Tarihte Ve Bugün Şamanizm
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
Birinci baskı : 1954 tkinci baskı : 1972 Üçüncü baskı : 1986 ATATÜRK KÜLTÜR, DÎL VE TARlH YÜKSEK KURUMU TÜRK TARÎH KURUMU YAYINLARI VII. DÎZİ — Sa. 24 b TARİHTE VE BUGÜN ŞAMANİZM Materyaller ve Araştırmalar I I I . Baskı ABDÜLKADlR ÎNAN Metin dışında 7 resim vardır TÜRK TARÎH KURUMU B A S I M E V t — A N K A R A 19 8 6 t f* r4- O Cn Ui </ O s £ *0 32101 009492925 İÇİNDEKİLER f. Sayfa I. Tarihte şamanizm ...................................... i II. Dünyanın ve insanların yaradılışına dair efsaneler 13 III. T ufan efsanesi .................... 22 IV . Dünyaiun sonu-kıyamet (kalgançı çak) ............... 24 V. Tanrılar ve ruhlar ......................... 26 V I. Şamanizmde put-fetişler ..................................... 42 VII. Yer-su tanrıları ....................................... 48 VIII. Ateş ve ocak ................................ 66 IX. Şaman-kam ve hayatı.......................................... 72 X. Şaman cübbesi, külâhı ve davulu ........................ 91 XI. Âyin, tören ve bayramlar................................... 97 XII. Şaman dua, İlâhî ve afsunlan ............................. 120 XIII. Falcılık ve kehanet .................. 151 XIV. Yada (cada, yat) taşı ve yağmur tılsımları 160 XV. Evlenme ve doğum ....................................... .. 166 X V I. ö lü m ve ölüler k ü lt ü .......................................... 176 X V II. Burhanizm (şamanizmi ıslah teşebbüsü) .......... 201 XVIII. Müslüman Türklerde şamanizm kalıntıları .... 204 Bibliyografya .......................... 209 İndeksler .............................. 215 “Balbal” terimi üzerine önemli açıklama .................... 231 I. Basıma girmemiş olan bibliyografyalar ...................... 232 Kısaltmaların açıklanması ....................... 233 L TARÎHTE ŞAMANİZM Eski Türk dini ve mitolojisi hakkında Çin, Islâm ve Batı kaynaklarında epeyce malûmat bulunmakla bferaber çok dağı nık ve kısa olduklarından bunlardan faydalanmak çok yorucu çalışmalar istemektedir. Türk kavimlerinin. örf, âdet ve inan malarında son devirlere kadar muhafaza edilmiş olan eski dinî telâkkilerin ve geleneklerin menşelerini araştırırken ta İskit ve Hun (H’yung-nu) devirlerinin deriniikierine kadar inmek ve bu bakımdan Orta Asya’yı ve Doğu Avrupa’yı bir bütün olarak almak icabetmektedir. Meselâ, Türk kavimlerinde and ve anda müesseseleri ve bunlara bağlı gelenekler milâttan önceki V - IV , yüzyıllarda Yunan tarihçileri tarafından tavsif edilen İskit and müessesesinin aynı olduğu malûntyiur. M ilâttan önceki II. yüz yıllarda Çin vakanüvisleri tarafından Hunlarda tesbit edilen Gök-Tanrı, güneş, ay, yer-su atalar ve ölüler kültü Türk ka vimlerinde, muhtelif kültürlerin tesirleri altında kalmalarına rağmen, son devirlere kadar devam ettirilen kültlerdir. Bu kültler çağdaş Altayhlarda ve Yakutlarda müşahede edilmiştir. Bununla beraber Altay ve Yakut şamanlığı bütün halinde eski Türk dini olarak kabul edilemez. Çok .eski devirlerde büyük hakanlıklar ve devletler kuran Türklerin dünya görüşleri ve dinî telâkkileri Altay ve Yakut şamanizmine nazaran çok geliş miş ve olgunlaşmış olduğu anlaşılma tadır. Altay ve Yakut şa- manlığmı, elinde