zafer Ofset tesislerindeki Baskısı sırasında, kendi maddi imkanlarıyla İstanbul’dan gele- rek bizzat matbaada çalışan Prof. Dr. Oktay Belli’nin gayretleri, hemen her türlü övgünün üzerindedir. Bilimsel sorumluluk ve değerli katkılarından dolayı Prof. Dr. Oktay Belli’ye Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi adına sonsuz teşekkürlerimi sunarım. En büyük dileğimiz, 2019 yılı içinde “V Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempoz- yumu”nun Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde düzenlenmesidir.

Prof. Dr. Abdulhalik KARABULUT Rektör

12 YAZAR-1

ÖNSÖZ

Anadolu coğrafyasının en görkemli ve yüksek engebesi olan Büyük Ağrı Dağı’na (5137 m.) ev sahipliği yapan Ağrı ilimiz, şehrin adım da, Ağrı Dağı’ndan almanın gurur ve kıvancını yaşamaktadır. Kutsal kitaplara konu olan Ağrı Dağı, oldukça geniş bir coğrafi bölgeye yayılmakta ve bu coğrafi bölgelerin köklü kültürünü bünyesinde barındırmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti toprak- ları içinde bulunan Büyük ve Küçük Ağrı Dağları, günümüzde Ermenistan, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ve İran Devleti ile sınır komşuluğu yapmaktadır. Türklerin 1000 yıldan beri Kuzeydoğu Anadolu coğrafyasında birlikte yaşadığı Ağrı Dağı, Türk Kültürünün de ayrılmaz bir parçası olmuştur. Aynı zamanda evrensel kültür değerlerine sahip olan Ağrı Dağı, yüzlerce yıldan beri bölgede yaşayan insanların tarih, arkeoloji, sanat tarihi, coğrafya, dil ve edebiyat, teoloji, iktisat, turizm, spor, müzik, folklor, geleneksel mutfak kültürü ve yemeklerine damgasını vurmuştur. İranlılar, Ağrı Dağı’nı “Nuh’un Dağı” anlamına gelen “Kuh-i Nuh” olarak adlandırmıştır. Araplar, Büyük Ağrı Dağı’na “Cebelu’l Haris”, Küçük Ağrı Dağı’na ise “Cebel’ul Huveyris” demişlerdir. Tüm batılı seyyah, araştırmacı ve coğrafyacılar da, Ağrı Dağı’nı “Ararat” olarak adlandırmıştır. Türkler, 16 Ağustos 1064 yılında ünlü Ani şehri ve kalesini fethedip Anadolu içlerine girdiklerinde, bu yüce dağa hayran olmuş ve bu ulu dağı “Agr Dağ” ya da “Eğri Dağı” olarak adlandırmıştır. Bilindiği gibi “Agr Dağ” ya da “Ağrı Dağı”, Yakut Dili’nde “Kocaman”, ya da “Tanrı” anlamına gelmektedir. Yaklaşık 1000 yıldan beri Türkler tarafından “Ağrı Dağı” olarak adlandırılan bu yüce dağ, hem Anadolu’nun, hem de Türk Dünyası’nın efsanelere konu olan en görkemli dağıdır.

13 18-20 Ekim 2017 tarihleri arasında “IV Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempoz- yumu”nun Ağrı ilinde ve Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinde düzenlenmesi, Anadolu ve Türk Dünyası için çok büyük bir önem taşımaktadır. Sempozyumda, tarih, arkeoloji, coğrafya, sanat tarihi, dil ve edebiyat, teoloji, iktisat, turizm, madencilik tarihi, spor, müzik, folklor, geleneksel mutfak kültürü ve yemekleri konusunda su- nulan birbirinden değerli bildiriler, Ağrı Dağı ve Kuzeydoğu Anadolu bölgesinin bilim, sanat ve kültürüne çok büyük bir katkı sağlamaktadır. “IV Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu”nu düzenleyen Ağrı Valili- ği, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdülhalik Karabulut, Belli Eğitim Kültür Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi (BEKAM), Sempozyum Düzenleme Kurulu ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. “IV Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu”na sunulan bildiri metinlerinin kitap olarak basılmasını sağlayan Serhat Kalkınma Ajansı’na (SERKA), kitabın başarılı bir şekilde basılması için büyük bir özveriyle çalışarak emek harcayan sorumlu editör Prof. Dr. Oktay Belli’ye, Ağrı Valiliği adına çok teşekkür ederim. Ağrı ilimize modern ve çağdaş bir kent kimliği kazandırmak için, ilimizde “Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Müzesi” kurma çalışmalarımız devam etmektedir. Bu güne kadar Ağrı ili, ilçeleri ve köylerinden Erzurum, Van, Kars ve Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne geçici olarak götürülen yüzlerce arkeolojik eseri tekrar geri getirmek istiyoruz. Arkeolojik eserlerin, bölgenin tarih, kültür ve arkeolojisini yansıtan kendi topraklarında sergilenmesi en büyük amacımızdır. Eğer arkeolojik eserleri Ağrı ilinde kuracağımız müzede sergileyemezsek, bölgenin arkeolojisi ve Eski Çağ tarihi çok eksik kalır. Bir başka önemli dileğimiz, 2019 yılı içinde “V. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu”nun Ağrı ilimizde ve Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde düzenlenmesi, yurt içi ve yurt dışından birçok bilim insanının sempozyumuna katılmasıdır. Bu sayede inanç turiz- minin canlandırılarak bölge ekonomisine katkı yapmasını sağlamaktır. Süleyman ELBAN Ağrı Valisi

14 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu’na katılan bilim insanı ve araştırıcıların toplu hatıra fotoğrafı

SUNUŞ

18-20 Ekim 2017 tarihleri arasında, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Ağrı Valiliği, Belli Eğitim Kültür Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi ve İbrahim Çeçen Vakfi’nın organizas- yonu ile “IV Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu-The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium” düzenlenmiştir. Sempozyum, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi’nin Selçuklu ve Anadolu Salonlarında gerçekleşmiştir. Sempozyuma, Türkiye, Nahçıvan, Azerbaycan ve İran’dan birçok bilim insanı ve araştırmacı katılmıştır. Kutsal kitaplara konu olan Ağrı Dağı, geniş bir coğrafi bölgeye yayılmakta ve bu bölgelerin binlerce yıllık köklü kültürünü bünyesinde barındırmaktadır. Evrensel kültür değerlerine sahip olan Ağrı Dağı, bölgede yaşayan insanların tarih, arkeoloji, prehistorya, sanat tarihi, coğrafya, dil ve edebiyat, teoloji, iktisat, tarım, turizm, spor, müzik, folklor, geleneksel mutfak kültürü ve yemeklerine damgasını vurmuştur.

15 2005 yılından günümüze kadar Doğubayazıt ve Ağrı ilinde Ağrı İbrahim Çeçen Üniversi- tesi bünyesinde, Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi ile ilgili birçok uluslararası sempozyum düzen- lenmiş ve bu önemli sempozyumların kitapları yayımlanmıştır. Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi ile ilgili olarak yayımlanan başarılı kitaplar, Türkiye, Amerika ve Avrupa ülkelerinden en çok ilgi çeken ve aranılan kitapların başında yer almaktadır. Hatta kitap piyasasında, Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi ile ilgili sempozyum kitaplarının çok yüksek fiyatlarla satılması, kitapların nicelik ve içerik yönünden ne kadar başarılı olduğunu göstermektedir. En büyük dileğimiz, Ağrı ilinde “Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Müzesi”nin açılması ve böl- ge tarihinin eksik olan yönlerinin tamamlanmasıdır. Kurulacak olan müze, hem Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesini tamamlayacak, hem de Ağrı iline modern ve çağdaş bir kent kimliği kazandıracaktır. Kurulacak olan Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Müzesi’nde, şimdiye kadar Ağrı bölgesinden Erzurum, Van, Kars ve Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne götürülen yüzlerce arkeolojik eser sergilenecektir. Bunun yanı sıra, müzede Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi ile ilgili fotoğraf, resim, gravür, el dokumaları ve diğer maddi eserler sergilenecektir. “IV Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu”nun düzenlenmesini sağ- layan Ağrı Valisi Sayın Süleyman Elban’a Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Sayın Abdulhalik Karabulut’a, Belli Eğitim Kültür Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Müdürü Sayın Prof. Dr. Oktay Belli’ye, Düzenleme Komitesi ve emeği geçen hemen herkese, ne kadar teşekkür etsek azdır. Kitabın, Serhat Kalkınma Ajansı (SERKA) tarafından yayınlanması için gerekli ödeneğin ayrılmasını sağlayan Ağrı Valisi Sayın Süleyman Elban’a ve Serhat Kalkınma Ajansı (SERKA) Kars Şehri Genel Sekreteri Sayın Oktay Güven’e çok teşekkür ederiz. Editör grubu olarak en büyük amacımız, 2019 yılı içinde “IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu”nun Ağrı ilinde ve İbrahim Çeçen Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilmesidir.

YAYINA HAZIRLAYANLAR - EDITORS Prof. Dr. OKTAY BELLİ - Prof. Dr. FARUK KAYA Dr. İBRAHİM ÖZGÜL - VEDAT EVREN BELLİ (M.A.)

16 YAZAR-1

AĞRI – PATNOS -LİÇ (YALÇINKAYA) URARTU BRONZE AND SILVER WARE TREASURE

Oktay BELLİ* Ayhan YARDIMCIEL** K. Zeynel Abidin YAŞLI***

ABSTRACT uring the 9th and 7th centuries BC., today’s Van Castle () made the capital of the Urartu Kingdom, which maintained its sovereignty in the Eastern Anatolia, South DCaucasus and Northwest Iran regions. Urartu Kingdom extended up a geographical region that is half of Turkey’s area, and it could not reach the northern coast, and the southwestern Mediterranean coast. Nevertheless, it has been a tremendous contribution to the cultural and economic development of these geographical regions under its sovereignty for nearly 240 years. The Urartu Kingdom succeeded in transforming the disadvantages of the difficult geography in which it is dominant, to the advantage of its construction activities, such as roads, dams, ponds and water channels, new settlements, and so on. The Urartu Kingdom, which encourages the population of the region, which is generally accustomed to semi- nomadic life style, to settlement, has thus carried out population transfers many times with the military expeditions, especially in the Northeast Anatolia region. But; another achievement of the Urartu Kingdom is its success in metal art. Especially, the metal works which are defined as palace ware and which are usually designed for daily life, palace, temple and religious rituals are of high quality, reaching a fairly advanced level in the field of jewelery. The mentioned palace ware works are usually found in the royal cities and are produced in the workshops of the great monuments established. Thousands of metal objects, tools, weapons and jewelery were produced in the city of Urartu in in the first half of the first millennium BC., resulted in naming the Near East as the largest miner community in the true sense. From the Patnos region, about 120-130 km north of the capital of the Urartu Kingdom, Tuşpa, thousands of pieces of metal goods, tools, jewelry and weapons were seized from the 1970s as a result of illegal excavations by the people. A vast majority of the goods, tools, weapons and jewelry made of gold, silver, lead, bronze, rice and iron that were captured from Urartu castles, temple palace, necropolis were abducted to European countries, Israel, America and Japan and some were bought by collectors.

* Prof. Oktay BELLİ, Director of Belli Education Cultural History and Archaeology Research Center, İstanbul/ TURKEY, e-mail: [email protected], [email protected], web: www.oktaybelli.com ** Dr. Ayhan YARDIMCIEL, Kafkas University, Faculty of Tourism, Department of Tourism guidance, Sarıkamış- Kars/TURKEY, e-mail: [email protected] *** K. Zeynel Abidin YAŞLI, Art Historian, Kars Museum, Kars/TURKEY

17 Oktay BELLİ

Oktay BELLİ Ayhan YARDIMCIEL IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu K. Zeynel Abidin YAŞLI The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Silver fluted bowl

In 2015, security units confiscated the great Urartu treasure in the village of Liç (Yalçınkaya), about 10-15 km south of the Patnos district of Ağrı province. The treasury consists of a large number of vessels made of bronze and silver, pot, mug with cups, papyrus, arrows, horse harness, wooden furniture and car plies. A total of 93 pieces consisting of bronze and silver pieces in the treasure, are presented in Kars Museum today. However, for the time being it is understood that the 93-pieces of ware has formed only a small part of the treasure that has been captured since many years. As with the nailed vessels and other goods not found between the seized wares of the treasure; beads made of precious and semi-precious stones, rings, hair ring, pectoral, necklace, neck ring, earrings, medallions, eyed needles, fibula, seals and bracelets were not also found. Metal pieces of the 93 pieces of the treasure is the subject of the research. Key words: Urartu, Tuşpa, , Patnos-Liç, Mining Art, Metal Ware, Kars Museum.

18 YAZAR-1

AĞRI – PATNOS -LİÇ (YALÇINKAYA) URARTU BRONZ VE GÜMÜŞ EŞYA DEFİNESİ

Oktay BELLİ* Ayhan YARDIMCIEL** K. Zeynel Abidin YAŞLI*** GİRİŞ dayalı modern tarım, İlk kez Urartu kralları gemen olduğu bölgeye ilk kez çivi yazı- tarafından gerçekleştirilmiştir. Artan nüfu- sını getiren Urartuların dili ve grameri, sun besin gereksinmesini karşılamak, salgın Etıpkı Hurri ve Mitanniler gibi, Asianik dil hastalık, savaş, kıtlık ve kuraklığa karşı bir ve gramerine sahiptir. Urartu dili ve grameri, önlem olmak üzere, çok sayıda baraj, gölet ve Kafkasya dillerinden Çeçen, Abhaz ve İnguş sulama kanalı inşa edilmiştir. Tarıma elverişli dilleriyle akrabalık ilişkisi içindedir. Bu yüz- toprakların çok az olması nedeniyle, bir karış den Urartu dili ve gramerinin, Hint-Avrupa büyüklüğündeki topraklarda yapılan tarım, dil ailesinden olan Hititçe, Ermenice, Kürtçe, sulama kanallarının yardımıyla, daha verimli Persçe gibi dillerle, herhangi bir ilişkisi ve ak- olmuştur. rabalığı yoktur. M. Ö. I. binyılın ilk yarısında, Doğu Anadolu bölgesinde şimdilik bulu- Doğu Anadolu bölgesinin ilk düzenli kara nan 156 adetten fazla Urartu sulama tesisinin yolları, Urartu Krallığı döneminde yapılmış- bir kısmı, geçirmiş olduğu küçük onarımlar tır. Kaya tünelleri ile takviye edilen Urartu ile günümüzde de çalışmaya devam etmek- kara yolları, aynı zamanda Anadolu’nun da tedir. M. Ö. I. binyılının ilk yarısında Doğu en eski ve düzenli ulaşım ağını meydana Anadolu bölgesinde yaptırılan çok sayıdaki getirmektedir. baraj, gölet ve sulama kanalı, Urartu Krallığı- Doğu Anadolu, Güney Kafkasya ve nı gerçek anlamda bir “Hidrolik Uygarlığı”na Kuzeybatı İran bölgelerinde Urartu Kralları dönüştürmüştür. tarafından kurulan askeri ve ekonomik amaç- Eski Çağ’da, Anadolu ve Eski Önasya lı yönetim merkezleri arasındaki bağlantı, Dünyası’nın en büyük madenci krallığı olan yollar sayesinde olmuştur. Doğu Anadolu Urartular döneminde, Doğu Anadolu böl- bölgesinin engebeli arazisinde gerçekleşti- gesinde bulunan altın, gümüş, kurşun, çinko, rilen kara yolu şebekesi, Urartu ordusunun bakır ve demir madenleri işletilmiştir. Urartu kısa süre içinde hareket kabiliyetini kolay- Kralları gittikçe artan maden, metal eşya ve laştırmakta, farklı bölgelerde bulunan çeşitli silah ihtiyacını karşılamak üzere, yapmış olduğu maden yataklarından yapılan üretimi kontrol askeri seferlerde, kuzeydoğuda Erzincan-Erzu- etmekte ve güvenliğini sağlamakta, bölge- rum-Kars, batıda Elazığ-Malatya ve güneybatı- lerarası ticaretin gelişmesine ve vergilerin da da Kommagene bölgesinden altın, gümüş ve toplanmasına yardımcı olmaktadır. bronz gibi metaller ile bronzdan yapılmış çeşitli Doğu Anadolu bölgesinde sulamaya eşya ve silahı haraç olarak almıştır.

* Prof. Dr. Oktay BELLİ, Belli Eğitim Kültür Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Müdürü, İstanbul / TÜRKİYE, e-posta: e-mail: [email protected], [email protected], web: www.oktaybelli.com ** Dr. Ayhan YARDIMCIEL, Kafkas Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Turizm Rehberliği Bölümü, Sarıkamış-Kars/ TÜRKİYE, e-posta: [email protected] *** K. Zeynel Abidin YAŞLI, Sanat Tarihçisi, Kars Müzesi, Kars/TÜRKİYE

19 Oktay BELLİ Ayhan YARDIMCIEL IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu K. Zeynel Abidin YAŞLI The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Urartu kralları tarafından anayolların kavşağı veya maden üretim merkezlerine yakın olan yerlerde, ekonomik amaçlı birçok yönetim merkezi kurulmuştur. Ekonomik amaçlı kurulan kalelerin en önemli bölümü- nü, metal atölyeler meydana getirmektedir. Araç ve gereç yönünden her türlü donanı- ma sahip olan bu atölyelerde, altın, gümüş, kurşun, antimon, çinko, bakır, bronz, pirinç ve demir gibi madenler, oldukça başarılı olarak işlenmiştir. Foto.1: Dağ keçisi Madencilik atölyelerinde, çeşitli teknikler üzerinde büyük bir sabır ve disiplin içinde geleneksel olarak çalışan metal ustaları ve çıraklar, Doğu Anadolu bölgesinin ilk metal ve kuyumcu zanaatkârlarını oluşturmaktadır. Bu önemli atölyelerde, döküm ve dövme tekniği ile yüzlerce kadın takısı, çeşitli alet, eşya ve silah, at koşum takımı, şamdan, heykel, ahşap mobilya ve araba kaplaması Foto.2: Küresel biçimli bronz kablar üretilmekteydi. Urartu tanrılarının koruyucu gücü altında üretilen metal eşyalar, büyük bir üne ve deneyime sahip atölyelerin damgasını taşımaktadır. M. Ö. I. binyılının ilk yarısında Doğu Anadolu, Güney Kafkasya ve Kuzeybatı İran bölgelerinde kurulan Urartu kalelerinin için- de yer alan atölyeler, Anadolu ve dünyanın en gelişmiş teknikleri üzerinde çalışan metal Foto.3: Dik kenarlı bronz kablar

Foto.4: Gümüş omphaloslu kab, önden ve arkadan görünümü

20 YAZAR-1

Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ayhan YARDIMCIEL The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium K. Zeynel Abidin YAŞLI

Foto. 5: Bronz omphaloslu kab, önden ve arkadan görünümü 1 işliklerini oluşturmaktadır. Altın, gümüş, kur- araştırmasıdır . 1960 yılında ise Kemal Bal- şun antimon, bakır, bronz, pirinç ve demirden kan bu bölgede araştırma yapmaya başlamış- 2 üretilen binlerce kadın takısı, çeşitli eşya ve tır . 1972 yılında bölgeyi ziyaret eden Baki alet, silah, heykel, şamdan, at koşum takımı, Öğün Patnos’ta bulunan birçok dükkânın ahşap mobilya ve araba kaplamaları, Türkiye, vitrininde Urartu vazolarının bulunduğu 3 Avrupa ülkeleri, Rusya, İran, İsrail, Amerika belirmektedir . 1972-73 yıllarında bölge Ok- ve Japonya müzelerinde sergilenmekte veya tay Belli ve Veli Sevin tarafından da ziyaret koleksiyonerlerin elinde bulunmaktadır. edilmiş ve kaçak kazılmış birçok nekropol 4 alanında incelemeler yapılmıştır . YÖRENİN KONUMU VE Doğu Anadolu bölgesinde sistemli arke- ARAŞTIRMA TARİHÇESİ olojik yüzey araştırmaları, O. Belli tarafın- Liç Mezrası Patnos İlçesi’nin 6-7 km. dan devam ettirilmiştir. O. Belli’nin Urartu güneyinde bulunmaktadır. Mezranın 500 yolları, maden yatakları, atölyeleri, kaleleri, m. batısından Seribendi Çayı geçmektedir. baraj, gölet ve sulama kanalları konusunda Genel olarak bölgedeki ilk araştırma Ch. sürdürdüğü bilimsel yüzey araştırmaları, Burney tarafından 1956 yılında yapılan yüzey karanlıklar içinde olan Urartu Krallığı uygar-

Foto.6: Taç yaprak kabartmalı kab, önden ve arkadan görünümü

21 Oktay BELLİ Ayhan YARDIMCIEL IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu K. Zeynel Abidin YAŞLI The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

bölgeye kale, tahıl deposu gibi imar faaliyetle- 7 rinin yapıldığını göstermektedir .

PATNOS – LİÇ (YALÇINKAYA) URARTU DEFİNESİ Patnos bölgesinde ne yazık ki 1972 yılın- dan günümüz kadar Urartuların kale, tapı- nak, saray ve nekropollerinde halkın yapmış olduğu kaçak kazılar devam etmektedir. Bu kaçak kazılar sonucunda, çeşitli metallerden Foto. 7: Griffon betimlemeli kab yapılmış yüzlerce kadın takısı, değerli ve yarı değerli taşlardan yapılmış kolye, makyaj takı- mı, heykel, şamdan, çeşitli eşya ve alet, silah, at koşum takımı, çanak çömlek, mühür, ahşap mobilya ve araba kaplaması ele geçirilmiştir. 2015 yılında, Liç Mezrası’nda güvenlik birimleri büyük bir Urartu definesine el koy- muştur. Define, bronz ve gümüşten yapılmış çok sayıda kap, testi, bakraç, okdan, at koşum takımı, ahşap mobilya ve araba kaplamaların- dan oluşmaktadır. Foto. 8: Tek boynuzlu boğa figürlü kab Bronz ve gümüşten yapılmış toplam 93 lığının aydınlatılmasını sağlamıştır. Nitekim parçadan oluşan define eşyası, günümüzde 2005 yılında sürdürülen çalışmalar sırasında, Kars Müzesi’nde bulunmaktadır. Ancak, Liç Kalesi’nin batısında Ortadamla köyünde şimdilik 93 parçadan oluşan eşyanın, ele ge- tespit edilen sulama kanalı yakınındaki çivi çirilen definenin yalnızca bir kısmını oluştur- yazıtı, Urartu Kralı II. Sarduri döneminde duğu anlaşılmaktadır. Çünkü bronz ve gümüş 5 inşa edildiğini göstermiştir . 2005 yılında eşyaların dışında, çanak çömlek, değerli ve Aynur Özfırat tarafından da bölgede arkeo- yarı değerli taşlardan yapılmış boncuklar, lojik yüzey araştırmaları gerçekleştirilmiştir. yüzük, saç halkası, pektoral, gerdanlık, boyun Bu çalışmalar sırasında, Yalçınkaya Köyü Liç halkası, küpe, madalyon, gözlü iğne, fibula, Mezrası’nda bulunan Liç Kalesi’nde çalış- mühür ve bileziklerin ele geçirilip geçirilme- malar yürütmüş ve bölgede yoğun bir kaçak diğini, şimdilik bilemiyoruz. kazının varlığından söz etmiştir. Çalışmalar Sayıları 93 adet olan gümüş ve bronz- sırasında ele geçirilen çanak çömlekler, Özfı- dan yapılmış çeşitli eşya, at koşum takımı, rat tarafından Orta Demir Çağı’na tarihlen- 6 ahşap mobilya ve araba kaplamasının, Patnos miştir . çevresinde bulunan Urartu Kalesi, tapınak ve Patnos ve yakın çevresi, Urartu Krallığı’nın sarayından mı, yoksa nekropollerinden mi ele çekirdek bölgesini oluşturan Van’a benzer geçirildiğini şimdilik bilemiyoruz. Bileme- ve aynı önemde Urartu yerleşmesine sahip diğimiz bir başka önemli konu, bu kapların, olmuştur. Ortaya çıkarılan çivi yazılı metinler testi ve sürahilerin, at koşum takımı, mobilya Urartu kralları İşpuini ve Menua zamanında ve araba kaplamalarının nerede, ne şekilde bölgede iskân hareketlerinin başladığını ve kullanıldığı, özellikle in-situ durumlarının ne

22 YAZAR-1

Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ayhan YARDIMCIEL The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium K. Zeynel Abidin YAŞLI olduğudur. Sevinilecek en önemli olay, bronz, İlk kez Patnos-Liç Urartu definesinde gümüş ve altın kaplamalı gümüşten yapılmış bulunan gümüşten yapılmış altın şerit kap- bakraç, sürahi ve kaplar ile at koşum takımı, lamalı bakraç ile gümüş kaplar, yurt dışına ahşap mobilya ve araba kaplamalarının, yurt kaçırılamayarak, Türkiye’de Kars Müzesi’nde dışına kaçırılamadan yakalanarak, Türkiye’de kalmıştır. Eserler belirttiğimiz üzere farklı kalmasıdır. çeşitlikte olmasına rağmen, bunların ulaşıla- bilir kısmında, 93 parça bulunmaktadır. Bugüne kadar Doğu Anadolu bölgesinde yer alan çok sayıdaki Urartu kalesi, tapınak, saray ve nekropollerde halk tarafından kaçak ESERLERİN GRUPLANDIRILMASI kazılar yapılmıştır. Bu kaçak kazılar sonu- VE TANIMLANMASI cunda ele geçirilen altın, gümüş ve bronzdan Liç’te ele geçirilen gümüş ve bronz eşya yapılmış onlarca kap, testi, bakraç, madalyon, definesinin çalışma izni 2015 yılında Kars gözlü iğne, yüzük, boyun halkası, pektoral, Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Kars Ar- 8 küpe, bilezik, fibula ve diğer eşyaların çok keoloji Müzesi’nden alınmıştır . Bu çalışma büyük bir kısmı, ne yazık ki yurt dışına yayın aşamasındayken öngörüldüğü üzere bu kaçırılmıştır. eserlerin eksik olan kısmını oluşturan, değerli

Foto. 9: Kabartmalı ve figürlü gümüş kab

23 Oktay BELLİ Ayhan YARDIMCIEL IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu K. Zeynel Abidin YAŞLI The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Urartu Metal Eserleri) kitap olarak yayım- 10 lanmıştır . 391 parçadan oluşan bronz eşya definesinden 5-6 bronz kab üzerinde bulu- nan çivi yazıtında, eserlerin Urartu Krallığı döneminde vali, prens veya yöneticilik yapan Zaiahina’nın eşyası olduğu vurgulanmıştır. Bu yüzden kitap da, “Zaiahina’nın Bronz- ları” adıyla yayımlanmıştır. Ancak kitapta, böylesine önemli bronz eserlerin hangi ünlü kale, kaya mezarı, krali yönetim merkezi veya nekropolden ele geçirildiği konusunda bir fotoğraf olmadığı gibi, herhangi bir açıklayıcı cümle de bulunmaktadır. Burada özet olarak sunacağımız eserler, şu şekilde sınıflandırılmıştır.

KABLAR Urartu metal kapları birkaç farklı forma sahiptir. Bu kaplar içerisinde en çok üretilen form küresel gövdeli kaplardır. Bazı kapların çivi yazılı olduğu bilinmektedir. Şimdiye kadar ele geçirilen kaplar üzerindeki en eski çivi yazısının Kral İşpuini dönemine ait olduğu görülmektedir. Bu kaplar üzerinde

Foto. 10: Yonca ağızlı, dilimli gümüş testi ve yarı değerli taşlardan yapılmış boncuklar, iğneler, bilezikler, ok ucu, mobilya kaplama- sı, at koşum takımı ve kemer parçaları gibi yüze yakın yeni parçanın da Van Arkeoloji Müzesi’ne ulaştığı haberi alınmıştır. Eserle- rin çalışılması ile ilgili gerekli izin işlemleri sürdürülürken, olayın mahkeme sürecinde olması sebebiyle, yeni grup parçalar çalışmaya 9 dâhil edilememiştir . 2017 yılında Doğubayazıt’ta kaçak kazılar sonucunda ele geçirilen bir başka bronz eşya definesi, Doğubayazıtlı işadamı ve koleksi- yoner Sayın Ahmet Köroğlu üzerine tescil edilmiş ve Doğubayazıt Belediyesi tarafın- dan (Zaiahina’nın Bronzları, Doğubayazıt Foto. 11: Yonca ağızlı bronz testi

24 YAZAR-1

Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ayhan YARDIMCIEL The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium K. Zeynel Abidin YAŞLI tıpkı Liç definesinde de olduğu üzere atölye damgası olduğu düşünülen boğa ve özellikle dağ keçisi başı betimi bulunmaktadır (Foto. 1). Merkezi yönetimin denetimi ile atölyelerde özel üretilen bu metal eserlerin tapınaklara 11 bağışlandığı anlaşılmaktadır . Liç’ten ele geçirilen metal kaplardan 9 tanesi küresel formlu ve bronz (Foto. 2) 7 tanesi dik kenarlı ve bronz (Foto. 3) 3 tanesi gümüş omphalos kap (Foto. 4) 1 tane bronz omphalos (Foto. 5) 1 tane taç yaprak motif kabartmalı kaptan oluşmaktadır (Foto. 6). Kaplar genellikle 20 cm. ağız çapına ve 4 cm. gövde yüksekliğine sahiptir. Daha önce benzer örneklerine rastla- 12 nan bu kapların bazılarının üzerinde özenle yapılmış griffon betimlemeleri bulunmaktadır (Foto. 7). Bunlardan ikisinde koşum takımı ile betimlenmiş tek boynuzlu boğa figürü bulun- maktadır (Foto. 8).

Foto. 12: Gümüş ve altın kaplamalı bakraç DİLİMLİ VE FİGÜRLÜ GÜMÜŞ KAB Kablar içinde tek örnek olan dilimli ve figürlü gümüş kabın merkez kısmındaki bombe altından yapılmıştır. Kenarları içe doğru ezil- miştir ancak çevre genişliği üzerine rozet, boğa, griffonve mitolojik hayvanlar betimlenmiştir. (Foto. 9). Bu betimlemeler birçok Urartu ese- rinde sık karşılaşılan bir durumdur. Olağanüstü bir sanatı yansıtan dilimli gümüş kab, şimdilik Türkiye müzelerinde tek örnektir.

TESTİLER Urartu çanak çömlek sanatında en çok üretilen testi formu yonca ağızlı testilerdir. Genellikle keramik olan bu testilerin metal örnekleri de bulunmaktadır. Dini törenlerde sıvı kapları olarak kullanılan bu testilerin 13 tapınak törenlerinin vazgeçilmez öğeleridir . Bronz ve gümüş örnekleri bulunan kapların Liç definesi içinde birer örneği bulunmakta- dır. Gümüş olan testi kulplu olup, kulp kısmı boyundan gövdenin başlangıç bölümüne kadar uzanmaktadır (Foto. 10). Yonca ağızlı bronz testi ise şişkin karınlıdır (Foto. 11). Kulp Foto. 12: Bronz bakraç

25 Oktay BELLİ Ayhan YARDIMCIEL IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu K. Zeynel Abidin YAŞLI The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium kısmı boyundan başlayıp şişkin gövdenin ğanüstü bir sergi düzenlenmiştir. Bu serginin ortasına kadar uzamaktadır. Testinin kendi yapıldığı tarihlerde tespiti yapılan bakraç ağırlığı ile birlikte içine konacak sıvının ağır- sayısı 20’ye yakındır. Ancak bilinen tüm bak- lığı hep birlikte düşünüldüğünde kulp kıs- raçların Assur etkisiyle silindirik bir gövdeye 15 mının bu kadar uzun tutulması testinin daha sahip olduğu görülmektedir . Urartu metal iyi kavranmasını sağlamıştır. Yonca ağızlı eser kabartmalarındaki kutsal törenlerde bronz testinin keramik örnekleri Urartu için hayat ağacı temasıyla birlikte betimlenen bu 14 16 karakteristiktir . bakraçlar önceki örneklerinden oldukça farklı olarak tombul gövdelidirler. Bakraç- BAKRAÇLAR lardan biri tamamen bronz iken diğerinin gümüş ve altın kaplamalı olduğu görülmek- Bilindiği üzere Yapı Kredi Kültür ve tedir (Foto. 12). Her iki bakracında tutamak- Sanat Yayınları tarafından 2003-2004 yılları ları, bakracın ağız kısmında bulunan t şekilli arasında Urartu Savaş ve Estetik isimli ola- profil üzerindeki halkadan geçtikten sonra yılanbaşı ile stilize edilmişlerdir (Foto. 13). Gümüş bakraçta bu kısım altın kaplamalıdır. Ayrıca gümüş bakracın boyun ile gövde baş- langıcı arasında altın şerit içinde lotus palmet bezemesi bulunmaktadır. Bu bezeme aynı grup içinde farklı eserlerde de bulunmakta- dır. Söylenebilir ki, bu Urartu eserlerinin her biri bir diğeri ile stil veya bezeme açısından mutlak suretle bağlantılıdır.

MOBİLYA AKSAMLARI Genel bir gelenek olduğu üzere Urartu eserleri içinde her zaman mobilya aksamları 17 ile ilgili parçalar da yer almaktadır . Aynı şekilde Liç Patnos eserleri içinde de mobilya aksamları önemli bir yer tutmaktadır. Volüt/ spiral bezemeli iki yarım halkanın birleştiği gövde üzerine tasarlanmış bu mobilya aksamı 5 adet olup büyük ihtimalle mobilyaların birleşme yerinin kapatılması için üretilmiştir (Foto. 14). Bronz olan objelerin ön tarafla- rında çivi veya perçin delikleri bulunmak- tadır. Bu boşluklar ile mobilyaya bağlantı sağlanmıştır. Bunun dışında at arabası dingilinin uç kısmına takılan bronz aksamlar bulunmak- tadır (Foto. 15). Bu aksamların bir tanesinin üst kısmı lotus palmet, gövde kısmı iki şerit bant arasında koşut su damlaları ile betim- lenmiştir. Diğer aksam ezik durumdadır. Foto. 13: Yılan başlı bakraç tutamakları

26 YAZAR-1

Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ayhan YARDIMCIEL The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium K. Zeynel Abidin YAŞLI

Bu parçalar dışında üst tarafı altın diğer kısmı gümüş olan çubuk formunda par- çalar ile yumuk el formlu başlıklı uzun iki adet bronz at gemi yanaklığı diğer mobilya aksamları arasında bulunmaktadır (Foto. 16). Oldukça farklı bir yapıda olan tırtıklı bir topuzu andıran parçanın da muhtemel bir at dizgin kayışının geçtiği aksama ait olması gerekmektedir (Foto. 17). Aslında eserler içinde oldukça farklı duran bu parça üzerin- deki üretici atölye damgası olan dağ keçisi figürü ile hem Urartu eseri olduğunu ve hem de aynı eserler ile bu damga sayesinde analoji kurmaktadır. Foto. 14: Bronz mobilya aksamları

AT KOŞUM TAKIMI Urartu savaş arabalarına koşulan atlar ile süvari atları oldukça zengin koşum takımları ile donatılmaktaydı. At koşum takımlarını oluşturan gem, göz siperliği, alınlık, gerdan-

lık, boyunluk18 ve çıngıraklar genellikle sade bezemelidir . Ancak Liç definesi içinde bulunan at koşum takımları üzerinde kutsal hayat ağacı temalı dini tören betimlemeleri dikkat çekmektedir. Bu grup eserler içinde

kabaca19 t profilindeki bronz20 objeler genellikle alınlık veya göz siperliği olarak tanım- lanmaktadır (Foto. 18). Orta kısmında lotus palmet bezemesi olan bronz bir diğer obje ise üst-alt ve kenarlardan halkalı olup büyük ihtimalle bir deri üzerine tutturulmaktadır (Foto. 19). Bu parçalar dışında Urartu at koşum takımları içinde oldukça popüler olan çıngıraklar da bulunmaktadır. Urartu arkeolojik merkezlerinde ele geçirilen bronz Foto. 15: Bronz araba dingili aksamları at koşum takımlarının önemli bir kısmı da çıngıraklardan oluşmaktadır. Tıpkı savaş- çılar gibi savaşın bir parçası olan atlar da çıngırak gibi tunç eşyalarla donatılmaktaydı Urartu maden sanatının üstün bir başarısı

olan bu çıngıraklar genellikle21 içi boş döküm tekniği ile üretilmekteydi . Oldukça geniş bir coğrafyada benimsenen ve kullanılan bu çıngırakların M.Ö. II. bin yılından itibaren 22 kullanılmaya başlandığı düşünülmektedir . Foto. 16: Bronz at gemi parçaları Liç definesinden dört adet bronz çıngırak

27 Oktay BELLİ Ayhan YARDIMCIEL IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu K. Zeynel Abidin YAŞLI The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Foto. 17: At dizgin kayışının geçtiği bronzun (?) önden ve arkadan görünümü

Foto. 18: Bronzdan yapılmış at alınlığı ve göz siperliği

örneği de içi boş döküm tekniği ile üretilmiş meleri bulunmaktadır (Foto. 22). Bronz olan olup, iki tanesi 7,5 cm. diğer ikisi ise sırasıy- diskin merkez noktasında ikinci küçük bir la 9 ve 10 cm. yüksekliğindedir (Foto. 20). diskin yerleştirildiği düşünülmektedir. Bu tür Koşum takımları içinde atın boyunduruğuna diskler atın ön ayakları ile boynu arasındaki ait 3 tane de metal aksam bulunmaktadır hassas bölgeyi korumak için tasarlanmaktay- (Foto. 21). At koşum takımları içinde önemli dılar. Diğer 4 adet disk 7 ile 10 cm. çapların- bir bölümü de diskler oluşturmaktadır. Farklı da olup bunlardan ikisi umbo formunda olup çaplarda olan bu diskler içerisinde en büyük birisi büyük diskin merkez noktasını tamam- 23 olan yaklaşık 40 cm. çapında olup üzerinde layacak ölçülerdedir (Foto. 23). Eserler kısa yine hayat ağacı temalı kutsal tören betimle- kenarı gümüş perçinli uzun kenarlarında

28 YAZAR-1

Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ayhan YARDIMCIEL The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium K. Zeynel Abidin YAŞLI

Foto. 19: Bronzdan yapılmış at alınlığı

Foto. 20: Bronz yapılmış at çıngırakları Foto. 21: Bronz yapılmış at boyunlukları küçük dairesel boşluklar bulunan 1 adet kırık atlı süvariler de bulunmaktadır. Süvari elinde tunç obje bulunmaktadır. At koşum takım- kalkan ile betimlenirken, savaş arabasının larına ait gibi görünen bu tunç objenin işlevi iki tekerlekli iki atlı olduğu görülmektedir tam olarak anlaşılmamıştır (Foto. 24). (Foto. 26). Savaş arabası üzerinde iki savaşçı betimlenmiştir. Bu savaşçılardan bir tanesi SADAK arabayı kullanırken diğeri kalkan ve mızrak , Karmir-Blur, Altıntepe, ile betimlenmiştir. Sadağın omuz veya bele Kayalıdere, Çavuştepe, Ayanis ve Yukarı asılmasını sağlamak için sicim ya da kaytan Anzaf Kalesi gibi Urartu merkezlerinde daha geçirilen bağlantı halkaları dövme tekniği ile önce birçok sadağa ulaşılmıştır. Bu sadaklar yapıldıktan sonra perçin tekniği ile sadağa kabaca boru tipinde olup genellikle 10-14 monte edilmiştir. Bağlantı halkaları Urartu cm. genişliğinde ve 60-70 cm. uzunluğunda için karekteristik t profilindedir. Sadağın tüm 24 üretilmekteydiler . Liç definesi içinde de etrafında olan boşluklar sadağın sırta denk bir örneği bulunan sadak üzerinde savaş gelen kısmının deri ile kapatıldığını göster- arabaları ile savaş sahnelerinin betimlendiği mektedir. Eserler içinde bulunan gümüş çivi/ görülmektedir (Foto. 25). Bu sahneler içinde perçinler bu sadağın aparatları olabilirler.

29 Oktay BELLİ Ayhan YARDIMCIEL IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu K. Zeynel Abidin YAŞLI The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Foto. 24: Bronz levha üzerindeki gümüş perçin çivileri (kabaralar)

Foto. 22: Bronz disk KAİDELİ KADEH/KUPA Daha önce keramik örneklerini gördüğü- müz kaideli kadeh, bilinen formunun bu kez 25 bronz versiyonu ile karşımıza çıkmaktadır (Foto. 27). Van müzesinde keramik örnek- leri bulunan bu ayaklı kadeh bronz olması sebebiyle bir ilktir.

KEMER Ortalama 6,5 ile 17 cm. genişliğin- de ve 100 ile 187 cm uzunluğunda olan bu kemerlerin Urartu toplumunda sıkça kullanıldığı bilinmektedir. Kalayın Orta Demir Çağı ile birlikte bölgede yoğunlaş- masının bu tür kemerlerin ortaya çıkışı ile 26 ilgili olduğu düşünülmektedir . Liç definesi üzerinde bulunan bronz kemerin genişliği 16 cm’dir. Ancak kemerin kırık olması sebebiyle uzunluğu ölçülememiştir (Foto. 28). Bronz kemerin üst ve alt tarafında bir şerit halinde uzanan boşluklar gümüş perçinler aracılığı ile kemerin deri ile bağlantısını sağlamaktadır. Kemer üzerinde savaş arabası betimlemesi 27 bulunmaktadır .

GÜMÜŞ PERÇİN ÇİVİLERİ (KABARALAR) Eserler içinde onlarca gümüş perçin bu- lunmaktadır. Bu perçinlerin bir kısmı bronz testi içinde başka bir madde ile karışmış ve testinin dip kısmına yapışık haldedir. İnce- leme fırsatı bulduğumuz gümüş perçinlerin Foto. 23: Farklı büyüklükteki bronz disk ve at koşum bir kısmı in-situ durumda bronz levhaların umboları

30 YAZAR-1

Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ayhan YARDIMCIEL The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium K. Zeynel Abidin YAŞLI

Foto. 25: Bronzdan yapılmış sadak, önden ve arkadan görünümü

Foto. 26: Sadak üzerindeki betimlemeler

SONUÇ Urartu Liç Definesi, içinde yer alan eserler gündelik hayatın farklı alanlarına ait eşyalardan oluşmaktadır. Bu anlamda Türkiye sınırları içinde karma eser tipolojisi- nin çeşitliliği ile ilk örneği oluşturmaktadır. Ele geçirilen eserler bronz, gümüş ve altın objelerden oluşmaktadır. Özellikle gümüş ve Foto. 27: Bronzdan yapılmış kaideli kadeh altından yapılan metal objeler Urartu Kral- lığı’nın metal işçiliğinde ulaştığı son noktayı ortaya koyması açısından oldukça önemlidir. üzerinde bulunmaktadırlar. (Foto. 29) Bu Bununla birlikte eserler krallığın zenginliği kemer olarak düşündüğümüz parçanın deri konusunda da ipucu vermektedir. Yine eserler ile olan bağlantısı için kullanılmış olabilir. üzerinde bulunan hayat ağacı betimlemeler Aynı zamanda bronz okluğun deri bölümü ile ile çeşitli mitolojik tasvirler de Urartu günde- de bağlantısının bu gümüş perçinler aracılığı lik hayatı özellikle de dini ritüeller hakkında ile yapıldığı düşünülmektedir. eşsiz bilgiler vermektedir.

31 Oktay BELLİ Ayhan YARDIMCIEL IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu K. Zeynel Abidin YAŞLI The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Foto. 28: Bronzdan yapılmış kemer parçası

Eserler tipolojik olarak birbirlerinden rında, altın şeritli bakracın süslemesinde, at farklı olsalar da, üzerlerindeki bezeme ve koşum takımlarında, mobilya aksamlarında betimlemelerle birbirleri ile analoji kur- karşımıza çıkmaktadır. Üretici atölyenin dağ maktadır. Bir anlamda eserler birbirlerinin keçisi damgası topuz formlu mobilya aksamı, sağlamalarını yapmaktadır. Örneğin; lotus bir çıngırak ve 4 bronz kapta karşımıza palmet figürü; kabartmalı ve figürlü gümüş çıkmaktadır. Yine ellerinde bakraçla betim- kabın iç kısmında bulunan griffonların arala- lenen sfenkslerin arasında bulunan hayat

Foto. 29: Uç kısımları altın kaplamalı olan gümüş çubuklar ile gümüş kabaralar

32 YAZAR-1

Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ayhan YARDIMCIEL The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium K. Zeynel Abidin YAŞLI ağacı figürü, at koşum takımlarında, kalkan rihleri arasında Iğdır’da düzenlenen “2. Uluslara- parçasında ve kemerde karşımıza çıkmakta- rası Türk Kültüründe Ağrı Dağı Sempozyumu”n- da bildiri olarak sunulmuştur. Liç Urartu Bronz dır. Bu anlamda Urartu eserleri figür bezeme ve Gümüş Eşya Definesi konusunda çalışmamıza ile birbirlerini tamamlamaktadır. izin veren Kars Müze Müdürü Sayın Necmettin Alp’e çok teşekkür ederiz. Uzun zamandan beridir Patnos böl- 9 Son 50 yıldan beri Doğu ve Kuzeydoğu Ana- gesinden ve genellikle kaçak kazılar ile ele dolu bölgesinde Urartu kale, saray, tapınak ve geçirilen Urartu Krallığı’nın eşsiz arkeolojik netropolleri konusunda halkın yapmış olduğu eserleri Urartu Krallığı’nın sanat zevkinin ne kaçak kazı ve tahribatlar, ne yazık ki çok büyük derece yüksek olduğunu da ortaya çıkar- boyutlara ulaşmıştır. maktadır. Daha önce benzer örneklerinin 10 Bu konuda bakınız: Zaiahina’nın Bronzları, yurt dışındaki müzelerde olması sebebiyle, Doğubayazıt Urartu Metal Eserleri, Doğubaya- Liç definesinde bulunan altın şerit kapla- zıt Belediyesi Kültür Yayınları, İstanbul 2018. malı bakraç, bu anlamda oldukça önemli 11 Belli 1991a, 44, 49; Belli-Avcı 2005, 50, 58.; Belli 2003, 270.; Belli – Salvini 2010,41-48. bir eserdir. Bu çalışma kapsamında Urartu 12 Yazgan 1996, 72, 87. Krallığı’nın metal işçiliğindeki ustalığının bir kez daha ortaya çıkmasının yanı sıra, Patnos 13 Belli 2003, 264. bölgesinin Urartu Krallığı açısından önemi 14 Erdem-Konyar 2011, 288. de bir kez daha vurgulanmış olacaktır. Böl- 15 Belli 2003, 276.; Belli-Avcı 2004, 127-133. gede kaçak kazıların son bulması açısından 16 Başaran 1979, 89,92. mutlak suretle arkeolojik kazıların süratle 17 Derin 1996, 136. başlatılması gerekmektedir. Bu aynı zamanda 18 Belli 2003, 236.; Belli 1983 b, 373-386.; Belli azalmaya başlayan Urartu arkeolojisinin de 1999, 271-287. yeniden parlamasına olanak sağlayacaktır. 19 Belli 1977, 195. 20 Sevin 1979, 113-116. Van bölgesinde çok az arkeolojik kazı 21 Belli 1977, 194-196.; Belli 2003, 242. yapılmaktadır. Görkemli ve üstün kültürel 22 Belli 1977, 206-208. bileşenlere sahip Urartu Krallığı’nın daha an- 23 Belli 1977, 179-180.; Belli 1983a, 325-360.; Belli laşılır hale getirilmesi için, Urartu Krallığı’na 1999, 271,287. ait arkeolojik kazıların sayısının artırılması 24 Belli 2003, 232.; Belli 1991b, 7-4.; Belli 1992, isabetli olacaktır. 45-60.; Belli 1999, 271-287.; Belli 2004, 277-298. Liç Urartu bronz ve gümüş eşyaların 25 Erdem-Konyar 2011, 277. çok büyük bir kısmının, M.Ö. 7. yüzyıla ait 26 Belli 2004, 186.; Belli 1997, 293-297. olduğu anlaşılmaktadır. 27 Burada özet olarak sunduğumuz Urartu Bronz ve Gümüş Eşya Definesi, monografi olarak hazırlanmaktadır. DİPNOTLAR / FOOTNOTES 1 Burney-Lawson 1958, 177-196. KAYNAKÇA / BIBLIOGRAPHY 2 Balkan 1960, 133-158. Balkan, K. “Patnos Yakınında Anzavurtepe’de Bulu- 3 Bilgiç-Öğün 1972, 31. nan Urartu Tapınağı ve Kitabeleri”, Anatolia 5, 4 Sevin 1986, 329 1960, s.133-158. 5 Belli 2005, 213-214. Baş, A. “Urartu’da Askeri Bir Ekipman: Kalkanlar”, Uluslararası Amisos Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, 6 Özsıfat 2009, 459 s.107-134. 7 Payne 2006, 22, 58, 93, 108-114, 140, 242 Başaran, S. ”Van Bölge Müzesi’nden İki Adet Urartu 8 “Ağrı –Patnos-Liç-(Yalçınkaya) Urartu Bronz ve Bakracı”, Anadolu Araştırmaları, Sayı VII, 1979, Gümüş Eşya Definesi” önce 13-14 Mart 2016 ta- s. 79-92.

33 Oktay BELLİ Ayhan YARDIMCIEL IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu K. Zeynel Abidin YAŞLI The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Belli, O. “Van Bölge Müzesi’ndeki Çivi Yazılı Urartu Belli, O.2004: “Bronze Quivers with Cuneiform Tunç Eserleri” Anadolu Araştırmaları IV-V, Inscription from Van-Upper Anzef Fortress”, 1977, s.177-226. (es.A.Sagona ), A View from the Higland, Arc- Belli, O. “Çiviyazılı Metal Eşya ve Silahlar”, , Yapı haeological Studies in Honour of Charles Burney, Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, Urartu Savaş ve Ancient Near Eastern Studies 12, Melbourne, Estetik, Urartu Savaş ve Estetik Sergisi 10 Ekim 277-298. 2003-17 Ocak 2004, s.129-279. Belli, O.-C. Avcı 2005: “Van Müzesi’nde Bulunan Belli, O. “2005 Yılında Doğu Anadolu Bölgesi’nde Urartu Bronz Kapları-Urartian Bronze Vessels Urartu Baraj, Gölet ve Sulama Kanallarının in the Van Museum”, (ed. O. Belli-Y. Dağlı-S. Araştırılması”, 24. Araştırma Sonuçları Toplantısı Genim), Gündağ Kayaoğlu Hatıra Kitabı, Ma- I, Ankara, 2007, 209-230. kaleler, Türkiye Anıt Çevre Turizm Değerlerini Belli, O.1983a : “Urartu Karalı İşpuiniye’ye Ait Çivi Koruma Vakfı Yayınları, İstanbul, 50-58. Yazılı ve Resimli Tunç Eserleri”, Anadolu Araş- Belli, O.-M. Salvini 2010 : “Bronze Bowls with tırmaları 9, İstanbul, 325-360. Cuneiform and Hieroglyhic Incriptions from Belli, O.1983b: “Oynar Yanaklıklı Urartu At Gemle- Van Museum”, Studi Micenei ed Egeo – Anatolici ri”, Anadolu Araştırmaları 9, İstanbul, 373-386. 52 Roma, 41-48. Belli, O.1991a: “Inscribed Urartian Metal Objects”, Bilgiç, E. -Baki, Öğün, “ Kef Kalesi Kazıları (ed. R. Merhav), Urartu, A Metalworking Center 1972”, Türk Arkeoloji Dergisi, Sayı XXI-1, 1974, in the First Millenium B.C.E., Jerusalem, 44-49. s.31-35. Belli O.1991b: “Gaziantep Müzesi’nde Bulunan ve Burney, C. A. -G.R.J. Lawson, “Measured Plans Kral İspuini’ye ait olan Bronz Sadak-Der Bron- of Urartian Fortresses”, Anatolian Studies X, zeköcher des Könings Ishpuini im Museum von 177-196. Gaziantep” (ed. H.Malay), Erol Atalay Memori- al, İzmir, 7-14. Derin, Z. “Van Müzesi’ndeki Bir Grup Tunç Mobil- ya Aksamı ve Bunların Urartu Gömü Geleneği Belli, O.1992 “Beschriftete Bronzegegenstande der ile İlişkisi”, Arkeoloji Dergisi IV, Ege Üniver- Königs Ishpuini im Museum Gaziantep”, (ed.H. sitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İzmir 1996, Otten-E.Akurgal-H. Erdem-A.Süel ), Hittite s.135-142. and Other Anatolian and Near Eastern Studies in Honour of Sedat Alp, Ankara, 45-60. Erdem, A. Ü.-Erkan Konyar, “Urartu Çanak Çömle- Belli, O.1997. “Der Bronzegürtel des Königs Rusa ği”, Urartu Doğuda Değişim, Arkeoloji ve Sanat im Malatya Museum “ (ed.C.Bayburtoğlu), Yayınları, İstanbul 2011, s.268-285. Festschrift für Prof. Dr.Ekrem Akurgal, Anadolu Özfırat, A. “Van Gölü Havzası Yüzey Araştırması: (Anatolia) 23, Ankara, 293-297. Patnos Ovası Demir Çağı Yerleşimleri”, Altan Belli ,0.1999 :”Urartu Karallığı’nda Çivi Yazılı Metal Çilingiroğlu’na Armağan: Yukarı Denizin Kı- Eşya ve Silahlar Beschriftete Metalgegenstan- yısında Urartu Krallığı’na Adanmış Bir Hayat, de and Waffen im Urartaischen Königreich” Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 2009, Anatolian and Thracian Studies in Honnor of Payne, M. R. Urartu Çivi Yazılı Belgeler Kataloğu, Zafer Taşlıkoğlu 1, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2006. İstanbul, 271-287. Sevin, V. “Asur ve Urartu At-Koşum Takımları Belli, O.2004 : “Yukarı Anzaf Kalesi’nde Bulunan Üzerine Bir Not”, Anadolu Araştırmaları Sayı 6, Bronz Disk Üzerindeki Tanrı Şiuini Betimi”, 1979, s.111-132. (ed.T.Korkut), 60 Yaşında Fahri Işık’a Armağan, Anadolu’da Doğdu, Festschrif Für Fahri Işık zum Sevin, V. “Urartu Mezar Mimarisine Yeni Katkılar”, 60. Geburstag, Ege Yayınları, İstanbul,199-125. Anadolu Araştırmaları X: Prof.Dr. U. Bahadır Alkım Hatıra Sayısı, 1986, s.329-340 Belli, O.-C.Avcı 2004 : “Törensel Urartu Bakraçları - Ceremonial Urartian Buckets”, 60 Yaşında Fahri Yazgan, M. Urartu Metal Kapları, İstanbul Üniver- Işık’a Armağan Anadolu’da Doğdu – Festschrift sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eskiçağ Tarihi für Fahri Işık zum 60. Geburstag, (ed.T.Korkut), Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi (Prof.Oktay Ege Yayınları, İstanbul, 127-133. Belli Danışmanlığında), İstanbul 1996.

34 Veli BAKHSHALİYEV

IMPORTANCE OF THE SETTLEMENT KIZKALE AND HIS NECROPOLIS IN STUDYING OF THE PAINTED CERAMICS CULTURE OF AZERBAIJAN AND EAST ANATOLIA

Veli BAKHSHALİYEV* Hilary GOPNIK** Lauren RISTVET***

n 2013-2016 archaeological researches Our most important series of finds were carried in the settlement and however, come from the excavation unit on Icemetery located closes the settlement (Fig. the valley floor below Qızqala that we call 1). During a survey in 2013, we saw the stone the “canal cut”. After 3 seasons of excavation walls in the side of the trench and decided we have uncovered a continuous occupation to open an excavation unit there. We were sequence stretching from the early Middle fortunate to have this exposure because Bronze Age to the early Iron Age (Fig. 2). without it would probably would not have The earliest architecture is dated by been able to locate these very important radiocarbon dating to the early Middle remains. Bronze. It was constructed beside the We began surveying these areas in the burials and consisted of a very large curving hope that we would find more Iron Age fortification wall which was half a meter occupation, but as it turned out, we have wide and made of extremely large stones that found only Bronze Age and medieval layers would have required considerable manpower to put in place. A windowed tray and a pair We excavated two areas that gave us of horn cores were placed on the surface information about Bronze Age settlement. beside this wall and a polished stone figurine In 2015 we excavated a small sounding at was found on a slightly higher surface the base of Qızqala that revealed two good suggesting a ritual association. This wall stone walls and a quantity of Middle Bronze is entirely unusual for the Middle Bronze pottery. This small house had burned down, period which is normally understood as being as indicated by some burned roof beams a period of mobile pastoralism with no large found next to the walls. The radiocarbon settlements or fortresses. analysis of these beams and the pottery, which included the characteristic polychrome These walls were repaired, rebuilt, and of the late Middle Bronze, dated the house extended in the Late Bronze Age period, to the later Middle Bronze Period. Next year and a very large elite residence was built over we will continue work in this area and we the burials beside the wall. The combination hope to recover more houses and perhaps the of the sturdy fortification wall and the elite remains of a Middle Bronze village. building look very much like the hilltop

* Prof. Veli BAKHSHALİYEV, National Academy of Azerbaijan Sciences, Department of Nakhchivan, Nakhchivan /AZERBAIJAN, e-mail: [email protected] ** Prof. Hilary GOPNIK, Universty of Emory, USA, e-mail: [email protected] *** Associate Prof. Lauren RISTVET, University of Pensilvania, USA, e-mail: [email protected]

35 Veli BAKHSHALİYEV Hilary GOPNİK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Lauren RİSTVET The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium fortresses that characterize the Late Bronze Age in other parts of the Trans-. Our fortress is different, however, because it was constructed on the valley floor instead of on top of a hill. This may indicate that the people in the Şuərur Valley were less concerned about maintaining a defensive position than other Late Bronze Age communities, suggesting that the authority of their elites was based on factors other than military competition and defense. In 2015, we analyzed some radiocarbon Fig. 1: View of Qızqala settlement and his necropolis. samples and found that we had 4 distinct phases of occupation (Fig. 7): An early Middle Bronze phase that occurred sometime between 2100 and 1750 BCE (Fig. 3). 1. A later Middle Bronze phase that dates to 1750 to 1500 (Fig. 4; Fig. 5; Fig. 6). 2. A Late Bronze phase that dates to Fig. 2: Architecture of Middle Bronze Age, Late Bronze 1450 to 1200 BCE Age and Early Iron Age. ə 3. An Early Iron phase that dates to sites in the region, in the Ş rur Valley there about 1200 to 900 BCE was no sharp break between these periods. The occupation in the Canal Cut using In other words, our sequence spans these same walls continued into the Early over one thousand years of occupation and Iron period as indicated by radiocarbon dates revealed some unique patterns that change and some Early Iron pottery. This continuity the way we can reconstruct the life of the of occupation suggests that, unlike at other ancient bronze age communities.

Fig. 3: Early Middle Bronze Age painted pottery Fig. 4: Later Middle Bronze Age Pottery 1800-1600 (2100-1700 BCE). BCE.

36 YAZAR-1

Veli BAKHSHALİYEV IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Hilary GOPNİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Lauren RİSTVET

Fig. 7: Result of analyz some radiocarbon samples. Fig. 5: Middle Bronze Age III Pottery 1700-1500 BCE. This year we found two more kurgans adjoining these. Both the pottery and Above all, our excavations demonstrated location suggest that the kurgans excavated an impressive continuity of culture from the this year belong to the later Middle Bronze Middle Bronze to Early Iron periods. Next period. This burial cluster is unusual as year we plan to continue these excavations Middle Bronze Age kurgans are normally and hope to find more evidence for life in found in isolation. The continuous use of these ancient communities of Naxçıvan. this single cluster indicates that there was On the mountain ridges west of Qızqala a community of people who identified we have identified in survey over 100 kurgan themselves as belonging to one group over burial mounds, and we have excavated hundreds of years. 13 of them. In 2014, we chose 3 isolated In addition to the kurgan burials on mounds along one of the ridges to excavate the ridges west of Qızqala, there were two (Fig. 8). Both radiocarbon and the pottery Middle Bronze Age burials found on the style dated these firmly to the earlier phase valley floor in the canal cut area. One was of the Middle Bronze period. In 2015 we found in a disturbed area near the slope of began excavation of what we again thought the cut. Any grave goods that may have been was an isolated kurgan burial, but we soon associated with it had been lost, but the discovered that it shared the outer ring of skeleton was in relatively good condition and stones with two other burials. held in his hand a quantity of charcoal that

Fig. 6: Late Middle Bronze pottery 1700-1500 BCE.

37 Veli BAKHSHALİYEV Hilary GOPNİK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Lauren RİSTVET The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Fig. 8: Excavation of kurgans. may have been some kind of incense (Fig. 9). Directly beside this burial was a kurgan with beautiful pottery in a style that is different from the kurgans we excavated on the ridge west of Qızqala. We believe that this assemblage is later than the other kurgans, although still firmly within the Fig. 9: Middle Bronze Age Burial. Middle Bronze Age. These burials on the valley floor are unusual, and we think that along with the kurgan clusters it indicates that the people living in the Şərur valley in the Bronze Age had different patterns of burial than has been found elsewhere. This work was supported by the Science Development Foundation under the President of the Republic of Azerbaijan. Grant №EİF- KEPTL-2-2015-1(25)-56/47/5

38 YAZAR-1

KIZ KALESİ YERLEŞMESİ VE NEKROPOLÜNÜN DOĞU ANADOLU VE AZERBAYCAN BOYALI KAPLAR KÜLTÜRÜNÜN ARAŞTIRILMASINDA ÖNEMİ

Veli BAKHSHALİYEV* Hilary GOPNIK** Lauren RISTVET*** erur ilçesinin Oğlan kale köyünden iki duvar ve çok sayıda seramikler bulun- kuzeyde yer alan Kız kalesi yerleşmesi du. Ortaya çıkarılan küçük ev dibine kadar Ş2013-cü yıldan Azerbaycan-ABD arkeolojik yanmış ahşap dam örtüğü içeriye çökmüştü. ekibi tarafından araştırılmaktadır. 2014-2016 Orta Tunç devri için karakteristik polikrom yıllarında yapılan kazılar sırasında Orta Tunç boyalı seramikler içeren Ahşap örtüden gö- ve Erken Demir devrine ait kültür tabakaları türülen karbon örneklerinin analizi bu evin öğrenilmiştir. Araştırmalar sırasında Orta Orta Tunç devrinin son evresine ait oldu- Tunç devri yerleşmesinin 13 hektar alanı ğunu göstermiştir. Biz gelecekte bu alanda kapsadığı kültür tabakasının 3,5- 4 m. ara- kazıları genişletmekle yeni evlerin ve büyük sında yığıldığı belli olmuştur (Şekil 1.). ihtimalle Orta Tunç devri köyünün kalıntıla- rını ortaya çıkarmak fikrindeyiz. Araştırma sırasında bizim asıl amacımız bu yerleşmede Erken Demir devrine ait ta- Araştırma sırasında önemli buluntular bakaları bulmak, bu yerleşmenin Oğlan kale “kanal kesiti” adlandığımız yerde yapılan ile ilişkilerini aydınlatmak idi. Ama kazılar kazılar sırasında elde edilmiştir. Yerleşmenin zamanı biz yalnız Orta Tunç devrine ve Orta bu kısmında üç 10x10 metrelik alanda ve iki Çağa ait zengin tabakaların varlığı ile kar- sondajda kazı yapılmıştır. Üç mevsim arzında şı-karşıya kaldık. Daha doğrusu araştırmamız yapılan kazılar sırasında yerleşmede hayatın insanların bu yerleşmede bin yıldan daha Orta Tunç Çağından Erken Demir Çağına fazla zaman içerisinde yaşadığını ortaya koy- kadar kesintisiz devam ettiğini belirlemek du. Ortaya çıkarılan kıymetli maddi kültür mümkün olmuştur (Şekil 2). kalıntıları Tunç Çağı insanlarının hayatını En eski döneme ait mimari kalıntılar kar- öğrenmek ve Orta Tunç Çağının aşamalarını bon örneklerinin analizine esasen Orta Tunç belirlemek açısından oldukça önemli idi. devrinin erken evresi ile tarihlendirilmiştir. 2014 yılından başlayarak üç alanda yap- Orta Tunç devri mezarının yakınında, yarım tığımız kazılar bize Tunç devrinin yerleşmesi metre genişliğinde oldukça büyük taşlardan hakkında belli bilgiler elde etmeye olanak oluşan savunma duvarının inşası büyük işçi tanımıştır. 2015 yılında biz yerleşmenin kuvvesi ile gerçekleştirilebilerdi. Savunma tabaklanmasını daha detaylı ortaya çıkarmak duvarının ön tarafına eklenen duvar taşları- için Kız kalenin eteğinde küçük bir sondaj nın arasından taş heykelciğin bulunması belli koyduk. Kazı sırasında Orta Tunç Çağına ait ritüellerin yapıldığını göstermektedir. Bu tür

* Prof. Dr. Veli BAKHSHALİYEV, Azerbaycan Bilimler Akademisi, Nahçivan Bölümü, Nahçivan /AZERBAYCAN, e-posta: [email protected] ** Prof. Dr. Hilary GOPNIK, Emory Üniversitesi, USA, e-posta: [email protected] *** Doç. Dr. Lauren RISTVET, Pensilvania Üniversitesi, USA, e-posta: [email protected]

39 Veli BAKHSHALİYEV Hilary GOPNİK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Lauren RİSTVET The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Şekil 2: Orta Tunç Çağı, Son Tunç Çağı ve Erken Demir Çağının arxitekturası.

Şekil 1: Kız kale yerleşmesi ve onun nekropolünün insanların daha az savunma kaygısının oldu- görünüşü. ğunu, onların yönetiminin harbi münakaşa ve büyük taşlardan inşa edilmiş savunma duvarı savunmaya dayanmadığını kanıtlaya biler. Yakın Doğuda pastoral hayatın yaygınlaştığı 2015 yılında yerleşmenin çeşitli tabaka- büyük yerleşmelerin ve kalelerin bulunmadığı larından alınan karbon örneklerinin analizi Orta Tunç devri için oldukça ilgi çekicidir. dört farklı evrenin olduğunu göstermektedir Yerleşmede Orta Tunç Çağının son (Şekil 7): evresine ait ek duvarlar insanların savunma 1. Erken Orta Tunç Çağı İÖ 2100- ihtiyaçlarını karşılamak için savunma duva- 1750 yıllara aittir (Şekil 3). rını restore ettiklerini göstermektedir. Elit yaşayış yeri ve mezarlık Savunma duvarının 2. Orta Tunç Çağının ikinci evresi yakınında olmuştur. Büyük taşlardan inşa ikinci evresi İÖ 1750-1500 yıllar edilmiş savunma duvarı ve elit yaşayış bina- arasında tarihlendirile biler (Şekil 4; ları dikilme tekniğine göre Güney Kafkas- Şekil 5; Şekil 6). ya’nın Son Tunç ve Erken Demir devrine ait 3. Son Tunç Çağı İÖ 1450-1200 yıllar- dağ kalelerinin tekniğini hatırlatmaktadır. la tarihlendirilir. Ama Kız kalesi onlardan farklı olarak dağın başında değil, tepenin eteğinde, vadide inşa 4. Erken Demir devri takriben İÖ edilmiştir. Bu Şerur vadisinde yerleşen elit 1200-900 yıllar arasında olmuştur.

Şekil 3: Erken Orta Tunc Çağı boyalı keramikası (İÖ Şekil 4: Son Orta Tunc Çağı boyalı keramikası 2100-1700) (İÖ1800-1600)

40 YAZAR-1

Veli BAKHSHALİYEV IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Hilary GOPNİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Lauren RİSTVET

Şekil 6: Son Orta Tunc keramikası (İÖ 1750-1500). Şekil 5: III Orta Tunç Çağı keramikası (İÖ 1750-1500). yüzerinde olan 3 kurganda kazı yapdıq (Şekil Yerleşmede yapılan kazılar Son Tunç 8). Karbon analizler ve kurganlardan bulunan Çağında yapılan savunma duvarının Erken kil kaplar esasında onları Orta Tunç Çağının Demir Çağında da kullanıldığını göstermek- erken evresi ile tarihlendirmek olur. 2015 tedir. Bunu karbon örneklerinin analizi ve yılında nekropolun biz başqa bir yerinde Erken Demir Çağına ait seramik örnekleri bulunan kurganda kazı yapdık. Bu kurgan göstermektedir. Bu bölgenin diğer yerleşme- kromleklerle çevrelenmişti. Kazı sırasında lerine kıyasla Şerur vadisinde hayatın kesinti- daha iki kurganın taş çevresini ortaya çıkdı. ye uğramadan devam ettiğini göstermektedir. Araştırma bu kurqanlardan bulunan seramik- lerin Orta Tunç Çağının daha geç evresine Yaptığımız araştırmalar yerleşmede ait olduğunu göstermekte idi. Buluntuları hayatın Orta Tunç Çağından Erken Demir tahlil ederek söyleye bileriz ki, bu nekropolü Çağına kadar kesintisiz devam ettiğini gös- insanlar yüz yıllar arzında kullanmışlar. termektedir. Gelecek araştırmalar sırasında eski toplumların hayatı ile ilgili daha detaylı Kız kale yerleşmesinin batısında olan bilgilerin elde edileceğini beklemekteyiz. kurganların dışında kazı yapdığımız alanda da Orta Tunç Çağına ait iki mezar bulundu. Kız kalesinin batısında dağların yüze- Mezarla “kanal kesiti”nin eteyinde tahrib rinde biz yüzlerle kurganın olduğunu kayda olunmuş halde bulundu. Onlardan birinde aldık. Bu kurganların 13-de qazıntı apardıq. skelet qalıqları qalsa da mezar armağanları 2014 yılında biz dağ silsilesinin birinin bulunmamıştır. Büyük olasılıkla tahribata uğ-

Şekil 7: Karbon analizlerinin neticeleri.

41 Veli BAKHSHALİYEV Hilary GOPNİK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Lauren RİSTVET The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Şekil 8: Kurganların kazısı. ramıştır. Skeletin ovcunun içerisinde kömür kalıntıları ve yanğın izleri bulunmuştur (Şekil 9). Bununla yanaşı olan diğer mezardan yük- sek zevki yansıtan boyalı kaplar bulunmuştur. Bu boyalı kaplar stil açısından Kız kaleden batıda, dağların yüzerinde bulunan kaplardan farklıdırlar. Söyleye biliriz ki, bu kurganlar Orta Tunç Çağının diğer kurganlarından Şekil 9: Orta Tunc Çağı mezarı. daha geç döneme aittir. Bu kurganların yer- leşmede bulunması oldukca ilginçdir. Büyük olasılıkla, Orta Tunç Çağında Şerur vadisinde yaşayan insanların çeşitli ölü gömme gele- nekleri olmuştur. This work was supported by the Science Development Foundation under the President of the Republic of Azerbaijan. Grant №EİF- KEPTL-2-2015-1(25)-56/47/5

42 Fizze QULİYEVA

FEATURES OF GOAT DESIGNS IN GEMİKAYA ROCK DRAWINGS AND THEIR PARALLELS IN EAST ANATOLIA

Fizze QULİYEVA*

ABSTRACT ncient Nakhchivan and Eastern Anatolia were important centers of culture since the ancient times and were often connected with each other. Their geographic proximity promotedA development of similar cultures. The similar traditions formed since the most ancient times in cultural and economic life of these regions and were reflected also in rock drawings Gemikaya and rock drawings in East Anatolia such as Borluk, Hakkari, the Batman, to Geyiklitepe, Camuşlu, Tunc kaya, Kaya sıgnagı, Kara boncuk, etc. Despite the fact that, Gemikaya of Nakhichevan’s territory is a single rock drawing, more than 2000 figures are registered here. At Gemikaya, images were engraved by stone or metal tools on such breeds of a stone as corundum and quartz. Similar tools were used to also execute the rock drawings of Altay, Kagızman and the drawings of Ulsan located in South Korea (İmat et al., 2012, s. 206). On rock drawings and objects with arts and crafts images of animals, goats hold an especially unique place. They are similar with each other (Fig. 1, 2). Images of goats on rock drawings and the ancient arts and crafts objects Nakhchivan and East Anatolia by stylistic features are divided into two big groups. Images of the first group are represented by single figures, sometimes symbolic character. Figures of the second group are represented by subject images. Among figures of a goat draws attention goats with the long horns unbent back. According to researchers in such images beards, tails, age and sex are accurately expressed. The researcher of Gemikaya figures Veli Aliyev remarked that goats with the long, unbent back and horns represented a goat of a male. In his judgement overhangs on the horns of goats show signs of age (Aliyev, 2005, s. 147; Aliyev, s. 42). Alparslan Ceylan, a on researcher the rock drawings of East Anatolia, remarked that a tail of figures of a goat on images of Dereiçi are similar with tails of male goats. (Ceylan, 2008, s. 252). The same investigator noted that goats with the raised tails on Cunni caves also represented a male goat (Ceylan, 2015, s. 21). Male goats during this period were idolized. The male goat was a zoomorphic totem connected good luck fertility (Baxşeliyev, 2004, s. 216). During the Turkish tribal dynasties, standing on important posts were called as Teke boyu Akkeçililer, Kızılkeçililer, Sarıkeçililer, Tekeoğulları. On the other hand, these were also tribes and toponymal with such names (Ceylan, 2015, s. 21).

* Fizze QULİYEVA, National Academy of Azerbaijan Sciences, Department of Nakhchivan, Nakhchivan / AZERBAIJAN, e-mail: [email protected]

43 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Fizze QULİYEVA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

At Gemikaya and Geyikli tepe, there are also images of goats horns branched off on two parties (Şekil 3, 4). Symbolic images of goats at Gemikaya and Tunç kaya are similar in the equipment for execution and motive (Fig. 5, 6). The drawings of goats are in the form of a butterfly formed by connection of two triangles the parallels are also found among images in East Anatolia eras of the middle bronze (Fig. 7, 8). Butterfly images are connected with fertility expressed the subject of reproduction Subject images are sensible. Among documented scenes, there are images of goats before a trap, scenes of magic, and hunting. At the same time scenes of hunting for rock drawings of Gemikaya are very close, to Geyikli tepe and the Batman (Fig. 9, 10). It is very accurately expressed also on images of hunters with bow with an arrow. Similar scenes of hunting are found in rock drawings of Katun, Mashiran and also on clay vessels of Nakhchivan and East Anatolia. On rock drawings Gemikaya and to Geyikli tepe present a scene of hunting and trapping (Fig. 5, 12; Ceylan, 2008, s. 225; Üngör, 2016, s. 362). Images of hunters with bow and an arrow and also hunting with a trap show that the ancient people had various skills in this area. Rock drawings at Gemikaya also reflect hunting bans. They shows that hunting was forbidden at times for increase in fertility (Fig. 13). Comparative research of rock drawings with arts and crafts objects also allow us to define dates of these figures. Images of goats face to face at Gemikaya, on the basis of parallel images of Ovçular Tepesi, can be dated the Chalcolithic Age, or the V millennium BC. Butterfly shaped images at Gemikaya, on the basis of figures on vessels from the Middle Bronze Age in Eastern Anatolia, can be dated to the Middle Bronze Age. Geyikli tepe goat images with the legs bent on the stomach, on the basis of objects of arts and crafts of Scythian time, can date to the I millennium BC. The comparative analysis of rock drawings and objects of arts and crafts suggests that the V-I millennium BC the tribes of Nakhchivan and East Anatolia separated the general cultural traditions. Research shows that rock drawings of both regions also reflected a way of life and ideological representations of the tribes occupied on this geographical region. The research is shown that the comparative analysis of rock drawings and objects of arts and crafts Nakhchivan and Eastern Anatolia is important for dating of figures and also for determination of cultural meaning of these objects of art. Key words: Nakhchivan, East Anatolia, Gemikaya, goat designs, objects of arts and crafts.

44 YAZAR-1

GEMİKAYA TASVİRLERİNDEKİ KEÇİ RESİMLERİNİN ÖZELLİKLERİ VE ŞARKI ANADOLU PARALELLERİ

Fizze QULİYEVA*

ədim Şərqin qapısı Naxçıvan və əhə- biri olmuşdur. Naxçıvanda keçinin totem Qmiyyətli mədəniyyət ocağı Şərqi Anado- olmasını qədim tayfa və yer adlarında da lunun eyni coğrafi məkanda yerləşməsi bu görürük. Naxçıvanın Şahbuz rayonunda, o bölgələr arasında yaranan mədəni oxşarlığın cümlədən Azərbaycanın digər bölgələrində əsas şərtlərindən biridir. Bu bölgələrin iqtisa- Keçili kəndi və keçili tayfaları ilə bağlı yer di-mədəni həyatında qədim dövrdə yaranan adlarının mövcudluğu heç də təsadüfi deyil, paralellik tədqiqatçıların apardığı araşdırma- müəyyən tarixi köklərə malikdir. Tədqiqatçı larda əsaslı şəkildə öz təsdiqini tapmışdır. E.Esin qayalıqlarda çəkilmiş çoxbuynuzlu Türkiyənin Şərqi Anadolu bölgəsində Qars, maral və təkbuynuzlu dağ keçisi təsvirlərini Hakkari, Batman, Geyiklitəpə, Camuşlu, totemist inanclarla əlaqələndirmişdir (Esin, Tunçkaya, Qaya Sığınağı, Karaboncuk və 2006, s. 136). Keçi, xüsusilə erkək dağ keçisi digər yerlərdə qayaüstü təsvirlərin olması- türk dünyasının ən qədim damğalarından na baxmayaraq Naxçıvan ərazisində belə biri olaraq ucalığı, əlçatmazlığı, müstəqilli- təsvirlər yalnız Gəmiqayada qeydə alın- yi, azadlığı, qərarlı olmağı, zadəganlığı və mışdır. Gəmiqayanın Naxçıvan ərazisində cəsarəti, həm də Tanrının yer üzündəki təm- yeganə qayaüstü təsvir olmasına baxmayaraq silcisi olduğuna inanılan kağanı simvolizə təsvirlərin sayı 2000-dən artıqdır. Gəmiqaya etmişdir (Ceylan, 2015, s. 21). Naxçıvanda I təsvirlərindəki rəsimlər korund və kvarsit Kültəpənin Neolit dövrü təbəqəsində qəbrə cinsli daşların üzərində sərt, kəskin daş alət, keçi buynuzu qoyulması, Son Tunc və Erkən yaxud metal alət vasitəsi ilə həkk edilmiş- Dəmir dövrü abidələrində isə qəbrə keçinin dir. Bu tip alətlərdən Altay, Kars-Kağızman çənə və digər sümüklərinin qoyulmasının və Cənubi Koreya-Ulsan qayalıqlarındakı müəyyən ritualla bağlı olduğu söyənilmiş- təsvirlərin çəkilməsində də istifadə olunub dir (Baxşəliyev, 2004, s. 296; Baxşəliyev, (İmat və digərləri, 2012, s. 206). 2003, s. 62). Qeyd edək ki, olduqca iri buynuzlara malik olan bu dağ keçiləri elmi Hər iki bölgənin qayaüstü təsvirlərində ədəbiyyatda bezoar adı ilə məşhurdur. və dekorativ tətbiqi sənət nümunələrində heyvan obrazları, xüsusilə keçi daha çox Naxçıvan və Şərqi Anadolu qayaüstü təsvir edilmişdir. Bu təsvirlər arasında bən- təsvirlərində, həm də dekorativ-tətbiqi sənət zərlik çoxdur (Şəkil 1, 2). Rəsmlərdə heyvan nümunələrindəki rəsimlərdə təsvir edilmiş təsvirlərinin bolluğu hər iki ərazidə yaşayan keçi obrazlarını stilistik xüsusiyyətlərinə qədim tayfaların əsas məşğuliyyətlərindən görə iki böyük qrupа аyırmаq оlаr. Birinci birinin heyvandarlıq olduğunu göstərir. qrupа simvоlik keçi rəsmləri, ikinci qrupа isə İnsanların həyatdakı uğurları təbiətlə, hey- süjеtli təsvirlərdəki keçi rəsimləri dаxildir. vanlar aləmi ilə bağlı olduğu üçün qədim Hər iki qrupa daxil olan təsvirlərdə keçilər tayfaların inancında keçi həyat mənbəyi kimi dörd ayaqlı, ayaqları cütləşmiş şəkildə, tək qəbul olunmuş və ən qədim totemlərdən buynuzlu və ya cüt buynuzlu, dinamik, siluet

* Fizze QULİYEVA, Azerbaycan Bilimler Akademisi, Nahçivan Bölümü, Nahçivan /AZERBAYCAN, e-posta: [email protected]

45 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Fizze QULİYEVA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

şəkildə təsvir edilmişdir. Uzun buynuzları nikasına görə bir-birinə çox bənzərdir (Şəkil geriyə qatlanmış simvolik keçi təsvirlərində 5, 6). Simvolik təsvirlər arasındakı digər saqqal, quyruq, cins və yaş fərqinin seçildiyi bənzərlik kəpənəkşəkilli keçi rəsimlərində tədqiqatçılar tərəfindən qeyd olunmuşdur. də aydın seçilir. Gəmiqayada təsvir olunmuş Gəmiqaya təsvirlərini araşdırmış tədqiqatçı kəpənəkşəkilli keçi təsvirlərinin paralellərinə V. Əliyev dağ keçilərinin arxaya, belinin Şərqi Anadolu bölgəsinin, həmçinin Nax- ortasına qədər əyilmiş uzun, yarımdairəvi çıvanın qədim qabları üzərində rast gəlin- buynuzlarla təsvir edilməsini onların erkək mişdir (Şəkil 7, 8). Kəpənəkşəkilli təsvirlər cinsdən olması, buynuzlarının üstündə təsvir məhsuldarlıqla bağlı olub bölünməni, artımı edilmiş çıxıntıların isə yaş bildirməsi ilə simvolizə etmişdir. bağlı olduğunu qeyd etmişdir (Aliyev, 2005, Süjetli keçi təsvirlərinə keçilərin ovlan- s. 147; Aliyev, s. 42). Şərqi Anadolu bölgəsi- ması, tələyə salınması, ovsun səhnələri və nin qayaüstü təsvirlərini araşdıran tədqiqatçı s. aiddir. Gəmiqaya və Şərqi Anadolunun Alpaslan Ceylan Dərəiçi qayalarında təsvir Geyiklitəpə, Batman və s. qayaüstü təsvir- edilmiş dağ keçisini quyruğunu təkə quy- lərində ov səhnəsinə rast gəlinir və onlar ruğuna bənzədiyini qeyd etmişdir (Ceylan, arasındakı bənzərlik aydın seçilir (Şəkil 9, 2008, s. 252). Həmçinin tədqiqatçı Cunni 10). Bu bənzərlik hətta ovçuların əllərində mağarasında quyruqları dik təsvir edilmiş tutduqları ox və yayda da özünü göstərir. keçiləri erkək cinsə aid olduğunu qeyd Bu tip ov səhnələrinin paralellərinə Nax- etmişdir (Ceylan, 2015, s. 21). Erkək keçilər çıvan, Şərqi Anadolu gil qabları üzərində, müəyyən zamandan sonra müqəddəsləşdiril- Sibir-Katuni, Məşiran qayaüstü təsvirlərində mişdir. Təkə məhsuldarlıq Tanrısı ilə bağlı rast gəlinmişdir. Tədqiqatçı Vəli Baxşəliyev, zoomorf onğon olmuşdur (Baxşəliyev, 2004, Məhsəti İsmayıl Gəmiqaya qayaüstü təsvirlə- s. 216). Türk tarixində vacib vəzifə daşıyıcı- rindəki ovçuluqla bağlı təsvirlərin müəyyən larına verilən Təkə boyu, Akkeçililər, Kızıl- hissəsini ovçuluq kultu, ovçuluq mifləri ilə keçililər, Sarıkeçililər, Təkəoğulları kimi boy əlaqələndirmişdir (Baxşəliyev, 2002, s. 70; adları, yer adları, ləqəblər və ünvanlar var İsmayıl, 2008, s. 145 s.). Qədim insanlar ova (Ceylan, 2015, s. 21). çıxmazdan əvvəl müəyyən ovsun və dua ilə Gəmiqayada rast gəlinən buynuzları müşayət olunan mərasimlər icra etmiş, ovun kənarlara qatlanmış keçi təsvirinə Geyik- uğurlu keçməsini diləmiş və Tanrıdan kömək litəpə qayalıqlarının birində rast gəlinmişdir istəmişlər. Gəmiqayada ovsun oxuyan (Şəkil 3, 4). Geyiklitəpə qayaüstü təsvirində insanlar digər insanlardan fərqli-əlləri çox buynuzları kənara doğru qatlanmış keçinin çıxıntılı, quyruqlu təsvir olunmuşdur (Şəkil ayaqları qarnına doğru qatlanmışdır. Bu təs- 11). Quyruqlu insanlar keçilərlə yanaşı vir üslubu elmi ədəbiyyatda Skif mədəniy- təsvir olunmuşdur. Bu tip insan təsvirlə- yətinə (e.ə. I minillik) aid edilmişdir. Ayağı rinə Qobustan, Doyumlu (Qars) mağarası, qatlanmış keçi təsvirlərində buynuzların da Ordu-Məsudiyədə (Türkiyə, Esatlı Köyü) qatlanması müşahidə olunur. Skif təsvir üslu- rast gəlinir. Azərbaycan folklor nümunələ- bunun paralellərinə Qobustan, Katuni əyalə- rində heyvanların sahibi olduğu, ovçuluğun tinin qayaüstü təsvirlərində, Orta əsr maddi himayə olunduğu çoxsaylı nümunələrdə əks mədəniyyət nümunələrində rast gəlinir. olunmuşdur. Əfsanələrin birində heyvanların sahibi əlinə ov keçməyən bir ovçuya kömək Gəmiqaya və Tunçqaya qayalıqlarında edir. Ovun uğurluluğunu təmin edir (Azər- cızma üslulu ilə icra olunmuş simvolik keçi baycan Mifoloji mətnləri,1988, s. 53). təsvirləri sadəliyinə, çəkilmə üslübuna, tex-

46 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Fizze QULİYEVA

Gəmiqaya və Geyiklitəpə qayaüstü də keçi rəsimlərinin ətrafında daha çox təsvirlərindəki sujetli tələ səhnələri bənzərlik at, ceyran, maral obrazı, Gəmiqayada isə təşkil edir (Şəkil 5, 12; Ceylan, 2008, s. 225; keçi rəsimlərinin yanında ilan, quş, astral Üngör, 2016, s. 362). Qayaüstü rəsimlərdə simvollar daha çox rast gəlinir. İlan rəsmləri ox və kaman təsvirləri ilə yanaşı tələ səh- bəzən qoşa, bəzən də digər heyvanlarla bir nələrinin də olması göstərir ki, qədim insan kompozisiyada təsvir edilmişdir. Keçinin ovu şüurlu şəkildə ovlamaq mədəniyyətinə buynuzunun spiral şəkilində qıvrılan ilana sahib olmuşdur. Gəmiqaya təsvirlərindən bənzədilməsi, qurd ağzı bağlamaq səhnəsi, aydın olur ki, keçilərin ovlanması müəy- ovçuluq səhnələrindəki keçi təsvirləri olduq- yən zamandan sonra qadağan olunmuşdur ca maraqlıdır. İlanın keçi ilə birgə verilməsi (Şəkil 13). Burada təsvir edilən insan obrazı məhsuldarlıqla yanaşı iki qüvvənin xeyirin Azərbaycan folklor nümunələrində adı və şərin simvoludur. Naxçıvanın qədim çəkilən heyvanların sahibi ilə eynilik təşkil tayfaları arasında ilana inam güclü olmuşdur. edir. Təsvir olunan iki insandan biri folklor Məhz buna görə ehtimal etmək olar ki, ilan nümunələrində adı çəkilən heyvanların sahi- qədim Naxçıvan tayfalarının totemidir. Bu bidir, digəri isə ovçudur. Heyvanların sahibi inamın izlərinə təkcə qayaüstü rəsmlərdə de- ovçulara insan şəklində görünür. Bu hami yil, həmçinin qədim gil qabların üzərində və ruhların antropomorf obrazlarla verilməsi bəzək əşyalarında rast gəlinir. Gəmiqayada ilə bağlıdır. Türk xalqlarının inancına görə keçi rəsimlərinin yanında astral simvollar, o dağın, meşənin, heyvanların sahibi vardır. cümlədən günəş diskinin təsviri də müəyyən Onlar heyvan və insan cildində olan hami yer tutur. Günəş diskinin təsvirinə Şərqi Ana- ruhlar şəklində təsvir olunurlar (Seyidov, dolu qayaüstü təsvirlərində də rast gəlinmiş- 1989, s. 243; Окладникова, 1984, s. 36). dir. Gəmiqayadakı rəsimlərinin bəzilərində Fikrimizcə keçilərin çox ovlanması onların keçinin buynuzları günəş diski formasında saylarının azalmasına səbəb olduğu üçün ov burulmuşdur. Azərbaycanın ən qədim kult- qadağası qoyulmuşdur. Keçilər insanların larından biri məhz Günəşlə bağlı olmuşdur. həyatında mühüm rol oynadığı üçün ila- Bu kult Tunc dövründə çox böyük tərəqqi hiləşdirilmiş və totem olmuşdur. Azərbaycan tapmışdır (Aliyev, 1993, s. 13). Günəşin folklor nümunələrində heyvanların sahibinin olduqca müxtəlif təsvirləri vardır. Solyar gərəksiz yerə ov edəni cəzalandırması qeyd işarələrin simvolu olan günəş disklərinə ast- olunur (Azərbaycan Mifoloji mətnləri, s. 53; ral simvollar sırasında daha çox rast gəlinir. Baxşəliyev, 2002, s.72). Əfsanələrin birində Öz-özlüyündə solyar işarələr bir-birindən Ovçu Pirim yasağı pozduğu üçün cəzalan- kəskin fərqlənə bilər, çox sxematik, primitiv dırılır və ölümə məhkum edilir (Efsanələr, və yaxud çətin xarakter daşıya bilərlər. 1986, s. 47). Gəmiqayadakı ovçuluqla bağlı Naxçıvan və Şərqi Anadolunun qa- təsvirlərin bəzilərində ovçular əllərindəki yaüstü təsvirləri və dekorativ tətbiqi oxları yuxarı tutmaqla ovçuluğa qoyulan sənət nümunələrinin araşdırılması onları qadağanı simvolizə etmişlər. Gəmiqaya tarixləndirməyə də imkan verir. Gəmiqa- qayaüstü rəsimlərində gərəksiz ovun qarşı- yadakı qarşı-qarşıya duran keçi təsvirlə- sının alınmasında fantastik obrazlara da rast rini Ovçular təpəsindəki dekorativ tətbiqi gəlinir. sənət nümunələrinə əsasən e.ə.V minilliyə, Gəmiqaya və Şərqi Anadolu qayaüstü kəpənəkşəkilli keçi təsvirlərini Şərqi Ana- rəsimlərində keçilərin yanında insan, digər dolu dekorativ tətbiqi sənət nümunələrin- heyvan təsvirlərinə çox rast gəlinir. Şərqi dəki paralellərinə görə Erkən və Orta Tunc Anadolu bölgəsinin qayaüstü təsvirlərin- dövrünə, Geyiklitəpədəki ayaqları qatlanmış

47 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Fizze QULİYEVA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Figure 1 / Şekil 1: Gemikaya. Figure 2 / Şekil 2: Hakkari. https://www.google.az Hakkari+kaya+resimleri

Figur 3 / Şekil 3: Gemikaya (Baxşeliyev 2004). Figure 4 / Şekil 4: Geyiklitepe (Ceylan 2008). keçi təsvirlərini Skif dekorativ-tətbiqi sənət Vakfı, 2008, 365 s. nümunələrindəki paralellərinə əsasən e.ə. I Ceylan A. Türk Ədəbiyyatında Anadoluya geri minilliyin birinci yarısına aid etmək olar. dönüş. Ankara: Türk dünyasında türkiz, 2015, 178 s. Özfırat A. Doğu Anadolu Yayla kültürleri. İstan- KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY bul:Arkeoloji ve sanat yayınları, 2001, 224. İmat Fatih, Bababeyli Nazim, Özdemir Mustafa, Azərbaycan Mifoloji mətnləri. Bakı: Elm, 1988, s. Yaung Myungga. Kars-Kağızman (Türkiyə), 196 s. Gəmiqaya (Azərbaycan), Ulsan (Güney Kore) və Aliyev.V. Gəmiqaya abidələri. Bakı: Azərnəşr, 1993, Alta (Norveç) qaya petrogliflerinin benzer özel- 80 s. likleri ve motiflerine dair. Zeitschrift für die Welt Aliyev.V. Gəmiqaya. Bakı: Əbilov, Zeynalov və der Türken. ZfWT, Vol. 4, № 3, 2012. 203-219 s. oğulları, 2005, 248 s. Керимов В. Гямигая. Баку: Чашыоглу, 2005, 64 с. Baxşəliyev. V.B Naxçıvanın qədim tayfalarının Окладникова Е.А. Петроглифы Средней Катуни. mənəvi mədəniyyəti. Bakı: İqtisad Universiteti, Новосибирск: Наука, 1984. 110 с. 2004, 320 s. Üngör İbrahim. Orta Asyadan Anadoluya kayalara Baxşəliyev.V.B. Gəmiqaya təsvirlərinin poetikası. yazılan türk kültürü (Dereiçi kaya resimleri). Bakı: Elm, 2002, 88 s. Sutad, Bahar, 2016; (39): 357-370 s. Baxşəliyev V.B. Gəmiqaya təsvirləri. Bakı: Çaşıoğ- Esin E. Türklərdə maddi kültürün oluşumu. İstanbul: lu, 2003, 166 s. Kabalcı yayınları, 2006, 201 s. Efsanələr. Bakı: Yazıçı, 1986, 72 s. Археология Украинской ССР. Том 2. Киев: İsmayıl.M.R. Naxçıvan əfsanələri. Bakı: Elm, 2008, Наукова Думка, 1986. 589 с. 194 s. Seyidov M. Azərbaycan xalqının soy kökünü dü- Ceylan A. Doğu Anadolu araşdırmaları. Erzurum-Er- şünərkən. Bakı: Yazıçı, 1989, 496 s. zincan-Kars-İğdır (1998-2008). İstanbul: Güneş

48 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Fizze QULİYEVA

Figure 5 / Şekil 5: Gemikaya (Kataloq). Figure 6 / Şekil 6: Tunçkaya (Ceylan 2008).

Figure 7 / Şekil 7: Gemikaya. Figure 8 / Şekil 8: Doğu Anadolu (Özfırat, 2001).

Figur 9 / Şekil 9: Gemikaya. Figure 10 / Şekil 10: Batman. https://definesohbeti.com

Figur 11 / Şekil 11: Gemikaya. Figure 13 / Şekil 13: Gemikaya.

49 Zeyneb GULİYEVA

ORNAMENTAL FEATURES OF THE CALCOLITHIC CERAMICS OF NAKHCHIVAN AND EASTERN ANATOLIA

Zeyneb GULİYEVA*

ABSTRACT n the definition of cultural and economic ties of Eastern Anatolia-Transcaucasia, archa- eological monuments of the territory of Nakhchivan have special significance. In Calco- Ilitic monuments of this region, which last time their number reached to 23, many common elements were found coinciding monuments of Eastern Anatolia. Similarities between the Calcolitic culture of Nakhchivan and Eastern Anatolia are of particular importance in deter- mining the cultural and economic relations of the ancient tribes living in this region. Rese- archers reported on the existence of compact settlements that formed under the influence of Trans-Caucasus, in such areas of Turkey as Igdir and the Agrı Valley. This fact finds its confirmation in the samples of ceramics of the period of Calcolit. The calcolithic pottery of Nakhchivan, in terms of content in the composition of the straw and with its comb features, has similar features to the monuments of OylumHoyuk, Sarygul, including Khanago / Khazinetepe located in the Agrı Valley. Such similarities were pursued in the relay, dented or stamped ornamentation, including the combed ornamentation of ceramics. From this point of view, draw attention to the relief belts of the dishes around the throat. They were represented by 2 types: straight, thick relief belts and ornamented relief belts. The first type of these ornaments, preserving the Neolithic tradition, encircle the throat of dishes in a conical form. In the early stage of the Calcolithic, relief belts were used in the mouths of utensils (Uzunoba), and in the last phase of the Calcolithic they gradually decreased to the shoulder part of the ceramics (Ovchulartepesi). Similar to these ornaments can be found in residential areas Korujutepe and Kul-Hyuk. The second type of relief belts is distinguished by original ornaments. Some of them were broken with ornamental lines or scratches, and the other part was worn and somewhat wider, with forged circular ornaments. Their close parallels were found in the settlement of Norshuntepe and Tulintepe. These similarities are also observed in dyed ceramic samples. The common features of Nakhchivan and Eastern Anatolia in the cultures of Calcolithic indicate that the ancient cultures formed in these regions developed in the context of mutual economic and cultural relations. Key words: Nakhchivan, Calkolithic, Anatolian, ceramic, ornament.

* Associate Prof. Zeyneb GULİYEVA, Nakhchivan Department of Azerbaijan, National Academy of Sciences Nakhchivan/AZERBAIJAN, e-mail: [email protected]

50 YAZAR-1

NAHÇIVAN VE DOĞU ANADOLU’NUN KALKOLİTİK SERAMİĞİNİN ORNAMENT (SÜS) HUSUSİYETLERİ

Zeyneb GULİYEVA* ənubi Qafqaz və Şərqi Anadolu ərazisin- genişləndirilmişdir.Yaşayış yerində AMEA- Cdə mövcud olmuş qədim mədəniyyətlər nın müxbir üzvü V.Baxşəliyev, S.Aşurov və arası əlaqənin üzə çıxarılmasında Naxçıvanın K.Morro tərəfindən 2014-cü ilədək davam Eneolit abidələri xüsusi əhəmiyyətə malikdir. etdirilən tədqiqatlar prosesində götürülən Əsasən Arpaçay və Naxçıvançay vadilərində karbon analizlər e.ə. 4350-4000-ci illəri qeydə alınan bu abidələr Eneolit mədəniyyə- göstərmişdir [20, 27]. Qazıntılar zamanı tinin erkən, orta və son mərhələlərinin komp- buradan üzə çıxarılan yuvarlaq yaxud miz leks halda tədqiq edilməsinə imkan yaratmaq oturacaqlı, çəhrayı rəngli saman qarışıqlı gil- baxımından da dəyərlidir. Eneolitin erkən dən hazırlanmış qalın divarlı qablar xaricdən və orta mərhələsini əks etdirən abidələrdən açıq qəhvəyi rəngli gillə suvandıqdan sonra Uzunoba, Uçan Ağıl yaşayış yerlərində daraqvari alətin köməyi ilə hamarlanmışdır. 2013-2016-cı illərdə AMEA-nın müxbir Qabların üzərindəki relyef ornamentlər də üzvü V.Baxşəliyev və Fransa Milli Araşdır- bu cür ayrıca suvaq-təbəqə şəklində tətbiq malar Mərkəzinin nümayəndəsi K.Morronun edildiyindən asanlıqla qopur. rəhbərlik etdiyi Azərbaycan-Fransa arxeoloji Zirincli yaşayış yeri Sirab kəndinin ekspedisiyası tərəfindən arxeoloji tədqiqatlar şimal-şərqindəki dağlıq ərazidə yerləşir aparılmış və xeyli miqdarda maddi-mədəniy- [3, 7]. Mədəni təbəqənin qalınlığı 15-25 yət nümunələri aşkar edilmişdir [7, 118-119]. sm-dir. Abidənin 2012-ci ildə çap olunmuş Tapıntılar içərisində saman qarışıqlı, boyalı yerüstü materialları [4, 69] bütövlükdə və boyasız keramika nümunələri üstünlük Eneolit dövrünün xüsusiyyətlərini əks etdirsə təşkil edir. də, 2014-cü ildəAMEA-nın müxbir üzvü Son Eneolit dövrünə aid materiallar V.Baxşəliyev və K.Morronun rəhbərlik etdiyi Ovçulartəpəsi, Xələc, Ərəbyengicə, Şortəpə Azərbaycan-Fransa beynəlxalq ekspedisiyası və Sədərək, Yeni yol, Şorsu, Zirincli,Güney tərəfindən 300 m2 sahədə aparılan tədqiqatlar Ağıl, Nüvars, Sürümçək yaşayış yerlərində zamanı götürülmüş kömür nümunələrinin qeydə alınmışdır ki, onlardan da hələlik analizi e.ə. 4240-3800-cü illərlə sərhəd- dördü geniş arxeoloji tədqiqatlarla öyrə- lənən Son Eneolit dövrünü göstərmişdir. nilmişdir. Xronoloji baxımdan daha qədim Tədqiqatlar zamanı gil qəlib, mis filizinin olan Ovçulartəpəsi yaşayış yeri Arpaçayın qalıqları,obsidian alətlər və yerə basdırılmış sol sahilindəki Dizə kəndi ərazisində 10 ha küplər üzə çıxarılmışdır. Təqribən 440 illik sahəni əhatə edir. 1980-ci ildə AMEA-nın bir zaman çərçivəsini əhatə edən bu dövrün müxbir üzvü V.Əliyev və A.Seyidov tərə- keramika məmulatı saman qarışıqlı, sarı, findən qeydə alınan abidədə 2002-2005-ci qırmızı rənglərin müxtəlif çalarlarında hazır- illərdə yerli çərçivədə aparılan arxeoloji lanmış qabarıq və konusvari gövdəli kasalar qazıntılar 2006-cı ildən Azərbaycan-Ame- və küpələrlə təmsil olunur [4, 8]. rika birgə arxeoloji ekspedisiyası tərəfindən

* Doç. Dr. Zeyneb GULİYEVA, Azerbeycan Milli Bilimler Akademisi Nahçıvan Bölümü, Nahçivan/ AZERBAYCAN, e-posta: [email protected]

51 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Zeyneb GULİYEVA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Yeni yol yaşayış yeri Sirabçayla Naxçı- vançayın qovşağında yerləşir. Mədəni təqəqə 1 metr qalınlıqdadır. 2013-cü ildə V.Baxşəli- yevin rəhbərliyi iləburada aparılan kəşfiyyat araşdırmaları zamanı Eneolit dövrünə aid az miqdarda keramika məmulatı toplanmış, 2014-cü ildə isə fəal arxeoloji tədqiqata cəlb edilmişdir. Keramika məmulatı sarı, boz və qırmizı rəngdə bişirilmişvə başlıca olaraq əldə hazırlanan qablardan ibarətdir. Bir qismi xaricdən cilalı olan saxsıların bəzisi qalın his qatı ilə örtülmüş, həmçinin 1 boyalı nümunə Şekil 1: Eneolitin erken merhalesine aid Uzunoba aşkar edilmişdir [8, 46]. Diqqət çəkən xü- keramikası üzerindeki qabartma ornament tipleri. susiyyətlərdən biri burada əmək alətlərin az rastlanılmasıdır. Şorsu yaşayış yeri Naxçıvançayın sol sahilində, Sirab kəndinin cənub-qərbindəki təpə üzərində yerləşir. Mədəni təbəqənin qalınlığı 15-20 sm-dir. 2014-cü ildə V.Baxşə- liyevin rəhbərliyi ilə 10x10 metrlik sahədə arxeoloji qazıntı aparılarkən düzbucaqlı tikili qalıqları, saxsı nümunələri və az miqdarda obsidian və çaxmaqdaşından hazırlanmış alətlər aşkar edilmişdir [10, 137]. Əsasən saman qarışıqlı gildən hazırlanan keramika məmulatı qırmızı, bəzən də qəhvəyi rəngdə bişirilmişdir. Onlar silindirik [3, Şəkil 5, 1,5] və qıfşəkilli boğaza malik olan küpələr, Şekil 2: Naxçıvanın Eneolit keramikası üzərində konusvari və silindirik-konusvari kasalarla batıq xətlərlə çəkilmiş ornament tipləri (1-Uçan ağıl, 2-3-Uzunoba). təmsil olunur. Qabların bəzisinin ağzının altı cərgəli şəkildə dairələrlə deşilmişdir. ləşdirilməsi baxımından xüsusi əhəmiyyətə Tədqiq edilən abidələrin əksəriyyətində malikdirlər. mədəni təbəqənin az toplanması, o cümlədən Naxçıvanın Eneolit abidələrindən aşkar onlardan biri olan Şorsu yaşayış yerində edilmiş saxsı məmulatı saman qarışıqlı qeydə alınmış yüngül konstruksiyalı tikililər gildən hazırlanaraq qırmızı, sarı rəngdə üçün xarakterik olan dirək çuxurları [6, s. bişirilən kasa və küpə tipli qablarla təmsil 81] bu dövrdə yaşamış yerli tayfaların ya- olunmuşdur. Lakin Erkən mərhələyə aid ke- rımköçəri həyat tərzi keçirməsinin təzahür- ramika nümunələrində bəzi özünəməxsus xü- lərindən sayıla bilər. Bu əlamət özünü əmək susiyyətlər izlənilməkdədir. Eneolitin Erkən alətlərinin, xüsusilə iri həcmli daş alətlərinin mərhələsini əks etdirən keramika nümunələri azlıq təşkil etməsində də özünü biruzə verir. Uzunoba, Uçan ağıl yaşayış yerlərindən üzə Onlarla müqayisədə keramika məmulatı çıxarılmışdır. Onlar saman qarışıqlı qırmızı, böyük üstünlük nümayiş etdirir. Onlar aid qəhvəyi, sar-çəhrayı gildən hazırlanmışdır. olduqları dövrün xüsusiyyətlərinin müəyyən- Hazırlanma xüsusiyyəti və tərkibində Neolit

52 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Zeyneb GULİYEVA

Onların içərisində daha geniş yayılan yuvarlaq qabartmalara qabların ağız kəna- rında rast gəlinir. Uzunobadan tapılan bu tip ornamentli qab qırmızı boyalı olub yaxşı bişirilmişdir. Tərkibində fərqli təbəqəyə rast gəlinmir və cilalanmışdır (Uz-022). Bu tip ornamentlər Ovçulartəpəsinin alt təbəqəsin- dən aşkar edilən küpələrdə qeydə alınmışdır (AMEA Naxçıvan Bölməsinin Arxeologiya və Etnoqrafiya Muzeyi, inv. №005). Bu tip ornamentlər Tülintəpənin həmdövr qabları- nın ağız kənarında, boğaz hissəsində bəzən tək, bəzən cərgəli şəkildə tətbiq edilmişdir [12, Fig. 3 ]. Şekil 3: Ovçulartəpəsindən aşkar olunan relyef Novşəkilli batıqlarla naxışlanma motivi ornamentli qab nümunələri (AMEA NB Arxeologiya və Etnoqrafiya Muzeyi, inv. №9,7,26). bu dövrün ornamentasiyasında özünəməxsus yer tutur. Onlar bəzən qabların gövdəsində dövrünün bəzi əlamətləri saxlanmışdır. dioqanal formada çəkilmişdir (Şəkil 2,1). Keramikanın tərkibində samanın əsas yer Sarı-çəhrayı rəngli gilinin tərkibinə saman tutması, bəzi qabların kəsiyində boz təbəqə- qarışdırılararaq hazırlanan bu qablar yaxşı nin qalması, daban şəkilli oturacaqlara rast bişirilmişdir. Uçan ağıldan üzə çıxarılan gəlinməsi bu fikri təsdiq edən nümunələrdən nümunələrdən biri sarı anqoblu, qum və hesab oluna bilər. Bu xüsusiyyət qabların az samanlı, yüngül cilalı bir-birinə para- ornamentasiyasında da özünü biruzə verir. lel çəkilmiş enli batıq xətlərlə naxışlan- 1 Qabların ağız kənarında dairəvi deşilmələr, mışdır(UA-15, 2015). Digər iki nümunə yuvarlaq qabartmalar, boğaz hissəni çev- qabların boğazını çevrələyən relyef bantlar rələyən relyef bantlarda izlənilir. Lakin bu üzərində tətbiq edilmişdir (Şəkil 2, 2-3). ornamentlərdə yeni əlamətlər də meydana Ornamentlərin üçüncü qrupu relyef çıxmışdır. Relyef bantlar üzərində meydana bantlarla təmsil olunur. Onlara Uzunoba, çıxan oval batıqlar, çərtmə xətlər kompleksi Uçan ağıl, Ovçulartəpəsi keramikasında və daraq dişi formasında maili xətlərlə naxış- lama motivləri ornamentlərdəki tədrici də- rast gəlinir. Bu ornamentlər sadə və naxışlı yişikliyin təzahürlərindən sayıla bilər. Qeyd olmaqla 2 tipə ayrılır. Birinci tipə aid olanlar etmək lazımdır ki, keramika üzərində tətbiq özündə Neolit ənənəsini saxlamaqla qabların edilən ornamentlərin timsalında mədəniy- ağız kənarını enli kəmər şəklində çevrələ- yətlərin tədrici inkişafı ilə yanaşı, insanların mişdir. Erkən mərhələyə aid olan Uzunoba həyat tərzini, ideologiyasını və mədəni-iqti- yaşayış yerindən aşkar edilmiş nümunələr- sadi əlaqələrini də izləmək mümkündür. Bu dən biri sarı rəngli yaxşı bişirilmiş qabın ağız baxımdan Naxçıvanın Eneolit mədəniyyə- kənarında tətbiq edilmişdir (Uz-15, 022). tinə aid ornamenlər diqqəti cəlb edir. Onlar Ovçulartəpəsindən aşkar olunan nümunələr əsasən relyef, batıq, çərtmə üsullarla tətbiq isə qıfşəkilli qablardan birinin boğazında və edilmişdir. Başlanğıcını Son Neolit dövrün- silindirik boğazlı qabın boğazının gövdəsiylə dən götürən relyef ornamentlər Eneolitin birləşən hissəsində tətbiq edilmişdir (Şəkil erkən mərhələsində də üstün mövqeyə sahib olmuşdur (Şəkil 1, 1-3). 5,1). Bu tipli relyef bantlar Anadolunun həm-

53 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Zeyneb GULİYEVA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium dövr abidələri üzərində də tətbiq edilmişdir. Naxçıvançay vadisində yerləşən Son Korucutəpə [11, fig. 128-130], Kul höyük Eneolit dövrü abidələrindən Zirincli, Yeni yaşayış yerlərinindən aşkar edilən qabla- yol, Şorsu abidələrindən üzə çıxarılan rın ağız kənarını çevrələyən relyef bantlar arxeoloji tapıntılar, həmçinin Güney Ağıl, qurtaracaqda yuvarlaqlaşdırılmış konusvari Göy xəndək və digər abidələrin yerüstü formada olub 2, bəzən də 3 cərgədən ibarət- materialları bir qədər fərqlənir. Saman dir [19, Fig. 3]. qarışıqlı gildən hazırlanaraq qırmızı, qəhvəyi rəmglərin müxtəlif çalarlarında boyanmış bu Relyef bantların ikinci tipi maili formada qablar konusvari, silindirik-konik kasalar, batıq, çərtmə, yaxud cızma xətlərlə naxışlan- yuvarlaq govdəli küpə tipli qablar, həmçinin mışdır. Onlara Uzunoba, Uçan ağıl yaşayış çölmək tipli qablarla təmsil olunur. Qabların yerlərindən aşkar edilən erkən mərhələyə aid ornamentasiyasında ağız kənarlarının aşağı- keramika nümunələri üzərində rast gəlinir. sında açılan dairəvi deşiklər və oval batıqlar Relyef qurşaqların Uzunoba yaşayış yerində əsas yer tutmuşdur. Zirinclidən aşkar edilən qeydə alınan nümunələrindən ikisi fərqli konusvari kasalardan birinin ağız kənarı azca bəzəmə motivi ilə diqqəti cəlb edir. Onlardan içəriyə doğru yığılmış və 1 sm aşağısında biri saman və qum qarışıqlı gildən hazır- dairəvi deşik var [3, şəkil 2,5]. Silindirik lanan cilalı qabın ağız kənarını çevrələyir. boğazlı küpələrdən birinin ağzının 2 sm aşa- Qabın kəsiyində boz rəngli gil təbəqəsi qalıb, ğısında kiçik dairəvi deşik açılmış [3, şəkil xaricdən sarı anqobludur. Relyef qurşağın 2,3], boz rəngli olan digər nümunənin isə üzərində maili-üfüqi formada novşəkilli ağzının kənarı xaricə doğru meyilləndirilmiş müxtəlif ölçülü batıq xətlər çəkilmişdir (Uz- və oval batıqlar cərgəsi ilə naxışlanmışdır 15, 0016). Digər qab eyni rəngli, eyni tərkib- (Şəkil 4,2). li gildən hazırlansa da boğazını çevrələyən relyef bantın naxışlanma motivinə görə fərqlənir. Hər iki üzdən hamarlanmış qabın ağız kənarını çevrələyən relyef bantın üzə- rində oval batıqlar tətbiq edilmişdir (Uz-15, 005). Eyni tərkibli gildən hazırlanaraq hər iki üzdən cilalnmış digər nümunə Uçan ağıl yaşayış yerindən aşkar edilmişdir (UA-15, 2019). Bu cür relyef qurşaqların bənzərinə Azərbaycanın digər bölgələrindəki həmdövr abidələrdən Qoşatəpə keramikası üzərin- də [1,448]. Bu tip ornamentlərin Anadolu abidələrindəki nümunələri Kuruçay höyük, Tülintəpə, Norşuntəpə, Böyük Güllücəkdən aşkar edilmş qablar üzərində tətbiq edil- mişdir [12, fig. 10/5; 11, fig. 6; 15, 377; 16, 475]. Ovçulartəpəsindən üzə çıxarılan qab- larda tətbiq edilən relyef bantlar bəzən batıq dairələrlə, bəzən də daraq basqısı şəklində çəkilən maili paralel xətlərlə naxışlanmış və Şekil 4: Naxçıvanın Son Eneolit dövrü əsasən qabların boğazından gövdəyə keçən mədəniyyətinə aid boyalı və boyasız keramikasındakı hissədə tətbiq edilmişdir (Şəkil 3, 1,3). ornament tipləri:1-Şorsu, 2-Zirincli, 3-4-Sürümçək [5, p. 33-49].

54 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Zeyneb GULİYEVA

qablardan birinin gövdəsində rast gəlinən bu tip ornament qırmızı səth üzərindən qara rənglə çəkilmişdir (Şəkil 4, 3). Oxşar motivə Uçan ağıl və Uzunobadan tapılan incə qum qarışıqlı saxsı nümunələri üzərində də rast Şekil 5: Eneolit dövrüne aid boyalı-naxışlı keramika gəlinir. Belə nümunələrdən biri çəhrayı gil nümuneleri (1-Uçan ağıl, 2-Uzunoba). üzərindən qəhvəyi rənglə çəkilən şüaşəkilli ornamentlərdən ibarətdir (Şəkil 5,1). Uzu- Qabların ağız kənarında dairəvi deşil- nobadan tapılan digər nümunə isə qırmızı mələrlə cərgələnməsi Son Eneolit dövründə boyalı, yaxşı bişirilmiş və cilalanmış kera- geniş tətbiq edilmişdir. Bu tip bəzəmə motivi mika üzərindəki üçbucaq içərisində çəkilmiş I Kültəpənin Son Neolit keramikasında da paralel xətlərlə naxışlanmışdır (Şəkil 5, 2). qeydə alınmışdır. Onlar hər iki mədəniyyət arasında varislik əlaqəsinin göstəricilərin- Bu tip ornamentlər Azərbaycanın digər dən sayıla bilər. Yalnız Neolit dövründəki bölgələrinin həmdövr materiallarında da oxşarlarından fərqli olaraq Eneolit dövründə izlənilir. Mil-Muğan düzənliyindən aşkar qabların ağız kənarında deşiklər bişmədən edilən keramika, həmçinin Kamiltəpədən sonra açılmışdır [2; 16]. üzə çıxarılan qab fraqmentlərinin bir qismi qırmızı-çəhrayı rəng üzərindən qara boya ilə Bu dövrün xarakterik əlamətlərindən biri qalın şüaşəkilli xətlərlə naxışlanmışdır [21, də keramikanın səthinin daraqlanmasında 10, Рис. 2]. Tülintəpədən üzə çıxarılan boya- özünü biruzə verməkdədir. Qabların səthi- lı qablar həndəsi motivli olması baxımından nin daraqlanması daha çox Ovçulartəpəsi onlarla oxşardır, yalnız onlar açıq rəngli keramikasında izlənilir. Tədqiqatçılar bunun gil üzərindən qırmızı, bəzən də qara rənglə qabların səthinin hamarlanması ilə əlaqələn- naxışlanmışdır [13, Fig. 5]. Uçan ağıldan dirilər [2, 159].Buna bənzər motiv Türkiyə tapılan boyalı keramika üzərindəki şəbəkə Cümhuriyyətinin şərq hissəsində yerləşən tipli kəsişən xətlərdən ibarət ornament tipinə İğdırın həmdövr abidələrindən tapılan saxsı Degirmentepenin Übeyd keramikasında nümunələrində də izlənilir. Belə abidələrdən rastlanılır [14, Fig. 6]. Naxçıvanın və Şərqi biri olanHanago/Hazinetəpədən əldə edilən Anadolunun Eneolit keramikasının ornamen- Eneolit keramikasıeyni üsulla hamar- tasiyasındakı ortaq xüsusiyyətlər relyefşəkilli lanmışdır. Ağrı dağının ətəyində İğdırın zoomorf təsvirlərdə, xüsusilə qabların boğa- cənub-şərqində yerləşən bu yaşayış yeri yerli zını çevrələyən relyef bantlarda daha aydın əhali arasında «Hanago» kimi də tanınır izlənilməkdədir (Şəkil 6). [17, 320]. Bəzi qablarda saman dəstəsi ilə tətbiq edilən hamarlanma səliqəsiz olması ilə müqayisədə digərlərində olan dəqiq cizgilər SONUÇ onların bəzəmə motivi olması fikrini təsdiq Qədim mədəniyyətlərin inkişaf xüsusiy- edir. Daraqlama motivi Oylum Höyük yaşa- yətlərinin, qarşılıqlı əlaqələrinin üzə çıxarıl- yış yerindən aşkar olunmuş kasa üzərində də masında keramika ilə bərabər onlar üzərin- qeydə alınmışdır [19, Abb. 17: 50]. dəki ornamentlər də xüsusi dəyərə malikdir. Tədqiqatlar göstərir ki, ornamentlər sadəcə Naxçıvanın Eneolit dövrü keramikasının estetik məzmun daşımamış, eyni zamanda bir qismi boyalı-naxışlı olması ilə diqqət aid olduqları dövrün xüsusiyyətlərini özündə çəkir. Bu tip qabların naxışlanmasında ehtiva etmişdir. Naxçıvanın Eneolit abidələ- əsasən həndəsi motivlərdən istifadə edil- rindən aşkar edilən keramika nümunələri mişdir. Sürümçək yaşayış yerinə aid olan

55 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Zeyneb GULİYEVA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

üzərində qeydə alınmış ornamentlər bu təbəqəsi üzərindən çəkilən qəhvəyi naxışlara baxımdan dəyərlidir. Onların timsalında Son üstünlük təşkil etsə də qara rənglə çəkilən Neolit və Eneolit mədəniyyətləri arasında- naxışlara da yer verilmişdir. Lakin hər ikisin- kı varislik əlaqəsini izləmək mümkündür. də naxışlar həndəsi motivlidir. Bütün bunlar Eneolit dövrünün erkən mərhələsinə aid olan bu regionlar arasındakı əlaqələrin Eneolit ornamentlərdə bu ənənə özünü yuvarlaq dövründə daha sıx olduğuna işarət edir. qabartma ornamentlərdə, qabların boğazını çevrələyən relyef bantlarda göstərməkdədir. Eneolitin son mərhələsində qabların orna- mentasiyasında kiçik novşəkilli batıqlar, qab- ların ağız altının dairəvi deşilməsi, daraqvari alətlə bəzəmə geniş yayılmışdır. Naxçıvanın Eneolit keramikası üzərində rast gəlinən ornamentlərin böyük bir qismin- də Anadoludakı həmdövr abidələrin materi- alları ilə ortaq xüsusiyyətlər izlənilməkdədir. Bu baxımdan Uçan Ağıl, Uzunoba, Ovçu- lartəpəsi abidələrinin keramikası üzərindəki Şekil 6: Naxçıvan Eneolit keramikası üzerindeki relyef bantlı ornament tiplerinin (1-3 Ovçulartepesi) Anadolu ornamentlər diqqəti cəlb edir. Bu abidələrdən keramikasındakı paralelleri (4-6:Oylum Höyük, aşkar olunan qablarda rast gəlinən yuvar- Norşuntepe, Tülintepe[19;12;15]). laq qabartmalar, relyef bantlar Anadolu abidələrindən Norsuntəpə, Tülintəpə, Kul Naxçıvan və Anadolunun Eneolit höyük, Büyük Güllücək yaşayış yerlərinə mədəniyyətində ortaq xüsusiyyətlər Anado- aid olan qablarda da izlənilir. Ovçulartəpəsi, lu-Transqafqaz əlaqələrinin bu dövrdə daha Zirincli və digər abidələrin saxsı məmula- sıx olduğunu və bu mədəni-iqtisadi əlaqələ- tında rast gəlinən daraqlama motivi Türkiyə rin həyata keçirilməsində Azərbaycanın Cümhuriyyətinin İqdır bölgəsindəki bir sıra Naxçıvan bölgəsinin vasitəçi funksiyasından həmdövr abidələrin, həmçinin Ağrı vadisi- xəbər verir. Aparılan tədqiqatlar göstərir ki, nin mühüm abidələrindən olan Hazinetepe bəhs edilən dövrdə Naxçıvan və Anadoluda yaşayış yerinin son eneolit keramikasında da mövcud olmuş mədəniyyətlər eyni mənbə- müşahidə olunmuşdur. Qeyd etmək lazımdır dən bəhrələnmişdir. ki, relyef üsulla tətbiq edilən ornamentlərdə daha çox oxşarlıq nümayiş olunur. Ovçu- 1 Uçan ağıl və Uzunoba yaşayış yerlərindən aşkar edilən keramika nümunələrinin qrafik təsvirlərin- lartəpəsi qablarında tətbiq edilmiş relyef dən istifadə etməyə icazə verdiyi üçün AMEA-nın bantların hər iki tipinə Anadolu ərazisində müxbir üzvü V.Baxşəliyevə minnətdaram. qeydə alınan eyni dövrə aid qablarda rast gəlinməsi timsalında bu fikir özünü doğrul- KAYNAKÇA / BIBLIYOGRAPHY dur. Onlardan fərqli olaraq boyalı keramika 1. Alməmmədov X.İ. Qarabağın arxeoloji nümunələrində bu əlamət az izlənilir. Nax- abidələri toplusu. I kitab. Bakı:”Çap Art” çıvanın Eneolit keramikasında qırmızı rəng Nəşriyyat evi, 2016, 448 s. üzərindən qara boya ilə çəkilmiş ornamentlər 2. Baxşəliyev V.B., C. Marro, Aşurov S.H. üstünlük təşkil edir, tək-tək nümunələrdə Ovçulartəpəsi (2006-2008-ci il tədqiqat- çəhrayı rəngli gil üzərindən qəhvəyi boya ilə larının ilk nəticələri) // First Preliminary çəkilmiş naxışlara rast gəlinir. Anadolunun Report: the 2006-2008 seasons.-Bakı: Eneolit keramikasında isə açıq rəngli gil Elm, 2010, 156 s.

56 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Zeyneb GULİYEVA

3. Baxşəliyev V., Novruzov Z. Sirabda 14. Esin U. Degirmentepe (Malatya) Kurtarma arxeoloji araşdırmalar. Bakı: Oskar, 2010, Kazıları. // (ed. O.Belli) Türkiye Arkeolo- 160 s. jisi ve İstanbul Universiteti (1932-1999), 4. Baxşəliyev V. Zirincli Eneolit dövrünə Ankara, 2000, s. 80-86. aid yaşayış yerlərindən biridir //Naxçıvan 15. Gülçur S. Norşuntepe: die chalkolitischen Müəllimlər İnstitutunun Xəbərləri, 2012, Keramik (Elazig/OstAnatolien. İn C. №1, s.s. 68-72. Marro and H. Hauptmann, Chronologie 5. Bahshaliyev V. Research of Monuments in des Pays du Caucaseet de L´Eurhrate the Vicinity of Sirab // Arkeolojiyle Geçen aux IVéme-IIIémeMillénaires. Actes du Bir Yaşam İçin Yazılar Veli Sevine Arma- Colloque d´ Istanbul, 16-19 décembre gan. İstanbul, 2014, p. 33-49. 1998. VariaAnatolica XI, 2000, Paris, p. 6. Baxşəliyev V., Morro C., Berthon R., Qu- 375-418. liyeva Z., Sarıaltun S. Kültəpədə arxeoloji 16. Koşay, H. Z., Akok, M. (1948). Büyük- tədqiqatlar (2013-2016). Bakı, Nurlan, GüllücekAraştırmaları Üzerine İlk Rapor, 2017, 164 s. Belleten XII/46, Ankara, 471-485. 7. Baxşəliyev V. Kültəpə ətrafındakı Eneolit 17. Marro C. and A.Özfirat. Pre-cclassical abidələrinin tədqiqi. // Azərbaycan Milli Survey in Eastern Turkey. Third prelimi- Elmlər Akademiyası Naxçıvan Bölməsinin nary Report: the Doğubeyazit region. İn “Xəbərlər”i, 2017, № 3, 348 s. Anatolia Antiqua, 2005, XIII, İFEA, Paris, 8. Baxşəliyev V., Quliyeva Z., Rzayeva p. 319-356. R., Yeni Yol yaşayış yerində arxeoloji 18. Мусейбли Н.Этнокультурные связи araşdırmalar \\ Azərbaycan MEA-nınXə- Передней Азии и Кавказа в IV тыс. до bərləri. İctimai elmlər seriyası, 2017, №1, н.э.// Azerbaijan - Land between East and s. 49-57. West. Transfer of knowledge and techno- 9. Бахшалиев В., Ашуров С., и Марро К. logy during the „First Globalization“ of Археологические работы на поселении the VIIth - IVth millennium BC. Internatio- ОвчуларТепеси (2006-2008). Первые nal Symposium Baku, April 1-3 2009. результаты и новые перспективы / 19. Özgen E., Engin A., Uysal B., Ensert K., Azerbaijan - Land between East and West. Şafak F. Oylum Höyük, 2010 // 33. Kazı Transfer of knowledge and technology Sonuçları Toplantısı, 1. Cilt, 23-28 Mayıs, during the „First Globalization“ of the Malatya. Ankara , 2012, s 497-519. VIIth - IVth millennium BC. International 20. Seyidov A., Baxşəliyev V., Məmmədov S., Symposium Baku, April 1-3 2009. Aşurov S. Qədim Şərur. Bakı, 2012, 466 s. 10. Бахшалиев В.Б. Новые материалы 21. Иессен А.А. Кавказ и Древний Вос-ток неолита и энеолита из Нахчывана // в IV и III тысячелетиях до нашей эры, Росийская археология, 2015, № 2, с. КСИИМК, в. 93, М, 1963 http: // arhe- 136-145. olo-gija.ru/iessen-kavkaz-i-drevniy-vos- 11. Brandt, R. W. The Chalcolithic pottery. tok-v-iv-i-iii-tyisyacheletiyah-do-nas- Studies in Ancient Civilization, Korucute- hey-e. pe II, Ed. Maurits N. van in Loon, Ph. D., Bu iş Azərbaycan Respublikası Prezidenti Oxford, 1978, s. 57-60. yanında Elmin inkişafı fondunun maliyyə 12. Esin, U. and Arsebük G. Tülintepe Exca- yardımı ilə yerinə yetirilmişdir.Qrant№E- vations, 1974 // In Keban Project 1974- İF KETPL-2 2015-1(25)-56/47/5. 1975 Activities, METU, Keban Project Publications, Ankara, 1982 p.127-133. 13. Esin U. Tülntepe Kurtarma Kazıları. // (ed. O.Belli) Türkiye Arkeolojisi ve İstanbul Uni- versiteti (1932-1999), Ankara, 2000, 87-90.

57 MIDDLE BRONZE AGE CULTURE OF AĞRI- DOĞUBEYAZIT REGION IN THE LIGHT OF ARCHAEOLOGICAL SURFACE SURVEY

Ayhan YARDIMCIEL* Emine GİZLENCİ**

ABSTRACT oğubeyazıt and its immediate vicinity are among significant archaeological landscape areas. Doğubeyazıt Plains, which is a critical geographical unit of the region, is Dneighboring Mount Ağrı (Mount Ararat) like Iğdır Plains. Even though the region is located on rough and high-altitude terrains, it is at the intersection of important routes. It is a permanent frequent destination of the famous trading route starting from Trabzon and extending to Iran. As of its location, the region is positioned at the most strategic spot of the Mid- Basin. Doğubeyazıt and its immediate vicinity witnessed settlements in almost every period of its history with its character as a crossing corridor. However, it is argued that this continuity was interrupted during Middle and Late Bronze Ages. Particularly the absence of civilian settlements belonging to Aras Boyalıları Culture dating back to Middle and Late Bronz Age in the region is corroborative of this argument. Yet, this finding is at the same time a general problem for the Anatolian part of the culture. Studies conducted in archeological centers like Karagündüz, Dilkaya, Van Castle Mound, Tilkitepe, Güzelova and Pulur, which are parts of the Eastern Anatolia close to Caucasus and Iran, demonstrate that settlements are abandoned together with Middle Bronze Age. Despite this, centers like Kültepe I and II in Nahçıvan, and Metsamor in have rather strong strata from Middle Bronze Age. Here, there is certain progress in archaeological surface surveys, which are started in 2016 to find a solution for this problem. Significant results are accomplished particularly in Iğdır Plains, and the first settlements of the respective cultural bearers in Anatolia are identified. The archaeological center at the frontier of Iğdır Aşağı Erhacı Village is the first settlement to be found on the surface of plain. In Doğubeyazıt region, stoneware data belonging to the culture is found in an architectural structure for the first time at the frontiers of Bardaklı Village. Key words: Middle Bronze Age Culture, Ağrı-Doğubeyazıt Region, Archaeological Surface Survey, Mount Ararat.

* Dr. Ayhan YARDIMCIEL, Kafkas University, Faculty of Tourism, Department of Tourism Guidance, Sarıkamış- Kars/TURKEY, e-mail: [email protected] ** Emine GİZLENCİ, Arkeolog, Kafkas University, Kars/TURKEY, e-mail: [email protected]

58 Ayhan YARDIMCIEL

ARKEOLOJİK YÜZEY ARAŞTIRMALARI IŞIĞINDA AĞRI-DOĞUBAYAZIT BÖLGESİ’NİN ORTA TUNÇ ÇAĞI KÜLTÜRÜ

Ayhan YARDIMCIEL* Emine GİZLENCİ** GIRIŞ gerçekleştirilen arkeolojik kazılar sayesinde 8 oğu Anadolu’nun özellikle Kafkasya ve kültüre ait önemli bilgilere ulaşılmıştır . İran’a yakın bölümlerinde Karagündüz, 1 2 Kuzeyden güney doğru akan Arpaçay DDilkaya , Van Kalesi Höyüğü gibi arkeo- Nehri ile batıdan doğuya doğru akan Aras lojik merkezlerde yapılan araştırmalar Orta Nehrinin birleştiği nokta temel alındığın- Tunç Çağı ile birlikte yerleşim yerlerinin terk da, kültüre ait arkeolojik merkez sayısının edildiğini ortaya çıkarmıştır. Bu merkezlerde Arpaçay Nehri’nin doğusunda daha fazla bulunan az sayıdaki II. Binyıl keramikleri ise olduğu görülmektedir. Bu tespit doğrultu- mimari ile ilişkilendirilememiştir. Bu konuda sunda sürdürdüğümüz yüzey araştırmaları farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Son zaman- 2016 ve 2017 yıllarında ağırlıklı olarak Iğdır larda, Kura-Aras Kültürü’nün çözülmesine ve Doğubayazıt ovalarında gerçekleştirilmiş- yönelik en ilgi çeken yaklaşım hayvan sürüle- tir. Hem bölgeyi tanıma açısından ve hem rinin artmaya başlamasıyla birlikte meydana de yeni merkezler bulma ümidiyle ilk sezon gelen otlak sıkıntısı sebebiyle yer değiştirme- 3 olan 2016 yılında ağırlıklı olarak daha önce lerdir . Buna rağmen; Nahçıvan bölgesinde 4 bilinen merkezlere gidilmiştir. Bu çaba ile I. ve II. Kültepe ile Ermenistan’daki Met- 5 tespiti yapılan arkeolojik merkezlerin coğraf- samor gibi merkezler ise aksine güçlü Orta ya ile ve birbirleriyle olan ilişkisi anlaşılmaya Tunç Çağı tabakalarına sahiptir. Bu sorunun çalışılmıştır. 2017 yılı çalışmaları daha önceki çözümü için 2016 yılından itibaren Ağrı-Iğ- merkezlerin yerinde görülmesi ve yeni mer- dır illerinde Orta Tunç Çağı’na tarihlenen kezlerin tespiti olarak iki bölüme ayrılmıştır. Aras Boyalıları Kültürü arkeolojik yüzey 6 Bu kapsamda Yaygınyurt Köyü’nde 11 olarak araştırmalarına başlanmıştır . Araştırma böl- tespit edilmiş kurgan mezar sayısı 17 olarak gemiz ağırlıklı olarak Doğubayazıt ve Iğdır yeniden güncellenmiştir. Çalışmanın ikinci ovaları ve bu ovaların Ağrı Dağı’nın lav akın- ayağı olan yeni merkez tespiti çalışmalarının tılarıyla birleştiği alçak tepelerdir. Son bilgiler sonucunda ise, Iğdır Erhacı’da Orta Tunç ışığında Aras Boyalıları Kültürü’nün yerleşik, Çağı’na ait ilk kez bir yerleşim yerinin tespiti göçebe ve yarı göçebe toplulukların stratejik 7 yapılmıştır. Ova düzeyinde tespiti yapılan iş birliği ile şekillendiği düşünülmektedir . bu Orta Tunç Çağı yerleşmesinin keramik Diğer bir deyişle Aras Boyalıları Kültürü’nü verileri %98 oranında monokrom geometrik meydana getiren halklar Transhümanist ve bezemeli tipinde Aras Boyalıları Kültürü’ne Nomadik gruplardır. Dönemin kültür taşıyı- aittir. Bu tespit Aras Boyalıları Kültürü’nün cıları ile ilgili anahtar yerleşmeler Nahçıvan karma yerleşim modellemesini teyit eden bölgesinde bulunmaktadır. Bu merkezlerde

* Dr. Ayhan YARDIMCIEL, Eskiçağ Tarihçisi, Kafkas Üniversitesi, Sarıkamış Turizm Fakültesi, Turizm Rehberliği Bölümü Öğretim Üyesi, ,Sarıkamış-Kars/TÜRKİYE, e-posta: [email protected] ** Emine GİZLENCİ, Arkeolog, Kafkas Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskiçağ Tarihi Yüksek Lisans Öğrencisi, Kars/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

59 Ayhan YARDIMCIEL IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Emine GİZLENCİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium bir bulgu olarak kayıtlara geçmiştir. Bardaklı Köyü’nde ise kültüre ait keramik verileri ilk kez mimari bir yapı içinde tespit edilmiştir. Bildiri başlığı ve içeriğine sadık kalınarak çalışmaların Doğubayazıt bölümünden bah- sedilecektir. Harita 1: Ağrı Dağı’na merkezli Doğubayazıt ve Iğdır ovalarının lokalizasyonu ORTA TUNÇ ÇAĞI’NDA DOĞUBAYAZIT BÖLGESI Araştırma bölgemiz esasen Doğubayazıt ve Iğdır ovalarının ve Ağrı Dağı’nın lav akın- tılarının bu ovalarla birleştiği alçak tepeleri kapsamaktadır. Bu bölgeler küçük ölçekte Sürmeli Çukuru ve Orta Aras Havzası büyük ölçekte ise Kafkasya coğrafyası içindeki en önemli yol, geçit ve güzergâhları içinde Foto. 1: Sulçem Musun I Kurganı ve monokrom Aras barındırmaktadır. Iğdır Ovası, Ağrı Dağı’nın Boyalısı kuzeybatısında iken, Doğubayazıt Ovası, Ağrı Dağı’nın güneybatısında bulunmaktadır (Harita 1). Doğubayazıt İlçesi ile Doğubayazıt Ovası’na kuzeyden Pamuk Geçidi ve batıdan ise İpek Yolu Geçidi aşıldıktan sonra ula- şılmaktadır. İlçe ve Ovanın doğusu kabaca Ağrı Dağı’nın güney etekleri ile çevriliyken, Foto. 2: Yaygınyurt Kurgan Nekropolü’nün genel güneyinde sarp kayalıklar ve yükseltiler görüntüsü bulunmaktadır. Yüzey araştırmalarımız sırasında aldığımız rakım değerlerine göre nin, tarihin erken dönemlerinden itibaren ilçe ve ovanın yer aldığı plato düzlüğü orta- yerleşime sahne olduğu arkeolojik veriler ile lama 1450 m. yüksekliğindedir. Bu yükselti belgelenmiştir. değeri, Doğu Anadolu gibi yüksek rakımlı bir Yüzey araştırmamızın 2016 yılı çalışma- bölge için düşük sayılabilir. Gerek ortalama larında Orta Tunç Çağı Aras Boyalıları Kül- altındaki bu rakım değeri ve gerekse ticaret türü’nün ölü gömme geleneği içinde önemli yolları üzerinde bulunması sebebiyle bölge- bir yer tutan kurganların incelenmesi için,

Foto. 3: Yaygınyurt YK1 No’lu kurgan mezar ve Orta Foto. 4: Yaygınyurt YK3 No’lu kurgan mezar ve Orta Tunç Çağı keramikleri Tunç Çağı keramikleri

60 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ayhan YARDIMCIEL The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Emine GİZLENCİ

Foto. 5: Yaygınyurt YK7 No’lu kurgan mezar ve Orta Foto. 6: Yaygınyurt YK9 No’lu kurgan mezar ve Orta Tunç Çağı keramikleri Tunç Çağı keramikleri Suluçem Köyü sınırlarında bulunan, Musun I çalışmalarda 11 kurgan mezardan bahsedil- 14 ve II kurganlarında araştırma yapılmıştır. Bu mektedir . Ancak bizim yaptığımız çalışma- kurganlar daha önce Aynur Özfırat tarafın- larda 17 adet kurgan mezar tespit edilmiştir 9 dan da ziyaret edilmiştir . Yapılan araştırma- (Foto. 2). 17 tane olan kurgan türü mezar- larda Kura-Aras Kültürü’ne ait siyah açkılı ların 14 tanesi bir arada 3 tanesi ise bu ana 10 el yapımı keramik parçalarına ulaşılmıştır . nekropol alanının 100 m. doğusunda bulun- Bu tespitler Kurgan Kültürü’nün M.Ö. 3. maktadır. Ana nekropol alanında YK1 kodu Binyıl’dan itibaren Kafkasya’nın bu bölümüne ile isimlendirdiğimiz Yaygınyurt bir numaralı ulaştığı bilgisini teyit etmiştir. Kurgan mezar kurgan mezar, nekropol alanındaki en büyük içinde Kura-Aras Kültürü’ne ait keramiklere mezar olup çapı 14 m’dir. YK1 mezarında Gürcistan’da yapılan arkeolojik araştırma- çevre duvarlarının örgü kalınlığı yarım metre 11 larda da ulaşılmıştır . Ancak Kurgan gömü civarında olup, doğal ve işlenmemiş taşlarla geleneğinin özellikle M. Ö. II. Binyıl ’da Aras örülmüştür. Bununla birlikte mezar etrafında Boyalıları Kültürü’nde daha yoğun kullanıl- bulunan keramikler, Orta Tunç Çağı mo- dığı söylenebilir. Suluçem’de bulunan Musun nokrom Aras boyalıları ve yine aynı dönemin I ve II kurganları şimdiye kadar gördüğümüz siyah açkılı baskı tarak bezemeli mal grubun- en büyük kurganlardan ikisini oluşturmak- dan oluşmaktadır (Foto. 3). YK3 numaralı tadır. Taban çapları sırasıyla 41x38 ve 81x54 mezar daha küçük olmakla birlikte Orta ölçülerinde elipse yakın plandadır. Bu kurgan Tunç Çağı’na ait polikrom Aras boyalısının mezarların, Trialeti bölgesinde daha büyük tespit edildiği tek kurgan mezardır. Ayrıca 12 olduğu bilinmektedir . diğer mezarlarda olduğu gibi bu mezarda da monokrom Aras boyalısı tespit edilmiş- 2017 yılında yüzey araştırmalarına devam 13 tir (Foto. 4). Keramik verisine ulaştığımız edilmiş ve tekrar ziyaret ettiğimiz Musun I diğer kurgan mezarlar YK7 (Foto. 5) ve YK9 kurganında Orta Tunç Çağı’na tarihlediğimiz (Foto. 6) kodlu mezarlardır. Bu mezarların monokrom geometrik bezemeli keramik par- etrafına saçılmış keramik verileri de mo- çasına ulaşılmıştır (Foto. 1). Daha sonra ekip nokrom Aras boyalısı mal grubundandır. üyeleriyle Doğubayazıt ilçesine bağlı Yaygın- yurt Köyü’ne gidilmiştir. Doğubayazıt-İran Çalışmalarımız Doğubayazıt ilçesine bağlı yolunun 21. km’sinden sonra 4 km. doğuya Bardaklı Köyü’nde devam etmiş ve arkeolojik doğru stabilize bir yol Yaygınyurt Köyü’ne bir yapı izine rastlanılmıştır (Foto. 7). Bu ar- ulaşımı sağlamaktadır. Köyün girişinde ve keolojik merkez Doğubayazıt-Iğdır karayolu- güneydoğusundaki bölgede bulunan kurgan nun 25. km’sinde ve Doğubayazıt Ovası sınır- nekropol alanında incelemeler yapılmıştır. larındadır. Bu yapının hemen kenarında ise Bu kurgan nekropolünde daha önce yapılan çapı 5 m. olan ve kaçak kazı ile tahrip edilmiş

61 Ayhan YARDIMCIEL IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Emine GİZLENCİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium bir kurgan tespit edilmiştir (Foto. 8). Hem kurganın bulunduğu bölge ve hem de mimari yapının her yerinde monokrom Aras boya- lısı ve siyah açkılı baskı tarak bezemeli mal grubuna ulaşılmıştır (Foto. 9). Konum olarak 15 Bozkurt Kurgan Nekropolü ile Hasanbey Kalesi’nin arasına lokalize olan merkez, Aras Boyalıları Kültürü’ne ait keramik verisinin bir mimari yapı ile iç içe tespit edildiği ilk Foto. 7: Doğubayazıt Bardaklı Köyü yakınlarında merkez konumundadır. bulunan arkeolojik merkezin genel görüntüsü

SONUÇ Doğu Anadolu ve Kafkasya arkeolojisi için önemli bir sorun olan M.Ö. II. Binyıl Kültürü’nün, Anadolu kısmındaki yerleşim yeri belirsizliği, Ağrı Dağı’nın kuzey ve güneyinde bulunan Iğdır ve Doğubayazıt ovalarında sürdürdüğümüz çalışmalar ışığın- da aydınlatılmaya çalışılmaktadır. Bardaklı Foto. 8: Bardaklı’da bulunan arkeolojik merkezin hemen Köyü’nde ilk kez bir mimari yapı içinde bitişiğinde kaçak kazı ile açılmış kurgan mezar monokrom Aras boyalıları tespit edilmiştir. Bardaklı Arkeolojik Merkezi’nde Orta Tunç Çağı’nın geometrik bezemeli monokrom Aras boyalıları ile baskı tarak bezemeli siyah açkılı keramiklerinin birlikte tespiti Iğdır Aşağı Erhacı Yerleşmesi ile birebir uyum içe- risindedir. Bu iki keramik grubu Orta Tunç Çağı’nın başlangıcını temsil ederken aynı Foto. 9: Bardaklı arkeolojik merkezinde bulunan zamanda bir paranın iki yüzü gibi de birbirle- monokrom ve siyah açkılı Orta Tunç Çağı keramikleri rini tamamlamaktadırlar. gruplar kısa süreli yerleşmeler yaptığından Iğdır Aşağı Erhacı Köyü’nde tespit etti- sürekli bir nekropol alanına sahip olamamak- ğimiz merkez ise kültüre ait ilk yerleşim yeri tadırlar. Trarnshümanistler ise bir merkeze olarak kayıtlara geçmiştir. Ancak bu yerleşim bağlı olduklarından dolayı aynı yere sürekli yeri ile ilişkilendirilecek bir nekropol alanı defin işlemi yapmaktadırlar. Bölgede ve bahsi şuan için tespit edilememiştir. Yaygınyurt geçen merkezlerde ilerleyen yıllarda çalışma- Köyü’ndeki Orta Tunç Çağı’na tarihlediğimiz lar devam edecek olup yeni bilgiler ışığında kurgan nekropolü ise mezar sayısının fazlalığı daha somut sonuçlara ulaşılabilir. Ancak hali ile dikkat çekmiş, ancak bu nekropol alanı da hazırda Doğubayazıt bölgesinin önemli bir aksine bir yerleşim yeri ile ilişkilendirileme- geçiş yolunda olması İlk Tunç Çağı’ndan miştir. Bundan dolayı Aşağı Erhacı yerleşme itibaren bölgede etkili olan bütün kültürlerin yerinin nomadik gruplar tarafından kulla- odak noktasında olmasına da olanak sağla- nıldığını, Yaygınyurt nekropol alanının ise mıştır. Keşfedilen yeni arkeolojik merkezler aynı kültürün transhümanist bir grubuna ait bu durumu teyit eder niteliktedir. olabileceğini düşünmekteyiz. Keza nomadik

62 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ayhan YARDIMCIEL The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Emine GİZLENCİ

DİPNOTLAR/FOOTNOTES Özfrat, A. 2014: “Bozkurt Kurgan Mezarlığı Kazısı 2007-2013” 36. Kazı Sonuçları Toplantısı Cilt 1 Sevin-Kavaklı-Özfırat 1999: 411- Sevin-Özfırat 2, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayın No: 2000: 172 3446-2, Gaziantep 2014, s. 209-226. 2 Tarhan-Sevin 1993: 411. Özfırat, A. 2012: “Van, Ağrı ve Iğdır İlleri Yüzey 3 Smith 2009: 27. Araştırması 2011” 30. Araştırma Sonuçları Top- 4 Belli-Bahşaliyev 2001: 14-16. lantısı Cilt 2, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı 5 Piliposyan 2014: 43-44. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayın No: 157-2, Çorum 2012, s. 293-302 6 T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 08 Haziran 2016 Tarih ve 109136 sayılı izni ile gerçekleştiri- Özfırat, A. 1998: “1997 Yılı Bitlis-Muş Yüzey Araş- len yüzey araştırmasına Ayhan Yardimciel, Oktay tırması: Tunç ve Demir Çağları” 16. Araştırma Belli, Güzin Sühran Belli ve Vedat Evren Belli Sonuçları Toplantısı Cilt 2, T.C. Kültür Bakanlığı katılmıştır. Ekip üyelerine sonsuz teşekkürü bir Yayınları, Yayın No: 2200, Tarsus 1998, s.2-22. borç bilirim. Piliposyan, A.: 2014: “Excavations at Metsamor”, 7 Yardimciel 2015: 199. İnternational Conference Problems of Early Metot Age Archaeology of Caucasus and Anatolia, Tbilisi 8 Belli-Bahşaliyev 2001: 14-25. 2014, s.42-51. 9 Özfırat 1998: 2. Sevin, V.-Ersin Kavaklı, Aynur Özfırat, 1999: “Ka- 10 Işıklı 2011: .68-69. ragündüz Höyüğü 1998 Yılı Kazıları”, 21. Kazı 11 Shanshashvili 2010: 164. Sonuçları Toplantısı 1. Cilt, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları Yayın No: 2344/1, Ankara 1999, s.409- 12 Castelluccia 2017: .95. 420. 13 2017 Yılı Ağrı-Iğdır İlleri, Orta-Son Tunç Çağı Sevin, V.-Aynur Özfırat, 2000: “Van Karagündüz Aras Boyalıları Kültürü: Kale, Nekropol, Yerleşim Kazıları”, Türkiye Arkeolojisi ve İstanbul Üniversi- Yeri ve Çanak Çömlekleri isimli yüzey araştırma- tesi 1932-1999, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü mız, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 07 Haziran Yayın No: 4242, İstanbul 2000, s. 168-174. 2017 Tarih ve 115161 sayılı izni gerçekleştiril- miştir. Yüzey araştırmasına, Kafkas Üniversitesi Shanshashvili, N. 2010: “Sites of the Kura-Araxes Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden Dr. Culture in Trialeti”, Rescue Archaelogy in : Öğr. Üyesi Mustafa Karageçi, Arkeolog Emine Baku-Tbilisi-Ceyhan South Caucasian Pipelines, Gizlenci ve Sanat Tarihçisi Şüheda Ablak katıl- Georgian National Museum, Tbilisi 2010, s.161- mıştır. Bakanlık temsilcisi görevini Van Arkeoloji 184. Müzesi’nden Arkeolog Tahir Kahraman yeyrine Smith, A. T.- Ruben S. Badalyan- Pavel Avetis- getirmiştir. Ekip üyelerine öz verili çalışmaları yan 2009: The Archaeology and Geography of dolayısıyla teşekkür ederim. Ancient Transcaucasıan Societies Volume 1: The 14 Özfırat 2012: 294. Foundadions of Research and Regional Survey in the Tsaghkahovit Plain, Armenia, The Univer- 15 Özfırat 2014: 209-216. sity of Chicago Oriental İnstitute Publications Volume 134, 2009. KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY Tarhan, M. T. -Veli Sevin, 1993: “Van Kalesi ve Eski Belli, O.-Veli Bahşaliyev: Nahçıvan Bölgesi’nde Orta Van Şehri Kazıları, 1991”, 14. Kazı Sonuçları ve Son Tunç Çağ Boya Bezemeli Çanak Çömlek Toplantısı 1. Cilt, Ankara Üniversitesi Basımevi, Kültürü, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul Ankara 1993, s. 407-429. 2001. Yardimciel, A. 2015: “Aras Boyalılarının İşlevselli- Castelluccia, M.: “The Militarization of a Society: ği”, Selevcıa ad Calycadnvm, Olba Kazısı Serisi The Example of Transcaucasia in the Early Iron 2015/5, s.197-206. Age”, Ancient Civilizitaion From Scyhtia To Sibe- Yardimciel, A. 2015: “Güney Kafkasya’da Kurgan ria, 23 (2017), s.91-126. Kültürü (Yığma Taş Mezarlar)”,Yeni Türkiye Işıklı, M.: Doğu Anadolu Erken Transkafkasya Kültü- Kafkaslar Özel Sayısı, Yıl 21, Sayı 72, Yeni Türkiye rü, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 2011. Stratejik Araştırma Merkezi s.42-46.

63 Vedat Evren BELLİ

AN EARLY IRON AGE FORTRESS ON IĞDIR PLAIN: LUHIUNE

Vedat Evren BELLİ*

ABSTRACT f the many Early Iron Age fortresses and necropoleis that we have found on Igdır Plain, we will give information only about the fortresses and necropoleis of Karakoyunlu, which Oplayed an important role in the political history of. Urartian Kingdom. Fortresses of Karakoyunlu lie 18 km. east of Igdır. The Karakoyunlu District, 3 km. to the West, is the closest modern settlement to the site. 4.5-5 km. northeast of the fortersses and necropoleis is Tasburun (Cennetabat) Village. The Lower Karakoyunlu Fourtress is situated on a rocky hill, 880 m. high above the sea level, which is named as “Magara Tepe” in 1/25 000 scale map. The fortresses and necropoleis of Karakoyunlu were built on andesite on andesite rocky, formed by lava flowing towards nort of Agrı Ararat Mountain. To the west of the rocky elevation are the fertile lands of Iğdır Plain. Aras River crosses the plain and flows towards Nakhichevan and Iran in the southeast direction. The distance between Aras River and Karakoyunlu fortresses is approximately 16-17 km. Large andesite blocks used in the fortress walls and in the foundations of other buildings were acquired from the nearby rockies. These stone quarries were not only used in the Urartian Period but also in the Early Iron Age. The traces of the quarries that were used in the Urartian Period are quite visible. King Menua made a campaign in the region of Agrı Ararat Mountain, knows as Erikuahi (Irkuahe, Irkua) and conquered the royal city Luhiune, the most powerful settlement of the region. The Fortress of Luhiune lies northeast of Early Age fortresses of Karakoyunlu, which had very strong fortification walls. King Menua laid Luhiune under tribute and built Menuahinili near it, which means “the city was built by Menua” King Menua’s real intertion was to use these fortresses as garrison fort the campaigns north of Aras River. The plan of the Early Iron Age fortress immediately east of the Upper anad Lower Karakoyunlu fortresses is rather confusing. The fortification walls built between the rockies where the defense is weak. This is a characteristic feature in the Early Iron Age fortresses. The necropolis of Karakoyunlu is inside the inhabited area, which resembles the other Early Iron Age necropoleis in Eastern Anatolia Region. Unfortunately, many of them wereillicitly dug, robbed, and damaged. As a matter of fact, we have no idea about the burial customs and grave offerings. The large amount of tombs shows that the royal city of Luhuini was quite populated. The large amount of tombs shows that the royal city of Luhiune was quite populated. The tombs are thought to be belonging to families like the other Early Iron Age tombs. Contrary to the toms of Urartian Kingdom, a dromos is not included in the Early Iron Age tombs. In addition, there are neither niches nor platforms on the floor inside the tomb chamber. Key words : Iğdır Plain, Erikuahi (Irkuahe, Irkua), Early Iron Age fortresses and necropolis, Necropolis of Karakoyunlu, Ağrı (Ararat) Mountain, Aras River, Luhiune.

* Vedat Evren BELLİ (M.A.), Education Officer, Bitlis Eren University, Ahlat VocationalHigh School, Ahlat-Bitlis/ TURKEY, e-mail: [email protected] - [email protected]

64 YAZAR-1

IĞDIR OVASI’NDA BİR ERKEN DEMİR ÇAĞI KALESİ : LUHIUNE

Vedat Evren BELLİ*

GİRİŞ ERKEN DEMİR ÇAĞI KALESİ u makalemizde tanıtacağımız Erken (LUHIUNE) Demir Çağı’na ait Luhiune Kalesi, Urartu Urartu Krallığı dönemine ait Aşağı ve BKralı Menua (M.Ö. 810-786) tarafından Yukarı Karakoyunlu kalelerinin hemen kurulan Karakoyunlu kalelerinin hemen doğu doğusunda yer alan Erken Demir Çağı’na 1 eteğinde bulunmaktadır . ait kalenin planı oldukça karmaşıktır; tümüyle savunma amacına yönelik olarak Karakoyunlu kaleleri, Iğdır’ın 18 km. tasarlanan güçlü duvarlar, kalenin zayıf olan doğusunda yer almaktadır; kalelere en yakın kesimlerinde kayalıkların arasını kapatmak yerleşim merkezi, 3 km. batıda bulunan için yapılmıştır. Urartu kalelerini oluşturan Karakoyunlu İlçesidir. Kale ve nekropollerin Menuahinili, yüksek iki kayalık tepe üzerine 4.5 – 5 km. kuzeydoğusunda ise Taşburun kurulurken, Erken Demir Çağı kalesi, bu (Cennetabat) Köyü bulunmaktadır. kalenin eteklerinde yer almaktadır. Oldukça geniş bir alana yayılan ve savunma duvarları Deniz seviyesinden ortalama 880 m. yük- ile güçlendirilen kalenin planı karmaşık ve sekliğindeki Aşağı Karakoyunlu Kalesi’nin belirsizdir. bulunduğu kayalık tepe, 1/25.000’lik haritada “Mağaratepe” olarak geçmektedir. Burasının Çivi yazılı Urartu belgelerinde, Erekuahi yöre halkı tarafından da Mağaratepe olarak Bölgesi’nin güçlü krali kenti Luhiune’nin adlandırılmasının nedeni, kalenin kuzeydoğu savunma sisteminin özünü, doğu yönünden eteğinde bulunan ve defineciler tarafından gelecek tehlikelere karşı kurulan güçlü taş soyulan Urartu kaya mezar odasının geniş ve duvarlar oluşturmaktadır. Kentin doğusun- büyük ağzının mağaraya benzetilmesinden da küçük ve alçak adacıklar halinde uzanan dolayıdır(Foto. 1). andezit kayalıklar olmasına karşın, nispeten düz bir alan bulunmaktadır. Karakoyunlu kaleleri ile nekropolleri, ünlü Ağrı Dağı’nın kuzey yönüne doğru akan lav Kalenin güney ve batısı, doğu yönüne tabakasından oluşan andezit kayalıklar üze- kıyasla oldukça sarp ve yüksektir. İlginçtir ki rine kurulmuştur. Kayalıkların batısında göz Urartu kaleleri de bu kesimde yer alan yüksek iki kayalık tepe üzerine kurulmuştur. Luhiune alabildiğince uzanan ve verimli topraklara kentinin sarp ve yüksek olan güney ve özel- sahip olan Iğdır Ovası yer almaktadır. Ovayı likle batı kesimlerine, herhangi bir savunma derin bir şekilde yaran Aras nehri, güneydoğu duvarı yapılmamıştır. Arazinin savunma yönünde Nahçıvan ve İran topraklarının içine yönünden elverişli olan kesimlerine savun- doğru akmaktadır. Karakoyunlu kaleleri ile ma duvarları yapılmaması özelliği, Doğu Aras ırmağı arasında 16 – 17 km.’lik uzaklık Anadolu Bölgesi’ndeki Erken Demir Çağı bulunmaktadır. kalelerinde savunma sisteminin karakteristik özelliğini oluşturmaktadır.

* Vedat Evren BELLİ (M.A.), Öğretim Görevlisi, Bitlis Eren Üniversitesi, Ahlat Meslek Yüksek Okulu, El Sanatları Bölümü, Ahlat-Bitlis/TÜRKİYE, e-posta: [email protected] - [email protected]

65 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Vedat Evren BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Kayalıkların arasına andezit taşlardan yapılan savunma duvarları oldukça güçlü ve anıtsal bir görünüm sergilemektedir. Bazen duvarlar ana kayalığın üzerinden geçirilmiş- tir, ancak taşlar için yuvaların açılıp açılma- dığı belli olmamaktadır. Bazı duvarların bir yüzünü ana kayalık oluştururken, kayalığın eğimli olan kesimine duvar yapılmıştır. Yani diğer Erken Demir Çağı kale duvarlarında olduğu gibi, burada da taş duvarların yapı- mında yer yer ana kayadan yararlanılmıştır. Foto.1: Karakoyunlu Kalesi, doğudan Taş duvarların bazı kısımları tahrip olmasına karşın, bazıları birer ve ikişer sıra, bazıları da üçer ya da dörder sıra halinde günümüze dikdörtgen biçimli taşların dış yüzleri ile değin varlığını koruyabilmiştir (Foto. 2). birleşme yerleri kabaca da olsa düzeltilmiştir. Taşların çok büyük bir kısmının ise dörtten Tümüyle taştan oluşan duvarların üzerin- fazla köşeye sahip olduğu görülmektedir. de kerpiç duvarların olup olmadığını bilemi- Bu tür andezit taşlar ile örülen duvarlarda, yorsak da, duvarların üstünde herhangi bir taşlar arasındaki boşluklar daha küçük taşlar toprak birikintisinin olmaması, çok büyük bir ile doldurulmuştur. Duvarların yükseklikleri olasılıkla kerpiç duvarların olmadığını gös- 70 cm. ile 1.90 cm. arasında değişmektedir; termektedir. Taş duvarların üzerinde kerpiç duvarların kenarlarına düşen taşların da gös- duvarların olmaması, Son Tunç Erken Demir terdiği gibi ilk yapıldığı sırada duvar yüksek- Çağı duvarlarının karakteristik özelliğini liğinin 2 m.’nin üstünde olduğu sanılmakta- oluşturmaktadır. dır. Kuru duvar tekniğinde yapıldığı anlaşılan duvarların kalınlıkları da 2.30 m. ile 3.20 m. Erken Demir Çağına ait taş duvarla- arasında değişmektedir. rın örgüsü de ilginçtir; genellikle kare ve

Foto.2: Erken Demir Çağı Kalesi Luhiune’nin savunma duvar kalıntıları

66 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Vedat Evren BELLİ

Duvarların iç ve dış yüzünde kabaca iş- lenmiş iri bloklar kullanılmış, bunun arası ise işlenmemiş taşlar ile dolmuştur. Duvarlarda bir bastiyon ve kurtin çıkıntısı bulunmamak- tadır. Bu yüzden duvarların kalınlıkları fazla- dır, ayrıca duvarların yapımında herhangi bir eğimin olmadığı da görülmektedir. Sur duvarlarının en ilginç yerlerinden birini, kapı olduğu anlaşılan kısım oluştur- maktadır. Güneydoğu yönüne doğru açılan Foto.3: Defineciler tarafından kaçak olarak kazılan ve kapı girişi, iki duvar arasında 3 m.’lik bir soyulan Erken Demir Çağı mezarı boşluk gibi görünmektedir. Kapı girişinin çevresine dağılan yıkıntı taşlardan dolayı, her merkezleri arasında, daha önce yalnızca iki yanda kapıyı koruyan kule çıkıntılarının Urartu Krallığı’nın başkenti Van Kalesi’nin olup olmadığı kesin olarak belli olmamakta- (Tuşpa) 18 km. güneyinde yer alan Alniunu dır. Erken Demir Çağı hisar kapılarının ilk kentinin adı bilinmekteydi. Böylece Erekuahi örneğini oluşturan bu kapı, çok büyük bir ülkesinin güçlü krali kenti Luhiune’nin bi- önem taşımaktadır. linmesi ile Erken Demir Çağı’nda iki önemli kentin varlığı öğrenilmektedir. Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu Bölgesinde, Erken Demir Çağı’na ait kale ve yerleşim ERKEN DEMİR ÇAĞI NEKROPOLÜ Doğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan diğer Erken Demir Çağı nekropollerinde olduğu gibi, Karakoyunlu nekropolü de yerleşim merkezi ile iç içedir. Ne yazık ki mezarların çok büyük bir kısmı halk tarafından kaçak olarak kazılmış, soyulmuş ve tahrip edilmiştir. Bu yüzden gömü biçimi ve mezar armağan- ları konusunda en küçük bir bilgiye sahip değiliz(Foto. 3). Mezar sayısının çok fazla olması, krali Luhiune kentinde yaşayan nüfüsun çok fazla olduğu konusunda bilgi vermektedir. Diğer Erken Demir Çağı mezarları gibi, buradaki mezarların da aile mezarı olduğu anlaşılmak- tadır. Urartu mezarlarının aksine, buradaki mezarların içinde niş ya da sekiye rastlanıl- mamıştır. Erken Demir Çağı nekropollerinde bulunan bazı mezarların çevresinde yer alan çevrimli duvar (kromlek) buradaki mezar- larda görülmemektedir. Ayrıca kurgan türü mezarlara da rastlanılmamıştır. Harita.1: Doğu Anadolu ve yakın çevresindeki Tunç ve Erken Demir Çağına ait kale ve nekropollerin dağılımı I ve II no’lu nekropol alanlarında yer

67 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Vedat Evren BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium alan çok sayıdaki mezarı kaçak olarak kazan Erken Demir Çağı Kale ve Nekropollerinin kişilerin, oldukça deneyimli oldukları görül- Araştırılması - Early Iron Age Fortresses and Necropolises in East Anatolia, Arkeoloji ve Sanat müştür. Mezarların hemen hepsinde, üstteki Yayınları, İstanbul. ağır kapak taşları kaldırılarak mezarın içine Belli, O. 2005 : “Iğdır Ovası’nda Urartu ve Erken girilmiş ve hiçbir mezar odasının yan duvar- 2 Demir Çağ Kaleleri ile Nekropollerinin Araş- ları tahrip edilmiştir . tırılması – The Research of Urartian and Early Iron Age Fortresses and Necropoleis on Iğdır Toprak içine açılan dikdörtgen planlı Plain”, (ed. O. Belli – B. B. Kurtel), 60. Yaşında oda mezarlarda belirli bir yön kaygısı yoktur. Sinan Genim’e Armağan, Makaleler, İstanbul, Mezar odasının yan duvarları iri taşlardan 172-195 (C. Avcı - İ. Z. Konuralp – İ. Ayman ile bindirme tekniği ile örülmüş, üst örtüsü de birlikte). büyük ve ağır kapak taşları ile kapatılmıştır. Belli, O. 2007a : “Erken Demir Çağında Ağrı Dağı Mezar odasının yan duvarları gibi, üst kapak Bölgesi – The Region of Mount Ararat in the taşları da çevrede zengin olarak bulunan Early Iron Age”, (ed. O. Belli), I. Uluslararası 3 Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, andezit yataklarından elde edilmiştir . 07 -11 Eylül 2005 Doğubayazıt, Doğubayazıt Kaymakamlığı Kültür Yayınları, Nr : 2, İstanbul, DİPNOTLAR 51 – 73. 1 Doğubayazıt ve Iğdır bölgesinde sürdürmüş Belli, O. 2007b : “Iğdır Ovası’nda Erken Demir Çağ olduğumuz arkeolojik yüzey araştırmasına, Prof. Kaleleri ile Nekropollerinin Araştırılması” (ed. G. Dr. Oktay Belli, Nihal Ayyıldız, Can Avcı, İsmail Umurtak – Ş. Dönmez – Ş. Dönmez – A. Yener), Ayman, Rıza Gürler, Veysi Gün, Ayhan Yardım- Refik Duru’ya Armağan – Studies in Honour of cıel ve Güzin Sühran Belli katılmıştır. Örnek bir Refik Duru, İstanbul, 237 – 238. araştırma disiplini ile büyük bir başarıyla çalışan Belli, O. – H. Turoğlu 2007 : ” Ağrı Dağı Bölgesi’nde değerli hocam ve meslektaşlarıma çok teşekkür Erken Demir Çağı ve Urartu Dönemi Yerleş- ederim. melerinin Yayılımı ve Araziden Faydalanma 2 Mezarların plan ve kesitlerini büyük bir başarıyla Yöntemleri – Dispersal Features and Land use çizen annem Güzin Sühran Belli’ye ne kadar Methods of the Early Iron Age and Urartian teşekkür etsem azdır. Period Settlements in Ağrı (Ararat) Mount Re- gion”, (ed.O. Belli), I. Uluslararası Ağrı Dağı ve 3 Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgesinde Son Nuh’un Gemisi Sempozyumu, 07 -11 Eylül 2005 Tunç ve özellikle Erken Demir Çağı’na ait kale, Doğubayazıt, Doğubayazıt Kaymakamlığı Kültür yerleşim merkezi ve nekropolleri konusunda sür- Yayınları, Nr : 2, İstanbul, 74 – 83. dürmekte olduğumuz arkeoljik yüzey araştırması çalışmalarımız devam etmektedir. Belli, O. 2009 : “Ağrı Dağı Bölgesi’nin Urartu Krallığı için Önemi – The Importance of Ararat Mountain Region fort he Urartian Kingdom”, II. SEÇİLMİŞ KAYNAKÇA/SELECTED Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sem- BIBLIOGRAPHY pozyumu, 08 -10 Ekim 2008 Doğubayazıt, Ağrı Altınlı, İ. E. 1964 : Türkiye Jeoloji Haritası-Expla- Valiliği Kültür Yayınları, Nr : 9, İstanbul, 40 – 50. natory Text of the Geological Map of Türkey : Van, Özfırat, A. 2004 : “Ağrı Dağı Arkeolojik Yüzey Araş- Ankara. tırması – Archaological Research in the Mount Belli, O. 1982 : “Alniunu Kenti ve Taş Atölyesinin Ararat Region”, (ed. O. Belli), Güneşin Doğduğu Keşfi-Die Entdeckung der Standt Alniunu und Yer : Doğubayazıt Sempozyumu 13-14 Eylül Ihres Steinateliers”, Anadolu Araştırmaları 8, 2003 Doğubayazıt, Doğubayazıt Kaymakamlığı İstanbul, 115-149. Kültür Yayınları, Nr : 1, İstanbul, 90 – 10. Belli 2001 : “Urartian Stone Quarries and Works- Özfırat, A. – C. Marro 2003 : “2002 Yılı Van – Ağrı hops in the Van Region”, (ed. O. Belli), İstanbul ve Iğdır İlleri Yüzey Araştırması”, 21. Araştırma University’s Contributions to Archeology in Sonuçları Toplantısı I, Ankara, 15 – 32. Turkey (1932-2000), İstanbul, 375-381. Özfırat, A. 2005 : “Yerel Bir Krallık Erikua”, Arkeo – Belli, O. Konyar 2003 : Doğu Anadolu Bölgesi’nde Atlas 4, İstanbul, 99.

68 YAZAR-1

AHMED-İ HANİ LIBRARY (TRAIN STATION BUILDING)

Şahabettin ÖZTÜRK*

ABSTRACT istorical Ahmed-i Hani Library Building is located at Çifte Pınar Quarter of Doğubayazıt Town Cente. The building is located at the east-west direction. The Hunregistered building which was constructed as self-contained statute has an porch front towards main street. The building’s date of construction is unknown. However, the building is constructed in the Rusian-Baltic architectural tradition and considered as built in the last quarter of XIXth century. The building was used as train station building until 1918, in the Russians period. It was used for educational purposes after The Rebuplic has founded and was served as Medical High School until recent times. Original pattern and other features of the building are discovered after dissassembly and wrecking works. Restoration works are executed by the collaboration of Doğubayazıt District Governorship, a business person from Doğubayazıt and Yüzüncü Yıl University’s Engineering and Architecture Faculty between the years of 2014-2015 and it was opened in the year of 2016. During the drilling works, it is observed that interior ground level has been filled approximately 0.20 m., however outer ground level has been leveraged approximately 1.00 m including surrounded ground level. Courtyard of the one-story building is accessed by the main street in the west side. Porch is accessed by a four-steps stairs which has exits in the south and the west. The most busy fronts of Ahmed-i Hani Library are the north and west sides. Corner stone patterns of all corners for all fronts of the building has been constructed in the technique of one-row short and one-row long wall stones. Although some part of the Ahmed-i Hani Library’s cover system is designed as barrel roof and the other part is designed as lean-to roof, practically a crushed roof system is applied. Pitch-faced stones, slate, wood and metal are used as materials in the construction. The building’s interior walls are coated by lime mortar. Both sides of the building wall rowed with pitch-faced stones’ pattern which has rubble-stone fillings in the middle. They are coated with jointed veneer outside and lime mortar inside. Lime mortar has been used as bonding material in the construction. Ahmed-i Hani Library is build in a minimalist style and any decorative feature is not seen during the scraping and digging processes. The building that has been constructed as train station is one of the rare survived buildings until today, being used for various functions during one century. The building is used by local people, particularly by teenager students as Ahmed-i Hani Library in Doğubayazıt. According to the information collected from officials, the Library has 4.000 recorded readers and over 15.000 books although it has a limited room after being started as a library. Key words: Train Station, Library, Medical High School, Pitch-faced stones, Ahmed-i Hani.

* Dr. Şahabettin ÖZTÜRK, Van Yüzüncü Yıl University, Faculty of Engeneering and Architecture, Van/TURKEY, e-mail: [email protected]

69 Şahabettin ÖZTÜRK

AHMED-İ HANİ KÜTÜPHANESİ (TREN GAR BİNASI)

Şahabettin ÖZTÜRK*

KONUM Kız Sanat Okulu, 2013 yılına kadar ise Sağlık arihi Ahmed-i Hani Kütüphane Binası, Meslek Lisesi olarak Doğubayazıt İlçesine Doğubayazıt Merkez Çifte Pınar Ma- hizmet vermişti (Fotoğraf:1-5). hallesi’nde,T Belediye Caddesi’nin kuzeydoğu Yapının özgün dokusu ve diğer mima- bölümünde yer almaktadır (Çizim:1). ri özellikleri söküm ve yıkım çalışmaları Yapı mülkiyeti Maliye ait, taşınmaz kim- sonucunda ortaya çıktığından yapı hakkında lik No 18637215, Pafta No, 26-30 zb, Ada bugüne kadar herhangi bir bilimsel araştırma No 37, Parsel No 47 de, 996,00 m2’lik alana yapılmamıştır. Doğubayazıt Kaymakam- sahiptir. Yapı, doğu-batı yönünde zemine lığı’nın girişimi, Doğubayazıt’lı işadamı konumlanmıştır. Ayrık bağımsız bir nizamda Şerafettin ERYILMAZ’ın maddi desteği inşa edilen tescilsiz yapının giriş (batı) cephe- ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi Mühendislik si ana caddeye açılmaktadır. ve Mimarlık Fakültesi Mimarlık bölümü öğretim Üyesi Şahabettin ÖZTÜRK’ün Doğu ve kuzey cepheleri Doğubayazıt proje ve yürütücülüğünde onarım çalışmaları Jandarma Komutanlığı askeri kışla giriş niza- başlatılmıştır. miyesi, güney cephesi Hasan Çoktin Cum- huriyet İlköğretim Okulu ile tescilsiz komşu Tren Gar Binası’ndaki esaslı onarımlar ve betonarme yapılar ile çevrelenmiştir. çevre düzenleme çalışmaları 2014-5 yıllara arasında yapılarak 2016 yılında açılışı yapıl- TARİHÇESİ mıştır. Yapının ismi Ahmed-i Hani Kütüp- hanesi olarak değiştirilmiştir. 2015 yılında Yapının ilk inşa tarihi hakkında her- “Ahmed-i Hani Kütüphanesi İç Tefrişatı ve hangi bir bilgi ya da yapı üzerinde kitabe Çevre Düzeleme Projesi” kapsamında Kal- bulunmamaktadır. Ancak, Doğubayazıt’ta kınma Bakanlığı DAP Bölge İdaresi Başkan- demiryollarının Ruslar tarafından kullanıl- lığı’nın finansman desteği ile yapılmıştır. ması, yapının inşa tekniği, yapım malzemesi ve diğer teknik ve mimari özellikleri dikkate alındığından Rus-Baltık mimarisi geleneğin- KAZI VE SÖKÜM ÇALIŞMALARI de, XIX yüzyılın son çeyreğinde inşa edildiği Bina 2013 yılında en son Sağlık Meslek düşünülmektedir. Lisesi olarak kullanılırken yeni inşa edilen yerine taşınırken yetkililerce söküm ve yıkım Yapı, 1918 yılına kadar Rus dönemi Tren çalışmaları başlatılmıştır. Yapılan söküm Gar binası olarak kullanılmıştır. Cumhu- çalışmalar esnasında özgün yapı bölümlerine riyetin kurulması ile birlikte ilk önceleri rastlanmıştır. yapıya ilave bazı işlevsel bölümleri eklene- rek, ilkokul, 19 Ekim 1948 de Doğubayazıt Doğubayazıt Kaymakamlığı’nca uzman Ortaokulu, 1960-1975 yılları arasında Pratik teknik elemanların Mimar, Arkeolog ve İn-

* Dr. Şahabettin ÖZTÜRK, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Van/ TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

70 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Şahabettin ÖZTÜRK

şaat Mühendisi denetiminde söküm ve yıkım m. ölçülerindeki kare planlı odaya girilir. çalışmaları esnasında özgün yapı dokusu Odanın batı duvarında bir, güney duvarında ile sonrada ilave edilen muhdes bölümler iki olmak üzere üç pencere yer almaktadır. birbirinde ayıklanarak özgün yapı planı Koridorun batı duvarında bir pencere ile ortaya çıkarılmıştır. Binanın iç ve dış özgün giriş kapısı yer almaktadır. Koridorun, batısı zemin kötünü tespit etmek amacıyla, yapının tamamıyla açık olup, orta koridor bölümü belirlenen bölgelerinde lokal zemin sondaj geçilmektedir. Orta koridor, 3.67x3.73 m. kazı çalışması yapılmıştır. ölçülerinde koridorun kuzey duvarında yer alan bir kapı ile lavabo ve hela kısmına girilir. Sondaj kazı çalışmalarında yapının iç Hela ve lavabo mekânın kuzey duvarının zemin kotu yaklaşık 0.20 m. doldurulduğu, ortasında bir pencere bulunur. Koridorun ancak dış zemin kotu tüm çevre zemin kotu güney duvarındaki 1.00 m. genişliğindeki tek ile birlikte yaklaşık olarak 1.00 m. yük- kanatlı ahşap bir kapı yardımıyla, 6.12x8.17 seltildiği tespit edilmiştir. Yapının batı ve m. ölçülerindeki dikdörtgen planlı odaya kuzey giriş dört adet merdiven basamağı ve geçiş sağlanır. Odanın güney duvarı üzerinde subasman seviyesi tamamen toprak altında dört adet 1.10 m. genişliğindeki simetrik kalarak toprak hafriyatla doldurulduğu ortaya pencereler sıralanmıştır. Orta koridorun çıkmıştır. Ayrıca, yapının beden duvarları üst batısında yer alan 5.00x8.15 m. ölçülerin- seviyede 0.75 m. düşürülmüş ve tüm kapı ve deki dikdörtgen planlı koridor kuzey güney pencereler ise zeminden yaklaşık olarak 0.25 yönünde tasarlanmıştır. m. küçültülmüştür (Fotoğraf:6-12). Koridorun doğu duvarının güney kısmın- PLAN da yer alan 1.00 m. genişliğindeki tek kanatlı kapı ile 4.57x5.75 m. ölçülerindeki dikdört- Tek kattan oluşan Ahmed-i Hani Kütüp- gen formlu odaya girilir. Odanın doğu ve gü- hanesi’ne batıdaki ana yoldan yapı avlusuna ney duvarlarının ortasında birer pencere yer girilmektedir. Yapı bulunduğu arsa tüm almaktadır. Koridorun doğu duvarının kuzey yönlerden kaba yonu sıralı taş duvar üzeri kısmında yer alan 1.00 m. genişliğindeki tek yonu taştan imal edilmiş harpuşta üzeri belli kanatlı kapı ile 4.61x5.97 m. ölçülerindeki aralıkla yerleştirilmiş metal korkuluk ferfojeli dikdörtgen formlu odaya girilir. Odanın baba dikmeler ile çevrelenmiştir. kuzey duvarında bir ve doğu duvarında ise iki Binaya giriş dört basamaklı güney ve toplam üç adet benzer mimari özelliklerde batı çıkışlı bir merdiven ile giriş platformu- olan pencere bulunur. na ulaşılır. Bu platformun üzerinde yer alan Koridorun kuzey duvarında yer alan bir 1.45 m. genişliğindeki çift kanatlı ahşap giriş pencere ve 1.45 m. genişliğindeki çift kanatlı kapısı ile 4.63x4.89 m. ölçülerindeki koridora ahşap kapı yardımıyla 3.10x8.05 m. ölçülerin- geçiş sağlanır. Koridor bölümünün kuzeydo- deki dikdörtgen formlu kuzey giriş platfor- ğusunda bulunan 1.00 m. genişliğindeki tek muna çıkılır. Platformun giriş kapısı bölümü kanatlı ahşap kapı yardımıyla, 4.60x7.63 m. ile doğu ve batı uçlarında ikişer toplam dört ölçülerindeki dikdörtgen planlı odaya girilir. adet merdiven basamağı yer almaktadır. Odanın batı duvarında bir, kuzey duvarında Kuzey giriş platformunda yer alan dört adet ise üç toplam dört adet benzer mimari özel- 0.20x0.20 m. ölçülerindeki ahşap dikmeler ile liklerde pencere yer almaktadır (Çizim:2). örtü sistemi oluşturulmuştur(Çizim:2). Koridorun güneydoğu kısmında yer alan 1.00 m. genişliğindeki bir kapı ile 4.48x4.51

71 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Şahabettin ÖZTÜRK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

CEPHELER düz kemerli bir geçiş ile açıklık geçilmektedir Ahmed-i Hani Kütüphanesi’nin en (Çizim:3,4). hareketli cephesi kuzey ve batı cepheleridir. Cepheler 1.00 m. genişliğinde 0.015 m. yük- ÖRTÜ SİSTEMİ sekliğinde tretuvar ile çevrelenmiştir. Yapının Ahmed-i Hani Kütüphanesi’nin örtü tüm beden duvarları 0.60 m. yüksekliğinde sisteminin bir bölümü beşik bir bölümünün 0.05 m. dışa taşıntılı kaba yonu taştan oluşan ise sundurma çatı şeklinde düzenlenmesine subasman tüm cephelerde yer almaktadır. karşın, uygulamada kırma çatı olarak uygu- Subasman seviyesinden sonra yapı beden laması gerçekleştirilmiştir. Çatıda üç adet duvarları 3.80 m. yükselerek, dışa 0.05. m. dikdörtgen formunda baca yerleştirilmiştir. dışa taşıntılı kavisli taş saçak yardımıyla çatı Çatıdaki yağan kar ve yağmur suları her sistemine geçiş yapmaktadır. Yapının tüm cephede yer alan metal su kanal ve olukları ile cephelerini köşe taş dizilimi bir sıra küçük, drene edilmektedir (Çizim:5). bir sıra uzun örgü tekniğinde ve 0.05 m. beden duvarından dışa taşıntılı olarak bir MALZEME VE YAPIM TEKNİĞİ düzenlemeye sahiptir (Çizim:3,4). Kuzey Ahmed-i Hani Kütüphane’ sinde mal- cephesi, 22.84 m. genişliğinde, 4.68 m. zeme olarak, kaba yonu taş, kayrak sal taşı, yüksekliğindedir. Cephenin ortasında yer ahşap ve metal malzeme kullanılmıştır. alan giriş kapısının her iki yanında aynı yatay aks üzerinde altı adet dikdörtgen formunda Kaba yonu taş; yapının ana malzemesi pencere mevcuttur. Giriş kapısı ve her iki olup, beden duvarlarda, çevre koruma duva- yanda bir pencere üzeri yuvarlak kemer ile rında, giriş merdivenlerinde, subasman ve iç şekillenmesine karşın diğer dört pencere ise duvar yapımında kullanılmıştır. Sal kayrak düz kemerli bir geçiş ile açıklık geçilmektedir taş; yapının tretuvar ve diğer yaya yollarının (Çizim:3,4). yapımında kullanılmıştır. Ahşap doğrama; yapının tüm kapı ve pencere doğramalarında, Batı cephesi, 18.30 m. genişliğinde, 4.68 tavan ve saçak kaplamasında ve çatı taşıyıcı m. yüksekliğindedir. Cephenin ortasında yer sistem yapısında kullanılmıştır. Metal malze- alan giriş kapısının her iki yanında aynı yatay me; yapının kapı, pencere, aksesuar ve çevre aks üzerinde dört adet dikdörtgen formunda duvarı korkuluk ferforjelerinde kullanılmıştır. pencere mevcuttur. Giriş kapısı ve her iki Yapının iç duvarlarının sathı kireç harcı ile yanda bir pencere üzeri düz kemerli bir geçiş sıvalıdır. Yapıyı oluşturan duvar kalınlıkları ile açıklık geçilmektedir. Güney cephesi, 0.65-0.75 m. arasında değişmektedir. Her 22.84 m. genişliğinde, 4.68 m. yüksekliğinde- iki yanı sıralı kaba yonu taş örgüsünün ortası dir. Cephede aynı yatay aks üzerinde altı adet moloz malzeme ile doldurularak inşa edilen dikdörtgen formunda pencere mevcuttur. Bu duvarlar dıştan derzli, içten ise kireç harç ile pencereleri üçünün üzeri yuvarlak kemer ile sıvalıdır. Yapıda bağlayıcı malzeme olarak şekillenmesine karşın diğer üç pencere ise kireç harcı kullanılmıştır(Çizim:6). düz kemerli bir geçiş ile açıklık geçilmekte- dir. SÜSLEME Doğu cephesi, 18.30 m. genişliğinde, 4.68 Ahmed-i Hani Kütüphanesi olukça yalın m. yüksekliğindedir. Cephede aynı yatay aks bir yapıda inşa edilmiş olup, yapılan raspa üzerinde dört adet dikdörtgen formunda ve kazı çalışmalarında her hangi bir süsleme pencere yer almaktadır. Bu pencereleri üzeri unsuruna rastlanmamıştır.

72 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Şahabettin ÖZTÜRK

SONUÇ desteği olan Doğubayazıtlı işadamı Şerafettin İlk Tren Gar Binası olarak inşa edilen ERYILMAZ tarafından bağış yapılmıştır. yapı, yaklaşık bir asır boyunca farklı işlevler Yapı onarıldıktan sonra Doğubayazıt ile günümüze kadar ayakta kalan ender ya- İshak Paşa Sarayı’na ziyaret eden her yerli pılardan biridir. Baltık-Rus mimari özelli- ve yabacı turistin muhakkak ziyaret ettiği ğindeki yapı 2014-5 yıllarında aslına uygun bir yapıdır. Ziyaretçilerin sürekli olması bazı olarak onarılmıştır. durumlarda yapının asıl işlevini yerine geti- Yapı, günümüzde Doğubayazıt’ta Ah- rilmesinden bazı sorunlar bile oluşmaktadır. med-i Hani Kütüphanesi olarak bölge halkı Doğubayazıt kültür varlıkları çeşitlenmesinde ve özellikle genç öğrenciler tarafından kulla- bu yapı önemli bir boşluğu doldurmaktadır. nılmaktadır. Kütüphane içerisinde Ahmed-i Yapının mevcut durumu dikkate alındığında Hani köşesi oluşturularak Ahmed-i Hani Doğubayazıt’ta Ahmed-i Hani Kütüphanesi kişiliği ve eserleri hakkında bilgi verilmek- (Tren Gar Binası) hemen tescil çalışmaları- tedir (Fotoğraf:23). Yapı kütüphane olarak nın yapılıp envanter yapılması zorunluluk arz kullanıldıktan sonra yetkililerden alınan etmektedir. bilgiye göre, çok sınırlı mekân olmasına Doğubayazıt’ta Ahmed-i Hani Kütüpha- rağmen 4.000 kayıtlı üyesi vardır. Kütüp- nesi kent kültür ve turizmine önemli katkılar hanede 15.000 üzerinde kitap mevcut olup, sağlayacağı bir gerçektir (Fotoğraf:9-18). 4.500 kitap kütüphanenin yapımında maddi

Çizim-1: Ahmed-i Hani Kütüphanesi Vaziyet Planı Çizim-2: Ahmed-i Hani Kütüphanesi Zemin Kat Planı (Ş.ÖZTÜRK) (Ş. ÖZTÜRK)

73 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Şahabettin ÖZTÜRK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Çizim-3: Ahmed-i Hani Kütüphanesi Güney ve Batı Cephesi (Ş. ÖZTÜRK) Çizim-6: Ahmed-i Hani Kütüphanesi A-A VE B-B Kesiti (Ş. ÖZTÜRK)

Çizim-4: Ahmed-i Hani Kütüphanesi Doğu ve Kuzey Foto.1: Doğubayazıt-İran Tren Görünüşü (1920 Cephesi (Ş. ÖZTÜRK) Anonim)

Foto.2: Doğubayazıt-İran Çift Raylı Tren Görünüşü (1919 Anonim)

Çizim-5: Ahmed-i Hani Kütüphanesi Çatı Planı (Ş.ÖZTÜRK)

Fot. 3: Doğubayazıt Tren Gar Binası Güneybatı Görünüşü (1951-Nejdet-Niddai BAYAR)

74 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Şahabettin ÖZTÜRK

Foto. 4: Doğubayazıt Tren Gar Binası Batı Görünüşü (1948-Nejdet-Niddai BAYAR)

Foto. 8: Yapı İç Mekân Onarım Görünüşü

Foto. 5: Sağlık Meslek Lisesi Batı Görünüşü

Foto. 9: Ahmed-i Hani Kütüphanesi Ahmed-i Hani Köşesi Görünüşü

Foto. 6: Yapı Kazı Lokal Sondaj Görünüşü

Foto. 10: Ahmed-i Hani Kütüphanesi Okuma Salonu Görünüş

Foto. 11: Ahmed-i Hani Kütüphanesi Okuma Salonu Fot. 7: Yapı Güneybatı Cephesi Onarım Görünüşü Görünüşü

75 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Şahabettin ÖZTÜRK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Fot. 12: Ahmed-i Hani Kütüphanesi Okuma Salonu Foto. 16: Ahmed-i Hani Kütüphanesi Kuzeybatı Görünüşü Görünüşü

Foto. 13: Ahmed-i Hani Kütüphanesi Okuma Salonu Foto. 17: Ahmed-i Hani Kütüphanesi Kuzeybatı Görünüşü Görünüşü

Foto. 14: Ahmed-i Hani Kütüphanesi Okuma Salonu Foto. 18: Ahmed-i Hani Kütüphanesi Kuzeybatı Görünüşü Görünüşü

Foto. 15: Ahmed-i Hani Kütüphanesi Kuzeydoğu Görünüşü

76 YAZAR-1

AHMED-İ HANİ CITY MUSEUM (MADRASAH AND HOUSE)

Şahabettin ÖZTÜRK* Vedat Evren BELLİ**

ABSTRACT hmed-i Hani City Museum is located at Çifte Pınar Quarter of Doğubayazıt Town Cente. Ahmed-i Hani City Museum Social Complex has madrasah, traditional house, porchA , services, restroom, fountain and car park in it. Rough area where Ahmed-i Hani City Museum is located has been excavated vertically by heavy equipments and the construction area has been attained. This area is a territory where old and modern Doğubayazıt can be seen the best, panoramically. Ahmed-i Hani City Museum Social Complex has been built between the years of 2014-16 by the coordination of Doğubayazıt District Governorship. The design project has been prepared regarding Ottoman architectural features in the Doğubayazıt cultural heritage of XVIIIth and XIXth centuries. Ahmed-i Hani City Museum’s groundbreaking ceremony has been taken in the date of 19.07.2014 by the participation of then-Internal Minister and the opening ceremony has been taken in the date of 13.08.2017 by participation of Ministers of Culture and Tourism and Family and Social Policies. Ahmed-i Hani City Museum has been built by financial support of Ministry of Development Ministry, Kars Serhat Development Agency (SERKA) and Doğubayazıt Governorship. Tourists are seen as bound to stopping by Ahmed-i Hani City Museum where on the route of before or after visiting. The Palace and to enjoy watching the city 360 degree panoramically. Ahmed-i Hani City Museum is arrived by a 100 m route from the highway at the southern side of İshak Paşa Route’s exit stairs on bottom elevation. Regarding the topography of north and east courtyard ground, traditional Ahmed-i Hani House is located in the west, Ahmed-i Hani Madrasah in the south, service and restrooms in south-west corner. Ahmed-i Hani House has been built as two stories and flat roof covered using traditional mud-brick material. In the southern part of the courtyard Ahmed-i Hani Madrasah has been built as one-story with ten domes using pitch-faced stones and ashlar in the east-west direction ground. Interior decoration reinforcement of Ahmed-i Hani Madrasah has been designed based on some themes in manuscripts by Ahmed-i Hani, as statues. Key words: Madrasah, Traditional House, Mud-Brick, Museum, Ahmed-i Hani.

* Dr. Şahabettin ÖZTÜRK, Van Yüzüncü Yıl University, Faculty of Engeneering and Architecture, Van/TURKEY, e-mail: [email protected] ** Vedat Evren BELLİ (M.A.), Education Officer, Bitlis Eren University, Ahlat VocationalHigh School, Ahlat-Bitlis/ TURKEY, e-mail: [email protected] - [email protected]

77 Şahabettin ÖZTÜRK

AHMED-İ HANİ KENT MÜZESİ (MERDRESE VE EV)

Şahabettin ÖZTÜRK* Vedat Evren BELLİ**

GİRİŞ Yapı topluluğunun güneyinde ise doğal hmed-i Hani Kent Müzesi, Doğuba- bir dere yatağı ve kaya tepelikler yılın her yazıt Merkez Çifte Pınar Mahallesi’n- mevsimi ve her gününde ayrı bir güzellikte de,A İshak Paşa Yolu’nun güney yakasında, insanı adeta büyülemektedir. Eski Hükümet Konağı mevkiinde, oldukça Ahmed-i Hani Kent Müzesi Külliyesi, engebeli ve hâkim bir gölgede yer almaktadır 2014-16 yılları arasında Doğubayazıt Kay- (Çizim:1). makamlığı koordinatörlüğünde inşa edilmiş- Yapı mülkiyeti Maliye ait, taşınmaz kim- tir. Yapının mimari müellifi ve uygulayıcısı lik No 18636531, Pafta No, 30-27 p, Ada No Mimar Şahabettin ÖZTÜRK’tür. Külliye 175, Parsel No 12 de, 10.551,89 m2’lik alana topluluğundaki yapıların planlanmasında sahiptir. Ahmed-i Hani Kent Müzesi Külli- XVIII. ve XIX. yüzyıl Doğubayazıt kültür tarihindeki, Osmanlı mimari öğeler dikkate yesi içerisinde, bir medrese, bir geleneksel ev, alınarak, tasarım projesi hazırlanmıştır. giriş bölümü, servis bölümü, wc-lavabo, bir şadırvan, otopark ve avlu doğu-batı yönünde Ahmed-i Hani Kent Müzesi’nin temel zemine konumlanmıştır. Ayrık nizamda inşa atma töreni 19.07.2014 tarihinde dönemin İç edilen yapı topluluğu tescilsizdir. Yapıya giriş İçleri Bakanı Sayın Efka ALA, Ağrı Valisi, doğudan kaba yonu taş merdiven basamakları Ağrı Milletvekilleri, diğer birçok bürokrat, ile ulaşılmaktadır. Sivil Toplum Örgütleri ve yerli halkın katı- lımıyla yapılmıştır (Foto. :1-13). Ahmed-i Ahmed-i Hani Kent Müzesi’nin bu- Hani Kent Müzesi’nin tamamlanıp açılış tö- lunduğu tepelik bölüm yaklaşık 12.00 m. reni ise 13.08.2017 tarihinde Ahmed-i Hani düşeyde iş makinaları ile kazılarak yapı Kültür Sanat ve Turizm Festivali kapsamında inşa alanları elde edilmiştir. Bu alan eski ve yapılmıştır. Açılışı dönemin Kültür ve Turizm günümüz Doğubayazıt’tın en güzel pano- Bakanı Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ, ramik olarak algılandığı bir bölgedir. Ah- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Fatma med-i Hani Kent Müzesi’nin doğusunda, Betül SAYAN KAYA, Ağrı Valisi, Ağrı Mil- eski Doğubayazıt kent dokusu ve muhteşem letvekilleri ve diğer birçok bürokrat ve yerli İshak Paşa Sarayı yer almaktadır. Kuzeyinde halkın katılımıyla yapılmıştır(Foto. :1-13). eski Hükümet Konağı, Keşiş Bahçesi ve Ağrı Dağı, batısında günümüz Doğubayazıt kent Ahmed-i Hani Kent Müzesi, Kalkınma dokusunun tümü, kuzeydoğusunda, tarihi Bakanlığı, Kars (SERKA) Serhat Kalkınma Urartu ve Osmanlı Kalesi dağın eteğinde Ajansı TRA2/14/KÖA03/0019 nolu proje sıralı bir konumda, Ahmed-i Hani Külliyesi sözleşmesi ile Doğubayazıt Kaymakamlığı ve diğer doğal güzellikler yer almaktadır. Köylere Hizmet Götürme Birliği’nin finans-

* Dr. Şahabettin ÖZTÜRK, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, e-posta: [email protected] ** Vedat Evren BELLİ (M.A.), Öğretim Görevlisi, Bitlis Eren Üniversitesi, Ahlat Meslek Yüksek Okulu, El Sanatları Bölümü, Ahlat-Bitlis/TÜRKİYE, e-posta: [email protected] - [email protected]

78 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Şahabettin ÖZTÜRK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Vedat Evren BELLİ man desteği ile yapılmıştır. Ahmed-i Hani Ahmed-i Hani Kent Müzesi, İshak Paşa Kent Müzesi, inşa edildiği 2014 yılından gü- Yolu’nun güney yakasında, ana yola yaklaşık nümüze kadar yabancı turistlerden ile bölge 100 m. uzaklıkta bir ara yol ile alt kottaki insanının beğenisini kazanmıştır. Özellikle çıkış merdivenlerine ulaşılmaktadır. Giriş son yıllarda tamamen kaybolan yerel kimlik kapısının güneyindeki 30 araçlık otoparkta ve değerlerin sergilendiği, geçmiş kültürün bulunmaktadır. Otopark ile giriş koridoru- bazı maddi ve manevi özelliklerini taşıyan nun arasında engelli ulaşım rampası yer alır. mimari yapıların ve etnoğrafik değerlerin, Müze ana giriş koridoru 5.00 m. genişlikte soyuttan somuta geçmesinde önemli bir rol yaklaşık 38.00 m. uzunluktadır. İki düşey kot oynamıştır. arasındaki 7.50 m.’lik farkı 10 adet beşerli merdiven rıhtları ile 1.80 m. genişliğindeki Turistler İshak Paşa Sarayı’nı ziyaret sahanlıklar yardımıyla avlu zeminine ulaşıl- etmeden önce ya da sonra yol üzerinde yer maktadır. alan Ahmed-i Hani Kent Müzesi’ne mutlaka uğradıkları, dinlendikleri, şehri dört yönden Avlu zemininin kuzey ve doğusu arsanın seyretme keyfinin yaşadığı görülmektedir. topoğrafyasına göre, batısında geleneksel Ah- Projenin tamamlanıp faaliyete kısa bir süre med-i Hani Evi, güneyinde, Ahmed-i Hani geçmesine rağmen, haftada ortalama 1000 ile Medresesi, servis ve bay-bayan lavabolar ise 1500 kişinin ziyaret ettiği, bu yapı topluluğu arasının güneybatı köşesinde yer almaktadır. kent kültür ve turizminden oldukça önem Ahmed-i Hani Kent Müzesi’nin avlusu, giriş taşımaktadır(Foto. :1-13). merdivenlerinin her iki yakası, kuzey eğimi ve güney eğimi arsanın topoğrafik eğimi Son zamanlara kadar Doğubayazıt kent dikkate alınarak, bölgesel gül partner çeşitleri kültüründe, sadece İshak Paşa Sarayı ve ile peyzaj tasarımı yapılmıştır. Avlu ortasında Ahmed-i Hani Türbesi’nin dışında, Kültür ve yonu taştan yapılmış bir şadırvan bulunur Turizm Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Va- (Foto. :1-13). kıflar Erzurum Bölge Müdürlüğü, Erzurum Karayolları Bölge Müdürlüğü, Doğubayazıt Kaymakamlığı, Doğubayazıt Belediyesi bir GELENEKSEL AHMED-İ HANİ EVİ takım kültürel ve turizm ağırlıklı projeler Ahmed-i Hani Evi iki atlı düz dam örtü- başlatılmıştır. Bu bağlamda kadım kentte lü ve geleneksel kerpiç malzeme kullanılarak gelen turistler daha fazla zaman ve kentte inşa edilmiştir. Eve doğudan üç kollu iki kalma saatleri ve günlerini artırmak amacıyla, basamaklı merdivenden oluşan giriş sahan- birçok proje yapılmış, bir kısım proje çalış- lığına çıkılır. Giriş sahanlığının ortasındaki maları ise halen daha devam etmektedir. Bu çift kanatlı, tokmaklı ahşap kapı ile zemin kat projelerden bazıları; dikdörtgen planlı sofaya girilir (Çizim-2). İshak Paşa Mezarlık ve Cami Restorasyo- Zemin katındaki sofanın güneyindeki bir nu, Sarı Baba Türbesi Onarımı, Eski Hükü- kapı ile kuzey-güney istikametinde odaya met Konağı Restorasyonu, Ahmed-i Hani girilir. Oda içerisinde dört mazgal pencere ile Kütüphanesi (Tren Garı Binası) Onarımı iki niş bulunur. Sofanın kuzeydoğusundaki Şeyh Mehmet Celali Hazretleri Medresesi bir kapı ile girilen oda içerisinde dört mazgal Onarımı, Hz. Nuh’un Gemisi Çevre Dü- pencere, iki niş yer alır. Sofanın kuzeybatı- zenleme Çalışması, İshak Paşa Düzenleme sındaki bir kapı yardımıyla lavabo ve helaya Çalışması, Ağrı Dağı Taş Köprüsü, Alacalı girilir. Sofanın batı duvarındaki çift kanatlı Köprüsü, Kavşak Köprüsü v.b. çalışmalar bir kapı ile ikinci sofaya girilir. Sofanın sıralamak mümkündür. güneydoğu köşesindeki kapı ile girilen odada

79 Şahabettin ÖZTÜRK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Vedat Evren BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium dört pencere ve bir niş iki mevcuttur. Sofanın örtülü kaba ve yonu taş kullanılarak inşa edil- kuzeybatısındaki kapı ile tandır evine geçiş miştir. Güneyden girilen medrese bölümü, sağlanır (Çizim-2). yekpare sekiz sütunlar üzerinde, orta giriş bölümünde daha büyük, her iki kenarda ise Tandır evinde bir ocak, bir tandır, bir niş üçer simetrik, toplam yedi adet kubbeli bir ve iki adet mazgal pencere yer alır. Tan- mekândan meydana gelir. Sütunlar her doğu dır evini kuzeydoğusundaki kapı ile killer batı ve kuzey güney yönünde metal gergi bölümüne geçilir. Kilerde iki benzer mimari üzeri sivri kemerler ile birbirine bağlanır. özelliklerde iki pencere iki niş ve çok sayıda Medrese giriş bölümünün her iki doğu ve küpler içerisinde erzaklar bulunur. Sofanın batı beden duvarlarında birer, giriş kapısının güney duvarındaki kapı ile dış mekâna çıkılır her iki yanında ise simetrik mimari özellikler (Çizim-2). sahip birer pencere bulunur (Çizim-4-6). Giriş sofasının kuzey duvarına paralel Güneyden dekoratif sivri kemerli çift tek kollu ahşap merdiven ile evin üst katın kanatlı bir kapı yardımıyla medresenin divan dikdörtgen planlı sofasına çıkılır. Sofanın bölümüne girilir. Divan bölümünün beden doğusu ön cepheye doğru 1.20 m. konsol çık- duvarlarında simetrik yapılı, iki ocak, üç ma yaparak köşk bölümünü oluşturmaktadır. dekoratif kitaplık ve dört adet pencere yer Sofanın güney duvarında yer alan çift kanatlı almaktadır. İç mekânı örten kubbe içten tuğla kapı ile girilen odada dört mazgal pencere ile ile örtülüdür. Ana mekânın doğu ve batısında üç niş bulunur (Çizim-3). yer alan divan mekânından daha küçük ve Sofanın kuzeydoğusundaki kapı ile girilen simetrik mekânlar içerisinde ise üç pencere, odanın içerisinde dört pencere iki niş mev- bir ocak, iki dolap nişi ve bir kitaplık bölümü cuttur. Sofanın kuzeybatısında yer alan kapı yer almaktadır. ile lavabo ve hela yer alır. Sofanın batı duva- Ahmed-i Hani Medresesi’nin iç mekân rının ortasında yer alan çift kanatlı bir kapı tefriş donatısı Ahmed-i Hani’nin yazılı ile ikinci sofaya girilir. Sofada iki kapı, iki niş eserlerindeki bazı konu içerikleri tasarlanan ve üç adet mazgal pencere bulunur. Sofanın heykeller konu edilmiştir (Çizim-4-6). güneydoğusunda yer alan bir kapı ile girilen odada üç dolap nişi ve dört pencere vardır. Sofanın kuzeydoğusundaki bir kapı ile teras SONUÇ düz toprak dam bölümüne çıkılır. Burada yer Ahmed-i Hani Kent Müzesi, kısa bir süre alan portatif bir ahşap merdiven yardımı ile içerisinde Doğubayazıt Kaymakamlığı’nın üst katın düz damına çıkılır. yaptığı önemli yapılardan biridir. Yapının Doğubayazıt kent kültür turizmine katkısı, Geleneksel Ahmed-i Hani Evi’nin iç bu kısa süre içerisinde anlaşılmış ve özellikle mekân donatısı Doğubayazıt konut mimari yerel bölge insanlarının takdirini kazanmıştır. kültüründe yer alan veriler ile donatılmış- tır. Alt ve üst kat mekânlarında tasarlanan Ahmed-i Hani Kent Müzesi’nin doğu heykeller yaşam, gelenek ve görenek konu kısmına özel şahsın inşa etmek istediği butik edilmiştir (Çizim-2,3). konaklama tesisi ve kuzeyinde onarımı de- vam eden Eski Hükümet Konağı yapıları yer AHMED-İ HANİ EVİ MEDRESESİ almaktadır. Gerçekleşecek bu ve buna benzer yapı toplulukları ile yaşanabilir ve sürdü- Avlunun güneyinde doğu batı istikame- rülebilir bir çevre oluşturulması mümkün tinde zemine yerleştirilen Ahmed-i Hani olacaktır. Medresesi, tek katlı üzeri on adet kubbe ile

80 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Şahabettin ÖZTÜRK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Vedat Evren BELLİ

Çizim-1: Ahmed-i Hani Kütüphanesi Vaziyet Planı (Ş.ÖZTÜRK) Çizim-4: Ahmed-i Hani Medresesi Planı (Ş.ÖZTÜRK)

Çizim-2: Ahmed-i Hani Evi Zemin Kat Planı (Ş.ÖZTÜRK)

Çizim-5: Ahmed-i Hani Medresesi Kuzey Cephe ve A-A Kesiti (Ş. ÖZTÜRK)

Çizim-3: Ahmed-i Hani Evi Zemin Kat Planı (Ş.ÖZTÜRK) Çizim-6: Ahmed-i Hani Medresesi Örtü Planı (Ş.ÖZTÜRK)

81 Şahabettin ÖZTÜRK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Vedat Evren BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Foto. 1: Ahmed-i Hani Kent Müzesi Temel Atma Töreni Görünüşü Foto. 5: Ahmed-i Hani Kent Müzesi Medrese İç Mekân Görünüşü

Foto. 2: Ahmed-i Hani Kent Müzesi Medrese İnşaat Görünüşü Foto. 6: Ahmed-i Hani Kent Müzesi Ev Giriş Görünüşü

Foto. 3: Ahmed-i Hani Kent Müzesi Medrese İnşaat Görünüşü Foto. 7: Ahmed-i Hani Kent Müzesi Ev Kuzeybatı Görünüşü

Foto. 4: Ahmed-i Hani Kent Müzesi İnşaat Genel Foto. 8: Ahmed-i Hani Kent Müzesi Ev İç Mekân Görünüşü Görünüşü

82 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Şahabettin ÖZTÜRK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Vedat Evren BELLİ

Foto. 9: Ahmed-i Hani Kent Müzesi Ev İç Mekân Foto. 11: Ahmed-i Hani Kent Müzesi Servis Bölümü Görünüşü Genel Görünüşü

Foto. 10: Ahmed-i Hani Kent Müzesi Ev İç Mekân Görünüşü Foto. 13: Ahmed-i Hani Kent Müzesi Açılış Töreni Görünüşüw

Foto. 12: Ahmed-i Hani Kent Müzesi Genel Görünüşü

83 Ebu Muhsin BULUT

A LONG JOURNEY ON THE TRACK OF NOAH’S ARK

Ebu Muhsin BULUT*

ABSTRACT n fact, even this naming is a great deterrent to reveal the progeny and the goal. Moreover, we have to fit very big targets. Much work to be done, lots of perception to be broken, and Igreat future investments to be brought to the agenda. Despite the fact that the “Hz Noah” and “Noah’s Flood” had been included in all the sacred texts, there is a situation quite late in the point of getting tourism in the country and in the geography of the earth. It is an incompletion that concrete data of “Noah’s Flood” and “Presence of Noah’s Ark” are not used adequately in any part of Anatolia Geography. Who knows what was built, even if it was on another country’s borders? We organized three international symposia on “Agri Mountain and Noah’s Ark” with the Governor of Agri and its stakeholders. I personally visited the Museum of Noah’s Ark three times in Hong Kong. There have been agendas created for the construction of a magnificent thematic ship museum on the foothill of Mount Ağrı. The symposiums, press conferences and finally the acceptance of the project, which we have presented to the Serhat Development Agency, have been hoped to move the idea of Noah’s Ark Museum one step further. I hope and I wish that we will contribute to the construction of the ship museum even it’s a small part. The ship museum will also make a serious contribution to faith tourism as well as the serious contribution to regional development. Because if there is a place in the world where there is no interest if a million visitors are visiting this museum in Hong Kong, it is quite possible that several million visitors arrive at the ship and museum to be built on the Agri Mountain. Key words: Hz Noah, Noah’s Flood, Presence of Noah’s Ark, Hong Kong, Agri Mountain and Noah’s Ark.

* Ebu Muhsin BULUT, Provincial Culture and Tourism Director, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected]

84 YAZAR-1

NUH’UN GEMİSİ İZİNDE UZUN BİR YOLCULUK

Ebu Muhsin BULUT* GİRİŞ Dağı eteğinde kurulacak Gemi de Müze de slında bu adlandırma bile projenin ve birkaç milyon ziyaretçinin gelmesi oldukça hedefin ne olduğunu ortaya koymada mümkündür. büyükA bir delildir. Dahası isimlendirme çok büyük hedefler sığdırmalıyız. Yapılacak çok NEDEN NUH TUFANI VE iş, kırılacak çok algı ve gündeme getirilecek/ AĞRI DAĞI? gelecek büyük yatırımlar olmalıdır. İnsanlığın ikinci atası olarak bilinen “Hz Nuh” ve “Nuh Tufanı” hadisesi Nuh Peygamber Allah’ın(CC) insanlara tüm kutsal metinlerde yer almasına rağmen gönderdiği büyük peygamberlerdendir. gerek ülkemizde gerek yeryüzü coğrafyasın- Kur’an-ı Kerim’de birçok yerde kendisinden da turizme kazandırılması noktasında epey bahsedilmiş, bir sureye adı verilmiştir. Aynı geç kalınmış bir durum var ortada. Anadolu zamanda Tevrat ve diğer kutsal kitaplarda Coğrafyasının hangi yerinde olursa olsun da kendisinden bahsedilmektedir. Azimle “Nuh Tufanı” ve “Hz. Nuh’un (as) Gemisi’nin sürdürdüğü uzun soluklu Tevhid mücadelesi- Varlığına Dair” somut verilerin yeterince nin neticesinde küfür ve azgınlıkta ısrar eden kullanılmaması bir eksiktir. Başka ülke sınır- kavminin başına Tufan Hadisesi gelmiştir. larında olsa idi kim bilir neler inşa edilirdi? Tufan Hadisesi kutsal kitaplarda geçtiği gibi birçok rivayette de geçmektedir. Tevrat›ta Hz. Ağrı Valiliği ve paydaşları ile beraber Nuh›un iyi bir insan olduğu, Yüce Allah›ın “Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi” konulu zorbalıkla dolmuş yeryüzündeki insanları üç adet Uluslararası sempozyumu yaptık. cezalandırmak isteğini ona bildirdiğini, ona Şahsım olarak üç kez Hong Kong’ta bulunan gemi yaptırttığını, bu dönemde tufan olayının Nuh’un Gemisi Müzesini ziyaret ettim. Ağrı gerçekleştiğini, Hz. Nuh ile gemiye binen- Dağı eteğinde görkemli bir tematik gemi ler dışında tüm insanların helak olduğunu, müze yapılması için konusunda gündemler neticede suyun çekilip geminin yedinci ayın yaratıldı. on yedinci günü Ararat Dağına oturduğunu belirtilmektedir. Sempozyumlar, basın konferansları ve nihayetinde Serhat Kalkınma Ajansına Kur’an-ı Kerim’de Hz. Nuh’tan bahsedi- sunduğumuz projenin kabul görmesi şahsımı lirken şunlar bildirilir: “Şüphesiz biz Nuh’u, Nuh’un Gemi’si Müzesi fikrinin bir adım kavmine, “Kendilerine elem dolu bir azap öteye taşınması ciddi ümit olmuştur. gelmeden önce kavmini uyar” diye peygamber olarak gönderdik. Nuh, şöyle dedi: “Ey kavmim! Umuyor ve diliyorum ki Gemi Müzenin Şüphesiz, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım” inşasına bir nebzede olsa katkımız olur. Gemi “Allah’a ibadet edin. O’na karşı gelmekten Müzenin bölgesel kalkınmaya ciddi katkısı sakının ve bana itaat edin ki sizin günahlarınızı kadar ülke inanç turizmine de ciddi bir katkı bağışlasın ve sizi belli bir vakte kadar ertelesin. sunacaktır. Çünkü Dünyanın bir ucunda hiç Şüphesiz, Allah’ın belirlediği vakit gelince erte- ilgisi olmaya bir yerde, Hong Kong’ta bu lenmez. Keşke bilseydiniz.” Nuh, 1-5 müzeye bir milyon ziyaretçi ağırlıyorsa, Ağrı

* Ebu Muhsin BULUT, İl Kültür ve Turizm Müdürü, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

85 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ebu Muhsin BULUT The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

“Hataları küfür ve isyanları yüzünden müzenin bir benzerini yada daha etkili olacak suda boğuldular ve cehenneme sokuldular bir Tematik Gemi Müze İnşasını sağlamak da kendileri için Allah’tan başka yardımcılar için fikir birliği oluşturmak, bulamadılar.” Nuh, 25 3- Var olan Kültürel değerlerimize dikkat Başka bir ayette de şöyle buyurulur: “Ey çekmek, korunmaya alınmasına ve değerlen- yeryüzü! Yut suyunu. Ey gök! Tut suyunu” dirilmesine katkı sunmak denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi de Cudi 4- Somut Olmayan Kültürel Miras ‘ye yüksekçe yere/tepeye oturdu ve “Zalimler kapsamında Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemi- topluluğu, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!” sinin Dünya Kültürel Mirası Gündemine denildi.” Hud, 44 almak, konuya dikkat çekmek. Sonuç olarak Hz. Nuh’un 950 sene boyunca yaptığı Ağrı Dağı’nı Dünya Kültür miras listesine uzun sürelik tebliğine rağmen isyan ve az- aldırmak, gınlıkta ısrar eden kavmine yönelik gerçek- 5- Ağrı Dağı turizm Potansiyeline dikkat leşen tufan olayının evrensel olduğu görüşü çekmek. yaygındır. Buna göre gemiye alınan seksen küsur insan ile hayvanlar dışında herkesin he- Bütün bunlar sonucunda Ağrı Dağı’na lak olduğu, insanlık neslinin bu olaydan sonra tırmanış için yurt dışından gelen turistlerden Hz. Nuh’un oğulları Sam, Ham ve Yafes’den ülke olarak ekonomik anlamda kazanımlar devam ettiği bilinmektedir. Hz. Nuh’un olmakla beraber; gemisinin üzerinde durduğu dağın hangisi olduğu konusunda günümüzdeki araştırmacı- 1- Ağrı ve Doğubayazıt esnafı gelen lar arasında da tartışmalar devam etmektedir. turistler sayesinde ekonomik anlamda gelir kazanacaklardır. Bugünkü dururumda şöyle bir saptama yapabiliriz: 2- Ağrı Dağı eteklerinde yaşayan köylüler yöresel ürünleri dağcılara satacak ve aile 1- Batı Dünyası Nuh’un Gemisi’nin Ağrı ekonomisine katkı sağlanacaktır. Dağı’nda olduğunu inanmaktadır. Bu inanış her yıl binlerce dağcının dağcının Ağrıya 3- Ağrı Dağı eteğinde yaşayan ve Ağrı gelişine sebeptir. Dağı’na yük taşıyan katırcılar bu emek karşı- lığında aile ekonomisine katkı sunulacak ve 2-Ağrı Dağı bir güçlü bir tırmanış istihdama katkı sunulacaktır. mekanıdır. Bu vasfı ile ülkemizin, Avrupa’nın hem en önemli hem de en keyifli tırmanış 4- Ağrılı ve Doğubayazıtlı dağcılar için merkezidir. istihdam ve gelir kazanımı artacaktır. 3-Birileri dağın kutsallığına inanıyor. 5- Bölge faaliyet gösteren Van ,Erzurum, Bunu ekonomik olarak değerlendirmek Iğdır ve Ağrı merkezdeki seyahat acenteleri önemlidir. için turizm hareketliliği maddi anlamda katkı sunacaktır. 5-Bölgesel kültürel değerlerin ta- Durum böyle olunca yapmamız gereken nınması, turizm faaliyetinin yaygınlaştırılması bazı çalışmalar vardır. ve kültürel kaynaşmaya katkı sunacaktır 1- Nuh’un Gemisinin Ağrı Dağı’nda Rantabıl olarak düşünüldüğü zaman olduğuna tezi güçlendirmek. Nuh’un Gemisi Müzesi’nin Ağrı ilinde inşa edilmesi birçok yerde bulunan müzelerden 2- Ağrı da Hong Kong’ta yapılan gemi daha çok değerlidir. Çünkü birbirine benze-

86 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ebu Muhsin BULUT yen çokça müze inşasından ise tematik ve buna benzer mesajlar içeren bir çok öneride aynı zamanda tüm insanlığın ortak değeri bulunduk. İlk olarak Disney’i davet ettik. olan Tufan Hadisesini Ağrıda inşa etmek hem il hem bölge hemde ülke için çok ciddi - Disneyland’den görevlileri buraya çağırıp bir prestij ve hizmet kaynağıdır. Ağrı ilinde park adına öneri mi istediniz? inşa edilecek müze ili ekonomik ve sosyo kültürel yapısına sağlayacağı katkı yansıra Hayır, onları buraya davet edip bir istihdama da ciddi katkı sağlayacaktır. Disneyland Parkı kurmalarını istedik. Bu sırada bir avukat devlete köylüler ile pazar- Aslında bu projenin ciddiyetine hep inan- lık yapması için yardım ediyordu. Ve sekiz dım. Ama benim tek başıma bunu gündeme yaşında bir kızı vardı. O zamanlarda köprü taşımam oldukça zor oluyordu. Bizde biraz ile evlerin arasına yeşil bir bölge, bir park da gözüyle görülsün diye üçüncü kez Valilik yapılması gerektiğini çok kişi biliyordu. Makamının desteğini alarak, Serhat Kalkın- Bundan dolayı bir çok kişi devlete fikirlerini ma Ajansı ve Doğubayazıt Kaymakamlığı ile öneriyordu. Ta ki bir gün avukat onun kızını Hong Kong’a Müze incelemesi için gittik. görene kadar. Ve kız Nuh’un Gemisi’nin bir Aslında oldukça verili ir seyahat oldu. Proje resmini çiziyordu. Gemi, hayvanlar vs vardı tarafımdan kitaplaştırıldı, müze gemi fikrine bu resimde. Ve o da “Hey, bu olabilir!” diye bir adım daha yaklaştık. Umarım günün düşünmüş. Bu fikri eliştiriciye(tasarımcıya) birinde Ankara Bürokrasinin tüm inadına götürmüş ve dünya genelinde araştırma- rağmen Gemi Müze’nin temelini atarız. Bu ya başlamışlar. Aslında o zamanlar dünya genelinde aslında Nuh’un Gemisi Temalı bir arada Son seyahatimde yol arkadaşlarım- Gemi veya turist çeken bir yer yokmuş. O dan Doğubayazıt Kaymakamı Sayın Ulaş zamandan beri Amerika’da Nuh’un Gemisi AKHAN ve Serhat Kalkınma Ajansı Genel adında bir su parkının olduğunu biliyoruz. Sekreteri Sayın Hüsnü KAPU’ya teşekkür Sadece isim olarak vardır. Bizde Nuh’un ediyorum. gemisini inşa etmenin iyi bir fikir olduğunu düşündük çünkü, aileyi(aileye dini) öğretiyor, HONG KONG HZ.NUH’UN GEMİSİ çevreye önem vermeyi öğretiyor ve dünyada MÜZE MÜDÜRÜ SN. MATTHEW bunun eşi benzeri yok. PINE İLE YAPTIĞIMIZ GÖRÜŞME Ayrıca camdan buraya bakarsanız devasa yük gemilerinin toplandığını görebilirsiniz. - Sayın Matthew Pine bize Nuh’un Gemisi Her 20-30 dakikada bir gemi geçer. Çok Müzesi Hikayesini anlatır mısınız? Bu fikir meşhur bir limandır. Eğer yerel halkın kül- nasıl ortaya çıktı? türünü, yaşam tarzını gösteren bir park, bir Bu bölgede daha önce köy tarzı bir yaşam cazibe merkezi yapacaksak buraya yapmalıyız yeri vardı. Devlet burayı düzenlemek için ka- diye düşündük, su kenarına, limana yakın. mulaştırma yapmaya başladı. Bir miktar para Dünyada da eşsizdir, iyi bir mesajı var ve ayrıldı ve bu para ile; köylülerin(yerel halkın) tüm bölgeyle uyumludur. Bir zorluğumuz tazminatlarını karşılarlar ve halk için yapılar; var, Çinli insanlar tarihini bilmiyorlar.Yerel polis karakolu, itfaiye, yollar, su sistemi inşa insanlar biliyor fakat Çinliler bilmiyorlar(- ederler. Ve köprünün çok sesli (gürültülü) ol- Nuh’un gemisinin tarihini herhalde.). duğuna karar verdiler. Bundan dolayı evler ve köprü arasına yeşil bir alan(tampon bir bölge) - Çinliler Nuh’un Gemisi’nin tarihini koymak istediler. Bu arada parkımız olacak. bilmiyorlar değil mi? Park için genelde çevresel koruma adına ve Evet. Çinliler genelde Kur’an, İncil oku-

87 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ebu Muhsin BULUT The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium mazlar. Gelen turistlerin çoğu Çinli olduğun- - Yani tüm bu şirketler özel sektör şirketleri dan burayı kültürel bir yapı olarak sunduk. öyle mi? (Burada Müzenin aynı zamanda Hıristiyanlık Evet, hepsi özel sektör şirketleri. Ancak inancını öğreten bir merkez olarak tasarlan- öyle olması gerekli değil. Bu durumda biz ması olarak düşünüldüğünü öğreniyoruz.) Sivil Toplum Kuruluşları ile, yardım grupları ve sosyal gruplarla Hong Kong Özel Bölge - Nuh’un gemisi projesi ne zaman başka bir politikasından dolayı anlaşma yaptık. Çünkü şirkete devredildi? Hong Kong’un insanları devlet ve başka Bakalım. Proje 1997’de başladı. Kısım şirketler iş yapınca bunun kendileri için adil 1:İnşaat’a 2005 gibi başladık. Açılışı 2008’de olmadığını düşünüyorlar. Bunun için gelişti- yaptık. Aslında açılışı kısım kısım yaptık. rici şirket olabildiğince çok yardım ve hayır İlk kısım bahçe, sokağın karşısındaki doğa kuruluşunu insanlara bunun insanlar için bahçesi 2006’da açıldı. 2008’de bu binayı(i- adil olduğunu göstermek için görevlendirdik. çinde bulunduğumuz müze alanını) bitirdik. (Hong Kong hükümeti halkla karşılıklı gü- 2012’de bir başka bölgeyi bitirdik.Üç yıl ven unsurunu Sivil Toplum Kuruluşları vası- içinde ilave bölgeler yaptık.İlk açılış 2006›da tası ile sağlanıyor gibi anladım.) Eğer Sosyal oldu. Nuh’un Gemisi Müzesi’ne ilk ziyaret Girişim kelimelerini duyarsanız...(cümle girişleri ise 2008’de oldu. yarıda kaldı.) Bir şey daha var. Buradan elde edilen tüm kar devlete gidiyor. - Finansal kaynağı nasıl sağladınız? Katkıyı yardımı kim yaptı? - Yıl içinde ne kadar ziyaretçi geldiğini öğrenmek istiyoruz?. Finansal katkıyı devlet yaptı. Çünkü bölgeden gelen vergiler ile yapıldı. Bölgede Bir yıl içinde yarım milyon ile bir milyon yaşayan insanların verdikleri vergiler kulla- kişi arasında ziyaretçi geliyor. Hong Kong’ta nıldı. Çok yüksek miktarda para vardı. Burası bu orta dereceli bir cazibe merkezi. Büyük halka açık özel bir ortaklık. Devlet araziyi ve olan Disneyland gibi yerlerin yıllık 7-8 parayı veriyor, geliştirici (tasarımcı, işletmeci) milyon ziyaretçisi oluyor. Küçüklerin bir kaç ise tüm işi yapıyor. Geçmişte devlet geliş- bin ziyaretçisi oluyor fakat biz teleferik ve tirici ile bir ortaklık yapmıştı ve devlet ile otoparklar gibi orta dereceli bir merkeziz. geliştirici Ma Wan adında bir limited şirketi kurdu. Ma Wan bu adanın adı. Bu şirketin - Buraya gelen çocuklara dini bilgiler yöneticilerinin yarısı devletin diğer yarısı ise öğretiliyor mu? özel sektör yöneticileri. Daha sonra bu şirket Gelenlerin %85’i dindar insanlar değil. Media Grupla(eski işletmeci şirketin ismi) Buraya gelen insanların çoğu eğlenmek için ile işletme için kontrat yaptı.Yani bu şirket ya da aile ve başka mesajları öğrenmek için ya ve işletmeci şirket ile devlet müzeyi işletmek da çevreyi korumayı öğrenmek için geliyor. için bir anlaşma yaptı. Media grup dinsel Gelenlerin %15’i dindar insanlar. Özellikle yönü olan gruptu. Müslümanlar, Hıristiyanlar, Katolikler ve Ya- Daha sonra biz, Ma Wan şirketi, bu hudiler buraya kaynak olduğu için geliyorlar. müzeyi işletmek için beş farklı şirket ile Bundan dolayı bu %15’lik grup için bir kaç anlaşmalar yaptık. Birini oteli işletmesi için programımız var. Yani dindar olan kişiler için görevlendirdik. Birini sergiyi işletmesi için dini bilgiler veriyoruz. görevlendirdik. Birini yiyecek ve içecekleri halletmesi, düzenlemesi için görevlendirdik.

88 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ebu Muhsin BULUT

89 NOAH AND NOAH’S ARK IN THE WORKS MINIATURES CONTAINING CHRISTIANISM DOCTRINE (BETWEEN 9th AND 15th CENTURY)

Emrah İSTEK* Gülşen İSTEK** ABSTRACT elling Christian doctrine using visual materials is a traditional situation. These are frescoes, sculptures in the churches or miniature paintings in religious works. Within theseT context, they have made the statues or sculptures of saints, apostles and even prophets. So they tried to create awareness. Such miniatures are frequently encountered in world chronicles which were published in the history of prophets in the Middle Ages and at the beginning of the New Age. In this work, miniatures describing the Noah and flood event in the above mentioned works are examined. Thus, it is aimed to reveal the place of Prophet Noah and the Christian faith in flood. In this context, many different manuscripts have been scanned. More than twenty miniatures have been identified and their explanations have been evaluated. In addition to the interpretation of the miniatures reflecting the angle of Prophet Noah and the flood occurence, the flow of events has also been examined in the explanatory texts of the drawings in the works. The way in which the texts of these works, which are written in German, Latin and Spanish, are followed by translating them into slices, are also discussed in the study. In this research, pre-flood events, Noark’s Ark, Ararat mountain ground and the future life; from the structure of the ship, to the plan of the animals taken aboard and to the settlement plan on the ship, were transferred with a Christian-centered perspective. Key words: Noah’s Flood, Ağrı, Ararat, Miniature, Christianity.

* Dr. Emrah İSTEK, Ağrı İbrahim Çeçen University, Faculty of Sciences and Letters, Department of History, Ağrı/ TURKEY, e-mail: [email protected]. ** Dr. Gülşen İSTEK, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected].

90 Emrah İSTEK

HIRİSTİYANLIK ÖĞRETİLERİNİ İÇEREN ESERLERDEKİ MİNYATÜRLERDE HZ. NUH VE NUH’UN GEMİSİ (9. VE 15.YY. ARASI)

Emrah İSTEK* Gülşen İSTEK**

GİRİŞ arasında geçen diyalog resmedilmiştir. Bu esim kültürü ile tarihi canlandırma görüşme yakın zamanda gerçekleşecek olan çabası Hıristiyan ilim adamları tarafın- tufan ve tufandan korunmak için Nuh Pey- R gamberin yapması istenilen gemi hakkında- dan sıkça kullanılan bir usuldür. Eserlerde 1 geçen dini içerikli hikâyelerin minyatürlerle dır (Resim 1). desteklenmek suretiyle zihinlerde kalıcı Elyazması eserdeki bu buluşma hadisesi, olması sağlanmaya çalışılmıştır. Bu çalış- minyatürün üst ve alt kısımlarında beyitler manın konusu olan Hz. Nuh ve Tufan olayı halinde açıklanmıştır. Karşılıklı diyaloglar da 9-15. yüzyıllar arasında kaleme alınmış içermesi nedeniyle de sık sık hitap ifade- kroniklerde böyle bir yöntemle anlatılmıştır. leri kullanılmıştır. Meleğin Hz. Nuh’a şu Bir peygamberler tarihi olarak değerlendiri- uyarılarda bulunduğu görülmektedir: “Eğer lebilecek bu eserlerde minyatürlerin yanı sıra, Tanrı’ya itaat edilmezse, O dünyayı değiştire- Hz. Nuh’un hayatının gerek mensur gerekse cek. Sular 40 arşın yükselecek.” Bu uyarıların manzum olarak büyük oranda Kitâb-ı Mu- devamında edilgen bir dil kullanılarak; tufan kaddes’e bağlı kalınmak suretiyle aktarıldığı esnasında Tanrı’ya inanan birinin olduğu, bu görülmektedir. Bazı eserlerde sadece geminin kişinin tanrı tarafından korunacağı ve adının yapılışını gösteren minyatürler kullanılmış- da Nuh olduğu; Tanrı’nın ona bir melek yol- ken, bazılarında ise olay kurgusunun tamamı ladığı, diğer insanları uyarması gerektiği, bir minyatürler kullanılarak verilmiştir. gemi yaparak ailesini ve kendisine inananlar ile kuşlardan ve diğer hayvanlardan birer Hıristiyanlık öğretileri kapsamında çift gemiye alması ve en gerekli eşyaları da yazılan Ortaçağ Dünya Kroniklerinde “ulu’l- gemiye koyarak tufan için hazırlıklı olması azm” denilen peygamberlerin ikincisi olan gerektiği bildirilmiştir. İlerleyen kısımlarda Hz. Nuh’a (Noah/Noe), Hz. Âdem’den sonra ise melek gemidekilerin haricinde her şeyin hiyerarşi sırası bozulmadan genellikle ikinci öleceğini veya da son bulacağını aktarmış ve sırada yer verilmiştir. anlatılanlar karşısında Nuh Peygamberin, Tanrı’nın bildirdiği azaptan oldukça kork- Hristiyanlık inancında büyük melek- tuğunu ifade etmiştir. Hz. Nuh’un meleğe lerden sayılan ve Tanrı’nın buyruklarını dostlarını da gemiye almak isteğini bildirme- peygamberlere iletmekle görevlendirilen si üzerine melek; kendisi haricinde 7 kişinin Gabriel (Cebrail), Hz. Nuh’un hayatı ile ilgili hayatta kalacağını kendisiyle beraber 4 erkek resmedilen minyatürlerde de önemli bir yer 2 ve 4 kadın olacağını söylemiştir. tutmuştur. Aşağıdaki minyatürde Hz. Nuh ile Tanrı tarafından ona gönderilen melek Tufanın başlama zamanı ile ilgili olarak,

* Dr. Emrah İSTEK, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]. ** Dr. Gülşen İSTEK, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected].

91 Emrah İSTEK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Gülşen İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Nuh’un gemiyi bir an önce hazırlaması ve vakit geldiğinde de kendisine durumun bildi- 3 rileceği tembihlenmiştir .

NUH’UN GEMİSİ Marangozların piri olarak da bilinen Nuh Peygamber, Allah’tan aldığı emir doğrultu- sunda kutsal kitaplarda etraflıca anlatılan gemisini inşa etmiştir. Aşağıdaki minyatürde (Resim 2) görülen basit gemi inşasının nasıl yapması gerektiği yine minyatürün bulundu- ğu sayfada açıklanmıştır. Geminin yapımının 14 yıl sürdüğü Resim 1: Hz. Nuh ile meleğin Tufan ve yapılması belirtilen bu açıklamalarda, gemiyle ilgili gereken geminin özellikleri hakkındaki görüşmesi teknik bilgilerin de yer aldığı görülmektedir. ( Jans Jansen Enikel, Weltkronik, 14. Jh., s. 4v.) Geminin uzunluğunun 300 Arşın (204 met- re), eni 100 Arşın (68 metre) ve yüksekliği 50 Arşın (34 metre) olması, bunun dışında gemi yağmur suyu almaması için üstünü kapatması ve bu ölçüleri unutmaması gerektiği melek tarafından Nuh’a bildirilmiştir. Geminin biti- minden sonra Tanrı’nın izin verdiği kuşlar ve hayvanların ardından, Hz. Nuh’un da gemiye binmesi emredilmiş ve geminin uzunca bir 4 zaman durmayacağı kendisine söylenmiştir . Başka bir kronikte yer alan yandaki min- yatürde ise (Resim 3) geminin görünümü Resim 2: Nuh’un gemiyi yaptığını gösteren minyatür önceki çizime benzemektedir. Üzerinde bir ( Jansen Enikel, Weltkronik, 5r.) ev görüntüsüyle resmedilen bu çizimlerin ko- nuyla ilgili görsellerde aşağı yukarı korundu- ğu görülmektedir. Nuh’un gemisinin inşasıyla ilgili bu minyatürde görüldüğü üzere Nuh (AS) daha yaşlı resmedilmiştir. Söz konusu minyatürün açıklamasında; Tanrı’nın Nuh’a gemidekilerin fiziksel ihtiyaçlarını karşılaya- bilmeleri için de hazırlık yapmasını emrettiği belirtilmiştir. Zira tufan esnasındaki yolcu- lukta gemidekilerin su ve yiyecek sıkıntısı çekmemesi için bu durum oldukça elzem ve mecburidir. Ayrıca Tanrı Nuh Peygamberi uyararak gazabını başlatacağını bildirmiş ve Resim 3: Gemi Yapımı Üzerine Başka Bir Minyatür yanına ailesini –toplamda 8 kişi- almasını (Christherre-Chronik, die zweite, dem Landgrafen emretmiştir. Açıklamaya göre 40 gün 40 gece Heinrich von Thüringen gewidmete, pseudo-rudolfische Rezension der Weltchronik, - unvollständig, nur bis boyunca durmadan yağmur yağmış, ovalar- Esau reichend, 14./15., s. 41)

92 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Emrah İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Gülşen İSTEK dan dağlara kadar her yer suyla kaplanmıştır. Tufan, Nuh Peygamber 600 yaşına girdiği zaman başlamış ve gemide geçirilen yolculuk 5 150 gün kadar sürmüştür . Bu ifadeleri Kitâb-ı Mukaddes’teki şu cümlelerle desteklemek mümkündür: “Nuh’un ömrünün altı yüzüncü senesinde, ikinci ayda, ayın on yedinci gününde, o günde büyük enginin bütün kaynakları yarıldı ve göklerin pencereleri açıldı. Ve yeryüzü üzerine kırk gün 6 kırk gece yağmur yağdı.” Farklı eserlerde Nuh Tufanı ve gemisi hakkında birçok bilgiye ulaşmak mümkün- ken, geminin içindeki yerleşim planı hak- kında bir bilgiye ulaşılamamaktadır. Ancak yandaki minyatürde (Resim 4) -üzerine bir de haç işareti konularak çizilen- Nuh’un gemisinin dış görünümü yerine içindeki insanların ve hayvanların nerelerde bulun- dukları belirtilmiştir. Geminin yerleşim planının verildiği bu minyatürün 9. yüzyıla ait bir el yazması olması onu daha da kıymetli kılmaktadır. La- tince olarak yazılan bu ifadelere göre; gemi, çatı katı, üst kat, kapının bulunduğu kat, orta Resim 4: 9. Yüzyıldaki Kroniğe Göre Nuhun Gemisi kat ve aşağı kat olarak beş kattır. Buna göre (Komputistische Texte, 9. Jh., vor 824, s. 150) çatı katında Nuh ve ailesi bulunmaktadır. (Sol tarafta Nuh ve oğulları, sağ tarafta eşi (Resim 5) tufanın başlangıcında Nuh’un ve gelinleri) Onun altındaki katta kanatlılar; Tanrı’dan aldığı emirleri küçümseyerek onun altında sarı ile boyanmış alan geminin kibirli davrananların durumu resmedilmiştir. kapısını göstermektedir. Kapının sağ tarafın- Eserdeki minyatüre ek olarak verilen bilgiler- da insanlar ve hayvanlar için yiyecek stoku 7 de, tufanın genç yaşlı demeden gemidekilerin yapılmış , sol tarafında ise yırtıcı olmayan haricindekileri nasıl etkilediği açıklanmaya büyük baş hayvanlar yerleştirilmiştir. Bunun çalışılmıştır. Ayrıca Hz. Nuh’a inanmayan- altındaki bölmede orta boylu hayvanlar en ların tufan başlamadan önce vahiyle dalga alta ise böcekler gibi küçük havyanlar ve geçerek kendilerine bir şey olmayacağını 8 sürüngenler yerleştirilmiştir . iddia ettikleri de belirtilmiştir. 9 Metinde suyun 50 klafter/klaster (91 TUFANIN BAŞLAMASI Metre) yüksekliğe çıktığı, en yüksek dağın Hz. Nuh’un geminin yapımını bitirmesi- bile sular altında kaldığı, insanların kuşlar gibi sağa sola savrulduğu ve sadece gemideki- nin ardından başlayan tufan, kutsal kitaplarda 10 lerin hayatta kaldığı tasvir edilmiştir . zikredildiği gibi gemiye binenler haricindeki herkesi boğmuştur. Yandaki minyatürde Geminin dağlardan ve insanların otur-

93 Emrah İSTEK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Gülşen İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

konuştuğu veya da vesvese verdiği zikredil- mese de, aşağıdaki minyatürün (Resim 7) bulunduğu kronik, Şeytan’ın gemiye binme anında ve hatta yolculuk esnasında dahi neler yaptığını resmederek aktarmıştır. Şeytan, minyatürde siyah bir kurda benzetilerek resmedilmiş ve minyatürün açıklama metninde Şeytan ve Nuh Peygam- ber arasında geçen diyaloglara değinilmiştir. Diyalogda Şeytan gemiye gelerek Nuh’a inananların sayısını azaltmak niyetiyle ona “söyler misin (yağmur olmadan) bu gemi na- sıl hareket edecek?” şeklinde alaycı bir tavırla soru yöneltmiştir. Bu diyalogdan sonra Hz. Nuh’un gemiye bindiği ve ertesi sabah gemi- nin hareket ettiği belirtilmiştir. Oysa Kitâb-ı 12 Mukaddes’te bu süre yedi gündür . Aynı eserin devam eden kısımlarında Şeytan’ın gemiye gizlice girdiği görülmek- Resim 5: Tufan’ın Başlaması (Christherre-Chronik, tedir. Şeytan insanları kötü yola sokmak, …, 14./15. Jahrhundert, s 42.) doğrulardan alıkoymak vazifesini Hıristi- yanlık inancına göre Nuh ve ailesi dışında dukları yapılardan çok daha büyük çizilmesi bütün insanlık için başarmıştır. Bu durumda iyinin kötüye galebe çalmasının bir izahı gibi uğraşılacak sadece sekiz kişi kalmıştı. Nuh durmaktadır. Peygamber ve ailesi artık Şeytan’ın tek hedefi 1490 yılında Latince kaleme alınan bir olduğundan, daha gemiye binmeden Nuh ve kronikte ise (Resim 6) gemi daha gösteriş- ailesini doğru yoldan çevirme telkini geminin li ve daha canlı renklerle tasvir edilmiştir. içinde de devam etmiştir. Jansen Enikel’in Kitâb-ı Mukaddes’te yazılanlara uygun ola- eserine göre; geminin içinde haremlik se- rak gemide Nuh Peygamber ile birlikte dört lamlık şeklinde bir yerleşme söz konusudur. kadın ve dört erkek, çiftler halinde bulun- 4 numaralı minyatürdeki gibi kadınların ve maktadır. Ancak önceki minyatürde (Resim erkeklerin farklı bölümlerde kaldıkları anla- 4) Nuh ve ailesi geminin en üst bölmesinde şılmaktadır. Bu ayrımın gerçekliği veya neden bulunurken bu minyatürde orta katta göste- böyle bir uygulama olduğu hususu bilinme- 11 rilmiştir . mekle beraber, söz konusu eserdeki minyatür- lere göre Şeytan gemidekilerin cinsel arzuları- Geminin inşası esnasında ve hatta gemi- nı veya da zayıf hallerini kullanmak suretiyle, 13 nin tamamlanması sonrasında da Nuh Pey- onları günaha sokmaya çalışmıştır . gamberin hem kavmi hem de Şeytan’la süren mücadelesi devam etmiş ve kavmi ile birlikte Nuh’la başa çıkamayacağını anlayan Şey- Şeytan Nuh’a olumsuz telkinler vererek onu tan, Nuh’un oğluna olumsuz telkinler vererek gemiyi yapmaktan vazgeçirmeye ve gemiye inananların sayısını azaltmaya veya da onları binmesine engel olmaya çalışmıştır. Her ne günahkâr kılarak asi olmalarını sağlamaya kadar Kitab-ı Mukaddes’te Şeytan’ın gemiye çalışmıştır. Şeytanın önce Nuh’un oğluyla binilmesi esnasında Peygambere gelerek sonra da gelini ile yaptığı görüşmeleri konu

94 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Emrah İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Gülşen İSTEK

Resim 6: 15. Yüzyıla ait Kroniğe Göre Nuhun Gemisi (Sibyllae et prophetae de Christo Salvatore vaticinantes, 1490 – 1500, s. 9)

95 Emrah İSTEK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Gülşen İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Şeytan ve Nuh’un oğlu arasında geçen diya- loğa göre; Şeytan farklı yerlerde kalan eşleri ‘yasak olmasına rağmen’ cinsellik güdüsünü kullanarak onları kandırmaya çalışmıştır. Yu- karıda da değinildiği gibi böyle bir durumun 15 neden yasak olduğu açıklanmamıştır . Ancak Tanrı’nın gazabının yeryüzüne indiği bir zamanda insanların kendi nefsanî arzularının peşinden koşmasının doğru olamayacağı düşüncesi, bahsedilen yasağa bir açıklama olabilir. Oğlu ve gelininin Şeytan’a uyarak birlikte Resim 7: Nuh Peygamber ve Şeytan Arasındaki olduğunu fark eden Hz. Nuh, önce oğlu- Diyalog ( Jansen Enikel, Weltkronik, s. 5r.) na sonra da her ikisine nasihat etmektedir (Resim 10 ve 11). Onların yaptıkları şeyden alan minyatürde görüldüğü üzere şeytan daha pişmanlık duydukları, yüzlerinin mahcup belirgin ve yine siyah bir kurt görünümünde 14 ifadelerle resmedilmesinden anlaşılmaktadır. resmedilmiştir (Resim 8 ve 9) . Minyatürlerde görüldüğü üzere Şeytan, TUFAN’IN KESİLMESİ kişilere yalnız oldukları zamanlarda yak- 150 gün süren yorucu ve zorluklarla dolu laşmaktadır. Ayrıca resmedilenlerin çıplak bir yolculuktan sonra Nuh Peygamber, gemi- ve yatakta resmediliyor olması, şeytanın de bulunan kuzgunu/kargayı suların çekilip insanların zayıf anlarını kolladığı izlenimini çekilmediğini anlayabilmek için dışarı gön- vermektedir. Yine Jansen Enikel’in eserinde dermiş, ancak kuzgundan istediği neticeyi bulunan, ancak çalışmada yer verilmeyen alamayınca güvercini de arkasından yolla- başka bir minyatürde ise şeytan Nuh’un oğlu- mıştır. Güvercinin ağzında bir zeytin dalı ile nu sırtına alarak eşinin yanına götürmekte ve gelmesi, başta Nuh Peygamber olmak üzere bunun için de oldukça çaba sarf etmektedir. gemidekiler için bir umut olmuştur. Zira

Resim 8 ve 9: Şeytan’ın Nuh’un Oğlu (sol) ve Gelini (sağ) ile Görüşmesi ( Jansen Enikel, Weltkronik, s. 6r.-6v)

96 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Emrah İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Gülşen İSTEK

Resim 10 ve 11: Nuh Önce Oğluna Daha Sonra Gelini ve Oğluna Nasihat Ederken ( Jansen Enikel, Weltkronik, s. 8v.-9r.)

19 güvercinin getirdiği zeytin dalı, yeryüzündeki gözlediği bilahare belirtilmiştir . suların çekildiğinin ve tufanın sona erdiğinin 16 en önemli ispatı olarak düşünülmüştür . Bu TUFAN SONRASI durum Kitâb-ı Mukaddes’teki ifadelere uy- 17 gun olarak birçok farklı kronikte aşağıdaki Tufanın kesilmesi ile ilgili Kitâb-ı Mu- minyatürlerdeki (Resim 12;13;14;15;16;17) kaddes’te şu şekilde bir hüküm vardır: “… gibi resmedilmiştir. Altı farklı eserde tespit ve enginin kaynakları ile göklerin pencereleri edilen bu minyatürlerin hepsi birbirinin kapandılar ve göklerden yağmurun ardı kesildi. kopyası niteliğindedir. Ancak suyun çekilme- Ve gittikçe sular yerden çekildiler ve yüz elli si, geminin görünüşü vb. bir kısım detaylar, gün bittikten sonra, sular azaldılar. Ve gemi yedinci ayda, ayın on yedinci gününde, Ararat az da olsa farklılık göstermektedir. Burada 20 üzerinde durulması gereken husus, kuzgun dağları üzerine oturdu.” Eski Ahid’deki bu ve güvercinin ifade ettiği anlamlardır. Zira ifadelere göre Nuh’un Gemisi Ağrı Dağı’n- kuzgunun görevini yerine getirmemesi, da bulunmaktadır. Bu durum her ne kadar siyah çizilmesi ve leş ile uğraşması kötülüğe minyatürlerde açıkça zikredilmemişse de, yapılan bir göndermedir. Güvercinin ise hem aşağıdaki İspanyolca açıklamaları olan min- beyaz çizilmesi, hem de barışın bir sembolü yatür (Resim 18) geminin iki dağ arasında varsayılan zeytin dalını getirmesi ve işini bulunduğunu göstermektedir. Ancak bu minyatürdeki açıklamalarda da Ararat ismine yaparak geri dönmesi iyiliğe yapılan bir gön- 21 18 derme olarak görülmelidir . rastlanmamıştır . Güvercin ve kuzgunun gönderilmesine Genellikle renkli ve detaylı çizimler içe- müteakip öncelikle Nuh Peygamber ardın- ren minyatürlerin yanı sıra oldukça sade ve dan da ailesi ve gemideki hayvanlar gemiden farklı şekilde çizilen minyatürlerde mevcut- çıkmıştır. Bununla ilgili farklı kroniklerde tur. Örneğin 15.yüzyıla ait ve Latince notlar- birçok minyatür (Resim 18; 19; 20; 21) la açıklanmaya çalışan yandaki minyatürde resmedilmiştir. Nuh’un gemisi Ortaçağ şatolarını andıran bir görünümde çizilmiş ve minyatürün üstün- Tufanın sona ermesiyle beraber gemiden deki notlarla da pencereden görünen kişinin önce insanlar sonra hayvanlar çıkmışlardır. Nuh Peygamber olduğu ve güvercinin yolunu Minyatürlerin açıklamalarında ve figürlerin-

97 Emrah İSTEK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Gülşen İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

değil, Nuh’un oğlu Ham’ın babasını sızmış ve çıplak olarak görmesi ve bu durumu da gülerek kardeşlerine anlatmasıdır. Nuh’un diğer oğulları olan Sam ve Yafet, kardeşleri Ham’ın davranışından farklı olarak hemen babalarının üzerini örtmüşler ve böylelikle babalarının takdirini kazanmışlardır(Resim 23). Minyatürlerdeki resimler her ne kadar

Resim 12: Tufanın Bitmesi (Christherre-Chronik, …, 14./15. Jh., s. 20r.)

Resim 13: Nuh’un Gemisi (Speculum humanae salvationis, rhytmice cum figuris pictis, 15. Jh. s. 20.) Resim 14: Güvercinin Zeytin Dalı Getirmesi (Historienbibel. ‘Die neue Ee’. Weltende und Jüngstes de gemiden inişin belli bir düzen ve tertip Gericht, Bayern, 1470, s. 5.) içinde olduğu, hatta Hz. Nuh’un gemiyi terk eden hayvanları saydığı görülmektedir. Kitâb-ı Mukaddes’e göre karaya indikten sonra Nuh Peygamber Tanrı ile görüşmüştür. Görüşmede Tanrı Nuh’a böyle bir afeti bir 22 daha vermeyeceğini bildirmiş ve Nuh Pey- gambere ziraatla uğraşmasını ve yeryüzünde çoğalmasını emretmiştir. Nuh, Tanrı’nın 23 buyruğuna uyarak bağcılıkla uğraşmış ve böylelikle yerleşik hayata geçiş çalışmaları başlamıştır. Bu minyatürde de görüldüğü üzere Hz. Nuh bağ dikmiş ve tufan sonrası hayatını devam ettirmektedir (Resim 22). Bağcılıkla uğraşan Hz. Nuh minyatür- 24 lerde ve Kitâb-ı Mukaddes’te işlendiğine 25 göre Tanrı’nın buyruğuna karşı gelerek sarhoş olmuştur. Ancak çizimlerde üze- Resim 15: Güvercin ve Karga Tasviri (Weltchronik. rinde durulan husus, onun sarhoş olması Sibyllenweissagung. Antichrist - 3. Viertel 15. Jh. s. 16.)

98 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Emrah İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Gülşen İSTEK

Resim 17: Tufanın Bitişi: Güvercin ve Karga (Rudolf : Weltchronik - und erste Fortsetzung, ca. 1280, s. 18.)

Resim 16: Tufanın Bitişi: Güvercin ile Karga (Deutsche Bibel AT (Gen. - Eccli.), vor 1473, s. 16.)

Nuh Peygamber ve oğulları arasında yaşanan bu hadise ile bitirilse de Nuh Peygamberin Resim 18: Gemini Karaya Oturması (Libro del tufandan sonra 350 yıl daha yaşadığı ve 950 conocimiento de todos los reynos ... - Beschreibung einer yaşında vefat ettiği bilgisi de minyatürlerin Weltreise - s. 47) sonuna eklenmiştir. özellikle Hıristiyanlık öğretilerini içeren eserlerde geniş bir yer bulmuştur. Tufanın SONUÇ Hıristiyan toplumlar için bir uyarı niteliğin- Bu çalışmada, Hristiyanların Nuh Pey- de olduğu ve ders alınması gerektiği teması gamber ve Tufan hadisesini nasıl algıladıkları görsellerle desteklenerek kalıcılık sağlanmaya ve düşünce dünyalarındaki olaylar örgüsünün çalışılmıştır. Önemli bir kısmı Kitab-ı Mu- görsele aktarılarak nasıl kurgulandığı tam bir kaddes’teki ifadelerle temellendirilen bilgiler, bütünlük içinde verilmeye çalışılmıştır. abartılı çizim ve yorumlarla tesirli hale ge- tirilmiştir. Şeytan’ın gemi yapımından sonra Ahd-i Atik’te ana hatlarıyla yer alan Nuh ve tufan esnasında Nuh’a ve ailesine musallat Tufanı diğer ilahi kitaplarda da anlatılmış, olması bunun bir göstergesidir.

Resim 19 ve 20: Tufan Sonrası Gemiden Çıkış ( Jansen Enikel, Weltkronik, s. 10v-11r.)

99 Emrah İSTEK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Gülşen İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Bu çalışmada yer alan özgün bilgiler Nuh tufanı başlı başına bir imtihan ve iyi arasında gemi içindeki yerleşim planı da ile kötünün ayrımını ortaya koyan bir felaket bulunmaktadır. Zira bu bilgiye sadece Latince olduğundan, minyatürlerde de bu durum bir kronikte rastlanılmış ve orijinalliği bozul- birçok noktadan ele alınmıştır. Kuzgun ve madan çalışmaya dâhil edilmiştir. Söz konusu güvercin hikâyesi bu durumu anlatan bir ör- eserin içindeki minyatürde kimin nerede nektir. Ayrıca Şeytanın tufan öncesinde oldu- bulunduğu, hayvanların nasıl bir düzen içinde ğu gibi gemide ve tufan sonrasında da Nuh yerleştirildiği ayrıntılı bir şekilde işlenmiştir. Peygamberi ve ailesini yolundan döndürme çabası iyi ve kötü kavramlarının irdelendiği- Bu yerleşim planının Kitab-ı Mukaddes’te nin bir göstergesidir. olmamasına rağmen verilmiş olması ucu açık bir soru olarak durmaktadır. DİPNOTLAR / FOOTNOTES

Minyatürlerde Nuh Peygamber aksakallı 1 Jansen Enikel, Weltkronik, s. 10r.. ve cüppeli bir pozisyonda çizilmiştir. Bu 2 “… ve kuzgunu gönderdi, ve o, yerde sular kuruyun- çizim genellikle yüksek ilim sahibi ve toplum caya kadar, öteye beriye gitti. Ve sular toprağın yüzü tarafından kutsallık atfedilen zatlar için üzerinden eksildi mi diye görmek için, yanından gü- kullanılır. Ayrıca Tufan öncesi ve esnasında vercini gönderdi; fakat güvercin ayağının tabanına bir istirahat yeri bulmadı ve gemiye onun yanına Hz. Nuh’un üzgün ve mahcup bir şekilde döndü; çünkü sular bütün yer üzerinde idiler; ve resmedilmesi de ümmetinin işledikleri kar- elini uzatıp onu tuttu, ve onu kendi yanına gemiye şısında Tanrı’ya mahcup olduğu izlenimini aldı. Ve diğer yedi gün daha bekledi. Ve güvercini vermektedir. Bu mahcup ifade en çok, Nuh gemiden tekrar gönderdi. Ve akşam vakti güvercin onun yanına girdi; ve işte, ağzında yeni koparılmış Peygamberin gemiden indikten sonra -Ki- zeytin yaprağı vardı; ve Nuh suların yeryüzün- tab-ı Mukaddes’e göre- diktiği üzümlerden den eksilmiş olduklarını bildi. Ve diğer yedi gün yaptığı şarabı içerek sarhoş olmasını tasvir daha bekledi ve güvercini gönderdi. Ve artık tekrar eden çizimlerde göze çarpmaktadır. Mezkûr kendisine dönmedi. Ve vaki oldu ki, altı yüz birinci yılında, birinci ayda, ayın birinde, yer üzerinden minyatürlerde Hz. Nuh’un yarı çıplak bir sular kurudular; ve Nuh geminin örtüsünü kaldırdı, surette çizilmesinden dolayı çalışmaya alın- ve baktı, ve işte, toprağın yüzü kurumuştu…” Bkz. masını uygun görülmemiştir. Kitâb-ı Mukaddes, Yaratılış 8:14

Resim 21: Tufan Sonrası Gemiden Çıkışla İlgili Başka Bir Minyatür (Christherre-Chronik, 14./15. Jh., s. 20v.)

