ÖZET

TÜRKİYE’DE 1980 SONRASINDA BİR ALTKÜLTÜR GRUBU OLARAK PUNK’IN OLUŞUMU

Nazlı Deniz BAYRAKTAROĞLU

Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü, Yüksek Lisans Tezi, 215 sayfa, Haziran 2011

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Cevdet YILMAZ

Bu tezin amacı, Türkiye’de 1980 ve sonrasında bir altkültür olarak punk’ın oluşumunu incelemektir. 1980 sonrası bir gençlik altkültürü olarak Punk’ı incelemek ve oluşumuna dikkat çekmek çalışmanın temel çıkış noktasıdır. Çalışmada Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Türkiye’de punk altkültürünü oluşturan koşulların temel toplumsal dinamiklerle ilişkisi incelenmiştir. Bu bağlamda çalışma iki aşamalı bir tarihsel ve kuramsal çerçeveden oluşmaktadır. Çalışmada öncelikle altkültür kavramının sosyolojik anlamı ele alınmış, daha sonra ise punk altkültürü Amerika, İngiltere ve Türkiye örneklerinde tarihsel olarak incelenmiştir. Çalışmanın örneklem grubu İstanbul’da yaşayan ve punk müzik dinleyen on kişi ve Rashit gurubudur. Görüşmecilerle yarı yapılandırılmış bir görüşme formu aracılığıyla bilgi toplanmıştır. Toplanan bilgiler her bir görüşmeci için birer yaşam öyküsü haline getirilerek İçerik Çözümlemesi tekniğine en yakın tekniklerden birisi olarak kabul edilen, Kategorik İçerik Perspektifi yöntemiyle analiz edilmiştir. Araştırma’nın bulgularına göre; Türkiye’de punk altkültürü, 1980 sonrası ortaya çıkan kültürel iklimin bir sonucudur. Buna göre kendisini punk olarak tanımlayan gençler mevcut toplumsal kurumlara karşı bir güvensizlik ve nefret kültürü taşımakta, bu kurumların işlevi ve varlığı konusunda eleştirel bir dili kullanmaktadırlar. Bu bağlamda kendileri gibi düşünen akran gruplarıyla punk müzik yapılan mekanlarda bir araya gelmekte ve genellikle siyaset, din, devlet ve aile gibi toplumsal kurumları alabildiğince eleştirmektedirler. Ayrıca kendi altkültür kimliklerini benzetildiklerini düşündükleri Rock kültüründen ayrıksı bir dille tanımlamakta, özellikle müzikal öğeler ve imaj konusunda farklılaştıklarını savunmaktadırlar.

Anahtar Kelimeler: Altkültür, Punk Müzik, İmaj, Türkiye’de Punk, Punk Altkültürü

ABSTRACT

THE FORMATION OF PUNK IN TURKEY AS A SUBCULTURE AFTER THE 1980’S

Nazli Deniz BAYRAKTAROGLU

Suleyman Demirel University, Department of Sociology, Master’s thesis, 218 pages, June 2011

Advisor: Assist. Prof. Dr. Cevdet YILMAZ

The objective of this thesis is to analyze the formation of punk in Turkey after the 1980’s as a subculture. The starting point of the thesis is to examine punk as a subculture of the youth in Turkey after the 1980’s. The relation between the circumstances leading to a punk subculture and social dynamics in the USA, Britain and Turkey has been examined in the thesis. In this regard, the study is composed of a two tiered structure relating to a historical and a theoretical framework. To this end, punk culture has first been examined in a sociological view and then handled in the examples of the USA, Britain and Turkey. The sample group is composed of ten persons living in Istanbul and a group called Rashid that enjoy punk music. A semi-structured questionnaire was used to gather data. Data was transformed into a life story for each interviewer and analyzed with categorical content perspective which is defined as one of the close methods to content analysis. Results of the analysis reveals that punk subculture in Turkey is an outcome of the cultural environment after the 1980’s. The young identifying themselves as punk have a culture of mistrust and hatred towards social institutions and criticize their existence and functioning. They meet with fellows in places where punk music is played and usually criticize social institutions as politics, religion, state and family. Besides, they identify themselves as different from rock culture which is considered as a similar subculture. They particularly argue that punk differs from rock regarding musical elements and images.

Keywords: Subculture, Punk Music, Image, Punk in Turkey, Punk Subculture.

ĠÇĠNDEKĠLER ÖNSÖZ ...... i ÖZET ...... Hata! Yer iĢareti tanımlanmamıĢ. ABSTRACT ...... Hata! Yer iĢareti tanımlanmamıĢ. ĠÇĠNDEKĠLER ...... iv GĠRĠġ ...... 1 1.1.Araştırmanın Konusu ve İçeriği...... 1 1.2.Araştırmanın Amacı ve Önemi ...... 1 1.3. Kapsam ve Sınırlılıklar ...... 2 BĠRĠNCĠ BÖLÜM ...... 3 ALTKÜLTÜR TARTIġMALARI ...... 3 2.1. Altkültür Tanımları ...... 3 2.2. Alt Kültür Kuramları ...... 5 ĠKĠNCĠ BÖLÜM ...... 11 BĠR ALTKÜLTÜR OLARAK PUNK ...... 11 3.1. Punk Kelimesinin Anlamları ...... 11 3.2. Bir Müzik Türü ve Bir İmaj Öğesi Olarak Punk’ın Doğuşu ...... 13 3.2.1. Punkın Kültürel Alt Yapısı ...... 13 3.2.2.Punkın Müzikal Altyapısı ...... 16 3.3. Punk’ın Doğduğu Sosyal Yapılar ...... 18 3.3.1. Amerika: 1967 Avangard, Pop-Art ve Velvet Underground ...... 18 3.3.2. İngiltere: 1975, İşçi Sınıfı ve Sex Pistols ...... 28 3.3.3. Sonuç: ...... 35 3.4. Anti-Moda: Bir Ötekilik Figürü Olarak Punk İmajı ...... 37 3.5.Punk Edebiyatı: Fanzinler ...... 40 3.6. Punkın Genel İdeolojisi ve Temel Punk Altkültürleri ...... 41 3.7. Türkiye’ de Punk ...... 43 3.7.1. 1980’lerden Görünümler ...... 44 3.7.2.Türkiye’de Punklar ...... 46 3.7.3. 1980’ den Günümüze Önemli Türk Punk Müzik Grupları ...... 55 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ...... 58

i ARAġTIRMA YÖNTEMĠ ve TEKNĠKLERĠ VE VERĠ KAYNAKLARI ...... 58 4.1. Araştırmanın Evren ve Örneklemi ...... 58 4.1.1. Araştırmanın Evreni ...... 58 4.1.2. Araştırmanın Örneklemi ...... 59 4.2. Araştırma Modeli ...... 60 4.2.1. Kategorik İçerik Perspektifi ...... 61 4.2.2. İçerik Kategorileri ...... 63 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ...... 65 ARAġTIRMA BULGULARI VE DEĞERLENDĠRME ...... 65 5.1. Araştırma Bulguları: ...... 65 5.1.1. A.E. (Erkek) Görüşmenin Analizi ...... 65 5.1.2. E.T. (Erkek) Görüşmenin Analizi ...... 79 5.1.3. H.G. (Erkek) Görüşmenin Analizi ...... 88 5.1.4. M.A.(Erkek) Görüşmenin Analizi ...... 97 5.1.5. M.B.(Kadın) Görüşmenin Analizi ...... 107 5.1.6. Ş.G.(Kadın) Görüşmenin Analizi ...... 117 5.1.7. T.G.(Kadın) Görüşmenin Analizi ...... 129 5.1.8.K.T.(Erkek) Görüşmenin Analizi ...... 142 5.1.9.S.M. (Erkek) Görüşmenin Analizi ...... 153 5.1.10.Z.I. (Kadın) Görüşmenin Analizi ...... 160 BEġĠNCĠ BÖLÜM ...... 168 SONUÇ ...... 168 6.1. Sonuç ve Değerlendirme ...... 168 KAYNAKÇA ...... 187 EKLER ...... 191 EK-1: Şarkı Sözleri ...... 192 EK-2: Rashit Röportajı ...... 198 EK-3: Fotoğraflar ...... 214 EK-4: Görüşme Soruları ...... 216 ÖZGEÇMĠġ ...... 218

ii GĠRĠġ

1.1.AraĢtırmanın Konusu ve Ġçeriği

Bu araĢtırmanın konusu, Türkiye‘de 1980 sonrasında bir gençlik altkültürü olarak, punk‘ ın ortaya çıkıĢıdır. Bu bağlamda öncelikle altkültür olgusu üzerinde durulmuĢ, çeĢitli altkültür tanımlarına ve kuramlarına yer verilmiĢ, ardından punk altkültürü incelenmiĢtir. Punk müziğin ve punk altkültürünün dünyada ortaya çıktığı sosyal yapılar incelenmiĢ ve punk, müzikal alt yapısından davranıĢ biçimi ve stil öğelerine kadar, bir bütün olarak her yönüyle ele alınmıĢtır. Ardından, Türkiye‘de punk müziğin ve punk altkültürünün doğuĢu üzerinde durulmuĢ, 1980‘lerden günümüze değin bu türün Türkiye‘deki geliĢimi ve değiĢimi incelenmiĢtir. Bu bağlamda Türkiye‘nin en ünlü punk müzik grubu ―Rashit‖ ile görüĢmeler yapılmıĢ, bu grubun fanlarından belirlenen on kiĢi örneklem grubu olarak seçilmiĢtir. Edinilen veriler Kategorik Ġçerik Perspektifi tekniğiyle analiz edilmiĢ ve bulgular sonuç bölümünde sunulmuĢtur. AraĢtırma süreci boyunca elde edilen tüm görsel metalar, ekler kısmında verilmiĢ; ayrıca bu kısma görüĢme soruları da eklenmiĢtir.

