<<

T.C. KASTAMONU ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ SĠYASET BĠLĠMĠ VE KAMU YÖNETĠMĠ ANABĠLĠM DALI

SİYASİ PARTİLERDE KARİZMATİK LİDERLİK ALGISININ ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK DAVRANIŞINA ETKİSİ: KASTAMONU İLİNDE BİR ARAŞTIRMA (YÜKSEK LİSANS TEZİ)

BERKAN GÜNGÖR

DANIġMAN

DOÇ. DR. EROL TURAN

KASTAMONU 2019 T.C. KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ BİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

SİYASİ PARTİLERDE KARİZMATİK LİDERLİK ALGISININ ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK DAVRANIŞINA ETKİSİ: KASTAMONU İLİNDE BİR ARAŞTIRMA

Berkan GÜNGÖR

Danışman Doç. Dr. Erol TURAN Jüri Üyesi Prof. Dr. İlhan AKSOY Jüri Üyesi Prof. Dr. Yavuz DEMİREL

KASTAMONU - 2019

iv

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

SĠYASĠ PARTĠLERDE KARĠZMATĠK LĠDERLĠK ALGISININ ÖRGÜTSEL VATANDAġLIK DAVRANIġINA ETKĠSĠ: KASTAMONU ĠLĠNDE BĠR ARAġTIRMA

Berkan GÜNGÖR

Kastamonu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı

DanıĢman: Doç. Dr. Erol TURAN

Sosyal bir varlık olarak insana ve davranıĢlara verilen önemin son yıllarda artması ile birlikte, insanı temel alan araĢtırmalar da bir hayli artmıĢtır. Bu süreçte liderlik davranıĢları da fazlasıyla incelenen bir konu haline gelmiĢtir. Günümüz rekabetçi ortamında insan kaynaklarını etkin kullanmak isteyen organizasyonlarda liderlik konusu hayati önem taĢımaktadır. Özel sektöründen kamu kuruluĢuna, sivil toplum kuruluĢlarından arkadaĢ ortamlarına kadar, insanın içinde olduğu her toplulukta liderlik olgusu mevcuttur. Bu hususta tabi ki ülke yönetimine talip olan siyasi partiler için de liderlik konusu çok önemlidir.

Bu çalıĢmada insanların tamamen gönüllülük esasına göre katıldıkları ve hiçbir maddi çıkar gözetmeksizin uğrunda çalıĢtıkları bir sivil toplum kuruluĢu olan siyasi partiler incelenmiĢtir. Siyasi parti üyelerinin karizmatik liderlik algılarının demografik niteliklerine göre farklılık gösterip göstermediği incelenmiĢtir. Ayrıca üyelerin karizmatik liderlik algılarının gösterdikleri örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarına etki edip etmediği analiz edilmiĢtir.

AraĢtırma Kastamonu ilinde il baĢkanlıkları bulunan ve 2018 CumhurbaĢkanlığı seçimlerine katılan siyasi parti üyeleri üzerinde yapılmıĢtır. Katılımcılara karizmatik liderlik algılarını ve örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarını ölçen anket formları dağıtılmıĢ ve bu formlar SPSS programında analiz edilmiĢtir. Toplamda 394 kiĢinin katılım sağladığı çalıĢma sonucu, katılımcıların karizmatik liderlik algılarının eğitim düzeylerine göre kısmen farklılaĢtığı ve üye oldukları siyasi partilere göre de kesin olarak farklılaĢtığı sonuçlarına ulaĢılmıĢtır. Katılımcıların yaĢlarına, cinsiyetlerine ve en uzun yaĢadıkları yerleĢim birimine göre karizmatik liderlik algılarının farklılaĢtığına dair bir sonuç elde edilememiĢtir. Ayrıca katılımcıların karizmatik liderlik algılarının örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarına kısmen etki ettiği saptanmıĢtır.

Anahtar kelimeler: Siyaset bilimi, yönetim ve organizasyon, karizmatik liderlik, örgütsel vatandaĢlık, siyasi partiler, Türk siyasal hayatı, insan kaynakları, Kastamonu

2019, 161 sayfa v

ABSTRACT

M. Sc. Thesis

THE EFFECT OF CHARISMATIC LEADERSHIP PERCEPTION ON ORGANIZATIONAL CITIZENSHIP BEHAVIOR IN POLITICAL PARTIES: A RESEARCH IN KASTAMONU PROVINCE

Berkan GÜNGÖR

Kastamonu University Institute for Social Science Department of Politics and Public Administration

Supervisor: Assoc. Prof. Erol TURAN

With the increasing importance given to human beings and behaviors as a social entity in recent years, human based research has increased considerably. In this process, leadership behaviors have become a subject that is highly examined. In today's competitive environment, in organizations that want to use human resources effectively leadership is vital. From the private sector to public institutions, from non-governmental organizations to friend environments, there is a leadership concept in every community. The issue of leadership is also very important for the political parties that aspire to the administration of the country.

In this study, political parties, which are a non-governmental organization in which people participate on a voluntary basis and work without any financial interest, are examined. It was investigated whether the charismatic leadership perceptions of the political party members differed according to their demographic characteristics. It was analyzed whether members' perceptions of charismatic leadership affect their organizational citizenship behaviors.

The research was conducted on political party members who have provincial presidencies in Kastamonu province and participated in the 2018 Presidential elections. Participants were given survey forms that measured their charismatic leadership perceptions and organizational citizenship behaviors and these forms were analyzed in SPSS. As a result of the study, 394 participants participated in the study, it was concluded that the participants' perceptions of charismatic leadership differed partially according to their educational level and differed significantly according to the political parties they joined. There was no result that participants' charismatic leadership perceptions differ according to their age, gender and longest-lived settlement. In addition, it was found that the participants' perceptions of charismatic leadership partially affected organizational citizenship behaviors.

Key Words: Political science, management and organization, charismatic leadership organizational citizenship, political parties, Turkish political life, human resources, Kastamonu

2019, 161 pages vi

ÖNSÖZ

Bu çalıĢmada siyasi parti üyelerinin karizmatik liderlik algılarının örgütsel vatandaĢlık davranıĢları üzerine etkisi incelenmiĢ ve bir sonuç elde edilmeye çalıĢılmıĢtır.

BaĢta danıĢman hocam Doç. Dr. Erol TURAN olmak üzere tez sürecim boyunca her zaman bana yardımcı olan, benden hiçbir zaman desteklerini esirgemeyen Prof. Dr. Yavuz DEMĠREL hocama ve Dr. Öğr. Üyesi Tahir BENLĠ hocama; tezin okunması ve değerlendirilmesinde emeği geçen Prof. Dr. Ġlhan AKSOY hocama; ilk bilimsel çalıĢmamı yaparken beni bu konuda cesaretlendiren ve bana yol gösteren Prof. Dr. Sefa ÇETĠN hocama ve yüksek lisans eğitimime baĢladığım günden itibaren karĢılaĢtığım bütün sorunlarda bana yardımcı olan Sosyal Bilimler Enstitüsü personellerine teĢekkürlerimi borç bilir ve saygılarımı sunarım.

Partilerinin il baĢkanlıklarında çalıĢma yapmama izin veren ve desteklerini esirgemeyen AK Parti Ġl BaĢkanı Sayın Doğan ÜNLÜ ve teĢkilatına, CHP Ġl BaĢkanı Sayın Hikmet ERBĠLGĠN ve teĢkilatına, MHP Ġl BaĢkanı Sayın Yüksel AYDIN ve teĢkilatına, ĠYĠ Parti Ġl BaĢkanı Sayın Özcan BÜYÜKġEN ve teĢkilatına, Saadet Partisi Ġl BaĢkanı Sayın Hamit Serdar YILMAZ ve teĢkilatına ve Vatan Partisi Ġl BaĢkanı Sayın Hüseyin GÜNÜÇ ve teĢkilatına desteklerinden ve misafirperverliklerinden ötürü teĢekkürlerimi sunarım.

Tüm hayatım boyunca her zaman desteklerini hissettiğim; tez çalıĢmam sürecim boyunca da maddi manevi her zaman yanımda olan ve her zaman yanımda olacaklarını bildiğim çok saygıdeğer annem ġükran GÜNGÖR ve çok saygıdeğer babam Mürsel GÜNGÖR‟e sonsuz saygı, sevgi ve teĢekkürlerimi sunarım.

Berkan GÜNGÖR Kastamonu, Aralık, 2019

vii

İÇİNDEKİLER

Sayfa ÖZET...... iv ABSTRACT...... v ÖNSÖZ ...... vi İÇİNDEKİLER ...... vii ŞEKİLLER DİZİNİ...... xii TABLOLAR DİZİNİ ...... xiii SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ...... xvi 1. GİRİŞ...... 1 2. KURAMSAL ÇERÇEVE ...... 4 2.1. Siyasi Partiler ...... 4

2.1.1. Parti Biçimleri ...... 6 2.1.1.1. Kadro partileri ...... 7 2.1.1.2. Kitle partileri...... 8 2.1.1.3. Bireysel temsil partileri ...... 9 2.1.1.4. Sosyal bütünleşme partileri ...... 10 2.1.1.5. Toplayıcı partiler ...... 11

2.1.2. Siyasi Partilerin ĠĢlevleri ...... 12 2.2. Parti Sistemleri ...... 13

2.2.1. Tek Partili Sistemler ...... 14

2.2.2. Ġki Partili Sistemler ...... 15

2.2.3. Hâkim Parti Sistemleri...... 16

2.2.4. Çok Partili Sistemler ...... 17 2.3. Türkiye‟de Siyasi Partiler ...... 18

2.3.1. 1923-1946 Dönemi ...... 23

2.3.2. 1946-1960 Dönemi ...... 25

2.3.3. 1960-1970 Dönemi ...... 32

2.3.4. 1971-1980 Dönemi ...... 38 2.3.5. 1980-1990 Dönemi ...... 43 viii

2.3.6. 1990-2002 Dönemi ...... 48

2.3.7. 2002-2018 Dönemi ...... 55 2.4. Lider ve Liderlik ...... 65

2.4.1. Liderlik Kuramları ...... 66 2.4.1.1. Özellik Kuramları ...... 66 2.4.1.2. Davranış Kuramları...... 67 2.4.1.2.1. Kurt Lewin’in çalışmaları ...... 68 2.4.1.2.2. Ohio Üniversitesi çalışmaları ...... 68 2.4.1.2.3. Michigan Üniversitesi çalışmaları...... 68 2.4.1.2.4. Harvard Üniversitesi araştırmaları ...... 69 2.4.1.2.5. Tannenbaum ve Schmidt’in liderlik doğrusu ...... 69 2.4.1.2.6. Robert Blake ve Jeane Mouton’ın yönetim tarzı ölçeği ...... 70 2.4.1.2.7. McGregor’un X ve Y kuramları ...... 70 2.4.1.2.8. Rensis Likert’in sitem 4 yaklaşımı ...... 71 2.4.1.2.9. Gary R. Yukl’un liderlik davranış modelleri ...... 72 2.4.1.3. Durumsallık Kuramları ...... 73 2.4.1.3.1. Fred Fiedler’in durumsallık modeli...... 73 2.4.1.3.2. Vroom, Yetton ve Jago’nun normatif liderlik kuramı ...... 74 2.4.1.3.3. Amaç – Yol kuramı ...... 74 2.4.1.3.4. Reddin’in üç boyutlu liderlik kuramı ...... 75 2.4.1.3.5. Hersey ve Blanchard’ın olgunluk modeli ...... 77 2.4.1.4. Liderlik Kuramlarında Yeni Yaklaşımlar ...... 78 2.4.1.4.1. Hizmetkâr liderlik ...... 78 2.4.1.4.2. Transaksiyonel ve transformasyonel liderlik biçimleri ...... 79 2.4.1.4.3. Etik liderlik ...... 80 2.4.1.4.4. Stratejik liderlik ...... 80 2.4.1.4.5.Network (Ağ) liderlik ...... 81 2.4.1.4.6. Bilgi liderliği ...... 81 2.4.1.4.7. E-Liderlik ...... 82 2.4.1.4.8. Simbiyotik liderlik...... 82 2.4.1.4.9. Uyumlu liderlik ...... 83 2.4.1.4.10. Sistem liderliği ...... 83 ix

2.4.1.4.11. Metaforik liderlik ...... 84 2.4.1.4.12. İntegral (Bütüncül) liderlik ...... 84 2.4.1.4.13. Paternalist (Babacan) liderlik ...... 85 2.4.1.4.14. Siyasal liderlik ...... 86 2.5. Karizmatik Liderlik ...... 86

2.5.1. Karizmatik Liderliğin Özellikleri ...... 87 2.5.2. Karizmatik Liderliğin Olumlu ve Olumsuz Yanları ...... 88

2.5.3. Karizmatik Liderlik Teorileri ...... 89 2.5.3.1. House’un Karizmatik Liderlik Teorisi ...... 89 2.5.3.2. Bass’ın Karizmatik Liderlik Teorisi ...... 90 2.5.3.3. Conger ve Kanungo’nun Karizmaya Atıf Teorisi ...... 91 2.5.3.4. Shamir’in Benlik Kuramı ...... 92 2.5.3.5. Meindl’in Sosyal Sirayet Yaklaşımı ...... 93 2.5.3.6. Karizmaya Psikoanalitik Yaklaşım ...... 93 2.6. Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı...... 94

2.6.1. Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢının Tarihsel GeliĢimi ...... 95 2.6.2. Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢının Alt Boyutları ...... 96 2.6.2.1. Özgecilik (Diğerkâmlık) ...... 96 2.6.2.2. Sivil Erdem (Üyelik Erdemi, Örgütsel Erdem, Aidiyet Erdemi) ...... 97 2.6.2.3. Vicdanlılık (Bilinçlilik, İleri Görev Bilinci) ...... 98 2.6.2.4. Nezaket (Olumlu Davranışlar) ...... 98 2.6.2.5. Sportmenlik (Centilmenlik)...... 99 2.6.3. Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢının Nedenleri...... 99 2.6.3.1. Bireyin Kendisinden Kaynaklanan Nedenler ...... 100 2.6.3.2. Örgütün Yapısından Kaynaklanan Nedenler ...... 100 2.6.3.3. Liderin Niteliklerinden Kaynaklanan Nedenler ...... 102

2.6.4. Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢının Sonuçları ...... 102 2.6.4.1. Örgütsel Vatandaşlık Davranışının Olumlu Sonuçları ...... 103 2.6.4.2. Örgütsel Vatandaşlık Davranışının Olumsuz Sonuçları ...... 104 3. YÖNTEM ...... 105 3.1. AraĢtırmanın Amacı ...... 106

3.2. AraĢtırmanın Önemi ...... 107 x

3.3. AraĢtırmanın Evreni, Örneklemi ve Sınırlılıkları ...... 107

3.4. AraĢtırmanın Modeli ve Hipotezleri ...... 108

3.5. Veri Toplama Yöntemi ve Aracı ...... 110

3.6. Verilerin Analiz Yöntemi ...... 110

4. ARAŞTIRMA BULGULARI ...... 111 4.1. Güvenilirlik ve Geçerlilik Analizleri ...... 111

4.2. Katılımcıların Demografik Bilgileri ...... 114

4.2.1. Partiler bazında cinsiyet dağılımı ...... 117

4.2.2. Partiler bazında eğitim durumu dağılımı ...... 118

4.2.3. Partiler bazında meslek dağılımı ...... 119

4.2.4. Partiler bazında yaĢ aralıkları dağılımı ...... 120

4.2.5. Partiler bazında siyasi ideolojiler dağılımı ...... 121

4.2.6. Partiler bazında siyasal tercih nedenleri dağılımı ...... 122 4.2.7. Partiler bazında üye olunan partiyi tercih nedenleri dağılımı ...... 123 4.2.8. Partiler bazında parti mi önemli lider mi önemli sorusuna katılımcıların yaklaĢımı ...... 124 4.2.9. Partiler bazında destekledikleri parti liderlerinin değiĢimlerine katılımcıların yaklaĢımı ...... 125 4.3. Katılımcıların Karizmatik Liderlik Algılarının Demografik Niteliklerine Göre Gösterdiği Farklılıkların Ġncelenmesi ...... 125

4.3.1. Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının cinsiyetlerine göre gösterdiği farklılıkların incelenmesi ...... 126 4.3.2. Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının eğitim düzeylerine göre gösterdiği farklılıkların incelenmesi ...... 127 4.3.3. Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının en uzun yaĢadıkları yerleĢim birimine göre gösterdiği farklılıklarının incelenmesi...... 128 4.3.4. Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının yaĢ aralıklarına göre gösterdiği farklılıkların incelenmesi ...... 129 4.3.5. Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının üye oldukları siyasi partilere göre gösterdiği farklılıkların incelenmesi ...... 130 4.4. Katılımcıların Liderlerine Dair Karizmatik Liderlik Algısı ile Gösterdikleri Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı Arasındaki ĠliĢkinin Ġncelenmesi ...... 132 xi

4.5. Katılımcıların Liderlerine Dair Karizmatik Liderlik Algılarının Gösterdikleri Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢları Üzerine Etkisinin Ġncelenmesi ...... 134

5. SONUÇ VE ÖNERİLER ...... 139 KAYNAKLAR ...... 150 EKLER ...... 162 EK A. Anket Formu ...... 162

EK B. Anket Ġzin Yazısı ...... 163

ÖZGEÇMİŞ ...... 166

xii

ŞEKİLLER DİZİNİ

Sayfa ġekil 1. Karizmatik Liderlik Modeli……………………………………………….98

xiii

TABLOLAR DİZİNİ

Sayfa Tablo 1. 1946 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları…………………………………………………………………....28 Tablo 2. 1950 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları……………………………………………………………………30 Tablo 3. 1954 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları…………………………………………………………………....31 Tablo 4. 1957 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları……………………………………………………………………32 Tablo 5. 1961 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları……………………………………………………………...…….35 Tablo 6. 1965 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları…………………………………………………………………....36 Tablo 7. 1969 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları…………………………………………………………………....38 Tablo 8. 1973 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları……………………………………………………………………40 Tablo 9. 1977 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları…………………………………………………………………....41 Tablo 10. 1983 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları……………………………………………………………….....45 Tablo 11. 1987 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları………………………………………………………...……...... 47 Tablo 12. 1991 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları……………………………………………………………….....49 Tablo 13. 1995 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları…………………………………………………………….……51 Tablo 14. 1999 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları………………………………………………………………….53 Tablo 15. 2002 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları…………………………………………………………….……55 xiv

Tablo 16. 2007 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları……………………………………………………………….…57 Tablo 17. 2011 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları……………………………………………………………….…58 Tablo 18. 2014 Yılı CumhurbaĢkanlığı Seçimlerinde Adayları Destekleyen Partiler ve Adayların Aldıkları Oy Yüzdeleri…………………………………...59 Tablo 19. Haziran 2015 Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları………………………………………………………….………60 Tablo 20. Kasım 2015 Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları…………………………………………………………….……61 Tablo 21. 2018 CumhurbaĢkanlığı Seçimlerinde Adayların Aldığı Oylar………….64 Tablo 22. 2018 Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları……...65 Tablo 23. Özellik Kuramlarına Göre Liderlerin Özellikleri………………………...67 Tablo 24. Ölçeklerin Güvenilirlik Analizleri………………………………………111 Tablo 25. Karizmatik Liderlik Algısı Ölçeğinin Faktör Analizi…………………...112 Tablo 26. Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı Ölçeğinin Faktör Analizi……………...113 Tablo 27. Katılımcıların Demografik Bilgileri…………………………………….114 Tablo 28. Parti mi Önemli Lider mi Önemli Sorusuna Katılımcıların YaklaĢımı…115 Tablo 29. Katılımcıların Siyasi Ġdeolojileri……………………………………..…116 Tablo 30. Katılımcıların Siyasal Tercihlerinde Etkili Olan Faktörler……………..116 Tablo 31. Katılımcıların Destekledikleri Siyasi Partileri Tercih Etme Nedenleri…117 Tablo 32. Partiler Bazında Cinsiyet Dağılımı……………………………………...117 Tablo 33. Partiler Bazında Eğitim Durumu Dağılımı……………………………...118 Tablo 34. Partiler Bazında Meslek Dağılımı……………………………………....119 Tablo 35. Partiler Bazında YaĢ Aralıkları Dağılımı……………………………….120 Tablo 36. Partiler Bazında Siyasi Ġdeolojiler Dağılımı…………………………….121 Tablo 37. Partiler Bazında Siyasal Tercih Nedenleri Dağılımı……………………122 Tablo 38. Partiler Bazında Üye Olunan Partiyi Tercih Nedenleri Dağılımı……….123 Tablo 39. Partiler Bazında Parti Mi Önemli Lider Mi Önemli Sorusuna Katılımcıların YaklaĢımı………………………………………………..124 Tablo 40. Partiler Bazında Destekledikleri Parti Liderlerinin DeğiĢimlerine Katılımcıların YaklaĢımı……………………………………………..…125 xv

Tablo 41. Katılımcıların cinsiyetleri ve karizmatik liderlik algıları bağımsız T-Testi…………………………………………………………………..126 Tablo 42. Katılımcıların eğitim durumları ve karizmatik liderlik algıları One-Way Anova testi………………………………………………………………127 Tablo 43. Katılımcıların en uzun yaĢadıkları yerleĢim birimi ve karizmatik liderlik algıları One-Way Anova testi…………………………………………...128 Tablo 44. Katılımcıların yaĢ aralıkları ve karizmatik liderlik algıları One-Way Anova testi……………………………………………………………………...129 Tablo 45. Katılımcıların üye oldukları siyasi partiler ve karizmatik liderlik algıları One-Way Anova testi…………………….……………..………………130 Tablo 46. H1 Hipotezi ve Alt Hipotezlerin Durum Özetleri………………………132 Tablo 47.Karizmatik liderlik algısı ile gösterdikleri örgütsel vatandaĢlık davranıĢı arasındaki iliĢki………………………………………………………….132 Tablo 48. H2 Hipotezi ve alt hipotezlerin durum özetleri…………………………134 Tablo 49. Karizmatik Liderlik Algısının Sivil Erdem ve Vicdanlılık DavranıĢı Üzerine Etkisi…………………………………………………………...135 Tablo 50. Karizmatik Liderlik Algısının Özgecilik DavranıĢı Üzerine Etkisi…….136 Tablo 51. Karizmatik Liderlik Algısının Sportmenlik DavranıĢı Üzerine Etkisi….136 Tablo 52. Karizmatik Liderlik Algısının Nezaket DavranıĢı Üzerine Etkisi………137 Tablo 53. H3 Hipotezi ve Alt Hipotezlerin Durum Özetleri………………………138

xvi

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

ABD Amerika BirleĢik Devletleri AK Parti Adalet ve Kalkınma Partisi ANAP Anavatan Partisi AP Adalet Partisi ARMHC Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti BAK Büyük Anadolu Kalkınma Partisi BBP Büyük Birlik Partisi BDP BarıĢ ve Demokrasi Partisi BTP Bağımsız Türkiye Partisi C.Ġ. Cumhur Ġttifakı CGP Cumhuriyetçi Güven Partisi CHF Cumhuriyet Halk Fırkası CHP Cumhuriyet Halk Partisi CKMP Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi CMP Cumhuriyetçi Millet Partisi DEV Parti Devrimci Halk Partisi DP Demokrat Parti DSĠP Devrimci Sosyalist ĠĢçi Partisi DSP Demokratik Sol Parti DYP Doğru Yol Partisi EHP Emekçi Hareket Partisi EMEP Emek Partisi ESP Ezilenlerin Sosyalist Partisi FETÖ Fethullahçı Terör Örgütü HAP Hak ve Adalet Partisi HDP Halkların Demokratik Partisi HĠF Hürriyet ve Ġtilaf Fırkası HÜDA PAR Hür Dava Partisi KL Karizmatik Liderlik KP Komünist Parti xvii

LDP Liberal Demokrat Parti M.Ġ. Millet Ġttifakı MBK Milli Birlik Komitesi MDP Milliyetçi Demokrasi Partisi MGK Milli Güvenlik Konseyi MHP Milliyetçi Hareket Partisi MKP Milli Kalkınma Partisi MLKP Marksist-Leninist Komünist Parti MNP Milli Nizam Partisi MP Millet Partisi MSP Milli Selamet Partisi ÖVD Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı RP Refah Partisi SCF Serbest Cumhuriyet Fırkası SDP Sosyalist Demokrasi Partisi SHP Sosyaldemokrat Halkçı Parti SODEP Sosyal Demokrasi Partisi SYKP Sosyalist Yeniden KuruluĢ Partisi TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi TBP Türkiye Birlik Partisi TCF Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası TĠP Türkiye ĠĢçi Partisi TKP Türkiye Komünist Partisi TSIP Türkiye Sosyalist ĠĢçi Partisi TURK Parti Toplumsal UzlaĢma Reform ve Kalkınma Partisi YSGP YeĢiller ve Sol Gelecek Partisi YTP Yeni Türkiye Partisi

1

1. GİRİŞ

Yönetim Bilimlerindeki araĢtırmaların insan davranıĢlarını da hesaba katması ve sosyal bir varlık olarak insanı incelemeye baĢlamasının ardından, örgütsel vatandaĢlık davranıĢı da araĢtırmacılar için son yıllarda araĢtırmaya değer önemli bir konu haline gelmiĢtir. D. Organ ve arkadaĢları tarafından 1983 yılında ilk defa kullanılan örgütsel vatandaĢlık davranıĢı kavramı çeĢitli açılardan defalarca incelenmiĢ ve birçok davranıĢ ile arasındaki iliĢki araĢtırılmıĢtır. Örgütsel vatandaĢlık davranıĢları bir örgütün istenmeyen davranıĢlardan korunabilmesi için çok önemli bir rol oynamaktadır ve bu davranıĢlar yüksek bir katılım gerektirir. Bu nedenle de örgütsel vatandaĢlık davranıĢları bir örgütün genel performansı ile doğrudan bağlantılıdır (ġanal, 2013: 531).

Çağımızda yöneticiler için en önemli konuların baĢında insan kaynaklarının etkin yönetimi gelmektedir. Bir yönetici artık çalıĢanlarından sadece biçimsel görevleri yerine getirmesini değil aynı zamanda biçimsel olmayan davranıĢlar göstermesini de beklemektedir. Örgütsel vatandaĢlık davranıĢları da, hiçbir kurala bağlı olmayan tamamen gönüllülük esasına dayalı bu biçimsel olmayan davranıĢları ele aldığı için ve büyük bir önem arz ettiği için hem ülkemizde hem de dünyada dikkat çeken bir konu olmayı baĢarmıĢtır (Karaman ve Aylan, 2012: 36).

KuĢkusuz ki, bir örgütte çalıĢanların tamamen gönüllülük esasına dayalı olan örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarını göstermeleri, onların örgüt içerisindeki psikolojilerine bağlıdır. Nitekim bir birey olumsuz bir psikolojiye sahipse, görevinin kendisine yüklediği biçimsel rolleri göstermekte bile zorlanabilmektedirler (Erdoğan, 2018: 2). ÇalıĢanların örgüt içindeki psikolojilerini etkileyen en önemli etmenlerinden birisi de liderlerine dair algıları olarak gösterilebilir. Literatürde de bu konu hakkında birçok çalıĢma mevcuttur.

Liderlik konusu, insanlık tarihinin baĢlangıcıyla beraber her zaman hayatın merkezinde olmuĢ bir konudur. Tarihi bu kadar eskiye dayanmasına rağmen, günümüzde de hala önemini yitirmeyen ve üzerine sayısız araĢtırma yapılan bir alan olmayı baĢarmıĢtır. Bir toplumda, iĢ yerinde, sivil toplum kuruluĢunda ve hatta ailede 2

bile insanların iĢbirliği içerisinde, karĢılıklı anlayıĢ ve hoĢgörü ile bir arada yaĢamalarında liderlerin etkisi yadsınamaz derecede fazladır. Zaten insanlar bir topluluk içerisinde özellikle de kriz dönemlerinde her zaman bir lidere ihtiyaç duymuĢlardır.

Liderlik alanı ile ilgili yapılan çalıĢmalarda oldukça bahsedilen ve önemli görülen karizmatik liderlik kavramı, bu çalıĢmanın da temel unsurunu oluĢturmaktadır. Vizyon belirleme, fedakârlıklardan kaçınmama, çevreyi ve örgütü iyi okuma, ilham ve güven verme gibi birçok özelliğe sahip olan karizmatik liderler kitleleri belli amaçlar peĢinde birleĢtirebilen ve bu amaç uğruna onları yönlendirebilen kiĢiler karizmatik liderler olarak tanımlanabilmektedirler. Gerek bir iĢyerinde olsun gerekse de bir siyasi parti teĢkilatında olsun, bireylerin karizmatik liderlik algılarının örgüt içerisinde gösterdikleri davranıĢlara etkileri üzerine literatürde de pek çok çalıĢma bulunmaktadır.

Karizmatik liderlik Türk siyasal hayatında da çoğu zaman bir tartıĢma konusu olmuĢtur. Siyasal tarih incelendiğinde, kitleleri yönlendiren etkenin siyasi partiler değil siyasi liderler olduğu açıkça görülecektir. Örneğin , Süleyman Demirel ve gibi, güçlü iktidarlar kurmayı baĢaran liderler her zaman siyasi partilerinin önünde parti üstü bir konum elde etmiĢlerdir. Bazen rekor oylar alarak iktidara gelen bu liderlerin siyasi partileri, liderleri siyaset sahnesinden çekildiğinde etkilerini kaybetmiĢler ve bir daha da iktidar ile tanıĢamamıĢlardır.

Günümüzde bu bağlamda değerlendirilebilecek olan, 17 yıldır kesintisiz bir Ģekilde iktidarı elinde bulunduran lider Recep Tayyip Erdoğan da, kurucusu ve mensubu olduğu siyasi partinin önüne geçmiĢ; kendisiyle aynı ideolojide olmayan birçok seçmeni bile etkilemeyi baĢarmıĢtır. 2018 CumhurbaĢkanlığı Seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi‟nin adayı Muharrem Ġnce‟nin de mensubu olduğu siyasi partiden daha yüksek oy alması, yine Türk seçmeninin partiden ziyade liderliğe önem verdiğinin bir göstergesidir.

Bu çalıĢma da bu bağlamda, 2018 CumhurbaĢkanlığı seçimlerine katılan siyasi partilerin teĢkilatlarında karizmatik liderlik algısının örgütsel vatandaĢlık 3

davranıĢlarına etkisini tespit edebilmek amacıyla hazırlanmıĢtır. Bu çalıĢmayı literatürdeki benzerlerinden ayıran en önemli özelliği; araĢtırmanın bir sivil toplum kuruluĢu olan ve tamamen gönüllülük esasına dayalı emek verilen siyasi parti üyeleri üzerinde gerçekleĢtirilmiĢ olmasıdır. Bu kapsamda çalıĢma dört bölüme ayrılmıĢtır:

Birinci bölüm olan GiriĢ kısmının ardından, kuramsal çerçeveyi içeren ikinci bölümde, siyasi partiler, parti sistemleri ve Türkiye‟de siyasi partiler anlatılmıĢ; Türk siyasal tarihi araĢtırma için önemli olan hatları ile birlikte kabaca hatırlatılmıĢtır. Yine ikinci bölümde liderlik, liderlik kuramları ve karizmatik liderlik konuları ve bunlarla ilgili olan teori ve kavramlar anlatılmıĢtır. Ġkinci bölümde son olarak örgütsel vatandaĢlık davranıĢı ele alınmıĢ; örgütsel vatandaĢlık davranıĢını etkileyen faktörler, bu davranıĢın sonuçları ve alt boyutlarından bahsedilmiĢtir.

AraĢtırmanın üçüncü bölümünde bu alan çalıĢmasının yöntemi yani amacı, önemi, evreni, örneklemi, sınırlılıkları, yöntemi, aracı, analizleri ve bulguları yer almaktadır.

AraĢtırmanın dördüncü bölümünde ise karizmatik liderlik algısının örgütsel vatandaĢlık davranıĢı üzerine etkisi incelenmiĢtir. Bu bölümde Kastamonu‟da il baĢkanlıkları bulunan ve 2018 yılı genel seçimlerine katılan siyasi partilerin üyeleri üzerinde gerçekleĢtirilen alan çalıĢması yer almaktadır. Bu alan çalıĢmasında katılımcıların karizmatik liderlik algılarının demografik niteliklerine göre gösterdiği farklılıklar ve karizmatik liderlik algılarının örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarına etkisi incelenmiĢtir ve sonuçları bu bölümde verilmiĢtir.

AraĢtırmanın beĢinci ve son bölümünde, elde edilen sonuçlar yorumlanmıĢ, literatürdeki benzer çalıĢmalardan bahsedilmiĢ ve ilgili kiĢilere önerilerde bulunulmuĢtur.

4

2. KURAMSAL ÇERÇEVE

Bu kısımda çalıĢmada araĢtırılmıĢ olan olgular kuramsal olarak açıklanmıĢlardır. Öncelikle siyasi partilerin ve parti sistemlerinin tanımları ve açıklamaları yapılmıĢtır. Ardından Türkiye‟de 1. MeĢrutiyet tarihinden itibaren varlık gösteren önemli siyasi partiler ve tarihlerinden bahsedilmiĢtir. Cumhuriyet‟in ilanından bu yana yapılan genel seçimler hakkında bilgiler ve bu seçimlerin sonuçları paylaĢılmıĢ ve yorumlanmıĢtır.

Ardından, çalıĢmanın bir baĢka araĢtırma konusu olan karizmatik liderlik kavramının iyi anlaĢılabilmesi için öncelikle liderlik ve liderlik kuramları hakkında kısaca bilgilendirmeler yapılmıĢtır. Daha sonra karizmatik liderlik kavramı detaylıca açıklanmıĢ ve karizmatik liderlik teorilerinden bahsedilmiĢtir.

Son olarak da yine çalıĢmanın bir baĢka araĢtırma konusu olan örgütsel vatandaĢlık davranıĢı hakkında açıklamalar yapılmıĢtır. Örgütsel vatandaĢlık davranıĢının tarihsel geliĢimi hakkında kısa bir bilgilendirmenin ardından alt boyutları, nedenleri ve sonuçları incelenmiĢtir.

2.1. Siyasi Partiler

En geniĢ anlamı ile ele alınacak olunursa siyaset, toplumlar halinde yaĢayan insanların hayatlarını düzenleyen kuralları oluĢturmak, uygulamak, korumak ve geliĢtirmek için gerçekleĢtirilen faaliyetlerdir (Heywood, 2012: 22). Siyaset bir toplumu hem çıkar çatıĢmaları yaĢamaya hem de iĢbirliği yapmaya sevk eder. Çünkü her toplumda insanların kiĢilik özellikleri, sosyo-ekonomik durumları, istekleri veya yöntemleri farklılaĢır. Toplumdaki farklı çıkar gruplarının iktidarı ele geçirmek istemesi çatıĢmalara yol açar (Turan, 2017: 18). Ancak bu farklı çıkar grupları da bilirler ki hepsinin tabi olduğu kurallar aynıdır ve bu kuralların yürürlükte kalabilmesi için iĢbirliği yapılması mecburidir (Heywood, 2012: 22).

Günümüzde siyasi partiler o kadar gereklidir ki, sadece demokratik yönetimlerde değil anti-demokratik yönetimlerde bile önemli yer tutarlar. 5

Demokratik ülkelerdeki siyasi partiler ile anti-demokratik ülkelerdeki siyasi partiler elbette aynı statüde değillerdir ancak aynı önemdedir. Siyasi parti kültürü toplumda öyle bir yer edinmiĢtir ki, sisteme karĢı olan, sistemi yıkmak isteyen veya sistemi reddeden sistem dıĢı oluĢumlar bile bir siyasi parti olarak örgütlenmektedirler (Yayla, 2014: 267).

Ġktidarı ele geçirme mücadelesi veya ele geçirdikten sonra sürdürme mücadelesi çok eski tarihlere kadar dayanır. Ancak bu oluĢumlar genellikle “hizip” niteliğinde oluĢumlardır. Modern anlamda siyasi partileĢme olgusu 19. Yüzyılın ortalarından itibaren görülmeye baĢlar (Dursun, 2014: 257). Siyasi partiler her ne kadar yakın geçmiĢe ait keĢifler olsa da, Ģu anda birçok ülkede görünür durumdadırlar. Dünyada siyasi partilerin bulunmadığı yerler ise genellikle diktatörlük veya militarizm gibi yöntemlerle baskı altında yönetilen ülkelerdir (Heywood, 2012: 319). Siyasi partiler demokrasinin temel aracı olarak kullanılabileceği gibi baskı ve zulmün de kaynağı olarak kullanılabilir. Ancak her ne Ģekilde olursa olsun siyasi partiler devlet ile sivil toplum veya hükümet ile toplumsal gruplar arasında önemli ve hayati bir bağ oluĢturur (Heywood, 2012: 319).

VatandaĢların siyasal hayata nasıl ve ne kadar katıldıkları bir ülkedeki demokrasi düzeyinin en temel ölçütlerinden birisidir. “Halk egemenliği” kavramının yaygınlaĢması sonucu halkın siyasete katılması önemli bir ivme kazanmıĢtır. Halkın siyasete katılması birçok amaca yönelik gerçekleĢebilir. Nitekim halkın kendisini yönetecek kiĢiyi, kadroyu veya partiyi seçmesi fakat sonra gerisine karıĢmaması çağdaĢ demokrasi mantığına ters düĢmektedir (KıĢlalı, 2018b: 244).

Siyasi parti, iktidarı herhangi bir yolla (seçim, devrim, darbe vs.) ele geçirmek için örgütlenmiĢ insan topluluğudur. Partiler, politik çoğunluğu kazanarak iktidara geçebilmeyi amaçlar. Siyasi parti üyelerinin üyelikleri resmi yollarla gerçekleĢir (Heywood, 2012: 320). Siyasi partiler, devleti halkın talepleri doğrultusunda hizmet eden bir kurum olarak iĢletmekten sorumlu olmak için halktan izin almıĢ veya muhalefet görevini üstlenmiĢ oluĢumlar olarak da tanımlanabilir (AltıntaĢ, 2003: 3). Bir ülkedeki yönetim rejiminin gerçek anlamıyla anlaĢılmasında siyasi partiler, anayasalar kadar büyük öneme sahiptir (KıĢlalı, 2018a: 277). 6

Duverger‟e göre siyasi partiler ortaya çıkıĢları açısından “parlamento içinde doğan” ve “parlamento dıĢında doğan” siyasal partiler olarak ikiye ayrılmıĢtır. Parlamento içinde doğan siyasal partiler, ilk önce parlamento içerisinde grupların belirmesiyle baĢlar. Ardından yaratılan yerel seçim komiteleri ile birlikte bu iki unsur arasında bir bağlantı kurulur. Böylece seçmen kitlelerinin örgütlendirilmesi, seçim iĢlerinin düzenlenmesi ve sürekli iliĢkilerin kurulması sağlanır. Parlamento dıĢı partiler ise genelde parlamentoda temsil edilme imkanı bulamayan belli sosyal gruplar tarafından kurulurlar. Bu sosyal gruplar dini veya siyasi görüĢler üzerine kurulabileceği gibi bir iĢçi grubunun çıkarları veya kooperatifler üzerine de kurulabilirler. Parlamento dıĢında doğan partilerde ideoloji ve disiplin daha ağır bir rol oynar. Genelde mevcut düzeni değiĢtirmek amacıyla kurulan sol eğilimli partiler olarak nitelendirilirler (Turan, 2017: 263).

Duverger‟in bu ayrımı, eski bir parlamento kültürüne sahip olan geliĢmiĢ ülkeler için geçerli olsalar da, modern dünyada özellikle bağımsızlıklarına yeni kavuĢmuĢ ülkelerde mevcut durumu açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Günümüzde siyasi partiler kentleĢme, sanayileĢme, eğitim seviyesi, ulaĢım ve haberleĢme imkanları gibi toplumsal yapının farklılaĢmaları sonucu ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca bir toplumda derin izler bırakan savaĢlar, devrimler, darbeler veya ekonomik krizler de bir siyasi partinin kurulması için rol oynayabilen önemli nedenlerdir (Turan, 2017: 263).

2.1.1. Parti Biçimleri

Siyasi parti benzeri gruplaĢmalar, Eski Yunan‟da farklı siyasal yönelimlerin temsilcisi olarak yavaĢ yavaĢ görünmeye baĢlamıĢtır. Aristokrasi ile burjuvazi arasındaki mücadelede, yönetime talip olan adayların desteklenmesi ve bu adayın masraflarının karĢılanması üzerine oluĢturulan yerel komiteler siyasi partilerin tohumunu atmıĢlardır. Ayrıca bir sınıfın çıkarlarını ve dünya görüĢünü savunan milletvekilleri arasında baĢlayan gruplaĢmalar da siyasi partilerin doğumuna zemin hazırlamıĢlardır (KıĢlalı, 2018a: 278). 7

Siyasi partiler, 19. Yüzyılda temsili hükümetlerin ve oy kullanma haklarının yaygınlaĢması sonucu ortaya çıkmıĢ kitle politikası yapılarının parçalarıdır (Heywood, 2012: 320). Bu zamana kadarki siyasi partiler veya hizipler çoğunlukla bir lider veya ailenin etrafında kurulmuĢ olan politikacılardan oluĢmaktadır. Örneğin “saray partileri” otokratik monarĢiler içinde geliĢmiĢlerdir ve sözü geçen kimselerin etkisi altındadırlar (Heywood, 2012: 321).

Modern anlamdaki ilk siyasi partiler ise Amerika BirleĢik Devletlerinde ortaya çıkmıĢlardır. 1800 yılındaki ABD seçimlerinde Federal Parti bir taban parti olarak kendini göstermiĢtir. Muhafazakar ve liberal partiler yasama hizipleri olarak meydana gelmiĢlerdir. Ardından daha geniĢ bir seçmen grubuna seslenmek zorunda kalan partiler yerel temsilcilikler, Ģubeler ve parlamento dıĢında mekanizmalar geliĢtirmiĢlerdir. Sosyalist ve dini-etnik partiler ise toplumsal çıkar grupları olarak doğmuĢlardır. Devam eden süre zarfında da bu partiler seçimleri kazanabilmek ve devlet siyasetini etkileyebilmek adına ümitlenmiĢler ve zamanla olgunlaĢarak parlamenter partiler haline gelmiĢlerdir (Heywood, 2012: 321).

Siyasal partilerin sınıflandırılması çeĢitli siyaset bilimciler tarafından farklı Ģekillerde yapılmıĢtır. Yine de genel kabul gören bir sınıflandırma yapılacak olursa (Turan, 2017: 267):

 Kadro Partileri

 Kitle Partileri

 Bireysel Temsil Partileri

 Sosyal BütünleĢme Partileri

 Toplayıcı Partiler

2.1.1.1. Kadro partileri

Demokrasi hareketlerinin ilk aĢamasını oluĢturan kadro partileri, seçim haklarının kısıtlı olduğu dönemlerde seçkin bir sınıf tarafından oluĢturulan parti tipleridir. Bu partilerde ideoloji ve doktrinler ikinci planda tutulmaktadır. Parti 8

üyelerinin temel amaçları genellikle çıkarlarını korumak ve gözetmektir. Bu nedenle de kadro partileri örgütlenmede zayıf, disiplini az ve iliĢkileri gevĢek olarak yorumlanmaktadır (Turan, 2017: 268).

Kadro partilerinin liderleri ve kurucuları genellikle zengin iĢ adamları, avukatlar, doktorlar veya sanatçılardan oluĢur. Amaçları seçimlerde mümkün olduğunca milletvekili çıkarabilmek yani parlamentodaki temsil güçlerini artırabilmektir. Bu yüzden de aralarına halktan üye almak gibi bir amaçları da yoktur (Turan, 2017: 267).

“Ġleri gelenler partisi” olarak adlandırılabilecek olan kadro partilerinin dünyada görülen örneklerinde (Sovyet Komünist Partisi, Alman Nazi Partisi, Çin Komünist Partisi, Ġtalyan FaĢist Parti, Hint Kongre Partisi) siyasi anlamda büyük bir itaat gösterebilen eğitimli ve uzman kadrolar görülmekteydi. Bu da bu partilerin kitlelere ideolojik bir liderlik yapabilmelerini sağlıyordu. Bu tip partilere üye olmak genellikle çok zor süreçlerdi çünkü üyeleri ordu disiplinine sahip seçkinlerden oluĢuyordu. Bu partilere üye olmanın baĢlıca motive edici unsurları ise kariyer sahibi olmak ve kolay yoldan rahata eriĢmek gibi unsurlardı (Heywood, 2012: 322).

Kadro ve kitle parti ayrımını yapan Duverger, kitabını yazdığı 1950‟li yılların baĢında mevcut Türk partileri olan Demokrat Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi‟ni de “kadro partileri” olarak nitelendirmiĢtir. Fakat Kapani‟ye göre bu partiler merkeziyetçi ve disiplinli yapıları ile kadro tipi partilerden farklılaĢmaktadırlar. Gün geçtikçe kadro parti ve kitle parti arasındaki ayrım giderek kapanmıĢtır. Bu nedenle de Duverger bu belirsizliğe ithafen kadro-kitle parti ayrımının önemini fazla büyütmemek gerektiğini söylemiĢtir (Kapani, 2007: 187).

2.1.1.2. Kitle partileri

Kitle partileri yirminci yüzyılın baĢlarında, özellikle sosyalist akımların da etkisiyle birlikte, oy verme haklarının geniĢlemesi ve kitlelerin oy kullanma hakkına kavuĢmasıyla ortaya çıkmıĢlardır (Turan, 2017: 269). Bu partiler için üye sayılarını artırmak hayati bir önem taĢır. Kadro partileri gibi seçkin bir sınıfın sermaye gücüne 9

sahip olmayan kitle partileri finansal gücünü üyelerinden topladıkları aidatlardan alır (Kapani, 2007: 186). Bu da seçimlerin kapitalist bir yöntemle finansmanına değil, küçük ancak çok sayıda katkının finansmanına göre yürütülmesi tekniğini geliĢtirmiĢtir (Turan, 2017: 269).

Kitle partilerinin ilk örnekleri çalıĢan bir sınıfa destek olmak için kurulmuĢ olan Alman Sosyal Demokrat Partisi ve Büyük Britanya ĠĢçi Partisi gibi Avrupalı sosyalist partilerdir. Kitlelere hitap edebilmek için ideolojik inançlardan ziyade fazlaca üye alımının sağlanmasına önem verilmiĢtir. Bu nedenle de bu partilere üye olmak için genel ilke ve amaçlara uymak yeterli görülmektedir (Heywood, 2012: 322).

Kitle partiler için üyeler maddi olarak önem taĢıdığı gibi, siyasi yönden de büyük önem taĢır. Çünkü bu tip partilerin ideolojik çizgileri daha tutarlı ve belirgindir. Bu sayede de üyelerini daha kolay eğitebilirler, yetiĢtirebilirler ve bilinçlendirebilirler (Kapani, 2007: 186). Kitle partilerin bu tür çalıĢmaları sadece seçim zamanları ile kısıtlı kalmaz. Kitle partileri, partinin halk kitleleri ile temasta bulunabilmeleri için “ocaklar” Ģeklinde örgütlenme yapılarına giderler. Bu ocaklar sayesinde partilere yeni üye kazanılması, üyelerin eğitiminin sürdürülmesi, doktrine intibakın sağlanması ve propaganda faaliyetlerinin yürütülmesi gibi birçok önemli çalıĢma yapılır (Turan, 2017: 270).

2.1.1.3. Bireysel temsil partileri

Bireysel temsil partileri, siyasal partilerin doğuĢ evresinde ortaya çıkan ve demokrasi geliĢtikçe önemini kaybeden parti tipleridir. Sadece seçim dönemlerinde faaliyet gösteren bireysel temsil partilerinde parti adayları her zaman ön plandadır. Partinin baĢlıca amacı aday göstermektir, seçim dönemi bittikten sonra faaliyetlerini bırakır (Turan, 2017: 270).

Bu tip partiler hem disiplin hem de ideoloji yönünden gevĢek ve zayıf partilerdir. Üyelerinden aktif bir katılım beklemezler ve üyelerinin davranıĢlarıyla ilgilenmezler. Seçimler bittikten sonra seçilen adayla parlamenterlerin iliĢkileri 10

zayıflar ve bu nedenle de seçilen aday partisine karĢı bir sorumluluk hissetmez (Kapani, 2007: 189).

Günümüzde bireysel temsil partilerinin etkisi giderek azalmıĢ olsa da, Kapani‟ye göre bu tanıma en çok uyan partiler Amerika BirleĢik Devletlerinde faaliyet gösteren Cumhuriyetçi Parti ve Demokrat Parti‟dir. Bu iki partinin de örgütlenmesi fazlasıyla gevĢektir ve ideolojileri sadece pragmatizme dayanır. Bu partilerden seçilenler kongrede oylarını kullanmak konusunda geniĢ bir özgürlüğe sahiptirler. Bu nedenle de ABD‟de “BaĢkanın çoğunluğu” önemlidir (Kapani, 2007: 189).

2.1.1.4. Sosyal bütünleşme partileri

Kitle hareketlerinin ve siyasal katılımın geniĢlemesiyle birlikte ortaya çıkan yeni tip partiler sosyal bütünleĢme partileridir. Bu partiler sadece iktidarı ele geçirmeyi değil, üyelerini ideolojik bir çatı altında toplamayı ve onlarla düzenli iliĢkiler kurarak sosyal hayatlarıyla yakından ilgilenmeyi amaçlarlar (Kapani, 2007: 190). Bu nedenle sadece seçimden seçime değil, her zaman faal halde bulunurlar.

Neumann, sosyal bütünleĢme partilerini “demokratik bütünleĢme” ve “toptan bütünleĢme” olarak ikiye ayırmıĢtır (Turan, 2017: 271):

Demokratik bütünleşme partileri: Bu tip partiler, hızlı kentleĢme ve sanayileĢme sonucu büyük merkezlere yaĢamaya gelen ve burada yalnızlaĢan göçmenlerin yeniden toplumla birleĢtirilmesi ve bütünleĢtirilmesi amacını güder. Bu partilerde oy desteği belirli bir sosyal sınıfa dayanır. Ġlk örneklerini Avrupa‟daki sosyalist partiler oluĢturur.

Toptan bütünleşme partileri: Prototiplerini genelde komünist ve faĢist partilerin oluĢturduğu bu tip partilerde benimsenen ideoloji en önemli unsurdur (Kapani, 2007: 190). En temel amacı ülkenin tüm kuruluĢlarını ve insanlarını bir doktrin etrafında toplayabilmektir. Üyeler ve parti arasındaki bağ oldukça sıkıdır ve parti örgütü üyelerin davranıĢları üzerinde kontrol yetkisine sahiptir. Parti içerisinde 11

demokrasi geri plandadır, sıkı bir hiyerarĢik iliĢki ile yönetilir. Partinin belirlediği ideolojilere sıkı bir itaat ve bağlılık beklenir, aksi davranıĢlara asla göz yumulmaz.

2.1.1.5. Toplayıcı partiler

Toplayıcı partiler, ya da hepsini yakala partisi, partilerin çok farklı gruptan seçmenlere hitap edebilmek amacıyla faaliyet gösterme eğiliminde olan partilerdir. Farklı ideolojilerdeki ve farklı sosyal tabakalardaki seçmenlere yönelik faaliyetler gösterdikleri için yumuĢak bir ideolojik çizgileri vardır. Bu nedenle kendi üyelerinden ziyade tüm seçmenlere hitap etmeye önem verirler (Turan, 2017: 272).

Ġdeolojik bir karakter taĢımadıkları için, üyelerinin hayatlarıyla çok ilgilenmezler. Üyelerden ziyade liderler daha ön plandadır. Ġyi yetiĢmiĢ uzman kadroları ile iktidara sahip olmayı amaçlarlar. Bu amaçla da ülke sorunlarını çözebileceğini düĢündükleri uzman kadrolarını seçmene tanıtmaya çalıĢırlar (Turan, 2017: 273). Kapani‟ye göre, genel nitelikleri bakımından Anavatan Partisi toplayıcı parti terimine uygun bir parti olmuĢtur (Kapani, 2007: 193).

