Indire Sindire Öpüp Koklayan Orhan Soluk Soluğa Karşılık Verdi: — Her Şey Senin Istediğin Gibi Olacak, Horofira

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

Indire Sindire Öpüp Koklayan Orhan Soluk Soluğa Karşılık Verdi: — Her Şey Senin Istediğin Gibi Olacak, Horofira ALİ KEMAL MERAM Padişah Anaları ve 600 yıl bizi yöneten devşirmeler 1. Baskı: 1979-2000 Adet Öz Yayınları 2. Baskı: 1980-2000 Adet Öz Yayınları 3. Baskı: Aralık 1996-1500 Adet T.D. Yayınları 4. Baskı: Şubat 1997 1600 Adet ISBN 975-7244-33-3 Yayın Yönetmeni: Hayri Bildik Sanat Danışmanı: Mehmet Akıncı Kapak Tasannu : Yazıevi Dizgi: 2B/Bilgi-Birikim Düzelti : Devrim Öztürk Repredüksiyon : Göksu Grafik Yayıncının Notu A. Kemal Meram gerek bir yazıneri kimliği ile gerekse bir tarihçi olarak pek çok yapıta imza atmış, bu yapıtlar kendi alanları içinde yankı bulmuşlardır. A. Kema! Meram'in Padişah Anaları adlı bu tarih çalışmasını onaltı yıl sonra yeniden yayınlarken gördük ki kimi görüşlere, sözgelimi Şeyh Bed-reddin hakkındaki saptamalara katılmak olanaksız. Ancak Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türkçe üzerinde sürdürülen baskıcı, yasakçı mantığın M. Kemal ile sona erdiği. Türklerin "Türkmen" denilerek aşağılandığı ve kıyıma uğratıldığı da bir gerçektir. Gündemin yapa} kimlik tartışmalarıyla bulanıklaşlınldığı; ümmet toplumunun. Tanrı-Devlcıi'nin ülkemiz sorunlarının çözümüne bir siyasi seçenek olabilirmiş gibi yeniden sunulduğu günümüzde okur. kendisini ister Kemalist ya da Sosyalist, ister Müslüman ya da Tanrıtanımaz olarak tanımlasın toplumun bütün katmanlarının varlığına yeniden tanık olduğu devlet içindeki yozlaşmanın bugün olduğu kadar Osmanlı İmparalorlu-ğu'nda da resmi ideolojiden kaynaklanan yapısal bir hastalık okluğunu görecektir. Padişah Anaları bu bakımdan, tartışılması gerekli bulguları barındırdığı için önemle okunması gereken yapıttır. Toplumsal Dönüşüm Yayınları Başlarken... BU KİTAP, ŞlMDÎYE KADAR HİÇ BİR BAKIMDAN AÇIKLANMAMIŞ BİR TARİHİ GÖZLER ÖNÜNE SEREN BİR BELGESELDİR Bu kitabın birinci ve ikinci baskılarının yayınlandığı 1977-1980 yıllan içinde aldığım yüzlerce mektubun içeriği, birbirinden çok farklı olmakla beraber, bir çoğu ortak bir görüşü yansıtıyordu: «Biz, şimdiye kadar okuduğumuz hiç bir tarih kitabında sizin açıklamalarınıza benzer bir şeyler görmedik. Siz, bu bilgileri nereden elde ettiniz?» diyorlardı. Üstünde birleşilen bir başka ortak soru da şöyle idi: «İnanılması çok güç, ama çok ilginç olan bir takım gerçeklere yer veren kitabınızı bir «tarih» olarak değil de, niçin «roman» türünde yazdınız?» Şunu öncelikle vurgulamalıyım ki, eğer kitabımın içeriği, şimdiye kadar, İlkokul'dan Üniversite'ye değin okutulan tarih kitaplannda ve Okuldışı tarihsel yazılarda ele alınmış olsaydı, böyle bir kitabı yazma gereğini, hiç kuşkusuz duymazdım. Ama, yoktu. Ne Osmanoğulları'nın «kan ve soylarını, ne de aile kökenlerini» bütünü ile açıklığa kavuşturan bir kitap yazılmamıştı. Üstelik, 620 yıl boyunca devleti, ülkeyi ve ulusu kimlerin, hangi ırk ve soydan gelenlerin yönettiğini içeren bir belgesel de yoktu, özellikle de, Osmanoğullan'ndan çok önce Anado- I lu'yu yurt tutmuş, güçlü deniz ve kara devletleri kurmuş Türk devletleri'nin, Osmanoğulları tarafından neden ve niçin yıkılmış oldukları, başsız ve devletsiz kalan Türk toplumlarının «Osmanlı tutsağı» olarak yüzlerce yıl barışta ve savaşta nasıl ezilip yokedildikleri, hep gizlenmişti. Bu yokediliş ve kesintisiz «Soykırım» tutarsız yakıştırmalarla üstelik «başarı» niteliğinde savunulup durmuştu. Çağın bilim ve kültüründen, uygarlığından, ülkenin ve devletin nimetlerinden yararlanmayı ve devlet yönetiminde yer almayı «Öztürk ırkına» yasaklayan Osmanoğulları'mn, yabancı soylu «dönme ve devşirmelere» bu yetki ve nimetleri nasıl peşkeş çektikleri, «tarih»| diye okutulmakta olan kitapların hiç birinde yer almamış, açıklanmamıştı. Yazılmış tarih kitaplan, tüm bu gerçekleri