1.2.AraĢtırmanın Amacı ve Önemi

Bu çalıĢmanın amacı, Türkiye‘de 1980 sonrasında bir altkültür olarak punk müziğin varlığını ortaya koyabilmek ve gençlerin neden böyle bir altkültür etrafında bir araya geldikleri sorusuna cevap bulmaktır. Gençlik altkültürleri, sosyolojinin yeni dönem ilgi alanlarından biridir ve gençlik altkültürlerinin oluĢumunda, müziğin ciddi bir payı vardır. Dünyada sosyoloji alanında müzik temalı çalıĢmalara sıkça rastlamak mümkündür; oysa ülkemizde bu konuyla ilgili çalıĢmalar yapan sosyologlar oldukça sınırlıdır. Bu çalıĢmanın bir baĢka amacı da, sınırlı olan literatüre bir katkıda bulunmaktır. Gençlik davranıĢlarını anlamada, müzik baĢvurulabilecek temel kaynaklardan biridir. Bu bağlamda çalıĢmanın önemi, konuyla ilgili ciddi ve derin bilgiler sunmasıdır; zira konu ile ilgili daha önceden yapılmıĢ hiçbir çalıĢma bulunmamaktadır. ÇalıĢmanın bir diğer amacı, belirli bir gençlik altkültüründen

1 hareketle, ülkemiz gençlerinin güncel sorunlarına ıĢık tutarak, toplumun genel dokusu hakkında bir fikir sahibi olmaktır. ÇalıĢmanın birinci bölümünde, altkültür tanımlarına ve kuramlarına yer verilmiĢtir ki yapılan araĢtırmalarda altkültürle ilgili yapılmıĢ kapsamlı bir teze rastlanmamıĢtır. ÇalıĢmanın ikinci bölümünde, bir altkültür olarak punk her yönüyle incelenmiĢtir. Öncelikle punk kelimesinin anlamlarına değinilmiĢ, ardından bağımsız bir müzik türü olarak punkın, rocktan ayrılıĢı üzerinde durulmuĢ, punk müziğin doğduğu sosyal yapılar Ġngiltere ve Amerika örnekleri verilerek incelenmiĢ ve bu bağlamda 20. yy sanat akımlarından olan Pop-Art ve Avangard akım, punk modası, punk stili ve punk edebiyatına yer verilmiĢ ve punkın kendi altkültürleri incelenmiĢtir. Ardından Türkiye‘de punk altkültürü üzerinde durulmuĢ, Türkiye‘de punk müziğin doğduğu yıllar resmedilmeye çalıĢılmıĢ ve Türkiye‘deki punkların yaĢayıĢ tarzları ve stilleri anlatılmıĢ, 1980‘lerden günümüze, Türkiye‘deki punk gruplarından bahsedilmiĢ ve Türkiye‘de punk altkültürü oluĢumu gösterilmiĢtir. ÇalıĢmanın bulguları, Kategorik Ġçerik Perspektifi yöntemiyle yorumlanmıĢtır. Kategorik Ġçerik Perspektifi, sosyal bilimlerde son yıllarda kullanılmaya baĢlanan bir yöntemdir. ÇalıĢmanın bu yöntemle gerçekleĢtirilmesi, çalıĢmanın orijinalliğine ayrı bir değer katmıĢtır.

1.3. Kapsam ve Sınırlılıklar

Bu çalıĢma Ġstanbul‘un Beyoğlu ilçesinde yaklaĢık iki senede tamamlanmıĢtır. Örneklem grubunu belirleme süreci oldukça sıkıntılı geçmiĢtir; çünkü punkların çoğu görüĢme talebini geri çevirmiĢtir. GörüĢme yapılacak punkların bir kısmı, son anda vazgeçmiĢ, yerine yenileri bulunmuĢtur. Örneklem grubunun ortak özelliği, yukarıda bahsedilen ünlü punk müzik grubunun fanları olmalarıdır. YaĢları 19 ila 25 arası değiĢiklik gösteren bu gençlerden dördü kadın, altısı erkektir. Dördüyle bir konser esnasında iletiĢime geçilmiĢ, diğer altısıyla da bu kiĢiler sayesinde iletiĢim kurulmuĢtur. GörüĢme yapılan ünlü müzik grubuyla öncelikle internet üzerinden iletiĢime geçilmiĢ, daha sonra telefon aracılığıyla iletiĢim sürdürülmüĢtür. GörüĢme konser öncesi kuliste gerçekleĢtirilmiĢ, görüĢmeden elde edilen veriler tezin ikinci bölümünde kullanılmıĢtır.

2 BĠRĠNCĠ BÖLÜM

ALTKÜLTÜR TARTIġMALARI

2.1. Altkültür Tanımları

David ve Julia Jary‘ ye göre altkültür belirli bir kültür düzleminde azınlık kabul edilen kiĢiler tarafından paylaĢılan ve uygulanan inanç, değer ve normların tümüdür. Altkültür iliĢkileri, sözde egemen kültürde bir itaat Ģekli ve göreli güçsüzlük olarak tanımlanmıĢtır. Bu yüzden güç iliĢkileri, sosyolojik düĢüncede altkültürün önemli bir boyutudur. Altkültür, etnisite, sınıf, sapma ve gençlik kültürü gibi kavramlarda incelenir. Altkültür genel kültür gibi toplu bir yaratının sonucudur, bu yüzden tarihsel değiĢim ve dönüĢümün sonucudur. (Jary, Jary, 1991:503) David ve Julia Jary, altkültürün tanımında kimi değerlerin bir azınlık tarafından paylaĢılması ve egemen kültürle güç iliĢkileri konuları üzerinde yoğunlaĢmıĢlardır. Onlara göre altkültür, egemen kültürle bir güç ve itaat iliĢkisi çerçevesinde ilintilidir. Altkültür, içinden çıktığı toplumun çeĢitli kodlarını dönüĢtürerek kendine mal ederken, egemen kültürle bir güç ve itaat iliĢkisine girer.

Marshall‘a göre geniĢ ve genel bir kapsamda kullanılan altkültür kuramının özündeki fikir, altkültürlerin, üyelerinin gerçekleĢmesi engellenmiĢ olan özlemleri ya da kendilerinden daha geniĢ sınırları olan toplumdaki konumlarının muğlaklığından kaynaklanan problemlere kolektif bir çözüm olarak ya da bu problemlerin halledilmesi Ģeklinde oluĢmasıdır. Altkültürler daha geniĢ nitelikteki kültürden ayrıdır, yalnız o kültürün sembolleri, değerleri ve inançlarını ödünç alırlar (ve genellikle çarpıtır, abartır veya tersine çevirirler). Altkültür kavramı sapkınlık sosyolojisinde bilhassa gençlik kültürüyle ilgili araĢtırmalarda geniĢ çaplı olarak kullanılmaktadır. (Marshall, 2003:16) Tıpkı Jary‘ler gibi Marshall da, altkültürün, sapma ve gençlik sosyolojisi araĢtırmalarında geniĢ çaplı olarak kullanım alanı bulduğunu belirterek, altkültür kavramı hakkında önemli ip uçları verir. Buna göre altkültür, herhangi bir Ģekilde kendini dezavantajlı hisseden bir grup insanın, problemlerine toplu bir çözüm bulma çabasıdır.