Bu ayrımların yanı sıra farklı bir ayrıma göre de siyasi partiler “ideolojik partiler, siyaset aracısı partiler, kiĢi partileri, çıkar grubu partileri ve kalıntı partiler” olarak da sınıflandırılmaktadır. Ġdeolojik partiler kendi yolunu doğru yol olarak kabul eden ve seçmenleri kendi yoluna inandırmaya çalıĢan partilerdir. Siyaset aracısı partiler, kendisini iktidara taĢımak için toplumun her kesimine hitap etmeye çalıĢan partilerdir. KiĢi partileri kurucu liderin hayatı ve kiĢiliği ile sınırlı olan partilerdir. Çıkar grubu partileri, belli bir grubun temsil edilmesini sağlamak amacıyla (dini, etnik, maddi) kurulan siyasi partilerdir. Kalıntı partiler ise geçmiĢin sorun veya kurumları üzerine kurulan partilerdir. Bu partilerin geçmiĢteki savunduğu davanın artık gerçekleĢtirilmesi mümkün olmadığında geçmiĢten bir hatıra olarak siyasete katkı yaparlar (Dursun, 2014: 268). 12

2.1.2. Siyasi Partilerin İşlevleri

Siyasi partiler genellikle iktidarın kullanılması ve siyasi makamın doldurulması gibi merkezi iĢlevlerle tanımlanmaktadır (Heywood, 2012: 325). Ancak siyasi partilerin birçok iĢlevi bulunmaktadır. Nitekim iktidarı ele geçirme çabası sadece çok partili sistemlerde gerçekleĢtirilebilir (Turan, 2017: 264). Bu nedenle tek bir iĢlev tanımına bağlı kalmak doğru olmayacaktır. Ancak siyasi partilerin ana iĢlevleri aĢağıdaki gibi sıralanabilir (Heywood, 2012: 325; Turan, 2017: 265, Kapani, 2007: 183; Dursun, 2014: 263; Yayla, 2014: 245):

 Halkı temsil etme

 Seçkin sınıflar oluĢturup yetiĢtirme

 Hedef belirleme

 Menfaatleri belirleme ve açıklama

 Sosyal hareketlilik ve sosyalleĢme

 Hükümet organizasyonu

 Toplumdaki çeĢitli çıkarların ve isteklerin birleĢtirilmesi

 Halk ve iktidar arasında iletiĢimin sağlanması

 Muhalefet partileri için hükümetin organizasyonunu denetlenmesi

 Halkın siyasi sisteme karĢı ilgisizliğini engellemesi

 Halka siyasi eğitimler verilmesi

Siyasi partilerin olumlu pek çok fonksiyonu olduğu gibi, olumsuz yanları da bulunmaktadır. Siyasi partilere karĢı getirilen eleĢtiriler aĢağıdaki gibi sıralanabilir (Yayla, 2014: 246):

 Parti yapılarının bireysel inisiyatifleri engellemesi

 Parti mensupları arasında tek biçimliliği teĢvik etmesi

 YanlıĢa karĢı doğruyu savunmak yerine körü körüne parti ideolojisinin savunulması 13

 Güçlü partilerin bir süre sonra oligarĢiye dönüĢme potansiyelleri

 Güçlenen partilerin parlamentonun yetkilerini bir süre sonra gasp etme ihtimalleri

 Parti teĢkilatlarında egemenliğin bir süre sonra azınlığın eline geçmesi

 Parti mensubu milletvekillerinin halkını değil partisini daha çok önemsemesi

2.2. Parti Sistemleri

Bir ülkedeki parti sistemleri genellikle o ülkedeki siyasi partilerin birbirleriyle olan iliĢkileri neticesinde belirlenir. Parti sistemini tespit etmenin en bilindik yolu iktidarı elde etmek için birbirleriyle yarıĢan siyasi partilerin sayısına baĢvurmaktır. Duverger de bu sisteme göre bir sınıflandırma yaparak parti sistemlerini “tek partili”, “iki partili” ve “çok partili” sistemler olarak sınıflandırmıĢtır (Heywood, 2012: 332).

Siyasi partileri sınıflandırmanın en temel yolu bu olsa da, sadece rakamlarla siyasi partileri sistemlerini sınıflandırmak doğru olmayacaktır. Nitekim iktidar yarıĢındaki partilerin sayısı kadar, seçim ve yasamadaki kullandıkları güç oranları da önemlidir. Hatta bir siyasi sistemdeki partilerin var olması da oradaki bir parti sistemi varlığını garanti etmez. Heywood bu durum için bir de “hakim parti” sistemini ortaya sürmüĢtür (Heywood, 2012: 333).

Bütün belirsizliklere rağmen, günümüzde kabul edilmiĢ olan ve modern siyasette bulunan ana parti sistemleri Ģunlardır:

 Tek partili sistemler

 Ġki partili sistemler

 Hâkim parti sistemleri

 Çok partili sistemler 14

2.2.1. Tek Partili Sistemler

Bir ülkede yönetimin tek bir partinin tekelinde bulunduğu, bu partiden baĢka herhangi bir partinin olmadığı sistemler tek parti sistemleridir. Bu sistemlerde rekabet ve yarıĢmadan söz edilemez (Turan, 2012: 274). Tek parti sistemlerinde, iktidardaki partiyi iktidardan edebilecek herhangi bir mekanizma bulunmadığı için bu partiler kalıcı bir hükümet fonksiyonu gösterir. Bu durum da, bu sistemlerin var olduğu devletlerin “parti devlet” olarak görünmesine yol açar (Heywood, 2012: 334).

Tek parti kavramı göründüğü kadar basit bir kavram değildir. Tek parti sistemi kategorisi altında da değiĢik tiplerin oluĢturduğu sistemler bulunmaktadır. Birbirinden farklılık gösteren tek parti sistemleri aĢağıdaki gibidir (Heywood, 2012: 334; Turan, 2017: 274; Kapani, 2007: 195):

Totaliter tek parti: Bu sistem zorlayıcı ve baskıcı bir ideolojiye sahiptir. Toplumda baĢka herhangi bir ideolojinin geliĢmesine izin vermez. Bu parti sisteminde toplum önceden belirlenmiĢ olan parti ideolojisine göre yönetilir. Bu sistemin en belirgin örnekleri komünist ve faĢist partilerdir. Genellikle “kadro parti” biçiminde örgütlenirler. Sistemin günümüzdeki örnekleri Kuzey Kore, Küba ve Çin Halk Cumhuriyetinde görülebilmektedir.

Otoriter tek parti: Bu sistemde zorlayıcı ve baskıcı bir ideolojinin yaygınlaĢtırılmasından ziyade ulusal bütünleĢmenin, ekonomik kalkınmanın veya modernleĢme hareketlerinin gerçekleĢtirilmesi amacı güdülür. Genellikle bir ulus inĢa etme amaçlarının olduğu söylenebilir. Yönetim stilleri totaliter tek parti sistemlerine göre çok daha esnektir. Parti faaliyetlerinin toplumun her alanına yayılması gibi bir amaç güdülmez. Ancak yine de çoğu zaman otoritenin sağlanması için korkuya, baskıya, zora ve silah gücüne dayanan bir sistem halini alabilir. Bu sisteme 1950 öncesi Ġtalya ve Almanya ile Türkiye‟deki CHP‟nin tek parti dönemi örnek olarak gösterilebilir.

Hegemonyacı parti: Bu sistemde birden fazla siyasi parti bulunmasına ve parlamentoda muhalefet görevinde siyasi parti bulunmasına rağmen yapılan seçimlerde tek bir partinin sürekli ezici bir üstünlükle tek baĢına iktidarı kazanması 15

durumu söz konusu olmaktadır. Mutlak üstün partinin dıĢında siyasi partilerin varlığı bulunsa da bu partiler gerçek anlamda bir muhalefet parti değillerdir. Diğer partiler daha çok “uydu parti” olarak nitelendirilebilir. Bu uydu partilerin iktidar partisiyle rekabete girmesi veya iktidarın el değiĢtirmesi mümkün değildir. Bu nedenle de eĢit ve adil bir seçim yarıĢından söz edilemez.

2.2.2. İki Partili Sistemler

Ülke yönetimini ele geçirebilmek için eĢit Ģartlarda yarıĢan iki siyasi partinin bulunduğu sistemler iki partili sistemler olarak adlandırılırlar. Ancak iki partili sistem demek, sistemde sadece iki partinin bulunması anlamına gelmemektedir. Ġki partili sistemlerde iki büyük siyasi partinin yanında küçük partiler de bulunabilir. Bu küçük partilerin sayısı veya hiç olmamasının önemi yoktur (Turan, 2017: 278). Sistemin karakteristik özelliği, iki büyük partiden birisinin koalisyona ihtiyaç duymaksızın tek baĢına hükümet kurabilmesidir (Kapani, 2007: 199). Bunun yanı sıra iki parti sistemi üç ana kıstas ile tanımlanabilmektedir (Heywood, 2012: 335):

 Sistemde her ne kadar fazla parti olsa da, sadece iki parti iktidarı kazanabilme yönünde gerçekçi bir Ģansa sahiptir.

 Daha büyük olan siyasi parti iktidarı elde edebilirken diğer partiler muhalefet görevini üstlenirler.

 Ġktidar iki büyük parti arasında değiĢebilir, muhalefet ise “kanatlardaki hükümet” olarak görevini yapar.

Ġki partili sistemler kendi içinde ikiye ayrılmaktadır (Turan, 2017: 278; Kapani, 2007: 199):

Saf iki parti sistemi: Bu sistemin temel özelliği iki büyük partiden birisinin gerekli çoğunluğu sağlayarak tek baĢına hükümet kurabilmesidir. Seçim propagandaları baĢka partilere oy veren kararsız seçmen üzerine yoğunlaĢtığı için parti görüĢ ve programları genellikle ılımlıdır. 16

Destekli iki parti sistemi (İki buçuk parti sistemi): Bu sistemin temel özelliği ise iki büyük partiden birisinin gerekli çoğunluğu sağlayamayıp baĢka bir parti ile koalisyona gitmesi sonucu hükümet kurabilmesidir. Bu sistemde küçük partiler hükümetin kurulabilmesi için kilit rol oynamaktadırlar. Bu da iki partili sistemden uzaklaĢılması anlamına gelmektedir.

Ġki partili sistemlerde partiler arasındaki sandalye sayısı farkı çok azdır. Bu nedenle bu sistemlerde güçlü bir muhalefetin varlığından söz edilir. Muhalefetin güçlü olması sonucunda da iktidar partisinin halka karĢı olan sorumluluğu yüksektir çünkü güçlü muhalefet hükümette keyfiyete müsaade etmez. Bu sistemin en büyük örneklerini Amerika BirleĢik Devletlerindeki Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti ile Ġngiltere‟deki ĠĢçi Partisi ve Muhafazakâr Parti oluĢturmaktadır.

2.2.3. Hâkim Parti Sistemleri

Çoğu yazar hâkim parti sistemini tek parti sistemleri içerisinde ele alsa da, bu iki sistem birbiriyle karıĢtırılmamalıdır. Çünkü hâkim parti sistemlerinde çok sayıda partinin katıldığı eĢit ve adil rekabete dayalı bir siyasi ortam bulunmaktadır. Seçimler sonucunda uzun zaman iktidarda kalmayı baĢaran partiler hâkim parti olarak adlandırılırlar (Heywood, 2012: 337).

Hâkim parti sistemlerinde pek çok meĢru parti vardır. Bu partilerin iktidara geçmeleri için önlerinde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Ayrıca iktidardaki “hâkim” partinin de iktidardan düĢmesi ihtimaller dâhilindedir. Diğer partiler muhalefet görevlerini yerine getirirler ve hâkim parti ile diyalog halindedirler (Kapani, 2007: 197). Yine diğer partilerin siyasal kararlar üzerinde etkisi bulunabilir. Ancak hâkim partinin gerek oy çoğunluğu gerek parlamentodaki çoğunluğu diğerlerine oranla çok daha güçlüdür (Turan, 2017: 277).

Hâkim partili sistemler genel olarak zayıf ve verimsiz muhalefetle karakterize edilmektedirler. Yine bir partinin uzun zaman iktidarda kalması sonucu bir süre sonra seçmenler olası bir değiĢimden korkmaya baĢlayabilir. Hakim partili sistemlerde bir süre sonra parti ve devlet arasındaki anayasal ayrım yok olabilir yani devletin kurumları partinin politik önceliklerine göre hareket etmeye baĢlar. 17

Hükümetin uzun süre tek bir partinin elinde bulunması yozlaĢmayı ve kibiri meydana çıkarabilir ve demokratik ruhu zedeleyebilir (Heywood, 2012: 338). Bu gibi neticelerin ihtimalinden dolayı hâkim parti sistemleri çoğu yazar tarafından bir tek parti sistemi olarak görülebilmektedir.

2.2.4. Çok Partili Sistemler

Çok partili sistemler ikiden fazla siyasi parti arasında gerçekleĢen rekabet ile tanımlanan sistemlerdir. Bu sistemlerde tek partili hükümet olasılığı düĢük düzeyde iken koalisyonların hükümet olasılığı yüksek düzeydedir (Heywood, 2012: 338). Siyasi yarıĢın içindeki partilerin güçleri genellikle birbirine yakın olduğundan çoğu zaman tek baĢına hükümet kurma olasılığı bulunmamaktadır.

Bir ülkedeki çok partili sistemin varlığı sosyal, ideolojik, dini ve ulusal özelliklerine bağlanabilirken nispi temsile dayalı seçim sistemleri de buna neden olabilmektedir (Turan, 2017: 279). Bu siyasal sistemlerde, partilerin oluĢumu hiçbir Ģekilde sınırlandırılmaz. Parlamentoda da siyasi partiler birbirine yakın orandaki güçleriyle yerlerini alırlar.

Çok partili sistem geniĢ kapsamından dolayı kendi içerisinde iki sistem ile sınıflandırılmaktadır (Turan, 2017: 280; Kapani, 2007: 202):

Ilımlı çok parti sistemi (İki kutuplu): Bu sistemde ülkedeki siyasi partiler arasındaki ideolojik farklılıklar çok derin olmadığı gibi sisteme karĢı olan sağ veya sol partiler de güçlü konumda değillerdir. Partiler rejim üzerinde kolayca uzlaĢmaya varabilirler. Siyasi partiler temel ilke ve sorunlar doğrultusunda iki büyük eğilimle gruplaĢırlarsa iktidar da bu iki grup arasında el değiĢtirir.

Aşırı çok parti sistemi (Çok kutuplu): Bu sistemde ise ülkedeki siyasi partiler, ülkenin temel sorunları üzerinde çok farklı ve geniĢ bir yelpazeye sahiptir. Sağ ve sol uçlardaki partilerin gücü çok yönlü bir kutuplaĢmaya yol açmaktadır. Merkez partiler iktidar mücadelesinde uçtaki aĢırı partilerle iĢbirliği yapmak durumunda kalırlar ve böylece de merkez sağ veya merkez sol hükümetleri kurulur. Bu sistem sık sık hükümet buhranlarına yol açar çünkü kurulan koalisyonlar genellikle kısa ömürlü 18

olmaktadırlar. Nitekim çok partili sistemlere yöneltilen en büyük eleĢtiri koalisyon kurmanın zorlukları ve tehlikeleri ile ilgilidir (Heywood, 2012: 339).

2.3. Türkiye’de Siyasi Partiler

Cumhuriyetten önce, Osmanlı Devleti‟nde siyasal hareketlilikler ilk defa Tanzimat Dönemi içerisinde gizli bir Ģekilde baĢlamıĢtır. 1. MeĢrutiyet‟in ardından siyasi toplulukların sayıları hızla artmıĢ ve bu topluluklardan bazıları siyasi fırkalara dönüĢerek faaliyetlerine devam etmiĢlerdir. Özellikle II. Abdulhamid zamanında kurulmuĢ olan Üsküdar Komitesi, Kleanti Skalyeri-Aziz Bey Komitesi, Ġttihadı Osmani Cemiyeti, TeĢebbüsi ġahsi ve Adem-i Merkeziyet Cemiyeti, Ġttihad ve Ġnkılap Cemiyeti, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti, Vatan ve Hürriyet Cemiyeti ve Selamet-i Umumiye Kulübü o zamanlar kurulan önemli cemiyetlerdendir (KaĢtan, 2017: 91). 1865 tarihinde kurulan Yeni Osmanlılar Cemiyeti, bugünkü anlamıyla modern bir siyasi parti sayılamasa da, temel özellikleri bakımından Türkiye tarihinin ilk siyasi partisi olarak kabul edilebilir (Dursun, 2014: 278).

Osmanlı Devleti‟nde siyasal hak talebinde bulunanlar genelde azınlık gruplar olmuĢlardır. Her ne kadar siyasi hareketlenmeler 19. yüzyılın baĢlarında baĢlamıĢ olsalar da, bugünkü anlamıyla modern partileĢme süreci 16 Ağustos 1909 tarihinde yayınlanan “Cemiyetler Kanunu” ile baĢlamıĢtır. MeĢrutiyet döneminde kurulan partilerin yapılarına bakıldığı zaman hepsinin tipik bir “kadro parti” oldukları görülmektedir. Bu partilerin hepsinin temel amacı mevcut sistemi korumaktır çünkü tüm partilerin programları saltanata, hilafete ve Osmanlılığa bağlılık yeminleri ile baĢlamaktadır (KaĢtan, 2017: 92).

1908 yılından sonra Osmanlı Devleti‟nde siyasal fırkalar kurulmaya baĢlanmıĢtır. Bu siyasi fırkalardan önemli olanları Osmanlı Ahrar Fırkası, Osmanlı Demokrat Fırkası, Ġttihadı Muhammedi Fırkası, Osmanlı Sosyalist Fırkası ve Milli MeĢrutiyet Fırkası gibi fırkalardır. Bu fırkalar Osmanlıcılık, Türkçülük, Ġslamcılık, Batıcılık, demokrasi, hürriyet ve sosyalizm gibi fikirleri barındırmaktadırlar. Özellikle Balkan ve Trablusgarp SavaĢları sonrası yaĢanan toprak kayıpları 19

Osmanlı‟da siyasi partilerin ve fikirlerin oluĢmasında etkili olmuĢlardır (KaĢtan, 2017: 92).

Osmanlı‟nın çöküĢ zamanlarında, bu kötü gidiĢatı durdurmak isteyen Mekteb- i Tıbbiye-i ġahane öğrencileri tarafından Ġbrahim Temo Bey liderliğinde 1889 yılında “Ġttihad-ı Osmani” adıyla bir cemiyet kurulmuĢtur. Bu cemiyet aynı dönemlerde Paris Jön Türkeri‟nin lideri olan Ahmet Rıza Bey ile iliĢkilerde bulunmuĢ ve ilerleyen zamanlarda da nihayetinde “Osmanlı Ġttihat ve Terakki Cemiyeti” adını almıĢtır. Ġttihat ve Terakki Cemiyeti, hem ülke içinde hem de ülke dıĢında örgütlenme çabaları göstererek Ģubeler açmaya baĢlamıĢ ve adını duyurmuĢtur (Tunaya, 1988: 21).

Ġttihat ve Terakki Cemiyeti siyasi tarihte eĢi benzeri az görülen bir oluĢumdur. Çünkü illegal bir mücadele geleneğinden gelerek bürokrasinin neredeyse her kademesinde yatay bir Ģekilde örgütlenen bir oluĢumdur. Bu oluĢumun üyeleri belli bir vizyon ve misyon etrafına toplanmıĢ, o zamanki Osmanlı‟nın alıĢılmıĢ hiyerarĢik düzeninden farklı örgütlenmiĢ, ihtilalci bir anlayıĢ ile birbirlerine bağlı üyelerdir. Hücreler ve komitelerden oluĢan, karar ve kontrol mekanizması olan Ġttihat ve Terakki Cemiyeti siyasi bir cemiyettir (Ortaylı, 2010: 524).

Ġttihat ve Terakki Cemiyeti, ilk tüzüğünü 1895 yılında yayınlamıĢtır. Bu tüzüğün yayınlanmasının ardından Abdülhamid‟i tahttan indirmek amacıyla bir darbe planı yapmıĢ ancak bu plan baĢarısız olmuĢtur. Cemiyet, özellikle 1908 ve 1918 yılları arası Osmanlı siyasal hayatına damga vurmayı baĢarmıĢtır. Diğer siyasi oluĢumlardan daha önemli görülmesinin nedeni, yarattığı siyasal etkinin bugün hala hissedilmesidir (Gökbayır, 2012: 62). Ġttihat ve Terakki Cemiyeti, genel anlamıyla bir nevi arkası boĢ bir kafa tutma, baĢkaldırı olarak yorumlanmaktadır. Bu geleneğin iyi yönleriyle de kötü yönleriyle de Türkiye‟de kalıcı bir hal aldığı söylenmektedir (Ortaylı, 2012: 75).

MeĢrutiyet döneminin ilk seçimlerinde, Ġttihat ve Terakki Cemiyeti büyük bir oy oranına ulaĢmıĢtır. Ancak bu oy oranına rağmen Ġttihatçılar kabine kurma sorumluluğunu kabul etmemiĢler, kurulan kabineye birkaç üye yerleĢtirmiĢlerdir. 20

Ġktidar partisi olmalarına rağmen iktidarı eline almayan Ġttihatçılar yine de hükümete istediklerini yaptırabilen, isteklerini padiĢaha zorla kabul ettirebilen ve hatta 31 Mart olayı ile padiĢahı değiĢtirebilen çok güçlü bir yapı olmuĢtur (AkĢin, 1971: 172). Lonca teĢkilatları sayesinde esnaf gruplarını bile kontrol altına alan Ġttihat ve Terakki, her alanda otoritesini hissettirmiĢtir (Ortaylı, 2010: 287). Birçok muhalif hareketle ve isyanla uğraĢan Ġttihat ve Terakki Cemiyeti hem Abdülhamid‟e hem de kurulan hükümetlere güçlü muhalefetleriyle gündeme gelmiĢtir. 20 Eylül 1913 tarihinde Ġttihat ve Terakki Cemiyeti bir siyasi partiye dönüĢmüĢtür (Yolaçan, t.y.: 67). Abdülhamid‟e karĢı bir tutumda olan düĢük rütbeli subaylar ve kamu çalıĢanları Ġttihat ve Terakki Cemiyeti‟ne katılmaya baĢlamıĢlardır (Ahmad, 1995: 13). Ġttihat ve Terakki Cemiyeti hükümeti savaĢtan çekilme kararı alınca partiden kopmalar baĢlamıĢ ve partinin üst kıdemlerinde görev alan birçok isim partiyle iliĢkisini kesmiĢtir. Cemiyetten ayrılan ve Hüseyin Kazım Kadri liderliğinde bir grup Osmanlı Hürriyetperver Avam Fırkası‟nı kurmuĢlardır. Cemiyette kalan isimler ise, cemiyetin baĢkanı Talat PaĢa‟nın yaptığı veda konuĢmasının ardından M. Emin Yurdakul baĢkanlığında yeniden örgütlenmiĢlerdir. Bu örgütlenme sonucunda 5 Kasım 1918 günü, Ġttihat ve Terakki Cemiyeti‟nin ismi Teceddüt Partisi olarak değiĢtirilmiĢtir (Turan, 1991: 77). Böyle bir siyasi ortam Selamet-i Amme, Ahali Ġktisat, Osmanlı Sulh ve Selamet ile Sosyal Demokrat partilerinin de kurulmasına zemin hazırlamıĢtır.

1911 yılında muhalefet partilerin büyük kısmı “Hürriyet ve Ġtilaf Fırkası” adı ile birleĢmiĢlerdir. Bu parti ekonomik olarak yabancı sermayenin ülkeye girmesini savunmuĢtur. Ayrıca toplumsal ve siyasal hak ve özgürlüklere sahip çıkmaya çalıĢmıĢtır (KıĢlalı, 2018a: 288). HĠF aynı zamanda giderek güçlenen ve bir diktatörya kuran Ġttihat ve Terakki Cemiyeti‟ne karĢı da amansız bir mücadele vermiĢtir (Turan, 1991: 76). Her ne kadar Ġttihat ve Terakki‟nin merkeziyetçi ve kontrolcü yapısına eleĢtiriler yapsa da, HĠF de çoğu zaman merkeziyetçi eğilimleri onaylamıĢtır (Ortaylı, 2010: 442).

Mondros AteĢkesi ile sonlanan I. Dünya SavaĢı sonrasında Ġtilaf Devletlerinin Osmanlı topraklarını iĢgal etmesi toplumda çeĢitli cemiyetler kurulmasına yol açmıĢtır. Bu cemiyetlerden bazıları toprakları iĢgalden kurtarmak için bazıları hilafet 21

ve saltanatı korumak için, bazıları manda ve himaye altına girmek için bazıları ise ülkenin parçalanması için kurulmuĢ cemiyetlerdir. Bunların yanı sıra aynı dönemde Rusya‟da meydana gelen sosyalist devrim sonucu, Anadolu topraklarında da sosyalizm yanlısı partilerin doğuĢuna öncülük etmiĢtir (KaĢtan, 2017: 92). Türk solu 1908 ve 1925 yılları arasındaki dönemde iktidar mücadelesi için çok önemsiz ve basit bir hareket olarak kalmıĢtır. Ancak bu dönemin solcu fikre sahip insanları, teorik sosyalizmi Anadolu gerçekleri ile harmanlamaya çalıĢarak fikir anlamında incelemeye değer denemeler yapmıĢlardır. Ancak yine de Türkiye‟de özel mülkiyete dayalı burjuvazi sisteminin önlenmesinde baĢarısız oldukları aĢikârdır (Tunçay, 2006: 36).

Mustafa Kemal Atatürk‟ün 1919 yılında Samsun‟a çıkıĢıyla birlikte baĢlayan Milli Mücadele dönemi halk iradesinin güçlendirilmeye çalıĢıldığı bir dönemdir (KaĢtan, 2017: 93). Bu amaçla Mustafa Kemal PaĢa‟nın önderliğinde gerçekleĢtirilen kongreler sonucu Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuĢtur ve Milli Mücadele hareketleri bu cemiyet altında birleĢtirilmiĢtir. Bu esnada Ġstanbul Hükümeti de milli iradeyi tecelli edebilmek amacıyla son Osmanlı Meclis-i Mebusan‟ı 28 Ocak 1920 tarihinde toplamıĢtır. Son Osmanlı Meclisi bu toplantıda Misak-ı Milli kararlarını Dünya‟ya ilan edince 16 Mart 1920 tarihinde Ġstanbul itilaf devletleri tarafından iĢgal edilmiĢ ve Osmanlı Meclis-i Mebusan dağıtılmıĢtır. Bunun üzerine Mustafa Kemal PaĢa milli iradenin Ankara‟da toplanacağını ilan eden bir genelge yayınlamıĢ ve 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi‟ni açmıĢtır.

TBMM açıldığında henüz siyasi partilerin varlığı mevcut değildir. Ancak yine de mecliste Ġstiklal Grubu, YeĢil Ordu Grubu, Tesanüd Grubu, Islahat Grubu gibi birçok grubun varlığından söz edilebilir. Bu yıllarda TBMM dıĢında ise Sovyet Rusya endeksli olarak Amele Fırkası, Komünist Fırkası, Müstakil Sosyalist Fırkası gibi siyasi partilerin kurulmaya baĢlandığı görülür. 1921 yılında ise Mustafa Kemal PaĢa ve arkadaĢlarının yer aldığı Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adıyla meclis içerisinde geniĢ bir meclis grubu kurulmuĢtur. Bu grubun kuruluĢundan 14 ay sonra da muhalefet görevini göstermek için Ġkinci Müdafaa-i Hukuk cemiyeti kurulmuĢtur (KaĢtan, 2017: 93). 22

Mustafa Kemal PaĢa, Ankara‟daki gazetelere verdiği röportajlarında barıĢ ortamı sağlandıktan sonra Halk Fırkası adını taĢıyan ve halkçılığa dayanan bir siyasal parti kurma niyetinin olduğunu açıklamıĢtır (Tunçay, 1981: 47). Rauf Orbay Atatürk‟e böyle bir hareketin sakıncalı olacağı fikrini beyan etmiĢ ve Kazım Karabekir ile Ali Fuat Cebesoy‟un da desteklerini almıĢtır. Atatürk, Orbay‟ın bu fikrini haklı bulmuĢ ancak verdiği demeçlerde Halk Fırkası adında bir parti kuracağını devamlı beyan etmiĢtir (Turan, 1995: 94).

8 Nisan 1923 tarihinde, ARMHC‟nin baĢkanı olan Mustafa Kemal, ARMHC‟nin Halk Fırkası‟na dönüĢtürüleceğini de belirten 9 bölümlük “9 Umde” olarak adlandırılan bir bildiri yayınlamıĢtır. Bunun üzerine Ankara‟da toplanan mebuslar Halk Fırkası‟na 106 maddelik bir tüzük hazırlamıĢlardır (Turan, 1995: 94). 9 Eylül 1923 tarihine gelindiğinde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti “Halk Fırkası” ismini almıĢtır. Cumhuriyetin ilanından sonra bu fırkanın adı “Cumhuriyet Halk Fırkası” olarak değiĢtirilmiĢtir. Ardından bu fırkanın ismi “Cumhuriyet Halk Partisi” olarak değiĢtirilmiĢ ve günümüze de bu ismiyle ulaĢmıĢtır.

28 Ekim 1923 gecesi Mustafa Kemal, Halk Fırkası grubundan Ġsmet Ġnönü, Fethi Okyar, RuĢen EĢref Ünaydın, Kazım Özalp, Kemalettin Sami, Fuat Bulca ve Halit Karsıalan‟ı davet ettiği bir akĢam yemeğinde yaptığı konuĢmada ertesi gün Cumhuriyet‟i ilan edeceklerini belirtmiĢtir. Ertesi günü, yani 29 Ekim 1923 sabahı Halk Fırkası grubu bakanlar kurulu sorununda bir sonuca ulaĢamayınca, Mustafa Kemal temsilcilerin talebi doğrultusunda bu sorunu bizzat çözmüĢtür. Saat 18.00 sularında toplanan Büyük Millet Meclisi, genel kurula sunulan “Türkiye devletinin hükümet Ģekli cumhuriyettir.” Maddesinin eklenmesi hususunu kabul etmiĢ ve böylece Cumhuriyet resmen tanınmıĢtır. Ardından parlamentodaki 158 milletvekilinin tamamının oyuyla CumhurbaĢkanlığı görevine de Gazi Mustafa Kemal seçilmiĢtir. Böylece Halk Fırkası, Türkiye Cumhuriyeti‟nde iktidarı elde eden ilk siyasal parti olarak tarihe geçmiĢtir (Turan, 1992: 298). 23

2.3.1. 1923-1946 Dönemi

Türk siyasi hayatında ilk defa tavandan tabana değil de tabandan tavana, erke karĢı değil de erkin etkisini kaybetmesi sonucunda milletin kendi iradesi ve gücü ile kurmuĢ olduğu ilk siyasi parti CHF‟dir (KaĢtan, 2017: 94). Atatürk, Samsun‟da yaptığı bir konuĢmada Halk Fırkası‟nın asıl amacının memleketin ve milletin hakiki selametini temin etmek olacağını söylemiĢtir (Safa, 1981: 89). 1923 yılında yapılan seçimlerde 286 milletvekilinden 284‟ü CHF adayı, 2‟si de bağımsız aday olarak meclise girmiĢlerdir. Ardından, 1924 yılında Türkiye Cumhuriyeti‟ni kuran kadro arasındaki fikir ayrılıkları sonucu CHF‟den ayrılan milletvekilleri tarafından resmi olarak 17 Kasım 1924‟te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurulmuĢtur. CHF‟den istifa ederek TCF‟ye katılan milletvekili sayısı 28‟dir. Bunların yanı sıra CHF‟den istifa ederek milletvekilliğini bağımsız bir Ģekilde sürdüren milletvekili sayısı da 11‟dir.

Mustafa Kemal PaĢa‟nın ve destekçilerinin TCF‟ye karĢı tavırları oldukça hoĢnutsuz ve net olmuĢtur. Gazi, 1924 yılında Times muhabiriyle yaptığı görüĢmede TCF‟nin kiĢisel hırs ve düĢmanlıklardan kaynaklı kurulduğunu söylemiĢtir (Zürcher, 2003: 135). Gazi‟nin TCF hakkındaki bu görüĢleri, o dönemki Türk solunda da ortaktır. Nitekim TKP bir yayınında TCF‟yi ve kurucularını fırsatçı, yabancı sermayenin iradesine itaat edecek, yobaz ve irtica yanlısı olarak yorumlamıĢtır (Tunçay, 1981: 105).

Ordu görevinde olan subayların meclis görüĢmelerine katılmasını yasaklamak üzere Ağustos 1923‟te bir kanun çıkarılmıĢtır. Bu kanuna göre meclise girmek isteyen askerlere, askerlik görevlerinden istifa etmeleri Ģartı getirilmiĢtir. Mustafa Kemal, Kazım Karabekir‟in ve Ali Fuat Cebesoy‟un ordu müfettiĢliklerinden istifa ederek TCF saflarına katılmalarını “paĢalar komplosu” olarak yorumlamıĢtır (Demirel, 2014: 72). Mustafa Kemal PaĢa, komutanların milletvekillerinden istifa ederek orduya geri dönmelerini istemesine rağmen Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy ve Cafer Tayyar Eğilmez bu çağrıya kulak asmamıĢtır. Bu üçü dıĢındaki diğer komutanlar ordudaki görevlerine geri dönmüĢlerdir. 24

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ekonomide ve siyasette serbestliği benimseyen bir görüĢe sahiptir (Koçak, 2000: 140). Ancak ġeyh Said Ayaklanması sonucu Ġstiklal Mahkemesi tarafından kapatılmıĢtır. 1925 yılında ġeyh Said Ayaklanması sonucunda BaĢbakan Fethi Okyar istifa ettirilmiĢ ve hükümeti kurması için Ġsmet Ġnönü görevlendirilmiĢtir. Göreve gelen Ġnönü Takrir-i Sükûn Kanunu‟nu meclisten geçirmiĢtir. Bu kanun hükümete olağanüstü haklar tanıyan bir kanundur. Yine aynı gün Ġstiklal Mahkemelerinin kurulmasına yönelik kararlar alınmıĢtır. Bu dönemde hükümet muhalefete ve muhalif geliĢmelere imkân tanımamıĢtır (Demirel, 2014: 76).

Türkiye Cumhuriyeti‟nde 1930 yılına kadar Cumhuriyet Halk Fırkası‟na muhalefet edebilecek herhangi bir siyasi parti kurulmamıĢtır. 1929 yılında tüm dünyayı derinden etkileyen Büyük Buhran Türkiye‟yi de etkileyince halk ağır vergi yükünü taĢımakta zorlanmıĢtır. Zaten yoksulluk ve çaresizliğin yüksek olduğu dönemde, 1930 yılında TBMM üyelerinin oluĢturduğu bir grup tarafından Serbest Cumhuriyet Fırkası kurulmuĢtur. Ancak bu parti tamamen Mustafa Kemal‟in isteği doğrultusunda ve onun belirlediği esaslara göre oluĢturulmuĢtur. Çünkü Mustafa Kemal, ülkenin sosyal ve ekonomik sorunlarını hükümetin denetlenmemesine ve eleĢtirilmemesine bağlamıĢtır (Koçak, 2000: 147). Nitekim partinin adını, görevlerini ve kaç milletvekili olacağını ve bu milletvekillerinin kimler olacağını Mustafa Kemal belirlemiĢtir. SCF‟nin kurulmasındaki temel amaçlar, meclis içindeki gizli muhalefetin gün yüzüne çıkarılması ve iki partili sisteme geçerek Türkiye‟nin batı kamuoyundaki saygınlığının artırılmasıdır (Demirel, 2014: 108).

Serbest Cumhuriyet Fırkasının kurulmasına izin verilmesi siyasi hayatta hareketlenmelerin yaĢanmasına yol açmıĢtır. Yerel siyasiler bu geliĢmelerden esinlenerek Adana‟da Ahali Cumhuriyet Fırkası, Edirne‟de Türk Cumhuriyet Amele ve Çiftçi Fırkası, Ġstanbul‟da da Laik Cumhuriyetçi ĠĢçi ve Çiftçi Fırkası kurulmuĢtur. Bu siyasi partiler de erke veya rejime karĢı değil, içinde bulunduğu durum nedeniyle devlet yönetimini ele geçirebilmek amacıyla kurulmuĢ siyasi partilerdir. Nitekim hepsi kısa süre içinde kapanmıĢlardır (KaĢtan, 2017: 94). 25

Avrupa‟da II. Dünya SavaĢı‟na zemin hazırlayan otoriter ve totaliter rejimler henüz çok genç ve tecrübesiz olan Türk Devleti‟ni endiĢelenmiĢtir. Almanya ve Ġtalya‟dan yayılan faĢist fikirler, SSCB‟den yayılan komünist ve sosyalist fikirler ile ABD, Ġngiltere ve Fransa‟dan yayılan demokrasi fikirleri çeĢitli ülkelerde yandaĢ ve itibar kazanmaya baĢlamıĢtır. Türk Devleti de yaklaĢmakta olan II. Dünya SavaĢı‟na karĢı çevresindeki devletlerle savunma ve iĢbirliği anlaĢmaları yapmıĢtır. Aynı dönemde etkisini göstermekte olan Büyük Buhran sonucunda da devletçi politikalar öne çıkarılmıĢ ve uygulanmıĢtır (KaĢtan, 2017: 94).

Sonuç olarak II. Dünya SavaĢı sonuçlanana kadar Türkiye Cumhuriyeti, Cumhuriyet Halk Parti‟sinin tek parti yönetimiyle yönetilmiĢtir. Bu esnada Ġnönü, hükümeti denetleme iĢlevini yapması için CHP kurultayınca belirlenen 21 kiĢilik bir Müstakil Grup kurulmasını istemiĢtir (AkĢin, 2006: 214). II. Dünya SavaĢı sonrasında kurulan çeĢitli partiler ile de çok partili siyasal hayata geçiĢ süreci baĢlamıĢtır. Nitekim II. Dünya SavaĢı sonuçlandığında Almanya, Ġtalya ve Japonya‟nın yanı sıra yayılmakta olan faĢizm ve ırkçılık ideolojileri de mağlubiyete uğramıĢlardır (AkĢin, 2006: 221).

2.3.2. 1946-1960 Dönemi

FaĢist yönetimlerin II. Dünya SavaĢı sonucunda aldıkları mağlubiyet Dünya‟da yeni bir rekabete yol açmıĢtır. Bu rekabet demokratik-kapitalist yönetimler ve totaliter-komünist yönetimler arasında gerçekleĢmiĢtir (AkĢin, 2006: 221). SavaĢ sonuçlanmadan önce, 1939 yılında Türkiye batı burjuvazisinin yanında yer almıĢtır. SSCB‟nin Türkiye üzerindeki yayılmacı emellerinin farkında olan Türkiye, hem savaĢa geç katılmıĢtır hem de Almanya‟ya krom satıĢı yapmıĢtır. Bu durum da Stalin‟in eline koz vermiĢtir.

SSCB‟nin Türkiye üzerindeki emellerini gerçekleĢtirmesi ABD için büyük bir tehdit oluĢturacaktır. Bu nedenle ABD, uzun zamandır uluslararası yalnızlık çeken Türkiye‟ye Sovyet tehdidinden korunabilmesi için Truman Doktrini politikasını baĢlattığını duyurmuĢtur. ABD aynı zamanda komünist-sosyalist ideolojilerin Avrupa‟da yayılmasından da korkmaktadır ve bu nedenle Türkiye‟nin de içlerinde 26

olduğu birçok Avrupa ülkesine Marshall yardımlarını baĢlatmıĢtır (AkĢin, 2006: 222). Türkiye de 1949 yılında Avrupa Konseyi üyesi olmuĢtur.

Bu siyasi ortamda, Ġnönü iç ve dıĢ etmenlerin de etkisi sonucunda bütünsel kalkınmayı sağlayabilmek ve her alanda Avrupa‟yı yakalayabilmek için çok partili siyasal hayata geçme kararı almıĢtır. Bilhassa Sovyet tehdidi altındaki Türkiye‟nin batıya yaklaĢabilmesi için, batının siyasal değerlerini paylaĢmak faydalı görülmüĢtür (AkĢin, 2006: 222). Nitekim 1943 yılında CHP tarafından yayınlanan bir bildirgede tek parti sisteminin Türkiye‟de çok doğru iĢlediği ve hatta Türkiye‟deki bu sistemin bütün dünyaya örnek olabileceği üzerine metinler bulunmaktadır (Demirel, 2014: 307).

Erdal Ġnönü‟nün anlatmasına göre Ġsmet Ġnönü 1937 sonlarında, Ġngiltere Parlamentosunu yakından incelemeye baĢlamıĢ ve içerisinde muhalefet partileri bulunan meclislere hayran olduğunu beyan etmiĢtir. Hatta SCF‟nin kapatılmasının büyük bir hata olduğunu söyleyerek devamlı özeleĢtiriler yapmıĢtır. Hatta kimi araĢtırmacılar Ġnönü‟nün cumhurbaĢkanı seçilmesinden sonra 1939 yılında yaptığı bir konuĢmada tek partili rejime son vermek hakkında konuĢtuğunu iddia etmiĢlerdir (Turan, 1999: 206).

Bu dönemde her ne kadar Avrupa‟nın siyasal hayatı örnek alınmaya çalıĢılmıĢ olsa da Avrupa‟daki demokrasi, içerisinde sosyalist ve komünist partileri de içeren bir yapıdadır. Türkiye gerek Sovyet tehdidinden dolayı gerekse de Amerika‟nın yardımlarından dolayı böyle bir siyasal ortama izin vermemiĢtir. Sadece sosyalist ve komünist partilere karĢı bir politika değil aynı zamanda sosyalist ve komünist düĢüncede olanlara da ağır cezalar içeren bir politika benimsenmiĢtir (AkĢin, 2006: 222).

Nihayet 19 Mayıs 1945 gününde, Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri esnasında Ġsmet Ġnönü çok partili sisteme geçiĢin müjdesini vermiĢtir. Zaten bu esnada CHP içerisinde hoĢnutsuzluklar ve muhalefet artmıĢ ve yavaĢ yavaĢ harekete geçmeye baĢlamıĢlardır. Çok partili sisteme resmen geçiĢin ardından, 1945 yılının Temmuz ayında, yeni bir parti için giriĢimler baĢlamıĢtır. 27

5 Eylül 1945‟te yeni dönemin ilk partisi Milli Kalkınma Partisi‟ni Cevat Rifat Atilhan ve Hüseyin Avni UlaĢ kurmuĢlardır. Devletçiliğe karĢı liberalizmi, cumhurbaĢkanının halk tarafından seçilmesini, iki meclisli ve nispi temsil sistemine göre oluĢturulan siyasi bir ortam talep etmiĢlerdir (Demirel, 2014: 311).Ancak parti kurucu kadroları arasında yaĢanan fikir ayrılıkları partinin kendi sonunu getirmesine neden olmuĢtur. Partinin kuruluĢundan sadece birkaç ay sonra kurucu üye UlaĢ ve yönetim kurulu üyesi Bornovalı partiden istifa etmiĢtir. Nitekim MKP 1958 yılında genel kurulunu toplayamadığı için feshedilmiĢtir.

7 Haziran 1945‟te CHP içerisindeki dört milletvekili, Adnan Menderes, Celal Bayar, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan, CHP grubuna “Dörtlü Takrir” adında bir önerge sunmuĢlardır. Bu önerge özellikle parti içinde demokratik bir ortam talep etmektedir. Özellikle Ġnönü ve Hatiboğlu tarafından hazırlanan “Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu”, Aydın‟da büyük toprakların sahibi olan Adnan Menderes‟i rahatsız etmiĢtir. Çünkü bu kanun, büyük toprakları olan çiftçilerin topraklarının bir bölümünün topraksız çiftçilere verilmesi üzerine bir kanundur (AkĢin, 2006: 224).

CHP içerisindeki muhalefetin artmasının en büyük nedenlerinden birisi Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu olsa da, tek neden bu değildir. Muhalifler CHP‟yi genelde bütçe açıkları yüzünden devlet borçlarının artması, ölçüsüz emisyon, dar gelirlilerin ve memurların durumlarının kötüleĢmesi, hayat pahalılığı, karaborsa, vurgunculuk ve adaletsiz vergi sistemi gibi konular üzerinden sertçe eleĢtirmiĢlerdir (Eroğul, 2014: 11). Özellikle kanun ve tüzüklerdeki antidemokratik hükümlerin tasfiyesi, meclisin hükümeti denetlemesi ve seçimlerin serbestçe yapılabilmesi gibi istekler üzerine yoğunlaĢan ve Menderes ve arkadaĢları tarafından sunulan “Dörtlü Takrir” Ġnönü tarafından reddedilmiĢtir (Eroğul, 2014: 14). Çünkü Ġnönü, CHP içerisindeki memnuniyetsiz milletvekillerinin ayrılarak yeni bir parti kurmasını istemiĢtir. Ancak o dönemde parti kurmak bir macera olacağı için, muhalifler parti kurmak yerine CHP yönetimini elde etmek istemiĢlerdir (AkĢin, 2006: 225). Zaten bu muhaliflerin problemi aslında CHP ile değil Ġsmet Ġnönü iledir. DP ve CHP arasında büyük bir ideolojik farklılık bulunduğu söylenemez. Zaten iktidara 28

geldiklerinde de DP‟nin birçok CHP‟den kalma eylemi ve kültürü devam ettirdiği görülmüĢtür (Ortaylı ve Küçükkaya, 2012: 61).

Dörtlü takririn de reddedilmesinin ardından Menderes ve Köprülü, dönemin Vatan gazetesinde demokratikleĢmeyi savunan muhalif yazılar yazmaya baĢlamıĢlardır. Bu davranıĢları CHP tarafından parti disiplinine aykırı bulunduğu için Menderes ve Köprülü parti üyeliğinden çıkarılmıĢlardır. Celal Bayar da bunun üzerine önce milletvekilliğinden ardından da CHP‟den istifa etmiĢtir. Nihayet 7 Ocak 1946 yılında Celal Bayar‟ın genel baĢkanlığında Demokrat Parti kurulmuĢtur.

Demokrat Parti, tek partinin politikalarından hoĢnutsuz olan kesimi kısa zaman içerisinde etrafında toplayarak hızla yayılmaya baĢlamıĢtır. Çünkü DP‟nin temel amacı demokratik bir ortamın yaratılabilmesini sağlamaktır. Bu durumu gören CHP de demokratikleĢme adına üniversitelere özerklik verilmesi, tek dereceli seçim sisteminin getirilmesi, gazete kapatma yetkisinin hükümetten alınarak mahkemelere verilmesi gibi önemli adımlar atmıĢtır (AkĢin, 2006: 226). Ancak bütün bunların yanında CHP hükümeti, Demokrat Parti‟yi hazırlıksız yakalayabilmek için 1947 yılında yapılması gereken seçimleri 21 Temmuz 1946 yılına çekmiĢtir. Ayrıca bu seçimde oylar açık verilmiĢ ancak sayımları gizli yapılmıĢtır. Yani seçimlerin gerçek anlamda bir demokrasiden ve dürüstlükten uzak olduğu açıkça ortadadır. (AkĢin, 2006: 227). 1946 seçimlerinin sonuçları aĢağıdaki tabloda özetlenmiĢtir:

Tablo 1. 1946 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Cumhuriyet Halk Partisi Ġsmet Ġnönü Bilinmiyor 395 Demokrat Parti Celal Bayar Bilinmiyor 64 Bağımsızlar - Bilinmiyor 6 TOPLAM - 465 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:03.01.2019)

1946 seçimlerinden sonra Demokrat Parti meclise 64 milletvekili sokabilmiĢtir. Ġnönü, hükümeti kurması için Recep Peker‟i baĢbakan olarak görevlendirmiĢtir. Ancak Peker‟in Menderes ve Bayar ile girdiği tartıĢmalarda takındığı üslubu, hırçınlığı ve Ģiddet taraflısı hareketleri çok dikkat çekmiĢtir ve 29

Ġnönü Peker‟e karĢı bir hareket baĢlatmak zorunda kalmıĢtır (AkĢin, 2006: 227). Bunun üzerine 9 Eylül 1947‟de Peker istifa etmiĢ ve yerine Hasan Saka hükümeti kurulmuĢtur.

Demokrat Parti içerisinde sertlik yanlıları ve uzlaĢma yanlıları arasındaki gerilim de giderek yükselmiĢtir. Sertlik yanlıları, Demokrat Parti‟nin yönetim kadrosunu “danıĢıklı muhalefet” ile suçlamıĢlardır. (AkĢin, 2006: 228). Bu iki grup arasındaki gerginliğin giderek tırmanması üzerine 1948 yılının Mart ayında sertlik yanlısı olan milletvekillerinin parti üyeliklerine son verilmiĢtir. Demokrat Partiden ayrılan MareĢal Fevzi Çakmak, Hikmet Bayur, Kenan Öner, Osman BölükbaĢı ve Sadık Aldoğan 20 Temmuz 1948 tarihinde Millet Partisi‟ni kurmuĢlardır. Bu partinin genel baĢkanlık görevini Fevzi Çakmak üstlenmiĢtir.

1950lerin baĢlarına kadar Türkiye‟de birçok siyasi parti kurulmuĢtur. Ancak bunlar çeĢitli sebeplerden dolayı oldukça kısa ömürlü olmuĢlar ve Türk siyasetinde söz sahibi olamamıĢlardır. Bu partiler Sosyal Adalet Partisi, Liberal Demokrat Parti, Çiftçi ve Köylü Partisi, Türk Sosyal Demokrat Partisi, Türkiye Sosyalist Partisi, Türkiye Sosyalist ĠĢçi Partisi, Türkiye ĠĢçi ve Çiftçi Partisi, Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi, Yalnız Vatan Ġçin Partisi, Ergenekon Köylü ve ĠĢçi Partisi, Arıtma Koruma Partisi, Ġslam Koruma Partisi, Yurt Görev Partisi, Ġdealist Parti, Türk Muhafazakâr Partisi, Türkiye Yükselme Partisi, Öz Demokratlar Partisi, Müstakil Türk Sosyalist Partisi ve Toprak Emlak ve Serbest TeĢebbüs Partisi‟dir (Teziç, 1976: 286).

14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan seçimlerde oyların %52.68‟ini alan Demokrat Parti meclise 416 milletvekili sokmayı baĢararak tek baĢına iktidara gelmiĢtir. Bu seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi de %39.45 oy alarak mecliste 69 sandalye kazanmıĢtır. Ancak Demokrat Parti çok zorlu bir baĢlangıç yapmıĢtır. Nitekim devletin bürokrasisi ve ordusu yirmi yedi yıllık CHP iktidarına fazlasıyla alıĢkın durumdadır (Eroğul, 2014: 85). Seçimlerin ardından Celal Bayar, TBMM tarafından CumhurbaĢkanı seçilmiĢtir ve Demokrat Parti‟nin genel baĢkanlığı ve hükümeti kurma görevi Adnan Menderes‟e verilmiĢtir. Büyük demokratik vaatler ile 30

gelen DP zamanla bu vaatlerini unutmuĢtur (AkĢin, 2006: 231). 1950 seçimlerinin sonuçları aĢağıdaki tabloda özetlenmiĢtir:

Tablo 2. 1950 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Demokrat Parti Celal Bayar %55.20 416 Cumhuriyet Halk Partisi Ġsmet Ġnönü %39.60 69 Millet Partisi Yusuf Hikmet Bayur %4,6 1 Bağımsızlar - %0,60 1 TOPLAM %100 487 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:03.01.2019)

Demokrat Parti, iktidarı ele geçirdikten sonra üzerlerinde kimi yazarlar tarafından “Ġnönü fobisi” olarak da nitelendirilen bir ruhsal bunalım bulunmaktadır. Demokrat Parti iktidarında CHP döneminde gerçekleĢtirilen birçok devrime ve CHP için maddi manevi bütün destek unsurlarına tek tek balta vurulmuĢtur. Demokrat Parti, aynı dönemde “Atatürk ve devrimlerinin aleyhinde” oldukları gerekçesiyle de MP‟yi kapattırmıĢtır (AkĢin, 2000: 216).

Demokrat Parti 1950 seçimlerini kazandıktan sonra, siyasi partilerin kurulma hızı azalmıĢtır. DP iktidarından sonra kurulan partiler de özellikle DP ve CHP arasındaki yoğun mücadele nedeniyle siyaset hayatında hiç söz sahibi olamamıĢlardır. Bu partiler ÇalıĢma Partisi, Liberal Köylü Partisi ve Vatan Partisi gibi partilerdir (Teziç, 1976: 287).

2 Mayıs 1954 seçimlerinde Demokrat Parti oylarını artırmıĢ ve %58 gibi bir çoğunluğu elde etmiĢtir. Demokrat Parti‟nin bu baĢarısının altında yatan neden iktisadi alanda attıkları adımlardır, çünkü DP ilk iktidar döneminde milli geliri %15 oranında artırmıĢtır (Eroğul, 2014: 131). CHP‟nin mecliste artık sadece 31 sandalyesi kalmıĢtır. Demokrat Parti, anti demokratik uygulamalarına hızla devam etmiĢtir (AkĢin, 2016: 233). Remzi Oğuz Arık baĢkanlığında Demokrat Parti‟den ayrılan bir grup, sınıf temelli olmadan köylülerin haklarını savunmak için Türkiye Köylü Partisi‟ni kurmuĢlardır. Ancak bu parti 1954 seçimlerinde, gerekli çoğunluğa ulaĢamamıĢtır. 1958 yılında da BölükbaĢı‟nın Cumhuriyetçi Millet Partisi ile 31

birleĢerek CKMP kurulmuĢtur. 1954 seçim sonuçları aĢağıdaki tabloda özetlenmiĢtir:

Tablo 3. 1954 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Demokrat Parti Adnan Menderes %58.42 503 Cumhuriyet Halk Partisi Ġsmet Ġnönü %35.11 31 Cumhuriyetçi Millet Partisi Osman BölükbaĢı %5,28 5 Türkiye Köylü Partisi Tahsin Demiray %0,56 0 Türkiye ĠĢçi Partisi Orhan Arsal %0,01 0 Bağımsızlar %0,06 2 TOPLAM %100 541 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:03.01.2019)

DemokratikleĢme adına büyük vaatlerle gelen DP hükümeti basından gelen eleĢtiriler için de ağır cezalar getiren bir yasayı çıkartmıĢtır. DP‟nin bu uygulamaları sonucu 1955 yılında DP‟den ayrılan ya da çıkarılan Turan GüneĢ, Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu, ve Ekrem Hayri Üstündağ gibi isimler Hürriyet Partisi‟ni kurmuĢlardır. Demokrat Parti iktidarı kaybetmekten o kadar korkmuĢtur ki Cumhuriyet‟in inĢası esnasına mahsus olağanüstü tedbirlerden olan Ġstiklal Mahkemelerini yeniden kurmak, Takrir-i Sükûn Kanunu‟nu yeniden çıkarmak çok partili hayata son vermek gibi eylemler içim zemin hazırlamaya çalıĢmıĢlardır (Ecevit, 1957).

Birçok antidemokratik uygulamasına rağmen, Türkiye‟de halkın siyasi hayata katılımı Demokrat Parti‟nin yerel örgütleri tarafından gerçekleĢtirilmiĢtir. Tek parti döneminin yerel örgütleri halkla parti ve hükümet arasında yetersiz bir iĢleve sahiptir. Ancak Demokrat Parti, yerel örgütlenmelere büyük önem vermiĢtir. Parlamento üyeleri arasında da yerel örgütlerden gelen partililerin sayısı giderek artmıĢtır (KıĢlalı, 2018a: 291).