ters-yüz eden, baştan son'a uydurma, yakıştırma yalanlarla süslenmiş olaylardı. Uydurulmuş, «aile, soy ve kök şecereleri» ile doldurulmuştu. Bunlara «tarih» diyorlardı. «Kıl çadır»dan, Çul giysiden «Osmanoğullanm çıkarıp mermer saraylara, altın tahtlara, samur ve mücevherlerin en değerlilerine kavuşturan büyük güç, harcanan kan ve can Öztürkler in olduğu halde, tüm bu gelişmelerin, görkemli saltanatın, bir aşiret yaşamından bir İmparatorluk egemenliğine kavuşmuş olmanın basanları, Osmanoğullan'mn kişisel dehâ ve yüceliklerinin sonucu olarak nitelenmiş ve öyle gösterilmişti. Her bir Osmanoğlu, «bilim»de, sanatta, edebiyat'-ta, kültür düzeyinde askerlikte, politika'da, yüksek kişilik ve değerde»', erişilmez yücelikte kişiler oldukları için bütün bunları ve tüm «fetih»leri elde etmiş oldukları yüzyıllar öncesinden günümüze değin savunulup durulmuştu. 8 «Atatürk sonrası Türkiye» de ise, her alanda yeniden «Osmanlı'ya dönük» bir yaşam özentisi, giderek yayınlara ve hemen tüm öğretim kurumlarına, politikaya dek yaygınlaşmıştı. YENİÇERİLER Savaşlarda, Öztürkler in kan döküp can vererek elde etikleri yabancı ülke kentlerini «yağma ve talan» etme yetkisinden başka, o yabancı ülkelerden «kız ve oğlan çocuklarını» tutsak alıp, daha sonra tutsak pazarlarında satma yetkisine de sahiptiler. Sözde «Padişah güvenliğini korumak»la görevli olan Yeniçeriler, sorumsuz yasalarından aldıkları güçle, her fırsatta başkaldırıyor, dilediklerinin başlarını kesip, dilediklerini iktidar koltuğuna da oturtabiliyorlardı. Ama, güvenliklerini Türk soyunun evlâtlarına emanet edemeyen Osmanoğullan için, o kara ocak, yine de gözde ve sorumsuzdu. Cehalet, sefalet ve zulüm üçgeninde ilkel taşdevrinin çilesini çekmek zorun- luğu ise, sadece Öztürkler indi. Değişik dönemlerde «Başkent» olmuş: Bursa, Edirne, İstanbul Saraylarında ve o sarayların dışında uygar düzeyde, varlık ve saltanat içinde görkemli yaşam sürme hak ve imtiyazları ise-, Rum, Sırp, Bulgar, Arnavut, Pomak, Romen, Yahudi, Ermeni ve daha başka yabancı soy kökenli dönme ve devşirmelere özgü idi. Ve devlet işte bunlann, bu kan ve soy melezlerinin ellerinde çekiştirilip duruyordu. Şimdi, sormak gerekmez mi? Hangi tarih kitabında bu gerçekler dile getirilmiş, sergilenmiş, açıklanmış ve yazılmıştı? Hepsini birden yanıtlayabiliriz: Hiç birinde! Ama bu ülkede, o dönemleri yaşayanlar arasında korkusuz ve de namuslu «kalem erbabı» kimseler de yaşamıştı. O, olumsuz tarihsel gelişimleri ve olayları, saray beslemesi, ya da devşirmelerin elüstünde yaşa- tıldığı Osmanlı düzen tutkunu tarih yazarlarının, gerçekleri ters yüz edip yalan ürünü kitaplar düzmelerine karşın, öylesine yozlaşmamış, o, namuslu kalem sahipleri, üstüne basa basa kayıt düşüp bıraktıkları basma ve yazma kitapçıklarında her bir gerçeği dile getirip geleceğe bırakmaktan korkmamışlar, üstelik tüm bunları, o dönemlerin en acımasız zulüm ve işkence olgusuna meydan okuyarak yerine getirmeyi görev sayabilmişlerdi. Ben, yıllarca önce bu kitabı yazmaya başladığımda, 620 yıllık Osmanlı döneminin gerçeklerini, o en eski «yazma ve basma»- kitapçıkların sararmış, küflenmiş sayfalan arasında aradım. Her bir döneme bir parça ışık tutma yürekliliğini gösteren küslerin bıraktıklarını başlıca kaynak olarak ele aldım. O duru, o saydam anlatılardan yararlandım. Buz tutmuş bir toprak parçasını tırnaklarımla kazarcasına yıllar süren bir uğraş vererek kıymık kıymık elde ettiğim gerçekleri birbirine karıp katarak bütünledim. Ve, öyle yazdım. Ama, okuyanlan bezdirmemek için; katı ve kuru bir tarih anlatımı yerine, roman türünde yazmayı daha doğru buldum. Yazdıklarımda tek bir fazla sözcüğe, yer vermedim. Abartmadım. Ne var ki, gerçeklerin ancak binde birini sunabildim. Çünkü tüm gerçekleri vermeğe kalkışsaydım, değil bir kitaba, on cilde bile sığdıra-mazdım. Sağda, Sol'da ve Orta'da örgütlenmiş hiç bir evrensel akım çevresinden olmadığım için öylesine büyük bir yayının gerektireceği büyük yatınmı sağlama olanağı, benim için yoktu, olamazdı. 