TARİHİ SU YOLLARI BİLDİRİLERİ (1961-2007)

MEHMET BİLDİRİCİ İNŞ.Y.MÜH

Kilyos Su Terazisi

İSTANBUL ŞİŞLİ 2008

TARİHİ SU YOLLARI BİLDİRİLERİ (1961-2007)

MEHMET BİLDİRİCİ İNŞ.Y.MÜH

İSTANBUL ŞİŞLİ 2008

AÇIKLAMA

Bildirici ailesinde bu konuda ilk çalışma 1961 yılında eşim Düzay Özdemir (Bildirici) tarafından yapılmıştır.

Benim düzenli çalışma ve araştırmalarım 1991 yılında başlamış ve disiplinli şekilde halen devam etmektedir.

Çoğu yayınlanmış 1961-2007 yıllarına ait Türkçe ve İngilizce bildirileri bu defa uzun gayret göstererek CD ortamında bir araya toplamış bulunuyorum.

İstanbul Şişli 19.Mayıs 2008

[email protected]

TARİHİ SU YAPILARI KONUSUNDA BİLDİRİLERİM-YAZILARIM

1- İçme ve Kullanma Suyu Düzay Özdemir Diploma Çalışması 1961 (Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi öğrencisi) 37 sayfa

1.1-Konya’nın Su Durumu Düzay Özdemir 1961-2 6 sayfa Coğrafya Haberleri, Aralık 1961 s. 1-4

2-”Konya İçmesuyu Projesi ” 07.05.1986 Konya DSİ IV. Bölge Müdürü ve personeli önünde konuşma 7 sayfa

3- "Konya İçmesuyu Projesi ve Tarihçesi" 1993 DSİ Genel Müdürlüğü semineri; Çamlıca İstanbul 11-15 Ekim 1993 7 sayfa

4- “Selçuklu dönemi Konya Sulaması” 1994-1 DSİ 40. Kuruluş yıldönümü kapsamında, Su ve toprak kaynaklarını geliştirme konferansı, (Ankara, 12-14 Nisan 1994), Konferans bildiriler kitabında yayınlandı s. 37-46 20 sayfa

5-“Tarihi Su Yapıları Konusunda Çalışmalarımın Özeti” 1994-2 (DSİ Genel Müdürlüğüne sunuldu” 50 sayfa

6-“Roma dönemi su yapılarında taş borulu sistemler” 1994-3 DSİ bülteni 393 s.20-24 7 sayfa

7-“Klasik çağda su iletiminde kullanılan borular” , (Ö.Bildirici ile) 1995 DSİ Genel Müdürlüğü semineri, Çamlıca- İstanbul 07.11.1995) 13 sayfa

8-“The Project of Konya Plains” –Konya Ovaları Projeleri 1995 DSİ IV. Bölge Müdürü’ne İngilizce çeviri olarak sunuldu. 16 sayfa

9-“ Konya Ovası sulamasının Yapı Malzemesi yönünden incelenmesi” 1996-1 İMO Konya dergisi 10, s. 11-12 5 sayfa

10-“Eski su temin sistemlerinde su ölçümü” 1996-2 DSİ Teknik Bülten sayı 85 s. 2-26 7 sayfa

11-“Historical Irrigations in the Plain of Ereğli of Konya” 1996-3 (16th Congress of ICID, Cairo -Egypt. 1996) (Öztuğ Bildirici ile birlikte). İngilizce yayınlanan bildiriler kitabında (History seminar 1 G) s.179-194 15 sayfa

12-“Konya ve çevresinde çağlar boyu su yapıları” 1997 İzmir İnşaat Mühendisleri Odası 14.Teknik Kongresi 22-24 Ekim 1997. Bildiri kitabında yer aldı s. 1114-1128 15 sayfa

13-“İstanbul Tuzla’da üretilen Çelik Gömlekli Ön gerilmeli beton borular” İstanbul 1998-1 (DSİ Bölge Müdürlüğüne sunuldu) 17 sayfa

14-“Tarihi su yapılarında suyun ölçülmesi, iletilmesi ve yükseltilmesi” 1998 (DSİ Genel Müdürlüğü, Su mühendisliği problemleri semineri, Fethiye, Muğla, 21-23 Eylül 1998 Bildiriler kitabında yayınlandı 6.1 bölümü 15 sayfa 18 sayfa

15-“Historical Irrigation in the Plain of Bayburt” (Ö.Bildirici ile) 1999 (17th international congress of ICID, Grenada-Spain, 1999) İngilizce History seminar 1J s. 71-86 (R8) 19 sayfa

16-“Historical irrigation systems in the region of Konya through ages” (Ö.Bildirici ile) 1999 (17th international congress of ICID, Grenada-Spain, 1999) İngilizce History seminar 1J s. 87-106 (R9) 22 sayfa

17-“Beyoğlu yakası çeşme ve su kaynakları” 2000 Doç. Dr. Halil Ürün ile İSKİ Osmanlı Medeniyeti sempozyumu, Feshane,İstanbul 5-8 Mayıs 2000 Sempozyum bildirileri s. 255-266 15 sayfa

18-“Galata Eski Su Yolları” Şenlik kapsamında konuşma 2000 9 sayfa

19-“Modern Irrigation system of Konya Plain- Konya Ovası Sulaması” 2000 (İngilizce- Türkçe) Çatalhöyük'ten bugüne Çumra , Çumra 15-16 Eylül 2000. s.161-168 19 sayfa

20-“Historical dams of ” 2001 11th International conference on water in antiquity, 7-12 May 2001, Israel Cura Aquarvm in Israel, (The proceedings, p. 137-144) Siesburg 2002, Germany s.137-143 10 sayfa

21-“The water supply system of ancient Galata” 2002 18th international congress of ICID, Montreal Canada, 1999) İngilizce History seminar 1D s. 159-173 (R13) s. 159-169 14 sayfa

22- “İstanbul Galata’da eski su yolları” 2002 İMO İstanbul şubesi bülteni sayı 62, 2002 6 sayfa

23-“Klasik çağda su iletiminde basınçlı ve basınçsız borular” 2002 İMO Mühendislik Haberleri, 420-422, 2002, s.105-109 8 sayfa

24- “The Cistern and the aqueduct of Ceramos in ancient Caria”, 2004 12th Cura Aquarvm in Ephesos, 2-10 October 2004, Kuşadası 14 sayfa

25- “Freiburg Tarihi Su Yolları toplantısı” 2006 Freiburg Almanya 3 sayfa

26- “Kilyos water supply system with Suterazis” 2007 13th Cura Aquarvm in Jordan 01-19 April 2007 Poster 8 sayfa

KONYA’NIN İÇME VE KULLANMA SULARI

1961

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

DİL-TARİH VE COĞRAFYA FAKÜLTESİ

ÖĞRENCİSİ DÜZAY ÖZDEMİR’İN

DİPLOMA ÇALIŞMASI

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

31

32

33

34

35

36

1961 COĞRAFYA HABERLERİ ANKARA KONYA’NIN SU DURUMU DÜZAY ÖZDEMİR

1

2

3

4

5

6

KONYA İÇME SUYU PROJESİ 1986

KONYA IV. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ

TARAFINDAN YENİ BAŞLAYAN

KONYA İÇME SUYU PROJESİ KONUSUNDA

BRİFİNG VERMEM İSTENİLDİ

DSİ IV. BÖLGE MÜDÜRÜ

FEYYAZ AKALIN BAŞKANLIĞINDA

BÖLGE MÜDÜR YARDIMCILARI

ŞUBE MÜDÜRLERİ VE MÜHENDİSLERİNE

PROJE AÇIKLANDI

07.05.1986

DAHA SONRA SORU CEVAP ŞEKLİNDE

TOPLANTI DEVAM ETTİ

1

2

3

4

5

6

7

8

KONYA İÇME SUYU TARİHÇESİ 1993

11-15 EKİM 1993 TARİHİNDE

İSTANBUL XIV. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ

ÇAMLICA TESİSLERİNDE

YAPILAN

İÇMESUYU VE KANALİZASYON DAİRE

BAŞKANLIĞINCA GERÇEKLEŞTİRİLEN

SEMİNERDE SUNULDU

1

2

3

4

5

6

7

8

SELÇUKLU DÖNEMİ

KONYA SULAMASI

12-14 nisan 1994

ANKARA DSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDE YAPILAN

SU VE TOPRAK KAYNAKLARINI GELİŞTİRME KONFERANSINA

SUNULMUŞ

VE

KONFERANSIN BİLDİRİLER KİTABI

SAYFA 37-46

YAYINLANMIŞTIR

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

KONU İLE İLGİLİ YAZIŞMALAR

-04.02.1992 DSİ Genel Müdürlüğü 40. yıl Su ve Toprak Kaynakları Geliştirme Konferansı ve verilecek bildiriler hakkında

-01.05.1992 DSİ IV. Bölge Müdürlüğü sunulacak bildiri taslağı

-23.06.1992 DSİ Genel Müdürlüğü sunulacak bildiri taslağının özetinin istemi

-04.07.1992 Proje İnşaat Şube Müdürlüğüne, bildiri taslağı hakkında

-06.11.1992 Teknoloji Dairesi Başkanlığına bildirinin gönderilmesi

15

16

17

18

19

20

ROMA DÖNEMİ SU YAPILARI TAŞ BORULU SİSTEMLER

1994

DEVLET SU İŞLERİ BÜLTENİ

1994 EYLÜL EKİM

397-398 SAYILARDA

SAYFA 20-24 DE

YAYINLANMIŞTIR

1

2

3

4

5

6

7

8

DSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE RAPOR

04.10.1994

04.10.1993 TARİHİNDE DSİ GENEL MÜDÜRÜ

SAYIN RAİF ÖZENCİ TARAFINDAN TÜM TÜRKİYE’DE

TARİHİ SU YAPILARI KONUSUNDA

GÖREVLENDİRİLMEM ÜZERİNE

ÇALIŞMALARIMI ÖZETLEDİM

DIŞ İLİŞKİLER BAŞ MÜŞAVİRLİĞİNE

SUNDUM

04.10.1994

1

2

Yazının DSİ IV. Bölge içinde dağılımı

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23 HENNİNG FAHLBUSCH ESERLERİ - Die Wasserversorgung des hellenistischen Pergamon Braunschweig 1987 65-98 - Biespile antiker Wasserversorgungsanlagen s. 172-175 Perge s. 193-195 Side s.218-221

GUNTHER GARBRECHT ESERLERİ (BİLDİRİLER) Der Sadd-el Kafara die alteste Talsperre der Welt, Stutgart – Historische Talsperren 97-109 Irrigation throught History, Roma 1987 3-17 Wasserversorgungstechnik in romischer zeit Roma 1982 11-43 Wasserpeicher aus der antike in Vorderasiatischen Raum Berlin 1981 (Antik dönemlerde su hazneleri) The water supply systems at Tushba Grenoble 1981 30-38 Die Talsperren der Urartaer Stutgart 1987 139-145 Die Wasserversorgung des Antikes Pergamon Mainz 1987 11-48 Die Staumauren von Dara Stutgart 1991 263-276

ÜNAL ÖZİŞ’İN KİTAP VE BİLDİRİLERİ Historical parallels in the water supply developments of Rome and Istanbul I.A.H.R 1987 Alabanda und seine antike Wasserversorgung Antike Welt 1991 The ancient dams within the perspective of dam technology, 1981 Edirne water conveyance system constructed by Great Mimar Sinan Mimar Sinan’ın Su Mühendisliği

Kitaplarında Konu edilen kentler İstanbul su yolları İstanbul bentleri Edirne Taşlı Müsellim su yolu Foça Efes ( Artemis Tapınağı kurşun boru- Pranga – Şirince – Değirmendere –Marnas) Milet Iassos (Güllük) Alabanda & Gerga Patara Perge Laodikya (Denizli Diocaesera – Uğra Bergama ve Nyssa su tünelleri

24

25

26

27

28

29

30

31

32

33

34

35

36

37

38

39

40

41

42

43

44

45

RAPOR KONUYA VERDİĞİM ÖNEMİ VE YAKLAŞIMI SERGİLEMEKTEDİR.

ANCAK SAYIN GENEL MÜDÜR RAİF ÖZENCİ’İN GÖREVDEN AYRILMASI

BANA ÇOK BÜYÜK DESTEK VEREN VE BU GÖREVLENDİRMEYİ SAĞLAYAN

SAYIN İSMET BOZKURT’UN EMEKLİ OLUŞU

DSİ IV. BÖLGE MÜDÜRÜ OLAN ABDULLAH GÖKBUDAK’IN KARŞI TAVIR ALMASI

YÜZÜNDEN BİR GELİŞME SAĞLANAMAMIŞTIR.

DESTEKLER DEVAM ETMİŞTİR.

1994 SONU SAYIN HENNİNG FAHLBUSCH İLE TANIŞMAM

SAYESİNDE TARİHİ SULAMA TAŞKIN KORUMA TESİSLERİ

KONUSUNDA ÖNERDİĞİM YAYINIM

2004 TARİHİNDE DSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN

YAYINLANAN KİTABIM İLE GERÇEKLEŞMİŞTİR

46

47

48

49

50

KLASİK ÇAĞLARDA SU İLETİMİNDE KULLANILAN BORULAR

1995

DSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

İÇMESUYU VE KANALİZASYON

DAİRE BAŞKANLIĞININ

İSTANBUL ÇAMLICA’DA

06-10 KASIM 1995

TARİHİNDE GERÇEKLEİTİRDİĞİ

İÇMESUYU PROJELERİNİN

HAZIRLANMASI VE İNŞAATI

SEMİNERİNDE SUNULMUŞ

VE

SEMİNER KİTABINDA

8 SAYFA OLARAK YAYINLANMIŞTIR

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

KONYA OVALARI PROJELERİ

1995

DSİ IV. BÖLGE MÜDÜRÜ

FEYYAZ AKALIN TARAFIN İSTENMİŞ

VE YAPILAN İNGİLİZCE ÇEVİRİ

DSİ IV. BÖLGE MÜDÜRÜ’NE SUNULMUŞTUR.

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

DSİ IV. Bölge Müdürü Feyyaz Akalın tarafından İngilizce çevirisi istenmiş, Türkçe orijinali bulunan metin ben Mehmet Bildirici tarafından gerçekleştirilmiştir. DSİ IV. Bölge Müdürlüğü – Konya 1995

16

1908-1913 YILLARINDA GERÇEKLEŞMİŞ KONYA OVASI SULAMA İNŞAATININ YAPI MALZEMESİ YÖNÜNDEN İNCELENMESİ 1996

TMMOB

İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

KONYA ŞUBESİ

HABER BÜLTENİNİN

OCAK 1996 SAYI 10

SAYFA 12-13 DE YAYINLANDI

1

2

3

4

5

6

ESKİ SU TEMİN SİSTEMLERİNDE DEBİ ÖLÇÜMÜ

1996

DSİ TEKNİK BÜLTEN

1996 MART

SAYI 85

SAYFA 23-26 DA

YAYINLANMIŞTIR

1

2

3

4

5

6

7

8

HISTORICAL IRRIGATION IN THE PLAIN OF EREĞLİ OF KONYA 1996

INTERNATIONAL COMMISSION ON IRRIGATION AND DRAINAGE SIXTEENTH CONGRESS CAIRO 1996

HISTORY SEMİNAR BİLDİRİLERİ İÇİNDE R9 OLARAK SAYFA 179-184 DE YAYINLANDI

BU KURUM İLE İRTİBAT PROF. DR. HENNING FHALBUSCH İLE OLMUŞTUR (OFF PRINT OLARAK GÖNDERİLMİŞTİR)

1 HISTORICAL IRRIGATION IN THE PLAIN OF EREĞLİ OF KONYA

IRRIGATION HISTORIQUE DANS LA PLANE D’EREĞLİ AU KONYA Mehmet BİLDİRİCİ İnş. Y.Müh DSİ IV. Bölge Müdürlüğü –Konya

İ. Öztuğ BİLDİRİCİ Araştırma Görevlisi İTÜ İnşaat Fakültesi Maslak – İstanbul Turkey

ABSTRACT Ereğli is a small town in the east of Konya plain on the Konya-Adana highway. Ereğli is 145 km far away from Konya and 211 km from Adana. The Ereğli plain is surrounded by the mountains in the North and South. It has an altitude of 1050 m and its area 250.000 hectares. The present population is about 111.600 inhabitants. The mountains in the South are the parts of chains of Taurus. The altitude of its peak is 3000 m. Main water sources discharge into the rivers of Ereğli plain. These rivers are İvriz brook and Delimahmutlu river. These springs and rivers irrigate the semi arid region. Irrigation systems of İvriz and Alanark will be discussed, which may have been used since Hittite and Roman periods. Local and regional economy is still based on these systems.

RESUME Ereğli est un bourg situé à l'Est de la plaine de Konya en Anatolie intérieure, sur la route Konya-Adana, c’est-à-dire sur la route qui méne à la Méditerrannée. Ereğli est à 145 km de Konya et à 211 km d’Adana. La plaine d’Ereğli, entourée au Nord et au Sud par des montagnes, a une altitude moyenne 1050 m et une superfice d’environ 250000 hectares. Aujourd’hui la ville d’Ereğli a une population de 111600 habitants. Le statut de capitale départementale lui permettra de devenir le principal centre urbain de sa région. Les montagnes situées au Sud de la plaine font partie de la chaîne du Taurus. Elles culminent à plus de 3000m. D’importantes sources d’eavly alimentent les riviéres qui débouchent dans la plaine d’Ereğli: la riviére Ivriz qui prend sa source au pied d’une pierre avec un bas-relief hittite, et la riviére de Delimahmutlu. Ces sources et cours d’eau permettent d’irriguer cette région semi-aride. Nous étudierons ici les systémes d’irrigation d’Alanark et d’Ivriz, construits aux époques hittite et romaine. On trouve des traces d’anciens réseaux d’irrigation antiques au pied des montagnes au Sud de la plaine. Ces systémes sont, aujourd’hui encore, l’une des bases de l’économie locale et régionale.

2 1. INTRODUCTION Modern Turkey, Anatolia or Asia Minor in the past, was the cradle of several civilizations since Neolithic era for 90 centuries. Central Anatolia and one of its main city, Konya, the granary of Turkey has a rich historical past. Konya today, a developing city has always been the center of the region during the last 24 centuries. Konya, previously Ikonium has a rich historical background with masterworks and edifices of Roman and Byzantine periods. In 12th and 13th centuries, it was the capital of Seljuk Empire. Our Turkish Culture began to develop and spread around with Islamic values in this city. These cultural values can be seen in the verses of famous poet Mevlana Celaleddin (1207-1273) as human love and religious tolerance. Konya Ereğli or simply Ereğli is one of the four old cities which keeps the same name in Turkey. The others are Karadeniz Ereğli, Marmara Ereğli and the deserted Heracleia on Lake Bafa in Aegean region. Today Ereğli, a developing city center, is a sub province of Konya and is candidate to be a province with its population of 116 000. Ereğli is on the Konya-Adana Highway. The İstanbul-Adana railway reaches Ereğli too. The distance to Konya is 145 km, to Adana 211 km, to Kayseri 238 km and to Karaman 86 km. The plain of Ereğli, with an area of 250000 hectares and with an average altitude of 1050 m, is surrounded by Taurus (Toros) mountains to the South. Some summits of Taurus are Meydan (2917 m) and Aydos (3488 m). Ereğli has water resources in the mountainous area to the South in this arid region of Turkey. This water capacity created irrigation opportunities for Ereğli and its villages to the South. Some of these villages were founded on the sites of Roman and Mediaeval cities during the last centuries in Turkish rule. We can thus say that Ereğli and the villages in the South are very old and that irrigation is very important in the economic life of the region in the past and even today. In this article, we will discover these historical irrigation systems and their operation, in the perspective of the history of region.

2. WATER RESOURCES The climate in this region is semi arid with dry summers and cold moist winters. The annual precipitation is about 300 mm, %90 falls from November to April. The water resources of the region are as follows: Delimahmutlu Stream İvriz Brook Underground Water

2.1. Delimahmutlu Stream Its headwaters are on the Taurus mountains at an elevation of 3000 m. They flow through villages called Delimahmutlu, Büyükdoğan, Halkapınar and reach the plain of Ereğli, where they join İvriz Brook. The drainage area of the stream is 225 km2. The length of the stream from headwaters to the point where they join İvriz Brook is 18 km as Delimahmutlu Stream, from this point to city center of Ereğli as İvriz or Yeleyi Brook is 20 km. The distance from Ereğli to Lake Akgöl is 50 km as drainage canal. The layout is shown in Plan 2. The results of hydrologic measurement had been obtained by EİEİ (Electric Survey Administration) during the years 1957-1974 are as follows (DSİ 1975):

Maximum Discharge 20 m3/sec Minimum Discharge 0 m3/sec Average Annual Capacity 42 hm3

3

The monthly discharges of the stream during the year are as follows: Months Discharge (m3/sec) October 0.312 November 0.616 December 0.695 January 0.770 February 0.900 March 1.814 Alanark April 2.747 Irrigation May 3.918 Period June 3.004 July 0.837 August 0.302 September 0.202 Irrigation from this stream was suitable only for 90 days from 23 Th. of March to 23 Th. of June.

2.2. İvriz Brook The headwaters of İvriz brook are a spring at the foot of the mountains in the site of Roman Cybistra at the sacred place of the “Hittite Rock Relief”. İvriz Brook joins Delimahmutlu stream after 3 km from its origin. The joined water course is called İvriz or Yeleyi Brook. The results of the hydrologic measurement of the brook obtained by DSİ (State Hydraulic Works) during the years 1958 to 1975 are as follows (DSİ 1975).

Maximum Discharge 13, 000 m3/sec Minimum Discharge 1, 150 m3/sec Average Annual Discharge 5, 423 m3/sec The Current of this brook can be accepted as regular. But Delimahmutlu Stream floods, causing damage and creating swamps in the Northern part of the plain of Ereğli. In 1950’s a drainage canal was dug and the flood waters were taken into Lake Akgöl because of health problems.

2.3. Underground Water Today underground water is being used but there was no need for it in the past.

4 3. IRRIGATION SYSTEMS

These are historical irrigation systems in this region: Alanark Irrigation Göstembe Ark Irrigation İvriz Irrigation on Ereğli town center

3.1. Alanark Irrigation The plan of Alanark is shown in Plan 1. Ark means earth canal in Turkish. Alanark takes water from Delimahmutlu stream at Sınandı (Büyükdoğan)Village. Today at the elevation of 1225 m there is a concrete inlet sluice at 1 km east of Sınandı, but in old times they made primitive inlet by using logs and branches in every irrigation period. The documents about Alanark are as follows:

Length of Canal 52 km Elevation of Canal 1225 to 1100 m Secondary Canals 40 ditches, average length of 1-2 km Average Width of Canal 3.50 m Variable Slope 0.005-0.05 Irrigation Period 23 Th. March - 23 Th. June

The average discharge of Delimahmutlu Stream can be calculated in the irrigation period:

1 m3 ()1.814 + 2.747 + 3.918 + 3.004 = 2.87 sec 4 The average annual capacity of the Stream in the irrigation period: 90 x 86400 x 2.87 = 22.317 hm³ According to DSİ resources the total water capacities used in irrigation are as follows (DSİ 1975):

in 1959 23.5 hm3 in 1966 32.5 hm3

Alanark was previously an earth canal, some parts walled, but during the last five decades it was renewed, enlarged and walled. Nowadays, the first 10 km of the canal in the upstream area has been walled with a rectangular cross section. The width of the canal was measured as 3.50 m in the walled parts with a water height of 1.10 m after it was renewed. The discharge of the rectangular canal can be calculated.

Width b = 3.50 m Height of Water h = 1.10 m Area of Cross Section A = b*h = 3.85 m2 Slope J=0.0005 J1/2=0.021 Hydraulic Radius bh 2 R = = 0.675 R 3 = 0.768 2n+ b Friction Coefficient n = 0.028 2 1 Velocity 3 2 1 m V = R J = 0. 58 sec n Discharge m3 Q = V*A= 2.23 sec

5

6 3.1.1. Irrigation Tradition For five of the last seven decades Alanark irrigation was operated by “Zanapa Irrigation Cooperative” established by the villages using water. Villages were represented by their rulers and there was an irrigation contract signed by all. Important items of the contract are as follows: a) The operation and the maintenance costs must be afforded by the farmers proportionally to their irrigation areas. b) The areas to be irrigated must be fixed before irrigation period. c) The irrigation period will begin on the 23 Th. of March and the water will be used only by Aziziye, the last down stream village, for 32 days. It is finished on the 25 Th. of April. d) After the irrigation of Aziziye in first rotation, the water will be used by all the other upstream villages for next 28 days. e) The second rotation is managed as the first one. This time, water is given to Aziziye for 16 days. Water is used by all others for the next 14 days. Irrigation period finishes on 23 Th. of June with only two rotations. f) The discharge of Alanark is accepted as 15 units. Distribution to villages from upstream to downstream is as follows:

Halkapınar (Zanapa) 3 units Gökçeyazı (Tont) 1 unit Beyköy 1 unit Kuzguncuk 3 units Bulgurluk 7 units Total 15 units The Method of distribution and the discharge measurements were investigated near the villages using water. An old man from Beyköy, once a water chief in the past, said: “we were measuring the water practically, and one unit water was around 100-120 qubic decimeter per second (lt/sec).” 100-200 lt/sec can be accepted as the average discharge for one unit of water. The irrigation module q can be calculated too: q = 15 x 150/4520 = 0.50 dm3/per second/per hectare The crop patterns of the irrigation are as follows: Cereals %97 Others %3

The irrigation fees in 1967 are as follows: Gardens 4.00 TL per 1000 m2 Vineyards 2.50 TL per 1000 m2 Pulses 3.00 TL per 1000 m2 Cereals 1.50 TL per 1000 m2 The irrigated areas according to DSİ 1988: 1967 3800 hectare 1968 3500 hectare 1969 4700 hectare 1970 3300 hectare 1971 7300 hectare Average Area 4520 hectare

7 The irrigated areas in the first and second rotations in 1972 are as follows: Villages First Rotation % Second Rotation % (hectare) (hectare) Gökçeyazı (Tont) 310 6 50 3 Beyköy 510 10 50 3 Kuzguncuk 870 18 370 19 Bulgurluk 1710 35 290 15 Aziziye 1500 31 1200 61 Total 4900 100 1960 100

3.1.2. Operation and Maintenance The operation and the maintenance of Alanark and the collection of irrigation fees were organized by “Zanapa Irrigation Cooperative” in 1970’s. This one and the unknown previous administrations had workers and a “Mirab” (Chief of Water) to serve to farmers in the irrigation period.

3.1.3. Alanark Today The Ereğli Irrigation Project was realized by DSİ (State Hydraulic Works) in the 1980’s. Downstream parts of Alanark are not in use today. In this area new Main Irrigation Canal serves to the farmers. Approximately the first 7 km upstream area still in use, and the canal does excellent work as it did in the past. The layout plan of Alanark and the main irrigation canal of the Ereğli Project can be seen in Plan 3. The marvelous Alanark and the new canal of the project flow along rapidly to the same area.

3.2. Göstembe Ark Irrigation In the upper villages on the valley of Delimahmutlu Stream, gardens are being irrigated all year round by Göstembe Ark, which is a simple but an old canal. Its name comes from the mediaeval era and it flows to the gardens of Cybistra. The irrigation tradition and the distribution of water are very old and interesting. In summer period, the discharge of Delimahmutlu Stream is accepted 3 units of water, 2 units for the gardens of Büyükdoğan (Sınandı), Halkapınar (Zanapa, now sub province) and 1 unit for Göstembe Ark. The Göstembe Ark flows to the gardens of Karayusuf, Büyükdoğan (Sınandı), Yayıklı (Mediaeval Nernek) and İvriz (now Aydınkent). The upper villages Karayusuf and Büyükdoğan get water when they want and they do not pay maintenance costs. This costs are calculated due from two downstream villages. The Göstembe Ark flows one whole day for Yayıklı (Nernek) and two whole days for İvriz. The documents about Göstembe Ark are as follows: The length 6 km Irrigation Area 500 hectare (approximately)

3.3. İvriz Irrigation on Ereğli City Center Ereğli was founded in the 6Th century as an important settlement by Byzantine Emperor Heraclius, but irrigation in this plain was obtained with simple earth canals since Hittite period. This system presents green color to Ereğli, and every kind of fruits and vegetables are being obtained. Five irrigation canals take water from İvriz Brook which has always enough water. There is

8 no need for rotation. These canals are shown in Plan 2. The documents concerning these canals from upstream to downstream are as follows: a) Yazlık Ark (length, 10 km) b) Alanark (length, 10 km), the same name as Alanark . c) Tekke Ark (length, 6 km) d) Şehir Ark (Canal of the City): The length is 8 km. The people of the city probably had domestic water from this Ark in the past. e) Kirli Ark (Dirty Canal): Waste water of the city used to flow in the past. These old simple earth canals have been used since ages and their irrigation area has never been calculated exactly. According to our investigations, it is about 2000 hectares.

4. HISTORY OF THE REGION DUE TO IRRIGATION

In the region of Ereğli, the first settlement is seen at İvriz, in 8Th. century BC. Tuvana Kingdom was founded by Warpalawa, a semi-king and the governor of Assyrian King Tiglath Pleser who had ruled 747-727 BC. The boundaries of the kingdom covered İvriz, Andaval (Tuvala near Niğde) with its capital Tyana (Niğde-Bor--Kemerhisar). A sacred rock relief of Warpalawa stands in İvriz today. In the relief Hittite God Tarhundas as taller man with grapes and wheat in his hands, King Warpalawa and an Agricultural Hittite Inscription are present. Here is the inscription which was read in 1950’s in English: I planted these grapevines when I was a child in the palace Tarhundas gives them fertility Powerful, hero Warpalawa King of Tuvana This old agricultural monument was noticed by a Swedish traveler Otler in 1737 in the first time, and than examined by many other European Scholars. Otler named the monument Abris, the name İvriz comes today from Cybistra, as Abris, Avriz, İvriz (Otler 1748). Cybistra was an important Roman City with Sidamara in this region. The real site of Cybistra is unknown today, but it must be in or around İvriz. The Roman politician, poet and philosopher Cicero (106-43 BC) and Strabo (65 BC- 23 AD), the father of geography, visited Cybistra and both described “Cybistra, a city at the foot of the mountains”. Cicero was Roman Proconsul (governor) in 50-51 BC at Tarsus, and the geographer Strabo visited the city 5 or 6 decades later. Today the ruins of an edifice called Daughter’s Palace and architectural fragments used in the mosque and fountains can be seen in the vicinity. In Sidamara, another Roman city in 40 km east of Cybistra, two marvelous Roman Sarcophaguses were found. These masterpieces of Roman art are now in Konya and İstanbul archeological museums. During the Byzantine and Turkish rule, Cybistra lost its importance, but new settlements and castles flourished in the mediaeval era as they are shown in Plan 4. The details are as follows: a) Tont Castle (Heracleia Castle): A mediaeval one, in which stone steps and cisterns can be seen b) Tont village: Now Gökçeyazı, an old chateau was changed and renewed as a mosque c) Mindos Castle: A castle at an elevation of 1843 m near Kayasaray (Rock Palace). Its history goes back to Roman period. According to Ottoman documents, it was in

9 use in the reign of Sultan Süleyman the Lawgiver (1520-1566). d) Anaru Bağları (Anaru Gardens): A site of a Roman or a mediaeval city on Göstembe Ark. The ruins of a church can be seen. The coins of Seljuk and Armenian Kingdoms were found here. e) Büyükdedeli village: A mediaeval edifice comes date as renewed village mosque.

4.1. The Birth of Ereğli In the 6th century with the birth of Islamic religion, Arab armies conquered the southern part of Anatolia. Ereğli was very near to the Byzantine boundary. Emperor Heraclius founded a new army and needed a stronghold in this region. Ereğli was founded by Emperor Heraclius (reign 610-641), bears his name as Herakleia, Herakle, Ereğli. An earthen dike of average 3 km in diameter was made against enemy and the floods. The traces of this earthen dike are noticeable today (for more information apply to Bildirici 1994). According to Arab historian Ebul Hasan (died 957) Abbasid Caliph Haroun Al Rashid (reigned 786-809) put Siege in 806 to Herakleia Castle until the Byzantine side accepted to give tribute, so the famous Caliph returned to Baghdad wit the tribute and a new wife from Herakleia. Ereğli was sometimes in the hand of Byzantine Empire and sometimes in the hand of the Abbasid Kingdom. Under Turkish rule, the army of the first Crusade captured Ereğli. It was a catastrophe for both sides (for more information look to Senan 1975). In the 16th century Ottoman prince, the heir and the son of Sultan Süleyman were killed in Ereğli in 1522. Among many historical buildings, Ulu Mosque, from Karamanoğlu period and the Rüstempaşa Caravan Serai, from the reign of Sultan Süleyman are very valuable.

5. HISTORICAL EVIDENCE OF THE IRRIGATION OF EREĞLİ Alanark irrigation according to tradition in Ereğli comes from Hittites. According to our investigations the origin of İvriz Irrigation in the plain of Ereğli goes back to Hittites, but Alanark and Göstembe Ark irrigation comes at least from the Roman period. These documents about the irrigation in the plain of Ereğli were collected from Ottoman official records and from writers. a) Alanark was named in the waqfbook of the Ottoman Sultan Yavuz Selim (reigned 1512-1520) according to Konyalı 1968. b) The Ottoman Geographer Katip Çelebi (1609-1657) gives details about irrigation at Ereğli in his book: “The gardens of Ereğli are being irrigated by 360 canals!” c) The famous Ottoman Traveler Evliya Çelebi (1611-1682) visited Ereğli in 1648 and gives this information about the irrigation: “There are Mirab (water chief) to distribute the water and a Kadı (Judge) for issues of irrigation at Ereğli. There are about 6000 gardens which are irrigated by rotation, one by one in Ereğli.” d) The last important document comes from 1874 is Ottoman Yearbook (H 1290 Osmanlı Salnamesi) (Konyalı 1968): “Alanark is very old and comes from the Roman Period”.

10

11

12

13

14 Reference

Bildirici, M. (1994): “Konya Tarihi Su Yapıları”, DSİ Genel Müdürlüğü, Ankara DSİ (1975): “DSİ 1975 Akım Yıllığı”, DSİ Genel Müdürlüğü, Ankara DSİ (1988): “Ereğli Projesi”, DSİ Genel Müdürlüğü, Ankara Ebul Hasan (Non Vidi): “Murücü’z Zehep, Meadinül Cevahir” Evliya Çelebi : “Travelers in Europe, Asia and Africa”, Von Hammer, London Katip Çelebi : “Cihannüma” Konyalı, İ., H. (1968):”Ereğli Tarihi” Otler, J. (1748), (Non Vidi): “Voyage en Turquie et Perse”, Paris Senan, F. (1975):”Ereğli Tarihi”

15

16

KONYA VE ÇEVRESİNDE ÇAĞLAR BOYU TARİHİ SU YAPILARI İZMİR 1997

İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI TARAFINDAN İZMİR’DE 23-25 EKİM 1997 TARİHLERİNDE YAPILAN 14. TEKNİK KONGRESİNE SUNULMUŞ VE KONGRENİN BİLDİRİLERİ ARASINDA 5. BÖLÜM TARİHİ SU YAPILARI’NDA SAYFA 1115-1128 DE YAYINLANMIŞTIR

1 KONYA VE ÇEVRESİNDE ÇAĞLAR BOYU TARİHİ SU YAPILARI

Mehmet BİLDİRİCİ İ. Öztuğ BİLDİRİCİ İnşaat Yüksek Mühendisi Jeod. ve Fot. Yük. Müh. Emekli İTÜ İnşaat Fakültesi İstanbul, Türkiye İstanbul, Türkiye

ÖZET

Anadolu’nun bu köşesinde, onbin yıldan bu yana çeşitli ırklar, diller, dinler, alfabeler ve uygarlıklar gelip geçmiştir. Bu uygarlıklar da bir üst yapı, bir de alt yapı vardır. Camiler, medreseler, kiliseler, hanlar, hamamlar gibi üst yapılarının bazıları bugüne gelmiştir. Bir de ekonomiye can veren sulama kanalları, içme suyu tesisleri, yollar gibi alt yapılar vardır. Suyu olmayan bir hamam, saray düşünmek mümkün değildir. Konya ikibin yıldan bu yana, Orta Anadolu’nun en önemli kenti ve bölgenin merkezi durumundadır. Merkezi Konya olan ilin sınırları zaman içinde daima değişken olmuştur. Isparta, Niğde, Aksaray ve Karaman’ın bu ilin sınırları içinde olduğu dönemler vardır. Bu bildiride Konya ve çevresindeki tarihi su yapıları bu bölge kapsamında ele alınacaktır.

1.AMAÇ

Bu bildiride, ilerideki araştırmalara da ışık tutmak amacıyla, bölgedeki tüm tarihi su yapılarının planları, tarih çağlarına ve amaçlarına göre bir dökümü verilecektir. Bir bildiride mümkün olduğu ölçüde bazıları hakkında detaylara girilecek ve yararlanılacak kaynaklar verilecektir. Doğal olarak sonuç bölümünde bir inşaat mühendisi gözü ile bir değerlendirme yapılacaktır.

2.BÖLGE HAKKINDA GENEL BİLGİLER

2.1.Bölgenin Kısa Tarihçesi Avcı toplumundan tahıl üreten ve kent yaşantısına geçen insanoğlunun bu dönemi Neolitik kültür olarak bilinir. (M.Ö 7000- 5600) Bölgemizde bu döneme geçiş süreci yaşanmıştır.Türkiye’de Antalya, Konya ve ’in bazı yörelerinde görülen bu uygarlığın bölgemizde görülen kentleri şunlardır: Aşıklıhöyük (Aksaray-Güzelyurt- M.Ö 7500), Çatalhöyük (Konya-Çumra M.Ö. 6500 ), Hacılar (Burdur M.Ö. 6000), Canhasan (Karaman M.Ö. 5000), Suberde (Konya-Seydişehir), Erbaba (Konya-Seydişehir). Zamanında dünyanın en gelişmiş kenti kabul edilen Çatalhöyük’te kent, din, sanat olgusu olduğu belirlenmiştir. Dünya uygarlığı için önemli bir başlangıçtır. Bu bölgenin yaşadığı ilk altın çağdır. Daha sonraları bölge, Hitit İmparatorluğu (M.Ö. 1750-1200), Frigya (M.Ö. 900- 700) , Pers İmparatorluğu (M.Ö. 546-334) ve Helenizm devletlerinin yönetimi altına girmiştir. Ancak tüm bu dönemlerde bu yörede bu uygarlıkların etkisi fazlaca olmamış, yörenin ilk yerli halkları Likaonyalı’lar, İsauralı’lar, Pisidya’lılar, Kapadokyalılar kendi dilleri, tanrıları, gelenekleri ile oldukça serbest yaşamışlardır. Helenizm döneminde Grek dili ve kültürü bölgeye yayılmış, Ladik, Silifke gibi yeni kentler kurulmuştur. Roma İmparatorluğu bölgeye tam olarak 1. yüzyılda hakim olmuştur. Bu yüzyılın başında çevrede askeri Lystra (Konya-Hatunsaray), Antioch (Isparta-Yalvaç), Iconium (Konya) gibi koloniler kurulmuştur.

2 Roma dönemi öncesi bölgede kurulmuş iki krallık da bilinmektedir. İlki M.Ö 8. yüzyılda Asur İmparatorluğu himayesinde kurulan Tuvana (Tyana) Krallığı’dır. Sınırları Niğde, Bor, Ereğli’yi içine alan krallığın bilinen tek kralı, Asur Kralı Tiglat Pleser (M.Ö. 747-727) zamanında yaşamış Warpalava’dır. İkincisi Roma himayesine kurulan Konya, Ankara ve Karaman’ın içinde bulunduğu Galata Krallığı’dır (M.Ö. 40- M.Ö. 25). Bilinen kralları Polemon ve Amintas’tır. M.S.1.,2.,3., yüzyıllarda Roma İmparatorluk döneminde bölgede ve bütün imparatorluk topraklarında çok büyük imar faaliyeti görülmüş, kentler kurulmuştur. Bölgenin gördüğü ikinci parlak dönem bu dönemdir. Daha sonra Malazgirt Zaferi’ne kadar (1071), Bizans’ın merkezi yönetim anlayışından, kilisenin tutuculuğundan ve Arap akınlarından bölge adım adım gerilemiştir. Malazgirt Zaferi ve Türklerin Anadolu’ya gelişinden sonra, Konya ilk Türk devleti olan Selçuklu’ların başkenti olmuştur. özellikle 13. yüzyılda Konya ve çevresi camiler, medreseler, hanlar ve türbelerle donatılmıştır. Bölgenin üçüncü parlak dönemi bu tarihtedir. Bunun özellikle Türk tarihindeki yeri bambaşkadır. Bu olay Türk Medeniyetinin Anadolu’da başlamasıdır. Bu ise Mevlana’da (1207-1273) kendisini gösteren insan sevgisi ve dini hoşgörü olarak dünyaya yansımıştır. Selçuklu dönemini, Karamanoğlu Beyliği (1256-1465) takip etmiş, çevrede pek çok eser bırakmıştır. Bölgenin 1465 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na katılması ile başlarda önemli yapılaşmalar olmuş, 17. yüzyıldan, 19. yüzyıl ortalarına kadar bölgenin kalkınması bölge halkının kaderine terkedilmiştir.

