Bağbahçe Bilim Dergisi
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
2(3) 2015: 57- 114 E-ISSN: 2148-4015 Bağbahçe Bilim Dergisi http://edergi.ngbb.org.tr Ankara İli’nin Damarlı bitki çeşitliliği ve korumada öncelikli taksonları İsmail EKER1*, Mecit VURAL2, Serdar ASLAN3 1 Abant İzzet Baysal Üniv. Fen-Edeb. Fak. Biyoloji Böl. 14280 Gölköy, Bolu, Türkiye 2 Gazi Üniv. Fen Fak. Biyoloji Böl. 06560 Beşevler, Ankara, Türkiye 3 Düzce Üniv. Orman Fak., Orman Botaniği A.B.D. Konuralp, Düzce, Türkiye *Sorumlu yazar / Correspondence [email protected] Geliş/Received: 23.12.2015 · Kabul/Accepted: 30.12.2015 · Yayın/Published Online: 03.02.2016 Özet: Bu çalışmada, Ankara ili için damarlı bitki çeşitliliği envanteri, hedef türlerce zengin habitatlar, korumada öncelikli taksonlar, çalışma alanının ekosistem çeşitliliği, özellikli bitki toplumları ve gösterge taksonlar, sahanın Avrupa Doğa Bilgi Sistemi (EUNIS) habitat tipleri ve çeşitlilik indeks değerleri, tür, habitat, ekosistem ve bölgesel düzeyde izleme planları ile biyolojik çeşitliliğe ilişkin tehditler ve öneriler sunulmuştur. Araştırmanın sonuçlarına göre, Ankara ilinde 110 familyada 636 cinse ait 2353 damarlı bitki taksonu saptanmıştır. Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabında Veri Yetersiz (DD) olarak belirtilen Astragalus bozakmanii Podlech türü bu çalışma sırasında yeniden tespit edilmiş ve IUCN kategorisi olarak Kritik Tehlikede (CR) kategorisi önerilmiştir. Sonuç olarak, biyolojik çeşitliliğin etkin korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanmasına önemli ölçüde katkı sağlanmıştır. Anahtar kelimeler: Ankara, Biyoçeşitlilik, Flora, Koruma, Taksonomi The vascular plant diversity and taxa of Ankara (Turkey) which have priority for conservation Abstract: In this study, vascular plant diversity of Ankara, the target habitats rich with endemic species, endangered target taxa, the ecosystem diversity of the study area, the featured plant communities and indicator taxa, the European Nature Information System (EUNIS) habitat types and diversity index values of the area, the monitoring plans at species, habitat, ecosystem and regional level, threads to biodiversity of research area and solutions are offered. As a result of studies, 2353 vascular plant taxa belonging to 110 families and 636 genera are found in the province of Ankara. Astragalus bozakmanii Podlech, evaluated as Data Deficient (DD) in the Red Data Book of Turkish plants, has been re-detected during present study and then its category has been recommended as Critically Endangered (CR). Consequently, it is provided for considerable contribution to ensure effective conservation and sustainable use of biological diversity. Key words: Ankara, Biodiversity, Conservation, Flora, Taxonomy 57 İsmail Eker vd. / Bağbahçe Bilim Dergisi 2(3) 2015: 57-114 GİRİŞ Dünyada 270.000’in üzerinde bulunan bitki türünün yaklaşık 34.000’i tehlike altındadır (Benson, 1999; Ekim vd., 2000). Türkiye’nin endemik bitki zenginliğinin yanı sıra bu türlerin karşı karşıya olduğu tehlikeler de oldukça fazladır (UBSEP, 2007). Sanayileşme ve şehirleşme, tarımsal etkinlikler, iklim değişiklikleri, habitat tahribi, kontrolsüz bitki toplanması/sökülmesi, zararlılarla mücadele gibi faktörler biyoçeşitliliği tehdit eden başlıca