1957 seçimlerinde Demokrat Parti‟nin oyları düĢmüĢ ancak yine de %48 oy oranıyla yine iktidarı elinde tutmuĢtur. Bu seçimlerde Demokrat Parti 424 milletvekili, Cumhuriyet Halk Partisi 178 milletvekili, Hürriyet Partisi 4 milletvekili 32

ve CMP 4 milletvekili ile meclise girmiĢlerdir. 1957 seçim sonuçları aĢağıdaki tabloda özetlenmiĢtir:

Tablo 4. 1957 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Demokrat Parti Adnan Menderes %47.88 424 Cumhuriyet Halk Partisi Ġsmet Ġnönü %41.09 178 Cumhuriyetçi Millet Partisi Osman BölükbaĢı %7,14 4 Hürriyet Partisi F. Lütfi Karaosmanoğlu %3,84 4 Bağımsızlar - %0,05 0 TOPLAM %100 610 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:03.01.2019)

Demokrat Parti‟nin muhalefete ve muhalif görüĢlerine karĢı üslubunu giderek sertleĢtirmesi herkesin nabzını yükseltmiĢtir. Sürekli ayaklanmalar ve isyanlar çıkmaya baĢlamıĢ, Demokrat Parti hükümeti daha da sert tavırlar sergilemiĢtir. Aynı zamanda ekonominin de iyi durumda olmaması 27 Mayıs 1960 darbesine zemin hazırlamıĢtır (AkĢin, 2006: 242). Hatta kimi görüĢlere göre Demokrat Parti‟ye karĢı bir ihtilal yapılması 1957 seçimlerinin öncesinden beri düĢünülen bir hadisedir (Demir, 2011: 217).

27 Mayıs 1960 gününde, çoğu genç subaylardan oluĢan 38 kiĢilik bir cunta (Milli Güvenlik Komitesi) darbe yaparak hükümeti düĢürmüĢtür. Gerekçe olarak Demokrat Parti‟nin Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı davranıĢları ve tutumları, ülke içinde kardeĢ kavgasına zemin hazırlamaları ve otoriter tek parti yönetimi kurmaları sunulmuĢtur (Demirel, 2013: 23). Darbe sonucunda birçok Demokrat Parti üyeleri ve hükümet üyeleri tutuklanmıĢlardır. BaĢbakan Adnan Menderes, Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve DıĢiĢleri Bakanı Fatih RüĢtü Zorlu idama mahkûm edilmiĢlerdir. Celal Bayar‟ın idam cezası ise yaĢından dolayı hapis cezasına çevrilmiĢtir (AkĢin, 2006: 242).

2.3.3. 1960-1970 Dönemi

27 Mayıs hareketi her ne kadar darbe olsa da, kimi yazarlar tarafından aynı zamanda bir devrim olarak nitelendirilmiĢtir (AkĢin, 2006: 245). Toplu sözleĢme ve 33

grev haklarını, sosyal devlet anlayıĢını, Yüksek Hâkimler Kurulunu, Anayasa Mahkemesini ve Cumhuriyet Senatosunu içeren çoğulculuk ve demokrasinin geniĢletilip pekiĢtirilmesine dayanan icraatlar yapılmıĢtır. Hatta çoğulculuğun simgesi sayılan nispi temsil sistemi de 27 Mayıs‟ın bir sonucudur (AkĢin, 2006: 245).

Ġhtilali gerçekleĢtiren örgütün temel kuvveti Ankara‟da Harp Okulu öğrencileri ve Ġstanbul‟daki birkaç birliktir. Orgeneral Cemal Gürsel baĢkanlığındaki Milli Birlik Komitesi (MBK) iktidarı ele geçirmiĢ ve yeni bir hükümet oluĢturmak için en kısa zamanda seçimlerin düzenleneceğine söz vermiĢtir (Karpat, 2015a: 191). Ancak iktidarı devretmeden önce yapılması gereken iĢler bulunmaktadır. Askeri idare 1924 Anayasası‟nı kaldırarak kendi hazırladığı “Geçici Anayasa‟yı” 12 Haziran 1960‟ta yürürlüğe koymuĢtur. Siyasi mahkûmlar serbest bırakılmıĢ, toplanma ve basın özgürlükleri tekrar tanınmıĢ ve yürütme yetkisi Bakanlar Kurulu‟na bırakılmıĢtır.

Toplumsal alanda da birçok reform yapan askeri idare, Demokrat Partili milletvekilleri ve bakanları her türlü siyasetten men etmiĢtir. 6 Ocak 1961‟de yeni Anayasa‟yı hazırlamak üzere bir Kurucu Meclis toplanmıĢtır. Bu meclisin büyük kısmı CHP‟liler ve CHP yandaĢları üniversiteler, barolar ve sendikalar tarafından seçilen kiĢilerden oluĢmaktadır (Karpat, 2015a: 196). Ordu ve CHP arasındaki iĢbirliği giderek artmıĢtır. Zaten ordu da, bir sonraki seçimlerde CHP‟nin iktidara gelerek kendi politikalarını uygulamasını temenni etmiĢtir.

Ordu ve CHP arasındaki bu iĢbirliği, Demokrat Parti destekçilerinde bir mağduriyet hissi yaratmıĢtır. ĠĢte böyle bir ortamda, Demokrat Parti‟nin mağdur tabanına seslenebilmek için 11 ġubat 1961 gününde Adalet Partisi kurulmuĢtur. Partinin ismi, 27 Mayıs mağdurlarının “Adalet” isteklerine bir cevap niteliğindedir (Demirel, 2013: 28). Darbe mağdurlarını, milliyetçi ve Ġslamcı çevreleri, eski Demokrat Partilileri ve eski Türkiye Köylü Partilileri de içine alan heterojen bir yapıyla kurulan Adalet Partisi‟nin genel baĢkanlığına ordudan emekli edilen Ragıp GümüĢpala getirilmiĢtir. Adalet Partisi genel kanıya göre, Demokrat Parti geleneğinin bir devamı olarak düĢünülmektedir ancak bazı yazarlara göre Demokrat 34

Parti ile CHP arasındaki ideolojik anlamda ve ekol anlamında büyük bir fark yoktur. Çünkü DP‟nin kurucuları CHP kültüründen yetiĢen kiĢilerdir. Hatta DP‟nin önemli ismi Celal Bayar Ġttihat ve Terakki geleneğinden gelmektedir (Ortaylı, 2012 :84)

Aynı dönemde yine Demokrat Parti‟nin boĢta kalan oylarına talip olarak Yeni Türkiye Partisi kurulmuĢtur. YTP, 27 Mayıs darbesine Adalet Partisi kadar karĢı olmadığı için Cemal Gürsel‟in desteğini almıĢtır. Gürsel, Yeni Türkiye Partisi‟ni CHP‟ye oy vermek istemeyen kesimin oylarını almak ve mecliste CHP‟yi dengeleyebilmek için desteklemiĢtir (Demirel, 2013: 29).

Cumhuriyetçi Millet Partisi‟nin ve Türkiye Köylü Partisi‟nin birleĢmesi sonucunda Osman BölükbaĢı genel baĢkanlığında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi kurulmuĢtur. Bu partinin kökleri 1948 yılında Fevzi Çakmak tarafından kurulan ancak 1954 yılında kapatılan Millet Partisi‟ne dayanmaktadır. Zaten 1962 yılında CKMP‟nin genel baĢkanı BölükbaĢı partisinden istifa edecek ve tekrar Millet Partisi‟ni kuracaktır.

Bu süreçte yeni Anayasanın sağladığı özgürlük sonucunda 12 sendikacı tarafından Türkiye ĠĢçi Partisi kurulmuĢtur. Kurucu genel baĢkanı Avni Erakalın olmuĢ ancak, Erakalın YTP‟den milletvekili adayı olmak için partiden istifa etmiĢtir. Ardından genel baĢkanlığa gelen , TĠP‟e ivme kazandırmıĢ ve Türk solunda adını önemli bir noktaya taĢımıĢtır (Sanlı, 2017: 61).

15 Ekim 1961 tarihinde yapılan seçimler sonucunda ordunun desteğine rağmen CHP tek baĢına iktidar kurmak için yeterli gücü kazanamamıĢtır. Ve böylece Türkiye Cumhuriyeti‟ndeki ilk koalisyon hükümeti, aralarındaki fikir ayrılıklarına rağmen, Cumhuriyet Halk Partisi ve Adalet Partisi tarafından kurulmuĢtur (Karpat, 2015a: 199). Seçimlerin geçersiz sayılması için giriĢimler yapılsa da, ordu Ġnönü‟nün baĢbakan olması koĢuluyla sivil hükümet kurulmasına razı olmuĢtur. Ancak 1961 ve 1964 yılları arasında tam üç tane koalisyon hükümeti kurulmuĢtur. 1961 seçim sonuçları aĢağıdaki tabloda özetlenmiĢtir:

35

Tablo 5. 1961 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Cumhuriyet Halk Partisi Ġsmet Ġnönü %36,74 173 Adalet Partisi Ragıp GümüĢpala %34,79 158 Yeni Türkiye Partisi Ekrem Alican %13,96 65 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Osman BölükbaĢı %13,73 54 Bağımsızlar - %0,81 0 TOPLAM %100 450 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:03.01.2019)

Ġnönü ikinci koalisyon hükümetini Yeni Türkiye Partisi ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ile bağımsızlardan kurmuĢtur. Bu hükümetin ömrünün de kısa olması sonucu Ġnönü son kez 1963 yılında CHP ve bağımsızlardan oluĢan bir hükümet kurmuĢtur. Bu hükümet de ġubat 1965‟te istifa edince hükümeti kurma görevi bağımsız bir milletvekili olan Suat Hayri Ürgüplü‟ye verilmiĢtir. Ekim 1965 seçimlerine kadar Ürgüplü, AP, YTP ve birkaç bağımsız aday ile hükümeti devam ettirmiĢtir.

1965 seçimlerinde siyasi partilerin sağ ve sol kanatlarda kendilerine yer edinmeye çalıĢtığı bir ortam mevcuttur. CHP‟deki “ortanın solu” politikası da bu ortamda oluĢturulmuĢtur. 1960‟lı yıllarda bilhassa aydın kesim arasında popülerliğini artıran sosyalist fikirler ve dünyada yaĢanan yumuĢama CHP‟yi bu kimliğe doğru iten en büyük etkenlerdir (Özdemir, 2000: 254). Adalet Partisi de “ortanın soluna” karĢılık yabancı ve yerli sermayeyi öne çıkarmıĢtır (Demirel, 2013: 46). 1965 Ekim seçimlerinde Süleyman Demirel baĢkanlığındaki Adalet Partisi %52,9‟luk rahat bir çoğunluk sağlayarak tek baĢına iktidara gelmeyi baĢarmıĢtır. 1965 seçim çalıĢmalarında Demirel, “halk adamı” imajı çizmeye çok önem göstermiĢ ve özellikle kırsal kesimin büyük orandaki desteğini partisine çekmeyi baĢarmıĢtır (Kılağız, 2010: 205).

Küçük partilerin oylarının ziyan olmasını engelleyen yani azınlıkların faydasına bir imkân yaratan “Milli Bakiye” sisteminin sağladığı imkânlar sayesinde mecliste birçok parti temsil imkânı bulabilmiĢtir (Dursun, 2014: 361). Milli Bakiye Sistemi‟nin en mühim sonucu, Türkiye‟de ilk defa sosyalistlerin Türkiye ĠĢçi Partisi 36

adı altında mecliste grup kurabilmiĢ olmalarıdır (Özdemir, 2000: 250). 1965 seçim sonuçları aĢağıdaki tabloda özetlenmiĢtir:

Tablo 6. 1965 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Adalet Partisi Süleyman Demirel %52.87 240 Cumhuriyet Halk Partisi Ġsmet Ġnönü %28.75 134 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Alparslan TürkeĢ %2.24 11 Millet Partisi Osman BölükbaĢı %6.26 31 Türkiye ĠĢçi Partisi Mehmet Ali Aybar %2.97 14 Yeni Türkiye Partisi Ekrem Alican %3.72 19 Bağımsızlar - %3.19 1 TOPLAM %100 450 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:03.01.2019)

Tek baĢına iktidara gelen Adalet Partisi özellikle ilk baĢlarda ordu ile arasını iyi tutmaya özen göstermiĢtir. Hatta bu doğrultuda 1966 yılında dönemin Genelkurmay BaĢkanı Cevdet Sunay‟ın CumhurbaĢkanı seçilmesini sağlamıĢlardır (Demirel, 2013: 47). Ancak Demirel, iktidardaki yerini sağlamlaĢtırdıkça 1961 Anayasası‟na karĢı eleĢtirilere baĢlayacak ve hatta nihayetinde de “Bu anayasa ile devlet yönetilemez” görüĢünü savunacaktır (Demirel, 2013: 49).

CHP‟nin “ortanın solu” çizgisine çekilmesi Adalet Partisi‟ne büyük avantaj sağlamıĢtır. Hatta bu söyleme karĢılık Adalet Partisi de “Ortanın solu Moskova‟nın yolu” söylemini kullanmıĢlardır. Bunun yanı sıra CHP içinde de fikir ayrılıkları baĢlamıĢtır. Bir yanda ılımlı devletçiler ve bir yanda da liberal ekonomi savunucuları bulunmaktadır. Bu fikir ayrılıkları açığa çıktığında da Turhan Feyzioğlu liderliğindeki ılımlı devletçiler CHP‟den ayrılarak 1967 yılında Güven Parti‟sini kurmuĢlardır. Artık CHP genel baĢkan Ġsmet Ġnönü ve genel sekreter Bülent Ecevit‟in ellerindedir (Karpat, 2015a: 205).

Küçük partilerin meclise temsilci sokamamasının iktidar partisinin sandalye sayısını artıracağı düĢüncesi ile AP‟nin önerisi sonucu 1969 seçimlerinde “Milli Bakiye” sistemi terk edilmiĢ ve eski seçim düzenine geri dönülmüĢtür (Özdemir, 2000: 251). Bu seçimlerde Birlik Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Güven Partisi 37

gibi yeni partiler boy göstermiĢlerdir. Ancak seçimlerde eski düzene geri dönülmesi, bu partilerin meclisteki temsil imkânlarını kısıtlamıĢtır.

1961 Anayasasının getirdiği özgürlükçü ortam, ilk defa Alevilerin siyasete atılmasına imkân tanımıĢtır. Hasan Tahsin Berkman liderliğinde bir grup eğitimli ve zengin Alevi tarafından kurulan Birlik Partisi 1969 seçimlerinde %2,8 oy alabilmiĢtir. Özellikle Adalet Partisi döneminde “Nur Cemaatinin” devlete ve topluma karıĢması sonucu Alevilere yönelik saldırıların artması ve kentleĢme olgusu sonucu da Alevilerin aktif siyasette yer almak istemeleri bu partinin kurulmasına zemin hazırlamıĢtır. (Bingöl, 2008: 1). O zamanların “Cem” dergisinde yapılan bir açıklamada partinin kuruluĢ gerekçelerinden bazıları Osmanlı fetvalarına benzeyen söylemlerin tekrar dirilmesi, resmi kiĢiler tarafından Aleviliğin aĢağılanması ve Nurculuğun örgütlenmesi olarak belirtilmiĢtir (Bulut, 2010: 232).

Diğer taraftan sürgünden dönen Alparslan TürkeĢ, 31 Mart 1965‟te CKMP‟ye katılmıĢtır. Ardından 1 Ağustos 1965 günü yapılan kongrede de partinin genel baĢkanlığına seçilmiĢtir. TürkeĢ, 9 ġubat 1969 günü Adana‟da yapılan bir kongrede partinin adını Milliyetçi Hareket Partisi olarak ve partinin logosunu da üç hilal olarak belirlemiĢtir. TürkeĢ‟in asıl amacı kapitalizmden de komünizmden de farklı olan “yüzde yüz yerli ve yüzde yüz milli” bir doktrinle yeni bir devlet düzeni kurulmasıdır (Özdemir, 2000: 258). Bu doğrultuda “Dokuz IĢık Öğretisi” kabul edilmiĢ ve partinin ilkeleri durumunu almıĢtır. 1969 seçimlerinde yeni yüzüyle ilk sınavına giren MHP %3,02‟lik bir oy oranıyla meclise sadece bir milletvekili, Alparslan TürkeĢ‟i, sokabilmiĢtir. 1969 seçimlerinde CHP‟den ayrılan “ılımlı devletçilerin” kurduğu Güven Partisi ise %6,58‟lik bir oy oranı ile meclise 15 milletvekili sokmayı baĢarmıĢtır. 1969 seçimlerinin özeti aĢağıdaki tabloda verilmiĢtir:

38

Tablo 7. 1969 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Adalet Partisi Süleyman Demirel %46.55 256 Cumhuriyet Halk Partisi Ġsmet Ġnönü %27.37 143 Güven Partisi Turhan Feyzioğlu %6.58 15 Millet Partisi Osman BölükbaĢı %3.23 6 Milliyetçi Hareket Partisi Alparslan TürkeĢ %3.02 1 Birlik Partisi Hüseyin Balan %2.80 8 Türkiye ĠĢçi Partisi Mehmet Ali Aybar %2.68 2 Yeni Türkiye Partisi Yusuf Azizoğlu %2.18 6 Bağımsızlar - %5.62 13 TOPLAM %100 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:03.01.2019)

2.3.4. 1971-1980 Dönemi

12 Mart 1971 tarihine gelindiğinde ordu hükümet ve parlamentonun toplumu anarĢiye, kardeĢ kavgasına ve sosyo-ekonomik huzursuzluğa ittiği gerekçesiyle bir ültimatom vermiĢtir. Ordu, eğer istekleri ve Ģartları yerine getirilmezse hükümete el koyacağını belirmiĢtir. AP hükümeti de bu müdahalenin anayasa ve hukuk devletinde kabul edilemez olduğunu söyleyerek istifa etmiĢtir. Adalet Partisi seçim zaferlerine rağmen bir türlü entelektüellerin, basının ve ordunun gözünde meĢruluğunu sağlamlaĢtıramamıĢtır (Demirel, 2013: 62). Bilhassa 1960lı yılların sonlarında tüm dünyada artan sol eğilimli fikir ve hareketler Türkiye‟yi de derinden etkilemiĢtir. Zaten 1971 muhtırasından en büyük zararı görenler sol eğilimli askerler, aydınlar, siviller ve öğrencilerdir (Özdemir, 2000: 261).

Ordunun, hükümetin istifa etmesine yönelik hazırlanmıĢ bir planı yoktur. Askerler hükümet istifa edince parlamentoyu kapatmamıĢlar ve bu parlamentonun desteğiyle yeni bir hükümet kurulmasını talep etmiĢlerdir. Demirel de, parlamentonun açık kalması için “partiler üstü” kurulacak olan Nihat Erim hükümetini desteklemiĢtir (Demirel, 2013: 65). Nihat Erim, CHP‟nin meclis üyelerinden birisidir ancak hükümeti kurmak için partisinden istifa etmiĢtir.

1969 seçimleri, Türk siyasetine yeni bir isim de kazandırmıĢtır. Bu isim, seçimlerde Konya‟dan bağımsız milletvekili olarak meclise giren Necmettin 39

Erbakan‟dır. Erbakan, Adalet Partisi genel baĢkanı Süleyman Demirel ile olan rekabetini, Demirel‟in partisinde sürdürmek için Adalet Partisi‟nden milletvekili adayı olmak istemiĢ ancak bu talep AP tarafından veto edilmiĢtir (Yalçın, 2013: 40). Bunun üzerine Konyalı tüccarların da desteğini alan Erbakan, Konya‟dan bağımsız milletvekilliği adaylığı için baĢvurusunu yapmıĢtır.

Erbakan ve 18 bağımsız adayın yurdun çeĢitli yerlerinde yaptığı çalıĢmalar “Milli GörüĢ” fikrinin tohumlarının atılmasını sağlamıĢtır (Erbakan, 2013: 180). Erbakan 17 Ocak 1970 günü Milli Nizam Partisi‟ni kurmuĢtur ancak bu parti 1971 muhtırası döneminde laikliğe ve Atatürk ilkelerine aykırı bulunduğu için hiçbir seçime katılamadan Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmıĢtır. Hatta kimi yazarlar tarafından MNP‟nin atası olarak kendisiyle aynı akıbete uğrayan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası gösterilmiĢtir (Yalçın, 2013: 62). Bunun üzerine 11 Ekim 1972 günü Süleyman Arif Emre‟nin genel baĢkanlığında daha geleneksel ve dinci bir çizgide olan Milli Selamet Partisi kurulmuĢtur (Dursun, 2014: 283). MSP, “Milli GörüĢ” hareketinin çok daha geniĢletilmiĢ bir ifadesini temsil etmiĢtir (Karpat, 2015b: 243). Erbakan bu partiye resmi olarak Mayıs 1973‟te katılmıĢtır.

18 Aralık 1970 tarihinde ise, Adalet Partisi‟nden ayrılan muhafazakâr ve muhalif kesim “Demokrat Parti‟nin gerçek varisi” sıfatıyla Demokratik Parti‟yi kurmuĢlardır. Partinin genel baĢkanlığına getirilmiĢtir. Demokrat Parti ve Adalet Partisi arasında eski Demokrat Parti‟nin mirasçısı olma tartıĢmaları sürmüĢtür (Dursun, 2014: 283). 1969 seçimlerine Birlik Partisi adıyla katılan “Alevi partisinin” adı 1973 seçimlerinde Türkiye Birlik Partisi olarak değiĢtirilmiĢtir. TBP‟nin genel baĢkanlık koltuğuna oturan , partiyi Alevi kimliğinden çıkarıp “demokratik sol” kimliğine sokmak için uğraĢmıĢtır (Bulut, 2010: 237). 12 Mart muhtırası döneminde kapatılan ĠĢçi Partisi‟nin genel baĢkanı Mehmet Ali Aybar TBP‟nin Ġstanbul listesinden seçime katılmıĢ ancak seçilememiĢtir.

Turhan Feyzioğlu ve arkadaĢlarının 1967 yılında kurdukları Güven Partisi, 1971 yılında “Milli Güven Partisi” adını almıĢtır. 1972‟de gerçekleĢen CHP‟nin 21. Kurultayı sonrasında partiden istifa edenler “Cumhuriyetçi Parti” adında bir parti kurmuĢlardır. Ardından 1973 yılının Mart ayında birleĢen bu iki parti 1973 40

seçimlerine “Cumhuriyetçi Güven Partisi” adıyla katılmıĢlardır. Bu hadise CHP içerisindeki sağ-sol ayrımının kesin Ģekil almıĢ vaziyetini göstermiĢtir (Karpat, 2015b: 205).

Arka arkaya ağır mağlubiyetler alan CHP‟de parti içi ayrılıklar baĢ göstermeye baĢlamıĢtır. Özellikle Ecevit‟in “ortanın solu” programını partiye yerleĢtirmek istemesi onun ve arkadaĢlarının komünizm ve anti-Kemalizm ile suçlanmasına neden olmuĢtur (Ayata GüneĢ, 2010: 85). Muhaliflerinin tüm çabalarına rağmen 14 Mayıs 1972 günü yapılan kurultayda Ecevit zaferi kazanmıĢtır ve Ġsmet Ġnönü de ertesi gün istifa etmiĢtir. 1973 seçimlerinin özeti aĢağıdaki tabloda verilmiĢtir:

Tablo 8. 1973 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Cumhuriyet Halk Partisi Bülent Ecevit %33.50 185 Adalet Partisi Süleyman Demirel %29.82 149 Demokratik Parti Ferruh Bozbeyli %11.89 45 Milli Selamet Partisi Süleyman Arif Emre %11.80 48 Cumhuriyetçi Güven Partisi Turhan Feyzioğlu %5.26 13 Milliyetçi Hareket Partisi Alparslan TürkeĢ %3.38 3 Türkiye Birlik Partisi Mustafa Timisi %1.10 1 Millet Partisi Cemal Tural %2.18 6 Bağımsızlar - %2,75 6 TOPLAM %100 450 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:06.01.2019)

Bir siyasi partinin yöneticisi, bulunduğu toplumsal tabanın temsilcisi olması gerekir. Tabanıyla ters düĢen bir lider, gücü ne olursa olsun partideki konumunu korumakta zorlanacaktır. Nitekim tarihi kiĢiliği ve güçlü liderliğine rağmen Ġsmet Ġnönü, CHP‟nin liderlik koltuğunu bırakmak zorunda kalmıĢtır (KıĢlalı, 2018a: 284). Köylülerin, dar gelirlilerin ve iĢçilerin büyük desteğini alan Bülent Ecevit liderliğindeki CHP 1973 seçimlerinde sandıktan birinci parti olarak çıkmıĢtır (Dursun, 2014: 281). CHP‟nin bu atılımı genç lider Bülent Ecevit‟in yeni bir umut olarak görülmesi Ģeklinde ve Türkiye‟deki sağ eğilimlerin birden fazla partide bölünmesi olarak yorumlanabilir (Özdemir, 2000: 269). CHP tek baĢına iktidar olacak çoğunluğu elde edemediği için Milli Selamet Partisi ile anlaĢarak koalisyon 41

hükümeti kurmuĢtur. Bu hükümette baĢbakan Bülent Ecevit olurken, baĢbakan yardımcılığı görevini de üstlenmiĢtir. Bu koalisyon hükümeti birçok konuda anlaĢmazlık yaĢayınca Bülent Ecevit erken seçime gidebilmek için 18 Eylül 1974 günü baĢbakanlıktan istifa etmiĢtir. Aslında burada Ecevit, Kıbrıs BarıĢ Harekâtı sayesinde kazandığı itibarı, partisi adına ezici bir çoğunluk sağlayabilmek adına kullanmak istemiĢ ve böylece koalisyonu bitirmek istemiĢtir (Ahmad, 1996: 422). Ancak bu istifa erken seçim yapılmasını sağlayamamıĢ ve 200 günü aĢkın bir sürede bile yeni hükümet kurulamamıĢtır. Bunun üzerine güvenoyu alamamasına rağmen partiler üstü bir hükümet olarak Sadi Irmak hükümeti kurulmuĢtur.

31 Mart 1975 günü, Süleyman Demirel‟in baĢkanlığında neredeyse bütün sağ partilerin birleĢmesiyle oluĢturulan “1. Milliyetçi Cephe” hükümeti kurulmuĢtur. Her ne kadar milliyetçilik ismiyle kurulmuĢ olsa da bu hükümette üzerinde birleĢilen konu milliyetçilik değil sola karĢı bir duruĢ sergilenmesidir (Özdemir, 2000: 275). Nitekim hükümeti kuran partilerin milliyetçilik anlayıĢları birbirlerinden oldukça farklıdır.

Bu hükümetin içinde Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhuriyetçi Güven Partisi yer almaktadır. Süleyman Demirel baĢbakanlık görevini üstlenirken baĢbakan yardımcıları da Necmettin Erbakan, Turhan Feyzioğlu ve Alparslan TürkeĢ olmuĢlardır. 1. Milliyetçi Cephe hükümeti 5 Haziran 1977 günü yapılan seçimlere kadar görevine devam etmiĢtir. 1977 seçimlerinin özeti aĢağıdaki tabloda verilmiĢtir:

Tablo 9. 1977 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Cumhuriyet Halk Partisi Bülent Ecevit %41.40 213 Adalet Partisi Süleyman Demirel %36.90 189 Milli Selamet Partisi Necmettin Erbakan %8.60 24 Milliyetçi Hareket Partisi Alparslan TürkeĢ %6.40 16 Cumhuriyetçi Güven Partisi Turhan Feyzioğlu %1.90 3 Demokratik Parti Ferruh Bozbeyli %1.80 1 Türkiye Birlik Partisi Mustafa Timisi %0.40 0 Türkiye ĠĢçi Partisi %0.10 0 Bağımsızlar - %2.50 4 42

TOPLAM %100 450 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:07.01.2019)

Seçimlerin ardından 14 Haziran 1977 günü CumhurbaĢkanı Fahri Korutürk, hükümeti kurma görevini CHP genel baĢkanı Bülent Ecevit‟e vermiĢtir. 3 Temmuz 1977 tarihinde TBMM‟den yeterli güvenoyunu alamayan hükümet aynı gün istifa etmiĢtir. Bunun ardından 21 Temmuz 1977 tarihinde Süleyman Demirel tarafından “2. Milliyetçi Cephe” hükümeti kurulmuĢtur. Bu hükümette Alparslan TürkeĢ ve Necmettin Erbakan baĢbakan yardımcısı olarak görev almıĢlardır. Ancak bu hükümet dönemi Türkiye‟nin toplumsal ve siyasi açıdan çok karıĢık olduğu bir dönem olmuĢtur. Nitekim bu hükümet, 1977 senesinin son günlerinde hükümeti düĢürmek için anlaĢan CHP, CGP ile bakanlık vaatleri verilerek AP ve DP‟den ayrılması sağlanan milletvekillerinin TBMM‟ye sunduğu gensoru ile düĢürülmüĢtür. Bu olay tarihe “GüneĢ Motel Olayı” olarak geçmiĢtir (KuĢçuoğlu, 1998).

5 Ocak 1978 günü Ecevit‟in baĢbakanlığında kurulan hükümetin baĢbakan yardımcıları CHP‟den Orhan Eyüpoğlu ve Hikmet Çetin, CGP‟den Turhan Feyzioğlu ve Demokratik Parti‟den Faruk Sükan olmuĢtur. Kısa ömürlü bu koalisyon hükümetinin ardından da Demirel tekrar sahneye çıkarak 12 Kasım 1979‟da MSP ve MHP‟nin dıĢarıdan desteklediği azınlık hükümetini diğer adıyla “Kerhen Milliyetçi Cephe” hükümetini kurmuĢtur. Bu dönemlerde yine toplumdaki çatıĢmalar artmıĢ, MaraĢ Katliamı ve Çorum Katliamı gerçekleĢmiĢtir. Bütün bu toplumsal karmaĢalar 12 Eylül 1980 darbesinin zeminini hazırlamıĢtır.

1973 ve 1977 seçimlerinde Milli Selamet Partisi‟nin almıĢ olduğu düĢük oy oranı, parti içerisinde değiĢimin gerekli olduğunu göstermiĢtir. AĢırı bir görüĢ olan “Milli GörüĢ” hareketi ile halka hitap edilemediği anlaĢılmıĢtır. Bunun üzerine Erbakan, gerek CHP ile hükümet kurarak, gerek Milliyetçi Cephe hükümetlerine katılarak, Milli GörüĢ felsefesinin aĢırılığını yumuĢatma yoluna girmiĢtir (Karpat, 2015b: 234).

Demirel‟in son kurduğu hükümetinde Türk siyaseti yeni bir isim olan Turgut Özal ile tanıĢmıĢtır. Turgut Özal “Kerhen Milliyetçi Cephe” hükümeti döneminde BaĢbakanlık MüsteĢarlığı ve Devlet Planlama TeĢkilatı MüsteĢarlığı görevlerine 43

getirilmiĢ ve 24 Ocak Kararlarını hazırlamıĢtır. Özal, 1980 darbesinden sonra kurulan Bülend Ulusu hükümetinde ekonomiden sorumlu baĢbakan yardımcısı olarak görevine devam etmiĢtir.

2.3.5. 1980-1990 Dönemi

Türk Silahlı Kuvvetleri vatanın bütünlüğü tehlikesi, Atatürk ilkelerinden kopma eğilimleri, devlet otoritesinin zayıflaması, demokrasinin etkisini yitirmesi gibi gerekçeleri öne sürerek emir-komuta zinciri içinde 12 Mart 1980 gününde yönetime el koymuĢtur (Evren, 1980: 6). Bu müdahalenin sınırlı sayıda üst rütbeli subay dıĢında kalan rütbeli askerler tarafından “Dev-Yol Operasyonu” olarak bilindiği iddia edilmiĢtir (Donat, 1987: 19). Görevde olan Süleyman Demirel hükümeti görevden alınmıĢ, TBMM ve siyasi partiler lağvedilmiĢtir. Dönemin siyasi parti liderleri önce gözaltında tutulmuĢ ardından da yargılanmıĢlardır.

Genelkurmay BaĢkanı ve kuvvet komutanlarından oluĢan Milli Güvenlik Konseyi, Kenan Evren‟i devlet baĢkanı olarak ilan etmiĢlerdir. Darbenin hemen ardından ekonomi ve istihbarat gibi önemli alanlarda kurulan komisyonlar, MGK‟nın yetkilerini geniĢleterek süper hükümete dönüĢümünü sağlamıĢlardır (Karpat, 2013: 281). MGK, hükümeti kurması için o esnada Roma‟da deniz ataĢesi olarak bulunan Bülend Ulusu‟yu görevlendirmiĢ ve sivil ağırlıklı bir hükümet kurulmuĢtur.

7 Kasım 1982 yılında, Milli Güvenlik Konseyi‟nin belirlediği DanıĢma Meclisi tarafından hazırlanmıĢ olan Anayasa, her ne kadar tasvip edilen bir metin olmasa da, referandum sonucunda %92 gibi yüksek bir oy oranı ile kabul edilmiĢtir. Anayasa‟nın kabul edilmemesi durumunda daha büyük problemler ve gerilimler yaĢayacağını hisseden Türkiye halkı bu referandumda oldukça uzlaĢmacı bir tavır sergilemiĢti (Ortaylı, 2017: 137). Yeni anayasanın yürürlüğe konması, MGK üyelerine siyasi dokunulmazlığı sağlanması ve Orgeneral Kenan Evren‟in cumhurbaĢkanı seçilmesinden sonra genel seçimler için hazırlıklar baĢlamıĢtır. Haziran 1983 tarihinde Milli Güvenlik Konseyi‟nin onayladığı Seçim Kanunu, Türkiye siyasetini baraj uygulaması ile tanıĢtırmıĢtır. Bunun yanı sıra 1983 seçimlerine katılacak partileri de Milli Güvenlik Konseyi bizzat belirlemiĢtir. 44

Mevcut siyasi partilerin kapatılması üzerine ülkede pek çok siyasi parti kurulmuĢtur. 12 Eylül darbesi sonucunda kapatılan Adalet Partisi‟nin mirasçısı olarak 20 Mayıs 1983 tarihinde emekli orgeneral Ali Fethi Esener genel baĢkanlığında “Büyük Türkiye Partisi” kurulmuĢtur. Ancak MGK, bu partiyi kapatılan bir siyasi partinin devamı olduğu için 31 Mayıs 1983 günü kapattırmıĢtır (Dursun, 2014: 283). Ardından yine bu geleneğin temsilcisi olarak Ahmet Nusret Tuna önderliğinde “Doğru Yol Partisi” kurulmuĢtur. DYP de kurucu üyelerine MGK tarafından sürekli veto verildiği için 1983 genel seçimlerine katılamamıĢtır ancak 1984 yerel seçimlerinde boy gösterebilmiĢtir.

12 Eylül darbesinin sahipsiz bıraktığı CHP tabanına sahip çıkmak için 6 Haziran 1983 tarihinde Sosyal Demokrasi Partisi kurulmuĢtur. SODEP‟in baĢına Ġsmet Ġnönü‟nün oğlu Erdal Ġnönü getirilmiĢtir. Ancak yine MGK‟nın parti kurucularını sürekli veto etmesi nedeniyle bu parti de 1983 genel seçimlerine katılamamıĢtır.

Milli Selamet Partisi‟nin tabanına sahip çıkmak için ise 19 Temmuz 1983 tarihinde Ali Türkmen öncülüğünde “Refah Partisi” kurulmuĢtur. Ancak parti kurucularının MGK tarafından sürekli veto edilmesi nedeniyle RP‟nin genel baĢkanlığına veto edilmeyen Ahmet Tekdal getirilmiĢtir. Bu parti de vetolar nedeniyle gerekli hazırlıkları ve Ģartları tamamlayamadığı için 1983 genel seçimlerine katılamamıĢtır.

Bülend Ulusu hükümetinde ekonomiden sorumlu baĢbakan yardımcılığı görevini ifa eden Turgut Özal, 1982 yılında bu görevinden istifa etmiĢ ve ardından 1983 yılında Anavatan Partisi‟ni kurmuĢtur. ANAP, bazı yazarlar tarafından Demokrat Parti ve Milli Selamet Partisi‟nin birleĢmiĢ hali olarak yorumlanmaktadır (Kahraman, 2009: 94). Hatta bazı yazarlara göre de ANAP eskinin dört siyasal eğilimine, liberalizm, milliyetçilik, sosyal demokratlık ve dincilik, kucak açan bir siyasal partidir (Tanör, 2000: 56). Anavatan Partisi 1983 seçimlerine katılmıĢ ve 212 milletvekili çıkararak tek baĢına iktidara gelmeyi baĢarmıĢtır. Ancak ANAP‟ın Bingöl milletvekili adaylarından birisi veto edilince sandalye sayısı 211‟e düĢmüĢtür. 45

Ġsmet Ġnönü‟nün özel kalem müdürlüğünü de yapmıĢ birisi olan ise merkez sol seçmenlerine hitap etmek için 20 Mayıs 1983 günü Halkçı Parti‟yi kurmuĢtur. Halkçı Parti‟nin geliĢimi o dönemde kurulsa da seçimlere katılamamıĢ olan SODEP nedeniyle baltalanmıĢtır. Yine de 1983 seçimlerinde HP meclise 117 milletvekili sokmayı baĢarmıĢtır. Milliyetçi seçmenlerin oylarına talip olarak da emekli orgeneral Turgut Sunalp önderliğinde Milliyetçi Demokrasi Partisi kurulmuĢtur. MDP, 1983 seçimlerinde meclise 71 milletvekili sokabilmiĢtir.

1983 seçimlerine katılacak olan siyasi parti liderlerinin dikkat çekici ortak unsurları bulunmaktadır. Bu liderlerin üçü de askeri rejimle bir Ģekilde iliĢkisi olan kiĢilerdir. Askeri rejim içerisinde Turgut Özal BaĢbakan Yardımcısı, Necdet Calp BaĢbakan Özel Kalem Müdürü ve Turgut Sunalp de yüksek rütbeli bir komutandır (Tanör, 2000: 56).6 Kasım 1983 günü yapılan genel seçimlerin özeti aĢağıdaki tabloda verilmiĢtir:

Tablo 10. 1983 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Anavatan Partisi Turgut Özal %45.14 211 Halkçı Parti Necdet Calp %30.46 117 Milliyetçi Demokrasi Partisi Turgut Sunalp %23.27 71 Bağımsızlar - %1.13 0 TOPLAM %100 399 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:07.01.2019)

1983 seçimlerinde muhafazakâr sağ ve liberal görüĢlü Anavatan Partisi, diğer sağ partiler seçime sokulmadığı için sağ oyların büyük kısmını kendi bünyesinde toplamayı baĢarmıĢtır. ANAP, sağ oyların yanı sıra sol oyların da büyük kısmını toplamıĢtır. O dönemde sol ideolojinin çöküĢü ve sol kadroların baĢarısızlığı gibi nedenler sol seçmeni ANAP‟a yöneltmiĢtir (Dursun, 2014: 284).

17 Mayıs 1987 tarihinde Anayasa‟da bir takım değiĢiklikler yapılması üzerine halk oylamasına gidilmiĢtir. Bu değiĢikliklere göre seçmen yaĢı 20‟ye indirilmiĢ, milletvekili sayısı 400‟den 450‟ye çıkarılmıĢ ve yasaklı olan siyasetçilerin yasakları kaldırılmıĢtır. Anayasa referandumunun sonuçları açıklandıktan sonra BaĢbakan 46

Turgut Özal erken seçim kararı almıĢ ve 29 Kasım 1987 tarihinde Türkiye erken seçime gitmiĢtir.

Diğer taraftan 1960‟ların sonlarında anti-komünist, anti-emperyalist, anti- Siyonist ve Ġslamcı öğrenciler tarafından “Yeniden Milli Mücadele Hareketi” baĢlatılmıĢtır. Bu hareket yine aynı isimli bir dergi olan “Yeniden Milli Mücadele Dergisi” etrafında örgütlenmiĢtir. Bu hareketin lideri olan Aykut Edibali‟nin de aralarında bulunduğu bir grup tarafından 22 Mart 1984 günü “Islahatçı Demokrasi Partisi” kurulmuĢtur.

1987 referandumuna kadar siyasi yasağı bulunan Bülent Ecevit‟in eĢi RahĢan Ecevit, 14 Kasım 1985 günü “Demokratik Sol Parti‟yi” kurarak “ortanın solu” ve “demokratik sol” kavramlarını hayatta tutmaya çalıĢmıĢtır. 1987 Anayasa referandumu sonrasında da Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Alparslan TürkeĢ ve Necmettin Erbakan gibi eski ve yasaklı siyasetçiler de siyasi hayata tekrar dönüĢ yapmıĢlardır. Bülent Ecevit, siyasete dönmesinin ardından eĢinin kurmuĢ olduğu Demokratik Sol Parti‟nin genel baĢkanlığına oturmuĢtur. O dönem Türkiye solunda görülen bir diğer geliĢme de Erdal Ġnönü‟nün Sosyal Demokrasi Partisi ile Necdet Calp‟in Halkçı Parti‟sinin birleĢmesidir. Bu iki parti 3 Kasım 1985 günü birleĢerek “Sosyaldemokrat Halkçı Parti” adı altında ve Erdal Ġnönü‟nün genel baĢkanlığında 1987 seçimlerine katılmıĢtır.

Kapanan Milliyetçi Hareket Partisi‟nin seçmenlerini sahiplenmek için 7 Temmuz 1983 tarihinde Mehmet Pamak‟ın kurduğu “Muhafazakâr Parti”, 30 Kasım 1985 günü adını “Milliyetçi ÇalıĢma Partisi” olarak değiĢtirmiĢ ve genel baĢkanlık görevine Ali Koç getirilmiĢtir. Ardından, siyasi yasağı bittikten sonra Alparslan TürkeĢ bu partinin genel baĢkanlığına oturmuĢtur. Yine siyasi yasakları bitmiĢ olan Süleyman Demirel, Ahmet Nusret Tuna‟nın kurduğu Doğru Yol Partisi‟nin; Necmettin Erbakan da Ahmet Tekdal‟ın kurduğu Refah Partisi‟nin genel baĢkanlığına oturmuĢ ve 1987 seçimlerinde partilerinin liderliğini üstlenmiĢlerdir.

Bazı partilerin emanetçi baĢkana bazı partilerin de çift baĢkana sahip olduğu bir ortam 1982 Anayasasının siyasal yasaklarla ilgili maddesinin bir sonucudur. 47

Örneğin Demirel ve Ecevit yasaklı olmalarına rağmen “fiilen” politikanın içine girmiĢlerdir. Siyasi yasaklar ile artan hoĢnutsuzluk sonucu CumhurbaĢkanı Kenan Evren de meclis ile ters düĢmeyi göze alamayarak bu konu için halkın nabzının yoklanması gerektiğini savunmuĢtur (Tanör, 2000: 67). Özal bu teklife açıkça karĢı çıkamamıĢ olsa da, referandum için kapsamlı bir “hayır” çalıĢması yürütmüĢtür.

Siyasi yasakların kaldırılmasına iliĢkin referandumun yapıldığı 6 Eylül 1987 tarihinde, daha sandıklar bile açılmadan Turgut Özal yaptığı bir televizyon konuĢmasında “erken seçim” kararı alındığını açıklamıĢtır. Bu karar, muhalefet partileri tarafından “baskın seçim” olarak nitelendirilmiĢtir. Bu karar özellikle Doğru Yol Partisi içerisinde aday tespit usulünde büyük bir kargaĢaya yol açmıĢtır. Süleyman Demirel de erken seçim kararını milletin iradesinin ortaya çıkarılması için değil mevcut iktidarın devamlılığının sağlanması için alındığını iddia etmiĢtir (Güven, t.y. :18). 29 Kasım 1987 günü yapılan seçimlerin özeti aĢağıdaki tabloda verilmiĢtir:

Tablo 11. 1987 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Anavatan Partisi Turgut Özal %36.30 292 Sosyaldemokrat Halkçı Parti Erdal Ġnönü %24.80 99 Doğru Yol Partisi Süleyman Demirel %19.10 59 %10 Seçim Barajı Demokratik Sol Parti Bülent Ecevit %8.50 0 Refah Partisi Necmettin Erbakan %7.20 0 Milliyetçi ÇalıĢma Partisi Alparslan TürkeĢ %2.90 0 Islahatçı Demokrasi Partisi Aykut Edibali %0.80 0 Bağımsızlar - %0.40 0 TOPLAM %100 450 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:09.01.2019)

1987 seçimlerinde ANAP oylarını düĢürmüĢ olsa da seçim barajı sayesinde milletvekili sayısını artırmıĢ ve yine tek baĢına iktidara gelmeyi baĢarmıĢtır. ANAP‟ın genel baĢkanı ve dönemin baĢbakanı olan Turgut Özal, 1989 yılında Kenan Evren‟in görev süresinin bitmesi sonucu CumhurbaĢkanlığına aday olmuĢ ve seçimleri kazanmıĢtır. Özal CumhurbaĢkanı olunca, dönemin TBMM baĢkanı Yıldırım Akbulut, ANAP‟ın genel baĢkanlığı ve baĢbakanlık görevine getirilerek 47. 48

Türkiye Hükümetini kurmuĢtur. Bu hükümetin her Ģeyi aslında Özal tarafından belirlenmiĢtir. Hatta o dönem sistemin yarı-baĢkanlık sistemine kaydığı yönünde tartıĢmalar çıkmıĢtır. Çünkü yürütme organının asıl makamı olan bakanlar kurulu ve yasama organı parlamento git gide etkisini kaybederken, Özal merkezi bir karar organı pozisyonuna gelmiĢtir (Tanör, 2000: 83).

2.3.6. 1990-2002 Dönemi

15 Haziran 1991 günü gerçekleĢen ANAP Kongresi‟nde Yıldırım Akbulut, Mesut Yılmaz‟a karĢı mağlup olmuĢtur. Bu tarihten itibaren ANAP‟ın liderliğini 2002 yılına kadar Mesut Yılmaz üstlenmiĢtir. Yılmaz‟ın genel baĢkanlığındaki ANAP 1991 seçimlerinde oylarını bir hayli düĢürmüĢ ve 8 yıldır elinde bulundurduğu iktidarı kaybetmiĢtir. Ayrıca ANAP 1991 seçimleriyle birlikte meclisteki 177 sandalyesini de kaybetmiĢ, meclisteki yeni sandalye sayısı 115 olmuĢtur.

Mesut Yılmaz, zaman içerisinde Turgut Özal‟dan bağımsızlaĢan bir siyasal tutum izlemiĢtir (Tanör, 2000: 83). Ancak Yılmaz, Özal‟ın gösterdiği baĢarıyı devam ettirememiĢtir. Bunun temel nedenlerinden birisi partideki muhafazakârları tasfiye yoluna gitmesi olarak gösterilmiĢtir. Partide liberallerin öne çıkarılarak muhafazakârların tasfiye edilmesi büyük oranda halk desteğini kaybettirmiĢtir (Dursun, 2014: 284).

1991 seçimlerinde katılan bir baĢka parti ise Doğu Perinçek‟in genel baĢkanı olduğu Sosyalist Parti‟dir. 1988 yılının ġubat ayında kurulan Sosyalist Parti‟nin kurucu genel baĢkanı Ferit Ġlsever, genel baĢkanlık koltuğunu 1991 seçimlerinden önce Doğu Perinçek‟e bırakmıĢtır. Türkiye solunda kurulan diğer partiler ise ya iyi bir geliĢim gösterememiĢler ya da Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmıĢlardır (Tanör, 2000: 85). Türkiye Komünist Partisi ile Türkiye ĠĢçi Partisi‟nin birleĢmesi sonucu kurulan Türkiye BirleĢik Komünist Partisi, Kürt kökenliler tarafından kurulan Halkın Emek Partisi ve Sadun Aren‟in genel baĢkanlığındaki Sosyalist Birlik Partisi etkisiz kalan sol partilerdendir (Tanör, 2000: 85). 49

1991 seçimlerinde baraj uygulamasına takılmak istemeyen Milliyetçi ÇalıĢma Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi, Refah Partisi çatısında seçimlere katılmıĢtır. Yine baraj engelinden dolayı Fehmi IĢıklar tarafından 7 Haziran 1990 günü kurulan “Halkın Emek Partisi” de Sosyaldemokrat Halkçı Parti çatısı altında seçimlerde boy göstermiĢtir (Tanör, 2000: 86). 20 Ekim 1991 günü yapılan genel seçimlerin özeti aĢağıdaki tabloda özetlenmiĢtir:

Tablo 12. 1991 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Doğru Yol Partisi Süleyman Demirel %27.03 178 Anavatan Partisi Mesut Yılmaz %24.01 115 Sosyaldemokrat Halkçı Parti Erdal Ġnönü %20.75 88 Refah Partisi Necmettin Erbakan %16.87 62 Demokratik Sol Parti Bülent Ecevit %10.74 7 %10 Seçim Barajı Sosyalist Parti Doğu Perinçek %0.44 0 Bağımsızlar - %0.13 0 TOPLAM %100 450 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:09.01.2019)

1991 seçimlerinde hiçbir parti tek baĢına hükümeti kurabilecek çoğunluğu elde edememiĢtir. Hükümeti kurmakla görevlendirilen Süleyman Demirel, Sosyaldemokrat Halkçı Parti ile bir koalisyon hükümeti kurmuĢtur. Bu hükümette Erdal Ġnönü de baĢbakan yardımcısı olarak görev almıĢtır. Bu hükümet 17 Nisan 1993 günü CumhurbaĢkanı Turgut Özal‟ın ani ölümünden sonra BaĢbakan Süleyman Demirel‟in 16 Mayıs 1993 günü CumhurbaĢkanı seçilmesiyle sona ermiĢtir. Erdal Ġnönü, Demirel‟in isteğiyle yeni bir hükümet kurulana kadar vekâleten baĢbakanlık görevini üstlenmiĢtir (Tanör, 2000: 90).

1992 yılının Haziran ayında siyasi partilerin aynı isimle yeniden açılmasını engelleyen yasanın kaldırılması sonucunda Cumhuriyet Halk Partisi‟nin son yönetim kurulu üyeleri partilerini yeniden kurmak için bir bildiri yayınlamıĢlardır. 9 Eylül 1992 günü tekrar açılan CHP‟de genel baĢkanlık görevine gelmiĢtir. CHP kurulduktan sonra SHP ve DSP‟de gerçekleĢen ayrılmalar sonucu CHP mecliste grup kurmayı baĢarmıĢtır. Yine bu yasanın kaldırılması sonucunda 50

Milliyetçi ÇalıĢma Partisi‟nin adı da 24 Ocak 1993 günü tekrar Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiĢtirilmiĢtir.

Süleyman Demirel, Özal‟a göre daha tarafsız ve parlamenter bir CumhurbaĢkanlığı yürütmüĢtür (Tanör, 2000: 90). CumhurbaĢkanı olmasının ardından hükümeti kurma görevi Doğru Yol Partisi‟nin genel baĢkanlığına gelen Tansu Çiller‟e verilmiĢtir. Çiller 25 Haziran 1993 günü yine SHP ile anlaĢarak bir koalisyon hükümeti kurmuĢtur. CHP meclis içerisindeki grubunu kurduktan sonra, bu koalisyon hükümeti DYP-SHP ve CHP arasında kurulan bir hükümet olmuĢtur. Bu hükümette Tansu Çiller baĢbakanlık görevini üstlenirken, SHP‟den Erdal Ġnönü ve Murat Karayalçın, CHP‟den de Hikmet Çetin baĢbakan yardımcısı olarak görev almıĢlardır. Çiller, 5 Ekim 1995 günü bir azınlık hükümeti kurarak 30 Ekim 1995 tarihine kadar baĢbakanlık görevini yürütmüĢtür. 1995 seçimlerinden önce son kez 5 Kasım 1995 tarihinde DYP-CHP koalisyon hükümeti kurulmuĢ ve baĢbakan Tansu Çiller olurken, baĢbakan yardımcısı ve dıĢiĢleri bakanı da Deniz Baykal olmuĢtur. 26 Aralık 1995 erken seçimleri sonucunda bu hükümet de istifa etmiĢtir.

1995 seçimleri öncesi, Türk siyaseti yeni siyasi partilerle tanıĢmıĢtır. 11 Mayıs 1994 tarihinde Kürt milliyetçiliğini temsilen “Halkın Demokrasi Partisi” kurulmuĢtur. Bu parti 1995 seçimleri sonucunda seçim barajının altında kalmıĢtır. 22 Aralık 1994 günü Cem Boyner‟in öncülüğünde serbest piyasa, çoğulculuk ve özgürlük gibi değerleri savunan “Yeni Demokrasi Hareketi” kurulmuĢ ancak bu parti de mecliste temsil hakkı elde edememiĢtir. 1984 yılında Aykut Edibali tarafından kurulan Islahatçı Demokrasi Partisi‟nin ismi 23 Kasım 1992 günü “Millet Partisi” olarak değiĢtirilmiĢtir.

Refah Partisi içerisinde, özellikle ekonomik konularda sağ-sol tartıĢmaları yaĢanmaya baĢlamıĢtır. Bu tartıĢmaların sonucu parti içi “gelenekçiler” ve “yenilikçiler” olarak iki grup ortaya çıkmıĢtır. 1994 yerel seçimlerinde Ġstanbul‟da Recep Tayyip Erdoğan ve Ankara‟da Melih Gökçek‟in belediye baĢkanı olmaları parti içerisindeki “yenilikçi” grubun baĢarılarıdır. Refah Partisi, ideolojik olarak Erbakan‟ı aĢmaya baĢlamıĢtır (Karpat, 2015b: 235). 51

Anavatan Partisi‟nden ayrılan Hasan Celal Güzel, 1992 yılında “Yeniden DoğuĢ Partisi” adında bir parti kurmuĢtur. Bu parti 11 binin üzerinde kurucu üye ile büyük umutlarla kurulmuĢ olsa da 1995 seçimlerinde sadece %0,34 gibi bir oy oranıyla hezimete uğramıĢtır. Doğu Perinçek‟in genel baĢkanı olduğu Sosyalist Parti 10 Temmuz 1992 günü kapatılmıĢtır. Bunun üzerine Perinçek, 11 Temmuz 1992 günü “ĠĢçi Partisi‟ni” kurmuĢ ve 1995 seçimlerine bu parti ile katılmıĢtır.

