<<

İslâmî İlİmler Dergİsİ, Yıl 10, Cİlt 10, Sayı 10, Güz 2015 (93/115)

TARİHİ SÜREÇ İÇERİSİNDE YAHUDİLERİ Ahmet KÜTÜK*

Öz Yahudiler, tarihsel süreçte birçok önemli bölgede var olageldiler. Yer- leşik oldukları bölgenin aynı zamanda siyasi ve ekonomik dinamikle- rini de ele geçirmeye çalıştıklarından çoğu zaman egemen güçler ta- rafından istenmeyen bir grup olarak tasfiye edildiler. Özellikle Roma egemenliği altında imparatorluğun çeşitli bölgelerine dağılmış olan Yahudiler, siyasi otoriteye karşı gerçekleşen isyanları kışkırttıkları, hatta bu isyanlarda bizzat rol aldıkları veya İranlılara karşı yürütü- len savaşlarda Sasani tarafını destekledikleri iddiasıyla imparatorluk tarafından takibata uğradılar. Bu sıkı takibat döneminde Yahudilerin kendilerini güvende hissettikleri korunaklı şehirlerden biri de Nusay- bin olmuştur. Nusaybin, tarihsel süreçte Yahudiler için farklı açılar- dan önem arz etmiştir. Şehirde bu dönemde hareketli olan doğu-batı merkezli sınır ticareti vesilesiyle zenginleşen Yahudi cemaati, şehrin yerlisi ve tannaitik geleneğin önemli isimlerinden biri olan Yahuda b. Bathyra’nın liderliğinde kurulan hukuk okulu sayesinde bölge Yahudileriyle sürekli irtibat halinde olmuşlardır. Bu makalede, kay- naklarda dağınık şekilde bahsedilen Nusaybin Yahudilerinin siyasi, sosyo-ekonomik ve kültürel faaliyetleri ile ilgili detaylar ortaya kon- maya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Nusaybin, Yahudilik, Yahuda b. Bathyra, Babil, Roma İmparatorluğu JEWS OF NISIBIS IN THE HISTORICAL PROCESS Abstract Jews settled many different regions in their historical process. They tried to seize the political and economic dynamics of the region where they settled. For this reason Jews were surpressed and prosecuted by the sovereign rulers. This stuation has clearly been experienced du- ring the period of Roman rule. Roman governors in accused the Jews of inciting rebellion against the empire and supporting Sas- sanids. Nisibis has been a refuge for Jews in such accusations and pressure period. For the Jews, Nisibis has an important meaning in other respects. Jews community, who were enriched by the occasion border trade in east and west in this period, contacted with the Jews of region owing to law school which was founded by Judah b. Bathyra their leader and an educator of religious. In this article it will be dealt with some details of political, social, economic and cultural activities of Jews at Nisibis in the historical context. Keywords: Nisibis, Judaism, Judah b. Bathyra, Babylonia,

Makalenin Dergiye Ulaştığı Tarih: 20.08.2015; Hakem ve Yayın Kurulu Değerlendir- mesinden Geçen Makalenin Yayına Kabul Edildiği Tarih: 26.10.2015

* Yrd. Doç. Dr., Mardin Artuklu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, ahmetku- [email protected] 94 İslâmî İlimler Dergisi

Giriş

Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki verimli saha, tarih boyunca farklı isim- lerle anılagelmiştir. Egemen devletin ya da yerleşik halkların farklı adlandır- maları sebebiyle Babilonya [Babil], Mezopotamya, Adiabene, Bet Nehreyn, el- Cezire gibi biri diğerine göre farklı büyüklükteki alanı kapsayan bölge isimle- ri ortaya çıkmıştır. Bu tarihi coğrafyaya Yahudi yerleşimi açısından bakıldı- ğında Babil kavramı diğerlerine nazaran daha fazla ön plana çıkmakta, bölge Yahudileri kastedilirken de “Babil Yahudileri” (Jews of Babylonian) tanımı daha çok kullanılmaktadır. Asya’nın batısında bulunan ve sınırları değişik dönemlerde çeşitlenen Babil bölgesi, kabaca güneyde Pers körfezi, doğuda Dicle, batıda Arabistan çölüne kadar uzanan bölgeyi içine alır. Kuzey sınırı politik duruma göre zaman zaman değişikliğe uğramıştır. Mezopotamya adı verilen bölgenin de güney ve orta kısımlarını içerisine alan Babil, antikçağ- dan itibaren Yahudiler için bir yaşam merkezi olmuştur.1 Babil Yahudileri ile ilgili ilk bilgiler Asurlular zamanına kadar uzan- maktadır. Antik Bit Adini’de* geniş bir Yahudi cemaati var olmuştur. Kuzey İsrail’in 10 kabilesi Asurlular tarafından burada yerleştirilmiştir.2 Bölge, İran hâkimiyetine geçmeden uzun zaman önce Yahudiler Dicle-Fırat hattı üze- rinde zaten yerleşmişlerdi. İlk cemaatin, MÖ. 722 yılında Nusaybin civarın- da bulunan Habur Nehri üzerindeki Halah’a sürülen Kuzey İsrail’in seçkin sınıfından oluştuğu söylenir.3 Daha çok savaşçı, zanaatkâr ve diğer vasıf- lı insanların tehcir edildiği bu sürgünde götürülenler Halah, Habur, Haray ve Gozan ırmağı etrafında iskân edilmiştir. Asurlular, sürgünlerden boşa- lan yerlere Babil, Kuta, Avva, Hamat ve Sefarvaim’den getirdikleri halkları yerleştirmişlerdir.4

1 Robert W. Rogers-S. Krauss, “Babylonia”, Jewish Encyclopedia, yy, ty, II, 401. Babilonya kav- ramı hakkında bkz. W. S. W. Vaux, “Babylonia”, Dictionary of Greek And Roman Geography, ed. W. Smith, , Boston 1854, I, 360-363; Willard Gurdon Oxtoby-Jacob Neusner, “Babylo- nia”, EJd2, New York 2007, III, 24-30. * Suriye’de bir bölge veya şehir adıdır. MÖ. 10.-9. yüzyıllar arasında burada Bit Adini Ermeni Krallığı kurulmuş, Asur kralı III. Salmanaser tarafından MÖ. 856 yılında ortadan kaldırılmış- tır. 2 Jacob Neusner, A History of the Jews in Babylonia, Leiden 1969, I, 13; Emil Schürer, The History of the Jewish People in the Age of Christ, (175 B.C .- A.D. 135), A New Eng. Vers. and Ed. G. Vermers-F. Millar-M. Goodman, Edinburgh 1986, III, 8; Isaiah M. Gafni, “The Political, Social, And Economic History of Babylonian Jewry, 224–638 CE”, The Cambridge History of Judaism (The Late Roman-Rabbinic Period,) ed. Steven T. Katz, Cambridge 2006, IV, 804. 3 The Holy Bible, An Extract Reprint Page for Page of the Authorized Version, Oxford 1833, [II. Kings, 17:6, 18:11]; Jacob Neusner, “Jews in Iran’’ The Cambridge History of Iran, ed. E. Yarshater, Cambridge 1983, 3/2, 909; Nuh Arslantaş, “İki Yahudi Seyyahın Gözünden [Beth Hilleli Rabbi David (1824-1832) ve II. Benjamin (1846)] Şırnak Çevresinde Yahudiler”, Ulus- lararası Şırnak ve Çevresi Sempozyumu, (14-16 Mayıs 2010), Ed. N. Doru, Ankara 2010, 907; Salime Leyla Gürkan, “Yahudilik”, , Ankara 2013, XLIII, 190. 4 The Holy Bible, [II. Kings, 17:6, 18:11]; Arslantaş, “Şırnak Çevresinde Yahudiler”, 907. Tarihi Süreç İçerisinde Nusaybin Yahudileri 95

İlk Pers devleti olarak kabul edilen ve MÖ. 550-330 yılları arasında hü- küm süren Ahameniş İmparatorluğu’ndan Arap fetihlerine kadar süregelen dönemde İran devletleri ile Yahudiler arasındaki ilişkilerde genelde barış hâkim olmuştur. Büyük İskender’in seferi ve sonrasında kurulan Selevki Devleti ile Yahudiler arasındaki ilişkilerin de olumlu bir süreçte ilerlediği görülmektedir. Yahudi asıllı Roma tarihçisi Josephus (MS. 37-100)’un, Se- levkilerin farklı bölgelerdeki isyanları pasifize etmek için MÖ. 3. yüzyılın sonlarında Mezopotamya ve Babil Yahudilerini isyan bölgelerine nakletti- ğine dair haberi, onların bölge Yahudileriyle olan iyi ilişkilerini göstermesi bakımından dikkate değerdir. Bu durumun istisnası, Sasaniler döneminde 5. yüzyıl sonlarında Zerdüşt olmayan azınlıkların hükümete problem çıkar- maya başlamasıyla gerçekleşmiş, fakat yine de vergilerini ödedikleri ve hu- zuru bozmadıkları sürece Yahudilere herhangi bir müdahale söz konusu olmamıştır.5 Babil bölgesinde yer alan şehirler içerisinde tarihsel bir öneme sahip olan Nusaybin [Nasivin], Yahudi yerleşiminin önemli şehirlerinden biri olmuştur. Nusaybin Yahudileri ile ilgili kaynaklarda verilen bilgiler düzensiz ve dağınık olduğu kadar kronolojik kopukluk da arz etmektedir. Şehir Yahudileri genel- likle şehrin bir kuşatmaya maruz kalması ya da bir isyanın merkezi olması gibi siyasi hareketlilik zamanlarında kaynaklara konu olmuştur. Bölgedeki Yahudi yerleşimlerinin önemli bir durak noktası olan Nusaybin, MÖ. 3. yüz- yıldan önce Yahudi rabbani öğretinin en erken merkezlerinden biri olmuş6, miladi 1. yüzyılda Yahudi sözlü geleneğini içeren Misna’ya dayalı Tanaik* Ya- hudiliğin Babil’deki gelişim sürecinde şehir, iletişim ve otorite merkezi olarak görev üstlenmiştir. Targumim, yani Eski Ahit’in Aramice tercümesi de ikinci yüzyılda Nusaybin’de bir Yahudi toplumun varlığına dalalet etmektedir.7 19. Yüzyıl Yahudi seyyahı Joseph Benjamin, Kudüs Targumu’na atfen burası- nın, Ahd-i Atik’te bahsi geçen “Arkad” şehri olduğunu belirtir.8

5 Neusner, “Jews in Iran’’, 910. 6 Neusner, History of the Jews, I, 13; Gafni, “Babylonian Jewry”, 804. * Tanna kelimesi, Aramice “teni” kökünden gelir ve “sözlü olarak aktarma”, “öğretme” gibi anlamları karşılar. Tannaim ise görüşleri miladi birinci ve ikinci yüzyıllarda Yahudi sözlü geleneğin ilk kez yazılı olarak derlendiği Misnah’ta kayıtlı olan Rabinik öğretmenleri adlan- dırmak için kullanılan bir tabirdir. Tanaik dönemin yaklaşık olarak m. 20 ila 200 yılı arasını kapsadığı kabul edilir. Bkz. Daniel Sperber, “Tanna-Tannaim”, EJd2, New York 2007, XIX, 505-506. 7 Jacob Neusner, “Studies on the Problem of Tannaim in Babylonia (ca. 130-160 C.E.)”, Procee- dings of the American for Jewish Research, 1962, XXX, 125; Ute Possekel, “Eviden- ce of Greek Philosophical Concepts in the Writings of ”, Corpus Scriptorum Christianorum Orientalium, Lovanii 1999, 580/102, 19; Christian Lange, “The Portrayal of Christ in Syriac Commentary on the Diatessaron”, Corpus Scriptorum Christianorum Orienta- lium, Lovanii 2005, 616/118, 17. 8 J. J. Benjamin II, Eight Years in Asia And Africa From 1846-1855, Hanover 1859, 62; Arslan- taş, “Şırnak Çevresinde Yahudiler”, 908. 96 İslâmî İlimler Dergisi