10 BU KiTAP GEBEKLÎYDl... v ı-V;' '• ,. l Madem ki, Okuliçi ve Okuldışı tarih, sosyal bilimler ve Politika ile ilgili kitaplarda, 620 yıllık Osmanlı dönemi gerçekleri yansıtmıyordu; O karanlık dönemde yokolan Türk kültürü, Türk töresi ve özellikle, Öz-türk soyunun ne tür uygulamalar ve yöntemlerle uğratıldıkları «soy kırımı» gözardı edilip açıklanmıyordu; böyle bir kitap kuşkusuz yazılmalıydı. Daha dün denecek bir yakın geçmişte «adı sanı olmayan» nice devletler, ülkeler ve uluslar günümüz dünyasında birer büyük ve güçlü ve uygar kimliğe kavuşmuş olmalarına karşın, Türk ulusu'nun her alandaki geri kalmışlığın nedenleri açıklığa kavuşturulmalıydı. Böyle bir araştırma sonucunda ise, Selçuklular'ın 200 yıllık dönemleri ile, Osmanlıların 620 yıllık egemenliklerini kapsayan zaman şeridinde Arap ve Acem kültürlerinin, «din, mezhep, tarikat» gibi yabancı töre ve inançlann çıkmazında Türkler'in yüzyıllardır nasıl bocaladıkları ve en ilkel yaşam çizgisinden bir türlü aynlmaksızın Atatürk Çağı'na erişmiş oldukları açıklanmalıydı. Gerçek yüceliği hâlâ yeterince kavranamayan, kavranılmaması için Osmanlı kalıntılarının var güçleriyle gölgeledikleri (Mustafa Kemal Atatürk), bu ayrıntılı belgeselin ışığında tüm yüceliği ile ortaya çıkmalıydı. «Ecdadımız..» Sloganıyle yeniden yaldızlı yalanlarla nitelenen ve yüceltilmeğe kalkışılan Osmanoğul-lan'nın, kuruluştan batışa değin Türk soyu ile ilinti-sizlikleri, tarihsel akış içinde gözler önüne serilmeliydi. Onların, yalnızca «dönmelerle devşirmelerin ecdadı» oldukları gerçeği tüm ulusça kavranmalıydı. 11 (Nakşibendi)ci ve (Nurcu) tekkelerde ve özellikle, yürürlükleri (Eğitim ve öğretim birliği yasasına) karşın sürüp giden (Arapça Kur'an kurslannda) Os-manoğulları'nı yüceltip, en başta Atatürk'e ve Türk soyuna düşman yetiştirenlerin kim ve ne oldukları iyice anlaşılmalıydı. Bu kara ocaklann, Osmanlı dönemi «medreseleri» nin adlan değişmiş, ama gerçekte eşiti olan «çağdaş bilim ve uygarlık» düşmanı, karanlığın yuvalan oldukları, ancak geçmişin bu ayrıntılı anlatımı ile
Recommended publications
  • Veda Publishing House of the Slovak Academy of Sciences Slovak Academy of Sciences
    VEDA PUBLISHING HOUSE OF THE SLOVAK ACADEMY OF SCIENCES SLOVAK ACADEMY OF SCIENCES INSTITUTE OF LITERARY SCIENCES DEPARTMENT OF ORIENTAL STUDIES Editors JOZEF GENZOR VIKTOR KRUPA ASIAN AND AFRICAN STUDIES SLOVAK ACADEMY OF SCIENCES BRATISLAVA INSTITUTE OF LITERARY SCIENCES DEPARTMENT OF ORIENTAL STUDIES XXIV 1988 1989 VEDA, PUBLISHING HOUSE OF THE SLOVAK ACADEMY OF SCIENCES • BRATISLAVA CURZON PRESS • LONDON PUBLISHED OUTSIDE THE SOCIALIST COUNTRIES SOLELY BY CURZON PRESS LTD • LONDON ISBN 0 7007 0220 2 ISSN 0571 2742 © VEDA, VYDAVATEĽSTVO SLOVENSKEJ AKADÉMIE VIED, 1989 ISBN 80-224-0196-X (Series) ISBN 80-224-0065-3 (Vol. 24) CONTENTS A r tic le s K řupa, Viktor: Remarks on Creativity in Language ............................................................... 11 Rácová, Anna: Analogical Nomination in B en gali........................................................... 19 D r o z d ik , Ladislav: Word-Class Shifts of Multiword Units in the Lexicon of Modern Written A rabic ............................................................................................................................... 27 G á lik , Marián: Studies in Modern Chinese Intellectual History: V. Young Wang Guowei (1901—1911)................................................................................' ................................................ 37 G á lik , Marián: Interliterary Aspects o f the Short Stories by Lu Xun: Changming Deng (The Eternal Lamp) and V. M. Garshin: Krasnyi Tsvetok (The Red Flower) .... 67 Kut’ka, Karol: Some Reflections on Yukio Mishimas
    [Show full text]
  • Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Rollerinin Klasik Bati Müziği
    Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzikoloji Anabilim Dalı TÜRKİYE’DE TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİNİN KLASİK BATI MÜZİĞİ BESTECİLERİNİN MESLEKİ YAŞAMLARINA ETKİLERİ Müge Deniz Erişkin Karabey Yüksek Lisans Tezi Ankara, 2019 TÜRKİYE’DE TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİNİN KLASİK BATI MÜZİĞİ BESTECİLERİNİN MESLEKİ YAŞAMLARINA ETKİLERİ Müge Deniz ERİŞKİN KARABEY Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzikoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Ankara, 2019 i ii iii iv TEŞEKKÜR Yüksek Lisans yolculuğum, insan hayatında karşılaşılabilecek fırtınalı dönemler sebebiyle normalden oldukça uzun sürdü. Yüksek Lisansı bitirip bitiremeyeceğim konusunda emin bile olmadığım dönemler geçirdim. Bu dönemlerde benden desteklerini esirgemeyen hocalarım Burcu Tunakan, Günay Günaydın ve Prof. Dr. Ayten Kaplan'a teşekkür ederim. Genellikle karşılaştığım, engelleyen yönetici profilinin aksine ihtiyacım olan arşiv belgelerini sunarak bu tezin derinleşmesini sağlayan Prof. Dr. Türev Berki'ye teşekkür ederim. Hem nöbetçi teknik servis olarak her aradığımda yetişen, hem de tezin içeriğine ilişkin zihnimde zaman zaman oluşan boşlukları yaratıcı fikirlerle dolduran "Arda Babamız" Arda Erdem'e teşekkür ederim. Her şeyi bırakmama ramak kala benle uzun uzun dertleşen kötü gün dostu Dr. Ahu Köksal'a teşekkür ederim. Tezin yazım sürecinde haftalarca benimle birlikte sabahlayan ve endişelerimi gideren, gak dediğimde su, guk dediğimde çikolata desteği sağlayan annem Melda Özer'e ve eşim Mert Karabey'e teşekkür ederim. Şoför, aşçı, temizlikçi, editör ve terapist oldular; bu sayede yalnızca tezi düşünebildim... Ailemin İstanbul'daki bölümüne, telefonun ucunda bana destek veren Erişkinlerin tümüne teşekkür ederim. Tezle ilgili değerli yorumlarını ve mesleki bilgisini esirgemeyen, evinde ağırlayan, telefonun öbür ucunda bekleyen Necla Gündüz'e teşekkür ederim. Tez jürimde bulunan Prof. Dr. Güzin Yamaner'e, tezime yaptığı küçük bir dokunuşla kattığı büyük vizyondan dolayı teşekkür ederim.
    [Show full text]
  • Harun Açba KADINEFENDİLER {1839-1924} KADINEFENDİLER {1839-1924}
    SON DÖNEM OSMANLI PADİŞAH EŞLERİ Harun Açba KADINEFENDİLER {1839-1924} KADINEFENDİLER {1839-1924} Harun Açba PROFİL O Hanın Açba O PROFİL YAYINCILIK Yazar/Harun Açba Eserin Adı / Kadirdendiler Genel Koordinatör /'Münir Üstün Genel Yayın Yönetmeni / Cem Küçük Redaksiyon I Elif Avcı Kapak Tasarım/ Yunus Karaasian İç Tasarım I Adem Şenel Baskı-Cilll Kitap Matbaası Davulpap Cad. fminraj Ka/ım Dinçol San. Sil. No.81/21 Topkapı -İstanbul Tel: 0212 567 .10 8-1 1. BASKI KASIM 2007 978-975-996-109-1 PROFİL : 65 İNCELEME-ARAŞTIRMA :07 PROFİL YAYINCILIK Çatalçcsme Sk. Meriçli Apt. No: 52 K.3 Cagaloglu - İSTANBUL www.profilkilap.com / [email protected] Tel. 0212. 514 45 11 Faks. 0212. 514 45 12 Profil Yayıncılık Maviağaç Küllür Sanat Yayıncılık Tic.Ltd.Şti rnarkasıdır. ı © Bu kitabın Türkçe yayın hakları Harun Açba ve Prolil Yayıncılık'a aittir. Yazarın ve yayıncının izni olmadan herhangi bir formda yayınlanamaz. kopyalanamaz ve çoğaltılamaz. Ancak kaynak gösterilerek alınlı yapılabilir. İÇİNDEKİLER Bölüm 1 Kafkasya Hanedanları / 9 Saray Protokolü /13 Bölüm 2 Sultan I. Abdülmecid Han Ailesi / 17 (1839-18611 Sultan Abdülaziz Han Ailesi / 81 (1861-1876) Sultan V. Murad Han Ailesi / 96 (1876) Sultan II. Abdülhamid Han Ailesi / 117 (1876-1909) Sultan V. Mehmed Reşad Han Ailesi / 161 (1909-1918) Sultan VI. Mehmed Vahideddin Han Ailesi / 180 (1918-1922) Halife II. Abdülmecid Efendi Ailesi / 207 (1922-1924) Bibliyografya / 217 Teşekkkürname / 218 Bu kitabı aileme ithaf ediyorum. BÖLÜM 1 KAFKASYA HANEDANLARI smanlı Sarayı'na alınan kızların (19. yy. özellikle) Çerkeş olduğu biliniyor. Sultan Abdülmecid Han'a kadar tâbi Okalınan köle, yani cariye ticareti üzerine kurulan Os­ manlı haremi Abdülmecid Han'dan sonra değişikliğe uğramıştır.