100 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Emrah İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Gülşen İSTEK

Resim 22: Nuh’un Tufan Sonrası Bağcılıkla Uğraşması Resim 23: Nuh’un Sam ve Yafet’i Kutsaması, Ham’ı Bundan ( Jansen Enikel, Weltkronik, s.11v.) Mahrum Bırakması ( Jansen Enikel, Weltkronik, s. 12v.)

3 Kendi kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in birçok çıplaklığını gördü, ve dışarda iki kardeşine söyledi. ayetinde zeytinden bahsedilmesi kökeni itibariyle Ve Sam ile Yafet bir esvap alıp onu kendi iki omuz- bizim kültürümüzde de kutsal görülmesine bir ları üzerine koydular ve geri geri gidip babalarının vesile sayılmaktadır. Ayrıca Güvercin Hz. Mu- çıplaklığını örttüler. Ve yüzleri geri olup babalarının hammed (SAV)’i hicrette müşriklerden koruyan çıplaklığını görmediler. Ve Nuh şarabından ayıldı, bir canlı olduğundan, Müslümanlar nezdinde de ve küçük oğlunun kendisine yaptığını anladı. Ve iyiliği temsil eden bir canlı olarak görülmektedir. dedi: Kenân lânetli olsun, Kardeşlerine kullar kulu 4 Speculum humanae salvationis, rhytmice cum figuris olacaktır. Ve dedi: Sam’ın Allah’ı Rab mübarek olsun pictis, 15. Jahrhundert, s. 20. ve Kenân ona kul olsun. Allah Yafet’e genişlik versin 5 Kitâb-ı Mukaddes, Yaratılış 8:3-5 ve Sam’ın çadırlarında otursun; Ve Kenân ona kul 6 Libro del conocimiento de todos los reynos …, Mitte olsun.” Bkz. Kitâb-ı Mukaddes, Yaradılış 9-22. 15. Jh., s.47. 7 Nuh Peygamberin vücudunun bir kısmı dönemin KAYNAKÇA / BIBLIOGRAPHY eserlerindeki minyatürlerinde çıplak olarak res- Christherre-Chronik, die zweite, dem Landgrafen medildiğinden buraya alınması uygun görülme- Heinrich von Thüringen gewidmete, pseudo-rudolfische miştir. Rezension der Weltchronik, - unvollständig, nur bis 8 “…ve Rab yüreğinde dedi: Adamın yüzünden Esau reichend - (Yer Yok) 14./15. Jahrhundert. artık toprağı tekrar lanetlemeyeceğim: Çünkü Deutsche Bibel AT (Gen. - Eccli.), Schwaben, vor 1473. adamın yüreğinin tasavvuru gençliğinden beri Historienbibel. ‘Die neue Ee’. Weltende und Jüngstes kötüdür ve artık her yaşayan şeyi, ettiğim gibi, Gericht, Bayern 1470. tekrar vurmayacağım. Yerin bütün günlerinin Jans Jansen Enikel, Jansen Enikel’s Weltkronik, (Yer devamınca, ekme ve biçme, soğuk ve sıcak, yaz ve Yok),14. Jahrhundert. kış, gündüz ve gece kesilmeyecektir.” Bkz. Kitâb-ı Kitâb-ı Mukaddes. Mukaddes, Yaratılış 8:22-23. Komputistische Texte, (Yer Yok) 9. Jahrhundert (vor 9 “…Ve Nuh çiftçi olmağa başladı ve bir bağ 824). dikti.” Bkz. Kitâb-ı Mukaddes, Yaradılış 9:21. Libro del conocimiento de todos los reynos ... - Beschreibung einer Weltreise , (Yer Yok) Mitte 15. Jahrhundert. 10 Bu minyatür bir peygamberi nahoş bir durumda Rudolf von Ems, Weltchronik - und erste Fortsetzung resmettiği için çalışmaya eklenmemiştir. Minya- (sog. “Wernigeroder Handschrift”), (Yer Yok) 1280. tür için bkz. Christherre-Chronik, …, 14./15. Jh., Speculum humanae salvationis, rhytmice cum figuris s.48. pictis, (Yer Yok) 15. Jahrhundert. 11 “…Ve şaraptan içip sarhoş oldu ve çadırının içinde Weltchronik. Sibyllenweissagung. Antichrist, Bayern 3. çıplak oldu. Ve Kenânın atası olan Ham, babasının Viertel 15. Jahrhundert.

101 THE PRODUCTION AND TRADE OF ROCK SALT AND THE PLACE OF SALT IN FOLK LITERATURE IN THE MOUNT ARARAT REGION

Oktay BELLİ* Güzin Sühran BELLİ**

INTRODUCTION According to the results of archaeological e would like to begin this study of surface exploration, all three rock salt ours with a saying that has been beds have been mined from antiquity passedW on by word of mouth for centuries in to the present day and have met the salt the Kars region. requirements of the people in Eastern 1 Anatolia and the Caucasus. ‘The spice of Kars is Kağızman. ’ The rock salt beds in Kağızman have The ‘spice’ expressed in this saying is all of been surface-mined for centuries and the the most delicious fruit grown in Kağızman rock salt beds at are mined by 5 and its surroundings. Kağızman is also 2 opening galleries . referred to as the orchard of Kars . As it does today, salt also found extensive The rock salt beds on both sides of the use in antiquity, the Middle Ages and in the Aras River and to the west of Kağızman have Ottoman Empire. These are the chief places met the salt requirements of Kars and the 3 where salt was used in cooking and social Caucasus for centuries . As we will mention life: below, many sayings, verses and poems have been written on the subject. 1 - In the curing of animal skins by salting them The rich rock salt beds in the Mount Ararat region are in Tuzluca (former 2 – In preserving dairy products such as Kulp) and in Kağızman. The name of the cheese and butter by salting them settlement called ‘Kulp’ in both the Middle 3 – In the preparation of vinegar and Ages and during the Ottoman Empire pickles for winter was changed to Tuzluca at the time of the Turkish Republic. The rich rock salt beds 4 – In salt licks for animals nearby which had been mined for centuries 5 - In drying the meat of slaughtered had great influence in changing the name fowl such as geese, sheep and goats and cattle Kulp to Tuzluca. in the open air by salting it to be eaten in Another substantial rock salt bed is at winter Duz Dağı about 70-80 km to the east in the 4 6 – In the drying and pickling of fish Nakhchivan Autonomous Republic .

* Prof. Oktay BELLİ, Director of Belli Education Cultural History and Archaeology Research Center, İstanbul/ TURKEY, e-mail: [email protected], [email protected], web: www.oktaybelli.com ** Güzin Sühran BELLİ, Deputy Director of Belli Education Cultural History and Archaeology Research Center, Researcher - Writer Specialist on Eastern Anatolian Traditional Cuisine, İstanbul / TURKEY e-mail: [email protected]

102 Oktay BELLİ

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Güzin Sühran BELLİ

A general view of Tuzluca (Kulp) district

7 – In adding enough salt to flavour all in the period of the Urartian Kingdom types of pastry, soups and food which established a very powerful state in Eastern Anatolia in the first half of the first 8 – And for the last 60 years it has been millennium B.C. However, the fortresses used on the highways to prevent icing over built for economic and military purposes in winter. and irrigation facilities established by the Urartians near Duzdağ in Nakhchivan, HISTORICAL SOURCES GIVING Tuzluca and Kağızman give important clues INFORMATION ON THE ROCK that the salt beds were mined, they met the SALT BEDS AT TUZLUCA needs of the people and that they were used 7 AND KAĞIZMAN AND ON commercially . PRODUCTION In addition to travellers, Armenian According to the results of systematic literature gives very important information archaeological surface research which we on the subject of the mining of the rock carried out in the Ani, Tuzluca, Kağızman salt beds in Tuzluca and Kağızman and area, it is understood that the administrative interregional trade in the Middle Ages. The centres such as Kuzeyhan Fortress, Ziyaret profit from rock salt trade plays a significant Tepe Fortress and Ani Fortress, established role in the building of the most magnificent for economic and military purposes, which churches in Koşevenk and Ani located on we located in the Ani area had organised the the international trade routes. Armenian trade of rock salt produced in Tuzluca and merchants made great profits in trading rock Kağızman to settlements in the north in the salt which they did with caravans of mules Kars-Caucasia area since the Late Bronze 6 and donkeys to cities in the Caucasus and and Early Iron Age . Eastern Anatolia. Cuneiform documents give no The large income obtained from the information as yet on production from the trading of rock salt produced in Tuzluca rock salt beds in Tuzluca and Kağızman and Kağızman was allocated by the

103 Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Güzin Sühran BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

A general view of kayatuzu cave entrance in Tuzluca administrators to the building of churches, ‘… we stayed in a village at the foot of the chapels, monasteries and other architectural Salt Mountain. Here, there was a fortress monuments in Koşevenk and Ani and built on the top of the mountain. Everywhere meeting the expenses of the churches. For was covered with salt rocks. People from the instance on an inscription on the zhamatun neighbouring villages took salt from there and 9 of the Surp Hovhannes Church in Koşevenk used it in their food… ’ it reads: We learn that the rock salt beds at ‘In 1038 I, Gagik Shahenshah, donated Tuzluca and Kağızman were mined also my orchards in Tuzluca (Kulp) to the Surp during the Ottoman Empire from books Hovhannes Church with I built with this written by foreign travellers travelling in the zhamatun at Horomos. I also granted one Mount Ararat region as well as from many hundred loads of salt each year, free of all other sources. duty, during the patriarchate of lord Petros The well-known Turkish traveller, Evliya and the prelacy of this congregation of father Çelebi, who visited the Kars region in 1645, Hovhannes. Now if anyone after us opposes gives this important information about the this decree and my grant he shall be responsible large rock salt beds that were mined to the for my sins before God, and shall be cursed in west of Kağızman Fortress: life and in death by the 318 patriarchs who gathered at Nicea. And those who abide by this 8 ‘… The income of the Bey of Kağızman decree shall be blessed by Christ. ’ Fortress is by law 200.000 akçe. He has 9 fiefs and timars, 178 alabeys and troop The load unit used above in the transport commanders. There 900 soldiers in total and and sale of rock salt is understood to be earn akçe. There are the fortress commander approximately 50 kilos according to today’s and 300 guards. The fixed wages are obtained weight. from the mined salt. There is a large salt Visiting the emir Timur in 1404 as works and substantial mine to the west of the 10 Spanish ambassador, Ruy Gonzales de fortress… ’ Clavio wrote this about the Salt mountain The German geologist, Karl Eduard von in the district of today’s Tuzluca, to the Eichwald, gives very important information northwest of Mount Ararat: about the sources of rock salt mined at

104 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Güzin Sühran BELLİ

Tuzluca (Kulp) within the boundaries of the Erivan Khanate under the governance of Iran from 1825 to 1826, and at Kağızman. He writes the following about the caravans coming from Georgia to Tuzluca (Kulp) to buy salt and about the production of salt in Kağızman: ‘… the Persian government specified different prices for salt. The reason beng that most of the salt buyers came from distant places such as Georgia. To increase trade in his country and to deter buyers from turning to Kağızman village in Turkey where salt was cheaper but of inferior quality, the sirdar lowered the price for those coming from afar. The price of fine salt was cheaper than the rough because this salt was sold only to the Beyazit Pashadom and in the case of a rise in the price of this salt, the would turn to their own sources of salt 32 versts (about 35 km) from Tuzluca (Kulp) by the Köroğlu Mountain in the region of the Cuniki Kurds. Inside view of Tuzluca rock salt gallery entrance (M.Lordoğlu) Only ten years previously the Kurds had tried to obtain salt from there and trade it. However, the Erivan sirdar was able to prevent this by giving the death penalty to the person giving the 11 sales order… ’ Dr. , the German scientist and traveller who climbed Mount Ararat in 1829 to look for Noah’s Ark which he believed was on Mount Ararat, gives this important information on the salt beds in Kulp and the mining of them: ‘… we arrived at the village of Kulp 26 September 1829 and encountered a Russian commander and soldiers who were protecting the salt mines next to the village and providing security for their production… Kulp is a very small village, a person wants to see large and more trees in the village… The salt mines are very productive. The hills from which the salt is taken cover an area with a breadth of about 10 miles. The salt is cut in large rectangular blocks Inside view of Tuzluca rock salt gallery from 80 to 120kg in weight. About 300 people (M.Lordoğlu) work daily in the salt mine. The people of the

105 Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Güzin Sühran BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium village are paid one abas (the equivalent of 80 copper kopeks) for 5 blocks of salt. Here you can find two types of salt, white and red. The right to mine the salt was given to an Armenian 12 merchant in Erivan for a couple of years… ’ In 1839, the German geologist Herman von Abich gives a very short report on the 13 Tuzluca rock salt beds . We learn from this information that great importance was given to the production of rock salt after the 1877-78 Ottoman - Inside view of Tuzluca rock salt gallery Russian war, in the period during which (M.Lordoğlu) the Kars, Kağızman area was under Russian administration for 40 years: from here, filling sacks and distributing it. Almost all the people in the districts of Batum 15 ‘According to Frankini, the governor of and Ardahan use Kağızman salt… ’ Kars, the government earned 15.000 roubles a year from the sale of Kağızman salt in the Setting out on a study tour in the area in time of the Ottoman Empire. The Russian 1919, Kazım Karabekir Pasha, the victor of administration, however, earned 31.916 Kars, writes the following: roubles from the beginning of 1878 until May ‘We came from Tuzluca (Kulp) to 1879 despite selling the same salt at around Kağızman in three and a half hours without half the price, in other words 1.56 kopeks a 14 any trouble. There was light rain. I went kilo… ’ down to the house of the mayor. I was busy Besides being detailed, the in Kağızman on 21 May. I made a tour of comprehensive research carried out in the salt mines. The snow white salt mine part is astonishing. In the time of the Czar it 1886 by Vladislav Ivanovich Masalskiy 16 appointed by the ’s belonged only to the Czar… ’ geographical institution, is also a very Cahit Erentöz, who studied the geology scientific study. In V.I. Masalskiy’s Kağızman of the Aras Basin in 1949 and taking research published in 1894 this important photographs of the Kağızman rock salt information is given on the rock salt beds surface mining which was operating at the and production: time published a comprehensive article in ‘…Salt is extracted from a place 3 versts Turkish and French in 1954, summarises as from Kağızman. The salt here is rock salt follows: and is extracted manually. In 1891, 2.979 ‘… there are considerably thick salt beds tonnes of salt amounting to 18.319 roubles on both sides of the Aras River, especially on were extracted. The whole of the south of the the upper levels. The salt beds to the south are 17 province of Kars gets its salt from here. It is mined both above and under the ground… ’ particularly plentiful on the right bank (south) of the Aras River which is 300 feet above sea Researcher and writer Ramazan Karagöz level. The salt mineral is very thick here; the in his book of memoirs entitled ‘Kılıç Gibi thickness approaches 32 metres… The local Dosdoğru’ (Straight Like a Sword) explains people use a large amount of the salt extracted in detail how in the 1940’s they brought the

106 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Güzin Sühran BELLİ rock salt they obtained from Kağızman as far as Ardahan in four days on the backs of oxen and sold it, how rock salt was extracted and the weight of each piece: ‘It was a Sunday in a hot summer month. We had set off towards Kağızman with other villagers with two carts. We were going to sell the salt we got from the Kağızman rock salt works at Ardahan. To journey to the Kağızman Salt Mines and back at ox pace took four days, night and day with a break. The salt business is a pretty difficult job. The lightest of the rock salt is seventy kilos and the heaviest a hundred or so. We had to put them on the scales and weigh them, load them onto the cart and go through the same procedure when selling them. And what was more dangerous was obtaining the rock salt. This is because the rock salt in the salt Tuzluca rock salt deposits (M.Lordoğlu) works was removed with dynamite. The rocks removed with dynamite had to be clean salt so come from a person who does not appreciate that you could sell it and make more money. the value of salt and bread. And the way to have the good rock salt was to run and grab the best as soon as the dynamite There is a popular saying, ‘They have no exploded. There were those who even lost salt in their bread’ used for a person who their lives for this. There were many people quickly forgets a good deed done to them. who entered the salt works a little before the In the district of Iğdır, the term, ‘Saltless’ dynamite had exploded and were blown to 20 18 bits… ’ is used for rebuking a disloyal person . The popular saying, ‘Their salt is dry’ is SALT ROCK IN FOLK LITERATURE used for a person who is very well off. Salt has a very important place in People say that a pinch of salt has a people’s dietary culture and community memory for life. health and has been the subject of poems, verses, proverbs, tales and legends in the In the Iğdır, Tuzluca region, salt and folk literature of the Kars, Iğdır, Tuzluca, bread are put beside a woman who has given 19 Kağızman area . birth to protect her from all kinds of evil. People take oaths on salt, because at large According to popular belief in the Kars, salt is as precious as bread. Iğdır, Tuzluca, Kağızman region, lending salt to another neighbour after dark will bring The right to salt and bread is widely bad luck. accepted as appreciation and loyalty. According to a popular belief, a spell There is a popular belief that no good will cast on a person can only be broken by the

107 Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Güzin Sühran BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium incantations of a hodja over salt. A heart that loves never tires Blood that races, never settles Salt put on and bandaged to a sprain and swollen joint on the human body helps to No matter what kind of food reduce the swelling. With no salt it has no taste

Just like those in Çankırı or at Duz Dağı Kağızman’s salt is good in Nakhchivan, the rock salt galleries at Mulberry makes a good saz Tuzluca are used by people for health reasons As praised by singers because they are good for illnesses such as The upland girl is pretty respiratory disorders and asthma. During the Ottoman-Russian war, the Can the valiant be without a lover? defeated Ottoman soldiers had protected the Can a house be without walls? townsfolk and the elderly women offered the Let two hearts be one Russian army commander bread and salt in Can the table be without salt? a bowl pleading for mercy, that the Russian soldiers would not slaughter them. Singers must have a saz Winter tables must have goose The rock salt extracted at Tuzluca used The secret of the dish is there to be taken to Erivan to be sold, transported Goose meat must have salt on people’s backs in times before they had horses, mules, donkeys or carts. The transportation of rock salt was very difficult The upland summer has come and tiring, but because it gave a good profit Sheep and lambs have come people used to carry it on their backs. Today If I’ve seen my love today in the district of Iğdır people who are very The salt of my heart has come tired and breathless are asked, ‘What’s the matter, have you carried rock salt on your back Fetch me my pen 21 to Erivan?’ Fetch salt from Kağızman Far from my home I yearn VERSES AND POEMS WRITTEN I have to write it down ABOUT SALT Flowers are tied for girls The very worthy researcher, writer, Tables weep for salt musician and poet, Salih Şahin (Kul Şahin) who grew up in Kars wrote many poems on Ferhat cleaved the mountains 22 the rock salt produced in Kağizman . The For a charming girl excellent poems he has written on salt are Like Kağızman’s legendary orchards, very important in terms of culinary culture. the production of rock salt has also been the subject of poems. In the poem written VERSES ON SALT by Cemal Hoca, the famous poet from Kağızman, he likens Kağızman, the spice The agah and the pasha arrive of the Kars, Ağrı province to paradise and 23 Food arrives too for the nobs underlines that it produces rock salt : If you don’t get the salt right Efforts are wasted

108 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Güzin Sühran BELLİ

It has a range of snowy mountains to its A EULOGY TO KAĞIZMAN south Kağızman the home of saints gives you a name Kağızman is pleasant with beautiful It grants a wish to whoever makes one views Its table salt gives flavour to the palate It has emerald trees and gardens gay with The many mountain passes, their stone a roses jewel, are yours Idyllic, colourfully adorned Kağızman In Sait Küçük (Sadık Miskini)’s poem entitled Kağızman Salt he tells of the You are the jewel of Cemal’s heart importance of salt and its adventure with 25 You are the paradise of the eastern towns these meaningful lines : You are the spice of Kars and Ağrı Fancy Kağızman mines its rock salt KAĞIZMAN SALT In his poem of 100 lines entitled ‘The In the realm of the Czar there is no mine Kağızman Food Saga’ the research writer to compare and poet Sait Küçük (Sadık Miskini) makes Kağızman salt, the favourite salt mention of the rock salt extracted from Your sister added it to food and your 24 under the ground as follows : grandfather tasted it Kağızman salt, the favourite salt Whatever you eat here you feel pleasure It flavours the palate and gives a smile to The hunter lit the fire and cooked his meat the face He dropped the salt mountain on top Rock Salt is extracted from under the When he took and ate he was amazed at ground the flavour Kağızman salt, the favourite salt Fountains flow and gush in Kağızman In his poem entitled The Flavour of The storyteller composed it like this Kağızman (Kağızman Lezzeti) the famous I am not the one to fault the truth poet Sait Küçük (Sadık Miskini) tells of the The protector of pickled cheese savour of the rock salt of Kağızman, the spice Kağızman salt, the favourite salt of Kars, with these lines: Its bed is rock, don’t think it’s lake It’s sold around for thousands of years THE FLAVOUR OF KAĞIZMAN It has aroma, it is not bitter MİSKİNİ strums his saz with love Kağızman salt, the favourite salt Ducks and geese swim in the streams The spice of Kars is Kağızman’s salt Evliya Çelebi mentions there is stock Can one get enough of that rock salt We have the best of minerals It has customers from north to south In Sait Küçük (Sadık Miskini)’s poem Kağızman salt, the favourite salt entitled A Eulogy to Kağızman he tells that table salt gives taste to the palate with these This place is wealthy above and below lines: A belt of rock salt at the mountains’ passes Yellow vein, black vein, white vein Kağızman salt, the favourite salt

109 Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Güzin Sühran BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

In the second half of the nineteenth century, the open operations of the Russians in rock salt deposits in Kağızman

Everyone must order and buy this salt producing salt from antiquity to the present They will find taste at their table day with surface mining. It keeps the food and lets it not spoil The profit from the trade in the rock Kağızman salt, the favourite salt salt produced in Tuzluca and Kağızman constitutes the biggest source of wealth for MİSKİNİ is grateful to the forefathers the local administrators in the Eastern and who discovered Northeastern Anatolia Region. The large The mill refines the mineral like fibre. income from salt production and its trade The crystal-like substance flavouring food has been far more than from the production Kağızman salt, the favourite salt and trade from the deposits of gold, silver and copper found in the Kağızman region. CONCLUSION The rock salt produced in Tuzluca The rich rock salt beds near Tuzluca and Kağızman has played a great role in (Kulp) and Kağızman have been mined determining the culinary culture and dietary for centuries, as have the rock salt beds in habits of millions of people living in the Çankırı in the Central Anatolia region. Northeastern Anatolia Region. The rock salt beds in Tuzluca, like those in Çankırı and Nakhchivan Duz Dağı are According to valuable information given mined by opening galleries. Those to the in written sources, since the Middle Ages, north of the River Aras and, in particular, the salt production from the rock salt beds the rock salt beds to the south have been in Tuzluca and Kağızman, besides supplying

110 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Güzin Sühran BELLİ the needs of Eastern Anatolia, has also 22 Tuz üzerine birbirinden güzel ve önemli maniler supplied the salt requirements of the people yazan değerli dostumuz Salih Şahin’e (Kul living in the Caucasus. Şahin), çok teşekkür ederiz. 23 Küçük 2000-382. The production of rock salt has been 24 Küçük 2012, 289. the main, continual source of trade in 25 Büyük bir sorumluluk bilinci içinde “Kağızman the Northeastern Anatolia Region from Tuzu” adlı tarihsel şiirini yazan değerli dostumuz antiquity to the present day. The production Sait Küçük’e (Sadık Miskini), önemli katkısından and trading of rock salt continued without dolayı çok teşekkür ederiz. 26- Tuzluca (Kulp) ve losing any of its importance even during the Kağızman Yöresinde Bulunan “Kayatuzu Üreti- period of the Ottoman-Russian wars, and mi, Ticareti ve Tuzun Halk Edebiyatında Yeri” adlı genişletilmiş monografi çalışmamız, devam between 1878 and 1918 when northeastern etmektedir. Anatolia was occupied by the Russians for forty years. KAYNAKÇA / BIBLIOGRAPHY Abich, H. 1896: Geologische Forschungen in den DİPNOTLAR / FOOTNOTES Kaukasischen Landern, I-II, Wien. 1 Belli-Belli 2007, 358.; Alakom 2012, 30 vd. Acar, Z.Z 2009: Tarihi Yönleriyle Tuzluca, Tuzluca 2 Koday 2004. Kaymakamlığı Kültür Yayınları, No:1, Ankara. 3 Kayhan 1977, 22-25, 29, 49-50.; Koday-Karaku- Alakom, R. 2012: Kağızman, Kars’ın Tadı Tuzu, zulu-Sevindi, 2004. Kağızman Belediyesi Yayını, İstanbul. 4 Bahşeliyev - Marro - Salz - Aliyev 2010, 229 Badem, C. 2010: Çarlık Rusyası Yönetimindeki Kars - 244.; Habibbeyli-Bahşaliyev 2013, 51-55.; Vilayeti, Birzamanlar Yayıncılık, Ankara. Hacıyev 2014, 23. Bahşeliyev, V. - C. Marro - S. Salz - N. Aliyev 2010: 5 Kayhan 1977, 2 49-50. “Duzdağı Madeninde Arkeoloji Çalışmaları”, 6 Belli 2016,43. Türkiye Bilimler Akademisi Arkeoloji Dergisi, 3, Ankara, 229 - 244. 7 Belli-Sevin 1999, 27-30.; Belli 2009, 45-47.; Belli 2012, 22-45. Belli, G.S.-O. Belli 2007: “Kafkasya’nın Damak Tadı: 8 Gündoğdu 2009, 191. Kars Bölgesi’nin Geleneksel Mutfak Kültürü ve Yemekleri” (ed. O. Belli), Kars, II. Kent Kurulta- 9 Ruy Gonzales de Clavijo, 1993, 88-91 yı, Kafkasya’da Ortak Geleceğimiz, 24-26 Eylül 10 Evliya Çelebi Seyahatnamesi II, 389-390. 2004, Kars, Kars Belediyesi Kültür Yayınları, No: 11 Eduard von Eichwald I, 183 541. 21, İstanbul 2007, 355-399. 12 Friedrich Parrot, 1846, 226. Belli, O. 2009: “Ağrı Dağı (Ararat) Bölgesi’nde 13 Herman von Abich, 1859,7, 59-150.; Alakom Keşfedilen Urartu Sulama Tesislerine Toplu Bir 2012, 179. Bakış-An Overall Look at Urartu Irrigation Fa- cilities Discovered in the Mount Ararat Region” 14 Badem 2010, 188. (ed. O. Belli), I. Uluslararası Türk Kültüründe 15 V. İ. Masalskiy 1887, cilt, 23, 27. Ağrı Dağı Sempozyumu, 28-29 Haziran 2008 16 Kazım Karabekir 1994, 194.; Acar 2009, 30, 36. Iğdır, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, No: 365, 17 Erentöz 1954, 1-53. Ankara 2009, 1-48. 18 Karagöz 2005, 24. Belli, O. 2011: “Ağrı Dağı Bölgesi’ndeki Sinek Yaylasında Yeni Keşfedilen Urartu Sulama 19 Kalafat 2010, 102-108; Kanca-Suvari 2012, 367- Tesisleri-Recently Discovered Urartu Irrigation 369.; Kırımlı 2010, 56 - 62. Facilities on Sinek Yaylası, Mount Ararat Regi- 20 Iğdırlı ozan ve yazar Doç. Dr. Zeynelabidin on”, (ed. O. Belli), II. Uluslararası Aras Havzası Makas’a, çok teşekkür ederiz. Sempozyumu, 13-15 Aralık 2011, Iğdır, Iğdır 21 Kaynak kişi, Doç. Dr. Zeynelabidin Makas, Valiliği İl Özel İdaresi Yayını, No: 1, Erzurum Iğdır. 2012, 16-49.

111 Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Güzin Sühran BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Belli, O. 2016: “The Ani Region in Antiquity - Eski Kayhan, M. 1977: Türkiye Tuz Envanteri, Maden Çağ’da Ani Bölgesi”, (ed. O. Belli - A. Yar- Tetkik ve Araştırma Enstitüsü Yayınları, No:164, dımcıel - V.E. Belli - C.Çelik), I. Uluslararası Ankara. Ani-Kars Sempozyumu - The First International Kazım Karabekir 1994, Kürt Meselesi, Emre Yayın- Symposium of Ani-Kars, 14-16 Ağustos 2014 ları, İstanbul. Kafkas Üniversitesi, Kars, Belli Eğitim Kültür Kırımlı, Y. 2010: “Anadolu’da Nazar İnanışı ve Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Yayını, Nazara Karşı Tuzla Yapılan Pratikler”, Yemek ve No: 5, İstanbul 2016, 18-49. Kültür 20, İstanbul, 56 - 62. Buyruk, H. 2016: “Clavio ve Parrot’un Seyahatna- Kobro, G. 1989: Das Gebiet von Kars und Ardahan, melerinde Iğdır Tuzluca ve Çevresi, Atatürk München. Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi 37, Erzurum, 316-333. Koday, Z. 2004: “Kağızman İlçesinde Meyvecilik” Doğu Coğrafya Dergisi 9, No:12. Erentöz, C. 1954: 1954: Aras Havzası Jeolojisi, Tür- kiye Jeoloji Kurumu Bülteni, No: 1-2, Ankara. Koday, S.-Z. Karakuzulu-C.Sevindi 2004: “Kağız- man Kayatuzu Tuzlası”, Doğu Coğrafya Dergisi Evliya Çelebi: Evliya Çelebi Seyahatnamesi II, 9, No: 69 (Türkçeye çeviren: Y. Dağlı-S. Ali Kahraman), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2001. Küçük, S. 2012: “Kağızman Yemek Destanı-Epic Kağızman Dining”, (ed. O. Belli), II. Uluslara- Gündoğdu, H. 2009: “Bir Ortaçağ Şehri: Ani-Ani: rası Doğu Anadolu Bölgesi Geleneksel Mutfak A Medieval City” (ed. M. Ural-F. Kuzucu), Kültürü ve Van Yemekleri Sempozyumu, 24-26 Kuzeydoğu Anadolu’da Mimari-Architecture in Kasım 2010 Van, Van Valiliği Yayını, İstanbul Northeastern Anatolia, İstanbul, 72-127. 2012, 286-292. Habibbeyli, İ.-V. Bahşaliyev, 2013: “Kadim Tuz Masalskiy, V. I. 1887: “ Kars Vilayeti’nin Sınır Yöresi Madenleri”, Nahçıvan Tarihi, En Eskiden XVIII. Denemesi”, İmparatorluk Rusyası Coğrafya Asrın 40. Yıllarına Kadar I, Nahçıvan 2013, Kurumu Haber Bülteni 23, No: 1, Petersburg. 51-55. Masalskiy, V. I. 1894: “Kağızman”, Entsiklopediçeskiy Hacıyev, İ. 2014: Nahçıvan, Şarkın Efsanesi - Nakhc- Slovar, XIII, Petersburg. hivan, Legend of the East, Bakü. Önel, M.-G. Karaağaç-S. Küçük 2000: Kağızman’a Karagöz, R. 2005: Kılıç Gibi Dosdoğru, Alternatif Ismarladım Nar Gele, Muğla. Süreç Yayınları, Ankara. Parrot, F. 1846: Journey of Ararat (İngilizceye çeviren Karl Eduard von Eichwald 1837: Reise auf dem Cas- W. D. Cooley), New York. pischen Meere und in den Caucasus I, Berlin. Ruy Gonzales de Clavio: Anadolu, Orta Asya ve Kağızman 1974: Türk Ansiklopedisi XXI, İstanbul, Timur, (Türkçeye çeviren Ö. R. Doğrul), Ses 117-118. Yayınları, İstanbul 1993. Kalafat, Y. 2010: “Van Gölü Havzası Örneklemeleri Yılmaz, O. 2007: Kağızman (Kars)- Tuzluca (Iğdır) ile Türk Kültürlü Halklarda Tuz İnancı-Salt Tuz Yataklarının Jeolojisi, Mineralojisi ve Belief in Turkish Cultured Folks With Van Lake Petrografisi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Basin Samplings”, (ed. O. Belli), I. Uluslararası Fakültesi, Yüksek Lisans Tezi, İzmir. Doğu Anadolu Bölgesi Geleneksel Mutfak Kül- türü ve Yemekleri Sempozyumu, 24-26 Haziran 2009 Bitlis, Bitlis Eren Üniversitesi Yayını, No: 1, İstanbul 2010, 100-109. Kanca, E.-Ç.C. Suvari 2012: “Sıradan Bir Meta ve Ritüel Nesnesi: Tuz-An Ordinary Commodity and a Ritual Object: Salt”, (ed. O. Belli) II. Ulus- lararası Doğu Anadolu Bölgesi Geleneksel Mutfak Kültürü ve Van Yemekleri Sempozyumu, 24-26 Kasım 2010 Van, Van Valiliği Kültür Yayınları, İstanbul 2012, 365-370.

112 YAZAR-1

AĞRI DAĞI BÖLGESİ’NDE KAYATUZU ÜRETİMİ, TİCARETİ VE TUZUN HALK EDEBİYATINDAKİ YERİ

Oktay BELLİ* Güzin Sühran BELLİ**

GİRİŞ Arkeolojik yüzey araştırması sonuçlarına u çalışmamıza, Kars Bölgesi’nde yüzlerce göre, her üç kayatuzu yatağı da, Eski Çağ’dan yıldan beri söylenegelen bir atasözü ile günümüze kadar işletilmekte, Doğu Anado- Bbaşlamak istiyoruz: lu ve Kafkasya Bölgesi’ndeki insanların tuz 1 ihtiyacını karşılamaktadır. “Kars’ın tadı tuzu, Kağızman’dır ”. Kağızman’da bulunan kayatuzu yatakları, Bu atasözünde belirtilen tat, Kağızman ve yüzlerce yıldan beri açık işletmeler halinde, çevresinde yetişen birbirinden lezzetli mey- Tuzluca’da bulunan kayatuzu yatakları da, 5 veleridir. Aynı zamanda Kağızman, Kars’ın 2 galeriler açılarak üretilmektedir. meyve bahçesi olarak da adlandırılmaktadır. Tuz, günümüzde olduğu gibi, Eski Çağ, Kars ve Kafkasya Bölgesi’nin tuz gerek- Orta Çağ ve Osmanlı Devleti döneminde sinmesi, yüzlerce yıldan beri Kağızman’ın de çok geniş bir alanda kullanım bulmuştur. batısında ve Aras Irmağı’nın her iki yanında Sosyal hayatta tuzun kullanıldığı alanların bulunan kayatuzu yataklarından karşılan- 3 başında şunlar gelmektedir: maktadır. Aşağıda da belirteceğimiz gibi, bu konuda birçok atasözü, mani ve şiir yazılmış- 1. Kesilen ve soyulan hayvan derilerinin tır. tuzlanarak işlenmesinde 2. Süt ürünlerinden peynir ve tereyağı- Ağrı Dağı Bölgesi’nde zengin kayatuzu nın tuzlanarak saklanması ve başka yatakları, Tuzluca (eski Kulp) ve Kağızman’da bölgelere ihraç edilmesinde bulunmaktadır. Orta Çağ ve Osmanlı Dev- leti döneminde de, “Kulp” olarak kullanılan 3. Kış hazırlıklarından sirke ve turşu- yerleşim merkezinin adı, Türkiye Cumhuri- ların hazırlanması veya hayvan yemi yeti döneminde Tuzluca’ya çevrilmiştir. Kulp içine karıştırılmasında isminin, Tuzluca olarak değiştirilmesinde, 4. Yem olarak hayvanlara tuz yalatılma- hemen yakınında bulunan ve yüzlerce yıldan sında beri işletilen zengin kayatuzu yataklarının çok büyük etkisi olmuştur. 5. Kesilen kümes hayvanlarından kaz ile küçükbaş ve büyükbaş hayvan Bir başka zengin kayatuzu yatağı da, etinin tuzlanarak kış mevsiminde ortalama 70-80 km. doğuda Nahçıvan Özerk yenilmek için açık havada kurutul- Cumhuriyeti topraklarında Duzdağı’nda 4 masında bulunmaktadır. 6. Balıkların kurutulması, salamura

* Prof. Dr. Oktay BELLİ, Belli Eğitim Kültür Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Müdürü, İstanbul / TÜRKİYE, e-posta: [email protected], [email protected], web: www.oktaybelli.com ** Güzin Sühran BELLİ, Belli Eğitim Kültür Tarihi ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı / Araştırmacı - Yazar, Doğu Anadolu Bölgesi Geleneksel Mutfak Kültürü Uzmanı, İstanbul / TÜRKİYE e-posta: [email protected]

113 Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Güzin Sühran BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Tuzluca (Kulp) ilçesinin genel görünümü

edilmesi ve başka bölgelere ihraç M. Ö. I. binyılın ilk yarısında Doğu edilmesi Anadolu Bölgesi’nde çok güçlü bir devlet kuran Urartu Krallığı döneminde, Tuzluca 7. Her türlü hamur işi, çorba ve yemek- ve Kağızman’da bulunan kayatuzu yatakla- lerin lezzetlendirilmesi için yeterince rının üretimi konusunda, çivi yazılı belgeler tuz katılmasında şimdilik herhangi bir bilgi vermemektedir. 8. Son 60 yıldan beri de, kış mevsimin- Ancak Tuzluca, Kağızman ve Nahçıvan de buzlanmayı önlemek için Kara- topraklarında bulunan Duzdağı yakınlarında yollarında kullanılmaktadır. Urartuların kurmuş olduğu ekonomik ve 7 askeri amaçlı kale ve sulama tesisleri , tuz TUZLUCA VE KAĞIZMAN’DA yataklarının işletildiği, insanların ihtiyacını BULUNAN KAYATUZU YATAKLARI karşıladığı ve ticaretinin yapıldığı konusunda VE ÜRETİMİ KONUSUNDA BİLGİ önemli ipuçları vermektedir. VEREN TARİHSEL KAYNAKLAR Orta Çağ’da, Tuzluca ve Kağızman’daki Ani-Tuzluca-Kağızman yöresinde kayatuzu yataklarından yapılan üretim ve gerçekleştirmiş olduğumuz sistemli arkeolo- bölgelerarası ticareti konusunda, seyyahla- jik yüzey araştırması sonuçlarına göre, Ani rın yanı sıra, Ermeni yazılı kaynakları çok yöresinde saptamış olduğumuz Kuzeyhan önemli bilgi vermektedir. Uluslararası ticaret Kalesi, Ziyaret Tepe Kalesi ve Ani Kalesi gibi yolları üzerinde bulunan Koşevenk ve Ani ekonomik ve askeri amaçla kurulmuş yöne- Şehri’nde birbirinden görkemli kiliselerin tim merkezleri, Son Tunç ve Erken Demir yapılmasında, kayatuzu ticaretinden elde Çağı’ndan beri Tuzluca ve Kağızman’da üre- edilen kazanç büyük bir rol oynamaktaydı. tilen kayatuzunun, kuzeyde Kars-Kafkasya Ermeni tacirler, Kafkasya ve Doğu Anadolu bölgesindeki yerleşim merkezlerine yapılan 6 şehirlerine katır ve eşek kervanları ile yapmış ticareti organize ettiği anlaşılmaktadır. oldukları kayatuzu ticaretinde, çok büyük kazanç elde etmiştir.

114 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Güzin Sühran BELLİ

Tuzluca ve Kağızman’da üretilen kayatuzu ticaretinden elde edilen büyük kazanç, yöne- ticiler tarafından Koşevenk ve Ani Şehri’nde kilise, şapel, manastır ve diğer mimarlık anıtlarının yapılmasına ve kilise giderlerinin karşılanmasına da tahsis edilmiştir. Örneğin, Koşevenk’teki Aziz Yahya (Surp Hovhannes) Kilisesi’nin Jamatununda bulunan bir yazıtta, şöyle denilmektedir: “1038 yılında ben, Gagik Şahenşah, Tuz- luca’daki (Kulp) meyve bahçelerimi, Horo- mos’ta jamatunuyla birlikte inşa ettiğim Surp Hovhannes Kilisesi’ne bağışladım. Ve Petros Efendi’nin patrikliği ve Peder Hovhannes’in piskoposluğu sürdükçe, gümrük resminden muaf senelik yüz yük tuz bahşediyorum. Eğer ki, bizden sonra biri bu hükme ve benim bağışıma muhalif olursa, Tanrı önünde benim günahlarımdan sorumlu olacak ve yaşamında ve ölümde ’de (Nikea) toplanan 318 pat- rik tarafından lanetlenecektir. Ve bu hükme Tuzluca kayatuzu galeri girişinin içeriden 8 görünümü (M.Lordoğlu) uyanlar, İsa tarafından kutsanacaktır”. Yukarıda, kayatuzu taşıması ve şatışın- da kullanılan yük biriminin, günümüzdeki ağırlığına göre yaklaşık olarak 50 kilo olduğu anlaşılmıştır. 1404 yılında, Emir Timur’a, İspanyol elçisi olarak giden Ruy Gonzales de Clavio, Ağrı Dağı’nın kuzeybatısında yer alan bu- günkü Tuzluca ilçesindeki tuz dağı konusun- da şunları yazmaktadır: “…Tuz Dağı’nın eteğindeki bir köyde kaldık. Burada dağın tepesinde kurulmuş bir kale vardı. Dağ-taş tuz kayaları ile kaplıydı. Çevre köylerden gelen insanlar, buradan tuz 9 alıp yemeklerinde kullanıyorlarmış…”. Tuzluca ve Kağızman’da bulunan kayatu- zu yataklarının, Osmanlı Devleti döneminde de işletildiği konusunda, birçok kaynağın yanı sıra, Ağrı Dağı Bölgesi’ni dolaşan ya- bancı seyyahların yazmış olduğu kitaplardan Tuzluca kayatuzu galerisinin içeriden görünümü da öğrenmekteyiz. (M.Lordoğlu)

115 Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Güzin Sühran BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Tuzluca’da kayatuzu galeri girişlerinin genel görünümü

1645 yılında Kars Bölgesi’ni ziyaret eden olan Türkiye’deki Kağızman Köyü’ne yönel- ünlü Türk gezgini Evliya Çelebi, Kağız- memeleri için uzaklardan gelenler için fiyatı man Kalesi’nin batısında işletilen büyük ve indirmişti. İnce tuzun fiyatı kaba olanından sağlam kayatuzu yataklarından söz ederek, daha ucuzdu, çünkü bu tuz sadece Beyazit Kale Dizdarı ve 330 kale neferinin maaşının, Paşalığı’na satılıyordu ve bunun fiyatının tuz üretimi ve ticaretinden karşılandığını artırılması halinde Kürtler, Cunıki Kürtle- yazmaktadır. rinin bölgesinde Köroğlu Dağı’nın kenarında ve Tuzluca’dan (Kulp’tan) 32 verst uzaklıkta “… Kağızman Kale Beyi’nin geliri, kanun bulunan kendi tuz kaynaklarına yönelecekler- üzerine 200.000 akçedir. 9 zeamet ve tımarı di. Daha 10 yıl önce Kürtler burada tuz elde 178 alabeyisi ve çeribaşı vardır. Toplam 900 etmeye ve bunun ticaretini yapmaya çalış- asker olur ve akçe kazanır. Dizdarı ve 300 mışlardı. Ancak Erivan Serdarı satış emrini kale neferi vardır. Belirlenmiş maaşları, veren şahsın ölüm cezasına çarptırılması işletilen tuzlalarından sağlanır. Kalenin batı 11 üzerine bunu engelleyebilmişti”. tarafında büyük tuzla ve sağlam madeni 10 bulunmaktadır…” Ağrı Dağı üzerinde bulunduğuna inan- dığı Nuh’un Gemisi’ni aramak için 1829 Alman jeolog Karl Eduard von Eichwald, yılında Ağrı Dağı’na tırmanan Alman bilim 1825 – 1826 yıllarında İran’ın denetiminde insanı ve gezgin Dr. Friedrich Parrot, Kulp’ta olan Erivan Hanlığı sınırları içinde kalan bulunan tuz yatakları ve işletmesi için şu Tuzluca (Kulp) ile Kağızman’da çıkarılan önemli bilgiyi vermektedir: kayatuzu kaynakları hakkında çok önemli bilgi vermektedir. Gürcistan’dan kervanların “…26 Eylül 1829’da Kulp köyüne vardık, Tuzluca’ya (Kulp) gelip tuz aldıklarını ve köyün yanı başında tuz madenlerini koruyan ve Kağızman’daki tuz üretimi konusunda şunları yapılan üretimin güvenliğini sağlayan bir Rus yazmaktadır: komutan ve askerleri karşıladı… Kulp, çok kü- çük bir köydür, insan köyde büyük ve fazla ağaç “Pers Hükümeti tuz için farklı fiyatlar görmek istiyor… Tuz madenleri çok verimlidir. belirlemiştir. Bunun sebebi de, tuz alıcılarının Tuz alınan tepeler, yaklaşık 10 mil (16 km.) çoğunun Gürcistan gibi uzak yerlerden gelme- genişliğinde bir alanı kaplamaktadır. Tuz, 80 siydi. Serdar, ilkesindeki ticareti büyütmek ve ile 120 kg. ağırlığında büyük dikdörtgen par- alıcıların tuzu daha ucuz, ama düşük kaliteli çalar halinde kesilmektedir. Tuz madeninde,

116 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Güzin Sühran BELLİ günlük yaklaşık 300 kişi çalışmaktadır. Köyün ğıtan yerli halk kullanır. Batum ve Ardahan insanları, beş parça tuz için bir Abas (80 Bölgesi halkının hemen hepsi, Kağızman tuzu 15 bakır copeks’e eşit) ücret almaktadır. Burada, kullanılır…”. beyaz ve kırmızı renkte olmak üzere iki çeşit 1919 yılında bölgede bir inceleme gezisi- tuzu bulabilirsiniz. Tuz madenlerinin işletim ne çıkan Kars Fatihi Kazım Karabekir Paşa, hakkı, birkaç yıllığına Erivan’da bulunan bir 12 şunları yazmaktadır: Ermeni tacire verilmiştir…”. “...Tuzluca’dan (Kulp’tan) Kağızman’a Alman jeolog Hermaan von Abich, 1839 üç buçuk saatte arızasız geldik. Hafif yağ- yılında, Tuzluca kayatuzu yatakları konusunda 13 mur vardı. Belediye reisinin evine indim. 21 çok kısa bir bilgi vermektedir. Mayıs’ta Kağızman’da meşgul oldum. Tuz 1877 – 78 Osmanlı – Rus savaşından madenlerini gezdim. Bembeyaz tuz madeni sonra, Kars – Kağızman Bölgesi’nin 40 yıl kısmı şayan-ı hayret. Çar döneminde, burası 16 boyunca Rus yönetiminde kaldığı dönemde, yalnız Çar’a aitmiş…”. kayatuzu üretimine büyük bir önem verildi- “...Mayıs’ta Kağızman’dan otomobil ile ğini, şu bilgilerden öğrenmekteyiz: yedi saatte Iğdır’a geldik, yol Aras Nehri’ni “Kars Valisi Frankini’ye göre, Osmanlı takip ediyordu. Kulp’ta (Tuzluca) bir saat Devleti döneminde Kağızman tuzlarının mola verdik. Buradaki dağlar tamamen tuz- satışından hükümet yılda 15.000 ruble kaza- dan meydana gelmektedir, şayan-ı hayret bir nıyordu. Rus yönetimi ise, aynı tuzu yaklaşık varlık. Düyun-u Umumi’ye yerinde okkasına olarak yarı fiyatına, yani kilogramını 1.56 üç kuruş fiyat koymuş. Kulp’ta birkaç basit kopekten sattığı halde, 1878 yılı başından, bina kalmış...”. 1879 Mayıs ayına kadar 31.916 ruble kazan- 14 1949 yılında Aras Havzası’nın jeolojisini mıştır…”. inceleyen ve o yıllarda çalışan Kağızman ka- 1886 yılında Rus İmparatorluğu’nun yatuzu açık işletmesinin de fotoğrafını çeke- coğrafya kurumu tarafından görevlendirilen rek, 1954 yılında geniş kapsamlı bir makaleyi Vladislav İvanoviç Masalskiy’in Kağızman’da Türkçe – Fransızca olarak yayımlayan Cahit yapmış olduğu geniş kapsamlı araştırma, Erentöz, özetle şunları yazmaktadır: ayrıntılı olmasının yanı sıra, oldukça bilimsel “….Aras Irmağı’nın her iki tarafında, bir çalışmadır. V.İ. Masalskiy’in 1894 yılında oldukça kalın tuz yatakları, özellikle üst yayımlanan Kağızman araştırmasında, seviyelerde bulunmaktadır. Güney taraftaki kayatuzu yatakları ve üretimi konusunda şu tuz yatakları, yeraltı ve yerüstü işletmesi önemli bilgi verilmektedir: 17 halindedir…”. “…Tuz, Kağızman’dan 3 verst uzaklıkta- Araştırmacı ve yazar Ramazan Karagöz, ki bir yerden çıkarılmaktadır. Buranın tuzu, yazmış olduğu “Kılıç Gibi Dosdoğru” isimli kaya tuzudur ve el ile çıkarılmaktadır. 1891 anı kitabında, 1940’lı yıllarda Kağızman’dan yılında 18.319 ruble tutarında 2.979 ton tuz satın aldıkları kayatuzunu, Ardahan yöresine çıkarılmıştır. Kars vilayetinin güney kesimi- kadar öküz sırtında dört günde nasıl götü- nin tümü, tuzunu buradan almaktadır. Özel- rerek sattıklarını, kayatuzunun nasıl çıkarıl- likle deniz seviyesinden 300 ayak yükseklikte dığını ve her bir parçanın kaç kilo geldiğini olan Aras Irmağı’nın sağ tarafında boldur. ayrıntılı olarak anlatmaktadır: Tuz madenleri burada çok kalındır, kalınlık- ları 32 m’ye ulaşır… Buradan çıkarılan tuzun “…Sıcak bir yaz ayında bir Pazar günüy- büyük bir kısmını, çuvallara doldurarak da-

117 Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Güzin Sühran BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium dü. Diğer köylüler ile birlikte iki arabayla Ka- Halk arasında ekonomik durumu çok iyi ğızman’a doğru yola koyulmuştuk. Kağızman olan bir insana, “Tuzu kuru” deyimi kullanıl- kaya tuzlasından alacağımız tuzları Arda- maktadır. han’da satacaktık. Kağızman Tuz ocakları İnsanlar arasında bir tadımlık tuzun, köyümüzden öküz adımıyla gidip gelme gece ömür boyu hatırı vardır. gündüz mola vermesiyle dört gün sürüyordu. Iğdır-Tuzluca yöresinde, doğum yapmış Tuz işi oldukça zor bir işti. Kaya tuzunun kadını her türlü kötülükten koruması için, en hafifi yetmiş kilo, en ağırı ise yüz küsür yanına tuz ve ekmek konulmaktadır. gelirdi. Bunu teraziye koyup tartmak, araba- Kars-Iğdır-Tuzluca-Kağızman bölgesin- ya yüklemek, satarken de aynı işlemi yapmak deki yaygın olan inanca göre, akşamdan sonra gerekiyordu. Daha da tehlikelisi, bu kaya tuz- bir başka komşuya tuz ödünç vermenin, larını edinmekti. Çünkü kaya tuzları, Tuzlada uğursuzluk getireceğine inanılmaktadır. dinamiklerle sökülürdü. Dinamitle sökülen Halk arasında yaygın olan inanca göre, bir kayaların temiz tuz olması gerekirdi ki satıla- insana yapılan büyü, ancak hoca tarafından bilsin, daha çok para kazanılabilsin. Bu iyi tuz okutulan tuz sayesinde bozulabilmektedir. kayalarına sahip olabilmenin yolu da, dinamit- ler patlar patlamaz, koşarak en iyi kaya tuzunu İnsan vücudunda, burkulan ve şişen eklem kapmaktan geçiyordu. Bunun için canından yeri üzerine konularak bağlanan tuz, şişliğin bile olan oluyordu. Dinamitler patlamadan kısa inmesine yardımcı olmaktadır. süre önce Tuzla’ya girip, dinamit patlamasında 18 Tuzluca’da bulunan kayatuzu galerileri, parçalanarak ölen birçok insan olmuştu...”. tıpkı Çankırı ve Nahçıvan’da bulunan “Duz Dağı”nda olduğu gibi, nefes darlığı ve astım HALK EDEBİYATINDA KAYATUZU gibi hastalığa iyi geldiği için, insanlar tarafın- dan sağlık amaçlı kullanılmaktadır. İnsanların beslenme kültürü ve halk sağlığında çok önemli bir yeri olan tuz, halk Osmanlı-Rus savaşları sırasında, yenilen edebiyatında şiir, mani, atasözü,19 öykü ve Osmanlı askerlerinin koruduğu şehir halkı, efsanelere de konu olmuştur . Rus askerlerinin katliam yapmaması için, yaşlı kadınlar Rus ordu komutanına bir kase İnsanlar arasında tuz, ekmek kadar değerli içinde ekmek ve tuz sunarak, merhamet olduğu için, üzerine yemin edilmektedir. dilemektedir. İnsanlar arasında tuz ve ekmek hakkı, kadirbilirlik ve vefa borcu olarak kabul edil- Tuzluca’da çıkarılan kayatuzu, eskiden at, mektedir. katır, eşek veya araba olmadığı dönemlerde, insanlar tarafından sırtta taşınarak Erivan’a Halk arasında, tuz ve ekmeğin değerini satış için götürülüyormuş. Oldukça zor ve bilmeyen insandan hayır gelmez düşüncesi yorucu olan kayatuzu taşıması, yüksek kazanç yaygındır. sağlamasından dolayı, insanlar tarafından sırtta taşınmaktaymış. Günümüzde Iğdır yöresinde Halk arasında, kendisine yapılan bir iyiliği çok yorgun olan ve nefes nefese kalan bir insa- çabuk unutan insana, “Ekmeğinin tuzu yok” na, “Ne oldu, yoksa sırtında Erivan’a kayatuzu deyimi kullanılmaktadır. 21 mu taşıdın” diye soruluyormuş .

Iğdır yöresinde, vefasız bir insana sitem 20 edilirken “Tuzsuz” deyimi kullanılmaktadır .

118 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Güzin Sühran BELLİ

TUZ ÜZERİNE YAZILAN MANİ VE ŞİİRLER Kars’ta yetişen çok değerli araştırmacı, yazar, müzisyen ve ozan Salih Şahin (Kul Şa- hin) Kağızman’da üretilen kayatuzu üzerine 22 birçok mani yazmıştır . Salih Şahin’in tuz üzerine yazdığı birbirinden güzel maniler, mutfak kültürü açısından büyük bir önem taşımaktadır.

TUZ MANİLERİ Ağayla paşa gelir Tuzluca kayatuzu galerisinin içeriden görünümü Yemekler başa gelir (M.Lordoğlu) Kararda tuz koymazsan Emekler boşa gelir

Seven gönül yorulmaz Kan, deliyse durulmaz Binbir çeşit yemeğin Tuzsuz tadı sorulmaz

Kağızman tuzu güzel Dut verir sazı güzel Aşıklar terif diğer Yaylada kızı güzel

Yiğit yarsız olurmu? Ev duvarsız olur mu? İki gönül bir olsun Sofra tuzsuz olur mu?

Aşıklar sazsız olmaz Tuzluca kayatuzu yatağı (M.Lordoğlu) Kış sofra kazsız olmaz Lezzettin sırrı orda Çiçek bağlar kız için Kaz eti tuzsuz olmaz Sofra ağlar tuz için Ferhat dağları yardı Yaylanın yazı geldi Bir edalı kız için Koyunlu kuzu geldi Bugün yâri görmüşem Kağızman’ın dillere destan olan meyve Gönlümün tuzu geldi bahçeleri gibi, kayatuzu üretimi de, şiirlere konu olmuştur. Kağızmanlı ünlü şair Cemal Al kalemi gelsin Hoca, yazmış olduğu şiirinde, Kars – Ağrı Kağızman’dan tuz gelsin ilinin lezzeti olan Kağızman’ı, cennete Gurbet burnumda tüter benzetmekte ve kayatuzu ürettiğini vurgula- 23 Telesmişem tez gelsin maktadır :

119 Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Güzin Sühran BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Cenubunda karlı sıra dağlar var Sait Küçük (Sadık Miskini), yazmış Manzaralı bir hoş hallı Kağızman olduğu “Kağızman Tuzu” adlı şiirinde, tuzun Zümrüt ağaçları, gülşen bağları var önemini ve geçirmiş olduğu serüveni, anlam Cennet gibi allı, pullu Kağızman dolu cümleler ile şu şekilde anlatmaktadır:

Cemal’in gönlünün ziyneti sensin KAĞIZMAN TUZU Doğu illerinin cenneti sensin Çar diyarda menendi yok bir maden Kars – Ağrı ilinin lezzeti sensin Tuzların gözdesi Kağızman tuzu İşler kayatuzun telli Kağızman Aban aşa katmış tatmıştır deden Tuzların gözdesi Kağızman tuzu Araştırmacı yazar ve ozan Sait Küçük (Sadık Miskini), yazmış olduğu 100 kıtalık Avcı etin ocak yakıp pişirmiş “Kağızman Yemek Destanı” adlı şiirinde, Tuz dağının üzerine düşürmüş yeraltından çıkarılan kayatuzunu söyle vur- Alıp yerken lezzetine şaşırmış 24 gulamaktadır : Tuzların gözdesi Kağızman tuzu

Bu yerde ne yersen duyarsın hazı Bunu böyle dizmiş hikayecisi Damağa tat verir güldürür yüzü Değilim gerçeğin kinayecisi Yeraltından çıkarılır Taş Tuzu Peynirin turşunun himayecisi Akar koşa pınar şor Kağızman’da Tuzların gözdesi Kağızman tuzu

Ünlü ozan Sait Küçük (Sadık Miskini), Yatağı kayadır sanma ki göldür yazmış olduğu “Kağızman Lezzeti” adlı Çevreye satılır nice bin yıldır şiirinde, Kars’ın tadı tuzu Kağızman kayatu- Rayihası vardır acı değildir zunun tadına doyum olmadığını, şu dizeler Tuzların gözdesi Kağızman tuzu ile anlatmaktadır: Evliya Çelebi eyler besi var Bizim elde madenlerin hası var KAĞIZMAN LEZZETİ Cenuptan şimale müşterisi var Sevda ile çalar MİSKİNİ sazı Tuzların gözdesi Kağızman tuzu Yüzer derelerde ördeği kazı Kars’ın tadı tuzu Kağızman tuzu Bu yerin yerüstü yeraltı imer Şol kaya tuzuna doyum mu olur Dağların belinde kaya tuz kemer Sarı damar kara damar ak damar Sait Küçük (Sadık Miskini), yazmış oldu- Tuzların gözdesi Kağızman tuzu ğu “Kağızman Methiyesi” adlı şiirinde, sofra tuzunun damaklara tad verdiğini şu dizeler Herkes ısmarlayıp bu tuzdan ala 25 ile anlatmaktadır : Sofrasında ağız lezzeti bula Saklar yiyeceği koymaz bozula Tuzların gözdesi Kağızman tuzu KAĞIZMAN METHİYESİ Evliyan Kağızman sana ad verir MİSKİNİ minnettar keşfeden cedde Kim dilek dilerse bir murat verir İnceltir madeni tel eyler hadde Sofra tuzun damaklara tad verir Yemek tatlandıran billursu madde Taşı gevher nice beller sendedir Tuzların gözdesi Kağızman tuzu

120 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Güzin Sühran BELLİ

SONUÇ geçmesi döneminde bile, öneminden herhan- Tuzluca (Kulp) ve Kağızman yakın- gi bir şey kaybetmeden devam etmiştir. larındaki zengin kayatuzu yatakları, tıpkı Tuzluca (Kulp) ve Kağızman yöresinde Orta Anadolu Bölgesi’nde bulunan Çankırı bulunan kayatuzu yatakları, üretimi ve tica- kayatuzu yatakları gibi, yüzlerce yıldan beri reti konusundaki geniş kapsamlı çalışmaları- 26 işletilmektedir. Tuzluca’da bulunan kayatuzu mız, devam etmektedir . yatakları, Çankırı ve Nahçıvan Duz Dağı kayatuzu yatakları gibi, galeriler açılarak DİPNOTLAR / FOOTNOTES işletilmektedir. Kağızman’ın kuzey batısında 1 Belli-Belli 2007, 358.; Alakom 2012, 30 vd. ki Aras Irmağı’nın kuzeyinde ve özellikle güneyinde bulunan kayatuzu yatakları da, 2 Koday 2004. Eski Çağ’dan günümüze kadar açık işletme- 3 Kayhan 1977, 22-25, 29, 49-50.; Koday-Karaku- zulu-Sevindi, 2004. ler halinde çalıştırılarak tuz üretilmektedir. 4 Bahşeliyev - Marro - Salz - Aliyev 2010, 229 Tuzluca ve Kağızman’da üretilen kayatuzu -244.; Habibbeyli-Bahşaliyev 2013, 51-55.; ticaretinden elde edilen kazanç, Doğu ve Ku- Hacıyev 2014, 23. zeydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki yerel yöneti- 5 Kayhan 1977, 2 49-50. cilerin en büyük zenginlik kaynağını oluş- 6 Belli 2016,43. turmaktadır. Tuz üretimi ve ticaretinden elde 7 Belli-Sevin 1999, 27-30.; Belli 2009, 45-47.; edilen büyük kazanç, Kağızman yöresinde Belli 2012, 22-45. bulunan altın, gümüş ve bakır yataklarından 8 Gündoğdu 2009, 191. yapılan üretim ve ticaretinden çok daha fazla 9 Ruy Gonzales de Clavijo, 1993, 88-91 olmuştur. Bu yüzden kaya tuzu haklı olarak 10 Evliya Çelebi Seyahatnamesi II, 389-390. “beyaz altın” olarak isimlendirilmektedir. 11 Eduard von Eichwald I, 183 541. Tuzluca ve Kağızman’da üretilen kayatu- 12 Friedrich Parrot, 1846, 226. zu, Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan 13 Herman von Abich, 1859,7, 59-150.; Alakom 2012, 179. milyonlarca insanın mutfak kültürü ve bes- lenme alışkanlıklarının belirlenmesinde çok 14 Badem 2010, 188. büyük bir rol oynamıştır. Orta Çağ’dan beri 15 V. İ. Masalskiy 1887, cilt, 23, 27. yazılı kaynakların vermiş olduğu değerli bil- 16 Kazım Karabekir 1994, 194.; Acar 2009, 30, 36. gilere göre, Tuzluca ve Kağızman’da bulunan 17 Erentöz 1954, 1-53. kayatuzu yataklarından yapılan tuz üretimi, 18 Karagöz 2005, 24. Doğu Anadolu’nun ihtiyacını karşılaması- 19 Kalafat 2010, 102-108; Kanca-Suvari 2012, 367- nı yanı sıra, Kafkasya Bölgesi’nde yaşayan 369.; Kırımlı 2010, 56 - 62. insanların da tuz ihtiyacını karşılamıştır. 20 Iğdırlı ozan ve yazar Doç. Dr. Zeynelabidin Günümüzde bile Tuzluca’da üretilen kaya Makas’a, çok teşekkür ederiz. tuzu, Gürcistan’a ihraç edilmektedir. 21 Kaynak kişi, Doç. Dr. Zeynelabidin Makas, Iğdır. Eski Çağ’dan günümüze kadar Kuzey- 22 Tuz üzerine birbirinden güzel ve önemli maniler doğu Anadolu Bölgesi’nin sürekli ve en yazan değerli dostumuz Salih Şahin’e (Kul büyük ticaret kaynağının başında, kayatuzu Şahin), çok teşekkür ederiz. üretimi gelmektedir. Hatta kayatuzu üretimi 23 Küçük 2000-382. ve ticareti, Osmanlı-Rus savaşları sırasında 24 Küçük 2012, 289. ve 1878-1918 yılları arasında Kuzeydoğu 25 Büyük bir sorumluluk bilinci içinde “Kağızman Anadolu’nun 40 yıl boyunca Rusların eline Tuzu” adlı tarihsel şiirini yazan değerli dostumuz

121 Oktay BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Güzin Sühran BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

19. yüzyılın ikinci yarısında Rusların Kağızman’da kayatuzu yataklarında yaptığı açık işletme

Sait Küçük’e (Sadık Miskini), önemli katkısından yı, Kafkasya’da Ortak Geleceğimiz, 24-26 Eylül dolayı çok teşekkür ederiz. 2004, Kars, Kars Belediyesi Kültür Yayınları, No: 26 Tuzluca (Kulp) ve Kağızman Yöresinde Bulunan 21, İstanbul 2007, 355-399. “Kayatuzu Üretimi, Ticareti ve Tuzun Halk Belli, O. 2009: “Ağrı Dağı (Ararat) Bölgesi’nde Edebiyatında Yeri” adlı genişletilmiş monografi Keşfedilen Urartu Sulama Tesislerine Toplu Bir çalışmamız, devam etmektedir. Bakış-An Overall Look at Urartu Irrigation Fa- cilities Discovered in the Mount Ararat Region” KAYNAKÇA / BIBLIOGRAPHY (ed. O. Belli), I. Uluslararası Türk Kültüründe Ağrı Dağı Sempozyumu, 28-29 Haziran 2008 Abich, H. 1896: Geologische Forschungen in den Iğdır, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, No: 365, Kaukasischen Landern, I-II, Wien. Ankara 2009, 1-48. Acar, Z.Z 2009: Tarihi Yönleriyle Tuzluca, Tuzluca Belli, O. 2011: “Ağrı Dağı Bölgesi’ndeki Sinek Kaymakamlığı Kültür Yayınları, No:1, Ankara. Yaylasında Yeni Keşfedilen Urartu Sulama Alakom, R. 2012: Kağızman, Kars’ın Tadı Tuzu, Tesisleri-Recently Discovered Urartu Irrigation Kağızman Belediyesi Yayını, İstanbul. Facilities on Sinek Yaylası, Mount Ararat Regi- on”, (ed. O. Belli), II. Uluslararası Aras Havzası Badem, C. 2010: Çarlık Rusyası Yönetimindeki Kars Sempozyumu, 13-15 Aralık 2011, Iğdır, Iğdır Vilayeti, Birzamanlar Yayıncılık, Ankara. Valiliği İl Özel İdaresi Yayını, No: 1, Erzurum Bahşeliyev, V. - C. Marro - S. Salz - N. Aliyev 2010: 2012, 16-49. “Duzdağı Madeninde Arkeoloji Çalışmaları”, Belli, O. 2016: “The Ani Region in Antiquity - Eski Türkiye Bilimler Akademisi Arkeoloji Dergisi, 3, Çağ’da Ani Bölgesi”, (ed. O. Belli - A. Yar- Ankara, 229 - 244. dımcıel - V.E. Belli - C.Çelik), I. Uluslararası Belli, G.S.-O. Belli 2007: “Kafkasya’nın Damak Tadı: Ani-Kars Sempozyumu - The First International Kars Bölgesi’nin Geleneksel Mutfak Kültürü ve Symposium of Ani-Kars, 14-16 Ağustos 2014 Yemekleri” (ed. O. Belli), Kars, II. Kent Kurulta- Kafkas Üniversitesi, Kars, Belli Eğitim Kültür

122 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Güzin Sühran BELLİ

Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Yayını, Kırımlı, Y. 2010: “Anadolu’da Nazar İnanışı ve No: 5, İstanbul 2016, 18-49. Nazara Karşı Tuzla Yapılan Pratikler”, Yemek ve Buyruk, H. 2016: “Clavio ve Parrot’un Seyahatna- Kültür 20, İstanbul, 56 - 62. melerinde Iğdır Tuzluca ve Çevresi, Atatürk Kobro, G. 1989: Das Gebiet von Kars und Ardahan, Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi München. 37, Erzurum, 316-333. Koday, Z. 2004: “Kağızman İlçesinde Meyvecilik” Erentöz, C. 1954: 1954: Aras Havzası Jeolojisi, Tür- Doğu Coğrafya Dergisi 9, No:12. kiye Jeoloji Kurumu Bülteni, No: 1-2, Ankara. Koday, S.-Z. Karakuzulu-C.Sevindi 2004: “Kağız- Evliya Çelebi: Evliya Çelebi Seyahatnamesi II, man Kayatuzu Tuzlası”, Doğu Coğrafya Dergisi (Türkçeye çeviren: Y. Dağlı-S. Ali Kahraman), 9, No: 69 Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2001. Küçük, S. 2012: “Kağızman Yemek Destanı-Epic Gündoğdu, H. 2009: “Bir Ortaçağ Şehri: Ani-Ani: Kağızman Dining”, (ed. O. Belli), II. Uluslara- A Medieval City” (ed. M. Ural-F. Kuzucu), rası Doğu Anadolu Bölgesi Geleneksel Mutfak Kuzeydoğu Anadolu’da Mimari-Architecture in Kültürü ve Van Yemekleri Sempozyumu, 24-26 Northeastern Anatolia, İstanbul, 72-127. Kasım 2010 Van, Van Valiliği Yayını, İstanbul Habibbeyli, İ.-V. Bahşaliyev, 2013: “Kadim Tuz 2012, 286-292. Madenleri”, Nahçıvan Tarihi, En Eskiden XVIII. Masalskiy, V. I. 1887: “ Kars Vilayeti’nin Sınır Yöresi Asrın 40. Yıllarına Kadar I, Nahçıvan 2013, Denemesi”, İmparatorluk Rusyası Coğrafya 51-55. Kurumu Haber Bülteni 23, No: 1, Petersburg. Hacıyev, İ. 2014: Nahçıvan, Şarkın Efsanesi - Nakhc- Masalskiy, V. I. 1894: “Kağızman”, Entsiklopediçeskiy hivan, Legend of the East, Bakü. Slovar, XIII, Petersburg. Karagöz, R. 2005: Kılıç Gibi Dosdoğru, Alternatif Önel, M.-G. Karaağaç-S. Küçük 2000: Kağızman’a Süreç Yayınları, Ankara. Ismarladım Nar Gele, Muğla. Karl Eduard von Eichwald 1837: Reise auf dem Cas- Parrot, F. 1846: Journey of Ararat (İngilizceye çeviren pischen Meere und in den Caucasus I, Berlin. W. D. Cooley), New York. Kağızman 1974: Türk Ansiklopedisi XXI, İstanbul, Ruy Gonzales de Clavio: Anadolu, Orta Asya ve 117-118. Timur, (Türkçeye çeviren Ö. R. Doğrul), Ses Kalafat, Y. 2010: “Van Gölü Havzası Örneklemeleri Yayınları, İstanbul 1993. ile Türk Kültürlü Halklarda Tuz İnancı-Salt Yılmaz, O. 2007: Kağızman (Kars)- Tuzluca (Iğdır) Belief in Turkish Cultured Folks With Van Yataklarının Jeolojisi, Mineralojisi ve Basin Samplings”, (ed. O. Belli), I. Uluslararası Petrografisi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Doğu Anadolu Bölgesi Geleneksel Mutfak Kül- Fakültesi, Yüksek Lisans Tezi, İzmir. türü ve Yemekleri Sempozyumu, 24-26 Haziran 2009 Bitlis, Bitlis Eren Üniversitesi Yayını, No: 1, İstanbul 2010, 100-109. Kanca, E.-Ç.C. Suvari 2012: “Sıradan Bir Meta ve Ritüel Nesnesi: Tuz-An Ordinary Commodity and a Ritual Object: Salt”, (ed. O. Belli) II. Ulus- lararası Doğu Anadolu Bölgesi Geleneksel Mutfak Kültürü ve Van Yemekleri Sempozyumu, 24-26 Kasım 2010 Van, Van Valiliği Kültür Yayınları, İstanbul 2012, 365-370. Kayhan, M. 1977: Türkiye Tuz Envanteri, Maden Tetkik ve Araştırma Enstitüsü Yayınları, No:164, Ankara. Kazım Karabekir 1994, Kürt Meselesi, Emre Yayın- ları, İstanbul.

123 MORPHOMETRIC ANALYSIS OF MOUNT ARARAT (AĞRI)

Vedat AVCI* Murat SUNKAR** Ahmet TOPRAK***

ABSTRACT n this study morphometric features of Mount Ararat, a type of stratovolcanoes, which is in the east of Turkey, have been analyzed. Being the highest mountain in Turkey, IMount Ararat was formed after volcanic activities on a fault in NW-SE direction. Although there are different myths about this mountain, whose summit is covered by an ice cap, the most noteworthy is the belief that the ship of Noah sit on it. Due to this legend about the mountain, different studies have been carried out by different professional groups. Most of these studies are related to the formation of the mountain. Since the mountain covers a very large area and reach in terms of geomorphological shapes, geomorphological studies for the mountain have not been carried out. However, there are glacial and volcanic studies related to its different parts. Taking this into consideration, this study is conducted to explain general morphological features of Mount Ararat. It is possible to obtain faster and more accurate results because current geographical features can be numerically calculated by morphometric analyses. For this reason, using Digital Elevation Model (DEM) in 10 m resolution and with the help of Geographic Information Systems (GIS), analyses for slope, aspect, elevation step, topographic position index, relative relief and profile have been performed. From DEM, maps of slope, aspect, elevation step and topographic position index have been created. After that, transverse profiles have been taken in NE-SW direction and longitudinal profiles in NW-SE. The study area has been divided into grids of 1 km2 to determine the distribution of relative rise of the mountain. The difference between the highest and lowest points of these grids has been found by using zonal statistics and then a rise map for the mountain has been created. According to the analyses performed, it is seen that slope on the steep sides of the main cone is high and that slope values reach 75 near the summit. This is a typical result for volcanic cones. According to the aspect analyses, sides facing the northeast account for 26%, sides facing the north 13%, sides facing the northwest 10%, sides facing the west 10%, and finally sides facing the southeast 10%. These results support the theory that Mount Ararat was formed due to a fault line in NW-SE direction.

* Dr. Vedat AVCI, Bingöl University, Faculty of Siciences Letters Department of Geography, Bingöl/TURKEY, e-mail: [email protected] ** Murat SUNKAR, Fırat University, Faculty of Humanities and Social Sciences, Department of Geography, Elazığ/ TURKEY, e-mail: [email protected] *** Ahmet TOPRAK, Fırat University, Faculty of Humanities and Social Sciences, Department of Geography, Elazığ/ TURKEY,

124 Vedat AVCI

Vedat AVCI IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Murat SUNKAR The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ahmet TOPRAK

Büyük ve Küçük Ağrı Dağları

According to the grouping by the rise analysis, the decrease in the rate of elevation zones to the top of the mountain supports the volcanic cone. Topographic position index values range from 82 to -77 and are seen to increase to the top. In relative relief analyses, the rise in the elevation ranges from 0 to 1128 m and this value goes up to 1128 m on the sides near the top of the mountain. Volcanic cone shape of Mount Ararat is clearly seen also in the transverse and longitudinal profiles. Key words: Mount Ağrı, Morphometric Analysis, Geographic Information Systems, Ship of Noah.

125 AĞRI DAĞI’NIN (ARARAT) MORFOMETRİK ANALİZLERİ

Vedat AVCI* Murat SUNKAR** Ahmet TOPRAK*** 1. GİRİŞ morfometri olarak tanımlanmaktadır. Mor- u çalışmada, Ağrı Dağı’nın morfomet- fometri analizleri ile elde edilen veriler o rik analizlerinin yapılması amaçlan- alandaki drenajın evrimi, bu evrim üzerin- Bmıştır. Ağrı Dağı Türkiye’nin en yüksek de yapısal ve litolojinin kontrol derecesi, volkanik dağı olup 120 km2’ye yaklaşan dağılımı ve karakteri üzerine hızlı ve sağlıklı bir alan üzerinde yükselmektedir. Ağrı bilgi edinilmesini sağlayabilmektedir (Keller Dağı, lav ve tüflerin ardalanmalı olarak üst ve Pinter, 2002). üste yığılması sonucu oluşmuş bir tabakalı Ağrı Dağı ve çevresinde Alt Karboni- (strato-volkan) volkandır (Şekil 1). Dağın fer’den Kuvaterner’e kadar farklı dönem- çok yüksek ve dik yamaçlı koni biçiminde lerde oluşmuş kayaçlar yüzeylemektedir olması çabuk soğuyan ve katılaşan, akış- (Şekil 2). Alt Karbonifer dönemli kırıntı ve kan olmayan lavlardan meydana gelmiş karbonatlar ile Permiyen ve Alt Miyosen olmasının sonucudur. Tek bir gövde olarak dönemli kireçtaşları güneydoğuda sınırlı bir yükselen volkanik kütle, 3000 m’den sonra yüzeyleme alanına sahiptir. Ağrı Dağı’nda iki ayrı bölüm halinde yükselmeye devam ise Kuvaterner dönemli bazalt, andezit ve eder. Bunlardan kuzeybatıdaki Büyük Ağrı proklastik kayaçlar geniş yüzeyleme alanına Dağı, güneydoğudaki ise Küçük Ağrı Da- sahiptir (Şenel ve Ercan, 2002). Dağın zirve ğı’dır. Küçük Ağrı Dağı’nın doruğu, Büyük kısmında ve zirveyi çevreleyen yamaçlarda Ağrı Dağı’nın doruk kısmından 10 km uzak bu kayaçlar yüzeylemektedir. Büyük Ağrı olup aynı dönemde oluştukları için yapı ve Küçük Ağrı’nın zirvesinden kaynaklanan bakımından benzerdir (Şahin, 2011; Atalay, akarsuların taşıdığı alüvyal malzeme kuzey- 2017; Kaya, 2017). Ağrı Dağı’nda daimi kar doğuda kalın depolar oluşturmaktadır. sınırı 4000 m’den başlamakta olup dağın bu yükseltiden sonra 1000 m’lik bölümü sürekli Ağrı Dağı, ülkemizin en yüksek vol- kar sınırı içerisinde kalmaktadır. Dağın kanik dağı dışında aynı zamanda üzerin- zirve kısmı ise geniş bir takke buzulu ile de 10 km’lik güncel bir buz takkesi (ice kaplıdır (Erinç, 1953). cap) bulundurmaktadır (Imhof, 19563). Blumenthal (1956; 1958) göre buz takke- Coğrafi bilgi teknolojileri kullanılarak sinden sarkan ve uzunlukları 1 ile 2.5 km jeomorfolojik birimlere ait verilerin, bölge- arasında değişen toplam 11 adet buzul dili nin yükseklik değerlerinden (SYM-Sayısal dağın güney eteklerinde 4200 m’ye, kuzey Yükseklik Modeli) çıkarılması çalışmaları eteklerinde ise 3900 m’ye kadar ulaşmıştır.

* Dr. Vedat AVCI, Bingöl Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü, Bingöl/TÜRKİYE, e-posta: [email protected] ** Prof. Dr. Murat SUNKAR, Fırat Üniversitesi İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi Coğrafya Bölümü, Elazığ/ TÜRKİYE, e-posta: [email protected] *** Ahmet TOPRAK, Fırat Üniversitesi İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi Coğrafya Bölümü, Elazığ/TÜRKİYE

126 YAZAR-1

Vedat AVCI IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Murat SUNKAR The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ahmet TOPRAK

Büyük Ağrı Dağı kuzeydeki Iğdır Ovası’na göre 4300 m, güneyde Doğubayazıt’a göre 3000 m’den daha fazla nisbi yükselti farkına sahiptir. Yükseldikçe yamaç eğimi artan Ağrı Dağı’nda eğim 0-75o arasında değiş- mektedir. Koninin zirve kısımlarında eğim değerleri çok yüksek iken etek kısımlarında bu değerler düşmektedir. Ağrı Dağı’nda nisbi relief 0-1128 arasında değişmekte olup ortalama değer 176.5 m’dir. Nisbi relief Şekil 1: Ağrı Dağı’nın (Ağrı) lokasyon haritası. değerleri yarılmaya bağlı olarak değişiklik göstermektedir.

2. MATERYAL VE YÖNTEM Ağrı Dağı’nın morfometrik özelliklerinin belirlenmesine yönelik olarak eğim, bakı, yükselti basamakları, topografik pozisyon indeksi, nisbi relief ve profil analizleri yapıl- mıştır. Bu amaçla sayısal topografya hari- talarından Sayısal Yükselti Modeli (SYM) oluşturulmuştur. SYM’den eğim, bakı, Şekil 2: Ağrı Dağı’nın (Ağrı) jeoloji haritası (MTA yükselti basamakları katmanları oluşturulmuş 1/500.000 Ölçekli Türkiye Jeoloji Haritası Van Paftası ve bu katmanlar yeniden sınıflandırılmıştır. ile Şenel ve Ercan, 2002’den yararlanılarak çizilmiştir). Yeniden sınıflandırılan bu katmanlar vektör formatına dönüştürülmüş, her sınıfın kapla- Ağrı Dağı’nda eğim değerleri 0-75o arasın- dığı alanı ve oran bulunmuştur. Bu işlemler da değişmektedir. Genel olarak 2000 m’den için ArcGIS 10.1 Programı 3D ve Spati- sonra belirginleşen volkan konisinin yamaç- al Analiz Modülleri kullanılmıştır. SYM larında yükseldikçe eğim değerlerinin arttığı verisinden SAGA GIS yazılımı kullanılarak görülmektedir. 3500-4000 m yükseltilerinden topografik pozisyon indeksi haritası oluştu- sonra zirveye doğru yamaçlarda eğim değeri rulmuştur. Çalışma alanı 1km2lik gridlere 75o’ye ulaşmaktadır (Şekil 3). Rölyefi değiş- bölünmüş, zonal istatistikle bu gridlerin tiren, onu farklı oranlarda parçalayan, böylece en yüksek ve düşük yükseltileri arasındaki her yöne doğru gelişmiş yamaç ve farklı eğim farktan nisbi yükselti farkı bulunmuştur. Bu fark ile Inverse Distance Weighted (IDW) değerleri kazandıran hakim kuvvet flüvyal yöntemi kullanılarak nisbi relief haritası ve süreçlerdir (Ardel, 1968). Fakat Ağrı Dağı KD-GB ile KB-GD doğrultusunda Ağrı zirvelerinde yüksek eğimin oluşmasında bu- Dağı’nın enine ve boyuna profil serileri oluş- zullaşmanın da etkisi belirgindir. 4000 m’den turulmuştur. düşük alanlarda koni yamaçlarında yer alan akarsu vadilerinde de yüksek eğim değerleri görülmektedir. Yükseldikçe eğimin artma- 3. BULGULAR sına karşın koninin eteklerine doğru eğim değerleri azalmaktadır. Volkan konisinin etek 3.1. EĞİM ANALİZİ kısımları ile yüksek alanlar arasında eğim Topografyanın karakterini ortaya koyan farkının çok fazla olması volkan konilerinin analizlerden en önemlisi eğim analizidir. tipik özelliklerini yansıtmaktadır.

127 Vedat AVCI Murat SUNKAR IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ahmet TOPRAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

mektedir. Düşük eğim değerlerinde yüksek eğim değerlerine doğru düzenli bir azalma volkan konisinin tipik özelliğini yansıtmak- tadır (Şekil 4). Oransal dağılıma göre değerlendirildi- ğinde; 0-5o eğim grubunda yer alan alanların oranı % 40’dır. 5-15o eğime sahip sahalar % 34, 15-25o eğime sahip alanlar % 17, 25-45o eğime sahip alanlar % 9 oranında yer kapla- maktadır (Şekil 5). Eğim gruplanın oransal Şekil 3: Ağrı Dağı’nın (Ağrı) eğim haritası dağılışında dikkat çeken en önemli konu incelenen alanın % 74’ünde eğim değerle- rinin 15o’nin altında olmasıdır. Bu oransal değeler de büyük bir volkan konisini karak- terize eden sonuçlardır. Eğim analizlerine göre Ağrı Dağı’nda eğimin alansal ve oransal dağılış sonuçları birbiriyle uyumlu ve volkan konilerine ait özellikleri yansıtmaktadır. Da- ğın çevresinde 2000 m yükseltilerine kadar Şekil 4: Ağrı Dağı’nda (Ağrı) eğimin alansal dağılışı. geniş ve az eğimli düzlükler, bu yükseltide 3000 m’ye kadar yavaş, 3000 m’den sonra ise zirveye doğru aşırı bir eğim artışı görülmek- Ağrı Dağı’nın eğim haritasına göre dağın tedir. Ana volkan konisi üzerindeki parazit doğu ve batıya bakan yamaçları arasında konileri ve farklı alanlardaki lav çıkışları koni önemli eğim farklarının olduğu görülmekte- üzerinde yer yer farklı eğim özelliklerinin dir. Batı yamaçlarda eğim değerleri doğuya oluşmasını sağlamıştır. Bu durum dağın ku- göre daha yüksek olduğu görülmektedir. Bü- zeybatı ve güneydoğu yamaçlarında belirgin yük Ağrı ile Küçük Ağrı’nın eğim değerleri olarak gözlenmektedir. kıyaslandığında Küçük Ağrı’da eğim değiş- kenliği daha azdır. Küçük Ağrı’da yarılma da az olduğundan genelde yüksek eğim 3.2. BAKI ANALİZİ değerleri görülmekte olup fark azalmaktadır. Bakı, bir sahadaki nem, yağış, rüzgar, Büyük Ağrı Dağı’nın zirve kısmındaki eğim güneşlenme süresi ve şiddeti gibi doğal değerleri, Küçük Ağrı’nın zirve çevresine ortam özellikleri üzerinde yönlendirici rol göre düşüktür. Bu durum Büyük Ağrı’nın oynamaktadır (Wilson ve Gallant, 2000). zirvesinde yer alan buzulun aşındırması ile SYM’den oluşturulan bakı haritasına göre ilgilidir. Ağrı Dağı batısında güney yönlü, doğusun- da ise kuzey yönlü yamaçlar daha fazla alan Yeniden sınıflandırılan eğim haritasına kaplamaktadır (Şekil 6). Bu durum dağın göre; Ağrı Dağı ve çevresinde 0-5o arasında kısmen KB-GD doğrultusunda uzanış ser- eğime sahip alanların incelene sahasının gilediğini göstermektedir. Yeniden sınıflan- yarısına yakınını oluşturmaktadır. Düşük eği- dırılan bakı haritası raster formattan vektör me sahip alanların geniş yer kaplaması Ağrı formata dönüştürülmüş böylece her bakı Dağı etekleri ve eteklerde yer alan yelpazele- grubunun kapladığı alan bulunmuştur. Bakı rin çalışma alanı sınırına dahil edilmesinden haritasına göre KD yönlü yamaçlar çalışma kaynaklanmaktadır. Ayrıca dağın çok geniş alanının 1/4’ünü kaplamaktadır (Şekil 7). ve düz bir tabandan başladığını da göster-

128 YAZAR-1

Vedat AVCI IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Murat SUNKAR The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ahmet TOPRAK

Şekil 5: Ağrı Dağı’nda (Ağrı) eğimin oransal dağılışı. Şekil 6: Ağrı Dağı’nın (Ağrı) bakı haritası.

Bakı haritasına göre düz alanların oranı yükselti basamaklarına göre daha fazladır % 7, kuzey yönlü yamaçların oranı % 14, (Şekil 10). İnceleme alanında bu yükselti ku- kuzeydoğu yönlü yamaçlar % 26, doğu yönlü şağı kuzeyde Iğdır Ovası’nı oluşturmaktadır. yamaçlar % 1, güneydoğu yönlü yamaçlar Bu yükselti basamağından ikinci sırada yer % 13, güney yönlü yamaçlar % 9, güneybatı alan 1500-1750 m yükselti basamağı dağın yönlü yamaçlar %10, batı yönlü yamaçlar çevresindeki alçak platolara karşılık gelmek- % 10, kuzeybatı yönlü yamaçlar % 10 oran tedir. Yükselti basamaklarının oransal dağılımı kaplamaktadır. Kuzey yönlü yamaçla- değerlendirildiğinde; 803-1000 m % 19, 1000- rın toplam oranı % 50 iken, güney yönlü 1250 m % 17, 1250-1500 m % 12, 1500-1750 yamaçların oranı ise % 32’dir (Şekil 8). Bu m % 17, 1750-2000 m % 10, 2000-2250 m % dağılış da dağın KB-GD doğrultulu uzanış 6, 2250-2500 m % 4, 2500-2750 m % 4, 2750- sergilediği görülmektedir. Analiz sonuçla- 3000 m % 4, 3000-3250 m % 3, 3250-3500 m rına göre bakının daha çok kuzey sektörlü yönlerde yoğunlaştığı, tüm yönlere eşit olarak % 2, 3500-3750 m % 1, 3750-4000 m % 1 oran dağılmadığı görülmektedir. Ağrı Dağı’nda kaplamaktadır (Şekil 11). kuzeydoğu, kuzeybatı ve güneydoğu yönlü Analiz sonucuna göre Ağrı Dağı’nda yamaçların kapladığı alan daha fazladır. yükseltinin 2000 m’nin altında olduğu alan- Doğu yönlü yamaçların kapladığı alan en az- ların oranı % 75, 2000 m’nin üstünde yük- dır. Bu sonuçlara göre bakı dağılışında dağın KB-GD yönlü kırık sistemine bağlı olarak seltiye sahip olan alanların oranı ise % 25’tir. oluşmasının etkisi fazladır. Dağın etek kısmından zirveye doğru yükselti basamaklarının kapladığı alanın oransal ola- 3.3. YÜKSELTİ BASAMAKLARI rak azalması koni şeklini doğrulamaktadır. ANALİZİ 3.4. TOPOGRAFİK POZİSYON SYM’ye göre Ağrı Dağı’nda yükselti 803 İNDEKSİ ANALİZİ m ile 5137 m arasında değişmektedir. Dağın Topografik pozisyon indeksi (TPI), her doğusunda yükselti batısına göre daha fazla- bir yükselti basamağı için bu yükselti basa- dır. Doğuda yükselti ve buna bağlı eğim artışı mağına ait hücre değerlerinin kullanılması ile düzenli iken batıda ani eğim artışı ve buna arazi yüzey şekilleri ve eğim değerlerine göre bağlı olarak yükselti artmaktadır (Şekil 9). arazi sınıflandırmasının ve standartlaştırılma- 250 m’lik basamaklarla 18 sınıfa ayrılan sının yapmaktadır. Hücrelerin yükselti değer- SYM’ye göre Ağrı Dağı’nda 803-1000 m leri ile bu hücrelerin etrafında bulunan belirli yükselti basamağının kapladığı alan diğer komşu hücrelerin ortalama yükselti değerle-

129 Vedat AVCI Murat SUNKAR IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ahmet TOPRAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Şekil 7: Ağrı Dağı’nda (Ağrı) bakı sınıflarının alansal dağılışı Şekil 8: Ağrı Dağı’nda bakı sınıflarının oransal dağılışı rinin karşılaştırılmasıyla elde edilen pozitif değerler dağlar ve tepeler gibi yüksek yerleri, negatif değerler kanyon ve vadi gibi yükseltisi düşük olan yerleri ve sıfıra yakın değerler de düzlük, sırt gibi yerleri belirtmektedir (Weiss, 2001; Jenness, 2006). Topografik Po- zisyon indeksi SYM’den üretilen bir veridir. SAGA GIS yazılımı kullanılarak oluşturulan haritaya göre indeks değerleri -77.8 ile 82.8 arasında değişmektedir (Şekil 12). Şekil 9: Ağrı Dağı’nın (Ağrı) yükselti basamakları haritası. TPI değerleri morfolojiye bağlı olarak Ağrı Dağı’nın zirvesinde yüksek iken koniyi gittikçe derinleştirir. Bu suretle vadi taban- çevreleyen yamaçlarda akarsuların açtığı ları ile bu vadilerin gömüldükleri topoğrafya vadilerde ve etek düzlüklerinde düşüktür. yüzeyi veya zirveler arasındaki yükselti farkı zamanla artar. Relief amplitüdü olarak ifade 3.5. NİSBİ RELİEF ANALİZLERİ edilen bu farkın tespiti, bir sahadaki yarılma Nisbi relief analizleri herhangi bir yerde derecesini ortaya koymaktadır (Bilgin, 2013). en alçak ve en yüksek nokta arasındaki Ağrı Dağı için yapılan nisbi relief analizine yükselti farkının bulunmasına dayanmak- göre yükselti farkı km2’de 0-1128 m ara- tadır. Morfolojik gelişim sırasında geriye sında değişmektedir. Büyük Ağrı Dağı’nın aşınım dalgası kaynak tarafına doğru ilerler doğusunda Küçük Ağrı Dağı’nın kuzeyinde ve bunun neticesinde akarsular vadilerini nisbi relief değerleri daha fazladır (Şekil

Şekil 10: Ağrı Dağı’nda (Ağrı) yükselti Şekil 11: Ağrı Dağı’nda (Ağrı)yükselti basamaklarının basamaklarının alansal dağılışı. oransal dağılışı

130 YAZAR-1

Vedat AVCI IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Murat SUNKAR The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ahmet TOPRAK

Şekil 12: Ağrı Dağı’nın (Ağrı) topografik pozisyon Şekil 13: Ağrı Dağı’nın (Ağrı) nisbi yükselti farkı indeksi haritası. haritası.

13). Bu durum bu yamaçlardan kaynaklanan oluşturulan SYM’ye eğim, bakı, yükselti akarsuların yaptığı aşındırmanın sonucudur. basamakları, nisbi relief ve topografik po- Ağrı Dağı’nda nisbi relief değerlerinin dağı- zisyon indeksi analizleri uygulanmış, enine lışında volkanik faaliyet sırasında çıkan lavlar ve boyuna profil serileri oluşturulmuştur. ve akarsu aşındırması etkili olmuştur. Koni Elde edilen bulgulara göre Ağrı Dağı’nda yamaçlarında nisbi relief değerleri lavların eğim değerleri 0-75o arasında değişirken, yayıldığı etek kısımlarına göre daha düşüktür. ana ve tali koninin yüksek ve dik yamaçla- rında eğimin arttığı, zirveye doğru ise eğim değerlerinin 75O’ye çıktığı görülmüştür. Bakı 3.6. PROFİL ANALİZLERİ analizine göre kuzeydoğu yönlü yamaçlar % Yer şekillerin tanımlanması ve yorum- 26, kuzey yönlü yamaçlar % 13, kuzeybatı lanmasının en yararlı araçlarından birisi de yönlü yamaçlar % 10, batı yönlü yamaçlar profillerdir (Erol, 1983). Bir profil hattının % 10, güneydoğu yönlü yamaçların oranı inişli çıkışlı olması, o sahadaki reliefin arızalı % 10’dur. KD-KB ve GD yönlü yamaçların olduğunu, fazla yarıldığını gösterir. Yer şe- fazla olması, Ağrı Dağı’nın KB-GD doğ- killerinin genel uzanışına dik ve bu şekilleri rultulu bir kırık hattına bağlı oluştuğunu kesen hatlar boyunca alınacak enine profiller destekler niteliktedir. Yükselti basamakları topoğrafyadaki kuvvetli eğimler, eğim kırık- analizi ile yapılan gruplandırmaya göre 2000 lıkları, gençleşme ve tektonik hatlar, aşınım m’nin altında yükseltiye sahip olan sahaların yüzeylerinin ve seki sistemlerinin sınıflandı- oranı % 75, 2000 m’nin üstünde yükseltiye rılması gibi birçok konuda önemli ipuçları sahip olan alanların oranı % 25’dir. Dağın verirler (Bilgin, 2013). Ağrı Dağı’nı enine eteklerinden zirveye doğru yükselti kuşakları arasındaki oranının azalması volkan konisini ve boyuna kesen profil serilerinde dağın etek doğrulamaktadır. Topografik pozisyon indek- kısmı ile zirve kısımları arasında büyük bir si değerleri 82 ile -77 arasında değişmekte yükseklik farkı görülmektedir. Bu fark Büyük olup bu değerler ana ve tali koninin zirvesine Ağrı’da 3000 m’nin üzerinde iken Küçük doğru artmaktadır. Nisbi relief analizlerinde Ağrı’da yaklaşık 2500 m’dir. Profil serilerinde yükselti farkı km2’de 0-1128 m arasında dağın koni şeklindeki görünümü belirgin değişmekte olup dağın zirvesini çevreleyen olarak görülmektedir (Şekil 14). yamaçlardan kaynaklanan akarsuların açtığı derin vadilerde 1128 m’ye çıkmaktadır. 4. SONUÇLAR Enine ve boyuna profil analizlerinde de Ağrı Ağrı Dağı’nın morfometrik analizleri Dağı’nın volkanik koni yapısı belirgin olarak kapsamda sayısal topografya haritalarından görülmüştür.

131 Vedat AVCI Murat SUNKAR IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ahmet TOPRAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Şekil 14: Ağrı Dağı’na enine ve boyuna kesen profil serileri

KAYNAKÇA / BIBLIOGRAPHY Ardel, A. : Jeomorfolojinin Prensipleri, Fasikül I, Jenness, J. 2006: “Topographic Position Index exten- İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Yayını, sion for ArcView 3.x, v. 1.2”, Jenness Enterprises. İstanbul 1968. http://www.jennessent.com/arcview/tpi.htm. Erişim Tarihi: 20.01.2012. Atalay, İ. : Türkiye Jeomorfolojisi, Meta Basım Matba- acılık Hizmetleri, İzmir 2017. Kaya, F. : Ağrı Dağı, T. C. Ağrı Valiliği İl Kültür Tu- rizm Müdürlüğü Yayınları No: 15, Ağrı 2017. Bilgin, T. : Genel Kartoğrafya-II, İstanbul, Filiz Kitabevi 2013. Keller, E. A. Pinter, N. : Active Tectonics. Earthquakes, Uplift and Landscape, New Jersey: Prentice Hall Blumenthal, M. M. 1956: “Die Vergletscherung 2002. des Ararat (Nordöstliche Türkei)”, Geographica Helvetica, 11(4), 263-264. Şahin, C. : Türkiye Fiziki Coğrafyası, Genişletilmiş 4. Baskı, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara Blumenthal, M. M. 1958: “Vom Ağn Dağ (Ararat) 2011. zum Kaçkar Dağ”, Bergfahrten in nordostanatolis- chen Glenzlanden. Die Alpen, 34, 125-137. Şenel, M. Ercan, T. : 1/500.000 Ölçekli Türkiye Jeoloji Haritası Van Paftası, Maden Tetkik Arama Genel Erinç, S. : Doğu Anadolu Coğrafyası, İstanbul Üni- Müdürlüğü, Ankara 2002. versitesi, Coğrafya Enstitüsü Yayınları, No:15, İstanbul 1953. Weiss, A. 2001: “Topographic Position and Land- forms Analysis”, ESRI Kullanıcı Konferansı, San Erol, O. 1993: “Ayrıntılı Jeomorfoloji Haritaları Diego, CA. Çizim Yöntemi”, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü Bülteni 10, 19-38. Wilson, J. P. Gallant, J. C. : Terrain analysis; prin- ciples and applications. USA: John Wiley&Sons Imhof, B. 1956: “Der Ararat”, Die Alpan, 32(1), 1-14. Inc. 2000

132 YAZAR-1

OVERVIEW OF MINING ACTIVITIES IN THE DISTRICT OF (BAYEZID) AĞRI SANJAK IN THE OTTOMAN PERIOD

Durmuş Volkan KARABOĞA*

ABSTRACT fter the Eastern and Southeastern Anatolia regions fell under the Ottoman domination in the first half of the XVI century, the dominance was also established in Bayezid (Ağrı) SanjakA in a short time. However, it has been the subject of a constant struggle between the Ottomans and Iran due to its geopolitical position. The mining activities taking place in Ağrı and its vicinity which had a strategic importance in the eastern border of the Ottoman State, contributed greatly to the regional economy. The battles with Iran on the border increased the importance of equipment and played a significant role in terms of drawing attention on mining in the region. When Bayezid Sanjak, which was the last stop on the way from Anatolia to Iran and being in a sensitive area for Ottoman administration was located in the center, it is seen that it was surrounded by important mineral resources in the south, southwest, west, north and northwest. Bitlis Sanjak in the south-west of Bayezid Sanjak had a voice in terms of production of sulfur and Van Sanjak in the south seemed to be as an important iron production center. The potassium nitrate being an essential mine for the manufacture of gunpowder and playing a serious role in terms of military industry was also extracted in Van Sanjak. The fact that Bayezid Sanjak was as the border garrison brought up the idea of shipment of potassium nitrate produced in Van Sanjak here. The fact that the region was an important center for iron and potassium nitrate mines provided an opportunity for the military industry development here. In other words, the fact that the eastern border of the Ottoman State was in the fire line from time to time depending on the progress of diplomacy with Iran revealed the military and economic aspects of this region. On the other hand, the rich mining area around Bayezid Sanjak became a region that attracted Iran, which had raised craftsmen that were skilled in ironwork throughout the history and had a voice in making of military weapons such as swords, daggers and armor. The mines among the products that were forbidden to be exported by the Ottoman State due to the military-strategic importance often became the subject of smuggling from the region to Iran.

* Dr. Durmuş Volkan KARABOĞA, Süleyman Demirel University, Faculty of Sciences and Letters, Department of History, Isparta/TURKEY, e-mail: [email protected]

133 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Durmuş Volkan KARABOĞA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

The iron extracted and produced in Bitlis and Van Sanjaks was also extracted in Muş Sanjak and Kağızman town. The naphtha (oil) whose economic importance would be comprehended only after the second half of the XIX century in the Ottoman Empire was also an important mine extracted around Bayezid Sanjak. The extraction of naphtha which was especially used for the need of lighting by the local people was performed in the certain areas of Hınıs and Van towns. The sulfur, which was used for dermatological diseases and for agricultural field, especially in drying fruit, was extracted from and around Mount Ağrı (Ararat) in Bayezid Sanjak. Diadin Town of the same sanjak attracted attention with its sulfuric hot springs and it was considered as an important source of healing for the local community. The gold, which had a crucial importance in terms of the Ottoman finance and as an indispensable raw material for jewelers, was being mined from Muş Sanjak in the west of Bayezid Sanjak. Ottoman classical heating conditions in the Ottoman society was indispensable for an unique source of wood and charcoal. Moreover, we have found out that mining explorations were carried out throughout the country as a result of mining explorations that took place during the Ottoman period. İndeed, the Eastern Anatolian lands are also rich in coal mines, and Mountain skirts located in Van-Bitlis in the vicinity of Bayezid Sanjak were quality coal mining areas in Erzurum, Pasinler, Tortum and Kağızman. As a result, when we looked generally at Ağrı (Bayezid) and its immediate surroundings in the Ottoman period, it could be said that a wide range of minerals were produced from iron to lead, from copper to gold, from naphtha (oil) to coal, from sulfur to gypsum. Key words: Bayezid (Agrı) Sanjak, Mine, Production, Economy, Industry.

134 YAZAR-1

OSMANLI DÖNEMİ (BAYEZİD) AĞRI SANCAĞI HAVALİSİNDEKİ MADENCİLİK FAALİYETLERİNE GENEL BAKIŞ

Durmuş Volkan KARABOĞA* GİRİŞ dencilik uygulamasına genel olarak değin- smanlı Devleti döneminde, jeo-stratejik mek konumuz açısından yerinde olacaktır. bakımdan önemli bir bölgede bulunan Doğada kıt bulunan altın ve gümüş ma- 1 OBayezid Sancağı , Osmanlı-İran sınırında denleri bakımından Osmanlı ülkesinin pek bir tampon sancak görevi üstlenmekteydi. zengin olmadığı, ilk dönemlerden itibaren bu Doğu’ya gerçekleştirilen seferlerde gerek- madenlerin başka ülkelere akışını engellemek li lojistiğin ulaştırılmasında da büyük bir amacıyla yasakların konulduğu bilinmektedir. ehemmiyete sahip olan sancak, bilhassa Re- Ancak yine de geniş Osmanlı topraklarında van ve Tebriz’e yapılan seferlerde bölge için demir, gümüş, bakır, şap üretimine açılmış 2 alanların bulunduğu da müşahede edilmekte- önemli bir ikmal sancağı konumunda idi. 4 Diğer taraftan Doğu Karadeniz kıyılarının dir. Madenler, doğada ya doğrudan metalik önemli bir limanı olan Trabzon’u Erzurum halde ya da cevher olarak mevcuttur. Metalik üzerinden Tebriz’e bağlayan ticaret yolunun halde bulunan madenlere “doğal madenler”, üzerinde konumlanan Bayezid Sancağı, içinde kimyasal bileşikler halinde madenlerin Anadolu’dan İran’a giden yol üzerindeki son bulunduğu kayalara ise “cevher” adı verilmek- 3 durağı teşkil etmektedir. Nitekim sahip tedir. Örneğin; altın doğal bir madendir. Gü- olduğu bu hususiyetler çerçevesinde Osmanlı müş, bakır ve demir hem doğal maden hem idaresi nazarında hassas bir yer olan bölge, de cevher olarak mevcuttur. Kurşun, kalay, aynı zamanda etrafında gerçekleştirilen çinko ve cıva ise ancak cevherden tasfiye yo- luyla (ısı kullanılarak) elde edilebilen maden- madencilik faaliyetleri ve bölgedeki yeraltı 5 zenginlikleri ile de dikkat çeken idari birim lerdir. Hazır halde bulunanların haricinde, olmuştur. Bayezid Sancağı’nın yakın havali- başka yeni madenler bulma işinde devlet’in sindeki sancak ve kazalarda üretilen maden- büyük gayret sarf ettiği ve teşkilat kurduğu ler dolayısıyla da Doğu Anadolu’daki maden bilinmektedir. Hutman veya “cevher arayıcı” yataklarının arasında kalmış bir sancak denilen ve günümüzün maden mühendisi olarak adlandırabileceğimiz bu bölge, özelde konumundaki bu işlerden anlayan kimseler, Bayezid Sancağı ile yakınındaki sancakların maden bulunması ihtimali olan bölgelere gönderilir, buralarda tetkîk yaparlardı. Yine ekonomisine, genelde de Osmanlı ekonomi- nakdî mükafat verilmek veya muktedirse sine ciddi anlamda katkı sağlamıştır. işletmeyi kendisine ihale etmek ve muayyen Bayezid Sancağı’nın periferisinde bir resimden “muaf tutmak” gibi şekillerle müşahede edilen madencilik faaliyetlerine memnun edildikleri için halktan bazı kim- geçmeden önce Osmanlı Devleti’ndeki ma- seler de şüpheli mahalleri haber verir veya buradan numune getirirlerdi. Bu şekilde yeni

* Dr. Durmuş Volkan KARABOĞA, Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Isparta/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

135 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Durmuş Volkan KARABOĞA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium keşfedilen maden bölgelerine özel mübaşirler zarlayanları ve madencilikle ilgili çeşitli zana- gönderilir, beş on okka numunelik cevher atlarla uğraşarak geçimini sağlayan grupları aldırılarak yakın bir darphaneye ya da İstan- da sayabiliriz. Osmanlı Devleti’nin kurulu- bul’a getirilir, orada çeşni tutulur, yani ham şundan XIX. yüzyılda Batılı müteşebbislere ve karışık cevhere nispetle madenin yüzde ülkede madencilik alanında imtiyazların oranı, maliyeti hesaplanır, işletildiği takdirde verilmeye başladığı döneme kadar madenler mîrîye kâr sağlayacağı anlaşılırsa faaliyete üzerinde devlet mülkiyetinin hâkim olduğu 6 8 geçirmek için teşebbüse girişilirdi. Osmanlı görülmektedir. Maden vergisi bağlamında döneminde maden ocaklarında ham hale İslâm hukuku kaidelerini baz alan Osmanlı getirilen altın, gümüş ve bakır madenlerinin Devleti, maden vergisi alanında beşte bir saflaştırılarak külçe haline getirildiği tesislere (1/5) gibi yüksek bir nispet koymuş, buna 7 kalhâne adı verilmekte idi. Bu türden tesis- mütenazır olarak fertlere, buldukları ma- ler, maden ocaklarının yanında bulunabildiği denlerde mülkiyet hakkı tanımıştır. Devlete gibi, yakınında bir maden ocağı bulunmayan ait madenleri, şartlarına uygun işletenlerin 9 ya da herhangi bir şekilde maden üretim fa- işletme haklarına riayet edilmiştir. aliyetine rastlanmayan yerlerde ve şehirlerde Maden mıntıkaları, geniş yetkilere sahip de bulunabilmekteydi. olan maden eminleri tarafından idare edil- 10 Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde mekteydi. Osmanlı uygulamasında maden hemen her maden ocağının yanında bir darp- üretim işlemlerinin gayet organizeli bir me- hanenin bulunması, ekonominin değerini totla yürütüldüğü bilinmektedir. Her maden belirleyen ölçüt olarak ifade edebileceğimiz bölgesi, kimsenin birbirinin sınırına müda- para basımında, madenlerin büyük önem hale etmediği çeşitli müteşebbis grupların taşıdığını göstermektedir. Diğer taraftan ma- faaliyet alanlarına ayrılmaktaydı. Bu grup- denler, askerî açıdan da Osmanlı Devleti için ların başında ise nezaretçi olarak ustabaşılar büyük bir önem arz etmekte idi. Dolayısıyla bulunmakta ve üretimi onlar yürütmekteydi. bakır, kurşun ve güherçile gibi madenlerin Bir ustabaşı, emrinde ustalar ve madenci askeri araç gereç yapımı maksatlarına yönelik ameleleri bulunduğu halde kendisine verilen olarak kullanıldığı da bilinmektedir. Maden- bölgede üretimde bulunurdu. Maden yatak- lerin taşıdığı büyük önem dolayısıyladır ki, larında çalışmaların mum ışığı ya da kandil daha kuruluş döneminden itibaren Osmanlı ile yapıldığı göz önünde bulundurulursa o idaresi, yeni maden ocaklarının ele geçirilme- dönemde maden ekonomisinin ne denli zor 11 sine veya işletilmesine özel bir önem vermiş şartlara dayandığı kolayca anlaşılabilir. ve bu anlamda gereken titizliği göstermiştir. Zamanla artan maden işletme faaliyetleri DEMİR, GÜHERÇİLE VE neticesinde ülke genelinde sayıları yüze KURŞUN ÜRETİMİ ulaşan maden ocakları ile birlikte maden- cilik, Osmanlı Devleti’nde başlı başına bir Demir, doğada hem doğal maden hem sektör haline gelmiştir. Bu sektörün unsurları de cevher olarak bulunur. Doğal demir, arasında sayıları binlerle ifade edilen maden içerisinde bol miktarda (%5-%26 oranında) işçileri ilk sırayı teşkil etmiştir. Bu sektörün nikel bulunan meteorik demirdir. Cevher-de- diğer unsurları arasında, maden için gerekli mir ise, parlak ve metalik görünümleri olan olan odun, kömür ve kütüğü kesip yakarak demir oksitlerdir. İşlenebilir demir, en az temin eden ve maden cevherlerinin işlendiği 1100°-1150°C ısıda ve yakıt olarak odun-kö- yerlere nakledenleri, üretilen madenleri ge- mürünün (karbon) kullanıldığı bir fırında rekli yerlere taşıyanlarla, onları piyasaya pa- tasfiye edilen ve tasfiyeden sonra tekrar tekrar

136 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Durmuş Volkan KARABOĞA

ısıtılıp, tekrar tekrar çekiçlenmek suretiyle azami önem gösterilmiştir. Suyun yeter- elde edilen demirdir. Demirin kalitesi, yani siz olduğu durumlarda üretimin devamını sertliği ve işlenebilirliği, içine karışan karbon sağlayabilmek adına kalhânelerin yerlerinin miktarına bağlıdır. Demirin içindeki kar- değiştirilerek daha uygun yerlerde üretimin bon miktarı yükseldikçe, demir sertleşir ve yapıldığını görmekteyiz. Örneğin; Erzurum 12 dayanıklılığı artar. Sivil kullanımdan çok beylerbeyi ve defterdarına gönderilen bir askeri amaçlara yönelik faaliyet gösteren hükümde, Erzurum’da güherçile işlemenin demir madenlerinde, top ve gülle dökümün- suyun azlığı nedeniyle müşkül olduğu ve den nal ve mıh yapımına kadar pek çok farklı Oltu’da kurulursa yılda dokuz ay işlemesinin 13 alanlarda üretim yapılmaktaydı. Güherçile mümkün olacağının güherçile ustası Bayram 14 ise barut imalatında kullanılmakta idi. Ka- tarafından bildirildiği belirtilerek, kalhânenin 20 nuni Sultan Süleyman döneminde, Bayezid Oltu’da kurulması istenmiştir. XIX. yüzyıla Sancağı’nın hemen güneyinde yer alan Bitlis gelindiğinde ise Bitlis Vilâyeti’nin Kibrit, Sancağı’ndaki Koltik, Tatvan ve Güzeldere Zac, Engisor ve Kultik yörelerinde demir 21 nahiyelerinde demir mağaralarının (galeri) madeni üretimi devam etmekte idi. Bayezid bulunduğuna dair veriler mevcuttur. Demir Sancağı’nın batısında bulunan Muş Kaza- madeni çıkarılan bu galerilerden “resm-i sı’nın Kendmir ve Alagöz dağlarında da de- 22 mağara-i ahen” adı verilen bir vergi alınmakta mir ve kurşun ; Kars Sancağı’nın Kağızman olup sancak genelinde toplam 4.050 akça Kazası’na ait Paslı köyünde demir, Sarıkamış 15 demir vergisi tahsis edilmiştir. Bu veriden ve Çepikler’de ise kurşun madeni çıkarılmak- 23 hareketle maden üretiminden 1/5 vergi taydı. İran’ın, öteden beri demir sanayiinde alındığına göre bu dönemde Bitlis Sancağı’n- önemli bir yere sahip olması, en iyi kilitleri, 24 daki toplam demir üretiminin akça cinsinden kılıç, zırh ve silahları ustalıkla yapmaları , değeri 20.250 akça’dır. Dolayısıyla Bitlis San- İran’ın Bayezid Sancağı çevresinde bulunan cağı’nda çıkarılan demirin, askeri anlamda demir madenlerine ilgisini arttırmaktaydı. büyük önem arz etmesi dolayısıyla serhadde Yapılarda taşları tutturmakta, camilerin bulunan Bayezid, Van gibi merkezlerdeki ka- kubbelerini örtmekte, boru ve oluk yapı- lelerin savunulması için gönderildiği kuvvetle 25 mında kullanılan kurşun , aynı zamanda muhtemeldir. XVI. yüzyılda, Van Sancağı’na önemli bir harp mühimmatı olduğundan, tâbi Kârcikan ve Gavar nahiyelerinde demir zaman zaman bu madenin istenilen miktar- madeni bulunduğu bilinmektedir. Bu nahi- da tedarik edilmesinde yetersiz kalındığı da yelerde çıkarılan demirden üretilen güllelerin 16 olmaktaydı. Zira İran sınırının kontrol altına yıllık üretim hacmi 40.000 adet idi. Hicri alınabilmesi için merkezi yönetimin özel bir 979 tarihli bir mühimme kaydına göre Van çaba harcadığını görmekteyiz. Nitekim bu güherçile madenlerinde 33 nefer çalıştığı bi- 17 doğrultuda Erzurum beylerbeyine gönderilen linmekle beraber Van Sancağı’ndaki güher- 1574 yılına ait bir hükümde, Çatha made- çile kalhânelerinden çıkarılan güherçilenin ninde hasıl olan kurşunun İran’a kaçışının tahsiline mültezim olanların Van ambarına engellenmesi için özel ihtimam gösteril- teslim etmek zorunda oldukları miktar, 3 18 mesi istenmiştir. 1578 yılında askeri alanda yılda 1.200-2.000 kantar idi. Nitekim bir kullanılmak üzere Erzurum’daki Çaniçe kantarın 44 okka yani 56.452 kg. olduğu 19 madeninden 6.000 kantar (339.000 kg.) bilindiğine göre , üç yılda üretilen güherçile 26 kurşun talep edilmiştir. Yine XVI. yüzyılda miktarı 113.000 kg. idi. Güherçile maden- kurşun madeni, Van Beylerbeyliği sınırları lerinin işletilmesinde su hayati bir öneme içerisinde Hakkari Sancağı’nda çıkarılmakta sahip olduğundan su sıkıntısı çekilmemesine idi. 1577-1578 tarihli bir mühimme kaydı-

137 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Durmuş Volkan KARABOĞA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium na göre bölgede çıkarılan kurşundan 7.000 Osmanlı dönemi Anadolu topraklarında kantar kurşunun İmâdiye hakimi tarafından büyük oranda Küre, Gümüşhane ve Erga- 33 Musul’a, buradan da kelekler vasıtasıyla ni’de çıkarılan bakır , Doğu Anadolu’da 27 Bağdat’a gönderilmesi istenmiştir. Nitekim Bayezid Sancağı çevresinde de üretildiği Bayezid Sancağı’nın da içinde bulunduğu bilinmektedir. Özellikle XIX. yüzyılda Kars Doğu Anadolu’da gerçekleşen demir, kurşun Sancağı’nın Kağızman Kazası, bu anlamda ve güherçile üretimi, bu bölgede askeri sına- dikkat çeken bölge olmuştur. Bu kazaya inin oluşmasını sağlamıştır. Bu doğrultuda ait Bayam ile Beroş köyleri bakır madeninin Erzurum ve Van tophaneleri, stratejik konum çıkarıldığı yerler olarak karşımıza çıkmak- 34 dolayısıyla Osmanlı doğu sınırını oluşturan tadır. Yine bu madenin XIX. yüzyılda ise Erzurum-Kars-Bayezid-Van bölgelerinin gü- Bayezid Sancağı’nın güney cenahında bulu- ven altına alınmasında büyük rol oynamıştır. nan Bitlis Kazası’nın Huyut nahiyesindeki 35 Ziyvi köyünde üretildiği bilinmektedir. BAKIR VE GÜMÜŞ ÜRETİMİ H.1281 yılına ait bir arşiv belgesinde, Doğu Anadolu’da yeni gümüş ve bakır madenleri- Bakır, doğada hem doğal maden hem de nin bulunduğu haberi üzerine, bölgeye ma- cevher olarak bulunur. Doğal-bakır parçaları- den işinden anlayan iki ustanın irsal edilerek, na dere yataklarında veya bakır cevherlerinin Ergani Maden-i Hümayûn’a belli bir miktar aşınmış üst tabakalarında rastlanır. Do- numune göndermeleri ve Ergani’deki maden ğal-bakır parçalarının yüzeyi okside oldu- mühendisinin bu numunelerin çeşnilerine 36 ğundan, rengi morumsu yeşildir, bu sebeple bakması yönünde bir bilgi bulunmaktadır. kolay kolay göze çarpmaz. Ancak bu parça- Bayezid Sancağı’nın içerisinde bulunduğu ların ırmak sularıyla yıkanıp aşınan kısımla- Doğu Anadolu’daki hudud sancaklarından rından içteki bakırın kırmızı rengi görünür. İran’a zaman zaman bakır kaçırıldığı da ol- Bakır, altından ve gümüşten daha sert bir muştur. Örneğin; 1568 tarihli bir hükümde, madendir; soğuk halde dövülürse, büsbütün 28 İran’a giderken yakalanan 82 yük ve 8 külçe sertleşir ve işlenemez duruma gelir. Bakır, bakırın yerel kazancılara satılarak, elde edilen 37 Osmanlı döneminde oldukça stratejik bir gelirin mîrîye devredildiği bilinmektedir. öneme sahip bir maden olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü bu maden, geniş bir sivil kullanım alanının yanında, askerî açıdan da NEFT (ZİFT-PETROL) büyük bir kullanım alanına sahiptir. Genel- Enerji kaynağı olarak genellikle odun ve likle tophanede, cebehanelerde ve tersanede odun kömürünün kullanıldığı bu dönemde kullanılmasından dolayı devlet için stra- yürürlükte olan şer’î hükümlere göre dev- tejik önem arz eden bakırın, devletin izni lete ait olan neft madenlerinin yeraltından olmaksızın dışarıya ihraç edilmesi yasaktı. çıkarılması konusunda 1639 yılına kadar hiç Hatta öyle ki, ihraçtan ziyade ülke içerisinde kimseye imtiyaz verilmemiş, maden işletmesi bakırın sürümü bile devletin izni dahilinde 29 gerçekleşmekteydi. Belgelerde sim, fıdda kendiliğinden yüzeye çıkan zift ve neftin ha- 30 ya da nukre olarak geçen ve doğada hem vuz ya da kaplarda biriktirilmesi ile gerçek- doğal maden, hem de cevher olarak bulunan leştirilmiştir. Tıp, gemicilik ve inşaat alanla- gümüş ise, dere yataklarından toplanır ya da rında da kullanılmakla beraber, aydınlatma kayaların içerisinde damar halinde bulu- ve yemek pişirme, petrolün başlıca kullanım 31 38 nur. Osmanlı döneminde bazı bakır maden alanları olarak göze çarpmaktadır. XIX. ocaklarında, gümüş üretiminin yapıldığı da 32 yüzyılda Bayezid Sancağı’nı da içerisine alan bilinmektedir. Erzurum Eyaleti’nde Hınıs Kazası’na bağlı

138 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Durmuş Volkan KARABOĞA

Katranlı köyü girişindeki Hamurbit Dağı’n- bir arşiv belgesinde, Hakkari Sancağı’nda dan Temmuz ve Ağustos aylarında “nefte” çıkan zırnıkın iki çeşit olduğu, kaliteli olanın diye adlandırılan kaynaklardan “neft” madeni kantarı 750 guruş, düşük kaliteli olanın ise çıkmakta idi. Günlük hayatta insanlar bunu 200 guruştan işlem gördüğü, bu madenin alıp evlerinde bezir yağı yerine lambalarda alıcılarının yani tüccarlarının İran’dan ve Erzurum’dan olduğu belirtilmektedir. Yine kullanıyorlardı. Yine Van Kazası’nda büyük aynı sancakta çıkarılan kükürdün ise üç çeşit bir kuyudan zift çıkıyordu. Bu zift herkes olduğu ve her 100 kıyyeden 98.5 saf kükürt tarafından alınıp kullanılmasının yanında, 45 39 elde edildiği belirtilmektedir. civar kazalara da gönderilmekteydi. 1898 yılına ait bir belgede Erzurum Vilayeti ALTIN (Tercan Kazası) dahilinde bakîr petrol ve neft madeninin bulunduğu ve bu söz konusu Altın, dağ ırmaklarının yataklarında, 40 arazinin 955 ceribten müteşekkil olduğu alüvyon birikintileri arasında, ufak külçeler 41 halinde bulunmaktadır. Pas tutmayan altın, ifade edilmektedir. 1913 tarihli başka bir rengi ve parlaklığı dolayısıyla kolayca göze belgede ise Van Eyaleti dahilindeki Bargiri çarpar. Saf bir maden olmayan altının içeri- nahiyesinin Beşparmak ve Gürzün karyeleri- sinde daima doğal olarak bir miktar gümüş, 46 nin de içerisinde bulunduğu 363 cerîb alanda bakır ve demir gibi madenler bulunur. petrol (yaklaşık 16 ’lik alan) ve nefte rast- 42 Altın, Bayezid Sancağı’nın batısında bulu- landığı müşahede edilmektedir. Osmanlı nan Muş Sancağı’nın Varto Kazası’na bağlı döneminde neft madenine olan ilgi özellikle Kandemiro ve Bazikan köyleri civarında 47 XIX. yüzyılda gündeme gelmiş ve bu anlam- çıkarılmakta idi. da Doğu Anadolu’da Bayezid Sancağı’nın güney cenahı ile kuzeyi dikkat çeken bir KÖMÜR VE KAYA TUZU nokta olmuştur. Isınmada ve fırıncılıkta kullanılan kömür, Van-Bitlis arasında Nemrut Dağı eteklerin- 48 KÜKÜRT VE ZIRNİH de, Hizan Kazası Tatvan köyü dağlarında , Kükürt, güherçile madeni ile beraber Erzurum Kazası’nın Ovacık nahiyesinde, Pasinler Kazası’nın Sıvışlı köyü civarında, barut yapımında kullanılan maden olmakla 49 birlikte, cilt rahatsızlıklarında ve zirâi alanda Tortum Kazası’nın Otha nahiyesinde , Kars Sancağı’nın Kağızman Kazası’ndaki Beroş da kullanılan bir madendir. Zırnih ya da 50 zırnık olarak da bilinen bu maden ise arsenik ve Pernavut’ta , çıkarılmakta idi. Yemekler- 43 ve kükürt karışımı bir maddedir. Erciş de vazgeçilmez bir madde olarak karşımıza ve Hakkari’deki madenlerden elde edilen çıkan ve aynı zamanda gıda, dokuma ve deri kükürt, XIX. yüzyılda Erzurum Vilâye- sanayiinde önemli yeri olan tuz ise, ya sahil- ti’ne bağlı Bayezid Sancağı’nda, Ağrı Dağı lerde bulunan tuzlalardan ya da yer altında ve etrafındaki bölgelerde çıkarılmakta idi. bulunan ocaklardan çıkarılmaktaydı. Ocak- lardan çıkarılan madene kaya tuzu denilir- Yine Bayezid Sancağı’nda bulunan Diyadin 51 Kazası’na bağlı Daver köyü civarında suyu di. Kaya tuzu ise Kars Sancağı’nın Tuzluca 44 52 kükürtlü bir kaplıca bulunmaktadır. Ba- ve Kağızman yörelerinde üretilmekteydi. yezid Sancağı’nın yakın havalisinde yer alan Van Sancağı’nın güneyi bilhassa Hakkari ALÇI TAŞI VE KİREÇ TAŞI Sancağı kükürt ve zırnih madenleri açısından Bayezid Sancağı’nın kuzeyinde çıkarılan oldukça zengin idi. XIX. yüzyıla ait (H.1266) bu madenler, ticari bir öneme sahip idi. Aş-

139 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Durmuş Volkan KARABOĞA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium kale civarında çıkarılan alçı taşı, civar köy ve kazalarda kullanılmakta idi. Pasinler Kaza- sı’nın Güllü köyü civarında kireç taşı, Torton köyünde alçı taşı çıkartılarak Erzurum ve 53 yakın çevresinde satılmaktaydı.

SONUÇ Bayezid Sancağı’nın da içerisinde yer aldığı geniş Doğu Anadolu toprakları, çok değerli maden ürünlerinin bulunduğu bölge olarak karşımıza çıkmaktadır. Üretim sektö- rünün önemli bir kolunu teşkil eden maden- cilik, Bayezid Sancağı havalisinde yoğun bir iktisadi faaliyet alanı oluşturmuştur. Özellikle bölgede askeri mühimmat için gerekli demir, kurşun, güherçile madenlerinin üretimi; bu yörede tesis edilen baruthaneler sayesinde bölgenin askeri açıdan savunmasını kolay- laştırmış ve aynı zamanda İran’a yapılacak seferler için de önemli ölçüde rezerv fonksi- yonu sağlamıştır. Bayezid (Ağrı) muhitinde çıkartılan madenler yalnız askeri lojistik alanda kullanılmamış, sivil alanda da kulla- nım alanı sağlayan faaliyet kolunu oluştur- muştur. Bu madenlerden bakır ve gümüş, süs ve ev eşyaları yapımında; altın, ziynet eşyası alanında; kurşun ise yapı işlerinde kullanılmış ve bu suretle madenler, Osmanlı sosyo-eko- nomik hayatını önemli ölçüde zenginleştir- miştir. Yine sağlık alanında düşünüldüğünde kolera tedavisinde kullanıldığı bilinen kükürt Diyadin bölgesinde yapılan madencilik çalışmaları ile bazı rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan kükürtlü sular (kaplıca), başta Bayezid (Ağrı) yer alan Tuzluca yöresi ise, gıda ve deri en- yöresi olmak üzere Kuzeydoğu Anadolu ile düstrisinde önemli yeri olan tuzun çıkarıldığı Doğu Anadolu bölgesi için ciddi ölçüde şifa ve üretildiği bölge olarak karşımıza çıkmak- kaynağı olmuştur. Diğer taraftan bakıldığın- tadır. da Osmanlı insanının ısınmasında ve günlük hayatta tüketilen ekmeğin yapımında büyük rol üstlenen kömürün üretimi de bölge için DİPNOTLAR / FOOTNOTES büyük önem arz etmiş; Bayezid Sancağı’nın 1 Ağrı ve yöresi, tarih boyunca pek çok kavme ev hemen kuzey cenahında bulunan Erzurum sahipliği yapmıştır. Bunların en önemlilerin- Kazası başta olmak üzere, Tortum, Pasinler den biri Urartular’dır (M.Ö.900-600). Urartu hakimiyetinden sonra Ağrı yöresi Persler ile ve Kağızman kazaları kömür madeni yatak- Bizans arasında mücadele konusu olmuştur. 750 ları bakımından öne çıkan bölgeler olmuştur. yıllarından itibaren ise Abbasiler’in egemenlik Yine Bayezid Sancağı’nın kuzeydoğusunda alanı içine girmiş, 1054 yılında da ilk Türk akın-

140 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Durmuş Volkan KARABOĞA

larına mâruz kalarak Tuğrul Bey ve Çağrı Bey’in 14 Ümit Koç, “Klasik Dönem Osmanlı Devleti’nde oğlu Yakutî Bey tarafından 1064 yılında Türk Güherçile Madenlerinin İşletilmesi ve Barut idaresi altına alınmıştır. Bundan sonra İlhanlı İmalatı”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, ve Timurlu istilâlarına uğrayan Ağrı, Karako- S.145/2003, s.85. yunlu ve Akkoyunlu devletleriyle kısa bir süre 15 BOA, TD 413, s.22-113. Safeviler’in idaresinde kalmış, nihayet 1548 İran seferi sonunda Osmanlı hakimiyetine geçerek 16 BOA, MD 35, s.76. Van Eyaleti’ne bağlı Bayezid Sancağı’nı meydana getirmiştir. Daha sonraları bazen Van, bazen de 17 BOA, MD 16, s.50. Erzurum Eyaleti’ne bağlanan Bayezid Sancağı 18 Orhan Kılıç, Van Sancağı (1548-1648), Fırat topraklarındaki Ağrı’nın merkezi Doğubayazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Doktora olmuştur. Bkz. Yusuf Halaçoğlu, “Ağrı”, TDVİA, Tezi), Elâzığ 1994, s.360. C.I, İstanbul 1988, s.479. 19 Mehmet Ali Ünal, “Kantar”, Osmanlı Tarih 2 Hakan Kaya, “Bayezid Sancağı Örneğinde Os- Sözlüğü, s.372. manlı İdari Yapısında Yurtluk-Ocaklık Sistemi”, Current Research in Social Sciences, Cilt:2, Sayı:1, 20 Ümit Koç, “Klasik Dönem Osmanlı Devleti’nde 2016, s.17. Güherçile Madenlerinin İşletilmesi ve Barut İmalatı”, s.84. 3 Metin Tuncel, “Doğubayazıt”, TDVİA, C.9, İstanbul 1994, s.492. 21 Ebru Polat, H.1310 (M.1892) ve H.1317- 1318(M.1898-1899-1900) Tarihli Bitlis Vilâyeti 4 Özer Ergenç, “XVIII. Yüzyılda Osmanlı Sanayi Sâlnamelerinin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi, ve Ticaret Hayatına İlişkin Bazı Bilgiler”, Belle- (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Erciyes ten, S.203, Ankara 1988, s.259. Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri 5 Ülker Erginsoy, İslam Maden Sanatının Geliş- 2006, s.385. mesi, İstanbul 1978, s.8. 22 Murathan Keha, Islahat’tan Meşrutiyet’e Erzu- 6 Neşet Çağatay, “Osmanlı İmparatorluğunda rum (1856-1876), Atatürk Üniversitesi Sosyal Maden İşletme Hukuku”, Ankara Üniversitesi Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Doktora Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, C.2, S.1, Tezi), Erzurum 2012, s.183. Kurşun, Osmanlı Ankara 1943, s.121-122. madenciliğinde genellikle gümüş üretimi yapılan ocaklarda ikinci ürün olarak elde edilen bir 7 Mehmet Ali Ünal, “Kalhâne”, Osmanlı Tarih madendir. Osmanlı Devleti’nde özellikle askeri Sözlüğü, Paradigma Yayıncılık, İstanbul 2011, alanda top dökümünde ve sivil alanda da başlıca s.369. çatı kaplamacılığında kullanılan kurşun madeni 8 Fahrettin Tızlak, “Osmanlı Devleti’nde Ma- ülke genelinde bulunduğu bilinmektedir. Bkz. dencilik”, Osmanlı, C.3, Yeni Türkiye Yayınları, Fahrettin Tızlak, “Osmanlı Devleti’nde Maden- Ankara 1999, s.312-313. cilik”, s.319. 9 Ali Şafak, İslâm Arazi Hukuku ve Tatbikatı, 23 Hürü Sağlam, H.1287-1288-1289-1290-1291- İstanbul 1977, s.126-138. 1293-1294 Tarihli Erzurum Sâlnamelerine Göre Kars Sancağı, Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler 10 Muzaffer Göker, “Türklerde Sanayi”, Belleten, Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), S.7-8, C.II, Ankara 1994, s.441. Kars 2011, s.55. 11 Fahrettin Tızlak, Osmanlı Döneminde Keban-Er- 24 Abdulhalik Bakır, “İslam Dünyasında Madenler gani Yöresinde Madencilik (1775-1850), Türk ve Maden Sanayi”, Belleten, S.232, Ankara 1998, Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1997, s.98-100. s.573. 12 Ülker Erginsoy, İslam Maden Sanatının Geliş- 25 Abdulhalik Bakır, “İslam Dünyasında Madenler mesi, s.14-15. ve Maden Sanayi”, s.537. 13 Ümit Koç, XVI. Yüzyılda Anadolu’da Sanayi, 26 Ümit Koç, XVI. Yüzyılda Anadolu’da Sanayi, s.21. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Doktora Tezi), Elâzığ 2003, s.16. 27 BOA, MD 30, s.41.

141 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Durmuş Volkan KARABOĞA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

28 Ülker Erginsoy, İslam Maden Sanatının Geliş- lanmamış Yüksek Lisans Tezi), Yüzüncü Yıl mesi, s.10-11. Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Van 2011, 29 Fahrettin Tızlak, “Osmanlı Devleti’nde Maden- s.114. cilik”, s.319. 45 BOA, İ.MVL. 167-4951. 30 Hamit Şafakcı, Bozkır’da Madencilik (1776- 46 Ülker Erginsoy, İslam Maden Sanatının Geliş- 1839), (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Selçuk mesi, s.8. Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 47 Ebru Polat, H.1310(M.1892) ve H.1317- 2013, s.246. 1318(M.1898-1899-1900) Tarihli Bitlis Vilâyeti 31 Ülker Erginsoy, İslam Maden Sanatının Geliş- Sâlnamelerinin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi, mesi, s.10. s.385. 32 Fahrettin Tızlak, “XIX. Yüzyılın Ortalarında Os- 48 Ebru Polat, H.1310(M.1892) ve H.1317- manlı Maden Yatakları”, Belleten, S.229, Ankara 1318(M.1898-1899-1900) Tarihli Bitlis Vilâyeti 1996, s.709. Sâlnamelerinin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi, 33 Mustafa Altunbay, “Klasik Dönemde Osmanlı’da s.385. Madencilik”, Türkler, C.10, Yeni Türkiye Yayınla- 49 Tunç Ağaver, Vilâyet Salnâmelerine Göre Erzu- rı, Ankara 2002, s.796. rum Vilâyeti (H.1310,1317,1318), (Yayınlanma- 34 Hürü Sağlam, H.1287-1288-1289-1290-1291- mış Yüksek Lisans Tezi), Atatürk Üniversitesi 1293-1294 Tarihli Erzurum Sâlnamelerine Göre Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 2010, s.73- Kars Sancağı, s.55. 85. 35 Ebru Polat, H.1310 (M.1892) ve H.1317-1318 50 Hürü Sağlam, H.1287-1288-1289-1290-1291- (M.1898-1899-1900) Tarihli Bitlis Vilâyeti 1293-1294 Tarihli Erzurum Sâlnamelerine Göre Sâlnamelerinin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi, Kars Sancağı, s.55. s.385. 51 Abdulhalik Bakır, “İslam Dünyasında Madenler 36 BOA, A.} MKT.MHM. 302-79, s.1-3. ve Maden Sanayi”, s.540. 37 Mustafa Altunbay, “Klasik Dönemde Osmanlı’da 52 Hürü Sağlam, H.1287-1288-1289-1290-1291- Madencilik”, s.798. 1293-1294 Tarihli Erzurum Sâlnamelerine Göre 38 Volkan Ş. Ediger, Osmanlı’da Neft ve Petrol, Kars Sancağı, s.55. ODTÜ Yayıncılık, Ankara 2007, s.1. 53 Murathan Keha, Islahat’tan Meşrutiyet’e Erzurum 39 Murathan Keha, Islahat’tan Meşrutiyet’e Erzurum (1856-1876), s.181. (1856-1876), s.182. 40 1 cerib: Tûl (boy) ve arz (en) olarak 60 arşın. KAYNAKÇA / BIBLIOGRAPHY Bkz. Şemseddin Sami, Kâmûs-ı Türkî, Çağrı Başbakanlık Osmanlı Arşivi Yayınları, İstanbul 2004, s.474. Bir arşın ise 73 cm olarak bilinmektedir. Bkz. Mehmet Ali Ünal, - BOA. TD 413. (Tahrir Defteri) “Arşın”, Osmanlı Tarih Sözlüğü, s.49. Bu veri- lerden hareketle, 1 cerîb= 4.380 cm=43 m; 955 - BOA. MD 35. (Mühimme Defteri) cerîb ise 4.182.900 cm=42 km’dir. Dolayısıyla - BOA. MD 16. (Mühimme Defteri) 955 cerîb, arazi bazında verildiğinden 42 olarak tespit edilmektedir. - BOA. MD 30. (Mühimme Defteri)

41 BOA, Y.A.RES. 94-75, s.2. - BOA. A.}MKT.MHM. 302-79. (Sadaret Mühim- 42 BOA, A.}DVN.MKL.54-29, s.1. me Kalemi Evrakı) 43 Fahrettin Tızlak, “XIX. Yüzyılın Ortalarında - BOA. İ.MVL.167-4951. (İrade Meclis-i Vala) Osmanlı Maden Yatakları”, s.713. - BOA. Y.A.RES. 94-75. (Yıldız Resmi Maruzat) 44 Murathan Keha, Islahat’tan Meşrutiyet’e Erzurum (1856-1876), s.183-189. Ayrıca bkz. Cemal - BOA. A.}DVN.MKL. 54-29. (Sadaret Mukavele- Ersü, Sâlnamelerde Bayezid Sancağı, ( Yayın- nameler)

142 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Durmuş Volkan KARABOĞA

Tetkîk Eserler Salnâmelerinin Transkripsiyon ve Değerlendir- mesi, Erciyes Üniversitesi SBE (Yayınlanmamış Ağaver, T.: Vilâyet Salnamelerine Göre Erzurum Yüksek Lisans Tezi), Erciyes 2006. Vilayeti (H.1310,1317,1318), Atatürk Üniversi- tesi SBE (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Sağlam, H.: H.1287-1288-1289-1290-1291-1293- Erzurum 2010. 1294 Tarihli Erzurum Salnamelerine Göre Kars Sancağı, Kafkas Üniversitesi SBE(Yayınlanma- Altunbay, M. 2002: “Klasik Dönemde Osmanlı’da mış Yüksek Lisans Tezi), Kars 2011. Madencilik”, Türkler, C.10, Yeni Türkiye Yayınla- rı, Ankara, ss.791-801. Şafak, A.: İslâm Arazi Hukuku ve Tatbikatı, İstanbul 1977. Bakır, A. 1998: “İslam Dünyasında Madenler ve Ma- den Sanayi”, Belleten, S.232, Ankara, ss.519-589. Şafakcı, H.: Bozkır’da Madencilik (1776-1839), ( Ya- yınlanmamış Doktora Tezi), Selçuk Üniversitesi Çağatay, N. 1943: “Osmanlı İmparatorluğunda Ma- Sosyal Bilimler Üniversitesi, Konya 2013. den İşletme Hukuku”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi Dergisi, C.2, S.1, Şemseddin Sami, Kâmûs-ı Türkî, Çağrı Yayınları, Ankara, ss.117-126. İstanbul 2004. Ediger, V.Ş.: Osmanlı’da Neft ve Petrol, ODTÜ Tızlak, F.: Osmanlı Döneminde Keban-Ergani Yöre- Yayıncılık, Ankara 2007. sinde Madencilik (1775-1850), TTK Yayınları, Ankara 1997. Ergenç, Ö. 1988: “XVIII. Yüzyılda Osmanlı Sanayi ve Ticaret Hayatına İlişkin Bazı Bilgiler”, Belle- ______1999: “Osmanlı Devleti’nde Madencilik”, ten, S.203, Ankara, ss.501-533. Osmanlı, C.3, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, ss.312-321. Erginsoy, Ü.: İslam Maden Sanatının Gelişmesi, İstanbul 1978. ______1996: “XIX. Yüzyılın Ortalarında Osmanlı Maden Yatakları”, Belleten, S.229, Ankara, Ersü, C.: Salnamelerde Bayezid Sancağı, Yüzüncü Yıl ss.703-718. Üniversitesi SBE (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Van 2011. Tuncel, M. 1994: “Doğubayazıt”, TDVİA, C.9, İstan- bul, ss.492-494. Göker, M. 1994: “Türklerde Sanayi”, Belleten, S.7-8, C.II, Ankara, ss.433-444. Ünal, Mehmet A.: Osmanlı Tarih Sözlüğü, Paradigma Yayıncılık, İstanbul 2011. Halaçoğlu, Y. 1988: “Ağrı”, TDVİA, C.I, İstanbul, 1988, ss.479-481. Kaya, H. 2016: “Bayezid Sancağı Örneğinde Os- manlı İdari Yapısında Yurtluk-Ocaklık Sistemi”, Current Research in Social Sciences, C.2, S.1, ss.17-26. Keha, M.: Islahat’tan Meşrutiyet’e Erzurum (1856- 1876), Atatürk Üniversitesi SBE (Yayınlanma- mış Doktora Tezi), Erzurum 2012. Kılıç, O.: Van Sancağı (1548-1648), Fırat Üniversitesi SBE (Doktora Tezi), Elâzığ 1994. Koç, Ü.: XVI. Yüzyılda Anadolu’da Sanayi, Fırat Üni- versitesi SBE (Doktora Tezi), Elazığ 2003. ______2003: “Klasik Dönem Osmanlı Devleti’nde Güherçile Madenlerinin İşletilmesi ve Barut İmalatı”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, S.145, ss.79-92. Polat, E.: H.1310 (M.1892) ve H.1317-1318 (M.1898-1899-1900) Tarihli Bitlis Vilâyeti

143 Muazzez ÇELİK KARAKAYA

MINERALOGICAL-CHEMICAL AND PHYSICAL PROPERTIES OF PELOIDS USED IN SPAS AROUND OF DİYADİN (AĞRI): AVAILABILITY IN PELOTHERAPY

Muazzez ÇELİK KARAKAYA* Necati KARAKAYA**

ABSTRACT he mineralogical, chemical and physical properties of the peloids used by the patients in the vicinity of the Diyadin (Ağrı) have been investigated and recommendations were made.T It has been observed that the naturally formed soils around the spas are mixed with thermal waters and peloids are used by the patients to coating their skin and partly to enter the primitive mud pool. Mineral types and composition, morphological characteristics and chemical compositi- on of muds samples were examined by X-ray diffraction, ICP-EAS and scanning electron microscope, respectively. In addition, some physical properties have been measured in situ from both in the mud and the thermal waters. It has been found that the mud samples of are generally consist of clay minerals which are smectite, illite and kaolinite, and in addition to feldspar, quartz, calcite and gypsum and pyrite minerals. In situ measurements of thermal waters, temperature is 57.5 ° C, pH is 6.80-6.85 and EC is 2.37-2.40 mS/cm. Muds were measured at an average temperature of 38 °C, pH of 7.3, and EC of 2.15 mS/cm. The water samples are usually Na-Ca-(Mg)-SO4/HCO3 in character. The physical properties e.g., viscosity, consistency limits, surface area, abrasivity capacity, ther- mal properties, etc. of the samples were also investigated because the mineralogical properties have an effect on the physical properties of the material. Peloids have very high plastic and semi-hard properties. The cation exchange capacity is 33 meq / 100g and the BET surface 2 area is 33-45 m /g. The muds have similar viscosity and thixotropic properties and are not flowable. It can be used therapeutically according to viscosity/ thixotropy values. It has been determined that the mud samples can be used in health problems where heat therapy is applied, according to the cooling kinetics and the specific heat values they can ma- intain for 22 to 24 minutes. The abrasivity is partially high and may irritate the skin. Taking into account the water absorption and oil absorption capacities, it is determined that they will not cause excessive dryness of the skin, and therefore, when applied to dry skins will not be caused skin rashes or moisture loss. The all elements and especially toxic element, e.g., As, Cd, Hg, Pb, Sb, etc., contents of the studied thermal muds were higher or lower than the commercial herbalist clay (CHC), pharmaceutical clay (PC), natural clay (NC), average clay (AV), and Canadian natural health products guide (NHPG). Nearly all of the toxic elements were higher than the PC in most of

* Prof. Muazzez ÇELİK KARAKAYA, Konya Technical University, Konya/TURKEY, e-mail: [email protected] ** Prof. Necati KARAKAYA, Konya Technical University, Konya/TURKEY, e-mail: [email protected]

144 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Muazzez ÇELİK KARAKAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Necati KARAKAYA the samples. The toxicity of some hazardous elements was compared especially the pharmaceutical clay and also evaluated together with other parameters. It has been found that the As contents are 5-21 times higher than the content of the toxic and/or dangerous element contents, e.g., As, Pb, Mo, Se, Cu, Zn, Ni, Vb, and the Pb content has also been partially exceeded the specified limit. According to NHPG, the content of especially As and partly Th is high. Since arsenic will be risky, especially irritated skins, solutions should be produced to prevent of the element to cause the harm. According to the abovementioned properties, it can be recommended that the peloids can be used in the therapy of some muscular and joint problems due to their suitable grain size, the clay content, the heat capacities and the chemical composition, except As. The pH of the peloids is close to neutral, so the solubility of the toxic element partially will 226 40 be low, however care must be taken in particular about As and partly Hg. Ra and K acti- vity concentrations of the investigated samples are above the global average and some peloids. Therefore, according to their radioactivity samples may be classified as radioactive muds. However, this has not been confirmed when it is taken into account for the radiological hazard. Key words: Ağrı-Diyadin, peloid, therpy, thermal mud.

145 DİYADİN (AĞRI) YÖRESİ KAPLICALARINDA KULLANILAN ÇAMURLARIN MİNERALOJİK-KİMYASAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ: PELOTERAPİDE KULLANILABİLİRLİĞİ

Muazzez ÇELİK KARAKAYA* Necati KARAKAYA** GİRİŞ hastalar tarafından ciltlerine sürme şeklinde, lternatif tıp olarak kullanılan ve gü- kısmen de ilkel çamur havuzuna girme şek- linde peloid kullanımı yapıldığı gözlenmiştir. nümüzde de talebi giderek artan ve önemA kazanan kaplıca tedavisi, balneoterapi, Diyadin kaplıcalarının bulunduğu alan peloterapi ismi ile de bilinir. Kaplıca teda- ülkemizin jeotermal potansiyele sahip önemli visi veya kürü genelde toprak (peloid), su ve bölgeleri arasında yer alır. Doğu Anadolu aktif tektonik hareketleri ve Kuvaterner iklim kaynaklı doğal tedavi edici etkenlerin, dönemindeki volkanizmanın (Tendürek) banyo, içmece veya inhalasyon yoluyla has- ürünlerinin yaygın olarako gözlendiği bölgede taya uygulanmasını şeklinde yapılmaktadır. birçok alanda ısısı 70-95 C arasında değişen Diyadin kaplıcalarında da termal sular banyo sıcak su çıkışları vardır. Termal suların ve inhalasyon şeklinde yapılmaktadır. Bal- rezervuar kayaçlarını Paleozoyik-Mesozoyik yaşlı metamorfik kayaçlar ile Miosen-Pliyo- neoterapinin bir alt dalı olan peloterapi veya sen yaşlı kırıntılı tortul ve karbonat kayaçları peloidoterapi, jeolojik veya biyolojik kaynaklı oluşturur. Pliyosen-Kuvaterner yaşlı volkanik doğal çamurlar olan peloidlerin termal sular ve volkanoklastik kayaçlar termal suların örtü ile uygun koşullarda olgunlaştırılması sonrası kayaçlarıdır (Pasvanoğlu ve Güler 2010). hastaya terapi şeklinde belli seanslarla ve Bazaltik ve andezitik lavlar ile volkanoklastik sürelerde uygulanmasını ifade eder. kayaçlardan oluşan Üst Miyosen birimleri, en yaşlı birimler olup, Pliyosen birimleri tarafın- Kaplıca alanı, Ağrı İli’nin güneydoğu- dan uyumsuz olarak örtülür (Kalkan ve diğ., sunda 60 km uzaklıkta bulunan Diyadin 2012 referansları). İlçesinin 7 km güneyinde yer alır (Şekil 1). Yöre haklı tarafından kullanılan özel Kaplıca bölgesi birbirinden kopuk olarak işletmelere ait çok sayıda tesis vardır, ancak bulunan Yılanlı, Davut ve Köprü kaplıcaları hizmet kalitesi oldukça düşüktür. Çamur kullanım havuzu olarak bulunan iki havuz yanında çok sayıda sıcak su çıkışları da mev- ve çamur gölcüğü kaza nedeniyle kapatıl- cuttur. Bölgede kaplıcalar çevresinde doğal mıştır (Şekil 2). Sıcak su çıkışları yakınında olarak oluşmuş kısmen alüvyal topraklar, çoğunlukla bazik tüf ve bitkisel malzemenin kısmen bitkisel malzemece zengin olan ça- etkileşimi ile oluşan çamurların kaplıcalara murlar yanında termal suların bileşimindeki gelen halkı tarafından kullanıldığı söylen- elementlerin çökellerinden oluşan malze- miştir. Kaplıcalardan cilt hastalıkları yanında, menin de tek başına veya karışım halinde özellikle romatizma, nevrit nöroloji, kadın

* Prof.Dr. Muazzez ÇELİK KARAKAYA, Konya Teknik Üniversitesi, Konya/TÜRKİYE, e-posta: [email protected] ** Prof.Dr. Necati KARAKAYA, Konya Teknik Üniversitesi, Konya/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

146 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Muazzez ÇELİK KARAKAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Necati KARAKAYA

Şekil 1: Ağrı ili Diyadin kaplıcalarının lokasyonu ve Türkiye’nin aktif fay sistemleri ve jeotermal alanları (Şimşek, 2015’den sadeleştirilmiştir). hastalıkları, kemik ve kireçlenme hastalıkları, numuneden normal, etilen glikollü, 490°C’de siyatik ve metabolizma bozukluğu gibi hasta- dört saat fırınlanmış örnekler olmak üzere lıklarının tedavisinde yararlanılmaktadır. üç adet çekim gerçekleştirilmiştir. İncele- nen peloid örneklerinin ana ve iz element Diyadin kaplıcalarında halkın kullan- analizleri Acme (Kanada) Laboratuvarında dığı çamur/peloidin bazı temel özellikleri yaptırılmıştır. Analizlerde ICP-MS ve EAS incelenmiştir. Bunların başında çamurun mi- (Inductial Couple Plazma–Mass Spectro- neralojisi ve kimyasal bileşiminiz incelenmesi metry, Emission Spectrometry) ile ana oksit yer almaktadır. Ayrıca çamurların birçok tek- ve iz element, ateşte kayıp, Leco analizi ile de nolojik özellikleri de incelenerek kullanıma toplam C ve S analizleri yapılmıştır. Numu- uygunluğunun belirlenmesi amaçlanmıştır. nelerin aşındırma kapasitesinin ölçümünde Bu özelliklerin arasında su-yağ emme kapa- AI-1000 model Einlehner aşındırma test sitesi, nem, şişme miktarı, ısı tutma kapasitesi cihazı kullanılmıştır. Özgün ısı değerleri ve soğuma oranı, aşınma parametreleri, yüzey Diferansiyel Taramalı Kalorimetri (DSC) ci- alanı ve katyon değiştirme kapasitesi. Elde hazı ile ve soğuma kinetikleri Gomes (2002) edilen sonuçlar ışığında peloidin bölgede ve Rebelo vd. (2011) tarafından belirtilen kullanılan tedaviler açısından uygunluğu- yöntemler dikkate alınarak yapılmıştır. Peloid nun belirlenmesi araştırılmış ve önerilerde numunelerinin yüzey alanı, gözenek boyutları bulunulmuştur. ve gözenek hacmi ölçümleri azot absorbsiyon tekniği kullanılarak Micromeritics marka MATERYAL VE YÖNTEM Gemini VII 2390 V1.03 model, bilgisayar o Belirtilen amaçlar doğrultusunda Diyadin donanımlı cihaz ile –198 C deki sıvı azot kaplıcaları çevresinde halkın kullandığı ortamında azot (N2) gazı adsorpsiyonu tek- niğine dayalı olarak belirlenmiştir. Peloid-su çamurlardan ve terkedilmiş çamur havuzun- o dan alınan çamurlar, termal su kaynaklardan karşımı halinde hazırlanan, 40 C’daki sıcak alınmıştır. su banyosunda bekletilen numunelerin görü- nür viskoziteleri Brookfield LVDVIII+PRO Mineralojik bileşimin belirlenmesi ultra reometrede ölçülmüştür. İki paralel amacıyla, numuneler kurutulup öğütülmüş, ölçüm 30 dakika aralıklarla ve farklı kesme o öğütülen numunelerde tüm kaya ve detay oranlarında yapılmıştır. 40 C daki sıcak su kil analizleri için Hacettepe Üniversitesi banyosunda bekletilen numunelerde 24 saat Laboratuvarlarında Rigaku D/ Max 2200 sonra ölçümler tekrarlanmıştır. PC XRD cihazı ile CuKα (λ=1.542 Å) yap- tırılmıştır. Detay kil analizinde ise öğütülen

147 Muazzez ÇELİK KARAKAYA IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Necati KARAKAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

SONUÇLAR VE DEĞERLENDİRME Bölgeden üç adet sıcak su örneği alın- İncelenen numunelerde bulunan başlı- mıştır, suyun sıcaklığı 57.5 °C pH=6.80, ca mineraller kil minerallerinden simektit, EC=2.37 mS/cm, çamur sıcaklığı 38 °C pH=7.3, EC=2.15 mS/cm, ölçülmüş ve bu yanında illit, kaolinit ve silikat minerallerin- suların hafif asidik-nötr karakterde olduğu den kuvars ve feldispattır, ayrıca karbonat tespit edilmiştir. Ancak MTA tarafından böl- minerallerinden kalsit en fazla bulunan gede yapılan sondaj çalışmaları sırasında çok karbonat mineralidir (Tablo 1, Şekil 3). Pelo- daha yüksek sıcaklıklarda su çıkışları gözlen- idin (çamur) tedavi/terapi amaçlı kullanımı miştir. Birkaç yıldır kontrol edilemeyen bu için bileşiminde simektit grubu kil minera- artezyenin yüksekliği oyaklaşık 10 m’dir ve bu linin içeriğinin yüksek olması, birçok fiziksel kaynakta sıcaklığı 68 C olarak ölçülmüştür. özelliğin değişimini kontrol ettiğinden fazla Hidrojeokimyasal değerlendirme ile üç farklı bulunması istenir. Bunun yanında, özellikle su tipi tanımlanmıştır: Ca-Na-Mg-HCO3, kuvars, feldispat, pirit, asbest, eriyonit ve Ca-Na-HCO3 ve Ca-Mg-SO4 (Karakaya kısmen karbonat mineralleri ise peloidin bazı vd., 2017). Çamurun pH ve EC değerlerinin özelliklerinin olumsuz yönde etkilemesi ya- termal suya benzer olması suyun çamurun nında sağlık açısından da risk oluşturabilece- karakterini etkilediğini göstermektedir. ğinden istenmeyen bileşenlerdir. Söz konusu istenmeyen bileşenlerin malzemede bulun- Isı tutma kapasitesi kullanılan malze- ması halinde olgunlaştırma öncesi öğütme, meniz türü, içeriği ve şişme kapasitesi ile eleme, çöktürme vb. işlemlerle numune ön de ilişkili parametrelerdendir. Isı tutma kapasiteleri peloid numunesi ile hazırlanan işlemler yapılabilir. karışımlar için ayrı ayrı belirlenmiş olup Tablo 1: İncelenen numunelerin mineral tür ve 65°C’den 40°C’ye düşme süreleri 31.5-49 da- içerikleri (%) kika arasında bulunmuştur (Şekil 4). Şekilde Numu- verilen mavi çizgi, ölçülen sıcaklık verilerinin Mineral türü ve içerikleri (%) ne No bir noktasını temsil eder. Siyah sürekli çizgi, belirlenen üstel modeli gösrerir. Bu süre Sme(73)+ Fsp(6)+ Qz(6)+ D-1 terapi için uygun kabul edilen bir sürenin Kln(4)+ Gp(4)+ Py(4)+ Cal(3) oldukça üzerinde olan bir süre olup, deney- Sme(58)+ Fsp(14)+ Qz(9)+ lerin oldukça yalıtımsız koşullarda yapıldığı D-2 Kln(4)+ Gp(4)+ Py(4)+Cal(3) dikkate alınması gerekir.o Özgün ısı değerleri D-3 Cal(64)+ Sme(36) ise 1.10-1.44 J/g. C arasındadır (Karakaya vd., 2016). Isı tutma kapasiteleri uygun kabul

Şekil 2: Diyadin kaplıcasında terkedilen çamur havuzu (A) ve termal su çıkışları ve bıraktığı çökel (B).

148 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Muazzez ÇELİK KARAKAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Necati KARAKAYA edilebilecek aralıklarda olmakla birlikte numune çok yüksek plastik, D-2 orta plastik özgün ısı değerleri genelde literatürde verilen özellik göstermiştir. Kıvamlılık indisi de değerlerden ve hazırlanan saf kil örneklerin- ölçülmüş ve bu değerlendirmeye göre D-1 den kısmen düşüktür (Casás vd., 2013; Kara- yarı sert ve D-2 serttir. Peloidin ciltle temasta kaya vd., 2016). Peloidin ısı tutma ve iletme rahatsızlık vermemesi için yumuşak ve yarı kapasitesi, peloidin bazı tedavi türlerinde sert olması tercih edilir, bu nedenle yarı sert kullanılmasında dikkate alınan en önemli olan numune kullanılma uygundur. İncelenen parametrelerden inden biridir. Peloid ayrıca numunelerin şişme kapasiteleri orta-yüksek termal suya göre ısıyı daha iyi tutar ve iletimi arasında bulunmuştur. Aktivite değerlerine doku ile doğrudan temas halinde olduğun- göre D-1 aktif kil, D-2 ise normal kil, diğeri dan daha etkilidir. Bu nedenle vücut yüzeyi- ise aktif olmayan kil olarak değerlendirilmiş- ne bölgesel uygulama veya banyo şeklindeki tir. Aktif olan numune su ile karıştırıldığında kullanımlarda sıcaklık etkisi termal sulardan şişme oranı yüksek olacağından, kullanıma ziyade termal çamurlarda daha iyi hissedilir açısından daha uygundur. ve daha etkilidir. Termal tedavide uygulanan Aşındırma, özellikle peloidin cilde başlangıço sıcaklığı vücut sıcaklığının +5 C üzerinde ayarlanmakta ve 15-20 daki- uygulanması ve temizlenmesi esnasında, ka süreyle uygulama yapılmaktadır. Bu açıdan cildi tahriş edip zarar vermemesi açısından Diyadin kaplıcalarından alınan çamurların ısı önemlidir. D-1 ve D-2 numaralı örneklerde tutma kapasiteleri tedavi süresi için uygun- doğal halde ve 63 μm den küçük tana boyuna dur. Isı tutma ve iletme kapasitelerinin uygun getirilen örneklerin ölçülen aşındırma mik- tarları sırasıyla 11, 28 ve 10 mg, aşındırma olması nedeniyle ısısal tedavi uygulaması 2 yapılacak rahatsızlıklarda (örneğin romatolo- indeksleri ise sırasıyla 61, 154 ve 25 g/m ’dir. jik, jinekolojik veya kas-sinir, eklem rahatsız- Aşındırma parametreleri önceki çalışmalar- lıklarında, vb.) kullanımı uygundur, ancak ısı da (Rebelo vd., 2011) elde edilen sonuçlar iletimi yavaş olacaktır. ile karşılaştırıldığında kısmen yüksektir. Bu veriler numunelerin doğal halde cildi tahriş Kıvam özelliklerine göre D-1 nolu edebileceğini, dolayısı ile de en basitinden

Şekil 3: İncelenen numuneleri tüm kaya (A), kil boyu X-ışınları difraktogramları (B).

149 Muazzez ÇELİK KARAKAYA IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Necati KARAKAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Şekil 4: İncelenen numunelerin soğuma kinetikleri ve deneysel eğrileri. tane boyunun eleme işlemi ile iri tanelerin numaralı çamur örneğinin başlangıç anın- uzaklaştırılması gerektiğini göstermektedir. da (t=0) ve kesme gerilmesi sıfır civarında Kil içeriği yüksek olan D-1 nolu numune- viskozitesi 24 Pa.s civarında iken diğer nin katyon değişim kapasitesi (KDK) 32.66 numunede oldukça düşük olup 1.4 Pa.s meq/100g bulunmuştur, diğer numunelerin civarında bulunmuştur (Şekil 5). Ayrıca 24 ise 30.54 ve 25.16 meq/100g. Numunelerin saat karıştırma yapılmadan bekletilen numu- KDK ve yüzey alanları literatürde verilen nelerin görünür viskozitesi hafif düşmüştür. peloid numunelerine benzerdir. İncelenen Bu eğilim en iyi 24 rpm den 20 rpm‘e düşen

örneklerinin BET yüzey2 alanları sırası ile D-1 nolu numunede gözlenmiştir, bu sonuç 32.36, 34.64 ve 24.18 m /g olarak ölçülmüş- malzemenin pasta, krem şeklinde kullanıma tür. BET yüzey alanı ve katyon değiştirme uygun olduğunu, akma özelliğinin zayıf ola- kapasitesi çamurun bileşiminde bulunan cağını gösterir. Ancak D-1 nolu numunenin mineral tür ve içeriği ile doğrudan ilgilidir viskozitesi yüksek, 16/3’ün ise düşüktür. İlki ve genelde de simektit içeriği belirleyicidir. nispeten koyu bir kıvamda iken, diğeri daha Ayrıca absorblama kapasitesi ve yüzey alanı- fazla akma malzeme-su karışım özelliğinin nın diğer kil minerallerine göre daha yüksek uygun olmayacağını gösterir. olmasından dolayı kozmetik alanda cilt ve rahatsızlık türüne göre bu mineralin içeriği Numunelerin ana ve iz element analiz- leri yapılarak, ana element oksit ve özellikle önem taşımaktadır.2 Simektitin yüzey alanı 280-800 m /g ve katyon değiştirme kapasite- sağlık açısından dikkate alınan bazı element si 100-200 meq/100g arasında değişmektedir içerikleri değerlendirmeye alınmıştır (Tab- (Grim, 1968; Karakaya, 2006; Karakaya ve lo 2). Bu elementlerden Na, Ca, Mg, K, P, Karakaya, 2009; Karakaya vd., 2010, 2013, C, biyolojik sistemde bulunan ana element 2016a, b, 2017). Elde edilen söz konusu olarak bulunurken iken, diğer elementler (Cr, malzeme özelliği ile ilgili sonuçlar önceki ça- Mn, Fe, Co, Ni, Cu, Zn, Mo, Si, Se, F, I, Br, lışmalarda doğal kil mineralleri ile çalışanla- As ve Sn) iz element olarak bulunur (Lin- rın sonuçlarına göre düşüktür. Bu değerlerin dh, 2005). Bu elementlerin içerikleri birçok düşük olması kullanılan malzemenin emme insan sağlığının bir fonksiyonu için önemli- kapasitesini ve cilt ile olan iyon alışverişini de dir. Silisyum yer kabuğunda en bol bulunan kısıtlayabilecektir. Bu özelliği yönünden ciltte elementlerden olup, insan vücudunda yaşın uygulama sırasında iyon değiştirme potansi- ilerlemesi ile azalır ve eklem kıkırdaklarının yelinin kısmen uygun olabilir. yenilenmesi için gerekli kollojen liflerin sen- tezinde önemli olduğu belirtilmiştir (Gomes Simektit içeriği nispeten yüksek D-1 ve Silva, 2007).

150 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Muazzez ÇELİK KARAKAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Necati KARAKAYA

Şekil 5: İncelenen numunelerin görünür viskoziteleri ile kesme gerilim arasındaki ilişki.

Ana element oksit içerikleri yönünden alınarak yorumlama yapılmalıdır. Avrupa D-1 nolu numune diğerlerinden daha uygun direktiflerine göre As, Se, Cd, Hg, Te, Tl ve kimyasal bileşime sahiptir. İncelenen numu- Pb gibi elementlerin peloterapi için kullanı- nelerin Na2O/CaO oranları 0.1’den küçük lan turba ve kil içeren kozmetik ürünlerinde bulunmuştur, bu oran şişme özelliğine sahip bulunmasına izin verilmemektedir (Avrupa kil mineralinin içeriğinin düşük olduğunu Düzenleme n.85/391/CEE, 86/179/CEE ve belirtir. Şişme özelliği yüksek olan killerde 86/199/CEE, EMEA, 2008). Buna ilaveten Na2O ve CaO içeriklerine göre 110, As, Cd, Hg >3 ve numunelerde çoğunlukla kalsit mineralinin Sb>5 ppm konsantrasyonu aşması istenme- bulunmasından kaynaklanmıştır, bunun mektedir. yanında, kısmen simektitlerin de Ca-simektit olduğunu (Na2O içerikleri de düşük oldu- İncelenen numunelerin toksik ve/veya ğundan) gösterir. Ayrıca Na2O/CaO oranları tehlikeli kabul edilen (As, Pb, Mo, Se, Cu, Cara vd. (2000) tarafından verilen termal Zn, Ni, v.b) element içerikleri yönünden As çamur, doğal kil ve ticari peloid değerlerin- içeriğinin 5-21 kat daha yüksek olduğu, Pb den düşüktür (Tablo 2a). içeriğinde de kısmen belirtilen sınırı aştığı tespit edilmiştir (Tablo 2b). NHPG’nin Bugüne kadar peloidlerin kimyasal (Kanada Doğal Sağlık Ürünleri Değeri) bileşimi ile ilgili olarak terapiye uygun olup verdiği değerlere göre de özellikle As içeriği olmayacağı ve/veya sağlık riskine neden ve kısmen Th içeriği yüksek bulunmuştur. olabileceği kıstasları ortaya koyacak herhangi Bilindiği gibi arsenik kanserojen kabul edilen bir standart bulunmamaktadır. Bu nedenle elementlerden olup (IARC, 1989), As içeriği de yapılan değerlendirmeler normal kil, yönünden bölgedeki malzemelerin kullanıl- ticari kil, farmakolojide kullanılan kil veya ması özellikle bazı cilt, tırnak problemlerine bazı sağlık kuruluşlarının koyduğu sınırlar neden olabilir. İncelenen çamur ve suların dikkate alınarak yapılmaktadır. Ancak bir pH değerinin nötr olması kısmen toksik malzeme içerisinde sadece toksik ve/veya elementlerin çözünürlüğünü düşüreceğinden tehlikeli kabul edilen elementlerin içerikleri- risk doğurma potansiyeli çok yüksek olmaya- nin dikkate alınarak değerlendirme yapılması caktır. Th elementi ve radyoaktivite yönünden yeterli değildir. Zira bulunan toksik elemen- ise değerlendirilmesi gerekir (Karakaya vd., tin içeriği yanında bu elementin hareketli, 2015, 2017). çözünür olup olmaması, bileşik oluşturması, diğer toksik elementlerle birlikte hareket İncelenen numunelerden birinin rad- edip etmeyeceği, vb. kriterler de dikkate yoaktivite konsantrasyonları ölçülmüştür

151 Muazzez ÇELİK KARAKAYA IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Necati KARAKAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

226 40 (Karakaya vd., 2016). Ra ve K aktivite of mixtures of bentonitic clay and saline solutions. konsantrasyonu dünya ortalaması ve bazı Applied Clay Science, 72, 18-25. Doretti, I., Ferrara, D., Barison, G., Gerbasi, R., peloidlerden yüksek bulunmuştur (Tablo 3). Battiston, G. 1992: Natural radionuclides in the Bu nedenle, radyoaktiviteye göre numuneler muds and water used in thermal therapy in Abano radyoaktif çamurlar olarak sınıflandırılabilir. Terme, Italy. Radiation Protection Dosimetry. 45, Bununla birlikte, radyolojik tehlike yönün- 175-178. EMEA, 2008 Guedline on the specification limits for den dikkate alındığında bu durum teyit residual metal catalsts for metal reagents. Avai- edilmemiştir. lable: at http://www.ema.europa.eu/docs/en_GB/ document_library(Scientific_guediline/2009/09/ WC500003586.pdf. TEŞEKKÜR Gold, B., Sukenik, S., Gavra, Z. 1990: Radioactivity Bu çalışma çoğunlukla TÜBİTAK (110Y033) ve and chemical composition of the therapeutic mud kısmen Selçuk Üniversitesi (11401045) desteğinde and hot spring baths in the Moriah Spa, Dead Sea, Israel. In E. Riklis (Ed.), Front in Radiatin gerçekleştirilmiştir. Araştırmacılar desteğinden dolayı Biology (pp. 625-630) Tel Awiv, Balaban Publis- kuruluşlara ve numune alımına izin veren tesislere hers. teşekkür eder. Gomes, C. 2002: Argilas, Aplicações na Indústria. In: Gomes, C. (Ed.), O Liberal, Câmara de Lobos, KAYNAKÇA / BIBLIOGRAPHY Madeira, 338p. Cara, S., Carcangiu, G., Padalino, G., Palomba, M., Gomes, C., Silva, J. 2007: Minerals and clay minerals Tamanini M. 2000: The bentonites in pelotherapy: in medical geology. Applied Clay Science, 36, chemical, mineralogical, technological and thermal 4-21. properties of clay pastes from Sardinia (Italy), Grim, R.E. 1968: Clay Mineralogy. New York, USA: Applied Clay Science, 16, 117–124. McGraw-Hill. Casás, L.M., Pozo, M., Gómez, C.P., Pozo, E., Bessiè- Health Canada, 2009: Draft guidance on heavy metal res, L.D. and Plantier, F. 2013: Thermal behavior impurities and cosmetics,

Tablo 2: İncelenen numunelerin ana element oksit (%) ve bazı iz element (ppm) içerikleri. Ana Ele- Na2O SiO2 Al2O3 Fe2O3 MgO CaO Na2O K2O TiO2 P2O5 MnO AK Top. mentler /CaO D-1 64.45 10.43 2.83 0.65 2.72 1.11 1.74 0.49 0.08 0.02 15.30 99.79 0.41 D-2 46.15 18.05 6.53 1.42 1.59 0.61 1.31 0.53 0.12 0.04 23.30 99.63 0.38 D-3 35.86 8.92 2.03 1.41 23.79 0.36 0.87 0.41 0.08 0.02 26.00 99.71 0.02 T.Ç. 58.93 18.00 4.43 2.41 3.37 0.99 1.65 0.48 0.06 0.13 9.50 100 0.89 T. P. 55.39 19.78 7.28 3.01 0.89 1.95 1.19 0.85 0.10 0.17 7.39 98.0 0.29 Not: AK: ateşte kayıp, T.Ç.: Termal Çamur, T.P.: Ticari Peloid (Cara vd., 2000), AK: Ateş kaybı.

Tablo 2b: İncelenen numunelerin bazı iz element içerikleri (ppm ve peloid olarak kullanılan bazı malzemeler. İz Sr Ba Co Zr Mo Cu Pb Zn Ni As Cd Sb Hg Tl Se Element Cr D-1 300 576 5.5 62 198.0 0.4 17.4 12.6 33 17.3 51.7 <0.1 0.1 0.03 0.2 <0.5 D-2 965 840 5.2 68 136.1 0.2 11.1 12.7 35 16.6 61.1 <0.1 <0.1 0.02 0.2 <0.5 D-3 764 1372 15.5 137 243.2 0.4 19.0 19.7 55 53.3 210.5 0.4 <0.1 0.09 0.2 <0.5 CHC 695 248 13.3 82 145 0.3 16.7 11.9 61 40 2.88 0.18 0.45 <0.01 <0.5 <0.2 PC 100 147 5 68 162 0.3 4.71 8.01 9 5 <0.3 0.02 0.22 <0.01 <0.5 <0.3 NC 42 75 28 96 75 2.1 154 27 58 324 140 1.3 12.3 61 7.5 20.8 AVC 300 580 19 89 160 2.6 45 20 95 68 13 0.3 1.5 400 1.0 0.6 NHPG ng 1300 5.0 1100 ng 1.8 130 ≤50 ng 60 ≤8 3.0 5.0 1.0 0.8 17 Not: CHC: Ticari Bitkisel Kil, PC: Farmakolojik Kil, NC: Doğal Kil (Mascolo vd., 1999), AV: Ortalama Kil (Turekian ve Wedephol, 1961), NHPG: Kanada Doğal Bitkisel Sağlık Ürünleri (Sánchez-Espejo vd., 2014).

152 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Muazzez ÇELİK KARAKAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Necati KARAKAYA

Tablo 3: Radyonüklidlerin aktivite konsantrasyonlarının bazı spa sonuçlarıyla karşılaştırılması. Activity Gold vd. Dorette Manic vd. Silva vd. UNSCE- D-1 Bq/kg (1990) vd. (1992) (2006) (2011) AR (2008) 226Ra -- -- 259 32-54 37 322.40 232Th 10 33 12.9 40-111 33 34.99 40K 260 443 219 76-1146 400 456.16

IARC (International Agency for Research on Cancer) Mascolo, N., Summa, V., Tateo, F. 1999: Characteriza- 1989: Chemicals, Groups of Chemicals, Mixtures tion of toxic elements in clays for human healing and Exposure Circumstances to be Evaluated in use. Applied Clay Science, 15, 491-500. Future IARC Monographs, Report of an ad hoc Mihelčić. G., Kniewald, G., Ivanišević, G., Čepelak, R., Working Group (IARC intern. tech. Rep. No. Mihelčić, V., Vdović, N. 2012: Physico-chemical 89/004). characteristics of the peloid mud from Morinje Kalkan E., Canbolat M.Y., Yarbaşı N. ve Özgül M. Bay (eastern Adriatic coast, Croatia): suitability for 2012: Evaluation of thermal mud characteristics use in balneotherapy. Environmental Geochemic- of Erzurum (Köprüköy) clayey raw materials (NE hal Health 34, 191-198. Turkey). International Journal of Physical Scien- Pasvanoğlu, S. ve Güler, S. 2010: Hydrogeological and ces, 7, 5566-5576. geothermal features of hot and mineralized waters Karakaya, M.Ç. 2006: Kil minerallerinin özellikleri of the Ağri-Diyadin (Turkey). Proceedings World ve tanımlama yöntemleri, Bizim Büro Basımevi, Geothermal Congress, pp. 1-10, Bali, Indonesia. Ankara, 640s. Rebelo, M., Gonçalves, P., Silva, E. and Rocha, F. 2005: Karakaya, M.Ç. ve Karakaya, N. 2009: Kaplıca tedavi- Some Portuguese clay sediments used as raw ma- sinde kullanılan termal çamurların uygunluğunu terials for curative clay pastes: a study of physical belirleyen parametreler. 1. Tıbbi Jeoloji Çalıştayı, and technological properties. Acta Geodynamica Ürgüp, 31-43. Geomateralia, 2, 151–155. Karakaya, M.Ç., Karakaya N., Sarıoğlan S., Koral M. Rebelo, M., Viseras C., López-Galindo, A., Rocha, 2010: Some properties of thermal muds of some F. Ferreira da Silva, E. 2011: Characterization of spas in Turkey, Applied Clay Science, 48, 531-537. Portuguese geological materials to be used in me- Karakaya, M.Ç., Karakaya N., Aydın, M.E., Vural, dical hydrology. Applied Clay Science, 51, 258-266. C.H. ve Nalbantçılar, M.T. 2013: Tedavi, terapi Sánchez-Espejo, R., Aguzzi, C., Cerezo, P., Salcedo, amaçlı kullanılan termal çamur ve suların özellik- I., López-Galindo, A., Viseras, C. 2014: Folk lerinin incelenmesi. TÜBİTAK 110Y033, 238s. pharmaceutical formulations in western Mediter- Karakaya, M.Ç., Doğru, M., Karakaya, N., Vural, H.C. ranean: Identification and safety of clays used in and Kuluöztürk, F. 2015: Radioactivity concent- pelotherapy. Journal of Ethnopharmacology, 155, rations and dose assessments of the therapeutic 918-814. peloids from some Turkish spas. Clay Minerals, Silva, P.S.C., Soliveira, M.B.O., Farias, L. Fávaro, 50, 221-232. D.I.T. Mazzilli, B.P. 2011: Chemical and radi- Karakaya, M.Ç., Karakaya, N., Vural, H.C. 2016: Ther- ological characterization of clay minerals used mal properties of some Turkish peloids and clay in pharmaceutics and cosmetics. Applied Clay minerals for their use in pelotherapy. Geomaterials Science. 52, 145-149. 6, 79-90. Şimşek Ş. 2015: Dünya’da ve Türkiye’de jeotermal Karakaya, M.Ç., Doğru, M., Karakaya, N., Kuluöztürk, gelişmeler (Geothermal developments in the world F., Nalbantçılar, M.T. 2017: Natural radioactivity and Turkey). III. Geothermal Resources Symposi- levels and hydrochemical properties of certain the- um Proceedings, 1-17, Ankara. rapeutic waters in Turkish Spas. Journal of Water Turekian, K.K., Wedephol, K.H. 1961: Distribution and Health, doi: 10.2166/wh.2017.263 of the elements in some major units of the earth’s Lindh, U. 2005: Biological function of the elements. crust. Geological Society American Bulletin 72, In: Selenius O., Alloway B., Centano J. A., 175-192. Finkelman R. B., Fuge R., Lindh U. and Smedley UNSCEAR, 2008: “Sources and Effects of Ionizing P., eds., Essentials of Medical Geology, Elsevier Radiation, Annex B: Exposures of the public and Academic Press, Tokyo. 115-160. workers from various sources of radiation”. United Manic, G, Petrovic S., Vesna M., Popovic D., Todo- Nations Scientific Committee on the Effects of rovic D. 2006: Radon concentrations in a spa in Atomic Radiation. New York. Serbia. Environment International. 32, 533-537.

153 AMPHIBIAN AND REPTILIAN BIODIVERSTY OF ARARAT MOUNTAIN AND NEAR ENVIRONMENT

Mehmet Zülfü YILDIZ* Naşit İĞCİ** Bahadır AKMAN*** Bayram GÖÇMEN****

ABSTRACT n this study, it is aimed to determine Amphibian and Reptilian species of Ararat Mountain and near Environment, threats to species and precautions to be taken against these factors. IFor these purposes, total of 18 days herpetological trips carried out in Ararat Mountain between 2011-2017. As a result of the trips and literature searches, 4 Anuran (Bufotes variabilis, Pelophylax ridibundus, Hyla savignyi, Pelobates syriacus), 2 Chelonian species (Mauremys caspica, Testudo graeca) 10 lizard species (Paralaudakia caucasia, Phrynocephalus horvathi, Heremites auratus, Eumeces schneiderii, Eremias strauchi, Eremias pleskei, Darevskia valentini, Lacerta strigata, Ophisops elegans, Pseudopus apodus) and 13 snake species (Xertoyphlops vermicularis, Dolichophis schmidti, Eirenis collaris, Hemorrhois ravergieri, Natrix natrix, N. tessellata, Platyceps najadum, Zamenis hohenackeri, Z. longissimus, Eryx jaculus, Malpolon insignitus, Macrovipera lebetina, Montivipera raddei) a total of 4 amphibians and 25 reptilian species belonging to 14 families were determined in Ararat Mountain. The observed specimens were released to their natural habitats after their photos were taken, not to damage the populations. According to IUCN (International Union for Conservation of Nature) determined species listed as follows: 2 species were Critically Endangered (CR), 1 species was Vulnerable (VU), 2 species were Near Threatened (NT), 1 species was Data Deficient (DD), 16 species were Least Concern (LC), 8 not evaluated. Just only, two species were protected under CITES Convention, and 9 species were also strictly protected (Appendix II) and the rest of the species were protected with BERN Convention. In addition, the Ministry of Forestry and Water Affairs protect all reptile species but not Amphibians. There is no amphibian or reptilian species Endemic to Ararat Mountain. Nevertheless, Toad Agama (Phrynocephalus horvathi) and Transcaucasian Racerunner (Eremias pleskei) were distributed only sandy areas around Ararat Mountain in our country. In this respect, Ararat Mountain is a specific area for reptilian species.

* Associate Prof. Mehmet Zülfü YILDIZ, Adıyaman University, Faculty of Sciences and Letters, Department of Biology, Adıyaman/TURKEY, e-mail: [email protected] ** Dr. Naşit İĞCİ, Nevşehir Hacı Bektaş Veli University, Faculty of Sciences and Letters, Department of Biology, Nevşehir/TURKEY, e-mail: [email protected] *** Dr. Bahadır AKMAN, Ankara / TURKEY, e-mail: [email protected] **** Prof. Bayram GÖÇMEN, Ege University, Faculty of Sciences, Department of Biology, İzmir/TURKEY, e-mail: [email protected]

154 Mehmet Zülfü YILDIZ

Mehmet Zülfü YILDIZ Naşit İĞCİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Bahadır AKMAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Bayram GÖÇMEN

There are 35 and 27 herptile species live in Ağrı and Iğdır provinces, respectively. In this respect, Ararat Mountain’s frog and reptile biodiversity is quite rich with 29 herptile species. Due to frogs and reptiles are cold-blooded animals, it has been determined that both the diversity and the number of individuals observed are decreasing to high altitude while more species and more abundant in the foothills of the mountain. The threats and precautions to be taken against factors affects the amphibian and reptilian species of Ararat Mountain were determined in this study. The main factors threatening frogs and reptiles in and around Ararat Mountain are habitat destruction, agriculture, animal husbandry, pollution, collection of specimens from nature to trade and killing directly by people. Therefore, informative and awareness-raising studies should be carried out initially, prevention of chemical pollution especially in wetlands, not allowing activities that cause habitat fragmentation, and collection of specimens from nature without permissions have to be prevented. There is no detailed work in the literature on frogs and reptiles of Ararat Mountain. Only some specimens were collected from Ararat Mountain have been used in various studies. Amphibians and Reptiles of Ararat Mountain have taken as a whole by this study for the first time. This study was performed as a part of project ‘Ministry of Forestry and Water Affairs General Directorate of Nature Conservation and National Parks, National Biodiversity Inventory and Monitoring Project, Terrestrial and Inland Water Ecosystems Biodiversity Inventory and Monitoring Work of Ağrı province. Key words: Ararat Mountain, Biodiversity, Herpetofauna, Amphibian, and Reptilian.

155 AĞRI DAĞI VE YAKIN ÇEVRESİNİN KURBAĞA VE SÜRÜNGEN BİYOÇEŞİTLİLİĞİ

Mehmet Zülfü YILDIZ* Naşit İĞCİ** Bahadır AKMAN*** Bayram GÖÇMEN****

GİRİŞ azalmanın 6 ana sebebi vardır; ticari olarak mfibiler (Kurbağalar) Antarktika ve aşırı toplanma, işgalci türlerin aşılanması, kutup bölgeleri hariç her kıtada uygun hastalıkların artması, iklim değişikliği, habi- habitatlardaA dağılış göstermektedirler (Am- tat kaybı ve çevresel kirlilik gibi sebeplerdir phibiaweb, 2017). Dünyada 7534 Amfibi (Collins, 2010; Gilbert, 2012). Habitat kaybı türü bulunmaktadır (Amphibiaweb, 2017). Amfibilerin karşı karşıya kaldığı en büyük Amfibi türleri 3 Ordoya ayrılmaktadır; bun- tehlikedir, nerdeyse 4000 yakın türü etkile- lar Kuyruksuz Kurbağalar (Anura), Kuyruklu mektedir (IUCN, 2017). Amfibilerin karşı- Kurbağalar veya Semenderler (Urodela) ve laştığı ikinci önemli tehdit ise su kirliğidir. Bacaksız Kurbağalar (Apoda)’dır (Budak ve Özellikle ağır metallerin ve tarım ilaçlarının Göçmen, 2008). Ülkemizde güncel kayıtlara kullanılması ve bu kimyasal atıkların sulak göre 31 amfibi türü yaşamaktadır. Bu türler- alanlara karışması toplu ölümlere, cinsiyet den 15’i kuyruklu kurbağa ve 16’sı kuyruksuz kurbağalara dahil iken Bacaksız kurbağalara değişimi ve vücut deformasyonlarına sebebi- ait örnekler bulunmamaktadır. yet vermektedir (Harmancıoğlu, 2001; Col- lins, 2010). Amfibilerin ticari olarak kullanı- Doğada besin zincirindeki türler birbiri- mı uluslararası büyük bir yatırım kaynağıdır lerine bağımlıdırlar. Bazı türler ise zincirde (Gilbert, 2012). 2010 yılında Avrupa birliği daha önemli bir etkiye sahiptir. Bu önemli ülkelerine 5000 tondan fazla kurbağa ihraç etkiye sahip türler sürdürülebilirlik için edilmiştir. Bu rakam aşağı yukarı 100-250 mutlaka gereklidir. Amfibi popülasyonları milyar kurbağaya eşittir (Dsi Data, 2011). gün geçtikçe azalmaktadır. Omurgalılar Ticari amaçlarla kullanılan amfibilerin %95 arasında en çok tehlike altında olan gruplar- yakını doğadan toplanmaktadır. Toplanılan dan biride Amfibilerdir. IUCN tarafından amfibiler evcil hayvan veya yiyecek kaynağı türlerinin %40 tehlike altında olarak göste- olarak kullanılmaktadır (Collins, 2010). Bu rilmiştir (Gilbert, 2012). Yeryüzünde Amfibi illegal amfibi toplayıcılığının doğal nüfusa türlerinin nerdeyse yarısının popülasyonları büyük bir etkisi olduğuna şüphe yoktur (Ty- azalırken 165’e yakın Amfibi türü tükenme- ler, 2007). İşgalci türlerin aşılanması birçok nin eşiğindedir (Edgeofexistence, 2016). Bu amfibi türünü etkileyen bir problemdir (Gib-

* Doç. Dr. Mehmet Zülfü YILDIZ, Adıyaman Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Adıyaman/ TÜRKİYE, e-posta: [email protected] ** Dr. Naşit İĞCİ, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Nevşehir/TÜRKİYE, e-posta: [email protected] *** Dr. Bahadır AKMAN, Ankara / TÜRKİYE, e-posta: [email protected] **** Prof. Dr. Bayram GÖÇMEN, Ege Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, İzmir/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

156 YAZAR-1

Mehmet Zülfü YILDIZ Naşit İĞCİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Bahadır AKMAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Bayram GÖÇMEN bons, et. al. 2000). Yapılan çalışmalar kerevit ile beslenir. Kannibalizm (Yamyamlık) da ve avcı balıkları aşılandığı habitatlarda doğal sürüngen türlerinde görülmektedir (Göçmen amfibi türlerinin aktivitelerini azaldığı, ya- vd. 2008). Daha çok karada açık alanlarda ralanmaların arttığı ve erginliğe ulaşan birey görülen kaplumbağalar bitkilerin, çiçek ve sayısının azaldığını göstermektedir (Col- yapraklarıyla beslenirler. Başlıca düşmanları lins, 2010). Parazitler ve hastalıkların bazı yırtıcı kuşlardan bazıları, leylek, karga gibi amfibi popülasyonlarında ciddi azalmalara bazı kuşlar, sansar, tilki, porsuk, kirpi, köpek sebep olduğu bilinmektedir (Gibbons, et. al. gibi memeli hayvanlar ve bazı hemcinsleridir 2000). Amfibilerde görülen Batrachochytrium (Budak ve Göçmen, 2008). dendrobatidis adlı mantar türü kurbağalarda Ülkemizde yayılış gösteren 137 sü- ölümcül bir deri hastalığı olan Chytridiomyco- rüngen türü kaplumbağa, kertenkele, kör sis’e sebep olmaktadır (Göçmen, et. al. 2013). kertenkele ve yılanlara aittir (Başoğlu ve İklimin amfibiler üzerinde oluşturduğu iki Baran, 1977; Başoğlu ve Baran, 1980; Budak tehlike vardır bunlar; sıcaklığın ve ultraviole ve Göçmen, 2008). Ülkemizde sürüngen ışınlarının artmasıdır (Corn, 2005). türlerinin büyük bir bölümü karasal olmakla Sürüngenler sınıfı (Reptilia) kalakbaşlılar beraber bazı sucul türler de bulunmaktadır (Rhynchocephalia), kaplumbağalar (Che- (ör: Natrix cinsine ait su yılanları, tatlı su ve lonia, Testudinata), timsahlar (Crocodilia), deniz kaplumbağaları). Ülkemizde bulunan kertenkeleler (Sauria), kör kertenkeleler Macrovipera, Montivipera ve Vipera cinsleri- (Amphisbaenia) ve yılanlar (Ophidia, ne ait engerekler zehirli olup, özellikle bazı Serpentes) olmak üzere altı gruptan oluş- türlerin zehirleri insan için tehlikelidir. Yine maktadır (Başoğlu ve Baran, 1977, 1980). Türkiye’de sadece Şanlıurfa-Kilis civarında Sürüngenler de Amfibiler gibi Poikloterm bir kobra türü olan Walterinnesia morgani canlılardır. Yani sabit vücut sıcaklıkları yoktur (Çöl Kobrası) da bulunmaktadır (Göçmen ve vücut sıcaklıkları ortamın sıcaklığına göre et al., 2009). Türkiye’nin biyocoğrafik tarihi belirlenir. Aynı zamanda kış uykusundan nedeniyle, bitki ve diğer hayvan gruplarında uyandıklarında fizyolojilerini aktifleştirmek için güneş ısısından yararlandıkları için görüldüğü gibi kurbağa ve sürüngenlerde de Helioterm canlılardır (Budak ve Göçmen, birçok ülkemize endemik türler bulunmak- 2008). Genellikle ovipar olan sürüngenlerin tadır. yumurtalarının etrafında kalkerden oluş- Ağrı Dağı’nın kurbağa ve sürüngen biyo- muş sert bir kabuk vardır (Baran ve Atatür, çeşitliliği hakkında günümüze kadar bütün bir 1998). Yumurtalarını güneş gören yerlerdeki çalışma yapılmamıştır. Ancak çeşitli çalışma- toprak içine, kaya altlarına veya çatlaklarına, kumlu sahillere bırakırlar (Başoğlu ve Baran, larda Ağrı Dağı ve yakınlarında toplanan tür- 1977, 1980). Tamamen karasal habitatlara ler verilmiştir (Başoğlu ve Baran, 1977; 1980; yaşamaya adapte olduklarından vücutları pul Mulder, 1995; Baran, et al. 2004; Tosunoğlu, veya plak gibi keratinden oluşmuş yapılar ile et al. 2010; Ayaz, et al. 2011). Bu nedenle kaplıdır (Başoğlu ve Baran, 1980). Bazıları literatürde Ağrı Dağının Herpetofaunası tamamen denizde yaşamaya adapte olurken (kurbağa ve sürüngenleri) hakkında kısıtlı bil- (ör: Caretta caretta) Tatlısularda (ör: Natrix gi vardır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa natrix) yaşayan türlerde mevcuttur (Baran, Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü 2005) Büyük çoğunluğu etçil olduğundan tarafından desteklenen ve Ağrı ilinin Biyo- çeşitli larva, böcek, solucan, balık ve yumur- çeşitliliğinin belirlenmesini amaçlayan proje talarını, kemiricileri, bazıları ise hemcinsleri

157 Mehmet Zülfü YILDIZ Naşit İĞCİ Bahadır AKMAN IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Bayram GÖÇMEN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium kapsamında, Ağrı Dağı ve yakın çevresinde yılan olmak üzere toplam 4 kurbağa ve 25 arazi çalışmaları düzenlenerek, Ağrı Dağının sürüngen türü tespit edilmiştir (Tablo 1). herpetofaunası hakkında daha detaylı bilgi Kurbağa türlerinden Pelobates syriacus (Top- edinilmesi ve güncel herpetofauna envanteri- rak Kurbağası) Ağrı Dağı’ndan ilk kez kayıt nin oluşturulması amaçlanmıştır. edilmiştir. Bufotes variabilis (Gece Kurbağası) ve Pelophylax ridibundus (Bataklık Kurba- ğası) en yaygın kurbağa türleri olarak tespit YÖNTEM edilmiştir. Sürüngen türlerinden ise Parala- Ağrı Dağı’nın kurbağa ve sürüngen en- udakia caucasia ve Ophisops elegans en yaygın vanterinin çıkarılmasında literatür taraması kertenkele türleri, Natrix tessellata en yaygın ve arazi çalışmaları sonucunda elde edilen yılan türü olarak belirlenmiştir. bulgulardan birlikte değerlendirilmiştir. IUCN kriterlerine göre tespit edilen Bu kapsamda 2011 ve 2017 yılları arasında türlerden 2 tür (Phrynocephalus horvathi ve Nisan ve Eylül aylarında çeşitli tarihlerde Eremias pleskei) kritik tehlike altında (CR), Ağrı Dağı’nın 21 farklı alanında düzenlenen 1 tür (Testudo graeca) Hassas (VU), 1 tür toplam 18 günlük arazi çalışması sonu- (Montivipera raddei) girmeye yakın (NT), 1 cu elde edilen veriler değerlendirilmiştir. tür (Bufotes variabilis) Veri Eksikliği (DD), Ayrıca yapılan literatür incelemelerinde Ağrı 16 tür (Pelophylax ridibundus, Hyla savignyi, Dağı’ndan rapor edilen türler de kaynakları Pelobates syriacus, Eremias strauchi, Lacer- ile birlikte Tablo’da verilmiştir. Arazi yapılan ta strigata, Darevskia valentini, Heremites aurata, Dolichophis schmidti, Eirenis collaris, istasyonların koordinatları GPS cihazı ile Hemorrhois ravergieri, Platyceps najadum, kaydedilmiş ve Şekil 1’de gösterilmiştir. Arazi Xerotyphlops vermicularis, Zamenis hohanecke- çalışmaları sırasında gözlenen örneklerin ve ri, Z. longissimus, Natrix tessellata, N. natrix) habitatlarının fotoğrafları çekilmiştir (Şekil Asgari Endişe (LC) kategorilerinde sınıf- 2-3-4). Teşhisi gözlem yoluyla yapılabilecek landırılırken, 8 tür değerlendirilmemiştir. 2 türlerin tespiti için alanda farklı noktalarda türün (Testuda graeca ve Eryx jaculus) CITES gözlem yapılmış ve görülen türler not edil- sözleşmesi kapsamında ticareti yasaklanmış miştir. Gereken durumlarda teşhis için örnek ve BERN sözleşmesine göre dokuz tür sıkı toplanmıştır. Tespit edilen türlerin BERN koruma altında (Ek-II), 20 tür ise koruma (Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamları- altındır (Ek-III). Ayrıca tüm sürüngen tür- nın Korunması Sözleşmesi), CITES (Nesli leri Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve Bitki koruma altına alınırken tüm kurbağa türleri Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin ise koruma altında değildir. Ağrı Dağı’nda Sözleşme), IUCN (Uluslararası Doğa ve yaşayan endemik kurbağa ve sürüngen türü- Doğal KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHYın müz bulunmamaktadır. Ancak Topbaş Keler Korunması Birliği) kategorileri kontrol edile- (Phrynocephalus horvathi) ve Aras Kertenke- rek tabloda verilmiştir. Örneklerin korotipleri lesi (Eremias pleskei) ülkemizde sadece Ağrı Vigna Taglianti et al (1999)’a göre değerlen- Dağı civarında bulunan kumul alanlarda dirilmiştir. yayılış göstermektedir. Bu anlamda Ağrı dağı çevresi sürüngen türleri açısından özellikli bir alandır. Kurbağa ve sürüngenler soğukkanlı BULGULAR hayvanlar olduğundan dağın eteklerinde Bu proje kapsamında yapılan çalışmalar daha bol ve tür sayısı fazla iken yükseklere sonucunda Ağrı Dağında 4 kurbağa (Fotoğ- doğru çıkıldıkça hem çeşitlilik hem de gözle- raf 1), 2 kaplumbağa, 10 kertenkele ve 13 nen birey sayısı azalmaktadır.

158 YAZAR-1

Mehmet Zülfü YILDIZ Naşit İĞCİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Bahadır AKMAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Bayram GÖÇMEN

FAMİLYA TÜR KOROTİP LOKALİTE KAYNAK IUCN BERN CITES Turano-Europeo- Mulder, 1995; Tosunoğlu, et Ranidae Pelophylax ridibundus III LC 3, 10, 14, 15 Mediterranean al, 2010 Turano-Europeo- Bufonidae Bufotes variabilis III DD - 3, 16, 17, 18, 19 Tosunoğlu, et al, 2010 Mediterranean Mulder, 1995; Tosunoğlu, et Hylidae Hyla savignyi III LC - SW-Asiatic 3 al, 2010 Pelobatidae Pelobates syriacus II LC Turano-Europeo 7 Turkherptil, 2012 Başoğlu ve Baran, 1977; Turano-Mediterranean Testudinidae Testudo graeca II VU II 3 Mulder, 1995; Baran et al, (Irano-Mediterranean) 2004; Tosunoğlu, et al, 2010 Turano-Mediterranean Başoğlu ve Baran, 1977; Geoemydidae Mauremys caspica II NE - 3, 5, 14, 15 (Turano-Balkan) Tosunoğlu, et al, 2010 1, 2, 3, 5, 6, 7, Turanian (Turano- Mulder, 1995; Tosunoğlu, et Agamidae Paralaudakia caucasia III LC - 8, 10, 11, 12, Caucasian) al, 2010 16, 17, 18 Başoğlu ve Baran, 1977; Mulder, 1995; Baran et al, Agamidae Phrynocephalus horvathi III CR - SW-Asiatic 2, 4, 5, 7, 11, 12 2004; Tosunoğlu, et al, 2010; Çiçek et al, 2011 Başoğlu ve Baran, 1977; Lacertidae Eremias pleskei III CR - SW-Asiatic 2, 5, 6, 7, 9 Baran et al, 2004; Tosunoğlu, et al, 2010 Başoğlu ve Baran, 1977; Lacertidae Eremias strauchi III LC - SW-Asiatic 2, 5, 11, 12, 13 Mulder, 1995; Baran et al, 2004; Tosunoğlu, et al, 2010 Lacertidae Lacerta strigata III LC - Turano-Causasian 6, 8 Başoğlu ve Baran, 1977 5, 10, 13, 18, Lacertidae Ophisops elegans II NE - E-Mediterranean Mulder, 1995 19, 20, 21 SW-Asiatic (Irano- Lacertidae Darevskia valentini III LC - Schmidtler, et al, 1994 Anatolian) Scincidae Eumeces schneideri III NE - SW-Asiatic 2 Ayaz et al. 2011 Mulder, 1995; Tosunoğlu, et Scincidae Heremites aurata III LC - SW-Asiatic 2 al, 2010 Turano-Europeo- Anguidae Pseudopus apodus II NE - Mulder, 1995 Mediterranean Mediterranean Boidae Eryx jaculus III NE II (Anatolo-Balkano-N- 2 Tosunoğlu, et al, 2010 African) SW-Asiatic (Irano- Colubridae Dolichophis schmidti III LC - 5 Mulder, 1995 Anatolian) Colubridae Eirenis collaris III LC - SW-Asiatic Mulder, 1995 Colubridae Hemorrhois ravergieri III LC - Centralasiatic Mulder, 1995 Turano-Mediterranean Colubridae Platyceps najadum II LC - Mulder, 1995 (Turano-Balkan) Xerotyphlops Turano-Mediterranean Mulder, 1995; Tosunoğlu, et Colubridae III LC - 2, 3 vermicularis (Turano-Balkan) al, 2010 Mulder, 1995; Tosunoğlu, et Colubridae Malpolon insignitus III NE - Mediterranean 1, 2 al, 2010 Colubridae Zamenis hohaneckeri III LC - SW-Asiatic Mulder, 1995 Lenk et al, 2001; Schweiger, Colubridae Zamenis longissimus II LC - Turano-European 1994 Mulder, 1995; Tosunoğlu, et Natricidae Natrix tessellata II LC - Centralasiatic-European 3, 5, 11, 15 al, 2010 Centralasiatic-Europeo- Natricidae Natrix natrix III LC - 3, 5 Tosunoğlu, et al, 2010 Mediterranean Viperidae Montivipera raddei III NT - SW-Asiatic Mulder, 1995 Turano-Mediterranean Viperidae Macrovipera lebetina II NE - 1 Mulder, 1995 (Turano-Anatolian) Tablo: Literatür bilgisi ve yapılan arazi çalışmaları ışığında Ağrı Dağı kurbağa ve sürüngen türlerinin güncel listesi ve bazı temel durum ve nitelikleri

159 Mehmet Zülfü YILDIZ Naşit İĞCİ Bahadır AKMAN IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Bayram GÖÇMEN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Proje kapsamında Ağrı Dağında yaşayan türü yaşadığı bilinmektedir. Nemrut Dağı kurbağa ve sürüngen türlerini tehdit eden (Bitlis)’ında 15 (Bulum vd., 2017) ve Kara- etmenler ve bunlar için alınması gereken cadağ (Şanlıurfa-Diyarbakır)’da 15 kurbağa önlemler de belirlenmiştir. Ağrı Dağı ve civa- ve sürüngen türü yaşadığı düşünülürse Ağrı rında kurbağa ve sürüngenleri tehdit eden Dağı’nın kurbağa ve sürüngen biyoçeşitliliği başlıca faktörler, habitat tahribatı, tarım, 29 tür ile oldukça zengindir. Bu nedenle Ağrı hayvancılık, kirlilik, doğadan örneklerin Dağı’nın ekoturizmine, gerek yerli ve yabancı toplanması ve doğrudan insanlar tarafından bilim adamları ve gerekse de turistler aracılığı öldürülmesi sayılabilir. Bu nedenle öncelikle ile katkı sağlama potansiyeli yüksektir. Bu bilinçlendirme ve bilgilendirme çalışma- nedenle konu hakkında yerel halk ve turist larının yapılması, özellikle sulak alanlarda rehberlerinin bilgilendirme ve bilinçlendir- kimyasal kirliliğin engellenmesi, habitat mesi gerekir. parçalanmasına neden olan faaliyetlere izin verilmemesi ve doğadan kaçak hayvan top- TEŞEKKÜR lanmasının engellenmesi gerekir. Bu çalışma “Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdür- TARTIŞMA VE ÖNERİLER lüğü Ulusal Biyoçeşitlilik Envanter ve İzleme Ağrı Dağı’ndan kurbağa ve sürüngen Projesi, Ağrı İli’nin Karasal ve İç Su Ekosis- türlerine çeşitli çalışmalarda değinilmiştir temleri Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme (Başoğlu ve Baran, 1977; 1980; Mulder, İşi’ projesi kapsamında gerçekleştirilmiştir. 1995; Baran, et al. 2004; Tosunoğlu, et al. Sağladığı maddi destekten dolayı Orman 2010). Günümüze kadar Ağrı Dağının ve Su işleri bakanlığına, arazi çalışmaları kurbağa ve sürüngenlerini 19 tür ile en çok sırasında bize verdikleri her türlü destekten Mulder (1995) yaptığı çalışmada rapor et- dolayı Ağrı Milli Paklar müdürü ve persone- miştir. Tosunoğlu vd. (2010) 15 tür, Başoğlu line, harita çizimindeki yardımından dolayı ve Baran (1980), 5 tür, Baran vd. (2004) 5 Sayın Eren GERMEÇ (Çınar Mühen- tür rapor edilmiştir (Tablo 1). Ayrıca, Ağrı dislik)’e ve çalışmanın yazım aşamasındaki Dağı’ndan topladıkları, Darevskia valentini asistanlık hizmetlerinden dolayı Sayın Olcay (Schmidtler, et al. 1994), Zamenis longissimus ÇENGEL (Adıyaman üniversitesi)’e teşek- (Lenk, et al. 2001; Schweiger, 1994) ve Eu- kürü borç biliriz. meces schneideri (Ayaz, et al. 2011) örnekleri çeşitli araştırmalarda kullanılmıştır. Pelobates KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY syriacus (Toprak Kurbağası) türüne ait fo- Amphibiaweb, 2017: “http://www.amphibiaweb.org/ toğraflar Turkherptil (2012) internet sitesine amphibian/amph_index.html”, Erişim Tari- yazarlar tarafından daha önce yüklenmiş olsa hi:18.09.2017. da ilk kez bu çalışma ile rapor edilmiştir. Ayaz, D., K. Çiçek, C.V. Tok ve Dinçaslan, Y.E. Sonuç olarak Ağrı Dağı’nda 4 kurbağa ve 2 2011: “A new record of Eumeces schneideri (Da- kaplumbağa, 10 kertenkele ve 13 yılan türü udin, 1802) in Northeastern Anatolia, Turkey”, olmak üzere toplam 25 sürüngen türünün Biharean Biologist, 5(1): 78-79. yaşadığı tespit edilmiştir. Baran, İ. & Atatür, M.K. : Türkiye Herpetofaunası (Kurbağa ve Sürüngenler), Çevre Bakanlığı, ISBN Günümüzde Ağrı ili’nin tamamında 35 975-7347-37-X, Ankara 1998. (İğci vd., 2015), Iğdır ili’nde 27 (Tosunoğ- Baran, İ. : Türkiye Amfibi ve Sürüngenleri, Tübitak lu et al., 2010), Van ilinde 37 (Yıldız vd., Popüler Bilim Kitapları 207, Ankara 2005. 2015), Bitlis ilinde 36 kurbağa ve sürüngen

160 YAZAR-1

Mehmet Zülfü YILDIZ Naşit İĞCİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Bahadır AKMAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Bayram GÖÇMEN

Baran, İ., Kumlutaş, Y., Tok, C.V., Ilgaz, Ç., Kaska, of the amphibian pathogen Batrachochytrium Y., Olgun, K., Türkozan, O., İret, F. 2004: “On dendrobatidis in terrestrial Turkish salamanders two herpetological collections made in east Ana- (Lyciasalamandra) despite its occurrence in syn- tolia (Turkey)”, Herpetozoa 16: 99-114. topic frogs (Pelophylax bedriagae)”, Salamandra, Başoğlu, M. & Baran, İ. : Türkiye Sürüngenleri Kısım 49 (1): 51–55. I. Kaplumbağa ve Kertenkeleler, Ege Üniversitesi Göçmen, B., Werner, Y. L. & Elbeyli, B. 2008: “Can- Fen Fakültesi Kitaplar Serisi No: 76, İzmir 1977. nibalism in Dolichophis jugularis (Serpentes: Başoğlu, M. & Baran, İ. : Türkiye Sürüngenleri Kısım Colubridae): More than Random?”, Current II. Yılanlar, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Herpetology, 27 (1): 1-7 Kitaplar Serisi No: 81, İzmir, 1980. Harmancıoğlu, N., Alparslan, N. & Boelee, E. 2001: Budak, A. & Göçmen, B. : Herpetoloji, Ege Üniver- “Irrigation, Health and the Environment: A sitesi Yayınları, Fen Fakültesi Yayın No. 194, Review of Literature from Turkey”, International İzmir, 2008. Water Management Institute, Colombo-Sri Lanka. Çiçek, K., D. Ayaz, C.V. Tok & Tayhan, Y. 2011: “Data on food composition of Phrynocephalus İğci, N., Yıldız, M. Z., Akman, B. & Göçmen, B. horvathi Méhely, 1894 (Reptilia: Agamidae) in 2015: Ağrı İlinin Herpetofaunası. II. Ulusal Mount Ararat (Northeastern Anatolia, Turkey)”, Zooloji kongresi, 28-31 Ağustos 2015, Afyon. Ecologia Balkanica, 3(1): 69-73. IUCN, 2017: “http://www.iucnredlist.org/”, Inter- Collins, J.P. 2010: “Amphibian decline and extincti- national Union for Conservation of Nature, on: What we know and what we need to learn”, Amphibian Habitat Preferences. Erişim Tarihi: Diseases of Aquatic Organisms, 92: 93–99. 18.12.2016 Corn, P.S. 2005: “Climate change and amphibians” Lenk, P. & Joger, U. & Wink, M. 2001: “Phyloge- Animal Biodiversity and Conservation, 28 (1): netic relationships among European ratsnakes 59-67. of the genus Elaphe FITZINGER based on mitochondrial DNA sequence comparisons”, DSI Data, 2011:. “http://www.dsidata.com/uploa- Amphibia Reptilia, Leiden; 22 (3): 329-339. ds/frog20100.pdf ””, International Frogs’ Legs Trade. Erişim Tarihi: 18.12.2016. Mulder, J. 1995: “Herpetological Observations in Turkey (1987-1995)”, Deinsea, 2: 51- 66. Edgeofexistence, 2016: “http://www.edgeofexistence. org/amphibians/default.php” Evolutionarily Schmidtler, JF., Eiselt, J. & Darevsky, IS. 1994: “Un- Distinct and Globally Endangered (EDGE) tersuchungen an Felseidechsen (Lacerta-saxi- Amphibians, Erişim Tarihi:18.12.2016. cola-Gruppe) in der Östlichen Türkei: 3. Zwei neue parthenogenetische Arten. Salamandra. 30 Gibbons, J.W., Scott, D.E., Ryan, T.J., Buhlmann, (1): 55-70. K.A., Tuberville, T.D., Metts, B.S., Greene, J.L., Mills, T., Leiden, Y., Poppy, S. & Winne, C.T. Schweiger, M. 1994: “Erstnachweis von Elaphe 2000: “The Global Decline of Reptiles, Déjà Vu longissima (LAURENTI, 1768) für die zentrale Amphibians”, BioScience, 50 (8): 653-666. Osttürkei”, Herpetozoa, Wien; 7 (3/4): 149-151. Gilbert, M., Bickfort, D., Clark, L., Johnson, A., Vigna Taglianti, A., Audisio, P.A., Biondi, M., Joyner, P.H., Keatts, L.O., Khammavong, K., Bologna, M.A., Carpaneto, G.M., De Biase, A., Van, L.N., Newton, A., Seow, T.P.W., Roberton, Fattorini, S., Piattella, E., Sindaco, R., Venchi, S., Silithammovong, S., Singlatath, S., Yang, A. A. & Zapparoli, M. 1999: “A proposal for a cho- & Seimon, T.A. 2012: “Amphibian Pathogens rotype classification of the Near East fauna, in in Southeast Asian Frog Trade”, EcoHealth, 9: the framework of the Western Palearctic region”, 386–398. Biogeographia – vol.XX: 31-59. Göçmen, B., Franzen, M., Yildiz, M. Z., Akman, B. Turkherptil, 2012: http://www.turkherptil.org/ & Yalçinkaya, D. 2009: “New locality records of FamilyaListe.asp?SupId=7, Erişim tarihi: eremial snake species in southeastern Tur- 20.09.2017. key(Ophidia: Colubridae, Elapidae, Typhlopi- Yıldız, M. Z., İğci, N., Akman, B., Bulum, E. dae, Leptotyphlopidae)”, Salamandra, 45 (2): & Göçmen, B. 2015: Van ilinin Kurbağa ve 110-114. Sürüngen Biyoçeşitliliği, Tehditler ve Alınması Göçmen, B., Veith, M., İğci, N., Akman, B., God- Gereken Önlemler, XII. Ulusal Ekoloji ve Çevre mann, O. & Wagner, N. 2013: “No detection Kongresi, 14-17 Eylül, Muğla.

161 Mehmet Zülfü YILDIZ Naşit İĞCİ Bahadır AKMAN IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Bayram GÖÇMEN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Şekil 1: Ağrı Dağı’ında arazi çalışması yapılan veya literatürden tespit edilen lokaliteler. Merkez (Iğdır), 2. Melekli Köyü, Merkez (Iğdır), 3. Taşburun Köyü, Karakoyunlu (Iğdır), 4. Yukarıçiftlik Köyü, Aralık (Iğdır), 5. Dilucu Ovası, Aralık (Iğdır), 6. Gödekli Köyü, Aralık (Iğdır), 7. Merkez, Aralık (Iğdır), 8. Yenidoğan Köyü, Aralık (Iğdır), 9. Bardaklı Köyü, Doğubeyazıt (Ağrı) 10. Karabulak Köyü, Doğubeyazıt (Ağrı), 11. Örtülü Köyü, Doğubeyazıt (Ağrı), 12. Topçatan Köyü, Doğubeyazıt (Ağrı), 13. Telçeker Köyü, Doğubeyazıt (Ağrı), 14. Halaç Köyü, Doğubeyazıt (Ağrı), 15. Yaygınyurt Köyü, Doğubeyazıt (Ağrı), 16. Güngören Köyü Güney, Doğubeyazıt (Ağrı), 17. Güngören Köyü Kuzey, Doğubeyazıt (Ağrı), 18. İran Sınırı-3, Doğubeyazıt (Ağrı), 19. İran Sınırı (Ağrı), 22. Doğubeyazıt (Ağrı), 20. İran Sınırı-1, Doğubeyazıt (Ağrı), 21. Sarıçavuş Köyü, Doğubeyazıt (Ağrı)

Şekil 2: Ağrı Dağ’ında gözlenen kurbağa türleri a) Pelophylax ridibundus (Ova Kurbağası), b) Bufotes variabilis (Değişken Desenli Gece Kurbağası), c) Pelobates syriacus (Toprak Kurbağası), d) Hyla savignyi (Yeşil Kurbağa)

162 YAZAR-1

Mehmet Zülfü YILDIZ Naşit İĞCİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Bahadır AKMAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Bayram GÖÇMEN

Şekil 3: Ağrı Dağ’ında gözlenen bazı kertenkele türleri a) Darevskia valentini (Valentin Ketenkelesi), b) Pseudopodus apodus (Oluklu Kertenkele) c) Eremias strauchi (Step Kertenkelesi), d) Eremias pleskei (Aras Kertenkelesi), e) Lacerta strigata (Çizgili Yeşil Kertenkele), f) Eumeces schneideri (Sarı Kertenkele), g) Paralaudakia caucasia (Kafkas Keleri), h) Phrynocephalus horvathi (Topbaş Keler)

163 Mehmet Zülfü YILDIZ Naşit İĞCİ Bahadır AKMAN IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Bayram GÖÇMEN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Ağrı Dağı

Şekil 4: Ağrı Dağ’ında gözlenen bazı yılan türleri: a) Platyceps najadum (Ok Yılanı), b) Malpolon insignitus (Çukurbaşlı Yılan), c) Xerotyphlops vermicularis (Kör Yılan), d) Macrovipera lebetina (Koca Engerek)

164 YAZAR-1

THE ORIGIN AND MEANING OF THE NAME ARARAT

Oktay BELLİ*

In memory of my dear brother Prof. Hacı Kadir Kadirzade...

INTRODUCTION a similar, such magnificent, sacred mountain, t a height of 5137 m, Mount Ararat is the subject of the social life, religious belief Anatolia’s highest and most majestic and legends of millions of people living in mountain.A However, as we have frequently such a wide geographical region. stated in our previous work, it is not only its height that makes it magnificent but also MOUNT ARARAT IN THE HURRIAN its sacredness, the subject of legends and PERIOD IN ANCIENT TIMES religious books. In the light of archaeological material For example, Ararat has also become and cuneiform documents, at present our legendary to this day as the subject of the first most important data relating to Mount phenomenon of the Story of Noah in the Ararat belongs to five thousand years ago. Koran, the Torah and the Bible, the sacred No other mountain in history and in other books of monotheistic religions, as well as in geographical regions except Mount Ararat the polytheistic religions of antiquity. has come under the domination of dozens of civilisations, kingdoms and states. The fact Mount Ararat is a volcanic mountain that Ararat has been under the domination covering an area of 1200 km² with a of various civilisations, kingdoms and states, circumference of about 135 km and a ground and also the subject of religious books and diameter of more than 35 km, within the legends for thousands of years, has caused the present provincial boundaries of Ağrı and fame of this mighty mountain to increase and Iğdır. Rising suddenly in the shape of a broad have an immortal quality. cone from the Doğubayazit Plain which is According to what we have learnt from on average 1500m above sea level, Mount archaeological documents, Mount Ararat Ararat seems near enough to touch. The view and region was dominated by the “Hurrians” of Ararat from the Iğdır plain, an average of who continued their activity in the Caucasus 950 m above sea-level and to the north of and Eastern Anatolian region from the the mountain, is much more impressive and beginning of the third millennium BCE. magnificent. The Hurrians pursued a semi-nomadic way Mount Ararat is regarded as a sacred of life and secured a “Cultural Union” in mountain, not only in Anatolia but in the Caucasus and Eastern Anatolian region Georgia, Russia, Armenia, Nahkchivan, for the first time in history. As is known, Azerbaijan and Iran, countries neighbouring the language and grammar of the Hurrians Turkey. In short, it is impossible to encounter who originated in the Caucasus belongs to

* Prof. Oktay BELLİ, Director of Belli Education Cultural History and Archaeology Research Center, İstanbul/ TURKEY, e-mail: [email protected], [email protected], web: www.oktaybelli.com

165 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium the back formation Asianic language group. MOUNT ARARAT DURING THE In short, the languages of the Hurrians and PERIOD OF THE PRINCIPALITIES their descendants, the Urartians, belong The history of the Urartians who to the Eastern Caucasus language family continued their rule in the Eastern Anatolian which has no relation to the Indo-European region between the thirteenth and seventh and Sami languages. The language of the centuries BCE is divided in two; the ‘Period Armenians who came and settled in Eastern of Principalities’ and ‘Classical Urartian Anatolia after the fall of the Urartian History.’ According to information given by Kingdom belongs to the Indo-European cuneiform sources, the Principality period language family. covers a span of approximately four hundred The Hurrians, who led a semi-nomadic years from the beginning of the thirteenth life from the beginning of the third century BCE to the middle of the ninth millennium BCE, used the upland pastures century BCE. The history of the Classical of the Ararat region intensely. Mount Urartian Kingdom however, covers a period Ararat’s abundant sources of water, luxuriant of approximately two hundred and forty years grazing and mountain pastures offered a very from the middle of the ninth century BCE suitable habitat for the thousands of flocks to the end of the seventh century BCE. of sheep and goats reared by the Hurrians. The Urartian community displayed As we shall point out below in detail, a semi-nomadic life style during the the plethora of fortresses and necropoles belonging to the Late Bronze and Early Principality period and used, in particular, Iron Age detected during the archaeological the northern and western foothills of Ararat surface exploration we conducted in the with its abundant water and pasture. The Ararat region, gives us information on the princes built small castles in the region of density of the Hurrian population. Mount Ararat and successfully organised a semi-nomadic way of life based on sheep Mountains were sacred in the Hurrian and goat farming. The north part of Ararat religion and it was credible that the mountains were their gods. Like the was covered in thick vegetation during this mountains in the Caucasus and all those in period. Arab geographers wrote detailed Anatolia, the Hurrians considered Mount accounts of the forest land and types of trees Ararat sacred and they gave offerings to which grew on Ararat. The dwarf oaks, which it. The Urartians, the descendants of the escaped the axe and have survived to this day, Hurrians, kept their mystical beliefs about constitute the remains of the old forest land. the mountains vividly alive. According to The principal mountain pastures in the our present knowledge, the origin of the Ararat region, which have abundant plants love and respect felt for Mount Ararat, the and water, are to be found on Aladağ, most imposing elevation in the region of Tendürek and on the Sinek upland of the Eastern Anatolia, belongs especially to the mountains south of the Aras. The defence Hurrians who lived five thousand years ago fortresses belonging to the late Bronze and in the region. The Hurrians, just like the Urartians, made various votive offerings to Early Iron Age in the northeast region of the god of this sacred mountain, the father of Anatolia are also located in these famous mountains, and they also sacrificed animals uplands. We have dated the Haraba Pazar, on certain days of the year. Kuzeyhan Fortress and its necropoles which we located during our archaeological surface

166 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Oktay BELLİ exploration to the northwest and west of Mount Ararat to the Late Bronze Age (Fig. 1-3), and the Ani and Ziyaret Tepe fortresses and necropoles to the Early Iron Age (Fig. 4-5). Like all the regions in Eastern and North-eastern Anatolia, it appears that the Late Bronze and Early Iron Age culture of the Mount Ararat region was also Fig.1: The castle of Haraba Pazar generated by the semi-nomadic communities raising sheep and goats in their economic production.

MOUNT ARARAT DURING THE URARTIAN KINGDOM PERIOD The Urartian Kingdom which continued its rule mainly in Eastern Anatolia but also Fig. 2: The castle of Kuzeyhan in the Caucasus and north-western Iran between the ninth and seventh centuries believed that the roads, mountain passes and BCE, made its capital today’s monumental mighty mountains had gods. At the grape (formerly Tuşpa). The harvest festival held every year at the end developments carried out in Eastern Anatolia of September or the first week in October, by the Urartian Kings residing in the capital, at the ritual sacrifice offered to the gods, Van Fortress, gave this region its golden age a cow and two sheep were sacrificed to the in ancient times. Foremost among these is mighty Ararat, the father and symbol of all cuneiform. Thanks to the writing, as well as mountains, as well as to the Mountain Passes learning for the first time the names of the which gave passage to animals and all people. communities living in East Anatolia 2850 years ago, and the names of the regions, lakes, At the end of the seventh century BCE mountains, and towns, we also learn about or at the beginning of the sixth century, the religious beliefs of the communities, the the Scythians entered the Urartian lands names of the gods and goddesses and their from the Caucasus to the north and from mysterious cult ceremonies. North-western Iran to the east and began to lay waste to and savagely plunder all the More important than all this, we learn fortresses and settlements. Barely escaping our first and most important information this looting and destruction with their lives, about Mount Ararat and the region from with the belongings they could carry and cuneiform documents describing the military with their sheep and goats, the people began expeditions the Urartian Kings made to this to flee to the high mountains they considered region. In cuneiform documents Mount sacred. The mountains they fled to the Ararat and the immediate surroundings was most were the Great and . The called Erikua or Erekuahi. The very majestic people lived for many years on the mountain Mount Ararat is regarded as sacred and is pastures around Ararat and continued their adopted as the father of the other mountains. traditional semi-nomadic lives for a long In the polytheistic Urartian religion it was time.

167 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

THE NAME HARI ARARAT themselves the Bianili. Later, as a result of MENTIONED IN THE TORAH the letter B changing to V, the word Bian Sacred Mount Ararat considered the changed to today’s word Van. In short, most famous mountain in Anatolia and in the root of the word Van dates back to the all Middle Eastern countries has been the Bianilis, 3000 years ago. subject of historical legends vouchsafed In the sacred book, the Torah, it is not a to no other mountain. For instance, in the coincidence that the name Hari Ararat was Bible, the name of this famous mountain given to this area, it is a phrase inherited is mentioned as r-r-t and is named Hari from the word Urartu mentioned in the Ararat. Hari Ararat means Mountainous cuneiform documents of the Assyrian Ararat. Kingdom. In other words, the name r-r-t As is known, the name Uruatri (Urartu) mentioned in the Torah is the Hebrew is a name given to this people by their deadly name of the Urartu who established a enemy in the south, the Assyrian Kingdom. very powerful kingdom between the ninth The name Urartu is not the name of a people and seventh centuries BCE particularly but is a geographical term used to mean in Eastern Anatolia and in the Caucasus mountainous country. The name Uruatri and north-western Iran. This is why the used to mean a mountainous geographical name Hari Ararat or Mountainous Ararat region is first mentioned in 1274 BCE in the has no close or distant connection with Assyrian King Shalmaneser I’s cuneiform Armenian. As is known, the Armenians say records. Masis or High Mountain for Mount Ararat. Regrettably, this misinformation has been In a military expedition the Assyrian used senselessly for many years and has been King Shalmaneser I made to Eastern the cause of misunderstandings. Anatolia in the first year (1274) of his reign (1274 - 1245BCE) he gives this interesting information about the Uruatri Land. ‘…In the year of my ascension to the throne the Land of Uruatri rebelled against me. I prayed to my masters, the god Assur and mighty gods. I gathered my soldiers and marched to their country in the rugged mountains.

Within three days I brought the whole of Fig. 3: The kurgan of Kuzeyhan the Uruatri Land to their knees at the feet of my master Assur. I selected their young men and I chose them to enter my service. I made them, the conquered areas liable to pay the heavy tributes of the mountains for ever…’ In the cuneiform documents they have left behind, almost all the Urartian kings identify themselves as the King of the Biani Land. In other words, the Urartians called Fig. 4: The caestle of Ziyaret Tepe

168 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Oktay BELLİ

After the Urartu Kingdom was destroyed by the Scythians at the beginning of the sixth century BCE, the Eastern Anatolian region was ruled by the Persians. For the present we do not know for certain what the Persians called the famous Mount Ararat. However, just like the Urartians, the Armenians who came and settled in the region also considered this famous mountain sacred and adopted it as the Mother of Mountains. The Eastern Anatolian region was later ruled in turn by the Seleucids, Romans and Byzantines. In the period of these Fig. 5: The grave of Ziyaret Tepe states Mount Ararat was always mentioned together with Noah’s Flood. The most r-r-t and called Hari Ararat, in other words, detailed information on the subject of Noah’s Mountainous Ararat. Flood is to be found in the Torah, one of the sacred books. Besides the sacred books, Unfortunately, due to incomplete in antiquity many writers began to give cuneiform Urartian documents, we do not information starting from the fifth century know at present the name the Urartian BCE on the subject of Noah’s Flood and Kingdom used for Mount Ararat. We Ararat. anticipate that the lack of this important information will be overcome with the In 226 BCE, the reign of the Parthian help of new cuneiform documents to be State in Iran and the Eastern and North- discovered in the future. eastern Anatolian regions had ended and the Sassanids dominated Iran. The North-eastern As we have previously stated the Anatolian region under the name, the State Armenians gave Mount Ararat the of Ararat also remained under Sassanid name Masis meaning High Mountain. administration for about 200 years. Consequently, the name Hari Ararat used to mean Mountainous Area in Assyrian cuneiform documents since the first quarter THE OTHER NAMES OF SACRED of the thirteenth century BCE, and later on MOUNT ARARAT in the Torah, the holy book, has no close or Throughout history Mount Ararat has distant connection with the word Masis used been referred to with different names by by the Armenians. However, the prominent Armenian historian Moses of Khorene, who various civilisations and kingdoms. As we th wrote his work in the 5 century CE, calls have previously stated, Mount Ararat’s oldest the fertile Iğdır Plain at the foot of Mount name is the Hebrew name of the Urartu Ararat the Ararat Plain for the first time who established a very powerful kingdom in the legend narrating the love of Ara and between the ninth and seventh century BCE Semiramis. in the regions of the Caucasus and North- western Iran centred in Eastern Anatolia. The The Iranians called Mount Ararat Kuh-i Nuh meaning Noah’s Mountain. The mountainous Urartu Land and geography Arabs, however, called Great Ararat Cebelu’l is mentioned in the holy book, the Torah as

169 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Haris, and Little Ararat Cebelu’l Huveyris. This cultural mountain continues to perform All western travellers, researchers and its task as an important bridge of culture geographers call the mountain Ararat. between antiquity and the present day and constitutes the basis of scientific research in When the Turks conquered the the region. celebrated city and fortress of Ani on 16 August 1064 and entered the interior of Interestingly enough, scientific research Anatolia, they held this lofty mountain in to be carried out on Mount Ararat in high esteem and called this noble mountain, future years will still continue to be of great Agr Dağ or Eğri Dağı. As is known, Ağr importance. One of these works will be Dağ or Ağrı Dağı means Immense or God the inclusion of Mount Ararat which has in the Sakha language. This noble mountain universal cultural values on UNESCO’s called Ağrı Dağ for almost a thousand years World Heritage list. is the most majestic mountain, the subject of legends both in Anatolia and in the Turkish BIBLIOGRAPHY World. Acar, Z. Z. 2006: Her Yönüyle Iğdır, Ankara. Ağrı İl Yıllığı 1967: Ağrı İl Yıllığı, Ağrı Valiliği, CONCLUSION Ankara. North-eastern Anatolia’s most important Ağrı İl Yıllığı 1973: Ağrı İl Yıllığı, Ağrı Valiliği, cultural assets are the river Aras and Mount Ankara. Ararat. For centuries the Aras River and Alpaslan, İ. 1995: Her Yönüyle Ağrı, Ankara. Mount Ararat constitute the common Belli, O. 2005: “I. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuhun characteristic of the songs, stories, legends Gemisi Sempozyumu”, Bilim ve Ütopya 136, and poems and verses written by poets living İstanbul, 89. in the area. To such an extent, that in the Belli, O. 2006 a: “Anadolu ve Dünyanın En Kutsal poems written by local poets, almost every Dağı: Ağrı Dağı”, Serhat Kültür, Temmuz-Ağus- tos, İstanbul, 2-9. sentence contains Ararat. Belli, O. 2006 b: “Van ve Urartular”, I. Van Gölü It is Mount Ararat that has left its mark Havzası Sempozyumu, (ed. O. Belli), Güzel on the history, archaeology, geography, Sanatlar Matbaası, Van Valiliği, İstanbul, 15-29. literature, geology, theology, ethnography, Belli, O. 2007 a: “Anadolu’nun En Güzel ve Nazlı tourism and culinary culture in the North- Gelini: Ağrı Dağı”, (ed. O. Belli) Kars, II. Kent Kurultayı, Kafkasya’da Ortak Geleceğimiz, 24-26 eastern Anatolian region. As in antiquity, Eylül 2004 Kars, Kars Belediyesi Kültür Yayınla- magnificent Ararat retained its importance rı, No:21, İstanbul, 117 - 134. during the Middle Ages and in the time of Belli, O. 2007 b: “Tarih Boyunca Ağrı Dağı – Mount the Ottoman Empire. Ararat is the place most Ararat Throught History”, I. Uluslararası Ağrı researched in the North-eastern Anatolian Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, 07-11 region. European scientists of different Eylül 2005 Doğubayazıt – I. International Sym- disciplines have done a great amount of posium of Mount Ararat and Noah’s Ark, 07-11 scientific research with regard to Ararat. Septemper 2005 Doğubayazıt, (ed. O. Belli), Doğubayazıt Kaymakamlığı Kültür Yayınları, Nr. Mount Ararat is not just a simple 2, Matbaa Çözümleri, İstanbul, 6-23. elevation which does not strain the eye, but Belli, O. 2007 c: “Erken Demir Çağı’nda Ağrı Dağı it is the focal point of an important cultural Bölgesi – The Region of Mount Ararat in the Early Iron Age”, I. Uluslararası Ağrı Dağı ve synthesis hosting different civilisations that Nuh’un Gemisi Sempozyumu, 07-11 Eylül 2005 have developed in the region for centuries. Doğubayazıt – I. International Symposium of

170 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Oktay BELLİ

Mount Ararat and Noah’s Ark, 07-11 Septemper Güneş, H. 2013: İslam Tarihi Kaynaklarına Göre 2005 Doğubayazıt, (ed. O. Belli), Doğubayazıt Nuh Tufanı ve Cudi Dağı, Ankara. Kaymakamlığı Kültür Yayınları, Nr. 2, Matbaa Heller, B. 1964: “Nuh”, İslam Ansiklopedisi 9, İstan- Çözümleri, İstanbul, 51-73. bul, 344 – 346. Belli, O. 2007 d: “Ağrı Dağı Bölgesi’nde Erken İzbırak, R. 1981: “Şırnak”, Türk Ansiklopedisi 30, Demir Çağı ve Urartu Dönemi Yerleşmelerinin Ankara, 283. Yayılımı ve Araziden Faydalanma Yöntemle- Konukçu, E. 2004: “Tarihi Coğrafyada Bayezid”, Gü- ri – Dispersal Features and Land use Methods neşin Doğduğu Yer: Doğubayazıt Sempozyumu, of Early Iron Age and Features and Land use (ed. O. Belli), İstanbul, 127-134. Methods of the Early Iron Age and Urartian Period Settlements in Ağrı (Ararat Mount Regi- Le Strange, G. 1930: The Lands of the Eastern on”, I. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Caliphate, Mesopotamia, Persia, and Central Asia Sempozyumu, 07-11 Eylül 2005 Doğubayazıt – I. from the Moslem conquest to the time of Timur, International Symposium of Mount Ararat and Cambridge Georaphical Series, Cambridge. Noah’s Ark, 07-11 Septemper 2005 Doğubayazıt, Moses Khronatsi 1978: History of the Armenians (ed. O. Belli), Doğubayazıt Kaymakamlığı Kültür (Trans. Robert W. Thomson), London. Yayınları, Nr. 2, Matbaa Çözümleri, İstanbul, Özkan, A. R. 2007: “Vahiyde Huh’un Ayak İzleri 74-83, (H.Turoğlu ile birlikte). – Noah’s Footsteps in the Tevelations”, I. Ulusla- Belli, O. 2009: “Ararat (Hari Ararat) Adının Kökeni rarası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, - The Origin of Ararat (Hari Ararat)” (ed. O. 07-11 Eylül 2005 Doğubayazıt – I. International Belli), I. Uluslararası Türk Kültüründe Ağrı Dağı Symposium of Mount Ararat and Noah’s Ark, 07- Sempozyumu, 28-29 Haziran 2008 Iğdır, Atatürk 11 Septemper 2005 Doğubayazıt, (ed. O. Belli), Kültür Merkezi Yayını, Ankara 2009, 49-59. Doğubayazıt Kaymakamlığı Kültür Yayınları, Nr. Belli, O. 2011 a: “Hz. Nuh’un Gemisi’nin Ağrı Dağı 2, Matbaa Çözümleri, İstanbul, 229-237. Üzerinde Bulunduğu Konusunda Halk Ozan- Sandars, N. K. 1973: Gılgamış Destanı, (çev. S. Kutlu larının Yazmış Olduğu Şiirler,” (ed. O.Belli), – T. Duralı), İstanbul. III. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sarıkçıoğlu, E. 1999: Başlangıçtan Günümüze Dinler Sempozyumu, 12-14 Ekim 2010 Ağrı, Ağrı Tarihi, Isparta. İbrahim Çeçen Üniversitesi Yayını, Nr.6, İstanbul 2011, 47-63. Schmidtke, F. 1950: “Arche” Reallexikon für Antike und Christentum, I, Stutgart, 597–602. Belli, O. 2011 b: “ Poetry About Noah’s Ark on Mount Ararat by Folk Poets,” (ed. O.Belli), II. Streck, M. 1978: “Ağrı Dağı (Ararat)”, İslam Ansiklo- Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sem- pedisi I, İstanbul, 152-153. pozyumu, 12-14 Ekim 2010 Ağrı, Ağrı İbrahim Streck, M. 1986: “Cudi”, İslam Ansiklopedisi 3, Çeçen Üniversitesi Yayını, Nr. 6, İstanbul 2011, İstanbul, 223-224. 64-74 Dartma. B. 2005: Dini Tarihi ve Arke- Tanyu, H. 1988: “Ağrı Dağı” Diyanet İslam Ansiklo- olojik Veriler Bağlamında Nuh Tufanı, Rağbet pedisi I, İstanbul, 481. Yayınları, İstanbul. Testini, P. 1980: Archeologia Christiana, Bari. Dartma, N. 2007: “Tarihin Ortak Değerleri: Nuh’un Tuncel, M. 1994: “Doğubayazıt”, Diyanet İslam Gemisi – The Common Volve of History: Hoah’s Ansiklopedisi 9, İstanbul, 492-493. Ark”, I. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, 07-11 Eylül 2005 Doğubayazıt – I. International Symposium of Mount Ararat and Noah’s Ark, 07-11 Septemper 2005 Doğubayazıt, (ed. O. Belli), Doğubayazıt Kaymakamlığı Kültür Yayınları, Nr. 2, Matbaa Çözümleri, İstanbul 2007, 208-218. Doğru, A. M. 1989: “Ağrı Dağı”, Coğrafya Araştır- maları I / 1, Şubat, Ankara, 86-88. Felicen, C. 1960: Dinler Tarihi (çeviren, S. Tiryaki- oğlu), İstanbul.

171 ARARAT ADININ KÖKENİ VE ANLAMI

Oktay BELLİ*

Çok Değerli Kardeşim Prof. Dr. Hacı Kadir Kadirzade’nin Aziz Anısına...

GİRİŞ gelerinde rastlamak mümkün değildir. 137 m. yüksekliği ile Ağrı Dağı, Ana- dolu’nun en yüksek ve görkemli dağıdır. ESKİ ÇAĞ’DA HURRİLER 5Ancak daha önceki çalışmalarımızda da sık DÖNEMİNDE AĞRI DAĞI sık belirttiğimiz gibi, Ağrı Dağı’nı görkemli Arkeolojik malzeme ve çivi yazılı belge- kılan onun yanızca yüksekliği değil, dinsel lerin ışığı altında, Ağrı Dağı ile ilgili ilk ve kitaplara ve söylencelere konu olan kutsal- en önemli bilgilerimiz, şimdilik günümüzden lığıdır. Örneğin Ağrı Dağı, Eski Çağ’ın çok 5000 yıl öncesine aittir. Ağrı Dağı’nın dışın- tanrılı dinlerinde olduğu gibi, tek tanrılı da, tarihte ve diğer coğrafi bölgelerdeki hiçbir semavi dinlerin kutsal kitapları olan Kuran, dağ, onlarca uygarlık, krallık ve devletin ege- Tevrat ve İncil’e de “Nuh Efsanesi” olayı ile menliği altına girmiştir. Ağrı Dağı’nın dinsel konu olarak, günümüze kadar efsaneleşmiştir. kitapların yanı sıra, binlerce yıl boyunca efsa- Ağrı Dağı, bugünkü Ağrı ve Iğdır ili nelere konu olması ve onun çeşitli uygarlık, sınırları içinde, 35 km.’den fazla taban çapı krallık ve devletlerin altına girmesi, bu yüce bulunan yaklaşık olarak 135 km. çevre uzun- dağın ününü daha da arttırarak, ölümsüz bir luğuna sahip, 1200 km2’lik bir alanı kapsa- nitelik kazanmasına neden olmuştur. yan volkanik bir dağdır. Deniz seviyesinden Arkeolojik belgelerden öğrendiğimize ortalama 1500 m. yüksekliğindeki Doğuba- göre Ağrı Dağı ve bölgesi, M.Ö. III. bin- yazıt Ovası’ndan birdenbire yayvan bir koni yılı başlarından itibaren Kafkasya ve Doğu biçiminde yükselen Ağrı Dağı, sanki doku- Anadolu Bölgesi’nde etkinliğini sürdüren nacakmış gibi, çok yakındır. Dağın kuzeyinde Hurrilerin egemenliği altına girmiştir. Yarı bulunan ve deniz seviyesinden ortalama 950 göçebe bir yaşam biçimi sürdüren Hurriler, m. yüksekliğindeki Iğdır Ovası’ndan Ağrı tarihte ilk kez Kafkasya ve Doğu Anadolu Dağı’nın görünümü çok daha etkileyici ve Bölgesi’nde “Kültür Birliği”ni sağlamıştır. görkemlidir. Bilindiği gibi Kafkasya kökenli olan Hurrile- Ağrı Dağı, yalnızca Anadolu’da değil, rin dili ve grameri, kökten türetilen Assianik Türkiye’nin komşuları olan devletlerden dil grubuna aittir. Yani Hurrilerin ve onların Gürcistan, Rusya, Ermenistan, Nahçıvan, torunu olan Urartuların dilleri Hint- Avrupa Azerbaycan ve İran’da da kutsal dağ olarak ve Sami dilleri ile ilişkisi olmayan, Doğu Kaf- kabul edilmektedir. Yani bu kadar geniş bir kasya Dil ailesine mensuptur. Urartu Kral- coğrafi bölgede yaşayan milyonlarca insanın lığı’nın yıkılmasından sonra Doğu Anadolu sosyal yaşamı, dinsel inancı ve söylencelerine Bölgesi’ne gelip yerleşen Ermenilerin dilleri konu olan böylesine görkemli ve kutsal bir ise, Hint Avrupa dil ailesine aittir. dağın benzerine, dünyanın diğer coğrafi böl-

* Prof. Dr. Oktay BELLİ, Belli Eğitim Kültür Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Müdürü, İstanbul / TÜRKİYE, e-posta: [email protected], [email protected], web: www.oktaybelli.com

172 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Oktay BELLİ

M.Ö. III. Binyılın başlarından beri yarı göçebe bir yaşam sürdüren Huriler, Ağrı Dağı Bölgesi’ndeki yaylaları yoğun bir şekilde kullanmıştır. Hurilerin besledikleri binler- ce küçükbaş hayvan sürüsü için, Ağrı Dağı Bölgesi’ndeki zengin su kaynakları ile gür otlak ve dağ çayırları, çok elverişli bir yaşam ortamı sunmuştur. Aşağıda da ayrıntılı olarak belirteceğimiz gibi, Ağrı Dağı Bölgesi’nde Foto. 1: Haraba Pazar Kalesi yapmış olduğumuz arkeolojik yüzey araştır- ması sırasında saptamış olduğumuz Son Tunç ve Erken Demir Çağı’na ait kale ve nekro- pollerin fazlalığı, Hurilerin nüfus yoğunluğu konusunda da bilgi vermektedir. Hurri dininde, dağlar kutsaldı ve dağla- rın tanrılarının olduğuna inanılabiliyordu. Hurriler, Kafkasya ve tüm Anadolu dağları Foto. 2: Kuzeyhan Kalesi gibi, Ağrı Dağı’nı da kutsal saymış ve ona adak adamışlardır. Hurrilerin, dağlar ile ilgili gizemli inançlarını, torunları olan Urartular Beylikler döneminde yarı göçebe bir tüm canlılığı ile devam ettirmiştir. Özellikle, yaşam tarzı gösteren Urartu topluluğu, suyu Doğu Anadolu Bölgesi’nin en görkemli yük- ve otu bol olan Ağrı Dağı’nın özellikle kuzey seltisi olan Ağrı Dağı’na karşı duyulan sevgi ve batı eteklerini daha çok kullanmışlardır. ve saygının kökeni, şimdiki bilgimize göre Ağrı Dağı bölgesinde küçük kaleler kuran günümüzden beş bin yıl önce bölgede yaşa- beyler, küçükbaş hayvan besiciliğine dayalı yan Hurrilere aittir. Hurriler, tıpkı Urartular yarı göçebe bir yaşam biçimini başarılı bir gibi, dağların piri olan bu kutsal dağın tan- şekilde organize etmişlerdir. Bu dönemde rısına çeşitli adaklar adamakta ve yılın belirli Ağrı Dağı’nın kuzey bölümü çok sık bir bitki günlerinde hayvan kurban etmekteydiler. topluluğu ile kaplıydı. Arap coğrafyacıları, Ağrı Dağı’ndaki orman alanlarını ve burada yetişen ağaç türlerini ayrıntılı bir biçimde BEYLİKLER DÖNEMİNDE kaleme almışlardır. Günümüze kadar varlığı- AĞRI DAĞI nı sürdüren balta artığı bodur meşe ağaçları, M.Ö. 13.- 7. yüzyıllar arasında Doğu eski orman alanlarının kalıntılarını oluştur- Anadolu Bölgesi’nde egemenliğini sürdü- maktadır. ren Urartuların tarihi ikiye ayrılmaktadır; “Beylikler Dönemi” ve ”Klasik Urartu Tarihi”. Ağrı Dağı bölgesinin otu ve suyu bol olan Beylikler dönemi çivi yazılı kaynaklarının en önemli yaylaları, Aladağ, Tendürek ve vermiş olduğu bilgilere göre M.Ö. 13. yüz- Aras Güneyi dağlarındaki Sinek Yaylası’nda yılın başlarından, M.Ö. 9. yüzyılın ortalarına bulunmaktadır. Kuzeydoğu Anadolu bölge- değin geçen yaklaşık 400 yıllık bir süreyi sindeki son Tunç ve Erken Demir Çağı’na kapsamaktadır. Klasik Urartu Krallığı’nın ta- ait savunma kaleleri de, bu ünlü yayalalarda rihi ise, M.Ö. 9. yüzyılın ortalarından, M.Ö. yer almaktadır. Ağrı Dağı bölgesinin batı ve 7. yüzyılın sonlarına değin geçen yaklaşık 240 kuzeybatısında yapmış olduğumuz arkeolojik yıllık bir süreyi kapsamaktadır. yüzey araştırması sırasında, saptamış oldu- ğumuz Haraba Pazar, Kuzeyhan Kalesi ile

173 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium nekropollerini, Son Tunç Çağı’na(Foto. 1-3), tüm dağları simgeleyen ve onların piri olan Ani ve Ziyaret Tepe kaleleri ile nekropolleri- yüce Ağrı Dağı’na da, “bir sığır ile iki koyun” ni de, Erken Demir Çağı’na tarihledik(Foto. kurban edilmekteydi. 4-5). Tüm Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu M.Ö. 7. yüzyılın sonu, ya da 6. yüzyılın bölgeleri gibi, Ağrı Dağı bölgesinin Son Tunç başlarında kuzeyde Kafkasya ve doğuda da ve Erken Demir Çağı kültürünü de, ekono- Kuzeybatı İran Bölgesi’nden Urartu top- mik üretimlerinde küçükbaş hayvan besiciliği raklarına giren İskitler tüm kale ve yerleşim yapan yarı göçebe topluluklar tarafından merkezlerini yakıp yıkmaya ve vahşice yağ- meydana getirildiği anlaşılmaktadır. malamaya başladılar. Bu yağma ve yıkımdan taşınabilir eşyası ve küçükbaş hayvanları ile URARTU KRALLIĞI DÖNEMİNDE canını zor kurtaran halk, kutsal olarak saydık- AĞRI DAĞI ları yüksek dağlara kaçmaya başladılar. Hal- M.Ö. 9. -7. yüzyıllar arasında başta Doğu kın en çok kaçtığı dağların başında Büyük Anadolu olmak üzere, Kafkasya ve Kuzey- ve Küçük Ağrı Dağı gelmekteydi. Ağrı Dağı batı İran bölgelerinde egemenliğini sürdüren çevresindeki yaylalarda uzun yıllar yaşayan Urartu Krallığı’nın başkentliğini, bugünkü halk, geleneksel yarı göçebe yaşamlarını uzun anıtsal Van Kalesi (eski Tuşpa) yapmaktaydı. bir süre devam ettirmiştir. Başkent Van Kalesi’nde oturan Urartu Kral- larının Doğu Anadolu Bölgesi’ne yaptırmış TEVRAT’TA GEÇEN olduğu imar faaliyetleri, Eski Çağ’da bu böl- “HARİ ARARAT” ADI geye altın çağını yaşatmıştır. Bunların başında Anadolu ve tüm Orta Doğu Ülkeleri’nin çivi yazısı gelmektedir. Yazı sayesinde ilk kez en ünlü dağı olarak kabul edilen kutsal Ağrı günümüzden 2850 yıl öncesine ait Doğu Dağı, hiçbir dağa nasip olmayan tarihsel Anadolu Bölgesi’nde yaşayan toplulukların efsanelere konu olmuştur. Örneğin Kitabı isim, bölge, göl, dağ, şehir adlarını öğrendi- ğimiz gibi, toplulukların dinsel inanç, tanrı, tanrıça adları ile gizem dolu kült törenlerini de öğrenmekteyiz. Bunlardan da önemlisi Ağrı Dağı ve bölgesi ile ilgili ilk ve en önemli bilgilerimizi, Urartu Krallarının bu bölgeye yapmış olduğu askeri seferleri anlatan çivi yazılı belgelerden öğrenmekteyiz. Çivi yazılı belgelerde, Ağrı Dağı ve yakın çevresi “Erikua”, ya da “Ere- kuahi” olarak adlandırılmaktadır. Oldukça Foto. 3: Kuzeyhan kurganı görkemli olan Ağrı Dağı kutsal olarak kabul edilmekte ve diğer dağların piri olarak be- nimsenmekteydi. Çok tanrılı Urartu dininde yollar, dağ geçitleri ve yüce dağların tanrısının olduğuna inanılıyordu. Her yıl Eylül ayının sonu, veya Ekim ayının ilk haftasında dü- zenlenen bağ bozumu şenliklerinde, tanrılara sunulan kurban törenlerinde, hayvanlara ve tüm insanlara geçit veren “Dağ Geçitleri” gibi Foto. 4: Ziyaret Tepe Kalesi

174 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Oktay BELLİ

Mukaddes’te bu ünlü dağın adı “r-r-t” olarak geçmekte ve “Hari Ararat” şeklinde adlandı- rılmaktadır. “Hari Ararat”, “Dağlık Ararat” anlamına gelmektedir. Bilindiği gibi “Uruatri” (Urartu) adı, bu topluluğun güneyde can düşmanı olan Assur Krallığı tarafından verilen bir isimdir. Urartu adı bir topluluğun adı değil, “dağlık ülke anlamında kullanılan coğrafi bir deyimdir”. Dağlık coğrafi bölge anlamında kullanılan Uruatri adı ilk kez M.Ö. 1274 yılında Assur Kralı I. Salmanassar’ın çivi yazılı kayıtlarında geçmektedir. Foto. 5: Erken Demir Çağı’na ait Ziyaret Tepe mezarı Assur Kralı I. Salmanassar’ın (M.Ö. 1274 – 1245) hükümdarlığının 1. yılında (1274), ğil, Assur Krallığı’nın çivi yazılı belgelerinde Doğu Anadolu bölgesine yapmış olduğu geçen “Urartu” kelimesinden beri süregelen askeri seferde, “Uruatri Ülkesi” hakkında şu bir deyimdir. Yani Tevrat’ta geçen “r-r-t” adı, ilginç bilgiyi vermektedir: M.Ö. 9.- 7. yüzyıllar arasında başta Doğu Anadolu Bölgesi olmak üzere, Kafkasya ve “…Tahta geçiş yılımda Uruatri Ülkesi Kuzeybatı İran bölgelerinde çok güçlü bir bana karşı ayaklandı. Tanrı Assur ve yüce krallık kuran Urartu’nun İbranice adıdır. Bu tanrılara, efendilerime dua ettim. Askerlerimi yüzden “Hari Ararat”, yani “Dağlık Ararat” topladım ve onların yalçın dağlardaki ülkele- adının Ermenice ile uzaktan veya yakından rine yürüdüm. hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Bilindiği gibi Ermeniler Ağrı Dağı’na “Masis”, yani, Uruatri Ülkesinin tümüne, 3 gün içinde “Yüksek Dağ” demektedirler. Ne yazık ki bu efendim Assur’un ayakları dibinde boyun eğ- yanlış bilgi, uzun yıllardan beri bilinçsiz bir dirdim. Onların genç adamlarından seçtikle- biçimde kullanılmış ve yanlış anlaşılmalara rimi aldım, onları benim hizmetime girmeleri neden olmuştur. için seçtim. Onları, fethedilen bölgeleri sonsu- za kadar dağların ağır tributunu (haracını) Urartu Krallığı’nın M.Ö. 6. yüzyılın ödemekle yükümlü kıldım…”. başlarında İskitler tarafından yıkılmasından sonra, Doğu Anadolu Bölgesi Perslerin ege- Urartu krallarının hemen hepsi, bırakmış menliği altına girmiştir. Perslerin ünlü Ağrı oldukları çivi yazılı belgelerinde, kendilerini Dağı’nı hangi isimle andıklarını şimdilik ke- “Biani Ülkesinin Kralı” olarak tanımlamış- sin olarak bilemiyoruz. Ancak bölgeye gelip lardır. Yani Urartular kendilerini, “Bianili” olarak adlandırmaktaydılar. Daha sonra yerleşen Ermeniler de, tıpkı Urartular gibi bu “B” ile “V” harfinin değişmesi sonucunda, ünlü dağı kutsal saydılar ve “Dağların Anası” “Bian” kelimesi, bugünkü “ Van” kelimesine olarak benimsediler. dönüşmüştür. Yani Van kelimesinin kökeni, Daha sonra Doğu Anadolu Bölgesi günümüzden 3000 yıl öncesinde Bianlılara sırasıyla Selevkosların, Roma ve Bizanslıların dayanmaktadır. egemenliğine geçti. Bu devletler döneminde Kutsal kitap Tevrat’ta bu bölgeye “Hari Ararat olarak adlandırılan Ağrı Dağı, hep Ararat” adının verilmesi bir tesadüf eseri de- Nuh Tufanı ile birlikte anılmaya başlanmıştır.