unsurlardır (Demirayak, 2002; Karagöz vd., 2010). Bu tehdit ve tehlikelerin, 2000 yılında % 45 olan biyoçeşitlilik potansiyelini 2030 yılında % 34-42 arasında bir düzeye düşüreceği beklenmektedir (Alkamade vd., 2009). Bu çeşitlilik ve doğal kaynaklar 20. yüzyılda koruma alanları belirlemekle giderilemeyecek kadar ciddi boyutlarda tahrip edilmiştir. Yapılan araştırmalarla 2010 yılında dünyadaki doğal alanların % 11’inin kaybedileceği, tarım alanlarının % 40’ının aşırı kullanım tehlikesiyle karşı karşıya olduğu ve Avrupa’da korunan habitat türlerinin de % 80’inin tehdit altında olduğu belirlenmiştir. Ayrıca son yüzyılda türlerin yok olmasındaki insan faktörlerinin 50-1000 kat arttığı tahmini yapılmaktadır (Erik & Tarıkahya, 2004; Tekeli vd., 2006). Biyoçeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliği açısından korunan alanlar büyük önem arz etmektedir (Putz vd., 2001) ve bu alanların geliştirilmesi için de belli periyotlarla takip edilmesi gereklidir (Puumalainen vd., 2003). Ülkemizde korunan alanlar kapsamında 40 Milli Park, 31 Tabiatı Koruma Alanı, 184 Tabiat Parkı, 107 Tabiat Anıtı, 80 Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, 58 Muhafaza Ormanı, 1273 Doğal Sit Alanı, 16 Özel Çevre Koruma Bölgesi, 14 Ramsar Alanı, 1 Biyosfer Rezerv Alanı, 11 Dünya Miras Alanı bulunmakta olup, korunan alanların oranı coğrafik olarak % 7,2 civarındadır (Anonim, 2015). Dünyadaki duruma bakıldığında da bu oran 1997 verilerine göre Hindistan’da % 4,2, Almanya’da % 3,8 (Negi & Stimm, 1997), 2001 verilerine göre Amerika’da ise % 11,2’dir (Raivio vd., 2001). Türkiye’deki biyoçeşitliliğin sürdürülebilirliğinin sağlanmasına yönelik olan anayasa, kanunlar, yönetmelikler ve bunun yanında Bern ve CITES gibi doğa korumayla ilgili uluslararası sözleşmeler bu konudaki yasal çerçeveyi oluşturmaktadır. Biyolojik çeşitliliği korumak için uygulanan ex situ (yeri dışında) ve in situ (yerinde) koruma stratejileri Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nde tanımlanmaktadır (Karagöz vd., 2010). Canlıların kendi yaşam alanları dışında korunması şeklindeki ex situ yöntemine tohum bankaları, botanik bahçeleri ve özel koruma parselleri dahildir (Ekim, 1995). Bu koruma yöntemi ile ilgili teknikler 1960 ile 1970 yılları arasında geliştirilmiştir (Frankel & Bennet, 1970; Frankel, 1973; Frankel & Hawkes, 1975). Ülkemizdeki ex situ çalışmaları ise 1964 yılında Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü bünyesinde başlamış ve 1972 yılında yine bu enstitü bünyesinde Ulusal Tohum Gen Bankası kurulmuştur. Bu gen bankasında ülkemizin genetik kaynaklarına ait tohumlar uzun süreli (temel koleksiyonlar) ve kısa ve orta süreli (aktif koleksiyonlar) şeklinde ve birbirinden farklı ortam koşullarında saklanmaktadır. Günümüzde gen bankasında 50,000 bitki örneği bulunmaktadır ve bu örnekler 600 farklı cinsten oluşmaktadır (Karagöz vd., 2010). Bunun gibi birçok faaliyet ex situ korumaya katkı sağlamaktadır. Bunların arasında Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, Karaca Arboretum, İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi ve son yıllarda özel girişimlerle de kurulan bazı küçük çaplı botanik bahçeleri ve arboretumlar sayılabilir (UBSEP, 2007). Bitki çeşitliliği bakımından ülkemiz Avrupa ve Yakın Doğu ülkeleri arasında