    [Show full text]
  • TARİHI ROMANLARIMIZDA ÖGRETMEN KAHRAMANLAR Hero
    İlıni Araştırmalar 14, istanbul2002 TARİHI ROMANLARIMIZDA (1871-1950) ÖGRETMEN KAHRAMANLAR Zeki TAŞTAN" Hero Theachers in thi Turkish historical novels An analysis of the hero theachers in the Turkish histerical novels is put into three groups. These are the teachers of sultan, the teachers of medrese and the teachers t�aching private courses. The topics abaout the teachers of sultans in these novels do not take much place, but the topics about the medrese teachers are intensively written. The charecters of the medrese teachers in these novels are reflected positıvely. The teachers teaching private courses in the Turkish historical novels are usually seen in the palaces and villas. Most of the teachers teaching prıvate courses are expert ın theır fields, loyal to their JObs, helpful to theır students, honest and relıable Keywords Histerical novels, teacher, characters, Turkish novel, teachers characters. Anlatıma dayalı türlerde mutlaka eylemi üstlenen bir varlık yer alır. Bunların başında insan unsuru geldiği gibi aniatıdaki konumın özelliğine göre alegorik bir varlık, teşhis edilmiş bir nesne, eşya, şehir veya bir hayvan da kullanılabilmiştir. Ancak fail (yapan) ne olursa olsun kuşkusuz hepsinde insansı özellikler öne çıkartılır. Başlı başına insan unsuru ise, aniatı türü içinde en çok ılgı çekeni ve aynı zamanda işlenmesi en karınaşık olanıdır. Bu ilgi çekici ve karmaşık yapının en iyi tahlil edildiği, çözüldüğü, okuyucunun kendisini bulduğu en uygun yer de kuşkusuz romandır. Zira roman, Peyarnİ Safa'nın da dediği gibi başlı başına ınsanı konu alır. 1 Bu sebeple insan unsuru, toplumsal ve bıreysel yönlerıyle, fiziksel cephesi, ruhsal dünyası, duygu ve düşünceleriyle roman sanatı içinde bir cazibe merkezi oluşturmuştur.