175 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Kutsal Kitaplardan Nuh Tufanı konusunda dığı “Masis” kelimesinin uzaktan yakından en ayrıntılı bilgi de, Tevrat’ta bulunmaktadır. herhangi bir ilişkisi yoktur. Yalnız M.S.5. Kutsal kitapların yanı sıra, Eski Çağ’da Nuh yüzyılda eserini yazan Ermenilerin ünlü Tufanı ve Ararat konusunda birçok yazar, tarihçisi Khoroneli Movses, Ara ile Semira- M.Ö. 5. yüzyıldan itibaren bilgi vermeye mis’in aşkını anlatan efsanede, ilk kez Ağrı başlamıştır. Dağı’nın eteklerindeki verimli Iğdır Ovası’nı “Ararat Ovası” olarak adlandırmaktadır. M.S. 226 yılında, İran, Doğu ve Kuzey- doğu Anadolu bölgelerinde Part Devletinin İranlılar, Ağrı Dağı’nı “Nuh’un Dağı” egemenliği sona ermiş, Sasaniler İran’ı ege- anlamına gelen “Kuh-i Nuh” olarak adlan- menliği altına almıştır. Kuzeydoğu Anadolu dırmıştır. Araplar ise, Büyük Ağrı Dağı’na bölgesi de, “Ararat Eyaleti” adı altında yakla- “Cebelu’l- Haris”, Küçük Ağrı’na ise “Cebelu’l şık 200 yıl boyunca Sasanilerin yönetiminde Huveyris” demişlerdir. Tüm batılı seyyah, kalmıştır. araştırmacı ve coğrafyacılar da, Ağrı Dağı’nı “Ararat ” olarak adlandırmıştır. KUTSAL AĞRI DAĞI’NIN Türkler, 16 Ağustos 1064 yılında ünlü DİĞER İSİMLERİ Ani şehri ve kalesini fethedip Anadolu içleri- Tarih boyunca Ağrı Dağı, çeşitli uygarlık ne girdiklerinde, bu yüce dağa hayran olmuş ve krallıklar tarafından farklı isimler ile anıl- ve bu ulu dağı “Ağr Dağ” ya da “Eğri Dağı” mıştır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, Ağrı olarak adlandırmıştır. Bilindiği gibi “Ağr Dağı’nın en eski adı, M.Ö. 9. - 7. yüzyıllar Dağ”, ya da “Ağrı Dağı”, Yakut Dili’nde “Ko- arasında Doğu Anadolu merkez olmak üzere caman”, ya da “Tanrı” anlamına gelmektedir. Kafkasya ve Kuzeybatı İran bölgelerinde çok güçlü bir krallık kuran Urartu’nun İbranice Yaklaşık 1000 yıldan beri “Ağrı Dağı” olarak adıdır. Dağlık Urartu Ülkesi ve coğrafyası, adlandırılan bu yüce dağ, hem Anadolu’nun, kutsal kitap Tevrat’ta “r- r- t” olarak geçmek- hem de Türk Dünyası’nın efsanelere konu te ve “Hari Ararat”, yani “Dağlık Ararat” olan en görkemli dağıdır. olarak adlandırılmaktadır. SONUÇ Ne yazık ki çivi yazılı Urartu belgeleri- nin eksikliği yüzünden, Urartu Krallığı’nın Kuzeydoğu Anadolu bölgesinin en Ağrı Dağı’nı hangi ad ile andıklarını şim- önemli taşınmaz kültür varlığı, Aras Irmağı dilik bilemiyoruz. İleride ortaya çıkarılacak ile Ağrı Dağı’dır. Yüzlerce yıldan beri bölgede yaşayan şairler tarafından yazılan şiir, mani, olan yeni çizi yazılı belgelerin yardımı ile bu türkü, masal ve efsanelerin ortak özelliğini önemli bilgi eksikliğini giderileceğini tahmin de, Aras Irmağı ile Ağrı Dağı oluşturmakta- etmekteyiz. dır. Öyle ki, bölge şairlerinin yazdığı şiirlerde, Daha önce de belirttiğimiz gibi, Ağrı Ağrı Dağı’nın geçmediği bir cümle hemen Dağı’na Ermeniler, “Yüksek Dağ” anlamına hemen yok gibidir. gelen “Masis“ adını vermişlerdir. Bu yüzden Kuzeydoğu Anadolu bölgesinin tarih, M.Ö.13.yüzyılın ilk çeyreğinden beri çivi ya- arkeoloji, coğrafya, edebiyat, jeoloji, teoloji, zılı Assur belgeleri ve daha sonra kutsal kitap etnografya, turizm ve mutfak kültürüne dam- Tevrat’ta “Dağlık Bölge” anlamında kullanılan gasını vuran, Ağrı Dağı’dır. Görkemli Ağrı “Hari Ararat” adı ile Ermenilerin kullan- Dağı, Eski Çağ’da olduğu gibi, Orta Çağ

176 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Oktay BELLİ

Ağrı Dağı (M. Lordoğlu) ve Osmanlı Devleti döneminde de önemini KAYNAKÇA / BIBLIOGRAPHY korumuştur. Kuzeydoğu Anadolu bölgesinde Acar, Z. Z. 2006: Her Yönüyle Iğdır, Ankara. en çok araştırılan yerlerin başında, Ağrı Dağı Ağrı İl Yıllığı 1967: Ağrı İl Yıllığı, Ağrı Valiliği, gelmektedir. Farklı disiplinlere sahip Avrupalı Ankara. bilim insanları, Ağrı Dağı ile ilgili olarak çok Ağrı İl Yıllığı 1973: Ağrı İl Yıllığı, Ağrı Valiliği, sayıda bilimsel araştırma yapmıştır. Ankara. Alpaslan, İ. 1995: Her Yönüyle Ağrı, Ankara. Ağrı Dağı yalnızca gözü yormayan basit bir yükselti değil, yüzlerce yıldan beri Belli, O. 2005: “I. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuhun Gemisi Sempozyumu”, Bilim ve Ütopya 136, bölgede oluşan farklı medeniyetleri bünye- İstanbul, 89. sinde barındıran önemli bir kültür sentezinin Belli, O. 2006 a: “Anadolu ve Dünyanın En Kutsal odak noktasıdır. Bu kültür dağı, Eski Çağ ile Dağı: Ağrı Dağı”, Serhat Kültür, Temmuz-Ağus- günümüz arasında önemli bir kültür köprüsü tos, İstanbul, 2-9. görevini sürdürmeye devam etmekte ve böl- Belli, O. 2006 b: “Van ve Urartular”, I. Van Gölü gede yapılan bilimsel araştırmaların temelini Havzası Sempozyumu, (ed. O. Belli), Güzel oluşturmaktadır. Sanatlar Matbaası, Van Valiliği, İstanbul, 15-29. Belli, O. 2007 a: “Anadolu’nun En Güzel ve Nazlı İlginçtir ki, gelecek yıllarda da Ağrı Dağı Gelini: Ağrı Dağı”, (ed. O. Belli) Kars, II. Kent üzerinde yapılacak olan bilimsel araştırmalar, Kurultayı, Kafkasya’da Ortak Geleceğimiz, 24-26 öneminden herhangi bir şey kaybetmeden Eylül 2004 Kars, Kars Belediyesi Kültür Yayınla- devam edecektir. Bu çalışmalardan biri de, rı, No:21, İstanbul, 117 - 134. evrensel kültür değerlerine sahip olan Ağrı Belli, O. 2007 b: “Tarih Boyunca Ağrı Dağı – Mount Dağı’nın Unesco’nun “Dünya Kültür Mirası” Ararat Throught History”, I. Uluslararası Ağrı listesine alınması olacaktır. Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, 07-11 Eylül 2005 Doğubayazıt – I. International Sym-

177 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

posium of Mount Ararat and Noah’s Ark, 07-11 Noah’s Ark, 07-11 Septemper 2005 Doğubayazıt, Septemper 2005 Doğubayazıt, (ed. O. Belli), (ed. O. Belli), Doğubayazıt Kaymakamlığı Kültür Doğubayazıt Kaymakamlığı Kültür Yayınları, Nr. Yayınları, Nr. 2, Matbaa Çözümleri, İstanbul 2, Matbaa Çözümleri, İstanbul, 6-23. 2007, 208-218. Belli, O. 2007 c: “Erken Demir Çağı’nda Ağrı Dağı Doğru, A. M. 1989: “Ağrı Dağı”, Coğrafya Araştır- Bölgesi – The Region of Mount Ararat in the maları I / 1, Şubat, Ankara, 86-88. Early Iron Age”, I. Uluslararası Ağrı Dağı ve Felicen, C. 1960: Dinler Tarihi (çeviren, S. Tiryaki- Nuh’un Gemisi Sempozyumu, 07-11 Eylül 2005 oğlu), İstanbul. Doğubayazıt – I. International Symposium of Güneş, H. 2013: İslam Tarihi Kaynaklarına Göre Mount Ararat and Noah’s Ark, 07-11 Septemper Nuh Tufanı ve Cudi Dağı, Ankara. 2005 Doğubayazıt, (ed. O. Belli), Doğubayazıt Kaymakamlığı Kültür Yayınları, Nr. 2, Matbaa Heller, B. 1964: “Nuh”, İslam Ansiklopedisi 9, İstan- Çözümleri, İstanbul, 51-73. bul, 344 – 346. Belli, O. 2007 d: “Ağrı Dağı Bölgesi’nde Erken İzbırak, R. 1981: “Şırnak”, Türk Ansiklopedisi 30, Demir Çağı ve Urartu Dönemi Yerleşmelerinin Ankara, 283. Yayılımı ve Araziden Faydalanma Yöntemle- Konukçu, E. 2004: “Tarihi Coğrafyada Bayezid”, Gü- ri – Dispersal Features and Land use Methods neşin Doğduğu Yer: Doğubayazıt Sempozyumu, of Early Iron Age and Features and Land use (ed. O. Belli), İstanbul, 127-134. Methods of the Early Iron Age and Urartian Le Strange, G. 1930: The Lands of the Eastern Period Settlements in Ağrı (Ararat Mount Regi- Caliphate, Mesopotamia, Persia, and Central Asia on”, I. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi from the Moslem conquest to the time of Timur, Sempozyumu, 07-11 Eylül 2005 Doğubayazıt – I. Cambridge Georaphical Series, Cambridge. International Symposium of Mount Ararat and Noah’s Ark, 07-11 Septemper 2005 Doğubayazıt, Moses Khronatsi 1978: History of the Armenians (ed. O. Belli), Doğubayazıt Kaymakamlığı Kültür (Trans. Robert W. Thomson), London. Yayınları, Nr. 2, Matbaa Çözümleri, İstanbul, Özkan, A. R. 2007: “Vahiyde Huh’un Ayak İzleri 74-83, (H.Turoğlu ile birlikte). – Noah’s Footsteps in the Tevelations”, I. Ulusla- Belli, O. 2009: “Ararat (Hari Ararat) Adının Kökeni rarası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, - The Origin of Ararat (Hari Ararat)” (ed. O. 07-11 Eylül 2005 Doğubayazıt – I. International Belli), I. Uluslararası Türk Kültüründe Ağrı Dağı Symposium of Mount Ararat and Noah’s Ark, 07- Sempozyumu, 28-29 Haziran 2008 Iğdır, Atatürk 11 Septemper 2005 Doğubayazıt, (ed. O. Belli), Kültür Merkezi Yayını, Ankara 2009, 49-59. Doğubayazıt Kaymakamlığı Kültür Yayınları, Nr. 2, Matbaa Çözümleri, İstanbul, 229-237. Belli, O. 2011 a: “Hz. Nuh’un Gemisi’nin Ağrı Dağı Üzerinde Bulunduğu Konusunda Halk Ozan- Sandars, N. K. 1973: Gılgamış Destanı, (çev. S. Kutlu larının Yazmış Olduğu Şiirler,” (ed. O.Belli), – T. Duralı), İstanbul. III. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sarıkçıoğlu, E. 1999: Başlangıçtan Günümüze Dinler Sempozyumu, 12-14 Ekim 2010 Ağrı, Ağrı Tarihi, Isparta. İbrahim Çeçen Üniversitesi Yayını, Nr.6, İstanbul Schmidtke, F. 1950: “Arche” Reallexikon für Antike 2011, 47-63. und Christentum, I, Stutgart, 597–602. Belli, O. 2011 b: “ Poetry About Noah’s Ark on Streck, M. 1978: “Ağrı Dağı (Ararat)”, İslam Ansiklo- Mount Ararat by Folk Poets,” (ed. O.Belli), II. pedisi I, İstanbul, 152-153. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sem- Streck, M. 1986: “Cudi”, İslam Ansiklopedisi 3, pozyumu, 12-14 Ekim 2010 Ağrı, Ağrı İbrahim İstanbul, 223-224. Çeçen Üniversitesi Yayını, Nr. 6, İstanbul 2011, 64-74 Dartma. B. 2005: Dini Tarihi ve Arke- Tanyu, H. 1988: “Ağrı Dağı” Diyanet İslam Ansiklo- olojik Veriler Bağlamında Nuh Tufanı, Rağbet pedisi I, İstanbul, 481. Yayınları, İstanbul. Testini, P. 1980: Archeologia Christiana, Bari. Dartma, N. 2007: “Tarihin Ortak Değerleri: Nuh’un Tuncel, M. 1994: “Doğubayazıt”, Diyanet İslam Gemisi – The Common Volve of History: Hoah’s Ansiklopedisi 9, İstanbul, 492-493. Ark”, I. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, 07-11 Eylül 2005 Doğubayazıt – I. International Symposium of Mount Ararat and

178 Cengiz ÇELİK

SIGNIFICANCE OF HISTORICAL AND CULTURAL VALUES IN DEVELOPMENT OF DOGHUBAYEZID CITY TOURISM

Cengiz ÇELİK*

INTRODUCTION PERIOD OF THE URARTIAN he City of Doghubayezid, situated in KINGDOM IN DOGHUBAYEZID southwest bottom of Aghri Moun- During 9–7th centuries B.C. the capital of tainT and over Turkey-Iran trade route has the Urartian Kingdom, that east Anatolia was substantial natural and cultural values. The the center of it, dominated in the territories natural, cultural and historical values the City of south Caucasus and northwest Iran of Doghubayezid possesses constitute the territories was Van Castle (former Tushpa). most important factor in the development of Lying to the half of the geographical area of 1 the city and region . present day Turkey’s surface area the Urartian Kingdom had reached neither the Black sea The historical and cultural values the costs in the north nor the Mediterranean in City of Doghubayezid possesses signify the southwest coasts. Therefore the economy the city to be in an important geographical of the mainland state Urartu had not position since the Prehistoric period. The 4 developed . historical and cultural values in the City of Doghubayezid that left their marks on the The name of Urartu was given by the Anatolian civilization carry on up today Assyrian Kingdom, the mortal enemy retaining the whole importance. dominated in the south. The name of Urartu is not an ethnic community, but an idiom The City of Doghubayezid, situated over 2 used in the meaning of highlands. In the the Turkey-Iran historical “Silk Way” has a Urartian cuneiform script they named geography the different cultures crossed and themselves as Bianian. The current word of mixed since hundreds of years. In the terms “ Van” was formed in process of time as a of the welfare level of Doghubayezid City 5 result of transforming “B” into “V” . situated in the point of intersection of trade caravans of the Caucasus in the north, of The first systematical highways in east Nakhchivan, Azerbaijan and Iran in the east, Anatolia Region had been constructed by 3 reflect on the immovable cultural assets . the Urartian Kingdom. As rock tunnels constructed by engraving the rock faces, The immovable cultural assets found that the roads pass, in straight form also the in the City of Doghubayezid reflect the primary port ruins in the lakeside of the Van influence of Anatolia and Caucasian, also Lake had been survived from the period of Nakhchivan, Azerbaijan and Iranian art. We 6 the Urartian Kingdom . Nowadays, as the are going to submit the historical and cultural port ruins in the Van Lake the rock tunnels values found in the City of Doghubayezid in are watched with great admiration as well. substance in the paper.

* Cengiz ÇELİK, (M.A.), Architect, Researcher-Writter, Doğubayazıt-Ağrı/TURKEY, e-mail: celikce.mimarlik@ gmail.com

179 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Cengiz ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

In Urartian period of the greatest miner northeast of present day Isak Pasha Palace kingdom of Anatolia and the world in the and constructed over a rocky hill called Belle Prehistoric period in east Anatolia found rich tower had been constricted to protect and gold, silver, lead, copper and iron that had retain control over the historical roads lying been mined intensively. Women jewelries to The Araxes Valley, the most important and various objects of gold, silver, lead and military valley of the region. Besides the bronze worked successfully in the workshops protecting wall bases of the Castle there of the Castles constructed in different cities is not anything that survived from the by Urartian kings. Various tools, objects and extremely blasted Urartian castle up to date. weapons made of iron by beating technique Using the castle during the Middle Ages indicate the Urartian mining to reach a very and Ottomans State also has a great impact 7 high level . in extremely blasting of the castle. As any cuneiform script document is found neither DOGHUBAYEZID URARTIAN in the castle nor around Doghubayezid up CASTLE AND ROCK SEPULCHER today we do not know the name of the castle and the region in the period of the Urartian IN RELIEF 10 Kingdom . Doghubayezid and its near abroad had entered into domination of the Urartian Over the southwest front of the rocks, Kingdom since the first quarter of the 9th the Urartian Kingdom situated, reliefs had century B.C. Before the military expedition been worked in both sides of the sepulcher of urartian kings to South Caucasus the entrance considered to belong to the ruler economic and military control centers had of the Castle flattening the rocky. İn the been formed in the territories situated in left side of the sepulcher a human figure south of the Araxes River. The most important considered to be the ruler, seems to be military centers formed are Yoghunhasan walking towards the right side. On the upper 8 9 Castle and Doghubayezid Castle . part of the sepulcher a small cattle had been worked as well. Consisting of rising limestone just in the

Foto. 1: Doğubayazıt Urartian Castle

180 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Cengiz ÇELİK

In the right hand of the sepulcher the human figure in position of walking to the right on foot is raising its arm towards forward twisting elbow, and holding a big ferula in its left hand. The human figure had been described rather distinctly. This interesting relief conveys the influence of 11 İranian art as well . Except Aylar near Mush- Bostankaya in the front of numerous sepulchers situated in the range of the Urartian Kingdom such a beautiful relief has not been come across 12 up to date . This is why Doghubayezid Foto. 2: Doğubayazıt Urartian Rock Sepulcher Relief Castle rock sepulcher relief carries a great 13 importance for urartian art . researchers and people will make huge Doghubayezid Castle rock sepulcher contribution for the City of Doghubayezid. relief had been researching by itinerants and archeologists since the first quarter of the URARTIAN IRRIGATION 19th century. Doghubayezid Castle and rock FACILITIES IN DOGHUBAYEZID sepulcher relief have been widely proclaimed AND ITS NEAR AROUND the science world in 1834 by the well- 14 The modern agriculture based on known itinerant Ch. Texier and afterwards 15 16 irrigation in East Anatolia Region had begun by W.Bleck and by Lehman-Haupt in the period of the Urartian Kimgdom. researched in the region on the Urartian Nowadays, with the undergone minor repairs culture in 1899. a major part of a number of barrages, ponds Doghubayezid Castle and rock sepulcher and irrigation canals constructed by the relief situated over Turkey-Iran trade urartian kings work successfully. Even to route had been researched by the Russian irrigate a small land and to be engaged in scientists during the occupation of the successful agriculture in East Anatolia it can 17 be come out that a number of barrages, ponds region by Russia . D.Huff, who carried 19 out archeological excavations in Iran have and irrigation canals have been constructed . charted plan and plotted Doghubayezid The irrigation facilities belonging to the Castle sepulcher and rock reliefs and 18 Urartian Kingdom in Doghubayezid and published in detail by 1960s . its near around, old “Teperiz Pond”, “Monk The south of Doghubayezid rock Pond” that found only within the territory sepulcher relief that is the unique sample of of Doghubayezid City, “Ferhat Irrigation Canal” taken from Fish Lake, constitute architecture and art of rock sepulcher found 20 in the range of the Urartian Kingdom has some of the urartian irrigation facilities . been opened to tourism by environment Ferhat Irrigation Canal taken from the planning in Bayezid Mosque during the west edge of the famous Fish Lake supply recent years. the agriculture fields for miles distance lying Via being introduced pretty interesting from the east part to Aktarla (Gurgure)- rock sepulcher relief to be visited by several Bezirhane-Saribiyik-Eskisu-Yolusyu Mezrasi

181 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Cengiz ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

23 (Pirehala Hamlet)-Karasheykh-Gulluje- 21 in the range of the Urartian Kimgdom . Kuyujuk-Kervansaray with water . Zor Osman Pasha Ditch supporting The high and monumental retaining Doghubayezid Plain with water lies to walls of Ferhat Irrigation Ditch are watched northwest Iran lands passing near Gurbulak with great admiration in our day, too. The Border Gate in east part. It is the first extraordinary engineering result Ferhat time an urartian irrigation canal supports Irrigation Ditch has not been seen like of it. cultivated areas with water in Iran lands 24 Ferhat Irrigation Ditch worked since 2700 passing through the borders of Turkey . years had been a subject to legends. The irrigation canal consubstantiated with the Regrettably more than the half of Zor legend of the famous irrigation canal that Osman Pasha Ditch is not workable in Ferhat canalized reaming out to join his great resent 120 – 130 years. As the disrupted 22 love Shirin proverbial with her beauty . parts of the irrigation canal have not been repaired it does not transport water. Before One of the other Urartian irrigation the modern Doghubayezid City established canals that subjected to legends in in plain the water, that Zor Osman Pasha Doghubayezid Region is Zor Osman Pasha Ditch transported, supported water need of Ditch. The length of Zor Osman Pasha agriculture in a wide area. Just like Teperiz Ditch taking its source from “Girdehor Pond, Monk Pond and Ferhat Irrigation Upland” in the east bottom of Aladagh Canal Zor Osman Pasha Ditch had also been th 25 in 3255 m. height that is rich in water constructed in 7 century B.C. resources and supporting the east part of Doghubayezid Plain and the cultivated areas Working Zor Osman Pasha Ditch in other productive soils with water is more by repairing the disrupted parts will help than 75 km. For now Zor Osman Pasha either to support cultivated areas around Ditch constitutes the longest irrigation canal Doghubayezid or Zor Osman Pasha Ditch of 2700 years will be the symbol of Doghubayezid City.

ISAK PASHA PALACE Isak Pasha Palace in the form of eagle had been constructed over a rocky hill in the city of old Bayezid. The east of the hill the palace constructed over is rocky, and the other three parts open to steep and vertical Foto. 3: Balık Lake valleys. The parts opening to valleys are surrounded by strong and high walls. The construction of the palace began during 1634-1680. According to the script over the palace the constriction works lasted about 100 years and had been completed in 1784 26 in II Isak Pasha period . This is why the construction of this magnificent palace lasted 27 during three generations .

Foto. 4: Ferhat Irrigation Canal Isak Pasha Palace had been constructed

182 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Cengiz ÇELİK

On the right hand of the first yard there exist a classical Ottomanstyle front fountain had been made adjoining to the crown gate, on the left hand warden rooms, in the north guardrooms and prisons, and in the south coach house or tray sections. Being remebered among the local community as “milk fountain” and the fountain told whilom to run water from one tap and milk from another one includes the group Foto. 5: Zor Osman Pasha Ditch of “front fountains” in Ottomans fountain 30 architecture . over a hill of about 7600 sq./m in the west The rectangle guardrooms of which slope of Akyayla Mountains. The east of the the cover coats were demolished had been palace is surrounded by high Karaburun hills separated to the defense section of the palace. and Doghubayezid Castle. The high hills There exist six rectangle planned and vaulted avoid strict and cold winds blowing from the cell rooms under the guardrooms, in the east. northwest part of the yard and in the edge In accordance with the natural part of the wall passing through a small door composition of the land the palace had in the prison part going down by stairs, after been positioned in the shape of three main a long corridor. İtinerant P.A.Jaubert who sections over the area lying from east to came to the territory as Napoleon’s agent in west. The area over the palace was built is 1805 and was put into prison remarked in considered to be constructed first of all for his book that the prisoners were let down this section by rope through the space on the the purpose of defense and predominance in 31 the city spread to the southwest. Not spacing ceiling . out window bays and also removing bedrock The monumental crown gate approving from the front of entrance in the weakest a passage to the second yard had been built part, south front of the palace and out of in gothic architecture. The lower part of two the entrance door is considered to serve the 28 layered crown gate has a space of hollow arch purpose of strengthening defense . encircled by quadrangular frame. And the The entrance to the first yard of the upper part had been arranged with a wide palace is from the monumental crown gate arch in the form of mansion facing to the stalactite apsides, effusing out and up in the first yard. The cypress motif had been worked sense of mass, designed by the elements and to both sides of the crown gate. A control decorations of rich architecture differing tunnel is entered through a room joined to from each other. An eclectical character the crown gate in the north that the hot and had been formed by joining the decorations cold water supply network passes. There are earth pipes in the corridor lying to the harem of the crown gate reflecting the features of 32 Saljukian architecture the motifs of Barko- section . Rokoko character that was the fashion like In the right side of the second yard there of the time with the architecture influence of exists a mosque and sepulcher adjoining to Ampir style. Over the crown gate a room in 29 the mosque with the construction groups of front on to the yard . the part reserved for men. And in the left

183 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Cengiz ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium side there are some parts of the basements and walls of structures constituting the other parts of the part reserved for men of the palace. In the part of reserved for men constituting the most important structure group of the second yard a crown gate of stalactite apsides set inside the wall sliding a little to the right of the front is entered. Both sides of the gate reminding the Seljukian crown gates are encircled by round based wipings and corner piers. The tree boards had been worked out over both sides of the arch in Rokoko style. After the entrance door goes from a long corridor passable by stone ladder Foto. 6: Ishak Pasha Palace to the hall in the right, rooms of reserved for men in the front and mosque in the left. and very clear stonemasonry. The sepulcher Forming the most important structure of the that considered belonging to Isak Pasha II palace the part reserved for men consist of reflects an extraordinary art craft. Over the rectangle planned mabeyn (a room between entrance door there is an inscription of 1800 two rooms in old Turkish Muslim mansions) years written in abjad sums belonging to Isak 33 35 hall and rooms . Pasha II . The mabeyn hall in which the important A designed crown gate opens to the persons and foreign guests received, and harem section in the west edge of the second formal occasions concluded is rectangle yard. Being higher than the second door the planned. This hall also opens to the mansion crown gate is two layered. Two lion reliefs room with a wide arch next to the crown set over the at the very bottom of the plant gate of the second yard. A symbolic design belt vis a vis draw attention. There composition have been created human, lion are inscriptions in four same position of and eagle forms to the wooden consoles face harem crown gate. From a wholeness of wish to the magnificent view in north front and memory holiday hall, bathroom, kitchen and bearing the bay of the room of demolished harem rooms this section had been arranged upper surface in our day. The human of the of two floors. A simple door in the middle of the west front opens to the special garden figure is considered to be the symbol of the 36 founder of the palace Isak Pasha, the lion to behind the harem with the demolished roof . be the symbol of strength, and the eagle of 34 Two rich designed doors open to the greatness . quadrangle planned wish memory holiday A narthex is situated in the north hall in the midst of harem in which direction of one of the important parts important meetings hold on holidays and of the palace, the square planned mosque special days. The hall had been separated and a minaret of high base and two color into three parts by three arches mounted stonemasonry in the northwest edge. The over two columns in east and west parts. Classical Ottoman period has an architecture Round arched, designed blank niches with structure suchlike mono-cupola mosques, boundary walls narrowing to inside and

184 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Cengiz ÇELİK encircled by rank piers gained dynamism floor of two storey harem are also considered 41 with the windows opening to the corridor to have like planning . of harem. In the upper parts of the windows A simple door in the center of west front the inscriptions of verses, hadiths, and goes to a special garden situated in the west poems magnifying Isak Pasha II written of the palace, over a terrace behind the harem in the Rokoko frames reflect a rich stone division. There is a remnant of a little pool craftsmanship. There are six inscriptions in 37 the water transported by tiles into it in the this section . middle of the garden encircling three sides of 42 The rectangle planned kitchen has an harem . overcoat of nine sections supported by the bi-arch taken from the oppose walls. A DOGHUBAYEZID CASTLE ventilation headwall had been placed into the square space between the middle part and The castle situated over the steep rocks arches. The ventilation headwall rising over named Belleburch in the northesat of Isak the cube shaped high place of the kitchen Pasha Palace had been constructed at the remembers the Seljukian cupolas from shape end of the 9th century in the period of the 38 and plan standpoint . Urartian Kingdom for the first time. As we mentioned before there exist a sepulcher The special bath of Isak Pasha Palace had belonging to the period of the Urartian been planned according to the traditional Kingdom and reliefs around it in the Turkish bath architecture. The entrance to the southwest bottom of the castle. In the later changing room and wash rooms of the bath periods as well, building fortification walls situated in the right side of the passage lying and military constructions in the period of from kitchen section towards harem corridor Jalayirds and Ottoman State the castle took 43 have separate entrances. The plan consists of the final shape . furnace situated behind the ectangle planned Doghubayezid and its around fell under change room, square planned washing room 44 39 and washing part tout de suite . domination of Seljuks with the Great Saljukian sultan Alpaslan’s takeover of The toilet in harem section is the only Ani City and Castle in August 16, 1064. toilet sample survived to our time from the At the beginning of the Middle Ages palace. There is a window of the rectangle the genoese merchants trading from the planned toilet room covered by tunnel vault ports in Black Sea shores to Middle Asia opening to the south front and oil lamp used the well-known trade route passing 45 places in the interior fronts. The hole in the through Doghubyezid . Therefore the local midst of the toilet stone joins to sewage community name Doghubayezid Castle 40 46 system . “Genoese Castle” . Commenting on J.Brant’s travel book the famous economy historian There are harem rooms planned in the W.Heyd wrote that geneoses built castles for shape of “L” situated in the center of the trade caravans to stay in Bayburt, Erzurum, harem section, outside of the corridor in 47 Hasankale and Doghubayezid . north and west sides of harem yard. Except the corner rooms the analogue planned In the period of Jalayirds (1358-1382) rooms there are two windows facing to the Doghubayezid Castle named “Daryunk”. City of Bayezid and its plain and a fireplace After the State of Jalayird was divied between the windows. The rooms of upper between two brothers Doghubayezid region

185 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Cengiz ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

square planned and of mono-dome. It has one minaret of five compartment narthex. Brown bricks, red, yellow and white color stones had been used complexly in this 51 mosque . Simplicity attracts attention in construction of the entrance door of the historical mosque, main walls, mihrap, narthex, mihrabiyes, wall proportions, and dome passage systems, belts over walls, 52 windows and minaret . The mosque has been opened to visit and pray nowadays restored holding origination.

AHMED-İ HANİ SEPULCHER One of the well-known thinkers of the Foto. 7: Doğubayazıt Mosque 17th century Ahmed-i Hani and his present day unsophisticated sepulcher is situated 48 800 m. east distance from Isak Pasha Palace. was given to Sultan Bayezid . Sultan Ahmed-i Hani who spoke Arabian, Persian, Bayezid strengthened Doghubayezid Castle Kurdish and Turkish worked as mudarris in in 1734 to bear against Karakoyunlu Bayram Doghubayezid medrese and as a clerk in Isak Hodja’s attacks. After death of Sultan Pasha Palace. Though the scientific language Bayezid who was immence popular among was Persian Ahmed-i Hani wrote his works in people the name of the city and castle were Kurdish. One of the important works of him changed in his memory and the name of “Mem u Zin” subjected to film. The famous Bayezid began to be used. The name of philosopher Ahmed-i Hani is so loved by local former castle dedicated to Sultan Bayezid 49 community that he is remembered by name changed as “Bayezid Castle” . “Hani Baba (Hani the Father)”. As Ahmed-i Hani sepulcher is visited by hundreds of BAYEZİD MOSQUE people every year just as Isak Pasha Palace and Bayezid Mosque, it is an important As it is known present day Bayezid 53 City joined the lands of Ottoman State center attracting tourists . after Chaldiran war in 1514, in the period of Selim I (Yavuz Sultan Selim). Just in FOOTNOTES southwest bottom of the palace Selim 1 Since many years we have been researching the Mosque of central dome and mono-minaret 50 historical and cultural values Dogubayezid city had also been built at that time . has for its development of touristic point of view. Honorable Prof.Dr. Oktay Belli gave a great After leveling the dip slope the mosque support and help in arranging the research in the situated over, a straight contiguity had region and carrying out the work successfully in occurred by putting up defense walls and the area. It would impossible to write this paper if Prof.Dr. Oktay Belli, who has been carrying this historical mosque had been constructed on the archeological surface research works very over it. The mosque built of straight refined successfully in East Anatolia and especially in cut stones is in 15-20 m. x 15-20 m. in size Doghubayezid region since many years, did not give

186 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Cengiz ÇELİK

a help. For significant support and help he gave, I Turizm Müdürlüğü 2017, 16. thank to the respectable Prof.Dr. Oktay Belli. 37 Bingöl 1998, 190.; Gündoğdu 1991, 34.; Ağrı 2 Koday 1999, 467-488.; Arınç-Kaya 2004, 435.; Turizm Müdürlüğü 2017, 17. Belli. 38 Bingöl 1998, 198-200.; Gündoğdu 1991, 36-38.; 3 Arınç-Kaya 2004, 435-438. Ağrı Turizm Müdürlüğü 2017, 20. 4 Belli 1982, 140-144.; Belli 2003, 45-48. 39 Bingöl 1998, 201-204.; Gündoğdu 1991, 39-40.; 5 Belli 2006, 19-22. Ağrı Turizm Müdürlüğü 2017, 21. 6 Belli 2007, 20-28. 40 Bingöl 1998, 206-208.; Gündoğdu 1991, 41-42.; 7 Belli 1991, 14-41.; Belli 1992, 79-96.; Belli Ağrı Turizm Müdürlüğü 2017, 22. 2000a, 371-378.; Belli 2001, 338-345. 41 Bingöl 1998, 209-212.; Gündoğdu 1991, 43-44.; 8 Belli-Ceylan 2002, 124-136. Ağrı Turizm Müdürlüğü 2017, 22. 9 Belek 1889, 236-275.; Lehman Laupt 1921, 750- 42 Bingöl 1998, 214-216.; Gündoğdu 1991, 45-48.; 759.; Huff 1968, 58-66. Ağrı Turizm Müdürlüğü 2017, 22. 10 Belli 2004, 76. 43 Bingöl 1998, 25.; Arınç-Kaya 2004, 444. 11 Huff 1968, 58-66, res. 1.; Belli 2004, 76. 44 Belli 2014, 42-44. 12 Belli 2004, 76-77. 45 Uzunçarşılı 1972, 231 13 Belli 2004, 77, res.1. 46 Arınç-Kaya 2004, 444. 14 Texier 1842, 152, res.34. 47 Heyd 1971, 121. 15 Belck 1889, 241-262. 48 Yınanç 1977, 64-65. 16 Lehman-Haupt 1921, II/2, 753-758. 49 Kırzıoğlu 1976, 435.; Arınç-Kaya 2004, 445. 17 Ivanovsky 1897-98, res. 46.; Zakharov 1931, 164 50 Darkot 1951, 368. vd, res. 38-40. 51 Alpaslan 1995, 275.; Arınç-Kaya 2004, 445. 18 Huff 1968, 58-66. 52 Arınç-Kaya 2004, 445. 19 Belli 1997, 7-9.; Belli 2000a, 394.; Belli 2000a, 53 I very thank to photographer master, nature 358.; Belli 2009, 17-20. and tourism fan honorable Muhlis Lortoghlu 20 Belli 1997, 26-32.; Belli 2004, 116-126. who took the photos of the historical castle, 21 Belli 1997, 29-31. sepulcher and Isak Pasha palace successfully in Doghubayezid. 22 Belli 1997, 26-32. 23 Belli 2009, 24-37. BIBLIOGRAPHY 24 Belli 2009, 26-27. 25 Belli 2009, 27. Alpaslan, İ. 1995: Her yönüyle Ağrı, Ankara. 26 Gündoğdu 1986, 11-12.; Arınç-Kaya 2004, 442. Arınç, K.- Kaya 2004 : “ Doğubayazıt İlçesi’nin Turizm Potansiyeli – The Tourism Potential of 27 Arınç-Kaya 2004, 442. Doğubayazıt”,(ed. O. Belli), Güneşin Doğduğu 28 Bingöl 1998, 65-66.; Arınç-Kaya 2004, 442-443. Yer: Doğubayazıt Sempozyumu, 13- 14 Eylül 29 Bingöl 1998, 68-72.; Gündoğdu 1991, 8.; Ağrı 2003, Doğubayazıt, Bayazıt Kaymakamlığı Turizm Müdürlüğü 2017, 4. Kültür Yayınları, No: 1, İstanbul 2004, 433- 450. 30 Bingöl 1998, 64.; Arınç-Kaya 2004, 442-443.; Belck, W. 1899 : “Aus den Berichten über die Ağrı Turizm Müdürlüğü 2017, 5. armenische Expedition : Dıe Fels-Scuptur von 31 Arınç-Kaya 2004, 443.; Gündoğdu 1991, 10.; Bajezed”, Zeitschrift für Ethonologie, 31, Berlin, Ağrı Turizm Müdürlüğü 2017, 7. 236-275. 32 Gündoğdu 1991, 14.; Ağrı Turizm Müdürlüğü Belli, O. 1982 : “Urartular”, Görsel Anadolu 2017, 8-9. Uygarlıkları Ansiklopedisi” I, İstanbul, 140-208. 33 Bingöl 1998, 161.; Gündoğdu 1991, 58.; Ağrı Belli, O. 1997: Doğu Anadolu’da Urartu Sulama Turizm Müdürlüğü 2017, 11. Kanalları- Urartian Irrigation Canals in Eastern 34 Gündoğdu 1991, 18.; V.E. Belli 2009, 256-259.; Anatolia, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul. Ağrı Turizm Müdürlüğü 2017, 12. Belli, O. 2004: “Doğubayazıt Bölgesi’nde Keşfedilen 35 Bingöl 1998, 182.; Gündoğdu 1991, 28.; Ağrı Urartu Sulama Tesislerine Toplu Bir Bakış- Turizm Müdürlüğü 2017, 15. Urartian Irrıgation Facilities Discovered in 36 Bingöl 1998, 186.; Gündoğdu 1991, 31.; Ağrı Doğubayazıt Region: A General View”, (ed.

187 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Cengiz ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

O. Belli), Güneşin Doğduğu Yer: Doğubayazıt Belli, O. 2007 : ” Urartu Krallığı’nın Güney Ticaret Sempozyumu 13 -14 Eylül 2003, Doğubayazıt, Yolu ve Bitlis Deliktaş (Semiramis) Kaya Tüneli”, Doğubayazıt Kaymakamlığı Kültür Yayınları, (ed. O. Belli), II. Van Gölü Havzası Sempozyumu, No: 1, İstanbul 2004, 103 -126. 04-07 Eylül 2006 Bitlis, Bitlis Valiliği İl Kültür Belli, O. 2009a: “Ağrı Dağı (Ararat) Bölgesi’nde ve Turizm Müdürlüğü Yayını, No : 17, İstanbul Keşfedilen Urartu Sulama Tesislerine Toplu 2007, 20-28. Bir Bakış- An Overall Look at the Urartu Belli, O. 2009 : ”Ağrı Dağı (Ararat) Bölgesi’nde Irrigation Facilities Discovered in the Mount Keşfedilen Urartu Sulama Tesislerine Toplu Ararat Region” , (ed. O. Belli), I. Uluslararası Bir Bakış – An Overall Look at the Urartian Türk Kültüründe Ağrı Dağı Sempozyumu, 28- Irrigation Facilities Discovered in the Mount 29 Mayıs 2008, Iğdır, Atatürk Kültür Merkezi Ararat Region”, (ed. O. Belli), I. Uluslararası Yayını, No: 365, Ankara 2009, 1- 48. Türk Kültüründe Ağrı Dağı Sempozyumu, 28-29 Belli, O 2009b: “Ararat (Hari Ararat) Adının Haziran 2008, Iğdır, Atatürk Kültür Merkezi Kökeni- The Origin of Ararat (Hari Ararat)”, Yayını, Ankara 2009, 1- 48. (ed. O. Belli), I. Uluslararası Türk Kültüründe Belli, O 2012 : “Eski Çağ’da Erzurum Bölgesi”, Bir Ağrı Dağı Sempozyumu, 28- 29 Mayıs 2008, Şehir Var Yaylada : Erzurum, (ed. E. Yazıcı-H. Iğdır, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, No: 365, Bozoğlu), Erzurum Valiliği İl Özel İdaresi Ankara 2009, 50- 59. Yayını, No: 2, İstanbul, 17-40. Belli, O. 1991: “Ore Deposits and Mining in Eastern Belli, O. 2014 : Ani, Selçuklu 1064 Yılında Anadolu’yu Anatolia in the Urartian Period : Silver, Copper Kars’tan Fetihlerinin 950. Yılı Anısına, Belli and Iron”, Urartu, A Metalworking Center in der Eğitim Kültür Tarih ve Arkeoloji Araştırma First Millenium B. C. E., Jerusalem, 16-41. Merkezi Yayını, No : 4, İstanbul. Belli, O. 1992 : “Eski Çağ ve Orta Çağ’da Doğu Bingöl, Y. 1998 : İshak Paşa Sarayı, Türkiye İş Anadolu Bölgesinde Bulunan Önemli Bronz Bankası Kültür Yayınları, İstanbul. Atölyeleri- Wichtige Bronzewerksteetten Darkot, B. 1951: “Doğubayazıt” İslam Ansiklopedisi im Ostanatolien des Altertums und des II, İstanbul. Mittelalters”, Semavi Eyice Armağanı, İstanbul Heyd, W. 1971 : Geschichte des Levantehandels im Yazıları, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, Mittelhandels im Mittellalter, (Neue Auflage) 2, İstanbul, 79-96. Hildesheim. Belli, O. 2000a : “Eski Çağ Dünyası’nın En Büyük Huff, D. 1968 : “Das Felsgrab von Eski Doğubayazıt, Madenci Krallığı : Urartular”, (ed. O. Belli), Istanbuler Mitteilungen, 18, Berlin, 58-86. Türkiye Arkeoloji ve İstanbul Üniversitesi, (1932- Ivanosky, A. A. 1897/98 : Materialy po Arkheologii 1999), Ankara, 371-378. Kavkaza 6, Moskva. Belli, O. 2000b : “Dünyanın En Büyük Hidrolik Kırzıoğlu, F. 1976 : Osmanlıların Kafkas Ellerini Uygarlığı : Urartular”, (Ed. O. Belli), Türkiye Fethi, 13, Ankara. Arkeoloji ve İstanbul Üniversitesi, (1932-1999), König, F. W. 1955-1957 : Handbuch der chaldischen Ankara, 394-402. Inschriften, Archiv für Orient-forschung, Beiheft Belli, O. 2001a : “The Greatest Metalworking 8, Graz. Kingdom of the Ancient World : Urartu”, (ed. Lehmann-Haupt, C. F. 1921 : Armenien Einst und O. Belli), İstanbul University’s Contributions to Jetzt II/2, Berlin. Archaeology in Turkey (1932-2000), İstanbul, 358-364. Oğuzkan, İ. 2004: “Doğubayazıt’ın Turizm Yönünden Değerlendirilmesi- Doğubayazıt as a Tourist Belli, O-A. Ceylan 2002 : “Kuzeydoğu Anadolu’da Destination”, (ed. O. Belli), Güneşin Doğduğu Bir Tunç Çağı ve Urartu Kalesi : Yoğunhasan-A Yer: Doğubayazıt Sempozyumu, 13- 14 Eylül Bronze Age and Urartian Fortress in the 2003 Doğubayazıt, Doğubayazıt Kaymakamlığı Northeas Anatolia : Yoğunhasan”, TÜBA-AR, Kültür Yayınları, No: 1, İstanbul, 457- 468. Ankara, 121-144. Texier, Ch. 1842 : Description de I’Armenie, la Perse Belli, O. 2003 : “Urartu Krallığı’nın Tarihsel et la Mesopotamia, Paris. Gelişimi-Historical Development of the Kingdom of Urartu”, (ed. F. Özdem), Urartu : Uzunçarşılı, İ. H. 1972 : Osmanlı Tarihi I, Ankara. Savaş ve Estetik-Urartu : War and Aesthetics, Yınanç M. H. 1977: “Celayir Maddesi”, İslam Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 45-73. Ansiklopedisi 3, Ankara, 64-65.

188 YAZAR-1

DOĞUBAYAZIT ŞEHRİ’NİN TURİZM YÖNÜNDEN KALKINMASINDA TARİHİ VE KÜLTÜREL DEĞERLERİN ÖNEMİ

Cengiz ÇELİK* GİRİŞ DOĞUBAYAZIT’TA URARTU ğrı Dağı’nın güneybatı eteğinde ve Tür- KRALLIĞI DÖNEMİ kiye-İran ticaret yolu üzerinde bulunan M. Ö.9 -7. yüzyıllar arasında merkezi DoğubayazıtA şehri, oldukça zengin doğal Doğu Anadolu Bölgesi olmak üzere, Güney ve kültürel değerlere sahiptir. Doğubayazıt Kafkasya ve Kuzeybatı İran bölgelerinde şehrinin sahip olduğu doğal, kültürel ve tarihi egemenliğini sürdüren Urartu Krallığının değerler, şehrin ve bölgenin turizm yönünden başkentliğini, Van Kalesi (eski Tuşpa) yap- kalkınmasında en önemli etkeni meydana maktaydı. Bugünkü Türkiye yüzölçümünün 1 getirmektedir . yarısı kadar bir coğrafi bölgeye yayılan Urartu Krallığı, ne kuzeyde Karadeniz kıyılarına, ne Doğubayazıt şehrinin sahip olduğu tarihi de güneybatıda Akdeniz kıyılarına ulaşama- ve kültürel değerler, Eski Çağ’dan beri bu mıştır. Bir kara devleti olan Urartu Krallı- şehrin ne kadar önemli bir coğrafi konumda ğı’nın ekonomisi, bu yüzden fazla gelişeme- olduğunu göstermektedir. Anadolu uygarlığı- 4 miştir . na damgasını vuran Doğubayazıt şehrindeki tarihi ve kültürel değerler, öneminden her- Urartu adı, güneyde hakimiyetini sürdü- hangi bir şey kaybetmeden günümüze kadar ren can düşmanı Assur Krallığı tarafından varlığını sürdürmektedir. verilmişti. Urartu adı etnik bir topluluğu de- ğil, dağlık bölge anlamında kullanılan coğrafi Türkiye-İran tarihi “İpek Yolu” üzerinde 2 bir deyimdir. Urartu çivi yazılı belgelerinde, bulunan Doğubayazıt şehri , yüzlerce yıldan kendilerini Bian’lı olarak isimlendirmiştir. “B” beri farklı kültürlerin kesişip kaynaştığı harfinin zamanla “V” dönüşmesi sonucunda, bir coğrafyaya sahiptir. Kuzeyde Kafkasya, 5 bugünkü “ Van” kelimesi meydana gelmiştir . doğuda da Nahçıvan, Azerbaycan ve İran ticaret kervanlarının bir kavşak noktasında Doğu Anadolu Bölgesi’nin ilk düzen- bulunan Doğubayazıt şehrinin ekonomik li karayolları, Urartu Krallığı tarafından yönden ulaştığı refah düzeyi, taşınmaz kültür yaptırılmıştır. Yolların geçtiği sarp kayalık- 3 varlıklarına da yansımıştır . ların düzgün bir şekilde oyulması ile yapılan kaya tünelleri gibi, Van Gölü kıyılarındaki Doğubayazıt şehrinde bulunan taşınmaz ilk liman kalıntıları da, Urartu Krallığından kültür varlıkları, hem Anadolu ve Kafkasya, 6 kalmıştır . Van Gölü’ndeki liman kalıntıları hem de Nahçıvan, Azerbaycan ve İran sana- gibi, kaya tünelleri de günümüzde büyük bir tının etkisini yansıtmaktadır. Biz bu makale- hayranlıkla izlenmektedir. mizde, Doğubayazıt şehrinde bulunan tarihi ve kültürel değerleri özet olarak sunacağız. Eski Çağ’da Anadolu ve Dünyanın en büyük madenci krallığı olan Urartular döne-

* Cengiz ÇELİK, (M.A.), Yüksek Mimar, Araştırmacı-Yazar, Doğubayazıt-Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: celikce. [email protected]

189 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Cengiz ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium minde, Doğu Anadolu Bölgesi’nde zengin Urartu kalesinden günümüze fazla bir şey olarak bulunan altın, gümüş, kurşun, bakır ve kalmamıştır. Kalenin aşırı bir şekilde tahrip demir madenleri yoğun olarak işletilmiştir. edilmesinde, Orta Çağ ve Osmanlı Devleti Urartu Kralları tarafından çeşitli şehirlerde döneminde kullanılmasının da çok büyük kurulan kalelerin atölyelerinde işlenen altın, etkisi vardır. Şimdiye kadar gerek kalede, gümüş, kurşun ve bronzdan kadın takıları ve gerekse Doğubayazıt çevresinde herhangi bir çeşitli eşya başarılı olarak yapılmıştır. Demir- çivi yazılı belge ortaya çıkarılamadığı için, den dövme tekniği ile yapılan çeşitli alet, eşya kalenin ve bölgenin Urartu Krallığı dönemin- 10 ve silahlar, Urartu madenciliğinin çok yüksek deki ismini bilemiyoruz . 7 bir seviyeye ulaştığını göstermektedir . Urartu Kalesi’nin bulunduğu kayalığın güneybatı cephesi üzerinde, kayalığın dü- DOĞUBAYAZIT URARTU KALESİ VE zeltilmesiyle kalenin yöneticisine ait olduğu KABARTMALI KAYA MEZAR ODASI anlaşılan mezar odası girişin her iki yanında Doğubayazıt ve yakın çevresi, M. Ö. 9. kabartmalar işlenmiştir. Mezar odası girişinin yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren Urartu Kral- sol tarafında, yönetici olduğu anlaşılan bir lığı’nın egemenliği altına girmiştir. Urartu insan figürü, sağ tarafa doğru yürümektedir. krallarının Güney Kafkasya’ya yapacağı askeri Mezar odasının üst kısmına da, küçükbaş seferlerden önce, Aras Irmağı’nın güneyin- hayvan figürü işlenmiştir. de yer alan bölgelerde, ekonomik ve askeri Mezar odasının sağ tarafında, ayakta yönetim merkezleri kurulmuştur. Kurulan sağ tarafa yürür durumda tasvir edilen insan ekonomik ve askeri yönetim merkezlerinin en 8 figürü, sağ kolunu dirsekten bükerek ileriye önemlileri, Yoğunhasan Kalesi ile Doğuba- 9 doğru kaldırmış, sol elinde de büyük bir asa yazıt Kalesi’dir . tutmaktadır. İnsan figürü oldukça belirgin Bugünkü İshak Paşa Sarayı’nın hemen olarak tasvir edilmiştir. Bu ilginç kabartma, Kuzeybatı İran sanatının etkilerini de taşı- kuzeydoğusunda yükselen kalkerden oluşan 11 ve Belle burç olarak isimlendirilen kayalık maktadır . tepe üzerine kurulan kale, bölgenin en önemli Şimdiye kadar Urartu Krallığı’nın yayılım askeri Aras Vadisi’ne giden tarihi yolları alanında bulunan çok sayıdaki mezar odası- korumak ve denetim altında tutmak için nın cephesinde, Muş-Bostankaya yakınındaki kurulmuştur. Kalenin savunma duvarı temel- Alyar dışında bu kadar güzel kabartmaya lerinin dışında, aşırı bir şekilde tahrip olan 12 rastlanılmamıştır . Bu yüzden Doğubayazıt Kalesi kaya mezarı kabartması, Urartu sanatı 13 için çok büyük bir önem taşımaktadır . Doğubayazıt Kalesi kaya mezarı ka- bartması, 19. yüzyılın ilk çeyreğinden beri seyyahlar ve arkeologlar tarafından araştı- rılmaktadır. 1834 yılında ünlü seyyah Ch. 14 Texier ve daha sonra da 1899 yılında Urartu medeniyeti konusunda bölgede çalışma yapan 15 16 W. Belck ve Lehmann-Haupt tarafından araştırılan Doğubayazıt Kalesi ve kaya mezarı kabartması, geniş kapsamlı olarak bilim dün- yasına duyurmuştur. Foto. 1: Doğubayazıt Kalesi

190 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Cengiz ÇELİK

Türkiye-İran ticaret yolu üzerinde bulunan Doğubayazıt Kalesi ve kaya mezarı kabartması, bölgenin Rusyanın eline geçmesi sırasında, Rus bilim adamları tarafından araş- 17 tırılmıştır . İran’da arkeolojik kazılar yapan D. Huff, 1960’lı yıllarda Doğubayazıt kaya mezarının ve kaya kabartmalarının planlarını çıkarıp, çizimi yapmış ve ayrıntılı bir şekilde 18 yayınlamıştır . Urartu Krallığı’nın yayılım alanında bu- lunan kaya mezarı mimarisi ve sanatında tek örnek olan Doğubayazıt kaya mezarı kabart- masının güneyi, son yıllarda Bayazıt Ca- mii’nde yapılan çevre düzenlemesi ile turizme açılmıştır. Oldukça ilginç olan kaya mezarı kabartmasının tanıtılması ile birçok araştırıcı ve insan tarafından ziyaret edilecek olan kaya mezarı kabartması, Doğubayazıt şehrine çok büyük bir katkı sağlayabilir.

DOĞUBAYAZIT VE YAKIN Foto. 2: Doğubayazıt Urartu Kaya Mezarı Kabartması ÇEVRESİNDE BULUNAN URARTU SULAMA TESİSLERİ tarla (Gürgüre)-Bezirhane-Sarıbıyık-Eski- su-Yolüstü Mezrası (Pirehala Mezrası)-Kara- Doğu Anadolu Bölgesi’nde sulamaya şeyh-Güllüce-Kuyucuk-Kervansaray’a kadar dayalı modern tarım, ilk kez Urartu Krallığı uzanan kilometrelerce uzaklıktaki tarım döneminde başlamıştır. Urartu krallarının 21 arazilerinin su ihtiyacını karşılamaktadır . yaptırmış olduğu çok sayıdaki baraj, gölet ve sulama kanalının büyük bir kısmı, geçirmiş Ferhat Sulama Arkı’nın yüksek ve anıtsal olduğu küçük onarımlar ile günümüzde de destek duvarları, günümüzde de büyük bir başarılı bir şekilde çalışmaktadır. Hatta Doğu hayranlıkla izlenmektedir. Olağanüstü bir Anadolu Bölgesi’nde küçük bir araziyi sula- mühendislik ürünü olan Ferhat Sulama mak ve başarılı tarım yapmak için, çok sayıda Arkı’nın, bölgede benzerine rastlanılmamak- baraj, gölet ve sulama kanalının yapılmış 19 tadır. 2700 yıldan beri çalışan Ferhat Sulama olduğu kolayca anlaşılır . Arkı, efsanelere konu olmuştur. Bölge halkı tarafından sulama kanalı, Ferhat’ın güzelliği Doğubayazıt ve yakın çevresinde bulunan dillere destan olan büyük aşkı Şirin’e kavuşa- Urartu Krallığına ait sulama tesisleri, Eski bilmek uğruna dağları delerek açtığı ünlü su yalnızca Doğubayazıt şehri arazisi içinde bu- 22 kanalı efsanesi ile özdeşleştirilmektedir . lunan “Teperiz Göleti”, “Keşiş Göleti”, Balık Gölü’nden alınan “Ferhat Sulama Kanalı” Doğubayazıt Bölgesi’nde efsanelere konu ile “Zor Osman Paşa Arkı”, Urartu sulama 20 olan bir başka Urartu sulama kanalı, Zor Os- tesislerinden birkaçını oluşturmaktadır . man Paşa Arkı’dır. Su kaynakları yönünden zengin olan 3255 m. yüksekliğindeki Ala- Ünlü Balık Gölü’nün batı ucundan alınan dağ’ın doğu eteğindeki “Girdehor Yaylası”n- Ferhat Sulama Kanalı”, doğu yönünden Ak- dan alınan ve doğu yönünden Doğubayazıt

191 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Cengiz ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

tepe üzerine kurulmuştur. Sarayın kurulduğu tepenin doğusu kayalık, diğer üç tarafı ise sarp ve dik vadilere açılmaktadır. Vadilere açı- lan kesimler, sağlam ve çok yüksek duvarlar ile çevrelenmiştir. Sarayın inşaatına 1634- 1680 yılları arası başlanılmıştır. İnşaat faaliyetleri 100 yıl kadar süren saray, üzerindeki kitabesine göre Foto. 3: Ferhat Sulama Kanalı 1784 tarihinde II. İshak Paşa döneminde 26 tamamlanmıştır . Bu yüzden bu muhteşem Ovası ve diğer verimli topraklarda yapılan sarayın inşaat süresi, üç nesil boyunca devam 27 tarım alanlarına su taşıyan Zor Osman Paşa etmiştir . Arkı’nın uzunluğu, 75 km’den fazladır. Zor Osman Paşa Arkı, şimdilik Urartu Krallı- İshak Paşa Sarayı, Akyayla Dağlarının ğı’nın yayılım alanındaki en uzun sulama batı yamacında, yaklaşık olarak 7.600 metre 23 kanalını meydana getirmektedir . karelik bir tepe üzerine kurulmuştur. Sarayın doğusunu, yüksek Karaburun tepeleri ile Doğubayazıt Ovası’na su taşıyan Zor Doğubayazıt Kalesi çevrelemektedir. Yüksek Osman Paşa Arkı, doğu yönünde Gürbulak tepeler, doğudan esen sert ve soğuk rüzgarları Sınır Kapısı yakınlarından geçerek, Kuzeybatı engellemektedir. İran topraklarına kadar devam etmektedir. İlk defa bir Urartu sulama kanalı, Türkiye sınırla- Saray, arazinin doğal yapısına uygun rını geçerek İran topraklarında yapılan tarım olarak, doğudan batı yönüne doğru uzanan 24 alanlarının su ihtiyacını karşılamaktadır . bir alan üzerinde üç ana bölüm halinde konumlandırılmıştır. Sarayın kurulduğu Ne yazık ki Zor Osman Paşa Arkı’nın alanın, öncelikle savunma ve güneybatısında yarısından fazlası, son 120-130 yıldan beri yayılan şehre hakim olma amacıyla kurulduğu çalışmamaktadır. Sulama kanalının bozulan sanılmaktadır. Sarayın en zayıf bölümünü kısımları tamir edilmediği için, su taşıma- oluşturan doğu cephesinde ve giriş kapısı maktadır. Bugünkü modern Doğubayazıt dışında pencere boşluğunun bırakılmaması şehri ovada kurulmadan önce, Zor Osman ve girişin önünde bulunan kayalık kesimin Paşa Arkı’nın taşıdığı su, geniş arazide kaldırılmaması da savunmayı güçlendirmek 28 yapılan, tarımın su ihtiyacını karşılamaktaydı. amacına yönelik olduğu anlaşılmaktadır . Tıpkı Teperiz Göleti, Keşiş Göleti ve Ferhat Sulama Kanalı gibi, Zor Osman Paşa Arkı da Sarayın birinci avlusuna giriş, mukarnas 25 M. Ö. 7. yüzyılda inşa edilmişti . Zor Os- kavsaralı, dışa ve yukarıya kitlesel anlam- man Paşa Arkı’nın yıkılan kısımlarının tamir da taşıntı yapan, birbirinden farklı zengin edilip çalışmasıyla birlikte, hem Doğubaya- mimari öğe ve süslemelerle donatılmış zıt çevresinde yapılan tarım alanlarının su anıtsal bir taç kapıdan girilmektedir. Selçuklu ihtiyacı karşılanacak, hem de 2700 yıllık Zor mimarisinin özelliklerini yansıtan taç kapının Osman Arkı Doğubayazıt şehrinin simgesi süslemelerinde dönemin moda beğenisi olan olacaktır. Barok-Rokoko karakterli motifler ve Ampir üslubun mimari etkileri Selçuklu üslubu ile İSHAK PAŞA SARAYI birleştirilerek eklektik bir karakter oluştur- muştur. Taç kapının üstünde avluya bakan bir 29 Bir kartal yuvası görünümünde olan İshak de oda bulunmaktadır . Paşa Sarayı, eski Bayezid şehrinde kayalık bir

192 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Cengiz ÇELİK

Birinci avlunun sağ tarafında taç kapıya İkinci avlunun en önemli yapı grubunu bitişik olarak yapılmış bir klasik Osman- oluşturan selamlık bölümüne, cephenin biraz lı cephe çeşmesi, sol tarafta bekçi odaları, sağına kaydırılarak ve duvar içine yerleşti- kuzeyde muhafız koğuşları ile zindanlar, rilmiş mukarnas kavsaralı bir taç kapıdan güneyde de arabalık veya tabla bölümleri yer girilmektedir. Şelçuklu taç kapılarını hatırla- almaktadır. Bölge halkı arasında “süt çeşmesi” tan kapının her iki yanında yuvarlak kaideli olarak anılan ve daha önceleri bir muslu- silmeler ve köşe sütunceleri çevrelemektedir. ğundan su, diğer musluğundan da süt aktığı Kemerin iki yanı Rokoko tarzında stilize ağaç söylenen çeşme, Osmanlı çeşme mimarisinde ponoları plastik bir biçimde işlenmiştir. Giriş 30 “cephe çeşmeleri” grubuna girmektedir . kapısından sonra bir taş merdiven ile geçilen uzun bir koridordan sağ tarafta selamlık salo- Günümüzde üst örtüsü yıkılmış olan nuna, karşıdan selamlık odalarına, sol tarafta dikdörtgen planlı muhafız koğuşları, sara- ise camiye geçilmektedir. Sarayın en önemli yın güvenlik bölümüne ayrılmıştır. Muhafız yapısını meydana getiren selamlık bölümü, koğuşlarının altında, avlunun kuzeybatı dikdörtgen planlı bir divan (mabeyn) salonu köşesinde ve duvarın uç kısmında bulunan 33 ve odalardan müteşekkildir . küçük bir kapıdan 21 basamaklı merdivenle inilen zindan bölümünde, uzun bir koridor- Önemli şahısların ve yabancı konukların dan sonra dikdörtgen planlı ve tonozla örtülü kabul edildiği, resmi işlerin karara bağlandığı altı hücre odası bulunmaktadır. 1805 yılında divan (mabeyn) salonu, dikdörtgen planlıdır. Napolyon’un ajanı olarak bölgeye gelen ve tu- Bu salon, ikinci avlu taç kapısının yanındaki tuklanarak saray zindanına atılan seyyah P. A. köşk odasına da geniş bir kemerle açılmakta- Jaubert, yazmış olduğu kitabında mahkumla- dır. Kuzey cephedeki olağanüstü manzaraya rın bu bölüme tavanda bulunan bir açıklıktan bakan ve günümüzde üzeri yıkılmış odanın 31 halatla indirildiğini belirtmektedir . cumbasını taşıyan ahşap konsollara, insan, aslan ve kartal formu verilerek sembolik İkinci avluya geçit veren anıtsal taç kapı gotik mimaride inşa edilmiştir. İki katlı taç kapının alt bölümü dikdörtgen bir çerçeve içine alınmış, basık kemerli bir açıklığa sahip- tir. Üst kısmı ise geniş bir kemer ile birinci avluya bakan bir köşk biçiminde düzenlen- miştir. Taç kapının her iki yanına servi ağacı motifi yapılmıştır. Kuzeyde taç kapıya bitişik olan bir odanın içinden saraya ait sıcak ve soğuk su şebekesinin geçtiği kontrol tüne- line girilmektedir. Harem bölümüne kadar uzanan bu koridorun içinde, toprak künkler 32 bulunmaktadır . İkinci avlunun sağ tarafında sarayın selamlık bölümünün yapı grupları ile cami ve camiye bitişik türbe yer almaktadır. Sol tarafta ise sarayın selamlık dairelerinin diğer kısımlarını meydana getiren yapıların bodrumları ve duvarlarının bir kısmı bulun- maktadır. Foto. 4: Ahmed-i Hani Türbesi ve İshak Paşa Sarayı

193 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Cengiz ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium bir kompozisyon meydana getirilmiştir. Bu resi bulunmaktadır. Klasik Osmanlı dönemi figürlerden insanın, sarayın banisi olan İshak tek kubbeli camilerinin benzeri olan mimari Paşa’yı, aslanın güçlülüğü, kartalın ise yüceli- yapı, son derece temiz bir taş işçiliğine sahip- 34 ğin sembolü olduğu anlaşılmaktadır . tir. II. İshak Paşa’ya ait olduğu anlaşılan türbe de, olağanüstü bir sanat işçiliğini yansıtmak- Sarayın en önemli bölümlerinden biri tadır. Giriş kapısı üzerinde, ebcet hesabı ile olan kare planlı caminin kuzey yönünde son yazılmış II. İshak Paşa’ya ait 1800 tarihli cemaat yeri, kuzeybatı köşesinde de, yüksek 35 kitabe bulunmaktadır . kaideli ve iki renkli taş işçiliğine sahip mina- İkinci avlunun batı ucunda yer alan harem bölümüne, bezemeli bir taç kapıdan girilmektedir. İkinci kapıdan daha yüksek olan taç kapı, iki katlıdır. Bitkisel süsleme kuşağının en alt kısmında karşılıklı olarak yerleştirilmiş iki aslan kabartması dikkat çekmektedir. Harem taç kapısının dört ayrı yerinde, kitabe bulunmaktadır. Muayede salonu, hamam, mutfak ve harem odaları ile bir bütün oluşturan bu bölüm iki katlı olarak düzenlenmiştir. Üst kısmı tamamen yıkılan haremin arkadaki has bahçesine, batı cephenin ortasında bulunan sade bir kapı ile 36 geçilmektedir . Foto. 5: İshak Paşa Sarayı Haremin orta yerinde bulunan ve bay- ramlarda, özel günlerde önemli toplantıların yapıldığı dikdörtgen planlı muayede salonu- na, zengin dekorlu iki kapı ile geçilmektedir. Salon, doğu ve batı yönlerde ikişer sütuna bindirilmiş üçer kemerle üç kısma bölün- müştür. Çevre duvarlarında içeriye doğru daralan, paye sütuncelerle çevrili yuvarlak kemerli, süslü sağır nişler, harem koridoruna açılan pencereler ile hareketlilik kazandırıl- mıştır. Pencerelerin üst kısımlarında Rokoko çerçeveler içine yazılmış, ayetler, hadisler ve İshak Paşa’yı öven şiirlerden oluşan kitabeler, zengin bir taş işçiliğini yansıtmaktadır. Bu 37 bölümde 6 adet kitabe bulunmaktadır . Dikdörtgen planlı mutfak, karşılıklı duvarlardan atılan ikişer kemerle desteklenen dokuz bölmeli bir üst örtüye sahiptir. Orta kısımda ve kemerler arasında kalan kare boşluğa havalandırma menfezi yerleştirilmiş- tir. Mutfak kısmının küp şeklindeki yüksek Foto. 6: İshak Paşa Türbesi mekanı üzerinde yükselen havalandırma

194 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Cengiz ÇELİK menfezi, şekil ve plan yönünden Selçuklu 38 kümbetlerini hatırlatmaktadır . İshak Paşa Sarayının özel hamamı, geleneksel Türk hamam mimarisine uygun olarak planlanmıştır. Mutfak bölümünden harem koridoruna doğru uzanan geçidin sağ tarafında bulunan hamamın soyunmalık ve yıkanma yerlerine ayrı ayrı girilmektedir. Plan olarak ard arda sıralanan sekizgen planlı soyunmalık, kare planlı yıkanma yeri ve yıkanma kısmının arkasında bulunan külhan Foto. 7: Bayazıt Camii ve Doğubayazıt Kalesi 39 bölümünden meydana gelmektedir . gibi, kalenin güneybatı eteğinde, Urartu Harem bölümündeki tuvalet, saraydan Krallığı dönemine ait kaya mezar odası ve günümüze ulaşan tek tuvalet örneğidir. Beşik çevresinde kabartmalar bulunmaktadır. Daha tonozla örtülü, dikdörtgen planlı tuvalet sonraki dönemlerde de kale, Celayirliler ve odasının güney cepheye açılan bir penceresi Osmanlı Devleti döneminde sur duvarları ve ve iç cephelerde kandil yerleri bulunmaktadır. 43 askeri yapılar yapılarak, son şeklini almıştır . Dikdörtgen tuvalet taşının ortasındaki delik, 40 kanalizasyon sistemine bağlıdır . Doğubayazıt ve çevresi, Büyük Selçuklu Sultanı Alpaslan’ın 16 Ağustos 1064 tarihin- Harem bölümünün merkezinde bulunan, de Ani Şehri ve Kalesi’nin ele geçirmesiyle, harem avlusunun kuzey ve batı yanındaki 44 Selçukluların hakimiyetine geçmiştir . Orta koridorun dış yanlarında, “L” şeklinde bir Çağ’ın başlangıcında, Karadeniz kıyısında plan üzerinde sıralanmış harem odaları bu- bulunan limanlarından İran ve Orta Asya’ya lunmaktadır. Aynı benzer plandaki odalardan ticaret yapan Ceneviz tacirler, Doğubaya- köşe odaları hariç, Bayazıt şehri ve ovasına zıt’tan geçen ünlü ticaret yolunu kullanmış- bakan ikişer penceresi ve pencereler arasında 45 lardır . Bu yüzden bölge halkı Doğubayazıt da şöminesi bulunmaktadır. İki katlı olan Kalesi’ni “Ceneviz Kalesi” olarak isimlen- haremin üst kat odalarının da benzer plana 46 41 dirmektedir . J. Brant’ın seyahatnamesini sahip oldukları anlaşılmaktadır . değerlendiren ünlü ekonomi tarihçisi W. Sarayın batısında, harem dairesinin arka- Heyd, Bayburt, Erzurum, Hasankale ve sında bir teras üzerinde yer alan has bahçeye, Doğubayazıt’ta ticaret kervanlarının konak- laması için Cenevizliler kaleler yaptırdığını batı cephenin ortasında bulunan sade bir kapı 47 ile geçilmektedir. Haremin üç yanını çevre- yazmaktadır . leyen bahçenin ortasında, suyunun künklerle Celeyirliler (1358-1382) döneminde taşındığı küçük bir havuz kalıntısı bulunmak- 42 Doğubayazıt Kalesi “Daryunk” adı ile anıl- tadır . mıştır. Celayir Devletinin iki kardeş arasında bölünmesinden sonra, Doğubayazıt yöresi 48 DOĞUBAYAZIT KALESİ Sultan Bayezid’e verilmiştir . Sultan Bayezid, İshak Paşa Sarayı’nın kuzeydoğusunda Karakoyunlu Bayram Hoca’nın saldırılarına Belleburç olarak isimlendirilen sarp kaya- karşı koyabilmek için 1374 yılında Bayezıt lıklar üzerinde yer alan kale, ilk kez M.Ö. 9. Kalesi’ni güçlendirmiştir. Halk tarafından çok yüzyılın sonlarında Urartu Krallığı dönemin- sevilen Sultan Bayezid’in ölümünden sonra, de inşa edilmiştir. Daha önce de belirttiğimiz şehrin ve kalenin adı onun anısına değiştiril-

195 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Cengiz ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium miş ve Bayezid adı kullanılmaya başlanmıştır. Eski kalenin adı da, Sultan Bayezid’e ithafen 49 “Bayezid Kalesi” olarak değişmiştir .

BAYAZIT CAMİİ Bilindiği gibi, bugünkü Bayazıt şehri, 1514 yılındaki Çaldıran Savaşı’ndan sonra I. Selim (Yavuz Sultan Selim) döneminde Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır. Kalenin hemen güneybatı eteğinde merkezi kubbeli ve tek minareli Selim Camii de, o 50 dönemde yapılmıştır . Foto. 8: Ahmed-i Hani Türbesi Caminin yer aldığı eğimli yamaç düzel- tildikten sonra, destek duvarları örülmek tarafından o kadar çok sayılıp sevilmektedir suretiyle düz bir temas meydana getirilmiş ki, halk arasında “Hani Baba” adıyla anılmak- ve üzerine de bu tarihi camii inşa edilmiştir. tadır. Düzgün işlenmiş kesme taşlardan yapılan cami, 15-20 m. x 15-20 m. büyüklüğünde Ahmed-i Hani Türbesi, tıpkı İshak Paşa kare planlı ve tek kubbelidir. Beş gözlü son Sarayı ve Bayazıt Camii gibi her yıl yüzlerce cemaat yeri ile bir minaresi vardır. Bu camide, insan tarafından ziyaret edildiği için, çok 53 kahverengi tuğla kırmızısı, sarı ve beyaz renk- 51 önemli bir turistik çekim merkezidir . te taşlar karışık bir biçimde kullanılmıştır . Tarihi caminin giriş kapısı, beden duvar- DİPNOTLAR ları, mihrabı, son cemaat yeri, mihrabiyeleri, 1 Yıllardan beri Doğubayazıt şehrinin turizm duvar payeleri, kubbeye geçiş sistemleri, du- yönünden kalkınması için, sahip olduğu tarihi ve varlardaki kemerler, pencereler ve minarenin kültürel değerleri araştırmaktayız. Arazide araş- 52 tırmanın düzenlenmesinde ve çalışmamın başarılı yapımında bir sadelik göze çarpmaktadır . bir şekilde yürütülmesinde, Sayın Prof. Dr. Oktay Yakın zamanda aslına sadık kalınarak restore Belli’nin büyük yardım ve desteği olmuştur. Doğu edilen cami, ziyarete ve ibadete açılmıştır. Anadolu ve özellikle Doğubayazıt bölgesinde uzun yıllardan beri arkeolojik yüzey araştırması çalışmalarını büyük bir başarıyla sürdüren Prof. AHMED-İ HANİ TÜRBESİ Dr. Oktay Belli’nin yardımı olmasaydı, bu maka- 17. yüzyılın ünlü düşünürlerinden lenin hazırlanması mümkün olmayacaktı. Yapmış Ahmed-i Hani ve onun bugünkü mütevazi olduğu önemli katkı ve yardımlarından dolayı çok saygıdeğer hocam Prof. Dr. Oktay Belli’ye türbesi, İshak Paşa Sarayı’nın 800 m. kadar sonsuz teşekkürlerimi sunarım. doğusunda yer almaktadır. Arapça, Farsça, 2 Koday 1999, 467-488.; Arınç-Kaya 2004, 435.; Kürtçe ve Türkçe bilen Ahmed-i Hani, Belli. Doğubayazıt medresesinde müderrislik ve 3 Arınç-Kaya 2004, 435-438. İshak Paşa Sarayı’nda katiplik yapmıştır. O 4 Belli 1982, 140-144.; Belli 2003, 45-48. dönemde bilim dili Farsça olmasına karşın, 5 Belli 2006, 19-22. Ahmed-i Hani eserlerini Kürtçe yazmıştır. 6 Belli 2007, 20-28. En önemli eserlerinden biri olan “Mem ü 7 Belli 1991, 14-41.; Belli 1992, 79-96.; Belli Zin”, filme konu olmuştur. 2000a, 371-378.; Belli 2001, 338-345. 8 Belli-Ceylan 2002, 124-136. Ünlü filozof Ahmed-i Hani, bölge halkı

196 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Cengiz ÇELİK

9 Belek 1889, 236-275.; Lehman Laupt 1921, 750- 42 Bingöl 1998, 214-216.; Gündoğdu 1991, 45-48.; 759.; Huff 1968, 58-66. Ağrı Turizm Müdürlüğü 2017, 22. 10 Belli 2004, 76. 43 Bingöl 1998, 25.; Arınç-Kaya 2004, 444. 11 Huff 1968, 58-66, res. 1.; Belli 2004, 76. 44 Belli 2014, 42-44. 12 Belli 2004, 76-77. 45 Uzunçarşılı 1972, 231 13 Belli 2004, 77, res.1. 46 Arınç-Kaya 2004, 444. 14 Texier 1842, 152, res.34. 47 Heyd 1971, 121. 15 Belck 1889, 241-262. 48 Yınanç 1977, 64-65. 16 Lehman-Haupt 1921, II/2, 753-758. 49 Kırzıoğlu 1976, 435.; Arınç-Kaya 2004, 445. 17 Ivanovsky 1897-98, res. 46.; Zakharov 1931, 164 50 Darkot 1951, 368. vd, res. 38-40. 51 Alpaslan 1995, 275.; Arınç-Kaya 2004, 445. 18 Huff 1968, 58-66. 52 Arınç-Kaya 2004, 445. 19 Belli 1997, 7-9.; Belli 2000a, 394.; Belli 2000a, 53 Doğubayazıt’ta tarihi kale, türbe ve İshak Paşa 358.; Belli 2009, 17-20. Sarayı’nın fotoğraflarını başarılı bir şekilde çeken 20 Belli 1997, 26-32.; Belli 2004, 116-126. değerli fotoğraf sanatçısı, doğa ve turizm tutkunu 21 Belli 1997, 29-31. Sayın Muhlis Lordoğlu’na çok teşekkür ederim. 22 Belli 1997, 26-32. Eğer Muhlis Lordoğlu’nun birbirinden güzel 23 Belli 2009, 24-37. fotoğrafları olmasaydı, bu makalenin çok başarılı bir şekilde hazırlanması mümkün olmayacaktı. 24 Belli 2009, 26-27. 25 Belli 2009, 27. KAYNAKÇA 26 Gündoğdu 1986, 11-12.; Arınç-Kaya 2004, 442. 27 Arınç-Kaya 2004, 442. Alpaslan, İ. 1995: Her yönüyle Ağrı, Ankara. 28 Bingöl 1998, 65-66.; Arınç-Kaya 2004, 442-443. Arınç, K.- Kaya 2004 : “ Doğubayazıt İlçesi’nin Turizm Potansiyeli – The Tourism Potential of 29 Bingöl 1998, 68-72.; Gündoğdu 1991, 8.; Ağrı Doğubayazıt”,(ed. O. Belli), Güneşin Doğduğu Turizm Müdürlüğü 2017, 4. Yer: Doğubayazıt Sempozyumu, 13- 14 Eylül 30 Bingöl 1998, 64.; Arınç-Kaya 2004, 442-443.; 2003, Doğubayazıt, Bayazıt Kaymakamlığı Kül- Ağrı Turizm Müdürlüğü 2017, 5. tür Yayınları, No: 1, İstanbul 2004, 433- 450. 31 Arınç-Kaya 2004, 443.; Gündoğdu 1991, 10.; Belck, W. 1899 : “Aus den Berichten über die Ağrı Turizm Müdürlüğü 2017, 7. armenische Expedition : Dıe Fels-Scuptur von 32 Gündoğdu 1991, 14.; Ağrı Turizm Müdürlüğü Bajezed”, Zeitschrift für Ethonologie, 31, Berlin, 2017, 8-9. 236-275. 33 Bingöl 1998, 161.; Gündoğdu 1991, 58.; Ağrı Belli, O. 1982 : “Urartular”, Görsel Anadolu Uygarlık- Turizm Müdürlüğü 2017, 11. ları Ansiklopedisi” I, İstanbul, 140-208. 34 Gündoğdu 1991, 18.; V.E. Belli 2009, 256-259.; Belli, O. 1997: Doğu Anadolu’da Urartu Sulama Ağrı Turizm Müdürlüğü 2017, 12. Kanalları- Urartian Irrigation Canals in Eastern 35 Bingöl 1998, 182.; Gündoğdu 1991, 28.; Ağrı Anatolia, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul. Turizm Müdürlüğü 2017, 15. Belli, O. 2004: “Doğubayazıt Bölgesi’nde Keş- 36 Bingöl 1998, 186.; Gündoğdu 1991, 31.; Ağrı fedilen Urartu Sulama Tesislerine Toplu Bir Turizm Müdürlüğü 2017, 16. Bakış- Urartian Irrıgation Facilities Discovered 37 Bingöl 1998, 190.; Gündoğdu 1991, 34.; Ağrı in Doğubayazıt Region: A General View”, (ed. Turizm Müdürlüğü 2017, 17. O. Belli), Güneşin Doğduğu Yer: Doğubayazıt 38 Bingöl 1998, 198-200.; Gündoğdu 1991, 36-38.; Sempozyumu 13 -14 Eylül 2003, Doğubayazıt, Ağrı Turizm Müdürlüğü 2017, 20. Doğubayazıt Kaymakamlığı Kültür Yayınları, 39 Bingöl 1998, 201-204.; Gündoğdu 1991, 39-40.; No: 1, İstanbul 2004, 103 -126. Ağrı Turizm Müdürlüğü 2017, 21. Belli, O. 2009a: “Ağrı Dağı (Ararat) Bölgesi’nde 40 Bingöl 1998, 206-208.; Gündoğdu 1991, 41-42.; Keşfedilen Urartu Sulama Tesislerine Toplu Bir Ağrı Turizm Müdürlüğü 2017, 22. Bakış- An Overall Look at the Urartu Irrigation 41 Bingöl 1998, 209-212.; Gündoğdu 1991, 43-44.; Facilities Discovered in the Mount Ararat Regi- Ağrı Turizm Müdürlüğü 2017, 22. on” , (ed. O. Belli), I. Uluslararası Türk Kültürün-

197 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Cengiz ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

de Ağrı Dağı Sempozyumu, 28- 29 Mayıs 2008, Irrigation Facilities Discovered in the Mount Iğdır, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, No: 365, Ararat Region”, (ed. O. Belli), I. Uluslararası Ankara 2009, 1- 48. Türk Kültüründe Ağrı Dağı Sempozyumu, 28-29 Belli, O 2009b: “Ararat (Hari Ararat) Adının Köke- Haziran 2008, Iğdır, Atatürk Kültür Merkezi ni- The Origin of Ararat (Hari Ararat)”, (ed. O. Yayını, Ankara 2009, 1- 48. Belli), I. Uluslararası Türk Kültüründe Ağrı Dağı Belli, O 2012 : “Eski Çağ’da Erzurum Bölgesi”, Bir Sempozyumu, 28- 29 Mayıs 2008, Iğdır, Atatürk Şehir Var Yaylada : Erzurum, (ed. E. Yazıcı-H. Kültür Merkezi Yayını, No: 365, Ankara 2009, Bozoğlu), Erzurum Valiliği İl Özel İdaresi Yayı- 50- 59. nı, No: 2, İstanbul, 17-40. Belli, O. 1991: “Ore Deposits and Mining in Eastern Belli, O. 2014 : Ani, Selçuklu 1064 Yılında Anadolu’yu Anatolia in the Urartian Period : Silver, Copper Kars’tan Fetihlerinin 950. Yılı Anısına, Belli Eği- and Iron”, Urartu, A Metalworking Center in der tim Kültür Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi First Millenium B. C. E., Jerusalem, 16-41. Yayını, No : 4, İstanbul. Belli, O. 1992 : “Eski Çağ ve Orta Çağ’da Doğu Bingöl, Y. 1998 : İshak Paşa Sarayı, Türkiye İş Ban- Anadolu Bölgesinde Bulunan Önemli Bronz kası Kültür Yayınları, İstanbul. Atölyeleri- Wichtige Bronzewerksteetten im Darkot, B. 1951: “Doğubayazıt” İslam Ansiklopedisi Ostanatolien des Altertums und des Mittelal- II, İstanbul. ters”, Semavi Eyice Armağanı, İstanbul Yazıları, Heyd, W. 1971 : Geschichte des Levantehandels im Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, İstanbul, Mittelhandels im Mittellalter, (Neue Auflage) 2, 79-96. Hildesheim. Belli, O. 2000a : “Eski Çağ Dünyası’nın En Büyük Huff, D. 1968 : “Das Felsgrab von Eski Doğubayazıt, Madenci Krallığı : Urartular”, (ed. O. Belli), Istanbuler Mitteilungen, 18, Berlin, 58-86. Türkiye Arkeoloji ve İstanbul Üniversitesi, (1932- Ivanosky, A. A. 1897/98 : Materialy po Arkheologii 1999), Ankara, 371-378. Kavkaza 6, Moskva. Belli, O. 2000b : “Dünyanın En Büyük Hidrolik Kırzıoğlu, F. 1976 : Osmanlıların Kafkas Ellerini Uygarlığı : Urartular”, (Ed. O. Belli), Türkiye Fethi, 13, Ankara. Arkeoloji ve İstanbul Üniversitesi, (1932-1999), König, F. W. 1955-1957 : Handbuch der chaldischen Ankara, 394-402. Inschriften, Archiv für Orient-forschung, Beiheft Belli, O. 2001a : “The Greatest Metalworking 8, Graz. Kingdom of the Ancient World : Urartu”, (ed. Lehmann-Haupt, C. F. 1921 : Armenien Einst und O. Belli), İstanbul University’s Contributions to Jetzt II/2, Berlin. Archaeology in Turkey (1932-2000), İstanbul, 358-364. Oğuzkan, İ. 2004: “Doğubayazıt’ın Turizm Yönünden Değerlendirilmesi- Doğubayazıt as a Tourist Belli, O-A. Ceylan 2002 : “Kuzeydoğu Anadolu’da Destination”, (ed. O. Belli), Güneşin Doğduğu Bir Tunç Çağı ve Urartu Kalesi : Yoğunhasan-A Yer: Doğubayazıt Sempozyumu, 13- 14 Eylül Bronze Age and Urartian Fortress in the Northe- 2003 Doğubayazıt, Doğubayazıt Kaymakamlığı as Anatolia : Yoğunhasan”, TÜBA-AR, Ankara, Kültür Yayınları, No: 1, İstanbul, 457- 468. 121-144. Texier, Ch. 1842 : Description de I’Armenie, la Perse Belli, O. 2003 : “Urartu Krallığı’nın Tarihsel Geli- et la Mesopotamia, Paris. şimi-Historical Development of the Kingdom of Urartu”, (ed. F. Özdem), Urartu : Savaş ve Uzunçarşılı, İ. H. 1972 : Osmanlı Tarihi I, Ankara. Estetik-Urartu : War and Aesthetics, Yapı Kredi Yınanç M. H. 1977: “Celayir Maddesi”, İslam Ansik- Yayınları, İstanbul, 45-73. lopedisi 3, Ankara, 64-65. Belli, O. 2007 : ” Urartu Krallığı’nın Güney Ticaret Yolu ve Bitlis Deliktaş (Semiramis) Kaya Tüneli”, (ed. O. Belli), II. Van Gölü Havzası Sempozyumu, 04-07 Eylül 2006 Bitlis, Bitlis Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayını, No : 17, İstanbul 2007, 20-28. Belli, O. 2009 : ”Ağrı Dağı (Ararat) Bölgesi’nde Keşfedilen Urartu Sulama Tesislerine Toplu Bir Bakış – An Overall Look at the Urartian

198 YAZAR-1

ABDİGÖR (BLIND ABDI) MEATBALLS: ANATOLIA’S OLDEST DIET FOOD

Güzin Sühran BELLİ* Oktay BELLİ**

INTRODUCTION is over, very finely chopped (grated) onion, he Mount Ararat region has glorious the yolk of an egg and sufficient salt is added uplands which have plenty of water and to the meat and thoroughly kneaded. After pasture.T A large section of the people living this, each köfte is shaped into a ball the size in rural areas successfully continues the of an apple weighing about 250-300g. After transhumance tradition. From antiquity to being placed in a crock or cooking pot of this day, the most important economic source boiling water they are cooked in a tandır (pit of income of the local people is the farming oven) or on a stove. When cooked, the köfte of cattle, and especially sheep and goats. rise to the surface and are taken out with a perforated ladle and put onto a plate. Although an invaluable source of protein in people’s diet, because it is expensive, meat The most important feature of the is not a food which people frequently use in Abdigör köfte is that it swells in boiling every dish. Meat is generally used fresh in water without disintegrating, and the inner dishes in the Ararat-Doğubayazıt traditional part becomes hard and spongelike. For this cuisine. the meat must be beaten on a meat stone with a wooden mallet. The consumption of too much meat in food is harmful to human health. In After the köfte have been removed from the traditional cuisine of Doğubayazıt, the the crock or pot a tasty pilaf is cooked in the preparation of meat dishes and the cooking meat broth with finely chopped penny royal method in order to diminish the harm of (mint) picked from the mountain pastures, meat on health are very interesting. The thyme, aşuri ( a pleasant smelling plant traditional method applied to diet constitutes resembling dill), cleaned and washed rice, the oldest example at present in Anatolian butter and sufficient salt. The pilaf is put on culinary culture. plates with the köfte on top and served with flat or griddled bread. TO MAKE ABDİGÖR KÖFTE Abdigör köfte constitutes the most The sinew and fat of the piece of meat original dish particularly in Doğubayazıt taken from the sirloin and loin part of a city’s traditional culinary culture. This tasty heifer or bull calf are completely removed. dish which is laborious to make and which The meat is beaten on a stone for about one requires skill is made more in seasons other hour with a wooden mallet and the sinew is than summer. Furthermore, Abdigör köfte’s carefully removed. When the beating process most important characteristic is that, for the

* Güzin Sühran BELLİ, Deputy Director of Belli Education Cultural History and Archaeology Research Center, Researcher - Writer Specialist on Eastern Anatolian Traditional Cuisine, İstanbul / TURKEY e-mail: [email protected] ** Prof. Oktay BELLİ, Director of Belli Education Cultural History and Archaeology Research Center, İstanbul/ TURKEY, e-mail: [email protected], [email protected], web: www.oktaybelli.com

199 Güzin Sühran BELLİ

Güzin Sühran BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

zeğme, sahan kebab, tava kebab (kebabs in a shallow pan), braised meat, boiled lamb, pit roasted lamb, and dağ kebab were satisfying and tasty dishes. When the meals, each more tasty than the other, made with meat by master chefs upset Blind Abdi Pasha’s stomach and health, the cooks embarked on a quest Abdigör Köfte (Meatballs) for something new. The cooks decided to make again with greater care this diet food present, it constitutes the oldest diet food in which had been known for centuries in the Anatolian traditional cuisine. Mount Ararat region and handed down from generation to generation, and fed THE ORIGIN OF THE only to patients who had upset stomachs. ABDİGÖR KÖFTE DISH This tasty dish of köfte, made with fresh, We do not know for sure when this tasty lean meat taken from the leg of a heifer diet food started to be made. However, as is and stirk, beaten in the traditional method understood from its name, this original dish with a wooden mallet on a meat stone, with is identified with Blind Abdi, the father of the sinews carefully removed in order that İshak Pasha who had the famous palace in it should not upset Abdi Pasha’s stomach Doğubayazıt built in the second half of the th and his health, began to be cooked more 17 century. frequently. According to the legend which has been Blind Abdi Pasha liked this tasty dish told from generation to generation, Blind so much and ate it with such relish that this Abdi, İshak Pasha’s father became ill and, because almost all the food he ate upset diet food which had been made for centuries him, his stomach rejected whatever he ate. for patients with upset stomachs has been The traditional cuisine consisted mostly of called Abdigör main meals made with meat because the köfte to economic production of the local people was this day based on cattle and sheep and goat farming. In the culinary culture of the Mount Ararat region, dishes cooked without meat were not satisfying nor were they considered a main meal by the people. For example, main dishes made with meat such as goşteberg (a mountain plant), selekeli ( griddled meat)

200 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Güzin Sühran BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Oktay BELLİ and has started to be a brand among the neighbouring North East Anatolia, local people. Nahkchivan, Azerbaijan and Iran, the taş köfte dish made from lean beef beaten with Even today, this tasty dish very popularly a wooden mallet on stone is cooked with made in the Doğubayazıt city traditional lepe (chick peas), potatoes, adding saffron or cuisine, constitutes the most original and tomato paste which form another important main dish offered to visitors. Interestingly characteristic distinguishing it from Abdigör enough, Abdigör köfte, little known and köfte. made even in settlement centres very close to the city of Doğubayazıt, has been identified CONCLUSION with the traditional culinary culture of Doğubayazıt for centuries. Today’s Doğubayazıt region near the Turkish Iranian border has been home to The taş (stone) köfte dish made by many civilisations from antiquity to the beating lean beef with a wooden mallet present day. The city of Doğubayazıt has on a meat stone is popularly made in the embodied different cultures and served as an traditional cuisine of North East Anatolia, important sanjak centre in the time of the Nahkchivan, Azerbaijan and Iran. However, Ottoman Empire. the cooking of this dish referred to with names such as taş köfte, (stone köfte) tokmaklı Doğubayazıt on the famous Silk Road köfte (mallet köfte) or köftebozbaş in which coming from the heart of Central Asia in dried plums (tamas) or a hard-boiled the East has also closely interacted with egg are placed inside the köfte the size Nahkchivan, Azerbaijan, and Southwest of a tangerine, is the characteristic which Iran as well as with Anatolia. Due to its distinguishes it from Abdigör köfte. geographical location, Doğubayazıt has continued its function as a cultural bridge Furthermore, in the traditional culinary between the east and Anatolia. cultures of For centuries, the city of Doğubayazıt has embodied the traditional culinary culture and food of the Mount Ararat region. A major part of the traditional dishes of the Mount Ararat region is found in the Doğubayazıt cuisine. Hence, the appearance of Abdigör köfte, the oldest diet food of Anatolian traditional cuisine, in Doğubayazıt is not incidental, it is merely an extension of a deep-rooted tradition. Abdigör Köfte (Meatballs) 201 Güzin Sühran BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Abdigör köfte, which has been cooked in Doğubayazıt’s traditional cuisine from the th second half of the 17 century to this day, keeps its characteristic of being the oldest diet food known at present in Anatolia. For centuries the people of Doğubayazıt have continued to carry Blind Abdi Pasha, whose historical identity they hold in great esteem, into the future with the neighbourhoods, fountains and original diet food bearing his name.

BIBLIOGRAPHY Ağrı İl Yıllığı 1967 : Ağrı İl Yıllığı, Ağrı Valiliği, Ankara. Ağrı İl Yıllığı 1973 : Ağrı İl Yıllığı, Ağrı Valiliği, Ankara. Alpaslan, 1995 : Her Yönüyle Ağrı, Ankara. Ayhan, N. 2005 : Ağrı Kültür ve Turizm Rehberi, (güncelleştiren : E. M. Bulut), Ağrı Valiliği İl Abdigör Köfte (Meatballs) Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Van. Belli, G.S.- O. Belli 2007 : “Doğubayazıt Bölgesi’nin Meal”, (ed. O. Belli), III. Uluslararası Ağrı Dağı Geleneksel Mutfak Kültürü ve Yemekleri-The ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, 12-14 Ekim Traditional Cusine Culture and Food in Do- 2010, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Ağrı, ğubayazıt Region” (ed. O. Belli), I. Uluslararası Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Yayını, No: 6, Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, İstanbul, 702-706. 07-11 Eylül 2005 Doğubayazıt, Doğubayazıt Kaymakamlığı Kültür Yayınları, No: 1, İstanbul, Belli, G.S.- O. Belli 2018 : “Abdigör (Kör Abdi) 611-624. Köftesi (Anadolu’nun Bilinen En Eski Diyet Yemeği)”, Ağrı Geleneksel Mutfak Kültürü ve Belli, G.S.- O. Belli 2009 : “Ağrı Dağı Bölgesi Yemekleri, Ağrı Valiliği Yayını, No: 1, İstanbul, Geleneksel Mutfak Kültürü ve Yemekleri-The 147-151. Traditional Culinary Culture and Food in the Mount Ararat Region” (Yayına hazırlayan : O. Bulut, E. M.- N. Ayhan 2007 : Ağrı Kültür ve Tu- Belli), I. Uluslararası Türk Kültüründe Ağrı rizm Rehberi, Ağrı Valiliği İl Kültür ve Turizm Dağı Sempozyumu, 28-29 Haziran 2008 Iğdır, Müdürlüğü, Antakya-Hatay. Atatürk Kültür Merkezi Yayını, No: 365, Anka- Dağdeviren, M. 2007 : Abdigör (Kör Abdi) Köftesi, ra, 369-416. Yemek ve Kültür, Sayı 11, İstanbul, 38-39. Belli, G.S.- O. Belli 2011a : “Anadolu’nun Bilinen Doğubayazıt Belediyesi 2002 : Doğubayazıt Doğa En Eski Diyet Yemeği : Abdigör Köftesi”, (ed. Hazineleri-Natural Treasures of Doğubayazıt, O. Belli), III. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un İstanbul. Gemisi Sempozyumu, 12-14 Ekim 2010, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Ağrı, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Yayını, No: 6, İstanbul, 697-701. Belli, G.S.- O. Belli 2011b : “Abdigör Köftesi” (Meatballs), Anatolia’s Oldest Known Diet

202 YAZAR-1

ANADOLU’NUN EN ESKİ DİYET YEMEĞİ: ABDİGÖR (KÖR ABDİ) KÖFTESİ

Güzin Sühran BELLİ* Oktay BELLİ** GİRİŞ temizlenir. Dövme işlemi bitince, etin içine ğrı Dağı bölgesi, suyu ve otu bol olan çok ince kıyılmış (rendelenmiş) soğan, bir ünlü yaylalara sahiptir. Kırsal kesim- yumurta sarısı ve yeteri kadar tuz konularak, deA yaşayan insanların çok büyük bir kısmı, iyice yoğrulur. Daha sonra her bir köfte, 250 yaylacılık geleneğini başarılı bir şekilde sür- – 300 gr. ağırlığında bir elma büyüklüğünde dürmektedir. Eski Çağ’dan günümüze kadar top haline getirilir. Köfteler, içinde kaynar su bölge halkının en önemli ekonomik geçim bulunan güveç veya tencere içine konulduk- kaynağının başında, büyükbaş ve özellikle tan sonra, tandır veya ocak üzerinde pişirilir. küçükbaş hayvan besiciliği gelmektedir. Pişen köfteler su üstüne çıkar ve tabağa el Et, insanların beslenmesinde çok değerli kevgiri ile alınır. bir protein kaynağı olmasına karşın, pahalı Abdigör köftesinin en önemli özelliği, olması yüzünden, insanların her yemekte sık kaynayan su içinde dağılmadan şişmesi ve iç kullandığı bir besin değildir. Et, Ağrı-Doğu- kısmının sert ve süngerimsi bir şekle dönüş- bayazıt geleneksel mutfak kültüründe, genel- mesidir. Bunun için et, mutlaka et taşında likle yemeklerde taze olarak kullanılmaktadır. ağaç tokmak ile dövülmelidir. Yemeklerde fazla tüketilen et, insan Köfteler, güveç veya tencere içinden çıka- sağlığına zarar vermektedir. Doğubayazıt rıldıktan sonra, et suyunun içine yaylalardan geleneksel mutfak kültüründe etin insan toplanan ince kıyılmış yarpuz (nane), kekik, sağlığına verdiği zararı hafifletmek için, et ile aşuri (dereotuna benzeyen hoş kokulu bir yapılan yemeğin hazırlanışı ve pişirilmesinde uygulanan yöntem, oldukça ilginçtir. Diyet bitki), ayıklanmış ve yıkanmış pirinç, tereyağı konusunda uygulanan geleneksel yöntem, ve yeterince tuz konularak, lezzetli pilav pişi- Anadolu mutfak kültüründe şimdilik en eski rilir. Tabaklara konan pilavın üzerine köfteler örneği oluşturmaktadır. konularak, tandır veya sac ekmeği ile birlikte servis edilir. ABDİGÖR KÖFTESİ’NİN YAPILIŞI Abdigör köftesi, özellikle Doğubayazıt Düve veya genç sığır etinin bonfile ve şehri geleneksel mutfak kültürünün en özgün kontrfile kısmından alınan parçanın sinir yemeğini oluşturmaktadır. Yapılışı zahmetli ve maharet isteyen bu lezzetli yemek, yaz veya yağları iyice temizlenir. Et, taş üze- mevsimi dışında daha çok yapılmakta- rinde ağaç tokmakla yaklaşık bir saat kadar dır. Ayrıca, Abdigör köftesinin en önemli dövülür ve içinden özenli bir şekilde sinirleri özelliği, şimdilik Anadolu geleneksel mutfak

* Güzin Sühran BELLİ, Belli Eğitim Kültür Tarihi ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı / Araştırmacı - Yazar, Doğu Anadolu Bölgesi Geleneksel Mutfak Kültürü Uzmanı, İstanbul / TÜRKİYE, e-posta: [email protected] ** Prof. Dr. Oktay BELLİ, Belli Eğitim Kültür Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Müdürü, İstanbul / TÜRKİYE, e-posta: [email protected], [email protected], web: www.oktaybelli.com

203 Güzin Sühran BELLİ

Güzin Sühran BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium kültürünün en eski diyet yemeğini meydana getirmesidir.

ABDİGÖR KÖFTESİ YEMEĞİNİN KÖKENİ Bu lezzetli diyet yemeğinin ne zamandan beri yapıldığını şimdilik kesin olarak bilemi- yoruz. Ancak, isminden de anlaşılacağı gibi bu özgün yemek, 17. yüzyılın ikinci yarısında Doğubayazıt’ta ünlü sarayı yaptıran İshak Paşa’nın babası Kör Abdi ile özdeşleştiril- mektedir. Günümüze kadar kuşaktan kuşağa anla- tılan söylenceye göre, İshak Paşa’nın babası Kör Abdi hastalanmış, yediği yemeklerin hemen hepsi kendisini rahatsız ettiğinden, ne yerse midesi kabul etmiyormuş. Bölge halkı- Abdigör köftesinin malzemesi nın ekonomik üretimi büyükbaş ve küçükbaş hayvan besiciliğine dayandığından, gelenek- Konusunda uzmanlaşmış aşçılar, et ile sel mutfak kültüründe de et ile yapılan ana yaptıkları birbirinden lezzetli yemeklerin Kör yemekler, çoğunluğu oluşturmaktadır. Ağrı Abdi Paşa’nın midesine ve sağlığına dokun- Dağı bölgesi geleneksel mutfak kültüründe, ması üzerine, yeni arayışlar içine girmişler. etsiz yapılan yemekler hem doyurucu olma- Aşçılar, Ağrı Dağı bölgesinde yüzlerce yıldan makta, hem de halk arasında ana yemekten beri bilinen, kuşaktan kuşağa anlatılan ve sayılmamaktadır. Örneğin ”goşteberg”, “sele- yalnızca midesinden rahatsız olan hastala- keli (sac kavurma)”, “zeğme”, “sahan kebabı”, ra yedirilen bu diyet yemeğini daha özenli tava kebabı”, “et kavurma”, “kuzu haşlama”, bir şekilde yeniden yapmaya karar verirler. “güveçte kuzu tandır”, “dağ kebabı” gibi et Düve, toklu ve genç sığırın taze ve yağsız ile yapılan ana yemekler, doyurucu ve lezzetli olan bacak kısmından alınan etin, geleneksel yemekleri oluşturmaktadır. yöntem ile et taşı üzerinde ağaç tokmakla dövülerek içinden sinirlerinin özenli bir şekilde ayıklanması ve yapılan köftenin Abdi Paşa’nın midesine ve sağlığına dokunmaması üzerine, bu lezzetli yemek daha sık pişirilme- ye başlanmıştır. Kör Abdi Paşa, bu lezzetli yemeği o kadar çok beğenmiş ve kadar çok isteyerek yemiştir ki, yüzlerce yıldan beri midesinden rahatsız olan hastalara yapılan bu diyet yemeği, günü- müze kadar Abdigör köftesi adıyla anılarak, halk arasında tescil edilmeye başlanmıştır. Günümüzde bile, Doğubayazıt şehri Abdigör köftesinin pişirilmesi geleneksel mutfak kültüründe çok sevilerek

204 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Güzin Sühran BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Oktay BELLİ yapılan bu lezzetli yemek, konuklara sunulan sahipliği yapmıştır. Farklı kültürleri bünye- en özgün ve ana yemeği oluşturmaktadır. sinde toplayan Doğubayazıt şehri, Osmanlı İlginçtir ki, Doğubayazıt şehrinin çok yakı- Devleti döneminde de önemli bir sancak nında bulunan diğer yerleşim merkezlerinde merkezi olarak görev yapmıştır. bile fazla bilinmeyen ve yapılmayan Abdigör Doğuda, Orta Asya içlerinden gelen ünlü köftesi, yüzlerce yıldan beri Doğubayazıt’ın “İpek Yolu” üzerinde bulunan Doğubaya- geleneksel mutfak kültürü ile özdeşmiş zıt şehri, Anadolu’nun yanı sıra, Nahçıvan, durumdadır. Azerbaycan ve Kuzeybatı İran bölgesi ile de Yağsız sığır etinin ağaç tokmak ile et çok yakın bir etkileşim içinde olmuştur. Coğ- taşı üzerinde dövülmesi ile yapılan taş köfte rafi konumu dolayısıyla Doğubayazıt şehri, yemeği, Kuzeydoğu Anadolu, Nahçı- doğu ile Anadolu arasında bir kültür köprüsü van, Azerbaycan ve İran geleneksel görevini sürdürmüştür. mutfak kültüründe de sevilerek Doğubayazıt şehri yapılmaktadır. Ancak taş köfte, yüzlerce yıl boyunca, tokmaklı köfte veya Ağrı Dağı bölgesi köftebozbaş gibi geleneksel mutfak isimlerle anılan kültürü ve yemeklerini yemeğe, mandalina bünyesinde topla- büyüklüğüne geti- mıştır. Ağrı Dağı rilen köftenin içine bölgesi geleneksel kurutulmuş erik yemeklerinin çok (tamas) veya pişmiş büyük bir kısmı, katı yumurta- Doğubayazıt nın konularak mutfağında bu- pişirilmesi, Ab- lunmaktadır. Bu digör köftesinden yüzden Anadolu ayrılan özelliğini geleneksel mutfak oluşturmaktadır. kültürünün en eski Ayrıca, komşu diyet yemeği olan coğrafyada yer alan Ku- Abdigör köftesinin zeydoğu Anadolu, Nah- Doğubayazıt’ta ortaya çıvan, Azerbaycan ve İran çıkması, bir tesadüf eseri geleneksel mutfak kültüründe, değil, yalnızca köklü bir taş üzerinde ağaç tokmak ile dö- geleneğin uzantısıdır. vülen yağsız sığır etinden yapılan taş köfte 17. yüzyılın ikinci yarısından günümüze yemeğine, lepe (nohut), patates, safran veya kadar Doğubayazıt şehri geleneksel mutfa- salça katılarak birlikte pişirilmesi, Abdigör ğında pişirilen Abdigör köftesi, Anadolu’nun köftesinden ayıran bir başka önemli özelliği- şimdilik bilinen en eski diyet yemeği olma ni meydana getirmektedir. özelliğini korumaktadır. Yüzlerce yıldan beri Doğubayazıt halkı, tarihi kimliğine hayran SONUÇ olduğu Kör Abdi Paşa’yı, ismini vermiş oldu- Günümüzde, Türkiye-İran sınırı yakı- ğu mahalleyi, çeşmeyi ve özgün diyet yemeği nında bulunan Doğubayazıt bölgesi Eski ile geleceğe taşımaya devam etmektedir. Çağ’dan günümüze kadar birçok uygarlığa ev

205 Güzin Sühran BELLİ IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Oktay BELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Abdigör Köftesi

KAYNAKÇA Belli, G.S.- O. Belli 2011a : “Anadolu’nun Bilinen En Eski Diyet Yemeği : Abdigör Köftesi”, (ed. Ağrı İl Yıllığı 1967 : Ağrı İl Yıllığı, Ağrı Valiliği, O. Belli), III. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Ankara. Gemisi Sempozyumu, 12-14 Ekim 2010, Ağrı Ağrı İl Yıllığı 1973 : Ağrı İl Yıllığı, Ağrı Valiliği, İbrahim Çeçen Üniversitesi Ağrı, Ağrı İbrahim Ankara. Çeçen Üniversitesi Yayını, No: 6, İstanbul, Alpaslan, 1995 : Her Yönüyle Ağrı, Ankara. 697-701. Belli, G.S.- O. Belli 2011b : “Abdigör Köftesi” Ayhan, N. 2005 : Ağrı Kültür ve Turizm Rehberi, (Meatballs), Anatolia’s Oldest Known Diet (güncelleştiren : E. M. Bulut), Ağrı Valiliği İl Meal”, (ed. O. Belli), III. Uluslararası Ağrı Dağı Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Van. ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, 12-14 Ekim Belli, G.S.- O. Belli 2007 : “Doğubayazıt Bölgesi’nin 2010, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Ağrı, Geleneksel Mutfak Kültürü ve Yemekleri-The Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Yayını, No: 6, Traditional Cusine Culture and Food in Do- İstanbul, 702-706. ğubayazıt Region” (ed. O. Belli), I. Uluslararası Belli, G.S.- O. Belli 2018 : “Abdigör (Kör Abdi) Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, Köftesi (Anadolu’nun Bilinen En Eski Diyet 07-11 Eylül 2005 Doğubayazıt, Doğubayazıt Yemeği)”, Ağrı Geleneksel Mutfak Kültürü ve Kaymakamlığı Kültür Yayınları, No: 1, İstanbul, Yemekleri, Ağrı Valiliği Yayını, No: 1, İstanbul, 611-624. 147-151. Belli, G.S.- O. Belli 2009 : “Ağrı Dağı Bölgesi Bulut, E. M.- N. Ayhan 2007 : Ağrı Kültür ve Tu- Geleneksel Mutfak Kültürü ve Yemekleri-The rizm Rehberi, Ağrı Valiliği İl Kültür ve Turizm Traditional Culinary Culture and Food in the Müdürlüğü, Antakya-Hatay. Mount Ararat Region” (Yayına hazırlayan : O. Dağdeviren, M. 2007 : Abdigör (Kör Abdi) Köftesi, Belli), I. Uluslararası Türk Kültüründe Ağrı Yemek ve Kültür, Sayı 11, İstanbul, 38-39. Dağı Sempozyumu, 28-29 Haziran 2008 Iğdır, Doğubayazıt Belediyesi 2002 : Doğubayazıt Doğa Atatürk Kültür Merkezi Yayını, No: 365, Anka- Hazineleri-Natural Treasures of Doğubayazıt, ra, 369-416. İstanbul.

206 Necla KAPLAN

THE IMAGE OF THE FLOOD OF NOAH’S DAY IN THE ILLUSTRATED OCTATEUCH MANUSCRIPT FROM THE MIDDLE BYZANTINE PERIOD

Necla KAPLAN*

ABSTRACT s a creation myth, the Flood of Noah’s Day has received a great deal of attention by different societies and beliefs for centuries, and become a common heritage of humanity throughA cultural interactions. As the continuation of the Roman Empire, the Byzantine Empire, Christian in nature, preserved its existence for many years in the eastern part of the Mediterranean and occupied an important place in world history. The Byzantine-Period works of art that have survived until today show that the narrative of the Flood of Noah’s Day was also elaborately treated by Byzantine artists and scholars. Having witnessed the history of the Empire that lasted over one thousand years, Byzantine art is divided into three distinct periods: Early Byzantine, Middle Byzantine and Late Byzantine for a better understanding of stylistic variations. This study addresses the images of the Flood of Noah in the Illustrated Octateuch** Manuscript registered as No: G.I.8 in Topkapi Palace Museum Library which reflects the concept of art produced in the Middle Byzantine period. Topkapı Palace G.I.8 is known to have been produced in Constantinople (Istanbul) in the 12th century. It consists of the first eight books of the Old Testament written in miniscule in Greek and 301 illustrations that visualize the text. It is an important work of art as it is the only manuscript with many illustrations that has survived up to the present time. One of the aims of this study is to introduce the illustrations in Topkapı Palace G.I.8 as comparative examples for further studies to be conducted in the disciplines of theology, painting and art history. Topkapı Palace G.I.8 contains 13 illustrations, visualizing the manuscript’s text about Noah’s Flood: “God Commands Noah to Build an Ark,” “Noah Building the Ark-Noah on the Ark with His Household and the Animals,” “the Flood and the Perched Ark,” “Noah Sending out a Dove,” “Noah Sending out a Pigeon,” “Noah Lifts the Cover off the Ark,” “Noah and His Sons Dismantling the Ark and Sacrifice after the Flood,” “Covenant after the Flood,” “Noah and His Sons Making Wine,” “Ham and Shem Speak of Noah’s Drunkenness to Japheth,” “The Blessings of Noah Upon Shem and Japheth,” “the Death of Noah” and the “Descendants of Noah.” The study assesses the relationship between the text and illustrations, and iconographically analyzes them. Including Topkapi Palace G.I.8, the Six illustrated Byzantine Octateuch Manuscripts known to be produced in Istanbul between 1050 and 1300, and regarded as a group (family) have survived up to the present day. These manuscripts are Vatican-Vat. gr. 747 and Vat. gr.

* Dr. Necla KAPLAN, Artuklu University, Faculty of Letters, Mardin/TURKEY, e-mail: [email protected].

207 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Necla KAPLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

746, İzmir A.1 (previously discovered in Izmir but missing now), Greece- Vatopedi 602 and Florence-Laur., Plut. 5.38. These manuscripts include the themes in the Old Testament and are decorated with the same illustrations. The manuscripts also include the illustrations of the Flood of Noah in the Old Testament. However, the illustrations of the Flood of Noah in the Vatopedi 602 and Laur. Plut. 5.38 Octateuch Manuscripts are not available today. Therefore, the illustrations in the Vat. Gr. 746 and Vat. Gr. 747 Octateuch Manuscripts depicting thematic scenes that are similar to those in Topkapı Palace G.I.8 were added at the end of the study as “Table of Illustrations” for comparison. Contrary to the generally accepted view that “artists are part of the cultural environment of the society to which they belong,” the artists of the 12th century reproduced traditionalized and stereotyped compositions. As a matter of fact, the illustrations in question represent a stereotypical illustration style produced with the use of a particular model as a source in the 11th and 13th centuries. The painting program cycle of the Flood of Noah forming the decoration of the manuscript allows readers to sequentially follow the historical events. In conclusion, the illustrations in Topkapı Palace G.I.8 that visualize the text contain iconographic elements that provide a better understanding of the historical event. Noah and his family, the ark, the flood waters, the mountain, the dove, the pigeon, and the other elements in the story are the images that appear in the illustrations. It can be stated that the illustrations have a plainly arranged composition and reflect the characteristics of the period with a stylistic and symbolic understanding. ** The illustrations of the Flood of Noah’s Day were prepared by Necla KAPLAN under the supervision of Prof. Dr. Yelda Olcay Uçkan and received from the doctoral dissertation presented to the Social Sciences Institute of Anadolu University.

Key words: Middle Byzantine Period, Illustrated Manuscript, Topkapi Palace G.I.8, Octateuch, The Flood of Noah, Iconography.

208 YAZAR-1

ORTA BİZANS DÖNEMİ RESİMLİ OKTATEUKH EL YAZMASINDA NUH TUFANI İMGESİ

Necla KAPLAN*

GİRİŞ ya da mozaik) kilise duvarlarında ve vitray, fildişi ile gümüş gibi malzemelerin üzerine ok Tanrılı inançlarda ölümsüzlüğün ara- 7 yışı öyküsü olarak bilinen Nuh Tufanı, işlendiği bilinmektedir . Bunların yanı sıra Çtek Tanrılı dinlerin kitaplarında (Tevrat, İncil Eski Ahit konulu resimli el yazmalarında da ve Kur’an) yeni bir doğuş, bir yaratılış öyküsü Nuh Tufanı resimleriyle karşılaşılmaktadır. olarak karşımıza çıkmaktadır. Hıristiyanlığı Bu çalışmada, Nuh’un gemisinin kondu- devlet dini olarak benimsemiş ve böylece ğu dağın Cudi mi yoksa Ararat mı? olduğu pagan Roma’dan ayrı bir dönüşüm ve gelişim tartışmasına dahil olmadan, el yazmasında yaşamış Bizans sanatında da Nuh Tufanı geçen Nuh Tufanı imgesi ile ilgili resimler imgesi yer bulmuş bir konudur. Nuh Tufa- işlenmiştir. 12. yüzyıl Bizans toplumunda ve nı hikâyesinde geçen; gemi, gemiye alınan sanatında Nuh Tufanı imgesi nasıl tasav- insanlar ve hayvanlar, tufandan sonra Nuh’un vur edilmiştir? Sorusuna cevap verebilecek üzüm yetiştirmesi, şarap yapması ve sarhoş nitelikte, somut bir örnek olarak görülen ve olması sahneleri Hıristiyan sanatında sıklıkla günümüze gelebilmiş dönem eseri Topkapı 1 8 kullanılan temalardır . Sarayı G.İ.8 Oktateukh el yazmasında yer Tufandan sonra Nuh’un gemisinin alan Nuh Tufanı siklusu resim programları konduğu dağ ve Nuh ile beraberindekilerinin çalışmanın çıkış noktasıdır. Bizans’ta Nuh yaşamaya başladığı yer ile ilgili iki farklı görüş Tufanı ile ilgili daha önce Asnu-Bilban mevcuttur. Birinci görüş, Nuh’un gemisinin Yalçın tarafından “Erken Hristiyanlık ve Bizans’ta Nuh ve Gemisi: Sembol ve İkonog- Cudi Dağı’na konduğunu savunmakta ve 9 kaynak olarak da Kuran’ı referans göster- rafi” başlıklı bir çalışma yapılmıştır . Yalçın’ın 2 mektedir . İkinci görüş ise, Nuh’un gemisinin çalışmasında Oktateukh el yazmasında Nuh Ararat’a (Ağrı Dağı’na) konduğunu savun- Tufanı konulu resimlerin olduğundan kısaca makta ve Eski Ahit’i (Tevrat’ı) referans söz edilmektedir. Topkapı Sarayı G.İ.8 Ok- 3 kabul etmektedir . tateukh el yazmasındaki Nuh Tufanı konulu resimler Orta Bizans Dönemi sanat anlayışını Eski Ahit’teki anlatımı kabul eden ve yansıtan özellikleriyle ele alınmıştır. bunu sanatında dini öğretileri temsilen kullanan Hıristiyan sanatında; kilise duvar Topkapı Sarayı G.İ.8 Oktateukh el yaz- 4 5 süslemelerinde , cam kaselerde , lahitlerde masının da dahil olduğu, 1050-1300 yılları 6 ve Eski Ahit konulu el yazmalarında Nuh arasında İstanbul’da üretildikleri bilinen ve Tufanı olayı betimlenmiştir. Nuh Tufanı bir grup (familya) olarak değerlendirilen, hikâyesinde geçen; gemi, gemiye alınan Bizans’a ait altı resimli Oktateukh el yaz- ması günümüze gelebilmiştir. Bunlar; Vat. insanlar ve hayvanlar, tufandan sonra Nuh’un 10 11 12 Gr. 747 , Vat. Gr. 746 , İzmir A.1 , Topkapı üzüm yetiştirmesi, şarap yapması ve sarhoş 13 olması sahnelerinin farklı tekniklerde (fresk Sarayı G.İ.8, Vatopedi 602 ve Laur. Plut.

* Dr. Necla KAPLAN, Mardin Artuklu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Mardin/TÜRKİYE, e-posta: [email protected].

209 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Necla KAPLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

14 5.38 el yazmalarıdır. Bu el yazmaların re- simlenmesinde aynı ikonografik programların 15 kullanıldığı bilinmektedir. Belli kalıpların tekrarlanmasıyla oluşturulmuş resimlerle bezenmiş Oktateukh el yazmaları, Eski Ahit konulu olup Nuh Tufanı ile ilgili görselleri de içermektedir. Ancak aynı konulu Vatopedi 602 ve Laur. Plut. 5.38 Oktateukh el yazma- larında Nuh Tufanı ile ilgili resimler yoktur. Resim 1: RAB, Nuh’a Bir Gemi Yapmasını Emrediyor, Yaratılış ve Mısır’dan Çıkış kısımları eksik Topkapı Sarayı G.İ.8, Fol.56v. olduğu için Vatopedi 602 el yazmasında da Nuh Tufanı konulu resimler hakkında bilgi sahibi olamıyoruz. Sadece altı resim içeren Laur. Plut. 5.38 Oktateukh el yazmasında ise bu konuyla ilgili resimler bulunmamaktadır. Bu nedenle, Topkapı Sarayı G.İ.8 nüsha- sındaki resimlerle benzerlik gösteren aynı konulu sahneler içeren Vat. Gr. 746 ile Vat. Resim 2: a. Nuh Gemi İnşa Ediyor (Solda), b. Nuh, Ailesi Gr. 747 Oktateukh el yazmalarından resimler ve Hayvanlar Gemide, Topkapı Sarayı G.İ.8, Fol.57v. karşılaştırma için “Resim tablosu” şeklinde çalışmanın sonuna eklenmiştir. Yaprakları 42.5x31 cm ölçülerinde, parşömen üzerine Yunanca küçük harflerle katena düzeninde yazılmış Eski Ahit konulu TOPKAPI SARAYI G.İ.8 Topkapı Sarayı (Seraglio) G.İ.8 el yazmasında, OKTATEUKH EL YAZMASINDA toplamda 569 yaprak ve 301 resim bulun- NUH TUFANI RESİMLERİ 21 maktadır . Bu resimlerden 13 tanesi Nuh Sayfaları eksiksiz bir şekilde günümüze Tufanı hikâyesini canlandırmaktadır. gelebilmiş resimli Oktateukh el yazması, İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi Kütüp- 1. NUH’A BIR GEMI YAPMASININ hanesi’nde Septuaginta G.İ.8 olarak kayıtlı EMREDILMESI bulunmaktadır. Literatürde, Topkapı Sarayı “Ve kendi devirlerinde kâmildi. Nuh RAB (Seraglio) G.İ.8 ismiyle anılmaktadır.16 El yazmasının, İstanbul’da İsaakios tarafından yolundaydı. Ve Nuh üç oğul babası oldu: Sam, Ham ve Yafet. Ve RAB’bin önünde yeryüzü 1125-115017 yılları arasında yaptırıldığı bilin- mektedir . Ancak, bazı resimlerde görülen bozulmuştu ve yeryüzü zorbalıkla dolmuştu. figür, renk, üslup ve kontur kalınlığı gibi Ve RAB yeryüzünü bozulmuş gördü. Çünkü farklılıklar nedeniyle 14. yüzyılda onarımlar yeryüzünde bütün beşer yolunu bozmuştu. Ve 18 (ya da ekleme) geçirdiği öne sürülmektedir . RAB Nuh’a dedi: Önüme bütün beşerin sonu geldi; çünkü onların sebebi ile yeryüzü zorbalıkla 12. yüzyılda Konstantinopolis’te çalışmış, doldu. Ve işte, ben onları yeryüzü ile beraber yok ismi geçen, Kokkinobaphos’un el yazmasının 19 edeceğim.” (Anonim, Yaratılış 6: 9-13) sanatçısı olduğu bilinmektedir . Fakat el 22 yazmasının resimleri arasında görülen belir- Kaynağını Tevrat’tan alan resimde , Tan- gin farklılıklar nedeniyle Topkapı Sarayı G.İ.8 rı Nuh’a Bir Gemi Yapmasını Emrediyor olayı el yazmasında birden fazla sanatçının, belki canlandırılmıştır (Resim 1). Yatayda dikdört- de muhtelif zamanlarda, çalışmış olabileceği gen şekilde oluşturulmuş resim sahnesinde; 20 düşünülmektedir . solda başında halesiyle Nuh, sağda üç oğlu;

210 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Necla KAPLAN

Sam, Ham ve Yafet görülmektedir. Figürler 2. NUH’UN GEMI İNŞA ETMESI- yeşil bir zemin üzerinde durmaktadır. Hiçbir NUH, AILESI VE HAYVANLAR doğa unsuru ve manzara kullanılmamıştır. GEMIDE Arka plan boyasızdır. Figürlerin arasında ka- “Kendine gofer ağacından bir gemi yap. lan boşluklara kırmızı mürekkeple “ἄνωθεν ὦ δίκαιε, την θέσιν δέχηι τὴν τῆς κιβωτοῦ τρισὶ Gemide odalar yapacaksın. Ve onu içerden σὺν τοῖς υἱέσιν ve dışardan ziftle ziftleyeceksin. Ve onu şöyle / Üç oğluyla gemi yapma yapacaksın: geminin uzunluğu üç yüz arşın, emri alıyorlar.” notu okunabilmektedir. genişliği elli arşın ve yüksekliği otuz arşın Gelenekselleşen bir şemanın tekrarı olan olacaktır. Gemiye ışıklık yapacaksın. Ve onu resim, ikonografik açıdan metni temsil eder yukarı doğru bir arşına tamamlayacaksın. Ve niteliktedir. Tanrının eli, Nuh ve oğulların- geminin kapısını yan tarafına koyacaksın. dan kompozisyon oluşturulmuştur. Figürler, Birinci, ikinci ve üçüncü katlı yapacaksın. frontal bir pozisyonda verilmiştir. Nuh, sol Ve ben, işte ben, göklerin altında kendisinde üst köşede bulunan ve kendisine yönelmiş hayat nefesi olan bütün beşeri yok etmek için Tanrı’nın eline başını dönmüş onu dinlerken yeryüzüne sular tufanı getiriyorum. Yeryü- görülmektedir. Sol elini, oğullarını gösterir zünde olanların hepsi ölecektir. Fakat seninle biçimde kaldırmıştır. Nuh’un üç oğlu da ahdimi sabit kılacağım. Ve sen ve seninle aralarında konuşur şekilde betimlenmiştir. En beraber oğulların ve senin karın ve oğulları- soldaki oğlu, sağ elini Nuh’a doğru kaldırmış nın karıları gemiye gireceksiniz. Ve seninle diğer iki kardeşine konuşmakta ve onlar da beraber sağ kalmak için her canlıdan, bütün onu dinlemekte görünmektedir. Koyu renk beden sahibi olanlardan, her çeşitten ikişer tene sahip figürler; aydınlatılmış ve volüm olarak gemiye alacaksın” (Yaratılış 6: 14-19). kazandırılmış kıyafetleriyle ince işçilikli Rab, Nuh’a insanların sonunu getireceğini tasvir edilmişlerdir. Tanrının eli, Yaşlı Nuh ve ve yeryüzüyle beraber onları yok edeceğini ve 23 Nuh’un üç oğlu, resmin konusunun anlaşıl- ona ne yapacağını söyler. Resimde , “Nuh’un masını sağlayan ikonografik unsurlardır. Gemi İnşa Etmesi” (Solda) ile “Nuh, Ailesi ve Hayvanlar Gemide” şeklinde iki sahne

Resim 3: Sel Ve Tünemiş Gemi, Topkapı Sarayı G.İ.8, Resim 4: Nuh, Kumruyu Gönderiyor, Topkapı Sarayı Fol. 58v. G.İ.8, Fol. 58v.

211 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Necla KAPLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium yan yana tasarlanmış ve kırmızı çerçeveyle 24 sınırlandırılmıştır (Resim 2). Büyük oranda silinme meydana geldiği için resim tam ola- rak anlaşılamamaktadır. Resmin bulunduğu sayfadaki metinde de silinmeler meydana gelmiştir. Silinmeyen kısımlardan ve bu resimle ilgili yayınlardan hareketle eserin konusu anlaşılmaktadır.

3. SEL VE TÜNEMIŞ GEMI Geminin yapımı tamamlandıktan sonra Tufan gerçekleşir. Metinde; Resim 5: Nuh, Güvercini Gönderiyor, Topkapı Sarayı G.İ.8, Fol. 59v. “Ve yer üzerinde kırk gün tufan oldu, ve su- lar çoğalıp gemiyi kaldırdılar, ve yerden kalktı. Ve sular yükseldiler, ve yer üzerinde ziyadesiyle çoğaldılar, ve gemi suların yüzü üstünde yürüdü. Ve yer üzerinde sular pek çok yükseldiler, ve bütün gökler altında olan bütün yüksek dağlar örtüldüler. (Yaratılış 7: 17-19) ” şeklinde ifade geçmektedir. 25 Metnin görseli resimde tek bir sahnede, sembolik bir anlatımla yer, gök ve kutu biçi- minde kütlevi betimlenmiş zift kaplı gemi ile mavi sular tasvir ediliştir (Resim 3). Kırmızı çerçeve ile sınırlandırılmış sahnede gökten Resim 6: Nuh Geminin Örtüsünü Açıyor, Topkapı Sarayı G.İ.8, Fol.59v. yağan sular yukarıdan aşağıya doğru çizgilerle gösterilmiştir. Şematik çizilmiş dağ, dağın güvercin ayağının tabanına bir istirahat yeri zirvesine kadar yükselmiş sular ve suların bulmadı. Ve gemiye onun yanına döndü…”( Ya- üzerinde yüzen gemi konunun ikonografik ratılış 8: 6-9). anlamını verir niteliktedir. 27 Bu olay anı betimi olan resimde , 4. NUH’UN, KUMRUYU sahnenin ön planında siyah konturlu koyu GÖNDERMESI kahverenginde bir gemi, mavi boyanmış su kütlesi üzerinde durmaktadır. Merkezde yer Tevrat’taki anlatıma göre; kırk gün ve kırk alan gemiden profilden görünen Nuh elinde gece boyunca gökten açılan pencerelerden ya- kuzgunu tutarken canlandırılmıştır (Resim ğan yağmur durdu ve yüz elli gün bittikten son- 4). Geminin üç katlılığını gösteren kontur- ra sular çekilmeye başladı. Gemi yedinci ayın on 26 larla bölümlendiği görülmektedir. Arka fonu yedinci gününde Ararat Dağlarına oturdu . renksiz resimde boş alanda kırmızı mürek- ὁ Νῶε προκύπτων απὸ τῆς κιβωτοῦ “Nuh, yapmış olduğu geminin pencere- keple “ / sini açtı; Ve kuzgunu gönderdi. Ve o, yerde Nuh gemiden bakıyor” ve sarı mürekkeple εἰ παῦσ(εν) ὕδωρ ἄπιθι βλέψον, κόραξ sular kuruyuncaya kadar, öteye beriye gitti. Ve (?) “ sular toprağın yüzü üzerinden eksildi mi diye / Suyun durduğunu bakmak için, Kuş.” notu görmek için, yanında güvercini gönderdi. Fakat yazılıdır.

212 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Necla KAPLAN

5. NUH’UN, GÜVERCINI 6. NUH’UN GEMININ ÖRTÜSÜNÜ GÖNDERMESI AÇMASI Nuh’un gönderdiği kuzgun sular tam Ağzında yeni koparılmış zeytin yaprağıyla olarak çekilmediği için ayağını konacak bir güvercin Nuh’un yanına gelir. Nuh suların yer bulamaz. Daha sonra Nuh güvercini de çekilmiş olduğunu anlar. Yedi gün daha 28 gönderir . Metindeki anlatıma göre; bekledikten sonra güvercini tekrar gönderir. Fakat bu sefer güvercin geri gelmez. Altı “Fakat güvercin ayağının tabanına bir isti- yüz birinci yılın birinci ayında, ayın birinde rahat yeri bulamadı, ve gemiye onun yanına geri yeryüzünde sular kurur. Böylece gemidekiler döndü; çünkü sular bütün yer üzerinde idiler; 30 artık dışarı çıkabilmektedir . “Ve Nuh gemi- ve elini uzatıp onu tuttu, ve onu kendi yanına nin örtüsünü kaldırdı ve baktı. Ve işte, toprağın gemiye aldı.” …”(Yaratılış 8: 9) yüzü kurumuştu.” (Yaratılış 8: 13). 29 Bu anın betimi olan resimde , gemiden 31 Bu olayı canlandıran resimde ; sahnenin bel hizasına kadar görünen Nuh, elini öne merkezinde bir gemi, geminin içinden kapağı doğru uzatmış vaziyettedir (Resim 5). Boya- açmaya çalışan Nuh, Nuh’un eşi, üç oğlu ve ları dökülmüş olduğu için hasarlı olan ve bu eşleri olmak üzere sekiz figür gösterilmiştir nedenle ayrıntılı incelemeye uygun olmayan (Resim 6). Boya silinmeleri nedeniyle resim resim, olayın ikonografisinin anlaşılmasını oldukça kötü durumdadır. Yine de, sahnenin sağlar niteliktedir. Gemiden görünen, profil- merkezinde bulunan gemi ve içinde beliren, den verilmiş, başı haleli Nuh elinde tuttuğu Nuh ve diğer yedi figür seçilebilmektedir. şeyi uzatır vaziyette betimlenmiştir. Resim Resim, konunun anlaşılmasını sağlar nitelikte tahrip olduğu için detaylı incelemeye uygun ancak sembolik kurgulanmıştır. değildir.

7. NUH ILE OĞULLARININ GEMIYI SÖKMESI VE TUFANDAN SONRA KURBAN SUNMA Nuh ve beraberindekiler gemiden çıkar- lar. Metinde; “Ve Nuh Rabbe bir mezbah-sunak yaptı, ve her temiz hayvandan, ve her temiz kuştan aldı, Resim 7: Nuh ve Oğullarının Gemiyi Sökmesi ve ve mezbah üzerinde yakılan takdimeler arz etti. Tufandan Sonra Kurban, Topkapı Sarayı G.İ.8, Fol. 60v. Ve Rab hoş kokuyu kokladı, ve Rab yüreğinde dedi: Adamın yüzünden artık toprağı tekrar lanetlemiyeceğim.” (Yaratılış 8: 20-21). Metindeki anlatımın betimi olan resim- 32 de , “Nuh Ve Oğullarının Gemiyi Sökmesi ile Tufandan sonra kurban” konuları tasvir edilmektedir (Resim 7). Resimde büyük tah- ribat olduğundan detaylandırılmadan değer- lendirilmiştir. Yine de genel olarak resimde tasvir edilen olay anları seçilebilmektedir. Resmin bulunduğu sayfada Tanrı’nın Nuh ve Resim 8: Tufandan sonra Antlaşma, Topkapı Sarayı G.İ.8, Fol. 62r. ailesine, tüm hayvanları ve bitkileri yemeleri

213 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Necla KAPLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium için onlara verdiği yazmaktadır. Sahnesinin ön planında, tufandan sonra kurban sunma olayı tasvir edilmiştir. Tanrı’nın eli ve işaret ettiği içi kırmızı alevli bir sunak ile onun etrafında; solda başı haleli Nuh ve üç kadın figürü, sağda üç erkek figürü yer almaktadır. Figürlerden bazıları yanan aleve bakarken, bazıları bakışlarını üstte bulunan Tanrı’nın eline yöneltmiştir. Böylece Tanrının eli ile alev ve figürler arasında bir ilişki olduğu anlaşılmaktadır. Sahnenin sol tarafında, ahşap parçalarını tutan iki erkek figür ile Nuh figürü seçilebil- mektedir. Metinde (Fol. 60v’deki) bu sahneyi betimleyen bir anlatım olmamasına rağmen Resim 9: Nuh ve Oğullarının şarap yapması, Topkapı resimde “Nuh Ve Oğullarının Gemiyi Sök- Sarayı G.İ.8, Fol. 62v. mesi” konusu resmedilmiştir. Sanatçının bu el yazmasının resimlendirilmesinde bir örnek modeli kullandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, resmin sağ tarafında, boyası silindiği için ne olduğu tam anlaşılamayan bir betim daha fark edilmektedir.

8. TUFANDAN SONRA ANTLAŞMA Metinde; “Ve bulutta yay olacak. Ve RAB’la yer üze- rindeki bütün beden sahibi yaşayan her mahlûk arasında olan ebedî ahdi hatırlamak için onu göreceğim. Ve Allah Nuh’a dedi: Benimle yer Resim 10: Kardeşleri Sam ile Yafet’e Babalarının üzerindeki her beden sahibi arasında sabit Sarhoşluğunu bildirmesi, Topkapı Sarayı G.İ.8, Fol. 62v. kıldığım ahdin alâmeti budur. Ve gemiden çıkan Nuh’un oğulları, Sam, Ham ve Yafet idiler. Ve adım ileriye yönelmiş şekilde tasvir edilmiştir. Ham Kenân’ın atasıdır. Bu üçü Nuh’un oğulları Karşısında duran figürler de yukarıya doğru idiler.” (Yaratılış 9: 16-19) şeklinde anlatıl- ellerini açmış ve bakışlarını yukarıya yönelt- maktadır. mişlerdir. Dinleme pozisyonundaki figürlerin bulunduğu zemin yeşil boyanmıştır. Ancak, Resmin merkezinde, metinde geçtiği büyük oranda boya dökülmeleri meydana gibi bir yay (kemer) gökkuşağı biçiminde 33 gelmiştir. Yayın dışında kalan zemin mavi yer almaktadır (Resim 8). Yayın içinde renkle boyanmıştır. Üstte, koyu mavi konturla solda Nuh ve sağda onun karşısında ailesin- belirlenen gök; mavi zeminli yıldızlı, solda den yedi kişinin tasviri ve onların üstünde, portreli madalyon şeklinde kırmızı güneş ve koyu mavi renginde gök betimi yapılmıştır. sağda gri renk ay motifleriyle belirtilmiştir. Başında halesi bulunan yaşlı Nuh, iki elini açmış yukarıya (göğe) doğru bakmakta ve bir

214 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Necla KAPLAN

9. NUH VE OĞULLARININ ŞARAP Resimdeki boya silinmeleri nedeniyle Nuh YAPMASI figürü net görünmemektedir. Sol tarafta, Nuh’un oğulları çoğalarak yeryüzüne Nuh’un oğlu Ham olduğu düşünülen figür, dağıldılar. Nuh çiftçilik yapmaya başladı. sırtı kardeşlerine dönük ellerini kaldırmış Metinde; “Ve bütün yeryüzüne yayılanlar bun- bir şeyler anlatır şekilde gösterilmiştir. Sam lardan oldu. Ve Nuh çiftçi olmaya başladı. Ve bir ve Yafet oldukları düşünülen figürler, Nuh’a bağ dikti.”(Yaratılış 9: 19-20) denilmektedir. bakmayacak şekilde başlarını çevirmiş ellerin- 34 deki örtüyle Nuh’u örtmeye çalışmaktadırlar. Resimde, Nuh Ve Oğulları tasvir edil- 35 miştir (Resim 9). Resmin fonu mavi ren- Resimde görülen aşırı boya silinmesine 36 gindedir. Sahnenin solunda; khiton üzerine rağmen, metinde geçen olayı anlamamıza 37 himation giyimli başında hale bulunan yaşlı olanak sağlayan figürleri, ikonografik anlam- Nuh, oturur ve oğullarıyla konuşur vaziyette larıyla resimde tanımak mümkündür. betimlenmiştir. Nuh’un karşısında üç oğlu gösterilmiştir. Oğullarından ikisi, iki aşamalı 11. NUH’UN, SAM ILE YAFET’I bir havuzun (üzüm teknesinin) en iç kısmın- KUTSAMASI da ayakta, diğeri dış kısmında ama ellerini “Ve dedi: Kenân’ın atası lânetlensin. Kardeş- havuza sokmuş görünmektedir. Jest ve vücut lerine kullar kulu olsun. Ve dedi: Sam’ın RAB’bi duruşlarından diyalog halinde ve çalışır vazi- Allah mübarek olsun ve Kenân ona kul olsun. yette oldukları anlaşılan figürler, muhtemelen RAB Yafet’e kudret versin ve Sam’ın çadırların- şarap yapmaktadırlar. Nitekim metinde de da otursun. Ve Kenân ona kul olsun.” (Yaratılış çiftçilik yaptıkları yazmakta ve figürlerin 9: 25-27) arkasında üzüm asması görülmektedir. Resimde, Nuh, Sam Ve Yafet’i Kutsuyor 39 konusu işlenmektedir (Resim 11). Mavi 10. HAM’IN, KARDEŞLERI SAM arka fonlu resim manzarasızdır ve sadece ILE YAFET’E BABALARININ dört figürden ibarettir. Sahnenin sağında SARHOŞLUĞUNU BILDIRMESI oturur vaziyette Nuh, takdis işareti yaparken Nuh yaptığı şaraplardan içerek sarhoş betimlenmiştir. Nuh’un karşısında, takdis et- olur. Nuh’un oğlu Ham, Kardeşleri Sam Ve tiği, Sam ve Yafet olduğu düşünülen figürler Yafet’e Babalarının Sarhoşluğunu bildirir. ayakta ve ellerini Nuh’a uzatır vaziyettedirler. Sam ve Yafet Nuh’un üzerini örterler. Bu konu metinde şöyle anlatılır: “Ve onun şarabından içip sarhoş oldu. Ve çadırının içinde çıplak kaldı. Ve Kenân’ın atası olan Ham, babasının çıplaklığını gördü. Ve dışarıdaki iki kardeşine söyledi. Ve Sam ile Yafet bir esvap alıp onu kendi iki omuzları üzerine koydular. Ve geri geri gidip babalarının çıplak- lığını örttüler. Ve yüzleri geri olup babalarının çıplaklığını görmediler. Ve Nuh ayıldı. Ve küçük oğlunun kendisine ne yaptığını, anladı.” ( Yara- tılış 9: 21-24). Resimde sağ tarafta, yatakta uzanır 38 Resim 11: Nuh’un, Sam ile Yafet’i Kutsaması, Topkapı vaziyette Nuh tasvir edilmiştir (Resim 10). Sarayı G.İ.8, Fol. 64r.

215 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Necla KAPLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Sahnenin solunda, sağ elini yanağına koymuş üzgün ve kaygılı görünen Ham, sırtını diğer figürlere dönmüş gitmektedir. Metinde geçen konunun anlaşılmasını ve olayın dramını yansıtır şekilde figürler tasvir edilmiştir. Fi- gürler; khiton üzerinde himation giyimlidir.

12. NUH’UN ÖLÜMÜ 40 Nuh’un Ölüm anı betimlenmiştir (Re- sim 12). Metinde; “Ve Nuh tufandan sonra üç yüz elli yıl yaşadı. Ve Nuh’un bütün günleri do- Resim 12: Nuh’un Ölümü, Topkapı Sarayı G.İ.8, Fol. 64r. kuz yüz elli yıl idi ve öldü.” (Anonim, Yaratılış 9: 28-29) denilmektedir. Resimde, ön planda Nuh yatakta uzanır vaziyette tasvir edilmiştir. İki elini çapraz şekilde göğsünde tutmaktadır. Yüzünde acı bir ifade izlenebilmektedir. Yatağın sağında, sağ elleriyle Nuh’a dokunan Sam ve Yafet (oldukları düşünülür) hüzünlü resmedilmiştir. Sahnenin sol tarafında, yatağın ayak uçun- da muhtemelen Nuh’un eşi ve çocuklarının eşleri olan bir grup kadın tasvir edilmiştir. 41 Kadın figürler mavi stikharion üzerine mor 42 maphorion , erkek figürler ise sadece stik- harion giyimlidir. Metinde figürlerle ilgili bilgi bulunmamasına rağmen, resimde tasvir edilen figürler, bu kompozisyon şemasının bir modelden alındığını düşündürmektedir. Resim 13: Nuh’un Nesli, Topkapı Sarayı G.İ.8, Fol. 64r. 13. NUH’UN NESLI Resmin önemli bir kısmı silinmiştir (Re- ve Tiras. Ve Gomer’in oğulları: Aşkenaz ve sim 13). Dikey dikdörtgen formunda olduğu Rifat ve Togarma. Ve Yavan’ın oğulları: Elişa düşünülen resim alanı kırmızı çerçeveyle ve Tarşiş Kittim ve Dodanim. Memleketlerinde sınırlandırılmıştır. Resmin arka fonu mavi her biri diline göre, milletlerinde kabilelerine boyanmıştır. Oldukça kötü durumda olan göre, milletlerin adaları bunlardan bölündüler. resmin önemli bir kısmı yoktur. Kalan kı- Ve Ham’ın oğulları: Kuş ve Mitsraim ve Put sımda gruplar halinde tasvir edilmiş insanlar 43 ve Kenân. Ve Kuş’un oğulları: Seba ve Havila seçilebilmektedir . Bu resmin konusu olan ve Sabta ve Raama ve Sabteka. Ve Raaman’ın metinde; oğulları: Şeba ve Dedan.” (Anonim, Yaratılış “Nuh’un oğulları; Sam ve Ham ve Yafetin 10:1-7) Nuh’un soyundan bahsedilmektedir. zürriyetleri bunlardır: Tufandan sonra onlara Sahnesinin önemli bir kısmı silinmesine oğullar doğdu. Yafetin oğulları: Gomer ve rağmen, gruplara ayrılmış insanlar seçile- Mecüc ve Maday ve Yavan ve Tubal ve Meşek bilmektedir. Resmin silinmeyen kısmında

216 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Necla KAPLAN

üç grup insan, metinde ifade edildiği gibi, olan kalıplaşmış, gelenekselleşmiş kompo- Nuh’un oğullarının zürriyetinin; diline, mille- zisyon şemaları kullanılmış görünmektedir. tine ve kabilelerine göre bölünmelerini temsil Tufan olayını canlandıran resimlerdeki etmektedir, denilebilir. Ancak resim oldukça kompozisyonu oluşturan figürlerin tarzları, kötü durumda olduğu için detaylı değerlen- kıyafet ve tiplemeleri, Hıristiyan inancının dirilememektedir. resme yaklaşımının formel bir yansıması olarak görülebilir. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ Her ne kadar, Nuh’un gemisinin konduğu Bizans’ın 11.-13. yüzyıllarını kapsa- Dağın Ararat mı yoksa Cudi mi? olduğu tar- yan dönemde üretildiği bilinen, Eski Ahit tışmasına girmek bu çalışmada amaçlanmasa da metinde Ararat Dağı ifadesinin geçtiği konulu, altı resimli Oktateukh el yazmasın- 44 dan bir tanesi olan Topkapı Sarayı G.İ.8 el görülmektedir . Resimlerde dağ imgesi yazmasından seçilmiş Nuh Tufanı konulu on büyük ve tek bir dağı betimleyen bir yükselti üç resim incelenmiştir. Bu resimler ile aynı şeklinde verilmiştir. Hikâyede geçen dağ ve konulu sahneler içeren Vat.gr. 746 ile Vat.gr. diğer ikonografik unsurlar, olayı açıklama 747 numaralı oktateukh el yazmalarında da çabasıyla şematik bir formda sahneye yerleş- benzer ikonografik program kullanılmıştır tirilmiştir. Resim programı hikâyenin anla- (Bkz. Resim Tablosu). Vat. Gr. 747 11. yüzyıl, şılmasını sağlayan fakat detaylandırılmamış Vat. Gr. 746 12 yüzyıl tarihlidir. 13. yüzyıl sembolik bir resimleme anlayışına sahiptir. el yazması Vatopedi 602 ile Laur. Plut. 5.38 Sonuç olarak, 12. yüzyıl Bizans sanatının yazmalarında Nuh Tufanı konulu resimler önemli örneklerinden biri olan el yazma- olmasa da diğer konulu resim programları da sındaki resimler, dönemini yansıtan özelliği aynı grup özellikleri taşımaktadır. Yaklaşık nedeniyle üniktir. Eserdeki Nuh Tufanı ile üç yüzyıl süren bir dönem fenomeni resim ilgili sahneler, dönemin sanat anlayışını ve programının bu el yazmalarında kullanılması, bu anlayışa göre tasavvur edilmiş Nuh Tufanı Kilise tarafından belirlenen ikonografik sah- imgesini yansıtmaktadır. Bu açıdan, Topkapı nelerin tercih edildiğini göstermektedir. Sarayı G.İ.8 Oktateukh el yazmasındaki re- Resimler metnin içeriğine uygun olarak simler önem arz etmektedir. Böylece teoloji, ilgili olayı sahnelemektedir. Bu sahneler resim ve sanat tarihi disiplinlerinde yapılacak metinde anlatılan olayları sembolik betimler çalışmalar için başvurulacak karşılaştırma niteliktedir. Ancak bazı resimlerde, metin- örnekleri olarak değerlendirilebilecekleri de ifade edilmeyen figürlerin yer alması, el düşünülmektedir. yazmasında metinden farklı bir kaynaktan da beslenmiş bir kompozisyon şemanın kullanıl- DİPNOTLAR / FOOTNOTES dığını göstermektedir. Söz konusu kompo- 1 Nuh Tufanı ile ilgili resimler, Sayın Prof. Dr. zisyon şemasının bir modelden alındığı, yani Yelda OLCAY UÇKAN danışmanlığında Necla hikâyeyi canlandıran resimlerin ön örnek KAPLAN tarafından hazırlanmış ve Anadolu diyebileceğimiz kalıplaşmış kompozisyona Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsüne sunul- bakılarak betimlendiği (ki literatürde bu gö- muş doktora tezinden alınmıştır. rüş yaygındır) fikri akla yatkındır. Bu dönem 2 Cizre şehrinin kuruluşunu da Nuh Tufanı sonra- sına dayandıran görüş, Kuran’daki Hud Suresi 44. sanatının skolastik Orta Çağ anlayışında yani Ayeti işaret etmektedir. Buna göre; sular durul- kilisenin belirlediği kurallar çerçevesinde üre- duktan sonra Nuh’un gemisi Cudi Dağı’na kon- tildiği bilinmektedir. Bu nedenle sanatçının muştur. Detaylı bilgi ve görüşü destekleyici öne yaratıcılığından ziyade, bir dönem özelliği sürülen diğer deliller için bkz. Abdullah Yaşın, Tarih, Kültür ve Cizre, Kent Işıkları Yayıncılık,

217 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Necla KAPLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

İstanbul, 2011, s. 15-22; Ergün Laflı, “Eskiçağ’da Ruth’un kısa kitabının Pentateukha eklenmesiyle Cizre Arkeolojisi ve Tarihi”, Bilim, Düşünce ve tamamlanır. Daha detaylı bilgi için bkz. John Sanatta Cizre (Uluslararası Bilim Düşünce ve Lowden, The Octateuchs: A Study in Byzantine Sanatta Cizre Sempozyumu Bildirileri ), Editör: Manuscript İllustration, The Pennsylvania State M. Nesim Doru, Mardin Artuklu Üniversitesi University Press, Pennsylvania, 1992, s. 1; John Yayınları, İstanbul, 2012, s. 16; Mesut Tüzün, Lowden, “Illustrated Octateuch Manuscripts: A Byzantine Phenomenon”, The Old Testament Cizre Tarihi: Nuh Tufanı ve Cudi Dağı, Nubahar, in Byzantium, (Ed. Paul Magdalino and Robert İstanbul, 2014, s. 113-116, 141. Nelson), Dumbarton Oaks Research Library 3 Nuh’un gemisinin Ararat Dağları (Ağrı Dağı) and Collection, Trustees for Harvard University, üzerine oturduğunu savunan görüş Tevrat’ta ge- Washington, D.C., 2010 s. 107-108. çen “Ve gemi yedinci ayda ayın on yedinci gününde, 9 Yalçın, a.g.m., s.170-184. Ararat Dağları üzerinde oturdu (Tekvin, Bap 8: 4)” ifadesini referans almaktadır. Hıristiyanlar, 10 Roma- Vatikan Apostolik Kütüphanesi’nde Vat. Eski Ahit olarak kabul ettikleri Tevrat’taki bilgiyi Gr. 747 olarak kayıtlı bulunan eser, 11. yüzyılın benimsemektedirler, bkz. Ömer Faruk Harman, ikinci yarısına tarihlendirilmekte olup bilinen en “Kitab-ı Mukaddes ve Diğer Dinlere göre Hz. erken tarihli resimli Oktateukh nüshalarından Nuh ve Tufan”, Hz. Nuh’tan Günümüze Cizre bir tanesidir. El yazması ile ilgili detaylı bilgi için Sempozyumu, İstanbul, 1999, s. 19. bkz., Kurt Weitzmann and Massimo Bernabo, The Illustration in the Manuscripts of the Septua- 4 İtalya-Venedik’te bulunan, 12. – 14. yüzyılları gint: Octateuch, Vol. 2, Department of Art and arasına tarihlendirilen St. Marco Katedralinin Archaeology, Princeton University Press, Prince- narteksinde yer alan, mozaik tekniğinde yapılmış ton, 1999, s. 331-334; Kaplan, a.g.t., s. 16-18. Nuh Tufanı konulu sahneler günümüze gelebilmiş Bizans resim sanatı örnekleridir, bkz. Asnu-Bilban 11 Roma- Vatikan Apostolik Kütüphanesi’nde Vat. Yalçın, “Erken Hıristiyanlık ve Bizans’ta Nuh Gr. 746 olarak kayıtlı bulunan ikinci resimli Ok- ve Gemisi: Sembol ve İkonografi”, ”, I. Ulusla- tateukh el Yazmasıdır. Eser, 12. yüzyıla yıllarına rarası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, tarihlendirilmektedir. El yazması ile ilgili detaylı Doğubeyazıd kaymakamlığı Kültür yayınları, N. 2, bilgi için bkz., Weitzmann and Bernabo, a.g.k, s. İstanbul, 2007, s.180-181, Resim 8 ve 9. 339-341; Kaplan, a.g.t., s. 18-19. 5 Köln’de Römissch- Genmanischen Museum’da 12 Günümüzde kayıp olan, ancak daha önce İzmir bulunan ve 326 yılına tarihlendirilen altın varaklı (Smyrna) Protestan okulunun kütüphanesinde cam kasede, madalyon içine alınmış Nuh Tufanı İzmir (Smyrna) A.1’de kayıtlı bulunan el yazması konulu resimler olduğu bilinmektedir, bkz. 1125-1150 yıllarına tarihlenmektedir. 1922 yılın- Asnu-Bilban Yalçın, a.g.y., s. 177-178. da yaşanan Türk-Yunan savaşında el yazmasının da bulunduğu manastır kütüphanesinde çıkan 6 6. yüzyıla tarihlendirilen ve Eski Ahit metni yangından sonra el yazması kayıp olmuştur. Eser içeren Viyana Genesis el yazmasında Nuh Tufanı ile ilgili detaylı bilgi için bkz., Weitzmann and konulu dört resim bulunmaktadır. Detaylı bilgi Bernabo, a.g.k, s. 337-339; Kaplan, a.g.t., s. 19-21. için bkz. Pınar Serdar Dinçer, Erken Bizans Dö- nemi Resimli Dini El Yazmaları: Viyana Genesis 13 Yunanistan- Athos Dağı, Vatopedi Manastırı’nda (Doktora Tezi), Anadolu Üniversitesi Sosyal Vatopedi 602’de kayıtlı olan el yazmasının 13. Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi ABD, Eskişehir, yüzyılda İstanbul’da (Konstantinopole) yapıldığı 2016, s. 57-75, Resim 3, 4, 5 ve 6. belirtilmektedir. Bkz. Weitzmann and Bernabo, a.g.k, s. 341-343; Kaplan, a.g.t., s. 21-22. 7 Oktay Belli, “Tarih Boyunca Ağrı Dağı”, I. Ulus- lararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, 14 İtalya-Floransa’daki Medici Kütüphanesi’nde Doğubeyazıd Kaymakamlığı Kültür Yayınları, N. Laur. Plut. 5.38 olarak kayıtlı bulunan el yazması, 2, İstanbul, 2007, s. 14. bilinen altıncı Oktateukh el yazmadır. Detaylı bilgi için bkz, Weitzmann and Bernabo, a.g.k, 8 Oktateukh (sekiz kitap); Yunancada “okta” (sekiz) s. 330-331. 11. yüzyıl yazı karekteri ile yazılmış ve “teukh” (kitap-parşömen tomarı) kelimelerin- Plut 5.38 eser, 14. yüzyıl ilk çeyreğine tarihlen- den oluşan teknik bir terimdir. 538 dolaylarında dirilmektedir. Bkz. De Gregorio-Prato, Scrittura ölen Gazze piskopozu tarafından yazılan tefsirin arcaizzante, pp. 91-95’ten aktaran Massimo önsözünde “oktateukh” terimi ilk kez kaydedil- Bernabo, (Ed.), “L’ıllustrazione del Vecchio miştir. Oktateukhların atası sayılan “Pentateukh” Testamento e la Rovina dei Manoscritti”, Voci (beş kitap) terimi, 2. yüzyılda kullanılmış ve dell’Oriente: Miniature e testi classici da Bisanzio Tevrat’ın ilk beş kitabı (bölümü) olan: Genesis alla Biblioteca Medicea Laurenziana, Edizioni (Yaratılış), Mısır’dan Çıkış, Levililer, Sayım ve Polistampa, Firenze, 2011, s. 173-174.; Kaplan, Yasanın Tekrarı’nı (Tesniye’yi) içermektedir. a.g.t., s. 22-23. Oktateukh(sekiz kitap); Musa’nın beş kitabıy- la (Pentateukh) başlar ve Yeşu, Hakimler ile 15 Kaplan, a.g.t., s. 16.

218 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Necla KAPLAN

16 16 Ocak 1093 doğumlu Sebastokrator İsaaki- Yunan giysisidir. Bizans resim sanatında; İsa, os; Bizans İmparatoru I. Aleksios Komnenos havariler, azizler ve Eski Ahit figürleri bu giysiyle (1081-1118) ile Irene Doukaina Komnene’nin görülür. üçüncü oğludur, bkz. Anderson, , a.g.m., s. 84-86; 37 Himation: Dikdörtgen şal biçimli, tunik üzerinde Kaplan, a.g.t., s. 26. sağ omuzu açık bırakacak şekilde örten giysi. Daha 17 Daha detaylı bilgi için bkz. J. C. Anderson,. “The detaylı bilgi için bkz. Kılıç, 2004, a.g.t., s. 41-45. Seraglio Octateuch and the Kokkinobaphos” 38 Resim detayı için bkz. Weitzmann and Bernabo, Dumbarton Oaks Papers, Dumbarton Oaks, Trus- a.g.k, s. 57, Resim 152b; ayrıca Kaplan, a.g.t., s. tees for Harvard University Stable Vol. 36, 1982, 101-103, Katalog 43. s. 83-114; Kaplan, a.g.t., s. 25. 39 Resim detayı için bkz. Weitzmann and Bernabo, 18 Bkz. Kaplan, a.g.t., s. 24, 595, 597-598. a.g.k, s. 57, Resim 156; ayrıca Kaplan, a.g.t., s. 19 Anderson, sanatçıyı “Kokkinobaphos Master” ola- 103-104, Katalog 44. rak adlandırmaktadır. Bkz. Anderson,1982, a.g.m., 40 Resim detayı için bkz. Weitzmann and Bernabo, s. 90; Lowden, 1992, a.g.k., s. 28; Weitzmann and a.g.k, s. 58, Resim 157a; ayrıca Kaplan, a.g.t., s. Bernabo, 1999, a.g.k., s. 337; Kaplan, a.g.t., s. 27. 104-105, Katalog 45. 20 Kaplan, a.g.t., s. 27. 41 Stikharion: Roma İmparatorluğu ve Erken Bi- 21 Bkz. Kaplan, a.g.t., s. 24. zans Döneminde herkes tarafından giyilen giysi. 22 Bkz. Weitzmann and Bernabo, a.g.k, s. 51, Resim 42 Maphorion: Baş ve omuzlarla birlikte vücudu 128; ayrıca, Kaplan, a.g.t., s. 86-89, Katalog 34. örten örtü-şal biçimindeki giysi. Resim sanatında 23 Bu resim ile ilgili detaylar için bkz. Bkz. Weitz- erken dönemlerden itibaren kutsal kadınların mann and Bernabo, a.g.k, s. 51, Resim 132a-132b; ve Meryem’in giysisi olarak kullanıldığı görülür. ayrıca Kaplan, a.g.t., s. 89-90, Katalog 35. Daha detaylı bilgi için bkz. Kılıç, 2004, a.g.t., s. 77. 24 Bkz. Kaplan, a.g.t., s. 89-90, Katalog 35. 43 Resim detayı için bkz. Weitzmann and Bernabo, a.g.k, s. 58, Resim 161a; ayrıca Kaplan, a.g.t., s. 25 Resim detayı için, bkz. Weitzmann and Bernabo, 105-107, Katalog 46. a.g.k, s. 52, Resim 136a; Kaplan, a.g.t., s. 90-92, Katalog 36. 44 Bkz. Bu çalışmada dipnot 25. 45 Görseller için bkz. https://digi.vatlib.it/view/ 26 Anonim, Kitabı Mukaddes, 1972, s.7 MSS_Vat.gr.747 (Erişim Tarihi: 29.11.2017) 27 Resim detayı için, bkz. Weitzmann and Bernabo, 46 Görseller için bkz. https://digi.vatlib.it/view/ a.g.k, s. 53, Resim 136b; ayrıca Kaplan, a.g.t., s. MSS_Vat.gr.746.pt.1 (Erişim Tarihi: 29.11.2017) 92-93, Katalog 37. 28 Anonim, Kitabı Mukaddes, 1972, s.7 29 Resim detayı için bkz. Weitzmann and Bernabo, KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY a.g.k, s. 53, Resim 140a; ayrıca Kaplan, a.g.t., s. Anonim, 1972: Kitabı Mukaddes, Eski ve Yeni Ahit 94-95, Katalog 38. (Tevrat ve İncil), Kitabı Mukaddes Şirketi Yayın- 30 Anonim, Kitabı Mukaddes, 1972, s.7 ları, İstanbul. 31 Resim detayı için bkz. Weitzmann and Bernabo, Anderson, J. C., 1982: “The Seraglio Octateuch and a.g.k, s. 54, Resim 140b; ayrıca Kaplan, a.g.t., s. the Kokkinobaphos” Dumbarton Oaks Papers, 95-96, Katalog 39. Dumbarton Oaks, Trustees for Harvard Univer- 32 Resim detayı için bkz. Weitzmann and Bernabo, sityStable Vol. 36, , s. 83-114. a.g.k, s. 54-55, Resim 144a, b ve c; ayrıca Kaplan, Belli, O. 2007: “Tarih Boyunca Ağrı Dağı”, I. Ulusla- a.g.t., s. 96-98, Katalog 40. rarası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, 33 Resim detayı için bkz. Weitzmann and Bernabo, a.g.k, s. 56, Resim 148; ayrıca Kaplan, a.g.t., s. Doğubeyazıd Kaymakamlığı Kültür Yayınları, N. 98-100, Katalog 41. 2, İstanbul, s. 4-21. 34 Weitzmann and Bernabo; bu resmin “Nuh sarhoş Bernabo, M. (Ed.) 2011: “L’ıllustrazione del Vecchio (Noah gets drunk)” konusunu işlediğini yazmak- Testamento e la Rovina dei Manoscritti”, Voci tadırlar Weitzmann and Bernabo, 1999, a.g.k., dell’Oriente: Miniature e testi classici da Bisanzio s. 56, Resim 152a. Ancak, metinde de çiftçilik alla Biblioteca Medicea Laurenziana, Edizioni yaptıkları yazmaktadır. Polistampa, Firenze, s. 173-176. 35 Resim detayı için bkz. Kaplan, a.g.t., s. 100-101, Harman, Ö.F.1999: “Kitab-ı Mukaddes ve Diğer Katalog 42. Dinlere göre Hz. Nuh ve Tufan”, Hz. Nuh’tan 36 Khiton: Uzun kollu bol ve basit tunik. Antik Günümüze Cizre Sempozyumu, İstanbul, s. 13-20.

219 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Necla KAPLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Kaplan, N. 2017: Bizans Dönemi Resimli Oktateukh El simli Dini El Yazmaları: Viyana Genesis (Dokto- Yazması: Seraglio (Topkapı Sarayı G.İ.8) Anadolu ra Tezi), Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Enstitüsü Sanat Tarihi ABD, Eskişehir. Tarihi ABD (Doktora Tezi), Eskişehir. Tüzün, M. 2014: Cizre Tarihi: Nuh Tufanı ve Cudi Kılıç, Ş. 2004: Orta ve Bizans Dönemi Giysileri (9-14. Dağı, Nubahar Yayınları, İstanbul. Yüzyıllar), (Yüksek Lisans Tezi), İstanbul Üniver- Weitzmann, K. and Bernabo, M. 1999: The Illustrati- sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. on in the manuscripts of the Septuagint: Oktateuch, Laflı, E. 2012: “Eskiçağ’da Cizre Arkeolojisi ve Tari- Vol. 2, Department of Art and Archaeology, hi”, Bilim, Düşünce ve Sanatta Cizre (Uluslararası Princeton University in Associaton with Prince- Bilim Düşünce ve Sanatta Cizre Sempozyumu ton University Press, Princeton. Bildirileri ), (Ed. M. N. Doru), Mardin Artuklu Yalçın, A.B. 2007: “Erken Hıristiyanlık ve Bizans’ta Üniversitesi Yayınları, İstanbul, s. 16. Nuh ve Gemisi: Sembol ve İkonografi”, I. Ulus- Lowden, J. 1992: The Octateuchs: A Study in Byzantine lararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, Manuscript İllustration, The Pennsylvania State Doğubeyazıd Kaymakamlığı Kültür Yayınları, N. University Press, Pennsylvania. 2, İstanbul, s.180-181. Lowden, J. 2010): “Illustrated Octateuch Manuscrip- Yaşın, A. 2011: Tarih, Kültür ve Cizre, Kent Işıkları ts: A Byzantine Phenomenon”, The Old Testament Yayıncılık, İstanbul. in Byzantium, (Ed. Paul Magdalino and Robert İnternet Nelson), Dumbarton Oaks Research Library https://digi.vatlib.it/view/MSS_Vat.gr.746.pt.1 and Collection, Trustees for Harvard University, (Erişim Tarihi: 29.11.2017) Washington, D.C. s. 107-152. https://digi.vatlib.it/view/MSS_Vat.gr.747 (Erişim Serdar Dinçer, P. 2016: Erken Bizans Dönemi Re- Tarihi: 29.11.2017)

45 46 Vat. Gr. 747 numaralı Oktateukh, 11. yüzyıl Vat. Gr. 746 numaralı Oktateukh, 12 yüzyıl

RAB, Nuh’a Bir Gemi Yapmasını Emrediyor, fol. 28v. RAB, Nuh’a Bir Gemi Yapmasını Emrediyor, fol. 52r.

a. Nuh Gemi İnşa Ediyor (Solda), b. Nuh, Ailesi Ve a. Nuh Gemi İnşa Ediyor (Solda), b. Nuh, Ailesi Ve Hayvanlar Gemide, fol. 29r. Hayvanlar Gemide, fol. 53v.

220 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Necla KAPLAN

Sel Ve Tünemiş Gemi ve Nuh, Kumruyu Gönderiyor, Sel Ve Tünemiş Gemi ve Nuh, Kumruyu Gönderiyor, fol. 29v. fol. 54r.

Nuh, Güvercini Gönderiyor ve Nuh Geminin Örtüsü- Nuh, Güvercini Gönderiyor ve Nuh Geminin Örtüsü- nü Açıyor, fol. 30r. nü Açıyor, fol. 55v.

Nuh Ve Oğullarının Gemiyi Sökmesi ve Tufandan Nuh Ve Oğullarının Gemiyi Sökmesi ve Tufandan Sonra Kurban, fol. 30v. Sonra Kurban fol. 57r.

Tufandan sonra Antlaşma, fol. 31r. Tufandan sonra Antlaşma fol. 57v.

221 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Necla KAPLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Nuh ve Oğullarının şarap yapması ve Ham’ın, Nuh ve Oğullarının şarap yapması ve Ham’ın, Kardeşleri Sam ile Yafet’e Babalarının Sarhoşluğunu Kardeşleri Sam ile Yafet’e Babalarının Sarhoşluğunu bildirmesi, fol. 31v. bildirmesi, fol. 58r.

Nuh’un, Sam ile Yafet’i Kutsaması ve Nuh’un Ölümü, Nuh’un, Sam ile Yafet’i Kutsaması ve Nuh’un Ölümü, fol. 32r. fol. 32r.

Nuh’un Nesli, fol. 32v. Nuh’un Nesli, fol. 60r.

222 İbrahim ÖZGÜL

AN EVALUATION ON BAYEZİD GOVERNER, MAHMUT PASHA’S, RELATIONS WITH THE HEADQUARTERS

İbrahim ÖZGÜL* Ersin KIRCA**

ABSTRACT ahmut Pasha was appointed as a governer to the Bayezid Sanjak in the rank of Rumeli Governor in 1799 after the death of his father Ishak Pasha. Mahmut Pasha, who was Mon this mission for about seven years, died in 1806 due to plague epidemic. Bayezid Sanjak was governed under country estate status. Bayezid sanjak governors would join the army under the command of the governor of Erzurum or Çıldır with their troops composed of tribal powers at the times when they were needed, and also they would pay a certain amount of money to the state under the name of unclaimed-heritage fee in their first appointments. In return, they were able to move more independently in their domestic affairs than other sanjaks. In this notice, the relationship of Mahmut Bey with the headquarters within the scope of the country estate status will be examined by grouping them according to the titles in line with the written orders sent by the headquarters. The first issue addressed to Mahmut Pasha was the payment of his father’s,Ishak Pasha, 500 kises debt (250.000 kurus) to the state, who was Bayezid Sanjak and died in 1799, from the muhallefat of Ishak Pasha. Mahmut Pasha paid 90,000 kurus of this debt within the year after being sanjak governer, but had difficulty in paying the remaining 160,000 kurus and then this was collected from him as installments. Another issue demanded by the headquarters from Mahmut Pasha was the sending of 8 thousand sheep and goats to Istanbul from the Bayezid Sanjak for the needs of the army. In 1800, Mahmut Pasha sent these wanted lambs with his man, Yusuf, but 2170 of these animals were perished on the way. Şerif Paşa, who sold the refugees, having taken shelter in him as captives, when he was the Governor of Çıldır was appointed to the Governorship of Adana. but then rebelled and came to Çıldır. In this context, issues such as the prohibition of Şerif Pasha’s entrance to Çıldır, not being under one’s shelter, and sending armies on him were discussed in the provisions sent to Mahmut Pasha and other governors in the region. According to the treaty dated as September 1746 between the Ottoman Empire and Iran during the Nadir Shah period, after the date on which the peace agreement was concluded, those coming from Iran to Anatolia and from Anatolia to Iran won’t be protected and will

* Dr. İbrahim ÖZGÜL, Ağrı İbrahim Çeçen University, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected] ** Dr. Ersin KIRCA, Prime Ministry Ottoman Archives, Archivist, İstanbul/TURKEY, e-mail: [email protected]

223 İbrahim ÖZGÜL IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ersin KIRCA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium be delivered to each other’s governors. Mahmut Pasha patronized Caferkulu Han of the Hoy Han, who rebelled against the Shah and, and those who fled from Iran, contrary to the terms of the agreement with Iran. For this reason, numerous orders were sent to the Mahmut Pasha from the headquarters, which prompted him to refrain from such acts that would disrupt peace between the two states. Mahmut Pasha forcibly confiscated many of the animals and possessions of Governor Halil Bey in Toprakkale District and notables of the Haydaran tribe. The tribe members who had been persecuted by Mahmut Pasha brought the issue to Divan-ı Hümayun (supreme court in Ottoman Empire) and filed complaint about Mahmut Pasha. In the article sent from the headquarters, Mahmut Pasha was required to appear in the court with his defendants in front of the Governor of Erzurum and their loss should have been compensated, but Mahmut Pasha did not obey this order with the confidence of his semi-autonomous status. Such issues are dealt in the notice based on the documents. Key words: Mahmut Pasha, Ottoman Empire, Bayezid, Iran, Tribe.

224 YAZAR-1

BAYEZİD MUTASARRIFI MAHMUT PAŞA’NIN MERKEZLE İLİŞKİLERİ HAKKINDA BİR DEĞERLENDİRME

İbrahim ÖZGÜL* Ersin KIRCA** GİRİŞ İSHAK PAŞA VE MAHMUT PAŞA’NIN ahmut Paşa 25 Muharrem 1214 (29 MUHALLEFATI Haziran 1799) yılında babası İshak İshak Paşa’nın vefatından sonra Bayezid MPaşa’nın vefatından sonra Rumeli Beylerbey- Sancağı oğlu Mahmut Paşa’ya İshak Paşa’nın liği pâyesiyle Bayezid Sancağı Mutasarrıfı 1 muhallefatı bedeli olarak 500 kise akçe yani tayin olundu. Yaklaşık yedi yıl bu görevde 250 bin kuruş ödeme taahhüdü karşılığında bulunan Mahmut Paşa 1806 yılında vefat tevcih olundu. İshak Paşa’nın muhallefatının etti. Bayezid Sancağı Mahmut Paşa’ya yurt- en kısa sürede hazineye gönderilmesi kendi- 2 7 luk ocaklık suretiyle tevcih olundu. Osmanlı lerinden talep olundu. Safer 1215 (Temmuz Devleti Adana, Çıldır, Trabzon, Şam, Rakka, 1800) tarihinde Mahmut Paşa hazineye Tunus, Bosna, Şehrizor ve daha çok İran ödemeyi taahhüt ettiği 250 bin kuruşun 50 8 sınırına yakın bölgelerde Ekrad Sancağı bin kuruşunu ordu hazinesine göndermiş , 40 (Yurtluk-Ocaklık) ve hükümet diye adlan- bin kuruşunu da zimmet kaydı olarak teslim dırılan bir tür babadan oğula geçen sancak etmiştir. Geriye 160 bin kuruş borcu kalmış- 3 9 beylikleri oluşturmuşlardır. Yurtluk-ocaklık tır. ve hükümet statüsünde tayin olunan beyler yüzyıllardır varlığını sürdüren hanedanlara Mahmut Paşa 1801 yılında merkeze yaz- mensuplardı. Bu nedenle bölge halkı üzerin- dığı yazıda babası İshak Paşa’nın muhallefât de önemli ölçüde nüfuz sahibi olmuşlardı. bedeli ve caize malından devlete ödemesi Özellikle göçebe aşiretleri hükümleri altına gereken borcunu ödemek için mühlet talep alıp bunların askeri gücünden faydalanıyor- etmiştir. Mahmut Paşa Azerbaycan ve 4 lardı. Bu beyler sefer zamanlarında bulun- İran’da meydana gelen karışıklıkların gittikçe dukları beylerbeyinin emri altında sefere artmasını bahane göstermiştir. Fakat Mah- 5 giderlerdi. Yavuz Sultan Selim zamanında mut Paşa’nın bu bahanesi merkezde “ahde İdris-i Bitlisî’nin öncülüğünde kurulan bu vefasızlık” yani verdiği sözde durmama olarak sistemle yerel hanedanların ve özellikle Kürt algılanmış özellikle de sefer zamanı böyle bir beylerinin nüfuzundan faydalanmak amaç- bahane üretilmiş olması hoş karşılanmamış- lanmıştır. Yurtluk-Ocaklık sancaklar azl ve tır. Buna karşılık Mahmut Paşa’nın borcunu nasb kabul etmezler, beyler öldüklerinde veya ödememekte ısrar etmesi halinde kendi hizmette kusurları görüldüğünde sancaklar üzerinde kayıtlı olan mukataaların taliplileri- evlat ve akrabalarına verilir, aile dışından ne iltizam olunması ve elde edilen gelirlerin 6 kimseye tevcih yapılmazdı. Mahmut Paşa’da Mahmut Paşa’nın borcundan düşülmesi bu sisteme uygun olarak babası İshak Pa- kararlaştırılmış ve bu karar 3 Zilkade 1215 (18 Mart 1801) tarihli bir fermanla Mahmut şa’nın yerine Bayezid Sancağı mutasarrıflığı- 10 na tayin olunmuştur. Paşa’ya bildirilmiştir.

* Dr. İbrahim ÖZGÜL, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected] ** Dr. Ersin KIRCA, Başbakanlık Osmanlı Arşiv Uzmanı, İstanbul/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

225 İbrahim ÖZGÜL IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ersin KIRCA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Mahmut Paşa, ödemeyi taahhüd ettiği hazineye olan 160 bin kuruşluk borcundan 16 tarihten üç yıl daha geçmesine rağmen mu- düşülmesini talep etmiş ve bu talebi kabul 11 17 hallefat bedelini tamamen ödememiş bunun edilmiştir. üzerine Mahmut Paşa’nın borcu olan 160 bin kuruşun önce cebren Mahmut Paşa’nın CAFER KULU HAN MESELESI emvalinden tahsil edilmesi için Erzurum 12 valisine emir gönderilmiş ise de daha sonra Bu dönemde İran’da meydana gelen Mahmut Paşa ile anlaşılarak bu meblağın karışıklıklar Mahmut Paşa’yı doğrudan iki taksit olarak ödenmesi kararlaştırılmıştır. etkilemiştir. Nadir Şah döneminde Osmanlı Birinci taksit olan 80 bin kuruş 1217 senesi Devleti ile İran arasında yapılan Eylül 1746 Şevval ayında (Ocak 1803); geri kalan kısmı tarihli antlaşmaya göre sulh anlaşması akde- ise 1218 senesi Muharrem’inde (Nisan 1803) dildiği tarihten sonra İranlılardan Anado- ödenecektir. 80 bin kuruşluk ikinci taksidin lu’ya ve Anadolu’dan İran’a gelenler himaye edilmeyerek birbirlerinin vekillerine teslim 12875 kuruşu aşağıda bahsi geçecek olan 18 koyun bedelidir. Mahmut Paşa birinci taksit edilecektir. Mahmut Paşa bu anlaşma olarak 75 bin kuruş ödemiştir. İkinci taksiti maddesine aykırı olarak İran’dan kendisine ödemesinde kolaylık olmak üzere Mahmut sığınan kişileri bir müddet himaye etmiş, iki Paşa’nın alacaklı olduğu kişilerin borçlarını ülke arasındaki dostluğa zarar veren bu tu- tahsil edilmesi için Erzurum Valisi’ne emir tumundan vazgeçmesi için Mahmut Paşa’ya 13 yazılmıştır. Mahmut Paşa’nın geriye kalan 1800 ve 1804 tarihlerinde merkezden emirler 80 bin kuruşluk ikinci taksiti ödeyip ödeme- gönderilmiştir. diği hakkında elimizde bir bilgi yoktur. Evasıt-ı Muharrem 1215 (3-13 Haziran 1800) tarihinde gönderilen fermanda Mah- ORDU İÇIN KOYUN VE KEÇI mut Paşa’nın İran’dan firar ederek Osmanlı TEDARIKI Devleti’ne iltica eden mültecileri himaye ettiği haber alınmış ve iki ülke arasında bir Osmanlı ordusunun et ihtiyacının bir soruna meydan vermemek ve İran ile yapılan kısmı Doğu Anadolu bölgesindeki vilayetler- anlaşmaya aykırı davranmamak için Mahmut den koyun ve keçi tedarik edilmek suretiyle Paşa’nın kendisine sığınan İranlıları teslim karşılanmaktaydı. Bu konuda 1215 senesinde etmesi emir olunmuştur. Ayrıca İran hanla- Bayezid Mutasarrıfı Mahmut Paşa’dan da rından Caferkulu Han’ın biraderi Hüseyin Bayezid livasında rayiç bedelle satın almak Han’ın İmamkulu Han’ın oğluna nişanlı olan suretiyle ordu için İstanbul’a koyun gönder- kızını Mahmut Paşa kendi nikâhına almak mesi talep olunmuştur. Mahmut Paşa adamı için bin nefer süvari askeri hazırlayarak o Yusuf vasıtasıyla İstanbul’a 8 bin baş koyun tarafa göndermiştir. Mahmut Paşa’nın bu ve keçi göndermiş fakat bu hayvanlardan 14 iki hareketi Osmanlı Devleti’nin İran ile 2170 tanesi yolda telef olmuştur. Geriye olan ilişkilerine zarar vereceğinden Mahmut kalan 5830 baş hayvan 1217 senesi Ramazan Paşa’dan bu tür davranışlardan kaçınması ayının son günlerinde İstanblul’a ulaştırıl- 19 istenmiştir. mış ve Kasabbaşı’ya teslim edilmiştir. Bu koyun ve keçilerin tanesi 12.5 kuruş olmak Mahmut Paşa’nın anlaşmaya aykırı olarak üzere toplam bedeli 72805 kuruştur. Ağnam himaye ettiği İranlılardan biri de Hoy Hanı bedeli için hazineden Mahmut Paşa’ya 60 bin 15 Caferkulu Han’dır. Cafer Kulu Han İran’da kuruş gönderilmiştir. Mahmut Paşa, koyun Şahlığını ilan eden Feth Ali Han’a karşı bedelinden arta kalan 12805 kuruşluk kısmın bağımsızlık mücadelesine girişmiş; fakat bu İshak Paşa’nın muhallefatı bedelinden dolayı mücadelede Feth Ali Han karşısında tutama-

226 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu İbrahim ÖZGÜL The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ersin KIRCA yıp, Hoy’dan ayrılmış ve Bayezid Mutasarrıfı rine babasının muhallefatını devlete teslim Mahmut Paşa’ya sığınmıştır. Mahmut Paşa etmez düşüncesiyle Çıldır Valisi olarak tayin buradaki Sepki, Celali ve Maniki gibi aşiret- olunmayan Şerif Paşa aşiretlerin desteği ile lerden topladığı 8 bin kişiden oluşan birlik- bu görevi elde etmeyi başarmıştır. Şerif Paşa lerle Cafer Kulu Han’a takviye kuvvet oluş- İran tarafından zuhur eden Ağa Muham- turmuştur. Cafer Kulu Han ile üzerine gelen med Han’ın hicrî 1210 (1795-1796) yılında Abbas Kulu Mirza’nın kuvvetleri arasında Azerbaycan ve Tiflis’e hücumunda Osmanlı Vilman’da yapılan muharebede Cafer Kulu Devleti’ne ve Çıldır eyaleti dâhiline sığınan Han yenilgiye uğramış ve iki-üç bin askerini Tiflis ahalisini esir alıp bir kısmını esir olarak kaybetmiştir. Önce Kırbas kalesine firar eden satmıştı. Bunun üzerine Evasıt-ı M. 1211 Cafer Kulu Han ardından Bayezid tarafına (17-26 Temmuz 1796) tarihinde Şerif Paşa yönelmiştir. Onu takip eden Abbas Kulu Çıldır Valiliğinden azledilerek Adana Vali- Han Hoy’u ele geçirmiştir. Mahmut Paşa’nın liğine atanmış ve Çıldır Eyaleti de Erzurum 24 Cafer Kulu Han’ı himaye etmesi antlaşmaya Valisi Yusuf Paşa’ya ilhak olunmuştur. aykırı ve iki devlet arasında daha büyük bir 20 Şerif Paşa Adana Valisi tayin olunduktan hadiseye sebep olacak tarzda bir harekettir. sonra ordu-yı hümayun ile birlikte sefere Mahmut Paşa’ya ve Erzurum Valisi Alaaddin katılmış ve 1800 yılında sefer dönüşünde as- Paşa’ya Evasıt-ı Ra. 1219 (20-30 Haziran) kerleri ile birlikte doğruca Adana’ya gitmeyip tarihinde gönderilen fermanda Caferkulu kendi vilayeti olan Ahısha’ya gitmek istemiş- Han’ın İran’a iade edilmesi ve bundan sonra tir. Osmanlı hükümeti Şerif Paşa’nın burada o şekilde İran’dan firar edenlerin himaye edil- 21 bir ihtilale sebep olmasından endişelenmiş ve meyip İran’a iade edilmesi istenmiştir. Şerif Paşa vezirlikten ve Adana valiliğinden Belgelerden anlaşıldığı üzere Bayezid’den azledilerek Tokat da ikamet etmesi karar- ayrılan Cafer Kulu Han Makü kalesine laştırılmıştır. Şerif Paşa’nın kesinlikle Çıldır sığınmıştır. Abbas Mirza Makü kalesini ku- eyaletine gitmesine engel olunması için şattığı esnada Bayezid Mutasarrıfı Mahmut Şerif Paşa’ya, Erzurum ve Çılıdır valileri ile Paşa’nın arabuluculuğu neticesinde ikisinin Kars Muhafızı Vezir Numan Paşa, Bayezid arası düzelmiştir. Abbas Mirza ile Cafer Kulu Sancağı Mutasarrıfı Mahmut Paşa ve Van Han arasındaki mücadelenin sona ermesin- beylerbeyisine Cemaziyelevvel 1215 (Ey- den yaklaşık iki yıl sonra Cafer Kulu Han lül-Ekim 1800) tarihinde ayrı ayrı emirler 25 Osmanlı Devleti’nden iltica ve himaye talep gönderilmiştir. etmiştir. Bu talebine karşı padişahtan gelecek 22 Bütün bu emirlere rağmen Şerif Paşa cevabı beklemesi tavsiye olunmuştur. Çıldır tarafına doğru hareket etmiş ve Çıldır eyaletinin kendisine tevcih olunduğuna dair ŞERIF PAŞA MESELESI etrafa yalan haberler yaymış, sahte mühür Devletin güçlü olduğu dönemlerde kazıtmış ve sahte mahzarlar hazırlatmış- bölgedeki beyler merkezî yönetimin emir- tır. Bunun üzerine bölgedeki beylerbeyi ve lerine itaat etmişlerdir. Merkezî otoritenin mutasarrıflara aynı zamanda Mahmut Paşa’ya gücünü kaybetmeye başlamasıyla özellikle 19. da- Evail-i Şaban 1215 (18-27 Aralık 1800) Yüzyılın başlarından itibaren başına buy- tarihinde tekrar emirler gönderilmiş ve 23 ruk hareket etmeye başlamışlardır. Çıldır Şerif Paşa’nın yaydığı yalan haberlere itibar Valisi Süleyman Paşa’nın oğlu Şerif Paşa bu edilmeyerek kendisinin Çıldır eyaletine yak- laştırılmayarak Tokat da ikamet ettirilmesi duruma uygun bir örnek teşkil etmektedir. 26 Çıldır Valisi Süleyman Paşa’nın ölümü üze- istenmiştir. Fakat merkezden gönderilen bu

227 İbrahim ÖZGÜL IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ersin KIRCA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

İshak Paşa Sarayı ve Doğubayazıt şehri emirler bölge idarecileri tarafından istenilen Çıldır Kalesi’nden firar ettiği bildirilmekte, şekilde tatbik olunamamıştır. Nitekim aynı gideceği yol ve güzergahların tutularak Şerif konuda Evahir-i Şaban 1215 (7-17 Ocak Paşa’nın asker gönderilerek aranması bulun- 1801) tarihinde Bayezid Mutasarrıfı Mah- duğu mahalde tutuklanması, Şerif Paşa’ya mut Paşa’ya Şerif Paşa’nın o havaliden def‘i, açık ve gizle hiçbir şekilde yardım ve hima- 29 cezasının tertip edilmesi ve Çıldır Valisi Sabit yede bulunulmaması istenmiştir. Şerif Paşa Paşa’nın görevini sürdürmesine yardımcı Acara mütesellimi ile giriştiği muharebeyi olunması için tekrar bir hüküm gönderilmiş- kaybetmiş ve yanında bulunan yirmi otuz 27 tir. Mahmut Paşa bu dönemde Şerif Paşa’ya nefer süvari ile Bayezid taraflarına firar etmek yardım etmek istemiş, fakat divandan sert bir zorunda kalmıştır. Evahir-i Şaban 1217 (7- şekilde uyarılmıştır. Mahmut Paşa’ya yazılan 17 Ocak 1801) tarihinde Bayezid Mutasarrıfı emirde Şerif Paşa’ya gizli veya açıktan her Mahmut Paşa’ya gönderilen emirde Baye- hangi bir yardımda bulunmaması, olayın bas- zid’de olduğu bildirilen Şerif Paşa’nın hiçbir tırılmasında rehavet ve müsamaha gösterme- şekilde kaçmasına meydan verilmemesi ve mesi tembih olunmuştur. Şerif Paşa’nın üze- himaye edilmeyerek yakalanması ve yakalan- rine Erzurum ve Trabzon Beylerbeyi ile Muş dıktan sonra idam edilmesi ve kesik başının 30 ve Bayezid Mutasarrıfları gönderilmiştir. İstanbul’a gönderilmesi istenmiştir. Bu Şerif Paşa üzerine gelen kuvvetler karşısında olaydan iki sene sonra Eylül 1803’te etraftan 28 dayanamayarak Oltu’ya sığınmıştır. topladığı düzensiz aşiret birlikleri ile Çıldır’a saldırması üzerine hakkında idam kararı Evahir-i Receb 1217 tarihinde Bayezid çıkmış, bu konuda Erzurum valisine ve diğer Mutasarrıfı Mahmut Paşa’ya gönderilen idarecilere emirler gönderilmiştir. Ancak emirde Çıldır Valisi Şerif Paşa’nın yanında 31 sonradan İdam cezası kaldırılmıştır. bulunan bir miktar süvari askeri ile geceleyin

228 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu İbrahim ÖZGÜL The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ersin KIRCA

Bu durum 18. Yüzyıl’ın sonlarında ve 19. yurtluk ocaklık şeklinde babadan oğula tevcih Yüzyıl’ın ilk çeyreğinde Osmanlı Merkezî olunmaktaydı. Şelve Sancakbeyi İbrahim’in otoritesinin zayıflamış buna karşılık Doğu vefatından sonra Bayezid Mutasarrıfı Mah- Anadolu ve Rumeli’deki aşiret ağaları, ayanlar mut Paşa bu sancakbeyliğine kendi kardeşi ve valilerin feodal bir şekilde güçlendiğini İbrahim’i tayin ettirmiş, ayrıca bu sancakbey- göstermektedir. Osmanlı merkezî hükümeti liğinin kendisine tevcih olunmasını bekleyen eyaletlerde güçlenmiş olan valileri suç işlemiş Mir Ahmed Bey’in hanesini basarak hay- olsalar bile isyan etmesinden ve bölgede bir vanat ve cariyelerini gasp etmiş ve hanesini karışıklık çıkarmasından çekindikleri için yağma ettirmiştir. Bu konuda Mir Ahmed azletmekten çekinmiş, bu kişileri ya görev- Bey’in vuku bulan şikayeti üzerine davala- lerinde bırakmış ya da Şerif Paşa örneğinde rının Erzurum’da Erzurum valisinin görüşü 36 olduğu gibi başka bir valiliğe tayin etmiştir. de alınmak suretiyle görülmesi ve Mah- mut Paşa tarafından gasp edilen eşyaların HAYDARANLI AŞIRETI VE HALIL geri iadesi veya bedelinin tazmin ettirilmesi BEY MESELESI kararlaştırılmıştır. Fakat Mahmut Paşa “her kimin davası var ise tarafıma gelip fasl-ı da- Mahmut Paşa Haydaranlı Aşiretinin vaya mübaderet eylesin” diyerek Erzurum’daki ileri gelen bazı kişileri huzuruna davet edip mahkemeye vekil-i şer‘îsini göndermemiş, 37 daha sonra bunları tutuklamış ve canlarının dolayısı muhakemeleri gerçekleşmemiştir. bağışlanması karşılığında bunlardan cebren külliyetli miktarda hayvan ve eşya almıştır. Daha önce Şerif Paşa meselesinde de gö- Haydaranlı aşireti ileri gelenleri daha sonra rüldüğü üzere merkezi otoritenin zayıflaması, bir mahzar yazarak Divan-ı Hümayun’a şikâ- devletin Rusya ile savaş halinde bulunması ve yetçi olmuşlardır. Ayrıca Mahmut Paşa’nın hazinenin artan nakit ihtiyacı gibi sebeplerle gaspettiği koyun, deve, at gibi hayvanlarla Osmanlı hükümeti bölgedeki idarecilerin bu 32 eşya ait defter tutulmuştur. tür kanuna aykırı hareketlerine göz yummak zorunda kalmıştır. Yapılan şikayet üzerinde Haydaranlı Aşireti beyleri ile bizzat Mahmut Paşa’nın Muş Mutasarrıfı Murad Paşa Divan-ı veya vekilinin Erzurum’da mahkeme olmaları Hümayun’a bir arzuhal göndererek Bayezid 33 kararlaştırılmıştır. Bayezid Sancağına bağlı Mutasarrıfı Mahmut Paşa’nın pek çok zulüm Toprakkalesi Kazası Mutasarrıfı Halil Bey’in ve taaddide bulunduğunu, Hınıs ve Tekman padişahın emrine aykırı hiçbir davranışı sancağını benim malikânem diyerek fukara olmadığı ve kaza ahalisinin kendisinden ve züefaya eziyet ve hasaret eylediğini, bu hoşnut ve razı olduğu halde Bayezid San- iki sancağın mal-ı mirisine iki yüz elli kuruş cağı Mutasarrıfı Mahmut Paşa çok sayıda zamla Mahmut Paşa’dan el çektirilerek 300 kise muaccele evladiyet ve meşrutiyet üzere asker ile Halil Bey’in üzerine yürüyüp söz ve 38 eman vererek Halil Bey’i huzuruna getirip kendi uhdesine verilmesi talep etmiştir. eşya ve mallarını zabt ve gasp etmek için bin Mahmut Paşa 1805 yılında bölgede çıkan kese akçeden ziyade para ve eşyasına zorla el 34 veba salgınından dolayı saraydaki pek çok kişi koydu. Bu iki olay Mahmut Paşa aleyhin- ile birlikte vefat etmiş ve sarayın iç avlusun- de merkezde olumsuz bir izlenim meydana 39 daki mezarlığa defnedilmiştir. Mahmut getirmiş hatta padişah bile kendisine gücen- Paşa’nın vefatından sonra yerine kardeşi miş iken, Tayyar Paşa’nın iltimasıyla Mahmut 35 İbrahim Paşa Bayezid Mutasarrıfı tayin Paşa affedilmiştir. olunmuştur. Erzurum’a bağlı Şelve Sancakbeyliği

229 İbrahim ÖZGÜL IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ersin KIRCA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

SONUÇ Kars Muhafızı Numan Paşa ve Malazgird Beyi İbrahim Bey’dir. C.ML 478-19479 Mahmud Paşa’nın mutasarrıfı olduğu Ba- 14 Telef olan koyunların yerine Mahmut Paşa’dan yezid’in Osmanlı-İran sınırında olması nede- bu koyunların bedeli talep olunmuş, bu bedel niyle sık sık sınır olaylarında aktif rol almıştır. hesaplanırken de 1 koyun 12,5 kuruş olarak Merkezden gelen emirler doğrultusunda hesaplanmış ve telef olan 2170 koyundan yarısı görevler ifa ettiği gibi, kendi başına buyruk affedilerek Mahmut Paşa’dan 1085 koyunun davranarak İran’dan sığınanları himaye etmek bedeli olan 13562.5 kuruş Mahmut Paşa’nın ve onlara merkezin emirleri hilafına yardım devlete olan borcuna dahil edilmiştir. C.ML 46- 2118 ederek iki devlet arasındaki antlaşmalara da 15 C.AS 531-22199 aykırı davrandığı olmuştur. Ayrıca bölgedeki aşiretler arasındaki mücadelede de aktif rol 16 C.AS 538-22546 alarak birçoğunun mallarına el koyduğu gibi 17 C.AS 531-22199 merkeze olan borcunun ödemesini düzenli 18 I.Mahmut Nadir Şah Mektuplaşmalar, 3 Numaralı bir şekilde yerine getirmemiştir. Bu nedenle Name-i Hümayun Defteri, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, İstanbul 2004, s. 182 devamlı emirnamelerle uyarılırken ayrıca 19 AE.SSLM.III.333-19308 mahkemelere de durum intikal ettirilmiştir. Buna rahman bulunduğu bölgenin stratejik 20 Yakup Karataş, Bayezid Sancağı ve İdarecileri, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2014, s. 42-43 önemi de göz önünde bulundurularak müsa- mahalı davranılmıştır. 21 AE.SSLM.III. 102-6198 22 Yakup Karataş, a.g.e, s. 44 23 Fatih Gencer, a.g.m., s. 79 DİPNOTLAR / FOOTNOTES 24 Bu tayin yapılırken Şerif Paşa’nın bu görevi kabul 1 Mehmet İnbaşı, “XVIII. Yüzyılın İkinci Yarısın- etmeyip isyan etmesinden endişe duyulmuş ise de da Çıldır Eyâleti ve İdarecileri”, Sosyal Bilimler korkulan olmamıştır. A.DVNS.MKM.MHM.d Enstitüsü Dergisi ilt 7 /1, Erzurum 2006, s.89. 3, h. 39 2 C.ML 469-19071 25 A.DVNS.MKM.MHM.d 3, h. 587-590 3 Fatih Gencer, Merkezîleşme Politikaları Sürecin- 26 A.DVNS.MKM.MHM.d 3, h. 598-600 de Yurtluk-Ocaklık Sistemi’nin Değişmesi”, An- kara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi 27 A.DVNS.MKM.MHM.d 4, h. 5 Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, 2011, 28 Yakup Karataş, a.g.e., s. 45 Sayı: 49 Cilt: 30, s. 76 29 A.DVNS.MKM.MHM.d 4, h. 211 4 Fatih Gencer, a.g.m, s. 78 30 A.DVNS.MKM.MHM.d 4, h. 225 5 Orhan Kılıç, Orhan Kılıç, a.g.m s.122 31 Yakup Karataş, a.g.e., s. 45 6 Orhan Kılıç, “Yurtluk-Ocaklık ve Hükümet 32 Bu deftere göre 478175 baş koyun, 205 deve, Sancaklar Üzerine Bazı Tespitler”, OTAM, Sayı 1315 katır, 5525 sığır, 454 at, 550 adet tüfek, 860 10, Ankara 1999, s.125 adet kılıç, raht takımı, seccade, halı çul vs. gibi 7 AE.SSLM. III., 183-10964 eşyalar Mahmut Paşa tarafından zorla alınmıştır. 8 Bu meblağ Ordu-yı hümayuna ulaştırılmak üzere C.DH 24-1196-1 Erzurum Gümrükçüsü Osman’a gönderilmiştir. 33 C.DH 24-1196-2 C.ML 469-19071 34 C.DH 25-1243 9 Bayezid Sancağı ve İdarecileri, (c.ml 41/1892) 35 C.DH 25-1243 10 C.ML 41-1892 36 C.DH 283-14107 11 C.AS 531-22199 37 C.ZB 15-747 12 C.ML 706-28810 38 C.ML 457-18547 13 Mahmut Paşa’nın alacaklı olduğu kişiler Erzu- 39 Yakup Karataş, a.g.m., s. 48 rumlu Feyyaz-zâde Halil Paşa’nın oğlu, Sabık

230 YAZAR-1

A PHOTOGRAPH ART IN KARS AND AĞRI: ÇERKES KARADAĞ

Hüseyin ÇİFTÇİ*

ABSTRACT ife: Circassian Montenegro uses the following phrase when describing itself. Montenegro is a citizen and as a citizen, in 1953 Kagizman town of Kars, former name Havasor, says a Lpeasant mother came to the world from the village with its new name Dibekkaya. When Circassian Montenegro is still a year old, his father is migrating from Kagizman to Agri to live on better conditions to teach his children and prepare a good future for them. Father Montenegro has a presence in the middle of those times. After a while Circassian Montenegro’s brother accidentally caused a genetic death. The father has to give it to the genitic side of the deceased whatever is in his possession as blood money. He is becoming impoverished. Later livelihoods begin. When all this is happening, Circassian Montenegro is losing a brother from zoology and troublesome days are beginning. In many difficulties, the family is trying to cling to each other and hold back their life. In an earthy house Circassian Montenegro completes primary, secondary and high school education. Although Circassian Montenegro is registered in the Kağızman population, he insistently and enthusiastically says, “I am Agri.” Because “I grew up in the culture of Agri and I know the people of Ağrı well,” he expresses himself. He currently lives in Istanbul. He gives lectures on photography art at Yedi Tepe and Işık Universities. Art: In 1967 he wrote a story with a friend and met with art life. He writes poetry, stories and essays locally. A few rewards he receives on a local basis are even more motivating. His work is on this minval. High school life is a bit of a feat, but with success. After Lisa is finished, he wants to go to Istanbul and there to discover the magic of the art scene, discover the mystery and meet the artists within the possibilities. In the high school years, writers of Varlik and Akbaba magazines have made a big impact on themselves. But he gives up on going to Istanbul and goes to Ankara. After staying in Ankara for eight months, he decides on Istanbul, the arts mainland. When it comes to Istanbul, it finds a job in a construction and it continues its researches. It continues with the support of somebody and a course attended by Fine Art senior students. There he meets Şahin Kaygun, the late photographer and graphic artist. It takes less than a month to teach this kurstan. Then he goes to the academy exam, he wins, but unlucky does not leave this place either, he gets sick and returns to his hometown again. After healing, he returns to Ankara. Again, this time on a construction night watches. The Gazi Educational Institute’s night section opens in spring to Ankara. She goes to the exams and gets the painting department. But as a result of the boycott of the period following the political events of Montenegro, schools leave. Then they start working on a

* Hüseyin ÇİFTÇİ, Retired Teacher, Poet Writer, Kağızman/Kars/TURKEY,

231 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Hüseyin ÇİFTÇİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium newspaper. He’s always a photographer. Then he starts to work at the Ministry of Culture Publications Department. Then the cinema divides. It also leaves at the beginning of the nineteenth century. She decides to open her own workshop to do all the art. He concentrates on photography. In the meantime, Gazi Education begins to read the painting section. The first lesson is photography. He is tired and argued about the course because he works nights. The course sleeps several times while listening. Instructor teaching the teacher. This is a school that teaches fine arts, not sleep, only teachers do not grow here, painters, sculptors, filmmakers, photographers, theater grows. He warns you that if you fall asleep, you will not be a photographer. Oddly enough, Circassian Montenegro is still the only photographer of his time. Key words: Kağızman, Kars, Ağrı, Photograph Art, Çerkes Karadağ.

232 YAZAR-1

KARS VE AĞRI TOPRAĞINDA BİR FOTOĞRAF SANATÇISI: ÇERKES KARADAĞ

Hüseyin ÇİFTÇİ* ayatı: Çerkes Karadağ kendisini motive ediyor. Çalışmalarını bu minval üze- tanımlarken şu deyimi kullanmaktadır. rine kuruyor. Lise hayatı biraz imkânsızlıklar HKaradağ bir vatandaştır ve bir vatandaş olarak içerisinde ama başarı ile geçiyor. 1953 yılında Kars’ın Kağızman ilçesinde eski Liseyi bitirdikten sonra İstanbul’a gitmek adı Havasor, yeni adı Dibekkaya olan köyde ve orada sanat ortamının büyüsünü, gizemini köylü bir ana babadan dünyaya geldiğini keşfetmek ve imkânlar dâhilinde sanatçı- söylüyor. larla tanışmak istiyor. Lise yıllarında Varlık Çerkes Karadağ henüz bir yaşındayken ve Akbaba dergilerinin yazarçizerleri kendi babası, çocuklarını okutabilmek, onlara iyi üzerinde büyük etki bırakmıştır. Ancak bir gelecek hazırlamak biraz daha iyi şartlar- İstanbul’a gitmekten vazgeçiyor Ankara’ya da yaşamak için Kağızman’dan Ağrı’ya göç gidiyor. Sekiz ay Ankara’da kaldıktan sonra ediyor. Baba Karadağ o zamanlar ortanın sanatın ana yurdu olan İstanbul’da karar üzerinde bir varlığa sahip. Bir zaman sonra kılıyor. İstanbul’a gelince bir inşaatta iş bulur Çerkes Karadağ’ın abisi istemeden kazayla hem çalışır hem de bir yandan araştırmalarını bir gencin ölümüne sebep olur. Baba kan pa- devam ettirir. Birisinin desteği ile Güzel Sa- rası olarak elinde avucunda ne varsa hepsini nat son sınıf öğrencelerinin katıldığı bir kursa ölen gencin tarafına vermek zorunda kalı- devam eder. Orada rahmetli Fotoğraf ve yor. Haliyle yoksullaşıyor. Akabinde geçim Grafik Sanatçısı Şahin Kaygun ile tanışır. Bir sıkıntıları başlıyor. Bütün bunlar yaşanırken ay kadar bu kurstan ders alır. Sonra akademi Çerkes Karadağ bir kardeşini de zaturriyeden sınavlarına girer, kazanır fakat şansızlık bu ya kaybediyor ve sıkıntılı günler başlıyor. burada da peşini bırakmaz, hastalanır tekrar memleketine döner. Birçok zorluklar içerisinde aile birbirine kenetlenerek yeniden hayata tutunmaya ça- İyileştikten sonra Ankara’ya döner. Yine lışıyor. Toprak damlı bir evde Çerkes Kara- bir inşaatta bu sefer gece bekçiliği yapar. dağ ilk, orta ve lise öğrenimini tamamlıyor. Ankara’ya geldiği bahar Gazi Eğitim Ensti- Çerkes Karadağ Kağızman nüfusuna kayıtlı tüsü’nün gece bölümü açılır. Sınavlara girer olmasına rağmen ısrarla ve heyecanla “Ben ve resim bölümünü kazanır. Fakat dönemin Ağrı’lıyım” diyor. Çünkü “Ağrı kültürü içinde siyasi olayları ardından gelen boykotlar neti- büyüdüm ve Ağrı halkını iyi tanıyorum” diye cesinde Karadağ, okulu bırakır. Ardından bir kendisini ifade ediyor. Şu anda İstanbul’da gazetede çalışmaya başlar. Aklı hep fotoğ- yaşıyor. Yedi Tepe ve Işık Üniversitelerinde rafçılıktadır. Daha sonra Kültür Bakanlığı fotoğraf sanatı üzerine dersler veriyor. Yayımlar Bölümü’nde işe başlar. Derken si- nema bölüne geçer. Doksanlı yılların başında Sanatı: 1967 yılında bir arkadaşıyla öykü oradan da ayrılır. Tamamı ile sanat yapmak yazarak sanat hayatıyla tanışıyor. Yerel bazda amacıyla kendi atölyesini açmaya karar verir. şiir, öykü ve denemeler yazıyor. Yerel bazda Fotoğraf sanatı üzerine yoğunlaşır. Bu arada yine aldığı birkaç ödül kendisini daha da Gazi Eğitim’de resim bölümünü okumaya

* Hüseyin ÇİFTÇİ, Emekli Öğretmen, Şair-Yazar, Kağızman/Kars/TÜRKİYE

233 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Hüseyin ÇİFTÇİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium başlar. İlk dersi fotoğraf dersidir. Geceleri ESERLERİ: ilk defa Türkiye’de yayınla- çalıştığı için derse de yorgun argın gitmek- nan “Nüans” ilk nü albümüdür. Bazı çevreler- tedir. Dersi dinlerken birkaç kez uyur. Ders ce pek hoş karşılanmasa da o bir ilktir. Der veren hoca uyarır. Burası güzel sanatlar dersi ki çıplak bir bedenle çalışmayan bir ressam veren bir okul, uyumakla olmaz, buradan ancak çöp adam yapabilir. sadece öğretmen yetişmez, ressam, heykel- “Tanıdığım Yüzler” adlı albümünde bir tıraş, sinemacı, fotoğrafçı, tiyatrocu yetişir. porte albümü olarak bu da bir ilktir. “Ba- Böyle uyursan senden fotoğrafçı olmaz, diye leylim” adlı eseri yine sanatsal bir yorum ikaz eder. Ne gariptir ki o dönem öğrencile- çalışmasıdır. Kendi tarzında o da bir ilktir. Bir rinden tek fotoğrafçı olan kişi yine Çerkes başka ülkenin kentini bir fotoğrafçı gözüyle Karadağ’dır. yorumlayan “Büyülü Prag” da bir ilktir. Uzun süre resim ile fotoğraf çalışmalarını Türklerin ilklerini sayarsak eğer Çerkes birlikte yürütür. İkisinin birlikte yürümeye- Karadağ fotoğraf dalında birçok ilkleri ger- ceğini anlayınca resmi bırakır, Oğuz Aktan çekleştirmiş bir fotoğraf sanatçısıdır. Kendi ile bir kış mevsimi doğu turuna çıkar. Uzun deyimiyle fotoğraf: Şey’in ta kendisi olarak bir tren yolculuğundan sonra Ağrı’ya gelir. algılanır. Fotoğraf güçlü bir silahtır. Yeri İlk defa kimlikli bazı görüntüler ile tanışır. geldiğinde insanları güçlü bir mesajla rahatsız Fotoğraf gibi gerçeğin doğrudan doğruya edebilir. Fotoğraf gerçeğin aktarılmasıdır, der. aktarıldığı bir sanat dururken gerçekmiş gibi Sanatçı sadece gerçeğin yansıtılmasına yar- resim yapmayı içine sindiremez. Der ki fo- dımcı olur. Her ne kadar gerçeğin algılanması toğrafın konuştuğu yerde resim susup bakma- kişiye göre değişse de gerçek tek ve birdir. yı tercih eder. Gerçekleri yorumlamada resi- Fotoğraf tehlikeli bir silahtır der Çerkes min fotoğraf kadar güçlü bir silah olmadığını Karadağ. Fotoğraf her zaman yüksek sesle düşünür. Bunun içinde resim sanatını bırakır konuşulabilecek sessiz bir sanat dalıdır diyor. fotoğraf sanatına yönelir. Fotoğrafı toplumsal bir dinamik haline getirememiş fotoğrafa çok Fotoğraf stüdyo içi veya stüdyo dışı bir elitist bakmışlar yetmişli yıllarda. Ancak genç ortamdır. Evrende ortamın figüranıdır. Fo- kuşakla birlikte fotoğraf sanatı toplumsal toğrafçı hayatta olup bitenlere müdahaleyle boyutta ele alınır ve ufkumuzu kendimiz için hayat denilen oyunun kurallarını değiştiren değil toplum için yaşıyoruz noktasına getiril- kişidir, der. diğini varsayar. Aldığı Ödüller: Büyük Prag albümünden 1987 yılında gelindiğinde fotoğraf dolayı Çek Cumhuriyeti Çerkes Karadağ’ı Çerkes Karadağ’ın her yanına girmiş olduğu Devlet Şeref Madalyası ile ödüllendirmiş, için “Fotoğraf benim işim, uğraşım olması Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Çerkes gerektiğini kavradım” der. Uzun ve sancılı Karadağ’ı kabul etmiştir. Türkiye’de sayılma- bir dönemden sonra memuriyet hayatını yacak kadar çeşitli kurumlardan aldığı ödüller ve bütün iş uğraşlarını bir kenara bırakarak vardır. kendi atölyesini kurar ve çalışmalarını orada sürdürür. Fotoğraf paylaşmanın yolunun slayt Yayınlanmayı Bekleyen Kitapları: gösterileri, sergiler ve ve diye gelen şeylerin Yüzeylerde Yüzdür, Monoton Öyküler, Likya olmadığına inanır. Fotoğrafın littaratüre Ülkesi, Yayla Fotoğrafları girmesi gerektiğini bunun yolununda kalıcı kitaplar haline gelmesiyle mümkün olacağını düşünür.

234 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Hüseyin ÇİFTÇİ

235 Faruk KAYA

RURAL-URBAN POPULATION STRUCTURE OF THE PROVINCE OF AĞRI (1927-2016)

Faruk KAYA*

ABSTRACT opulation is the number of people who live in a bordered region in a certain period of time. Population structure of a community plays an important role in the formation of Ppolicies to be applied in that community. Changes occurring in the population structure reveal the main characteristics of structural developments in society; whereas changes occurring in the cultural, social and economic areas affect the structure of population. Population structure of Turkey has been though significant changes since the foundation of the Republic until today. Turkey has a young and dynamic population structure. Even though the population growth rate has been decreasing by years, it is still higher compared to developed countries. Major factor that determines the population in a country is the difference between birth rates and death rates. This difference gives us the natural population growth. Size, mobility and intensity of population are also affected by reasons like the country’s attainment or loss of land after a war, epidemics and infectious diseases, external migration movements, natural disasters, climatic changes, abundance or scarcity of natural resources, abundance or scarcity of food and nutrition sources. In order to see the social developments in a community clearly, it is necessary to analyze its population in detail. Economic, cultural and social changes significantly affect the population structure. Acceleration or deceleration of economic and social development, as well as the model and goals of this development cause changes in many characteristics of population. The population of the province of Ağrı, which was 104. 435 in 1927 when the first census was taken during the Republic period, has reached totally 542.255 according to the 2016 ADNKS results (305.406 in the city and district centers, 236.849 in villages). Settlements are generally evaluated in two main groups as rural and urban. As is known, according to the administrative fragment; local government unities within certain boundaries are called city and settlements outside of these unities village. Population size is among the most important criteria in categorizing the settlements as rural and urban. According to the results of the 1950 census; the population of the central district of Ağrı was 10.028 and thus, the city center of Ağrı became a city in terms of population criteria (population criteria of 10 000) for the first time in 1950. Ağrı has become one of the provinces intensely experiencing the phenomenon of gradual immigration especially since 1990. There have been immigrations from rural areas where there are higher rates of crude birth and natural population growth to cities both inside and outside the province. As a matter of fact, the urban population growth rate in the province has reached 50%.

* Prof. Faruk KAYA, Deputy Rectorate of Ağrı İbrahim Çeçen University, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected]

236 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Faruk KAYA

This condition has resulted in a number of problems like irregular urbanization, poverty, unemployment and housing shortage in cities (like Ağrı, Doğubayazıt, Patnos and Diyadin) that are socioculturally and economically underdeveloped and also lack planning. Thus, the population movement starting in rural areas has also affected educational and healthcare services, as well as infrastructure services and economic areas in the cities in a short time and these areas have faced problems in rural areas. This condition has formed the basis of immigrations from the cities in the province to other cities. This study aims to examine the reasons of the development and distribution of rural-urban population of Ağrı by analyzing the rural-urban population of the province in terms of census periods. Accordingly, the tables to be formed as a result of evaluating the results of the census conducted by the Turkish Statistical Institute will not only enable us to analyze the general structure of the population, but also pave the way for making estimations for advancing periods and making plans regarding the socioeconomic structure of the province. Key words: Ağrı, Rural-Urban Population, Population Exchange, Immigration.

237 AĞRI İLİNİN KIR-KENT NÜFUS YAPISI (1927-2016)

Faruk KAYA* GIRIŞ kesimlerden il içindeki kent yerleşmelerine oğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Mu- ve yurt dışına da olabilmektedir. Türkiye’de iç rat–Van Bölümü sınırları içerisinde yer göçlerin temel nedeni; bölgeler arası ve bölge Dalan (Harita 1) ve yüzölçümü 11. 099 km² içi gelişmişlik farkının varlığı ve bu varlığın kadar olan Ağrı ilinin nüfusu 1927-2011 uzun yıllardır devam etmesidir. Ülkemizde yılları arasında genel olarak artış gösterirken, kırsaldan kentlere doğru yoğunlaşmış olan iç 2012 yılından itibaren azalmaya başlamıştır. göç, kentlerin plansız büyümesine, berabe- Nitekim ilk nüfus sayımının yapıldığı 1927 rinde birçok sosyal ve ekonomik problemin yılında 104. 435 olan ilin nüfusu 2011 yılı meydana gelmesine ve kentlere yığılma sayım sonuçlarına göre 555.479 kişiye ulaş- şeklinde gelişmiştir. mış ancak bu sayım devresinden sonra nüfus Çevresindeki pek çok kırsal yerleşmeyle gerilemeye başlamıştır. Nitekim en son 2016 bir bütün olan Ağrı ilinin kırsal - kentsel yılı ADNKS sonuçlarına göre 542.255 kişiye nüfus oranlarında, tarihi süreç içerisinde gerilemiş olup bu nüfus büyüklüğü ile 81 il önemli değişikliklerin olduğu söylenebilir. arasında 39. sırada yer almıştır. Bu değişiklik Cumhuriyet Dönemi başından 1980’li yıllara kadar çok yavaş seyretmiştir. Ancak, Türkiye genelinde olduğu gibi, Ağrı ilindeki nüfusta bu yıllardan sonra giderek artan oranlarda, kır nüfusunun aleyhine, kent nüfusunun lehine bir gelişme ivmesi kazanmıştır.

KIR-KENT AYIRIMINDA KULLANILAN NÜFUS KRITERLERI Şekil 1: Ağrı İlinin Lokasyon Haritası Yerleşmeler genel olarak kırsal ve kentsel olmak üzere iki ana grupta değerlendirilmek- Ağrı ili özellikle 1990 yılından sonra ka- tedir (Göney,1977:1). Bilindiği üzere idari demeli göç olgusunun yoğun olarak yaşandığı bölümlenmeye göre, belirli sınırlar içerisin- illerden biri olmuştur. İl genelinde ekonomik deki yerel yönetim birliklerine şehir, bunun faaliyetleri önemli ölçüde kısıtlayan iklim dışında kalan yerleşmelere ise köy denmek- ve topografya koşulları yanında sosyal ve tedir (Keleş,1961:16). Nüfus büyüklükleri kültürel geri kalmışlık hızla artan nüfusun yerleşmelerin kır ve kent olarak ayrılmasında göç etmesinde etkili olmaktadır. Nitekim il dikkate alınan en önemli kriterlerden birisi- genelindeki göçler, sınırlı alanda ve şartlarda dir. Böyle olmakla birlikte TUİK herhangi tarıma dayalı üretimin yürütüldüğü kırsal bir nüfus limitini esas almaksızın, il ve ilçe kesimlerde daha yoğun olarak gerçekleşmek- merkezi statüsünü kazanmış yerleşmelerin tedir. İldeki göçler büyük oranda Türkiye’de- tümünü kent olarak kabul etmiştir. ki büyük kentlere olmakla birlikte kırsal

* Prof.Dr. Faruk KAYA, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

238 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Faruk KAYA

Ancak halen yürürlükte olan 442 sayılı yapmanın da imkânı yoktur. Ancak bu Köy Kanunu’nda bu esasa uyulmamaktadır. kapsamda, ileri sürülen kriterlerin birçoğunu Söz konusu kanuna göre, kır-kent ayırımın- bünyesinde bulunduran; ekonomik, sosyal da, nüfus kriteri esas alınmış, nüfusu 2000’e ve kültürel fonksiyonlar bakımından kır kadar olan yerleşmeler köy, 2000-20 000 yerleşmelerinden farklı olan ve nüfusu en arasında nüfusa sahip yerler kasaba ve 20 az 20.000 olan belediye örgütlü yerleşme- 000’den fazla nüfuslu yerleşmeler ise şehir leri kent olarak tanımlamak kanaatimizce de olarak tanımlanmıştır. Ancak coğrafyacılar daha doğru olacaktır. için bu sayısal değerler, yetersiz ve keyfi ola- Bu çalışmada, Türkiye İstatistik Kuru- rak kabul edilmiş olacak ki bu değerin 3000, mu’nun kullandığı kriterler esas alınarak, kır- 5000 ve 10 000’e indirilmesi gerektiği şeklin- kent nüfus ayrımı yapılmasının daha doğru de görüşlerin ileri sürülmesine yol açmıştır. olacağı kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla il Nüfus miktarı, bir yerleşmenin kent kabul ve ilçe merkezleri kent yerleşmesi, nüfusları edilmesinde güvenilen ve tek ölçüt değildir. ise kentli nüfus, belde, köy ve köyden küçük Bu durumda nüfusun miktarı kadar, bu nüfus diğer yerleşmeler kır yerleşmesi, nüfusları ise artışını gerçekleştiren ve yerleşmeye kent kırsal nüfus olarak kabul edilmiş, Ağrı ilinin karakterini veren başka kriterler aranması nüfusundaki değişmeler ve gelişmeler bu gerekir. YÜCEL’ e göre kenti köyden ayıran çerçevede analiz edilmiştir. vasıf, nüfus sayısında değil de, yerleşmenin farklı fonksiyonlarında ve bunların nüfusla- KIR-KENT NÜFUS ORANLARININ rındaki farklı hayat tarzlarında aranmalıdır YILLARA GÖRE SEYRI (Yücel, 1961; 23-26). Cumhuriyet döneminin ilk genel nüfus Bir yerleşmenin kent olabilmesi için, o sayımı olan 1927 sayımı ile çok sağlıklı ve yerleşmede sosyal eylemeler, sosyal ilişkiler ve detaylı sonuçlar elde edilmemekle birlikte, sosyal kurumlar açısından bir kent toplulu- ülkenin nüfusu hakkında bilgi edinilmesi ğunun olması gerektiğini belirten WEBER, bakımından önemli bir sayım olmuştur. Bu daha çok kentsel yaşam tarzı ve işbölümü sayımın sonuçları hem Türkiye geneli için üzerinde durmuştur (Weber, 2000; 75). Kenti hem de Ağrı ili için bir gösterge olarak kabul genellikle yaşam tarzı ve çalışma dokusu açı- edilebilir. Söz konusu sayım, nüfusun sosyal sından son derece farklılaşmış yoğun nüfuslu ve ekonomik özellikleri ile ilgili kısıtlı bazı yerleşmeler olarak tarif eden HARTSHOR- bilgiler içermekle birlikte, ilçe ve köyler NE ise, kentlerde yüksek derecede uzmanlaş- bazında ayrıntılı rakamlara sahip değildir. tırılmış arazi kullanımı, kentteki kaynakların Sadece Ağrı ilinin (Bayazıt ) nüfusu ile ve hizmetlerin kullanımını düzenleyen çok toplam kent ve kır nüfusu bulunmaktadır. Bu geniş ölçekli sosyal, ekonomik ve politik nedenle 1927 sayım sonuçları ile ilgili sayısal kurumların, kentleri oldukça kompleks me- verilere ayrıntılı bir şekilde yer verilmemiştir. kanizmalar haline getirdiğini belirtmektedir İlk kez yapılan bu sayımın sonuçlarına göre (Harsthorne,1992; 3). Ağrı (Bayazıt) ilinin toplam nüfusu 104.856 olup; bunun 57.177’si erkek, 47.409’u ise Görüldüğü gibi, kır-kent ayırımında kadın nüfustan oluşmaktadır. Araştırma saha- oldukça fazla tanım ve kriter bulunmaktadır. sının, en büyük nüfuslu yerleşmesi olan Ağrı Ancak, ortak bir tanımdan söz etmek im- il merkezi, 1927 genel nüfus sayımına göre kânsızdır. Kaldı ki, öngörülen bu kriterlerin 4.218 kişilik bir nüfusa sahip bulunmaktaydı. tümünü aynı yerleşmede bulmak da imkân- sızdır. Dolayısıyla, kesin hatlarla bir ayırım

239 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Faruk KAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Ağrı ilinin 1935 – 1940 nüfus sayım dönemle- rindeki kırsal nüfusu % 1,8 oranında bir artışla 114.001’kişiye ulaşırken, kentli nüfusu yıllık % 0,57’lik bir artışla 17.631 kişiye ulaşmıştı. Ülke nüfusu 1940 – 1945 genel nüfus sayımı devresinde statik denilebilecek bir gelişme izlerken (%1), Ağrı ili kırsal nüfusu (%1,8) ülke nüfusu üzerinde bir artış göstermiş, ancak Şekil 2: Ağrı İlinin 1935 Genel Nüfus Sayım kentli nüfus artışı (%0,018) aynı hızda gerçek- Sonuçlarına Göre Kır-Kent Nüfusu leşmemiştir. Bir önceki döneme göre bu sayım devresinde nüfus artış oranının düşük olma- Kır-kent nüfus ayırımının ayrıntılı olarak sında, kuşkusuz II. Dünya savaşı yıllarında yapıldığı ilk genel nüfus sayımı ise 1935 sayı- yetişkin erkek nüfusun silahaltında tutulması, mıdır. Bu sayım sonuçlarına göre, Ağrı ilinde doğumların nispeten düşük olduğu I. Dünya yaşayan 107.206 kişilik nüfusun 12.504’ü Savaşı yıllarında doğanların, bu dönemde do- (%11.66’sı) kentlerde (il ve ilçe merkezlerin- ğurganlık yaşlarında olmaları ve muhtemelen de) 94.702’si (% 88.33’ü) de kırsal kesimde ölüm oranlarının artması gibi faktörler etkili ikamet etmekteydi (Tablo 1). Söz konusu olmuştur (Kaya,2013:535-559). devre, Türkiye genelinde olduğu gibi, Ağrı Türkiye’de kırsal alanlardan kentlere ilinde de henüz kentleşmenin yeterli düzeyde göçün en yoğun olarak yaşandığı dönem, olmadığı bir dönemdir. Kentleşmenin henüz 1950–1985 yılları arasıdır (Akşit, 1998;27). başlamadığı, buna bağlı olarak hizmetler ve Türkiye’de 1950’ler de hızlanan sanayileşme ticaretin de çok sınırlı olduğu bu dönemde, ve kalkınma hareketleri ile birlikte gelişen halkın büyük çoğunluğu kırsal alanlarda toplumsal ve ekonomik dönüşüm, kaçınılmaz yaşıyor ve geçimini tarım ve hayvancılıktan olarak beraberinde hızlanan iç göç olgusunu sağlıyordu. da getirmiştir. Türkiye’de toplumsal oluşum Ağrı ilinin 1940-1950 yılları arasında yapı- içinde tarımın makineleşmesi ve modernleş- lan genel nüfus sayımlarında kırsal nüfus artışı mesi, geleneksel toprak sahipliği rejiminin oranı % 1 ila % 3 civarında değişirken kentsel değişmesi, topraksızlaşma ya da toprakların nüfus artış oranı % 1’i aşmamıştır. Nitekim belirli ellerde toplanması, ulaşım koşulların-

Tablo 1: Ağrı İlinin 1935 Genel Nüfus Sayım Sonuçlarına Göre Kır-Kent Nüfusu. İDARİ Kentsel Nüfus Kırsal Nüfus BİRİMLER Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Merkez (Karaköse) 6271 3802 2469 23561 11812 11749 Bayazit 1860 977 883 18165 9765 8400 Diyadin 893 495 398 13532 6853 6679 Eleşkirt 1504 903 601 15858 8104 7754 1197 689 508 12339 6402 5937 Tutak 779 423 356 11247 5742 5505 Toplam 12504 7289 5215 94702 48678 46024 Toplam Nüfusa Oranı % 11.66 Toplam Nüfusa Oranı % 88.33 Kaynak: TÜİK 1935 sayım sonuçlarından yararlanarak hesaplanmıştır.

240 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Faruk KAYA daki gelişmeler gibi etkenlerle, kırsal alan- edildiğinden, kent nüfusunun oranını artır- larda yaşayan nüfus kentlere doğru hareket- mıştır. Yine bu devrede Malazgirt ilçesi’ de lenmiş, bunun sonucunda da 1950 ve 1960’lı Ağrı ilinden ayrılmıştır. Bu ilçenin ayrılması yıllarda iç göç belirgin olarak ortaya çıkmaya hem kır nüfusunun hem de kent nüfusunun başlamıştır. azalmasına neden olduğundan, nüfus oranla- rının değişiminde az da olsa etkili olmuştur Ağrı ilinde meydana gelen asıl büyük (Kaya,2013:535-559). göç hareketlerini iç göçler oluşturmaktadır. Özellikle 1950-1980 yılları arasında ya- Kentlerin iç göçe damgasını vurduğu şanan ekonomik ve siyasi olaylar, nüfusun dönem 1960-1980’ler arası dönemdir. Bu hızla artması, buna karşılık iş imkânlarının dönemde kırsal alanlardan akan işgücünü yeterince geliştirilememesi ve daha iyi yaşam istihdam edecek sanayi aynı hızla gelişmemiş, koşullarını sağlayacak alt yapı yatırımlarının diğer yandan kentsel alanlar gelen nüfusu ba- gerçekleştirilememesi Türkiye’nin özellikle rındıracak konut oluşumunu sağlayamamıştır. doğusundan batısına doğru göçlere neden Bunun bir sonucu olarak, gecekondularda olmuştur (Avcı, 2003: 220). 1950 genel nüfus yaşayan ve ikincil ekonomik sektörlerde ge- sayımı döneminde, nüfustaki yıllık artış hızı- çimini sağlamaya çalışan bir göçmen kitlesi, nın Ağrı ili kentsel nüfusunda % 0,396 kırsal kent nüfusunun ağırlıklı bir parçası haline nüfusun da ise % 3.1 oranında gerçekleştiği gelmiştir. Kentleşme ve kentlileşme farklılığı görülmektedir. Nitekim Ağrı merkez ilçenin bu dönemde başlamıştır. nüfusu, aynı dönemde 10.028 kişiye ulaşmış ve dolayısıyla Ağrı il merkezi, ilk kez nüfus kriteri (10 000 nüfus kriteri) bakımından 1950’de kent niteliği kazanmıştır. Ağrı ilinin kır-kent nüfus değişim süre- cinde kentleşmeyi teşvik eden sanayi, ticaret ve hizmetler sektörlerinde önemli gelişmeler olmadığı gibi, kırsal kesimden nüfusu itici faktörler olan; makineleşme, ulaşım, ileti- Şekil 3: Ağrı İlinin 1955 Genel Nüfus Sayım şim vb. faktörlerde de uzun süre gelişme Sonuçlarına Göre Kır-Kent Nüfusu. olmamıştır. Bu yüzden, ilin kır-kent nüfus oranlarındaki değişim çok yavaş seyretmiştir. Türkiye’de kırdan kente göçün ar- Nitekim yirmi yıllık bir süreçte, kent nüfusu tış gösterdiği ve bunun bir sonucu olarak lehine sadece % 7’lik bir değişim olmuştur. da kentleşmenin hız kazandığı devrenin 1955 sayımı ile kırsal nüfus oranı %81,60’a başlangıç yılları 1980’li yıllardır. Bilindi- gerilerken, kentsel nüfus oranı %18,40’a ği üzere 1980’li ve 1990’lı yıllarda ülkede yükselmiştir (Tablo 2). toplumsal oluşum, ekonomik serbest piyasa ekonomisi, özelleştirme gibi örgütlenmeler Şüphesiz bu dönemde meydana gelen başlamıştır. Bu dönemde Türkiye’de iç göç, nüfus artışı sadece kentleşmenin gelişmesiyle siyasi nedenlerinde katkısıyla giderek daha da olmamıştır. Bu yirmi yıllık süre içerisinde, yoğunlaştı. Zorunlu ve gönüllü göç ayırımı daha önce bucak ve nahiye statüsünde olan da bu yoğunluğun bir parçası haline geldi bazı yerleşmeler (Patnos ve Taşlıçay) ilçe (Kaya,2013:535-559). merkezi haline getirilmiştir. Diğer bir ifa- deyle, önceki dönemlerde kır nüfusuna dâhil Ekonomik şartlardaki iyileşmelere bağlı olan iki ilçenin nüfusu kent nüfusuna dâhil olarak ulaşım ve iletişimdeki gelişmeler sonu-

241 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Faruk KAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium cu kent hayatının cazip hale gelmesi, kırdan durum ilçe merkezlerinin de gelişmesine ne- kente göçün hızlanmasına neden olmuştur. den olmuş, bazı ilçeler (Doğubayazıt, Patnos Ağrı’da sanayi faaliyetleri pek gelişme gös- ve Eleşkirt, gibi) kentleşme yönünde az da terememesine rağmen kamu ve özel sektör olsa mesafe kaydetmişlerdir. Ancak Ağrı’daki hizmetlerinin çoğalması, nüfusun kentlere il ve ilçe merkezleri özellikle kırsaldan göç doğru akın etmesini sağlamıştır. Bu gelişme- almakla birlikte ülkenin büyük kentlerine ler sonucunda, 1980 yılı nüfus sayımına göre göç veren bir konumda bulunmaya da devam ilin kentsel nüfus oranı %29,46’ya yükselmiş, etmişledir. kırsal nüfus oranı ise %70.54’e gerilemiştir Ülkemizin içinde bulunduğu sosyal ve (Tablo 3). ekonomik koşullara bağlı olarak 1960-1980 yılları arasında, yavaş seyreden kentleşme hareketleri, 1980’den sonra yeniden ivme kazanmıştır. Nitekim 1980’de 108.414 olan Ağrı ili kentsel nüfusu, % 4.71 gibi yüksek bir artış kaydetmiş ve 1985’de 141.852 kişiye ulaşmıştır. 1980 sonrası dönem, bir takım alt dönemler halinde ele alındığında, kentsel nüfusun özellikle 1980-1985 döneminde çok daha büyük bir hızla arttığı dikkati çek- Şekil 4: Ağrı İlinin 1980 Genel Nüfus Sayım mektedir. Ayı zamanda söz konusu dönem Sonuçlarına Göre Kır-Kent Nüfusu. Ağrı ili için, cumhuriyet tarihinin en yüksek kentsel nüfus artışının gerçekleştiği dönem Kamu kurum ve kuruluşlarının çeşitlen- olmuştur. mesi ile bu kurumlara çok sayıda personelin alınması önemli sayıda nüfusun kentlere Ağrı’nın da içinde yer aldığı Doğu ve gelmesini teşvik etmiştir. Kamu kurum ve Güneydoğu Anadolu kentlerinde 1985 ve kuruluşları ile diğer hizmet sektörlerinin sonrasında gözlenen bu yüksek artışın, en artışı, ticareti de olumlu etkilemiş, dolayısıyla önemli nedeni özellikle 1984 yılından sonra il merkezinde ticari işyerleri de artmıştır. Bu (söz konusu bölgelerde) ortaya çıkan ve

Tablo 2: Ağrı İlinin 1955 Genel Nüfus Sayım Sonuçlarına Göre Kır-Kent Nüfusu. İDARİ Kentsel Nüfus Kırsal Nüfus BİRİMLER Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Merkez 17079 11744 5335 39819 20148 19671 Doğubayazıt 5589 3713 1871 27665 14400 13265 Diyadin 1777 917 860 14715 7441 7274 Eleşkirt 3499 1993 1506 23426 11848 11578 Patnos 2512 1307 1125 14339 7191 7148 Taşlıçay 1444 751 693 10925 5569 5356 Tutak 1473 829 644 17086 8602 8484 Toplam 33373 21339 12034 147975 75199 72776 Toplam Nüfusa Oranı % 18.40 Toplam Nüfusa Oranı % 81.60 Kaynak: TÜİK 1955 sayım sonuçlarından yararlanarak hesaplanmıştır.

242 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Faruk KAYA zaman zaman şiddetini artıran terör olay- ken, Ağrı ilinde bu oran hala % 48 (% 47.71) larının doğrudan veya dolaylı etkileridir. civarında seyretmiştir. Başka bir anlatımla Bölgede gerçekleşen terör olayları, başta 2000 yılı genel nüfus sayım sonuçlarına göre kırsal yerleşmelerdeki güvenliğin sağlanma- Türkiye nüfusunun yaklaşık üçte ikisi kentler- sını güçleştirmiş ve bunun doğal bir sonucu de yaşarken, Ağrı ilinde nüfusun yarıdan çoğu olarak temel ekonomik faaliyetlerin sürdü- kırsal kesimlerde yaşamaktaydı (Tablo 4). rülmemesi, kırsal yaşamı derinden etkilemiş ve daha da zorlaştırmıştır. Can güvenliğinin olmaması ve ekonomik faaliyetlerin yapıla- maması, özellikle kır nüfusunu bulundukları yerden koparıp, yer yer büyük kitleler halinde, bölgede daha güvenilir olan kentlere göç etmeye zorlamıştır. Bölgedeki kırsal yaşamda derin izler bırakan bu olaylarla birlikte ortaya çıkan göçler, ağırlıklı olarak Ağrı gibi il merkezle- Şekil 5: Ağrı İlinin 2000 Genel Nüfus Sayım rine yönelirken; bazı ilçeler de bu olumsuz Sonuçlarına Göre Kır-Kent Nüfusu. gelişmenin dışında kalamamışlardır. Örneğin bu dönemde Doğubayazıt, Patnos ve Diya- Tablodan da anlaşıldığı üzere Ağrı ilinde din nüfusu hızla artan ilçe merkezleri olarak de 2000’li yıllarda kentleşme olayı daha be- dikkat çekmektedirler. lirgin hale gelmiştir. Çünkü daha önceki tüm sayım dönemlerine göre (1927-1990) kentli Ağrı ilindeki kentleşme hareketinin, Tür- nüfus oranının en çok arttığı dönem 2000 kiye geneline göre çok yavaş seyrettiği 2000 yılı olmuştur. Nitekim 1990 sayım devresinde yılında yapılan genel nüfus sayım sonuçla- %36.32 olan Ağrı ili kentli nüfus oranı bu sa- rından da anlaşılmaktadır. Söz konusu sayım yım döneminde %11.39 gibi yüksek bir artış döneminde Türkiye geneli kentli nüfus oranı göstererek % 47.71’e ulaşmıştır. Kentli nüfus yaklaşık % 65 (%64,90) olarak tespit edilir- oranının bu denli hızlı yükselmesinde doğal

Tablo 3: Ağrı İlinin 1980 Genel Nüfus Sayım Sonuçlarına Göre Kır-Kent Nüfusu. İDARİ Kentsel Nüfus Kırsal Nüfus BİRİMLER Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Merkez 40. 532 23455 17077 43.594 21675 21919 Diyadin 6. 011 3182 2829 27.147 13748 13399 Doğubayazıt 23. 513 14243 9270 50.281 25069 25212 Eleşkirt 10. 083 5943 4140 34.041 17087 16954 Hamur 2. 055 1125 930 17.766 8952 8814 Patnos 18. 184 10954 7230 40.818 20341 20477 Taşlıçay 4. 226 2315 1911 17.705 8856 8849 Tutak 3. 810 2138 1672 28.243 14230 14013 Toplam 108 414 63355 45059 259.595 129.958 129.637 Toplam Nüfusa Oranı %29,46 Toplam Nüfusa Oranı %70,54 Kaynak: TÜİK 1980 sayım sonuçlarından yararlanılarak hesaplanmıştır.

243 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Faruk KAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium artışın yanı sıra bölgede yaşanan terör nede- bu dönemde sadece kentsel nüfusta bir önce- niyle kırsal kesimden il ve ilçe merkezlerine ki yıla göre artış devam etmektedir. Bununla yönelen göçlerin de önemli etkisi olmuştur. birlikte Ağrı ili kentsel nüfusunda meydana gelen artış 1990-2000 yılları arasındaki hızlı Tablolar (4 ile 5) mukayeseli olarak yükselişin çok altında gerçekleşmiştir. Nite- incelendiğinde, 2000 yılında 528.744 olan kim 1990-2000 yılları arasında % 11.47’lik nüfusun 2016 yılında 542.255’e yükseldiği artışa karşılık 2000-2012 yılları arasındaki ar- görülmektedir. Ağrı ili nüfusu on altı yıllık tış oranı % 5.24, 2012-2016 yılları arasındaki bir süre içerisinde 13.511 kişi artmıştır. Di- artış oranı ise %4,98 olarak gerçekleşmiştir. ğer bir ifadeyle, bu sürede yaklaşık % 2.5’lik bir artış gerçekleşmiştir. Bu sayım dönemine (2016 ADNKS) kadar ilin kırsal nüfusunda azalma (1990 yılından itibaren) olurken, kentsel nüfusunda sürekli bir artış gözlenmiş- tir. Ancak bu kez kırsal nüfusla birlikte ilin toplam nüfusunda da 2012 yılından itibaren başlayan düşüş, 2016 yılında da devam etmiş- tir. Nitekim bir önceki (2015 yılı) ADNKS Şekil 6: Ağrı İlinin 2016 ADNKS Sonuçlarına Göre sonuçlarına göre toplam nüfus 4.955 kişilik Kır-Kent Nüfusu. bir azalmayla 547.210’dan, 542.255’e gerile- miştir (Tablo 5). Ağrı ilindeki (2016 yılında), mevcut nüfus kırsal ve kentsel nüfus oranları ba- Tablo ve şekilden de anlaşılacağı üzere, kımından ele alındığında, kentsel nüfusun 1990 yılından bu yana kırsalda sürekli nüfus kırsal nüfusa göre daha fazla (%56.32) olduğu kaybına uğrayan Ağrı ilinin ilk kez 2012 görülür (Tablo 5). Ayrıca bu sayım (2016) ADNKS sayım sonuçlarına göre toplam döneminde, 2000 yılı sayımı sonuçlarına nüfus miktarında da meydana gelen azalma göre 10.000’nin üzerinde nüfusa sahip olan 2016 yılında da devam etmiştir. Dolayısıyla Ağrı, Doğubayazıt ve Diyadin kentlerinde

Tablo 4: Ağrı İlinin 2000 Genel Nüfus Sayım Sonuçlarına Göre Kır-Kent Nüfusu. İDARİ Kentsel Nüfus Kırsal Nüfus BİRİMLER Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Merkez 79.764 42.746 37.018 39.979 19.427 20.552 Diyadin 13.320 6.820 6.500 27.448 12.866 14.582 Doğubayazıt 56.261 30.246 26.015 49.493 25.109 24.384 Eleşkirt 15.339 9.425 5.914 33.553 16.672 16.681 Hamur 3.865 2.074 1.791 18.187 8.811 9.376 Patnos 71.829 40.50 31.779 63.271 31.520 31.751 Taşlıçay 5.180 2.771 2.409 16.659 8.068 8.591 Tutak 6.751 3.917 2.834 27.845 13.373 14.472 Toplam 252.309 138.049 114.260 276.435 135.846 140.589 Toplam Nüfusa Oranı % 47.72 Toplam Nüfusa Oranı % 52.28

Kaynak: TÜİK 2000 sayım sonuçlarından yararlanılarak hesaplanmıştır.

244 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Faruk KAYA nüfus artarken, Patnos ve Eleşkirt kent nü- mahalle statüsüne alınmıştır. Yeni yapılan- fuslarında azalma meydana gelmiştir. dırma sonucunda 30 büyükşehirde kırsal yerleşmeler bağlı oldukları ilçe merkezleriyle Ağrı ili nüfusundaki kır-kent nüfus birleşerek büyükşehir idari alanını teşkil değişimi, Türkiye nüfusundaki kır-kent nüfus etmişlerdir. Başka bir anlatımla 2013 yılından değişimi ile karşılaştırıldığında değişim itibaren 30 büyükşehirde tüm il nüfusu şehir sürecinde benzerliklerin bulunduğu dikkati nüfusu olarak kabul edilmekte ve dolayısıyla çekmektedir (Tablo 6). Ancak, Türkiye ge- ilde sadece şehir nüfusu hesaplanmaktadır. nelindeki nüfus değişim oranlarının, Ağrı’nın nüfus değişim oranlarından farklı geliştiği söylenebilir. Nitekim 1927 yılı genel nüfus sayım sonuçlarına göre Türkiye geneli kentsel nüfus oranı %24.22 iken, Ağrı ilinde bu oran %10.70 olarak gerçekleşmiştir. Yine yapılan en son sayım (2016 ADNKS) sonuçlarına göre, Türkiye genelinde kentsel nüfus oranı %92.30 olarak gerçekleşirken, Ağrı ilinde bu oran % 56.32’de kalmıştır (Tablo 6 -Şekil 7). Şekil 7: Ağrı İli Kır-Kent Nüfus Oranlarının Yıllara Ağrı ile Türkiye geneli şehir nüfusu ara- Göre Değişimi (1927–2012) sındaki farkın 2013 yılından sonra bu kadar yüksek olmasının temel nedeni, 2012 yılına Böyle olmakla birlikte bütün sayım dev- kadar 16 olan büyükşehir statülü belediye relerinde tekrar eden bu duruma göre; Ağrı sayısının bu yıldan itibaren yürürlüğe giren ilinin kentli nüfusu ve dolayısıyla kentleşme 6360 sayılı yasa ile 30’a yükseltilmiş olması- oranı, Türkiye ortalamalarının çok altında ve dır. Bu yeni yasa ile büyükşehir belediyeleri- buna karşın kırsal nüfus oranı ise ülke orta- nin hizmet sınırları tüm il sınırı olarak kabul lamalarının üzerinde gerçekleşmiştir. Diğer edilmiş, ildeki beldeler kapatılmış ve köy bir ifade ile Ağrı ilindeki kentleşme oranın, yerleşmelerinin tüzel kişilikleri iptal edilerek Türkiye’nin kentleşme oranının yaklaşık %

Tablo 5: Ağrı İlinin 2016 ADNKS Sonuçlarına Göre Kır-Kent Nüfusu. İDARİ Kentsel Nüfus Kırsal Nüfus BİRİMLER Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Merkez 117.213 60.635 56.578 32.781 16.968 15.813 Diyadin 20.515 10.598 9.917 22.639 11.727 10.912 Doğubayazıt 78.616 41.436 37.180 41.792 21.682 20.110 Eleşkirt 10.161 5.295 4.866 24.937 12.970 11.967 Hamur 3.210 1.700 1.510 15.514 8.015 7.499 Patnos 62.660 32.416 30.244 60.012 31.160 28.852 Taşlıçay 6.202 3.175 3.027 14.704 7.538 7.166 Tutak 6.829 3.474 3.355 24.470 12.600 11.870 Toplam 305.406 158.729 146.677 236.849 122.660 114.189 Toplam Nüfusa Oranı %56.32 Toplam Nüfusa Oranı % 43.68 Kaynak: TÜİK 2016 (ADNKS) sayım sonuçlarından yararlanılarak hesaplanmıştır.

245 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Faruk KAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

20-25 gerisinde kaldığı söylenebilir. Bu du- ran, toplum yapısında artan oranda örgütleş- rumu ortaya çıkaran pek çok neden olmakla me, işbölümü ve uzmanlaşma yaratan, insan birlikte, bunlar arasında en önemli olanla- davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü deği- rın, kentleşmeyi hızlandıran; sanayileşme, şikliklere yol açan bir nüfus birikim süreci hizmetler, ticari faaliyetler ve diğer kentsel olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda günümüz fonksiyonların Ağrı ilindeki yetersizliği ola- toplumları sanayileşme süreciyle birlikte az rak ifade edilebilir. kentlileşmiş ya da çok kentlileşmiş olarak nitelendirilir. Kentleşme ve sanayileşme ara- KIR-KENT NÜFUS DEĞIŞIMINI sında doğrudan bir ilişki vardır. Gelişmiş olan ETKILEYEN FAKTÖRLER ülkelerde bu durum paralellik arz ederken, Türkiye’nin de içinde yer aldığı gelişmekte Kentleşme, sanayileşmeye ve ekonomik olan ülkelerde, sanayileşme, kentleşmeyi gelişmeye koşut olarak kent sayısının artması yavaş bir hızla takip etmektedir. bugünkü kentlerin büyümesi sonucunu doğu-

Tablo 6: Ağrı İli ve Türkiye Geneli Kır-Kent Nüfusunun Yıllara Göre Dağılımı. Ağrı İli Türkiye Geneli Yıllar Kent Nüfusu Kır Nüfusu Kent Nüfusu Kır Nüfusu Nüfus % Nüfus % Nüfus % Nüfus % 1927 11.220 10,70 93.636 89.30 3.305.879 24.22 10.342.391 75.78 1935 12.504 11,66 94.702 88.33 3.802.642 23.53 12.355.376 76.47 1940 17.631 14.51 103.846 85.49 4.346.249 24.39 13.474.701 75.61 1945 19.503 14.60 114.001 85.40 4.687.102 24.94 14.103.072 75.06 1950 21.209 13.64 134.246 86.36 5.244.337 25.04 15.702.851 74.96 1955 33.373 18.40 147.975 81.60 6.927.343 28.79 17.137.420 71.21 1960 41.320 19.20 173.798 80.80 8.859.731 31.92 18.895.089 68.08 1965 53.420 21.63 193.541 78.37 10.805.817 34.42 20.585.604 65.58 1970 72.573 24.99 217.738 75.01 13.691.101 38.45 21.914.075 61.55 1975 92.386 27.97 237.815 72.03 16.869.068 41.81 23.478.651 58.19 1980 108.414 29.45 259.595 70.55 19.645.007 43.91 25.091.651 56.09 1985 141.852 33.68 279.279 66.32 26.865.757 53.03 23.798.701 46.97 1990 158.758 36.32 278.335 63.68 33.326.351 59.01 23.146.684 40.99 2000 252.309 47.71 276.435 52.29 44.006.274 64.90 23.797.653 35.10 2010 275.785 50.90 266.237 49.10 56.222.356 76.26 17.500.632 23.74 2012 292.525 52.95 259.879 47.05 58.448.431 77.28 17.178.953 22.72 2013 294.705 53.46 256.472 46.54 70.034.413 91,34 6.633.451 8.66 2014 299.628 54.53 249.807 45.47 71.695.904 92,27 6.409.722 7.73 2015 306.352 55.98 240.858 44.02 72.523.134 92.10 6.217.919 7.90 2016 305.406 56.32 236.849 43.68 73.671.748 92.30 6.143.123 7.70 Kaynak: TÜİK nüfus sayım bültenlerinden yararlanılarak hesaplanmıştır.

246 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Faruk KAYA

Ağrı ilindeki kentleşme de, sanayileş- üzerine çıkmıştır. Yaklaşık 85 yıllık sürede, meden ziyade sosyoekonomik yönden refaha kentli nüfusun oranı yaklaşık beş kat artar- kavuşmayı amaçlayan nüfus hareketlerine ken, kır nüfusunun oranı da yine iki kata dayanarak gelişme göstermiştir. Gerçi yakın azalmıştır. Her iki kesimin nüfusu, orta ölçekli bir iki sanayi kuruluşu (Şeker 1990 yılı sayımına kadar sayısal olarak artış Fabrikası, Et balık kurumu gibi) ve küçük göstermiştir. Bu sayım döneminden sonra, kır çaplı sanayi tesisleri varsa da, büyük miktarda nüfusu artan oranlarda azalmaya başlamıştır. istihdam oluşturacak sanayi kuruluşları mev- Kentsel nüfus ise, 2016 yılı sayımına kadar cut değildir. Bu nedenle, kentteki nüfusun artış göstermeye devam etmiştir. Bu artış en önemli istihdam alanlarını hizmet sektörü ve azalışta hiç şüphesiz göçlerin büyük rolü oluşturmaktadır. vardır. Ağrı ilindeki katma değerin sektörel Hızlı nüfus artışı sonucu ortaya çıkan dağılımı incelendiğinde, Ağrı ile Türkiye ekonomik ve doğal sorunların yanında kan arasında büyük farklılıklar görülmektedir. davaları ve terörden kaynaklanan güvenlik Türkiye genelinde yüzde 10 civarında olan sorunu gibi sosyal olaylar ile sosyokültürel tarım sektörünün Bölgedeki (Ağrı, Ardahan, imkânların yetersizliği, ildeki nüfus hareket- Iğdır Kars, TRA2 Bölgesi) payı yaklaşık lerine yön vermiştir. Böylece kaba doğum yüzde 35’tır. Sanayi sektöründe ise durum oranı ve doğal nüfus artışının yüksek olduğu tam tersidir. 2004 yılında Türkiye genelindeki kırsal kesimlerden il dâhilindeki ve dışındaki katma değerin yüzde 30’una yakınını üreten kentlere göçler meydana gelmiştir. Kırsal- sanayi sektörü, bölgede ancak bu oranın da başlayan nüfus hareketinin etkileri kısa yüzde 11,9’una tekabül etmektedir. Bölgedeki sürede kentlerdeki eğitim ve sağlık hizmetleri gelir seviyesinin düşüklüğünün başlıca nedeni başta olmak üzere altyapı hizmetlerine ve bölgedeki istihdamın yüzde 64’ünü barındı- ekonomik alanlara da yansımış ve bu alanlar ran tarım sektörünün, katma değerin ancak kısa sürede kırsal alanlardaki problemler- yüzde 28’ini üretebilmesidir. le karşı karşıya kalmıştır. Bu durum ildeki kentlerden de il dışına göçlerin başlamasının Ağrı’daki kentsel nüfusun önemli bir temel nedeni olmuştur. kısmını hizmet sektöründe çalışanlar oluş- turmaktadır. Bu açıdan ele alındığında, il Ağrı ilindeki kentleşme kalkınma temeli- genelinde kır-kent nüfusundaki değişimlerin ne oturmuş sağlıklı bir kentleşme olmamıştır. ortaya çıkışındaki önemli nedenlerden birinin Kırdan kentlere yönelik göç sonucu hızlı ve iş ve istihdam alanlarında kentlerin lehine or- plansız büyüyen kentlerin gittikçe büyüyen taya çıkan gelişmeler olduğu ifade edilebilir. problemleri bugün çok ciddi boyutlara ulaş- mış, kentlerimizin geleceğini de tehdit eder SONUÇ duruma gelmiştir. Özellikle yerel yöneticiler sorunlara yönelik politikalar geliştirirken Ağrı ilinin cumhuriyet dönemindeki Ağrı ilindeki kentleşme hareketini “kalkın- (1927-2016) kır-kent nüfus değişiminde ma” kavramı hedef ve politikalarıyla beraber önemli değişimler ve gelişmeler olduğunu düşünmek, insan yaşamını kolaylaştıran imar ifade etmek mümkündür. Her geçen dönem, planları geliştirmek zorundadırlar. Ancak, bu kır nüfusunun aleyhine ve kent nüfusunun durum uygulamalarda oldukça eksik kalmış- lehine gelişmeler meydana gelmiştir. İlk tır. Bu nedenle günümüz Ağrı ili kentleri sayım yılı olarak kabul ettiğimiz 1927 sayımı “kentleşmemiş” ve “kentlileşememiş” bir ile %10’lar (%10.70) düzeyinde olan kent toplumun sıkıntılarını yaşamaktadır. İnsanlık nüfusu, 2016 sayımı ile % 50’lerin (% 56.32)

247 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Faruk KAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium tarihi kadar eski olan kentleşme ve ortaya KARABORAN,H.H.,(1989) Şehir Coğrafyası çıkardığı problemlerin çözümü, bilinçli bir ve Şehirsel Fonksiyonlar, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 3, Sayı:1, Elazığ. toplum ve kararlı bir yönetimin birleşmesiyle ortaya çıkacağı unutulmamalıdır. Bu birlik- KAYA,F., (2008) Yüksekova Şehri; Kuruluşu ,Geliş- mesi ve Fonksiyonları. Aktif Yayınevi, İstanbul. teliği sağlamak problemleri çözecek kurum veya kuruluşlar için öncelikli hedef olmalıdır. KAYA,F.,2013, Ağrı İlinin 1927-2012 Sayım Dö- nemleri Kır-Kent Nüfus Hareketleri, The Journal of Academic Social Science Studies, Internatio- KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY nal Journal of Social Science Volume 6 Issue 4, p. 535-559, AKŞİT, B.(1998)‚ İç Göçlerin Nesnel ve Öznel Toplumsal Tarihi Üzerine Gözlemler: Köy Ta- KELEŞ,R., (1961) Şehir ve Bölge Planlaması rafından Bir Bakış, Türkiye’de İç Göç, Sorunsal Açısından Şehirleşme Hareketleri, Ajans – Türk Alanları ve Araştırma Yöntemleri Konferansı, Matbaası, Ankara. İstanbul. MARSHALL, G., (1999). Sosyoloji Sözlüğü, Bilim ARINÇ, K.,(2001) Tatvan Şehri Kuruluşu Gelişmesi ve Sanat Yayınları, Ankara. Fonksiyonları, Atatürk Üniv. Yay. No:925, Fen-E- SERKA, 2013, TRA2’de Göç Olgusu: Sebep ve debiyat Fakültesi Yayınları No: 99, Erzurum. Sonuçlar Bağlamında Analitik Bir Araştırma AVCI, S. (2003) ‚Gelişimi ve Sorunları Açısından ÖZÇAĞLAR, A., (1997) Türkiye’de Belediye Ör- Türkiye’de Şehirleşme. Sırrı Erinç Sempozyumu gütlü Yerleşmeler, Ankara. 2003 Coğrafya Genişletilmiş Bildiri ÖZETleri: ÖZGÜR,E.M.,(1996) Yeni İlçe Merkezlerinin 218-225. İstanbul. Fonksiyonel Bakımdan Gösterdiği Özellikler. DARKOT,B.,(1967) Şehir Ayırımında Nüfus Sayısı Ankara Üniv. Coğrafya Araştırmaları Dergisi, ve Fonksiyon Kriteri. İstanbul Üniversitesi Sayı: 12, Ankara. Coğrafya Dergisi, Cilt: 8 Sayı:16,İstanbul. TÜİK (Türkiye İstatistik Enstitüsü) (2007-2016 DİE (1935-1975) Genel Nüfus Sayımı, İdari Bölü- ADNKS sonuçları). http://www.tuik.gov.tr nüş. Ankara: TÜMERTEKİN, E. (1968) Türkiye’de İç Göçler-In- DİE(1980-2000) Genel Nüfus Sayımı, Nüfusun ternal Migrations in Turkey Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri. Ankara. TÜMERTEKİN,E., ÖZGÜÇ, N., (1998) Beşeri DİE (2004) İl Göstergeleri 1980-2003=Provincial Coğrafya İnsan, Kültür, Mekan, Çantay Kitabevi, İndicators. Ankara: İstanbul. DOĞANAY, H. (1997) Türkiye Beşeri Coğrafyası. WEBER,M.,(2000) Şehir; Bakış Yayınları, No:14,İs- Ankara: Milli Eğitim Basımevi. tanbul. DPT (2004) İlçelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik YALÇIN, C., (2004) Göç Sosyolojisi, Anı Yayıncılık, Sıralaması Araştırması (2004). Ankara. Ankara. ES, M., ATEŞ, H., (2004), “Kent Yönetimi, Kent- YÜCEL,T.,(1961),Türkiye’de Şehirleşme Hareket- lileşme ve Göç: Sorunlar ve Çözüm Önerileri” leri ve Şehirler. T.C. Dergisi, Yıl XVI, Sayı, 20, Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi Sayı:48, Ankara. İÜİF Yayını, İstanbul, 205-248 GÖNEY,S.,(1977) Şehir Coğrafyası. Yerleşme Coğrafyası Cilt 1.İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fak. Yayın No:2274,Coğrafya Enstitüsü Yayın No:91, İstanbul. GÜRBÜZ, M., KARABULUT, M. ve SANDAL, E. (2003) ‚Türkiye’den Yurtdışına Yasa Dışı Göçler: Pazarcık (Kahramanmaraş) Örneği.Marmara Coğrafya Dergisi,S.8 HARTSHORNE,T.A,(1992) Interpreting The City. An Urban Geography John Willey &Sons Inc. Canada.