3 Garratt‘a göre, bir grup genç insanın paylaĢtığı müzikal tercihler, moda idealleri ve inançları altkültürün yaratılmasının bir yoludur. Altkültürün ortaya çıkıĢındaki temel özellik, sosyal, politik ve ekonomik anlamda, zamanın ruhunu yakalamasıdır. Üyeler, müzik, moda ve tutumlarla ilgili çevrelerinde olup biten her Ģeyi çevirerek, kendi kimliklerini tanımlamada kullanırlar. (Garratt, 199?:144) Garratt bu tanımında, altkültür ve moda, altkültür ve müzik zevkleri iliĢkilerine gönderme yaparak, altkültür kavramının daha çok gençlik sosyolojisinin ilgi alanı olduğu konusunda bir fikir uyandırır. Bununla birlikte Garratt, altkültürlerin, zamanın ruhundan bağımsız olarak ortaya çıkamayacaklarını vurgulayarak, altkültür ve egemen kültür arasındaki iliĢkiyi de gözler önüne serer.

Barker‘a göre ―Altkültür nedir?‖ sorusunu çok fazla sormayız; ancak genellikle bu terimin nasıl kullanılacağını biliriz. Kültürel çalıĢmalarda altkültür, üyeleri için dünyayı anlaĢılabilir kılmak adına ―yaĢamın yolu‖ ya da ―anlam haritaları‖ na gönderme yapar. (Barker, 2008:410) Barker bu tanımıyla, altkültür araĢtırmacısı Jenks gibi, belirli bir altkültür tanımının yapılamayacağına vurgu yapmakla beraber, altkültürün kolektif bir bilincin ürünü olduğunun altını çizer.

Gordon‘a göre altkültür, ―Ulusal kültür içerisinde; sınıf, etnik köken, bölge veya kent sakinliği, dini inanç gibi öğelere ayrılabilen toplumsal koĢulların birleĢiminden oluĢan, ama bir araya geldiklerinde o kültürdeki birey üzerinde bütüncül bir etkisi olan, iĢlevsel bir bütün oluĢturan bir alt bölüm.‖dür. (Jenks,2007:22)

Komarovsky ve Sargent, altkültür teriminin nüfusun belirli dilimleri tarafından sergilenen kültürel değiĢkenlere gönderme yaptığını belirtirler. Altkültürler sadece bir iki özellikle birbirlerinden ayrılmazlar; kendi içlerinde nispeten bağlantılı toplumsal sistemler meydana getirirler. (Jenks,2007:22)

Bir toplum her birinin kendine has düĢünüĢ ve eylem tarzı olan bir çok alt grubu kapsar. Kültürlerin içinde yer alan bu kültürler, Mercer‘a göre altkültür olarak adlandırılır. (Jenks,2007:23)

Her altkültür örneği, destekleyici veya eleĢtirel nedenlerden dolayı, toplumsalın esas anlamının dıĢına çıkıp parçalanma aracılığıyla neliğine ulaĢır.

4 Kimlik,farklılık ve benlik gibi kavramlar, kaçınılmaz olarak altkültürün doğasında vardır. (Jenks,2007:23)

Goode‘a göre altkültür, grup kültürünün, egemen kültürden farklı olduğunu ifade eder. Grup üyeleri bu farklılıkları onaylar, devamını arzu ederler. (Goode, 1977:59)

Doğan‘a göre altkültür, kendine özgü yaĢama biçimini kendi grubunda içselleĢtirmiĢ ve ona benimsetmiĢ bir topluluktur. Ancak, bu topluluğun altkültür olarak anlamı onun belirli bir topluma göreliği ile açıklanabilir. Yani herhangi bir altkültür belirli bir toplum içindeki konumu ile anlam kazanmaktadır. (Doğan, 1993:109)

2.2. Alt Kültür Kuramları

Altkültür kuramlarına giriĢ yapmadan önce, altkültürle ilgili yapılan belli baĢlı çalıĢmaları tanıtmakta fayda vardır. Amerikan geleneğinde baĢlıca etkiyi Emilé Durkheim‘ın anomi kavramını yeniden formüle eden Robert Merton yaparken, Chicago Okulu‘nun etkisine de dikkat çekmek gerekir. Albert C. Cohen, suçlu altkültürlerin ergenlik statüsü problemlerine bağlı olarak ortaya çıktığını ileri sürmüĢ; bu çerçevede, okulda öğretilen Ģeylerden hareketle orta sınıfın değerlerine özlem duyan, fakat kendi yaĢamlarında sınırlı, sınıflarına özgü fırsat yapılarından kurtulamayan iĢçi sınıfından gençlerin statü tıkanmasını gözler önüne sermiĢti. Önlerinde meĢru fırsatlar bulamayınca, statüye ancak muhalif, kendilerini ifade edici, hazcı ve faydacı olmayan değerleri benimseyen bir altkültür aracılığıyla ulaĢabilirlerdi. Walter Miller, suçlu altkültürlerin köklerinin iĢçi sınıfı kültürünün öğelerinde yattığını; bunun, orta sınıf kültürüne basit bir tepki olmaktan ziyade anne baba kültürünün temel kaygıları açıkça vurgulayan bir içerik taĢıdığını savunmaktaydı. Richard A. Cloward ile Lloyd B. Ohlin ise anomi yaklaĢımının öğelerini, Edwin Sutherland‘in eĢitsiz etkileĢim kuramıyla birleĢtirerek, gerilimin içselleĢmiĢ, geleneksel (orta sınıf) hedeflerine ulaĢmanın meĢru araçlarının tıkanmasından kaynaklandığını saptamıĢlardı. Bazı gençler bu gerilimi yerel iĢçi sınıfı topluluğunun meĢru olmayan fırsat yapılarına yönelerek çözüyorlardı. Bu

5 yollar, meĢru fırsatlardan ayrı olarak, baĢarıya götüren ―suçlu‖ ya da ―çatıĢmalı‖ araçlar da sunmaktaydı. UyuĢturucu ya da alkole sığınma gibi ―geri çekilmeci‖ davranıĢlarsa, gerek meĢru gerekse meĢru olmayan giriĢim alanlarında yaĢanan çifte baĢarısızlığa iĢaret etmekteydi. Britanya‘daki altkültür araĢtırmaları Amerikan geleneğinden önemli ölçüde yararlanmıĢ, fakat, örneğin gençlerin Britanya iĢçi sınıfı kültüründe yaĢadıkları deneyimler, orta sınıfa ait gençlik altkültürlerinin bohem hazcılığı altkültürlerin ―ritüel temelinde kültürel direniĢ‖ arenaları olduğu fikri ve altkültürlerde üslubun anlamını ―okuma‖ açılarından yeni perspektifler de ortaya koymuĢtur. (Marshall,2003:17)

Klasik sosyologların altkültür kuramına dolaylı da olsa katkıları olmuĢtur. Durkheim ilk altkültür biçimlerini kurmaya çok yaklaĢır; fakat Jenks‘e göre bireyci çözüm yerine, muhafazakar bir çözüm benimseme gerekliliğini kabul ederek pozitivizminde defo yaratmamıĢ olur. Problem, toplumun ve dayanıĢma biçimlerinin, görünüĢte, toplumsal değiĢimin hızına ayak uydurmamıĢ olmasıdır. Modernist bir sosyolojinin kategorileri, bireylerin günlük deneyimlerine ve onların yeni keĢfedilmiĢ grup ve çoklu grup bağlılığı deneyimlerine artık tam karĢılık gelmemektedir. Durkheim önceden lonca ve çalıĢma grupları tarafından ortaçağ ekonomisini denetimde tutmakta kullanılan mesleki kurallar ve yurttaĢlık etiği yapılarının modern piyasayı düzenlemek için geliĢtirilmesini tavsiye eder. Modern devlet bir dizi mesleki mekanik mikro-dayanıĢmaların desteğini isteyerek, organik dayanıĢmanın düzeni denetlemelidir. Yani Durkheim‘a göre altkültürler, mesleki bağlamlarda ve piyasayı düzenlemek için ortaya çıkmalı; devlet tarafından denetlenmelidir. (Jenks,2007:69)

Weber‘ in üç otorite biçiminden hiçbirinin altkültür için geçerli olduğu söylenemez; ne en uygun amaçlara ulaĢmak için en uygun araçları kullanma açısından akılcı, ne de uyum için duygulanımsal taleplerde bulunma açısından gelenekseldir. Altkültürler karizma tarzına daha yakındır; ama buradaki cisimlenmemiĢ, yalnızca rutinleĢmiĢ bir karizmadır. (Jenks,2007:70,71)

Marx‘ ın ‗lümpen proleterya‘(üretimden koparılarak sınıfından yalıtılmıĢ ve sınıf bilinci olmayan insan topluluğu) kavramıyla altkültür konusuna az da olsa değinmiĢ olur. ‗Tehlikeli sınıf, toplumun yüz karaları, eski toplumun en düĢük

6 tabakalarının baĢlarından attığı o pasif olarak çürüyen kitle…‘Ģeklinde tanımladığı lümpen proleterya, bir altkültür biçimi olarak düĢünülebilir. (Jenks,2007:72) Jenks, Marx‘ın yönetim araçlarını ellerinde bulunduran ve bulundurmayanlar Ģeklinde yaptığı, yöneten yönetilen ayrımının basit bir alt kültürolarak değerlendirilebileceğini söyler. Çünkü o, alternatif dayanıĢma sistemidir; bilinçli bir Ģekilde peĢine düĢülen toplumsal bağdır.