7 Ekim 1993 günü ise, Turgut Özal‟ın kardeĢi Yusuf Bozkurt Özal, Turgut Özal‟ın hazırladığı “II. DeğiĢim Programı‟nı” Türkiye‟de uygulama amacıyla “Yeni Parti” ismiyle bir siyasi parti kurmuĢtur. Ancak bu parti 1995 seçimlerinde sadece %0.13 gibi bir oy oranı toplayabilmiĢtir. 24 Aralık 1995 günü yapılan seçimlerin özeti aĢağıdaki tabloda verilmiĢtir:

Tablo 13. 1995 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Refah Partisi Necmettin Erbakan %21.38 158 Anavatan Partisi Mesut Yılmaz %19.65 132 Doğru Yol Partisi Tansu Çiller %19.18 135 Demokratik Sol Parti Bülent Ecevit %14.64 76 Cumhuriyet Halk Partisi Deniz Baykal %10.71 49 %10 Seçim Barajı Milliyetçi Hareket Partisi Alparslan TürkeĢ %8.18 0 Halkın Demokrasi Partisi Murat Bozlak %4.17 0 Yeni Demokrasi Hareketi Cem Boyner %0.48 0 Millet Partisi Aykut Edibali %0.45 0 Yeniden DoğuĢ Partisi Hasan Celal Güzel %0.34 0 ĠĢçi Partisi Doğu Perinçek %0.22 0 Yeni Parti Yusuf Bozkurt Özal %0.13 0 Bağımsızlar - %0.48 0 TOPLAM %100 450 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:09.01.2019)

1991-1995 arası Doğru Yol Partisi‟nin iktidar ortağı olan SHP/CHP‟nin hem yerel yönetimlerde hem merkezi yönetimde yürüttüğü baĢarısız yönetim, ortaya çıkan yolsuzluk ve adam kayırma iddiaları halkın desteğini oldukça azaltmıĢtır (Dursun, 2014: 282). Sosyalist ve Kemalist düĢüncelerin de halk nezdinde popülerliğinin azalması CHP‟nin seçim barajını zoraki geçmesine neden olmuĢtur. 52

Ayrıca Ecevit‟in CHP‟ye katılmayarak kendi partisinde ve kendi yolunda ilerlemesi de CHP‟ye büyük darbe vuran bir baĢka geliĢmedir.

1995 seçimlerinin ardından 1999 seçimlerine kadar tam 4 kere hükümet değiĢmiĢtir. Bu hükümetlerden ilki Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi koalisyonu ile kurulmuĢtur. “ANAYOL Hükümeti” olarak adlandırılan bu hükümette Mesut Yılmaz baĢbakan olurken Nahit MenteĢe de baĢbakan yardımcısı olmuĢtur. Ġkinci olarak “REFAHYOL Hükümeti” Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi arasında kurulmuĢtur. Bu hükümette baĢbakan Necmettin Erbakan, baĢbakan yardımcısı da Tansu Çiller‟dir. Hükümet sözcülüğü görevi ise, sonraki yıllarda AK Parti‟nin kurucu üyelerinden birisi olacak olan Abdullah Gül‟e verilmiĢtir.

REFAHYOL hükümeti, 28 ġubat 1997 günü gerçekleĢen ve “28 ġubat” süreci olarak adlandırılan “postmodern” bir darbe ile Erbakan‟ın istifası sonucu son bulmuĢtur. Bu askeri müdahalenin gerçekleĢmesinde ANAP önemli rol oynamıĢtır. ANAP ve DYP arasındaki Türk sağına liderlik rekabeti artık Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller arasında kiĢisel bir rekabet halini almıĢtır (Dursun, 2014: 284). ANAP 28 ġubat müdahalesi sonrası hükümette görev alsa da, halk 1999 seçimlerinde ANAP‟a gerekli cezayı vermiĢtir. Bu geliĢmeler sonucu Refah Partisi‟nin kapanması ihtimaline karĢın 17 Aralık 1997 günü Ġsmail Alptekin tarafından “Fazilet Partisi” kurulmuĢtur. Ardından partinin genel baĢkanlık görevi ‟a verilmiĢtir.

4 Nisan 1997 tarihinde MHP genel baĢkanı Alparslan TürkeĢ geçirdiği kalp krizi nedeniyle vefat etmiĢtir. Bunun üzerine 18 Mayıs 1997 tarihinde MHP Olağanüstü Kongresi‟nde genel baĢkanlık için Devlet Bahçeli, Ramiz Ongun, Enis Öksüz, Muharrem ġimĢek, Ġbrahim Çiftçi ve Alparslan TürkeĢ‟in oğlu Tuğrul TürkeĢ aday olmuĢlardır. Seçimlerin ilk turunda Tuğrul TürkeĢ birinci çıkmıĢtır ancak kurultayda diğer bütün adaylar Bahçeli‟nin tarafına geçmiĢlerdir. Bunun üzerine yaĢanan arbede sonucu kurultay 6 Temmuz 1997 tarihine çekilmiĢ ve bu kurultayda da Bahçeli MHP‟nin yeni genel baĢkanı seçilmiĢtir.

30 Haziran 1997 günü “ANASOL-D” hükümeti olarak da adlandırılan üç partili bir koalisyon hükümeti kurulmuĢtur. Bu hükümette Anavatan Partisi, 53

Demokratik Sol Parti ve Demokrat Türkiye Partisi bulunmaktadır. Demokrat Türkiye Partisi, REFAHYOL hükümetine tepki olarak istifa eden DYP‟li milletvekilleri tarafından Hüsamettin Cindoruk önderliğinde 7 Ocak 1997 tarihinde kurulmuĢtur. Hükümetin baĢbakanı Mesut Yılmaz, baĢbakan yardımcıları da Bülent Ecevit ve Ġsmet Sezgin‟dir. Bu hükümet bir takım yolsuzluk iddiaları üzerine CHP tarafından verilen gensoru ile 11 Ocak 1999 günü düĢmüĢtür.

17 Ocak 1999 günü, Bülent Ecevit baĢbakanlığında bir azınlık hükümeti kurulmuĢ ancak bu hükümet de 28 Mayıs 1999 tarihinde görevi bırakmıĢtır. Nihayetinde verilen erken seçim kararı sonucunda Aralık 2000‟de düzenlenecek olan milletvekilliği seçimleri 18 Nisan 1999 günü yerel seçimlerle birleĢtirilmiĢtir. 1999 genel seçimlerinin özeti aĢağıdaki tabloda verilmiĢtir:

Tablo 14. 1999 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Demokratik Sol Parti Bülent Ecevit %21.38 136 Milliyetçi Hareket Partisi Devlet Bahçeli %19.65 129 Fazilet Partisi Recai Kutan %19.18 111 Anavatan Partisi Mesut Yılmaz %14.64 86 Doğruyol Partisi Tansu Çiller %10.71 85 Bağımsızlar - %0.87 3 %10 Seçim Barajı Cumhuriyet Halk Partisi Deniz Baykal %8.18 0 Halkın Demokrasi Partisi Murat Bozlak %4.17 0 Büyük Birlik Partisi Muhsin Yazıcıoğlu %0.48 0 Özgürlük ve DayanıĢma Partisi Ufuk Uras %0.45 0 Demokrat Türkiye Partisi Hüsamettin Cindoruk %0.34 0 Liberal Demokrat Parti Besim Tibuk %0.22 0 Demokrat Parti Korkut Özal %0.13 0 Millet Partisi Aykut Edibali 0 BarıĢ Partisi Abidin Özgünay 0 ĠĢçi Partisi Doğu Perinçek 0 Emeğin Partisi Levent Tüzel 0 Yeniden DoğuĢ Partisi Hasan Celal Güzel 0 Sosyalist Ġktidar Partisi Aydemir Güler 0 DeğiĢen Türkiye Partisi Gökhan Çapoğlu 0 Demokrasi ve BarıĢ Partisi Refik Karakoç 0 TOPLAM %100 550 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:09.01.2019) 54

3 Mayıs 1999 günü, CumhurbaĢkanı Süleyman Demirel, hükümeti kurması için Demokratik Sol Parti genel baĢkanı Bülent Ecevit‟i görevlendirmiĢtir. Ecevit MHP ve ANAP ile anlaĢarak üçlü bir koalisyon hükümeti kurmuĢ ve bu hükümet 28 Mayıs 1999 günü göreve baĢlamıĢtır. Hükümetin baĢbakanı Bülent Ecevit, baĢbakan yardımcıları da DSP‟den Hüsamettin Özkan ve ġükrü Sina Gürel‟in yanı sıra Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz olmuĢlardır.

2000 yılının Mayıs ayında, dönemin Anayasa Mahkemesi BaĢkanı Ahmet Necdet Sezer, cumhurbaĢkanı seçilmiĢtir. Ancak Sezer‟in ekonomi ve siyasete fazla vakıf olmaması 2001 krizinin temel çıkıĢ noktalarına zemin hazırlayacaktır. Nitekim 2001 krizinin patlama noktası BaĢbakan Ecevit ile CumhurbaĢkanı Sezer arasında Milli Güvenlik Kurulu‟nda yaĢanan sert tartıĢmadır (Karpat, 2015b: 241).

Bu hükümet döneminde uyumlu bir görüntü olmasına rağmen yaĢanan IMF destekli ekonomi programının baĢarısızlığa uğraması, 2001 Ekonomik Krizi, “Kara ÇarĢamba” gibi olayların yanı sıra Bülent Ecevit‟in sağlık durumunun kötüleĢmesi söylentileri üzerine dönemin baĢbakan yardımcısı Devlet Bahçeli erken seçim çağrısında bulunmuĢtur (Dursun, 2014: 405). Bahçeli‟nin çağrısına muhalefet partilerinin de destek vermesi üzerine genel seçimler 3 Kasım 2002‟de yapılmak üzere erken bir tarihe alınmıĢtır.

2002 genel seçimlerinden önce Türk siyasetinde hareketlenmeler yaĢanmıĢtır. 22 Haziran 2001 günü kapatılan Fazilet Partisi‟nden ayrılan bir grup, Adalet Ve Kalkınma Partisi‟ni kurmuĢlardır. 16 Ağustos 2001 tarihinde de 51 milletvekilinin AK Parti‟ye katılmasıyla meclis grubu kurulmuĢtur. Fazilet Partisi içindeki bu geliĢmeler kimi yazarlar tarafından Ecevit ve Ġnönü arasındaki mücadeleye benzetilmektedir (Karpat, 2015b: 244).

Adalet ve Kalkınma Partisi, her ne kadar Türkiye‟de 1970lerde baĢlayan gelenekçi muhafazakâr çizgiden doğan bir siyasi parti olsa da kurulduktan sonra liberal, demokrat ve muhafazakâr bir çizgide kendine yer edinmiĢtir (Dursun, 2014: 286). Yani AK Parti Türkiye‟de aslında sıfırdan kurulan ve eĢi benzeri olmayan bir siyasi parti olarak doğmamıĢtır. Kimi yazarlara göre AK Parti, Türk sağı geleneğinin 55

bir yansımasıdır. Türk sağı çizgisi Demokrat Parti‟den Adalet Partisine, Anavatan Partisi‟nden de Adalet ve Kalkınma Partisi‟ne kadar devam etmiĢ bir oluĢumdur (Kahraman, 2009: 10). Fazilet Partisi içerisinde devam eden gelenekçi muhafazakâr gruplar ise Saadet Partisi‟ni kurmuĢlardır. Yine bu seçimlere damga vuracak bir yeni parti de Genç Parti olmuĢtur. Yeniden DoğuĢ Partisi‟nin isim değiĢtirmesi sonucu Genç Parti ismini alan bu partinin genel baĢkanlığına Cem Uzan getirilmiĢtir.

2.3.7. 2002-2018 Dönemi

2002 genel seçimlerine ve bu tarihten günümüze kadar olan bütün seçimlere damgasını vuracak olan yeni bir siyasi parti, Adalet ve Kalkınma Partisi, artık siyaset hayatına katılmıĢtır. AK Parti, 2002 genel seçimlerinde oyların %34.28‟ini alarak mecliste 363 sandalye kazanmıĢ ve tek baĢına iktidara gelmiĢtir (Karpat, 2015b: 244). Partinin kurucusu Recep Tayyip Erdoğan‟ın siyasi yasağı nedeniyle ilk AK Parti hükümetini partinin genel baĢkan yardımcısı Abdullah Gül kurmuĢtur. AK Parti‟nin baĢvuruları sonucu 2 Aralık 2002 tarihinde Yüksek Seçim Kurulu tarafından Siirt bölgesindeki seçimlerin iptaline karar verilmiĢ ve Siirt milletvekillerinin üyelikleri düĢürülmüĢtür. Siirt seçimleri 9 Mart 2003 tarihinde yenilenmiĢtir ve bu seçimlerde Siirt‟ten milletvekili olan Recep Tayyip Erdoğan TBMM‟ye girmiĢtir.

Recep Tayyip Erdoğan‟ın meclise girmesi sonucunda, AK Parti hükümetinin baĢında bulunan Abdullah Gül istifa etmiĢtir. Bunun üzerine dönemin CumhurbaĢkanı Ahmet Necdet Sezer hükümeti kurma görevini Recep Tayyip Erdoğan‟a vermiĢtir. Abdullah Gül de bu hükümette DıĢiĢleri Bakanı olarak görev almıĢtır. 3 Kasım 2002 günü yapılan genel seçimler aĢağıdaki tabloda özetlenmiĢtir:

Tablo 15. 2002 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Adalet ve Kalkınma Partisi Recep Tayyip Erdoğan %34.28 363 Cumhuriyet Halk Partisi Deniz Baykal %19.39 178 Bağımsızlar - %1.00 6 %10 Seçim Barajı Doğru Yol Partisi Tansu Çiller %9.54 0 Milliyetçi Hareket Partisi Devlet Bahçeli %8.36 0 56

Genç Parti Cem Uzan %7.25 0 Demokratik Halk Partisi Mehmet Abbasoğlu %6.22 0 Anavatan Partisi Mesut Yılmaz %5.13 0 Saadet Partisi Recai Kutan %2.49 0 Demokratik Sol Parti Bülent Ecevit %1.22 0 Yeni Türkiye Partisi Ġsmail Cem %1.15 0 Büyük Birlik Partisi Muhsin Yazıcıoğlu %1.02 0 Yurt Partisi Sadettin Tantan %0.94 0 ĠĢçi Partisi Doğu Perinçek %0.51 0 Bağımsız Türkiye Partisi Haydar BaĢ %0.48 0 Özgürlük ve DayanıĢma Partisi Ufuk Uras %0.34 0 Liberal Demokrat Parti Besim Tibuk %0.28 0 Millet Partisi Aykut Edibali %0.22 0 Türkiye Komünist Partisi Aydemir Güler %0.19 0 TOPLAM %100 550 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:10.01.2019)

2002 seçimlerinde görülen husus, meclisin tamamen değiĢmiĢ olmasıdır. Bu dönem öncesi iktidarda olan partiler ve meclisteki muhalefet partileri seçim barajını bile geçememiĢlerdir. Bunun nedeni toplumun son dönemdeki krizlerden mevcut siyasi kadroları sorumlu tutması ve cezalandırmak istemesi olarak yorumlanabilir (Dursun, 2014: 408).

2007 seçimlerine gelinmeden evvel 27 Mayıs 2007 günü, sağa yeni bir alternatif olmak ve dağınık sağ seçmenini toplamak amacıyla Doğru Yol Partisi, adını “Demokrat Parti” olarak değiĢtirmiĢtir. Bu isim değiĢikliği zamanında partinin genel baĢkanı Mehmet Ağar‟dır. Anavatan Partisi de 2009 yılında kendini feshederek Demokrat Parti‟ye katılmıĢtır. 28 Mayıs 2007 günü, yani isim değiĢikliğinin ertesi günü Çetin Özaçıkgöz Doğru Yol Partisi‟ni yeniden kurmuĢtur.

Ġlk girdiği seçim yarıĢında %34.28‟lik bir oy oranı ile tek baĢına iktidara gelen AK Parti, 2007 seçimlerine daha iddialı bir giriĢ yapmıĢtır. AK Parti, oy oranını %46.58‟e çıkarmayı baĢarsa da, MHP‟nin seçim barajını aĢarak meclise girmesi sonucunda 22 sandalye kaybetmiĢtir. Ancak yine de AK Parti tek baĢına iktidarda kalmaya devam etmiĢtir. 57

2007 seçimlerinin en önemli hususlarından birisi Demokratik Toplum Partisi mensubu milletvekili adaylarının baraja takılmamak adına bağımsız aday olarak seçimlere katılmasıdır. Seçimlerin ardından DTP‟nin bağımsız milletvekilleri, mecliste birleĢerek partilerinin gruplarını kurmuĢlardır. Böylece DTP mecliste temsil edilen dördüncü parti olmuĢtur (Dursun, 2014: 416). Yine bağımsız olarak meclise giren Muhsin Yazıcıoğlu‟nun Büyük Birlik Partisi‟ne, Ufuk Uras Özgürlük ve DayanıĢma Partisi‟ne katılması ve CHP sıralarından seçime giren DSP‟lilerin de istifa ederek Demokratik Sol Parti‟ye katılması üzerine mecliste temsil edilen parti sayısı yedi olmuĢtur (Dursun, 2014: 416). 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan genel seçimler aĢağıdaki tabloda özetlenmiĢtir:

Tablo 16. 2007 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Adalet ve Kalkınma Partisi Recep Tayyip Erdoğan %46.58 341 Cumhuriyet Halk Partisi Deniz Baykal %20.88 112 Milliyetçi Hareket Partisi Devlet Bahçeli %14.27 71 Bağımsızlar - %4.24 26 %10 Seçim Barajı Demokrat Parti Mehmet Ağar %5.42 0 Genç Parti Cem Uzan %3.04 0 Saadet Partisi Recai Kutan %2.34 0 Bağımsız Türkiye Partisi Haydar BaĢ %0.52 0 Halkın YükseliĢ Partisi YaĢar Nuri Öztürk %0.51 0 ĠĢçi Partisi Doğu Perinçek %0.37 0 Aydınlık Türkiye Partisi Oktay Öztürk %0.29 0 Türkiye Komünist Partisi Aydemir Güler %0.23 0 Özgürlük ve DayanıĢma Partisi Bekir Kemal Ulusaler %0.15 0 Liberal Demokrat Parti Cem Toker %0.10 0 Emek Partisi Haydar Kaya %0.08 0 TOPLAM %100 550 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:10.01.2019)

2007 genel seçimlerinin ardından, 21 Ekim 2007 tarihinde Türkiye bir kez daha sandık baĢına gitmiĢtir. Anayasa değiĢikliği için yapılan bir referandumda %68.95‟lik bir evet oyu çıkmıĢtır. Bu yeni değiĢikliğin bazı önemli maddeleri Ģu Ģekildedir: 58

 CumhurbaĢkanı artık halk tarafından seçilecektir.  CumhurbaĢkanlarının görev süresi 7 yıldan 5 yıla düĢürülecektir.  CumhurbaĢkanı ikinci bir dönem için tekrar seçilebilecektir.  Genel seçimler artık 5 yılda bir değil 4 yılda bir yapılacaktır.

12 Eylül 2010 tarihinde Türkiye tekrar bir Anayasa referandumu için sandık baĢına gitmiĢtir. Bu referandum anayasada 26 maddenin değiĢmesine yönelik olmuĢtur. Seçmenlerden %57.88‟lik bir destek alan Anayasa değiĢikliği kabul edilmiĢtir. Bu referandumun en önemli teması yargı sisteminde ciddi değiĢiklikler yapılması üzerinedir.

2011 seçimlerine gelinirken Türkiye yeni siyasi partilerle ve yeni liderlerle tanıĢmaya devam etmiĢtir. Bu dönemde gerçekleĢen önemli değiĢimlerden birisi de CHP genel baĢkanlığında yaĢanan değiĢimdir. 2009 yerel seçimlerinde CHP‟den Ġstanbul BüyükĢehir Belediye BaĢkanlığına aday olan Kemal Kılıçdaroğlu, 22 Mayıs 2010 tarihindeki olağan kurultayda genel baĢkan olarak göreve baĢlamıĢtır. 12 Haziran 2011 genel seçimlerinin özeti aĢağıdaki tabloda verilmiĢtir:

Tablo 17. 2011 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Adalet ve Kalkınma Partisi Recep Tayyip Erdoğan %49.83 327 Cumhuriyet Halk Partisi Kemal Kılıçdaroğlu %25.98 135 Milliyetçi Hareket Partisi Devlet Bahçeli %13.01 53 Bağımsızlar - %4.57 35 %10 Seçim Barajı Saadet Partisi Mustafa Kamalak %1.27 0 Halkın Sesi Partisi Numan KurtulmuĢ %0.77 0 Büyük Birlik Partisi Yalçın Topçu %0.75 0 Demokrat Parti Namık Kemal Zeybek %0.65 0 Hak ve EĢitlik Partisi Osman Pamukoğlu %0.29 0 Demokratik Sol Parti Masum Türker %0.25 0 Doğru Yol Partisi Çetin Özaçıkgöz %0.15 0 Türkiye Komünist Partisi Erkan BaĢ %0.15 0 Millet Partisi Aykut Edibali %0.14 0 Milliyetçi ve Muhafazakâr Parti Ahmet Reyiz Yılmaz %0.08 0 Emek Partisi Haydar Kaya %0.07 0 Liberal Demokrat Parti Cem Toker %0.04 0 TOPLAM %100 550 59

Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:10.01.2019)

2011 seçimlerinde Demokratik Toplum Partisi‟nin devamı olarak kurulan BarıĢ ve Demokrasi Partisi mensubu milletvekili adayları, seçim barajına takılmamak adına bu seçimlerde de bağımsız olarak boy göstermiĢlerdir. Seçilen milletvekilleri mecliste birleĢerek kendi partilerine yani BDP‟ye katılmıĢlar ve mecliste partileri adına grup kurmuĢlardır. Bunun üzerine mecliste temsil edilen parti sayısı dörde çıkmıĢtır (Dursun, 2014: 420).

2011 seçimlerinin ardından AK Parti tekrar tek baĢına iktidar olmayı baĢarmıĢtır. Bu seçimlerde yine AK Parti‟nin oyu artsa da meclisteki sandalye sayısı azalmıĢtır. CHP ise lider değiĢiminin sonucunda hem oy oranını hem de meclisteki sandalye sayısını artırmıĢtır.

Abdullah Gül‟ün görev süresinin dolması üzerine Recep Tayyip Erdoğan, 2014 yılında gerçekleĢtirilecek CumhurbaĢkanlığı seçimleri için adaylığını açıklamıĢtır. Bu seçimler CumhurbaĢkanlığı seçimleri için halk oylaması yapılan ilk seçimlerdir. Recep Tayyip Erdoğan‟ın karĢısına MHP ve CHP‟nin çatı adayı olarak Ekmeleddin Ġhsanoğlu ve HDP‟nin adayı olarak da Selahattin DemirtaĢ çıkmıĢlardır. Bu seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan %51.79 oranında bir oy olarak Türkiye‟nin ilk defa halk tarafından seçilen cumhurbaĢkanı olarak görevine baĢlamıĢtır. 10 Ağustos 2014 tarihli CumhurbaĢkanlığı seçimlerinin özeti aĢağıdaki tabloda verilmiĢtir:

Tablo 18. 2014 yılı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayları destekleyen partiler ve adayların aldıkları oy yüzdeleri

Cumhurbaşkanı Adayı Destekleyen Siyasi Parti Oy Yüzdesi Recep Tayyip Erdoğan AK Parti - ANAP %51.79

CHP – MHP – DP – DSP – Ekmeleddin Ġhsanoğlu DYP – LDP – BTP – TSIP – %38.44 HAP – KP – TURK Parti – BAK – DEV Parti HDP – EMEP – ESP – EHP – Selahattin DemirtaĢ DSĠP – SDP – YSGP – SYKP - %9.76 MLKP

60

Recep Tayyip Erdoğan‟ın cumhurbaĢkanı olmasının ardından boĢ kalan baĢbakanlık koltuğuna dönemin dıĢiĢleri bakanı getirilmiĢtir. AK Parti 2015 genel seçimlerine Davutoğlu‟nun genel baĢkanlığında girmiĢtir. 2015 seçimlerine katılacak olan yeni bir baĢka parti ise Halkların Demokratik Partisi‟dir. HDP 15 Ekim 2012 tarihinde Yavuz Önen ve Fatma Gök tarafından kurulmuĢtur. Bu parti 2015 genel seçimlerine Selahattin DemirtaĢ ve Figen Yüksekdağ‟ın eĢ baĢkanlıklarında katılmıĢtır. 7 Haziran 2015 günü yapılan genel seçimlerin özeti aĢağıdaki tabloda verilmiĢtir:

Tablo 19. Haziran 2015 genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Adalet ve Kalkınma Partisi Ahmet Davutoğlu %40.87 258 Cumhuriyet Halk Partisi Kemal Kılıçdaroğlu %24.95 132 Milliyetçi Hareket Partisi Devlet Bahçeli %16.29 80 Selahattin DemirtaĢ Halkların Demokratik Partisi %13.12 80 Figen Yüksekdağ %10 Seçim Barajı Saadet Partisi Mustafa Kamalak %2.06 0 Vatan Partisi Doğu Perinçek %0.35 0 Bağımsız Türkiye Partisi Haydar BaĢ %0.21 0 Demokratik Sol Parti Masum Türker %0.19 0 Demokrat Parti Gültekin Uysal %0.16 0 Toplumsal UzlaĢma Reform ve Ahmet Eyüp Özgüç %0.16 0 Kalkınma Partisi Halkın KurtuluĢ Partisi Nurullah Ankut %0.13 0 Hak ve Özgürlükler Partisi Fehmi Demir %0.13 0 Doğru Yol Partisi Çetin Özaçıkgöz %0.06 0 Anadolu Partisi Emine Ülker Tarhan %0.06 0 Liberal Demokrat Parti Cem Toker %0.06 0 Merkez Parti Abdurrahim Karslı %0.05 0 Komünist Parti Özlem ġen Abay %0.03 0 Yurt Partisi Sadettin Tantan %0.02 0 Hak ve Adalet Partisi Yiğit Zeki Öztürk %0.02 0 Bağımsızlar - %1.06 0 TOPLAM %100 550 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:10.01.2019)

Haziran 2015‟te yapılan seçimler sonucu hiçbir parti tek baĢına iktidar olabilecek çoğunluğu kazanamamıĢtır. CumhurbaĢkanı Erdoğan, seçimlerde en 61

yüksek oyu alan partinin genel baĢkanı Davutoğlu‟na hükümeti kurma görevi vermiĢtir. Ancak Davutoğlu yaptığı tüm giriĢimlere rağmen hükümet kurmakta baĢarısız olmuĢtur. Seçimlerden sonra 45 gün boyunca hükümetin kurulamaması üzerine CumhurbaĢkanı Erdoğan seçimlerin yenilenmesi yönünde karar vermiĢtir. Bunun üzerine Davutoğlu Türkiye tarihinin ilk “seçim hükümeti” olan bir hükümet kurmuĢ ve 1 Kasım 2015 seçimlerine kadar ülkeyi yönetme görevini üstlenmiĢtir. 1 Kasım 2015 seçimlerinin sonuçları aĢağıdaki tabloda özetlenmiĢtir:

Tablo 20. Kasım 2015 genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Adalet ve Kalkınma Partisi Ahmet Davutoğlu %49.50 317 Cumhuriyet Halk Partisi Kemal Kılıçdaroğlu %25.32 134 Milliyetçi Hareket Partisi Devlet Bahçeli %11.90 40 Selahattin DemirtaĢ Halkların Demokratik Partisi %10.76 59 Figen Yüksekdağ %10 Seçim Barajı Saadet Partisi Mustafa Kamalak %2.06 0 Vatan Partisi Doğu Perinçek %0.35 0 Bağımsız Türkiye Partisi Haydar BaĢ %0.21 0 Demokratik Sol Parti Masum Türker %0.19 0 Demokrat Parti Gültekin Uysal %0.16 0 Toplumsal UzlaĢma Reform ve Ahmet Eyüp Özgüç %0.16 0 Kalkınma Partisi Halkın KurtuluĢ Partisi Nurullah Ankut %0.13 0 Hak ve Özgürlükler Partisi Fehmi Demir %0.13 0 Doğru Yol Partisi Çetin Özaçıkgöz %0.06 0 Anadolu Partisi Emine Ülker Tarhan %0.06 0 Liberal Demokrat Parti Cem Toker %0.06 0 Merkez Parti Abdurrahim Karslı %0.05 0 Komünist Parti Özlem ġen Abay %0.03 0 Yurt Partisi Sadettin Tantan %0.02 0 Hak ve Adalet Partisi Yiğit Zeki Öztürk %0.02 0 Bağımsızlar - %1.06 0 TOPLAM %100 550 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:10.01.2019)

Kasım 2015 seçimlerinden sonra Ahmet Davutoğlu önderliğindeki AK Parti, mecliste tek baĢına hükümeti kurabilmek için gerekli sandalye sayısını elde etmiĢtir. Davutoğlu 17 Kasım 2015 tarihinde Türkiye‟nin 64. Hükümetini kurarak göreve 62

baĢlamıĢtır. 22 Mayıs 2016 günü BaĢbakan Davutoğlu hükümetin istifasını CumhurbaĢkanı Erdoğan‟a sunmuĢtur ve bu istifa kabul edilmiĢtir. Davutoğlu aynı zamanda AK Parti‟yi de yeni genel baĢkan seçimlerini yapması için olağanüstü kongreye çağırmıĢtır. Bu kongrede AK Parti‟nin genel baĢkanlığına Binali Yıldırım getirilmiĢtir. Bunun ardından CumhurbaĢkanı Erdoğan, 24 Mayıs 2016 tarihinde hükümeti kurma görevini AK Parti‟nin yeni genel baĢkanı Binali Yıldırım‟a vermiĢtir. Yıldırım bu görevi üstlenmesinin ardından 65. Türkiye Hükümeti‟ni kurmuĢtur ve baĢbakanlık koltuğuna oturmuĢtur.

15 Temmuz 2016 gününe gelindiğinde, kendilerini “Yurtta Sulh Konseyi” olarak adlandıran ve Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde bulunan bir grup asker hükümete karĢı darbe giriĢiminde bulunmuĢlardır. Darbe giriĢiminde bulunan askerler, Gülen Cemaati ile iliĢkili olan ve “Paralel Devlet Yapılanması” olarak da adlandırılan Fethullahçı Terör Örgütü(FETÖ) mensuplarıdır. Olayların gerçekleĢtiği esnada özel bir televizyon kanalının canlı yayınına bağlanan Recep Tayyip Erdoğan, halka darbeye tepki göstermeleri için sokaklara ve meydanlara toplanma çağrısında bulunmuĢtur. Nitekim darbe giriĢimi baĢarısız olmuĢtur.

17 Nisan 2017 tarihinde Türkiye anayasa referandumu için sandık baĢına gitmiĢtir. Bu referandum ülkenin yönetim Ģeklinin değiĢtirilmesiyle ilgilidir. Mevcut olan parlamenter sistemin kaldırılıp baĢkanlık sisteminin belirlenmesi üzerine yapılan bu referandum %51.41 gibi bir oran ile Türkiye halkı tarafından kabul edilmiĢtir. Bu anayasa değiĢikliğinin ülke yönetimine önemli ölçüde etki ettiği bazı değiĢiklikler aĢağıda verilmiĢtir:

 Türkiye Büyük Millet Meclisindeki sandalye sayısı 550‟den 600‟e çıkarılmıĢtır.

 Milletvekili seçilme yaĢı 25‟ten 18‟e indirilmiĢtir.

 Meclis seçimlerinin süresi 4 yıldan 5 yıla çıkarılmıĢtır.

 CumhurbaĢkanı seçimi ve milletvekili seçimi farklı pusulalar üzerinde yapılacaktır.

 CumhurbaĢkanı ve meclis üyelerinin seçimleri aynı gün yapılacaktır. 63

 CumhurbaĢkanı hem devletin hem de hükümetin baĢı olacaktır. Yanı baĢbakanlık makamı kaldırılacaktır.

 CumhurbaĢkanı adayı olabilmek için ya son seçimlerde toplam geçerli oyların en az %5‟ini almıĢ bir partiden aday gösterilmek, ya da yüz bin seçmenin imzasını toplamak Ģartı getirilmiĢtir.

Anayasa değiĢikliğinin ardından MHP içerisinde ayrılıklar yaĢanmaya baĢlamıĢtır. Yeni anayasaya “evet” diyenler ve “hayır” diyenler arasında yaĢanan çatıĢmalar sonucunda MHP içerisindeki bir grup muhalif partilerinden ayrılmıĢlardır. Ayrılıkların sonucunda Meral AkĢener, 25 Ekim 2017 tarihinde ĠYĠ Parti‟yi kurmuĢtur. ĠYĠ Parti 3 Kasım 2019‟da yapılması planlanan cumhurbaĢkanlığı ve milletvekili seçimlerine katılacaklarını açıklamıĢtır. Ancak o dönemin MHP genel baĢkanı Devlet Bahçeli, baĢkanlık sisteminin bir an önce yürürlüğe girmesi için erken seçim çağrısında bulunmuĢ ve seçimler 24 Haziran 2018 tarihine çekilmiĢtir.

Anayasa değiĢikliğine karĢı güncel siyasi partilerin tutumları, aslında 24 Haziran seçimleri için oluĢturulan ittifakların zeminini hazırlamıĢtır. Anayasa için “evet” kampanyası yürüten Adalet ve Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Büyük Birlik Partisi cumhurbaĢkanlığı seçimleri için Recep Tayyip Erdoğan‟ı destekleyeceklerini açıklamıĢlardır. Bu üç partinin yapmıĢ olduğu ittifak “Cumhur Ġttifakı” adını almıĢtır.

Anayasa değiĢikliğine “hayır” diyen cephede bulunan Cumhuriyet Halk Partisi, ĠYĠ Parti, Demokrat Parti ve Saadet Partisi de “Millet Ġttifakı” adı altında seçimlere katılmıĢlardır. Ancak bu üç parti ortak bir CumhurbaĢkanı konusunda anlaĢmamıĢlar, hepsi kendi adaylarını belirlemiĢlerdir. Cumhuriyet Halk Partisi‟nin adayı Muharrem Ġnce, ĠYĠ Parti‟nin adayı Meral AkĢener ve Saadet Partisi‟nin adayı ise Temel Karamollaoğlu olmuĢtur. “Millet Ġttifakı” sadece milletvekilliği seçimlerinde geçerli kılınmıĢtır. AkĢener ve Karamollaoğlu, aday olabilmek için gerekli olan 100.000 imzayı toplayarak adaylık hakkı kazanmıĢlardır.

Anayasa değiĢikliğine “hayır” diyen diğer siyasi partilerden birisi olan Halkların Demokratik Partisi o esnada cezaevinde tutuklu bulunan eski genel 64

baĢkanları Selahattin DemirtaĢ‟ı cumhurbaĢkanı adayı olarak belirlemiĢtir. Bir diğer parti olan Vatan Partisi de genel baĢkanları Doğu Perinçek‟i cumhurbaĢkanı adayları olarak seçmiĢlerdir. Perinçek de 100.000 imza toplayarak adaylık hakkını kazanmıĢtır. Adalet Partisi genel baĢkanı Vecdet Öz de o dönem cumhurbaĢkanlığına aday olacağını açıklamıĢtır. Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi‟nin de desteklerini alan Vecdet Öz imza toplama kampanyasında sadece 3030 seçmenin desteğini alabildiği için adaylık hakkı kazanamamıĢtır. 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimlerin sonuçları aĢağıdaki tablolarda özetlenmiĢtir:

Tablo 21. 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayların aldığı oylar

Cumhurbaşkanı Adayı Siyasi Parti Oy Yüzdesi Recep Tayyip Erdoğan AK Parti – MHP – BBP %52.59 Muharrem Ġnce Cumhuriyet Halk Partisi %30.64 Selahattin DemirtaĢ Halkların Demokratik Partisi %8.40 Meral AkĢener ĠYĠ Parti %7.29 Temel Karamollaoğlu Saadet Partisi %0.89 Doğu Perinçek Vatan Partisi %0.20 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:11.01.2019)

CumhurbaĢkanlığı seçim sonuçlarına göre Recep Tayyip Erdoğan %52.59‟luk bir oy oranı ile %50 barajını aĢtığı için seçimleri ilk turda kazanmıĢtır. Milletvekilliği seçimlerinde de ittifaklar daha yoğun yaĢanmıĢtır. BBP seçimlere AK Parti listelerinden gireceğini, Demokrat Parti de ĠYĠ Parti‟nin listelerinden gireceğini açıklamıĢlardır. Seçimlere aynı zamanda Mehmet Yavuz‟un genel baĢkanlığındaki Ġslamcı-Ümmetçi çizgide yer alan Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) da katılmıĢtır. 2018 milletvekilliği seçimlerinin sonuçları aĢağıdaki tabloda özetlenmiĢtir:

65

Tablo 22. 2018 genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları

Partiler Genel Başkan Oy Yüzdesi Sandalye Sayısı Adalet ve Kalkınma Partisi Recep Tayyip Erdoğan %42.56 295 C.Ġ. Milliyetçi Hareket Partisi Devlet Bahçeli %11.10 49 TOPLAM %53,66 344 Cumhuriyet Halk Partisi Kemal Kılıçdaroğlu %22.65 146 M.Ġ. ĠYĠ Parti Meral AkĢener %9.96 43 Saadet Partisi Temel Karamollaoğlu %1.34 0 TOPLAM %33.95 189 Pervin Buldan Halkların Demokratik Partisi %11.70 67 Sezai Temelli %10 Seçim Barajı Hür Dava Partisi Mehmet Yavuz %0.31 0 Vatan Partisi Doğu Perinçek %0.23 0 TOPLAM %100 600 Kaynaklar: http://www.ysk.gov.tr/tr/milletvekili-genel-secim-arsivi/2644 ve https://www.tbmm.gov.tr/kutuphane/genel_secim.html (E.T.:11.01.2019)

2.4. Lider ve Liderlik

Lider ve liderlik konusu, insanlık tarihinin baĢlangıcından beri hayatı etkileyen kavramlar olmuĢlardır. Çünkü insanlar bir arada yaĢayan sosyal canlılardır ve oluĢturulan grupları yönlendirebilecek ve hedefe götürecek bir lidere ihtiyaç duyarlar (Yılmaz, 2010: 53). YaklaĢık 5000 yıl önce yazıldığı tahmin edilen Mısır Hiyerogliflerinde lider (seshmu) ve liderlik (seshmet) üzerine yazılar bulunduğu tespit edilmiĢtir. Ġngilizce‟de lider (leader) kelimesinin 1300‟lü yıllarda kullanılmaya baĢlandığı tahmin edilmektedir (Sökmen, 2016: 125). Lider kelimesi ilk defa Samuel Johnson‟un hazırladığı Ġngilizce sözlükte “önde giden kimse, kaptan, kumandan” anlamıyla tanımlanmıĢ, liderlik kelimesi de 1828 yılında Webster Amerikan Sözlüğünde “liderin koĢulları, durumu” olarak tanımlanmıĢtır (Gül ve Aykanat, 2012: 18).

Lider kelimesinin Türkçe karĢılığı “önder” kelimesi olsa da, yapılan çalıĢmalarda önder kelimesinin fazla kullanılmadığı söylenebilir (Ġbicioğlu, Özmen ve TaĢ, 2009: 3). Önder kelimesi Türk Dil Kurumu tarafından “Gücü, ünü ve toplumsal yeri dolayısıyla, belli zaman ve durumlar içinde, iliĢkili bulunduğu küme veya toplumun tutum, davranıĢ ve etkinliklerini değiĢtirip yönetme yeteneğini 66

gösteren kimse, lider, Ģef, alemdar”, Önderlik kelimesi de “önder olma durumu, öncülük, liderlik” olarak tanımlanmıĢtır (TDK, E.T.: 2019).

Liderlik bir fonksiyon olarak tanımlanacak olursa aĢağıdaki gibi tanımlanabilir (ġimĢek ve Çelik, 2015: 54):

Liderlik= f(Liderin Kendisi, Ġzleyicileri, Ortam veya KoĢullar)

Fonksiyondan görüldüğü üzere lider, izleyicileri, ortam veya koĢullar liderlik sürecinde büyük öneme sahiptir. Bu konu üzerinde kimin veya kimlerin lider olabilecekleri, hangi koĢullarda lider olabilecekleri, liderin hangi davranıĢları göstereceği üzerine pek çok çalıĢmalar yapılmıĢ ve kuramlar üretilmiĢtir.

2.4.1. Liderlik Kuramları

2.4.1.1. Özellik Kuramları

Aristo felsefesinden gelen “Büyük Adam” teorisine göre bazı insanlar yönetmek, bazı insanlar ise yönetilmek için doğmuĢlardır (Kurgun, 2013: 132). 1950 öncesinde yapılan çalıĢmalar incelendiğinde araĢtırma odaklarının genelde liderlerin kiĢilik özelliklerindeki farklılıklar olduğu görülmektedir (Yılmaz, 2010: 58). Bu kuramlar temelde “Lider olunmaz, lider doğulur”, “Liderliğin okulu yoktur” gibi söylemlere ve bazı insanlar bazı özelliklere sahip doğarlar ve bu özellikleri onların her yerde ve her zaman lider olmalarını sağlar savına dayanır (ġimĢek ve Çelik, 2015: 55). Bu modellere göre liderlik sürecinin etkinliği, liderin sahip olduğu özelliklere göre belirlenmektedir (Akat, Budak ve Budak, 1994: 226). Bu araĢtırmaların sonucunda liderlerin özellikleri kiĢilik, yetenek ve fiziksel olarak üç baĢlık altında toplanmıĢtır.

67

Tablo 23. Özellik kuramlarına göre liderlerin özellikleri

Kişilik Yetenek Fiziksel Ortama uyum sağlayabilme Zeki Boy Hırslı ve baĢarı odaklı Yaratıcı Kilo Fikrini savunan Politik ve diplomatik Cinsiyet ĠĢbirliğine yatkın KonuĢması akıcı Irk Kararlı Konusunda bilgili Olgunluk Güvenilir Planlı YakıĢıklılık / Güzellik Baskın Ġkna edici YaĢ Israrlı Hitabet Sağlık Durumu Kendine güvenen Güven verme Güçlülük Zorlamamalara dirençli Cesur Sorumluluk almaya istekli Kaynak: YILMAZ, H. (2010). Stratejik Liderlik. Kum Saati Yayınları. İstanbul. ss. 58-59

Yapılmaya çalıĢılan bu özellikler listesi neredeyse sonsuzdur ve ölçümü çok zordur. Liderlerin özellikleri her izleyicisini aynı oranda etkilememektedir. Ayrıca çoğu etkin liderde bu özelliklerin olmadığı, ya da bu özellikleri taĢıyan bazı insanların da etkin bir lider olamadıkları gözlemlenmiĢtir (Erkutlu, 2018: 183). Bu model liderlik sürecini sadece “lider” değiĢkeni ile incelediği için birçok eleĢtiriye uğramıĢtır (Akat vd. 1994: 226). Bu nedenle çalıĢmalar liderlerin davranıĢları üzerine yoğunlaĢmaya baĢlamıĢtır.

2.4.1.2. Davranış Kuramları

Bu kuramlar liderlik sürecini açıklamaya çalıĢırlarken liderin özelliklerinden ziyade davranıĢlarını incelerler. Yani liderin liderlik yaparken gösterdiği davranıĢlar, izlediği yöntemler, planlama ve kontrol tarzları, amaçları belirleme Ģekli vs. bir liderin etkinliğini belirlemektedir (Yılmaz, 2010: 90). Bu teorilerle ilgilenen araĢtırmacılar, herhangi bir bireyin doğru bilgiyi kullanarak iyi bir lider olabileceğini iddia etmiĢlerdir. Liderin kiĢisel özellikleri değil de, izleyicilerine nasıl ilham verdiği araĢtırmaların odak noktası olmuĢtur. Bu araĢtırmalarda davranıĢ iki yön olarak ortaya çıkmıĢtır. Birincisi iĢle ilgili olan davranıĢlar, ikincisi ise çalıĢanlarla ilgili olan davranıĢlardır (Kurgun, 2013: 134). 68

2.4.1.2.1. Kurt Lewin’in çalışmaları

Lewin çalıĢmalarında otokratik lider, demokratik lider ve serbest bırakan lider olarak üç davranıĢ biçimi ele alarak deneyler yapmıĢtır. Otokratik liderler otoriteyi merkezde toplayan, tek taraflı kararlar alan, çalıĢma yöntemlerini dikte ile uygulayan bir tiplemedir. Demokratik liderler büyük oranda yetkiyi devreden, katılımcı kararlar alan, iletiĢimi iki yönlü kullanan bir liderlik biçimdir. Serbest bırakan lider ise sorumlulukları çalıĢanlar arasında dağıtarak, çalıĢan özgürlüğüne saygı duyan, kararlara müdahale etmeyen, sabit hedefler saptamayan ve gönüllü iĢbirliğini amaçlayan bir tiplemedir (Kurgun, 2013: 135).

10 yaĢ grubundaki çocuklar üzerinde yapılan bir deneyde bu üç tip lider tiplemesi katılmıĢtır. Çocuklar kağıttan oyuncak, resim, müzik vb. faaliyetler gerçekleĢtirmiĢlerdir. Bu araĢtırmanın sonuçlarında üç farklı liderin altında çalıĢan gruplardan farklı farklı çıktılar alınmıĢtır (Yılmaz, 2010: 62).

2.4.1.2.2. Ohio Üniversitesi çalışmaları

1950‟li yıllarda “Lider DavranıĢ Tanımlama Anketi” liderler tarafından doldurulmuĢ ve yüzlerce liderlik özelliği tanımlanmıĢtır. Bu veriler sonucunda ise iki temel liderlik faktörü belirlenmiĢtir. Bu faktörlerden birincisi kiĢiyi dikkate alma ve ikincisi de iĢi dikkate alma olarak saptanmıĢtır. Bu çalıĢmaların sonuçlarına göre, liderin davranıĢları kiĢiyi dikkate alma üzerine olduğunda personel devir hızı ve devamsızlık düĢmekte; iĢi dikkate alma üzerine olduğunda ise grup üyelerinin performansları artmaktadır (Erkutlu, 2018: 184).

2.4.1.2.3. Michigan Üniversitesi çalışmaları

Michigan Üniversitesi araĢtırmalarında da liderlik davranıĢları üretim odaklı ve çalıĢan odaklı olarak iki farklı boyutta incelenmiĢtir. Bu iki faktör, Ohio Üniversitesi çalıĢmalarındaki faktörlere çok benzemektedirler. ÇalıĢmalar Ohio Üniversitesi‟nin çalıĢmalarıyla aynı anda yürütülmüĢ fakat farklı sonuçlar vermiĢlerdir (Bolat, Aytemiz Seymen, Ġnci Bolat ve Erdem, 2014: 188). Bu 69

çalıĢmaların sonuçlarına göre ise en üretken gruplar liderleri çalıĢan odaklı olan gruplar olmuĢlardır. Yine etkin liderler de izleyicileriyle iyi iliĢkiler kurabilen, katılımcı kararlar alan ve izleyicilerini teĢvik eden liderler olmuĢlardır (Kurgun, 2013: 136).

2.4.1.2.4. Harvard Üniversitesi araştırmaları

Bales tarafından yürütülen Harvard Üniversitesi araĢtırmalarında iki tip liderlik davranıĢı tanımlanmıĢtır. Bunlardan birincisi iĢin tamamlanmasına yönelik, ikincisi ise kiĢiler arası iliĢkilere yönelik davranıĢlardır. Bales‟e göre küçük gruplarda değiĢik tiplerde iki lider aynı anda bulunamaz. ĠĢ lideri yönlendirici, iĢ bitirici, hızlı ve yerine göre katı özellikler taĢırken sosyal lider ise arabulucu, anlaĢmacı ve duyarlı özellikler taĢımaktadır (Bolat vd. 2014: 188).

2.4.1.2.5. Tannenbaum ve Schmidt’in liderlik doğrusu

Tannenbaum ve Schmidt, liderliği davranıĢ biçimlerini gösteren bir doğru üzerinde tanımlamıĢlardır. Bu doğrunun bir ucu demokratik liderliği ifade ederken diğer ucu ise otokratik liderliği ifade etmektedir. Demokratik liderliği ifade eden uçta çalıĢanların davranıĢları ön plana çıkarılmaktadır. Bu doğru üzerinde kavramsallaĢan liderlik biçimleri aĢağıdaki gibidir (Kurgun, 2013: 138):

 Karar veren ve duyuran

 Karar veren ve satan

 Fikirlerini sunan ve soru bekleyen

 Deneme amacıyla karar veren ve sunan

 Sorunu sunup öneri alarak karar veren

 Kısıtları açıklayarak astlardan karar vermelerini bekleyen

 Astlara belirli sınırlarda görev yapma izni veren 70

2.4.1.2.6. Robert Blake ve Jeane Mouton’ın yönetim tarzı ölçeği

Blake ve Mouton, araĢtırmaları sonucu geliĢtirdikleri ölçekte “üretimle ilgili” ve “insanla ilgili” terimlerini kullanmıĢlardır. Bu iki terim üzerinde ilgi derecesini ölçmek için ise 1‟den 9‟a kadar bir ölçek oluĢturmuĢlardır. Bu ölçeğin sonucunda ise beĢ farklı liderlik davranıĢı tanımlamıĢlardır (Bolat vd. 2014: 191):

 (1.1) Cılız Liderlik: Örgütte kalabilmek için asgari düzeyde çaba gösterir. Sorunları görmezden gelir ve çözümleri erteler. Örgüt içi doyum ve baĢarı için en az çaba gösteren liderliktir.

 (9.1) Görev Liderliği: Ġnsanları birer üretim aracı olarak görürler. Astların fikirlerini genelde reddeder. Temel görevleri planlamak, yönlendirmek ve denetlemektir.

 (1.9) Şehir Kulübü Liderliği: Ġnsanlar arası iliĢkilere önem verir. ÇalıĢanların mutlu ve tatmin olmalarını ister. Bütün fikirlere kapıları açıktır, yenliği cesaretlendirirler.

 (5.5) Orta Yolcu Liderlik: Üretime de kiĢilere de ortalama derecede önem verir. Liderler çalıĢanların morallerini düĢürmeyecek bir verimliliği ön planda tutarlar.

 (9.9) Ekip Liderliği: Hem üretime hem de kiĢilere en fazla önemi verir. Ortak amaç etrafında sosyal iliĢkileri en üst düzeyde tutar. KarĢılıklı güven, dayanıĢma ve saygı ortamı sağlamaya çalıĢır.

2.4.1.2.7. McGregor’un X ve Y kuramları

McGregor‟a göre liderlerin davranıĢları, onların insan davranıĢları hakkındaki varsayımlarına göre Ģekillenir. Ġnsan davranıĢlarını X ve Y kuramları olarak iki farklı boyutta ele alan McGregor‟a göre X kuramı inancına sahip liderler fazla otoriter davranıĢlar gösterirler. Y kuramına inanan liderler ise daha demokratik bir davranıĢ gösterirler (Bolat vd. 2014: 193). McGregor‟a göre X kuramına inanan liderler aĢağıdaki davranıĢları sergilemeledirler: 71

 Disipline önem vermeli ve cezalandırma yöntemlerini kullanmalıdır çünkü insanlar çalıĢmayı sevmezler ve iĢten kaçma yollarını ararlar.

 ÇalıĢanlar sıkı ve yakından denetlenmelidir çünkü insanlar sorumluluktan kaçarlar, hırslı değillerdir, bencildir. Kendi amaçları örgütün amaçlarının önüne geçer.

 Ġnsanlar maddi olarak ödüllendirilmelidirler çünkü insanlar çok zeki değildir ve kandırılmaları kolaydır.

 Ġnsanlar değiĢime ve yeniliğe açık değildir, genelde direnirler.

 Ġnsanların yaratıcılık yetenekleri çok azdır.

McGregor X kuramını bu Ģekilde betimlemiĢ ancak ardından bu kuramı çok sert bir Ģekilde eleĢtirmiĢtir. Ona göre X kuramı inancındaki liderler çalıĢana ve kendine saygı gösteremez, saygı kazanamaz ve baĢarılı olamaz. O nedenle daha sonra “örgütsel ve bireysel amaçların kaynaĢtırılması” adını verdiği Y kuramını geliĢtirmiĢtir. Y kuramının varsayımları aĢağıdaki gibidir (Bolat vd. 2014: 193):

 Ġnsan için iĢ tatmin ve baĢarı kaynağıdır. O yüzden insanlar iĢten nefret etmezler. Ġnsan için çalıĢmak, dinlenmek kadar doğaldır.

 Ġnsanlar iĢe, örgüte ve arkadaĢlarına bağlanırsa kendi kendini yönetip denetleyebilir. Bu nedenle ceza ve denetim tek yöntem olmamalıdır.

 Hizmet eden ve baĢarı elde eden insanlar ödüllendirilmelidir. Bu ödüllendirme tebrik etme veya tatmin sağlama Ģeklinde olabilir.

 Gerekli koĢullar oluĢtuğunda insanlar sorumluluk almayı severler.

 Ġnsanlar yeteneklidir ancak bu yeteneklerin geliĢmesi çalıĢanların kiĢisel doyumuyla gerçekleĢebilir.