248 YAZAR-1

AĞRI/ARARAT MOUNTAIN, ARMENIANS AND NOAH’S ARK IN THE WORKS OF WESTERN TRAVELERS (XVI.-X VIII CENTURIES)

Emrah İSTEK* Gülşen İSTEK**

ABSTRACT ount Ararat is a touchstone for the Noah’s Flood, which is regarded as the second beginning of mankind. It has a historical significance for the geography it is located Min. The belief that Noah’s Ark is in the mountains is a religious and socially accepted thesis for centuries. In addition, Mount Ararat (Ağrı), which hosts different denominations and sectarian nations, is a holy place for Turks, Kurds, Persians and Armenians. Noah Flood and Ark, found in three different sacred religious books, have a special place for the Christian community. Much research has focused on the Agri Mountain and Noah’s Ark story in the eyes of Islamic Religion, the Ottoman period and today’s region people. It has been understood that this issue has not been adequately investigated from the perspective Christian culture and Armenians. Such a study is possible by investigating the Works of the travellers who visited the region in different time periods and personally witnessed the events and rumors. The aim of this study is to reveal the knowledge of Western travelers about the Christian Armenian community living around Mount Ararat and around the Noah Flood, which added a value to Mount Ararat, and the generally accepted rumors about the time of the Christian community and the ark of Noah. In this article, French travelers such as Tournefort, Tavernier and Chardin, as well as the works of travelers from different nations such as Gerlach, Schillinger and Olier were utilized. The travel notes to be examined in the study belong to in particular XVI and XVIII. century. Key words: Mount Ararat, Ottoman, Ararat, Armenian, Christian, Iran.

* Dr. Emrah İSTEK, Ağrı İbrahim Çeçen University, Faculty of Sciences and Letters, Department of History, Ağrı/ TURKEY, e-mail: [email protected]. ** Dr. Gülşen İSTEK, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected].

249 Emrah İSTEK

BATILI SEYAHATNAMELERDE AĞRI DAĞI, ERMENİLER VE NUH’UN GEMİSİ (XVI.-XVIII. YÜZYILLAR)

Emrah İSTEK* Gülşen İSTEK**

GİRİŞ sonradan kaleme alınan dini menşeli ansik- atı’dan Doğu’ya giden gezginlerin lopedilerde veya da Hristiyanlık inanışına Anadolu üzerinden yaptıkları seyahat göre yazılan ve peygamberler tarihini anlatan BEdirne’den itibaren başlamaktadır. Güney- eserlerde Ağrı Dağı (Ararat/r-r-t) Nuh’un doğu ve kuzeydoğu yönünde ilerleyen bu gemisinin oturduğu bir dağ olarak kabul yolculuğun kuzeydoğu rotası Amasya, Tokat edilmiştir. Farklı mezheplere mensup olsalar Erzurum’dan geçerek ya Van’a veya Kars’a da batılı seyyahların bu meşhur hadisenin ya- yönelir. Günümüz Erzurum Ağrı- Doğuba- şandığı bölgeyi ziyaret etmelerinin bir ibadet, yazıt güzergâhı eski dönemler için pek tercih bir övünç veya bir macera olarak addettikleri- edilmeyen tali bir yol konumundadır. Ancak ni kabul etmek yanlış olmayacaktır. Van’dan gelen bir yol daha kullanılmakta- Bölgeye gelen seyyahların Ağrı Dağı’n- dır ki bu yol, Revan ve Tebriz taraflarına dan başka Ermenileri de görmek arzusunda gidiş-geliş için tercih edilmektedir. Örneğin 1 oldukları görülmektedir. Zira kendileri de D’aramon , Ağrı Dağı bölgesine bu güzergâ- Hıristiyan olan bu gezginler, Hıristiyanlığın hı takip ederek uğramıştır. Ayrıca Karadeniz önemli bir kolu olan Gregoryen Ermeni yolunu takip edenler ise Tiflis üzerinden Eri- Kilisesi’ni (Mezhebi) ve yayıldığı coğrafyayı van’a inerek Ağrı Dağı’nın kuzeydoğusundan görmeyi gönülden istediklerini eserlerin- gelmek suretiyle bu coğrafyayı görme imkânı de zikretmişlerdir. Bu sebepledir ki, önce bulmuşlardır ki, bu yol da ekseriyetle tercih Ermeni mezhebinin kurulduğu coğrafya edilen güzergâhlar arasında sayılmaktadır. ve kiliseleri ziyaret etmişler ve oradan Ağrı Görüldüğü üzere batılı seyyahlar bir şe- Dağı’na yönelmişlerdir. kilde Ağrı Dağı’nı görmek için farklı yolları Uzun yüzyıllar boyunca Ağrı Dağı ve tercih ederek ortak nokta olan Ağrı Dağı’na çevresinde yaşayan Ermeniler, seyyahlara ulaşmaya çalışmışlardır. Şüphesiz sadece haş- kılavuzluk etmeleri ve kendi inanışlarını ef- metli bir dağı görmek arzusu onları buraya saneleştirerek seyahatnamelere aktarılmasını getirmemiş, aksine Ağrı Dağı’nın Hristiyan- sağlamaları nedeniyle ayrı bir önem taşımak- lık inancındaki yeri rotayı belirlemede yol tadır. Ermeniler, mensup oldukları Gregor- gösterici olmuştur. Üç semavi dinin temel- yan Mezhebinin kuruluş yeri olarak Ağrı lerinde bulunan Nuh Tufanı, Hristiyanlar Dağı’nın yakınlarında bulunan Eçmiyadzin ve Ermeniler için de insanlığın bir mihenk ve Erivan’ı merkez kabul etmiş ve böylelik- taşı olarak kabul edilen semavi bir olaydır. le kökenlerini doğrudan Nuh Peygambere Tufanın bitiminde gerek Eski Ahit’e gerekse dayandırarak meşru bir zemin aramaya

* Dr. Emrah İSTEK, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]. ** Dr. Gülşen İSTEK, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected].

250 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Emrah İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Gülşen İSTEK

çalışmışlardır. Bu sebeplerden ötürü yolu olarak değiştirilmesi gerektiğini de yazar. Ağrı Dağı’ndan geçen her seyyahın eserinde Hem Ermenileri sapkın görüp hem de az veya çok Ermenilerin aktardığı rivayetlere onların rehberliğinde Ağrı Dağı’na tırman- rastlanılmaktadır. ma teşebbüsünde bulunan Tournefort’un Elbette ki seyahatnamelerde sadece Gregoryen Ermenileri hakkında sarf ettiği şu Ermenilerin aktardığı rivayetler bulunmuyor. cümleler onun bakış açısını ortaya koyma- Seyyahlar hatıratlarında Ermenileri olumlu sı bakımından dikkate değerdir: “Sayıları olumsuz eleştirilere tabi tutmuşlar ve onları Roma’ya bağlı Ermenilerden çok daha fazla özellikle mezhep konusunda ağır ithamlarla olan din sapkınlarının gerçek dine dönüşlerinin yargılayan pek çok ifade kullanmışlardır. sağlanmasını Tanrı’dan beklemek gerekir. Bu Ancak buna rağmen ortak payda kabul edilen zavallı sapkın kişiler, paralarıyla ve saygın- Nuh Tufanı ve Ağrı Dağı’nı Ermenilerden lıklarıyla birleşmeye kucak açacak bir patriği dinlemek ve onların rivayetleri yönünde görevinden düşüreceklerdir. Latinlere karşı yargılara varmak kaçınılmaz bir durum duydukları kin onları uzlaşmaz kılmaktadır; olmuştur. Seyyahlar Ermenilerden dinledik- son olarak ister kıskançlık, ister çıkar uğruna ol- leri rivayetlerin haricinde, manastırların ve sun, sapkın Gregoryen ya da Ortodoks papazları 2 mabetlerin görkeminden ve manastırlarda ülkelerine kesin biçimde hükmetmek istiyorlar kendilerine sunulan ikramlardan övgüyle ve halkın ayaklanmasından çekilen patrikler de 6 bahsetmişlerdir. buna boyun eğiyorlar”. Ermenileri hem yargılayan hem de AĞRI DAĞI (ARARAT/MASSİS) VE onların anlatımlarına yer veren seyyahlardan 3 NUH’UN GEMİSİ biri Tournefort’tur. Bölgeyi en kapsamlı Ermeniler bu dağa Masis/Massis ismini gezen seyyahlardan biri olan ve 1700 yılında 7 vermişlerdir. Ancak günümüzde Ağrı ile bir bitki bilimci olarak seyahatine çıkan beraber Ararat ismi de oldukça sık kullanıl- Tournefort, Ege denizi üzerinden İstanbul’a maktadır. Zira “Ararat” ifadesi eski Ahit’te varmış, oradan gemiyle Karadeniz üzerin- geçmekte ve batı kaynaklarında da bu ne- den Erzurum ve Tiflis rotasını takip ederek denden ötürü daha çok tercih edilmektedir. Erivan’a ulaşmış ve Ağrı Dağı’nın belli bir 4 Ancak Chardin Ermeniler tarafından tercih yükseltisine kadar çıkmıştır. Erzurum’dan edilen “Massis” kelimesinin kökenini Eski Tiflis’e geçerken gezdiği yerlerden çok etkile- Ahit’e dayandırmış ve “Macis/Masis” isminin nen seyyah, bu bölgeyi “Dünyadaki Cennet” Aram’ın çocuğuna verdiği isim olan “Mas/ 8 olarak ittihaz etmiştir. Ermeni rahiplerini Mesech” olduğunu özellikle belirtmiştir. Aram ise Eski Ahit’e göre Nuh’un oğlu olan Rum rahiplere göre daha sıkıcı ve ciddi bulan 9 seyyah, bu bölgedeki birçok Ermeni kilise ve Sem’in çocuğudur. Bu tanımlamaya katılan diğer seyyahlar ise; 17. yüzyılın ortasında manastırını ziyaret ettikten sonra en nihayet 10 Gregoryen Mezhebinin kuruluş yeri olarak Ağrı civarında geçen Adam Olearius ile 18. yüzyılın başlarında Ağrı’ya gelen Jacobus kabul edilen ve Ağrı Dağı’na oldukça yakın 11 5 Villotte’tur . Villotte seyahatnamesinde Ağrı olan Eçmiyadzin’e gelmiştir. Ecmiyadzin’in Dağı’na Ermenilerin ve İranlıların “Macis” üç kilise anlamında gelen “Trois Eglises”ten 12 ismini verdiğini belirtmiştir. Olearius’e göre geldiğini belirten Tournefort, burada bir ki- Ermeniler Ağrı Dağına “Messina”, İranlılar lise daha olduğu iddiasıyla adının dört kilise Agri, Araplar ise Sübeilahn (Süphan) ismini

251 Emrah İSTEK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Gülşen İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

13 vermiştir. Ancak Ağrı Dağını Süphan Dağı buzla kaplı olduğunu düşünmektedirler. Bu ile karıştırmak ve hatta eserinde belirli bir nedenle dağa çıkmanın mümkün olmadığına millete atfederek bir iddia da bulunmak ciddi inanan Ermeniler, bu durumu ilahi bir mesaj bir hatadır. Ayrıca bazı seyyahların aksine söz olarak algılamaktadır. Tournefort ise eserinde konusu seyyahın eserinde geminin oturduğu geminin dağda olduğuna inanmadığını ve alan için Ağrı Dağı’ndan ziyade bir sıradağ Ermeni Hıristiyanların bu konuyu abarttık- resmi çizmiş olması ve açıklamalarında da larını şu cümle ile ifade etmektedir: “bu saf bu bölgenin dağ silsilelerinden oluştuğunu insanlar Nuh’un gemisinin burada olduğuna din kitabının bir ayetiymiş gibi inanıyor- zikretmesi, Nuh’un gemisinin tek bir dağın 18 zirvesine inmediğini kanıtlamak için olma- lardı.” Aslında tam da onun dediği gibi lıdır. Hıristiyanların da kabul ettiği Kitâb-ı Mu- kaddes’in Yaratılış babında geminin Ararat’ta 19 Seyahatnamelerin geneline bakıldığında (Ağrı Dağı) olduğu açıkça yazılmıştır. ise Ağrı Dağı, aynı zamanda “Nuh’un Dağı” olarak adlandırılmıştır. Bu adlandırmayı Bütün menfi görüşlere rağmen Ağrı 14 yapan seyyahlardan biri D’aramon’dur. Dağına çıkma hususunda oldukça ısrarcı Geminin Ağrı Dağı’nın hangi tarafında bu- olan Tournefort’a Ermeniler, daha önce dağa lunduğu hususu ise seyyahlara göre farklılık çıkan ve Nuh’un gemisini gören birisinin göstermektedir. D’aramon Nuh’un Gemi’si- döndükten sonra delirdiğini ve en sonunda nin dağın kuzey kısmına oturduğunu iddia da öldüğünü içeren bir hikâye anlatmışlar ve eder. Ancak Tavernier’e göre gemi dağın gü- Tournefort da söz konusu hikâyeyi onların 15 neydoğusunda bulunmaktadır. D’aramon, dilinden şu sözlerle aktarmıştır: “Tanrı elli yıl dağın yakınlarında fokurdayan bir gölün ibadet ettikten ve oruç tuttuktan sonra tari- 16 mevcut olduğunu da özellikle belirtmiştir. katımızdan bir ermiş dışında, gemiyi kimseye gösterme inayetinde bulunmadı; ne var ki, ermiş Bu fokurdayan gölün onun anlatımların- 20 dan günümüz Diyadin kaplıcaları olduğu o kadar üşüttü ki geri döndükten sonra öldü.” düşünülmektedir. Seyyah eserinde Ağrı Görüldüğü üzere birçok kutsal gibi Nuh’un şehrinden de bahsetmektedir. Etrafı göllerle Gemisi de Ermeniler arasında olağanüs- çevrili ve terk edilmiş bir şehrin varlığından tü rivayetlerle korunmaya belki de somut ve yakınında akan nehrin iki mil uzaklıktaki deliller yerine soyut anlatımlarla tılsımının Van Gölü’ne döküldüğünü yazar. Ancak bu kaybolmaması için efsaneleştirilerek can- ifadeler, burasının Ağrı şehri değil Van Gölü lı ve ulaşılamaz gösterilmeye çalışılmıştır. civarında bir yerleşim yeri olduğu izlenimini Tournefort’a aktarılan hikaye ayrıntılı olarak vermektedir. onun seyahatnamesinde de yer almakta- dır. Bu hikayeye göre; Hagop adında biri 19. yüzyıla gelinceye kadar Ağrı Dağının Nuh’un gemisini görmek için her gün zirvesine tırmanan seyyah veya dağcı bulun- 17 zirveyi hedef alarak dağa tırmanıyor, ancak mamaktadır. 19. yüzyıldan önce ise Tour- sabah uyandığında kendini tekrardan dağın nefort dağa tırmanış yapan tek seyyah olmuş; eteklerinde buluyormuş. Birkaç gün devam ancak buz kütlelerinin olduğu yükseltilere eden bu hadiseden sonra pek üzülen adama kadar çıkabilmiş ve zirveye ulaşamamıştır. bir melek görünmüş ve kendisine gemiden Tournefort’un dağa tırmanma isteğinden bir parça vermiş, Tanrı’nın insanların gemiyi oldukça rahatsız olan Ermeniler onu bu parçalamak için oraya üşüşmesini istemedi- 21 tırmanıştan vazgeçirmeye çalışmışlardır. Zira ğini bildirmiştir. Bu rivayetlerin o dönem onun eserinde de aktarıldığı üzere Ermeniler, Ermenileri arasında oldukça yaygın olduğu tufandan itibaren Ağrı Dağı’nın üst yarısının Ağrı Dağı taraflarına gelmediği halde aynı

252 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Emrah İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Gülşen İSTEK

25 rivayetleri hikâyeci bir anlatımla eserinde yer 22 mektedir. Bu yaklaşımın mantığı; dağın veren Gerlach’tan anlaşılmaktadır. Tourne- zirvesindeki buzulların toprak kaymalarına fort, bu hikâyelerin yabancıları oyalamak için sebep olması ve taşlaşmış kalıntıların aşağı uydurulduğunu düşünmüş ve diğer seyyah- sürüklenmesidir. lardan farklı olarak Ağrı Dağı’na çıkma ve gemiyi görme arzusunu gizlememiştir. Adam Olearius ise bir Ermeni kilisesin- de kendilerinde bir bez içine sarılmış halde Ermeni Patriğinden Ağrı Dağı yolu duran haç gösterdiklerini ve bu parçanın üzerinde bulunan manastırlara yazılmış Nuh’un Gemisinden kopan bir parça olduğu- 26 tavsiye ve izin mektubuyla beraber yola çıkan nu anlattıklarını yazmıştır. Tournefort, nihayet Ağrı Dağı’na tırman- maya başlamıştır. Yolda bazı manastırlara Tavernier Ağrı Dağının Ermenilerin rastlayan seyyah dağın eteklerinde herhangi gözündeki kutsallığını verdiği örneklerle bir manastırın olmadığını manastırların açıklamıştır. Ona göre; halk dağı gördüğünde ovalarda bulunduğunu belirtir. Bunun sebebi toprağı öper, haç çıkartır ve göğe bakarak dua ederlerdi. Ayrıca Ermeni kralları dağa dağdaki toprak kaymaların, kar ve buzların 27 buna engel olmasıdır. avlanmak için gelirlerdi. Tavernier’in bu genellemesine karşın Tournefort dağı gö- Tournefort eserinde Ağrı Dağında rünce yapılan merasimin çobanlar tarafından yaşayan hayvanları çeşitlerine göre ayırmış- icra edildiğini belirtmiştir. Dağın eteklerinde tır; dağın yamaçlarında keklik sürülerinin hayvanlarını otlatan çobanlar dağa kavuştuk- 28 ve bunlara benzer uyuz hayvanların, bir üst larında yerleri öperek haç çıkartmaktadır. bölgede kaplan ve kuzgunların bulunduğunu, daha yukarıda ise (ki dağın yarısından son- AĞRI ÇEVRESİNDEKİ YERLEŞİM rası) kar ve buzla kaplı olduğundan herhangi BÖLGELERİ İLE TUFAN ARASINDA bir hayvanın yaşamadığını kaydetmiştir. KURULAN İLİŞKİ Dağda kaplanlarla karşılaştığını iddia eden seyyah onların yanlarından geçmesini bekle- Hıristiyan inancına göre; Tanrı, zorbala- diklerini ve kaplanların aç olmadıklarından şan ve yeryüzünü kötülüklerle dolduran Nuh 23 kendilerine ilişmediğini belirtmiştir. Ona Peygamberin ümmetini bir tufanla ceza- göre bu kaplanların yavruları evcilleştirilerek landırmak istemiştir. Tanrı, Nuh’a kendini, İran’ın büyük kentlerinde dolaştırılmaktadır. ona inanan ailesini ve her türden birer çift hayvanı içine alacak bir gemi yapmasını em- Schillinger, dağın eteklerindeki yetişen bit- 29 kilerin değerli ilaçların yapımında kullanıl- reder. Gemi yapımı bittikten sonra gerçek- dığına değinerek, Ermenilerin ve Farisilerin leşen tufandan sadece gemidekiler kurtulmuş Nuh’un gemisinin kalıntılarının dağda oldu- ve Tanrı yeryüzü ile barış yaparak geminin ğu konusunda kuşku duymadıklarını, ancak Ararat (Ağrı) Dağlarına oturmasını uygun çok uzun süre buzun içinde beklediğinden bulmuştur. Nuh Peygamber tufanın bitip gemi kalıntılarının sertleştiğine/taşlaştığına bitmediğini öğrenmek için önce bir kuzgun (in Stein verhartet) inandıklarını yazmış- sonra da bir güvercin göndermiş, Kuzgun 24 tır. Dağın haşmeti ve dağdaki buzulların görevini yerine getirmezken güvercin bir süre oluşturduğu devasa uçurumlar Schillinger’i sonra bir zeytin dalıyla geri dönmüştür. hayli korkutmuştur. Dağın çevresinde oturan Tournefort, Kitabı Mukaddes’te geçen bu sakinlerin dağdan taş parçalarını aldıklarını ifadeler doğrultusunda Ağrı Dağı çevresinde gören seyyah, bu taşların Nuh’un gemisinden zeytin ağacının olup olmadığını sorgulama parçalar olduklarına inandıklarını da ekle- ihtiyacı duymuştur. Onun gözlemlerine göre;

253 Emrah İSTEK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Gülşen İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Ağrı Dağı ve çevresi her yerinde derelerin olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. aktığı oldukça verimli ve sulak bir yerdir. Her Schillinger Erivan’ın bu topraklarda kurulan 37 çeşit tahılın yetiştirildiği bu bölgede uçsuz ilk şehir olduğunu peşinen kabul etmiştir. bucaksız tütün ekili alanlar bulunmaktadır. Bundan dolayı Ermeniler, bu bölgeyi Kitab-ı Ayrıca pirinç, pamuk, keten, karpuz vb. Mukaddes’teki dünyevi cennet kavramıyla birçok üründe burada yetiştirilirken zeytin özdeşleştirmiş ve yine aynı yerde zikredilen ağacına rastlanmaması onun açısından şa- dört ırmağı da (Pişon, Gihon, Dicle, Fırat) şırtıcıdır. Zira güvercinin zeytin dalı getir- kendi bölgelerindeki Kur ve Aras nehri ile diği ve geminin de Ağrı Dağı’na oturduğu eşleştirmişlerdir. hem Ermenilerin hem de diğer Hıristiyan Seyahatnamelerde Kur nehri haricinde dünyasının kabul ettiği bir durumdur. Ayrıca adı geçen diğer bir nehir de Aras’tır. Birçok zeytin ağacı da ölümsüz bir ağaç olduğundan 30 seyyahın güzergah olarak bu nehrin çizgisini kaybolması mümkün değildir. takip etmesi, nehir hakkında çok fazla söz 31 Fransız seyyah Chardin ise eserinde; söylenmesine sebep olmuştur. Çalışmanın Ağrı Dağına hayli uzak olan şehirlerin dahi konusu bakımından dikkat çekici olanı, Nuh Tufanı ile aralarında bir bağ kurma birçok olgu gibi Aras’ın da Nuh Peygam- çabasından bahsetmiştir. Günümüz Azerbay- berle ilişkilendirilmesi durumudur. Chardin, can sınırları içinde bulunan ve Ağrı Dağı’na Aras nehrini Nuh’un gemisinin durduğu dağ yüzlerce kilometre uzaklıktaki Semaş (Şa- olan Ararat’tan aldığını belirterek her ikisi mahı) şehri bunlardan birisidir. Bu bölgenin arasındaki isim benzerliğine de (Ararat-A- 38 sakinlerine göre; Nuh Peygamber gemiden ras) dikkat çekmeye çalışmıştır. Ancak Aras indikten sonra bu yörede kalmış ve oğulları nehri Ağrı dağından değil, Bingöl dağların- burada üç kale yaptırarak yaşamaya başlamış- dan doğarak, Iğdır ovası üzerinden Hazar tır. Bundan dolayı buraya üç kale anlamına denizine kavuşmaktadır. Tufan ve dağ ile bağ 32 gelen Semaş/Şemahı denmiştir. kurulan son akarsu ise Arapsu’dur. Tavernier’e göre Ermeniler Revan/Erivan ile Nahçivan Nahçivan için de benzer efsaneler göze arasındaki Arpasu’nun kaynağındaki kaya- çarpar. Yine Fransız bir seyyah olan Ta- 33 nın, Nuh’un oğlu Sam tarafından kazıldığını vernier’e göre Ermeniler, Nahçivan’ın 39 rivayet etmişlerdir. dünyanın en eski kenti olduğunu, isminin Ermenice nak “gemi”, ve sivan “konmuş” Ermenilerin Nuh Peygamber ile bağlantı veya “oturmuş” anlamlarına gelen kelimelerin kurdukları bir diğer konu Erivan bölgesinde birleşiminden “Nahçivan” isminin ortaya yetiştirdikleri bağlardır. Onların iddiası kendi çıktığını iddia etmektedir. Yine Ermeni yetiştirdikleri bağların cinsleri ile Nuh’un iddialarına göre; Nuh Peygamber gemiden yetiştirdiği bağların aynı olduğudur. Tourne- çıktıktan sonra buraya gelip yerleşmiş, hatta fort bu benzetmeyi de alaylı bir şekilde kabul vefat ettiğinde buraya defnedilmiştir. Nah- etmemektedir. Ancak söz konusu bağlarla çivan’da bulunan yıkık haldeki bir caminin ilgili rivayet de yine Kitâb-ı Mukaddes’te aslında Nuh’un türbesi olduğuna inanmışlar- anlatılmıştır. Bu bölümde Nuh Peygamber 34 35 dır. Aynı iddialar, Schillinger’in eserinde gemiden indikten sonra Tanrı’nın emriyle 40 de tekrarlanmıştır. Ayrıca Erivan civarındaki üzüm bağı dikerek çiftçilik yapmıştır. Eski bağlar için “Nuh Peygamber tarafından dikil- Ahit’teki bu ifadeler Gregoryan Ermeniler di” iddialarının, Nahçivan etrafındaki bağlar için bir referans olmalıdır. Seyyahın alaycı 36 için de tekrarlandığı görülmektedir. yaklaşımları Hıristiyanlar için de kutsal kabul edilen Eski Ahit (Tevrat) hakkında kendi Erivan/Revan’ın da aynı hikâyeye konu

254 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Emrah İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Gülşen İSTEK cehaletini ortaya koymanın yanında, farklı bir dağının eteklerinde olduğunu belirtmekle mezhepten olan Ermenileri de küçümseme yetinmiştir. çabası içinde olduğunu da göstermektedir. Diğer seyyahlardan farklı olarak Schillin- Üzüm bahsine Chardin de şahit olmuş ve ger, Nuh’un oğullarının yeryüzüne dağılma hatta Ermeniler Chardin’e şehrin uzağında düzenine değinerek, bu düzenin hangi bulunan belli bir bölgeyi bahsedilen bağ 41 kıtalarda olduğunu açıklamaktadır. Nuh’un olarak göstermişlerdir. en büyük oğlu Sem; güneşin doğduğu top- Ermeniler, Nuh Tufanı ve kendi kö- raklar olan Asya’yı, ikinci oğlu Cham/Ham; kenleri arasında öyle bir bağ kurmuş ki, güneşin tepede olduğu topraklar olan Arap doğrudan Ermenilerin ilk atasının gemiden Yarımada’sı ve Afrika’yı, küçük oğlu Jap- inenler olduğu, kurdukları topluluğun Erivan het/Yafet ise güneşin battığı topraklar olan kavmini oluşturduğu ve kendilerinin de bu Küçük Asya ve Avrupa’yı seçmiş ve bunun “ilk insanların” torunları oldukları inanışı bir sonucu olarak da Ağrı Dağı bir hudut taşı 49 hâkim olmuştur. Bunları iddia eden Erme- gibi kıtaların sınırlarını belirlemiştir. nilerin cahil ve kibirli olduklarını ifade eden Chardin, Ermenilerin kökenleriyle ilgili bazı SONUÇ bilgiler vermenin yanı sıra kadim kalıntılara rastlanmamasını da bir delil olarak sunmuş Batılı seyyahlar, Osmanlı topraklarından 42 ve bu iddiaları alaycı bir dille reddetmiştir. İran topraklarına geçerken Ağrı Dağı’nı Tournefort ve Chardin’in şüpheci ve alaycı görmeyi özellikle arzulamışlardır. Bu güzer- yaklaşımlarından farklı olarak, Villotte –Ciz- gâhın seçilmesinin nedenlerinden biri dağın vit bir Misyoner olmasından dolayı- bahsi haşmeti iken asıl nedenlerden biri de Nuh geçen bütün iddiaları Tournefort ve Char- Tufanı ile kurulan ilişkidir. Dağın önemli bir din’den de alıntılar yapmakla beraber alaycı kısmının buzullarla kaplı olması dağa çıkışı 43 bir tutum sergilemeden aktarmıştır. imkânsız kıldığından 16. ve 18. yüzyıllar ara- sında bölgeye gelen seyyahlar dağa çıkmayı Chardin ayrıca Ermenilerin Nuh Pey- göze alamamışlardır. Sadece Torunefort’un gamberin Eski Ahit’te bahsettiği kurban dağın önemli bir yükseltisine kadar çıktığı törenini Eçmiyadzin’de bulunan kadim görülmektedir. kilisenin sunağında gerçekleştirdiğine ve onların bu uygulamayı Nuh Peygamberden Ağrı Dağı’nın haşmeti ve tufan hadi- itibaren devam ettirdikleri iddialarına şahit sesinin burada cereyan ettiğine olan inanç, olur. Seyyah diğer efsaneler gibi bunu da ma- özellikle Ağrı çevresinde yaşayan halkları; 44 salsı bulduğunu belirtmekten geri durmaz. yaşadıkları şehirler, su içtikleri nehirler, Chardin söz konusu kurban hadisesinin bir üzümünü yedikleri bağlar ve içinde tapındık- de dağın eteğinde bulunan ve “Havariler ları mabetler ile dağ ve tufan arasında bir bağ Manastırı” diye bilinen Arokilvanc/Arake- kurmaya itmiştir. Nuh’un Gemisinin dağda lots-vant kilisesinde gerçekleştirildiğini ve olduğu düşüncesi Hristiyanlar için kesin bir bunun da yerel halk tarafından iddia edildiği- inanış kabul edildiğinden, gelen seyyahlar da ni yazmaktadır. Seyyah bu iddiaların dışında yörede yaşayan Hristiyan halka gemiyle ilgili 45 birçok farklı rivayeti dinlediğini de kay- sorular yöneltmişlerdir. Ancak gözleriyle 46 detmiştir. Chardin’den on yıl önce burada görmeleri mümkün olmadığından yörede bulunan Tavernier, bu kiliseleri ve sunakları yaşayan Hristiyan Ermeni din adamlarının Nuh Peygamberle ilişkilendiren bir rivayet- gemi hakkında anlattıklarıyla yetinmek duru- 47 48 ten bahsetmez. Zikredilen kilisenin Ağrı munda kalmışlardır.

255 Emrah İSTEK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Gülşen İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Ermeniler Batılı seyyahları yaşadıkları lenmiştir. (Bkz. Gürer, XVII-XVIII ve XIX. coğrafyada kadim olduklarına inandırmaya Yüzyıllarda Fransız Seyahatnamelerinde Osmanlı çalışmışlardır. Bu durumu desteklemek için Toplumu, s.53) Kitâb-ı Mukaddes’te önemli bir yer tutan 4 Joseph de Tournefort, Tournefort Seyahatname- Nuh ve tufan hadisesini referans göstermiş- si, C. II, Ed. Stefan Jerasimos, Kitap Yayınevi, İstanbul 2013, s. 49. lerdir. Ancak bağlantı kurmaya çalıştıkları konuların altını dolduracak delillere ulaşı- 5 Tournefort, Tournefort Seyahatnamesi, C. II, s. 169. lamayınca, efsanevi rivayetlerle söz konusu 6 Tournefort, Tournefort Seyahatnamesi, C. II, s. bağı kuvvetlendirmeye çalıştıkları görül- 171. mektedir. Bütün bu çabalarına rağmen Batılı 7 Jacobus Villotte, Voyages D’Un Missionaire De seyyahların onların anlattıklarını tutarsız gö- la Compagnie de Jesus, En Turquie, en Perse, rerek söz konusu rivayetlerle dalga geçmeleri en Armenie, en Arabie, & en Barbarie, Vincent ve bunlara inanmadıklarını açıkça yazmaları Verlag, Paris 1730, s. 80. dikkat çekicidir. Batılı seyyahlar Ermenilerin 8 Chardin, Chardin Seyahatnamesi, s. 271. bu rivayetlerine şahsi olarak inanmasalar bile, 9 Kitâb-ı Mukaddes, Yaratılış, 10:23. eserlerinde bu rivayetleri aktarmaktan da geri 10 Adam Olearius (1599?-1671): Alman seyyah durmamışlardır. Olearius’un doğu seyahati, Holstein-Gottorp dükü III. Frederik’in İran’a gönderdiği elçilik DİPNOTLAR / FOOTNOTES heyetinde büyükelçi vasfıyla görevlendirilmesi ile başlamış ve heyet Rusya üzerinden İran’a 1 Monsieur D’aramon (): 1547- 1554 yılları ara- gitmiştir. Yolculuk esnasında Farsça da öğrenen sında Osmanlı İmparatorluğu’nda bulunan D’a- Olearius, 1636- 1638 yılları arasında İran’da ramon Fransız bir seyyah olmasının yanı sıra iki kalmış ve İran’a kadar ki yolculuğunu ve İran’daki ülke arasındaki ilişkileri artırmak amacıyla 1547 gözlemlerini iki cilt halinde yayımlanan bir yılında Fransa kralı tarafından Kanuni Sultan Süleyman’a gönderilmiş bir elçidir. (Bkz. Serpil seyahatnamede toplamıştır. Birinci cilt başta Gürer, XVII-XVIII ve XIX. Yüzyıllarda Fransız Rusya’da gördükleri olmak üzere İran’a kadar Seyahatnamelerinde Osmanlı Toplumu, (Doktora olan maceralarını ve gözlemlerini, İkinci cilt Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti- İranlıların sosyal, dini ve kültürel yaşamlarını ak- tüsü/ Batı Dilleri ve Edebiyatları (Fransız Dili ve tarmaktadır. (Bkz. Seyhan Uçar, “Alman Seyyah Edebiyatı) Anabilim Dalı, Ankara 2010,s.43). Adam Olearius’un Gezi Notlarında Rus İmgesi”, 21. Yüzyıl Penceresinden Kültür ve Kimlik-Ulus- 2 Tournefort, Tournefort Seyahatnamesi, C. II, s. lararası Multidisipliner Sempozyum, 26-28 Mayıs 170. 2014, Bakü). 3 Joseph Pitton de Tournefort (1656-1708): 11 Jacobus Villotte: Cizvit bir rahip. Doktor ve botanikçi olan Tournefort, Fransa kralı XVI. Louis ve Bakan Kont Pontchartrain 12 Jacobus Villotte, Voyages D’Un Missionaire De la tarafından yeni bitkilerin keşfi için bir ressam Compagnie de Jesus, En Turquie, en Perse, en Ar- ve bir doktor ile birlikte 1700 yılında Osmanlı menie, en Arabie, & en Barbarie, Vincent Verlag, İmparatorluğuna gönderilmiştir. Tournefort, Paris 1730, s. 80. Osmanlı’da 2 yıl kalarak başta Ege adaları olmak 13 Adam Olearius, Vermehrte Newe Beschreibung Der üzere Anadolu’nun belli başlı şehirlerini ve Muscowitischen vnd Persischen Reyse, So durch ge- ayrıca yüzlerce kasaba ve köyü dolaşmıştır. Yeni legenheit einer Holsteinischen Gesandschafft an den bitkilerin haricinde gezdiği yerlerin ekonomik, Russischen Zaar vnd König in Persien geschehen..., siyasal, sosyal ve kültürel durumlarını da kaleme Holwein Verlag, Schleßwig 1656, s. 398. alan Tournefort, bu bilgileri mektuplar halinde düzenli bir şekilde Bakan Pontchartrain’e gön- 14 Jean Chesneau, D’Aramon Seyahatnamesi, Çev. dermiş ve bunlar da daha sonra “Relation d’un Işıl Erverdi, İstanbul 2012, s. 57-58. voyage du Levant Fait par ordre du Roy” (Kralın 15 Jean-Baptiste Tavernier, Tavernier Seyahatnamesi, Emriyle Yapılan Doğu Seyahati) adı altında iki Çev. Teoman Tunçdoğan, Kitapevi Yayınları ciltten oluşan bir seyahatname olarak düzen- İstanbul, 2010, s.74.

256 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Emrah İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Gülşen İSTEK

16 Jean Chesneau, D’Aramon Seyahatnamesi, Çev. hatler) adını taşıyan seyahatnamesi ancak 1711 Işıl Erverdi, İstanbul 2012, s. 57-58. yılında tamamlanabilmiştir. (Bkz. İzzet Melih 17 Ağrı dağına ilk tırmanan kişi Georg Friedrich Devrim, “Şarka Dair Eserler Yazan 3 Seyyah”, Parrot’tur. Alman bir bilim adamı olan Parrot Hür Türkiye, Ekim 1954, s.5; Vakıf Aslanov, 1829 yılında Ağrı Dağına tırmanmış ve bu “Jean Chardin ve Seyahatnamesi”, Doğu Araştır- tırmanışını da 1834 yılında basılan “Reise zum maları, çevirenler: Muhammet Kemaloğlu, Aran Ararat…” isimli kitabında anlatmıştır. Erdebilli, Sayı 15, 2016/1, s.75). 18 Tournefort, Tournefort Seyahatnamesi, C. II, s. 32 Jean Chardin, Chardin Seyahatnamesi. İstanbul, 174. Osmanlı Toprakları, Gürcistan, Ermenistan, İran 19 Kitâb-ı Mukaddes, Yaratılış, 8:4. (1671-1673), Kitap Yayınevi, İstanbul 2014, s. 207. 20 Tournefort, Tournefort Seyahatnamesi, C. II, s. 178. 33 Jean Baptiste Tavernier (1605-1689): 1676 yılın- 21 Tournefort, Tournefort Seyahatnamesi, C. II, s. da basılan ve “Le Six Voyages de J B Tavernier 179. en Turquie en Perse et aix Indes” adıyla bilinen meşhur seyahatnamenin müellifi olan Fransız 22 Stephan Gerlach, Türkiye Günlüğü 1573-76, seyyah Tavernier’in, asıl mesleği Chardin gibi [Çev. Türkis Noyan], c. 2, İstanbul 2010, s. 568. mücevher tüccarlığıdır ve bu nedenle İran ve 23 Tournefort, Tournefort Seyahatnamesi, C. II, s. Hindistan merkezli Doğu gezileri onun için 181. oldukça önemlidir. 1632 yılındaki ilk Doğu 24 Franz Caspar Schillinger, Persianische und seyahatinde Ankara- Tokat- Erzurum güzergâ- Ost-Indianische Reis : Welche Frantz Caspar Schil- hı üzerinden Erivan’a oradan da İran’a, altıncı linger von Ettlingen der Marggrafschafft Baaden gezisinde ise İzmir, Toroslar ve Erivan üzerin- ... durch das Türckische Gebiet im Jahr 1699 ange- den İsfahan’a giden Tavernier, bu seyahatleri fangen und 1702 vollendet …, Lochner Verlag, sırasında gördüğü Osmanlı şehirlerinin kültürel, Nürnberg 1707, s. 133. sosyal, dini ve ekonomik yaşantılarından da 25 Schillinger, Persianische und Ost-Indianische …, s. bahsetmiştir. Ayrıca 1675 yılında Paris’te basılan 134. ve “La Nouvelle Relation du Serail” başlığını 26 Olearius, Vermehrte Newe Beschreibung…, s. 398- taşıyan eserinde 1631 yılındaki 11 aylık mecburi 399. İstanbul konaklamasını ve Topkapı Sarayı’nı 27 Tavernier, Tavernier Seyahatnamesi, s.67. anlatmıştır. (Bkz.Eralp Erdoğan, “Safevi Tarihine Dair Bir Bibliyografya Denemesi: XVI. ve 28 Tournefort, Tournefort Seyahatnamesi, s. 182. XVII. Yüzyıllarda Safevi Devleti’ne Giden Bazı 29 Kitâb-ı Mukaddes, Yaratılış, 7. Seyyahlar ve Seyahatnâmeleri”, Türkiye Sosyal 30 Tournefort, Tournefort Seyahatnamesi, C. II, s. Araştırmalar Dergisi, 2017, s.18). 172. 34 Tavernier, Tavernier Seyahatnamesi, s. 79. 31 Jean Chardin (1643-1713): Fransız bir seyyah 35 Franz Caspar Schillinger (1679?-1724): 1699 olan Chardin, Osmanlı toprakları üzerinde İran’a yılında Cizvit mezhebi mensubu Wilhelm Mayr gitmiş ve mücevher ticareti ile ilgilenmiştir. ve Wilhelm Weber ile Augsburg’tan yola çıkan İran’da saray ile yakın ilişkiler kurmuş ve seya- Schillinger, Venedik üzerinden Floransa, Livor- hatlerini Hindistan’a kadar uzatmıştır. Yolculu- no, Malta, Kıbrıs, İskenderiye, Halep, Malatya’ya ğunun son kısmını İngiltere’de tamamlamış ve İngiliz kralına sunduğu otantik, değerli ve nadir oradan da Erzurum’a ulaşarak İran’a geçmiş, hediyeler nedeniyle de “Chevalier” (şövalyelik) 1702 yılında da Almanya’ya geri dönmüştür. adı verilen asalet unvanına layık görülmüştür. Seyahatnamesinde izlediği yol güzergâhını 1671 yılındaki İkinci Doğu Seyahatinde İstanbul da harita üzerinde gösteren Schillinger, ayrıca üzerinden Girit, Kafkasya ve Gürcistan’a ve Ermenilerin, İranlıların ve Hintlilerin sosyal, dini oradan da İran’a ulaştığından, hatıratlarında Ağrı ve kültürel yaşamlarını da aktarmış ve hatta söz Dağı ve Nuh Tufanı’na da değinmiştir. Voyages konusu milletlerin geleneksel kıyafetleri husu- de Monsieur le Chevalier Chardin en Perse et sunda da tablolar vermiştir. (Bkz. Franz Caspar autres lieux de l’Orient (Monsieur Chardin’in Schillinger, Persianische und Ost-Indianische İran ve Doğunun Çeşitli Yerlerine Yaptığı Seya- Reis…, Nürnberg 1707)

257 Emrah İSTEK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Gülşen İSTEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

36 Schillinger, Persianische und Ost-Indianische SCHILLINGER Franz Caspar, Persianische und Reis…, s. 139-141. Ost-Indianische Reis : Welche Frantz Caspar Schil- 37 Schillinger, Persianische und Ost-Indianische linger von Ettlingen der Marggrafschafft Baaden Reis…, s. 135. ... durch das Türckische Gebiet im Jahr 1699 ange- fangen und 1702 vollendet …, Lochner Verlag, 38 Chardin, Chardin Seyahatnamesi, s. 319. Nürnberg 1707. 39 Tavernier, Tavernier Seyahatnamesi, s. 79. DEVRİM İzzet Melih, “Şarka Dair Eserler Yazan 3 40 Kitâb-ı Mukaddes: Yaratılış, 9:20. Seyyah”, Hür Türkiye, Ekim 1954, ss. 5. 41 Chardin, Chardin Seyahatnamesi, s. 260. CHARDIN Jean, Chardin Seyahatnamesi. İstanbul, 42 Chardin, Chardin Seyahatnamesi, s. 261. Osmanlı Toprakları, Gürcistan, Ermenistan, İran 43 Villotte, Voyages D’Un Missionaire De la Compag- (1671-1673), Kitap Yayınevi, İstanbul 2014. nie de Jesus, En Turquie, en Perse, …, s. 80-83. CHESNEAU Jean, D’Aramon Seyahatnamesi, Çev. 44 Chardin, Chardin Seyahatnamesi, s. 264. Işıl Erverdi, İstanbul 2012. 45 Diğer rivayetlere göre bu kilisede Aziz Andreas TAVERNIER Jean-Baptiste, Tavernier Seyahatna- ve Aziz Matta’nın da kafatasları bulunmaktadır. mesi, Çev. Teoman Tunçdoğan, Kitapevi Yayınları Bütün bu çabaların altında yatan, Gregoryan İstanbul, 2010. Ermeni Kilisesi’nin diğer mezheplere kıyaslama De Tournefort Joseph, Tournefort Seyahatnamesi, Ed. çabasıdır. Ortodoksluk ve Katoliklik’ten sonra Stefan Jerasimos, Kitap Yayınevi, İstanbul 2013. ortaya çıkan mezkur mezhebin, diğerleriyle bir GÜRER Serpil, XVII-XVIII ve XIX. Yüzyıllarda üstünlük ve varoluş mücadelesi verdiği günü- Fransız Seyahatnamelerinde Osmanlı Toplumu, müzde de aşikar bir durumdur. (Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal 46 Chardin, Chardin Seyahatnamesi, s. 273. Bilimler Enstitüsü/ Batı Dilleri ve Edebiyat- 47 Tavernier, Tavernier Seyahatnamesi, s.67. ları (Fransız Dili ve Edebiyatı) Anabilim Dalı, Ankara 2010. 48 Ancak bugün bu isimle iki farklı mevki bulun- maktadır. Bunlardan birisi dağa çok daha uzak GERLACH Stephan, Türkiye Günlüğü 1573-76, ve kuzeybatı Ermenistan sınırlarında kurulmuş [Çev. Türkis Noyan], c. 2, İstanbul 2010 kilise; diğeri ise Havariler Manastırı diye bilinen ASLANOV Vakıf, Muhammet Kemaloğlu, Aran Er- Muş’un Kepenek köyünde bulunan kilisedir. debilli, “Jean Chardin ve Seyahatnamesi”, Doğu 49 Schillinger, Persianische und Ost-Indianische …, s. Araştırmaları, Sayı 15, 2016/1, ss.75-150. 134-135. VILLOTTE Jacobus, Voyages D’Un Missionaire De la Compagnie de Jesus, En Turquie, en Perse, en Ar- KAYNAKÇA / BIBLIOGRAPHY menie, en Arabie, & en Barbarie, Vincent Verlag, Paris 1730. OLEARIUS Adam, Vermehrte Newe Beschreibung UÇAR Seyhan, “Alman Seyyah Adam Olearius’un Der Muscowitischen vnd Persischen Reyse, So durch Gezi Notlarında Rus İmgesi”, 21. Yüzyıl Pencere- gelegenheit einer Holsteinischen Gesandschafft an sinden Kültür ve Kimlik-Uluslararası Multidisipli- den Russischen Zaar vnd König in Persien gesc- ner Sempozyum, 26-28 Mayıs 2014, Bakü. hehen : Worinnen die gelegenheit derer Orter und Länder, durch welche die Reyse gangen, als Liffland, Rußland, Tartarien, Meden vnd Persien, sampt dero Einwohner Natur, Leben, Sitten, Hauß- Welt- vnd Geistlichen Stand mit fleiß auffgezeichnet ..., Holwein Verlag, Schleßwig 1656. ERALP Erdoğan, “Safevi Tarihine Dair Bir Bibli- yografya Denemesi: XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Safevi Devleti’ne Giden Bazı Seyyahlar ve Seya- hatnâmeleri”, Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2017,ss.11-25.

258 Ebulfez EZİMLİ

THE GRACE OF GOD : CONVERGENCE SUBLIMITY FROM NOAH’S (AS) ARK TO AGRI MOUNTAIN

Ebulfez EZİMLİ* ABSTRACT grı Mountain - The place where Space and Time reunited. Agri mountain has a secret which keeps all earth’s seasons live in substance. The mankind will meet him in due course:A life will go on. The elevation of Agri mountain above the sea level is 5137 meters. Agri mountain is the highest peak among Subhan , Tendurek , Hama, Karadag , Aladag , Mirgemir, Gemci , Mergezer , Tahir , Mizrak series mountains. Agri mountain was the local place of Turkish people since Noah and Sumerian period at all time and civilizations , now this goes on like that . All along Agri mountain belongs to Noah(as) and it came to life owing to him. The ark was stated in of Mount Agrı . The meaning of word “Judi” is the same class with the meaning of word “Agrı” . Judi states an abundant place . The world refreshed and the mankind achieved salvation by dint of Mount Agrı. As mentioned in the symposium , Mount Agrı created a common point of the cultural heritage and the greatest power , wealth source of Anatolia and turkish world in Eastern Anatolia , Caucasia , Nakhchivan , and Iran’s some civilizations. Noah’s period and Human’s arrogance . What came to the man , came from his arrogance: he swore , recolcitrated , he was faithless and was opposed to God , he denied both his dignity and belief . So much so that he was arrogant and wasn’t aware of both day and night. Allah sent the Prophet Noah to give goodness , invite people to faith , but they mocked at Noah , laughed at all troubles and bent to nuisance. The grace of God who created all beings , was so wide that he gave deferment to disbelievers , they might bend to the right way. Everyone who denies the divinity , denies himself : every disbeliever will perish himself . God doesn’t illuminate disbelievers . To deny the divinity is to deny yourself , it is the demonsrator of self-infidelity . To be disbeliever never mean you are against of God , this is self-rejection. Does a being exist to deny Allah? It is impossible . Noah’s imprecation was the invitation of illumination. Storm and Ark . The water was given to Noah as a present . God extracted water from flood and created storm : this was Noah’s Ark Water . There were depths and waves in the Noah’s Ark Water . There was faith in the depth and Noah was the essence of faith . This was life and mankind’s affection in Noah . God gave the assembling of the sky and land to Noah as a gift .

* Associate Prof. Ebülfez EZİMLİ, Nakhchivan State University, Nakhchivan Teachers Institute, Nakhchivan/ AZERBAIJAN, e-mail: [email protected]

259 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ebulfez EZİMLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

The greatness oh Allah’s grace makes deferment for disbelievers. The opposers of the Prophet Noah abandoned themselves to their passion . The supporters of this passion were the deniers of Noah’s Ark , but the opposers of this emotion were the members of Noah’s Ark . The Noah’s Ark belonged to the survivors , the skies and all the lands . The skies and lands refuged to the Noah’s Ark , this ark didn’t refuge to the world , because the world consisted of water . Actually the earth is a ship as well . This ship has everything as the sky , the nights, the days , millions of living beings and people . God extracted water from flood and created storm : this was Noah’s Ark Water . There were depths and waves in the Noah’s Ark Water . There was faith in the depth and Noah was the essence of faith . This was life and mankind’s affection in Noah . The flood was illumination as well. The flood was illumination as well.The ark and the flood were related , the flood were waiting the ark , the ark was also , the waves handed over the ark to the flood , and the ark did it also . From The Noah’s Ark to Mount Agrı. The ark was illumination . An enlightenment place: Mount Agrı. The people who found rescuing migrated from the Noah’s Ark to Mount Agrı Noah’s flood was the salvation of believers , hell’s eddy of disbelievers .. All infields and their places were destroyed by the power of the flood and water . Allah said “ The earth ! Absorb water . The sky ! Hold water “ . Water was pulled , the mission was completed . The Noah’s Ark was located in Mount Judi and the cruel , tyrant people community was removed from God’s respect. To settle Judi of Mount Ararat was the wisdom of people . The wisdom was presented to people by God . In this way the life refreshed . Noah’s wisdom wasn ‘t drowing to a close . God gave the assembling of the skies and all the lands to noah . So whole of worlds were drown in the light . The result : The last period of Noah’s era . The thousand years after Noah’s period . We live in Noah’s period . The more we behave ourselves obsinately and boastfully, the more we are very small compared to our greed . The disbelievers are who against of God . Who are able to avoid God to deny them ? The disbelievers disappeared in their faults and will evanesce . The mankind lives in the last deferment period . Key words : The Noah’s flood , The Noah’s Ark people , Mount Agrı , Judi.

260 YAZAR-1

ALLAHIN LÜTFÜ: NUH’UN (as) GEMİSİNDEN AĞRI DAĞI MEKANINA KAVUŞMA YÜCELİĞİ

Ebulfez EZİMLİ*

GİRİŞ asilerden kurtarmağa kalktı; Yeryüzü suları Selamun ela Nuh’in fi-l alemin— ile ve Sularda gerg olmamak için hazırlanan Alemler içinde Nuh’a Selam olsun gemi-Nuh’un/as/ Gemisi ile Takvalıların yüceliği aşkına kavuştu: yücelik Ağrı dağı ile (‘Saffat’ suresi, aye:79) onda mesken tutan insanlara Allah’ın rahmet edir bu Alemler denilen? Alemler ve merhametinden gelen bir kavuşma alemi Allah-Tealanın yaratdığı on sekkiz min oldu... Bununla Ağrı Dağı Dünyanın: beşer Nalem demektir. O alemlerden biri de Yer aleminin merkezi oldu: dünya Ağrı ve ona Alemidir. Yer Alemi Alemler içinde seçilen mahsus olan mekanlarda karar taptı. Alemdir. Nuh as. da o seçilen alemin seçkin bendesi ve Allah’ın elçisidir. “Türklerin tarih boyunca dağları sadece sığınılacak bir mekan olarak değil, kutsal Nuhla bağlı üç zaman var: bir mekan” (Prof. Dr. Horata)aliliğindedir. 1. Nuh’a kadar mühlet zamanları: Ağrı bir ucalık-yücelıktır: adının özünde bir 2. Nuh zamanının mühlet zamanları: alilik-yücelik var: harfi manada değil, ilkin ve 3. Nuh’un vefatından sonraki zamanla- manada Tanrı anlamını veren bir baçlanğıçtır rın zamanları- bu zamanlar da Nuh Ağrı Dağı ile Türklerin tarihinin kesiş- Erasının zamanlarıdır. mesinin eskilere dayandığını belirten Prof. Allah-Teala Öz elçisini o Alemler alemi- Dr. Horata, “Tanrı Dağı’nın eteklerinden ge- ne-Yeryüzüne göndermiştir--Yer Aleminin len Türk boyları Anadolu’da karşılarına çıkan şerefi için: Allah dergahında eşrefli olan insa- bu dağa Yakut Türkçesi’nde “Tanrı’’ anlamına nın-beşerin necatı için. Yer Alemi – bilavasite gelen “Ağr’’ adını vermiştir’’ dedi. Nuh (as) alemi oldu. Nuh as. Nuh özü de bir Ağrı Dağ-- Mekan ve Zamanın Alem oldu. Bütün Alemler aleminde Al- Kavuştuğu Ucalıktır. Ağrı Dağı’nda lah’ın rahmeti oldu Nuh’as-a: beşer kendine mekan mekana kavuştu: zaman—zamana: kaytarıldı. Gök alemi te Nuh aleyhisselama zamanın yeni yaranışı oldu Ağrı Dağı: öten hizmette oldu. zamanlardan haber kaldı: gelecek zamanın Yalnız Hakk’a bağlı olanlar Necat taptı. haberi verildi. Ağrı özü Yerküresinin nefesini Bütün dağlar gibi, Ağrı Dağı da Hak mekanı özüne kaytardı. Yerküresinin gezebini- olup: Allah-Teala insana en uca yücelikler kazabını yatırdı Ağrı Dağı. Hayat Ağrı vermiştir- nankör oldu insan. Hakka bağlı ve çevresiyle yeniden başladı: beşer evladı olan İnsan da bir Ağrı Dağıdır: Dağ Dağa imansızlıktan, telaştan kurtuldu. laik olar: Takvalı İnsan onu yaratan Allah’a ve Allah’ın Peygamberlerine Laik olar. Geminin oturuşu ile Mekan da kendine geldi: zaman da. Her iki varlıq insana verildi. Ağrı Dağı Nuh aleyhi selamın Tufanını Mekan da insana verildi: zaman da. Zaman bekliyordu. Nihayet ki, “kaynadı tendir”(- mühlet olarak: insana—Nuh aleyhi selama Hud,40), sular coştu, Yeryüzünü cahillerden, ve Gemi ehline verildi. İnsan zamandan da

* Doç. Dr. Ebulfez EZİMLİ, Nahçıvan Devlet Üniversitesi ve Nahçıvan Müellimler Enstitüsü Öğretim Üyesi, Nahçıvan/AZERBAYCAN, e-posta: [email protected]

261 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ebulfez EZİMLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium büyük oldu: mekandan da. Niye büyük oldu? Cudi’sinin Mekan ve Zaman necatından ne- Çünkü Allah o büyüklüyü ve üstünlüğü cat taptık, yaşadık. Dünya Ağrı Dağ ile yeni- verdi. Ve bu bu üstün olma ile dünyanın yeni lendi-tazelendi. Beşer necata çattı Ağrı’da: zamanı başlandı: Dünyanın her yer zamanı Gemi Ehli Gemi mekanından göçtü, Ağrı başladı, hem- Gök zamanı. Dağı mekanlarında Mekan ve Zaman taptı. Ağrı Dağı özünde Yeryüzünün bütün Ve bir tespitte denildiği gibi, “Tarih fasıllarını yaşatan bir sırra maliktir. Zaman boyunca Ağrı Dağı, Doğu Anadolu, Kafkas- gelecek, beşer evladı ona kavuşacak: hayat ya, Nahçıvan ve Kuzeybatı İran bölgelerinde devam edecek. Ağrı Dağı deniz seviyesinden kurulan uygarlıkların gelişerek yüksek bir 5137 metr yüksektir. Ağrı Dağı yükseklik seviyeye ulaşmasında esin kaynağı olmuştur. remzidir: böyle demek olarsa, Gök boydadır Anadolu ve Türk Dünyasının en büyük güç Ağrı Dağı. Yerle uygunluğundan bahis etsek, ve zenginlik kaynağı olan Ağrı Dağı, somut Ağrı yerler sular koynunda olduğu zaman Yer olmayan kültürel mirasın da ortak nokta- boyda idi. Ağrı ucalıktır: biz ona bakıyoruz sını oluşturmaktadır”. http://www.haber7. bu yğcelikten, o da bize. Biz ondan görürük com/kultur/haber/328741-turk-kulturun- dünyanın vüqarını: bizim milletin yigitliyinin de-agri-dagi-sempozyumu/ simvoludur; bu halde deyek ki, sembol sem- bola karışıb: ve bu halde-Ağrı Türkün Türk Ağrı Dağı insandan kadimdir. Nuh de Ağrı Dağı’nın sembolüdür. aleyhi selamın Tufanından sonra Ağrı Dağı ve çevresi Yeni Dünyanın merkezi oldu. Ağrı dağı -- Dağlar Dağıdır: onun Onda yeryüzünün bütün fasılları karar tapıp: hatırına yaratılmıştır bütün dağlar. Zaman yaz-yay-payız-kış onda iç-içedir, canlıdır, her gelecekdi- Gemi Ehli ona sığınacaktır: o zaman görünür. Ağrı Dağı tabiatı ile insanın zaman diğer dağlar da ad-san alacaklar. Ve tabiatı arasında bir ruhi bağlılık var. İnsan da Allah-Tealanın lütfündendir ki, Ağrı Dağı-- Ağrı Dağı gibi yaşayan ve var olma missiya- Süphan Dağı, Tendürek Dağı, Hama dağı, sını, cevabdehliğini üstlenen canlıdır. Başka Aşağı Dağ, Karadağ, Aladağ, Mirgemir Dağı, sözle, insanda da yaz-yay-payız-kış var… Gemçi dağları, Mergezer dağları, Tahir dağ- gece var: gündüz var…ay var, yıldız var… ları, Solhan dağları, Mızrak dağları gibi silsi- bunlar tasavvuf ilmini oluşturan bir formu- levi ucalıklara da nişan tutup. Bizim taraflar- nalardır. Tasavvufta var olmanın formülüdür da—Nahçıvan mekanklarında Güneş Ağrı ki, Seyyid Ali İmadeddin Nesimi deyib: Dağı silselesinde batır. Güneş’in doğuşunun ilk müjdesini de Ağrı Dağı verir: Güneşin ilk Mən mülki-cahan, cahan mənəm mən! zerreleri Ağrı dağında görünür. Ağrı Dağı Mən həqqə məkan, məkan mənəm mən! Nuh eyyamından, Sümerlerden beri, bütün … Mən cümlə cahanü kainatam, Mən zamanlarda ve uygarlıklarda Türkün mekanı dəhrü zaman, zaman mənəm mən! olub ve olmakta da devam ediyor. … Ve Ağrı Dağı Dünyanın merkezidir. İnsanın eşqde makam tutmasının for- mülü böyledir: Yeni başlangıçla, Ağrı Dağı Nuh aleyhi selamın dağıdır. Ağrı, nasıl değerler, Nuh (a) İnsan-Men-Mekan-Cahan-Kai- ile bereket taptı: Gemi Ağrı’nın Cudi’sinde nat-Dehr Zaman. kanat serdi. Cudi sözünün mana yükünde Bu anlamda: her ne ayda, yılda var idiyse, Ağrı yükü var: Cudi bollu-bereketli me- o olma, yeni oluşum oldu, Ağrı’ya geldı: kan demektir. Bu: adi bir mekan deyildir: ağırlandı…Bu oluşum ne idi? Bu oluşum şimdiki Anadolu, Ecem-Azerbaycan- Suriye, Aşk idi: Aşk insandadır, İnsan –Aşkta. Bu, İrak mekanları idi Cudi Mekanları—Ağrı başlanğıca, evvel ve ahire bağlıdır. Başlanğıc Mekanları. Bütün dünya Ağrı’nın ve onun İlahiden gelmedir ki, onun adı-- İlahi Aşktır.

262 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ebulfez EZİMLİ

İlahi Aşk Bütün Yerleri ve Gökleri, On Sekiz mıştır. Gemi Ehlinin ve onların evlatlarının Bin Alemi kapsamıştır. tespitleri olarak, bütün yansımalar insanın idrak ve düşüncesinin inam ve imanında Aşk Tutumunun Kürsüsü Bütün Alemleri etkiler yaratmıştır. Söylemler-- ehvalat-des- Öz içerisine almıştır: bu, Allah’ın Derga- tanlar, efsaneler de bu esastan günümüze hında Makam tutup. İnsan da o alemlerden kadar gelip çıkmıştır. biridir ve onun adı --Beşer Alemi. İlahi Aşk başlanğıc ve devam etmedir; devam etmenin Hayat hakikatları olmakla, Nuh’un Ge- hükmü altında olar insan; eger o hükme misi, Nuh Tufanı, Ağrı dağı ile bağlı bütün uymazsa, onda aşk karar tapmaz, onun yerini söylenişler insanın gözle gördüğü gerçeklerin kin ve nefret, bencillik ev zalimlik tutar: ifadesi idi. Ve bütün hayat ve yaşam, mede- zalimleri de Allah kendi zülümleri içerisin- niyet ve kültür tespitleri Ağrı Dağı mekanla- de boğar. Nuh Tufanı ve Nuh sular da bu rında formalaşmıştır. Nesil arttıkça, mekanla- yüzden yeryüzünü küfrden temizlemeye emir ra yayılm da arttı, beşer evladı kendi hayat ve edildi. yaşamına dair gerçekleri nağıl-masal, destan, hikaye şeklinde ifade etti ve bunun sayesinde Beşer alemi kendi-kendine olacak bir bin-bin yılların edebi-tarihinde “Nuh Tu- alem değil: Allah’ın Kudretine bağlıdır ve fanı” adı ile, Ural-Altaylardan, Sümerlerden Beşer bir an da bele nezaretsiz değil. Ona bele, bugünümüze kadar gelip çıktı. göre Allah-Teala beşer evladına onların içerisinden olan bir peygamber gönderir. Altayların “Tufan Efsanesı” de Ağrı Me- Gönderir ki, haberdar etsin insanı Allah’ın kanlarında yaranıp ve dünyaya yayılıp. Altay hükümleriyle, insan rahmet ve merhamet Türkleri’nin efsanelerinde Nuh’la başlanan olaraq verilenleri anlatsın onlara. Nuh aleyi bir yaşamdan bahis edilir ve bugün de haman selam insana ne kadar söz dediyse, insan başlangıç yaşanmaktadır. Altay Türkleri’nde, kulakardına vurdu. Nuh ayyamını kavimleri tufan efsanesi gerçek manalandırma poe- dinlemk istemedi, sağırlığa koydu kendini, tikasına maliktir: en esası odur ki, Nuh as. konuştu, ancak hakaret ve küfürle konuştu… ile bağlı olarak, dünyanın-beşer hayatının devam etmesi teorisi insanın aklının gerçek- Tevrat ve Kur’an’da Hz. Nuh as. ve tufan liyi derketme modelini ifade ediyor. “Tufan” olayından birçok yönüyle bahsedilmiştir. Efsane-destanı adi söyleyiş tarzında deyil, Beşer tarihinde ve düşünceler aleminde Hz. yaşanmış bir hadisenin-dünya-insan ve Tanrı Nuh ve Tufan olayı Halk tefekkür ilminin münasebetlerinin yansımalarıdır. ifadesi gibi nesilden-nesle geçmiş ve destan konularından olmuştur. Nakil etme, söylem, Nuh’un Zamanı ve İnsanın Küfrü. Ne destanlaşma, nağıllaşma/masallaşma Gemi geldiyse Yerin başına-insanın cahilane ve Ehli’nin Ağrıya-Cudi’ye gelişinden sonra tekebbürlü düşüncesinden, iblisane amelin- başlamış insanın yaddaşında hekk edilmiş, den geldi: Ne idi o tekebbür ve iblisane emel? yazılmıştır. - en esası: bütün başlanğıc ve devamlı Belelikle, Nuhun Gemisi ve Ağrı Dağı olanlar oun küfr içine kapılmasına, mevkei- yaşamın devamı olarak, hayat hikayesine ine, cahilane düşüncesine, niyet ve emeline, dönmüştür. Ve bütün bunların hepsinin men- dünyadaki bencilliğine bağlı idi. Bu manada: şei Ağrı Dağı ve çevresinde yaşamı devam ettiren Gemi sakinlerinin dilinden söylen- - emelce küfre düştü insan, inkara düştü miş, Gemi Ehli nesillerinin hafızasında ve insan, inatta dayandı insan, imansızlıkta dilinde yaşamıştır. Böylece, Ağrı sakinleri ısrarlı oldu insan, Allah’a isyana kalktı insan, tufanla ilgili gerçekleri yaşamış-görmüş, dile kendini de inkar etti insan, imanı da; getirmekle bunların destan modelini yarat- - o kadar bencillik ve tekebbür libasına

263 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ebulfez EZİMLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium büründü ki- geceni de görmez oldu insan, Nuh da bekliyordu: vaadin çatacağı zamanı gündüzü de: basiretçe kör oldu, niyetçe de; bekliyordu. Allah, Nuh’a o günün geleceğini haber vermiştir. Gemi de Tufanı bekledi. - böylece, Allah’a düşmen oldu insan, asi Bekledi ve gelip çıktı o gün: sözsüz ki, “her oldu insan, İblis hisletine büründü insan: sayılan biter, her3 beklenen gelip yeter”(Ali - kafir oldu, asi oldu, isyankar oldu; her ibn Abitalib as.) . Deryalar Tufana teslim ne oldusa, kendi olmadı, nefs isteklerine edildi. Gemi de necat Deryası oldu. Nuh bürünmüş şeytan oldu. as. binden elli eksik zamanda imana çağırdı imansızları, ancak ona karşı kin püskürdüler. Şeklen insan cildinde olanlar Allah-Te- Tufan Nuh eyyamı insanları için Necat ve ala’nın gönderilerine dil uzattılar, Allah-Te- Helak Vesilesidir. Kamer Suresinde deyilir: ala’ya,, Nuh aleyhi selama düşman oldular. tufan muminler için bir seadet: kafirler-tuğ- Allah da onlara düşmen oldu: “her kim Al- yan edenler için bir felakettir. Nuh eyya- laha, onun meleklerine ve peygamberlerine, mı-- inkarcılar için onları kendi küfürlerinde Cebrail’e ve Mikail’e düşmandırsa, şüphesiz, batıran eyyam oldu. Allah da kafirlere düşmandır’ (‘Bakara’, aye- 98) Nuh zamanının inkarcıları kendi nefs- lerinin tastıkında idiler. Nefsi tastık edenler Allah-Teala insanlara necat vermek için Nuh’un tufanının ehlidir. Önceden Nuh peygamberi Nuh aleyhi selamı gönderdi: sa- zamanının ehline haberdar edilmiştir: “Öz bırla imana çağırdı onları Allah; ancak onlar kavmine gönderdik Nuh’u elçi olarak. “Ne inatla Nuh’a /as. alay ettiler: gelecek bela- kadar ki, ağrılı bir azap gelib çıkmamış, ya-cezaya güldüler, onu yalanladılar, belaya qövmine haberdarlık eyle”-söyledik ona” doğru yürüdüler: “Nuh kavmi tekzip etmiş (‘Nuh’ suresi, 71). Lakin olmadı. “Nuh dedi: ve bendemizi (Nuh’u) yalancı sayıp: “Bu, “Rebbim! Hakk yoluna çağırdım gece-gün- divanedir”-demişler. Ona yasak edilmiştir” düz gövmümü. Çağırdıqca imandan qaçardı- (“Kamer suresi, aye 9). lar. Suçlarından geçesen deye, her defe hakk Bütün varlıkları yaradan Allah’ın lütfu yoluna çağıranda onları, barmklarını kulak- gör ne kadar geniştir ki, O-nu inkara kal- larına tıkadılar, paltarlarını başlarına çektiler, kanlara da mühlet verdi: belki, ağıla dolalar, inadlarından dönmediler, arttı tekebbürle- idrak edeler, imana geleler, zülüm boyun- ri”(‘Nuh’ suresi, aye: 5-7). duruğundan kurtulalar. İnkar içinde fesatlar Nefsi inkar edenler Nuh’un Gemisinin türetmekte ısrar ettiler. Her inkarcı kendini ehlidir. Nuh’un gemisi hilas olanların: necat inkar etmiş haldadır: lakin hem de o inkarcı bulanların imdad menzili oldu: haman kendini helak edecek bir haldadır. zaman o manzilde Yerler ve Gökler de yerleş- Allah inkarcılara necat vermez. İnkar- miştir: kendini inkardır: kendinin imansızlığının Yerler de Gökler de Nuh’un Gemisine takdimdir: inkar, estağfurullah, Allah’ı inkar sığınmışlar. Gemi alemlere sığmadı_ alem etmek demek değil; kendi kendini inkardır. Sulardan ibaret idi. Sular Nuh’a bir bahşiş Allah’ı inkar edecek bir varlık var mı? Asla, olarak eta edilmiştir. En kadim menbeler ola bilmez. Nuh’un bedduası-necata çağırış insanın gördüğü ve söylediği bilgilerdir. oldu. Gemi hilas etmek için Tufandan evvel- Hz.Nuh’un zamanından söylenen ve yayılan dir. Eslinde Tufan da Gemiden evveldir. söylemler insan ağlının heyreti üzerinde Tufan da bekliyordu—küfrü yok etmek, köklendi. Nuha vurğu: gavmine vurğu var, imanı kurtarmak için bekliyordu. Tufan Al- Nuha savaşlar var. Nuhun mücadilesi beşer lah-Teala’nın hükmünü ve Gemini bekledi: evladının cahiliğine karşı idi. Cahillikten oğlu da kafir oldu.

264 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ebulfez EZİMLİ

“Biz Gökün kapılarını sel gibi akan bir Nuh onlara diyordu:”Eger siz bizi maskaraya yağışla açtık. Yeri yarıp bulaklar kaynattık, koyursunuzsa, biz de sizi siz bizi maskaraya nihayet, sular ezelden müeyen edilmiş bir koyduğunuz gibi, maskaraya koyacağız”(- iş için bir-birine kavuştu”(Kamer suresi,aye Hud’, Aye, 38). 11-12). Böylece, Allah-Teala inkarcılardan kısas almak için Tufandan suları çıkarır, Necat, hilas Tufan ve fırtına ve onlarla sulardan fırtınayı doğurur. Tufanda tufan gelen, sular- necat oldu Gemi ehline. var: sularda necat ver. Sular- gök suları, Sular Nuh’a bir bahşiş olarak eta edil- yer suları idi. Bunlar Nuha imdad olarak miştir. Allah-Teala, rahmet olarak, Nuha gönderildi, Nuh suları idi. Nuh suları ve Nuh ve Gemi ehline necat kapılarını açtı. ”Ka- Tufanı—bir-birinden doğdu. Nuh sularından mer suresinde denildiği gibi: “Açtık Gökün Tufanlar kalktı: Tufanlar suları çıkarttı. Nuh kapılarını, Gökten leysan yağdı yere. Bulaklar sularında deryalar var. Deryalarda derinlikler kaynattık yerin yarıklarından. Allah’ın emrini var, derinliklerde iman var. İmanda necat var, yerine yetirmek için gökle yerin suları birle- necatta Nuh var, Nuh’ta hayat var: beşerin şip axın oldu. Ahşaptan, Mıhtan kayırılmış sevgisi var: Nuh’ta hikmetler devam ediyor: bir gemiye bindirdik Nuh’u”(aye-11-13). Yerlerin-Göklerin necatını Nuh’a armağan etti Allah. Tufan da bir necattır. Gemi Tufandan evveldir, Tufan da Gemiden. Tufan Gemini Nuh’a hatır olarak, bütün alemleri öz bekledi, Gemi de - Tufanı; deryalar Tufana nuruna kovuşturdu Allah. İnkarcılara göre taslım edildi, Tufan da- deryalara; Gemi Allah Kendi yarattıklarına- Alemlere son Tufana ve dryaya kavuştu, Tufan da, deryalar vermez. Her inkarcı kendini inkar etmiş da Gemi’ye. Allah, Tufandan suları çıkarır, haldadır: lakin hem de kendini helak edecek sulardan fırtınayı doğurur; Tufanda tufan bir haldadır. Allah inkarcılara necat vermez. var: sularda necat ver: bu, Nuh sularıdır. Nuh İnkar- kendini inkardır: kendinin imansızlı- sularında deryalar var. Deryalarda derinlikler ğının takdimdir: inkar, estağfurullah, Allah’ı var, derinliklerde iman var. İmanda necat var, inkar etmek demek değil. Allah’ı inkar necatta Nuh var, Nuh’da hayat var: beşerin edecek bir varlık var mı? Asla ola bilmez. sevgisi var, dünyanın ihtiramı var. Mekan Bütün varlıkları yaradan Allah’ın Lütfü gör Nuh’la ve bütün gemide olanlarla şereflendi. ne kadar geniştir ki: O’nu inkara kalkanlara da mühlet verir. Ancak yola gelmediler onlar: Nuh’ta (a) hikmetler devam edyor: Yer- İnkarcılar--Allah’ın taktir ettiklerini inkara lerin-Göklerin necatını Nuh’a(a) armağan kalkanlardır-Allah’ın onları inkar etmelerinin etti Allah. Nuh(a) hatırına bütün alemler öz karşısını kim olabiler? Allah’ın nazil ettiyine nuruna kavuştu. Her inkarcı kendini inkar uyğun hüküm vermeyenler zalimdir-değilip. etmiş haldadır: lakin hem de o inkarcı kendi- ni helak edecek bir haldadır. Bütün varlıkları yaradan Allah’ın lütfü gör ne kadar geniştir TUFAN VE GEMİ.. ki: O’nu inkara kalkanlara da mühlet verir. Tufan Nuh aleyhi selama verildi ve Allah’ın emri ile onunla kalkan suları yer- Hz. Nuh (a.) zamanının inkarcıları kendi yüzünü sardı. Hz. Nuh’un Gemisi ve Tufanı nefislerinin tastıkında idiler. Nefsi tastık – necat gemisi ve necat tufanıdır. İmansızlar edenler Nuh’un(a) tufanının ehlidir. Nefsi heç bir nişan ve alamet anlamırlar. Budur, inkar edenler Nuh’un Gemisi’nin ehlidir. Nuh “gemini düzeldir, ümmetinin eyan-eşrefi Gemi Dünya modeli olarak, büyük idi. ise yanından ötüp geçtikçe onu maskaraya Bütün beşer dünyasının hilas-kurtuluş Me- koyuyordular. Nuh onlara nişan verir, ancak kanı olan Gemiye yerleşti Yeryüzü. Nuh’un gözleri tutulduğuna göre anlaya bilmirdiler. gemisi hilas olanların-- necat bulanların

265 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ebulfez EZİMLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium da menzili oldu: haman zaman o manzilde Nama, sandığın yapılmasını oğlanlarına Yerler ve Gökler de yerleşmiştir: Yerler de, havale ettii. Onlar kerepi bir dağ üzerinde ha- Gökler de Nuh’un Gemisi’ne sığınmışlar. zırladılar. Kerep hazır olandan sonra Nama, oğlanlarına söyledi ki, geminin köşelerinden Nuh-Tufan-Su-Gemi varlıkları birlikte yere bağlasınlar: bu bağlantı da sekiz halatla Hakk divanının hükümlerini yerine yetirir. edilsin ve her halat da seksen kulaçtan olsun. Bu anlamda, inkar edilmiş kimseye –Nuh’a Sözsüz ki, bu suyun seksen kulaç yükse- /as. mükâfat olarak verilen Gemi insanın leceğinin işareti idi. Nama, ailesi ve çeşitli necatı oldu. hayvanlar, kuşlar da kerepe dahil oldular. Gemi alemlere sığmadı— ancak alemler Yeryüzünü sisler, katı karanlıklar bürü- gemiye sığdı. Alemler Sulardan ibaret idi. dü: dünya vahimli bir hala tüştü. Gökten Sular gelecek, imansızların necat yolları ka- gelen ve Yerden fışkırıp kalkan her yeri öz panacak. Sular gelecek, Nuh’a /as. Ve onun ağırlığı altına aldı-- bu yedi gün sürdü, su gemisinde olanlara imanlarını müjdeleyecek: seksen kulaç yükseldi. Yedi günden sonra Allah, necatı Nuh’un /as. Tufanı-Suları ve yere bağlanan halatlar koptu, kerep bağlan- Gemisi ile verecek Nuh’a ve onun taraftarla- dığı yerlerden suyüzüne kallktı ve yüzmeye rına zaman ve mekan verecek. İlk mekan— başladı. Dahi bir yedi gün geçti, Nama büyük Gemi oldu, Gemi mekanı ile İnsanlar ve oğluna kerepin pencereden bakıp ne gördü- Gemide olan bütün canlılar AĞRI-CUDİ ğünü söylemesini tapşırdı. Büyük oğul Sozun Mekanlarında mekan aldılar. Uul bütün yönleri gözden geçir ve şöyle dedi: «Her şey suların altına batmış. Yalnızca Gemi necat Deryası oldu.”15-Danılmış dağların dorukları görünüyor.» (inkar edilmiş) peygambara yardım olarak gözümüz önünde yüzürdü gemi. 16-Biz bunu Nama da baktı ve “Gökyüzü ile sular eledik ki, ipret ola sonrakı nesillere”(Kamer dışında bir nesne görünmüyor” dedi. Kerep suresi) Necata kovuşma mekanı: Ağrıdağ. sekiz dağın birbirine yaklaştığı yerde, Çomo- Gemi mekanından Ağrıdağ mekanına. Yer day ve Tuluttu dağlarında karaya oturdu. de bir Gemidir. Bu geminin her şeyi vardır: Nama yakınlarda hayat nişanı olup-olma- Gökü vardı, gecesi, gündüzü, akşamı-seheri, dığını belirtmek için önce kuzgunu gönderdi, milyon-milyon canlısı, insanı vardı. lakin Kuzgun geri dönmedi. Sonraki gün “Nuh dedi: “Gemiye binin. Onun getmesi kargayı burakıp gönderdi—o da geri dönme- de, dayanması da Allah’ın adı iledir. Haki- di. üçüncü gün saksağanı gönderdi, saksağan katen, Rabbim bağışlayandır, rahm edendir” da qayıtmadı. Dördüncü gün güvercini gön- (‘Hud’,Aye: 41). Ve “Gemi onları dağlar gibi derdi. Güvercin ince dalla geldi. Gedip de dönmeyen kuşlardan da haber getirdi: her üç dalğaların içi ile apardı”(‘Hud’,Aye:42) kuş geyik, köpek ve at leşi yemekle kapanıp Altay Tufan Efsanesine göre, Sel bütün kalmışlardı. Nama onlar konusunda böyle yeryüzünü ağuşuna alan zaman Tengiz (De- dedi: “Onlar şimdi ne yapıyorsa, dünyanın niz) yerin üzerinde hakim idi. Alt manada sonuna değin onu yapmağa devam etsinler”. bunun en ilkin bağlılığı var: her şey Tanrı Sonrakı ehvalatlarda böyle oluyor ki, artık hükmü altında idi. Böyle bir varoluşta –Ten- Nama yaşlanıp. Karısı canlıları öldürmesi giz hükümranlığı zamanında Nama adında söylüyor, Nama bundan öfkelenir, karısını bir erkek yaşardı. Nama’nın üç oğlu vardı: öldürür. birinin ismi Sozun Uul, ikincinin ismi Sar Uul ve üçüncüsü Balık adlanırdı. Tanrı Ülgen Nama, oğlu Sozun Uul’u da yanına alıp Nama’ya bir kerep -tahta sandık hazırlaması cennete (göğe) çıkar ve bütün gemi kahra- haberini verdi. manları orada beş yıldızlı bir yıldız kümesi-

266 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ebulfez EZİMLİ ne--Yayık Han’a dönüşür. Yayık Han kimdir? insanın yeni yaşama başlaması idi. Nuh ve “Yayık Han, Altay Türkleri’ne göre, insanları onun taraftarlarını da bu yüzden ağırladı koruyan ve yaşam veren bir ruhtur. Ayrıca in- Ağrı Ağrı. Ağrı Dağı üstegel Nuh’un /as/ sanlarla Ülgen (Tanrı) arasında elçilik yapar. Tufanını da ağırladı. Üstegel- Nuh’un Gemi- /http://biriz.biz/efsaneler/altaytufan.htm/ si ile gelen insanları ve oradaki hayvanları, kuşları, bir sözle bütün canlıları da ağırladı. Tetkikatçı Hüseyin Güneş”İslam Tarihi Ve sözsüz ki, Allah-Teala’nın Lütfü’nden idi kaynaklarına göre Nuh Tufanı ve Cudi Dağı” bu ağırlanmak… adlı kitabında Teberi’nin “Tarih” eserinde- ki malumatlardan da bahis ederek yazır ki, Ağrı Dağı ve Nuh as. Tufanından-- Gemi “gemi üst katında kuşlar, ortasında insanlar, necatından sonra, Yeryüzü necatı geldi; bu- altında ise yırtıcılar vardı. Geminin yüksek- nunla insana yeni irade geldi, yeni güç geldi, liği otuz arşındı. Gemi Recep ayından on yeni düşünce geldi, yeni heves-istek geldi… gece geçtiğinde Cuma günü, Aynülverd’den ve böylece, İnsanın irade ve tefekkür ilminin kalkmış ve Aşura günü Cudi’de durmuştur; icatları da Ağrı yaddaşı ile yazıldı… Allahın su altında kalmaya karşı yükselttiği Kebe’den geçmiş ve bir hafta etrafında dolaş- Hz. Nuh ve Tufan olayı dünyanın insanla, mıştı. Daha sonra Yemen’e gelmiş, ardından insanın da dünya ile bağlı olan yeni ve yeni da dönmüştü”. olduğu kadar da en önemli mazmun ve yaşam döneminin temelini koydu: Beşerin Gemi Mekanından Ağrıdağ Mekanı- özünü anlamak ve anlatmak bakımından yeni na. Nuh tufanı muminlerin hilası, tuğyan zaman dönümlerini başlattı; nasıl desek, edenlerin cehennem burulğanı oldu. Tufan dünya ve insan yeni zaman yaşamlarına ve sular ile kafirler ve küfür yerleri mahv kavuştu. edildi. Günahkarlar cezalarını aldılar. Sular her şeyi aydınlattı, daddırdı onlara. Nuh ve Gemi ehli Kadim dünyanın Yeni zamanına kadem koydu. Allah’ın rahmeti Gemi ehlini kurtar- dı: Allah’dan Nida geldi: “Ey yeryüzü! Yut Kur’an’da Hz. Nuh’un gemisinin Cudi suyunu. Ey gök! Tut suyunu” denildi. Su dağına oturduğu bildirilmiştir. Tevrat’ta ki çekildi, iş bitirildi. Gemi de Cûdî’ye oturdu ifadeler ışığında da tufanın Mezopotamya ve “Zalimler topluluğu, Allah’ın rahmetinden bölgesinde olduğu yorumları yapılmıştır. uzak olsun!” denildi. Tufan her hansı bir mekana ve ya araziye ait değildi: Allah’dan nida geldi: “Ey Nuh! Sağ-sala- mat en gemiden. Hayır-bereket vererik sene Tufan bütün Yeryüzünü bürümüştür; Tu- ve seninle olanlardan türeyen ümmetlere. fan suları getirmiştir: suların tufanı idi: hem Ancak o ümmetlerden eleleri de olacak, de Nuh’un Tufanı gibi gökleri ve yerleri kap- bir müddet yaşatarık, sonra ağrılı bir azaba samıştır. Demek ki, Allah-Teala bütün suları uğradarık onları”(‘Hud’,aye.48). da, tufanı da Nuh’un ihtiyarına vermiştir: sular bütün Yeryüzünü ağuşuna almıştır. Her Ağrıda-Cudi’de Makam tutma—İn- yer suların altında kaldı. Yaratılış destanında sanın hikmeti oldu: hikmeti Allah-Teala da tasvir edildiği gibi: her yer su idi. Sular bahış eledi insana. Ağrı’da mekan tutduktan iki emri yerine yetirdi: birincisi, küfür ehlini sonra hayat necat tapır. Nuh’da (a) hikmetler kendinde kerg eledi, ikincisi Allah’ın emri ile devam edyor: Yerlerin-Göklerin necatını iman ehlini korudu. Sudan sular doğdu, su- Nuh’a(a) ermeğan etti Allah. Nuh(a) hatırına yun çekilişi ile yeryüzü kendine geldi+ hayatı bütün alemler öz nuruna kovuştu. oluşturdu+ hayattan yeni hayat doğurdu…. beşer yaşamının yeni yeni zamanları başlandı. Bu kavuşum-alışım,Yeryüzünün ve

267 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ebulfez EZİMLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Ve böylece, Tufan, sular Nuh’a as. ve geliyor, tekebbürlü olma –üstün, güçlü olma ona sığınanlara imdat oldu: bir kavmi mahv demek değil: fayda vermez. eledi, bir kavmi yaşattı. Necat yaşamdadır: bu, iman ehline bir rahmet olarak verilen Kendini kendi nefsinde büyük bilenler bahşiş idi. Cudi Dağı’ndan bahs ederken küçüklerin küçüğüdür: Hanife Koncu, Klasik Türk Şiirinde Hz. Nuh Beşer sonuncu mühlet zamanında yaşıyor. ve Tufanı adlı yazısında gösterir ki, Abdulke- Şimdiki zamanda İnsan necat aktarışında- rim Kuşeyri “Kuşeyri Risalesi” adlı eserinden dır; sabitliğini itirib-kayb edib insan. Ferec böyle bir fikri öne çekiyor ki, “Allah-Teala Duasında ifade edildiği gibi: bir feryat, hasret Nuh kavmini tufanda boğunca bütün dağlar yangısı içerisindedir insan: semaya doğru baş kaldırmışlar, sadece Cudi Dağı baş eğmiş ve tevazu göstermişti. Onun “Allah’ım! Zulüm çoğalmıştır ve gizliler için Allah Teala bu dağı Nuh gemisinin açılmıştır. Kapalı perde kalkmıştır ve ümitler karakgahı kılmıştı” yok olmuştur; yeryüzü daralmış, gökyüzü senin rahmetinden mahrum kalmıştır. Umum Türk Halk ilminde- mitolojide tufan ile ilgili yaranan destan-hikaye örnek- KAYNAKÇA / BIBLIOGRAPHY leri Ağrı merkezlerinde yaranmış ve kadim dünyanın tarihi simasını bezemiştir. Kur’an-i Kerim ve Meali. Kur’an-Kerim (Neriman Kasımoğlu’nun çev- Nuh erasının sonrakı mühleti. Beşerin -- risinde). iman ehlini bin-bin yıllardır yaşadığı zaman Nuh ve onun kavmi ile tazelendi, önceki Bulut, E.Mühsin, Nuh’un Gemisi’nin izinde yaşamı devam ettirdi. uzun bir yolculuk. Ağrı,2017. Keleş, Hüseyin, İslam tarihi kaynaklarına göre Nuh’un vefatından sonraki zamanların Nuh Tufanı ve Cudi Dağı, İlahiyat-Ankara, halı beşere has olan zaman biçiminde devam 2014. etti ve devam edir. bu zamanlar da Nuh Erasının zamanlarıdır. Bu zamanlarda da çok Kaya, Faruk. Ağrı Dağı. Ağrı Valiliği İl Kültür kavimler oldu ki, kendi küfür ve imansızlık- ve Turizm Müdürlüğü Yayınları:15; Ağrı, larına kapıldılar ve kapılmaları ile de Allah 2017. onların kendilerinin kazandıkları cezalar Kuseyri, Abdulkerim, Kuşeyri Risalesi, Haz. ile cezalandı. Meselen, Ras kavmi, Samut Suleyman Uludağ, İstanbul,1991. kavmi, Ad kavmi, Firavun, Lut’un kardeşleri, Koncu, Hanife. Klasik Türk Şiirinde Hz. Nuh ve El-Eyke cemaatı, Tubbe kavmi- “her biri Tufanı. Bulut, E.Mühsin, Nuh’un Gemi- danmıştı peygamberlerini” (’Kaf ’ suresi,13). si’nin izinde uzun bir yolculuk. Ağrı,2017 Allah da dananları, ve inkarcıları kendi Nesimi, İmadeddin. Seçilmiş eserleri. “Lider”,- inkarları içerisine salıp kahr eledi Bakı-2004 Biz Nuh Erasında yaşayırık: biz çok-çok Türk Kültüründe Ağrı Dağı Sempozyumu. kiçikiz – kendimizi na kadar dikbaş aparsak / http://www.haber7.com/kultur/ha- da- bu bize büyüklük demek değil: kendini ber/328741 kendi nefsinde büyük bilenler küçüklerin Efsaneler: Altay- Tufan. http://biriz.biz/efsa- küçüğüdür: ‘summe radadnahu fi efsele neler/altaytufan.htm sefilin’- sonra onu sefillerin sefili (aşağıla- rın aşağısı) ettik’(Tin suresi,aye-5). Sefillik rezillik ve alçaklıktır. Biz kendimizi ne kadar dikbaş-bencil aparsak ta miskin ve zeliliz: dik başlık bizim tekebbürlü oluşumuzdan ireli

268 YAZAR-1

MEANING OF ARARAT CONCEPT OR SPECIFIC LOCATION OF ARARAT MOUNTAIN

Hüseyin GÜNEŞ*

ABSTRACT rarat word used as a country in the Torah (II. Krallar, 19/37; Yeşaya, 37/38), a Kingdom (Yeremya, 51/27) and the name of a mountain range located in this country (Tekvin, 8/4).A Accordingly, in the Torah nation known as Ararat in history name of both tribe as known Urartu and state, for to Van City being center, that it founded in years of 1000 B.C. The word “Urartu”, which is the original “Uruatri” in Assyrian language, has the shape of “Ararat” in the Hebrew manuscripts of the Torah. The word Uruatri means mountainous region and high country. This name first appears in the records of Salamasar I, the king of Assyria from 1274 BC and it refers to the mountainous region in the south-eastern part of , not a certain state and ethnic group. Therefore, it is more accurate to understand the expression “mountains of Ararat” in the Torah as mountains in the south of Van Lake or one of them instead of today’s Mount Agri (Sami, 1889: I/72; Streck, 1978:152; Tanyu, 1988:481; Best, 1999:41; Belli, 2007:4-21; Heidari, 2009:58-61; Palabıyık, 2007:165-166). In the works of the authors such as Nicolas de Damascus (A.D. I century), Palestinian Eusebios (A.D. 265-340), Saint Jerome (A.D. 331-420) and Isidore de Seville (A.D. 570- 636) they have been informed that Noah’s ship has been placed in the Ararat Mountains in the “Armenie” region. On the other hand, Faustus de Biyzance (a.d. 318-395), Bishop of Saint Jacques in Nisibis who penned Armenian’s history, in order to see the Ark describes his trip to mount “Sararat” which is said to be present on Cudi. Saint Jacques prayed to God to find the ship in Saratarat Mountain where he went with a group of people who knew the region; but did not encounter the ship despite all his searches, brought to Nisibis a piece of wood he found on the grounds that it belonged to the ship of Noah, and opened this piece of wood which he protected to the public. In addition, the fact that the Armenians have extended the borders of the state from time to time to the southern regions, including the Cudi Mountain, suggests the possibility that Cudi (Sararat) is meant “Ararat” mountain, which is mentioned in the sources mentioned above. Indeed, the Byzantine Emperor Heraclius (610-641) visited the village Tsamanên (Semânîn) which believed to have been founded by Noah after the deluge and located on the slopes of Cudi. (Sandalgien, 1917:I/130-138; Aksoy,1987:176-180; Musaoğlu, 2005:215- 219.) In Gregorian XII. Century, the information given in travelogues belonged to Jews named of Benjamin of Tudela and Rabbi Petachia of Ratisbon who traveled the world of Islam illuminates us about the meaning implied in the concept of “Ararat” among the Jews. When

* Associate Prof. Hüseyin GÜNEŞ, Şırnak University, Faculty of Theology, Department of Islamic History, Şırnak/ TURKEY, e-mail: [email protected]

269 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Hüseyin GÜNEŞ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Benjaminfrom Tudela (2009: 66-77) speaks of Cizre, he tells that it is in the skirts of Ararat and is surrounded by the waters of the Tigris river, conveys the following information on the subject: Four miles from the city, there is a place where the ark of Noah sits. A synagogue built by Ezra near the place where the ark sit, still there. The Cizrean Jews, who number 4,000, go there to worship on the 9th day of the hunting season. Rabbi Petachia of Ratisbon (2009: 138-139, 144, 160-162) in addition to using the concept of Ararat as a country name, it likewise describes Ararat as the mountains near Nisibis and offers information about the surrounding Jewish population and places of worship. While talking about Babylon, the traveler who brought it back to Ararat expresses that the Ararat mountains are five days away from Babylon and conveys the following details: “The mountains of Ararat are very high. There is a high mountain behind four mountains which face each other in pairs in a row. Noah’s ship passed through these mountains and never came out again. The mountains are full of bushes and other plants. The manna occurs on these plants when the dew falls. People can get manna together with the thorns and plants they fall on because it is so hard. Manna as white as snow becomes sweeter than honey or any other sweet when boiled with plants. They gave a few manna, which resembled small wheat grains, to rabbi for taste. They melt in his mouth. It was so sweet he could not bear it a while later that after diffuse in all his limbs.” In the sources of Islamic history, the expression “Cudi” is used to mean the place where the ship of Noah descends. “Gebelu’l-Hâris” used for refer to big Mount Agri, and “Jebelu’l- Huvayris” used for refer small Mount Agri. These names given for memory of two Muslim conqueror who join the conquest of the region and first persons to step into the foretold region named Hâris b. Amr el-Ganavî and Huvayris b. Ukbe el-Ganavî (Yâkût, 1977:II/205). The Muslim geographers who have studied the geography of the Eastern Anatolian region and traveled through the region have included stories and rumors circulating in the ears which both in connection with the region’s mountains and the Agri Mountains. But they have not found any connection with Noah’s flood and these mountains (Güneş, 2014:135). This leads us to the fact that at that time both the Islamic geography and the Erminiya region did not yet have a established idea that relates the Ararat mountains to the Noah flood and therefore the Ararat concept. It is not possible to say that Muslim authors have deliberately carried such a belief. Because the Islamic sources who conveyed various opinions and rumors about the subject would not hesitate to relate it if there was a different thought in this matter. The appearance of Agri Mountains in connection with the concept of Ararat was took place in the late Ottoman period. It is understood from this instead of scientific search that it has some political objectives aimed at breaking apart the Ottoman lands. Key words: Ararat Concept, Ararat Mountain, Cudi, Ottoman Lands.

270 YAZAR-1

ARARAT KAVRAMININ MEDLULÜ VEYA ARARAT DAĞI’NIN SPESİFİK KONUMU

Hüseyin GÜNEŞ*

GİRİŞ Van Gölü’nün güneyindeki dağlar olarak ğrı Dağı, Yakut dilinde “Ağr”, Selçuklu anlamak daha doğru olur (Sami, 1889: I/72; Türklerinde “Eğri dağ”, bazen de “Ağır Streck, 1978:152; Tanyu, 1988:481; Best, dağ”;A İranlılarda ise “Kûh-i Nûh” isimleri 1999:41; Belli, 2007:4-21; Heidari, 2009:58- verilmiştir. Araplar, Büyük Ağrı Dağı’ndan 61; Palabıyık, 2007:165-166). “Cebelü’l-Hâris”, Küçük Ağrı Dağı’ndan Bu çalışmada Ararat kavramıyla kast “Cebelü’l-Huveyris” adıyla söz etmişlerdir. edilen dağın neresi olduğu yazılı tarih kay- Ermeniler ise bu dağa “Massis” veya “Masik” nakları çerçevesinde tespit edilmeye çalışı- derken, sadece Batı coğrafyacıları “Ararat” lacaktır. Daha spesifik bir ifadeyle Ararat, demektedirler. Ağrı Dağı’na Ararat denmesi, günümüzde Ağrı Dağı olarak isimlendirilen Nûh’un gemisinin tufandan sonra oturduğu dağ mıdır, yoksa Şırnak il sınırları dahilinde dağın Tevrat’ta “Ararat dağları” diye adlandı- bulunan Cudi Dağı mıdır? Sorularına yanıt rılmasından ve Ararat’ın Ağrı Dağı ile aynı aranacaktır. sayılmasından kaynaklanmaktadır. Ararat kelimesi, Tevrat’ta bir ülkenin (II. Krallar, BİZANS KAYNAKLARINDA ARARAT 19/37; Yeşaya, 37/38), bir krallığın (Yeremya, 51/27) ve bu ülkede bulunan bir dağ silsile- Nicolas de Damascus (M.S. I. yy.), sinin (Tekvin, 8/4) adı olarak geçmektedir. Filistinli Eusebios (M.S. 265-340), Saint Buna göre Tevrat’ta geçen Ararat, tarihte Jerome (M.S. 331-420) ve İsidore de Seville hem Urartu olarak bilinen kavmin, hem de (M.S. 570-636) gibi müelliflerin, eserlerinde bu kavmin M.Ö. 1000 yıllarında Van şehri Nûh’un gemisinin “Armenie” bölgesindeki merkez olmak üzere kurduğu devletin adıdır. Ararat dağlarına inmiş olduğu bilgisine yer Asur dilinde aslı “Uruatri” olan “Urartu” ke- verdikleri söylenmektedir. Diğer yandan limesi, Tevrat’ın İbranice nüshalarında yanlış Faustus de Biyzance (M.S. 318-395)’nin seslendirme neticesinde “Ararat” şeklini almış kaleme aldığı Ermeni tarihinde Nusaybin olmalıdır. Zira Uruatri kelimesi hem “dağlık Piskoposu Saint Jacques’in Nûh’un gemisini bölge ve yüksek memleket” anlamlarına görmek maksadıyla günümüzdeki Cudi Dağı gelmekte; hem de bu isme ilk defa M.Ö. olduğu söylenen “Sararat” dağına yaptığı gezi 1274 yılına ait Asur Kralı I. Salmanasar’ın anlatılmaktadır. Saint Jacques, yöreyi bilen kayıtlarında rastlanmakta ve bundan belli bir bir grupla gittiği Sararat Dağı’na varınca devlet ve etnik gruptan ziyade Van Gölü’nün gemiyi bulmak için tanrıya dua etmiş; ancak güneydoğusundaki dağlık bölge kastedil- tüm aramalarına rağmen gemiyle karşılaş- mektedir. Dolayısıyla Tevrat’ta geçen “Ararat mayınca, bulduğu bir tahta parçasını Nûh’un dağları” ifadesini, bugünkü Ağrı Dağı yerine gemisine ait olduğu gerekçesiyle Nusaybin’e getirmiş ve koruma altına aldığı bu tahta

* Doç. Dr. Hüseyin GÜNEŞ, Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Bölümü, Şırnak / TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

271 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Hüseyin GÜNEŞ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium parçasını halkın ziyaretine açmıştır. Ayrıca Tudela’lı Benjamin (1165-1173 yılları arasın- Ermenilerin devlet sınırlarını zaman zaman da) ve Ratisbon’lu Rabbi Petachia (1170- Cudi Dağı’nın da içinde bulunduğu gü- 1187 yılları arasında) adlı Yahudilere ait ney bölgelerine kadar genişletmiş olmaları seyahatnameler konuyla ilgili önemli bilgiler söz konusu kaynaklarda adı geçen “Ararat” içermektedir. Söz konusu seyyahlar gezdik- dağından Cudi’nin (Sararat) kastedilmiş leri yerlerde yaşayan Yahudilerin nüfusu, olması ihtimalini akla getirmektedir. Nitekim bunların meslek ve kazanç yolları, mabetleri, Bizans İmparatoru Heraclius (610-641)’un ziyaretgâhları, eğitim-öğretim kurumları ve cemaat liderleri gibi Yahudilerin ortaçağ- tufandan sonra Nûh tarafından kurulduğuna da dini, ticari, sosyal ve kültürel hayatının inanılan ve Cudi Dağı eteklerinde bulunan değişik yönleriyle ilgili çok değerli bilgiler Tsamanên (Semânîn) Köyü’nü ziyaret ettiği vermektedirler. Dolayısıyla onların Ararat kaydedilmektedir. (Sandalgien, 1917:I/130- hakkında arz ettikleri bilgiler Yahudilerin bu 138; Aksoy,1987:176-180; Musaoğlu, kavrama yükledikleri anlamın ortaya konma- 2005:215-219.) sı açısından önemlidir. Tudela’lı Benjamin (2009:66-77), Cizre YAHUDİ KAYNAKLARINDA şehrinden bahsederken onun Ararat’ın etek- ARARAT lerinde bulunduğunu ve etrafının Dicle neh- Araştırmacılara göre Tevrat’ın ilk metin- rinin sularıyla çevrili olduğunu anlatmakta leri arasında yer alan Süryanice yazmalarda ve konuyla ilgili şu bilgileri nakletmektedir: Nûh’un gemisinin Kardâ (Kardu/Kordukh) Şehirden dört mil uzakta Nuh’un gemisinin Dağı’na indiği ifade edilmekteydi. Bazı oturduğu yer vardır. Geminin oturduğu yerin nüshalarda ise söz konusu dağ, “Gordyene yakınlarında Ezra tarafından inşa edilen bir dağları” şeklinde geçmekteydi. Genel görüşe sinagog hala mevcuttur. Sayıları 4.000’i bulan göre Kardâ Dağı, Kur’ân-ı Kerîm’de adı Cizreli Yahudiler Av ayının 9. günü ibadet geçen Cudi Dağı’dır. Ancak Yahudi tefsirci- etmek için oraya giderler. ler, adı geçen dağlarda yaptıkları araştırma- larda Nûh’un gemisinden bir iz bulamayınca Ratisbon’lu Rabbi Petachia (2009:138- bölgedeki dağlardan herhangi biri olabile- 139, 144, 160-162) ise Ararat kavramını bir ceği kanısından hareketle “Ararat dağları” memleket adı olarak kullanmanın yanı sıra deyimini kullanmaya başlamışlardır (Aksoy, benzer şekilde Ararat’ı Nusaybin yakınların- 1987:174-175; Reynolds, 2004: 683-684; daki dağlar olarak nitelemekte ve çevredeki Özkan, 2007; 230). Nitekim İslam tarih- Yahudi nüfusu ile ibadethaneleri hakkında çilerinin Nuh tufanı ekseninde Tevrat’tan bilgiler sunmaktadır. Babil’den söz ederken yaptıkları alıntılarda da geminin indiği dağ tekrar konuyu Ararat’a getiren seyyah, Ararat için farklı isimler zikredilmiştir. Mesela İbn dağlarının Babil’den beş günlük bir mesafe- Kuteybe’nin (1981:22) Tevrat’tan yaptığı de olduğunu ifade etmekte ve şu ayrıntıları alıntıda söz konusu dağ, “Kardâ” ismiyle; nakletmektedir: “Ararat dağları çok yüksektir. Yâkût el-Hamevî’nin (1977:II/177) eserinde İkişer sıra halinde birbirinin karşısına düşen yaptığı kısa bir Tevrat tercümesinde “Cudi” dört dağın gerisinde yüksek bir dağ vardır. adıyla anılmaktadır. Bazı Arapça Tevrat Nuh’un gemisi bu dağların arasından geçmiş çevirilerinde ise bu dağ, “Serendîb dağları” ve bir daha da çıkamamıştır. Dağlar çalı ve şeklinde geçmektedir (et-Tevrâtü’s-Sâmiriyye, diğer bitkilerle dolu. Çiy düştüğünde bu bit- 1978:44; Sekkâ, 1978:14-15). kilerin üzerinde menn oluşur… İnsanlar, çok sert olduğu için menn’i ancak üzerine düştü- Miladî XII. Asırda İslam dünyasını gezen

272 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Hüseyin GÜNEŞ

ğü diken ve bitkilerle birlikte toplayabilirler. Ağrı Dağı’ndan Cebelü’l-Hâris adıyla Kar kadar beyaz olan menn, bitkilerle birlikte bahseden ilk Müslüman coğrafyacı Kudâme kaynatıldığında bal veya diğer herhangi bir b. Cafer (1889: 232), Abbâsî vilayetlerinin tatlıdan daha tatlı hale gelir… Küçük buğday ödedikleri vergi miktarı ve şehirler arası tanelerini andıran menn’den rabbiye tatma- mesafeleri kaydettiği eserinde Ağrı Da- sı için birkaç tane verdiler. Onlar ağzında ğı’nı dünyanın beşinci iklimi ve bu iklimin eridi. O kadar tatlıydı ki bütün uzuvlarına Erminiye bölgesi dâhilinde göstermektedir. nüfuz eden tada bir müddet sonra tahammül Tepesinde karın eksik olmadığı ve üstüne edemez oldu.” çıkmanın imkânsız olduğu bu dağın aşağı- Seyyahın yaptığı bu tasvir, Cudi Dağı’nı sında Küçük Ağrı Dağı’nın bulunduğunu işaret ettiği gibi sözünü ettiği menn (kudret ifade eden İstahrî (1927: 191-192), içme helvası) de meşe yaprakları üzerinde oluşan sularının bu dağlardan çıktığını ve halkın şekeri andıran bir madde olup günümüzde buralardaki ormanlardan yakacak odun ve av hala Şırnak halkı tarafından dağlardan top- hayvanı ihtiyaçlarını karşıladıklarını anlat- latılmakta ve özellikle fazla değer verdik- maktadır. Makdisî (1909: 373-374), Kur’ân-ı leri misafirlere yaptıkları ikramın başında Kerîm’de (Furkân, 25/38) sözü edilen gelmektedir. Ashâbü’r-Ress’in, Ağrı dağlarının altında metfun olduğunu zikretmektedir. Ormanlık, İSLAM TARİHİ yeşil ve verimli topraklarına hayran kaldığı KAYNAKLARINDA ARARAT yörenin güzelliğini cennete benzetmektedir. İslam tarihi kaynaklarında “Ararat” kavra- Büyük Ağrı ve Küçük Ağrı dağlarının mı geçmez, bunun yerine Nuh’un gemisinin indiği yer anlamında “Cûdî” ifadesi kullanılır. zirvesinde Ermeni krallarının ziynetleriy- Tufandan sonra geminin indiği yerin Cudi le birlikte metfun oldukları mezarlarının Dağı olduğu konusunda İslam tarihi kay- bulunduğunu kaydeden Yâkût el-Hamevî naklarında ittifak vardır. Aynı şekilde Cudi (1977: II, 205), söz konusu dağlara insanların Dağı’nın günümüz Şırnak sınırları dâhilinde tırmanıp kral mezarlarına ulaşmasını engelle- bulunduğunda ihtilaf yoktur. Ararat kavra- yen bir tılsımın varlığından söz edildiğini be- mıyla Tevrat’ta yer bulan dağın, son asırlarda lirtmektedir. Ayrıca dağların altında metfun sıklıkla dile getirildiği üzere, günümüz Ağrı olduğuna inanılan Ashâbü’r-Ress hakkında Dağı olduğu iddiası ise İslam tarihi kaynak- anlatılan bir hikâyeye yer vermektedir. Riva- larınca teyit edilmemektedir. yete göre Hz. Musa ile aynı ismi taşıyan bir İslam tarihi kaynaklarında Büyük Ağrı peygamber, bölge halkına gönderilmiş; ancak Dağı’ndan “Cebelü’l-Hâris”, Küçük Ağrı halk, kendilerini Allah (a.c.)’a davet eden Dağı’ndan da “Cebelü’l-Huveyris” adıy- bu peygamberi yalanlamıştır. Bunun üzerine la, geleneksel yedi iklimden beşinci iklim söz konusu peygamber, onlara beddua etmiş; dâhilinde, Erminiye bölgesi ve Debîl (Dvin) Cenabı Allah da daha önceleri Hicaz bölge- şehri kapsamında söz edilmektedir (Güneş, sindeki Tâif şehrinde bulunan Büyük Ağrı 2014:131). Rivayete göre bu isimler, bölgenin ve Küçük Ağrı dağlarını yerlerinden kaldırıp fethine katılan ve söz konusu dağlara ilk ayak bu halkın başına geçirmiştir. Onun içindir basan Hâris b. Amr el-Ğanevî ve Hüveyris ki er-Ress (Aras) halkının bu iki dağ altında b. Ukbe el-Ğanevî adındaki iki Müslü- kaldığı söylenmektedir. man fâtihin hatırasına verilmiştir (Yâkût, 1977:II/205). Netice itibariyle; Doğu Anadolu bölgenin

273 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Hüseyin GÜNEŞ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium coğrafyasını inceleyen İslâm coğrafyacıları ile Struys, keşişin kendisine Nûh’un gemisini bizzat bölgeyi gezerek izlenimlerini aktaran gördüğünü ve gemiye bindiğini söylediğini, Müslüman gezginler, hem bölge geneli hem ayrıca keşişin söz konusu gemiden kopardı- de Ağrı dağlarıyla bağlantılı olarak kulaktan ğını iddia ettiği bir tahta parçasından yaptığı kulağa dolaşan hikâye ve söylentilere yer haçı kendisine hediye ettiğini anlatmıştır vermişlerdir. Ancak bu dağların Nûh tufa- (Aksoy, 1987: 190-191; AAlten, 2009: nıyla herhangi bir irtibatını kurmamışlardır 192-198). Osmanlı Padişahı II. Mahmut’un (Güneş, 2014:135). Bu durum, o dönemlerde izniyle 1829 yılında Frideriche Parrot’un hem İslâm coğrafyasında hem de Erminiye Ağrı dağına çıkması ve orada Nûh’un gemi- bölgesinde Ağrı dağlarını Nûh tufanıyla ve sinin bulunması muhtemel 200 adımlık bir dolayısıyla Ararat kavramıyla ilişkilendiren düzlükten bahsetmesinden sonra günümüze bir düşüncenin henüz var olmadığı sonucuna dek Ağrı dağına keşif amaçlı sayısız çıkış bizi götürmektedir. Müslüman müellifle- yapılmıştır (Tanyu, 2005: 20, vd.; Falay, 2009: rin böyle bir inancı kasıtlı olarak gündeme 329-337; Güneş, 2014: 136). taşımadıklarını söylemek mümkün değildir. Ağrı dağına yönelik bu yoğun ilginin, Zira konuyla ilgili çeşitli görüş ve rivayetleri Nûh’un gemisinin burada bulunup bulun- aktaran kaynaklar, şayet bu konuda farklı mamasından ziyade bazı devletlerin etnik, bir düşünce olsaydı onu nakletmekten geri dinî ve siyasî hedeflerinin bir parçası olması durmazlardı. muhtemeldir. Osmanlıyı parçalamaya dönük olarak Batılı sömürgeci devletlerin özellikle ARARAT KAVRAMININ AĞRI Ermenileri harekete geçirmek için yoğun DAĞINA GİYDİRİLMESİ FAALİYETİ çaba gösterdikleri malumdur. Bu çerçevede Marco Polo’nun “Armenia” bölgesine yap- emperyalist devletler, söz konusu seyahatlerle tığı ziyaretten sonra Nûh tufanı ekseninde bölgede bilimsel keşif kılıfı altında istihba- Ağrı dağına dikkat çekildiği anlaşılmaktadır. rat topladıkları gibi, Ermenileri etrafında Marco Polo (1937: 27), 1300 yıllarına doğru toplayacakları bir sembol yaratma arayışına ziyaret ettiği bölgenin güney tarafında duran girmişlerdir. Ağrı Dağı, bu işlevi görecek ni- oldukça yüksek bir dağın üzerinde Nûh’un teliktedir. Zira onun tarihteki şöhreti dillere gemisinin durduğu yönünde söylentilerin destandır. “Tevrat’ta sözü edilen Ararat’ın bulunduğunu eserinde kaydetmiştir. Doğrusu Ağrı Dağı olduğu” teziyle de bu şöhret pe- tek cümlelik bir ifadesiyle Polo’nun tasvir kiştirilmiş ve böylece eşsiz bir sembol ortaya ettiği dağın Ağrı mı, yoksa Cudi mi olduğu konmuştur. Dolayısıyla Ararat kavramının açık değildir. Her ne kadar Batılılar, onun Ağrı Dağı’na giydirilmesi ameliyesinin, bu ifadesinden Ağrı dağını anlamışlarsa da Ermenilerin Osmanlıya karşı etrafında söz konusu cümleden hemen sonra Musul’a kenetleneceği bir sembolün oluşturulması ve geçtiğini kaydetmesi, Ararat kavramıyla nihayetinde bir Ermeni devletinin kurulması kastettiği yerin Cudi olma ihtimalini akla gayesine matuf olduğu söylenebilir. getirmektedir. 1670 yılında Ağrı dağını ziyaret eden SONUÇ gezgin Jean Struys’in anlattıklarıyla birlikte Tevrat’ta geçen Ararat, tarihte hem Urar- burası Batılıların ilgi odağı haline gelmiş- tu olarak bilinen kavmin, hem de bu kavmin tir. Burada bir keşişle tanıştığını kaydeden M.Ö. 1000 yıllarında Van şehri merkez

274 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Hüseyin GÜNEŞ

Ağrı (Ararat) Dağı olmak üzere kurduğu devletin adıdır. Asur de “Ararat” kavramıyla anlatmak istedikleri dilinde aslı “Uruatri” olan “Urartu” kelimesi, yerin farklı olduğu anlaşılmaktadır. Miladî Tevrat’ın İbranice nüshalarında “Ararat” şek- XII. Asırda İslam dünyasını gezen Tudela’lı lini almıştır. Uruatri kelimesi “dağlık bölge ve Benjamin ve Ratisbon’lu Rabbi Petachia adlı yüksek memleket” anlamlarına gelmekte ve Yahudilere ait seyahatnamelerde konuyla bundan belli bir devlet ve etnik gruptan ziya- ilgili verilen bilgiler, Yahudiler arasında “Ara- de Van Gölü’nün güneydoğusundaki dağlık rat” kavramına yüklenilen anlam hakkında bölge kastedilmektedir. Dolayısıyla “Ararat bizi aydınlatmaktadır. Burada Ararat, genel dağları” ifadesini, bugünkü Ağrı Dağı yerine olarak bir bölgeyi işaret ederken spesifik Van Gölü’nün güneyindeki dağlar veya bun- olarak ise günümüz Cudi Dağı’nın özel adı lardan biri olarak anlamak daha uydundur. şeklinde karşımıza çıkmaktadır. İslam tarihi Nitekim Bizans kaynaklarında Nuh’un gemi- kaynaklarında ise Nuh’un gemisinin indi- sinin indiği dağ “Ararat” kavramıyla nitelen- ği yer anlamında “Cudi” ifadesi kullanılır. dirilirken bununla kastedilen yerin günümüz Büyük Ağrı Dağı’ndan “Cebelü’l-Hâris”, Ağrı Dağı olmadığı görülmektedir. Faustus Küçük Ağrı Dağı’ndan “Cebelü’l-Huveyris” de Biyzance (M.S. 318-395)’nin kaleme adıyla söz edilir. Müslüman gezginler, hem aldığı Ermeni tarihinde anlatılan, Nisibis bölge geneli hem de Ağrı dağlarıyla bağlan- Piskoposu Saint Jacques’in Nûh’un gemisini tılı olarak kulaktan kulağa dolaşan hikâye ve görmek maksadıyla “Sararat” kavramıyla ifa- söylentilere yer verdikleri halde bu dağların de ettiği günümüzdeki Cudi Dağı’na yaptığı Nûh tufanıyla herhangi bir irtibatını kurma- gezi bunun çarpıcı bir örneğidir. Yahudilerin mışlardır. Ağrı dağlarının Ararat kavramıyla

275 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Hüseyin GÜNEŞ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium bağlantılı olarak öne çıkması ise Osmanlı Özkan, A. 2007: “Vahiyde Nûh’un Ayak İzleri”, (ed. döneminin sonlarında gerçekleşmiştir. Bunun O. Belli) I. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nûh’un ilmi bir arayıştan ziyade Osmanlı toprakla- Gemisi Sempozyumu, İstanbul, 230-237. rını parçalamaya dönük bazı siyasi hedefler Polo, M. :The Travels of Marco Polo, (çev. John Framp- taşıdığı anlaşılmaktadır. ton), Adam and Carles Black, London 1937. Reynolds, G. 2004: “A Reflection on Two Qur’ânic Words (Iblîs and Jûdî), with Attention to the KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY Theories of A. Minganas”, Journal of the American Aalten, G. 2009: “J.J. Struys’un Ağrı Dağındaki Oriental Society, , vol. 124, no. 4, pp. 675-689. Nûh’un Gemisi Hakkindaki Görüşleri/A 17. Sentury Dutch Travellers encounter With No- Sami, Ş. :Kâmûsu’l- A’lâm, İstanbul1889. ah’s Ark on Mt. Ararat”, (ed. O. Belli), II. Ulus- Sandalgien, J. :Histoire Documentaire de l’Armeie des lararası Ağrı Dağı ve Nûh’un Gemisi Sempozyumu, Ages du Paganisme, İmprimerie du Senat, Rome İstanbul, 192-198. 1917. Aksoy, B. :Çağdaş Bilimlerin Işığında Nûh’un Gemisi Sekkâ, A. :Mine’l-Fürûk beyne’t-Tevrâti’s-Sâmiriyye ve Tufan, İnsanlık Yolu Yayınları, Ankara 1987. ve’l-İbrâniyye fi’l-Elfâz ve’l-Meânî, Dâru’l-Ensâr, Belâzürî, A. :Fütûhu’l-Büldân, (thk. A. et-Tabbâ’ ve Kahire 1978. Ö. et-Tabbâ), Müessesetü’l-Meârif, Beyrut 1987. Streck, M. 1978: “Ağrı Dağı”, İA, MEB, İstanbul, Belli, O. 2007: “Tarih Boyunca Ağrı Dağı”, (ed. O. 1/152-153. Belli), I. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nûh’un Gemisi Sempozyumu, İstanbul, s. 4-21. Tanyu, H. :Nûh’un Gemisi ve Ermeniler, Elips Kitap, Ankara 2005. Best, R. :Noah’s Ark and the Ziusudra Epic, Enlil Press, Florida 1999. Tanyu, H. 1988: “Ağrı Dağı”, DİA, İstanbul, 1/481- Ebü’l-Fidâ, İ. :Takvîmü’l-Büldân, (neşr. M. Reinaud 482. ve M. Guckin), A L’imprimerie Royale, Paris et-Tevrâtü’s-Sâmiriyye, (çev. Ebül-Hasen İ. es-Sûrî, 1860. nşr. A. es-Sekkâ,) Dâru’l-Ensâr, Kahire 1978. Falay, N. 2009: “Batılıların Ağrı Dağı Bölgesine Tudela’lı Benjamin ve Ratisbon’lu Petachia: Ortaçağ- İlişkin Seyahatnameleri”, (ed. O. Belli), II. Ulus- da İki Yahudi Seyyahın İslam Dünyası Gözlemleri. lararası Ağrı Dağı ve Nûh’un Gemisi Sempozyumu, (çev. Nuh Arslantaş), İFAV Yayınları, İstanbul İstanbul, s. 329-337. 2009. Güneş, H. :İslam Tarihi KAYNAKÇA/BIBLIOG- Yâkût, Y. :Mu’cemü’l-Büldân, Dâru Sâdır, Beyrut RAPHYına Göre Nuh Tufanı ve Cudi Dağı, 1977. İlahiyat Yayınları, Ankara 2014. Heidari, R. 2009: “Historical and Cultural Visage of Ararat in İran”, (ed. O. Belli), II. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nûh’un Gemisi Sempozyumu, İstanbul, 58-61. İbn Kuteybe, A. :el-Meârif, (thk. S. Ukkâşe), Kahire 1981. İstahrî, İ. :Mesâlikü’l-Memâlik, (ed. M. J. De Goeje), Matbaatü Brill, Leiden 1927. Kudâme b. Cafer :Kitâbü’l-Harâc ve Sanâatü’l-Kitâbe, (ed. M. J. De Goeje), Matbaatü Brill, Leiden 1889. Makdisî, M. :Ahsenü’t-Tekâsim fi Ma’rifeti’l-Ekâlim, Matbaatü Brill, Leiden 1909. Musaoğlu, A. :Nûh’un Gemisi Cudi’de, Okul Yayınları, İstanbul 2005.

276 YAZAR-1

ARARAT MOUNTAIN AND NUH FLOOD IN THE MOUNTAIN CULT IN TURKISH CULTURE

Mehmet Emin BARS* Yılmaz IRMAK**

ABSTRACT ome assets on earth blessed by people. People have sacred to the mountains because the mountains glory, foolishness and mysterious air. Mountains, found in the center of Sreligious life every period of history. Human thought always found in the center of religious life, and was among the sanctuaries. Human thought always focused in the mountains. Man seeking secrets in the glory and mystery of the mountains and they saw there interpret with different meanings. Mountains have been major attractions every time, it has sought religious meaning and undersatanding in their glory. Mountains are the aesthetics of eternity, Mountains are wonders. Heights of mountains was considered a road leading to deity of god. Mountain has been an important figure in many cultures as far as Turkish culture. Mountains have an important and different place among the Turks. In our verbal and written narration , the mountain has an important place besides its material value with its spiritual value. Some mountains on earth became famous with the legends, poems, songs sung their peaks. Some mountains have the sound of the free wind, in some of them love story is told. The high mountains as the Ararat Mountain, Nemrut Mountain, Hasan Mountain, Erciyes Mountain are known in legends, love stories, tales, enecdote, novels, poems. Mankind, offered sacrifices to please some supernatural powers god, some nature forces, saints, believed to have supernatural powers in them, mountains, rocks, lakes, rivers, water resources and great trees due to various reasons at almost every stage of your social life. As in Central Asia, after the Turks came to Anatolia, some of the mountains and hills continued to accept sacred and have identified them with imaginary saint. One of the mountains that the Turks who came to Anatolia accepted as sacred is the Ararat Mountain. Ararat Mountain has been sanctified by a prophet who is a mighty force. Societies live together with their past and future. The values shaped in this long process, bring the cause of their existence. Some of these values are material, while others are spiritual. One of the hallmarks of modern times is weakening of the unity and coexistence of space and time with man. Space is not only a physical-geographical plane and dimension. Space is a common language, living space and a carrier of civilization.

* Dr. Mehmet Emin BARS, Bingöl University Faculty of Sciences and Letters, Bingöl/TURKEY, e-mail: [email protected] ** Dr. Yılmaz IRMAK, Bingöl University Faculty of Sciences and Letters, Bingöl/TURKEY, e-mail: [email protected].

277 Mehmet Emin BARS

Mehmet Emin BARS IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yılmaz IRMAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Phenomenons provide the existence of present-day people in their memory and maintaining its continuity. One of these phenomena is the Nuh Flood. The narratives described varied little by area. The issue of the Nuh Flood, which has a universal character and brings the past to the present day, to examine the works dealt with will be a contemporary aesthetic approach to interpret the formal and content integrity of the subject. In the narrative of the people it is mentioned that there is a close connection between the Nuh Flood and the pigeon. The most important event that puts the pigeon in the memory of the world’s nations is the Nuh Flood. Nuh Flood is a natural flood incident that took place about 5000 years ago in Lower Mesopotamia In Sumer. The most important factor that distinguishes this phenomenon from the others is legendary in the whole world by religion and belief system. Hz. Nuh is mentioned along with the ship and the flood in Turkish folk beliefs and in popular/classical literature products. The tears of lovers are likened to the sea of the flood. Nuh is a lover who struggles not to sink in this flood. Belief and sense of history and the influence of “folklorism” in the 20th century, some sections of popular beliefs believe that Nuh Flood is on Ararat Mountain. The public believes that the stories of loved ones and events come to fruition in their own regions. By adopting any entity or belief is an integral part of the narrative culture. This is a function of indigenization in a popular tradition on the basis of folklorism. It is thought that Nuh Flood is by Cudi and Ağrı Mountains. These events stem from the sanctity of the people, the desire to earn respect, and the desire to have a sanctuary. How much a story is told is one of the reasons that increases myth. For this reason, many variants and places brought to the square among the people concerning the Nuh Flood shows multi-stated event in folklore studies. Key words: Ararat Mountain, Nuh Flood, Ship, Folk Naratives, Mountain Cult.

278 YAZAR-1

TÜRK KÜLTÜRÜNDE DAĞ KÜLTÜ ÇERÇEVESİNDE AĞRI DAĞI VE NUH TUFANI

Mehmet Emin BARS* Yılmaz IRMAK**

GİRİŞ göre küçük farklılıklar göstermiştir. Nuh Tufanı odern zamanın belirgin özelliklerinden konusunu ele alan, ayrı kültür ve inançlarla biri insan ile mekân ve zamanın birlik irdelenmiş resimsel betimlemeler bulunmaktadır. Mve beraberliğinin zayıflamasıdır. Bu durum Ancak bilinmektedir ki, bir sanat eserinin anla- doğal olarak kabul edilmeye başlanmıştır. tımının, eser üzerinden kanıtlanarak yapılabi- Zamansız mekânlar ve mekânsız insanların lecek çözümlemesi, eseri sanatın boyutları açı- varlığı, insanın, eşyanın –dolayısıyla- kendi sından ele almakla olasıdır. Evrensel bir niteliğe hakikatine uzak olmasının sebebidir. Varlığın sahip olan ve geçmişi günümüze değin getiren zirve noktası olan insan zamana bağlıdır, Nuh Tufanı konusunu ele alan eserleri böyle bir onunla bir anlam ifade eder. İnsanın gerçek- yaklaşımla irdelemek, konunun biçimsel ve içerik liğini ve amacını doğru olarak anlamak için bütünlüğünü yorumlama da güncel estetiksel bir kendisiyle olduğu kadar zaman ve mekânla yaklaşım olacaktır” (Deliduman-Sezer, 2016: kurabildiği iletişim de önemlidir. Bu iletişim 105). ve karşılıklı etkileşimin keyfiyeti ve kalitesi, yaratılışında var olan potansiyelin dışa vu- DAĞ KÜLT Ü rumu olan kendini gerçekleştirmesine vesile Kült “mezhep, tapınma, rağbet, merak, olmaktadır. Mekân yalnız fizikî-coğrafî bir ibadet şeklini takip eden insan grubu, belirli düzlem ve boyut olmasının üzerinde, ortak dinin yerleşmiş formlarından ayrılan kişi” gibi bir dil ve idrakin oluştuğu yaşam alanı ve anlamlara gelmektedir. Kült, dinlerin ayırt medeniyet taşıyıcısıdır. Zihinsel ve duygusal edici unsurlarını oluşturur. Tanrıya, azizlere, olarak insanın inşasında yaşadığı zamanın atalara, putlara veya birtakım kutsal kalıntı- ve çevrenin etkisi büyüktür. Coğrafya yahut lara yapılan merasimler kült kavramı içinde mekân bilinci, düşünme ve eşyanın hakika- değerlendirilebilir. “Yeryüzünde bazı şeyler, tine doğru yalnız fiziksel değil zihinsel ve insanlar tarafından kült kelimesinin içerdiği duygusal bir seyrin ortamını da sağlar (Baz, anlamda kutsanmıştır. Dağlar da, yüceliği 2015: 286). ıssızlığı ve esrarlı havası ile insanların kutsi- “Fenomenler, günümüz insanlarının yet verdiği şeylerden biri olmuştur. Her ne belleklerinde varoluşlarını sağladı ve süreklili- kadar taşıdıkları önem derecesine göre farklı ğini korumasında önemli bir etken oldu. İşte bu olmakla birlikte, dini geleneklerin sembolik coğ- fenomenlerden biri olan Nuh Tufanı, yazınsal rafyasında önemli yer edinmişlerdir. Bu, bazen ve resimsel anlatımlarla Mezopotamya’dan Nil kozmik dağ olarak kabul edilmelerinden, bazen nehrine kadar birçok ülkenin mitolojisinde yer vahyin geldiği ve gözlem yerleri olmasından, almıştır. Anlatılan hikâyeler yaşandığı bölgeye bazen de Kutsal’ın ikametgâhı, hatta kutsiyetin

* Dr. Mehmet Emin BARS, Bingöl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Bingöl/TÜRKİYE, e-posta: [email protected] ** Dr. Yılmaz IRMAK, Bingöl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Bingöl/ TÜRKİYE, e-posta: [email protected].

279 Mehmet Emin BARS IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yılmaz IRMAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium coğrafik öğreticisi olarak farklılık kazandırıl- Doğada her nesnenin bir iyesinin bulunması masından ortaya çıkmıştır” (Baş, 2013: 166). ve hepsinin farklı özelliklere sahip olması Dağlar, tarihinin her döneminde dinî hayatın dağ kültünde de görülür. Dağlar sadece kendi merkezinde bulunmuş, kutsallar arasında yer iyelerine sahip değillerdir, aynı zamanda almıştır. İnsanoğlu dağların yüceliğinde ve farklı ruhların da barındığı yerlerdir. Tan- gizemliliğinde sırlar aramış ve orada gör- rılarını kendilerinden ve yeryüzünden uzak düklerini farklı anlamlarla yorumlamıştır. düşünmeyen insanlar, onların mekânı olarak Dağlar her dönemde önemli cazibe merkez- da dağları görmüşlerdir. İnsanlığın dağları leri olmuşlar, yüceliklerinde dinî anlamlar ve kutsal kabul etmesi onlara dinî motiflerin anlayışlar aranılmıştır. Dağlar, sonsuzluğun yüklenmesindendir. Merkez, her zaman estetikleridir, harikalar diyarıdır. Yükseklik- kutsal bir görev üstlendiği için, dağlar ve leri Tanrı düşüncesine götüren bir yol olarak orada bulunan her şey kutsanmıştır. Dağlar, kabul edilmiştir. İnsanlar ilahî mesajdan tanrıların yeryüzüne indikleri ve insanlarla ayrıldıklarında, animist bir anlayışla tabiat birleştikleri yerlerdir. Dağlarda ruhlar, periler varlıklarını ve ruhları tanrılaştırmışlardır. ve devler bulunması; kuvvet, kudret, mana ih- tiva etmesi; bir velinin orada yaşamış ve oraya Türk ulusunun yurt tuttuğu her yerde gömülmüş olması; tanrının yaratıcı gücünün dağ kültüne rastlanır. Orta ve merkezî Asya alameti sayılması; tapınak, manastır ve ma- dağlarının çoğu Türkçe veya Moğolca mu- betlerin buralara yapılması; şimşek ve yağmur kaddes, mübarek, büyük hakan anlamlarına bulutlarının bilhassa buralarda belirlemesi se- gelen adlar taşımışlardır. Göktürkler Ötü- bebiyle yağmur duaları ve ayinlerin buralarda ken gibi birçok dağı takdis ederek hepsine yapılması gibi sebeplerle de insanların dik- “ıduk yer su” demişlerdir. Türklerin bir kısmı katini çeken mekânlar olmuştur (Baş, 2013: yakınlarında bulunan dağlardan birini tanrı, 169). Allah, zaman ve mekândan münezzeh koruyucu ruh ya da büyük ata saymışlardır olduğundan İslam, dağları tanrı mekânı ve (İnan, 1998: 253). Dağlar, hem ilkel toplum- tanrının insanlarla buluştuğu yerler olarak ların inanç sistemlerinde hem de tek tanrılı düşünmemiştir. Allah insana şah damarından dinlerde önemli bir yere sahiptir. Tek tanrılı daha yakın olduğundan (Kaf/16), dağ başla- dinlerde denizler ve yıldızlarla birlikte dağlar rında ve tepelerde aranmamıştır. İslam dinini üzerlerine ant içilirdi. Bu özelliğiyle dağlar, benimseyen Türkler, eski inançlarının bir kutsalların merkezinde yer almaktadır. Dağ kısmını bu yeni benimsedikleri dine taşımış- kültü inancı, hemen hemen bütün topluluk- lar, bu husustaki geleneklerini de koruyarak larla uygarlıklarda yaygın ve etkin olmuştur. asırlar boyunca sürdürmüşlerdir. Dağ ile ilgili Orta Doğu ve Anadolu’da bulunan topluluk inanışların bir bölümü varlığını günümüze ve uygarlıkların dağlarla ilgili inanışlarının kadar devam ettirmiştir. yansımalarını, bu bölgede ortaya çıkan tek tanrılı dinlerde de görmek mümkündür. Ruhlar, eski dönemlerde tanrının hizmet- Bunun yanı sıra tek tanrılı dinler, bu böl- kârı olmuşlardır. Fakat asilikleri yüzünden gedeki dağlarla ilgili inanışların korunması tanrı onları kovmuştur. Bu olaydan sonra yar- ve gelişmesinde etkili olmuşlardır (Sönmez, lara, tarlalara düşmüşler. İnanışa göre bugün 2008: 48). de dağlarda, göllerde, ırmaklarda, kuyularda, evlerin saçak altlarında ve eşiklerinde, orman- Eski Türklerin mitolojik inanç sisteminde larda yaşamaktadırlar. Kuzey Türklüğüne önemli bir yer tutan dağ, mitolojik “yer ana” doğru çıkıldıkça bütün nesnelerin canlılığı kompleksine girmekle birlikte zamanla iye netleşmeye başlamaktadır. Ruhlar ve bü- kategorisi bağlamında değer kazanmıştır. yük kamlar/şamanlar, ilhamlarını Altay’dan

280 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Mehmet Emin BARS The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yılmaz IRMAK almaktadır. “Bugün Anadolu’da, dağların TÜRK KÜLTÜRÜNDE AĞRI DAĞI tepelerinde mezar kalıntısının bulunduğu sık Ağrı Dağı, Türkiye’nin en yüksek dağıdır. ağaçlı yerler de koru diye adlandırılmaktadır. Yüzyıllar boyunca erişilmez diye tanımlanan, Oraya girmek, zarar vermek, oradan herhan- hakkında efsaneler anlatılan, halk edebiyatı gi bir şey almak iyi sayılmamaktadır. Koruda ürünleri ve dinî kaynaklarda yerini alan Ağrı yatan zatın rüyada gelip rahatsız edeceğine, Dağı, pek çok araştırmacının dikkatlerini evine, ailesine ya da kendisine zarar vereceğine çekmiş ve doruğuna ulaşılması hayaliyle inanılmaktadır. Oradan herhangi bir şey almak birçok tırmanışlar yapılmıştır. “Gerek Batı ve doğru değildir; alındıysa da (dal odun, taş, çiçek, gerekse İslâm dünyasında Ağrı Dağı, çok iyi vs.) hemen geri bırakılması öğütlenmektedir” tanınan ve özel ilgi duyulan dağlardan biri, bel- (Ergun, 2010: 118-119). ki de en önemlisidir. Çünkü İranlılar bu dağa, Sözlü ve yazılı anlatılarımızda karşımıza Kuh-i Nuh (Nuh dağı) ve Araplar ise, Cebel-ül çıkan dağ, kendi maddî değerinin yanı sıra Haris (Haris dağı) derler. Batı dillerine girmiş taşıdığı manevî değeriyle önemli bir yere olan Ararat teriminin; Kitabı Mukaddes, yani sahiptir. Yeryüzündeki bazı dağlar yükseklik- Tevrad (Hz. Musa’ya inen kutsal kitap) ve İncil leri, çetinlikleri, hakkında anlatılan efsane- (Hz. İsa’ya inen kutsal kitap) kitaplarında ge- lerle, şiirlerle, doruklarına yakılmış şarkılarla çen, İ.Ö. IX. ve VII. yüzyıllarda Aras ile Dicle ünlenmiştir. Yeni kurulacak bir şehrin ilk arasındaki topraklarda yaşayan Urartu Krallığı yapısında dağdan alınan taşlar kullanılırsa o zamanında kullanıldığı ileri sürülür” (Doğa- şehrin sonsuza kadar yaşayacağına inanılır. nay, 2013: 174-175). Dağlara saygısızlık yapıldığında öfkesinden, Tevrat ve İncil’e göre Ağrı Dağı, kutsal- bir kenti lavlarıyla örtüp yok ettiği anlatılır. dır. Kitab-ı Mukaddes ve Zerdüşt inanışı Türk efsane ve masallarında önemli yer tutan efsanelerine göre, Nuh tufanı öncesi Hz. Nuh dağlar, zirveleri gökleri deler gibi yükselir; ve beraberindekilerin bindiği Nuh Gemisi, başları bulutlar içinde kaybolur; sanki tanrı sular çekildikten sonra Büyük Ağrı’nın bugün ile konuşur ve ilgi kurar gibi görünmüşlerdir. buzullarla örtülü doruk noktasındaki çukura Göğün direği olan dağ, yeri bastırır. Tanrıya inmiştir. İslam dini inanışına göre Hz. Âdem giden en yakın yol dağdır. Bu sebeple, Orta ve Hz. Havva cennetten çıkarıldıktan sonra Asya’daki dağların çoğu, “Tanrı Dağları” gibi geldikleri, yaşadıkları ve Âdemoğullarının tanrı ile ilgili adlar almışlardır (Arda, 2014: çoğaldığı yer olan İrem Bahçeleri, Büyük 27). Ağrı’nın kuzeydoğusunda, Aras ırmağı Şamanlığın ve Zerdüştlüğün dağ ruhları- vadisinde bir yerdedir. Bugünkü İranlılar, na inanılmasındaki etkisi Anadolu’da yaşayan Zerdüşt efsanelerinin de etkisinde kalarak, halkların bir kısmında hâlâ görülmektedir. Ağrı Dağı’nın insan ırkının çoğalıp dünyaya Tüm Anadolu’da bu nedenle yüksek dağ te- yayıldığı yer olduğunu düşünürler. Ağrı Dağı, peleri tekin değildir. Kutsallıklarından dolayı başlıca üç nedenden dolayı kutsal ve önemli korkularak izlenen dağlarda, velilerinin me- kabul edilmiştir: zarları, makamları, dağın adıyla ilgili kutsal “1. Tevrad ve İncil’de, yani Kitab-ı Mukad- söylenceler bulunmaktadır. Ağrı Dağı da, eski des’te adının zikredilmesi dolayısıyla, Hıristiyan Asya dağ kutsallıklarının bugüne sarkan iz- dünyası toplumlarının bu dağa özel bir önem lerini içinde barındırır. Ancak bu eski Şaman vermeleri. ve Zerdüşt inançları bugün İslamî giysilere bürünmüşlerdir (Birdoğan, 1998: 60). 2. Tevrad’da geçen Ararat (dağlık bölge, yüksek ülke, yüksek dağ) teriminin, İ.Ö. IX. ve

281 Mehmet Emin BARS IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yılmaz IRMAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

VII. yüzyıllarda, Aras ırmağı ile Dicle ırma- Anadolu’ya gelen Türklerin kutsal kabul et- ğı arasındaki bölgede yaşamış Urardhu veya tikleri dağlardan biri olan Ağrı Dağı, bir veli Urartu devletinin bu adının, İbranice (Tevrad veya onda olduğuna inanılan doğaüstü güç ve da İbranicedir) karşılığı olduğu ileri sürülür. ruhlardan daha kuvvetli bir güç olan bir pey- Ermeniler, Urartu Krallığını tarihi devletleri gamberle kutsal kabul edilmiştir. Ağrı Dağı, saydıkları için, adı sonradan Ağrı Dağı olan Nuh peygamber ile Müslümanlar arasında bir bu dağı, bütün Urartu topraklarını temsil kutsallık kazanmıştır. eden bir sembol kabul etmekle, bugünkü Üniversitelerle ilgili logo ve amblem tasa- Türkiye’nin toprak bütünlüğü açısından, rımında çoğu zaman üniversitenin bulunduğu potansiyel bir tehdit merkezi teşkil ederler. Bu kentin tarihî ve kültürel imgelerinden fay- nedenle de, Ağrı sembol olmak üzere, Doğu Ana- dalanılmaktadır. Üniversite ile kent arasında dolu’yu ülkelerine katma yolunda çaba harcarlar kurulan bağı ortaya koyan logolar, toplumun ve bölgeyle yakından ilgilenirler. kendisini yansıtır. Logolar kenti simgele- 3. İslâm Dünyasında; Hz. Âdem ve Hav- mesinin yanı sıra endüstri yönüne de dikkat va’nın yaşadığı İrem Bahçeleri’nin, bu dağın çekmektedir. Her toplumun kendine has bir yakınında bir yerde bulunduğuna inanılması; simgesel iletişim dili vardır. Bu dil sadece o gerek İslâm dini ve gerekse Hıristiyanlık dini topluma aittir ve o simgenin kültürel kodu- efsanelerinde, Hz. Nuh Gemisi’nin Ağrı Dağı na sahip kişilerin anlayıp yorumlayabileceği zirvesinde karaya oturduğu görüşünün bu- şekildedir. “Erciyes Üniversitesi, Adıyaman lunması, bu dağın, geniş toplumlar tarafından Üniversitesi ve Ağrı İbrahim Çeçen Üniversi- tanınması ve kutsal sayılmasına yol açmıştır” tesi’nin logolarında dağ simgesi yer almaktadır. (Doğanay, 2013: 176-177). Bu logolardan bazıları kentsel imge olmanın yanında mitik anlam da taşımaktadırlar. İnsanoğlu, sosyal hayatının hemen her Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi atalar kültü, aşamasında çeşitli sebeplerden dolayı tanrıyı, Nuh’un gemisi ve kentsel imge olan Ağrı dağını ilâhî kuvvet yüklenen bazı tabiat güçlerini, içermektedir. Üniversite logolarındaki simgeler, din adamlarını, tanrıdan şefaat dilemede çözümlendiği zaman mitik imgeleri ve hikâyele- aracı olacak yatırları, evliyaları veya birta- ri bünyelerinde barındırdıkları anlaşılmaktadır. kım doğaüstü güçleri memnun etmek için Bu yönüyle Nemrut Dağı, çevresinde anlatılan kurbanlar sunmuştur. İçlerinde doğaüstü mitik hikâyeye gönderme yaparken, Ağrı Dağı güçlerin bulunduğuna inanılan dağ, kaya, göl, da eskatolojik mitin küllerinden dirilen Nuh ırmak, su kaynakları ve ulu ağaçlar ile bazı Tufanı kozmogonik mitinin simgesel dönüşü- hayvanlara ibadet etmek, onlardan yardım münü içinde barındıran bir logo tasarımı olduğu istemek amacıyla da kurban verilmiştir. anlaşılacaktır” (Çakır, 2013: 64). “Bunlardan tepelerde ya da dağlarda bulunan veliler, İslâmiyet öncesi Türk topluluklarında Ağrı Dağı, halk ürünlerinde simgeselliği- yaygın bir şekilde yer alan dağ kültüyle ilgilidir. ni koruyacak biçimde yer alır. Nizami Boz- Dağ ve yüksek tepelerde bulunduğuna inanılan kurt, “Turnalar” adlı şiirinin bir dörtlüğünde bazı doğaüstü güçler ve ruhlar, İslâmî dönemde Ağrı Dağı’ndan şöyle söz eder: kimliği belli olmayan veliler şeklinde düşünül- “Türkmen İllerinde dolaşın durun müş, bu şekilde dağ kültleri yaşama imkânı bul- Kırgız’dan, Özbek’ten, Azer’e varın muştur. Türkler, Anadolu’ya geldikten sonra da, Nahcivan’dan Anadolu’ya girin Orta Asya’da olduğu gibi, kimi dağ ve tepeleri Ağrı Dağlarından aşın turnalar” (Akyol, kutsal kabul etmeye devam etmiş, bunları hayalî 2013: 228). velilerle özdeşleştirmiştir” (Çıblak, 2005: 162).

282 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Mehmet Emin BARS The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yılmaz IRMAK

Ahmet Muhip Dıranas ise “Ağrı Dağı” türün atası olan çiftleri tek tek yarattığında şiirinde adeta onun diliyle konuşur: başlamıştır. Bunlar dünyadaki bütün türlerin üreyen çiftleri Nuh’un gemisine bindiği ve “...gökyüzüne doğru yürüyen yeryüzü böylece sel suları çekildiğinde dünyayı tekrar barıştıran sınır geceyle gündüzü doldurmak üzere yedeklendiği Nuh Tufanı’na Ey sonuca doğru ilk uçtan gelen dağ! kadar çoğalmıştır (Rose, 2009: 154). Göğü perde perde delip yükselen dağ!” (Arda: 2014: 36). Dört büyük dinde de Allah’ın üç elçisiyle onurlandırdığı üç büyük dağdan söz edilir. DİNÎ VE HALK İNANÇLARINDA Cudi Dağı Hz. Nuh, Sina Dağı Hz. Musa, NUH TUFANI Hira Dağı Hz. Muhammed ile anılır. Kuran-ı Kerim’e göre Hz. Nuh’un gemisi Tufan “Tanrının, özellikle o amaç için korunan bir sonrasında Cudi Dağı’nın üstünde kalmıştır: avuç canlıyı tekrar yerleştirmek üzere, canlılar “Bir de denildi: ‘Ey yer yut suyunu ve ey gök dünyasını yok etmek için müdahale etmekte açıl!’ Su çekildi, iş bitirildi ve gemi Cûdi (dağı) kullandığı Nuh Tufanı miti, genel ve evrimci üzerinde durdu. O zalim kavme ‘Defolun!’ olmayan bir değişim teorisinin prototipidir. denildi” (Hud/44). Sina Dağı’nda Hz. Musa, Dünya hem doğal hem de sosyal haliyle tanrının tanrı ile konuşmuş; on emiri orada almıştır. iradesi ile özel olarak yaratılmıştır ve dünyanın Hira Dağı’nda ise Hz. Muhammed mağarada düzenlenişi o ilahi iradenin bir tezahürüdür. düşünceye dalarak günler geçirmiş, Allah’tan Arada sırada dünyanın durumu bir değişime ilk vahiyi burada almıştır. Ayetlerde açıkça uğrar ancak böyle bir değişim anormaldir ve ifade edildiği üzere tufan, tarihî bir gerçektir. normalde değişmeyen bir evrende ilahi müdaha- Gerek coğrafî veriler ve gerekse arkeolojik lenin bir sonucudur” (Levvontin-Levins, 2009: bulgular, tufanın gerçekleştiğine birer delildir. 80-81). Nuh Tufanı, tufancılık teorisinde bir Bu sebeple tufan bir mit değil, gerçekleş- dizi selle genellenmiştir ki, bu da selleri ve miş bir hadisedir. Tufan bitiminde geminin periyodik volkanik aktiviteden kaynaklı lav yerleştiği dağın Tevrat’ta Ararat (Ağrı Dağı) baskınlarını da içerisine alan doğal afetler olduğu ifade edilmekte, Kuran’da ise Cudi kuramı olarak adlandırılan genel teorinin bir Dağı şeklinde geçmektedir. parçasıdır. Hz. Nuh, tufan kıssası ve Nuh’un gemisi- Henry Morris, medeniyetin iki kökenden ne dair İslam tarihi ve tabakat kaynaklarında türemiş olabileceğini iddia eder. Medeniyetin Vehb b. Münebbih’e (114/732) nispet edilen kökeninin ilki Ortadoğu’da bir yerde, Ağrı ve İbn Kuteybe ve İbn Asakir gibi müellifler Dağı bölgesinin yakınlarında (tarih geleneği tarafından kaydedilen birtakım rivayetler burayı büyük tufandan sonra, tufan öncesi bulunmaktadır. Nuh’un gemisinin ölçüsü, ge- nüfusun ortaya çıktığı yer olarak ifade eder), miye alınanlar ve geminin tufan sonrası yer- ikincisi de Babil (gelenek burayı dillerin ka- leştiği dağ gibi konular tartışmalıdır. “Tufanla rışmasının gerçekleştiği yer olarak ifade eder) ilgili problemli konulardan biri de geminin bölgesindedir (Scott, 2009: 234). Buna göre oturduğu dağ meselesidir. Tevrat’ta her ne kadar Ağrı Dağı dünya medeniyetlerinin kaynakla- Ararat ismi zikredilmişse de bu kesin değildir. rından ilki olma ihtimalini gündeme getirir. Kur’an’da ise geminin Cudi’ye oturduğu açıkça Yeryüzünde yer alan her tip/tür nitel zikredildiğinden Tevrat’taki bilgi tashih edilerek olarak farklıdır ve gerçekten üretilmiş- geminin oturduğu dağın Cudi isminde bir dağ tir. İncil’deki mite göre dünya üzerindeki olduğu daha fazla ağırlık kazanmışsa da bu ko- yaşam, yaratılışın yedi gününde, tanrı her bir nuda da tartışmalar vardır. Mesela söz konusu

283 Mehmet Emin BARS IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yılmaz IRMAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium dağın Kur’an’ın inzal edildiği dönemde ashab lah’ın emirlerini tebliğ etmesi, kavminin ona ve dönemin insanları tarafından bilinen bir dağ iman etmeyişi, bunun sonucunda gerçekleşen olarak gerçekten Cezire bölgesinde bir dağ diye Tufan ile kavminin yok oluşu anlatılmaktadır. bahsedilen Şırnak civarındaki Cudi mi olduğu, Tufan sonunda Nuh peygamber ile ona iman yoksa bir dağ silsilesinin veya aynı addaki başka edenler kurtulmuştur. Nuh peygamber, İdris bir dağ olup olmadığı, Cudi isminin muayyen peygamberden sonra gelmiştir. İdris pey- bir dağın değil mutlak olarak herhangi bir dağ gamber semaya yükseltildikten (Meryem/57) mı demek olduğu şeklinde farklı görüşler bu- sonra insanlar tekrar putlara tapmaya lunmaktadır. Hadis kaynaklarında, Medine’de başlamışlardır. Bunun üzerine Allah tara- yaşayan Yahudilerin tufan sonrasında geminin fından, insanlara doğru yolu göstermek için yerleştiği dağ olarak Cudi’yi bildikleri zikredil- Hz. Nuh gönderilmiştir. Hz. Nuh, kavmini mektedir. Hz. Peygamber bir kısım yahudilerin can yakıcı azaptan kurtarmak için her türlü yanlarına gitmiş, onların oruçlu olduklarını uyarıyı yapmış ve kavmini uzun yıllar imana öğrenince bu ne orucu diye sormuştur. Onlar da davet etmiştir. Oğulları Sam, Ham, Yafes ile ‘Bu gün Allah Tealanın Hz. Musa’yı ve İsrail hanımları ve diğer pek az kimseler ona iman Oğullarını suda boğulmaktan koruduğu ve etmiştir. Diğerleri onu dinlememiş hatta Yam Firavun’un boğulduğu, Hz. Nuh’un gemisinin (Kenan) isimli oğlu ve Vaile adlı hanımı bile Cudi dağına oturduğu, bunun üzerine Hz. Nuh ona inanmamışlardır. Hz. Nuh uzun yıllar ve Musa’nın Allah’a şükür ifadesi olarak oruç boyunca süren tebliğinde artık kavminin ima- tuttukları gündür’ diye cevap vermişlerdir. Bu- na gelmeyeceğini anlamış ve onlara beddua nun üzerine Hz. Peygamber ‘Ben Hz. Musa’ya etmiştir. Duası kabul olan Nuh peygambere daha yakınım; öncelikle benim oruç tutmam “Artık halkından daha önce imân etmiş olanlar gerekir’ buyurmuş ve ashabına da oruç tutma- dışında hiç kimse imân etmeyecek, öyleyse o larını emretmiştir. Bütün bunlardan Nuh’un kâfirlerin yaptıklarından dolayı kederlenme gemisinin Şırnak yakınlarında yer alan Cudi de bizim gözetimimiz altında ve vahyimiz dağına oturduğu görüşü daha ağır basmaktadır” doğrultusunda gemi yap ve o zâlimler lehinde (Kutluay, 2015: 313). “Geminin ölçüleri, gemi- Ben’den ricada bulunma. Çünkü onlar suda bo- dekilerin sayısı, Hz. Nuh’un tufan öncesinde ve ğulacaklardır” (Hûd/36-37) şeklinde hüküm tufandan sonra ne kadar yaşadığı gibi konular- bildirilmiştir. Hz. Nuh, Allah’ın kendisine daki rivayetler arasında açık çelişkiler ve aynı öğrettiği şekilde geminin yapımını tamamlar. raviye nisbet edildiği halde birbirini tutmayan Diğer yandan büyük bir tufanın gerçekleşe- görüşler vardır. Rivayetlerin çoğu hem isnad ceğini gösteren alâmetler görülmeye başlar. hem de mana bakımından problemlidir. Bütün Allah, önceden Hz. Nuh’a geminin tamam- bunlarla beraber, söz konusu rivayetler, döne- landığı anın tufanın başlama vakti olduğunu min yaygın tufan algısını anlamak açısından bildirmiştir. Gemiye iman etmiş kimseler, önemlidir. Hemen bütün din ve kültürlerde onların aileleri, ayrıca bütün hayvanlardan mevcut olan tufan rivayetlerinin kaynağının birer çift almasını emretmiştir. Göklerden bir olmasına rağmen farklı kültürlerde bulunan boşanan yağmurlar, yerlerden fışkıran sular tufana dair rivayetler, Kur’ran’da ve Kitab-ı bütün yeryüzünü tutmuş ve dağları kapla- Mukaddes’te anlatılanlarla örtüşmemektedir” mış. Güneşin ve ayın ışığı kararmış, dünya (Kutluay, 2015: 315). Bu sebeple kaynakları- karanlık içinde kalmıştır. Gece ve gündüz bir mızda yer alan rivayetler basiretli ve dikkatli olmuş, yeryüzünün her tarafı sularla kaplan- bir şekilde incelenip yorumlanmalıdır. mış. Tufan ile birlikte inkârcılar helâk olmuş, geriye Hz. Nuh ve onun evlatları, yakınları Kuran-ı Kerim’de Hz. Nuh ile ilgili birçok 1 kalmış. İnsan nesli Nuh peygamberin neslin- âyet bulunmaktadır. Bu ayetlerde onun Al-

284 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Mehmet Emin BARS The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yılmaz IRMAK den çoğalıp yeryüzünde dağılmaya başlamış- Peygamberlerden krallara, Yunan tan- tır. Bundan dolayı Hz. Nuh’a, Hz. Âdem’den rılarından firavunlara kadar zeytinle ilgili sonra “Ebu’l-beşer”, “insanlığın babası ve atası” birçok hikâye ve efsane anlatılır. Bu efsaneler unvanı verilmiştir. zeytinin uzun ömürlü olması, değeri, asaleti, insanlara faydası ve kutsallığı üzerinedir. Nuh Nuh Tufanı, Tevrat’ta da Kuran-ı Kerim’e Tufanı ile zeytin arasındaki ilişki günümüzde benzer biçimde yer almıştır. “İnciller’de Tev- sıkça kullandığımız “zeytin dalı uzatmak” rat’ta anlatılanlara atıfta bulunulmuş ve tufana deyimini açıklayacak niteliğe sahiptir. Tufan ‘ibret maksadıyla’ kısaca temas edilmiştir. Matta sona erdiği zaman Hz. Nuh, suların çekilip İncili’nde tufan öncesinde insanların gaflet çekilmediğini anlamak için geminin pence- içinde oldukları, Luka İncili’nde tufanın isyan resinden bir güvercin salar. Güvercin suların ve gaflet içinde olanların hepsini yok ettiği, I. çekildiğine işaret eden herhangi bir şey ge- Petrus’ta ise sudan kurtulmanın vaftizin bir tirmeden geriye döner. Nuh Peygamber, yedi simgesi olduğu, II. Petrus’da 30 Tanrı’nın Nuh’u gün sonra güvercini tekrar salar. Güvercin ve onun dışındaki yedi kişiyi tufandan kurtardı- ğı, İbranilerde’de Nuh’un ev halkının kurtuluşu bu sefer, ağzında yeni koparılmış küçük bir için gemi inşa ettiği belirtilmiştir. Kur’an’da zeytin dalıyla gelir. O zaman, Hz. Nuh, sula- ise Nuh kıssası ve tufan, Nuh 71/1-28, A’raf rın yeryüzünden çekildiğini ve tufanın sona 7/59-64, Hud 11/25-44, Mü’minûn 23/23-30, erdiğini anlar. Ağzında yeni koparılmış zeytin Kamer 54/9- 15, Ankebut 29/13-14’de fazla yaprağı tutan güvercin ve getirdiği zeytin dalı detaya girilmeden anlatılmaktadır. Kur’an’ın bu ise barışın ve ümidin simgesi olmuştur. Bu hadiseden -farklı sûrelerde farklı bağlamlarda simge günümüzde bütün canlılığını koruya- tekrar edilmekle birlikte- özet halinde yarım rak yaşamaya devam etmektedir. Zeytin ve sayfa ile bahsetmesi ve asıl hadiseye ve neticeye zeytin ağacı; asırlardır “barış, bereket ve gücü”, dikkat çekmek istemesi, onun ayrıntılarla fazla dinsel inanışlarda ise, “günahlardan arınma- ilgilenmediğini gösterir” (Kutluay, 2015: 297). nın” sembolüdür. Nuh Tufanı’nın sonunda bir güvercinin Nuh peygambere zeytin dalı Doğan’a göre Nuh Tufanı, Aşağı Me- getirmesi, her şeyin yeniden rahat ve huzura zopotamya’da Sümer ülkesinde bugünden dönüştüğü anlamına gelmektedir. Zeytin yaklaşık 5000 yıl önce meydana gelmiş doğal ağacı, İslam dininde peygambere ve evrensel bir su baskını olayıdır. Bu olayı diğerlerinden insana adanan bir ağaç değerini taşımıştır. ayıran en önemli etken, din ve inanç sistemi Zeytin ağacının bereketin simgesi olarak içinde yer alması ve bütün dünyada efsane- kabul edilmesi, onun gövdesinden çekirde- leştirilmiş olmasıdır. Bu duruma Yahudi ve ğine kadar her parçasından yararlanılabilir Hıristiyanların yaygın bir şekilde yer ver- olmasındandır (Gültekin, 2008: 13; Efe vd., meleri etkin olmuştur. Müslümanların bu 2013: 18). duruma katkısı daha azdır. İlk defa Sümerce yazılmış Nuh Tufanı’nın yazılı olduğu tablet, Türk halk inançlarında, halk/klasik ede- Akad, Babil, Hitit, Hurri ve İngiliz dillerine biyat ürünlerinde Hz. Nuh, gemi ve tufan ile çevrilmiştir. Nuh Efsanesi 5000 yıllık zaman birlikte anılır. Âşıkların gözyaşları, tufan de- içerisinde 6 defa yazıya dökülmüştür. 1- Ziu- nizine benzetilir. Hz. Nuh ise bu tufan içinde sudra Destanı (Sümer), 2- Atrahasis Des- batmamak için çabalayan âşıktır. Nuh’un tanı (Akad), 3- Gılgamış Destanı (Sümer), yedi yüz yıl veya bin yıl kadar ömür sürdüğü 4- Tevrat/Zebur ve İncil metinleri (Musevi rivayet edilir. Muhibbî Dîvânı’nda Hz. Nuh, ve Hıristiyan)1, 5- Berossus’un Tarih Kitabı yaptığı gemi, devrinde gerçekleşen tufan ve (Babil), 6- Moses of Koren’in Ermeni Tarihi ömrünün uzunluğu sebebiyle söz konusu Kitabı (Ermeni) (Doğan, 2013: 85-86). edilmektedir. Bir beyitte şair, yedi deryanın

285 Mehmet Emin BARS IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yılmaz IRMAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium sularının gözyaşları yanında ancak bir damla ile ilgili halk arasında meydana getirilen bir- gibi kaldığına değinir. Sevgili hasretiyle çok varyant/mekân folklor çalışmalarında çok dökülen gözyaşları o kadar fazladır ki Nuh anlatılanı işaret eder. Nuh Tufanı’nın geçtiği Tufanı’nın adı dahi onun yanında anılmaz: mekân Kuran’da Cudi Dağı olarak geçmesine rağmen halk muhayyilesinde Ağrı Dağı ile “Gözlerüm yaşına dirsem tan‘ mıdur tûfân-ı aynı ağırlıkta önemini korumaktadır. Nuh Nûh Tufanı ile Ağrı Dağı’nı birlikte anan birçok Katredür yanında cem‘ itsem yidi deryâyı halk kültürü ürünü bu inancın bir gösterge- ben” (Zöhre, 2015: 182-183). sidir. Çıldırlı Âşık Şenlik tarafından tasnif edi- Nuh Tufanı sözlü kültür içindeki varyant- len “Latif Şah” hikâyesinde Nuh Tufanı’ndan lı mekânlara (Ağrı/Cudi Dağı) mal edilmiş, şöyle bahsedilir: bin bir renge bürünmüş menkıbeleriyle “Dost bağına girdim Lele günümüze ulaşmıştır. Burada tarihî gerçeklik İşretli divanı gördüm. önemini yitirmiştir. Sözlü gelenekteki halk Bir ezim mücizet ile inanışları, tarihî gerçek her ne olursa olsun, Sanki Nuh Tufanı gördüm” (Gültekin, onu ikinci plana iter. Önemli ve değerli olan 2010: 199-200). Nuh Tufanı’nın gerçekte nerede olduğundan ziyade, halkın bu konudaki inançlarıdır. Sözlü Nuh kıssası ve tufanla ilgili ilahî kitaplar- kültür ortamında anlatılan ve bu anlatıma da açık bir şekilde “Cudi” ibaresinin geçmesi, paralel olarak her yüzyılda hakkında yeni farklı inançlara ve değişik etnik gruplara ait anlatılar üretilen Tufan arasındaki ilişki, artık insanların bu dağa ve çevresine ilgi duymasını edebiyat tarihçisinin değil folkloristin ko- sağlamıştır. Cudi Dağı’nın kuzeyinde ve Şır- nusudur. Bu durumda olayları yeni belgelere nak iline yakın bir noktada yer alan ve halen havale etmek yerine, sözlü kültür ortamları Heştiyan (Heştan)-Seksenler ismiyle anılan ve bu ortamlardaki eserlerin üretim biçimleri köy, Hz. Nuh’un gemisinden inen seksen üzerinde düşünmek gerekir. Sözlü ortamda kişinin kurduğu köy olarak kabul edilmekte- üretilen metinlerin halk tarafından kabul dir. Bu anlamda halkbilimi açısından olayın edilen tarihselliğinin benimsenmesi birçok değerlendirilmesinde Oğuz’un “Çok Mekânlı kültür kuramcısının ele aldığı bir konudur. ve/veya Çok Mezarlı Anlatı Kahramanları: Bu kuramlarda sözel bellek, saklama, aktarma Yunus Emre” (2011) adlı çalışmasından yola ve yeniden üretme süreçleri bakımından sor- çıkılarak şunları söylemek mümkündür: gulanmaktadır. Ağrı Dağı ve Nuh Tufanı gibi Halk, çoğunlukla sevdiği kişilere ait anla- tarihî ve folklorik olayların yerel/ulusal duy- tıların ve olayların kendi bölgelerinde meyda- gular veya turizm gibi kaygılarla özellikle 20. na geldiğini kabul eder. Herhangi bir varlığı yüzyılda büyük değişimlere uğradığı görül- veya inancı benimseme, kendisine mal etme mektedir. Örneğin Eskişehir’deki Sarıköy’ün anlatı kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Bu adının Yunus Emre olarak değiştirilmesi, popüler bir hadisenin folklorizm esasında tarihî mezardan veya türbeden bambaşka yerlileştirme işlevidir. Nuh Tufanı’nın Cudi bir külliyenin doğuşu, sahiplenme ve turizm veya Ağrı Dağları tarafından sahiplenilmesi açısından başarılı görülen bu uygulama, bu olayların halk nezdindeki kutsiyetinden, başka Yunus Emre mekân ve mezarların da saygınlık kazanma, bir kutsala sahip olma is- karşımıza çıkmasını ve kontrol edilemez bir teğinden kaynaklanmaktadır. Bir anlatının ne değişim yaşanmasını sağlayacaktır. Folklo- kadar çok anlatıldığı, benimsemeyi arttıran run okunacak bir kütüphanesi ve uzmanlık nedenlerden biridir. Bu nedenle Nuh Tufanı süreçleri içinde edinilebilecek kendine özgü

286 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Mehmet Emin BARS The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yılmaz IRMAK

Ağrı Dağı kuramları, yöntemleri, soruları ve sorunları dinlerde olduğu gibi, ilahî kaynaklı dinlerde vardır. Tüm bu sorunların kendi içinde bir de önemli dinî bir motif olmuştur. Bazı din- dönüşümü bulunmaktadır. Milman Parry lerde tanrının makamı, oturduğu yerler olarak (1902-1935) ve asistanı Albert Lord’un görülmüş; bazı dinlerde de sadece kutsiyet (1912-1991) geliştirdiği Sözlü Formül Ku- izafe edilen yerler olmuşlardır. Eski Türkler ramı, her anlatının her anlatışta değişime de dağları kutsal kabul etmiş, dağın bir par- uğradığını, sözel şairlerin asla ezberlemediği çası olduğu yer-su kültü zamanla Türklerde ve anlatılarını her defasında söz kalıplarını vatan kelimesi ile özdeşleşmiştir. Bu anlamda kullanarak eş-metinler ve benzer metinler dağları vatanın bir parçası olarak düşünmüş- biçiminde yeniden ürettiğini kanıtlamıştır. ler, her şeyden üstün ve önemli görmüşlerdir. Ağrı Dağı ve Nuh Tufanı hadiselerinde de Türkler, dağlarla ilgili inançlarını İslam benzer durum yaşanmaktadır. Halk anlatıları- sonrasında da sürdürmüşler, ölen bazı büyük- nın her anlatışta yeni durumlara bağlı olarak lerini yüksek tepelere gömmüşler, buraları değiştiği bir gerçektir. Halkın Ağrı Dağı ve gömülen ve orada yaşadığı bilinen kimselerin Nuh Tufanı ile ilgili olarak yüzyıllar içinde ismiyle anarak kültürel özelliğini zamanımıza oluşturduğu ve kuşaktan kuşağa aktarırken kadar taşımışlardır. Yatır ve ziyaretlerden bir değiştirip dönüştürdüğü sözel belleğinin kısmının yüksek tepelerde, dağlarda ya da su folkloristin geliştirdiği kuram ve yöntemlerle kenarlarında bulunması da yine İslam öncesi incelenmesi bir gerekliliktir. Türk inançları içerisinde yer alan dağ ve yer- su kültü ile ilgilidir. SONUÇ Tufan olgusu geçmişten günümüze kadar Dağ, Türk mitolojisinin en önemli mo- birçok kültürde ele alınmıştır. Tarihî ve tiflerinden biridir. Birçok halk anlatısında folklorik olaylar çeşitli kaygılarla özellikle 20. kutsal dağlar, açık/kapalı bir şekilde karşı- yüzyılda büyük değişimlere uğramıştır. Nuh mıza çıkmaktadır. Tarih boyunca yüksekler, Tufanı’nın yeri dinî kaynaklarda Cudi Dağı yücelmenin simgesi olmuştur. Dağlar bazen olarak geçmesine rağmen halk muhayyile- manevî özgürlük arayan dervişlerin bazen de sinde Ağrı Dağı ile aynı ağırlıkta önemini maddî özgürlük arayan eşkıyaların mekânı korumaktadır. Nuh Tufanı ile Ağrı Dağı’nı olmuştur. Dağlar, ilahî kaynaklı olmayan birlikte anan birçok halk kültürü ürünü bu

287 Mehmet Emin BARS IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yılmaz IRMAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium inancın bir göstergesidir. Sözlü gelenekteki ELMALILI HAMDİ YAZIR. Kur’ân-ı Kerîm ve halk inanışları, tarihî gerçekler ne olursa Türkçe Meâli. (Sadeleştiren: Mustafa Kasadar). İstanbul: Ravza Yayınları. olsun, onu ikinci plana itmiştir. Bu noktada Nuh Tufanı’nın gerçekte nerede olduğundan ERGUN, P. (2010). Türk Kültüründe Ruhlar ve Orman Kültü. Millî Folklor, 87, 113-121. ziyade, halkın bu konudaki inancı ön plana çıkmaktadır. GÜLTEKİN, M. (2010). Sözlü Kompozisyon Teorisi Bağlamında Latif Şah Hikâyesindeki Şiirler Üzerine Bir İnceleme. TÜBAR, XXVII, DİPNOT / FOOTNOTE 191-202. 1 Nûh/1-4; Hûd/25-26; Hûd/40. GÜLTEKİN, R. E. (2008). Türklerde Bereket Sembolü Olarak Kullanılan Meyve Motifleri ve Mimaride Değerlendirilmesi. Turkish Studies In- KAYNAKÇA / BIBLIOGRAPHY ternational Periodical For The Languages, Literature AKYOL, C. (2013). Nizami Bozkurt’un Turnalar And History Of Turkish Or Turkic, 3/5, 9-31. Deyişinde Alevi Bektaşi Kutsal Ziyaret Yerleri İNAN, A. (1998). Türk Boylarında Dağ, Ağaç (Or- ve Turna Figürü. Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları man) ve Pınar Kültü. Makaleler ve İncelemeler II. Dergisi, 8, 225-243. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ARDA, Z. (2014). Türk Mitolojisinde Dağlar ve KUTLUAY, İ. (2013). Hz. Nuh ve Tufanla İlgili Çağdaş Türk Resmine Yansımaları. Akdeniz Rivayetlerin Hadis Tekniği Açısından Değeri ve Sanat Dergisi, 7/13, 26-47. Bu Rivayetlere İsrailiyat’ın Tesiri. Uluslararası ARMUTAK, A. (2008). Yahudi ve Hristiyan Dini Hz. Nuh ve Cudi Dağı Sempozyumu, Şırnak Kutsal Kitaplarında Hayvan Hakları. İstanbul Üniversitesi, 295-318. Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Dergisi, 34 LEVVONTİN, R. C.; R. Levins. (2009). Teori ve (1), 39-55. İdeolojik Olarak Evrim. (çev. Günseli Bayram). BAŞ, M. (2013). Dinlerde ve Geleneksel Türk İnanış- Dünü ve Bugünüyle Evrim Teorisi. İstanbul: Ezgi larında Dağ Kültü. Çukurova Üniversitesi İlahiyat Matbaası. 80-123. Fakültesi Dergisi, 13 (1), 165-179. OĞUZ, M. Ö. (2011). Çok Mekânlı ve/veya Çok BAZ, İ. (2015) İnsanın Zaman ve Mekânla İlişkisi Mezarlı Anlatı Kahramanları: Yunus Emre. Millî Bağlamında Uluslararası Hz. Nuh ve Cudi Dağı Folklor, 91, 5-11. Sempozyumu. Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakül- ROSE, S. (2009). Evrensel Darwinizm. (çev. Günseli tesi Dergisi, 1, 286-290. Bayram). Dünü ve Bugünüyle Evrim Teorisi. BİRDOĞAN, N. (1998). Anadolu Aleviliğinde Çev- İstanbul: Ezgi Matbaası. 152-174. re Sevgisi, G. Ü. Hacı Bektaş Veli Dergisi, 6, 59-76. SCOTT, E. C. (2009). Evrimi Yok Etmek, Yaratılış ÇAKIR, E. (2013). Akademik Dünyanın Kentsel Bilimini İcat Etmek. (çev. Özden Şahin). Dünü ve İmgelerinden Mitolojik Simgelerine Üniversite Bugünüyle Evrim Teorisi. İstanbul: Ezgi Matbaa- Logoları. Millî Folklor, 97, 53-69. sı. 223-246. ÇIBLAK, N. (2005). Mersin’de İnanç Merkezlerine SÖNMEZ, S. (2008). Türklerde Dağ Kültü İnancı Bağlı Kurban Törenleri. TÜBAR, XVII, 155- ve Altay, Tıva ve Şor Destanlarında Dağ. Yüksek 176. Lisans Tezi. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler DELİDUMAN, C; A. Sezer. (2016). Resim Sana- Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı. tında Nuh Tufanı. idil, 5 (19), 105-120. ZÖHRE, A. (2015). Muhibbî Divânında Peygam- DOĞAN, A. (2013). Türk Halk Kültüründe ve Er- berler. Asia Minor Studies (International Journal of zurum Kadın Barlarında Güvercin Motifi. Güzel Social. Sciences), 3/5, 171-188. Sanatlar Enstitüsü Dergisi, 30, 83-93. DOĞANAY, H. (2013). Ağrı Dağı ve Turistik Öne- mi. Doğu Coğrafya Dergisi, 8/9, 169-179. EFE, R. vd. (2013). Tarihte, Kültürde Zeytin ve Zeytinyağı. Dünya’da, Türkiye’de, Edremit Körfezi Çevresinde Zeytin ve Zeytinyağı. Balıkesir: Edre- mit Belediyesi, 15-36.

288 YAZAR-1

PROPHET NOAH IN KADI BURHANEDDİN B. MESUD OF ANI’S WORK ENÎSÜ’L-KULÛB

Ali İPEK* Ercan CENGİZ** ABSTRACT adı Burhaneddîn b. Mes’ud was an Islamic scholar who was born and raised in Ani. The poetical and grandiose work “Enîsü’l-Kulûb”, which was written by Kadı Burhaneddîn Kin his youth is a work about general Islamic History. We have not much information about his life story, and this information was only obtained from the na’t part of the work “Enî- sü’l-Kulûb”. In Enîsü’l-Kulûb it is stated that Kadi Burhaneddîn b. Mes’ud was born in Ani in 1143. Kadı Burhaneddin learned the languages and the writings of the nations living in Ani, espe- cially Georgian and Armenian languages from his childhood. Kadi Burhaneddin finished his 56000 couplet of masterpiece “Enîsü’l-Kulûb” in forty years. This work is most particularly important, because it deals with some important historical events in his time such as the occu- pation of Ani by Georgians with the assistance of Armenian priests. After the invasion of Ani by Georgians, Kadı Burhaneddin b. Mes’ud migrated to Ana- tolia during the domination of Anatolian Seljuk Sultanate. He returned to Ani and started to study Islamic sciences upon seeing Solomon the Prophet in his dream. Kadı Burhaneddin studied some Islamic studies such as hermeneutics, hadith and Islamic law and worked as a preacher to earn his livelihood during six years in Ani. In 1166/1167 Kadı Burhaneddin went to Tabriz, which was one of the most important cultural centres of that time, and he started to write Enîsü’l-Kulûb at the age of twenty four with the encouragement of a scientist and preacher, Mahmud, who he met in that city. He stayed in Ahlat for a while, and then went to the capital city of Anatolian Seljuk Sul- tanate, Konya, in his declining years and he died in Konya after presenting Enîsü’l Kulûb to İzzeddin Keykavus I, the Sultan of Anatolian Seljuks, in 1212. Kadı Burhaneddin Anevî starts his work, Enîsü’l-Kulûb with the story of the first prophet Adam, and he gives previously-unknown information about other prophets with their stories. The story about Noah (pbuh) is a sample for such previously-unknown information. The story starts with the events that there were very few believers and the whole people all over the world deny the existence and the uniqueness of Allah in the story of the Noah. كه از بت برستي يكي تر بتبر ست زمين سر بسر كسب بتبر ست

Although it was recorded in some sources that Noah was relieved at the age of fifty, Kadı

* Prof. Ali İPEK, Iğdır University, Faculty of Sciences and Letters, Department of History, Iğdır/ TURKEY e-mail: [email protected] ** Dr. Ercan CENGİZ, Kafkas University, Faculty of Teologie, Department of Islam History and Arts, Kars/ TURKEY, e-mail: [email protected]

289 Ali İPEK

Ali İPEK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ercan CENGİZ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Burhaneddin reports that he was four hundred years old when he was relieved. بيامد برو وحي برو د كار جو شود چا ر صد ساله از روزكار

It was reported by Anevî that when Noah, who was considered as the second father of human beings, was one thousand years old, there were only forty men and women totally, who believed his prophecy. كه مي كرد دعوت بليل نهار زعمر ش كذ ر كر د سالي هز ار

Because of the disbelief of human beings and their obstinacy in impiousness, it was stated by Kadı Burhaneddin Anevî as follows that divine consolation was relieved to Noah, who experienced many difficulties: كه هر با مد اد ى تو بت صبوح جنان بو د فر ما ن يز د ا ن بنو ح

After this information was given, it was stated in the work that Noah was given a divine order to anathemize the people who did not believe in Divine orders and construct an ark. The expression that Angel Gabriel (pbuh) was an engineer and guide in the construction of the ark, was one of the finest enunciations in Anevî’s “Enîsü’l Kulûb”. همي شد مهند س همي شد دليل مر اورا بهر كاردر جبر يل

The statement that Noah gives the names of Abu Bekir, Omar and Ali’s names, to the rooms of the ark, because these are the names of the distinguished friends of the last prophet Mohammed (pbuh) are one of the most interesting records of Anevî in this work. يكي نام بو بكر و د يكر عمر بر ان هر يكي كشت بنامي بد يد بر ان جا زمين تخت نا م علي سو م عثمان نيكو سير

These kinds of samples which can be quoted many times from Kadı Burhaneddin’s work either cannot be found or stated differently in other resources. This shows that Anevi had deep knowledge about this subject and he used different source when he wrote his work Enîsü’l Kulûb. Key words: Kadı Burhaneddin, Ani, Enîsü’l-Kulûb, Prophet Noah.

290 YAZAR-1

ANİ’Lİ KADI BURHANEDDİN B. MES’UD’UN ENÎSÜ’L- KULÛB ADLI ESERİNDE NUH PEYGAMBER

Ali İPEK* Ercan CENGİZ** GİRİŞ zaman, insanların dalâlet içinde, hak inançtan nsanların tevhid inancından uzaklaştıkları sapmış olarak bulunduğunu açıklayarak başla- zamanlarda kendilerine rehberlik etmeleri maktadır. Bu durum Enîsü’l-Kulûb’da insanlık İiçin peygamberler gönderilmiştir. Tevhid’i imandan çıkmış, azgınlık artmış ve Allah’tan korkan kalmadığı, yeryüzünün tamamen put- anlatmak, her şeyin doğru olanını göster- 1 mek peygamberlerin başlıca görevleriydi. perestlerle dolduğu anlatılmaktadır. Peygamberler gönderildikleri toplumlarda Kadı Burhaneddin’in bu kayıtlarına mu- görevlerini yerine getirmeğe çalıştıkları sırada kabil, Hz. Nuh’un bulunduğu toplumun dinî çeşitli zorluklarla karşılaşmıştır. Peygamber- yapısıyla alakalı bazı kaynaklarda sadece “isyan lerin maruz kaldıkları sıkıntılardan kurtuluş- 2 içinde bulundukları” ifadesi görülmektedir. ları ve kavimlerinin farklı şekillerde ceza- Bunun yanında Mes’udî, Hz. Nuh’un babası landırılmaları, başta Kur’an-ı Kerim olmak Lamek döneminde başlayan putperestliğin üzere diğer semavî kitaplarda da anlatılmıştır. oğlu döneminde daha yaygın bir hale geldi- Bunlar daha sonra peygamber kıssaları şek- 3 linde kaleme alınmıştır. ğini belirtmektedir. Taberî ise Nuh kavmi- nin din yapısı hususunda farklı anlayışların 4 İslâmî dönem tarih yazıcılığında ortaya bulunduğuna yer vermektedir. İbnü’l-Esîr, konulan eserlerin birçoğu aynı zamanda bir bu farklı görüşleri fuhşun, Hak Mabud’a dünya tarihi görünümündedir. Kadı Bur- olan inançsızlığın yayıldığı, insanların Sâbîlik haneddin Anevî de aynı yolu takip ederek, (yıldızperestlik) dinini benimsedikleri şeklinde 5 daha çok Peygamber kıssaları muhtevalı açıklamaktadır. Hz. Nuh zamanında yer- Enîsu’l-Kulûb adlı manzum eserini kaleme yüzünde zulmün arttığı, fitne ve fesadın her 6 almıştır. Eseri Enîsü’l-Kulûb’a ilk peygamber tarafı sardığı, o dönem toplumunun içinde Hz. Âdem’in kıssasıyla başlayan Kadı Burha- bulunduğu durumun bir başka ifadesidir. Kadı neddîn Anevî’nin eserinin bir bölümünü de Burhaneddin, Nuh toplumuyla ilgili olarak Hz. Nuh’un kıssası oluşturmaktadır. rivayetleri Tevrat’taki bilgilerden değil, doğ- rudan Kur’an’ı Kerim’i esas aldığını Kur’an’da ENÎSÜ’L-KULÛB’DA HZ. NUH VE Nuh kavminin putları olarak belirtilen Vedd, NUH TOPLUMUNUN DİNÎ YAPISI Süvâ,Yegûs, Ye’ûk ve Nesr’in adlarını zikret- 7 Kadı Burhaneddin Enîsü’l-Kulûb’da mesinden anlaşılmaktadır. Nuh Peygamberin kıssasına Hz. Nuh’un Hz. İdris’in göğe yükseltilmesinden sonra için- İLK VAHİY VE TEVHİD’E ÇAĞRI de yaşamış olduğu kavime tevhit inancını Enîsü’l-Kulûb’da, Hz. Nuh’a ilk vah- anlatmak için peygamber olarak gönderildiği yin gönderilişi, insanları tevhit inancına

* Prof. Dr. Ali İPEK, Iğdır Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Iğdır/TÜRKİYE, e-posta: [email protected] ** Dr. Ercan CENGİZ, Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü, Kars/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

291 Ali İPEK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ercan CENGİZ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

çağrılışıyla kıssa devam etmektedir. Enî- Hz. Nuh Allah’tan iman edenleri helak sü’l-Kulûb’da Hz. Nuh’a, 400 yaşına geldi- etmemesini istemiş, Cenab-ı Allah’ta “Sen ğinde kendisine Cebrâil vasıtasıyla ilk vahyin endişelenme iman edenleri yanına alacaksın, 8 gönderildiği belirtilmektedir. Buna karşılık iman edenler seninle hayatta kalacaktır.” bazı rivayetlerde ise Hz. Nuh’a vahiy geldiği Buyurarak Hz. Nuh’u teskin etmiştir. Hz. 9 sırada 480 yaşında, bir başka kaynakta ise Nuh gemiyi yapmak için sabah gidip akşam ömrünün 50. senesinde vahyin geldiği belir- evine dönmekteydi. Gemiyi yapmak için 10 tilmektedir. Cibril ona rehberlik etmekteydi. Geminin inşası 40 yıl sürmüş ve gemi tamamlandıktan Enîsü’l-Kulûb’da Hz. Nuh’un bilgin sonra Hz. Nuh kavmine, yakında size çok birinin oğlu olduğu, çok ağlaması sebebiyle büyük azap gelecek, ben sizin uyarıcınızım isminin Nuh denildiği açıklanmaktadır. Hz. diyerek kavmini bir kez daha uyarmıştır. Nuh’un bu ağlamaları şükrederek yaptığı da Bu uyarıya rağmen alay etme ve husumetler Enîsü’l-Kulûb’da belirtilmektedir. Bu ağlama- daha da artmıştır. Kavminden inanmayanlar larından birinde Cibril’in Hz. Nuh’a vahiy gemiye bakarak, su olmayan bir yerde bu getirdiği de Enîsü’l-Kulûb’da anlatılmaktadır. gemi nasıl yüzecek diyerek Hz. Nuh’u yaşlı İnsanlığın ikinci babası sayılan Hz. Nuh’a, ve deli olarak nitelemekteydiler. Hz. Nuh bin yaşına geldiği zaman, gece gündüz halkı ile alay edenler arasında Şit, İdris ve eski imana ve hak yola davet etmesine rağmen peygamberleri görenler de vardı. Halkın bu kendisine toplamda 80 kişinin inandığı da, şekildeki alaylarından bunalan Hz. Nuh’a Enîsü’l-Kulûb’da kaydedilmektedir. Tevhit Cibril yakında rahata kavuşacağını belirterek inancına icabet etmeyenler arasında Hz. sabretmesini istemekteydi. Geminin uzun Nuh’un eşi ve oğlu Kenan’da bulunmaktaydı. demir çivilerle sabitlenmiş ve dünya o tarihe Hz. Nuh’un karısının iman etmediği gibi kadar böyle bir gemi görmemişti ifadesi, inançsızlara yardımda bulunduğu da Enî- 15 Cibril rehberliğini net bir şekilde ortaya sü’l-Kulûb’da verilen bilgiler arasındadır. koyduğu gibi Hz. Nuh’un yaptığı gemiyi inşa İnsanları doğru yola davetine rağmen inanan- etmek için insanların o esnada sahip olduğu ların sayısının az olması nedeniyle Hz. Nuh, bilginin de böyle bir gemiyi inşa etmek için Allah’ın rahmetine sığınmış hatta insanların yeterli olmadığının bir ispatıdır. davetine icabet etmemesi üzerine kavmine 11 beddua etmiştir. Bu beddua Kur’an-ı Ke- Enîsü’l-Kulûb’da verilen ilginç kayıtlardan rim’in Nuh Sure’sinde “Ey Rabbim! Kâfirler- biri de Hz. Nuh’un inşa ettiği geminin bö- den hiç kimseyi yeryüzünde bırakma! Çünkü sen lümleri yahut odalarına Hz. Ebû Bekir, Hz. onları bırakırsan, kullarını saptırırlar; sadece Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin adlarını 12 ahlaksız ve kafir kimseler yetiştirirler.” şeklin- verdiğini, çünkü bunların son Peygamber de yer almaktadır. olarak gönderilecek olan Hz. Muhammed’in (a.s.) güzide sâhabîleri ve arkadaşları olduğu- 16 HZ. NUH’UN GEMİYİ İNŞA ETMESİ nun ifade edilmesidir. Kur’an-ı Kerim’deki “Onların soylarını dolu gemide taşımamız onlar VE TUFAN 17 için delildir” ayetinden yola çıkan Kadı Allah, bunun üzerine Nuh Aleyhisselam’a Burhaneddin’in güzel bir çıkarım yaptığı kavminin helak olacağını bildirerek gemi 13 anlaşılmaktadır. yapmasını emretti : “Gözlerimizin önün- de ve vahyimiz (emrimiz) uyarınca gemiyi Gemi tamamlandıktan sonra her tarafa yap ve zulmedenler hakkında bana (bir şey) inanlardan elçiler göndererek insanlar gemiye 14 söyleme! Onlar mutlaka boğulacaklardır!” binmeye davet edilmiştir. Davete kâfirler

292 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ali İPEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ercan CENGİZ uymamış, içlerinden biri “Bu ihtiyar bize ne etmen ve Senin, bana rahmet etmen olmazsa diyor? Yaptığı gemiye niye binelim ki? Boş ben, hüsrana uğrayanlardan olurum.” Dedi. bir gemide ne yapacağız” diyerek gemiye Hz. Nuh’un oğlu için Allah’tan af dilemesi ilk binmeyi reddetmişlerdir. Cibril Hz. Nuh’a etapta iman açısından sorunmuş gibi algıla- etrafındaki hayvanlardan bir çift toplaması- nabilir. Fakat sonuçta Hz. Nuh’ta bir insandır nı söylediği gibi hangi hayvanların gemiye ve kendisinde de beşeri bir özellik olarak alınıp alınmayacağı konusunda da Hz. Nuh’a evlat sevgisi bulunmaktadır. Diğer taraftan rehberlik etmiştir. Cenâb-ı Allah’ın uyarısından sonra verdiği cevaptan da anlaşılacağı üzere Hz. Nuh’ta Hz. Nuh gemiye gerekli olanlar taşınırken Allah’ın uyarısı karşısında tam bir teslimiyet inanları yönlendirmekte bu sırada Şeytan’da söz konusudur. bir köşeden çalışmaları izlemektedir. Şey- tan’ın orada olmasına aldırış etmeyen Hz. İman edenler gemiye bindikten sonra, Nuh’tan Şeytan kendisini gemiye almasını Hz. Nuh telaşlı bir bekleyişe girer. Kadı istemekte fakat Hz. Nuh cevap vermemekte- Burhaneddin tufan başladığında Cibril’in dir. Kadı Burhaneddin Anevî bundan sonra geminin hareket etmesine yardım ettiğini, Hz. Nuh’un oğulları hakkında bilgi vererek Şeytan’ın da bu sırada gemiye bindiğini ve kıssayı sürdürmektedir. Hz. Nuh’un oğulları Hz. Nuh’un Şeytan’ın gemiye binmesinden Kenan, Sam, Yafes ve Ham’ı yanına çağır- hoşlanmadığını kaydetmektedir. Bundan son- dığını, Sam, Yafes ve Ham’ın babalarının ra Hz. Nuh Şeytan’a, “Ey lanetli sen burada davetine icap ederken, Kenan’ın babasının ne yapıyorsun?” diye sorduğunda Şeytan kur- davetini kabul etmeyerek gemiye yaklaşmadı nazlıkla “Ey Allah’ın Resulü ben de seninle belirtilmektedir. Hz. Nuh oğluna, gemiye olayım ki hayatta kalayım. Ben melun olsam binmesine mani olan şeyin ne olduğunu sor- da iyilikle geldim, ziyanım olmaz.” Cevabını duğunda Kenan babasına, vaat ettiği tufanın verir ve Hz. Nuh’tan gemide kalmak için olacağına inanmadığını, şayet tufan gerçek- icazet alır. Kadı Burhaneddin bundan sonra leşirse de dağlara sığınacağı cevabını ver- Allah’ın emriyle tufanın oluşmaya, tandı- mektedir. Duruma oldukça üzülen Hz. Nuh rın kaynamaya başladığını ve gökyüzünün oğlunu tekrar gemiye davet ederek, sığınacağı açılarak neyi varsa yeryüzüne döktüğünü dağların kendisini kurtarmayacağını ve tufan ifade eder. Enîsü’l-Kulûb’da yer alan güzel geldiğinde kimsenin güvende olmayacağını benzetmelerden biride yedi kere gök açıldı söylemesine rağmen Kenan yine gemiye ve yağmur yağdı, tıpkı Kâbe’nin tavafı gibi 20 binmeyi reddetmiştir. ifadesidir. Müellif gökyüzünün yağmuru yeryüzüne boşaltmasını tamamlamasını Hz. Nuh Allah’a “O benim oğlumdur. Kâbe’nin etrafının yedi kere şavt edilerek Gönlüme yakındır, ehlimi de yanıma alayım” 18 tavafın tamamlanmasına benzetmiştir. diyerek yalvarmışsa da, Cenab-ı Allah Nuh Aleyhisselâmın oğlu için af dilemesi- Yeryüzü tufanla birlikte suyla dolarak en ne karşılık: “ Ey Nuh! O asla senin ailenden yüksek dağı bile sular altında kaldığı bilgisi- değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. O nin akabinde geminin Cudi Dağı’nın tepele- halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden rine yöneldiği bilgisine yer verilmektedir. Su- 19 isteme.” buyurdu. ların yükselmesiyle birlikte Hz. Nuh’un iman etmeyerek gemiye binmeyi reddeden oğlu Hz. Nuh bunun üzerine “Rabbim, mu- Kenan’da bir dalga tarafından yutulmuştur. hakkak ki ben, onun hakkında benim bir il- Müellif daha sonra kıssayı şarabın oluşumuy- mim (bilgim) olmayan şeyi Senden istemek- la ilgili bilgi vererek devam ettirmektedir. Hz. ten Sana sığınırım. Ve Senin, beni mağfiret

293 Ali İPEK IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ercan CENGİZ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Nuh şerbet içmek için üzüm sıkarak su katar ayrılmış ve kıssanın girişinde Nuh kavminin ve Hz. Nuh’un bulunmadığı bir sırada Şey- içinde bulunduğu şirk ortamı hakkında bilgi tan, önce aslanın, sonra ayının ve son olarak verilmiştir. Hz. Nuh’a 400 yaşında peygam- da tilkinin kanını Hz. Nuh’un hazırladığı şer- berlik görevi verildiğini belirten Anevi, bütün 21 bete katar ve şerbet böylece şaraba dönüşür. çabalarına rağmen toplamda Nuh Peygam- Müellifin aktardığı bu olayın gerçekle alakası bere 80 kişinin iman ettiğini, karısının ve olmamakla bu açıklamanın amacı şarap gibi oğlu Kenan’ın da iman etmeyenler arasında İslam dini tarafından yasaklanmış ve haram bulunduğunu belirtmektedir. Kendisine iman kabul edilen bir içeceğin sorumluluğunu edenlerin sayısının az olması ve inanmayan- Şeytan’a yüklemekten ibarettir. ların Hz. Nuh ile alay etmeleri sonucu Hz. Nuh, kavmine bedduada bulunmuş, bunun Enîsü’l-Kulûb’da müellifin aktardığı diğer üzerine Allahu Teâla, Hz. Nuh’a kavminin ilginç bir bilgi gemide bulunan seksen kişinin helak olacağını bildirerek gemi yapmasını isimlerinin hepsinin belli olduğu ifadesi emretmiştir. olmasına karşın Hz. Nuh ve oğullarının isimlerinden başka birinin ismi zikredilme- Kadı Burhaneddin Hz. Nuh’un gemiyi mektedir. Gemide bulunanlar ayrıca Allah’a inşasında Cibril’in O’na rehberlik ettiğini ve ibadet edebilmek için bir de mescit yapmış- geminin yapımının 40 yıl sürdüğünü kay- lar ve birbirini kovalayan günleri ibadetle detmektedir. Hz. Nuh gemi tamamlandıktan geçirmektedir. Aradan aylar geçtikten sonra sonra kavmini tekrar uyarmışsa da bu ancak Allah’ın emriyle tufan sona erer ve gemi Cudi kavminin alay etmesini arttırmıştır. Alayın 22 Dağı’na oturur. “Ey yeryüzü! Yut suyunu. artmasında Hz. Nuh’un gemiyi inşa ettiği Ey gök! Tut suyunu” denildi. Su çekildi, iş bi- yerde geminin yüzebileceği bir suyun bulun- tirildi. Gemi de Cûdî’ye oturdu ve “Zalimler maması da etkili olmuştur. Geminin inşası topluluğu Allah’ın rahmetinden uzak olsun!” sırasında Cibril’in rehberlik ettiği de göz 23 denildi. Kadı Burhaneddin gemiden önce önünde bulundurulursa Hz. Nuh’un kavmi- Hz. Nuh’un ve ardından üç oğlunun indiği- nin, inşa edilen geminin tarzına ve büyüklü- ni, yeryüzündeki insanların bu üç oğuldan ğüne yabancı oldukları akla gelmektedir. türediğini, temiz kalpli ve iblis tipli insanların Müellif, Hz. Nuh’un inşa ettiği geminin Hz. Nuh’un bu üç oğlundan türediğini belir- 24 odalarına Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. terek Hz. Nuh kıssasını sonlandırır. Osman ve Hz. Ali’nin adlarını verdiğini SONUÇ belirterek klasik İslam tarihi kaynaklarında bulunmayan bir bilgi aktarmaktadır. Kanaa- Kadı Burhaneddin Anevi 1143 yılında, timizce Anevi burada Yasin Suresi 41. ayette günümüzde Kars ili sınırlarında yer alan bahsedilen “Onların soylarını dolu gemide Ani’de dünyaya gelir. Enîsü’l-Kulûb adlı ese- taşımamız onlar için delildir” ifadesinden yola rini 1167 yılında yazmaya başlar ve 40 yıldan çıkarak güzel bir benzetme yapmıştır. fazla bir zamanda tamamlayarak 1212 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Key- Enîsü’l-Kulûb’da klasik İslam tarihi kavus’a (608-617/1211-1220) sunar. Bundan kaynaklarında olmayan veya farklılık göste- kısa bir süre sonra da Konya’da vefat eder. ren bilgilere rastlanmaktadır. Şöyle ki; klasik İslam tarihi kaynaklarında tufan sırasında 56.000 beyitten oluşan eser nazım suların yükselmesiyle geminin yüzmeğe halinde kaleme alınmış olup beyitler kendi başladığı aktarılırken Kadı Burhaneddin aralarında kafiyelidir. Eserde, müellif tara- Enîsü’l-Kulûb’da geminin tufan başladığında fından Nuh Peygamberin kıssasına üç sayfa Cibril’in yardımıyla yüzmeğe başladığı-

294 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ali İPEK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ercan CENGİZ nı kaydetmektedir. Yine Enîsü’l-Kulûb’da 3 Mes’udî, Ebu’l-Hasan Ali b. Hüseyin, Ahbâ- ru’z-Zaman ve Min Abâdihi’l-Hadsân ve Acâi- Şeytan’ın gemiye binmesinin Hz. Nuh’un bu’l-Buldân, Beyrut 1996, I,78-81. izni ile olduğu belirtilirken, diğer kaynaklarda 4 Taberî, Ebû Ca’fer Muhammed b. Cerîr, Târî- bu durum Hz. Nuh’un izni ile değil, gemiye hu’l-Ümem ve’l-Mülûk, Beyrut, I, 163-169. alınan eşeğin kuyruğundan tutarak girmesi 5 İbnü’l-Esîr, Ebû’l-Hasan Ali b. Muhammed, şeklindedir. Gemiye alınacak canlıların tespi- el-Kâmil fi’t-Târîh, nşr. C. J. Tornberg, Beyrut 1982, I, 67. tinde Cibril’in Hz. Nuh’a kılavuzluk etmesi 6 Mes’udî, Ali b. Hüseyin, Mürûcu’z-Zeheb ve yine Enîsü’l-Kulûb’a has bir bilgidir. Meâdinü’l-Cevher, Beyrut 1965, I, 50. 7 Nûh, 71/23. Enîsü’l-Kulûb’da bazı ilginç bilgilere de 8 Enîsü’l-Kulûb, s. 14. rastlanmaktadır. Örneğin Hz. Nuh’un gemiye 9 Bkz. Taberî, I, 169. bir ekmekçiyi aldığı, ayrıca Hz. Nuh’un şer- 10 Sa’lebî, Arâis, s. 54. bet yapmak için sıktığı üzüm suyuna Şeytan 11 Enîsü’l-Kulûb, s. 14, İbnü’l-Esir, el-Kâmil tarafından sırasıyla aslanın, ayının ve tilki- Fi’t-Tarih, I, s. 67, Taberî, Târîhu’l-Ümem ve’l- Mülûk, 167, Ömer Faruk Harman, “NÛH”, TDV nin kanları katılarak üzüm suyunun şaraba İslam Ansiklopedisi, c. 33, İstanbul, 1988, s.226. dönüştürüldüğü bilgisi yer almaktadır. Kadı 12 Nuh,71/26-27. Burhaneddin, tufan sırasında gökyüzünün 13 Enîsü’l-Kulûb, s. 14. yağmurunu yeryüzüne boşaltmasını “gökyü- 14 Hud, 11/37. zünün yedi kere açılması” ifadesini kullanarak 15 Enîsü’l-Kulûb, s. 14 anlatmış ve bu ifade ile Kâbe’nin tavafında 16 Enîsü’l-Kulûb, s. 14. 17 Yasin, 36/41. yapılan yedi şavt arasında bağlantı kurarak 18 Enîsü’l-Kulûb, s. 15. güzel bir teşbihte bulunmuştur. 19 Hud, 11/46. Tam bir zaman ifadesi belirtmeden 20 Enîsü’l-Kulûb s. 16. 21 Enîsü’l-Kulûb, s.16. geminin aylar sonra Cudi Dağı’na oturdu- 22 Enîsü’l-Kulûb, s. 16. ğunu belirten Anevi, insanlığın Hz. Nuh’un 23 Hud, 44. kendine iman eden üç oğlunun soyundan 24 Enîsü’l-Kulûb, s. 16. devam ettiğini belirtmektedir. Müellif, İslam kaynaklarında bahsedilen Hz. Âdem’in ce- KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY sedinin gemiye alınması, tufanın kırk gün ve Abdülbâkî, Muhammed Fuâd (ö.1968), el-Mu’ce- kırk gece devam etmesi ve karaya çıkanların mü’l-müfehres li-elfâzı’l-Kur’âni’l-Kerim, her birinin kendine ev yaptığı konusuna ise İstanbul, 1990. değinmemiştir. Son olarak, Enîsü’l-Kulûb’da Anevî, Kadı Burhaneddin Kitâbu Enîsü’l-Kulûb klasik İslam tarihi kaynaklarında rastlanılan Fî Kısasi’l-Enbiya ve Haberihim, Süleymaniye bilgilerin dışında kıssaya insanların ilgisini Kütüphanesi, Ayasofya No: 2984. Harman, Ömer Faruk, “NÛH”, TDV İslam Ansiklope- çekmek için diğer kaynaklarda yer almayan disi, c. 33, İstanbul, 1988, 224-227. ilginç bilgilerin hikâye havası katılarak akta- İbnü’l-Esîr, Ebû’l-Hasan Ali b. Muhammed, el-Kâmil rıldığını söylemek mümkündür. fi’t-Târîh, C.I, nşr. C.J. Tornberg, Beyrut 1982. Mes’udî, Ali b. Hüseyin, Mürûcu’z-Zeheb ve Meâdi- nü’l-Cevher, C.I, Beyrut 1965. DİPNOTLAR / FOOTNOTES Mes’udî, Ebu’l-Hasan Ali b. Hüseyin, Ahbâru’z-Za- 1 Kadı Burhaneddin Anevî, Kitâbu Enîsü’l-Kulûb man ve Min Abâdihi’l-Hadsân ve Acâibu’l-Buldân, Fî Kısasi’l-Enbiya ve Haberihim, Süleymaniye Beyrut 1996. Kütüphanesi, Ayasofya No: 2984, s. 14. es-Sa’lebî, Ahmed b. Muhammed b. İbrahim, Kasasu’l-En- 2 Bkz. Ya’kubî, Ahmed b. Ebî Ya’kub b. Vazıh el- biyâ el-Müsemmâ Arâisü’l-Mecâlis, Beyrut 1985. Kâtib, Kitâbu’l-Buldân, nşr. M. J. De Goeje, Brill Taberî, Ebû Ca’fer Muhammed b. Cerîr, Târîhu’l-Ü- 1892, I, 13; es-Sa’lebî, Ahmed b. Muhammed b. mem ve’l-Mülûk, C.I, Beyrut, 1407/1987. İbrahim, Kasasu’l-Enbiyâ el-Müsemmâ Arâi- Ya’kubî, Ahmed b. Ebî Ya’kub b. Vazıh el-Kâtib, sü’l-Mecâlis, Beyrut 1985, s. 54. Kitâbu’l-Buldân, C.I nşr. M. J. De Goeje, Brill 1892.

295 ACCORDING TO THE SYRIAC HISTORIES PROPHET NOAH AND FLOOD

Ahmet Yasin TOMAKİN*

ABSTRACT he Syriac People, one of the oldest nations in Mesopotamia, have begun to Christianize from the first century, and the most part of them have entered to this religion in a little while.T Along with Christianity, the Syriac People have begun to work on the Bible and religious sciences. In this sense, it is also possible to mention historical works among the other Syriac works. The earliest Syriac historical source ever reached is the work written by Eusebius of Caesarea (d. 339) on church history. However, this author is not Syriac. The earliest Syriac historical writing that has reached the present day belongs to the 6th century. From this period the Syriacs continued to write both church history and general history. Very few of authors of these historical writings are known and many of them reached us anonymously. The most well-known of the Syriac historians are Patriarch Mikhail (d. 1199) and Bar Hebraeus (d. 1286). Syriac historiography reached the summit with these two names in the 12th and 13th centuries. They distinguish from others by their interest in both church history and general history. In this study first of all, historical writings that started with the creation have been identified. It is possible to list them as Anonymous Melkite Chronicle, Anonymous Chronicle to 724, Anonymous Chronicle to 775, Zuqnin Chronicle, The Chronicle of Michael the Syrian, and Bar Hebraeus` Kthābhā dh-Makhtbhonuth Zabhne and Tārīhu Muhtasar al-Duval. These works include information about Prophet Noah, the time and the events of the Flood, and the place where the ark landed. It is seen that the information provided in the sources is more in line with the Bible. However, there are some differences in dating because of different Torah texts. The writers based on the Seventies (The Septuagint) translation reached 1642 on the birth of Noah and 2242 on the date of the Flood. On the other hand, the writers based on the Syriac Peshitta reached 1056 on the birth of Noah and 1656 on the date of the Flood. It is noteworthy that the Syriac writers have used mostly the Seventies translation. When we look at the Flood, not all the authors give detailed information about the subject. The information given is in general compatible with the Bible. Within the scope of this study, the information in these sources was identified and explanations differing from the Bible were examined. It is seen that the Zuqnin Chronicle has been distinguished from other sources in both content and style. Because the author of this work has placed Christian motives such as bell and cross in the story and has adopted a narration that visualize the Flood.

* Dr. Ahmet Yasin TOMAKİN, Şırnak University, Faculty of Divinity, Department of Islamic History, Şırnak/ TURKEY, e-mail: [email protected]

296 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ahmet Yasin TOMAKİN

There are also two different narratives on where the ark landed. Some of them narrates that the ark landed on the Apamea Mountains in the Pisidia, the region of today’s Antalya and its surroundings in Roman times. The authors seem to have received this information from Roman historians. Other sources referring to the topic, give the knowledge that the ark landed on the Kardu Mountains. This place is known as Gāzartā dh-Kardu [ܘܕܪܩܕ ܐܬܪܙܓ: Kardu Island] in Syriac sources Ibn Umar Island] in Islamic Sources. Syriac sources :جزيرة ابن عمر] and as Cazīratu Ibn Umar have acquired this knowledge from Peshitta. Because the place where the ark landed is referred to as Turay Kardu [ܘܕܪܩ ܝܪ̈ܘܛ: Kardu Mountains] in it. It is striking that the Syriac sources have not mentioned Mount Ararat, although it is explicitly mentioned in the Bible. Bar Hebraeus also points out that the Kardu Mountains are known as Cudi in his own time. His mention of Cudi, which had never been mentioned before, must have been written under the influence of Islamic culture. This is also a sign that the work is written for the Muslim reader. Key words: Syriac, Noah, Flood, Zuqnin Chronicle, Michael the Syrian, Bar Hebraeus.

297 SÜRYANİ TARİH KAYNAKLARINA GÖRE NUH PEYGAMBER VE TUFAN

Ahmet Yasin TOMAKİN*

4 5 GİRİŞ Kroniği, Süryani Mihail Kroniği, Bar Heb- 6 iladi ilk yüzyıllardan itibaren Hı- raeus’un Süryanice ve Arapça tarihleri. ristiyanlaşmalarıyla doğru orantılı Süryani yazarların eserlerini kaleme Mbir biçimde Süryaniler Kutsal Kitap’a ilgi alırken farklı Kutsal Kitap nüshalarını duymuşlar ve Yunancayı öğrenmenin yanı kullandıkları görülmektedir. Bu anlamda en sıra kutsal metinleri Süryaniceye çevirmeye çok Yunaca Yetmişler çevirisine (Septuagint) başlamışlardır. Bunun sonucu olarak kutsal ve Süryanice Eski Ahit Peşitta’ya (Kthobho metinlerde yer alan bilgiler Süryanilerin da-Dhiyathiqi Athiko), zaman zaman da ilerleyen dönemde ortaya koydukları eser- Samirice ve İbranice Tevrat’a atıflar yapıl- lere girmiştir. Günümüze ulaşan kaynaklar maktadır. Bu metinler arasında daha çok çerçevesinde değerlendirildiğinde; Sürya- tarihlendirmelerden kaynaklanan farklılıklara niler arasında yaratılıştan başlayan dünya rastlanmaktadır. tarihi yazımı, ilk defa VII. yüzyılda görülür. Bununla birlikte eserlerin sayısı çok fazla NUH VE TUFAN’IN ZAMANI değildir. Süryaniler daha çok kilise tarihi ve yerel tarih kaleme almışlardır. Diğer taraftan Tevrat’ta aktarılan bilgiye göre Nuh, dünya tarihi yazımına Batı Süryanilerinin Adem’den itibaren dünyaya gelen onuncu ܡܕܳ ܐܳ ܚܘܢܽ daha ilgili oldukları görülmektedir. Ayrıca nesildir. Adem [ : Odom] ile Nuh [ : ܬܝܫܺ onlar çevrelerinde yaşayan devlet ve mil- Nuh] arasında sırasıyla; Şit [ : Shith], ܫܘܢܽ ܐܳ ܢܢܝܳ ܩܰ letlerin tarihini de önemsemişlerdir. Doğu Enoş [ : Onuş], Kenan [ : Kaynon], ܳ ܠܝܶ ܠܠܗܡܰ ܕܪܝܳ Süryanileri içinde kaleme alınmış olan tarih Mahalalel [ ܴ ܴ : Mahloloyel], Yared [ : ܟܘ̇ ܢܽ ܚܰ eserleri daha yerel karakterlidir ve olaylar Yorod], Hanokܽ ܰ [ : Hanukh], Metuşe-ܳ lah [ܚܠܫܱ ܘܬܡ: Matuşlah] ve Lamek [ܟܡܠܴ : kilise çevresinde dönmektedir. John Penkaye 7 buna bir istisna olarak gösterilebilir. VII. Lomokh] bulunur. Tevrat bu ilk insanların yüzyılda yaşamış olan yazar bir dünya tarihi (patriarchs/abhohotho) kaç yıl yaşadıkları kaleme almıştır. Ancak eserin baş tarafından ve kaçıncı yaşlarında çocuk sahibi oldukla- günümüze ulaşan parçalar çok azdır. Batı rının bilgisini vermektedir. Buna göre Nuh; Süryanileri tarafından kaleme alınmış olan 500 yaşında iken Sam, Ham ve Yafes isimli dünya tarihleri arasında da günümüze eksik üç oğlu dünyaya gelmiş, 600 yaşında iken ulaştığı için istifade edilemeyenler bulun- Tufan gerçekleşmiş, Tufan’dan sonra 350 yıl maktadır. Bununla birlikte mevcut yedi farklı yaşamıştır. Bu durumda toplam ömrü de 950 kaynakta Nuh ve Tufan olayıyla ilgili bilgi yıl olarak tespit edilmiştir. Yukarıda adı geçen bulmak mümkündür. Çalışmamızın kaynak- farklı dillerdeki Kutsal Kitaplar, Nuh ile ilgili larını oluşturan bu eserleri şu şekilde sırala- bu bilgi üzerinde ittifak etmektedirler. Ancak 1 yabiliriz: Anonim Melkit Kroniği, Anonim sıra Adem’den itibaren geçen yılları hesap- 2 3 Kronik 724, Anonim Kronik 775, Zuknin lamaya geldiğinde bazı karakterler hakkında

* Dr. Ahmet Yasin TOMAKİN, Şırnak Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi, Şırnak/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

298 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ahmet Yasin TOMAKİN verilen farklı rakamlar sebebiyle, Nuh’un mektedir. Diğer taraftan Yetmişler çevirisin- yaşadığı dönem ve Tufan’ın gerçekleştiği deki hesaplamasında küçük bir yanılgıya düş- zamanla ilgili farklı sonuçlar ortaya çıkmak- müştür. Bilgiye nasıl ulaştığını açıklamamakla tadır. birlikte yazar, Nuh’un ikinci binyıldan 344 yıl önce doğduğunu ifade etmektedir. Buna göre İbranice Tevrat’ta verilen sayılara göre hesaplandığında Nuh’un doğum yılı 1656 hesaplandığında Nuh; 1056 yılında doğ- olarak ortaya çıkmakta, Tufan’ın zamanıyla muş, 1556 yılında üç oğlu dünyaya gelmiş, ilgili de 2256 sonucuna ulaşılmaktadır. Zira 1656 yılında Tufan gerçekleşmiş ve Nuh Tufan, Nuh 600 yaşındayken gerçekleşmiş- 2006 yılında ölmüştür. Peşitta olarak bili- tir. Halbuki Yetmişlere göre doğru sonucun nen Süryanice Kutsal Kitap’ta geçen bilgiler 2242 yılı olması gerekmekteydi. 14 yıllık bu İbranice Tevrat ile birebir örtüşmektedir, zira yanlışlık yazarın hesabından kaynaklanmış çeviri bu kitaptan yapılmıştır. Daha eski bir 8 olmalıdır. dönemde yapılmış olan ve Yetmişler çevirisi (Septuagint) olarak bilinen Yunanca Kutsal Anonim Kronik 724 yazarı da Kutsal Kitap’ta verilen yılların miktarı daha farklıdır. Kitap’ta verilen bilgileri nakletmiş ve daha Bu kitaptaki veriler hesaplandığında Nuh’un farklı hesaplamalar yaparak farklı şahısların 1642 yılında doğduğu, 2142 yılında üç oğlu- birbirleriyle ve Tufan ile zamansal yakın- nun dünyaya geldiği, 2242 yılında Tufan’ın lıklarını vermeye çalışmıştır. Kendisi açıkça gerçekleştiği ve Nuh’un 2592 yılında öldüğü ifade etmemekle birlikte verdiği sayılardan bilgisi ortaya çıkmaktadır. Samirilere ait Kut- onun Peşitta’yı esas aldığı anlaşılmaktadır. sal Kitap’ta geçen sayılar da önceki ikisinde Zira burada geçen sayılar birebir örtüşmek- farklıdır. Bu kitaba göre Nuh; 707 yılında tedir. Diğer yandan yazarın, kendi yapmış doğmuş, 1207 yılında üç oğlu olmuş, 1307 olduğu hesaplamalarda başarılı olduğunu yılında Tufan gerçekleşmiş ve 1607 yılında söylemek imkansızdır. Bu hesaplamalar Nuh ölmüştür. Görüldüğü üzere farklı Kutsal çoğunlukla kendisinin de nakletmiş olduğu Kitaplardaki veriler hesaplandığında, Nuh’un Kutsal Kitap bilgisine uymamaktadır. Mesela yaşadığı dönem ve Tufan’ın gerçekleştiği yıl Nuh’un Adem’den 86 yıl sonra doğduğunu 9 ile ilgili farklı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. ifade etmektedir. Halbuki Kutsal Kitap’tan Diğer yandan sayılardaki bu farklılıklara çıkarılan bilgiye göre Adem 930’da ölmüş, rağmen dikkat edildiğinde, Nuh’un hayatıyla Nuh 1056’da doğmuştur. Buna göre Nuh, ilgili sürelerin her üç kitapta da aynı olduğu Adem’in ölümünden 126 yıl sonra doğmuş dikkati çekmektedir. Yani Nuh 500 yaşına olmalıdır. Yazarın hesaplamalarında bu tür geldiğinde üç oğlu olmuş, 600 yaşına geldi- hatalara sıkça rastlanmaktadır. Dahası yer yer ğinde Tufan gerçekleşmiş ve Tufan’dan sonra kendi içinde çelişkiye de düşmüştür. Bir yerde 350 yıl daha yaşamıştır. Adem’in, Lamek’in 31. yaşına kadar yaşadığı zikredilirken, biraz ileride yine Lamek’in Süryani tarihçiler Kutsal Kitap’ta geçen 10 Adem’i 68 yıl gördüğü ifade edilmektedir. bu verilerden hareketle ilk insanların krono- Bu iki hesaplama birbiriyle açık bir şekil- lojisini hesaplamaya çalışmışlardır. Melkit de çelişmektedir. Bunlar gibi, birkaçı hariç Kroniği yazarı, Yetmişler tercümesi ve Peşit- hemen hepsi yanlış olan hesaplamalar dışında ta’da yer alan bilgileri dikkate alarak Nuh’un yazar; sıfırdan başlayıp devam eden bir kro- yaşadığı dönem ve Tufan’ın gerçekleşme noloji içerisinde Nuh’un ne zaman doğduğu, zamanını hesaplamaya çalışmıştır. Yazarın Tufan’ın ne zaman gerçekleştiği gibi konular- Peşitta’ya göre Tufan’ın zamanını 1656 yılı 11 da hesaplama yapmamıştır. olarak doğru bir şekilde hesapladığı görül-

299 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ahmet Yasin TOMAKİN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Anonim Kronik 775, Yetmişler çeviri- memektedirler. Bu durumun bir hesaplama sindeki bilgileri esas almakta ve sadece her hatasından kaynaklanmış olmadığı da açıktır. şahsın kaç yaşında çocuğu olduğu bilgisini Zira Zuknin Kroniği yazarı Nuh’un ikinci vermektedir. Ancak yazar Nuh’un ikinci binyıldan 398 yıl önce doğduğu bilgisini binyıldan 398 yıl önce doğduğu şeklindeki verdiği aynı yerde; Yetmişler çevirisine göre bilgiyi verirken Yetmişler çevirisinden ayrıl- Nuh’un ikinci binyıldan 358 yıl önce, yani maktadır. Bu şekilde Nuh’un doğumu 40 yıl 1642 yılında doğmuş olduğu bilgisini de 16 öncesine götürülmüş olmaktadır (1602). Yet- açıkça aktarmaktadır. Diğer taraftan Yet- mişler çevirisine göre Nuh, ikinci binyıldan mişler çevirisindeki bilgiler hesaplandığında 358 yıl önce yani 1642 yılında doğmuştur. Nuh’un dedesi Metuşelah’ın, Tufan’dan 14 Tufan’ın gerçekleştiği yıl olarak 2242 yılını yıl sonra, 1256 yılında ölmüş olduğu ortaya Yetmişler çevirisiyle uygunluk içinde veren çıkmaktadır. Bu durumu fark eden yazarlar, yazar; önceki durumun doğal bir uzantısı genel olarak Tufan’dan hemen önce ölmüş olarak, Nuh’un Tufan esnasındaki yaşını olduğu kabul edilen veya en azından gemiye 12 640 olarak vermektedir. Halbuki bütün binenler arasında zikredilmeyen Metuşelah Kutsal Kitaplar, Tufan esnasında Nuh’un 600 ile ilgili bu karışıklıktan çıkış yolu olarak yaşında olduğu konusunda ittifak halindedir. 40 yıllık bir kaydırma yapmış olabilirler. Benzer bir tarihlendirme Zuknin Kroniğinde Zira yazar hem Yetmişler çevirisine hem de de görülecektir. diğer metinlere aykırı şekilde Metuşelah’ın Tufan’dan 26 yıl önce (yani Yetmişler’den elde Zuknin Kroniği de ilk insanların yaşam edilen tarihe göre 40 yıl daha erken) öldüğü sürelerini Yetmişler çevirisine göre vermekte- 17 bilgisini paylaşmaktadır. dir. Eserde öncekilerden farklı olarak ilk defa gelişmeler, kronolojik bir tarihlendirme için- Süryani Mihail konuyu incelerken ese- de sunulmuştur. Yedinci batın olan Hanok’a rinde Kutsal Kitaplar arasındaki farklılıklara kadar verilen tarihler Yetmişler çevirisine sıkça değinmekte, ayrıca çeşitli tarih yazarla- uygun gitmekle beraber, Hanok, Metuşelah, rının görüşlerine de yer vermektedir. Zuknin Lamek ve Nuh’un dönemleri 40’ar yıl geri çe- Kroniği yazarı gibi kronolojik bir takvim kilmiştir. Buna göre Nuh, 1602 yılında doğ- oluşturmamışsa da Nuh’un doğumu ve muştur. Tufan’ın zamanı ise yine 2242 olarak Tufan’ın gerçekleştiği yılı vermektedir. Daha 13 verilmektedir. Buna göre Nuh’un, Tufan çok Yetmişler çevirisini esas alan Mihail, gerçekleştiğinde, tıpkı Anonim Kronik 775’te Nuh’un 1666’da doğduğunu Tufan’ın ise 2242 olduğu gibi 640 yaşında olması gerekirdi. senesinde gerçekleştiğini ifade etmektedir. Ancak yazar ileride, Nuh’un Tufan esnasında Aynı yerde Nuh’un ikinci binyıldan 358 yıl 600 yaşında bulunduğunu bizzat ifade et- önce doğduğunu zikrederken, onun doğum 14 mektedir. Ayrıca yine Nuh’un 2592 yılında yılı olarak 1666 yılını vermesi ise oldukça 15 18 950 yaşındayken öldüğünü de açıkça ifade şaşırtıcı bir durumdur. eder. Bu durumda onun Nuh’un doğumu ile Bar Hebraeus da eserlerinde Yetmişler ilgili verdiği tarih doğru kabul edilirse Nuh, çevirisini esas almakta ve ilk insanların yaşam 990 yıl yaşamış olmaktadır. Burada yazarın, sürelerini Kutsal Kitap’ta olduğu şekliyle tarihlendirme konusunda açık bir çelişkiye vermektedir. Süryanice kaleme almış olduğu düştüğünü ifade etmek gerekir. eserinde, Tufan’ın 2242 yılında gerçekleş- 19 Yetmişler çevirisini esas alan bu iki tiğini ifade eder. Arapça eserinde de aynı kaynak, zamanla ilgili ortaya koydukları bu tarihi veren yazar, burada ayrıca İbranice farklılığın nereden kaynaklandığını belirt- Tevrat’a göre bu sayının 1656, Samirile-

300 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ahmet Yasin TOMAKİN re göre ise 1307 olduğunu belirtmekte ve O yılın ikinci ayının 17. günü yağmur başlar, Samiri Tevratı’ndaki bilginin tamamen yanlış enginlerin bütün kaynakları fışkırır, göklerin olduğunu söylemektedir. Zira bu durum kapakları açılır, kırk gün kırk gece yağmur Nuh’un Adem’in çağında yaşamış olmasını yağar. Sular yükselir ve gemiyi kaldırır. Suyun gerektirecektir. Bar Hebraeus, peygamberler- yüksekliği dağları 15 arşın aşar. Yeryüzünde- den gelmiş buna dair bir bilgi bulunmadığını ki bütün canlılar ölür. Su 150 gün boyunca ifade ederek Samiri Tevratı’ndaki bilgiye yeryüzünü kaplar. Sonra Tanrı gemidekileri 20 itiraz etmektedir. anımsar, bir rüzgar estirir ve sular alçalmaya başlar. 150 gün geçtikten sonra sular azalır ve Yapılan bu incelemede ayrıntılarıyla gemi yedinci ayın 17. günü Ararat dağlarına görüldüğü üzere Süryani tarih yazarları Nuh oturur. Onuncu ayın birinde dağların doruğu ve Tufan’ın zamanıyla ilgili Kutsal Kitap görünür. Kırk gün sonra Nuh geminin verilerini kullanmışlardır. Yazarların daha çok penceresini açar ve Kuzgunu dışarı gönderir. Yunanca Yetmişler çevirisini esas almış ol- Kuzgun sular kuruyuncaya kadar dönmez ve dukları dikkati çekmektedir. Bununla beraber uçmaya devam eder. Bu sefer Nuh güvercini İbranice ve Süryanice Tevrat’ı kullananlar da gönderir. Her yer su ile kaplı olduğundan olmuştur. Diğer taraftan bazı yazarlar Samiri- güvercin geri döner. Yedi gün sonra güvercini ce Tevrat’a zaman zaman atıfta bulunmuşlar- yine dışarı salar. Güvercin akşam vakti gaga- dır. Yazarlar arasında tarihlendirmeyle ilgili sında bir zeytin yaprağı ile geri döner. Nuh farklılıklar göze çarpmaktadır. Bu farklılıklar suların çekilmiş olduğunu anlar. Yedi gün temelde, Kutsal Kitap nüshalarındaki farklı- daha bekledikten sonra güvercini tekrar gön- lıklardan kaynaklanmıştır. Bununla beraber derir. Bu kez güvercin dönmez. Nuh 601 ya- yazarların hesaplamalarından kaynaklanan şına girer ve birinci ayın birinde sular çekilir. farklılıkların olduğunu da ifade etmek gere- İkinci ayın 27’sinde de yer tamamen kurur. kir. Nuh yanındakilerle birlikte gemiden çıkar ve Rabbine bir sunak yapıp temiz hayvanlardan TUFAN OLAYI kurban sunar. Tanrı yayılan güzel kokulardan hoşnut kalır ve bir daha tüm insanlığı yok Tevrat’ta Tufan olayının bazı ayrıntıları 21 aktarılmaktadır. Burada Tanrı’nın, işlediği kö- etmeyeceğini söyler. tülüklerden dolayı insanı yarattığına pişman Anonim Melkit Kroniği, Anonim Kronik olduğu, buna karşılık Nuh’un kötülüklerden 724 ve Anonim Kronik 775’te; yukarıda uzak duran iyi bir insan olduğu ifade edilir. sunulan bazı tarih ve yıl hesaplamalarından Tanrı Nuh’a Tufan ile ilgili planını açıklamış başka, Tufan olayının ayrıntıları hakkında ve ona ölçülerini vererek ve hangi ağaçtan malumat bulunmamaktadır. Buna karşılık yapılması gerektiğini de belirterek bir gemi Anonim Zuknin Kroniği, Süryani Mihail yapmasını emretmiştir. Ayrıca gemiyi üç katlı Kroniği ve Bar Hebraeus’un Tarihu Muh- yapmasını, karısı, oğulları ve gelinleriyle bir- tasari’d-Düvel’inde Tufan hakkında daha likte gemiye binmesini, yeryüzünde yaşayan farklı bilgiler yer almaktadır. Bu kaynakların her canlıdan (kirli sayılanlardan birer çift, konuyla ilgili anlatımı genel olarak Tevrat ile temiz sayılanlardan yedişer çift olmak üzere) uyum halindedir. Tevrat’ta aktarılan bilgilerin gemiye almasını ve yeteri kadar yiyecek depo- bazen özet bazen de geniş şekilde işlendiği lamasını söyler ve kırk gün kırk gece yağmur görülür. Burada zaman zaman Tevrat’ta geç- yağacağı ve yeryüzünde yaşayan hiçbir şeyin meyen bazı anlatımlara da rastlamak müm- kalmayacağı bilgisini ekler. Anlatıma göre kündür. Bu anlamda en dikkat çekici olan Tufan gerçekleştiğinde Nuh 600 yaşındadır. eser Zuknin Kroniği’dir. Bu eserde yer yer

301 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ahmet Yasin TOMAKİN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Hıristiyanlıkla ilgili bazı motiflere de rastlan- ğarası ve kutsal bedenler! Elveda, atalarımızın maktadır. Bu başlık altında Tevrat’tan alınmış yurdu ve mülkü! Elveda, babalarımız ve atala- olan anlatımlar değil, farklı olarak Süryani rımız! Bize dua edin, Allah’ın uyuyan dostları yazarlar tarafından Nuh ve Tufan kıssasına ve arkadaşları! Sizin neslinizden gelip geride eklenen anlatımlar üzerinde durulacaktır. kalanlara dua edin! Dualarınızda bizim için yakarın, Efendimiz’in aracıları! Elveda Ha- Zuknin Kroniği Tufan ile ilgili ayrıntılı nok, Efendimiz’in adil hizmekârı, bizim için ve canlı anlatımıyla Süryani tarih kaynakları Efendin’e dua et! Elveda kutsal dağ, melekle- arasında farklılaşır. Hikayenin genel yapısı rin meskeni ve limanı! Ey babalarımız, şimdi Tevrat ile uyumlu olsa da bazı ilginç ayrıntı- bizim yerimize siz yakarın! Çünkü bugün lar dikkati çekmektedir. Bunlardan ilki, gemi 22 seslerimiz kısıldı. Biz acı içinde ağlıyoruz. … yapımına başlamadan önce Allah’ın Nuh’a Yazık bize ki, bir daha sizin bu yurdunuzu ağaçtan bir çan yapmasını emretmesidir. görmeyeceğiz. Çanın uzunluğu üç, genişliği bir buçuk arşın olacaktır. Yine Allah, aynı ağaçtan bir tokmak Kutsal dağdan aşağıya inerken oradaki yapmasını ve günde üç kere onu çalmasını taşları öper, ağaçları kucaklarlar. Ağlayarak emreder. Birincisi sabah vakti çalışma saatini, vadiye inerler. Nuh gemiye girer ve Âdem’in ikincisi günün ortasında yemek vaktini, üçün- bedenini geminin ortasına, kutsal eşyaları da 24 cüsü de akşam vakti dinlenme zamanını ha- onun üzerine koyar. ber verecektir. Sonra çanı duyan insanlar “Bu Kronikte yer alan başka bir anlatım Tufan yaptığın nedir?” diye sorduklarında; onlara başladığı esnada gelişen olayları ve insanların “Allah Tufan yapacak!” diye cevap vermesini 23 durumunu tasvir etmektedir: emretmiştir. İyor (Mayıs) ayının 10’unda, Çarşamba Tevrat’tan farklı olan diğer bir anlatım günü Nuh gemiye girdi. Cuma günü hay- Nuh ve beraberindekilerin atalarının mü- vanları ve kuşları içeriye aldı. Ayın 17’sinde barek yurtlarından ayrılmaları ve duygusal semanın kapıları açıldı. Yerin derinlikleri bakımdan yaşadıkları zorlu anlar hakkında- taştı. Yeryüzünün her tarafını su kapladı. dır. Tufan’ın zamanı yaklaşınca Nuh, Adem Rüzgarların mahzenleri, fırtınaların kapıları tarafından kıymetli bazı eşyaların yerleştiril- açıldı. Okyanus gürledi ve taştı. İnsanlar diği ve ölen ataların mumyalanıp bırakıldığı gemiye koştular ve Nuh’tan kapıyı açmasını Hazineler Mağarası’na girer ve burada yatan istediler. Cennet Dağı’na tırmanıyorlar fakat altı kutsal bedeni öper. Bunlar Enoş, Kenan, başaramıyorlardı. Efendinin meleği geminin Mahalalel, Yared, Metuşelah ve Lamek’tir. üzerinde duruyordu. Tufan üzerlerine gelince Onların bedenlerini mağarada bırakan Nuh; hızlı ve korkutucu dalgalarda boğulmaya Adem’in bedenini yüklenir. Oğulları da başladılar. Çok zor bir durumdaydılar. Kutsal Adem’in hatırası olan kıymetli eşyaları alırlar. David’in haklarında söyledikleri gerçekleşti: Sâm altını, Hâm mürü, Yâfes buhuru taşır. … Gemi suyun gücü ile yerden yükseldi. Bü- Büyük bir acı içinde ağlayarak mağaradan tün insanlar, hayvanlar, kuşlar ve yeryüzünde çıkarlar. Atalarının yaşamış olduğu güzel 25 dolaşan her şey suda boğuldu. yurttan ayrılırken kedere bürünürler. Hepsi gözlerini semaya kaldırır. Acı içinde ağlar, Eserde dikkat çeken diğer bir anlatım da yakarır ve şöyle dua ederler: geminin su üzerindeki hareketi hakkındadır. Yazar sularla kaplı olan yeryüzünde geminin, Elveda Kutsal Cennet, babamız Adem’in rüzgarın gücüyle doğudan batıya ve kuzeyden ilk yurdu! … Ah! Bugün senin yakınlığından güneye doğru devamlı dolaştığını; bu suretle mahrum kalacağız. … Elveda, Hazineler Ma-

302 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ahmet Yasin TOMAKİN de suyun üzerinde bütün yeryüzünü kapsaya- Bar Hebraeus’un eserlerinde, geminin indiği 26 cak bir haç çizdiğini ifade eder. yer ile ilgili bazı bilgiler verilmektedir. Bu bilgiler incelendiğinde iki farklı görüş ortaya Süryani Mihail’in Tufan ile ilgili anlatımı çıkmaktadır. Birincisi görüş ilk defa Sürya- Zuknin Kroniği’ne göre çok daha özettir ve ni Mihail tarafından aktarılmıştır. Mihail Kutsal Kitap anlatımının dışına pek fazla 29 geminin, Pisidia Metropolitliği’nin sınırları çıkmamıştır. Öncelikle insanların durumun- içinde bulunan Apamea’da karaya oturdu- dan bahseden Mihail, bunu Tufan’ın sebebi ğunu ifade eder ve bu bilgiyi Eusebius’tan olarak gösterir. Nuh 60 yaşında iken insanlar aldığını söyler. Ayrıca yazar burada bazı tahta yeryüzünde çoğalır ve Allah’ın yolundan parçalarının varlığından söz edildiğini, ancak uzaklaşırlar. Allah onları sert savaşlara terk bunların Nuh’un gemisine mi yoksa başka bir eder. Binlercesi ölür ve savaşların gerçek- gemiye mi ait olduğu konusunun tartışmalı leştiği topraklar onların kanlarıyla boyanır. olduğunu belirtir. Mihail’in bildirdiğine göre Öyle ki kemiklerin çokluğundan tepecikler 27 birinci asrın Yahudi yazarı Josephus da aynı oluşurdu. Yazar Tufan’ı, yaşanan bu olaylara 30 bilgiyi vermektedir. Bu anlatımda yazarla- bağlamaktadır. rın Roma kültür çevresinde yetişmiş kişiler Bar Hebraeus ise Adem’e ait olan sandu- olmalarının etkisi olduğu düşünülebilir. kadan bahseder ve onun da gemide olduğuna Buna karşılık eseri 13. yüzyılda Ermeniceye dair bazı bilgilerin bulunduğuna dikkat çeker. çeviren İshak isimli papaz Patrik Mihâil’in Ayrıca farklı olarak; Tufan’dan sonra Allah’ın aktardığı bu bilgiden duyduğu hayreti dile küçükbaş hayvan etini, şarabı ve daha önce getirmekten kendini alamamış ve Kutsal haram olan bazı şeyleri helal kıldığını belirtir. Kitap’ın da belirttiği üzere geminin Ararat Bunun dışındaki bilgiler Tevrat ile örtüşmek- dağına oturduğunu ve buranın da Büyük 28 Ermeniye bölgesinde bulunan Masis Dağı tedir. 31 olduğunu ifade etmektedir. Buna karşılık Süryani yazarların Tufan anlatımında aynı yüzyılda yaşamış olan Bar Hebraeus Kutsal Kitap’ın dışına pek çıkmadıkları ifade da Süryanice kaleme almış olduğu eserinde edilebilir. Zuknin Kroniği bu konuda en Mihail’in aktardığı bilgiyi tekrarlamış ve dikkat çekici olan kaynaktır. Kutsal Kitap’ta geminin Pisidia’nın merkezi olan Apamea’ya 32 yer almayan farklı bilgileri aktarmasının indiğini söylemiştir. Batı Süryanilerine yanı sıra, okuyucuyu olayın içine çeken canlı mensup yazarların uzun yıllar Yunan kültü- bir anlatıma sahiptir. Hikayede geçen çan rüyle etkileşim halinde oldukları ve Yunanca ve haç ile ilgili anlatımlar ise ayrıca dikkat eserler üzerinde çalıştıkları düşünüldüğünde, çekicidir. Burada, Hristiyanlığın sembolleri böyle bir alıntının yapılmış olması şaşırtıcı olan bazı unsurların yazar tarafından ustalıklı olmayacaktır. bir şekilde hikâyeye adapte edilmiş olduğu görülmektedir. İkinci görüşü aktaranlardan biri olan Zuknin Kroniği yazarı, geminin Kardu dağ- GEMININ İNIŞ YERI larına indiğini belirtmektedir. İlginç şekilde Süryanice metinde geminin Apamea’ya indiği Tevrat geminin Ararat dağlarına oturdu- bilgisini paylaşan Bar Hebraeus, Arapça ğunu belirtir. Tabi ki, Ararat Dağı’nın hangi yazmış olduğu tarihinde; “Gemi Cudi diye dağ olduğu ve nerede bulunduğu konusu, bu bilinen Kardu Dağı’na indi” demektedir. araştırmanın amacı değildir. Kullandığımız Bir yer adı olarak Kardu, Bar Hebraeus’un Süryani tarih kaynaklarından üç tanesinde; eserinin başka yerlerinde de geçmektedir Zuknin Kroniği, Süryani Mihail Kroniği ve ve bu isimle tam olarak Ceziretü ibn Ömer

303 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ahmet Yasin TOMAKİN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

33 kastedilmektedir. Mu’cemü’l-Büldân’da bir Süryani yazarların, Tevrat’ın anlatımına madde olarak yer alan Karda da aynı bölgeyi genel çerçevede sadık kaldıkları söylenebilir. göstermektedir. Zira maddede Bet Zabday ve Bununla birlikte daha ayrıntılı anlatımlara Karda, Cudi’nin yakınındaki iki yerleşim yeri ve hatta Hıristiyanlıkla ilgili motiflere de 34 olarak zikredilmektedir. Bet Zabday’ın bu- rastlamak mümkündür. Zuknin Kroniği bu günkü İdil olduğu ise açıktır. Bu bilginin ise anlamda ilgi çekici veriler sunmakta, canlı Süryanice Peşitta’ya dayandığı rahatlıkla ifade bir anlatımla Tufan sahnesini okuyucunun edilebilir. Zira Peşitta’da Nuh’un gemisinin gözünde canlandırmaktadır. indiği yer bilgisi, Kardu Dağları şeklinde 35 Geminin indiği yer konusunda da yazar- tercüme edilmiştir. Zuknin Kroniği ve Bar lar arasında bir görüş birliği bulunmamak- Hebraeus’un tarihindeki bilginin buraya da- tadır. Tevrat’ta açıkça belirtilmiş olmasına yandığı açıktır. Bar Hebraeus’un daha önceki rağmen, yazarların hiçbiri Ararat Dağı’nı kaynaklarda hiç adı geçmeyen Cudi’yi zikret- zikretmemiştir. Bunun yerine Akdeniz mesi ise Müslüman yazarlardan etkilenmiş kenarında bir bölge olan Pisidia dağları ile olması ve eserini Müslüman okuyucu için bugünkü Cizre yakınında bulunan dağlar ön kaleme almış olmasının bir göstergesi olarak plana çıkarılmıştır. kabul edilebilir.

Süryani yazarlar, Kutsal Kitap’ta açıkça DİPNOTLAR/FOOTNOTES zikredilmesine rağmen Ararat Dağı’ndan 1 Yaratılıştan başlayıp Heraklius (imparatorluğu: hiç söz etmemişlerdir. Bu durum söz konusu 610-641) dönemine kadar gelir. Bkz. A. de Hal- dağın hangi dağ olduğu ve nerede bulunduğu leux, “La Chronique Melkite Abrégée Du MS. ile ilgili bir belirsizliğin o dönemde de var Sinaï Syr. 10”, Le Muséon 91 (1978). olduğunu hissettirmektedir. 2 Yaratılıştan miladi 724 yılına kadar gelir. Bkz. Anonim, “Mektabh Zabhne dh-metul Sebwotho Mshahlphoto ‘damo l-ashnat 724 la-Mshiho”, SONUÇ Chronica Minora II içinde, ed. E. W. Brooks, Süryani yazarlar Nuh’un yaşadığı dönem Paris, Leipzig: Poussielgue, Otto Harrassowitz, ve Tufan’ın gerçekleşmiş olduğu yıl ile ilgili 1904, 77-155. olarak Kutsal Kitap verilerine bağlı kalmışlar- 3 Yaratılıştan miladi 775 yılına kadar gelir. Bkz. dır. Ancak bazı yazarlar Yetmişler çevirisini Anonim, “Shudo’o dh-Aykano İthayhun Dore w-Sharbotho wa-Shnayo dh-men Odom ‘damo esas alırken bazıları İbranice veya Süryanice l-Yawmono”, Chronica Minora III içinde, ed. E. Tevrat’ı esas almışlardır. Bu tercihe bağlı W. Brooks v.dğr., Paris, Leipzig: Poussielgue, olarak Tufan’ın gerçekleştiği tarih, yaratılış- Otto Harrassowitz, 1905, 337-349. tan sonra 2242 veya 1656 olarak verilmiştir. 4 Yaratılıştan miladi 775 yılına kadar gelir. Bkz. Nuh’un doğumu da yine bu doğrultuda, Anonim, Chronicon Pseudo Dionysianum Vulgo 1056 veya 1642 olarak verilmiştir. Tufan’ın Dictum, 2 cilt, ed. J. B. Chabot, L. Durbecq, gerçekleştiği zamanla ilgili bir karışıklık Louvain 1927. bulunmamasına rağmen, Nuh’un doğumuyla 5 Yaratılıştan miladi 1194 yılına kadar gelir. Bkz. ilgili farklı tarihler verenler de olmuştur. Bu Süryani Mihail, Chronique de Michel le Syrien (Texte Sryaque), c. IV, ed. J. B. Chabot, Paris farklılıkların nereden kaynaklandığına dair 1910. kaynaklarda herhangi bir bilgi bulunma- 6 Yaratılıştan miladi XIII. yüzyıla kadar gelir. Bkz. maktadır. Ancak bazılarının, bir hesap hatası Bar Hebraeus, Chronicon Syriacum, ed. P. Bedjan, olmaktan ziyade bilinçli bir tercih olarak Paris 1890; a.mlf., Târîhu Muhtasari’d-Düvel, görüldüğünü de ifade etmek gerekir. thk. Anton Sâlihânî el-Yesûî, Dâru’ş-Şark, Beyrut 1992. Tufan olayının ayrıntıları hakkında

304 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ahmet Yasin TOMAKİN

7 Bkz. Yaratılış, 5/3-30. tadır. Ayrıca şehrin Dicle kenarında olduğunun 8 Bkz. de Halleux, “La Chronique Melkite”, 14. belirtilmesi ve yakınında bulunan Penek gibi yerleşim yerlerinden söz edilmesi buranın İslam 9 Bkz. Anonim, “Mektabh Zabhne ‘damo l-ashnat İbn :جزيرة ابن عمر] tarihinde Ceziretü İbn Ömer 724 la-Mshiho”, 80. Ömer Adası] olarak bilinen bugünkü Cizre 10 Bkz. Anonim, “Mektabh Zabhne ‘damo l-ashnat olduğu konusunda şüpheye yer bırakmamaktadır. 724”, 78, 80. Bar Hebraeus’ta Kardu isminin geçtiği yerler için 11 Yazarın Tufan’a kadar yapmış olduğu hesaplama- bkz. Chronicon Syriacum, 121, 153, 308 vd. lar için bkz. Anonim, “Mektabh Zabhne ‘damo 34 Bkz. Yâkût el-Hamevî, Mu’cemü’l-Büldân, Dâru .karda]” md., 4: 322] قردا“ ,l-ashnat 724”, 78-81. Sâdır, Beyrut 1995 12 İlgili yerler için bkz. Anonim, “Shudo’o dh-Ay- 35 Peşitta’daki ifade ettnihat qobutho … ‘al Turay kano İthayhun Dore w-Sharbotho wa-Shnayo Kardu [ܘܕܪܩ ܝܪ̈ܘܛ ܠܥ … ܐܬܘܒܐܩ ܬܚܝܢܬܬܐ: gemi dh-men Odom ‘damo l-Yawmono”, 337-338. … Kardu Dağları’na indi] şeklindedir. Bkz. 13 İlgili yerler için bkz. Anonim, Chronicon, I, 5-7. Peshitta, da-Brishith [Yaratılış], 8/4. 14 Anonim, Chronicon, I, 11. 15 Anonim, Chronicon, I, 13. KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY 16 Anonim, Chronicon, I, 7. Anonim. “Shudo’o dh-Aykano İthayhun Dore w-Sharbotho wa-Shnayo dh-men Odom ‘damo 17 Anonim, Chronicon, I, 7. l-Yawmono”, Chronica Minora III içinde, ed. E. 18 Süryani Mihail, Chronique, IV, 4, 5. W. Brooks, I. Guidi ve J. B. Chabot, 337-349. 19 Bar Hebraeus, Chronicon Syriacum, 7. Paris, Leipzig: Poussielgue, Otto Harrassowitz, 20 Bar Hebraeus, Târîh, 9. 1905. 21 Tufan kıssası için bkz. Yaratılış, 6-9. Anonim. Chronicon Pseudo Dionysianum Vulgo Dic- tum, 2 cilt, ed. J. B. Chabot, L. Durbecq, Louvain 22 Süryani kaynaklarda Tanrı’yı ifade etmek için 1927. Aloho [ܐܗܠܐ] ifadesi kullanılmaktadır. Bu ifade Arapçadaki Allah lafzı ile hem kök hem kullanım Anonim. “Mektabh Zabhne dh-metul Sebwotho olarak aynıdır. Bu bakımdan Süryani kaynakla- Mshahlphoto ‘damo l-ashnat 724 la-Mshiho”. rının anlatımları aktarılırken Tanrı yerine Allah Chronica Minora II içinde, ed. E. W. Brooks, 77- lafzının kullanılması tercih edilmiştir. 155. Paris, Leipzig: Poussielgue, Otto Harras- sowitz, 1904. 23 Anonim, Chronicon, 8. Bar Hebraeus. Chronicon Syriacum, ed. P. Bedjan, 24 Anonim, Chronicon, 8-9. Paris 1890. 25 Anonim, Chronicon, 9-10. Bar Hebraeus. Târîhu Muhtasari’d-Düvel, thk. Anton 26 Anonim, Chronicon, 10. Sâlihânî el-Yesûî, Dâru’ş-Şark, Beyrut 1992. 27 Süryani Mihail, Chronique, IV, 6. de Halleux A. 1978: “La Chronique Melkite Abrégée 28 Bar Hebraeus’un Tufan ile ilgili anlatımı için Du MS. Sinaï Syr. 10”, Le Muséon 91, 5-44. bkz. Târîh, 8-10. Süryani Mihail. Chronique de Michel le Syrien (Texte 29 Pisidia bugünkü Antalya ve çevresini içine alan Sryaque), 4 cilt, ed. J. B. Chabot, Paris 1899-1910. bölgeye, Roma döneminde verilmiş olan isimdir. Süryani Mihail. The Chronicle of Michael the Great, Pisidia hakkında bkz. https://tr.wikipedia.org/ Patriarch of the Syrians, Ermeniceden İngilizceye wiki/Pisidya (erişim tarihi: 29.11.2017) çev. Robert Bedrosian, Long Branch, N.J., 2013. 30 Süryani Mihail, Chronique, IV, 8. Yâkût el-Hamevî. Mu’cemü’l-Büldân, Dâru Sâdır, 31 Bkz. Süryani Mihail, The Chronicle of Michael Beyrut 1995. the Great, Patriarch of the Syrians, Ermeniceden İngilizceye çev. Robert Bedrosian, Long Branch, N.J., 2013, 20. 32 Bar Hebraeus, Chronicon Syriacum, 7. 33 Bar Hebraeus eserinde sıklıkla Gozarto dh-Kardu [ܘܕܪܩܕ ܐܬܪܙܓ: Kardu Adası] ifadesini kullanmak-

305 NOAH AND NOAH’S ARK IN MATHNEVI

Yasemin YAYLALI*

ABSTRACT he Mongol empire, playing an important role in the history of the world, has entered into war with many states to expand its borders under the leadership of its founder Timuçin andT Iran has received its share from the oncoming Mongol attacks. Bahâeddin Veled, the father of Mevlâna, one of the elders of Balkh, had to migrate from here with his family because of the personal reasons and the upcoming Mongol attack and invasion. During this migration, he visited Nişâbûr and Baghdad, and after he fulfilled the Pilgrim duties in Hijaz, he went to Anatolia and settled in Konya after a while in Karaman with his family. This immigration made from Balkh to Konya is the most important achievement of both Turkish and Iranian and even world literature, the works of Mavlana written here, and certainly the most important of them is the six-volume work called Mathnawi which reflects his views on life and mysticism, . This unique work has affected many poets and writers in Iran and, if necessary, in Turkish literature; commentary on the work, nazires made; it preserved its importance and value not only in the period it was written but even today. The tale of Noah which is commonly used in both Persian literature and Turkish literature and the Biblical flood has a significant place in Mevlana’s great work Mathnevi. Noah became prophet after Prophet Idris. He invited his people for ages with a great patience and his people did not believe in him. Noah prayed Allah to perish his people. Allah inspired him to build an Ark and to staff it with two couples from all creatures and his believers. When heavy rains started and water flushed from a witch’s streams, all creatures were drowned apart from those who boarded with Noah. It is possible to categorize the treatment of this story in Mathnevi as Noah, his family, his people, Noah’s ark and the Biblical flood. It has been discussed in Mathnevi about Noah’s lif that he lived for almost nine hundred years, he invited his people to the right way, his patience and prayers, his denier wife Vahile and his denier son Ken’an. In addition, Noah’s Ark, his people and the Biblical flood have been mentioned in details. Incidents such as Noah’s Ark, its construction, that t is a shelter for the believers are used to tell that Noah’s son Ken’an would not get on the ark and got drowned and as well as for some similes. In this study, Noah and Noah’s Ark will be analyzed in terms of its treatment in Mathnevi. Key words: Noah, the Flood, Ark, Mathnevi, literature.

* Dr. Yasemin YAYLALI, Atatürk University, Faculty of Letters, Department of Persian Language and Literature, Erzurum/TURKEY, e-mail: [email protected].

306 YAZAR-1

MESNEVİ’DE HZ. NUH VE NUH’UN GEMİSİ

Yasemin YAYLALI*

GIRIŞ 645 yılında tamamen ortadan kaybolmuştur üyük mutasavvıf Mevlâna 6 Rebiülevvel (Karaismailoğlu, 2005: 20). 604 tarihinde Belh’te doğmuştur (Mev- Mevlâna, Şems’in ölümünden sonra Blâna: 1388 hş: 14). Mevlâna beş yaşındayken sırasıyla Salâhaddin-i Zerkûb’u ve onun 657 büyük sufîlerden olan babası Bahâeddin Ve- senesinde ölümünün ardından da Çelebi led gerek şahsî nedenler gerekse yaklaşmakta Hüsâmeddin’i kendine halife ve sırdaş edin- olan Moğol tehdidi nedeniyle ailesiyle kay- miştir (Hidayetoğlu, 2005: 33-35). Tasavvuf naklarda geçtiği üzere 609 ya da 610 yılında alanında önemli ve eşsiz eserler yazan Mev- Belh’ten ayrılmıştır (Safâ, 1366 hş: I, 451). lâna 672 yılında vefat etmiştir (Eflâkî, 1987: Mevlanâ ve ailesinin Belh’ten ayrılış tarihi II, 49). Altı ciltten ve yaklaşık yirmi altı bin kaynaklarda böyle geçmekle birlikte Sultan beyitten oluşan Mesnevi adlı en önemli ese- Veled’in ifadelerinden 616 yılı daha makul rini Çelebi Hüsâmeddin’in teşvik ve ısrarıyla görülmektedir. Kafile Nişâbûr ve Bağdat’a kendisi söyleyip Çelebi Hüsâmeddin yazarak uğrayarak Hac görevini yerine getirdikten ve daha sonra okuyup gerekli düzeltmeleri sonra Şam üzerinden Anadolu’ya geçmiş ve yapmak suretiyle meydana getirmiştir (Şafak, burada Konya’ya yerleşmiştir (Karaismailoğ- 2005: 18). Mevlâna’nın Mesnevi dışında lu, 2005: 17). tasavvuf alanında Dîvân-ı Kebîr, Fîfi mâ fîh, Bahâeddin Veled 628 yılında Konya’da Mecâlis-i Seb’a ve Mektûbât adlı eserleri de vefat etmiştir (Eflâkî, 1987: I, 103). İlk vardır (Öngören, 446-447. Mevlâna Mesne- tahsilini babasından alan Mevlâna, babasının vi’de telmih ve iktibas yoluyla defalarca aynı ölümünden sonra babasının halifesi Seyyid veya farklı birçok hikâye ve kıssaya atıfta Burhâneddin’in manevi terbiyesi altına gir- bulunmuştur (Karaismailoğlu, 2005: 107). miştir (Hidayetoğlu, 2005: 21-23). Mevlanâ Mevlâna’nın Mesnevi’de değindiği kıssalardan yüksek ilimlerde daha çok derinleşmek için birisi de Hz. Nuh kıssası olmuştur. Mevlâna, Seyyid Burhâneddin’in izniyle Halep ve Mesnevi’de Hz. Nuh kıssasına bazen telmih Şam’a gitmiştir (Eflâkî, 1987: I, 127). Mev- ve iktibas yoluyla, bazen de teşbih yoluyla lâna’nın hayatı 642 yılında Şems-i Tebrizî ile değinmiştir. Mesnevi’de Hz. Nuh kıssasının tanışmasından sonra bütünüyle değişmiştir işlenişini şöyle gruplandırabiliriz: (Mevlâna: 1388 hş: 324). Mevlâna sade- ce onunla hemhal olmuş, medreseyi terk 1. HZ. NUH’A DAIR ÖZELLIKLER: etmiş; tasavvuf hırkasını giymiş, aşk cezbe ve 1.1. Ömrü: Hz. Nuh, Kur’ân’da geçtiği vecd içinde semâa başlamıştır (Şafak, 2005: üzere dokuz yüz elli yıl yaşamıştır. Bu yüzden 18). Mevlâna’nın Şems ile olan yakınlığını İslam ve İran kültüründe uzun yaşamı sem- kıskananlar yüzünden Şems 643 yılında bolize eden ömr-i Nuh terimi kullanılmıştır Konya’yı terk etmiş; ancak Mevlâna’nın bu (Yıldırım, 2008: 554). Hz. Nuh’un dokuz yüz duruma çok üzülmesi sebebiyle Şems 644 elli yıl ömür sürdüğü Kur’ân’da şöyle ifade yılında tekrar Konya’ya geri dönmüştür. Şems edilmektedir:

* Dr. Yasemin YAYLALI, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fars Dili ve Edebiyatı Bölümü, Erzurum/ TÜRKİYE, e-posta: [email protected].