Jenks, araĢtırmasında ilk olarak Downes‘ın altkültür kuramına yer verir. Downes, altkültür kavramını mahiyeti ve sınırları konusunda kimi görüĢler ileri sürmüĢ ve bu görüĢleri üç soru halinde kurama dönüĢtürmüĢtür. Downes‘ın kuramını oluĢtururken ortaya attığı soru Ģudur: ―KarmaĢık bir toplumun kültürünü neler oluĢturur?‖ Downes bu soruyu bir sacayağına dayandırır:

1. Onun altkültürleri mi?

2. Sadece onların tek biçimlilikleri mi?

3. Yoksa egemen olan altkültür mü?

Downes, yukarıdaki soruları sorarak altkültür kavramını belirginleĢtirmeye çalıĢır. Downes, kendi altkültür tipolojisinde, altkültürü, bir tanesi iki alt kategori içeren, iki ana türe ayırır. (Jenks,2007:25)

Çizelge 2.1.

DOWNES’ın ALTKÜLTÜR KURAMI

Egemen kültür bağlamından önce Kökeni ‗egemen kültür‘ gelen; ya da onun dıĢında oluĢturulanlar . bağlamının içine dayananlar; bunlar iki alt kategoriye ayrılır: (Örneğin, ev sahibi kültür bağlamında ‗altkültürler‘ olan göçmen Toplumsal ve kültürel yapıların grupların kültürü; ayrıca kuĢatıcı taleplerine verilen olumlu tepkiden ‗egemen kültürden‘ önce gelen; fakat doğanlar. Örneğin, mesleki alt kültürler, onunla beraber varlığını sürdüren, onunla yaĢ grubu alt kültürleri.

7 kaynaĢan veya ona farklı olarak tepki Toplumsal ve kültürel yapıların veren bölgesel alt kültürler.) taleplerine verilen olumsuz tepkiden doğanlar. Örneğin, suç alt kültürleri, dini- mesihi-dini uyanıĢa teĢvik eden alt kültürler. Politikanın aĢırı ucundaki alt kültürler.

Downes‘a göre oluĢumu bakımından iki farklı altkültür vardır. Bunlardan ilki, egemen kültürden önce de varlığı sürdüren; ya da egemen kültürün tamamen dıĢında oluĢanlar. Bu altkültürlere, göçmen grupların kültürü ve bölgesel altkültürleri örnek gösteren Downes burada Garratt‘ın ―altkültürlerin zamanın ruhuna uyması‖ kriteriyle çeliĢir. Downes‘a göre diğer altkültür çeĢidi, egemen kültür bağlamının içine dayanan altkültürlerdir. Bu oluĢumu da iki ayrı kategoride inceleyen Downes‘a göre, egemen kültüre olumlu olarak verilen tepkiden doğan altkültürler de, olumsuz olarak verilen tepkiden doğan altkültürler de, bizzat egemen kültürün içinden çıkmıĢ olan altkültürlerdir.

Hebdige‘ e göre, bütünsel bir bilimsel altkültür yaklaĢımı, Chicago‘ da bir grup sosyolog ve kriminolog tarafından, sokak çeteleri ve sapkın gruplar (profesyonel suçlular, içki kaçakçıları vb.) ile ilgili kanıtların toplanmaya baĢlandığı 1920‘ li yıllara kadar ortaya çıkmamıĢtır. 1927 yılında yılında Frederick Thrasher, 1000‘den fazla sokak çetesi üzerine bir çalıĢma yapmıĢ, daha sonra William Foote Whyte, Street Corner Society adlı çalıĢmasında belli bir çetenin törelerini, geleneklerini ve unutulmaz maceralarını da ayrıntılarıyla açıklamıĢtır. (Hebdige,2004:73)

Hebdige‘e daha sonra, altkültürün betimlenmesindeki yöntem problemine değinir. Ona göre katılımcı gözlem, altkültüre iliĢkin ilginç ve akılda kalıcı açıklamalarda bulunmuĢ olsa da, birkaç hayati hatayı da barındırmaktadır. Katılımcı gözlem yaklaĢımına dayalı açıklamalar, tanımlayıcı detaylar sunmasına rağmen, sınıf ve iktidar arasındaki iliĢkileri açıklama konusunda yetersiz kalmıĢtır. Bu tür açıklamalarda altkültür, daha geniĢ toplumsal, siyasal ve ekonomik ortamların dıĢında iĢleyen bağımsız bir örgütlenme olarak sunulur. Sonuç olarak da, çizilen

8 altkültür resmi genellikle eksik kalır. Katılımcı gözlemin mümkün kıldığı tüm otantikliğe ve ayrıntılara rağmen, metodun daha analitik prosedürlerle desteklenmesi gerektiği açıkça ortaya çıkar.

Jenks‘e göre altkültür kuramı altmıĢların ortalarından itibaren çok geliĢmiĢtir. Bu kuram Jenks‘e göre dört yaklaĢıma bölünebilir. Ġlk olarak ellilerin sonu ve altmıĢların baĢında uygulanan, iĢçi sınıfı mahallelerinin erken toplumsal ekolojisinden söz edilebilir. Ġkinci olarak, hala devam eden bir gelenek olan, suçlu alkültürünün, eğitim sosyolojisi ile iliĢkisinden söz edilebilir. Bu gelenek, boĢ zaman ve gençlik kültürü arasındaki iliĢkiyi okul baĢarısının alternatifi olarak inceler. Üçüncü olarak Birmingham Üniversitesi‘ndeki ÇağdaĢ Kültürel Ġncelemeler Merkezi‘nin kültürel vurgusu vardır. Ulusal Ayrıklık Konferansları tarafından geliĢtirilen yeni kriminolojiden etkilenen bu yaklaĢım, gençlik kültürlerine ve onların tarzlarına sınıf egemen kültür ve ideolojiyle olan iliĢkileri açısından bakmak için Marksist bir çerçeve kullanıldı. Buna, gençlik kültürünün etnografyasını, onların popüler kültürle iliĢkilerini ve sınıf tarihindeki önemlerini inceleme giriĢimi de dahildir. Son olarak mahalli gençlik gruplarına, ilk sosyologların yaptığı gibi değil, daha ziyade çağcıl ayrıklık kuramı ve toplumsal tepkinin etkisi ıĢığında bakan mahalle çalıĢmaları vardır. Bu iki yaklaĢım da gençlik kültürlerinin ve altkültürlerinin üyeleri için taĢıdığı anlamı göz önünde bulundurur. (Jenks,2007:32)

Jenks kitabının sonuç bölümünde, altkültürle ilgili Ģöyle bir ifade kullanır: ―Kavram, kaybedeni kahramanlaĢtırmak, mülksüzü radikalleĢtirmek, kendisini ifade edemeyeni dile getirmek için kullanılabileceği gibi, aykırı olanı veya ana görüĢten olmayanı marjinalleĢtirmek ve denetim altına almak için de kullanılabilir.‖ Ve yine sonuç bölümünde yazar, 1960‘larda alt kültür haline gelen çeĢitli gruplaĢmaların odak noktası, Marksist ve düzen karĢıtı olmalarıydı; bugün ise, diğerleriyle bir ortaklık aramaktan sakınmaktayız, fikrini savunur. (Jenks,2007:170,189)

Altkültürler, en azından bazı yazarlara göre, toplumsal örgütlenmenin çeĢitli yönlerini –okullar ve hapishaneler gibi- yansıtan toplumsal kurumlar içindeki sembolik direniĢ biçimleri Ģeklinde ortaya çıkabilir, ya da örneğin eĢcinseller gibi bazı kesimlerin hissettikleri farklılık duygusunu ifade edebilmelerine uygun kanallar sunabilir. Feminist yazarlar sokaklardaki gençlik kültüründe kızların gülmeyiĢini

9 kadınca bir ―yatak odası altkültürüne‖ gönderme yaparak açıklamıĢlardır. Altkültür kuramı çeĢitli açılardan eleĢtirilebilir. Bu kuram, diyelim toplumsal sınıfları ya da yaĢlarıyla belirlenen gruplar arasındaki farklılıkları ve iç homojenlikleri abartabilir. Altkültür araĢtırmalarında sık rastlanan bir eksiklik, kadınların ve beyaz olmayan grupların ihmal edilmesidir. Altkültür fikri, egemen, üstün bir ana kültürden farklılığı içermekle birlikte, modern ya da postmodern kültürün çoğulluğu ve parçalanmıĢlığının bu farklılığı aĢındırdığı da ileri sürülebilir. Altkültür kuramı bir çok (ve kesinlikle tümüyle bağdaĢır olmayan) farklı kuramsal bakıĢ açılarını kucaklamaya baĢladığı için, kesin değerlendirmeler formüle etmek zordur. Yine de Stanley Cohen, söz konusu altkültür üsluplarının kodlarını ve Ģifrelerini çözme çalıĢmalarının siyasal açıdan partizanca olduğunu ve son kertede inandırıcı görülemeyeceğini, çünkü hiçbir noktada kendilerini araĢtırma özneleri gibi sunma niyetleri olmadığını iddia ederek, Britanya altkültür kuramındaki ―ritüellerle direniĢ‖ geleneğinin oldukça ağır bir eleĢtirisini yapmayı baĢarmıĢtır. (Marshall, 2003:17-18).