Nusaybin’in, Yahudiler için erken tarihi dönemlerden itibaren sadece bir sığınma merkezi değil, aynı zamanda bu cemaatin sosyal, iktisadi ve kültü- rel organizasyonların merkezi olarak da temayüz etmesine şaşmamak gere- kir. Nusaybin Yahudileri, uzun yıllar Roma-İran sınır hattının kırmızıçizgisi olan Nusaybin’de imparatorluklar arasında gerçekleşen ticari ürün değişimi vesilesiyle hayli zenginleşmişlerdir. Bu zenginliklerden Kudüs’e yardım için ayırdıklarını yine bu şehirde biriktirip buradan sevk etmişlerdir. Josephus, Babil’de meskûn Yahudiler için Nusaybin ile aynı görevi yüklenen Nehardea* adında bir başka korunaklı şehrin varlığından söz etmektedir.9 Nusaybin ve Nehardea sağlam surları yanında Yahudilerin en temel geçim kaynağı olan ticaret açısından da önemli bir pozisyona sahip olmuştur. Nusaybin ve Yahudilik: Savaş ve Ticaret

Antik dönemde doğu ve batıda iki süper güç olan Roma ve Partların Me- zopotamya hâkimiyeti için birbirlerine karşı şiddetli mücadele yürüttükleri dönemde (MÖ. 2.-MS. 7. yüzyıllar) bölgede etnik olarak ikisinden herhangi birine mensup olmayan farklı milletler yerleşikti. Nitekim iki imparatorluk arasında kalan bu bölgede Süryani, Ermeni, Yahudi ve Araplar, hem Roma- lılar hem de Partlar için bölge hâkimiyetini kazanma noktasında anahtar un- sur olarak görülmüştür. Her iki imparatorluk bölgede egemenliğin tesisinde onları yanında görmeyi hararetle istemekteydi. Miladi 4. yüzyıldan itibaren Roma İmparatorluğu’nun Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul etmesiyle Ro- malıların Süryani, Ermeni ve bir kısım Araplarla ortak paydası oluşmuş, do- layısıyla Romalılar adı geçen milletleri kendi tarafına çekmekte zorlanmamış- tır. Fakat söz konusu durum, Mezopotamya’da yoğun şekilde yerleşik olan Yahudiler nezdinde imparatorluğa karşı baskın bir düşmanlık ve rekabete dönüşmüştür. Partlar, Babil’e geldiklerinde Ahamenişler ve Selevkilerin hâkimiyeti altın- da yaklaşık beş yüzyıldan beri bu bölgede yerleşik olan bir Yahudi cemaati bulunmaktaydı. Bu dönemde bölge Yahudilerinin merkezinin Adiabene’nin batısında yer alan ve çok sayıda Yahudi’nin yaşadığı Nusaybin şehri olduğu

* Burası, Selevkiye ve Ctesiphon (Medayin)’un batısında Fırat üzerinde yerleşen Babil’deki Ya- hudi sürgünlerinin önemli bir merkeziydi. Josephus’un Nusaybin’i Nehardea’nın yanına yer- leştirmesi sebebiyle (Bkz. Flavius Josephus, Antıquities of the Jews, (The Works of Flavius Josephus),İng. trc. W. Whiston, 1856, II, 89) bazı araştırmacılar bunun Kuzey Mezopotamya’daki Nusaybin değil, Nehardea yakınındaki başka bir Nusaybin olması gerektiği- ni düşünmüşlerdir. Fakat Josephus kuvvetle muhtemel coğrafi bir hata yapmıştı. Vergi gelir- leri için yakınlıktan ziyade bir bütün olarak doğu diyasporası için biri Güney Mezopotamya’da Nehardea diğeri Kuzey Mezopotamya’da Nusaybin kastedilecektir. Geniş bilgi için bkz. Aharon Oppenheimer, Babylonia Judaica in the Talmudic Period, Wiesbaden 1983, 276-293. Ayrıca Bkz. Schürer, The History of the Jewish People, III/I, 8-9; Richard Bauckham, The Jewish World around the New Testament, Tübingen 2008, 454; David Goodblatt, “Josephus on Parthi- an Babylonia (Antiquities XVIII, 310-379)”, Journal of the American Oriental Society, (Oct.- Dec., 1987), 107/4, 608, not: 13; amlf., “The Jews in the ”, 267. 9 Josephus, Antiquities, II, 89. Tarihi Süreç İçerisinde Nusaybin Yahudileri 97 tahmin edilmektedir.10 Part İmparatorluğu’nda yaşayan Yahudi sayısının Av- rupa, Suriye ve Afrika’dakinden daha fazla olduğu bilinmektedir. Buradaki Yahudiler, Mezopotamya ve Babil bölgesine sahip olan önceki sürgün edilen- lerin torunlarıydılar.11 Part Devleti ile Yahudiler arasındaki ilişkilerin döneme göre değişen is- tikrarsız bir süreç takip ettiği söylenebilir. Bununla birlikte Part-Yahudi ilişkilerinin, Roma-Yahudi ilişkileriyle kıyaslandığında daha ılımlı olduğunu söylemek mümkündür. Partlar, genellikle ele geçirdikleri bölge insanlarının dinlerini değiştirmek ya da ekonomik ve politik hayatın geleneksel modeli- ni devirmekle ilgilenmemişlerdir. Bu durum, Mezopotamya ve Babil Yahu- dilerinin yeni yönetimle olumlu ilişkiler geliştirmesine imkân hazırlamıştır. İlk dönemlerden itibaren Yahudiler Partları destekleyip onların ordularında yer almışlardır.12 Fakat istisnai dönem ve hadiseler de yok değildir. Mesela, Part kralı Mithridates (MÖ. 171-139) döneminde Babil ve Suriye halkının, Yahudilerin peşlerine düşerek 50 binden fazlasını katlettiği söylenmektedir. Yahudilerin çok azı bu saldırılar karşısında Ctesiphon (Tizpon-Medayin)’a firar edebilmiş, fakat burada kendilerini güvende hissetmeyerek bölgenin da- yanıklı şehirleri Nehardea ve Nusaybin’e sığınmışlardır.13 Konuyla ilgili bilgi veren Josephus, Babil ve Selevkiye’de meskûn Yahudi milletinin bu bölge halklarının kendilerine karşı savaşma konusunda işbirliği yapması sebebiyle korkuya düştüklerini, bu sebeple bir araya gelerek Nehardea ve Nusaybin’e sığındıklarını ve halkının çoğu “savaşçı insanlar” olan bu şehirlerin dayanık- lılığıyla güven elde ettiklerini anlatır.14 Zaman zaman Part hanedan üyelerinin taht mücadelelerinde bölge Yahu- dilerinin desteğini kazanmak için onlara yakınlaşma politikasını benimse- dikleri de görülmektedir. Mesela, Part kralı III. Artabanus (MS. 23-38), İran tahtına oturması konusunda kendisine verdiği desteğe karşılık m. 36 yılında Adiabene’nin Yahudiliği seçmiş olan kralı II. İzates (MS. 1-55)’e Yahudilerin kalabalık ve etkili olduğu Nusaybin’i terk etmiş ve burayı vasal bir krallığa dönüştürmüştür.15

10 Jacob Neusner, A History of the Jews in Babylon: The Parthian Period, Leiden 1965, 11-13; amlf., “The Jews in Pagan ”, Journal of the American Oriental Society, (Jul.- Sep., 1964), 84/3, 234; Josef Wiesehöfer, Ancient Persia, from 550 BC to 650 AD, İng. trc. A. Azodi, London 2001, 143. 11 H. Graetz, History of the Jews, Philadelphia 1902, II, 202; Neusner, “The Jews in Pagan Ar- menia”, 234. 12 Neusner, “Jews in Iran’’, 911; Nielson C. Debevoise, A Political History of , Chicago 1938, 94-95, 111-112, 145. 13 Josephus, Antiquities, II, 94; John, Lindsay, A View of the History and Coinage of the Parthians, Cork 1852, 56; Graetz, History of the Jews, II, 202. Oppenheimer, Babylonia Judaica, 210. 14 Josephus, Antiquities, II, 94. Ayrıca bkz. Oppenheimer, Babylonia Judaica, 210, 286; Ahmet Kütük, Bizans İmparatorluğu Döneminde Nusaybin’in Siyasi, Sosyal, İktisadi, Mimari ve Kül- türel Durumu (IV.-X. Yüzyıl), (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Elazığ 2012, 170. 15 Jacob Neusner, “The Conversion of Adiabene to Judaism: A New Perspective”, Journal of Biblical Literature, (Mar., 1964), 83/1, 62; E. Mary Smallwood, The Jews under Roman Rule: From to : A Study Political Relations, Leiden 1981, 416. 98 İslâmî İlimler Dergisi

Flavius Josephus, yoğun bir Yahudi nüfusun bulunduğu Nehardea ve ci- varını ele geçirmek için Anileus ve Asinaeus adlı Yahudi dokumacıların MS. 20-35 yılları arasında süren bir isyana öncülük ettiğini belirtir. Bu iki kardeş yerel Babil satrapını mağlup ederek kendi devletlerini kurduktan sonra Part kralı III. Artabanus’un desteğini kazanır, fakat bu siyasi oluşum sona erdi- ğinde birçok Yahudi öldürülür. Anileus ve Asinaeus’un faaliyetleri sebebiyle Selevkiye ve Ctesiphon (Medayin) Yahudileri, intikam için peşlerine düşen komşularından kaçmak için Nusaybin’e sığınırlar ve bu durum şehirdeki Ya- hudi nüfusun kökleşmesine yol açar. Şehre sığınan Yahudiler, burada önce- den tanıdıkları ve tüm tehlikelerden uzak şekilde kendi özel mülkiyetlerinde yerleşik birçok aile ile karşılaşırlar.16 Nehardea ve Nusaybin, buralarda yerleşik Yahudiler açısından iltica dı- şında başka önemli bir işlevi daha yerine getirmiştir. Bu iki şehir, Yahudi- ler açısından bir sığınma yeri olması yanında onların Kudüs’e para akışını sağladığı merkezler olarak da öne çıkmışlardır.17 Josephus, Mezopotamya Yahudilerinin doğal korunaklılığı sebebiyle sığındıkları iki şehri de birer ha- zine olarak kullanıp buralarda biriktirilen paraları doğru zamanda Kudüs’e aktardıklarını yazmaktadır. Onun abartılı söylemine göre, on binlerce kişi bu yardımın nakliyesi için görev almıştır.18 Yardımlar, böylece güçlü refakatçiler eşliğinde haydut göçebeler, Nebatiler ve Partların saldırılarından korunarak güven içerisinde Kudüs’e taşınmıştır.19 (MS. 98-117)’ın Roma imparatoru olmasından sonra Mezopotamya Yahudileri, yoğun şekilde yerleşik oldukları Nusaybin, Edessa ve Adaibene gibi merkezleri ele geçirmeyi hedefleyen Romalı savaşçılara karşı Partların yanında yer almıştır. İmparator Trajan, Nusaybin Yahudileri tarafından ger- çekleştirilen direnmeye karşı şehri ancak uzun bir kuşatmadan sonra ele