2.4.1.2.8. Rensis Likert’in sitem 4 yaklaşımı

Likert‟in bu yaklaĢımı Michigan Üniversitesi AraĢtırmaları‟na dayanmakta ve bu çalıĢmaların bir devamı niteliğinde sayılmaktadır (Bolat vd. 2014: 194). Likert‟in araĢtırmaları motivasyon, liderlik, iletiĢim, karar verme, etkileĢim, kontrol süreci, 72

hedef belirleme ve performans hedeflerinden oluĢan sekiz örgütsel özelliği birleĢtirmiĢtir. Likert‟in ortaya koyduğu dört sistem aĢağıda kısaca özetlenmiĢtir (Kurgun, 2013: 139):

 (Sistem 1) İstismarcı Otokratik: Tamamen hiyerarĢik, otoriter ve sömürücü.

 (Sistem 2) Yardımsever Otokratik: Daha az sömürücü ama otoriter.

 (Sistem 3) Katılımcı: Daha danıĢmacı.

 (Sistem 4) Demokratik: Tamamen katılımcı.

Likert‟e göre bu dört sistem birbirinden tamamen bağımsız değildir. Sistem 1 klasik örgüt yapısını temsil ederken sistem 4 ise ideal bir örgüt yapısını temsil etmektedir. Bu dört sistem dağılımda ara biçimleri oluĢturabilecek Ģekilde birbirine karıĢabilmektedir (Kurgun, 2013: 139).

2.4.1.2.9. Gary R. Yukl’un liderlik davranış modelleri

Yukl bu kuramında, çalıĢana ve iĢe dönük liderlik boyutlarına bir de katılımcılık boyutunu eklemiĢtir. Bu kuramın amacı liderlik davranıĢı ile verim ve iĢ tatmini arasındaki iliĢkiyi tespit edebilmektir. Yukl, geliĢtirdiği kuramı “ayrılık” ve “çoklu bağlantı modeli” olarak iki modelde incelemiĢ ve hipotezler sunmuĢtur (Bolat vd. 2014: 196):

 Ayrılık Modeli: Astların tatmini, kendi beklentileri ile liderin davranıĢları arasındaki farkın bir fonksiyonudur. Astların beklentileri, kendi kiĢilikleri ve durum değiĢkenlerinin etkileĢimleri ile belirlenir. Astlar üst düzeyde insana dönük bir yaklaĢım beklemektedirler. Bu beklenti ile tatmin arasında olumlu bir iliĢki vardır.

 Çoklu Bağlantı Modeli: Grubun verimliliği, astların motivasyonu, yetenek dereceleri ve görev-rol iliĢkisi arasındaki etkileĢimin bir fonksiyonudur. Göreve dönüklük de insana dönüklük de aynı derecede 73

motivasyona etki eder. Liderin iki boyutu da maksimum düzeyde gerçekleĢtirmesi gerekir. Üyelerin katılımı önemseniyorsa, merkeziyetçi kararlar motivasyonu düĢürür. ĠĢe dönüklük ve merkeziyetçi kararlar görev-rol iliĢkisini etkiler.

2.4.1.3. Durumsallık Kuramları

Durumsallık kuramının temel varsayımı, liderlik davranıĢlarının koĢullara ve ortama göre Ģekillenmesi gerektiğidir. Yani etkin bir lider, ortamın ihtiyaçlarına ve özelliklerine göre ortaya çıkar. Bu kuramda liderlerin davranıĢ biçimlerini etkileyen faktörler Ģunlardır (Kurgun, 2018: 188):

 UlaĢılmak istenen hedefin niteliği

 Grup üyelerinin özellikleri

 Grup üyelerinin yetenekleri

 Grup üyelerinin beklentileri

 Örgütün özellikleri

 Liderin ve üyelerin geçmiĢteki deneyimleri

Bu modelin bir varsayımı da değiĢik koĢullar değiĢik liderler çıkarır varsayımıdır. En iyi liderlik davranıĢı her zaman koĢullara göre değiĢmektedir. Yani her duruma ve her koĢula uygun evrensel bir liderlikten bahsetmek mümkün değildir. (Akat vd. 1994: 230).

2.4.1.3.1. Fred Fiedler’in durumsallık modeli

Liderlik araĢtırmalarında Durumsallık kuramını ilk defa kullanan kiĢi Fred Fiedler‟dir (Sökmen, 2016: 151). Fiedler her koĢulda ideal bir lider anlayıĢını reddetmiĢ ve liderin içinde bulunduğu duruma göre etkin olabileceğini savunmuĢtur. Bir liderin durumunu belirleyen etmenler Ģunlardır (ġimĢek ve Çelik, 2015: 57):

 Lider-Ast ĠliĢkileri 74

 Görevin yapısı

 Liderin makamından aldığı yetki

2.4.1.3.2. Vroom, Yetton ve Jago’nun normatif liderlik kuramı

Normatif liderlik kuramı ilk önce Vroom ve Yetton tarafından öne sürülmüĢ ardından da Vroom ve Jago tarafından geliĢtirilmiĢtir. Bu kurama göre liderler zaman zaman farklı liderlik modellerine göre davranıĢ gösterebilmektedirler (ġimĢek ve Çelik, 2015: 58). AraĢtırmacılar kararların etkinliği için üç ölçütten söz etmiĢlerdir. Bunlardan birincisi kararın niteliği yani kararın astların iĢ baĢarısı üzerindeki etkisidir. Ġkincisi ise kararın benimsenebilirliğidir. Üçüncüsü de kararların verilmesi için gerekli olan zamandır. Bu kuram sonucunda uygulanabilecek beĢ tip liderlik türü belirlenmiĢtir (Sökmen, 2016: 154):

 Otoriter 1: Lider elindeki bilgilere göre problemi kendi çözer ve kararları kendi verir.

 Otoriter 2: Lider gerekli bilgileri astlarından alır ancak kararı kendi verir. Yani astlar sadece bilgi sağlar.

 Danışmalı 1: Lider problemi astlarla bireysel olarak paylaĢır ve astlardan öneriler alır. Ancak sonucunda kararı kendi verir.

 Danışmalı 2: Lider problemi astlarıyla grup yaklaĢımı içinde paylaĢır ve bütün astların fikirlerini alır. Değerlendirmeleri sonucu kararı yine kendisi verir.

 Katılmalı: Bir grup yaklaĢımı ile problem astlarla paylaĢılır. Lider bir baĢkan gibi hareket eder. Kararlar ve davranıĢlar birlikte gerçekleĢtirilir. UzlaĢmacı bir tavır sergilenir.

2.4.1.3.3. Amaç – Yol kuramı

Robert House ve Martin Evnas tarafından geliĢtirilen bu kuram temelde Vroom‟un motivasyon konusundaki bekleyiĢ kuramına dayanır. Liderin 75

davranıĢlarının astların motivasyonu, performansları ve tatminleri üzerindeki etkisini açıklar. Bu kuram için liderlik açısından iki husus önemlidir (Sökmen, 2016: 155):

 Liderin izleyicilerin beklentilerini etkileme derecesi (Yol)

 Liderin izleyicilerinin değerlerini etkileme derecesi (Amaç)

AraĢtırmacılar liderin astlarını nasıl etkilediğini, iĢle ilgili amaçları nasıl aktardığını ve amaca eriĢme yollarını araĢtırmıĢlardır. Amaca liderin değil de astların güdülenmesi daha önemlidir. Bu nedenle lider astlarının kiĢisel amaçları ile görev amaçları konusunda tatmin sağlamalıdır. AraĢtırmacılar bu model sonucunda dört tip lider davranıĢı tanımlamıĢlardır (Sökmen, 2016: 156):

 Emredici Liderlik: Lider iĢleri belirler ve astlara dağıtır. Önceden belirlenen standartlara astlarının uymalarını bekler.

 Destekleyici Liderlik: Lider astlara ilgi ve dostluk gösterir. Astların rahatlığı ve mutluluğuna önem verir.

 Katılımcı Liderlik: Lider karar vermeden önce astlarının fikirlerini alır ve karar sürecine astları dâhil eder.

 Başarı Yönelimli Liderlik: Lider yüksek ve önemli hedefler belirler ve astlarına güvenir.

Lider, mevcut durumun özelliklerine göre bu dört davranıĢtan herhangi birini gösterebilir. Liderin davranıĢlarını nasıl Ģekillendireceği grup üyelerinin kiĢisel niteliklerinden, üyelerin üstündeki baskılardan ve görevlerin niteliklerinden etkilenmektedir. Örneğin eğitim seviyesi düĢük bir grupta lider emredici; eğitim seviyesi yüksek gruplarda lider katılımcı davranıĢ gösterebilmektedir (Sökmen, 2016: 157).

2.4.1.3.4. Reddin’in üç boyutlu liderlik kuramı

William Reddin‟in geliĢtirdiği bu kuram, davranıĢsal kuramlardan durumsal kuramlara geçiĢ sürecinde bir köprü niteliğindedir. Çünkü Reddin, Ohio Üniversitesi 76

AraĢtırmalarının “iliĢkiye veya göreve dönük olma” boyutlarına bir de etkililik boyutunu eklemiĢtir. Etkililik boyutu bir liderin görevlerini ne derece yerine getirdiğini gösteren bir boyuttur. Reddin etkililik boyutunun girdiye göre yani liderin ne yaptığına göre değil, çıktıya göre yani liderin ne elde ettiğine göre ölçülmesi gerektiğini savunmuĢtur. Ohio Modeli ve Blake ve Mouton‟un Yönetim Tarzı Ölçeği boyutlarını dikkate alan Reddin dört temel liderlik tarzı belirlemiĢ, ardından bu tarzların her zaman her yerde etkili olamayacağı düĢüncesiyle etkililik boyutunu da ekleyerek sekiz yeni liderlik tarzı belirlemiĢtir: (Bolat vd. 2014: 204).

 (Terk Eden) Etkisiz Kopuk Lider: Minimum çıktı ile yetinir, kurallara uyar, olaylara karıĢmaz. Fikir sunmayıp düĢüncelerini saklar. Yaratıcı değildir. ĠĢbirliği ve iletiĢimden kaçınır. Engelleyicidir.

 (Bürokrat) Etkili Kopuk Lider: Kendisine güvenir, kurallara uyar, eĢitlikçi ve dürüsttür.

 (Otoriter) Etkisiz Adanmış Lider: Kararları tek baĢına alır, itaat bekler, tehditkar ve eleĢtiricidir. Yukarıdan aĢağıya iletiĢim kullanmaz, baskıcıdır.

 (Babacan Otoriter) Etkili Adanmış Lider: Ne istediğini ve istediğini güzellikle nasıl alacağını bilir. GiriĢimci, çalıĢkan, zamanı kontrol eden ve israfı önleyicidir. Verimliliğe yönlenmiĢtir.

 (Görevci) Etkisiz İlgili Lider: ÇeliĢki ve huzursuzluklardan kaçınır, pasif kiĢiliktedir. Nazik ve hoĢgörülüdürler. Ahenk yaratmaya ve iĢleri kolaylaĢtırmaya özenirler, çıktılarla ve kontrolle ilgilenmezler.

 (Geliştirici) Etkili İlgili Lider: KiĢilere güvenir, kiĢileri geliĢtirmeye çalıĢır. ĠletiĢim kanalları açıktır, iĢbirliğine, desteklemeye ve anlayıĢa önem verir. ÇalıĢanları motive etmede ve geliĢtirmede etkilidir.

 (Uzlaştırıcı) Etkisiz Bütünleştirici Lider: Uzun dönemde verimlilik almaktan çok kısa dönemde baskıları azaltmaya çalıĢır. Katılımcılığı gereğinden fazla kullanır, direnç göstermeden hemen pes eder. Göreve yönelmenin de iliĢkiye yönelmenin de yerini ve zamanını yanlıĢ seçer. Kötü kararlar alır. 77

 (Yürütmeci) Etkili Bütünleştirici Lider: Ekip çalıĢmasına önem verir, amaçlara bağlılık sağlar. ÇeliĢki ve anlaĢmazlıkları hoĢ karĢılar, bunları doğal ve gerekli görür. Yaratıcılıktan, katılımcılıktan ve potansiyellerden verim almaya çaba gösterir.

Reddin‟e göre bir lider her durumda etkili olmak istiyorsa “yaklaĢım esnekliği becerisine” hakim olmalıdır. Yani gerekli durumlarda gerekli yönetim tarzını uygulayabilmelidir. Ya da “durum yönetim becerisine” sahip olarak, mevcut durumu gerekirse değiĢtirebilme yeteneğini gösterebilmelidir. Reddin‟e göre bu özelliklerin bir arada bulunması tecrübe ile mümkündür (Bolat vd. 2014: 209).

2.4.1.3.5. Hersey ve Blanchard’ın olgunluk modeli

Hersey ve Blanchard, olgunluk modeli ya da yaĢam dönemi yaklaĢımı olarak adlandırılan teorilerini, Blake ve Mouton‟un geliĢtirdiği iki boyutlu liderlik yaklaĢımından esinlenerek hazırlamıĢlardır (Sökmen, 2016: 159). Bu anlayıĢa göre liderin davranıĢları, kendisini izleyen astlarının olgunlaĢma süreçlerine bağlıdır. Astların zaman içinde sorumluluk alma bilinçleri, ilgileri, deneyimleri, motivasyon faktörlerinin değiĢim süreçleri olgunluk derecelerini belirler. Hersey ve Blanchard‟a göre etkin liderlik astların olgunluklarına göre Ģekillenmektedir. (ġimĢek ve Çelik, 2015: 58). Buradaki olgunluk yaĢ veya psikolojik değil baĢarma arzusu, yetenek, tecrübe ve ustalıktır.

Astlarının olgunluk derecesine göre lider, kendisine bir tarz belirler. Hersey ve Blanchard, astlarda görülecek olgunluk düzeylerini dört gruba ayırmıĢtır. Bu olgunluk düzeylerine göre de uygulanması gereken dört tip liderlik davranıĢı belirlemiĢlerdir (Sökmen, 2016: 161):

 Emir Verme: Astların olgunluk düzeyinin düĢük olduğu durumlar için uygundur. Liderin göreve yönelimi yüksek, iliĢkiye yönelimi düĢüktür. Lider astlarına neyin, nasıl, nerede ve ne zaman yapılacağını söyler yani yönlendiricidir. 78

 İkna Etme: Astların olgunluk düzeyleri orta derecede ise bu tip liderlik uygundur. Lider grup üyelerini yönlendirir ancak aynı zamanda destekler. Astlara açıklamalarda bulunur, onları ikna eder. Bu sayede izleyiciler, liderin fikirlerini kendi fikirleri gibi benimser. Liderin iliĢkiye yönelimi de göreve yönelimi de yüksektir.

 Karara Katma: Astların olgunluk düzeylerinin orta dereceden biraz daha yüksek olduğu durumlar için uygundur. Lider ve astlar rehberlik ve yön verme süreçlerini paylaĢırlar. Lider astları cesaretlendirir ve kararların içine katar. Liderin iliĢkiye yönelimi yüksek göreve yönelimi düĢüktür.

 Yetki Verme: Astların olgunluk düzeylerinin yüksek olduğu durumlar için uygun bir tiptir. Liderin yönlendirmesi ve desteği oldukça az seviyededir. Karar verme ve uygulama sorumlulukları astlara verilir. Liderin iliĢkiye yönelimi de göreve yönelimi de düĢük boyuttadır.

2.4.1.4. Liderlik Kuramlarında Yeni Yaklaşımlar

Günümüzde liderlik yaklaĢımları hakkında birçok yeni teori geliĢtirilmiĢtir. Bu teorilerden bazıları aĢağıdaki baĢlıklarda kısaca incelenmiĢtir. Karizmatik Liderlik yaklaĢımı da yeni yaklaĢımlar arasında yer almaktadır ancak tezin konusu olduğu için ayrı baĢlıkta detaylıca incelenmiĢtir.

2.4.1.4.1. Hizmetkâr liderlik

Günümüzde ahlakın ve insani değerlerin önem kazanması sonucunda gönüllere dokunabilecek liderlere ihtiyaç duyulmaya baĢlanmıĢtır. Kendisine hizmet ettiren, kendi çıkarlarını düĢünen liderler yerine insanlara hizmet edecek ve insani değerlere önem verecek “hizmetkâr” liderler önem kazanmıĢtır. Hizmetkârlık anlayıĢı insanlığa hizmetin yanı sıra sevgi, hoĢgörü, dönüĢüm ve değiĢimi de içeren bir kavramdır(Bakan ve Doğan, 2013: 42). 79

“Hizmetkâr Liderlik” kavramı ilk olarak Greenleaf‟ın 1977 yılında yazdığı bir makalede “Lider bir hizmetkârdır” cümlesini kullanmasıyla gündeme gelmiĢ ve literatüre girmiĢtir. Her ne kadar literatüre yeni giren bir kavram olsa da, yüzyıllar öncesinden beri bu liderlik türü gündemde olmuĢtur. Örneğin Hz. Muhammed liderler için “Liderler kavimlerin hizmetkârıdır.” sözü ile yüzyıllar öncesinden hizmetkar liderliğe iĢaret etmiĢtir.

Greenleaf hizmetkar liderliği empati yapabilen, dinleyebilen, anlayan ve destekleyen; farklı bir kaynağa ve güce sahip kiĢiler olarak tanımlamıĢtır. Greenleaf‟ın tanımının yanı sıra, literatürdeki diğer tanımlar incelendiğinde (Buchen, Laub, Russell, Senge, Spears) hizmetkâr liderlik kavramı, karĢılıklı güven kurabilen, izleyicilerinin geleceğini düĢünen, insanlara değer veren, diğer insanları güçlendiren, toplu halde karar alma gücü oluĢturabilen liderler Ģeklinde özetlenebilir (Bakan ve Doğan, 2013: 43).

2.4.1.4.2. Transaksiyonel ve transformasyonel liderlik biçimleri

J.M. Burns ve B.M. Bass, 1970li yılların sonlarında yaptıkları araĢtırmalar sonucu klasik ve geleneksel liderlik biçimlerinin yanında yeni bir ayrıma ihtiyaç olduğuna iĢaret etmiĢlerdir. Bu ayrımın birincisi geçmiĢe ve geleneklere daha bağlı olan transaksiyonel liderliktir. Ġkincisi ise değiĢime, reforma ve yeniliğe dönük transformasyonel liderliktir (Eren, 2001: 456).

Transaksiyonel liderlik davranıĢı sergileyen liderler, geçmiĢten süregelen yöntemlerin daha etkin kullanılmasını sağlayabilmek amacıyla iĢ yapmayı ya da yaptırmayı tercih etmektedirler. ÇalıĢanların yaratıcılıkları onlar için çok önemli değildir. Liderler, yetkilerini astlarını para veya statü gibi yöntemlerle ödüllendirmek için kullanmaktadırlar. GeçmiĢteki faydalı ve olumlu geliĢmeleri gelecek nesillere aktarma hizmetinde transaksiyonel liderler büyük önem arz etmektedirler. Durgun bir büyüme ve tasarruf politikası takip eden örgütlerde transaksiyonel liderlik biçimi daha etkili olmaktadır (Eren, 2001: 458). 80

Transformasyonel liderlik davranıĢı sergileyen liderler ise astları vizyon sahibi yapmak, onlara ilham vermek ve onların hayal güçlerini harekete geçirmek önemlidir. Astların yeteneklerini, yaratıcılıklarını, becerilerini ortaya çıkararak kendilerine güvenmelerini sağlamak ve motivasyonu sağlamak büyük önem teĢkil etmektedir. Bu sayede astlar, örgütlerinin hedeflerini benimsemekte ve kendi kiĢisel iĢleri gibi önemli bir yere koymaktadırlar. Atılım yapmak isteyen ve yenilikçi politikalar takip eden örgütlerde Ģüphesiz transformasyonel liderlik biçimi etkili olmaktadır (Eren, 2001: 458).

2.4.1.4.3. Etik liderlik

Etik liderlik hakkında literatürde pek fazla tanımlama çalıĢması bulunmamaktadır. Ancak yine de literatürdeki tanımlar incelendiğinde (Freeman ve Stewart, Banerji ve Krishnan, Mullane, Brown ve Trevino, Fluker, Gini, Gottlieb ve Sanzgiri, Kanungo ve Mendonca, Resicki) etik lider güçlü bir karaktere ve doğru değerlere sahip; dürüst, karakterli, hesap verebilen, insanların yararına çalıĢan, ahlaki olarak örnek olmaya çalıĢan ve etik dıĢı her davranıĢın karĢısında durabilen liderdir (Bakan ve Doğan, 2013: 77).

Etik liderler olaylar karĢısında doğru kararlar verebilme yeteneğine sahip olmalıdır. Özü sözü bir duruĢu olmalı, yapılan her eylemde etik değerleri ön planda tutmalıdır. ÇalıĢanlarıyla sürekli iletiĢim kurmalı ve onlara ahlaki değerleri sıkça anlatmalı ve hatta gerekirse bu değerlere uygun davranma konusunda ödül ve ceza yöntemi kullanmalıdır. Örgütün değerlerini ve amacını sık sık vurgulamalı, kiĢisel menfaatleri yerine örgütün baĢarısına odaklanmalıdır (Bakan ve Doğan, 2013: 81).

2.4.1.4.4. Stratejik liderlik

Günümüzün hızla değiĢen dünyasında yeni durumlara hızla adapte olmak gerekmektedir. Örgütlerin bu durumlarda ellerindeki kaynakları en etkin bir Ģekilde kullanabilmesi büyük ölçüde lidere bağlıdır. Çünkü bir örgütün en önemli kaynaklarından birisi Ģüphesiz insan kaynaklarıdır. 81

Stratejik yönetim yaklaĢımıyla birlikte stratejik liderlik kavramı da literatürdeki yerini almıĢtır. Literatürde stratejik liderlik hakkında birçok tanım bulunmaktadır (Hitt vd., Adair, Boal, Shrivastava ve Nachman, Zaccaro, Hosmer, Ireland ve Hitt). Bu tanımların hepsine bakıldığında stratejik liderlik değiĢime adaptasyonu sağlayan, vizyon oluĢturan, esnek olan, çalıĢanları güdüleyen, taklit edilemeyen, rekabet avantajı sağlayabilen; geçmiĢi, bugünü ve geleceği düĢünebilen bir lider davranıĢı olarak tanımlanabilir (Bakan ve Doğan, 2013: 103).

2.4.1.4.5.Network (Ağ) liderlik

Günümüzde ihtiyaç duyulan lider tipi bireysel yetenekleri geliĢtirmeye odaklanan, bireyleri yeniliğe hazırlayan, bir giriĢim içinde bulunurken sosyal ağ içindeki her aktörün desteğini de almaya çalıĢan liderlerdir. Liderler görevlerini ifa ederlerken çalıĢanlarının, toplumlarının, sivil toplum kuruluĢlarının, müĢterilerinin, rakiplerinin, devletinin, medyaların yani bir alandaki tüm sosyal paydaĢların beklentilerine cevap vermek durumunda kalmıĢlardır. Liderlerin içinde kaldığı bu durum network liderlik kavramının önem kazanmasını sağlamıĢtır.

Network liderlik, süratle değiĢen dünyaya ayak uydurabilmek ve ortaya çıkan problemlere iĢbirliği ile cevap verebilmektir. Bir ağın kurulması, ayakta durması ve sürdürülebilir olması için her süreçte planlama yapan vizyon sahibi kiĢiler network liderdir. Network liderlikte en önemli faktörler iletiĢim ve iĢbirliğidir (Bakan ve Doğan, 2013: 139).

2.4.1.4.6. Bilgi liderliği

Örgütlerde yetenekli bireylerin iĢe alınmasına, bu bireylerin yeteneklerinin geliĢtirilmesine, bilgi paylaĢımının artırılmasına ve kolaylaĢtırılmasına kadar tüm faaliyetlere katkı sağlayan liderler bilgi liderleridir. Bilgi liderleri, bilginin yönetimi sürecinde kaynakları, bireysel yetenekleri, öğrenme ağlarını ve bilgiyi sürekli kullanarak yenilikçiliği sağlarlar. Örgütsel öğrenme stratejileri oluĢturup geliĢtirmeye çalıĢırlar. 82

Bilgi liderleri temel olarak öğrenmeyi kolaylaĢtıran, öğrenmeyi destekleyen bir ortam oluĢturan, hem birey hem grup düzeyinde öğrenmeyi destekleyen ve çalıĢanlarına rol model olan kimselerdir. Bu tip liderlerin vizyonu geniĢ olmalı ve geleceği görebilme yetenekleri olmalıdır. Ayrıca bu liderlerin iletiĢim becerileri mükemmel olmalıdır (Bakan ve Doğan, 2013: 159).

2.4.1.4.7. E-Liderlik

Günümüzde bilgi teknolojilerinin hızla önem kazanması, elektronik liderlik kavramını gündeme getirmiĢtir. Yeni iletiĢim yöntemlerinin oluĢması liderlerin de iletiĢim yöntemlerinde değiĢimlere yol açmıĢtır. Bu sayede liderler hem çalıĢanlarıyla hem müĢterileriyle hem de tedarikçileriyle birebir ve hızlı iletiĢim kurma imkanına kavuĢmuĢlardır. Yani liderlerin artık çalıĢanlarını yönetebilmeleri için aynı ofiste bulunmalarına gerek kalmamıĢtır. Dünyanın herhangi bir yerindeki bir lider herhangi bir çalıĢanını etkileyebilme yeteneğine kavuĢmuĢtur.

E-Liderler teknolojik fırsatları takip ederek iletiĢim kanallarını en yüksek seviyede kullanabilen, uzun dönemli bir görüĢ açısına ve vizyona sahip olan liderlerdir. Örgütlerini yeni teknolojiler ile tanıĢtırmayı ve bu teknolojileri örgütün her aĢamasına yaymayı amaçlarlar. E-Liderler örgütlerinin herhangi bir hiyerarĢik pozisyonunda ortaya çıkabilirler (Bakan ve Doğan, 2013: 178).

2.4.1.4.8. Simbiyotik liderlik

Simbiyosis kavramı, birbirinden farklı iki organizma arasındaki iĢbirliğini ve birlikteliği ifade eden bir kavramdır. Bu kavramın bir örgüte uyarlanması da bir örgütteki iki farklı unsurun arasındaki fayda iliĢkilerini açıklayabilir olmasındandır. Simbiyosis kavramının yönetim biliminde kullanılması da “Simbiyotik Liderlik” kavramını meydana çıkarmıĢtır.

Simbiyotik lider, özellikle teknolojik değiĢimler sonucu ortaya çıkan simbiyotik iliĢkilerin bir sonucu olarak görülebilir. Simbiyotik liderler üyeler arasındaki güveni sağlayarak ortak bir değerler ve inanç sistemi oluĢturan; 83

çalıĢanların bu sisteme katkılarını maksimize etmeye çalıĢan liderlerdir. Örgütteki yaratıcılık her zaman teĢvik edilir. Genellikle iki tarafın da kazançlı çıkacağı bir sistemle örgütsel bağlılık artırılmaya çalıĢılır (Bakan ve Doğan, 2013: 215).

2.4.1.4.9. Uyumlu liderlik

Etkili bir liderlik için bazı durumlarda liderlerin ne yaptıkları değil nasıl yaptıkları önemli olur. Uyumlu davranıĢlar sergileyen liderlerin izleyicilerini daha iyi birleĢtirebileceği ve verimi artırabileceği düĢünülür. Boyatzis ve McKee, uyumlu davranıĢ kavramını yönetim literatüründe kullanmıĢlar ve “Uyumlu Liderlik” kavramını ortaya çıkarmıĢlardır.

Uyumlu liderler insanları anlayabilen, empati kurabilen ve ne istediklerinin farkında olan liderlerdir. Güvenilir ve sağlam iliĢkiler kurmak, çalıĢanlarında bağlılık hissi yaratabilmek, örgüt içinde iyimserlik ve umut iklimi yaratmak için duygularını etkili bir Ģekilde kullanırlar. Bu liderler sahip oldukları entelektüel, finansal ve sosyal kaynakları kullanıp çalıĢanlarını harekete geçirirler ve performans artıĢı sağlarlar. Ġkili iliĢkilerin merkezinde duygular yer alır. Bir liderin uyumlu bir lider olabilmesi için her Ģeyden önce anlayıĢlı, Ģefkatli, düĢünceli ve umutlu olması gerekir. Bu sayede karĢılıklı güven ortamı tahsis edilecektir (Bakan ve Doğan, 2013: 229).

2.4.1.4.10. Sistem liderliği

Günümüzün küresel rekabet ortamında varlıklarını uzun süre devam ettirmek isteyen organizasyonlar, çevresel değiĢimlere adapte olmak zorundadırlar. Bu değiĢimler karĢısında organizasyonun pozisyonunu belirleyecek olan kiĢiler liderlerdir. Bir liderin temel görevi, en küçük parçadan bütüne gidebilmek yani büyük resmi görebilmektir.

Sistem liderliği, temel yönetim fonksiyonlarına (Planlama, örgütleme, yöneltme, eĢgüdümleme ve denetim) “sorgulama” fonksiyonunun da entegre edilmesiyle ortaya çıkan liderlik türüdür. Yani sistem liderleri çevreye uyum sağlayabilmek için gerektiğinde sistemi değiĢtirebilecek özelliklere sahip bireylerdir. 84

DeğiĢime, geliĢime, yeniliğe karĢı çıkabilecek her türlü direncin üstesinden gelebilecek; korku ortamında güven sağlayabilecek, disiplin ve koordinasyonu elinden bırakmayacak kiĢilerdir (Bakan ve Doğan, 2013: 243).

2.4.1.4.11. Metaforik liderlik

Sosyal bilimlerde ve örgüt analizlerinde, bilhassa son zamanlarda metaforların kullanılmasına olan ilgi artmaktadır. Metafor kullanımı genel anlamda insanoğlunun dünyayı anlayabilmesine yardım eden bir görme ve düĢünme biçimidir. Metaforların ilk aĢaması benzetmeler yapılmasıdır. Örneğin Morgan, örgütleri canlı bir organizmaya, makineye, beyine, politikaya, kültüre ve hatta ruhlar hapishanesine benzeterek derin bir anlayıĢ kazanmayı hedeflemiĢtir (Sığrı, 2012: 95).

Metaforlar, içlerinde çeliĢki barındırırlar. Çünkü metafor ile yaratılan bir görme biçimi aslında hiçbir Ģeyin kusursuz olmayacağını göstermektedir. Örneğin “Fosil liderlik metaforu” açısından bakılırsa, burada liderin hem eskimiĢ, tükenmiĢ ve iĢinin bitmiĢliği hem de ustalıkları, tecrübeleri ve deneyimleri ön plana çıkabilmektedir. Fosil liderlik denilince akla olumsuz bir izlenim gelse de, bir fosil çürüyüp giden diğerlerine göre çok daha değerlidir (Sığrı, 2012: 99).

Metaforik bakıĢ açısında liderlik kavramı birçok metafor ile ele alınmıĢtır. Örneğin lider bir alet çantasıdır, lider bir aslandır, lider bir otomobildir, lider bir kutsal inektir, lider bir bahçıvandır vs. Metaforlar liderlik sürecini daha iyi açıklamak için kullanılmaktadır ancak çoğu zaman çarpıtmalara neden olabilir. Metaforlar bazı özelliklerin daha net görülmesini sağlarken bazı özelliklerin göz ardı edilmesine neden olabilmektedir. Bir algı aracı olarak kullanılan metaforların büyük bir ustalık ile kullanılması gerekmektedir (Sığrı, 2012: 99).

2.4.1.4.12. İntegral (Bütüncül) liderlik

Ġntegral liderlik yaklaĢımı, liderlik kavramını oluĢturan faktörlerin bir bütün halinde incelendiği bir yaklaĢımdır. Çünkü bu yaklaĢıma göre mikro düzeydeki ve makro düzeydeki parçaların aralarındaki iliĢkiler liderlik kavramını ortaya çıkarır. 85

Ġntegral liderler sistemi görebilen ve yönetebilen, parçaları birleĢtirebilen, mikro- makro sistemleri bağlayabilen, disiplinler arası düĢünebilen liderlerdir (Bakan ve Doğan, 2013: 297).

2.4.1.4.13. Paternalist (Babacan) liderlik

Paternalist liderlik ya da babacan Liderlik yaklaĢımı, Tayvan‟daki iĢletme yöneticilerinin davranıĢ tarzlarının batı ülkelerindekinden çok farklı olduğunu tespit eden Silin‟in çalıĢmalarına uzanmaktadır. Tayvan‟daki yöneticilerin ahlaki ve didaktik liderlik, astlarla mesafe ve merkezi otorite yaklaĢımlarını benimsediği görülmüĢtür. Paternalist liderliğin özellikle doğu ülkelerindeki yöneticilerden sağlanan verilerden geliĢtiği görülmektedir (Gerçek, 2018: 102).

Bazı araĢtırmacılar, paternalist liderliğin Türkiye‟de de oldukça yaygın olduğunu iddia etmektedirler. Bunun nedenini de uzun yıllar Anadolu topraklarında hüküm süren Osmanlı Ġmparatorluğunun kültürel değerleri Ģekillendirmesine bağlamaktadırlar. Pellegrini ve Scandura‟ya göre ekonomik olarak dalgalı durumda olan ülkelerde de izleyicilerin güvende hissetmelerini sağladığı için paternalist liderlik davranıĢlarının tercih edilmektedir (Yaman ve Turunç, 2012: 297).

Paternalist liderlik kısaca kiĢiselleĢtirilen bir ortamda otorite, güçlü bir disiplin ve babacan bir niyetin birleĢtiği bir liderlik stili olarak tanımlanmaktadır (Gerçek, 2018: 102). Paternalist liderin itibarı izleyicileri tarafından genellikle bulunduğu konumuna, tecrübelerine ve yaĢına göre belirlenmektedir. Bu nedenle liderin verdiği kararlar büyük oranda sorgulanmaz (ÇalıĢkan ve Özkoç, 2016: 241). Paternalist liderin gösterdiği davranıĢlar aĢağıda sıralanmıĢtır (Yaman ve Turunç, 2012; Gerçek, 2018; ÇalıĢkan ve Özkoç, 2016):

 ÇalıĢma ortamında aile ortamı oluĢtururlar

 Astları ile yakın bireysel iliĢkiler kurarlar

 ÇalıĢma hayatı dıĢındaki aktivitelere astları ile beraber katılırlar

 Astlardan sadakat beklerler 86

 Otoritelerini korurlar ve devam ettirirler

 Astlara bir “baba” figüründe davranırlar

2.4.1.4.14. Siyasal liderlik

Siyasal lider, bir topluluğun baĢında bulunan, kiĢisel amaçlar ile topluluk amaçlarını entegre eden, amaçlar doğrultusunda bireyleri yönlendiren ve ortak bir bilinç oluĢturan liderlerdir. Siyasal liderler, bir toplumdaki ekonomik, politik veya anayasal değiĢiklikler için toplumda değiĢim sürecini baĢlatan ve yöneten kiĢilerdir. Siyasal liderler konuĢmalarıyla, vaatleriyle, vizyonlarıyla, cesaretleriyle, duyarlılıklarıyla halka hitap etmeye çalıĢırlar.

Siyasal liderlerin toplumu etkileyebilmesi karizmalarına, konuĢma tarzlarına, hitabet güçlerine, kararlarına ve duruĢlarına bağlıdır. Hitap ettikleri toplumu çok iyi tanımaları gerekmektedir. Siyasal liderler günümüzde siyasi partilerden daha fazla tanınmaktadırlar (Bakan ve Doğan, 2013: 344).

2.5. Karizmatik Liderlik

Sosyal bilimlerde olağanüstü liderliği açıklamak amacıyla kullanılan karizma kavramının kökleri eski Yunan uygarlığına kadar dayanmaktadır. Eski Yunanca‟da “ilahi hediye”, “ilham yeteneği” gibi anlamlarda kullanılan karizma kavramı, Weber‟e göre de “Tanrı tarafından verilmiĢ bir kabiliyet” olarak tanımlanmıĢtır (Erkutlu, 2018: 201). Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre de karizma kavramının karĢılığı “etkileyicilik” olarak belirlenmiĢtir (TDK, 2019).

Karizma, kabul görme ve desteklenmeyi sağlayan bireysel çekiciliktir. Bütün nitelikleri eĢit iki bireyden karizması daha yüksek olan birey diğerlerini daha fazla etkileyebilecektir (Kurgun, 2013: 154). Weber‟in “Karizmatik Yetki” kavramı ile literatürdeki yerini alan karizma kavramı, lider ve izleyicileri arasındaki güçlü bir duygusal bağ ifade etmektedir (Bolat vd. 2014: 218). 87

Karizmatik liderlik kuramı, söz konusu liderin davranıĢları, diğer insanlardan farkları ve hangi durumlarda hangi ortamlarda meydana çıktıkları üzerine yoğunlaĢmıĢtır. Öncelikle bir lider, izleyenlerini etkileyebilmek için güce ihtiyaç duyar. Ardından sahip olduğu idealler kendisine karĢı duyulan güveni artırır (Bolat vd. 2014: 218).

Karizmatik liderlik teorisi, klasik dönemdeki liderlik araĢtırmalarından özellikler kuramına benzemektedir. Bu kurama göre karizma, bir liderin bireysel özelliğidir. Ġzleyicilerini etkilemek için karizmatik liderler dört adımlık bir süreç kullanırlar (Kurgun, 2013: 154):

 Vizyonu, misyonu ve hedefleri açıkça belirlerler.

 Ġzleyicileri arasında güven oluĢtururlar ve yüksek performans beklentileri hakkında iletiĢim kurarlar.

 Eylemler, davranıĢlar ve değerler için bir rol model görünümünde olurlar.

 BaĢarıları izleyicileriyle paylaĢırlar, hatalarını kabullenirler.

Karizmatik liderler izleyicilerini motive etmek için kendi heyecanlarını, isteklerini ve enerjilerini kullanırlar. Ġzleyicileri de baĢarıları kendi çabalarına değil liderin varlığına bağlarlar. Çünkü izleyicileri liderlerinin sıra dıĢı, olağanüstü, farklı bir birey olduğuna ya da kendine has istisnai özelliklerinin bulunduğuna inanırlar. Lider de bu davranıĢlarını izleyicilerinin faydasına olacak bir Ģekilde sıkça gösterir (Erkutlu, 2018:202).

2.5.1. Karizmatik Liderliğin Özellikleri

Karizmatik liderlerin özelliklerinin tespit edilebilmesi için birçok çalıĢma yapılmıĢtır. Bu çalıĢmaların bazılarından çıkan sonuçlar aĢağıda sıralanmıĢtır (Bolat vd. 2014, 219; Erkutlu, 2018: 202, Kurgun, 2013: 154, Yılmaz, 2010: 96):

 Olağanüstü yeteneklere sahip olma 88

 Ġzleyicilerini yüksek düzeyde etkileyebilme

 Ġzleyicilerini kendi inançlarının doğruluğuna ikna edebilme

 Ġzleyicilerinin ihtiyaçlarına önem verme

 Kriz durumlarında, radikal çözümler üretebilme

 Bulunduğu örgütün vizyonuna güçlü bir Ģekilde inanarak bu vizyon doğrultusunda yüksek düzeyde kiĢisel risk alabilme

 DeğiĢim için hem iç hem de dıĢ çevreye duyarlı olma

 BaĢkalarını etkileme konusunda aĢırı istekli olma

 Dominant olma

 Kendi yeteneklerine, davranıĢlarına, kararlarına ve değerlerine güvenme

 Diğer kiĢilerin değerlerine duyarlı olma

 Ġzleyicileri için bir rol model olabilme

 Geleneksel olmayan yöntemler kullanabilme

 Fedakârlık etmekten kaçınmama

 Geleceği görebilme

 Vizyonu açıkça ve kolayca aktarabilme

 Sistemi korumaya çalıĢmak yerine değiĢimi sağlayabilme

2.5.2. Karizmatik Liderliğin Olumlu ve Olumsuz Yanları

Karizmatik liderler, üstün vasıfları sayesinde çok hızlı ve radikal değiĢimleri örgüte yerleĢtirebilir ve daha da geliĢtirebilirler. Ġzleyicileri lidere kendi istekleriyle itaat ederler. Ġzleyicilerinin baĢarıya dair her zaman inançları olur. Lider ve izleyicileri özdeĢleĢir; lider sorgusuzca kabul edilir (Yılmaz, 2010: 98). Birçok araĢtırma sonucunda karizmatik liderlik davranıĢları ile izleyicilerin performansları ve iĢ tatminleri arasında olumlu iliĢkiler tespit edilmiĢtir. Ġzleyiciler, liderlerinin karizmatik olduğunu düĢündüklerinde liderlerine karĢı hissettikleri saygı ve hayranlık neticesinde daha fazla motive olmaktadırlar (Robbins ve Judge, 2013: 390) 89

Ancak genelde pozitif olarak algılanan karizmatik liderliğin olumsuz da birçok yanı bulunmaktadır. Karizmatik liderler kitleleri peĢlerinden sürükleme yeteneklerine sahip olduklarından ve sorgulanmadıklarından büyük veya ufak çaplı felaketlere de yol açabilmektedirler. Örneğin Adolf Hitler, Usame Bin Laden, Saddam Hüseyin gibi tarihin meĢhur liderleri sahip oldukları karizma nedeniyle birçok felakete sebep olmuĢlardır. Ġnsanlar olumsuz karizmatik liderleri de izlemeye devam ederler. Çünkü olumsuz karizmatik liderler, gücü ele geçirinceye kadar izleyicileri için birçok olumlu davranıĢlarda bulunurlar. Kendine güveni ve bağlığı sağlarlar. Bu duygu âĢık olma duygusu gibi geliĢebilir. Ġnsanlar, hayran oldukları liderin kusurlarını ya görmezler ya da görmezden gelebilirler (Kılınç, 1996: 4).

Karizmatik liderlik etkin bir liderlik davranıĢı değildir demek yanlıĢ olacaktır. Ancak karizmatik liderlik her zaman ideal liderlik anlamına gelmemektedir. Lider ne kadar karizmatik algılanırsa algılansın, elde edilecek baĢarı yine liderin vizyonuna ve duruma bağlıdır (Robbins ve Judge, 2013: 390).

2.5.3. Karizmatik Liderlik Teorileri

Karizmatik liderlik teorileri ile ilgili modern teoriler Robert House‟un görüĢleri ile baĢlamıĢtır. House‟un yaptığı çalıĢmalar daha çok siyasi ve dini liderler üzerine yoğunlaĢmıĢtır. Ardından Bernard M. Bass, George Varga ve Lee Iacocca iĢ hayatı üzerine daha geniĢ kapsamlı bir araĢtırma yapmıĢlardır. Conger ve Kanungo, karizmatik liderlik ile dönüĢümsel liderlik kavramlarının eĢ anlamlı kullanılmaması gerektiğini söylemiĢlerdir. Karizmatik liderliğin ölçülebilir davranıĢlar içerdiğini iddia eden Conger ve Kanungo karizmatik liderliğin ölçülebilmesi amacıyla davranıĢsal ölçekler geliĢtirilmiĢtir. Bu çalıĢmada da siyasi parti üyelerinin, parti liderlerine dair karizmatik liderlik algılarını ölçebilmek için Conger ve Kanungo‟nun geliĢtirdiği ölçekten faydalanılmıĢtır.

2.5.3.1. House’un Karizmatik Liderlik Teorisi

House, karizmatik liderlik davranıĢlarını açıklayabilmek için gözlemlenebilir bazı varsayımlar öne sürmüĢtür. Karizmatik liderlerin nasıl davrandıklarını, diğer 90

insanlardan farklarını ve hangi durumlarda ortaya çıktıklarını araĢtırmıĢtır. AraĢtırmalarının sonucunda bir liderin karizmatik olup olmadığını gösteren sekiz gösterge tespit etmiĢtir (Sökmen, 2016: 167):

 Ġzleyicilerin liderin inançlarına duydukları güven

 Ġzleyicilerin inançları ile liderin inançları arasındaki benzerlik

 Liderin izleyenleri tarafından kayıtsız Ģartsız benimsenmesi

 Ġzleyicilerin lideri etkileyebilmeleri

 Ġzleyicilerin lidere tamamen kendi istekleriyle itaat etmeleri

 Ġzleyicilerin organizasyonun amaçlarının belirlenmesindeki payları

 Ġzleyicilerin daha yüksek performans gösterme hevesleri

 Ġzleyicilerin grup amaçlarını ortak gerçekleĢtirebilmeye dair inançları

House‟a göre karizmatik liderlerin izleyicilerinden beklentileri her daim yüksektir ve bu beklentinin karĢılanacağına dair de inancı tamdır. Ġzleyicilerine ihtiyaç duyduğunu onlara hissettirir ve kendine tam anlamıyla güvenir. Liderin en çok ihtiyaç duyduğu özellikler güç, özgüven ve ideallere sahip olabilmektir (Sökmen, 2016: 168).

2.5.3.2. Bass’ın Karizmatik Liderlik Teorisi

Bernard M. Bass, House‟un karizmatik liderlik kuramına bir takım eklemeler yapmıĢtır. Özellikle bu kuramı iĢletme liderlerini kapsayacak Ģekilde geliĢtirmiĢtir. Bass‟ın, House‟un teorisine ilave ettiği davranıĢsal yönelimler aĢağıdaki gibidir (Sökmen, 2016: 168):

 Karizmatik liderler, kendilerine gelen tepkileri daha da heyecanlandırmak için izleyicilerinin davranıĢ ve tutumlarını değiĢtirmelerini teĢvik ederler.

 Karizmatik liderler kendilerini izleyicileriyle özdeĢleĢtirmek için daha fazla göz önünde bulunurlar. Bu sayede izleyicilerde heyecan yaratılır. 91

 Topluluk normlarının izleyiciler arasında paylaĢılması karizmatik liderlerin baĢarıya ulaĢmasını kolaylaĢtırır.

 Karizmatik liderler ilham vericidir.

 Karizmatik liderlerin entelektüel ve zihinsel birikimleri vardır.

 Karizmatik liderler özgün görüĢleri olan ve özgün mesajlar veren kiĢilerdir.

2.5.3.3. Conger ve Kanungo’nun Karizmaya Atıf Teorisi

Conger ve Kanungo‟ya göre karizmatik liderlik, örgütte çalıĢanlar tarafından belirli kiĢilere yapılan bir atıftır (Arabacı, Alanoğlu ve Doğan, 2014: 195) Karizmatik liderliğin ölçülebilir tutumlar içerdiğini ifade eden Conger ve Kanungo, geliĢtirdikleri davranıĢsal ölçeklerle karizmatik lider davranıĢlarını belirlemeye çalıĢmıĢlardır. AraĢtırmaları sonucu karizmatik liderlik davranıĢlarını altı grupta toplamıĢlardır (Sökmen, 2016: 169):

Vizyon ve Net İfade: Karizmatik liderler geleneksel olmayan stratejiler üzerine yoğunlaĢırlar ve bu onların vizyonlarına da yansır. Farklı ve denenmemiĢ yöntemleri teklif ederken gösterdiği kararlı duruĢ bir liderin karizmasına etki eder.

Çevresel Duyarlılık: Lider iç ve dıĢ çevre faktörlerini çok iyi değerlendirmelidir.

Geleneksel Olmayan Davranışlar: Karizmatik liderler baĢarıya ulaĢmak için geleneksel olmayan, sıra dıĢı yöntemler kullanmaktan çekinmezler. Belirlenen hedef kadar hedefe ulaĢmada izlenen yöntemler de liderlerin karizmalarına etki eder.

Kişisel Risk Alma: Karizmatik liderler, ortak amaçlar uğruna kendilerini riske atmaktan ve büyük bedeller ödemekten çekinmezler. Bu sayede astların güvenlerini kazanırlar. 92

Üyelerin İhtiyaçlarına Duyarlılık: Liderlerin çevre faktörlerine duyarlı oldukları kadar üyelerinin ihtiyaçlarına duyarlı olmaları da karizmalarına etki eden tutumlardandır.

Statükoya Başkaldırma: Karizmatik liderler, içinde bulundukları durumdan daha farklı ortamlar hayal ederler ve bu hayallerini izleyicilerine kabul ettirebilirler. Kendileri değiĢimden korkmadığı gibi, izleyicilerinin de cesaretlenmesini sağlarlar.

2.5.3.4. Shamir’in Benlik Kuramı

Shamir, geliĢtirdiği benlik kuramını House‟un karizmatik liderlik kuramının üzerine inĢa etmiĢtir. House‟un kuramından farklı olarak, Shamir‟in kuramı kendine özgü birkaç motivasyon sürecini içermektedir. Bu motivasyon süreçlerinin dayandığı varsayımlar aĢağıdaki gibidir (Sökmen, 2016: 170):

 Ġnsan davranıĢları duyguların, değerlerin ve benlik kavramının bir ifadesidir. Ġnsanlar bunları korumaya yönelik güdülenmiĢlerdir.

 Ġnsanlar benlik kavramları ile davranıĢları arasındaki tutarlılığı sürdürmek için güdülenmiĢlerdir.

 Ġnsanların benlik kavramı, kendi değerlerinin ve toplumsal kimliklerinin birleĢimidir. Belirli bir kimliğin meydana çıkması kiĢilerin bu kimlikle alakalı fırsatların peĢinden gitmesini sağlayacaktır.

Karizmatik liderler amaçlarda, değerlerde ve inançlarda değiĢiklik yaratarak izleyicilerini de dönüĢtürebilirler. Bir karizmatik liderin davranıĢı üç aĢamada oluĢur. Eğer baĢarılı olursa izleyiciler üzerinde pozitif bir etki bırakır. Bir karizmatik liderin dönüĢümü nasıl yarattığı aĢağıda ifade edilmiĢtir (Sökmen, 2016: 170):

Astların Kendine Motivasyon Lider DavranıĢı KiĢisel Sonuçlar Güvenmesini Mekanizmaları Sağlama

Kaynak: Sökmen, A. (2016). İşletmelerde Yönetim ve Organizasyon. Ankara: Detay. ss: 170 Şekil 1. Karizmatik Liderlik Modeli 93

2.5.3.5. Meindl’in Sosyal Sirayet Yaklaşımı

Bütün liderlik teorileri liderin özelliklerini, davranıĢlarını veya içinde bulundukları durumu incelemiĢlerdir. Ancak liderlerin izleyicileriyle iletiĢim kurmadıkları durumları açıklamada yetersiz kalmıĢlardır (Kılınç, 1996: 96). Literatürdeki bu eksikliği gidermek amacıyla Meindl, sosyal sirayet yaklaĢımında liderin davranıĢ veya özelliklerinden ziyade izleyicilerinin tepkilerini temel almıĢtır. Meindl, izleyiciler ile iletiĢimi olmayan liderlerin karizma atıflarının sosyal sirayet yoluyla yani izleyicilerin birbirlerini etkilemesiyle gerçekleĢebileceğini savunmuĢtur (Aslan, 2009: 259). Bu kuramın karizmatik liderlik kavramını açıklamada yetersiz kalacağı bir gerçektir. Bu nedenle Meindl‟in kuramı diğer kuramlara tamamlayıcı bir yaklaĢım olarak ele alınabilir (Kılınç 1996: 98).

2.5.3.6. Karizmaya Psikoanalitik Yaklaşım

Bir takım yazarlar, karizma olgusunu Freudçu kavramlarla ele almıĢlardır. Freud hiçbir zaman karizma, lider veya izleyici terimlerini kullanmamıĢtır. Ancak bazı yazarlar Freud‟un bu kavramları zikretmese de, bu kavramlar arasındaki iliĢkiler üzerine çalıĢtığını vurgulamıĢlardır (Kılınç, 1996: 93).

Freudçu kuramcılar, insanüstü bir kahraman gibi görülen, ilahlaĢtırılan veya ruhani bir figür gibi tapılan karizmatik liderlerin etkilerini açıklamaya çalıĢmıĢlardır. Bu açıklamaları yaparken de liderler ile izleyiciler arasındaki özdeĢleĢme durumlarını yansıtma, geçmiĢe dönüĢ ve yer değiĢtirme gibi psikodinamik süreçleri kullanmıĢlardır (Kılınç, 1996: 93):

Yansıtma: Ġstenmeyen güdü ve duyguların baĢkasına atfedilmesidir. KiĢiler suçluluk hissettikleri için baĢkalarını suçlarlar.

Yer Değiştirme: Bir bireyin baĢka bir bireye, kendi geçmiĢinde önemli olan birisine davranır gibi davranmasıdır (Anne, baba, bakıcı vs.) 94

Geçmişe Dönüş: Bireyin küçüklüğündeki duygularını hissetmesi ve bu doğrultuda davranıĢlar göstermesini ifade eder.

Bireylerin kendilerini bir lider ile özdeĢleĢtirmeleri, tam anlamıyla boyun eğmeleri, eleĢtiri kapasitelerini azaltmaları benliklerinin hissettiği suçluluk, kaygı, güvensizlik, aĢağılık hissiyatı gibi içsel çatıĢmalarla doğrudan ilgilidir. Örneğin yansıtma süreci karizmatik liderin, izleyicilerindeki suçluluk duygularını farklı bir figüre ya da gruba yönlendirmesi Ģeklinde ortaya çıkar. Yer değiĢtirme ve geçmiĢe dönüĢ süreçleri birbirleriyle iliĢkilidir. Örneğin yer değiĢtirmede liderler izleyicileri için genellikle ebeveyn iliĢkisini temsil ederler. Ġstismarcı otokrat bir ailede büyüyen bir gencin kendisine idol olarak seçeceği kiĢiyle duygusal bağ kurması son derece muhtemeldir. Lider kendi yaĢantısındaki duygu ve isteklerini izleyicilerine transfer edebilirse de karĢı yer değiĢtirme durumu ortaya çıkacaktır. Bu da yine izleyicilerde coĢkusal bir bağlılık sağlayacaktır (Kılınç, 1996: 94).

2.6. Örgütsel Vatandaşlık Davranışı

Örgütler için insan unsurunun öneminin giderek artması sonucu, çalıĢan performanslarını artırabilmeye yönelik unsurlar araĢtırılmaya baĢlanmıĢtır. ÇalıĢanların istekli olması, takım çalıĢmasına yatkın olması, iĢlerinde inisiyatif alması, görevlerini zorlama ile değil gönüllü olarak yapması bilimsel yazına örgütsel vatandaĢlık davranıĢı olarak girmiĢtir. Örgütsel vatandaĢlık davranıĢı, 1983 yılından yönetim literatürüne girmiĢ ve özellikle günümüzün artan rekabet koĢullarında daha çok araĢtırılan bir konu olmuĢtur.