10 ĠKĠNCĠ BÖLÜM

BĠR ALTKÜLTÜR OLARAK PUNK

3.1. Punk Kelimesinin Anlamları

Punk, pankçı, zırva (balderdash, baloney, bilge, blather, blether, boloney, bosh, bull, bunk, bunkum, eyewash, fiddle, fiddle-de-dee, fiddle-faddle, fiddlesticks, flapdoodle, flimflam, gammon, garbage, gassing, hooey, jabber wocky, nonsense, raving, ravings, rot, rubbish, stuff, tommyrot, twaddle), toy (beardless, callow, chicken, colt, dewy-eyed, green, greenhorn, inapt, inexperienced, naive, raw, runnynose, tenderfoot, unworldly, verdant), serseri (adrift, beat, bum, bummer, dawdler, dosser, down and out, drifter, errant, flotsam, flotsam and jetsam, gadabout, good for nothing, hobo, hoodlum, hooligan, landloper, larrikin, layabout, lowlife, ne'er do well, ne'er-do-weel, never-do-well, no good, outcast, rambler, rascal, reprobate, rogue, roguish, rounder, rover, runagate, stray, strayed, sundowner, swag man, tramp, vagabond, vagrant, varmint, wandering, yob), saçmalık (absurdity, applesauce, balderdash, bilge, blather, blatherskite, blether, bosh, drivel, extravagance, eyewash, farce, fatuity, fiddle-faddle, flapdoodle, flimflam, flubdub, footle, gab, galimatias, gassing, gibberish, guff, hog-wash, hokum, hooey, inanity, ineptitude, ineptness, insanity, irrationality, lark, malarkey, moonshine, nonsense, piffle, poppycock, rot, rubbish, shenanigan, silliness, spinach, stuff, talkee-talkee, the irrational, trash, triviality, twaddle, vacuity, whimsicality, whimsicalness, wind, wishy-wash), kav (spunk, tinder, Touchwood), kalitesiz (cheap, cheap and nasty, cheap jack, coarse, hand-me-down, inferior, of poor quality, offgrade, ornery, ropy, shoddy, sleazy, third class, third rate), değersiz tip (rip), değersiz (cheap, despicable, footling, inferior, insignificant, jerkwater, measly, milk and water, no- account, nonvalent, non-valent, nugatory, of no worth, paltry, pitiable, rubbishy, shoddy, tinpot, trashy, trivial, trumpery, two bit, valueless, vile, worthless), boĢ lâf (applesauce, babble, balderdash, bosh, bunkum, comment, empty words, falderal, fiddle, fiddle-de-dee, flimflam, flubdub, flummery, froth, fudge, gab, galimatias, garbage, gas, guff, haver, hokum, hooey, hot air, inanity, jazz, lark, moonshine, palaver, poppycock, routine, small talk, talky-talk, tripe, vaporings, vapourings,

11 waffle, wind, wishy-wash), boĢ (airy, barren, blank, bootless, captious, chimerical, desert, disengaged, empty, expressionless, fallacious, flat, for hire, free, frivolous, frothy, futile, gaseous, hollow, idle, inane, ineffective, ineffectual, invalid, leisure, meaningless, nugatory, null, pointless, puerile, purposeless, spare, tenantless, thin, trumpery, unbuilt, unbuilt-on, unengaged, unfounded, unoccupied, unprofitable, unrecorded, unwritten-on, vacant, vacuous, vain, void, waste, windy, wishywashy, without any foundation, without foundation, yeasty), acemi (apprentice, beginner, bungler, callow, catechumen, clumsy, colt, cub, dabster, green, greenhorn, guiltless, half-baked, inept, inexperienced, inexperienced hand, inexpert, jackaroo, johnny- come-lately, learner, neophyte, new, novice, Prentice, raw, recruit, runnynose, simple, stooge, strange, stranger, sucking, tenderfoot, tiro, trainee, tyro, unbaked, unfledged, unseasoned, unskilled, untrained, unversed, young, young in one's job), çeteci (brigand, franc-tireur, gangster, guerilla, guerrilla, hooligan), çürük tahta. (http://www.websters-online-dictionary.org/definition/punk)

Çürük tahta, kav, acemi, toy, serseri, çeteci, pankçı, değersiz tip, saçmalık, zırva, boĢ laf, kalitesiz. (http://www.sozluk.web.tr/index.php?locale=tr_TR&dictionary=entr&word=punk)

Serseri, hayta, değersiz Ģey, çürük tahta, kav. (http://www.zargan.com/sozluk.asp?Sozcuk=punk)

Çocuk, sübyan, kopil, pankçı. (http://www.ingilizcesozluk.gen.tr/sozluk.php?word=punk)

Çürük tahta, kav, değersiz Ģey, boĢ laf, çeteci, gangster, cahil adam, yemlik, değersiz, kalitesiz, rahatsız. (http://www.ingilizcesozluk.org/index.php)

Punk, köken olarak Ġngilizce bir kelimedir. Yukarıda beĢ ayrı online sözlükten faydalanarak, punk kelimesinin anlamlarını, Ġngilizce‘deki eĢ anlamlılarını ve Türkçe anlamları yazılmıĢtır. Buna göre punk kelimesinin, birer isim ya da isim tamlaması olarak (kav, yemlik, rahatsız, cahil adam, çürük tahta) beĢ farklı anlamı olmakla beraber; deneyimsiz (acemi, toy), bir müzik ve yaĢam tarzı (punk), bir müzik ve yaĢam tarzını benimseyen kimse (pankçı), değersiz laf (zırva, boĢ laf, saçmalık), değersiz (boĢ, değersiz Ģey, kalitesiz), baĢıboĢ, yaramaz kiĢi (serseri, hayta, değersiz tip), yasa dıĢı iĢlerle uğraĢan kimse (çeteci, gangster) gibi anlamları

12 da vardır. Kelimeler ve anlamları incelendiğinde, punk kelimesine genellikle olumsuz anlamlar atfedildiğini ve kelimenin argo bir kullanımının olduğu görülmektedir. ÇalıĢmanın ilerleyen bölümlerinde punk sözcüğü, bir müzik ve yaĢam tarzı, bir müzik ve yaĢam tarzını benimseyen kimse anlamında kullanılacaktır.

Bunların yanı sıra, Young‘ a göre punk kelimesi, Ġngilizce‘ de ilk kez, ―fahiĢe‖ anlamında kullanılmıĢ, yıllar içerisinde de sözcük git gide homoseksüel erkekleri tanımlamak için kullanılır olmuĢtur. 20. yüzyıldan itibaren ise, sözcüğe yeni anlamlar yüklenmiĢ ve sözcüğün taĢıdığı cinsel çağrıĢımlar hükmünü yitirmiĢtir. (Young, 1989:23)

Laing ise sözcüğün ilk kayıtlı kullanımının 1596 yılında ―fahiĢe‖ anlamına gelecek Ģekilde olduğunu söyler. Bunun yanı sıra, ağacın bozulmuĢ parçası, parlak havai fiĢekler için kullanılan ve alevsiz yanan madde, Çin tütsüsü ve geçen yüzyılın baĢlarında BirleĢik Devletler‘de, iĢe yaramaz Ģey ya da kimse, ―özellikle bir homoseksüel‖ gibi anlamları olduğunu belirtir. Laing, Britanya, Amerikan ve Kanada Ġngilizcelerinde punk sözcüğünün, çocukların cadılar bayramı için kullandıkları kostüm, toplumsal statüsü düĢük olan gruplar, düĢük dereceli mesleğe sahip genç insan gibi farklı kullanımları olduğunu söyler. (Laing, 1985:84)