307 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yasemin YAYLALI The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Andolsun, biz, Nûh’u kendi kavmine pey- 1.4. Duası: Kur’ân’da da geçtiği üzere gamber olarak gönderdik. O da dokuz yüz elli yıl Hz. Nuh sabırla kavmini doğru yola çağır- onların arasında kaldı. Neticede onlar zulümle- mış; ancak çabasının boşa çıkması (Harman, rini sürdürürlerken tufan kendilerini yakalayı- 2007: XXXIII, 226) üstüne üstlük onların verdi. (Ankebût, 29/14). inatları ve saldırganca tutumlarını devam et- tirmeleri üzerine Allah’tan onlardan kimseyi Mesnevi’de Hz. Nuh’un dokuz yüz elli yıl sağ bırakmaması için dua etmiştir (Dımaşkî, süren ömrüne iki yerde dokuz yüz şeklinde 1997: 99). Kur’ân’da Hz. Nuh’un duası şöyle değinilmiştir: geçmektedir: Nuh, dokuz yüz yıl davet edip durdu da O da Rabbine, “Ey Rabbim! Ben yenilgiye kavminin inkârı her an arttı (Mevlânâ, 2007: uğradım, yardım et” diye dua etti. (Kamer, VI, 17) 54/10). Nuh dokuz yüz yıl boyunca doğru yoldaydı; Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kâfirler- her gün yeni bir öğüt verirdi (Mevlânâ, 2007: den hiç kimseyi yeryüzünde bırakma!” (Nûh, VI, 221). 71/26). 1.2. Sabrı: Hz. Nuh kavminin tüm kötü Mesnevi’de Hz. Nuh’un duasına telmih davranış ve sözlerine sabretmiş (Köksal, yapılarak bu konuya şöyle değinilmiştir: 2005: 92) ve Fars şiirinde kavminin yaptığı zulümler karşısında ve gemi yapımı esnasında Yoksa Nuh, bir bedduayla doğuyu ve batıyı gösterdiği üstün sabrı ile bilinmiştir (Şemîsâ, sular altında bırakabilir miydi hiç? (Mevlânâ, 1386 hş: 663). Mesnevi’de Hz. Nuh’un 2007: III, 29) kavminin cefası karşısındaki sabrına dikkat 1.5. Hz. Nuh’un oğlunun boğulmasına çekilmiştir: üzülmesi ve Allah’a onu kurtarması için Nuh kavminin küfrünün cefası ve Nuh’un dua etmesi: Hz. Nuh’a inanmayarak gemiye sabrı, Nuh’un ruh aynasına cila oldu (Mevlânâ, binmeyip dağlara sığınan Kenan her yerin 2007: VI, 175). sular altında kalmasıyla boğulur. Oğlunun boğulduğunu gören Hz. Nuh, Allah’a onu 1.3. Kavmini Sürekli Doğru Yola Dave- kurtarması için dua ve yakarışta bulunur ve ti: Hz. Nuh, kavmini sapkınlıktan vazgeçirip, Allah tarafından Hz. Nuh’a onun inananlar- doğru yola döndürmek için gece gündüz dan olmadığı; bu yüzden de selde boğulduğu bıkmadan ömrü boyunca yani dokuz yüz elli buyrulur (Şemîsâ, 1386 hş: 667). Mesnevi’de yıl boyunca sürekli davet etmiş; ancak onlar bu olaya şöyle yer verilmiştir: inatla onun bu davet ve tebliğini yok saymış- tır (Şemîsâ, 1386 hş: 662). Ey sabırlı padişah, dedi Nuh, eşeğim öldü, yükünü sel götürdü (büyük zarara uğradım). Mesnevi’de Hz. Nuh’un kavmini dokuz yüz yıl boyunca bıkmadan usanmadan davet Bana, ailen tufandan kurtulacak, diye defa- etmesi; fakat kavminin ona inanmayarak larca vaatte bulunmuştun…(Mevlânâ, 2007: inkâr yolunu seçmesi şöyle anlatılmaktadır: III, 125) Nuh, dokuz yüz yıl davet edip durdu da Yukarıdaki beyitlerde Hûd suresi 45. kavminin inkârı her an arttı ayete işaret edilmiştir: Ama o söyleme dizginini hiç gevşetti mi? Nûh, Rabbine seslenip şöyle dedi: “Rabbim! Hiç suskunluk mağarasına çekildi mi? (Mev- Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vaadin lânâ, 2007: VI, 17)

308 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yasemin YAYLALI elbette gerçektir. Sen de hükmedenlerin en iyi Buyruk geldi, Nuh’un yolunu izle; ayrıntıyla hükmedenisin.” (Hûd, 11/45) işlerin sonuna bakmayı bırak diye (Mevlânâ, 2007: IV, 304). Devamındaki beyitlerde de Hûd suresi 46. ayete işaret edilmektedir: 2. HZ. NUH’UN AILESI: Allah, “Ey Nûh! O, asla senin ailenden değildir. Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir. 2.1. Vâhile: Vâhile, Hz. Nuh’un eşidir (Hûd, 11/46): ve ona inanmayanlardandır (Şemîsâ, 1386 hş: 663). Tufan başladığında gemiye binme- (Allah) dedi, o senin ailenden değildi. yerek boğulmuştur (Sarıkçıoğlu, 2011, 53). Görmedin mi, sen beyazsın, o kara? (Mevlânâ, Kur’ân’da Hz. Nuh’un eşinin münkirlerden 2007: III, 125) olduğu şöyle anlatılmaktadır: (Nuh) dedi, senin zatın dışındakilerden Allah, inkâr edenlere, Nûh’un karısı ile uzağım, sen de yok olan yabancı olmaz. Lût’un karısını örnek gösterdi. Bu ikisi, kul- Senle nasıl olduğumu biliyorsun. (Sana bağ- larımızdan iki salih kişinin nikâhları altında lılığım) bahçenin yağmura (bağlılığının) yirmi bulunuyorlardı. Derken onlara hainlik ettiler de katıdır (Mevlânâ, 2007: III, 125). kocaları, Allah’ın azabından hiçbir şeyi onlar- dan savamadı. Onlara, “Haydi, ateşe girenlerle Ey Nuh, dedi (Allah), istersen hepsini diril- beraber siz de girin!” denildi. (Tahrîm, 66/10). tip toprağın altından çıkarayım. Mesnevi’de Vâhile’nin Hz. Nuh’a inan- Bir Kenan için gönlünü kırmam, fakat mayanlardan olduğu hatta onun işini sabote (böylece) seni durumdan haberdar ediyorum etmeye çalıştığına bir yerde ismine yer vere- (Mevlânâ, 2007: III, 127) rek değinilmekte: Hayır, hayır dedi (Nuh), gerekiyorsa razıyım Nuh tavada kızartma yapar, Vâhile ise beni de boğ. (Mevlânâ, 2007: III, 127) tavaya taş atardı (Mevlânâ, 2007: VI, 361). 1.6. Nuh Kıssası: Mesnevi’de Hz. Nuh’un Bir yerde ise Şeyh Hasan-ı Harakani’nin kıssasına ve bunun herkesçe bilinmesine müridi tarafından şeyhi hakkında uygunsuz değinilmiştir: konuşan şeyhin hanımını Hz. Nuh’un eşine Biri, Hakk’ın elçisi ve ruhun ışığı Nuh’u ve Şeyh Hasan-ı Harakani’yi de Nuh’a ben- biliyor musun, dese… zetilerek yer verilmektedir: (Cevap olarak) dersen, nasıl bilmem? O Senin gibi ayıplı kişi, o makbul ruha eş kamer, güneşten de meşhurdur aydan da… olmuş; Nuh’un nikâhı altındaki kâfir kadın gibi Küçük çocuklar mekteplerde, imamlar da hani. mihraplarda hep… Senin şu evle bağın olmasaydı, hemen şimdi Kur’an’dan onun adını açıkça okuyup seni parça parça ederdim. geçmişteki kıssasını anlatırlar. (Mevlânâ, 2007: O Nuh’u senden kurtarırdım da böylece kısas III, 310-311) edilmekle şereflenirdim (Mevlânâ, 2007: VI,) 1.7. Nuh’un Allah tarafından seçildiği ve 180). onun yolunun izlenmesi gerektiği: Mesne- 2.2. Kenan: Hz. Nuh’un kendisine vi’de Hz. Nuh’un davetini kabul etmek yani inanmayarak gemiye binmeyen ve tufanda onun yolunun izlenmesi gerektiğine vurgu boğulan oğludur (Yâhakkî, 1386 hş: 828). yapılmıştır:

309 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yasemin YAYLALI The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Mesnevi’de Hz. Nuh’un oğlu Kenan, baba- İşte o zaman yarım yamalak bir dalga, sının öğüdüne kulak asmayıp müşriklerden dağı da Kenan’ı da aşağılıkların dibine atmış- oluşu, gemiye binmeyerek dağa sığınışı ve tır. (Mevlânâ, 2007: VI, 179) tufanda boğularak ölmesi; asi ve nasihatlere Hz. Nuh’un son ana kadar ona öğüt kulak asmayan kişiler anlatılırken Kenan’ın vermekten bıkmaması ama Kenan’ın babasını örnek olarak getirilmesi ve ona benzetilmesi dinlemeyişi ve boğulması: şeklinde geçmektedir. Birkaç örnek: Ne babası Kenan’a öğüt vermekten bıktı, ne Kenan’ın yoldan çıkanlardan oluşu: de (onun öğüdü) zavallının kulağına girdi. Ebu Cehl’in oğlu açıkça mümin oldu. Şu Böyle konuşurken sert bir dalga Kenan’ın Nuh peygamberin oğluysa yoldan çıkanlardan başını aşıp onu paramparça etti (Mevlânâ, oldu (Mevlânâ, 2007: I, 311). 2007: III, 125). Hz. Nuh’un oğlu Kenan’a öğüt vere- Nefsine uyup gururlananlara dikkat rek gemiye binmesi ve yoldan çıkanlardan çekilirken babasını dinlemek yerine yüksek olmaması için öğüt vermesi; ancak oğlunun bir dağa çıkarak kurtulacağını zanneden dağları kendine sığınak seçmesi ve bu olayın Kenan’ın örnek getirilmesi: geçtiği Hûd suresinin 42 ve 43. ayetlerine işaret: Akıllı nefsinin gururlandırdığı Kenan gibi gemiden yüz çevirme. Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nûh, ayrı bir yere çekilmiş olan (Demişti) ki ben yüksek bir dağa çıkarım. oğluna, “Yavrucuğum, bizimle beraber sen de Nuh’un minnetini niye çekeyim? (Mevlânâ, bin, inkârcılarla birlikte olma” diye seslendi” 2007: IV, 133) (Hûd, 11/42). Öğüde kulak asmayanların babasının (Nuh demişti) hey zavallı, gel, babanın öğütlerini dikkate almayan ve dağa sığınan gemisine otur da tufanda boğulma (Mevlânâ, Kenan’a benzetilmesi; ayrıca daha önce 2007: III, 123). telmih yapılan Hz. Nuh’un oğluna tufan günü Nuh’un gemisinden başka bir sığınak O, “Ben, kendimi sudan koruyacak bir dağa olmadığını anlattığı Hûd suresi 43. ayetinden sığınacağım” dedi…. (Hûd, 11/43). iktibas edilmesi: (Kenan) dedi, hayır, şu yüksek dağa çıkarım. Kenan gibi her dağa yönelme. Kulak ver O dağ beni her tehlikeden korur (Mevlânâ, Kur’an’ın, “Bugün bir koruyan yok” sözüne 2007: III, 124) (Mevlânâ, 2007: IV, 286) Yine Kenan’ın Hz. Nuh’a ve onun Al- O, “Ben, kendimi sudan koruyacak bir dağa lah’ın emriyle yaptığı gemiye yönelmemesi: sığınacağım” dedi. Nûh, “Bugün Allah’ın rahmet O keşke yüzme öğrenmeseydi de Nuh’a ve ettikleri hariç, O’nun azabından korunacak hiç gemiye heveslenseydi (Mevlânâ, 2007: IV, 133). kimse yoktur” dedi. Derken aralarına dalga giri- verdi de oğlu boğulanlardan oldu. (Hûd, 11/43) Kenan’ın babasına kulak asmayıp tırma- nacak dağ ararken dalgaların dağı kaplaması Yine öğüde kulaklarını tıkayanların Ke- ve onu içine alması: nan’a benzetilmesi: Ama Kenan’ın gözünde kıl bitti de Nuh ile Sen Kenan’san iki yüz misli öğüt versem gemiyi bırakıp dağı aramaya koyuldu. yine bana inanmazsın.

310 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yasemin YAYLALI

Kenan’ın kulağına nasıl girsin bu söz? O “Elbiselere büründüler” (ayetinin) öte yanında, kulakta çünkü Allah’ın mührü var (Mevlânâ, dedi (Mevlânâ, 2007: I, 153) 2007: IV, 286). 3.4. Kavmin helak oluşu: Mesnevi’de Fakat Kenan olmadığını umarak sana güzel Nuh kavmi gibi Hud ve Lut kavimlerinin bir söz söyleyeyim (Mevlânâ, 2007: IV, 286). de uyarı ve daveti görmezden geldikleri için helak olduğuna ve bunlardan ibret almak 3. HZ. NUH’UN KAVMI gerektiğine vurgu yapılmıştır: Hz. Nuh’un kavmi Vedd, Süva’, Yağus, Böylece Nuh ve Hud kavimlerinin helakiyle Yauk ve Nesr adlı putlara tapan putperest bir canımız rahmet yüzü gördü (Mevlânâ, 2007: kavimdi (Köksal, 2005: 87). Allah tarafından II, 246) putperest kavmini tevhit inancına davet için Düşüş ancak dam kıyısındayken olur. Nuh gönderilen Hz. Nuh, onları uyarmış ve sabırla ve Lut toplumlarından ibret al. (Mevlânâ, tebliğini sürdürmüştür. Ancak yoldan çıkmış, 2007: IV, 191) çok zalim ve azgın olan kavmi Nuh’u yalanla- mış; ona mecnun demiş ve taşlamakla tehdit etmiştir (Harman, 2007: XXXIII, 226). 4. GEMIYLE İLGILI KULLANIMLAR: Mesnevi’de Nuh kavminin Hz. Nuh’a kötü 4.1. Gemi Yapımı: Hz. Nuh, Allah’ın davranmasına, şeytana uymasına ve onun emriyle Nuh’un gemisini yaparken ona sözlerine kulaklarını tıkamalarına ve bunun inanmayanlar karada gemi yapıyor diye neticesinde de helak olmalarına değinilmiştir: onunla alay etmişlerdir (Yıldırım, 2008; 554). Mesnevi’de bu olayın anlatıldığı Ku’rân-ı 3.1. Kavmin Hz. Nuh’a inanmaması ve Kerîm, Hûd suresi 37, 38. ve 39. ayetlere kötü davranması: işaret edilmiştir: Kavmi ona sirke döküyordu, ama (Allah’ın) Gözetimimiz altında ve vahyimize göre lütuf denizi de Nuh’a fazlasıyla şeker dökmek- gemiyi yap. Zulmedenler hakkında bana bir teydi (Mevlânâ, 2007: VI, 18) şey söyleme. Çünkü onlar suda boğulacaklardır. 3.2. Kavmin şeytanın hilesine uyması: (Hûd, 11/37) Nuh kavmi figan eder hilenden. Yürekleri Nuh ise diyordu, bu Allah’ın emriyle dağlanmış, bağırları dilim dilim (Mevlânâ, (yapılmaktadır) ve alaylarla eksilecek değildir 2007: II, 215). (Mevlânâ, 2007: III, 242). 3.3. Kavmin Hz. Nuh’un sözlerine kulak (Nûh) gemiyi yapıyordu. Kavminden tıkaması: Mesnevi’de Hz. Nuh’un sabırla ileri gelenler her ne zaman yanına uğrasalar, davetine her seferinde kayıtsız kalan kavmin onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: “Bizimle alay bu tutumunun anlatıldığı Ku’rân-ı Kerîm, ediyorsanız, sizin bizimle alay ettiğiniz gibi biz Nûh suresi 7. ayetine işaret edilmiştir: de sizinle alay edeceğiz. Artık, geldiği kimseyi rezil eden azabın kime geleceğini, kimin üzerine Kuşkusuz sen onları bağışlayasın diye sürekli bir azabın ineceğini ileride anlayacaksı- kendilerini her davet edişimde parmaklarını nız.” (Hûd, 11/38, 39). kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, inanmamakta direndiler ve büyük bir kibir Nuh çölde gemi yaparken, yüz misalci, alay gösterdiler. (Nûh 71/7) etmek için harekete geçti. Ümmeti Nuh’a: “Sevap nerede” dediler. (Diyorlardı ki) su kuyusunun (bile) olmadığı çölde gemi yapıyor! Ne aptal bir cahil!

311 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yasemin YAYLALI The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Biri diyordu, ey gemi şahlan! Biri de diyor- Yine Peygamberin hadisine işaret edil- du, kanadını da yap! (Mevlânâ, 2007: III, 242) mesi: 4.2. Nuh’un Gemisiyle ilgili Kullanım- Peygamberler sultanı, bu küll denizinde lar: gemi benim, diye buyurdu. Geminin kurtuluş, huzura erme ve Ya da basiretimi miras alıp benim yerime sığınak simgesi olması: gerçek halife olanlardır (gemi). Dağlar bile bu (vehim ve hayal) tufanıyla Nuh gemisiyiz biz bu denizde. Delikanlı, rüsva olduktan sonra Nuh’un gemisinden başka bu gemiden yüz çevirme (Mevlânâ, 2007: IV, nerede kurtuluş var? (Mevlânâ, 2007: V, 254) 286). Ruh denizinde yüzme bir hiçtir. Burada 5. Nuh Tufanı: Allah tarafından gökten Nuh gemisinden başka çare yok. (Mevlânâ, sular boşalmış ve yerden bir koca karı tan- 2007:IV, 286) dırından sular kaynayarak her yeri kaplamış (Dihhudâ, 1337 hş: XLVIII, 848); gemide- Allah’ın lütfuyla gemidekilerin korun- kiler dışında kimse kurtulamamıştır (Pala, ması: 2002: 374). Mesnevi’de Nuh tufanına, tufana Sabah vakti Nuh’un gemisinde sizi koru- vurgu yaparak; tufandan sadece Hz. Nuh’a makla gösterdiğim lütfu anımsa (Mevlânâ, inanarak gemiye binenlerin emniyette olaca- 2007: III, 48). ğına değinerek ve tufanla ilgili benzetmelerde bulunmak suretiyle yer verilmiştir: Geminin bedene benzetilmesi: Duymayan var mı Nuh tufanını ya da Bu beden ruha çadırdır. Ya da Nuh’un gemisi Firavun ordusuyla Ruh (Cebrail)’un savaşını? gibidir (Mevlânâ, 2007: II, 49). (Mevlânâ, 2007: III, 244) Geminin Burak’a benzetilmesi: Nuh tufanından yeryüzünde Hz. Nuh ve Bedeni, her ruha mazhar eden, gemiyi Nuh’a ona inanıp gemiye binenler dışında hiç kimse Burak kılan, kurtulamamıştır: Dilerse geminin tabiatını senin için bir Dağlar bile bu (vehim ve hayal) tufanıyla tufana çevirir, ey ışık arayan! (Mevlânâ, 2007: rüsva olduktan sonra Nuh’un gemisinden başka VI, 188) nerede kurtuluş var? (Mevlânâ, 2007: V, 254) Peygamberin hadisinde kendini ve asha- Tufanla ilgili benzetmeler: bını Nuh’un gemisine benzetmesi: Tufan dalgası kılıca benzetilmiştir: Peygamberin “Benim ümmetim Nuh’un Nuh O’ndan kılıç dilerken tufanın dalgası gemisine benzer. Kim ona tutunursa kurtulur, O’nun iradesiyle kılıç özelliği kazandı ? (Mev- kim de ondan uzak kalırsa boğulur” hadisinin lânâ, II, 41) tefsiri: Aşure günü yani Muharrem ayının Bu yüzden Peygamber, ben buyurdu, zama- onuncu günü Hz. Hüseyin Kerbelâ’da Yezid nın tufanı için gemi gibiyim. ve ordusu tarafından şehit edilmiştir. Bu günü Biz ve ashabımız, tıpkı Nuh’un gemisi gibi- Şiiler yas günü kabul ettikleri için her yerde yiz. Kim tutunursa kurtulur (Mevlânâ, 2007: onu anıp, ağlayıp, gözyaşı döker ve hayırda IV, 63). bulunurlar. Halk arasındaki yine aynı gün

312 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yasemin YAYLALI

Hz. Nuh’un tufan bittiği için gemiden indiği oğlu Kenan. 3. Kavmi, 4. Nuh’un Gemisiyle ve tufandan kurtuldukları için bulduğu her İlgili Kullanımlar ve 5. Nuh Tufanı. şeyi karıştırarak selamet çorbası yani aşure pişirdiğine inanılmaktadır. Kerbela olayına KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY Şiilerin ağlayıp ve inleyerek tuttukları yasın Dımaşkî, K. K.: Kısâsu’l-Enbiyâ (thk. Abdulhayy anlatıldığı beyitte aynı gün meydana gelen el-Fermâvî), Mısır 1997. Hz. Nuh’a ve Nuh tufanına değinilmiştir Dihhudâ, A.: Lugatnâme I-L, Tahran 1337 hş. (Gölpınarlı, 1985: VI, 144-145): Eflâkî, A.: Ariflerin Menkıbeleri I-II (çev. Tahsin O tertemiz ruhun yası, müminin katında Yazıcı), İstanbul 1987. yüzlerce Nuh tufanından daha ünlüdür. (Mev- Gölpınarlı, A.: Mesnevî Tercemesi Ve Şerhi VI, İstanbul lânâ, 2007: VI, 79) 1985. Harman, Ö. F.: “Nûh”, DİA (2007), İstanbul, XXXIII, Her veli Hz. Nuh’a, ehil olmayan halkla 224-227. içli dışlı olmak da tufana benzetilmiştir: Hidayetoğlu, A. S.: Hazreti Mevlâna Hayatı ve Şahsi- yeti, Konya 2005. Her veliyi Nuh bil, kaptan bil; bu halkla Karaismailoğlu, A.: Mevlânâ ve Kültürümüz, Konya düşüp kalkmayı da tufan say. (VI, 189) 2005. Köksal, M. Asım.: Peygamberler Tarihi I-II, İstanbul SONUÇ 2005. Büyük mutasavvıf, âlim ve şair Mevlanâ Mevlânâ: Fîhi Mâ Fîh (tsh. Bedîüzzamân Fürûzân- Mesnevi adlı altı ciltlik eşsiz eserinde Hz. fer), Tahran 1388 hş. Nuh kıssasına geniş bir şekilde yer veril- Mevlânâ: Mesnevi I (çev. Derya Örs), İstanbul 2007, Ekim yayınevi. miştir. Kimi zaman Hz. Nuh ve kıssası ve kıssaya dair şeylere telmihte bulunulmuş Mevlânâ: Mesnevi II (çev. Hicabi Kırlangıç), İstanbul 2007. ya da Kurân-ı Kerim’den ayetlere iktibaslar Mevlânâ: Mesnevi IIII (çev. Hicabi Kırlangıç), yapılmıştır. Ya da Hz. Peygamberin “Benim İstanbul 2007. ümmetim Nuh’un gemisine benzer. Kim ona Mevlânâ: Mesnevi IV (çev. Hicabi Kırlangıç), İstanbul tutunursa kurtulur, kim de ondan uzak kalırsa 2007. boğulur” hadisinin tefsiri edilmiştir. Bazen de Mevlânâ: Mesnevi V (çev. Derya Örs), İstanbul 2007. Hz. Nuh kıssasıyla bağlantılı Nuh’un gemisi Mevlânâ: Mesnevi VI (çev. Derya Örs), İstanbul 2007. ve Nuh tufanı çeşitli şeylere teşbih edilmiştir. Örneğin tufan dalgası kılıca, gemi bedene ben- Öngören, R.: “Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî”, DİA (2004), XXIX, 441-448. zetilmiştir. Bazen de öğüde kulak vermeyenler Pala, İ.: Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü, İstanbul anlatılırken Hz. Nuh’un oğlu; eşi hakkında 2002. kötü sözler söyleyen kadınlardan bahsedilir- Sarıkçıoğlu, E.: Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, ken de Hz. Nuh’un eşi Vâhile örnek olarak Isparta 2011. verilmiştir. Mesnevi’de Hz. Nuh kıssasının Safâ, Z.: Târîh-i Edebiyyât der Îrân I-V, Tahran 1366 işlenişini şöyle gruplandırmak mümkündür; hş. 1. Hz. Nuh’a Dair özellikler: Ömrü, sabrı, Şafak, Y.: Hazret-i Mevlâna’nın Eserleri, Konya 2005. kavmini sürekli doğru yola davet edişi, duası, Şemîsâ, S.: Ferheng-i Telmîhât, Tahran 1386 hş. Hz. Nuh’un oğlunun boğulduğunu görünce Şemîsâ, S.: Ferheng-i İşârât I-II, Tahran 1386 hş. üzülmesi ve Allah’a onu kurtarması için dua etmesi, Nuh kıssası ve Nuh’un Allah tara- Yâhakkî, M. C.: Ferheng-i Esâtîr ve Dâstânvârehâ der Edebiyyât-i Fârsî, Tahran 1386 hş. fından seçildiği ve onun yolunun izlenmesi Yıldırım, N.: Fars Mitolojisi Sözlüğü, İstanbul 2008. gerektiği. 2. Hz. Nuh’un ailesi: Eşi Vâhile,

313 Bayram AYHAN

REJECTION OF EXCLUSIVENESS IN THE CONTEXT OF NOAH PARABLE

Bayram AYHAN*

ABSTRACT ccording to the narrations of Torah, The God who sees the persecution of the people on the world regret that he created humans, animals and birds. God who thinking to destroy theA all living things give a second chance to the humans when he saw Noah’s faith and effort. But when the humans in sexual perversion continue by persecution, demolition and damage, The God decision to rescue Noah and his family and destroy to the all of living things. All livig things except Noah, his wife, his sons’ and their wifes’ drown in the rain continue forty days forty nights and the earth is being purified from them. Those mentioned doesn’t take part in Noah parable in the Qor’an. On the contrary, it is mentioned that there are other believer persons except for Noah’s family get abroad the ship. Main subject of our notification, whether or not certified the Torah based knowledge exclusiveness of Noah’s family and destroying and destroying all living things except them. In this context the Qor’an mentioned a son of Noah didn’t get abroad and used expression of “unwell act.” According some exegetes who based on Torah’s exclusiveness this son could not get abroad because he did not his son. If he had been his son he could have escaped from flood. The justification of this opinion is statements in Qor’an verses. In these verses Noah prayed to God and sad: “O my Lord! surely my son is of my family!” when water reared up and his son reject getting abroad the ship. But Allah sad for this pray: “O Noah! He is not of thy family: for his conduct is unrighteous.” According to this opinion’s followers “unwell act” is implied that “the son wasn’t Noah’s son.” Although Noah use “my son” expression, the son is adulterous child. Noah says “my son” for not knowing he is not her son. According to the other opinion based on exclusiveness the son is her wife’s son from other husband, for this he says “my son.” For this he could not get rid of from flood. According to those who refuse exclusiveness “unwell act” is unbelief and immorality. The son is Noah’s son but for not believing her father and because of unwell act/unbelief he could not escape. He prayed for his son because he does not know he is not a believer. Even though there is a lineage between a prophets’s and his son he could not his son because of believeline. The God has reminded this knowledge and what for he could not escape. The other argument of this opinion’s follower a verse about Noah’s wife. He could not escape even though he was in marriage of Noah and whereat she was from his family. If exclusiveness had been reason for escape her wife would have been from survivor.

* Dr. Bayram AYHAN, Niğde Ömer Halisdemir University, Faculty of Divinity, Niğde/TURKEY, e-mail: [email protected] - [email protected].

314 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Bayram AYHAN

Consequently, there are two main opinion in the context of Noah parable. According to the first opinion Noah and his family has escaped for being select. His drowned son could not escape because he was adulterous child or foster child (her wife’s son). If he had been her son he could have escaped. According to the other opinion there is no exclusiveness and both her wife and her son could not escape because of unbelief. If Noah’s family had been selected and taken in the ship, he could not have ordered to take in the other believers the ship. When we analyzed the commentary literatüre we saw that the proof of who rejecet exclusiveness have substantial, however the others’ philological comments has supplied forceful situation. The purpose of our notification is to analyze cited opinions and proofs and uncover possibility of exclusiveness widely in terms of Qor’an. Key words: Prophet Noah, Parable, Torah, Exclusiveness, Qor’an, Exegesis.

315 HZ. NUH KISSASI BAĞLAMINDA SEÇKİNLİĞİN REDDİ

Bayram AYHAN*

9 GİRİŞ berlerin zürriyetinden seçilen ve kendilerine 10 itab-ı Mukaddes’in anlatılarına göre nimet bahşedilen peygamberleri tavsif ederken muhsinlerden ve salihlerden olma- insanların yer yüzündeki zulmünü gören 11 KRab, yeryüzünde bulunan insan, hayvan ve larına ve şirk koşmamalarına özel bir vurgu 1 kuşları yarattığına pişman olmuştur. Yer yapar. Kur’ân, şirke bulaşmış olsalardı bu payeye erişemeyeceklerini net bir dille beyan yüzündeki canlıları tümüyle yok etmeyi 12 13 eder. Ulu’l-azm peygamberler içerisinde düşünen Rab, Lemek’in oğlu Nuh’un imanını 14 bulunan Hz. İbrahim teslimiyeti sayesinde görünce insanlara ikinci bir mühlet tanır. 15 Fakat cinsel sapkınlığa batmış insanlar zulüm Allah tarafından seçkin kılınmıştır. Hz. ve zarara devam edince Tanrı Nuh’un ailesini İbrahim’den bahsedilen bir ayette Allah kurtarmaya, geriye kalanları yok etmeye karar kendisine; “seni insanlara imam yapacağım” 2 verir. Nuh, eşi, üç oğlu ve onların eşleri kur- buyurduğunda Hz. İbrahim zürriyetine de 3 bu nimetin bahşedilmesini ister. Fakat Allah; tulmuş, geminin dışında kalan tüm canlılar 16 4 tufanda boğularak yok edilmişlerdir. Tefsir “zalimler ahdime nail olamazlar” demiştir. kitaplarında var olan bazı rivayetler, tufandan Bu ayet, Hz. İbrahim’in zürriyetinden de olsa kurtulanları Kitab-ı Mukaddes’te zikredildiği kafir ve müşrik olan kimsenin peygamber veya önder olmasının mümkün olmadığını üzere sekiz kişi ile tahdit ederken, bazıları bu 17 sayıyı Hz. Nuh’un ailesinin dışındakileri de beyan etmektedir. 5 18 ekleyerek çoğaltmışlardır. Kitab-ı Mukad- Hz. Nuh’un kıssasına farklı surelerde ve des, Hz. Nuh’un Rab tarafından seçildiğini özellikle Hz. Nuh’un ismini taşıyan surede 19 ve bu nedenle eşi, sulbünden olan çocukları yer verilir. Tebliğimizin esasını Hz. Nuh’un ve onların eşlerinin kurtulduğunu zikreder. oğlu bağlamında Hud suresinin 40 ve 46. Kur’an-ı Kerim ise Hz. Nuh’un bir oğlunun ayetleri arasındaki bölüm; Hz. Nuh’un eşi tufanda boğulduğunu aktarır. Kitab-ı Mu- bağlamında ise Tahrim Sûresi’nin 10-11. kaddes bu çocuktan hiç bahsetmez. Kur’an, ayetleri teşkil etmektedir. Hz. Nuh’un ailesinden olmayıp da iman eden başka insanların da gemiye alınmasına vurgu 6 1. HZ. NUH’UN OĞLU yaptığı halde Kitab-ı Mukaddes bu bilgiye yer vermez. Bu başlık altında yapacağımız ameliye 7 oğlunun Hz. Nûh’un sulbünden olup olma- Kur’ân-ı Kerim seçkin insanlar olan dığını tespit etmek değildir. Hûd suresinde peygamberlerin kıssalarını bize aktarmıştır. Hz. Nuh’un kıssasının zikredildiği ayetlerde Kur’ân’a göre peygamberler bu seçkinliğe yer alan ifadelere binaen baba-oğul ilişkisine salahları vesilesiyle ulaşmış, salt onların müteallik fikirleri görmektir. Ayetlerde- nesillerinden olması hasebiyle hiç kimseye 8 ki ibarelerde Hz. Nuh; “hiç şüphesiz oğlum ayrıcalık tanınmamıştır. Kur’ân-ı Kerîm Hz. benim ehlimdendir” demiş iken Allah; “o senin Adem, Hz. Nuh, Hz. İbrahim gibi peygam-

* Dr. Bayram AYHAN, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümü, Niğde/TÜRKİYE, e-posta: [email protected] - [email protected].

316 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Bayram AYHAN

20 ehlinden değildir” şeklinde icabet etmiştir. hid b. Cebr (ö. 103/721), İkrime (ö. 105/723) Bu ibarelerin mefhumu sahabe ve tabiîn ve Dahhâk (ö. 105/723) gibi müfessirler bo- ğulan çocuğun Hz. Nûh’un öz oğlu olduğunu müfessirler arasında mütenakız dirayetlere 24 vesile olmuştur. Aynı şekilde Hz. Nuh’un savunmuştur. oğlu meselesinde ihtilafa sebebiyet veren و“ (Mukâtil b. Süleyman (ö. 150/768 birkaç ibare bulunmaktadır. Biz, söz konusu Nuh oğluna seslendi” ibaresine“ ” نادى نوح إبنه ibareleri muhtevi ayetlerin hem lafzını ve istinaden çocuğun onun sulbünden olduğunu hem de anlamını zikrettikten sonra ihtilafları 25 ifade eder. Taberî’nin (ö. 310/923) tercihi ele alacağız. Bu ayetleri şöylece zikredebiliriz: de bu minvaldedir. Müfessire göre Kur’ân: “Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları “Nuh oğluna nida etti” buyurmaktadır, dolayı- götürüyordu. Nuh, gemiden uzakta bulunan sıyla söz konusu ifadenin hilafına bir çıkarım ”إنه ليس من أهلك“ .oğluna: Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber yapmak doğru olmayacaktır 21 bin, kâfirlerle beraber olma! diye seslendi.” “O ehlinden değildir” ibaresinin kastı dininden olmamasıdır. İbarenin aslı; “o senin dininin محتمال“ ”Nuh Rabbine dua edip dedi ki: “Ey Rab- ehlinden (müntesiplerinden) değildi“ أنه ليس من أهل دينك -bim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vâ 22 ” şeklinde olup; “din” kelime- din ise elbette haktır. Sen hakimler hakimisin.” si hazfedilmiş ve “o senin ehlinden değildir” 26 ”إنه ليس من أهلك“ “Allah buyurdu ki: Ey Nuh! O asla senin denmiştir. إن ابني“ ;ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı iyi olma- Ebu Hayyân’a (ö. 745/1353) göre o benim ehlimdendir” ibaresi oğlunun“ ”من أهلي yan bir iştir. O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben sana cahillerden 23 Hz. Nuh’un sulbünden olduğunu açıkça be- 27 olmamanı tavsiye ederim.” yan etmektedir. Râzî’ye (ö. 606/1210) göre; ”يا بني“ و نادى نوح إبنه“ Yukarıda zikredilen ayetlerde altı çizili ” “Nuh oğluna seslendi” ve ibareler, Hz. Nuh’un oğlunun meselenin “ey oğulcuğum” ibarelerinin hakiki anlamı ço- cuğu Hz. Nuh’a nispet etmeyi gerektirmek- özünü teşkil etmektedir. Söz konusu ibareler, 28 ibarelerdeki zamirler ve zamirlere dair farklı tedir. Kelamda asıl olan hakiki anlamdır. kıraatler Hz. Nuh’un oğlunun durumuna Hakiki anlam mümkün iken mecaza gitmek dair iki muhalif kanaatin vukuuna sebebiyet doğru olmamasına rağmen, bu konuyu ele vermiştir. İlk görüşe göre oğlu Hz. Nuh’un alan bazı müfessirler peygamberin oğlunun sulbündendir, iman etmediği için kurtulanlar- kafir olamayacağı düşüncesine binaen “oğlu” dan olmamıştır. İkinci görüşe göre sulbünden mecaz olarak değerlendirmeye çalışmışlardır. olmadığı için kurtulanlardan olamamıştır. Bu Ulemanın bu tavrını ele tahlil eden Razi görüşün müntesipleri de kendi arasında iki peygamberin çocuğunun kafir olamayacağı- farklı kanaate sahiptir. İlk kanaate göre çocuk nı savunan zevatın, peygamber eşinin zina evlatlığıdır. Diğer görüşe göre ise oğlu veled-i yapmış olabileceğini düşünmelerini yadırgar. zinadır. Bundan sonraki başlıklar altında yu- Müfessire göre, peygamberin oğlunun kafir karıda zikredilen kanaatlerin tafsilatlı tahlili olamayacağı kanaatine binaen girişilen çaba çok anlamlı değildir. Zira Hz. Peygamber’in yapılacaktır. 29 (a.s) babasının kafir olduğunu bilmekteyiz. Hz. İbrahim’in babasının kafir olduğunu da 1.1. ÇOCUK HZ. NUH’UN ÖZ 30 ayetler bildirmektedir. Peygamberin babası- OĞLUDUR nın kafir olması mümkünse, oğlunun da kafir 31 Sahabeden Abdullah İbn Abbâs (ö. olması da mümkündür. 68/687), tâbiundan Katâde b. Diâme (ö. 107/725), Saîd b. Cübeyr (ö. 95/714), Mücâ- Hz. Nuh’un oğlunun öz evladı olduğunu

317 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Bayram AYHAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium düşünenlerin diğer bir mesnedi yine Kur’ân Nitekim ailesinden ve ailesinin dışından olup ayetleridir. Bu görüşün müntesiplerine göre da ona iman eden kimseler ehlinin kapsa- 41 çocuğun Hz. Nuh’un onun sulbünden değil, mında zikredilmiştir. ehlinden olmadığına vurgu vardır. Nitekim, Yukarıda zikredilenlere binaen -şahsi ”şüphesiz oğlum ehlimdendir“ ”إن ابني من أهلي“ kanaatimiz de bu yöndedir- Hz. Nuh’un o senin“ ”إنه ليس من أهلك“ ;diyen Hz. Nuh’a boğulan çocuğunun öz olduğunu söylememiz ehlinden değildir” şeklinde icabet edilmiştir. 32 mümkündür. Boğulmuş olmasının sebebi Oğlu kendisinden değil, ehlinden nefy edil- iman etmemesidir. Şayet iman etmiş olsaydı o miştir. Ayet; “O senin oğlun değildir” dememiş; 33 da diğer iman edenler gibi kurtuluşa erecekti. “senin ehlinden değildir” demiştir. Bu bağ- Nitekim ehlinden olmadığı halde iman eden lamda Said b. Cübeyr (ö. 94/713), çocuğun ve kurtulan başka kimseler mevcuttur. Dola- Hz. Nuh’un sulbünden olup olmadığını soran yısıyla kurtuluşun gerekçesi nesep değil, iman birisine: “Allah çocuğun onun oğlu olduğunu ve salih ameldir. söylüyor. Yalan söylemekten münezzeh olan Allah ayette: “Nuh oğluna nida etti” diyorsa aksini soruşturmak yersizdir,” şeklinde cevap 1.2. ÇOCUK HZ. NUH’UN ÖZ OĞLU 34 verir. DEĞILDIR Hz. Nuh’un oğlunun iman etmemesi Hz. Nuh’un boğulan çocuğuna dair fikir sebebiyle boğulduğu kanaatinde olanların beyan eden diğer zümreye göre çocuk O’nun bir diğer mesnedi kıraat imamlarından olan öz oğlu değildir. Bu görüşün müntesipleri el-Kisâî’nin (ö. 189/805) tercihi ve bu kıraati yine kendi aralarında ihtilaf etmişlerdir. İlk 35 destekleyen rivayettir. Söz konusu riva- görüşe göre çocuk Hz. Nuh’un eşinin daha 36 önceki evliliğinden evlatlığıdır. Diğer görüşe انهُ ٌعمل ُغير صالح” “ yette cumhur tarafından .şek- göre çocuk veled-i zinadır ”إنه َعمل َغير صالح“ şeklinde okunan ayet linde okunmuştur. Bu durumda ayetin lafzı çocuğa değil, amele irca edilecek bir şekilde 1.3. ÇOCUK EVLATLIKTIR harekelenmiş olmaktadır. Söz konusu ikinci Muhammed b. Ali el-Bakır (ö. 114/733) harekelemeye göre lafzın anlamı şu şekilde- ve Hasan el-Basrî (ö. 110/728)’den gelen و نادى“ dir: “Şüphesiz ki çocuk salih olmayan bir amel 37 bir rivayete göre Hz. Ali (ö. 40/660), Nuh oğluna seslendi” cümlesinde“ ” نوح إبنه ”.işlemiştir yer alan ve erkeğe raci olan zamiri kadına Bu görüşün diğer bir delili Hz. Nuh’un 42 ailesinin dışında da kurtulanların varlığı ve isnat ederek okumuştur. Zemahşeri (ö. bu kişilerin Hz. Nuh’un ehlinden olmak- 538/1144), Ebu Hayyan (ö. 745/1353), ve Suyuti’nin (ö. 911/1505) aktarımına göre إبنه la tavsifidir. Mesela Kur’ân-ı Kerim, Hud suresinde Hz. Nuh’a; “ehlini ve iman edenleri ayetteki “ ”/ “ibnehu” tamlamasını Hz. Ali إبنها 38 gemiye al” dediği halde başka bir ayette; “ibnehâ” “ ”; Muhammed b. Ali ve Urve 39 “Nuh’u ve ehlini kurtardık” denmiştir. Kurtu- b. Zübeyr ise muttasıl zamirin sonundaki ibnehe” şeklinde“ ”إبنه“ hemzeyi hazfederek lanlar sadece ailesi değil, ona iman edenler de 43 olduğu halde tümünü onun ehli olarak nitele- okumuşlardır. Bu kıraaatte çocuk Hz. Nuh’a değil, karısına nispet edilmiş olur. Kurtubî (ö. إبنه mesi, ehli sulbüne tahsis etmediği anlamına gelir. Müfessirlerin ekseriyeti bu kanaati 671/1272) Hz. Ali ve Urve b. Zübeyr’in “ ” benimsemiştir. Hz. Nuh’un oğlu iman etme- “ibnehe” şeklindeki kıraatlerinin şazz olduğu- 40 diği için ehlinden sayılmamıştır. Zira iman nu beyan eder ve müennesi kasteden zamirin sonundaki elifin hazfinin uygun olmadığını ve salih amel, kan bağından daha önceliklidir. 44 dile getirir.

318 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Bayram AYHAN

İbn Atiyye “ibnehu” şeklindeki kıraate peygamberlerin masum kılındığı büyük bir 53 istinaden, çocuğun Hz. Nuh’un bir yakınının günah olduğunu vurgular. Müfessir Âlûsi 45 oğlu olabileceğine dair bir görüş aktarır. (ö. 1270/1854) Hz. Nuh’un oğlunun veled-i Binaenaleyh Hz. Nuh, peygamberliğin ve şef- zina olduğuna dair rivayetin Hasan’a isnat katin bir sonucu olarak başkasının çocuğuna edilen uydurma bir rivayet olduğunu beyan 46 54 oğlum diye hitap etmiş olabilir. Müfessir eder ve bu minvaldeki bilgiyi reddeder. Kummî’nin (ö. 290/903) şiî kaynaklarına İbn Kuteybe (ö. 276/889)’ye göre çocuğun isnaden aktardığına göre çocuk karısının Hz. Nuh’un ehlinden sayılmaması ona muha- oğludur. Tay lehçesinde de üvey evlatlara da 47 lefetinden dolayıdır. Nitekim kişi kendisine “oğlum” denmektedir. muhalif olan evladına “ben senden, sen de Bazı müfessirlere göre Hz. Ali’nin çocuğu benden değilsin” der. Dolayısıyla, oğlunun ne- Hz. Nuh’a değil de annesine nispet etmesini sep itibariyle ondan olmadığı, bilhassa veled-i 55 .şeklinde okumasını) zürriyet zina olabileceği yorumu kabul edilemezdir إبنها/ibnehe) bağlamında değil, eylem bağlamında anlamak gerekir. Oğlu, annesi gibi iman etmemeyi 2. HZ. NUH’UN EŞI tercih ettiği için, zamir kadına irca edilmiş ve 48 “annesi gibi kafir oğlu” denmiş olabilir. Kur’ân-ı Kerîm, Tahrim Sûresi’nin 10-11. ayetlerinde Hz. Nûh ve Hz. Lût’un eşleri ve Firavun’un karısını örnek olarak zikretmiştir. 1.4. ÇOCUK VELED-I ZINADIR Söz konusu ayetlerde Hz. Nûh ve Hz. Lût’un Zeccâc (ö. 311/924), Hasan-ı Basri (ö. eşlerinin peygamberlerin nikahında olmala- 110/729) ve İbn Sîrîn’in (ö. 110/729) bu rına rağmen kurtuluşa eremedikleri; aksine 49 görüşte olduğu söylemiştir. Katâde, Hasan-ı bir kafir ve Allah düşmanı olan Firavun’un Basrî’nin bu kanaatinin Kur’ân’a muhalif nikahında bulunan karısının ise kurtulan- 56 olduğunu ve hangi gerekçe ile bunun aksini lardan olduğu ifade edilmiştir. Bu ayetleri savunduğunu sorar. Zira Kur’ân-ı Kerîm’in yorumlayan müfessirler iki hususu tartış- açıkça beyan ettiği üzere Hz. Nûh çocuğa; mışlardır. Birincisi, söz konusu ayetlerde yer 57 “oğlum benim ehlimdendi” demiştir. Hasan bu alan peygamberlerin eşlerinin hıyanetidir. soruya şöyle cevap verir: “O ehlimdendi” diyor, Hz. Nuh’un oğlunun durumunu ele aldığı- 50 “bendendi” demiyor. mız bölümde zikrettiğimiz üzere bir kısım rivayete göre bu ayetteki hıyanet zinadır ve İbn Ebi Hatim (ö. 327/938) Hasan-ı Bas- söz konusu iğrenç eylemden dünyaya gelen rî’ye müstenit birkaç rivayet aktarır. Süddî’nin oğul, Hz. Nuh’un öz oğlu olmadığı için (ö. 128/747) de mutabık olduğu ilk rivayete kurtulamamıştır. Fakat kahir ekseriyet bu göre çocuk Hz. Nuh’un yatağında doğmuştu 51 kanaati kesinlikle reddetmiş ve peygamber- fakat onun oğlu değildi. Hasan’dan aktardı- lerin böylesi bir durumdan tenzih edilmesi ğı diğer rivayete göre Nuh’un oğlu veledi zina 58 gerektiğini savunmuşlardır. Bu isimlerden idi. Hz. Nuh onu kendisine nispet etmiş fakat 52 birisi olan İbn Kesîr (ö. 774/1373) meseleye Allah boğulduğu gün bunu nefy etmiştir. Hz. Peygamber’in zina iftirasına uğrayan eşi Nuh kadının Hz. Aişe (ö. 58/678) bağlamında farklı bir“ ”نادى نوح إبنهنا“ Zemahşerî oğluna nida etti” ibaresindeki zamirin anneye yaklaşım sergiler. Söz konusu iftirayı diline irca edilmesinin iki durum sebebiyle olduğu- dolayan müslümanların sert bir dille eleştiril- nu ifade eder. İlki, çocuğun evlatlık olması, diğini söyleyen müfessir, peygamber eşlerinin söz konusu çirkin eylemden mutlak şekilde ikincisi ise veledi zina olmasıdır. İkinci 59 ihtimali kabul etmeyen müfessir bu durumun beri olacağını ekler.

319 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Bayram AYHAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

İbn Abbas (ö. 68/688) hiçbir peygamber SONUÇ eşinin kesinlikle zina gibi bir ahlaksızlık 60 Hz. Nuh kıssası hem Tevrat ve hem de yapmadığını söyler. Hz. Nûh’un karısı Hz. Kur’ân-ı Kerim’de yer almaktadır. Tevrat Nûh’un deli olduğunu söylüyor, Hz. Lut’un ve Kur’ân’ın anlatılarında bazı nüansların eşi ise eve gelen misafirleri insanlara haber 61 yanı sıra tamamen farklı olan olgular da yer ediyordu. Mukâtil (ö. 150/767), Ferrâ (ö. almaktadır. Tevrat’a göre insanlığın zulmü 207/814), Beğavî (ö. 516/1120) ve Bikâi (ö. ve haksızlıını gören Tanrı tüm canlıları yok 885/1480) Hûd Sûresi 40. ayetinde; “kendileri etmeye karar verir. Fakat Nuh’un itaatini hakkında hüküm verilenler hariç aileni gemiye 62 görünce insanlara bir hak tanır. Ne var ki in- al” ayetinde istisna edilen kişilerin Hz. sanlar aynı şekilde davranmaya devam edince Nuh’un eşi ve oğlu olduğunu ifade etmiş- Tanrı Nuh’un ailesi ve gemiye alınan hayvan- lerdir. Bu iki ismin istisna edilme gerekçesi lar dışındaki tüm canlıları tufan ile yok eder. inkar ve gayrı salih ameldir; kadının zinakar, 63 çocuğun da veledi zina olması değildir. Kur’ân’ın anlatılarına göre sadece Hz. Nuh’un ailesi değil, iman edenler de gemiye Müfessirlerin çoğunluğu Tahrim Sûre- binmişlerdir. Kur’ân’ın Tevrat’tan farklı olarak si’nin 10. ayetini seçkinlik ekseninde yorum- zikrettiği en önemli husus, onun gemiye lamışlardır. Ferrâ (ö. 207/814), Abdurrezzak binemeyen oğludur. Bazı isimler, çocuğun ge- (ö. 222/819) ve el-Îcî (ö. 905/1899) söz miye binememiş olmasını kan bağı ekseninde konusu ayeti sadece zikri geçen iki peygam- anlamlandırmaya çalışmışlardır. Seçkinci bir ber eşi bağlamında değil, Hz. Peygamber’in anlayışı telmih ettiren bu yoruma göre Hz. iki eşi (Hz. Aişe ve Hz. Hafsa) bağlamında Nuh’un kanından olmadığı için çocuk kur- yorumlamıştır. Nitekim surenin ilk ayeti, tulamamıştır. Diğer kanaat seçkinci anlayışı rivayetlerin de desteklediği üzere Hz. Pegam- kabul etmemiş ve çocuğun iman etmediği ber’in iki eşini muhatap almaktadır. Hz. Nûh için kurtulamadığını savunmuştur. Bu kanaa- veya Hz. Lût’un peygamber olmaları eşlerine tin gerekçesi, Nuh’un sulbünden olmamasına bir fayda sağlamadığı gibi, eşlerinin nifakı rağmen kurtuluşa eren başka insanların var da kocalarına bir zarar vermemiştir. Hz. olmasıdır. Hz. Nuh kıssası ekseninde seçkin- Peygamber’in (a.s) eşlerine verilen mesaj da lik kanaatini reddeden görüşün dikkate değer bu minvaldedir. Yani, iman etmezseniz Allah diğer bir örneği Hz. Nuh’un eşinden bahse- Rasûlü’nün nübüvveti size fayda sağlamaz; 64 den ayetlerdir. Söz konusu ayetlerde kocaları sizin günahlarınız da ona zarar vermez. peygamber olmasına rağmen, Hz. Nuh ve Taberî, Beğavî ve Suyûtî gibi isimler de ayeti Hz. Lût’un eşleri ateşe girenlerden; Fira- seçkinlik bağlamında yorumlamış ve kişinin vun’un karısı ise cennetliklerden sayılmıştır. eşinin kim olduğunun değil, amelinin mahi- 65 yetinin önemli olduğunu dile getirmişlerdir. Biz, Kur’ân’ın bazı peygamberleri ve Modern dönem müfessirlerinden olan Mev- onların çocuklarının elçi olarak seçildiğini dûdî (ö. 1979) de takribi bir tefsir yapmış ve dolayısıyla seçkin kılındıklarını ayetlerin ve her hangi bir zata yakınlığın kurtuluşun 66 zahir beyanatı sayesinde öğrenmekteyiz. Ne vesilesi olamayacağını eklemiştir. Muham- var ki bu peygamberlere ve onların çocuk- med İzzet Derveze ise ayeti şahsi sorumluluk larına verilen nimetin gerekçesi liyakatleri- ekseninde tefsir eder. İnsanların inancına, dir. Mamafih, ayetlerin açıkça beyan ettiği niyetine ve ameline bakılır. Kimin eşi veya 67 üzere Hz. İbrahim’in zürriyyetinden de olsa çocuğu olduğu önemli değildir. Allah’ın ahdine zalimlerin ulaşması mümkün değildir. Aynı şekilde, şirk koşmuş olsalardı bu insanların –ki bunun mahiyeti ve imkanı

320 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Bayram AYHAN tebliğimizin sınırını aşmaktadır- peygamber- 12 En’âm, 6/88; Zümer, 39/65. lik payesine ulaşamayacağı vurgulanmıştır. 13 Ülü’l-azm peygamberlerin kim olduğuna dair farklı rivayetler bulunmakla birlikte Ahzab 33/7 Çoğu müfessirin ifade ettiği üzere kimin ve Şûra 42/13 ayetlerde ismi mahsusen zikredilen eşi, çocuğu, babası veya akrabası olduğumu- Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa’nın zun bir değeri yoktur. Bizi değerli kılan, kim “ülü’l-azm” peygamberler olduğu beyan edilmiş- olduğumuz, amelimiz ve samimiyetimizdir. tir. Abdurrezzak b. Hemmâm, Tefsîru’l-Kur’ân, thk. Mustafa Müslim Muhammed, Riyad Sonuç olarak Kur’ân Hz. Nûh kıssası bağla- Mektebetu’r-Rüşd, 1989, c. II, s. 219; İbn Mes’ud mında net bir mesaj vermiştir: Hiç kimsenin el-Beğavî, Tefsîru’l-Beğavî: Meâlimu’t-Tenzîl, Allah nezdinde kan bağı ile edindiği bir thk. Muhammed Abdullah en-Nemr, Dâru seçkinliği söz konusu değildir. Biz de çoğu Tayyibe, Riyad 1989, c. VII, s. 272; Muhammed müfessirin Tahrim suresindeki beyanatı ek- b. Yûsuf Ebu Hayyan, Tefsîru’l-Bahri’l-Muhît, seninde kan bağına dayalı seçkinliğin Kur’ân thk. Ahmed Abdulmevcud, Dâru’l-Kutubi’l-İl- miyye, Beyrut 1993, c. VIII, s. 68; Ebu’l-Fidâ İbn tarafından tasdik edilmediğini düşünmekte- Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azim, thk. Muhammed yiz. es-Sellâme, Dâru Tayyibe, Riyad 1997, c. VII, s. 305; Muhammed Aruçi, “Ülü’l-Azm”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul 2012, DİPNOTLAR / FOOTNOTES c. XXXXII, 294-295. 1 Tekvin, 6/7. 14 Bakara 2/131. 2 Tekvin, 6/8-13. 15 Bakara, 2/130, Âli İmran, 3/33; Nisâ, 4/125; 3 Tekvin, 6/17-18; Tekvin, 7/13. Yusuf, 12/6; Enbiya, 21/51; 4 Tekvin, 7/4. Hz. Nuh’un hayatı, peygamberliği, 16 Bakara, 2/124; Benzeri ayetler için bkz; Saffât, tufan ve tufandan kurtuluşu Tevrat ve Midraş’ta 3/112-113; Hadid, 57/26. birbirinden kısmi farklılıklarla anlatılmıştır. 17 Ebu Mansur el-Mâturîdî, Tevilâtu Ehli’s-Sünne: Ayrıntı için bkz: İskender Oymak, “Kitab-ı Tefsîru’l-Mâturîdî, thk. Mecdî Basillûm, Dâ- Mukaddes’e Göre Nuh Tufanı”, Uluslararası Hz. ru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, Beyrut, 2005, c. I, s. 558; Nûh ve Cudi Dağı Sempozyumu, Şırnak 2013, s. Beğavî, Meâlimu’t-Tenzîl, I, 146; Ebu Hayyân, 145-155. el-Bahru’l-Muhît, IV, 179; Fethi Ahmet Polat, 5 İbn Cerîr et-Taberî, Câmiu’l-Beyân an Te’vîli “Seçkin Bir Soy İddiasının Kur’ân Açısından Âyi’l-Kur’ân, thk. Abdulmuhsin et-Türkî, Mer- Değeri (Hz. İbrahim Örneği)”, SÜİFD, Bahar kezu’l-Buhûs, Kâhire, 2001, c. XII, s. 410-412; 2005, sy. 19, s. 94-102. Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-Ğayb, Dâru’l-Fikr 18 A’raf, 7/59-64; Yunus, 10/71-73; Mü’minun, li’t-Tabâa ve’n-Neşr, Lübnan 1981, c. XVII, s. 23/23-39; Şuarâ, 26/105-121; Ankebut, 29/14; 236; Celâleddîn es-Suyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, Saffat, 37/75-82; Kamer, 54/9-16. thk. Abdulmuhsin et-Türkî, Merkezu Hicr li’l- Buhûs, Beyrut 2004, c. VIII, s. VIII, 51-52. 19 Nuh, 71/1-28. 6 Hud, 11/40. 20 Hûd Sûresi, 11/45. 7 Bakara, 2/130; Âli İmrân, 3/33; Fâtır, 35/32. 21 Hud Sûresi, 11/42. Allah tarafından seçilmiş olmak ile kan bağı ile 22 Hud Sûresi, 11/45. seçkin olmanın farklı olduğu kanaatimizi ve kan 23 Hud Sûresi, 11/46. bağına dayalı seçkinliğin merdud oduğunu ilerde 24 Taberî, Câmiul Beyân, XII, 426-427; Zeccâc, tafsil edeceğiz. Maâni’l-Kur’ân ve İ’râbuhû, thk. Abdulcelil 8 Bakara, 2/124. Şulbî, Âlemu’l-Kutub, Beyrut, 1988, c. III, s. 56; 9 Meryem, 19/58. Ebu’l-Leys es-Semerkandî, Bahru’l-Ulûm, thk. 10 Bakara, 2/136, 140; En’âm, 6/83-89; Meryem, Muhammed Muavvız, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 19/41-58. Beyrut 1993, c. II, s. 129; Muhammed b. Habîb el-Mâverdî, en-Nüket ve’l-‘Uyûn: Tefsîru’l-Mâ- 11 En’âm, 6/84-85; Enbiya, 21/72; Saffat, 37/80, verdî, Thk. Abdulmaksûd bin Abdurrahîm, 121, 130. Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut t.y, c. II, s. 472.

321 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Bayram AYHAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

25 Mukâtil b. Süleyman, Tefsîru Mukâtil b. Süley- 37 Bu konuda zikredilen rivayet ve kıraatin tafsi- man, thk. Ahmed Ferîd, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, latlı tahkiki için bkz; Fadl b. Hasan et-Tabersî, Beyrut 2003, c. II, s. 283. Mecmeu’l-Beyân Fî Tefsîri’l-Kur’ân, Müesse- 26 Taberî, Câmiu’l-Beyân, XII, 433. setu’l-A’lamî, Beyrut 1995, c. V, s. 218; Ebu Hayyan, el-Bahru’l-Muhît, V, 231; Suyutî, 27 Ebu Hayyan, el-Bahru’l-Muhît, V, 229. ed-Dürrü’l-Mensûr, VIII, 79. Taberî, rivayetin 28 Taberî, Câmiu’l-Beyân, XII, 433. senedinde yer alan Şehr b. Havşeb’e istinaden bu 29 Müfessirin mesnet edindiği rivayetler için bkz; kıraati makbul görmediğini beyan etmiştir. Bkz; Ebu’l-Hüseyn Müslim, Müslim: Sahîhu Müslim, Taberî, Câmiu’l-Beyân, XII, 435. thk. Muhammed Fuad Abdulbaki, Daru’l-Hadis, 38 Hud, 11/40. Beyrut 1991, “İman”, 347; “Cenâiz”, 105-108; 39 Enbiya, 21/76. Ahmed b. Hanbel, Musnedu’l-İmam Ahmed bin Hanbel, Thk. Şuayb el-Arnaûd, Kahire, Müesse- 40 Taberî, Câmiu’l-Beyân, XII/429; Mahmud b. setu Kurtuba, t.y, c. II, s. 441. Ömer ez-Zemahşerî, el-Keşşâf An Hakâiki Ğavâ- midi’t-Tenzîl, thk. Adil Abdulmevcud, Mektebe- 30 En’âm, 6/74; Tevbe, 9/114; Meryem, 19/42-48; tu’l Abikan, Riyad 1998, c. III, s. 204; Nâsıruddîn Mümtehine Sûresi, 60/4. el-Beydâvî, Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, 31 Râzî, Mefâtîhu’l-Ğayb, XVII, 240. Ayrıca bkz; Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut 2003, c. III, s. Mâturîdî, Te’vilâtu Ehli’s-Sünne, VII, 364. 136; Râzî, Mefâtîhu’l-Ğayb, XVIII/357. 32 Ehl, kişinin ehli ve hane ehli anlamlarında farklı 41 Buradaki “ehl” hem ailesinden ve hem de muhtevalara sahiptir. Kişinin ehline ailesiyle bir- ailesinin dışından olup ona tabi olanlardır.. Bkz; likte sülalesi de girer. İbn Manzur, Lisânu’l-Arab, Mâturîdî, Te’vilâtu Ehli’s-Sünne, VII, 364; Râzî, Dâru Sâder, Beyrut t.y, c. XI, s. 28; Ayrıca bkz; Mefâtîhu’l-Ğayb, XXII, 193. Vecdi Akyüz, Kur’ân-ı Kerîm’de Siyasi Kavramlar, ”ibnehu”/”إبنهُ“ Ayetteki zamir cumhur tarafından 42 Kitabevi, İstanbul, 1998, s. 160; Ramazan Şahan, şeklinde okunmuştur. Bu kıraatte zamir erkeğe “Hz. Nuh Kıssası Bağlamında Ailevi İlişkiler”, yani Hz. Nuh’a racidir. Bu durumda anlam: “Nuh Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ”إبنها“ kendi oğluna seslendi” olur. Fakat zamir Dergisi, y. 2014/2, sy. 33, s. 216-220. şeklinde kıraat edilirse, zamir kadına racidir ve 33 Abdulvahhâb Neccâr, Kasasu’l-Enbiyâ, Dâ- anlam: “Nuh kadının oğluna seslendi” olur. ru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, ts., s. 46. Benzeri 43 Zemahşerî, el-Keşşâf, III, 201; Ebu Hayyan, bir kullanımı Hz. Lut’un eşinden bahsedilen el-Bahru’l-Muhît, V, 226; Suyûtî, ed-Dürrü’l- ayetlerde de görmek mümkündür. Bkz; Hûd Mensûr, VIII, 68. Semerkandi kim olduğunu Sûresi, 11/81; Ankebut Sûresi, 29/33. belirtmeden “karae ba’duhum ibneha” bazıları ;şeklinde okumuştur der. Bkz ”إبنها“ ”Taberî, Câmiu’l-Beyân, XII, 430. “ibneha 34 35 Ebu Ziyâd el-Ferrâ, Meâni’l-Kur’ân li’l-Ferrâ, Semerkandî, Bahru’l-Ulûm, II, 127. thk. Ahmed Yusuf Necâtî, Dâru’l-Mısriyye, Mısır 44 Muhammed b. Ahmed el-Kurtubî, el-Câmi’ t.y, c. II, s. 18; İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’âni’l-Azîm, li-ahkâmi’l-Kur’ân, thk. Semir el-Buhârî, Dâru c. IV, s. 326-327. Alemi’l-Kutub, Riyad t.y, c. IX, s. 38. Lafzı ve 36 Bu ayetin Hz. Nûh’un duasına raci olduğunu bağlamı itibariyle müzekkere matuf olan zamirin düşünen müfessirler vardır. Bu kanaate göre Hz. müennese raci olması gerektiği kanaati birçok Nûh’un kafir olan ve gemiye binmek istemeyen filolog tarafından tartışılmıştır. Sîbeveyh (ö. oğlunun kurtuluşu için istekte bulunması kınan- 180/796) müennese matuf zamirden sonraki makta ve bu eylemin doğru olmadığı beyan edil- hemzenin hazfini uygun görmezken Ebu Hâtim mektedir. Bkz; Taberî, Câmiu’l-Beyân, c. XII, s. es-Sicistânî (ö. 266/869) bunu makbul görür. 434; Beğavî, Meâlimu’t-Tenzîl, c. IV, s. 180; el-Îcî, Fakat bu konuda fikir beyan eden İ’râbu’l-Kur’ân Câmiu’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’ân, thk. Abdulha- müellifi Muhammed b. İsmail en-Nehhâs (ö. mid Hendevî, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut 338/951) ve müfessir Kurtubî (ö. 671/1275) 2004, c. II, s. 178; Suyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, ikinci görüşü caiz görmemişlerdir. Bkz; Amr b. VIII/177; Peygamberler ve ismet sıfatına dair Osman es-Sîbeveyh, el-Kitâb: Kitâbu Sîbeveyh, bilgi için bkz; Hasan Türkmen: “Ahbârî-Usûlî thk. Muhammed Hârun, Mektebetu’l-Hânecî, Ayrışmasında Sehvü’n-Nebi Meselesi”, İslâmî Kahire 1988, c. IV, s. 189-190; İsmail en-Neh- Araştırmalar, c. 25, sy. 2014/1, s. 1-14. hâs, İrâbu’l-Kur’ân, thk. Şeyh Hâlid el-Ulyâ, Dâru’l-Maârif, Beyrut 2008, s. 418; Ebu Hayyân,

322 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Bayram AYHAN

el-Bahru’l-Muhît, V, 227. 61 Taberî, Câmiu’l-Beyân, XII, 430; Zeccâc, Meâ- ,şeklinde bir ni’l-Kur’ân, III, 201; Tabersî, Mecmeu’l-Beyân,V ”قال قوم“ Kim olduğunu belirlemeden 45 ibare kullanır. Abdulhak İbn Atiyye, el-Muharre- 220. Müfessirlerin aktardığı bilgiye göre Hz. ru’l-Vecîz Fî Tefsîri’l-Kitâbi’l-Azîz, thk. Abdusse- Lût’un eşi geceleyin misafir geldiğinde ateş lam Abduşşâfî, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut yakarak, gündüz ise duman yapmak suretiyle in- 2001, c. III, s. 173. sanlara haber etmekteydi. İbn Atiyye, el-Muhar- reru’l-Vecîz, III, 177; Beğavî, Meâlimu’t-Tenzîl, 46 İbn Ebi Hatim Mücahid’den mervi bir riva- VIII, 171; İbn Kesir, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, VI, yete binaen “bütün peygamberler ümmetleri- 182; Suyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, XIV, 596. nin manevi babasıdır.” Bkz; İbn Ebi Hâtim, Tefsîru’l-Kur’ani’l-Azim, thk. Muhammed Esad 62 Hûd Sûresi 11/40. Tayyib, Mektebetu Nezzâr, Riyad 1997, c. VI, s. 63 Mukâtil, Tefsîru Mukâtil, II, 282; İbrâhim b. 2035. Bizce bu rivayet makul ve makbul değildir. Ömer el-Bikâi, Nazmu’d-Dürer fi Tenâsubi’l-Âyâti Çünkü Hz. Nuh sadece “oğlum” demekle yetin- ve’s-Suver, Dâru’l-Kutubi’l-İslami, Kahire, t.y, c. memiş; çocuğun ailesinden olduğunu ve Allah’ın IX, s. 286; Beğavî, Meâlimu’t-Tenzîl, IV, 176; İbn ailesini kurtaracağına dair vaadine vurgu yaparak Cüzeyy, et-Teshîl, I, 396; Ferrâ Hz. Nûh’un iki niyazda bulunmuştur. eşi olduğunu ifade eder. Kurtulanlardan istisna 47 Ali b. İbrahim el-Kummî, Tefsîru’l-Kummî, Mü- edilen karısının dışındaki eşi ile birlikte ailesin- essesetu Dâri’l-Kitâb, Kum h. 1404, c. I, s. 328. den sekiz kişinin kurtuluşa ermiştir. Bkz; Ferrâ, Meâni’l-Kur’ân, II, 14. Benzeri yorumu İbn 48 Ebu Hayyân, el-Bahru’l-Muhît, V, 227, Şihâbud- Âşûr yapar ve kurtulan eşi ile bu ayetlerde tavsif dîn el-Âlûsî, Rûhu’l-Me’ani Fî Tefsîri’l-Kur’â- edilen eşin farklı olduğunu izhar eder. İbn Âşûr, ni’l-Azîm ve’s-Seb’i’l-Mesânî, Dâru İhyâi’t-Tura- Tefsîru’t-Tahrîr ve’t-Tenvîr, ed-Dâru’t-Tunusiyye, si’l-Arabî, Beyrut, t.y, c. XII, s. 58. Tunus 1984, c. XII, s. 72. 49 Zeccâc, Meâni’l-Kur’ân, III, 55. 64 Ferrâ, Meâni’l-Kur’ân, III, 169; Abdurrazzak, 50 Zemahşerî, el-Keşşâf, III, 201. Tefsir, II, 303; el-Îcî, Câmiu’l-Beyân, IV, 337. 51 İbn Ebi Hatim, Tefsîru İbn Ebi Hâtim, VI, 2035. Çağdaş müfessirlerden olan el-Ferâhî (ö. 1280) 52 Taberî, Câmiu’l-Beyân, XII, 434; İbn Ebi Hatim, bu ayetin, Hz. Peygamber’in sırrını saklamayan Tefsîru İbn Ebi Hâtim, VI, 2040. iki eşine zımnen mesaj verdiği kanaatindedir. Abdulhamid el-Ferâhî, Nizamu’l-Kur’ân ve 53 Zemahşeri, el-Keşşaf, III, 201. Te’vîlul-Furkânbi’l-Furkân, Dâiretu’l-Hamîdiy- 54 Âlûsî, Rûhu’l-Meânî, XII, 58; Şahan, “Hz. Nuh ye, Mısır 2008, s. 205-209. Kıssası Bağlamında Ailevi İlişkiler”, s. 226. 65 Taberî, Câmiu’l-Beyân, XXIII, 114); Beğavî, Meâ- 55 Muhammed İbn Kuteybe, Tefsîru Garî- limu’t-Tenzîl, VIII, 172; Bikâî, Nazmu’d-Dürer, bi’l-Kur’ân, thk. Seyyid Ahmed Sakr, Dâru’l-Ku- XX, 210; Suyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, XIV, 596. tubi’l-İlmiyye, Beyrut 1978, s. 204. 66 Ebu’l-A’lâ el-Mevdûdî, Tefhimu’l-Kur’an, İnsan 56 Tahrim, 66/10-11. Yayınları, İstanbul 2000, c. VI, s. 390. 57 Bu tartışmanın gerekçesi Tahrim Sûresi 10. Ayet- 67 M. İzzet Derveze, et-Tefsîru’l-Hadîs, Dâru’l-Ğar- teki bir ibaredir. Söz konusu ibare lafzen ve mana bî’l-İslamî, Beyrut 2000, c. VIII, s. 540-541. ضرب هللا مثال للذين كفروا امرأة نوح“ :itibariyle şöyledir و امرأة لوط كانتا تحت عبدين من عبادنا صالحين فخانتهما فلم KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY Allah kafirlere örnek olarak“ ”....يغنيا عنهما من هللا شيئا da Nuh ve Lut’un eşlerini misal vermektedir. Bu iki Abdulhamid, F. : Nizamu’l-Kur’ân ve Te’vîlul-Furkân- kadın iki salih kulumuzun nikahında iken onlara bi’l-Furkân, Dâiretu’l-Hamîdiyye, Mısır 2008. hıyanet ettiler. Kocaları Allah’tan gelen hiçbir şeyi Abdurrezzak b. Hemmâm. : Tefsîru’l-Kur’ân, Thk. onlardan savamadı. O kadınlara: Haydi! Ateşe Mustafa Müslim Muhammed, Mektebe- girenlerle beraber siz de ateşe girin! denildi.” tu’r-Rüşd, Riyad 1989. 58 Taberi, Câmiu’l-Beyân, XII, 429; Zemahşeri, Ahmed b. Hanbel, Musnedu’l-İmam Ahmed bin Han- el-Keşşâf, III, 201; Âlûsî, Rûhu’l-Meânî, XII, 58. bel, Thk. Şuayb el-Arnaûd, Müessesetu Kurtuba, 59 İbn Kesir, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, IV, 326. Kahire, t.y. ,Bkz; Taberî, Akyüz, V. : Kur’ân-ı Kerîm’de Siyasi Kavramlar .”ما بغت إمرأة نبي قط“ :İbare şöyledir 60 Câmiu’l-Beyân, XII, 429. İstanbul, 1998, Kitabevi, s. 160;

323 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Bayram AYHAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Âlûsî, Ş. : Rûhu’l-Me’ani Fî Tefsîri’l-Kur’âni’l-Azîm Îcî, A.: Câmiu’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’ân, thk. Abdul- ve’s-Seb’i’l-Mesânî, Dâru İhyâi’t-Turasi’l-Arabî, hamid Hendevî, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut Beyrut, t.y. 2004. Aruçi, M. 2012: “Ülü’l-Azm”, Türkiye Diyanet Vakfı Kummî, A. : Tefsîru’l-Kummî, Müessesetu Dâ- İslam Ansiklopedisi, İstanbul 2012, c. XXXXII, s. ri’l-Kitâb, Kum h. 1404. 294-295. Kurtubî, M.: el-Câmi’ li-ahkâmi’l-Kur’ân, thk. Semir Beydâvî, M. : Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, el-Buhârî, Dâru Alemi’l-Kutub, Riyad t.y. Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut 2003. Mâverdî, M. : en-Nüket ve’l-‘Uyûn: Tefsîru’l-Mâverdî, Derveze, M. : et-Tefsîru’l-Hadîs, Dâru’l-Ğarbî’l-İs- Thk. Abdulmaksûd bin Abdurrahîm, Dâru’l-Ku- lamî, Beyrut 2000, VIII, 540-541. tubi’l-İlmiyye, Beyrut t.y. Ebu Hayyan. : Tefsîru’l-Bahri’l-Muhît, thk. Ahmed Mukâtil. : Tefsîru Mukâtil bin Süleyman, thk. Ahmed Abdulmevcud, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut Ferîd, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut 2003. 1993. Müslim: Sahîhu Müslim, Thk. Muhammed Fuad Ebu Mansur, M. :Tevilâtu Ehli’s-Sünne: Tefsî- Abdulbaki, Daru’l-Hadis, Beyrut 1991. ru’l-Mâturîdî, thk. Mecdî Basillûm, Dâru’l-Kutu- Neccâr, A. :Kasasu’l-Enbiyâ, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiy- bi’l-‘İlmiyye, Beyrut 2005. ye, Beyrut, t.y. Ebu Ziyâd, F. : Meâni’l-Kur’ân li’l-Ferrâ, thk. Ahmed Nehhâs, İ. : İrâbu’l-Kur’ân, thk. Şeyh Hâlid el-Ulyâ, Yusuf Necâtî, Dâru’l-Mısriyye, Mısır t.y. Dâru’l-Maârif, Beyrut 2008. Ebu’l-A’lâ, M. : Tefhimu’l-Kur’an, İnsan Yayınları, Oymak, İ. 2013: “Kitab-ı Mukaddes’e Göre Nuh İstanbul 2000. Tufanı”, Uluslararası Hz. Nûh ve Cudi Dağı Sem- Fahreddîn R. : Mefâtîhu’l-Ğayb, Dâru’l-Fikr li’t-Tabâa pozyumu, Şırnak, s. 143-161. ve’n-Neşr, Lübnan 1981. Polat Fethi A. 2005: “Seçkin Bir Soy İddiasının Ferrâ, Z. : Maâni’l-Kur’ân li’l-Ferrâ, thk. Ahmed Kur’ân Açısından Değeri (Hz. İbrahim Örneği)”, Yusuf Necâtî, Dâru’l-Mısriyye, Mısır ty. SÜİFD, Bahar 2005, s. 19, ss. 93-154. İbn Âşûr. : Tefsîru’t-Tahrîr ve’t-Tenvîr, ed-Dâru’t-Tu- Semerkandî, E. : Bahru’l-Ulûm, thk. Muhammed nusiyye, Tunus 1984. Muavvız, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut 1993. İbn Atiyye, A. : el-Muharreru’l-Vecîz Fî Tefsî- Sîbeveyh, O. : el-Kitâb: Kitâbu Sîbeveyh, thk. Muham- ri’l-Kitâbi’l-Azîz. thk. Abdusselam Abduşşâfî, med Hârun, Mektebetu’l-Hânecî, Kahire 1988. Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut 2001. Suyûtî, C. : ed-Dürrü’l-Mensûr, thk. Abdulmuhsin et- İbn Cerîr T. : Câmiu’l-Beyân an Te’vîli Âyi’l-Kur’ân, Türkî, Merkezu Hicr li’l-Buhûs, Beyrut 2004. thk. Abdulmuhsin et-Türkî, Merkezu’l-Buhûs, Şahan, R. 2014: “Hz. Nuh Kıssası Bağlamında Ailevi Kâhire, 2001. İlişkiler”, Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat İbn Ebi Hatim. : Tefsîru’l-Kur’ani’l-Azim, thk. Fakültesi Dergisi, y. 2014/2, sy. 33, s. 215-248. Muhammed Esad Tayyib, Mektebetu Nezzâr, Tabersî, F. : Mecmeu’l-Beyân Fî Tefsîri’l-Kur’ân, Mü- Riyad 1997. essesetu’l-A’lamî, Beyrut 1995. İbn Kesîr. : Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azim, thk. Muhammed Türkmen, H. 2014: “Ahbârî-Usûlî Ayrışmasında es-Sellâme, Dâru Tayyibe, Riyad 1997. Sehvü’n-Nebi Meselesi”, İslâmî Araştırmalar, c. İbn Kuteybe, M. : Tefsîru Garîbi’l-Kur’ân, thk. Seyyid 25/1, s. 1-14. Ahmed Sakr, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut Zeccâc, İ. : Maâni’l-Kur’ân ve İ’râbuhû, thk. Abdulce- 1978. lil Şulbî, Âlemu’l-Kutub, Beyrut, 1988. İbn Manzur, Lisânu’l-Arab, Dâru Sâder, Beyrut t.y. Zemahşerî, M.: el-Keşşâf An Hakâiki Ğavâmi- İbn Mes’ud B. : Tefsîru’l-Beğavî: Meâlimu’t-Tenzîl, di’t-Tenzîl, thk. Adil Abdulmevcud, Mektebetu’l Thk. Muhammed Abdullah en-Nemr, Dâru Abikan, Riyad 1998. Tayyibe, Riyad 1989. İbrahim b. Ömer, B. : Nazmu’d-Dürer fi Tenâsu- bi’l-Âyâti ve’s-Suver, Dâru’l-Kutubi’l-İslami, Kahire, t.y.

324 YAZAR-1

NUH CONSTITUTION IN THE HOLY BOOKS

Selahattin ÇELİK*

ABSTRACT ivine sources refer to the tribes of those who have been destroyed by the divine slaps that have been brought to them because they have stumbled into the mystery and rebellion Dand separated from the right path. Noah Kavmi is one of the shortcomings of the holy books. The folktales mentioned in these sources can not be viewed as legends, superstitions or fairy tale. Scientific researches came to the conclusion that the features of Noah Kavmi, Noah’s Ark and Flood and the properties of the other destroyed tribes were close to the description in question, by investigating the traces of the tribes who betrayed in these sources. The main aim of the shorts mentioned in these sources is to convey to the example personalities of the messengers who explain the belief in the unity of the people and to take them away from the chickens, their difficulties and their determined and patient attitudes towards these difficulties, Thus, from the events that have occurred, they will go out of their way to deter people from their hunger and misguidance and show them the way. The aim of these aims is the way in which people adopt good, right, good, fair and useful values and protect them from all kinds of bad, wrong, ugly, useless, cruel and unjust and lead them to the world and the Hereafter. In addition to the way of life offered by the shorts in the Holy Books, the similarities that stem from the partnership of the geographies in which the events have passed are striking. There are symbolic aspects of natural disasters that draw attention as a form of punishment in the face of insensitivity to these callings of human communities that are called better, more righteous, and beautiful. The simultaneous evaluation of these symbols with geographical terms and spaces allows for horizon interpretations at the point of transfer of values. Noah is one of the great prophets mentioned in the holy books. Prophets are heroic servants of God, chosen by their Divine Power, among the people they live in, and the heroes who always struggle under protection. They were hit by the worst of the communities they lived in. The extraordinary resilience, patience and decisive struggle they face in the face of the great troubles and complicated events that have come to their heads, are the persistent dualities they have committed to their Lord, and the common goodness they show to Him in spite of every difficulty. Even though Almighty God has tested these friends with the most severe difficulties in the life of this world, he has not helped them because of his extraordinary positive qualities and has brought them to the happy end in the life of the world and the Hereafter. It is noted that the shorts mentioned in the Holy Books are limited in these areas, while the direct aspects of history, geography and archeology must and should be between

* Dr. Selahattin ÇELİK, Kilis 7 December University, Department of Geography, Kilis/TURKEY, e-mail: [email protected]

325 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Selahattin ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium them. For example, the terrible catastrophes that left traces in history such as Noah’s Flood, Lut Disaster, Shadow Resistance, Arim Seli, Pompeii, earthquake were taken as the only consequence of natural phenomena and their material aspects, and these events are related to human-nature-sin- their spiritual aspects have been ignored. All the sacred books, however, speak of the great sins committed by the horny tribes who were destroyed by terrible disasters, and that each one was wholly destroyed in a disaster. Looking at these events in this way, it can balk people that they become horny and cause great harm to each other. Taking lessons from past events, living together with brothers and sisters, loving each other, respecting their basic rights and freedoms and not persecuting each other increases the happiness of people. There are lessons to be learned from the Noah Kavmi Kisasi as it is in the other side. The progress of science and technology can go a long way toward reaching the point where people are always incapable of obtaining financial power. After all, man is a creature, arrogant and envious will open the doors of cruelty and exploitation. In this work, the historical, sociological and geographical characteristics of Noah Kavmi in the sacred books were mentioned, and the major features of the great flood and the gospel which occurred during this period were explained in the light of the information given in the sacred books. Scientific research conducted in places where these people have lived and where the events are supposed to take place are highlighted in the resulting data and interpretations. All the verses and some hadiths concerning the Noah Kavmi in the Qur’an have been tried to be taken into account, taking into account the flow of events. The sections that seem like repetition are the quotations quoted in the Qur’an, and their original shapes are not touched. In our study, archaeological excavations and historical documents related to revelations such as the Bible, Torah, Talmut, history of the prophets, the Qur’an atlases and these subjects are the main sources of the exploitation. Key words: Bible, Noah his people, Disaster, Kıssalar, Value Transfer.

326 YAZAR-1

KUTSAL KİTAP ANLATILARINDA NUH KAVMİ

Selahattin ÇELİK*

GIRIŞ kulak asıp kendilerini düzeltenlerin kurtu- slı bozulmamış Kutsal kitap anlatılarına lacağı Kuran’ın birçok yerinde açıklanmak- göre Yüce Allah, her peygambere kendi tadır: “Kim hidayete ererse, kendi nefsi için devriA için geçerli ve gerekli olan hükümleri hidayete erer; kim de saparsa kendi aleyhine bildirmiştir. Allah’ın vahiy yoluyla peygam- sapar. Hiçbir günahkâr, bir başkasının günah berlere bildirdiği bu hükümler, ilk insan ve ilk yükünü yüklenmez. Biz, bir elçi gönderinceye peygamber olan Hz. Âdem’den son pey- kadar (hiçbir topluluğa) azap edecek değiliz. gamber olan Hz. Muhammed’e kadar geçen Bir ülkeyi helak etmek istediğimiz zaman bütün zaman ve mekânlarda esasta aynıdır. onun ‘varlık ve güç sahibi önde gelenlerine’ Allah, son peygamber olarak Hz. Muham- emrederiz, böylelikle onda bozgunculuk çı- karırlar. Artık onun üzerine söz hak olur da, med’i göndermiş ve kitap olarak da Kur’an’ı 2 indirerek, onun vasıtasıyla insanlara tebliğ onu kökünden darmadağın ederiz.” ettirmiştir. Kıyamete kadar artık insanlara Gelen elçiler mutlaka onların içinden peygamber gönderilmeyip herhangi bir ilahi seçilmiş olup, aynı kültürü paylaşan ve her kitap indirilmeyeceğini ve Kur’an hükümleri- konuda olumlu örnek teşkil eden mükemmel nin her zaman ve mekânda geçerli olacağını kişiliklere sahip şahsiyetlerdir. Bu konuda beyan etmiştir. kutsal kitap şöyle der: “Andolsun, onlara Hemen her devirde doğru yoldan sapan, kendi içlerinden bir elçi gelmişti, fakat onu yalanladılar; böylece zulümlerine devam azgınlaşan ve zalimleşen insanlara, yaptıkları 3 kötülüklerden vaz geçirmeye çalışıp onları ederlerken, azap onları yakalayıverdi.” “Biz uyararak doğru yola çağırmak için mutlaka hiçbir elçiyi kendi kavminin dilinden başka- elçiler görevlendirilmiştir. Bu emir ve tavsiye- sıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın. lere uyanlar kurtulmuş, uymayanlar korkunç Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü felaketlerle toptan olarak yok edilmişlerdir. 4 Bu konuda Kur’an’da şöyle bir ifade geçer: olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” “Andolsun, biz her ümmete: ‘Allah’a kulluk edin ve tağuttan kaçının’ diye tebliğ etmesi HZ. NUH için bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan Yaptıkları azgınlıklardan dolayı top- kimine Allah hidayet verdi, kiminin üzerine tan helak olan kavimlerin bilinen en eskisi sapıklık hak oldu. Artık, yeryüzünde dola- Nuh Kavmi’dir. İlk insan ve Peygamber Hz. şın da yalanlayanların uğradıkları sonucu 1 Âdem’den sonra ilk defa Allah’tan başka görün.” tanrılar uyduran ve kendilerini uyarmak ve Yüce Allah evvelinde kullarından aldığı doğru yola çağırmak için gönderilen büyük sözle (Ahd-ü Misak’la), kendisinden başka peygamberlerden Hz. Nuh’a olmadık işken- ilah tanımamaları ve taşkınlık etmemelerine celer yapan bu kavim sonunda ‘Nuh Tufanı’ dair teminat aldığından söz eder. Hemen her olarak bilinen doğal bir felaketle toptan yok kavime bir uyarıcının gönderdiği ve uyarılara edilmiştir. Kitab-ı Mukaddes’te, Hz. Nuh’un,

* Dr. Selahattin ÇELİK, Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Coğrafya Bölümü, Kilis/TÜRKİYE, e-posta: selahattincelik kilis.edu.tr

327 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Selahattin ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Lamek’in oğlu olduğu ve muhtemelen MÖ ve nasihat dinlemez dimağlar, korkudan ve 5 4000 yıllarında yaşadığı belirtilmektedir. Ya- azaptan ürpermez simalar buldu. Nasihat et- 14 şadığı çağ hakkında kesin bir bilgi olmamakla tikçe çıldırıyorlardı. Kavmi, O’nun bu dave- beraber, tarih öncesi dönemde yaşadığı genel tini kabul etmedikleri gibi, tevhit inancından kabul görür. Muteber olarak kabul edilen bir daha da uzaklaştılar. Tevhidin yayılmasına hadiste ise, Hz. Âdem ile Hz. Nuh arasında engel olmaya çalışan kavmi, Peygamberle- 6 on asır geçtiği belirtilmiştir. ‘Nuh’ Süryanice rinin boğazını sıkıp bayıltana kadar dövü- bir kelime olup, ‘Sakin’ anlamındadır. Asıl adı yorlardı. Ayılınca Nuh: ‘Kavmimi hidayet et 7 15 Abdulğaffar iken tufandan sonra kavminin Allahım! Zira onlar bilmiyorlar’ diyordu. haline çok ağladığı için, ‘çok ağlayan’ anlamı- Çok sabırlı ve halim biri olmasına rağmen 8 na gelen ‘Nuh’ dendiği de rivayet edilir. Nuh, ona o kadar zulmetmişlerdi ki nihayet: ‘Ya milletine beddua etmekle yanlış bir iş yap- Rab! Yeryüzünde dolaşan, bir kâfir bile mamıştı ve hakkındaki, Kitab-ı Mukaddes’e bırakma! Zira bırakırsan onlar senin kullarını 9 sokulmuş çirkin iftiralardan da beri idi. Zira senin yolundan saptırırlar ve sadece kendileri Nuh (a.s.), Allah’ın güvenilir elçisi ve Allah’ı gibi kâfir ve ahlaksız çocuklar dünyaya getirip 10 çok şükreden kulu idi. yetiştirirler’ diye beddua etti. Bundan sonra oluşacak olan doğal afete (tufan) karşı alına- Bazı kaynaklarda risaletinin umumi cak tedbirler kendisine vahy edildi. Hz. Nuh, olduğu belirtilen Hz. Nuh’un tufandan önce bir marangoz idi. Gemiyi Allah’tan gelen bir Irak’ın Küfe Şehri’nde yaşadığı belirtilir. Irak vahiy ile O’nun inayet gözü altında yapması Halkı’na 250 ya da 50 yaşlarında peygamber 16 emredildi.” olarak gönderilmiştir. Vedd, Süva, Yeğus, Yauk ve Nesr adlı putlara tapan halkını uyarmış ve onların başına gelecek azaptan NUH KAVMI sakınmalarını isteyerek onları tevhit inancına Kuran ve İncil’deki bilgilerde Nuh davet etmeye çalışmıştır. Küfe Camii’nde Kavmi’nin bugünkü Irak’ta yaşamış olduğu kendine ait makamı olup geminin de buradan 11 anlaşılmaktadır. Babillere ait arkeolojik ka- hareket ettiğine inanılır. zılarda ortaya çıkan levhalarda da bu bilgiye ulaşılmıştır. Bu levhalar Kuran ve İncil’de İslami kaynaklarda Allah’ın gönderdiği 12 nakledilen kıssalara benzer kıssayı anlatır ve peygamberlerin hepsinin mesajları birdir. olay yerini Musul’a yakın bir mevki olduğunu Hz. Nuh’un, kendi ismi ile anılan surede ve 17 belirtir. Kur’an’ın diğer bazı ayetlerinde misyonu ve kavminin özellikleri oldukça detaylı bir şekil- Nuh Tufanı, tüm bir uygarlığı bir anda de ele alınır. O, kavminden üç şey istiyordu: yok etmiş, tufandan sonra bunun yerine Putlara tapmayı terk edip Allah’a kulluk tamamen yeni bir uygarlığın kurulmasına etmek, Allah’tan kokup günahlardan uzak sebep olmuştur. Böylece tufanın açık delil- durmak ve peygamber olarak kendisine itaat leri, insanların ibret alması için binlerce yıl 18 etmek. Aralarında peygamber olarak, 950 13 boyunca korunmuştur.” sene kalan Hz. Nuh 950 yıl boyunca putları bırakıp tek olan Allah’a ibadet etmeleri ko- Arkeoloji uzmanı Kountnu, bilim insanı nusunda uyarılarına devam etti. De Morgan’dan naklettiği bilgiler ışığında bu tufanı, dördüncü evrenin sonundaki buz Ne yazık ki tebliğ yaparken karşısında, çağından sonra gelen yağmur çağına kadar hakkı duymak istemeyen kulaklar, irfana ka- götürmektedir. Asur Banibal Kütüphanesi’n- palı ve kılıflı kalpler, taşlaşmış akıllar, kayadan de bulunan yazıtlar da bu tufanı ispatlamıştır. daha katı ruhlar, demirden daha kavi, öğüt Bu çağda pek çok insanın helak olduğu Nuh

328 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Selahattin ÇELİK

Tufanı’nın, Yeni Taş Devrinde yaşanan Tell tedir. Eğer tufan lokal olsaydı erkekli dişili Hassune Dönemi Uygarlığının yaşandığı ikişer şekilde hayvan türlerinden gemiye alın- M.Ö. 5800’lerde olduğu ve Tufan’dan sonra masının manası kalmazdı. Ayrıca, Allah’ın geminin ilk olarak şimdiki Türkiye-Suriye sı- gazabına uğrayan diğer kavimler için, Allah o nırının birleştiği yerde, Cudi Dağı’nda karaya bölgeyi terk etmelerini isterken, Nuh’a gemi 19 oturduğu belirtilmektedir. yapmasını vahiy etmiştir. Şayet Nuh Tufanı bölgesel olsaydı, O’na da “bulunduğu yeri Bazı bilim insanlarınca Holosen başlan- terk et” denirdi. Kur’an geminin yapılmasını gıcı sayılan ve günümüzden 10 bin yıl kadar detaylı anlatmak suretiyle Nuh Tufanı’nın önce başlayan günümüz iklim şartlarının dünyanın genelinde olduğunu belirtir. oluştuğu dönemin başlangıcında yağışların artması ve buzulların erimesiyle Anadolu’da Dünyanın hemen hemen her tarafında bir şiddetli sel ve taşkınlar oluşmuştur. Özellikle zamanlar büyük bir tufanın koptuğu yolunda de klimatik optimuma tekabül eden 6-7 bin rivayetler vardır. Bu durum Hz. Nuh zama- yıl önceki dönemde, dünyanın bazı kesim- nında yeryüzünün yerleşim bölgesinin (veya lerinde olduğu gibi Anadolu’da da ısınma ve o zamanın şartlarında varlığı kesin olarak nemin artışı, “Nuh Tufanı” olarak bilinen ve bilinen tek yerleşim alanının) Hz. Nuh’un Güneydoğu Anadolu’nun güneyinden baş- yaşamış olduğu Mezopotamya ve çevreleri layarak Mezopotamya Havzası’nı kaplayan olduğu görüşünü kuvvetlendirmektedir. Eğer 20 taşkın oluştuğu bilimsel verilerle de kanıt- bu görüş doğruysa, insanlığın atalarının bir lanmıştır. Arkeolojik ve jeolojik araştırmalar zamanlar yeryüzünün belirli bir bölgesinde Fırat ve Dicle nehirleri arasında ve çevrele- yaşıyor olmaları gerekir. O zaman tufandan rinde bundan en az 6000 yıl önce çok büyük sonra gemide kalanlar, gemi karaya oturduk- bir tufanın yaşandığını gösteren kesin deliller tan sonra yeryüzünün çeşitli yerlerine dağıl- mevcuttur. Buna karşılık yeryüzünün diğer mış ve tufana dair rivayetleri de beraberinde 24 bölgelerinde tufanın dünya çapında olduğunu götürmüş oluyorlar. kanıtlayacak yeterli delillere rastlanmamıştır. British Museum’dan R.H. Hall, Pen- Kitabı-ı Mukaddes’e göre tüm yeryüzün- nsylvania Üniversitesi’nden Erich Schmidt, de gerçekleştiği belirtilen tufan hakkında Ku- Leonard Woolley, ile bu çalışmaları eserlerin- ran’da açık bir ifade yoktur. Ancak tufandan de değerlendiren Max Mallowan ve Werner geriye kalanları tüm insanlığın selefleri olarak Keller konu ile ilgili olarak araştırmalar yapan zikredilmektedir. Bu konudaki bazı görüşler başlıca Batılı bilim insanlarıdır. Mezopo- şöyledir: “Çağdaş müfessirlerden Abduh, tamya’da açık izleri belirlenen Nuh Tufanı tufanın lokal olduğunu savunurken, O’nun olayını araştırmak için yapılmış birçok kazı talebesi Reşit Rıza, hocasının hilafına, tufanın vardır. Bölgede yapılan kazılarda başlıca dört dünya çapında olduğunu ileri sürer. Tufanın şehirde, büyük bir tufan sonucu gerçekleşmiş genel olduğunu savunanların delilleri, mahalli olabilecek sel felaketinin izlerine rastlanmış- 21 olduğunu savunanlardan daha güçlüdür. tır. Bu şehirler Mezopotamya’nın önemli şe- Buna göre Nuh Tufanının bütün dünyada hirleri olan Ur, Uruk, Kiş ve Şuruppak’tır. Bu olduğu daha ağırlık kazanmaktadır. Zira şehirlerde yapılan kazılar, bunların tümünün Allah “O’nun ailesini ve müminleri o müthiş büyük bir sele maruz kaldıklarını, daha sonra felaketten kurtardık. Hayatta kalıp payidar zamanla tekrar yeni medeniyetlerin oluştuğu 22 olmayı da sadece O’nun soyuna has kıldık” ve eski medeniyet kalıntılarının MÖ 7000’li ayetleri ve “her hayvan türünden erkekli dişili yıllara kadar uzandığını göstermektedir. 23 ikişer eş al” ayeti bunu açıkça ifade etmek- Özellikle Woolley, kazılarda şaşırtan so-

329 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Selahattin ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium nuçlarla karşılaştığını ifade ederek şu bilgileri özelliklere göre, Tufan’dan önce yapılan verir: “Sonuçta burada yapılan bu kazı kesiti geminin, kazanla çalışan (Tennur) buharlı bir şu manaya geliyordu: El-Ubeyd bölgesinin gemi olduğu çok mantıklı gözükmektedir. belki de ilk halkını sel altında bırakan büyük Tarihçilerin anlattığına göre, Nuh’un Gemisi bir tufanın kalıntıları söz konusuydu. Bunu Şırnak yakınlarında bulunan Cudi Dağı’na başka bir sebep izah edemez. Su taşkınları yanaşınca, gemide bulunanlar bu muhite indi. Aşağı Mezopotamya’da karşılaşılan normal Nuh burada vefat edip şu an Şırnak iline bağ- bir hadisedir; fakat nehirlerin su seviyesinin lı Cizre İlçesinde defnedildi. Bazısı da, Nuh olağan yükselişi, arkasında bu kadar hacimli (a.s.) gemide bulunan 80 kadar kişi ile tufan- bir kil tabakası bırakmaz. İki buçuk metre dan sonra Şırnak ili çevresindeki Semanin 27 kalınlıktaki bir tortul tabakası suyun çok köyünü kurdu. Semanin köyü, Şırnak ilinin derin olduğunu ve bu birikintiler tufanın 4 km. doğusunda, şimdiki adı Yoğurtçular karşılaşılmamış bir büyüklükte olduğunu olan ve halk arasında Semanin (Heştan veya 28 göstermektedir. Woolley, Tevrat’a bakıyor ve Heştiyan) olarak bilinen köy idi. burada tarif edilen büyük tufanın açık bir de- Kuran’a göre gemi eskiden Cezire-i İbni lilini bulduğuna inanıyor. Yaş tayini neticeleri Ömer olarak adlandırılan, bugünkü Ciz- doğruysa, keşfettiği birikintiler günümüzden re yakınlarındaki Cudi Dağı’nın üzerine yaklaşık 5000 yıldan daha öncesinde, bu 29 oturmuştur. Birçok tarihi kaynak da bunu bölgede kurulan ilk yerleşik hayatın başlangıç doğrulamaktadır. MÖ 250 yıllarında yaşamış dönemine karşılık geliyordu ve saha çalış- Babil Kenti’nin dini lideri Berasus Keldani- masında taşkının oldukça geniş bir sahaya 25 ler’le ilgili olan tarihi kaynakta, geminin Cudi yayıldığı anlaşılıyordu.” Dağı üzerine oturduğunu belirtir, Aristo’nun Bu tespit tufanın tüm Mezopotamya öğrencisi Abydenus da bu rivayeti teyit et- ovasını kapladığını göstermektedir. Tufanın miştir. Hatta kendi çağındaki birçok Iraklının izlerini taşıyan Ur, Uruk, Şuruppak ve Kiş geminin parçalarına sahip oldukları ve bu şehirleri dizilimini incelediğimiz zaman bun- parçaları batırdıkları suları da hastalarına ların bir hat üzerinde yer aldığını görmekte- şifalı su olarak içirdiklerini yazmıştır. yiz. Öyleyse tufan, bu dört şehri ve çevresini Gemiye binenlerin sayısı ihtilaflıdır. Üç, etkilemiş olmalıdır. Ayrıca M.Ö. 3000’li yıl- yedi, sekiz, on, on üç, yetmiş iki ve seksen gibi larda Mezopotamya Ovası’nın coğrafi yapı- sayılar ileri sürülür. Kuran, Nuh’a çok az sa- sının günümüzden farklı olduğunu belirtmek 30 yıda kişini iman ettiğini belirtir. Buna göre gerekir. O devirde Fırat Nehri’nin yatağı, gemiye çok az kişi binmişti. Nuh’un Gemi- bugünküne göre daha doğuda bulunmaktay- si’ne, oğulları Sam, Ham, Yafes ile hanımları dı. Ur’un kalıntıları bugünkü Irak’ın Nası- 31 ve bir de 40 erkek ve 40 kadın binmişlerdi. rıye şehrine 16 km mesafede, Fırat’ın Basra Hz. Nuh’a ikinci Âdem de denilmekte- Körfezi’ne akış istikametine göre sağdadır. Bu dir. Çünkü Tufandan sonra ona inanan ve akış rotası da Ur, Uruk, Şuruppak ve Kiş’ten 32 gemiye binenlerden başka oğlu Kenan ve geçen bir hata denk geliyordu. Kur’an’da eşi Vahile de dâhil olmak üzere tüm insan- belirtilen “yeryüzü ve gökyüzü pınarlarının lar boğulmuş ve yeni bir hayat başlamıştır. açılmasıyla” ifadesinden anlaşıldığına göre, Yeniden başlayan hayatta bütün insanlığın Fırat Nehri taşmış ve yukarıda belirtilen bu 26 soyu onun Sam, Ham, Yafes (Yafet) adındaki dört şehri yerle bir ederek yayılmıştır. üç oğlundan devam etmiştir. Türklerin soyu Prof. Dr. Ahmet Bedir gemi ile ilgili Yafes’e dayanır. Geminin ebadının ne kadar olarak şunları kaydeder: “Kuran’da verilen olduğu da ihtilaflıdır. Hz. İsa’nın geminin ve

330 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Selahattin ÇELİK tufanın özelliklerini anlatmak için, Nuh’un ilgili olarak çeşitli teorilerin ileri sürüldüğü 33 oğlu Ham’ı diriltip O’ndan bilgi almıştır. bilinmektedir. Olayın geçtiği yerle ilgili ola- Gemi Cudi’ye yanaştıktan sonra bir ay kaldı. rak en inandırıcı ve akla yatkın mekânın Me- Nuh’un (a.s.) bu hadiseden sonra, farklı riva- zopotamya olduğu görülmektedir. İster Fırat yetler de göz önünde bulundurulursa 350 yıl ve Dicle nehirlerinin sebep olabileceği büyük yaşadığı söylenir. taşkınlar sonucu olarak bölgesel bir olay olsun veya küresel bir ısınmanın yol açtığı buzulla- Bütün insanlığın soyu O’nun Sam, Ham, 34 rın erimesi sonucu suların yükselmesiyle çok Yafes (Yafet) adındaki üç oğlundan devam 35 daha geniş alanların sular altında kalmasıyla etmiştir. Sam ise nebi idi. Türklerin soyu 36 oluşan küresel bir felaket olup “Nuh Tufanı” Yafes’e dayanmaktadır. Sam’ın Neva’da met- diye tanımlanan olayın odağı bugünkü Irak fun olduğu söylenmesine rağmen, söz konusu toprakları olmalıdır. Çünkü bilinen bütün yerdeki kabri bulunamadı. Tevrat, tufanda peygamberlerin ve kavimlerinin yaşadığı ve babasının sözünü dinlemeyip boğulan ve ismi her zaman dünyanın merkezi olarak bilinen zikredilmeyen oğlu Kenan’dan hiç söz etmez. yer, Irak topraklarının da merkezinde yer Bu olay Kuran’da şöyle geçer: “Nuh Rabbine 40 aldığı Ortadoğu Coğrafyası olmuştur. hitap edip: ‘Ya Rabbi, dedi, elbette boğulan oğlum da ailemdendi, öz evladımdı. (Hâlbuki Kuran’a göre Hz. Nuh en az bin yıl yaşa- ben onları gemiye alırken Sen bana kurtu- mıştır. Bu konudaki ayet şöyledir: “Andolsun, lacaklarını, müjdelemiştin.) Senin vaadin biz Nuh’u kendi kavmine (elçi olarak) gön- elbette haktır ve Sen hâkimlerin hâkimisin!’ derdik, içlerinde elli yılı eksik olmak üzere 41 ‘Ey Nuh!’ buyurdu Allah, ‘O senin ehlinden bin sene yaşadı. Bunun 950 yılı tufandan değil. Çünkü O, dürüst iş yapan, temiz bir önce peygamber olarak görev yaptığı dönem- insan değildi. O halde, hakkında kesin bilgin dir. Olgunluğa eriştikten sonra peygamber olmayan bir şeyi benden isteme. Cahilce olarak tayin edildiği ve tufandan sonra da bir davranışta bulunmayasın diye sana öğüt bir müddet yaşadığı düşünülürse, çok daha 37 veriyorum. fazla yaşadığı açıktır. Bazılarına göre bu kadar uzun bir hayatın kabul edilmesi imkânsızdır. Kabil ile aynı karaktere sahip olan Fakat Allah’ın yarattığı şu dünyada garip Kenan’ın, O’nun bizzat oğlu olmadığı ve olaylar seyrek değildir. İnsan nereye baksa eşinin ihanet edip ona başkasından hamile O’nun kudretinin olağanüstü işaretlerine kaldığı hakkında, anlamsız yorumlar vardır. şahit olur. Bazı olayların ve nesnelerin hep Lakin Kuran’ın ruhuna uygun düşen görüş, belli bir şekilde ve her zamankinden farklı bir ‘O senin din ehlinden değildir’ anlamında şekilde meydana gelemeyeceğini göstermez. olandır. Eşinin O’na ihanet etmesi ise, kocası Bu faraziyeleri kırmak için evrenin her tara- Nuh’a inanmaması ve diğer kâfirler gibi 38 fında, her tür yaratıkta meydana gelmiş bir eşine, ‘mecnun’ demesi idi. Hz. Nuh’un, sürü olağanüstü olaylar listesi vardır. Aslında büyük ihtimalle Irak bölgesinde yaşadığı, Allah’ın her şeye kadir olduğu konusunda Tufan olduktan sonra, kışın Cizre ve yazın apaçık bir fikre sahip olan bir kimse, ölümü da Şırnak’ta kaldığı söylenir. Şırnak’ın Şehr-i ve hayatı yaratan Allah’ın birisine bin veya Nuh’tan bozulma bir kelime olduğu da ileri 39 daha fazla yıl hayat bahşetmesinin imkânsız sürülmektedir.” olduğu şeklinde bir yanlış fikre sahip olamaz. Bütün bu verilere dayanarak Nuh Tufa- Gerçek şu ki, insan kendi istek ve dileğiyle bir an bile yaşayamaz, fakat Allah dilerse onu nı’nın küresel veya bölgesel olarak gerçek- 42 leştiği, Karadeniz’de, Ağrı Dağı çevrelerinde dilediği kadar uzun bir süre yaşatabilir. veya Mezopotamya’da meydana geldiği ile

331 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Selahattin ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

“Böylece O’nu ve gemi halkını kurtardık ederek şöyle dedi: ‘Ey Rabbim! Bir tane dahi ve bunu âlemlere bir ayet (kendisinden ders olsa bu inkârcılardan, hiçbirini yeryüzünde 43 çıkarılacak bir olay) kılmış olduk.” Gemi bırakma! Çünkü onlardan herhangi birini halkından kastedilenler, Hz. Nuh’a inanıp, hayatta bırakırsan, o yine senin kullarını sap- Allah tarafından gemiye binmelerine izin ve- tırır ve sadece facir ve kâfir nesiller doğurur’ 45 rilenler olup, bunların pek az bir topluluk ol- demiştir. Bu durum Kuran’da şu şekilde duğu ifade edilmektedir. Bu korkunç ceza ve ifade edilmektedir: “Andolsun, Nuh bize (dua büyük olayın sonraki nesiller için bir uyarı ve edip) seslenmişti de, ne güzel icabet etmiştik. ibret işareti yapıldığı açıklanmaktadır. Tufanla O’nu ve ailesini, o büyük üzüntüden kur- beraber, asıl ibret unsurunun tufandan önce tarmıştık. Ve O’nun zürriyetini, (Dünya’da) dağın tepesinde inşa edilen ve tufandan sonra onları da baki kıldık. Sonra gelenler arasında asırlarca dağın tepesinde kalan ve insanlara O’na (hayırlı ve şerefli bir isim) bıraktık. gemiyi dağın tepesine kadar çıkartacak kadar Âlemler içinde selam olsun Nuh’a. Gerçekten büyük bir tufanın olduğunu sürekli hatırla- biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz. tan geminin kendisi olduğu anlaşılmaktadır. Şüphesiz O, bizim mümin olan kullarımız- 46 “Nuh’u tahtadan yapılmış, mıhla çakılmış bir dandı. Sonra diğerlerini suda boğduk. şeye (gemiye) bindirdik. İnkâr edilmiş olan Hz. Nuh’un ilettiği mesajın gerçek oldu- Nuh’a mükâfat olarak verdiğimiz gemi neza- ğunu gösteren delillerden biri, içinde yaşadığı retimiz altında yüzüyordu. Andolsun ki biz toplumda tereddütsüz güvenilir biri olması, o gemiyi bir ibret olarak bıraktık. Öğüt alan 44 ötekisi ise herhangi bir çıkar peşinde olma- yok mudur? İbn-i Cerir, bu ayetin tefsirinde masıdır. O, kavminden gelen her türlü itiraz Katade’ye dayanarak, sahabeler döneminde 47 ve düşmanlığa rağmen, 950 sene gibi uzun Müslümanların Cezire’ye gittiklerinde Cudi bir süre, gece-gündüz demeden ve her türlü Dağı üzerinde gemiyi gördüklerini söyler. meşru yolu deneyerek, tebliğ ettiği mesajı ak- Hz. Âdem’in zürriyetine bizzat öğrettiği tarmada hiçbir kişisel çıkar talep etmemiştir. hak yolu ilk defa tahrip eden Nuh kavmi ‘Benim ücretim, yalnızca Âlemlerin Rabbi’ne olmuştur. Allah’ın varlığını inkâr eden ve aittir. Bu yüzden doğruluğuma ve samimi- şirke bulaşan bu kavim, Allah’a başka ortaklar yetime inanın ve tüm insanlığın kurtuluşu koşmuş ve onları Allah’la beraber tapınmaya ve mutluluğu için önerdiğim mesajları kabul değer bulmuşlardır. Bu temel sapış onları edin’ demiştir. diğer bazı kötülüklere sevk etmiştir. Uyduruk Eşi, Hz. Nuh’un mecnun olduğunu sahte Tanrıları temsil eden özel bir sınıf or- söylerdi. Bir tek Allah’a inanmayan ve diğer taya çıkmıştır. Bu sınıf toplumun dini, siyasi inançsızlarla beraber şirk koşan Hz. Nuh’un ve ekonomik gücünü ele geçirmiş ve halk ara- oğlu (Kenan) ise, tufan başlamadan önce sında sınıflaşmalara sebep olmuştur. Sonuçta kendinden emin olarak, tufan olsa bile boğul- fesat, kargaşa, zulüm, ahlaksızlık aldı yürüdü. mayacağını ve yüksek tepelere çıkıp kurtula- İnsanlık aşağıların aşağısına sürüklendi. Bu cağını ileri sürüyordu. Hz. Nuh şöyle diyordu: kötü duruma düşen kavmini uzun bir zaman ‘Ona binin. Onun yüzmesi de, demir atması bütün gücünü harcayarak ihya etmeye çalışan da Allah’ın adıyladır. Şüphe yok benim Rab- Hz. Nuh, üstün bir hikmet ve sabırla istenen bim bağışlayandır, esirgeyendir.’ Bir kenara ıslahatı yapmaya devam etti. Fakat o alçak çekilmiş olan oğluna da: ‘Ey oğlum bizimle sınıf, tüm halkı öyle hilekârca aldatıyordu ki, birlikte bin, kâfirlerle birlikte olma!’ Oğlu Hz. Nuh’un bütün gayretleri boşa çıkıyordu. dedi ki: ‘Ben bir dağa sığınacağım, o beni Onların ıslah edilmelerinden artık hiçbir sudan korur.’ Hz. Nuh ise: ‘Bugün Allah’ın umut kalmadığı zaman Hz. Nuh Allah’a dua

332 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Selahattin ÇELİK emrinden, esirgeyen olan Allah’tan başka bir tedir. Yüce Allah, bu olayı bir ibret vesikası koruyucu yoktur.’ Ve ikisinin arasına dalga olarak gelecek nesillerin dikkatine sunarak: 48 girdi, böylece o da boğulanlardan oldu.” “Bugün yeryüzünde siz varsınız. Bunun için bu ibret vesikalarını görüp duyduğunuz halde Tufanda diğerleri ile beraber boğulmak kayıtsız kalmayın. Duyup duymaması fark üzere iken, Hz. Nuh’un baba olması hasebiyle etmeyen kulaklar gibi olmayın. Duydukları evladına acıyarak kurtulması için Rabbine sadece kulak içinde kalıp kalbine inmeyenler yalvarması reddedilmiştir. Bu konu Kur’an’da değil, dinlediklerini daima aklında tutan, şöyle geçmektedir: “Nuh Rabbine seslendi. ondan ders alan, ahireti inkâr ve peygamberi Rabbim şüphesiz benim oğlum ailemden- tekzip edip, sonunuzun ne kadar korkunç dir ve senin vaadin de doğrusu haktır. Sen olacağını unutmayan dinleyenler olunuz” gibi hâkimlerin hâkimisin. Dedi ki: ‘Ey Nuh mesajlar vermektedir. kesinlikle o senin ailenden değildir. Çünkü o salih olmayan bir iş yapmıştır. Öyleyse Hz. Nuh’un münkir oğlu bir ameli hakkında bilgi olmayan şeyi benden isteme. gayri salih yani iyi doğru ve güzel davranışı Gerçekten ben cahillerden olmayasın diye olmayan bir kişilikti. Çünkü babasının onda 49 sana öğüt veriyorum.” Bunun üzerine Hz. görmek istediği salih amellerden, yani iyi Nuh dedi ki: “Rabbim bilgim olmayan şeyi davranışlardan hiçbiri kendisinde bulun- senden istemekten sana sığınırım. Ve eğer mamaktaydı. Dolayısıyla bu anlamda o Hz. beni bağışlamaz ve esirgemezsen hüsrana Nuh’un ailesinden değildi. O Nuh ki, önce 50 uğrayanlardan olurum.” kendi kanından canından olanlar olmak üzere tüm kavmini salih amellerin potasına sokmak Gemi belirlenen süre içerisinde suda yüz- üzere yaratıcı tarafından gönderilmişti. Bu dükten sonra denildi ki: “Ey yer suyunu tut ve yüzden bu inatçı ve münkir oğul Hz. Nuh’la ey gök sen de tut. Su çekildi, iş bitiriliverdi. kan bağından gelen tüm haklarını kaybetmiş- Gemide Cudi dağı üstünde durdu. Ve za- ti ve işi tufan azabına kalmıştı artık. limler topluluğuna da uzak olsunlar.’ Denil- 51 di.” “İşte haddini bilmeyen alaycı, şımarık Peki, Hz. Nuh kendi canından ve ka- zalimlerin sonu böyle oldu. Böylece işledikle- nından olan çocuğuna niye şefaat (yardım) ri kötülükleri kendilerine isabet etti ve alaya edemiyordu? ‘Eğer insanın vücudunun bir 52 aldıkları şey, kendilerini sarıp kuşatıverdi.” parçası mikroplara bulaşmış, hastalanmış, kangren olmuşsa cerrah, vücudun kalan Daha sonra: “Ey Nuh sana ve seninle bir- kısmının kurtarılması için o parçayı kesip likte olan ümmetler üzerine bizden selam ve atmak kararını vermek zorundadır. Vücudun bereketlerle gemiden in. Sizden türeyecek di- sahibi kesmemesi için ricada bulunur diye ğer kâfir ümmetleri de yararlandıracağız, son- kesmemezlik edemez. Çünkü kangren olan ra onlara bizden acıklı bir azap dokunacak- 53 parça vücuda rahat vermeyecektir. Bu organın tır.” Bu olay, daha sonra yaşayan kavimlere artık vücuda ait olamayacağı, artık çürüdüğü bir ibret vesikası olarak sık sık hatırlatılmıştır. ortadadır. Ama çürümüş organın fiilen o “Gerçek şu ki, su taştığı zaman, o gemide vücuda ait olmadığı anlamına gelmez. Ancak biz sizi taşıdık; Öyle ki, onu sizlere bir ibret şunu içerir: ‘Bu organ vücudun bir parçası (hatırlatma ve öğüt) kılalım. Gerçeği belleyip 54 olarak artık fonksiyonunu yerine getiremiyor. kavrayabilen kullar onu belleyip-kavrasın.” Görevlerini yerine getiren sağlıklı organlara Yani o gemiye binenler binlerce yıl önce ya- bakarak, çürümüş organın artık bu vücuda şamışlarsa da, ondan sonra gelen bütün insan ait olduğu söylenemez.’ İşte aynı şekilde nesli o tufandan kurtulanların soyudur. Bu Hz. Nuh’a: ‘O senin ehlinden değil’ dendiği yüzden ‘biz sizi gemiye bindirdik’ denilmek-

333 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Selahattin ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium zaman, oğlunun kendi öz sulbundan olmadığı emanet edilmişlerdir. Bu yüzden bir aile söylenmek istenmemiştir. Bozuk ahlak ve çocuklarını, Allah’ın insan için öngördüğü muamelatı yüzünden artık onun salih ehlin- hedefler doğrultusunda yetiştirmezse verdiği den sayılmadığı belirtilmiştir. tüm çaba boşuna gider. Çocuk daha sonra Allah’ın değil şeytanın kulu-kölesi olursa, Küfür ve iman çatışmasında kâfirlerin ebeveyn tüm bu çabalarına ‘boşa çıkmış safında yer alanları cezalandırmak için tufan gayretler’ Kuran’daki tabiriyle ‘ameli gayri geldiğinde, Hz. Nuh’un oğlunun müminlerle salih’ gözüyle bakmak durumundadır artık. beraber kurtulmayı reddettiğinden boğula- Bu durumda ebeveynin boşa gitmiş emek- rak helak olanlardan olmuştur. Bu mücadele ler üzerinde daha fazla durmaması gerekir. salihlerle salih olmayanlar arasındaki bir Aynı kural bir müminin diğer ilişkilerine de çatışma olduğu için, tufanda salihler kurtul- uygulanabilir. Mümin belli akidelere inanan muş, diğerleri cezalandırılmıştır. Hz. Nuh ise ve belli amellerle yükümlü olduğuna göre, doğru yola sevk etmek için bütün kavmi için başkalarıyla olan tüm ilişkilerini bu inançla elinden gelen her türlü çabayı gösterdikten amellere göre belirleyecektir. Eğer müminin sonra, istese de en yakınları olan ailesi için kan hısımları, bir müminin taşıması gereken bile hidayeti sağlayamamaktadır. Nitekim eşi niteliklere sahipse, kurulan ilişki çift kat ve oğlunu gemiye alıp kurtaramamıştır. Çün- güçlü olacaktır. Fakat onlar bir müminin kü hidayet Allah’tandır. Hiçbir kimse başka niteliklerini taşımıyorlarsa, mümin onlarla bir kimsenin hidayetinden sorumlu olmayıp, ilişkilerini yalnızca kan hısımlığı düzeyinde onun yapacağı seçimden de sorumlu değildir. sürdürecek ve onlarla hiçbir manevi ilişkiye “Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz Allah, size girmeyecektir. Sonuçta eğer bu ilişki iman ve muhtaç değildir. Bunula beraber O, kulları- küfür savaşında karşı karşıya gelecek biçimde nın küfrüne razı olmaz. Eğer şükrederseniz tezahür ederse, mümin onlarla tıpkı direk kâ- bunu kabul eder. Hiçbir günahkâr diğerinin 56 firlerle savaştığı gibi savaşmak zorundadır.” günahını çekmez. Nihayet hepinizin dönüp gidişi, Rabbinizedir. Yaptıklarınızı O size Hicretten sonra Müslümanlarla müşrikler haber verir. Çünkü O, kalplerde olan her şeyi arasında cereyan eden savaşlarda bu mücade- 55 hakkıyla bilendir. lenin tipik örnekleri görülmüştür. Baba, oğul ve kardeşlerin ayrı cephelerde, hiç tereddüt Ünlü Müfessir Mevdudi konu ile ilgili etmeden çarpıştıkları, hatta birbirini öldür- olarak şunları söyler: “Ameli gayri salih, yani dükleri görülmüştür. Kuran’da bu durumdan iyi olmayan ameller ibaresinin Hz. Nuh’un övgüyle bahsedilerek şöyle denmektedir: oğlu için özellikle kullanılması çok manidar- “Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir dır. Bu kullanış ailelerinin çocuklarını yetiş- kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah’a ve tirirken göz önünde bulundurmaları gereken elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve hedeflere atıfta bulunmaktadır. Meseleye dostluk) bağı kurmuş olsunlar; ister babaları, sadece yüzeyinden bakan aileler çocuklarını, ister çocukları, ister kardeşleri, ister kendi salih bir insan olarak yetişip yetişmediklerine aşiretleri (soylar) olsun. Onlar, öyle kimse- bakılmaksızın sırf kendi zürriyet ve rahmin- lerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve den oldukları için büyütmektedirler. Fakat onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. ayette geçen ibare, müminlerden çocuklarına Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere bir iş, bir amel gözüyle bakmalarını istemek- sokacaktır; orada süresiz olarak kalacaklardır. tedir. Çocuklar ailelerine, Allah’ın insan için Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan gayeye ulaşacak şekilde potaya dökülsünler, razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın fırkasıdır. bu gayeye hazırlansınlar diye hazır bir fıtratla Dikkat edin; şüphesiz Allah’ın fırkası olanlar,

334 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Selahattin ÇELİK felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) kimseye şefaat fayda vermez. Onlar hiçbir 57 58 bulanların ta kendileridir.” yardım da görmezler.” Zira şefaat, bazı şart- lara bağlıdır. Bunların ön şartı ve en önemlisi Hz. Nuh’un oğlunun kurtulması için de imandır. Rabbine yalvarması şüphesiz bir babaya veri- len merhamet, sevgi ve koruyuculuk duygu- Böylece ortaya konan trajik manzara- larının belirtisidir. Hz. Nuh da diğer pey- lar küfürde inat edenlerin kurtuluş umut gamberler gibi bir insan olarak, çocuk sevgisi ve isteklerini reddetmektedir. Bu uyarıyla gibi insani hassasiyetlere sahipti. Nitekim ‘Ey akılsızlar! Neden böyle batıl itikatla- tufanda oğlunun kurtulması için Rabbine ra saplanmaktasınız. Elçimiz Nuh gözleri yalvardığında Allah ona: ‘Sen yüksek seviyeli önünde boğulan oğlunu kurtaramadığına, bir peygambersin; kendi kanın ve canın için oğlu için ettiği duası reddedildiğine ve hatta bile olsa böyle isteklerde bulunma!’ şeklinde bu duasından dolayı azarlandığına göre, siz bir tavsiyede bulunmuştur. İşte kendisine nasıl oluyor da Resul’den çok daha aşağı uyarı gelir gelmez peygamberliğin yüce seviyede olan birilerinin, sizleri ilahi adalet- makamında, sırf insan psikolojisinin kritik ten kurtarabileceğini bekleyebiliyorsunuz.’ durumu yüzünden, yalnızca sıradan bir baba denerek boş kuruntulara saplananlar gerçeğe pozisyonuna düştüğünü anlamıştır. Nitekim davet edilmektedir. uyarıdan hemen sonra bu zaafından dolayı tövbe etmiş ve tufanda boğulan sanki oğlu SONUÇ değilmiş gibi davranmıştır. Dolayısıyla sergi- lediği bu karakter onun gerçek bir peygamber İlahi kaynaklarda geçen yerler, kişiler ve olduğunun açık göstergesidir. Çünkü aynı olaylar günümüz kültür, sanat, tarihi, coğrafi yüksek seviyeye yeniden dönmüş ve büyük ve arkeolojik kaynaklarında hak ettiği yeri bir yumuşaklıkla Rabbinden, hakkı reddedip, nedense alamamaktadırlar. Nuh Kavmi, batılı seçen oğluna meylettiği için kendisini kutsal kitaplarda geçen kıssalardan biridir. bağışlamasını istemiştir. Kutsal kitapların belirttiği bu işaretlerden yola çıkılarak yapılacak bilimsel arkeolojik, Hz. Nuh’un oğlunun tufanda boğulması tarihi ve coğrafi araştırmalarla, henüz iyi hadisesi, Allah’ın emrinin mutlak anlamda aydınlanamamış olaylar kişiler ve yerlerle kesin ve nihai olduğunun hatırlanması için ilgili olarak yeni bilgilere ulaşılabilir. Aslı Kuran’da başka yerlerde de anlatılmıştır. Bu bozulmamış kutsal kaynaklarda bahsedilen olay aynı zamanda Hz. İbrahim’in halefleri kıssaların temel amacı, insanlara tevhit inan- olduklarını ve şefaatçi olarak birçok ilahlara cını anlatan ve onları şirkten uzaklaştırmaya sahip oldukları için, Allah’ın azabına kar- çalışan elçilerin örnek şahsiyetlerini, onların şı bağışıklı olduklarını düşünen Kureyş ve karşılaştıkları zorluklar ile bu zorluklara karşı benzer tutum sergileyen tüm insanlara karşı kararlı ve sabırlı tutumlarını, kendilerinden ilahi bir uyarıdır. Bu uyarı, aynı şekilde böyle sonra gelecek nesillere örnek ve ibret teşkil inançları beslemiş ve hala da beslemekte olan edecek şekilde aktarmaktır. Böylece yaşan- Yahudi ve Hıristiyan ve hatta aziz atalarının mış gerçek olaylardan yola çıkılıp insanları ve kutsal mertebelere sahip kimselerin, ken- azgınlık ve sapıklıklardan alıkoyarak onlara dilerini ilahi adaletin sonuçlarından koruya- doğru yolu göstermektir. Bu yüzden kıssalar cağına akılsızca inanan bir takım Müslüman- insanlara, iyi, doğru, güzel, adil ve faydalı lar için de geçerlidir. “Ve bir günden sakının değerleri benimsetip onları dünya ve ahiret ki, o günde hiç kimse başkası namına bir şey saadetine götüren yol işaretleri olmalıdır. İn- ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç sanları her türlü kötü, yanlış, çirkin, faydasız,

335 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Selahattin ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium zulüm ve haksızlıklardan koruyup bunların nimetleri nasıl kullanacakları konusunda kendilerine dünya ve ahiret hayatında verdik- kendilerini imtihana çekeceğin uyarısını, leri zararlardan korumaya çalışan, yaşanmış insanları yarattığı anda hatırlatmış olup, her hayat gerçeklerinden ders alınırsa kötülükler kavme gönderdiği elçiler vasıtasıyla da bu azalacaktır. uyarıyı tekrarlamıştır. Nuh Kavmi’nin başına gelen de bu kuralın dışında değildi ve aynı Bunun için gören gözler, işiten kulaklara durum ileride kendisine yeryüzünde güç ve ve duyan (kararmamış) kalplere ihtiyaç vardır. iktidar verilen her toplumda kaçınılmaz bir Bazılarının gözleri var ama göremezler, ku- akıbet olarak cereyan edebilir. lakları var ama işitemezler, kalpleri, gönülleri var ama anlayamazlar, kavrayamazlar. Yüce Başta Kur’an olmak üzere bütün kutsal Allah, kutsal kitabın birçok yerinde insanları kitaplar, korkunç felaketlerle helak olan azgın çok düşünmeleri için uyarıyor: “Körle gören, kavimlerin işledikleri büyük günahları sonu- inanıp iyi amelde bulunanla kötülük yapan cu, her birinin bir şekilde zuhur eden doğal bir olmaz. Ne kadar az düşünüyorsunuz!” felaketlerle toptan yok edildiği açık bir şekil- gibi. de belirtilmektedir. Aslında bilimsel araştır- malarda olay ve olgulara bir de bu yönüyle İlahi kaynaklar, Nuh Kavmi gibi küfür bakılması, insanların azgınlaşarak birbirlerine ve isyanlarından dolayı azarak sapıtan ve büyük zararlar vermesini frenleyebilir. Geç- kendilerine indirilen ilahi tokatlarla helak miş olaylardan ders almak, kardeşçe birlikte olan kavimlerin kıssalarıyla doludur. Ancak yaşayıp birbirlerini sevmek, temel hak ve bu ibret verici kıssaların orijinal kaynakların hürriyetlerine saygı göstermek ve birbirleri- belirttiği gerçekler ve işaret ettiği izler doğ- ne zulmetmemek, insanlara insanca yaşama rultusunda, cereyan ettiği mekânlarda, ciddi mutluluğunu kazandırır. Bu koca dünyada araştırma ve daha somut delillerle, hiçbir soru herkese yetecek kadar nimet vardır. Yeter ki işaretine yer bırakmadan efsane ve hurafe- adil bir bölüşüm olsun. lerden arındırılarak orijinal halleriyle ortaya çıkarılmasına ihtiyaç vardır. Bu önemli iş ise İlahi kaynaklarda bahsedilen kıssalara en mükemmel ve objektif bir şekilde ancak birer efsane, hurafe veya masal gözüyle bakı- kalpleri ilahi vahye açık olan muttaki bilim lamaz. Bilimsel araştırmalar bu kaynaklarda insanları tarafından yapılabilir. bahsi geçen helak olmuş kavimlerin yaşam izlerini tereddütsüz olarak ortaya çıkarmıştır. Kuran, Nuh Kavmi’nin sonunun nasıl bir Nuh Kavmi ve Tufanın, Ad Kavmi ve İrem felaketle noktalandığını önemli safhalarıyla Şehri’nin, Semud Kavmi ve Hicr kentinin, anlatırken Mekke putperestlerinin şahsında Medyen ve Eyke Halkının, Sebe Kavmi ve bütün insanlığı uyarıyor. Peygamberlere, Dillere destan İrem Şehrinin varlığını ve diğer bir tabirle Hakk’a karşı gelmenin hiçbir yaşam şekillerini kutsal kitaplarda anlatıl- milleti huzura kavuşturmayacağı, aksine dığı biçimde helak olduklarını, şehirlerinin büyük bir felaketin gelmesini hızlandıraca- viranelere döndüğünü, bazı kalıntıların ğını hatırlatıyor. Sonunda peygamberlerin ise günümüze kadar geldiği bu gerçekleri başarıya erişeceği, azgın inkârcıların ise büyük ispatlamaktadır. Bilim ve teknik ne kadar bir hüsrana uğrayacakları haber veriliyor. Nuh ilerlerse ilerlesin, insan ne kadar maddi güç Kavmi kıssasından alınacak önemli dersler elde ederse etsin her zaman aciz olduğu vardır. Yeryüzünde yerleştirilip kendilerine durumlarla karşılaşabilir. Sonuçta insan bir dünya hayatının bütün nimetlerinin sunul- yaratıktır, kibirlenip büyüklenmek ona zulüm duğu insanlar, kendi hallerine bırakılamazlar. ve sömürü kapılarını açar. Kur’an, insanla- Yüce Allah, sahip oldukları güç, iktidar ve

336 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Selahattin ÇELİK rın kibirlenmeleri nedeniyle doğru yoldan 14 Dirasat, VI, 21. saptığını bildirir ve “yeryüzünde haksız yere 15 Deylemi, I, 223. büyüklenerek, ‘kuvvet bakımından bizden 16 Nuh, 71; 7. daha üstünü kimmiş?’ (derler). Onlar gerçek- 17 Tarıhu’l-Enbiya, 63-74; Tekvin, 5/28 ten kendilerini yaratan Allah’ı görmediler 18 Bedir, A. Tevhidin Yurdu Kur’an-ı Kerim Atlası, mi? O, kuvvet bakımından kendilerinden Kaynak Yayınları, İstanbul, 2010: 433. daha üstündür” der. 19 Ebu Halil, Ş. Kur’an Atlası Yerler Kavimler Peygamberler, Fecr Yayınları, Tercüme: Dr. Enver Peygamberler, İlahi Kudret tarafından, ya- Arpa, Ankara 2007: 27. şadıkları kavimleri içinden seçilmiş Allah’ın 20 Bedir, A. Tevhidin Yurdu Kur’an-ı Kerim Atlası, sevgili kullarıdır ve daima koruma altında Kaynak Yayınları, İstanbul, 2010: 120. mücadele eden kahramanlardır. Yaşadıkları 21 Dirasat, IV, 91–97. toplular içinde en büyük bela ve musibetlere 22 Saffat, 37; 76–77. onlar çarptırılmışlardır. Başlarına gelen büyük 23 Hud, 11; 40. musibetler ve karmaşık olaylar karşısında 24 Bedir, A. Tevhidin Yurdu Kur’an-ı Kerim Atlası, gösterdikleri olağanüstü direnç, sabır ve ka- Kaynak Yayınları, İstanbul, 2010: 434. rarlı mücadele, Rabbine ettikleri ısrarlı dua- 25 Werner Keller, 1956. Und die Bibel hat Doch ları ve her zorluğa rağmen O’na gösterdikleri Recht-The Bible as History; a Confirmation of tevekkülle mutlu sona ulaşmışlardır. Geç- the Books of Books-, New York: Willam Mor- mişte yoldan çıkan azgınların hazin sonlarını row, 230. düşünüp ibret almaktır. Böylece birbirlerinin 26 Yahya, H. Kavimlerin Helaki, Kültür Yayıncılık, kurdu olup hemcinslerine zarar vermeleri İstanbul 2001: 35. önlenebilir. Bunun için de “De ki: ‘Yeryüzün- 27 Yakubi, I, 5. de gezip dolaşın da, suçlu-günahkârların nasıl 28 Bedir, A. Tevhidin Yurdu Kur’an-ı Kerim Atlası, bir sona uğradıklarını görün. Yeryüzünde Kaynak Yayınları, İstanbul, 2010: 435. gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden ön- 29 Hud, 11; 44. cekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsün- 30 Hud, 11; 40. ler. Allah onları yerle bir etti” gibi mesajlar 31 İbn Kuteybe, Maarif, 21-24. üzerinde daha fazla düşünmeleri gerekir. 32 Tevrat, tufanda babasının sözünü dinlemeyip boğulan ve ismi zikredilmeyen oğlu Kenan’dan DİPNOTLAR / FOOTNOTES hiç söz etmez. Bu olay Kuran’da Hud suresi 46. Ayette şöyle geçer: “Nuh Rabbine hitap edip: ‘Ya 1 Nahl, 16; 36. Rabbi, dedi, elbette boğulan oğlum da ailem- 2 İsra, 17; 15-16. dendi, öz evladımdı. Hâlbuki ben onları gemiye 3 Hicr, 15; 10. alırken Sen bana kurtulacaklarını, müjdelemiştin. Senin vaadin elbette haktır ve Sen hâkimlerin 4 İbrahim, 14; 4. hâkimisin!’ Allah, ‘Ey Nuh! O senin ehlinden 5 Tekvin, 5; 28. değil. Çünkü O, dürüst iş yapan, temiz bir insan 6 Müstedrek, II, 480. değildi. O halde, hakkında kesin bilgin olmayan 7 Ebu’l-Beka, Külliyat, 914. bir şeyi benden isteme.Cahilce bir davranışta bulunma diye sana öğüt veriyorum. 8 Kurtubi, XIII, 34. 33 Kurtubi, I, 32. 9 Tekvin, 9/20-27. 34 Tekvin, 6/10. 10 Şuara, 26; 107; İsra, 17; 3. 35 Dürrü’l Mensur, II, 278. 11 Bedir, A. 2010’dan akt: Muhaddarat Fil-Luğa 33, 127; Şuara, 26; 42,107; İsra, 17; 3. 36 Kurtubi, VII, 223. 12 Şura, 42; 13. 37 Hud, 11; 46. 13 Ankebut, 29; 14. 38 Taberi, Tefsir, X, 561.

337 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Selahattin ÇELİK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

39 Bedir, A. Tevhidin Yurdu Kur’an-ı Kerim Atlası, Ebu’l, M, Sahihu Müslim, el Mektebetu’l İslamiye, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2010: 433-438. İstanbul H: 261. 40 Günek, Nuh Tufanı İle ilgili Görüş ve Teoriler, Ba- Gordon, J. Gleizes, F. 1992 “The Atlantis Of The sılmamış Lisans Tezi, Fırat Ün, Elazığ, 2010:10. Sands”, Newsweek, 289604, 2/17/92, Vol 119,İs- 41 Ankebut, 29; 14. sue 7. Günek, H. Nuh Tufanı İle ilgili Görüş ve Teoriler, 42 Mevdudi, Ebul Ala Tefhimül Kuran, I, İnsan basılmamış lisans tezi, Fırat Üniversitesi, Elazığ Yayınları, İstanbul, 1991: 235. 2010. 43 Ankebut, 29; 15. Hanbel, B. A., Müsned. El Mektebetü’l-İslami. 44 Kamer, 54; 13-15. İbn-i Kesir, Kasasü’l Enbiya, I. Baskı: Darü Nehr-i 45 Mevdudi, Ebul Ala Tefhimül Kuran, I, İnsan Nil 1999. Yayınları, İstanbul, 1991: 235. İbn-i Kesir, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, Tah. Sami Mu- 46 Saffat, 37; 75-82. hammed Selame. 2. Baskı, Daru Taybe 1999. 47 Ankebut, 29; 14. Karaman, H., Özek,A., Dönmez, İ.K., Çağrıcı, M., 48 Hud, 11; 41–43. Gümüş, S., Turgut, A. Kur’an-ı Kerim Açıklamalı 49 Hud, 11; 45-46. Meali, TDVY, Ankara 2012. Keller, W. 1956. Und die Bibel hat Doch Recht-The 50 Hud, 11; 48. Bible as History; a Confirmation of the Books of 51 Hud, 11; 44–45. Books, New York: Willam Morrow, 230. 52 Nahl, 16; 54. Kitab-ı Mukaddes. “Eski ve Yeni Ahit”, Kitabı Mukad- 53 Hud, 11; 48. des Şirketi, İstanbul 1995. 54 Hakka, 69; 11–12. Komisyon. Kıtalar ve Ülkeler Coğrafyası, Lisans 55 Zümer, 39; 7. Yayıncılık, İstanbul 2005. 56 Mevdudi, Ebul Ala Tefhimül Kuran II, İnsan Köksal, M. A. Peygamberler Tarihi, TDVY, Ankara Yayınları, İstanbul, 1991: 397–398. 1990. Kuzgun, Ş. İslam KAYNAKÇA/BIBLIOGRAP- 57 Mücadele, 58; 22. HYına Göre Hz. İbrahim ve Hanifilik, 1. Baskı, 58 Bakara, 2; 123. Üçbilek Matbaası, Ankara 1985. Mevdudi, E.A. Tefhimü’l Kur’an, İnsan Yayınları, KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY İstanbul 1991. Atalay, İ. Türkiye Vejetasyon Coğrafyası, Ege Üniver- Taberi-Tarih, Muhammed b. Cerir et-Taberi. Tari- sitesi Yayınları, Meta Basım Matbaacılık İzmir hü’l-Ümemi ve’l-Müluk, Beyrut: Darü’l-Kütü- 2015. bi’l-İlmiyye h.1407. Akkan, E. Plüvial Dönem ve Tufan Olayı, Hz. Taberi-Tefsir, Muhammed b. Cerir et-Taberi. (2000). Nuh’tan Günümüze Cizre Sempozyumu, İstan- Camiü’l Beyan an Tefsir-i Ayi’l-Kur’an, Ahmed bul 1999. Muhammed Şakir. 1. Baskı: Müessesetü’r-Risale, Aksoy, B. Çağdaş Bilimlerin Işığında Nuh’un Gemisi Beyrut1420/2000. ve Tufan, İnsanlık Yolu Yayınları-I, Ankara 1989. Taşköprüzade, A. E. Mevzuatü’l-Ulum, ter. Kemal Bedir, A. Tevhidin Yurdu Kur’an-ı Kerim Atlası”, Efendi, Üçdal Neşriyat, İstanbul 1975. Kaynak Yayınları, İstanbul. 2010. Yahya, H. Kavimlerin Helaki, Kültür Yayıncılık, Bedir, A. Tunçbilek, H. H. 2002 “Harut ve Marut İki İstanbul 2001. Melek Mi?” Ün. İlahiyat Fak. Dergisi, Yaşın, A. Nuh’un Gemisi, Cudi ve Cizre, Hz. Nuh’tan Şanlıurfa, 1-28. Günümüze Cizre Sempozyumu, İstanbul 1999. Buhari, Ebu Abdillah Muhammed b. İsmail el-Bu- Yazır, M. H. Hak Dini Kur’an Dili, Azim Yayınları, hari Sahihu’l Buhari, el-Mektebetü’l-İslamiye, İstanbul 1990. İstanbul 256 (874). Woolley, C.L. (1974) “Ur of the Choldees (1930, repr. Bulaç, A. Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı, Bakış 1965)”, Excavations at Ur (1954, repr. 19659 and Yayınları, İstanbul 2000. The Buildings of The Third Dynasry. Dirasat. Beyyumi Mehran. Dirasatün tarihiyetün Ana Britannica, XXVIII, 12. mine’l-Kur’ani’l Kerim. 2. Bask, Beyrut: 1993. İslam Ansiklopedisi Türk Diyanet Vakfı Yayınları. Ebu Halil, Ş. Kur’an Atlası Yerler, Kavimler, Peygam- www.kavimlerin.helaki.com. berler, Fecr Yayınları, Tercüme: Dr. Enver Arpa, m.harunyahya.org.tr/books/764/Kavimlerin Helaki. Ankara 2007.

338 YAZAR-1

INTERPRETATION OF THE NARRATIONS WHICH TELLS ABOUT PROPHET NOAH’ S BEING THE FIRST PROPHET SENT TO EARTH

Fuat KARABULUT*

ABSTRACT llah sent prophets who set perfect examples (usve-i hasene) with their lives and the doctrine of tawheed (divine oneness) to tell about their religions, to make human beings adoptA their doctrine of towhid and to remind the dignity of manhood. One of the symbols of this struggle is prophet Noah. Prophet Noah, whose story is told in the Quran and accepted as one of the Ulu’ l Azm Prophets (arch-prophets) is also accepted as the second ancestor of mankind. Prophet Noah, whose name was given to the 71. Section of Quran, is one of the prophets whose stories are cited in many sections of the Quran, particularly in the section of Hud. Muhammed (sas) informed about the past nations and past prophets at times, using the educational method (as base) related to past nations and prophets of Quran. Prophet Noah (Noah), whom Muhammed (sas) named as “the first prophet sent to earth” with the words of Hz. Adem, is mentioned in basic hadith sources with his tribe’s features, his dialogues, his children, his ideal struggle and the flood. Although Adem, Idris and Shith were sent earlier on and not being the first prophet himself. Prophet Noah is mentioned as “the first prophet sent to earth” in hadith description, which is also known as hadith of intercession (shafaa’ah). Furthermore; in some narrations of the some hadith, the definition “the first messenger sent to earth” is used. Accordingly, in view of the Quran and the other narrations this hadith mentioned above is going to be interpreted in terms of the two concepts “messenger” and “prophet” and the aspects of their interceding in judgement day and having sin or not. Key words: Prophet Noah, hadith, Messenger, Prophet, First Messenger, Intercession

* Dr. Fuat KARABULUT, Atatürk University, Faculty of Divinity, Erzurum/TURKEY, e-mail: [email protected]

339 Fuat KARABULUT

HZ. NÛH’UN YERYÜZÜNE GÖNDERİLEN İLK RESÛL OLDUĞU İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Fuat KARABULUT* z. Adem’den sonra insanlık her geçen Bu isimler esasen Nûh kavminden bazı salih gün çoğalıyor ve yeni kavimler gün adamların isimleriydi. Bu iyi kimseler vefat Hyüzüne çıkıyordu. Her yeni toplum ken- ettikleri zaman şeytân onların mensup oldukları dine münhasır bir takım özellikler ortaya kavimlerine, bunların adlarına, hayatlarında koyuyordu. Bu toplumlardan birisi de Nûh otura geldikleri yerlerine birtakım putlar dikin Kavmi idi. Nûh Kavmi, Kur’an-ı Kerîm’de şu ve onlara bu adamların isimlerini verin diye özellikleriyle tanımlanmaktaydı: kulaklarına fısıldamıştır. Onlar da putları dikmişler ve bunlara o iyi kimselerin adlarım Putperest bir milletti. Nûh Kavmi vermişlerdi. Bu heykellere ilk zamanlarda iba- insanlık tarihinin ilk putperest toplumuydu. det edilmemiştir. Nihayet bunları dikmiş olan İlk putlar onların diliyle ortaya çıkmaktaydı; nesiller vefat ettikleri ve bunlarla ilgili bilgiler “Nûh dedi ki: “Ey Rabbim! Onlar bana isyan 2 unutulunca, bunlara tapılmaya başlanmıştır.” ettiler; malı ve çocuğu hüsrandan başka bir şeyini artırmayan kimsenin ardına düştüler. Zalim bir milletti. Çünkü onlar insanları Büyük büyük tuzaklar kurdular. Dediler ki: Allah’ın yolundan saptırmayı meslek edinmiş “Sakın tanrılarınızı bırakmayın, ne Vedd’i, bir toplumdu. “Çok kişiyi yoldan saptırdılar. ne Suva’ı ve ne de Yeğus’u, Yeûk’u ve Nesr’i.” Sen de o zalimlerin sadece şaşkınlıklarını artır” (Nûh, 71/21-23) Vedd’i bir erkek suretinde, (Nûh, 71/24). Bu hadsizlikleri sebebiyle İlahî Suva’yı bir kadın suretinde, Yeğus’u bir arslan azaba uğrayıp helak olmuşlardı “Önceden suretinde, Yeûk’u bir at suretinde ve Nesr’i de Nuh kavmini (helak etmişti), çünkü onlar 1 de bir kuş suretinde yapmışlardı. Toplum- zulmetmiş ve azmıştı” (Necm, 53/52) da sevilen insanların hatıralarını yaşatmak Fasık olarak nitelendirilen bir milletti. amacıyla dikilen bu heykellerin zamanla nasıl Bundan dolayı da helak olmayı hak etmişler- putperestliğe yol açtığı İbn Abbas tarafından di. “Daha önce de Nuh kavmini helâk etmiştik. şöyle aktarılmaktadır: Çünkü onlar fâsık (yoldan çıkmış) bir kavimdi- “İbn Abbâs’tan şöyle nakledilmiştir: Nûh ler” (Zâriyât, 51/46). kavmindeki putlar, sonradan Araplara inti- Kötü ve vicdanları körelmiş bir kavimdi. kal etmiştir.. Vedd putu; Devmetu’I-Cendel’de Bundan dolayı da söylenenler kendilerine bulunan Kelb kabilesinin putudur. Suvâ putu, etki etmiyor ve sonuçta ilahî azaba dü- Huzeyl kabilesinin putudur. Yeûs, Murad çar oluyorlardı. “Nuh da daha önceleri bize kabilesinin putuyken, daha sonra Yemen’in Sebe’ yalvarmıştı; biz de onun duasını kabul ettik, şehrinin yanında el-Cevf mevkiinde bulunan kendisini ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtardık. Gutayfoğulları’nın putu olmuştur.. Yeûk, Ye- Âyetlerimizi yalanlayan kavminden onun öcünü menli bir kabîle olan Hemdân’ın putudur. Nesr aldık. Şüphesiz onlar kötü bir kavimdiler. Biz de Hımyer’in Zu’1-Kelâ’ hanedanının putuydu.

* Dr. Fuat KARABULUT, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü, Erzurum/ TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

340 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Fuat KARABULUT de hepsini (suda) boğduk” (Enbiyâ, 21/76-77). HZ. NÛH’UN YERYÜZÜNE GÖNDERILEN İLK RESÛL “O’nu yalanladılar, biz de O’nu ve O’nunla OLDUĞUNU İFADE EDEN beraber gemide bulunanları kurtardık, âyetleri- RIVAYETLER mizi yalanlayanları boğduk! Çünkü onlar, (kalp gözleri, vicdanları) körleşmiş bir kavim idiler” “Bir yemek dâvetinde Resûlullah sallalla- (A’raf, 7/64) hu aleyhi ve sellem ile beraber bulunuyorduk. Kendisine etin kol tarafı ikram edildi. Resûl-i Bu özellikleriyle öne çıkan bir milleti Ekrem etin kol tarafını severdi. Ondan bir hidayete erdirmek için görevlendirilmiş olan lokma kopardıktan sonra şöyle buyurdu: Hz. Nûh (as); kendilerinden ağır bir misak alınmış Ulu’l-Azm peygamberlerden birsiy- “Kıyamet gününde insanların efendisi 3 4 di. Çok şükreden bir kuldu. Duası makbul benim. Bu da neden biliyor musunuz? Allah 5 olan biriydi. Teâlâ gelmiş gelecek bütün insanları düz bir yere toplayacak. Orası, insanlara bakan kimsenin Kavminin arasında “dokuz elli sene” kal- 6 hepsini görebileceği, onlara çağıranın hepsine mış olmasına rağmen inananların sayısı ola- 7 sesini duyurabileceği bir yerdir. Güneş onlara bildiğince azdı. İnkar, haddi aşma, azgınlık, yaklaşacak, insanlar sıkıntıdan ve kederden zulüm, fasıklık, vicdanın körelmesi ve kalbin artık dayanamayacak hale gelince birbirlerine: körleşmesi “Tufan”ı kaçınılmaz kılıyordu. Ar- tık ilahî azabın, tufanın vaktiydi, gök kapıları - İçinde bulunduğunuz sıkıntıyı, başını- açılmış ve yeryüzünden kaynaklar fışkırmaya za gelen hali görmüyor musunuz? Halinizi 8 başlamıştı. Rabbinize ahzederek size şefaat edecek birini bulmayı düşünmüyor musunuz? diyecekler. Hz. Nûh, ilk peygamber olmamasına ve Bazıları ötekilerine: kendisinden önce Hz. Âdem, Hz. İdrîs, Hz. Şît’in gönderilmiş olmasına rağmen, hadis - Babanız Âdem’e gidiniz, diyecekler. Âdem’e kaynaklarında “şefaat hadisi” olarak da bilinen gelip: rivayette kendisinden “yeryüzüne gönderilmiş - Ey Âdem! Sen insanların babasısın. ilk resûl” olarak bahsedilmektedir. Ayrıca aynı Seni Allah kudret eliyle yarattı. Sana kendi hadisin bazı rivayetlerinde ise; “yeryüzüne ruhundan üfledi. Meleklere sana secde etmele- gönderilen ilk nebi” ifadesi kullanılmaktadır. rini emretti, onlar da secde ettiler. Seni cennete Dolayısıyla bu hadis, Kur’an-ı Kerim ve diğer yerleştirdi. Rabbine varıp bizim için şefaat et. rivayetler ışığında; peygamberlerin kıyamet İçinde bulunduğumuz hali, başımıza gelen derdi günü şefaat etmeleri, günah işleyip işleme- görmüyor musun? diyecekler. O da: yecekleri ve nebi-resûl kavramları açısından değerlendirilmeye çalışılacaktır. - Bugün Rabbim çok gazaplı. Ne daha önce böylesine gazaplandı ne de bundan sonra böyle Hadisler değerlendirilirken en kapsamlı gazaplanır. Rabbim o ağaca yaklaşmamı ya- olan metine yer verilecek, varsa diğer rivayet- sakladı, ama ben O’nu dinlemedim. Asıl benim lerde yer alan farklılıklara dikkat çekilmeye nefsim şefaat edilmeye muhtaçtır; benim nefsim, çalışılacaktır. Ayrıca hadisler kaynak, sened ve benim nefsim! Siz başkasına gidin; Nûh’a gidin, metin açısından değerlendirilmeye çalışıla- diyecek. Onlar da Nûh’a gelerek: caktır. - Ey Nûh! Sen yeryüzü halkına gönderilen resûllerin ilkisin. Allah Teâlâ sana “çok şükre- den kul” demişti. İçinde bulunduğumuz perişan hali görmüyor musun? Başımıza gelenleri gör-

341 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Fuat KARABULUT The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium müyor musun? Rabbinin huzurunda bize şefaat gazaplıdır. Ne daha önce böylesine gazaplandı etmeyecek misin? diyecekler. O da: ne de bundan sonra böyle gazaplanır, diyecek, ama bir günah zikretmeyecek. Sonra da, asıl - Bugün Rabbim benzeri görülmedik şekilde benim nefsim şefaat edilmeye muhtaçtır; benim gazaplıdır. Ne daha önce böylesine gazaplandı nefsim, benim nefsim! Siz başkasına gidin; ne de bundan sonra böyle gazaplanır. Benim Muhammed’e gidin, diyecek. bir duam vardı; onu da kavmimin aleyhine kullandım. Asıl benim nefsim şefaat edilmeye Başka bir rivayete göre Resûl-i Ekrem şöyle muhtaçtır; benim nefsim, benim nefsim! Siz buyurdu: Onlar da bana gelerek: başkasına gidin. İbrâhim’e gidin, diye karşılık - Yâ Muhammed! Sen Allah’ın Resûlü ve verecek. Onlar da İbrâhim’e gelerek: son peygambersin. Allah Teâlâ senin gelmiş geç- - Sen Allah’ın peygamberisin, yeryüzü halkı miş bütün günahlarını bağışlamıştır. Rabbinin içinde Allah’ın dostu sensin. Rabbinin huzurun- huzurunda bize şefaat et! İçinde bulunduğumuz da bize şefaat et! İçinde bulunduğumuz perişan perişan hali görmüyor musun? diyecekler. Ben hali görmüyor musun? diyecekler. O da şunları de yürüyüp Arş’ın altına geleceğim, Rabbim için söyleyecek: secdeye kapanacağım. Sonra Allah Teâlâ daha önce kimseye öğretmediği en güzel hamdü senâyı - Bugün Rabbim benzeri görülmedik şekilde bana ilham edecek. Sonra bana hitaben: gazaplıdır. Ne daha önce böylesine gazaplan- dı ne de bundan sonra böyle gazaplanır. Ben - Yâ Muhammed! Secdeden başını kaldır! vaktiyle üç yalan söylemiştim. Asıl benim nefsim İste, istediğin sana verilecek. Şefaat et, şefaatin şefaat edilmeye muhtaçtır; benim nefsim, benim kabul edilecek, buyuracak. Ben de başımı secde- nefsim! Siz başkasına gidin; Mûsâ’ya gidin. den kaldıracağım ve: Onlar da Mûsâ’ya gelerek şöyle diyecekler: - Yâ Rabbî! Ümmetimi bana bağışla! Yâ - Ey Mûsâ! Sen Allah’ın Resûlüsün. Allah Rabbî! Ümmetimi kurtar! Yâ Rabbî! Ümmetimi sana peygamberlik vermek ve seninle konuşmak bağışla! diye yalvaracağım. O zaman bana: suretiyle seni diğer insanlardan üstün kılmış- - Yâ Muhammed! Ümmetinden hesaba tır. Rabbinin huzurunda bize şefaat et. İçinde çekilmeyecek olanları cennet kapılarının en bulunduğumuz hali görmüyor musun? O da: sağındaki Bâbü’l-eymen’den içeri al! Onlar baş- - Bugün Rabbim benzeri görülmedik şekilde kalarıyla beraber cennetin diğer kapılarından da gazaplıdır. Ne daha önce böylesine gazaplan- gireceklerdir, buyurulacak. Sonra Resûl-i Ekrem dı ne de bundan sonra böyle gazaplanır. Ben sözüne şöyle devam etti: Canımı kudretiyle öldürülmesine dair emir almadığım bir adamı yaşatan Allah’a yemin ederim ki, cennet kapı- öldürdüm. Asıl benim nefsim şefaat edilmeye larının iki kanadı arasındaki mesafe, Mekke ile muhtaçtır; benim nefsim, benim nefsim! Siz (Bahreyn’deki) Hecer veya Mekke ile (Suriye’de- 9 başkasına gidin; Îsâ’ya gidin, diyecek. Onlar da ki) Busrâ arasındaki mesafe kadar geniştir.” Îsâ’ya gelerek: Hz. Nûh’un (as) “yeryüzüne gönderilen - Ey Îsâ! Sen Allah’ın Resûlü, O’nun Mer- ilk resûl” olduğunu ifade eden ve Buhârî, Tir- yem’e yönelttiği kelimesi ve O’nun yarattığı bir mizî ve Ahmed b. Hanbel’in Musned’in de ruhsun. Sen daha beşikte iken insanlarla konuş- yer alan rivayetlerin; Ebû Hureyre tarafından tun. Rabbinin huzurunda bize şefaat et! İçinde rivayet edildiği, Müslim’de yer alan rivayetle- bulunduğumuz perişan hali görmüyor musun? rin ise bazılarının Enes b. Malik, bazılarının diyecekler. Îsâ da: ise Ebû Hureyre tarafından rivayet edildiği görülmektedir. - Bugün Rabbim benzeri görülmedik şekilde

342 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Fuat KARABULUT

Tirmizî; bu hadisin, Ebû Bekir es-Sıddîk, Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ve Muhammed Enes (b. Malik), Ukbe b. Amir ve Ebû Saîd b. Abdillah b. Numeyr → Muhammed b. Bişr (el-Hudrî) tarafından da rivayet edildiklerini Ebû Hayyân → Ebû Zuraa’ → Ebû Hureyre → 19 ifade etmekte ve “Hasen-Sahîh” bir hadis Resûlullah (sas) 10 olduğunu belirtmektedir. Zuheyr b. Harb → Cerîr → Umâra b. el- Buhârî ve Ahmed b. Hanbel’in Enes b. Ka’kâ’ → Ebû Zuraa’ → Ebû Hureyre → Resûlul- 20 Malik tarikiyle rivayet ettikleri hadislerde ise lah (sas) “yeryüzüne gönderilen ilk nebi” ifadesi kul- Muhammed b. Tarîf b. Halife el-Becelî → lanılmakta ve bu rivayetlerde de sırasıyla Hz. Muhammed b. Fudayl → Ebû Mâlik el-Eşce’î Âdem, Hz. Nûh, Hz. İbrahim, Hz. Musâ, → Ebû Hâzım → Ebû Hureyre ve Ebû Mâlik Hz. İsâ ve Hz. Muhammed’e (sas) müracaat 11 → Rebî’ b. Hırâş → Huzeyfe → Resûlullah ettikleri görülmektedir. 21 (sas) Yukarıda kaynaklarına işaret ettiğimiz Suveyd b. Nasr → Abdullah b. el-Mübarek hadisler şu senedlerle rivayet edilmişlerdir: → Ebû Hayyân et-Teymî → Ebû Zuraa’ → Ebû 22 İshak b. Nasr → Muhammed b. Ubeyd → Hureyre → Resûlullah (sas) Ebû Hayyân → Ebû Zuraa’ → Ebû Hureyre → 12 Yahya b. Saîd → Ebû Hayyân → Ebû Zuraa’ Nebî (sas) b. Amir b. Cerîr → Ebû Hureyre → Resûlullah 23 Muhammed b. Mukatil → Abdullah → Ebû (sas) Hayyân et-Teymî → Ebû Zuraa’ → Ebû Hurey- 13 Rivayetin Değerlendirilmesi re → Resûlullah (sas) İncelediğimiz rivayetlerde; Peygamber- Ebû Kâmil Fudayl b. Hüseyin el-Cahderî lerin günah işleyip işlemedikleri, peygam- ve Muhammed b. Ubeyd el-Ğuberî → Ebû berlerin şefaat yetkisi, Hz. Nûh’un (as) ilk Avâne → Katâde → Enes b. Mâlik → Resûlullah 14 resûl olarak nitelendirilmesinin anlamı ve (sas) nebi-resûl kavramlarının mahiyeti konula- Muhammed b. el-Müsennâ ve Muham- rının yer aldığı görülmektedir. Bu konular med b. Beşşâr → İbn Ebî Adiyy → Saîd → Katâ- sırasıyla özet bir şekilde değerlendirmeye 15 de → Enes (b. Mâlik) → Resûlullah (sas) çalışılacaktır. Muhammed b. el-Müsennâ → Muâz b. Rivayetlerle ilgili ele alınması gereken Hişâm → Babası (Hişâm) → Katâde → Enes b. ilk konu, peygamberlerin günah işleyip 16 Mâlik → Nebî (sas) işlemeyecekleridir. Peygamberlerin büyük günah işlemeyecekleri konusunda herhangi Muhammed b. Minhâl ed-Darîrî → Yezîd bir ihtilaf söz konusu olmadığı gibi tebliğ ile b. Zurey ’ → Saîd b. Ebî Arûbe ilgili görevlerini yerine getirirken de masum Hişâm (ed-Destevâî’nin Öğrencilerinden) oldukları konusunda icma vardır. Ayrıca 17 Katâde → Enes b. Mâlik → Resûlullah (sas) peygamberler için, tebliğ görevini ifa eder- ken, diğer insanlarda olduğu gibi bir yanılgı → Ebû’r-Rebî’ el-‘Atekî Hammâd b. veya hatadan bahsedilemez. Peygamberler, → Zeyd Ma’bed b. Hilâl el-‘Anezî H. Saîd b. yapanını küçük düşürecek, itibarını sarsacak, Mansûr – Lafız ona aittir - Hammâd b. Zeyd saygınlığını zedeleyecek küçük günahlar → Ma’bed b. Hilâl el-‘Anezî → Enes b. Mâlik → 18 konusunda da masumdurlar. Bunların dışında Hz. Muhammed (sas) kalan küçük günahları işleyip işlemeyecekleri konusunda ise âlimler ihtilaf etmiştir. Selef ve

343 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Fuat KARABULUT The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium halefin fakihlerin, muhaddislerin ve kelamcı- Tercih edilen tanıma göre resûl, “Allah’ın larının çoğunluğunun görüşüne göre, Kur’an vahiy yoluyla kitap ve şeriat verdiği ve bunları ve hadislerin zahiri delaletiyle böyle günahlar insanlara tebliğ etmekle görevlendirdiği elçi”, peygamberler hakkında caizdir ve meydana nebî ise “Allah’ın, resullerine indirdiği kitap da gelmiştir. Diğer bazı muhakkik âlimler, ve şeriata inanmaya insanları davet etmesi fakih ve kelamcılara göre ise, peygamberler, için vahiy verdiği, bunları tebliğ etmekle büyük günahlarda olduğu gibi bütün küçük görevlendirdiği kişi” anlamına gelir. Mu‘tezile günahlar konusunda da masumdurlar. Nevevî kelâmcılarına göre resûl ile nebî arasında bu görüşü doğru bulmakta ve durumu şöyle fark yoktur ve her ikisi de “Allah’ın vahiy gerekçelendirmektedir: “Çünkü peygamber- yoluyla yeni bir şeriat verip bunu insanlara lerin küçük günah işledikleri doğru kabul tebliğ etmekle görevlendirdiği elçi” demektir. edilecek olunursa, sözlerinin, fiillerinin ve Kelâmcıların çoğunluğu, Allah’ın yeni bir takrirlerinin birçoğunda onlara uymamamız elçiyi mutlaka yeni bir şeriatı tebliğ amacıyla gerekir. Ancak onlara uymanın gerekliliği göndermesini hikmete daha uygun bulmuş- konusunda herhangi bir ihtilaf söz konusu tur. Nebî ile resulü farklı iki kavram sayan değildir. Dolayısıyla peygamberlerin tebliğ Ehl-i sünnet kelâmcıları bu konuda değişik görevlerini sağlıklı ve her türlü şüpheden görüşler ileri sürmüştür. 1. Nebî resulden arınmış bir şekilde yürütebilmeleri için daha genel bir anlam taşır. Nebî Allah’ın büyük-küçük bütün günahlar konusunda belli bir konuya ilişkin bilgileri vahiy yoluyla 24 masum olmaları gerekmektedir. bildirdiği insandır ve aldığı vahiyleri başkala- rına tebliğ etmekle yükümlü değildir. Bu tür Bu rivayetlerin ele aldığı konulardan ikin- vahiyler alan kadın nebîler de vardır. Resul ise cisi ise Hz. Nûh’un (as) yeryüzüne gönderilen daha özel bir anlam taşır, buna göre her resul ilk resûl/nebî olarak nitelendirilmesidir. Bu nebîdir, fakat her nebî resul değildir. 2. Nebî konuda hadisin muhteva değerlendirme- Allah’ın kendisine kitap ve şeriat gönder- sinden önce “resûl ve nebî” kavramlarının mediği elçisidir. İnsanları, önceki dönemde açıklanmasına ihtiyacı duyulmaktadır. veya yaşadığı çağda kitap ve şeriat verilen bir Kur’an’da geçen nebî ve resûl kavram- resulün dinine davet etmekle yükümlüdür. ları aynı anlamda kullanılmasına karşılık, Resul ise Allah’ın yeni bir kitap ve şeriat hadislerde genel olarak aynı anlamda kul- gönderdiği kişi olup önceki resullerin kitap lanılmakla beraber bazı hadislerde nebî ile ve şeriatını tamamen veya kısmen geçersiz resûl arasında farklılık bulunduğu, nebîlerin kılabilir. 3. Nebî Allah’ın sadece müminlere sayısının 124 bine ulaştığı ve bunların arasın- gönderdiği elçi iken resul kâfirleri hak dine 25 dan 315’inin resûl olduğu belirtilmiştir. Bu davet etmek üzere görevlendirilen kimsedir. da kitap ve şeriat verilenlerin resûl, onların 4. Nebî Allah’ın yalnız insanlardan seçtiği elçiyi ifade eder, resul ise meleklerden seçilen getirdiği kitapla dine davet etmesi için vahiy 27 verilen elçilerin ise nebî olduğuna işaret kabul elçiler için de kullanılır. edilmiştir. Ancak hadislerin çoğunda Hz. Hz. Nûh’un (as) “yeryüzüne gönderilen Peygamber ve diğer peygamberler hakkında 26 ilk resûl/nebî” olarak nitelendirilmesi, ken- nebî kelimesi kullanılmıştır. Bu kullanımlar disinden önce yaşadıkları bilinen Hz. Âdem dikkate alınarak genel anlamda hadislerde (as), Hz. Şît (as) ve Hz. İdrîs’in (as) durum- de nebî ile resul arasında fark gözetilmediği larının ve bu konuda bir çelişki bulunup söylenebilir. bulunmadığının ortaya konulmasını gerektir- mektedir. Kelâm ilminde ise nebî ile resul kavram- ları hakkında değişik tanımlar yapılmıştır. Hz. Âdem’in dilinden Hz. Nûh’un yeryü-

344 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Fuat KARABULUT züne gönderilen ilk resûl olarak ifade edilmiş dönemde yeryüzünde sadece Nûh Kavmi’nin olması, Hz. İdrîs’in nebî olup resûl olmaması bulunması da muhtemeldir. Dolayısıyla gibi bir sonuç doğurmaktadır. Kâdî İyâz; Nûh’un (as), sadece kendi kavmine gönde- İdrîs’in, İsrailoğullarının peygamberlerinden rilmiş olmasına rağmen, yeryüzünde kendi- nebî olup resûl olmayan İlyâs olduğunun lerinden başka kimsenin olmaması sebebiyle söylendiğini ve bunun doğru olması halinde bütün insanlığa gönderilmiş olduğu şeklinde itiraza mahal kalmayacağını ifade ederken, değerlendirilebilir. Şayet aynı dönemde Âdem ve Şît açısından da bir itirazın söz başkalarının varlığı ile ilgili bir durum söz konusu olamayacağını, zira her ikisinin de konusu olursa, bu durumda Nûh’un onlara da kendileriyle beraber bulunan ve kâfir olma- gönderildiği söylenemez. Hz. Peygamber’in yan toplumlara gönderildiklerini, Nûh’un (sas) kendisinden önce hiç kimseye veril- ise yeryüzünün kâfirlerine gönderildiğini, meyen beş şeyden bahsettiği hadislerinde, dolayısıyla Nûh’un yeryüzüne gönderilen ilk beş şeyden birisinin de “peygamberler sadece resûl olması ile ilgili bir çelişkiden bahsedile- kendi kavimlerine gönderilmiş iken ben bütün 28 34 meyeceğini dile getirmektedir. insanlığa gönderildim” olduğunu beyan et-

mesi, Hz. Nûh’un (as) sadece kendi milletine35 Buhârî’nin Sahîh’inin Enbiyâ bölümünün gönderilmiş olduğunu göstermektedir. beşinci babının başlığı “Nûh’un Babasının Dedesi Olan İdris (as) -ki Nûh’un Dedesi Bu rivayette ele alınan konulardan birisi Olduğu da Söylenmektedir- Babı” şeklin- de “şefaat” konusudur. Bu hadiste söz konusu dedir. Görüşlerini bab başlıklarında veren olan şefaatten murad, Resûlullah’ın (sas) Buhârî’ye göre İdrîs (as), Nûh’un (as) baba- “şefaat-i uzması”dır. Bu insanların mahşerde toplandıklarında uygulanacak olan umumi sının29 veya bizzat Nûh’un kendisinin dedesi- 36 dir. Bu da Kâdî İyâz’ın görüşünü tartışmalı şefaattir. Peygamberlerin şefaatten kaçın- hale getirmektedir. maları ve her birinin kendileri açısından bir zaaf olarak gördükleri hususları gerekçe ola- İbn Hâcer ise; Hz. Âdem’in de resûl rak sunarak işi diğer bir peygambere havale olduğunu ancak sadece kendi çocukları- etmeleri; diğer peygamberi kendilerinden na gönderildiğini, Âdem (as) döneminde daha37 ehil görmeleri veya tevazuları sebebiyle- yeryüzünde başka insanların bulunmadığını dir. Zira Allah’tan en fazla korkanlar, O’nu ve adeta çocuklarının eğitimi şeklinde görev en iyi bilen38 ve derece olarak O’na en yakın ifa ettiğini, Hz. Nûh’un ise kendi çocuklarıy- olanlardır. Bu umumi şefaat, diğer peygam- la beraber yeryüzünün değişik beldelerinde berlerin şefaat edemeyecekleri gibi bir sonucu bulunan toplumlara da gönderilmiş olduğu- 30 doğurmaz. Zira durum Hz. Peygamber’in nu ifade etmektedir. Ayrıca İkinci Âdem (sas); “Cennet için insanlara ilk şefaat edecek de denilen Nûh (as), kavmi helak edilen ilk 39 31 olan benim…” hadisiyle beraber değerlen- peygamberdir. dirildiğinde, Hz. Peygamber’in (sas) şefaa- Ayrıca “Yeryüzüne gönderilen ilk resul tu’l-uzma denilen umumi şefaatte bulunaca- olduğu” ifadesi onun bütün insanlığa gönde- ğını ve peygamberler arasında ilk şefaatçinin rildiği anlamına gelmez. Zira birçok ayette kendisi olacağını diğer peygamberlerin de Hz. Nûh’un (as), Nûh Kavmi’ne gönderildiği kendi ümmetlerine şefaat edecekleri sonucu vurgulanmaktadır. Ancak Hz. Nûh’un yeryü- çıkarılmaktadır. zündeki bütün kâfirlerin helakı için yaptığı 32 Ayrıca Allah’ın öncelikle Hz. Âdem’den bedduası, onun peygamberliğinin evrensel- 33 (as) başlayarak diğer peygamberlere mü- liği bağlamında değerlendirilebilir. racaat edildikten sonra nihai olarak Hz. Ayrıca Hz. Nûh’un (as) gönderildiği Peygamber’e (sas) gelmeleri ve Hz. Peygam-

345 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Fuat KARABULUT The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium ber’in (sas) de kendilerine şefaat etmesi, Hz. da masumdurlar. Zira peygamberlerin tebliğ Peygamber’in makamının üstünlüğünü ortaya görevlerini sağlıklı ve her türlü şüpheden koymak için olduğu söylenebilir. Muhte- arınmış bir şekilde yürütebilmeleri için meldir ki, şayet doğrudan Hz. Muhammed’e büyük-küçük bütün günahlar konusunda (sas) müracaat etseler ve O (sas) da onlar için masum olmaları gerekmektedir şefaat etmiş olsaydı, başkalarının da bu yet- Hz. Nûh’un (as) hadisin farklı riva- kiye sahip oldukları gibi bir düşünceye sahip yetlerinde “ilk resûl” veya “ilk nebî” olarak olurlardı ve Hz. Peygamber’in Allah katında- 40 nitelendirilmesi, hadis kaynaklarında genel ki yüksek derecesi anlaşılamazdı denilebilir. olarak resûl ve nebî kavramlarının aynı an- lamda kullanıldıklarını, kelamcılarının bu iki SONUÇ kavramı farklı anlamda kullanmalarının ayet Şefaat Hadisi olarak da bilinen rivayet ve hadislerle tam örtüşmediği görülmektedir. incelendiğinde; Hadisin Buhârî, Müslim, Hz. Nûh’un (as) ilk resûl veya nebî olarak Tirmizî, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’i gibi nitelendirilmesi, Hz. Âdem (as), Hz. İdrîs muteber hadis kaynaklarında geçtiği, bütün (as) ve Hz. Şît’in (as) peygamber oldukları senedleri beraber değerlendirildiğinde sened düşünüldüğünde problemli olduğu, ancak açısından sahih bir hadis görülmektedir. Hz. Âdem (as), Hz. İdrîs (as) ve Hz. Şît’in İnsanların, içinde bulundukları sıkıntılı (as) sadece kendi çocuklarına ve genelde durumdan kurtulmak için şefaat etmeleri mü’min olan toplumlara gönderildikleri, Hz. amacıyla yaptıkları müracaatlara peygam- Nûh’un (as) ise; kafir bir topluma gönderil- berlerin olumsuz cevap vermeleri ve başka mesi, tufandan sonra sadece kendisine ina- peygamberlere havale etmeleri, Allah’ı daha nanların hayatta kalması ve inanmayan kavmi fazla bilen ve tanıyanların Allah’tan daha helak olan ilk peygamber olması nedeniyle çok korktukları ve daha fazla tevazu sahi- “ilk resûl” veya “ilk nebî” olarak nitelendiril- bi olduklarını göstermektedir. Ayrıca Hz. mesinin bu açıdan değerlendirmesi gerektiği- Peygamber’in (sas) Kıyamet Günü cennet ni ortaya koymaktadır. için ilk şefaat eden kişi olduğu, Allah katında derecesinin yüksek olduğu ve şefaatinin umu- DİPNOTLAR / FOOTNOTES mi olduğunu diğer peygamberlerin de teyid 1 İbn Hacer el-Askalânî, Fethu’l-Bârî Şerhu ettikleri anlaşılmaktadır. Sahihi’l-Buhârî, Daru’s-Selâm ve Daru’l-Feyhâ’, Riyad, 2000, VIII/853-854; Elmalılı, M. Hamdi Büyük günah işlenin peygamberler Yazır, Hak Dini Kur2an Dili, Esre Neşriyet ve açısından mümkün olmadığı, aynı şekilde Dağıtım, İstanbul 1979, VIII/5378. tebliğ görevlerini ifa ederken de küçük-büyük 2 Buhârî, Tefsîr, 71. bütün hata ve günahlardan masum oldukları 3 Ahzâb, 33/7; Ahkâf, 46/35. konusunda İslam âlimleri arasında herhangi 4 İsrâ, 17/3. bir ihtilaf yoktur. Söyleyenini küçük dü- 5 Enbiyâ, 21/76. şürecek, itibarını zedeleyecek, saygınlığını azaltacak türden küçük günahlarla ilgili de 6 Ankebût, 29/14. masum oldukları konusunda görüş ayrılığı 7 Hûd, 11/36 söz konusu değildir. Bunların dışında kalan 8 Kamer, 54/11-12. küçük günahlar konusunda görüş farklılıkla- 9 Buhârî, Enbiyâ 3, 9, Tefsîru Sûre (17), 5; Müslim, rından bahsedilmiş olsa da, İslam ulemasının İmân, 322-329; Tirmizî, Kıyâmet, 10; Ahmed b. kahır ekseriyetine göre peygamberler büyük Hanbel, Musned, Thk. Şuayb el-Arnvûd, günahlardan olduğu gibi küçük günahlardan Müessesetu’r-Risâle, 1999, XV/384-386.

346 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Fuat KARABULUT

10 Tirmizî, Kıyâmet, 10. KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY 11 Buhârî, Tevhîd, 24; Ahmed b. Hanbel, XXI/185. Ahmed b. Hanbel, Musned, Thk. Şuayb el-Arnvûd, 12 Buhârî, Enbiyâ 3. Müessesetu’r-Risâle, 1999 13 Buhârî, Tefsîru Sûre (17), 5. Buhârî, Ebû Abdillah Muhammed b. İsmail, Sahî- 14 Müslim, İmân, 322. hu’l-Buhârî, Daru’l-Ma’rife, Beyrut 2004. 15 Müslim, İmân, 323. Davudoğlu, Sahîh-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Sönmez Neşriyat, İstanbul, 1977 16 Müslim, İmân, 324. el-Aynî, Bedruddîn Ebû Muhammed Mahmud b. 17 Müslim, İmân, 325. Ahmed, Umdetu’l-Kârî Şerhu Sahîhi Buhârî, 18 Müslim, İmân, 326. Muhammed Mahmud el-Halebî ve Ortakları, 19 Müslim, İmân, 327. Halfâ 1972. 20 Müslim, İmân, 328. Elmalılı, M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Eser Neşriyat ve Dağıtım, İstanbul 1979 21 Müslim, İmân, 329. el-Mubarekfûrî, Ebû’l-Alâ Muhammed b. Abdir- 22 Tirmizî, Kıyâmet, 10. rahman, Tuhfetu’l-Ahvezî bi Şerhi Câmii’t-Tir- 23 Ahmed b. Hanbel, Musned, XV/384-386. mizî, Daru’l-Feyhâ’& Daru’l-Menhel Nâşirûn, 24 Nevevî, el-Minhâc Şerhu Sahîhi Müslim b. Dımeşk, 2011. el-Haccâc, Daru’l-Feyhâ’& Daru’l-Menhel İbn Hacer el-Askalânî, Fethu’l-Bârî Şerhu Sahi- Nâşirûn, Dımeşk, 2010, III/60-61. hi’l-Buhârî, Daru’s-Selâm ve Daru’l-Feyhâ’, 25 Ahmed b. Hanbel, Musned, XXXV/431-432, Riyad, 2000 437-438; XXXVI/618-619. Kutluay, İbrahim, Hz. Nûh ve Tûfanla İlgili Riva- 26 Buhârî, Salât, 1; Enbiyâ, 5; Menâkıb, 24; Müs- yetlerin Hadis Tekniği Açısından Değeri ve Bu lim, İmân, 259-272. Rivayetlere İsrâiliyat’ın Tesiri, Uluslararası Hz. 27 Yavuz, Yusuf Şevki, “Peygamber”, DİA, Nûh ve Cudi Dağı Sempozyumu, Şırnak 2013, XXXIV/258. s. 295-318. 28 Nevevî, el-Minhâc, III/61-62. Müslim, b. Haccâc en-Neysâbûrî, Sahîhu’l-Müslim, Daru’l-Ma’rife, Beyrut 2010. 29 Buhârî, Enbiyâ, 5. Nevevî, el-Minhâc Şerhu Sahîhi Müslim b. el-Hac- 30 İbn Hâcer, Fethu’l-Bârî, VI/450; el-Aynî, Umde- câc, Daru’l-Feyhâ’& Daru’l-Menhel Nâşirûn, tu’l-Kârî, XII/377-378. Dımeşk, 2010 31 Aynî, Umdetu’l-Kârî, XII/378. Tirmizî, Ebû İsâ Muhammed b. İsâ, Sünenu’t-Tir- 32 Nûh, 71/26. mizî, Daru’l-Ma’rife, Beyrut 2002. 33 İbn Hâcer, Fethu’l-Bârî, I/566. Yavuz, Yusuf Şevki, “Peygamber” , DİA, İstanbul 34 Buhârî, Teyemmüm, 1. 2007, s. 257-262. 35 İbn Hâcer, Fethu’l-Bârî, I/566-567; el-Mubarek- fûrî, Tuhfetu’l-Ahvezî, VII/170. 36 Nevevî, el-Minhâc, III/63. 37 Nevevî, el-Minhâc, III/61-62; el-Mubarekfûrî, Tuhfetu’l-Ahvezî, VII/170; Davudoğlu, Sahîh-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Sönmez Neşriyat, İstan- bul, 1977, II/199. 38 el-Mubarekfûrî, Tuhfetu’l-Ahvezî, VII/170. 39 Müslim, İmân, 334. 40 Nevevî, el-Minhâc, III/63.

347 Sait KÜÇÜK

KASÎDE-İ NA’T-I HAZRET-İ NUH NEBİ

Sait KÜÇÜK*

Destur yâ-Rabb kadem bassın dehâna Hazreti Nuh Baskın yapıp zulmedince mümine putperestler Tevrat-ı Tekvin’de malik cihana Hazreti Nuh Islahı için tapşırdı sübhana Hazreti Nuh Kim düşünce ins gaflete gark olunca zillete Allah ceza verip kırk yıl yağmuru yağdırmadı Tayin oldu nübüvvete, mekâna Hazreti Nuh Bağ kurudu kıran girdi hayvana Hazreti Nuh Eyledi Hak yola davet puta tapan kavmini Can derdinden müminlerle uğraşamaz oldular Öğütleyip yönlendirdi imana Hazreti Nuh Çare için tekrar çıktı meydana Hazreti Nuh Allah’a ibadet edin başka ilahınız yok Anları bir daha davet etti Allah yoluna Dedi yoldan çıkıp şaşmış insana Hazreti Nuh Dedi tövbeyle sığının gufrana Hazreti Nuh Kufe şehri yoksulları beli dedi davete İbadeti terk ettiniz putlara tapındınız Şahit oldu zenginlerde isyana Hazreti Nuh Dönün dedi kadim deme, devrana Hazreti Nuh Kibirli olan eyledi putperestlikte ısrar Allah’ın gazabı sizi perperişan eyledi Sabreyleyip sebat etti yamana Hazreti Nuh Dedi andandır düşmeniz efgana Hazreti Nuh Gönderilmiş güvenilir peygamberim ben size Daha büyük belalara kalmak istemezseniz İnanmayan düşer dedi nirana Hazreti Nuh Yalvarın dedi Pâdşâh’a, Sultan’a Hazreti Nuh Zinhar kulluk eylemeyin Allah’tan başkasına İmana gelmek yerine iyice kudurdular Deyip doğruyu gösterdi her cana Hazreti Nuh Hüküm’çün dua eyledi Hâkan’a Hazreti Nuh Karşı durup putperestler alay etti anınla Doğru yola davet ettim tam dokuz yüz elli yıl Getirdi Tanrı kelamın lisana Hazreti Nuh Dedi guş veren olmadı fermana Hazreti Nuh Beyan kıldı âdemliğin diğer nebiler kimin Büyüklük taslayanlara hüküm sen ver ey Rabbim Duyurdu kılavuzluğun zamana Hazreti Nuh Müminleri salma dedi amana Hazreti Nuh Bunda ancak insanlara insan rehberlik eyler Duydu Nuh’un duasını Allah şöyle buyurdu Gelin dedi iman edin rahmana Hazreti Nuh Maruz kalacak yeryüzü tufana Hazreti Nuh Putperestler Nuh’a servet peşindesin dediler Sana vahyedeceğimiz şekilde bir gemi yap Sefir olduğun bildirdi Yezdan’a Hazreti Nuh Rehber olacak Cebrail yapmana Hazreti Nuh Bana verilen görevden bir menfaat beklemem Nuh vü müminler başladı geminin yapımına Deyüben ağ yüzün döndü divana Hazreti Nuh Marangozlukta erişti izana Hazreti Nuh Çabam dünya vü ahrette sizin mutluluğunuz Putperestler bu duruma güldüler alay edüp Sözleri ile başladı beyana Hazreti Nuh Lakin sahip olmadılar imkâna Hazreti Nuh Sinsi tuzaklar peşine düştü inanmayanlar Günler aylar gelip geçti ol gemi tamamlandı Sağlam durdu göğüs gerdi buhrana Hazreti Nuh Müminler için tutundu gümana Hazreti Nuh Vazgeç davandan dediler Nuh’u tehdit ettiler Gemi bitiminden sonra geldi tufan haberi Namerde değil el verdi merdana Hazreti Nuh Kucak açtı kendisine uyana Hazreti Nuh Seslendi sapmış kavmine Hak yola girin dedi Müminler Bismillah ile biniverdi gemiye Girmediler nida saldı asmana Hazreti Nuh Buyur etti yer gösterdi hırrâna Hazreti Nuh

* Sait KÜÇÜK, Araştırmacı Yazar, Halk Ozanı, Gazeteci, Kağızman/Kars/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

348 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Sait KÜÇÜK

Emr ile bindiriverdi her hayvandan birer çift Gofer ağacından kesip icat etti gemiyi Her canlıdan katmış oldu kervana Hazreti Nuh Bu babda öncülük yaptı irfana Hazreti Nuh Kara bulutlarla geldi tufanın nişanesi Nuh, Hûd, Müminun suresi anı dile getirdi Dönüp baktı kopan toza dumana Hazreti Nuh Peygamberlikle yazıldı Kuran’a Hazreti Nuh İman etmeyen eşiyle oğluna çağrı yaptı Nuh ki Tufan Peygamberi kutsal kitapta yeri Diledi oğlu gafletten uyana Hazreti Nuh Bu paye ile ulaştı unvana Hazreti Nuh Ey oğul gel bizimle ol kâfirle birlik olma Aldığı her vahiy ile bildirdi Rabbin emrin Dedi son kez büyüttüğü kızana Hazreti Nuh Düşürmedi müminleri sûzâna Hazreti Nuh Gök gürledi yağmur yağdı nehir coştu göl kalktı Azim-ûş-şânın varlığın dedi Rabb bilmezlere Dedi işte bela geldi azana Hazreti Nuh Benzedi zifirde ziyâ-feşâna Hazreti Nuh Kâfirleri bir bir yuttu fırtınalar dalgalar Şeş beyit tegazzül ile söze devam edelim Baktı ölümler savuran harmana Hazreti Nuh Hak yol için bu can hazır kurbana Hazreti Nuh Birçoğu dağlara çıktı fakat kurtulamadı Min-el-evvel ile-l-âhir minnettarım Hallak’a Döndü her taraf derya-yı ummana Hazreti Nuh Kim şükretmez bu yapıyı kurana Hazreti Nuh Kâfirlerde oğlu ile birlikte boğuldular Yapı bâki değil fani evvel konanlar hani Başladı hamd ü senaya şükrana Hazreti Nuh Bir dem de gel geç diyecek rah bana Hazreti Nuh Tufan dindi su çekildi gemi dağa oturdu Rah yokuşlu rah inişli rah aslına dönüşlü Gördü ki kuruluk geldi her yana Hazreti Nuh Sürer bu dönüş tavandan tabana Hazreti Nuh Onuncu muharrem günü sefineden indiler Tabanda var nice mezar mevta toz olup tozar Oruç tutup şükreyledi ol Hân’a Hazreti Nuh Herkes ettiğiyle çıkar mizana Hazreti Nuh Gemi yiyeceklerinden pişirdi aşureyi Gazabı da azabı da yaşar eğri olanlar Paylaştırdı afiyetle erkâna Hazreti Nuh Dü cihanda ceza olmaz râstâna Hazreti Nuh Tufandan sonra altmış yıl yaşayıp Hakk’a göçtü Fahri başlayınca geldim fahriye bölümüne Geçti ahret hayatında cinana Hazreti Nuh Hangi dil medîha dizmez hübana Hazreti Nuh İşinin başı Bismillah sonu Elhamdülillah Aruz bilmem hece ile yazdım ben kasidemi Olunca şekur sayıldı Cânân’a Hazreti Nuh Nasip oldu bencileyin ozana Hazreti Nuh Ahir Nuh’un zürriyeti arzda bereketlendi İşbu türde ilk şiirim koşma diyen şairim Asırlarca geldi yâda sühana Hazreti Nuh Nice söylense yaraşır elvana Hazreti Nuh Dem geldi girelim raha erelim girizgâha Bende kendimce üstadem yerindedir ifadem Rahmet okunsun ol maha ahana Hazreti Nuh Az çok bilgim var benzemem nâdâna Hazreti Nuh Bil ki ol tufandan sonra Nuh ikinci Âdem’dir Taçlandı Sadık Miskini olunca kaside-gû Methiyle düştü hem bana hem sana Hazreti Nuh Okunup ulaşsın eşe yârana Hazreti Nuh Mezopotamya’nın şemsi insanlığın atası Dua geldi dilistana söz döndü gülistana Vesiledir doğan mümin sıbyâna Hazreti Nuh Heft cennette hezâr olsun büstâna Hazreti Nuh Sapmışları doğru yola ileten bir Yalavaç Adı ile sanı ile büyüdükçe büyüsün Adadı kendin kavmine ihsana Hazreti Nuh Mevz’olsun nic’efsaneye, dâstâna Hazreti Nuh

349 Sebahattin YUM

AĞRI MOUNTAIN IN TURKISH LITERATURE AND NUH’S SHIP

Sebahattin YUM*

ABSTRACT he Mount Ararat, which is the highest mountain of Turkey with a figure of 5,137 meters, has been a source of literary works since its existence.Sometimes it is a legend and at someT point the truth is the focal point. This volcano, called Ağrı or Eğri Dağ, passes as Ararat in foreign sources. They say that they have been named with different names since the Urartians, as Armenian Masis, Persian geographers, Kuh-i Noah in Persian, Cebelel-Haris in Arabian mountaineers, and Cebel-el Havayris in small Ararat mount. In the religious books, the name is passed by the Noah Tufan and it is stated that Ararat comes from the Noah’s legend. Most sources write that the ship of Noah was on Mount Ararat. However, recent studies have shown that the gem is not related to Ağrı Mountain. In this work, we will focus on how the Mountains of Agri and the ship of Noah work in the works in Turkish Literature, rather than the relations of Ararat and Noah’s ship. Key words:Turkish Literature, Mount Ararat, Noah’s Ark,Works.

* Sebahattin YUM, Researcher-Writter, Iğdır/TURKEY, e-mail: [email protected]

350 YAZAR-1

TÜRK EDEBİYATINDA AĞRI DAĞI VE NUH’UN GEMİSİ

Sebahattin YUM* TÜRK EDEBIYATINDA AĞRI DAĞI sayfalarda Ahmet’in kapısına gelip dayanan ğrı, edebiyata her şeyden önce adını ve- Çerkez eyerinden, keçesindeki ürkütücü ren Ağrı dağı ve çevrenin çarpıcı tabiat damgasına kadar kır atı ve içeride hiçbir şeyden haberi olmadan kaval çalan Ahmet’i görünümleriyleA yansır. Ağrı dağına edebiyat 1 ürünlerinin pek çoğunda onun adına rast- anlatır. Eser aynı zamanda halk hikayesinin lamak mümkündür. Ağrı ile ilgili ilk efsane canlı özelliklerini barındırır.Mesela üçler ta Adem ile Havva’dan başlar. Söylendiğine kuralı.Üçler kuralı bu dağı anlatırken de kar- göre: ‘Allah’ın yarattığı ilk insanlar olan şımıza çıkar. Dağ töresi üç kez üst üste salıve- Adem ile Havva, Cennetten kovulmadan rildiği halde yine sığındığı eve geri gelen bir önce Ağrı dağının kuzeyinde, Aras nehri atı Hak yadigârı kabul ettiğinden, böylesi bir kıyısında yaşamışlardır. Havva anamız yasak atı bir Paşa’nın bile olsa iade etmeyi Ahmet’e yasaklamıştır. Ahmet kellesini verir, üç kez meyveyi koparıp yemeden Adem babamızla 2 Ağrı dağı yöresindeki Cennet’te mutlu bir kapısına gelen bir atı artık veremez. hayat sürüyorlarmış.”Bu konuda başka bir Ağrı Dağı’nın ululuğu birçok kişiyi ür- rivayet de şöyledir: “Adem ile Havva, Cen- kütür. Efsanesi farklı farklı anlatılır.Kimileri net’te şeytanın sözü ile yasak meyveyi yiyip bu dağa korucu gözü ile bakarken kimileri de kovulduktan sonra, Ağrı dağının güneyindeki basit bir dağ olarak bakar. Ereni (İrem) bahçelerine inmişler, insan nesli buralarda çoğalıp yeryüzüne dağılmış.” “Paşa dedi ki arkasındaki ulu dağa, 3 başındaki birkaç ipsize güvenmesin.” Mah- Ağrı Dağı Türk edebiyatına günümü- mut Han, Ahmet’in şahsında bütün bir Ağrı ze kadar sürekli kaynak olmuştur.Bütün Dağı halkını ve Ağrı Dağı’nı küçümsemiş heybetiyle olduğu yerde devasa bir tablo,bir olur. Mahmut Han Ağrı Dağı’nın heybetine minyatür olan bu şanlı dağ hala birçok şair ve yazara ilham kaynağı olmaya devam etmekte- kapılmaz.Basit bir dağ olarak görür.Ama dir.Eğer Türk klasiklerini, dünya klasiklerini Ahmet’in ölümünün de Ağrı Dağı tarafından yazan yazarlar Ağrı Dağı ile tanışsaydılar olacağına inanır.Bir şekil geri dönülmesi zor en büyük eserleri bu dağ üzerine yazılmış Ağrı Dağı’na Ahmet’i gönderme planları ya- olacaktı. Ne mutlu o büyük şaire ki bu dağ par.Çünkü başka şekilde Ahmet’ten kurtula- ile tanıştı. Ve o en büyük eseri yazdı.Kimden mayacağını bilir. Mahmut Han o güne kadar mi bahsediyorum.Tabiki Yaşar Kemal’den. kimsenin yapamadığı bir görevi Ahmet’e şart Onun o büyük eseri Olan Ağrı Dağı Efsanesi koşar; ondan Ağrı Dağı’na çıktığını ispat etmek üzere dağın zirvesinde ateş yakmasını Türk edebiyatının en iyi eserleri arasında 4 yer almaktadır. Bu eseri okurken farkına ister. Ahmet, hiç kimsenin başaramadığını varacağınız birçok şeylerden biri kitabın her gerçekleştirir, dördüncü günde Ağrı Da- kelimesinde can alıcı bir şiirsellik var. ğı’nın zirvesinde ateş yakmayı ve sağ salim geri gelmeyi başarır.Sağ salim gelen Ahmet Ağrı Dağı Efsanesi romanı Küp Gölü Gülbahar’ı alır ve tekrar dağa doğru yola tasvirinden sonra başlangıç durumu olarak ilk çıkar. Küp Gölü yakınlarında bir mağarada

* Sebahattin YUM, Araştırmacı-Yazar, Iğdır/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

351 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Sebahattin YUM The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium dururlar. Fakat Ahmet durgunlaşmıştır. Bunu kaynakları yarılmış.Ve göğün bütün pencere- fark eden Gülbahar Ahmet’e durumu sorar. leri açılmış.Ve kırk gün kırk gece...Ve Nuhun Ahmet Memo’dan bahseder. Gülbahar’a Me- Gemisi yüzmüş, yüzmüş, gelmiş dağın tepesi- mo’ya ne verdiğini sorar. Hiçbir şey vermedi- ne konmuş...Kutsal Kitap ğini söyleyen Gülbahar durumu anlamıştır. “O zaman geminin kapılarını açtım. Ertesi gün Ahmet kalkar ve yürümeye başlar. Yaşayan ne varsa dışarı bıraktım.Ben ken- Gülbahar seslenir; ama işe yaramaz. Gülba- dim Tanrıya kurban adadım.Dağın zirvesine har Ahmet’i Küp gölünde yitirmiştir.Yaşar indim”Gılgamış Destanı” Kemal’in bu eseri hiç şüphesiz Türk edebi- yatında Ağrı Dağı’ını bütün yönleriyle en iyi Dünyanın anası olan muhteşem Ma- anlatan büyük bir şaheserdir. sis Dağına asla çıkılmamalıdır.»Orta Çağ Doğması” Yine Yaşar Kemal’in “Bu Diyar Baştan Başa” adlı dört ciltlik eserinde Ağrı Dağı’nın Hz. Nuh zamanından beri çıkılma- eteğinde kurulu Ahuri köyü ile ilgili bilgi yer yan Nuh’un dağına .fanilerin çıkıp zirveyi almaktadır.1971’de Cem Yayınevi tarafından bularak, ulvi.kanunu bozmasının ulvi cezası yayımlanan bu eserde Ağrı Dağı ile ilgili vardır.”Etşimiadsin Manastırı Patriği” yapılmış röportajlar yer almaktadır.Ağrı Dağı burada bütün yönleriyle anlatılmıştır. Ağrı Ararat’ı görmek için günlerce Erivan’da Dağı bu sefer bir araştırma konusu olmuştur. bekleyen Rus Çarı Nikola bir sis ve bulut. Perdesi saklanan dağı göremez. Dağa küser, Türk edebiyatında önemli bir yere sahip üzgün ve kırgın olarak St. Petersburg’a dö- olan Kerem İle Aslı hikayesinin bir bölümü ner.”A. Renz” de Ağrı Dağı eteğinde geçmektedir.Burada Bizim dağımız Ağrı, çıkılamaz!” Doğube- bulunan Keşişin Bahçesi, Eski Doğubaya- 5 zıt’ın hemen altında, yeni Doğubayazıt’a yazıdlı Bir Kürt ise yukarıdan bakan bir vaha görünümün- Sadık Yemni tarafından kaleme alınan de, yemyeşil büyük bir bahçedir. Asırlarca ve özgün bir roman olan “Ağrıyan” türünün Anadolu’da dilden dile anlatılan “Kerem ile az rastlanılan eserlerinden.Eser konu olarak: Aslı” hikâyesinin bu bahçede geçtiği söylenir. İnsanlık tarihi boyunca Ağrı Dağı’nda saklı Söylenceye göre Kerem, Ağrı Dağı’nı aşarak duran muhteşem bir sistem, bir casus uydu buraya gelir ve Aslı ile burada buluşur. Ke- tarafından keşfedilir. Dünya medyaları duru- şişin Bahçesi’nin tarihi ise iddialara göre 16. mu ‘Nuh’un Gemisi Bulundu, Ağrı Dağı’n- Yüzyıl’a kadar uzanıyor.Ne yazıkki Doğuba- da Bir UFO Kalıntısına Erişildi, Yabancı yazıt’taki Keşişin Bahçesi’ndeki ağaçlar mülk Zekâların Kadim İstilası’ gibi kitlesel heyecan sahibi tarafından kesildi.SİT alanı olarak tes- yaratmaya yönelik başlıklarla verir. Ulus- cillenen bu bahçe ceviz ağacı dikileceğinden lararası bir teknik ekip bölgede araştırma dolayı burada bulunan tüm ağaçlar kesildi. yapmaya başlar. Bir şeyler ters gider ve dünya Edebiyatımızın en önemli halk hikayesinin düzeni kökünden değişir. Belirli aralıklarla bir parçası böylelikle yok edildi. tüm dünya insanımsı ve tuhaf varlıkların Mustafa Bilgili tarafından hazırlanan istilasına uğrar. Bu küresel çaptaki akıl almaz “Ağrı Dağı’na Yolculuk” adlı eserde de yine yıkımı New York, Paris, Berlin ve İstanbul’da Ağrı Dağı ile ilgili birçok bilgi yer almak- bütün açıklığıyla hissededilir.Sarp Sapmaz tadır.Bu kitabın arka kapak kısmında Ağrı adlı kahramanımız rasgele seçilmiş beş kişiyle Dağı ile ilgili yapılmış bazı yorumlar da yer Ağrı’ya doğru yola çıkar. Sözüm ona Antal- almaktadır.Bu yorumlar:““Ve yerin bütün ya’dan başlayan yolculuk boyunca akıl almaz

352 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Sebahattin YUM olaylarla karşılaşırlar. Dünyanın durumu da Yanımda, canımda buldum AĞRI’ yı. iyiden iyiye kötüleşmektedir. Eser bir bilim- Sonsuza bir köprü bildim AĞRI’ yı. kurgu olarak anlatılır. Dedim: Ey kutlu dağ, artık elveda, Cihansın, soylusun teksin dünyada! Ahmet Muhip Dıranas’ın ünlü Ağrı şiiri Bir yanım sıla der, bir yanım AĞRI, güzide Ağrı Dağını anlatan şiirlerdendir. Gezinir içimde bir ince ağrı. Ahmet Kabaklı bu şiirin tahlilini yaparken bu Gittiğim her yerde ben onu gördüm, şiirden“Ağrı dağı karşısında, Ahmet Muhip Yerle gök arası bir sırlı düğüm. Dıranas’ın hayranlık, tapınma, yılgınlık duy- gularını ve gamlı, neşeli, hasretli düşünceleri- Son on iki mısrasını aldığımız Bu şiir, ni anlatan bu uzun şiir parçası”diye bahseder. Bahaettin Karakoç’ un Kahramanmaraş’ta Gerçekten Ağrı Dağı sadece Ahmet Muhip çıkardığı aylık dergiden alınmıştır.(Dolunay, Dıranas için değil gelip Ağrı Dağını gören Sayı:5, Mayıs 1986, s.23-25.) herkes için bu duyguları oluşturur.Çünkü Ağrı Dağı genel olarak şiirde diğer türlere bu dağ bütün heybetiyle insanda farklı farklı göre daha çok kullanılmıştır.Bu şiirin dile duygulara neden olur. getirilmesi gereken duyguları daha çabuk ve Vardım eteğine secdeye kapandım; eksiksiz getirdiği ile ilgili olabilir. Çünkü şiir Koşup bir koluna sımsıkı abandım. eskiden beri söylenmesi,yazması daha çok Karlı başın yüce dedikleyin yüce, kolay görülmüştür.Ağrı dağının roman ve Sükûn içindeki heybetin gönlümce. hikaye gibi türlerde kısıtlı olarak işlendiği bir Şifası mı ne ki ruha bu ilk yudum gerçek.Yaşar Kemal’in Ağrı Dağı Efsanesi bu Hayal arkasında boş çırpınışların. kısıtlığı giderdiği söylenebilir.Ama bu türler Sonsuzluğa doğru kalkacak sihirli için yetersizdir. Bir gemi gibisin göklerde demirli 6 Ağrı Dağı’nı şiirlerinden işleyen diğer şair Ve ben rıhtımında bekleyen tek yolcu ve ozanlarımız şu şekilde sıralanabilir: Ünlü şair Bahaettin Karakoç’ta ünlü şiiri Çoban Ali,Ağrı Dağın Eteğinde (Cano) “Ağrı Dağı” şiirinde Ağrı Dağı’nın özüne aşık Aşık Enver Gürkani,Ağrı Dağı olur. Dr. Rıfat Araz, Bahaettin Karakoç’un İsmail Malatya,Ağrı Dağı şiiri için “Onun, serbest tarzda yazdığı şiirle- Nusret Turan,Ağrı Dağı rinin büyük bir bölümünde olduğu gibi, “Ağrı Hüseyin Göndük -Ağrı Dağı Efsanesi Dağı”1 şiirinde de günümüzün ekonomik, Şiiri sosyal ve kültürel çalkantılarından kaçarak, Adil Durmaz- Ağrı Dağı Efsanesi Şiiri geçmişin ihtişamına sığınışı, sonsuz ve sınır- Sami Çiftçi-Ağrı Dağı Efsanesi Şiiri sız olan hakîki saadeti, mazinin eskimeyen Numan Okuducu-Bir Ağrı Dağı Efsanesi “aşkında” ve “idealinde” araması, keza milleti Şiiri millet yapan temel değerlerin neler olduğu- nu, mısralarına başarıyla taşıması, hep bahis konusu edilen bu sosyal ve kültürel çalkantı- TÜRK EDEBIYATINDA NUH’UN lardan kaçış ile maziye olan derin hayranlığın GEMISI tabiî bir sonucudur.”diye bahseder. Andolsun, Biz Nuh’u kendi kavmine CAN ona derim ki AĞRI’ yı bile; gönderdik, o da içlerinde elli yılı eksik olmak Tepeden tırnağa sevdâ kesile. üzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulmet- Gün ona derim ki, hep mutlu CUMA, mekte devam ederlerken tufan kendilerini Ruh AĞRI’ da uçan bir ışık hümâ. yakalayıverdi. (Ankebut Suresi, 14)

353 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Sebahattin YUM The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Hemen her kültürde yer aldığını gör- neden oldu. Allah, Hz. Nuh’a “onun içine düğümüz Nuh Tufanı, Kuran’da anlatılan her ikişer çift ile, içlerinden aleyhlerine söz kıssalar arasında, üzerinde en çok duru- geçmiş olanlar dışında olan aileni de alıp lanlardan biridir. Hz. Nuh’un gönderildiği koy” (Mü’minun Suresi, 27) emrini verdi ve kavmin uyarılara ve öğütlere kulak asmaması, Hz. Nuh’un gemisine binmiş olanlar dışında gösterdikleri tepkiler ve olayın meydana -Hz. Nuh’un, yakındaki bir dağa sığınarak gelişi birçok ayette detaylarıyla anlatılır. Hz. kurtulacağını sanan “oğlu” da dahil olmak Nuh, Allah’ın ayetlerinden uzaklaşarak O’na üzere- tüm kavim suda boğuldu. Tufan ortaklar koşan kavmini, sadece Allah’a kulluk sonucunda sular çekilip, ayetin ifadesiyle “iş etmeleri ve sapkınlıklarından vazgeçmeleri bitiverince” de gemi, Kuran’da bildirildiğine konusunda uyarmak amacıyla gönderilmişti. göre, Cudi’ye-yani yüksekçe bir yere-oturdu. Hz. Nuh, kavmine Allah’ın dinine uymaları Yapılan arkeolojik, jeolojik ve tarihi çalışma- konusunda defalarca öğüt verdiği ve onları lar olayın Kuran’da anlatıldığı şekilde mey- Allah’ın azabına karşı birçok kez uyardığı dana geldiğini göstermektedir. Eski çağlarda halde, onlar Hz. Nuh’u yalanladılar ve şirk yaşamış birçok uygarlığa ait tabletlerde ve koşmaya devam ettiler. Müminun Suresi’nde, elde edilen birçok tarihi belgede, tufan olayı, Nuh Kavmi’nde gelişen olaylar şöyle anlatı- kişi ve yer isimleri farklılık gösterse de, çok lıyor: Andolsun, Biz Nuh’u kendi kavmine büyük benzerliklerle anlatılmış ve “sapkın (elçi olarak) gönderdik. Böylece kavmine dedi bir kavmin başına gelenler” bir ibret kaynağı ki: ‘Ey Kavmim, Allah’a kulluk edin. O’nun olarak çağdaşlarına sunulmuştur. Tufan olayı, dışında sizin başka ilahınız yoktur, yine de Tevrat ve İncil’in dışında, Sümer, Asur-Babil sakınmayacak mısınız?’ Bunun üzerine, kav- kayıtlarında, Yunan efsanelerinde, Hindis- minden inkâra sapmış önde gelenler dediler tan’da Satapatha, Brahmana ve Mahabharata ki: ‘Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden destanlarında, İngiltere’nin Galler yöresinde başkası değildir. Size karşı üstünlük elde anlatılan bazı efsanelerde, İskandinav Edna etmek istiyor. Eğer Allah (öne sürdüklerini) efsanelerinde, Litvanya efsanelerinde ve hatta dilemiş olsaydı, muhakkak melekler indirirdi. Çin kaynaklı öykülerde birbirine çok benzer Hem biz geçmiş atalarımızdan da bunu işit- şekillerde anlatılır. Birbirinden ve Tufan miş değiliz.’ O, kendisinde delilik bulunan bir bölgesinden hem coğrafi hem kültürel olarak adamdan başkası değildir, onu belli bir süre bu kadar uzak kültürlerde, Tufan’la ilgili bu gözetleyin.Rabbim’ dedi (Nuh). ‘Beni yalanla- denli detaylı ve birbiriyle uyumlu bilgi nasıl malarına karşılık, bana yardım et. (Mü’minun yerleşmiş olabilir? Sorunun cevabı açıktır: Suresi, 23-26) Ayetlerde anlatıldığı gibi, Eski dönemlerde birbirleriyle ilişki kurmuş kavminin önde gelenleri Hz. Nuh’u, onlara olmaları imkansız olan bu toplumların yazıt- karşı üstünlük elde etmeye çalışmak, yani ki- larında aynı olaydan bahsedilmesi, aslında bu şisel çıkarlar aramak gibi basit bir suçlamayla insanların bir ilahi kaynaktan bilgi aldıkla- karalamaya çalıştılar ve ona “deli” damgası rını gösteren açık bir kanıt durumundadır. vurmak istediler. Ve onu gözetlemeye, baskı Görünen odur ki, tarihin en büyük helak altında tutmaya karar verdiler.Bunun üzerine olaylarından biri olan Tufan, farklı uygarlıkla- Allah Hz. Nuh’a, inkar edip zulmedenlerin ra gönderilen birçok peygamberler tarafından suda boğularak azaplandırılacağını ve iman ibret için anlatılmış ve bu şekilde Tufan’la edenlerin kurtarılacağını haber verdi. Sözü ilgili bilgiler çeşitli kültürlere yerleşmiştir. edilen azap vakti geldiğinde, yerden sular ve Bununla birlikte, Tufan olayı ve Nuh Kıssası coşkun kaynaklar fışkırdı ve bunlar şiddetli birçok kültür ve dini kaynaklarda anlatılma- yağmurlarla birleşerek dev boyutlu bir taşkına sına rağmen, kaynakların tahrif edilmesi veya

354 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Sebahattin YUM yanlış aktarma ve kasıtlar sebebiyle birçok de- Muhibbi Divanı,Nef ’i Divanı,Neşati ğişikliğe uğramış, aslından uzaklaştırılmıştır. Divanı,Necati Beg Divanı,Şeyhülislam Yahya Yapılan araştırmalardan, temelde aynı olayı Divanı,Yunus Emre Divanı,Mesihi Divanı,- anlatan ancak aralarında birtakım farklılıklar Rami Divanı,Hayali,Divanı,Nesimi Divanı,- da bulunan Tufan anlatımları içinde, eldeki Şeyh Galip Divanı,Na’ili Divanı. bilimsel bulgulara uygun yegane anlatımın 7 Bu eserler kişilerin adları ile adlandırıl- Kuran’daki olduğunu görüyoruz. dıkları için kaynak olarak araştırıldığında Nuh Tufanı sadece Türk kaynaklarında bu isimle bulmak mümkündür.Bu eserlerde değil birçok kaynaklarda yer almaktadır.Fakat de sadece bir bölümde veya bir şiirde değil yapılan araştırmalar ve kazı sonucunda çıkan tufan olayı ayrı ayrı birçok yerde işlenmiştir. bulgular Nuh Tufanın Ağrı Dağı ve Şırnak Bunların yanında: Cudi Dağı etrafında oluştuğu yönünde. Cem Sultan’ın Türkçe Divan’ı, Haz: Dr İ. Bilimsel çalışmalara bakarsak,Nuh Tufanın Halil Ersoylu,Türk Dil Kurumu Yay,Anka- Cudi Dağı etrafında geliştiği gerçeği ile karşı ra,1989 karşıya gelmekteyiz. Bu bilgiler son yıllarda yapılan çalışmaların da bir sonucu.Şu da Cevri / Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri ve bir gerçek,tam olarak Nuh Tufanı şurada Divanının Tenkidli Metni Hüseyin Ayan, : gerçekleşti, Nuh’un gemisi şu dağın başında Atatürk Üniversitesi Yayınevi, 1981 da denilmiyor. İleriki dönemler de bu bilgiler muhakkak ki daha da netleşecek. Mevlana Hikayelerinden gelen bir rivayete göre Hz. Nuh (a.s.) zamanında sular Nuh Tufanı ile ilgili bu bilgileri verdik- kabardığında Nuh (a.s.)’un oğlu Kenan da ten sonra Nuh Tufanın Türk edebiyatında gemiye binmekten kaçınmıştı. Nuh (a.s.) ona: nasıl işlendiği üzerinde duralım. Öncelikle şunu söylemek lazım. Biz bu çalışmamızda - Gel de gemiye gir, tufana gark olma, Nuh Tufanını ve Ağrı Dağını işleyen bütün dedi. eserleri inceleyemedik. Bu çalışma aslında - Hayır, dedi Kenan, ben yüzme öğren- biraz eksik kalmakta. Çünkü bu iki devasa dim. kaynakta muhakkak kayıplara karışmış daha birçok eserde işlenmiştir.Şimdi Nuh Tufanı - Kendine gel, bugün yüzme bilenin eli Türk edebiyatında nasıl işlenmiş bakalım. ayağı işe yaramaz. Türk edebiyatının oluşumundan günümüze - O zaman ben de şu yüksek dağa çıka- kadar Nuh Tufanı sürekli işlenmiştir.Türk rım, o beni kurtarır. edebiyatında Klasik Dönem,Saray Edebiyatı, Yüksek Zümre Edebiyatı, Divan Edebiyatı - Aklını başına topla, dağ şimdi bir saman diye adlandırılan dönemde önemli bir edebi çöpü mesabesindedir. Allah, dostlarından eser olan divanlarda birçok edebiyatçı Nuh başkasına aman vermez. Tufanı’nı işlemiştir.Nuh Tufanı işlenen eser- - Ben ne zaman senin öğüdünü dinledim lerde ortak özellik olarak:Nuh Paygamber, ki şimdi sana uymamı istiyorsun?! ömrünün uzunluğu ve Nuh Tufanı sırasında yaşadıkları ile ele alınmıştır.Diğer bir özellik - Bugün naz günü değildir, Allah kimse- ise insan ömrünün sonsuz olmadığı her nin nazını çekmez. canlının mutlaka ölümü tadacağı üzeredir. Divan Edebiyatında Nuh’un Tufanını işleyen - Yıllardır bu sözleri söylüyorsun, şimdiye eserleri şöyle sıralayabiliriz: kadar kulağıma girmedi, şimdi mi girecek?! Artık büyüdüm, bilgi sahibiyim.

355 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Sebahattin YUM The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

- Bir kerecik olsun öğüdümü tutsan ne ve okuyucuyu sarstı. Bu Diyar Baştanbaşa olur?! dörtlüsünün ilk kitabı Nuhun Gemisi acıtıcı gerçeği şiirsel bir güzellikle okura sunarken, Nuh (a.s.) bu şekilde yumuşak nasihatler- gerçeğin acısıyla edebiyatın hazzı aynı anda de bulunuyor, oğlu Kenan da sert karşılıklar hissedirir. veriyordu. Ne Nuh (a.s.) öğüt vermekten usandı ne de Kenan’ın kulağına onun sözü “Nuh Tufanı... Ve Nuh’un Gemisi... girdi. Onlar böyle konuşup dururlarken yük- Dünya üzerinde geçmişten günümüze kadar, sek bir dalga geldi, Kenan’ı kapıp götürdü. üstünde en çok durulan konulardan biri... Nuh (a.s.): Dinlerde ve eski halk inançlarının içinde anılardan hiç silinmemiş bir hikâye... Öyle - Ya Rabbi, dedi, bana mensup olanların bir hikâye ki, hiç unutulmayan... İzleri Ağrı tufandan kurtulacaklarını vaad etmiştin. Dağı’nda sürülen, hep aranılan ama bulu- Allahu Teala bunun üzerine şöyle vah- namayan bir gizem...”Nuh Tufanı hakkın- yetti: da diye bahseder Ergun Candan. Ruh ve Madde hakkında makaleler yazan yazar Nuh - Ey Nuh, o senin ehlinden, yakınlarından Tufanına farklı bir özellik katmaktadır. Er- değil. gun Candan “Nuh’un Gemileri” adlı eserinde - Ya Rabbi, diye niyaz etti Nuh (a.s.), Tufanla ilgili birçok özelliğe değinmektedir. senden başka kimsem yok. Sana teslim olan Kitap altı bölümden oluşup Nuh Tufanı ağyar sayılmaz. hakkında bilgi edinmek isteyenler için bir kaynaktır.Ayrıca kitabın isminde de anlayaca- Allahu Teala da şöyle vahyetti: ğımız gibi bir tufan değil birçok tufan olayına - Ey Nuh, eğer istiyorsan bütün boğu- da değinmişitir. lanları yeniden dirilteyim. Senin hatırını bir Mehmet Nalbant tarafından hazırlanan Kenan için kırmam. “Hz.Nuh Tufan Öyküsü” çocuklar için hazır- - Hayır Ya Rabbi, dedi Hz. Nuh, eğer lanmış masal şeklinde bir eserdir.Bu eser ço- beni de gark etsen yine hükmüne razıyım. cuklara Nuh Tufanı’nı masalımsı bir şekilde anlatmaktadır.Eser çocuklara Nuh’un gemisi Yukarda verdiğimiz eserlerin yanında hakkında bilgiler edinmek için hazırlanmış başka eserler de mutlaka vardır.Bazı eserlerin bir baş yapıttır, diyebiliriz. gün yüzüne çıkmaması,bazı eserlere de bizle- rin ulaşmayışı bunlara neden olmaktadır. Abdullah Yaşın tarafından hazırlanan “Cudi Dağı ve Nuh Tufanı” adlı eserde Nuh Klasik edebiyatımızın dışında günümüz Tufanı’nın Ağrı Dağı başında değil de Cudi yazarları da Nuh Tufanı üzerinde durmuşlar- dağında olduğuna yönelik bir araştırma yapıl- dı.Ünlü Kürt kökenli Türk romancı, senaryo mış.Eser bir araştırma kitabı. ve öykü yazarı Yaşar Kemalde bunlardan biri- dir. Romanlarında Anadolu insanının gerçek Hüseyin E.Çoşkun tarafından kaleme dünyasını destansı boyutlara taşıyan, yaşan- alınan “Nuh’suz Tufan-Peygamberin Gözyaş- mş ve yaşanan gerçeği mitlerin, efsanelerin ları” kurgu itibariyle felsefeci, soylu ve zengin evreninde çoğaltan Yaşar Kemal, sadece bir Abraham’ın Halk Kütüphanesinde kırmızı romancı ve halkbilimci değil, gazetelerimizde kapaklı kalın ciltli bir kitap bulmasıyla başlı- modern röportaj yazarlığının da kurucusudur. yor. Kendisi bu kitap sayesinde ölümsüzlüğe Onun, her biri yayımladığı dönemde olay kavuşacağı hayalleri kurarken olaylar onu çok yaratan röportajlarında gerçek, hayat buldu aşan bir şekilde gelişiyor.Yazar okuru şaşkın-

356 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Sebahattin YUM

Ağrı Dağı lık luna parkında atlı karıncaya bindiriyor ve Nuh’un gemisi bundan sonraki edebi oluşu- aranan hedefi ölümlüler için elle tutulur hâle ma kaynaklık etmeye devam edecektir. getiriyor.Eser bir kurgu romanı olup hayret ettiren bir sonla da sona eriyor. DİPNOTLAR / FOOTNOTES Ahmet Yılmaz Boyunağa’nın yazdığı 1 Kemal, Yaşar, Ağrıdağı Efsanesi, Yapı Kredi “Tufan” adlı eserde yine çocuklar için hazır- Yayınları, İstanbul, 2006.s.13 lanmış bilgilendirici bir yapıt.Eser çocuklar 2 Kemal, Yaşar, Ağrıdağı Efsanesi, Yapı Kredi için akıcı ve okuyucuyu sıkmayacak bir dille Yayınları, İstanbul, 2006.s.116 hazırlanmış. 3 Kemal, Yaşar, Ağrıdağı Efsanesi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2006.S18 • Kur’an’a Göre Nuh’un Gemisi Buluna- 4 Kemal, Yaşar, Ağrıdağı Efsanesi, Yapı Kredi cak mı? Yayınları, İstanbul, 2006.s.102 5 Mustafa Bilgili,Ağrı Dağı’na Yolculuk,Belge • Nuh Tufanı Bütün Dünyayı Kapladı mı? Yayınları,1997 • Nuh Tufanı Ne Zaman Oldu? 6 Ahmet Kabaklı, Tercüman, 25 Temmuz 1976 7 ( http://www.kavimlerinhelaki.com/nuhtufani. • Sümer’de Tufan Nasıl Anlatılıyordu?... html) gibi birçok soruya cevap bulacağınız Hamza Yardımcıoğlu tarafından hazırlanan “Nuh’un KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY Küresi” adlı eser tam bir araştırma kitabı. Araz,Dr. Rıfat,BAHAETTİN KARAKOÇ’UN Eser Nuh Tufanı ile ilgili merak edilen birçok AĞRI DAĞI ŞİİRİ ÜZERİNE “Kuş Ona soruya cevap vermektedir. Derim ki Ağrı’ da Uça…” Bilgili ,Mustafa,Ağrı Dağı’na Yolculuk,Belge Yayın- Sonuç olarak Türkiye’nin en büyük dağı ları,1997 olan Ağrı Dağı jeolojik konumu ve Büyük Kabaklı ,Ahmet, Tercüman, 25 Temmuz 1976 Tufandan sonra Nuh’un gemisine ev sahipliği Kemal, Yaşar, Ağrıdağı Efsanesi, Yapı Kredi Yayınları, yapması dolayısıyla efsanevi özelliği olan bir İstanbul, 2006 dağdır. Ağrı Dağı ve Nuh’un gemisi Türk Kemal, Yaşar, Nuhun Gemisi Bu Diyar Baştanbaşa – Edebiyatı için zengin bir kaynaktır. Türk 1,Yapı Kredi Yayınları edebiyatının ilk oluşumundan bugüne kadar http://www.kavimlerinhelaki.com/nuhtufani.html bu iki unsur sürekli işlenmiştir. Ağrı Dağı ve

357 NEPOTISM IN THE MESSAGE OF PROPHET NOAH

Zeki TAN*

ABSTRACT he Qur’an teaches us the parables of previous peoples. The Almighty Allah does not want these parables to be left in history but He wants that these parables to be moved to the future.T As individuals and society, there are many exemplariness and lessons for us in these parables. These parables have functions of road map for us in the moral, social and economic fields and they will continue to guide us. When the Qur’an mentions about the previous peoples and individuals, it does not aim to give historical information about them. The parables are narrated to construct a character and to support the message of the Prophet (pbuh). Prophet Noah’s parable is one of these parables. Prophet Noah’s parable presents us that how different peoples can coexist? One of the visible points in the Prophet Noah’s parable is that, for the salvation, it is not enough to be relatives of the Prophet (like his father, wife, son). Indeed, hereafter, each individual will be judged according to “values” s/he has created. We are living in a diverse World. When we look at the World which we are living in with this perspective, we are going to overcome the problems. If we take the message of Prophet Noah from the depths of history to today, it will embellish and add values to our World. Those who produce values are valuable themselves. Otherwise, being “relative” to someone does not make anyone valuable. Even, it does not matter being wife or son of a Prophet. Our races, families, tribes, sexes, religions, and sects can be different. The thing makes us valuable is that the values we are created. Today, not only the people who have different languages, religions, races, and cultures, but also the members of same family became estranged to each other. It is like an outbreak of a virus in the society and we cannot overcome it. However, to side against someone different means to side against the nature because someone’s language, culture, race are not earnings of him/her. To regard these features as faults and otherize people is not a humanly behavior. The greatest achievement of the people of modern World will be keeping alive different faiths and cultures all together. When we consider all of these together, one of the main problems which was created by modern man is that s/he cannot sustain coexistence with others. Moreover, they exemp- lify “human beings” as only creators on the earth who cannot endure their congenerics and same-kinds. Divine revelation does not associate wife and son of Prophet Noah with Noah himself be- cause the way of being valuable is not passing through being relative of a prophet or nepotism but adequacy and meritocracy. Key words: Prophet Noah, meritocracy, Nepotism difference, coexistence, Temple, Mission, Quran, Coming Together.

* Dr. Zeki TAN, Iğdır University, Faculty of Divinity, Iğdır/TURKEY, e-mail: [email protected]

358 YAZAR-1

HZ. NUH’UN MESAJINDA AKRABA KAYIRMACILIĞI

Zeki TAN*

ur’an’ın büyük bir bölümünde geçmiş eder. Kur’an’ın onaylama vasfında olduğu gibi ümmetlere ait Peygamber kıssaları mev- koruyuculuğunu da önceki kitapların temel Kcuttur. Bu kıssalar hem fertlerin karakterini hükümlerine ahlâk ve inanç ilkelerine özgü 1 inşada hem de toplumların değişim ve dö- kılmak mümkündür. nüşümünde “yol haritası” işlevi görmektedir. Kur’ân bir başka ayetinde Peygamberlerin Fertlerin karakterini inşada soyut hadiseler tebliğlerini ve kıssalarını zincirin halkaları geçmişte de olsa yaşanmış kıssalar kadar gibi kopmaz bütün olarak anlatır: “O, “Dini etkili olmazlar. Bir de bir hakikatin yaşanır doğru anlayıp hükümlerini uygulayın ve o olmasını “modeller” üzerinden gösterilmesi hususta tefrikaya düşmeyin” diye, din esasları daha etkili ve etkileyici olabilmektedir. olarak Nuh’a emrettiğini, hem sana vahyettiği- Kur’ân, evrensel misyonunu “Sana da, mizi, keza İbrâhim’e, Mûsâ’ya, Îsâ’ya emrettiği- daha önceki kitapları, hem tasdik edici, hem de mizi sizin için de din kıldı. onları denetleyici olarak bu kitabı, gerçeğin ta Senin insanları dâvet ettiğin esaslar, kendisi olarak indirdik...” (Maide, 5/48; Ararat müşriklere çok ağır gelmektedir. Halbuki Allah dağı için bkz. Tekvin, Tekvin, 8,4) şeklinde dilediği kullarını bu din için seçer ve gönülden anlatır. Kur’an’ın ve diğer semavî kitapların Kendine yöneleni ona hidâyet eder.” (Şûra, aynı kaynaktan geldiği, temel mesajlarının 42/13) aynı olduğu, dolayısıyla Kur’an’ın daha önce gelmiş olan ilâhî kitapların hepsini “tas- Yukarıdaki ayet bütün peygamberlerin dik” ettiği belirtilmektedir. Kur’an ile diğer sundukları mesajın temelde bir olduğu; kitaplar arasındaki fark, dilde, ilk hedef zamanın derinliklerine kök salmış dinin bir kitlede, çeşitli kültürleri ve asırları kucakla- olduğu gerçeği iyice pekiştiriliyor. Bu ayetleri ma hedefinde görülmektedir. Kur’ân taşıdığı okuyan Mü’min uzanıp giden yolda yürüyen mesaj itibariyle evrenseldir. Kur’ân’ın yapılan önceki kuşaklara bakıyor. Birden peşpeşe yorum ve tevilleri de evrensel şartlar dikkate yola koyulan insanlığın şu seçkin, şu saygın alınarak yapılmalıdır. Bu Kur’ân’ı “modern şahsiyetlerini; Hz. Nuh’u, İbrahim’i, Musa’yı, çağa” uydurmak değil günün problemlerine İsa’yı ve Hz. Muhammed (sas)’’i görüyor. Bu Kur’ân’î çözümler üretmektir. seçkin insanların devamı olduğunu, onların izinden gittiğini düşünüyor. Çeşitli engeller Kur’an’ın bir sıfatı olan “musaddık” (Âl-i ve dikenlerle dolu da olsa, bu yüzden birçok İmran, 3/3) önceki kitaplarla ilgili olarak nimetten yoksun da kalsa daha bir coşku ile neyin gerçek, neyin gerçek dışı olduğuna şa- yolunu izliyor. Çünkü o, yüce Allah katın- hitlik eden, onları koruyan, gözeten, denetle- da en saygın, en onurlu olan bir kafile ile yen ve kontrol eden bir kitap olduğunu ifade yoldaşlık etmektedir. Bu kafile insanlık tarihi eder. Kur’an onların öğretileri kaybolmasın, ile birlikte bütün evrende gelmiş geçmiş boşa gitmesin diye onları korur, Allah kelâmı en büyük, en seçkin kafiledir. Aynı şekilde, olduklarına dair şahitlik eder, insanların Allah’ın değişmez dinine inanan ve O’nun yapmış olduğu katmalardan, te’vil ve tahrif- kalıcı yasasına uyanlar arasında köklü bir ba- lerden onları arındırır; onları tasdik ve teyit rış vardır. Bunlar ayrılıkları ve farklılıkları bir

* Dr. Zeki TAN, Iğdır Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Iğdır/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

359 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Zeki TAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium kenara bırakırlar. Sağlam bir yakınlık bilinci- bir sözleşme, tek bir hayat sistemi ve tek bir ni taşırlar. Bu da beraberinde yardımlaşmayı, emanettir. Her biri kendisinden öncekin- anlaşmayı, şimdiki zamanı geçmişe, geçmişi den aldığı şekliyle kendisinden sonra gelene de şimdiki zamana bağlamayı ve topyekün teslim etmiştir. Allah’ın belirlediği yolda yürümeyi getirir. Yüce Allah’ın, dinden bir kural olarak Hz. HZ. NUH VE EVRENSEL MESAJI Muhammed (sas)’e inanan Müslümanlara Kur’an-ı Kerim’de yer alan kıssalardan hayat düsturu olarak öngördüğü prensip, birisi de Hz. Nuh’un kıssasıdır. Kur’ân’da yüce Allah’ın Hz. Nuh’a, Hz. İbrahim’e, Hz. anlatılan Hz. Nuh’un kıssası kıyamete kadar Musa’ya ve Hz. İsa (as)’e tavsiye ettiği bir sürecek bir hayatta tüm insanlığa “rehberlik” prensibin aynısı olduğuna göre Hz. Musa’ya etmeye devam edecektir. Hz. Nuh’un kıssası uyanlarla Hz. İsa’ya uyanlar niçin birbirleri ile yaşadığımız hayatın birçok karesi ile ilgili savaşıyorlar? Hz. İsa’ya uyan değişik mez- temel dinamikleri ihtiva etmektedir. Kur’ân heplere bağlı kişiler kendi aralarında niçin kıssaları fert bağlamında kişiliğin inşasında savaşıyorlar? Hz. Musa’ya ve İsa’ya uyanlar toplumsal anlamda da değişim ve dönüşüm- neden Hz. Muhammed (sas)’e uyanlarla sava- lere rehberlik eder. Yoksa tarihte gelmiş-geç- şıyorlar? İbrahim’in dinine bağlı olduklarını miş olaylar silsilesi olarak görülmemelidir. ileri sürenler niye Müslümanlarla savaşıyor- Bu bağlamda Hz. Nuh’un eşi ve oğlunun lar? Niçin hepsi bir araya gelip kendilerine Kur’ân’da zikredilmesi anlamlıdır. gönderilen son peygamberin kaldırdığı tek bayrağın altında toplanmıyorlar? Çünkü a-Hz. Nuh’un Oğlu ve Değer Üretme yüce Allah’ın yerine getirilmesini istediği bu direktif herkese yöneliktir: “Allah’ın dinini ha- Kur’ân-ı Kerim’in indiği coğrafyada yata egemen kılın ve bu konuda görüş ayrılığına geçerli olan ilkeler daha çok kabile anlayışı- düşmeyin.” Allah’ın dinini bütün yönleriyle na dayalı idi. Kabileyi kabile büyüğü/lideri uygulayın, yükümlülüklerini yerine getirin, yönetirdi. Kabile lideri kabilesinin haklarını ondan sapmayın, onun ilkelerini çarpıtmayın. korur. Diğer kabileler ile antlaşmalar yapar, Yükselen bayrağın altında tek saf halinde kabilenin yaşayacağı yeri seçerdi. Dışarıdan durun. Bu, tek ve değişmez bir bayraktır. Bu Mekke’ye gelen bir yabancı bir kabileye bayrağı son dönemde Hz. Muhammed (sas)’e sığınmadan yaşama şansı olmazdı. gelene kadar sırasıyla Hz. Nuh, İbrahim, 2 Kabileler hür ve kölelerden meydana Musa ve İsa (as) taşımıştır. gelirdi. Kureyş kabilesine mensup birisi ile Kur’ân Peygamberler arasında hiyerarşi diğer Araplar eşit değildi. Eşitlik ve üstünlük insanların “ürettiği değerler” ile ölçülmez, gözetmez. Hepsinin getirdiği mesaja inan- 3 mamızı ister. “Bir vakit, Biz peygamberlerden, mensup olduğu “kabileye” göre düzenlenirdi. kuvvetli bir söz almıştık: Senden, Nuh’tan, (Çağatay,1989: 99-109) İbrâhim’den, Mûsâ’dan ve Meryem’in oğlu Mekke döneminde nazil olan Hz. Îsa’dan. Evet onlardan pek sağlam söz almıştık Nuh’un kıssasında nazara verilen hususlardan ki vakti gelince O, sadıklara sözlerine bağlılık- birisi de üstünlüğün kabileye mensubiyet larını sorsun. Kâfirlere ise gayet acı bir azap ile olmadığıdır. İnsanların farklı kabileye hazırladı.” (Ahzab, 33/7-8) buyurur. mensup oluşları kendilerinin değil Allah’ın Bu, Nuh Peygamberden son Peygamber yaratması ve dilemesi olmaktadır. (Hucurat, Hz. Muhammed’e (s.a.s) kadar değişmeden 49/13) Bütün insanlar biyolojik olarak aynı yürürlükte kalan bir sözleşmedir. Bu, tek kaynaktan gelmektedir. (Nisa, 4/1) İnsanların

360 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Zeki TAN

Peygamber babası, (Tevbe, 9/114; Meryem, senin Rabbinin lütfu [insanların bir kısmıyla] 19/41-49) oğlu, (Hud, 11/46) eşi, (Tahrim, sınırlı değildir.” (İsra, 17/20) Ayetine bakıldı- 4 66/10) amcası, (Tebbet, 111/1-5) kızı olması ğında ahlaki ve evrensel ilkelere kim uyarsa insana özel statü veya ayrıcalık kazandırmaz. başarıyı yakalar. İmtihan dünyasında hakikat Dünyada kazandırsa bile Ahirette kazandır- kimsenin tekelinde ve ipoteğinde değildir. maz. Dünyadaki yüksek statü, (peygamber Kur’ân özgür iradesiyle bireyi değerlerin eşi) manevi boyutu yoksa Allah katında kabul edicisi ve taşıyıcısı olarak gördüğü için, geçerli değildir. insanın ferdiyetini öne çıkarmaktadır. İnsanın Kur’ân’ın Hz. Nuh’un kıssasında dikkat tek yaratıldığını, tek öldüğünü, tek dirildi- çektiği hususlardan birisi de Peygamber oğlu- ğini ve hesaba tek çekileceğini söylerken bu 5 nun durumudur: bireyselliğe vurgu yapılmaktadır. Kur’ân “İlk olarak sizi nasıl tek tek (fürâdâ) yarattıksa hu- Nûh Rabbine yakardı ve “Rabbim” dedi, “ zurumuza da tek tek geleceksiniz.” (En’âm, 6/9) o benim oğlumdu, ailemden biriydi!.. Bir kez “İnsan huzurumuza tek başına (ferd) gelecek- daha anladım ki, senin sözün (herkesi kapsa- tir.” (Meryem, 19/80, 95) buyururken insanı yan) gerçeğin ta kendisiymiş; ve en hakkaniyetli hayatta tek başına aktif rol almaya ve değer hüküm veren de Senmişsin!” üretmeye zorlamaktadır. Başkasının ürettik- (Allah) “Ey Nuh! Kesinlikle o senin ailenden leri değil kendi ürettikleri ile anlamlı hayat sayılmaz; dolayısıyla bu (bu tarz yaklaşım)! yaşamalıdır. Başkalarının ürettikleri ile ayakta Doğru olmayan bir davranıştır; bundan böyle, kalanlar, yeşil fasulyenin sırığa dayandığı iç yüzünü bilmediğin şeyi Benden isteme: Elbet gibi sırık çekildiğinde yere serilip hayattan Ben sana cahillerden olmamanı öğütlerim!” çekilebilirler. (Hud, 11/45-46) dedi. Ayette boğulan bir evlada karşı babanın yürek sızısı ve evlat b-Kendine Benzemeyenle Bir Arada duyarlılığının boyutunu görmek mümkündür. Yaşama Fakat biyolojik olarak aynı aileden olmak Kur’an, insanların tek inançta olmaları kurtuluş için yeterli değildir. Ahiretteki bera- için kimseye baskı ve dayatma yapmaz. “… berlik için aynı inancı paylaşmak gerekir. Eğer Allah dileseydi hepinizi tek bir topluluk Peygamber evladı olmak “kurtuluş” yapardı; fakat size emanet ettikleriyle sizi sına- için yeterli ve geçerli akçe değildir. Kur’ân mak için yapmadı: o halde hayırlarda birbiri- insanların ürettikleri ile değer kazanacakla- nizle yarışın! Topyekûn dönüşünüz Allah’adır; rını şöyle ifade eder. “İnsan, emek ve gayre- işte o zaman ihtilaf ettiğiniz şeyleri size bir tinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu bir haber verecektir” (Maide, 6/48) buyurur. gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Bir başka ayette “Ve de ki: “(Bu) hak, Rabbi- Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödene- nizden [gelmiş]tir: Artık ona dileyen inansın, cektir.” (Necm, 53/39-41) İnsanları başkala- dileyen reddetsin...” (Kehf, 18/29) buyurarak, rının değil ancak kendi emekleri kendilerini inanç tercihinde insanlar özgür bırakılmış- kurtarabilir. lardır. Kur’ân’da peygamber eşi olmasına rağmen farklı inanç tercihinde olanlardan İnsanlar sahip oldukları kabile ve birisi de Hz. Nuh’un eşidir. Kur’ân böyle bir soy-soptan dolayı değerli veya değersiz panoramayı “örnek” olarak önümüze serer. olamazlar. Hakikat te kimsenin ipoteğinde Bu fotoğraftan ders alınmasını ister. Burada değildir. Bu dünyada çalıştıktan sonra kimse Peygamberin inancını tebliğ ederken baskı kayırılmaz. “Hepsine -bunlara da, ötekilere uygulamadığı görülmektedir. de- Rabbinin lütfundan ulaştırmaktayız; çünkü

361 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Zeki TAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

İnsanların nebevi iklimde bulunmaları rana uğraması konusunun daima “kocasıyla” hakikate karşı duyarlı olacakları anlamına irtibatlı düşünülmemesi gerektiğine bir îma gelmiyor. Bir de eşinin Peygamber olma- bulunduğunu söylemek mümkündür. Fakat sı kimse için kurtuluş vesikası ve vesilesi bir insanın, kendi kimlik, kişilik ve değerleri- değildir mesajı verilmektedir. Kendi emeği ile ni koruyabilmek için uygun çevreye ihtiyacı değer üretmeyenler başkasına ait değerlerle bulunduğuna; toplum, aile, kadın ve özellikle değerli olamazlar. Fertleri cinsiyeti ne olursa koca farklı hayat tarzına sahipse, farklılığa olsun sahip olduğu değerlerin üstünlüğü onu tahammül edemiyor ve baskı yapıyorsa böyle 8 farklı ve üstün kılar. bir aile ortamının sağlıklı yürümesi zordur. Aile ortamındaki dini ve kültürel farklılıklar Kur’ân bunu şöyle anlatır: “Allah, kâfirlere krizlerin doğmasına sebep olabilir. Nûh’un karısı ile Lût’un karısını misal getirir. Her ikisi de iki iyi kulumuzun mahremi idiler. Tahrim Suresi Hz. Peygamberin bir hanı- Ama inkâr tarafına giderek eşleri olan peygam- mına verdiği bir sırrı konu teşkil etmektedir. berlere hıyanet ettiler, kocaları da Allah’tan gelen Fakat ne o hanımın isminin açıklanmasına, cezadan eşlerini asla kurtaramadılar. Onlara ne de bu sözün ne olduğunun bildirilmesine (ölürken veya kıyamet günü): “Haydi, cehen- bir sebep olmadığı için, Allah Teâla bunu neme girenlerle beraber siz de girin!” denilir.” bildirmemiş, böylece bir nevi aile sırlarını (Tahrim, 66/10) bilenlerin de onları yaymalarının doğru ol- 9 madığını hatırlatmıştır. Yüce Allah Peygam- Allah’ın mesajında övgüye değer bulduğu ber hanımlarına geçmiş kavimlere gönde- Peygamberi ile eşi arasındaki inanç farklılı- rilen Peygamber eşleri üzerinden sitemde ğının vurgulanması anlamlıdır. Bir kadının 10 ve uyarıda bulunmaktadır. Peygamber eşi kendi ürettiği manevi değeri yoksa Peygam- olmak “ayrıcalıklı” veya özel muameleye tabi ber bile olsa, eşinden dolayı değerli olması tutulacağı anlamına gelmez. söz konusu olamaz. İnsanların arkadan gelen nesiller tarafından pozitif anlamda anılmaya Kur’ân, “iman edin” emri ile beraber “salih 11 değmesi ürettiği “sâlih amel” ile mümkün- amel” kavramını da zikreder. İman eden dür. Salih amel üretmede cinsiyet ayrımı söz üretmeden tüketen değildir. Hatta ürettiğinin 12 konusu değildir. Hz. Hatice’nin Peygamber zekâtını imkânı olmayanlarla paylaşandır. (sas) ile evlenmeden önce başından iki evlilik Doğal olan nesebi yakınlık manevi üstünlük 13 geçmişti. Fakat hem ayakları üzerinde durma anlamına gelmez. Kur’ân Allah’ın “iyilik hem de Mekke şartlarında “dul” olmasına yapan hiç kimsenin amelini zayi etmeyeceğini” rağmen sahip olduğu karakter, ürettiği de- (Tevbe, 9/120) beyan eder. Hz. Peygamber ğerler sayesinde “matlub” (peşinden koşu- “Arab’ın Arap olmayana, Arap olmayanın lan) olmuştur. Mekke ortamında kendini Arab’a takva dışında bir üstünlüğünün olmaya- 6 14 koruduğu için “Tahire” sıfatı verilmiştir. Hz. cağını” ifade ederken insanların kendi üret- Hatice’nin sahip olduğu “manevi değerden” tikleri ile değer kazanacağını söyler. Peygam- dolayı Cenab-ı Hakk’ın Cebrail’e hem de ber (sas) “Kişinin üstünlüğü dini, iyiliği aklı, 15 kendisinin selamını söylemesini ve ona içinde kıymet ve övüncü de ahlakıdır.” buyururken hiçbir gürültünün çalışıp yorulmanın bulun- üstünlüğün parametrelerini vermektedir. madığı oyulmuş inciden yapılma bir köşkün 7 Peygamber hem aile hem de sosyal çev- verileceğini müjdelemesini bildirmiştir. resine bireysel aksiyon ve amelleri olmadığı Tahrim 66/10-11. Ayetlerinde bir kadının zaman ahirette ayrıcalık yapamaz. Şuara kendi ayakları üzerinde durabilecek bir varlık sûresinin 26/214 “Önce en yakın akraba- olarak görülmesi, kurtuluşa ermesi veya hüs- larını uyar” ayeti nazil olduktan sonra şöyle

362 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Zeki TAN hitap eder: “Ey Muhammed’in kızı Fâtıma, yönetiminde daha bilgili ve yetenekli kişilerin ey Abdülmuttalib’in kızı Safiyye, ey Ab- seçilmesi ve yine hizmet içindeki ilerleme, dülmuttalib oğulları, Allah’a karşı sizin için yükselmelerinin bilgi başarı yetenek kıstas- bir şeye mâlik değilim. Avam ve havâssı ile larına göre yapılmasını amaçlar. Bu kelime Kureyş’i çağırdı ve şöyle seslendi: Ey Kureyş Latince meritum ile Yunanca kratein kelime- topluluğu, kendinizi ateşten kurtarın. Ey Kâ’b lerinin birleşmesinden oluşmuştur. Meritum; oğulları, kendinizi ateşten kurtarın. Ey Abdi- yeterli ve değer anlamına, kratostan üreyen menâf topluluğu, kendinizi ateşten kurtarın. krasi ise, güç, etki ve kuvvet anlamına gel- Ey Hâşim oğulları, kendinizi ateşten kur- mektedir. Kelimeler birleşince ortaya çıkan tarın. Ey Abdülmuttalib oğulları, kendinizi kelime ise; toplumda değerlilerin, seçkin- ateşten kurtarın. Şu kadar var ki, sizin için bir lerin güçlü ve etkili olmasını savunan bir akrabalık hakkı vardır ve ben sıla-i rahimde görüşün adıdır. Dolayısıyla, üst kademelerde 16 bulunacağım...” zekâ, çalışkanlık ve diğer mesleki hünerle- ri bulunan kişilere yer verilmesi anlamına Peygamberin şu beyanları İslâm’ın bir gelmektedir. Liyakat sistemi (Merit System), prensibini ortaya koymaktadır: Peygamber siyasal kayırmacılık sisteminin uygulamada ve ailesi için hiç bir ayrıcalık yoktur. Hatta olumsuz sonuçlar vermesi neticesinde ortaya yükümlülükler önce onlardan başlamakta- 20 çıkan bir sistemdir. dır: Zekât diğer Müslümanlara düşerken, Peygamber ailesine haramdır. İlk kaldırılan Ayrıca sosyolog Melvin Tumin’in ifade faiz, Hz. Peygamberin amcası Abbas (r.a)‘ın- ettiği üzere Meritokrasi, toplum içerisinde ki olmuştur. Cahiliye devrinin ilk kaldırılan bireylerin yetenekleri ölçüsünde rol almaları kan davası Abdulmuttalib’in oğlu Haris’in durumudur. 17 kan davasıdır. Faraza suç işlemeleri halin- İngiltere merkezli Meritocracy Party, 5 de Peygamber hanımlarının cezası iki misli 18 maddeden oluşan bir manifesto yayımlamış- olarak belirlenmiştir. Çünkü temel alınacak tır. Bu maddeler şu şekildedir: olan kanı bağı/nesep değil, “Sebep”tir. “Sûra üflendiği zaman, o gün artık ne aralarındaki 1.Kayırmacılık yoktur: Ailenizin değil, akraba tutkunluğu bir fayda verir, ne de kişi bir 19 sizin kim olduğunuz önemlidir. başkasının halini sormayı hatırından geçirir.” buyurur. 2.Yandaşçılık yoktur: Başkalarının sizin için ne yapabildiği değil, sizin ne yapabildiği- niz önemlidir. c-Nesep Değil Ehliyet ve liyakatin Adresi; Meritokrasi 3.Ayrımcılık yoktur: Cinsiyet, ırk, din, İnsanlar sahip oldukları sıfatlarla ve yaş, geçmiş önemsizdir. Yetenek her şeydir. ürettikleri değerlerle kendini ifade etmelidir. 4.Eşit imkânlar: Herkesle aynı noktadan Modern dönemde kullanılan kavramlardan başlar ve yeteneklerinizin sizi götürdüğü yere birisi de meritokrasidir. Toplumda liyakat, gidersiniz. adalet ve ehliyete dayalı bir sisteme meritok- 5.Tatminkâr erdemler: En başarılı insan- rasi deniyor. Meritokrasi yönetim erkinin, 21 yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne yani lar, en yüksek tatmine erişirler. liyakata dayandığı yönetim biçimidir. Bu Singapurlu Müslüman Kishor Mahbuba- yönetim şeklinde idare erki, üstün özellikleri ni’nin Asya mucizesini anlatırken meritok- olduğu düşünülen kişiler arasında paylaştı- rasiye atıfta bulunarak temel ilkelere vurgu rılmaktadır. Kayırma yoktur. Özellikle kamu yapar. Bunlar: 7 ilkedir: Serbest piyasa eko-

363 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Zeki TAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium nomisi, bilim ve teknoloji, meritokrasi, yani DİPNOTLAR / FOOTNOTES liyakat sistemi, pragmatizm, barış kültürü ya 22 1 Kur’ân Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, haz. heyet, da ılımlılık, hukukun üstünlüğü, eğitim. Ankara, 2003, II, 229. 2 Kutub, Seyyid, Fi Zilali’l-Kur’ân, Beyrut, 1980, SONUÇ V, 3147. 3 Çağatay Neşet, İslam Dönemine Dek Arap Tarihi, Kur’ân geçmişte yaşayan kıssalarla bizi Ankara 1989, s. 99-109. buluşturmaktadır. Yüce Allah bu kıssaların 4 Buhârî, “Enbiyâ” 54, “Megâzî” 53, “Hudûd” 11, geçmişte kalmasını istemez. Tarihten/geç- 12; Müslim, “Hudûd” 8, 9; Ebû Dâvûd, “Hudûd” mişten geleceğe taşınmasını ister. Bizim bu 4; Tirmizî, “Hudûd” 6; Nesâî, “Sârik” 6; İbni kıssalarda almamız gereken ibretler ve dersler Mâce, “Hudûd” 6. var. Bunlar ahlaki, içtimai, iktisadi, sosyal 5 Düzgün, Şaban Ali, “Değer Temelli Kişilik/Şah- alanlarda bize yol haritası işlevi görür, görme- siyet İnşası”, Hz. Peygamber ve İnsan Yetiştirme ye devam edecektir. Düzeni, DİBYayınları, Ank. 2015, s. 23. 6 Hamidullah, Muhammed, İslam Peygamberi, trc. Kur’ân geçmiş kavimleri ve fertleri Salih Tuğ, İst. 1980, I, 61-70, 180-181; Kande- anlatırken tarihi bilgi vermek maksadı ile mir, Yaşar, DİA, “Hatice”, XVI, 465-466. yapmaz. Kıssalar hem karakter inşası hem 7 Buhari, Umre 11, Enbiya 45; Nikâh 108; Edep de Peygamber (sas)’in mesajını desteklemek 23; Tevhid 32; Müslim, Fezailu’s-Sahabe, 69, 71- üzere anlatır. 78. 8 Kur’ân Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, haz. heyet, DİB Bu kıssalardan birisi de Hz. Nuh’un kıssa- Yayınları, Ankara, 2003, V, 337. sıdır. Hz. Nuh’un kıssası birbirine benzeme- 9 Kurtubi, Ebu Abdillah Muhammed b. Ahmed yen insanların bir arada nasıl yaşayacaklarının el-Ensâri, el-Câmi’ li Ahkami’l-Kur’ân, Da- parametrelerini bize vermektedir. Hz. Nuh’un ru’l-Fikr, Beyrut, th, XVIII, 202-203. kıssasından görünür olan hususlardan birisi 10 Zemahşerî, Ebu’l-Kâsım, Carullah Mahmud de Peygamberin yakını; babası, eşi, oğlu b. Ömer, el-Keşşâf an Hakâiki’t-Te’vilve ‘Uyû- olmak kurtuluş için yeter değildir. Esasen her ni’l-Akâvil fî Vucûhi’t-Te’vil, Daru’l-Ma’rife, Bey- rut, th, IV, 131; Râzî, Fahruddin Muhammed ferdin ürettiği “değerlerle” ahirette hesaba b. Ömer, et-Tefsiru’l-Kebir (Mefâtihu’l-Gayb), çekileceğidir. Beyrut, 1982, XXX, 49-50. Değer üretenlerin kendileri değerli olur- 11 Bakara, 2/25, 277; Âl-i İmran, 3/57; Nisa, 4/57, 122; Maide, 5/9, 93;A’raf, 7/42. lar. Yoksa başkalarına olan “yakınlık” kimseyi değerli kılmaz. Peygamber eşi veya oğlu bile 12 Bakara, 2/42, 83; Nisa, 4/77; Maide, 5/55; Tevbe, 9/511, 18; Meryem, 19/55; Hac, 22/41. olsa fark etmez. Irkımız, babamız, cinsiyeti- 13 Hz. Peygamber (sas) “Ameli kendisini geride bı- miz, dinimiz, mezhebimiz, farklı olabilir. Bizi rakan kimseyi, nesebi ileri götüremez.” Buyurur. değerli kılacak olan ürettiklerimizdir. Ebu Davud, İlim 1; Tirmizi, Kur’ân 1; İbn Mâce, Mukaddime 17; Dârimî, Mukaddime 32; Ahmed 2015 Nobel Kimya Ödülü’nü “DNA b. Hanbel, Müsned, II, 252, 407. onarımı” hakkındaki bilimsel çalışmasıyla 14 Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 411 Prof. Dr. Aziz Sancar kazandı. Batı dünyası Sancar’ın ürettiği “bilgiye” odaklanırken doğu 15 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 365 toplumları hangi “ırka” mensup olduğunu 16 Buhari, Tefsir 26; Müslim, Eyman 351. tartıştı. Doğu toplumları yapılan işin “kalite- 17 Ebu Davud, Buyu’ 5. sinden” ziyade, işi yapanın; kimliği, cinsiyeti, 18 Ahzab, 33/30. mezhebi, dini üzerinden tartışma yapar. 19 Mu’minun, 23/101. Futbol oynayan oyuncunun “oyununa” değil 20 http://tr.wikipedia.org/wiki/Meritokrasi: Erişim de “ırkına” bakıldığı gibi... Tarihi: 06.06.2015.