2.2.Bölgeye Ait Coğrafi Bilgiler Konya ve çevresi Konya Kapalı Havzası’nda yer alır. Bölgenin su kaynakları Tuz Gölü, Beyşehir, Suğla, Ilgın, Akşehir gölleridir. Başlıca akarsular Çarşamba çayı, Meram çayı, Niğde ve Aksaray yöresinde Melendiz çayıdır. İnceleme yaptığımız bölgede denize dökülen akarsular Göksu ve Lamas çayıdır. Bölgede ortalama yağış 500 mm civarındadır.

3.TARİHİ SU YAPILARININ TARİHİ DÖNEMLERE GÖRE DÖKÜMÜ

Plan 1’de gösterilen Konya ve çevresindeki tarihi su yapılarının tarihi dönemlere göre dökümü aşağıda kısaca özetlenmiştir. NEOLİTİK ÇAĞ - M.ö 8500- M.ö 4500 • Aşıklı Höyük’te (Aksaray-Güzelyurt) tarıma geçiş • Çatalhüyök’te (Konya-Çumra) tarım ve kentsel yaşam

HİTİT İMPARATORLUK ÇAĞI - M.Ö 15. YÜZYIL • Konya-Kadınhan Köylütolu bendi [Kutlu 1993] • Konya-Ilgın-Yalburt, su toplama havuzu • Konya-Beyşehir-Eflatunpınar, Su anıtı ve göleti

GEÇ HİTİT ÇAĞI M.Ö. 8. yüzyıl • İvriz (Konya-Ereğli) su anıtı, Ereğli bahçeleri sulaması

FRİGYA ÇAĞI M.Ö. 8. yüzyıl • Midas Pınarı (Konya-Akşehir-Ulupınar)

3

4

HELENİZM ÇAĞI M.Ö 3., 2. yüzyıl • Kapadokya’da yapılmış Barajlar • Karaman Karadağ’da Başhavuz

ROMA ÇAĞI 1-4. yüzyıllar • Tyana kenti (Niğde-Bor-Kemerhisar) su kemerleri ve su yolları [Bildirici 1994a] • Antioch kenti (Isparta-Yalvaç) su kemerleri ve su yolları [Burdy, Taşlıalan 1995] • Olba kenti (Silifke-Uzuncaburç) su tünelleri ve su yolları [Öziş 1994] • Ura (Silifke-Uzuncaburç) su kemeri ve su yolları [Çangırı, Akpınar 1994; Öziş 1994] • Korykos ve Sebaste kenti (Silifke-Kızkalesi ve Ayaş) su kemerleri ve su yolları [Öziş 1994] • Laodice (Konya-Sarayönü-Ladik) kenti su yolları • Aksaray Eskil-Böğet Barajı [Öziş 1994] • Alanark Sulaması (Konya-Ereğli) [Bildirici, Bildirici 1996] • Ermenek kent içi su avgınları [Bildirici 1994a] • Ermenek Yukarı Çağlar su tünelleri [Bildirici 1994a] • Konya-Karapınar-Karacadağ üzerinde Hyde kenti sarnıçları [Bildirici 1996c]

BİZANS ÇAĞI • Tekir Ambar Sarnıcı ( Silifke)

DÖNEMLERİ TAM TESBİT EDİLEMİYEN Bu grupta Hıristiyan yerli halk tarafından yaptırılan tarihi su yapılar gösterilmiştir. Bizans döneminde yapıldığı gibi, daha sonra Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yapılmış olabilir. Çeşitli dönemlerde yapılsa ve onarılsa da aynı kültürü yansıtmaktadır. • Akarköy’de (Karaman Kazımkarabekir) kuyulardan tünel bağlantısı ile su alan sistem [Bildirici 1994a] • Gavurgölü (Konya-meram Botsa) -su bendi ve göleti [Bildirici 1994a] • Aksaray-Sultanhan’da Kırkdelik sulama tünelleri [Bildirici 1994a] • Gelveri (Aksaray-Güzelyurt) su yolları ve su kemeri [Bildirici 1994a] • Niğde-Altınhisar (Anduğu) sulama kanalları [Bildirici 1994a] • Aksaray-Helvadere’de su bendi ve göleti [Bildirici 1994a] • Aksaray-Elmacık’ta Yapı olarak bilinen su bendi ve göleti [Bildirici 1994a] • Konya-Seydişehir-Nuzumla’da (Yaylacık) su bendi ve göleti [Bildirici 1994a] • Tol göleti (Konya-Seydişehir) [Bildirici 1994a] • Sille (Konya) su yolları, su tüneli ve su kemeri [Bildirici 1996d] • Sille’ de taş su bendi ve göleti [Bildirici 1996d] • Niğde’de Murtaza suyu sulama kanalları [Bildirici 1994a]

SELÇUKLU DÖNEMİ • Konya Meram sulama ırmakları [Gordolevsky 1936; Bildirici 1994b] • Aksaray kent içi sulama arkları [Bildirici 1994a] • Kubadabad Sarayı (Beyşehir Gölü) su yolları [Bildirici 1994a]

5 KARAMANOĞLU DÖNEMİ • Larende (Karaman) kent içi su yolları [Bildirici 1994a]

OSMANLI DÖNEMİ • Konya Dutlu suyolu (16. yüzyıl-Yavuz Sultan selim) [Bildirici 1994a] • Sultaniye (Karapınar) su yolu (16. yüzyıl- Sultan 2. Selim) [Bildirici 1994a] • Akşehir kenti su yolları [Bildirici 1994a] • Konya Ovası Sulaması (Proje ve yapım 1903-1913) İlk büyük sulama projesi [Ölçer 1968]

CUMHURİYET’ İN İLK YILLARI • Dere Hidroelektrik Santralı (Konya) [Bildirici 1994a] • Gebere Barajı (Niğde) [Bildirici 1994a]

4.TARİHİ SU YAPILARININ AMAÇLARINA GÖRE DÖKÜMÜ

Tarihi su yapılarının amaçlarına göre dökümü aşağıdaki başlıklar altında yapılabilir: SU DEPOLAMA TESİSLERİ • Konya-Kadınhan Köylütolu bendi (Hitit) • Konya-Beyşehir Eflatun Pınar göleti (Hitit) • Aksaray-Eskil Böğet barajı • Konya-Meram-Botsa (Güneydere) Gavurgölü • Konya-Seydişehir Tol göleti • Konya -Seydişehir Nuzumla (Yaylacık) bendi ve göleti • Aksaray-Helvadere bendi ve göleti • Aksaray Elmacık bendi (Yapı) ve göleti • Sille (Konya) taşbendi ve göleti • Niğde Gebere Barajı -1941- İlk modern baraj (Cumhuriyet)

SU KEMERLERİ • Tyana kenti (Niğde-Bor-Kemerhisar) su kemerleri (tek katlı) (Roma) • Antioch kenti (Isparta-Yalvaç) su kemerleri (tek katlı) (Roma) • İmparator Septimus Severus su kemeri (Silifke-Uzuncaburç-Ura) - En büyük kemer, çift katlı (Roma) • Bahçebaşı su yolu(Silifke) su kemeri (Roma) • Korykos-Sebaste kenti (Silifke Kızkalesi-Ayaş) su yolunda 8 su kemeri (Roma) 1 Limonlu yakınında 2 Tırtar yakınında 3 Kumkuyu yakınında 4,5,6,7, Yemişkuyu yakınında 8 Ayaş yakınında (Silifke-Mersin karayolu kuzeyinde) • Konya-Sille’de tek açıklıklı Şeytan Köprüsü (son dönem ) • Aksaray-Güzelyurt (Gelveri) su kemeri (son dönem)

6

SU TÜNELLERİ • Antioch kenti (Isparta-Yalvaç) su tüneli (Roma) • Ermenek Yukarıçağlar (İzvit) su tüneli (Roma) • Ura- Kızılgedik (Silifke-Uzuncaburç) su tünelleri (Roma) • Olba kenti (Silifke-Uzuncaburç) Sarıaydın civarı su tünelleri (Roma) • Aksaray-Sultanhan- Kırkdelik su tünelleri • Konya-Sille Manastır su yolu tüneli • Konya-Sille Takkacı su yolu tünelleri • Konya-Seydişehir Tolgöleti su tüneli • Aksaray Kızılark su tüneli • Konya Tutup Tüneli ( 3507 m - 3.4 çapında-1972- ilk modern tünel (Cumhuriyet)

SARNIÇ, DEPO, HAVUZ YAPILARI • Tekirambar (Silifke), en büyük ve muhteşem sarnıç, anıtsal yapı (Bizans) • Roma Havuzu (Niğde-Bor), anıtsal yapı, (Roma) • Karaman Karadağ’da Başdağ Havuzu (Helenizm) • Karaman Karadağ’da Güvercinlik Sarnıcı (Bizans) • Konya’da Sahip Ata Buzhaneleri (Selçuklu) • Hyde kenti sarnıçları (Konya-Emirgazi -Karacadağ-Gölören ) (Roma) • Karaman-Ayrancı-Divaz Su sarnıcı (Roma) • Korkos kenti su sarnıçları (Silifke-Kızkalesi) (Bizans) • Konya Alaaddin Su Deposu-1904- İlk modern yapı (Osmanlı)

SULAMA KANALLARI (IRMAKLARI-ARKLARI) • Konya-Ereğli- Alanark ( 52 km) (Roma) • Konya Meram ırmakları, Sahip Ata Irmağı (Selçuklu) • Ereğli bahçeleri arkları (Geç Hitit) • Aksaray kent içi arkları (Selçuklu) • Niğde Murtaza Sulaması • Niğde bahçeleri sulaması

KONYA OVASI SULAMASI ( KOS ) • Planlama 1903-1908, yapım 1908-1913, Türkiye’de yapılmış ilk modern sulama (Osmanlı)

ENERJİ MAKSATLI SU YAPILARI • Aksaray-Ihlara kayalara oyma değirmen kanalları • Tarsus Hidroelektrik Santralı 1902, Türkiye’de ilk (Osmanlı) • Konya Dere Hidroelektrik Santralı 1926-1929 (Cumhuriyet)

BASINÇLI SU İLETİMİ (INVERTED SIPHON ) • Antioch (Isparta-Yalvaç) kent kuzey su girişinde taş boru ile (Roma) • Ankara kenti su yollarında (Roma)

7 • Kibrya kenti (Burdur-Gölhisar ) su yollarında taş boru ile (Roma)

ANITSAL SU YAPILARI VE AYAZMALAR • Eflatun Pınar Anıtı (Konya-Beyşehir) (Hitit) • İvriz Anıtı (Konya-Ereğli) (Geç Hitit) • Konya-Bozkır-Hisarlık kitabeli Roma Sarnıcı • Aksaray-Güzelyurt Gregorios Ayazması (Halen Cami) (Bizans) • Mevlana’nın kaldığı Aya Hariton (Eflatun Manastırı) Ayazması (Sille) (Bizans)

SU YAPILARI İLE İLGİLİ YAZITLAR- BELGELER- MAHKEME KARARLARI • Konya-Ilgın-Yalburt da Hitit Kralı IV. Tuthalya Kitabesi (Hitit) • Konya-Ereğli-İvriz’ de Tuvana Kralı Warpalava kitabesi (Geç Hitit) • Konya-Sarayönü-Ladik’te çeşme yapımı ile ilgili kitabe (Roma) • Selçuklu Veziri Sahip Ata’nın suyu “ OKKA “ ile ölçmesi (Selçuklu) • Yavuz Sultan Selim’in Dutlu Suyu ile emri 1584 tarihli (Osmanlı) • Larende kent içi su yolları hakkında hüküm 1610 (Karamanoğlu) • Meram Çayından Su alan kanallar hakkında şeri mahkeme kararı-1754 (Selçuklu) • Konya’da Nakiboğlu İbrahim Efendi’nin su ile ilgili vakfı- 1763 (Osmanlı) • Niğde’de Murtaza Sulaması hakkında şeri mahkeme kararı- 1851 (Osmanlı) • Alman Mühendisi Waldorp’un Konya Ovası sulaması ile ilgili Fransızca fizibilite raporu: 1903 tarihli bu rapor Konya Ovası sulaması’nın başlangıcıdır

5.KLASİK DÖNEMLERE AİT TİPİK ÖRNEKLER

5.1.Genel Konya ve çevresindeki tüm su yapıları hakkında ilk ön bilgiler, müellifi olduğum DSİ Genel Müdürlüğü yayını “Konya Tarihi Su Yapıları “ adlı kitapta bulunmaktadır [Bildirici 1994]. Türkiye’de ve yörede yeni olan bu konuda tüm tesisler zaman içinde incelenmeli ve tam rölevelerinin çıkarılması gerektiğine inanıyoruz. Bu bölümde 1994 yılından bu yana edindiğimiz yeni bilgileri kapsayan ve çok tipik olduğunu kabul ettiğimiz bazı su yapıları hakkında zaman darlığından kısa bilgiler vermekle yetineceğiz.

5.2.Neolitik Dönemde Tarım ve Sulama Dünyadaki en eski kentlerden biri Aksaray-Güzelyurt’ta Melendiz Çayı kenarında kurulmuş Aşıklıhöyük’tür. M.Ö 7500 yıllarında, burada ilk defa pişirilmiş toprak (seramik) kullanıldığı, avcılık yanında tarımın başladığı ve ilk defa buğdayın burada üretildiği uzmanlarca kabul edilmektedir. Kent su kenarına kurulmuştur. Zamanında dünyanın en gelişmiş kenti kabul edilen Çatalhöyük Konya Ovası Sulaması’nın yer aldığı bölgenin içindedir. İnsanoğlu burada tarıma ve kent yaşantısına yönelmiştir. Konya’da ilk sulama burada yapılmış olmalıdır.

8 5.3.Köylütolu Hitit Bendi (Barajı) Anadolu’da ilk baraj ve su yapıları M.Ö 2000 de Hitit İmparatorluğu zamanında yaptırılmıştır. Hititler bütün su kaynaklarını kutsal kabul etmişler, buralara dinsel anıtlar dikmişlerdir. Hitit İmparatorluğu döneminde Anadolu’da yapılmış üç baraj bilinmektedir. Bunlar (1) Kayseri- Pınarbaşı Karakuyu Barajı, (2) Konya-Kadınhan-Köylütolu Bendi, (3) Çorum Gölpınar Göleti’dir. Köylütolu köyünde Hitit döneminden buluntular Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir. Köylütolu Bendi, Kadınhanı-Ilgın karayolunda, yolun batısında bulunan Köylütolu köyünü geçince yolun doğusundadır. Bu mahalde 900 m uzunluğunda bir sedde belirlenmiş ve Hitit dönemine ait bir kitabe bulunmuştur. Önceleri bu seddenin bir savunma yapısı olduğu düşünülmüş, daha sonra bunun bir su yapısı olduğu görüşü benimsenmiştir. Burada bulunan kitabenin yeniden okunması sonucunda, kitabede ismi geçen Prens “ Ru(wa)ti-Ti” nin önemli görevler verilmiş krallık hanedanına mensup bir kişi olduğu ve “ TİTARME “ adlı kentin valisi bulunduğu belirlenmiştir. Bu görev Labarna olarak bilinen Kral IV.Tuthalya tarafından verilmiştir [Kutlu 1993]. Bir inşaat mühendisi gözü ile bu çevrede yaptığım gözlemler de şöyledir. Seddenin bulunduğu arazi çok hafif engebelidir. Çevresinde dere pınar gibi sürekli su sağlayan kaynak yoktur. Muhtemelen toprak dolgu olan seddenin savunma ve su yapısı olması tartışmalıdır. Bu yapıda ismi geçen ve Ilgın-Yalburt’ta da kitabesi ve arması bulunan büyük Hitit Kralı IV. Tuthalya hakkında bilinenler şöyledir:

IV. Tuthalya (Krallığı M.Ö. 1250-1220) Hitit Kralı III. Hattusil’in tanınmış Hitit Kraliçesi Pudu-Hepa’nın oğludur (?). Prens iken ismi “Hismisarrua”dır. Hitit İmparatorluğu başkenti Hattusas’ın (Boğazköy) 2 km uzağında Yazılıkaya’da kral ve tanrıların kabartma resimlerinin bu kral zamanında yapıldığı bilinmektedir. Bunlar arasında IV. Tuthalya’nın da çok güzel bir portresi bulunmaktadır. Hitit İmparatorluğu en parlak dönemini bu kral zamanında yaşamıştır. Afyon-Emirdağ, Kadınhanı- Köylütolu ve Ilgın-Yalburt’da bulunan kitabelerden büyük kralın Anadolu’nun bu bölümünde tanrıların yardımı ile büyük işleri başardığı anlatılmaktadır. IV. Tuthalya’nın önemli yerleşim yerleri kuracağı anlaşılmaktadır. Ancak bu büyük kralın ölümünden sadece 50 yıl sonra Hitit İmparatorluğu son bulmaktadır.

5.4.İvriz Su Anıtı M.Ö 8. yüzyılda yaşamış Tuvana Kralı Warpalawa’ın Konya-Ereğli-İvriz’de su çıkışında Tanrı Tarhundas ile çok güzel kabartması yanında döneme ait, tarihin ilk tarım söylemli yazıtlarından biri olan çok ilgi çekici bir kitabe de yer almaktadır: “ Sarayda bir çocuk iken bu asmaları diktim, Tarhundas onlara bereket verir, Hakim ve kahraman Tuvana Kralı Warpalava” Bugün bu anıtın başından çıkan pınardan Ereğli bahçeleri sulanmaktadır. Buradaki sulama arklarının başlangıcı bu döneme kadar gitmiş olmalıdır.

5.5.Kapadokya Barajları Coğrafyanın babası kabul edilen, doğumlu Strabo (M.Ö 65-M.S 23) “Geografika “ adlı eserinde memleketi olan Amasya’da iki köprüden ve kayalara oyma su kanallarından söz etmekte, bunun yanında gezdiği memleketlerdeki su yapılarından da bilgiler vermektedir [Bildirici 1994a]. Kayseri ve Tyana kentlerinin içinde bulunduğu Kapadokya Krallığı zamanında Kayseri civarında Fırat nehrine bağlanan (?) Melas nehri üzerinde kral Ariarathes zamanında baraj yapılıyor, sonradan baraj yıkılıyor. Çevre halkından zarar görenler Romalılara başvuruyor ve Kapadokya Kralı bunlara tazminat ödüyor!

9 Benzer bir barajda Herpa’da Karmalas nehri üzerinde yapılmış ve barajın yıkılması ile Kilikya’da pek çok arazi sular altında kalmış! Kapadokya krallarından Ariarathes olarak 9 kral bilinmektedir. Kapadokya Krallığı en parlak dönemini III. Ariarathes (M.Ö 163- 130 ) döneminde yaşadığı için bu barajların M.Ö 2. yüzyılda yapıldığı ve Kapadokya Krallığının son dönemi M.Ö 1. yüzyılda yıkıldığı düşünülebilir! Bölgede ileride yapılacak araştırmaların konuyu aydınlatacağını umuyoruz.

5.6.Böğet Barajı Roma döneminde Anadolu’da üç baraj yapıldığı bilinmektedir. Bunlar (1) Kütahya- Çavdarhisar’da antik Aizonai kentinde, (2) Çorum-Alacahüyük’te (3) Aksaray-Eskil-Böğet köyü sınırları içindedir. Böğet Barajı Böğet köyünün güneyinde çıkan pınarlardan beslenmektedir. DSİ IV. Bölge Müdürlüğü’nce yaptırılan Eşmekaya Projesi planlama raporuna göre bu pınarların yıllık geliri ortalama 54 hm3 tür. Böğet Barajı taş bir sedde olup, yaklaşık 950 m kotunda, yaklaşık 300 m kret uzunluğundadır. İri taşlarla yapılmış seddenin genişliği 3 m ve derinliği 4 m civarındadır. Bazı onarımlarla bugüne kadar kullanılagelmiştir. Taş seddenin meydana getirdiği göl hacmi, DSİ kayıtlarına göre ortalama 9 hm3 tür. Baraj Böğet köyünün 2 km kadar güneyindedir. Köyün kuzeyi Tuz Gölü’ne doğru uzanan ovadır. Tuz Gölü’ne doğru uzanan sulama kanalları vardır (Plan 2). Barajın ne zaman ne gaye ile yapıldığı, kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Ancak Roma döneminde yaptırıldığı kabul edilmektedir. Böğet köyü içinde höyükte bulunan eski yerleşimi taşkından korumak ve sulama yapmak amacı ile yapıldığı sezilmektedir. Köyde bu höyükte bir zengin kralın yaşadığı anlatılmaktadır. Höyükte bulunan eski yerleşimin ismi bilinmemekte, yabancı kaynaklarda Mistille kenti olarak geçmektedir. Ancak yöredeki eski yerleşimler hakkında bilgi veren kaynaklarda böyle bir isim görülmemektedir. Köy içinde cami duvarında tarafımızdan tespit edilen ve okunması sağlanan erken Bizans dönemine ait bir mezar taşında şunlar yazılıdır: “Burada rahip ve başpiskopos Paladis yatıyor, Tanrı bizi koruyor, okuyanlar dua etsin.” Köy içinde eski yol izlerine de rastlanmaktadır. Böğet köyündeki höyük, Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından 8.10.1994 tarih ve 67 sayılı kararla koruma altına alınmıştır. Bölgede DSİ IV. Bölge Müdürlüğü tarafından Eşmekaya Projesi geliştirilmiştir. Tarihi yapının proje içinde korunması için ilgili yayınlarla birlikte 4.1.1996 tarihinde Nevşehir’de adı geçen kuruluşa başvurmuş bulunuyoruz. 1997 yılında bilgi alamamız üzerine başvuruyu yenilemiş bulunuyoruz. Planı ekli bu tarihi yapının bir mühendislik kültür mirası olarak korunması gerektiğine inanıyoruz (Plan 2).

10

11

5.7.Ladik Su Yolları ve Eski Bir Kitabe Ladik (Konya-Sarayönü), Helenistik dönemde kurulmuş bir kent (M.Ö. 3. yüzyıl) olmasına rağmen Roma döneminde 1.-4. yüzyıllarda büyük gelişme göstermiştir. Sürekli yaşamdan dolayı önemli yapı kalıntıları bugüne gelememiştir. Ladik kenti ile (Laodice) ilgili pek çok yazıt (kitabe-inscription) bugüne ulaşmıştır. Yazıt bakımından çok zenginlik arz etmektedir. Ladik bugün koruma altına alınmış bir höyük çevresinde kurulmuştur. Kente su sağlayan pınarlar güney ve batıdadır. Planda görüleceği gibi güneyde üç su kaynağı görülmektedir: Yamangöl, Beypınarı, Kurşunlu (Plan 3). Yörede epigrafik araştırma yapan arkeologlar güneyde üç su yolu olduğunu yazmaktadırlar. Ayrıca batı tarafında dağ eteklerinde Kiğiş Pınarı ve Çandır adı verilen bir su galerisi bulunmaktadır. Güneyde Kurşunlu’ da bir ayazma kalıntısı olduğu belirlenmiştir. 1996 yılında DSİ IV. Bölge Müdürlüğü’nce yaptırılan Ladik Göleti geçici kabul heyeti başkanı idim. Şantiye Şefi Ufuk Esengen’den kazı sırasında buradan içme suyu kanalları çıkması gerekir, böyle bir şey gördün mü diye sordum. Gerçekten kazı sırasında Roma dönemi üç yazılı taş ile bir içinde hala su bulunan bir kanalın çıktığını belirtti. Birlikte Plan 3 görülen kesiti çizdik. Açılan hendeğe avgın tabir edilen kapalı kanal yapılmış ve üzerine geçirimli malzeme doldurulmuş! Ladik’te eski çeşmeler de bulunmaktadır. Ladikte bulunan kitabelerden biri de çeşme ve su yolu yapımı ile ilgilidir. Bu ilginç kitabenin Türkçe’si aşağıdaki gibidir [Calder 1962]. “Pluton oğlu Bassos, çarşı müdürü ve iyi bir vatandaştır. Görevini rüşvet almadan yapmıştır! Kıtlık zamanında iki defa şehirden yardım almadan, kendi parası ile buğday getirmiş, halka ucuz fiyatla vermiştir. Şehre pek çok iyilikleri dokunmuş, çarşıda bulunan çeşmeye kendi parası ile su getirmiştir. Ladik (Laodice) Meclis ve Halkı tarafından defalarca onurlandırılmıştır.” Konu ilginçtir, yeni araştırma ve kazılarla daha güzellerinin ortaya çıkacağına inanıyoruz.

12

6.TÜRK YÖNETİMLERİ SU YAPILARI

6.1.Genel Türk yönetimlerinde, yapılan tarihi su yapıları, din ve yaşam farkından dolayı ayrı bir kültürü oluşturmaktadır. Bu bakımdan ayrı bir bölümde ele alınmıştır.

6.2.Selçuklu Dönemi Selçuklu döneminde, Meram çayından su alan ırmaklar ile Konya bahçeleri sulanmıştır. Selçuklu veziri Sahip Ata Fahreddin Ali (ölümü 1286) kendi adı ile anılan Sahip Irmağı’nı (kanal-ark) açtırmıştır. Meram çayındaki yaz aylarında azalan suları 12 okka kabul ederek kanallara verdirmiş ve bunu vakıf haline getirmiştir. Meram çayından su alan kanallara su şu şekilde verilmiştir : Şehir Irmağı (Kent içme suyu için) 4 okka Yaka Irmağı (Gedekelas ) 2 okka Sahip Irmağı 2 okka Diğerleri 4 okka Toplam 12 okka Burada Selçuklu dönemine ait bir ölçü birimi olarak okka ortaya çıkmaktadır. Okka bir ağırlık birimi olarak da kullanılmıştır. Onunla bir ilgisi var mıdır ? Okka nasıl belirlenmektedir ? Qunaria gibi Roma dönemi veya lüle gibi Osmanlı dönemi debi ölçü birimi midir? Bu konuda bir bilgi ve belge gelmemektedir. Ben yaptığım araştırmalar sonucu okkayı 10-12 l/sn olarak kabul ediyorum. Selçuklu döneminde Aksaray’da çok gelişmiş bir kenttir. Uluırmak’tan su alan Kızılark, Urumdüğün, Tavşancıl, Coğlaki ve İğneci arkları ile sağ ve sol sahilde bulunan Aksaray bahçelerinde sulama yapılmıştır. 1996 yılında Prof. Dr. Kazım Çeçen’i ziyaretlerimde vakıf kayıtlarında Meram çayı üzerinde bir Selçuklu bend kalıntısı olduğunu söylemiştir. Yaptığım araştırmalarda böyle bir yapı izine rastlamamış bulunuyorum. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad (1219-1237) Beyşehir kıyısında yaptırdığı Kubadabad Sarayı’na su getirtmiştir. Yapılan kazılarda su künkleri görülmektedir.

6.3.Karamanoğlu Dönemi Karamanoğlu ve Osmanlı dönemlerinde Karaman bölgeye verilen isimdir. Bugünkü Karaman kentinin ismi Larende’dir. Larende’de güneyde Fisandon (Dereköy) deresinden su alan kent içi çeşmelere su veren su yolları bulunmaktadır. 1610 tarihli Larende kadısına gönderilen hükümden anlaşıldığına göre bu tesisler Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır [Bildirici 1994a]. Karamanoğlu İbrahim Bey’in kısa hayat hikayesi şöyledir. İbrahim Bey (Beyliği 1423-1464 ) Karamanoğlu II. Mehmet’in oğludur. Karamanoğlu Beyliği’nin son döneminde en uzun hüküm süren ve çevreye hizmet eden Bey’dir. Konya Kevele Kalesi’nde (Takkelidağ) ölmüş ve Larende’de yaptırdığı türbeye gömülmüştür. Ölümünden kısa bir sonra Karamanoğlu Beyliği son bulmuştur.

6.4.Osmanlı Dönemi Konya ve çevresinin Osmanlı İmparatorluğu’na katılması ile (1465) bölgenin imarına önem verilmiştir. Yavuz Sultan Selim Konya’nın 10 km güney batısındaki Dutlu Pınarı’nın suyunu susuzluk çeken Mevlana Dergahı’na akıtmıştır.

13 Torunu Sultan II. Selim Konya valiliği sırasında, Karapınar’ın doğusunda Karacadağ- Ovacık’ta bulunan suları, kurulmakta olan Sultaniye’ye (Karapınar ) getirmiş 5 çeşme ile halka su vermiştir. İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet’ten başlıyarak her sultan ve devlet büyüğünün içme suyu tesislerine katkıları vardır. Sultan I. ve II. Selim’in yaptırdıkları suyolları ise İstanbul’da değil Konya ve Karapınar’dadır. Her iki sultanın yaptırdığı çeşmeler bugün de ayaktadır.

6.5.Konya’ da Nakiboğlu Çeşme ve Vakıfları 18. yüzyılda Nakiboğlu İbrahim Efendi Konya’nın kuzey doğusunda bulunan Sedirler ve Hacıhasanbaşı caddelerine şebeke döşemiş, dört mahalleye, kendi konağına ve tesislerine su vermiştir. Kitabeleri ile 5 çeşme bugün yerindedir. Bu konuda tesis ettiği 1763 tarihli vakıf ve şebeke hakkında fazla bilgi Bildirici [1996a]’da bulunmaktadır. Nakiboğlu İbrahim efendi hakkında bilinenler şöyledir. Nakiboğlu İbrahim Efendi Mevlana sülalesinden Mehmet Efendi’nin oğludur. Uzun yıllar Konya medreselerinde müderrislik ve müftülük görevlerinde bulunmuştur. Pek çok hayır tesisini gerçekleştirmiş ve bunu vakıf haline getirmiştir. Varisleri bu tesisleri yönetmektedir. 1763 yılında ölmüş, yaptırdığı cami yanına gömülmüştür.

7.SONUÇ Tarihi su yapıları konusunda Dünya’da ve Türkiye’de çalışmalar yenidir. Geçen yüzyılın son çeyreğinden itibaren Lanconowsky, Weber, Dalman vb gibi bilim adamlarının araştırmaları Türkiye’deki ilk çalışmalardır. Günümüzde başta Fahlbush, ve Garbrecht olmak üzere pek çok mühendis kökenli bilim adamı İstanbul, Bergama, Van gibi dünya çapında mühendislik şaheserlerinin olduğu yerlerde araştırmalar yapmaktadır. Yetmişli yıllardan itibaren İzmir’de Prof.Dr. Ünal Öziş ve İstanbul’da Prof.Dr. Kazım Çeçen’in çalışmaları ve yayınları konunun tanınmasını ve güncelleşmesini sağlamıştır. 1994 yılında DSİ’nin kırkıncı kuruluş yılı kutlamalarında konuya geniş yer verilmiş, yayınlar yapılmıştır. Cumhurbaşkanımız Yüksek İnşaat Mühendisi sayın Süleyman Demirel’in 1994 yılında DSİ’nin kırkıncı yıl kutlamalarında yaptığı anlamlı konuşma herşeyi açıklamaktadır: “Anadolu denilen ülke medeniyetlerin beşiğidir. Bu medeniyetler beşiğine iyi bakın. Mühendisliğe hevesi olan birisinin Anadolu’dan çok öğreneceği var. Bizden önceki Anadolu sakinleri kimlerse bu topraklar üzerine mühendislik şaheserleri koymuşlardır. Bunlara sahip çıkmaya devam edin. Bu şaheserler ülkenin sadece bir yerinde değil, hemen her yerinde mevcuttur.”

14 KAYNAKLAR

BİLDİRİCİ M. (1994a): “Konya Tarihi Su Yapıları”, DSİ, Ankara. BİLDİRİCİ M. (1994b): “Selçuklu Dönemi Konya Sulaması”, Su ve Toprak Kaynakları Geliştirme Konferansı Bildirileri, DSİ. BİLDİRİCİ M.; BİLDİRİCİ İ.Ö.(1996): “Historical Irrigation in the Plain of Ereğli of Konya”, ICID 16 th Congres, Cairo. BİLDİRİCİ, M. (1996a): “ Nakiboğlu Vakfında Su ile ilgili hükümler”, Yeni Konya (31.8.1996). BİLDİRİCİ, M. (1996b): “Konya Sulamasında Kurukafa Mehmet”, Yeni Konya (13.7.1996). BİLDİRİCİ,M. (1996c): “Hyde, Emirgazi-Gölören üzerinde Antik gezi”,Yeni Konya (28.11.1996). BİLDİRİCİ, M. (1996d): “Konya Sille’de bir gezi”,Yeni Konya (8.6.1996). BURDY J.; TAŞLIALAN M. (1995): “The Aqueduct of Antioch in Pisidia”, yayınlanmamış çalışma. CALDER, C. (1962): “Monumenta Asia Minor Antiqua”, Manchester University Press. ÇANGIRI, A.; AKPINAR, M.: “İçel Silifke Kızılgeçit Tarihi Su Yapıları”, Su ve Toprak Kaynakları Geliştirme Konferansı Bildirileri, DSİ. GORDOLEVSKY V.A. (1936): “Konya Sulaması”, Konya Mecmuası (Rusça’dan çeviri). KUTLU E. (1993): “The Hittite Dam of Karakuyu”, Essays on Anatolian Archeaology, Wiesbaden. ÖLÇER B. (1968): “Konya Irva ve Iskası”, DSİ yayını. ÖZİŞ Ü. (1994): “Su Mühendisliği

ABSTRACT Konya, Iconium of classical era, is very big and important city of Central Anatolia. At the same time its center for 20 centuries. The boundaries of Konya have changed during the ages. Isparta, Niğde, Aksaray and Karaman were sometimes inside of Konya province. In this region of Anatolia several races, religions, languages, alphabets and civilizations passed during 10000 years. These civilizations left superstructures and substructures. Some of these buildings over the ground as mosques, religious schools, palaces, and baths still exist. Irrigation canals, water supply systems and the roads are the foundation of these high civilizations. It is not imaginable to think baths without water. This article presents all the historical water supply systems of the region due their ages and their purposes. Details about some of them and reference books for futures investigations are given.

15

16

İSTANBULTUZLA DSİ BORU FABRİKASINDA ÜRETİLEN ÇELİK GÖMLEKLİ VE ÖN GERİLMELİ BETON BORULAR 1998

DSİ XIV. BÖLGE MÜDÜRÜ BENİM ÖNERİM ÜZERİNE HASAN PAÇAL’IN İSTEĞİ ÜZERİNE HAZIRLANMIŞ BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNE SUNULMUŞTUR.

ÇALIŞMALARIN İLERİ AYAKLARI DA VARDIR ŞANTİYEDE BAZI İNCELEME VE DENEYLER İÇERMEKTEDİR. ANCAK BU SAFHADA ÇALIŞMALARIMA DESTEK GELMEMİŞTİR.

MEHMET BİLDİRİCİ OCAK 2008

194D023 i. Öztu¤ B‹LD‹R‹C‹ 1

ÖN BİLGİLER

YEŞİLÇAY PROJESİ 4 NOLU İŞ GRUBU ÇELİK GÖMLEKLİ ÖNGERİLMELİ BETON (ÇGÖB) BORU VE ÖZEL PARÇALARI

SÖZLEŞME: Müteahhit : ALKE inşaat Sanayi Ticaret A.Ş : DSİ Beton Boru Fabrikası, Tuzla -İstanbul : Konaklı sokak No 19 Florya -İstanbul : Tunus Caddesi No 66 Kavaklıdere - Ankara 1. Keşif Bedeli : 2.304 570 300 000 TL + 22 048 000 ABD Dolar Tenzilatı : Teklif Fiyatlar İhale Bedeli : 2 304 570 300 000 TL + 22 048 000 ABD Dolar İhale Tarihi : 26 Ağustos 1996 Sözleşme Tarihi : 26 Aralık 1996 İşyeri Teslim Tarihi : 12 Şubat 1997 İşe Başlama Tarihi : 12 Şubat 1997 Süre : 1095 gün İşin Bitme Tarihi 12 Ocak 2000 Müteahhit vekili :Cihat Şar

İŞVEREN - KONTROL : İSTANBUL DSİ 14. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ Bölge Müdürü : Hasan Paçal Bölge Müdür Yardımcısı : Nihat Üstündağ : Aydın Tarı : Azmi Çorakçı

Yeşilçay Başkontrol Müh : Bahaddin Yanık Kontrol Mühendisi : Nuri Nahırcı

MÜŞAVİR : YEŞİLÇAY Mühendislik ve Müşavirlik Hizmetleri Ortak Girişimi : GİBB - KCIC - SETAN - SUİŞ - SİAL : Karaca Sok 30/1 Gaziosmanpaşa -Ankara

2 2

ÖN BİLGİLER

Önce “Ön Gerilmeli” ve “Çelik Gömlekli Öngerilmeli Beton (ÇGÖB ) borular” hakkında genel bilgiler sunulacak, bunların kesit ve malzemeleri tanıtılacak arkasından bir tarihçe verilecektir. Şekil 1: DSİ Tuzla Beton Boru Fabrikasında 1988 yıllarında Fransız “Societe Tuyaux BONNA“ Firması tarafından. 1650, 1850, 2000 , 2200 mm iç çapında ve 6 m uzunluğunda öngerilmeli beton boru üretilmiştir. Burada verilen kesit 2200 mm çapı içindir. Borulara boyuna eksen doğrultusunda ve enine radyal doğrultuda öngerilme uygulanmıştır. Kullanılan 6 mm çapındaki öngerilme tellerinin min kopma gerilmesi 14 000 - 17 000 Kg /cm² arasında değişmektedir. 6 mm lik boyuna donatı sargı adedi 42-84 dür.. Tek sıra düşünülürse 9 cm ara ile konmaktadır. Radyal donatının sayısı (6 mm ) ise basınca bağlı olarak 6 m uzunluk için 2200 mm boruda 439-728 arasında değişmektedir. Başlangıçtaki öngerilme, son gerilmenin % 75 olarak alınmıştır. ) Çekirdek betonunda istenilen 28 günlük basınç mukavemeti 400 Kg/cm², 6 saatlik buhar kürü sonucu istenen mukavemet 225 kg/cm² dir. Betonda çimento dozajı 450 Kg dır. Tane çapı max 20 mm olan iki çeşit kırma iri agrega, kırma kum ve deniz kumu olarak da iki çeşit de ince malzeme kullanılmıştır. (Kaynak : Hamit Gökçe - DSİ 14. Bölge Müdürlüğü Bonna Tipi Öngerilmeli Beton Boru İmali, Döşenmesi , Korunması -İstanbul 1988 ) Şekil 2 : Tuzla’da BONNA tarafından projelendirilmiş ve 18 adet 3000 mm çapında deneme borusu üretilmiş olan “Embedded steel cylinder prestressed concrete pipe “ Çelik gömlekli öngerilmeli Beton boru). Şekilde verilen ebatlar 3000 mm boru içindir. (Ref: BONNA Specification - February 1978 )

Şekil 3 : American Water Works Associatıon ( AWWA )’ ya göre önce geliştirilmiş “Lined cylinder pipe”

Şekil 4 : Tuzla’da üretilen “ Embedded cylinder Pipe “ Çelik gömlekli öngerilmeli Beton (ÇGÖB) boru kesiti. AWWA standartlarına uygun olan bu kesitte beton çekirdek içine dairesel kafes donatı oluşacak çatlakları önlemek için eklenmiştir. AWWA yapım standartlarında bu dairesel kafes sistemi düşünülmemiştir. Boruların, proje ve hesaplarını üstlenen İtalyan CASAGRANDE firmasınca önerildiği anlaşılmaktadır.

3 3

4 4

TARİHÇE Çelik gömlekli öngerilmeli beton (ÇGÖB) borular ilk defa 1942 yılından itibaren Amerika’da üretilmeye başlandı. Bu şekil 3 de kesiti verilen “Lined cylinder pipe “ borulardır. Daha sonra DSİ tarafından Tuzla’da üretilen “ Embedded cylinder pipes “ tipi borular geliştirilmiş ve 1953 yılından bu tarafa geniş şekilde kullanılmaya başlanmıştır. American Water Works Association (AWWA ) tarafından ilk geçici standart 1949 yılında yayınlanmış ve daha sonra çeşitli değişiklikler geçirerek 30.1.l984 tarihinde bugünkü son şeklini almıştır. Önce uygulanan “Lined cylinder pipe “ tipi borular 16 inch den 60 inch’e kadar üretilmiştir ( 410 mm- 1520 mm ). 1953 yılından bu tarafa geniş şekilde üretilen ikinci tip boruların (ÇGÖB) çapları 48 inch ve daha yukarısı içindir.