16 Josephus, Antiquities, II, 89-94; John Jahn, History of the Hebrew Commonwealth: From the Earliest Times to the Destruction of , A.D. 72, London 1829, II, 353-354; Neusner, “Jews in Iran’’, 911-912; amlf., “The Conversion of Adiabene to Judaism”, 61; Oppenheimer, Babylonia Judaica, 287; Debevoise, History of Parthia, 155-156; Eliyahu Ashtor-Moshe Beer, “Nisibis”, EJd2,New York 2007, XV, 276. 17 Lindsay, History of the Parthians, 54; Graetz, History of the Jews, II, 53; Neusner, History of the Jews, I, 13, 47; amlf., “The Conversion of Adiabene to Judaism”, 60, 64; Max Selig- sohn, “Nisibis”, Jewish Encyclopedia., New York & London 1905, IX, 314; Bauckham, Jewish World, 454; Possekel, “Greek Philosophical Consepts”, CSCO, 19; Lange, “The Portrayal of Christ”, CSCO, 17; Eliyahu Ashtor-Moshe Beer, “Nisibis”, EJd2, New York 2007, XV, 276; Kütük, Bizans Döneminde Nusaybin, 171-172. 18 Josephus, Antiquities, II, 89. Ayrıca bkz. Oppenheimer, Babylonia Judaica, 285, 328; Schü- rer, The History of the Jewish People, III/I, 148; Judah Benzion Segal, Edessa/, (Kutsan- mış Şehir), trc. A. Arslan, 2002, 77-78; Seligsohn, “Nisibis”, Jew. Encyc., IX, 314; Neusner, History of the Jews, I, 57; Isidore Levy, “Asia”, Jewish Encyclopedia, London 1902, II, 209; David Goodblatt, “The Jews in the Parthian Empire: What We Don’t Know”, Judaea- Palaestina, Babylon and Rome: Jews in Antiquity, ed. B. Isaac-Y. Shahar, Mohr Siebeck, Tübingen 2012, 266. 19 Graetz, History of the Jews, II, 53; Jacob Neusner, Talmudic Judaism in Sasanian Babylonia: Essays and Studies, Leiden 1976, 122; Seligsohn, “Nisibis”, Jew. Encyc.,IX, 314. Tarihi Süreç İçerisinde Nusaybin Yahudileri 99 geçirebilmiştir.20 Bölgede gerçekleşen bu Roma hâkimiyeti bugünün Yahudi- leri tarafından bile nefretle yâd edilir. Çağdaş bir Yahudi yazar konuyla ilgili şunları kaydeder: “Bu istila ile o döneme kadar kendi yönetimlerine sahip, barış ve özgürlük içerisinde yaşayan Yahudiler artık baskıcı Roma boyun- duruğu altına girmiştir. Diğer milletler gibi Babil Yahudileri de özgürlükleri- ni korumak için isyana başvurarak silahlanmıştır. Hatırı sayılır bir Yahudi gücü Nusaybin ve Nehardea’da toplanmış, bilahare Adiabene [bölgesi] de is- yana katılmıştır.”21 Nusaybin, Mezopotamya’daki mücadelede bir sınır-anlaşmazlık şehridir ve bu sebeple Romalıların bölgede görülmeye başladığı miladi ilk yüzyıllardan itibaren iki imparatorluk arasında birkaç kez el değiştirir. Bu durum, fark- lı dönemlerde Nusaybin Yahudilerinin iki imparatorluğun da tebaası olması sonucunu doğurur. Yukarıda bahsedilen sebeplerden dolayı, bölge Yahudileri Romalılardan çok İran devletlerine sempati duyarak Romalılara karşı gerçekle- şen isyanlarda İran tarafında saf tutarlar. Bu vesileyle şehir Yahudilerinin, İm- parator Trajan’ın doğu seferi sonrasında ele geçirdiği Nusaybin’den döndükten sonra bu şehirde patlak veren isyanda önemli rol oynadıkları söylenir.22 İsyanın yayılması ve bastırılması ile ilgili çok az detay günümüze - şır. Buna göre, isyancılar karşılaştıkları ilk Roma ordusunu mağlup edip generalini öldürerek kısa süreli bir başarı elde ederler, fakat Trajan’ın Faslı generali Lusius Quietus, bölgeye ulaşınca Nusaybin’i yeniden ele geçirerek şehri yağmalar, ardından Edessa (Urfa)’yı da yakar. Lusius, Mezopotamya ve Babil’deki Yahudilere acımayıp çoğunu öldürür, yerleşik oldukları Nusaybin ve Edessa’yı da harap eder. Evler, caddeler ve yolların cesetlerle dolduğu isyanda Yahudiler itaatsizliklerinin bedelini bu şekilde hayatlarıyla ödemek zorunda kalır.23 Trajan döneminde uğradıkları bu takibatın, 2. yüzyıla kadar oldukça kalabalık bir Yahudi nüfusu barındıran ve bir “yeşiva”ya, [Yahudi din okulu] hatta Yahudi krallara sahip olan Nusaybin ve Adiabene Yahudile- rini Urfa’ya göç etmeye zorladığı söylenir.24

20 Seligsohn, “Nisibis”, Jew. Encyc., IX, 314; Graetz, History of the Jews, II, 394; Goodblatt, “The Jews in the Parthian Empire”, 267-268. 21 Simon Dubnov, History of the Jews, From the Roman Empire to the Early Medieval Period, Rusçadan İng. trc. M. Spiegel), New Jersey 1968, II, 46. 22 J. B. Bury, A History of the Roman Empire (From Its Foundation to the Death of Marcus Aure- lius 27 B.C.-180 A.D.), New York 1893, 452-453; Neusner, “Jews in Iran’’, 912; Wiesehöfer, Ancient Persia, 143. 23 Cassius Dio Cocceianus, Dio’s Rome, İng. trc. H. B. Foster, New York 1906, V, 207-208; Gra- etz, History of the Jews, II, 398; Seligsohn, “Nisibis”, Jew. Encyc., IX, 314; Neusner, History of the Jews, I, 57; Debevoise, History of Parthia, 281-282; Segal, Edessa, 77-78; Levy, “Asia”, Jew. Encyc., II, 209; Smallwood, The Jews under Roman Rule, 420. 24 Lange, “The Portrayal of Christ”, CSCO, 17; Süavi Aydın-Kudret Emiroğlu-Oktay Özel-Süha Ünsal, Mardin (Asiret-Cemaat-Devlet), İstanbul 2000, 48; Kütük, Bizans Döneminde Nusay * Bar Kohba (Yıldızın oğlu) miladi 2. yüzyılın ilk yarısında (132-135) Mesih olduğunu ilan ederek ortaya çıktı. Antik kehaneti tamamlamıştı. “Yakov’dan bir yıldız doğacak”. Zamanın saygın ve bilgili kişisi R. Akiva açıkça yeni Mesih’in iddialarını kabul etti. Tüm ülkenin Yahudi savaşçıları Bar Kohba’nın etrafında toplandı ve Roma imparatoru Hadrian’a karşı davasını iki yıl için izah 100 İslâmî İlimler Dergisi

Nusaybin’de yerleşik Yahudilerin sayısını arttıran önemli hadiselerden biri de miladi 2. yüzyılda (132-135) Mesih olduğunu iddia eden Bar Kohba* adlı bir Yahudi’nin Kudüs ve çevresinde başlattığı ve Roma yönetimi tarafın- dan sert bir şekilde bastırılan isyan hareketi olmuştur. Bar Kohba etrafında toplanan Yahudiler, Roma İmparatorluğu’nun merkezine uzak olan bu bölge- de merkez aleyhine çıkan isyanları örgütlemek ve desteklemekle suçlanırlar ve imparatorluk tarafından tazyik ve takibata maruz bırakılırlar. Bu takibat sonrasında Yahudi sürgünü Babil’deki farklı şehirlere doğru gerçekleşir ki bunlar arasında en önemlisi yine Nusaybin olur.25 Septimus Severus (193- 211) dönemine gelindiğinde Nusaybin Roma orduları tarafından birkaç kez daha kuşatılır, fakat bu olaylarda bölge Yahudileri ile imparatorluk arasında olumlu ya da olumsuz bir temas kaydedilmez.26 Hindistan, Çin ve Orta Asya’dan batıya uzanan ve “İpek Yolu” olarak ad- landırılan ticaret güzergâhı tarihin her döneminde önemini korumuştur. Bu güzergâh üzerindeki her bir şehir, ticaretin sağladığı sıcak para ve bol kazanç sebebiyle birçok insan için öz vatanından daha cazip hale gelmiştir. Bu şehir- ler, siyasi açıdan önem arz ettiği gibi etnik ve dini açıdan da mozaiğini farklı milletlerin oluşturduğu bir çerçeveye sahip olmuştur. Genel olarak birçok Mezopotamya şehri gibi aynı ticari güzergâh üzerinde yerleşen Nusaybin de bu çok çeşitli yapıyı içerisinde barındıran bir görünüm arz etmiştir. Yahudiler, tarihsel süreçte güçlü ve görünür olmak için politik gücün ya- nında ekonomik gücü de önemseyen bir millet olmuştur. Nusaybin Yahudile- ri de bu durumun bilincinde olarak şehir üzerinden seyreden ipek ticaretinin etkin şekilde içerisinde olmayı önemsemişlerdir. Bu dönem Babil Yahudileri için Nusaybin şehri, iç içe oldukları ticari faaliyetlerin kalbi durumunda ol- muştur. Öyle ki; Nusaybin isminin Tevrat’ta geçen “Sobha” [Buluşma Yeri] kelimesiyle özdeşleştirilmesi “Kent-Yahudilik-Ticaret” bütünlüğünü göster- mesi açısından önem taşımaktadır. Sağlam duvarları yanında sınır hattı üze- rine yerleşmesi hasebiyle ticari sirkülasyonun daima hareketli ve akıcı oldu- ğu bir şehir olması onları bu şehre daha çok bağlı kılan en önemli etkenler olmuştur.27

etti. Fakat Roma taktiği ve disiplini galip geldi. Roma generali Julius Severus’tan sonra Yahudi kaleleri birbiri ardına düştü. Kudüs alındı ve sonunda MS. 135’te isyancıların son sığınma yeri olan Bihter kalesi alındı. Bar Kohba öldürüldü. Çok geçmeden R. Akiba da ele geçirildi ve idam edildi. Fakat onun önde gelen 7 öğrencisi Nusaybin ve Nehardea’ya kaçtı. Geniş bilgi için bkz. Samuel Abramsky, “Bar Kokhba”, EJd2, New York 2007, III, 156-161; Francis E. F. Gigot, “Jews”, Catholic Encyclopedia, New York 1913, VIII, 390. 25 Neusner, “Jews in Iran’’, 918; Gürkan, “Yahudilik”, DİA, XLIII, 191. 26 Bkz. Cassius Dio, Dio’s Rome, V, 347-349; Smallwood, The Jews under Roman Rule, 510. 27 Honigmann, “Nasibin”, İA, IX, 100; Segal, Edessa, 40; Oxtoby-Neusner, “Babylonia”, EJd2, III, 27. Tarihi Süreç İçerisinde Nusaybin Yahudileri 101