en zengin floraya sahiptir. Ancak gün geçtikçe bu çeşitlilik tehlike altına girmektedir. Bu zenginliğin korunması ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için sahip olduğumuz biyolojik çeşitlilik envanterinin tamamlanması ve izleme çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Bu amaçla Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde, “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi”ni başlatmıştır. Bu kapsamda “Ankara İli’nin Karasal ve İç Su Ekosistemleri Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme İşi” Orman ve Su İşleri Bakanlığı Ankara İli Şube Müdürlüğü’nün koordinasyonunda, Anadolu Doğa ve Kültür Koruma Kooperafinin (AnaDOKU) yürütücülüğünde gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak bu çalışmada Ankara ilinin floristik bitki listesinin gerek arazi çalışmaları gerekse literatür çalışmalarıyla güncellenmesi, endemik ve nadir taksonların popülasyon gözlemlerinin yapılarak tehlike kategorilerinin gözden geçirilmesi, araştırma alanının ekosistem çeşitliliği, özellikli bitki toplumları, gösterge türler ile Avrupa Doğa Bilgi Sistemi 58 İsmail Eker vd. / Bağbahçe Bilim Dergisi 2(3) 2015: 57-114 (EUNIS) Habitat kodlarına göre vejetasyonunun ortaya konulması amaçlanmıştır. Ayrıca, koruma öncelikli ve izlemeye alınacak taksonların ve habitatların belirlenmesi, araştırma alanında biyolojik çeşitliliğe ilişkin tehditlerin belirlenmesi hedeflenmiştir. Ankara Florası ile ilgili en eski floristik kayıtlara İsviçreli botanikçi Boissier tarafından 1865-1888 yılları arasında yayımlanan 6 ciltlik “Flora Orientalis” adlı eserde rastlanmaktadır. Bu eserlerde Ankara İlinden 61 taksonun kaydı verilmiştir. Horwood ve Turrill tarafından 1927 yılında “Bulletin of Miscellaneous Information” adlı dergide yayımlanan “On the flora of the Nearer East III” isimli makalede Ankara’dan ikisi yeni tür olmak üzere 82 kayıt rapor edilmiştir. Kurt Krause tarafından 1934 yılında T.C. Yüksek Ziraat Enstitüsü tarafından yayımlanan “Ankara’nın Floru” adlı eser 1937 yılında aynı enstitüde görevli Hikmet Birand tarafından Türkçe’ye çevrilmiş olup, “Ankara’nın Bitkileri” bölümünde 800 kadar bitki türünden bahsedilmiştir. Ülkemiz florası ile ilgili yapılmış en önemli floristik eser olan “Flora of Turkey and East Aegean Islands” adlı 10 ciltlik eser 1965-1988 yılları arasında yayınlanmıştır. Daha sonra 2000 yılında bu seriye 11. cilt ilave edilmiştir (Güner vd., 2000). Bu esere ait bilgileri temel alan Türkiye Bitkileri Veri Servisi (TÜBİVES, 2014)’nde Ankara İlinden kayıtlı 1455 bitki taksonu yer almaktadır. Literatür taramalarına göre Ankara İlinde yapılan diğer floristik çalışmalar kronolojik olarak şöyledir: “Flora of the Beynam Forest” (Akman, 1972a), “Contribution à l’étude de la flore de la region de Beypazarı Karaşar et de Nallıhan” (Akman, 1974a), “Contribution à Létude De La Flore Des Montagnes D’Ayas” (Akman & Ketenoğlu, 1979), “Çile Dağının Florası” (Başkaraağaç & Ekim, 1985), “Ayaş, Güdül, Beypazarı ve Polatlı Arasında Kalan Bölgenin Florası” (Türker, 1990), “Kızılcahamam Soğuksu Milli Parkı’nın Florası” (Eyüpoğlu, 1991), “Ankara Ahlatlıbel Kıraç Mera Florası ve Bazı Önemli Bitki Türlerinin Dağılışları Üzerine Araştırmalar” (Kendir, 1991), “Ayaş, Çanıllı Köyü Kazan Arasında Kalan Bölgenin Florası”