TÜRKİYE’DE DURUM 1974 yılına kadar sadece yabancı firmalarca üretilen öngerilmeli beton boru, bu yıldan itibaren başta ALKE firması olmak üzere yerli firmalarca üretilmeye başlanmıştır. ALKE Firması tarafından gerçekleştirilen bazı projeler şunlardır. - Ankara İçmesuyu Projesi Kurtboğazı isale hattı : 1973-1976 yıllarında 27.6 Km si 2200 mm çapında olmak üzere toplam 33.8 km öngerilmeli beton boru imal edilmiş ve döşenmiştir. 19 Bar’a dayanıklı borular Beton 225 ile gerçekleştirilmiştir. - İzmir İçmesuyu Projesi 1. merhale işinde 1850 mm çapında 41 km ve 2200 mm çapında 53 km boru yapımı gerçekleştirilmiştir. - İzmir DSİ Emiralem Öngerilmeli beton boru fabrikası ALKE tarafından kurulmuş ve çalıştırılmıştır. (Ref: ALKE İnşaat, Sanayi ve Ticaret AŞ Tanıtma Kitabı ) İstanbul, Tuzla’da Fransız BONNA Firması tarafından “Beton Boru Fabrikası “ kurulmuş ve öngerilmeli beton boru üretilmiştir. DSİ Genel Müdürlüğü’nce 1969 yılında “Societe Tuyaux BONNA “ firmasına Tuzla’da 158 000 m² bir alanda öngerilmeli beton boru yapımı gerçekleştirecek Tuzla Beton Fabrikası’nın yapımı ihale edilmiştir. Burada önceleri betonarme borular ve öngerilmeli beton borular üretilmiştir. İstanbul İçmesuyu Projesi II. Merhale kapsamındaki boruların burada üretilmesi planlandığından , mevcut Fabrika gene BONNA firması tarafından mevcut tesislerin revize edilerek “ Çelik Gömlekli Öngerilmeli Beton boru üretebilecek teknolojiye çevrilmesi için bir anlaşma yapılmıştır. Boruların test üretimine 21.12. 1993 de geçilmiştir. 3000 mm çapında 3 m boyunda 18 deneme üretimi yapılmıştır. Fabrika hakkında diğer bilgiler şöyledir. Fabrika Birası : 30 x107 = 3959 m2 kapalı alanı içinde, 5 adet 3 m çapında 3000 mm lik boru kalıp çukuru, 12 vibratörlü 3000 mm çaplı SL tipi 5 adet kalıp takımı .. vs Özel Parça İmalat Atölyesi : 15 x 40 = 600 m² kapalı alanlı Çelik Gömlek Kaynak Atölyesi 15 x 73 = 1095 m² kapalı alanlı Boru Stok Sahası : 190 m uzunluğundaki sahada 30 m açıklığında 2 adet 16 tonluk kreyn İskele : 150 m uzunluğunda 10 m genişliğinde, 1 adet 20 tonluk kreyn

Bu tesisler bu defa ALKE İnşaat AŞ tarafından 1997 yılında revize edilerek Çelik Gömlekli Öngerilmeli Beton Boru üretecek şekle getirilmiştir. (Ref: DSİ 14. Bölge Müdürlüğü 1997 yılı Bütçe-Program Raporu )

5 5

HESAPLARDA GEÇEN BİRİMLER Bu incelemede karşımıza çıkacak Amerika’da kullanılan birimlerin eşdeğerleri burada verilmiştir. Uzunluk ve Alan Birimleri : 1 inch =2.54 cm =25.4 mm 1 foot =30.48 cm =0.3048 m 1 yarda 91.44 cm 0.9144 m l karamili (Satute mile) 1 609 m 1.609 km 1 deniz mili (nautical mile) 1 852 m 1.852 km 1 dekar 1 000 m² 1 hektar (ha) 10 000 m² 1 acre 4 050 m² Ağırlık Birimleri : 1 ounce (oz) =28.35 gr 1 libre (pb) pound =0.454 Kg 1 stone =6.35 Kg Hacım Birimleri 1 ounce (ABD) =29.57 cm³ 1 ounce ( İng) =28.41 cm³ 1 galon (ABD) =3.785 dm³- lt 1 galon (İng) =4.546 dm³ Mekanik Birimler : psi (pound/ inch kare) 1 psi =0.07 Kğcm² 1 Kğcm2=14.25 psi 1 standart atmosfer =1 Kğcm² 1 Bar =1.019 Kğcm² 1 N (Newton ) =0.1 Kg 1 Kg =10 N =1 daN 1 ton =10 kiloN 1 Pa (Pascal ) =1 N/m² 1 Mpa = 1 N/mm² 1 Kğcm2 =10 N/mm² =10 Mpa ( Aslında 1 kg = g N g=9.81 m/sn² değeri yuvarlatılarak 10 alınmıştır )

6 6

PROJELENDİRME VE YAPIMI İLE İLGİLİ ŞARTNAMELER Çelik Gömlekli Öngerilmeli Beton (ÇGÖB) boruların yapım ve projelendirilmesi için American Water Works Association (AWWA)’nın şartnameleri esas alınmaktadır. AWWA’nın bu konuda bizi ilgilendiren 3 şartnamesi bulunmaktadır.

PROJELENDİRME : AWWA C304 -92 Borunun projelendirilmesindeki esaslar burada belirtilmektedir. Borular iç basınç ve dış yüklere göre projelendirilir. İç basınç bu projede 5- 13 Bar arasındadır. İç basınç 13 Bar’ın üstüne çıkıldığında çelik boruya geçilmektedir. ÜRETİMİ : AWWA C301 -92 Yapımı ile gerekli bilgiler ve yapılması gereken testler burada verilmektedir. Tuzla’da Çelik Gömlekli Öngerilmeli Beton Boru üretiminde bu esaslara göre üretim yapılmaktadır. DÖŞENMESİ : AWWA MANUEL M 9 (Concrete Pressure Pipes ) Döşenmesi ile ilgili bilgiler burada yer almaktadır.

SÖZLEŞMEDE YER ALAN BİLGİLER DSİ ile Müteahhit ALKE arasında yapılan sözleşmede yapım ile verilen bilgiler buraya dökülmüştür. Bu değerlerden bazıları değişmemiş, bazıları ise yapılan hesaplar sonucu revize olmuştur. Sözleşmede referans olarak AWWA ve TÜRK Standartları verilmektedir. Burada birbiri ile çelişen durum ortaya çıkabileceği göz önüne alınmalıdır.

Birinci Bölüm : Çelik Gömlekli Öngerilmeli Beton Borular Çelik Tel (Prestressing Wire) : AWWA C 301 -92 veya işveren tarafından belirlenecek bir şartnameye uygun olarak seçilecektir. - Çelik Gömlek (Steel Cylihder ) : Aynı şartlara uyacaktır - Uç Halkalar ( Joint ring-End ring ) : Aynı şartlara uyacaktır

Bölüm 2 : İsale Hattı Hakkında Bilgiler : Beton Boru Uzunluğu : İsaköy Denge Bacası -Darlık Tüneli 11.3 km Darlık Tüneli-Yeni Emirli Arıtma Tesisi 20.3 km Toplam 31.6 km ÇGÖB borunun yerine çelik boruların geçeceği haller: 1. Basıncın 13 bar’ı aştığı haller 2. Eğimin 1:5 = 0.20 yi aştığı haller 3. İsale hattında yüksek hız oluşturan serbest akış koşullarının oluştuğu haller Dış yükler : Beton boruların üzeri min 1.5 m max 2.5 m toprak ile örtülecektir. Boru Klasları : Borularda iç basınç min 5 bar, max 13 bar olacaktır. Bu duruma göre 5-7-9- 11-13 olmak üzere 5 klas boru üretilecektir. 9 -11-13 Bar’a dayanıklı ÇGÖB boruların uzunluğu sıre ile 7.851 Km + 7.353 Km + 2.833 Km dir. (Müşavir 10.12.1997/ 33 sayılı yazısı )

7 7

TABLO 4 b) Boru Ebatları Döşeme Uzunluğu : 2910 mm Uzunluk : 2988 mm Boru Dış Çapı : 3446 mm Birleşim Dış Çapı : 3446 mm Toplam Ağırlık : 19 000 Kg Beton Çekirdek Kalınlığı : 195 mm Çelik Gömlek Kalınlığı : 3 mm Öngerilme Teli çapı : 8-7 mm Kaplama Harç (Mortar Coating) : 28 mm c) Tasarım Metodu (Projelendirme ) AWWA C 304 -92 d) Beton Dayanımı Çelik Tellerin Sarılması Sırasında : 21 N/mm² =210 Kğcm² 28 Günlük Mukavemet : 40 N/mm² = 400 Kğcm² e) Boru çekirdek betonu kur yöntemi : Buhar f) Öngerilme (Fretaj) Telinin sarma halinde gerilmesi 1320 N/mm² = 13 200 Kğcm² g) Kaplama Harcı (Mortar Coating) kür yöntemi : Normal

MALZEMELER Gömlek Çeliği ASTM A 570 Klas C Birleşim Halkaları (Uç Halkaları ) End ring-Joint ring ASTM A 283 Öngerilme teli ASTM A 648 Klas II Çelik Donatı (Çelik Kafes ) ASTM A 615 40 Özel Boru ve Parça Çeliği ASTM A 283 Çimento TS 19 (ASTM C 150 ) Agrega, kırmataş TS 706

FRETAJ TABLOSU İş. Bas.(BAR) Tel Çapı sargı / m Fretaj Aralığı (mm) 13 8 61 16 11 8 52 19 9 8 45 22 7 7 50 20 5 7 42 24

8 8

Beton işlerinde TS 500 standardına uyulacaktır. Beton sınıfları, çimento miktarı ve su/çimento oranları tablosu şöyledir.

Klas Proje Mukavemeti Min. Çimento Su/çimento N/mm² Kğm³ w/c Silindir Küp BS 16 16 20 200 0.60 BS 20 20 25 250 0.56 BS 30 30 35 350 0.49 BS 40 40 45 - 0.43

Ayrıca konu ile ilgili TS standartları liste halinde verilmiştir. TS 706 : Beton Agregaları TS 3732 : Beton Agregalarında Klorür Miktarı Tayini Metodu TS 2940 : Taze Betondan Numune Alma Metotları TS 2941 : Taze Betonda Birim ağırlık, Verim ve Hava Yöntemi ile Tayini TS 500 : Betonarme Yapıların Hesap ve Yapım Kuralları TS 708 : Beton Çelik Çubukları TS 802 : Beton Karışım Hesap Esasları TS 3721 : Çelik Teller, Öngerilmeli Beton için TS 5679 : Çelik Çubuklar, Öngerilmeli Beton için, Alaşımlı Sıcak Haddelenmiş TS 5707 : Öngerilmeli Beton Borular TS 3830 : Beton Boru Yapım Kuralları TS 19 : Portland Çimentoları

9 9

ÇELİK GÖMLEKLİ ÖNGERİLMELİ (ÇGÖB) BETON BORUNUN YAPIM AŞAMALARI

- Çelik levha kıvrılarak silindir haline getirilir ( Çelik levha 3 mm ve silindir çapı 3100 mm ) - Birleştirme halkaları (joint ring-end ring ) çelik silindire eklenir. ( uç levhalar iki kalitede ve 12 mm kalınlığında, 200 mm genişliğinde ) - Çelik silindirin hidrostatik testi yapılır ( Basınç 20.000 psi -138 Mpa - 1400 Kg/cm² ) - Çelik silindir düşey kalıplar içine yerleştirilir -Beton çekirdek içine çelik kafes donatı yerleştirilir. (Boyuna revize olarak 10 mm, 40 cm ara ile, radyal olarak 8 mm 100 mm ara ile ) - Kalıplar düşey olarak betonla doldurulur, vibratörlenir. Beton çekirdek elde edilir. - Çekirdek buhar kürüne tabi olunur ve radyal öngerilme tellerinin sarılmasına hazır olur. Bu sırada beton basınç gerilmesi 3000 psi, 20.7 Mpa, yada 210 Kg/cm² den az olmamalıdır. -Radyal öngerilme telleri sarılır. ( 6 mm ve 7 mm çapındaki öngerilme tellerinin sayısı borunun basıncına göredir. Tellerin kopma halinde basınç mukavemeti 160 Kg/mm² (16000 Kg/cm² ) - Öngerilme tellerinin dışına kaplama betonu (mortar coating ) püskürtülür. (kalınlık 28 mm ) -Boruların harici korunması için ORZER -C Kodlu asfalt solüsyonu sürülmesi uygun görülmüştür.. (Müşavir 8.12.1997/30 tarihli yazısı, DSİ Genel Müdürlüğü 17.12.1997 tarihli yazısı ile uygun görülmüştür. - Boru uç parçalarının korunması için CUPON HYCOTE EA9 Holding Primer kodlu malzemenin sürülmesi uygun görülmüştür (Müşavir 8.12.1997/31 sayılı yazısı) DSİ Genel Müdürlüğü 17.12.1997 tarihli yazısı ile uygun görülmüştür.

PROJE VE ŞARTNAMEYE GÖRE İNCELEME

ÇGÖB Boru Hesapları ve Projelendirilmesi Ağustos 1997 de İtalya’da CASAGRANDE Firması’na yaptırılmıştır. İng. S. Tondo’nun yaptığı hesaplar her klas boru için ayrı ayrı olmak üzere 41 sayfadır. (Relazione dı Calcolo -Calculation Sheet ) . Malzeme karakteristikleri buraya da eklenmiştir. Burada beton için 28 günlük mukavemet (flc) = 407.78 Kg/cm², sarma sırasındaki beton mukavemetleri ise 13 Bar’dan 5 Bar’a doğru iç basınçlarda sıra ile Kg/cm² olmak üzere 244 213.7 183.5 156.6 126.7 değerleri alınmıştır. En düşük mukavemet AWWA C301-92 ve sözleşmede 200 Kg/cm² nin üzerindedir. Bu açıdan 9-7-5 Bar iç basınçlarda alınan bu değerler hesaplara yansıtılıp, düzeltilmelidir ..!!!

ÇELİK MALZEMENİN İNCELENMESİ AWWA C 301-92 de malzeme özellikleri ve yapılacak testler detaylı biçimde verilmektedir. Bunlardan en önemlilerinin özeti verilmiştir.

SİLİNDİR VE FİTTİNGS’LER İÇİN ÇELİK ( Steel for Cylinders and Fittings )

10 10

ÇGÖB da kullanılacak çeliğin akma mukavemeti (yield strength ) 33 000 psi =227 Mpa olmalıdır. =2310 Kg/cm² Projede seçilen kalınlık 3 mm dir.

Fittings kullanımındaki çeliğin mukavemeti : a) Projelendirilen çalışma basıncının iki katı veya daha fazlası b) 30 000 psi =207 Mpa =2100 Kg/cm² veya daha fazlası c) Yukarıdaki iki değerden hangisi büyükse daha fazlası

Çelik plaka ve kangallarda 2 inch (50 mm) lik uzunluktaki numuneye yapılan çekme deneyinde uzama (elongation at rupture ) %15 den fazla olmamalıdır. Bu deneyde akma mukavemeti, kopma mukavemeti ve akmadaki uzama ölçülmelidir. Bir fikir vermek için BONNA Specificatıon ‘da bu değerler şöyledir. Kopma mukavemeti 3600 -4400 Kg/cm² Akma mukavemeti 2300 Kg/cm² Toplam uzama da % 24 dün altında olmalıdır. - ASTM A 570 şartlarına uygun olmalıdır. Gerek sözleşmede ve gerekse hesaplarda ASTM A 570 Klas C alınmıştır. - ASTM 570 Standart Specification for the hot rolled carbon steel , sheet and strip , structual quality Yukarıdaki standarda uygunluğunu sağlıyan bir test sonucu yoktur. (Ref AWWA C 301 -92 sayfa 9 -Bölüm 2.7 )

ÖNGERİLME TELİ (Prestressing Wire ) (Ref :AWWA C 301-92 sayfa 9-10 ,Bölüm 2,8 ) ASTM 648 belirtilen özelliklere sahip olacaktır. Sarım sırasında ısı, 182 Santigrad dereceyi geçmeyecektir. Yapılan torsiyon testinde 8 inch ( 208 mm ) uzunluğundaki deney çubuğunda kırılmadan önce min sarım sayısı 6 mm çaplı teller için 6 dan az olmayacaktır. Çekme testinde yüksek bir mukavemet aranmaktadır. Hesaplarda alınan mukavemet 160 Kg/mm² = 16 000 Kg/cm² dir. Sarma sırasında bunun % 75 aranmaktadır. Bu ise 12 000 Kg/cm² dir. Sözleşmede istenen değer 1320 N/mm² = 13 200 Kg/cm² dir. Öngerilme telleri sözleşmede 8 ve 7 mm olarak öngörülmüştür. Sonra yapılan hesaplarda 7 ve 6 mm olarak seçilmiş ve hesaplar buna göre yapılmıştır. Yurtdışından ithal edilen öngerilme telleri Türkiye’ye gelmeden önce testleri yapılmış ve oluşturulan bir heyetle kabulü yapılmıştır. 23.9.1997 tarihinde yapılan üç sayfa test raporu eklenmiştir. (Certificato dı Qualita- Quality Certificate ) . Yapılan testte çaplar ölçülmüş, istenilenden fazladır. Çekme mukavemeti 7 mm çap için min 160.64 Kg/mm² ( daN/mm2) = 16 064 Kg/cm² 6 mm çap için min 167.52 Kg/mm² (daN/mm²)= 16 752 Kg/cm² Torsiyon testinde ise 6 olarak istenen dönüş sayısı, 6 mm için min 11, 7 mm için min 10

11 11

olarak bulunmuştur. Kimyasal analiz sonuçları da şöyledir. C %=0.79 Mn %=0.70 Si %=0.24 P %= 0.012 S %=0.002 Cu %=0.011 Cr %=0.23 Bu incelemede bu kimyasal değerlerin hangisinin önemli olduğu ve bu miktarların sınır değerlerine ulaşılamamıştır.

UÇ HALKALARI ( Joint ring-end ring ) (Ref: AWWA C 301-92 , bölüm 2.9) Kullanılan çelik plakalarda min akma mukavemeti, (yield strength ) 30 000 psi = 207 Mpa = 2100 Kg/cm² den az olmayacaktır. 2 inch ( 50 mm ) uzunluğundaki deney çubuğunda min uzama % 15 olacaktır. Projede seçilen uç halkaları kalınlığı 12 mm ve genişlik 200 mm dir. AWWA’ da ASTM 570 uygunluğu aranmaktadır.. Sözleşmede ise ASTM A 283 standardına uyması istenmektedir. (Uygulamada 200 mm genişliğinde 9530 mm olarak seçilip daire haline getiriliyor) ASTM 283 : Standart Specification for low and intermediate tensile strength carbon steel plates Müteahhit ALKE 27.11.1997 tarih ve A-102 sayılı yazısında 5 ve 7 Bar klaslarındaki borular için ASTM A 283 Grade C kalitesindeki uç halkaları saçı uygunluğunu belirtmiş.. 9-11-13 bar klasındaki borular için ise DIN 17100 St 52-3 (EN 10025) kalitesindeki çeliğin kullanılmasının gereğini vurgulamış ve ekli hesap föyünü vermiştir. Akma sınırı (yield point ) 3 550 Kğcm2 olan bu çeliğin kalınlığı 9 bar için S=0.78 cm 11 bar için S=.96 cm 13 bar için S= 1.13 cm bulunmuştur. Seçilen kalınlık 12 mm. Buradan farklı kalitede iki grup uç halkaları çeliği kullanılacağı görülmektedir. Uç halkalarına ait yapılmış bir test görülmemektedir.

KAFES DONATI ( Steel bar ) Genelde kullanılacak donatıların sözleşmede ASTM 615 sağlanması istenmektedir. AWWA ‘da kafes donatıya gerek görülmemiştir. Meydana gelebilecek çatlamalara mani olmak için tedbir olarak konulmuştur. BONNA Firması tarafından deneme olarak yapılan borularda çatlaklar görülmesi bunun ne kadar isabetli olduğunu göstermektedir. Kafes donatı CASAGRANDE Firması tarafından gerçekleştirilen ÇGÖB boru projesinde boyuna istikamette 10 mm çapındaki çubuk 20 cm ara ile, radyal istikamette 8 mm çapındaki donatı 10 cm ara ile konmuştur. Bu defa ALKE’nin 10.11.1997 tarih A-101 sayılı yazı ekinde kafes donatının hesabı yeniden verilmiştir. Amaç borunun dış yüzünde meydana gelebilecek rötreyi önlemektir. Hesap sonu radyal donatı aynı kalmış ve 10 mm çapındaki boyuna donatı arası 40 cm olarak bulunmuştur. (Hidrostatik test Tuzla’da uç halkaları eklendikten sonra düşey pozisyonda yapılıyor. Sızıntı olan yerler gözden geçirilip yeniden teste tabi tutuluyor.)

ÇELİK SİLİNDİR HİDROSTATİK TEST: (Bölüm 3.53) alt sınır 20 000 psi = 138 Mpa = 1400 Kg/cm² üst sınır 25 000 psi = 172 Mpa = 1750 Kg/cm²

12 12

Hidrostatik deneylerde Tuzla Fabrikası’nda uygun değerler alınmaktadır.

KAYNAK İŞLERİ (Welding ) İşveren 3.12.1997 tarihli yazısında kalifiye kaynakçıların işe alınması, kaynakçıların DIN 8560 ve DIN 8561 normlarına göre denenmeleri konusunda Müteahhit’i uyarmıştır.

KALIPLAR HAKKINDA BİLGİ Tuzla’da 5 adet BONNA ve 2 adet CASSAGRANDE kalıbı vardır. Aralarındaki fark şöyledir. BONNA: Kalıp elle açılıyor. Dışında 12 vibratör var. Beton yayılarak kalıp içine yerleşiyor. CASSAGRANDE: Hidrolik olarak açılıyor. İçeride 4, dışarıda 8 olmak üzere 12 vibratör var. Beton üste dökülüyor. Kayarak alta yayılıyor. Betonda ayrışma olabiliyor.

BUHAR KÜRÜ Buhar kürü imalatçının deneyimi ile 6 saat uygulanmakta ve bu süre yeterli görülmektedir.

ÇEKİRDEK BETONU Bu bölümde betona giren malzemeler ve beton bileşimi incelenecektir. Bu konuda Müşavir Firma’nın “Beton Agregasının Temini “ adlı raporu ve Laboratuar Şube Müdürlüğü’nün Kasım 1997 tarihli “ Tuzla Beton Boru Fabrikası ÇGÖB ve Özel Parçaları İmalatı “ Beton Karışım Raporu bu incelemeye eklenmiştir.

SU : AWWA Şartnamesin’de suyun özelliklerinin ASTM C 94 uygun olması istenmektedir. DSİ 14. Bölge Müdürlüğü Tuzla’daki kuyu suyu ve Çayırova’daki kuyu suyu için Laboratuar Şube Müdürlüğü’nde analiz yaptırmıştır. Ekli 7.10.1997 tarih 4357 sayılı yazısında Tuzla Tesislerinde bulunan kuyunun suyunun tuzluluğu çok yüksek bulunmuş ve betonda kullanılması mahzurlu görülmüştür. Çayırova’da bulunan suyun ise beton ve kum yıkamada kullanılması uygun görülmüştür.

ÇİMENTO (Cement ) AWWA C 301-92 Şartnamesine göre ASTM C 150 deki şartları sağlaması istenmektedir. Sözleşmede ise TS 19 şartlarına uygun olması istenmektedir. Tuzla’da önce Nuh Çimento Fabrikası PÇ 42.5 kullanılmış, beton hesaplarında bu çimento göz önüne alınmış, daha sonra bir gerekçe olmadan Darıca Aslan Çimento Fabrikası’nın çimentosuna dönülmüştür. Aslan Çimento Fabrikası’nın kendi laboratuarlarında yaptıkları 30.11.1997 tarihli analizleri eklidir. Buna göre 28 günlük mukavemet 53.7 N/mm² =( 537 Kg/cm² ), özgül ağırlığı 3.12 gr/cm³ tür.

İNCE MALZEME (KUM)- Fine Aggregate AWWA Şartnamesine göre doğal ve kırma olarak kullanılacak ince kumun granülometrik bileşimi ASTM C 33 uygun olacaktır. İçinde yabancı cisimler olmayacaktır. Özgül ağırlığı (specific gravity ) 2.60 gr/cm³ ten aşağı olmıyacaktır.

13 13

ASTM C 33 : Standart specificatino for concrete aggregates Sözleşmede ise TS 706 şartlarına uyması istenmektedir. TS 706 : Beton Agregaları DSİ Tuzla ÇGÖB Boru Fabrikasında iki çeşit kum (ince malzeme) kullanılmıştır. KARTAL ve GEBZE KIRMA KUMU Kartal ve Gebze ocaklarından kırma kum 0-5mm boyutları arasında diğer kırma taşlar ile aynı özelliği göstermektedir. Özgül ağırlık 2.71 gr/cm3 , absorbsion oranı 0.80 Gebze Ocağı 1000 gr üzerinde yapılan eleme deneyinin sonuçları şöyle : Elek No elek çapı mm elek üstü gr Koordinat % 4 4.76 20 0.98 8 2.38 425 0.56 16 1.19 320 0.24 30 0.59 115 0.12 50 0.297 77 0.04 100 0.149 30 0.01 13 Toplam 1 000

PODİMA (Yalıköy) Deniz Kumu Karadeniz kıyısında Yalıköy civarlarından yasaklamalara rağmen alınmaktadır.! Aynı yerde DSİ’nin Arıtma Tesisleri için eleme tesisleri bulunmaktadır. Tüm Türkiye’de Arıtma Tesislerine buradan filtre kumu sağlanmakta, kıymetli bir kumdur. sarımsı içinde çok ince kavkı ihtiva etmektedir. Özgül ağırlığı 2.63 gr/cm³ , absorbsion oranı 1.05 Kırma kumda ise yabancı malzeme yok, daha bulanık daha fazla yıkama suyu istiyor. 100 gr numune üzerinde yapılan eleme deneyi sonuçları şöyledir. Elek No Elek çapı mm Elek üstü gr Koordinat % 4 4.76 10.1 0.99 8 2.38 18.4 0.97 16 1.19 21.3 0.95 30 0.59 75.3 0.87 50 0.297 787.3 0.09 100 0.149 76.8 0.01 10.6 Toplam 1 000 Bütün agregalar Tuzla’da kurulan yıkama tesislerinde yıkanmaktadır. Malzemeler kırılmış olarak gelmektedir. AWWA şartnamesinde doğal ve kırılmış kum tavsiye edilmekte, deniz kumu konusunda bilgi yoktur. Yıkanmadan sonra tuzluluğun ne olduğunun bilinmesinde fayda vardır. TS 3732 Beton agregalarında klorür tayini . Çözülebilir klor ionu çimento ağırlığının % 0.06 sını geçmemelidir.

14 14

İRİ AGREGA -KIRMATAŞ ( Coarse Aggregate ) AWWA ‘ya göre ASTM C 33 uygun olacak, kırılmış sert parçacıklardan oluşacak. Özgül ağırlığı 2.60 gr/cm³ den az olmayacaktır. Sözleşmeye göre ise TS 706 uygun olacaktır. Tuzla’da önce Kartal sonra Gebze ocaklarından kırmataş kullanılmıştır. Kartal kırmataşları siyah renkli yer yer kalsit damarlı sert kalkerlerdir. Gebze ocaklarından alınan kırmataşlar grimsi siyah renkli bol kalsit damarlı kalkerlerdir. Her ikisinin kullanılması da uygun görülmüştür. Tane çapları farklı iki çeşit kırmataş kullanılmıştır. Kımataş I , Kırmataş II . Bunların tane boyutları : Özgül ağırlıkları 2.70 gr/cm³ KIRMATAŞ I- Numune ağırlığı 2000 gr Elek Çapı Elek Üstü gr Koordinat % 3/8 “ 9.52 mm 42 0.98 4 “ 4.76 1583 0.19 375 Toplam 2 000

KIRMATAŞ II - Numune 2 000 gr 3/4 “ 19.1 mm (max) 0 1.00 1/2 “ 12.7 mm 750 0.38 3/8 “ 9.52 mm 1135 0.06 4 “ 4.76 mm 115 0.00 Toplam 2 000

Özellikleri verilen bu malzemelerle Laboratuar Şube Müdürlüğü tarafından yapılan beton karışım raporu bir süre uygulanmıştır. Deneylerle istenen mukavemetler elde edilmiştir.

SU/ ÇİMENTO ORANI : W/C water/ Cement Çimento miktarı AWWA C 301-92 bölüm 3.62 de belirtilmiştir. Burada l yd³ (yardaküp) beton için 560 libre olması istenmektedir. 1 yd³ =0.760 m³ ve 1 libre 254 Kg olduğundan l m³ beton için min dozaj 334 kg olmaktadır. Beton karışım raporunda W= 158 Kg (su) ve C= 350 Kg’ dır Raporlarda W/C oranı = 158/350 = 0.45 tir. AWWA Şartnamesinde 0.50 yi geçmemesi gerekir. TS 500 Betonarme şartnamesinde BS 40 betonu için W/C = 0.43 olmalıdır. Laboratuar Şube Müdürlüğü’nce hazırlanan beton karışım raporu bırakılarak 1 m³ beton için ekli karışım oranları uygulanmaya başlamıştır. Burada W= 165 Kg C= 375 Kg W/C = 165/ 375 = 0.44 Beton birim ağırlığı da 2.387 t/m³ den az olmamalıdır. Deneysel ölçülememiştir. Hesaplardaki birim ağırlık bu değerin üzerindedir. Beton çekirdeğin kalınlığı AWWA’ya göre çapın 1/16 sından az olmamalıdır. Bu değer 3000/16 = 187.5 mm . Projede beton çekirdeği 195 mm dir.

15 15

BETON BASINÇ TESTLERİ : AWWA Şartnamesi her gün en az iki defe ve yaklaşık her 38 m³ betonda da ilave test yapılmasını öngörmektedir. Bir beton borunun hacmi 23.46 m³ olduğu göz önüne alınmalıdır. AWWA şartnamesi 150 mm çapında ve 30 cm yüksekliğinde silindir kalıplarla test yapılmasını uygun görmektedir. DSİ Tuzla Fabrikası’nda testler yapılmakta ve uygun değerler elde edilmektedir.

HARÇ KAPLAMA (Mortar Coating) AWWA‘ya göre min kalınlık 3/4 inch = 19 mm olmalıdır. Projede kalınlık 28 mm dir. Sargı sırasında ısının 2 derecenin altına düşmemesi gerekir. Ağırlıkça bir ölçü çimento ve 3 ölçüm ince kum olmalı, mukavemet ve su emme testi yapılmalıdır.

BORU ÇAPININ ÖLÇÜLMESİ Tamamlanmış beton boruda çap bir toleransla projelendirilmiş çapa yakın olmalıdır. 3000 mm çapı için bu tolerans 19 mm olarak verilmiştir. Bu konuda bir ölçüm yapılmamıştır.

BORUNUN METRAJI : Uç halkası : 2 x 20 x 3.14 x 310 x 1.2 cm 7.8 gr/cm³ : 1000 = 359 Kg Çelik Gömlek : (2.98-2 x 0.20) x 3.14 x 310 x 0.3 cm x7.8 :1000 = 594 Kg Kafes donatı, 10 mm : 332 x 3.14 : 40 =26 26x 2.80 m x 0.617 Kg/m = 45 Kg “ 8 mm : 28 x 3.32 x 3.14 x 0.395 = 117 Kg Beton çekirdek : 3.14 (3.39x3.39-3.00 x3.00 ) x2.88 :4= 5.62 M2 5.62 m2 x 2.4 Kg/m³ =13509 Kg Kaplama (mor.coating) 0.86 m2 x 2.2. Kg /m³ =1890 Kg Öngerilme teli hariç toplam ağırlık 16.514 ton Özel Parçalar (2.26) Tahliye, vana, dirsek, redüksiyon projelendirilip imalatçıya verilecektir. Boru Birleşimi (2.24) Çelik gömleğe monteli konik bitiş parçalarının birbirine geçmesi ile borular birleştirilir. Borunun içinden dolgu kaynağı yapılır. İmalat (2.26) Beton harcı, kaynak işlerine ait test ve inceleme raporları hazırlanıp işverene onay için verilecek. İŞARETLEME -Seri numarası -Çekirdeğin döküm tarihi -Çap -Basınç klası (Bar) -DSİ Amblemi borulara konulacaktır.

16 16

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

ALKE Firması beton boru yapımında öncü bir kuruluştur. DSİ Kontrolluğunda yapılan boruların kaliteleri deneyler ve çeşitli kontrollarla sağlanmaktadır. Ancak gene konuların açığa çıkması, ve teknolojik birikimin artması için bazı ilave deneylerin yapılmasının faydalı olacağı açıktır. Bu anlamda ÇGÖB boruların yapımına ilişkin en önemli kaynak olan AWWA C 310-92 şartnamesi Alke tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir. Burada anlam ve terim hataları vardır. Bunun iki-üç kişilik bir komisyon tarafından gözden geçirilerek DSİ tarafından onaylanması iyi olur düşüncesindeyim. Benzer şekilde gene aynı komisyon tarafından AWWA Manuel M9 şartnamesinin de Türkçe’ye kazandırılması gerekir düşüncesindeyim. Silindir gömlek, uç halkaları çeliklerinde de mukavemet ve uzama deneyleri yapılmalıdır. Çekirdek betonunda olduğu gibi kaplama harcında (mortar coating ) mukavemet ve absorbsiyon testi yapılmalıdır. Tamamlanmış borunun daireselliği hassas biçimde ara ara ölçülmelidir. Agrega ocakları değiştirilmemeli, değiştiğinde beton karışım hesapları yenilenmelidir. Öngerilme telinin sarma ve nihai mukavemeti ölçülmelidir.

Değerlendirmek üzere arz ediyorum. 20 Ocak 1998

MEHMET BİLDİRİCİ İnş.Y.Müh.

17 17

Boruların önünde

18 18

TARİHİ SU YAPILARINDA SUYUN BASINÇLA İLETİMİ ÖLÇÜMÜ VE YÜKSELTİLMESİ FETHİYE 1998

21-23 EYLÜL 1998 TARİHİNDE

MUĞLA FETHİYE’DE YAPILAN

DSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNCE YAPILAN

SU MÜHENDİSLİĞİ PROBLEMLERİ SEMİNERİ’NE (V)

SUNULMUŞ

BÖLÜM 6 /1-15 SAYFALARDA YAYINLANMIŞTIR

1

2

3

4

TARİHİ SU YAPILARINDA, SUYUN BASINÇLI İLETİLMESİ, ÖLÇÜLMESİ VE YÜKSELTİLMESİ

Mehmet BİLDİRİCİ İnşaat Yüksek Mühendisi-Araştırmacı, Yazar

Atakan Sok. 11/7 -Mecidiyeköy, Şişli -İstanbul

ÖZET

İlkçağ’da felsefe, edebiyat, güzel sanatlar yanında, su yapıları ve diğer yapı işlerinde önemli gelişmeler olmuştur. Planlı kurulan kentlere uzaklardan su getirilmiştir. Kent içlerinde “Nympheaum” adı verilen anıtsal çeşme ve hamamlar yapılmış ve bunlarda ortaya konan sanat ve işletme yöntemleri, uygarlığın ölçüsü sayılmıştır. Şüphesiz bu yapılanlar hidroloji konusunda meydana gelen gelişmelerle ile sağlanmıştır. Daha sonraki çağlarda bunlar işletilememiş ve pek çoğu terkedilmiştir. Anadolu bu konuda pek çok kalıntı ile birlikte dünya’da eşsiz bir zenginliğe sahip bulunmaktadır. Ancak bu konuda çalışmalar ve araştırmalar yenidir. Ayrıca tarihi su yapılarının araştırılmasının, arkeologlarla işbirliği içinde mühendislerce yapılması gerekmektedir. Bu bildirimizde suyun basınçla iletimi, debinin ölçülmesi ve mekanik yöntemlerle yükseltilmesi konularında bazı örnekler sunulacaktır.

SUMMARY Beside the philosophy, literature and fine arts, in the construction of buildings and the water supply systems, very important developments were happened in the classical era. The water was supplied from very far distances to the skilfully planned cities and the monumental fountains called “Nymphaeum” and the luxurious baths were accepted as the level of the civilization. These developments have been obtained with the high technology and the hydrology. These systems could not been operated and have been deserted for the lack of knowledge in the mediaeval era. Anatolia has a very rich background with hundreds of ruins of water supply systems in the world. In this article some information about the inverted siphons, the measurement of water discharge and the rising of water will be discussed.

5 1. İLKÇAĞDA HİDROLOJİ KONUSUNDA KAYNAK KİŞİLER

1.0 Genel İlkçağda diğer bilim ve sanat dalları yanında Hidroloji konusunda da çok önemli gelişmeler olmuş. bunların sonucu mühendislik şaheserleri ortaya konmuştur. Önce kısaca bu konuda öncü kişiler hakkında bilgiler sunulacaktır. Çünkü bu öncüler ve uygulamaları hep karşımızda olacaktır.

1.1. Thales (M.Ö. 6. Yüzyıl) Aydın ili sınırları içinde Miletos (Milet) kentinde yaşamıştır. İlkçağın 7 bilge kişisinden biridir, bunun dışında yaptıkları dışında hayatı hakkında bilgi azdır. Filozof, matematikçi, astronom olarak bilinir. Batı düşünce ve geleneğini başlatan kişi olarak kabul edilir. M.Ö. 585 yılında meydana gelen güneş tutulmasını önceden hesaplamıştır. Bilinen matematik formülleri yanında, Kızılırmak üzerinde bir çevirme kanalı açtırarak nehirde suyun yüksekliğini düşürdüğü ve Lidya ordusunun geçişini sağladığı Herodot tarihinde belirtilir.

1.2. Archimedes ( M.Ö. 287-212) İtalya’da Syracuse kentinde Grekler tarafından kurulmuş bir kentte yaşamıştır. İskenderiye’de bulunmuş ve kendisini tamamen bilimsel çalışmalara vermiştir. Hidrostatiğin temel kanunu onun buluşudur. Sıvı içinde yüzen bir cisim, işgal ettiği sıvının ağırlığı kadar bir kuvvet ile aşağıdan yukarı doğru kaldırılır. Bunu hamamda yıkanırken farkına vardığı ve “Eureka, Eureka “ Buldum, Buldum diye bağırarak çıplak sokağa fırladığı anlatılır. Mekanikte sonsuz vidanın, hareketli makaraların, dişli çarkların icadı ona mal edilir. Kaldıraç kuramını o ortaya koymuştur.Roma orduları Syracuse’ye girdiğinde onu ölüler arasında bulmuşlardır.

1.3. Heron (l. yüzyıl ) Kesin olmamakla 1. yüzyılda Mısır’da İskenderiye’de yaşadığı kabul edilmektedir. Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. Makineci (Mekhanikos) olarak bilinir. İlkçağ teknolojisi konusunda çok önemli bir bilgi kaynağıdır. Çeşitli makine tasarımları vardır. Ancak bunların büyük bölümü eğlendiren ve şaşkınlık uyandıran tasarımlardır. Peri Dioptoros adlı eserinde çok kepçeli zincir, burgu, tambur konusunda tasarımlar vardır.(Ref:5)

1.4. Vitruvius (M.Ö. 84 ? - ? ) Tam ismi Marcus Vitruvius Pollio’dur. Julius Caesar ve ilk Roma imparatoru Augustus döneminde yaşamıştır. Hayatı hakkında fazla bilgimiz yoktur. Vitrivius’un Latince olarak yazdığı “ De Architectura “ adlı 10 kitap halindeki eseri Roma dönemi mimarı ve su yapıları için bugüne gelen en önemli kaynaktır. İlk 7 kitapta mimari yapılar hakkında bilgiler, burada kullanılan yapı malzemeleri ve onların özellikleri hakkında insanı şaşırtacak bilgiler vardır. Sekizinci kitap ise tamamen su konularına ayrılmıştır. Önemli olduğu için bölüm başlıkları aşağıya çıkarılmıştır. (Ref:9)

6

Bölüm 1 : Suyun Bulunması Üzerine Bölüm 2 : Yağmur Suyu Üzerine Bölüm 3 : Değişik Suların Yapısı Üzerine Bölüm 4 : Suların Test Edilmesi Üzerine Bölüm 5 : Seviyelendirme (Nivelman) Metodları Üzerine Bölüm 6 : Su Yolları, Kurşun ve Toprak Borular Üzerine Son kitabında ise su pompaları, su çarkları, vs gibi mekanik aletlere ayrılmıştır. Bunlar hakkında bilgiler ve şekiller verilmektedir. Vitruvius’un bu eserini M.Ö 27 yılından önce kaleme aldığı kabul edilmektedir.

1.5. Frontinus ( 35-103) Roma dönemi su kaynakları ve su mühendisliği konusunda diğer çok önemli bir kaynakta Frontinus’dir. Aynı zamanda yönetici ve politikacı olan Frontinus 73 yılında konsül olarak seçilmiştir. Britanya valiliği görevinde bulunan Frontinus 82- 83 yıllarında Prokonsül olarak Hierapolis (Denizli -Pamukkale) de görev yapmıştır. 97 yılında İmparator Nerva tarafından, çok önemli bir görev kabul edilen Roma Su Yolları yöneticiliğine getirilmiştir. Çok önemli bir kaynak olan “ Des Aqueductu Urbis Romae - Roma Su Yolları “ adlı eseri çok önemli bir kaynaktır.

2. BASIÇLI SU İLETİMİ 2.0 .Genel Su iletimi kargir galeriler, borular ve kayalara kazılma üstü kapalı kanallarla gerçekleştirilmiştir. Serbest akış ile su ileten toprak borular yaklaşık 5000 yıldan buyana Sümerler, Hititler dönemlerinden beri kullanılmıştır. Üretimleri Türkiye’de 1960 yılına kadar devam etmiştir. Küçük yerleşim yerlerinde halen hizmet gören tesisler bulunmaktadır. Künk, pöhrek ismi verilen bu boruların et kalınlıkları incedir. Vitruvius’ta sağlıklı ve ekonomik oldukları için bu boruların kullanılmasını salık vermektedir.