    [Show full text]
  • Son Halife Abdülmecid Efendi'nin Hayatı
    T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI GENEL TÜRK TARİHİ BİLİM DALI DOKTORA TEZİ SON HALİFE ABDÜLMECİD EFENDİ’NİN HAYATI -ŞEHZÂDELİK, VELİAHTLIK ve HALİFELİK YILLARI- LȂLE UÇAN 2502110563 TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. ARZU TERZİ İSTANBUL 2019 SON HALİFE ABDÜLMECİD EFENDİ’NİN HAYATI -ŞEHZÂDELİK, VELİAHTLIK VE HALİFELİK YILLARI- LÂLE UÇAN ÖZ Son Halife Abdülmecid Efendi’nin Hayatı-Şehzâdelik, Veliahtlık ve Halifelik Yılları- isimli tez çalışmamızda ana hedefimiz, Abdülmecid Efendi’nin hayatına Dolmabahçe Sarayı ve gündelik yaşam perspektifinden bakabilmektir. Bu yüzden Abdülmecid Efendi’nin gündelik yaşamı bütünlük içinde şehzâdeliğinden veliahtlığına, halife seçilmesinden saraydan ayrılışına takip edilmiştir. 19. yüzyılın son çeyreğine doğru gözlerini açan şehzâdeyi hayata hazırlayanları tespit etmek hocalarının yanı sıra, hangi eğitimleri aldığını ortaya çıkarmak ve yaşam alanlarını görmek bize son dönem Osmanlı sarayındaki değişimlerin ip uçlarını verecektir. Bu minvalde Abdülmecid Efendi’nin veliahtlık-halifelik yıllarında saray ortamı, çalışmış olduğu kadrosu, ziyaretleri, ziyaretçileri ve merasimleri mercek altına alınmıştır. Halife Abdülmecid Efendi’nin sanatçı kimliği ve yaşantısı her dönem onun hayatında var olmuştur. Ressam, sergilere katılan, müzik ve hatla ilgilenen ve bu ortamda kendisine alan açan Abdülmecid Efendi renkli bir hânedan üyesidir. Dönemin sanat ve kültür camiasından isimlere ulaşması, kimi zaman onlarla arkadaş olması, onları maddi-manevi olarak desteklemesi ve himaye etmesi Abdülmecid
    [Show full text]
  • Osmanli Devleti'nde 19.Yüzyilin Ikinci Yarisinda Evliliğe Tahdit Tedbirleri: Iranlilarla Evlilik Yasaği
    T. C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YAKINÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ OSMANLI DEVLETİ’NDE 19.YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA EVLİLİĞE TAHDİT TEDBİRLERİ: İRANLILARLA EVLİLİK YASAĞI Vedat YURT 2501171028 TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. Mehmet Ali BEYHAN İSTANBUL - 2019 ÖZ OSMANLI DEVLETİ’NDE 19.YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA EVLİLİĞE TAHDİT TEDBİRLERİ: İRANLILARLA EVLİLİK YASAĞI VEDAT YURT Osmanlı Devleti 19.yüzyıl başından itibaren, vatandaşlık politikası çerçevesinde bir takım evlilik tahditlerini uygulamıştı. Bu sınırlamalardan biri de 1874 tarihli İranlılarla evliliği yasaklayan nizamnameydi. Söz konusu düzenleme; İranlılarla evliliği yasaklamanın yanında yasağa rağmen nikâh kıyanları mesul tutmakta, İranlılarla evlenen kadınları ve onların çocuklarını Osmanlı vatandaşı olarak kabul etmekteydi. Ayrıca bu evlilikten doğan çocuklara askerlik mükellefiyeti getirmekteydi. Bu çalışma, yasağı ortaya çıkaran şartları ve yasağın kapsamını tespit ile uygulama sürecinin aydınlatılmasını amaçlamaktadır. Çalışmamızda, yasak düzenlemesinin daha önceki ve diğer evlilik tahditleri ile farklılık ve benzerlikleri ortaya konulmuştur. Osmanlı Devleti’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne dönüşümü; yeni bir kimlik tanımı ve milli devlet inşa süreci, bu dönüşümün merkezinde yer alan tâbiiyet, askerlik ve evlilik meseleleri üzerinden mütalaa edilmiştir. Çalışmada temel kaynak olarak Osmanlı Arşivi belgeleri kullanılmıştır. 52 yıl yürürlükte kaldıktan sonra milli devlete dönüşümün akabinde, 1926’da kaldırılan İranlılarla evlilik yasağının,
    [Show full text]
  • Deaf People, Sign Language & Communication, in Ottoman
    Miles, M. 2009-06. "Deaf People, Sign Language and Communication, in Ottoman and Modern Turkey: Observations and Excerpts from 1300 to 2009. From sources in English, French, German, Greek, Italian, Latin and Turkish, with introduction and some annotation." Internet publication URL: www.independentliving.org/miles200907.html Sources and texts are introduced and quoted, identifying deaf men and women through more than 700 years of Turkish history, and sign language through 500 years, continuing to the present. DEAF PEOPLE, SIGN LANGUAGE & COMMUNICATION, IN OTTOMAN & MODERN TURKEY: Observations and Excerpts from 1300 to 2009. From sources in English, French, German, Greek, Italian, Latin and Turkish, with introduction and some annotation. M Miles. West Midlands, UK. E-mail: [email protected] Revised Version 5.02 [July 2009] CONTENTS OVERVIEW & GUIDE Quick Tour ONLINE GRAPHICS 1.0 INTRODUCTION 1.1 Some Strong Cautions 1.2 'Deaf'? 'Mute'? 1.3 Sign Language History and Scepticism 1.4 Deaf people (640 - 1928), Names and Dates 1.5 Appreciation 2.0 TECHNICAL NOTES ON QUOTATIONS 2.1 Notes on translation, transliteration 2.2 *Respecting Copyright* 3.0 EARLIER POINTS (c. 1250 BC to 1295 CE) 4.0 'OTTOMAN' DEAF & MUTE QUOTATIONS and NOTES 4.1 1300 - 1469 4.2 1470s - 1590s 4.3 1600 - 1699 4.4 1700 - 1910s 4.5 Turkish Republic 1920s - 2003 4.6 Recent Work, in date order 5.0 REFERENCES: (BY AUTHOR, ALPHABETICALLY) OVERVIEW and GUIDE This collection offers many sources and textual excerpts, with some annotation and discussion, identifying deaf men and women through more than 700 years of Turkish history, and sign language through 500 years, up to the present.