Part hâkimiyeti döneminde hem Babil hem de Filistin Yahudilerinden bazı yüksek memurların bölge üzerinden seyreden uluslararası ipek ticaretine or- tak olduğu görülür. Çin’den gelen ipeğin batıdaki antreposu olan Babil’de sı- nırın her iki tarafında kendini gösteren Yahudiler, ticaretten elde edilecek kâr noktasında önemli bir pozisyona sahip olurlar. Urfa ve komşusu Nusaybin’de birer Yahudi kolonisi vardır.28 359-360 yılında kaleme alınmış anonim bir kaynak Urfa ve Nusaybin halkının ticari zekâsını şu cümlelerle överken o dönemde bu şehirlerde yerleşik olan Yahudileri de kastetmiş olmalıdır: “[…] Nusaybin ve Edessa… Onlar ticarette zeki ve avda iyilerdir. Dahası, mallarıy- la zengindirler. Onlar, Perslilerden malları alır ve bütün Roma ülkesine ken- dileri satarlar. Romalılardan aldıkları malları da Perslilerle takas ederler”.29 Part İmparatorluğu’nda yabancı tüccarlar genellikle hoş karşılanmaz ve alışverişleri sıkı bir denetim altında tutulurdu. Buna rağmen Yahudi tüc- carların özgürce Babil’den (bazen Nusaybin üzerinden) Filistin’e geçtikleri görülür.30 Ticari emitanın Nusaybin Yahudileri eliyle batıya aktarıldığı gü- nümüze ulaşan bazı anekdotlarla sabitlenir. Mesela, Nusaybin’in önde gelen Yahudilerinden Yahuda b. Bathyra’nın, ipek tüccarı Abba’ya bir ipek elbise sipariş ettiği ve Abba’nın onu kısa sürede temin ederek Yahuda’ya getirdi- ği anlatılır.31 Abba’nın Nusaybin’e gidişi sadece Bathyra’nın bir siparişi se- bebiyle değil, muhtemelen şehrin önemli ticari güzergâh üzerinde olmasıyla da alakalıdır. Abba, Bathyra ile karşılaşır ve ona: “Senin sözün benim için paradan daha güvenilirdir” der. Bathyra ise: “Benim sözümü daha güveni- lir bulduğun için Peygamber Samuel gibi erdemli bir oğlun olacak” cevabını verir.32 Rabbi Yosi’nin Nusaybin’i ziyaretinde Bathyra ile ilgili “[…] ben şeh- rimde (Nusaybin’de) para değişimcisiyim ve o (Bathyra) benim tezgâhımda para değiştirirdi” şeklinde yaşlı bir adam ile gerçekleşen diyaloğu, Nusaybin Yahudilerinin o dönemde ticaret yanında para değişiminden kazanç sağla- dıklarını göstermesi noktasında dikkate değer bir örnektir.33 İran’da Sasani hanedanı yönetimi ele geçirdiğinde hanedanın ilk mensup- larının Yahudilere karşı politikasının farklı olduğu görülür. İlk dönem Sasani kralları, antik İran kültürü ve dininin baskınlığını üstün kılmaya yönelik bir politika takip ederler. Dahası Sasaniler, kültürel çeşitlilik arz eden bölgeleri yönetmede Part hanedanının dikkate değer tecrübelerine de sahip değildir,

28 Burkitt, “The Christian Church in the East”, CAH, XII, 494. Possekel, “Evidence of Greek Philosophical Consepts”, CSCO, 20; Wiesehöfer, Ancient Persia, 143. 29 Wiesehöfer, Ancient Persia, 143. 30 Neusner, “Some Aspects of the Economic and Political Life”, 170. 31 Jacob Zallel Lauterbach, “Samuel Yarhina’ah”, Jewish Encyclopedia, London 1905, XI, 29; Neusner, “Jews in Iran’’, 912. 32 Oppenheimer, Babylonia Judaica, 324, 332-333. Yahudi tüccar Abba, Yahuda b. Bathyra’nın öğrencisi olan Samuel Yarnı’ah’ın babasıdır. 33 Neusner, History of the Jews, I, 48. * Elbise yırtma geleneği, muhtemelen bir olayın yasını tutma ya da onu protesto etme mahiye- tinde gerçekleştirilen bir davranıştır. 102 İslâmî İlimler Dergisi bu yüzden onlar bir süre için farklı dinlere mensup olanları Ohrmazd (Ahura Mazda)’ya ve eski İran tanrıçası Anahita’ya çevirebileceklerini düşünürler. Bu bağlamda Yahudi tapınmasında ateş kullanma hakkı sınırlanır ve sina- goglar yok edilir. Ayrıca Sasaniler, Partlardan farklı olarak dış politikalarında Yahudileri bir araç olarak kullanmaz. Bununla birlikte, I. Şapur (241-272) ve dönemin Yahudi lideri Samuel arasında bir “modus vivendi” (çözüm anlaş- ması) üzerinde mutabakat sağlanır. Buna göre, İran hükümeti hukuku Ya- hudiler için geçerli olacak, Yahudi mahkemeleri bu hukuka riayet edecek ve vergiler ödenecektir. 260-261 yılında I. Şapur’un Caeseræ-Mazaca (Kayseri) kuşatmasında 12 bin Yahudi öldürdüğü bilgisi Samuel’e ulaştığında elbise- sini yırtmaması* ilişkileri daha sağlam bir zemine oturtur. Sasani hükümeti böyle bir bağlılıkla karşılaşınca artık Yahudi yönetimini sıkı denetim altında tutmaya ihtiyaç duymaz, hatta aynı toleransı diğer azınlıklara da uygular. Böylece bu dönemde Filistin Yahudiliği gerilerken Babil Yahudiliği, Sasani yönetiminin serbestlik ortamında yükselişe geçer.34 II. Şapur (309-379)’un uzun hâkimiyet döneminin, genel olarak Babil Yahudileri açısından olumlu bir dönem olduğu söylenebilir. 313 yılına rastlayan bir Yahudi zulmünden bahsedilir; fakat II. Şapur o zaman henüz çocuk olduğundan hadisenin doğ- ruluğu tartışmalıdır. Annesi ile Yahudi cemaati arasındaki iyi niyete dayalı diyalog ve annesinin Yahudileri koruması için yaptığı telkinler, onun Yahudi cemaatine bakışına dair yeteli ipuçları verir.35 II. Şapur başa geçtiğinde Ro- malıların ilk Hıristiyan imparatorları olan Constantine (306-337) ve Cons- tantius (337-361) tarafından doğuda Haç’ın bayrağı yükselmiştir. Nusaybin şehri ve Ermenistan sınır hâkimiyeti için devam eden Roma-Sasani savaşları (338-363), İran’da dağınık şekilde bulunan Hıristiyanların umudunu arttırır. Bölge Hıristiyanları, muzaffer Roma topraklarına çekilir ve Romalılara karşı politik sempatilerini gizlemezler.36 Yahudiler ise bu durumdan pek hoşnut değildir. Romalıların, Hıristiyanlığı devletin dini olarak benimsemesi onların Sasanilere olan bağını haliyle daha da perçinlemiştir. Dönemi anlatan Hıris- tiyan kronikleri, Yahudilerin muhtelif şehirlerde Romalılara ihanetini akta- ran hikâyelerle doludur.37 Putperest Julian (332-363) döneminde Hıristiyanlara karşı mücadele şid- detlenmiş olmasına karşın, Hıristiyanlığa karşı paganizmin müttefiki olarak kabul edilen Yahudilere ılımlı davranıldığı görülür. Buna rağmen Nusaybin

34 Neusner, “Jews in Iran’’, 913-914; Rogers-Krauss, “Babylonia”, Jew. Encyc., II, 409; Wiese- höfer, Ancient Persia, 215; Gürkan, “Yahudilik”, DİA, XLIII, 191-192. 35 Neusner, “Jews in Iran’’, 915; Rogers-Krauss, “Babylonia”, Jew. Encyc., II, 409; Oxtoby- Neusner, “Babylonia”, EJd2, III, 29. 36 Dubnov, History of the Jews, II, 233-234. 37 Mesela, Siirt Vekayinamesi bölge Yahudilerinin II. Şapur’u Hıristiyanlara karşı kışkırttığını yazar. (Anonim, Siirt Vekayinamesi, Meydana Getiren Adday Şer, Fransızca’dan trc. C. Kaba- dayı, İstanbul 2010, 123) Sasanilerin 502 yılındaki Tella (Viranşehir) kuşatmasında ise Ya- hudiler şehri İran ordusuna teslim etmeye girişirler. Bkz. Joshua, the Stylite, The Chronicle , İng. trc. W. Wright, Cambridge 1882, 47-48. Tarihi Süreç İçerisinde Nusaybin Yahudileri 103

Yahudileri, bölgedeki diğer dindaşları gibi, Hıristiyan nüfusla Sasaniler ara- sındaki mücadelede İranlıları destekleyerek Romalıların karşısında yer alma- yı sürdürürler.38 Yahudilerin bu dönemde de Nusaybin’deki etkili varlıkları- nı devam ettirdiklerini, şehrin yerlisi olan Hıristiyan Aziz Efraim’in şiddetli anti-Yahudi söylemlerinden anlamak mümkündür.39 Bu dönemde, Edessa Hıristiyan öğretinin merkez şehri olmasına mukabil Nusaybin Tanaik Ya- hudiliğin temelinin atıldığı şehir olarak Yahudiler indindeki değerini sürdü- rür. Nusaybin’de ilk piskoposluğun, yanı başındaki Edessa’nın Hıristiyanlığa dönüşünden ancak bir asır sonra (m. 300 yılında) kurulabilmesi, şehirdeki diğer dini inanç mensuplarının (pagan, Yahudi vs.) baskın varlığıyla izah edi- lebilir. Dolayısıyla, Edessa Hıristiyanlık için ne kadar önemliyse Nusaybin de Yahudilik açısından o derece önem arz etmiştir.40 Nusaybin Yahudileri, sadece kendi içlerinde değil, çevre şehirlerdeki Ya- hudi cemaati ile de siyasi, sosyal, dini ve ticari bağlantılarını muhafaza etme- yi önemsemişlerdir. Bu bağlamda, bölge Yahudileri -özellikle Edessa’dakiler- için Romalılarla imzalanan ve Nusaybin’in İranlılara terk edildiği 363 barış anlaşması, açıkça destekledikleri Sasanilerin bir zaferi gibi gözükse de uzun vadede altından kalkamadıkları bir felaket olarak görülmüştür. Çünkü Roma ile İran’ı yeni ayıran sınır, Hindistan ve Uzakdoğu ürünlerinin taşındığı ker- van yolunu kesmektedir. Nusaybin olmayınca Edessa Yahudileri yoksul ol- maları yanında lidersiz de kalmıştır.41 Bununla birlikte Nusaybin ve arasında uzanan bu yeni sınırın bir “demir perde” olduğu söylenemez. Yahu- diler, sınırın her iki tarafında bulunan bir cemaat olarak Mezopotamya’nın ortasından katı şekilde çekilen politik kırmızıçizgileri ticari ilişkilerle yumu- şatmayı denerler ve bunda başarılı olurlar.42 Kaynaklarda Nusaybin Yahudileri ile ilgili ayrıntıların genellikle şehrin kuşatılması ya da bir isyanın merkezi olması gibi vesilelerle verildiğini belirt- miştik. Roma-İran savaşlarının kızıştığı 5. ve 6. yüzyıllarda şehir, Sasanilerin hâkimiyetinde olduğundan bu dönemde bölge Yahudileri ile ilgili haberle- rin Nusaybin’den ziyade Roma sınırları içerisinde yerleşik Yahudi cemaatleri