2.1. Basınçlı Borular Bir U borusunun kollarındaki su seviyesi aynıdır. Bir koldan su verilirse öbür kol seviyesine çıkar, ikinci kol biraz düşükse, seviye farkına ve boru kesit alanına bağlı olarak su bu koldan akar. İlkçağda insanlık bu hidrolik kuralın farkına varmışlar ve bunu vadilerin aşılmasında, su kemerlerine alternatif olarak su iletiminde kullanmışlardır. Tarihi su yapıları literatüründe buna ters sifon “Inverted Siphon” denilmektedir. Sifon yapısının geçtiği vadi tabanında meydana gelen basınç boru tarafından karşılanmalı ve sızdırmazlık sağlanmalıdır. Sifonun boşaltılıp temizlenmesi içinde önlem alınmalıdır. M.Ö. 2. binde Girit adası Knossos sarayında siphon uygulamasının bulunduğu yapılan kazılar sonucu belirlenmiştir. Basınçlı borularda kullanılan malzemelerde

7 çeşitlidir. Bunlar toprak, kurşun ve taş olarak karşımıza çıkmaktadır. Sifonu oluşturan borular bazen tamamen vadi tabanına döşendiği gibi, bazı hallerde basıncı kısmen düşürmek için duvar veya, su kemeri üzerine alınmıştır

2.1.1. Toprak Borular Ters sifonlarda kullanılan toprak borularda boru et kalınlıkları artırılmıştır. Vitruvius bu konuda kalınlık en az 2 parmak (digiti) olmalıdır demektedir. 1 digiti = 1.85 cm olduğuna göre, et kalınlığı 2x1.85= 3.7 cm olmalıdır. Basınç altında su ileten toprak borulara tarihte ilk defa M.Ö. 2. yüzyılda Bergama Krallığı’nın başkenti Bergama (Pergamon) da rastlanılmaktadır. Bergama kentinin orta kesimine, Bergama çayı vadisinin doğu yamacından iki iletim hattı ile su getirilmiş ve kente girişte 25 m derinliğinde vadi ters sifon ile aşılmıştır. Burada et kalınlığı fazla toprak boru kullanılmıştır. borular,18 cm çapında, 7 cm et kalınlığındadır. ( Ref: 7-sayfa 43). Boru bağlantıları 50 cm lik taş bloklarla sağlanmıştır. Burdur-Bucak-Kremna kentinin Roma döneminde yaptırılan su yollarında da basınçlı toprak borular kullanılmıştır (Ref : 6) . Gene aynı dönemde yapılmış Patara (Antalya-Kaş-Ovagelemiş ) kenti su yollarında taş borular yanında et kalınlığı fazla toprak borular tespit edilmiştir.(Ref:2). Bu bilgiler aşağıdaki gibi tablo haline getirilebilir.

Yeri Çapı (cm) Kalınlık (cm) Dış çap(cm) Boyu(cm) Vadi derinliği (m) Bergama 18 7 32 - 25 Kremna 8 8 24 42 - Patara 9 10 29 41 -

Toprak boruların kesiti

8 2.1.2. Kurşun Borular Basınçlı su yollarında dökme ve kıvırma kurşun borulara da rastlanılmaktadır. Dökme borular Helenistik dönemde, kurşun plakaların kıvrılarak boru haline getirilişi Roma dönemindedir. Bu konuda Anadolu’da iki ilginç uygulama vardır. İlki Efes kentinde Artemis tapınağı temellerinde yapılan kazılarda 1972 yılında ortaya çıkmıştır. Kurşun borular taş bloklarla birbirlerine bağlanmıştır. Bir örnek Efes Müzesi’nde sergilenmektedir. Ne zaman ve hangi su yolunda kullanıldığı konusunda yeterli bilgi yoktur. (Ref 7 sayfa 52) Diğeri ise Bergama’da Madradağ’dan gelen su yolunda kullanılan kurşun borulardır. 200 m derinliğinde bir vadiden su aşırılarak Akropol’e ulaştırılmıştır. Plan 1 de sistemin kesit ve planı verilmiştir. (Ref:4) Yirminci yüzyıla gelene kadar bu basıncın bulunduğu bir su tesisine rastlanılma- maktadır. Dünyanın en harika su yapısı kabul edilebilir. Tesis Bergama Kralı Eumenes II ( M.Ö. 197-159) döneminde yaptırılmıştır. Kurşun borularla ilgili toplu bilgiler de şöyledir : Yeri İç çapı (cm) Kalınlık (cm) Dış Çap (cm) Boyu (m) Vadi Derin. Efes 8 4.5 17 60 Efes (Taş manşon) 18 - - 35 Bergama (Madradağ) 17.5 5.5 28.5 1.20-1.80 201 m Lyon (Roma Dönemi) 6 mm (Plaka kıvrılarak)

9 2.1.3. Taş Borular Roma döneminde boyutları 0.80 -1.00 m civarında taş blokların içi silindir gibi oyularak boru haline getirilmiş ve birbirlerine geçmeli olarak bağlanmıştır. İmparatorluk sınırları içinde yaklaşık 32 yerde bu sistemin uygulandığı tespit edilmiş (Ref:11) olup bunun yarısı Anadolu’da İzmir-Ankara-Antalya üçgeni içindedir. Konu bu yönden araştırılmaya değer ve Anadolu insanının yapı sanatındaki üstünlüğünü sergileyen başka bir örnektir. Bugüne gelen ve görülmeye değer olan tesis Patara su yolunda olandır. Bu suyolunda bulunan Delikkemer’de kullanılmış boru resmi eklenmiştir.

Basınçlı taş boruların kullanıldığı kentler ve tespit edilebilen boru çapları şöyledir. ( Ref: 8) Kent İsmi Yeri Boru İç Çapı (cm) Diğer Patara Antalya-Kaş-Ovagelemiş 30 Delikkemer Antiocheia Isparta-Yalvaç 23-28 Ankyra Ankara 22-30 Aspendos Antalya-Serik-Belkis 28-30 Su Kemeri Üzerinde Laodiceia Denizli 26-29 Çift Borulu Smyrna İzmir 13-22 Kıbyra Burdur-Gölhisar 18 Oinoanda Muğla-Fethiye-Seki 17.5 Ephesos İzmir-Selçuk 15.5 Aphrodisias Aydın-Karacasu-Geyre Tralles Aydın Alabanda Aydın-Çine-Araphisar Akmonia Uşak-Banaz-Ahat Prymnessos Afyon-Sülün Apameia Afyon-Dinar Trapezopolis Denizli-Buldan- Kadıköy

ANADOLU DIŞINDA ROMA İtalya 32-40 cm Kudüs (Jerusalem) İsrail 38 cm Arezzo İtalya 35 cm

10

Patara su yolunda taş boru

Taş boruların dizilişi (Nezihi Fıratlı)

Taş boruları dizilişi (kesit)

11

Patara’ya su taşıyan Delik Kemer’den görünüş

Patara’ya su taşıyan Delik Kemer’den görünüş

12 2.2. SONUÇ

Basınçlı boruların kullanıldığı sifon yapıları çok büyük bir teknoloji sergilemekle birlikte,kullanımı ve bakımı hem çok güç ve çok pahalı ve hem de bilgi ve beceri ister. Tıkandığında sökülüp temizlenmesi gerekir.. Bu yönden çalıştırılmaları uzun ömürlü olmamıştır. Sızdırmazlık sağlamakta çok önemli bir problemdir. Bu konuda Vitruvius sönmemiş kireç ve zeytinyağı karışımını önermektedir. Öte yandan kurşun borunun insan sağlığına zararlı olduğunun farkına varılmıştır. Bu konuda Vitruvius’un uyarıları vardır. Ayrıca kurşun pahalı bir madendir. Başka alanlarda kullanılması tercih edilmiştir. Bunun yerine vadilerin su kemerleri ile aşılması ve suyun serbest akışı ile iletilmesi çok daha uzun ömürlü olmuştur.

3. BORU STANDARTLARI VE DEBİ ÖLÇÜMÜ 3.0 Genel Roma döneminde su ileten boruların kesitleri standart hale getirilmiştir. Bu şekilde borular isimlendirilmiş ve geçirdikleri debilerde hesaplanmıştır. Boru standartları için Romalı yazarlar Vitruvius ve Frontinus’ta birbirine benzer ancak yöntemler karşımıza çıkmaktadır. (Ref : 1 ve Ref : 3). Şimdi bunları inceleyelim.

3.1. Vitruvius Yöntemi Roma döneminde kullanılan bir ölçü birimi digiti (parmak) olup metrik karşılığı 1.85 cm dir. Çevresi 5 parmak olan birim boru (Beşlik Boru -Quinaria ) olarak alınmıştır. Hesap kolaylığı bakımından Π= 25/8 kabul edilmiştir. Buradan boru iç çapı 1.59 digiti, ve 1.59 x 1.85 = 2.94 cm bulunur. Vitruvius tarafından geliştirilen boru tablosu şöyledir : (Ref: 3 sayfa 27 )

Boru İsmi İç Çapı Çevresi Kesit Alanı Debi

Digiti Cm Digiti Cm Cm2 Quinariae 5 quinaria 1.59 2.94 5 9.25 6.81 1.62 8 octonaria 2.55 4.71 8 14.8 17.43 4.15 10 denaria 3.18 5.89 10 18.5 27.24 6.48 20 vicenaria 6.37 11.78 20 37.0 108.93 25.94 50 quinquagenaria 15.9 29.44 50 92.5 680.86 162.11 100 centenaria 31.8 58.89 100 185.0 2723.45 648.44

Not: 15, 30, 40, 80 lik boruların değerleri tabloya eklenmemiştir

3.2. Frontinus Yöntemi Burada boru iç çapları için,1/4 digiti’lerin katları esas alınmıştır. Beşlik boruda (quinaria ) çap : 5 x 1/4 digiti, metrik sistemde ise 5/4 x 1.85 = 2.31 cm dir.

13 20-120 lik borularda ise digitikare cinsinden kesit alanı esas alınmıştır. Kesit alanı 20 digitikare , ve çap r ise 20 = 3.14 x r² buradan r= 5.05 digiti olur. Frontinus tarafından, 26 boru için geliştirilen standartlardan da örnekler verilecektir.

Boru İsmi İç Çapa Çevresi Kesit Alanı Debi

Digiti Cm Digiti Cm Cm2 digiti2 quinariae 5 quinaria 5/4 2.31 3.93 7.27 4.20 1.00 8 senaria 8/4 3.70 6.29 11.63 10.75 2.56 10 denaria 10/4 4.63 7.86 14.54 16.80 4.00 20 vicenaria 20/4 9.25 15.72 29.07 67.20 16.00

20 vicenaria 5.05 9.34 15.85 29.32 68.45 20 16.26 50 quinquagenaria 7.99 14.76 25.07 46.39 171.0 50 40.73 100 centenaria 11.28 20.87 35.46 65.60 342.0 100 81.45 120 centenumvicenum 12.36 22.86 38.83 71.84 410.5 120 97.75

3.3. DEBİ ÖLÇÜMÜ Frontinus tablosunda, çapı 2.31 cm ve kesit alanı 4.20 cm² olan borunun geçirdiği debi 1 quinaria’dır. Her iki yazarda debiyi kesit alanı ile belirlemektedir. Debi ise saniyede geçen metreküp veya litre su miktarıdır. Diğer bir deyişle kesit ile hızın çarpımından meydana gelir. Burada ise hız faktörü göz önüne alınmamıştır. Ancak Frontinus debinin hız ile değiştiğinin farkında idi. Hızın ise kanalın eğimine bağlı olduğunu biliyordu (Ref :33 sayfa 30 ) Frontinus tarafından yapılan ölçümler daha doğru idi. Çevrenin, çapa oranı, yanı Π sayısı Frontinus’un hesaplarında 22/7 , Vitruvius’ta ise hesap kolaylığı bakımından yaklaşık 25/8 =(3.125 ) alınmıştır.

4. SUYUN MEKANİK OLARAK YÜKSELTİLMESİ 4.0 Genel Suyun yükseltilmesi konusunda çeşitli uygulamalar bulunmaktadır. Bunların en basitleri ve pek çok ülkede kullanılanı “şaduf”,serenli kuyudur. Mekanik yöntemlerin uygulanmasına örnek ise, burgular, çarklar, ve zincirle su çeken tulumbalardır. İtalya’da Stabian hamamlarına yeraltı su kaynaklarından 25 m yüksekliğe su yükseltilmiştir. Benzer uygulamaya İngiltere’de Roma kolonisi Lincoln’de rastlanılmıştır. (Ref :10 ) Benzer uygulamalara Türkiye’de de rastlamak olasıdır. Burdur-Bucak’taki Kremna kentinde, kente gelen suyun kente verilmesi için yaklaşık 30 m yükseltilmesi gerekir. Bunu kanıtlayan yapı kalıntıları da yapılan araştırmalarda tespit edilmiştir. (Ref : 6)

14 4.1 Su Burguları Bu bölümde iki örnek incelenecektir. Bir tanesi Vitruvius’ta bahsedilen Su burgusu, diğeri ise yakın zamanlara kadar Mısır’da uygulanan Arşimet (Archimedes) burgusudur.

4.1.1. Vitruvius Burgusu Vitruvius’un “On Architecture “ adlı eserinin 6. kitabında çok ilginç bir su burgusu (su helezonu) hakkında bilgiler bulunmaktadır. (Ref :9 sayfa 307-310). Bir özet buraya alınmıştır. “Bu araçla çok su çekilmesine karşı, su çarkı kadar suyun yükseğe çıkarılamadığı belirtilmektedir. Aracın yapımı şöyle : Önce bir ağaç tomruk alınır. Düzgün bir silindir elde edilene kadar düzeltilir. Her iki baştaki eşitlenmiş daire kesitleri, önce dörde ve daha sonra sekiz eşit parçaya bölünür. Bu şekilde dairenin çevresi de 8 eşit parçaya bölünmüş olur, ve noktalanarak belirlenir. Silindirik yüzeyde bu noktalar birleştirilerek 8 paralel çizgi elde edilir. Sekiz paralel çizgiler üzerinde çapın 1/8’leri hesaplanarak noktalanır, bunlar birleştirilerek dikey daireseller elde edilir. . Bu şekilde silindirik yüzeyde kareler meydana gelir. Daha sonra bir baştan başlayarak karelerin köşegenleri birleştirilerek vida şeklinde bir eğri elde edilir. Vida şeklinde elde edilen eğri silindir yüzey üstünde 5 defa döndürülür. Söğüt ağacından kesilmiş şeritler, ziftlenerek bu eğriler üzerine getirilir, ve üst üste çakılır ve kanatlar elde edilir. Silindirik tomruğun çapı iki katına çıkacak şekilde kanatlara yükselti verilir. Bu şekilde elde edilen kanatların dışına bir kutu boru yapılır. Kanatlar ortadaki silindire değil bu dış kutu boruya tespit edilir. Dış kutu boru da basınca dayanıklı yapılmış bir ağaç borudur. Su sızdırmazlığı için araları ziftlenir ve su basıncı için dışına demir şeritler dolanır. Ayrıca aşınmayı önlemek ve mukavemeti artırmak için uçlarına da demir parçalar monte edilir. Burgunun nasıl bir meyille konacağı hakkında bilgi bulunmaktadır. Burgunun boyu 5 kabul edilirse, yükseklik 3 , yatay mesafe 4 olarak alınması önerilir. Diğer bir deyişle Pytagoras (M.Ö. Sisam 570-480) dik üçgeni esas alınmaktadır. Böylece burgu ekseninin yatayla yaptığı açı 37 derece olmaktadır.. Çalıştırılması hakkında fazla açıklama yoktur. Ortadaki silindirik ağaç sabit duracak ve etrafındaki dış boru ve ona bağlı kanatlar döndürülecektir. Nümerik bir örnek de verilebilir. Ortadaki silindirik ağaç (kiriş) çapı d= 15 cm alalım. Boy L= 5 d = 16 d kabul edilmektedir. L= 16 .0.15=2.40 m olur. Dış borunun çapı 240 cm : 8 = 30 cm olur Silindir üzerindeki karelerin kenarları 25/8 x 15 : 8 = 5.88 cm olur. Suyun yükseltilmesi (h) ise Sin 37 = 3/5 = h/2.4 h= 1.44 m olmaktadır.

15 4.2. Arşimet (Archimedes) Su Burgusu Arşimet’in bulduğu kabul edilen ve yakın zamanlara kadar Mısır’da kullanılan helezon şeklinde bir su burgusuna ait bir fotoğraf buraya alınmıştır. Tablo 4 -Ref 11, cilt 1 sayfa 535)

4.3 Su Çarkları Yatay bir eksen etrafında dönen çarklar yapılmakta ve dışlarına su taşıyan kovalar konarak suyun yükseltilmesi sağlanmaktadır. Su, çarkın çapı kadar yükselmekte ve tepe noktaya gelirken bir kanala suyu boşaltmaktadır. Çarklar ağaç malzeme ile yapılmaktadır. Vitruvius’ta da sözü edilen çarklar yeniden keşfedilip İran ve çevresinde kullanıldığından “ Acem Çarkı -Persian Wheel “ olarak bilinmektedir. Roma döneminde maden ocaklarında meydana gelen suları uzaklaştırmak için insan gücü ile çevrilen çarkların bulunduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır. Çarklarla suyun 6-7 m yükseltilebileceği görülmektedir. Türkçe’de dolap olarak da bilinen çarklarla ilgili şair-derviş Yunus Emre’nin deyişi de burada hatırlanmaya değerdir. Benim adım dertli dolap Suyum akar yalap yalap

4.4. Antakya Kentinde Su Dolapları Antakya kenti ilk çağlarda çok büyük kent iken, depremler ve savaşlar yüzünden eski görkemini koruyamamıştır. Geçen yüzyılda Asi nehri üzerinde çok güzel dolap örnekleri bulunmakta idi. Bu dolapların yüksekliği ve çapı hakkında yandaki 2 katlı değirmen bir fikir vermektedir. Dolapların çevrilmesi nehirdeki su ile sağlanmaktadır. ( Ref 12 - Fotoğraflar sayfa 189-192 ) Fotoğrafta iki seviyeden su alınışı ilgi çekicidir. Antik yazarlar Antakya kentine çok bol su sağlandığını yazmaktadırlar.

16

Antakya’da nehirden suyu yükselten dolaplar (Demir Ataman Ref 12)

Antakya’da nehirden suyu yükselten dolaplar (Demir Ataman Ref.12)

5. Serenli Kuyu Yere dikilmiş iki ağaç direğe, yatay olarak bağlanmış üçüncü bir direğin bir ucuna ağırlık, diğer ucuna su kovası bağlanmıştır. Ağırlığı dengelenmiş kova kolayca elle yukarı çekilmektedir. Bu kuyulara haritalarda rastlanır ve Serenli Kuyu (Sweep Well ) olarak gösterilir. Arapça ismi “şaduf” tur. Konya ovasında çok eski zamanlardan beri bu kuyular görülür ve halk ağzında “Cıngırık “ olarak söylenir. Konya’nın 60 km kuzey doğusunda Savatra kentinde çok derin kuyuların bulunduğu, ve buradan çekilen suların para ile satıldığını 2000 yıl önce yaşamış Coğrafyacı Strabo bize aktarmaktadır.

6. Tulumbalar Hayvan gücü ile yatay bir dişlideki kuvvet, düşey dönen bir dişliye aktarılmakta, bu ise suya sarkıtılmış bir zincir ve üzerindeki su taşıyan baklaları yukarı çıkarmaktadır. Bu konuda ilk çağda uygulamalar olduğu bilinmektedir. 1930 ve 1940’lı yıllarda bu sistem bolca uygulanmıştır. Zincir bir boru içinde dönmekte ve lastik tapalarla suyu yukarı almakta idi. Konya-Kadınhanı-Kolukısa beldesinde derin kuyularda bunlar kullanılmaktadır.

17 REFERANSLAR

1 Bildirici M.(1996)- “Eski Su Temin Sistemlerinde Debi Ölçümü” DSİ Teknik Bülteni sayı 85- sayfa 23-26 2. Büyükyıldırım G. (1994) - Antalya Tarihi Su Yapıları- DSİ Genel Müdürlüğü Ankara 1994 3. Fahlbusch H. (1987) -”Vitruvius and Frontinus, in the Roman Period” Internatioanal Association for Hydaulic Research”- page 23-32- Boston 1987 4. Fahlbusch H. - “ Pressure Conduits in Ancient Aquaeducts “ 5. Landels J. (1978) - Engineering in the Ancient World “ Eski Yunan ve Roma’da Mühendislik “ olarak Bıçakçı B. tarafından Türkçe’ye çevrildi. 6. Owens E. (1991) -Kremna Aqueduct and Water Supply System - Greece-Rome 1991 Vol 38- page 41-59 7. Öziş Ü. (1994) - Mühendislik Tarihi Açısından Türkiye’de Eski Su Yapıları “DSİ Genel Müdürlüğü Ankara 1994 8. Stenton C.- Coulton J.- “ Oinoanda- The Water Supply and Aqueduct- Anatolian Studies 9. Vitruvius - “ İngilizce çeviri “Vitruvius On Architecture” by Granger -London 1962 10. Oleson J - Greek and Roman Mechanical Water Lifting Devices-Toronto 1984 11. Encyclopedia İnternational - Grolier-Newyork 1963 12. Demir Ataman- Through The Ages, Antakya -Akbank Yayını -İstanbul 1996

18

HISTORICAL IRRIGATION IN THE PLAIN OF BAYBURT

İSPANYA GRENADA’DA 1999 YILINDA

GERÇEKLEŞEN

17TH ICID (INTERNATIONAL CONGRESS ON IRRIGATION AND DRAINAGE)

KONGRESİ İÇİN HAZIRLANMIŞTIR

MAKALE, BİLDİRİLER KİTABINDA

SAYFA 71-86

R 7 OLARAK YAYINLANMIŞTIR

KATILMADIĞIMIZ BU TOPLANTIYA

BU İMKAN PROF. DR. H. FAHLBUSCH

TARAFINDAN SAĞLANMIŞTIR

BİLGİSAYARLI RESİMLER

ÖZTUĞ BİLDİRİCİ TARAFINDAN

GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR

1

2

3

4

5 HISTORICAL IRRIGATION IN THE PLAIN OF BAYBURT

IRRIGATION HISTORIQUE DANS LA PLAINE DE BAYBURT

MEHMET BİLDİRİCİ İ. ÖZTUĞ BİLDİRİCİ Civil Engineer Surveying Engineer Atakan Sokak 11/7 Mecidiyeköy- İstanbul İTÜ Faculty of Civil Engineering İstanbul Turkey Turkey

ABSTRACT Bayburt is a small city in the Eastern Black Sea region on the Trabzon-Iran transit route. It has 34.000 inhabitants according to 1990 census. Bayburt is 176 km far from Trabzon on the Black Sea coast and 124 km from on the silk route to Iran and Asian continent. Bayburt Plain is surrounded by the mountains in the North and in the South as Karadeniz and Otlukbeli mountains. Average altitude of the plain is 1800-1500 meter. Bayburt city center is in the Eastern part of the plain. Bayburt Plain is set on the headwaters of Çoruh River. The creeks, Pulur, Lori, Haho and the Çoruh River irrigate the semi arid plain with earth canals without monumental structures that have been constructed in the old ages. Old irrigation systems in Bayburt Plain are very important in the economic life of today, even in the past. It can be accepted as the granary of Black Sea region. In this article we will try to discover these historical irrigation systems in the perspective of the history of the region. RESUME Bayburt est une petite ville qui de trouve dans la region de l’orient de Karadeniz. Elle est en meme Temps un passage sur la destination vers Trabzon-Erzurum ainsi que vers le pays de l’İran. 34.000 d’habitant restent dans cette ville. La distance entre la ville d’Erzurum avec Bayburt est 124 km , avec Trabzon est 176 km . Le hauteur de la mere de cette ville est 1800-1500 m La plaine de Bayburt a des ressources de l’irrigation comme la riviere de Çoruh ainsi que cette reviere de nouverie avec les revierlettes de Pulur, Lori et avec Haho 80 villages de la region profitent depuis les anciens temps jusq au nos jours avec de l’eau de revieres,grace a cela la plainte de Bayburt procure le besoine de l’agriculture de toute la region de l’orient de Karadeniz. Dans notre expose nous tacherons d’analyser et d’expliquer le system d’irrigation historique de cette region.

6 1. INTRODUCTION Modern Turkey, Anatolia, or Asia Minor in the past, was the cradle of several civilizations since the Neolithic era. Many races and civilizations passed in the region. Trabzon, a big and populous city in the sea side, Gümüşhane and Bayburt inside have been the centers of trade and culture in the Eastern Black Sea region. All have rich historical background with the masterworks and the edifices of Roman, Byzantine, Armenian, Pontus, Seljuk and Ottoman periods. The irrigation systems, roads, underground water mains etc. are substructures without having monumental edifices that are very important in the economic life of the cities. There are so many irrigation systems to be explored and investigated in Turkey. This branch of the history is very new even in Europe. We have found very important documents from “Devlet Su İşleri” - shortly DSİ- (State Hydraulic Works) about the irrigation systems of Bayburt Plain and visited the area and decided to discover the systems (DSİ 1960 and DSİ 1987).

2. WATER RESOURCES The climate of the region is semi arid with dry summers and cold moist winters. The annual precipitation is about 450 mm, this value is over 2500 mm in the coastal province centre of Rize. The water resources of Bayburt Plain, which is surrounded in the North and South by the mountains, are the creeks as Pulur, Lori, Haho and Çoruh rivers shown in Figure 1. The creeks Pulur, Lori and Haho unite at Çıphınıs and are named as Çoruh, which was Akampsis in the past. It flows over Bayburt to İspir, Yusufeli, Artvin Borçka and crosses the Turkish border enters into the Republic of Georgia and flows into the Black Sea. The hydrological documents about Çoruh at Laleli (Kındız) observation point, 53 km from Bayburt on Çoruh River according to EİE-1995 during the years between1971-1989 are shown in Table 1.

Table 1: The hydrological documents about Çoruh Average Discharge 26.4 m³/sec Minimum Discharge 3.2 m³/sec Average discharge in the irrigation period 9 m³/sec Length of Çoruh in Turkey 422 km Length of Çoruh in Georgia 24 km Average Discharge at Borçka 202 m³/sec Minimum Discharge at Borçka 39 m³/sec Maximum Discharge at Borçka 2400 m³/sec

7

8

9

10

Figure 4: Çayıryolu and Masat irrigation projects that were planned by DSİ (Les plans d’irrigation Çayıryolu et Masat conçus par le DSİ)

3. IRRIGATION SYSTEM In over 80 villages of Bayburt Plain, the villagers have been irrigating their dry lands for centuries with simple earth canals that have been constructed by them in old ages. These villages and their water resources are shown in Figure 1, 2 and 3. The written documents come only from DSİ (DSİ 1960) which were collected and published by the order of Turkish President Süleyman Demirel than who was the General Director of DSİ in 1960. On the other hand I visited the plain in 1993 and discussed the system with Arpalı (Niv) Mayor Arif Polattimur who was Arpalı Mayor between the years 1970-1980 and 1984-1994. Arpalı (Niv) is a crowded habitation centre with the biggest irrigated lands of 1800 hectare. It is done with 7 sluice gates from June to October. Tekin Çoruh (1939), a native of Bayburt and engineer at DSİ Istanbul Directorate, had been worked in Bayburt Plain between the years 1966-1980. He visited the villages one by one at that time. It is a chance for me to meet him and discuss the system. The irrigated areas, water resources and the populations of 82 villages are shown in Table 2. – 12

11 Table 2: Pulur Creek (Gökçedere ) Villages Names (Old-New) Water Resources Irrigated Population Name of Creeks Areas (ha) Çorozma- Petekli Çorozma 30 307 Yakupabdal Yakupabdal 80 522 Kütüdü- Çimentepe Pulur 30 131 PULUR- Gökçedere Pulur 300 2701 Hiğni – Bayrampaşa Pulur 100 182 Cebre- Çakıröz Pulur 80 205 Yukarı Hınzaveg-Çatalçeşme Pulur 150 244 SÜNÜR - Çayıryolu Pulur + Kitre 300 661 Manası- Gündoğdu Pulur 100 145 Kitre - - Kitre 80 513 Eymür - - Gökçe 50 327 TOTAL 1300

Table 3 Lori Creek ( Başpınar Creek ) Villages Names (Old-New) Water Resources Irrigated Population Name of Creeks Areas (ha) Yukarı Lori-Başpınar Lori 500 757 Aşağı Lori - Yazıbaşı Lori 300 437 Cenci - Işıkova Lori 150 183 Zarani -Güçlü Zarani 60 154 Aşutka- Güvercindere Lori 100 110 Karayaşmak - - Lori 100 138 KSANTA- Demirözlü Lori 250 2452 Yanbaksı- Güneşli Lori 50 290 Hardişi -Çiftetaş Lori 60 248 Çorak- - Lori 100 134 Çıphınıs- Kırkpınar Lori +Siptoros 600 679 TOTAL 2270

12 Table 4: Tahsini Creek Villages Names (Old-New) Water Resources Irrigated Population Name of Creeks Areas (ha) Tahsini- Ozansu Tahsini 70 483 Bildiç- Soğukgöze Tahsini 10 152 Zeyli - Güllüce Tahsini 70 161 Hakiğ -Çamdere Tahsini 100 123 Pulureg -Yelpınar Tahsini 200 229 Rüştüköy- - Tahsini 200 228 TOTAL 650

Table 5: Haho Creek (Sarıhan Creek) Villages Names (Old-New) Water Resources Irrigated Population Name of Creeks Areas (ha) Haho- Sarıhan Haho 100 128 Yukarı Kışlak- Haho 10 170 Güder- - Haho 70 83 Cemele- Göldere Haho 100 166 Haşya- Aksaçlı Haho 200 119 Aşağı Kışlak- - Haho 100 89 Kelevereg- Sancaktepe Haho 300 460 Hindi -Söğütlü Haho 300 442 Siptoros- Oruçbeyli Haho + Tahsini 300 489 Saraycık- - Horhor 100 41 Cilara- Sakızlı Horhor 100 278 TOTAL 1680

Table 6: Danişment Creek Villages Names (Old-New) Water Resources Irrigated Population Name of Creeks Areas (ha) Berne- Balca Danişment 100 589 Kaliskavar-Kabaçayır Danişment 100 474 Variçna- Mutlu Danişment 600 806 Danişment Danişment 200 536 Zağzik- Yolaltı Danişment 150 428 VARZAHAN-Uğrak Danişment 200 433 Aşağı Tomla-Çiğdemtepe Danişment + Çoruh 100 500

13 Table 7: Masat- Kopuz Creeks Villages Names (Old-New) Water Resources Irrigated Population Name of Creeks Areas (ha) Lipana- Yaylalar Kopuz 50 138 Çitanos- Sırakayalar Kopuz 50 181 Hacıoğlu - - Kopuz 50 232 Kopuz Kopuz 150 138 Manastır- Yalındal Kopuz 150 506 Kurucagöl- - Kopuz 100 - BAYBURT (City Center) Kopuz 800 34000 Aşağı Hayk- Dikmetaş Masat+Çoruh 100 234 TOTAL 1450

Table 8: Çoruh River (Right Shore) Villages Names (Old-New) Water Resources Irrigated Population Name of Creeks Areas (ha) Yukarı Kırzı- - Çoruh 150 913 NİV -ARPALI Çoruh 1800 3544 Pincirge- Çiçekli Çoruh 200 242 Aşağı Hınzaveg-Taşkesen Çoruh 150 174 Kestesi- Alıçlık Çoruh 150 184 TOTAL 2500

Table 9: Çoruh River (Left Shore ) Villages Names (Old-New) Water Resources Irrigated Population Name of Creeks Areas (ha) Kilhuns- Pınargözlü Kilhuns 100 520 Vağında- Çayırköprü Çoruh 200 209 Ardusta- İncili Ardusta 100 488 TOTAL 400

Table 10: Taransos Creek Villages Names (Old-New) Water Resources Irrigated Population Name of Creeks Areas (ha) Taransos- Sorkunlu Taransos 50 210 Erginis- Suludere Taransos 50 220 Diğer Danzut- Başpınar Taransos 50 187 Vahsen- Çatıksu Çoruh 50 735 TOTAL 200

14

Table 11: Gümüşdamla Creek Villages Names (Old-New) Water Resources Irrigated Population Name of Creeks Areas (ha) Zargidi-Gümüşdamla Gümüşdamla 150 544 HART-AYDINTEPE 250 5166 Aşağı Kırzı Çoruh 100 616 TOTAL 500

Table 12: Konursu Creek Villages Names (Old-New) Water Resources Irrigated Population Name of Creeks Areas (ha) Havnus- Sarımeşe Konursu 250 323 Gütgüne-Çiğdemlik Konursu 200 270 Pağnik- Erikdibi Konursu 250 354 Abrans- Akbulut Konursu 250 366 Konursu- -- Konursu 250 2786 Mam - Değirmenlik Konursu 250 307 TOTAL

Summarised values are shown in Table 13. Table 13: Summarised values Name of Creek Number of Villages Irrigated Areas (ha) Pulur 17 1.300 Lori 11 2.270 Tahsini 6 650 Haho 11 1.680 Danişment 7 1.450 Masat 8 1.450 Çoruh (Right Shore) 6 2.500 Çoruh (Left Shore ) 3 400 Taransos 4 200 Gümüşdamla 3 500 Konursu 6 1.450 TOTAL 13.850 ha

15 According to KEVORKIAN and PABOUDJIAN 1992 Armenian origin people were living in some settlements in 1910. The list of them with the population of 1910 and 1990 are as follows: Table 14: Armenians living in some settlements in 1910 Settlements Armenians in 1910 Churches Schools Population in 1990 Bayburt 3200 5 34.000 Pulur 618 4 2.701 Niv 327 1 3544 Ksanta 1271 3 2452 Varzahan 728 2+ruins 433 Kopuz 695 1 1 138 Kelevereg 1480 2 460 Pulureg 521 2 229 Hayık 361 3 234 Hindi 583 442

In some villages more people were living before. On the other hand there were 100 watermills on the Kopuz creek, which crosses Bayburt in 1910. There is generally enough water in the creeks and earth canals, but at Gümüşdamla (Zargidi) creek by rotation. There was an interesting water quarrel between the villagers of Hart and Zargidi. Tekin Çoruh mentioned above gives the details: The villagers of Hart petitioned the government to plan a small dam to be constructed in their Hart Yayla that is shown in Figure 3. Hart Yayla is a summer habitation place for animal husbandry and 8 km far from Hart. After constructing the supposed small dam in Hart Yayla, the stored water in reservoir would flow to the lands of Zargidi village and than would be diverted with a canal to Hart plain. The annual storage capacity of the supposed small dam was 1.500.000 cubic meters. In this point the quarrel began the villagers of Zargidi have been using the water of their creek since very old times. This is a “Kadim Su Hakkı- Old Water Right“ in Turkish irrigation tradition. They insisted on irrigation first as before, even a small dam would be constructed. The villagers of Hart agreed to share water with them. On the other hand, the valuable lands of Hart Yayla would be occupied by a small dam. At the end they did not agree with each other and the supposed small dam was not built.

4. NEW IRRIGATIN PROJECT BY DSI A new irrigation project was planned by DSI on Bayburt plain with new dams, regulators and concrete canals shown in Figure 4, 5 (DSI 1987). Irrigated areas are as follows: Çayıryolu Irrigation on the creeks, Pulur, Lori, Tahsini, Haho 22.337 ha Masat Irrigation on Çoruh river 10.348 ha Total 32.685 ha

16 If the result is compared, the importance of old irrigation system of Bayburt plain will be seen. Irrigated lands with earth canals 13.850 ha Irrigated lands with new project 32.685 ha The ratio is 13.850: 32.685 = % 42 and marvellous !

5. HISTORY OF THE REGION DUE IRRIGATION The region is known as Chaldia in the past. Now Bayburt is the administrative center of the region. Summarised historical documents will be given one by one to every important settlement in Bayburt plain.

5.1 BAYBURT

Its name comes from Papert, in which pert means castle in Armenian. Armenian historian Movses of Khoren who lived in 5th century, mentioned about Bayburt in his work. Byzantine historian Prokopius who lived in 6th century wrote that the castle was constructed by Byzantine Emperor Justinianus (reg. 527-565) (EPRIKYAN 1903). After Roman, Byzantine, Armenian administration, the city and the castle was conquered by Seljuks in 1072. Erzurum governor of Seljuk Empire Tuğrul Şah had the castle repaired between the years, 1200-1230. Famous Venetian traveler Marco Polo (1254- 1324) visited Bayburt in 1271 on his way to China. Another Italian traveler H. Barberon visited Bayburt too. After Seljuks, it was administrated by Turkish Akkoyunlu tribe (White- sheep tribe) and it was conquered by Ottomans in 1514. Turkish traveler Evliya Çelebi visited Bayburt in 17th century. Armenian people lived in Bayburt and around side by side with Turkish people until 20th century. Zihni (1795-1859) is a famous poet from Bayburt in Turkish folk literature. The castle, including the church inside, reconstructed Ulu Mosq, the Saltuk türbehs (monumental tombs) are some important historical monuments of the past.

5.2 SATALA

Sadak village is the site of Roman Border City Satala that is in the Southwestern of Bayburt plain. The distance of Sadak to Pulur is 20 Km. Roman Emperor Hadrianus (reg. 117-138) probably visited Satala and Trabzon in 129. Now the ruins of Roman aqueduct can be seen.

5.3 VARZAHAN (UĞRAK)

Uğrak village is the site of mediaeval city Varzahan. It was a big and crowded city in the reigns of Armenian Bagrad and Turkish Seljuks dynasties. The ruins of 3 medieval churches were seen by European travelers and were published in their works in the 19th century. Varzahan had 728 Armenian inhabitants (433 inhabitants in 1990) and 2 churches in 1910.

5.4 HART (AYDINTEPE)

Its name probably comes from the Chaldia, ancient name of the region. A new underground ancient city and old tombs have been explored recently.

17

5.5 PULUR

Pulur was the first settlements of Türkmen Akkoyunlu tribe. A mosque and medrese (religious school) were founded by Ferahşad, son of Kormaz Bey in 1517 according to the inscription. Ottoman Emperor Selim I (reg. 1512-1520) gave the lands of Pulur to Ferahşad for the sake of helping himself during the Ottoman- Iranian war. The mentioned mosque was built with pink stones symbolizes Ottoman architecture. Another famous poet Celali of Bayburt (1890-1915) graduated from Pulur Medrese. In 1910 Armenian people were living and had 4 churches

5.6 SÜNÜR

Ancient writer Xenephon visited the region in 400 BC and mentioned Hellenic city Gymnias as a rich and crowded city of the age. The site of Gymnias is accepted as Sünür. There are ruins of old castles in Sünür too. The chief of Turkmen Akkoyunlu tribe, Fahreddin Kutlu lived and died in Sünür, while his tribe was living near Diyarbakır. The mosque of Sünür was built by Fahreddin Kutlu, whose tomb is there according to the inscription. Fahreddin Kutlu married to Maria Despina, the daughter of Pontos Emperor Alexios III of Trabizond. Their son Karasülük Osman was the founder of Akkoyunlu State.

5.7 OTHER VİLLAGES

Niv is an old village in the area. The drinking water comes to Niv in old earthen pipes today. The ruins of old castles come in Haho (Barıhan), Hiğni (Bayrampaşa), and Kitre. Old mosque in Yukarı Hınzaveg (Çatalçeşme) and kümbets (tombs) are the monuments of the past. In Ksanta, 1271 Armenian were living with 3 churches, in Kelevereg. 1480 Armenian were living with 2 churches. These villages were more crowded than they are today. We want to finish this article with the comment of BRYER and WINDFIELD? that explains us the existing and importance of irrigation system. “One may guess that medieval CHALDIA was better wooded and hence better watered than it is today. 6. ACKNOWLEDGEMENT We especially appreciate Prof. Dr. H. Fahlbusch, Chairman of the Working Group on History of ICID. We finished this contribution with his advice and support. 7. REFERENCES Bryer A- Windfield D “The Byzantine Monuments and Topography of the Pontos, Dukbarton Oaks Research and Collection, Washington DC. DSİ,1960 “Türkiye’de Mahalli Sulamalar Hakkında Bir inceleme “, DSİ Genel, Ankara. DSİ, 1987 “Gümüşhane-Bayburt , Çayıryolu , Aydıntepe Projesi”, DSİ, Ankara. EIE, 1995, Akım Yıllığı (Annual currents), Elektrik İşleri Etüt İdaresi, Ankara. Eprikyan S.,1903, “Unfinished Dictionary of Geography”, Venice Saint Lazar (in Armenian).