364 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Zeki TAN

21 http://armageddonconspiracy.co.uk/The-Me- Nesâi, Ebu Abdirrahman b. Şuayb, es-Sünen, thk. ritocracy-Party%282543605%29.htm Erişim Abdulfettah Ebu Gudde, Beyrut, 1992. Tarihi: 06.06.2015. Râzî, Fahruddin Muhammed b. Ömer, et-Tefsi- 22 http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/taha-ak- ru’l-Kebir (Mefâtihu’l-Gayb), Beyrut. yol_329/hukuku-unutmak_29209737 Erişim Sa’lebi, Ebu İshak Ahmed b. Muhammed, ‘Ara’i- Tarihi: 06.06.2015. sü’l-Mecalis, Beyrut 1985. Tan, Zeki, “Evler Mübarek Mekânlar Olmalıdır”, KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY Hakses Dergisi, Yıl: 2000, Sayı: 422, s.134-135. Ahmed b. Hanbel, Müsned, Beyrut, th. Tirmizi, Ebu ‘İsa Muhammed b. ‘İsa, el-Camiu’s-Sa- Buhâri, Ebu Abdillah Muhammed b. İbrahim, hih, thk. A. Muhammed Şakir, Mısır, 1985. Sahihu’l-Buhâri, Mısır, 1212. Zemahşerî, Ebu’l-Kâsım, Carullah Mahmud b. Bedir, Ahmet, Tevhidin Yurdu Kur’ân-ı Kerim Atlası, Ömer, el-Keşşâf an Hakâiki’t-Te’vilve ‘Uyû- Kaynak Yayınları, İst. 2009. ni’l-Akâvil fî Vucûhi’t-Te’vil, Daru’l-Ma’rife, Düzgün, Şaban Ali, “Değer Temelli Kişilik/Şahsiyet İn- Beyrut, th. şası”, Hz. Peygamber ve İnsan Yetiştirme Düzeni, DİBYayınları, Ank. 2015. Ebu Davud, Süleyman İbnu’l-Eş’âs, es-Sünen, Beyrut 1980. Hamidullah, Muhammed, İslam Peygamberi, trc. Salih Tuğ, İst. 1980. http://tr.wikipedia.org/wiki/Meritokrasi: Erişim Tarihi: 06.06.2015. http://armageddonconspiracy.co.uk/The-Meritocra- cy-Party%2825:Erişim Tarihi: 06.06.2015. http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/taha-akyol_329/ hukuku-Erişim Tarihi: 06.06.2015. İbn Mace, Ebu Abdillah Muhammed, es-Sünen, thk. M. Fuad Abdulbâki, Mısır, 1985. İsfahânî Râgıb Ebu’l-Hüseyin b. Muhammed, el-Müfredât fi Garibi’l-Kur’ân, İstanbul 1986. Çağatay, Neşet, İslam Dönemine Dek Arap Tarihi, Ankara 1989. Güneş, Hüseyin, İslam Tarihi kaynaklarına Göre Nuh Tufanı ve Cudi Dağı, İlahiyat Yayınları, Ank. 2014. Harman, Ömer Faruk, “Nuh” DİA, XXXIII, 225-226. Kandemir, Yaşar, DİA, “Hatice”, XVI, 465-466. Kurtubi, Ebu Abdillah Muhammed b. Ahmed el-Ensâri, el-Câmi’ li Ahkami’l-Kur’ân, Da- ru’l-Fikr, Beyrut. Kutub, Seyyid, Fi Zilali’l-Kur’ân, Beyrut, 1980. Kur’ân Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, haz. heyet, Ankara, 2003. Malik, b. Enes, el-Muvatta, thk. M. Fuad Abdulbâki, Mısır, 1985. Müslim, Ebu’l-Huseyn Müslim b. el-Haccac el-Ku- şeyri, Sahihu Muslim, İstanbul 1985.

365 Kerem KARABULUT

EFFECTS OF TOURISM RECEIPTS IN TURKEY ON THE ECONOMIC GROWTH: A TIME SERIES ANALYSIS WITH STRUCTURAL BREAKS (1980-2016)

Kerem KARABULUT* Ömer YALÇINKAYA**

ABSTRACT n the most general sense, tourism that is defined as the trips to a country for resting, having fun, sightseeing and recognizing and the whole of the works performed regarding economic Iand socio-cultural for generating income by attracting tourists is in the international services part of the current account of the balance of payments. From this aspect, besides being an invisible export item, tourism ensures the required inflow of foreign currency for the finance of fixed capital investments and it also plays a significant role to expand the production capacity, provide the economic growth and increase the development level by stimulating the sub-sectors of the economy by direct and indirect effects. Moreover, in the literature, the theoretical bases of the effects of tourism on the economic growth are discussed within the scope of Tourism-Led Growth Hypothesis. This Tourism- Led Growth Hypothesis is explained by building on the Export-Led Growth Hypothesis assumes that the economic growth can be provided by not only the physical and human capital accumulation but also expanding the export capacity at the same time. From this point of view, this paper econometrically reviews the effects of the tourism receipts in the economy of Turkey on the economic growth within the time series analysis considers the structural breakages for 1980-2016 when the liberal economic policies were followed. Turkey is one of the countries generate maximum tourism income and one of the crucial destination centers in the world. In this respect, this paper also aims to empirically evaluate whether the tourism receipts have an effect on Turkish economy as predicted in the theoretical literature The models that are established with physical-human capital accumulation and nominal exchange rate variables to analyze the effects of the tourism receipts on the economic growth are predicted at four principal stages consider the effects of the structural breakages occur in series during the investigation period. In this context, since the steady state of the variables in time series analyses intimately concern the methodology used in the model the steady state of the variables firstly reviewed

* Prof. Kerem KARABULUT, Ağrı İbrahim Çeçen University, Faculty of Economics and Administrative Sciences, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected] ** Dr. Ömer YALÇINKAYA, Ağrı İbrahim Çeçen University, Faculty of Economics and Administrative Sciences, Ağrı/ TURKEY, e-mail: [email protected]

366 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Kerem KARABULUT The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ömer YALÇINKAYA by unit root tests which consider (Narayan and Popp) and don’t consider (Augmented Dickey-Fuller, Phillips-Perron) the structural breakages. In the second stage, the possible long termed relations between the variables in the model that has variables at the same level and steady at the first differences are examined the cointegration tests that consider (Hatemi-J) and don’t consider ( Johansen) the structural breakages. About the third stage, the coefficients of the cointegration relationship are estimated by FMOLS (Full Modified Ordinary Least Square) model to specify the direction and size of the long-termed connections between the variables in the model that is accepted as the cointegrated. Finally, in the fourth and the last stage, the direction of the causality relations between the variables that are accepted as cointegrated in the long term is reviewed by Hatemi-J Asymmetric Causality test. In this survey, it is possible to summarize the Turkey economy’s models’ results in accordance with the theoretical, empirical literature within the context of Tourism-Led Growth Hypothesis as a whole as follows. It is found in this sense that the effects of the tourism receipts in Turkish economy on the economic growth are positive and statistically different as of the investigation period. In addition to this, a positive and bidirectional causality relation is confirmed between the tourism receipts in Turkey economy and the economic growth. These conclusions point out that the tourism receipts have the remarkable effect on the economic growth performance of Turkish economy as are beside the physical-human capital accumulation during the examination time. This is because the policymakers in the economy of Turkey should plan and apply supply-demand direction tourism policies to keep and strengthen the connections between the tourism receipts and the economic growth. Key words: Economic Growth, Tourism Receipts, Turkish Economy, Time Series Analysis with Structural Breaks.

367 TÜRKİYEDE TURİZM GELİRLERİNİN EKONOMİK BÜYÜME ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ: YAPISAL KIRILMALI BİR ZAMAN SERİSİ ANALİZİ (1980-2016)

Kerem KARABULUT* Ömer YALÇINKAYA** GIRIŞ gelir etkilerinin yanında, bu harcamaları gelir n genel ifadesiyle, bir ülkeye dinlenmek, olarak elde eden iktisadi birimlerin üretim eğlenmek, görmek ve tanımak gibi amaç- ve tüketim amacıyla yaptıkları harcamalar ise ülke ekonomisi içerisinde devrederek Elarla yapılan turistik geziler ile turist çekerek çarpan mekanizmasını işletmekte ve dolaylı gelir elde etmek için iktisadi ve sosyo-kültü- yollardan yeni gelirlerin yaratılmasına yol rel açıdan yapılan çalışmaların bütünü olarak açmaktadır. Bu bağlamda, ülke ekonomi- tanımlanan turizm, ödemeler bilançosu cari lerinde turistler tarafından yapılan turizm işlemler hesabının uluslararası hizmetler harcamaları öncelikle kendi büyüklüğü kadar kısmında bulunmaktadır (İTO, 2007: 13). Bu bir gelir etkisi meydana getirmekte daha yönüyle turizm, görünmeyen bir ihracat kale- sonra ise oluşan bu gelirin bir kısmı ülke eko- mi olup, sabit sermaye yatırımlarının finans- nomisi içerisinde yatırım, tasarruf, harcama, manı için gerekli döviz girişini sağlamakta, vergi vb. gibi çeşitli şekillerde devrederek, doğrudan ve dolaylı etkilerle ekonominin dolaylı yollardan yeni gelirlerin yaratılmasına alt sektörlerini uyararak üretim kapasitesi- neden olmaktadır (İTO, 2007:102). Böy- ni genişletmekte ve ekonomik büyümenin lece, turizm hareketleri sonucunda turizm sağlanması ile kalkınma düzeyinin artırılma- sektöründe ortaya çıkan harcama-gelir akımı, sında önemli bir rol oynamaktadır (Yamak ülke ekonomilerinde çarpan etkisi nedeniyle vd., 2012: 206). başlangıçta yapılan turizm harcamalarına kıyasla çok daha geniş kapsamlı gelir etki- Turizmin ekonomik büyüme ve kalkınma leri oluşturmakta ve ekonomik büyümenin düzeyi üzerindeki söz konusu etkileri ise sağlanması ile kalkınma düzeyinin arttırıl- turizm hareketleri sonucunda sektörde ortaya masına olanak sağlamaktadır (Çeken, 2016: çıkan harcama-gelir akımının yarattığı çar- 130-31). Bu noktadan hareketle çalışmada, pan mekanizmasının işlemesiyle gerçekleş- dışa açılma politikalarıyla birlikte 1980’li mektedir (Bahar ve Kozak, 2013: 6). Nitekim yıllardan itibaren turizm sektörünün giderek turizm bir tüketim faaliyeti olduğundan daha fazla önem kazandığı Türkiye ekonomi- turistlerin yaptıkları tüketim harcamaları sinde, turizm gelirlerinin ekonomik büyüme sonucunda artan turizm talebini karşılamak üzerindeki etkilerinin incelenmesi amaç- üzere yapılan yatırım harcamaları, gerek lanmaktadır. Bu yönüyle çalışmada, Türkiye turizm sektöründeki gerekse turizmi besleyen ekonomisinde turizm gelirlerinin ekonomik diğer sektörlerdeki üretim faktörleri sahip- büyüme üzerindeki etkileri 1980-2016 lerinin gelirlerini oluşturmaktadır. Turistik dönemi için yapısal kırılmaları dikkate alan tüketim harcamalarının yarattığı doğrudan yeni nesil zaman serisi analizi kapsamında

* Prof. Dr. Kerem KARABULUT, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi İİBF/İktisat Bölümü, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected] ** Dr. Ömer YALÇINKAYA, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi İİBF/İktisat Bölümü, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

368 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Kerem KARABULUT The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ömer YALÇINKAYA ekonometrik olarak araştırılmaktadır. Bu ve Neo-Klasik arz yönlü ekonomik büyü- kapsamda, çalışmada 1980-2016 döneminde me teorilerine dayandırılan İhracata Dayalı iktisat politikalarının ve dolayısıyla turizm Büyüme Hipotezinde, ihracat gelirlerinin sektörünün giderek daha fazla liberalleştiği uzun dönemde ekonomik büyümenin temel Türkiye ekonomisinde, turizm gelirlerinin belirleyicilerinden biri olduğu belirtilirken, ekonomik büyüme üzerindeki etkilerinin Turizme Dayalı Büyüme Hipotezinde ise ampirik açıdan değerlendirilmesi amaçlan- turizm gelirlerinin uzun dönemde ekono- maktadır. mik büyümenin temel belirleyicilerinden biri olduğu kabul edilmektedir (Balaguer ve Çalışmanın ikinci bölümünde, turizm Cantavella-Jorda, 2002: 877-884). gelirlerinin ekonomik büyüme üzerindeki et- kilerini inceleyen ampirik literatür ana hatla- İlgili literatürde, Turizme Dayalı Büyü- rıyla özetlenmekte ve çalışmanın literatürdeki me Hipotezi kapsamında turizm gelirleri konumu belirtilmektedir. Üçüncü bölümde, ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkileri çalışmada kullanılan veri seti tanıtılmakta farklı gelişmişlik düzeyindeki ülkelerde/ülke ve Türkiye ekonomisinde turizm gelirlerinin gruplarında zaman serisi veya panel veri ana- ekonomik büyüme üzerindeki etkileri ekono- lizini kullanarak araştıran ampirik çalışma- metrik olarak incelenmektedir. Çalışma genel larda, turizm gelirlerinin ekonomik büyüme değerlendirmelerin bulunduğu ve politika üzerindeki etkilerinin (yönünün ve büyüklü- çıkarımlarının sunulduğu dördüncü bölümle ğünün) farklı nitelikteki tahmincilerle uzun tamamlanmaktadır. dönemli ilişkiler ve nedensellik boyutunda incelendiği görülmektedir. Bu bağlamda, AMPIRIK LITERATÜR çeşitli ülkeler/ülke grupları üzerinde zaman İlgili literatür incelendiğinde, turizm serisi/panel veri analizi kapsamındaki farklı gelirlerinin ekonomik büyüme üzerindeki nitelikteki tahmincilerin kullanılmasıyla etkilerini araştıran ampirik çalışmaların, yapılan ampirik çalışmalarda, turizm gelir- dünya genelinde turizm sektörünün eko- lerinin ekonomik büyüme üzerindeki uzun nomik açıdan önem kazanmasıyla birlikte dönemli etkilerinin genellikle pozitif yönlü 1990’lardan itibaren gelişim gösterdiği ve ve istatistiki olarak anlamlı olduğu sonucuna 2000’li yıllardan itibaren yoğunluk kazandı- ulaşılmaktadır. (Modeste (1995), Balaguer ğı görülmektedir. Bununla birlikte, turizm ve Cantavella-Jorda (2002-İspanya), Kas- gelirlerinin ekonomik büyüme üzerindeki man ve Kasman (2004-Türkiye), Gökovalı etkilerini araştıran ampirik çalışmaların, ve Bahar (2006), Brida vd., (2008-Meksika), 2000’li yıllara kadar teorik bir temele dayan- Jimenez (2008), Chen ve Chiou-Wei (2009), dırılmadan ve Balaguer ve Cantavella-Jorda Bahar ve Bozkurt (2010), Arslantürk ve Atan (2002) çalışmalarının ardından ise Turizme (2012-Türkiye), Srinivasan vd., (2012-Sri Dayalı Büyüme Hipotezine (Tourism-Led Lanka), Çoban ve Özcan (2013-Türkiye), Growth Hypothesis) dayandırılarak ele alın- Shahbaz vd., (2015-Malezya), Hüseyni dığı görülmektedir. Turizme Dayalı Büyüme vd., (2017-Türkiye)). Bununla beraber, aynı Hipotezi, ekonomik büyümenin sadece fiziki kapsamda yürütülen çalışmaların çok sınırlı ve beşeri sermaye birikimiyle değil aynı za- bir bölümde ise turizm gelirlerinin ekonomik manda ihracat kapasitesinin genişletilmesiyle büyüme üzerinde uzun dönemli etkilerinin, de sağlanabileceğini varsayan İhracata Dayalı pozitif yönlü fakat istatistiki açıdan anlamlı Büyüme Hipotezi (Export-Led Growth Hy- olmadığı veya turizm gelirlerinin ekonomik pothesis) kapsamında açıklanmaktadır (Brida büyüme üzerinde herhangi bir etkiye sahip vd., 2015: 646-647). Keynesyen talep yönlü olmadığı bulgulanmaktadır. (Figini ve Vici (2007), Öztürk ve Acaravcı (2009-Türkiye)).

369 Kerem KARABULUT IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ömer YALÇINKAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Diğer taraftan, turizm gelirlerinin ekono- Literatürdeki çalışmalar bir bütün olarak mik büyüme üzerindeki etkilerini nedensellik incelendiğinde, turizm gelirleri ile ekonomik boyutuyla ve farklı nitelikteki nedensellik büyüme arasındaki ilişkileri Turizme Dayalı testleriyle inceleyen yukarıdaki çalışmaların Büyüme Hipotezi kapsamında konu edinen bir bölümünde ve aynı kapsamdaki diğer ampirik çalışmaların büyük bir bölümünün, çalışmalarda, değişkenler arasında tek yönlü Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler üze- veya çift yönlü bir nedensellik ilişkisinin rinde ve ağırlıklı olarak zaman serisi ana- olduğu ya da herhangi bir nedensellik ilişki- lizi metodolojisi kullanılarak yürütüldüğü sinin olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Bu izlenmektedir. Bununla birlikte, söz konusu kapsamdaki çalışmaların büyük bir bölümün- çalışmalar sonuçları özelinde değerlendirildi- de turizm gelirlerinden ekonomik büyüme- ğinde, turizm gelirleri ile ekonomik büyüme ye doğru işleyen tek yönlü bir nedensellik arasındaki ilişkileri, uzun dönemli ilişkiler ilişkisinin olduğu belirlenirken (Balaguer ve ve nedensellik boyutunda inceleyen ampirik Cantavella-Jorda (2002-İspanya), Kasman ve çalışmalarda genellikle Turizme Dayalı Büyü- Kasman (2004-Türkiye), Gündüz ve Hate- me Hipotezini destekler nitelikteki sonuç- mi-J (2005-Türkiye), Özdemir ve Öksüzler lara ulaşıldığı görülmektedir. Ancak, turizm (2006-Türkiye), Belloumi (2010-Tunus), gelirleri ile ekonomik büyüme arasındaki Dritsakis (2004-Yunanistan), Akinboade ilişkileri, uzun dönemli ilişkiler ve nedensel- ve Braimoh (2010-Güney Afrika), Kre- lik boyutunda inceleyen ve özellikle Türkiye ishan (2011-Ürdün), Dritsakis (2012), üzerine yürütülen ampirik çalışmaların Ridderstaat ve Croes (2012-Aruba), Özcan sınırlıda olsa bir bölümünde Turizme Dayalı (2015-Türkiye), Brida vd., (2015), Hüseyni Büyüme Hipotezini destekleyici nitelikteki vd., (2017-Türkiye)) bazılarında ise tek yönlü sonuçlara ulaşılamadığı anlaşılmaktadır. Bu nedensellik ilişkisinin ekonomik büyümeden durum, turizm gelirlerinin ekonomik büyüme turizm gelirlerine doğru olduğu tespit edil- üzerindeki etkilerine yönelik elde edilen mektedir. (Oh (2005-Güney Kore), Kızılgöl sonuçların, çalışmalarda kapsanan ülkelerin ve Erbaykal (2008-Türkiye), Payne ve Mer- ekonomik açıdan ve turizm sektörlerinin van (2010-Hırvatistan), Kara vd., (2012-Tür- gelişmişlik düzeylerindeki, çalışmaların kiye), Balıkçıoğlu ve Oktay (2015-Türkiye)). örneklem dönemlerindeki ve ekonometrik Bununla birlikte, bu kapsamdaki çalışmaların metodolojilerindeki farklılıklara göre değişme önemli bir bölümünde turizm gelirleri ile eğiliminde olduğunu göstermektedir. Benzer ekonomik büyüme arasında çift yönlü bir durumun, Türkiye ekonomisi üzerine yapılan nedensellik ilişkisinin olduğu belirlenirken çalışmalarda çok daha belirgin bir hale gel- (Ongan ve Demiröz (2005-Türkiye), Bahar diği görülmektedir. Bu çalışmada ise literatür (2006-Türkiye), Kim vd., (2006-Tayvan), taramasının ardından, Türkiye ekonomisin- Samimi vd. (2011), Çağlayan vd., (2012), de turizm gelirlerinin ekonomik büyüme Çoban ve Özcan (2013-Türkiye), Koyuncu üzerindeki etkileri, diğer bir deyişle Turizme (2015-Türkiye), Shahbaz vd., (2015-Malez- Dayalı Büyüme Hipotezinin geçerliliği 1980- ya), Ahad (2016-Pakistan)) sınırlı sayıdaki 2016 dönemi için yapısal kırılmaları dikkate bazı çalışmalarda ise turizm gelirleri ile alan yeni nesil zaman serisi analizi kapsa- ekonomik büyüme arasında herhangi bir ne- mında ekonometrik olarak araştırılmaktadır. densellik ilişkisinin olmadığı sonucuna ulaşıl- Bu yönüyle, 1980-2016 döneminde iktisat maktadır. (Yavuz (2006-Türkiye), Öztürk ve politikalarının ve dolayısıyla turizm sektörü- Acaravcı (2009-Türkiye), Hepaktan ve Çınar nün giderek daha fazla liberalleştiği Türkiye (2010-Türkiye), Arslantürk vd., (2011-Türki- ekonomisi üzerinde yürütülen çalışmanın ye), Dücan vd., (2015)).

370 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Kerem KARABULUT The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ömer YALÇINKAYA bulgularının, bu konudaki ampirik literatürün Başına Düşen Reel Gayri Safi Yurtiçi Hâsı- gelişimine kapsanan dönemler ve kullanılan la-GSYİH) üzerindeki dönemsel etkilerini ekonometrik yöntemler itibariyle katkı sağla- incelemek üzere tahmin edilecek modellerde yacağı değerlendirilmektedir. kullanılan değişkenler ve kaynakları Tablo 1 1’de açıklanmaktadır: ARAŞTIRMANIN VERILERI, Çalışmada Türkiye ekonomisinde turizm METODOLOJISI VE BULGULARI gelirlerinin ekonomik büyüme üzerindeki Bu çalışmada, Türkiye ekonomisinde dönemsel etkilerini incelemek üzere fizi- turizm gelirlerinin ekonomik büyüme üzerin- ki-beşeri sermaye birikimi ile nominal döviz deki etkileri 1980-2016 dönemi için yapısal kuru kontrol değişkenleri kullanılarak ve kırılmaları dikkate alan yeni nesil zaman zaman serisi analizi metodolojisi kapsamında serisi analizi kapsamında ekonometrik olarak 1980-2016 dönemi için tahmin edilecek eko- nometrik model aşağıdaki eşitlikte gösteril- incelenmektedir. Bu yönüyle, çalışmada 2 1980-2016 döneminde iktisat ve dolayısıyla mektedir: turizm politikalarının giderek daha fazla KBRY = α + β RSY + β Model-1: t t 1 t 2 liberalleştiği Türkiye ekonomisinde, turizm EMPt + β3 HCt + β4 NDKt + β4 TGt + ut (1) gelirlerinin ekonomik büyüme üzerindeki etkilerinin dönemsel açıdan karşılaştırmalı Modellerde bulunan (α) terimleri sabit bir bakış açısıyla değerlendirilmesi amaçlan- parametreyi, (β) terimleri eğim parametrele- maktadır. Çalışmada, Türkiye ekonomisinde rini, (u) ve (t) terimleri ise sırasıyla hataları ve turizm gelirlerinin ekonomik büyüme (Kişi zamanı temsil etmektedir. Çalışmada, Türkiye

Tablo 1: Modellerde Kullanılan Değişkenlerin Tanıtılması Çalışma Dönemi: 1980-2016 Değişkenlerin Değişkenlerin Veri Öngörülen Değişkenlerin Tanımı Kısaltması Kaynakları Etkiler Kişi Başına Düşen Reel KBRY GSYİH (2010-USD). World Bank (WB) Reel Sabit Sermaye RSY (World Development (+) Yatırımları (USD). Indicators). NDK Nominal Döviz Kuru (+) The Conference Board-Total EMP İstihdam Edilen İşgücü Economy Database (TED (+) May 2017). Penn World Table (PWT-Ver- HC Eğitim Endeksi (+) sion 9.0). Türkiye Cumhuriyeti Kültür Turizm Gelirleri TG ve Turizm Bakanlığı (TCK- (+) (USD). TB-2017) Tabloda tanımlan KBRY, RSY, EMP, HC ve NDK değişkenleri doğal Not: logaritmik formlarında ve TG değişkeni ise GSYİH içerisindeki payları cinsinden analizlerde kullanılmaktadır.

371 Kerem KARABULUT IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ömer YALÇINKAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium ekonomisinde turizm gelirlerinin ekonomik sonuçları analiz edildiğinde, tanımlanan mo- büyüme üzerindeki 1980-2016 dönemindeki deldeki bütün serilerin Sabit ve Sabit+Trend uzun dönemli etkilerinin yönünü ve büyüklü- formlarında seviye değerinde [I(0)] dura- ğünü tespit etmek üzere Eşitlik 1’de tanım- ğan olmadıkları görülmektedir. Bu durum, lanan model yapısal kırılmaları dikkate alan Sabit ve Sabit+Trend formlarında seriler zaman serisi analizi metodolojisi kullanılarak için hesaplanan test istatistiklerinin kritik başlıca dört aşamada tahmin edilmektedir. tablo değerlerinden mutlak olarak % 5 önem düzeyinde küçük olmasından anlaşılmaktadır. Birim Kök Testleri ve Sonuçlarının Bu nedenle, tanımlanan modeldeki bütün Değerlendirilmesi serilerin birinci farklarının alınması yoluna gidilerek % 1 veya % 5 önem düzeyinde tüm Zaman serisi verileriyle yapılan çalışma- değişkenlerin test istatistiklerinin kritik tablo larda modellerdeki seriler durağan olmaz- değerlerinden mutlak değerce büyük olduğu larsa, yukarı veya aşağı doğru kalıcı eğilimler ve serilerin [I(1)] değerinde durağan oldukla- (trend) taşırlarsa, modellerde gözlemlenen rı belirlenmiştir. yüksek R2 değerleri ile anlamlı t-ve F istatis- tikleri, seriler arasındaki gerçek ilişkiden çok Bununla birlikte, çalışmada tanımlanan bu trendden kaynaklanmaktadır (Gujarati, modeldeki serilerin özellikle turizm gelirle- 2009: 709). Bu nedenle, çalışmada tanım- rinin ekonomik ve politik koşullardaki deği- lanan modelde anılan sakıncaları gidermek şimlere oldukça duyarlı olmaları ve inceleme üzere serilerin durağanlık durumu, ADF döneminde Türkiye ekonomisinde içsel ve/ (Augmented Dickey-Fuller) ve PP (Phil- veya dışsal şoklardan kaynaklı yapısal deği- lips-Perron) geleneksel Birim Kök Testleriyle şimlerin meydana gelmiş olması, bu serilerde araştırılmakta ve sonuçları Tablo 2’de rapor- yapısal değişimlerin (kırılmaların) ortaya lanmaktadır. çıkmış olabileceğini düşündürmektedir. Bu nedenle, çalışmada tanımlı modeldeki seri- Tablo 2’deki ADF ve PP Birim Kök Testi lerde örneklem döneminde meydana gelmiş

Tablo 2: ADF ve PP Birim Kök Testi Sonuçları ADF PP Seviye Birinci Fark Seviye Birinci Fark Değişkenler Sabit+ Sabit+ Sabit+ Sabit+ Sabit Sabit Sabit Sabit Trend Trend Trend Trend KBRY 0.15 -2.31 -6.26* -6.22* 0.40 -2.37 -6.41* -6.39* RSY -2.39 -0.04 -3.66* -4.11** -1.85 -0.55 -3.74* -4.21* EMP 0.82 -1.23 -5.51* -5.59* 0.81 -1.36 -5.51* -5.59* NDK -1.95 -0.57 -2.97** -3.94** -2.17 -0.29 -3.43** -3.55** HC -2.28 -3.34 -3.18** -3.83** -1.56 -3.18 -3.10** -3.95** TG -2.47 -3.41 -14.76* -12.61* -2.79 -3.40 -5.18* -5.62* Kritik Değerler %1 -3.57 -4.15 -3.57 -4.15 -3.57 -4.15 -3.57 -4.15 %5 -2.92 -3.50 -2.92 -3.50 -2.92 -3.50 -2.92 -3.50

Not: Değişkenler için hesaplanan test istatistiklerinin önündeki “*” ve “**” işaretleri değişkenlerin sırasıyla % 1 ve % 5 önem düzeyinde durağan olduğunu belirtmektedir. DF-GLS ve ADF Birim Kök testlerinde otokorelasyonu gideren optimal gecikme uzunlukları Schwarz bilgi kriteri kullanılarak otomatik olarak elde edilmiştir. PP testinde Bartlett Kernel metodu kullanılmış ve Bandwidth genişliği Newey-West yöntemine göre tespit edilmiştir.

372 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Kerem KARABULUT The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ömer YALÇINKAYA olan yapısal değişimlerin etkilerini dikkate araştırılmaktadır. NP (2010) Birim Kök Tes- almadan uygulanan ADF ve PP vb. gelenek- tinde, zaman serisinin veri yaratma sürecinde sel birim kök testlerinin sapmalı sonuçlar dikkate aldığı deterministik (dt) ve stokastik türetebileceği kabul edilmektedir. Nitekim (ut) şeklindeki iki bileşen (yt=dt+ut) model M1 içsel ve/veya dışsal şoklardan kaynaklı yapısal ve model M2 için aşağıdaki gibi hesaplan- değişimlerin etkileri dikkate alınarak yapılan maktadır: durağanlık analizlerinde durağan olmayan d M1=α+βt+φ* (L)(θ DU’ +θ DU’ ) (2) birçok serinin, durağan özellikler gösterebile- t 1 1,t 2 2,t M2 * ’ ’ ceği belirtilmektedir (Perron, 1989: 1361-63). dt =α+βt+φ (L)(θ1DU1,t+θ2DU2,t+ γ2 DT’ ) (3) Çalışmada anılan sakıncaları gidermek 2,t DU’ t > üzere tanımlanan modeldeki serilerin du- Burada, (i=1,2) olmak üzere i,t = 1 ( T’ ) DT’ t > T’ ) t - T’ ) rağanlık koşulu, ayrıca yapısal değişimlerin B,i terimi sabitteki, i,t = 1 ( B,i ( B,i etkilerini dikkate alan ve içsel olarak belirle- terimi trenddeki yapısal kırılmaları gösterir- T’ nen iki yapısal kırılmaya izin veren Narayan ken, ( B,i) terimi inceleme döneminde yapısal ve Popp (2010-NP) Birim Kök testiyle de kırılmaların tarihlerini belirtmektedir. Eşit- θ γ araştırılmaktadır. NP (2010) Birim Kök liklerdeki ( i) ve ( i) parametreleri sırasıyla Testi, ADF Birim Kök Testinin serilerde iki sabitteki ve trendeki yapısal kırılmaların bü- * tane yapısal kırılmayı dikkate alacak şekilde yüklüğünü gösterirken modellere eklenen (φ genişletilmesine ve içsel olarak belirlenen (L)) teriminin inceleme döneminde serilerde yapısal kırılma tarihlerinin bilinmediği meydana gelen yapısal kırılmaların zaman varsayıma dayanmaktadır. NP (2010) Birim içerisinde yavaş bir şekilde gerçekleşmesine Kök Testinde, zaman serisi analizine dayanan imkân sağlayacağı kabul edilmektedir. modellerde veri yaratma sürecinde gözlem- lenemeyen bazı bileşenlerin etkileri dikkate M1 ve M2 için yapısal kırılma tarihleri alınmakta ve durağanlık analizi sabit terimde ardışık prosedürün kullanılmasıyla eş anlı (M1) ve sabit terim ile trendde (M2) iki olarak belirlenmekte ve modeldeki serilerin tane yapısal kırılmaya izin veren modellerle durağanlık durumu yapısal kırılma tarihleri- nin bilinmediği varsayıldığından ( ) para-

Tablo 3: NP Yapısal Kırılmalı Birim Kök Testi Sonuçları Test İstatistikleri Yapısal Kırılma Tarihleri Seviye Birinci Fark Değişkenler M1 M2 M1 M2 M1 M2 KBRY -2.15 -2.25 -5.45* -6.12* 1996-2000 1996-2000 RSY -0.69 -0.43 -6.67* -5.66** 1997-1999 1995-1999 EMP -3.24 -4.54 -5.50* -5.81** 1998-2000 2002-2005 NDK -4.35 -3.72 -7.04* -7.84* 1996-1998 1994-1998 HC -1.87 -2.44 -5.12** -6.36* 1999-2003 1999-2003 TG -2.63 -4.82 -5.90* -19.32* 1999-2002 1998-2002 Kritik Değerler %1 -5.26 -5.95 -5.26 -5.95 %5 -4.51 -5.18 -4.51 -5.18

Not: Değişkenler için hesaplanan test istatistiklerinin önündeki “*” ve “**” işaretleri değişkenlerin sırasıyla % 1 ve % 5 önem düzeyinde durağan olduğunu belirtmektedir. Kritik Tablo Değerleri Narayan ve Popp (2010) çalışmasındaki Tablo 3’ten alınmıştır.

373 Kerem KARABULUT IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ömer YALÇINKAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium metresinin t-istatistik değerleri kullanılarak tarihlerini Türkiye ekonomisinin gerçeklerine araştırılmaktadır. NP (2010) Birim Kök görece uyumlu bir şekilde belirlediği görül- Testinde, ( ) parametresi için hesaplanan mektedir. Tüm bu sonuçlar, tanımlı modelde- t-istatistik değerleri, Monte Carlo simülas- ki serilerin durağanlık koşulunu belirlemek yonlarıyla oluşturulan kritik tablo değerleriyle üzere kullanılan ADF ve PP geleneksel ile karşılaştırılmakta ve durağanlık için (ρ=1) yapısal kırılmalı NP Birim Kök Testlerinin şeklindeki temel hipoteze karşılık (ρ<1) tümünün benzer sonuçları ortaya çıkardığını şeklindeki alternatif hipotez test edilmekte- ve bütün değişkenlerin birinci farklarında dir. NP testi sonucunda, hesaplanan t-ista- durağanlaştıklarını göstermektedir. tistik değerlerinin kritik tablo değerlerinden mutlak değerce büyük olması durumunda Eş-Bütünleşme Testleri ve Sonuçlarının temel hipotez (seride birim kök bulunmak- Değerlendirilmesi tadır) reddedilmekte ve alternatif hipotez kabul edilmektedir (Narayan ve Popp, 2010: Birim kök testleriyle tanımlı modellerdeki 1426-28). Çalışmada tanımlı modeldeki tüm serilerin durağanlık mertebesinin [I(1)] serilerin durağanlık durumunu araştıran NP olduğunun belirlenmesi, modeldeki değiş- (2010) Birim Kök Testi sonuçları Tablo 3’te kenler arasında uzun dönemde bir eş-bü- gösterilmektedir. tünleşme ilişkinin olup olmadığının araştı- rılmasını gerekli kılmaktadır. Nitekim seviye Tablo 3’teki Narayan ve Popp (2010) değerinde durağan olmayan ancak birinci Birim Kök Testi sonuçları incelendiğinde, farkları alınarak durağan hale getirilen seri- tanımlı modeldeki bütün değişkenlerin M1 lerdeki fark alma işlemi, serilerde süreç içeri- ve M2 formlarında iki yapısal kırılmayla bir- sinde meydana gelen geçici şokların etkilerini likte seviye değerinde [I(0)] durağan olma- ve seriler arasında uzun dönemde olması dıkları görülmektedir. Bu sonuca, M1 ve M2 muhtemel eş-bütünleşme ilişkilerini ortadan formlarında değişkenler için hesaplanan test kaldırabilmektedir. Bu nedenle, durağanlaştı- istatistiklerinin, kritik tablo değerlerinden rılmış serilerle kurulan modeller, değişkenler mutlak olarak % 5 önem düzeyinde küçük arasında uzun dönemde olası ilişkileri yansıt- olmasıyla ulaşılmaktadır. Bu nedenle, tanımlı ma noktasında eksik kalabilmektedir. Böyle modeldeki bütün serilerin birinci farkları bir durumda iktisadi seriler durağan olmasa- alınmış ve % 1 ya da % 5 önem düzeyinde lar da bu türden serilerin durağan bir bileşeni tüm değişkenlerin test istatistiklerinin kritik bulunabilmekte ve bu bileşen eş-bütünleşme tablo değerlerinden mutlak değerce büyük ol- analizleriyle belirlenebilmektedir. Bu şekilde- duğu ve serilerin iki yapısal kırılmayla birlikte ki serilerin eş-bütünleşik olması, değişkenleri [I(1)] değerinde durağan oldukları belirlen- etkileyen kısa süreli şokların kalıcı olması miştir. Bu sonuçlar, tanımlı modeldeki bütün durumunda dahi değişkenler arasında uzun değişkenlerin inceleme dönemindeki çeşitli dönemde bir denge ilişkisinin bulunduğu tarihlerde yapısal değişimlere maruz kaldı- anlamına gelmektedir (Tarı, 2010: 415). ğını göstermekte ve iki yapısal kırılmanın Çalışmada tanımlı modelde eş-bütünleşik tüm serilerin birinci farklarındaki durağanlık ilişkileri incelemek üzere gerekli koşulla- mertebesi üzerinde etkili olmadığını ortaya rın sağlandığının belirlenmesiyle birlikte koymaktadır. Bununla birlikte, Tablo 3’teki seriler arasında uzun dönemde anlamlı bir sonuçlar yapısal değişimlerin ortaya çıktığı ilişkinin olup olmadığı sırasıyla Johansen ve tarihler açısından değerlendirildiğinde, Nara- Hatemi-J Eş-Bütünleşme testleriyle araştırıl- yan ve Popp (2010) Birim Kök Testinin çalış- maktadır. Böylece tanımlı modeldeki seriler ma döneminde serilerdeki yapısal kırılmaların arasında uzun dönemde olması muhtemel

374 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Kerem KARABULUT The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ömer YALÇINKAYA eş-bütünleşik ilişkilerin, çalışma dönemin- optimal ve otokorelasyon içermeyen gecikme deki yapısal değişimlerin etkileri dikkate uzunlukları 1 olarak tespit edilmiştir. Bu alınmadan ve alınarak ayrı ayrı incelenmesi kapsamda, VAR(1) modelleri kurularak İz amaçlanmaktadır. Bu kapsamda, serilerde- (Trace) ve Maksimum Özdeğer (Max- Eigen ki yapısal değişimlerin etkilerini dikkate Value) Test İstatistiklerine göre elde edilen almayan ve VAR (Vector Autoregression) Johansen Eş-Bütünleşme sonuçları Tablo 4’te modeline dayalı olarak oluşturulan Johansen sunulmaktadır. Eş-Bütünleşme testinde, VAR modelindeki gecikme uzunluğu önemli olduğundan seriler Tablo 4’teki sonuçlar incelendiğinde, arasındaki optimal gecikme uzunluğunun hesaplanan İz ve Maksimum Özdeğer doğru ve güvenilir bir şekilde belirlenmesi istatistiklerine göre, (H0:r=0) temel hipotez- gereklilik arz etmektedir. Bu durum dikkate lerinin “seriler arasında eş-bütünleşme ilişkisi alınmadığında Johansen Eş-Bütünleşme test vardır” % 5 önem düzeyinde reddedildiği ve istatistikleri tutarsız ve/veya sapmalı sonuç- (H1:r≥1, 2, 3) alternatif hipotezlerinin “seriler lar ortaya çıkarabilmektedir (Sevüktekin ve arasında eş-bütünleşme ilişkisi yoktur” kabul Nargeleçekenler, 2007: 53). VAR modelinde edildiği görülmektedir. Bu durum, tanımlı seriler arasındaki optimal gecikme uzunluk- modeldeki seriler arasında uzun dönemli bir ları ise LR, FPE, AIC, SC ve HQ şeklindeki ilişkinin bulunduğu anlamına gelmekte, İz bilgi kriterleri eşliğinde ve bu bilgi kriterleri ve Maksimum Özdeğer Testlerinde model- değerlerinin minimum olduğu noktalara göre lerdeki seriler arasında en az bir adet eş-bü- 3 belirlenmektedir. Bununla birlikte, bilgi kri- tünleşme vektörünün bulunduğunu belirten terleri eşliğinde belirlenen optimal gecikme (H1:r≥1) alternatif hipotezi için hesaplanan uzunluklarının tutarlılığının LM (Lagrange test istatistiklerinin % 5 önem düzeyindeki Multiplier) testleriyle araştırılması ve otoko- kritik tablo değerlerinden büyük olmasından relasyon içerip içermediğinin de belirlenmesi anlaşılmaktadır. gerekmektedir. Çalışmada tanımlı modeldeki seriler iki Çalışmada tanımlı model için kurulan yapısal kırılmayla birlikte birinci farklarında VAR modellerinde optimal geçime uzunluk- durağanlaştıklarından, seriler arasındaki uzun ları LR, FPE, AIC, SC ve HQ bilgi kriterleri dönemli ilişkilerin yapısal kırılmalar dikka- değerlerinin minimum olduğu noktalara göre te alındığında da geçerli olup olmadığının ve LM Testleriyle otokorelasyon içermeyecek belirlenmesini gerektirmektedir. Zira seri- bir şekilde belirlenmeye çalışılmıştır. Nite- lerdeki yapısal kırılmaların etkileri dikkate kim çalışmada kurulan VAR modellerinde alınmadan uygulanan analizler birim kök

Tablo 4: Johansen Eş-Bütünleşme Testi Sonuçları İz İstatistiği Maksimum Öz Değer İstatistiği Hipotezler 1980-2016 Dönemi 1980-2016 Dönemi

(H0) (H1) Test İstatistiği Test İstatistiği r = 0 r ≥ 1 137.26**[95.75] 45.12**[40.08] r ≤ 1 r ≥ 2 92.14**[69.82] 41.82**[33.88] r ≤ 2 r ≥ 3 50.33**[47.86] 28.35** [27.58] r ≤ 3 r = 4 21.98 [29.80] 13.46 [21.13]

Not: Test istatistiklerinin önündeki “**” işareti % 1 önem düzeyinde H0 temel hipotezlerinin reddedildiğini belirtmektedir. Tabloda köşeli parantez içindeki değerler % 5 önem düzeyinde hesaplanan kritik tablo değerlerini göstermektedir.

375 Kerem KARABULUT IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ömer YALÇINKAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium test sonuçlarında olduğu gibi eş-bütünleşme varlığı ( ), ( ) ve ( ) şeklindeki üç farklı ∗ ∗ ∗ test sonuçlarını da geçersiz kılabilmektedir. test istatistiğiyle𝐴𝐴𝐴𝐴𝐴𝐴 𝑍𝑍 &araştırılmaktadır.𝑍𝑍' HJ (2008) Çalışmada söz konusu sakıncayı gidermek Eş-Bütünleşme testinde standart olmayan ( ), ( ) ve ( ) ve uzun dönemli ilişkilerin tutarlılığını tespit dağılım özelliği gösteren ∗ ∗ ∗ etmek üzere tanımlı modeldeki seriler arasın- test istatistiklerinin kullanılmasıyla,𝐴𝐴𝐴𝐴𝐴𝐴 𝑍𝑍& model-𝑍𝑍' daki bütünleşik ilişkiler, yapısal kırılmaların lerdeki seriler arasında iki yapısal kırılmayla etkilerini dikkate alan Hatemi-J Eş-Bütün- birlikte uzun dönemli ilişkiler (modeldeki se- leşme testiyle de araştırılmaktadır. Hatemi-J riler arasında eş-bütünleşme ilişkisi bulunma- (2008-HJ) tarafından geliştirilen bu test, maktadır) şeklindeki temel hipoteze karşılık sabit terimde ve eğim katsayısında iki taneye (modeldeki seriler arasında eş-bütünleşme kadar yapısal kırılmaya izin vermekte ve ilişkisi bulunmaktadır) alternatif hipoteziyle yapısal kırılmaların sayısı ile tarihlerini içsel araştırılmaktadır. Test sonucunda, hesaplanan ( ), ( ) ve ( ) olarak belirleyebilmektedir. Rejim değişimi ∗ ∗ ∗ test istatistiklerinin kritik (C/S) olarak tanımlanan model aşağıdaki gibi tablo𝐴𝐴𝐴𝐴𝐴𝐴 değerlerinden𝑍𝑍& 𝑍𝑍' mutlak değerce büyük hesaplanmaktadır: olması durumunda temel hipotez reddedil- y =α +α D +α D +β’x +β’x +β’x +u mekte ve tanımlı modeldeki seriler arasında t 0 1 1t 2 2t 0 t 1 t 2 t t (4) inceleme döneminde meydana gelmiş olan D D Eşitlik 4’teki, ( 1t) ve ( 2t) terimleri kukla iki yapısal kırılmayla birlikte uzun dönemli değişkenler olarak tanımlanmakta ve aşağıda- bir denge ilişkisinin bulunduğu sonucuna ki gibi oluşturulmaktadır: ulaşılmaktadır. Çalışmada tanımlı model- deki seriler arasında uzun dönemde yapısal kırılmalarla birlikte eş-bütünleşme ilişkisini " araştıran Hatemi-J (2008) Eş-Bütünleşme "# 0, 𝑡𝑡 ≤ 𝑛𝑛𝑛𝑛 test sonuçları Tablo 5’te sunulmaktadır. 𝐷𝐷 = " ve 1, 𝑡𝑡 > [𝑛𝑛𝑛𝑛 ] Tablo 5’teki sonuçlar incelendiğinde, ( ), ( ) ve ( ) tanımlı modelde ∗ ∗ ∗ test " istatistiklerinden en𝐴𝐴𝐴𝐴𝐴𝐴 az ikisine𝑍𝑍& göre𝑍𝑍' iki yapısal "# 0, 𝑡𝑡 ≤ 𝑛𝑛𝑛𝑛 𝐷𝐷 = τ " τ kırılmayla birlikte seriler arasında eş-bütün- Denklemlerde,1, 𝑡𝑡 > ( 1[)𝑛𝑛𝑛𝑛 ve (]2) terimleri rejim leşme ilişkinin bulunmadığını belirten temel modelinde yapısal kırılma noktalarının bilin- hipotezlerin %1 veya % 5 önem düzeyin- meyen parametrelerini göstermekteyken, ([]) de reddedildiği görülmektedir. Bu sonuca işlemcisi kırılma noktalarının tam sayı olma- çalışmada tanımlı model için hesaplanan sını sağlamaktadır. HJ testinde, modellerdeki ( ), ( ) ve ( ) ∗ ∗ ∗ test istatistik değerlerinin seriler arasında eş-bütünleşme ilişkilerinin kritik𝐴𝐴𝐴𝐴𝐴𝐴 tablo𝑍𝑍& değerlerinden𝑍𝑍' mutlak değerce

Tablo 5: HJ Yapısal Kırılmalı Eş-Bütünleşme Testi Sonuçları 1980-2016 Kırılma Tarihleri Kritik Değerler Test İstatistiği Dönemi %1 %5 %10 -8.58* 1994-1996 -8.35 -7.90 -7.71 Model: -8.91* 1994-1996 -8.35 -7.90 -7.71 C/S -51.35 1994-1999 -140.14 -123.87 -116.17

Not: Test istatistiklerinin önündeki “*” ve “**” işaretleri sırasıyla % 1 ve % 5 önem düzeyinde temel hipotezlerin reddedildiğini belirtmektedir. Modeller için optimal gecikme uzunlukları Akaike (AIC) bilgi kriteri kullanılarak elde edilmiştir. Kritik Tablo Değerleri Hatemi-J (2008) çalışmasındaki Tablo 1’den alınmıştır.

376 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Kerem KARABULUT The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ömer YALÇINKAYA büyük olmasıyla ulaşılmaktadır. Bu durum, tahmin edilmesi gerektiğinin belirlenmesi çalışmada tanımlı modeldeki seriler arasında önem arz etmektedir. Nitekim uzun dönemli yapısal kırılmalarla birlikte uzun dönemde bir katsayıların tahmininde OLS (Ordinary eş-bütünleşme ilişkisinin bulunduğunu ortaya Least Squares) gibi geleneksel yöntemlerin koymaktadır. Bununla birlikte, Tablo 5’teki kullanılması açıklayıcı değişken(ler) ile hata sonuçlar yapısal değişimlerin ortaya çıktığı terimi arasındaki içsellik ve otokorelasyon tarihler açısından değerlendirildiğinde, Hate- nedeniyle sapmalı olabilmekte, bu nedenle mi-J (2008) Eş-Bütünleşme Testinin tanımlı eş-bütünleşme denklemindeki katsayıların modeldeki yapısal kırılmaların tarihlerini tutarlı bir şekilde tahmin edilebilmesini Türkiye ekonomisinin gerçeklerine görece sağlayan çeşitli yöntemler önerilmektedir. Bu uyumlu bir şekilde belirlediği görülmektedir. yöntemlerden eş-bütünleşme denklemindeki Çalışmada uzun dönemli ilişkileri araştıran katsayıların sapmasız ve beklentiler çerçeve- Johansen ile Hatemi-J Eş-Bütünleşme testle- sinde tutarlı bir şekilde tahmin edilmesini rinin aynı yönde sonuçlar türettiği ve yapısal sağlayan Pedroni (2000, 2001) tarafından kırılmaların etkileri dikkate alındığında veya geliştirilen FMOLS (Full Modified Ordinary alınmadığında tanımlı modeldeki serilerin Least Square) modeli ampirik analizlerde uzun dönemde birlikte hareket ettikleri yaygın olarak kullanılan yöntemler arasın- anlaşılmaktadır. Bu yönüyle eş-bütünleşme da öne çıkmaktadır (Nazlıoğlu, 2010: 97). test sonuçları, modeldeki seriler arasında kısa FMOLS yöntemi, standart sabit etkili tah- dönemde meydana gelebilecek arizi bir şokun mincilerdeki ardışık bağımlılık (otokorelas- etkisinin uzun dönemde ortadan kalkacağı- yon) ve değişen varyans (heteroscedasticity) nı ve değişkenlerin birlikte yürüyüşlerinin sorunlarının ortaya çıkardığı sapmaların dü- devam edeceğini göstermektedir. zeltilmesine güvenilir sonuçların üretilmesine imkân vermektedir. Sabit terim, hata terimi ve bağımsız değişkenlerin farkları arasındaki Uzun dönemli Eş-Bütünleşme olası korelasyonun dikkate alındığı bu yön- Katsayılarının Tahmini ve temde, parametrik olmayan uyarlama içselliği Değerlendirilmesi ve otokorelasyonu düzeltmek için açıklanan Çalışmada tanımlı modeldeki seriler ara- değişken üzerine yapılmaktadır (Kök vd., sında uzun dönemli ilişkiler eş-bütünleşme 2010: 8). Böylece, modeldeki değişkenler testleriyle saptandıktan sonra eş-bütünleşme için tahmin edilen katsayılar, uyarlanmış denklemindeki katsayıların hangi yöntemle açıklanan değişkenin açıklayıcı değişkenler

Tablo 6: FMOLS Sonuçları Bağımsız Değişkenler Katsayı Standart Hata RSY 0.2472* 0.0277 [0.000] EMP 0.4234* 0.1008 [0.000] NDK 0.2501* 0.0299 [0.000] HC 0.3687* 0.1125 [0.003] TG 0.0223* 0.0047 [0.000] Sabit Terim (C) -2.2856** 0.8832 [0.015] R2 2 0.99 0.98 JB 0.516 [0.773]

Not: Modellerde değişkenler için hesaplanan katsayıların önündeki “*” ve “**” işaretleri katsayılara ait t-istatistiklerinin sırasıyla % 1 ve % 5 önem düzeyinde anlamlı olduğunu belirtmektedir. Tablodaki köşeli parantez içindeki değerler, test istatistiklerine ait olasılıkları göstermektedir.

377 Kerem KARABULUT IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ömer YALÇINKAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

üzerine regrese edilmesiyle elde edilmekte geliştirilen asimetrik nedensellik testiyle in- ve t-istatistik değerleri de asimptotik olarak celenmektedir. Hatemi-J (2012) nedensellik standart bir normal dağılım göstermektedir- testinde, Toda ve Yamamato (1995) neden- ler. Çalışmada, Türkiye ekonomisinde turizm sellik testinde olduğu gibi modeldeki serilerin gelirlerinin ekonomik büyüme üzerindeki düzey değerleri kullanılmakta ve maksimum uzun dönemli etkilerini incelemek üzere bütünleşme derecelerinin belirlenmesi gerek- kurulan model FMOLS yöntemiyle tahmin mektedir. Bununla birlikte, Toda ve Yamama- edilmekte ve sonuçları Tablo 6’da gösteril- to (1995) nedensellik testinden farklı olarak 4 mektedir. bu teste, seriler arasındaki simetrik nedensel- lik ilişkilerinin yanında asimetrik nedensellik Tablo 6’daki tahmin sonuçları incelen- ilişkilerinin de incelenebilmesi mümkün diğinde; beklentilerle uyumlu olarak RSY, olabilmektedir. Bu yönüyle Hatemi-J (2012) EMP, NDK, HC ve TG açıklayıcı değişken- nedensellik testinde, serilerdeki pozitif ve lerinin katsayılarının pozitif yönlü ve istatisti- negatif şoklar birbirinden ayrıştırılarak değiş- ki açıdan % 1 ile % 5 önem düzeyinde olduğu kenlerin birindeki negatif yönlü bir değişimin görülmektedir. Bu sonuçlar, 1980-2016 döne- (azalışın) diğer değişkende negatif yönlü bir minde fiziksel sermaye birikiminde, eğitim değişime ve/veya değişkenlerin birindeki seviyesi veri alındığında/alınmadığında beşeri pozitif yönlü bir değişimin (artışın) diğer sermaye birikiminde, nominal döviz kurun- değişkende pozitif yönlü bir değişime neden da ve turizm gelirlerinde meydana gelen olup olmadığı araştırılabilmektedir. Hatemi-J artışların/iyileşmelerin Türkiye ekonomisinin (2012) nedensellik testinde, () şeklindeki ekonomik büyüme performansını pozitif ve serinin () ikilisine eşit olduğu varsayılarak, istatistiki açıdan anlamlı bir şekilde etkiledi- bu bileşenler arasındaki nedensellik ilişki- ğini göstermektedir. Bununla birlikte tahmin leri bilgi kriterleri eşliğinde optimal olarak sonuçları çalışmanın temelini oluşturan belirlenen (p) gecikmeli Vektör Otoregresif turizm gelirleri (TG) açıklayıcı değişkeninin Modeline (VAR) dayanılarak aşağıdaki gibi katsayısı açısından incelendiğinde, turizm hesaplanmaktadır: gelirleri değişkeninin katsayısının (0.0223) olarak hesaplandığı görülmektedir. Bu sonuç- # # # # lar, turizm gelirlerinde meydana gelen % 1’lik " ( + " 𝑦𝑦 = 𝛼𝛼 + 𝐴𝐴 𝑦𝑦")( + ⋯ + 𝐴𝐴 𝑦𝑦+)( + 𝜇𝜇 (5) bir artışın, Türkiye ekonomisinin ekonomik Hatemi-J (2012) nedensellik testinde, büyüme performansı üzerinde yaklaşık olarak Eşitlik 5’deki denklem yardımıyla seriler ara- % (0.0223) oranında bir artış meydana getir- sındaki nedensellik ilişkileri Wald test ista- diğini göstermektedir. tistiğiyle hesaplanmaktadır (Hatemi-J, 2012: 449-452). Test sonucunda, hesaplanan Wald Hatemi-J (2012) Nedensellik Testi testi istatistiklerinin kritik tablo değerlerin- Sonuçları ve Değerlendirilmesi den büyük olması durumunda “değişkenler Çalışmada, tanımlı modeldeki serilerin arasındaki nedensellik ilişkisi bulunmamak- durağanlık koşullarının ve seriler arasındaki tadır” şeklindeki temel hipotez reddedilmekte uzun dönemli ilişkilerin araştırılmasının ve seriler arasında bir nedensellik ilişkisinin ardından, seriler arasındaki uzun dönemli bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Çalış- ilişkilerin yönü nedensellik testleriyle ince- mada, tanımlı modeldeki turizm gelirleri ile lenebilmektedir. Bu çalışmada, tanımlanan ekonomik büyüme değişkenleri arasındaki modeldeki değişkenler arasındaki nedensellik nedensellik ilişkileri, Hatemi-J (2012) neden- ilişkilerinin yönü Hatemi-J (2012) tarafından sellik testiyle incelenmekte ve sonuçları Tablo 7’de sunulmaktadır.

378 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Kerem KARABULUT The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ömer YALÇINKAYA

Tablo 7’deki sonuçlar değerlendirildi- üzere fiziki-beşerî sermaye birikimi ve ğinde, turizm gelirleri ile ekonomik büyüme nominal döviz kuru kontrol değişkenleriyle değişkenleri arasında sadece pozitif yönlü birlikte 1980-2016 dönemi için kurulan değişimlere göre çift yönlü bir nedensellik model, yapısal kırılmaları dikkate alan zaman ilişkisinin olduğu anlaşılmaktadır. Bu sonuca serisi analizi metodolojisi izlenerek tahmin 1980-2016 döneminde KBRY ve TG de- edilmektedir. Çalışma sonucunda, 1980-2016 ğişkenleri için hesaplanan Wald testi istatis- dönemi için tanımlanan modelin Turizme tiklerinin, kritik tablo değerlerinden büyük Dayalı Büyüme Hipotezi kapsamındaki olmasıyla ve temel hipotezlerin reddedil- teorik yazınla, ampirik literatürle ve Türkiye mesiyle ulaşılmaktadır. Bu sonuçlar, Türkiye ekonomisinde turizm sektörünün dönemsel ekonomisinde dışa açık politikaların izlendiği açıdan gösterdiği gelişimle uyumlu olduğu ve iktisat politikaları ile turizm sektörünün belirlenen sonuçlarını bir bütün olarak şu liberalleştiği 1980-2016 döneminde, turizm şekilde özetlemek mümkün olmaktadır. gelirlerinde meydana gelen artışlar ile ekono- Bu çerçevede, inceleme döneminde Türki- mik büyümenin karşılıklı olarak birbirlerini ye ekonomisinde fiziksel sermaye birikimini, uyardıklarını ve etkileşim içerisinde oldukla- eğitim seviyesi veri alındığında/alınmadı- rını göstermektedir. ğında beşeri sermaye birikimini, nominal döviz kurunu ve turizm gelirlerini temsilen SONUÇ kullanılan tüm değişkenlerin ekonomik Bu çalışmada, dışa açılma politikalarıyla büyüme üzerindeki etkilerinin pozitif yönlü birlikte 1980 yıllarından itibaren turizm sek- ve istatistiki açıdan anlamlı olduğu tespit törünün giderek daha fazla önem kazandığı edilmiştir. Bu sonuçlar, inceleme döneminde Türkiye ekonomisinde, turizm gelirlerinin fiziksel sermaye birikiminde, eğitim sevi- ekonomik büyüme üzerindeki etkilerinin yesi veri alındığında/alınmadığında beşeri incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu yönüyle sermaye birikiminde, nominal döviz kurun- çalışmada, Türkiye ekonomisinde turizm da ve turizm gelirlerinde meydana gelen gelirlerinin ekonomik büyüme üzerindeki artışların/iyileşmelerin Türkiye ekonomisinin etkileri 1980-2016 dönemi için yeni nesil ekonomik büyüme performansını pozitif ve zaman serisi analizi kapsamında ekonometrik istatistiki açıdan anlamlı bir şekilde etkiledi- olarak araştırılmaktadır. Çalışmada Türkiye ğini göstermektedir. Diğer yandan, çalışmada ekonomisinde turizm gelirlerinin ekonomik 1980-2016 döneminde turizm gelirlerinin büyüme üzerindeki etkilerini tespit etmek ekonomik büyüme üzerindeki uzun dönem-

Tablo 7: Hatemi-J (2012) Nedensellik Testi Sonuçları Test İstatistiği Kritik Değerler Test İstatistiği Kritik Değerler L L Wald Stat. % 1 % 5 % 10 Wald Stat. % 1 % 5 % 10 3 12.87 8.48 6.69 3 13.30 8.45 6.71 9.36** 8.79** 3 13.47 8.52 6.77 3 12.65 8.43 6.68 8.21 7.07 Not: Test istatistiklerinin önündeki (**) işareti % 5 önem düzeyinde ilgili seriler arasında bir nedensellik ilişkisinin bulunduğunu göstermektedir. Tabloda “L” sütunundaki rakamlar ilgili değişkenler için Hatemi-J (HJC) bilgi kriterleri eşliğinde belirlenen optimal gecikme uzunluklarını ve değişkenleri üzerindeki “+” ile “-” işaretleri sırasıyla pozitif ve negatif yönlü değişimleri belirtmektedir. Değişkenler için hesaplanan kritik tablo değerleri 10.000 yinelemeyle elde edilmiş ve VAR modelindeki maksimum entegrasyon derecesi 1 olarak alınmıştır.

379 Kerem KARABULUT IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ömer YALÇINKAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium li etkilerinin büyüklüğü açısından ulaşılan hale gelebilecektir. Tüm bunların yanında, sonuçlar, değişkenler arasındaki nedensellik turizm sektörünü konu edinen ve yakın gele- ilişkilerinin yönü itibariyle de doğrulan- cekte yapılacak ampirik çalışmalarda, Türkiye maktadır. Bu doğrultuda, turizm gelirleri ile ekonomisinin ekonomik büyüme performansı ekonomik büyüme değişkenleri arasında; üzerinde önemli bir etkiye sahip olan turizm 1980-2016 döneminde pozitif ve çift yönlü gelirlerinin belirleyicilerinin araştırılması, bir nedensellik ilişkisinin olduğu tespit turizm gelirleri üzerinde en fazla etkiye sahip edilmiştir. Bu sonuçlar, Türkiye ekonomisinde olan unsurların tespit edilmesi ve bu yönde liberal iktisat politikalarının izlendiği ve tu- politika çıkarımlarının yapılmasının ulusal rizm sektörünün önemli gelişmeler kaydettiği literatürün gelişimine katkı sağlayacağı düşü- 1980-2016 döneminde, turizm gelirleri ile nülmektedir. ekonomik büyümenin karşılıklı olarak etkile- şim içerisinde olduklarını göstermektedir. DİPNOTLAR/FOOTNOTES Tanımlı modellerden elde edilen tüm bu 1 KBRY değişkenine ait veriler, WB veri tabanın- dan reel (2010 baz yıllı fiyatlarla) ve ABD doları sonuçlar, örneklem döneminde Türkiye eko- (USD) cinsinden alınmıştır. RSY değişkeni, WB nomisinin ekonomik büyüme performansının veri tabanından nominal ABD doları (USD) artırılmasında ve dolayısıyla kalkınma düze- cinsinden alınmış ve aynı veri tabanından alınan yinin geliştirilmesinde (ekonomik büyümenin 2009 baz yıllı GSYİH Deflatörüne oranlanarak reel hale dönüştürülmüştür. EMP değişkeni, ve kalkınmanın diğer temel belirleyici faktör- TED veri tabanından binde cinsinden alınan is- leri sabitken) turizm gelirlerinin de mevcut tihdam edilen işgücü sayısını göstermektedir. HC yapısıyla önemli bir etkiye sahip olduğunu değişkeni, çalışma çağındaki nüfusun İlköğretim, Ortaöğretim ve Yükseköğretim kademelerindeki göstermektedir. Bu bağlamda, Türkiye ekono- ortalama okullaşma yılı (Barro-Lee, 2013 ve misinde politika yapıcıları tarafından turizm Cohen ve Leker, 2014) ile aynı eğitim kade- gelirleri ile ekonomik büyüme arasında melerindeki getiri oranlarına (Psacharopoulos, 1994) dayalı olarak kişi başına değerler cinsinden inceleme dönemi itibariyle olduğu belirlenen hesaplanan eğitim endeksi değerini belirtmekte- bağıntıların mevcut düzeyinin korunmasına dir. NDK değişkeni, WB veri tabanından ulusal ve güçlendirilmesine yönelik arz-talep yönlü para biriminin ABD doları karşılığındaki dönem ortalamasındaki değerleri olarak alınmıştır. TG turizm politikalarının tasarlanıp uygulanması değişkeni türetilirken ilk önce TCKTB veri ta- gereklilik arz etmektedir. Bu doğrultuda, banından nominal ABD doları (USD) cinsinden Türkiye ekonomisinde bir yandan turizm fa- alınan turizm gelirleri verisi, WB veri tabanından alınan 2009 baz yıllı GSYİH Deflatörüne oran- aliyetlerinin çeşitlendirilerek ülke geneline ve lanarak reel hale dönüştürülmüştür. Akabinde, tüm mevsimlere yayılabilmesine yönelik arz reel formdaki turizm gelirleri verisi WB veri yönlü diğer yandan da turizm sektöründeki tabanından 2010 baz yıllı ve ABD doları (USD) cinsinden alınan reel GSYİH değişkenine oran- ürün-hizmet kalitesinin yükseltilmesine, tanı- lanarak TG serisi elde edilmiştir. tımların vb. arttırılmasına yönelik talep yönlü 2 Çalışmada tanımlanan modellerin tahmininde turizm politikalarının uygulanması önem arz Gauss 10 ve EViews 10 paket programları kulla- etmektedir. Bu yolla, Türkiye ekonomisinin nılmaktadır. turizm potansiyelinden olabildiğince faydala- 3 LR: Olabilirlik Oran Testi, FPE: Son Tahmin nılabilmesi ve turizm gelirleri ile turist sayısı Hatası, AIC: Akaike Bilgi Kriteri, SC: Schwarz Bilgi Kriteri ve HQ: Hannan Quinn Bilgi Kriteri açısından dünyadaki konumunun yükseltile- değerlerini belirtmektedir. bilmesi mümkün olabilecek ve 1980 yılından 4 Tablo 6’daki JB-Jarque-Bera modellerin normal itibaren önemli bir gelişim trendi yakalayan dağılım tanısal test sonuçlarını göstermektedir. turizm sektörünün ve sektörden elde edilen Tanımlanan modelde, JB test istatistikleri için hesaplanan olasılık değeri 0.05 önem düzeyinden gelirlerin ekonomik büyüme üzerindeki etki- büyük olduğundan kalıntıların normal bir dağılı- lerinin arttırılarak sürdürülebilmesi olanaklı ma sahip oldukları anlaşılmaktadır.

380 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Kerem KARABULUT The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ömer YALÇINKAYA

KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY tionship Between Tourism and Economic Growth: A Panel Granger Causality Approach”, Asian Eco- Ahad, M. 2016: Does Tourism-led Growth Hypothe- nomic and Financial Review, 2(5): 591-602. sis Exist in Pakistan? A Fresh look from Combine Cointegration and Causality Approach with Structural Çeken, H. 2016: Turizm Ekonomisi, Ankara: Detay Breaks, Munich Personal RePEc Archive, MPRA Yayıncılık. Paper No: 72430. Çoban, O. ve Özcan, C. C. 2013: “Türkiye’de Turizm Akınboade, O. A. and Braimoh, L. A. 2010: “Internatio- Gelirleri-Ekonomik Büyüme İlişkisi: Nedensellik nal Tourism and Economic Development in South Analizi (1963-2010)”, Eskişehir Osmangazi Üniver- Africa: A Granger Causality Test”, International sitesi İİBF Dergisi, 8(1): 243-261. Journal of Tourism Research,12(2): 149-163. Dritsakis, N. 2004: “Tourism as A Long-Run Economic Arslantürk, Y. ve Atan, S. 2012: “Dynamic Relation Growth Factor: An Empirical Investigation for Between Economic Growth, Foreign Exchange Greece Using Causality Analysis”, Tourism Econo- And Tourism Incomes: An Econometric Perspective mics”, 10 (3): 305-316. On Turkey”, Journal of Business, Economics and Dritsakis, N. 2012: “Tourism Development and Econo- Finance, 1(1): 30-37. mic Growth in Seven Mediterranean Countries: A Arslantürk, Y. Balcılar, M ve Özdemir, Z. A. 2011: Panel Data Approach.” Tourism Economics, 18(4): “Time Varying Linkages Between Tourism Receipts 801-816. and Economic Growth in a Small Open Economy”, Dücan, E., Şit, M. ve Şentürk, M. 2015:“Ekonomik Economic Modelling, 28(1): 664-671. Büyümeye Bir Katkı Bağlamında Turizm Gelirleri: Bahar O. ve Bozkurt, K. 2010: “Gelismekte Olan Ülke- Bir Panel Veri Uygulaması, Kahramanmaraş Sütçü lerde Turizm- Ekonomik Büyüme İlişkisi: Dinamik İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakül- Panel Veri Analizi”, Anatolia: Turizm Arastırmaları tesi Dergisi, 6(2): 1-14. Dergisi, 21(2): 255-265. Figini, P. and Vici, Laura 2007: Tourism and Growth Bahar, O. 2006: “Turizm Sektörünün Türkiye’nin Eko- in A Cross-Section of Countries, The Rimini Centre nomik Büyümesi Üzerindeki Etkisi: VAR Analizi for Economic Analysis, Working Paper Series No: Yaklaşımı”, Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari 01-09. Bilimler Fakültesi Dergisi, 13(2): 137-150. Gökovalı, U. ve Bahar, O. 2006: “Contribution of Bahar, O. ve Kozak, M. 2013: Turizm Ekonomisi, Eskişe- Tourism to Economic Growth in Mediterrranean hir: T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları No: 2908. Countries: A Panel Data Approach”, Anatolia An International Journal of Tourism And Hospitality Balaguer, J. and Cantavella-Jordá; M. 2002: “Tourism as Research, 17 (2): 155-168. a Long-run Economic Growth Factor: The Spanish Case”, Applied Economics, 34(7): 877-884. Gujarati, D. N. 2009: Temel Ekonometri, İstanbul: Lite- ratür Yayıncılık. Balıkçıoğlu, E. ve Oktay, K. 2015: “Türkiye’de Turizm Gelirleri ve Ekonomik Büyüme İlişkisinin Kamu Gündüz, L. and Hatemi-J, A. 2005: “Is the Tourism-led Politikaları Doğrultusunda Değerlendirilmesi”, Growth Hypothesis Valid for Turkey”, Applied Sosyoekonomi, 23(25): 113-125. Economics, 12(8): 499-504. Belloumi, M. 2010: “The Relationship between Tourism Hatemi-J, A. 2008: “Tests for Cointegration with Two Receipts, Real Effective Exchange Rate and Eco- Unknown Regime Shifts with an Application to nomic Growth in Tunisia”, International Journal of Financial Market Integration”, Empirical Economi- Tourism Research, 12(5): 550-560. cs, 35(3): 497-505. Brida, J. G., Carrera, E. H., and Risso, Wiston .A. 2008: Hatemi-J, A. 2012: “Asymmetric Causality Tests with an “A Long-Run Equilibrium Demand Function: The Application”, Empirical Economics, 43(1): 447-456. Mexican Tourism’’, TOURISMOS: an International Hepaktan, C. E. ve Çınar, S. 2010: “Turizm Sektörünün Multidisciplinary Journal of Tourism, 3(1): 66-82. Türkiye Ekonomisi Üzerine Etkileri”, Celal Bayar Brida, J. G., Lanzilotta, B., Pereyra, J. S., and Pızzolon, F. Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 8(2): 2015: “A Nonlinear Approach to The Tourism-Led 135-154. Growth Hypothesis: The Case of The MERCO- Hüseyni, İ. Doru, Ö. and Tunç, A. 2017: “The Effects SUR‖”, Current Issues in Tourism, 18(7): 647-666. of Tourism Revenues on Economic Growth in The Chen, C and Chiou-Wei; Song Z. 2009: “Tourism Context of Neo-Classical Growth Model: in The Expansion, Tou-rism Uncertainty and Economic Case of Turkey”, Ecoforum Journal, 2017, 6(1). Growth: New Evidence from Taiwan and Korea”, İTO, 2007: Türkiye’de Turizm Ekonomisi, İstanbul: İstan- Tourism Management, 30(6): 812-818. bul Ticaret Odası, Yayın No: 2007-69. Çağlayan, E., Şak. N. and Karymshakov, K. 2012: “Rela- Jimenez, I. C. 2008: “Which Type of Tourism Matters

381 Kerem KARABULUT IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ömer YALÇINKAYA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

to the Regional Economic Growth? The Cases of of Tourism to the Long-Run Turkish Economic Spain and Italy”, International Journal of Tourism Growth”, Ekonomicky Casopis, 53(9): 880-894. Research, 10(2): 127-139. Özcan, C. C. 2015: “Turizm Gelirleri-Ekonomik Bü- Kara, O., Çömlekçi, İ. ve Kaya, V. 2012: “Turizm yüme İlişkisinin Simetrik ve Asimetrik Nedensellik Gelirlerinin Çesitli Makro Ekonomik Göstergelerle Yaklaşımı İle Analizi: Türkiye Örneği”, Erciyes Üni- İlişkisi: Türkiye Örneği (1992-2011)”, Ekonomik ve versitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sosyal Araştırmalar Dergisi, 8(1): 75-100. 46, 177-199. Kasman, A. ve Kasman, S. K. 2004: “Turizm Gelirleri Özdemir, A. ve Öksüzler, O. 2006: “Türkiye’de Turizm ve Ekonomik Büyüme Arasındaki Eşbütünleşme Bir Ekonomik Büyüme Politikası Aracı Olabilir ve Nedensellik İlişkisi”, İktisat İşletme ve Finans, Mi? Bir Granger Nedensellik Analizi”, Balıkesir 19(220): 122-131. Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 9(16): 107-126. Kİm, H. J., Chen, Ming-Hsiang and Jang, S.C. S. 2006: Öztürk, İ. and Acaravcı, A. 2009: “On The Causality “Tourism Expansion and Economic Development: Between Tourism Growth and Economic Growth: The Case of Taiwan”, Tourism Management, 27(5): Empirical Evidence From Turkey”, Transylvanian 925-933. Review of Administrative Sciences, 5(25): 73-81. Kızılgöl, Ö. ve Erbaykal, E. 2008: “Türkiye’de Turizm Payne, J. E. and Mervar, A. 2010: “Research note: The Gelirleri ile Ekonomik Büyüme İlişkisi: Bir Ne- tourism-growth nexus in Croatia”, Tourism Econo- densellik Analizi”, Süleyman Demirel Üniversitesi mics, 16(4): 1089-1094. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 13(2): Perron, P. 1989: “The Great Crash, the Oil Price Shock, 351-360. and the Unit Root Hypothesis”, Econometrica, Koyuncu, F. T. 2015: “Turizm Gelirinin Türkiye’nin 57(6): 1361-1401. Makroekonomik Performansına Katkısı: Eko- Ridderstaat, J., Croes, R. and Nijkamp, P. 2014: “Tou- nometrik Bir Çözümleme”, Uluslararası Sosyal rism and Longrun Economic Growth in Aruba”, Araştırmalar Dergisi, 8(38): 959-968. International Journal of Tourism Research, 16(5): Kök, R. İspir, M. S. ve Arı, A. A. 2010: Zengin Ül- 472-487. kelerden Azgelişmiş Ülkelere Kaynak Aktarma Samimi, A. J., Sadeghi, S. and Sadeghi, S. 2011: Mekanizmasının Gerekliliği ve Evrensel Bölüşüm “Tourism and Economic Growth in Developing Parametresi Üzerine Bir Deneme, http://kisi.deu. Countries: P-VAR Approach”, Middle-East Journal edu.tr/recep.kok/Zengin_ispir.pdf. (Erişim Tarihi: of Scientific Research, 10(1): 28-32. 10.07.2017). Sevüktekin, M. and Nargeleçekenler, M. 2007: “Finansal Kreishan, Fuad M. 2011: “Time-Series Evidence For Faktörlerin Reel Para Talebi Üzerindeki Rolü: Tür- Tourism-Led Growth Hypothesis: A Case Study kiye Örneği”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler of Jordan”, International Management Review, 7(1): Enstitüsü Dergisi. 10(18):45-61. 89-93. Shahbaz, M., Kumar, R. Ravinesh, I. S. and Loganathan, Lee, Chien Chiang. and Chien, Mei-See 2008: “Struc- N. 2015: Nexus between Tourism Demand and Output tural Breaks, Tourism Development, and Economic Per Capita with Relative Importance of Trade and Growth: Evidence from Taiwan”, Mathematics and Financial Development: A Study of Malaysia, Munich Computers in Simulation, 77(4): 358-368. Personal RePEc Archive, MPRA Paper No: 67226. Modeste, N.C. 1995: “The Impact of Growth in the Srinivasan, P., Kumar, P. K. Santhosh and Ganesh, Tourism Sector on Economic Development: the L. 2012: “Tourism and Economic Growth in Sri Experience of Selected Caribbean Countries”, Lanka: An ARDL Bounds Testing Approach”, Economia Internazionale, 48, 375-385. Environment and Urbanization Asia, 3(2): 397-405. Narayan, P. K. and Popp, S. 2010: “A New Unit Root Tarı, R. 2010: Ekonometri, Kocaeli: Umuttepe Yayınları. Test With Two Structural Breaks in Level and Slo- TCKTBK, 2017: Türkiye Cumhuriyeti, Kültür ve pe at Unknown Time”, Journal of Applied Statistics, Turizm Bakanlığı, Turizm İstatistikleri http://yigm. 37(9): 1425-1438. kulturturizm.gov.tr/TR,9851/turizm-istatistikleri. Nazlıoğlu, Ş. 2010. Makro İktisat Politikalarının Tarım html. (Erişim Tarihi: 10.08.2017). Sektörü Üzerindeki Etkileri: Gelişmiş ve Gelişmekte Yamak, N., Tanrıöver, B. ve Güneysu, F. 2012: “Tu- Olan Ülkeler İçin Bir Karşılaştırma, Yayınlanmamış rizm-Ekonomik Büyüme İlişkisi: Sektör Bazında Doktora Tezi, Kayseri: Erciyes Üniversitesi Sosyal Bir İnceleme”, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Enstitüsü. Bilimler Dergisi, 26(2): 205-220. OH, Chi-Ok 2005: “The Contribution of Tourism Yavuz, N. 2006: “Türkiye’de Turizm Gelirlerinin Eko- Development to Economic Growth in the Korean nomik Büyümeye Etkisinin Testi: Yapısal Kırılma Economy”, Tourism Management, 26(1): 39-44. ve Nedensellik Analizi”, Doğuş Üniversitesi Dergisi, Ongan, S. ve Demiröz, D. M. 2005: “The Contribution 7(2): 162-171.

382 YAZAR-1

IN THE LIGHT OF ARCHIVES, THE SOCIAL ACTIVITIES OF THE UNITED KINGDOM AGENTS IN THE BORDURE OF HAKKARİ, VAN, AĞRI AND THE NEIGHBOR WESTERN PERSIAN VILLAGES FROM 1890 TO 1920

Tahir YAŞAR*

ABSTRACT he 21st. century is a century of suffer, starvation, war and blood for the Muslım world. Every day hundreds people are being murdered by the terrorists and fighting armies of differentT nations that are far away from the middle east and Islamic word. It is a reality that roots of this violence goes back to a century ago. The borders of many states in the Middle East had been drown by UK during 1920’s just at the beginning of 20th century. Those borders had been designed to be changed later and to cause new problems in the region. At the last 20 years of 19th and at beginning of 20th centuries UK had played a very active role in the region. And many nations had been provoked to fight against Ottoman Empire and had caused them to be separated from Ottomans and founding new states. During the fırst word war The Ottoman army had defied English army in Kuttul Ammere, a region in Saudi Arabia but that victory had not stopped UK. Just 17 days after that battle they had singed the Sykes- Picot agreement with French. The contend of the signed agreement was how to share the Ottoman lands between the European countries and Russia. So these circumstances occurred in Middle East today show that the UK and European counties has not given up their goals of separating the region and creating problems there. Thus the UK’s social activities and resurges on the tribes living in the West Persia and east bordures of Turkey between 1890 and 1920 carried the same aim. They had recorded the nationalities, the religions, the populations of those tribes. And beside they had recorded the power and wealth of them. And also they had reported the tribes that were against UK, the tribes for them. The tribes help Turkey, and the ones that should be migrated from the region, how many man, how many horsemen, how many foots, how many swords each tribes had and where they were located. In this study all detailed knowledge is obtained from the reports that had been collected in a book published in Baghdad in 1918 Named: “The Tribes and Personalities of Western Persia” Some of those documents were translated and categorized according the tribe against UK, the ones for them, those for Turks, and the Nestorian tribes living in great Zap Valley of Hakkari It is believed that those translated documents will illuminate and give some clues about the background of social and political events, and the cause of the terror and bloody war in the Middle east and our region. Key word: Tribes, Tribe leaders, sovars, foot, Ottoman, Zap Valley, Nestorian.

* Dr. Tahir YAŞAR, Siirt University, Siirt/TURKEY, e-mail: [email protected]

383 BELGELER IŞIĞINDA İNGİLİZLERİN 1890-1920 YILLARI ARASINDA HAKKARİ, VAN, AĞRI VE BU İLLERE KOMŞU İRAN BÖLGELERİNDE YAPTIĞI SOSYAL ÇALIŞMALAR

Tahir YAŞAR* GİRİŞ de yaşamakta olan tüm aşiretlerin bilgileri- ngilizler 19.yy’ın son 20 ve 20 yy’ın ilk 20 ni en ince detaylarıyla raporladıkları ve üst yılları arasında Osmanlının doğu toprak- yönetimlerine sundukları görülmektedir. İlarında çok citti sosyal ve siyasal çalışmalar Bu bilgiler aşağıda sunulacak belgeler- yapmıştır. Bu faaliyetlerin sonucu olarak den de anlaşılacağı gibi şöyle sıralanabilir: Osmanlını Arap yarımadasını kaybetmesinin iki devletin sınırlarında yaşayan aşiretlerin yanında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun ırkları,inançları, mal varlıkları, Biray sayıları, da koparılmasına çalışıldığı tarihi belgelerde savaşabilecek adam sayıları, piyade sayıları, görülmektedir. Ortadoğu’da sınırları cetvel- süvarilerin sayısı, konuşlandıkları bölgeler, le çizilmiş olan devletler kurulurken Doğu kendilerine taraftar olanlar, karşı olanlar, ve Güneydoğu bölgeleri de koparılmaya sevenler, sevmeyenler, İran taraftarı olanlar, çalışılırken yüz yıl sonrasının nifak tohum- Türkiye taraftarı olanlar, Türk ajanları, Rus larının da atıldığı bir gerçektir. Her ne kadar yanlıları, toprak ağaları, iş yarayan adamlar, 1- Dünya savaşı sırasında 29 Nisan 1916 da yaramayanlar, bölgeden uzaklaştırılması İngiliz ordusu Kutül Ammere kuşatmasında gerekenler ve son bölümde ise Hakkari Zap Osmanlı ordusu tarafından büyük bir bozgu- Vadisinde yaşayan Asuriler, Mar Şimun ve na uğratılmış ise de Birleşik Krallık bölgede ailesi ve yörede yaşayan diğer ağalar . Belgeler ki ihanet çalışmalarına asla ara vermemiştir. objektif bir bakış açısıyla tercüme edilmiş ve Bozgundan 17 gün sonra 16 Mayıs 1916 sunulmuştur. Aslında kitaptaki tüm belgeler da Fransızlarla imzaladığı SYKES-PICOT önemlidir ve yöre insanı hakkında kayda de- anlaşmasıyla Türkiye’nin Ortadoğu toprak- ğer bilgiler içermektedir. Ancak bu makalede larını aralarında nasıl paylaşılacağına karar belli başlı bazı belgeler seçildi. vermişlerdir. Bu gün bölgemizde ve tüm Ortadoğu’da yaşanan acı, vahşet, insanlık dışı Seçilmiş bulunan belgeleri aşağıdaki gibi terör olaylarının temeli o günlerde atıldığı tasnif etmenin yararlı olacaktır. Öncelikle İn- anlaşılmaktadır. gilizlere taraf olan veya onlara sempati duyan ve yararlanacakları aşiretler sırasıyla şunlardır: Bu çalışmada, İngilizlerin sınır illerimiz- de ve bu illere komşu Batı İran bölgesinde yaptıkları sosyal ve siyasal faaliyetler belgeler- • AFŞAR: le ortaya konulacaktır. Belgeler “Tribes and LİDER: Can Şahan Amiri Afşar Personalities of Western Persia” adlı kitaptan BÖLGESİ: Kazvinin G.B. sından alınmıştır. Bölgede faaliyet gösteren görev- Malrelbana, San Kale, Erdebil ve Urumiye ye lilerin tespitleri 1918 de Bağdat’ta devlet kadar olan bölge ile Tahan Tepe Çevresinde remi matbaasında basılmıştır ve Londura’ya yaşarlar. gönderilmitir. Bu kitapta İngilizlerin Bölge GÜCÜ: 1000 silahlı adam

* Dr. Tahir YAŞAR, Siirt Üniversitesi öğretim üyesi, Siirt/TÜRKİYE, e-mail: [email protected]

384 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Tahir YAŞAR

DÜŞÜNCELER: “16. Yy.dan beri mıyla kendi ülkesi için uğraşır.” 7 (a.g.e.s.36) İran’da yerleşmiş Türk, Kızılbaş aşiretle- rinden biridir. Bir çok kola bölünmüştür. • AHMET HAN: Bildiğimiz kadarıyla Afşar Emiri sınırda ikamet etmektedir. Bize dost olan bazı kolları 27-6-1918 de kardeşi İsmail Han’ı ya- Türklerin dönüşünden çekinerek bize olan kaladık. Ahmet Han 20-7-01918 de Buruji net desteklerini açıklamaktan çekiniyorlar. ve sonra Hurumabad ‘da tespit ettik. Talan İran yönetiminden de korkuyorlar. Askerleri yapmak veya bize saldırmak üzere suvariler bize destek olmaktadır ancak her şey bizim topladığını tespit ettik. Oldukça başarısız biri adımıza yapılıyor.” 1.(A.g.e. s.4) ancak çok fazla miktarda paraya sahiptir.8 (a.g.e. • ALİ EKBER HAN: Yörede yaşamakta olan aşiretlerin önemli “İngilizlerin emri altına verebileceği 50 bir kısmı Osmanlıya yani Türklere dost suvarisi olduğunu bildirir”2. (a.g.e. s.9) olarak kaldıkları ve İngilizlere karşı oldukları görülmektedir. İngilizlerin oyununa gelme- • ÇAHARDOLİ AŞİRETİ: miş olan bu aşiretler sıralanmışlardır: LİDERLERİ: Abdullah Han Konumu: Hamedan-Sena güneyinde yaşar • ABDUKLERİM SEYİD: GÜCÜ: 250 atlı 100 yaya “Kalbaği Kürtlerinden , yumuşak huylu NOT: Abdullah Han Hamedan- Sena bir molla. 5o yaşlarından. Bize yardım etmeye yolunda barışı sağlayan kayda değer bir aşiret söz verdi ancak Türk ajanı olmasından şüphe- lideridir. İlişkilerimiz iyidir. Bize remi olarak leniliyor.” 9 (Tribes and personalities of W. vergi vermeyi teklif ediyor.” 3.(a.g.e. s.27) Persian. S.3)

• BAZ AŞİRETİ: • AĞYAR YUSUF BEGLEROF: Büyük Zap vadisine yakın Silo ve Tuğuba “Türklere veya Almanlara ya da ikisine (bu günkü kazan) da ikamet eden Asuri çalışan bir casus. 22-6-1918 de Tahran’daydı. (Nesturi) taş gibi sağlam Mason adamlardır. Muhtemelen Türktür. 10 ( a.g.e.s.5) Liderleri melik Hamo’dur.”4. (a.g.e.s.25) • ŞEYH ALAADDİN: • ALİ HAN: Tavilalıdır. Oruman ailesinin üyesidir. Bijarlıdır. İngilizler tarafından Bijar’da işe Biar bölgesinin dini lideridir. Bölgedeki Kürt alındı.Çok yararlı bir adamdır. Rusça, Fran- dini liderler onunladır. Aile Nakşibendi der- sızca, Türkçe ve Farsça konuşur.5 (a.g.e. s.7) vişlerinin başıdır.” 11 (a.g.e. s.7)

• KİASVAND: • ALİ PAŞA HAN: “LİDERLERİ: Kias Nizam Yakup Paşa Han’ın oğludur. Hacı Zade KONUMU: Kazvin Kuzeyi ailesinde en kayda değer birisidir. Yönetime GÜÇLERİ: 500 adam süvari tedarik eder. İlhanilerle hareket eder. Aktif bir Türk partizanıdır.” 12 (a.g.e. s.11) NOT: Kürt bir aşiret. Göçebe ve İngiliz taraftarı.”6 (a.g.e.s.35) • AMİRİ AFHAM, • REGORİEF: ZEYNEL ABİDİN HAN: “Rus Kosolosu, güvenilmez. Görünüşte Masa başı işlerle uğraşan yerleşik bir İngilizlerin çok candan dostudur fakat tama- Türk aşireti olan Karagözlülerin başıdır. Bir

385 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Tahir YAŞAR The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium zamanlar zengindi fakat safahat ve komşu Kitapta adı geçen önemli kesimlerden biri Bahtiyarilerin yağmalamaları sonucu yoksul- Zap Vadisinde yaşamakta olan ve İngiliz- laştırdı. Rus bankalarında 200 bin tümenden lerle yakın dostlukları olan yada İngilizlerin fazla parası olduğu, çok değerli köylerinde yakın takipte tuttukları Nesturi aşiretlerdir. sakin bir yaşam sürmekteler. Hamedan’a İngilizlerin bu insanlarla yakı ilgisi Hristiyan girdiklerinde Ruslarla iyi geçindi. Ancak ona olmaları ve özellikle Krupiyedeki başkaldırıyı Türkler ve Almanlar lehine entrikalar çevir- sek ve idare etmeleridir. Ayrıca belgeler- diği şüphesiyle bakıldı…Eğer onu destekle- de Mar Şomun ailesin İngiliz okullarında seydik gücünün yettiği kadarıyla bize yardım eğitilmesidir. Adı geçen aşiretler şu şekilde ederdi. Çevresinde kara tilki olarak tanınır.” sıralanmaktadır: 13 (a.g.e. s.14 • ODİŞU HAN: • ORUMAN ŞAH: “Zengin bir Asuri. Gülpasan – Urumi- LİDERLERİ: Nadir Şah ye’lidir. Etkileyici bir adam, daha çok Ruslar- GÜCÜ: 400 yaya la bilinir.” 20 (a.g.e. s.19) ÖZELLİĞİ: Bizimle ilgileri yok. ÖNEMLİ NOT: “Orumanlar , Merva- • BERĞO: niler gibi Türklere en yakın yerdedir. Bizden Salabhan meliki, Asuri (Nesturi) bir yardım almadan onlara karşı koyabilirler. adamdır. Büyük Zap’a akan Tuğuba Vadisin- Tüm aşiret Orumani şeyh ailesinin direktifle- de yerleşiktir.”21 (a.g.e. s.26. rine göre hareket etmektedir.” 14 (a.g.e.s.21) • DAVİD: • BAKI HAN: “Mar Şimun’un ağabeyi, 30 yaşlarında, Kayda değer bir Müslüman. Urumi- sakin bir adamdır. Matran’ın Yeğeni Easter ye’lidir. Türk ajanı olarak bilinmektedir.”15 ile evlidir. İki oğlu ,ki kızı var. Genel olarak (a.g.e.s.25) Urumiye’nin boşaltılmasıyla suçlanmaktadır.” 22 (a.g.e.s.29) • BELURİ, MİRZA AĞA: Tebrizli bir demokrat. Türk taraftarı. • MALİK EVİD: Hükümet generalı tarafından 14-6-1918 de Asuri (Nesturi). İmadiye’nin Kuzeyinde tutuklandı.ve eskort eşliğinde Tahran’a gön- Pervari bölgesinde yaşar.Pervari rahibinin derildi. Mücahitlerin lideridir. Türko-Alman kardeşidir.Savaştan önce Pervari bölgesi ajanıdır.” 17 ( a.g.e. s.26) Duri köyünde ikamet ederdi. Urumiye’de 250 piyadeye komuta etti.” 23 (a.g.e. s.29) • FARİS HAN: “Bir Osmanlı savunucusudur. Evi Bulana- • HORMUZD: bad-Sena bölgesinde.” 18 (a.g.e.s.31 “Mar Şimun’un ikinci kardeşidir. Van İngiliz okulunda okudu ve sonra İstanbul’da • KAKAVAND: Askeri Akademiye gitti. 30 yaşlarında.”24 “LİDER: Mirza Ağa Han (a.g.e.s.42) KONUM: Zincan sınırı • MALİK İSMAİL: GÜÇLERİ: 370 adam NOT: Kürt ve İngilizlere karşıdırlar.” 19 “Yukarı Zap Vadisinin Asuri Meliki. (a.g.e.s.54) Savaştan önce Büyük Zap Vadisinde Koçanış

386 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Tahir YAŞAR

(bu günkü Konak) Köyünde ikamet ederdi. sırasında Rukiye’deydi. Pek işe yaramaz bir Mar Şimun meclisinde en önemli adamdır. adamdı.”30 (a.g.e.s.117) Babasından çok daha iyi bir adam olan oğlu Selanom Mar Şimun’un kızı kardeşi Romi İngilizler tarafından tüm yönleriyle tespit edilmiş olan, fakat tarafsız olarak kayda geçen ile evlidir. Malik İsmail Urumiye’de 500 aşiretlerin sayısı da azımsanacak gibi değildir. kişiye komuta etti.” 25 (a.g.e.s.48) Bu aşiretlerden bazıları aşağıda verilmiştir. Ancak bu aşiretler İngilizlere dost olmamış • CELO: yörenin sayılı aşiretleridir. “Hakkari’nin en girilmez vadisinde yaşayan üçüncü Asuri aşiretidir. Liderleri • AMİR MÜCAHİT BAHTİYARİ: Rahip Mar Seyiz’dir. Aralarında Melik Ğamo “Yönetimlerde hiç yer almadı. 1915’te da aynı zamanda önemli bir adamdır.”26 bizimle ilişkileri kötü olduğunda İlhanlılar- (a.g.e.s.53) laydı. Avrupa’da bulunmuş ancak bu husus- ta yararlanılmadı. Tamamıyla yöre dışına • MALİK ĞAMO: çıkarılırsa iyi olacak ancak Beyrut’ta bulunan “Asurilerin Baz Melikidir. İki oğlu var. oğluyla görüşülmedikçe buna zor ikna ola- İkisi de genç. Urumiye’de 150 piyadeye ko- cak” 31 (a.g.e. s.16 muta etti.”27 (a.g.e.s.55) • ŞEYH HACİ ARİF: • MALİK HOŞBABA: “Sakızlıdır. Alaaddin Oruman’ın toru- “Aşağı Zap Vadisi (Tiyar-Kazan) meliki- nudur. İlin demokrat partisinin üyesidir.Bir dir. Savaştan önce Amerikalı misyonerlerin Türk işinde çalışmak ve ilerlemek istiyor ancak Türklere karşı hiçbir sevgisi yoktur.”32 maaşlı adamıydı. Yaşlı Asuriler ona kuşkuyla (a.g.e. s.17) bakar. Urumiye’de 2000 adama komanda etti. Kahraman, cesur ve birinci sınıf savaşçı olarak tanındı.” 28 (a.g.e.s.56) • ASADULLAH HAN: “Vezir Zade. Kurva’dan Hamesaki’ye • MAR ŞİMUN: kadar olan bölgeye sahiptir. 400 atlı ve 500 piyadesi bulunmaktadır.” 33 (a.g.e. s.18) “Hakkari yakınında Koçanıs (Konak) kö- yünde Asurilerin hem ruhani hem de dünyevi Patriği ve lideri. Yerine öldürülen Bünya- • FARS BAHARLU AŞİRETİ: min’in küçük kardeşi Polus geçti. Diğer Hamse aşiretinin beş kolundan biridir. 12 kardeşleri David, Homizd , Zeia ve İsiah’tır. ve 13 yy’da Selçuklular ve Moğullar tara- Kız kardeşleri Surma ve Romi’dir. Kuşatma fından İran’a getirilmişlerdir. Aşiret Darab sırasında Urumiye’deydi. Pek işe yaramaz bir bölgesinde yaz- kış ikamet etmektedir.34 adamdı.”29 (a.g.e.s.117) (a.g.e.s.23)

• MAR ŞİMUN: • BRAVİNE: “Hakkari yakınında Koçanıs (Konak) kö- Önce Seistan’da Rus konsolosu idi. İran’da yünde Asurilerin hem ruhani hem de dünyevi Bolşeviklere açık destek veren tek konsolostu. Patriği ve lideri. Yerine öldürülen Bünya- Ruslar onu Tahran’da Rus bakanı yaptı ancak min’in küçük kardeşi Polus geçti. Diğer pek fazla kişi tarafından kabul görmedi. kardeşleri David, Homizd , Zeia ve İsiah’tır. Şimdi de elçilik müşaviri olarak çalışmakta, Kız kardeşleri Surma ve Romi’dir. Kuşatma Alman ve Austurya’lı mahkumlara Rusya

387 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Tahir YAŞAR The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium pasaportu imzalamaktadır. Çok tehlikeli • GURAN: biridir. Gazetelere sürekli olarak Britanya LİDERLERİ: Daha önce Gulam Ali aleyhine yazı yazmaktadır..” 35 (a.g.e.s.26) Han. Sonra aşiret üzerinde pek etkisi kalma- dı. • DORANİ KONUM: Kirmanşah’ın kuzeyindeki LİDERİ: Samsam Bahadır Han Vadide ve yaylalarda kalır yazın. Kışın kalınan KONUM: Zincan yolu köylere sahipler. GÜCÜ: Yaklaşık 400 silahlı. GÜCÜ: 2500 adam. Genelde yaya NOT: Bize dost görünür ama hiçbir şey NOT: 8 ayrı kola ayrılan Guran parça- yapmazlar. Afşar aşiretinin emirine bağlıdır- lanmış ve homojen bir yapıya sahip değildir.” lar. Şahseven aşiretinin bir kolu gibi görünü- 42 (a.g.e.s.37) yorlar.”36 (a.g.e.s.28) SONUÇ • FARİS AĞA CAN: Bu gün Ortadoğu ve bu aşiretlerin “Musevi bir bankacı. Türklere askeri yaşadığı tüm bölgeler nerdeyse yüz yıldan malzeme ve erzak tedarik eder. Sena’da bulu- beri huzurlu bir yaşam süremedi. Bölgeden nur.”37 (a.g.e.s.30) yaklaşık olarak 7000 km öteden gelerek yöreyi bu şekilde ele alan bir Devletin yöreyi karıştırmaktan, kolonileştirme faaliyetlerini • FETULLAH HAN: sürdürmekten, bir inanç savaşı vermekten “Çok tehlikeli bir adamdır. Koçi Han’ın başka ne gayesi olabilir? Yukarıda sunulan yerine geçmeye çabalar. Haziran 1918.” 38 belgelerden bu gün yaşanan acı olayların (a.g.e.s.33) temelinin bundan 100 yıl önce atıldığı, yani cetvelle çizilmiş olan sınırları her an değişti- rilerek bölgede huzursuzluk çıkarılabileceği • GALBAĞİ: anlaşılmaktadır. Tüm bu huzursuzlukların LİDER: önemli öncü bir liderleri yok altına Birleşik krallığın parmağının olduğu, KONUMU: Sena ve Sakız arası ABD’nin burada İngilizlerin jandarmalığı GÜCÜ: 800 silahlı 39 (a.g.e.s.33) yaptığı anlaşılmaktadır. Ayrıca bölge insanı- nın kendi birliğini kurması ve acılara son ver- mesi için işbirliği yapmalarını kaçınılmaz ve • GORAK DOL MURADİ: kendi gelişme stratejilerini batıdan bağımsız “LİDER: Aziz Ağa, Kerim Ağa kardeşler olarak tasarlamalarının zorunlu olduğu an- laşılmaktadır. Yapılacak en önemli şeylerden KONUM: Sakız’ın güney, güneybatısında birinin tarihin tekerrürünü önlemektir. Bu da Bena’da yaşar. İslam Aleminin uyanışına bağlıdır. GÜÇLERİ: 100 suvari. Osmanlı yanlısı.” 40 (a.g.e. s.34) KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY GEŞKİ: Lider: Farayallah Han The Trines And Personalities of Western Iran, ulusal KONUM: Tebriz civarı. Kirmanşah-Sena basımevi,Bağtat, 1918. yolu üzeri www.bik.gov.tr/kutul-amare-zaferinin-onemi-ne- dir-savasi-kim-nasil-kazandı GÜCÜ: Küçük bir aşiret , toplam 500 www./https://tr.wikipedia.org/wiki/Sykes-Picot_An- adam 100 suvari 50 yaya sağlayabilecek- laşması leri söyleniyor. Tümü çadırlarda yaşar.”41 (a.g.e.s.35)

388 M. Salih MERCAN

STATEMENT OF BAYAZID MEBUSU ŞEVKET ON REFET PASHA (18.11. 1338 1922)

M. Salih MERCAN

ABSTRACT ubsequent to theMudaniaConference,there left two important points to be solved.The first is who would be included in the mission to be sent to the peace conference and the Sappointment of someone as chairman for that mission. The second is Eastern Trakya to be handed over to Turkey.The person to be appointed with utmost authority for that status should be someone who was known and loved by Turkish people, especially by Istanbul residents. Mustafa Kemal Pasha and Rauf Orbay decided on Refet Pasha as appropriate person for that status.They submitted that decision to the approval of the parliament. Refet Pasha was a commander who became known with his services during National Struggle times.Rafet Pasha was instructed with some special order on his duty related to Istanbul by Mustafa Kemal Pasha.In those times, the telegraph in which Grand Vizier Tevfik Pasha demanded a together participation in peace conference was sent to Ankara. That telegraph was the factor determining abolishment of the sultanate. Refet Pasha saw that telegraph and agreed with Mustafa Kemal Pasha on how he should talk on sultanate and caliphate and his behavior in İstanbul.Refet Pasha was instructed by Mustafa Kemal Pasha on his duty in İstanbul. At that time, telegraph of Grand Vizier Tevfik Pasha on participating in the peace conference together reached to Ankara.That telegraph will be a factor determining sultanate abolished. Refet Pasha saw that telegraph and agreed with Mustafa Kemal Pasha on how he would talk on sultanate and caliphate and his behavior.Mudania Armistice entered into force on 15th October, and Refet Pasha completed his preparations immediately and founded his headquarters. A gendarmerie cortege of 120 people would be together with him. Pasha was sent from Mudania to Istanbul on 19th October 1922. On the day Rafet Pasha reached Istanbul, the firstrepresentative of national government was welcomed with a huge public demonstration. He became successful in getting our beautiful city back from the opposing forces despite Babıali, the Sultan and armed forces in İstanbul as a part of homeland Turkey, a province of Turkish Grand National Assembly. By the way, evacuation of Eastern Trakya was going on. Mr Şakir(Kesebir) was appointed to the governorate of Edirne.Huge welcome ceremony for Rafet Pasha in Istanbul and his talks in high excitement caused unnecessary and meaningless envy of some deputies in Grand National Assembly.

* Associate Prof. M. Salih MERCAN, Bitlis Eren University, Faculty of Science and Letters, Department of History, Bitlis/TURKEY, e-mail: [email protected]

389 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu M. Salih MERCAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Some deputies, some of them from military said: - With what authority Refet Pashaaddresses in such a way? How can the authority of Turkish Grand National Assembly and its government be violated? One of those deputies told Ali Fuat Pasha that matter: Isn’t it so, Pasha? I guess you also think the same. Ali Fuat Pasha answered that deputy in a maybe harsh but silencing way: -I never think like you, resented for your unnecessary envy. The huge welcome demonstration for Refet Pasha in İstanbul was carried out indeed on behalf of Turkish Grand National Assembly, government and Commander in Chief. Their words were not different from what we decided on. Deputy for Bayazid Mr Şevket and his friends tabled a motion of censure on the statement and authority of Refet Pasha from Ministries of Foreign Affairs, Internal Affairs and Finance under the chairmanship title of Cabinet Council. But, they withdrew their signatures pursuant to the statement in the second session of the parliament on 20.11.1328/1922 Key words: Turkish Grand National Assembly, Refet Pasha, Şevket Bey, İstanbul, Trakya, Statement.

390 YAZAR-1

BAYAZID MEBUSU ŞEVKET BEY’İN REFET PAŞA HAKKINDAKİ TAKRİRİ (18.11. 1338 1922)

M. Salih MERCAN* GIRIŞ altındaydı. Fakat Müslüman halk, artık udanya Konferansından sonra, çö- kendilerini zafere götürecek Milli Mücade- zümlenecek iki önemli mesele daha lecilerin temsilcisini karşılamak için bunları unutmuştu. İşgalciler, karşılama manzarasını Mkalmıştır. Bunlardan biri sulh konferansına 2 gönderilecek heyet ve bu heyete başkanlık hayretle izliyordu. edecek şahsın tayini idi. İkinci husus ise, Şar- Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıldığı, kı Trakya’nın teslimi meselesi idi. Fevkalade yeni Türkiye Devleti’nin doğduğunu, Teşkila- yetki ile bu vazifeye getirilecek kimse, bütün at-ı Esasiye kanunu ile egemenlik haklarının Türkiye’nin ve bilhassa İstanbul’un tanıdığı millete ait olduğunu öngören takrirler verildi ve sevdiği olmalıydı. Mustafa Kemal Paşa ile ve Milletvekili takrirlerinin en önemlisi ve Rauf Bey, Rafet Paşa’yı münasip görmüşlerdi. Osmanlı İmparatorluğu’nun geleceğini be- Meclise arz ederek, meclisin onayını almışlar- lirleyen takriri oldukça önemlidir. Çünkü bu dı. Rafet Paşa, Milli Mücadelede hizmetleri önerge üzerine yapılan görüşmeler sonucunda ile şöhret bulmuş bir kumandan idi. Saltanat kaldırılacak, hilafet makamı da Tür- Rafet Paşa, İstanbul’daki vazifesi hak- kiye Büyük Millet Meclisi’nin belirleyeceği kında Mustafa Kemal Paşa’dan bazı hususi esaslar dâhilinde Osmanlı Hanedanı üyele- talimat da almıştı. Bu sıralarda, Sadrazam rinden, ilim ve irfan sahibi bir zatın seçilmesi Tevfik Paşa’dan sulh konferansına beraber- karar altına alınacaktır. Bu arada konuya ce gidilmesi hakkındaki telgraf Ankara’ya önemli bir değişiklik getirecek Sinop Mebusu ulaşmıştı. Bu telgraf saltanatın kaldırılmasını Dr. Rıza Nur Beyle 78 arkadaşının, Osmanlı belirleyen bir unsur olacaktır. Rafet Paşa İmparatorluğunun sona erdiğini ve yeni Tür- bu telgrafı görmüş, İstanbul’da takınacağı kiye Hükümetinin onun vârisi bulunduğuna tavır, bilhassa saltanat ve Hilafet makamına ve Makamı Hilâfetin esaretten kurtarılacağı dair sarf edeceği sözler konusunda Mustafa konusunu içeren bir takrir vermiş ve takrir, 1 Kemal Paşa ile anlaşmıştı. Büyük Millet Meclisi’nin 30 Ekim 1922 tarihindeki toplantısında gündeme alınmıştı. Mudanya Mütarekesi,15 Ekimde yü- Bu önergeye göre Halife ile Saltanat birbirin- rürlüğe girdiği için Rafet Paşa hazırlıklarını den ayrılarak, saltanat kaldırılıyor, padişahta suretle yapmış ve karargâhını kurmuştu. yalnız halifelik unvanı kalacaktı. Önerge Beraberinde yüz yirmi kişilik bir maiyet bir mecliste okununca ciddi olarak muhalif jandarma bölüğü de bulunacaktı. Paşa, 19 bulunan bir gurup ortaya çıktı. Muhaliflerin Ekim 1922 Perşembe günü heyetine tahsis başında Mersin Milletvekili Albay Selahad- edilen Gülnihal vapuru ile Mudanya’dan din ve Samsun Milletvekili Ziya Hurşit Bey merasimle uğurlandı. vardı. O günkü görüşmeler karşılıklı tartış- malarla geçti ve sonuca bağlanamadı 1 Kasım İstanbul ecnebi işgalinde ve Sultan 1922’de konu yeniden mecliste tartışmalara Vahdettin ile hükümetinin güya yönetimi

* Doç. Dr. M. Salih MERCAN, Bitlis Eren Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Bitlis/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

391 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu M. Salih MERCAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium yol açınca Mustafa Kemal Paşa Türk ve İslam idareye biat ettiklerini bildirmişlerdi. Bunları, tarihinde geçen olaylardan örnekler vererek cemiyetler ve diğer teşekküller takip etmişti. hilafetin saltanattan ayrılabileceğini, ege- Nezaret müsteşarları da talimat almak üzere menliğin ve milli saltanat makamının, Büyük Paşa’ya başvurmuşlardı. Refet Paşa’nın baş- Millet Meclisi olabileceğini savunan geniş kanlığında bir toplantı yapılmıştı. bir açıklamalarda bulundu. Bunun üzerine Bu sırada İstanbul’un idare şekli hakkında konunun incelenmesi görevi Teşkilat-ı Esas- Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin talimatı da siye (Anayasa), Şeriye ve Adliye Encümenle- 5 İstanbul’a gelmiş bulunuyordu. rinden kurulan karma bir komisyona verildi. Burada yapılan müzakerelerde, özellikle Refet Paşa, İşgal Kuvvetlerine, Babai’ye hocalar, hilafetin saltanattan ayrılamayacağı- ve Padişah’a rağmen Büyük Millet Meclisi na dair, bir takım iddialarda bulundular. Bu Hükümeti’nin bir vilayeti halinde anavatana 6 gibi iddiaları daha önce hararetle reddeden bağlamaya muvaffak oldu. milletvekilleri ortaya çıkmayınca, müzake- releri izleyen Mustafa Kemal Paşa, karma Ancak Refet Beyin İstanbul’a gelişi kadar, komisyonu uyarmak ve etkilemek zorunda İstanbul’daki çalışmaları da Meclis’in günde- 3 kaldı. ”Burada toplananlar, meclis ve herkes, mi olmuştur. Refet Paşa’nın Trakya’yı teslim sorunu tabi görürse fikrimce uygun olur. almak üzere görevlendirilmesi ve İstanbul’a Aksi takdirde yine gerçek, usulü dairesinde, gelerek göreve başlaması konusunda, Türkiye ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar Büyük Millet Meclisi’ndeki görüşme-tartışma kesilecektir”. Dedi. Bu sert açıklama karma ve beyanlar ile Beyazıt Mebusu Şevket Beyin komisyon üzerinde yeterli etkiyi gösterdi ve takriri ve takririni geri alışı da Meclis görüş- hemen bir kanun tasarısı hazırlanarak aynı meleri içerisinde aşağıda belirtilmiştir. günde meclisin ikinci oturumunda oy birliği 4 HÜSEYİN RAUF BEY (Heyeti Vekile ile kabul edildi. Böylece iki buçuk yılı aşan Reisi) (Sivas)-Efendim, 4.11. 1338’de geç va- bir süreden beri fiili olarak mevcut olan milli kit, Trakya’yı Hükümetiniz ve Başkumandan irade kanunla da teyit edilmiş oldu namına tesellüme memur olan Refet Paşa Saltanatın kaldırılması ile birlikte saltanat arkadaşımızdan şu telgrafı aldım kabinesinin, de hemen görevine son vermesi “İstanbul kabinesi bugün saat 4 sonra da gerekiyordu. Ancak Padişah Vahdettin’in istifa etmiştir.” bu olupbittiyi kabulde gösterdiği tereddüt kabineye de sirayet etmiş ve ne yapacağını SALÂHATTİN BEY (Mersin)-Başku- kestiremeyerek, birkaç toplantı yaptıktan son- mandanlık namına tesellüm ne demektir ra, 4 Kasın 1922’de istifanamesini, kanunen HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — mevcut olmayan padişah’a vermişti. 5 Kasım Efendim, müsaade buyurunuz izah edeyim. 11922 günü, daha önce İstanbul’a gönderil- Yaptığımız mukavelename mucibince oraya miş olan Büyük Millet Meclisi’nin fevkalade bir Kumandan gönderdik. Kâfimi? temsilcisi Refet Paşa, Sadrazam Tevfik Pa- şa’nın istifasından sonra meydana gelen yeni SALÂHATTİN BEY (Mersin)- Şahıs durumu Anakara’ya bildirmekle beraber diğer namına mı tesellüm ediliyor, yoksa Hükümet taraftan da Babıali’ye yerleşmiş, kendi tabiri namına mı? Soruyorum. ile “Saltanat’ı Milliye” idaresini İstanbul’a HÜSEYÎN RAUF BEY (Devamla) — fiilen tesis etmişti. Zabıta, Belediye ve Adli- Aynı zamanda her ihtimale karşı orada fiilî ye’den sonra diğer resmi teşekküller mümes- bir kumandanın bulunmasını elzem gördük. silleri de toplu halde Babıâli’ye gelerek milli

392 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium M. Salih MERCAN

Böyle bir sıfat ve unvan vermeğe mecbur Madde 6. — İstanbul’da bulunan bilu- olduk. Hükümet ve Başkumandan namı- mum kıtaatı askeriye Merkez kumandanlı- na, Trakya’yı tesellüme memur Refet Paşa ğına; Hazretleri vasıtası ille icap edenlere tebligat Madde 7. — Medarisi ilmiye ile bilcümle icra etti derecatı ile tedrisata kemakân devam ederek İstanbul’un İdare şekli Hakkında Türkiye Ankara Umuru Şeriye Vekâletinde bulunan 7 Büyük Millet Meclisi’nin Talimatı Tedrisat Müdüriyeti Umumiyesine malumat 8 verecektir. Madde 1. — Türkiye Büyük Millet Mec- lisi tarafından 1 teşrinisanide ittihaz edilen Madde 8. — İstanbul mahallî evkafı, mukarrarat üzerine; Büyük Millet Meclisinin İstanbul Evkaf Müdürü tarafından idare tanımadığı teşkilâtın İstanbul’da tatili faaliyet olunarak Ankara Evkaf Vekâletine malumat eylemesi ve Şehremaneti ve İstanbul Vilâ- verecektir. yeti Meclisi İdare heyetlerinin Ankara’ dan Madde 9. — İstanbul vilâyeti ile iş- talimata intizar eylediklerini beyan eyleme- gal sahasında bulunan menatik hükkâm, leri üzerine; Türkiye Büyük Millet Meclisi memurin ve müstahdemini nizamiye, şer’iye, Hükümeti 4.11. 1338 zavalinden itibaren Tıbbı Adlî müessesesi, İstanbul İstinaf İstanbul’un idaresine vaziyet eylemiştir Mahkemesi Müddeii umumiliğine merbut Madde 2. — İstanbul, şimdilik. Türkiye olarak, Büyük Millet Meclisinden sadır olan Büyük Millet Meclisi Hükümeti namına kavanîn dairesinde tarihi tebliğinden itibaren bir vilâyet olarak idare olunacaktır. Üsküdar, Türkiye Büyük Millet Meclisi namına sâdır Çatalca, Beyoğlu mutasarrıflıkları İstanbul olacak hükümler usulen doğruca Sivas’taki vilâyetine mülhaktır. Mahkemei Temyize gönderilecektir. İstanbul Mahkemei Temyizi işarı ahire kadar ifayı va- Madde 3. — İstanbul devairi merkeziyesi zifeden memnudur. Vazifelerine muvakkaten tatili faaliyet edecektir. Devairi mezkûre, hitam verilmiş bulunan mahakim ve devairi memurin ve müstahdemlerinin ne suretle adliyenin mümeyyiz ve başkâtiplerine sicil ifayı vazife edecekleri hakkında ayrıca talimat müdürü Şevket Beyefendinin nezareti altında verilecektir. birer kâtip tefrik edilerek mevcut kuyut ve Madde 4. — İstanbul devairi merkeziye; dosyalarla nukut muhafaza ettirilecek ve bun- evrak, eşya ve nukutunun tahtı muhafazaya lar emri muhafazadan şahsan mesul olacaktır, alınmasından her dairenin müsteşarı veya istinaf müddei umumiliği Adliye Vekâleti en büyük memuru ile müteselsilen şahsan ile derhal tesisi muhabere ve emir telakki mesuldürler. Bunlar ismen tavzif kılınacak ve edecektir. İstanbul’da merci olarak Vilâyet ‘isimleri bildirilecektir. makamını tanıyacaktır. Madde 5. — Harbiye, Bahriye daire- Madde 10. — İstanbul Vilâyeti mekâtipi leri ile liman Riyaseti, Seyrisefain İdaresi iptidaiye ve taliyesi doğrudan doğruya Vilâyet doğrudan doğruya, Ankara Müdafaa Milliye Maarif Müdüriyetine merbut olacaktır. Vekâletine merbut olmak üzere müsteşarları Maarif Vekâletine merbut Darülfünun ve tarafından idare olunacaktır. İstanbul Merkez şuabatı mekâtibi âliye ve Matbaai Âmire gibi Kumandanlığı, Polis Müdüriyeti, Jandarma müessesatı vesaire mevcut ve mer’î nizamna- Kumandanlığı ve Haliç Komodorluğu şimdi- meler dâhilinde Maarif Vekâleti ile müna- lik doğrudan doğruya benim emrim altında sebet tesis edeceklerdir. Müzelerde. Matbaai bulunacaklardır. Âmire, Maarif Nezareti, evrak mahzenlerinde

393 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu M. Salih MERCAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium ve depolarında mevcut sicilat ve eşya vesaire emirler verilmiştir. Fakat meselenin neza- mahfuz katacak ve memurini aidesi bundan keti, kimin tarafından tatbik edileceği ve ne mesul tutulacaktır. veçhile tatbik edileceği oradaki icra memur- larına terk edilmiştir. Onun için tafsilat arz Madde 11. — Nafıaya merbut bilumum edemeyeceğim. mekâtip tedrisatına devam edecektir. Eski yöneticilerden bazıları son dakika- Madde 12. — İstanbul vilâyetini, ziraat, ya kadar inatlarında devam etmişler. Fakat baytariye, maden, sanayi ve ticaret muamelâtı Büyük Millet Meclisinin bu duruma son vilâyet nezdindeki memurini aidesi tarafın- vermiştir. Beyhude olarak Hükümet ismini dan rüyet edilecektir. taşıyan heyet ki mahalli idare tarzında telakki Madde 13. — Ziraat ve Ticaret Nezare- edilebilirdi. Bunlar son zamanlara kadar tine merbut bakteriyolojihane, Halkalı Ziraat inatlarında devam etmişler. Teslim alınan mektebi ve sanayi mektebi gibi müessesat idarelerde, bunlar emir telakki edinceye kadar mevcut ve meri nizamnameleri dâhilinde mahkemeleri kapamışlar Maliye Vekâleti İktisat Vekâleti ile münasebet tesis edecektir. yalnız hastane ile ittihaz buyurduğu mukarre- rat neticesinde İstanbul’da bulunan hükkâm Madde 14. — İstanbul müessesatı sıh- ve memurini maliye vazifelerinde meşru hiyesi Ankara Sıhhiye ve Muaveneti içtima- olarak devam edemeyeceklerini anlamışlar ve iye Vekâletine tabidir. Sıhhiye Müdüriyeti derhal Büyük Millet Meclisine müracaatla Umumiyesinde mevcut nukut ve dosyalar tebligatını aldıkları zaman zannederim ki, İstanbul vilâyeti Sıhhiye Müdürünün mesuli- elan mütereddit imişler. Fakat hasta ihtiyacını yeti altında muhafaza edilecektir. Muhacirin temin edebileceği o da bir kararla tespit etmiş Müdüriyeti Umumiyesi (muaveneti içtima- ve teriyatı kesmiştir. Onun için İstanbul iye) Müdüriyeti namı ile Sıhhiye Vekâletine heyeti istifaya mecbur kalmıştır. Malumatı tabi olarak muhacirin umuruna bakacaktır. mütemmime de budur. Yani kendileri Büyük Madde 15. — Maliye devairinin devamı Millet Meclisinin emirlerini aldıklarında zarurî olan işleri İstanbul defterdarlığına zannederim ki, halen mütereddit imişler. rüyet olunacaktır Fakat milletin hakikî kuvvetinin, meşru kuvvetinin nerede olduğunu müdrik bulunan Madde 16. — İcra Vekilleri Heyeti kara- memurin hakikati görmüş ve o suretle işe rına müstenit işbu talimatname 5.11.1338’de mübaşeret etmişlerdir. Ve o suretle Hükümet 9 11 neşii tamim olunmuştur, ıskat edilmiştir. HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — Müstacelen ve muhtasarah Refet Paşa Haz- Aynı zamanda Hariciye Vekâletiniz İstan- retleri vasıtası ile İstanbul vilâyetine şimdi bul’da Hamit Bey vasıtası ile düveli itilafiye arz ettiğim gibi teşkilâtına ait talimatı derhal mümessillerine şimdi aynen arz edeceğim tebliğ etmiştik 4/5 gecesi. Aynı zamanda şifahî takriri göndermiştir. da devairi aidesinden, vekâletlerden bazı nikat hakkında tafsilen emirler ve talimatlar Der saadette Düveli İtilafiye Mümessil- verilmektedir. Refet Paşadan aldığımız son lerine telgrafta dünkü tarihlidir ki, bu emri derhal Türkiye’de şahsî saltanatın ilgası üzerinde icap edenlere tebliğ ettiğini ve tatbikatına 10 İstanbul halkının vicdanı millîden feveran başladığını bildirmiştir eden tuğyan ile anavatan idaresine iltihak ve Emaneti mukaddese hakkında da ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetini

394 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium M. Salih MERCAN tesis eylediklerini ihbar ile kesbi şeref eyle- HÜSEYİN RAUF BEY (Devamla) — rim. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Mudanya mukarreratının tarafımızdan ihlâl İstanbul vilâyetinde temini asayiş ve idarei edildiği dermeyanma karşı Hükümet ne umur için devairi aidesine evamir ve talimatı düşünüyor? Muhasımlarımız, bu meselede lâzime ita eylemiştir. Ordularımız, Mudan- dermeyan değil, her şeyde her şeyi dermeyan ya konferansında tayin olunan huduttan ederler. Ve bize her türlü takayyutta bulunu- ileri geçmeyeceklerse de İstanbul’da Türkiye yorlardı. Bizim tarafımızdan sebebiyet veril- Büyük Millet Meclisi Hükümetinin bilfiil miş miydi? Muhasım adama (yasın) okun- teessüs etmesi ile asayiş ve inzibatı temin; maz. Ona mukabele etmek için elimizde ne münhasıran Hükümeti mezkûreye teveccüh gibi vesait ve tedbirler varsa onu kullanacağız. ettiğinden Şarkî Trakya’ya olduğu veçhile Fakat şimdiden o ne söyleyecektir? Bunu tarafımızdan İstanbul’a dahi inzibat memurin bilmiyoruz. Tabii, muhasımlarımız her türlü ve kıtaatının gönderilmesine ihtiyaç olduğu ifsadatta ve her türlü teşebbüsatta buluna- müsellemdir. Bu vaziyette düveli itilafiye kıta- caklardır. Fakat biz de bunlara karşı her türlü atının İstanbul mıntıkasında devamı ikameti- tedbiri almaya çalışıyoruz. Allah’tan muvaf- ne lüzum ve imkân görülmeyeceğini kuvvetle fakiyet temenni ederiz. Sonra İstanbul’daki ümit etmekteyim. Bu münasebetle Lozan kuvvetleri defetmeden; hâkimiyeti milliyeyi Sulh Konferansının netayici müspete vermesi kontrol altında bırakmak doğru mudur? Buna Türkiye Büyük. Millet Meclisi Hükümetinin da tabii hakimiyeti milliyeyi kontrol altında halisane ümitleri cümlesinden bulunduğunu 12 bırakmayı kabul etmiyoruz. Arz ettiğim not beyan ile kesbi şeref eylerim. ile de onu kabul etmediğimizi tebliğ ettik. 5 Teşrinisani 1338 Fakat evvelce de arz ettiğim nota vaziyeti münasebeti ile mesele muğlaktır. Çalışacağız T. B. M. Meclisi 14 Hariciye Vekili ve inşallah muvaffak olacağız İsmet Beyazıt Mebusu Şevket Beyle rüfekasının, RAUF BEY (Devamla) — Hariciye Refet Paşanın beyanat ve salâhiyeti hakkın- Vekili yazıyor. Bu nota da itilaf mümessille- da icra Vekilleri Heyeti Riyasetiyle Hariciye, rine tebliğ edilmiştir. Fakat henüz bir cevap Dâhiliye ve Maliye Vekâletlerinden istizah alınamamıştır. Malumu âliniz vaziyet biraz takriri muğlâktır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin REÎS- Efendim, Heyeti Vekileden bir imanı, en layetegayyer akidesi ve bunun için istizah takriri vardır; okunacak: tekmil kuvvetlerini tamamen istimal edeceği 15 bîr şey varsa, o da müstakillen idarei hükümet B. M. Meclisi Riyaseti Celilesine etmektir, Gayemiz ve hedefimiz budur. Bunu Trakya’yı tesellüme memur iken İstan- temine sonuna kadar çalışacağız. Ancak bul’un vaziyeti âhiresi dolayısıyla İstanbul ‘un vaziyet muğlaktır diye demin arz ettim. Çün- TB’Bİ idaresinde görünen ve Meclisi Âlinin kü Mudanya Konferansı ile bir de vaziyeti kanaati, mevcut kanunlar hilâfında birtakım mahsusa vardır. İkisini telif ile sakat vaziyete icraat ve harekatta bulunduğu anlaşılan Refet girmeden ciddiyet ve aynı zamanda hüsnü Paşanın harekâtı vakıası muvacehesinde ilti- niyetle halle uğraşıyoruz. Muvaffakiyet cenabı zamı sükût ile hiçbir muameleye teşebbüs et- haktandır. Şu muhakkaktır ki. Hükümetimiz medikleri Meşhud olan icra Vekilleri Reisiyle behemehal müstakillen icrayı hükümet et- Hariciye, Dahiliye ve Maliye vekillerinden melidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi iştirak zirdeki mevaddı istizah eyleriz: kabul etmez ve edemez. Bu bapta gelecek 13 malumatı da peyderpey arz ederim. 1. — Refet Paşaya verilen salâhiyetin

395 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu M. Salih MERCAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium mahiyet ve derecei şümulü ve bu salâhiyetin Paşanın hareketi Meclisin hukuku sarihasına ne taraftan verildiği ve kendisine Büyük tecavüz olduğundan derhal azli icap ederken Millet Meclisi Hükümeti ve Başkumandanlık Hükümetin sükûtu, vaziyeti tasvip manasını mümessili unvanının tevcihindeki siyasi ve ifade ettiğinden keyfiyetin tasrihini Heyeti idari maksat ve gaye? Vekile Riyasetinden istizah eylerim. 2. — Refet Paşa Heyeti Vekile Reisi 16 Teşrinisani 1338 tarafından Mecliste okunan talimat hilâfında, Diyarbakır Mebusu .İstanbul’da bir Hükümet teşkil etmekte ve Hacı Şükrü gazetelerdeki beyanatında da bu Hükümeti ALİ FETHİ BEY (Dâhiliye Vekili) (Heyeti Vekilece) unvanıyla tavsif etmekte (İstanbul) — Efendim, İstanbul meselesi- olduğundan gerek bu tarzı tavsif ve gerek bu ne, Refet Paşanın ahval ve harekâtına dair tarzı Hükümet pahayı müşarünileyhin mezu- rüfekadan bazıları Heyeti Vekile Riyase- niyet ve salâhiyeti cümlesinden midir? tinden, Dahiliye Vekâletinden, Hariciye ve 3. — Kanun vaz’ı ve mevzu kanunların Maliye Vekâletlerinden istizah için takrir tadil ve ilgası münhasıran ve yalnız Büyük vermişlerdir. Bu istizah Heyeti Âliyenizce Millet Meclisinin hukuk ve salâhiyeti cüm- kabul edilmiştir. Cevabını her suretle vermeye lesinden iken Refet Paşanın Gümrük Resmi amadeyiz. Fakat Ziya Hurşit Bey biraderimi- hakkındaki Kanunu tadil ve gümrük tari- zin salonda bir takım propaganda yaptığını fesinde tenzilât icra etmesi ne suretle tefsir işittim. İstizah meselesi bugün mevzubahis ve telif edilebilir ve buna karşı Hükümet ne olan mesele yalnız o istizahta, o takrirde 16 vaziyet almıştır? Balâda serd edilen ımevad münderiç olan mesaildir. Heyeti Celileniz hakkında tasrih edilen vekiller taframızdan bunu kabul etmiştir. Bunun haricinde bir acilen cevabî İzahat verilmesini teklif eyleriz. takım mesail vardır. Bunlara da her zaman cevap verebiliriz. Alenî celsede bunlara ait 17 Teşrinisani 1338 sizlere cevap vereceğim. Yalnız bilmediğim • Beyazıt/Şevket • Bitlis/Yusuf Ziya bir mesele hakkında bugün burada bir takım • Erzurum/Salih • Erzurum/Süleyman Neca- sualler sorarsanız, ben neden istizah olundu- ti • Canik/Emin •Lâzistan/Osman •Erzin- ğumu bilmeden nasıl cevap yerebilirim? Bir can/Hüseyin •İçel/Haydar Lütfü gün tayin edersiniz, o gün münakaşa ederiz. Yoksa benim bilmediğim bir mesele hakkın- REİS — Efendim, bu istizah takririnin da size şunu soracağım, bunu soracağım, bu üçüncü maddesine tevafuk eden ikinci bir dakikada cevap vereceksiniz demek doğru 17 istizah takriri daha var. O da okunacak: olamaz. Riyaseti Celileye Ali Fethi Bey’in konuşmasından sonra 11 Teşrinisani 1338 tarihli ve 29 numaralı gizli oturum yapılarak konunun görüşülmesi Tanin gazetesinde neşrolunan Refet Paşanın kabul edilmiştir. Bu kararın alınması üzerine beyanatında Gümrük Tarife Kanununun bazı Beyazıt Mebusu Şevket Bey ve arkadaşları mevaddını tadil ettiğini, pirinç, şeker, un, imzalarını geri çektiklerini beyan etmişlerdir. margarin gibi eşya üzerinden alınan Gümrük Bu durum şöyle gelişmiştir. Resmini tenzil eylediğini beyan etmekte- REİS — Beyazıt Mebusu Şevket Bey ve dir. Hükümatı mutlakada bile hükümdaran rüfekasının... Heyeti Vekilenin reyini almaksızın Kavanini ŞEVKET BEY (Beyazıt) — Ben imzamı mevzuayı hodbehot tadil ve hükümden ıskat 18 etmek hakkına malik olmadığından Refet geri aldım.

396 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium M. Salih MERCAN

Beyazıt Mebusu Şevket ve arkadaşlarının • Erzincan/ Hüseyin • Canik/ Emin •Lâ- verdikleri takriri geri aldıklarını açıkladıktan zistan/ Osman •Bitlis/ Yusuf Ziya •Erzurum/ sonra, konuyla ilgili verilen bazı takrirlerin Süleyman Necati •Erzurum/ Salih • İçel/ görüşülmesine geçildi. Haydar REİS — O halde Bitlis Mebusu Yusuf HÜSEYİN RAUF BEY (Heyeti Vekile Ziya Beyle rüfekasının istizah takrirlerini Reisi) (Sivas) — Efendim hasbel zarure okuyoruz: vazifesi gayrı muayyen, fakat namahdut mesuliyeti seve, seve deruhte etmiş olmak iti- Büyük Millet Meclisi Riyaseti Celilesine bariyle bugün bu husustaki maruzatımı celsei Trakya’yı tesellüme memur iken İstan- hafiye olduğundan tekmil üryanlığıyla Heyeti bul’un vaziyeti ahiresi dolayısıyla İstanbul Celilenize arz edeceğim. Şüphesiz Heyeti Reisi idaresinde görünen ve Meclisi Âlinin Âliyeniz de vicdanınızla ve pek münevver kanaati, kavanîni mevcudesi hilâfında bir olan efkârınızla mütalâa buyuracaksınız. Tabii takım icraat ve harekâtta bulunduğu anlaşılan pek musip bir karar ittihaz buyuracaksınız. Refet Paşanın harekâtı vakıası muvacehesinde Yalnız şunu arz etmek mecburiyetindeyim iltizamı sükût ile hiç bir muameleye teşebbüs ki müdafaa etmek üzere bu kürsüye çıktığım etmedikleri meşhut olan İcra Vekilleri Reisi hakikat ve ahvalin Heyeti Vekilenize ceb- ile Hariciye ve Dahiliye ve Maliye Vekillerin- rettiği, menafii memleket noktai nazarından den zirdeki mevaddı istizah eyleriz: cebrettiği vazife icabatıdır. Ne şahsı müdafaa 1. Refet Paşaya verilen salâhiyetin ma- edeceğim ve ne de prensibi müdafaa edece- hiyet ve derecei şümulü ve bu salâhiyetin ne ğim. Bunu da söylemeyi bir vazifei vicdaniye taraftan verildiği ve kendisine Büyük Millet addediyorum. Efendiler, istizahların ve bun- Meclisi Hükümeti ve Başkumandanlık mü- dan evvel verilen suallerin esasını bir cümle messili unvanının tevcihindeki siyasî ve idarî ile telhis etmek lâzım gelirse zannediyorum maksat ve gaye? ki Refet Paşanın İstanbul’daki harekâtı kayıt ve şarta tabi değildir. Kanunları tağyir edecek 2. Refet Paşa Heyeti Vekile Reisi tara- hotserane hareket ediyor merkezindedir fından Mecliste okunan talimat hilâfında zannederim. Bilmem telhis edebildim mi? İstanbul’da bir hükümet teşkil etmekte ve (Hay hay sadaları) Heyeti Vekilenizin noktai gazetelerdeki beyanatında da bu hükümeti nazarını kemali teessüfle arz ediyorum. Bu (Heyeti Vekile) unvanıyla tavsif etmekte olduğundan gerek bu tarzı tavsif ve gerek bu hususta istizah sahibi olan arkadaşlarımla tarzı hükümet Paşayı Müşarünileyhin mezu- hali ihtilâftadır. İşte bu ihtilâfın sebebini arz niyet ve salâhiyeti cümlesinden midir? edeceğim. Arkadaşlar, malumu âliniz ordu- larımız muzafferen bir taraftan Bahrisefit 3. Kanun vazı ve mevzu kanunların tadil sahiline, bir taraftan Boğaz tarafına üçüncü ve ilgası münhasıran ve yalnız Büyük Millet koldan da Kocaeli Şibhiceziresine yanaştığı Meclisinin hukuk ve salâhiyeti cümlesinden vakitte malum olan surette Mudanya’da bir iken Refet Paşanın gümrük resmi hakkındaki konferans inikat etti. Orada bazı mükarrerat kanunu tadil ve gümrük tarifesinde tenzilât ittihaz edildi ki - Meclisi Âlinizce malumdur, icra etmesi ne suretle tefsir ve telif edilebilir bu mükarrerat mucibince Trakya’da Meclisi ve buna karşı hükümet ne vaziyet almıştır? Âlinizin kavanîni ile idare edilebilmek üzere Balada serdedilen mevadda, tasrih edilen millî hudutlarımız dâhiline girdi. Allah’a vekiller tarafından acilen izahat verilmesini 19 hamdı senalar olsun. Fakat aynı mukavelenin teklif eyleriz. sarih maddelerinden biri de Trakya’ya asker 17 Teşrinisani 1338 geçirmemekle mükelleftik. Heyeti Vekileniz

397 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu M. Salih MERCAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Mudanya mukavelenamesinin sulh müzake- leri ve tekmil vezaifi bir elde toplayalım. En ratı devam ettiği müddetçe ve sulh müzake- az zamanda en kuvvetli müdafaa tertibatı ratı başlayıncaya kadar geçen zaman zarfında yapalım. Bunu temin etmek lâzımdı. İşte meri olacağını nazarı dikkate alarak gerek bu bu noktai nazardan Refet Paşaya verdiğimiz geçen zaman zarfında ve gerek sulh müzake- sıfat, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Başku- 20 ratı devam ettiği müddetçe her türlü ihtilâf at mandanlık mümessilidir. bertaraf edilmek üzere tedbir ittihaz edildiği Refet Paşa, İstizah (gensoru)lar hakkında gibi inkitaı münasebet de olabileceği ihtima- yaptığı konuşmada şu açıklamalarda bulun- lini düşünerek buna karşı da tedbir düşünmek muştur: mevkiinde idi. Geçenlerde alenî celselerin birinde veyahut kısmen alenî, kısmen hafi Bu devletin siyasi hayatına girmiş ve bazı celsede arkadaşlardan bazılarının istizahına mühim mevkiler işgal ederek bu millete en karşı kapalı olarak cevap vermiştim. Bu celse- buhranlı günlerinde elinden gelen gayretle de hakkı müdafaa noktai nazarından mecbur azami derecede hizmet etmeyi en büyük ve oluyorum, arz edeceğim. Efendiler, inşallah mukaddes vazife saymış bir insan olarak ken- muvaffak olacağız, müzakeratı siyasiyemizde disine atfedilen bir takım maceralara atılmak herhalde Misakı Millîmizi tamamen istihsal heveslerini çoktan geçirmiş olduğunu söy- edeceğiz. Fakat aksini de düşünmek herhal- leyerek, “Dağa çıkıp da asker arkadaşlarımla de zannederim menafii milliye zaruretidir. Çin generalleri gibi bir hükümet kurmak is- İhtilâf zuhur ettiği anda Trakya’mızı müdafaa tediğimi iddia edenlere şunu hatırlatayım ki, etmek için ordu geçiremeyeceğiz ve belki bir ben daha ilk devrede askerlerin seçilip buraya müddet için de geçiremeyiz. Orası bomboş gelmelerinin bile aleyhinde idim. Hatta o kalırsa Yunanlıların Karaağaç taraflarındaki zaman Meclise kimlerin gelecekleri görüşül- tahavvülâtı malum olan müzakerat dolayısıyla düğü vaki, Kolordu Kumandanlarına kadar Balkanlardaki tahavvülât vesaire bir günde onların listeye alınmamasını, Milli Müdafaa vaziyeti aleyhimize çevirebilir. Bunun için biz Vekilleri askerden olmak gerektiği için yalnız, Trakya’da hafi tertibat ittihazına mecburuz. ordu kumandanlarından bazılarının seçil- Bu mecburiyet ise Trakya’ya memur edilmesi mesi münasip olacağını söylemiş ve teklif lâzım gelen arkadaşın bu noktai nazardan etmiştim. Şimdi bu vaziyette, bana askerden tetkiki ve intihabı zaruretini bize ayan olarak mürekkep bir hükümet kurmak istediğimi göstermiştir. Tetkik ettik. Bu gibi hususlarda nasıl atfedebilirsiniz? mücerrep olan ve bu hususta vücudundan istifade edilebileceği bizce malum olan Refet Refet Paşa’nın bu susturucu sözleri Paşayı bu vazife ile tavzif ettik. Efendiler, üzerine, Meclis Reisi Hükümete itimat reyi Refet Paşayı oraya Kumandan unvanıyla verilmesine dair olan takriri reye koyuyor. So- nuçta, mevcut 167 mebustan 147’sinin itimat göndermedik. Çünkü Mudanya mukavelena- 21 mesine mugayir hareket etmiş olurduk. Ordu reyini verdiği anlaşılıyor. bulunduramayacağımız bir yerde kumandan bulunduramazdık. Aynı zamanda Refet DİPNOTLAR/FOOTNOTES Paşayı Trakya’ya vali diye de gönderemezdik. 1 -Ali Fuat Cebesoy, Siyasi Hatıralar, Büyük Zafer- Çünkü Meclisi Âlinizin kabul ettiği kanunlar den Lozan’a, Lozan’dan Cumhuriyete,, İstanbul, mebuslukla valiliğin bir şahıs üzerinde içtima 2007, I-II, s. 151 edemeyeceği merkezindedir. Bunu yapmak ve 2 -Cebesoy, a.g.e. s. 151 aynı zamanda bir surette göndermemiz lâzım 3 - Abidin Tüzel, Türk İstiklal Harbi, Anakara, gelirdi ki İcabında askerî ve mülkî kuvvet- 1969, II/IV, s. 111 4 -Tüzel, a.g.e s.111

398 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium M. Salih MERCAN

5 - Ali Fuat Cebesoy, Siyasi Hatıralar, İstanbul, KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY 2007, s.186 TBMM. Zabıt ceridesi, Yüz kırkıncı İçtima, 6 -Rauf Orbay, Siyasi Hatıralar, İstanbul, 2005, 18.11.1338 Cumartesi, XXIV s.525 TBMM. Gizli Celse Zabıtları 6 Teşrinisani 1338 7 - Cebesoy, a.g.e. s.186 (1922) , III 8 -T. B. M. M. Gizli Celse Zabıtları 6 Teşrinisani TBMM. Zabıt ceridesi, Yüz kırkıncı İçtima, 1338 (1922) , III, s. 1010 18.11.1338 Cumartesi, XXIV 9 -T. B. M. M. Gizli Celse Zabıtları 6 Teşrinisani TBMM. Gizli Celse Zabıtları 20 Teşrinisani 1338 1338 (1922) , III, 1011 (1922), III, 10 - T. B. M. M. Gizli Celse Zabıtları 6 Teşrinisani TBMM. Gizli Celse Zabıtları, 21 Teşrinisani 1338 1338 (1922) , III, 1011 (1922), XXV 11 - T. B. M. M. Gizli Celse Zabıtları 6 Teşrinisani TBMM. Gizli Celse Zabıtları, 22 Teşrinisani 1338 1338 (1922) , III, 1012 (1922), XXV 12 - T. B. M. M. Gizli Celse Zabıtları 6 Teşrinisani Abidin Tüzel, Türk İstiklal Harbi, Anakara, 1969, II/IV 1338 (1922) , III, 1012 Ali Fuat Cebesoy, Siyasi Hatıralar, Büyük Zaferden 13 - T. B. M. M. Gizli Celse Zabıtları 6 Teşrinisani Lozan’a, Lozan’dan Cumhuriyete,, İstanbul, 2007 1338 (1922) , III, 1012 Rauf Orbay, Siyasi Hatıralar, İstanbul, 2005, 14 - T. B. M. M. Gizli Celse Zabıtları 6 Teşrinisani Tevfik Bıyıkoğlu, Trakya’da Milli Mücadele, Ankara, 1338 (1922) , III, 1015 1992 15 - T. B. M. M. ZABIT CERİDESİ, Yüz kırkıncı İçtima, 18.11.1338 Cumartesi, XXIV, s.551-552 16 -T.B.M.M. zabıt ceridesi, Yüz kırkıncı İçtima, 18.11.1338 Cumartesi, XXIV, 551 17 - T.B.M.M. Gizli Celse Zabıtları 20 Teşrinisani 1338 (1922), XXV, S. 1071 18 - T.B.M.M. Gizli Celse Zabıtları, 20 Teşrinisani (Kasım) 1338 (1922), XXV, s. 1071 19 - T.B.M.M. Gizli Celse Zabıtları 20 Teşrinisani 1338 (1922), XXV, S. 1071 20 - T.B.M.M. Gizli Celse Zabıtları 20 Teşrinisani 1338 (1922), III, S. 1073 21 -Orbay, a.g.e. 594-595

399 LYRICAL TRANSLATION OF AHMED-I HANI’S “MEM U ZIN”

LYRICAL TRANSLATION INTO TURKISH: NAZMÎ

Müzahir KILIÇ*

ABSTRACT t is clearly known that in every era of our literature some literal materials were transferred into Turkish and the initial samples were introduced and known by this way. In divan Iliterature, especially in 13th and 14th century when the masnavis were transferred from Iranian literature via translation, it is viewed that copyrighted works were started to be published afterwards. In addition, many works were gained by translation in the field of theatre and similar ones after the Tanzimat Era. Today, the great mystic and wise man known as a significant poet of Kurdish Language and Literature, Ahmed-I Hani’s “Mem u Zin” were translated into Turkish many times in the forms of prose and lyric for it was written in Kurdish. The Kurdish version of the literary work have been printed many times. In the Symposium of the Mount Ararat and Noah’s Ark, pa- pers were presented about the masterpiece and its author. Since it is written in Kurdish, there have been many ones exploiting the issue. The Kurdish print of the work were published many times with the name of “Mizan’ul Edeb’. The work constitutes from approximately 2500 coup- lets. “Mem u Zin” ( A love story flourishing on earth and flowering in sky )that was written by Prof. Dr. Ramazan el-Buti and translated by Mehmed Emin Bozarslan and 30000 copies were printed in its fifth print by Ağrı government were appreciated by the locals and replaced as one of the best sellers. The work “Mem u Zin” was translated into the languages like Russia, Arabia and Persia. However, here the work that constructs the base of our paper is a handwritten manuscript lo- cated in a library in Iran (Kütübhâne-i Meclis-i Şurâ-yı Millî, Şumâre 9385, Tahran- İran). It is also absolutely bewildering how such masterpieces have been unknown till now. A scholar in Tabriz University is carrying a transcriptive and research study upon this work. The work whose handwritten copy is situated in National Iranian Library was written by a poet named Nazmî with the aruz prosody ‘Mef û lü Me Fâ î lün Fe û lün’. There will be a comparative analysis of the work with the others written in this field while introducing the work. We aim to gain a literary work that was forgotten in an Iranian library as a handwritten manuscript into Turkish literature and make the transciptive form and a detailed research of the work by introducing this masterpiece. Key words: Turkish Literature, Kurdish Literature, Ahmed-i Hani, Mem u Zin, Nazmi, Mesnevi.

* Dr. Müzahir KILIÇ, Ağrı İbrahim Çeçen University, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected]

400 Müzahir KILIÇ

AHMED-İ HANİ’NİN “MEM U ZİN” ADLI ESERİNİN TÜRKÇEYE MANZUM ÇEVİRİSİ

TÜRKÇEYE MANZUM ÇEVİRİ: NAZMÎ

Müzahir KILIÇ*

AHMED-I HÂNI VE MEM U ZIN lis-i Şura-yı Millî, No: 9385’te kayıtlı. ADLI ESERI Türkçeye çeviri Nazmi adında bir şair hmed-i Hani’nin hayatı hakkında detay- tarafından yapılmıştır. Nazmi’nin hayatı lı bilgi yoktur. Kendisi gibi âlim ve fazıl hakkında yapılan araştırmalarda kesin bilgiye olanA İlyas adlı birinin oğludur. Osmanlı’nın ulaşılamamıştır. Zira yazma nüshası Kütü- Kürt kökenli âlim ve şairlerinden biridir. bhāne-i Meclis-i Şûrā-yı Millî, Şumāre 9385, 2 Daha çok Hânî veya Şeyh Ahmed-i Hânî Tahran- İran) da mevcut olan bu eserde şair adıyla bilinmektedir. Mem u Zin adlı eseriyle ile ilgili hiçbir kayıt yoktur. Eserin yazıldığı tanınmıştır. Bu eserinden başka; Yusuf u Ze- döneme ait bilinen divan şairlerinin hiçbi- 3 lihâ, Leylâ vü Mecnûn, Qavle Newâla Sise- rinin böyle bir eseri yoktur. Eser hakkında bân, Qavle Hespe Reş, Tuhfetü’l-Evâm, Coğ- bilinen çalışmaları Doç. Dr. Turgut KARA- rafya Kitabı, Sekeretâ Mirine, Nehcü’l-Enam 4 1 BEY tanıtmıştır. Bu çalışmalardan anlaşıldı- ve Ta’riz Akidaye İmâne , Çâr-kûşe, Nubahâ- ğına göre Nazmi tarafından kaleme alınan bu ra Biçûkan ve Divanı vardır. manzum Türkçe çeviri nüshası şimdiye kadar Mem u Zîn, tasavvufi bir aşk hikâyesidir. bilinmemektedir. Böyle bir eserin yazma bir Aralarında sosyal sınıf farkı olan Mem ile nüshasının bulunmasında emeği geçen Dr. Zîn’in hazin bir şekilde sonuçlanan aşkları- Masoumeh Dai‘ye teşekkürü bir borç biliriz. nı anlatmaktadır. Botan Beyinin, Beko’nun Eserin kitap olarak baskısını yapacağını kışkırtmasıyla zindanlara atılan bir genç ve düşünüyoruz. Eserin PDF formatı elimiz- onun sevdasıyla bitip tükenen bir gençlik de olup Osmanlıca metin Latin harfleriyle ve güzellik. Elbette vuslata engel bir aşkın transkribe edilmiştir. İncelemesi yapıldıktan kavuşma yeri ahirettir. Dünyada bıraktıkları sonra kitap olarak değerlendirilmesi tarafı- şey masum ve temiz aşkları ve bir ziyaretgâh mızdan da düşünülmektedir. olan kabirleri... Ahmed-i Hânî Cizre’de yaşanmış olan aşk olayını 2657 beyitle edebi alana taşımakla MEM U ZIN-I TÜRKI milletin dil ve edebiyatına ölümsüz bir şahe- Eserin tanıtımı: 59 yk, 17 satır, sözbaşları ser kazandırdığı gibi Klasik Kürt Edebiyatı- kırmızı, metin siyah mürekkeple yazılmış. nın 16. yüzyıldan bu yana zirvesinde oturma Nesih, kenarlar cetvelli, çift sütun, giriş ve son ayrıcalığına da sahip olmuştur. (Timur- kısım çiçek ve gül desenli tezyinatlı. Konu taş:2016). Mizanu’l-Edeb adıyla bilinen eser başlıkları kırmızı mürekkepli “Şi’r-i Mem u de 2657 beyitten ibarettir. Zin Türkî” adıyla kayıtlı. Kütüphane-i Mec- Nazmi tarafından Türkçeye tercüme

* Dr. Müzahir KILIÇ, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Türkçe Eğitimi Bölümü , Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

401 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Müzahir KILIÇ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium edilen tamamı mesnevi tarzında yazılmış olan Kurd 38, St. Petersburg Bilimler Akademisi, bu eser toplam 1924 beyitten ibarettir. Aru- St. Petersburg-Rusya’dadır. zun; Mef ū lü Me Fā ī lün Fe ū lün kalıbıyla Cilt ve Yazı Ebâdı: 35 X 22 (İç) yazılmıştır. Eserin Kürtçe orjinali de aynı ve- zinle yazılmıştır. Çeviri yapılırken vezne bağlı Cilt ve Kâğıt Özellikleri: Açık sarı renkli kalındığını, zaten mesnevilerde çok kullanılan adi saman kâğıdı kullanılmış. kısa kalıplardan olduğu için de aynı vezin tercih edilmiştir. Konu bütünlüğüne bağlı Varak Sayısı-Satır Sayısı-Hattı vb.: 59 kalınarak daha kısa tutulduğu görülmektedir. varaklı rik’a hatlı. Bazı istisnaları bulunmakla Eserin Kürtçe aslı da aynı vezinle yazılmıştır. beraber eserin sayfaları genellikle 17 satır- Eserin tamamı mesnevi olup, diğer mesne- dan oluşuyor. Varakların üst kısımlarında vilerde rastladığımız gazel serpiştirmeleri ve sağlı sollu olmak üzere Arapça rakamlarla tarih kıtaları bu eserde yoktur. Eserin bitiril- numaralandırma yapılmış. 100. sayfadan diği tarih en son beytinde verilmiş olup; itibaren yapılan yanlış numaralandırmanın üstü çizilerek doğrusu yazılmış. Başlıklar Tāriḫ-i kitābe tām oldu siyah mürekkeple ve tamamı Farsça olarak Bu sözüme cān ḫitām buldu yazılmış. Yazılar çift sütun üzerine istinsah edilmiş. Sütunlar çift çizgili çerçeveler içine بو سوزمه جان ختام بولدی alınmış. Ayrıca en son sayfadaki dizeler çer- 8 + 118 + 54 + 1041 + 52 = 1273/1856-575 çeve içine alınmamış ve her satır için bir çizgi çekilmiş. Son varaktaki küçük bir yırtık, şeffaf Ayrıca şair eserin bitirilişini; Teme- tüʽl-kitāb bi-avniʽllahiʽl-meliküʽl- veḥḥāb bantla onarılmış. Zahriye ve 1a Bilgileri: (1a) Fransızca olarak şu ifâdeler yer almakta: Sene 1273 (1856/57) ibaresini düşerek hicri Mem ou Zin Traduit du Kurde en Turc Par 1273 yılında tamamladığını göstermektedir. Achik Osman Effendi. Le manuscrit porte 1856-57 yılında yazılmış olan bu eser, Ah- en tête le titre suivant Reyâhìn-i Aşk, Âşık-ı med-i Hani’nin ölümünden (1707) yaklaşık Sipki Plantes Auromatiques de l’amour par 150 sene sonra kaleme alındığı görülmekte- Achik Sipkî. dir. Buradan şu sonuca varmak mümkün ki, Mem u Zin o dönemde çok sevilen ve oku- (Mem u Zin, Kürtçeden Türkçeye Âşık nan bir eserdir. Dil özelliklerinden Nazmi’nin Osman Efendi Tarafından. El yazmasının bir İran şairi olmadığı onun bir Osmanlı başlığı “Reyâhìn-i Aşk. Âşık-ı Sipki”, Aşkın şairi olduğu kanaatindeyiz. Bu gün Ahmed-i Çiçekleri, Âşık-ı Sipkî tarafından.) Haniyi etnik yapısıyla öne çıkarmak isteyen- lere en güzel cevap Nazmi adlı bir Türk şairin 2. Nazmî’nin Mem û Zîn Tercümesi Mem u Zin’i Türkçeye çevirerek bu güzel Reyâhîn-i Aşk: Koleksiyonda Reyâhîn-i Aşk eseri Türk Diliyle de anlaşılması, sevilerek ismini taşıyan iki ayrı Mem û Zîn tercümesi okunmasını sağlamak niyetinde olduğudur. bulunmaktadır. Kürt Edebiyatının klasikle- rinden biri olarak kabul edilen Mem û Zîn, Klasik Edebiyatının ortak kültür havuzundan NAZMI’NIN ESERIN BIR BAŞKA beslenmiş bir zevkin ürünü olarak Ahmed-i YAZMA NÜSHALARI Hânî tarafından 17. yüzyılda Kürtçe olarak Eserin S. Petersburg nüshaları M. Öztürk nazmedilmiş bir mesnevidir. tarafından kitap ve makale çalışması yapılarak tanıtılmıştır. 3. Âkif-i Vanî’nin Mem û Zîn Tercümesi Reyâhîn-i Aşk: Koleksiyonda yer alan diğer 1.Aleksandre Jaba Koleksiyonu, Arşiv No: bir Türkçe Mem û Zin tercümesi de “Âkif”

402 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Müzahir KILIÇ mahlaslı Âkif-i Vanî’ye aittir. Nazmî’nin 17. Ol ḥarfüñ olub hezār naḳşı tercümesiyle aynı ismi taşıyan bu tercümeden Makșūduñ ile bu kār naḳşı bugüne kadar hiçbir yerde bahsedilmemiştir. 18. Ḳalmadı ṣaġīr ü gerçi ẓāhir (Öztürk: 2017) Bāṭında kebīr ü naḳş-i nādir 19. Mevcūdi senüñ şehādetüʽl-ġayb Mem u Zin, Klasik mesnevi türüne bağlı Meşhūdi senüñ șıyādetüʽl- ġayb kalınarak beyit beyit Türkçe karşılığı veril- 20. ʽĀdem saña hem ẓulem ü hem nūr miştir. Klasik mesnevilerde giriş Besmele ile İnsān saña hem ḳarīb ü hem dūr başlar. Nazmi Kürtçeden Türkçeye yaptığı 21. Ol nefḫa-i cism-i ʽālemīdür çevirisinde esere şöyle başlamaktadır. Ol ṭābiʽ-i nev-i ādemīdür Bismillāhiraḥmaniraḥīm 22. Bu reng ü felek ḳamû muʽaẓẓam Mef ū lü Me Fā ī lün Fe ū lün Hem nice melek ḳamû mükerrem - - . / . - . - / . - - 23. Ol kān ki çün aẓīmeti var 1. Ser-nāme-i nāme ismi Allāh Encümle felek bedīʽ ü seyyār İsmiyle her iş tamām vallāh 24. Bu ḫāki nice iden anāṣır 2. Ol maṭlaʽ-ı ḥüsn-i ʽaşḳ rāżı Ol reng ġaraz ḳılan cevāhir Maḥbūb-i ḥaḳīḳat ü mecāzī 25. İnʽām ile münʽim-i nefāyis 3. Nāmıñ senıñ ʽaşḳ-ı levḥ-nāme İḥsānıñ ile ḳamû melābis İsmüñle bu ʽaşḳ naḳş-ı ḫāme 26. Sensin olunan duʽāda maṭlūb 4. Her nāmede naḳş ü naḳş ismüñ Ol reng ile müştehāya maḥbūb Her ḫāmede ḥikmet-i ṭılıṣmuñ 27. Ḥayvān ile maʽden ü nebatat 5. Bu nāmede şāh beyt-i maḳṣūd Ḳāsidlere maṭlab-ı murādāt Fihrist ü mekātibāt-ı Maḥmūd 28. Fiʽ-l cümle bize murād ü kāruñ 6. Maḥbūb ḳılub menʽ-i lehüʽl- ḳalb Oldu bize lütf ü kerd-i girdigāruñ Ḳalbi yanuña sen eyledüñ celb 29. Ḥaḳḳa ne güzel niẓām ü revnaḳ 7. Muṭlaḳ hele müstefād sensin Tertīb ḳılub bizim çün elḥaḳ Bī-şüphe veren murād sensin 30. Biz ġāfil ü ʽāsiyiz güneh-kār 8. Nūruñdan alınca ḥüsni dil-dār Ḳayd içre ḳoyub o nefs-i emmār Ol ḥüsni görünce ʽāşıḳ-ı zār 31. Yoḳ, ḳalbimiz içre fikr ü ẕikrüñ 9. Ol şemʽ olub aña nūr ile nār Ola bu lisānda ḥamd ü şükrüñ Ol perde-i şemsi itdüñ iẓḥār 32. Bu Ḫānîʽ-i ile ḳalb-i ẕākir 10. Bunlarda ṭılıṣm-ı genc-i ʽālem Her dem ver aña zebān-ı şākir ʽĀlemden olup o ẕāt-ı Ādem 33. Ḥamd eyle Ḫudāʽyā sen de Naẓmî 11. Emrüñle ki var oldu ʽālem Ṣaʽy eyle bulasın anda bezmi Mevcūda getürdi ʽarż ü ādem 34. Ḥamd eyle ki cevher-i zebāndur 12. Maḳsūduñ idi ki ḳılduñ anı Şükr eyle ki lậyıḳın cinậndur Bir an içinde “kün fekān”ı 35. Çün Naẓmî-i zār rū-siyāhım 13. Ol ḥarf ḥaḳīḳat ü muḥaḳḳaḳ Müstaġraḳ-ı baḥr-ı pür-günāhım Emr eyledin oldu cümlesi ḫalḳ 14. Eşbāh-ı müressemüñ ki nāsūt Cenab-ı Hakk’a hamd kısmı ikinci bö- Ervāḥ-ı müvessemüñ bī-lāhūt lümde değerlendirilmiştir. Bu kısım “Tah- 15. Ol rūḥ o ceset be cevr-i ikrāh midât-ı Hazret-i Bâri” başlığı ile isimlendi- Tezvīc olub bi-emr-i Allāh rilmiştir. Allahü Teâlâ’nın tek olduğu, şeriki 16. Nāsūtesi oldı çün sifāle olmadığı, eşi ve benzeri olamayacağını ve Lāhūtesi pertev-i cemāle onun yüce sıfatlarını tavsif eder. Bu kısım Tevhid kısmıdır.

403 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Müzahir KILIÇ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

1. Ey vāḥid ü bī-şerīk ü yektā 14. Mebḥaṡ Zīn ü Mem Ġarḳ Şoden be Vʽey vāḥib ü bī-naẓīr ü hemtā Baḥr-ı Ġam 2. Ey bāḳi-i bī-zevāl ü dā’im 15. Beyān-ı Zīn be Ḥāl-ı Ḫod Goften ez Vāy Hādi-i bī- fenā ü ḳā’im Firāḳ 16. Tekellüm Kerden-ı Zīn be Şemʽ 3. Sen Ḫāliḳ-i arż ü āsumānsın 17. Rāz Ḫod rā be Pervāne rā Goften Hem rāzıḳ-ı cümle ins ü cānsın 18. Āşufte Buden Memʽi ez ʽaşḳ der 4. Emriñle ki var olub melekler Ṣaḥrā Reften ʽArşında döner ḳamu felekler 19. Memʽi Ḥāle Ḫod rā Goften be Cuye … Şatt rā 20. Mebḥaṡ Ḫod rā Memʽi ez Bād-ı ṣabā rā Goften MEM U ZIN KONU BAŞLIKLARI 21. Mebḥḥas Memʽi be Dil-i ḫod rā Mem u Zin adlı eserin konu başlıkları Şikāyet Kerden 60 olup bu çeviride konu başlıklarının 42 ye düşürüldüğü, bazı konu başlıklarının birleş- 22. Āmāden-i Fașl-i Bahār tirme yoluyla azaltıldığı veya çeviri yapanın 23. Mebḥḥas Vașf-ı bāğ-ı Emir-i Bohtān tasarrufu olarak değerlendirilebilir. Mesnevi 24. Reften Zīn ez Tenhā der Bāğ geleneğine uygun olarak konu başlıkları 25. Mülāḳāt Memʽi be Ḥızır aley- Farsça yazılmıştır. Giriş, Hamd bölümü, his-selām Reften be Bāğ Münacat, naat, methiye bölümünden sonra Botan Emirinin vasıflarını anlatan kısım yer 26. Ricʽat Kerden-i Mir ez Şikār almaktadır. Mem ve Tacdin’in Zîn ve Siti ile 27. Tācdīn be Ḥāl-ı Memī Āgāh Buden ü olan aşklarının konusu yedinci bölümde ele Hāne eşrā Āteş-zeden alınmıştır. 28. Tācdīn be Ḥāl-ı Memī Āgāh Buden ü 1. Dibāce-i Kitāb-ı Memî vü Zīn Hāne eşrā Āteş-zeden 2. Taḥmīdāt-ı Ḥażret-i Bārī 29. Tāleb Kerden Memʽi rā be Bazı 3. Münācāt-i Ḫüdā-i Bāri Taāla Şatranc 4. Vașf-ı Mirāc-ı Nebī Aleyhisselām 30. Feristādene-i Memi der Bend-i Zīndān 5. Ẕikr-i Muḥammed-i Pādişāh-ı İslām 31. Mānden be Zīndān ü zār kerden-i Zīn 6. İbtidā-yı Ḥikāyet-i Vașf-ı Emîr-i Bohtān 32. Tācdīn Ferestāde-i Ḳāṣıd be Cānib-i Mir 7. Mebḥaṡ-ı Memi vü Tacdin ü ʽāşıḳ şodeni Sīt-i Zīn 33. Tācdīn Ferestāde-i Ḳāṣıd be Cānib-i Mir 8. Mebḥaṡ-ı Sitī vü Zīn Ḫāherimiz 34. Diger Ḥile Kerden-ı Bekir-i Münāfıḳ 9. Ricʽat-ı Sitī ü Zīn ez Ṣaḥrā 35. Nedāmet-i Mir zi-Kelām-ı Ḫāhereş ü 10. Āmeden ü Tāye ez Cānib-i Şeyḫ Ḥālās Fermā-yı Memʽi rā Remmāl 36. Vāsiyyet Kerden Zīn be Emir der 11. Tezvic-kerden-ı Sitī be-Tācdīn Ḥarem 12. Mebḥaṡ-ı Sūr-ı Tācdīn 37. Reften Sītti ü Zīn ü Dāye bā Cānib-i 13. Mebḥaṡ-i Bekir derbān-ı Münāfıḳ Zīndan

404 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Müzahir KILIÇ

38. Küşte-yi Bekir ü Defn Kerden be hizmete sunulması temenni ve arzusuyla Gor be Memʽi saygılar sunuyorum. 39. Miṡl-i Memi Zīn dıraḥt-ı Bālā Bid teşbih Bekir der Ḫātş-ı Ḫayel şode DİPNOTLAR / FOOTNOTES 40. Murākebe-i Pīr-i Kāmil ü Diden 1 Doç. Dr. M. Edip Çağmar: 2009 Memʽi Zīn der Cennet 2 Eserin bilinmeyen yazma nüshası Tebriz Üniver- 41. Ḫānī Aḥvāl-ı Ḫud rā Melāmet Ker- sitesi öğretim üyelerinden Dr. Masoumeh Dai den tarafından bulunmuştur. 42. Melāmet Kerden Ḫānī bā Ḳalem ü 3 İpekten vd. 1988 Cevāb Şenīden ez o 4 Ahmed-i Hani (1651-1707) Hayatı, Eserleri ve Mem u Zin Mesnevisi, I. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu2007, s.429-30 SONUÇ 5 Eserin Nazmi tarafından yazılış tarihi S. Pe- Türk Kültür ve Edebiyatı, özellikle Kürt tersburg nüshasında 1283 olarak gösterilmiştir. Edebiyatı tarihi bakımından önemli olan (Öztürk: 2017. Nüsha tavsifi) Mem u Zin gibi bir eserin yazıldığı tarihten yaklaşık bir asır sonra Türk bir şair tarafın- KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY dan eserin Türkçeye çevrilmiş olması birkaç Ahmed-i Hani, 1335: Yay. Amidi, Zeynelabidin, bakımdan önem arz etmektedir. Öncelikle Mizânü’l-edeb, Edebiyat tarihinin önemli mesnevileriyle adı Çağmar, Doç. Dr. M.E, 2009: Ahmed-i hânî’nin bir arada anılan Mem u Zin’in o tarihlerde hayatı ve eserleri, Dicle Üniversitesi İlahiyat Fak. Öğretim Üyesi Ahmed-i Hâni Paneli, Ağrı de kıymetli bir eser olarak takdir görmesidir. el-Butî, M.S. 2016: Mem u zin, Ağrı Valiliği, İl Leyla vü Mecnun, Hüsn ü Aşk mesnevileri- Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları, no 8, nin yanında eş değer görülen eserin Kürtçeyi beşinci baskı bilmeyen kişiler tarafından da okunması Hânî, Ahmed-i, Mem û zîn, 1990: (Türkçe’ye çeviren ve anlaşılması sağlanmıştır. Eserin konu ve yayına hazırlayan: M. Emin Bozarslan) bütünlüğü ve veznine bağlı kalınarak biraz İstanbul. kısaltılmış şekilde Türkçe çevirisi yapılmış İpekten vd. 1988: Divan edebiyatı isimler sözlüğü, olan eser orijinalliğinden hemen hemen Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay. hiçbir şey kaybetmemiştir. Kaldı ki Ramazan Karabey, T. 2007: Ahmed-i hani, hayatı, eserleri ve el-Buti tarafından önce Arapçaya mensur mem o zin mesnevisi, I. Uluslararası Ağrı Dağı ve olarak çevrilen, Arapça çeviriden Türkçeye Nuh’un Gemisi Sempozyumu, s.429-430 çevrilen Mem u Zin (roman tarzında) güçlü Öztürk M. 2017: Reyâhîn-i Aşk Ehmedê Xanî, bir hikâye alt yapısı sayesinde okuyanlarda Nazmî (İnceleme-Tenkitli Metin), Lis Yayınları, Diyarbakır. ileri bir haz ve etki bırakmaktadır. Öztürk, M. 2017: Aleksandre jaba ve onun el yazmaları Eserin 1860 yıllarda Akif-i Vânî tarafın- koleksiyonundaki Türkçe eserler. Journal of Inter- dan yapılan manzum tercümesi de dikkate national Social Research (Uluslararası Sosyal alındığında Nazmi’nin tespit edilen üç yazma Araştırmalar Dergisi) Vol. 10 Issue 49, p41-49. 9p. nüshası ilk çeviriler olarak kabul edilebilir. Unat, Faik R. 1988: Hicri tarihleri miladi tarihe Tebliğe konu olan İran’daki yazma nüshanın çevirme kılavuzu, Türk Tarih Kurumu Basımevi, yeni bulunmuş olması, acaba başka yazma Ankara nüshalar ve başka Türkçeye cevirleri var mı? Sorusunu getirmektedir. Nazmi adlı şairin bu eserinin kitap olarak

405 BAYEZIT-ERZURUM-TRABZON HISTORICAL TRANSIT ROAD

İsmet ALPASLAN* Yasin DEĞİRMEN**

ABSTRACT ong distance from sea, high mountains, rough terrain long winters and too much snow affects personal and social life badly and couses difficulty in Eastern Anotalia Region. The Lregion is a sicnificant gate between Anatolia and Asia therefore between Asia and Europe. For ages it is a route for trade, transport, passway and invasion. Asia Europe and Western World as had to use here for land transport. The most widely used one is the route between Aras valley and Erzurum – Ağrı - Bayezit. Till recent years, it wasn’t possible to reach Ankara and İstanbul troguht Central Anatolia. It is because Kızıldağ between Erzincan and Sivas couldn’t be exceeded as there wasn’t a road. Train could at last come to Erzurum in november 1939. As it takes too much time and it is too tiring, to arrive at Mediterranian parts from South through Bitlis-Diyarbakır ; the most prefared route has been first to go to Trabzon, which is the busiest part of Black-Sea, through Erzurum then from there going to İstanbul by seaway. The road of Trabzon-Erzurum-Ağrı-Bayezit-İran is used as both trade and multipurpose transportation for ages. The other name of the road is ‘Transit Route’. During the first years of Republic, because of the fearness of buses tructs transportaition of goods and people were done (between 1934-1951) by the ‘Company of State Lorry and Bus’ which is belong to State railways. Because the road of Trabzon-Erzurum-Bayezit-Tebriz (İran) was the most busy one among the roads of trade and transportation in the past. The project of 650 k.meters Transit Road and Transit Transportation between Trabzon and the border gate of Gurbulak was a great success in terms of those days and it was a revalution itself. During the construction of road some petrol station transit hotels, some rescuer buildings car nursing homes etc. are also built in cities such as Trabzon, Bayburt, Gümüşhane, Erzurum, Ağrı, Doğubeyazıt. The other name of Transit Road is ‘East Roads’. This road is an international one. In our report the construction of this Transit Road, usage of it and other details will be explained. Key words: Historical, Transit Road, Bayezıt, Erzurum, Trabzon.

* İsmet ALPASLAN; Folk Culture Researcher, 152/2 sok. No: 4/4, Buca/İzmir/TURKEY ** Yasin DEĞİRMEN; Librarian Dokuz Eylul University, Central Library, İzmir/TURKEY

406 İsmet ALPASLAN

BAYEZİT – ERZURUM – TRABZON TARİHİ TRANSİT YOLU

İsmet ALPASLAN* Yasin DEĞİRMEN** “Her nereye gittiysem, vatandaş benden yol istedi.” Mustafa Kemal ATATÜRK G IRIŞ: yoluyla İstanbul’a gitmek en tercih edilen yol oğu Anadolu Bölgesi’nin diğer bölge- olmuştur. lerden farklı birtakım coğrafi özellikleri Erzurum – Bayezid – Tebriz yolu, geç- Dvardır. Denizlerden uzaklığı, yüksek dağları, mişte ticaret yolları içerisinde bölgenin en iş- engebeli arazisi ve kışların uzun olup, bol kar lek olanıdır. Batının işlenmiş eşya ve ürünleri yağması ile dikkat çeken hususlardır. Bunlar, deve, at, katır kervanlarıyla Trabzon – Er- öncelikle kişi ve toplum hayatını etkiler; her zurum – Bayezid – Tebriz yoluyla Doğu’ya, türlü ulaşımı zorlaştırır. Bölge, Anadolu’yu yani İran, Hindistan, Çin ve Türk illerine; Asya’ya, dolayısıyla Asya ile Avrupa’yı birbiri- oralardan Anadolu ve Avrupa’ ya baharat, ne bağlayan ve bu iki ayrı dünya arasında dokuma, halı, kuru meyve vs. taşınmıştır. Aras önemli bir geçittir. Kuzeyde Batum, güneyde Vadisi ya da Tahir Gediği, Deveboynu, Kop Beyrut limanı üzerinden ulaşım zor olduğun- Gediği ve Zigana Dağları’ndan çeşitli enge- dan, Kafkasya ve Kuzey İran’dan Anadolu’ya, beleri aşan bu yol, yüzyıllar boyu kullanılmış, buradan da Karadeniz, Ege Denizi, Akdeniz, günümüzde eski cazibesini kaybetmiştir. İstanbul ve Avrupa’ ya geçişlerde bu yüksek Trabzon – Erzurum – Bayezid – İran dağ ve platoların hâkim olduğu topraklar yolu, yüzyıllarca hem ticaret, hem de çok üzerinden gerçekleşmiştir. En eski devirler- amaçlı ulaşım yolu olarak kullanılmıştır. den beri burası ulaşım, ticaret, geçiş ve istila Batı’dan Doğu’ya, yahut Doğu’dan Batı’ya yollarının güzergâhıdır. İki ayrı dünya, yani giden elçiler, gezginler, misyonerler bura- Asya ile Avrupa ve Batı dünyası her türlü lardan geçerek hatıralarını yazmayı ihmal kara ulaşımında burayı kullanmak zorunda etmemişlerdir. Seyahatnamelerde bu yollarla kalmıştır. Burada en çok tercih edilen ise ilgili önemli bilgiler vardır; bazılarının edebi Aras Vadisi ile Erzurum – Ağrı - Bayezid değeri de yüksektir. güzergâhıdır. Bu yolun bir adı, Transit Yolu’dur. Yol, Yakın yıllara kadar, Orta Anadolu’dan yüksek ve engebeli yerlerden geçmesine rağ- İstanbul’a ulaşmak veya Bitlis – Diyarbakır men, o zamana göre Doğu Anadolu’nun en üzerinden Akdeniz limanlarına varmak, hem bakımlı, en işlek, alanı en geniş olanı idi. Yani çok zaman aldığı, hem de çok yorucu olduğu kuzeyde Kars, Ardahan, Iğdır; güneyde Yuka- rı Murat Havzası ve Erzurum ile Erzincan’ın için, Erzurum üzerinden, Karadeniz’in en 1 işlek limanı olan Trabzon’a, oradan da deniz önemli bir kısmı bu yola doğru akardı.

* İsmet ALPASLAN; Eğitimci, Araştırmacı-Yazar, 152/2 Sok. No.4/4 Buca/İzmir – Türkiye e-mail: [email protected] ** Yasin DEĞİRMEN; Dokuz Eylül Üniversitesi, Merkez Kütüphanesi, Buca/İzmir-Türkiye, e- mail: yasin. [email protected]

407 İsmet ALPASLAN IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yasin DEĞİRMEN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

1917 Bolşevik ihtilali olmuş, yol yapım pro- jesi yarım kalmıştır. Doğubayazıt – Eleşkirt demiryolu, 1918-1919 yıllarında bizimki- ler tarafından da kullanılmış, hatta Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir Paşa, Bayezit - Karaköse yolculuğunu, bu yolda çalıştırılan trenle gerçekleştirmiştir. Sonraki yıllarda çeşitli sebeplerle ve yönetim boşluğu nedeniyle bu tren yolu işletilmemiş ve trenler, raylar talan edilmiştir. Cumhuriyet kurulduğunda Ağrı’da karayolu ve motorlu araçlar yoktu. Savaştan yeni çıkmış devletin ekonomik yetersizliği; kış mevsimlerinin uzun sürmesi, ilin arazi yapısının dağlık, taşlık ve engebeli olması nedeniyle, yol yapımına geç başlanmıştır. Günümüzde kullanılan yol yapım ma- kineleri, o tarihlerde olmadığından, birçok yerde olduğu gibi, Ağrı’da yollar ancak insan gücü ve kazma – kürekle düzeltilerek, Foto.1: 1920 – 30’lu yıllarda; kazma, kürek, bel ve sert topraklar karasaban, pulluk ve kotanla insan gücüyle yol yapımı. ekilerek yumuşatılmış, toprak ve taş naklinde kağnıdan yararlanılarak karayolu yapılmıştır. CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA AĞRI’DA ULAŞIM DURUMU Yol yapılana, motorlu ulaşım araçların Ağrı, yurdumuzun en doğusunda, stra- işletilene kadar, yani, “1920 ve 1930’lu yıllara tejik önemde ve Anadolu’nun girişi konu- kadar yolculuklar, ulaşım ve taşıma işlemleri munda olmasına rağmen, geçmişte ulaşım at sırtında, yaya ve kağnılarla (kışın kızakla) zorlukları olmuştur. Çünkü, Ağrı ilinin orta yapılmıştır. Ayrıca yük, malzeme ve gıda kısmında geniş düzlükler, bir birine bağlan- taşımacılığında at ve kağnı dışında, deve tılı ovalar olduğu halde, bu ovaların çevresi kervanlarından faydalanılmış; at ve deve bu- (Hamur Vadisi hariç) yüksek sıradağlarla lunmayan yer ve zamanlarda öküz ve manda da kullanılarak, onların sırtında taşımacılık kaplıdır. Dağların üzerinde ya da gediklerden 2 aşmak kolay olmamıştır. Ulaşımı kolaylaş- yapılmıştır.” tıracak yol yapımı ancak 1914-1918 Rus işgali yıllarında ve Cumhuriyetin ilanından NEDEN TRABZON – ERZURUM sonra olmuştur. Rusya, bölgeyi işgal ettiğinde – KARAKÖSE – BAYEZİD – İRAN demiryolu yapımına ağırlık vermiş; Culfa’dan TRANSİT YOLU Doğubayazıt, oradan da Diyadin - Taşlıçay – Karaköse - Eleşkirt üzerinden Erzurum’ Doğubayazıt – Ağrı – Erzurum – Trab- a; yine Doğubayazıt’ tan Muradiye üzeri Van zon Transit Yolu’ndan bahsederken, şu soru Gölü’ ne ulaşmayı planlamıştır. Bayezit – Van aklımıza gelebilir: Gölü hattı tamamlanmış, Doğubayazıt – Cumhuriyetin ilk yıllarında bile, Ankara ve Erzurum yolu Eleşkirt’e kadar yapılabilmiştir. İstanbul’a ulaşmak için, neden Erzurum – Er- Demiryolu Eleşkirt’e ulaştığında Rusya’da zincan – Sivas – Ankara yolu düşünülmemiş de,

408 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu İsmet ALPASLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yasin DEĞİRMEN zorlu Zigana dağlarını aşıp Trabzon yolu tercih tin en büyük ve önemli ihtiyaçlarından biri, edilmiştir? Hem karayolu hem de Karade- YOL’dur. Milli, ekonomik, askeri ve ulaşım niz’den deniz yolu, çok zaman almıyor mu? yönünden mutlaka yol yapılmalıydı. Ocak 1933’te Sivas- Erzurum hattının inşaası için Haklı bir soru... Fakat yol yapımı yıllarını müzakereleri girilmiş; demiryolu ancak 28 ve o yılların teknolojisini, araç – gereçlerini ve Temmuz 1939’da Aşkale’ye gelmiş, 20 Ekim ülkenin ekonomik gücünü düşünmek gerekir. 1939 günü Erzurum’a ulaşmıştır. O günü Açıkçası, 1930’lu yılların başında bugünkü kutlamak için büyük tören yapılmış; Bayın- anlamda yol yapım makineleri yoktu. Yol dırlık, Ulaştırma, Adalet ve Milli Eğitim Ba- yapımında kullanılan araç, gereçleri ilkeldi ve kanları, milletvekilleri, bakanlıklar ve kurum çoğunun kullanımı, insan ve hayvan gücüne erkânı Ankara’dan Erzurum’a gelmiştir. Çok dayanmaktaydı. En önemlisi, Erzincan Ovası’ kalabalık halk katılımıyla gerçekleştirilen bu nın kuzey, güney, özellikle batı bitiminde kutlama, basında büyük yer tutmuş, birçok yükselen dağları aşmak, hele Sakaltutan 4 dergide makale konusu olmuştur. Çünkü ve Kızıldağ engelini aşmak asla mümkün Erzurum, İran, Kafkasya, Orta Anadolu ve değildi. Trabzon’dan gelen yolların birleştiği önemli bir merkezdir. Türkiye’nin Doğusunu, kuzey, TRANSİT YOLU’NUN YAPIMI güney ve batı ile irtibatlandır- maktadır. Yüzyıllar boyunca Avrupa’yı Asya’ya Aynı zamanda Doğu’daki komşu ülkelere bağlayan transit yolu, genelde Anadolu’yu kat de ulaşımı kolaylaştırmaktadır. Kışın kar, ederek İran’a veya Anadolu üzeri İstanbul’a karayollarını kaplasa da, Erzurum demiryolu ulaşmıştır. Kuzeyde Batum-Bakü; güneyde ulaşımı devam etmiştir. Beyrut üzerinden de ulaşım ve nakliyat sağ- Cumhuriyet’in ilanından sonra, Cum- lanmışsa da, İstanbul – Trabzon – Erzurum huriyet hükümeti yöneticileri, Trabzon- yolu tercih edilendir. Hatta Birinci Dünya Gümüşhane - Bayburt – Erzurum – Ağrı Savaşında bölgedeki Osmanlı-Rus savaşı – Doğubayazıt güzergâhına yol yapmakla, nedeniyle İran transit yolu, Basra Körfezine buraların ulaşımının kolaylaşacağına ve yönelmiştir. İngiltere ve Fransa’nın Hayfa ekonomisine büyük katkılar sağlayacağına ve Beyrut limanlarını canlandırmak için reka- inanmaktaydılar. Yol yapımını kolaylaştırmak bete girmesi, istenilen sonucu vermemiştir. amacıyla yasal düzenlemeler yapılmıştır. 1925 Rusya ise, Batum – Bakü yolunu canlandır- yılında çıkarılan 542 sayılı “Yol Mükellefi- mak için uğraşmıştır. yeti Kanunu’na göre, 18-60 yaşlar arasındaki erkek nüfusu, yol mükellefiyetine (6-12 gün) Transit yolunun Anadolu’dan Batum veya 5 Beyrut yollarına kaymasından endişelenen tabi tutulmuştur. Cumhuriyet yöneticileri, Trabzon – Erzurum Yani ilçesinden, köyünden, yakınından yol – Bayezid yolunu “tekrar canlandırmak için geçen, iline karayolu yapılan herkes bedenen, önce demiryolu ulaşımından, daha sonra da işçi olarak, hatta kağnı ve pulluğu ile yapı- karayolu ulaşımından yararlanmaya çalışmış- ma iştirak etmiştir. Her köy, kendi sınırları lar-dır. Bu konudaki ilk atılım, Şark De- içindeki yolun ekilerek düzeltilmesinde çifti, miryollarının Erzurum’a bağlanması ve İran 3 pulluğu, kağnısı ve koşum hayvanıyla katıl- sınırına yaklaşması için verilen uğraştır.” mış; yol geçecek hat, önce saban ve pullukla Cumhuriyet döneminde karayolu ve ekilmiş, ardından tapan, kazma, kürek ve bel gibi ağaçlarla toprağın tesviyesi yapılıp düzel- demiryolu yapımı hükümetlerin önem tilmiş, çukurlar doldurulmuştur. Menfez ve verdiği konulardandır. O yıllarda memleke- köprüleri, cankurtaran ve bakımevi binalarını

409 İsmet ALPASLAN IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yasin DEĞİRMEN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium ağırlıklı olarak Karadenizli ve Gümüşhaneli lında başlamış, 1937 yılında tamamlanmıştır. ustalar, kısmen yerli ustalar yapmış; köprü Ağrı- Erzurum – Trabzon Transit Yolu’ nun ayak ve duvarları taşla örüldükten sonra üstü resmi açılışı 19 Haziran 1937’de Erzurum’ betonla kapatılmıştır. da yapılmıştır. Bu bölümdeki yolun yapım ihalesini alan müteahhit, Gümüşhaneli Ali Yollar stabilize, tesviye edilmiş olup, bi- Bey’dir. Müteahhit, ayrıca yol güzergâhın- lahare üzerine kum dökülmüştür. Asfaltlama daki karayolları bakımevlerini, cankurtaran henüz olmadığından, yollar genel anlamıyla binalarını ve çeşmelerin de yapmıştır. (Yol “şose” niteliğindedir. Doğubayazıt – Ağrı üzerindeki bazı çeşmelere “Ali Ağa Bulağı” – Erzurum – Trabzon şosesi tamamlanıp veya “Ali Bey’in Çeşmesi” denilmesi bundan- hizmete girdiğinde, iftihar edilecek bir eser dır). Transit Oteli’ de yolla birlikte tamam- kabul edilmiş; memleketimizin diğer bölge ve 6 lanmıştır. yollarına örnek gösterilmiştir. O tarihte, özel taşımacılık kuruluşları Ağrı İl sınırları içindeki Transit Yolu gelişmediğinden ve Ağrı’da hiç olmadığından uzunluğu 200 km. dir. transit yolu taşımacılığı Devlet Demiryolları “Bir karış fazla şimendifer yolu”, “bir tarafından işletilmiş, açılış gününden itibaren 8 otobüs, 24 kamyon muntazam seferlerine kilometre daha karayolu” anlayışı Ulaştırma 8 Bakanlığında egemenken, Türkiye ve Dün- başlamıştır. yadaki ekonomik krize rağmen, yol yapımına İlin doğu-batı doğrultusunda uzanan hız verilmiştir. “Bu düşünceden hareketle yol, Tahir Dağı kısmı hariç (1976 yılında çalışmalar başlamış, 1930-34 yılları arasında, güneye, Güzeldere/Şeryan Vadisine alın- 320 km. olan ve Trabzon’da başlayıp Gümüş- mıştır), günümüzde genişletilip çift yönlü, hane ve Bayburt’ tan Erzurum’ a ulaşan yol 7 şehir merkezlerinde çevre yolu eklentileriyle tamamlan-mıştır.” kullanılmaktadır. Geriye; Erzurum – Ağrı – Doğubayazıt Yapılan yol ve buna bağlı olarak canlanan (Gürbulak) yolu kalmıştır. Bu yol da Tran- taşımacılık, bölge ulaşımını rahatlattığı gibi, sit Yolu ve Transit Taşımacılığı projesinin Türkiye – İran arasındaki ekonomik ilişkile- devamıdır. rin gelişmesinde etkili olmuştur. Erzurum – Doğubayazıt/Gürbulak Sınır Halkın ekonomik gücünün düşük olduğu Kapısı Transit Yolu’nun yapımına 1934 yı- 1930 – 1950 arasında 650 km.lik İran – Doğubayazıt – Ağrı – Erzurum – Trabzon Transit Yolu, bir kan damarı gibi geçtiği yer- leri canlandırmış, yol boyunca küçük büyük birçok mamur merkezler doğurmuştur. Do- ğubayazıt ve Ağrı’nın gelişip büyüyerek pazar şehri olmasında, transit karayolunun payı büyüktür. Trabzon – Doğubayazıt / Gürbu- 9 lak Transit Yolu, ortalama 650 km. dir. Yol, Doğu Karadeniz ile Doğu Anado- lu’nun bazı yüksek yerlerinden gezdiğinden, o tarihte yol yapım makinelerinin yokluğundan Foto.2: Bayezid – Erzurum – Trabzon “Transit ötürü, hem yapımı çok zaman almış, hem de Yolu”nda çalışan bir otobüs. maliyeti yüksek olmuştur. Zira devletin gelir

410 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu İsmet ALPASLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yasin DEĞİRMEN kaynakları ve geliri oldukça sınırlıdır. 1930 başka bir otobüse devreder, ya da kendisi yılında Türkiye’de sadece 5 bin motorlu taşıt devam ederdi. Ağrı’ya gelen otobüs, vakit vardır. Yol yapımından önce Ağrı’da zaten mo- varsa Doğubayazıt’ a giderdi. Zaman ve hava torlu taşıt yoktur. Ancak 1938’de 2 otomobil, 5 şartları müsait değilse, şoför ve yolcular gece, 11 kamyon, toplam 7 motorlu araç vardır. Transit Otel’de kalırlardı. Bu yolun yaklaşık 10 milyon liraya ta- Doğubayazıt Gürbulak’tan sabah erken mamlanacağı hesaplanmış, ancak bütçe yeter- hareket eden otobüs için; Taşlıçay – Karaköse sizliğinden, gerekli ödenek ayrılamamış; 4-5 – Eleşkirt – Horasan – Hasankale – Erzurum milyon ödenekle yolun bir an önce otomobil – Bayburt – Tekkeköy – Keçikale – Gümüş- seferlerine uygun hale getirilmesi planlan- hane – Torul – Zigana Köyü – Hamsiköy mıştır. Başlangıçta yol, kum dahi dökülmeden – Maçka ve Trabzon, belli başlı durak ve toprak olarak düzenlenmiştir. O tarihte asfalt dinlenme yerleri idi. zaten yoktu. TRANSİT YOLU’NUN NİTELİKLERİ TRANSİT YOLU’NUN İŞLEYİŞİ Transit Yolu, 5 m. genişliğinde olup, ban- Yol tamamlandığında, bölgede çalışan ketlerle birlikte eni 7 metredir. Yol, genelde özel araçların yetersizliği yüzünden, “VII. sarp ve virajlı arazilerden geçmekte, Tahir, İnönü Hükümeti, Devlet Demiryolları Kopdağı ve Zigana gibi yüksek engebelerden aracılığıyla Trabzon – İran arasında otobüs aşmaktadır. Yol güzergâhında bin iki yüze ya- seferleri düzenlenmesini uygun görmüş; kın köprü ve menfez, 448 adet istinat duvarı, 5 Mayıs 1937 tarih ve 3163 sayılı “Devlet belli yerlerde ve belli mesafelerde Cankurta- Demir Yolları İdaresince Trabzon-İran Yolu ran ve Bakımevleri, uygun yerlere çeşmeler Üzerinde Otobüs, Kamyon ve Otomobil yapılmıştır. İşletilmesi Hakkında Kanun”, ile Devlet 1937 yılında faaliyet geçen Transit Yolu, Demiryolları Genel Müdürlüğünü, Trabzon diğer adıyla Doğu Yolları, 1951 yılına kadar – İran yolu üzerinde “hiçbir inhisar (tekel) ve Trabzon – Doğubayazıt / Gürbulak arasında imtiyazı tazammum (elinde bulundurma) et- yolcu, yük ve hayvan naklinde Demiryolla- memek kaydıyla otobüs, kamyon ve otomobil 10 rınca işletilmiş, Demokrat Parti’nin iktidara işletmeye yetkili kılmıştır.” gelmesiyle bu uygulamadan vazgeçilmiştir. O tarihte Demiryolları idaresinin elinde Bu yol, yapıldığı tarihte uluslararası nitelik- 24 kamyon ve 13’er kişilik 8 tane otobüs tedir. Bu Transit Yolu projesi ve uygulaması, vardır. Trabzon – Doğubayazıt / Gürbulak bölge ve ülke ulaşımında büyük başarıdır ve yolculuğu 4 gün sürmektedir. Her gün 1 başlı başına bir devrimdir. Yol yapım mas- otobüs, ihtiyaca göre 1 veya 2-3 kamyon, rafının bir kısmını İran devleti karşılamıştır. Trabzon’dan Doğubayazıt’a ve Doğubaya- Çünkü Transit Yolu, Türkiye ile İran’ ın zıt’tan Trabzon’a hareket etmektedir. Oto- ortak kullanacağı konuma ve özelliğe sahip; büsler, sabahları Trabzon ve Doğubayazıt’tan Trabzon – Erzurum – Ağrı – Tebriz yolu karşılıklı olarak hareket ederlerdi. Her türlü olarak planlanmıştır. Bu nedenle Türk oto- taşıma ve yönetim işini, Devlet Demiryolla- büslerinden ayrı, İran otobüsleri de bu yolda rına bağlı “Devlet Otobüs Kamyon Şirketi” çalışmıştır. yürütmektedir. Trabzon’dan kalkıp Gümüş- Yolun bakım ve temizlenmesi, “yol bakı- hane ve Bayburt üzerinden Erzurum Tren cısı” adı verilen görevlilerce yapılmıştır. Bir Garı’na gelen otobüs, durum ve ihtiyaca göre, ameleye, belli bir mesafe zimmetlenmiştir. ya Erzurum’da yolcusunu Ağrı’ ya gidecek

411 İsmet ALPASLAN IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yasin DEĞİRMEN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

O görevli, sorumluluğundaki yolu, kar dahil, YOLCU OTOBÜSLERİ VE kürekle temizler, bakım ve tamiratını yapardı. KAMYONLAR Bazı kış günlerinde şiddetli kar fırtınası oldu- Transit Yolu yolcularını, Devlet Demir- ğunda, ya da fazla kar yağdığında yol günler- yolları otobüs servisine ait otobüsler taşı- ce kapalı kalır, yolculuk yapılmazdı. mıştır. Bu otobüsler, Trabzon’dan itibaren Yolun bakım ve temizlenmesi, “yol bakı- Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Hasankale, cısı” adı verilen görevlilerce yapılmıştır. Bir Horasan’dan Tahir Gediği üzeri, Eleşkirt ilçesi, Ağrı İl merkezi, Taşlıçay, Diyadin ve ameleye, belli bir mesafe zimmetlenmiştir. Doğubayazıt’ tan geçerek İran sınırına kadar O görevli, sorumluluğundaki yolu, kar dahil, giderlerdi. Sabahları Gürbulak’ tan kalkan kürekle temizler, bakım ve tamiratını yapardı. otobüsler de aynı güzergâhı takip ederek Bazı kış günlerinde şiddetli kar fırtınası oldu- Trabzon’ a yol alırlardı. Bu “Devlet Otobüs- ğunda, ya da fazla kar yağdığında yol günler- leri” nin sol tarafında iki kişilik, sağ tarafında ce kapalı kalır, yolculuk yapılmazdı. üç kişilik koltuklar bulunmaktadır. Bunlar, Yol güzergâhındaki belli yerlerde, belli Bussing markalı taşıtlardı. Kamyonu otobüse mesafelerde “cankurtaran” ve “bakımevleri” çevirmiş, otobüs yapmışlardı. Önde burunlu o vardı. Erzurum – Trabzon güzergâhında bun- Bussing marka otobüsler, arkasında ise Ford lardan ayrı “çan kuleleri” bulunmaktaydı. ve Chevrolet marka kamyonlar gitmekte; yolcuları otobüsler, onların bagajlarını kam- yonlar taşımaktaydı. O günlerin şartlarına AĞRI SINIRLARI IÇINDEKI göre her türlü konforu bulunan otobüslere, CANKURTARAN BINALARI yolcuların şahsi eşya ve ev eşyalarını taşıyan Telçeker (Sürbehan), 2. Buyuretti (Nora- kamyonlar refakat ederdi. Başka bir ifade ile, şen), 3. Karaburun, 4. Tanıktepe (Yanıkbina), yolcular otobüslerle, eşyaları, otobüsün arka- 5. Bulakbaşı, 6. İpek Gediği, 7. Geçitalan sında giden kamyonlarla taşınmıştır. (Gerger), 8. Güvence (Çilikan), 9. Dikendere Trabzon – İran Transit Yolu hakkında- (Türkali), 10. Tahir (Atatürk Çeşmesi), 11. ki kanunun ikinci maddesi gereği, Devlet Tahir Köyü, 12. Tahir Dağı (Sac Dağı). Demiryolları ve Liman İşletmeleri Umum Müdürlüğü, yolcu ve yük tarifesi hazırla- AĞRI BÖLGESINDEKI TRANSIT mıştır. Tarifede yol, bölgelere ve kısımlara BAKIMEVLERI ayrılmıştır. Üç kısım olan yol için ayrı ayrı fi- yat listeleri belirlenmiştir. Yirmi kiloya kadar Transit Bakımevi binaları, yol güzer- olan bagaj eşyası ücretsiz taşınmış, fazlasın- gâhındaki şehir merkezlerinde yapılmıştır; dan ve diğerlerinden ücret alınmıştır. Doğubayazıt, Taşlıçay, Karaköse / Ağrı (eski Süt Fabrikası’nın olduğu yer), Eleşkirt. Kısımları, yani yol bölümleri ile, yolcu, yük, eşya ve hayvandan alınacak ücretler PETROL ISTASYONLARI şöyledir: Petrol istasyonları sadece şehir merkez- Murat renkli devlet otobüsleri, yaz, kış lerinde vardır. Mazot ve benzin, tenekede muntazam işleyen servislerle, geçtiği şehir- satılmaktadır. Günümüzde elektrikle çalışan lere; Tahir Dağı, Kop, Zigana gibi aşılaması otomatik pompa, mazot ve benzin depoları güç zirvelere hareket ve canlılık kazandırdı. yoktur. Araca yakıt koyulacağı zaman, tene- İlkbahar, yaz ve sonbahar mevsimlerinde taşı- keden huniyle, arabanın deposuna doldurul- macılık düzenli yapılmakla birlikte, yağmurlu maktadır. günlerde ve kışın aksamalar olmaktaydı. Bazı kış günlerinde şiddetli kar fırtınası olduğunda

412 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu İsmet ALPASLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yasin DEĞİRMEN veya kar yağdığında, yol günlerce kapalı kalır, DİPNOTLAR / FOOTNOTES yolculuk yapılamazdı. Sadece Tahir Geçi- 1 Saraçoğlu, Hüseyin, Doğu Anadolu Bölgesi, di’nin kapalı olduğu zamanlarda, Ağrı’nın İstanbul – 1989, s. 505. Erzurum, Trabzon, Ankara ve İstanbul’la 2 Alpaslan, İsmet; “Ağrı’nın Eski Ulaşım Durumu”, ulaşım irtibatı kesilir, posta dahi gelmezdi. Sevgi ve Kömek dergisi, Sayı: 1, Mayıs 2006, s. 19. Ağrı ve diğer bazı illerdeki insanlar 3 As, Efdal; Cumhuriyet Dönemi Ulaşım Politi- otobüsü ilk defa gördü; yaşlı insanlar ömürle- kaları, Ankara – 2013, s. 252. rinde ilk defa otobüse bindi. Günün şart- 4 Ağaoğlu, Samet; “Tren Erzurum’ da”, Varlık, larına göre, lüks olan o otobüslere binmek, Sayı: 152, 1 Kasım 1939, s. 214. transit yolcusu olmak, bir ayrıcalıktı. Yolculuk “Cumhuriyetin XVI ıncı Yılı – Demiryolu Erzurum’ yapanlar sevinir, memnun kalırlardı. da”, Ülkü, Sayı: 81, Kasım 1939, s. 271. 5 542 sayılı “Yol Mükellefiyeti Kanunu”, 2 Hazi- Otobüsler, Devlet Demiryollarınca ça- ran 1929’da 1525 sayılı “Şose ve Köprüler Ka- lıştırıldığı için üzerinde kurumun ay yıldızlı nunu” ile “Yol Vergisi” adını almıştır. Bu kanunla, arması ve “DEVLET OTOBÜS KAMYON yol vergisinin alınışı ve kullanılışı hakkında bazı SERVİSLERİ” – TRABZON – İRAN düzenlemeler getirilmiştir. 6 Alpaslan, İsmet; “Ağrı Transit Yolu”, 15 Nisan / TRANSİTİ” yazıları bulunmaktaydı. AĞRI, Özel Sayı, Nisan 2008, s. 29. 7 As, Erdal; a.g.e., s. 252. SONUÇ 8 Alpaslan, İsmet; a.g.m., s. 28-29. Bayezid – Erzurum – Trabzon Tarihi 9 Gürbulak – Trabzon arasındaki Transit Yolu’nun Transit Yolu, yüzyıllar boyu işleyen, tarihi mesafesi 610, 645, 674 km. olarak bazı kaynaklar- da belirtilmektedir. Yıllarca bu güzergâhta çalışan bir ticaret ve ulaşım yoludur. Bu yol, Asya ile şoförlerden aldığımız bilgiler ve tarafımızdan Avrupa’yı birbirine bağlayan değere sahiptir. yapılan tespit, yolun ortalama 650 km. olduğunu İran – Gürbulak – Doğubayazıt – Ağrı göstermektedir. Bu nedenle biz de 650 km. yi ölçü olarak aldık. – Erzurum – Trabzon Transit Yolu’nun ya- 10 As, Efdal; a.g.e., s. 253 – 254. pımına 1934 yılında başlanmış, 1937 yılında tamamlanmış; aşağıda belirttirdiğimiz neden- 11 Ağrı Merkez’deki, şimdi Yetiştirme Yurdu olarak kullanılan bina. lerden ötürü, 1951 yılından sonra Erzurum – Trabzon arası, eski önemini kaybetmiştir. KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY Demiryolunun 1939’da Erzurum’a gelme- ALPASLAN, İsmet; “Ağrı Transit Yolu”, 15 Nisan si, Transit Yolu’nun önemini büyük ölçüde Ağrı, Nisan 2008, S. 28-31. düşürdü. Çünkü trenle iki günde Ankara, ALPASLAN, İsmet; “Ağrı’nın Eski Ulaşım Durumu”, üç günde İstanbul’a varmak mümkün oldu. Sevgi ve Kömek, Sayı: 1, 2016. Halbuki Transit Yolla, Ağrı’dan hareketle AS, Efdal; Cumhuriyet Dönemi Ulaşım Politikala- Trabzon üzerinden İstanbul’a gitmek iki rı, Ankara - 2013. haftalık zaman almaktaydı. Ayrıca, tren daha SARAÇOĞLU, Hüseyin; Doğu Anadolu Bölgesi, hızlı gidiyor, çok daha fazla yük alabiliyordu. İstanbul - 1989. Karlı, tipili, yağmurlu günlerde Trabzon’a Türkiye Kılavuzu – Ağrı İli, 1944. ulaşmanın çeşitli zorlukları vardı. Canlı Kaynaklar: Mehmet SONYILDIRIM; 1942 Ağrı doğumlu, Trenden sonra gelişen karayolu, Erzurum’a (1953’ten 2013’e kadar kamyon nakliyeciliği otobüs, kamyon ve diğer araçların gelmesini yapmıştır). 954/1 Sok. No. 2 - Buca / İzmir. kolaylaştırdı. Bu yollar sonradan yapıldığı için Muhlis TÜRLÜ; 1934 Doğubayazıt doğumlu, mes- daha düzgün ve asfaltlı idi. Yaklaşık 24 saate leği şoförlük olup, Doğubayazıt ilçe merkezinde Ağrı’dan İstanbul’a gitmek mümkün olunca, ikamet etmektedir. (02 Mart 2008) Transit Yolu tercih edilmez oldu.

413 Fatih KARİP

THE IMPORTANCE OF CITY SYMBOLS IN CREATING CITY IDENTITY: AĞRI SAMPLE

Fatih KARİP*

ABSTRACT ll of the material and spiritual values that a society creates in its historical development process constitute the culture of that society. There is a strong and interactive link betweenA culture and the city. Cultural assets are the most effective means of expressing and representing a city. The physical and functional structures of the cities, which are cultural assets, are one of the most important determinants of human behavior. Urban symbols constitute the formation of cities and urban spaces constitute a common cultural continuity by establishing interpersonal communication. However, today, when globalization is faster than before, cities’ protection of their unique identities negatively affects the branding and developing identity of the city. Symbolic structures in the formation of contemporary urban identity and brand, visual images expressing material and spiritual culture, and the role of artists using these images are crucial. In this study, urban culture, urban identity and symbolic structures on the way to becoming a brand city will be examined with special consideration of Ağrı sample. Ağrı, which has a long history and has hosted many civilizations, should be able to transmit its culture to future generations while preserving its cultural continuity. Because as the human beings exist, acculturation will exist, should exist. At this point, important duties are at hand, especially for managers, architects, environmental planners, artists and designers and all individuals who are competent in cultural matters. Cooperation between local governments and society is a key factor in the branding of the city. Scientists, tourism sector leaders, local representatives, non-governmental organizations, municipalities and governorships should be included in the branding studies. The symbolic structures of the city are the most important elements in the identification of the city and the branding of the city. It is necessary to contribute to the cycle of acculturation by transforming the cultural symbols and cultural values into visual language. These symbols, which we have seen rarely in recent times, may be the beginning of reconstructing the texture of the city. In the schools we have encountered among public buildings, the buildings in which the traditional architectural elements are reinterpreted with the understanding of today’s architecture are remarkable. One of the most striking examples of this is Şemsi Turkmen Anatolian High School. Crown doors with an imposing appearance that we often see during Anatolian Seljuks and

* Dr. Fatih KARİP, Ağrı İbrahim Çeçen University, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected]

414 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Fatih KARİP the Ottoman Empire period are one of the important structures in which traditional forms of architecture are used with wide roof forms. While their lifestyles and cultures are becoming increasingly similar, it is becoming gradually difficult for cities to retain their originality and to be separated from others. Especially small cities have difficulties in confronting the unity of the people, the culture and the place brought by the globalization. Ağrı province, which we can evaluate in this respect, has an important place in terms of geographical and strategic location. Although there are factors that limit Ağrı, these limitations can turn into very important advantages. Especially the public buildings, sports stadiums, shopping centers, mosques, bridges and public housing constructed with this understanding will be able to transfer the culture to the next generations preserving the cultural continuity in terms of tracing from our traditional architecture. Key words: City symbol, Ağrı, Urban Culture, Traditional architecture.

415 KENT KİMLİĞİ OLUŞTURMADA KENT SEMBOLLERİNİN ÖNEMİ: AĞRI ÖRNEĞİ

Fatih KARİP* GIRIŞ kültürel mekanlarını, tarihi mekanlarını, ent olgusu tarihin farklı döneminde farklı kimliğini kaybetmemiş semtlerini, simge ve sözcüklerle tarif edilmiştir. Kimi zaman anıt yapılarını, müzelerini, sanat galerilerini Kuygarlık kavramı; kimi zaman bir şehir olan tanıyıp kullanabildikleri ölçüde kültürlenmiş “medine” sözcüğünden türeyen medeniyet sayılırlar (Bilgili, 2010). Mekan ve kültür ara- kavramı kent tanımının içeriğini belirlemiştir. sında böylesine sıkı bir etkileşim bulunmak- Latin kökenli dillerde “civilization” sözcü- tadır. İnsanları ortak bir mekanı kullanmaya ğünden türeyen “civitas” kent sözcüğü olarak zorlayan kent, beraberinde insanların kente kullanılmıştır. “polis”, “city”, “kale” gibi birçok özgü bir birlikte yaşam becerisini geliştirme- sözcük farklı dönemlerde farklı medeniyetler lerini sağlamıştır. tarafından kullanılmıştır (Gül, 16). Kentleri oluşturan sokaklar meydanlar, Karmaşık yapısıyla kent, bir sosyolog, bir parklar, açık alanlar, sembol yapılar insanların ekonomist, bir mimar, bir kent planlayıcısı toplumsal yaşamı ve davranışları üzerinde son için farklı şeyleri ifade eder. Kentler, farklı derece etkilidir. Bu mekanlar, insanların bir- dönemlerde farklı sözcüklerle ifade edilse birleriyle karşılaşacağı, kaynaşacağı, bireysel de ekonomik, toplumsal, siyasal, yönetsel ve ve birlikte kendilerini ifade edecekleri, kent kültürel alanların toplumu oluşturan birey- kültürü yaratacakları, toplumsal-davranış- ler için var olduğu ortak yaşam alanlarıdır. sal uzlaşı alanlarıdır. Kent mekanları ve bu Kültürel açıdan baktığımızda kentler, insanla- mekanlar üzerine yüklenen anlamalar toplum rın yaşamlarını sürdürdükleri belli toprak ve bireyler arasındaki iletişimin en önemli parçalarından daha fazlasıdır. Kentler insan unsurlarıdır (Erdönmez &Akı, 2005). davranışlarını ve düşüncelerini etkileyen Kent kültürü, kentlerin barındırdığı çok farklı bir sosyal düzeni ifade etmektedir insanların birbiri ile ilişkisi ve etkileşimini (Hayta, 2016). Toplumbilimciler ve tarihçiler düzenleyen bir zemindir. Kent kültürü ile kentlerin ortaya çıkışını, uygarlığın doğuşu birbirine benzemeyen insanların birlikte gözüyle bakarlar ve uygarlık tarihini, kentle- yaşamalarını sağlayan demokrasi, erdem ve rin tarihine dayandırarak kentlerin sadece bir hoşgörünün ortaya çıktığı alanlardır (Mut- yerleşim yeri olmadığını, kentlerin yerleşik, lu, ?). Kent kültürü, heterojen, kan bağına gelişmiş ve ideal anlamda ileri bir toplumsal dayalı akrabalık ilişkilerinin yerine mesleki örüntü olduğunu ifade eder (Yaylı, 2012). örgütlenmenin ön plana çıktığı, sosyal baskı Kentlerin tanımlanmasında da kullanılan mekanizmalarının sınırlandığı, bireyin kendi kaleler, surlar, devasa yapılar kentlerin en olarak ön plana çıktığı toplumlardan oluşur. temel göstergeleridir. Kültür, kentin için- Kentler bilgi ve kültürün yıllar boyu biriktiği, de bulunduğu coğrafya, kentin yapısal ve kullanıldığı alanlardır. Kültür, kentin bü- mimari özellikleri gibi mekanı kent yapan tünlüğünü sağlar, yaşamlarını anlamlandırır temel özelliklerden beslenir. Bireyler kentin (Kaypak, 2010).

* Dr. Fatih KARİP, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Ağrı/ TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

416 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Fatih KARİP

KENT KIMLIĞI beş bin yıl öncesine aittir. (Belli, 2007, 5) Kentler, ruhları ve kimlikleri olan me- Ağrı ve çevresinde görülen ilk uygarlıklar, kanlardır. Bir kentin kimliğini, meydanları, Van Gölü, Ağrı Dağı ve Hazar Denizi ara- yapıları, tarihi ve doğal çevresi ve o kentte sındaki bölgede MÖ. III. binyılın sonlarına yaşayanların tüm faaliyetleri ile birlikte ortaya kadar varlık gösteren Hurriler’dir (Baklaya, koydukları fiziksel ve sosyal ortam oluşturur. 2009, 41). İnsanlar, yaşadıkları mekana barınmak için Hurri Devleti’nin zayıflamasından sonra evler, yürümek için yollar, paylaşmak için M.Ö. 1550 yıllarında Ağrı yöresini de içine parklar, bahçeler, meydanlar, çeşmeler bir alan Mitanni İmparatorluğu kurulmuştur. Mi- kimlik inşa ederler. Kişilerin kimlikleri kentin tannilerin bölgede önemi azalınca M.Ö. IX. kimliği ile özdeştir aslında (Kaypak, 2010). yüzyılın ortalarında başkent Tuşpa (Van) ol- Yeni tanıştığımız insanları ilk olarak şehriyle mak üzere Urartu Devleti kurulmuş, bu bölge isimlendirir, öyle tanıma çabası içerisinde toprakları işpuni ve Menau zamanında Urartu oluruz. hâkimiyetine alınmıştır (Çetin, 2009, 13). Kültür, toplumun geleneğini, göreneğini, Urartu Krallığı’nın M.Ö. VI. yüzyılın yaşam biçimini, adetlerini, alışkanlıklarını başlarında İskitler tarafından yıkılmasın- içine alan bir kavram olduğu için, bir kimlik dan sonra, Doğu Anadolu bölgesi Perslerin öğesi olarak değerlendirilebilir. Bir toplumun egemenliği altına girmiştir. Daha sonra Doğu kültür seviyesi, toplumu oluşturan bireyle- Anadolu Bölgesi sırasıyla Selenkovların, rin kimliğini belirlemede ve yönlendirmede Roma ve Bizansın egemenliğine geçmiştir etkilidir. Kent kimliği insan, mekan ve zaman (Belli, 2007, 9). üçgeninin ortaklığı ile oluşan bir tiyatro sah- nesidir ki oyuncuların anıları, kentin değerini Selçuklular Anadolu’ya akınlar yapmaya oluşturur. Bu nedenle insan eliyle yapılmış başladıkları zaman Ağrı ve çevresi Bizans çevrede yer alan ve kimlik oluşturma potan- İmparatorluğuna bağlıydı, Selçuklu Sultanı siyeli en fazla olan unsur, o kentte bulunan Alparslan batıya yaptığı seferler sonucunda kentlilerin gündelik yaşantılarında yer alan Gürcistan ve Ermenistan’ın bazı bölümlerini yapıların bir araya gelerek oluşturdukları kent fethederek, Kars, Ani ve Bayezit’ı impara- dokusudur (Kaypak, 2010). torluğun sınırları içerisine almış ve bölgenin idaresini Ahlat’a yerleştirdiği Sökmenoğulları Atabeylikleri’ne bırakmıştır. 1071 Malazgirt AĞRI İLININ TARIHÇESI zaferinden sonra Selçuklu idaresinde kalan Çok eski bir yerleşim merkezi olan Ağrı, Bayezit şehri ve kalesi yeniden imar edilmiş- Türkiye’nin doğu sınırını teşkil etmektedir. tir (Çetin, 2009, 14). Son yıllarda yapılan yüzey araştırmaları Ağrı İli’nin M.Ö. IV. Binlerden itibaren yerleşim Anadolu, 1243 Kösedağ Savaşı’ndan bölgesi olarak kullanıldığını göstermektedir. itibaren Moğol hakimiyetine girmiştir. 1253 Erken Demir Çağına ait birçok nekropol yılında Büyük Moğol Hanı Mengü, kardeşi bulunan bölge geçmiş devirlere ait önemli Hülagu’yu kurultay kararı ile İran, Irak, Suri- zenginlikleri içerisinde barındırmaktadır ye, Mısır, Kafkasya ve Anadolu’ya bir ‘İlhan’ (Çetin, 2009, 13). olarak görevlendirmiştir. İlhanlılar, 1295 yılından itibaren tamamen bağımsız olarak Arkeolojik malzeme ve çivi yazılı belgele- kurulmuştur. 1335 yılında ölen İlhanlı Hanı rin ışığı altında Ağrı ve çevresi ile ilgili ilk ve Ebu Said Bahadır Han’dan sonra İlhanlı- en önemli bilgilerimiz, şimdilik günümüzden lar siyasi olarak mahalli beylikler/devletler

417 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Fatih KARİP The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium arasında bölünmüş, Celayirliler, Karakoyun- 1534 tarihli İran Seferi ve IV. Murat’ın 1635 lular, Muzafferiler, Horasan Serbedarileri ve tarihli Revan Seferi ile tekrar Osmanlıların Eratnoğulları gibi hanedanlar kurulmuştur eline geçmiştir. Safevi-Osmanlı savaşlarının (Bayhan, 2007, 145). sık yaşandığı bölgede, 1639 tarihli Kasrı Şirin Antlaşması ile uzun zamandan beri devam İlhanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra eden geçimsizlikler sona ermiş, merkezi 1350-1360’lı yıllarda Musul Van Gölü böl- Ahıska olan Çıldır Eyaleti’ne bağlanmış gesinde Türkmenlerin başında Bayram Hoca valiliğine de Çıldır Hanedanlarından I. İshak adlı bir beği görüyoruz. Bayram Hoca daha Paşa atanmıştır (Çetin, 2009, 16). sonraları hakimiyet sahasını genişleterek Ağrı ve çevresine nüfuz etmiştir. Bayram Hoca Rusya’nın sıcak denizlere inme politika- 1380 de ölmüş ve yerine kardeşinin oğlu Kara sı ile XIX. yüzyıl içerisinde Osmanlılar ile Mehmed Kara-Koyunlu beyliğine geçmiştir. Ruslar arasında Ağrı topraklarını da içerisi- Kara-Koyunluların bölgedeki hakimiyetleri ne alan önemli savaşlar meydana gelmiştir. Timur’un gelişine kadar devam etmiş, 1387 1828–1829, 1853–1856, 1877–1878 Osman- baharına kadar Ağrı ve çevresindeki şehir ve lı-Rus savaşları ile büyük yıkımlara uğramış- kalelerin tamamını Kara-Koyunluların elin- tır. 1914 yılına kadar Bayezid Mutasarrıflığı den almıştır (Geyikoğlu, 2007, 128). olarak Erzurum Eyaleti’ne bağlıyken 1927’de Karaköse il merkezi olmuş, 1927 yılında Kara Memed’in oğlu Kara Yusuf ülke- sınırları içerisinde bulunan Ağrı Dağına iza- sini istila eden Timur ve Şahruh ile şiddetli feten Ağrı adını almıştır (Çetin, 2009, 16). mücadelelere girişerek, ülkesini parça parça geri alıp tekrar kurmuştur. Kara-Koyunlularla aynı dönemde Diyarbakır, Erzincan, Bayburt KÜLTÜREL DEĞERLERI İLE AĞRI bölgesinde tarih sahnesine çıkan Ak-Koyun- Arkeolojik malzeme ve çivi yazılı belgele- lular, Uzun Hasan zamanında Kara-Koyun- rin ışığı altında Ağrı ve çevresi ile ilgili ilk ve luların bütün ülkelerine hakim olmuş, böylece en önemli bilgilerimiz, günümüzden beş bin Ağrı ve çevresi Ak-Koyunlu hakimiyetine yıl öncesine aittir (Belli, 2007, 5). Geçmişi girmiştir (Geyikoğlu, 2007, 128). çok eskilere dayanan Ağrı ve çevresi ile ilgili arkeolojik yüzey araştırmaları; Tunç, Erken Son Ak-Koynlu padişahlarından Mu- Demir Çağı ve Urartu Krallığına ait höyük, rad 1501’de Şerur Muharebesinde Safevi kale, çivi yazıtı, nekropol, kaya mezarı, anıtsal Devleti’nin kurucusu Şah İsmail kuvvetlerine kaya işareti ve sulama tesisleri ile bölgenin karşı yenilmiştir (Çakmak, 2005, 104). Böy- kültür tarihini aydınlatmaktadır (Belli, 2007, lece Ağrı ve çevresi Safeviler’in kontrolüne 53). Ağrı İli sınırları içerisinde yer alan taşın- geçmiştir. maz kültür varlıklarını 5 ayrı başlık altında Yavuz Sultan Selim’in Safevilere karşı inceleyebiliriz. Bunlar; düzenlediği Çaldıran Seferi’nin anlatıldığı Haydar Çelebi’nin Ruznamesi (Münse- KALELER, HÖYÜKLER, at’üs-Selatin)’ne göre sefer sırasında ordu NEKROPOLLER, Bayezit yakınlarında konaklayınca Baye- KAYA MEZARLARI zit Kalesi Halkı temsilcilerini göndererek Özellikle Doğubayazıt ve çevresinde, Osmanlılara iteatlerini arz etmiş ve bölge Tunç ve Erken Demir çağı kaleleri ile ben- Osmanlı topraklarına katılmıştır. Zaman zerlik gösteren, taşlar arasındaki büyük boş- zaman Safevilerle Osmanlılar arasında el luklar küçük taşlarla doldurularak oluşturul- değiştiren bölge, Kanuni Sultan Süleyman’ın muş bir çok kale ve nekropol bulunmaktadır.

418 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Fatih KARİP

Yüksek ve sarp tepeler üzerine konumlandı- silinmiştir (Çetin, 2008, 36). rılan kale ve nekropollerde yerleşim alanı ile Hamur (Havaran) Kalesi: Hamur ilçe nekropol iç içedir. Doğubayazıt Haraba Pazar merkezinin batısında, Hamur deresinin Kalesi ve Nekropolü, Doğubayazıt Pınarcık oluşturduğu derin vadinin kıyısında yalçın Kalesi ve Nekropolü, Doğubayazıt Şorik Kalesi kayalıklar üzerine oturtulan geniş bir düz- ve Nekropolü, Doğubayazıt Teperiz Kalesi ve lükte kurulmuştur. Kimler tarafından ve ne Nekropolü, Doğubayazıt Kertenkele Kalesi ve zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemekle Nekropolü önemli örnekler olarak gösterilebi- beraber konumu ve mimari özellikleri göz lir (Çetin, 2009, 17-22; Belli, 2007, 57-59). önüne alınarak ilk yapımının Urartulara Doğubayazıt Suluçem Kurganları: Do- kadar uzandığı tahmin edilmektedir (Çetin, ğubayazıt ilçe merkezine 30 km. uzaklıkta, 2009, 30). Doğubayazıt-Ağrı yolunun kuzeyinde bulu- Hamur Karlıca (Şoşik) Köyü Kalesi: nan Suluçem yakınlarında Tunç Çağı’na ait Hamur İlçesine 34 km. mesafede Karlıca beş adet kurgan bulunmuştur. Bu kurganlar Köyü’nün hemen doğu yanındaki yalçın bir kaçak kazılarla tahrip edilmiştir. Kurgandan kayalık üzerine kurulmuştur. Kalenin doğu çıkan çömlek örnekleri Erzurum Müzesi’nde batı ve kuzey yönleri sarp kayalık olup, sadece bulunmaktadır (Çetin, 2009, 21). güneyinden ulaşılmaktadır. Kale üzerinde Eski Bayezid Kalesi: Eski Bayezid’in herhangi bir yapım ya da onarım kitabesi kuzeydoğusunda, Belleburç denilen semtte bulunmadığı için tarihi kesin olarak tespit yer alan kale, eski kasabanın 300 m. yüksek- edilmemiştir. İç kalenin güneyindeki kayalık liğinde bulunmaktadır. Yekpare sert ve dik yükseltide, Urartu dönemi kalelerinde rastla- kayalar üzerine inşa edilen kalenin güneyinde nan ve kutsal alana çıkışı sağlayan kayaların bulunan İshak Paşa Sarayı ile kale arasında kesilmesiyle yapılmış üç basamaklı merdiven derin bir vadi yer almaktadır. Eski Bayezid ve kaya çanakları tespit edilmiştir. Ayrıca Kalesi Urartu hakimiyetinde müstahkem konumu itibari ile Doğu Anadolu Bölge- konumu ile Kafkaslar üzerinden gelen akın- si’ndeki diğer Urartu kaleleri ile benzerlik lara karşı bir üs olarak kullanılmıştır. Kalenin göstermektedir. Bu nedenle ilk inşasının bazı yerlerinde bulunan duvar dokusu, kayaya Urartu döneminde gerçekleşmiş olması güçlü oyulmuş Urartu kaya mezarı ve kalenin gü- bir olasılıktır (Yurttaş, 2007, 138). neydoğusunda bulunan yerleşim izleri Urartu Tutak Çırpılı Köyü Kalesi: Tutak ilçe Döneminden kalmıştır (Çetin, 2009, 22–23). merkezine 14 km. uzaklıkta bulunan Çırpılı Eleşkirt Toprakkale Köyü Kalesi: Eleşkirt Köyü’nün kuzeybatısında bulunmaktadır. ilçe merkezine 14 km. uzaklıkta bulunan Andezitten oluşan yüksek ve oldukça sarp bir Toprakkale Köyü, Eleşkirt ovasının kuzey- tepenin üzerine kurulan kalenin üç tarafı dik batı ucunda, eski Bayezit yolu kavşağında yer uçurumlarla çevrilidir. Arazinin doğal biçi- almaktadır. Stratejik bakımdan önemli bir mine göre doğu-batı doğrultusunda uzanan konuma sahip olan Toprakkale eski yola ve kalenin kuzeydoğu ve güneydoğu tarafları dik ovaya hakim bir yamaç üzerine kurulmuştur. uçurumlarla çevrili olduğu için buralara sa- Bu kalenin stratejik önemi çok daha eski- vunma duvarı yapılmamıştır. Henüz arkeolo- lere dayanmaktadır. Urartu döneminde de jik bir incelemenin yapılmadığı Çırpılı Köyü önemli bir konuma sahip olan Toprakkale’de Kalesi, mimari bakımdan benzer özellikleri bu döneme ait bir de höyük bulunmaktadır. olan bölgedeki Erken Demir Çağı ve Tunç Höyüğün üzerine Ortaçağda inşa edilen kale Çağı kalelerle aynı dönemden kalmış olması ile birlikte Urartu dönemine ait izlerin çoğu gerekir (Çetin, 2009, 36).

419 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Fatih KARİP The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Eleşkirt Toprakkale Höyüğü: Eleşkirt ilçe tapınaklarından birisi olan Aznavurtepe’deki merkezine 14 km. uzaklıkta bulunan Top- bu süslemelere dair herhangi bir fotoğraf veya rakkale Köyü’nün kuzeybatısında oldukça çizime ulaşılamamıştır (Tan, 2010, 76) sarp bir konuma sahip olan höyüğe giriş batı Patnos Giriktepe Höyüğü: Patnos ilçe yönden sağlanmaktadır. Bilimsel bir arkeo- merkezinin yaklaşık 1 km. güneyinde bulu- lojik kazının yapılmadığı bu höyük üzerinde nan Giriktepe, halk arasında Değirmentepe Ortaçağ’da inşa edilen kale ile birlikte Urartu olarak da bilinmektedir. 1960–1963 yıllarında dönemine ait izlerin çoğu silinmiştir (Çetin, Kemal Balkan tarafından yapılan kazılarda 2009, 37). bir saray ile eklentileri ortaya çıkmıştır. Saray Eleşkirt Pirabat Höyüğü: Eleşkirt ilçe ve eklentileri taş temelli ve üzerine kerpiçle merkezine 14 km. uzaklıkta bulunan Pirabat inşa edilmiştir. İki katlı olduğu sanılan saray Köyü’nde bulunmaktadır. Oldukça yüksek bir eklentileri geçirdiği şiddetli yangın sonucu tepe şeklindeki höyüğün eteklerinde bazalt kerpiç duvarlar pişerek tuğlalaşmış ve gü- taş bloklardan oluşan sur duvarlarına ait izler nümüze sağlam kalmıştır. M.Ö. IX. yüzyılın bulunmaktadır. son yıllarda köylüler tarafın- son çeyreği ile M.Ö. VIII. yüzyılın ilk çeyreği dan bulunan Urartu Kralı Menua dönemine arasına tarihlendirilen saray, taht salonu, ait kitabeler Erzurum Müzesi’ne götürül- geniş iki mutfak odası, kiler, seramik odası ve müştür (Çetin, 2009, 37). pitoslu bir mekandan oluşmaktadır (Çetin, 2009, 40). Patnos Aznavurtepe Höyüğü: Patnos ilçe merkezinin 2 km. kadar kuzeydoğusunda, Eski Beyazit Kalesi Urartu Kaya Mezarı: Van-Ağrı karayolunun kuzeyinde bulunmak- Eski Bayezid Kalesi’nin güneydoğusunda tadır. Urartu, Menua döneminde Tuşpa’nın bulunan sarp kayalığın eteğinde, zeminden yer aldığı Van Ovası’ndaki imar faaliyetle- yaklaşık olarak 8 m. yükseklikte bulunan rinin ardından ilk olarak kuzeyde Muradiye ve ulaşılması çok güç olan kaya mezarının ve Patnos ovalarında yeni kentler kurmaya cephesi güney tarafa bakmaktadır. Her ka- başlamış olmalıdır. Aznavurtepe zirvesinde tında tek odası bulunan, iki katlı olarak kaya tapınağı da içerisine alarak güneybatı yönde içerisine oyulmuş olan kaya mezarının güney genişleyen yaklaşık 350x250 m. boyutlarında cephesinde tanrılara adanmış bir kurban surlarla çevrili olan sitadel yer almaktadır. sahnesi bulunmaktadır (Çetin, 2009, 42). Sitadelin en yüksek noktasında ise 5x5 m. öl- Tutak Karagöz Kaya Yerleşimleri ve Mezar- çülerinde cella’sı bulunan bir Urartu tapınağı ları: Tutak ilçesine bağlı Atabindi ile Dayıpı- yer alır (Tan, 2010, 75). narı köyleri arasında oldukça yüksek bir dağın Menua döneminde inşa edilen Aznavur- zirvesinde bulunmaktadır. Cephesi doğuya tepe tapınağı oldukça özenli bir tas işçiliğine bakan sarp bir kayalığın içine oyulan yapı bir sahiptir. Tapınak duvarlarında kalan boya giriş holü ve üç odadan meydana gelmektedir. izlerinden kırmızı ve mavi duvar resimleri- Kaya mezarının üst kısmında Urartu dönemi nin (fresk) olduğu düşünülmektedir. Ayrıca kalelerinde sıklıklar karşımıza çıkan ve kutsal tapınağın kuzey duvarına paralel durumda işaretler olarak adlandırılan kaya işaretleri ve yaklaşık 2,30 m. kuzeyinde yer alan bir bulunmaktadır (Çetin, 2009, 47). başka kalın duvarın kuzey yönünde kerpiç Diyadin Meya Köyü Kaya Yerleşimleri zemin üzerine kurban hayvanlarının resme- ve Mezarları: Diyadin ilçe merkezine 12 dildiği, açık mavi zemin üzerinde kırmızı km. uzaklıkta bulunan Günbuldu köyünde ve daha koyu renklerle yapılmış freskoların bulunmaktadır. Oldukça sarp bir kayalı- olduğu tespit etmiştir. Ancak en erken Urartu

420 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Fatih KARİP

ğın iç yüzeyine uzunca bir sıra oluşturacak lığın kuzey doğusunda, Taşkın Köyüne giden şekilde kayaya oyulan, barınak ve mezar yolun kuzeyinde bulunan türbenin büyük bir odaları olmak üzere birçok bölümden oluşan bölümü yıkılmıştır (Çetin, 2009, 203). yerleşimin benzer örnekleri Urartu yerleşim Ağrı İli ve çevresinde Osmanlı mimarisi- alanlarında karşımıza çıkmaktadır (Çetin, ne ait izlerin görüldüğü çok sayıda mezarlık 2009, 43). bulunmaktadır. Oldukça harap halde bulunan Hamur Beklemez Köyü Kaya Yerleşimle- mezarların çoğu saray hanedanı veya hane- ri: Hamur ilçe merkezine 34 km. uzaklıkta dana yakın nüfuzlu kişilere ait olmalıdır. Bu Beklemez Köyü’nde bulunan kaya yerleşim- mezarlar Mezar tipolojisi bakımından iki ana leri köyün güney doğusunda bulunan sarp bir gruba ayrılmaktadır. Birinci grubu ‘üzeri açık kayalığın güneye bakan cephesine, yumu- şahideli sanduka tipi mezarlar’ oluşturmak- şak kayalara oyulmak suretiyle yapılmıştır. tadır. Bu grup ‘üzeri açık şahideli sandukaları Bölgede bulunan diğer Urartu dönemi kaya bezemeli mezarlar’ ve ‘üzeri açık şahideli mezarlarıyla büyük benzerlikleri bulunan bu sandukaları bezemesiz mezarlar’ olarak iki alt yerleşim alanının sonraki dönemlerde Hıris- gruba ayrılmaktadır. İkinci grubu ise ‘şahi- tiyan unsurlarca fonksiyonları değiştirilerek desiz sanduka tipi mezarlar’ oluşturmaktadır yeni eklemelerle kullanılmış olması muhte- (Çetin, 2009, 105). meldir (Çetin, 2009, 49). Son derece zengin bir taş işçiliğinin görüldüğü bu mezarlıklar, İshak Paşa Sarayı KÜMBETLER, MEZARLIKLAR VE Mezarlığı, Eski Bayezid Ahmed-i Hani MEZAR TAŞLARI Mezarlığı, Eski Bayezid Şehir Mezarlı- Hamur Kümbet: Osmanlı türbe mima- ğı, Doğubayazıt Seslitaş Köyü Mezarlığı, risinin Doğu Anadolu’daki en ilginç yapıla- Eleşkirt Toprakkale Köyü Mezarlığı, Tutak rından birisi Hamur Kümbeti’dir. Kümbet, Ocakbaşı Köyü Mezarlığı, Tutak Bintosun ilçe merkezinin kuzey-doğusunda, ilçenin Köyü Mezarlığı, Patnos Köseler Köyü Me- kurulduğu vadiye hakim durumda bulunan zarlığı, Patnos Taşkın Köyü Mezarlığı, Patnos mezarlığın ortasında yer almaktadır. Kim ta- Ziyaret Köyü Mezarlıklarıdır. rafından ve ne zaman yaptırıldığı kesin olarak Ağrı İli ve ilçelerinde taşınmaz kültür bilinmemekle beraber, ilçenin eski yerlilerin- varlıklarının önemli bir bölümünü oluşturan den Abdullah Aziz KAYAN’ın anlattıklarına koyun ve koç şeklinde mezar taşlarına sıklıkla göre, Bayezid’deki sarayın banisi olan İshak rastlanmaktadır. Türk sanatının yayıldığı Paşa’nın torunlarından İbrahim Paşa türbeyi geniş bir coğrafyada XII. XIII. yüzyıllarda çok sevdiği ölen çocukları için yaptırmıştır rastladığımız bu mezar taşları XIV ve XV. (Çetin, 2006, 137). yüzyıllarda Azerbaycan, İran, Irak ve Doğu Hamur Süleymankümbet Köyü Kümbe- Anadolu’nun büyük bir kısmına hakim olan ti: Hamur ilçe merkezine 30 km. uzaklıkta Türkmen devletlerinden Karakoyunlu ve bulunan Süleymankümbet Köyü’ndeki yapı Akkoyunlular zamanında daha da yaygınlaş- IV. Murad’ın 1635 tarihli İran Seferi sıra- tığı ve hatta onlara ad olduğu bilinmektedir sında bir hata sonucu öldürülen köyün beyi (Çetin, 2009, 194). Süleyman Beyin oğlu tarafından yaptırılmış Bölgede görülen bu heykellerin bir kısmı olan kümbet günümüze ulaşmamıştır (Çetin, İl Halk Kütüphanesi’nin bahçesinde, 100. 2009, 203). Patnos Taşkın Köyü Kümbeti: Pat- Yıl Parkında, İshak Paşa Sarayı’nın girişinde nos ilçe merkezine 38 km. uzaklıkta bulunan bulunmaktadır. Diğer bölgelerdeki örnek- Köseler Köyü’nün batısında bulunan mezar-

421 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Fatih KARİP The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium lerine göre daha sade olan bu heykellerin olabileceği düşünülebilir Sarayın bitiş tarihi bir kısmının üzerinde hançer, kılıç motifleri olan l784’de bazı mezarlarla birlikte mescidin görülmektedir. de mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Bu du- rumda mescidin XVIII. yüzyılın ilk yarısında CAMILER, MESCITLER VE inşa edilmesi gerekir (Çetin, 2006, 131). KILISELER Tutak İsaabat Köyü Kilisesi: Tutak ilçe Eski Bayezid Camii: Eski Bayezid şehri- merkezine 11 km. uzaklıkta bulunan İsaabat nin muhtemelen en eski camii olan ve Ca- Köyünde bulunan kilise oldukça harap bir mi-i Gevher-i Digar, Eski Cami veya Sultan haldedir. Günümüze ulaşılabilen izlerden Selim Cami adları ile anılan Eski Bayezid anlaşıldığı kadarıyla doğu-batı doğrultusun- Camii iç kalenin güney eteğindeki yamaçta da dikdörtgen bir plan şemasına sahip üç bulunmaktadır. Caminin taç kapısı üzerinde nefli, üç apsisli bir bazilika olduğu tahmin yer alan ve sonradan kazıldığı tahmin edilen edilmektedir. Üzerinde herhangi bir yazılı Farsça kitabe tahrip edilmeden okunmuş belgenin bulunmadığı kilise mimari özellik- olup Şiirin ifade edildiği eserlerde ebcet hesa- leri bakımından yakın bölgeler olan Bitlis ve bı ile 1687 yılında düşürüldüğü yazılmaktadır Van’daki XVI. XVII. yüzyıl kiliseleri ile olan (Çetin, 2006, 130). yakın benzerlikleri ile aynı dönemden kalmış olması muhtemeldir (Çetin, 2009, 214). Toprakkale Köyü Camii: Eleşkirt Top- rakkale’de Osmanlı döneminden günümüze ulaşan en önemli yapı Toprakkale Köyü İSHAK PAŞA SARAYI Camii’dir. Cami, köyün kuzeybatısında, XIX. Saray, Eski Bayezid şehir merkezinde ve yüzyılın başına kadar sağlam bir kaleyi de bugünkü Doğubeyazıt ilçe merkezinin 7 km. üzerinde barındıran Urartu dönemine ait güneydoğusunda bulunmaktadır. Şehirden höyüğün eteklerinde yer almaktadır. Caminin biraz uzakta 25-30 m. yükseklikteki “Ka- güney ve batı taraflarında bir de hazire yer raburun” denilen tepenin üç tarafı payanda almaktadır. Caminin giriş kapısı üzerinde duvarları ile takviye edilerek üzerinde düz bir kartuşlar içine yazılmış dört satırlı Arapça bir platform oluşturulmuş ve saray bu düzlü- kitabe yer almaktadır. Kitabeden anlaşıldığı ğe inşa edilmiştir (Çetin, 2006, 132). 1784 kadarıyla cami Abdi oğlu Mirza tarafından yılında Çıldır Atabeklerinden II. İshak Paşa 1688 yılında yaptırılmıştır (Çetin, 2006, 130). tarafından geç batılı üslupların Osmanlı İshak Paşa Saray Mezarlığı Mescidi: sanatına hakim olduğu bir dönemde tamam- Saray mezarlığının batı bölümünde bulunan lanan İshak Paşa Sarayı; Selçuklu, Osmanlı, Mezarlık Mescidi’nin kim tarafından ve ne Gürcü, Kafkasya Üsluplarının yansıra klasik, zaman yaptırıldığı bilinmemektedir. Kuzey barok, rokoko Üsluplarının karışımı ile cephede harime açılan taç kapı üzerinde yer eklektik tarzda inşa edildiği görülmektedir alan kitabe tahrip olduğundan mahiyeti tam (Gündoğdu, 2007, 373). olarak anlaşılmamıştır. Kartuşlar içine yazıl- Saray, bazı bölümleri tek, bazı bölümleri mış altı satırlık kabartma sülüs Osmanlıca iki, bazı bölümleri bodrumla beraber üç katlı kitabenin beşinci satırında Hasib adlı bir şa- olacak şekilde ve baslıca iki avlu çevresinde irin, sade (noktasız) harflerle düştüğü tarihin oluşturulan bölümlerle ana kütleyi oluşturan hesap edilmesi harf noksanlıkları sebebi ile harem bölümünden meydana gelmiştir. Bu mümkün değildir. Ancak mezarlıkta bulu- plan düzeni ile Osmanlıların merkezlerinde nan en erken tarihli mezar 1728-1729’dur. yaptırdıkları Hanedan Sarayları ile aralarında Mezarlığın kuruluşu mescitle birlikte uyum büyük benzerlik bulunmaktadır (Gündoğdu, gösterdiğinden, mescidin bu yıllarda mevcut 1991, 76).

422 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Fatih KARİP

XVIII. yüzyılda başlayan batılılaşma dereler, akarsular, nehirlerin bulunması ulaşı- hareketlerinde askeri müesseseler ve diplo- mın rahat ve güvenli olması açısından köprü masinin yanında, basta mimari olmak üzere yapımını zorunlu kılmıştır (Öztürk, 2007, Türk sanatını etkilemiş, barok, rokoko ve 422). ampir üslubun etkileri görülmeye başlamıştır. Doğubayazıt Musun Kervansarayı: Do- Batıdan gelen bu etkiler sarayın bulunduğu ğubayazıt ilçesine bağlı Suluçem (Musun) bölgenin kaynaklarıyla harmanlanarak İshak Bucağı’nın Yukarı Bezirhane Köyü’nün yak- Paşa Sarayı’na has birtakım motiflerin oluş- laşık 5-6 km. kuzeyinde bulunmaktadır. İran masına neden olmuştur. Bu farklı süslemele- Şahlarından Keykubat tarafından yaptırıldığı, riyle dikkati çeken sarayda taş kabartmaların Azerbaycan-Bitlis-İran-Erzurum-Trabzon yoğun olarak kullanılmasının yanı sıra ahşap kervan yolunun buradan geçtiği söylenir ve kalem işi süslemelere de yer verilmiştir. (Çetin, 2009, 209). İshak Paşa Sarayı süsleme programının Tutak Alacahan Kervansarayı: Tutak ilçe önemli bir bölümünü bitkisel ve geometrik merkezine 28 km. uzaklıkta bulunan Ala- motiflerden oluşan taş süslemeler oluştur- cahan Köyü yakınlarında bulunmaktadır. maktadır. Başkentten çok uzak bir bölgede Bugün tamamen yok olmuş durumda olan olmasına rağmen dönemin moda beğenisi kervansaray, İran kervan yolunun batıya bağ- olan Batı sanatı etkilerini bölgesel üsluplarla lantısını sağlamıştır (Çetin, 2009, 209). harmanlayarak mükemmel bir uyum sağladığı görülmektedir. Geometrik süslemelerde gele- Doğubayazıt Kavşak Köprüsü: Van-Ağ- neksel motiflerin ağır bastığı sarayın süsleme rı-Doğubayazıt yolu kavşağında bulunan programında, Barok ve Rokoko akımlarının köprü tek gözlü küçük bir köprüdür. Köprü temel motifi olan soyut ”C” ve “S” kıvrımlar, kemeri ortadan yıkılmış, cephe kaplama ağaç ve meyve motiflerinin yanı sıra Türk-İs- taşları tamamen sökülmüş olup harap halde lam süsleme sanatı programının temel motif- bulunmaktadır. Günümüzde kullanılmayan leri olan kıvrık dal, rumi ve palmet motifleri köprünün kesin tarihi belli olmamakla birlik- Batılı anlayışla yüksek kabartma tekniğinde te, mimari özelliklerinden anlaşıldığı kada- kullanılmıştır. (Çetin ve Karip, 2011, 10). rıyla Osmanlının son dönemlerinde yapılmış olmalıdır (Çetin, 2009, 206). Saray kendine has iki avlu çerçevesinde sıralanan saray için gerekli bölümleriyle, kapı Doğubayazıt Alacalı Köprü: Doğuba- üstlerindeki köşkleri, gözetleme kuleleri ve yazıt-İran transit karayolunun 7. km.sinin harem bölümündeki merkezi ısıtma sistemi kuzeyinde yaklaşık olarak 1.200 m. uzaklıkta ile deniz seviyesinden yüksek Anadolu’nun en Sazlık Çayı üzerinde yer almaktadır. Köpru soğuk bölgelerinden olan Bayazıt’ta ısınmak zemine kuzey-güney istikametine kurulmuş- için bulunmuş en akılcı çözümdür (Gündoğ- tur. Köprünün memba, mansap cephesinin du, 1991, 77). kesme taş kaplamalarının, tabiliyesi, korku- lukları ile memba kemer kesme taşlarının KÖPRÜLER VE KERVANSARAYLAR tümü sökülmüş ve günümüzde oldukça harap bir haldedir. Köprünün üzerinde inşa tarihini Ağrı ve çevresi ilk çağdan günümü- belirleyecek bir kitabe veya kayıtlarda geçen ze kadar konumu ve stratejik yapısından herhangi bir belge mevcut değildir. Köprü- dolayı hemen her dönemde önem taşımıştır. nün kemeri üzerinde yer alan iki adet taşçı Ticaretin gelişmesini sağlayan kervan yolları, markalarından biri İshak Paşa Sarayı’nın ana ordu güzergahları, hac yollarının bölgeden giriş taç kapısı ve cami kubbe kasnağı üze- geçmesi; bölgenin arazisinin engebeli oluşu,

423 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Fatih KARİP The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium rinde birer kez kullanılmış olması, köprünün liği kentin markalaşmasının temel faktörü- İshak Paşa Sarayını yapan ustalar tarafından dür. Markalama çalışmalarına, konuyla ilgili yapıldığı kanaatini oluşturmaktadır (Öztürk, bilim adamları, turizm sektörü liderleri, yöre 2007, 425). temsilcileri, sivil toplum örgütleri, belediye ve valilikler mutlaka dahil edilmelidir (Emin, Tutak Atabindi Köyü Köprüsü: Tutak ilçe 2012). merkezine 19 km. uzaklıkta bulunan Ata- bindi Köyü’nün içinden geçen çayın üze- Kentin sembol yapıları kente kimlik ka- rinde bulunmaktadır. Köyün kuzeybatısında zandırmada ve kentin markalaşmasındaki en bulunan köprü zemine doğu-batı yönünde önemli unsurlardır. Oluşan kültürel simgeleri, kurulmuştur. Neredeyse tamamı yıkılmış olan kültürel değerleri görsel dile dönüştürerek köprünün sadece ayakları günümüze ulaşabil- kültürlenme döngüsüne katkı sağlamak miştir (Çetin, 2009, 208). gerekmektedir. İlde son zamanlarda nadir örneklerine rastladığımız bu simgeler kentin TARTIŞMA VE SONUÇ dokusunu yeniden oluşturmada bir başlangıç olabilir. Kamu binaları arasında karşılaştı- Bütün bu bilgiler ışığında değerlendirdi- ğımız okullar arasında geleneksel mimari ğimiz, tarihi İpek Yolu kavşağında bulunan unsurların günümüz mimari anlayışıyla yeni- Ağrı İli, çok eski dönemlerden beri bir kültür den yorumlanarak kullanıldığı yapılar dikkat merkezi konumundadır. Dolayısıyla üzerinde çekmektedir. Bunun en çarpıcı örneklerinden yaşadığı medeniyetlerden günümüze kalan biri Şemsi Türkmen Anadolu Lisesi’dir. önemli bir kültür varlığı potansiyeline sahip- Anadolu Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu tir. fakat ilin bir geçiş güzergahı üzerinde yer döneminde sıklıkla gördüğümüz dışa taşmış alması, bölgede kurulan devletler arasında heybetli bir görünüme sahip taç kapılar, geniş sürekli el değiştirmesi kültür varlıklarının çatı formları ile geleneksel mimari unsurların ciddi tahribatına neden olmuştur. İlin kültür kullanıldığı önemli yapılardan biridir. varlıkları ile ilgili en büyük tehditlerinden biri de kaçak kazılardır. İldeki hemen her Bununla beraber son dönemlerde özel- kale, höyük, nekropol kaçak kazıya uğramış likle okul ve yurtlarda geleneksel mimari ve tahrip edilmiştir. Tüm bu tahribatlar böl- unsurları sıklıkla görmeye başladık. Gele- genin tarihi dokusuna ciddi zararlar vermiştir. neksel mimaride cephe planın dışa yansımış Kentin tarihi dokusu kent kimliğini oluştu- halidir diyebiliriz. Yapının merkezi cephenin ran temel unsurlardır. Bu nedenle diyebiliriz karakterini veren en önemli eleman olan ki tarihi dokunun yok olması aynı zamanda çıkmalar dikkatimizi çekmektedir. İç mekân- bir kente, bir kültüre ait olma fikrine de zarar ların dış mekâna uzatılması ile görüş alanının vermiştir. genişletilmesi, yer kazanmak, etkin doğal ışık ve hava sirkülâsyonu sağlamak, cepheye gör- Geçmişi çok eskilere dayanan ve birçok sel katkıda bulunmak gibi önemli özellikler medeniyete ev sahipliği yapan Ağrı ili kültü- taşımaktadır (Divleli, 2008). rel sürekliliğini koruyarak gelecek kuşaklara aktarabilmelidir. Çünkü insanolğu var olduk- Ayrıca cephe düzenlemeleriyle birlikte ça kültürlenme de var olacaktır, var olmalıdır. pencereler, saçak altları, çatı formlarıyla için- Bu noktada başta yöneticiler olmak üzere, de geleneksel mimari özellikleri barındıran mimarlara, çevre planlamacılara, sanatçı ve yapı sayısının giderek arttığını söyleyebiliriz. tasarımcılara ve kültürel konularda yetkili Şehirler, yaşam tarzları ve kültürler tüm bireylere önemli görevler düşmektedir. giderek birbirine benzerken özgünlüğünü Yerel yönetimler ve toplum arasındaki işbir-

424 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Fatih KARİP korumak diğerlerinden ayrılmak giderek Çetin, Y. ve Karip, F. (2011). ‘İshak Paşa Sarayındaki güçleşmektedir. Özellikle küçük şehirler Bitkisel Süslemelerin Batı Sanatı Etkileri Bağ- lamında Bir Değerlendirmesi’, VII. Uluslararası küreselleşmenin getirdiği insanın, kültürün, Van Gölü Havzası Sempozyumu, Bitlis. mekanın, birliğine karşı koymakta güçlük Divleli, A.A. (2008). Geleneksel Türk Evinin Cephe çekmektedirler. Bu bakımdan değerlendirebi- Analizi: İstanbul Zeyrek Semti Haydar Mahalle- leceğimiz Ağrı ili coğrafi ve stratejik konumu si Örneği, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversite- bakımından önemli bir yere sahiptir. Her si Fen bilimleri Enstitüsü. Konya. ne kadar onu sınırlayan faktörler olsa da bu Emin, N. (2012). Marka kent oluşturmada sosyal sınırlılıklar çok önemli avantajlara dönebilir. yapıların değerlendirilmesi ve bir uygulama, Yüksek Bu anlayışla inşa edilen özellikle Kamuya ait lisans tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri yapılar, Spor Stadyumları, AVM’ler, Camiler, Enstitüsü, Ankara. Köprüler ve Toplu konutlar geleneksel mi- Erdönmez, M.E. & Akı, A. (2005). Açık kamusal marimizden izler taşıması kültürel sürekliliği kent mekanlarının toplum ilişkilerindeki etkileri, Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi koruyarak sonraki nesillere aktarabilecektir. Dergisi, 1(1), 67-87. Geyikoğlu, H. (2007). ‘Ağrı Dağı Çevresinde KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY Kara-Koyunlu Hakimiyeti ve Sa’dlu Oymağının Baklaya, T. (2009). Huri-Mitanni Devleti, Yayım- Faaliyetleri’, I. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un lanmamış Yüksek Lisans Tezi Gazi Üniversitesi Gemisi Sempozyumu, s. 127–131, Ağrı. Sosyal Bilimleri Enstitüsü Tarih Bölümü Eski Gül, F.E. (2016). Kültür nesneleri üzerinden kentlerin Çağ Tarihi Ana Bilim Dalı Ankara. markalaşması ve İzmir uygulaması, Yüksek lisans Bayhan, A. A. (2007). ‘Yazılı KAYNAKÇA/BIB- tezi, Yaşar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, LIOGRAPHYa Göre Aladağ ve Yazlık İlhanlı İzmir. Sarayları’, I. Uluslar arası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gündoğdu, H. (1991). Doğubayazıt İshak Paşa Sara- Gemisi Sempozyumu, s. 144–152, Ağrı. yı, Ankara: MAS Matbaacılık. Belli, O. (2007). ‘Erken Demir Çağı’nda Ağrı Dağı Gündoğdu, H. (2007). ‘Üslup Açısından İshak Paşa Bölgesi’, I. Uluslar arası Ağrı Dağı ve Nuh’un Sarayı Kapıları’, I. Uluslararası Ağrı Dağı ve Gemisi Sempozyumu, s. 53–71, Ağrı. Nuh’un Gemisi Sempozyumu, s. 372–381, Ağrı. Belli, O. (2007). ‘Tarih Boyunca Ağrı Dağı’, I. Uluslar Hayta, Y. (2016). Kent kültürü ve değişen kent arası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu, kavramı, Bitlis Eren Üniversitesi, Sosyal Bilimler s. 4–21, Ağrı. Enstitüsü Dergisi, 5(2), 165-184. Bilgili, A.E. (2010). Bilgili. A. E. (2010). Şehir ve Kaypak, Ş. (2010). Antakyanın kent kimliği açısından Kültür, Eşsizliğin Doruk Noktası: İstanbul, Şehir irdelenmesi, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal ve Kültür: İstanbul, İstanbul: Ebru Matbaacılık. bilimler Enstitüsü Dergisi, 7(14), 373-392. Çakmak, M. A. (2005). ‘Akkoyunlu-Karakoyunlu Öztürk, Ş. (2007). ‘Alacalı ve Doğubayazıt Taş Mücadeleleri’, Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Köprüleri’, I. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Fakültesi Dergisi, Cilt 25, Sayı 3, s. 75–105. Gemisi Sempozyumu, s. 422–428, Ağrı. Çetin, Y. (2006). ‘Ağrı ve Çevresinde Osmanlı Döne- Tan, A. (2010). ‘Urartu Krallığı’nın Kuruluşu’, minde Mimari Yapılaşma’, Atatürk Üniversitesi Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, S 10, s. 127- Tarih Anabilim Dalı Eski Çağ Tarihi Bilim Dalı 149, Erzurum. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. Çetin, Y. (2008). ‘Eski Bir Osmanlı Kaza Merkezi Yaylı, H. (Küreselleşmenin kentler üzerinde et- Olan Eleşkirt Toprakkale Köyü’nde Osmanlı kisi: İstanbul örneği, Selçuk Üniversitesi, İktisadi Dönemi Mezarlıkları ve Mezar Taşları’, Atatürk İdari Bilimler Fakültesi, Sosyal ve Ekonomik Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, S. Araştırmalar Dergisi, 24, 331-336. 21, s. 35-53, Erzurum. Yurttaş, H. (2007). Ağrı/Hamur Şoşik (Karlıca) Ka- Çetin, Y. (2009). Tarihi Kalıntıları ve Kültürel Değer- lesi, I. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi leri ile Ağrı, İstanbul: Düzey Matbaa. Sempozyumu, s. 132–142, Ağrı.

425 SOCIO-ECONOMIC STRUCTURE (LIFE) IN AĞRI AND IĞDIR BEFORE 1950

Nihat FALAY*

ABSTRACT n the first quarter of the 20 th. century, Eastern Anatolia Region had deep schocks in social life and as a result of these schocks and depressions, this region lost its population gradually. IBy the time this population had been compensated by high fertility ratio of the population, but then also because of the migration especially to the Western Anatolia cities and to the nearby cities the population began to decrease again. The main reason of this migration is the unemployment of the labour force and social and economic uneasiness. As a result of these uneasinesses Kars and Ağrı provinces and then Iğdır had been directly effected. In the surrounding of the Big and Small Ağrı Mountains, there are many other mountains and also plains, plateaus and pastures. In these places the main economic activities depend upon agriculture and husbandry and there are various types of the products and have important scale of animal population. The geographical units of the mountains and plains of this region had been called as different names in historical times. Karasu, Aras and Murat rivers and streams gives the main water source to this region. The cities, counties and villages of this sub-region has sui generis geographical characteristics and they also have historical and mythical pecularities because of the Mount Ağrı. As totally the East Anatolia Region and also the North-East Anatolia sub-region had encountered many and very important historical and political events, such as the ethnical and religious rebellions in the times of the Ottoman State and also the beginning of the Turkish Republican Administration. As a result of these events, there has been strict legal order in this region and has been prepared some administrative and economic reports by the prime minister and minister of economy especially in 1935 and 1936. On the other hand, by establishment of the Turkish Republican Administration constructed various infrastructures and also decided to make public expenditures especially on highways and railways in this region. However, as a general the level of these expenditures and infrastructures had been lesser than the general level of total in Turkey. In this paper, the general socio-economic structure and life in Ağrı Province and in Iğdır, before the 1950’s, which Iğdır was belong to the administrative jurisdiction of the Kars Province. Also will be given some details on incomes and expenditures of the fiscal structure; water, illumination, rewerage, health, street cleaning systems and municipal economic enterprises and the levels of these services. In additional some data will be given on municipal for cultural, social and touristic possibilities and administrative staff of these municipalities and counties. Key words: Sosyo-Economic Structure, Ağrı, Iğdır.