    [Show full text]
  • UCLA Electronic Theses and Dissertations
    UCLA UCLA Electronic Theses and Dissertations Title Sayat`-Nova: Within the Near Eastern Bardic Tradition and Posthumous Permalink https://escholarship.org/uc/item/05h957tx Author Yang, Xi Publication Date 2016 Peer reviewed|Thesis/dissertation eScholarship.org Powered by the California Digital Library University of California UNIVERSITY of CALIFORNIA Los Angeles Sayat`-Nova: Within the Near Eastern bardic tradition and posthumous A dissertation submitted in partial satisfaction of the requirements of the degree Doctor of Philosophy in Near Eastern Languages and Cultures by Xi Yang 2016 © Copyright by Xi Yang 2016 ABSTRACT OF THE DISSERTATION Sayat`-Nova: Within the Near Eastern bardic tradition and posthumous by Xi Yang Doctor of Philosophy in Near Eastern Languages and Cultures University of California, Los Angeles, 2016 Professor Peter S. Cowe, Chair AšuƗ/aşık/aşıq (from the Arabic ʿāshiq, or lover) is a skilled bard's composite performing art-- a unity of prose narrations, songs, instrumental accompaniment, and appropriate gesture. Of sixteenth-century Turkic origin, the art spread over a vast area covering modern Turkey, Georgia, Armenia, Azerbaijan, Iran, and further. In the mid- eighteenth century Sayat`-Nova, the best-known Armenian ašuƗ, was active in Tiflis (modern Tbilisi), the capital of Eastern Georgia. His songs were written in at least three languages--Armenian, Georgian and Azerbaijani--and won praise for their ardent emotion and artistic perfection. But despite his importance in Near Eastern culture, two issues in Sayat`-Nova studies have rarely been studied. First, fully appreciating Sayat`-Nova requires contextualizing his work within the developing ii Armenian ašuƗ tradition and the international ašuƗ/aşık/aşıq tradition in the Near East.
    [Show full text]
  • The Perfect Man in Bektashism and Alevism : Ḳayġusuz Abdāl’S Kitāb-I Maġlaṭa Zeynep Oktay Uslu
    The Perfect Man in Bektashism and Alevism : Ḳayġusuz Abdāl’s Kitāb-ı Maġlaṭa Zeynep Oktay Uslu To cite this version: Zeynep Oktay Uslu. The Perfect Man in Bektashism and Alevism : Ḳayġusuz Abdāl’s Kitāb-ı Maġlaṭa. Religions. Université Paris sciences et lettres, 2017. English. NNT : 2017PSLEP009. tel-02091310 HAL Id: tel-02091310 https://tel.archives-ouvertes.fr/tel-02091310 Submitted on 5 Apr 2019 HAL is a multi-disciplinary open access L’archive ouverte pluridisciplinaire HAL, est archive for the deposit and dissemination of sci- destinée au dépôt et à la diffusion de documents entific research documents, whether they are pub- scientifiques de niveau recherche, publiés ou non, lished or not. The documents may come from émanant des établissements d’enseignement et de teaching and research institutions in France or recherche français ou étrangers, des laboratoires abroad, or from public or private research centers. publics ou privés. THÈSE DE DOCTORAT de l’Université de recherche Paris Sciences et Lettres PSL Research University Préparée à l’École Pratique des Hautes Études L’Homme Parfait dans le Bektachisme et l’Alévisme : Le Kitāb-ı Maġlaṭa de Ḳayġusuz Abdāl École doctorale de l’EPHE – ED 472 Spécialité : Études arabes et islamiques COMPOSITION DU JURY : M. Mohammad Ali AMIR-MOEZZI École Pratique des Hautes Études Directeur Mme Nathalie CLAYER École des Hautes Études en Sciences Sociales Rapporteur M. Eric GEOFFROY l’Université de Strasbourg Membre du jury Soutenue par : M. Ahmet T. KARAMUSTAFA University of Maryland Zeynep OKTAY USLU Rapporteur le 02 Juin 2017 M. Pierre LORY École Pratique des Hautes Études Président du jury Dirigée par : M.