18

19

HISTORICAL IRRIGATION SYSTEMS IN THE REGİON OF KONYA THROUGH AGES

İSPANYA GRENADA’DA 1999 YILINDA

GERÇEKLEŞEN

17TH ICID (INTERNATIONAL CONGRESS ON IRRIGATION AND DRAINAGE)

KONGRESİ İÇİN HAZIRLANMIŞTIR

MAKALE BİLDİRİLER KİTABINDA

SAYFA 87-105

R 8 OLARAK YAYINLANMIŞTIR

KATILMADIĞIMIZ BU TOPLANTIYA

BU İMKAN PROF. DR. H. FAHLBUSCH

TARAFINDAN SAĞLANMIŞTIR

BİLGİSAYARLI RESİMLER

ÖZTUĞ BİLDİRİCİ TARAFINDAN

GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR

1

2

3

4

5 HISTORICAL IRRIGATION SYSTEMS IN THE REGION OF KONYA THROUGH AGES

LE SYSTEME DE IRRIGATION HISTORIQUE DEPUIS LE DEBUT DANS LA REGION DE KONYA

MEHMET BİLDİRİCİ İ. ÖZTUĞ BİLDİRİCİ Civil Engineer Surveying Engineer

Atakan Sokak 11/7 Mecidiyeköy- İstanbul İTÜ Faculty of Civil Engineering İstanbul Turkey Turkey

ABSTRACT Konya, ancient ICONIUM, is a big and important city of Central Anatolia and at the same time, center of it for 20 centuries. The boundary of Konya changed during the ages. Isparta, Niğde, Aksaray and Karaman were sometimes inside of Konya Province. We look the subjects with this eye. In this section of Anatolia, several races, religions, languages, alphabets, and civilizations passed for 10.000 years. There are super structures and substructures in these civilizations. Some edifices of these super structures, like the mosques, the religious schools, the churches, the palaces and the baths come to today. The Irrigation canals the water supply systems and the roads, are the substructures of these high civilizations. It is impossible to think the baths without water. There are so many historical irrigation systems to be explored and investigated in Turkey. In this article we will give general historical and geographical information about the region and we will give a list of all historical water works according to their ages that are shown in Figure 1. And typical irrigation systems will be examined.

RESUME Konya est une ville qui se trouve dans le centre de la Turque. Cette ville est tres importante au point de vue de cultur et de l’histoire de L’anatolie. Le nom de cette ville etait ICONIUM dans L’ancien temps. Ainsi qu’elle etait un centre de la region depuis 2000 ans. Dans le coeure de L’anatolie central ont vecu plusieurs races, les religions, les langues, les alphabets et les culturs differants. Depuis l’epoque antique, plusieurs ceuvres historiques sont arrivees a nos jours en etant abimees. Surtout ancien systeme de L’irrigation represent une importance parmi les anciens ceuvres qui existent au jourd’hui a Konya. Nous tacherons de donner dans notre expose des renseigrements sur l’histoire et la geographie de cette region et nous offrirons une liste des systems de l’irrigation d’apres chaque epoque, en plusavec une exemplaire selon leurs temps.

6 1. GENERAL INFORMATION ABOUT THE REGION

1. SHORT HISTORY OF THE REGION

The first and very important achievement of the mankind was the Neolithic Revolution. The human race learned the irrigation and began to build the cities. The first Neolithic settlements have been explored near Antalya, Konya, and Mersin in Turkey. These Neolithic sites are Aşıklıhöyük (Aksaray-Güzelyurt) about in 7500 BC, ÇATALHÖYÜK (Konya-Çumra) about in 6500 BC, Hacılar (Burdur) about in 6000 BC, Canhasan (Karaman) about in 5000 BC Suberde (Konya-Seydişehir) and Erbaba (Konya- Seydişehir) about in 5000 BC. One of the earliest and very improved settlements of the World was Çatalhöyük. The cult of Mother Goddess spread from here. Its site is in Konya. This was the first golden age of the region. The region later was administrated by Hittite Empire (1750-1200 BC), Phrygian Kingdom (900-700 BC), Persian Empire (546-334 BC), and Hellenistic kingdoms (334-133 BC) before Roman era. In these periods the native people called Lycaonians, Isaurians, Pisidians and Cappadocians lived with their own languages and traditions. Two small local kingdoms were founded in the region. First one is Tuwana kingdom in the 8th century BC. Its territory included Niğde, Bor, Ereğli and its known king was Warpalava. Secondly, Galatian kingdom was founded in the first century BC (40-25 BC). Its territory included Ankara, Konya, Karaman etc. Polemon and Amyntas were known kings. In the Roman period, especially in the first, second and third centuries the region with new cities with water supply systems and new buildings flourished very much. This is the second golden age of the region. After Malazgirt victory of 1071, Turkish origin people came to the region with a new language and with a new religion (). Konya was the capital of Seljuk Empire (1071-1308). The City flourished with new mosques, religious schools and several buildings. Mevlana Celaleddin (1207-1273) a very famous poet and thinker lived in Konya, with his poems human love and religious tolerance spread around. This is the third golden age of the region. After Seljuk Empire, Karaman Principality (1256-1465) administrated the region. Many Islamic edifices come from this period too. Ottoman army captured the region in 1465. New mosques and buildings were built before Turkish Republic that was founded in 1923

1.2. SHORT GEOGRAPHY OF THE REGION Konya region is in a closed water basin. The water resources of the region are the lakes Beyşehir, Suğla, Akşehir, Ilgın (Çavuşçu) and Salt Lake that are shown in Figure 1. The important rivers and creeks are Çarşamba Çayı, Meram Deresi, Melendiz Çayı...ect. The rivers that pour to the Mediterranean are Göksu Nehri (ancient Calycadnos) and Lamas Çayı. The annual precipitation is about 500 mm in the Konya closed basin.

7

8

9 2. ALL HISTORICALWATER WORKS

2.1. HISTORICAL WATER WORS THROUGH AGES

NEOLITHIC PERIOD (7500-4500 BC) • The beginning of irrigation and settlement in Aşıklı Höyük (Aksaray-Güzelyurt ) in 7500 BC • The irrigation in Çatalhöyük in 6500 BC

HITTITE EMPIRE (1750-1200 BC) • Köylütolu dam in Konya-Kadınhanı • Yalburt water collection pool in Konya-Ilgın • Eflatunpınar water monument and pool in Konya-Beyşehir •

LATE HITTITE PERIOD (8th CENTURY BC) • İvriz water monument in Konya-Ereğli • Irrigation of Ereğli gardens in Konya Ereğli

PHRYGIAN KINGDOM (900-700 BC) • Mythological Midas fountain in Konya-Akşehir-Ulupınar

HELLENISTIC KINGDOMS (334-133 BC) • Dam in Cappadocia • A pool called Başhavuz in Karaman-Karadağ

ROMAN EMPİRE (133 BC- 395 AD) • Water supply system of Tyana in Niğde-Bor-Kemerhisar • Water supply system of Pisidian Antioch in Isparta-Yalvaç) -(Burdy and Taşlıalan 1995) • Water supply system of Diocaesera in Silifke-Uzuncaburç (Öziş1994 • -Water supply system of Ura in Silifke-Uzuncaburç) (Öziş1994) • Water supply system of Coricos and Sebaste in Silifke -Kızkalesi and Ayaş • Water supply system of Seleuceia in Silifke (Bildirici 1994a) • Water supply system of Laodice in Konya-Sarayönü-Ladik • Water supply system of Germanicopolis in Karaman-Ermenek • Water tunnels of Yukarıçağlar in Karaman- Ermenek • Böğet Dam in Aksaray-Eskiil • Alanark Irrigation system in Konya-Ereğli (Bildirici 1996)

10 BYZANTINE PERIOD (395-1071) • Cistern called Tekirambar in Silifke

UNDATED PERIOD Christian people without the government support built these historical water works in late Byzantine period or even under Turkish administrations • Zosta water Qanat system in Karaman-Kazımkarabekir-Akarköy • Botsa Gavurgölü, small dam for irrigation in Konya-Meram-Güneydere • Kırkdelik irrigation tunnel in Aksaray-Sultanhan • Gelveri water supply system (aqueduct + tunnel) in Aksaray-Güzelyurt • Anduğu irrigation canals in Niğde-Altınhisar • Helvadere small dam in Aksaray-Helvadere • Gine small dam in Aksaray-Elmacık • Nuzumla small dam in Konya-Seydişehir- Yaylacık • Water tunnel called Tol in Konya-Seydişehir • Sille water supply system in Konya-Sille • Murtaza irrigation canals in Niğde

SELJUK PERIOD (1071-1308) • Meram Irrigation in Konya • Irrigation canals in Aksaray • Water supply system of Seljuk Kubadabad Palace in Isparta-Şarkikaraağaç-Yenişarbademli

KARAMAN PRINCIPALITY (1256-1465) • Water supply system of Larende (now Karaman) in Karaman

OTTOMAN EMPIRE (1465-1922) • Dutlu water line in Konya • Sultaniye water line in Konya-Karapınar • Water supply system in Konya-Akşehir • Çayırbağı water line in Konya • Irrigation system of Konya Plain - First modern irrigation system in Turkey.

2.2. HISTORICAL WATER WORKS ACCORDING TO OPERATION PURPOSE

IRRIGATION CANALS • Alanark 52 km (Konya-Ereğli)- (Roman) • Meram irrigation canals (Seljuk)

11 • Irrigation canals of Ereğli gardens (Late Hittite ?) • Aksaray irrigation canals (Seljuk) • Niğde-Murtaza irrigation canals • Irrigation canals of Niğde gardens • The Irrigation system of Konya Plain (1908-1913)

WATER RESERVOIR SYSTEMS • Aksaray Böğet dam (Roman) • Konya-Kadınhan- Köylütolu dam (Hittite) • Konya-Meram-Gavurgölü small dam • Konya-Seydişehir Tol small dam • Konya-Seydişehir Nuzumla small dam • Aksaray-Helvadere small dam • Gine small dam (Aksaray-Elmacık) • Konya-Sille small stone dam (pool) • Niğde Gebere dam (1938-1941), first modern dam

WATER STORAGE SYSTEMS • Monumental Roman Pool in Niğde-Bor • Monumental cistern called Tekirambar in Silifke (Byzantine) • A big pool called Başhavuz in Karaman Karadağ (Hellenistic) • Sahip Ata ice cistern in Konya (Seljuk) • Silifke-Kızkalesi (ancient Corikos) big cisterns • Konya Alaaddin Water Tank of Konya in 1904 -The first modern project

FLOOD CONTROL SYSTEMS • Drainage canal of Ereğli Plain (1949-1952 )

INVERTED SIPHONS • Stone pipes in Pisidian Antioch in Isparta-Yalvaç

AQUEDUCT (ON ARCHES) SU KEMERİ • Monumental arches in ancient Tyana • Monumental arches in ancient Pisidian Antioch (Isparta-Yalvaç) • Monumental aqueduct on arches of Roman Emperor Septimus Severus (reg.193-211) • Monumental 8 aqueducts on the water line of Corikos (Silifke-Kızkalesi) • Monumental aqueduct in Bahçebaşı water line in Silifke

12 • Water Bridge “Şeytan Köprüsü “ of Sille of late period • Water Bridge of Gelveri (Aksaray-Güzelyurt) of late period • Big water bridge “Tavşan Köprü” of Irrigatiion of Konya Plain over Çarşamba Çayı (1913)

WATER TUNNELS • Tunnel on the water line of Pisidian Antioch (Isparta-Yalvaç) • Water tunnel in Yukarıçağlar near Ermenek • Ura (Silifke-Uzuncaburç) Kızılgedik water tunnels on Ura water line • Water tunnels on the water line of Olba (Silifke-Uzuncaburç) • Irrigation tunnel in Aksaray-Sultanhan • Tunnel on Kızılark irrigation canal in Aksaray • Tunnels on the water line of Konya-Sille • Tutup Tunnel, first modern work (the length 3507 m with diameter of 3.40 m) in 1972

WATER MONUMENTS • Eflatun Pınar in Konya-Beyşehir (Hittite) • İvriz monument of king Warpalava (Late Hittite) • Kony-Bozkır Hisarlık monumental Roman Cistern • Konya Beyşehir monumental regulator

HYDRO ELECTRİC STATIONS • Tarsus Hydro-electric Station -1902 The first project in Turkey • Konya Dere Hydro-electric Station - (1926-1929) of Konya

In this section we wanted to recover all historical water works and to indicate the richness of the region in this subject. The authors of this article investigated and collected documents about all these historical water works that were published by State Hydraulic Works (DSİ) in 1994 (Bildirici 1994). Of course this richness of the region deserves more investigation by both archeologists and civil engineers together.

13 3. TYPICAL IRRIGATION SYSTEMS OF THE REGİON THROUGH AGES

3.1. BEGINNING OF IRRIGATION AT ÇATALHÖYÜK OF NEOLITHIC PERIOD

Çatalhöyük is a Neolithic and one of the earliest settlements of the World. Date of occupation of Çatalhöyük is between 6500-5600 BC. Its site is near Küçükköy (Konya-Çumra). Çatalhöyük is the biggest and more flourished settlement among other Neolithic sites (Todd 1976). Earliest cult of Mother Goddess has been explored in Çatalhöyük, Earliest housing blocks of sun dried mud brick have been unearthed at Çatalhöyük. The earliest painting about the hunting and animals have been founded at Çatalhöyük on man made wall. The location of the site has been explored by English archeologist James Melleart (1925) and the excavation was begun in 1961. Çatalhöyük is in double hills, the excavation has been concentrated on the east mound. By the construction of the Irrigation of Konya Plain, both the waters of Beyşehir Lake and Çarşamba Çay are flowing to Konya Plain. Before the project water supply of the plain was provided by Çarşamba Çay that is shown in Figure 4. Beyond Çumra, Çarşamba Çay splits into three main branches with central branch passing to close Çatalhöyük. Today the wells are important water source of the villages in Konya Plain. Wells may also have been important at the time of the occupation of Çatalhöyük. Small irrigation canals run between the double hills have been unearthed at the excavation. According to Melleart a branch of Çarşamba was flowing between the double mounds and was irrigating the area!. Evidence for this several form of wheat and barley had been found at the excavation. As a result; the hunting, animal husbandry, dry farming and irrigation were applied at this earliest settlements of the region and the World.

3.2. KÖYLÜTOLU DAM OF HITTITE PERIOD

Köylütolu village lies between Kadınhanı-Ilgın highways in Konya province. Some monuments from Hittite imperial period found at Köylütolu. They are being shown at the Museum Anatolian Civilization in Ankara. Sokolowsky from German Lancoronsky team found a dike and inscription from Hittite period. (Kutlu 1993) This probably earth fill dike has been accepted as a defense wall by this team, even by later investigators. But famous investigator H. Guterbock has indicated that is a water dike. Later the inscription that was found here has been reread by Mrs. Manson. According to inscription: Prince “SAUGA-RU(WA)TI” was very important man and the member of royal family who was appointed as governor of “Titarme” by great Hittite king Tuthalya IV. (reg: 1250-1220 BC) The dimension of dike is as follows: Length : 900 m Height : - Water Sources : Seasonal rain water According to our investigations, the aim of the structure a dike or a defense wall must be discussed otherwise a water source must have been in the ancient times.

14

3.3. CAPPADOCIAN DAMS OF HELLENISTIC PERIOD

Strabon (65 BC-23 AD), Father of Geography (Strabon) gives details about Cappadocian dams in his work called “Geographika” XII, XIII, XIV “ . Mazaka (Kayseri) and Tyana (Niğde- Bor-Kemerhisar) were important and big cities of Cappadocia. Cappadocian king Ariarathes constructed a dam over Meles River (?) near Kayseri. The years later the dam collapsed. The people living around petitioned Romans and the king had to pay fine to these petitioners. Another dam was constructed on the Karmalas River (?) near Harpa. The dam later collapsed too, and the fields around were covered by the floodwater in Cilicia. Nine kings are known as Ariarathes in Cappadocian Kingdom. But the kingdom flourished very much in the reign of King Ariarathes III (reg. 163-130 BC). It can be accepted that these dams were constructed in the second century BC. Further investigations are needed for more details.

3.4. BÖĞET DAM OF ROMAN PERIOD

Three important dams are known from the Roman era. These are (1) The dam of Aizonai in Kütahya Çavdarhisar, (2) The ancient dam in Çorum-Alacahüyük, (3) Böğet dam in Aksaray- Eskiil. The site of this third dam is at Böğet village in this region that is shown in Figure1. It can be reached from Konya-Aksaray highway. The water sources are the several springs in the South of dam that is shown in Figure 2. The dam was constructed of big stone blocks. A new dam has been planned by DSİ (State Hydraulic Works) at its downstream. According to DSİ sources (DSİ 1990) the hydrological and historical details about the dam are as follows: Type : Stonewall of big blocs Crest Elevation : 950 m Crest Length : 300 m (approximately) Crest width : 3 m Height : 4 m Reservoir Capacity : 9 hm³ Annual Capacity of springs : 54 hm³ Any inscription has not been found for the date of construction, but has been accepted as Roman work according to the type of structure. There are irrigation canals along to Salt Lake that are shown in Figure 2. There is a Mound (Höyük) or an ancient site at Böğet village that is mentioned as “Mistille” .According to our investigating there is not an ancient site with this name. The site of the dam and Mound are being protected by Ministry of Culture of Turkish Republic.

15

16 3.5. IRRIGATION SYSTEM OF KONYA IN SELJUK PERIOD

Meram Creek and the wells were the water resources of Konya that was the capital of Seljuk Empire in the 13th century. Many earth canals were dug to get the drinking water for the city and the irrigation water for its gardens that are shown in Figure 3. The earliest canal was the “Şehir Irmağı- City canal” and fed the fountains for domestic purpose. The other canals gave water for the need of gardens. Second canal “Yaka Irmağı” was dug before Seljuk period, probably in the Byzantine time. Seljuk Vizier Sahip Ata (d.1286), dug the third canal by his name “Sahip Irmağı-The canal of Sahip” and founded a water waqf over the distribution of water to several canals that was approved by “Kadı-religious Judge” The detail of the system is as follows: The water discharge of Meram Creek has been accepted as 12 Okkas in the summer months and the share of canals were determined so: Şehir Irmağı-City Canal : 4 Okkas Yaka Irmağı-Gedekelas Irmağı-Yaka Canal- : 2 Okkas Sahip Irmağı- The Canal of Sahip : 2 Okkas The others : 4 Okkas Total : 12 Okkas The canal of Sahip was the third. He obeyed the right of earlier canals. This is the “Kadim Su Hakkı- Old Water Right” and very important in Turkish irrigation tradition. In this system the OKKA was used as water measurement unit. At that time Okka was a weight unit as Kilogram too. Was Okka a unit of water discharge like the Quinaria of Roman period or the Lüle of Ottoman period? No description about Okka has been found. According to our investigation the value of Okka is about 10-12 liter per second. The waqf of Sahip was for the summer months when the water was not in abundance. During the winter months with the floodwaters these canals were irrigating all gardens of Konya Sahip Ata Fahreddin Ali (d.1286) was born in Konya, he was a minister, later Prime Minister in Seljuk administration. He was the donor and the founder of many building. His works are as follows: 1249 Caravanserai in İshaklı (Afyon) 1250 İmaret in Akşehir 1258 İnce Minare Medrese (religious scholl) in Konya 1266 Sahip Medrese in Kayseri 1271 Gök Medrese in 1283 Sahip Ata Mosque in Konya (His tomb is here) The monuments constructed by him are Ice cistern in Konya, baths in Konya, spa in Ilgın, fountains in Konya and Kayseri. He died in Akşehir in 1286, his tomb is in Konya

17

18 3.6. MODERN IRRIGATION SYSTEM IN THE KONYA PLAIN

The irrigation project of Konya Plain is the first modern irrigation project in Turkey. Water resource of the project is Beyşehir Lake. The water of this lake have been conveyed to the Konya Plain by an open earth conveyance canal of 217 km. The irrigation of the plain have been realized by 3 main irrigation canals. The details of the project are as follows: BEYŞEHİR LAKE 2 Drainage Area : 3 443 km Maximum Lake Level (in 1949) : 1128.00 m Regulator Sill Level : 1124.00 m Lake Bottom Level : 1117.00 m 3 Reservoir Capacity : 2 790 hm 2 Lake Surface : 678 km

SUĞLA LAKE 2 Drainage Area : 1786 km Maximum Water Level : 1098.00 m Lake Bottom Level : 1091.00 m 3 Reservoir Capacity : 412 hm Lake Surface : 112 km²

CONVEYANCE CANAL (Distance between Beyşehir-Alemdar regulators) Type : Earth open trapeze canal Length : 217 km 3 Discharge Capacity : 22.4 m /sec Base Width : 25 m Average Slope : 0.0055

FIRST MAIN IRRIGATION CANAL Type : Earth, open, trapeze canal Length : 59 km Intake Structure : Yayla Regulator 3 Discharge Capacity : 12 m /sec Average Slope : 0.00013 Irrigation Area : 250 000 dönüm (22 500 ha)

SECOND MAIN IRRIGATION CANAL Type : Earth, open, trapeze canal Length : 19.5 km Discharge Capacity : 3.6 m³/sec Irrigation Area : 12 500 ha Intake Structure : Postalcık Regulator

THİRD MAIN IRRIGATION CANAL Length : 12 km Intake Structure : Postalcık Regulator (This branch have been cancelled, 15 years later because of drainage problems)

19

20 OVA KANALI Length : 30 km Discharge Capacity : 6 m³/sec Intake Structure : Alemdar Regulator SECONDER CANALS : 1 150 km THIN CANALS : 630 km Çarşamba canals as Sol Çarşamba (Left Çarşamba), Orta Çarşamba (Central Çarşamba) and Sağ Çarşamba (Right Çarşamba) were dug later. Their intake structure is Alemdar Regulator. Important hydraulic structures are as follows: Regulators : 7 (Beyşehir- Bağlama-İncesu-Saray- Yayla-Postalcık-Alemdar) Intake Structure : 174 Siphons : 33 Water Bridge (Tavşan Köprü) : 1 All are shown in Figure 4.

PREPARATIN OF THE PROJECT Before the project the water of Beyşehir Lake was used to flow to Suğla Lake by the natural Beyşehir Creek. Suğla Lake has underground waterways called “düden”. In arid years the water was used to escape into these holes and the lake surface used to dry. In rainy years the water was used to flow to Çarşamba Çay and both to Konya Plain and was used to create drainage problems. A new conveyance canal has been dug by-passing Suğla Lake to convey the water to Konya Plain. The project has been prepared years between1903-1908 and was awarded in 1908. The details of the contract are as follows: Contractor : “Ottoman -Anatolia Railway Company” : “Societe du Chemin de Fer Ottoman d’Anatolia” : Imperie de Castro,Galata Rue, Constantinopel Contract Prices : 19.500.000 French Frank Date of Contract : 10.11.1907 Approval date by Sultan Abdülhamid : 30.4.1908 Date of commencement of work : 1.7.1908 Total payment : 19.500.000 French Frank Time for completion of works : 6 years Acceptance Inspection : 13-24 December 1912

Supervisor : Süleyman Sırrı- Manager of Public Works, İstanbul Manager of the Project and Site : German Engineer Waldorp Language of the Contract : Technically French, Officially Turkish

The Governor of Konya, Mehmet Ferit Paşa (1847-1914), supported the project. He was born in Avlonia in Albania and finished his education in Yanya. He entered as civil officer in Ottoman public sector. After serving in Crete, Bosnia and Bulgaria he became the governor of Konya (1898-1903) and than Sadrazam (Prime Minister, 1903-1908) of Ottoman Cabinet. He died in San Remo in Italy. He was very good ruler, A new water source called Çayırbağı has been conveyed and the first water network of the city has been constructed in Konya. In the project drainage system has not been planned and later years a new dam and new canals have been added. This good planned project is still in use and this is the core of modern Konya Irrigation Project (Konya Ovaları Projesi -KOP) with these monumental regulator structures.

21 REFERENCES BİLDİRİCİ, M. (1994a) “Konya Tarihi Su Yapıları - Historical Water Works of Konya “DSİ Genel Müdürlüğü-Ankara BİLDİRİCİ, M. (1994b) “Selçuklu Dönemi Konya Sulaması -Konya Irrigation system in Seljuk Period” DSİ Genel Müdürlüğü Su ve Toprak Kaynaklarını Geliştirme Konferansı Bildirileri BİLDİRİCİ M, BİLDİRİCİ, İ.Ö. (1996) “Historical Irrigation in the Plain of Ereğli of Konya, ”ICID 16th Congress- Cairo, Egypt BURDY, J., TAŞLIALAN, M. (1995) “The Aqueduct of Antioch in Pisidia “Unpublished work” ÇANGIRI, A, AKPINAR M (1994) “İçel-Silifke Tarihi Su Yapıları - Historical Water Supply System of Silifke” DSİ Genel Müdürlüğü Su ve Toprak Kaynaklarını Geliştirme Konferansı Bildirileri DSİ (1990) “Eşmekaya Barajı Planlama Raporu- The report of Eşmekaya Dam” GORDOLEVSKY, V, (1936) “Konya Sulaması -Irrigation system of Konya” Konya Mecmuası KUTLU, E. (1993) “The Hittite Dam of Karakuyu” Essays on Anatolian Archeaology, Wisbaden ÖLÇER, B. (1968) “Konya Ovası Irva ve İskası “The Irrigation and Drainage System of Konya Plain” DSİ Genel Müdürlüğü, Ankara ÖZİŞ, Ü. (1994) “Su Mühendisliği Tarihi Açısından Türkiye’deki Eski Su yapıları- Historical Water Works in view of Hydraulic Engineering “ DSİ Genel Müdürlüğü, Ankara STRABON (First century) - Turkish translation as “Antik Anadolu Coğrafyası by Pekman A TODD, I. (1976) “Çatalhüyük in Perspective “

22

İSTANBUL BEYOĞLU YAKASI ÇEŞMELERİ VE SU KAYNAKLARI (OSMANLI SU ANITLARI) 2000

İSKİ GENEL MÜDÜRÜ VEYSEL EROĞLU TARAFINDAN

05/08-MAYIS 2000 TARİHİNDE

EYÜP İLÇESİ FESHANE’DE DÜZENLENEN

OSMANLI SU MEDENİYETİ

ULUSLAR ARASI SEMPOZYUM’DA SUNULMUŞ

ve

AYNI SEMPOZYUM’UN BİLDİRİLER KİTABINDA Sayfa 255-266 da YER ALMIŞTIR.

(Sondaki haritalar kitapta yer almamıştır)

1

2 OSMANLI SU MEDENİYETİ ULUSLAR ARASI SEMPOZYUM 05-08 MAYIS 2000 İSTANBUL

İSTANBUL BEYOĞLU YAKASI TARİHİ ÇEŞMELER VE ONLARI BESLEYEN SU KAYNAKLARI (OSMANLI SU ANITLARI)

Doç.Dr. Halil Ürün/ Çevre Müh İnş. Y. Müh Mehmet Bildirici / Araştırmacı Yzar

ÖZET Bu bildiri de İstanbul ilinin, Haliç'in kuzeyinde yer alan bölgesindeki su kaynakları ve bunlardan beslenmiş tarihi çeşmeler incelenecektir. Bu bölgede Galata hariç kentleşme tamamen, Osmanlı döneminde olmuştur. Nüfusun daha az yoğun olduğu Boğaziçi ve Sarıyer'de su ihtiyacı pınarlardan karşılanmış 83 adet çeşme bugünde akar durumdadır. Konya Belediyesi'nce ilginç bir uygulama başlatılmış, tüm kurumuş eski çeşmelere tatlısu (içilir pınar suyu) verilmiştir. Bu makalemizde nüfusu on milyonu aşan İstanbul'un bu seçkin bölgesinde, bunun uygulanabilirliği irdelenecek, akar çeşmelerin en azından korunması ve sayılarının çoğaltılması için yapılması gerekenler incelenecektir.

SUMMARY In this proceeding the springs and the historical fountains and the sebils fed by them will be examined in the northern part of Istanbul. Beyoğlu, Beşiktaş, Şişli and Sarıyer are the sub provinces of the city. The urbanisation was occurred in the Ottoman era in this region. Only Galata on the tip peninsula was oldest, its history goes to Roman times. Istanbul, the capital was the city of fountains and sebils, baths with historical and monumental structures in the Ottoman era. A new aqueduct was constructed by Konya Belediyesi for spring waters that are being served to whole people of Konya. In this proceeding we will discuss the possibility of giving water to dried monumental historical fountains again.

3 BÖLGENİN SULAR COĞRAFYASI

İstanbul'un Beyoğlu yakası olarak adlandırılan bu bölgede Beyoğlu, Beşiktaş, Şişli ve Sarıyer ilçeleri yer almaktadır. Bölge engebeli bir arazide, ve su kaynakları yönünden fakirdir. Sadece bölgenin batısında Haliç'e su boşaltan Kağıthane deresi bulunmaktadır. Özellikle yerleşimin bulunduğu bölgelerde yağmur sularını taşıyan Boğaz'a, Haliç'e ve Kağıthane deresine dökülen kuru dereler bulunmaktadır. Bunlara örnek Boğaz'a su boşaltan Baltalimanı deresi, Haliç'e su boşaltan Dolapdere, Kasımpaşa deresi sayılabilir. Bölgede bol miktarda pınarlar bulunmaktadır. Ancak yerleşimin yoğun olduğu bölgelerde bu pınarlar tamamen kaybolmuştur. Kaybolan sulara Galatasaray suları ve Humbarahane suyu örnek verilebilir (Ref-1). Sarıyer ilçesinde, pınarlardan alınan sular vakıf su yolları ile çeşmelere verilmiş ve bu güzel uygulama bugünde devam etmektedir. Öte yandan Sarıyer ve çevresinde debisi çok az, ancak sertliği ve lezzeti çok üstün olan Çırçır suyu, Kestane suyu gibi tatlı içilir sular bulunmakta, bunlar şişelenerek halka satılmaktadır. (Ref.1) Bölgenin bir planı eklidir. (Ref.2)

1. BÖLGENİN KISA TARİHÇESİ Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u 1453 yılında fethettiğinde sadece Haliç'in kıyısında bir liman kenti olan Ceneviz'lilerin yaşadığı, tarihi İstanbul gibi surlar içinde olan Galata kenti bulunuyordu. Bunun sınırları da kuzeyde Galata kulesi, batıda Atatürk köprü ayağında bulunan Azapkapı, doğusunda ise Tophane'ye kadar uzanıyordu. Bölgede Galata dışındaki tüm yapılaşma ve imar faaliyetleri Osmanlı döneminde meydana gelmiştir. Nüfusun artması ile yerleşim önceleri Pera bağları olarak bilinen Beyoğlu'na kaymış, yabancı elçiliklerin burada yer alması ile 19. yüzyıl ikinci yarısında Beyoğlu ayrı bir kent haline gelmiştir. Bu zamanda Galata, İmparatorluğun ticari hayatının en yoğun olduğu bölge konumunu almıştır. Haliç'in Osmanlı donanmasının yatağı olması ile 17. yüzyıldan başlayarak Kasımpaşa, Hasköy, Kurtuluş yerleşime açılmıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısında İmparatorluğun yönetim merkezi olan Topkapı saraylarının terk edilip Dolmabahçe, Çırağan ve Yıldız saraylarının bu bölgeye gelişi ile Beşiktaş çok önem kazanmış, imparatorluğun ileri gelenleri bu tarafı tercih etmeye başlamış, Nişantaşı, Teşvikiye, Şişli kentleşmiş ve elitlerin yaşadığı yerler olmuştur. Zamanla aynı gelişme Boğaziçi'nde de görülmüş Bebek, Emirgan, Büyükdere (Sarıyer) başta olmak üzere gelişme ve imarlaşma tüm bölgeye yayılmıştır. Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettiğinde sadece Galata'da Ceneviz'ler ve çevre köylerde Rumlar yaşarken, başta Müslüman Türkler olmak üzere Rumlar, Yahudiler, Ermeniler, Levanten'ler (İtalyan ve Avrupa kökenli), Bulgarlar bölgeye yerleşmiş, Osmanlının eşsiz hoşgörüsü ile; inanışları ve dilleri farklı olan bu topluluklar ahenk içinde bir arada yaşamış ve İstanbul'u dünyanın incisi haline getirmişlerdir. Bu gelişmelerin su temini ile doğrudan orantılı olduğu ve bir su medeniyeti olduğu anlaşılmaktadır. Bu bölge ve insanları Türkiye'nin batıya açılmasında da birinci derecede rol oynamıştır.

BÖLGENİN SUKAYNAKLARI, ÇEŞMELER Bölgenin su kaynaklarının kıt olduğu daha önce belirtilmiştir. Kentte nüfusun artması ile su daima uzaklardan bölge dışından getirilmiştir. Bunun için konu dönem dönem incelenecektir.

FETİH ÖNCESİ (1453 YILINA KADAR) Galata'da yeni yapılan arkeolojik kazılarda kentin varlığı Roma dönemine kadar inmektedir. Galata'yı Kanuni Sultan Süleyman döneminde ziyaret eden Gylillius Petrus (Ref.3), bugün Arapcamii'nin deniz tarafında bulunan Rüstem Paşa hanının yerinde bulunan Aziz Mihail

4 Kilisesi ve yanındaki yapılara borularla gelen sulardan bahsetmekte ve bugün Saint Benoit Lisesi'nin bahçesinde bulunan ve o gün yıkıntı halinde olan 300 kolonlu "Aziz Benedictus" sarnıcından bahsetmektedir. Her ne kadar, kuyuların ve yağmur sularının da sarnıçlarda biriktirilip kullanıldığı bilinse de, akar bir su temin edilmemiş olsa böyle önemli bir liman kentinin burada kurulmayacağı açıktır. Konu kazılar ve yeni araştırmalarla ortaya çıkacaktır.

1453-1732 YILLARI ARASI Bu dönem Osmanlı yönetimin başlangıcı ile Belgrat ormanlarından bölgeye bol suyun geldiği 1732 yılı arasını kapsamaktadır. Bu dönemde bölgenin su kaynakları bugün aşırı yapılaşma sonucu kaybolmuş pınarlardır. Şimdi kısaca bunlar incelenecektir.

GALATASARAY SULARI Suyun kaynağı Levent Çiftliği'nde olup, Zincirlikuyu mezarlığı içinde bugün mevcut olmayan Hasan Ağa kemerinden geçerek galeri içinde Mecidiyeköy, Fransız La Paix hastanesi, Harbiye, Surp Agop hastanesi üzerinden Galatasaray'a ulaşmakta idi. Galatasaray'da Gül Baba'nın ve bir Osmanlı okulunun olduğu da göz önüne alınarak bu tesisin büyük ihtimalle Sultan 2. Beyazıt döneminde yapıldığı sanılmaktadır. Çevreye su sağlayan bu tesisin Tünel'de bulunan Galata Mevlevihanesi'ne de su sağladığı kesindir. (Ref.4) de 20 numaralı çeşme Matbah Emini Hasan Ağa tarafından yaptırılmış Mevlevihane'ye su getirilmiştir. Aynı hayırseverin 19 numaralı başka bir çeşmesi de vardır. Aynı kaynaktan Cihangir'de Sormagir camiine su temin edilmiştir. Fatih Sultan Mehmet'in müezzini Bereketzade Ali Efendinin Galata'daki medresesine bir çeşme yaptırdığı bilinmektedir. Su kaynağı bilinmemektedir. Beyoğlu Belediyesi'nce Bereketzade medresesinde yapılan arkeolojik kazıda bir su galerisi de ortaya çıkmıştır. Bugün Galata meydanında bulunan anıtsal Bereketzade çeşmesi daha sonra onun adına yaptırılmıştır. Bu bilimsel kazılar ve araştırmaların konuya açıklık getireceğini umuyoruz. Bölgenin kotlarını gösteren haritada Levent, Zincirlikuyu'nun kotunun 100 kotunun üzerinde olduğu görülmektedir. Bugün 100 kotundan çıkan Baltalimanı, Boyacıköy ve Emirgan'a su veren Kanlıkavak su kaynağının Galatasaray suyunun kaynağı ile bağlantısı olduğu kanısındayız. Bu kaynağın Galata'ya uzaklığı 15 km, Emirgan'a uzaklığı sadece 5 km'dir.

GALATA'DA ÇEŞİTLİ KAYNAKLARDAN BESLENEN ÇEŞMELER Bu dönemde çeşitli münferit kaynaklardan beslenen çeşmeler de görülmektedir. Galata'da Yeni cami mahallesinde "Acısu" kaynağından beslenen 6 çeşme görülmektedir. Su kaynağı nedir şimdilik bir şey söylemek mümkün değildir. (Ref.4) de, bunları vakfedenler Ummetullah ve Yahya Ağa'dır. Bu su kaynağı Vakıf Sular Müdürlüğü listelerinde "Galata Yağkapanı ve Yeni Cami suları" olarak geçmekte ve günlük kapasitesi 100 m3/gün? olarak gösterilmektedir. Galata'da Yanıkkapı'da 1698 yılında yaptırılmış 24 nolu (Ref.4) Cudidil Valide Sultan çeşmesi vardır. Bölgenin en önemli dini yapısı Latin kilisesinden çevrilme Arap Camii'nin bu dönemde bir sarnıcı olduğu sanılmaktadır. Ayrıca Kazancı yokuşunda Silahtar Mehmet Ağa tarafından yaptırılmış bir çeşme, Gümüşsuyu'nda su kaynağı ayrı 1613 yılında yaptırılmış bir çeşme bulunmaktadır. Kabataş'ta Acısu dan beslenen 4 çeşme olduğu bilinmektedir. Bu kaynak Vakıf Sular listesinde "Tophane, Nusretiye ve Kılıçali suları" olarak gösterilmektedir. Kapasitesi 200 m3/gün KASIMPAŞA'DA ÇEŞMELER Kasımpaşa'nın kuzeyinde 1642-1644 yılları arasında Kaptan-ı Derya görevi verilen Piyale Paşa'nın burada çok büyük bir cami yaptırdığı ve yakın bir kaynaktan camii ve çevresine dört çeşme yaptırdığı bilinmektedir. Yörede metruk bir hamamda bulunmaktadır. Kasımpaşa'yı

5 çevre yoluna bağlayan bulvarın yanında bulunan ve bu suyolu ile ilgisi olan su bacası halen yerinde durmaktadır. Kasımpaşa'da Başlısu kaynağından beslenen içinde Piyale Paşa çeşmelerinin de yer aldığı 7 çeşme Terkos suyunun gelişine kadar hizmet vermiştir. Vakıf Sular Müdürlüğünde bu kaynak "Kasımpaşa Suları" olarak gösterilmiş olup kapasitesi 50 m3/gün olarak verilmektedir. Kulaksız semtinde Sultan III. Murat döneminde yapılmış bir çeşme bilinmektedir (Ref.4) Bölgede İbadullah Camii'nde 1702 yılında yaptırılmış bir çeşme vardır.

HUMBARAHANE SUYU VE HASKÖY'DE ÇEŞMELER Humbarahane suyunun kaynağı Kağıthane sırtlarında idi. Buradan künk borularla alınan sular Haliç kıyılarına ve Hasköy'e kadar geliyordu. Humbarahane suyu 19. yüzyıl içinde Hasköy'deki Humbarahane camiine suyunu veriyordu. Suyun kapasitesi 100 m3/gün Hasköy'de ayrıca başlısu kaynağından beslenen 12 çeşme, acısu kaynağından 1 çeşme bilinmektedir. Başlısu kaynağının Humbaracı suyu olduğu kanısındayız. Hasköy'ün batısında kapasitesi 50 m3/gün olan Keçecipiri, ve kapasitesi 100 m3/gün olan Kalaycıbahçe su kaynakları da yer almaktadır. Kağıthane'de diğer bir kaynakta Ayazma suyudur. Sultan Abdülaziz döneminde pompalanarak Yıldız sarayına verildiği bilinmektedir. Bu kaynak Vakıf Sular listesinde görülmemektedir.

BU DÖNEMİ DEĞERLENDİRME Belgrat ormanlarından daha sonra getirilen Taksim su tesislerinden bu çeşmelerden çoğuna su verilmiştir. Bu çeşmelerin su yolları ve çeşmelerinin çoğu hızlı kentleşme sonucu kaybolmuştur. Kuru olsa da çeşmelerinin bazıları bu güne gelmiştir. Hasköy'de olduğu gibi çeşmelerin çoğu Taksim suyu geldikten sonra da eski kaynaklarından su almaya devam etmişlerdir. Yaptığımız araştırmada tespit edilebilen bu dönemden gelme 30 çeşme olduğu anlaşılmaktadır. Bu çeşmeler fotoğrafları ve kitabeleri (Ref.4) de görülüp daha geniş bilgi alınabilir.

TAKSİM SU TESİSLERİNİN İHYASI Bu bölgede nüfusun artması ile mevcut su kaynaklarının yetersizliği görülmüş, bunu gidermek için bölgenin dışından Belgrat ormanlarındaki yüzey suları önce doğrudan derelerden alınarak, sonradan bu dereler üzerine yaptırılan Topuzlu Bent, Valide Bendi, ve Sultan Mahmut Bendinde sular toplanarak yeniden yaptırılan kemer ve galerilerden geçirilerek Taksim'de yapılan makseme getirilmiş ve bölgeye verilmiştir. Bölge böylece bol suya kavuşmuştur. Bu konuda geniş bilgi (Ref.4) bulunmaktadır. Vakıf Defterinden bu tesisten su alan çeşmelerin bölgelere dağılımı şöyledir. (Ref.4) Beyoğlu 34 adet çeşme Pangaltı (Şişli) 7 Galata 24 " Kasımpaşa 27 " Tophane, Fındıklı, Kabataş 40 " Beşiktaş 24 " Ortaköy, Arnavutköy 4 " Rumelihisarı, Emirgan, Boyacıköy 13 " Yeniköy 7 " Zincikuyu, Bahçeköy 3 " olmak üzere toplam 183 adet çeşmedir.

6 Bölgeye bol su gelmesi ile bazı eski çeşmelere de bu su bağlanmıştır. Buna rağmen Vakıf çeşmeler arasında aynı bölgede su kaynakları farklı 86 adet çeşme daha bulunmaktadır. Bunların bir kısmı eski, bir kısmı bu dönemde yapılmış olabilir. Toplamı 86 olan çeşmenin semtlere göre dağılımı şöyledir.