bulundurduğu pek mahdut materyallere da yanarak, tetkik eden rahmetli Ziya Gökalp dahi bunun farkına varmış ve eski Türkler için ioyunizm adını verdiği bir millî din tasavvur etmişti. Fakat “toyunizm” dediği din budizmden başka bir şey değildir. Sırf itibarî olarak dahi eski Türk dinine “to- yunizm” adı verilemez. Eski Türkler, şüphesizdir ki, şamanist idiler. Fakat bu şamanizm Altay ve Yakut şamanlığmın bu lunduğu safhayı çok arkasında bırakmış, gelişmiş bir durum daydı. Avcılık ve iptidaî ziraatle dar bir sahada yaşıyan küçük boyların dünya görüşleri ve dinî telâkkileriyle büyük göçebe hakanlıklar kuran, Çin’den Bizans’a ve İran’a kadar uzanan ulusun dünya görüşü ile dinî telâkkilerinin aynı seviyede olma sına imkân yoktur. Çin kaynaklarının verdikleri haberlerden anlaşıldığına göre, eski Orta-Asya şamanizminin esasları Gök-Tanrı, güneş,, ay, yer, su, ata (cedd-i âlâ), ateş (ocak) kültleri idi. Dinî âyin ve törenlerin muayyen bir nizam (statü) çerçevesi içine alınmış olduğunu tahmin etmek de mümkündür. Büyük devlet kuran şamanistlerin âyin ve törenlerini icra için resmî tüzük vücude getirdiklerini yakın zamandaki Mançu tarihinden de biliyoruz. XVI. yüzyılda muhtelif Mançu ve Tonğuz gibi Altay ulusları birleşerek Çin’i fethettiler. Bu ka bileler şamamst idiler. 1747 yılında şaman âyin ve törenlerini düzenliyen bir statü imparator tarafından ilân edildi, şama- nistler için bir tapmak da yaptırıldıx, Çin kaynaklan Hun kültüründen bahsederken tapınaklarını zikrediyorlar. Bu haberlere göre hakanın karargâhındaki ta pınakta her yılın başında âyin yapılırdı. Bu âyine Hunların yirmi dört boyunun başbuğları iştirak ederlerdi. Yılın beşinci ayında Lung-çeng şehrinde toplanırlar, atalarına, Gök-Tanrı’ya, yer-su ruhlarına kurban sunarlardı. Sonbaharda, atların iyi beslendikleri zaman, orman yanında toplanıp etrafı dolaşırlar, ahalinin vc hayvan sürülerinin sayısını kontrol ederlerdi. Hakan her sabah çadırından çıkarak güneşe ve geceleri aya tapardı. M.ö. 121 inci yılda cereyan eden bir savaşta Çinliler bir Hun prensini yenerek karargâhını ellerine geçirmişlerdi. Aldık ları ganimetler arasında bir altın put da vardı. Çm vakanüvi- sinin verdiği malûmata göre Hun prensi bu putun karşısında Gök-Tanrı’ya kurban sunardı2. Herhalde bu put Altaylılarda ve başka çağdaş şamânistlerde müşahede edilen ongon yahut töslere benzer bir sanem olsa gerektir. Altından yapılmış olan Hun putu Altaylıların deriden yahut keçeden yaptığı töz (on- 1 Hyacinth (Biçurin) Kitay v grajd. i nravst. sos t oy a nii, IV , Petersburg 1848, s. 54. 1 Hyacinth (Bicurin). Sobraniye svcdcniy o narodah, obitavşih v Sreney Azii v drevnie vremena. Petersburg 1851. I, 15-16, 32; W. Eberhard, Çin’in şimal komşuları. Türk Tarih Kurumu yayınlarından VII. seri No. 9, 1942, s. 76-77. (Metin içinde Hyacinth ve Eberhard diye gösteriyorum). gon)den, şüphesizdir ki, daha mütekâmil olmuştur. Aynı kay nakların bildirdiklerine göre Hunlar bir işe teşebbüs etmek isterlerse yıldızların ve ayın durumlarına bakarlardı. Bu kayıt tan anlaşlıyor ki Hun kam’ları heyet ilminden de haberdar olmuşlardır. Hunlardan sonra Orta Asya’da devlet kur,an muhtelif sülâ lelerden bahseden Çin kaynakları bunların da Gök-Tanrı’ya, yer-suya, güneşe ve aya kurban sunduklarını yazmışlardır. M.