38 Aydın vd., Mardin, 58; Segal, Edessa, 146-147; Kütük, Bizans Döneminde Nusaybin, 171. 39 Possekel, “Greek Philosophical Consepts”, CSCO, 20; Han J. W. Drijvers, “Jews and Christi- ans at Edessa”, Early Christiantiy and Judaism, ed. E. Ferguson, New York 1993, VI, 359. Efraim’in Yahudilere karşı temel suçlaması onların İsa’yı çarmıha gerdikleridir. Yahudiler, İsa’yı çarmıha gerebilmişti, çünkü İsa, inayetine rağmen çarmıha gerilmeyi kabul etmişti. Sonradan Tanrı onları kovdu ve Hıristiyanlarla değiştirdi. Efraim, Yahudilere karşı aşağı- layıcı bir ağıt bile yazdı. Bkz. Lange, “The Portrayal of Christ”, CSCO, 17, not 27; I. Broyde, “Ephraem Syrus”, Jew. Encyc.,London 1903, V, 187. 40 Neusner, “Studies on the Problem of Tannaim”, 88, 91. 41 Honigmann, “Nasibin”, İA, IX, 100; Segal, Edessa, 147; Kütük, Bizans Döneminde Nusaybin, 171-172. 42 Fergus Millar, “A Rural Jewish Community in Late Roman Mesopotamia, and the Question of a “Split” Jewish Diaspora” Journal for the Study of Judaism, 2011, XLII, 353. Segal, Edessa, 185. 104 İslâmî İlimler Dergisi

üzerinde yoğunlaştığı görülür.43 Yahudiler, Nusaybin’de 4. yüzyıl itibariyle güçlenen Hıristiyanlarla rekabet etmek zorunda kalırlar. Bu dönemde Hı- ristiyanlara ve Hıristiyan Roma’ya karşı mücadele eden her güç ya da ideo- loji, bölge Yahudilerinden destek görmüştür. Bu bağlamda 6. yüzyılın ikinci çeyreğinde sınır hattında Sasanilere karşı istikrarlı bir mücadele sergileyen Roma generali Belisarius’a karşı Yahudilerin I. Kavad (498-531)’ın ordusun- da yer almalarına şaşmamak gerekir. Aynı şekilde 7. yüzyıl ortalarına doğru bölgeye hızlı bir giriş yapan Müslüman fatihler de genel olarak bölge Yahudi- lerinden sıcak bir karşılama görmüşlerdir.44 Nusaybin’de Hıristiyan ve Yahudi cemaatleri arasındaki rekabet sade- ce politik olarak değil, aynı zamanda eğitim alanında da kendini gösterir. Şehrin Hıristiyan azizi Yakub tarafından m. 325’te temelleri atılan Nusaybin Hıristiyan Okulu bu rekabeti teolojik alana sürüklemiştir. Okulun sonraki yürütücüsü ve Aziz Yakub’un öğrencisi Aziz Afreim’in şiddetli Yahudi karşı- tı söylemleri bu rekabet ve düşmanlığın belirgin kanıtları olarak günümüze ulaşır.45 Nusaybin Yahudileri, sonraki dönemlerde Hıristiyan kilise tarihçileri tarafından da birtakım ihanet ve komplo suçlamaları ile itham edilirler. Sür- yani kilise tarihçisi Barhadbeshabba, Nusaybin Yahudilerinin 510-569 yılları arasında Nusaybin okulunun başkanlığını yürüten Bet Rabbanlı ’a karşı bir komplo kurduklarını yazar.46 ordularının gelişiyle Mezopotamya’da tek devlet çatısı altında bir- leşen sınırlar, Nusaybin’i de bir sınır şehri olmaktan çıkarmış ve bu şehrin siyasi önemini yitirmesine neden olmuştur. Buna paralel olarak kaynaklarda “Nusaybin” ve “Yahudi” kavramları seyrek olarak bir arada telaffuz edilir. Bununla birlikte, İslam hâkimiyeti boyunca Nusaybin’deki Yahudi yerleşimi varlığını devam ettirir.47 Emeviler döneminde m. 8. yüzyılda yaşamış olan ve Kudüs tapınaklarının yok edilmesinden bu yana ilk ciddi Mesih hareketini organize etmesiyle bilinen Ebu İsa el-İsfehanî’nin aslen Nusaybinli olduğu- nun kaynaklarda belirtilmesi, şehrin bu dönemde Yahudi cemaatini muha- faza ettiğini göstermesi bakımından kayda değerdir. 9. ve 10. yüzyıllarda Nusaybin’de Nana (Hana) isminde saygın bir Hıristiyan filozof tarafından Hı- ristiyanlığa döndürülen Yahudi filozof Rakkalı David b. Mervan al-Mukammis

43 Mesela, Yeşua Sasani kralı I. Kavad’ın 502 yılındaki Tella (Viranşehir) kuşatmasında şehrin Yahudilerinin açıkça şehri Sasanilere teslim etmeye giriştiklerini kaydeder. Fakat bu ihaneti haber alan Romalılar, şehre gelerek kadın çocuk yaşlı demeden şehirdeki tüm Yahudileri kılıçtan geçirir. Joshua Stylite, 47-48; Neusner, “Jews in Iran’’, 916. 44 Neusner, “Jews in Iran’’, 916-917. 45 Possekel, “Greek Philosophical Consepts”, CSCO, 20. Efraim bir yerde şöyle yazmıştır: “Yahu- dilerin ölülerinden iğreniyorum, hatta cehennemin ortasındaki kemiklerinden iğreniyorum. Keşke onların kemiklerini cehennemden dışarı atmanın bir yolunu bulabilsem, çünkü orayı kokutuyorlar. Ruhu’l Kudüs’ün bu kadar pis kokulu bir halkın arasında oturmasına hayret ediyorum” Bkz. Segal, Edessa, 148. 46 Aktaran Millar, “A Rural Jewish Community”, 371. 47 Ashtor-Beer, “Nisibis”, EJd2, XV, 276. Tarihi Süreç İçerisinde Nusaybin Yahudileri 105

(öl. 937), adı Nusaybin ile anılan diğer bir isim olmuştur. Mukammis, felsefe ilminde derinleşir, fakat sonunda Hıristiyanlığı terk ederek bu din aleyhine iki önemli kitap yazar.48 10. yüzyılda dönemin ünlü Yahudi haham ve filozofu olan Saadia Gaon (892-942) zamanında Nusaybinli bir adamın Re’sülcâlût* olmaya arzu- lu olduğundan bahsedilir.49 Abbasiler döneminde Nusaybin’de yaşayan ve Re’sülcâlût makamında olan Heymanoğullarından [Bene Heyman] bir Yahu- di, bir Müslümanla yaptığı kavgada Hz. Muhammed (s.a.v)’e hakaret ettiği için idam edilmiştir.50 989-990 yılına tarihlenen İbranice bir belgede ise Nu- saybinli Tobiah’ın oğlu Netira’dan Mısır’da Dimyat şehrinin Yahudi sakinle- rinden biri olarak bahsedilmektedir.51 10. yüzyıl boyunca Babil Yahudileri- nin Akdeniz’e bitişik ülkelere büyük göçü süresince Nusaybin Yahudilerinin de şehirden ayrıldıkları görülür.52 Yaklaşık 1000 yılı civarında Nusaybin’in Hıristiyan yerlisi Eliah, Bizans Yahudileri hakkında şu tanımlamayı yapar: “Romalılar kendi sınırları arasında birçok Yahudi halka hoşgörü gösterdiler, onları korudular, ibadetlerini yapmaları ve sinagoglarını inşa etmelerine izin verdiler. Ülkesinde bir Yahudi açıkça ben Yahudi’yim diyebiliyordu.” Nasturi metropolitanın kaydettiği bu bilgiler, taraflı söylemler değilse bu dönemde bölgedeki Yahudilerin durumunun heretik Hıristiyanlara kıyasla daha iyi ol- duğu sonucu çıkarılabilir.53 Ortaçağda şehre uğramış olan seyyahlar, Nusaybin’deki Yahudi cemaatiy- le ilgili bilgi vermeyi ihmal etmemişlerdir. Bunlar arasında Nusaybin’i 1173 yılında ziyaret etmiş olan Yahudi seyyah Tudelalı Benjamin’in verdiği bilgi- ye göre, şehirde yaklaşık 1000 Yahudi yaşar ve bunlara ait bir de sinagog vardır. Seyyah, ayrıca şehirde yakın mesafede bulunan “Choran” adı verilen yerde yaşayan 20 Yahudi’nin Ezra tarafından inşa edilen bir sinagoga sahip olduklarını ve buraya herhangi bir kimsenin bir yapı inşa etmesine izin ve- rilmediğini ifade ederek şöyle devam eder: “Burası babamız İbrahim’in bu- lunduğu yerdir. Müslümanlar bile o yere saygı gösterir ve oraya dua etmek için uğrarlar”.54 Aşağı yukarı aynı dönemde şehri ziyaret etmiş olan bir diğer

48 Moshe Gil, Jews in Islamic Countries in the Middle Ages, Leiden 2004, 242, 344; Arslantaş, İslam Toplumunda Yahudiler, İstanbul 2008, 266. * Re’sülcâlût (Sürgünbaşı), Babil’deki Yahudi cemaat liderlerine İslami dönemde verilen isim olup Yahudileri devlet nezdinde temsil eden cemaat lideri manasında kullanılmıştır. Geniş bilgi için bkz. Nuh Arslantaş, “Re’sülcâlût”, DİA, İstanbul 2008, XXXV, 5-6. 49 Seligsohn, “Nisibis”, Jew. Encyc., IX, 314. 50 Arslantaş, İslam Toplumunda Yahudiler, 119, 177. 51 Adolf Neubauer-A. Ernest Cowley, Catalogue of the Hebrew Manuscripts in the Bodleian Lib- rary, Oxford 1906, II, 217. Ayrıca bkz. Ashtor-Beer, “Nisibis”, EJd2, XV, 276; Arslantaş, İslam Toplumunda Yahudiler, 278. 52 Ashtor-Beer, “Nisibis”, EJd2, XV, 276. 53 S. Krauss, “”, Jewish Encyclopedia, yy, ty, III, 454; Kütük, Bizans Dönemin- de Nusaybin, 173. 54 Benjamin of Tudela, The Itinerary of Rabbi Benjamin of Tudela, İng. trc. ve ed. A. Asher, Lon- don 1840, I, 90. [Türkçe terc. Nuh Arslantaş, Ortaçağ’da İki Yahudi Seyyahın İslam Dünyası Gözlemleri, (Tudelalı Benjamin ve Ratisbon’lu Petachia) İstanbul 2013, 66, not: 143]; James 106 İslâmî İlimler Dergisi