Kagıthane 4 adet çeşme ( Başlısu-Humrahane suyu ?) Hasköy 13 “ (Başlısu- Humbarahane suyu ?) Kasımpaşa 7 " (Kaynağı Başlısu) Galata, Beyoğlu 7 " (Kaynağı Acısu) Tophane, Fındıklı 3 " (Kaynağı Acısu) Beşiktaş 23 " (Kaynağı Başlısu) Ortaköy, Arnavutköy, Rumelihisarı 16 çeşme Balta Limanı ve kuzeyi 13 " olmak üzere toplam 83 çeşme

Baltalimanı ve kuzeyindeki 13 çeşme Vakıf Sular Müdürlüğü tarafından çalıştırılmaktadır. Gelişen zaman içinde Taksim suları bugün ham su olarak Hacıosman'da bir arıtma tesisine getirilmekte ve burada tasfiye olduktan sonra gene şebekeye verilmektedir. Hacıosman'a kadar Taksim su tesisleri, bentleri ve su kemerleri ile hizmete devam etmektedir. Tesisin kapasitesi 4000 m3/gün dür.

TERKOS SUYUNUN BÖLGEYE GELİŞİ (1888) İstanbul'da nüfus artışı ile mevcut kaynaklar gene yetersiz kalmış ve yeni su kaynakları aramaya zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Uzun araştırmalar sonucu su ihtiyacı için İstanbul'un kuzeyinde Terkos (Durusu) gölünden su getirilmesi için bir Fransız firmasına imtiyaz verilmiştir. İlk defa pompaj uygulanarak buharla çalışan bir pompa istasyonu kurulmuş buradan 156 m yüksekliğe su pompalanmış ve 42 km uzunluğunda taştan yapılmış galeri ile Kağıthane'de yapılan Arıtma Tesislerine su iletilmiş ve sur içindeki tarihi İstanbul ve Beyoğlu yakasına 1888 yılından itibaren bol su sağlanmıştır. Bu konuda DAMOC Raporlarında (Volum II, Chapter I) ve (Ref.5) çok detaylı bilgiler yer almaktadır. Bu sistemin devreye girmesi ile Taksim su tesisleri önemini kaybetmiş ve bir gerileme dönemine girmiştir. Terkos suyu tesisleri ile Haliç'in her iki yakasının su şebekesi birbirine bağlanmıştır. 1980li yıllarda Boğaz'a döşenen bir hatla da Anadolu yakası şebekesi ile birleşmiştir. Bugün bölgeye işletmecilik kuralları içinde Terkos gölünden, sonradan yapılan Alibey, Büyük Çekmece, Sazlıdere, Istranca bölgesinde İSKİ tarafından yaptırılan Istranca bölgesindeki yedi barajdan, Anadolu yakasından Ömerli ve Darlık barajlarından su verilmekte ve DSİ tarafından gerçekleştirilmekte olan Yeşilçay projesi ile Karadeniz kıyısında Ağva'dan ve Melen Projesi ile Bolu Melen çayından alınan su Boğaz altından geçirilerek bölgeye getirilecektir. Bugün İstanbul-İzmit su şebekesi birbirine bağlıdır. Komşu illerin batıda Kırklareli, Tekirdağ, doğuda İzmit, Adapazarı, Bolu'nun suları İstanbul'a ve en seçkin kısmı olan bu bölgeye 21. yüzyılda akacaktır.

HAMİDİYE SUYUNUN GETİRİLMESİ (1904) Terkos'dan gelen su yüzey sularıdır. Şüphesiz içimi kaynak sularını tutmamaktadır. Kaliteli kaynak suyuna çok değer veren Osmanlı Sultanı II. Abdülhamit bu amacı sağlamak için Kemerburgaz bölgesindeki çeşitli kaynakları kente getirmeye karar vermiş proje 1904 yılında gerçekleştirilmiştir. Su tesislerine padişahın ismi verilmiştir. Projeye göre kaynak suları 20 adet maslakta toplanmış ve buradan Cendere'de yaptırılan pompaj ile 4. Levent su deposuna (terazisi) ve oradan cazibe ile Balmumcu da (Beşiktaş) yaptırılan depolara verilmiş, buradan

7 resmi kurumlara ve çeşmelere iletilmiştir. Proje bir Türk mühendisi, Hendese-ı Mülkiye'de (Bugünkü İTÜ ) sulama muallimi Hulusi Bey tarafından gerçekleştirilmiştir. Tesis hakkında çok detaylı bilgiler (Ref.4) bulunduğu için konuya girmeyeceğiz, sadece çeşmeleri inceleyeceğiz. Cendere istasyonundan bir kol Haliç kenarında bulunan Mezbaha'ya su vermektedir. Bugün çalışmayan bu hattın İSKİ tarafından ele alınıp yeniden ihya edileceğini memnuniyetle öğrenmiş bulunuyoruz. Balmumcu deposundan öncede bir kol ile Mecidiyeköy'e verilmiştir. Balmumcu depolarından sonra bir kol Harbiye, Taksim Galata'ya, bir kol Dikilitaş'a, bir kolda Yıldız, Beşiktaş ve Ortaköy'e verilmiştir. Tesisin su kapasitesinin 1200 m3/gün dür. Nazım Nirven'in (Ref.1) kitabında 30 adedi saraylar içinde olmak kaydı ile 106 çeşme olduğu yazılıdır. Bunların çoğu bugün aşırı kentleşme sonucu kaybolmuştur. (Ref.4) deki Çeçen'in eserinde 44 çeşme ile 43 resmi kuruma Hamidiye suyu verildiği yazılıdır. Bu resmi kurumlar içinde gene Sultan Abdülhamit tarafından yaptırılan Şişli Etfal Hastanesi, Yıldız Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Harbiye Okulu, Teknik Üniversite yer almaktadır. Hamidiye suyunun bugünkü durumu da şöyledir. Tesisin kapasitesi 1200 m3/gün dür. Bunun 200 m3/gün çeşmelere, Cendere Pompa istasyonundan pompalanmakta ve 7 çeşmeye verilmektedir. Ancak şebekenin yenilenmesi gerekmektedir. Tarihi Cendere Pompa İstasyonu da yıkılma tehdidi ile baş başadır. Artık resmi dairelere su verilmemektedir. Bugün suyu akan şanslı 7 çeşmenin isimleri şöyledir. Gayrettepe Nimet Abla Camii yanı-- Balmumcu Depo önü-- Darphane yanı-- Balmumcu Kışla önü-- Gayrettepe Yazarlar çeşmesi-- Orhaniye Jandarma Kışlası-- Gayrettepe Özkardeşler 30 m3/gün S.S. Hamidiye Su dağıtım Kooperatifine bir kadim hak olarak 1 menbanın suyu verilmekte ve kalan 8 menbanın suyu Belediyeye ait "Hamidiye A.Ş. " şirketine verilip damacana ve şişelerle İstanbullulara satılmaktadır. Hamidiye suyu paralı da olsa evlerimize girmektedir.

BOĞAZİÇİ VE SARIYER Boğaziçi'nde hem Taksim sularından çeşmelere su verilmiş ve hem de pınar suları önceleri döşenen künk borularla çeşmelere verilerek halkın hizmetine sunulmuştur. Su yolları daha sonraları pik ve plastik borularla yenilenmiştir. Bu çeşmelerden 83 adedi halen akar durumda ve İSKİ'nin Bahçeköy'de Vakıf Sular Müdürlüğü tarafından işletilmektedir. Bu tesislerin tek tek incelenmesinde ve gerekli bilgilerin temin edilmesinde Vakıf Sular Müdürü Sayın Cevat Tuğcu'nun ve onun görevlendirdiği su yolcu Cemal Kaya'nın çok yardımları olduğunu burada belirtmeyi bir borç biliyoruz. Bu yöredeki çeşmelerin dağılımı şöyledir.

EMİRGAN, BOYACIKÖY, BALTALİMANI Kanlıkavak Suyu 16 çeşme Vakıf Sular Müdürlüğünce işletilmektedir. İmam Suyu 4 " " " " " " Taksim suyundan Emirgan ve Boyacıköy'de 6 çeşme vardır (Ref.4) Başlısu kaynağından 4 çeşme vardır.

İSTİNYE Yerli su kaynağından 3 çeşme, Vakıf Sular Müdürlüğünce işletilmektedir. Başlısu kaynağından 2 çeşme olduğu bilinmektedir.

YENİKÖY Kumsuyu'ndan su alan 4 çeşme Vakıf Sular Müdürlüğünce işletilmektedir Küçüt Efendi suyu 1 çeşme Vakıf sular içindedir Taksim suyundan su alan 7 çeşme vardır. 8

TARABYA Soğuk su kaynağından su alan 9 çeşme Vakıf Sular Müdürlüğü tarafından işletilmektedir

KİREÇBURNU, KEFELİKÖY Yerli su kaynağından su alan 6 çeşme bulunmakta, ancak memba kirliği dolayısıyla su boşa akıtılmaktadır. Hanım Nine suyunun, İshak ağa suyunun, Su Yolcu Bekir suyunun ve Şifa suyunun birer olmak üzere 4 çeşme Vakıf Sular Müdürlüğü tarafından işletilmektedir.

BÜYÜKDERE Kestane suyundan 4 çeşme Ali Baba suyundan 3 çeşme Molla Murat suyundan 6 çeşmenin tümü Vakıf Sular Müdürlüğü tarafından işletilmektedir Eski kayıtlarda Başlısu'dan su alan bir çeşme daha vardır. Özel şahıs elinde Kocataş suyu bulunmaktadır. Büyükdere'de bir su satış istasyonu ve önünde kuru, kitabeli bir çeşmesi vardır.

SARIYER Sarıyer'in hemen yanında kaynağı bulunan Yerlisu kaynağından 9 çeşme su almaktadır. Aralık ve Ayazma ve Kumsuyu su kaynaklarından birer olmak üzere 3 çeşme bulunmaktadır. Tüm bu çeşmeler İSKİ Vakıf Sular kapsamında işletilmektedir.

RUMELİ KAVAĞI Boğaz'ın kuzeyde son yerleşim yerinde Yerlisu'dan beslenen 12 çeşme ve Yusufağa suyundan beslenen 1 çeşme bulunmakta ve Vakıf Sular Müdürlüğü tarafından işletilmektedir.

Özet olarak bu bölgede Taksim suyu çeşmeleri hariç 83 adedi akar 89 çeşme bulunmaktadır. Tüm bölgedeki çeşme sayısı da şöyledir. Çok eski Galata çevresinde 30 ? adet Taksim Suyundan su alan 183 " Farklı Kaynaklardan 83 " Hamidiye suyundan su alan 106 " Boğazdaki çeşmeler 89 olmak üzere toplam 491 dir. Akar Çeşme sayısı Hamidiye 7 ve Boğaz çeşmeleri 83 olmak üzere 90 adettir.

KONYA'DA TATLISU ÇEŞMELERİ PROJESİ Kentin içme suyu ilk kez XIII. Yüzyılda Selçuklular döneminde Sultan Alaaddin Keykubat tarafından ele alınmıştır. Bu dönemde şehrin güney doğu bölgesindeki iki adet tatlı su kaynağından (Mukbil-Beypınarı) alınan sular şehrin batısında Havzan'da yapılan bir su deposunda toplanarak kentin içme suyu ihtiyacı karşılanmıştır. Osmanlılar devrinde Konya'ya bizzat su getiren Padişah Yavuz Sultan Selim'dir. İran seferi esnasında Konya'dan geçerken Mevlana Dergahını ziyaret etmiş ve şehrin su problemini görerek üçüncü bir su kaynağından (Dutlu) 12 km uzunluğundaki bir isale hattı ile suyu kente getirmiştir.

9 XIX. asrın sonlarına doğru Konya'da akan çeşmelerin adedi 81 olarak kaydedilmiştir. Bu sayıdaki çeşmeler şehrin ihtiyacını karşılayamadığı için Meram çayının suyu küplerde dinlendirilmek suretiyle içilmiştir. Konya Valisi Ferit Paşa içme suyu ihtiyacını karşılamak üzere 1900 yılında şehrin 23 km güney batısında bulunan Çayırbağı kaynak suyunu 160 mm'lik font borularla şehir merkezine getirerek Alaaddin tepesine inşa edilen depoyu vermiş ve buradan 50 kadar çeşmeye taksim edilmiştir. 1956 yılına kadar kentin su ihtiyacı belirtilen 4 doğal pınarlardan sağlanmıştır. Bu tarihten itibaren kentin artan su ihtiyacını karşılayabilmek için derin kuyular açılmaya başlanmış ve sondajla yeraltından elde edilen sular doğrudan dağıtım şebekesine pompalanarak kullanıma verilmiştir. Konya'da Selçuklular ve Karamanoğulları dönemine ait çeşmelerin bazılarının yerlerinin bilinmesine karşın, bütün hususiyetleri ile zamanımıza ulaşmış çeşme bulunmamaktadır. Bu devirden zamanımıza ulaşmış olarak yalnız Sahip Ata Camii portalindeki sebiller (Önceki dönemden iki lahit) bulunmaktadır. Osmanlı devrinde yapılmış çeşme ve şadırvanların en eskisi 16. yüzyıla aittir. En eskileri Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılan Şems parkındaki çeşme ile Mevlana Dergahı içindeki sebildir. Her ikisi halen akar durumdadır. 1950'li yıllarda sayıları 400'ü bulan çeşme sayısı zamanla azalmış ve özellikle pınarlardan suyunu alan çeşme sayısı 1980'li yıllarda birkaç adete düşmüştür. Hatta 1989 yılına kadar pınarların suları Belediye tarafından inşa edilen tesislerde şişelenerek halka parayla satılmıştır. 1989 yılında şu anki yönetimin iktidara gelmesiyle, ecdat yadigarı olan ve tarihte şehrin su ihtiyacını karşılayan tatlı su pınarlarının suyunu (Dutlu, Çayırbağı, Mukbil, Beypınarı) tüm şehir halkına ücretsiz olarak dağıtılması için bir proje geliştirilmiştir. Konya'da Selçuklu ve Osmanlı dönemine bakıldığında dönemin hükümdarları tarafından yapılan hayır eserlerinin civarlarına veya muayyen bir köşesine insanın en önemli ihtiyacı olan sudan direk yararlanması amacıyla çeşme, sebil, ve şadırvan yerleştirildiği görülmektedir. Son derece güzel olan bu ecdat yadigarı uygulamaları örnek alarak, bugün dahi aynı tazelik ve saflığını koruyan ve herhangi bir kirlilik unsuruna maruz kalmayan bu tatlı su pınarlarının belli bir kesime değil, tüm şehir halkına dağıtılması için örneği başka bir ilimiz hatta başka bir ülkede olmayan bir uygulamayla, şehir merkezine normal içme ve kullanma suyu şebekesinden ayrı olarak, ikinci bir şebeke yapılarak söz konusu kaynakların suları halkın kullanımına sunulmuştur. Tatlı su projesine 1989 yılında başlanılarak 1999 yılında tamamlanmış olup proje kapsamında yaklaşık 300 km uzunluğunda muhtelif çaplarda PVC boru döşenmiş ve şehrin muhtelif yerlerine inşa edilen çeşmelerin sayısı tarihi çeşmelerle birlikte 542 adete ulaşmıştır. Projeye yaklaşık 2.5 trilyon TL harcama yapılmıştır. Böylece önceleri birkaç adet çeşmeyle ve uzun kuyruklarla halkın kullanımına sunulan tatlı su pınarları ücretsiz olarak ve halkın beklemeden temin edebileceği şekilde tüm halkın kullanımına sunulmuştur. Kaynakların toplam debisi 150 lt/sn olup, halen şehrin içme suyu ihtiyacını karşılamaktadır. Yapılan tesislerin ve kaynakların ileri nesillere de hizmet vermesi amacıyla, özellikle kaynakların korunmasına büyük önem verilmektedir. Kaynakların şehir merkezine uzaklıkları 10-25 km arasında değişmektedir. Bu sular doğal olarak çıktığı noktaya kaptaj yapılarak, yer yüzüne ulaşmadan boru içerisine alınmakta ve yalnız klorlanarak tatlı su şebekesine verilmektedir. Kaynakların kotları şehir merkezinden yüksek olduğundan cazibe ile şehre dağıtılmakta ve herhangi bir elektrik enerjisi kullanılmamaktadır. Dolayısıyla elektrik kesintisi gibi durumlarda sistem etkilenmediğinden, bu gibi durumlarda normal su şebekesinin akmaması halinde halkımız bu şebekeyi kullanarak susuz kalmamaktadır. Ayrıca daha önce belirtildiği gibi bu

10 son derece kaliteli suyun, ücretsiz olarak kullanıma sunulması ve sürekliliği dolayısıyla halkımız son derece memnun bulunmaktadır. Proje kapsamında yapılan çeşmelerin bazıları Osmanlı mimari tarzıyla yapılarak tarihi geleneğimiz devam ettirilmektedir. Ayrıca gerçekleştirilen bu projeyle, hem dün belli bir amaca hizmet için yapılan ve bugün ise fonksiyonunu yitirmiş bazı milli eserlerimizi ve değerlerimizi günümüz koşullarında fonksiyone edilerek bugün için yaşatılması sağlanmış, hem de bu son derece kaliteli suları ücretsiz olarak halkın doğrudan kullanımına sunarak tüm vatandaşlarımızın teveccühü kazanılmıştır.

5.0. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Bu incelememizde bir kısmı kaybolan ancak varlıkları belirlenen 500 civarında sadece bu bölgede çeşme olduğu belirlenmiştir. Hamidiye suyundan beslenen; Sarıyer ve Boğaziçi'de 90 çeşmenin akar durumda olduğu ve çevrede yaşayanların bu sudan faydalandığı görülmüştür. Bu çeşmeler içinde taşı kaybolan vardır. Günün ekonomik duruma göre, kitabeli ve ya kitabesiz sade çeşme yapıları vardır. Kimilerin de daha iyi yaparız düşüncesi ile tarihi yapı kaldırılıp yerine seramik çeşme yapılmıştır. Kitabeler çok önemli tarihi varlıklardır, Osmanlı İmparatorluğun belgeleridir. Tümü okunmalı kayda geçirilmeli yeri belirlenmelidir. İçlerinde anıtsal değer taşıyan mimari yönden kültür varlıkları olanlar vardır. Karaköy Azapkapı da Metro çalışmaları nedeniyle varlığı bile tehlikede olan Saliha Sultan çeşmesi, Tophane çeşmesi….vs.vs Kuran'dan ayetlerin mermere bezendiği bu anıtsal çeşmeler, Romalıların anıtsal çeşmeleri olarak bilinen mermer heykellerle süslü Nymphaeum' dan sonra dünyanın en üstün su kültür miraslarıdır. Bunu korumak da bizlerin görevidir. Su Vakfı dergisinin 1998 tarihli dergisinde, Beyoğlu ilçesinde 103, Beşiktaş ilçesinde 40, Sarıyer ilçesinde 34 olmak üzere 177 adet çeşmenin incelemesi, banisi ve inşaat tarihlerinin belirlenmesi yapılmıştır. Çok memnuniyet vericidir. Ancak yukarıda belirlenen bu bölgedeki çeşme 500 adettir. Şişli ilçesi hiç alınmamıştır. Ciddi araştırmaların devamı bu sayıyı daha da yükseğe çekecektir. Karaköy Azapkapı'daki metro yapımından dolayı varlığı bile tehlikeye düşen Saliha Sultan anıtsal çeşmesini akması için yaptırmıştır. Bugün şartlar değişmiş anıtsal çeşme kupkurudur. Vakfedenin gayesi ve istekleri göz ardı edilmektedir. Konya tatlı su çeşmeleri örneği ortadır. Bunlara yanından geçenlerin içebileceği miktarda devamlı veya en azından özel günlerde tatlı su verilebilir, diye düşünüyor, sadece bu bölgede değil İstanbul'un tüm çeşmeleri için konunun gündeme geleceğine inanıyoruz.

REFERANSLAR 1. NİRVEN Nazım 1946. İstanbul Suları 2. DAMOC Master Planı Volume II 3. PETRUS Gyllius , 16.yüzyıl, çeviri E. Özbayoğlu, İstanbul 1997 4. ÇEÇEN Kazım, 1992, Taksim ve Hamidiye Suları, İSKİ, 5. OĞUZ Burhan 1998, Bizans'tan Günümüze İstanbul Suları 6. İSKİ su Vakfı Dergisi 1998 7. Şen Zekai, 2000, İstanbul Sınırları içinde Kaynak Suları 8. BİLDİRİCİ Mehmet 1994, Konya Tarihi Su Yapıları, DSİ Genel Müdürlüğü Ankara, 463 sayfa

11

Beyoğlu yakası-Sarıyer yerleşim ve su kaynakları (DAMOC Raporu)

12

Beyoğlu-Sarıyer bölgesi topoğrafik durumu (DAMOC Raporu, 1968)

13

14

15

16

GALATA ESKİ SU YOLLARI Haziran 2000

10 HAZİRAN 2000 GÜNÜ

GALATA ŞENLİKLERİ PROGRAMI

KAPSAMINDA

GALATA KULESİ ALTINDAKİ

KAFEDE

GALATA DERNEĞİ YÖNETİCİ, ÜYELERİNİN

KATILDIĞI TOPLANTIDA İNCELENMİŞTİR.

1

GALATA SU YOLLARININ ÖNEMİ

Bugün İstanbul kenti olarak, geniş bir coğrafyaya yayılan alanda pek çok antik kentlerin kurulduğunu biliyoruz, Altınboynuz'un sonunda iki akarsuyun denize boşaldığı noktada mitolojiye konu olan SEMİSTRA kenti, Tarihi yarımadanın ucunda BYZANTION, karşısında SYKAE-GALATA kenti ve gene karşısında CHALCEDON (Kadıköy) bunların en önemlileridir. 330 yılında İmparator Büyük Konstantin tarafından Byzantion'un Roma kenti yanında ikinci başkent olarak seçilmesi ve imparatorun ismi verilmesi ile buradaki kent çok öne çıkmış ve diğerlerini gölgelemiştir. 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethetmesi ile Osmanlı başkentinde artan nüfus Galata-ve yukarısı Pera'da yeni bir yerleşimin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Nüfus artıkça yeni su sistemleri, su yollarına ihtiyaç duyulmuştur. Tarihi su yolları ve su sistemlerinin gündeme gelişi yenidir. Buna rağmen tarihi yarımadanın su yolları ve su sistemleri oldukça geniş bir biçimde incelenmiş ve yayınlara geçmiştir. İkinci önemli yerleşim Galata'nın da benzer tesisleri olmalıdır. Bu konuda bilgiler azdır. Bu durum bu makalenin yazarını bu konuda araştırmaya yöneltmiştir. Konuya tarihi perspektif içinde, su mühendisliği disiplini ile yaklaşılacaktır. Bu konuda daha çok çalışma ve araştırma gerekeceği açıktır. Bunu bir başlangıç sayıyor, gelecek yorum, yardım ve uyarıların konuya katkıda bulunacağına inanıyorum. GALATA Derneği Yönetim Kurulunun konuya olumlu yaklaşımı ve yardımları, konunun Galata 2000 şenliklerine taşınmasını sağlamıştır. Bana böyle bir imkanı sağladığı için teşekkürlerimi sunuyorum.

2 GALATA'NIN KISA TARİHÇESİ

Galata'nın 2000 yıl önce yerleşim yeri olduğu ve isminin Sykai olarak adlandırıldığı coğrafyacı Strabon tarafından belirtilmektedir. Son zamanlarda bölgede yapılan arkeolojik kazılar da bu gerçeği doğrulamakta ve Roma döneminde bir kentin olduğu daha net anlaşılmaktadır. İmparator Jüstinien (527-565) zamanında kentin bu bölümüne önem verildiği ve eski tapınakların yerine kiliseler inşa edildiği bilinmektedir. Bunlardan Aya İrene kilisesinin kalıntısı bugün Arap Camii yanında görülebilmektedir (Ref.6). Bu imparatorun bölgeye verdiği önem Ayvansaray önlerinde Haliç üzerine yaptırdığı bir taş köprüden de anlaşılmaktadır. 1267 yılında ise bölgeye Cenevizliler yerleşmiş ve surlar içinde bir kent haline getirmişlerdir. Bu kentin sınırları kuzeyde Galata kulesi, batıda Azapkapı, doğuda ise Tophane'ye kadar uzuyordu. Cenevizlilerin Galata’ya yerleşmesinde Manuel Kommenos 1156 yılında önemli kolaylıklar sağlamıştır. Anadolu Kavağı ve Rumeli Kavağı’nın 1350 yıllarında Cenevizliler elinde olduğu Amasra’da 1459 yılına kadar kaldığı bilinmektedir. Foça’da 1275-1455), Midilli’de, Magosa’da 1373-1384 yılları arasında bulunmuşlardır. 1387 yılında Osmanlı Sultanı I. Murat ile ticaret anlaşması yapmışlardır.

15. yüzyılda İstanbul'un fethinden önce Galata'yı ziyaret eden İbn-I Batuta da (Ref.1- s.13 de) ilginç bilgiler yer almaktadır. Surla çevrili Galata'da 431 hane, 1 kilise, 1 hamam, 1 tiyatro, 5 değirmenin yer aldığını benimsemekte, oturanların Cenevizliler olduğunu belirtmektedir. (Ref.5) Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethi ile kentleşme bugün Beyoğlu olarak bilinen PERA'ya doğru kaymıştır. Önceleri bölgede Cenevizliler ve köylerde Rumlar yaşarken, fetihten sonra başta Müslüman Türkler olmak üzere Rumlar, Yahudiler, Ermeniler, Levantenler, Osmanlı'nın hoş görüsü ile bir arada yaşamış ve İstanbul'un bu bölümünü dünyanın incisi haline getirmiştir. Ondokuzuncu yüzyıl sonları Galata tüm imparatorluğun ticari merkezi olmuştur. Bu bölge ve insanı Türkiye'nin batıya açılmasında birinci derecede rol oynamıştır.

GALATA'NIN SU YOLLARI HAKKINDA BİLİNENLER Bölge 1732 yılında Belgrat ormanlarından sağlanan "Taksim Su yolları" ile bol suya kavuşmuştur. Bu konuda Kazım Çeçen'in "Taksim ve Hamidiye Su yolları" adlı yayınında geniş bilgiler bulunmaktadır. (Ref.2) Bizim araştırma konumuz, bundan önceki su yollarıdır. Kent de yağmur ve kuyu sularından faydalanılmıştır. Ancak bu derece önemli bir ticaret ve liman kentinin bol suya kavuşturulması gereklidir. Eğer su temin edilmemiş olsaydı burada yerleşilmezdi. 1550 yılında İstanbul'u ziyaret eden Petrus Gyllius'un "İstanbul'un Tarihi Eserleri" isimli Latince kitabında (Ref.3) önemli bilgiler bulunmaktadır. Bu eserin 97. Sayfasında bulunan 1422 yılına ait kent planında Galata'nın da İstanbul gibi surlarla çevrili olduğu ve yaklaşık İstanbul'un 1/3 büyüklüğünde olduğu resmedilmiştir. Bugün Rüstem Paşa kervansarayının yerinde bulunan " Aziz Mikhael Kilisesi"ne eski bir su yoluna bağlı borulardan bol su akıtıldığı belirtilmektedir. Bu kilisenin rahibinin Cenova'da bulunan kişiden sonra ikinci sırada olduğu bilinmektedir. Ayrıca bugün Saint Benoit Lisesi bahçesinde olduğu bilinen "Aziz Benedictus" sarnıcının tavanın çöktüğü ve yaklaşık 300 sütununun yağmalandığı ve artık kiliseyi bekleyenlerin ihtiyacını karşılayan ve bahçe işlerine ayrıldığı adı geçen kitapta belirtilmektedir. Bu sarnıç kalıntısının kentin eski zenginliğini gösterdiği özellikle vurgulanmaktadır.

3 BEYOĞLU BÖLGESİNİN SULAR COĞRAFYASI İstanbul'un Beyoğlu yakası olarak bilinen bu bölgede Beyoğlu, Beşiktaş, Şişli ilçeleri yer almaktadır. Bölge engebeli bir arazi olup, su kaynakları yönünden fakirdir. Sadece bölgenin batısında Haliç'e boşalan Kağıthane deresi vardır. Bunların dışında Boğaz'a, Haliç'e, Kağıthane deresine boşalan kuru dereler bulunmaktadır. Bunlara örnek Boğaz'a su boşaltan Balta Limanı deresi, Haliç'e su boşaltan Dolapdere, Kasımpaşa deresi sayılabilir. Göl gibi yer üstü suları mevcut değildir. Bölgenin diğer bir su kaynağı pınarlar ve yeraltı suyudur. Engebeli yarımada üzerinde tek önemli kaynak bugün Askeri bölge içinde bulunan 4. Levent'eki su kaynağıdır.

LEVENT ÇİFTLİK SUYU (GALATASARAY SULARI) Bu konuda Nazım Nirven'in "İstanbul Suları-"(Ref.4-s.205) adlı eserinde "Galatasaray Suları" bölümünde şu bilgiler yer almaktadır. Bu suyun kaynağı Levent Çiftliği'ndedir. Çevredeki katmanlara sular bir maslakta toplanarak, Levent'ten başlayıp, Zincirlikuyu mezarlığı içinde Hasan Ağa kemerinden geçerek, Mecidiyeköy, Şişli (Fransız La Paix Hastanesi), Teşvikiye, Harbiye, Ermeni Surp Agop Hastanesi üzerinden Taksim'e ve Galatasaray'a ulaşmaktadır. Bu suyolunun 2. Beyazıt döneminde yapılmış olması da tahmin edilmektedir. Kazım Çeçen'in Taksim Su Yollarının incelenmesinde (Ref.2) suyun Zincirlikuyu'dan Taksim'e kadar yer altı galerileri ile gittiği belirtilmekte ve nasıl yapıldığı konusunda hiç bilgi bulunmadığı ifade edilmektedir. Büyük olasılıkla Galatasaray su yollarına ait eskiden delinmiş tünellerin Taksim Su yollarında kullanıldığı kanısındayım. Çünkü her iki su yolunda da Zincirlikuyu'daki Hasan Ağa su kemeri bulunmaktadır. Konu edilen tüneller Mecidiyeköy ve Şişli'de oldukça derinden gitmektedir. Metro kazısı sırasında bu tünellere rastlanılmıştır. İki tünel olmadığı ve Galatasaray'a su taşıyan hattın eski oluşu bunu kuvvetlendirmektedir. Leventçiftlik'teki iki kaynağın suyu, Tünel de bulunan Galata Mevlevihanesi’ne getirilmiş ve Mevlevihane içinde Matbah Emini Hasan Ağa tarafından 1649 yılında yaptırılan çeşmeye verilmiştir. (Ref.2-20 nolu çeşme) Çeşmeye daha sonra Taksim suyu bağlanmıştır. Matbah Emini Hasan Ağa'nın aynı eserde (Ref.2)19 nolu başka bir çeşmesi daha bulunmaktadır. Aynı su yolundan Cihangir Sormagir Camiine de su verilmiştir. 13.02.2000 günü yapılan incelemede Zincirlikuyu mezarlığının kuzeye açılan kapısı yanında bulunan ve bugün açık garaj olarak kullanılan mahalde Hasan Ağa kemerinin bulunduğu ancak bir kaç yıl önce yapılan bu garaj yapısı ve Şişli Belediyesi tarafından yapılan park düzenlemesi sırasında ortadan kaldırıldığını tespit etmiş bulunuyorum. Önceden mevcut olan ve Taksim su yollarında da kullanılan bu tüneller ne zaman açılmış olabilir. Şimdilik bazı ön tahminler yapılabilir. 1) Roma dönemi 2) Jüstinien dönemi 3)Cenevizliler dönemi 4)Sultan II. Beyazıt dönemi Üçüncü soruya olumlu yaklaşabilmek için Cenevizlilerin çevre coğrafyasından faydalanma hakları var mı idi? Bu araştırılmalıdır. Çünkü Cenevizlilere özel bir anlaşma ile belirli bir alana yerleşme hakkı verilmiştir. Sultan II. Beyazıt döneminde kullanıldığı kesin. Sultanın Galatasaray'daki Gül Baba'ya verdiği önem ortada. Son zamanlarda Taksim Surp Agop Katolik Ermeni hastanesinin hemen yanında Sultan II. Beyazıt vakfına rastladım. Küçük bir arsa, o zaman bölge bomboş, böyle küçük bir arsa su ile ilgili vakfedilmiş olmalı diye düşünüyorum. Roma döneminde yapıldığı ve onarımlarla sonraları da kullanıldığı kanısındayım. Beyoğlu Belediyesi'nce Fatih'in müezzini Bereketzade Ali Efendi'nin medresesinde yapılan kazılarda eski dönemlere ait olduğu sanılan bir su kanalını ortaya çıkarmıştır.

4 GALATASARAY SUYUNUN BUGÜNÜ (KANLI KAVAK SUYU)

Levent Çiftlik'te bulunan su kaynağının bugünkü durumu hakkında da araştırmalarımda bazı bilgilere ulaşmış bulunuyorum. Damoc Master Plan da bulunan (Volume II-IA-I-4) yörenin kotlu haritası incelendiğinde Levent, Etiler Zincirlikuyu, bugün Gökdelenlerin yapıldığı bölümün 100 kotunun üstünde olduğu görülmektedir. Levent Çiflik'te bu bölgededir. Emirgan'a su veren "Kanlıkavak sularının kaynağının da 100 kotu civarında olduğu hem harita incelemesinden ve hem de (Ref 7) de belirtilmektedir. Bu kaynağın Galata'ya uzaklığı 15 km, Emirgan'a uzaklığı ise 5 km dir. Su kaynağı Zincirlikuyu-Maslak yolunun Baltaliman'ına inen derenin başlangıcındadır. Su debisi 50 m3/gün (Ref.7) Önceleri sadece kaynakta çeşme varken yakın zamanda su Baltalimanı, Boyacıköy ve Emirgana'a getirilmiş olup 6 çeşmeye su vermektedir. İstanbul Teknik Üniversitesi içinde deposu bulunan bu suyun bir kısmı da Üniversite tarafından kullanılmaktadır.

GALATA'DA ACISU Galata' da çeşmelere yakın zamana kadar su veren bir kaynak da Acısu'dur. Ref.2 Vakıf çeşmeleri listesinde Galata'da "Acısu olarak bilinen su kaynağından beslenen Galata Yenicami mahallesinde 5 ve Azapkapı'da bir çeşme bulunmaktadır. (1238-1243 nolu çeşmeler) Bunlardan ilk beşinin vakıfı Ummetullah Sultan, diğeri Yahya Ağa'dır. Yeni Camii yerinde Saint Francis kilisesi bulunmakta idi. Bugün her ikisinin yerinde Hurdacılar Çarşısı yer almaktadır. Bana Acısu konusunda bilgi sağlayan ve bu çeşmelerden birinin yerini gösteren uzun yılların Karaköy esnafı Nazar Hançer, Şişhane Meydanı düzenlenmesi sırasında Acısu su yolunun bozulduğu ve suyun Kasımpaşa'ya verildiğini belirtti. Acısuyun tam kaynağı bilinmemekle Tarlabaşı-Taksim çevresinden geldiği sanılmaktadır. Bu hat üzerinde Sururi Camii çeşmesi bulunmaktadır. Yanıkkapı da 1698 tarihinde yaptırılmış 24 numaralı Cudidil Valide Sultan çeşmesi de eski su yoluna ait bir çeşmedir. Su kaynağı bilinmemektedir.

DİĞER SU KAYNAKLARI Ref. 2 de belirtilen Kazancı yokuşundaki Silahtar Mehmet Ağa çeşmesinin ayrı bir su kaynağı olduğu sanılmaktadır. Başka bir Acısu'dan beslenen Kabataş'ta da 1175,1216,1217,1218 numaralı çeşmeler vardır. (Ref.2)

GALATA'DA SU DEPOLARI Galata'da her yapının ve evin bir sarnıcı olduğu bilinmektedir. Bunların en büyüğü Saint Benoit Lisesi içinde olan bölgenin en büyük sarnıcı olan "Aziz Benedictus" sarnıcıdır. Su kaynağı Cihangir veya Gümüşsuyu civarında bir su kaynağı mıdır ? yoksa Galatasaray suyu mudur ? Şimdilik pek bir şey söylemek mümkün değildir. Bundan başka Galata'nın limanı olan Yağkapanı'nda Osmanlı dönemi ve temeli daha eskilere giden ve bugün onarım bekleyen bir depo, Ceneviz döneminden kalma Haçlı Kapı (Harip Kapısı) hemen karşısında tonoz eski bir sarnıç bulunmaktadır.

5 BÖLGEYE TAKSİM SUYUNUN GELİŞİ Bölgedeki gelişmeler karşısında mevcut su kaynaklarının yetersiz kalması ile Belgrat ormanlarındaki derelerin suları (sonradan bunlara bent yapılmıştır) bölgeye 1732 ve takip eden yıllarda getirilmiş, Galata bol suya kavuşmuştur. Taksim Suyunun gelmesi ile eski çeşmelere de genellikle su bağlanmıştır. 1732 yıllarında Galata'da yapılmış önemle çeşmeler de şöyledir. Ref.2 deki çeşme numaraları ile : 26 numaralı Azapkapı yanında 1. Mahmut'un annesi Saliha Sultan tarafından yapılmış anıtsal çeşme. (1732) 23 numaralı Kethüda Yahya Ağa Çeşmesi (1732) 23b numaralı 1. Mahmut'un kadına Verdinaz'ın yaptırdığı Kadın Çeşmesi (1732) 145 numaralı Kemankeş Mustafa Paşa Çeşmesi (1732)-18 numaralı Mihrişah Çeşmesi (1732) 22 numaralı Şair Ziya sokağı köşesinde Raimondo d'Aronca tarafından yapılmış, "Stile Floreale" tarzında Laleli Çeşmesi

GELEN DİĞER SU KAYNAKLARI Kentin gelişmesi karşısında artan su ihtiyacı Terkos gölünden karşılanmış ve Terkos suyu 1888 yılında İstanbul'un Avrupa yakasına verilmiştir. Bu şekilde Haliç'in güneyi ve kuzeyindeki İstanbul ve Beyoğlu şebekesi birleşmiştir. Terkos suyu yüzey suyudur, içimi o kadar tutulmamıştır. İçimi ve lezzeti gayet güzel Kemerhisar'da bulunan pınar suları 1904 yılında Hamidiye Suyu olarak bölgeye getirilmiş ve çeşmelere verilmiştir. 1960'lı yıllara kadar bu çeşmeler akmıştır. Daha sonra 1980'li yıllarda Boğaz'a döşenen su borusu ile Avrupa ve Asya yakasının şebekesi birleştirilmiştir. Bugün Asya yakasından Ömerli ve Darlık barajlarından, Avrupa yakasında Terkos Gölü, Alibey Barajı, Büyükçekmece Gölü, Sazlıdere Barajı, İSKİ tarafından yaptırılan Istranca bölgesindeki barajlardan İstanbul'a ve Galata'ya su akmaktadır. Yakın zamanda da DSİ tarafından gerçekleştirilmekte olan Yeşilçay Projesi ile Ağva'dan ve Melen Projesi ile Bolu Melen çayından su İstanbul'a akıtılacaktır.

REFERANS 1.OĞUZ Burhan, Bizans'tan Günümüze İstanbul Suları- İstanbul 1997 2.ÇEÇEN Kazım, Taksim ve Hamidiye Suları,- İstanbul İski, 1992 3.PETRUS Gyllius "İstanbul'un Tarihi Eserleri" Latince aslından çeviri Erendiz Özbayoğlu- İstanbul 1997 4.NİRVEN Nazım, İstanbul Suları-İstanbul 1946 5.ARSEVEN Celal, Eski Galata Binaları, İstanbul 1989 6.MAMBOURY Ernest, 1953, Turist Istanbul (İng) 7.ŞEN Zekai, 2000 İstanbul Kaynak Suları

6

Galata kenti planı (Mamboury 1951)

7

8 YAPILAN EKLEMELER LEVENT SUYU GALERİLERİ Bahçeköy Vakıf Sularda görevli Cemal Kaya ile görüşmeler sonucu İTÜ Ayazağa Yerleşkesi ile Harp Akademileri arazisi arasında iki galerinin bulunduğu İlk galerinin yaklaşık 300 m sonra kapalı bir depoya geldiği, biraz ileride bir çeşme bulunduğu ve suyun buradan Emirgan’a devam ettiği gözlenmiştir. İkinci ve önemli olan Harp Akademileri yönüne giden bir galeri olmasıdır. Tamamen çalı ve toprak galeriden bir kol Pis su kolektörlerini geçerek İTÜ Su deposuna gidişlidir. Bu galerinin Galatasaray su galerisi olduğu anlaşılmaktadır. Galeri yaklaşık 60 cm genişliğinde ve içinde bir insan yürüyecek yüksekliktedir.

GALATA MEVLEVİHANESİ Tünel’de bulunan Galata Mevlevihanesi içinde yaklaşık 4 m ebadında merdivenle inilen bir sarnıç bulunmaktadır. Bunun 1730 tarihinden eski olduğu kabul edilebilir. Ayrıca 8 m ebadında Adile Sultan Sarnıcı bulunmaktadır.