    [Show full text]
  • Dolmabahçe Saray Müzesġnġn Kurumsal Kġmlġğġnġn Vurgulanmasinda Müzġğġn Rolü Ve Etkġlerġ
    TC YILDIZ TEKNĠK ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ SANAT VE TASARIM ANA SANAT DALI MÜZECĠLĠK YÜKSEK LĠSANS PROGRAMI YÜKSEK LĠSANS TEZĠ DOLMABAHÇE SARAY MÜZESĠNĠN KURUMSAL KĠMLĠĞĠNĠN VURGULANMASINDA MÜZĠĞĠN ROLÜ VE ETKĠLERĠ HĠLDA LOSTAR 01714101 TEZ DANIġMANI Prof. RUHĠ AYANGĠL ĠSTANBUL 2010 TC YILDIZ TEKNĠK ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ SANAT VE TASARIM ANA SANAT DALI MÜZECĠLĠK YÜKSEK LĠSANS PROGRAMI YÜKSEK LĠSANS TEZĠ DOLMABAHÇE SARAY MÜZESĠNĠN KURUMSAL KĠMLĠĞĠNĠN VURGULANMASINDA MÜZĠĞĠN ROLÜ VE ETKĠLERĠ HĠLDA LOSTAR 01714101 TEZ DANIġMANI Prof. RUHĠ AYANGĠL ĠSTANBUL 2010 ÖZ DOLMABAHÇE SARAY MÜZESĠ’NĠN KURUMSAL KĠMLĠĞĠNĠN VURGULANMASINDA MÜZĠĞĠN ROLÜ VE ETKĠLERĠ Hilda Lostar Haziran, 2010 Bu çalışmada amaç; Osmanlı İmparatorluğu‟nun batılılaşma dönemini simgeleyen ve günümüzde “müze” kimliği ile toplumun hizmetine sunulmuş olan Dolmabahçe Saray Müzesi‟nin tarihsel kimliğinde önemli yeri olan müzik kültürünün irdelenerek, bu olgunun, Saray Müze‟nin tanıtımında belirleyici ve tamamlayıcı bir unsur olarak yararlanılması gereğinin vurgulanmasıdır. Bu amaçla, öncelikle geniş çapta kaynak taraması yapılarak, Saray‟ın inşasına zemin hazırlayan tarihsel, ekonomik ve sosyo kültürel nedenler araştırılmış, Topkapı Sarayı‟nın aksine, önceden plânlanarak tek aşamada inşa edilen Dolmabahçe Sarayı ve mimarları Garabed ve Nigoğos Balyan‟ın özellikleri üzerinde durulmuştur. Osmanlı Sarayı‟nın Batı müziği ile tanışmasına kısaca değinilmiş, batılılaşma yönünde kesin adımları atıldığı ve Mehterhane-i Hakani‟nin lağvedilerek, Mızıkay-ı Humayun‟un kurulması ile gerçekleşen ordudaki müzikal devrime dikkat çekilmiştir. Sultan Abdülmecid‟in tahta geçtikten sonra, Osmanlı‟nın gücünü tüm dünyaya kanıtlamak amacı ile inşa ettirdiği Dolmabahçe Sarayı ve onunla birlikte değişen Saray‟daki sosyo kültürel hayat incelenmiş, Sultan Abdülmecid‟den, Halife Abdülmecid Efendi‟ye kadar geçen dönem içersinde, sultanların zevkleri ve görüşlerine bağlı olarak şekillenen Saray‟daki müzik etkinlikleri irdelenmiştir.
    [Show full text]
  • © in This Web Service Cambridge University Press
    Cambridge University Press 978-0-521-62095-6 - The Cambridge History of Turkey: The Later Ottoman Empire, 1603–1839: Volume 3 Edited by Suraiya N. Faroqhi Index More information Index Abaza Hasan Pas¸a, 51, 191 markets, 43; domestic, 386–9; export, 389, Abaza Mehmed Pas¸a, 47, 48–9, 92 390 Abaza Siyavus¸Pas¸a, grand vizier, products, 37–2; see also individual crops 253–4 see also individual products, animal ‘A b b asˆ I, Shah, xvii, 47, 91 husbandry; c¸iftliks; peasants; and under ‘Abd al-Ghaniˆ al-Nabulsˆı, 196 individual regions and taxation; workforce ‘Abd ul-Kadirˆ Gaylanˆ ˆı, 47 ahidname, see capitulations ‘Abd al-Rahmanˆ Kathuda,ˆ 473 ahis (urban brotherhoods), 349, 351, 354 Abdal Han, library of, 429–30 Ahizade Huseyin,¨ s¸eyhulislam¨ , 221 ‘A b dˆı, 491 Ahmed I, sultan, xvii, 48 ‘A b d ulahad¨ Nurı, 502 architectural patronage, 419, 450–3, 454; ‘A b d ulbaki¨ Arif, 502 mosque complex, Istanbul, xvii, 15, Abdulbaki¨ Nasır Dede, 399 416, 419, 448, 450–3, 455, 456;in Abdulhamid¨ I, sultan, 251, 444, 478, Topkap Palace, 454, 455 479 Hungarian campaign, 412 Abdulmecid¨ I, sultan, 113 hunting, 424 Abdurrahman Pas¸a, Kadi, 185 legitimisation, 459 AbuHanˆ ˆıfa, 47 and literature, 424, 454 abuses, 71–4, 139, 310, 384 and pictorial arts, 419, 420, 421, 422, 431, see also corruption and under: ayan; 437 desertion and resettlement; kadis; and Safiye Sultan, 449, 450 notables, provincial; political culture; throne, Arıfe Tahti, 437 provincial power-holders; taxation Ahmed III, sultan, xviii Acre, 199, 335 architectural patronage, 15, 464–5,
    [Show full text]