Yahudi seyyah Ratisbonlu Petachia tarafından Nusaybin’deki Yahudi sayısı 800 olarak verilir. Petachia, şehirde Betehra’nın oğlu Yehudah (Yahuda b. Bathyra) tarafından inşa edilmiş bir sinagog ile Kâtip Ezra tarafından yap- tırılan iki sinagog olmak üzere toplamda üç sinagogun bulunduğunu yazar. Ezra’nın inşa ettiği sinagogun duvarlarından birinde onun tarafından Süley- man Mabedi’nden getirilmiş bir taş yerleştirilmiştir.55 Nusaybin Yahudi ce- maati hakkında bu tarihten Osmanlı fetihlerine kadarki süreçte kaynaklarda daha seyrek bilgi verilir. 13. ve 14. yüzyıllarda Moğol istilalarının da etkisiyle şehirdeki Yahudi yerleşiminin giderek zayıfladığı görülür.56 Osmanlıların bölgeyi ele geçirdiği 16. yüzyılın ilk çeyreğinde Nusaybin Ya- hudilerinin şehirde eskisi kadar yoğun olmadıkları açıkça görülür. Yahudi- lerin zaman içerisinde farklı sebeplerle Nusaybin’den değişik bölgelere göç ettikleri tahmin edilebilir. Osmanlı fethinin gerçekleştiği yıllarda (1521-1523) Doğu’ya seyahate çıkmış olan Yahudi seyyah R. Moses Basola, Beyrut’ta kar- şılaştığı birkaç Yahudi’den biriyle konuşurken onlardan birinin aslen Nusay- binli olduğunu, evinin de Yahuda b. Bathyra’nın gömülü olduğu Nusaybin’e bir günlük mesafede olduğu bilgisini edinir.57 İlk Osmanlı tahrir defterlerinde (1518, 1526) şehirde hiç Yahudi nüfus kaydedilmez. 1567 tarihli tahrir def- terlerine göre ise, Nusaybin’de 9 hane 1 mücerred (bekâr) Yahudi olduğu belirtilir.58 19. yüzyılda şehri ziyaret eden seyyahlar ve bu asırda Osmanlı Devleti’nin nüfus sayımı verileri sayesinde şehirdeki Yahudilerin sayısı hakkında bil- gi edinilmektedir. Bu asrın ikinci yarısında şehri ziyaret etmiş olan James S. Buckingham (1786-1855), Nusaybin’de hiçbir Yahudi’nin bulunmadığını belirtir. Aynı dönemde Nusaybin Batılı iki Yahudi tarafından ziyaret edilmiş- tir. Bunlardan II. Benjamin, şehirde baba-oğul [kasap Mailum Samuel ve oğlu İsaac] olmak üzere sadece iki Yahudi’nin bulunduğunu yazmaktadır. Diğer seyyah David Beth Hillel, sayı vermeden bir miktar Yahudi’nin burada meskûn olduğunu belirtmektedir.59 George P. Badger (1825-1888) önceleri burada yerleşik olan 40 Yahudi aileden dördünün kalmış olduğunu, diğerle- rinin barınma yeri aramak için başka bölgelere dağıldıklarını yazar. Heratio

Silk Buckingham, Travels in Mesopotamia, London 1827, 248; Neusner, “The Jews in Pagan Armenia”, 233; Seligsohn, “Nisibis”, Jew. Encyc., IX, 314; Ashtor-Beer, “Nisibis”, EJd2, XV, 276; Kütük, Bizans Döneminde Nusaybin, 173. 55 Rabbi Petachia of Ratisbon, Travels of Rabbi Petachia of Ratisbon, İng. trc. A. Benisch, Lon- don 1856, 9, 53. [Türkçe terc. Arslantaş, Ortaçağ’da İki Yahudi Seyyah, 139, 162] Seligsohn, “Nisibis”, Jew. Encyc., IX, 314; Ashtor-Beer, “Nisibis”, EJd2, XV, 276; Arslantaş, İslam Toplu- munda Yahudiler, 520, 524. 56 Ashtor-Beer, “Nisibis”, EJd2, XV, 276. 57 Moses Ben Bosola, The Itinerary, 107. 58 Nejat Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, İstanbul 1969, 58, 77, 83. 59 Buckingham, Travels, 249; David D’Beth Hillel, The Travels of Rabbi David D’Beth Hillel: From Jerusalem, Through Arabia, Koordistan Part of Persia, and to Madras, Madras 1832, 48; II. Benjamin, 62-63; Arslantaş, “Şırnak Çevresinde Yahudiler”, 914. Tarihi Süreç İçerisinde Nusaybin Yahudileri 107

Southgate (1812-1894), sayı vermeden diğer etnik ve dini unsurlar yanın- da Yahudilerin de şehrin sekenesi arasında olduğunu kaydeder. Aynı as- rın bir diğer gezgini Oswald Parry (öl. 1936) ise Nusaybin’de 150 Yahudi’nin bulunduğunu belirtir.60 1881/1882 ile 1893 yılında gerçekleştirilen nüfus sayımlarında şehirde 154’ü kadın ve 107’si erkek olmak üzere toplam 261 Yahudi’nin yaşadığı kayıtlıdır.61 Jacob Obermeyer (öl. 1938), 19. yüzyılın so- nunda Nusaybin’de yarısı Yahudilere ait yaklaşık iki yüz adet perişan halde ev bulunduğunu yazmaktadır. Aynı dönemde şehri ziyaret eden M. v. Op- penheim (1860-1946) şehirde bir Yahudi mahallesinin varlığından söz eder.62 1914 yılında yapılan Osmanlı nüfus sayımına göre şehirde 1009 Yahudi’nin yaşadığı kaydedilmiştir.63 Osmanlı resmi kayıtları ile seyyahların şehirdeki Yahudi sayısı hakkında kısa tarih aralığında (1881-1914 arası) verdiği bu ra- kamlar arasındaki uçurum dikkat çekicidir. Bunlar arasında nüfus kayıtları resmi kayıtlar olarak daha muteber veriler kabul edilecek olursa Osmanlı’nın son yıllarına kadar şehirde Yahudi nüfusun varlığını koruduğu rahatlıkla söylenebilir. Yahudilerin, tüm bölgede olduğu gibi Nusaybin’de de kendilerine ait ma- hallelerde ikamet ettikleri 19. yüzyılda bölgeye gelmiş olan seyyahlar tara- fından da gözlemlenmiştir. Fakat bu yerleşim düzeni, “getto” tipi bir yerle- şimden farklı olarak onların kendi istekleriyle gerçekleşmiş bir tercihtir. Zira aynı durumun diğer dini unsurlar için de geçerli olduğu Osmanlı belgelerin- de geçen “Müslüman mahallesi”, “Hıristiyan mahallesi”, “Şemsiyye (Şemsî) mahallesi” gibi kavramlardan açıkça anlaşılmaktadır.64 Yahudilerin özellik- le mali işlerde istihdam edildikleri görülmektedir. 19. yüzyılda bölgeye ge- len Batılı bir seyyah Nusaybin’deki gümrük dairesinin başında Sitiyalı bir Yahudi’nin bulunduğunu yazmaktadır.65 Bazı seyyahlar, Yahudilerin giyim- lerine dair sınırlı bilgi aktarırlar. Mesela, Eduard Sachau (1845-1930) şehir- de yerleşik Yahudi kadınların kırmızı renkli elbise ve karmaşık bir başörtüsü taktıklarından bahseder.66 Son olarak seyyahlar, bu dönemde Nusaybin ve

60 George Percy Badger, Nestorians And Their Rituals with the Narrative of Mission to Mesopo- tamia and Coordistan in 1842-1844, London 1852, I, 67; Oswald H. Parry, Six Months in a Syrian Monastery, London 1895, 226; Heratio Southgate, Narrative of a Visit to the Syrian (Jacobite) Church of Mesopotamia, State of in , New York 1844, 119; Kütük, Bizans Döneminde Nusaybin, 173-174. 61 Kemal H. Karpat, Ottoman Population (1830-1914), Demographic and Social Characteristics, London 1985, 134-135. 62 Obermeyer’den aktaran Ashtor-Beer, “Nisibis”, EJd2, XV, 276; Max Freiherrn von Oppenhe- im, Vom Mittelmeer Zum Persischen Golf Durch Den Haurän, Die Syrische Wüste Und Mesopo- tamien, Berlin 1900, II, 31. 63 Bkz. Karpat, Ottoman Population, 176. 64 Bkz. Oppenheim, II, 31; Eduard Sachau, Reise in Syrien und Mesopotamien, Leipzig 1883, 391; Göyünç, Mardin Sancağı, 77-78, 97, 100-101, 105, 106 ve birçok yerde. Ayrıca Arslan- taş, “Şırnak Çevresinde Yahudiler”, 909. 65 David D’Beth Hillel, Travels, 47; Arslantaş, “Şırnak Çevresinde Yahudiler”, 909. 66 Sachau, Reisen Mesopotamien, 391. 108 İslâmî İlimler Dergisi

çevresinde yerleşik Yahudi cemaatin şehirdeki diğer etnik unsurlar arasında ciddi oranda asimile olduklarını kendilerine özgü yeme-içme, örf ve adetleri olmakla birlikte şeklen Araplara benzediklerini kaydetmektedir. Buna göre buradaki Yahudiler, İbranice bilmezler, bilakis Arapça konuşurlar ve hatta Arap şeyhlerden birine bağlıdırlar.67 Nusaybin Yahudi Akademisi ve Yahuda b. Bathyra

Nusaybin, erken Roma döneminden itibaren bölge Yahudileri arasında aynı zamanda bir ilim ve kültür başkenti olarak kabul edilmiştir. Şehir, hatırı sa- yılır Yahudi nüfusuyla sadece amoraik* dönemde değil, aynı zamanda tanaik dönemde de hatta belki ikinci tapınak döneminde Yahudi öğretisinin en önem- li merkezlerinden biri olmuştur.68 Bu doğrultuda Yahudilerin, Hıristiyanlardan önce Nusaybin’de bir akademi [yeşiva] kurarak ilim ve eğitim faaliyetlerinde bulunmaları, onların bu şehre atfettikleri önemi göstermesi bakımından kay- da değerdir. Nusaybin’deki Hıristiyan akademisi, Urfa Hıristiyan Okulu’nun yanı sıra, şöhreti Filistin’e kadar uzanan Nusaybin Yahudi Akademisi’ni de model olarak benimsemiştir. Araştırmacılar, Nusaybin Yahudi toplumunun bu akademi sayesinde batıya komşu şehirlerin Helenistik toplumlarına oranla bir kimlik çevresinde daha birleşik bir hususiyete sahip olduğunu savunurlar.69 Nusaybin’de miladi 2. asrın ortalarında rabinik öğretinin olduğu bilin- mektedir. Bu dönem Yahudileri arasında temayüz etmiş olup tüm dünya Yahudileri arasında saygı gören hukuk hocası [II.] Yahuda b. Bathyra70 Nu- saybin Yahudilerinin önde gelen isimlerinden biri olmuştur. Kral Herodes (MÖ. 37-4) döneminde Kudüs memurluklarında yüksek mevkiye sahip olan Bene Bethyra ailesine mensup Yahuda b. Bathyra, Roma ve Partlar arasında tartışma konusu olan Nusaybin garnizon şehrinde yaşamaktaydı.71