BEREKETZADE CAMİİ Galata Kulesi’nin hemen aşağılarında bulunan 1950 yılına kadar minaresi bulunan camide arkeolojik kazı yapılmıştır. Temel kalıntıları arasında yaklaşık 60 cm x zeminden 70 cm derinlikten başlayan 1,20 m derinliğinde kargır kanal görülmüştür. Camiin yeri 106 pafta, 166 ada, 1 parseldedir.

BEYOĞLU BELEDİYE BİNASININ DOĞUSUNDA SU TÜNELİ Beyoğlu Belediyesi eski Başkan vekili Hasan Ataş ile görüşme ve sohbet sonucu, Beyoğlu Belediye binasının hemen doğusun kuzey-güney yönünde 2 m genişlikte ve 5 m yükseklikte, yaklaşık 40 m uzunluğunda bir su tüneli (?) bulunmaktadır. Tünel, Tünel Meydanı’nın 15-20 m aşağısındadır. Çok dev yapının eski Galata su yolları ile ilgili olduğu sanılmaktadır.

CİHANGİR CAMİİ SARNICI Cihangir Camii yanında 4 m x 15 ebadında yerel bir kaynaktan beslendiği sanılan bir sarnıç vardır. Cami yerinin eski bir kilise veya tapınak yeri olduğu sanılmaktadır.

9

10

MODERN IRRIGATION SYSTEM OF THE PLAIN OF KONYA

KONYA OVASI SULAMASI

Çumra 2000

15-16 EYLÜL 2000 TARİHLERİNDE GERÇEKLEŞEN

1. ULUSLARARASI ÇATALHÖYÜK’TEN GÜNÜMÜZE

ÇUMRA KONGRESİ BİLDİRİLER KİTABINDA Sayfa 161-167 DE YAYINLANMIŞTIR

(KONGREYE İSTANBUL’DA BULUNDUĞUMDAN KATILAMADIM)

1 MODERN IRRIGATION SYSTEM OF PLAIN OF KONYA Mehmet BİLDİRİCİ İnş.Y.Müh- Araştırmacı Yazar

The irrigation project of Konya Plain is the first modern irrigation project in Turkey. At the same time it is one of the ten irrigation projects of the World at the beginning of the 20 century. Water resource of the project is Beyşehir Lake. The water of this lake have been conveyed to the Konya Plain by an open earth conveyance canal of 217 Km. The irrigation of the plain have been realized by 3 main irrigation canals. The details of the project are as follows:

BEYŞEHİR LAKE 2 Drainage Area : 3 443 km Maximum Lake Level (in 1949) : 1128.00 m Regulator Sill Level : 1124.00 m Lake Bottom Level : 1117.00 m 3 Reservoir Capacity : 2 790 hm 2 Lake Surface : 678 km

SUĞLA LAKE 2 Drainage Area : 1786 km Maximum Water Level : 1098.00 m Lake Bottom Level : 1091.00 m 3 Reservoir Capacity : 412 hm Lake Surface : 112 km2

CONVEYANCE CANAL (Distance between Beyşehir-Alemdar regulators) Type : Earth open trapeze canal Length : 217 km 3 Discharge Capacity : 22.4 m /sec Base Width : 25 m Average Slope : 0.0055

FIRST MAIN IRRIGATION CANAL Type : Earth, open, trapeze canal Lengt : 59 km Intake Structure : Yayla Regulator 3 Discharge Capacity : 12 m /sec Average Slope : 0.00013 Irrigation Area : 250 000 dönüm (22 500 ha)

SECOND MAIN IRRIGATION CANAL Type : Earth, open, trapeze canal Length : 19.5 km Discharge Capacity : 3.6 m3/sec Irrigation Area : 12 500 ha Intake Structure : Postalcık Regulator

THİRD MAIN IRRIGATION CANAL Length : 12 km Intake Structure : Postalcık Regulator (This branch have been cancelled, 15 years later because of drainage problems) 2

OVA KANALI Length : 30 km Discharge Capacity : 6 m3/sec Intake Structure : Alemdar Regulator SECONDER CANALS : 1 150 km THIN CANALS : 630 km

Çarşamba canals as Sol Çarşamba (Left Çarşamba), Orta Çarşamba (Central Çarşamba) and Sağ Çarşamba (Right Çarşamba) were dug later. Their intake structure is Alemdar Regulator.

Important hydraulic structures are as follows: (Ref.1) - (Ref.4) Regulators : 7 (Beyşehir- Bağlama-İncesu-Saray- Yayla-Postalcık-Alemdar) Intake Structure : 174 Siphons : 33 Water Bridge (Tavşan Köprü) : 1 All are shown in the enclosed plan

PREPARATIN OF THE PROJECT Before the project the water of Beyşehir Lake was used to flow to Suğla Lake by the natural Beyşehir Creek. Suğla Lake has underground waterways called “düden”. In arid years the water was used to escape into these holes and the lake surface used to dry. In rainy years the water was used to flow to Çarşamba Çay and both to Konya Plain and was used to create drainage problems. A new conveyance canal has been dug by-passing Suğla Lake to convey the water to Konya Plain. (Ref.7) The project has been prepared the years 1903-1908 and was awarded in 1908. The details of the contract are as follows: Contractor : “Ottoman -Anatolia Railway Company” : “Societe du Chemin de Fer Ottoman d’Anatolia” : Imperie de Castro,Galata Rue, Constantinopel Contract Prices : 19.500.000 French Frank Date of Contract : 10.11.1907 Approval date by Sultan Abdülhamid : 30.4.1908 Date of commencement of work : 1.7.1908 Total payment : 19.500.000 French Frank Time for completion of works : 6 years Acceptance Inspection : 13-24 December 1912

Supervisor : Süleyman Sırrı- Manager of Public Works, İstanbul Manager of the Project and Site : German Engineer Waldorp Language of the Contract : Technically French, Officially Turkish

MEHMET FERİT PAŞA SUPPORTS THE PROJECT The Governor of Konya, Mehmet Ferid Paşa (1847-1914), supported the project. He was born in Avlonia in Albania and finished his education in Yanya. He entered as civil officer in Ottoman public sector. After serving in Crete, Bosnia and Bulgaria he became the governor of Konya (1898-1903) and than Sadrazam (Prime Minister, 1903-1908) of Ottoman Cabinet. He died in San Remo in Italy. He was very good ruler, A new water source called Çayırbağı has been conveyed and the first water network of the city has been constructed in Konya.

3 CHIEF ENGINEER OF THE PROJECT

German Engineer while working in Railway Company, Ottoman Government appointed him as civil engineer to prepare a report and project. From 1903 to 1913 he was chief engineer of the project.

THE POJECT TODAY

In the project drainage system has not been planned and later years a new dam and new canals have been added. This good planned project is still in use and this is the core of modern Konya Irrigation Project (Konya Ovaları Projesi -KOP) with these monumental regulator structures.

CONCLUSION

Irrigation was known from very earliest times in Konya plain. The site of Çatalhöyük was on one of the branch of Çarşamba Çay and primitive irrigation was applied in this site (Ref.7). In Late Hittite period and Roman times irrigation was main topic of the economy, (Ref.3) as in the capital of Seljuk, Konya (Ref.2)

4 KONYA OVASI SULAMASI Mehmet BİLDİRİCİ İnş.Y.Müh- Araştırmacı –Yazar

Konya Ovası Sulaması Projesi, 20.yüzyılın başlarında gerçekleştirilmiş Türkiye'nin ilk modern, ve dünyada dönemin en önde gelen sulama projelerinden biridir. Projenin su kaynağı, Beyşehir gölüdür. Gölün suları 217 km lik bir toprak isale kanalı ile Konya ovasına aktarılmıştır. 3 esas sulama kanalı ile sulamaya verilmiştir. Proje ile ilgili hidrolik bilgiler şöyledir. Durum ekli planda görülmektedir.

BEYŞEHİR GÖLÜ Drenaj Alanı : 3.443 km2 Maksimum Su Kotu (1949) : 1.128,00 m Regülatör Eşik Kotu : 1.124,00 m Gölün Taban Kotu : 1.117,00 m Göl Hacmi : 2.790 hm3 Göl Alanı : 678 km2

SUĞLA GÖLÜ Drenaj Alanı : 1.786 km2 Maksimum Su Kotu : 1.098,00 m Gölün Taban Kotu : 1.091,00 m Göl Hacmi : 412 hm3 Göl alanı : 112 km2

BEYŞEHİR ANA İSALE KANALI Tipi : Açık, toprak, trapez kesitli kanal Uzunluğu : 217 km Taban Genişliği : 25 m Kapasitesi : 22,4 m3/sn Yaklaşık Eğimi : 0.0055

BİRİNCİ ESAS SULAMA KANALI Tipi : Açık, toprak, trapez kesitli kanal Uzunluğu : 59 km Su Aldığı Yapı : Yayla Regülatörü Kapasitesi : 12 m3/sn Ortalama Eğim : 0.00013 Sulanan Alan (Projeye göre) : 250.000 dönüm - 22.500 ha

İKİNCİ ESAS SULAMA KANALI Tipi : Açık, toprak, trapez kesitli kanal Uzunluğu : 19.5 km Su Aldığı Yapı : Postalcık Regülatörü Kapasitesi : 3.6 m3/sn Sulama Alanı : 12.500 ha

ÜÇÜNCÜ ESAS SULAMA KANALI Tipi : Açık, toprak, trapez kesitli kanal Uzunluğu : 12 km (Bu esas kanal 15 yıl sonra drenaj problemleri nedeni ile iptal edilmiştir.)

OVA KANALI (İlk İhale kapsamında) Tipi : Toprak, açık kanal Uzunluğu : 30 km Kapasitesi : 6 m3/sn Su Aldığı Yapı : Alemdar Regülatörü 5

Daha sonraki yıllarda Alemdar Regülatöründen su alan, Sol Çarşamba, Orta Çarşamba, ve Sağ Çarşamba kanalları açılmıştır. İlk Proje kapsamındaki diğer yapılar da şöyledir. Sekonder Kanallar : 1.150 km Tersiyer Kanallar : 630 km Regülatörler (7 adet) : Beyşehir Regülatörü -Gölden kanala su alıyor : Bağlama Regülatörü 64+500 km de, Suğla gölüne su veriyor : İncesu Regülatörü 76+500 km de : Saray Regülatörü 97+200 km de :Yayla Regülatörü, 176+200 km de, 1.esas kanala su alıyor : Postalcık Regülatörü 220+00 km de, 2. Esas kanala su alıyor : Alemdar Regülatörü, 217+00 km de, Ova kanallarına su alıyor Tavşan Köprü- Su köprüsü : 183 km de, Çarşamba çayı üzerinden geçiyor Su Alma Yapısı : 174 adet Sifon : 33 adet

PROJENİN HAZIRLANMASI Proje öncesi Beyşehir gölünden taşan sular, tabii bir dere olan Beyşehir çayına taşarak, Suğla gölüne akıyordu. Suğla gölü düdenleri olan bir göldür. Kurak yıllarda sular bu düdenlerde kayboluyor ve Suğla gölü kuruyordu. Yağışlı yıllarda ise çoğalan su Mavi Boğaz denilen vadi tabanını aşıyor ve Bozkır tarafından gelen Çarşamba çayı ile birleşip Konya ovasına taşıyor, bataklıklar oluşturuyordu. Suğla gölünü by-pas ederek suyu yeni bir isale kanalı ile Konya ovasına vermek mümkündü. Daha önceleri bu konuda pek çok çalışma olmuş, ancak olumlu bir sonuca varamamıştı. Projenin etüt ve proje işlerine 1903 yılında, inşaatına ise 1908 yılında başlanılmıştır. İnşaat safhalarına ait bilgiler şöyledir. Müteahhit : Osmanlı-Anadolu Demiryolu Şirketi : Societe du Chemin de Fer Ottoman, Anatolia Keşif Bedeli : 19.500.000 Fransız Frank Eksiltme : % 4 Sözleşme Tarihi : 10.11.1907 Sözleşmenin Sultan Abdülhamit tarafından tasdiki : 30.04.1908 İşe Başlama : 01.07.1908 İşin Süresi : 6 yıl Ödenen Miktar : 19.500.000 Fransız Frank İşin Kabul Tarihi : 13-24 Aralık 1912 Sözleşmenin dili : Resmi olarak Türkçe, teknik dil Fransızca Projenin gerçekleştirilmesinde aşağıda ismi geçen kişilerin çok katkıları olmuştur. Bunların kısa hayat hikayeleri de şöyledir. MEHMET FERİT PAŞA (1847-1914) Bugün Arnavutluk sınırları içinde bulunan Avlonya'da doğmuştur. Arnavut kökenli bir ailenin çocuğudur. Lise öğrenimini Yanya'da yapmış, memur olarak devlette görev almıştır. Girit, Bosna ve Bulgaristan'da görev yaptıktan sonra Konya Valiliği'ne (1898-1903 ) atanmıştır. Konya'da çok başarılı çalışmaları üzerine 1903-1908 yıllarında Sadrazamlık grevi verilmiştir. 1908 yılında gerçekleştirilen 2. Meşrutiyet dönemi ile görevi bırakmış, Türkiye'den ayrılmış ve 1914 yılında San Remo (İtalya) ölmüştür. Konya valiliği sırasında Konya Ovsa projesinin hazırlığı dışında, Konya'da büyük hizmetleri olmuş, Çayırbağı su kaynağından getirilen su Alaaddin tepesi üzerinde bir depoda toplanarak kente su verilmiş, su sıkıntısı önlenmiştir.

A.WALDORP Hayatı hakkında bilgi sahibi olamadığımız Alman Mühendisi Waldorp 1903 yılında Haydarpaşa'da Demiryolları İdaresinde çalışırken, kendisine projenin etüt görevi verilmiş ve

6 1903 yılında projenin ilk etütlerini yapmış, ve 1913 yılında işin teslimine kadar tüm mühendislik görevlerinin başında bulunmuştur. Daha sonraki 1914'lü yıllarda Bayındırlık Bakanlığında çalıştığı bilinen Waldorp hakkında başka bilgi bulunmamaktadır.

SÜLEYMAN SIRRI (1874-1925) Selanik doğumludur. Mühendislik Mektebi mezunudur. 1921-1923 yıllarında Mühendislik Mektebi sulama hocasıdır. 2. dönem İstanbul milletvekilliği ve Bayındırlık Bakanlığı (1924- 1925) görevlerinde bulunmuştur. İstanbul Bayındırlık Müdürü olarak bu projenin kontrolluk işlerini yürütmüştür.

PROJENİN BUGÜNKÜ DURUMU Sözleşme gereği 1913-1918 yıllarında proje, yapım şirketi tarafından yönetilmiştir. Cumhuriyetin kurulması ile özerk bir idare tarafından yönetilmiş ve 09.06.1927 tarihinde çıkarılan 1053 sayılı kanunla yetki ve sorumluluklar belirlenmiştir. Özerk yönetim 03.07.1968 tarihine kadar devam etmiş ve bu tarihte tesis DSİ IV. Bölge Müdürlüğü'ne verilmiştir. (Ref. 7)

REFERANSLAR

1. BİLDİRİCİ, M. (1994a) “Konya Tarihi Su Yapıları - Historical Water Works of Konya “ DSİ Genel Müdürlüğü-Ankara 2. BİLDİRİCİ, M. (1994b) “Selçuklu dönemi Konya sulaması -Konya irrigation system in Seljuk period” DSİ Genel Müdürlüğü Su ve Toprak Kaynaklarını Geliştirme Konferansı Bildirileri 3. BİLDİRİCİ M, BİLDİRİCİ, İ.Ö. (1996) “Historical Irrigation in the Plain of Ereğli of Konya” ICID 16th Congress on Irrigation and Drainage- Cairo, Egypt 4. BİLDİRİCİ M., BİLDİRİCİ İ.Ö.1999 "Historical irrigation systems in the region of Konya, through ages "ICID 17th Congress on Irrigation and Drainage" Granada, Spain 5. BİLDİRİCİ M 1996 " Konya Ovası Sulama İnşaatının yapı malzemesi yönünden incelenmesi" Konya İnşaat Mühendisleri Şubesi Haber Bülteni sayı 10" 6. BİLDİRİCİ M. 1996 "Konya Sulama Projesinde Kurukafa Mehmet " Yeni Konya Kırkambar 13.07.1996 " 7. ÖLÇER, B. (1968) “Konya Ovası Irva ve İskası “ The Irrigation and Drainage System of Konya Plain” DSİ Genel Müdürlüğü, Ankara 8. TODD, I. (1976) “Çatalhüyük in Perspective “ 9. IECO-International Engineering Company and Aknil Mühendislik Müşavirlik. 1966 "Konya-Çumra Havzası Master Plan"-"Master plan for tha Konya Çumra Plain" DSİ Genel Müdürlüğü 10. Akalın F.(DSİ Konya Manager) "Konya Ovası Bulaması'nın Bugunü" -The Irrigation of Konya Pain, Today" DSİ Bülteni Ekim 1982 - Ankara 11. AKALIN Feyyaz 1984, "Konya Ovaları Projeleri (KOP)" -"The projects of Konya Plains" DSİ IV. Bölge Müdürlüğü-Konya

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

HISTORICAL DAMS OF ANATOLIA 2001

BU BİLDİRİ İSRAİL’DE YAPILAN

07-12 MAYIS 2001 DE

CURA AQUARUM IN ISRAEL

TOPLANTIDA SUNULMUŞTUR

AYNI ZAMANDA SIEGBURG 2002 DE

(ALMANYA) YAYINLANAN

CURA AQUARUM IN ISRAEL

Sayfa 137-143 de yayınlanmıştır

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

THE WATER SUPPLY SYSTEM OF ANCIENT GALATA IN ISTANBUL

21-28 TEMMUZ 2002 TARİHİNDE

KANADA MONTREAL’DE YAPILAN

18th

CONGRESS ON IRRIGATION AND DRAINAGE

KONGRESİNE SUNULMUŞ

VE

Transaction / Actes Volume – 1D History Seminar Seminaire sur l’Histoire

R 13 Olarak bildiriler kitabında yayınlandı

(Prof Dr. H. Fhalbusch yardım ve daveti üzerine)

1

2

3

4

5 THE WATER SUPPLY SYSTEM OF ANCIENT GALATA IN ISTANBUL

SISTEME DE RESEAU DANS L’ANCIEN GALATA DE L’ISTANBUL

Mehmet Bildirici Atakan sok. 11/7 Mecidiyeköy-ISTANBUL

ABSTRACT The most important and biggest city of Turkey, Istanbul covers a vast geographical area. In ancient times we see several cities in this geography. The first settlement, named Semistra occurred at the end of "Golden Horn" in which place two rivers join and flow into "Golden Horn". According to the tradition, Byzantion was founded by Megarians at the eastern point of the peninsula in the 7th century BC. On the Asian shore of Boushoros, Chalcedon (now Kadıköy) was founded by Phoenician before the Byzantion. In the northern shore of Golden Horn we see Sykae (Galata) that was mentioned by the Geographer Strabo (65 BC-23 AD) Byzantion was changed and reconstructed as the second capital of Roman Empire by the Emperor Constantine in 330 AD. The name of the Emperor was given to the city as Constantinople. There are many water supply systems serving to the capital of Byzantine, and Ottoman empires. These systems were investigated and published by many foreign and Turkish authors. Galata was very big city before and after the Conquest of Istanbul. In the 18th century the water of the Belgrade Forest district that is the northern part of capital, was convened by Ottoman Sultans to this region. Before this date the settlement of Galata was very crowded and important with her big harbour. Before the 18th century, which water systems served to this imported city is not known. In this article we will try to recover these systems. This article is the first in this important subject that needs more investigations of course.

RESUME Nous savons que beaucoup de cités antiques ont été établies dans la région Istanbul au cours de plusieurs siècles. Les plus importantes entre elles sont : SEMISTRA qui était située sur l’endroit ou deux fleuves rejoignaient la mer au bout de la Corne d’Or, BYZANTION au bout de la Péninsule historique, en face de laquelle existaient SYKAE – GALATA et CALCEDON (KADIKÖY). Après que l’Empereur Grand Constantin l’a nommée en 330 comme deuxième capitale après Rome, et qu’il l’a donnée son nom (Constantinople ), Byzantion est devenue la plus importante entre elles. Après la conquête d’Istanbul en 1453 par Fatih Sultan Mehmet et a la fin du développement de l’empire ottomane, une novelle population s’est établi à Galata et a Péra. Parallèle a l’augmentation de la population, la nécessité d’établir de novelles sources et réseaux aquatiques est devenue indispensable. Malgré que l’étude des réseaux historiques soit très récente, les études et publications dans ce domaine sont assez répandues. On doit avoir des systèmes semblables a Galata aussi, mais la connaissance en ce sujet a Galata n’est pas suffisante. Cette situation a poussé l’auteur de cet article de faire des études plus avancées. C’est évident de faire des études et recherches en ce sujet en grande mesure.

6 Je prends cette entreprise comme commencement de ces études et crois que toutes interprétations, avertissements et assistances seront de grande importance.

1. THE HISTORY OF GALATA Galata, occupied the last promontory in south slopes of the land that is in the north of the Golden Horn across the capital. Geographer Strabo (65 BC-23 AD) writes this site as "Sykae" from the name of a fig tree. The first habitants of Sykae erected several temples for the god and goddess. Under the reign of Theodosius II (408-450), Sykae was attached as the 13th region to the capital. The township was enlarged and donated with churches, a forum, a theatre and a port. In 528 Emperor Justinian renewed the theatre and the walls and named as Justiniani, but the old name of Sykae still survived. Among the churches was that of Saint Irene restored by Justinian. Some remains of it can be detected under the of present Arap Camii of the old main Church of Genoese. The best period for Galata began with the settlement of the Genoese. This was obtained by the order of the Byzantine Emperor Manuel Commenus in 1156. A few months before the recapture of the Constantinople (now İstanbul) in 1261 the Emperor of Nicea (now ) Michael Paleologos had signed a treaty with Genoese. By this treaty Genoa undertook to supply a fleet to the Emperor. This best period went on to the conquest of Istanbul by Turkish Fatih (Conqueror) Sultan Mehmet II (sul.1451-1481). The first concession was obtained from the Emperor Andronicus. On the first May 1303 an imperial edict exactly defined the district "granted and conceded within which Genoese had permission to establish for them". As they were forbidden to raise fortifications, (1) We see the second expansion in 1349, the third expansion in 1352, the fourth expansion in 1387, the fifth expansion in 1397 and the last sixth expansion in 1404. All districts are shown in the plan of the city of Genoese. The town of walled Galata or Peyre was governed by a podesta, at first sent every year from GENOA. He held the highest authority. He had under his orders a vicar for judicial questions, a chancellor for the business of the colony. In commercial transactions the Genoese used the only money minted at Genoa. The head of Catholic Church at Genoa was the head religion at the colony. The seat of main Bishop at Galata that was the Church of Saint Michael in that site today Rüstem Paşa Han (Inn) stands. (1) In the period of Genoese, the north of Galata was gardens and vineyards. This region was called Pera (now Beyoğlu). After the Turkish conquest, the permission was given to live and to trade as before by Ottomans. At the same time, Turkish people settled in the north of Galata, and during the next centuries, the settlement expanded beyond the Pera, and a new city occurred. Turkish people, Genoese, Greeks, Armenians and Jews and other minorities lived peacefully under the rule of Ottoman Empire and created, a kind of the colourful mosaic of the global culture. A Turkish proverb says that here in Galata 72 nations lived in the past with their cultural identity. The tower of Galata is the symbol of the city. At the end of 19th century Galata was the only commercial and trade centre of the Ottoman Empire. Turkish, French, Italian, German, English, Armenian, Greek and Spanish are the languages of education at the school at Galata. Additionally Arabic, Hebrew and Russian are the languages of liturgy at the town. In previous centuries big fires occurred and gave big damages. The , some remains of the wall, Arap Camii (Old Genoese Church) and some others come to today.

7 THE ANCIENT AQUEDUCT OF GALATA The water of Forest of Belgrade reaches to the region at the Ottoman period in 1732. The monumental fountains and sebils, were constructed in Galata by the sultans and by the imperial family members. (2) The subject of our investigation is the water supply systems of Galata before 1732. Rain water and the wells were used of course. Generally every big house and the churches had their own cisterns. In the recent excavating in the region was seen the remains of the cisterns. But just a big city and harbour need much water. Traveller Petrus Gyllius visited the site in 1550 gives details of water supply systems of Galata. He writes that abundant of water comes with pipes to Saint Michael Church in that place now Rüstem Paşa Han stands. Secondly writes; in the garden of Saint Benoit School, there is ruined big cistern with pillars of 300 which shows the richness of Galata. (3) At the excavation of the site of Bereketzade Medresesi (Ottoman Religious Scholl)- (In plan A, 2) walled water canals were shown. Bereketzade was the ruler of Galata after Turkish Conquest. On the other hand on the west of Arap Camii near Harip gate there is a big cistern probably from the time of Byzantine or Genoese. (In plan A,3)

WATER RESOURHES IN THE REGION At the north and west of Galata is a hilly area that covered by the sub-province of Beyoğlu, Beşiktaş and Şişli with a heavy population today. There may be some springs in the past, and some summer dry creeks like Balta limanı that flows to Bosphorus and Dolapdere and Kasımpaşa (now the streets of the region) that flow to Golden Horn. There is no lake in the area. There is only one spring in over 100 m from the sea level named Levent Çiftlik Water.

LEVENT ÇİFTLİK WATER OR GALATASARAY WATER Saadi Nazım Nirven, (1889-1980) a medicine doctor worked in the Water Management of Istanbul and wrote about the water systems of the city. He writes as in his book (4): The sources of Galatasaray waters are in the Levent Çiftlik. The headwaters are collected in a pool in Levent (over 100 m high from the sea level). Than it flows to the "HASAN AĞA KEMER" (a water bridge) in the north of Zincirlikuyu cemetery, than goes on Mecidiyeköy, French La Paix Hospital in Şişli, Teşvikiye, Harbiye, Armenian Surp Hagop Hospital and reaches Taksim (Water Dividing Center, main quarter of the city) and Galatasaray district. These important points are shown in the plan. Prof Kazım Çeçen in his book writes (2) as; the water comes from Belgrade Forests district to HASAN AĞA KEMER in Zincirlikuyu cemetery, than flows in the underground galleries at the same direction to TAKSİM. He writes also that there is no detail of these underground mains. Galatasaray waters are given to some fountains. One of these fountains (number 20 in ref. 2) is Matbah Emin Ağa Çeşme that was constructed in 1649 in Mevlevihane (the place of Whirling Dervishs). There is other fountain of Emin Ağa (19 number in ref.2) in the district. At the same time that was fed from the same system, the water was given Sormagir Camii of Cihangir district too. There is a Turkish bath that was constructed by Sultan Beyazıt II (sul.1481-1512) at Galatasaray district that was fed by this system. The bath is in use today, of course after several renovations.

8 The remains of underground water line that was seen during the construction of Metro line of Taksim-Levent by the engineers, bottom 15-20 m from the surface. The most important point is the place of Hasan Ağa Kemer (water-bridge) that is mentioned as a single arch. I found the place at the February 13th, 2000, a few years before it was destroyed for making a park area for Şişli Mayoralty. According to the writer of these papers, after a new water system was constructed, in 1732, no need was for the Galatasaray water. New convened water from Belgrade Forest, flowed inside the same underground tunnels to the Taksim. At the second of 19th century, the city expanded to the north and the water "Belgrade Forest" is not sufficient for the need of habitants. A new project was realised named Terkos Water Project in 1888. The water of the lake of Terkos in the Back Sea shore that was convened by a big Pomp Station both the two sides of Golden Horn, Istanbul and Galata-Pera. And so no need for this historical underline aqueduct. It was deserted, made no repairs and disappears.

GALATASARAY WATER OF TODAY Today there is a water spring in Levent Çiftlik that flows to Emirgan, a resort area on the European side of the Bosphorus. Water line is known locally "Kanlı Kavak Suyu" (Bloody Poplar water) and gives several fountains at Emirgan. In my investigations the big mosque of Emirgan was constructed around 1779, after 1732 that is important in this subject. Today at the spring the water is being divided and a half of it is being used at the Camp of Istanbul Technical University at Maslak. The distance of the spring to Galata is 15 km and to Emirgan is only 5 km.

OTHER WATER SOURCE Beyond the rain and well waters, there were some springs of course. One of them ACISU (Not good tasted water) was feeding some fountains at Galata (ref.2, fountain numbers 1238 to1243). The founder of these fountains was Ummetullah Ağa, in the17th century. Another fountain was in the court of Yeni Camii that was constructed over the site of Saint Francis Church. Now in this point Hurdacılar Çarşısı (Market) stands. After the conversations with old Galatian, I could not reach to the spring, because of heavy population. The direction of Acısu was changed during the construction of a street at Şişhane. It flows now into Kasım Paşa sewer.

9 CONCLUSION In which period by whom, this very important water aqueduct was built. Several opinions are as follows. a) It was built in Roman times. The history of Galata goes to Romans, the only excavation at Galata (1 at Galata plan additionally) shows the Roman foundation and Strabo mentions the sites in his book. Galata was not a big city in Roman times. b) It was built in the reign of Emperor Theodosius (408-450) or later in the reign of Emperor Justinian (527-565). Especially in the reign of Justinien so many churches, aqueducts, flood control systems for the cities like in Mardın-Dara, , and Tarsus in all the areas of the Empire. Although there is no proof, I suppose that this aqueduct may have been built in this era. c) It was built in Genoese era (1303-1453). Galata was the colony of Genoa and had had limited rights only inside of their walled city. They were given to settle to trade only. I suppose that they may have been used this water system. They needed water for living. d) It was built in Ottoman era. Sultan Beyazıt II (1481-1512) Galata expanded out of the city walls, new buildings, the baths were constructed by this sultan in the north of Galata called Pera (now Beyoğlu). The aqueduct certainly has been existed but not has been constructed. Of course all these possibilities are only opinions. The subject is important and needs to be discussed and to be investigated more.

10 REFERENCES 1. Mambory, E, 1953; The Tourists' Istanbul 2. Çeçen, K, 1992; Taksim ve Hamidiye Suları- Taksim and Hamidiye Waters 3. Gyllius, P, 16th century; Istanbul'un Tarihi Eserleri, translated into Turkish by Özbayoğlu, E, 1997 4. Nirven, N, 1946; Istanbul Suları- Istanbul Waters, 5. DAMOC, Master Plan and Feasibility Report for the Water Supply and Sewerage for the Istanbul Region PLANS A). Galata city plan of Geneose era (Mamboury,1951) B) Topographic plan with counters of the Aqueduct (DAMOC) C-D) City plan of Today of the Area

Figure 1: Galata city plan of Geneose era (Plan de Galata )

11

Figure 2: Topographic plan with counters of the Aqueduct (DAMOC) Carte topographique de la region (DAMOC)

12

Figure 3: City plan of the area today Plan actuel de la ville

13

Figure 4: City plan of the area Plan et superficie actuelle de la ville

14

İSTANBUL GALATA’DA ESKİ SU YOLLARI 2002

İSTANBUL BÜLTEN

TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ YAYIN ORGANI

Sayı 62/2002 Yıl 13 Sayfa 15-16 da yayınlandı

NADİRE MATER tarafından

http://www.bianet.org/2003/05/30/20770.htm

Web sitesine konulmuştur.

1

2

3 İSTANBUL GALATA'DA ESKİ SU YOLLARI Mehmet BİLDİRİCİ İnş.Y.Müh - Araştırmacı Galata Derneği Başkan Yardımcısı GALATA SU YOLLARININ ÖNEMİ Galata, tarihi yarımadanın tam karşısında kurulmuş, tarihi 2000 yıl gerilere giden bir yerleşim yeridir. Özellikle 1303-1453 yılları arasında Galata'yı Cenevizliler bağımsız bir ticari kent devleti haline getirmişlerdir. Genova'dan yönetilen ve Karadeniz'in kuzeyinde Kırım'dan, Ege adaları ve Kıbrıs Magosa'ya kadar uzanan geniş bir deniz ticaret ağının en önemli halkası Galata idi. Tamamen denizciliğe dayanan ve çok sayıda gemilerin yanaştığı Galata limanında ve surlar içindeki Galata kentinde su problemi nasıl çözülmüştür. Bu yazımızda bunu irdelemeye çalışacağız. Tarihi İstanbul yarımadasının su yolları için yerli ve yabancı modern araştırmacılar ve antik yazarların eserleri bulunduğu halde Galata için böyle yayınlar bulunmamaktadır. Önce Galata'nın kısa bir tarihi verilecek, daha sonra su yolları incelenecektir. Bugün İstanbul olarak bilinen geniş bir coğrafyada pek çok antik kentlerin kurulduğunu biliyoruz, Bunların başında Altınboynuz'un (Haliç-Golden Horn) sonunda iki akarsuyun denize boşaldığı noktada mitolojiye konu olan SEMİSTRA, tarihi yarımadanın ucunda BYZANTION, Haliç'in karşısında SYKAE-GALATA ve gene boğazın karşısında CHALCEDON (Kadıköy) kentleri bunların en önemlileridir.

GALATA'NIN KISA TARİHİ Galata'nın 2000 yıl önce yerleşim yeri olduğu, Sykai (İncirlik) olarak adlandırıldığı, Amasya'lı Strabon'un (M.Ö.65-M.S 23) Coğrafyası’nda belirtilmektedir. Son zamanlarda bölgede yapılan arkeolojik kazılar da bu gerçeği doğrulamakta ve Roma döneminde bir kentin var olduğu kabul edilmektedir. İmparator Jüstinianus (527-565) zamanında kentin bu bölümüne önem verildiği ve eski tapınakların yerine kiliseler inşa edildiği bilinmektedir. Bunlardan Aya İrene kilisesinin bir duvarı, bugün Arap Camii yanında görülebilmektedir Bölgeye Cenevizliler yerleştirilmiş, Bizans İmparatorluğu ile yapılan anlaşmalarla 1303-1453 yılları arasında Cenevizliler tarafından Galata bağımsız bir kent devleti haline getirilmiştir. Galata kentinin sınırları kuzeyde Galata kulesi, batıda Azapkapı, doğuda ise Tophane'ye kadar uzuyordu. Galata en parlak gününü bu dönemde yaşamış, Çok önemli bir liman kenti olmuştur. Bu dönemden gelme en önemli eserler başta 1349 yılında yaptırılan Galata kulesi, Latin kilisesinden çevrilme Arap Camii, bir Hisar olarak yapılan yer altı camiidir. Bugünkü Hurdacılar Çarşısında ise bugün mevcut olmayan, Yeni Cami'ye çevrilen, Latinlerin Ayasofya'sı olarak nitelenen bir mimari şaheser olduğu belirtilen Saint Francis kilisesi bulunmakta idi. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethi ile sadece sur içindeki Galata'daki kentleşme bugün Beyoğlu olarak bilinen PERA'ya doğru kaymıştır. Önceleri bölgede Cenevizliler ve civardaki Rumlar yaşarken, fetihten sonra başta Müslüman Türkler olmak üzere, Rumlar Yahudiler, Ermeniler, Levantenler, Osmanlı'nın hoş görüsü ile bir arada yaşamış ve İstanbul'un bu bölümünde eşsiz bir kültür mozaiği oluşturmuştur. Ondokuzuncu yüzyıl sonları Galata tüm imparatorluğun ticari merkezi olmuştur. Bu bölge ve insanı Türkiye'nin batıya açılmasında birinci derecede rol oynamıştır. İlk banka ilk eczane, burada açılmıştır.

4 GALATA'NIN SU YOLLARI HAKKINDA BİLİNENLER Bölge 1732 yılında Belgrat ormanlarından sağlanan "Taksim Su yolları" ile bol suya kavuşmuştur. Bu konuda Kazım Çeçen'in "Taksim ve Hamidiye Su yolları" adlı yayınında geniş bilgiler bulunmaktadır. Bizim araştırma konumuz, bundan önceki su yollarıdır. Kent de yağmur, pınar ve kuyu sularından mutlaka faydalanılmıştır. Ancak bu derece önemli bir ticaret ve liman kentinin bol suya kavuşturulması gereklidir. Eğer su temin edilmemiş olsaydı burada böyle önemli bir yerleşim oluşmazdı. Bu konuda, 1550 yılında İstanbul'u ziyaret eden Petrus Gyllius'un "İstanbul'un Tarihi Eserleri" isimli Latince kitabında, önemli bilgiler bulunmaktadır. Bu eserin 97. Sayfasında bulunan 1422 yılına ait kent planında Galata'nında İstanbul gibi surlarla çevrili olduğu ve yaklaşık İstanbul'un 1/3 büyüklüğünde olduğu resmedilmiştir. Bugün Rüstem Paşa kervansarayının yerinde bulunan " Aziz Mikhael Kilisesi"ne eski bir su yoluna bağlı borulardan bol su akıtıldığı belirtilmektedir. Bu kilisenin rahibinin Cenova'da bulunan kişiden sonra ikinci sırada olduğu bilinmektedir. Ayrıca bugün Saint Benoit Lisesi bahçesinde olduğu bilinen "Aziz Benedictus" sarnıcının tavanın çöktüğü ve yaklaşık 300 adet sütununun yağmalandığı adı geçen kitapta belirtilmektedir. Bu sarnıç kalıntısının kentin eski zenginliğini gösterdiği özellikle vurgulanmaktadır.

LEVENT ÇİFTLİK SUYU (GALATASARAY SULARI) Nazım Nirven'in "İstanbul Suları" adlı eserinin "Galatasaray Suları" bölümünde şu bilgiler yer almaktadır. Bu suyun kaynağı Levent Çiftliği'ndedir. Çevredeki katmanlara sular bir maslakta toplanarak, Levent'ten başlayıp, Zincirlikuyu mezarlığı içinde Hasan Ağa kemerinden geçerek, Mecidiyeköy, Şişli (Fransız La Paix Hastanesi), Teşvikiye, Harbiye, Ermeni Surp Agop Hastanesi üzerinden Taksim'e ve Galatasaray'a ulaşmaktadır. Bu suyolunun 2. Beyazıt döneminde yapılmış olması da tahmin edilmektedir. Kazım Çeçen'in Taksim Su Yollarının incelenmesinde suyun, Zincirlikuyu'dan Taksim'e kadar yer altı galerileri ile gittiği belirtilmekte ve nasıl yapıldığı konusunda hiç bilgi bulunmadığı özellikle ifade edilmektedir. Galatasaray su yollarına ait eskiden delinmiş tünellerin Taksim Su yollarında kullanıldığı kanısındayım. Çünkü her iki su yolunda da Zincirlikuyu'daki Hasan Ağa su kemeri bulunmaktadır. Konu edilen tüneller Mecidiyeköy ve Şişli'de oldukça derinden gitmektedir. Metro kazısı sırasında bu tünellere rastlanılmıştır. Prof. Dr. Kazım Çeçen'in Taksim Su Yolları adlı eserinde; Leventçiftlik'teki iki kaynağın suyu, Tünel de bulunan Galata Mevlevihanesine getirilmiş ve Mevlevihane içinde Matbah Emini Hasan Ağa tarafından 1649 yılında yaptırılan çeşmeye verilmiştir, denilmektedir. 2000 yılında yaptığım incelemede Zincirlikuyu mezarlığının kuzeye açılan kapısı yanında bugün açık garaj olarak kullanılan mahaldeki tek gözlü Hasan Ağa kemerinin, ancak bir kaç yıl önce yapılan bu garaj yapımı dolayısıyla ortadan kaldırıldığını tespit etmiş bulunuyorum.

GALATASARAY SUYUNUN BUGÜNÜ (KANLI KAVAK SUYU) Levent Çiftlik'te bulunan su kaynağının bugün İSKİ Vakıf sular kayıtlarında "Kanlı Kavak Suları" olarak geçtiği ve 100 kotunun üstündeki su kaynağının Emirgan çeşmelerine su verdiği görülmektedir. Kaynağın su debisi tam tespit edilememekle birlikte debisi en az 50 lt/sn olarak İSKİ kaynaklarında geçmektedir. İstanbul Teknik Üniversitesi içinde deposu bulunan bu suyun bir kısmı da Üniversite tarafından kullanılmaktadır. Bu su kaynağının Emirgan'a uzaklığı 5 km, Galata'ya uzaklığı ise 15 km dir.

5

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Çok kısa olarak özetlemeye çalıştığımız ve Taksim su yollarında da kullanılan bu su yolu ve tüneller ne zaman açılmış olabilir. Şimdilik bazı ön tahminler yapılabilir. 1) Roma dönemi 2) Bizans dönemi 3) Cenevizliler dönemi 4) Sultan II. Beyazıt dönemi Üçüncü soruya olumlu yaklaşabilmek için Cenevizlilerin çevre coğrafyasından faydalanma hakları var mı idi? Bu araştırılmalıdır. Çünkü Cenevizlilere özel bir anlaşma ile belirli bir alana yerleşme hakkı verilmiştir. Sultan II. Beyazıt döneminde kullanıldığı kesin. Sultanın Galatasaray'daki Gül Baba'ya önem verdiği, burada bir hamam yaptırdığı bilinmektedir. Ancak bu tünellerin Roma döneminde açıldığı kanısındayım. 1.Konu ile daha geniş bilgi "Uluslararası Sulama Drenaj Komisyonu"nun 2002 yılında Kanada-Montreal'de yapılan "Tarihi Semineri bildiriler kitabın"da yer almaktadır. Mail: [email protected]

6

KLASİK ÇAĞDA SU İLETİMİNDE BASINÇLI

VE BASINÇSIZ BORULAR

2002

TÜRKİYE

MÜHENDİSLİK HABERLERİ

2002 YILI

420-421-422 SAYILI SU II

105-109 SAYFALARDA

YAYINLANMIŞTIR

1

2

3

4

5

6

7

Bu yayın www.e-kutuphane.imo.org/tr/pdf/321.pdf bilgisayar ortamında yayınlandı

8 KLASİK ÇAĞDA, SU İLETİMİNDE BASINÇLI VE BASINÇSIZ BORULAR Mehmet BİLDİRİCİ İnş.Y.Müh

SU İLETİMİ Genelde antik çağda, kentlerin ihtiyacı olan su kaynakları kentlerden daha uzaktadır. Dolayısıyla suyun iletilmesi (isale edilmesi) gerekir. Bunun için, açık kanallar, kaya yamaçlarına oyulup üstleri kapatılmış kanallar, tüneller, çeşitli malzemelerden üretilmiş borular kullanılmıştır. Bunların çeşitleri su mühendisliği açısından incelenecektir. Su iletiminde iki durum söz konusudur, cazibe ile iletim ve basınç altında iletim. Galeri, kanal ve tünellerde su cazibe ile iletilmiştir.