* Prof. Nihat FALAY, İstanbul University, Faculty of Economics, Department of Public Finance (Retered), İstanbul/ TURKEY, e-mail: [email protected]

426 Nihat FALAY

AĞRI VE IĞDIR’DA 1950 ÖNCESİ SOSYO-EKONOMİK YAPI

Nihat FALAY*

u çalışmada Ağrı Dağı’nın egemen oldu- lerce konulmuş olanlar ise Bingöl, Elazığ, ğu coğrafî bölgede bulunan Ağrı ve Iğdır Iğdır ve Tunceli’dir (Umar.1998.320-321). Billerinin önce genel sonra da temel yerleşim 1950’li yıllarda Lord Kinross, Karade- birimleri itibariyle sosyo-ekonomik yapısını niz’den başlayan ve Doğu Anadolu’ya uzanan ve yaşamını etkileyen göstergeleri ele almaya seyahatindeki izlenimlerini şöyle yansıtmıştır ve Türkiye’nin kısmen ihmal edilmiş bu yö- (Lord Kinross.2003.80-81, 97-100): resinin kendine özgü nitelikleri yansıtılmaya çalışılacaktır. “Ağrı’nın hayalet tepesi...dev bir nöbetçi gibi göründü. Arpaçay göz alabildiğine uza- Bu bağlamda, önce yöreye ilişkin genel nan arazide, sanki kazara oluşmuş izlenimini bir giriş yapılmış, Ağrı Dağı, Doğu Anadolu veren bir yarık meydana getiriyordu...Aras, sorununun kökenleri ve düzeni, bu bölgede masmavi bir akarsu içinde, uzaklardaki Hazar yakın geçmişteki sosyal ve siyasal krizler Denizi’ne doğru, somona çalan pembe renkte aracılığıyla kısaca aktarılmıştır. Sonra da Ağrı akmaktaydı...Aras nehri yönünü değiştirince ve Iğdır illerinin ve onlara bağlı ilçelerin sos- Türk toprakları Rusya’nın, Rus toprakları da yo-ekonomik göstergeleri yansıtılmıştır. Türkiye’nin oluyor...Kars yöresi üç iklimin ürünlerine sahiptir…Avrupa’nın meyvele- GENEL GIRIŞ ri, Asya’nın davar sürüleri ve hububatı ve Günümüz Türkiyesi’nin ve Osmanlı’nın Afrika’nın pamuğu…Sıcaktan kavrulan Iğdır, eline geçmiş son toprak parçaları; Ağrı ili yumuşak huylu insanların yaşadığı bir yer de- yöresi (1578), Kars’ın Posof, Çıldır yöreleri ğil...Nuh’un tufandan sonra üzüm kütükleri (1578), Arpaçay, Digor, Kağızman yörele- diktiği yer, verimli Aras vadisi olabilir...Doğu ri (1579) ve Tuzluca, Iğdır, Aralık yöreleri Beyazıt yaylası Iğdır’dan daha kurak ve daha (1583) olmuştur. sıcak….Güneyde küçük Ağrı vardı, Ağrı’nın minyatür bir modeliydi.” B. Umar’a göre; daha önceki binyıllara gidilirse, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Dağcı J.R.F. Navarra 1953’de Ağrı adı, M.Ö. 2 binyıl ya da M.Ö. l. binyıllar- Dağı’na düzenledikleri gezinin notlarında daki dillerden gelme il merkezlerinin Ağrı, Ağrı Dağı için “Ondan daha uyumlu ve bu Ardahan, Malatya, Maraş, Mardin ve denli kusursuz güzellikte bir diğer dağ daha olduğu görülür. Öte yandan yine bu bölgede, yoktur. Göğe bu kadar yakın olma izlenimini ortaçağdaki dillerden ya da arapçadan gelme veren başka bir dağ bilmiyoruz...beyaz zirvesi adları taşıyan il merkezlerimiz Antep, Bat- sonsuzluğa asılmış bir bulut gibi...Böyle ağır- man, Bayburt, Bitlis, Diyarbakır, Erzincan, başlı bir çıplaklık içinde yükselen bir dağ ne Erzurum, Hakkari, Kars, Muş, Siirt, Şırnak kadar görkemli oluyor.” (Navarra.1953.121) ve Van’dır. Yine bu bölgelerde bulunan il demiştir. merkez kentlerimizden, şimdiki adları Türk-

* Prof. Dr. Nihat FALAY, İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, Maliye Bölümü (Emekli), İstanbul/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

427 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Nihat FALAY The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Ağrı Dağı’nın eteklerinde ve özellikle DOĞU ANADOLU’NUN GENEL İnek Vadisi denilen yerde birçok mağara SOSYAL, SIYASAL VE EKONOMIK oluşmuştur. Bu mağaralar, yörede hayvan TEMELI yetiştirenlerce hayvan barınağı olarak kulla- Doğu Anadolu 1912-1922 arası dönemde nıldığı gibi, eskiden ve yakın zamana kadar büyük bir sosyal deprem geçirmiştir. Çeşitli eşkiyaların da sığmağı olmuştur. Ağrı Dağı’n- cephelerdeki savaşlar, Türk-Ermeni müca- da su kaynağı bulmak olanaklı değildir, çünkü delesi, tehcir ve salgın hastalıklar sonucu çok yağış almasına karşın, dağdaki çatlaklar 1912’de 4.187 bin olan nüfusu 1922’de 2.472 ve andezit yapı, suyu hemen çekmektedir. bine inmiştir. Ağrı Dağı ve o çevrede bulunan volkanik Savaş yıllarının bu büyük nüfus depremi dağlar ve tektonik ovalar nedeniyle, Ağrı ili geriye düşük yoğunluklu bir bölge bırak- yüzölçümünün (dörtte biri) ni oluşturan son mıştır. 1927 nüfus sayımı sonuçlarına göre, derece dik eğimli toprakların ağır bastığı bir Doğu’da nüfus yoğunluğu km.kareye 9.2 kişi, yüzey şekline sahiptir. Ağrı ilinde uzantıları Güneydoğu’da 10 kişiydi. Fakat nüfus, yüksek bulunan öteki başlıca dağlar T’endürek Dağı, ölümlülük oranlarına rağmen, yüksek doğur- Köse Dağı, Aşağı Dağ ve Hama Dağı’dır. ganlık nedeniyle kendini çabuk toparlamıştır. Ağrı Dağı’nın doğal yapısının yöre uygar- Nüfus baskısı ve orta mallarının kullanı- lıkları üzerinde çok yönlü etkileri olmuştur ve mındaki hakim mantığın amansız işlemesi bu etki özellikle bölgenin ekonomik yapısına, sonucu hayvan varlığının hızla artması ve sanatına ve dinine de yansımıştır. Örneğin; çayır-mer’a alanlarının azalmasıyla büyükbaş dağın eteklerindeki kesimde doğal cam hayvan birimi başına düşen çayır-mer’a alanı (obsidiyen) yataklarına rastlanır. Bulgulardan, hızla azalmıştır. Öyle ki itibarî çayır-mer’a bu doğal camın tüm Ortadoğu’ya yayıldığı alanı, ülke genelinde 1927’de 7.42 hektardan ve kaynakların yoğun biçimde işletildiği 1950’de 2.37 hektara düşmüştür. Kuzeydoğu anlaşılmaktadır. (x ve Güneydoğu Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda Ermenile- (xx)’da bu düşüş daha hızlı olmuştur. Şöyle rin 8.Kasım.1920 T’.B.M.M. hükümeti ile ki; Kuzeydoğu’da 1927’de 22.72 hektardan ateşkes ve barış isteğinde bulunması yanın- 1950’de 5.58 hektara, Güneydoğu’da ise da, yine devam eden çarpışmalar sonunda 1927’de 29.27 hektardan 1950’de 7.44 hekta- yine Ermeniler ile 17.Kasım.1920’de ya- ra inmiştir. pılan görüşmeler 3.Aralık.1920’de Gümrü Doğu’da hakim olan mülkiyet ve üretim Antlaşması’yla sonuçlandı. Sonra Sovyet ilişkilerini kontrol edenler olarak ağa, aşiret Rusya ile 16.Mart.1921’deki Moskova ve reisi ve şeyhlerden bahsedilebilir. Aslında 13.Ekim.1921’deki Kars Antlaşmalarıyla, devletin yapması gereken bazı toplumsal daha önce Gümrü Antlaşması’nda tesbit edi- fonksiyonları da benimsedikleri için, bu len Türk-Sovyet sınırı taraflarca onaylandı. aktörler ve oluşumlar bir anlamda kurumsal- Bu iki antlaşmaya göre de Türk-Sovyet sınırı laşmışlardır. Nüfusun ve yerleşmenin olduğu Aras Irmağı’ndan geçiyor, böylece Büyük alanlar gözden geçirilirse görülen şey, her Ağrı’nın kuzey yamacı da Türkiye toprakları aşiretin kendine özgü ve yaylak ve kışlak alan içine alınmış oluyordu. Daha sonra 1932’de ve bölgelerinin olduğudur. Türkiye ve İran arasında yapılan sınır dü- zeltmesiyle, Küçük Ağrı Doruğu da tümüyle Kış mevsimini Urfa, Mardin, Batman Türkiye topraklarına katılmış oluyordu. gibi Güneydoğu ovalarında geçiren aşiretler, ilkbahar başlarında kuzey yaylalarına doğru

428 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Nihat FALAY göçerler. Bu kuzey yaylaları arasında Van illeri ile Şemdinli, Hizan, Kotum, Bismil, Gölü çevresinde Nemrut ve Süphan, Muş’ta Eğil, Gürpınar, Patnos, Karakoşan ve Sivrice Zövaser, Bingöl’de Şerafettin, Erzincan’da ilçelerini ilgilendiren tasarı ve kararlar günde- Munzur en önemlilerinden sayılır. me alınmıştır. Doğu’da yerel bir önder olan Ahmet Bu dönemde Doğu’da yoğun bir yerel Aras’a göre; “Bugün Doğu’da mevcut üretim isyanlar dönemi yaşanıyor. 1924’de Nasturi biçiminin tam feodal olduğunu söylemek ayaklanması ile başlayıp 1938 Dersim isyanı büyük bir hatadır. Feodal ilişkilerin mevcu- ile süren yani (onüç) yılda (onsekiz) isyan ile diyeti yanında kapitalist ilişkilere geçiş ve karşılaşılıyor (Doğan.2012.161). gelişme vardır. Örneğin…Muş Ovası (Muş Devlet Üretme Çiftlikleri) tarımda kapitalist AĞRI VE IĞDIR ilişkilerin kısmen gelişmiş olduğu kesimler- dir.” (Beşikçi.1969.162-163). Bu bölge aynı Önce Ağrı’nın ve ona bağlı ilçelerin zamanda yerel isyanların çıktığı ve sert idarî Osmanlı Devleti dönemindeki idari yeri ve askerî yöntemlerin uygulandığı bir alandır ve yapısı hakkında bilgileri o dönemdeki (Doğan.2012.93-100): 1925 Şeyh Sait isyanı salname (yıllık) belgelerinden öğrenmemiz ve onun uzantısında Malatya, Diyarbakır, mümkündür. Dersim, Elaziz, Mardin, Siirt, Urfa, Bitlis, Buna göre; 1872 tarihli Erzurum Vilayeti Van ve Hakkari’de sıkıyönetim ilanı, Takrir-i Salnamesi’nde Beyazıt Sancağı’nda Beyazıt Sükûn Kanunu’nun çıkarılması, İstiklal Mah- Vergi Müdürlüğü’nün (bir) müdür ve (bir) kemeleri’nin kuruluşu gibi. katipten, Telgraf Müdürlüğü’nün (bir) müdür Gerçi Haziran 1925’de sıkıyönetim ve (bir) haberleşme memurundan oluştuğu kaldırılıyor, ama ondan önce Haziran 1927 ve vilayette bulunan karantina teşkilatında Doğu illerinde Birinci Umumi Müfettişlik (bir) müdür, (bir) doktor ve birkaç karantina kuruluyor, ki bu müfettişliğin görevi ve işlevi memuru bulunduğu belirtilmektedir. sıkıyönetimi sürdürmektir. Sonra Trakya ve 1873 tarihli Erzurum Vilayeti Salname- Marmara bölgesinde görevli İkinci Umumi si’ne göre; yönetim örgütünde Beyazıt Sanca- Müfettişlik kuruluyor. Bunun da görevi böl- ğı Mutasarrıfı, (bir) vekil müftü, muhasebeci, gede bayındırlık, ulaştırma ve barınma (iskân) tahrirat (yazı) müdürü ve evkaf (vakıf1ar) işlerini yönetmektir. Üçüncü Umumi Müfet- müdürü bulunmaktadır. tişlik 1935’de Erzurum, Kars, Gümüşhane, Çoruh, Erzincan, Trabzon ve Ağrı illerini 1940 yılı salnamesine göre Beyazıt San- kapsayacak şekilde kurulmuştur. 1936’da ku- cağı’nda Ziraat Bankası şubesi varolup (bir) rulan Dördüncü Umumi Müfettişlik Bingöl, başkan, (bir) memur ve üye ile yönetilmekte- Elazığ, Tunceli ve Erzincan illerini kapsar. dir. 31 öğrencisi olan bir de rüştiye (ortaokul) Ayrıca Güneydoğu illerini kapsayan bir Be- vardır. şinci Umumi Müfettişlik de kurulmuştur. Karaköse (Karakilise) Kazası’nın 55 köyü Öte yandan, 1926 ile 1936 yılları arasında vardır ve hükümet merkezi Karakilise kasaba- (sekiz) Dersim raporu, 1935 ile 1947 yılları sıdır. Kasabada 8 bin civarında nüfus mev- arasında (altı) kendine özgü Kürt raporları cuttur. Eleşkirt Kazası’nın hükümet merkezi hazırlanmıştır. Toprakkale’dir. 7 nahiye, 104 köy ve 22 bin civarında nüfus mevcuttur. Diyadin Kazası’n- Ayrıca yine bu dönem aralıklarında da 3 nahiye, 93 köy ve 12 bin civarında nüfus Artvin, Hakkari, Bitlis, Bingöl ve Tunceli mevcuttur.

429 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Nihat FALAY The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

İlin Cumhuriyet öncesi nüfusunun, ilde yeterli bir sanayileşme gerçekleşmemiş ve nüfus sayımı yapılmadığı halde, 40 bini kadın “kente özgü” yaşam biçimi ve değer yargıları ve 35 bini erkek olmak üzere 75 bin kişi bu kentte gelişememiştir. olduğu tahmin edilmektedir. Nüfusun gelişmesi incelendiğinde, bunu Cumhuriyetin ilk yıllarında yörenin belirleyen temel faktörlerin ilin askeri özel- merkezi Beyazıt Vilayeti idi. Bu il Eleş- likleri, ulaşım olanakları ve coğrafi konumu kirt (Toprakkale), Iğdır, Diyadin, Tutak olduğu görülür. I. Dünya Savaşı öncesinde (Antâb), Karaköse ve Kulp (x) kazalarından 1910’da Karaköse’de kaymakam olarak bulu- oluşmaktaydı. 1923’de Diyadin Belediyesi nan M.R. Mimaroğlu ilçedeki nüfusun büyük kurulmuştur. 1925’de Ağrı Ticaret ve Sanayi çoğunluğunun müslüman olduğunu ve o Odası kurulmuştur. 1926’da Eleşkirt Bele- zaman Beyazıt Sancağı’nın aşiretlerle beraber diyesi kurulmuştur. 1927’de vilayet merkezi nüfusunu şöyle belirtmiştir: Beyazıt’tan Karaköse’ye taşınmış ve Beyazıt ilçe olmuştur. Yine aynı yıl Eleşkirt ve Tutak İlçe Merkezi Nüfus (Kişi) belediyelerinin ardından, merkez ilçede de Karaköse 49.300 belediye kurulmuştur. 1932’de Ağrı İli Tekel Beyazıt 39.500 örgütü kuruldu. 1936’da Patnos Belediye- si kuruldu. 1938’de il merkezinin adı Ağrı Eleşkirt 29.900 olarak değiştirildi ve daha sonraki yıllarda Diyadin 36.000 (1953) Ağrı Havaalanı açıldı. Toplam 154.700 Ağrı, nüfus açısından 1935-1950 yılla- Kaynak: M.R. Mimaroğlu.1946.s.19-21. rı arasında gösterdiği hızlı artış ile dikkati Daha sonraki ekonomik ve idari gelişme- çekmiştir. 1935’de nüfus 107 bin kişi iken ler sonucu Ağrı ilinin nüfus yapısı 1950’de 1950’de 156 bin kişi olmuştur. Ağrı ilinin aşağıdaki gibidir (bin kişi): kurulduğu 1928’den sonra nüfus artış hızı her zaman ülke ortalamasının üzerinde olmuştur. İlçeler (x) Toplam Kent Kır Bunun en belirgin göstergesi, nüfus gelişme Merkez 47.6 10.0 37.5 endekslerinde görülür. Bu endeks Türkiye için 1935=100 olarak alınırsa 1950’de 129 ol- Diyadin 22.5 1.6 20.9 muştur. Ağrı için ise 1935=100 iken 1950’de Doğubeyazıt 26.2 3.9 22.3 145 olmuştur. Eleşkirt 23.8 2.9 20.9 Özellikle 1935-1940 döneminde Ağrı Patnos 19.4 1.3 17.5 nüfusu artış hızı ülke genelinin çok üze- rindedir. Bu durum, bir taraftan Ağrı ilinin Tutak 16.1 1.0 15.0 yeni kurulmuş olmasının, öte taraftan eski il Toplam 155.5 21.2 134.2 merkezi olan Doğubeyazıt’ın daha uygun bir Kaynak: D.İ.E.: 1980 Genel Nüfus Sayımı coğrafi konuma sahip olan alttaki Sarıova’ya (x): Daha sonra Taşlıçay (1954) ve Hamur (1958) ilçe taşınmasından doğan gelişme dinamiğinin olmuşlardır. bir sonucudur. Gerçekten de bu dönemde en Ağrı’nın 1950’nin hemen öncesi durumu- önemli nüfus sıçramaları Merkez ilçe ve Do- na genel olarak bakılırsa, özellikle tarım ve ğubeyazıt’ta görülür. 1945-1950 dönemi artış hayvancılığın egemen iktisadi faaliyet olduğu, hızında görülen sıçrama, ülke genelinde savaş fakat bu faaliyetlerin yetersiz düzeylerde dönemi sonrasında izlenen doğurganlık artı- yapıldığı görülür. Bunun işaretleri şöyledir: şına bağlıdır. Ne var ki, daha sonraki yıllarda

430 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Nihat FALAY

İlçe, bucak ve köylerde birçok koyun ve AĞRI sığırın ilkbahar aylarında kılkurdu, kelebek Ağrı İli merkezi olan Karaköse kasabası ve şarbon hastalıkları nedeniyle, yarısına büyük bir ovanın ortasındadır. Karaköse’ye yakınının öldüğü rapor edilmiştir. İl halkının gelinmek için Erzurum tren istasyonundan başlıca meşgalesinin çiftçilik ve hayvancılık ve Trabzon limanından faydalanılmaktadır. olmasına rağmen, il merkezinde sadece (bir) Yaz aylarında demiryollarına bağlı düzenli veteriner müdürü ve sağlık memuru stajyeri, otobüs işletmesinden yararlanılmaktadır. Patnos ilçesinde (bir) veteriner ve Eleşkirt’te Trabzon-İran transit güzergahı (yolağı) (bir) sağlık memuru bulunmaktadır. Bu üzerinde bulunması buraya özel bir nitelik nedenle de merkez hariç (beş) ilçenin hepsine kazandırmaktadır. Kasaba (dört) mahalleden birer veteriner ve birer sağlık memuru kadro- ve 1255 haneden oluşmaktadır ve nüfusunun suna zaruret duyulmaktadır. gelişimi şöyledir: Öte yandan Ağrı ili toprakları tarıma çok elverişli olduğu halde, bu alana teknik Yıllar Erkek Kadın Toplam bir araç girmemiş olduğu için, tarım ilkel bir 1927 3.503 715 4.218 şekilde karasabanla yapılmakta ve harman da 1935 3.802 2.469 6.271 hayvan ayakları ile sürülmektedir. 1940 5.054 2.683 7.271 Bu nedenlerle büyük köylerde halk pulluk 1945 5.449 3.146 8.595 istemekte ve traktör talepleri gündeme gelmektedir. İlde 23 bin çiftçi ailesi olmasına Kasabanm iktisadi yapısı tarım ve hay- rağmen, Ziraat Bankası ogüne kadar sadece vancılığa dayanır. Kasabada bunun için her- 200 bin liralık kredi açmıştır. Bunun sonucu gün pazar kurulması geleneği vardır. Kasaba olarak çiftçi, muhtaç olduğu parayı bankadan belediyesinin gelir ve giderlerinin (bin TL) alamaması nedeniyle, birtakım murabahacı olarak gelişimi şöyledir: (tefeci) tüccarın iktisaden bağımlısı olmak durumunda kalmıştır. Yıllar Gelir Gider 1946 123.0 107.8 Öte yandan, ilin tarım açısından en büyük derdi, tohumluk ve yiyecektir. Ayrıca her ilçe- 1947 256.4 136.8 ye enaz (bir) veteriner ve (bir) hayvan sağlık 1948 174.8 174.6 memuru, tarım öğretmeni verilmesi ihtiyacı Kazada belediye başkanlığı fen heyeti, ve talebi yoğundur. sağlık, temizlik ve diğer hizmetler için 13 memur ve 37 hizmetli olmak üzere 50 maaş BELEDIYELER DÜZEYINDE AĞRI ve ücretli vardır. VE IĞDIR İLLERI Kentin imar planı henüz yapılmamıştır ve Ağrı Dağı eteklerinde gelişme göstermiş 1.825 metre uzunluğunda parke ve 870 metre olan bugünün Ağrı ve Iğdır illerinin, gerek adi kaldırımı vardır. İçme suyu 5 km. mesafe- kendilerinin gerekse bağlı kazalarının geçir- deki İranus köyü civarındaki kaynaktan beton diği idari ve iktisadi dönüşümler gözönünde künklerle getirilmektedir ve ihtiyaca kâfi bulundurulmakla birlikte, bu yöredeki temel gelmektedir. Bu genel su kaynağından başka, ve ikincil yerleşim birimlerinin 1950 öncesi kasaba dahilinde faydalanılan 14 kaynak suyu sosyo-ekonomik durumlarını ve yapısal özel- vardır. Elektrik tesisatı 1937’de oluşturulmuş- liklerini aynı sırayla ele alırsak şu noktalar tur ve enerji, su ile üretilmektedir. Değişir göze çarpmaktadır: akımlı olup 32 kilovat gücündedir. Elekt-

431 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Nihat FALAY The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium rik cereyanı yeterli olmadığından, şebeke Harita-2: İnşa edilmiş, edilen ve edilecek yol ağı. ikiye bölünerek birer gün ara ile ve geceleri verilmektedir. Şebeke uzunluğu 3 km.’dir. Sokakların aydınlatılması 15 lamba ile sağ- lanmaktadır. 212 elektrik abonesi vardır. Kababada özel idareye ait 50 yataklı bir hastahane, daimi görevli 16 doktor, bir eczane vardır. Kasabanın genel temizliği at arabaları Kaynak: Chambre de Commerce Belge de Constantinople (1928). ve temizlik işçileriyle yapılmaktadır. Çöpler kasaba dışında ve (bir) km. uzaklıktaki çukur- Kasaba 5 mahalleli ve 600 hanelidir, 1945 lara dökülmektedir, (bir) hamam ve 2 helâ sayımına göre nüfusu 2.054 kişidir. Kasabada vardır. tarımdan çok koyun, keçi ve sığıra dayanan hayvancılık gelişmiştir. Üretilen yağ, yün, Kasabada 1934 yılında modern bir mez- süt vb. ürünler yerel ihtiyacı karşıladığı gibi, baha kurulmuştur. Etler arabalarla nakledil- başka yöre, il ve ilçe pazarlarında da rağbet mektedir. görmektedir. Vadilerde buğday, arpa ekilmek- Belediyeye ait bir akaryakıt deposu vardır. te ve ihtiyacı karşılamaktadır. Belediyeye kayıtlı (bir) özel otomobil, (11) Kasabanın bulunduğu alan geniş bir ova- kamyon ve ayrıca bir arazöz makinesi vardır. dan oluşmaktadır ve yeni meyva bahçeleri ve Kasabada 158 öğrencili bir ortaokul, 580 pirinçlikler tesis edilmiştir. Belediye tarafın- öğrencili 2 ilkokul, bir halkevi ve özel kişilere dan yaptırılmış ve kasabanın merkezinde bir ait 3 otel, 5 gazino, 3 lokanta, 5 fırın ve 6 han sebze ve hayvan pazar yeri vardır. Belediyenin vardır. toplam gelir ve gider durumu (bin TL) olarak şöyledir: 1950’de Karaköse’nin Türkiye’de ticaret odaları varolan şehirler arasında bulunması Yıllar Gelir Gider çok dikkat çekicidir ve aşağıdaki Harita Ka- 1946 33.6 42.6 raköse’nin yöredeki önemini gösterir. 1947 21.5 42.6 Harita-1: Ticaret Odalarının bulunduğu şehirler. 1948 37.0 37.0 Belediyede başkanlık, temizlik, diğer hizmetler için toplam 2 memur ve 8 hizmetli görevlidir. Kasabanın fennî haritası 1938, imar planı ise 1941’de yapılmıştır. Belediye yolları 0.5 km., adi kaldırım ise 5 km.’dir. Kaynak: İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası (1950). Kasabaya içme suyu 7 km. uzaklıktaki Doğubeyazıt; Trabzon-Tebriz transit eski Beyazıt’tan künklerle getirilmektedir. Su yolunun içinden geçtiği bir kasaba olup, tesisatının projesi 1945’de yapılmıştır. İsale haftanın belirli günlerinde devlet otobüsleri hattı 7 km. künk boru olup mevcut su ihtiya- seferler düzenlemektedir. Doğubeyazıt’ın ca yetmektedir. Kasabada 2 çeşmeden başka 1928’de Türkiye’deki yol ağı açısından önemi Gernevik suyundan bir kol alınarak kasabaya Harita-2’den daha iyi anlaşılmaktadır. getirilmiştir.

432 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Nihat FALAY

Elektrik tesisatı ve projesi yoktur ve genel İktisadi duruma bakılırsa; tarımsal faa- aydınlatma petrol lambalarıyla yapılmaktadır. liyetler sınırlı olup yerel ihtiyaca yeterlidir. Kasabada hükümete ait 40 yataklı bir hastane Bölgenin asıl iktisadi varlığını hayvancılık ve daimi görevli doktor vardır. Yine bir ecza- oluşturur. Hayvan satışı yılda 35 bin koyun, ne ve hasta otomobili mevcuttur. Kasabaya 1 20 bin sığır ve 1.500 attan oluşur. km. uzaklıkta yeni bir mezarlık yapılmıştır. Eleşkirt belediyesi 1926’da kurulmuştur. Genel temizlik belediye çöp arabalarıyla Belediyenin 1950 öncesi gelir ve giderleri ve işçileriyle yerine getirilmektedir, çöpler 1.5 (bin TL) şöyledir: km. uzaklıktaki bir alanda gömülmektedir. Kasabada 2 genel helâ vardır. 1938-1939 Yıllar Gelir Gider yıllarında modern bir mezbaha yapılmıştır 1946 31.7 25.1 ve etler at arabalarıyla taşınmaktadır. Mevcut 1947 23.7 23.2 mezbahada yılda ortalama 500 baş hayvan kesilmektedir. Gelir sağlayan belediye bina ve Belediyede başkanlık, fen heyeti ve diğer dükkanları 1.500 TL. değerindedir. hizmetliler olarak 4 memur ve 4 hizmetli bulunmaktadır. Belediyeye ait (bir) kamyon ile belediye garajı ve 2 kamyon vardır. Kasabada yangın Kasabanın fennî haritası ile imar planı söndürme işi basit yöntemlerle görülmekte- henüz yapılmamıştır. Kasabaya su 3 km. dir. Kasabada 300 öğrencili ilkokul, 2 genel uzaklıktaki bir kaynaktan çimento künk boru kütüphane, okuma odası, halkevi, özel kişilere ile getirilmektedir, fakat bu su kasabanın ait bir gazino, 2 lokanta, 4 fırın, 3 han ve ihtiyacını karşılamamaktadır. tarihi eser olarak İshakpaşa Sarayı, camii ve Kasabanın aydınlatma tesisatı 1939’da türbesi ve eski kale vardır. yapılmış olup, cereyan dizel motoru ile üre- Lord Kinross, Doğubeyazıt yaylasının, tilmektedir. Elektrik geceleri verilmektedir Iğdır’dan daha kurak ve daha sıcak olduğunu ve şebeke uzunluğu 1 km.’dir. Sokaklarda belirtmiştir. 20 lamba vardır. İşletmede (bir) makinist ve yardımcısı istihdam edilmektedir. 150 abo- Eleşkirt; Trabzon-İran yolu üzerinde nesi var ise de elektrik saati yoktur. Elektrik olup, Erzurum-Sarıkamış demiryolundan da giderleri, gelirlerinden neredeyse bir misli yararlanmaktadır. Ayrıca, Devlet Demiryol- fazladır. Kasabada (bir) daimi görevli doktor ları otobüs ve kamyonları tarifeli olarak yaz bulunmaktadır. mevsiminde düzenli seferler yapmaktadır. Genel temizlik işçilere yaptırılmaktadır. Kasaba 2 mahalleden ve 400 haneden Çöpler kasabadan 1 km. mesafedeki dereye oluşmaktadır. Nüfusun yakın dönem gelişimi dökülmektedir. Bir hamam yaptırılmasına şöyledir: başlanmış fakat henüz bu yapı tamamlanma- mıştır. Kasabada modern mezbaha yoktur, Yıllar Erkek Kadın Toplam dere kenarında salhane (kesim yeri) için bir 1927 196 188 384 yer ayrılmıştır. 1935 719 586 1.305 Belediyenin bir kamyonu olup, belediye 1940 771 775 1.546 inşaat işlerinde kullanılmaktadır ve il merkezi ve civarı arasında yolcu taşımaktadır. Bele- 1945 (x) - - 1.841 diyeye ait bir garaj vardır. Kasabada yangın (x): 1945 sayımında kadın-erkek ayırımı yapılmamıştır. söndürme örgütü ve araçları yoktur.

433 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Nihat FALAY The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

180 öğrencili (bir) ilkokul, halkevi kütüp- Kasabada ulaştırma için genel bir tesis ve hanesi, özel şahıslara ait bir lokanta, 2 fırın ve araç yoktur. Belediyeye 2 kamyon kayıtlıdır. 2 han vardır. 200 öğrencili bir ilkokul ile halkodası, Diyadin kasabası Trabzon-Tebriz transit özel kişilere ait 4 kahvehane, 2 aşçı dükkanı yoluna 7 km.’lik bir ham yol ile bağlantılıdır. vardır. Yazın Diyadin ile Erzurum arasında otomo- Tutak kasabası Murat nehri kenarındadır. bil işler, kışın ise ulaştırma aracı kızaktır. Kasabanın diğer merkezlerle bağlantısı mo- Kasabada 2 mahalle ve 250 hane vardır. torlu taşıtlarla yazın bile güçlükle mümkün 1945 yılı nüfusu 1.234’tür. Kasabada hay- olmaktadır. Çevrenin yolları için en elverişli vancılık ve halı, kilim ve keçe imalatı temel taşıt öküz arabaları ile diğer hayvanlardır. iktisadî faaliyeti oluşturur. Kasabada 3 mahalle ve 150 hane vardır. Belediye 1904 yılında kurulmuştur Tutak’ın nüfusu aşağıdaki gelişmeyi göster- ve 1936’da yapılmış 6 odalı kârgir binada miştir: görevini yapabilmektedir. Belediyenin gelir ve giderleri (bin TL) olarak aşağıdaki gibidir Yıllar Erkek Kadın Toplam (bin TL): 1927 228 207 435 1935 423 356 779 Yıllar Gelir Gider 1940 382 346 728 1946 34.3 32.5 1945 409 400 809 1947 26.1 25.9 1948 8.5 8.5 Tutak kasaba halkı çiftçilik ve hayvancı- lıkla uğraşır. Başlıca koyun ve sığır beslenir, Belediye kadrosunda 3 hizmetli vardır. arpa ve buğday üretilir. Bu üretim ancak yerel Bayındırlık haritası ve imar planı henüz ihtiyacı karşılayacak ölçüdedir. yapılmamıştır. 1948’de belediye 880 metreka- relik bir park yaptırmıştır. Belediye binası 1937’de inşa edilmiştir ve ihtiyacı karşılamaktadır. Tutak belediyesinin Kasabanın suyu 1946’da 1 km. mesafedeki gelir ve giderleri (bin TL) olarak şöyledir: kaynaktan sağlanmıştır. Mevcut su kireçlidir ve ihtiyaca yeterli değildir. 3 çeşme vardır. Yıllar Gelir Gider Elektrik tesisatı ve fennî projesi yapılma- 1946 4.3 4.3 mıştır. Kasabada hükümete ait 5 yataklı olan 1947 17.4 17.4 bir dispanser ve hükümet doktoru vardır. 1948 34.3 34.3 Genel temizlik 2 işçi ve el arabaları ile 1949 38.1 38.1 yapılmakta olup, çöpler 150 m. mesafedeki Murat nehri civarındaki dereye dökülmek- Belediyede, başkanlıkta idare ve muhase- tedir. Kasabada 4 kaplıca ile 2 umumî hela bede toplam 2 memur ve 6 hizmetli bulun- vardır. Kasabada henüz mezbaha yoktur. maktadır. Kasabanın haritası yoktur. Murat nehri kenarında yılda 300-700 büyük ve küçük baş hayvan kesilmektedir. Belediye yollarının 1 km.’si adi kaldırım- dır. Kasaba önünde Murat suyu üzerinde 200 Kasabanın 60 dükkanlı bir pazar yeri m. uzunluğunda 1942’de inşa edilmiş ahşap vardır. Gelir getiren belediye bina ve arazisi 5 bir köprü vardır. bin lira değerindedir.

434 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Nihat FALAY

Kasabanın güneyinde ve 800 rn. uzaklıkta Yıllar Gelir Gider bulunan kaynaktan demir boru ve künklerle içme suyu getirilmiştir. Sağlanan su ihtiyacı 1946 6.1 3.6 karşılayamamaktadır. Kasabada bir çeşme 1947 26.7 22.7 ve 2 kaynak vardır. Elektrik tesisatı ve buna 1948 14.2 17.5 ait proje yapılmamıştır. Genel aydınlatma üç 1949 23.2 23.2 yere konulan 200’er mumluk lüks lambalarıy- la yapılmaktadır. Kasabada doktor ve eczane Belediyede idare ve muhasebede memur yoktur. Temizlik (bir) işçi ile yapılmakta, olarak 3 ve hizmetli olarak 3 kişi çalışmak- süprüntüler 250 m. uzaklıktaki bir yere dö- tadır. Kasabanın henüz haritası ve imar planı külmektedir. (Bir) genel helâ vardır. yapılmamıştır. Belediye yollarının uzunluğu 2 km.’dir ve hepsi hamyoldur. Kasaba içinden Murat suyu kıyısında bir hayvan kesim geçen çay üzerinde 1938’de 25 m. uzunlu- yeri vardır, etler kasaplar tarafından taşınır. ğunda bir köprü yaptırılmıştır. Kasabada Bir yılda ortalama 250 baş çeşitli cinste hay- hava şehitleri anıtı ve bir bahçe ve fidanlık van kesilmektedir. kurulmuştur. Belediyenin gelir sağlayan mülkü 3 dük- Kasabanın 1.7 km. uzağındaki Anzavur kan, (bir) fırın, (bir) tarla ile belediye binası- kaynağından çimento künklerle 1948’de geti- nın bir bölümüdür. Belediyeye ait bir kamyon rilen su 2 çeşmeye verilmiştir ve ihtiyacı kar- vardır. Tutak’ta 83 öğrencili ilkokul, halkevi şılamaktadır. Kasabada ayrıca 5 kaynak daha ve belediyeye ait bir fırın vardır. vardır. Kasabanın elektrik tesisatı ve projesi Patnos, daha önce Malazgirt ilçesine bağlı yapılmamıştır. Genel aydınlatma petrol ve bir bucak iken 1936’da ilçe merkezi olmuştur. radyum lambalarıyla yapılmaktadır. Kasaba, Süphan Dağı’nın kuzeydoğusun- Kasabada etrafı duvarlarla çevrili bir daki ovada kurulmuş olup Ağrı, Van, Bitlis ve mezarlık vardır. Temizlik işçiler tarafından Muş’a giden yolların kavşağındadır. Ovanın ve el arabalarıyla yapılmaktadır. Süprüntüler suları Murat nehrine karışır. Patnos’ta taşıma kasaba içinden geçen çaya dökülmektedir. yazın kamyonlarla, kışın ise kızak, araba ve Kasabada 2 genel helâ vardır. Modern bir hayvanlarla yapılır. Kasabada 3 mahalle ve mezbaha yoktur. Kasaplık hayvanlar kasaba 300 hane vardır. Patnos’un nüfusu aşağıdaki içinden geçen çay kenarında kesilir. Yılda gibidir: kesilen hayvan sayısı 600 kadardır. Kasaba- Yıllar Erkek Kadın Toplam nın bir pazar meydanı ve 70 dükkanı vardır. Patnos’ta 182 öğrencili bir ilkokul, (bir) otel, 1940 479 372 851 2 gazino, (bir) lokanta, (bir) fırın ve 3 han 1945 716 550 1.266 vardır. Patnos sulak bir ova ortasında verimli bir hayvancılık ve tarım alanının merkezi- IĞDIR dir. Çevresindeki kasabalara tahıl ve hayvan Daha önceleri Kars İli’ne bağlı bir ilçe ürünleri ihraç eder. olan Iğdır, 3 mahalleden ve 2.143 haneden oluşmaktadır. 1945 sayımına göre nüfusu Patnos belediyesi 1936’da kurulmuştur. 8.141 kişidir. Iğdır’da un, çeltik, pamuk Belediye binası 1934’de inşa edilmiş olup fabrikalarıyla Toprak Mahsulleri Ofisi’ne ait ihtiyacı karşılamaktadır. Belediyenin gelir ve ambar ve T.C. Ziraat Bankası vardır. gider durumu (bin TL) olarak şöyledir:

435 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Nihat FALAY The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Iğdır belediyesi 1924’de kurulmuştur ve Kasabada 200 öğrencili bir ortaokul ile belediyenin gelir ve giderleri (bin TL) olarak 500 öğrencili 3 ilkokul, halkevi, bir otel, 2 şöyledir: gazino, 3 lokanta, 5 fırın ve 3 han vardır. Tuz- luca ilçesinin merkezi Kulp kazasıdır. Yıllar Gelir Gider Kasaba, Kars-Iğdır şosesi üzerindedir. 1946 96.3 28.0 Kasabaya, Kars ve Iğdır arasında haftada iki 1947 95.2 38.5 sefer yapan postadan başka, her zaman mo- 1948 104.6 98.0 torlu taşıtlarla gidilip gelinebilir. Kasabada 2 mahalle ve 220 hane vardır. Kasabanın 1950 1949 102.2 102.2 öncesi nüfusu şöyledir: Belediyede başkanlık ve sağlık işlerinde 4 memur ve elektrik, temizlik ve diğer işlerde Yıllar Erkek Kadın Toplam 10 hizmetli bulunmaktadır. İller Bankası’n- 1927 636 478 1.114 dan 95 bin lira istikraz yapılarak (borçlana- 1935 763 495 1.258 rak) 1947’de sebze hali ve elektrik tesisatı yapılması planlanmıştır. 1940 1.794 572 2.366 1945 1.886 691 2.577 Iğdır’da fennî harita ve imar planı henüz yapılmamıştır. Belediye yolları kısmen adi Kasaba yakınında zengin tuz yatakları kaldırım, kısmen şosedir. Kasabada belediye- vardır, yöre de adını bu yataklardan almak- ye ait bir park vardır. Ayrıca belediyeye ait 2 tadır. Tuz yataklarından yılda 4 bin ton tuz ve il özel idaresine ait (bir) fidanlık mevcut- çıkartılarak satışa sevkedilmektedir. tur. Kasabanın suyu Aras nehrinden bentler Kasaba ve çevresinin başlıca diğer ürünle- vasıtasıyla alınmaktadır. Kasabada ayrıca 3 ri; arpa, buğday, mısır ve pamuktur. Yılda 50 artezyen kuyu vardır. Su tesisatının fennî ton pamuk ve 185 ton kadar tahıl elde edilir. projesi yapılmamıştır. 500’den çok ortağı bulunan bir Tarım Kredi Iğdır’da elektrik tesisatı vardır. Cereyan Kooperatifi vardır. sadece geceleri verilmektedir. Kasabanın Belediye 1919’da kurulmuş olup, belediye genel aydınlatması 92 lamba ile sürdürülmek- binası 1938’de inşa edilmiştir ve ihtiyacı kar- tedir ve şebeke uzunluğu 20 km.’dir. Kasa- şılayamamaktadır. Belediyenin gelir ve gider bada bir hükümet tabibi kadrosu vardır, ama durumu (bin TL) olarak şöyledir: kadronun boş olduğu zamanlar Iğdır doktor- suz kalmaktadır. Iğdır’da eczane yoktur. Yıllar Gelir Gider Genel temizlik, belediyenin 2 tekerlekli 1946 5.4 6.0 temizlik arabasıyla ve işçiler aracılığıyla yapıl- 1947 7.7 6.9 maktadır. Çöpler 1 km. mesafedeki çukurlara doldurularak imha edilmektedir. 3 genel helâ 1948 8.5 8.5 vardır. Kasabanın mevcut mezbahasında yılda Belediye kadrosunda 5 memur ve (bir) 5.600 baş hayvan kesilmektedir. Yıllık geliri 6 hizmetli vardır. Kasabanın haritası ve imar bin lira olan 24 dükkanlı bir hal vardır. planı henüz yapılmamıştır. Devlete ait olan Belediyeye kayıtlı 5 kamyon vardır. Kars-Iğdır yolu belediye sınırları içinden Yangın söndürme araçları; emme-basma geçmektedir. Belediye yollarının 800 m.’si su tulumbalarıyla kova, kazma ve kancadan adi kaldırım, 2 km.’si şose ve 3 km.’si ise ham oluşmaktadır. yoldur. Kasaba içinde 4 köprü bulunmaktadır

436 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Nihat FALAY ve bunların 3’ü beton, biri ise ayakları beton KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY ve üstü ise demir ve ahşaptır. Akekmekçi, T. ve M. Pervan (Der.) (2011): Doğu Anadolu ve Cumhuriyet Bürokrasisi (1939- Hükümet konağı önünde bir park, parkta 1951).İstanbul.Tarih Vakfı Yurt Yayınları. ise Atatürk büstü vardır. Ayrıca bir fidanlık Beşikçi, İsmail (1969): Doğu Anadolu’nun Düzeni. da vardır. Ankara.E Yayınları. Kasabanın elektrik tesisatı ve bir projesi Chambre de Commerce Belge de Constantinople yoktur. Kasaba 4 radyum lambası ile aydınla- (1928): Bulletin de la Chambre de Commerce Belge de Constantinople. tılmaktadır. Dahiliye Vekaleti (1942): İdare Taksimatı 1942. Sağlık hizmetleri için (bir) hükümet İstanbul.Memurlar, Sicil ve Muamelat Umum doktoru vardır, fakat eczane yoktur. Genel Müdürlüğü. temizlik (bir) araba ve 2 işçi ile yapılmaktadır, D.İ.E.: 1927 Sanayi ve İşyerleri Sayımı. süprüntüler 500 m. uzağa taşınarak yakıl- D.İ.E.: Genel Nüfus Sayımı 1927, 1935, 1940, 1950 maktadır. yılları. D.İ.E.: 1950 Ziraat Sayımı Neticeleri. Kasabada hamam yoktur, 3 genel helâ Doğan, Yalçın (2012): Savrulanlar-Dersim 1937- vardır. 1938 Hatta 1939.İstanbul.Kırmızı Kedi Yayınevi. Basit bir hayvan kesim yeri vardır, bir yıl- İller Bankası (1949 ve 1950): Belediyeler Yıllığı.3 cilt.Ankara.Güney Matbaacılık. da ortalama 300 kadar hayvan kesilmektedir. İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası (1950): Adres Kita- Belediyeye kayıtlı motorlu taşıtlar 2 bı.İstanbul.Kağıt ve Basım İşleri AŞ. otobüs ve (bir) kamyondur. Kasabada 242 McCarthy, Justin (1983): Muslims and Minorities: öğrencili bir ilkokul, halkevi, (bir) otel, 2 The population of the Ottoman Anatolia and lokanta, fırın ve 2 han vardır. the End of the Empire.NewYork, N.Y.NewYork University Press. Lord Kinross (2003): Kutsal Anadolu Toprakları. SONUÇ (Çevirmen: Nokta Kitap).İstanbul.Nokta Kitap. Cumhuriyet’in kuruluşu öncesi ve son- Mimaroğlu, M.R. (1946): Gördüklerim ve Geçirdik- rasında önemli siyasal, sosyal ve ekonomik lerim.Ankara. dönüşümler geçiren Ağrı Dağı çevresindeki Mutlu, Servet (2002): Doğu Sorununun Kökenleri Ağrı ve Iğdır illeri, bu bölgeye hakim mülki- (ekonomik açıdan).İstanbul.Ötüken Yayınları. yet ve üretim ilişkilerinin kısmî değişiklikler Navarra, Fernand (1953): L’Expédition Au Mont dışında, temelinde aynı nitelikleri taşımakta- Ararat.Bordeaux. dırlar. Bunun uzantısı; düşük nüfusa, tarım ve Saraçoğlu, Hüseyin (1989): Doğu Anadolu Bölgesi. hayvancılığa dayanıyor olmak, kentsel yaşam İstanbul.Milli Eğitim Bakanlığı. standartlarının yetersizlikleri ile boğuşmaktır. Umar, Bilge (1998): Türkiye Halkının Ortaçağ Tari- hi.İstanbul.İnkılâp Yayınevi. Bu nitelikleriyle, Türkiye genelinin ekonomik ve sosyal göstergeleriyle bakılırsa, uzun ve Yurt Ansiklopedisi (1983): “Ağrı”.C.l, Fasikül 7. planlı bir gelişim gereksinimi duyulmakta ve bu gereksinim günlük yaşamda ve resmî belgelerde de somut olarak vurgulanmaktadır. Bu açılardan özellikle sağlık, eğitim, temiz- lik ve ulaştırma açılarından bu yörede 1950 öncesinde görülen düzeyler geliştirilmeye muhtaçtır.

437 AGRI CITY AND IBRAHIM ÇECEN UNIVERSITY FROM THE POINT OF VIEW OF ITS OWN STUDENTS AND PEOPLE WHO LIVE IN AGRI CITY: A CASE STUDY

Mehrali CALP*

ABSTRACT n this study, the perception of university students about Ağrı city tradesmen and the perspective of Ağrı people to AIÇ University were tried to be determined. The aim of this Iwork is to tackle the relations of Agri Ibrahim Chechen University students with the social environment (urban people); in this context, university the aim is to determine students’ expectations from Ağrı city and to determine the attitudes and problems of the students in the specific areas related to urban life. The study is a quantitative study and the data related to the research were obtained from Ağrı İbrahim Chechen University students and people who live in Agrı. Persons involved in the survey were randomly selected in terms of students, however tradesmen were selected according to convenience sampling techniques. Data were obtained from 597 people, 297 University students and 300 tradesmen. Questionnaire was applied to these people as data collecting. The majority of the students who participated in the survey stated that they preferred Ağrı İbrahim Chechen University on the grounds that they are close to their own country. More than half of these students think that the university do not meet their expectation and think that cultural activities and professional development activities should be given more space. The findings of the study show that Agri people are satisfied with the people of Ağrı from the contributions of Agrı Ibrahim Çeçen University to the city; and the university also contributes significant economic contribution to Ağrı; cultural contribution is also good, but social activities are inadequate. The least contribution to the people of Ağrı is in the fields of “employment and education of the people”. This situation shows that the University receives positive reactions from the people of Ağrı. Universities are organizations that devote themselves to teaching, producing knowledge, researching. Universities that are directly or indirectly affected by social, political, economic and technological developments have also an important influence on developments in these areas. In this context, universities play a pioneering role in solving the problems of the social circles they are in, socio-economic, socio-cultural development and development of the society. The purpose of this research is to determine the perceptions of Agri Ibrahim Chechen University students about Agri city and University and the view point of Agri city people to AIÇ University. Agri İbrahim Chechen University and Agri city were taken into consideration from the viewpoint of two different study groups; in this context, university students’ expectations of Agri city and university, their views on specific areas of urban life

* Associate Prof. Mehrali CALP, Ağrı İbrahim Çeçen University, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected]

438 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Mehrali CALP were emphasized; similarly, Agri tradesmen and their perceptions of students and universities were questioned. This study is designed by quantitative research approach and it is a case study. 297 of the participants were from Agri İbrahim Chechen University, 300 of them were from Agri city people, that is, data were obtained from totally 597 people. In the scope of the study, data were collected either through face-to-face interviews or in writing. Two separate questionnaire forms were used as data collection for students and the public. In the questionnaire form prepared for the students, there were alternative questions in order to reveal of university students’ thoughts about Agri İbrahim Chechen University, Agri people and Agri city. In the form prepared for the people of Agri, the opinions of the people, the development status of Agri İbrahim Chechen University, the area that the city contributes most, the point of view of the students, etc. were questioned. Through these questions, it was tried to determine how the public and the city contribution of the university is perceived by the public. The majority of the students who participated in the survey stated that they preferred Agri İbrahim Chechen University because the University is “close to their home town”. According to more than half of these students, University cannot meet their expectations: They think that “cultural activities” and “professional development activities should be given more importance”. More than half of the students think that the people of Agri and their shopkeepers are benevolent and approach them positively. Question about whether the needs in Agri city can be met or not, the majority responded “can meet”, however there are also students who are struggling to meet their needs for various reasons. From the point of view of university students, the biggest problems of the city are thought as “deprivation from social activities” and “transportation”. The students were asked about the area in which they think that the university contributed the most to Agri city. Half of respondents pointed to “economic contribution”. When examined the responses to the questionnaire prepared for the other participants of the study, the majority of the people think that the ACI University has a positive contribution to Agri city in general. In other words, it is seen that this contribution is mostly cultural and economic. The least contribution to the people of Agri is in the fields of “social, employment and education of the people”. The people of Agri were asked “whether the activities of the university for the public were sufficient or not”, and more than half of the interviewers answered that it is sufficient. In terms of public opinion, the attitudes and behaviors of the students of AİÇ University are generally reasonable. Those who live in Agri city have positive thoughts on recommending the university to others, but they think that the level of development of the University is not sufficient. As a scientific institution, universities should be the center of all social, philosophical, intellectual phenomena and formations as well as being a source of research, investigation, inquiry and information production. In this context, Universities can take a scientific approach to the social, cultural and economic trends and potentials of the environment they are in, they also can be a guide for development of the city and its region. Key words: Teaching, University student, city, students’ expectations, public expectations, university-public relation.

439 AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ VE HALKIN BAKIŞ AÇISIYLA ÜNİVERSİTE VE AĞRI KENTİ: DURUM ÇALIŞMASI

Mehrali CALP* GIRIŞ her il’e en az bir devlet üniversitesi açılması, niversiteler, kendilerini öğretime, bilgi mevcutların kontenjanlarının artırılması ve üretmeye, araştırmaya adayan örgütler- özel üniversitelerin teşvik edilmesi biçiminde Üdir. Bilimsel anlayışın hakim olduğu üniversi- izlenen politika, temelde gençlerin yükseköğ- teler, insan hak ve hürriyetlerini benimseyen retime erişim imkânlarının artırılması fikrine ve özümseyen, özgür düşünebilen, bilgi dayalı olmakla beraber, yerel ve bölgesel üreten, bu bilgiyi toplumun yararına sunan ekonomik kalkınmanın sağlanmasında, ve elde edilen bilgileri paylaşan insanların üniversitelerin katkısını da hesaba katan bir yetiştiği yerlerdir. Bunun yanında onların yaklaşımın ürünüdür. eleştirel ve akılcı düşünme, sağlıklı muhake- 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu me yapma yeteneklerini geliştirmeleri, ihtiyaç “üniversite”yi şöyle tanımlamaktadır: Bilimsel duydukları bilgiye ulaşabilmeleri, sağlıklı ile- özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip yük- tişim kurabilmeleri ve diğer insanlarla birlikte sek düzeyde eğitim - öğretim, bilimsel araş- çalışmayı öğrenmeleri için uygun ortamların tırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte, hazırlandığı kurumlardır. enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve bi- Üniversiteler öğretim ve bilimin merke- rimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumu- zi olmaları yanında öğrenciler başta olmak dur. (Yükseköğretim Kanunu) Aynı Kanu- üzere yörenin sosyal, ekonomik, kültürel vb. nunun 4. Maddesinin (b) ve (c) de şıklarında yönlerden gelişimine de katkı sağlarlar. Hal- Yükseköğretimin amacı: “b) Türk Devletinin kın üniversitelerden, üniversitelerin de halk- ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün ola- tan kopuk olduğu alan ve kentlerde sosyal ve rak, refah ve mutluluğunu artırmak amacıyla; kültürel gelişimin yavaş olması kaçınılmazdır. ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasına Halkın üniversitelerle iç içe olduğu, halkın katkıda bulunacak ve hızlandıracak prog- her türlü etkinliğe katılımının sağlandığı ramlar uygulayarak, çağdaş uygarlığın yapıcı, üniversitelerin bulunduğu kentlerde gelişimin yaratıcı ve seçkin bir ortağı haline gelmesini daha hızlı olması doğaldır. sağlamak, c) Yükseköğretim kurumları olarak yüksek düzeyde bilimsel çalışma ve araştırma Öğrencilerine belirli alanlarda meslekî yapmak, bilgi ve teknoloji üretmek, bilim bilgi kazandıran üniversiteler; bilginin üretil- verilerini yaymak, ulusal alanda gelişme ve mesi, paylaşılması ve nitelikli işgücü teminin- kalkınmaya destek olmak, yurt içi ve yurt dışı de üstlendikleri görevlerle ekonomik gelişim kurumlarla işbirliği yapmak suretiyle bilim sürecinde anahtar rol oynarlar. Üniversiteler dünyasının seçkin bir üyesi haline gelmek, ülke ve toplumun geneline yönelik katkıla- evrensel ve çağdaş gelişmeye katkıda bulun- rının yanı sıra bölgesel ve yerel boyutta da maktır.” şeklinde ifade edilmiştir. (Yükseköğ- önemli yararlar sağlamaktadırlar. Türkiye’de retim Kanunu)

* Doç. Dr. Mehrali CALP, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Ağrı Eğitim Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilgiler Eğitimi Bölümü, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

440 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Mehrali CALP

Gerek Kalkınma Programlarında gerekse üniversitenin sosyo-ekonomik gelişmeye ve Hükümet Programlarında Üniversitenin kentlileşmeye olan katkıları da önemlidir. görevleri arasında şu temaların altı çizilmiş- Çünkü ekonomik gelişme ile sosyal/kültürel tir: Bölgenin sorunlarına yönelik araştırmalar gelişme birbirlerini karşılıklı olarak etkileyen yapmak, eğitici etkinlikler yapmak, yörenin dinamiklerdir. Yani sosyal/kültürel nedenler, iktisadi gelişmesine yönelik olarak yerel ekonomik ve gelir artışlarının da bir koşulu ekonomik kuruluşlar ile projeler oluşturmak, olarak ortaya çıkabilmektedir. (Öztürk, S., İl’in sanayi kesimine danışmanlık ve farklı Torun, İ., & Özkök, Y. 2011). hizmetsel yardımlarda bulunmak Üniver- sitelerin kültürel analizi, onların bu günkü Üniversiteler bulundukları illerin ya da konumlarına nasıl ulaştıkları ve geçmiş genel olarak alındığında ülkenin ekonomik yaşantılarının bu günkü karar ve etkinliklerini geleceğini belirlemek açısından birçok fırsat nasıl şekillendirdiğini açıklayabilmektedir. sağlarlar. Bu fırsatlar doğru değerlendiril- Nitekim Dokuzuncu Kalkınma Planı’nda diğinde, üniversiteler bulundukları kentlere 666. Paragrafta “Üniversitelerin toplumla ve çok yönlü katkılarda bulunmaktadır (Ka- iş dünyasıyla tam bir etkileşim içinde yerel raçay-Çakmak ve Erden, 2005). Bölgesel uzmanlaşma alanlarına yönelik eğitim, araş- kalkınmayı destekleyen en önemli unsurlar- tırma ve hizmet faaliyetlerinde yoğunlaşması dan birisi o bölgede bulunan yükseköğretim sağlanacaktır. Bu çerçevede, üniversite-sanayi kurumları yani üniversiteler ve bağlı birimle- işbirliğine ve yerel uzmanlaşmaya dayalı ridir. Üniversitelerin kurulmuş oldukları böl- üretimi desteklemek üzere uygun bölgelerde genin gerek sosyo-kültürel gerekse ekonomik sektörel organize sanayi bölgeleri uygulaması gelişiminde çok önemli rol oynadıkları her- yapılacaktır.” İfadeleri yer almaktadır. (Doku- kesçe bilinmektedir. (Akçakanat, T.; Çarıkçı, zuncu Kalkınma Planı) İ., & Dulupçu, M. A. 2010). Bu katkılar özellikle büyükşehirler dışındaki Anadolu Türkiye’deki üniversite-şehir ilişkisine illerinde daha sağlıklı bir şekilde gözlenebil- bakıldığında, ilişkinin sınırlı düzeyde geliştiği mektedir (Gürkan & Karataş, 2004). görülmektedir. Bunda muhtemel sebeplerden bazıları şunlardır: Birincisi üniversitelerin Eğitimin katma değeri yıllar sonra ortaya kendilerinden kaynaklanmakta olup, üniversi- çıkmaktadır. Bu açıdan, kentin ekonomik telerin çevre ile olan ilişkilere yeterince önem gelişmesinde üniversite sürükleyici değil vermemeleridir. İkincisi, yeterli nitelik ve tamamlayıcıdır (Çatalbaş, 2007). Sosyal, si- sayıda öğretim elemanlarının bulunmaması yasal, ekonomik ve teknolojik gelişmelerden ve ayrıca bu durumun çevrede güven sarsma- doğrudan ya da dolaylı etkilenen üniversi- sıdır. Üçüncüsü, üniversitelerin kuruluşunda teler, aynı zamanda bu gelişmelerde önemli yeterli desteklerin alınmaması ve bunun bir etkiye sahiptir. Bu bağlamda üniversiteler, yöneticilerde küskünlüklere yol açmasıdır. içinde bulundukları sosyal çevrenin problem- Dördüncüsü üniversitelerin kültürel bozul- lerini çözmede, toplumun sosyo-ekonomik, maya yol açtığı şeklindeki çevresel algıların sosyo-kültürel gelişme ve kalkınmasında da işbirliğini azaltmasıdır. (Özbay, 2013) öncü bir role sahiptirler. Üniversiteler, genel olarak ülkenin, özel Sağladıkları doğrudan ve dolaylı istihdam olarak ise bulunduğu kentin sosyo-ekonomik imkânları, ekonomik hayatın şekillenmesinde gelişmesini sağlayan faktörlerin en önem- etkili olmaktadırlar. Üniversitelerin kent eko- lilerinden birisidir. Üniversite denilince, ilk nomisine enjekte ettiği harcamalar; kurumsal önce, her üniversite nüfusunun kentte yaptığı cari ve yatırım harcamaları, öğrenci harcama- harcamalar akla gelmektedir. Bunun yanında ları, akademik ve sosyal etkinlik harcamaları,

441 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Mehrali CALP The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

üniversite personeli ve yakınları tarafından 28.06.2008 tarih ve 26920 sayılı Resmi Ga- gerçekleştirilen harcamalar, çeşitli vesilelerle zetede yayımlanarak yürürlülüğe girmiştir. üniversitelere kısa/uzun dönemli etkinlikler ya da araştırmalar dolayısıyla gelen ziyaretçi- ARAŞTIRMANIN AMACI ler ve öğrenci yakınlarının harcamaları olarak Bu araştırmayla üniversite öğrencilerinin özetlenebilir. (Çalışkan, Ş., & Meçik, O. ). Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi ve Ağrı Bu çalışma, Ağrı ili ve Ağrı İbrahim kentine yönelik algıları ile Ağrı kent halkının Çeçen Üniversitesi sınırları kapsamında AİÇ Üniversitesine bakış açısını belirlemek yürütülmüştür. Üzerinde araştırma yapılan amaçlanmaktadır. Başka bir ifadeyle farklı iki Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, İçişleri grubun bakış açısıyla Ağrı İbrahim Çeçen Bakanlığı’nın 2542 Sayılı Genelgesinin 2. Üniversitesi ve Ağrı kenti ele alınmıştır. Bu Maddesinin “e” bendi ve 17.05.2007 tarih ve bağlamda üniversite öğrencilerinin Ağrı kenti 5662 sayılı kanunun Ek-73. maddesi ile Ağrı ve üniversiteden beklentileri, kentsel yaşama Dağı Üniversitesi Rektörlüğü adıyla kurul- ilişkin belirli alanlardaki tutumları, sorunları muş, ismi 5773 sayılı kanunla Ağrı İbrahim sorgulanmıştır. Benzer şekilde Ağrı esnaf ve Çeçen Üniversitesi olarak değiştirilmiş ve halkının da öğrenciler ve üniversiteye yönelik algısı üzerinde durulmuştur.

Tablo 1: Üniversite Öğrencilerinin Öğrenim Gördüğü Sınıf ve Cinsiyete Göre Dağılımı Öğrencilerin Öğrenim Gördüğü Sınıflara Göre Sayısal Dağılımı Hazırlık 1. Sınıf 2. Sınıf 3. Sınıf 4. Sınıf Y. Lisans Toplam Düzey 5 126 64 39 54 9 297 (%) Yüzdelik % 2 % 42 % 21 %13 %18 %3 %100 Cinsiyet Erkek: 172 (%59) Kadın: 125(%41) Tablo 2: Halktan Görüşmeye Katılanların Öğrenim Düzeyleri ve Cinsiyete Göre Dağılımı Görüşmeye Katılanların Öğrenim Düzeylerine Göre Sayısal Dağılımı Cinsiyet İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam Kadın 17 28 53 32 130 Erkek 14 21 52 83 170 Toplam 31 49 105 115 300 (%) Yüzdelik % 10 %16 %35 %39 %100 Tablo 3: Halktan Görüşmeye Katılanların Mesleklere Göre Sayısal Dağılımı Katılımcıların Mesleklere Göre Sayısal Dağılımı Cinsiyet Ev Ha- STK Top- Memur İşçi Esnaf İşsiz Emekli Diğer nımı Mensubu lam Kadın 43 12 13 40 3 5 6 7 130 Erkek 95 18 37 0 9 7 0 5 170 Toplam 138 30 50 40 12 12 6 12 300 (%) Yüz- % 46 % 10 % 17 % 13 % 4 % 4 % 2 % 4 % 100 delik

442 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Mehrali CALP

YÖNTEM mesleklere göre sayısal olarak ele alındığında 300 katılımcının 138’i memur, 30’u işçi, 50’si Araştırmanın modeli esnaf, 40’ı ev hanımı 12’si işsiz, 12’si emekli, Bu çalışma, nicel araştırma yaklaşımıyla 6’sı STK yöneticisi ve/ya mensubu, 12 kişi desenlenmiş olup bir durum çalışması niteli- de diğer olarak belirlenmiştir. Görüşmeye ğindedir. katılanların % 46’sı memur, % 10’u işçi, % 17’si esnaf, % 13’ü ev hanımı, % 4’ü işsiz, % 4’ü emekli, % 2’si STK temsilcisi, % 4’ü diğer Katılımcılar olarak işaretlenmiştir. Araştırma ile ilgili veriler, Ağrı ili sınırları içinden ulaşılabilir örnekleme yoluyla seçilen Katılımcıların yaşa göre sayısal dağılımı 297 üniversite öğrencisi ile içlerinde esnaf, incelendiğinde; 18-30 yaş arası katılımcıların memur, öğretmen, ev hanımı, sağlık personeli sayısı 106; 30-40 yaş katılımcıların sayısı vb gibi çeşitli meslek gruplarından kimselerin ise 136 olarak gerçekleşmiştir. 40-60 yaş olduğu 300 kişiden elde edilmiştir. Çalışmaya katılımcı sayısı ise 58’dir. Yaş grubuna göre en toplam 597 kişi katılmıştır. fazla katılımcı 30-40 yaş grubu aralığındadır. En az ise 40-60 yaş grubu arağında katılım Araştırma için hazırlanan anket, İbrahim gerçekleşmiştir. Çeçen Üniversitesi mer kez kampüsü içinde yer alan Eczacılık, Eğitim, Fen Edebiyat, Veri Toplama Araçları İktisadi İdari Bilimler İslami İlimler Fakülte- leri ile Meslek Yüksekokulunda uygulanmış, Veri toplama aracı olarak öğrenciler ve değişik fakülte/yüksek okul ve sınıftan öğren- halk için düzenlenmiş iki ayrı anket formu ciye ulaşılmaya özen gösterilmiştir. Her sınıf kullanılmıştır. Öğrenciler için hazırlanan düzeyinden öğrencinin yer almasına özen anket formunda, üniversite öğrencilerinin gösterilen bu çalışmada katılımcıların büyük Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Ağrı halkı çoğunluğu 1. sınıf öğrencileridir. Ankete ka- ve Ağrı kentiyle ilgili düşüncelerini anlamaya tılan öğrencilerin cinsiyetlerine göre dağılımı yönelik sorular yer almıştır. incelendiğinde kadın 125 katılımcı, erkek 172 Ağrı halkı için hazırlanan formda ise katılımcı olduğu görülmektedir. halkın, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinin Öğrenim düzeyenleri incelediğinde gelişmişlik durumu, kente en çok katkı sun- ilkokul mezunu toplam 31, ortaokul mezunu duğu alan, öğrencilere bakış açısı gibi çeşitli 49, lise mezunu 105, üniversite mezunu 115 konulardaki düşünceleri sorgulanmıştır. Bu katılımcı mevcuttur. sorular yoluyla üniversitenin halka ve kente katkısının halk tarafından nasıl algılandığı Tablo 2’de anket çalışmasına cinsiyete anlaşılmaya çalışılmıştır. göre katılımda yüzdelik değerler verilmiştir. Çalışma kapsamında yapılan halk görüşme- Ankette yer alan seçeneklerin belirlen- lerine 130’u kadın, 170’i erkek olmak üzere mesi için 15 kişilik öğrenci ve 5 kişilik halk toplam 300 kişi katılmıştır. Kadınların bir grubuyla yüzyüze görüşme yapılmış onlardan kısmı ankete katılmak istemedikleri için alınan cevaplardan hareketle anket formu kadın katılımcı sayısı erkek katılımcı sayısına oluşturulmuştur. Hazırlanan her iki form göre daha düşük olmuştur. Bu durum, Ağrı için de farklı üniversitelerde görev yapan 3 ilinde kadının toplum hayatına katılımının akademisyenin görüşüne başvurulmuş, alınan bir yansıması olarak değerlendirilebilir. dönütler doğrultusunda söz konusu anket formu yeniden düzenlenmiştir. Halk görüşmesine katılım oranları

443 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Mehrali CALP The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Verilerin Toplanması anketi için tesadüfi örneklem, esnaf anketi Bu çalışmanın verileri, araştırmacı ve Ağrı için elverişlilik örneklem teknikleri ile seçil- Çeçen Eğitim ve Kültür Kulübü üyelerinden mişlerdir. Veriler anket yoluyla elde edilmiş, oluşan 13 kişilik araştırma ekibi aracılığıyla Çalışma kapsamında 297 üniversite öğrencisi, toplanmıştır. Ağrı İbrahim Çeçen Eğitim ve 300 halk olmak üzere toplamda 597 kişi ile Kültür Kulübü üyelerinden oluşan ekip, araş- yüz yüze görüşme yolu ile veri toplanmıştır. tırmacı tarafından 2 haftada tamamlanan 8 Üniversite öğrencileriyle yapılan görüş- saatlik eğitime tabi tutulmuştur. Araştırmacı meler, İbrahim Çeçen Üniversitesi Merkezi bu eğitim yoluyla araştırma ekibini araştırma Kantini olmak üzere, Eczacılık, Eğitim, Fen metodolojisi hakkında bilgilendirerek onlara Edebiyat, İslami İlimler, İktisadi ve İdari veri toplama sırasında dikkat edecekleri Bilimler Fakülteleri ile Meslek Yüksekoku- hususları anlatmıştır. lunda, öğrenci evleri ve yurtlarda gerçekleş- Veri toplama ekibine üniversite öğrenciler tirlmiştir. Olabildiğince, her sınıf düzeyinden ve Ağrı halkı olmak üzere iki farklı kesim katılımcıya ulaşılmaya çalışılmıştır. Ağrı için hazırlanan anket formları sunulmuş ve şehrinde yaşayan halkla yapılan görüşmeler formda yer alan her bir soru üzerinde ayrı ise büro, ev, ticarethane, park, bahçe, kahve, ayrı durulmuştur. Çalışmanın daha geniş lokanta gibi muhtelif yerlerde yapılmıştır. kitlelere duyurulması amacıyla sosyal payla- Katılımcılara araştırmanın amacı, konusu, şım sitesinde “AİÇ. Üniversitesinin Ağrı İli alana katkılarıyla ilgili bir tanıtım yapılmış ve Halkına Katkıları” adında bir Facebook olup akademik etik ile ilgili olarak araştırmaya sayfası açılmış bazı katılımcıların formu bu katılımın tamamen gönüllü olması sağlanmış platform aracılığıyla doldurması sağlanmıştır. ve elde edilen bilgilerin kişi düzeyinde gizli Araştırmaya dâhil edilen kişiler, öğrenci kalacağı sözlü ve yazılı olarak bildirilmiştir.

Tablo 4: Halk Anketine Katılanların Yaşlarına Göre Sayısal Dağılımı Ankete Katılanların Yaşlarına Göre Sayısal Dağılımı Cinsiyet 18-30 Yaş 31-40 Yaş 41-60 Yaş Toplam Kadın 42 59 29 130 Erkek 64 77 29 170 Toplam 106 136 58 300 (%) Yüzdelik %36 %45 %19 % 100 Tablo 4: Ankete Katılan Öğrencilerin “AİÇ. Üniversitesini Tercih Etme Nedeniniz?” Sorusuna Verdikleri Cevap (Sayısal Dağılım) Öğrencilerin AİÇ. Üniversitesini Tercih Etme Nedeni Cinsiyet Memleketime İyi Bir Üniversite Arkadaş Çev- Diğer Toplam Yakınlık Olması remin Etkisi (Yazınız) Kadın 96 17 16 6 125 Erkek 64 38 41 19 172 Toplam 160 55 57 25 297 (%) Yüzdelik %54 %19 %19 %8 %100

444 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Mehrali CALP

Verilerin Analizi dağılımı ise %19 olarak gerçekleşmiştir. Görüşmelerden anket formu yoluyla elde “Arkadaş Çevremin Etkisi” diyenlerin yüz- edilen veriler araştırmacı tarafından analiz delik dağılımı %19’dur. “Diğer” seçeneğinin edilmiş, sayısal bulgular tablo ve grafik haline yüzdelik dağılım içindeki payı ise %8 olarak dönüştürülmüştür. gerçekleşmiştir. Genel olarak cevaplara bakıl- dığında coğrafi konum ve bölgesel yakınlığın üniversite seçiminde ciddi bir etken olduğu BULGULAR sonucuna varılmaktadır. A. Öğrencilere Yönelik Anketten Elde Üniversite öğrencilerinin, “Şu ana kadar Edilen Bulgular üniversite beklentinizi karşıladı mı?” sorusu- Ankete katılanların “AİÇ. Üniversitesini na verdikleri cevaplara bakıldığında “Kadın Tercih Etme Nedeniniz nedir?” sorusuna ve Erkek” katılımcılarda “Evet, Karşıladı” verdiği 4 farklı cevap bulunmaktadır. Bun- diyenlerin 123 kişi olduğu görülmektedir. lardan en fazla “Memleketime Yakınlık” Bu, ankete katılan toplam katılımcı oranı ile tercih edilmiştir. “Memlekete Yakınlık”ı 160 karşılaştırıldığında % 41’ine tekabül etmek- katılımcı tercih etmiştir. Verilen cevapları tedir. “Hayır, Karşılamadı” diyenlerin sayısal cinsiyete göre değerlendirdiğimizde genel dağılımına bakıldığında ise 174 kişinin bu anlamda kadın katılımcıların bu cevabı yoğun cevabı tercih ettiği görülmektedir. Bu cevabın olarak verdiği görülmektedir. “Memleketime yüzdelik oranı % 59dur. Yakınlık”ın yüzdelik dağılımı %54 ile en Görüşmelerin bu bölümünde katılımcıla- baskın seçenek olmuştur. AİÇ. Üniversitesi- ra “Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinin bun- nin “İyi Bir Üniversite Olması” şıkkını ise 55 dan sonraki süreçte hangi etkinliklere ağırlık katılımcı tercih etmiştir. “İyi Bir Üniversite vermesini istersiniz?” sorusu yöneltilmiştir. Olması” tepkisinin yüzdelik dağılımı %19 297 katılımcıdan 53’ü “Kültürel Etkinlikler” olarak gerçekleşmiştir. “Arkadaş Çevremin cevabını vermiştir. “Mesleki Gelişim Etkin- Etkisi” cevabını veren katılımcılarımızın likleri” cevabını veren katılımcı sayısı 103 cinsiyete göre dağılımlarına baktığımızda 16 ile ikinci sırada yer alırken daha çok “Sosyal kadın katılımcı, 41 erkek katılımcı bu cevabı Etkinlikler”e ağırlık verilmeli diyen katılımcı tercih etmiş olup toplamda 57 kişi bu şıkkı sayısı 141 ile ilk sırada yer almıştır. tercih etmiştir. “Arkadaş Çevremin Etkisi”ni tercih edenlerin yüzdelik dağılımı ise %19 Görüşmelerin bu sorusunda “AİÇ. Üni- olarak gerçekleşmiştir. Görüşmelerin “Diğer” versitesinin Bundan Sonra Hangi Etkinlik- şıkkını tercih eden katılımcılarımızın sayısı lere Ağırlık Vermesini İstersiniz?” sorusunun kadınlarda 6, erkeklerde 19 toplamda 25 kişi yüzdelik dilim olarak analizini yapıldı. 297 olmuştur. “Diğer”in yüzdelik dağılım için- katılımcının % 18’i “Kültürel Etkinlikler” deki payı ise %8 olarak gerçekleşmiştir. Bu cevabını verdi. “Mesleki Gelişim Etkinlik- seçenekte öğrenciler, “sınav sistemi, tesadüfi leri” cevabını veren katılımcı oranı ise % 35 durumlar, ailesel durumlar, maddi imkân- ile ikinci sırada yer alırken daha çok “Sosyal lar” çerçevesinde özetlenebilecek durumları Etkinlikler”e ağırlık verilmeli diyen katılımcı paylaşmıştır. % 47 ile ilk sırada yer aldı. “Memleketime Yakınlık” cevabının yüz- “Kültürel Etkinlikler” ile “Sosyal Etkin- delik dağılımı %54 ile en çok tercih edilen likler” arasında kesişen alanlar bulunmakla seçenek olmuştur. AİÇ. Üniversitesinin “İyi birlikte birincisinin daha çok kişisel, ikincisi- Bir Üniversite Olması” cevabının yüzdelik nin ise toplu olarak yapılıyor olmasıdır. Kitap

445 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Mehrali CALP The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium okuma, şiir okuma ve hızlı okuma yarışması adım atmanın yakın olduğu bilinci ile Mesle- gibi etkinlikler “Kültürel Etkinlikler” kap- ki Gelişim Etkinliklerine ağırlık verilmesini samında; tiyatro, müzik çalışmaları ve gezi, istemektedirler. yürüyüş ve dağa tırmanma gibi etkinlikler ise “Ağrı Halkı ve Esnafının Üniversite “Sosyal Etkinlikler” olarak anlaşılmalıdır. Öğrencilerine Bakış Açısını Nasıl Bulu- Burada tablo/grafik olarak gösteremediği- yorsunuz?” sorusuna verilen tepkiler analiz miz diğer bir parametre ise; edildiğinde 297 katılımcıdan 167’i halkın ve esnafın öğrencilere bakış açısının olumlu ola- AİÇ. Üniversitesinin Bundan Son- rak değerlendirdiği görülmektedir. Olumlu ra Hangi Etkinliklere Ağırlık Vermesini cevabının genel oran içindeki payı %57’dır. İstersiniz?” sorusunun sınıf seviyesi bazında Olumsuz olduğunu söyleyen katılımcı sayısı incelemesine bakılacak olursa hazırlık sınıfı 130’dur. Genel oran içindeki payı ise %43’tür. öğrencilerinin genel Ankete katılım oranı- nın düşük olması nedeniyle o hedef kitleyi Bu soruyla üniversite öğrencilerinin yeterince temsil edecek sonuçlara ulaşılama- Ağrı ilinde ihtiyaçlarını karşılayıp karşıla- dığı görülmektedir. 1. Sınıfların sonuçlarına yamadıkları tespit edilmeye çalışılmıştır. bakıldığında tüm Etkinliklere eşit bir dağılım Katılımcıların genel anlamda ihtiyaçlarını olduğunu görülmektedir. Genel sonuçlarla karşılayabildikleri görülmektedir. İhtiyacı- doğru orantılı olarak 1. Sınıflar sosyal etkin- nı karşılayabildiklerini söyleyenlerin sayısı liklere en çok ağırlık verilmesini istemektedir. 186’dır. Genel oran içindeki payı % 62’ye 3. ve 4. Sınıf öğrencilerinin sonuçlarında tekabül etmektedir. Karşılayamıyorum cevabı dikkat çeken husus ise şudur. 1. Sınıf öğrenci- verenlerin sayısı 111 kişidir. leri ağırlıklı olarak sosyal Etkinlikleri isterken “Ağrı İlinde Genel Anlamda İhtiyaçla- 3. ve 4.Sınıf öğrencileri mezuniyet ve mesleğe

Tablo 5: Ankete Katılan Öğrencilerin “AİÇ. Üniversitesi Üniversite olarak Şu Ana Kadar Beklentinizi Karşıladı mı?” Sorusuna Verdikleri Cevap AİÇ. Üniversitesinin Öğrencilerin Beklentisini Karşılama Düzeyi Cinsiyet Evet Hayır Toplam Kadın 55 70 125 Erkek 68 104 172 Toplam 123 174 297 (%) Yüzdelik % 41 % 59 % 100 Tablo 6: Ankete Katılan Öğrencilerinin “AİÇ. Üniversitesinin Bundan Sonraki Süreçte Hangi Tür Etkinliklere Ağırlık Vermesini İstersiniz?” Sorusuna Verdikleri Cevap (Sayısal Dağılım) Öğrencilerin AİÇ. Üniversitesinden Ağırlık Vermesini İstedikleri Cinsiyet Etkinlik Türü Kültürel Etkinlikler Mesleki Gelişim Sosyal Etkinlikler Toplam Kadın 16 54 55 125 Erkek 37 49 86 172 Toplam 53 103 141 297 (%) Yüzdelik %18 %35 %47 %100

446 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Mehrali CALP rınızı Karşılayabiliyor musunuz?” Sorusuna da 200 katılımcı “Sosyal Etkinlikler” cevabı Verdikleri “Karşılayamıyorum” cevabı veren- vermiştir. Soruda “Ulaşım” ikinci sırada tercih lerin genel orandaki payı ise % 38’e tekabül edilen şık olmuştur. 40 katılımcı “Ulaşım” etmektedir. Ancak bu soruda dikkat çeken şıkkını vermiştir. “Ekonomik Pahalılık”ı asıl husus ise “Ağrı ilinin pahalı bir kent” üçüncü sırada sorun olarak gören katılımcı- olduğunu düşünenlerin sayısı katılımcıların ların “İletişim” sorununu ise son sırada sorun % 50’sine tekabül etmesidir. Hiçbir şekilde olarak görmektedirler. “Sosyal Etkinlikler” bu karşılayamıyorum diyenler ise 64 kişi olup soruda ekonominin önüne geçmiş durumda- genel oran içindeki payı % 22’ye tekabül dır. Bu soruya katılımcıların % 67’si “Sosyal etmektedir. Etkinlikler” olarak cevap vermiştir. Anketin bu sorusu ile üniversite öğrencisi Öğrencilere, üniversitenin Ağrı iline en çok katkı sunduğunu düşündükleri alan gözüyle kentin en büyük sorunun ne olduğu sorulmuştur. Ankete katılan 297 öğrenci- soruldu. Katılımcıların büyük bir çoğunluğu- den 141 kişi “Ekonomik Gelişim” cevabını nun ilimizde genel anlamda “Sosyal Etkin- vermiştir. 72 kişi ile “Kültürel Gelişim” ikinci likler”in az olduğundan şikâyetçi olduğu sırada yer almıştır. Katılımcılardan “Sosyal görülmüştür. Tablo 6’da belirtildiği üzere Gelişim” cevabını veren 61 kişi, “Diğer” seçe- “AİÇ. Üniversitesinin Bundan Sonra Hangi neğini işaretleyen sayısı 17 kişi olmuştur. Etkinliklere Ağırlık Vermesini İstersiniz?” sorusuna da katılımcıların % 47’si “Sosyal Üniversite öğrencilerine üniversitenin Etkinlikler” olarak cevap vermişti. Bu soruda Ağrı İli ve halkına en çok hangi alanda katkı-

Tablo 7: Ankete Katılan Öğrencilerinin “Ağrı halkı ve esnafının üniversite öğrencilerine bakış açısını nasıl buluyorsunuz?” Sorusuna Verdikleri Cevap Öğrencilerin Ağrı Halkı/Esnafının Üniversite Öğrencilerine Cinsiyet Bakış Açısını Değerlendirmesi Olumlu Olumsuz Toplam Kadın 81 44 125 Erkek 86 86 172 Toplam 167 130 297 (%) Yüzdelik %57 %43 %100 Tablo 8: Ankete Katılan Öğrencilerinin “Ağrı ilinde genel anlamda ihtiyaçlarınızı karşılayabiliyor musunuz?” Sorusuna Verdikleri Cevap (Sayısal Dağılım) Öğrencilere Göre Ağrı İlinde Öğrenci İhtiyaçlarının Karşılanabilme Durumu Pahalı olsa Evet, karşıla- Hayır, çok Karşıla- da evet, ya biliyorum, pahalı olduğu yamıyo- Toplam karşıla fiyatlar kabul için karşılaya- rum Cinsiyet yabiliyorum edilebilir mıyorum Kadın 35 45 18 27 125 Erkek 46 60 29 37 172 Toplam 81 105 47 64 297 (%) Yüzdelik %27 %35 %16 %22 %100

447 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Mehrali CALP The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium da bulunduğunun sorulduğu bu soruya katı- “AİÇ Üniversitesinin Ağrı İline Genel lımcıların %47’si ekonomik katkı sunduğunu Anlamda Katkısını Nasıl Buluyorsunuz?” söylemiştir. Katılımcıların % 24’ü “Kültürel sorusuna verilen cevapların sayısal dağılı- Gelişim” olduğunu söylemişlerdir. “Sosyal mına baktığımızda üniversitenin Ağrı iline Gelişim” alanında 21% katkı sunulduğunu olumlu katkısı olduğunu düşünen katılımcı söyleyen katılımcıları Diğer 6%, Cevap Yok sayısı 300 katılımcı içinde 249’dur. Olumsuz 2% ile izlemektedir. olduğunu düşünen katılımcı sayımız ise 51 kişidir. Yüzdelik dağılımın incelendiğinde Üniversitenin bütçesinden yapılan harca- ise üniversitenin Ağrı iline olumlu katkısı malar ve istihdam, kent ekonomisine artı de- olduğunu düşünen katılımcı oranın toplam ğer sağlamaktadır. Bunun yanında üniversite oran içindeki payı %83 olarak görülmektedir. öğrencilerinin ulaşım, alış-veriş, kira, eğlence, Olumsuz olduğunu düşünen katılımcı oranı restorant, cafe vb harcamaları dikkate alın- toplam oran içindeki payı ise %17’dir. dığında Ağrı İline ciddi bir ekonomik katkı sağladığı yadsınamaz bir gerçektir. Bu anket sorusunda, “AİÇ Üniversitesinin ilimize en çok hangi alanda katkıda bulun- B. Halka Yönelik Anketten Elde Edilen duğu” hakkında katılımcıların fikri alınmıştır. Bulgular 115 katılımcı üniversitenin en çok katkı sunduğu alan olarak “Ekonomik” alanı seç- Üniversite öğrencileri dışında çalışmaya miştir. “Kültürel” alanı 69 kişi, “Sosyal” alanı katılan diğer grup Ağrı halkından oluşmakta- 49 kişi, . “Katkı Yok” alanı 36 kişi, “Halkın dır ve sayısı 300’dür. Veriler yüz yüze görüş- Eğitimi” alanını 8 kişi, “İstihdam” alanını 8 meler yoluyla ya da yazılı olarak toplanmıştır. kişi seçmiştir. Öğrenci anket çalışmamızda da

Tablo 9: Ankete Katılan Öğrencilerinin “Öğrenci Olarak Ağrı İlinin En Büyük Sorunu Nedir?” Sorusuna Verdikleri Cevap (Sayısal Dağılım) Öğrencilere Göre Ağrı İlinin En Büyük Sorunu Cinsiyet Sosyal Etkin- Ekonomik İletişim Ulaşım Toplam liklerin Azlığı Pahalılık Kadın 90 12 07 16 125 Erkek 110 19 19 24 172 Toplam 200 31 26 40 297 (%) Yüzdelik %67 %11 %9 %13 %100 Tablo 10: Ankete Katılan Öğrencilerinin “Üniversitenin Ağrı İli ve Halkına En Büyük Katkısı Hangi Alandadır? Sorusuna Verdikleri Cevap (Sayısal Dağılım) Öğrencilere Göre Üniversitenin Ağrı İli ve Halkına En Çok Katkısı Olduğu Alan Cinsiyet Sosyal Kültürel Ekonomik Cevap Diğer Toplam Gelişim Gelişim Gelişim Yok Kadın 28 36 52 2 6 124 Erkek 33 36 89 4 11 173 Toplam 61 72 141 6 17 297 (%) Yüzdelik %20 %24 %47 %2 %6 %100

448 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Mehrali CALP

üniversitenin ilimize hangi anlamda en çok olduğu ve halka yönelik daha fazla faaliyet katkı sunduğu sorusuna “Ekonomik” cevap yapılması gerektiğini düşünmektedir. 117 almıştık. Halk ve öğrencinin cevaplarının katılımcı ise yapılan etkinliklerin yeterli ol- bariz bir şekilde kesiştiği sorulardan biridir. duğunu beyan etmiştir. Yeterli değil diyenler erkek katılımcı sayısı fazla olmasına rağmen Bu soruya AİÇ Üniversitesinin Ağrı iline yeterli diyen kadın katılımcı sayısı fazladır. en az katkıda bulunduğu alanın halk tara- fından hangi alan olarak düşünüldüğü tespit Bu soru, AİÇ Üniversitesinin halka yöne- edilmeye çalışılmıştır. İki alan halk tarafından lik yapmış olduğu “Etkinlikler”in yeterli olup en az katkı sunulan alan olarak değerlendi- olmadığı hakkında fikir edinmek maksatlı rilmiştir. “Sosyal alan”ın en az katkı sunulan hazırlanmıştır. Görüşmelerimize katılan 300 alan olduğunu düşünen katılımcı sayısı ise katılımcının % 61’i halka yönelik etkinliklerin 103, “İstihdam” en az katkı sunulan alandır yetersiz olduğu ve halka yönelik daha fazla diyen katılımcı sayısı 82’dir. “Halkın Eğitimi” faaliyet yapılması gerektiğini düşünmekte- en az katkı sunulan alandır diyen katılımcı dir. %39’u katılımcı ise yapılan etkinliklerin sayısı ise 45 olarak gerçekleşmiştir. “Kültürel” yeterli olduğunu beyan etmiştir. Yeterli değil 35, “Ekonomik” ise 29 ile en az seçilen cevap diyenler erkek katılımcı sayısı fazla olmasına olmuştur. Ayrıca 6 kişi bu konuda fikir beyan rağmen yeterli diyen kadın katılımcı sayısı etmek istememiştir. fazladır. Bu soru, “üniversitenin halka yönelik “AİÇ Üniversitesi Öğrencilerinin Size yapmış olduğu etkinliklerin yeterli olup Karşı Tavrını Nasıl Buluyorsunuz?” sorusu- olmadığı” hakkında fikir edinmek maksadıyla nun cevapları incelediğinde genel anlamda hazırlanmıştır. Ankete katılan 300 katılımcı- olumlu bulunuyor. Katılımcıların büyük bir nın 183’ü halka yönelik etkinliklerin yetersiz kısmı % 56’sı “Olumlu” bulduğunu beyan

Tablo 11: AİÇ Üniversitesinin Ağrı İline Katkısının Halk Tarafından Nasıl Algılandığına ilişkin Dağılım Katkı Cinsiyet Olumlu Olumsuz Toplam Kadın 105 24 129 Erkek 144 27 171 Toplam 249 51 300 (%) Yüzdelik %83 %17 %100 Tablo 12: “AİÇ Üniversitesi En Çok Hangi Alanda İlimize Katkıda Bulunuyor?” Sorusuna Verilen Cevapların Sayısal Dağılımı Halka Göre AİÇ Üniversitesinin Ağrı İline En Çok Katkıda Bulunduğu Alan Öğretim Halkın Katkı Düzeyi Sosyal Kültürel Ekonomik İstihdam Toplam Eğitimi yok İlkokul 4 4 18 1 2 4 31 Ortaokul 8 18 17 2 1 3 49 Lise 18 26 38 1 1 19 103 Üniversite 19 21 57 4 4 10 115 Toplam 49 69 130 8 8 36 300 (%) Yüzdelik %16 %23 %43 %3 %3 %12 %100

449 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Mehrali CALP The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium etmiştir. “Olumsuz” bulduğunu söyleyen SONUÇ, TARTIŞMA VE YORUM katılımcı oranı ise % 21’dir. Bunun yanında % Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinin 23 ise “Fikrim Yok” şıkkını seçerek görüşünü üniversite öğrencileri ve Ağrı’da yaşayan halk belirtmişlerdir. Kadınlar erkeklere göre “Öğ- tarafından nasıl algılandığının tespit edil- rencilerin Kendilerine Karşı Tavrını” daha mesine yönelik gerçekleştirilen bu araştırma olumsuz bulmaktadır. kapsamında 297’si üniversite öğrencisi, 300’ü “AİÇ Üniversitesini Çevrenizdekilere halk olmak üzere toplamda 597 kişiye anket Ne Ölçüde Tavsiye Edersiniz?” sorusunu uygulanmıştır. Gerek Ağrı halkı gerekse sorduğumuz katılımcılardan 57’si “Kesinlik- üniversite öğrencilerinden anketin gerçekleş- le Tavsiye Ederim” demiştir. 9’u ise hiçbir tirilmesi sırasında olumlu tepkiler alınmıştır. şekilde tavsiye etmem cevabını vermiştir. % Bu çalışmayla halkın üniversiteye bakış açısı, 75 katılımcı 5 puan ve üstü vermiştir. üniversite öğrencilerinin de Ağrı İli ve halkla ilgili algıları hakkında veriler elde edilmiştir. AİÇ Üniversitesinin gelişimi ile ilgili hazırlanan bu soruda hem gelişim hem de Ankete katılan öğrencilerin önemli ço- üniversitenin konumu halkımıza sorulmuştur. ğunluğu Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesini Ağrı halkı genel anlamda üniversitenin ge- memleketlerine yakın olduğu gerekçesiyle liştiği fakat yeterli olmadığı görüşünde. Ge- tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Bu öğren- lişiyor diyen katılımcı sayısı 152’dir. Gelişiyor cilerin yarısından fazlası için Üniversite yetersiz diyen katılımcı sayısı 112 kişidir. beklentilerini karşılamamaktadır. Öğren- Gelişmiyor diyen katılımcı sayısı ise 36’dır. ciler kültürel etkinlikler ile mesleki gelişim etkinliklerine ağırlık verilmesi gerektiğini düşünmektedirler. Tablo 13: “AİÇ Üniversitesi Sizce En Az Hangi Alanda Ağrı İline Katkıda Bulunuyor?” Sorusuna Verilen Cevapların Sayısal Dağılımı En Az Hangi Alanda Ağrı İline Katkı Öğretim Ekono- Halkın Cevap Düzeyi Sosyal Kültürel İstihdam Toplam mik Eğitimi yok İlkokul 9 3 2 15 2 0 31 Ortaokul 18 5 2 9 15 0 49 Lise 34 10 6 8 45 2 105 Üniversite 42 17 19 13 20 4 115 Toplam 103 35 29 45 82 6 300 (%) Yüzdelik %34 %12 %10 %15 %27 %2 %100 Tablo 14: “Halka Yönelik Yapılan Etkinlikler Yeterli mi?” Sorusuna Verilen Cevapların Sayısal Dağılımı Halka Yönelik Yapılan Etkinliklerin Yeterlilik Durumu Cinsiyet Yeterli Yeterli Değil Toplam Kadın 65 66 131 Erkek 52 117 169 Toplam 117 183 300 (%) Yüzdelik %39 %61 %100

450 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Mehrali CALP

Öğrencilerin yarıdan fazlası Ağrı halkı ve Bilginoğlu ve arkadaşları (2002), çalış- esnafının kendilerine karşı olumlu yaklaşım malarında Erciyes Üniversitesi’nin 2001 yılı içinde olduklarını düşünmektedir. Ağrı ilinde itibariyle Kayseri’de 2.696 kişiye dolaysız ihtiyaçların karşılanıp karşılanamamasıyla il- istihdam olanağı sağladığını ve 2000 yılında gili soruya çoğunluk, karşılayabildiği cevabını ise üniversitenin yerel ekonomiye katkısının vermesine rağmen çeşitli sebeplerle ihtiyaç yaklaşık 9.700.000 TL’ye ulaştığını rakamlar- karşılama noktasında sıkıntıları olan öğrenci- la ortaya koymuşlardır. ler de mevcuttur. Anadolu’da kurulan üniversitelerin bu- Üniversite öğrencilerinin bakış açısıyla lundukları şehrin sosyal yaşamına çok önemli kentin en büyük sorununun sosyal etkinlik- faydaları olmuştur. Üniversiteler bulundukları lerden yoksunluk ve ulaşım olduğu sonucuna yerin dışarıdaki dünya ile irtibat kurmasında varılmıştır. Öğrencilere, üniversitenin Ağrı anahtar rol oynamışlardır (Tekeli, 2003). iline en çok katkı sunduğunu düşündükleri Yerel düzeyde, üniversiteler her şeyden önce alan sorulmuş, katılımcıların yarısı ekonomik düzenlemiş oldukları panel, söyleşi, konferans katkıyı işaret etmiştir. vs. ile yerel halkın bilgilendirilmesi yolunda çok temel bir rol oynamaktadırlar. Çalışmanın diğer katılımcıları Ağrı halkı- na yönelik hazırlanan ankete verilen tepkiler Üniversitelerin bu evrensel fonksiyon- incelendiğinde halkın büyük çoğunluğu AİÇ larının yanında, gerek kuruldukları kentin Üniversitesinin Ağrı iline genel anlamda dinamikleri, gerekse günün gerektirdiği olumlu katkısı olduğunu düşünmektedir. Söz koşullara göre farklı fonksiyonları da vardır. konusu bu katkının en çok ekonomik alanda Özellikle kuruldukları kentlerin sosyo-eko- olduğu görülmektedir. Ağrı halkına göre en nomik gelişmesini desteklemek bu görevleri az katkı “kültürel, sosyal, istihdam ve halkın arasında önemlidir. (Öztürk, S., Torun, İ., & eğitimi” alanlarındadır. Özkök, Y. 2011). Ağrı halkına “üniversitenin halka yönelik Torun ve arkadaşları (2009) 2006 yılında yaptığı etkinliklerin yeterli olup olmadığı” Kars halkının Kars Kafkas Üniversitesine sorulmuş, yarıdan fazla kişiden yeterli olduğu bakışı ve beklentileri konusunda bir araştırma cevabı alınmıştır. Halk açısından AİÇ Üni- gerçekleştirdiler. Araştırmada Kars merkezde versitesi öğrencilerinin tutum ve davranışları yaşayan 700 kişiye anket ve şehrin ileri gelen- genel anlamda olumludur. Ağrıda yaşayan- lerinden (dış paydaşlarına, örneğin siyasi parti lar üniversiteyi başkalarına tavsiye etmek temsilcileri, kamu kuruluşu başkanı, bazı sivil noktasında olumlu düşüncelere sahiptir ancak toplum kuruluşları) altı kişiye “derinlemesine üniversitenin gelişmişlik düzeyinin yeterli mülakat” uygulanmıştır. Araştırmanın anket bulmamaktadır. sonuçlarına göre, halkın öğrencilere bakışı olumlu ve olumsuz şeklinde iki grupta top- Üniversiteler, yerel, ulusal ve küresel lanmaktadır: Öğrencilerin olumlu davranışları ölçekte önemli işlevlere sahip kurumlardır. şunlardır: Değişik kültürlerin tanınmasını Bu işlevler arasında, bilimsel araştırma ve et- sağlıyorlar (% 32), farklı şehirlerden kimselerle kinlikler yapmak, elde edilen sonuçları bilim kaynaşma sağlıyorlar (% 24), çocuklara iyi çevreleri ile paylaşmak ve çalışma hayatının örnek oluyorlar (% 18), çevre ve insanlara karşı ihtiyaç duyduğu niteliklere sahip insan gü- duyarlılar (% 10), komşuluk ilişkisinin geliş- cünü yetiştirmektir Bunun yanında, kurul- mesine katkı sağlıyorlar (% 5). Öğrencilerin dukları kentlerin sosyo-ekonomik gelişimine olumsuz davranışları ise şunlardır: Öğrencile- katkıda bulunmak sayılabilir. rin olumsuz davranışları yok (% 41), sokakta

451 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Mehrali CALP The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium veya apartmandaki davranışları rahatsız edici ÖNERILER (% 18), bekâr olmaları rahatsız edici (% 13), Bir bilim kurumu olarak üniversiteler fazla gürültülüler (% 12), çevrenin veya apart- araştırma, inceleme, sorgulama ve bilgi üret- manın temizliğine önem vermiyorlar (% 10), menin kaynağı olma yanında her türlü, sos- saygısızlar (% 7). yal, felsefi, entelektüel olgu ve oluşumların da Erdem (2002) tarafından yapılan çalış- merkezi olmalıdır. Bilim insanlarının olay ve mada, Pamukkale Üniversitesi’nin iç ve dış olguları nasıl algılayıp yorumladıkları önem- paydaşlarına üniversitenin bugün ve gelecek- lidir. Bu olay ve olguları herhangi bir genelle- teki görevlerinin ne ya da neler olduğu sorul- meye başvurmadan kendi doğal şartları içinde muştur. Paydaşlar, Pamukkale Üniversitesi’nin ele alıp anlamaya çalışmak sosyal, bilimsel ve şu anda yerine getirdiği görevleri öncelik sıra- kültürel hayata önemli katkılar sağlayabilir. sına göre “eğitim öğretim, hizmet sağlama, Bu bağlamda, üniversiteler bulundukları araştırma, öncülük rolü” olarak algılamakta- çevre ve ortamın sosyal, kültürel ve ekonomik dırlar. Paydaşlar, Pamukkale Üniversitesi’nin eğilim ve potansiyelini bilimsel bir yaklaşım- ileride yerine getirmesi gereken görevleri la ele alabilirler. Kent ve bölge kalkınma ve öncelik sırasına göre “hizmet sağlama, eğitim gelişiminde yol gösterici olabilirler. öğretim, öncülük rolü” olarak algılamaktadır- “Öğrencilerin Üniversite Hakkındaki lar. Paydaşlar, Pamukkale Üniversitesi’nin şu Algıları ve Ağrı İbrahim Çeçen Üniversite- anda yerine getirdiği görev algılarında üçüncü sinin Ağrı İli Halkına Katkıları” konusunda sırada yer verdikleri “araştırma”ya, ileride evreni tam olarak temsil edecek bir örneklem yüklenmesi gereken görev algılarında yer kapsamında yeni araştırma/lar yapılmasının vermemiştir. yararlı olacağı düşünülmektedir. Araştırma

Tablo 15: “AİÇ Üniversitesi Öğrencilerinin Size Karşı Tavrını Nasıl Buluyorsunuz?” Sorusuna Verilen Cevapların Sayısal Dağılımı Tavır Cinsiyet Olumlu Olumsuz Fikrim Yok Toplam Kadın 66 32 33 131 Erkek 102 30 37 169 Toplam 168 62 70 300 (%) Yüzdelik %56 %21 %23 %100 Tablo 16: “AİÇ Üniversitesi Üniversitesini Çevrenizdekilere Ne Ölçüde Tavsiye Edersiniz?” Sorusuna Verilen Cevapların Sayısal Dağılımı Derece 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Puan 9 5 6 12 15 38 28 58 50 22 57 Tablo 17: “AİÇ Üniversitesinin Gelişimi ile İlgili Ne Düşünüyorsunuz?” Sorusuna Verilen Cevapların Sayısal Dağılımı Gelişim Cinsiyet Gelişiyor Gelişiyor Ama Yetersiz Gelişmiyor Toplam Kadın 60 48 22 130 Erkek 92 64 14 170 Toplam 152 112 36 300 (%) Yüzdelik %51 %37 %12 %100

452 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Mehrali CALP probleminin kapsamı genişletilerek farklı Kuh, G. D. & Witt, E. J. (2000). Culture in Ame- parametreler ile Ağrı ilinin sosyo-kültürel, rican colleges and universities. İçinde Brown II, M. C. (Edt.). Organization and governance sosyo-ekonomik haritası çıkarılabilir; kal- in higher education (5. Baskı). ASHE Reader kınması ve gelişmesi yolunda yeni hamleler Series. Boston: Pearson Custom Publishing. yapılabilir. Özbay, Ö. (2013) Üniversite ve Sosyal Çevresi: Bu çalışmanın her aşamasında Ağrı Çe- Niğde Üniversitesi ve Niğde. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 4 (1), 1-63. çen Eğitim Kültür Kulüp üyelerinin yardım ve katkılarına ve anket çalışmamıza destek Öztürk, S., Torun, İ., & Özkök, Y. (2011). Anado- lu’da Kurulan Üniversitelerin İllerin Sosyo-E- veren diğer öğrencilerin gayretleri her türlü konomik Yapılarına Katkıları/Contributions takdirin üstündedir, teşekkür ediyoruz. Of Universities Established In Anatolia To The Socio-Economic Structure Of The Cities. Mus- tafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY Dergisi, 8(16). Akçakanat, T., Çarıkçı, İ., & Dulupçu, M. A. Tekeli, İ. (2003). Dünyada ve Türkiye’de üniversite (2010). Üniversite Öğrencilerinin Bulundukları İl üzerinde konuşmanın değişik yolları. Toplum ve Merkezine Ekonomik Katkıları ve Harcama Eği- Bilim 97, 123-143 limleri: Isparta 2003–2009 Yılları Örneği. Süley- man Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Torun, İ., Öztürk, S., Gelibolu, L. (2009). Yöre Sosyal Bilimler Dergisi, 2010(22). halkının üniversiteye bakışı ve beklentileri: Kars Kafkas Üniversitesi örneği. Manas Üniversitesi Bilginoğlu, M. A., Atik, H., Türker, O., Pamuk, Sosyal Bilimler Dergisi, 21, 169-89. Y., Düzgün, R. (2002), Erciyes Üniversitesi’nin Kayseri İli’nin Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Ya- Yükseköğretim Kanunu, http://mevzuat.bas- pısına Etkileri, E.Ü. Yayınları No: 135, Kayseri. bakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod =1.5.2547&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch= Çalışkan, Ş., & Meçik, O. ÜNİVERSİTELERİN (12.08. 2007 tarihinde alıntılandı) YEREL EKONOMİYE KATKILARI. Çatalbaş, N. (2007). “Üniversite-Yerel Ekonomi İlişkisinde Kutuplaşma Teorisi İyi Bir Model Olabilir Mi?”. Selçuk Üniv. İ.İ.B.F. Dergisi, Yerel Ekonomiler Özel Sayısı, 90-101. Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007 – 2013) http://www3.kalkinma.gov.tr/DocObjects/ View/13744/plan9.pdf (12.08. 2007 tarihinde alıntılandı) Erdem, A. R. (2002). Pamukkale Üniversitesi’nin bugünü ve geleceğine ilişkin önemli iç ve dış paydaş- larının (ilgi gruplarının) algıları (Yayımlanmamış doktora tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir. Gizir, S. (2007). Üniversitelerde örgüt kültürü ve örgüt-içi iletişim üzerine bir derleme çalışması. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, (50), 247-268 Gürkan, Ö. & Karataş, M. (2004). Muğla Üniversite- sinin Yöreye Yönelik Sosyo-Ekonomik Katkılarının Araş- tırılması. Muğla: Muğla Üniv. Yay., Yayın No: 46. Karaçay-Çakmak, H. & Erden, L. (2005). “Yeni Sanayi Odakları ve Sanayinin Yeni Mekan Arayışları: Denizli ve Gaziantep Örneği”. C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 6(1), 111-129.

453 VALUES EDUCATION IN THE POEMS OF ASHIK GAMGÜDER OF TUTAK

Yasin KILIÇ*

ABSTRACT n this study, the life and art of Ashik Gamgüder of Tutak, one of the important representatives of 20th century minstrel literature, are discussed, and his poems are analyzed Iin terms of values education. In addition, the use of the values in poems in Turkish education and activities on values education is discussed. In the study, “descriptive analysis method” of the qualitative research methods was used. Education values in Gamgüder’s poems were determined based on the values classification by Rokeach (1973) and Schwart (1992), and the values education in “Turkish Lesson Education Program”. Research findings are limited to the 368 poems in “Ashik Gamgüder’s Life, Art, Poems” (2010) by Halil Altay Göde. Identification and classification of the values in Gamgüder’s poems were done based on expert opinion. These values mainly include: The first value identified in this study is love. The subject of love was found in 151 poems and was mainly discussed in terms of human love. In addition, love of God, homeland, and morality were discussed. Responsibility was mentioned in 1 poem, respect was mentioned in 1 poem. According to the poet, the individual must respect his/her flag and serve to his/her nation. Value of tolerance – sensitivity was mentioned 5 times in his poems. Of these two values, tolerance was discussed in terms of tolerating different opinions and views. The poet states that people have lost their sensitivity and invites them to being sensitive once more. Self- confidence was mentioned 4 times. In his work, the poet introduces the person with self- confidence as dignified and chivalrous. Being fair was mentioned 6 times. In his work, the poet states that the governors are important rather than the form of the government; and that the concepts such as brotherhood, freedom and equality will find meaning through fair governors. Leadership and courage were mentioned 8 times in his poems. The leader must have the quality to carry the nation towards the bright future. Courage was discussed in terms of the Turkish race. In Gamgüder’s poems, being gentle was mentioned 6 times, and in terms of the lover being gentle. Friendship was mentioned 12 times. According to the poet, one must be loyal to his/ her friend. One is not a friend unless the one is there for his/her friend through the hard times, and is called fair-weather friend. Solidarity-cooperation was mentioned 3 times and cleanliness was mentioned 2 times. Both material and spiritual cleanliness are exalted.

* Dr. Yasin KILIÇ, Ağrı İbrahim Çeçen University, Faculty of Education, Department of Turkish Education, Ağrı/ TURKEY, e-mail: [email protected]

454 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yasin KILIÇ

Honesty-righteousness was discussed 36 times. Gamgüder strongly criticizes liars and the people who strayed from the right path. Caring for the unity of the family was mentioned 5 times, ability to think independently and freely was mentioned 11 times. The poet exalts both values. Optimism was discussed 19 times. The poet is an optimistic person. He complies with his fate, he his submissive to his destiny; according to him, whatever will be, will be and the individual lives his destiny. Promoting the sense of aesthetics is the most discussed value after love, and was mentioned 66 times. Patriotism was discussed 17 times; this value was discussed in terms of love of the flag, love of the homeland, love of the district inhabited, and homesickness. In his poems, doing someone a favor, which was mentioned 12 times, is appreciated and promoted, and wrongdoing is said to bring bad luck and is disparaged. Other values discussed in Gamgüder’s poems are assiduousness (10), compassion-mercy (9), salutation (15), and taking care of the cultural heritage (26). In general, it can be seen that Gamgüder’s way of discussing the values in his poems is parallel with the Ministry of Education’s approach to values. When seen as a whole, Gamgüder’s poems discuss many values such as being fair, not lying, being generous, staying away from perversity and wrongdoing, being hardworking. It can be said that this work, which was analyzed in the study, presents a model individual to the society. It is possible to use these values found in Gamgüder’s poems in Turkish education and values education. Key words: Values education, Ashik Gamgüder of Tutak, Turkish education

455 TUTAKLI ÂŞIK GAMGÜDER’İN ŞİİRLERİNDE DEĞERLER EĞİTİMİ

Yasin KILIÇ* GIRIŞ düşünme, sebep sonuç ilişkisini kestirme ve alk arasında “bir şeyin önemini belir- problem çözme yeteneğini geliştirir (Özen, lemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin Güleryüz, Özen, 2012:283). Hdeğdiği karşılık, kıymet” anlamlarıyla bilinen Her ne kadar 1950’li yıllardan itibaren değer kavramı farklı disiplin alanlarında çe- değerler eğitiminin kavramsallaştırılmasına şitli şekillerde tanımlanmıştır. www.tdk.gov.tr yönelik bazı yöntemler geliştirmiş (Schwartz, Sosyal bilimlerde bu kavram “Bir ulusun 1996: 119) olsa da, âşıklara ait şiirler ince- sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve lendiğinde, bu kavramın âşıklar tarafından bilimsel değerleri kapsayan maddî ve manevî yüzyıllar boyunca işlendiği görülecektir. öğelerin bütünü” (Akalın, vd. 2005:483) Âşıklar, bireyleri eğitmek, sosyal değerleri şeklinde tanımlanmaktadır. yeni nesillere aktarmak amacıyla sanatla- rını kullanırlar. Kültürel, sosyal, ekonomik Değer, topluluklar tarafından kabul olaylardan hareketle topluma öğüt verirler, görülüp takdir edilen davranışlar için bir gençleri eğitirler, toplumsal değerleri yeni ölçek niteliğindedir. Mesela, kişiler arasındaki nesillere aktarırlar (Akkaya, 2010: 89). ilişkiler sonucu ortaya çıkan sevgi, dürüst olma, saygı, âdil olma gibi davranışlar “değer” Âşıklar geçmişten günümüze topluma yol ögelerini oluşturmaktadır. Toplulukların bir göstermiş, yüzyıllar boyu oluşmuş maddî ve arada huzur ve güven içerisinde yaşamaları, manevî değerleri kuşaktan kuşağa aktararak, bireylerin ait oldukları toplumların maddî değerlerin günümüze kadar ulaşmasında ve manevî değerlerini içselleştirmeleri ile önemli roller üstlenmişlerdir (Kara & Tören, mümkündür. 2012: 128). Bu çalışmada şiirleri değerler eğitimi bakımından incelenmesi amaçlanan Toplumsal değerlerin özümsenmesi, Gamgüder mahlaslı Abdulkadir Kılıç (Bedir- yaşam becerilerini kazanmış ve yaşadıkları beyoğlu) 1931’de Ağrı iline bağlı Tutak ilçe- toplumun sosyal ve kültürel özelliklerine uy- sinde dünyaya geldi. Babasından miras aldığı gun değerlere sahip bireylerin yetiştirilmesi, âşıklık geleneğini başarı ile devam ettirdi. hayatın devamlılığını sağlayan bu değerlerin Gamgüder, şiirlerinde halk edebiyatı nazım gelecek nesillere aktarılması, değerler eğitimi şekil ve türlerini başarılı bir biçimde kullan- gerçekleşebilir. mıştır. Klasik edebiyata vâkıf olan Gamgüder, aynı zamnda âşık edebiyatının başarılı temsil- “Değerler eğitimi bir kişinin kendini tanı- cilerinden bir olmuştur (Kılıç, 2003:171). ması ve kendisi ile uyumlu olmasını sağlayan süreçtir. Bu eğitim, ulusal ve evrensel ögeler Lise mezunu olan şair 1954-1979 yılları üzerine kurulur, iyi insan yetiştirmeyi ve çok arasında politikayla uğraşmış, uzun yıl- yönlü öğrenmeyi amaçlar ve kişilik oluşturur.” lar Tutak’ta belediye başkanlığı görevinde (Kılıç, 2016:460). Bu eğitim, bireyin eleştirel bulunmuştur. Şairin şiirlerinin dili zengin,

* Dr. Yasin KILIÇ, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı, Ağrı/ TÜRKİYE, e-posta: e-mail: [email protected]

456 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yasin KILIÇ sanatı ise sağlamdır. Şekil ve muhteva olarak Sınırlılıklar başarılıdır. Şair, şiirlerinde orijinal benzetme- Araştırma verileri Halil Altay Göde’nin lere yer vermiştir. (2010) “Âşık Gamgüder Hayatı Sanatı Şiirle- ri” adlı eserdeki 368 şiirle sınırlıdır. PROBLEM DURUMU “Âşık Gamgüder’in şiirlerinde değerler VERILERIN TOPLANMASI VE eğitimi” başlıklı çalışmanın problem cümlele- ANALIZI ri şu şekilde oluşturuldu: Gamgüder’in şiirlerindeki eğitim değer- 1. Âşık Gamgüder’in şiirlerinde hangi leri belirlenirken bu alanda uzman olan iki değerler bulunmaktadır? öğretim üyesinin görüşüne başvurulmuştur. 2. Âşık Gamgüder’in şiirlerinde değerler Böylece değerlerle ilgili maddelerin geçer- nasıl işlenmiştir ve günümüzün değerler eği- liği sağlanmıştır. Araştırmanın güvenirliği timi anlayışı ile ne ölçüde bağdaşmaktadır? için Miles ve Huberman’ın (1994) formülü 3. Âşık Gamgüder’in şiirlerinde işlenen kullanılmış, hesaplama değeri % 81 bulu- değerlerin Türkçe eğitimi ve değer aktarımı narak araştırma güvenilir kabul edilmiştir. etkinliklerinde kullanılması mümkün müdür? Araştırma verileri betimsel analiz yönte- miyle çözümlenmiş, tespit edilen değerler örneklendirilerek yorumlanmıştır. Çalışmada YÖNTEM şiirlerinden alıntı yapılırken şiir numarası kıta numarası (1/5) (açılımı: şiir numarası:1 kıta Araştırmanın Modeli numarası: 5) ile birlikte verilmiştir. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerin- den “betimsel analiz yöntemi” uygulanmıştır. BULGULAR VE YORUMLAR Betimsel çözümlemede elde edilen veriler özetlenip yorumlanır (Yıldırım ve Şimşek, Tablo 1’deki bulguları şu şekilde özetle- 2005). Gamgüder’in şiirlerindeki eğitim mek mümkündür. değerleri belirlenirken, Rokeach (1973) ve Schwart’ın (1992) değerler sınıflandırması Sevgi ile Milli Eğitim Bakanlığı “Türkçe Dersi Gamgüder 151 şiirinde yer verdiği sevgi Öğretim Programı”ndaki değerler eğitimi değerini ağırlıklı olarak beşerî boyutu ile ele (http://mufredat.meb.gov.tr) göz önünde almıştır. Şair sözleri ile sevgiliye olan aşkını, bulundurulmuştur. özlemini, tutkusunu, hayranlığını ifade eder. Gamgüder’in şiirlerinde bulunan değer- Sevgilinin ayrılığından dolayı çektiği acıyı ler, araştırmacının ve alan uzmanlarının görüş anlatır: birliği esas alınarak sınıflandırılmıştır. Bu de- Seven için çok zor olur yaşamak ğerler: sevgi, sorumluluk, saygı, hoşgörü-du- Hain hain bakışını gör hele (37/1) yarlılık, özgüven, adil olma, liderlik, cesaret, Sevgili beyazlar giyinmiş, siyah saçlı, ahu nazik olma, dostluk, yardımlaşma, dayanışma, gözlü, hilal kaşlı, ay yüzlü, beyaz tenli, munis temizlik, doğruluk-dürüstlük, aile birliğine huyludur. Onun nuru aydan daha parlaktır. önem verme, bağımsız ve özgür düşünebilme, Ancak âşıktan ürkek av gibi kaçar. Seven kişi iyimserlik, estetik duyguların geliştirilmesi, yârini devamlı hatırlamalı ve ona sevdiğini vatanseverlik, iyilik yapma, çalışkanlık, şefkat çekinmeden söylemelidir. Şair sevgiliye karşı - merhamet, selamlaşma, kültürel mirasa büyük bir özlem duymaktadır ve ölene dek sahip çıkma olarak belirlenmiştir. onu sevmeye devam edecektir:

457 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yasin KILIÇ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Tablo 1: Gamgüder’in şiirlerinde geçen değerler sevgi, 151 doğruluk, dürüstlük, 36 sorumluluk, 1 aile birliğine önem verme, 5 saygı, 1 bağımsız ve özgür düşünebilme, 11 hoşgörü-duyarlılık, 5 iyimserlik, 19 özgüven, 4 estetik duyguların geliştirilmesi, 66 adil olma, 6 vatanseverlik, misafirperverlik 17 liderlik, cesaret, 8 iyilik yapma 12 nazik olma, 6 çalışkanlık, 10 dostluk, 12 şefkat - merhamet, 9 yardımlaşma-dayanışma, 3 selamlaşma, 15 temizlik, 2 kültürel mirasa sahip çıkma, 26

Dediler Gamgüder sen bu derdi çek kıymetini bilmeli ve ona göre davranmalıdır. Vallahi billahi ta ölene dek Saygı değeri Gamgüder’in şiirlerinde Bu aşk ile yalnız onu severek bir yerde geçmektedir. Saygı değeri hürmet Sende onu, onda seni çok sevdim (181/1) kelimesiyle ifade edilmiştir. Birey vatanına, Şair şiirlerinde sevginin ilahî boyutunu da bayrağına saygı duymalı ve milletine hizmet işler. Hakk’ın takdiri ile şair, hidayete erdiği, etmelidir. eşref-i mahlûkat olduğu, Resul’e inandığı, Kur’an’ı rehber edindiği için Allah’a müte- Hoşgörü-Duyarlılık şekkirdir. O, ruhlar âleminde, bezm-i elestte Hakk’ın birliğini tasdik etmiş, dünyaya “Bir kişinin farklı düşünce, inanç ve geldikten sonra Allah’a iman etmiştir. Şair yaşam tarzına saygı göstermesine, farklı değer Allah’ın esmayıhüsnâsını devamlı zikretmek- yargılarına sahip olan insanları kabullen- tedir. mesine” hoşgörü denir (Kaymakcan & Uyanık 2007:389). Şiirlerde 5 yerde geçen Şiirlerde sevgi değeri, memleket sevgisi bu iki değerden hoşgörü değeri, farklı fikir ve ahlak sevgisi boyutuyla da ele alınmıştır. ve görüşlere karşı tahammüllü olma şeklinde Şair, doğup büyüdüğü memleketini, alın teri işlenmiştir. Yaratıcı bizleri şeklen benzer bir döken insanı, haksızlığa karşı boyun eğmeyen biçimde yaratmış olsa da, her birimiz olayları yiğidi samimiyetle sever ve onları takdir eder. farklı yorumlarız. Düşüncelerimiz, duyguları- mız ve zevklerimiz ayrıdır. Kendi isteklerimi- Sorumluluk ve Saygı zi insanlara dayatamayız. O halde insanların görüşlerine karşı hoşgörülü olmalıyız. Türkçe Sözlük’te sorumluluk, “Kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki ala- Şiirlerde duyarlılık ise kaybolan bir nına giren herhangi bir olayın sonuçlarını değer olarak ele alınmış, otuz kırk sene önce üstlenmesi, mesuliyet” şeklinde tanımlanır. insanların oldukça duyarlı olduğu vurgulan- Sorumluluk değeri 1 şiirde işlenmiştir. Bu mıştır. O zamanın insanları yardıma muhtaç araştırmada sorumluluk değerinin sözlükteki olanlara, misafirlere, fakirlere karşı oldukça tanımına uygun bir biçimde işlendiği görül- duyarlıydı ve duyarsız kişiler ağır bir biçimde mektedir. Şaire göre insan sorumlu hareket kınanırdı: etmeli, gençliğinin ve sahip olduğu nimetin

458 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yasin KILIÇ

Fakirden hal hatır sormayanlara etmektedir. Şair kurtarıcıda (liderlik değerine Konağına sofra kurmayanlara sahip olan kişide) şu özellikleri arar: Lider, Söz verip üstünde durmayanlara mütevazı, hoş sohbet, anlayışlı, tatlı dilli, Git örtün başına leçek derlerdi (93/2) güler yüzlü olmalıdır. Adil, çalışkan olmalı, kem söze kulak asmamalıdır. Cesaret değeri Özgüven, Adil Olma ise Türk ırkı bağlamında ele alınmıştır. Şair Türk ırkının cesareti ile temayüz ettiğini, Özgüven, insanın kendisine güvenmesi, cenk meydanlarında aslanlar gibi kükrediğini, kişilikli olması, bağımsız kara alabilmesi ile at, pusat, evlat, avrat bu cesur milletin kutsal ilgili bir değerdir. Özgüvenden yoksun olan değerleri olduğunu ifade etmektedir. Türk bireyler gerek çalıştığı kurum ve kuruluşlarda milleti birliğini, töresini, ülküsünü koruduğu gerekse meslek hayatlarında başarılı olamaz- zaman cesaretle düşmanlarına karşı koyabil- lar. Tablo 1’e göre bu değer 4 yerde geçmekte- miştir: dir. Şair eserinde özgüven sahibi kişiyi vakur ve mert olarak tanıtır. Bireylerin özgüven Pek mühim yer tutar şeref şanında sahibi olmaları gerektiğini vurgulayarak bu En sıkışık veya coşmuş anında erdemden yoksun kişileri şiddetli bir biçimde Aslan kükreyişli cenk meydanında kınar ve onlar hakkında beddualar eder: Küheylan atında sürat lazımdır Duman çekmeyen bacanın Avrattan korkan kocanın Nazik Olma Bilgisiz yarım hocanın Gamgüder’in şiirlerinde 6 yerde işlenen Allah cezasını versin (266/2) nazik olma değeri, sevgilinin nazik olması ile ilgili olarak ele alınmıştır. Tutak’ta kar yeni Tablo 1’e göre adil olma değeri 6 yer- yağmıştır. Şair kar gibi beyaz olan sevgilinin de geçmektedir. Şair şiirlerinde yönetim dışarı çıkmasını istememektedir. Aksi takdir- şekillerinin adil yöneticiler sayesinde işlerlik de üşütür. Sevgili gül gibi parlak, çiçek kadar kazanabileceğini, kardeşlik, hürriyet, eşitlik naziktir: gibi değerlerin adaletli yönetimlerle ger- çekleşebileceğini ifade eder. Zengin ile fakir Yollara dökülse gülün dikeni arasında makam, mevki ve servet bakımından Korkarım yaralar o nazik teni eşitsizliğin olduğunu görür ve bu durumu Gözüm üste gezin seversen beni adaletli bulmayarak eleştirir, adaletten sapan İncitir ayağın har yere basma (12/4) yöneticilere kızıp beddua eder. Zengin ile fakir lafızda eşit Dostluk, Yardımlaşma-Dayanışma Aradaki fark mı var çeşit çeşit Dostluk değeri şiirlerde 12 yerde ele Bana inanmazsan devaire git alınmıştır. “Dost Deme” başlıklı şiirde, şair, Ayırırlar mevki makamat diye (67/4) gerçek dostun özelliklerin, anlatır. “Ahbap, yaren” olarak da söz ettiği dostun nasıl olması Cesaret ve Liderlik gerektiğinden söz eder (Kılıç, 2012:29). Şaire göre, gerçek dost iyi ve kötü günde kişi Tablo 1’e göre şiirlerde bu iki değer 8 ile beraber olur, kişinin sırrını saklar. Kişi yerde geçer. Lider kurtarıcı olarak nitelenir. kederlendiğinde gerçek dost üzülür, sevincin- Toplum doğruluktan saparak bozulmuştur. de ise mutlu olur. İnsan dara düştüğünde ona Toplum yozlaşmış, rüşvet, torpil, iltimas en büyük desteği dostu verir. Dost arkadaşına yaygınlaşmıştır. Şair, bu toplumu düzeltecek vefalı davranır. Zor gününde kişinin yanında bir kurtarıcı göndermesi için Allah’a dua

459 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yasin KILIÇ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium olmayana dost denilemez, bu tür kimseler iyi sevgili varlıkları, evlatları ise onun canları- gün dostlarıdır: dır. Sıladan uzak kalışı, şairin ruhuna büyük bir ıstırap vermekte, geride bıraktıklarına Nasihatim dinle dara düşende karşı büyük bir özlem duymaktadır (Aslan, Gelmeyecek birisine dost deme (51/1) 2010:9). Yardımlaşma ve dayanışma değeri Gam- güder’in ş iirlerinde 3 yerde kullanılmıştır. Bağımsız ve Özgür Düşünebilme Şair, eskiden insanların birlik içerisinde Özgür düşünebilme, “İnsanın serbestçe hareket ettiklerini, lokmalarını birbirleriyle bilgilere ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve paylaştıklarını anlatır. Geçmiş zamanlarda kanaatlerden dolayı kınanmaması, bunları olduğu gibi, bu günün insanları da dayanış- tek başına veya başkalarıyla ve çeşitli yollarla ma ve yardımlaşma içinde hareket etmelidir. açıklayabilmesi, başkalarına aktarabilmesi Şair aksi biçimde hareket edenleri şiddetli ve yayabilmesi”dir (Kaboğlu, 1993: 45). Bu biçimde kınar. Çünkü dayanışma ruhundan değeri Gamgüder 11 yerde ele almıştır. Şaire yoksun olan topluluklar kardeşlik bağlarını göre, ülkemizde keyfiyetli bilim insanları kaybederek güçlerini yitirirler. yetişmemektedir ve onlar öğrencilere kötü örnek olmaktadır. Şairin kendisi de bilimden, Temizlik, Doğruluk ve Dürüstlük özgür düşünceden habersizdir, ancak özgür Tablo 1’e göre bu değer şiirlerde 2 yerde düşünceye bilime en kıymetli varlığından geçmektedir. Hem maddî hem de manevî daha fazla değer vermektedir. Özgür düşünce temizlik yüceltilen bir değerdir. Manevî ile hareket etmeyenler, giriştikleri işte başarılı temizlik helal kazanç ve temiz gönül gerekti- olamazlar. Gamgüder düşüncesiz hareket rir. Ayrıca insanın yaşadığı ve yaptığı işler de edenleri ise eleştirir. temiz olmalıdır. İyimserlik Dürüstlük sözünde, hareketinde doğru- luktan sapmamaktır (Akalın, vd. 2005:588). Şiirlerde iyimserlik değeri 19 yerde Dürüstlük, insan karakterinin şekillen- geçmektedir. Şair iyimser bir insandır, o, kıs- mesinde ve sağlıklı bir toplum yapısının metine razı, kaderine de teslim olmuştur, ona oluşumunda önemli bir değerdir (Arslan göre her şey olacağına varır, insan alnına ya- & Çelik: 2015, 178). Doğruluk ise; dürüst zılanı yaşar. O zaman isyan etmeye ne gerek olma durumu, iyi davranış, dürüstlük, adaletli var! O, halinden asla şikâyet etmez, insanları olma şeklinde tanımlanabilir (Akalın, vd. kınamaz, ayrıca ümitsizliğe de düşmez. Şair 2005:550). Şair şiirlerinde bu iki değeri 36 hemşerilerine karşı da oldukça iyimserdir. yerde işler. Gamgüder’in şiirlerinde yalancı- Şairin yaşadığı yerde dertli kimse yoktur, her- lar, doğru yoldan sapanlar şiddetli bir biçimde kes mutludur, sevenler visal türküleri söyler, eleştirilmiştir. insanlar tatlı dilli, güler yüzlüdür.

Aile Birliğine Önem Verme Estetik Duyguların Geliştirilmesi Tablo 1’e göre aile birliğine önem verme Tablo 1’e göre şiirlerde estetik duyguların değeri şiirlerde 5 yerde geçmektedir. Gamgü- geliştirilmesi değeri, sevgi değerinden sonra der aile değerini kendi ailesine atfettiği önem en çok işlenen bir değer olup 66 yerde geç- münasebeti ile mukaddes bir değer olarak mektedir. Bu değer daha çok sevgili kavramı işler. Şair, anne ve babasının vefatından dolayı ile birlikte işlenir. Sevgilinin gerek fiziksel üzgündür. Kız ve erkek kardeşleri şairin en özellikleri, gerek ruhsal özellikleri sanatsal bir

460 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yasin KILIÇ bakış açısıyla anlatılır. Şair hüsn-i talil sanatı Vatanseverliğin bir ölçüsü de bayrağa yaparak tabiattaki güzelliklerin sevgiliden duyulan saygıdır. Şair, bağımsızlığın sembolü kaynaklandığını söyler. Sevgilinin siyah saç- olan bayrağa yan gözle bakana, vatana ihanet ları ayın halesi, dudakları ise gülün jalesidir. edip hane yıkana tahammül göstermez ve bu Sevili doğada parsa benzer, zira o, pars gibi tür hainlere beddua eder. Şaire göre ecdadın acımasızdır ve âşığa acı çektirir. Semada töresine, onun miras bıraktığı maddî ve ma- Ay’a, Güneş’e, Venüs’e, Mars’a benzer; onlar nevî değerlere sahip çıkmak vatanseverliktir. gibi güzel ve parlaktır. Dünya’da Hindu’ya, Şair, ecdadın imar ettiği vatanın ve törenin Arap’a, Fars’a benzer, onlar gibi uzun, hoş bozulması, milletin fertleri arasında fitnenin ve esmer güzelidir. Türkiye’de ise İzmir’e, çıkması (25/18) karşısında feryat etmektedir: Ağrı’ya, Kars’a benzer. Bu üç il nasıl ki şairin Yüce eslafımın mamur vatanı yaşadığı yerler ise, sevgili de âşık için yaşam Bir enkaz ortada feryat da feryat (25/1) kaynağıdır ve şair onsuz yaşayamaz. Tabiata ait en güzel özellikler sevgiliye atfedilir: Şairde vatan sevgisi, ana ve yar sevgisin- den daha yüce ve daha kutsaldır. Ona göre Nurundan ay yüzün hale zar olmuş vatana ihanet etmek en büyük suçtur. O, Gerdanın belinden jale zar olmuş vatanı uğruna her şeyini feda etmeye, hatta Farkında değil ki lalezar olmuş şehit olmaya bile hazırdır: Göğsüne gül takışını gör hele (37/4) Vatan vazifesi olanda yârim Vatanseverlik ve Misafirperverlik Zevke dalamam diye çağırma beni (104/1) Gamgüder’in şiirlerinde vatanseverlik Şiirlerde işlenen diğer bir değer ise misa- değeri 17 yerde geçmiş olup, bayrak sevgisi, firperverliktir. Bizim töremize göre “Kapıya yurt sevgisi, yaşadığı ilçe sevgisi ve sıla hasreti her gelen kişiye Hızır gözü ile bakılır.” Misafir şeklinde işlenmiştir. Şair doğum yeri olan ev sahibinin değil, Allah’ın emaneti ve Tan- Ağrı iline bağlı Tutak ilçesine karşı büyük bir rı’nın misafirdir. Misafirperverlik kutsal bir özlem duymaktadır. O “sılada” redifli şiirinde değerdir. O halde hanlar, haneler misafirsiz Tutak ilçesine saba yeli ile selam yollar, bu olmamalı, misafirsiz hanümanın Allah ceza- ilçenin doğal güzelliklerinden, güllerinden, sını versin. pınarlarından, orda esen rüzgârlardan, bu ilçede saçlarına çiçek takan kızlardan, akraba- larından, ayrılık acısından bahseder. İyilik Yapma, Çalışkanlık Şiirlerde iyilik yapma değeri 12 yerde “Bu Diyarda” isimli şiire göre ise, şairin işlenir. İyilik yapma değeri takdir ve teşvik diyarındaki insanlar mutlu, umutlu ve huzur edilir, kötülüğün ise uğursuzluk getirece- içinde yaşamaktadır. Sevenler ayrılık türkü- ği söylenerek yerilir, yanlış işin bereketsiz sü değil; visal şarkısı yakarlar, ahali saadet olacağı ifade edilir. Fakire hal hatır sormayan, sofralarında yer, içerler. Bu diyarda kimse konağına sofra kurmayan, sözünde durmayan tasa çekmez, ayrılık kavramını kimse bilmez. kimselerin adam gibi adam olmadıkları dile Bahçelerde bar olur, güzeller yeşil ve al renkli getirilerek onlar hakkında beddualar edilir: kıyafetler giyerler. Güller bile dikensizdir, cennet gibidir şairin diyarı: “Kökünden kopan milletin Allah cezasını versin” (266/13) Sevenleri visal türküsü diyer Saadet sofrasıdır ahali yiyer Çalışkanlık şiirlerde 10 yerde, önemli bir Herkes güler, söyler al, yeşil giyer değer olarak ele alınır. Gurbette avare gez- Karalı ne gezer sor bu diyarda (4/3). mek, boş yatmak hoş bir davranış değildir. Bu

461 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yasin KILIÇ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium yüzden insan çalışmalıdır, kazanç elde etme- görevlerde bulunan kimi kişilerin çıkarları nin pek çok yolu vardır; ancak en kârlı kazanç uğruna her türlü kötülüğü yaptığını eleştirel alın teri döküp ceht ederek kazanılanıdır. bir üslupla ifade eder. Ancak geleceğe yönelik Bu yüzden şair, Allah’tan helal rızık uğruna ümidini kaybetmemiştir. Zaman gelecek bu çalışmayı, gayret etmeyi dilemektedir (1/11; millet öz benliğine dönecek ve kültürel mira- 42/2). Şaire göre, tembellik için hiçbir maze- sına sahip çıkacaktır: ret söz konusu olamaz. Herkesin çalışmaya gücü yeter, dolaysı ile insan tarımla uğraşarak, Kendinden kopanı bu yüce millet tarla sürerek, bağ ve bahçe işlerinde çalışarak Sinesinde boğar esiri zillet (326/6). helal rızık peşinde koşmalıdır. İnsan serveti- ne güvenmemeli, ancak fakir olacak diye de SONUÇ VE TARTIŞMA korkmamalıdır. Zira rızkı veren Allah’tır. Şair, Gamgüder’in şiirlerinde geçen değerler, helal kazanç için çalışıp alın terin dökene 2552 Sayılı Tebliğler Dergisinde (2003): karşı büyük bir hayranlık duymaktadır: “Öğrencilerden Beklenen Davranışlar” başlığı Helal kazanç için emek verenin altında verilen değerlerle de büyük ölçüde Alnından damlayan teri severim (197/2) benzerlik göstermektedir. Sözü edilen Tebliğ- ler Dergisinde, öğrencilerin öğretmenlerine, okul yöneticilerine, arkadaşlarına ve çevresin- Şefkat - Merhamet deki kişilere karşı saygılı ve hoşgörülü dav- Şefkat- merhamet değeri 9 şiirde işlen- ranmaları, yalan söylememeleri, iyi ve nazik miştir. Şefkat ve merhamet fertler arasında tavırlı olmaları, kaba söz ve davranışlardan dirlik ve düzeni sağlayan, toplumsal varlığın kaçınmaları, millet malını, okulu, okuldaki sürekliliğine katkı sunan önemli bir değer- eşyaları kendi öz malı gibi korumaları, yasa- dir. Bu değeri ıskalayan toplumların sosyal lara, kültürel değerlere uymaları istenmek- hayatlarına merhamet yerine zulüm, yar- tedir. Türkçe Dersi Öğretim Programı’nda dımlaşma yerine baskı, hukuk yerine terör da öğrencilerin, millî, ahlakî, insanî, manevî hâkim olur. Şair, hemşirelerin hastanelerde ve kültürel değerleri benimseyen, koruyan ve hastalarına şefkat ve merhametle nasıl hizmet geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ettiklerini ifade eder. Zorluklar karşısında ve daima yüceltmeye çalışan; sorumlulukla- Cenabıhakk’ın rahmetine sığınarak dualarda rını bilen ve bunları davranış hâline getirmiş bulunur. “Feryat da Feryat” başlıklı şiirinde yurttaşlar olarak yetiştirilmesi gerektiği dile ise merhamet değerini kaybeden toplumların getirilmiştir. nasıl yozlaştıklarını, birlik ve beraberliklerini Gamgüder’in şiirlerinde geçen değerlere nasıl kaybettiklerini trajik bir üslupla dile bakıldığında şair bazı değerleri daha çok tek getirir. boyutlu olarak işlemiş, bazı değerleri yüzeysel olarak ele almıştır. Bazı değerleri de eleştirel Selamlaşma, Kültürel Mirasa Sahip Çıkma bir üslupla ele almış ve toplumu eğitmek amacı ile hareket etmiştir. Mesela şiirler- Selamlaşma değeri şiirlerde 15 yerde ele de sevgi değeri; yurt sevgisi, insan sevgisi, alınmıştır. Bu değer sevgiliyle mektuplaşma, emek sevgisi şeklinde ele alınmıştır. Ancak saba yeli ile sevgiliye, memlekete selam yolla- şair, çoğu şiirinde bu değeri aşk boyutu ile ma şeklinde işlenmiştir. işlemiştir. Şair kültürel mirasa sahip çıkama değerini Gamgüder’in şiirlerinde sorumluluk, şiirlerinde 26 yerde kullanmıştır. Şair töre hoşgörü duyarlılık değerleri yüzeysel olarak ve kültürün bozulduğunu, maddî ve manevî ancak eleştirel bir bakış açısı ile işlenmiştir. değerlerin ihmal edildiğini, toplumda önemli

462 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yasin KILIÇ

Gamgüderi’in şiirlerinde işlediği değerler ise http://www.anayasa.gov.tr/files/pdf/anayasa_yargisi/ Tablo 1’de de görüldüğü üzere, özgüven, adil anyarg16/kaboglu.pdf, adresinden alınmıştır. olma, liderlik, çalışkanlık, cesaret, nazik olma Kara, R., & Tören, A. (2012). Âşık Veysel’in Şi- yardımlaşma ve dayanışma temizlik, doğru- irlerinde Eğitim / Education in Âşık Veysel’s luk, iyilik yapma, iyimserlik, bağımsız ve özgür Poems. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırma- ları Enstitüsü Dergisi; Sayı 46 (2011): Türkiyat düşünme, aile birliğini koruma, vatanseverlik, Araştırmaları Enstitüsü Dergisi. kültürel mirasa sahip çıkma, şefkat-merhamet Kaymakcan, Recep (2007). “Ahlakî Bir Değer Olarak vb. şeklinde sıralanmaktadır. Hoşgörü ve Eğitimi”, Kaymakcan, R & M. Uya- Gamgüder’in şiirlerine bir bütün ola- nık (editörler) Teorik ve Pratik Yönleriyle Ahlak, rak bakıldığında adaletli davranma, yalan Dem Yayınları, İstanbul, 2007, ss. 389-408. söylememe, cömert olma, yanlış işlerden ve Kılıç, M. (2003) “Ölümünün Üçüncü Yılında Hasret kötülükten uzak durma, çalışkan olma gibi ve Muhabbet Şairi Âşık Gamgüder (A.Kadir Bedirbeyoğlu)” Türk Dili, (Ağustos, Sayı: 620), pek çok değerin işlendiği anlaşılmaktadır. İn- 169-175. celemeye konu edilen bu eserin topluma bir Kılıç, M. Z. (2012). Âşık Gamgüder (Hayatı, Sanatı, birey modeli sunduğu söylenebilir. Gamgü- Eserleri) T.C. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler der’in şiirlerinde işlenen bu değerleri Türkçe Enstitüsü Türk Dili Ve Edebiyatı Anabilim Dalı eğitiminde ve değer aktarımında kullanmak Türk Halk Edebiyatı Bilim Dalı Konya: Basılma- mümkündür. mış Yüksek Lisans Tezi. Kılıç, Y. (2016). Süheyl ü Nevbahâr’ın Değerler Eği- KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY timi Bakımından Önemi. YYÜ Eğitim Fakültesi Dergisi (YYU Journal Of Education Faculty),2016, Akalın, Ş. H; Toparlı, R; Gözaydın, N; Zülfikar, H; Cilt:XIII, Sayı:I,457-493http://efdergi.yyu.edu.tr Argunşah, M; Demir, N; Tezcan Aksu, B; Gülte- Miles, M. B. & Huberman, A.M. (1994). Qualitative kin, B. (2005). Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük, Data Analysis: An Expanded Sourcebook.(2nd Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları: 549, ISBN Edition). Calif. : Sage Publications. 975-16-0070-7. Özen, Y; Güleryüz, K; Özen, H. B. (2012). İlköğ- Akkaya, N. (2010). Âşık Tarzı Şiir Geleneğinde Halk retim 1–3 Sınıf Hayat Bilgisi, 4–5 Sınıf Sosyal Eğitimi. Buca Eğitim Fakültesi Dergisi, (27), Bilgiler Dersindeki Değerler ve Değerler Eğiti- 88-100. minin İncelenmesi, Eğitim ve Öğretim Araştırma- Arslan, A. & Çelik, H. (2015). Divan-I Hikmet’te ları Dergisi, Journal of Research in Education and Türkçe Eğitiminde Kullanılabilecek Değerler, Teaching ISSN: 2146-9199, Kasım 2012, Cilt 1, International Periodical for the Languages, Lite- Sayı 4, Makale 30. rature and History of Turkish or Turkic, Volume Rokeach, M. (1973). The nature of human values. 11/3 Winter 2016, p. 169-184 ISSN: 1308-2140, New York: The Free Press. ANKARA/TURKEY. DOI Number: http:// dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.9 105. Schwartz, S. (1996). Value Priorities and Behavior: Applying a Theory of Integrated Value Systems. U Aslan, N. (2010). Tutaklı Şair Abdulkadir Bedirbe- C. Seligman, JM Olson & MP Zanna (Eds.) The yoğlu ve Gamgüder’den Deyişler. Türk Dünyası Ontario Symposium: The Psychology of Values (Vol. 8). Arastirmaları, (185). Tebliğler Dergisi (2003). Milli Eğitim Bakanlığı Göde, H. A. (2010). Âşık Gamgüder Hayatı Sanatı Şi- 2552 Sayılı Tebliğler Dergisi İlköğretim Kurum- irleri, Isparta: Fakülte Kitabevi. http://mufredat. ları Yönetmeliği, Eylül 2003. meb.gov.tr/ProgramDetay.aspx?PID=222 http://tebligler.meb.gov.tr/index.php/tuemsayilar/fi- Kaboğlu, Ö. İ. (1993). Düşünce özgürlüğü (Avrupa nish/67-2003/173-2552-eyluel-2003 adresinden ölçütleri ve Türkiye). İnsan Hakları Yıllığı 45-53. alınmıştır. İnsan Hakları Araştırma ve Derleme Merke- zi’nin İnsan Hakları Günü (10 Aralık 1993) Türkçe Sözlük, www.tdk.gov.tr dolayısı ile düzenlediği “Düşünce Özgürlüğü Yıldırım, A. & Şimşek, H. (2005) Sosyal Bilimlerde ve 1982 Anayasası” konulu Konferans’ta yapılan Nitel Araştırma Yöntemleri. (5. baskı). Ankara: konuşma metni. Seçkin yayıncılık.

463 THE POETRY WORLD OF THE MAJOR OF THE DERVİSH LSNDOWNER FROM YEKMAL

Ahmet YILDIRIM* eal name of Binbaşı Yekmal’lı Derviş Ağa is simply Derviş. Binbaşı is a military rank equal to Major. Yekmal is title of a province around Kars. Ağa is an expression for a Rrespectful person. In his poems Derviş uses Fırat as his pseudonym. There is not enough information about his life. We have only five poems of him. But each of them indicates that he is a genuine folk poet. His poems reflects his sharp considerations on political and social situation of his time and space. Derviş was born in a village of Kars called Kızılçakçak. There is no record for his birth date. He belongs to family called Hacı Yusufoğulları. His family was expert on producing and selling felt. (Felt is a special material made from fur of goat). This means that he was belong to a wealthy family. Unfortunately Ottoman-Russia war in 1877-1878, called 93 war in some records, influenced this family badly. They lost their bussiness. Invasion of Russians and rebelion of Armenians forced the family to leave their home and homeland. Under the pressure and misbehaviour of both Russians and Armenians Derviş and his family immigrated towards inner part of East Anatolia. However these compulsory voyage doesn’t prevent Derviş to write his poems. Now, Derviş writes poems not for love and flowers and trees and brooks and mountains but for patriotism. In one of his poem written to one of his relative he says: “Salute from us to our friends Come here, don’t stay in those soils Captured by enemy In the name of God and Holy Muhammed Please come as soon as possible” Derviş thinks that under the siege of enemy his relatives can’t practice their religious duty. One of his relative named Kurban replies him saying that “they are ready to leave their sieged country”. Because of heavy war conditions Derviş can’t collect his poems in a book called “cönk”. We have only his memorized poems, memorized by his friends and followers. Effect of 1877-78 Ottoman-Russia war was so great that many poets wrote poems to condem this invasion. Especially three of them are worth to mention. First of these folk poets was Aşık Şenlik. He expresses his feelings as saying “As long as we alive we won’t let Russians stay in our country”. Another poet was Sinan Çavuş. Sinan Çavuş comes from Oltu, near by Erzurum. He was

* Ahmet YILDIRIM (Öksüz Ozan), Meram Tapu Müdürlüğü, Konya/TURKEY, e-mail: [email protected]

464 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ahmet YILDIRIM

18 years old when he wrote this poem: “I am from Erzurum but my direction is Kars Hasan Harakani is waiting us in Kars As Ottomans we are coming to save you from Russians” (Harakani is one of first Turkish-Muslim scholar who settled down in Kars). And third poet is Yekmal’lı Derviş Ağa. Derviş ağa merged other two poets’ ideas and inspirations in his poems and additionally he expressed his original thoughts also. He shares Aşık Şenlik’s thought on struggle with Russians. He shares Sinan Çavuş’s enthusiasm to fight against Russians. In addition he presents new horizons for future: He says: “Let me conquer Dağıstan first Then let me save India from Englishman” References: Alpaslan, İsmet (2012) Ağrılı Şairler ve Yazarlar İzmir. ss.173-178. Başer, Celal (1957) “Dervişi Vurdular” Demokrat Ağrı Gazetesi. 15 Nisan 1957. ss.2-3. Key words: Poetry, Dervish, Yekmal, East Anatolia, Aşık Şenlik, Sinan Çavuş, Hasan Harakani, Kars.

465 AĞRILI BİNBAŞI YEKMALLİ DERVİŞ AĞA’NIN ŞİİR DÜNYASI

Ahmet YILDIRIM*

erçek adı Derviş ve Derviş Ağa namı Aile, Ağrı’ya gelerek, Karaköse’ye 7 km ile anılır. Şiirlerini ise Fırat mahlasıyla uzaklıktaki Yekmal köyünü Maksut Beyden Gsöylemiştir.Hayatı hakkında net bilgiler ol- 100 altına satın alıp buraya yerleşti. Yerleş- mamakla beraber şiirlerinin çok az bir kısmı mekle kalmaz köyün en hakim noktasına ev günümüze kadar gelebilmiştir. yaptırır, buradan etrafı daha iyi kontrol eder bir strateji uzmanı olduğunu ilk olarak bura- Derviş Ağa’nın elimizde mevcut olan da gösterir. Yekmal köyünün bu günkü ismi sadece beş şiirini tahlil ettiğimizde bile ede- ise Çukurçayır’dır. biyat tarihine ismini büyük harflerle yazdır- mış birçok şairimizden daha güçlü daha derin Derviş Ağa, baba yurdu Kars işgal atın- bir sesi olduğunu görmekteyiz. Bunun yanı dayken hicret etmek zorunda kalsa da hiçbir sıra döneminin siyasi ve sosyal sorunlarını zaman mücadeleden vazgeçmemiştir. Tam çok iyi kavramış, çözüm sunan, hedefler veren tersine düşmanı tüm vatandan atıncaya kadar bir yol gösterici, önder olduğunu söylemek de savaşılması gerektiğini söyler. Ve coşkulu abartılı olmaz. Şiirlerini tahlil ettikçe bunu şiirleri ile insanları galeyana getirip örgüt- çok daha net olarak göreceğiz. Ama önce- lemeye çalışır. İşte buna en iyi örnek Kars’ta likle hayatı hakkında kısa bir bilgi vermek işgal altında kalan akrabası Kurban Hoca’ya istiyorum: yazdığı mektuptaki şiirdir. Bu şiirde orada bir şey yapamazsınız buraya gelin savaşacağız Derviş Fırat Ağa Kars’ın Kızılçakcak demek istiyor. Bu durumda hicret farz oldu, (Şüregel/Tiknis) köyünde doğdu. Doğum diyor. Şiir elbette yöresel dil ile yazılmıştır. tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Zamanın Fakat çok da anlaşılır açıklıkta. Bakalım ne geçerli mesleği ve ticaret kolu olan Keçecilik- demiş: le geçinen Hacı Yusufoğulları’ndandır. Yani döneme göre varlıklı bir ailenin çocuğudur. Bizden selam söyle eşe yarana O Küfüristan’da durmayın gelin! Ancak, Rus ordusu 1877-78’de Kafkasları Seversiz Allah’ı hem Resullah’ı ve Doğu Anadolu’yu işgal edince, Derviş ve Hakkın bir emrini yıkmayın gelin! ailesi Rus zulmünden, Ermeni baskısından kurtulmak ve yeni stratejiler üretmek amacıy- Münakkaş yapılı kahveniz varsa, la yurtlarından göç ederler. Hünkâra da layık töhnez varsa Derviş Ağa dışında, yüzlerce binlerce Âlemde bulunmaz sefaz varsa aile de Agrı, Erzurum ve Anadolu’nun başka Orda, o sefayı sürmeyin gelin! illerine göçmüşlerdir. Zira 1878 Berlin Ant- laşmasına göre, Ardahan, Kars, Iğdır; Ahıska İstersiz Fırat’ı köçürmek için bölgeleri Rusya’ya terk edilmiş, böylece bu Etrafı en kifiz açılmak için Osmanlı toprakları Rusya’nın eline geçmiştir. Beş günlük dünyada geçinmek için Buralar, kırk yıl, Rus yönetiminde kalmıştır. Yessir tek boynuzu bükmeyin gelin!

* Ahmet YILDIRIM (Öksüz Ozan), Meram Tapu Müdürlüğü, Konya/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

466 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ahmet YILDIRIM

Bu şiirde amcaoğlu Kurban Hoca’ya Peygamber efendimize seslendiği naat’a bir gerçekten çok etkili bir davette bulunmuş… bakarsanız yaşadığı dönemi nasıl resm ettiği- Rus işgali altında dinlerini özgürce yaşa- ni daha iyi görebilirsiniz: yamayacaklarını, düşmanın yönettiği yerin Küfüristan olduğunu söyleyerek hicrete davet NAAT ediyor. Sonra da eğer orada münakkaş yani nakışlı işlenmiş fincan da kahveniz varsa da, Göçümüz gökçe çitlendi hünkârlara layık itibarınız varsa da, âlemlerde Düşmanlar bize şitlendi olmayan sefanız varsa da buna tenezzül et- Ayak gitmez yüz utandı meyin, kendi topraklarımıza gelin, diye ısrar Eriş bize ya Muhammet! ediyor. Çünkü Rus yönetimi altında raha- Gelin camiye namaza tınızı da, itibarınızı da er geç kaybedersiniz Çoğumuzu tutman aza demek istiyor. Şiirin sonunda da beş günlük Kimisi gitti Suvaz’a dünya için, esir gibi boynunuzu bükmeyin, bu Eriş bize ya Muhammet! zillete asla razı olmayın; aziz ve şerefli olmak, Kimisi gitti kalaya zengin ve rahat olmakta değil, özgür olmak- Yığıldılar bir araya tadır. Diye davetini tamamlıyor. Peki, bunun Kimisi gitti Zara’ya nasıl etkisi olmuş dersiniz? İşte Kurban Eriş bize ya Muhammet! Hocanın cevabı: Bu dünyanın buhurunda Kimse kalmaz ahirinde Eleyik olsun bize selam yollayan Hep Kavurma Çukurunda Böyle dar eşikte durmaz gelirik… Eriş bize ya Muhammet! Arzu hulusumuz İslam’dır billâh Bu dünya da böyle kalmaz Küffara haracı vermez gelirik Urus’ta itibar olmaz Ölüyü mezara koymaz Daima çekeriz havf ile yası Eriş bize ya Muhammet! Sanmayın kalbimiz oluptur hasi Şehitler yatağı yandı İnşallah Mevla’ya olmayız asi, Gaziler ocağı söndü Mec-i müşrikanı görmez gelirik Güzel Kars virana döndü Eriş bize ya Muhammet! Kul Kurban yâd eder her an Allah’ı Gözlerik takdiri, Kaderullahı Bunun üstüne daha fazla söz etmeye Severik Allah’ı, Resulullahı gerek yok sanırım, o kadar canlı sunuyor ki Biz, Hakkın emrini yıkmaz gelirik göçü, kaybedilenleri hüsranı, hasreti hicreti… Peki, normal sivil hayatta nasıl bir insandı, bir Kurban Hocanın cevabından daveti kabul de ona bakalım istiyorum. ettikleri anlaşılıyor. Elbette bu elimize ulaşan tek örnek bu konuda, ama hayatına bakınca Derviş Ağa, sözüne dost, sazına usta, Derviş Ağa’nın bu ve benzeri şiirlerle in- misafirperver konak sahibi bir kişi olarak sanlara vatan mücadelesi için nasıl bir coşku anlatılıyor. Zaten onun Ağa unvanı zenginli- verdiğini daha iyi anlıyoruz. Çünkü onun ğinden değil cömertliği ve konukseverliğin- niyeti akrabalarını güvenli bir yerde toplayıp den gelmektedir. Zira sözlü anlatımlardan geriden cepheye destek vermek değil. Bizzat anladığımız kadarıyla evinde misafir hiç eksik cephede çatışmanın en kanlı günlerinde sıcak olmaz; misafir olmadığı zamanlar ise mutlaka savaşta olmuş bir insan. Bunu ileriki bölüm- birisini bulup getirir sofraya öyle otururmuş lerde açmak üzere burada bırakıyorum. Ama Devrin şairlerince Derviş usta ya da Fırat

467 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ahmet YILDIRIM The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium usta diye anılırdı. Onu dinleyen onunla atışan düşmana korku verme amacı vardır. Söyle- âşıklar şiirde ve şairlikte ustalığını kabul mek istediği şey, bir an önce birleşip düşmana ederdi. Ondan ötürü şairler ona, usta diye karşı konulması gerektiğini Müslüman Türk hitap ederdi. Derviş Ağa halk şiirinin tüm yurdunun mutlaka Rus sömürüsünden kurta- dallarını rahatlıkla işleyebilecek, örnekler rılmasının şart olduğudur. verecek işleyecek derecede yüksek şiir yetene- Bu muhteşem şiire, nazire yaparcasına o ğine sahip bir halk ozanıdır. Şiirlerinin içine dönemde 18 yaşında bir asker olan ve Erzu- baktığımızda ana temayı savaşlar, stratejiler, rum’un kuruluşunda savaşan, Oltulu Sinan kurtuluşlar, zaferler hayallerini süslemektedir, Çavuş ise kendi Koçaklamasında şöyle der: Yaşadığı devri ve günün şartları şiirinde ana konu olarak kendisini göstermektedir. Erzurum’dan çıktım muradım Kars’tır, Gönlüme bir şadlık arzuman gelir. Osmanlı devletini çökerten savaşların Hasan Harakan’a müjdeler olsun! ortalığı kasıp kavurdu seferberlik ve göçle- Moskof ’un üstüne Al Osman gelir… rin derinden sarstığı bir dönemde yaşadığı ------için olsa gerek ki yazdığı şiirleri bir Cönkte İnşallah alırız esir vatanı toplayamamış veya kaybolmuştur. Elimizde Oltu Kağızmanı Kars Ardahanı az sayıda bulunan şiirleri ise torunu Battal Bunu böyle yazdı aşık Sinani KILIÇ ve şiir sevenler tarafından ezberlene- Gelecek ay bize baş mihman gelir rek günümüze kadar ulaştırılmıştır. Erzurum kurtulmuş ve Al-i Osmanlı’nın 93 Harbi ve sonrasıyla ilgili karşımıza üç askerleri yani Türk ordusu Kars’a doğru tane ciddi şiir çıkmaktadır. Bu şiirlerin aynı yürümektedir. Genç bir askerin bu yürüyüş- dönemde yazıldığı, şairlerin konuyu kendi üs- teki duygusu ne kadar da anlamlıdır. Erzu- luplarınca dile getirdikleri şiirlerden anlaşıl- rum’u kurtardık, hedefimiz Kars ve oradan da maktadır. Bu şiirlerin ilki tüm âşıkların büyük gönlüme bir esenlik bir şadlık hevesi geliyor, bir usta olarak kabul ettiği âşık Şenlik’in ismi çünkü zafer kokusu alıyorum, Kars’ı da kur- ile müsemma 93 koçaklamasıdır. Şenlik baba taracağız diyor. bu destanın ilk gördüğünde şöyle demektedir: Bu dörtlüğüyle, Kars Kafkaslar bölge- Ehl-i İslam olan işitsin, bilsin! si Vatan topraklarının tamamını mutlaka Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana. düşman işgalinden kurtarılması gerektiğini İstersen uruset hamusu gelsin söyler o genç yaşta, Kars’a medfun Türk Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana Alperen’i Hasan el Harakan’ın kabrinin Rus ------askerlerinin çizmesi ile işgalinden mutlaka ------kurtarılması gerektiğini dile getirmektedir. Şenlik ne durursuz atları binin Sıyra kılıç düşman üstüne dönün Üçüncü ve en önemli koçaklama ise Derviş Ağa’nın koçaklamasıdır. Âşık Şenlik Artacaktır şanı alı Osman’ın destanı ile halkın mücadele azmini, savaş- Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana ma arzusunu kamçılayarak milliye ruhu diri Diye, sesini tüm İslam diyarlarına duyur- tutarken, Sinan Çavuş direk savaş meydanına mak istercesine haykırır ki: Eğer Rusların dalmış askerin hücum ve mukavemetini savaş hepsi toplanıp gelse, bizim hepimizi öldür- hattında cephede bizzat etki de bulunmuştur. meden bu vatanı alamazlar. Çünkü canımız Derviş Ağa ise hem halkı galeyana getirir, sağ oldukça bu vatan için savaşacağız. hem doğrudan savaşın içinde yer alır hem de geleceğe dair neler yapılası gerektiği konu- Elbette bu koçaklama ile dosta şevk sunda önerilerini sunar. İçinde yaşadığı za-

468 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ahmet YILDIRIM manı ve dünyayı çok iyi tanıdığını bugünleri Çıkaydım Narin kale’ye görecek kadar ileri görüşlü olduğunu şiirle- Top ataydım Botçalı’ya rinden anlıyoruz. İçinde bulunduğu zamanın Gürcistan’ı velveleye muhasebesini yapar ve beş yüz yıl ötesini Salmak bize farz olaydı göstererek İstikbalde yaşanacak olumsuz- Tiflis kaçaydı önümden luklara karşı önlem alınmasını ister. Derviş Top ataydım her yanından Ağa’nın şahsiyetini, davasını, ufkunu en iyi Kür suyu düşman kanından anlatan kaynak ona ait olan koçaklamadır. Boyanıp göz göz olaydı Sözünü ettiğimiz kahraman ecdat Osmanlı Zapt edeydim Dağıstan’ı, İmparatorluğu’nun Balkan ve Kafkas cephe- Ekeyidim bağ bostanı, lerinde zorlandığı kara günlerde doğduğu ana İngiliz’den Hindistan’ı kucağını terk edip göçün nedenlerini hasret Almak bize farz olaydı! ve hicranı içinde yaşayarak bilenlerdendir. Bineydim Ner tek kır atı Osmanlı’nın içinde bulunduğu durum şairin Alam düşmandan Murat’ı ufuk derinliğinde, beklenti ve hüzün çizgi- Er meydanında Fırat’ı sinde kendini gösterir. Kafkaslardaki çözülme Şehit düşe söz olaydı! ve elden çıkan topraklar bir hasretle teline bürünmüş anılırken, İslam ordularıyla küffar Söz buraya gelmişken aynı dönemde ordularının karşılaşma ve stratejilerini ko- olmasa da Derviş Ağa’nın koçaklamasını çaklama adlı şiirinde adeta yaşayarak sezerek ünlü efsaneleşmiş bir başka destan şairimizle kükreyerek dile getirmiştir. Bunu koçaklama- karşılaştırmak istiyorum. Çin Seddi’nden Vi- sının şu dörtlüğünde açıkça görebilirsiniz: yana’ya kadar tüm Türk coğrafyasında Türkçe bilen Türkçe konuşan her topluluğun severek Zapt edeydim daha Dağıstan’ı, büyük bir iştiyakla dinlediği ve anlattığı ve Ekeyidim bağ bostanı, Köroğlu’nun son demlerinde Çamlıbel’in İngiliz’den Hindistan’ı Akgedik bayrağına yaslandığı hikâyeyi hatır- Almak bize farz olaydı! layın. Oradan geçen Bolu beyi’nin kervanına Diyerek dünyanın en uzak bölgelerindeki şöyle seslenir: sömürgeleri ve işgalleri kendi davası gibi ka- Benden selam olsun Bolu Beyine bulleniyor. Bu hal karşısında sessiz kalmanın Çıkıp karşı dağa yaslanmalıdır bir gün kendi devletinin, kendi milletinin ve Ok gıcırtısından kalkan sesinden tüm İslam’ın başına gelebileceğini varsayarak Dağlar seda verip seslenmelidir İngilizlerin Hindistan üzerindeki hâkimi------yetini kırmayı kendisi için bir hedef ve bir Köroğlu geçer mi kendi şanından farz olarak addetmektedir. Bu görüş açısıy- Çoğunu ayırdı er meydanından la Derviş Ağa bir yörenin bir Milletin bir Kır at köpüğünden, düşman kanından vatanın değil, tüm âlemi İslam’ın davasında yanık bağrının çelik kalkanını koruma olarak Çizme dolup şalvar ıslanmalıdır! ufuklara yerleştirmiştir. İşte o sekiz heceli Diyerek savaş durumlarında cenk anında güzel koçaklamanın tamamı şöyledir: yaşadığı coşkuyu dile getirir Köroğlu. Bu ünlü Koçaklamasında çizmeyi doldurup şalvarı KOÇAKLAMA ıslatacak kadar kan akmasını istemesi bunu İslam ile küffar bir yan büyük bir coşkuyla anlatması savaşa giren Kılıçlardan akandır kan yiğitlerin şevke gelmesi içindir ama Derviş Koçar’da kuraydım divan Ağa bu coşkuyu daha ileri bir noktaya taşıyor. Tiflis duman- toz olaydı Bakın nasıl bir tablo çiziyor:

469 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ahmet YILDIRIM The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Tiflis kaçaydı önümden, Bazısı kökünden kurumuş olur Top ataydım her yanından, El atma, saklamaz her dala güzel Kür suyu düşman kanından, Düş eyle kendini hey gidi şeyda Boyanıp göz göz olaydı! Unutma Fırat’ı haftada ayda Ok yaydan çıkarsa daha ne fayda Öyle bir Cengi aşkı ve azameti var ki Pişman olup düşme her hale güzel düşman kanından koskoca nehrin renginin değişmesini istiyor; Tiflis’i alıncaya kadar O öyle bir şair ve âşıktır ki, güzele duygu- yürümeyi kendisine hedef olarak koyuyor. larını anlatırken bile dünya devletlerinin ve milletlerin içinde olduğu duruma etkilerini Nihayet 1.Dünya Savaşı başladığında nükteyle ifade eder. Meseleleri dillendirirken, yeniden Ruslarla savaş imkânı doğar. Derviş bu belirsiz zamanda dikkatli olması için gü- Ağa, Abdülmecit beyin Hamidiye Alayın- zele öğütleri ile noktayı koyar. Güzele nasiha- da görev alır ve binbaşılığa kadar yükselir. tinde, insanları bir ağaca benzetir, kimin aslı Abdülmecit Bey gibi bir bir dehanın konuta- astarı soyunmuş, kimin duyguları çürümüş sında daha verimli stratejiler üreten ve ken- kiminin ise her şeyi bitmiş, yönetilecek bir disiyle sürekli fikir alış verişi yapan, Derviş tarafı kalmamıştır. Her dal seni saklamaz, Ağa Abdülmecit beyinde en çok güvendiği o dallardan tutma, sakın der. Ama ok gibi ve değer verdiği Komutanlarının başında yaydan çıktıklarını, düşman üstüne gittikle- gelmektedir. Artık sıcak savaşın ortasındadır rini, geri dönme ihtimallerinin olmadığını ve sevdiğine yazdığı mektuplarda bile sonu da söz arasında ifade ediyor. Bu şiir aslında belirsiz savaş vardır. bir vedalaşmadır da diyebiliriz. Derviş Ağa öyle idealist bir şair ve askerdir ki, kurtuluş GÜZELLEME olmadan vatan ve millet tam özgürlüğüne Bir gonca bitiptir viran bahçede kavuşmadan esir vatan topraklarının tamamı Eylemiş bahçeyi hep lale güzel kurtarılmadan her şeyi kendisini adeta haram Atlas Küba giymiş hem zerrin kemer ediyor. Sevgilisine yazdığı şiirde bile Kurtu- Örtünüp serine al vala güzel luş’tan düşman ülkelerinin isimlerini tek tek Çalkandı coş verdi derya-yı umman verecek kadar günün siyasetinden bahsedi- İngiliz başına çöktü, pus duman yor. Öyle bir zamanda yaşamış ki her taraf Silkindi Uruset, kalktı al Osman kan, gözyaşı ve bilinmezliklerle dolu. Kimin Ne mümkün almamak pek kaale güzel nerede, ne yapacağını ve nasıl bir sorunla kar- Lemse Amerikan müşvere etti şılaşacağı belli değilken, o kendisine hedefler Japon zırhlı çekti Derbendi tuttu koyan biridir. Doğal bir yürüyüş, dinlenme Almanya’da duydu yemin ant etti ve gözlem halinde bile kafasının tamamen Frengistan, geldiği ne hale güzel bunlarla dolu olduğunu şu şiirden rahatlıkla Eşittim ismini dert umman imiş anlıyoruz: Yaşlıca değil de pek civan imiş KOŞMA Rüstem nesli gibi pehlivan imiş Kuvvetin emsaldir Zal-Zala güzel Çıkın Deşat’ın başına Al yanak üstünde çiçek olursa Küllü İran’a seyredin Umum birbirinden gökçek olursa Mailim kalem kaşına Söylenen kelamlar gerçek olursa O mehribana seyredin Sağ olsa layıktır Battal’a güzel Yeryüzüne bakılırsa Ağacın bazısı yontulmuş olur Cebren altın takılırsa Kimisi içinden çürümüş olur Şayet canın sıkılırsa

470 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ahmet YILDIRIM

Varın Şeryan’a, seyredin askeri için idama mahkûm edilirler. O yıllar- Ne isterler bu Fırat’dan da şimdiki hava Şehitleri Abidesi ve çevresi Helas olak musibetten tamamen boş bir araziydi. Rus alayı vaziyet Kurtulursak yofformayt’tan alarak şimdiki Tarım Mahsulleri Ofisinin Adil divana seyredin olduğu yeri çevirir. (Yofformayt: Rusların kullandığı bir Derviş ağa ve iki arkadaşı hapisten çıkarı- küfür, anneye küfretme…) Derviş Ağa vatanı larak buraya getirilir. ölüme giden derviş ağa işgaldeyken kendine küfredilmiş sayıyor ve arkadaşları Tekbirler ve Salavatlar getire- ve dağlarda gezerken bile bu işgalden nasıl rek Yasini şerifi okuyarak infaz mahalline ge- kurtulacağız diye düşünüyor. tirilirler burada, Elleri çözülür ve o zamanki, Rus usule göre mezarlarını kendileri kazmak Ama onun bu mücadelesi sadece şiirde, üzere ellerine kazma kürek verilir. Mezar sözde kalmıyor. Koçaklamasının son kı- kazarken Binbaşı Derviş Ağa ve iki çavuşu tasındaki duada o kadar samimi ki bakın ellerindeki kazma ve küreklerle kendilerini ne oluyor? Hani ne demişti son dörtlükte kurşuna dizecek olan Mangaya hücum eder. hatırlayalım: Birkaç Rus askerini öldürürler. Ortalık kötü Bineydim Ner tek kır atı karışınca bütün alaya hücum emri verilir. Alam düşmandan Murat’ı Binbaşı Derviş Ağa, İsmail Çavuş ve Kamil Er meydanında Fırat’ı Çavuş işte burada, bu son çatışmalarında Şehit düşe söz olaydı! şehit olurlar. Tıpkı söylediği gibi değil mi:? Evet: Er meydanında Fırat’ı Şehit düşe söz olaydı! Er meydanında Fırat’ı Şehit düşe söz olaydı! İşte söz ediyoruz hala! Şanı yüce olsun, namı baki olsun, ruhu şad olsun! Binbaşı Söz olaydı… 100 yılı aşmış hala ondan Derviş Ağa’nın tüm silah arkadaşlarının ve söz ediyoruz değil mi? Peki neden, ne olmuş cümle şehitlerimizin… Onlar sayesinde biz dersiniz? bu bugün bu salonda özürce konuşabiliyoruz. Binbaşı Derviş Ağa bir gün yanında İs- Derviş Ağa ve üç arkadaşının şerefli şa- mail ve Kâmil çavuşlar olduğu halde Hamur hadeti Ağrı civarındaki mücadelenin mihenk deresinden köyüne gelmektedir. Rus asker- taşlarından biridir. Onun üç kişi ile Rus lerinin ani saldırısı ile kıskıvrak yakalandılar. askerlerine karşı direnişi iman derecesinin va- Bundan anlıyoruz ki belki uzun süredir takip tan aşkının ve karakterinin ne derece zirvede ediliyorlardı ve Alaydan uzak kaldıkları bir olduğunu göstermeye kâfidir. Burada nokta anda Ruslar baskın yaptı. Sonra elleri arkadan koymak gerekir fakat şunu da ifade etmeli- bağlanarak Karaköse’deki Rus karargâhı- yim. Yine bir şiirinde söylediği gibi: na götürülürken su dökmek bahanesiyle geri kalır. Ellerinin, kısa bir süre için Urusta itibar olmaz açılmasını ister, mecbur kalırlar. Elleri açılır Ölüyü mezara koymaz. açılmaz askerin silahını kapar ve oradaki üç Ruslar onu ve arkadaşlarını usulüne Rus askerini öldürür. Diğer Ruslar kaçar. uygun defnetmemiştir. Bu yüzden ne yazık ki Derviş ağa arkadaşlarını kurtarırı.Ancak bir mezarları yoktur. süre sonra yine Karaköse yolunda, İsmail ve Kamil çavuşla birlikte tekrar pusuya düşü- Ama onların ebedi yeri bu milletin rülür ve yakalanır. Önceki öldürdüğü üç Rus evlatları ve bu vatanın sahipleri olarak bizim

471 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ahmet YILDIRIM The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium kalbimizdedir.Nasıl ki Erzurum’un Nene Ezan bayrak şeref demek şan demek hatunu Kahramanmaraş’ın sütçü İmamı Bu toprak damarda gezen kan demek Gaziantep’in Şahin beyi varsa Ağrı’nında Vatanımdır canan demek can demek Yekmalli Derviş ağası vardır. Tezi var cananda Derviş Ağa’nın Hedefinde Tiflis Halep Şam Tunus Ruhları şad, makamları cennet olsun Gece gündüz hesabında bu husus manevi huzurlarında saygıyla eğiliyorum. Zalime yavuzdur mazluma yunus Düzü var vicdanda Derviş Ağa’nın YÖRE ÂŞIKLARININ DILINDE Yaralının dedesine yazısı YEKMALLI DERVIŞ AĞA Hürriye özgürlük gönül sızısı Şehitliktir Mevlasınndan arzusu DERVİŞ AĞAYIM Özü var bu kanda Derviş Ağa’nın Bu gece rüyamda bir arslan gördüm Muhsin ÖZEN (AŞIK YARALI) Dedi ben Yekmalli Derviş ağayım Ağrı merkez Yekmal köyü Hürmetle eğildim önünde durdum Derviş Ağa’nın Torunu Dedi ben Yekmalli Derviş ağayım Türk korkar’mı diye bir nara atan Parmağını hedefine uzatan DERVİŞ AĞAYLA SOHBET İgilizi Hindistanı kuşatan Dedim ey büyük komutan hayalin f ikrin nedir? Dedi ben Yekmalli Derviş ağayım Dedi çekilin yâdımdan bir ahenge girmişem Dedim ne istersin dedi hürriyet Dedim ulu Derviş ağam amelin zikrin nedir? Hürriyete aşık bu necip millet Dedi tuttum cepheleri büyük cenge girmişem Bundan daha kutsal olur’mu devlet Dedi ben Yekmalli Derviş ağayım Dedim Urus neden geldi ne bunların gayesi? Sanki cenge hazırlanmış pür pusat Dedi İslamı yok etmek emelleri hevesi Belinde bir kılınç altında bir at Dedim niçin bu hareket kim verdi ona sesi? Kartal bakışları düşmana hoyrat Dedi kahpe Ermeni”yle ayrı denge girmişem Dedi ben Yekmallii Derviş ağayım Binali der kahramanlık ad olsun Dedim esir Türk elleri acep nasıl olacak? Bize yan bakanlar be murat olsun Dedi Allahın izniyle bir gün hepsi gülecek Yurdun cennet olsun ruhun şad olsun Dedim sana vekâleten hangi yiğit dalacak? Dedi ben Yekmalli Derviş ağayım Dedi eksik olmaz.sanma, ayrı renge girmişem

Binali KILIÇ (Âşık HUSRANİ) Dedim rabbim nusrat versin yazacaksın destanı? Tutak Sincan Köyü Dedi kovam İngiliz’i kurtaram Hindistan’ı Dedim Kür suyu bulandı Tiflisi Gürcistan’ı? DEVRİŞ AĞA’NIN Dedi durmam girişmişem çok frenge girmişem Okuyup tarihe baktığım zaman İzi var cihanda Derviş Ağa’nın Dedim keşke Öksüz Ozan var olsaydı yanında? Vatan sevgisinin adıdır iman Dedi oda lazım işte bak kendi zamanında Sözü var her yanda Derviş Ağa’nın Dedim neslin gürleşecek Türk İslam Umanında? Hayatını yurdu için adamış Dedi artık muştularım gör hevenge girmişem Hakikat bu sevdasından dönmemiş Ahmet YILDIRIM (ÖKSÜZ OZAN) Can vermişde vatanını vermemiş Eleşkirt Aydoğdu Köyü Haz var divanında Derviş Ağa’nın

472 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Ahmet YILDIRIM

AĞRI DİVANI KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY: Tarihlere nişan olmuş yılımız Ağrı’dadır 1. İsmet ALPASLAN; Ağrılı Şairler ve Yazarlar. Sevgi bağbanıyla açmış gülümüz Ağrı’dadır 2012. İZMİR S.173. 178 Her birimiz gurbet elde terki diyar olmuşuz 2. Celal BAŞER; Dervişi Vurdular, Demokrat Ağrı Atam dedem burada yatar ölümüz Ağrı’dadır gazetesi 15 Nisan 1957 S.2. 3 3. Prof Dr Ahmet CAFEROĞLU ;Anadolu Ağız- larından Derlemeler, Ankara 1995. 108 Sayfa Tüm Dünyaya örnek olmuş sarayları otağı Moskofa geçit vermedi şanlı Serdar bulağı 4. Ord Prof Dr. M.Fuat KÖPRÜLÜ; Saz Şiirleri Antolojisi 3. baskı Ankara 2004. S.94 Şaryan çoşar Murat olur Küpkıran’dan aşağı 5. Prof Dr. Ali Berat ALPTEKİN;Destanlarla Karışır bahri ummana selimiz Ağrı’dadır Sarıkamış Ankara 2010. S.43 6. Nuri KAYA’dan Alınan bilgiler Tutak, Mızrak İlmile Ahmedi Hani gizde Üryan babası Köyü Seyit Halil şeyh Aşuru ilmi ledün deryası 7. Muhsin ÖZEN Arşivinden Hazreti Ali cenk etmiş buradadır Kan Kalesi 8. Ahmet YILDIRIM Arşivinden Hak için kılıç sallayan kolumuz Ağrı’dadır 9. Binali KILIÇ Arşivinden Sürmeli Mehmet Paşalar Kör Hüseyin’le bile Abdülmecit Bey kükremiş her şeyi destan dile Abdali Zeynik söylemiş esen rüzgâra yele Turnaların teleğiyle telimiz Ağrı’dadır

Efsaneler kaynağıdır seyredin yüce dağa Sef iney-i Nuh bulanlar mührünü vurur çağa Şehitlere serdar oldu Yekmalli Derviş Ağa İstikbale ışık tutan kulumuz Ağrı’dadır

Doğubeyazıt Taşlıçay şandır Öksüz Ozana Diyadin Patnos Hamurum şendir Öksüz Ozana Tutak Eleşkirt Bedirle candır Öksüz Ozana Tüm arzı cihana bedel elimiz Ağrı’dadır Ahmet YILDIRIM (ÖKSÜZ OZAN)

473 NORTHEASTERN CULTURE SOCIAL ETHICS IN TURKULER

Salih ŞAHİN*

ABSTRACT s it is known, we called the Turks and when we listen we are very old. We also experience the same time, and we feel ourselves before the crossing bridge that connects our past withA our future. This phenomenon gives us songs and songs in turkish. Feature melodies are a very important achievement from the past. As it is known, this genetic inheritance comes from us. In this regard, TÜRKÜ is very important. We find ourselves most personally and socially in turkler, which is the same as our different cultures and emotions. In this respect, we find many different phenomena such as our feelings, love, longing, painful events, separation, death, defeat, gain, happiness, reunion, play, entertainment war, peace, patriotism, wedding, mysticism and emotional loveliness. . Sometimes we become fans. We have nets with our Turkers, we are glazed, we play, we think, we remember some people, we bring a past day. We often find our special situations, secrets, family and social problems that we can not tell anyone. In this respect, our Turkish culture is very important for our culture, our past, our future, our traditions and especially our society education. In fact, we do not know that some of the creatures of music are very important in terms of education, health and efficiency. I would like to remind you that music has been used in places where medicine has suffered from time to time and that its performance has increased. Türküler takes us from time to time with another memory. It influences us either in the sense of the word, or of the feelings that are in it. Often the melody is more effective. Because the melodies are the result of moving us and our time with the national memory of the past centuries. It is because of the similarity of our tune and culture with the Caucasian countries. The feeling of being in the melody of the Turks and the contradiction of the senses of empathy gain a special importance. From this point of view, we are often attached to the words or tune of the turkish people. If they are both, we will say “This Turk is My Turk” and we do not want to share it with anyone. Because of the reasons mentioned briefly above, folk songs are valuable to us. It is a guide and a teacher of society. We forget the lessons we see in our school but we are memorized without being aware of the turkish we are influenced, we place our memory. We should also know the importance of the Turks in society and future generation education. I want to put a little bit of this on the subject, criticize and put forth the expectations. In recent years, we have been struggling with degeneration and skewness in our society.

* Salih ŞAHİN, Retired Teacher Researcher Writer, Journalist, Kars/TURKEY, e-mail: [email protected]

474 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Salih ŞAHİN

Although some regard it as a generation conflict, the gap in education plays an important role in the frequent change of curriculum, the inefficient evaluation of leisure time, and the uncontrolled dissemination of publications. In this respect, we should pay close attention to the Turkish community and educate our young people and our society. In other words, we can not complain about the increase of those crimes if we show some crimes in turküler as irresponsible behavior and immorality. For example, if we oppose the marriage of young girls, it is necessary for the Turks to comply. We say that we are against violence against women, but we find words that are swearing in turkey. Desiring to be violent and against the rules of morality, some of our turkish society affects our youth and our youth negatively. Now I would like to give some examples of Turkish people that will constitute some negative and positive examples in this subject: “The sea is yours, too,” said one of the folk, who is swearing at the avadon of the man he is angry with. When we say so, of course, a person who wants to take revenge, goes to attack his wife. Honorous suicide cases are increasing, and such murders are not taken in front of them. “Halimeyi is in a haystack, shalvar is in a rose branch.” “Tidy aunamekte, Such things happen in adolescence.” What does that mean now? Is it not at this point that women are shown to be humiliated and desperate creatures? Another thing to remind me. Key words: Turkish Culture, Caucasian contries, Türkü, Social ethics, Northeastern Culture.

475 KUZEYDOĞU KÜLTÜRÜNDE TÜRKÜLERDE TOPLUMSAL AHLAK

Salih ŞAHİN*

ilindiği gibi, Türkü dediğimizde ve deki anlamdan, ya da ezginin içinde yatan dinlediğimizde çok eskilere, gideriz. Aynı duygulardandır. Çoğu zaman ezgi daha etkili Banda zamanımızı da yaşarız ve kendimizi olmaktadır. Çünkü ezgiler, geçmiş asırların geçmiş ile geleceğin bağını kuran geçiş köp- milli hafıza ile bize ve zamanımıza taşınması rüsünün üzerinde hissederiz. Bu olguyu bize sonucudur. Bundan dolayıdır ki, Kafkas ül- türküdeki sözler ile ezgiler kazandırır. Özel- keleriyle ezgi ve kültür benzerliğimiz dikkat likle ezgiler, geçmişten bize gelen çok önemli çekmektedir. Türkülerin ezgisinde yatan bir kazanımdır. Bu da bilindiği gibi, gen- duygu ile sözdeki duygunun ölçüşmesi ayrı lerden bize gelen bir mirastır. Bu bakımdan bir önem kazanmaktadır. Bu bakımdan çoğu TÜRKÜ çok önemlidir. Değişik kültürler ve zaman türkülerin ya sözlerine veya ezgisine duygularımızın aynası olan türkülerde çoğu takılırız. Her ikisi de varsa “Bu Türkü Be- zaman kişisel ve toplumsal olarak kendimizi nim Türküm” deriz ve kimseyle de bölüşmek buluruz. istemeyiz. Bu bakımdan duygularımızı, sevgimizi, Yukarıda kısaca anlattığım nedenlerden hasretlik, acılı olaylar, ayrılık, ölüm, yenilgi, dolayı türkü bizim için değerlidir. Yönlendiri- kazanç, mutluluk, kavuşma, oyun, eğlence cidir ve toplumun öğretmenidir, yönlendiri- savaş, barış, yurtseverlik, düğün, tasavvufi cidir. Çoğumuz okulda gördüğümüz dersleri ve duygusal âşıklık gibi çok değişik olguları unuturuz ama etkilendiğimiz türküleri far- türkülerde buluruz ve bu yüzden bağlanır ve kında olmadan ezberler, hafızamıza yerleşti- severiz. Bazen de hayran oluruz. Türkülerle ririz. O zaman türkülerin toplum ve gelecek ağlarız, güleriz, oynarız, düşünürüz, birile- neslin eğitimindeki önemini de bilmeliyiz. rini hatırlarız, geçmişi günümüze getiririz. Ben bu konuyu biraz deşmek, eleştirmek ve Çoğu zaman kimseye anlatamadığımız özel beklentilerimi ortaya koymak istiyorum. durumlarımızı, sırlarımızı, aile içi ve top- Son yıllarda toplumumuzda bir dejene- lumsal sorunlarımızı da türkülerde bulur, rasyonla, çarpıklıkla mücadele ediyoruz. Kimi rahatlarız. Bu bakımdan türküler kültürümüz, bunu kuşak çatışması olarak değerlendirse de, geçmişimiz, geleceğimiz, geleneklerimiz ve eğitimdeki boşluk, sık sık müfredat değişimi, özellikle toplum eğitimi için çok önemlidir. boş zamanın verimli değerlendirilmemesi Zaten müziğin bazı canlıların eğitimi, sağlığı ve yayınlardaki kontrolsüzlükler toplumun ve verimi açısından çok önemli olduğunu bil- bozulmasında önemli rol oynamaktadır. Bu meyenimiz de yoktur. Tıbbın zaman zaman bakımdan türkülere de dikkat edip bu önemli sıkıntıya girdiği yerlerde müziğin kullanıldı- iletişim kaynağından yararlanıp, gençlerimizi ğını ve başarının yükseldiğini de hatırlatmak ve toplumumuzu eğitmeliyiz. Yani, türkülerde isterim. bazı suçları, sorumsuz davranışları ve ahlak- Türküler, zaman zaman bizi alır başka sızlığı marifetmiş gibi gösterirsek, o suçların hatıralara götürür. Bizi etkilemesi ya sözün- artmasından da şikayetçi olamayız.

* Salih ŞAHİN, Kars Oyunları, Türküleri ve Ozanları Derneği (KOTODER) Başkanı, Eğitimci, Müzisyen, Gazeteci-Yazar, Kars/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

476 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Salih ŞAHİN

Örneğin, küçük yaştaki kızların evlen- sum olan bazı türküleri örnekleyecek olursak; dirilmesine karşı çıkıyorsak türkülerin de “ Yüce dağ başında çadır açarım, Seni alır buna uygunluk göstermesi gerekir. Kadınlara dağa kaçarım.” şiddetin karşısında olduğumuzu söylüyoruz, ama türkülerde küfüre varan sözlere rastla- “Antalya’nın mor üzümü / Severler boyu maktayız. Şiddet içeren ve ahlak kurallarına uzunu/ İmamın küçük kızını/ Sevsem ne ters olan bir yapıyı istercesine, bazı türküler zaman, sarsam ne zaman…” toplumumuzu ve gençliğimizi de olumsuz yönde etkilemektedir. Şimdi bu hususta bazı “Anasının yanında kızını kucakladım.”, olumsuz ve olumlu örnek teşkil edecek türkü- “Ana niye verdin beni çocuğa. Oynar oynar lere örnekler vermek istiyorum: taş doldurur kucağa, Akşam olur yemeğini yiyemez…” “Diyenin de avradını,” sözü geçen türkü- de bellidir ki bir kişi kızdığı adamın avradına “Daha değmemişsin 15 yaşına, merhamet küfretmektedir. Öyle dediğimizde tabiidir eylesen gözlerimin yaşına” ki, bir kişiye kızan öç almak isteyen gider, “ Mektebin bacaları ay lele lele lele/Ders hanımına saldırır. Namus davaları artar ve bu verir hocaları/ Kim yarini severse ay lele/ tür cinayetlerin önü de alınmaz. Odur birincileri..uy aman can gurban..” (İlko- “Halimeyi samanlıkta bastılar, Şalvarını kulda öğrencinin yar sevmesi derste başarısını gül dalına astılar” “Yekte anam yekte, Böyle artırır deniyor.) şeyler olur delikanlılıkta” Bu ne demek şimdi. Bu bir noktada kadınların aşağılanması ve GELİNE VURULMAK… hakarete müsait bir yaratık gibi gösterilmesi Birçok türküde gelin sözcüğü kullanılıyor. değil midir? Bir başka hususu da hatırlata- Gelin sahipsiz, laf atılacak, sevmeye sevilmeye yım; toplumumuzda sıkça rastladığımız ve müsait gibi türkülerde sıkça işleniyor: “Aklımı gelenekselleşen bir durum var. Birileri bir başımdan aldı bu gelin.” kıza veya bir geline saldırırsa veya bir kızın biri ile adı çıkarsa, o kız aile meclisi kararıy- “Oy gelin gelin yandırdın beni gelin, la öldürülür. Ancak ona saldıranın yaptığı öldürdün beni gelin.” yanına kar kalır. Bazen de tecavüze uğrayan “Kiremitte buz musun /Gelin misin kız küçük yaştaki kızlar, tecavüzcüsü ile evlendi- mısın?/Yarin size gelecem/ Evde de yalınız riliyor. Bu sorunlu evlilikten sonra her türlü mısın? “ , “Bir derin sevdaya saldı o gelin/Ak- olumsuzluğun meydana gelmesi doğaldır. lımı başımdan aldı o gelin.” Bir noktada, kadını zaten öldürülmeyi “Dam üstünde un eler/ Tombul tombul me- hak eden bir varlık gibi gösteren yapı yüzün- meler/ Memeler baş kaldırmış/ Kavuşmuyor den, “Bir suç varsa önce kadın suçludur” man- düğmeler/ Zalım oy gelin gelin.” tığı ile hareket ediliyor. Bu durum da yiğitlik, sülalenin onurunu korumak gibi gösteriliyor. “12 gelin sevdim, yine gönlüm kızdadır” Oysa gerçek suçlular adeta ödüllendiriliyor. Halbu ki gelinin anlamı, yeni evlenen Bu bir çarpık yapıdır. Bu çarpıklığın da türkü kadın veya nişanlı olup evlenme hazırlığın- gibi halkın beyninde derin iz bırakan kültürel daki kızdır. Yani gelin artık eşi bilinen, eşi etkinliklerle işlenmemesi gerekir. Tam tersine olan kişidir. Bu kişiye vurgun olmak, peşinde konu eğitici olarak işlenmelidir. koşmak, yoldan çıkarmaya çalışmak çok kötü Bu hususta dikkat çeken ancak daha ma- bir durumdur. Türk toplumunun ahlakına da

477 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Salih ŞAHİN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium uymamaktadır. Geline laf vurmak o gelinin Çünkü analık duygusu oldukça farklı bir kişiliğine ve namusuna lekedir. Bir kızın duygudur. İçinde sevmek ve koruma duygu- gelin olarak düşünülmesi ise tam tersine ona su ön plandadır. Zaten bu duygu olmasaydı verilen değerdir. Bu yüzden türkülerimizde canlılar çoğalamaz ve yaşayamazdı. Kaynana- bu tür aşağılayıcı sözlerden kaçınmalıyız. lar oğlunu veya kızını bir başkasıyla bölüşmek istemezler, sevgilerini de yitirmek istemezler. Çoğu zaman da anayı ikinci plana, yar’ı Bundan dolayı bir kıskançlık duygusu ister ön plana çıkarırız. “Anadan geçilir yardan ge- istemez ortaya çıkmaktadır. İşte bu kıs- çilmez.” deriz. Sonra da o yari basit sebepler kançlıklar ve sürtüşmeler nedeniyle kayna- yüzünden öldürürüz. Bazen de “ Derdime nalar üzerine fıkralar, türküler hatta şakalar anam ağlar, gerisi yalan ağlar” deriz. Bir Van yapılmakta, halk da buna gülmektedir. Oysa, Erciş’ten yarin anadan babadan daha değerli bu üzücü bir durumdur. Bu tür anlatımları da veya şirin olduğunu gösteren bir türkü; alkışlayarak pirim verilmemelidir. “Bal yeme bal şirin olar, Anadan atadan Toplumumuzda konuşma sırasında ve fık- yar şirin olar.” ralarda kaynana şakası yapılmaktadır. Birini Bu söze ne kadar uyuluyor, o da tartışı- kızdırınca kaynanasına takılarak ,“ Kaynana- lır. Çünkü kadınların fazlaca öldürüldüğü nı babama alayım” , “ Senin kaynanan ölsün”, yörelerden biri. “Kaynanası gözel” veya “Kaynananı bana vermezsen, işini yapmam” gibi sözlere sıkça Bir de kızları satılık gibi gösteren türküle- rastlıyoruz. Çoğu zaman da gülüp geçiyoruz. re örnek, tanınmış bir türkü; Dolayısıyla bu yanlış durum, türkülerimize de “Oy Asiye Asiye… Baban seni veriyor da, benliğimize de yansımaktadır. bir bağa pırasiye” “Kaynanayı netmeli? Kaynar kazana Başka bir açıdan da kızları satılık gibi atmalı/Yandım Allah dedikçe/ Altına odun gösterenler de var. Bu durum isimlerine atmalı” de yansımaktadır. Mesela Altına, Beşbine, “ Komşu da var kaynana, Derde derman Sürüye… kaynana, Sözünü say nana, Babama gel kaynana” KAYNANA ÜZERİNE “Oh oh öldü ya/ Ne de güzel oldu ya/ Oğlu Kaynana üzerine çokça türkü söylendiği, da bana kaldı ya” fıkralar, hikayeler ve masallar anlatıldığı hatta bu anlatımlardan zevk alındığı görülmekte- ÂŞIKLARIN ATIŞMASINDA EDEP dir. Dinleyenler de kahkahayla takip etmekte olup özellikle gençlerin neşelendiği gözden Zamanımızda halk ozanlarımızın büyük kaçmamaktadır. Ne yazık ki gençler ileriki bölümü türkülerinde ve özellikle atışmaların- zamanda kaynana veya kayınbaba olacağı- da, heyecan yaratmak için sıkça ana, kaynana nı düşünmüyor. Bu sözler zamanla insanın gibi esprilere yer vermektedirler. Sık sık ya bilinçaltına yerleşip kaynanaya hep şüphe ile arkadaşını veya anasını bir hayvana benzettiği bakmamıza sebep olabilmektedir. sıkça gözlenmektedir. Örneğin; Kaynanalarla gelinler hatta damatlar “Dinle sana bir söz söyleyem âşık/ Dul arasında zaman zaman, sürtüşmeler olabil- kalan ananı babama alsam / O zaman bana mektedir. Bu durum kaynananın her zaman gardaş der misin sen?” kötü ve geçimsiz olduğunu kanıtlamaz.

478 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Salih ŞAHİN

Veya Salih Şahin’in “Kars Eli’nin Maralısan/ Kaşı gözü karalısan/ Benim gibi yaralısan/ “Guyruğun galdırıp kişniyende sen/ Tor- Kim okladı söyle maral….” pağı burnunla eşdirerem men” Ben, Kars’ta, Ardahan ve Iğdır civarında Ayrıca; kadına verilen değerden çok mutluyum. Tür- “Men senin beline minif gezende/ Teze külerde de kadın hep saygı görmüş, yolunda daylah (tay) kimi niye gaçerdin? ölmek ve baş tacı olarak işlenme yaygındır. Bu durum da Türklerin eski tarihi gelenekle- Boz ayı postunu çul eyleyende/ Yorga atlar rinin beşiği olmasından olsa gerek. Türküler- kimi niye uçordun?” Çoğu zaman bu sözler de ahlak konusunun işlendiği pek kaynak da büyük alkış alır ve adeta beğenilir.. Bir nokta- bulamadım. Bu da bir elin parmakları kadar da da teşvik edilir. olup şaka halinde işlenmiştir. Hâlbuki halk ozanlarının birbirine daha Anaya verilen bir değeri de Kul Şahin’in edepli sözler söyleyip, şiirsel sözlerle alkış cinaslı manileri ile hatırlayalım alması beklenir ve daha önemlidir. Edebiyatın özü de budur. Yani çiçekten, baldan, arıdan, Ana ana can ana doğadan, güzellik ve güzel ahlak gibi, sevgi Değersin yüz canana ile çalışkanlık gibi.. Konuları, nasihatleri, eği- Bak öksüz hem yetimem timi, sağlık ve üretim gibi konuları işlemeleri Koydun gettin hayana daha önemlidir. Gec yatan tez oyanan Men tüşende o yanan GÜZEL TÜRKÜLERE DE Canım, kanım oy anam ÖRNEKLER: Sensiz nasıl oyanam Tüm bunların yanı sıra örnek teşkil Her canlının anası edecek türkülerimizin hakkını da teslim Balasına yanası etmeliyiz. Sevgiliye bir ceylan gibi, suna gibi Rab anaya güç verdi sevilip değer verildiği, yoluna ölmek gerektiği Büyümezdi sonası de sıkça türkülerimizde işlenmiştir. Hem kardeşsin yar ana “Maralım gel gel, ceylanım gel gel. Terla- Dön bağrıma yar ana nım gel gel/ Başına men senin dolanım gel. Sen canımın anası Gel adı ceylan özü ceylan./ Bele men sene hey- Bu can kime yarana ran sene gurban…” gibi bazı Azeri kökenli Kul Şahin, anan hani? türküler; Sen yansan yanan hani? Kurtumaz derde düştün Aşık Mürsel Sinan’ın “Ana meni yaz Gelmedi yanan hani? ağla/Yaz ağla payız ağla/Demeyinen tüken- mez/Bir kağıza yaz ağla. Ay ana ay ana Sen (Kul Şahin) menim özüm ana, Özüm ana gözüm ana/ Sohbetim sözüm ana…” ÖNERİLER Aşık Hasta Hasan’ın Çıldır’ın Kenarbel 1- Eğlence için de olsa, söylenen olum- Köyünde söylediği “Güzeller bezenmiş toya suz anlamlı türküler yayınlanmamalı, ancak gideller/ Sizlere amanat yar oynamasın/Men toplumun kültürel kaynağı olarak kayıt altına bilirem rica minnet ederler/ Yüngüllük eyleyip alınmalı, muhafaza edilmelidir. Bunlar geç- de tez oynamasın…” mişten günümüze gelen belgesel niteliktedir.

479 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Salih ŞAHİN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

2-Edebe uygunsuz türkülerin yayını, 7-Bu hususta TRT’nin, Kültür ve Turizm toplumsal yaraları derinleştirir. Sosyal yapıya Bakanlığı’nın, Milli Eğitim Bakanlığı, Üni- olumsuz etki yapar. Toplumun ayrışmasına da versiteler, bünyesinde konservatuar bulunan vesile olur. kurum ve ilgili derneklerle Sivil Toplum Ku- ruluşlarının da duyarlı ve yapıcı davranması 3-Ahlak yönünden dikkat çeken ve aşağı- sempozyumlarla konuyu masaya yatırmalıdır. layıcı sözler, arşivlerde muhafaza edilmeli ve düzeltilerek toplumun yapısına uygun halde 8-Önemli bir iletişim aracı olan türküler- yayını sağlanmalıdır. de topluma güzel ve yapıcı bilgiler verilmeli, sözler iyi bir süzgeçten geçirilmelidir. Beyine 4- Türküler, yayınlayan ve icra eden söz ve ezgisiyle önemli ve yerleşik bir etki bı- kurumlarca denetimden geçirilmeli. Gençleri rakan türkülere öğretmen gibi değer vererek, ve toplumu korumak için eğitici yanı olmalı. yararlanmalıyız. ” İçelim, kendimizden geçelim, güzel kızları seçelim“ gibi, İçki ve uyuşturucu özelliği öven sözler yayınlanmamalı. 5- Türkülerde toplumun milli ve mane- vi değerlerini ayakta tutacak sözlere önem verilmelidir. Kadınları küçük düşürücü değil de kadın-erkek eşitliğini öne çıkaran türküler amaçlanmalıdır. 6-Türküler icra edilirken icra edecek kişilerin yaş ve görevleri ile cinsiyetleri de göz önünde bulundurularak türkü seçilmelidir. . Örneğin bazı konserler ile kurslarda küçük çocuklar ve öğrencilere sıkça aşk sözcüğü ge- çen türküler verilmektedir. “Yaktın yandırdın beni, Ben bir yare vuruldum..” gibi sözler,kü- çük yaşta ki çocuklara morfin vermek gibi bir husustur.Çok sakıncalıdır.

480 Esra KADANALI

EVALUATION OF THE RESULTS OF IMPLEMENTATION OF THE STATE SUBSIDIZED AGRI CULTURAL INSURANCE IN AĞRI PROVINCE

Esra KADANALI* Mustafa TERİN**

ABSTRACT he fact that agricultural production activities, depend on natural conditions increases risk and uncertainty. However, the risks of incidence of pests and diseases, input supply and marketT are also relevant. This situation also affects the farmers’ decisions about production and income expectation and the future related to their business activities. Therefore, it is important to take into account the risks and uncertainties in the management decisions in agriculture. Agriculture insurance practices are important to reduce and overcome the effects of risk and uncertainty in agriculture. In this study, it was aimed to reveal and evaluate the changes in agriculture insurance coverage in Ağrı and its towns between 2007 and 2017 and years. The data used in the study was obtained from Directorate General of Agricultural Insurance Pool. According to the results that while the number of producers under the agricultural insurance in 2010 were 2 645, this figure reduced to 1 678 in 2016. Producers’ 74.34% had crop insurance, 17.93 % had ovine life insurance, 6.32 % had bovine life insurance and 1.33 % had beekeeping insurance. It was determined that while Tutak (23.83%), which has the highest rate of getting agricultural insurance and Taşlıçay (7.16%) has the lowest rate in Ağrı Province. As a result of the study, it is suggested that it will be important trainings for informing producers about agricultural insurance applications especially considering animal existence in Ağrı Province. Key words: Agricultural production, Agricultural insurance, Ağrı Province.

* Dr. Esra KADANALI, Ağrı İbrahim Çeçen University, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected] ** Dr. Mustafa TERİN, Van Yüzüncü Yıl University, Van/TURKEY, e-mail: [email protected]

481 AĞRI İLİNDE DEVLET DESTEKLİ TARIM SİGORTALARI UYGULAMA SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Esra KADANALI* Mustafa TERİN** GIRIŞ düşünülebilmektedir (Yaghoubi et al., 2011). arım ve kırsal ekonominin gelişimi, Tarım sigortası, doğal afetlerle karşı sosyo-ekonomik sistemde önemli bir rol karşıya kaldığında tarımın büyümesinin oynamaktadırT (Wang et al., 2011). Tarımsal sağlanması ve çiftçilerin gelirinin dengelen- üretim doğal olarak riskli bir iştir ve çift- mesinde kilit hale gelmiştir (Malini, 2011). çiler çeşitli hava, zararlı, hastalık, girdi arzı Tarımsal ekonominin büyümesini garanti ve piyasa ile ilgili risklerle karşı karşıyadır altına alma ve doğal afetlerle çiftçi gelirinde (Bhise et al., 2007). Her yıl belirsiz bir gelir istikrarı sağlamada tarım sigortası sistemi göz önüne alındığında, çiftçilerin borcunu etkili olmaktadır. Tarımsal sigorta, çeşitli ödeyebilme, genel giderleri karşılama ve çoğu doğal ve yapay olaylardan kaynaklanan çıktı durumda aileleri için önemli yaşam maliyet- ve gelir riskini etkili bir şekilde gidermek için lerini karşılama becerileri konusunda endişe- önemli bir mekanizmadır (Raju and Chand, leri söz konusudur. Zararlı, hastalık ve hava 2008). Tarımsal sigortacılık, bilinmeyen ya koşullarıyla ilgili risklerin tümünü kapsayan da öngörülemeyen tehlikelerden kaynakla- üretim riski; çiftçinin ve bakmakla yükümlü nan tarımsal zararların ortaya çıkabileceği olduğu kişilerin sağlık riskleri (hastalık, ölüm belirsizlikler nedeniyle, çiftçiyi mali kayıplara ve kaza); binalar, makine ve hayvancılık için karşı koruyan bir araçtır (Raju and Chand, hırsızlık veya yangın hasarı gibi varlık riskleri 2008). Devletin etkili desteğinin bir tarım şeklinde gruplandırılabilmektedir (Wenner, sigortası sisteminin geliştirilmesinde kritik 2005). Bu risklerle başa çıkabilmek için çift- bir rol oynamaktadır. çiler risk yönetimi önlemlerine başvurmak- tadırlar. Bunlar risk azaltma ve riskle başa Gelişmiş ülkeler, uyguladıkları çeşitli çıkma stratejileri olarak ifade edilebilmekte korumacılık ve destekleme politikaları, “Risk ve sigorta uygulamalarının mevcudiyeti ve Yönetim Programları” ve bu programlar etkinliği, kamu politikalarına ve ürün sigorta- içerisinde önemli bir yeri olan; “Tarım Sigor- sına olan talebe bağlı olduğu ifade edilmek- taları Uygulamaları” ile risk paylaşımını ve tedir (Walker ve Jodha, 1986). Günümüzde, transferlerini gerçekleştirmektedirler (Dinler yeryüzünde ki doğal kaynakların sınırlanması ve ark., 2005). Türkiye’de de tarım sektörünü ve nüfustaki artış gibi faktörlerin sonucunda tehdit eden risklerin teminat altına alınabil- yaşanan gelişmelerin olumsuz etkiler, tarım mesi amacıyla 14/06/2005 tarihli 5363 Sayılı sektöründe kısıtlı kaynakların azami ölçüde “Tarım Sigortaları Kanunu” çıkarılmıştır. Bu kullanılmasını zorunlu kılmakta ve bunun kanun kapsamında T.C. Gıda, Tarım ve Hay- için tarım sigortası önemli bir çözüm olarak vancılık Bakanlığı bünyesinde bulunan Çiftçi Kayıt Sisteminde kayıtlı olan üreticilerin bu

* Dr. Esra KADANALI, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected] ** Dr. Mustafa TERİN, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Van/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

482 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Esra KADANALI The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Mustafa TERİN sigortadan yararlanabilecekleri belirtilmiş- Bu bağlamda çalışmada Ağrı İli ve ilçelerinde tir. Bu kanunla üreticilerin tarım sigortası 2007- 2017 yılları arasında tarım sigortası yaptırması durumunda ödeyecekleri prim- yaptırma durumu ve yıllar itibariyle konu ile lerin, %50’si devlet tarafından karşılanmak- ilgili değişimlerin ortaya koyulması ve değer- tadır (Anonim, 2005). Tarım sigortalarının lendirilmesi amaçlanmıştır. geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve izlenmesi ile diğer teknik hizmetlerin yürütülmesi ama- MATERYAL VE YÖNTEM cıyla sigorta şirketleri ve çeşitli kurum ve ku- ruluş temsilcileri bir araya gelmesiyle, Tarım Türkiye’de tarım sektörünü tehdit eden Sigortaları Havuzu (TARSİM) kurulmuştur risklerin teminat altına alınabilmesi amacıyla (Karaca ve ark., 2010; Terin ve Aksoy, 2015). 14/06/2005 tarihli 5363 Sayılı “Tarım Sigor- Tarım sigortaları kanunun amacı, üreticilerin taları Kanunu” çıkarılmıştır. Tarım sigorta- kanunda belirtilen riskler nedeniyle uğrayaca- ları uygulamaları 1 Haziran 2006 tarihinde ğı zararların tazmin edilmesini temin etmek başlamıştır. Araştırmanın sigorta yaptırma üzere, tarım sigortaları uygulamasına ilişkin durumu ile ilgili verileri, Tarım Sigortala- usul ve esasların belirlenmesi olarak ifade rı Havuzu Genel Müdürlüğü’nden temin edilmiştir. Tarım Sigortaları Kanunu’nun edilen 2010- 2017 Eylül dönemine ait tarım çıkmış olması ve Tarım Sigortaları Havu- sigortaları uygulama sonuçları oluşturmak- zunda fon olarak toplanması Türkiye’nin bu tadır. Çalışmanın diğer verileri ise, Türkiye alanda gelişmiş ülkeler düzeyine gelme ve çok İstatistik Kurumu (TÜİK) ve konuyla ilgili riskli bir sektör olarak tarımda riskin transfer daha önce yapılan çalışmalardan elde edil- edilme çabalarını ortaya koymaktadır. miştir. Ağrı ili ve ilçelerine ait tarım sigortası uygulamalarının 2010- 2017 Eylül döne- Ağrı İlinde tarım ve özellikle hayvan- mindeki değişim sonuçları ortaya koyularak sal üretim bölgenin temel geçim kaynağı değerlendirilmeye çalışılmıştır. olarak ifade edilebilir. Dolayısıyla birçok risk faktörünün söz konusu olduğu bu faaliyet ARAŞTIRMA BULGULARI alanı ile ilgili çiftçilerin ne ölçüde devlet destekli tarım sigortaları uygulamalarında yer Ağrı ili ve ilçelerinde tarım sigortası poli- aldıkları ortaya koymak oldukça önemlidir. çe sayısı yıllar itibariyle önemli dalgalanmalar

Çizelge 1: Ağrı ili ve ilçelerinde tarım sigortası poliçe sayısı (2010-2017) Ağrı Yıllar D.Baya- Ha- Pat- Taşlı- Diyadin Eleşkirt Merkez Tutak Toplam zıt mur nos çay 2010 104 145 252 309 344 242 72 1177 2645 2011 84 73 126 19 49 35 46 101 533 2012 252 85 291 84 188 250 64 167 1381 2013 128 70 69 29 113 164 71 170 814 2014 276 98 280 89 184 141 64 245 1377 2015 357 261 264 122 168 168 97 326 1763 2016 265 142 133 147 290 151 222 328 1678 2017* 226 85 192 72 208 123 189 231 1326 Toplam 1692 959 1607 871 1544 1274 825 2745 11517 Pay (%) 14.69 8.33 13.95 7.56 13.41 11.06 7.16 23.83 100.00 Kaynak: TARSİM, 2017 * 1 Ocak-30 Eylül 2017 tarihleri arası

483 Esra KADANALI IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Mustafa TERİN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium gösterse de son yıllarda daha istikrarlı olduğu sigortasının yok denecek kadar az olması söylenebilir. 2010-2017 Eylül itibariyle normal olarak değerlendirilebilmektedir. Tüm toplam tarım sigortaları poliçe sayısı 11 517 ilçelerde poliçe sayısı bakımından bitkisel adettir. Aynı dönemde TRA 2 (Ağrı, Kars, ürün sigorta branşının diğer sigorta branşla- Ardahan ve Iğdır) bölgesinde üretilen poliçe rına göre daha fazla olduğu, ancak özellikle sayısı 54 166 adettir. Bölgede 30 373 adet Doğubayazıt, Patnos, Taşlıçay, Hamur ve poliçe ile Kars ilk sırada yer alırken onu sırası Merkez ilçelerinde büyükbaş ve küçükbaş ile Ağrı (11 517), Iğdır (8 152) ve Ardahan hayvan hayat sigortası poliçe sayılarının da (4 074) izlemektedir (TARSİM, 2017) azımsanmayacak kadar yüksek olduğu görül- mektedir. 2010-2017 Eylül dönemi itibariyle Ağrı ve ilçelerinde tarım sigortası poliçe sayısı in- Ağrı ili ve ilçelerinde sigortalı alanın, 2010 celendiğinde, yıllar itibariyle bazı değişiklik- yılı hariç ortalama 33 bin dekar civarında ler olsa da 2016 ve 2017 verilerinde, ilk sırayı olduğu ifade edilebilmektedir (Çizelge 3). Tutak ilçesinin aldığı, onu sırası ile Doğuba- Sigortalı alan, direkt olarak bitkisel ürün sigor- yazıt, Eleşkirt, Merkez ve Diyadin ilçelerinin tası ile ilgili olduğundan bitkisel ürün sigortası izlediği görülmektedir (Çizelge 1). poliçesinin yüksek olduğu ilçelerde, sigortalı alanın da yüksek olması beklenmektedir. Tarım sigortası poliçe sayılarının bran- Nitekim sigortalı alanın en yüksek olduğu ilçe şlara göre dağılımı incelendiğinde, poliçe Tutak iken onu sırasıyla Diyadin, Eleşkirt ve sayısının %74.34’ü bitkisel ürün sigortası, Patnos ilçeleri izlemektedir. Ağrı ili 2010- %17.93’ü büyükbaş hayvan hayat sigortası, 2017 Eylül dönemi itibariyle toplam 351 888 %6.32’si küçükbaş hayvan hayat sigortası ve dekar sigortalı alan ile TRA 2 bölgesi sigortalı %1.33’ü arıcılık sigortası poliçesinden oluş- alanının (870 420 da) %40.42’sini oluşturmak- maktadır. (Çizelge 2). tadır. TRA 2 bölgesindeki diğer illerin (Kars, Ağrı ilinin tarımsal yapısı ve iklim şartları Iğdır ve Ardahan) payları sırasıyla %50.08 dikkate alındığında kümes hayvanları ve sera %7.77 ve %1.73’tür (TARSİM, 2017).

Çizelge 2: Ağrı ili ve ilçelerinde 2010-2017* yılları arasında tarım sigortası poliçe sayılarının branşlara göre dağılımı Ağrı Branşlar D.Ba- Diya- Eleş- Ha- Mer- Taş- Patnos Tutak Toplam % yazıt din kirt mur kez lıçay Arıcılık 19 - 14 30 48 6 6 30 153 1.33 Büyükbaş 735 21 169 256 254 216 163 251 2065 17.93 hayvan Küçükbaş 199 33 38 56 66 163 151 22 728 6.32 hayvan Bitkisel 738 899 1386 529 1174 889 505 2442 8562 74.34 ürünler Kümes hay- 1 ------2 ------3 0.03 vanları Sera sigortası -- 6 ------6 0.05 Toplam 1692 959 1607 871 1544 1274 825 2745 11517 100.00 Pay (%) 14.69 8.33 13.95 7.56 13.41 11.06 7.16 23.83 100.00 Kaynak: TARSİM, 2017 * 1 Ocak-30 Eylül 2017 tarihleri arası

484 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Esra KADANALI The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Mustafa TERİN

Ağrı ilinin 2016 yılı itibariyle nadas 2015 yılında Ağrı ilinde büyükbaş hayvan alanları hariç toplam tarım alanı 2.4 milyon varlığının ancak %0.84’ü sigortalanmıştır. dekardır (TÜİK, 2017a). 2016 yılı itibariyle Aynı hesap yöntemiyle Türkiye genelinde bu toplam sigortalı alan ise 44 430 dekardır. Bu oran 2015 yılı itibariyle %3.3’tür. Bu sonuçla- sonuçlara göre 2016 yılında Ağrı ilinde tarım ra göre Ağrı ilinde bu oranın oldukça düşük alanlarının ancak %1.85’i sigortalanmıştır. olduğu görülmüştür. Terin ve ark. (2016) Terin ve ark. (2016) tarafından Van ilinde tarafından Van ilinde yapılan benzer çalış- yapılan benzer çalışmada bu oran Van için mada bu oran Van için %0.83 olarak tespit %0.53 olarak tespit edilmiştir. İllerin tarımsal edilmiştir. yapı bakımından benzer özelliklere sahip Ağrı ili ve ilçelerinde sigortalı büyükbaş olduğu düşünüldüğünde Ağrı ilinde bitkisel hayvan sayısı 2010 yılında toplam 37 baş ürün sigortasının Van’a göre daha yaygın iken 2017 Eylül ayı itibariyle bu sayı 2967 olduğu söylenebilir. başa yükselmiştir. Sigortalı büyükbaş hayvan TRA 2 bölgesi 2015 yılı itibariyle sahip sayısı bazı yıllar bir önceki yıla göre azalma olduğu yaklaşık 1.2 milyon baş sığır varlığı göstermiş olsa da genel olarak trendin artış ile Türkiye’de Düzey 2 bölgeleri arasında eğiliminde olduğu söylenebilmektedir. Sigor- ilk sırada yer almaktadır. Bu nedenle bölge talı büyükbaş hayvan sayısının yüksek olduğu büyükbaş hayvan hayat sigortası açısından ilçeler sırasıyla Merkez, Doğubayazıt, Hamur oldukça yüksek potansiyele sahiptir. TRA 2 ve Tutak’tır (Çizelge 4). Büyükbaş hayvan bölgesinde 2010-2017 Eylül dönemi itiba- sayısı bakımından Eleşkirt ikinci sırada yer riyle toplam sigortalı büyükbaş hayvan sayısı almasına karşın sigortalı büyükbaş hayvan 55 515 baştır. Kars ili 14 590 baş sigortalı sayısı oldukça düşüktür. büyükbaş hayvan sayısı ile ilk sırada yer alır- Türkiye’de devlet destekli küçükbaş hay- ken, Kars ilini sırasıyla 14 174 baş ile Ağrı, van hayat sigortası uygulaması 1 Mayıs 2011 13 158 baş ile Iğdır ve 9 593 baş ile Ardahan tarihinde başlamıştır (TARSİM, 2016). TRA izlemektedir (TARSİM, 2017). 2 bölgesi 2016 yılı itibariyle sahip olduğu Ağrı ilinin 2015 yılı itibariyle büyükbaş yaklaşık 2.9 milyon baş küçükbaş hayvan hayvan varlığı 326 330 baştır (TÜİK, 2017b). varlığı ile Türkiye toplam küçükbaş hayvan 2015 yılı itibariyle toplam sigortalı büyükbaş varlığının %6.96’sını oluşturmaktadır (TÜİK, hayvan sayısı 2 727 baştır. Bu sonuçlara göre 2017b). Bu nedenle bölge büyükbaş hayvan

Çizelge 3: Ağrı ili ve ilçelerinde sigortalı alan (dekar) Yıllar Ağrı D.Bayazıt Diyadin Eleşkirt Hamur Merkez Patnos Taşlıçay Tutak Toplam 2010 6990 8515 6201 5243 9392 8700 1283 73138 119462 2011 1009 3617 2625 395 1003 863 966 9980 20458 2012 3181 4601 6654 545 3747 2882 506 11281 33397 2013 1466 3825 1887 537 2277 4490 709 13739 28930 2014 3407 5849 4747 1164 3110 3265 172 13446 35160 2015 1701 8243 4966 1247 1910 3399 746 15551 37763 2016 1102 4557 2307 1580 4761 3083 2874 24266 44530 2017* 1502 2427 2004 323 2999 3722 2053 17128 32158 Toplam 20358 41634 31391 11034 29199 30404 9264 178530 351888 Pay (%) 5.79 11.83 8.92 3.14 8.30 8.64 2.65 50.74 100.00 Kaynak: TARSİM, 2017 * 1 Ocak-30 Eylül 2017 tarihleri arası

485 Esra KADANALI IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Mustafa TERİN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium hayat sigortasında olduğu gibi küçükbaş (TÜİK, 2017b). 2016 yılı itibariyle toplam si- hayvan hayat sigortası açısından da oldukça gortalı küçükbaş hayvan sayısı 17 831 baştır. önemli bir potansiyele sahiptir. TRA 2 böl- Bu sonuçlara göre 2016 yılında Ağrı ilinde gesinde 2011-2017 Eylül dönemi itibariyle küçükbaş hayvan varlığının ancak %1.33’ü toplam sigortalı küçükbaş hayvan sayısı 218 sigortalanmıştır. Aynı hesap yöntemiyle 160 baştır. Bu sonuçlara göre mevcut potansi- Türkiye genelinde bu oran 2016 yılı itibariyle yelin çok az kullanıldığı söylenebilir. TRA 2 %2.72’dir. Bu sonuçlara göre Ağrı ilinde bu bölgesinde Ağrı ili 85 910 baş sigortalı kü- oranın çok düşük olmadığı ifade edilebilir. çükbaş hayvan sayısı ile ilk sırada yer almak- Terin ve ark. (2016) tarafından Van ilinde tadır. Bölgedeki toplam sigortalı küçükbaş yapılan benzer çalışmada bu oran Van için hayvan varlığının %39.38’i Ağrı ili tarafından %1.17 olarak tespit edilmiştir. karşılanmaktadır (TARSİM, 2017). Türkiye Ağrı ili ve ilçelerinde sigortalı küçükbaş genelinde 2016 yılında sigortalı küçükbaş hayvan sayısı 2011 yılında toplam 2183 baş hayvan sayısı yaklaşık 1,1 milyon baş olup, iken 2017 Eylül ayı itibariyle bu sayı 10 942 Ağrı ilinin toplam sigortalı büyükbaş hayvan başa yükselmiştir. Sigortalı küçükbaş hayvan sayısı içindeki payı %1.59’tur. sayısının yıllar itibariyle artış eğiliminde Ağrı ilinin 2016 yılı itibariyle küçükbaş olduğu söylenebilir. İlçelere göre sigortalı hayvan varlığı yaklaşık 1.3 milyon baştır küçükbaş hayvan sayısının dağılımı incelen-

Çizelge 4: Ağrı ili ve ilçelerinde sigortalı büyükbaş hayvan sayısı (baş) Ağrı Yıllar D.Bayazıt Diyadin Eleşkirt Hamur Merkez Patnos Taşlıçay Tutak Toplam 2010 0 0 33 0 0 4 0 0 37 2011 125 35 10 0 117 101 135 0 523 2012 74 30 18 268 245 690 205 74 1604 2013 30 45 282 77 224 231 240 77 1206 2014 320 0 311 430 876 103 168 353 2561 2015 567 29 245 385 560 36 130 775 2727 2016 498 0 143 532 647 34 273 422 2549 2017* 540 70 284 377 825 173 437 261 2967 Toplam 2154 209 1326 2069 3494 1372 1588 1962 14174 Pay (%) 15.20 1.47 9.36 14.60 24.65 9.68 11.20 13.84 100.00 Kaynak: TARSİM, 2017 * 1 Ocak-30 Eylül 2017 tarihleri arası Çizelge 5: Ağrı ili ve ilçelerinde sigortalı küçükbaş hayvan sayısı (baş) Ağrı Yıllar D.Bayazıt Diyadin Eleşkirt Hamur Merkez Patnos Taşlıçay Tutak Toplam 2011 1591 0 0 0 50 478 64 0 2183 2012 5923 50 98 250 172 617 1230 0 8340 2013 3668 409 78 387 407 1970 1830 260 9009 2014 9847 216 373 196 1648 2408 2540 527 17755 2015 14710 106 370 301 1321 1631 1103 308 19850 2016 10084 702 195 739 1905 2208 1635 363 17831 2017* 6402 635 293 491 595 246 1991 289 10942 Toplam 52225 2118 1407 2364 6098 9558 10393 1747 85910 Pay (%) 60.79 2.47 1.64 2.75 7.10 11.13 12.10 2.03 100.00 Kaynak: TARSİM, 2017 * 1 Ocak-30 Eylül 2017 tarihleri arası

486 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Esra KADANALI The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Mustafa TERİN diğinde en yüksek pay %60.79 ile Doğubaya- ve %1.73’ü sera sigortası ve %0.34’ü arıcılık zıt’a ait iken en düşük pay %1.64 ile Eleşkirt sigortası prim bedelinden oluşmaktadır (Çi- ilçesine aittir (Çizelge 5). Doğubayazıt, zelge 6). Bu sonuca göre toplam sigorta prim küçükbaş hayvan varlığının en yüksek, Eleş- bedelinin %76.39’u hayvan hayat sigortası kirt’te küçükbaş hayvan varlığının en düşük prim bedelinden oluşmaktadır. Poliçe sayısı olduğu ilçedir. Bu nedenle sonuçlar normal bakımından bitkisel ürün sigortasının payı olarak değerlendirilebilir. yüksek iken (%74.34), prim üretiminde hay- van hayat sigortasının payının daha yüksek Ağrı ili ve ilçelerinin 2010-2017 Eylül (%76.39) olduğu görülmektedir. dönemi itibariyle toplam tarım sigortası prim bedeli yaklaşık 12.7 milyon TL dir. Bu bedel Ağrı ili ve ilçelerin 2010-2017 Eylül ile Ağrı ili TRA2 bölgesi tarım sigortası prim döneminde toplam sigorta primi içindeki bedelinin %26.65’ini oluşturmaktadır. TRA2 payları incelendiğinde, gerek büyükbaş ge- bölgesi 2010-2017 Eylül dönemi itibariy- rekse küçükbaş hayvan hayat sigortası poliçe le tarım sigortası prim bedeli bakımından sayısında ilk sırada yer alan Doğubayazıt ilk sırayı yaklaşık 15.4 milyon TL ile Iğdır ilçesi %26.66’lık payla ilk sırada yer almakta- alırken onu sırası ile 14.6 milyon TL ile Kars dır. Doğubayazıt’ı sırası ile %17.03’ile Tutak, 12.7 milyon TL ile Ağrı ve 4.9 milyon TL %12.38 ile Merkez ve %11.22 ile Patnos ile Ardahan izlemektedir (TARSİM, 2017). ilçeleri izlemektedir (Çizelge 6). Poliçe sayısı bakımından TRA 2 bölgesinde Ağrı ili ve ilçelerinin 2010-2017 Eylül Iğdır ili 8 512 poliçe ile Kars ve Ağrı’nın ge- dönemi itibariyle toplam tarım sigortası risinde olmasına karşın prim bedeli bakımın- sigorta bedeli yaklaşık 203.7 milyon TL dir. dan ilk sırada yer almaktadır. Buda Iğdır’da Bu bedel ile Ağrı ili TRA 2 bölgesi illeri tarım sigortaları birim prim bedellerinin Kars içinde ilk sırada yer almaktadır. Ağrı ilini ve Ağrı illerine göre daha yüksek olduğunu sırası ile 202.7 milyon TL ile Kars 183.3 mil- göstermektedir. yon TL ile Iğdır ve 629 bin TL ile Ardahan Ağrı ili ve ilçelerinde 2010-2017 Eylül izlemektedir (TARSİM, 2017). döneminde toplam tarım sigortası prim bedelinin %43.09’u büyükbaş hayvan hayat Ağrı ili ve ilçelerinde 2010-2017 Eylül sigortası, %33.3’u küçükbaş hayvan hayat döneminde toplam tarım sigortası sigorta sigortası, %21.49’u bitkisel ürün sigortası bedelinin %35.52’si büyükbaş hayvan hayat

Çizelge 6: Ağrı ili ve ilçelerinde 2010-2017* yılları arasında tarım sigortası prim bedelinin branşlara göre dağılımı (TL) Ağrı Branşlar D.Bayazıt Diyadin Eleşkirt Hamur Merkez Patnos Taşlıçay Tutak Toplam % Arıcılık 3731 -- 4787 9065 16157 934 808 7245 42727 0.34 Büyükbaş 764816 84542 627628 842859 1035250 617498 603485 905802 5481880 43.09 hayvan Küçükbaş 2441098 119171 70059 128681 257570 561246 567568 91447 4236840 33.30 hayvan Bitkisel 175687 354476 300207 98654 266044 247895 128930 1162747 2734640 21.49 ürünler Kümes 6382 ------250 ------6632 0.05 hayvanları Sera sigor- -- 220234 ------220234 1.73 tası Toplam 3391714 778423 1002681 1079259 1575271 147573 1300791 2167241 12722953 100.00 Pay (%) 26.66 6.12 7.88 8.48 12.38 11.22 10.22 17.03 100.00 Kaynak: TARSİM, 2017 * 1 Ocak-30 Eylül 2017 tarihleri arası

487 Esra KADANALI IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Mustafa TERİN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium sigortası, %32.02’si küçükbaş hayvan hayat düşük olduğu söylenebilmektedir. Ağrı ili sigortası, %24.09’u bitkisel ürün sigortası ve ilçelerinde 2010-2017 Eylül döneminde ve %6.40’ı sera sigortası ve %1.84’ü arıcılık toplam tarım sigortası hasar ödemesinin sigortası sigorta bedelinden oluşmaktadır %46.62’si bitkisel ürün sigortası % 45.02’si (Çizelge 7). Bu sonuca göre toplam tarım büyükbaş hayvan hayat sigortası, %7.49’u sigortası sigorta bedelinin %67.54’ü hayvan küçükbaş hayvan hayat sigortası, %0.47’si hayat sigortası prim bedelinden oluşmaktadır. arıcılık sigortası ve %0.41’i sera sigortasına Ağrı ili ve ilçelerin 2010-2017 Eylül yapılmıştır (Çizelge 8). döneminde toplam sigorta primi içindeki Ağrı ili ve ilçelerin 2010-2017 Eylül payları incelendiğinde Doğubayazıt ilçesi döneminde toplam sigorta hasar ödemesi %21.81’lik payla ilk sırada yer almaktadır. içindeki payları incelendiğinde Tutak ilçesi Doğubayazıt’ı sırası ile %18.23’ile Tutak, %35.83’lik payla ilk sırada yer almaktadır. %14.36 ile Merkez ve %11.59 ile Diyadin Tutak ilçesini %13.22’ile Patnos, %10.30 ile ilçeleri izlemektedir (Çizelge 7). Birçok Eleşkirt ve %9.77 ile Taşlıçay ilçeleri izle- gösterge de son sıralarda yer alan Diyadin mektedir (Çizelge 8). Ağrı ili ve ilçelerinin ilçesi, sera sigortası sigorta bedeli nedeniyle 2010-2017 Eylül dönemi itibariyle hasar ilk sıralarda yer almıştır. Ağrı ili ve ilçelerinin prim oranları Çizelge 9’da verilmiştir. Bu 2010-2017 Eylül dönemi itibariyle toplam tarım sigortası hasar ödemesi yaklaşık 3.5 sonuçlara göre hasar prim oranının en yüksek milyon TL’dir. TRA 2 bölgesinin aynı dö- olduğu ilçe %58.02 ile Tutak iken, en düşük nemdeki toplam hasar ödemesi 18.4 milyon olan ilçe %9.05 ile Doğubayazıt’tır (Çizel- TL’dir. TRA 2 bölgesindeki diğer illerin hasar ge 9). İlçeler arasında hasar prim oranları ödemesi sırası ile Kars, 8.5 milyon TL, Iğdır, bakımından önemli farklılıkların olduğu 5.1 milyon TL ve Ardahan 1.3 milyon TL’dir görülmektedir. (TARSİM, 2017). TRA 2 bölgesindeki illerin sigorta prim bedeli ve hasar bedelleri dikkate 4. SONUÇ VE ÖNERILER alınarak sigortacılıkta önemli bir gösterge Ağrı ili ve ilçelerinde tarım sigortası poli- olan hasar prim oranı Kars, Iğdır, Ağrı ve çe sayısı yıllar itibariyle önemli dalgalanmalar Ardahan için sırasıyla %58.41, %32.84, gösterse de son yıllarda daha istikrarlı olduğu %27.58 ve %26.59 olarak hesaplanmıştır. Bu söylenebilmektedir. Ağrı İli Düzey 2 illeri sonuçlara göre Ağrı ilinin hasar prim oranın

Çizelge 7: Ağrı ili ve ilçelerinde 2010-2017* yılları arasında tarım sigortası sigorta bedelinin branşlara göre dağılımı ( Bin TL) Ağrı Branşlar D.Bayazıt Diyadin Eleşkirt Hamur Merkez Patnos Taşlıçay Tutak Toplam % Arıcılık 336 -- 439 774 1345 116 59 679 3478 1.84 Büyükbaş 10740 1020 6888 10890 17846 7050 7751 10185 72370 35.52 hayvan Küçükbaş 28268 1462 866 1577 3245 6330 6214 1119 49081 24.09 hayvan Bitkisel 4903 8098 6516 2285 6767 8261 3248 25159 65237 32.02 ürünler Kümes 192 ------59 ------251 0.12 hayvanları Sera sigortası -- 13030 ------13030 6.40 Toplam 44439 23610 14709 15526 29262 21757 17272 37142 203717 100.00 Pay (%) 21.81 11.59 7.22 7.62 14.36 10.68 8.48 18.23 100.00 Kaynak: TARSİM, 2017 * 1 Ocak-30 Eylül 2017 tarihleri arası

488 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Esra KADANALI The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Mustafa TERİN içerisinde tarımsal sigorta uygulamaları bakı- malarından haberdar etmek önem taşımak- mından, yıllar itibariyle ilerleme kaydetmiştir. tadır. Tarımsal yayım çalışmaları kapsamında Bu sonuçta üreticiler tarafından ödenmesi üreticilerin tarım sigortası uygulamalarından gereken primlerin bir kısmının devlet desteği haberdar edilmesi ile birlikte eğitimler aracı- ile ödenmesinin etkili olduğu ifade edilebi- lığıyla bilgilendirmelerinin etkili olacağı ifade lir. Ağrı ilin’de Türkiye ortalaması itibariyle edilebilmektedir. devlet destekli tarım sigortası uygulamaları oranının düşük olduğu görülmektedir. Ancak KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY Ağrı İli Düzey 2 (Ağrı, Kars, Ardahan ve Iğdır) illeri arasında ise sigorta yaptırma Barış, Ö. 2007: “Türkiye’de Ve Avrupa Birliği Ülke- lerinde Risk Yönetimi Ve Tarım Sigortalarının durumunda önemli bir orana sahiptir. AB’ne Uyumu Açısından Değerlendirilmesi”. Özellikle Ağrı İlinin hayvan varlığı Yüksek Lisans Tezi. dikkate alındığında Devlet Destekli Tarım Bhise, V.B., Ambhore, S.S. ve Jagdale, S.H. 2007: Sigortaları Uygulamalarında mevcut potansi- “Performance Of Agriculture Insurance Schemes In India”. http://ageconsearch.umn.edu/bitstre- yelinin altında olduğu görülmektedir. Sigorta am/9245/1/sp07bh01.pdf. yaptırmayan üretici sayısının fazla olması, Çiftçi, T. 2014: “Tarım Sigortalarının Devlet Tarafın- araştırma alanındaki işletmelerin gelir düze- dan Desteklenmesi ve Tarım Sigortaları Havuzu yinin düşüklüğü sebebiyle sigortanın gereksiz Sistemi”. Ankara Barosu Dergisi. ve işletme bütçesine ek maliyet getiren bir Çukur, F., Saner, G., Çukur, T. ve Uçar, K. 2008: unsur şeklinde algılanması şeklinde düşünü- “Malatya İlinde Kayısı Üreticilerinin Riskin lebilmektedir. Kanunda çiftçi kayıt sistemin- Transferinde Tarım Sigortasına Bakış Açılarının de yer alan çiftçilerin ödediği primin yarısı Değerlendirilmesi: Doğanşehir İlçesi Polatdere devlet tarafından karşılanmaktadır. Dolayısıy- Köyü Örneği”. Ege Üniv. Ziraat Fak. Derg., 45 la daha fazla çiftçiyi tarım sigortaları uygula- (2): 103-111.

Çizelge 8: Ağrı ili ve ilçelerinde 2010-2017* yılları arasında tarım sigortası hasar bedelinin branşlara göre dağılımı (TL) Ağrı Branşlar D.Bayazıt Diyadin Eleşkirt Hamur Merkez Patnos Taşlıçay Tutak Toplam % Arıcılık ------16398 16398 0.47 Büyükbaş 90144 43810 275875 250391 121218 425682 281876 90951 1579947 45.02 hayvan Küçükbaş 167921 6701 2649 14244 28247 14257 22810 5945 262774 7.49 hayvan Bitkisel 48839 120281 83134 9116 152012 24142 38052 1160499 1636075 46.62 ürünler Kümes ------0 0.00 hayvanları Sera -- 14402 ------14402 0.41 sigortası Toplam 306904 185194 361658 273751 301477 464738 342738 1287395 3509596 100.00 Pay (%) 8.74 5.28 10.30 7.80 8.59 13.22 9.77 35.83 100.00

Kaynak: TARSİM, 2017 * 1 Ocak-30 Eylül 2017 tarihleri arası Çizelge 9: Ağrı ili ve ilçelerinde 2010-2017* yılları arasındaki hasar prim oranları (%)* Hasar Ağrı Genel Prim D.Bayazıt Diyadin Eleşkirt Hamur Merkez Patnos Taşlıçay Tutak Oranı 9.05 23.79 36.07 25.36 19.14 32.51 26.35 58.02 27.58 *Yazar tarafından hesaplanmıştır.

489 Esra KADANALI IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Mustafa TERİN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Dinler, T., Yaltırık, A., Çetin, B., Özkan, B, Gül- Wenner,M. 2005: “Agricultural Insurance Revisited: çubuk, B., Sürmeli, E., Ekmen, E., Saner, G., New Developments and Perspectives in Latin Akçaöz, H., Uysal Karahan, Ö., Karaaslan, S. ve America and the Caribbean”. https://publica- Kıymaz, T. 2005: “Tarımda Risk Yönetimi ve Ta- tions.iadb.org/bitstream/handle/11319/3164/ rım Sigortaları”. http://www.zmo.org.tr/resimler/ Agricultural%20Insurance%20Revisited:%20 ekler/3a115cbd6f47889_ek.pdf. New%20Developments%20and%20Perspecti- Karaca, A., Gültek, A., İntişah, A.S., Engürülü, B., ves%20in%20Latin%20America%20and%20 Karlıoğlu, A. 2010: “Türkiye’de tarım sigortaları the%20Caribbean.pdf?sequence=1 uygulamaları”. Ziraat Mühendisliği 7. Teknik Yaghoubi, J., Shokri, M. E., and Gholiniy, J.M. 2011: Kongresi (11-15 Ocak 2010) http://www.zmo. “Assessing agricultural insurance agents attitude org.tr/resimler/ekler/28ac9c427302b7a_ek.pdf towards e-learning application in teaching Erişim: (Ağustos 2015) them”. Procedia Social and Behavioral Sciences 15, Malini, R. 2011: “Attitude of Farmers Toward 2923–2926. Agriculture Insurance: A Study with Special Reference to Ambasamudram Area of Tamil Nadu”. The IUP Journal of Agricultural Economics, Vol. VIII, No. 3, Raju, S.S. and Chand, R. 2008: “Agricultural Insurance in India Problems and Prospects”. Working Paper, National Centre for Agricultural Economics and Policy Research (Indian Council of Agricultural Research). TARSİM, 2017: “Tarım Sigortaları Havuzu 09.10.2017 tarihli Raporu” TARSİM, 2016: “Tarım Sigortaları Havuzu 2016 yılı faaliyet raporu”. İstanbul TÜİK, 2017a: https://biruni.tuik.gov.tr/bitkiselapp/ bitkisel.zul [Erişim: 10.10.2017) TÜİK, 2017b: https://biruni.tuik.gov.tr/hayvancili- kapp/hayvancilik.zul [Erişim: 10.10.2017] Terin, M. and Aksoy, A. 2015: “Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası Uygulama Sonuçları Üzerine Bir Araştırma: Ortadoğu Anadolu (TRB) Bölgesi Örneği”. ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Dergisi, 3 (2): 35-43. Terin, M., Yıldırım, İ., Aksoy, A. 2016: “Devlet Destekli Tarım Sigortası Uygulama Sonuçları Üzerine Bir Çalışma: Van İli Örneği”. XII. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi, 25-27 Mayıs 2016, Isparta, s. 1685-1694. Walker, T.S and N.S.Jodha, 1986: “How Small Farm Households Adapt to Risk. In Peter Hazell, Carlos Pomareda and Alberto Valdes (eds.), Crop Insurance for Agricultural Development”. Baltimore and London : The Johns Hopkins Univer- sity Press. Wang, M., Shi, P., Ye, T., Liu, M., Zhou, M. 2011: “Agriculture Insurance in China: History, Expe- rience, and Lessons Learned”. Int. J. Disaster Risk Sci. 2 (2): 10–22.

490 Akif ARSLAN

FOLKWAYS, MORES, CUSTOMS AND TRADITIONS PERTAINING TO THE MARRIAGE CEREMONY OF THE FOLK CULTURE OF AĞRI PROVINCE FROM PAST TO PRESENT

* Akif ARSLAN

ABSTRACT hile marriage customs can be observed all around the world, marriage ceremonies vary according to culture. Nonetheless, the unity of the Turkic culture is also evident in the institutionW of marriage. Cultural values and concepts, originating from times when Turkic tribes lived a communal life, continue in our day despite regional differences brought on by historic and geographical conditions. Many of the customs and belief patterns we see today were shaped by old Turkic beliefs. People are aware that these customs, beliefs and related practices originate from old traditions. This indicates that many of the Turkic beliefs’ remnants have lost their ritual aspect and survive today only as folkways. It is also worth mentioning that certain customs, beliefs and related practices stemming from old beliefs are accepted and performed among community as though they were required by Islam. Wedding customs may include such practices as hoping for mercy from nature (giving gifts and offerings etc.), protection against evil spirits (spilling coins etc.), purification (bathing etc.) and many others. In short, we can say that wedding customs reflect the historical background, life style and opinions on witchery of the folk. In other words, marriage, the most important phase of transition periods along with birth and death, is also one of the most important stages of a person’s life, incorporating the customs, beliefs and related practices originating from old beliefs. In the body of literature, this transition period is studied under subdivisions such as ways of marriage, age of marriage, assertion of the desire to marry, bride-groom selection, clearing the way for fate (kısmet açma), asking for the girl’s hand (kız isteme), agreement to marry (söz kesme), dessert gifting (tatlılık)/one-week gifting (haftalık), bride-price (başlık), engagement process, invitation, wedding, henna night (kına), fetching the bride and matrimony/nuptial chamber, and it discusses the folkways, mores, customs and traditions concerning these stages. The purpose of customs, traditions, folkways and mores which have been shaped under the effect of various beliefs, religious and mystical aspects is to live cultural elements. This study aims to identify and keep record of customs, traditions, folkways and mores pertaining to the wedding ceremony of Ağrı province folk culture from past to present, using

* Associate Prof. Akif ARSLAN, Ağrı İbrahim Çeçen University, Faculty of Science and Letters Department of and Literature, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected]

491 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Akif ARSLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium the compilation method. The research concludes that folkways, mores, customs and traditions about marriage in Ağrı province, starting from bride-groom selection before marriage all the way to post-marriage practices, share similarities with various marriage practices in Anatolia and even in the Turkic world, although it shows certain differences in some practices. Furthermore, findings of the study indicate that folkways, mores, customs and traditions in Ağrı about wedding ceremonies have changed; practices existing in Ağrı in the past such as prearranged marriages or marriage through seizure of the headscarf by the prospective groom, are now replaced by marriages in which the couple get acquainted beforehand; the age of marriage, which used to be 14-20, is now 25-30; the tradition, in which the bride’s family gave handmade wool socks to guests coming to the wedding became obsolete; the tradition of paying a price to see the bride’s face (helat), once widespread, is now diminished; the tradition of taking turns to sing folk songs at weddings died, and lastly singers called “dengbêj”, who used to sing folk songs and tell stories at weddings no longer exist. According to the further findings, in the past people would play Jereed at weddings, steal objects such as fork-spoon from the bride’s home in jest, the bride would/could not speak with her father-in-law both before and after the wedding, the groom would not be present at the engagement and sometimes would not even see the bride till the wedding, the groom’s father would be the first person to taste the water of the rice dish (pilaw) prepared for the ceremony and the cook would be gifted a robe (entari) or be given money, small cattle would also be given as bride-price; and the groom’s family would send over a messenger called “ruvi” (fox) before going to fetch the bride, so as to declare the number of people coming to get the bride and to learn the bride’s families’ requests. Today these folkways, mores, customs and traditions have mostly been abandoned. When all data of the study are taken into consideration, despite certain major changes in marriage culture, it can be said that people in Ağrı province are trying to preserve marriage culture and the effects of cultural aspects still survive. In other words, marriage was tied to certain rigid rules in feudal times, when the extended family structure was prevalent in Ağrı; these rigid rules have died out with the modernization and globalization of our era; personal preference has come into prominence in the choice of a spouse; Westernized weddings, which all seem a reproduction of the other and are held at wedding halls, are practiced; however, the traditional life style and many folkways, mores, customs and tradition, carried out under the influence of religious and customary law, still remain. Key words: Ağrı Province, Wedding Traditions.

492 YAZAR-1

AĞRI İLİ HALK KÜLTÜRÜNDE GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE EVLENME MERASİMİ İLE İLGİLİ ÖRF, ADET, GELENEK VE GÖRENEKLER

Akif ARSLAN* GİRİŞ gibi kabul edilip yaşatıldığı da dile getirilebi- oplumların ortaya koyduğu kültür lir (Artun, 1998: 2). Düğün gelenekleri örne- unsurları arasında önemli yer tutan geçiş ğinde insanların tabiattan merhamet umma dönemleriT insanoğlunun dünyaya gözlerini (hediye ve bahşiş verme vb.), kötü ruhlardan açtığı andan itibaren hayatı boyunca yaşadığı korunma (madeni para saçısı vb.), temizlen- değişikliklerin topluma ve çevreye tanıtılması, me (yıkanma vb.) gibi birçok eylemi görü- kabul ettirilmesi ve bireyin bu değişikliğin lebilir. Diğer bir ifadeyle düğün gelenekleri farkında olması amacıyla oluşturulmuş sosyal halkın tarihi geçmişini, hayat tarzını, büyü inanışların bütünüdür. 20. yüzyılın başlarından ile ilgili görüşlerini yansıtmaktadır (Zaripova itibaren yapılan bilimsel çalışmalar, bu inanış- Çetin, 2005: 2). ların hayatın önemli basamakları olan doğum, Türk toplumunda geçiş dönemlerinden evlenme ve ölüm etrafında toplandığını olan evlenme törenleri soyu sürdürmekle eş göstermektedir. Bu geçiş basamakları arasın- değer görüldüğünden her zaman önemsen- da, evlenmenin mutluluğu ve hüznü ayı anda miştir. Özellikle küçük yerleşim birimlerinde getirdiği görülmektedir (Kayabaşı, 2013: V). tüm ağırlığıyla yaşatılan evlenme törenleri Evlenme gelenekleri dünyanın her ye- tüm anne ve babaların çocukları için arzula- rinde görülmekle birlikte, eş seçimi, eş sayısı dıkları, yaşamak istedikleri bir olaydır (Üs- ve evlilik törenleri, kültürlere göre çeşitlilik tünova, 2011: 1). Türk kültüründe bir arada göstermektedir. Buna rağmen Türk kültürü- yaşama ve paylaşma isteğinin en önemli gös- nün bütünlüğü evlilik kurumunda da kendini tergelerinden birisi düğünlerdir. Şenlik havası göstermekte ve tarihî, coğrafî şartların yarat- içerisinde gerçekleşen düğünlere katılım da tığı mahalli farklılıklara rağmen Türk boy- yine bu isteğin bir belirtisi olarak toplumda larının ortak bir hayat yaşadığı dönemlerde her sınıf insanın bir araya geldiği organizas- teşekkül etmiş olan ortak kültürel değerler ve yonlara dönüşmektedir. Geçmişte düğünlerde kavramlar günümüzde de devam etmektedir düzenlenen eğlenceler, gündelik hayatın (Köktan, 2008: 143). Bugün uyulan birçok gerektirdiği yaşam tarzının yansıtıldığı çeşitli âdet ve inanma kalıpları eski Türk inançla- oyunlarla süslenmiştir. Bahar mevsiminin rının günümüze gelmiş şekilleridir. Halk bu başlangıcının kutlanması gibi pek çok önemli âdet, inanma ve bunlara bağlı pratiklerin eski olaylarda yılın önemli zamanları bir araya geleneklerden geldiğini bilmektedir. Bu da gelen Türkler, tıpkı bu toplantılarda olduğu bir çoğu ritüel işlevini kaybetmiş Türk inanç gibi, düğünlerde de kendi aralarındaki ilişki- kalıntılarının âdet adı altında yaşadığını leri kuvvetlendirme imkânına sahip olmuştur. göstermektedir. Eski inançlara dayanan âdet Bu tarz etkinliklerin büyük katkısıyla Türkler, inanma ve bunlara bağlı pratiklerin bazıları- birlik ve beraberlik duygularını pekiştirme nın halk arasında İslâmiyet’in gereğindenmiş olanağı bulmuşlardır (Berber, 2009: 10).

* Doç. Dr. Akif ARSLAN, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi TDE Bölümü, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

493 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Akif ARSLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

AĞRI İLİNDE EVLENME MERASİMİ adlandırılır. Oğullarını evlendirmek isteyen Geniş aile yapısının egemen olduğu feo- aileler, akrabalarından, komşularından vb. dal dönemde evlilik esnek olmayan kurallara başlayarak kız aramaya çıkarlar. Kız arandığı bağlı iken, sanayi devrimi sonrası yaşanan zaman tanıdıklara haber verilir, tanıdıklar da çevrelerine bakıp kız arayanlara uygun modernleşme ile birlikte evlilik katı kurallara biri olup olmadığı ile ilgili haber yollar. Kız bağlı olmaktan kurtulmuş, evlenilecek kişinin arayan kişiler o tanıdık aracılığıyla ailelere seçiminde bireysel tercih ön plana çıkmış ulaşıp, niyetlerini söyler ve ziyarete giderler. ve evlilikten beklentiler de yükselmiştir. Eğer kızın ailesi de kızı verme gönüllüsü ise Geleneksel yaşamda birçok soruna rağmen; (yol verilirse) ve/veya kız evlenmeyi kabul çocuğun varlığı, dini ve örfi kuralların etkisiy- ederse sonraki günlerde kız istemeye gidilir le sürdürülen evliliklerin yerini modern ya- (K1, K2, K3, K4, K5, K6, K8, K9, K10, K11, şamda psikososyal doyumun her an yaşanmak K12, K.13). Bazen kız istemese bile, özellikle istendiği evlilikler almaya başlamıştır (Aydın geçmişte, ailenin kızı vermeyi kabul etmesi ve Baran, 2010: 117-118). Bu durum Ağrı durumunda evlilik gerçekleşir (K1). için de geçerlidir. Ağrı’da eskiden evlilikle ilgili gelenek, görenek, örf ve adetler esnek Beşik kertmesi olarak adlandırılan evlilik olmayan katı kurallara bağlı iken, son yıllarda Ağrı yöresinde, özellikle geçmişte, iki şekilde aynı kalıptan çıkmış hissini veren ve düğün meydana gelmektedir: Bunlardan birincisi salonlarında Batı taklidi düğünler yapılmaya birbirini seven dost ailelerin aralarındaki başlanmıştır. Buna rağmen bazı gelenek, dostluğu kuvvetlendirmek için “Kızım olursa, görenek, örf ve adetlerin devam ettirildiği de senin oğlunundur.” diyerek daha çocuklar ifade edilebilir. doğmadan evliliğe karar vermeleridir. Ağrı’da beşik kertmesinin ikinci çeşidi ise çocuklar doğduktan sonra görülmektedir. Bu uygula- Evlenme Biçimleri mada bir tarafın kız, bir tarafın erkek çocuk Her toplum, kendi yapısına uygun sahibi olduğu aileler “Çocuklar büyüdük- evlenme biçimlerini tercih ederken, kişisel lerinde birbirleriyle evlendirelim.” diyerek anlayışına ters düşecek evlenme biçimlerini birbirlerine söz vermektedir. Bu evlenme de engellemeye çalışmaktadır. Buna rağmen biçiminde aileler arasında söz verildiği için çok farklı evlenme biçimleri vardır. Toplum- çocuklar büyüdüğünde isteseler de istemese- sal değişme sürecinde, endüstrileşme ve kent- ler de evlendirilir. Kaynak kişilerin çoğunluğu leşme önemli rol oynamaktadır. Türkiye’de bu uygulamanın eski dönemlerde çok aktif ve kültürel değişmelerin yoğun görüldüğü büyük katı bir şekilde uygulandığını dile getirmek- kentlerde tanışıp evlenme giderek yaygınla- tedirler. Hatta beşik kertmesi yapılan erkeğin şırken, gelenekselliğin ağır bastığı yörelerde ailesi çocuklar büyüyüp düğün yapıncaya çok farklı evlenme biçimlerine rastlanılmak- kadar, özellikle bayramlarda, gelin olarak tadır (Sezen, 2005: 186). Kaynak kişilerden gördükleri kız çocuğuna ve ailesine çeşitli elde edilen bulgular sonucunda Ağrı yöresin- hediyeler götürmektedirler (K1, K2, K3, K4, de geçmişten günümüze (özellikle geçmişte) K5, K6, K8, K9, K.10). beşik kertmesi, berdel, kız kaçırma yoluyla evlilik, görücü usulü evlilik, yenge evliliği, Kız kaçırma ile gerçekleşen bir diğer baldız evliliği ve baş örtüsü kaçırma yoluyla evlilik şekli ise bu yörede özellikle eski za- evlilik yaşandığı sonucuna ulaşılmıştır. manlarda çok sık görülmektedir. Bu evlenme şeklinin, genellikle, istenilen kızın verilmediği Ağrı’da evlenme işi genel olarak “kız durumlarda gerçekleşmesinin yanı sıra deği- bakma” ile başlar ve görücü usulü olarak şik birçok sebebinin (kızın verilmemesi vb.)