Eğer davranıĢlar zorunlulukların ve iĢ tanımlarının ötesine geçerse, davranıĢlar tamamen gönüllü, istekli ve bilinçli olarak gerçekleĢtirilirse ve bu davranıĢlar örgütün ödül sisteminde yer almadığı halde gerçekleĢtirilirse örgütsel vatandaĢlık davranıĢını gerçekleĢir (Yıldız ve Akgemci,2011: 74).

Katz 1964 yılında yaptığı bir çalıĢmada, iĢleyen bir örgüt için gerekli olan üç temel davranıĢ tipini belirlemiĢtir: Ġnsanlar sisteme girmeye ve sistemde kalmaya teĢvik edilmeli, insanlar belirli bir rolün gereksinimlerini güvenilir bir Ģekilde yerine getirmeli ve örgütte belirli rollerin ötesine geçen yenilikçi ve kendiliğinden geliĢen 95

aktiviteler olmalıdır (Smith, Organ ve Near, 1983: 653). Bu üçüncü madde ile ilgili olarak; her örgüt günlük iĢbirliği, yardımseverlik, iyi niyet jestleri, öneriler, fedakârlık ve vatandaĢlık davranıĢı diyebileceğimiz faktörlere bağlıdır. Katz‟ın yaptığı bu “ekstra rol davranıĢı” tanımı ile Organ‟ın yaptığı örgütsel vatandaĢlık davranıĢı tanımı birbirine benzetilmektedir (Yıldız ve Akgemci, 2011: 73).

Örgütsel vatandaĢlık davranıĢı, örgütün ödül sistemi içerisinde yer almayan, yapılmadığı zaman ceza yaptırımı bulunmayan, çalıĢanın iĢ sözleĢmesinde belirtilmemiĢ olan, kiĢinin kendi tercihlerine bağlı, tamamen gönüllülük esasına dayalı olan fakat bütün olarak ele alınınca örgüte büyük katkı sağlayan davranıĢlardır (Sökmen, 2013: 380).

Örgütsel vatandaĢlık davranıĢı, sıradan davranıĢlardan daha üstün bir görevi çağrıĢtırmaktadır. ÇalıĢanın örgütünü koruması, önerileri dinlemesi, kendini ve örgütünü geliĢtirmeye çalıĢması, inisiyatif alması ve sürekli bir iletiĢim ağı kurma çabaları örgütsel vatandaĢlık davranıĢının göstergeleridir. Bu nedenle örgütsel vatandaĢlık davranıĢı bir örgütün performansı ile büyük oranda bağlantılıdır (ġanal, 2013: 531).

2.6.1. Örgütsel Vatandaşlık Davranışının Tarihsel Gelişimi

Örgütsel vatandaĢlık davranıĢı ilk olarak 1930‟lu yıllarda Chester I. Barnard tarafından ele alınmıĢtır. Bu kavram Barnard tarafından biçimsel roller dıĢında gösterilen “rol dıĢı davranıĢlar” olarak tanımlanmıĢtır (Karaman ve Aylan, 2012: 36). Yani kiĢinin hiçbir beklentisi olmaksızın tamamen gönüllü olarak; gerektiğinde örgütün çıkarlarını kendi çıkarlarının önüne koyarak çalıĢması; yani resmi iĢ tanımlarında bulunan rollerden de öte bir davranıĢın gerekli olduğu düĢüncesi ilk defa Barnard tarafından geliĢtirilmiĢtir.

1960‟lı yıllara gelindiğinde Katz, rol dıĢı ekstra davranıĢlar kavramını ele alarak bu kavramı “kendiliğinden geliĢen ve yenilikçi davranıĢlar olarak dönüĢtürmüĢtür. Katz da tanımlamasında tamamen gönüllülük esasına dikkat çekmiĢtir. ĠĢbirliği yapma, fazladan çalıĢma konusunda gönüllü olma, yeni katılan bireylerin adaptasyonlarına yardımcı olma, diğer çalıĢma arkadaĢlarına yardımcı 96

olma gibi davranıĢlar örgütsel vatandaĢlık davranıĢları olarak düĢünülmüĢtür (Dede, 2017: 72).

Barnard ve Katz‟ın yaptıkları çalıĢmalar 1980‟li yıllarda Dennis W. Organ ve arkadaĢları tarafından literatüre kazandırılmıĢ ve bugünkü manası ile ĢekillendirilmiĢtir. Rol dıĢı gönüllü çalıĢma, inisiyatif alma, yardımcı olma vs. gibi davranıĢlar baĢka yazarlar tarafından bağlamsal performans (Borman ve Motowildo, 1993), örgütsel spontanlık (George ve Brief, 1992) ve ekstra rol davranıĢı (Van Dyne, Cummings ve Parks: 1995) gibi kavramlarla adlandırılmıĢ olsa da bu davranıĢlar günümüzde örgütsel vatandaĢlık davranıĢları olarak adlandırılmaktadır (Gürbüz, Ayhan ve Sert, 2014: 5).

Dennis W. Organ, örgütsel vatandaĢlık davranıĢı kavramını ilk defa kullanmıĢ ve bu kavramı literatüre sokmuĢtur. Organ‟a göre örgütsel vatandaĢlık davranıĢı örgütlerin verimliliğini artıran, ne dolaylı ne de açık ödül sistemine bağlı olmayan yani tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak gösterilen davranıĢlardır (Organ, 1998: 4). Organ‟ın bu tanımı bazı eleĢtirilere maruz kalmıĢtır. Özellikle Morrison, biçimsel davranıĢlar ve biçimsel olmayan davranıĢlar arasında kesin bir ayrım yapılamayacağını ifade etmiĢtir. Morrison 1994 yılında yaptığı bir çalıĢmada aynı davranıĢın bir çalıĢan tarafından biçimsel rol; diğer çalıĢan tarafından ise ekstra rol olarak tanımlandığını tespit etmiĢtir (Gürbüz vd. 2014: 5). Bunun üzerine Organ 1997 yılında yaptığı bir çalıĢmada örgütsel vatandaĢlık davranıĢını performansın gerçekleĢmesini sağlayacak, psikolojik ve sosyal çevreyi destekleyen davranıĢlar olarak tanımlamıĢtır (Organ, 1997: 95).

2.6.2. Örgütsel Vatandaşlık Davranışının Alt Boyutları

2.6.2.1. Özgecilik (Diğerkâmlık)

Özgecilik ya da diğerkâmlık, örgütü ilgilendiren bir konu ile ilgili bir görevde ya da problemde, diğer çalıĢanlara yardım etme isteğini içeren bir davranıĢtır. Özgecilik davranıĢı sadece çalıĢma arkadaĢlarına karĢı değil vatandaĢlara, müĢterilere veya satıcılara yönelik de gerçekleĢebilmektedir. Özgecilik davranıĢı 97

örgüte karĢı değil, örgüt ile ilgili bireylere karĢı gerçekleĢtirilen davranıĢlardır. Herhangi bir mazeretten dolayı iĢe gelemeyen bir meslektaĢın yerine geçme, iĢe yeni baĢlayan birisine iĢ ile ilgili püf noktaları öğretme veya iĢ yükü ağır çalıĢma arkadaĢlarına yardımcı olma isteği özgecilik davranıĢının örnekleridir (Sökmen, 2013: 383). Toplulukçu kültüre sahip toplumlarda özgecilik davranıĢı yaygın görülen ve kabul görmüĢ bir davranıĢtır (Gürbüz vd. 2014: 13).

Özgecilik davranıĢı iĢbirliğini artırdığı, kaynakların serbestliğini sağladığı ve olumlu bir çalıĢma ortamı oluĢturduğu için önemlidir. ÇalıĢanların özgecilik davranıĢları göstermeleri, yöneticilerin zamanlarını daha verimli kullanabilmelerini sağlayacaktır. Çünkü özgecilik davranıĢı gösterilen bir örgütte, örgüt içi çatıĢma ihtimali oldukça az olacaktır. Bu sayede örgüt içerisinde faydalı zaman ve verimli çalıĢma giderek artacak, yönetim planları baĢarılı olacaktır (ġanal, 2013: 532).

2.6.2.2. Sivil Erdem (Üyelik Erdemi, Örgütsel Erdem, Aidiyet Erdemi)

Sivil erdem, üyelik erdemi, örgütsel erdem ya da aidiyet erdemi, bireylerin içerisinde bulunduğu örgütleri içselleĢtirme, bu örgütlere karĢı aidiyet duygusu hissetme ve bu örgüte üye olmasından dolayı mutlu olma davranıĢlarını içeren bir boyuttur. Bireylerin inisiyatif kullanarak örgütlerini desteklemeleri, örgüt için sürekli fikir üretmeleri, örgüt ile ilgili konularda bilgi edinmeye çaba göstermeleri, toplantı ve kararlara düzenli olarak katılarak fikir sunmaları gibi davranıĢlar üyelik erdeminin göstergelerdir. Sivil erdem davranıĢı gösteren bireyler örgütteki geliĢmelere ayak uydururlar, değiĢimlerin adaptasyonunda aktif rol oynarlar, edindikleri bilgileri çalıĢma arkadaĢları ile paylaĢırlar, örgütleri ile ilgili sürekli fikir üretmeye çalıĢırlar ve karĢılaĢılan problemlere karĢı çözüm üretme konusunda geri durmazlar (Sökmen, 2013: 385).

Sivil erdem davranıĢının gösterildiği bir organizasyonda, çalıĢanlar örgütlerinin geliĢimi için çaba gösterecekler ve bu sayede yöneticiler için önemli bir bilgi kaynağı olacaklardır. ÇalıĢanlar örgütlerinin problemleri üzerine kafa yorarlar ve örgüt geliĢimi için fikirler üretirlerse, yöneticiler de bu çabaları dikkate alırlarsa, çalıĢanların düĢüncelerinden çok değerli geribildirimlere ve tavsiyelere ulaĢabilirler. 98

ÇalıĢanlar örgütleri için yapıcı önerilerde bulunur ve bunları da açıkça belirtebilirlerse yönetsel verimliliğe büyük katkı sağlayacaklardır (ġanal, 2013: 533).

2.6.2.3. Vicdanlılık (Bilinçlilik, İleri Görev Bilinci)

Vicdanlılık, bilinçlilik ya da ileri görev bilinci, örgütteki üyelerin bazı rol davranıĢlarını herhangi bir emir veya yaptırım olmaksızın beklentinin de üzerinde karĢılamalarıdır. Vicdanlılık davranıĢı devamlılık, düzenli çalıĢma, mola zamanlarını zamanında ve suistimal etmeden kullanma, kurallara uyma ve dakik olma gibi davranıĢlar içermektedir. Bireylerin gerektiği durumlarda mesai dıĢında da çalıĢmaları, önemsiz hastalıklarında veya kötü hava koĢullarında iĢe devam etmeleri, mecburi tutulmadığı halde toplantılara katılması, örgütün kaynaklarını tasarruflu kullanması vicdanlılık davranıĢlarına örnektir (Çimen, 2016: 2).

Anlam olarak özgecilik davranıĢı ile örtüĢüyor olsa da, vicdanlılık davranıĢı ile özgecilik davranıĢı birbirleri ile karıĢtırılmamalıdır. Özgecilik davranıĢı, diğer bireylere yardımcı olma üzerine davranıĢlar içerirken; vicdanlılık davranıĢı sadece belirli kiĢilere değil örgütün geneline fayda sağlayacak davranıĢlar içermektedir. Yani özgecilik davranıĢı sergileyen bireylerden vicdanlılık davranıĢını da sergilemesi beklenmemelidir (Sökmen, 2013: 384).

2.6.2.4. Nezaket (Olumlu Davranışlar)

Nezaket boyutu, bir örgüt içindeki bireylerin görevleri ile ilgili olarak iletiĢim halinde oldukları diğer bireyler ile aralarındaki uyarma, hatırlatma veya danıĢma gibi olumlu davranıĢlar içeren bir boyuttur. Yani diğer bireylere eyleme geçmeden önce kontrollü hareket etmeleri ve düĢünceli davranmaları için yardımcı olma davranıĢlarıdır (ġanal, 2013: 533). Bu boyutta gösterilen davranıĢların ortak özelliği, örgüt içerisinde bir problem yaĢanmadan önlem alınmasıdır. Nezaket davranıĢı çalıĢanlar arasındaki duygusal tutarlılığı korur, iletiĢim sağlar, çatıĢmaları önler ve iĢlerin programlanıp yürütülmesini kolaylaĢtırır (Çimen, 2016: 2). 99

Özgecilik ve nezaket boyutlarının her ikisi de yardımseverlik temeline dayandığı için birbirlerine çok yakın iki boyuttur. Aralarındaki fark ise davranıĢların gerçekleĢme zamanlarıdır. Özgecilik boyutu bir problem yaĢandıktan sonra yardımlaĢmayı, sorun gidermeyi amaçlarken; nezaket boyutu ise problem yaĢanmadan önlemler almayı amaçlamaktadır (Sökmen, 2013: 385).

2.6.2.5. Sportmenlik (Centilmenlik)

Sportmenlik ya da centilmenlik boyutu kısaca bireylerin örgüt içerisinde gerginlik yaratabilecek olumsuz davranıĢlar göstermekten sakınmaları davranıĢını içermektedir. KiĢilerin problemleri gereksiz yere büyütmek, iĢ ile ilgili problemlerden yakınmak, çalıĢma arkadaĢlarına saygısızca davranıĢlar göstermek gibi davranıĢlardan kaçınması sportmenliğe örnek olarak gösterilebilir (Sökmen, 2013: 384). Bu sayede iĢin olumsuz yönleri üzerine yoğunlaĢılmayacak ve olumlu anlamda sarf edilen çabalar artacaktır. ÇalıĢanlar iĢlerinin olumlu yönlerine odaklandıkça karĢılaĢılan problemleri daha kolay aĢacak ve istekli bir Ģekilde çalıĢacaklardır (ġanal, 2013: 534).

Çoğu örgüt ortamında zorluklar ve problemler kaçınılmaz olarak yaĢanır. Centilmenlik davranıĢı gösteren bireyler, bu problemlere katlanır ve küçük mevzuları gereğinden fazla büyütmezler. Her durumda pozitif tavrını korumak, örgüt hakkında piyasalara iyi mesajlar vermek, yanlıĢ anlaĢılmaları düzeltmek, sorumluluk almaya ve kendini geliĢtirmeye istekli olmak sportmen davranıĢlar arasında sayılabilir. Yapılan araĢtırmalar sonucunda centilmenlik davranıĢı ile örgütsel performans arasında olumlu iliĢkiler tespit edilmiĢtir (ġanal, 2013: 534).

2.6.3. Örgütsel Vatandaşlık Davranışının Nedenleri

Bir organizasyonda, bireylerin örgütsel vatandaĢlık davranıĢları göstermelerinin birçok nedeni vardır. Bu nedenler bireyin kendisinden, örgütün özelliklerinden veya liderin niteliklerinden kaynaklanıyor olabilirler. Bireylerin örgütsel vatandaĢlık davranıĢları gösterme nedenleri detaylıca aĢağıda incelenmiĢtir: 100

2.6.3.1. Bireyin Kendisinden Kaynaklanan Nedenler

Bireysel Özellikler: ÇalıĢanların kiĢisel özellikleri, onların bir iĢi yapmaya karĢı çabalarını belirlemektedir. Örneğin iyimser ve motivasyonları yüksek olan bireylerin iĢlerine dair pozitif algıları daha yüksektir. DıĢa dönük bireyler çevreye ve uyarılara daha çok dikkat edecekleri için örgütsel vatandaĢlık davranıĢı göstermeye daha meyillidirler (Karaman ve Aylan, 2012: 41).

Bireyin Ruhsal Durumu: Olumlu ruhsal niteliklere sahip bireylerin özgecilik davranıĢı gösterme eğilimlerinin arttığı birtakım araĢtırmalar ile tespit edilmiĢtir. ÇalıĢanların moral düzeyleri, yani belli bir zamandaki psikolojileri onların gösterdikleri örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarının derecesini etkilemektedir (Karaman ve Aylan, 2012: 41).

İş Tatmini: ġüphesiz ki çalıĢanların iĢ tatmini algısı onların iĢ ile ilgili birçok düĢüncesini değiĢtirmektedir. ÇalıĢanların iĢ tatmini algıları da yine kendilerinin demografik niteliklerine göre değiĢim göstermektedir (Güngör ve Çetin, 2018: 50). Bu konuda yapılan araĢtırmaların sonuçlarında da iĢ tatmini algısı yüksek bireylerin daha fedakâr ve yardımsever oldukları tespit edilmiĢtir (Karaman ve Aylan, 2012: 42).

İhtiyaçlar: Bireyler, kendilerini bir takım davranıĢlar göstermeye iten içsel güdülere sahiplerdir. Bazı araĢtırmaların sonucunda özellikle sosyal kabul görme ve baĢarma ihtiyacı bireyleri ekstra rol davranıĢı göstermeye yani vicdanlılık davranıĢı sergilemeye itmektedir. BaĢarı odaklı bireyler, içsel tatminlerini sağlamak yani ihtiyaçlarını karĢılamak için daha Ģevkli çalıĢırlar ve örgütsel vatandaĢlık davranıĢları sergilerler (Karaman ve Aylan, 2012: 42).

2.6.3.2. Örgütün Yapısından Kaynaklanan Nedenler

Örgütün Özellikleri: Eğer bireyler içerisinde bulundukları örgütün kaliteli ürün veya hizmet verdiğini düĢünürlerse; bu yüksek kaliteye neden olan davranıĢları daha sık göstermeye dikkat ederler. Örgütün ne talep ettiğini, neye önem verdiğini 101

bilen bireyler davranıĢlarını da ona göre Ģekillendirirler ve katılımcılığı artırarak örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarında bulunurlar (Karaman ve Aylan, 2012: 43).

Örgütsel Vizyon: Belirlenen bir vizyonu net bir Ģekilde anlayan ve o vizyona gerçekten inanan çalıĢanlar kuĢkusuz daha büyük bir motivasyon ile iĢlerine sarılacaklardır (Karaman ve Aylan, 2012: 43). Ortak bir hedef doğrultusunda birleĢen çalıĢanlar arasında örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarının görülmesi ihtimali yükselecektir.

Hiyerarşik Düzen: Bireylerin örgüt içerisindeki statüleri yükseldikçe o bireylerin karar verme, diğer bireyleri kontrol etme, serbest çalıĢma ve yönetim güçleri artacaktır. Bu sayede bireylerin örgüte bağlılıkları artacak ve örgütsel vatandaĢlık davranıĢları göstereceklerdir (Karaman ve Aylan, 2012: 43).

Kıdem: Örgüt içerisinde geçirdiği süre ve yaĢı artan bireyler, o örgüte daha çok bağlanacaklardır. Böylece örgüt yararına davranıĢlarda artıĢ gözlenecektir. Örgüte bağlılığı artan bireyler daha fazla sorumluluk ve yükümlülük hissedeceğinden rol kapsamlarını geniĢleterek örgütsel vatandaĢlık davranıĢı göstereceklerdir (Karaman ve Aylan, 2012: 43).

Örgütsel Adalet: Örgütsel adalet algısı, örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarını etkileyen en temel faktörlerden birisidir. Bireylerin adalet algıları pozitif yöndeyse örgütsel bağlılık ve performans da artacaktır. Örgütsel adalet algısı negatif yönde olan bireyler kendilerine tanımlanan görevleri bile tam olarak gerçekleĢtirmeyecek, iĢ arkadaĢlarına ve üstlerine olumsuz davranacak ve sonuç olarak da örgütsel vatandaĢlık davranıĢları göstermeyecektir (Karaman ve Aylan, 2012: 42). Örgütlerinin adil olduğunu düĢünen çalıĢanlar kendilerini değerli hissedecek ve kendilerine saygı duyulan bir organizasyonda gönüllü olarak faydalı davranıĢlar göstererek örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarında bulunacaklardır (Birinci, 2018: 118).

Örgüt Kültürü: Örgüt üyelerini birleĢtiren sosyal bir sistem olarak örgüt kültürü kısaca ortak davranıĢlar bütünü olarak tanımlanabilir. Bir örgütteki kültürü oluĢturan değerler ve normlar, örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarının gösterilmesinde etkili olabilmektedir. Yapılan araĢtırmalar sonucunda, değiĢime, geliĢime ve yeniliğe 102

açık, astları destekleyen ve takım ruhuna önem veren örgüt kültürlerinde daha fazla örgütsel vatandaĢlık davranıĢları gösterildiği tespit edilmiĢtir (Birinci, 2018: 119).

2.6.3.3. Liderin Niteliklerinden Kaynaklanan Nedenler

ġüphesiz ki bir örgütteki liderlik anlayıĢı, o örgütün baĢarı elde etmesi açısından çok önemlidir. Ayrıca literatürdeki birçok çalıĢma, liderin nitelikleri ile örgütsel vatandaĢlık arasında bir iliĢki tespit etmiĢtir. Örneğin liderin davranıĢlarının, örgüt üyelerinin ekstra rol davranıĢında bulunmasını etkilediği tespit edilmiĢtir (Podsakoff, Mackenzie ve Bommer, 1996: 259). Lider çalıĢanlarına yardımcı olarak, ekstra rol davranıĢı göstererek, iĢbirliği yaparak ve örgütü iyi bir biçimde temsil ederek hem kendisi örgütsel vatandaĢlık davranıĢı göstermiĢ olacak; hem de çalıĢanları için bir örnek teĢkil edecektir (Karaman ve Aylan, 2012: 43).

Liderin tarafsız ve dürüst olduğuna dair duyulan inanç çalıĢanların hem liderlerine hem de örgütlerine tam olarak güvenmelerini sağlayacaktır. Böylece iĢ tatmini ve örgütsel bağlılık artacaktır. ĠĢ tatmini ve örgütsel bağlılığı artan bireylerin de örgütsel vatandaĢlık davranıĢı göstermeleri muhtemel olacaktır (Demircan ve Ceylan, 2003: 140). Örgütsel vatandaĢlık davranıĢı ve karizmatik liderlik arasındaki iliĢki araĢtırmanın dördüncü bölümünde detaylıca incelenecektir.

2.6.4. Örgütsel Vatandaşlık Davranışının Sonuçları

Örgütsel vatandaĢlık davranıĢı, özellikle son yıllarda önemli bir araĢtırma konusu olmuĢtur. Örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarının genel olarak performansa olumlu yönde etki edeceği üzerine bir kanı mevcuttur. Ancak örgütsel vatandaĢlık davranıĢının olumsuz etkiler oluĢturacağına inanan araĢtırmacılar da mevcuttur. Literatürdeki çoğu araĢtırmada örgütsel vatandaĢlık davranıĢının sonuçları ya bireysel ve örgütsel düzeyde ya da performans ve baĢarı düzeyinde ele alınmıĢtır. Bu çalıĢmada ise örgütsel vatandaĢlık davranıĢının muhtemel sonuçları olumlu sonuçlar ve olumsuz sonuçlar olarak değerlendirilecektir: 103

2.6.4.1. Örgütsel Vatandaşlık Davranışının Olumlu Sonuçları

Genel açıdan bakıldığında örgütsel vatandaĢlık davranıĢları gözlemlenen bir örgütte yardımlaĢma, iĢbirliği ve nezaket artacağı için bireyler arası çatıĢmalar minimum düzeyde seyredecek ve olumlu davranıĢlara odaklanma sağlanacaktır (Karaman ve Aylan, 2012: 44). Bir örgütteki örgütsel vatandaĢlık davranıĢları, iĢ gücü devrini düĢürecek ve devamsızlığı azaltacaktır. Bireyler kendilerini örgüte adayarak örgütün kalitesine katkı yapmaya çalıĢacaklardır. Örgüt çalıĢanlar için daha cazip olacak ve nihayetinde yüksek bir verimlilik sağlanacaktır.

Örgütsel vatandaĢlık davranıĢları, bireyler arası yardımlaĢma, iĢbirliği ve barıĢçıl ortamı artıracaktır. Bu sayede bireyler arası iletiĢim güçlenecek ve bireylerin performansları olumlu yönde etkilenecektir (Özdevecioğlu, 2003: 119). Bireyler arası iletiĢim arttıkça artan iĢbirliği ve yardımlaĢma sayesinde bireylerin motivasyonları artacak bu sayede de moraller yüksek olacaktır. Morali yüksek çalıĢanlar da stres gibi olumsuz faktörlerden daha kolay korunabileceklerdir.

Örgütsel vatandaĢlık davranıĢları, bireyler arasında “destekleyici rekabet” anlayıĢını geliĢtirerek bireysel ve örgütsel öğrenmeye zemin hazırlar. ÇalıĢanların sorumluluk bilinçlerinin yüksek olmasını, bilinçli davranıĢlarda bulunmalarını ve fedakarlık göstermelerine katkı sağlar. ÇalıĢanların örgüte, liderlerine ve mesai arkadaĢlarına olan güven duygularını artırır. Böylece bireylerin iĢ tatminleri ve örgütsel bağlılıkları pozitif yönde geliĢim gösterir (Birinci, 2018: 124).

Takım ruhu oluĢturulması veya moralin yükseltilmesi gibi, devamlılığı sağlayan fonksiyonların kendiliğinden geliĢmesine zemin hazırlayan örgütsel vatandaĢlık davranıĢları sayesinde zamandan ve enerjiden tasarruf sağlanır. ÇalıĢanlar örgütlerini daha cazip olarak algılayacaklarından örgüte ve iĢlerine daha verimli bir Ģekilde hizmet ederler. YardımlaĢma, iĢbirliği ve iletiĢim yüksek olacağı için bir takım problemlerin ortaya çıkmadan önlenebilmesi kolaylaĢır. Örgüte kendini adayan bireyler, her zaman ve her yerde örgütlerinin imajına olumlu bir katkı yapmaya çalıĢırlar. Örgütün dıĢ tehditlerden korunma düzeyi artar (Karaman ve Aylan, 2012: 45). 104

2.6.4.2. Örgütsel Vatandaşlık Davranışının Olumsuz Sonuçları

Örgütsel vatandaĢlık davranıĢı, genelde olumlu bir algı yaratsa da bazı araĢtırmacılar örgütsel vatandaĢlık davranıĢının ortaya çıkmasını örgütlerin eksikliğine bağlamaktadırlar (Bolino, Turnler ve Niehoff, 2004). Örneğin örgütsel vatandaĢlık davranıĢına ihtiyaç duyan örgütler için bu ihtiyaç örgütün yetersiz eğitim vermesine veya personel seçiminde yanlıĢlıklar olduğuna bir iĢaret olarak gösterilebilir (Karaman ve Aylan, 2012: 45). ÇalıĢanlardan iĢe erken gelmeleri veya iĢten geç ayrılmaları istenirse bu da yine personel hakkındaki sorunların bir göstergesi olarak görülebilir.

Örgütsel vatandaĢlık davranıĢı görülen örgütlerdeki potansiyel tehlikelerden birisi de “Yükselen VatandaĢlık” davranıĢlarıdır. ÇalıĢanlar, örgütsel vatandaĢlık rollerini; kendi formel görevlerinin üstünde tutmaya baĢlamaları yükselen vatandaĢlık davranıĢının bir göstergesidir. VatandaĢlık rollerini kendi asıl görevlerinden üstte tutan bireyler, giderek üzerlerinde baskı hissedeceklerdir. Örneğin devamlı özgecilik davranıĢı gösteren yani sürekli diğerlerine yardım eden bireyler, bir süre sonra kendi iĢlerini ihmal etmeye baĢlayacak ve kendilerinde bir zorluk algısı oluĢacaktır (Perlow ve Weeks, 2002: 23). Örgütsel vatandaĢlık davranıĢının muhtemel olumsuz sonuçları aĢağıda incelenmiĢtir (Bolino vd. 2004: 234):

 ÇalıĢanlar, olumlu bir imaj oluĢturmak için sürekli olarak örgütsel vatandaĢlık davranıĢı göstermeye baĢlarlar.

 Devamlı baĢkalarına yardım eden çalıĢanlar, kendi iĢlerini ihmal ederler.

 ÇalıĢanlar, diğerlerinin itibarlarını bozmak için onlara yardım edebilirler. Sürekli ek görevler için gönüllü olurlar ve diğer arkadaĢlarının önüne geçmeye çalıĢırlar. Kısacası diğerlerini kötü gösterirler.

 Ek görevler için devamlı gönüllü olan çalıĢanlar kendi asli görevlerini ihmal ederler. 105

 ÇalıĢanlar kiĢisel sorumluluklarından, ev hayatlarından veya yalnızlıklarından kaçmak için sürekli örgütsel vatandaĢlık davranıĢları gösterebilirler (Uzun süre çalıĢmak, özel projelere gönüllü olmak, seyahat görevlerine katılmak vs.)

 Bir süre sonra çalıĢanlar ekstra rol davranıĢları ve kendi asli rolleri arasında ayrım yapmakta zorlanabilirler.

 Sürekli görülen örgütsel vatandaĢlık davranıĢları, performans değerlendirmelerinde güvensiz sonuçlar elde edilmesine neden olabilir.

 ÇalıĢanlar iyi bir örgütsel vatandaĢ olarak görünmek için vatandaĢlık davranıĢlarını sürekli olarak artırmaya çalıĢır ve baskı altına girebilirler.

 ÇalıĢanlar bir süre sonra kendi kiĢisel yaĢamlarına, sosyal hayatlarına veya sorumluluklarına daha az zaman ayırmaya baĢlayabilir.

Bu alanda çalıĢma yapan araĢtırmacılar, yüksek oranda örgütsel vatandaĢlık davranıĢının olumlu yanlarına odaklanmıĢlardır. Örgütsel vatandaĢlık davranıĢının olumsuz yanlarına odaklanan çalıĢma sayısı bir hayli azdır. Örgütsel vatandaĢlık davranıĢının olumsuz etkileri üzerine yapılan bir baĢka çalıĢmada, örgütsel vatandaĢlık davranıĢları arttıkça sosyal kaytarmacılığın da arttığı yönünde bir tespit yapılmıĢtır. Sosyal kaytarma davranıĢlarının artması da, çalıĢanların örgütlerine bağlılığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir (ġeĢen, Soran ve Caymaz, 2014: 125).

3. YÖNTEM

Bu bölümde araĢtırmanın yöntemi anlatılmıĢtır. Bu araĢtırmanın yapılma amacından ve neden önemli görüldüğünden bahsedilmiĢtir. Ardından araĢtırmanın evreni, örneklemi ve sınırlılıklarından bahsedilmiĢtir. AraĢtırmanın hangi modele dayandığı ve hipotezlerinin neler olduğu da bu bölümde belirtilmiĢtir. Ve son olarak verilerin toplanma yöntemleri ve analiz yöntemleri hakkında bilgiler verilmiĢtir. 106

3.1. Araştırmanın Amacı

Türkiye 2002 yılından bu yana yaklaĢık 16 yıldır AK Parti tarafından yönetilmektedir. AK Parti girmiĢ olduğu genel seçimlerde 2002‟de %34.3, 2007‟de %46.7, 2011‟de %49.8, Haziran 2015‟te %40.8, Kasım 2015‟te %49.5, 2018‟de de AK Parti adına %42.6; “Cumhur Ġttifakı” adına %53.7 oy alarak her seferinde üstün bir çoğunlukla iktidara gelmeyi baĢarmıĢtır. CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde de AK Parti‟nin adayı olarak Recep Tayyip ERDOĞAN 2014 yılında %51.7 ve 2018 yılında da %52.6 gibi bir çoğunlukla cumhurbaĢkanı seçilmeyi baĢarmıĢtır.

AK Parti girmiĢ olduğu yerel seçimlerde de 2004 yılında 12 büyükĢehir belediye baĢkanı ve 1750 belediye baĢkanı, 2009 yılında 10 büyükĢehir belediye baĢkanı ve 1442 belediye baĢkanı ve 2014 yılında da 18 büyükĢehir belediye baĢkanı ve 800 belediye baĢkanı çıkarmayı baĢarmıĢtır.

Seçim baĢarılarının yanı sıra, AK Parti‟nin baĢarılı teĢkilatlanma yöntemi de dikkat çekmektedir. AK Partili seçmenler bu baĢarıyı genel olarak Recep Tayyip ERDOĞAN‟ın karizmatik ve baĢarılı liderlik davranıĢlarına bağlamaktadır. Muhalefet partilerine oy vermeyi neden düĢünmedikleri sorulduğunda da nedenini lider eksikliği olarak yorumlamaktadırlar. 2018 yılında cumhurbaĢkanlığı seçimleri için Cumhuriyet Halk Partisi‟nden (CHP) aday olan, halk nezdinde karizmatik bir lider olarak görülen Muharrem ĠNCE‟nin aldığı oy oranının, partisinin (CHP) aldığı oy oranından %8 puan yüksek olması bunu ispatlar niteliktedir. Ayrıca 2018 seçimlerinden sonra, CHP içerisinde lider değiĢimi talebinde bulunan muhalif bir grubun oluĢması da yine bu durumu desteklemektedir.

Bu çalıĢma, siyasi partilerin taĢra teĢkilatlarında, üye oldukları partiler için seçim kampanyaları yürüten kiĢilerin liderlerine dair karizmatik liderlik algılarının gösterdikleri örgütsel vatandaĢlık davranıĢları üzerine bir etkisinin olup olmadığını tespit etmeyi amaçlamak için hazırlanmıĢtır. AraĢtırma liderlik algısının, parti üyelerinde gerçekten bir etkisinin olup olmadığını nicel araĢtırma yöntemiyle tespit etmeyi ve literatüre bu konuda somut bir çalıĢma sunmayı amaçlamaktadır.

107

3.2. Araştırmanın Önemi

2002 yılından bu yana iktidar partisi giderek güç kazanırken, muhalefet partileri giderek güç kaybetmekte ve hatta kendi aralarında gruplaĢarak bölünmektedir. Bu bağlamda, iktidar partisini giderek güçlendiren ve kurumsallaĢtıran bazı olgular açıklanacaktır. Bu sayede çalıĢma, mevcut ve yeni kurulacak siyasi partilere bir tavsiye niteliği taĢıması bakımından önemlidir.

Ayrıca literatürde siyasi partiler üzerinde yapılan uygulamalı çalıĢma sayısı oldukça azdır. Aynı konuda yapılan önceki çalıĢmalar genellikle özel iĢletmelerde veya kamu kurumlarında yani katılımcıların görevleri gereği ve maddi kazanç sağlamak için bulundukları kurumlarda yapılmıĢtır. Bu çalıĢmada katılımcılar tamamen gönüllü olarak, hiçbir maddi kar amacı gütmeden gönül verdikleri siyasi partiler için görev yapan üyelerden oluĢmaktadır. Bu açıdan da çalıĢma literatürdeki diğer çalıĢmalardan farklılaĢması ve literatüre yeni bir bakıĢ açısı sağlaması açısından önemli görülmektedir.

3.3. Araştırmanın Evreni, Örneklemi ve Sınırlılıkları

AraĢtırmanın evrenini 2018 CumhurbaĢkanlığı seçimlerine katılmıĢ olan ve Kastamonu‟da temsilcilikleri bulunan siyasi partilere üye bireyler oluĢturmaktadır. Bu siyasi partiler Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), ĠYĠ Parti, Saadet Partisi ve Vatan Partisi‟dir. Siyasi parti temsilcileri resmi üye sayılarını araĢtırmacı ile paylaĢmak istememiĢ ancak kendileri ortalama bir rakam söyleme konusunda ikna edilmiĢlerdir. AraĢtırmacının edindiği bilgiler doğrultusunda 5 Nisan 2019 tarihi itibariyle resmi olmayan ortalama rakamlara göre Kastamonu‟da toplam 30170 siyasi parti üyesi bulunmaktadır. Bu rakamın 25000 civarı AK Parti, 2500 civarı MHP, 1200 civarı CHP, 1100 civarı ĠYĠ Parti, 300 civarı Saadet Partisi ve 70 civarı Vatan Partisi üyelerinden oluĢmaktadır.

Cohen, Manion ve Morrison‟a göre evreni 50.000 kiĢiden oluĢan bir araĢtırma için örneklem sayısı %95 güven ile en az 381 olmalıdır (Yıldız, 2017: 442). Bundan hareketle araĢtırmacı, çalıĢmaya baĢlarken 450 adet anket formu 108

çoğaltmıĢtır. AraĢtırmanın örneklemi, yukarıda sayılan siyasi partilerin Kastamonu il merkezindeki teĢkilatlarında tamamen gönüllü olarak görev alan, sorumluluk üstlenen üyelerden kolayda örneklem yöntemiyle seçilmiĢ olan 450 bireyden oluĢmaktadır. Katılımcıların ağırlıkları siyasi partilerin üye sayılarına göre kabaca hesaplanmıĢ ve üye sayısı fazla olan siyasi partilerden daha çok katılım sağlanmaya çalıĢılmıĢtır.

AraĢtırmanın en büyük sınırlılığı, katılımcıların anket formlarını objektif doldurmama ihtimalidir. AraĢtırmacı bu konuda objektifliği sağlamak için katılımcılara gerekli açıklamaları yaparak güven sağlamaya çalıĢmıĢtır. AraĢtırmanın diğer sınırlılıkları ise zaman ve maliyet kısıtlarıdır. Bu kısıtlar nedeniyle araĢtırma sadece belli bir coğrafi bölgede sınırlı tutulmak durumunda kalmıĢtır.

3.4. Araştırmanın Modeli ve Hipotezleri

AraĢtırma, birden çok değiĢken arasındaki etkileĢimleri tespit etmek ya da grup ortalamalarını karĢılaĢtırmak için kullanılan iliĢkisel tarama modeline dayanmaktadır (ġimĢek, 2012: 92). AraĢtırmanın hipotezleri aĢağıda sıralanmıĢtır:

H1 - Katılımcıların karizmatik liderlik algıları demografik niteliklerine göre farklılık göstermektedir.

H1a - Katılımcıların karizmatik liderlik algıları cinsiyetlerine göre farklılık göstermektedir.

H1b - Katılımcıların karizmatik liderlik algıları eğitim düzeylerine göre farklılık göstermektedir.

H1c - Katılımcıların karizmatik liderlik algıları en uzun yaĢadıkları yerleĢim birimine göre farklılık göstermektedir.

H1d - Katılımcıların karizmatik liderlik algıları yaĢ aralıklarına göre farklılık göstermektedir. 109

H1e – Katılımcıların karizmatik liderlik algıları üye oldukları siyasi partilere göre farklılık göstermektedir.

H2 – Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algısı ile gösterdikleri örgütsel vatandaĢlık davranıĢı arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki vardır.

H2a - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algısı ile gösterdikleri sivil erdem ve vicdanlılık davranıĢları arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki vardır.

H2b - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algısı ile gösterdikleri özgecilik davranıĢı arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki vardır.

H2c - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algısı ile gösterdikleri sportmenlik davranıĢı arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki vardır.

H2d - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algısı ile gösterdikleri nezaket davranıĢı arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki vardır.

H3 - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algıları gösterdikleri örgütsel vatandaĢlık davranıĢları üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir.

H3a - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algıları gösterdikleri sivil erdem ve vicdanlılık davranıĢı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir.

H3b - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algıları gösterdikleri özgecilik davranıĢı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir.

H3c - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algıları gösterdikleri sportmenlik davranıĢı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir.

H3d - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algıları gösterdikleri nezaket davranıĢı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir.

110

3.5. Veri Toplama Yöntemi ve Aracı

AraĢtırmanın verileri, katılımcılara dağıtılan anket formları aracılığıyla toplanmıĢtır. Anket formları katılımcılara iki Ģekilde uygulanmıĢtır. 450 adet basılan anket formlarından 200 adedi siyasi partilerin temsilciliklerine üye sayılarına göre paylaĢtırılarak teslim edilmiĢ, oradaki görevliler bilgilendirilmiĢ ve tanınan belirli bir süreden sonra araĢtırmacı tarafından toplanmıĢtır. Aynı zamanda araĢtırmacı bütün siyasi partilerden birer temsilci ile sürekli irtibat halinde olmuĢ; bu siyasi partilerin toplantılarına, çalıĢmalarına ve buluĢmalarına katılarak katılımcılara bizzat uygulanmıĢlardır. Basılan anket formlarından bir kaçının teslim edildikleri siyasi partilerde kaybolmaları, katılımcıların çalıĢmaya katılmak istememeleri, bazı partilerin üye sayılarının oldukça düĢük olmaları nedeniyle 56 adet anket formu iptal edilmiĢ, geriye kalan 394 adet anket formu değerlendirmeye alınmıĢtır.

Karizmatik liderlik algısının ölçülebilmesi amacıyla Conger ve Kanungo‟nun 1994 yılında geliĢtirdikleri “Karizmatik Liderlik Ölçeği” kullanılmıĢtır. Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢlarını ölçebilmek amacıyla da Podsakoff ve Mackenzie tarafından 1989 yılında oluĢturulan “Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı Ölçeği” kullanılmıĢtır. Bu ölçeklerin seçilmelerinin sebebi literatürdeki çoğu çalıĢmada kullanılmıĢ olmaları ve geçerlilik ve güvenilirliklerini ispatlamıĢ olmalarıdır. Kullanılan ölçekler katılımcıların anlayabileceği Ģekilde çevrilmiĢ, düzenlenmiĢ ve sadeleĢtirilmiĢtir. Toplanan anket formları katılımcı tarafından elektronik ortama aktarılmıĢ ve SPSS aracılığıyla analizler yapılmıĢtır.

3.6. Verilerin Analiz Yöntemi

AraĢtırmada toplanan veriler, bilgisayar ortamında SPSS paket veri programı kullanılarak analiz edilmiĢtir. Ġlk önce verilerin güvenilirlik ve geçerlilik analizleri yapılmıĢtır. Ardından hipotezlere uygun olarak farklılıkları test edebilmek amacıyla Bağımsız T-Testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi; etki tespiti yapabilmek amacıyla ise Regresyon analizi kullanılarak veriler çözümlenmiĢtir. 111

4. ARAŞTIRMA BULGULARI

Bu bölümde araĢtırmanın güvenilirlik ve geçerlilik analizleri, katılımcıların demografik bilgileri, araĢtırmanın sorularına cevap verebilmek için yapılan analizlerin sonuçları verilmiĢtir. AraĢtırmanın sorularına uygun olarak farklılıkların ölçülebilmesi açısından t-testi ve tek yönlü varyans analizi sonuçları, korelasyon analizi sonuçları ve regresyon analizi sonuçları bu bölümde yer almaktadır. AraĢtırmanın hipotezleri bu bölümde test edilmiĢ ve bu hipotezlerin durum özetlerini gösteren tablolar da bu bölümde paylaĢılmıĢtır.

4.1. Güvenilirlik ve Geçerlilik Analizleri

AraĢtırmada kullanılan ölçeklerin güvenilirliklerini analiz edebilmek için Cronbach‟s Alpha testinden; geçerliliklerini analiz edebilmek için de faktör analizinden faydalanılmıĢtır. Kullanılan ölçeklerin güvenilirlik analizleri aĢağıdaki tabloda verilmiĢtir:

Tablo 24. Ölçeklerin güvenilirlik analizleri

Ölçek Soru Sayısı Cronbach’s Alpha Değeri Karizmatik Liderlik Algısı 21 ,977 Örgütsel Vatandaşlık Davranışı 22 .970

“Karizmatik Liderlik Algısı” ölçeğinde yer alan 10, 12, 23 ve 24. Sorular, hem ölçeğin güvenilirliğine olumsuz etki yaptığı hem de faktör analizini bozdukları için ölçekten çıkarılmıĢlardır. Karizmatik Liderlik Algısı beĢ temel faktörde ve toplamda %86,555 varyansla açıklanmıĢtır. Ölçeğin örneklem yeterlilik sayısı (KMO) ,957 olarak ölçülmüĢtür. Bu ölçeğin faktör analizi ve Cronbach‟s Alpha katsayısı incelendiğinde güvenilirliğinin ve geçerliliğinin yüksek olduğu görülmektedir. Bu faktör yapısı Cogner ve Kanungo‟nun da tanımladığı boyutlar ile benzerlik göstermektedir. “Karizmatik Liderlik Algısı” ölçeğinin faktör analizi aĢağıda görülen tablo 25‟te verilmiĢtir:

112

Tablo 25. Karizmatik liderlik algısı ölçeğinin faktör analizi

Faktör Yük Değerleri 1 2 3 4 5 Karizmatik Liderlik Algısı (Faktör ve Değişkenler)

Faktör 1: Vizyon Belirleyebilme ve Net İfade Yeteneği KL2-Bir gruba karĢı sunum yaparken çok kabiliyetli 1,022 görünmektedir. KL1-Topluluğa karĢı heyecan verici bir konuĢmacıdır. ,997 KL3-Ġlham verici ve motive edicidir. ,979 KL4-Vizyon sahibidir, gelecekteki ihtimaller hakkında yeni ,812 fikirler sunar. KL5-Ġlham verici stratejik amaçlar ortaya koyar. ,762 KL6-Partimizin geleceği hakkında sürekli yeni fikirler ,646 sunar. Faktör 2: Kişisel Risk Üstlenebilme 1 2 3 4 5 KL19-Parti uğruna yüksek derecede kiĢisel zararlara ,906 katlanır. KL18-Parti uğruna yüksek derecede risk alabilir. ,889 KL17-Partimizin hedeflerine ulaĢması için kiĢisel fedakârlık ,741 gösterebilir. KL16-Partimizin hedeflerine ulaĢması için kiĢisel riskler ,624 alabilir. Faktör 3: Çevresel Duyarlılık 1 2 3 4 5 KL9-Kendi amaçlarını gerçekleĢtirmede karĢısına 1,001 çıkabilecek parti içi engelleri önceden görebilir. KL8-Partimizin amaçlarını gerçekleĢtirmede karĢısına ,735 çıkabilecek olan fiziksel ve çevresel engelleri önceden görebilir. KL11-Partimizin amaçlarını gerçekleĢtirmesine destek ,695 olacak yeni çevresel fırsatları önceden görebilir. KL7-Partimizin amaçlarını gerçekleĢtirmede karĢısına ,683 çıkabilecek olan sosyal ve kültürel engelleri önceden görebilir. Faktör 4: Geleneksel Olmayan Davranışlar Gösterme 1 2 3 4 5 KL14-Partimizin hedeflerine ulaĢmasında geleneksel ,885 olmayan yöntemler kullanır. KL15-Sık sık diğer üyeleri de ĢaĢırtabilecek kendine özgü ,796 davranıĢlarda bulunur. KL13-Partinin hedeflere ulaĢması için alıĢılmıĢın dıĢında ,709 davranıĢlar gösterir. Faktör 5: Üye İhtiyaçlarına Duyarlılık 1 2 3 4 5 KL22-Sık sık partideki diğer üyelerin ihtiyaçları ve ,972 duyguları ile ilgilendiğini ifade eder. KL20-Partimizdeki diğer üyelerin ihtiyaçlarına ve ,929 duygularına karĢı oldukça hassasiyet gösterir. KL21-KarĢılıklı hoĢgörü ve saygı duygularını geliĢtirerek ,819 diğerlerini etkiler. Faktörlere ilişkin Cronbach’s Alpha ,968 ,959 ,933 ,849 ,893 Faktörlere ilişkin açıklanan varyans (%) 69,485 5,777 4,572 3,531 3,190 Ölçeğin tamamına ilişkin Cronbach’s Alpha ,977 Ölçeğe ilişkin açıklanan toplam varyans (%) 86,555 Kaiser-Meyer-Olkin Measure (KMO) (%) ,957 113

Tablo 26. Örgütsel vatandaşlık davranışı ölçeğinin faktör analizi

Faktör Yük Değerleri Örgütsel Vatandaşlık Davranışı (Faktör ve Değişkenler) 1 2 3 4 Faktör 1: Sivil Erdem ve Vicdanlılık ÖV20-ġu an bulunduğum partinin baĢarılı olması benim mutlu ,967 olmama önemli katkı sağlar. ÖV21-ġu an bulunduğum parti benim uzun yıllar bulunmak istediğim ,933 ve kendimi ait hissettiğim bir yapıya sahiptir. ÖV24-Parti içi toplantılarda düzenli olarak yer alır ve tartıĢmalara ,872 aktif olarak katılırım. ÖV22-ġu an bulunduğum parti örgütünün iĢlerini kendi kiĢisel iĢim ,788 gibi benimserim ve her türlü katkıyı yapmak isterim. ÖV23-Partimin imajına olumlu katkı sağlayabilecek bütün faaliyetlere ,746 gönüllü olarak katılırım. ÖV18-ġu an bulunduğum parti benim sosyal hayatımın önemli bir ,680 parçasıdır. ÖV19-Partimi geliĢtirmek için boĢ zamanlarımda da fikir üretmeye ,678 çalıĢırım. ÖV17-Parti örgütünde arkadaĢlarımın herhangi bir problemle ,541 karĢılaĢacaklarını fark edersem, beni ilgilendirmese de onları uyarırım. Faktör 2: Özgecilik 1 2 3 4 ÖV2-Partideki arkadaĢlarımın karĢılaĢtığı sorunlara çözüm bulmaya 1,079 çalıĢırım. ÖV1-Herhangi bir sebepten dolayı görevini gerçekleĢtiremeyecek olan ,862 arkadaĢlarımın yerine geçerek onlara yardımcı olurum. ÖV3-Yaptığımız iĢin püf noktalarını arkadaĢlarıma gösterme ,799 konusunda istekliyim. ÖV4-Partimizde gerektiğinde görevim olmayan iĢleri yaparım. ,540 ÖV5-Partimize yeni katılan arkadaĢlarımızın uyum sağlayabilmesi ,501 için çaba gösteririm. ÖV6-Parti içinde yaĢanan değiĢim ve geliĢimlere rahatlıkla ayak ,429 uydururum. Faktör 3: Sportmenlik 1 2 3 4 ÖV12-ArkadaĢlarımın bana iĢlerimizle ilgili gerektiğinde müdahale ,831 etmelerine hoĢgörü gösteririm. ÖV11-Ufak sorunlar partimle ilgili olumlu beklentilerimi etkilemez. ,691 ÖV9-Parti ortamından kaynaklanan bazı problemleri görmezden ,579 gelirim. ÖV7-Partimdeki kurallara gönüllü olarak uyarım. ,440 ÖV10-ArkadaĢlarımın fikirlerine ve aldıkları kararlara saygı duyarım. ,306 Faktör 4: Nezaket 1 2 3 4 ÖV14-Parti örgütü ile ilgili sorun çıkabilecek konuları arkadaĢlarımla ,958 ve üstlerimle paylaĢırım. ÖV13-Partimi geliĢtirmek için ekstra fikirler üretirim ve bunları ,468 paylaĢırım. ÖV15-Parti örgütü ile ilgili sorunların çözümüne katkıda bulunmak ,378 konusunda elimden geleni yaparım. Faktörlere İlişkin Cronbach's Alpha ,949 ,942 ,802 ,932 Faktörlere ilişkin açıklanan varyans (%) 51,299 15,279 3,236 2,413 Ölçeğin tamamına ilişkin Cronbach's Alpha ,970 Ölçeğe ilişkin toplam açıklanan varyans (%) 72,227 Kaiser-Meyer-Olkin Measure (KMO) (%) ,966

114

Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı ölçeğinin faktör analizi yukarıda görülen tablo 26‟da verilmiĢtir. “Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı” ölçeğinde yer alan 8 ve 16. Sorular faktör analizi sonucu herhangi bir faktöre yerleĢemedikleri için ölçekten çıkarılmıĢlardır. Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı dört temel faktörde ve toplamda %72,227 varyansla açıklanmıĢtır. Ölçeğin örneklem yeterlilik sayısı (KMO) ,966 olarak ölçülmüĢtür. Bu ölçeğin faktör analizi ve Cronbach‟s Alpha katsayısı incelendiğinde güvenilirliğinin ve geçerliliğinin yüksek olduğu görülmektedir. Bu faktör yapısı Podsakoff ve Mackenzie‟nin de tanımladığı boyutlar ile benzerlik göstermektedir.

Yapılan faktör analizleri sonucunda “Karizmatik Liderlik Algısı” ölçeği için tanımlanan beĢ faktör “1- Vizyon Belirleyebilme ve Net Ġfade Yeteneği, 2-KiĢisel Riske Katlanma, 3-Çevresel Duyarlılık, 4-Geleneksel Olmayan DavranıĢlar Gösterme ve 5-Üye Ġhtiyaçlarına Duyarlılık” baĢlıklarında toplanmıĢtır. “Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı” ölçeği için tanımlanan dört faktör ise “1-Sivil Erdem ve Vicdanlılık, 2-Özgecilik, 3-Sportmenlik ve 4-Nezaket” baĢlıkları altında toplanmıĢlardır.