Landy, Underground Dictionary adlı çalıĢmasında, punk kelimesine üç ayrı anlam atfeder. ―Zayıf kiĢi, homoseksüel, gizli tavırla misilleme yapan kiĢi. (Landy,1971:176)

3.2. Bir Müzik Türü ve Bir Ġmaj Öğesi Olarak Punk’ın DoğuĢu

3.2.1. Punkın Kültürel Alt Yapısı Susan Sontag, ―Kamp Hakkında Notlar‖ adlı eserinde, ―Dünyadaki pek çok Ģey, hiçbir zaman adlandırılmamıĢtır, pek çok Ģey ise, adlandırılmıĢ olsa bile, hiçbir zaman tanımlanamamıĢtır.‖der. (Sontag, 1966:275) Young‘a ve konu ile ilgili araĢtırma yapmıĢ hemen herkese göre punk da bu türden bir fenomendir. Tabir hiçbir zaman açık bir Ģekilde tanımlanamamıĢtır. Genellikle, on beĢ yıllık bir dönem dahilindeki büyük bir çeĢitlilik arz eden kiĢiler ve performanslar için kullanılmıĢtır. (Young, 1986:22)

13 Tezimizin konusu olan punk kavramı, Laing‘ e göre yaklaĢık, 1972-73‘ lerde ortaya atılmıĢtır. Kavram, dönemin önemli müzik dergilerinde değil, fanzinlerde, ufak çaptaki yarı underground yayınlarda ortaya kondu. (Laing, 1985:41) Sadece bu bilgiden bile, punk‘ ın, dönemin popüler olan müziğine ve popüler tavrına karĢıt bir tavır olduğunu anlamak mümkündür.

―Punk fenomeni neden belli bir tarihte ve yerde kendini gösterdi? Neden Ġngiltere? Neden 1976? Ve punk neden belli biçim ve stilleri benimsedi?‖ Bu soruları sorarak, punk tarihine bir giriĢ yapan Young, bu sorulara kesin yanıtlar vermenin, meseleyi oldukça basitleĢtireceğini savunur. Ona göre punk‘ın doğuĢunu, dönemin Ġngiltere‘ sinin ağır ekonomik koĢularına doğrudan bağlamak, kolaya kaçmak olur. ġöyle ki, dünyanın pek çok yerinde yaĢanan, binlerce ekonomik bunalıma karĢılık verilebilecek binlerce tepki vardır. Suç iĢlemek, intihar etmek, ya da iflah olmaz bir idealist olmak, bu tepkilerden sadece bir kaçıdır. Diğer taraftan,‖punk fenomeni ile Ġngiltere‘ nin bunalımlı günleri arasındaki bağlantıyı görmezden gelmek, akımın felsefi dayanaklarını inkar etmek olacaktır. Ġngiliz punk‘ı, diğerlerine tanınan imkanlardan yoksun olan iĢçi sınıfından, (genellikle) beyaz gençlerin dahil olduğu bir akımdır. Bu gençlerin çoğu, yaĢadıkları toplumsal koĢulları derinden hissetmekte ve punk‘ı memnuniyetsizliklerini belirtmek amacıyla kullanmakta idiler.‖ (Young,1989:91) Fakat O‘Hara‘ ya göre tüm bunlar, bu ilk punkların geliĢtirdikleri, toplumsal ve politik kimi düsturları olduğu anlamına gelmez. ―Bütün standart ‗-izm‘ lere karĢı çıksalar da, ana akım kamuya duygularını anlatmaktansa tükürüp küfretmeye daha eğilimliydiler‖ (O‘Hara, 1999:28) ―Onlar, toplum için öne çıkan eylemciler değil, punklardı ve mesajları buz gibi soğuktu.‖ (Young, 1989:89)

Punk altkültürü, 1960‘ların sonları ve 1970‘lerin baĢlarında, Amerika BirleĢik Devletleri, Ġngiltere ve Avustralya‘ da ortaya çıktı. Punk, kelime anlamıyla olduğu kadar, doğduğu bölge açısından da oldukça tartıĢmalıdır. Avustralya‘nın, punk‘ın doğuĢ tartıĢmasına katıldığı, yaptığımız araĢtırmalarda rastlanan bir olgu değildir; ancak Amerika ve Ġngiltere arasında, punk kültürü ve punk müziğinin doğuĢu açısından sıkı bir çekiĢme söz konusudur. Kimi araĢtırmacılar ise bu konuda daha uzlaĢımcıdır. Örneğin, Tricia Henry Young‘ a göre punk bir müzik türü olarak Amerika‘da doğmuĢtur ancak punk tarzı, Ġngiltere‘ de oturmuĢtur: ―Ġngiltere‘de 1970‘lerin sonlarındaki punk sahnesi, punk akımının gerçek özüdür- yani bu tarz ilk

14 kez burada billurlaĢmıĢ ve popülerlik kazanmıĢtır.‖ (Young, 1989:15) Graig O‘Hara da Young‘ la hemen hemen aynı görüĢtedir: ―Punk hareketinin baĢladığı zaman ve yer tartıĢmalıdır. Bu Ģeref ya geç altmıĢlı/erken yetmiĢli yılların New York camiasına ya da 1975-1976 yıllarının Ġngiliz Punk‘larına aittir. Ancak bizim amacımız için, bunların hiç birini fazla incelemenin gereği yok, çünkü hareketin politikası ancak geç yetmiĢli yıllarda netleĢecek ve asıl Ģeklini alacaktı. Punk müzik tarzını yaratanların New Yorklular olduğu, politik tavrını ve renkli görünüĢünü popülerleĢtirenlerin ise Ġngilizler olduğu genel kabul gören bir kanıdır.‖ (O‘Hara, 2003:26) Laing ise Punkçı DüĢünce‘nin 1976‘da Ġngiltere‘de gerçekleĢtirildiğini; müzikal bir tarz olarak punk‘ın ise 1970‘lerin Amerika‘sında hız kazandığını söyler. (Laing, 2002:32)

Bu çalıĢmada, yukarıda belirttiğimiz üç düĢüncenin izinden gidilmiĢtir. Punk bir müzik türü olarak, 1960‘ ların sonlarında Amerika‘da doğmuĢtur. Ġlk punk müzik gruplarına Amerika‘da rastlanmıĢtır. Ancak punk felsefesi, punk görünümü, Ġngiltere‘de, 1970‘lerin baĢlarında ve ortalarında kemikleĢmeye baĢlamıĢtır.

Punkların asıl amacı, içlerindeki tüm öfkeyi, mümkün olabilecek en sert Ģekilde dile getirmektir. Kısıtlayıcı ya da onları bir kalıba yerleĢtirmeye çalıĢan her türlü kural ve kurum, onların süngüsünün ucundadır. Toplum ruhu, kolektif bilinç, genel kanı, yani toplumca belirlenen tüm ―uygun maddeler‖ ve bu maddelere uymakta güçlük çekmeyen, hatta çoğu zaman bu maddeleri sorgulama gereği bile duymayan; bazen de toplumun doğrularıyla kuĢatılmıĢ olduğunun farkında olmayan insanlar, punkların karĢı çıktıkları en baĢat öğelerdir. Ġçlerindeki öfkenin bir yansıması olan rahatsız edici imajları, toplumsal giyim kuĢam kaidelerini de tamamen hiçe sayarak tasarlanmıĢtır. Rengarenk boyanan ve çoğunlukla kendileri ya da arkadaĢları tarafından kesilen, bazen de jöle, balmumu gibi materyallerle havaya dikilen saçları, özenle yırtılıp çengelli iğneyle tutturulan giysileri, deri pantolonları, giysilerine hatta bazen vücutlarına iliĢtirdikleri çengelli iğneleriyle punklar, kendi imajlarını adeta toplumun yüzüne çarpmaktadırlar. Dudağının kenarına sapladığı çengelli iğneyle dolaĢan biri ile göz göze geldiğimizde rahatsızlık duyacağımız kesindir; amaçlanan da budur. Hem görsel, hem tavırsal, hem de müzikal anlamda çoğunluğu rahatsız etmek.

15 3.2.2.Punkın Müzikal Altyapısı Punk rock köken olarak, rock and roll‘a dayanmaktadır. Rock and roll için köken arayıĢlarına giriĢecek olursak, karĢımıza çıkacak ilk tür Ģüphesiz ki Blues‘ dur. Blues anlaĢılmadan, rock and roll felsefesini, dolayısıyla punk‘ı çözümlemek güç olacaktır.