67 David D’Beth Hillel, Travels, 48; II. Benjamin, 62; Arslantaş, “Şırnak Çevresinde Yahudiler”, 910. * Amoraim, Yahudi kronolojisinde MS. 200 ila 500 yılları arasını kapsayan dönemdir. Amoraik dönem ise bu yüzyıllarda yaşamış olan Yahudi âlimleri tanımlayan bir kavramdır. Bkz. Aly- ssa M. Gray, “Amoraim”, EJd2, New York 2007, II, 89-95. 68 Oppenheimer, Babylonia Judaica, 330. 69 Segal, Edessa, 77, 201, not 92; Lange, “The Portrayal of Christ”, CSCO, 17; Kütük, Bizans Döneminde Nusaybin, 172. 70 Tarihsel süreçte Nusaybin’de muhtemelen dede-torun olan iki ayrı Yahuda b. Bathyra’nın varlığından söz edilir. Bunlardan ilki tapınağın yok edilmesi öncesi ve sonrasındaki on yıl- lar süresince, miladi 20/30 ile 70 yılları arasında diğeri ise 90/100 ile 160 yılları arasında yaşamış olmalıdır. Her ikisi de tannaitic (Judaic-Yahudilere ait) hukuk ve gelenekler husu- sunda oldukça bilgiliydi. Burada daha çok bahsi edilecek olan Bar Kohba Savaşları öncesi ve sonrasında faal olan II. Yahuda b. Bathyra’dır. Konuyla ilgili olarak şu kaynaklara bkz. Ne- usner, History of the Jews, I, 49, 133; amlf., “Studies on the Problem of Tannaim”, 126-127; Oppenheimer, Babylonia Judaica, 331; Possekel, “Greek Philosophical Consepts”, CSCO, 20; Stephen G. Wald, “Judah Ben Bathyra”, EJd2, New York 2007, XI, 484; Goodblatt, “The Jews in the Parthian Empire”, 266. S. Krauss, “Burada R. Josiah’ın çağdaşı üçüncü bir Yahuda b. Bathyra’nın olması bile mümkündür” der. Bkz. S. Krauss, “Bathyra”, Jew. Encyc., II, 598. 71 Graetz, History of the Jews, II, 358. Tarihi Süreç İçerisinde Nusaybin Yahudileri 109

Yahuda b. Bathyra, Bar Kohba İsyanı öncesinde tüm Mezopotamya’daki iki-üç tannaim (Tanaik Yahudi öğretisi konusunda uzman olan âlim)’den biri olmuştur. İmparator Trajan ve Hadrian (MS. 117-137)’ın hâkimiyetleri döneminde yıldızı parlayan Yahuda b. Bathyra, Nusaybin şehrinde çağın diğer ünlü okullarıyla birlikte tavsiye edilen ünlü bir akademi kurmuştur. Nusaybin, o sırada Partların elindedir ve kuşkusuz Part kontrolü şehirdeki akademinin gelişimine büyük katkı sağlamıştır. Bar Kohba İsyanı sırasında R. Akiba’nın öğrencileri Filistin’den onun kaldığı Nusaybin’e iltica ederek gü- venle geri dönünceye kadar burada kalmışlardır.72 Yahuda b. Bathyra, Nusaybin’de yaşamasına rağmen Filistin ile irtibatını kesmemiş, bilakis tapınağın otoriteleriyle yakın temas kurarak tapınak yar- dımlarının toplanması ve transferini denetlemiştir. Kendi okulundaki mese- leler dışında sinagogda Yahudi toplumunun biriken meseleleri ve tapınağın hukuki işleriyle de ilgilenmiştir.73 Bathyra, hamursuz bayramında Kudüs’e gidip Pesah kurbanından yemeye alışık, Yahudi olmayan bir Arami’nin sahtekârlığını ortaya çıkardığı için Kudüs’teki bilgelerden şu mesajı alır: “Selam sana Yahuda b. Bathyra! Sen Nusaybin’de yaşarsın, fakat şöhretin Kudüs’te yayılır.”74 İlk yüzyılda R. El’azer Şanmua ve R. Yohanan (Sandal- cı) ondan eğitim almak için seyahate çıkmışlar, fakat sınıra ulaştıklarında Filistin’de bulunan yabancı bir ülkeye öncelik verildiğini öğrendiklerinde geri dönmüşlerdir. Yahuda b. Bathyra ise birkaç öğrencisiyle birlikte Roma’ya bir seyahate girişmiş, Güney İtalya’da yer alan Puteoli (Pozzuoli)’ye ayak bastık- tan sonra çok geçmeden dönmüştür.75 Yahuda b. Bathyra İsrail’den Babil’e gelip Nusaybin’e yerleştiği dönemde şehirde o sırada bir “re’sülcâlût” bulunduğunu yazan kaynaklar vardır. Bu bilgi doğruysa bölge Yahudilerinin lideri konumunda olan re’sülcâlût’un o sırada Nusaybin merkezli ikamet ettiği sonucu çıkarılabilir. Fakat bu çıka- rım beraberinde çözülmesi gereken bazı sorunları da ortaya koymaktadır. En temel sorun, bahsedilen re’sülcâlût’un ikamet yeri olan Nusaybin’in esas Ya- hudi toplumunun bulunduğu Babil Yahudilerine uzak olmasıdır. Dolayısıyla bu kaynakta bahsedilen Nusaybin’in bilinen Nusaybin değil, Nehardea’ya ya- kın başka bir Nusaybin olabileceği ve re’sülcâlût’un da burada ikamet ettiği- ni belirten kaynaklar vardır.76

72 Graetz, History of the Jews, II, 358; Petachia, Travels, 73, not 12; Oppenheimer, Babylonia Judaica, 331-332; S. Krauss, “Bathyra”, Jew. Encyc., II, 598; Jacob Neusner, “Studies on the Problem of Tannaim”, 124; Smallwood, The Jews under Roman Rule, 416; Possekel, “Greek Philosophical Consepts”, CSCO, 20; Oxtoby-Neusner, “Babylonia”, EJd2, III, 27. 73 Neusner, History of the Jews, I, 50, 133; amlf., “The Conversion of Adiabene to Judaism”, 61, not: 4; amlf., “The Jews in Pagan Armenia”, 234. 74 S. Krauss, “Bathyra”, Jew. Encyc., II, 598; Neusner, History of the Jews, I, 48; Oppenheimer, Babylonia Judaica, 320, 331; Wald, “Judah Ben Bathyra”, EJd2, XI, 484. Hadisenin hangi Yahuda b. Bathyra eliyle gerçekleştiği konusu net değildir. 75 S. Krauss, “Bathyra”, Jew. Encyc., II, 598; Neusner, “Studies on the Problem of Tannaim”, 92; Wald, “Judah Ben Bathyra”, EJd2, XI, 484. 76 Oppenheimer, Babylonia Judaica, 333-334. Buna karşılık bkz. Smallwood, The Jews under Roman Rule, 416, not: 112. 110 İslâmî İlimler Dergisi

Bathyra’nın şöhretinin, Nusaybin’i aştığı ve tüm Yahudiler arasında son- raki yüzyıllarda da yayıldığı görülmektedir. 16. yüzyılın Yahudi seyyahı Mo- ses Basola, Beyrut’a vardığında orada aslen Nusaybinli olan bir Yahudi’den Bathyra hakkında değerli bilgiler edinir. Buna göre, bu kişi Nusaybin’de Bathyra’nın mezarına bir günlük mesafede ikamet etmektedir ve onun ünlü mezarını kendi gözleriyle görmüştür. Yılın belli dönemlerinde bu mezarı ziya- ret etmek ve bu güzelliğe şahit olmak için birçok ziyaretçi gelmektedir. Seyya- hın izlenimine göre bu şahıs iyi ve dürüst biridir, hiçbir şekilde bir yalancıya benzemez.77 Yaklaşık üç yüzyıl sonra 19. yüzyıl ortalarında Nusaybin’e uğra- yan bir diğer Yahudi seyyah II. Benjamin de Yahuda b. Bathyra’nın mezarı- nın şehre bir saatlik mesafede Roma kalıntılarına yakın mevkideki mezarlık alanda bulunduğunu teyit etmektedir. Burayı ziyaret eden seyyah, kabrin üzerinde eskiden bir evin (türbe?) bulunduğunu fakat yeni Osmanlı paşa- sının emriyle 10 yıl önce yıkılarak taşlarının kışla yapımında kullanıldığına dair bir anekdot aktarır. Paşanın aynı yıla rastlayan ölümünün bu hürmet- siz davranışından dolayı gerçekleştiğine yaygın kanı olarak inanıldığını da ekler.78 Nusaybin’de kurulan Yahudi akademisi, kurumsal örgütlenme açısın- dan sonraki teolojik öğretileri belli ölçüde etkiler. Özellikle, Hıristiyanların Nusaybin’de kurdukları okul büyük ölçüde bu birikimden istifade ile tesis edilir. Bu mirasın sonraki Süryani âlimlere de yansıdığı görülür. Süryani edebiyatında gramerle ilgili bilinen en eski bilimsel eseri kazandıran ve Nas- turiler arasında kullanılan noktalama sisteminin mucidi olarak tanınan Yu- suf Huzoyo, kaleme aldığı eserinde muhtemelen Nusaybin Yahudilerinin et- kisiyle masoretik (Yahudilerce muteber addedilen İbranice metin) sembollere uyar.79

Sonuç

Nusaybin şehri, tarihsel süreçte Yahudilerin bir cemaat olarak var olduğu bir yerleşim yeri olmuştur. Roma döneminde gerçekleşen takibat, Kudüs Ya- hudilerinin Babil’de, özellikle de Nusaybin’de yerleşmelerine sebep olmuştur. Böylece şehir, kalabalık Yahudi nüfusu ile uzun yıllar Babil Yahudiliğinin merkez şehri olarak görev yapmıştır. Politik tarihi oldukça hareketli bir sınır şehri olması hasebiyle şehrin diğer sakinleri gibi Nusaybin Yahudi cemaati de Roma ya da İran arasında bir tercih yapmak zorunda kalmıştır. Gerek Nusaybin Yahudileri, gerekse bölgedeki diğer Yahudiler, Eski Ahit (Tevrat)’e

77 Moses Ben Bosola, In Zion and Jerusalem: The Itinerary of Rabbi Moses Basola (1521-1523),ed. A. David-İng. trc. D. Ordan, Jerusalem 1999, 107-108. 78 II. Benjamin, 63. Seyyah, bu mezarlık alanda birçok Talmudist’in bulunduğu söylense de kendisinin bunu doğrulayacak bir işarete rastlayamadığını yazmaktadır. Bkz. Aynı Yer. 79 J. B. Chabot, “Syriac”, Catholic Encyclopedia, New York 1913, XIV, 409-410; William Wright, A Short History of , London 1894, 116. Tarihi Süreç İçerisinde Nusaybin Yahudileri 111 karşı rakip olarak ortaya çıkan Yeni Ahit (İncil) dolayısıyla Hıristiyanlığa ve Hıristiyan Roma’ya karşı gizli bir mücadele ve rekabet politikası takip etmiş- lerdir. Bu bağlamda Zerdüştlük ve putperestlik gibi inançları açıkça destek- leyerek Hıristiyanlara karşı verdikleri mücadelelerde onların yanında olmayı önemsemişlerdir. Sonraları bölgeye gelen İslamiyet’in dahi bu sebeple onlar- dan sıcak bir karşılama gördüğü düşünülebilir. Nusaybin Yahudileri, diğer şehirlerde yaşayan dindaşları gibi bu bölgenin işlek bir ticaret güzergâhı olmasından kaynaklanan hareketliği lehlerine kul- lanarak zenginleşmişler, böylece şehrin hatta bölgenin iktisadi dinamikleri- ni kontrol etmeyi başarmışlardır. İslamiyet’ten sonraki dönemlerde Yahudi cemaati, Roma-Bizans çağında olduğu kadar yoğun olmasa da Nusaybin ve çevresindeki varlığını devam ettirmiştir. Bununla birlikte şehirdeki Yahudi nüfusu sonraki yüzyıllarda gözle görülür bir derecede azalmıştır. Sözlü ge- lenek, kulağımıza bugün dahi Nusaybin’de belli sayıda bir Yahudi cemaatin var olduğunu, fakat asimile oldukları ya da kendilerini bilinçli olarak gizle- diklerine dair bilgiler fısıldamaktadır. 112 İslâmî İlimler Dergisi