ö. II, yüzyılda Hunlara tâbi olan, sonraları devlet ku ran Vu-huanların dini hakkında verilen malûmat Hun dini hakkında verilen malûmattan farksızdır (Hyacinth, I, 154; Eberhart, s. 48). M.s. III. yüzyılda meydana çıkan Toba sülâlesi devrinde de Hun kültleri devam ettirilmiştir. To-ba’Iar “Siyenpi âdeti üzerine ilkbaharın ilk ayında Gök-Tanrıya, doğu tarafında bu lunan tapmakta atalara kurban keserler; sonbaharın ilk ayında Gök-Tanr’ıya kurban âyini yaparlardı, dinî âyinler ve kurban törenleri nizâmnâmeye göre icra edilirdi” . (Hyacinth, I, 202); “ecdat mâbedi makamında bir taş oyarlardı. Şimal yurtların dan cenuba göç ederlerdi, taş ev içinde göğe, yere, hakanın soyuna kurban keserlerdi. Kurbandan sonra kayın ağaçları dikerlerdi. Bunlardan tanrılık ve kutlu orman meydana gelirdi” (Eberhard, s. 80). “Toba devletinin ilk zamanlarında kadın şamanlar umu miyetle devletin dinî törenlerinde faaliyette bulunuyorlardı; Meselâ 339 yılında bir kurban töreninde, tıpkı Sibirya şa- manları gibi, ellerinde dümbeleklerle (kadın şamanlar) görün müşlerdir” (Eberhard, s. 43). Orta Asya’da devlet kuran kavimlerin kültür merkezi olan hakan sarayları ve beylerin karargâhları ve bunların çevresinde yerleşen ve göç eden boylar daima yabancı kültürlerin tesir lerine maruz bulunuyorlardı. Doğudan Çin mitolojisi ve fel sefesi, güneyden Hint-Tibet budizmi, batıdan zerdüştizm çok eskidenberi Orta Asya’nın millî kültlerine yavaş yavaş, tesir ediyorlar, kendileri de yerli kültlerden müteessir oluyorlardı. Yabancı dinler şamanizmden birçok unsurlar kabul etmekle halk tabakası içinde muvaffakiyet kazanıyorlardı. III - IV. yüzyıllarda zerdüştizm, budizm ve hıristiyanlık O rta Asya’nın muhtelif bölgelerinde sağlamca yerleşmişti. V II - V III. yüzyıllarda bunlar arasına manihaizm de karışmış oldu. Angara ve Obi ırmaklarından, Sibirya’nın Tayga orman larından, gerçek şamanist olarak güneye gelen To-ba’lar V. yüzyılda budizmi resmen kabul ettiler; büyük Buda tapmak ları yaptılar. Bununla beraber Tobaların egemenliği altında bulunan bütün kavimlerin Buda dinine girmiş olduklarını kabul etmek yanlış olur. Her halde budizm, hakanlığın merkezindeki aristokrat zümrenin dini olmuş, geniş halk tabakası ise şa- manlığında devam etmiş olacaktır. Tobalardan egemenliği alan Cücen’lere Toba imparator larının hakaret nazariyle baktıkları, haşerat makulesi saydıkları mânidardır. 3 Çin kaynaklarının verdikleri mamûata göre bu kavim “ elbiselerini ve ellerini yıkamazlardı” (Eberhard, s. 100). Bu âdet koyu şamanistlerin su kültü hakkındaki inanmaları ile ilgilidir; şamanist Oğuzlarda ve Moğollarda müşahede edil- miştir. 4 519 yılında tesbit edilen bir habere göre Cücen (Juan- juaiı)lerde” bir kadın şaman bir prensi göğe seyahat yaptırmış ve sonra bu prensi seyahatten geri çağırmış, bunun için de gü zün orta ayında bir ovada çadır kurmuş, çadırın içinde yedi gün oruç tutmuş ve bütün bir gece dua etmiş” (Eberhard, s. 43). Budist Toba sülâlesi yerine şamanist Cücen sülâlesinin gelmesinde, ihtimal ki, kuzeyden gelen muhafazakâr boyların önemli rolleri olmuştur. VI. yüzyılda büyük Türk devletini yeniden kuran Gök Türk sülâlesi şamanist boyların yetiştirdiği sülâle idi.