4.2. Katılımcıların Demografik Bilgileri

Tablo 27. Katılımcıların demografik bilgileri

F % F % Kadın 91 23,1 0-3 Yıl 173 43,9 Cinsiyet Partiye Ne Erkek 303 76.9 4-7 Yıl 80 20,3 Zamandır TOPLAM 394 100,0 8-10 Yıl 51 12,9 Üye En Uzun BüyükĢehir 28 7,1 10 Yıl ve Üzeri 79 20,1 Yaşadığı ġehir 203 51,5 TOPLAM 383 97,2 Yerleşim Ġlçe 120 30,5 0-1900 TL 66 16,8 Birimi Köy 34 8,6 1901-3500 TL 147 37,3 TOPLAM 385 97,7 Hane Gelir 3501-6000 TL 113 28,7 ĠĢçi 75 19,0 Durumu 6001-8000 TL 26 6,6 Serbest Meslek 60 15,2 8001-10000 TL 17 4,3 Öğrenci 78 19,8 10001 TL ve üzeri 13 3,3 Çiftçi 39 9,9 TOPLAM 382 97,0 Meslek Esnaf 28 7,1 Ġlkokul 40 10,2 ĠĢsiz 26 6,6 Eğitim Lise 140 35,5 Ev Hanımı 23 5,8 Durumu Ön Lisans 92 23,4 ĠĢveren 20 5,1 Lisans 94 23,9 115

Emekli 44 11,2 Yüksek Lisans 23 5,8 TOPLAM 393 99,7 Doktora 4 1,0 18-27 130 33,0 TOPLAM 393 99,7 28-37 81 20,6 AK Parti 146 37,1 Yaş 38-47 62 15,7 CHP 65 16,5 Hangi 48-57 85 21,6 MHP 81 20,6 Siyasi 58 ve üzeri 35 8,9 ĠYĠ Parti 58 14,7 Partiye Üye TOPLAM 394 100,0 Saadet Partisi 36 9,1 Yönetim Kurulu 121 30,7 Vatan Partisi 8 2,0 Partideki Kadın Kolları 27 6,9 TOPLAM 394 100,0 Konumu Gençlik Kolları 71 18,0 Üye 172 43,7 TOPLAM 391 99,2

Katılımcıların demografik niteliklerinin yer aldığı tablo incelendiğinde, katılımcıların %76.9 gibi bir oranda erkek oldukları anlaĢılmaktadır. Katılımcılar %19,8 çoğunlukla öğrencilerden, %19,0 çoğunlukla iĢçilerden oluĢmaktadır. Katılımcıların %35,5 gibi bir çoğunluğu lise mezunuyken, %23,9‟u lisans ve %23,4‟ü de ön lisans mezunudur. Katılımcıların yaĢ aralıklarına bakıldığında, 18-27 yaĢ aralığındaki gençlerin %33,0‟lık bir oran ile en kalabalık grup olduğu görülmektedir. AĢağıdaki tablolarda ise katılımcılara sorulan diğer soruların analizleri yer almaktadır.

Tablo 28. Parti mi önemli lider mi önemli sorusuna katılımcıların yaklaşımı

F %

Desteklediğim Parti 220 55,8 Hangisi Partimin Lideri 167 42,4 Önemli TOPLAM 387 98,2 Cevapsız 7 1,8 TOPLAM 394 100,0

Katılımcılara sorulan “Sizin için hangisi daha önemlidir?” sorusuna verilen cevaplar Tablo 28‟de gösterilmiĢtir. Buna göre katılımcıların %55,8‟lik bir oranı için destekledikleri parti, liderlerinden daha önemlidir.

116

Tablo 29. Katılımcıların siyasi ideolojileri

Cevaplar F % Milliyetçi 221 41,9% Liberal 8 1,5% Atatürkçü 119 22,6% Siyasi Ġdeoloji Muhafazakar 78 14,8% Sosyal Demokrat 56 10,6% Diğer 45 11,6% TOPLAM 527 100,0% *Çoklu cevap olduğu için N>394

Katılımcılara sorulan “Ġdeolojinizi nasıl tanımlarsınız?” sorusuna verilen cevaplar Tablo 29‟da gösterilmiĢtir. Buna göre katılımcıların %41,9‟luk bir oranı kendilerini Milliyetçi olarak tanımlarken, %22,6‟lık bir oranı da kendilerini Atatürkçü olarak tanımlamaktadırlar. Bu soru katılımcılara çoklu cevap ve açık uçlu seçenekleri ile sorulduğundan toplam cevap sayısı, katılımcı sayısından fazla çıkmaktadır.

Tablo 30. Katılımcıların siyasal tercihlerinde etkili olan faktörler

Cevaplar F % Ailem 92 21,3% ArkadaĢlarım 35 8,1% Siyasal Medya 18 4,2% Tercihlerinizde Sivil Toplum KuruluĢları 9 2,1% Hangisi Etkilidir? Kendi Tecrübelerim 274 63,6% Diğer 3 ,8% TOPLAM 431 100,0% *Çoklu cevap olduğu için N>394

Katılımcılara sorulan “Siyasal tercihlerinizde hangisi etkilidir?” sorusuna verilen cevaplar Tablo 30‟da gösterilmiĢtir. Buna göre katılımcıların %63,62lık bir oranı kendi tecrübeleri neticesinde siyasal tercihlerini Ģekillendirdiklerini belirtirlerken, %21,3‟lük bir oranı da ailelerinin etkisiyle Ģekillendirdiklerini beyan etmiĢlerdir. Bu soru katılımcılara çoklu cevap ve açık uçlu seçenekleri ile sorulduğundan toplam cevap sayısı, katılımcı sayısından fazla çıkmaktadır.

117

Tablo 31. Katılımcıların destekledikleri siyasi partileri tercih etme nedenleri

Cevaplar F % Ġdeolojime Uygun 262 49,5% Desteklediğiniz Ġcraatlarını Beğeniyorum 90 17,0% Partiyi Partiyi Liderini Seviyorum 133 25,1% Tercih Etme KiĢisel Çıkarlarıma Uygun 15 2,8% Nedeniniz? Parti Kadrosunu Seviyorum 27 5,1% Diğer 2 ,4% TOPLAM 529 100,0% *Çoklu cevap olduğu için N>394

Katılımcılara sorulan “Desteklediğiniz Partiyi Tercih Etme Nedeniniz?” sorusuna verilen cevaplar Tablo 31‟de gösterilmiĢtir. Buna göre katılımcıların %49,5 bir oranı destekledikleri partileri ideolojilerine uygun olduğu için desteklediklerini belirtmiĢtir. Katılımcıların %25,1‟lik bir oranı da destekledikleri partinin liderini sevdikleri için ve %17‟lik bir oranı da icraatlarını beğendikleri için desteklediklerini beyan etmiĢlerdir. Bu soru katılımcılara çoklu cevap ve açık uçlu seçenekleri ile sorulduğundan toplam cevap sayısı, katılımcı sayısından fazla çıkmaktadır. Demografik soruların bazıları partiler bazında çapraz tablo analizi aracılığıyla aĢağıda incelenmiĢtir.

4.2.1. Partiler bazında cinsiyet dağılımı

Tablo 32. Partiler bazında cinsiyet dağılımı

Hangi Siyasi Partiye Üye? Saadet Vatan TOPLAM AK Parti CHP İYİ Parti MHP Partisi Partisi F 97 52 47 70 29 8 303 Erkek % 66,4% 80,0% 81,0% 86,4% 80,6% 100,0% 76,9% Cinsiyet F 49 13 11 11 7 0 91 Kadın % 33,6% 20,0% 19,0% 13,6% 19,4% 0,0% 23,1% F 146 65 58 81 36 8 394 TOPLAM 100,0 % 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% %

Tablo 32‟de görüldüğü gibi, bütün siyasi partilerde erkek üye katılımcı sayısı kadın üye katılımcı sayısından oldukça fazladır. %33,6‟lık bir kadın üye katılımcı oranıyla AK Parti‟de bu fark diğer partilere göre nispeten daha azdır. Vatan Partili üye katılımcılardan hiçbirisi kadın değildir. %86,4‟lük erkek üye katılımcı oranıyla 118

da MHP‟deki erkek üye katılımcı sayısı diğer partilerdeki erkek üye katılımcı sayılarından nispeten fazladır.

4.2.2. Partiler bazında eğitim durumu dağılımı

Tablo 33. Partiler bazında eğitim durumu dağılımı

Hangi Siyasi Partiye Üye? TOPLAM AK İYİ Saadet Vatan Parti CHP Parti MHP Partisi Partisi F 27 5 2 6 0 0 40 İlkokul % 18,5% 7,8% 3,4% 7,4% 0,0% 0,0% 10,2% F 54 21 26 26 11 2 140 Lise % 37,0% 32,8% 44,8% 32,1% 30,6% 25,0% 35,6% Ön F 37 14 8 23 9 1 92 Lisans Eğitim % 25,3% 21,9% 13,8% 28,4% 25,0% 12,5% 23,4% Durumu F 23 18 17 18 15 3 94 Lisans % 15,8% 28,1% 29,3% 22,2% 41,7% 37,5% 23,9% Yüksek F 3 6 5 6 1 2 23 Lisans % 2,1% 9,4% 8,6% 7,4% 2,8% 25,0% 5,9% F 2 0 0 2 0 0 4 Doktora % 1,4% 0,0% 0,0% 2,5% 0,0% 0,0% 1,0% F 146 64 58 81 36 8 393 TOPLAM % 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%

Tablo 33‟te görüldüğü üzere AK Parti üyesi katılımcıların %37,0‟lık bir oranı lise mezunuyken %25,3‟lük bir oranı da ön lisans mezunudur. CHP üyesi katılımcıların %32,8‟lik bir oranı lise mezunuyken %28,1‟lik bir oranı da lisans mezunudur. ĠYĠ Parti üyesi katılımcıların %44,8‟lik bir oranı lise mezunu, %29,3‟lük bir oranı ise lisans mezunudur. MHP üyesi katılımcıların %41,7‟si lisans mezunu, %30,6‟lık bir oranı da lise mezunudur. Saadet Partili üye katılımcıların %41,7‟si lisans, %30,6‟lık bir oranı da lise mezunudur. Vatan Partili üye katılımcıların da %37,5‟lik bir oranı lisans mezunuyken; %25‟lik bir oranı lise ve diğer %25‟lik oranı yüksek lisans mezunudur.

119

4.2.3. Partiler bazında meslek dağılımı

Tablo 34. Partiler bazında meslek dağılımı

Hangi Siyasi Partiye Üye? AK İYİ Saadet Vatan TOPLAM CHP MHP Parti Parti Partisi Partisi F 25 14 12 13 10 1 75 İşçi % 17,2% 21,5% 20,7% 16,0% 27,8% 12,5% 19,1% Serbest F 12 17 7 16 8 0 60 Meslek % 8,3% 26,2% 12,1% 19,8% 22,2% 0,0% 15,3% F 33 8 9 22 6 0 78 Öğrenci % 22,8% 12,3% 15,5% 27,2% 16,7% 0,0% 19,8% F 10 7 7 10 4 1 39 Çiftçi % 6,9% 10,8% 12,1% 12,3% 11,1% 12,5% 9,9% F 18 5 0 1 4 0 28 Meslek Esnaf % 12,4% 7,7% 0,0% 1,2% 11,1% 0,0% 7,1% F 17 3 0 6 0 0 26 İşsiz % 11,7% 4,6% 0,0% 7,4% 0,0% 0,0% 6,6% Ev F 15 2 1 4 1 0 23 Hanımı % 10,3% 3,1% 1,7% 4,9% 2,8% 0,0% 5,9% F 8 2 4 2 3 1 20 İşveren % 5,5% 3,1% 6,9% 2,5% 8,3% 12,5% 5,1% F 7 7 18 7 0 5 44 Emekli % 4,8% 10,8% 31,0% 8,6% 0,0% 62,5% 11,2% F 145 65 58 81 36 8 393 TOPLAM % 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%

Tablo 34‟te görüldüğü gibi AK Parti üyesi katılımcıların %22,8‟lik bir çoğunluğunu öğrenciler, CHP üyesi katılımcıların %26,2‟lik bir çoğunluğunu serbest meslek erbapları oluĢturmaktadır. ĠYĠ Parti üyesi katılımcıların %31,0‟lik bir çoğunluğunu emekliler, MHP‟li katılımcıların %27,2‟lik bir çoğunluğunu öğrenciler oluĢturmaktadır. Saadet Partili katılımcıların %27,2‟lik bir kısmını iĢçiler ve Vatan Partili katılımcıların da %62,5‟lik bir kısmını emekliler oluĢturmaktadır.

120

4.2.4. Partiler bazında yaş aralıkları dağılımı

Tablo 35. Partiler bazında yaş aralıkları dağılımı

Hangi Siyasi Partiye Üye? AK ĠYĠ Saadet Vatan TOPLAM CHP MHP Parti Parti Partisi Partisi F 61 16 9 33 11 0 130 18-27 % 41,8% 25,0% 15,5% 40,7% 30,6% 0,0% 33,1% F 33 10 11 15 12 0 81 28-37 % 22,6% 15,6% 19,0% 18,5% 33,3% 0,0% 20,6% F 25 9 6 14 8 0 62 YaĢ 38-47 % 17,1% 14,1% 10,3% 17,3% 22,2% 0,0% 15,8% F 22 19 21 16 5 2 85 48-57 % 15,1% 29,7% 36,2% 19,8% 13,9% 25,0% 21,6% 58 ve F 5 10 11 3 0 6 35 üzeri % 3,4% 15,6% 19,0% 3,7% 0,0% 75,0% 8,9% F 146 64 58 81 36 8 393 Toplam % 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%

Tablo 35‟te görüldüğü üzere, AK Parti üyesi katılımcıların %41,8 gibi büyük bir çoğunluğu 18-27 yaĢ aralığı bireylerden, %22.6‟lık bir kısmı da 28-37 yaĢ aralığı bireylerden oluĢmaktadır. CHP üyesi katılımcıların da %29.7‟si 48-57 yaĢ aralığı bireylerden ve %25‟i de 18-27 yaĢ aralığı bireylerden oluĢmaktadır. ĠYĠ Parti üyesi katılımcıların %36,2‟lik bir kısmı 48-57 yaĢ aralığı bireylerden; MHP‟nin %40,7‟lik bir kısmı da 18-27 yaĢ aralığı bireylerden oluĢmaktadır. Saadet Partili üye katılımcıların yaĢ aralıkları birbirine yakın olmakla birlikte çoğunluk %33,3‟lük bir oranla en fazla 28-37 yaĢ aralığı bireylerden oluĢmaktadır. Vatan Partili üye katılımcıların ise %75‟i 58 yaĢ ve üzeri bireylerden oluĢurken; geri kalan kısmı da 48-57 yaĢ aralığındaki bireylerden oluĢmaktadır.

121

4.2.5. Partiler bazında siyasi ideolojiler dağılımı

Tablo 36. Partiler bazında siyasi ideolojiler dağılımı

Siyasi Ġdeolojisini Nasıl Tanımlıyor Sosyal TOPLAM Milliyetçi Liberal Atatürkçü Muhafazakâr Diğer Demokrat AK F 84 3 50 50 10 1 144 Parti % 58,3% 2,1% 34,7% 34,7% 6,9% 0,0% 137,4% F 1 2 24 1 42 7 77 CHP % 1,6% 3,2% 38,7% 1,6% 67,7% 11,3% 124,1% ĠYĠ F 56 0 24 9 2 0 91 Parti % 96,6% 0,0% 41,4% 15,5% 3,4% 0,0% 156,9% F 79 2 13 10 0 8 112 MHP % 97,5% 2,5% 16,0% 12,3% 0,0% 9,9% 138,2% Saadet F 0 0 0 8 0 29 37 Partisi % 0,0% 0,0% 0,0% 22,2% 0,0% 80,6% 102,8% Vatan F 1 1 8 0 2 0 12 Partisi % 12,5% 12,5% 100,0% 0,0% 25,0% 0,0% 150,0% Toplam F 221 8 119 78 56 7 527

*Çoklu cevap olduğu için toplam % > %100

Tablo 36‟da görüldüğü üzere, AK Parti üyesi katılımcıların %58,3‟ü kendilerini Milliyetçi olarak tanımlarken, %34,7‟si Atatürkçü ve diğer %34,7‟si de Muhafazakar olarak tanımlamaktadır. CHP üyesi katılımcıların %67,7‟si kendilerini Sosyal Demokrat olarak tanımlarken, %38,7‟si kendilerini Atatürkçü olarak tanımlamaktadır. ĠYĠ Parti üyesi katılımcıların %96,6‟sı kendilerini Milliyetçi olarak tanımlarken, %41,4‟ü kendisini Atatürkçü olarak tanımlamaktadır. MHP üyesi katılımcıların %97,5‟i kendilerini Milliyetçi olarak tanımlarken, %16‟sı da kendilerini Atatürkçü olarak tanımlamaktadırlar. Saadet Partili katılımcıların %80,29‟u kendisini Milli GörüĢçü olarak tanımlarken, %22,2‟si kendini Muhafazakar olarak tanımlamaktadır. Vatan Partili katılımcıların %100‟ü kendini Atatürkçü olarak tanımlarken, %25‟i de Sosyal Demokrat olarak tanımlamaktadırlar. Bu soru katılımcılara çoklu cevap ve açık uçlu seçenekleri ile sorulduğundan toplam yüzde, %100‟den fazla çıkmaktadır.

122

4.2.6. Partiler bazında siyasal tercih nedenleri dağılımı

Tablo 37. Partiler bazında siyasal tercih nedenleri dağılımı

Siyasal Tercihlerinde Hangisi Etkili TOPLAM Kendi Ailem ArkadaĢlarım Medya STK Diğer Tecrübelerim

AK F 38 16 9 5 91 1 160 Parti % 26,6% 11,2% 6,3% 3,5% 63,6% 0,7% 111,9% F 14 2 1 2 47 0 66 CHP % 22,6% 3,2% 1,6% 3,2% 75,8% 0,0% 106,4% ĠYĠ F 10 3 7 2 48 0 70 Parti % 17,5% 5,3% 12,3% 3,5% 84,2% 0,0% 122,8% F 29 12 1 0 49 1 92 MHP % 36,3% 15,0% 1,3% 0,0% 61,3% 1,2% 115,2% Saadet F 0 2 0 0 33 0 35 Partisi % 0,0% 5,7% 0,0% 0,0% 94,3% 0,0% 100,0% Vatan F 1 0 0 0 6 1 8 Partisi % 12,5% 0,0% 0,0% 0,0% 75,0% 12,5% 100,0% Toplam F 92 35 18 9 274 1 431 *Çoklu cevap olduğu için toplam % > %100

Tablo 37‟de görüldüğü gibi, AK Parti üyesi katılımcıların %63‟ünün siyasal tercihlerinde kendi tecrübeleri etkiliyken %26,6‟sının ailesi etkili olmuĢtur. CHP üyesi katılımcıların %75,8‟inin siyasal tercihlerinde kendi tecrübeleri etkiliyken, %22,6‟sının ailesi etkili olmuĢtur. ĠYĠ Parti üyesi katılımcıların %84,2‟si siyasal tercihlerinde kendi tecrübelerini referans olarak alırken, %17,5‟i ailesinden etkilenmiĢlerdir. MHP üyesi katılımcıların %61,3‟ü siyasal tercihlerinde kendi tecrübelerinden yola çıkarlarken, %36,3‟ü de ailesinden etkilenmiĢlerdir. Saadet Partili katılımcıların %94,3‟ü kendi tecrübelerini; Vatan Partili katılımcıların da %75‟i kendi tecrübelerini referans almaktadırlar.

123

4.2.7. Partiler bazında üye olunan partiyi tercih nedenleri dağılımı

Tablo 38. Partiler bazında üye olunan partiyi tercih nedenleri dağılımı

Bu Partiyi Tercih Etme Nedeniniz? KiĢisel Parti Ġdeolojime Ġcraatlarını Liderini Çıkarlarıma Kadrosunu Diğer TOPLAM Uygun Beğeniyorum Seviyorum Uygun Seviyorum AK F 48 56 92 6 10 0 212 Parti % 33,1% 38,6% 63,4% 4,1% 6,9% 0,0% 146,1% F 53 5 0 3 2 1 64 CHP % 88,3% 8,3% 0,0% 5,0% 3,3% 1,7% 106,6% ĠYĠ F 47 10 27 1 9 0 94 Parti % 81,0% 17,2% 46,6% 1,7% 15,5% 0,0% 162,0% F 73 17 12 5 6 1 114 MHP % 90,1% 21,0% 14,8% 6,2% 7,4% 1,2% 140,7% Saadet F 34 2 2 0 0 0 38 Partisi % 94,4% 5,6% 5,6% 0,0% 0,0% 0,0% 105,6% Vatan F 7 0 0 0 0 0 7 Partisi % 100,0% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 0,0% 100,0% Toplam F 262 90 133 15 27 1 529 *Çoklu cevap olduğu için toplam % > %100

Tablo 38‟de görüldüğü gibi, AK Parti üyesi seçmenlerin %63,4‟ü liderini sevdikleri, %38,6‟sı icraatlarını beğendikleri için AK Parti‟yi tercih ettiklerini belirtmiĢlerdir. CHP üyesi seçmenlerin %88,3‟ü ideolojilerine uygun olduğunu düĢündükleri için CHP‟yi tercih ettiklerini belirtmiĢlerdir. ĠYĠ Parti üyesi katılımcıların %81‟i partilerini ideolojilerine uygun gördükleri için tercih ettiklerini belirtmiĢlerdir. MHP üyesi seçmenlerin %90,1‟i, Saadet Partili seçmenlerin %94,4‟ü ve Vatan Partili seçmenlerin de %100‟ü üye oldukları siyasi partileri ideolojilerine uygun gördükleri için tercih ettiklerini beyan etmiĢlerdir.

124

4.2.8. Partiler bazında parti mi önemli lider mi önemli sorusuna katılımcıların yaklaşımı

Tablo 39. Partiler bazında parti mi önemli lider mi önemli sorusuna katılımcıların yaklaşımı

Hangisi Daha Önemli Desteklediğim Partimin TOPLAM Parti Lideri F 33 110 143 AK Parti % 23,1% 76,9% 100,0% F 55 8 63 CHP % 87,3% 12,7% 100,0% Hangi F 25 33 58 ĠYĠ Parti Siyasi % 43,1% 56,9% 100,0% Partiye F 66 14 80 MHP Üye % 82,5% 17,5% 100,0% Saadet F 34 1 35 Partisi % 97,1% 2,9% 100,0% Vatan F 7 1 8 Partisi % 87,5% 12,5% 100,0% F 220 167 387 TOPLAM % 56,8% 43,2% 100,0%

Tablo 39‟da görüldüğü gibi AK Parti üyesi katılımcıların %76,9‟u ve ĠYĠ Parti üyesi katılımcıların da %56,9‟u kendileri için parti liderlerinin destekledikleri partilerden daha önemli olduklarını belirtmiĢlerdir. CHP üyesi katılımcıların %87,3‟ü, MHP üyesi katılımcıların %82,5‟i, Saadet Partili katılımcıların %97,1‟i ve Vatan Partili katılımcıların da %87,5‟i kendileri için destekledikleri siyasi partinin parti liderlerinden daha önemli olduğunu beyan etmiĢlerdir.

125

4.2.9. Partiler bazında destekledikleri parti liderlerinin değişimlerine katılımcıların yaklaşımı

Tablo 40. Partiler bazında destekledikleri parti liderlerinin değişimlerine katılımcıların yaklaşımı

Partinizin Lideri DeğiĢmeli Midir? TOPLAM Evet Hayır F 6 138 144 AK Parti % 4,2% 95,8% 100,0% F 52 13 65 CHP % 80,0% 20,0% 100,0% F 0 58 58 ĠYĠ Parti % 0,0% 100,0% 100,0% Hangi Siyasi Partiye Üye F 11 69 80 MHP % 13,8% 86,3% 100,0% Saadet F 1 33 34 Partisi % 2,9% 97,1% 100,0% Vatan F 3 5 8 Partisi % 37,5% 62,5% 100,0% F 73 316 389 TOPLAM % 18,8% 81,2% 100,0%

Tablo 40‟ta görüldüğü gibi AK Parti üyesi katılımcıların %95,8 gibi bir çoğunluğu parti liderlerinin değiĢmemesi gerektiğini düĢünmektedirler. Saadet Partili katılımcıların %97,1‟i, Vatan Partili katılımcıların %62,5‟i ve MHP‟li katılımcıların da %86,3‟ü parti liderlerinin değiĢimini gerekli görmemektedir. ĠYĠ Parti üyesi katılımcıların hepsi parti lideri değiĢimine sıcak bakmamaktadırlar. CHP üyesi katılımcıların ise %80‟lik bir kısmı parti liderlerinin değiĢmesi gerektiğini düĢünmektedirler.

4.3. Katılımcıların Karizmatik Liderlik Algılarının Demografik Niteliklerine Göre Gösterdiği Farklılıkların İncelenmesi

AraĢtırmanın ilk hipotezi olan “H1-Katılımcıların karizmatik liderlik algıları demografik niteliklerine göre farklılık göstermektedir.” Hipotezi, alt maddeleri ile incelenmiĢtir. Bu kısımda verilerin niteliklerine göre Bağımsız T-Testi ve One-Way Anova testleri kullanılmıĢtır. H1 hipotezinin alt maddeleri aĢağıda tek tek incelenmiĢlerdir. 126

4.3.1. Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının cinsiyetlerine göre gösterdiği farklılıkların incelenmesi

Tablo 41. Katılımcıların cinsiyetleri ve karizmatik liderlik algıları bağımsız T-Testi

SS P Ortalama Sd Cinsiyet N (Std. t Sig. (2- Mean (df) Deviation) tailed) Kadın 91 4,4542 ,89030 Vizyon ve Net İfade -1,300 160,862 ,195 Erkek 303 4,3123 ,97866 Kadın 91 4,3929 ,98752 Kişisel Risk Üstlenebilme -,765 392 ,445 Erkek 303 4,2992 1,03402 Kadın 91 4,2335 ,93527 Çevresel Duyarlılık -,326 392 ,748 Erkek 303 4,1969 ,95546 Geleneksel Olmayan Kadın 91 4,1722 ,97546 -,645 392 ,528 Davranışlar Gösterme Erkek 303 4,0963 1,01297 Üye İhtiyaçlarına Kadın 91 4,2564 1,03035 -1,103 392 ,266 Duyarlılık Erkek 303 4,1188 1,04713

Kadın ve erkek katılımcıların karizmatik liderlik algılarındaki farklılaĢmayı test edebilmek adına Bağımsız T-Testi uygulanmıĢtır. Değerler p<0,05 düzeyinde anlamlıdır (Eymen, 2007:113). Bu nedenle Tablo 41‟de de görüldüğü üzere, P (Sig. 2-Tailed) değerleri 0,05‟ten büyük oldukları için cinsiyete göre karizmatik liderlik algısının farklılaĢtığına dair hiçbir alt boyutta anlamlı bir sonuç elde edilememiĢtir. Yani “H1a – Katılımcıların karizmatik liderlik algıları cinsiyetlerine göre farklılık göstermektedir.” Hipotezi reddedilmiĢtir.

127

4.3.2. Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının eğitim düzeylerine göre gösterdiği farklılıkların incelenmesi

Tablo 42. Katılımcıların eğitim durumları ve karizmatik liderlik algıları One-Way Anova testi

SS Anlamlı Karizmatik Ortalama P Eğitim Durumu N (Std. F Fark Liderlik Algısı (Mean) Sig. Deviation) 1)Ġlkokul 40 4,5292 ,80939 2)Lise 140 4,4324 ,93635 Vizyon ve Net 3)Ön Lisans 92 4,3333 ,86125 1,170 ,323 - İfade 4)Lisans 94 4,2518 1,04062 5)Yüksek Lisans 23 4,0725 1,23483 6)Doktora 4 4,0417 ,95622 1)Ġlkokul 40 4,4313 ,71842 2)Lise 140 4,3911 ,89654 Kişisel Risk 3)Ön Lisans 92 4,2989 ,78647 ,420 ,835 - Üstlenebilme 4)Lisans 94 4,2358 ,97426 5)Yüksek Lisans 23 4,2174 ,98207 6)Doktora 4 4,3268 ,69606 1)Ġlkokul 40 4,3750 ,75532 2)Lise 140 4,3000 ,96018 Çevresel 3)Ön Lisans 92 4,2219 ,83189 1,567 ,168 - Duyarlılık 4)Lisans 94 4,0718 1,05725 5)Yüksek Lisans 23 3,8587 1,07615 6)Doktora 4 4,3750 ,77728 1)Ġlkokul 40 4,42750 ,86689 Geleneksel 2)Lise 140 4,1476 1,09301 Olmayan 3)Ön Lisans 92 4,0598 ,88970 Davranışlar 4)Lisans 94 4,1206 1,02403 ,564 ,727 - Gösterme 5)Yüksek Lisans 23 3,8696 1,07656 6)Doktora 4 4,1667 ,43033 1)Ġlkokul 40 4,8333 ,71842 2)Lise 140 4,2429 ,89654 1-4 Üye 3)Ön Lisans 92 4,1304 ,78647 1-5 İhtiyaçlarına 2,776 ,018 4)Lisans 94 4,0071 ,97426 2-5 Duyarlılık 5)Yüksek Lisans 23 3,6667 ,98207 6)Doktora 4 4,7500 ,69606

128

Eğitim durumlarına göre katılımcıların karizmatik liderlik algısındaki farklılaĢmaları tespit edebilmek adına One-Way Anova testi kullanılmıĢtır. Bu testin değerleri P (Asymp. Sig.) <0,05 düzeyinde anlamlılık göstermektedir (Eymen, 2007:163). Elimizdeki P değerleri vizyon ve net ifade, kiĢisel risk alma, çevresel duyarlılık ve geleneksel olmayan davranıĢlar gösterme boyutlarında 0,05‟ten büyük olduğu için eğitim durumlarına göre katılımcıların karizmatik liderlik algıları arasında anlamlı bir farklılık tespit edilememiĢtir. Üye ihtiyaçlarına duyarlılık boyutunda ise P değeri 0,05‟ten küçük olduğu için anlamlı bir farklılık tespit edilmiĢtir. Buna göre ilkokul mezunları ile lisans ve yüksek lisans mezunlarının algıları arasında; lise mezunları ile de yüksek lisans mezunlarının algıları arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmiĢtir. Yani, “H1b – Katılımcıların karizmatik liderlik algıları eğitim düzeylerine göre farklılık göstermektedir.” hipotezi kısmen kabul edilmiĢtir.

4.3.3. Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının en uzun yaşadıkları yerleşim birimine göre gösterdiği farklılıklarının incelenmesi

Tablo 43. Katılımcıların en uzun yaşadıkları yerleşim birimi ve karizmatik liderlik algıları One-Way Anova testi

En Uzun SS Anlamlı Ortalama P Yaşadığı N (Std. F Fark (Mean) Sig. Yerleşim Birimi Deviation) 1)BüyükĢehir 28 4,0000 1,29497 Vizyon ve Net 2)ġehir 203 4,3686 ,95050 1,353 ,257 - İfade 3)Ġlçe 120 4,3892 ,86025 4)Köy 34 4,3460 ,94632 1)BüyükĢehir 28 4,1071 1,23684 Kişisel Risk 2)ġehir 203 4,4245 ,98993 1,591 ,191 - Alabilme 3)Ġlçe 120 4,2125 ,98925 4)Köy 34 4,2794 1,06381 1)BüyükĢehir 28 3,7857 1,25778 Çevresel 2)ġehir 203 4,2656 ,06440 2,137 ,095 - Duyarlılık 3)Ġlçe 120 4,1979 ,08075 4)Köy 34 4,1912 ,16791 Geleneksel 1)BüyükĢehir 28 3,9524 1,07999 Olmayan 2)ġehir 203 4,1683 ,98768 ,892 ,445 - Davranışlar 3)Ġlçe 120 4,0167 1,01423 Gösterme 4)Köy 34 4,1961 ,96441 129

1)BüyükĢehir 28 3,8810 1,27726 Üye 2)ġehir 203 4,1987 1,01335 İhtiyaçlarına ,793 ,499 - 3)Ġlçe 120 4,1389 1,00752 Duyarlılık 4)Köy 34 4,1569 ,97868

En uzun yaĢadıkları yerleĢim birimine göre katılımcıların karizmatik liderlik algısındaki farklılaĢmaları tespit edebilmek adına One-Way Anova testi kullanılmıĢtır. Bu testin değerleri P (Asymp. Sig.) <0,05 düzeyinde anlamlılık göstermektedir (Eymen, 2007:163). Elimizdeki P değerleri, 0,05‟ten büyük olduğu için en uzun yaĢadıkları yerleĢim birimine göre katılımcıların karizmatik liderlik algıları arasında anlamlı bir farklılık tespit edilememiĢtir. Yani, “H1c – Katılımcıların karizmatik liderlik algıları en uzun yaĢadıkları yerleĢim birimine göre farklılık göstermektedir.” hipotezi reddedilmiĢtir.

4.3.4. Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının yaş aralıklarına göre gösterdiği farklılıkların incelenmesi

Tablo 44. Katılımcıların yaş aralıkları ve karizmatik liderlik algıları One-Way Anova testi

SS Anlamlı Ortalama P Yaş Aralığı N (Std. F Fark (Mean) Sig. Deviation) 1) 18-27 130 4,3667 ,99144 2) 28-37 81 4,3066 ,98969 Vizyon ve Net 3) 38-47 62 4,3000 ,91279 ,225 ,925 - İfade 4) 48-57 85 4,3580 ,98964 5) 58 ve üzeri 35 4,4667 ,73074 1) 18-27 130 4,2904 1,03045 2) 28-37 81 4,3354 1,04607 Kişisel Risk 3) 38-47 62 4,3790 ,98111 ,097 ,983 - Alabilme 4) 48-57 85 4,3471 ,98583 5) 58 ve üzeri 35 4,3000 1,09276 1) 18-27 130 4,1981 ,93318 2) 28-37 81 4,2407 ,96375 Çevresel 3) 38-47 62 4,1371 1,05551 ,218 ,928 - Duyarlılık 4) 48-57 85 4,2088 ,95653 5) 58 ve üzeri 35 4,3119 ,75444 130

1) 18-27 130 4,1359 ,96063 Geleneksel 2) 28-37 81 4,0782 1,17055 Olmayan 3) 38-47 62 4,0914 ,99208 ,155 ,961 - Davranışlar 4) 48-57 85 4,1020 1,02356 Gösterme 5) 58 ve üzeri 35 4,2238 ,69656 1) 18-27 130 4,1282 1,01952 Üye 2) 28-37 81 4,1646 1,07254 İhtiyaçlarına 3) 38-47 62 4,0484 1,06757 ,374 ,827 - Duyarlılık 4) 48-57 85 4,2392 ,99078 5) 58 ve üzeri 35 4,2286 1,03460

YaĢ aralıklarına göre katılımcıların karizmatik liderlik algısındaki farklılaĢmaları tespit edebilmek adına One-Way Anova testi kullanılmıĢtır. Bu testin değerleri P (Asymp. Sig.) <0,05 düzeyinde anlamlılık göstermektedir (Eymen, 2007:163). Elimizdeki P değerleri, 0,05‟ten büyük olduğu için yaĢ aralıklarına göre katılımcıların karizmatik liderlik algıları arasında anlamlı bir farklılık tespit edilememiĢtir. Yani, “H1d – Katılımcıların karizmatik liderlik algıları yaĢ aralıklarına göre farklılık göstermektedir.” hipotezi reddedilmiĢtir.

4.3.5. Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının üye oldukları siyasi partilere göre gösterdiği farklılıkların incelenmesi

Tablo 45. Katılımcıların üye oldukları siyasi partiler ve karizmatik liderlik algıları One-Way Anova testi

SS Anlamlı Üye Olduğu Ortalama P N (Std. F Fark Siyasi Parti (Mean) Sig. Deviation) 1)AK Parti 146 4,6639 ,63278 1-2 2-5 2)CHP 65 3,1641 1,17079 1-4 2-6 Vizyon ve Net 3)ĠYĠ Parti 58 4,6092 ,57950 42,121 ,00 1-5 3-4 İfade 4)MHP 81 4,2070 ,92545 2-3 3-5 5)Saadet Partisi 36 5,0000 ,00000 2-4 4-5 6)Vatan Partisi 8 4,6667 ,42725 1)AK Parti 146 4,5086 ,76418 2)CHP 65 3,0538 1,27437 1-2 2-5 Kişisel Risk 3)ĠYĠ Parti 58 4,7328 ,50624 1-5 2-6 38,908 ,00 Alabilme 4)MHP 81 4,3632 ,93228 2-3 3-4 5)Saadet Partisi 36 5,0000 ,00000 2-4 4-5 6)Vatan Partisi 8 4,7188 ,41052 131

1)AK Parti 146 4,4007 ,76366 2)CHP 65 3,1962 1,09820 1-2 2-5 Çevresel 3)ĠYĠ Parti 58 4,1810 ,82954 1-5 2-6 28,990 ,00 Duyarlılık 4)MHP 81 4,2870 ,83302 2-3 3-5 5)Saadet Partisi 36 5,0000 ,00000 2-4 4-5 6)Vatan Partisi 8 4,6146 ,47962 1)AK Parti 146 4,2374 ,89268 1-2 Geleneksel 2)CHP 65 3,2308 1,13334 2-6 1-5 Olmayan 3)ĠYĠ Parti 58 4,3276 ,83419 3-5 20,980 ,00 2-3 Davranışlar 4)MHP 81 4,0453 ,93505 4-5 2-4 Gösterme 5)Saadet Partisi 36 5,0000 ,00000 5-6 2-5 6)Vatan Partisi 8 4,1875 ,78395 1)AK Parti 146 4,4064 ,06378 1-2 2-6 2)CHP 65 3,0359 1,20203 1-4 Üye 3-4 3)ĠYĠ Parti 58 4,4655 ,72531 1-5 İhtiyaçlarına 32,712 ,00 3-5 4)MHP 81 3,9712 1,00719 2-3 Duyarlılık 4-5 5)Saadet Partisi 36 5,0000 ,00000 2-4 5-6 6)Vatan Partisi 8 4,2500 ,93859 2-5

Üye oldukları göre katılımcıların karizmatik liderlik algısındaki farklılaĢmaları tespit edebilmek adına One-Way Anova testi kullanılmıĢtır. Bu testin değerleri P (Asymp. Sig.) <0,05 düzeyinde anlamlılık göstermektedir (Eymen, 2007:163). Elimizdeki P değerlerinin tümü 0,05‟ten küçük oldukları için üye oldukları siyasi partilere göre katılımcıların karizmatik liderlik algıları arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmiĢtir. Yani, “H1e – Katılımcıların karizmatik liderlik algıları üye oldukları siyasi partilere göre farklılık göstermektedir.” hipotezi kabul edilmiĢtir.

Tüm bu analizler neticesinde “H1-Katılımcıların karizmatik liderlik algıları demografik niteliklerine göre farklılık göstermektedir.” Hipotezi kısmen kabul edilmiĢtir. AĢağıdaki tabloda H1 hipotezi ve alt hipotezlerin özetleri verilmiĢtir:

132

Tablo 46. H1 Hipotezi ve alt hipotezlerin durum özetleri

No. Hipotez Durum Katılımcıların karizmatik liderlik algısı boyutları demografik niteliklerine KISMEN H1 göre farklılık göstermektedir KABUL Katılımcıların karizmatik liderlik algısı boyutları cinsiyetlerine göre farklılık H1a RED göstermektedir Katılımcıların karizmatik liderlik algısı boyutları eğitim düzeylerine göre KISMEN H1b farklılık göstermektedir KABUL Katılımcıların karizmatik liderlik algısı boyutları en uzun yaĢadıkları H1c RED yerleĢim birimine göre farklılık göstermektedir Katılımcıların karizmatik liderlik algısı boyutları yaĢ aralıklarına göre H1d RED farklılık göstermektedir Katılımcıların karizmatik liderlik algısı boyutları üye oldukları siyasi H1e KABUL partilere göre farklılık göstermektedir

4.4. Katılımcıların Liderlerine Dair Karizmatik Liderlik Algısı ile Gösterdikleri Örgütsel Vatandaşlık Davranışı Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

Tablo 47. Karizmatik liderlik algısı ile gösterdikleri örgütsel vatandaşlık davranışı arasındaki ilişki

ÖVD Boyutları ÖV1:Sivil ÖV2: ÖV3: ÖV4: Erdem ve Özgecilik Sportmenlik Nezaket KLA Boyutları Vicdanlılık r ,666** ,686** ,605** ,686**

KL1: Vizyon Belirleme ve Net Ġfade p ,000 ,000 ,000 ,000

N 394 394 394 394

r ,628** ,691** ,590** ,674**

KL2: KiĢisel Risk Alabilme p ,000 ,000 ,000 ,000

N 394 394 394 394

r ,684** ,658** ,607** ,658**

KL3: Çevresel Duyarlılık p ,000 ,000 ,000 ,000

N 394 394 394 394

r ,589** ,611** ,562** ,572**

KL4: Geleneksel Olmayan DavranıĢ p ,000 ,000 ,000 ,000 N 394 394 394 394

r ,643** ,671** ,599** ,647** KL5: Üye Ġhtiyaçlarına Duyarlılık P ,000 ,000 ,000 ,000 N 394 394 394 394 *Korelasyon 0,05 düzeyinde anlamlıdır. 133

Tablo 47‟de karizmatik liderlik algısı ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢı arasındaki iliĢkiyi tespit edebilmek için yapılmıĢ korelasyon analizi verilmiĢtir. Burada da görüldüğü üzere karizmatik liderlik algısının bütün boyutları ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢının büyün boyutları arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki bulunmaktadır.

Karizmatik liderlik algısının alt boyutlarından olan vizyon belirleme ve net ifade ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢının alt boyutları olan sivil erdem ve vicdanlılık (r=666), özgecilik(r=686), sportmenlik(r=605) ve nezaket(r=686) arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki olduğu gözlemlenmektedir. Karizmatik liderlik algısının alt boyutlarından olan kiĢisel risk alabilme ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢının alt boyutları olan sivil erdem ve vicdanlılık (r=628), özgecilik(r=691), sportmenlik(r=590) ve nezaket(r=674) arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki olduğu gözlemlenmektedir. Karizmatik liderlik algısının alt boyutlarından olan çevresel duyarlılık ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢının alt boyutları olan sivil erdem ve vicdanlılık (r=684), özgecilik(r=658), sportmenlik(r=607) ve nezaket(r=658) arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki olduğu tespit edilmiĢtir. Karizmatik liderlik algısının alt boyutlarından olan geleneksel olmayan davranıĢ ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢının alt boyutları olan sivil erdem ve vicdanlılık (r=589), özgecilik(r=611), sportmenlik(r=562) ve nezaket(r=572) arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki olduğu görülmektedir. Karizmatik liderlik algısının alt boyutlarından olan üye ihtiyaçlarına duyarlılık ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢının alt boyutları olan sivil erdem ve vicdanlılık (r=643), özgecilik(r=671), sportmenlik(r=599) ve nezaket(r=647) arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki bulunmaktadır.

Elde edilen bu sonuçlardan hareketle karizmatik liderlik algısı ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢı arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki olduğu tespit edilmiĢtir. Yani “H2 - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algısı ile gösterdikleri örgütsel vatandaĢlık davranıĢı arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki vardır.” Hipotezi ve bütün alt hipotezleri kabul edilmiĢtir. H2 hipotezinin ve alt hipotezlerinin durum özeti aĢağıdaki tabloda verilmiĢtir:

134

Tablo 48. H2 Hipotezi ve alt hipotezlerin durum özetleri

No. Hipotez Durum Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algısı ile gösterdikleri H2 örgütsel vatandaĢlık davranıĢı arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki KABUL vardır. Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algısı ile gösterdikleri sivil H2a erdem ve vicdanlılık davranıĢları arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki KABUL vardır. Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algısı ile gösterdikleri H2b KABUL özgecilik davranıĢı arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki vardır. Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algısı ile gösterdikleri H2c KABUL sportmenlik davranıĢı arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki vardır. Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algısı ile gösterdikleri H2d KABUL nezaket davranıĢı arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki vardır.

4.5. Katılımcıların Liderlerine Dair Karizmatik Liderlik Algılarının Gösterdikleri Örgütsel Vatandaşlık Davranışları Üzerine Etkisinin İncelenmesi

Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algılarının gösterdikleri örgütsel vatandaĢlık davranıĢları üzerine etkisinin incelenmesi için regresyon analizinden faydalanılmıĢtır. Bu bağlamda regresyon analizi için beĢ model üretilmiĢtir. Birinci modelde, karizmatik liderlik algısı ölçeğinin alt boyutlarının, örgütsel vatandaĢlık davranıĢı ölçeğinin “Sivil Erdem ve Vicdanlılık” alt boyutuna etkisi incelenmiĢtir. Ġkinci modelde, karizmatik liderlik algısı ölçeğinin alt boyutlarının, örgütsel vatandaĢlık davranıĢı ölçeğinin “Özgecilik” alt boyutuna etkisi incelenmiĢtir. Üçüncü modelde karizmatik liderlik algısı ölçeğinin alt boyutlarının, örgütsel vatandaĢlık davranıĢı ölçeğinin “Sportmenlik” alt boyutuna etkisi incelenmiĢtir. Dördüncü modelde karizmatik liderlik algısı ölçeğinin alt boyutlarının, örgütsel vatandaĢlık davranıĢı ölçeğinin “Nezaket” alt boyutuna etkisi incelenmiĢtir.

135

Tablo 49. Karizmatik liderlik algısının sivil erdem ve vicdanlılık davranışı üzerine etkisi

Model 1: Bağımlı DeğiĢken: 2 Sivil Erdem ve Vicdanlılık Beta t p F p R

Sabit Değer 1,554 11,014 ,000 KL1: Vizyon belirleme ve net ifade ,148 2,431 ,015

KL2: KiĢisel risk alabilme ,092 1,823 ,069 85,785 ,00 ,519 KL3: Çevresel duyarlılık ,248 4,238 ,000 KL4: Geleneksel olmayan davranıĢ ,090 2,070 ,039 KL5: Üye ihtiyaçlarına duyarlılık ,089 1,691 ,092

Tablo 49‟da karizmatik liderlik algısının alt boyutlarının sivil erdem ve vicdanlılık davranıĢları boyutuna etkilerini gösteren regresyon analizi verilmiĢtir. Tablo 0,05 anlamlılık düzeyi, F ve Beta değerleri dikkate alınarak incelendiğinde, Model 1 olarak sunulan bu analize göre karizmatik liderliğin vizyon belirleme ve net ifade boyutu, çevresel duyarlılık boyutu ve geleneksel olmayan davranıĢ boyutunun sivil erdem ve vicdanlılık faktörüne pozitif yönde anlamlı bir etkisinin olduğu gözlemlenmektedir.

KiĢisel risk alabilme ve üye ihtiyaçlarına duyarlılık boyutlarının ise sivil erdem ve vicdanlılık boyutuna herhangi bir etkisinin olmadığı görülmektedir. R2 değerine bakıldığında bağımlı değiĢkenin %51,9 seviyesinde sivil erdem ve vicdanlılık boyutunu açıkladığı tespit edilmiĢtir. Buradan hareketle “H3a - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algıları gösterdikleri sivil erdem ve vicdanlılık davranıĢları üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir.” Hipotezi kısmen kabul edilmiĢtir.

136

Tablo 50. Karizmatik liderlik algısının özgecilik davranışı üzerine etkisi

Model 2: Bağımlı DeğiĢken: 2 Beta t p F p R Özgecilik Sabit Değer 1,378 10,210 ,000 KL1: Vizyon belirleme ve net ifade ,049 ,843 ,400

KL2: KiĢisel risk alabilme ,217 4,488 ,000 105,195 ,00 ,570 KL3: Çevresel duyarlılık ,258 4,594 ,000 KL4: Geleneksel olmayan davranıĢ ,090 2,175 ,030 KL5: Üye ihtiyaçlarına duyarlılık ,088 1,740 ,083

Tablo 50‟de karizmatik liderlik algısının alt boyutlarının özgecilik davranıĢı boyutuna etkilerini gösteren regresyon analizi verilmiĢtir. Tablo 0,05 anlamlılık düzeyi, F ve Beta değerleri dikkate alınarak incelendiğinde, Model 2 olarak sunulan bu analize göre karizmatik liderliğin kiĢisel risk alabilme, çevresel duyarlılık boyutu ve geleneksel olmayan davranıĢ boyutunun özgecilik faktörüne pozitif yönde anlamlı bir etkisinin olduğu gözlemlenmektedir.

Vizyon belirleme ve net ifade ile üye ihtiyaçlarına duyarlılık boyutlarının ise sivil erdem ve vicdanlılık boyutuna herhangi bir etkisinin olmadığı görülmektedir. R2 değerine bakıldığında bağımlı değiĢkenin %57 seviyesinde özgecilik boyutunu açıkladığı tespit edilmiĢtir. Buradan hareketle “H3b - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algıları gösterdikleri özgecilik davranıĢı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir.” Hipotezi kısmen kabul edilmiĢtir.

Tablo 51. Karizmatik Liderlik Algısının Sportmenlik Davranışı Üzerine Etkisi

Model 3: Bağımlı DeğiĢken: Beta t p F p R2 Sportmenlik Sabit Değer 1,629 10,895 ,000 KL1: Vizyon belirleme ve net ifade ,112 1,737 ,083

KL2: KiĢisel risk alabilme ,120 2,242 ,026 61,457 ,00 ,435 KL3: Çevresel duyarlılık ,138 2,217 ,027 KL4: Geleneksel olmayan davranıĢ ,128 2,790 ,006 KL5: Üye ihtiyaçlarına duyarlılık ,101 1,817 ,070

137

Tablo 51‟de karizmatik liderlik algısının alt boyutlarının sportmenlik davranıĢı boyutuna etkilerini gösteren regresyon analizi verilmiĢtir. Tablo 0,05 anlamlılık düzeyi, F ve Beta değerleri dikkate alınarak incelendiğinde, Model 3 olarak sunulan bu analize göre karizmatik liderliğin kiĢisel risk alabilme, çevresel duyarlılık ve geleneksel olmayan davranıĢ boyutunun özgecilik faktörüne pozitif yönde anlamlı bir etkisinin olduğu gözlemlenmektedir.

Vizyon belirleme ve net ifade ile üye ihtiyaçlarına duyarlılık boyutlarının ise sivil erdem ve vicdanlılık boyutuna herhangi bir etkisinin olmadığı görülmektedir. R2 değerine bakıldığında bağımlı değiĢkenin %43,5 seviyesinde özgecilik boyutunu açıkladığı tespit edilmiĢtir. Buradan hareketle “H3c - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algıları gösterdikleri sportmenlik davranıĢı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir.” hipotezi kısmen kabul edilmiĢtir.

Tablo 52. Karizmatik Liderlik Algısının Nezaket Davranışı Üzerine Etkisi

Model 4: Bağımlı DeğiĢken: Beta t p F p R2 Nezaket Sabit Değer 1,524 10,764 ,000 KL1: Vizyon belirleme ve net ifade ,205 3,352 ,001

KL2: KiĢisel risk alabilme ,204 4,005 ,000 89,686 ,00 ,530 KL3: Çevresel duyarlılık ,130 2,208 ,028 KL4: Geleneksel olmayan davranıĢ ,063 1,455 ,147 KL5: Üye ihtiyaçlarına duyarlılık ,076 1,435 ,152

Tablo 52‟de karizmatik liderlik algısının alt boyutlarının nezaket davranıĢı boyutuna etkilerini gösteren regresyon analizi verilmiĢtir. Tablo 0,05 anlamlılık düzeyi, F ve Beta değerleri dikkate alınarak incelendiğinde, Model 4 olarak sunulan bu analize göre karizmatik liderliğin vizyon belirleme ve net ifade, kiĢisel risk alabilme ve çevresel duyarlılık boyutunun nezaket faktörüne pozitif yönde anlamlı bir etkisinin olduğu gözlemlenmektedir.

Geleneksel olmayan davranıĢ ve üye ihtiyaçlarına duyarlılık boyutlarının ise nezaket boyutuna herhangi bir etkisinin olmadığı görülmektedir. R2 değerine bakıldığında bağımlı değiĢkenin %53 seviyesinde özgecilik boyutunu açıkladığı 138

tespit edilmiĢtir. Buradan hareketle “H3d - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algıları gösterdikleri özgecilik davranıĢı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir.” hipotezi kısmen kabul edilmiĢtir.

Tüm bu analizler neticesinde “H3 - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algıları gösterdikleri örgütsel vatandaĢlık davranıĢı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir.” Hipotezi kısmen kabul edilmiĢtir. AĢağıdaki tabloda H3 hipotezi ve alt hipotezlerin özetleri verilmiĢtir:

Tablo 53. H3 Hipotezi ve Alt Hipotezlerin Durum Özetleri

No. Hipotez Durum Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algısı boyutları KISMEN H3 gösterdikleri örgütsel vatandaĢlık davranıĢı boyutları üzerinde pozitif ve KABUL anlamlı bir etkiye sahiptir. Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algıları gösterdikleri sivil KISMEN H3a erdem ve vicdanlılık davranıĢı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir. KABUL Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algıları gösterdikleri KISMEN H3b özgecilik davranıĢı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir. KABUL Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algıları gösterdikleri KISMEN H3c sportmenlik davranıĢı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir. KABUL Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algıları gösterdikleri KISMEN H3d nezaket davranıĢı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir. KABUL

139

5. SONUÇ VE ÖNERİLER

Bu bölümde araĢtırma sonucunda elde edilen veriler tek tek incelenecek ve yorumlanacaktır. Katılımcıların demografik niteliklerine bakılacak olursa tablo 27‟de görüldüğü üzere %76,9 gibi bir çoğunluğu erkek katılımcıların oluĢturduğu gözlemlenmektedir. Katılımcıların büyük çoğunluğu %19,8‟lik bir oranla öğrenciler ve %19‟luk bir oranla da iĢçilerden oluĢmaktadır. 18-27 yaĢ aralığındaki genç bireyler katılımcıların %33‟lük bir çoğunluğunu oluĢturmaktadır. %23,4 oranındaki ön lisans mezunları, %23,9 oranındaki lisans mezunları, %5,8 oranındaki yüksek lisans mezunları ve %1 oranındaki doktora mezunları birleĢtirildiğinde katılımcıların %54,1‟lik bir kısmının üniversite mezunu olduğu söylenebilmektedir. Bu sonuçlardan hareketle gençlerin ve eğitimli bireylerin siyasete ilgilerinin olduğu ve siyaset ile ilgilendikleri yorumu yapılabilir. Ancak katılımcıların hayli yüksek çoğunluğunun erkeklerden oluĢması kadınların siyasete yeterli ilgi göstermediği veya toplumsal algılar nedeniyle geri durması olarak yorumlanabilir. Bu konuda bilimsel bir araĢtırma yapılmasının literatüre fayda sağlayacağı düĢünülmektedir.