BASINÇSIZ İLETİM (CAZİBE İLE) Cazibe ile iletimde suyun kotunun korunması esastır. Su boru, galeri, veya açık kanalda cazibe ile serbestçe akar. Su yolunun önüne yükselti çıktığında tünel açmak, bir vadi çıktığında ise suyun kotunun korunması için su kemerleri inşa etmek gerekir. Boru ile iletimde basınç olmadığı veya çok düşük olduğu için boru et kalınlığı incedir. Toprak borularda (pişmiş kil) bu kalınlık 1-2 cm civarındadır. Bu borular çeşitli yörelerde künk, pöhrek , terracotta (İtalyanca) gibi isimler almaktadır. Basınçsız toprak borular günümüzden yaklaşık 5000 yıldan bu tarafa Sümerler, Hititler dönemlerinden beri her uygarlıkta kullanıla gelmiştir. SÜMERLER'DE KİL KÜNKLER Muazzez İlmiye Çığ'ın (Ref.3) "Sümerli Lundingırra'nın Yaşam Öyküsü" adlı eserinde kil tabletlerden gelen ve Sümer su kültürünü yansıtan ilginç bilgiler yer almaktadır. Lundingırra, öğretmen olup, Nippur kentinde yaklaşık M.Ö. 2. binde yaşamıştır. Sümer kenti Nippur, Bağdat'ın 150 km güney doğusunda Fırat nehrinin eski yatağında bir kenttir. Yaşam öyküsü, yazarı tarafından kil tabletlere yazılmıştır. Sümerologlar tarafından uzun çalışmalar sonucu bu tabletler birleştirilebilmiştir. Tablet 14 de şöyle yazılmaktadır. "Nippur'da evler tek veya iki katlıdır. Hepsinin içinde çeşitli ağaçları olan bahçeler vardır. Bu bahçelerde en önemli meyve hurmadır. Bildiğiniz gibi ülkemizin havası sıcak,yağmuru azdır. Bu yüzden bahçedeki bitkiler ve ev haklı için sular nehirlerden ve kanallardan KÜL KÜNKLER ile gelir. Bunların bakımından kentin yöneticisi sorumludur. Tablet 15 de yazılanlar şöyledir : "Evlerde yukarı çıkan merdivenin altında tabanı tuğla döşeli, ortasında büyük bir delik bulunan hela vardır. Pislikler künklerle başka yere taşınarak orada bazı yöntemlerle !! zararsız hale getirilir. Kentin sulama kanalları hakkında da bilgiler bulunmakta ve tabletin birinde kentin ve sulama kanallarının planı yer almaktadır.

HİTİTLER DÖNEMİNDE TOPRAK BORULAR (KÜNKLER) M.Ö. 2. binde kurulan Hitit İmparatorluğunun başkenti Hattusas (Boğazkale, Çorum) kentinde arkeolojik buluntuların sergilendiği müzede çeşitli ebatlarda su ileten toprak borular yer almaktadır. TOPRAK BORULARIN (KÜNKLERİN) SONU Toprak boruların Türkiye'de üretimleri 1960'lı yıllara kadar devam etmiştir Bu tarihlerde yeniden yapımı tamamen ortadan kalkmasına rağmen, hala kentlere su taşıyan toprak borulu sistemler bulunmaktadır. Yaptığım araştırmalarda Isparta-Barla'da, Bayburt'ta 1990'lı yıllarda hizmet veren künk su yolları hizmet üretiyordu.

9 AHŞAP PÖHREK Basınçsız kullanılan bir başka boru çeşidi de ahşap borulardır (ahşap pöhrek). 2-3 m uzunluğunda 15-20 cm çapında ağaçların içleri oyulup boru haline getirilmiş ve başları da birbirine geçmeli olarak işlenmiştir. Bu uygulamaya yöresinde bolca rastlanılmıştır.

BASINÇLI SU İLETEN BORULAR Bir U borusunun kollarında su seviyesi aynıdır. Kolun birinin seviyesi biraz düşülürse ve öbür taraftan su verilirse seviye farkına, boru kesitine ve pürüzlülüğüne bağlı olarak su akar. İlk çağlarda insanlar bu hidrolik kuralın farkına varmışlar ve tesislerinde bu prensibi uygulamışlardır. M.Ö. 2. binde Girit adası Knossos sarayında bu sistemin uygulamasının bulunduğu, arkeolojik kazılar sonucu ortaya çıkmıştır. Tarihi su yapıları literatüründe "Ters Sifon, Inverted Siphon" olarak isimlendirilen bu sistem (Grekçesi, Koilia- Koilia, Latincesi venter) vadilerin aşılmasında su kemerlerine alternatif olarak kullanılmıştır. Bazı hallerde ters sifon, su kemeri birlikte inşa edilmiş, kemerin yüksekliği azaltılmış ekonomi sağlanmıştır. Bu borularda malzeme olarak toprak, taş, kurşun, kullanılmıştır.

TOPRAK BORULAR (ET KALINLIĞI FAZLA) Toprak boruların insan sağlığına uygun olduğu görülmüş ve basınçlı kullanılması halinde et kalınlığı artırılmıştır. M.Ö. 1. yüzyılda Roma'da yaşamış ve "De Architectura" adlı kitabın yazarı Vitrivius (M.Ö.90?-20?) bu konuda (Ref 1-sayfa.180-181 ) şunları yazıyor. " Et kalınlığı en az iki parmak (digiti) kalınlığında olmalıdır. Bir digiti (Roma dönemi ölçüsü) 1.85 cm olduğuna göre et kalınlığı 2 x 1.85= 3.7 cm olur. Boruların bir ucunda birleşmeleri için geçmeler yapılmalıdır. Birleşme yerleri, yağla karıştırılmış sönmemiş kireçle kaplanmalıdır. Sifon boruların dirsek olan yerlerine ortası delikli taştan bloklar yerleştirilmelidir. Bu şekilde dizilince inişte ve çıkışta meydana gelen basınç sebebiyle yerlerinden oynamamaları sağlanacaktır. Üzerinden geçtiği su kemerinde güçlü bir hava akımı oluştuğundan su genellikle kaynağından yavaşça ve azar azar verilmez ve sonra da dirsek dönüşlerinde kemerler veya kum engellerle yavaşlatılmaz ise tespit taşını bile söküp dışarı atar. Su kaynağından ilk verileceğinde önceden içerisine kil konmalıdır ki yeterince kaplanmamış birleşme yerleri varsa küllerle kapatılsın. Vitrivius toprak boruları tavsiye etmekte ve faydalarından şöyle bahsetmektedir. "Önce yapıda ve boruda bir arıza olursa onarımı kolayca yapılabilir. İkincisi toprak borudan geçen su sağlıklıdır. Ayrıca suyun tadının toprak borularla iletildiğinde daha iyi korunduğunu günlük yaşantımızda kanıtlanabilir, çünkü masalarımız gümüş kaplarla donatıldığı halde, saf lezzet açısından herkes saf toprak kaplar (testi) kullanıyor. Daha önce bazı çeşmelerde uygulanan, basınç altında su ileten toprak borulara tarihte ilk defa M.Ö.2.yüzyılda Bergama krallığının başkenti İzmir-Bergama'da (Pergamon) da rastlanılmaktadır. Bergama kentinin orta kesimine, Bergama çayı vadisinin doğu yamacından iki iletim hattı ile su getirilmiş ve 25 m derinliğindeki vadi ters sifonla aşılmıştır. Burada et kalınlığı fazla olan toprak borular kullanılmıştır. Boruların çapı 18 cm , et kalınlığı 7 cm dir. (Ref.2 sayfa 43). Boruların tespiti 50 cm lik taş bloklarla sağlanmıştır. Tesisin Bergama Kralı Eumenes (M.Ö 197-159) döneminde yapıldığı sanılmaktadır. (Ref. 5)

BASINÇLI TOPRAK BORULARIN KULLANILDIĞI ANTİK KENTLER Bu antik kentlerde genelde basınç altında kullanılan et kalınlığı fazla toprak borular (künkler) tablo halinde şöyledir.

10 Antik Kent İç çapı Kalınlık Dış Çap Uzunluk Referans cm cm cm cm Pergamon, Attalos su yolu 13 6 25 50-60 Ref.2,5 Kremna (Burdur,Bucak) 8 8 24 42 Ref.4 Patara (Antalya, Kaş) 9 10 29 41 Ref.6 İzmir (Diana Hamamı) 22 5 32 52 Ref.9, s.174 Cybria (Burdur, Gölhisar) 18 7 32 52 Ref. 16 Bubon (Burdur, Gölhisar) 12 7 26 - Ref. 16 Cyzicus (Balıkesir, Bandırma) 35 7 49 50-70 Laodecia (Denizli) çift Ariassos (Antalya) terracota

KURŞUN BORULAR Basınçlı su iletiminde kurşun (Latincesi Plumbum) borularda kullanılmıştır. Su tesisatçı ustalara İngilizce'de buradan Plumber denilmektedir. Boruların üretimi, iki şekilde gerçekleştirilmektedir. Dökme veya plakaları katlayarak boru haline getirme şeklindedir. Helenistik dönemde dökme kurşun borular, Roma döneminde ise katlanarak boru haline getirilmiş kurşun borular kullanılmıştır. Katlanmış yerlerin birleştirilmesinde lehim olarak İskenderiyeli Heron (Mısır,1.Yüzyıl) saf kalay öneriyordu. Ayrıca kurşun kalay karışımları da kullanılıyordu. (Ref.24-s 41) Kurşun boruların uzunluğu için Vitrivius 10 Roma ayağını öneriyor. Bu da 10 x 29.5 = 2.95 m olmaktadır. Vitrivius (Ref.1, s.181) kurşun boruların sağlığa zararlı olduğunu şöyle belirtiyor. "Kurşun ham maddesinden üretilen beyaz kurşun sağlığa zararlıdır. Bunu tesisatçılarda vücudun normal renginin yerini belirli bir solgunluğun aldığını görerek kanıtlayabiliriz. Çünkü kurşun eritilip dökülürken çıkan kokulu dumanlar vücuda çökerler ve gün geçtikçe organlardaki kanı kuruturlar.

KURŞUN BORULARIN KULLANILDIĞI KENTLER İZMİR Bu konuda Anadolu'da yapılmış ilginç uygulamalar vardır. İlk kurşun boru örneği, Efes (İzmir) kentinde dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen Artemis Tapınağı temellerinde 1972 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkmış ve bir örnek Efes Müzesinde sergilenmektedir. Kurşun bloklar taş bileziklerle birbirine bağlanmıştır. (Ref.2 s.52) Ancak ne zaman ve hangi su yolunda kullanıldığı konusunda kesin bilgi yoktur. M.Ö. 500'lü yıllarda İon döneminde yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Bu borular üzerinde Avusturya'da yapılan basınç deneyinde 51 atmosfer basınca dayandığı ölçülmüştür.

BERGAMA'DA KURŞUN BORU Diğer çok ilgi çekici bir örnek Bergama (Pergamon) kentinde görülmektedir. (Ref.7) Bergama'ya Madradağ'dan gelen su yolunda kullanılan kurşun borularla 160 m !! derinliğinde bir vadi aşılarak kentin Akropolüne su ulaştırılmıştır. Bu çok ilgi çekici tesisin planı ve kesiti verilmiştir. Planda uzunluk 3250 m ve kullanılan kurşun boruların iç çapı 17.5 cm dir. Bu planda görüldüğü gibi suyun sifona girdiği nokta A ile gösterilsin, suyun burada dinlendirilmesi ve katı maddeleri bırakması için bir depo (header tank) yapılır. Vadinin en derin noktası D ve suyun alındığı seviye B ile gösterilirse, B-D kot farkı sifonun derinliğini, AB yataydaki uzunluğunu göstermektedir. Bergama kurşun borulu sifonda planda görüldüğü gibi: B-D=335-175= 160 m, AB= 3250 m

11 Bugün boruların yeri bilinmekte ve bunları tespit eden taş bloklar yer yer yerinde bulunmaktadır. Yirminci yüzyıla gelinceye kadar bu büyüklükte bir hidrolik tesise rastlanılmamaktadır. Dünyanın en harika su yapısı olarak kabul edilebilir. Bu eserin de Bergama Kralı Eumenes II döneminde (M.Ö. 197-159) yılında yaptırıldığı kabul edilmektedir. Tarihi su yapıları konusunda en önde gelen araştırmacılardan, 1960'lı yıllarda DSİ de görev yapan Alman bilim adamı Gunter Garbrecht, 30 yılını Bergama'daki su yapılarının araştırılmasına harcadığını belirtmek konunun boyutunu ortaya koymaktadır. Türkiye'deki pek çok antik kentin su sistemleri konusunda araştırmaları bulunan Prof. Dr. Henning Fahlbusch ile birlikte Bergama Su yolları için yayınlanmış kitapta bu konuda geniş bilgiler (Ref. 5) bulunmaktadır. Bu esere İstanbul Gümüşsuyu'nda bulunan Alman Konsolosluğu yanındaki Alman Araştırma Enstitüsü kütüphanesinde ulaşmak mümkündür. Bergama kenti su yapıları Roma, İstanbul, Kudüs (Jerusalem) ile birlikte antik dünyanın en harika su yapılarının bulunduğu bir kenttir, ancak bugün Bergama'da bu su anıtlarının kendilerini değil sadece bazı kalıntıları görmek mümkündür.

LYON KENTİ (FRANSA) Lyon kentinde Roma döneminde yapılmış su yollarında kurşun borular ters sifonda kullanılmıştır. (Ref.13, s 178) de 3500 m uzunluğundaki (AB) vadinin planı bulunmakta su geliş kotu (A) 300 m, su gidiş kotu (C) 282 m dir. Vadinin tabanı (D) 190 m olduğuna göre, sifon derinliği (B-D) 282-190= 92 m dir. Kurşun borularla ilgili bilgiler tablo halinde aşağıdadır.

Kent İç çap, cm Et kalınlığı, cm Dış çap, cm Uzunluk , cm Efes 8 4,5 17 60 Efes (taş manşon) 18 - - 35 Pergamon (Bergama) 17,5 5,5 28,5 120-180 Lyon (Fransa) - 0,6 Kıvrılarak - Roma dönemi standart - - - 2,95

(Bergama'da kurşun borunun taş tespit blokları 1.2 m ara ile 0.3 m kalınlığında, 1.3 m genişliğinde, 0.7 m yüksekliğinde ve içleri 30 cm çapında oyulmuştur) Kurşun borular çok büyük teknoloji sergilemekle birlikte, yapımı kadar işletilmesi de fevkalade zordur. Nitekim uzun ömürlü kullanımı olamamıştır. Sağlığa zararlı olduğu da anlaşıldığından, çok pahalı olan bu malzeme sökülerek silah yapımında kullanılmıştır.

TAŞ BORULAR Helenistik ve Roma dönemlerinde taş bloklar içi oyulup boru haline getirilerek basınç altındaki sifonlarda kullanılmıştır. Taş boru haline getirilen bloklar genellikle 0.6- 1.20 m boyutunda dır. Taş borunun bir fotoğrafı eklenmiştir. Su iletim sistemlerinde taş borular sadece vadileri aşan basınçlı kısımlarında kullanılmış, diğer taraflarda basınçsız su iletiminde kullanılan yöntemler uygulanmıştır. Bu sifonlarda da Tablo 1 de olduğu gibi su girişi ve deponun bulunduğu noktanın kotu A, vadinin en derin noktası D ve suyun alındığı noktanın kotu B ile gösterildiğinde B-D sifon derinliği ve AB plandaki sifon uzunluğu olmaktadır. Vadi derinliği genellikle 15-30 m olmakta bazı hallerde 100 m ye kadar çıkmaktadır. Bazı hallerde taş sifon borular, yanında basınçlı toprak borularda görülmektedir. Anadolu'da buna çok güzel örnekler vardır. Bunlardan bazıları şöyledir.

12 LAODİCEIA (DENİZLİ) Denizli-Pamukkale arasında bulunan Laodicea kentinde, Denizli istasyonu ile kent arasındaki vadi bir blok içinde çift boru olan taş bloklarla aşılmıştır. Burada 1.10 m genişliğinde 0.74 m yüksekliğinde, 0.65 m derinliğinde bir blok içinden çapı 26 cm ve 37 cm olan iki boru geçirilmiştir. (Ref. 7 s.1-13-Fig.5) Bu su yolunun cazibeli akan kısımlarında ise yapılan galerinin boyutları 0.60 x 0.80 m civarındadır. Boruların altında kemer bulunmamaktadır. Suyun sifona girişi 360 kotu (A) ve yıkıntı halinde bulunan deponun taban kotu 262 m olup, Deponun yüksekliği 9 m kabul edilebilir. Sifon uzunluğu (AB) 1000 m civarındadır. Oldukça sert taştan yapılmış ve tortu sebebiyle kesiti oldukça daralmış taş borular bugün de ilgi ile izlenebilir. (Ref.2, s.74) İZMİR İzmir kentine su taşıyan ve 750 kotundaki Karapınar kaynağından gelen su yolunda bir vadi taş sifonla aşılmakta, buradaki boruların iç çapları 16 cm olarak verilmektedir (Ref.9-sayfa 4- 25, Fig. 1-6) Buca'dan su getiren Vezir Osmanağa su yolunda ise üç yerde basınçlı sifonla aşılmıştır. Her üçü de kemerler üzerindedir. Yapılış tarihi konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır (Ref.9)

PATARA-DELİKKEMER (ANTALYA, KAŞ) Bugün izlenebilen taş sifon yapı Patara kentine su taşıyan su yolunda görülebilmektedir. Delikkemer olarak yörede isimlendirilen yapının planı (Ref.6,s49) da bulunmaktadır. Patara'nın doğusunda kent ile Kalkan arasındadır. Üzerinden geçen kemer yapısının yüksekliği 9.50 m dir. Giriş ve çıkış kotları (A,B) 170 m civarında, sifon derinliği 18 m, uzunluğu (AB) 500 m olarak verilmektedir. (Ref.12, s.52)-(Ref.17) -(Ref.2 s.77)

ANKARA Ankara'da Elmadağ tarafından gelen su yolunda, Belkeriz bağları, Gülhane hastanesi, Cebeci İstasyonundan Ankara kalesine doğru bir taş sifonun varlığı belirlenmiş, Ulus ve Cebeci'de yapılan kazılarda bulunan taş borular bunu doğrulamaktadır. Kale duvarlarında da taş borulu blokların kullanıldığı görülmektedir (Ref.15)

ANTIOCH (ISPARTA-YALVAÇ) Isparta, Yalvaç da Antioch kentinde su kuzeyden kente girmekte, burada inşa edilen taş sifonda yükseklik 18 m olarak verilmektedir. (Ref.10) Daha sonra burada araştırma yapan Jean Burdy (Ref.14) suyun kentin kuzeyinden taş sifonla kente girdiğini belirtmektedir. Suyun geliş kotu 1188 m, depo kotu 1175 m, vadinin tabanı ise 1155 m olarak verilmektedir. Yükseklik 1175-1155= 20 m olmaktadır. Uzunluk ise 700 m civarındadır.

OINOANDA (ANTALYA, SEKİ) Muğla, Fethiye Seki beldesi içindeki Oinoanda kenti su yolları İngiliz araştırmacılar Stenton ve Coulton tarafından incelenmiştir. Burada da taş borulu sifonun kalıntıları bulunmakta, toprak boru ve taş boru birlikte uygulanmıştır. Ayrıca çok ilgi çekici İngilizce makalede benzer yapılar hakkında genel bir değerlendirme yer almaktadır. (Ref.12)

ASPENDOS (ANTALYA, SERİK) Anadoluda'ki harika su yapılarından biri de Aspendos'ta bulunmaktadır. 924 m aralıkla iki kule inşa edilmiş ve su bunların üzerinden aşırılarak kentin su deposuna su iletilmiştir. (Ref.18), Konu (Ref.19) da çok detaylı incelenmiştir.

13 Su geliş yönünde kent deposuna gelmeden yaklaşık 300 önde 924 m ara ile kotları yaklaşık 65.00 m olan yıkıntı halinde iki su kulesi bulunmaktadır. Bu iki kule arasında üst kotu yaklaşık 45.00 m olan gene yıkıntı halinde su kemeri yer almaktadır. Aspendos da taş borulu sistem ve su kemeri birlikte kullanılmıştır. Taş boru çapı 30 cm dir. Sifon derinliği 20 m civarındadır Bu harika eser aşk hikayelerine de konu olmuştur. Kralın güzel bir kızı vardır, Belkis. İki delikanlı aşıktır, kral suyu getiren kızı alır diye emir buyurur.

TAŞ BORULU SİSTEMLERİN YOĞUN OLDUĞU BÖLGE Basınçlı sifon olduğu belirlenen tüm kentlerin bir listesi verilecektir. Konu ile yüzyılın başında Alman araştırmacı Weber (Ref 7,.8-9-10-11) ve Lanckoronski (Ref.18) araştırma yapmışlardır. İlki genelde Ege bölgesini, ikincisi Antalya ve Isparta kentlerini incelemiştir. İşin diğer ilgi çekici bir yönü de şudur. Roma İmparatorluğu sınırları içinde yapılmış başkent Roma dahil, taş borulu sistemlerin yarısı Anadolu'da ve onun belli bir bölümündedir. Bu bölüm Bergama hariç, İzmir, Ankara, Antalya üçgeni içinde yer almasıdır. Bu yönü ile de inceleme konusudur. Bunu gerçekleştiren usta, mimarlar bu bölgeden mi çıkmıştır? Bu yapı geleneğinin alt yapısını ne oluşturuyor ? gerçekten incelemeye değer. Ayrıca bunlar ortaya çıkarılmış tesislerdir. Yeni araştırmaların yenilerinin ortaya çıkaracağına inanıyorum. Anadolu su kültür hazinesinin önemli bölümü halen toprak altında ve araştırma beklemektedir. Basınçlı borularla ilgili kentler ve bunlar hakkında önemli bilgiler de şöyledir.

Antik kent İç çapı cm Referans Açıklama Roma (İtalya) 40 Ref. 12 Patara (Antalya, Kaş, Kalkan) 30 Ref.2,12,17 Görülebilir Antioch (Isparta, Yalvaç) 23-28 Ref.10-14 Ankara 22-30 Ref. 15 Kalede borular var Aspendos (Antalya, Serik) 28-30 Ref. 2-19 Görülebilir Laodeceia (Denizli) 26-29 Ref. 2,8 Çift sıralı İzmir 13-22 Ref. 8,9 Cybria (Burdur, Gölhisar) 18 Ref. 16 Oionoanda (Antalya, Seki) 17,5 Ref. 12 Ephesus (İzmir, Selçuk) 15,5 Ref. 12 Aphrodisias (Aydın, Karacasu) Ref. 2 Çift sıra Tralles (Aydın) Ref.12 Alabanda (Aydın, Çine) Ref. 12 Akmonia ( Uşak, Banaz) Ref. 12 Prymessos (Afyon, Sülün) Ref. 12 Apameia (Afyon, Dinar) Ref. 12 Trapezopolis (Denizli, Buldan) Ref. 12

14 REFERANSLAR 1. VİTRİVİUS M.Ö. 1. Yüzyıl, Mimarlık Üzerine On Kitap, Suna Güven Çevirisi, Şevki Vanlı mimarlık Vakfı, İstanbul 1990 2. ÖZİŞ Ünal 1994, Mühendislik Tarihi Açısından Türkiye'de Eski Su Yapıları, DSİ Genel Müdürlüğü yayını Ankara 1994 3. ÇIĞ M.İlmiye, 1996, Sümerli Lundingırra'nın Yaşam Öyküsü 4. OWENS Eddie, 1991, Kremna Aqueduct and Water Supply System, Greece-Rome 1991 vol.38, s.41,59 5. GARBRECHT Günter, In zusammen arbeit mit Henning FAHLBUSCH, Kondrad HECHT (+), Harmen THIES, 2001, "Die Wasserversorgung von Pergamon" Deutsches Archaeologisches Institut, Stadt und Landschaft, Teil 4, Walter de Gruyter, Berlin, Newyork. (341 pages, 65 tafels, 40 Beilages) 6. Büyükyıldırım Galip, 1994, Antalya Tarihi Su Yapıları, DSİ Genel Müdürlüğü yayını, Ankara 7. WEBER, 1898, "Die Hochdruck Wasserleitung von Laodiceia ad Lycum, Band 13 Kaiserlich Deutschen Archaologischen Instituts (KDAI), Berlin, Almanca 8. WEBER 1899, Die Wasserleitungen von Smyrna Bant 13, Kaiserlich Deutschen Archaologischen Instituts (KDAI), Berlin, Almanca 9. WEBER 1899 Die Wasserleitungen von Smyrna Bant 14, (KDAI), Berlin, Almanca 10. WEBER 1904, Wasserleitungen in Kleinasiatischen Stadten, Bant 19, (KDAI), Berlin, Almanca 11. WEBER 1905, Wasserleitungen in Kleinasiatischen Stadten, Bant 20, (KDAI), Berlin, Almanca (Orijinali Alman Kütüphanesi d1-238) 12. STENTON E.C.and COULTON J.J. 1986, Oionanda, The Water Supply and Aqueduct, Anatolian Studies, s. 15-59 13. BURDY Jean, 1993 Lyon L'Aqueduc Romain 14. BURDY, Jean, "Pisidian Antioch and its monuments " p.175-199 15. FIRATLI Nezihi, 1949, Ankara'nın İlk Çağda Su Tesisatı, Türk Tarih Kurumu Belleten Dergisi 16. BAYKAN Orhan, CANTİLAV Kürker,1997, Kibryatis Birliği Su İletimleri, İnşaat Mühendisleri 14. Teknik Kongresi, s. 1099-1114-İzmir 17. BAYKAN Orhan, 1997 , Patara Tarihsel Su İletimi, İnşaat Mühendisleri 14. Teknik Kongresi, s.1067-1082, İzmir 18. LANSKORONSKI K. 1880, Die Stadten Pamphyliens und Pisidiens, Wien, Almanca 19. KESSENER, Paul, 2000, "The aqueduct at Aspendos and its inverted siphon", Journal of Roman Archeaeology vol.13. p. 104-132 20. BİLDİRİCİ Mehmet,1995, "Klasik Çağda Su İletiminde Kullanılan Borular", DSİ Genel Müdürlüğü İçmesuyu Projelerinin Hazırlanması ve İnşaatı Semineri Bildirileri, 8 sayfa Çamlıca, İstanbul 21. BİLDİRİCİ Mehmet 1996, Eski Su Temin sistemlerinde Debi Ölçümü, DSİ Genel Müdürlüğü Teknik Bülteni sayı 85, sayfa 23-26, Ankara 22. BİLDİRİCİ Mehmet, 1994, Roma Dönemi Su Getirme Yapılarında Taş Borulu Sistemler, DSİ Bülteni Sayı 393-398 sayfa. 20-24 Ankara 23. BİLDİRİCİ Mehmet 1998, Tarihi Su Yapılarında Suyun Basınçla, İletilmesi,Ölçülmesi ve Yükseltilmesi, DSİ Su Mühendisliği Semineri Bildirileri, 6. Bölüm 13 sayfa- Fethiye, Muğla 24. LANDEL, J, 1978, "Eski Yunan ve Roma'da Mühendislik" Tübitak yayını, 25. FAHLBUSCH Henning , Pressure conduits in Ancient Aqueducts

15 THE CISTERN AND THE AQUEDUCT OF CERAMOS IN ANCIENT CARIA Efes 2004

BU İLDİRİ POSTER OLARAK

02-10 2004 TARİHLERİNDE YAPILAN

CURA AQUAUM IN EPHESUS

TOPLANTISINDA POSTER OLARAK SUNULMUŞTUR

BİLDİRİ CURA AQUARUM IN EPHESUS

Volume 1 Sayfa 147-151 de yayınlanmıştır 2006

1

THE CİSTERN AND AQUEDUCT OF CERAMAOS IN ANCIENT CARIA *Mehmet Bildirici Location of Ceramos One of the ancient Carian cities, Ceramos, now Ören is on the north shore of the Ceramic Gulf (modern Gökova Gulf). It is 40 km from Milas (ancient Mylasa) and 60 km from Bodrum (ancient Halicarnassos). Milas is now the administration centre for Ören. The ancient site of Ceramos is located at the steep foot of Kocadağ Mountain with fertile alluvial plain between the city and the Gulf of Ceramos. The population of Ören averages 5000 in the winter and swelling to 30 000 in the summer The Name The name of Ceramos means the "pottery" in Greek. The city's name was passed on the adjacent gulf as the "Ceramic Gulf". Today the new Turkish name for the gulf is the "Gökova Körfezi". The ancient name Ceramos survives as "Gereme" today. The modern city's name Ören means ruins in Turkish. History of Ceramos Little of the city's history is known during the archaic era between the 7th and 6th centuries BC. In 546 BC the Persian army under the command of Harpagos conquered all of Caria. Under the Persian rule the customs and the religion of the conquered area remained unchanged. In the 5th century BC Ceramos was a member of the "Delos Sea Federation" (Delian League) under the leadership of Athens and paid 1,5 talents every year. The Delian League ended in 405 BC. Between 387-334 BC, the Persians once again took the control of Caria. King Mausolos (reigned 377-353 BC) maintained good relations with Persian King and governed the region as an autonomous king. He changed the capital from Mylasa to Halicarnassos (modern Bodrum). Greek language and civilization penetrated Caria. Ceramos was one of the important cities in his kingdom. This period ended when Alexander the Great (356-323 BC) of Macedonia invaded the region. The area had difficult time from 334 up to 189 BC when the Peace Agreement of Apameia was reached. At this time Ceramos came under the control of Rhodes. Finally in the first century BC, the city became part of the Roman Empire. During the Roman era the city flourished. Many of the monuments we see today came from this period (1). The early Byzantine period Ceramos was the centre of Christian Episcopacy. Then the city disappears in history. Monuments of Ceramos There have been no serious archaeological surveys or excavations of the ancient site. The modern town of Ören was built upon the historical site. In many cases the actual ancient walls were used for the walls of the modern houses. The ruins of two temples, city walls, baths, churches, rock cut tombs, aqueduct, and cisterns can be seen today (2) Kurşunlu Yapı The ruins of the first temple are called "Kurşunlu Yapı" which means in Turkish "leaded construction". Only the platform of the temple can be seen today. Who the temple was dedicated to is unknown. It was converted to a church in the early Byzantine period (Fig 2,2). *.Mehmet Bildirici, İnşaat Yüksek Mühendisi, P.K 42 Mecidiyeköy-İstanbul 1.Bildirici, M, 2002, “From Idyma to Gökova-Akyaka: www.akyaka.org/akyaka/idima/idima_eng.htm

2 2.Ören Turizm Tanıtmave Sağlık Vakfı, 2002, Ören (Ceramos) The ruins of the second temple are on Bakacak Hill (Fig.2,1).

AQUEDUCT Five springs are located to the north of the ancient city (Fig2,9) provided water to the aqueduct that served Ceramos (Fig.2). These are as follows: 1.Ali Cin, 2. Gürlek, 3.Suçıkan (Now this spring feeds modern Ören), 4. Olucak, 5. Zait Pınar The route of the aqueduct is shown on the map (Fig.2, 7) provided by Mustafa İskender who is engineer in Ören Belediyesi and Hüsamettin Aktaş who is ex Vice Mayor of Ören. The arches of aqueduct arcades can still be seen along the right side Alatepe village road. Alatepe village is on the road to provincial centre of Muğla. In the photograph four spans of the aqueduct along Alatepe road can be seen as well as another aqueduct arcade in the deep valley. Water-Tanks and Cistern The aqueduct fed water-tanks and a cistern on the Bakacak Hill (Fig.2,1). Earlier a temple was constructed on Bakacak Hill. The supporting wall of the earlier temple was used for the cistern construction. Today only the supporting wall and some fragments of the temple remain. The water channel (Fig.3, C) that is supplied by the aqueduct was lined with hydraulic plaster (P.3). The width and the height of the channel are 30 cm and 25 cm. The cistern tanks (Fig.3,A) now filled with rubbish and brush. Three of four chambers in the bottom of the tanks were probably constructed for silting process. There are two possibilities in the cistern operating: a) The water tanks (A) were fed by the aqueduct at the bottom of the tanks, water rose and poured into the channel C, and overflows to Cistern (Fig.3, B) after settling and silting process. b) The water-tanks A was fed by the channel C, after settling and silting process flows to the cistern (Fig.3, B). CISTERN The cistern is shown in the photograph The height of water: 1,50 m, The volume of the cistern: 4,5 m x 1,5 m x 21 m = 142 m3 No hydraulic plaster was found on the bottom and on the walls of the cistern. The wall facing the mountain utilizes the supporting wall of what is probably the temple on Bakacak Hill. This supporting wall was constructed of very regular yellowish limestone blocks. The remaining walls of the cistern were than constructed using rubble fill. Good engineering skills were demonstrated in the construction of the buttress walls facing the city. Buttress arches on outside were constructed to off set the horizontal force of the water in the most economic manner. In the front elevation the buttresses can be identified. The height of the buttress on the corner is approximately 10 meters due to the slope of the ground. The remains of a bath can be seen in the foot of Bakacak Hill. Vent pipes for the hypocaust system are visible in the upper walls.

The Date of the Aqueduct and the Cistern

3 The aqueduct and the temple on Bakacak Hill were built earlier than the cistern, probably in the Roman era. Based on the type of construction, the cistern was probably built in the early Byzantine period. CONCLUSION Ceramos was very important and prosperous city in the Roman era. Houses and commercial buildings of the modern city of Ören now stand on top of the ancient city. New archaeological surveys and the excavation are needed to reveal more of the water system.

Fig.2, The plain of Ceramos and the Aqueduct (Bildirici, M, 2003) 1.Bakacak Hill (the site of temple and the cistern) 2. Kurşunlu Yapı (Leaded Construction site) 3. Akyapı (the ruins of a monument) 4. A Byzantine church with fresco 5. Baths (Hamam) 6. Ören Municipality (Ören Belediyesi). 7. Aqueduct 8. Water bridge (su kemeri) 9. Springs

4

5

Buttress arches in the front elevation of the Cistern in Fig.3, (Photo, Bildirici,M,1994)

Supporting wall of the temple and the cistern in Fig.3 (Photo, Bildirici,M,2003)

Açıklama:

Water tank (Cistern) in Fig. 3,B (Photo,Bildirici,M,2003) Açıklama: Açıklama:

6

Water channel (Fig.3c) (Photo, Bildirici,M,2003)

Water-bridge in the deep valley on Alatepe road (Fig.2.7) (Photo Bildirici,M,2003)

Water bridge that is crossing Alatepe road (Fig 2,8) (Photo, Bildirici, M, 2004)

7

8

9

10

11

12

13

14

FREIBURG ÜNİVERSİTESİ

TARİHİ SU TOPLANTISI

13-14.10.2006

İLK GÜN ALMANCA KONUŞMALAR VARDI

SAAT 18.00 DE FREIBURG TARİHİ SU YOLLARI GEZİLDİ

İKİNCİ GÜN TÜM GEZİ İDİ

BIRKENBERG GÜMÜŞ MADENİ OCAĞI

BAD SACKUNGEN ÇELİK FABRİKASI TARİHİ SU YOLLARI GEZİLDİ

BAD SACKINGEN İSVİÇRE SINIRINA ÇOK YAKINDI

MARTIN & MARIA İLE BİRLİKTE

ARABA İLE MÖRİKEN’E (İSVİÇRE) GERİ DÖNDÜK

Martin Schwarz ve Henning Fahlbusch ile Freiburg teknik gezi

1

Freiburg’da teknik gezi (Birkenberg 14.10.2006)

2

14.10.2006 Birkenberg (Almanya)

3

4

KİLYOS SU TERAZİLİ SU SİSTEMİ

1997 NİSAN AYINDA GERÇEKLEŞEN

CURA AQUARUM IN JORDAN

KONFERANSINDA POSTER OLARAK SUNULDU

1 KILYOS WATER SUPPLY SYSTEM WITH SU TERAZIS

Mehmet Bildirici*

SUTERAZIS Suterazi means water balance in Turkish. There is similarity between inverted siphons and the suterazis. The most impressive inverted siphons in ancient water supply systems can be seen at Pergamon with the lead pipes and at Aspendos with the stone pipes. The pipes were under pressure in inverted siphons. “According to Alan Edmonds from London; Suterazis were constructed over a period of many centuries by the Ottomans on their water distribution systems, particularly around Istanbul/ Constantinople. Remains of suterazis exist elsewhere in the former Ottoman Empire. There are two types of suterazis, the first and more easily comprehensive; the distribution tower with the function of distribution water under pressure to several points such as fountains. These are functionally the same as the modern water towers except that their tanks never contain more than about a cubic meter of water. The second type suterazis were found in rows along long inverted siphons. Their function may be summarized as follows: -They were supposed to allow air to escape, -They functioned as pressure reducing devices, -They reduced the damaging effect of water hammer on the pipes, -They were placed at points along the pipeline at which the line underwent a change of direction. (Ref. 4) Some of them in ruins over fifty suterazis exist in Istanbul. But the only existing continuous row of suterazis can be seen at Kilyos. In this paper this system will be discussed.

KILYOS AQUEDUCT WITH SUTERAZIS THE LOCATION

Kilyos is a holiday resort on the Black Sea shore, 11 km from Sarıyer (town center) and 32 km from Taksim (Istanbul) by high way. A special boat is also available for those who want to reach from the sea. Kilyos, Greek word kilia that means “sand”, is also known with its Turkish name Kumluk (same meaning). Greek inhabitants of Kilyos migrated to Greece before Turkish republic was founded. Turkish origins from elsewhere moved in as part of population exchange. On the way to Kilyos cemeteries of the different faiths such as Bahai, Jehova’s Witnesses can be seen side by side. THE HISTORY OF KILYOS The main historical monuments in Kilyos are a fortress, two stone harbors and three suterazis. Fortress is very important in the history of Kilyos. It was probably constructed by Byzantine emperors in the 4th or 5th centuries. It had been used or reconstructed by Genoese in the 12th and 13th centuries. At that time walled Galata in Istanbul was the city of Genoese and they have had some others fortress at the Bosphorus and Black Sea shores. Galata was ruled by Genoese between the years of 1303-1453. (Ref.1) In Ottoman times the Fortress was attacked by Don Cossacks in the 17th -18th centuries. Russian army settled in Bosphorus after the agreement with Ottoman Sultan in 19th century for a period. The Fortress was restored by the order of Sultan Mahmut II in 1826 according to the inscription on the entrance door of it. In the Crimean war in 1854 it was used as hospital for injured soldiers. There are baths, cisterns and caves inside the fortress. But today it is a military zone and off limit to visitors.

2

THE AQUEDUCT OF KILYOS Water was conveyed to the Fortress by means of 5 suterazis (Ref.2). Three of them can be seen today. Water was conveyed by lead pipes under the ground and reached up by its own pressure and fell down to under ground and reached the second suterazi by pressure and went on… Existing heights of suterazis; Nr. 1 are about 14-15 m, Nr 2, 8-10 m, Nr 3, 9-10 m. The pipes of the system were lead pipes (Ref.3). The system has been ruined for 100-150 years. The distances between suterazis are about 200 m, so the system can be better repaired. It has a function of a valve.

THE DATE OF THE SYSTEM There are two speculations: -Suterazis were constructed to get water to the Fortress by Genoese before Ottoman Empire in 14th century. -Suterazis were constructed by Ottomans 18th century. According to my opinion due to masonry technique, the first suterazi near to the Fortress was probably built by Ottomans. But the others may have been built by Genoese. If this theory is right, the technique of suterazi was inherited by Ottomans from Romans who got it from Genoese. Otherwise suterazis were constructed before Ottomans in Turkey by Genoese.

THE REFERENCES 1. Mamboury, 1953, “The Tourists Istanbul” 2. Andreossy, A, 1828, “Constantinople et le Bosphore de Thrace (with 1:80 000 map) 3. Şenocak Nuri, native of Kilyos, plaj yolu 50 Kilyos- Istanbul 4. Edmonds, A, unpublished notes that were mailed to the author

*Mehmet Bildirici İnş.Y.Müh- Diplom Engineer

3

General view of Kilyos The Fortress and the 3 su terazis

4 su terazi (1)

suterazi 1

5

Suterazi 2

6 suterazi 3

7

Suterazis 1,2,3,

8