Blues denildiğinde akla Ģüphesiz ki, zenciler gelir. Blues, Afrika kökenli siyah kölelerin, 19. yüzyıl sonlarında Amerika‘da yarattıkları özgün müzik türüdür. Ġlk örnekleri Mississippi Deltası‘ndaki Güney eyaletlerde belirdi. Zamanla Kuzey eyaletlere de yayılarak, horlanan, ezilen, acı çeken siyah Amerikalıların simgesi haline geldi. (Sözer, 1996:116) Terim, Ġngilizce ―to feel blue: hüzünlenmek‖ sözcüğünden kaynaklanır. (Say, 2005:233) Blues, siyah kölelerin çalıĢırken söyledikleri ruhani ezgilerden kaynaklanan bir Amerikan folk müziğidir. (Say, 1992:206) Blues, 20. yüzyılın ilk yarısında kentlerde yaygınlaĢmaya baĢlamıĢtır. Kaynağındaki hüzün, karamsarlık ve duygu yüklü anlatımıyla içtenlikli bir stil geliĢtiren blues, Amerika‘da ve giderek tüm dünyada saygınlık kazanmıĢtır. Blues‘un standart ritmik ve armonik yapısı, daima dört zamanlı olan ve dört ölçülük üç cümlede bütünleĢen AAB formundaki on iki ölçüden ve ( I-IV-I-V-I ) yapısından oluĢur. Doğaçlamalar da bu Ģemaya göre yapılır. Öte yandan ―Blues formu‖nda çalgı eĢliğinin olanakları, Ģarkıcının daha özgür olmasını sağlamıĢtır. ġarkıların ayırt edici melodik özelliği eksik beĢli ve yedililerdir. Bu dizi ( do – re - mibemol – mi – fa – solbemol – sol – la – sibemol – si – do ) seslerinden oluĢur. Blues zamanla, daha karmaĢık olan caz müziğine sinmiĢ, Cansas City Caz Ekolünün, boogie-woogie‘nin, ―Jug band music‖ stilinin, ―rhythm and blues‖un, ―rock‖ müzik ve ―soul‖un, ayrıca ―folk music‖ sanatçılarının baĢta gelen müzikal malzemesi olmuĢtur. (Say, 2005:233)

Blues‘u ve ses yapısını anlatmamızın sebebi, ―rock and roll‖ a, dolayısıyla da ―punk rock‖ a nasıl kaynaklık ettiğini, açık bir Ģekilde ortaya koyabilmektir.

Rock‘ n Roll (bundan sonra kısaca ―rock‖ diyeceğiz), müzik tarihinin en yaygın, ticari ve karlı müzik türü olarak büyük bir uluslar arası endüstrinin gerecini oluĢturan popüler müzik türüdür. Etkisini dünya ölçeğinde yaygınlaĢtıran bu müzik, adını rock (sallan) ve roll (yuvarlan) sözcüklerinden almıĢtır. Rock‘ın

16 kaynağında blues vardır. Ancak bu stil çoğunlukla ABD‘nin güneyindeki zenci kesime sesleniyordu. 1950‘li yılların baĢında Alan Fredd adlı bir discjokey, hazırladığı radyo programlarında rhythm and blues‘u beyaz gençlerin de heyecanla dinlediğini fark etmiĢ, bu tür müziğe, rock‘n roll adını vererek programlarında onu ağırlıklı olarak kullanmıĢtır. Rock‘n roll‘ün yaygınlaĢmasında payı bulunan baĢka bir müzik stili, ABD‘de kırsal kesimin müziği olarak tanınan ―country‖dir. Bu stilin Ģarkıcılarından Bill Haley, söylediği parçalara ―rock‖ adını verince rock‘n roll tam anlamıyla yaygınlaĢmıĢtır. Ardından gelen ilk büyük dalga, Chuck Berry ve Elvis Presley‘nin kiĢisel yaratıcılıklarında temsil edilmiĢtir. Sonuçta rock, ilkelleĢtirilmiĢ rhythm and blues ile country karıĢımı, dört zamanlı, ses gürlüğü yükseltilmiĢ olan elektro çalgıların kullanıldığı, swing tarzı ama coĢkuyla dans edilen ticari bir popüler çeĢit olarak bütün ülkelerde yaygınlaĢmıĢtır. Öte yandan 1960‘lı yıllarda rock‘ı yeni bir aĢamaya getirecek olan birikim, Ġngiltere‘de ortaya çıkmıĢ, Rolling Stones (Londra), The Animals (Newcastle), The Beatles (Liverpool) gibi Ġngiliz gruplar büyük bir enerji ve heyecanla müzik yapmıĢlardır. Bu aĢamanın ardınan ABD ve Ġngiltere‘de yeni rock stilleri birbirini izlemiĢ, 1980‘li yılların sonlarına kadar rock müzik 20.yüzyılın ikinci yarısına damgasını vurmuĢtur. (Say, 2005:161)

Rock‘ın bazı alt türleri, reggae, ska, new wave, punk rock, heavy metal, folk rock, soft rock, hard rock, acid rock, progressive rock, art rock, psychedelic rock, electronic rock, literary rock, jazz rock, …‘dır. (Say, 1992:1046,1047,1048)

Bir rock müzik türevi olan punk rock ise, en baĢta ses yapısı, sonra da felsefi derinliği bakımından bu ana akımdan ayrılmıĢtır. Punk, temel olarak üç akordan oluĢur. Bir punk grubunun kurulması için elzem olan gereçler bir davul (bateri) bir elektro gitar ve bir vokaldir. Bir punk grubu tamamen yeteneksiz ve sadece üç akor bilip Ģarkı sözü yazabilen kiĢiler tarafından da kurulabilir. Punk, esas olarak canlı performansa dayalı bir müzik türüdür. Bir punk grubu ve onların hayranları için en önemli nokta, konser esnasında sosyalleĢebilmek ve tek vücut olabilmektir. Bir punk Ģarkısı çalmaya baĢladığı an, onu türevlerinden anında ayırt edebilmek mümkündür. Punk Ģarkıları katı ve saldırgan sözlerle örülmüĢ, sert ve tok davul ve gitar ritmlerinin tekrarla kullanıldığı ve yüksek, hatta çirkin bir ses tonuyla söylenen, uzunluğu çoğunlukla iki dakikayı geçmeyen Ģarkılardır. Punk gruplar için

17 müzikaliteden ziyade, Ģarkılarındaki sert ve eleĢtirel mesajları, mümkün olabilecek en dikkat çekici Ģekilde karĢılarındaki topluluğa iletebilmek esastır.

3.3. Punk’ın Doğduğu Sosyal Yapılar

3.3.1. Amerika: 1967 Avangard, Pop-Art ve Velvet Underground , Amerikalı ve Ġngiliz tarafından, 1965 yılında kuruldu. Lou Reed, varlıklı bir Yahudi aileden gelmekteydi. Annesi eski bir güzellik kraliçesiydi. ―Punk: Bir Altkültürün OluĢumu‖ adlı eserin çevirmeni Hira Doğrul‘a göre, ‗babası para iĢlerinden iyi anlamaktaydı‘. Syracuse Üniversitesi‘nde gazetecilik eğitimi alan Reed, üniversiteden sonra 1964‘te Newyork‘ta bulunan Pickwick City Records için stüdyo müzisyeni ve Ģarkı yazarı olarak çalıĢır. Pickwick, Reed‘in pek çok Ģarkısını kaydeder. Reed bu sıralarda klasik müzik eğitimi almıĢ bir kemancı, piyanist, Ģarkıcı ve besteci olan Ġngiliz John Cale ile tanıĢır. Cale 1960- 1962 yılları arasında Londra Üniversitesi‘ne bağlı Goldsmith‘s College‘de eğitim görmüĢ, ayrıca Ġngiliz besteci Humphrey Searle ile çalıĢmıĢtır. John Cale ayrıca, Yunanlı minimalist müzisyen Iannis Xenakis ile Marksist Corneluis Cardew‘in de öğrencisidir. ABD‘ye 1963‘te, Lenox, Massachusettes‘deki Eastman Konservatuvarı‘nda Aaron Copland ile çalıĢmak üzere bir Leonard Bernstein Bursu1 sayesinde gelir. (Young, 1989: 27)

BaĢlangıçta değiĢik isimler (The Warlocks, The Falling Spikes) alsalar da sonradan The Velvet Underground2`da karar kılarlar. Lou`nun arkadaĢı ve Cale`in arkadaĢı Angus MacLise`nin katılmasıyla birlikte grup yavaĢ yavaĢ partilerde insanları coĢturmaya baĢlar. Grup sahne alması için verilen ilk parayı kabul ettiğinde, MacLise gruptan ayrılır. Sanat için grupta bulunduğunu, parayı kabul etmeyeceğini söyler. Daha sonra 21 yaĢında bir kız olan Maureen Tucker 1965 yılında gruba dahil olur. Artık grup kendini bulmuĢtur.( http://tr.wikipedia.org/wiki/The_Velvet_Underground)

1 Leonard Bernstein Amerikalı bir besteci ve orkestra Ģefidir. Leonard Bernstein bursu, müzikal alanda üstün yetenekli öğrencilere verilen bir burstur. (en.wikipedia.org/wiki/Leonard_Bernstein) 2 The Velvet Underground ismi, Micheal Leigh‘ in aynı adı taĢıyan ve 1963‘te yazdığı, sadomazoĢizmin anlatıldığı romanından esinlenerek gruba konmuĢtur.