494 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Akif ARSLAN de olduğu kaynak kişiler tarafından anlatıl- on yedi/on sekiz, erkekte ise on dört/on beş maktadır (K1, K2, K3, K4, K5, K6, K8, K9, ile on dokuz/yirmi arasında olduğunu (K1, K10, K11, K12, K13, K11, K12, K.13). Kız K2, K3, K4, K5, K6, K8, K9, K10, K11, K12, kaçırma durumunda erkek tarafından bir kız K13) hatta yirmi yaşında olup da evlenmeyen alınması, silah, yüklü miktarda para, altın, çok kızların “Evde kalmış” olarak nitelendirildiği- fazla küçükbaş hayvan verilmesi gibi yöntem- ni dile getirmektedir (K1, K2, K3). Evlenme lerle kan davası veya berdelin önüne geçilme- isteğini erkek dile getirebilir ama kızın dile ye çalışılmıştır (K1, K2, K3, K4, K5, K6, K8, getirmesi ayıp karşılanır (K1). Erkekler, K9, K10, K11, K12, K13, K14, K8, K9, K14, eğer evde kız kardeşi varsa öncelikli olarak K1, K2, K3, K4, K5, K12, K13, K14). evlenme isteğini ona veya annelerine söyler, Ağrı’da özellikle geçmişte yenge ve baldız o da büyüklere söyler (K1, K2, K3, K4, K5, evliliği genellikle gelinin ya da damadın vefat K6, K8, K9, K10, K11, K12, K13). Erkekler etmesi sonucunda görülmüş olan bir uygula- en yakın arkadaşına “Babamlara, annemlere madır. Eşini kaybeden gelin, özellikle çocuk- söyle ben evlenmek istiyorum.” diyerek evin ları varsa, baba evine yollanmaz. Kaynı hatta içinde sorunlar çıkarmaya başlayarak, yemek kaynının oğlu varsa onunla evlendirilmek yemeyerek, saçlarını/sakallarını uzatarak, işe istenir (K1, K2, K3, K4, K5, K6, K8, K9, K10, gitmeyerek, inat ederek, huysuzluk çıkararak, K11, K12, K13). Bunun için öncelikle vefat evden kaçarak, uyumayarak, kendini hastalığa eden şahsın kardeşine, yengesini kabul edip atarak evlenme isteğini belirtir (K8, K2, K3, etmeyeceği sorulur (K5, K6, K12, K13, K14). K5, K1, K6, K9). Kızlar ise gelen taliplerin- Bazıları “Abimden emanet…” deyip kabul den biriyle evlenmek istiyorsa sessiz kalır ve ederken, bazıları da “Yan gözle bakamam.” aile de kızlarının evlenmek istediğini anlar deyip reddeder (K11, K12, K13). Bazı kaynak (K2, K4). Ailenin kızı vermediği durumlar- kişiler ise asla ölen şahsın kardeşine evlenmek da kızların inat ederek, iş yapmayarak, “Bu isteyip istemediğinin sorulmayacağını, gelinin evden bıktım.” gibi sözler söyleyerek evlen- kaynının yaşı küçük olsa bile zorla evlendiril- me isteğini belli ettiği de görülebilmektedir diğini dile getirmektedir (K1, K2, K3). Eşini (K25, K26). Eskiden büyük kız dururken kaybeden damat, ailede çok seviliyorsa ve küçük kız kocaya verilmezdi. Büyük kız du- özellikle çocukları varsa, teyze daha iyi bakar rurken küçük kızın verilmesi çevrenin de hoş düşüncesiyle baldızı ile evlendirilir (K1, K2, karşıladığı bir durum değildir. Buna rağmen K3, K11, K12, K13). Bu uygulama da önce- bazen ailenin küçük kızı verdiği de görül- likle damada ve kıza sorulur. Kabul ederlerse mektedir. Bu durumda kardeşlerin birbirine evlendirilir (K11, K12, K13). küsmesi, yıllarca konuşmaması gibi sorunlar Ağrı’daki diğer bir evlenme biçimi başör- da ortaya çıkmaktadır (K25, K26). tüsü kaçırma yoluyla evliliktir. Başörtüsü veya çamaşır gibi bir eşyası kaçırılan kız kirlenmiş Evlilik Öncesi sayılır ve genellikle kaçıran kişiyle evlenme Evlilik öncesi dönem gelin-damat seçimi, zorunluluğu ortaya çıkar. Hatta anneler kısmet açma, görücülük, kız isteme, söz çamaşır yıkadıklarında kızlarının başörtüsü- kesme, tatlılık, başlık, büyük nişan, nişanlılık nü-çamaşırını, çalınma ve kızının lekelenmesi süreci, daveti kapsayan dönemdir. korkusuyla, bahçeye asmazlar (K25, K26).

Gelin/Damat Seçimi Evlilik Yaşı/Evlenme İsteğini Belirtme Geçmişte Ağrı’da erkeklerden çok kız- Kaynak kişiler Ağrı’da evlenme yaşının ların seçimine dikkat edilmiştir (K1, K.2). geçmişte genellikle kızlarda on üç/on dört ile

495 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Akif ARSLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Kızların saygılı, güzel, hamarat olması, temiz- ailesi büyü/muska yaparak evliliği sağlamaya liği (Ev, ahır, hatta hayvanlar temiz mi değil çalışır (K1). mi?) aileler tarafında tercih edilmesini sağlar. Köylerde bir kız alınırken dikkat edilecek en Kız İsteme önemli özellik çalışkanlığıdır. Kızın ekmek yapabilmesi, süt sağması çok önemlidir (K11, Beğenilen bir kız varsa aile büyükleri K12, K.13). Görücüye giden şahıslar zaman özellikle aracı olan kişiye kız evini aratır, zaman kızdan bir iş (makasla bir bez kestir- çaya gelineceği söylenir ve aracıyla birlikte o me gibi) yapmasını da isterler. Hatta kızın eve gidilir (K1, K2, K3, K4, K5, K6, K8, K9, saçını nasıl bağladığı, kızın saçının (baş örtü- K10, K11, K12, K13, K1, K2, K3) Ziyaret sünü açarak) uzun mu kısa mı olduğu, dişinin sırasında evin temizliğine, sofra düzenine vb. çürük olup olmadığı, dantel yapıp yapamadığı dikkat edilir (K1, K2, K4). Kız istendikten gibi hususlara da dikkat edilir (K25, K26). sonra kız ailesinin erkek bir büyüğü “Kızımı Erkeklerde ise askerliğin yapılması, işin sana kurban ettim, feda ettim.” gibi bir cümle olması, ahlaklı olunması gibi hususlara dikkat kullanırsa bu cümleler kızın verildiği anlamı- edilir. Fakat özellikle kızlarda önemli görülen na gelir. Bu duruma ‘yol vermek’ denilir (K.1). en önemli husus, soy-sop-asalettir (K1, K2, Geçmişte kız istemede ve sonraki aşamalarda K3, K4, K5, K6, K8, K9, K10, K11, K12, damat kız evine gelemez. Nişandan sonra K13). Hatta kızın daha çok anne tarafının gelin ile damat, yenge vb. vasıtasıyla en fazla ve erkek doğurganlıklarının araştırıldığı da 1-2 defa gizlice görüşür (K25). görülmektedir (K11, K12, K13). Günümüz- de ise damat/gelin seçimi aileler tarafından Söz Kesme /Tatlılık /Büyük Nişan yapılmamaktadır. Genelde gençler birbirini (Haftalık)/ Başlık görüp beğenir (K1, K2, K3, K4, K5). Söz kesme kız evinin kızlarını vermeyi kabul ettiklerini ifade etmek için karşı tarafa Kısmet Açma verdikleri hediyeleri; söz kesimi yapılırken iki Evde kaldığı düşünülen kızların kısmetini tarafın birbirine verdikleri hediyeler, takılar ve açmak için türbelere götürme, dilek ağacına/ çamaşırları, söz kesiminden sonra kız evinde türbeye ip bağlama, muska/büyü yapma, ho- yenilen yemek ve şerbetle ilgili sözleri kapsar. calara götürülüp dualar okunması, nişanlanan Diğer taraftan söz kesmek için bir araya kızın yüzüğündeki kırmızı kurdeleyi kesip gelen ve erkeklerden oluşan dünür şerbet için evlenemeyen kıza vermesi, evde kalan bir kı- kız evine gönderilen şekere örtülen ve kayna- zın arkadaşı nişanlandığında yüzük takılırken naya verilecek olan kumaşla, şerbet sırasında evde kalanın ismini vermesi, evlenen bir kızın ağız silmek için misafirlere verilen peşgir ayakkabısının altına isim yazma, nişanlanmış gibi sözlerde bu bölümde değerlendirilecek bir kızın kısmeti kapanan diğer kızın ağzına sözlerdendir (Kaya, 1996: 23). tükürmesi, tuzlu ekmek pişirip perşembe Halkın diliyle evin yolu verildiği (tamam günü bahçe duvarının üzerine bırakma ve bir gelin kızı isteyin denildiği…) zaman söz ke- karganın ekmeği yiyip yemediğine, yediyse o simine onay verilmiş olunur. Erkek tarafının yöne gelin gideceğini düşünerek hangi yöne akrabaları ile ailenin büyükleri söz yüzükleri uçtuğuna bakma gibi uygulamalar Ağrı’da ile kız evine gider ve tarafların isteklerini görülmektedir (K1, K2, K3, K4, K5, K6, K8, konuşur. (Önceden söz yüzüğü yoktu. Bir K9, K10, K11, K12, K.13). Erkek bir kızla nişan yüzüğü ve bir tülbent getirilip nişan evlenmek istediğinde, istenen kız kendisiyle yapılırdı.) Bu istekler genellikle düğünde evlenmek isteyen erkeği istemiyorsa erkeğin takılacak takılar ve verilecek eşyalarla ilgilidir.

496 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Akif ARSLAN

Bu isteklere ‘Helat’ denilir. Helat genellikle elbiseler, kumaşlar alınır ve bunlar özel bir başlık parasıyla birlikte kesilir. Helat kesi- odada veya düğün salonunda serilir. Geçmişte minde abi, amca gibi yakın akrabalar ve yakın hediye edilen kaliteli ve pahalı entariler gurur dostlar komşular dikkate alınır. (Diyelim ki kaynağı olarak kabul edilmektedir. Erkek ta- bir nişanda 30-40 kişilik helat kesildi. Haf- rafının getirdiği tüm hediyeler bağırılarak ve talıkta bu helat gelinin anne babasına teslim gurur duyularak gelen misafirlere ilan edilir. edilir. Gelinin annesi helatı sırayla akraba- Bu durum düğünde takılan hediyeler için de lara/dostlara dağıtır. Helat verilen aileler, söz konusudur. Diğer bir ifadeyle gelin ile gelini düğünden önce evlerine davet ederler. damada takılan hediyeler bağırılarak duyu- Bu davette geline çeşitli hediyeler verilir.) rulur. Gelen hediyelerin çokluğu ve niteliği Geçmişte kız tarafı şunu versin, erkek tarafı gurur vesilesidir (K11, K12, K13, K15, K16). şunu versin gibi bir uygulama genelde yoktur. Haftalıklarda öncelikle erkeklere, sonrasında Çoğunlukla bütün masrafları erkek tarafı gençlere ve çocuklara en sonda ise bayanlara yapmaktadır. (Bununla birlikte kız tarafı çeşitli yemek yedirilir. Hazırlanan pilavın suyu ilk mutfak eşyaları hediye eder. Ama ayıp karşılan- önce damadın babasına içirilir ve yemeği ya- dığı için yatak odası hediye edilmez.) İki tarafın pana entari veya para verilir (K11, K12, K13). takılar vb. ile ilgili konuşmalarından sonra söz Nişan yüzükleri genellikle erkeğin amcası yüzüğü, aile büyüğü ya da saygınlığı olan biri gibi bir büyük tarafından takılır (K1, K2, K5). tarafından takılır ve hayır dualarının akabinde Geçmişte birçok nişanda damat olmaz, nişan Fatiha okunur (K1, K2, K3, K4, K5, K6, K8, yüzüğü sadece kıza takılırdı (K25, K26). K9, K10, K11, K12, K13, K14, K2, K3, ). Ağrı ilinde uygulanmakta olan bir diğer Tatlılık geleneği Ağrı ilinde nişandan gelenek de başlık parası verme geleneğidir. genellikle bir hafta sonra gerçekleşmektedir. Başlık parası, evlenecek erkeğin veya akraba- Erkeğin ailesi kız evine götürmek için lokum, larının kız babası veya akrabalarına yaptığı, çerez vb. hazırlar. Kıza verilmek için tatlının toplumlara göre değişen hukuksal ve toplum- yanında bir de bohça hazırlanır. Tatlıyı gö- sal uygulamaları içeren hediye niteliğinde bir türen kişiler erkek ailesinin kadın akrabaları ödemedir. Bu ödeme genellikle para, altın, ve komşularından oluşan kadınlardır (K1, hayvan (sığır, at, koyun, keçi v.s.), çeşitli süs K2, K3, K17, K18, K15, K16). İstenen kız ve eşyaları veya törensel değerler gibi şeylerdir ailesi gelen misafirlere çeşitli ikramları servis (Tezcan, 1976: 1). Söz kesimi sırasında ko- eder (K1, K2, K4, K17, K18). nuşulan bu gelenek genel olarak para ve altın, geçmişte ise hayvan (50 koyun 100 koyun Söz kesiminden sonra gelen aşama 50 toklu) verme şeklinde gerçekleşmektedir. ‘nişan’dır. Buna büyük nişan adı da verilmek- Kızın ailesi verilen başlığı çoğunlukla kızla- tedir. Nişan töreni genellikle kız evi tara- rının çeyizi için harcamaktadır (K1, K2, K4, fından düzenlenir (Santur, 2010: 2). Büyük K11, K12, K13, K18, K21, K23). Kız tarafı- nişan (Ağrı’daki adı ile haftalık) Ağrı ilinde nın durumu kötü ise erkek tarafı masrafları düğün gibi yapılır. Geçmişte genellikle kız karşılamaları için başlık parasını süt hakkı evinde, günümüzde düğün salonlarında ya- olarak kızın ailesine verir (K.18). Başlık pa- pılan haftalık’larda masraflar kız evine aittir. rasının çok bulunduğu durumlarda aracı olan İçinde armağanlar olan bohçalar ve farklı bir kişi, araya girip ikna edici şeyler söyleyip hediyeler ise erkek tarafından getirilir. Kızın miktarı indirir (K1, K17, K18). Başlık ailenin yakın akrabalarına birçok hediye alınır (K15, büyükleri bir aradayken ya da iki tarafın da K16, K17, K.18). Kız tarafı özel sofralar güvendiği biri varken babaya verilir. Para ve yemekler yapar (K.18). Entari gibi uzun bazen de minder altına konur ve kızın babası

497 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Akif ARSLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium tarafından oradan alınır (K1). Geçmişte baş- da sabun da hediye edilmiştir (K3). Bunun lık parası bazen de hayvan olarak verilmiştir. yanı sıra çocuklar ya da gençler kapı kapı do- Bu durumda kızın babası erkeğin babasının laşıp komşuları düğüne davet edebilmektedir ahırına gelir ve kararlaştırılan sayı kadar (K4, K5, K8, K9, K.10). Belki de geçmişte en hayvan seçer ve alıp satar. Sattıktan sonra yaygın uygulama damat ailesinin köylüleri bir erkek evine gelip satılan hayvanların ne kadar akşam çaya davet edip çay sohbetinde düğüne miktar ettiğini, paralarla kızına hangi eşyaları davet etmesidir. Gelin tarafı da aynı şekilde aldığını söyler (K.13). Başlık parası verme köylüleri düğüne davet eder ve bu davette imkânı olmayanlar ise kızı kaçırabilmektedir damat tarafından gelen atlıların karşılanması (K26). istenir. Gelin tarafı bunu yaptığında gelinin köylüleri damat tarafından gelen misafir- Nişanlılık Süreci lerden 2-3’ünü atıyla birlikte evinde ağırlar, yedirir, içirir vb. Aksi durumda kızın köylüleri Ağrı’da geçmişte nişanlılık sürecinde gönül koyar ve “Beni davet etmediler ki ben erkek ile kızın görüşmesi birbirlerini görmesi de atlıları misafir edeyim.” der ve kimseyi oldukça zordur. Aileler izin vermediği için ağırlamaz. Geçmişte ailelerin bir kısmı da görüşmeler gizlice, köşe bucaklarda, ahır- tanıdıkları düğüne bizzat davet etmişlerdir. larda, samanlıklarda, bazen de akrabaların Diğer bir ifadeyle damadın ailesinden biri, ya da yakın arkadaşların evinde gerçekleşir komşuları vb. ziyaret edip düğüne davet (K1, K2, K5, K6, K8, K10, K11, K12, K13). etmektedir. Günümüzde ise düğün kartları Nişanlıların görüşmesini bazen evdeki gelin vardır ve bu kartlar genellikle gençler vasıta- ayarlayabilmektedir (K1). Çok eski zaman- sıyla dağıtılır. Buna rağmen yakın akrabalara larda gelinle damadın ancak düğün günü bir- sadece kart gönderilmesi ayıp karşılanmakta- birlerini gördükleri ve tanıştıkları da sıklıkla dır. Bundan dolayı yakın akrabalar, komşular yaşanan bir durumdur. (K25). genellikle damadın annesi-babası tarafından Nişanlılık döneminde erkek evi kız evini ziyaret edilerek düğüne davet edilmektedir ziyaret etmekte, ziyarete giderken de çeşitli (K3, K25, K26). hediyelerle gitmektedir (K1, K2, K5, K17, Düğünden hemen önce bir akraba- K18). Nişanın bozulması ailelerin birlikte nın, köylünün, komşunun vb. vefat etmesi aldığı bir karar ise damat tarafının getirdiği durumunda, düğün kartlarının dağıtılması hediyeler damat ailesine genellikle geri verilir gibi hususlar da dikkate alınarak, ya düğün (K1, K5, K18). Fakat gençler arasında az da ertelenmekte ya da damadın ailesinden olsa bir yakınlaşma olmuşsa veya sorunların birkaç aile büyüğü cenaze sahiplerini ziyaret damattan ve/veya ailesinden kaynaklandığı ederek düğünü yapmak için izin istemektedir. düşünülüyorsa kız tarafı hediyeleri vermez Cenaze sahipleri doğal olarak izin verirler. (K2). Bazen nişanın bozulmasında hiçbir Buna rağmen düğünde müzik sesinin çok sorun yaşanmamışsa bile hediyeler istenirse açımlamaması gibi hususlara dikkat edilir verilir, istenirse verilmez (K26). (K25, K26).

Davet Düğün Düğün davetleri yaşanılan zamana göre Toplumun en önem verdiği ve en çok değişik yöntemlerle (eskiden bütün ailelere katılım olan törenlerden biri evlenmedir. Ev- beyaz değişik renkte işlemelerle işlenmiş lilikle gençler yuva kurmakta ve akrabalıkları mendil dağıtılması gibi) yapılmıştır (K11, pekiştirmektedir. K12, K23). Geçmişte bazen mendilin yanın-

498 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Akif ARSLAN

Düğüne Hazırlık gelen kişiler tarafından çıkarılır. Bu sırada Düğüne hazırlık aşamasında gelin, damat gelinin küçük kardeşi sandığın üstüne oturur ve ailesi için alışveriş yapılır. Kıza gelinlik, ve para almadan kalkmaz (K1, K2, K3, K4, elbise, bilezik vs. tüm ayrıntısına kadar, gelin K5, K6, K8, K9, K10, K21, K22, K23). Bu alış verişe çıkarılarak, alınır. Geçmişte ise sırada gelinin evinden tabak, çatal, kaşık gibi gelinin alışverişe götürülme geleneği yoktur. eşyalar damadın yengesi tarafından çalınır. Kaynanalar (damat anneleri) alış verişe çıkar Bu çalınan eşyalar evden çıkana kadar fark ve gelin, gelinin dedesi, gelinin kardeşi vb. edilmezse erkek tarafı zaferi kazanmış olur. için çarşıdan kumaş vb. hediyeler alırdı. Ay- Çalınan kaşık tabaklar ata, arabaya binil- rıca damadın annesi, gelini ve akrabaları için diği zaman birbirine vurulur ve gülüşmeler patik, kazak vb. örerdi. Geçmişte kız tarafına eşliğinde “Kızı sizden aldık.” gibi sözler götürülecek hediyeler de kız istendiğinde söylenerek gelin tarafı kızdırılmaya çalışılır. (nişanda) belirlenirdi. Mesela kızın anne- (K2, K.5). Yine bu sırada gelinin çeyizinde sine 5 kelle altın, babasına pardösü, takım olan yastık kaçırma olayı vardır. Gelinin elbise, yakın akrabalara 40 parça kumaş vb. evinden damat tarafından yastığın kaçırılması istenirdi. Kız evinde ise damada ve ailesine alay konusu olmaktadır. Müjde yastığını gelin bohça hazırlanır. Damat bohçasında pijama konvoyundan kaçırıp damadın evine ulaştıran takımı, havlu, mendil vb. bulunur. Damadın şahsa bir tavuk, horoz, harçlık vb. hediye veri- ailesine de entari, tülbent, lif, patik, yelek gibi lirdi. Geçmişte gelin çıkarılmadan önce kızın hediyeler konur (K1, K2, K4, K5, K17, K18, çeyizi bir araca yüklenirdi. Diğer bir ifadeyle K19, K25). gelin ile gelin eşyaları aynı gün damat evine getirilirdi. Eşya yüklenirken evin önünde kı- Nişan ile düğün arasında da aileler sürekli zın babası davetlilere “Ben kızıma bu eşyaları hediyelerle birbirlerini görmeye gider (K17, verdim Allah mutlu etsin.” diye yüksek sesle K18). Kurban Bayramı’nda kız tarafına boy- bağırırdı. (K5, K25). nuzları kırmızıya boyanan, boynuna ya kelle (Cumhuriyet altını) ya da bilezik takılmış koç Sağdıç yollanır (K1, K2, K3, K4, K5, K6, K8, K9, K10, K11, K12). Düğünde mutlaka sağdıçlar bulunur. Da- madın en yakın arkadaşı/arkadaşları sağdıcı Ağrı’da geçmişte az da olsa uygulanması- olur. Gelinin de ya yakın bir arkadaşı ya tey- na rağmen unutulan bir adet, geline ailesi ta- zesi gibi bir akrabası sağdıcı olur. Genellikle rafından alınan eşyaların yazılı olduğu cüzdan evlilerden seçilen sağdıçlar hem gelini hem diye adlandırılan defterin damadın annesine de damadı bilgilendirir ve düğündeki çeşitli verilmesidir (K1, K2, K5). görevleri yüklenirler. Sağdıç arkadaşlardan dayak yer ve düğün boyunca sürekli para Düğünden üç dört gün önce geline geti- harcar (K1, K2, K3, K4, K5, K6, K7, K8, K9, rilen bütün hediyeler ve kızın annesinin daha K10, K14, K17, K18, K19, K20, K21, K22, kız çocuk sayılabilecek yaşlardayken hazır- K23). Günümüzde kızların sağdıcı genel- lamaya başladığı çeyiz (danteller, işlemeli likle yoktur veya görevi eskisi gibi değildir. yazmalar, el işlemeli çoraplar, kazaklar vb.) Eskiden gelin sağdıcı, gelini evine götürür, bir odaya serilip herkese gösterilir. Gelenler saçını başını yapar, süsler, yedirir vb. Günü- (komşu, eş dost vb.) kıza çeyizlik eşya ya da müzde ise gelin sağdıcının görevini (kuaföre gücü yettiğince altın veya para getirir (K1, götürerek saçını başını yaptırma gibi) damat K2, K4, K5, K.18). Kızın çeyizi sonraki ailesi yapar (K25, K26). günlerde müzikler eşliğinde erkek tarafından

499 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Akif ARSLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Kına tini sağlamak, onları hayırlısı ile gelin ya da Kına gecesi, düğünden bir gün önce damat etmek, yuvadan uçurup, kendi yuvala- yapılan bir âdettir. Ağrı ilinde de düğünden rını kurmalarına yardımcı olmaktır (Turhan bir gün önce hem gelin için hem de damat Tuna, 2006: 155-156). için kına gecesi yapılmaktadır (K1, K2, K3, Erkek tarafı geçmişte gelini almaya K4, K5, K6, K8, K9, K10, K11, K12, K13, gitmeden bir veya uzaklığına göre birkaç K14, K15, K16). Erkeğin kına gecesinde kayış gün önceden gelin evine ruvi (tilki-haberci) kızdı, yüzük saklama gibi oyunlar oynanır, ha- denilen şahsı gönderirlerdi. Eski yaygınlığını laylar çekilir, şakalaşmalar olur, ikramlar yeni- kaybetmekle beraber halen bazı köylerde lir vb. Gelinin kına gecesi günümüzde akşam devam etmekte olan bir haberci gönderme 5-6’da başlarken geçmişte öğle 12 civarında geleneğinin amacı kızı almaya gitmeden başlamaktaydı. Gelinin kına gecesine damat önce, bir sonraki gün gelin getirmeye gide- ve erkekler gelmez. Gelin eline kına yakılacağı ceklerin sayısını bildirmek ve kız tarafının zaman elini açmaz. Erkek tarafı gelinin eline isteklerini öğrenmektir. Kız evinin dışında altın koyduktan sonra gelin, elini açar. Kınayı bulunan gelinin akrabaları bu şahsı gördükle- erkek tarafının kadınları hazırlar ve gelinin rinde ruvi’nin başına gelmeyeni bırakmazlar, eline sürer (K1, K2, K4, K5, K17, K18, K19, şakalaşmalar olur vb. Habercin şakalardan K21, K24). Kına yakılırken daha ziyade erkek kurtuluşu oğlan tarafının yardıma yetişme- tarafından gelen kadınlar türküler söyleyip ge- siyle gerçekleşir (http://agrirehberi.blogspot. lini ağlatmaya çalışmaktadır. Gelinin ağlayıp com.tr/2007/10/arinin-gelenek-ve-grenekle- ağlamadığı ise zaman zaman duvak açılarak ri.html, e.t.:11.10.2017, K25, K26) kontrol edilir. Kızların kına gecesine erkekle- rinkinden daha çok önem verilir (K1, K2, K4, Erkek tarafından büyükler ve davetliler K5, K17, K18, K19, K21, K24). kınadan sonraki gün yani düğün günü erken- den gelinin evine giderler. (Geçmişte farklı köy veya şehirlerden gelin getirildiğinde Gelin Alma ve Düğün gelinin köyüne en az bir gün önceden gidilir Geleneksel kültürde kına gecesinin ertesi ve köylülere misafir olunur. Bu misafirlik- günü gelin alma günüdür. Erkek evinden lerde kız tarafı gelen erkeklere 50-100 yün konvoy olarak hareket eden gelin alıcılar, öğle çorap hediye eder.) Gelinin babası/amcası olmadan eğlence ve oyunlarla davul zurna ile vb. kırmızı bir kuşağı gelinin beline üç defa kız evine gelir, evin önünde halay çekerler. bağlayıp açar. Eğer istenirse kuşağa bilezik ya Gelin alıcılar geldikten sonra hazırlanan gelin da altın takılmaktadır (K17, K18). Kız evden ailesiyle vedalaşır ve ana evinden uğurla- çıkarken genelde kadınlar ve gelin ağlar. nır. Bir yanda mutluluk oluşturan bu olay Ağlamayan gelin ayıplanır. Kızın ailesinden bir yanda da hüzün oluşturmaktadır. Gelin biri kapıyı tutar ve hediye vermeden kapıyı alıcıları gelini aldıktan sonra konvoy halinde açmayacağını ifade eder. Geçmişte gelin çıka- davul zurnalarla dolaşırlar. Gelin indirme, ge- rılırken silah verildiği bile olur. Ama genelde lin göçürme, gelin alma, Türklerde düğünün daha sonra silah geri gönderilir (K1, K2, K4, son gününü teşkil edip bütün Türk illerinde, K5, K6, K11, K12, K13, K14, K15, K16). törenler eşliğinde gerçekleştirilmektedir. Kol- tuğa alma ile kırmızı kuşak bağlama geleneği, Gelinin arkasından su dökülür, salâvatlar babanın velâyetinin, damada geçişini simgele- çekilir, dualar edilir ve evden çıkarılır, konvoyla mektedir. Çünkü bütün Türk illerinde babalık damat evine getirilir. Düğün konvoyu damat velayeti sonsuza kadar sürmez. Babalık evine doğru yol alırken gelin-damat arabasın- görevlerinden biri de evlatlarının mürüvve- dan içinde para olan ve önceden hazırlanan

500 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Akif ARSLAN zarflar arabanın önüne çıkan çocuklara fırlatı- Düğünlerde eskiden sırayla türkü söyleme lır. Konvoy damat evine yaklaştığında zaman geleneği vardır. Diğer bir ifadeyle halay çeken zaman traktör, bir kütük vb. ile konvoyun önü davetlilerden istekli olanlar çeşitli türküleri kesilir ve para talep edilir. Geçmişte ise gelin sırayla söylerler. Hatta hem düğünlerde hem atla veya traktörle de damat evine getirilirdi. kına gecelerinde dengbejler (âşıklara ben- Yine geçmişte gelin köye yaklaştığında gelini zeyen yerel sanatçılar) olurdu. Dengbejler getiren atlılar köye yaklaştıklarında cirit oyna- düğünlerde türküler söyler, hikâyeler/kıssalar maktadırlar (K14, K15, K16). anlatırlardı. Dengbejler günümüzde yerini mahalli sanatçılara bırakmıştır (K25). Erkek tarafına getirilen gelin yeni evine Günümüzde düğünlerde yemek olarak (Ki bu ev geçmişte genelde kayınpederin genellikle kavurma, pilav ve ayran ikram evidir, eskiden yeni evlenen çiftlere ayrı ev edilmektedir. Geçmişte ise keşkek, dolma açma geleneği yoktur.) girmeden önce çeşitli gibi yemekler de ikram edilmekteydi. Düğün âdetler uygulanmaktadır. Annesinin evinden sahibi geçmişte genellikle düğün için bir inek su ile uğurlanan gelin, damat evinde de su keserdi. Ayrıca düğüne katılanlara kuru yemiş ile karşılanır (K15, K16). Gelin damat evine paketleri dağıtılmaktadır. Düğünlerde aşçılar geldiğinde hediye almadan içeri girmeye- yemek kazanını açmayarak, çalgıcılar müzik ceğini söyler (eskiden gelinler kayınpederle aletlerini çalmayarak ve türkü söylemeyerek konuşmadığı için bu istek ya fısıldanarak ya da bahşiş istemektedirler (K26). birisi vasıtasıyla dile getirilir), kayınpeder sana bir inek verdim vb. diyerek bir hediye verir. Şah Bezeme Geline eve girmeden önce tabak, testi ya da bardak kırdırılır. Dama çıkan damat gelinin Taşlıçay’da Azeri Türkleri arasında devam başına elma, kuruyemiş gibi genellikle tatlı ettirilen bir düğün âdeti, şah bezeme âdetidir. olan şeyler dökülür. Bu uygulama evin huzuru/ (Şah Bezemesi 4 çeşit elma ağacı dalından bereketi olsun, gelin hep tatlı dilli olsun diye oluşmaktadır. Bu dört dalın altına belli bir şe- yapılmaktadır. Elmanın içine para konduğu kilde tahta bırakılarak dalların dik ve sağlam da olur. Gelin dualarla içeri girer ve kucağına olması sağlanır. Ardından dört dalın her bi- da erkek çocuğu verilir (K1, K2, K4, K5, K11, rinin başına bir elma bırakıldıktan sonra Şah K12, K15, K21). Evlilik törenlerinde elma, Bezemesinin geri kalanı gofret, üzüm, şeker- çeşitli aşamalarda, birbirinden farklı gayelerle leme ve Türk bayrağı ile süslenir.) Sağdıcın kullanılmaktadır. Bunlardan birincisi davetiye evinde bu şekilde hazırlanan ve malzemesi yerine “okuntu” olarak elmanın verilmesidir. gelinin yengesi tarafından verilen şah beze- Ayrıca, elma atma geleneği vardır. Bunlardan mesi kalabalık bir grup tarafından tekbirler, birincisi, daha çok masallarda görülen, elma salâvatlar eşliğinde damadın evine getirilir. atarak eş seçme geleneği; ikincisi ise, gelin, oğ- Bu sırada damat ve sağdıç, arkadaşlarından lan evine geldikten sonra, damat tarafından bir dayak yememek için kaçar. Köylüler daha elmanın gelinin başına atılmasıdır (Azerbay- sonra düğün yerine getirilen Şah Bezemesi can, Erzurum, Erzincan, Ağrı, Tunceli, Elazığ ile birlikte halay çekerek eğlenmeye başlar vs.). Ayrıca bayrak direğinin süslenmesinde ve (http://www.milliyet.com.tr/agri-da-sah-be- şah bezeme geleneğinde de elma vardır (Esma, zeme-gelenegi-yuz-yillardir-agri-yerelha- 2008: 195). Gelin koca evine gelirken baba- ber-2261901/, e.t.: 26.10.2017). sından kayınbabasına güzel bir silah getirir. Bunun anlamı dünürler arasındaki samimiyeti Nikâh/ Gerdek ve güveni arttırmaktır. Fakat genelde bu silah Anadolu’nun birçok bölgesinde resmi düğünden sonra geri gönderilir (K6). nikâh düğünden birkaç gün önce kıyılır. Dini

501 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Akif ARSLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium nikâhın ise gelinin oğlan evine geldikten son- nikâh ya düğünden kısa bir süre önce veya ra gerdeğe girilmeden önce kıyıldığı bilinir. sonra ya da düğün günü yapılır (K25, K26). Dini nikâh, yasalarda geçerli olmasa da gü- nümüzde hala varlığını devam ettirmektedir. Düğün Sonrası Hatta bazı yörelerde resmi nikâh kıyılmadığı, yalnızca dini nikâh kıyıldığı da bilinmekte- Anadolu’da ertesi günü çeşitli adlarla anı- dir. Özellikle ikinci defa evlenmek isteyen lır. İstanbul’da ve pek çok yerde “paça günü” erkek, ikinci karısına resmi nikâh kıyamadığı adı verilen bu günde, o gün gelen konuklara için dini nikâh kıymaktadır. Medeni ve dini paça ikram edilir. Bu günün adı Toroslar böl- nikâh kıyıldıktan sonra gelin ve damadın bir gesinde çarşaf, ve Çivril’de duvak, araya gelişlerine gerdek adı verilir. Gerde- Hatay ve Kerkük’te suphe, Isparta’da gelin ğin gerçekleştiği odaya ise; “gerdek damı”, ertesi Maraş ve Kütahya’da gerdek ertesi, “gerdek odası”, “gerdek evi” denilmektedir. Kastamonu ve Sinop’ta Samet, Kayseri’de gü- Gerdek odasına damat, sağdıç ve arkadaşları vey başı, Yörüklerde kâkül günüdür. Evlenme tarafından yumruklanarak uğurlanır (Artun, gelenekleri dizisi bu günle sona erer. Ondan 1998: 8). sonraki günler gelin ve güveyin el öpme gezileri, oğlan eviyle kız evinin karşılıklı ziya- Dinî nikâh Ağrı ilinde genellikle ya fetleri ve hediye alıp verme gibi gelenekler ile nişanda ya da düğünden önce yapılmaktadır devam eder (Boratav, 2003: 237) (K1, K2, K3, K4, K5, K6, K8, K9, K10, K11, K12, K13, K15, K16). Gerdek gecesi da- Düğünden sonra gelin ve damat, geçmiş- mat ve arkadaşları arasında oyunlar (yüzük/ te, gerdek gecesinden sonra üç gün odaların- milik saklama gibi) oynanmakta, eğlenceler dan çıkamaz. (Günümüzde böyle bir uygu- (Damadın arkadaşları damadı sağdıcın haberi lama yoktur.) Bu uygulamanın yapılmasının olmadan kaçırması, sağdıçtan para alındık- sebebi gelinin, damadın anne ve babasından tan sonra damadın geri getirilmesi, damadın utanmasıdır. Gelinin odasından çıkması ayakkabılarının arkadaşları tarafından alınıp evdeki bir kadın veya yakın arkadaşları tara- saklanması ve, sağdıçtan para istenmesi fından gerçekleştirilirken, damadın çıkması vb.) düzenlenmektedir (K6, K7, K14, K17, sağdıcı tarafından gerçekleştirilir. Diğer bir K18, K19, K20, K21, K22, K23). Eğlence- ifadeyle gelin ve damat kendi başlarına oda- ler bittikten sonra damadın arkadaşları ve larından çıkmazlar, çıkarlarsa ayıp karşılanır. sağdıç damadı gerdek odasına kadar götürür Gelin ve damat, geçmişte, arkadaşları tarafın- ve gerdek odasının önünde damadın sırtı- dan hamama götürülürdü (K1, K2, K4, K5, na vururlar (K17, K18, K19, K21). Gerdek K11, K12, K15, K16, K17, K18, K19, K21). öncesinde damat iki rekât namaz kılar. Gelin damatla konuşmayarak yüz görümlüğü ister. Gelin ve damat düğünden belli bir süre Damadın yengesi ya da gelinin sağdıcı gerdek sonra gelin kaynanaların ve kayınbabaların odasının kapısında müjdeli haber (gelin tara- elini öpmeye gider. Gelin kendi çeyizinden fından çarşaf getirilmesi) için bekler. Çarşaf hazırladığı hediyelerle bu ziyaretleri gerçek- getirildiğinde ailenin büyüklerine gelinlerinin leştirir (K1, K2, K4, K5, K11, K.12). namusunun temiz olduğu söylenir (K1, K2, Kız tarafı geçmişte düğünde kızlarına K5, K17, K18, K21). Günümüzde ise bu uygulama yoktur (K25). kelle altın (cumhuriyet altını) hediye edenlere düğünden sonra çeşitli hediyelerin olduğu Eskiden resmi nikâh 3-4 sene sonra veya bohça, para hediye edenlere ise bir çift yün 3-4 çocuk doğduktan sonra imkânsızlıkların çorap hediye ederlerdi (K25, K26). da etkisiyle, yapılırken, günümüzde resmi Düğünden bir hafta sonra damadın anne

502 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Akif ARSLAN babası, gelinin anne babasını ziyaret eder, benzerlik gösterdiği, bazı uygulamalarda ise kendilerine nişanlılık sürecinden düğüne ka- çeşitli farklılıklar olduğu belirlenmiştir. Yine, dar her aşamada sorun çıkarmadıkları, güzel çalışmada, Ağrı’daki evlenme merasimi ile il- bir gelin verdikleri vb. için teşekkür eder. Bu gili örf, adet, gelenek ve göreneklerin değişim ziyarette gelin damat yoktur. Hatta eskiden gösterdiği; dile getirilebilir. Evlilik ile ilgili bazı ailelerde damat ile gelin çocuk doğunca- kültürdeki bazı ciddi değişimlere rağmen ça- ya kadar anne evine gidememektedir (K25). lışmanın bütün verileri dikkate alınarak Ağrı ilinde evlenme ile ilgili kültürün korunmaya SONUÇ çalışıldığı ve kültürel özelliklerin hâlâ etkisini sürdürdüğü ifade edilebilir. Doğum, evlenme ve ölüm törenlerimize mahsus âdetlerimizin bir kısmı toplumu- muzun geçirdiği değişim süreçleri içinde KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY kaybolup giderken, bir kısmı günlük yaşamın Artun, E. 1998: “Tekirdağ Halk Kültüründe Geçiş içerisinde kendine bir yer bulup korunabil- Dönemleri Doğum-Evlenme-Ölüm”, Türk Dün- yası İncelemeleri Dergisi, 9-10, İstanbul, 2. miştir. Düğün geleneklerimiz evliliğin birta- kım gereksiz, anlamsız törenlerinden değildir. Aydemir, A. 2013: “Türk Dünyasında Bazı Düğün Terimleri ve ‘Al Duvak’ Geleneği Üzerine”, Bu geleneklerimiz, dünümüzü bugünümüze Turkish Studies - International Periodical for The ve bugünümüzü de yarınımıza taşıyacak olan Languages, Literature and History of Turkish or değerlerdir. Bu değerler kolay oluşmadığı Turkic, 8/9, 646-647. gibi, fertler arasında bu gibi değerleri oluştu- Aydın, O. ve Baran, G. 2010: “Toplumsal Değişme ramayan toplumlar da millet olamazlar. İslâ- Sürecinde Evlenme ve Boşanma”, Toplum ve miyet’i kabul edip yerleşik hayata geçmiş olan Sosyal Hizmet. 21(2), 117-118. Anadolu Türklerinin düğün âdetlerinde eski Berber, O. 2009: “Türk Kültüründe Eğlence ve Birlik göçebe hayatı devrine ait geleneklerin izleri Unsuru Olarak Düğünler”, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 10, açık ve kuvvetli bir şekilde görülür. Örneğin 10. günümüzde varlığını koruma mücadelesi Boratav, P. N. 2003: 100 Soruda Türk Folkloru, K veren geleneklerimizden birisi ‘Al Ruhu’nun Kitaplığı, İstanbul ?. hami ruh sayıldığı bir devrin hatırası olan Kaya, D. 1996: “Düğünlerimizle İlgili Terimler ve ‘al duvak’ geleneğidir. Bu gelenekte birçok Bunların Fonksiyonel Özellikleri”, Milli Folklor, mitolojik, etnografik ve folklorik sebepler Sayı: 29/30, 23. bulunmaktadır (Aydemir, 2013: 646-647). Kayabaşı, O. A. 2013: Taşeli Yöresi Geçiş Dönemle- Bu sebeplerin anlaşılabilmesinde ve kültür ri, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü devamlılığı sağlamada evlenme adetlerinin, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Halk yaşamdaki fonksiyonundan dolayı, özel bir Edebiyatı Bilim Dalı Yayınlanmamış Doktora yerinin olduğu ifade edilebilir. Bu öneminden Tezi, V. dolayı, yukarıda ayrıntıları yazılan bu çalış- Köktan, Y. 2008: Gilan Türk Halk Kültüründe Geçiş Dönemleri (Doğum-Evlenme-Ölüm), Sakarya mada, Ağrı ilindeki düğün örf, adet, gelenek Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlan- ve görenekleri ele alınmıştır. mış Doktora Tezi, 143. Araştırmanın sonunda Ağrı ilinde Santur, M. E. 2010: “Evlenme Adetleri”, Çukurova evlilik öncesinde gelin-damat seçiminden Türkoloji Makale Araştırma Merkezi, (http:// turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/27.php, başlayıp evlilik sonrası uygulamalara kadar e.t.:08.11.2017). devam eden evlilikle ilgili örf, adet, gelenek Sezen, 2005: L. “Türkiye’de Evlenme Biçimleri”, ve göreneklerin, Anadolu’daki hatta Türk Taed, 27, 186. dünyasındaki çeşitli evlilik uygulamalarıyla

503 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Akif ARSLAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Şimşek, E. 2008: “Ölümsüzlük İlacı Elma”, Turkish K16: Saniye Mısır, 52, Okuma-Yazma Yok, Ev Studies-International Periodical for The Languages, Hanımı, Ağrı Literature and History of Turkish or Turkic, 3/5, K17: Yağmur Erim, 22, Lise Mezunu, Ev Hanımı, 195. Ağrı Tezcan,M. 1976: “İlkel Toplumlarda Başlık Parası K18: Nurgül Erim, 35, İlkokul Mezunu, Ev Hanımı, Geleneği”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Ağrı Fakültesi Dergisi, 9, 1. K19: Bengül Özer, 26, Lise Mezunu, Ev Hanımı, Turhan Tuna, S. 2006: “Türk Dünyasındaki Düğün- Ağrı lerde Koltuklama ve Kırmızı Kuşak Bağlama K20: Hazım Özer, 30, Lise Mezunu, Memur, Ağrı Geleneği”, Bilig, 38, 155-156. K21: Sevim Dursun, 34, İlkokul Mezunu, Ev Hanı- Üstünova, K. 2011: “Erzurum Düğünlerinde ‘Elma mı, Ağrı Atma’ Geleneği”, Millî Folklor, 90, 1. K22: Fahri Dursun, 43, Yüksekokul Mezunu, Me- Zaripova Çetin, Ç. 2005: “Tatar Türklerinin Düğün mur, Ağrı Gelenekleri”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, 2(3), 2. K23: Veli Dursun, 86, İlkokul Mezunu, Emekli, Ağrı İnternet Kaynakları K24: Aslı Öztürk, 39, Lise Mezunu, Ev Hanımı, Taşlıçay http://www.milliyet.com.tr/agri-da-sah-bezeme-ge- lenegi-yuz-yillardir-agri-yerelhaber-2261901/ K25: Makbule Arslan, 61, Okuma Yazma Yok, Emekli, Eleşkirt http://agrirehberi.blogspot.com.tr/2007/10/ari- nin-gelenek-ve-grenekleri.html. K26: Cemil Cahit Arslan, 62, İlkokul, Ev Hanımı, Eleşkirt Kaynak Şahıslar K1: Safiye Kaya, 55, Okuma-Yazma Yok, Ev Hanımı, Ağrı K2: Fincan Solhan, 55, Okuma-Yazma Yok, Ev Hanımı, Ağrı K3, : Fesih Solhan, 59, Üniversite Terk, Kur’an Kursu Hocası/İmam, Ağrı K4: Saniye Tosun, 47, Okuma Yazma Yok, Ev Hanı- mı, Ağrı K5: Melek Sima Bulut, 46, İlkokul Terk, Ev Hanımı, Ağrı K6: Şerafettin Bulut, 49, İlkokul Mezunu, Esnaf, Ağrı K7: Yücel Bulut, 23, Yüksek Lisans Öğrencisi, Ağrı K8: Ersin Ok, 34, Ortaokul Mezunu, Esnaf, Ağrı K9: Mert Akdemir, 37, Üniversite Mezunu, Esnaf K10: Ağa Kızılaslan, İlkokul Mezunu, Serbest Meslek, Ağrı K11: İsminaz Gök, 63, Okuma-Yazma Yok, Ev Hanımı, Ağrı K12: Çiğdem Aslan, 50, İlkokul Mezunu, Ev Hanı- mı, Ağrı K13: Abdulkadir Polat, 58, İlkokul Mezunu, Serbest Meslek, Ağrı K14: Sıddık Mısır, 58, Lise Mezunu, Memur, Ağrı K15: Ayten Uğur, 46, Okuma-Yazma Yok, Ev Hanı- mı, Ağrı

504 Abdulcebbar KAVAK

THE FIGURES LEADING THE LITERARY AND SUFISTIC LIFE OF AĞRI AND THEIR EFFECTS ON SOCIO-CULTURAL ENVIRONMENT

Abdulcebbar KAVAK*

ABSTRACT ğrı, gets its name from the highest volcanic mountain called Ağrı Mountain. The city center which was once a small borough known as Karakose developed after 1927 and wasA named Ağrı. The new process beginning after the establishment of Republic after Ottoman, has brought about some changes and transformations in the social structure. The education and training institutions were merged whereas tekke and zavie were closed down and the secular activities were prohibited. Moreover, it is known that the literary figures who had prestigeous positions continued to conduct their religious and sufistic activities in different parts of Anatolia. Ağrı is province where many literary scholars were educated in terms of science and mysticism in classical madrasahs. The ones who concerned with science and schooling were titled as Molla or Mela while sufists dealing with religious acts were named Sheikh or Khalif. The scientific and sufistic activities in Ağrı were mostly conducted in Mosques but the number of sufists and and mudarrises who were trying to carry out the activities in madrasahs transfromed from small houses was not so small. The ctivities of more than one sufist or mudarrises primarily in the ex-center of Ağrı, Dogubayazıt, were available. Their full time and voluntary activities were appreciated by the public. Some of these sufists having worked as voluntary hodjas in the regions, where they carried out their activities, were appointed to Imam Hatip institutions by the Directorate of Religious Affairs. Some these figures, who were consulted by the public for their knowledge about sufistic and religious affairs, continued their careers as a parental tradition. In this regard, the presence of Arvasi, Kufravî and Topçu families should be emphasized. One of these families named Arvasî carried out their activities in Ağrı through the children and relatives of Abdurrahim Arvasî and Abdurrahman Qutup Arvasi since the 18th century. Kufravî family perpetuating the religious facilities of Sheikh Abdulbarî Kufravî and Şeyh Abdullah Kufravî and the facilities of Topçuzade family continued with Khalif were intensified during the period of Turkish Republic. It is seen that most of the figures who are active in the fields of science and mysticism in Ağri and its districts are connected with both their scientific and mystical identities. In

* Associate Prof. Abdulcebbar KAVAK, Ağrı İbrahim Çeçen University, Faculty of Divinity, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected]

505 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Abdulcebbar KAVAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium other words, while the same person tries to deal with the education from one side, he has undertaken mystical education work from the other side. On the other hand, there is another remarkable point that almost all of these people took their ijazeh (ratification) from the mudarris and sheiks who served in the Naqshbandi Khalidi lodges in the East and Southeast Anatolia. This can be expressed as the common point of the personalities belonging to the classes of science and sufi classes in Ağri. The best known of these centers of lore are The Kufravî lodge in Bitlis, Norshin (Güroymak) Madrasah and the Okhin Madrasah. Among these personalities, such scholars as Molla Mohammad Jalali, Molla Isamuddin Mollakendi, Molla Muhammad Kasorî, Molla Nadir Azizi, Molla Muhyeddin Eledagî, and such Sufis as Sheikh Abdulbari Kufravî, Sheikh Abdullah Kufrevi and Caliph Yusuf are among the figures who grew up during the Republican era in Ağrı. It would not be right to devote the efforts of these scholars and sufistic personalities to the field of science and Sufism who grew up under harsh conditions in the Republican period. As it is in many parts of the Islamic world, these persons in the province of Agri contributed to the knowledge and wisdom of the people from one side and played an important role in preventing the hostility between family and tribes with their respectable personalities from the other side. As a result, the unity and solidarity of the people, and social peace have been strengthened. In this paper, we will discuss the personalities that guide the life of science and Sufism outside the official education and training institutions of Ağrı during the Republican period, and we will briefly discuss the contribution of these persons to the social field. Key words: Republican Period, Ağrı, Science, Sufism, Mullah-Sufi.

506 YAZAR-1

CUMHURİYET DÖNEMİNDE AĞRI’DA İLİM VE TASAVVUF HAYATINA YÖN VEREN ŞAHSİYETLER VE TOPLUMSAL HAYATA TESİRLERİ

Abdulcebbar KAVAK* GİRİŞ döneminde yukarıda bahsedilen şahsiyetlerin gayretleriyle oluşan ilmî ve tasavvufî altyapı ğrı vilayet merkezinin 1927 yılında 1 ve güçlü dinî kültür, Cumhuriyet dönemin- Bayezid’den Karaköse’ye taşınması, de halefleri olan molla ve sûfîler tarafından doğalA olarak Karaköse’de idarî ve toplumsal devam ettirilmiştir. anlamda bir değişim ve canlılık meyda- na getirmiştir. Bununla beraber Osmanlı Bu bildirimizde Cumhuriyet döneminde döneminde Erzurum’a bağlı olan Bayezid Ağrı’nın resmi eğitim öğretim kurumları 2 Sancağında teraküm eden ilmî, tasavvufî ve dışında gönüllü olarak ilim ve tasavvuf ha- kültürel altyapının yeni vilayet merkezinde yatına yön veren şahsiyetleri ele alacak ve bu kurulması kolay olmamıştır. Zira Osmanlı şahsiyetlerin toplumsal alana katkılarından döneminde idarî işlemlerin yanında ilmî ve kısaca bahsedeceğiz. tasavvufî faaliyetler daha çok İran sınırında yer alan Bayezid Sancak merkezinde yo- CUMHURİYET DÖNEMİNDE ğunlaşmıştır. Bunun doğal sonucu olarak da AĞRI’NIN İLMÎ VE TASAVVUFÎ ilmiye ve sûfiyye sınıfına mensup şahsiyetler ALTYAPISI Bayezid Sancağında ikamet etmiş ve burada faaliyet yürütmüşlerdir. Bu şahsiyetlerin bazı- Osmanlı sonrası Cumhuriyetin kurulma- larının hizmetlerinden geniş bir çevre istifade sı ile başlayan yeni süreç toplumsal yapıda etmiş ve isimlerinden günümüze kadar saygı bazı değişim ve dönüşümleri de beraberinde ve sitayişle bahsedilmiştir. XVII. Yüzyılda getirmiştir. 3 Mart 1924 tarihinde çıkarılan âlim, mutasavvıf ve şair kimliklerini mezce- Tevhid-i Tedrîsat kanunuyla eğitim öğre- den Ahmed-i Hânî(ö. 1119/1707) ile âlim tim kurumları tek çatı altında toplanmıştır. ve mutasavvıf kişilikleriyle tanınan Seyyid 30 Kasım 1925 tarih ve 677 sayılı tekke ve Abdurrahim Arvâsî (ö. 1200/1786), Seyyid zaviyeler hakkındaki kanun ile de Türkiye’de Muhammed Berzencî ve Said Nursî’nin tarikat faaliyetleri yasaklanmış ve tekkeler hocası olan Molla Muhammed Celâlî ile kapatılmıştır. Bununla beraber asırlarca Halife Yusuf (ö. 1965)bunlar arasında en çok Anadolu’nun toplumsal hayatında saygın tanınanlardır. bir yer edinmiş olan ilim ve tasavvuf erbabı- nın, Anadolu’nun farklı şehirlerinde ilmî ve Cumhuriyetin kuruluşunu takip eden ilk tasavvufî faaliyetleri yürütmeyi sürdürdükleri yıllarda ülkemizde meydana gelen bazı siyasî bilinmektedir. ve toplumsal hadiseler ile bu hadiseler sonu- cunda alınan tedbirler ve çıkarılan kanunla- Doğu Anadolu bölgesinde klasik medrese rın, Ağrının toplumsal ve kültürel yapısındaki eğitiminin devam ettiği ve buralarda pek çok hareketliliği kısmen etkilediğini ve yavaş- ilim erbabının yetiştiği şehirlerden biri de lattığını belirtmek gerekir. Fakat Osmanlı Ağrı olmuştur. Klasik medreselerde okumuş

* Doç. Dr. Abdulcebbar KAVAK, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

507 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Abdulcebbar KAVAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium ve ilim icazeti almış Osmanlı bakiyesi çok fertleri Hakkâri’ye yönelmişlerdir. Hakkâri sayıda ilim ve tasavvuf erbabının tamamen beyinin kendilerine iltifat ve saygı göstererek gönüllülük esasına dayanan bu faaliyetlerine Van’ın Bahçesaray ilçesinde bulunan Arvas Ağrı halkı hem destek olmuş hem de istifade köyünde onlar için medrese ve cami inşa 4 etmiştir. etmesinin ardından Arvasî ailesi mensupları bölgede bir taraftan tedrisatla uğraşırken Halk arasında ilim ve tedrisatla uğraşan- diğer taraftan Kâdiriyye tarikatını yaymaya lara “Molla” veya Kürtçe “Mela-Mele” tabiri başlamışlardır. kullanılırken, irşad faaliyeti yürüten muta- savvıflar genel olarak şeyh yahut halife olarak Müderris olarak Beyazıd Sancağında isimlendirilmiştir. Ağrı’da hem ilmî hem de görevlendirilen Seyyid Abdurrahim Arvasî, tasavvufî faaliyetler için genellikle camiler Arvasî ailesinden Ağrı’ya yerleşen ilk âlimdir. kullanılmakla beraber, camilerin dışında Abdurrahim Arvasî ve yetiştirdiği çocukları büyük çoğunluğu evden dönüştürülmüş med- ve talebeleri 18. Yüzyılda Bayezid Sancağın- reselerde de bu faaliyetleri yürüten müderris da hem tedrisat hem de irşad faaliyetlerinde ve mutasavvıflar az değildir. Ağrı’nın eski bulunmuşlardır. Abdurrahim Arvasî’nin ve- merkezi olan Doğubeyazıt ilçesi başta olmak fatından sonra kardeşi Abdurrahman Kutub üzere hemen her ilçede birden fazla ilim Arvasî’nin de bazı aile fertleri Ağrıya gelerek ve tasavvuf erbabının faaliyetlerinden söz ilmî ve tasavvufî hizmetlerde bulunmuşlardır. edilebilir. Bu faaliyetleri yürüten şahsiyetlerin 2. Küfrevî Ailesi: Küfrevî ailesi de adını tamamen gönüllülük esasına göre ve tam Bitlis’te tekkesi bulunan Nakşibendî-Hâlidî zamanlı olarak yürüttükleri bu çalışmalar, şeyhi Muhammed Küfrevî’den almaktadır. halkın takdirine mazhar olmuştur. Yaşadıkları Muhammed Küfrevî, Nakşibendî-Hâlidî beldelerde uzun yıllar fahri imamlık görevi de yürüten bu âlim ve mutasavvıfların bir kısmı şeyhi Seyyid Taha Hakkarî’ye intisap etmiş ve sonradan Diyanet İşleri Başkanlığının açtığı onun emriyle irşad faaliyetlerinde bulunmak imam-hatip kadrolarına atanmışlardır. üzere memleketi olan Siirt’in Şirvan (eski adıyla Kufra) beldesinden ayrılarak Bitlis’e 5 Dinî ve tasavvufî konularda halkın saygı- yerleşmiştir. sına mazhar olan bu şahsiyetlerin bir kısmı bu işi bir aile geleneği olarak devam ettirmiş- Şeyh Muhammed Küfrevî’nin emriyle lerdir. Bu meyanda Ağrı’da ilim ve tasavvuf kendisinden hilafetname alan bazı aile fertleri alanında etkili olan aileler içinde Arvasî, Küf- ve halifeleri Bitlis ve çevre illerde irşad faali- revî ve Topçu ailelerinin adından bahsetmek yetlerinde bulunmuşlardır. Özellikle Erzu- gerekir. rum, Ağrı, Kars, Iğdır ve Ardahan Cumhuri- yet döneminde Küfrevî şeyhlerinin en yoğun 6 1. Arvâsî Ailesi: Arvâsî ailesi adını Vanın faaliyet yürüttükleri bölgelerdir. Bahçesaray (eski adıyla Müküs) ilçesinde yer alan Arvas köyünden almaktadır. Arvasî Küfrevî ailesinden Ağrı bölgesine irşad ailesinin ataları Moğolların Bağdat’ı ele için gönderilen mutasavvıf Şeyh Abdülbarî geçirmelerinin ardından Anadolu’ya göç Küfrevî’dir. Şeyh Abdülbari Küfrevî düzenli etmişlerdir. Ailenin büyüğü olan Hacı Kasım aralıklarla Ağrı’ya gelip köyleri dolaşarak Bağdadî’ye ait olduğu ifade edilen Seyahat- irşad faaliyetlerinde bulunmuştur. name adlı eserde, ailenin tarikat şeceresinin Seyyid Abdürrezzak Geylanî yoluyla Abdül- 3. Topçuzâde Ailesi: Bu ailenin ilim ve 3 kadir Geylanî’ye dayandığı görülmektedir. tasavvuf alanında tanınmasında öncülük eden şahsiyet halk arasında ve ilmiye sınıfı arasında Diyarbakır ve Bitlis’ten sonra bazı aile daha çok Halife Yusuf olarak bilinen Yusuf

508 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Abdulcebbar KAVAK

7 Tanrıverdi’dir. Babası Şerif Ağa, İshak Paşa 8. Halife Şeyh Süleyman / Patnos Sarayının topçusu olarak görev yaptığından 9. Halife Şeyh Salih / Patnos aileye Topçuzâde yahut Topçuoğlu Ailesi de 8 10. Halife Hasan / Patnos denmiştir. 11. Halife Ali / Patnos Ağrı ve ilçelerinde ilim ve tasavvuf alan- 12. Halife Şeyh Ramazan / Tutak larında faaliyet yürüten şahsiyetlerin çoğun- 13. Halife Ali / Tutak lukla hem ilmî hem de tasavvufî kimliklerini 14. Halife Halit / Eleşkirt mezcettikleri görülür. Yani aynı kişi bir 15. Halife Abdülkerim / Hamur taraftan tedrisatla uğraşırken diğer taraftan 16. Molla İsâmüddin Mollakendî tasavvufî eğitim işini de üstlenmiştir. Bu iki kimliği birleştirdikleri için kendilerinin 17. Molla Muhammed Kâsorî / Ağrı “âlim-mutasavvıf ” yahut “molla-sûfî” olarak Merkez nitelendirilmesi uygun olacaktır. 18. Molla Mustafa Bilici / Ağrı Merkez 19. Molla Muhyeddin Eledağî Ağrı’da faaliyet yürüten âlim-mutasavvıf- 20. Molla Nadir Azîzî / Ağrı Merkez ların hemen hepsinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki Nakşibendî-Hâlidî tekkele- 21. Molla Selahaddin Erden / Eleşkirt rinde görev yapan müderris ve meşayihten 22. Molla Musa Celâlî / Doğubeyazıt icazetli olmaları da dikkat çeken başka bir 23. Molla Muhammed Şuşikî / Ağrı husustur. Bu da Ağrı’daki ilmiye ve sûfiyye Merkez sınıflarına mensup şahsiyetlerin ortak noktası Bu şahsiyetlerden ilmî ve tasavvufî faa- olarak ifade edilebilir. Bu irfan merkezlerin- liyetleri ile isimleri Ağrının sınırlarını aşan den en çok bilinenler, Bitlis’te bulunan Küf- birkaçından kısaca bahsetmek istiyoruz. revî Tekkesi, Norşin (Güroymak) Medresesi ile Ohin Medresesidir. 1. Molla Muhammed Celalî AĞRI’DA İLMİYE VE SÛFİYYE Molla Muhammed Celâlî, 1851 yılında SINIFLARINA MENSUP TANINMIŞ Beyazıd Sancağında dünyaya gelmiştir. Med- ŞAHSİYETLER rese eğitim döneminden sonra memleketi Beyazıd’dan ayrılmayan Molla Muhammed Cumhuriyet döneminde Ağrı’da Molla/ Celalî, Osmanlı döneminde Sünnî medrese Mele olarak tabir edilen ilmiye sınıfı men- geleneğini aksatmadan devam ettiren Beya- supları içinde tasavvufî intisabı sebebiyle zıd Sancağının saygın âlimleri arasında yer bu alanda da faaliyet yürütenlerin sayısı az almıştır. 18. Yüzyılın ikinci yarısında Van’dan değildir. Bu sebeple âlim ve mutasavvıfların gelerek Beyazıd Sancağına yerleşen ve burada isimlerini birlikte zikredeceğiz. resmi olarak müderrislik görevini yürüten 1. Molla Muhammed Celalî / Beyazıd Seyyid Abdurrahim Arvasî’nin torunlarından Sancağı Seyyid Abdülaziz Arvasî’nin kızıyla evlene- 2. Şeyh Abdülbarî Küfrevî / Eleşkird rek Arvasîlerin damadı olmuştur. 3.Şeyh Abdullah Küfrevî / Eleşkird Osmanlının son döneminde ilmiye sınıfı 4. Halife Yûsuf / Beyazıd Sancağı mensubu olarak İran sınırında yetiştirdiği 5. Halife Tahir / Ağrı Merkez talebeler, Cumhuriyet dönemine ilim ve 6. Halife İsmail / Ağrı Merkez tasavvuf alanında damgalarını vurmuşlardır. 7. Halife Abdülmecid / Ağrı Merkez Bediüzzaman Said Nursî ve Halife Yûsuf talebeleri arasında en çok öne çıkanlardır.

509 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Abdulcebbar KAVAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

2. Şeyh Abdülbarî Küfrevî yandan ilim ve tedrisatla uğraşmış, eserler Şeyh Muhammed Küfrevî’nin oğludur. yazmış diğer yandan irşad faaliyetlerinde bu- Bitliste bulunan Küfrevî Tekkesi’nde yetiş- lunmuştur. Halife Yusuf, Ahmed-i Hanî’den miştir. İlim ve tasavvuf alanında babasından sonra Beyazıd sonra onun Beyazıt Sanca- aldığı mirası Doğu Anadolu bölgesindeki ğındaki ilmî ve tasavvufî görevini çocukları talebelerine aktarmıştır. Şeyh Muhammed üstlenmiştir. Küfrevî onu Ağrı vilayetinde irşad faaliyet- 9 lerinde bulunmak üzere görevlendirmiştir. AĞRI’DA ÂLİM VE Şeyh Muhammed Küfrevî’nin Erzurum’daki MUTASAVVIFLARIN TOPLUMSAL halifesi Hâce Muhammed Lütfî (Alvarlı HAYATA TESİRLERİ Efe), Şeyh Abdülbarî için “Abdülbârî Seyyid 10 İlmiye ve sûfiye sınıfı mensupları üst- necm-i hidâyet” tabirini kullanmıştır. lendikleri dinî ve tasavvufî misyon sebebiyle Şeyh Abdülbarî Küfrevî, irşad bölgesi İslam toplumunda hep saygın bir yere sahip olan Ağrı’ya belli aralıklarla gelerek belirledi- olmuşlardır. Zaman içinde bu saygınlık âlim ği yerleri dolaşmış ve halka ilmî ve tasavvufî ve mutasavvıfların toplumsal alanda mey- sohbetler yapmıştır. Bu sohbetler sayesinde dana gelen pek çok hadisede liderlik rolünü binlerce kişi Nakşibendiyye tarikatına intisap üstlenmeleriyle sonuçlanmıştır. Bir kısmı etmiştir. Yine irşad için bulunduğu Eleşkirt dinî karizmatik liderler olarak oldukça geniş ilçesinin Fêran köyü (Ziyaret köyü)’nde gece bir nüfuza da sahip olan bu zevâta, devlet teheccüd namazını kılarken fenalaşmış ve ricalinin de saygı göstermesi ve görüşlerine secde halindeyken vefat etmiştir. Vefat ettiği başvurması onları hem toplum hem de devlet köy halkının ricası üzerine Şeyh Abdülbarî nezdinde değerli ve güçlü kılmıştır. 11 Küfrevî Fêran köyüne defnedilmiştir. Osmanlı döneminde yukarıda bahsedilen etkin konumlarını hem halk hem de devlet 3. Halife Yûsuf ricali nezdinde asırlar boyu devam ettiren Halife Yusuf 1885 yılında Beyazıd Sanca- âlim ve sûfîler, Cumhuriyet dönemindeki ğında doğmuştur. Çocukluk ve gençliğini Os- yeni toplumsal yapılanma ve eğitim öğretim manlının son döneminde idrak eden Halife alanındaki köklü değişim sebebiyle devlet Yusuf, ömrünün kalan kısmını Cumhuriyet nezdinde sahip oldukları eski saygın ko- döneminde geçirmiştir. Hocası Muhammed numlarını kaybetmişlerdir. Fakat toplumsal Celalî’den medrese eğitimi aldıktan sonra alandaki saygınlıkları Cumhuriyet dönemin- 1925’te Şeyh Muhammed Dirşevî’den Nak- de de Anadolu’da devam etmiştir. Bu nedenle şibendiyye, 1935 yılında ise Şeyh İbrahim Anadolu’nun pek çok yerinde olduğu gibi Hakkı Basretî’den Kadiriyye tarikatı icazeti Ağrı’da da halk arasında tesirleri gözle görü- alarak tasavvufî bir kimliğe de sahip olmuş- lür bir şekilde hissedilmiştir. tur. Halife Yusuf ismi onun tasavvufî yönü- Ağrı’da çoğunlukla tedrisat ve irşad nün Sancağındaki en aktif âlim ve mutasavvıf faaliyetlerini birlikte yürüten bu şahsiyetlerin olarak nitelendirilebilir. Kürtçe olarak kaleme 12 Cumhuriyet döneminde toplumsal hayata te- aldığı on iki eserinden bahsedilir. sirlerini birkaç madde halinde özetleyebiliriz. Halife Yusuf ’un vefatından daha ağır 1. Âlim ve mutasavvıflar, yüzyıllarca bastığını göstermektedir. Bölgede yaygın olan toplumsal hayatın önemli unsurları olarak var Kadiriyye ve Nakşibendiyye tarikatlarından olmuş medrese ve tekke kültürünün, kısmen icazetli olan Halife Yusuf, vefatına kadar bir de olsa yaşatılmasında etkili olmuşlardır. Bu

510 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Abdulcebbar KAVAK zevât, bir taraftan Cumhuriyetin ilk yıllarında SONUÇ Ağrı’da dinî konularda halkın görüşlerine Cumhuriyet dönemi idarî ve toplumsal başvurabileceği yetkin şahsiyetlerin yetişme- alanda pek çok yeniliği içerse de, Osmanlı sine katkı sunarken, diğer taraftan din adamı döneminden kalma bazı uygulamalar daha yetiştiren resmi kurumların azlığı sebebiyle uzun süre halk arasında devam etmiştir. Asır- halk arasında doğabilecek tepki ve huzursuz- larca Osmanlı toplumunun ilim ve maneviyat lukların da önüne geçmişlerdir. alanlarında eğitim kurumları olan medrese ve 2. Osmanlı döneminde gerek yönetim tekke faaliyetleri, halkın desteklediği uygula- gerekse toplumsal alanı şekillendiren dinî an- malar içinde önemli bir yere sahip olmuştur. layış ve kurumların, Cumhuriyet döneminde laiklik esasına dayalı olarak yeniden şekillen- Toplumların uzun bir süreç içinde edin- dirilmesi sebebiyle toplumsal alanda ciddi dikleri davranışları ve gelenekleri bir anda bir boşluk meydana gelmiştir. Cumhuriyetin terk etmeleri beklenemez. Medrese ve tekke kuruluşunu takibeden yıllarda namaz kıldı- geleneği de Anadolu’nun hemen her şehrinde racak ve cenazeyi yıkayıp tekfin ve tedfini ile toplumsal hayatın vazgeçilmez unsuru haline meşgul olacak din adamı bulmada zorluk çe- gelmiştir. Bu nedenle Cumhuriyet döne- kildiği bir süreçte, Ağrı ve çevresinde gönüllü minde yasaklanmasına rağmen resmi eğitim olarak hizmet veren âlim ve mutasavvıflar, öğretim kurumlarının dışında medrese ve yetiştirdikleri talebeleri yoluyla bu boşluğu tekkeler farklı isimlerle ve halkın desteğiyle büyük ölçüde doldurmuşlardır. varlıklarını sürdürmüşlerdir. 3. Cumhuriyet döneminde özellikle Osmanlı döneminde şark vilayetlerinde- kırsal kesimde farklı sebeplerle örgün eğitim ki klasik medreselerde ve tekkelerde eğitim imkânı bulamayan pek çok kişinin, Osmanlı gören çok sayıda âlim ve mutasavvıf, Cum- döneminde klasik medreselerden icâzet almış huriyet döneminde Ağrı’da gönüllü olarak mollaların verdiği Arapça eğitim ile Kur’an-ı faaliyet yürütmüşledir. Tamamen halkın Kerim ve temel dini bilgilere sahip olması desteğiyle yürütülen bu faaliyetler, çok yönlü sağlanmıştır. Ağrı ve çevresinde resmi eğitim fayda sağlamıştır. kurumlarının yaygınlaşmasına kadar uzun- ca bir süre halk, dinî eğitime bu mollaların Ağrı’da klasik medrese eğitiminden geçen yanında okuyarak sahip olmuşlardır. ilim talebeleri, Cumhuriyet döneminde gide- rek artan din adamı ihtiyacına büyük oranda 4. Halk arasında dinî bilinç, ahlak ve cevap vermişlerdir. Diğer taraftan pek çoğu manevî değerlerin yaygınlaştırılmasında bu tasavvufî geleneğe sahip olan müderris molla- gönüllü âlim ve mutasavvıfların yetiştirdikleri lar, Ağrı halkının manevî ve ahlakî eğitimine yüzlerce talebenin rolü inkâr edilemez. de katkı sunmuşlardır. Gönüllülük esasına 5. Ağrı’da ilim ve irşadla uğraşan şahsi- göre yürütülen ilmî ve tasavvufî faaliyetler, sa- yetler Osmanlı döneminde olduğu gibi Cum- dece ilim ve maneviyat alanlarındaki boşluğu huriyet döneminde de toplumsal hadiselere gidermekle kalmamış, aynı zamanda Ağrı’nın duyarlı olmuş ve olumlu rol oynamışlardır. toplumsal yapısından kaynaklı olarak zaman Bu ilim ve gönül insanları, Ağrı çevresinde zaman baş gösteren aileler ve aşiretler arası yaygın olan aşiret yapılanmaları sebebiyle husumetlerin giderilmesinde yapıcı bir rol zaman zaman aileler ve aşiretler arasında oynamıştır. Bu durum Ağrı’daki toplumsal meydana gelen olumsuz hadiselerde aracı rolü hayatın ve birlikte yaşama kültürünün gelişti- oynamak suretiyle tarafları barıştırmışlardır. rilmesine yardımcı olmuştur. Böylece toplumsal huzurun tesisinde devlet kurumlarına yardımcı olmuşlardır.

511 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Abdulcebbar KAVAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

DİPNOTLAR / FOOTNOTES KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY 1 Yusuf Halaçoğlu, “Ağrı”, DİA İslam Ansiklopedisi, Akboğa, H. : Xelife Yusuf û Teqrîza wî, (Yüksek Türkiye Diyanet Vakfı yayınları, İstanbul 1988, Lisans Tezi), Bingöl Üniversitesi Yaşayan Diller 1/479; Hikmet Tanyu, “Ağrı Dağı”, DİA İslam Enstitüsü, Çevlig 2017. Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı yayınları, Bağdâdî, H. K. : Seyahatnâme,(Haz. Hacı Ahmed İstanbul 1988, 1/481. Mekkî Nuvînî’nin torunu, Hicri 1266), Matbu 2 Şemseddin Sâmî, Kâmûsu’l- a’lâm, Mihrân Mat- hale getiren, Seyyid İbrahim Arvâsî 1266. baası, İstanbul 1306, II, 1235. Halaçoğlu, Y. : “Ağrı”, DİA İslam Ansiklopedisi, Türki- 3 Hacı Kâsım Bağdâdî, Seyahatnâme,(Haz. Hacı ye Diyanet Vakfı yayınları, İstanbul 1988. Ahmed Mekkî Nuvînî’nin torunu, Hicri 1266), Korkusuz, M. Ş. : Nehri’den Hazne’ye Meşayihi Nakşi- Matbu hale getiren, Seyyid İbrahim Arvâsî, s. bendi, Kilim Matbaacılık, İstanbul 4-5. 2010. 4 Bağdâdî, Seyahatnâme, s. 26. Kutlu, H. : Hâce Muhammed Lütfî Hayatı, Şahsiyeti ve 5 M. Şefik Korkusuz, Nehri’den Hazne’ye Meşayihi Eserleri, Damla Yayınevi, İstanbul Nakşibendi, Kilim Matbaacılık, İstanbul 2010, 33; 2006. Hüseyin Kutlu, Hâce Muhammed Lütfî Hayatı, Şahsiyeti ve Eserleri, Damla Yayınevi, İstanbul Küfrevî, V. : Pir Muhammed Küfrevî, Kaynak Yayınla- 2006,s. 23; Vahyeddin Küfrevî, Pir Muhammed rı, İstanbul 2013. Küfrevî, Kaynak Yayınları, İstanbul 2013, s. 16. Lütfî, H. M. : Hülâsatü’l-Hakâyık, Alvarlı Efe Haz- 6 Bu hususta geniş bilgi için bk. Küfrevî, Pir Mu- retleri İlim ve Sosyal Hizmetler Vakfı, İstanbul hammed Küfrevî, s. 22, 71-142. 2013. 7 Hasan Akboğa, Xelife Yusuf û Teqrîza wî, (Yüksek Sâmî, Ş. Kâmûsu’l- a’lâm, Mihrân Matbaası, İstanbul Lisans Tezi), Bingöl Üniversitesi Yaşayan Diller 1306. Enstitüsü, Çevlig 2017, s. 25. Tanyu, H. : “Ağrı Dağı”, DİA İslam Ansiklopedisi, 8 Akboğa, Xelife Yusuf, s. 27. Türkiye Diyanet Vakfı yayınları, İstanbul 1988. 9 Küfrevî, Pir Muhammed Küfrevî, s. 105. 10 Hâce Muhammed Lütfî, Hülâsatü’l-Hakâyık, Alvarlı Efe Hazretleri İlim ve Sosyal Hizmetler Vakfı, İstanbul 2013, s. 149. 11 Küfrevî, Pir Muhammed Küfrevî, s. 105. 12 Akboğa, Xelife Yusuf, s. 31-37.

512 Cengiz SUNAY*

REFLECTIONS OF 1957 ELECTIONS IN AĞRI ACCORDING TO THE LOCAL PRESS

Cengiz SUNAY* Bilal TUNÇ**

ABSTRACT he establishment of the Democratic Party (DP) in 1946 and the subsequent coming of power, constitutes a critical point of Turkish Democracy History. For the first time in theT History of Turkish democracy, an opposition party was able to achieve power by the will of the people without any authority or power behind it. The dialogue and relations between the DP and the opposition in the 1950s plays an essential role in the determination of today’s power-opposition relations. In this study, “Yayla”, “Karaköse” and “Şark Ekspres” newspapers published in Agri in the 1950s were analyzed. According to gazettes, the general situation before the General Elections of 1957 deputies, which were of great importance in terms of Turkish Political History were examined. Also propaganda work done during campaign periods and election results and developments in the whole process were studied in an exhaustive way. In this context the purpose of this study is to understand how the 1957 elections were made in Agri and to determine its place in the history of democracy. While revealing how the electoral work among the political parties had turned into a political struggle with the view of the local press, this process strives to explain the interaction of Agri with the society within the framework of the concept of Democracy. In this context, this article is mainly prepared by the local press datas, research and examination works. Key words: Republican People’s Party, Democratic Party, Agri, Elections.

* Dr. Cengiz SUNAY, Yalova University, Faculty of Law, Yalova/TURKEY, e-mail:[email protected] ** Dr. Bilal TUNÇ, Ağrı İbrahim Çeçen University, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected]

513 MAHALLİ BASINA GÖRE AĞRI’DA 1957 SEÇİMLERİNİN YANSIMALARI

Cengiz SUNAY* Bilal TUNÇ**

AĞRI’DA EKIM AYI İÇINDEKI lar yaşanmaktadır. Söz konusu ve öne çıkan SIYASI PARTILERIN SEÇIM partilerden birisi TKP’dir. Parti içi anlaş- ÇALIŞMALARI mazlıklar sonucu TKP’nin Gürgöre, Abdi ve kim ayının başlarında DP’ye milletve- Tazeköy Ocak Başkanı Selahattin Alpsalan, partisinden istifa ederek DP’ye intisap etmiş- killiği için adaylık müracaatı sona ermiş 3 4 Eve 9 kişi adaylık başvurusunda bulunmuştur. tir . TKP’den daha önce de istifalar olmuştu . DP Ağrı İl Başkanlığı tarafından söz konusu Parti içi bu sorunlar, CMP’nin Ağrı gene- 9 aday arasında 5 kişiyi belirlemek ama- linde güç kaybetmesine ve en sonunda da cıyla seçim yapılması kararlaştırılmıştır. Bu Ağrı’da seçimlere katılmaktan vazgeçmesine bağlamda, adaylar arasında yapılacak seçim- ortam hazırlamıştır. ler sonunda 5 kişi Ağrı milletvekili adayları DP ve CHP gibi CMP de yapılan olacaklardı. Söz konusu oylamaya iştirak eden denemeler neticesi Ağrı milletvekili adayları kişiler, Kasım Küfrevi, Celal Yardımcı, Halis belirlenmiştir. Oylamalar neticesi partinin Öztürk, Nimet Sümer, Şeref Saraçoğlu, Ah- milletvekili adayları şu kişilerden müteşekkil met Süphandağ, Fettah Arvasi, Abdülkadir olmuştur: Avukat Halil Acarbey, Eleşkirt eski Şefkatli ve Mustafa Atabeyler’dir. Partililer Belediye Başkanı Ahmet Tekin, Avukat Mem- arasında yapılan oylamalar neticesi Kasım duh Bakiler ve son olarak CMP Genel Mer- Küfrevi, Celal Yardımcı, Halis Öztürk ve kez tarafından aday gösterilen Zeynel Abidin 1 5 Şeref Saraçoğlu’nun adaylığı kesinleşmiştir . Yakut ile Parti Divan Üyesi Rıza Güneş . Diğer adayı tespit etmek için de çalışmalara devam edilmiştir. Ağrı milletvekillerini belirlemek amacıyla DP tarafından başvuru yapanlar arasında DP gibi seçime katılan partilerden CMP yapılan oylamalar neticesinde Kasım Küfrevi de milletvekili adaylarını belirlemek için 492, Celal Yardımcı 468, Halis Öztürk 410 faaliyetler yürütmüştür. Ağrı’dan milletvekili ve Şeref Saraçoğlu 245 oy almıştır. Mevcut olabilmek için CMP’ye müracaat edenler, vekillerden Nimet Sümer ise ancak 239 oy Avukat Halil Acarbey, Avukat Memduh alabilmiştir. 1957 yılına kadar 4 milletvekili Bakiler, İl Genel Meclis Üyesi Zeynel Abidin ile idare edilen Ağrı’da bu tarihten itibaren 6 Yakut, Tüccar Nazım Güngör, İsmail Aras, milletvekili sayısı da 5’e çıkmıştır . Bu da, Eleşkirt eski Belediye Başkanı Ahmet Tekin, Ağrı’da nüfus artışına bağlı olarak milletvekili Tutak eşrafından Ziraatçı Memduh Kılıç ile 2 sayısının çoğaldığını göstermektedir. Ziraatçi Halil Alparslan’dır . DP’nin Ağrı adayları belli olduktan sonra Yerel basına göre, Ağrı’da partilerin mil- Başbakan Adnan Menderes, her bir adaya 7 letvekili adaylarını kesinleştirmeye çalıştığı ayrı ayrı tebrik mesajları göndermiştir . Bu- tarihlerde bazı partiler içinde birtakım sorun- rada dikkat çeken özelliklerden birisi Nimet

* Dr. Cengiz SUNAY, Yalova Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Yalova/TÜRKİYE, e-posta:[email protected] ** Dr. Bilal TUNÇ, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

514 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Cengiz SUNAY* The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Bilal TUNÇ

Sümer’in beklenenden çok az oy almasıdır. 14 Ekim 1957 DP Eski ve Yeni Meydan Özellikle Eleşkirt ve Doğubayazıt kazala- 15 Ekim 1957 CHP Eski ve Yeni Meydan rında çok az oy alan Nimet Sümer, DP Genel 16 Ekim 1957 Müstakiller Eski ve Yeni Meydan Sekreterliği’ne8 bilgi vermek üzere Ankara’ya gitmiştir . Burada yapılan görüşmeler ve alınan 17 Ekim 1957 CMP Eski ve Yeni Meydan 18 Ekim 1957 DP Eski ve Yeni Meydan kararlar neticesi, Nimet Sümer’in9 Van’dan aday gösterilmesine karar verilmiştir . 19 Ekim 1957 CHP Eski ve Yeni Meydan Ağrı’da 1957 Milletvekili Genel Seçim- 20 Ekim 1957 CMP Eski ve Yeni Meydan lerine katılan partilerden DP, CHP ve CMP 21 Ekim 1957 DP Eski ve Yeni Meydan dışında bağımsız olarak adaylık müracaat 22 Ekim 1957 CHP Eski ve Yeni Meydan edenler de vardır. Bunlardan birisi Resül Yü- 23 Ekim 1957 Müstakiller Eski ve Yeni Meydan ce’dir. 1950 ve 1954 seçimlerinde de müstakil aday olarak seçimlere katılan, ancak her iki Programdan açık bir şekilde görülebi- seçimde de seçilemeyen Resül Yüce, 1957 se- leceği üzere, Ağrı’dan DP, CHP, CMP ve müstakiller yani bağımsızlar seçimlere katıl- çimlerinde yeniden seçimlere10 bağımsız olarak katılmaya karar vermiştir . mışlardır. Devrin bir diğer siyasi partisi olan TKP ise Ağrı’dan seçimlere katılmamıştır. Bütün siyasi partiler, milletvekili adayları- Bunun dışında önceden 4 milletvekili adayını nı belirledikten sonra seçim propagandalarına belirleyen DP, adayların teslim günü olan 7 başlamışlardır. Özellikle seçim propaganda- Ekim 1957’de son adayını da ilan etmiştir. ları sırasında CHP ile DP arasında yoğun bir DP’nin Ağrı beşinci milletvekili adayı da Se- rekabet yaşanmıştır. Bu kapsamda CHP Ağrı lim Yatağan olmuştur. Yukarıda ifade edildiği Milletvekili Adaylarından Salih Türkmen gibi, Ağrı’nın mevcut vekillerinden Nimet ile Şevfi Şefkatli Ankara’dan Ağrı’ya gelerek 13 Sümer ise Van’dan aday gösterilmiştir . parti faaliyetlerine katılmışlardır. Adaylar, seçim çalışmaları kapsamında diğer adaylar- Partilerin Ağrı milletvekili adayları belir- la birlikte ortak hareket 11etmişler ve halkla lendikten sonra CHP İl Başkanlığı adayları görüşmeler yapmışlardır . arasında ilginç bir durum yaşanmıştır. Aday belirleme sırasında CHP’den altı kişinin Bütün partilerin milletvekili adayları milletvekili olmak için yeterli puan aldıkları belirlendikten sonra İl Seçim Kurulu tara- anlaşılmış, ancak Ağrı’dan sadece 5 milletve- fından partilerin propaganda günleri tespit kili çıkarılacağından CHP’den birisinin bu edilmiştir. Alınan karar neticesi sabah güneş hakkından feragat etmesi gerektiği günde- doğduktan akşam batıncaya kadar propa- me gelmiştir. Parti içinde yapılan istişareler gandaya devam edilmesine izin verilmiştir. sonucunda Hamit Akkaya, bu hakkından Ali Partilerin propaganda yeri olarak eski ve yeni İhsan Erhan namına vazgeçmiştir. Bu olayla meydan alanı yer olarak belirlenmiştir. Bu birlikte CHP Ağrı milletvekili adayları da meydanlarda partilerin propaganda tarihleri 12 kesin olarak belirlenmiş ve İl Seçim Kuruluna şu şekildedir : 14 teslim edilmiştir . CHP içinde bu gelişmeler Tarih Siyasi Parti Propaganda Yeri yaşanırken; DP İl Başkanlığı’nda da bir istifa 9 Ekim 1957 Müstakiller Eski ve Yeni Meydan olayı yaşanmıştır. DP Ağrı il teşkilatında uzun yıllar hizmet eden Şevki Karaca, mil- 10 Ekim 1957 CMP Eski ve Yeni Meydan letvekili adayları kesin olarak belirlendikten15 11 Ekim 1957 DP Eski ve Yeni Meydan sonra partisinden istifa etmiştir . 12 Ekim 1957 CHP Eski ve Yeni Meydan 9 Ekim 1957 tarihinde DP Milletve- 13 Ekim 1957 CMP Eski ve Yeni Meydan kili adaylarından Kasım Küfrevi ve Şeref

515 Cengiz SUNAY* IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Bilal TUNÇ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Saraçoğlu, il genelinde seçim faaliyetlerini konuşmasında; “Biz CHP Genel Sekreteri Ka- yürütmek üzere Ağrı’ya gelmişlerdir. Burada sım Gülek gibi meydanlarda elimize maydanozu kalabalık bir topluluk tarafından karşılan alıp halka göstererek hayat pahalılığı var demi- milletvekili adayları, kalabalığa hitap ederek yoruz. Biz, hürriyet ve adalet kavramlarından seçim vaatlerini sıralamışlardır. Bu arada Ağrı bahsediyoruz. Bu kavramların da CHP içinde bağımsız milletvekili adaylarından Resul asla bulunmadığını görüyoruz”. Demiştir. Bu

Yüce de Eski Meydan’da seçim propagandası-16 durum, Ağrı’da CHP ile CMP arasında ciddi nı yürütmüş ve halka hitap etmiştir . çelişmelerin olduğunu20 göstermesi bakımın- dan önemlidir . Devrin gazetelerine seçimle- Aynı tarihlerde seçim propagandasını re katılan bu iki muhalefet partisi arasındaki başlatan CHP milletvekili adayları da Ağrı tartışmalar seçim propagandaları boyunca genelinde ilçeleri gezmeye başlamışlardır. devam etmiştir. CHP Ağrı Milletvekili adaylarından Avu- kat Sıtkı Şefkatli ile Avukat Sıtkı Türkmen CMP’ye karşı ağır eleştirilerde bulu- beraberlerinde Hamit Akkaya, Hasan Ölçek, nan CHP adaylarına, CMP’liler de seçim Mükerrim Evren ve Eleşkirt İlçe Başkanı meydanlarındaki propagandalarında cevap Avukat Sadarettin Sübrahan ve kalabalık vermişlerdir. CMP Milletvekili Adayı Halit bir parti grubuyla Eleşkirt’e gitmişledir. İlçe Acarbey şunları söylemiştir: “Neden güceniyor- merkezinde ve köylerde temaslarda bulunan lar, kendileri neyin davasındadırlar? Bu millete milletvekili adayları büyük bir ilgiyle karşı- 17 yaptıkları daha unutulmamıştır. İpliği pazara lanmışlardır . 9 Ekim 1957’de ilk mitingini çıkmış bir partinin halktan hala itimat istemesi yapan CMP adayları, geniş halk yığınla- esef vericidir. Bu milleti artık aldatamazlar. rına hitap etmişlerdir. Bu mitingde CMP Köylüyü ayağı çarıklı başı kasketli güruh olarak Ağrı milletvekili adaylarında Ahmet Tekin gören CHP’lilere bu memleket ve bu köylü rey ile Halit Acarbey ayrı ayrı birer konuşma 18 vermemelidir”. Bu hatipten sonra söz alan yapmışlardır . CMP’den sonra DP de, ilk diğer CMP adayı da Memduh Bakiler de mitingini 10 Ekim’de yapmıştır. İlk propa- konuşmuş ve partisinin seçim vaatlerini uzun ganda konuşmasını yapan DP Ağrı Millet- 21 uzadıya anlatmıştır . vekili Adayı Şeref Saraçoğlu, halkın alkışları arasında kürsüye gelmiş ve DP ile CHP’nin Ağrı’da CHP ile CMP arasındaki bu ça- tutumu hakkında açıklamalarda bulunmuş- tışmaların devam ettiği tarihlerde CHP Ağrı tur. DP’nin köylerin kalkınmasında büyük Milletvekili Adayı Medeni Hukuk Doçenti roller üstlendiğini ve bunu büyük ölçüde de Zahit İmren de seçim çalışmalarını22 yürütmek başardığını ifade eden Saraçoğlu, CHP’nin üzere Ağrı’ya gelmiştir . Yayla gazetesinin bunu hazmedemediğini ve köylerin geliş- verdiği bilgilere göre, Zahit İmren’i havaa- mesinde en büyük engeli yine bu partinin lanında kalabalık bir grupla karşılamak için sebep olduğunu ifade etmiştir. Bu arada Şeref CHP tarafından yalanlar atılmıştır. Gazeteye Saraçoğlu’nun konuşması sırasında bazı göre, CHP’liler Zahit İmren ile birlikte İs- gruplar arasında kavgalar çıkmış, ancak bu met İnönü’nün geleceğini ve İmren’in Said-i olaylar fazla büyümeden engellenmiştir. Yayla Nursi’nin yeğeni olduğunu söylemişlerdir. gazetesinin verdiği bilgilere göre, kavgaya Bu nedenle, havaalanına inen Zahit İmren’i CHP’li olduğu iddia edilen kişilerin sebep 19 Said-i Nursi’nin yeğeni diye bir sürü kişi ta- olduğu anlaşılmaktadır . rafından eli öptürülmüştür. Ancak, sonradan Seçim propagandaları sırasında CHP ile bu kişinin Said-i Nursi’nin torunu olmadığı CMP arasında birtakım atışmaların yaşandığı ve onunla birlikte İnönü’nün de gelmediği anlaşılmıştır. Gazeteye göre, CHP bu yolla görülmektedir. CMP adaylarında Halit Acar- 23 bey 11 Ekim’de Mal Meydanı’nda yaptığı halkı kandırmıştır .

516 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Cengiz SUNAY* The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Bilal TUNÇ

Milletvekili Genel Seçimleri dolaysıyla sefer de sizin mazbatalarınızı değil, şamarla- Kars’a gelen Başbakan Adnan Menderes’in rınızı yiyerek buradan ayrılacaklardır. Bizler davetlisi olarak Ağrı Milletvekili adayı Kasım burada yok iken; meydanları boş bulmuş bol Küfrevi de Kars’a gitmiş ve halka hitap bol cirit atmışlardır. Hele biz bir meydanlara 26 etmiştir. Burada ilgiyle dinlenen ve halkın be- çıkalım, onlar gidecek delik ararlar” . ğenisini kazanan Kasım Küfrevi, 14 Ekim’de Patnos’a gelmiş ve burada seçim faaliyetlerini Celal Yardımcı Ağrı’ya geldikten sonra sürdürmüştür. Aynı günlerde CHP milletve- buradaki camilerin yapımı ve tamirleri için kili adaylarından Sıtkı Şefkatli, Salih Türk- 250.000 Lira getirmiştir. Diyadin Merkez men ve Zahit İmren de beraberlerindeki parti Camii’ne 20.000 TL, Toplucak Köyü Ca- üyeleriyle Patnos’ta temaslarda bulunmuşlar- mii’ne 3.000 TL, Patnos Merkez Camii’ne dır. Karaköse gazetesine göre, CHP’li adaylar 40.000 TL, Eleşkirt Merkez ve köy cami- Patnos’ta yaptıkları miting sırasında halktan lerine 20.500 TL ve vilâyet merkez ve köy 24 camilerine de 61.000 olmak üzere toplamda büyük destek görmüşledir .CHP başta olmak 27 üzere bütün siyasi partiler, ilçelerdeki temasla- 250.000 TL harcanmıştır . Seçim çalışma- rını bu şekilde devam ettirmişlerdir. ları kapsamında partililerin propagandalarını sürdürdükleri günlerde Milli Eğitim Bakanı 15 Ekim’de Ağrı’da ikinci mitingini Celal Yardımcı ve Ağrı Milletvekili Kasım yapan DP’liler, alanda büyük gruplara hitap Küfrevi, Ağrı’da büyük bir miting daha yap- etmişlerdir. Burada konuşmacı olarak Şeref mışlardır. Binlerce kişinin katıldığı mitingde Saraçoğlu ile Selim Yatağan bulunmuşlardır. konuşan Celal Yardımcı, seçimleri kesin ka- Parti icraatlarını anlatan ve CHP’nin halkı zanacaklarını, bu seçimde başta CHP olmak aldattığını iddia eden hatipler, konuşmalar üzere diğer hiçbir siyasi partinin hiçbir şe- 28 sonrası büyük kitleler eşliğinde parti binasına kilde başarılı olamayacaklarını söylemiştir . gelmişlerdir. Bu arada DP’nin Ağrı’daki üye Celal Yardımcı, daha sonra Tutak ve Patnos sayıları da sürekli olarak artmıştır. Son olarak kazalarına da gitmiş ve buralarda birtakım 29 Merkez ilçeye bağlı Güneysu nahiyesinden temaslarda bulunmuştur . Bu yerlerde halkla 250 kişi CHP’den istifa ederek DP’ye geç- 25 görüşen ve yapacakları çalışmalar hakkında mişlerdir . Bu durum, dönem itibarıyla DP bilgi veren Yardımcı, 21 Ekim 1957’de Doğu- Ağrı İl Teşkilatı’nın güçlü bir konumda oldu- bayazıt’a gitmiş ve burada büyük bir kalabalık ğunu ve halk tarafından halen büyük destek tarafından karşılanmıştır. Doğubayazıt’ta de- gördüğü şeklinde değerlendirilmektedir. meçler veren Celal Yardımcı, buradan tekrar 30 Milli Eğitim Bakanlarından ve DP Ağrı Ağrı’ya dönmüştür . Milletvekili Adayı Celal Yardımcı 16 Ekim 1957’de Ağrı’ya gelmiştir. DP İl Başkanlığı 1957 SEÇIMLERININ AĞRI’DAKI önünde halka hitap eden Yardımcı şunları SONUÇLARI VE SIYASI PARTILERIN söylemiştir: “Dünün kurtları, bugün kuzu DURUMU postuna bürünerek Ağrılıların huzuruna çık- Demokrat Ağrı gazetesine göre, 27 Ekim mışlardır. Dün bu milletin imanından malına 1957 tarihinde yapılan Milletvekili Genel kadar her şeyini soyanlar, bugün utanmadan Seçimleri ülke genelinde olduğu gibi Ağrı’da rey istemektedirler. Dün Moskofun yapmadığı da gibi büyük bir sükunet ve sorunsuz bir zulmü bu millete reva görenler, bugün o sürdüğü biçimde yapılmıştır. 28 Ekim 1957 sabahına ve yurdundan çıkardığı adamlardan medet kadar yapılan oy sayımlarında Ağrı’da ilk beklemektedir. Dünün insafsızlarında acaba ne olarak şu neticeler elde edilmiştir: DP’nin değişiklik olmuştur? Birden bire bunlar melaike 28.575 oy alarak birinci olduğu vilâyette mi oldular? Fakat, hemşerilerim ile onlar bu CHP 24.453 ve CMP 4.645 oy almışlardır.

517 Cengiz SUNAY* IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Bilal TUNÇ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Yukarıda ifade edildiği gibi büyük bir Devlet Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı sükûnet içinde yapılan Milletvekili Genel görevlerinde bulunmuş Celal Yardımcı’nın Seçimlerinde oyların sayıldığı sırada da 29.373 oy alarak Kasım Küfrevi’nin arkasında Ağrı’da herhangi bir sorun yaşanmamıştır. Oy ikinci olmasıdır. Seçimlerde 30.004 oy alan sayımlarının devam ettiği saatlerde DP’nin Kasım Küfrevi ise birinci olmuş ve Ağrı’da en İstanbul, Bilecik, Isparta, Sakarya, Denizli, fazla oy alan kişi olma hakkını elde etmiştir. Aydın, Çanakkale, Bursa, Kocaeli ve İzmir CHP’li Adayların Ağrı’daki oyları, vilâyetlerinde kahir bir neticeyle kazandıkları tespit edilmiştir. Seçimlerde ülke genelinde 46 Adı-Soyadı Aldığı Oy Oranı vilâyette DP; 16 vilâyette CHP, HP ile CMP 31 Salih Türkmen 25.072 ise sadece bir vilâyette kazanmışlardır . Ali Erhan 24.008 Burada dikkat bir gelişme seçimlere az Ali Dumlu 23.849 bir süre TKP’nin seçimlere katılmama karar Zahit İmre 23.704 alması ve HP’nin de bütün vilâyetlerde se- Sıtkı Şefkatli 23.428 çimlere iştirak etmemesidir. HP’nin seçimlere girmediği yerlerden birisi de Ağrı vilâyetidir. DP’den sonra Ağrı’da ikinci olan parti Sadece Burdur’da seçimleri kazanan ve sadece CHP’dir. DP’nin toplamda 146.116 oy aldığı buradan milletvekili çıkarabilen HP, seçim- Ağrı’da CHP ise toplamda 120.061 oy alarak lere katıldığı diğer yerlerin ise hiçbirinde ikinci olmuştur. DP’ye çok yakın bir oranda 32 seçimleri kazanmamıştır . Bunun gibi CMP oy alan CHP, devrin seçim sisteminden dola- de ülke genelinde pek bir varlık göstereme- yı Ağrı’dan milletvekili çıkarmayı başarama- miştir. Ağrı’da seçimlere girdiği halde, burada mıştır. Ayrıca, CHP’nin en çok oy alan Salih sadece 4.645 rey alabilen CMP, Kırşehir Türkmen bile aldığı 25.072’lik oy sayısıyla dışında seçimlere katıldığı vilâyetlerin hiçbi- DP’nin en az oy alan adayına yetişememiştir. 33 risinde milletvekili çıkaramamıştır . Bu da, dönem itibarıyla DP’nin Ağrı’da ik- tidar partisi kadar destek görmediği şeklinde Şark Ekspres gazetesine göre seçimlere değerlendirilmektedir. katılan partilerin adaylarının Ağrı’da aldıkları 34 oylar şu şekildedir : CMP’li Adayların Ağrı’daki oyları, DP’li Adayların Ağrı’daki oyları, Adı-Soyadı Aldığı Oy Oranı Abidin Yakut 5.319 Adı-Soyadı Aldığı Oy Oranı Halit Acarbey 5.193 Kasım Küfrevi 30.004 Celal Yardımcı 29.373 Rıza Güney 4.757 Halis Öztürk 28.929 Memduh Bakiler 4.644 Şeref Saraçoğlu 28.896 Ahmet Tekin 4.358 Selim Yatağan 28.914 Osman Bölükbaşı’nın genel başkanlığını Bu oylarla DP, 146.116 oy alarak birinci yürüttüğü CMP, Ağrı’da çok fazla bir varlık parti olmuştur. Böylece devrin seçim sistemi- gösterememiştir. CMP’nin Ağrı’da aldığı ne göre, DP Ağrı’da birinci parti olarak çık- toplam oy oranı 24.271’dir. CMP, aldığı bu tığı için vilâyetin bütün milletvekillerine tek oranlarıyla DP’nin an az oy alan adayı Sıtkı başına sahip olma hakkını da elde etmiştir. Şefkatli’ye bile yetişememiştir. Bu oran, Bu seçim sonuçlarından ilginç bir durum or- CMP’nin Ağrı genelinde yeterli bir etki taya çıkmaktadır. Bu, da Ağrı’daki seçimlerde bırakmadığı şeklinde yorumlanmaktadır.

518 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Cengiz SUNAY* The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Bilal TUNÇ

Bunun dışında Ağrı’da seçimlere bağımsız 150.000’e yakın oy alarak 5 milletvekili çı- aday olarak giren Resul Yüce ise sadece 23 oy karan DP, 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi’ne alabilmiştir. kadar bu durumunu sürdürmüştür. Ağrı’da bütün partilerin oy toplamlarından daha fazla SONUÇ oy alabilen DP, bu yönüyle Ağrı’da ilgi gören bir parti olduğunu kanıtlamıştır. 7 Ekim 1957 yılında yapılan Milletvekili Genel Seçimleri öncesinde Türkiye’nin halen en güçlü partisi konumunda olan devrin DİPNOTLAR / FOOTNOTES iktidar partisi DP’dir. Bu dönemlerde temel 1 Yayla Gazetesi, 1 Ekim 1957 muhalefet partisi konumunda bulunan CHP 2 Şark Ekspres Gazetesi, 1 Ekim 1957. başta olmak üzere; bütün muhalefet grupları 3 Karaköse Gazetesi, 1 Ekim 1957. ülkenin ekonomik sıkıntılar ve özgürlükler 4 Şark Ekspres Gazetesi, 1 Ekim 1957. meselesi üzerinde dururken; yine de somut 5 Yayla Gazetesi, 2 Ekim 1957. çözümler üretmekten uzak bir görünüm 6 Demokrat Ağrı Gazetesi, 3 Ekim 1957. sergilemektedir. 7 Demokrat Ağrı Gazetesi, 4 Ekim 1957. 8 Şark Ekspres Gazetesi, 3 Ekim 1957; Karaköse 1950’li yıllarda Türkiye’de en güçlü Gazetesi, 3 Ekim 1957. muhalefet partisi CHP olmakla birlikte tek 9 Demokrat Ağrı Gazetesi, 8 Ekim 1957. parti döneminin hatıraları henüz hafızalardan 10 Karaköse Gazetesi, 3 Ekim 1957. silinmemiştir. Bu yüzden adı geçen partiye 11 Yayla Gazetesi, 7 Ekim 1957. ilgi DP’ye nazaran azdır. Bir diğer muhale- 12 Demokrat Ağrı, 8 Ekim 1957. fet partisi olan CMP ise geniş bir vizyona 13 Karaköse Gazetesi, 8 Ekim 1957. sahip değildir. 1950 ile 1960 yıları arasın- 14 Karaköse Gazetesi, 9 Ekim 1957. daki diğer muhalefet partisi HP ise henüz 15 Şark Ekspres Gazetesi, 9 Ekim 1957. yeterince örgütlenememiş ve DP’ye alternatif 16 Demokrat Ağrı Gazetesi, 10 Ekim 1957. olabilecek bir söylem getirememiştir. Bu 17 Şark Ekspres Gazetesi, 10 Ekim 1957. dönemlerde CHP’nin başarısı ise aydınların 18 Demokrat Ağrı Gazetesi, 11 Ekim 1957. desteğini tekrar kazanmasıdır. Dolayısıyla bu 19 Yayla Gazetesi, 11 Ekim 1957. seçimlerde DP’nin kazanacağı açık olmakla 20 Şark Ekspres Gazetesi, 12 Ekim 1957. birlikte önemli bir oy kaybına uğramış olması 21 Yayla Gazetesi, 12 Ekim 1957. ise sürpriz olmuştur. 22 Karaköse Gazetesi, 14 Ekim 1957. Türkiye, böyle bir siyasi ortamda genel 23 Yayla Gazetesi, 13 Ekim 1957. seçimlere gitmiştir. Ağrı’da TKP ve HP hariç, 24 Karaköse Gazetesi, 15 Ekim 1957. diğer bütün partilerden DP, CHP ve MP se- 25 Yayla Gazetesi, 16 Ekim 1957. çimlere iştirak etmişlerdir. Bu siyasi partilerin 26 Demokrat Ağrı Gazetesi, 17 Ekim 1957. dışında Ağrı’dan bir de bağımsız aday vardır. 27 Yayla Gazetesi, 18 Ekim 1957. Ağrı’daki yerel basına göre, seçimler öncesin- 28 Demokrat Ağrı Gazetesi, 18 Ekim 1957; Kara- de Ağrı’da partiler arasında büyük çekişmeler köse Gazetesi, 19 Ekim 1957; Yayla Gazetesi, 18 olmuş ve partiler sıkı bir seçim çalışması Ekim 1957. yürütmüşlerdir. 29 Yayla Gazetesi, 21 Ekim 1957. 30 Yayla Gazetesi, 22 Ekim 1957. 27 Ekim 1957’de yapılan Milletvekili 31 Demokrat Ağrı Gazetesi, 28 Ekim 1957. Genel Seçimlerinde ülke genelinde oyların 32 Demokrat Ağrı Gazetesi, 28 Ekim 1957. büyük kısmını alan DP, seçimleri yeniden ka- 33 Yayla Gazetesi, 28 Ekim 1957. zanmış ve iktidar olmayı başarmıştır. Ağrı’da 34 Şark Ekspres Gazetesi, 28 Ekim 1957.

519 Cengiz SUNAY* IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Bilal TUNÇ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY Demokrat Ağrı Gazetesi, 3 Ekim 1957. Demokrat Ağrı Gazetesi, 4 Ekim 1957. Demokrat Ağrı Gazetesi, 8 Ekim 1957. Demokrat Ağrı Gazetesi, 8 Ekim 1957. Demokrat Ağrı Gazetesi, 10 Ekim 1957. Demokrat Ağrı Gazetesi, 11 Ekim 1957. Demokrat Ağrı Gazetesi, 17 Ekim 1957. Demokrat Ağrı Gazetesi, 18 Ekim 1957. Demokrat Ağrı Gazetesi, 28 Ekim 1957. Karaköse Gazetesi, 1 Ekim 1957. Karaköse Gazetesi, 3 Ekim 1957. Karaköse Gazetesi, 8 Ekim 1957. Karaköse Gazetesi, 9 Ekim 1957. Karaköse Gazetesi, 14 Ekim 1957. Karaköse Gazetesi, 15 Ekim 1957. Karaköse Gazetesi, 19 Ekim 1957. Şark Ekspres Gazetesi, 1 Ekim 1957. Şark Ekspres Gazetesi, 3 Ekim 1957. Şark Ekspres Gazetesi, 9 Ekim 1957. Şark Ekspres Gazetesi, 10 Ekim 1957. Şark Ekspres Gazetesi, 12 Ekim 1957. Şark Ekspres Gazetesi, 28 Ekim 1957. Yayla Gazetesi, 1 Ekim 1957 Yayla Gazetesi, 2 Ekim 1957. Yayla Gazetesi, 7 Ekim 1957. Yayla Gazetesi, 11 Ekim 1957. Yayla Gazetesi, 12 Ekim 1957. Yayla Gazetesi, 13 Ekim 1957. Yayla Gazetesi, 16 Ekim 1957. Yayla Gazetesi, 18 Ekim 1957. Yayla Gazetesi, 21 Ekim 1957. Yayla Gazetesi, 22 Ekim 1957. Yayla Gazetesi, 28 Ekim 1957.

520 Fatma TEMELLİ

INVESTMENT AREAS IN AĞRI

Fatma TEMELLİ*

ABSTRACT: ğrı is a city established on a plateau of 1650 meters altitude and is located on Turkey’s Iranian border. As one of the entrance doors to Anatolia, Ağrı province has hosted many civilizationsA for centuries. The province has been named Ağrı because of Ağrı Mountain, which is the highest mountain of Turkey and Europe with a height of 5,137 meters. Ağrı Mountain, which is mentioned in the Torah because of its relevance to the Noah Flood, also referred as Ararat by westerners. The province of Agri consists of a total 8 provinces including the central district. Names of districts are Diyadin, Dogubayazıt, Eleşkirt, Hamur, Patnos, Taşlıçay, Tutak. Ağrı’s underground and overground resources and uncontaminated nature provide an appropriate environment for production of organic products. In recent years, Agri offers great potential for investors with the development of technology, facilitation of transportation, increase of public investments, elimination of infrastructural deficiencies, importance of energy and trade routes passing through the region, development of the vision of the region’s people, investors’ interest, state support and incentives for private sector investments. Ağrı’s proximity to the Iranian and Central Asian markets provides transport advantages while the maximum level of government incentives significantly reduces the return on investment. The purpose of study on this context is to identify the current and potential investment areas suitable for the province of Agri. Regarding data considering the general and socio-economic status of Ağrı after a large scale literature search; it is revealed that investments are profitable for Ağrı province and for investor. In this context, this is a local study and can be described as an area survey. Key words: Ağrı City, Socio-EconomicStructure,Investments,InvestmentAreas.

* Dr. Fatma TEMELLİ, Ağrı İbrahim Çeçen University, Faculty of Economics and Administrative Sciences, Department of Business Administration, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected]

521 AĞRI’DA YATIRIM ALANLARI

Fatma TEMELLİ* GİRİŞ bölgenin karakteristiğinin ortaya konmasına ok uluslu şirketlerden mikro ölçekli ve bölgesel gelişme farklarını azaltacak olan işletmelere kadar, bir ekonomide yer alan rekabetçi sektörlerin belirlenmesine bağlıdır Çbütün işletmelerin verimli alanlara yatırım (Ed. Tutar vd., 2013). yapmasında, yeni iş olanakları yaratmasında Bu çalışmanın amacı; geniş bir literatür ve genişlemesinde, kaliteli yatırım ortamı araştırması sonucunda Ağrı ilinin genel önemli bir rol oynamaktadır. Bu açıdan ve sosyo-ekonomik durumunu mevcut durum bakıldığında yatırım ortamı, aynı zamanda analizi ile ele alarak, ortaya konan veriler ekonomik büyümenin ve refah düzeyinin ışığında Ağrı ili için uygun olan mevcut ve artırılmasında önemli bir yerdedir. Tarım- potansiyel yatırım alanlarını belirtip, bu yatı- dan üretime, çok uluslu şirketlerden küçük rımların Ağrı ili için kârlı olduklarını ortaya işletmelere kadar tüm firmalar, bir ülkenin koymak ve bir değerlendirme yapmaktır. Bu kalkınmasında esas rol oynamaktadırlar. Özel bağlamda çalışma, yerel bir çalışma olup alan sektör firmalarının pazar paylarını artırmak araştırması niteliği kazanmaktadır. ve faaliyetlerini daha kârlı hale getirmek için, hem yenilikçi fikirlere hem de fiziki üretim YATIRIM KAVRAMI araçlarına yaptıkları yatırımlar, ekonomik bü- yümenin ve zenginleşmenin öncüsü olmak- Yatırım kavramı, denildiğinde değişik bi- tadır (Bölgesel Yatırım Ortamı Değerlendir- lim dallarında veya ortamlarda farklı tanımlar mesi Raporu, 2016:1). yapılabilmektedir. Ekonomi, işletme ve halk dilinde yatırım kavramı farklı şekillerde Kalkınma sürecinde, her ülkede gelişme- tanımlanmıştır. nin tüm bölgelerde aynı anda başlayamaması, öne çıkan yatırım alanları ve sektörlerin geli- Halk dilinde yatırım, ekonomik değerle- şim merkezlerinde yoğunlaşması, günümüz- rin kâr amacı ile bir işe tahsis edilmesi, ser- deki bölgeler arası gelişmişlik farklarını or- mayenin korunması veya gelir elde edilmesi taya çıkaran en temel sebeptir. Bölgeler arası amacıyla bir değerin ya da mülkiyet hakkının gelişmişlik farkları beraberinde ekonomik ve elde edilmesidir. Ekonomik anlamda yatırım, sosyal sorunları getirmektedir. Bu sorunların üretim araçları toplamını (sermaye stokunu) ortadan kalkması için geri kalmış bölgelerde arttırmaya yönelik harcamalardır. İşletme gelir seviyesinin artırılması, ekonomik faaliyet biliminde ise yatırım, fon oluşturma ve kul- çeşitliliğinin sağlanması, yerel yönetimlerin lanma şeklinde tanımlanmaktadır. İşletmeye güçlendirilmesi, bölgedeki potansiyelleri göre yatırım kavramı, işletme bilânçosunun harekete geçirecek girişimlerin desteklenme- aktifinde yer alan varlıkların toplamı veya si, işbirliğine dayalı rekabetin geliştirilmesi paranın farklı üretim unsurlarına dönüşmesi- ile kaynakların yerinde ve etkin kullanılma- dir. ÖZET olarak yatırım, ileriki dönemlerde sının sağlanması gerekmektedir. Söz konusu tüketmek üzere yapılan üretimdir (Aydın, gerekliliklerin sağlanması, öncelikle her 2010:4). Genel anlamda yatırım kavramı,

* Dr. Fatma TEMELLİ, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, İiktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

522 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Fatma TEMELLİ gelecekte üretim yapmak amacıyla içinde bu- Yenileme yatırımları; görevini yapama- lunulan dönemde üretilmiş dayanıklı mallar yacak durumda olan tesislerin yerine aynı (sabit sermaye malları) ile yine aynı dönem- işi yapacak yeni tesislerin satın alınması deki ara ve nihai tüketimin geleceğe erte- için yapılan yatırımlardır. Diğer bir ifadeyle lenmesinden (stok değişimi) oluşmaktadır yenileme yatırımı, teknik ömrü sona eren bir (Yılmaz ve Yılmaz, 1997:1). Yatırım kavramı yatırım yerine yeni bir yatırımın yapılmasıdır iktisatta bir ekonomide belirli bir dönemde (Ceylan ve Korkmaz, 2017:307). mevcut sermaye malları ve teçhizatına yapı- Genişleme yatırımları; tesislerin genişle- lan net ilavelerdir (Dinler, 1998:309). Diğer tilmesini ve satışların artma ihtimaline karşı bir ifadeyle yatırım, yeni sermaye malları yeni pazarların ele geçirilmesi için yapılan için yapılan harcamalardır (Abel ve Ber- yatırımlardır. Bu yatırımlar, kapasitenin nanke, 2001:613). Yatırım; eldeki mevcut arttırılması, gelişmiş teknolojilerin kullanımı kaynakların veya servetin, gelecekte tüketim ile maliyetlerin düşürülmesini ve geliştiril- gücünün artmasıyla birlikte yüksek miktarda mesini gerçekleştirir (Ceylan ve Korkmaz, gelir getirmesi beklentisi olarak görülmesi- 2017:308). Mamul yatırımları; mevcut ma- nin yanında, maddi ve manevi kazanç elde mullerin geliştirilmesi ve mamul dizisine yeni etmek için önceden yapılan harcamaların mamullerin eklenmesi ile yapılan yatırımlar- bugünden itibaren çeşitli yatırım alanlarına dır. Mevcut mamullerin kullanılabilirliğinin ayrılmasıdır (Karabıyık, 1997:3; Konuralp, geliştirilmesi için yapılan yatırımlar; araştır- 2005:3). Yani; bir anlamda yatırımlar ülkenin ma faaliyeti, mühendislik tasarımı, tanıtım gelecekteki üretim kapasitesini artırıcı harca- giderleri veya sadece üretimde kalitenin daha malardır (Tunca, 1999:60). iyi denetlenmesi şeklinde olabilir (Ceylan ve Korkmaz, 2017:308). YATIRIM ÇEŞİTLERİ Modernizasyon yatırımları; işletmelerin İşletmeleri yatırım yapmaya iten nedenler, daha çok maliyet tasarrufu sağlamak, üretim diğer bir ifadeyle hazırladıkları yatırım teklif- kalitesini arttırmak amacıyla yaptıkları leri veya yatırım projeleri hazırlamalarındaki yatırımlardır. Modernizasyon yatırımlarını amaçları, işletmeden işletmeye farklılık gös- bazı durumlarda yenileme yatırımlarından termekle birlikte genellikle üç grup altında ayırmak çok zor olabilmektedir. Yenileme toplanmaktadır (Akgüç, 1998:322): yatırımlarında amaç, mevcut üretim kapasi- 1. Firmaların kanun veya toplu sözleşme- tesini devam ettirmek iken, modernizasyon ler gereği yapmak zorunda oldukları yatırım yatırımlarında amaç maliyet tasarrufu sağla- harcamaları, mak ve üretim kalitesini arttırmaktır (Akgüç, 2. Firmanın genel olarak verimliliğini 1998:323). Stratejik yatırımlar; işletmeye artırmaya yönelik yatırım harcamaları, dolaylı yararları olan yatırımlar olup, risk azaltıcı yatırımlar ve iş görenlerin refahı için 3. Kâr sağlama amacına yönelik yatırım yapılan yatırımlardır (Ceylan ve Korkmaz, harcamaları. 2017:308). Üçüncü maddede belirtilen yatırım harcamaları bir ölçüde öznel olmakla birlikte AĞRI İLİ: GENEL BİLGİLER VE yenileme yatırımları, genişleme yatırımları, SOSYO-EKONOMİK YAPI mamul yatırımları, modernizasyon yatırımları Ağrı ili, tarih boyunca doğu ile batı ara- ve stratejik yatırımlar olmak üzere 5 katego- sında tarihi bir güzergâh üzerinde bulunması riye ayrılmaktadır (Akgüç, 1998:322). nedeniyle çeşitli medeniyetlere ev sahipliği

523 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Fatma TEMELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium yapmıştır. Ağrı ili, Anadolu’nun İran’la ortalamalarının altındadır. Tarım sektörün- bağlantısını sağlayan yolun üzerinde bulun- de çalışanların toplam istihdama oranı ise ması ile önemli bir konumda yer almakta, Türkiye ortalamasının üstündedir. Ağrı’da doğusunda İran, batısında Muş ve Erzurum, halkın geçimi genelde tarım ve hayvancılı- kuzeyinde Kars, güneyinde Van ve Bitlis ile ğa dayanmaktadır. Ekonomi tarımdan çok kuzeydoğusunda Iğdır ili bulunmaktadır. hayvancılık ve hayvan ürünlerine dayalı Türkiye’nin en yüksek dağı olan 5165 m olup, düzlük alanların daha verimli olduğu yüksekliğindeki Ağrı Dağı’na sahiptir. Ağrı Ağrı’da genellikle tarla ziraatına dayalı tarım ili merkez ilçe dahil toplamda 8 ilçeden ve hayvancılık gelişmiştir. Yayla ve meralarda oluşmaktadır. Bunlar Diyadin, Doğubaya- yetişen hayvanlar ve bu hayvanlardan elde zıt, Eleşkirt, Hamur, Patnos, Taşlıçay, Tutak edilen ürünler, ilin ticaret hayatında önemli ilçeleridir. Doğu Anadolu’da ulaşımı sağlayan rol oynamaktadır. Şehir merkezine yakın köy- önemli devlet yollarından olan E–80 karayolu lerde arıcılık da yapılmaktadır. Mevcut sanayi Ağrı’dan geçmekte ve bu yol sayesinde ulaşım kuruluşları halkın başlıca geçim kaynağı olan ve taşımacılık sürekli aktif kalmaktadır. hayvancılığa yöneliktir. Hayvansal ham- Ağrı’dan geçen Türkiye-İran transit yolu, ula- maddelerin bir kısmı bu sanayi kollarında şımın en önemli noktalarından birini oluştur- işlenmektedir (TÜİK, 2011). maktadır. Karadeniz Bölgesi’nin, özellikle de Ağrı ili, sahip olduğu coğrafi koşullar Trabzon Limanı’nın İran’la olan bağlantısını bakımından bölgenin önemli bir tarım mer- sağlayan yol güzergâhında bulunması Ağ- kezidir. Tarım ve hayvancılık bölgenin temel rı’nın önemini daha da artırmaktadır (www. geçim kaynağı olmasına rağmen tarımın bü- serka.gov.tr, 2017). yük ölçüde iklim koşullarına bağlı olması ilin TÜİK’in 2016 Adrese Dayalı Nüfus tarımsal üretimi ve gelişmesini etkilemekte- Kayıt Sistemi (ADNKS) verilerine göre; Ağrı dir. Ürünlerin yetişme süresi dikkate alındı- İli’nin nüfusu 2016 nüfus sayımı sonuçlarına ğında yıllık dekar başına ortalama verimlilik göre 542.255 olup şehirleşme oranı %56’dır. diğer bölgelere kıyasla oldukça düşüktür. Bu nüfusun 281.389’u erkek ve 260.866’sı ka- Girdi maliyetlerinin yüksek olmasına karşın dından oluşmaktadır. Yüzdelik dağılım olarak üretilen ürünlerden yeterince verim alına- %51,89 erkek, %48,11 kadındır. Ağrı il maması tarıma duyulan ilgiyi azaltmaktadır merkezi nüfusu, 149.994 olup, il nüfusunun (Ed. Tutar vd., 2013:33). Pazar ve hammadde %40’ı 15 yaş, %70’i ise 30 yaşın altındadır kaynaklarına göreceli olarak uzak olan ilde, (SERKA, 2017). sanayi yeterince gelişmemiştir. Buna rağmen ticaret hayatı il ve ilçe merkezlerinde olduk- Ağrı ilinde 2007 yılında kurulan üniversi- ça hareketlidir. Ağrı ovası, Eleşkirt ovası ve te 2008 yılında Ağrı İbrahim Çeçen Üniver- Patnos ovası ilçenin tarım ve hayvancılığı sitesi ismini almıştır. Üniversitenin 9 araştır- açısından büyük bir potansiyele sahip olup, ma ve uygulama merkezi, 7 fakülte, 6 meslek gerek sulama imkânlarının yetersizliği gerek yüksekokulu, 6 yüksekokul ve 3 enstitüsü yanlış kullanım sebebiyle yeterince istifade bulunmakta (SERKA, 2015:39-40) ve bu edilememektedir. Sulama yatırımlarının art- birimlerde yaklaşık 12.000 öğrenci öğrenim ması ve bilinçli tarımsal faaliyetlerin gelişme- görmektedir. si bu durumu yavaş yavaş değiştirmektedir. Ağrı ili; yıllık nüfus artış hızı, şehirleş- İl genelinde yapılan geçimlik hayvancılık ve me oranı, kişi başına düşen gayri safi yur- özellikle E-80 karayolu üzerindeki Eleş- tiçi hasıla ve sanayi iş kolunda çalışanların kirt-Ağrı-Doğubayazıt’ta ticaret, dış ticaret toplam istihdama oranı bakımından Türkiye ve lojistik sektörleri ilin ekonomik hayatına

524 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Fatma TEMELLİ büyük katkı sağlamaktadır. 2011 yılında Ağ- Sınır Ticaret Merkezi üzerinden İran ile rı’dan 78 milyon dolar ihracat ve 71 milyon sınır ticareti imkânına sahiptir. Kapasitesi dolar ithalat gerçekleştirilmiştir. 2016 yılında artan havaalanından uluslararası uçuşlar ihracatın yaklaşık %90’ı İran’a yapılmıştır yapılabilecektir. Gürbulak Sınır Kapısı (SERKA, 2017). yakınlarına Türkiye-İran Ortak Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kurulması planlan- Dış ticaret hacmini sürekli olarak artıran maktadır. Doğubayazıt ilçesinde dış ticaret Türkiye 2023 hedefi olan 500 milyar dolar- için gerekli altyapının yanı sıra köklü bir lık ihracat değerine ulaşmak için özellikle dış ticaret geleneği ve kültürü bulunmakta- komşu ülkelerle daha yakın ilişkiler kurmaya dır. Altyapı inşaatı tamamlanan Ağrı OSB çalışmaktadır. Üretim merkezlerine göreceli yatırımcıları beklemektedir. Eleşkirt, Ağrı, olarak uzak olan Doğu illeri diğer taraftan Patnos ve Doğubayazıt Ovalarında şeker bakıldığında İran ve Orta Asya pazarları- pancarı ve yem bitkileri yetiştirilmekte ve bu na en yakın konumda bulunmaktadırlar. ürünler hayvancılığın hammaddesi olarak Ağrı ili özellikle bu pazarları hedefleyen kullanılabilmektedir. Büyükbaş ve küçükbaş firmalar için önemli fırsatlar sunmaktadır. hayvancılık ile arıcılık açısından potansiyel Nüfusunun yaklaşık yüzde 70’inin 30 yaşın arz eden geniş meralar ve tarıma elverişli altında olduğu Ağrı ili, kurulduğu günden araziler bulunmaktadır. Ağrı, %70’i 30 yaş beri sürekli büyüyen ve teknolojik imkânları altında 552 binlik nüfusu ile genç ve eğiti- artan İbrahim Çeçen Üniversitesi sayesinde lebilir işgücü potansiyeli sunmaktadır. 107 yatırımcılara yerinde hizmet verebilmekte binlik nüfusu ile Ağrı, TRA2 Bölgesinin en ve kalifiye işgücü yetiştirilmesine imkân büyük şehir merkezidir. Genç, dinamik ve sağlamaktadır. Ağrı’nın sahip olduğu yer altı büyümekte olan bir üniversiteye sahiptir. Ağrı ve yer üstü kaynakları ile kirlenmemiş doğası Dağı ve Nuh’un Gemisi gibi dünyaca tanınan git gide popüler olan organik ürünlerin ima- turizm değerlerine ev sahipliği yapmaktadır. latı için uygun ortam sağlamaktadır. İran ve Ağrı Dağı tırmanışları için en uygun rotalar Orta Asya pazarlarına olan yakınlığı nakliye Doğubayazıt’tan başlamaktadır. Yatırımlarda avantajı sağlarken, bunun yanında devlet teş- devlet yardımlarının (hazine teşviklerinin) en viklerinin de maksimum uygulanması yapılan yoğun destek sağladığı 6. Bölge’de yer almak- yatırımların geri dönüş sürelerini önemli tadır (http://www.fizibilite.info/agri/, 2017; ölçüde azaltmaktadır (http://www.serka.gov. SERKA, 2017). tr, 2017).

AĞRI İLİ UYGUN YATIRIM YATIRIM AÇISINDAN AĞRI İLİNİN ALANLARI EKONOMİK ANALİZİ Bir yörenin veya şehrin yatırımcılar için İran ve Orta Asya’nın kapısı olan Ağrı çekim merkezi olması, ülke ve bölgenin iline yatırım yapmak, ekonomi ve ticaret ba- gelişmişliği yanında, kendi özel konum ve kımından birçok önemli durum arz etmekte- şartlarına da bağlıdır. Şehirler bünyesinde, za- dir. Ağrı ili, İran ve Orta Asya pazarlarına en man içerisinde oluşan değişmelerin bir kısmı yakın ildir. Avrupa ve Orta Asya’yı bağlayan kendiliğinden, diğer bir kısmı da yönlendirici E-80 karayolu ve Gürbulak Sınır Kapısı etkilerle ortaya çıkmaktadır. Bazı şehirler, il sınırları içerisindedir. Yaklaşık uzunluğu kamunun özel desteğine rağmen yeterli bir 1268 km olan Gerede, Merzifon, Gürbulak gelişme performansı gösterememekte, bazı otoyol projesinin 2023 yılına kadar tamam- şehirler de kendi iç canlılıkları ile bu geliş- lanması hedeflenmektedir. Ağrı ili, Sarısu me başarısını gösterebilmektedir. Gelişme

525 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Fatma TEMELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium canlılığını oluşturan bu unsurlar genel olarak; nomik düzeyini biçimlendirmektedir. Bir ilin doğal altyapı, maddi altyapı, kurumsal altyapı kurulduğu yerin su kaynakları, deniz, arazi ve beşeri altyapıdan oluşmaktadır. Bu altyapı- yapısı, orman, maden kaynakları, iklim gibi lar birbirlerini tamamlayıp geliştiği ölçü- doğal unsurları doğal altyapıyı; bünyesinde de sosyo-ekonomik düzeyi artan bir şehirden bulundurduğu sosyal sabit sermayeyi ifade söz etmek mümkündür. Bunu başaramayan eden enerji, yol, ulaşım, haberleşme alan- şehirler, ekonomik gerilemenin içine düş- larındaki yatırımlar, donatımlar ve araçlar, mektedirler (Şimşek, 2000:87). kamusal yönetim, eğitim, sağlık ve sosyal hiz- metler alanındaki bina ve donatımlar maddi Sosyo-ekonomik gelişmenin büyüklük, altyapıyı; merkezi ve yerel kamu yönetimle- yoğunluk ve nitelikleri bir yandan şehrin rinin, güvenlikle ilgili hizmetlerin, sendika, sahip olduğu nüfus, altyapı ve üstyapı do- dernek ve gönüllü kuruluşların her türlü natımlarına, diğer yandan bunlar arasındaki iktisadi faaliyete ilişkin örgütlenme biçimleri bileşim, etkileşim ağı, işletmeler arası ileri ve ile toplumsal davranışları belirleyen her türlü geri bağlantılar ile yerleşim yeri faktörlerine düzenlemeleri kurumsal altyapıyı; işgücünün bağlıdır. Dolayısıyla, devlet yatırımlarının dış eğitim düzeyi ile birlikte şehirdeki eğitim, etkileri, belediyelerin kent planlaması, meslek araştırma, kültür ve spor kurumlarının miktar kuruluşlarının uyarıcı ve yönlendirici faali- ve kalitesi ise beşeri altyapıyı oluşturmaktadır yetleri bir bütün olarak şehirlerin sosyo-eko- (Şimşek, 2000:87-88).

Tablo 1: TRA2 Bölgesi ve İllerindeki Kamu Yatırımlarının Sektörel Dağılımı (Bin TL, 2012) Yatırım Cinsi Ağrı TRA2 Türkiye TRA2/TR (%) Konut 80.894 101.881 479.845 21,2 Eğitim 51.351 144.208 6.491.136 2,2 Tarım 32.560 63.981 5.852.392 1,1 Sağlık 8.100 35.804 2.161.600 1,7 Ulaştırma-Haberleşme 39.225 81.032 13.877.595 0,6 Turizm 50 80 294.439 - Madencilik 153 839 1.208.400 0,1 İmalat - - 538.050 - Enerji 930 1.872 3.732.935 0,1 Diğer Kamu Hizmetleri 55.679 88.842 9.797.895 0,9 Toplam 268.942 518.539 44.434.287 1,2 Kaynak: Ed. Tutar vd., 2013:73. Tablo 2: Ağrı İli 2016 Yılı Yatırım Programı Proje 2015 Yılı Sonu 2016 Yılı Toplam Sektör Proje Tutarı 2016 Yatırımı Sayısı Harcama Ödenekteki Payı TARIM 1 748.334 655.122 45.000 % 29,99 ULAŞTIRMA 5 589.895 328.485 18.500 % 12,33 KONUT 4 120.497 11.406 38.432 % 25,61 EĞİTİM 7 160.610 119.555 24.110 % 16,07 SAĞLIK 1 81.500 78.500 3.000 % 2,00 D.K.H. 2 128.000 77.000 21.000 % 14,00 Toplam 20 1.828.836 1.270.068 150.042 % 100 Kaynak: http://www.agri.gov.tr, 2017

526 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Fatma TEMELLİ

Ağrı ili, bir bütün olarak değerlendiril- Aşağıdaki Tablo 1, TRA2 Bölgesi ve illerin- diğinde, sanayinin gelişmesini engelleyecek deki kamu yatırımlarının sektörel dağılımını birçok olumsuz etken ortaya çıkmaktadır. Bu göstermektedir. etkenler; ilin coğrafi konumu, rakımının yük- Tablo 1’de de görüldüğü üzere; 2012 yılı sekliği, ağır iklim koşulları, sanayii hammad- kamu yatırım programında gerçekleştirilmesi desi olarak kullanılabilecek doğal kaynaklara planlanan faaliyetlere göre TRA2 Bölgesi’nin sahip olmaması, büyük ve sanayileşmiş mer- ülke geneline göre aldığı pay %1,2’dir. Bölge kezlere ve dolayısıyla büyük üretim ve tüke- illerine yıl içerisindeki en fazla yatırım konut tim merkezlerine uzak olması, iç tüketimde sektöründe (%21,2) yapılmıştır. Gerçekleşti- hem nüfus yoğunluğunun azlığı hem de satın rilen yatırımlar incelendiğinde bu durumun alma gücünün düşük olması nedenleri ile illerde yer alan üç üniversitenin gerçekleştir- yaşanabilecek pazarlama zorlukları vb.’dir. diği altyapı harcamalarından kaynaklandığı Tüm bu etkenler değerlendirildiğinde ilin görülmüştür. 2012 yılı itibariyle Ağrı’da ger- ekonomik alanda en büyük ve en önemli çekleştirilen yatırımların yaklaşık % 65’i eği- imkânının tarım ve hayvancılık faaliyetleri tim, konut ve ulaştırma-haberleşme sektörle- olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Nitekim, rine yapılmıştır. Tarım ve sağlık hizmetlerine ildeki mevcut işletmelerin çoğu tarım ve aktarılan kaynakların ise toplam harcamalar hayvancılığa dayalıdır (Şimşek, 2000:106). içerisindeki payları sırasıyla %12,1 ve %3’tür. Tablo 3: Ağrı’da Tarım ve Hayvancılık Sektörüne Yönelik Yatırım Alanları Tarım ve Hayvancılık Sektörü Yatırım Durumu Büyükbaş Hayvancılık (Et Besiciliği, Damızlık İnek Mevcut/Potansiyel Yetiştiriciliği, Damızlık Süt Sığırcılığı vb.) Küçükbaş Hayvancılık (Koyun Yetiştiriciliği vb.) Mevcut/Potansiyel Arıcılık Mevcut/Potansiyel Et ve Yumurta Tavukçuluğu Mevcut/Potansiyel Jeotermal Seracılık (Diyadin’de Domates Seracılığı) Mevcut/Potansiyel Kaba Yem Üretimi ve Karma Yem Üretimi Mevcut/Potansiyel Su Ürünleri Üretimi (Alabalık, Sazan vb.) Mevcut/Potansiyel Kızılağaç, Akasya ve Kavak Yetiştiriciliği Mevcut/Potansiyel Organik Tarım Mevcut/Potansiyel Organik Hayvancılık Mevcut/Potansiyel (Az/Yetersiz) Lisanslı Depoculuk ve Soğuk Hava Depoları Mevcut/Potansiyel (Az/Yetersiz) Elma, Kiraz Yetiştiriciliği (Hobi Anlamında) Potansiyel Kaynak: SERKA, 2017 Tablo 4: Ağrı’da Gıda İmalatı Sektörüne Yönelik Yatırım Alanları Gıda İmalatı Sektörü Yatırım Durumu Dondurulmuş Meyve ve Sebze İmalatı Potansiyel Kurutulmuş Meyve ve Sebze İmalatı Potansiyel Konserveler Potansiyel Unlu Mamuller (Makarna, bisküvi vb.) Potansiyel Şekerli Mamuller Mevcut/Potansiyel Organik Tarım Ürünleri Mevcut/Potansiyel (Az/Yetersiz) Kaynak: http://www.fizibilite.info/agri/, 2017.

527 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Fatma TEMELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Madencilik, enerji ve turizm sektörlerine yan sanayiye yakınlık vb. birçok faktör vardır. yapılan yatırımların oranı %1’i geçmezken Bununla birlikte ildeki coğrafi yapı, beşeri 2012 yılında imalat sanayi sektörüne kamu kaynaklar, teknik ve sosyal altyapı, tarım- harcamaları adına herhangi bir kaynak akta- sal yapı, doğal kaynaklar, sanayi, ticaret ve rılmamıştır (Ed. Tutar vd., 2013:73). hizmet sektörleri ile finansman olanakları ilin mevcut durumunu ve potansiyelini ortaya Aşağıdaki Tablo 2, 2016 yılı Ağrı ili yatı- koyan başlıca alanlardır. Yatırım yapılabile- rım programını göstermektedir. cek alanların tespitinde esas olan; yerli veya Tablo 2’de de görüldüğü üzere; Ağrı İli yabancı yatırımcıların yatırım kararlarını 2016 Yılı Yatırım Programı’na göre öde- etkileyen kuruluş yeri faktörlerinin objektif nekten en fazla yatırım payı alan sektörler; bir şekilde değerlendirilmesidir (Ed. Tutar birinci sırada %29,99 pay ile Tarım Sektörü, vd., 2013:113). Bu çalışmada, anlatılan ve ikinci sırada %25,61 pay ile konut sektörü ve verilen bilgilerden yola çıkılarak Ağrı ilinde- üçüncü sırada %16,07 pay ile eğitim sektörü ki mevcut yatırım alanları ve il için potansiyel olmuştur. yatırım alanları aşağıda tablolar halinde be- lirtilmiştir. AĞRI’DA MEVCUT VE POTANSİYEL Aşağıdaki Tablo 3, Ağrı’da tarım ve YATIRIM ALANLARI hayvancılık sektöründe üretimi ve verimliliği Bir ekonomide yatırım yapma kararını artırmak için uygun ve kârlı olan mevcut ve etkileyen pazar olanakları, hammadde ve potansiyel başlıca yatırım alanlarını göster- altyapı kaynaklarına yakınlık, taşıma, işgücü, mektedir.

Tablo 5: Ağrı’da İmalat Sanayi Sektörüne Yönelik Yatırım Alanları İmalat Sanayi Sektörü Yatırım Durumu İnşaat ve Yapı Malzemeleri İmalatı Potansiyel Isı Yalıtımı Malzemeleri İmalatı Potansiyel Metal Ürünleri İmalatı Potansiyel Tarım Makineleri İmalatı Potansiyel Mobilya ve Orman Ürünleri İmalatı Potansiyel Plastik Sanayi Ürünleri İmalatı (PVC doğrama ve boruları) Mevcut/Potansiyel (Az/Yetersiz) Yün İplik Üretimi Potansiyel Enerji Yatırımları (HES, Biyogaz) Mevcut/Potansiyel (Az/Yetersiz) Kaynak: SERKA, 2017. Tablo 6: Ağrı’da Hizmetler Sektörüne Yönelik Yatırım Alanları Hizmetler Sektörü Yatırım Durumu Toptan ve Perakende Ticaret Mevcut/Potansiyel (Az/Yetersiz) AVM Potansiyel Çağrı Merkezi Yatırımları Mevcut/Potansiyel (Az/Yetersiz) Bayilikler ve Teknik Servisler Mevcut/Potansiyel (Az/Yetersiz) Öğrencilere Yönelik Konaklama Tesisleri Mevcut/Potansiyel (Yurt, Pansiyon, Otel, Apart Daire) Eğitim Yatırımları (Özel okul, kreş) Mevcut/Potansiyel (Az/Yetersiz) Sağlık Yatırımları (Hastane, poliklinik) Mevcut/Potansiyel (Az/Yetersiz)

Kaynak: SERKA, 2017.

528 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Fatma TEMELLİ

Aşağıdaki Tablo 4, Ağrı’da gıda imalatı SONUÇ sektöründe talep edilen ve/veya talep edilebi- Yüksek yatırım potansiyeline sahip olma- lecek olan üretimi karşılamak için uygun ve sına rağmen Ağrı ili uzun kış iklimine sahip kârlı olan başlıca yatırım alanlarını göster- olması, güvenlik açısından sıkıntılar yaşa- mektedir. ması ve sanayisinin gelişmemesi nedeniyle Aşağıdaki Tablo 5, Ağrı’da imalat sanayi kalkınamamaktadır. Her ne kadar kamu eliyle sektöründe talep edilen ve/veya talep edilebi- yatırımlar yapılsa da, özel sektörün yatırım lecek olan üretimi karşılamak için uygun ve yapma isteğini arttırıcı devlet teşvikleri olsa kârlı olan başlıca yatırım alanlarını göster- da yapılan yatırımlar istenen düzeye ulaşa- mektedir. mamıştır. Bu sorun sadece Ağrı ilinin sorunu olmayıp, bölgesel bir sorundur. İlin hammad- Aşağıdaki Tablo 6, Ağrı’da hizmet- de ve pazar kaynaklarına uzak olması, ulaşım ler sektöründe talep edilen ve/veya talep ve altyapı sorunları, iklim şartlarının elveriş- edilebilecek olan hizmeti karşılamak için sizliği ve sermaye sahiplerinin yatırım yapma uygun ve kârlı olan başlıca yatırım alanlarını konusundaki çekinceleri, yatırım kararları göstermektedir. Aşağıdaki Tablo 7, Ağrı’da konusunda karşılaşılan engellerden birkaçı- turizm sektöründe talep edilen ve/veya talep dır. Kış mevsiminin uzun sürmesi nedeniyle edilebilecek olan hizmeti karşılamak için sadece yılda bir defa ürün alınmaktadır. uygun ve kârlı olan başlıca yatırım alanlarını Tarımsal faaliyetlerin geleneksel yöntemlerle göstermektedir. Aşağıdaki Tablo 8, Ağrı’da yapılması ve tarıma dayalı sanayinin yeterince enerji sektöründe alternatif enerji kaynakla- gelişmemiş olması bölge için önemli bir so- rı açısından uygun ve kârlı olan başlıca yatı- rundur. Ayrıca üretilen tarım ürünlerinin hiç- rım alanlarını göstermektedir. Ayrıca Ağrı, bir katma değer eklenmeden satılması nede- yeni teşvik sisteminin en yoğun destek aldığı niyle, üreticinin kâr oranı düşük olmaktadır. 6. Bölgede yer almaktadır. Asgari 500.000 Dolayısıyla tarım üreticileri için pazarlama TL’lik sabit yatırım yapmak şartıyla tüm sorununun varlığı da bilinmektedir. Bu sorun sektörler için bölgesel teşvik uygulamalarının ise büyük ölçüde sınır ticareti ile giderilebilir bütün unsurlarından yararlanılabilmektedir (İran, Azerbaycan, Nahcivan, Ermenistan, (SERKA AĞRI, 2017). Gürcistan, Rusya). Yüzölçümünün büyük

Tablo 7: Ağrı’da Turizm Sektörüne Yönelik Yatırım Alanları Turizm Sektörü Yatırım Durumu Diyadin’de Termal Tesisler Mevcut/Potansiyel (Az/Yetersiz) Ağrı ve Doğubayazıt’ta Şehir Otelleri Mevcut/Potansiyel Nitelikli Yeme-İçme ve Dinlenme Tesisleri Mevcut/Potansiyel Ulaştırma ve Lojistik Yatırımları Mevcut/Potansiyel (Az/Yetersiz) Hediyelik Eşya İmalatı Mevcut/Potansiyel Kaynak: SERKA,2017. Tablo 8: Ağrı’da Alternatif Enerji Kaynaklarına Yönelik Yatırım Alanları Enerji Sektörü Yatırım Durumu Rüzgâr Enerjisi Yatırımları (Rüzgâr Enerjisi Santrali) Potansiyel Hidroelektrik Enerjisi Yatırımları (Hidroelektrik Santrali) Potansiyel Jeotermal Enerji Yatırımları (Jeotermal Enerji Santrali) Potansiyel Kaynak: SERKA, 2017.

529 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Fatma TEMELLİ The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium bir bölümü mera ve çayırlarla kaplı olan KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY Ağrı ilinde büyükbaş ve küçükbaş hayvan- Abel B. A. ve Bernanke, B. : Macroeconomics, Addi- cılık faaliyetleri aralıksız sürdürülmektedir. son Wesley Longman Inc, 2001. TÜİK verilerine göre; Ağrı İli organik tarım Akgüç, Ö. : Finansal Yönetim, Avcıol Basım-Yayın, potansiyeli bakımından Türkiye’de 3. sırada İstanbul 1998. yer almasına rağmen, organik hayvancılıkta Anbar, A. ve Alper, D. : Yatırım Projeleri Analizi, herhangi bir ilerleme kaydedememiştir. 2014 Ekin Yayınevi, Bursa 2015. yılından itibaren bu bölgedeki kalkınma ajan- Aydın, B.: Teşvik ve Destek Rehberi, Karacadağ Kal- sı vasıtasıyla, üreticilere projeler hazırlanarak kınma Ajansı, Diyarbakır 2010. devletten destek alma çalışmaları başlamış ve Bölgesel Yatırım Ortamı Değerlendirmesi Rapo- halen de devam etmektedir. Ağrı’da organik ru: TRA2 İBBS II Bölgesi (Ağrı, Kars, Iğdır, tarıma elverişli tarım alanları mevcuttur, böl- Ardahan), Ankara 2016. gede sanayi gelişmediği için tarımsal alanlar Ceylan, A. ve Korkmaz, T. : Finansal Yönetim Temel sanayi ve kimyasal atıklardan etkilenmemek- Konular, Ekin Yayınevi, Bursa 2017. te ve bu durum Ağrı ilinde organik tarım Dinler, Z. : İktisada Giriş, Ekin Kitabevi, Bursa 1998. ürünleri imalatını daha da kolaylaştırmakta Karabıyık, L. : Menkul Kıymetler Borsası ve Diğer Yatı- ve güçlü bir potansiyel oluşturmaktadır. rım Alternatifleri, Marmara Kitabevi, Bursa 1997. Ancak organik tarım ürünleri, hem üreticiler Konuralp, G.: Sermaye Piyasaları Analizler, Kuram- hem de tüketiciler açısından maliyeti yüksek lar ve Portföy Yönetimi, Alfa Yayıncılık, İstanbul olan bir unsur olması nedeniyle ilde bu kültür 2005. pek oluşmamıştır. Bu konuda, halkın bilinç- SERKA: Ağrı, Ağrı Yatırım Destek Ofisi, Ağrı 2017. lendirilmesi ve Tarım Bakanlığı’ndan destek SERKA: Rakamlarla Serhat İlleri (Ağrı, Ardahan, sağlanması gerekmektedir. Iğdır, Kars), Kars 2015. Ağrı Dağı, İshakpaşa Sarayı, Nuh’un ge- Şimşek, M. : Uygun Yatırım Alanları Araştırması-Ağrı, misi efsanesi, dünyanın ikinci büyük meteor Türkiye Kalkınma Bankası Matbaası, Ankara çukuru, jeotermal su kaynakları, Türkiye’nin 2000. en yüksek göllerinden biri olan Balık gölü Tunca, Z. : Makro İktisat, Filiz Kitabevi, İstan- gibi tarihi ve tabii kaynaklara sahip olan Ağrı bul 1999. ili, turizm konusunda da oldukça zengindir. Tutar vd. (Ed.) : Ağrı’nın Sosyo-Ekonomik Durumu ve Ancak bölgesel güvenlik sorunlardan dolayı Uygun Yatırım Alanları, Serhat Kalkınma Ajansı oluşturulmuş kötü algıdan ve sahip olduğu Yayınları, Kars 2013. turistik özelliklerinin tanıtımının yeterince TÜİK: Bölgesel Göstergeler TRA2 2010 (Ağrı, Kars, yapılamamasından dolayı, Ağrı’nın turizm Iğdır, Ardahan), Türkiye İstatistik Kurumu, gelirleri henüz istenen düzeye ulaşamamış- Ankara 2011. tır. Ağrı ilinin sahip olduğu zengin kültü- Yılmaz, C. ve Yılmaz, H. : Dünyada ve Türkiye’de rel kaynaklarının tanıtımı yeterli düzeyde Sabit Sermaye Yatırımı Kavramı ve Türkiye yapılıp, güvenlik sorunu çözüldüğünde kültür Uygulaması, Devlet Planlama Teşkilatı İktisadi Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, turizminin de artacağı düşünülmektedir. Kış Ankara 1997. turizminin canlandırılmasıyla konaklama İnternet Kaynakları hizmetleri ve konaklama yatırımlarının da artacağı düşünülmektedir. İlde üniversitenin http://www.serka.gov.tr/yatirimlar/97/agri-yati- bulunması, öğrenci konaklama, beslenme, rim-olanaklari.html, Erişim: 01.09.2017 ulaşım ve eğlence hizmetlerinin gelişmesine http://www.agri.gov.tr/agri-ili-2016-yili-yati- de katkı sağlayacaktır. Bir sınır ili olan Ağ- rim-programi, Erişim: 07.09.2017. rı’nın uluslararası transit yola sahip nedeniyle http://www.fizibilite.info/agri/, Erişim: 13.09.2017. de, girişimcilerin ve kamunun lojistik yatı- rımlara ağırlık vermesi de önerilmektedir.

530 Ömer ÇINAR

SUGAR BEET PRODUCTION AND PRODUCTIVITY: AĞRI PROVINCE SAMPLE

Ömer ÇINAR* Yunus BUDAK**

ABSTRACT roduction and productivity issues take an important place in the agricultural sector. Factors such as technology, agro-industry, seed, fertilizer are among the factors affecting Pthe productivity of products. The productivity of agricultural products is an important issue today. This efficiency is expected to increase with the development of technology and agricultural industry. Turkey, like every other country, is affected by the global developments that have taken place in the agricultural sector. Especially, it was tried to develop new policies in a period when sugar beet production, which is one of the basic sources of the sugar industry, reaches an excess level and price movements are negative. These policies are being pursued by organizations such as the European Union, the World Trade Organization, and the United Nations. Countries like Turkey, where sugar beet producers are, are trying to adopt these policies. Turkey, like every other country, is affected by the global developments that have taken place in the agricultural sector. Especially, it was tried to develop new policies in a period when sugar beet production, which is one of the basic sources of the sugar industry, reaches an excess level and price movements are negative. These policies are being pursued by organizations such as the European Union, the World Trade Organization, and the United Nations. Countries like Turkey, where sugar beet producers are, are trying to adopt these policies. Developing countries, as well as developed countries, maintain sugar markets with an understanding of the agricultural support they apply in their own interests. (http://www.dpb. gov.tr/tr-tr, 2006: 29). Even in underdeveloped or developing countries, the sugar market is entirely governed by governments (Aytüre, 2004:16). There are serious liberalization movements in the world. However, about 80% of the world’s production of sugar is priced with conservative policies. Three countries make about 20% of the world’s sugar production, and 40% of the sugar trade is made by the same countries. Brazil, Cuba and Austria have an important place in the sugar market (In this study, sugar beet’s world and country situation are explained using statistical data.) In the study, sugar beet

* Dr. Ömer ÇINAR, Ağrı İbrahim Çeçen University, Faculty of Economics and Administrative Sciences, Department of Business Administration, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected] ** Yunus BUDAK, Lecturer, Ağrı İbrahim Çeçen University, Vocational School, Ağrı/TURKEY, e-mail: ynsbdk@ gmail.com

531 Ömer ÇINAR IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yunus BUDAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium industry’s history of the last 30 years in the world and in Turkey has been studied. In this study, a productivity-centered study was carried out on the number of hedgers and produced product parameters in the Ağrı city equation of sugar beet product, which has an important place in the agricultural products, about productivity, the increase and decrease according to the number of producers were analysed by the regression method. In addition to the number of sugar beet producers and processed sugar beet variables in Ağrı province scale, an analysis of the effect of the production process on the production of sugar beet has been made by analysing the simple time series analysis. As a result of the analysis, a relation between the sugar beet produced and the number of producers was determined. The subject to be discussed is; And efficiency. If the results obtained with a 30-year grant are to be analysed; it can be observed that the productivity is not at the desired level and there are certain changes in the productivity of the produced product, the number of producers increases or decreases. It can be said that factors such as technological progress, fertilizer and seed can’t make a significant contribution to productivity. When we look at sugar beet production for Ağrı province; the quantity and productivity of the product produced is generally proportional to the number of farmers. This shows that there are not enough technological sub-structures of the producers. They deal with what they have done without seeds and fertilizer analysis. In addition, factors such as irrigation failure and low number of sunbathing days are also important in this respect. In order to increase product efficiency; the more active use of technology, the extension of agricultural industry products by supporting with domestic seeds and fertilizers, and the improvement of the sub-structures of agricultural lands. In recent years, the production of sugar with sugar cane, which is cheaper than abroad, has left domestic farmers in a difficult situation in the production of sugar beet and it is in front of rural development. This policy should be abandoned quickly, and it is recommended that sugar beet producers be given support per crop to encourage producers as soon as possible. Key words: Statistical Analysis, Panel Data Analysis, Regression Analysis, Sugar Beet, City of Ağrı.

532 YAZAR-1

ŞEKER PANCARI ÜRETİMİ VE VERİMLİLİĞİ: AĞRI İLİ ÖRNEĞİ

Ömer ÇINAR* Yunus BUDAK** GİRİŞ olduğu söylenebilir. Bununla birlikte şeker arım sektörü diğer sektörlerde olduğu pancarı üretimi aşamasında istihdam oluştur- gibi ekonomilerin ana arterlerini oluş- ma bakımından önemli bir konuma sahiptir. turmaktadır.T Aynı zamanda bu sektör diğer Ülkemizde ise; şeker pancarı şeker üretmek ana sektörlerle at başı ilerleyerek etkileşim için ham madde olarak hemen hemen tüm halinde devamlılığını sağlamaktadır. Bu et- sektörü ele almış durumdadır. kileşim unsurlarını; üretim faktörleri, üretim Şeker pancarı üretimi diğer bazı tarımsal katkısı ve piyasa katkısı olarak özetleyebiliriz ürünlerde olduğu gibi ülkeler bazında kotalar (Simon, 1972:277-288). Değişen dünya tarım belirlenerek ekim alanları oluşturulmuş- sektörlerinde her ülkenin etkilendiği yadsına- tur. Üretim kotaları, tarife kotaları, yüksek maz bir gerçektir. Bu etkileşimde Türkiye’de korumalar gibi etkenler şeker pancarı gibi yerini almaktadır. Özellikle şeker endüstri- üretimini ulusla arası piyasada hem üretimsel sinin temel kaynaklarından biri olan şeker anlamda hem de fiyatlandırma gibi faktörleri pancarı üretiminin fazlalık düzeyine ulaşması daraltmaktadır. Ayrıca endüstrileşme ivme- ve fiyat hareketlerinin negatif olduğu bir siyle tarımsal ürünlerin yakıtlarda kullanıl- dönemde yeni politikalar geliştirilmeye çalı- ması gibi bir durum söz konusudur. Şeker şılmıştır. Bu politikalar dünyanın önde gelen pancarının petrolün yakıt yerine kullanılması kuruluşları olan; Avrupa Birliği, Dünya Tica- bu ürünün petrol fiyatları ile bağlantılı hale ret Örgütü, Birleşmiş Milletler gibi örgütler gelmesine neden olmuştur. tarafından oluşturulmaya çalışılmaktadır. Türkiye gibi Şeker pancarı üretici konumun- Türkiye’de tarım politikaları tek başına da olan ülkeler ise, bu politikaları benimseye belirlenen ve karar mekanizmasının tek elden çalışmaktadır. yönetildiği bir durum söz konusu değildir. Çünkü uluslararası anlaşmalar ve IMF, Dün- Şeker önemli bir besin maddesi ve insan- ya Bankası, Avrupa Birliği gibi kuruluşlar söz lar için önemli bir gıda maddesidir. Uzun za- konusu tarım politikalarında etkili olmakta- manlardan beri gıda maddesi olarak kullanı- dır. Bu kuruluşlarla yapılan ekonomik anlaş- lan şekerin üretimi 18. yüzyıla kadar yalnızca malar neticesinde tarım politikalarına belirli şeker kamışı ile olmuştur. İşte bu noktadan ölçütlerde müdahale söz konusudur. Örneğin, itibaren şeker pancarı ile şeker ürerimi 19 tarım ile uğraşan ve arazi sahibi olanlara ürün yüzyıldan itibaren sanayi endüstrisinde yerini desteği yerine doğrudan sübvansiyon desteği almıştır (Keskin, 2003:1). Şeker pancarı diğer gizli bir tarım sektörünü ihtiyarlaştırmakta- ikame tarımsal ürünlere göre verimlilik ve dır. Çünkü arazi sahipleri doğrudan yardımı kar getirme gibi fonksiyonlar göz önünde bu- aldığı için topraklarını işlememekte ve boş lundurulduğunda önemli bir üstünlüğün var

* Dr. Ömer ÇINAR, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Ağrı/ TÜRKİYE, e-posta: [email protected] ** Yunus BUDAK, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Meslek Yüksek Okulu, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: ynsbdk04@ gmail.com

533 Ömer ÇINAR IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yunus BUDAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium bırakmaktadır. Ancak bu uzun dönemde ta- şeker yüklenmiş ve Avrupa’ya ticaret amaçlı rım ürünlerinin ülke içinde az üretildiğinden gönderilmiştir. (http://www.sugar-bureau. dolayı yüksek ücretler ile satıldığı anlamına co.uk, 2016:4). Literatürde üç yönlü ticaret gelecektir ve bu nedenden dolayı ithalata olarak yer bulan bu kavramın diğer önemli başvurulacaktır. Bu durum hem enflasyona bir tarafı da köle ticareti sonucunda Ameri- hem de döviz çıkışına neden olacaktır. ka’da ucuz iş gücü piyasası ile birlikte şeker üretimi verimliliği çok artmış ve şeker için ŞEKER PANCARI ENDÜSTRİSİNİN kullanılan kavram ‘’beyaz altın’’ diye adlandı- DÜNYADAKİ GELİŞİMİ rılmıştır. (Köse, 2008:14-28). Şeker gıda ürünlerinde en önemli tür 1700’lere kadar şeker bir baharat ürünü olarak yerini almakta ve bugün dünya genelin- olarak görülmekteydi ancak daha sonra, de yaklaşık olarak 120 ülkede üretilmektedir. yaşanan değişim ile birlikte temel gıdalar Şekerin yüksek bir kaloriye sahip olması, her içinde insanların günlük zamanlarında sık sık ülkede önemli bir ürün olduğu ve önemli bir kullandığı bir ürün haline dönüşmüştür. Tüm denklemde yer almaktadır. Şeker hem tatlandı- bu zamansal değişim ile birlikte Avrupa’da da rıcı hem de sunduğu yüksek kalori sebebiyle bir şeker kullanımı artmış ve diğer tamamlayıcı besin maddesi olarak kullanılması ilk çağlardan mallar olan çay ve kahve gibi mallarla birlikte günümüz teknoloji çağına kadar uzanmaktadır. tüketilmesi bu ürünlerde de tüketim açısın- Şeker iki çeşit maddeden faydalanarak üre- dan önemli derecede artış meydana getirmiş- tilmekte, bunlardan bir tanesi şeker kamışıdır tir. (http://www.cambridge.org, 2016:1). ve tropikal bölgelerde yetiştirilir. Diğeri ise Şeker pancarı sanayisine baktığımızda şeker pancarıdır ve ılıman bölge iklimlerinde yaklaşık iki asır serüveninin olduğu görül- yetişmektedir. Şeker geçmiş dönemlerde olduğu mektedir. İlk olarak Prusya’da şeker fabrikası gibi ekonomik alışverişte uluslararası önemini kurulmuştur. Daha sonraları ise başka ülkele- her çağda korumakta ve devam etmektedir. rin girişimleri olsa da başarıya ulaşmamıştır. FAO verilerine göre, şeker kamışı üretimi 100 Şeker pancarı sanayisinin gelişmesi Avru- ülkede, şeker pancarının ise üretimi 50 ülkede pa’daki bazı ülkelerin birbirlerine uyguladık- yapılmaktadır (OECD, 2006). ları ekonomik kısıtlamalarla gelişmiştir. Ül- Kamıştan şeker üretilmesi, dünyanın geç- kelerin karşılıklı ekonomik ambargoları şeker mişi en eskilere kadar giden sanayi faaliyet- pancarı sanayisinin Napolyon dönemimde lerinden bir tanesidir. Geçmişe bakıldığında önemli bir derecede gelişmesini sağlamıştır tropikal iklim bölgelerinde yetiştirilen ve bir (http://www.cambridge.org, 2016). Ayrıca endüstri bitkisi olan şeker, Avrupa tarihinde belirtmek gereken önemli bir husus ise, bu kendine yer bulması 15. Yüzyılda gerçekleş- dönemlerde şeker pancarı üretimi için artan miştir. Bu dönemde Avrupa’daki bazı ulus- desteklerin bir başka nedeni sömürgelerde ların Afrika’ya gitmesi başlangıç sayılabilir. çıkan ayaklanmalar ve karışıklıklar şeker arzı- Daha sonra Afrika’lılar Amerika’ya götürülüp nın düşmesine neden olmuştur (http://www. köleleştirme diye bildiğimiz uzun bir dönemi cambridge.org, 2016:16). kapsayacak süreci başlatmıştır. Bu tarihlerde üç yönlü ticaret olarak adlandırılan ticaret Yaklaşık iki asır önce Avrupa’da şeker şekli ortaya çıkmıştır. Bu ticaret şekli Afrika- korunan bir ürün olmuştur. Özellikle tropikal Amerika- Avrupa arasındaki mal alışverişidir. iklim dışında kalan Avrupa, şeker kamışı- Tüm bunlar deniz taşımacılığı aracılığı ile nın üretim aşamasında ucuza mal edilmesi gerçekleştirilmiş, köleler Amerika’ya gönderi- ile rekabet edebilmek için bazı politikalar lirken dönüş sürecinde ise gemiler aracılığı ile geliştirmeye çalışmıştır. Şeker kamışına

534 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ömer ÇINAR The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yunus BUDAK karşılık şeker pancarı sanayi desteklenmiş- DÜNYADAKİ ŞEKER tir. Bu destekler sonucunda 1900’lü yıllarda ENDÜSTRİSİNE İSTATİSTİKSEL şeker üretim oranı tersine dönmüş ve şeker BİR BAKIŞ üretiminin yarısından fazlası şeker pancarın- Şeker dünya piyasalarında birçok endüstri dan meydana gelmiştir. Sonraki yıllarda bu faaliyeti içerisinde kendine yer bulabilmekte- dengeler değişerek, özellikle taşıma maliyet- dir. Bu sebepten dolayı korumacılık faali- leri gibi faktörlerin etkisi ve şeker kamışından yetleri bu ürün için önemli bir yerde dur- şeker üretimi maliyetlerinin aşağı çekilmesi maktadır. Özellikle korumacılık faaliyetinde şeker pancarı üretimini olumsuz etkile- bulunan ülkelerde şeker pancarı da bu kapsa- miştir (http://www.cambridge.org, 2016). ma dâhil edilmektedir. Bununla birlikte dün- Son dönemlere bakıldığında; şeker kamışı ya genelinde üretilen toplam şeker üretiminin önemli derecede piyasada etkisini arttırmış yaklaşık % 30’u kadarı uluslararası ticarette ve neredeyse üretimini yüzde yüz arttırmıştır. yerini almaktadır. Dünyada üretilen şekerin Şeker pancarı üretimi ise, aynı düzeyde hatta ticareti yapılan % 30’luk kısmının üçte ikisi nispeten azalarak üretilmeye devam etmekte- serbest ticaret koşullarında yapılırken; geriye dir. (http://www.cambridge.org, 2016:13). kalan üçte bir tercihli ticaret anlaşmalarına Şeker pancarı üretimi şeker kamışına kar- ve uzun dönemli sözleşmelere dayanmaktadır şı pazar payını kaybetmiş durumdadır. Ancak (Zimmermann ve Jürgen, 2013). dünyadaki ekonomisi iyi veya kötü olan ülke- Tablo 1: Dünya Kamış ve Pancar Şekeri Üretimi lerin gıda güvencesi, tarım politikalarındaki istihdam durumu gibi faktörlerden dolayı şeker üretimini desteklemek mahiyetinde aldıkları belirli korumacı politikalar vardır. Bu politikalardan dolayı şeker, dünyadaki liberalleşme olgusundan çok az etkilenmiş ürünlerden bir tanesidir (Kıymaz: 2002:1). Gelişmekte olan ülkeler ile birlikte gelişmiş ülkeler dahi şeker piyasalarını kendi Kaynak: Pankobirlik, Dünya, AB ve Türkiye Şeker menfaattarı doğrultusunda uyguladıkları İstatistikleri, Ankara, 2016, s.11 tarımsal destek anlayışı ile sürdürmektedirler. Yukarıdaki tabloda görüleceği üzere (http://www.dpb.gov.tr/tr-tr, 2006:29). Hatta dünyadaki kamış ve pancar şekeri üretimi az gelişmiş ülkelerde veya gelişmekte olan istatistikleri 2003-2016 yıları arasını kap- ülkelerde şeker piyasası tamamen hükümet- samaktadır. Görüldüğü gibi şeker üretimi ler kontrolünde düzenlenmektedir. (Aytü- sürekli artmış, pancar şekeri üretimi dalgalı re, 2004:16). Dünyada ciddi liberalleşme bir şekilde bazı yıllar artmasına rağmen bazı politikaları hareketleri görülmektedir. Buna yıllar azalmıştır. Dikkat edilecek bir diğer hu- rağmen şekerin dünya üzerindeki üretimi sus ise, pancar şekerinin üretimine yüzdelik yaklaşık olarak % 80’i korumacı politika- bakıldığında azalış göstermekteyken şeker larla fiyatlandırılmaktadır. Dünyadaki şeker kamışında durum tam tersidir. Bunun sebebi- üretiminin yaklaşık olarak % 20’sini üç ülke ne bakacak olursak; şeker kamışı üretim mali- gerçekleştirmektedir ve şeker ticaretinin % yetlerinin şeker pancarına göre daha düşük 40’ını da aynı ülkeler yapmaktadır. Brezilya, olduğu için üreticiler için tercih sebebidir. Küba ve Avusturya şeker piyasasında önemli yer tutmaktadır (Mitchell, 2004:18).

535 Ömer ÇINAR IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yunus BUDAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Tablo 2: Bazı Ülkelerde Şeker Pancarı Üretimi (1000 Ton) Türkiye’nin Hollanda’dan sonra pancar alım fiyatlarının en yüksek olduğu görülmektedir. Bunun nedenlerinin; tarım politikaları, çiftçi- yi destekleme, kırsal kalkınma gibi faktörlerin etkisi olduğu söylenebilir.

ŞEKER PANCARI ENDÜSTRİSİNİN TÜRKİYE’DEKİ GELİŞİMİ Kaynak: F.O Licht Aralık 11, 2015 Ülkemizde 1900’lerin başlarında şeker (*): T.Ş.F.A.Ş / Pankobirlik- Gerçekleşen Rakamlar fabrikası kurmak amacı ile bazı adımlar atıl- Şeker pancarı üretimini ülkelerin üretim mıştır. Ancak bunların hiç biri başarıya ulaş- düzeylerine bakarak karşılaştıracak olursak; mamıştır. İlerleyen zamanda 17 Aralık 1926 grafikte de görüleceği üzere üretimin en fazla Uşak Şeker Fabrikası kurulmuştur. Daha yapıldığı ülke ABD’dir. Üretimin en fazla sonra ise, 1925 yılında inşaatına başlanan ve olduğu bölgeye bakacak olursak, Avrupa’nın 26 Kasım 1926’da tamamlanan Alpullu Şeker bu noktada ilerde olduğu görürüz. Türkiye’de Fabrikası Türkiye’de ilk şekerin üretildiği yer ise; diğer ülkeler karşılaştırıldığında azımsan- olmuştur. mayacak kadar şeker pancarı üretimi yapıldığı Kurulan ilk şeker fabrikalarının ardından görülmektedir. 1933’de Eskişehir’de ve 1934 yılında ise Tur- Dünya şeker piyasalarına bakıldığında hal’da şeker fabrikaları kurulmuştur. Kurulan pancar alım fiyatlarının ülkelerin ekonomik bu dört şeker fabrikası ile birlikte bu fabrika- pozisyonlarına göre fiyatlandırıldığı söz ko- ların koordinasyonu maksatlı Türkiye Şeker nusudur. Bazı ülkelerde pancar alım fiyatları Fabrikaları A.Ş. kurulmuştur. düşükken, bazılarında ise yüksektir. Bu farkın TürkŞeker üç bankanın bir araya gelmesi sebeplerine bakılacak olunursa; üretim ma- ile kurulmuş ve şeker piyasasında şekerin üre- liyetleri, atarım koşulları, teknolojik altyapı tim, satış ve fiyatlandırma ile ilgili durumların gibi hususlardan kaynaklı durumların etkisi kontrolünde söz sahibi olmuştur. Bu kurumu görülmektedir. kuran bankalar ise; Ziraat ve İş bankaları Tablo 3: Bazı Ülkelerde Pancar Alım Fiyatları (2015/2016) yanı sıra Sümerbanktır. (http://www.zmo. org.tr/, 2006:57). Bu kurum yukarıda sayılan faaliyetlerin yanında kendisinin sahip olduğu fabrikalarda ihtiyaç kapsamında alet ve araç- lar da üretmektedir. Bunlarla birlikte şeker pancarı üreticilerinin ilaç, tohum ve gübre gibi ihtiyaçlarını karşılamaktadır. (http:// www.dpb.gov.tr/tr-tr, 2000:13). Sektörde en büyük şirket durumundaki Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş, faaliyetlerini Kaynak: Pankobirlik, Dünya, AB ve Türkiye Şeker başta 4634 sayılı Şeker Kanunu, 233 sayılı İstatistikleri, Ankara, 2016, s.35 Kanun Hükmünde Kararname ve şirket ana Tabloya dikkatli bakıldığında; 2015-2016 statüsüne göre yürütmekte olup, sermayenin dönemi pancar alım fiyatları gösterilmiştir. tamamı devlete ait bir iktisadi devlet teşek- Tablodaki rakamlar karşılaştırıldığında, külüdür (http://www.turkseker.gov.tr/, 2016).

536 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ömer ÇINAR The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yunus BUDAK

TÜRKİYE’DEKİ ŞEKER Tablo 5: Türkiye’de Pancar Alım Fiyatları ENDÜSTRİSİNE İSTATİSTİKSEL BİR BAKIŞ Türkiye’de şeker pancarı üretimi kırsal kalkınma noktasında önemli bir argüman olarak kullanılabilir. Çünkü şeker pancarı alımının büyük bir kısmı devlet garantisi altında yapıldığı için, kırsal bölgelerin ürün satışı noktasında pazar aramalarına ve maliyet arttırıcı unsurları yüklenmemeleri bu noktada önemlidir. Ayrıca üreticiler teknolojik alt yapı Kaynak: Pankobirlik, Dünya, AB ve Türkiye Şeker ile desteklendiklerinde bölgesel kalkınmanın İstatistikleri, Ankara, 2016, s.2 daha etkili ve verimli olması süreci hızlana- Tablo 6: Türkiye’de Pancar ve Şeker Üretimleri İle Şeker caktır. Bununla birlikte son yıllarda pancar Tüketimleri alım fiyatlarına ciddi bir şekilde zam yapıl- mıştır. Bu da üreticilerin şeker pancarı ürün gelirlerini ciddi bir şekilde etkilemiştir. Tablo 4: Türkiye’de Şeker Pancarı İstatistikleri

Kaynak: T.Ş.F.A.Ş / Pankobirlik (*): ISO 2015 Vol.72 No:10

Kaynak: Pankobirlik, Dünya, AB ve Türkiye Şeker AĞRI ÖZELİNDE ŞEKER PANCARI İstatistikleri, Ankara, 2016, s.1 EKİM ALANI VE İŞLENEN ŞEKER Yukarıdaki şekilde 1995- 2015 yılla- PANCARI MİKTARI rı arası şeker pancarı ekim, üretim, verim Şeker pancarı üretimi Ağrı ilinde 1955 miktarı ve alım fiyatları gösterilmiştir. Şekle yılında başlamış ve devam eden yıllarda bakıldığında ürün taşıyan alanın yıllara göre artarak devam etmiştir. İlk yıllarda komşu azaldığını söyleyebiliriz. Bunun sebepleri- illerde işlenen şeker pancarı daha sonra il sı- ne bakılacak olunursa; daha karlı ürünlerin nırlarında açılan şeker fabrikası ile bu durum ekiminin yaygınlaşması, kaliteli tohumdan sona ererek hasat edilen ürün işlenmek için il daha fazla verim elde edilmesi gibi hususlar sınırları içerisinde bulunan şeker fabrikasına söz konusudur. getirilip işlenmiştir. Grafikte Türkiye’de 1988-2015 yılları itibariyle pancar alım fiyatları gösterilmiştir. 1986 yılında kurulan Ağrı Şeker Fabrikası Grafikte polarlı (şeker oranı) pancara ödenen il sınırları içerisinde yetiştirilen şeker panca- alım fiyatı dalgalı bir seyir izlemiştir. Ancak rının işlenmesini daha da kolay hale getir- şunu belirtmek gerekir ki, üreticilerin polar miştir. Üreticilere maliyet düşürücü bir etki oranının devlet tarafından düşük vurulduğu yapmıştır. Önceden komşu illere götürülen ve zarara uğradığı söz konusudur. ürün 1986 yılından itibaren ildeki fabrikada

537 Ömer ÇINAR IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yunus BUDAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium işlenerek taşıma maliyetlerini düşürmüş ve bu Üretim olmamasına rağmen çiftçilerin ürün da üreticiye olumlu yansımıştır. yetiştiriciliği bu yıllarda da devam etmiş ve Tablo 7: Ağrı İlinde Şeker Pancarı Ekim Alanı ve ürün çevre illere işlenmek için gönderilmiştir. Üretim Miktarı 2014 yılında şeker pancarı eken çiftçi sayısı 307 ve şeker pancarı ekim alanı 437(Ha) iken, 2015 yılında bu rakamlar 170 ve 272(Ha)’dır.

REGRESYON MODELİ

İSTATİSTİKSEL ANALİZ

Modelin Genel Tahmini Modelin tahmini ve varsayımlardan sapmaların testi E-Views 7 programı ile yapılmıştır. Çalışmada zaman serileri verileri kullanılarak regresyon analizi yapılmış olup, Kaynak: http://www.turkseker.gov.tr/ Faaliyet en küçük kareler yöntemi tercih edilmiştir. Raporları Tablo 8’deki Modelin genel tahmini şöyledir: Tabloya bakıldığında şeker üretimi, ekim alanı, şeker pancarı eken çiftçi sayısı gibi un- ISSESEKERPANCARIÜRETİMİ = surların rakamsal istatistikleri görülmektedir. 45049,43 + 30,41*CIFTISAYISI Dikkat edilecek olunursa, yıllara göre genel olarak bu unsurlarda sürekli düşüş görülmek- Modelin Genel Olarak Anlamlılığının tedir. Bu durum şeker pancarı üretiminin Testi (F Testi) her geçen yıl karlılığın düştüğünü ve maliyet artışları ile ilgili çiftçilerin sorun yaşayarak Modelin bir bütün olarak anlamlılığı- üretimlerini zorunlu olarak kıstıkları anlamı- nın testi, yani sabit parametre haricindeki na gelmektedir. Ayrıca son zamanlarda ülke tüm parametrelerin birlikte anlamlılığının dışından getirilen şeker kamışı maliyeti yurt sınanması için F testi kullanılır. F testi basit içinden daha ucuza mal edildiği için yuka- regresyon modelleri için önemsiz, fakat çoklu rıda belirtilen durumun bir diğer nedenidir. regresyon modelleri için önemlidir. Tabloda dikkat edilecek bir başka durum ise 2013’den sonraki yılların istatistiğinin Parametrelerin Anlamlılık Testleri (T Testi) verilmemesidir. Bunun sebebi ise; bu tarihten T testinde her bir parametrenin ayrı ayrı itibaren il içerisinde kapatılan şeker pancarı anlamlılıkları sınanacaktır. fabrikasının üretim yapmadığı gerçeğidir. Sabit parametrenin anlamlılığı

Tablo 8: Modelin Genel Tahmini Bağımlı Değişken İşlenen Şeker Pancarı Miktarı Bağımsız Değişkenler Katsayılar Standart Hata t-İstatistik Probability Regresyon Sabiti 45049,43 188,1536320 2,932294 0,0066 Çiftçi Sayısı 30,41233 1,659276 18,32868 0,0000 R2 Düzeltilmiş R2 F-İstatistik Prob (F-İstatistik) Durbin-Watson 0,92 0,92 335,9403 0,00000 1,57

538 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ömer ÇINAR The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yunus BUDAK

H0 = C(0) = 0 için H0 hipotezi reddedilememektedir. Bu H1 = C(0) ≠ 0 yüzden hata terimlerinin normal dağıldığı varsayımı kabul edilecektir. Sonuç olarak hata Prob. = 0.0066 < 0.05 olduğu için H0 hi- terimleri normal dağılmaktadır. potezi reddedilir. Sabit parametre % 95 güven düzeyinde anlamlıdır. Otokorelasyon Çiftçi sayısı parametresinin anlamlılığı Durbin-Watson kritik değerleri Sa- H0 = C(1) = 0 vin-White tablosuna göre; 30 gözlem sayısı ve 1 regresyon değişkeni için dU = 1.352 iken H1 = C(1) ≠ 0 dL = 1.489 olarak hesaplanmıştır. Modeli- Prob. = 0.0000 < 0.05 olduğu için H0 hi- mizin Durbin Watson değeri ise 1.57 olarak potezi reddedilir. Sabit parametre % 95 güven hesaplandığı üzere otokorelasyon görülme- düzeyinde anlamlıdır. mektedir (Bakınız Tablo 8).

Belirlilik Katsayısının Yorumlanması Heteroskedasite Belirlilik katsayısı regresyon modeli içe- Tablo 11: Heteroskedasite Testi risindeki sabit değişken haricindeki bağımsız Obs*R-Squ- Prob. değişkenlerin bağımlı değişkeni ne kadar ared Chi-Square açıklayabildiklerini ifade eder. Yani açıklama White 7,323700 0,0257 oranı gücü olarak da adlandırılabilir. Ancak Breusch-Pa- 1,705150 0,1916 çoklu değişkenli modellerde düzeltilmiş R2 gan-Godfrey daha sağlıklı sonuçlar verir. Modelde düzen- Harvey 1,989977 0,1583 lemiş R2 = 0.920317 olarak hesaplanmıştır. Yani Ağrı ilinde üretilen şeker pancarı üretim Glejser 1,782609 0,1818 miktarındaki değişimin % 92’sini çiftçi H0: Heteroskedasite yoktur. sayısındaki değişim tarafından açıklanabil- mektedir. Geriye kalan yaklaşık % 8 oranın- H1: Heteroskedasite vardır. daki değişim ise; diğer unsurlar tarafından Prob. Değerleri > 0.05 olduğu için H0 açıklanabilmektedir. reddedilemez. O halde modelde homoskeda- site vardır. EKONOMETRİK ANALİZ Yapısal Kırılma Testleri Normallik Dağılımı Zaman serileri bazı anormal durumlar- Tablo 9: Jargue Bera Testi dan etkilenerek zaman içinde değişikliğe Jarque Probabi- Skewness Kurtosis -Bera lity uğrayabilirler. Zaman serisini değişikliğe uğratabilecek bu faktörler iktisadi krizler, 0,865491 0,648725 -0,204261 2,275085 teknolojik değişimler, depremler, savaşlar, iktisat politikalarında yapılan değişiklikler H0: Kalıntılar normal dağılıma uymak- gibi normal seyrin haricindeki olaylardır. İşte tadır. bu faktörler bazen serinin trendindeki eğilimi H1: Kalıntılar normal dağılıma uyma- değiştirebilir, yani trendde bir kırılma oluşur. maktadır. Eğer bu değişiklik kalıcı halde ise buna yapı- Probability = 0.648725 > 0.05 olduğu sal değişiklik adı verilir.

539 Ömer ÇINAR IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Yunus BUDAK The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Yapısal kırılma testi mezkûr çalışmanın İKTİSADİ YORUM ihtivası yönünden çok önemli olduğu için Ağrı ili özelinde şeker pancarı üretici sa- çalışmaya dâhil edilmiştir. Çünkü çalışmanın yısı ve üretilen şeker pancarı üretimi denkle- mühim bir amacı da iktisadi kriz dönemleri- minde bir analiz yapılmıştır. Tüm bu ince- nin regresyon modelindeki serilerde yapısal lemelerden sonra görüleceği üzere üretilen bir değişikliğe yol açıp açmadıklarını incele- şeker pancarı ile üretici sayısında büyük bir mektir. bağımlılık söz konusudur. Esas ele alınacak Yapısal kırılma analizi, regresyon modeli- konu ise; verimliliktir. 30 yıllık verilerle elde nin katsayılarının kararlı olup olmadıklarının edilen sonuçlar analiz edilecek olunur ise; belirlenmesi için kullanılan Cusum testi ile verimliliğin istenilen düzeyde olmadığı ve yapılacaktır. üretilen ürünün üretici sayısını arttığı veya azaldığı dönemlerde belirli değişiklik yaşadığı Tablo 15: Cusum Testi gözlemlenebilmektedir. Teknolojik ilerleme, gübre, tohum gibi unsurların verimlilik unsu- runa ciddi bir katkı yapamadığı söylenebilir. Çiftçi sayısındaki 1 br’lik artış, şeker pan- carı üretiminde 30.41 tonluk bir artışa sebep olmaktadır.

SONUÇ VE ÖNERİLER Kaynak: Çalışmada kullanılan E-Views programı ile Tarım sektöründe üretim ve verimlilik elde edilmiştir. konuları önemli bir yer kaplamaktadır. Üre- Şekildeki kesik çizgi % 95’lik güven düze- tilen ürünlerin miktarlarının hangi unsurlar yi sınırlarını ifade eder. Cusum grafiğinin bu tarafından etkilendiğinin sorusu ise bu me- sınırlar haricine çıktığı dönemlerde yapısal seleyi daha anlamlı kılmaktadır. Bu unsurlar kırılma mevcut olduğu söylenir. Şekilde arasında; teknoloji, tarımsal sanayi, tohum, Cusum grafiği, sınırların dışına çıkmamıştır. gübre gibi faktörler göz önünde bulunduru- Bu yüzden Cusum yapısal kırılma testine labilir. göre modelde bir kırılma olmadığı, yani Ağrı ilinde üretilen şeker pancarı 1986-2015 Ağrı ili üzerinden şeker pancarı üretimi- aralığında kalıcı bir değişikliğe uğramadıkları ne baktığımızda; üretilen ürünün miktar ve ifade edilebilir. verimliliği genellikle çiftçi sayısı ile orantılı hale gelmiştir. Bu da üreticilerin yeterince Tablo 16: Cusum2 Testi teknoloji alt yapılarının olmadığı, kaliteli tohum ve gübre analizi yapılmadan ekimin gerçekleştiği gibi faktörlerle ilgilidir. Ayrıca sulama yetersizliği, güneşlenme gün sayısının düşük olması gibi faktörlerde bu konuda önem arz etmektedir. Ürün verimliliğini arttırmak için; teknolojinin daha aktif kulla- nımı, tarımsal sanayi ürünlerinin yerli tohum ve gübre ile desteklenerek yaygınlaştırılması, Kaynak: Çalışmada kullanılan E-Views programı ile tarımsal sahaların alt yapılarının iyileştirilme- elde edilmiştir. si gerekmektedir. Ayrıca son dönemlerde yurt

540 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Ömer ÇINAR The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Yunus BUDAK dışından daha ucuza mal edilen şeker kamışı Pankobirlik :Dünya, AB ve Türkiye Şeker İstatistikleri, ile şeker üretme işlemi şeker pancarı üreti- Ankara 2016. (http://www.turkseker.gov.tr/ ve http://www.turkseker.gov.tr/ Faaliyet Raporları) minde yerli çiftçiyi zor durumda bırakmakta ve kırsal kalkınmanın önüne geçmektedir. Bu Siemen van Berkum, Pim Roza ve Frank van Tonge- ren. “Impacts of the EU Sugar Policy Reforms on politikadan hızlıca vazgeçilmeli ve şeker pan- Developing Countries”, Agricultural Economics carı üreticilerine ürün başına destek verilerek Research Institute (LEI), Report 6.05.09, The üreticinin teşvik edilmesi hususu bir an önce Hague, 2005. uygulamaya konmalıdır. Simon, K.: Croissance et Structure Economique, Cal- man Levi, Paris 1972. KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY The Story of Sugar :http://www.sugar-bureau. co.uk/story_of_sugar/sos.pdf, 8Erişim tarihi: Aytüre, S. :Avrupa Birliği’ne Uyum Açısından Türki- 18.10.2016) ye’nin Şeker Üretim ve Ticaret Politikaları, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Zimmermann, B. ve Jürgen, Z. 2013: “International Toplulukları (Uluslararası ilişkiler) Anabilim Competitiveness of Sugar Production”, 13th Dalı, Doktora Tezi, Ankara 2004. International Farm Management Congress. Wageningen. The Netherlands. July 7-12. 2002 Cambridge World History :http://www.cambridge. Institut für Landwirtschaftliche Betriebslehre. org/us/books/kiple/sugar.htm, Erişim tarihi: Universität Hohenheim. D-70593 Stuttgart. 18.10.2016 (http://www. ifmaonline.org/pdf/congress/Zim- Devlet Planlama Teşkilatı :Dokuzuncu Kalkınma mermann_2.pdf.) Planı (2007–2013), Gıda Sanayi Özel ihtisas Ziraat Mühendisleri Odası :2004–2006 Çalışma Komisyonu Raporu, Ankara 2006. (http://www. Raporu, Ankara 2006. (http://www.zmo.org.tr /, dpb.gov.tr/tr-tr, Erişim tarihi: 19.10.2016) Erişim tarihi: 19.10.2016) Devlet Planlama Teşkilatı :Sekizinci Beş Yıllık Kalkın- ma Planı Tarımsal Politikalar ve Yapısal Düzenle- meler, Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara 2000. (http://www.dpb.gov.tr/tr-tr, Erişim tarihi: 19.10.2016) ISO : 72 (10), 2015. Keskin, G., 2003: “Şeker ve Tatlandırıcılar”, Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü, T.E.A.E-Bakış, Sayı: 2, Nüsha: 7, Ankara, 1. Kıymaz, T. : Şeker Politikalarında Yeni Yönelimler ve Türkiye’nin Konumu, Devlet Planlama Teşki- latı Müsteşarlığı, Yayın No: 2652, Ankara 2002. Köse S.O. : Dünya Şeker Ticareti, Avrupa Birliği Şeker Reformu ve Türkiye’de Şeker Sektörünün Durumu, T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı AB Uzmanlık Tezi, Ankara 2008. Mitchell, D. :Sugar Policies: Opportunity For Change, World Bank Policy Research Working Paper 3222, 2004. Organization for Economic Cooperation and Deve- lopment (OECD): Directorate for Food, Agricultu- re and Fisheries Committee for Agriculture Working Party on Agricultural Policies and Markets, EU Sugar Reform, 2007, AGR/CA/APM (2006) 15 Final, 2006.

541 THE REFLECTIONS OF THE 27th MAY 1960 MILITARY INTERVENTION ON “YAYLA” FROM THE LOCAL PRESS OF AGRI

Figen ATABEY*

ABSTRACT n this study, the reflections of 27th May 1960 Military Intervention on the Yayla daily local newspaper is introduced. And the attitude of Yayla newspaper towards the Military IIntervention on May 27, 1960 is also revealed. In order to evaluate these reflections on the Yayla newspaper, Turkey’s multi-party process of transition to life, the power of the Democratic Party and the developments that have set the stage for military intervention have been examined in terms of historical development. In the Democratic Party period, most local newspapers adopted a supporting policy for the ruling party. Yayla newspaper is one of the newspapers of this group. However, with the Military Intervention that took place on May 27, 1960, a number of changes took place in the publication policy of the Yayla and the policy of supporting the Democratic Party was abandoned. In this study the publication policy of Yayla is given in two parts as “Before Military Intervention” and “After Military Intervention”. Key words: The Period of Democrat Party, 27th May 1960 Military Intervention, Agri Local Press, Yayla Newspaper.

* Associate Prof. Figen ATABEY, Ağrı İbrahim Çeçen University, Faculty of Sciences and Letters, Department of History, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected]

542 27 MAYIS 1960 ASKERÎ MÜDAHALESİNİN AĞRI YEREL BASININDAN YAYLA GAZETESİNE YANSIMALARI

Figen ATABEY*

GIRIŞ yayınların sayısı çok artmış ve hemen her il ürkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından ve ilçede birden fazla çok bir vasfı olmayan sonra çok partili demokrat hayata geçiş günlük ve daha yukarı süreli gazete ve dergi dönemineT kadar geçen sürede Türkiye’de iki çıkarılmıştır (Oral, 2003:176). Ancak DP’nin kez çok partili hayat denemesi olmuş, fakat ikinci dönemi ile birlikte pek çok alanda bazı iki girişimde de istenilen sonuç elde edile- sıkıntılar görülmeye başlanmıştır. 1950’de bü- 1 memiştir (Tunçay, 1981: 371-390). Türkiye yük bir çoğunluğun oyu ile iktidara gelen DP, savaşa fiilen girmese de, II. Dünya Sava- 1955’ten itibaren hem muhalefet üzerinde, şı’nın patlak vermesi, olağanüstü bir dönem hem de basın üzerinde baskı kurmaya başla- yaşamasına neden olmuş ve çok partili hayat mıştır. Bu noktada iktidar-muhalefet-basın gündeme gelememiştir. Fakat savaşın sona çatışması had safhaya ulaşmıştır. Demokrat ermesi ile tüm dünyada siyasal gelişmeler Parti dönemi iç siyaset açısından demokratik yeni boyutlar kazanırken, Türkiye’de bu bir açılımla başlamış olsa da, anti demokratik sürecin içinde yer almış, çeşitli iç ve dış dina- yöntemlerle son bulmuştur. Ordu ve siyaset miklerin etkisi ile demokratikleşme yolunda arasında giderek artan gerilimli süreç, 27 Ma- önemli adımlar kaydetmiştir. Demokrat Parti yıs 1960’da ordunun, iktidardaki DP Hükü- (DP) 7 Ocak 1946 tarihi itibariyle Celal metini devirmesi ve yönetime el koymasıyla Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü, Refik sonuçlanmıştır. Koraltan tarafından kurulmuş, başkanlığında da Celal Bayar getirilmiştir. Bu suretle Cum- 27 MAYIS 1960 ASKERÎ huriyet Halk Partisi (CHP) içerisinden yeni MÜDAHALESI ÖNCESI YAYLA bir parti doğmuş ve çok partili hayata geçiş GAZETESI süreci başlamıştır. 14 Mayıs 1950 seçimleri Yayla gazetesi, günlük, siyasi (içtimai kül- yeni bir dönemin başlangıcı olmuş, CHP, türel) tarafsız yerel gazete olarak 1952 yılında Türkiye’de uzunca süren iktidarını halkın oyu yayın hayatına başlamıştır. İmtiyaz sahibi ile Demokrat Parti’ye devretmiştir. Demok- Tevfik Dondurmacıoğlu’dur. Basıldığı Mat- rat Parti basının büyük ümitler bağladığı bir baa, Ağrı’da Örnek Matbaası’dır. 1953 yılında parti olmuştur. Demokrat Parti hükûmeti dönemin Ağrı Belediye Başkanı Yardımcısı 2 hızla iktisadi ve sosyal/siyasi girişimlere Şeref Saraçoğlu ile ortaklık tesis edilerek, başlamıştır. 1950-1954 yılları arası “DP’nin 1963 yılının Temmuz ayına kadar basın altın yılları” olarak da adlandırılmaktadır (Al- hayatına devam etmiştir. Yayına başladığı ilk bayrak, 2004: 181). Parti göreve başladığında yıl Bedri Münir Şefkatli gazetenin başyaza- bütün basın sorunlarının çözüleceği kanısıyla rıdır. Ancak 1953 yılı ortalarından itibaren tarafsız sayılan gazeteler yavaş yavaş DP’ye başyazarlık görevi Şeref Saraçoğlu tarafından kaymıştır (Topuz, 2003:192). Bu dönemde yürütülmüştür. Motto (başlık klişesi, slogan ) Anadolu basınında Demokrat Parti yanlısı olarak “Hakkın Otağıdır” ibaresini kullanmış-

* Doç. Dr. Figen ATABEY, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Ağrı/ TÜRKİYE, e-posta: [email protected].

543 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Figen ATABEY The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium tır. Günlük yayınlanan gazete saman kâğıdı- 10 Eylül 1957 tarihinde Demokrat Parti na basılmış ve yayın hayatına son verdiği ta- milletvekilliğine adaylığını koyduğundan rihe kadar 5 kuruştan satılmıştır. 1952-1960 Belediye Reisliğinden çekilmiştir. Bu bilgi de arasında gazetenin Demokrat Partinin bir haber olarak günlerce gazetede yer almıştır nevi Ağrı yayın organı olarak çalıştığı görül- (Yayla, 11 Eylül 1957:1) . Yayla gazetesinin mektedir. Özellikle gazetenin sahiplerinden sayıları incelendiğinde gazetenin, ülkedeki Şeref Saraçoğlu’nun Ağrı DP il başkanı, Ağrı siyasi atmosferi ve gelişmeleri okuyucuları ile Belediye Başkan Yardımcılığı ve Ağrı Beledi- paylaşarak, iktidarda bulunan Demokrat Parti ye Başkanlığı akabinde de 1957 seçimlerinde yanlısı bir çizgi takip ettiği aşikârdır. Her ne Demokrat Parti Ağrı Milletvekilliği görevini kadar başlığında “Tarafsız gazete” yazsa da yürütmesinin gazetenin partinin yayın organı iktidar ile ilgili haberlere geniş yer ayrılırken, gibi hareket etmesinde etkin olduğu söyle- muhalefet ile ilgili haberlerin gazetede sadece nebilir. 1960 Askerî Müdahalesinden sonra eleştiri bağlamında yer aldığı görülmektedir. gazetenin sahipliğini Fazlullah Dondurma- cıoğlu üstlenmiştir. 1963 yılının Temmuz 27 MAYIS 1960 ASKERÎ ayında gazetenin yayın hayatına son verilmiş, MÜDAHALESI SONRASI YAYLA ancak bu gazetenin bir devamı olarak Celal GAZETESI Başer ve yine Fazlullah Dondurmacıoğlu tarafından Ağrı’da Mesuliyet gazetesi yayın 38 subaydan katılımı ile oluşturulan Milli 3 hayatına başlamıştır. Birlik Komitesi (MBK), Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Cemal Gürsel’in baş- Yayla gazetesi, 1952-1960 arası Demokrat kanlığında 27 Mayıs 1960 sabahı yönetime el Parti’nin bir nevi Ağrı yayın organı olarak ça- koymuştur (Aydemir, 2016:430-431). On yıl- lışmıştır. Özellikle Şeref Saraçoğlu’nun 1955 lık DP iktidarı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden seçimleri sonrası Ağrı Belediye Başkan Yar- bir grup subayın müdahalesi ile son bulurken, dımcılığı ve 1956 yılında Belediye Başkanlığı Cemal Gürsel aynı zamanda Devlet Başkanı, akabinde de 1957 seçimlerinde Demokrat Başbakan ve Başkomutanlık yetkilerini de Parti Ağrı Milletvekili olması ardından gaze- üzerine almıştır. Yasama yetkisinin doğrudan, tenin partinin yayın organı gibi hareket ettiği yürütme yetkisinin Devlet Başkanın atadığı görülmektedir. Şeref Saraçoğlu “Dünkü Şark Bakanlar Kurulu aracılığıyla yürütülmesi ve Karanlık Mazi” başlıklı yazısında, “DP’nin öngörülmüştür. 27 Mayıs 1960 sabahı saat Doğu’ya üvey evlat muamelesi yapmadığını 4.00’de İstanbul, Ankara ve İzmir’deki gazete hastane, yol ve ziraat işlerini ele aldığını, 1950 matbaalarına gönderilen bir emirle “Gelecek Seçimleriyle kötü zihniyetin yıkıldığını,” belirt- emre kadar baskının durdurulması istenmiş, mektedir (Yayla,26 Eylül 1953:1). Yayla’nın yarım saat sonra da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 1954’ten sonraki sayılarında yoğun olarak bütün memlekette idareyi ele aldığı”, haberi muhalefete yüklendiği görülmektedir. Örne- basına bildirilmiştir. (Topuz, 2003:227). ğin gazetenin bir sayısında “CHP Eleşkirt’te Cumhuriyet tarihinin ilk askeri müdahalesi de çöküntü verdi”, manşetine yer verilmiştir olan 27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesinin (Yayla, 5 Mart 1954:1) Gazetenin diğer bir demokrasiyi kaldırmak için değil, demokrasi- sayısında “CHP’nin kalesi Diyadin kazasında yi işletmek iddiasıyla yapıldığı vurgulanmış- yıkıldı. 17 köy toptan istifa etti. Son günlerdeki tır. Tek parti döneminin getirdiği alışkanlık- istifalar CHP’nin çöktüğünün delilidir,” ifadesi lardan DP’nin de kurtulamayışı karşısında gibi DP yanlısı, CHP aleyhine haberlere yer askerler demokrasiyi koruma ve geliştirme almaktadır (Yayla, 8 Mart 1954:1). Yayla görevini üstlenerek yönetime el koydukları- gazetesi imtiyaz sahibi Şeref Saraçoğlu, nı, iddia etmişlerdir (Çavdar, 2013: 85-87).

544 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Figen ATABEY

MBK tarafından müdahalenin ilk günü on 2. Bütün kulüpler, cemiyetler, siyasi partiler, sekiz adet tebliğ yayınlamıştır. Bu tebliğlerde sinema gibi yerler ikinci bir emre kadar kapalı halka yönetimle ilgili talimatlar verilmiştir. kalacaktır. Bu talimatlar arasında vatandaşların belli 3. Şehirlerarası arası otobüs seferleri yasak saatler içerisinde sokağa çıkabilecekleri, ancak edilmiştir. genel caddelerde toplanmamaları, memurla- rın mesaiye başlama saatleri, asayişin garni- 4. Hiç kimsede ruhsat dahi olsa silah bulun- zon komutanları tarafından sağlanacağı gibi mayacak ve taşınmayacaktır. hususlara, yer verilmiştir. Türk Milleti’nin mülki ve askeri makamlara yardımcı olmaları 5. Bankalardan mevduat çekilmeyecektir. MBK Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel’in Bankalar kapatılacaktır. imzası ile duyurulmuştur. Tebliğler gazetele- 6. Postaneye kimse mektup ve telgraf verme- rin ilk sayfasında yer almıştır. MBK tara- yecektir. fından verilen ilk tebliğde sokağa çıkmama, silah taşımama gibi birçok yasak bulunmuş- 7. Fırınlar, bakkallar, kasaplar, ve diğer tur. Bahse konu tebliğler, radyonun yanı sıra halkın zorunlu ihtiyaçlarını temin edeceği her gazeteler aracılığıyla da halka duyurulmuştur. türlü Belediye hizmeti devam edecektir. Bu müdahalenin etkisi kısa bir zamanda 8. Okullarda sınavlara devam edilecektir. dönemin basın yayın organlarına yansımıştır. Müdahalenin hemen ardından MBK tarafın- 9. Mahkemelerdeki duruşmalar ertelenecek- dan atanan vali vasıtasıyla bütün basın yayın tir. organlarına el konulması, Yayla gazetesinin 10. Bütün vatandaşların her türlü dedi- de yayın politikasını değiştirmesine sebep kodudan uzak kalmalarını ve sükûnetle işleri olmuştur. Yayla gazetesi de, bu gelişmeyi ilk ile meşgul olmalarını –Askeri Nizamlara itaat sayfasından duyurmuştur. Türk Silahlı Kuv- etmelerini rica ederim.”(28 Mayıs 1960). vetleri’nden yapılan açıklamaları olduğu gibi yayınlayan gazete, “Silahlı Kuvvetler İdareyi Bunun yanı sıra Askerî Müdahaleyi takip Ele Aldı” manşetini kullanmıştır. Haberler eden günlerde Yayla gazetesinin art arda yeni verilirken yorumdan uzak durulmuştur: garnizon emirlerini manşetten yayınlandığı “En Kısa Zamanda Tarafsız ve Adil Seçimler görülmektedir. Bu emirlerde sokağa çıkma Yapılacak”, “Reisicumhur ve Kabine Azalarının saatleri içinde 5 kişi dahil fazla şahıslara bir Emniyet Altında Oldukları Açıklandı” gibi arada toplu olarak gezmeleri ve bulunmaları alt başlıklar kullanılmıştır (Yayla, 28 Mayıs yasak edilirken, yine alkollü içecek kullan- 1960: 1). Yayla, 27 Mayıs Darbesi’nin hemen ma, her türü silah taşıma, siyasi toplantı ve ardından, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yayınla- faaliyet yasaklarının devam ettiğine dair dığı bu süreçte vatandaşların uyması gereken vurgu yapılmıştır. Dikkat çeken bir nokta ise bir takım talimatları içeren 1 numaralı Gar- Ağrı halkına verilen yasaklara aynen uymak nizon Emrini de aynen yayınlamıştır. suretiyle göstermiş olduğu anlayıştan dolayı teşekkür edildiği yönünde haberlere rastlan- “Sayın Ağrı halkına, masıdır. Bu esnada askerî müdahaleyi takiben 27 Mayıs 1960 saat 08.35’den itibaren Ağrı Kurmay Albay Faik Türün’ün 29 Mayıs 1960 vilayetinde hükümet idaresi tamamen askeri saat 12.00’den itibaren Ağrı valilik görevini idariye geçmiştir. üstüne aldığı, eski vali Rahmi Samalan’ın hiçbir resmi sıfat ve salâhiyeti kalmadığı bil- 1. Herkes sükûnetle işiyle gücüyle uğraşacak- gisine yer verilmiştir (Yayla, 1 Haziran 1960). tır.

545 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Figen ATABEY The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

Bu dönemde özellikle müdahaleyi meş- rastlanırken, yavaş yavaş basında ordudan rulaştırmak ve halka yapılan reformları daha övgü ile bahseden yazılar görülmeye başlan- iyi anlatabilmek için köşe yazıları yazılmıştır. mıştır. Örneğin “Tarih ve İbret” adlı yazıda Yazarının “C.B.” rumuzunu kullandığı “Eda ordu mensuplarını öven türde yorumlarda Edilen Cuma Namazı” adlı köşe yazısında yer bulunularak, Tuğgeneral Nüzhet Akıncılar’ın alan şu ifadeler dikkat çekicidir: Ağrı halkına yönelik şu konuşmasına yer verilmiştir: “Haftasını dün idrak ettiğimiz milli hare- ketin ikinci Cuma namazını dün, büyük huzur “27 Mayıs 1960 günü Milli Birlik hare- ile tam bir itikat içinde eda ettik. Milli ihtilalin ketinden bu yana, Sayın Ağrı halkından her ilk günü de, Radyolarımız milli hareketi her beş hizmette büyük bir anlayış ve alaka görmekte- dakikada bir halka duyuruyorlardı. Cümlece de yim. Sayın vatandaşlar çekinmeden, korkmadan malumdur ki, milleti millet eden, kuru kelime- silahlarınızı teslim edin. Bir hiç yüzünden artık lere bağlanan milliyetçilik değil, “Vatan sevgisi vatandaşların kanı dökülmesin. Mal ve canınız imandadır,” Hadisi Şerifidir. Dünkü Cuma şerefli fedakâr Türk ordusu tarafından ve Yeni Namazı bu Hadisi Şerif ile kutlandı, bu iman hükümet tarafından korunacaktır. Bugünler- ile milli ihtilale bağlandı.” (Yayla, 6 Haziran de yurdun her tarafına yayılmış ve düşmanla 1960:1). işbirliği yapmış, kötü niyet ve maksatlı şahıslar tarafından faaliyet ve propagandaların yapıldı- Diğer bir dikkat çeken köşe yazısı da ğını duymaktayım. Yapılan bu kötü propagan- “İhtilâl…., Saatler ……..ve Samimiyet ” dalardan birkaç tanesini aşağıya sıralıyorum. adıyla C.B rumuzlu kişi tarafından kaleme “İşte silahlarınızı topluyorlar. Yakında Kur’an- alınmıştır: larınızı toplayacaklar.“ “Bak şimdi de kadınla- “Bugün milli ihtilalin on beşinci gününü rınızın boyunlarındaki altınları zorla alıyorlar. idrak etmiş bulunuyoruz. Daha on beşinci Türk ordusu ve onun kumandanları dinsizdir. gününde bulunduğumuz anda tüm bir istikrar Yarın camilerinizi de kapatacaklar. Diyenler ve huzur içinde, iş ve gücümüzle meşguliyeti- olmuştur. Bunların hepsi yalan ve uydurmadır. miz, ihtilalin ne derece benimsendiğini ve hatta Hiçbirine inanmayınız.” Çoğunuz Askerlik yap- beklendiğini de göstermektedir. Türk tarihinde tınız, birçok muharebelere katıldınız, hasım ve birçok ihtilaller olmuştur. Yeniçeri ağzı ile kazan akrabalarınızda şehitler verdiniz, gazi oldunuz. kaldıranlar meşhurdur, fakat o günlerde her Büyüklerinizden yaptıkları muharebelerdeki kazan kaldırma su kaldıran hamur gibi uzun kahramanlıkları dinlediniz. Şimdi soruyorum: sürer ve birçok kötü hadiselere sebebiyet verirken, Düşmana hücuma kalkan şehitlik mertebesine bizim bu ihtilalimiz, sanki başlaması ile bitmiş, erişmek için pervasızca ileri atılan her asker sükûn ve huzur hemen avdet etmiştir. İhtilal- Tanrısına sığınarak, imanına güvenerek Allah! de saatlerin büyük kıymeti vardır. Bugünkü Allah! diyerek, saldırmıyor mu? Bugün sabık ihtilalimiz üç saat içinde halledilmiş ve normale hükümetin işlediği ve Dünya tarihinde eşine ve dönülmüştür (Yayla, 10 Haziran 1960, 1). emsaline rastlanmadığı ve tarihin lanetle ana- cağı suçlarını Radyo ve Gazetelerle millete ve Müdahaleden sonra Türk Silahlı Kuvvet- bütün dünyaya duyurulmaktadır. Hâl böyle iken leri’nin lehinde bir yayın politikası izlemeye vatan hainlerine düşünce, duygu ve vicdanla- başlayan Yayla, “Yeni valimiz Şükrü Hancıoğlu rında yer ve hak verenler sevgi ve bağlılık hissi dün göreve başlamıştır” haberine yer vermiştir duyanlar bunlarla beraber vatan hainidirler. (Yayla, 15 Haziran 1960:1). Darbe sonrası Her vatandaşın bu hainleri ihbar etmesi bir va- ilk günlerde sadece garnizon emirlerine ve tan ve namus borcudur. Size düşen vazife yalnız yasaklara uyulması yönündeki haberlere çok ve çok çalışmak, işinizle gücünüzle ve Allaha

546 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Figen ATABEY karşı olan ibadet borcu ile meşgul olmaktır. He- tecinin neler çektiğini çok iyi biliriz. Fakat, biz pinizi bağrıma basar, muhabbetle selamlarım” artık sen ben kavgasına hikaye anlatma sevdası- (Yayla,11 Haziran 1960:1). na düşmemeliyiz. Bunu gazeteci arkadaşlarımda bilmelidirler ki, Demokrat Partiyi çökerten tek Gazetenin, içinde bulunulan siyasi atmos- şey geçmişi kurcalayıp geçmişle mukayese yapma- ferin etkisiyle ve belki de şartların gerek- sı ve bir sürü hikâye uydurmasıdır. Arkadaşlar tirdiği şekilde yeni yönetimi ve o minvalde geçmiş iyisiyle ve kötüsüyle tarihe mal olmuştur. yaşananları olumlu aktarımı sürmektedir. Bu Onun için de geçmişi kapamak geleceğe bakmak doğrultuda “Danyal Paşayı Dinlerken” konulu istiyoruz. Evet tarih bilmek bir zarurettir. On- haber şöyledir; “Şehrimizin aziz misafiri dan ibret almak bir kıymettir. Fakat bu daima 3.Ordu Komutanı Danyal Yurdatapan ilimizi geçmişi deşelim değildir. Arkadaşlar geçmiş iyisi şereflendirdiği gün, Karaköselilerin alkış ve ve kötüsü ile tarihe mal olmuştur. Onu tarihe istekleri karşısında Tümen balkonuna gelmiş, gömelim. Mukadderatımızla ilgilenen Milli kısa lakin veciz bir konuşma yapmıştı. Bu Birlik Komitesine yardımcı olalım. Bu bizim konuşmanın bir cümlesi beni olduğu gibi, orada için tarihi bir vazifedir.” (Yayla, 15 Haziran bulunan bütün karşılayıcıları da mütehassis 1960: 1) etmiş, gözlerimizi yaşartmıştı. Bu cümle aynen şu idi: “Ulu tanrıdan sizlere sıhhat, evlerinize Askerî Müdahaleden yaklaşık üç ay saadet dilerim.” Biz milli hareketin ilk günle- sonra Milli Birlik Komitesi üyesi Kurmay rinde Eda ettiğimiz dünkü Cuma Namazı” adlı Yarbay Suphi Karaman’ın Ağrılılara ilişkin bir makale yazmış ve Milli Birlik Komitesinin yaptığı konuşmaya, Yayla’da manşetten “Milli manevi değerlere kıymet vereceğini, ancak bu Birlik Komitesi üyesi Kurmay Yarbay Suphi düşünce ve kuvvet ile muvaffak olduklarına Karaman, Millî İnkılabı hazırlayan sebep- dikkat çekmiştik.” (Yayla, 14 Haziran 1960:1). leri binlerce Ağrılıya izah etti”, başlığıyla yer verilmiştir. “Dün saat sekiz sıralarında Görüldüğü üzere Yayla gazetesi, bir Turan binası önünde toplanan halkla bir taraftan yayın politikası ve yayın kadrosunu hasbihalde bulunan Milli Birlik Komitesi üyesi değiştirerek yeni siyasi ortama uyum sağla- Kurmay Yarbay Suphi Karaman çok samimi maya ve ayakta kalmaya çalışırken, diğer ta- olarak inkılabı hazırlayan sebepleri teker teker raftan Yayla’da Demokrat Parti ile ilgili ciddi izah etmiştir. Suphi Karaman, idarenin artık eleştiriler de yer almaya başlamıştır. “Geçmişi memleketi bir kardeş kavgasına götürdüğünü, Unutalım” köşe yazısı C.B. rumuzu ile yazılan hatta particiler tarafından halkın silahlandı- şu yazı dikkat çekicidir: rıldığını açıklamış ve işte bu sebeplerden ötürü “Milli Birlik Komitesinin Türkiye’mizin güvendiğimiz Silahlı Kuvvetler bu inkılabı mukadderatına el koyduğu günden bugüne geçen yapmıştır. Daha sonra iktisadi hususlara da on dokuz günlük hayatımızda gazetelerin yazı- temas eden Karaman, memlekette bir yokluğun ları bize Demokrat Partiden kalan köhnemiş bir ve anormal bir fiyat artışı hüküm sürmekteydi. usulü hatırlatmakta ve milletler hayatında çok Günden güne memleket bir uçuruma gidiyordu. büyük rolü olduğunu kabul ettiğimiz gazete- Bu başıboş hareketlere bir son vermek üzere 27 cilerin yine bu micval üzerine devamları, bir Mayıs hareketi yapıldı. Çok şükür iyi planlanan zamanlar yok yok sözleri ile sinirleri bozan, bu inkılap, halkımızın sağduyusu ile kansız okuyucusuna asabi buhranlar geçirten günlerin neticelendirilmiştir. “Bahse konu yazıda Suphi filmini seyrettirmektedirler. Evet kabul ediyoruz Karaman’ın daha sonra Tutak, Patnos ve ki, gazeteciler için sert davranışlara başvuran Malazgirt’te halka karşı bir konuşma yaptığı Demokrat Partinin umumdarları için gazeteler haberine de yer verilmiştir (Yayla, 23 Eylül ne yazsa azdır. Çünkü, bir gazeteci olarak gaze- 1960:1).

547 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Figen ATABEY The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

27 Mayıs 1960 Askerî Müdahalesinden 1960 Askerî Müdahalesine sıcak bakıldığı sonra Yayla’nın yayın politikasının değiştiği yönündeki haberlere yer verilmesi durumu görülmektedir Bunların dışında genel olarak sadece Yayla gazetesi için geçerli olmamış, müdahaleyi takip eden günlerde ve aylarda ülke genelinde bütün ulusal ve yerel basın Yayla gazetesi tarafından suya sabuna do- organlarını etkisi altına almıştır. Müdahale kunmayan haberler yapıldığını görmekteyiz. karşısında Ağrı basını da tarafsız kalmamış Bu kapsamda muhalefete ve siyasi konulara ve ordu lehine kamuoyu oluşturmuştur. ilişkin haberlere yer verilmediği görülmekte- Ağrı’da o dönemde yayın hayatına devam dir. Daha çok bahse konu gazetede; “Yardım eden Karaköse, Şark Express, Demokrat Ağrı Komitesine yapılan yardım listesi”, “Vali gibi yerel yayın organları incelediğinde haber Devlet Hastanesini ziyaret etti”, “Garnizon politikalarının Yayla’dan pek farklı olmadığı Komutanı ilçeleri ziyaret etti”, “Yarın bütün anlaşılmaktadır. Dönemin Ağrı yerel gaze- yurtta şehitler için mevlitler okutulacak”, telerinden Şark Express’e baktığımız da bu gibi yorumsuz ve tarafsız haberlere yer gazetenin Yayla ile aynı çizgide olduğunu verilmiştir. Bu kapsamda gazetede yer alan görmekteyiz. Örneğin bahse konu gazete, bir haber şöyledir: “Ankara’da ve İstanbul’da “Orgeneral Cemal Gürsel Devlet ve Hükümeti şehitler için muazzam bir merasim yapılacak. Reisi oldu. Mahkûm gazeteciler tahliye edildi. 27 Mayıs Milli İnkılâp hareketinde şehit düşen Basın yasakları kaldırıldı”, gibi yorumsuz ha- Teğmen Ali İhsan Kalmaz ile 28 Nisan 1960 berlere yer vermiştir (Şark Express, 30 Mayıs günü İstanbul’da gençlerin gösterilerinde şehit 1960). Yine bu gazetenin Yayla ile benzer düşenler için Ankara ve İstanbul komutanlığı doğrultuda darbeden on beş gün sonra “Dün muazzam bir merasim programı hazırlamıştır” Binlerce Ağrılı coşkulu bir tezahürat ve heyecan (Yayla, 9 Haziran 1960). Diğer bir haberde içinde Muhteşem Bir Miting Yaptı,” manşeti ile ise Askeri vali kazalara ilk ziyaretini yaptı tam sayfa yaptığı haber de dikkat çekicidir (Şark başlığıyla, “Milli Birlik Komitesi hükümetinin Express, 9 Haziran 1960: 1). ilk askeri valisi bayram arifesi ilimizde vazifeye başlamış ve bayramın ikinci günü kazaları zi- SONUÇ yarete çıkmıştır. Kazalarda halk ile bayramlaşan Askerî Vali Tuğgeneral Sayın Nüzhet Akıncılar, Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’nın ar- bugünkü ihtilalin niçin yapıldığını misalleri dından tam olarak çok partili hayata geçmesi ile izah etmiş ve hiçbir zümreye ve şahsa karşı ile birlikte iktidar partisi CHP’nin en büyük yapılmayan bu hareketin bütün partiler üstü rakibi DP olmuştur. Kurucularının eski ve kardeşliği istediği bütün vatandaşlarında CHP’li vekiller olduğu DP, 1950 yılında tek bu hususu göz önünde tutmalarına” dikkat başına iktidar olmuş ve ülkeyi 1960’a kadar çekmiştir. Bir başka haber, “Muhalif Partiler idare etmiştir. Bu on yıllık dönemde siyasi tam bir şaşkınlık içinde bulunuyor,” başlığını arenada pek çok tartışma meydana gelmiş, içermektedir (Yayla, 24 Eylül 1960:1). “Ayrı- siyasi partilerin aralarındaki mücadeleye ca, Milli Birlik Komitesinin direktiflerini alan basın da karışmıştır. Bazıları iktidar partisinin üniversite öğretim üyeleri (Ankara Üniversi- karşısında bir duruş sergilerken, bazı yayın tesi, Fen Fakültesi, Siyasal Bilgiler, Dil Tarih organları da Demokrat Parti’yi destekleyen Coğrafya, Tıp Fakültesi) şehrimize geldiler. bir yayın politikası izlemiştir. Bu makalenin Doğu Beyazıt’ta ve ilimizde okulları, hastanele- konusu olan Yayla gazetesi de Demokrat ri, mal meydanını ve diğer kurumları Emniyet Parti yanlısı bir yayın politikası takip etmiştir. müdürü ile beraber gezmişlerdir”, haberine yer Ancak, 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşti- verilmiştir (Yayla, 26 Eylül 1960:1). 27 Mayıs rilen askerî müdahale sonrası Yayla gazetesi, DP’den bu desteğini çekmiştir, ya da çekmek

548 IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Figen ATABEY zorunda bırakılmıştır. Bunda, gazetenin o leri vardır. Başer), Doğuş Matbaası (Ferda Öney), dönemde var olmak için, şartlara kısmen 1963’ten sonra Mecit Hun ve Cezmi Öztekin tarafından Şarkın Dili gazetesi yayın hayatına uyumlu davranmak zorunda olmasının etkili başlamıştır. Bir süre sonra merhum A. Kadir olduğu söylenebilir. Bu tarihten itibaren Şefkatli’ye intikal etmiştir. 1955 yılında Celal yayınlanan haberlerde, askeri yönetimin Başer, Demokrat Ağrı gazetesini ve bunu takiben icraatlarına olumlu bir şekilde yer verildiği Bedri Münir Şefkatli ve Karaköse gazetelerini gözlemlenmektedir. Bununla birlikte, DP’li- çıkarmıştır. Karaköse ve Şark Express uzun yıllar ler hakkındaki haberlerde ise, yoruma yer ve- devam etmiştir. 1 Haziran 1963’te Celal Başer ve Fazlullah Dondurmacıoğlu tarafından 0,90 eba- rilmeden doğrudan bilgi aktarımı yapılmıştır. dında 4 sahife ve çift renkli Mesuliyet gazetesi 1963 yılının Temmuz ayında yayın hayatına çıkarılmıştır.15 Nisan 1964’te Avukat Süreyya son veren Yayla gazetesinin, 27 Mayıs 1960 Önay tarafından kurulan 0,90 ebadında 4 sahife Askerî Müdahalesi öncesinde ve sonrasında ve çift renkli olmak üzere Hakimiyet Gazetesi tutarlı bir tavır sergilemediği görülmektedir. yayın hayatına başlamıştır. (Yurt Ansiklopedisi, 1950-1960 yılları arası Yayla gazetesi ince- 1981:400) lendiğinde gazetenin, ülkedeki siyasi atmos- feri ve gelişmeleri okuyucuları ile paylaşarak KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY iktidarda Demokrat Parti yanlısı bir çizgi Yayla Gazetesi: 26 Eylül 1953, Ocak 1954, 5 Mart takip ettiği gözlemlenmektedir. Gazetenin 1954, 8 Mart 1954, 15 Mayıs 1955, 17 Eylül 1955, 11 Eylül 1957, 12 Eylül 1957, 18 Eylül Askerî Müdahale sonrası üç aylık dönemdeki 1957, 27, 28, 29, 30, 31 Mayıs 1960; 1, 2, 3,6, 9, yayınları incelendiğinde ise Askerî Müdahale 10, 12, 17, 25, 26, 27, 28,30 Haziran 1960; 6, 10, lehine yayın politikası izlediği değerlendiril- 18 Temmuz 1960; 11, 15 Ağustos 1960; 15,20, mektedir. Bu durumu askerî yönetimin etkisi 21,23, 24, 25, 26 Eylül 1960. şeklinde yorumlamak mümkündür. Şark Express Gazetesi: 28, 29, 30, 31 Mayıs 1960; 6, 7, 12, 17, 25, 26, 27, 28 Haziran 1960. DİPNOTLAR / FOOTNOTES Müracaat Eserleri Albayrak, M. Türk Siyasi Tarihinde Demokrat Parti 1 Bu iki kısa süreli girişimden ilki, 17 Kasım 1924 (1946-1960), Phoenix Yayınevi, Ankara 2004. tarihinde Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele ve Adnan Adıvar tarafından kurulan Aydemir, Ş.S., Menderes’in Dramı, Remzi Kitabevi, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, diğeri de İstanbul 2016. 1930 Ağustos ayında Ali Fethi Okyar başkan- Çavdar, T. Türkiye’nin Demokrasi Tarihi, İmge Kitabe- lığında teşkil edilen Serbest Cumhuriyet Fırka- vi, Ankara 2013. sı’dır. Oral F. S. Cumhuriyet Dönemi Türk Basın Tarihi 2 Şeref Saraçoğlu, 1914’te Ağrı’da doğmuştur. 1919-1965, Yeni Adım Matbaası, Ankara 1968. 1946’da ifa ettiği Mal Müdürlüğü görevinin ar- Topuz, H. Türk Basın Tarihi, Remzi Kitabevi, İstan- dından DP’nin Ağrı teşkilatında görev yapmıştır. bul 2003. DP Genel Meclis ve İl İdare Heyeti Üyelikle- Tunçay, M. Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek Parti Yöne- rinde bulunmuştur. Yayla gazetesinde başyazarlık timinin Kurulması (1923-1931), Yurt Yayınları, görevini sürdürmüştür. Ağrı Belediye Başkanlığı Ankara 1981 görevini ifa ederken 1957 seçimlerinde DP’den Ağrı milletvekili seçilmiştir. Yurt Ansiklopedisi. “Ağrı”, C.1, Anadolu Yayıncılık, İstanbul 1981. 3 Genel olarak Ağrı ve ilçelerinde çeşitli gazeteler çıkmaktaysa da bunlar, okur çevresi az, küçük tirajlı yerel yayın organlarıdır. İlde basın etkin- likleri esas itibariyle 1960’dan sonra başlamıştır. İl Merkezinde Yeni ve Doğuş olmak üzere iki matbaa ve bu matbaalarda basılan 1962’de yayın hayatına başlamış Mesuliyet ve 1965 yılında ya- yın hayatına başlamış Hakimiyet günlük gazete-

549 PROCESS OF GETTING TO MUSIC THE FOLK SONG OF AĞRI REGION

Mehriban AĞAYEVA* Volkan AYDOĞAN**

ABSTRACT he human voice, which is the main element of life since the history of humanity, undoubtedly forms the basis of the aesthetic concerns that have arisen during the performanceT of music and its evolution over time since the earliest times. In ancient times, people used the first steps of today’s system to understand the world they live in in aesthetic sense; That is, they have discovered and improved monophonic melodies. Worship, communication, wars, various ceremonies, etc. Elements have an important place in the development of this aesthetic anxiety process. The process of development of the “chorus” and “vocal” music, which is accepted as a reflection of human voice in music art, is examined in the field of Turkish Folk Music; Information about the multi-voice works in the process from the Republican History to the day-to-day was given. Also; Despite being in the TRT repertoire, the process of bringing the Ağrı Regional Folk Songs , who have not been arranged as polyphonic in any way as much as the day-to-day, has been introduced to polyphonic music by Ağrı İbrahim Çeçen University Music Teacher Education. Key words: Chorus, Song, Region, Polyphonic, Compilation, Music.

* Mehriban AĞAYEVA, Ağrı İbrahim Çeçen University, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected] ** Volkan AYDOĞAN, Müzik Öğretmeni, Adana/TURKEY, e-mail: [email protected]

550 Mehriban AĞAYEVA

AĞRI YÖRESİNE AİT TÜRKÜLERİN ÇOKSESLİ MÜZİK DAĞARCIĞINA KAZANDIRILMA SÜRECİ

Mehriban AĞAYEVA* Volkan AYDOĞAN** GIRIŞ yörelere göre birçok çeşitlilik gösterir (barak, ökeni yüzyıllar öncesine dayanan ve diğer bozlak, hoyrat, maya). milletlerde olduğu gibi coğrafi, ekono- Kırık havalar ise; düzenli bir ritim özelliği Kmik, kültürel vb. birçok ögenin doğrudan göstermekle birlikte, geleneksel söyleyiş ka- etkileyerek geliştirdiği Türk Müzik Kültürü; lıplarına bağlı olarak icra edilen bir formdur zengin bir folklorik yapıdan beslenmektedir. (karşılama, halay, horon, bar, zeybek vb.) Bu zenginliğin ana dayanağı; Türklerin yüz- (ÖZBEK 1981:66, 67, 68) yıllar boyunca konar-göçer bir yaşam şeklini benimseyerek birçok coğrafyayla etkileşime ÇOKSESLI MÜZIĞIN TÜRK HALK girmiş olması olarak belirtilebilir. MÜZIĞIYLE BULUŞMA VE GELIŞIM Özellikle İslamiyet öncesi Türk toplum- SÜRECI larında çok önemli bir statüye sahip olan Çoksesli müziğin Türk ezgileriyle bu- ozanlar, toplumu eğitmek geliştirmek için söz luşma sürecinin başlangıcı olarak III.Selim söyleme ve icra sanatından faydalanmışlar, dönemini göstermek doğru olacaktır. Bu din adamları çeşitli ayinlerde müziği kulla- dönemde yüksek bir ivme kazanan “Batı- narak gök tanrıya ibadet etmişlerdir. Dola- lılaşma Hareketleri” birçok alanda olduğu yısıyla; Türk Müzik Kültürü kavramı sadece gibi müzikal alanda da etkisini göstermeye kültürel değil, aynı zamanda dini ögeleri de başladığı söylenebilir. içerisinde barındırmaktadır. Musika-i Humayun’un kurulmasının Göçebe yaşam tarzıyla paralel olarak ardından Donizetti Paşa, Batı Müziği nota gelişen yazılı ve yazısız edebiyatın içinde sistemine geçişi kolaylaştırmak için Hampar- barındırdığı söz söyleme sanatlarının, müzik sum nota sistemini öğrenerek, bu sistemin alanını da etkisine alarak Türk toplumlarına batı nota sistemine uyarlamak için bir çizelge eşsiz bir vokal müziği dağarcığı kazandırdığı hazırlamış ve portenin öğretilmesinin ardın- söylenebilir. dan bu çizelge yardımıyla öğrencilere Batı Çalışmamızın ana eksenini oluşturan nota sistemini öğretmiştir. Türk Halk Müziği, yüzyıllar boyunca süre- Ayrıca ilerleyen zamanlarda sarayın da gelen bir mirasın günümüzdeki temsilcisi destekleriyle Musika-i Humayun bir bando olarak tanımlanabilir. Özbek’e göre Türk okulundan saray müzik okulu olma yolun- Halk Müziği temelde “uzun havalar” ve “kırık da gelişim göstermiş; bale, opera, orkestra havalar” olmak üzere iki kalıpta incelenebi- gibi çoksesli içerikleri barındıran bir sanat lir. Düzenli bir ritimsel özelliği olmayan ve merkezi haline gelmiştir. Sonraki dönemlerde serbest tartımlarla söylenen uzun havalar, Türk Beşleri’nin sanat sahnesine çıkışlarıyla

* Mehriban AĞAYEVA, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Müzik Öğretmenliği, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected] ** Volkan AYDOĞAN, Müzik Öğretmeni, Adana/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

551 Mehriban AĞAYEVA IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Volkan AYDOĞAN The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium beraber Türk Halk Müziği ’de çokseslilik kav- Ağrı Yöresi Türküleri; genel anlamda ramına kavuşmanın ilk adımlarını atmıştır. Tonik, Subdominant ve Dominant seslerin ekseninde farklı varyasyonlarda şekillenmiş- Batı’da aldıkları eğitime rağmen Türk tir. Ayrıca bazı eserlerde var olan aksak ritmik Halk Müziğiyle hiçbir zaman bağlantılarını yapının da Türk Edebiyatı’nda kullanılan koparmayan Türk Beşlileri; senfoni, opera, vurgulara bağlı olarak gelişme gösterdiği müzikal gibi büyük türlerde çalışmalarını söylenebilir. Aksak ritmik yapı, şiirdeki met- sürdürürken minyatür türleri de ihmal etme- rik yapıyı reddederek, vurgusal yapıya göre mişlerdir. İlyasoğlu’na göre; “Türk Beşleri’nin zamanla kendi içerisinde melodik esneklik ortak amacı, Batı Müziği yapısı içinde Klasik kazanmıştır. Türk Müziği ve Türk Halk Müziği’nin renkle- rini kullanmaktır.” (İLYASOĞLU 1999:280). Çokseslendirme çalışmalarına aşağıdaki basamaklar kullanılarak başlanmıştır. Türk Beşleri; Türk Halk Müziğini çok seslendirmenin yanı sıra, bazı yapıtlarında 1. Repertuar Taraması. Türk Halk Ezgilerini tema olarak kullan- 2. İçerik Taraması. mışlardır Onların bu duyarlılıklarının ve 3. Eserlerin Armonik ve Ritmik Yapıla- eserleri orijinallerine en yakın biçiminde çok rının Analizi. seslendirmeye özen göstermelerinin, Türk Halk Müziği’nin dünya çapında tanınmasına Eserlerin Makamsal Analizi. zemin hazırladığını söylemek mümkündür. Yeniden düzenleme aşamasında; eser- Türk Beşlilerinin öncülüğünde başlayan leri çoksesli koroya uyarlamak adına, eserin çok seslendirme çalışmaları, günümüzde Er- ana teması ve dokusuna uygun olarak farklı dal Tuğcular, Hasan Uçarsu, Ali Uçan, Selçuk varyasyonlarda giriş (intro) bölümleri eklen- Bilgin gibi birçok değerli akademisyen öncü- miştir. lüğünde gelişme sürecini sürdürmektedir. Koro için yeniden düzenlenerek çok- seslendirilmiş “Merdivenden Aşağı” isimli AĞRI YÖRESI TÜRKÜLERININ Türkü’nün giriş kısmı örnek olarak aşağıdaki ÇOKSESLENDIRILMESI şekilde verilmiştir. Türk Halk Müziği derleme çalışmaları 1916’da İstanbul’da kurulan Dar-ül Elhan (Belediye Konservatuarı) ile başlamış (800 eser), daha sonra 1937 yılında Ankara Devlet Konservatuarıyla devam etmiş (10.000 eser), 1967 yılında ise TRT’nin kurduğu ekiple devam etmiştir (1738 eser). Günümüzde TRT Türk Halk Müziği Repertuvarında 26 adet Ağrı Yöresine ait türkü bulunmaktadır. Mevcut repertuarda olan birçok türkünün çokseslendirmeye açık durumda olması ve bulunduğumuz yöreye ait türküler üzerinde herhangi bir çokseslendir- me çalışmasının yapılmamış olması bizleri Ağrı Türküleri üzerine çalışmaya yönlendir- miştir.

552 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Mehriban AĞAYEVA The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Volkan AYDOĞAN

KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY İLYASOĞLU E: “Zaman İçinde Müzik” Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1999 ÖZBEK M: “Folklor ve Türkülerimiz” Ötüken Yayı- nevi, İstanbul 1981

Şekil 1: “Merdivenden Aşağı” Türküsü ’nün koro için yazılmış giriş bölümü.

SONUÇ Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği A.B.D, 7. yarıyıl Dönem Türk Müziği Çokseslendir- me dersi kapsamında 4.Sınıf öğrencileri ile beraber TRT repertuarındaki Ağrı Türküleri incelenmiştir. Repertuardan seçilen ve Ağrı İline ait 12 Türkü; ana ezgileri, geleneksel dokusu vb. unsurlar bakımından herhangi bir deformasyona uğratılmadan yeniden çoksesli olmak üzere Çoksesli Türk Halk Müziği dağarımıza kazandırılmıştır. Bu süreçte öğ- rencilerimizin Armoni, Kontrpuan bilgile- rini doğru şekilde kullanıp kullanmadığı da ölçülmüş, var olan eksikleri bizler tarafından giderilmiş ve parçalar titizlikle incelenmiştir. Yapılan bu çalışma; yurtiçi veya yurtdışında yapılacak olan her türlü konser, yarışma vb. organizasyonlarda Ağrı Yöresini tanıtmak ve insanların bu yöreyle etkileşime geçmesini sağlamak açısından önem teşkil etmektedir.

553 IN THE CONTEXT OF CHANGE AND CONTINUITY TULUM PERFORMANCE IN DOĞUBAYAZIT DISTRICT OF AĞRI

Memmedali MEMMEDALİYEV* Rıdvan GÜRLER**

ABSTRACT n the article, the instrument called tulum which is used in entertainment and weddings in Doğubayazıt District of Ağrı; Cultural interaction between Turkey and Iran has been Iexamined in terms of the development of locals, the changes that have taken place during this period and the techniques of execution, the fields used in Iran, and compared with the usage areas and enforcement techniques in Turkey. At the same time, information about the transfer of digital media and its use in digital media. Key words: Tulum, Ney-Anban, Dogubayazit, Iran, Cultural Interaction, Execution.

* Memmedali MEMMEDALİYEV, Ağrı İbrahim Çeçen University, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected] ** Rıdvan GÜRLER, Müzik Öğretmeni, Ağrı/TURKEY, e-mail: [email protected]

554 Memmedali MEMMEDALİYEV

DEĞİŞİM VE SÜREKLİLİK BAĞLAMINDA AĞRI İLİ DOĞUBAYAZIT İLÇESİNDE TULUM İCRASI

Memmedali MEMMEDALİYEV* Rıdvan GÜRLER** TULUMUN TARIHÇESI “Tulum, Tulumı, Tulumzurna, Tulumdü- ulum gibi tarihsel açıdan bir hayli eski dük, Göyde, Gayda, Gayre, Kayda, Kayde, sayılabilecek ve neredeyse hiç bozulma- Çimon, Ney-Anban gibi adlarla, ses ve yapı danT günümüze kadar gelmeyi başarabilmiş açısından da birbirinden farklı özelliklerle bir enstrümanı anlatmaya geçmeden önce İskoçya, Macaristan, İrlanda, İspanya, Bulga- “tulum” isminin nereden geldiğini bilmekte ristan, Romanya, Kırım, Kafkasya, İran gibi fayda vardır. Tulum kelimesinin kökenine bölgelerde bir halk çalgısı olarak karşımıza ilişkin farklı birçok görüş bulunmaktadır. çıkmaktadır (Ulusoy, 2002:21). Bunlardan bir tanesi M. Ragıp Gazimi- hal’in eski Türklerin koyun veya keçinin içi TULUMUN ÖZELLIKLERI boşaltıldıktan sonra tüyleri yolunarak elde Tulum, yapısal açıdan, üzerinde 5 delik edilen deriyi “tuluk” olarak adlandırıldıkları olan iki sipsinin yan yana getirilmesi, sonrada üzerinedir (Gazimihal, 1975:463). Tulum hava depolu bir deriye monte edilmesiyle tabiri bütün Türk lehçelerinde vardır. Kaşgarlı oluşan bir çalgıdır. Tulum’un iki tane kamışı Mahmud’un “Divan-ü Lügat-i Türk” adlı olduğu için tulumla çalınan ezgiler genellikle eserinde, tulum ismi “tolum’’ olarak geçmek- iki sesli olarak icra edilir. tedir. Tolum, tuluk, toluk gibi kelimeler hep sis ve kabarık anlamına gelmektedir (Topa- Tulum yapısal olarak 3 ana bölümden loğlu, 2005:7). oluşur; Tulum’un bir enstrüman olarak kullanıl- 1. Dudula (Ağızlık) maya başlandığı tarih hakkında kesin bir bilgi 2. Gövde (Deri Kısım) olmamakla birlikte Mezopotamya’da ortaya 3. Nav ( Ses Veren Kısım) çıktığı sanılmaktadır. İskoç Gaydasının atası olarak kabul edilen bu tip nefesli sazların Ro- Tulumun ilk etapta şişirilmesi ve gerekti- malılar tarafından Mısır, Anadolu ve Trakya ğinde gövde adı verilen deri kısmın içine hava üzerinden Avrupa’ya taşınması teorisi de hala üflenmesi amacıyla kullanılan dudula(ağızlık) tartışılmakta olan bir konudur. Şimdiye kadar yuvarlak bir ağacın içi delinerek yapılarak bir örneği kısmen kazılmış bir mezarlıktan gövdenin sağ ayağına bağlanır. Adını ise, çıkmıştır. Bu da Türklerin bir kolu olan Avar havanın geri çıkmasını engellemek amacıyla döneminden bir erkek iskeletinin el kemikleri kapak işlevi gören ve ağızlığın iç kısmına arasında bulunmuştur. Bulunan çalgı, turna raptiye ile tutturulan, dudula adı verilen bir kemiğinden yapılmış bir çift kaval şeklindedir parçadan alır. Ağızlık kısmı aşağıdaki şekilde (Topaloğlu, 2005:9). gösterilmiştir.

* Memmedali MEMMEDALİYEV, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Müzik Öğretmenliği, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected] ** Rıdvan GÜRLER, Müzik Öğretmeni, Ağrı/TÜRKİYE, e-posta: [email protected]

555 Memmedali MEMMEDALİYEV IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Rıdvan GÜRLER The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium

edilir. Sipsilerin uzunlukları genellikle 17cm boyundadır. Tulum’un her iki kamışı da aynı ses aralığına sahiptir. Bu sayede ezgiler, tulum çalan kişi tarafından çoksesli bir şekilde icra edilebilmektedir.

Şekil 1: (Ağızlık) (Web 1) Tulum’un gövde kısmına ‘‘goda ve guda’’ gibi isimler verilmektedir. Gövde oğlak, keçi, koyun veya kuzunun bütün şekilde soyulmuş ve tabaklanmış derisinden yapılmaktadır. (bkz. Şekil 2) Gövdenin büyüklüğü, derisi kullanılan hayvanın cinsine göre değişmek- tedir. Tulum’un gövdesi üzerine enstrümanı nem, rutubet vb. etkenlerden korumak ve icracının koltuk altından kaymasını önlemek Şekil 3: (Analık) (Web 1) Şekil 4: (Dillik) amacıyla ipek veya kadife kumaş dikilir. (Web 1) Tulum’un gövde kısmı aşağıdaki şekilde Tulum enstrümanından 6 ayrı ses gösterilmiştir. çıkmaktadır. Bunlar sol, la, si, do, re ve mi sesleridir. Tulum ezgileri çoğunlukla Hüseyni makamındadır. Çünkü bu makam dışındaki sesleri çıkarmak özel beceri gerektirmek- tedir. Tulumun ses sahası aşağıdaki şekilde belirtilmiştir.

Şekil 2: (Tulum Gövdesi) (Web 1) Nav (ses veren kısım) adı verilen ve tulu- mun en önemli kısmı olarak bilinen parça ise şimşir adı verilen oldukça sert bir ağaç türün- Şekil 4: (Tulumun ses sahası) den yapılır, ön kısmının geniş olması, sesin burada toplanarak gür bir şekilde çıkmasını FARS MÜZIĞINDE KULLANILAN sağlar. Şimşir, yaklaşık olarak 40 derece NEY-ANBAN (TULUM) oyulduktan sonra “analık” (bkz. Şekil 3) adı Ney-Anban kelimesinin kökeni “nai” verilen 10mm çapında borular ve kamıştan (kamıştan yapılan boru) ve “anban” (bir özel olarak yapılan ve üzerinde 5 adet delik koyundan tüm olarak çıkartılmış deri) ‘ dan bulunan sipsiler bu oyuğa yerleştirilir. Sip- gelmektedir, bu iki kelimenin birleşimiyle or- si’nin ucuna “dillik”(bkz. Şekil 4) adı verilen taya çıkan ney-anban “torbaboru” olarak yeni ağızlıklar takılır, bu ağızlıklar nefes üflendik- bir anlama kavuşmaktadır. Özellikle İran’ın çe piston işlevi görür ve tulumdan ses elde

556 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Memmedali MEMMEDALİYEV The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Rıdvan GÜRLER güneyinde düğünlerde kullanılan bu enstrü- Neyanban’ın ses üretme prensibi tulumla man İran Kültürü’nde ney-hanbān, ney-an- aynı olmakla beraber, birkaç farklı özelliği bun, ney ammbooni, nai-ambana hanbun, bulunmaktadır. Özellikle “nav” bölümünde hanbuneh, nay-anban gibi değişik isimlerle kalağın bulunmaması, sipsi bölümünde 6 adet de anılmaktadır. delik bulunması neyanban’ın tulumdan farklı olan başlıca özelliklerindendir (bkz. Şekil 6.). İran coğrafyasında yaşamakta olan Türk- ler arasında eskilerde en yaygın bir enstrüman olarak Şiraz, Urmiye, Salmas ve özellikle de Fars Körfezi’ndeki Busşehir’de kullanılmış olan tulumun zamanın akışı içerisinde halk ritüellerinden çekilerek unutulmaya yüz tutmuştur.

Bundan kırk yıl öncesine kadar Hazar Şekil 6: ( Ney-anban’ın “nav” bölümü) (Web11) Denizi’nin güneyinde bulunan Urumiye’de özellikle de horonun paralel bir varyantı olan AĞRI İLI DOĞUBAYAZIT “yallıların” icrasında bazen davul ile bazen de İLÇESINDE TULUM İCRASI tek başına kullanılan tulum (dağarcık, tuluk zurnası) artık günümüzde unutulmuş olsa Ülkemizde, genellikle Doğu Karadeniz da Kaşkaylarda milli çalgı olarak yaşatılmaya çalgısı olarak bilinen, Rize ilinin Hemşin, devam etmektedir. Abadan, Hormozgan ve Çamlıhemşin, Pazar, Ardeşen, İkizdere, Ça- Buşehir’de Neyenban (tulum) kullanılmıştır yeli, Fındıklı gibi dağlık kesimlerinde yaygın (UZUN 2016:64). olarak kullanılan tulumun Avarlar dönemin- de bu coğrafyaya geldiği tahmin edilmekte- İran’ın güney ucunda bulunan Buşşe- dir. Tulumun sadece Karadeniz Yöresi çalgısı hir’de düğünlerde ve eğlencelerde kullanılan olmadığı birçok insan tarafından bilinme- önemli çalgılar “ney jofti” ve “neyanban”dır. mektedir. Her ne kadar günümüzde bu tür eğlencelerde vurmalı çalgılardan “daire (gaval)”, “tompek” Öyle ki Ağrı İli Doğubayazıt İlçesine tu- ve “tempo” kullanılıyor olsa da “benderi”, “çe- ristik veya başka maksatla dışarıdan gelen in- meki”, “çar destmale” ve “molodi (mevlid)”de sanlar, tulum icrası sırasında hayli şaşırmakta neyanban tercih edilmektedir. (Şerifiyan, ve Doğubayazıt İlçesinin, Doğu Karadeniz’le hicri;1382:33,34). olan karayolu bağlantısını da baz alarak, tulu- mun Karadeniz Bölgesinden Doğubayazıt’a geldiğini tahmin etmektedir. Doğubayazıt halkından herhangi birine tulumun geliş sürecini sormadan ilçeden ayrılan her turist, bu yanlışla beraber ilçeden ayrılmaktadır. Oysaki Tulum adını verdiğimiz enstrümanın Doğubayazıt İlçesine geliş öyküsü bambaşka temellere dayanmaktadır. Ağrı İli Doğubayazıt İlçesi ülkemizin en doğusunda bulunan Gürbulak sınır kapısına ev sahipliği yapmakla beraber, Türkiye-İran Şekil 5: (İran Eğlence Meclislerinde Tulum Şerifiyan, arasındaki sınır ticaretinin en önemli ögesi Hicri;1382)

557 Memmedali MEMMEDALİYEV IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Rıdvan GÜRLER The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium konumundadır. Dünyada bulunan birçok Ney-anban’ın kökenlerinin de Karadeniz örnek gibi, ülkemizde de sınır kapılarının Tulumu gibi Avarlara dayandığı düşünül- olduğu bölgelerde ticari etkileşimle beraber mektedir. Ney-anban adı verilen üflemeli kültürel etkileşimin de olması kaçınılmazdır. enstrümanı bizim için bu kadar önemli kılan Gürbulak Sınır Kapısı’nın ev sahibi olan ise; bu enstrümanın Doğubayazıt İlçesinde Doğubayazıt İlçesi de bu etkileşime tanıklık tulum adı verilen enstrümana kaynaklık ediş eden yegâne yerleşim yerleri arasında yer al- tarihinin tam olarak bilinmemekle beraber maktadır. Sınırlarda yaşanan her türlü etkile- çok eskiye dayanmaması ve neredeyse kesin şimden bahsederken bunları sadece kurallara olmasıdır. dahilinde sınırdan geçen ticari konvoylar Genel olarak Fars eğlence müziği ile Do- olarak yorumlamak, kültürel etkileşimi tam ğubayazıt halay müziği birbirleriyle benzer anlamıyla anlamamıza mani olacaktır. özellikler göstermektedir. Her iki bölgede Sınır kapıları haricinde özellikle köy ve kullanılan ritim kalıplarının (6/8, 2/4) aynı mezralarda diğer ülkelerin vatandaşlarıyla olması ve doğaçlama (improvisation) tek- kurulan akrabalık, ticaret, arkadaşlık, kom- niklerinin birbiriyle hemen hemen uyuşuyor şuluk vb. sosyal ilişkiler kültürel etkileşim olması bu benzerliğe örnek olarak gösteri- bağlamında il ve ilçe merkezlerine oranla lebilir. Doğubayazıt ilçesinde kullanılan ve daha zengin ve bakirdir. Öyle ki; bu farklı tulum adı verilen bu enstrümanda bulunan 6 ülkelerin insanları için “sınır” kavramı devlet- adet ses deliği; onu Karadeniz yöresinde kul- lerin belirlediği “beyaz çizgi” olarak kalmış, lanılan tulumdan ayıran ve kökeninin İran’da birbirine yakın olan köy ve mezralarda sosyal kullanılan ney-anban’dan geldiğinin yegâne ve kültürel anlamda pek bir etkisi olmamıştır. göstergesidir. Bu etkisizliğin nedeni ise devletler sınır İlk olarak Doğubayazıt İlçesi’nin köy ve çizmeden çok daha önce insanların birbirle- mezralarında kullanılmaya başlanması, bize riyle yaşama alışkanlıklarını kazanmış olması, bu etkileşimin az önce bahsettiğimiz sınır birçoğunun birbiriyle akraba olması; bayram, ticareti kuralları çerçevesinde değil, sınırlar düğün gibi özel günlerde alınan özel izinlerle arası kültürel etkileşimden doğduğunu gös- birbirlerinin ülkelerine girip çıkmalarıdır. termektedir. Tulumun köy ve mezralardaki Doğubayazıt İlçesi de yukarıda bahsettiğimiz düğünlerde kullanılmaya başlanmasının ve durumların yaşandığı yerlerdendir. bu kadar kısa sürede yayılmasının sebebi ise; dönemin şartları doğrultusunda, hali hazırda Doğubayazıt, hemen yanı başında bu- bir ses sisteminin bulunmaması ve bu tür lunan ve sınır kapı komşumuz olan İran’ın eğlence ortamlarında zurna vb. rezonans Bazergan Kentiyle, Gürbulak Sınır Kapısı’nın değeri yüksek enstrümanların değer görmesi, kurulduğu 1937 tarihinden itibaren ticari ve tulumun da bu yüksek rezonans değerlerini kültürel etkileşim içerisindedir. Bu etkile- bünyesinde barındırmasıdır. şimlerin kültürel boyutunda karşımıza çıkan ögelerden birisi de ülkemizde tulum olarak İlk olarak Doğubayazıt İlçesi’nin köyle- bilinen ve İran Halkı’nın “Ney-Anban” olarak rinde kullanılan tulum, zamanla İlçe insan- adlandırdığı nefesli enstrümanın etkileşimler larının kendi içerisinde etkileşimi sonucunda sonucunda ülkemize girmiş olmasıdır. İran’ın ilçe merkezinde de kullanılır hale gelmiştir. Güney Körfez kısmında kullanılan ney-an- Fakat bu etkileşim, tulum icracısı sayısının az ban Farsların yüzyıllar boyunca geçirdiği tüm olması, icra eğitimi veren kimselerin pek az kültürel evrimlere rağmen, anatomik yapısın- bulunması, icracıların bu işi geçim kaynağı da pek az değişikliğe uğramıştır. olarak kullanmayı tercih etmemesi nedeniyle

558 YAZAR-1

IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Memmedali MEMMEDALİYEV The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium Rıdvan GÜRLER tulum icracısı bulmanın zorluğunu da bera- “Korg is-40” modeli klavyenin programlarını berinde getirmiştir. İnsanlar düzenledikleri çözmeye çalışırken bulduğunu belirmiştir. düğün ve eğlence ortamlarında neredeyse Nuri Bey; “lead” adı verilen seslerin farklı tulumdan başka bir şey duymak istememek- versiyonlarını tesadüf sonucu tek kanala ak- tedir. tarmasıyla kendisinin de bizzat aşina olduğu tulum sesine benzer bir ses elde ettiğini, Bu istekler sonucu icracı bulmakta hayli daha sonra da bu sesin rezonans ayarlarıyla zorlanan ve bu işi geçim kaynağı olarak gören oynayarak düzenlediğini bildirmiştir. “Korg yöresel düğün sanatçıları, çözüm arayışına is-40” modelinde yer alan tulum benzeri lead girmişler ve zamanla gelişen teknolojiyle seslere örnek teşkil eden ses kaydı, linkte ve beraber klavyelerin içerisinde hazır olarak bu- ekte verilmiştir. lunan ve “lead” adı verilen sesleri karıştırarak tulum benzeri sesler elde etmeye çalışmış- Nuri Bey, elde ettiği bu lead sesini lardır. Doğubayazıt İlçesinde yapılan bu ses denemek amacıyla düğünde kullandığında üretme çalışmalarının öncüsü olarak bilinen ise insanlardan çok olumlu tepkiler aldığı- ve yıllardır profesyonel olarak seslendirme ve nı, hatta klavyenin ritim ve accopmanying düğün sanatçılığı mesleğini icra eden Nuri fonksiyonlarını kapattığında dahi insanların 1 Tunç ile yaptığımız telefon görüşmeleri daha coşkulu bir şekilde oynamaya devam sonucunda elde ettiğimiz bilgiler şöyledir; ettiklerini belirterek, bu denemelerin sürdüğü dönemde bazı köylere düğünlere gittikleri Tulum enstrümanı’nın dijital ortam sırada akustik ve dijital tulumun bir arada olarak adlandırılan klavyelere geçiş aşama- kullanma fırsatı bulduğunu, insanların tepki- sı, yaklaşık olarak 20-25 yıl gibi bir süreyi lerinin dijital tuluma daha olumlu olduğunu kapsamakta ve halen bazı köylerde birkaç kişi ekledi. Akustik ve dijital tulumun bir arada tarafından akustik olarak kullanılmaktadır. kullanıldığı düğünlere rastlamak günümüzde Doğubayazıt haricinde İran’da Kürtlerin pek mümkün değildir. yoğun olduğu “Soran” bölgesinde, 2/4 ve 6/8 Gün geçtikçe gelişen teknoloji her alanda ölçüyle “Sorani” adı verilen müzik türünü icra olduğu gibi müzik alanına da birçok yenilik ederken de Tulum kullanılmaktadır. Tulum, getirmiştir. Teknoloji’nin müzik alanına getir- Fars müziğinde o kadar yaygınlaşmıştır ki; diği yeniliklerden birisi de canlı olarak kayıt İran gibi şeriatla yönetilen kapalı bir toplum- edilen akustik enstrüman seslerini dijital da bile bayanlar tulum icra etmektedir. klavyelerle aktaran ve bu klavyelerle akustik Tulumun Doğubayazıt İlçe merkezinde enstrüman çalma imkanı veren, “loop stati- olmadığı zamanlarda ise merkezde düzenle- on” ve “sampling” teknolojisidir. Bu teknolo- nen eğlence ve düğün gibi organizasyonlarda jiyi kullanan Doğubayazıt İlçesi müzisyenleri davul-zurna kullanılmakta, zamanla akustik de artık akustik tulum’a en yakın sesleri kullanmaya başlamışlardır. tulumun ilçe merkezine gelmesiyle düğün ve eğlence sahipleri davul-zurna icracılarını, icra Gelişen teknoloji beraberinde kolaylık- esnasında durdurarak; “siz durun, biraz tulum larla birlikte hızlı bir kültür asimilasyonuna çalsın” demeye, tulum enstrümanını diğerleri- neden olmuştur. Bu asimilasyonun başlıca ne tercih ettiklerini belirtmeye başlamışlardır. sebebi, yöre müzisyenlerinin klavyelerde bulunan “techno, house, dance” vb. ritimleri Nuri Bey’le yaptığımız görüşmelerde, kullanmaya başlaması ve yöre halkının da akustik tuluma benzeyen ses arayışlarına bunu zamanla kabullenmesidir. Kullanılan bu tamamen tesadüfi bir şekilde kendisi tarafın- ritimler yöreye ait halayların ritim kalıpları, dan çözüm bulunduğu, bu çözümü yeni aldığı metronomları vb. özelliklerini tamamen

559 Memmedali MEMMEDALİYEV IV. Uluslararası Ağrı Dağı ve Nuh’un Gemisi Sempozyumu Rıdvan GÜRLER The Fourth International Mount Ararat and Noah’s Ark Symposium değiştirerek normalden iki kat hızlı hale KAYNAKÇA/BIBLIOGRAPHY getirmiş ve belirli yaşın üstündeki insanla- Gazimihal, Mahmut Ragıp; “Türk Nefesli Çalgıları”, rın (30-40 yaş) düğünlerdeki halaylara eşlik Kültür Bakanlığı Milli Folklor Araştırma Dairesi edememesi gibi problemler yaratmıştır. Yayınları, Ankara 1975. Şerifiyan, Möhsen; “Ahava ve Aiene Sogvari der Buşehir Dirin”, Tahran 1382. SONUÇ Topaloğlu, İhsan; “Rize Folklorunda Tulum-Horon İran ve Türkiye’nin kültürel etkileşimleri ve Düğünler”, Yöresel Folklor Araştırması, Eser sonucunda Doğubayazıt ilçesi kültürüne yer- Ofset Matbaacılık, Rize 2005. leşen tulum, Fars müziğinde yer alan ney-an- Ulusoy, Duygu; “Çamlı Hemşin Yöresi Hemşin Hal- ban’la aynı özellikleri taşımasına rağmen icra kının Toplumsal Yaşamında Tulum ve Horon ’un şekli ve icra alanları olarak birbirinden ayrıl- Yeri ve İşlevleri”, Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe maktadır. Doğubayazıt ilçesinde kullanılmaya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2002. başlayan tulum, zamanla Ağrı İl merkezi ve tüm ilçeleri başta olmak üzere, Iğdır, Kars, Uzun, Enver; “Doğu Karadeniz Bölgesi Tulum Çalgı- sının Tarihsel Serüveni Hakkında Bazı Tespitler” Van-Erciş, Erzurum-Horasan ve Ardahan’a , Uluslararası Karadeniz Havzası Halk Bilimi kadar yayılarak geniş bir kitleye ulaşmıştır. Araştırmaları Dergisi, Kültür Bilimleri Akademi- Tulum kültürünün bu hızlı yayılışı, teknolo- si Şti. Trabzon Haziran 2016. jinin asimilasyonuna uğrayarak gerçekleştiği Web 1 : http://tulum.com.tr/tulum_yapim.htm için kültürel yozlaşma bağlamında üzücü Web11 : http://www.harmonytalk.com/id/7238 sonuçlar doğurmuştur. Web 6: https://www.youtube.com/watch?v=Yfiiz- mEQ_Wc DİPNOT / FOOTNOTE 1 Ağrı İli Doğubayazıt İlçesi mahalli sanatçısı.

560