Katılımcıların %55,8‟lik bir çoğunluğu destekledikleri siyasi partilerin liderlerinden daha önemli olduğunu düĢünmektedirler. Katılımcıların %49,5 gibi yüksek bir çoğunluğu destekledikleri siyasi partileri ideolojilerine uygun olduğu için desteklediklerini beyan etmiĢlerdir. Üyesi oldukları siyasi partileri icraatlarını beğendiği için tercih eden katılımcı oranı %17 liderini sevdiği için tercih eden katılımcı oranı ise %25,1‟dir. Bu da katılımcıların siyasi partileri bir hizmet aracı olarak tercih etmek yerine kendi görüĢlerini ifade etmek için tercih ettiğinin bir göstergesi olarak görülebilir. Partizan olarak da adlandırılabilecek bu bireyler kendilerini destekledikleri siyasi partilere ait hissederler ve o partiyle hem psikolojik hem de duygusal bir bağ kurarlar. Destekledikleri siyasi partiler ile bu tarz bağlar kuran bireylerin o partileri bırakarak baĢka partilerle tekrar bağ kurabilmesi çok ender görülen bir durumdur (Aydoğan Ünal, 2016: 103). Yine bu konu ile ilgili olarak Tablo 30 incelendiğinde siyasal tercihlerinde ailelerinin etkili olduğunu belirten katılımcı oranı %21,3‟lük bir oranla azımsanmayacak derecededir. Bu 140

bireylerin destekledikleri siyasi partilere daha çok aidiyet duygusu hissetmelerinin bir göstergesi olarak yorumlanabilir.

Katılımcıların üye oldukları siyasi partiler bazında kendilerini tanımladıkları ideolojiler Ġncelendiğinde AK Partili katılımcıların %58,3‟ünün kendilerini Milliyetçi %34,7‟sinin kendilerini Atatürkçü %34,7‟sinin kendilerini Muhafazakar ve hatta %6,9‟unun da kendilerini Sosyal Demokrat olarak tanımladıkları görülmektedir. Buradan hareketle toplumda Ġslamcı ve Muhafazakâr bir kimliğe sahip olduğu düĢünülen AK Partinin birçok farklı ideolojiye sahip insanı aynı çatı altında birleĢtirdiği gözlemlenmektedir. AK Parti üzerinden ideoloji gömleğini çıkarmayı baĢarmıĢ bir merkez parti konumuna gelmiĢ ve toplumun farklı her kesimine hitap edebilmiĢ bir siyasi parti olarak yorumlanabilir. Bir diğer tarafta „merkez parti‟ iddiası ile kurulmuĢ olan ĠYĠ Parti‟nin ise bu iddiasını gerçekleĢtiremediği yorumu yapılabilir. Çünkü her ne kadar merkez parti iddiasıyla kurulmuĢ olsa da ĠYĠ Partili katılımcıların %96,6‟lık bir kısmı kendilerini Milliyetçi olarak tanımlamaktadırlar. ĠYĠ Partili katılımcıların %41,4‟lük bir kısmı kendilerini Atatürkçü ve %15,5‟lik bir kısmı da kendilerini Muhafazakâr olarak tanımlamıĢ olsalar da parti içerisinde MHP kültüründen gelen bireylerin bu kültürü devam ettirdikleri düĢünülebilir. Nitekim MHP‟li katılımcıların ve ĠYĠ Partili katılımcıların ideoloji sorusuna verdikleri cevaplar birbirine benzer yakınlıktadırlar. MHP‟li katılımcıların %97,5‟lik bir kısmı kendilerini Milliyetçi %16‟lık bir kısmı kendilerini Atatürkçü ve %12,3‟lük bir kısmı da kendilerini Muhafazakâr olarak tanımlamıĢlardır. Tablo 36 incelendiğinde bu benzerlik daha belirgin olarak gözlemlenebilmektedir. CHP üyesi katılımcıların kendilerini tanımladıkları siyasi ideolojilere baktığımızda %67,7‟lik bir oranın Sosyal Demokrat %38,7‟lik bir oranın Atatürkçü ve %11,3‟lük bir oranın da Komünist ideolojilerden oluĢtuğu gözlemlenmektedir. Öte yandan Saadet Partisi incelendiğinde de katılımcıların %80,6‟sının kendilerini Milli GörüĢçü ve %22,2‟sinin de kendilerini Muhafazakâr olarak tanımladıkları görülmektedir. Vatan Partili katılımcıların da %100‟ünün Atatürkçü %25‟inin Sosyal Demokrat oldukları da gözlemlenebilen bir diğer husustur. Bu analizlerden hareketle CHP, MHP, ĠYĠ Parti, Saadet Partisi ve Vatan Partisinin kendi ideolojilerinde veya ideolojilerine yakın üyelerden oluĢtuğu tespiti 141

yapılabilmektedir. Bu beĢ siyasi parti de kendi fikrine yakın olmayan bireylere hitap edebilmekte baĢarısız olarak yorumlanabilir.

Yukarıdaki bilgi analiz ve yorumlara ek olarak partiler bazında üye olunan siyasi partiyi tercih etme nedenleri incelendiğinde yapılan yorumlara destekleyici sonuçlar ortaya çıkmıĢtır. Tablo 38‟de de görüleceği üzere AK Parti üyesi katılımcıların %33,1‟lik bir oranı ideolojilerine uygun gördükleri için AK Parti‟yi tercih ettiklerini beyan ederlerken %63,4‟lük bir kısmı partinin liderini sevdikleri ve %38,6‟lık bir kısmı da partinin icraatlarını beğendikleri için tercih ettiklerini beyan etmiĢlerdir. Buradan bir çıkarım yapılacak olursa AK Parti üyelerinin büyük bir çoğunluğu Recep Tayyip Erdoğan‟ı beğendikleri için bu partiyi tercih etmiĢlerdir. Ancak diğer bütün partiler incelendiğinde katılımcıların çok yüksek bir çoğunluğu ideolojilerine uygun buldukları için bu partileri tercih ettiklerini söylemiĢlerdir. CHP‟li katılımcıların %88,3‟ü ĠYĠ Partili katılımcıların %81‟i MHP‟li katılımcıların %90,1‟i Saadet Partili katılımcıların %94,4‟ü ve Vatan Partili katılımcıların %100‟ü üye oldukları siyasi partileri ideolojilerine uygun olduğu için tercih ettiklerini beyan etmiĢlerdir. Burada göze çarpan bir diğer husus CHP‟li ve Vatan Partili katılımcıların hiçbirisinin „Liderini seviyorum‟ seçeceğini iĢaretlememiĢ olmalarıdır. Türk siyasal konjonktüründe „Sol parti‟ olarak nitelendirilen bu iki partinin lider sıkıntısı çektiği yorumu yapılabilir. ĠYĠ Partili katılımcıların ise %46.6 gibi bir çoğunluğu partiyi tercih etme nedenlerinde liderlerinin etkili olduğunu beyan etmiĢlerdir. Yani MHP‟de lider problemi olduğunu düĢünen bireylerin Meral AkĢener‟in etkisi ile yeni bir oluĢuma katıldıkları yorumu yapılabilir. Diğer siyasi partilerde ise ya parti ile birey arasındaki manevi bir bağdan ya da siyasal hayattaki alternatif yokluğundan üyelerin mevcut oldukları siyasi partilerde olumsuz düĢüncelerine rağmen devam ettikleri bir durumun varlığından söz edilebilir.

Katılımcıların üye oldukları siyasi partilerin liderlerine karĢı bakıĢ açılarını anlayabilmek adına iki soru sorulmuĢtur. Bu sorulardan ilki kendileri için destekledikleri siyasi partinin mi yoksa o partinin liderinin mi daha önemli olduğu sorusudur. AK Parti üyesi katılımcıların %76,9‟luk bir çoğunluğu ile ĠYĠ Parti üyesi katılımcıların %56,9‟luk bir çoğunluğu kendileri için siyasi partilerinin liderlerinin daha önemli olduğunu beyan etmiĢlerdir. CHP üyesi katılımcıların %87,3‟ü, MHP 142

üyesi katılımcıların %82,5‟i, Saadet Partili katılımcıların %97,1‟i ve Vatan Partili katılımcıların da %87,5‟i kendileri için destekledikleri siyasi partilerin liderlerinden daha önemli olduğunu belirtmiĢlerdir. Burada görüldüğü üzere ideolojik kimliği olan siyasi partilerin üyelerinde ezici bir farkla katılımcılar partilerini daha çok önemsemektedirler. Ancak AK Parti ve ĠYĠ Parti gibi belirli bir ideolojik çizgide hareket etmeyip merkeze hitap etmeye çalıĢan siyasal parti üyelerinin liderlerine daha çok önem verdiği görülmektedir.

Yukarıdaki çıkarımlara ek olarak yine katılımcıların liderlerine dair bakıĢ açılarını anlayabilmek için sorulan ikinci soru da üye oldukları siyasi partinin liderinin değiĢimi ile ilgili olan sorudur. tablo 40‟ta da görüleceği üzere, ĠYĠ Parti üyesi katılımcıların %100‟ü, Saadet Partili katılımcıların %97,1‟i, AK Parti üyesi katılımcıların %95,8‟i, MHP üyesi katılımcıların %86,3‟ü ve Vatan Partili katılımcıların da %62,5‟i destekledikleri siyasal partinin liderinin değiĢmesini istememektedirler. Ancak CHP üyesi katılımcıların %80 gibi büyük bir çoğunluğu, destekledikleri siyasi partide bir lider değiĢimini gerekli görmektedirler. 2018 CumhurbaĢkanlığı seçimlerinde CHP‟nin aldığı oy ile CHP‟nin CumhurbaĢkanı adayı Muharrem Ġnce‟nin aldığı oy arasındaki fark CHP‟deki bu durumun bir sonucu olarak yorumlanabilir. Keza AK Parti sözcüsü Mahir Ünal‟ın Muharrem Ġnce‟yi CHP‟nin kırk yıllık psikolojik yüzde otuz barajını aĢmayı baĢaran, CHP‟nin doğal lideri olarak yorumlaması da bu konu ile ilgilidir (Ünal, 26.06.2018).

Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının eğitim düzeylerine göre gösterdiği farklılıklar incelendiğinde sadece „Üye ihtiyaçlarına duyarlılık‟ alt boyutunda anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiĢtir. „Vizyon ve net ifade, kiĢisel risk üstlenebilme, çevresel duyarlılık ve geleneksel olmayan davranıĢlar gösterme‟ alt boyutlarında herhangi bir farklılaĢmaya rastlanmamıĢtır. „Üye ihtiyaçlarına duyarlılık‟ boyutunda ise ilkokul mezunları ile lisans mezunları, ilkokul mezunları ile yüksek lisans mezunları ve lise mezunları ile yüksek lisans mezunları arasında anlamlı farklılıklar olduğu gözlemlenmiĢtir. Bu boyutta 4.83 ortalama ile en yüksek ortalamanın ilkokul mezunlarında, 3.66 ortalama ile de en düĢük ortalamanın yüksek lisans mezunlarında olduğu tespit edilmiĢtir. Lisans ve yüksek lisans mezunu adayların ortalamalarının bu kadar düĢük olması, liderlerinin üye ihtiyaçlarına 143

gösterdiği duyarlılıktan tatmin olmadıklarının veya bu konuda daha yüksek beklentilerinin olduğunun bir ifadesi olarak yorumlanabilir. Bu konu ile ilgili olarak Bozkurt ve Goral‟ın (2014), Buldu‟nun (2016), Kılıçarslan‟ın (2013) ve Arıkan, Kılıç ve Becerikli‟nin (2017) yaptıkları çalıĢmada ise katılımcıların karizmatik liderlik algılarının eğitim durumlarına göre farklılaĢtığına dair bir sonuca ulaĢılamamıĢtır. Ancak Çelik ve Sünbül‟ün (2008) elde ettikleri sonuca göre ise eğitim durumları ve karizmatik liderlik algısı arasında anlamlı bir farklılaĢma tespit edilmiĢtir.

Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının cinsiyetlerine göre farklılaĢması adına bu çalıĢmada anlamlı bir sonuç elde edilememiĢtir. Arabacı, Alanoğlu ve Doğan‟ın (2014) , Özkan, Akın ve Durna‟nın (2015), Ünal ve YaldızbaĢ‟ın (2016), Arıkan, Kılıç ve Becerikli‟nin (2017) ve Kılıçarslan‟ın (2013) yaptıkları çalıĢmada karizmatik liderlik algısının cinsiyete göre farklılık göstermediği tespit edilmiĢtir. Ancak Bozkurt ve Goral‟ın (2014), Çelik ve Sünbül (2008), Cinel (2008) ve IĢık (2016) yaptıkları çalıĢmalarda bu bulguların tam tersi yönünde tespitlerde bulunmuĢlardır.

ÇalıĢmada katılımcıların yaĢ aralıklarına göre karizmatik liderlik algılarının farklılaĢtığına dair bir tespit yapılamamıĢ olsa da literatürde tam tersi yönde bulgular mevcuttur. Örneğin Keklik‟in (2012), Bozkurt ve Goral‟ın (2014), Arıkan, Kılıç ve Becerikli‟nin (2017), Kılıçarslan‟ın (2013) ve IĢık‟ın (2016) yaptıkları çalıĢmalar sonucunda karizmatik liderlik algısının yaĢ aralığına göre farklılıklar gösterdiği tespit edilmiĢtir. Ancak Arabacı, Alanoğlu ve Doğan (2014) ve Ünal ve YaldızbaĢ (2016) yaptıkları çalıĢmada da karizmatik liderlik algısının yaĢa göre farklılaĢması adına anlamlı bir sonuç elde edilememiĢtir.

Bu araĢtırmanın konusuna uygun olarak, literatürdeki araĢtırmalarda genel olarak bulunan demografik değiĢkenlerden farklı olarak iki tane demografik değiĢken daha analiz edilmiĢtir. Bunlardan bir tanesi katılımcıların en uzun yaĢadığı yerleĢim birimine göre bir diğeri de katılımcının üye olduğu siyasi partiye göre yapılan analizlerdir. ÇalıĢmada katılımcıların yaĢadıkları en uzun yerleĢim birimine göre karizmatik liderlik algılarının farklılaĢtığına dair anlamlı bir sonuç elde 144

edilememiĢtir. Diğer taraftan da katılımcıların üye oldukları siyasi partilere göre karizmatik liderlik algıları arasında anlamlı bir farklılaĢma tespit edilmiĢtir.

Katılımcıların üye oldukları siyasi partilere göre incelenen karizmatik liderlik algıları tablo 44‟te verilmiĢtir. Bu tabloda elde edilen sonuca göre hemen hemen bütün siyasi partiler arasında anlamlı bir farklılık elde edilmiĢtir. Partiler bazında katılımcıların verdikleri cevapların ortalamalarına bakılacak olursa „Vizyon ve net ifade‟ boyutunda Saadet Partili katılımcıların 5, Vatan Partili katılımcıların 4.66, AK Partili katılımcıların 4.66, ĠYĠ Partili katılımcıların 4.60, MHP‟li katılımcıların 4.20 ve CHP‟li katılımcıların 3.16 puanlarında cevaplar verdiği görülmektedir. Buradaki anlamlı farklılıklar AK Parti-CHP, AK Parti-MHP, AK Parti-Saadet Partisi, CHP- ĠYĠ Parti, CHP-MHP, CHP-Saadet Partisi, CHP-Vatan Partisi, ĠYĠ Parti-MHP, ĠYĠ Parti -Saadet Partisi ve Vatan Partisi-Saadet Partisi arasında gözlemlenmiĢtir. Saadet Partili katılımcılar liderlerinin vizyon belirleyebilme ve net ifade edebilme yeteneklerine diğer tüm partili katılımcılara göre daha fazla güvenmektedirler. CHP üyesi katılımcılar ise liderlerinin vizyon belirleyebilme ve net ifade edebilme yeteceğine diğer tüm partili katılımcılara oranla daha düĢük oranda güvenmektedirler.

‟KiĢisel risk alabilme‟ boyutunda Saadet Partili katılımcıların 5, Vatan Partili katılımcıların 4.71, AK Partili katılımcıların 4.50, ĠYĠ Partili katılımcıların 4.73, MHP‟li katılımcıların 4.36 ve CHP‟li katılımcıların 3.05 puanlarında cevaplar verdiği görülmektedir. Saadet Partili katılımcılar liderlerinin gerektiğinde kiĢisel risk alabilmelerine ve fedakârlık yapabilmelerine diğer tüm partili katılımcılara göre daha fazla güvenmektedirler. CHP üyesi katılımcılar ise liderlerinin gerektiğinde kiĢisel risk alabilme ve fedakârlık yapabilmelerine diğer tüm partili katılımcılara oranla daha düĢük oranda güvenmektedirler.

„Çevresel duyarlılık‟ boyutunda Saadet Partili katılımcıların 5, Vatan Partili katılımcıların 4.61, AK Partili katılımcıların 4.40, ĠYĠ Partili katılımcıların 4.18, MHP‟li katılımcıların 4.28 ve CHP‟li katılımcıların 3.19 puanlarında cevaplar verdiği görülmektedir. „Geleneksel olmayan davranıĢlar gösterebilme‟ boyutunda Saadet Partili katılımcıların 5, Vatan Partili katılımcıların 4.18, AK Partili 145

katılımcıların 4.23, ĠYĠ Partili katılımcıların 4.32, MHP‟li katılımcıların 4.04 ve CHP‟li katılımcıların 3.23 puanlarında cevaplar verdiği görülmektedir. „Üye ihtiyaçlarına duyarlılık‟ boyutunda Saadet Partili katılımcıların 5, Vatan Partili katılımcıların 4.25, AK Partili katılımcıların 4.40, ĠYĠ Partili katılımcıların 4.46, MHP‟li katılımcıların 3.97 ve CHP‟li katılımcıların 3.03 puanlarında cevaplar verdiği görülmektedir.

Kısaca özetlenecek olursa, karizmatik liderlik algısının bütün alt boyutlarında Saadet Partisi üyesi olan katılımcılar liderlerine diğer parti üyelerine göre daha çok güvenmekteyken, CHP üyesi katılımcılar ise liderlerine diğer parti üyelerine göre daha düĢük seviyelerde güvenmektedir. Buradan hareketle günümüzdeki CHP üyelerinin liderlerine dair karizmatik liderlik algısının oldukça düĢük seviyelerde olduğu yorumu yapılabilir.

Yukarıdaki analizlerin yanı sıra parti ayrımı yapılmaksızın katılımcıların liderlerine dair algıladıkları karizmatik liderlik davranıĢlarının gösterdikleri örgütsel vatandaĢlık davranıĢına etkileri incelenmiĢtir. Etki analizinden evvel karizmatik liderlik algısı ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢı arasındaki iliĢkiyi tespit edebilmek adına korelasyon analizi yapılmıĢtır. Tablo 47‟de verilen korelasyon analizi sonuçlarına göre karizmatik liderlik algısının tüm alt boyutları ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢının tüm alt boyutları arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki tespit edilmiĢtir.

Tablo 49‟da görülen Model 1 çalıĢmasında karizmatik liderlik algısı alt boyutlarının örgütsel vatandaĢlık davranıĢının sivil erdem ve vicdanlılık boyutuna etkileri incelenmiĢtir. Burada elde edilen sonuca göre katılımcıların liderlerine dair algıladıkları vizyon belirleyebilme ve net ifade edebilme yeteneğinin, çevresel faktörlere duyarlılık gösterebilme yeteneğinin ve geleneksel olmayan davranıĢlar gösterebilme yeteneğinin sivil erdem ve vicdanlılık davranıĢlarına pozitif yönde anlamlı bir etki gösterdiği gözlemlenmiĢtir.

Yine bu etkiyi gösteren bir baĢka analiz, tablo 50‟de verilmiĢtir. Burada görülen Model 2 çalıĢmasında, katılımcıların karizmatik liderlik algısının kiĢisel risk 146

alabilme yeteneği, çevresel faktörlere duyarlılık gösterebilme yeteneği ve geleneksel olmayan davranıĢlar gösterebilme yeteneği boyutlarının özgecilik davranıĢlarına pozitif yönde anlamlı bir etkide bulunduğu tespit edilmiĢtir. Tablo 51‟deki Model 3 çalıĢması incelendiğinde de katılımcıların karizmatik liderlik algısının kiĢisel risk alabilme, çevresel faktörlere duyarlılık gösterebilme ve geleneksel olmayan davranıĢlar sergileyebilme alt boyutlarının da sportmenlik davranıĢlarına pozitif yönde anlamlı bir etkide bulunduğu gözlemlenmiĢtir. Son olarak tablo 52‟de incelenen Model 4 çalıĢmasının sonuçlarına göre de, katılımcıların karizmatik liderlik algısının vizyon belirleme ve net ifade edebilme, kiĢisel risk alabilme ve çevresel faktörlere duyarlılık gösterebilme boyutlarının da nezaket davranıĢlarına pozitif yönde anlamlı bir etkide bulunduğu saptanmıĢtır.

Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının, gösterdikleri örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarına etkisini inceleyen diğer çalıĢmalar incelenmiĢtir. Arıkan, Kılıç ve Becerikli (2017) KuĢadası‟ndaki beĢ yıldızlı otellerde yapmıĢ oldukları bir araĢtırma sonucunda karizmatik liderlik ve örgütsel vatandaĢlık davranıĢı arasında pozitif yönde anlamlı iliĢkiler tespit etmiĢlerdir. Aslan (2009), Konya ve Ġstanbul illerindeki beĢ tekstil fabrikasında yapmıĢ olduğu çalıĢmada da karizmatik liderlik algısı ve örgütsel vatandaĢlık davranıĢı arasında pozitif yönde anlamlı iliĢkiler tespit etmiĢtir. Babcock-Roberson ve Strickland (2010), yaptıkları çalıĢmada katılımcıların karizmatik liderlik algıları ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢları arasında anlamlı bir iliĢki bulduklarını beyan etmiĢlerdir. Boerner, Dütschke ve Wied (2008), Almanya‟da üç hastaneden seçtikleri 142 hemĢire ile yaptıkları bir çalıĢmada karizmatik liderlik algısı ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢları arasında pozitif yönde anlamlı iliĢkiler tespit etmiĢlerdir. Cavazotte, Hartman ve Bahiense (2014) Brezilya ve Amerika BirleĢik Devletleri vatandaĢları üzerinde yaptıkları bir çalıĢma sonucu, A.B.D. vatandaĢı katılımcı grupta karizmatik liderlik algısının örgütsel vatandaĢlık davranıĢı ile arasında pozitif yönde güçlü ve anlamlı bir iliĢki tespit etmelerine rağmen, Brezilya vatandaĢı olan grupta böyle bir iliĢki tespit edememiĢlerdir. Deluga (1995) bir imalatçı firmanın mühendislik bölümünde yaptığı bir çalıĢmada karizmatik liderliğin örgütsel vatandaĢlık ile pozitif yönde iliĢkilerinin olduğunu tespit etmiĢtir. Jiao, Richards ve Zhang (2011) Çin‟de orta ölçekli bir finans Ģirketinde yaptıkları ve liderlerin astlarını değerlendirdiği bir çalıĢmada, liderlik 147

davranıĢları ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢları arasında anlamlı bir iliĢki bulmuĢlardır. Ul Haq, Farooqi ve Ahmad (2016), banka çalıĢanları üzerinde yaptıkları bir çalıĢma sonucu karizmatik liderlik ve örgütsel vatandaĢlık davranıĢları arasında pozitif yönde güçlü bir iliĢki tespit etmiĢlerdir. Zehir, Muceldili, Altındağ, ġehitoğlu ve Zehir S. (2014), çeĢitli sektörlerde 600 çalıĢan ile yaptıkları bir araĢtırma sonucunda da karizmatik liderlik ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢları arasında pozitif yönde iliĢkiler tespit etmiĢlerdir.

Karizmatik liderlik ve örgütsel vatandaĢlık davranıĢı arasındaki iliĢki hakkındaki tüm bu neticeler doğrultusunda çıkarılacak sonuçlar aĢağıdaki gibidir:

 Ġzleyicilerinden sivil erdem ve vicdanlılık davranıĢı görmek isteyen liderlere, net olarak vizyon belirleyebilme ve herkesi bu vizyon etrafında toplayabilme yeteneklerini, çevresel faktörleri iyi analiz edip bunlara karĢı eyleme geçebilme yeteneklerini ve geleneksel olmayan sıra dıĢı davranıĢlar göstererek üyelerini ĢaĢırtabilme yeteneklerini geliĢtirmeleri tavsiye edilebilir.

 Ġzleyicilerinden özgecilik davranıĢları görmek isteyen liderlere, gerektiği zaman kiĢisel fedakârlıklar yaparak risk alabilme yeteneklerini, çevresel faktörleri iyi analiz edip bunlara karĢı eyleme geçebilme yeteneklerini ve geleneksel olmayan sıra dıĢı davranıĢlar göstererek üyelerini ĢaĢırtabilme yeteneklerini geliĢtirmeleri tavsiye edilebilir.

 Ġzleyicilerinden sportmenlik davranıĢları görmek isteyen liderlere, gerektiği zaman kiĢisel fedakârlıklar yaparak risk alabilme yeteneklerini, çevresel faktörleri iyi analiz edip bunlara karĢı eyleme geçebilme yeteneklerini ve geleneksel olmayan sıra dıĢı davranıĢlar göstererek üyelerini ĢaĢırtabilme yeteneklerini geliĢtirmeleri tavsiye edilebilir.

 Ġzleyicilerinden nezaket davranıĢları görmek isteyen liderlere, net olarak vizyon belirleyebilme ve herkesi bu vizyon etrafında toplayabilme yeteneklerini, gerektiği zaman kiĢisel fedakârlıklar yaparak risk alabilme 148

yeteneklerini, çevresel faktörleri iyi analiz edip bunlara karĢı eyleme geçebilme yeteneklerini ve geleneksel olmayan sıra dıĢı davranıĢlar göstererek üyelerini ĢaĢırtabilme yeteneklerini geliĢtirmeleri tavsiye edilebilir.

 Bu analizler de mikro bazda incelendiğinde, izleyicilerinden genel anlamda örgütsel vatandaĢlık davranıĢları görmek isteyen liderlerin vizyon belirleyebilme ve net ifade edebilme, çevresel faktörlere duyarlılık yeteneklerini, kiĢisel risk alabilme yeteneklerini ve geleneksel olmayan davranıĢlar gösterebilme yeteneklerini geliĢtirmeleri tavsiye edilebilir. Analizlerden anlaĢılacağı üzere genelde bu dört yetenek, örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarının alt boyutlarında etkilidir. Ancak üye ihtiyaçlarına duyarlılık yeteneğinin örgütsel vatandaĢlık davranıĢları boyutlarından hiçbirisine etki etmediği gözlemlenmiĢtir. Bu da araĢtırmaya değer bir husus olarak karĢımıza çıkmaktadır.

Benzer konuda çalıĢma yapmak isteyen araĢtırmacılara verilecek tavsiyeler ise aĢağıdaki gibidir:

 Bu araĢtırma zaman ve maliyet kısıtları nedeniyle sadece tek bir ilde, Kastamonu‟da sınırlı tutulmuĢtur. Kastamonu‟da her siyasi partinin bir il baĢkanlığı bulunmamaktadır. Bu nedenle araĢtırma sadece belli siyasal partiler ile sınırlı kalmıĢtır. Bu hususta benzer çalıĢmaların farklı illerde yapılması, bu konu hakkında daha net sonuçlar elde edilmesi açısından faydalı olabilir.

 Benzer bir çalıĢma yapılacak olursa eğer, katılımcıların farklı illerden ve farklı kültürlerden seçilmesi de sonuçlar açısından daha verimli bir imkân sağlayabilir. Çünkü her ne kadar siyasal görüĢleri, sevdikleri liderler veya gönül verdikleri siyasal partiler farklı olsa da, Kastamonu henüz kozmopolit bir yapıya ulaĢmamıĢtır. Yani Kastamonu‟da yaĢayan insanlar hayat görüĢleri, temel duyguları ve kültürleri bakımından birbirine yakın bireyler olarak nitelendirilebilir. Bu nedenle benzer çalıĢmanın ya her kültürden bireyi 149

barındıran kozmopolit bir Ģehirde yapılması, ya da farklı coğrafyalarda yapılması daha verimli ve gerçekçi sonuçlar elde edilmesini sağlayabilir. Nitekim bu araĢtırmada katılımcılara sorulan “Siyasi ideolojinizi nasıl tanımlarsınız?” sorusunda, siyasal partileri farklı karakterlerde olsalar da her parti üyesinin çok da farklı cevaplar vermedikleri gözlemlenmektedir.

 Bu çalıĢma, yine Kastamonu gibi nispeten küçük bir yerleĢim alanında yapılmasından dolayı, parti içi hiyerarĢide genelde benzer pozisyonlardaki bireylere uygulanmıĢtır. Ancak büyük yerleĢim yerlerinde benzer bir çalıĢma yapılacak olursa, parti içi hiyerarĢinin çeĢitliliğinden faydalanılarak farklı analizler ve sonuçlar elde edilebilir.

 Bu tarzda bir çalıĢma yapmak, benzeri çalıĢmalar literatürde oldukça az olduğu için önemli görülmektedir. Diğer bir deyiĢle, literatürde insanların tamamen gönüllü olarak katıldığı ve emek harcadığı bir sivil toplum kuruluĢu olan siyasi partilerde bu tarz uygulamalı çalıĢma sayısı oldukça azdır. Bu nedenle araĢtırmacılara, literatüre farklı bir bakıĢ açısı kazandırılabilmesi açısından benzer bir ortamda çalıĢma yapmaları tavsiye edilmektedir.

150

KAYNAKLAR

Ahmad, F. (1995). Modern Türkiye’nin Oluşumu. (Çev: Yavuz Alogan). Ġstanbul: Sarmal Yayınevi

Ahmad, F. (1996). Demokrasi Sürecinde Türkiye (1945-1980). (Çev: Ahmet Fethi). Ġstanbul: Hil Yayın

Akat, Ġ. Budak, G. & Budak, Gülay (1994). İşletme Yönetimi. Ġstanbul: Beta Basım Yayım

Akgemci, T. & Yıldız, N. (2011). Örgütsel VatandaĢlık. Ayküt Bedük (Ed.) Ġçinde, Örgütsel Vatandaşlık. Konya: Atlas Akademi

AkĢin, S. (1971). Ġttihat Ve Terakki Üzerine. Ankara Üniversitesi Sbf Dergisi. 26(1). 153-182

AkĢin, S. (2000). Siyasal Tarih (1950-1960). Sina AkĢin (Ed.) Ġçinde, Türkiye Tarihi 4 - Çağdaş Türkiye (1908-1980) (6. Basım) (S. 215-223) Ġstanbul: Cem Yayınevi

AkĢin, S. (2006). Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi. (6. Baskı). Ankara: Kalkan Ofset

AltıntaĢ, H. (2003). Türk Siyasal Sisteminde Siyasal Partiler Ve KentleĢmenin KutuplaĢma Sürecine Etkileri. Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi. 5. 1-31

Arabacı, Ġ. B., Alanoğlu, M. & Doğan, B. (2014). Okul Müdürlerinin Karizmatik Liderlik Özellikleri Ġle Öğretmenlerin Örgütsel Bağlılıkları Arasındaki ĠliĢki. Turkish Journal Of Educational Studies. 1(1). 192-221

151

Arıkan, E., Kılıç, G. & Becerikli G. (2017). Karizmatik Liderlik Ve Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı Arasındaki ĠliĢki: KuĢadası‟ndaki BeĢ Yıldızlı Otel ĠĢletmelerinde Bir Uygulama, Türk Turizm Araştırmaları Dergisi, Cilt.1, Sayı.4, Ss.1-19.

Aslan, ġ. (2009). Karizmatik Liderlik Ve Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı ĠliĢkisi: “Kurumda ÇalıĢma Yılı” Ve “Ücret” DeğiĢkenlerinin Rolü. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi. 6(1). 256-275

Ayata GüneĢ, A.(2010). CHP Örgüt Ve İdeoloji (2. Baskı). (Çev: Belkıs Tarhan Ve Nüvit Tarhan). Ġstanbul: Gündoğan Yayınları

Aydoğan Ünal, B. (2016). Oy Verme DavranıĢı Modelleri. Odü Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi. 6(15). 95-119

Babcock-Roberson, M. E. & Strıckland, O. J. (2010). The Relationship Between Charismatic Leadership, Work Engagement, And Organizational Citizenship Behaviors. The Journal Of Psychology. 144(3). 313-326

Bakan, Ġ. & Doğan, Ġ. F. (2013). Liderlik Güncel Konular Ve Yaklaşımlar. Ankara: Gazi Kitabevi

BBC News Türkçe (2018, Haziran 25). Devlet Bahçeli'nin Türkiye‟de Son 16 Yılda Siyasete Yön Veren Kararları. 23 Mayıs 2019 Tarihinde Https://Www.Bbc.Com/Turkce/43799117 Adresinden EriĢilmiĢtir.

Bingöl, B. (2008). Türk Siyasal Yaşamında Birlik Partisi-Türkiye Birlik Partisi. YayımlanmamıĢ Doktora Tezi. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ġzmir

Birinci, M. (2018). İşyerinde Psikolojik Taciz İle Örgütsel Vatandaşlık Davranışı İlişkisinde Örgütsel Bağlılığın Aracı Rolü Üzerine Bir Araştırma. YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ġstanbul. 152

Boerner, S., Dütschke, E. & Wıed, S. (2008). Charismatic Leadership And Organizational Citizenship Behaviour: Examining The Role Of Stressors And Strain. Human Resource Development International. 11(5). 507-521

Bolat, T. Seymen Aytemiz, O. Ġnci Bolat, O. & Erdem B. (2014). Yönetim Ve Organizasyon (4. Baskı). Ankara: Detay Yayıncılık

Bolino, M. C., Turnley, W. H. & Nıehoff, B. P. (2004). The Other Side Of The Story: Reexamining Prevailing Assumptions About Organizational Citizenship Behavior. Human Resource Management Review. 14. 229–246

Borman, W. C. & Motowildo, S. J. (1993). Expanding The Criteriondomain To Ġnclude Elements Of Contextual Performance. N. Schmitt Ve W. C. Borman (Ed.) ,Ġçinde, Personnel Selection İn Organizations. 71-98. San Fransisco

Bozkurt, Ö. & Goral, M. (2014), The Assesment Of Modern Leadership Styles Ġn Relation With Demographic Factors, Research Journal Of Business And Management, Yıl 1, Sayı 3, S. 169-179.

Buldu, T. (2016). Karizmatik Liderlik Ve Çalışan Performansı İlişkisi: Bir Örnek Olay Araştırması. Okan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, ĠĢletme Ana Bilim Dalı, ĠĢletme Programı, Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul.

Bulut, S.(2010). Muhtıra Sonrası Demokratikleşme Hareketine Örnek Model Olarak 1973 Genel Seçimleri. Ankara: Berikan Yayınevi

Cavazotte, F. Hartman, N. S. & Bahıense, E. (2014). Charismatic Leadership, Citizenship Behaviors, And Power Distance Orientation: Comparing Brazilian And U.S. Workers. Cross Cultural Research. 48(1). 3-31

Cinel, M.O. (2008), Karizmatik Liderlik Özelliklerinin Örgütsel Bağlılık Unsurları Üzerindeki Etkileri Ve Bir Araştırma, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli. 153

ÇalıĢkan, N. & Özkoç, A.G.(2016). Örgütlerde Paternalist Liderlik Algısına Etki Eden Ulusal Kültür Boyutlarının Belirlenmesi. Journal Of Yasar University. 11(44). 240-250

Çelik, C. & Sünbül, Ö. (2008), Liderlik Algılamalarında Eğitim Ve Cinsiyet Faktörü: Mersin Ġlinde Bir Alan AraĢtırması, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Yıl 13, Sayı 3, S. 49-66.

Çimen, M. (2016). Yönetimde Yeni YaklaĢımlar: Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı. Acü Sağlık Bilimleri Dergisi. 1. 1-5

Davut, D. (2014). Siyaset Bilimi (7. Baskı). Ġstanbul: Beta Yayınevi

Dede, E. (2017). İş Güvencesizliği Algısının Ve Örgütsel Güven Düzeyinin Örgütsel Vatandaşlık Davranışı Üzerindeki Etkileri: Devlet Ortaokulu Ve Özel Ortaokul Öğretmenleri Üzerine Bir Araştırma. YayımlanmamıĢ Doktora Tezi. Ġstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ġstanbul.

Deluga, R. J. (1995). The Relationship Between Attributional Charismatic Leadership And Organizational Citizenship Behavior. Journal Of Applied Social Psychology. 25(18). 1652-1669

Demir, ġ. (2011). Düello Menderes Ve İnönü. Ġstanbul: TimaĢ Yayınları

Demircan, N. & Ceylan, A. (2003). Örgütsel Güven Kavramı: Nedenleri Ve Sonuçları. Yönetim Ve Ekonomi Dergisi. 10(2). 139-150

Demirel, A. (2014). Tek Partinin İktidarı Türkiye’de Seçimler Ve Siyaset (2. Baskı). Ġstanbul: ĠletiĢim Yayınları

Demirel, T. (2013). Adalet Partisi İdeoloji Ve Politika (2. Baskı). Ġstanbul: ĠletiĢim Yayınları

Donat, Y. (1987). Buyruklu Demokrasi (1980-1983). Ankara: Bilgi Yayınevi 154

Dursunoğlu, Ġ. (2018). Türkiye‟de YaĢanan Siyasal Krizlerin AĢılmasında Liderlik Faktörü: Devlet Bahçeli Örneği. Geçmişten Günümüze Yerel, Bölgesel Ve Küresel Krizler – Bildiriler. 1. Bozok Uluslararası Siyaset Bilimi Kongresi. 168-181

Ecevit, B. (1957, Kasım 24). Ġki Devir Arasındaki Fark. Pazar Postası. 5(46). 5 Ocak 2019 Tarihinde Http://Ecevityazilari.Org/Ġtems/Show/59 Adresinden EriĢilmiĢtir.

Erbakan, N. (2013). Davam Ne Yaptıysam Allah Rızası İçin Yaptım. Ankara: Milli Gazete Kitap Kulübü

Erdoğan, P. (2018). Pozitif Psikolojik Sermayenin Örgütsel Vatandaşlık Davranışı, Örgütsel Sinizm Ve Tükenmişlik Üzerine Etkisi: Sağlık Sektöründe Bir Uygulama. YayımlanmamıĢ Doktora Tezi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Konya

Eren, E. (2001). Örgütsel Davranış Ve Yönetim Psikolojisi (7. Basım). Ġstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım

Erkutlu, H.V.(2018). Örgütsel Davranış. Ankara: Akademisyen Kitabevi

Eroğul, C. (2014). Demokrat Parti Tarihi Ve İdeolojisi. Ġstanbul: Yordam Kitap

Evren, K.(1980, Eylül 12). Genelkurmay Ve Milli Güvenlik Konseyi BaĢkanı Orgeneral Kenan Evren‟in Türk Milletine Açıklaması. Resmi Gazete. 17103

George, J. M. & Brief, A. P. (1992). Feeling Good – Doing Good: A Conceptual Analysis Of The Mood At Work–Organizational Spontaneity Relationship. Psychological Bulletin. 112(2). 310 329.

155

Gerçek, M. (2018). Yöneticilerin Babacan (Paternalist) Liderlik DavranıĢlarının Psikolojik SözleĢme Bağlamındaki Beklentileri Üzerindeki Etkilerine Yönelik Bir ÇalıĢma. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İibf Dergisi. 3(2). 101-118

Gökbayır, S. (2012). Gizli Bir Cemiyetten Ġktidara: Osmanlı Ġttihat Ve Terakki Cemiyeti‟nin 1908 Seçimleri Siyasi Programı. Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 3(1): 61-96

Gül, H. & Aykanat, Z. (2012). Karizmatik Liderlik Ve Örgüt Kültürü ĠliĢkisi Üzerine Bir AraĢtırma. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 16(1). 17-36

Güngör, B. & Çetin, S. (2018). ĠĢ Tatmini Algısının ÇalıĢanların Demografik Özelliklerine Göre Farklılıkları: Kastamonu Ġli Kamu Sektörü Ve Özel Sektör Kurumlarında Bir AraĢtırma. Uluslararası Toplumsal Bilimler Dergisi. 2(1). 50-73

Güven, T. Y. (Tarih Yok). Demirel’li Yıllar Demokrasi Mahzeninden Atatürk’ün Mekânına (1987-1993). Ankara: Sistem Ofset

Heywood, A. (2012). Siyaset (6. Baskı). Ankara: Adres Yayınları

IĢık, B. (2016). İlkokul Müdürleri’nin Karizmatik Liderlik Özellikleriyle Okullarındaki Öğretmenlerin Motivasyonu Arasındaki İlişki. Van: Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Eğitim Yönetimi, TeftiĢi, Planlaması Ve Ekonomisi Bilim Dalı. YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi.

Ġbicioğlu, H. Özmen, H. Ġ. & TaĢ, S. (2009). Liderlik DavranıĢı Ve Toplumsal Norm ĠliĢkisi: Ampirik Bir ÇalıĢma. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi. 14(2). 1-23 156

Jıao Changquan, R. David A. & Zhang, K. (2011). Leadership And Organizational Citizenship Behavior: Ocb-Specific Meanings As Mediators. J Bus Psychol. 26. 11-25

Kahraman, H. B. (2009). AKP Ve Türk Sağı (2. Baskı). Ġstanbul: Agora Kitaplığı

Kamer, H. & Köker, Ġ. (2018, Mayıs 28). Selahattin DemirtaĢ: Türkiye Tarihinin Tutuklu Ġlk Ve Tek CumhurbaĢkanı Adayı. Bbc News Türkçe. 22.05.2019 Tarihinde Https://Www.Bbc.Com/Turkce/Haberler-Turkiye-44056532 Adresinden EriĢilmiĢtir.

Kapani, M. (2007). Politika Bilimine Giriş (19. Baskı). Ankara: Bilgi Yayınevi

Karaman, A. & Aylan, S. (2012). Örgütsel VatandaĢlık. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi. 2(1). 35-48

Karpat, K. H. (2015a). Türk Siyasi Tarihi (6. Baskı). (Çev: Ceren Elitez). Ġstanbul: TimaĢ Yayınları

Karpat, K. H. (2015b). Kısa Türkiye Tarihi (5. Baskı). (Yay. Haz.: GüneĢ Ayas). Ġstanbul: TimaĢ Yayınları

KaĢtan, Y. (2017). Yüksel Osmanlı Devleti‟nden Türkiye Cumhuriyeti‟ne Siyasal PartileĢme Süreci. Osmanlı Medeniyet Araştırmaları Dergisi. 3(5). 89-97

Keklik, B. (2012), Sağlık Hizmetlerinde Benimsenen Liderlik Tiplerinin Belirlenmesi: Özel Bir Hastane Örneği, Afyon Kocatepe Üniversitesi, İibf Dergisi, Yıl 14, Sayı 1, S. 73-93.

Kılağız, N. (2010). Türk Siyasi Hayatında 1965 Seçimleri, Ankara: Berikan Yayınevi

157

Kılıçarslan, S. (2013). Okul Yöneticilerinin Liderlik Stilleri İle Öğretmenlerin Örgütsel Bağlılık Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi: İzmir İli Karabağlar İlçesi Örneği. Yüksek Lisans Tezi. Okan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ġstanbul.

Kılınç, T. (1996). Liderlik Üzerine Bir Analiz. Hastane Dergisi. Sayı:15

KıĢlalı, A. T. (2018a). Siyaset Bilimi. Ġstanbul: Kırmızı Kedi Yayınevi

KıĢlalı, A.T. (2018b). Siyasal Sistemler, Siyasal Çatışma Ve Uzlaşma. Ankara: Kırmızı Kedi Yayınevi

Koçak, C. (2000). Siyasal Tarih (1923-1950) (Editör: Sina AkĢin). Türkiye Tarihi 4 - Çağdaş Türkiye (1908-1980) (6. Basım). Ġstanbul: Cem Yayınevi

Kurgun, O. A. (2013). Örgütsel Davranış. Ankara: Detay Yayıncılık

KuĢçuoğlu, C. (1998, Kasım 26). Gensoruyla DüĢürülen 2. Hükümet. Milliyet Gazetesi, 06.01.2018 Tarihinde Http://Www.Milliyet.Com.Tr/1998/11/26/Siyaset/Siy03.Html Adresinden EriĢilmiĢtir.

Organ, D. W. (1988). Organizational Citizenship Behavior: The Good Soldier Syndrome. Lexington: Lexington Books

Organ, D. W. (1997). Organizational Citizenships Behavior: It‟s Construct Cleanup Time. Human Performance, 10(2), 85-97.

Ortaylı, Ġ. (2010). Türkiye Teşkilat Ve İdare Tarihi (3. Baskı). Ankara: Cedit NeĢriyat

Ortaylı, Ġ. (2012). Yakın Tarihin Gerçekleri Osmanlı’nın Çöküşünden Küllerinden Doğan Cumhuriyet’e. Ġstanbul: TimaĢ Yayınları

Ortaylı, Ġ. (2017). Türkiye’nin Yakın Tarihi (26. Baskı). Ġstanbul: TimaĢ Yayınları 158

Ortaylı, Ġ. & Küçükkaya, Ġ. (2012). Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı 1923-2023. Ġstanbul: TimaĢ Yayınları

Özdemir, H.(2000). Siyasal Tarih (1960-1980) (Editör: Sina AkĢin), Türkiye Tarihi 4 - Çağdaş Türkiye (1908-1980) (6. Basım), Ġstanbul: Cem Yayınevi

Özdevecioğlu, M. (2003). Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı Ġle Üniversite Öğrencilerinin Bazı Demografik Özellikleri Ve Akademik BaĢarıları Arasındaki ĠliĢkilerin Belirlenmesine Yönelik Bir AraĢtırma. Erciyes Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi. 20. 117-135.

Özkan, N.Ö., Akın, S. & Durna, Z. (2015). HemĢirelik Öğrencilerinin Liderlik Yönelimleri Ve Motivasyon Düzeyleri. Hemşirelikte Eğitim Ve Araştırma Dergisi. 12(1): 51-61.

Perlow, L. & Weeks, J. (2002). Who‟s Helping Whom? Layers Of Culture And Workplace Behavior. Journal Of Organizational Behavior. 23. 345-361

Podsakoff, P. M., Mackenzıe, S. B. & Bommer, W. H. (1996). Transformational Leader Behaviors And Substitutes For Leadership As Determinants Of Employee Satisfaction, Commitment, Trust, And Organizational Citizenship Behaviors. Journal Of Management. 22(2). 259 – 298.

Robbins, St. P. & Judge, T. A. (2013). Örgütsel Davranış (14. Baskı). (Çev: Ġnci Erdem). Ankara: Nobel

Safa, P. (1981). Türk İnkılabına Bakışlar. Ankara: Kültür Bakanlığı

Sığrı, Ü. (2012). Metaforik Liderlik (Editörler: Akif Tabak, Harun ġeĢen Ve Tolga Türköz). Liderlikte Güncel Yaklaşımlar. Ankara: Detay Yayıncılık

Smıth, C. A., Organ, D. W. & Near, J. P. (1983). Organizational Citizenship Behavior: Its Nature And Antecedents. Journal Of Applied Psychology. 68(4). 653-663 159

Sökmen, A. (2013). Örgütsel Davranış. Ankara: Detay Yayıncılık

Sökmen, A. (2016). İşletmelerde Yönetim Ve Organizasyon (2. Baskı). Ankara: Detay Yayıncılık

ġanal, M. (2013). Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢının ĠĢletmeler Açısından Önemi. Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 22(1). 529-538

ġeĢen, H., Soran, S. & Caymaz, E. (2014). Dark Side Of Organizational Citizenship Behavior (Ocb): Testing A Model Between Ocb, Social Loafing, And Organizational Commitment. International Journal Of Business And Social Science. 5(5). 125-135

ġimĢek, M. ġ. & Çelik, A. (2015). İşletme Yönetimi. Konya: Eğitim Yayınevi

Tanör, B. (2000). Siyasal Tarih (1980-1995) (Editör: Sina AkĢin), Türkiye Tarihi 5 - Bugünkü Türkiye (1980-1995) (3. Basım), Ġstanbul: Cem Yayınevi

TDK, Türk Dil Kurumu. Güncel Türkçe Sözlük. 30.01.2019 Tarihinde Http://Www.Tdk.Gov.Tr/Ġndex.Php?Option=Com_Gts Adresinden UlaĢılmıĢtır.

Teziç, E. (1976). 100 Soruda Siyasi Partiler (Partilerin Hukuki Rejimi Ve Türkiye’de Partiler). Ġstanbul: Gerçek Yayınevi

Tunaya, T.Z. (1988). Türkiye’de Siyasal Partiler Cilt I: İkinci Meşrutiyet Dönemi (2. Baskı). Ġstanbul: Hürriyet Vakfı Yayınları

Tunçay, M.(1981). Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetimi’nin Kurulması (1923-1931). Ankara: Yurt Yayınları

Tunçay, M. (2006). Eleştirel Tarih Yazıları (3. Baskı). Ankara: Liberte Yayınları

Turan, E. (2017). Siyaset, Konya: Palet Yayınları 160

Turan, ġ. (1991). Türk Devrim Tarihi I İmparatorluğun Çöküşünden Ulusal Direnişe. Ankara: Bilgi Yayınevi

Turan, ġ. (1992). Türk Devrim Tarihi II Ulusal Direnişten Türkiye Cumhuriyetine. Ankara: Bilgi Yayınevi

Turan, ġ. (1995). Türk Devrim Tarihi III Yeni Türkiye’nin Oluşumu (1923-1938). Ankara: Bilgi Yayınevi

Turan, ġ. (1999). Türk Devrim Tarihi IV-1 Çağdaşlık Yolunda Türkiye. Ankara: Bilgi Yayınevi

Ul Haq, M. I., Farooqı, Y. A. & Ahmad, M. (2016). The Relationship Between Charismatic Leadership, Work Engagement, And Organizational Citizenship Behaviors And Job Responsibilities. Journal Of Marketing And Consumer Research. 12. 60-66

Ünal, M. (2018, Haziran 26). “Ak Parti Sözcüsü Ünal: Muharrem Ġnce Chp'nin Doğal Lideri OlmuĢtur”. Cnn Türk. 20.05.2019 Tarihinde Https://Www.Cnnturk.Com/Turkiye/Ak-Parti-Sozcusu-Unal-Muharrem-Ġnce- Chpnin-Dogal-Lideri-Olmustur Adresinden EriĢilmiĢtir.

Ünal, Ö. F. & YaldızbaĢ, S. (2016). Karizmatik Liderlik DavranıĢları Ġle Demografik DeğiĢkenler Arasındaki ĠliĢki: Ankara Ġlinde Orta Öğretim Öğretmenleri Üzerine Bir AraĢtırma. Bartın Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi. 7 (13). 339-365

Van Dyne, L., Cummıngs, L.L., & Parks, J. M. (1995). Extra-Role Behaviors: In Pursuit Of Construct And Definitional Clarity. Research İn Organizational Behavior. (17) 215-285.

Yalçın, S. (2012). Erbakan Eziyet Edilerek Yalnızlığa Yükseltilen Bir Siyasal Liderin Portresi. Ġstanbul: Kırmızı Kedi Yayınevi 161

Yaman, T. & Turunç, Ö. (2012). Paternalist Liderlik (Editörler: Akif Tabak, Harun ġeĢen Ve Tolga Türköz). Liderlikte Güncel Yaklaşımlar. Ankara: Detay Yayıncılık

Yayla, A. (2014). Siyaset Teorisine Giriş (5. Baskı). Ġstanbul: Kesit Yayınları

Yıldız, S. (2017). Sosyal Bilimlerde Örnekleme Sorunu: Nicel Ve Nitel Paradigmalardan Örnekleme Kuramına Bütüncül Bir BakıĢ. Kesit Akademi Dergisi. 3 (11). 421-442

Yılmaz, H.(2010). Stratejik Liderlik (2. Baskı). Ġstanbul: Kum Saati Yayınları

Zehir, C., Müceldili, B., Altındağ, E., ġehitoğlu, Y. & Zehir, S. (2014). Charismatic Leadership And Organizational Citizenship Behavior: The Mediating Role Of Ethical Climate. Social Behavior And Personality. 42(8). 1365-1376

Zürcher, E. J. (2003). Cumhuriyetin İlk Yıllarında Siyasal Muhalefet Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Ġstanbul: ĠletiĢim Yayınları

162

EKLER

EK A. Anket Formu 163

164

EK B. Anket İzin Yazısı

165

166

ÖZGEÇMİŞ

Adı Soyadı : Berkan GÜNGÖR Doğum Yeri ve Yılı : Tire/ĠZMĠR - 1995 Medeni Hali : Bekâr Yabancı Dili : Ġngilizce E-Posta : [email protected]

Eğitim Durumu Lise : AbdurrahmanpaĢa Anadolu Lisesi (Kastamonu) Lisans : Gazi Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi (Ankara)

Mesleki Deneyim Garanti Bankası : Stajyer 06/2015 – 07/2015

Yayınları GÜNGÖR, B. ve ÇETĠN, S. (2018). ĠĢ Tatmini Algısının ÇalıĢanların Demografik Özelliklerine Göre Farklılıkları: Kastamonu Ġli Kamu Sektörü ve Özel Sektör Kurumlarında Bir AraĢtırma. Uluslararası Toplumsal Bilimler Dergisi 2 (1). 50-73. DEMĠREL, Y. ve GÜNGÖR, B. (2018). Algılanan Psikolojik Güçlendirmenin Ġç GiriĢimciliğe Etkisi Üzerine Bir AraĢtırma. 2. International EMI Entrepreneurship and Social Sciences Congress FULL TEXT E-BOOK, 9-11 Kasım 2018, EMI Congress, Kapadokya 926-945