Harita 1: Babil Bölgesi ve Nusaybin [A. Oppenheimer, Babylonia Judaica, 550]

Harita 2: İslam Öncesi Dönemde Kuzey Mezopotamya’da Roma-İran Sınırı ve Ticaret Yol Güzergâhı [ J. Neusner, A History of the Jews in Babylonia, The Age of Shapur II, 14] Tarihi Süreç İçerisinde Nusaybin Yahudileri 113

Kaynakça

Abramsky, Samuel, “Bar Kokhba”, Encyclopaedia Judaica, [Second Edition], Keter Publis- hing House, New York 2007, III, 156-161. Anonim, Siirt Vekayinamesi, Meydana Getiren Adday Şer, Fransızca’dan trc. C. Kabadayı, Yaba Yayınları, İstanbul 2010. Arslantaş, Nuh, “İki Yahudi Seyyahın Gözünden [Beth Hilleli Rabbi David (1824-1832) ve II. Benjamin (1846)] Şırnak Çevresinde Yahudiler”, Uluslararası Şırnak ve Çevresi Sempozyumu, (14-16 Mayıs 2010), Ed. N. Doru, Şırnak Üniversitesi Yayınları, An- kara 2010, 905-914. İslam Toplumunda Yahudiler, İz Yayıncılık, İstanbul 2008. “Re’sülcâlût”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, Diyanet Yayınları, İstanbul 2008, XXXV, 5-6. Ashtor, Eliyahu-BEER, Moshe, “Nisibis”, Encyclopaedia Judaica, [Second Edition], Keter Publishing House, New York 2007, XV, 276. Aydın, Süavi-EMİROGLU, Kudret-ÖZEL, Oktay-ÜNSAL, Süha, Mardin (Aşiret-Cemaat- Devlet), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Ankara 2000. Badger, George Percy, Nestorians And Their Rituals with the Narrative of Mission to Mesopo- tamia and Coordistan in 1842-1844, I, Joseph Masters, London 1852. Bauckham, Richard, The Jewish World around the New Testament, Baker Academic, Tü- bingen 2008. Benjamin Of Tudela, The Itinerary of Rabbi Benjamin of Tudela, İng. trc. ve ed. A. Asher, I, A. Asher & Co., London & Berlin, 1840. [Türkçe terc. Nuh Arslantaş, Ortaçağ’da İki Yahudi Seyyahın İslam Dünyası Gözlemleri, (Tudela’lı Benjamin ve Ratisbon’lu Petac- hia), M. Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul 2013] Benjamin II, J. J., Eight Years In Asia And Africa From 1846-1855, Published by the Author, Hanover 1859. Broyde, I., “Ephraem Syrus”, Jewish Encyclopedia, Funk and Wagnalls Company, New York & London 1903, V, 187. Buckıngham, James Silk, Travels in Mesopotamia, Henry Colburn, London 1827. Bury, J. B., A History of the Roman Empire (From Its Foundation to the Death of Marcus Au- relius 27 B.C.-180 A.D.), Harper & Brothers Publishers, New York 1893. Cassius Dıo Cocceıanus, Dio’s Rome, İng. trc. H. Baldwin Foster, V, Pafraets Book Com- pany, New York 1906. Chabot, J. B., “Syriac”, The Catholic Encyclopedia, New York 1913, XIV, 408-413. David D’beth Hıllel, The Travels of Rabbi David D’Beth Hillel: From Jerusalem, Through Ara- bia, Koordistan Part of Persia, and India to Madras, Printed for the Author, Madras 1832. Debevoıse, Nielson C., A Political History of Parthia, The University of Chicago Press, Chi- cago 1938. Dubnov, Simon, History of the Jews, From the Roman Empire to the Early Medieval Period, Rusçadan İng. trc. M. Spiegel, II, South Brunswick, New Jersey 1968. Drijvers, Han J. W., “Jews and Christians at Edessa”, Early Christiantiy and Judaism, ed. E. Ferguson, Garland Publishing, New York 1993, VI, 350-364. Flavius Josephus, Antıquities of the Jews, (The Works of Flavius Josephus),İng. trc. W. Whis- ton), I-II, J. B. Lippincott & Co., J. B. Smith & Co. Philadelphia 1856-1857. Gafni, Isaiah M., “The Political, Social, And Economic History of Babylonian Jewry, 224– 638 CE”, The Cambridge History of Judaism (The Late Roman-Rabbinic Period), ed. Steven T. Katz, Cambridge University Press, Cambridge 2006, IV, 792-820. Gil, Moshe, Jews in Islamic Countries in the Middle Ages, Brill, Leiden 2004. 114 İslâmî İlimler Dergisi

Goodblatt, David, “Josephus on Parthian Babylonia (Antiquities XVIII, 310-379)”, Journal of the American Oriental Society, (Oct. - Dec., 1987), 107/4, 605-622. “The Jews in the Parthian Empire: What We Don’t Know”, Judaea-Palaestina, Baby- lon and Rome: Jews in Antiquity, ed. B. Isaac-Y. Shahar, Mohr Siebeck Press, Tübin- gen 2012, 263-278. Göyünç, Nejat, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, TTK Yayınevi, İstanbul 1969. Graetz, H., History of the Jews, II, The Jewish Publication Society of America, Philadelphia 1902. Gray, Alyssa M., “Amoraim”, Encyclopaedia Judaica, [Second Edition], Keter Publishing House Ltd., New York 2007, II, 89-95. Gürkan, Salime Leyla, “Yahudilik”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, Diyanet Yayınları, Ankara 2013, XLIII, 187-197. Jahn, John, History of The Hebrew Commonwealth: From the Earliest Times to the Destructi- on of Jerusalem, A.D. 72, I-II, Horst, Chance & Co, London 1829. Joshua, [The Stylite], The Chronicle Joshua the Stylite, İng. trc. W. Wright, Cambridge Uni- versity Press, Cambridge 1882. Karpat, Kemal H., Ottoman Population (1830-1914), Demographic and Social Characteristics, The University of Wisconsin Press, London 1985. Krauss, S., “Bathyra”, Jewish Encyclopedia, Ktav Publishing House, yy, ty, II, 598-599. “Byzantine Empire”, Jewish Encyclopedia, Ktav Publishing House, yy, ty, III, 450- 456. Kütük, Ahmet, Bizans İmparatorluğu Döneminde Nusaybin’in Siyasi, Sosyal, İktisadi, Mi- mari ve Kültürel Durumu (IV.-X. Yüzyıl), (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Elazığ 2012. Lange, Christian, “The Portrayal of Christ in Syriac Commentary on the Diatessaron”, Cor- pus Scriptorum Christianorum Orientalium, 616/118, Aedibus Peteers, Lovanii 2005. Levy, Isidore, “Asia”, Jewish Encyclopedia, Ktav Publishing House, yy, ty, II,208-211. Lindsay, John, A View of the History and Coinage of the Parthians, John Crowe, Cork 1852. Mıllar, Fergus, “A Rural Jewish Community in Late Roman Mesopotamia, and the Question of a “Split” Jewish Diaspora” Journal for the Study of Judaism, 2011, XLII, 351-374. Moses Ben Basola, In Zion and Jerusalem: The Itinerary of Rabbi Moses Basola (1521-1523), ed. & notlar: A. David-İng. trc. D. Ordan), C. G. Foundation Jerusalem Publications, Jerusalem 1999. Neubauer Adolf - COWLEY, A. Ernest, Catalogue of the Hebrew Manuscripts in the Bodleian Library, II, Oxford 1906. Neusner, Jacob, A History of the Jews in Babylonia: I. The Parthian Period, E. J. Brill, Leiden 1969. “Jews in Iran’’ The Cambridge History of Iran, ed. E. Yarshater, Cambridge 1983, 3/2, 909-923. “Studies on the Problem of Tannaim in Babylonia (ca. 130-160 C.E.)”, Proceedings of the American Academy for Jewish Research, 1962, XXX, 79-127. “The Conversion of Adiabene to Judaism: A New Perspective”, Journal of Biblical Literature, (Mar., 1964), 83/1, 60-66. “The Jews in Pagan Armenia”, Journal of the American Oriental Society, (Jul. - Sep., 1964), 84/3, 230-240. Talmudic Judaism in Sasanian Babylonia: Essays and Studies, E. J. Brill, Leiden 1976. Oppenheım, Max Freiherrn von, Vom Mittelmeer Zum Persischen Golf Durch Den Haurän, Die Syrische Wüste Und Mesopotamien, II, Dietrich Reimer (Ernst Vohsen), Berlin 1900. Oppenheımer, Aharon, Babylonia Judaica in the Talmudic Period, Dr. Ludwig Reichert Ver- lagi, Wiesbaden 1983. Oxtoby, Willard Gurdon-NEUSNER, Jacob, “Babylonia”, Encyclopaedia Judaica, [Second Edition], Keter Publishing House, New York 2007, III, 24-30. Tarihi Süreç İçerisinde Nusaybin Yahudileri 115

Parry, Oswald H., Six Months in a Syrian Monastery, Horace Cox, London 1895. Petachıa Of RatısboN, Travels of Rabbi Petachia of Ratisbon, İng. trc. A. Benisch, Messrs Trubner & Co., London 1856. [Türkçe terc. Nuh Arslantaş, Ortaçağ’da İki Yahudi Seyyahın İslam Dünyası Gözlemleri, (Tudela’lı Benjamin ve Ratisbon’lu Petachia) M. Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul 2013] Possekel, Ute, “Evidence of Greek Philosophical Concepts in the Writings of Ephrem the Syrian”, Corpus Scriptorum Christianorum Orientalium, 580/102, Aedibus Peteers, Lovanii 1999. Rogers, Robert W-KRAUSS, S., “Babylonia”, Jewish Encyclopedia, yy, ty, II, 401-415. Sachau, Eduard, Reise in Syrien und Mesopotamien, F. A. Brockhaus, Leipzig 1883. Schürer, Emil, The History of the Jewish People in the Age of Jesus Christ, (175 B.C.- A.D. 135), III/I, A New Eng. Vers. and Ed. G. Vermers-F. Millar-M. Goodman, T.&T. Clark, Edinburgh 1986. Segal, Judah Benzion, Edessa/Urfa, (Kutsanmış Şehir), trc. A. Arslan, İletişim Yayınları, İstanbul 2002. Seligsohn, Max, “Nisibis”, Jewish Encyclopedia, Funk and Wagnalls Company, New York & London 1905, IX, 314. Smallwood, E. Mary, The Jews under Roman Rule: From Pompey to Diocletian: A Study Poli- tical Relations, Leiden 1981. Sperber, Daniel, “Tanna-Tannaim”, Encyclopaedia Judaica, [Second Edition], Keter Publis- hing House, New York 2007, XIX, 505-506. The Holy Bible, An Extract Reprint Page for Page of the Authorized Version, Samuel Colling- wood & Co., Oxford 1833. Wald, Stephen G., “Judah Ben Bathyra”, Encyclopaedia Judaica, [Second Edition], Keter Publishing House, New York 2007, XI, 484. Vaux, W. S. W. “Babylonia”, Dictionary of Greek And Roman Geography, ed. W. Smith, Little, Brown and Company, Boston 1854, I, 360-363. Wiesehöfer, Josef, Ancient Persia, from 550 BC to 650 AD, İng. trc. A. Azodi, I. B. Tauris, London 2001. Wright, William, A Short History of Syriac Literature, Adam & Charles Black, London 1894.