18 Grubun genel ses yapısının ve tarzının oluĢmasında gruptaki tüm müzisyenlerin katkıları varsa da Lou Reed, grubun belkemiği denebilecek en yaratıcı güçtür. Ayrıca Velvet Underground‘un müzik tarzının popüler müzik biçimlerinden ayrılmasında, John Cale‘in elektrikli kemanına gitar telleri takarak yarattığı özenle yapılandırılan ―gürültü‖ düzenlemeleri büyük bir rol oynamıĢtır. (Young, 1989: 28)

Velvet Underground‘un ses yapısından ziyade Ģarkı sözleri, onların bir punk topluluk olarak değerlendirilmesinde önemli rol oynar. Reed‘ in yazdığı Ģarkı sözleri, popüler çağdaĢlarından çok ciddi bir biçimde ayrılır. Onun Ģarkı sözleri komu oyunca ‗uygunsuz‘ addedilen konular üzerinde yoğunlaĢmıĢtır. AĢağıda Türkçe çevirisi, ek kısmında da Ġngilizce prijinallari bulunan ―Heroin‖ ve ―Venüs in Furse‖ Ģarkılarının sözleri, Reed‘in döneminde oldukça yankı uyandırmıĢ Ģarkılarına çok iyi birer örnektir.

Eroin

Yolumu izimi kaybettim

Tanrıların katını bir yoklayacağım yine de

Çünkü ancak o zaman adam gibi hissederim

Beyazı çıkınca damarıma

Ters yüz oluyor her Ģey

FlaĢ patlayıp da yola koyulduğumda

Kendimi Mesih‘in oğlu zannederim

Ve galiba hiçbir Ģey bilmiyorum

Ve galiba ben hiçbir Ģey bilmiyorum

Bir karar aldım

YaĢamımı sıfırlamaya bakacağım

Çünkü akmaya baĢladığında kan

ġırıngaya bir temiz dolduğunda

19 Ölüme bir adım daha yaklaĢtığımda

Bana bir hayrınız dokunmaz ne siz gülünç beylerin

Ne de o tavlayıcı konuĢmalarınızla siz alık kızların

Haydi hepiniz dolaĢmaya çıkın

Ve galiba hiçbir Ģey bilmiyorum

Ve galiba ben hiçbir Ģey bilmiyorum

Bin yıl önce doğmuĢ olmayı isterdim

Karanlık denizlere açılmıĢ olmayı

Büyük bir yelkenliyle

Orası senin burası benim dolaĢmayı

Üzerimde denizci üniforması ve kepi

Büyük Ģehirlerden uzaklara gitmeyi

Özgürlüğün hayal olduğu

Bu Ģehrin bütün pisliklerinden

Ve kendimden ve çevremdekilerden

Ve galiba hiçbir Ģey bilmiyorum

Ve galiba ben hiçbir Ģey bilmiyorum

Eroin

Ölümüm elinden olacak

Eroin

Hem karım hem yaĢamım

Çünkü damarlarımın ana maddesi

Beynimin merkezine dek ulaĢan

Ve o zaman ölüden farkım kalmaz

Mal damarlarımda dolaĢmaya görsün

20 Artık hiçbir Ģeyi iplemem

Ne siz Ģehirdeki bütün dalaverecileri

Ve ne de birbirinin kuyusunu kazanları

Ve ne de delirmiĢ gibi böğüren politikacıları

Ve ne de toprakta yığın oluĢturan bütün o cesetleri

Çünkü eroin kanımı kaynatırken

Ve kan da beynime sızarken

Tanrıya Ģükür ölmüĢ kadar iyi hissederim

Tanrıya Ģükür bilincim kopar

Ve Tanrıya Ģükür hiçbir Ģeyi iplemem

Ve galiba hiçbir Ģey bilmiyorum

Ve galiba ben hiçbir Ģey bilmiyorum

Kürklü Venüs

Parlak parlak deri çizmeler

Kamçılı küçük kız, karanlıkta

Ardında tehlikelerle çıkagelir uĢağın

Onu yüz üstü bırakma

Vur sevgili sahibem ve onun vicdanını rahatlat

Bitkinim usanmıĢım

Belki binlerce yıl uyuyabilirim

Ancak binlerce düĢ uyandırabilir beni

GözyaĢlarından çeĢit çeĢit renkler

Sokak ıĢığı imgelerinin kürklü günahları

Kızın giydiği kıyafetlerin izini sür

21 Hükmedenleri süsler ermin kürkü

Severin, Severin yolunu gözler orada

Bitkinim usanmıĢım

Belki binlerce yıl uyuyabilirim

Ancak binlerce düĢ uyandırabilir beni

GözyaĢlarından çeĢit çeĢit renkler

Parlak parlak deri çizmeleri öp

Parlak parlak deri karanlıkta

Köseleyi yala, yolunu gözleyen kemeri

Vur sevgili sahibem ve onun vicdanını rahatlat

Severin, Severin usulca konuĢ

Severin dizlerinin üzerine çök

Kamçının tadına bak, bu sevecen olmayan aĢktaki

Severin, kamçının tadına bak ve benim için kana

Bitkinim usanmıĢım

Belki binlerce yıl uyuyabilirim

Ancak binlerce düĢ uyandırabilir beni

GözyaĢlarından çeĢit çeĢit renkler

Parlak parlak deri çizmeler

Kamçılı küçük kız, karanlıkta

Severin, uĢağın, ardında tehlikelerle gelir,

Onu yüzüstü bırakma

Vur sevgili sahibem ve onun vicdanını rahatlat

22 Görüldüğü gibi Ģarkı sözleri 1960‘ların, yumuĢak ve sevecen, aĢk dolu rock and roll parçalarının sözlerinden oldukça farklıdır. Bu fark, aynı dönemin Ģarkıları olan, Monkees‘den ―I‘m a Believer‖, Beatles‘dan ―We Can Work It Out‖, Righteous Brothers‘dan ―You‘re My Soul and Inspiration‖, Association‘dan ―Cherish‖ (Young, 1989: 29) in sözlerine; hatta Ģarkıların isimlerine bakarak bile anlaĢılabilir. ġarkı sözlerinde ciddi toplumsal tabularla uğraĢılmıĢ, geleneksel zihniyete saldıran temalara yer verilmiĢtir. ―Heroin‖, uyuĢturucu bağımlılığını açık bir Ģekilde ortaya koymakta, kelimenin ürkütücü ve kabul edilemez soğukluğundan ve toplum üzerinde Ģok etkisi yaratacak ağırlığından faydalanmaktadır. ġarkı ayrıca, 1970‘lerde Ġngiltere‘de dillendirilmeye ve giderek punk‘ın temel sloganı haline gelmeye baĢlayacak olan ―No Future - Gelecek Yok‖ felsefesinin alametifarikası niteliğindedir. ―Venus in Furs‖ diğer bir kültürel tabuyu, sado-mazoĢizmi konu edilir. ―Heroin‖ gibi ―Venüs in Furs‖ de hakim zihniyet ve değerler açısından kabul edilemez bir konuyu iĢleyerek punk‘ın Ģarkı sözü muhteviyatını önceden iĢaret eder. (Young, 1989: 31) ġarkıda bir sado-mazoĢist iliĢki, detaylarıyla anlatılmaktadır. Bu Ģarkı hiç Ģüphesiz ki aynı dönemlerin Ģarkısı olan Righteous Brothers‘ın ―You‘re My Soul and Inspiration‖ınından çok farklı bir bakıĢ açısı içerisinde ikili aĢka yaklaĢmaktadır.

Velvet Underground yaptıkları müziğe (amatör birer müzisyen sayılamasalar da) bilinçli bir amatörlük katmayı yeğlemiĢtir. Fazla tekniğin, samimiyeti ve yalınlığı ortadan kaldıracağı düĢüncesiyle formal müzikal tekniklerden uzak durmayı yeğlemiĢlerdir.

Velvet Underground‘ın sözlerinin içeriği, amatör nitelik ile saldırgan müzik tarzının kasıtlı birlikteliği, grubun Ģarkılarının radyolarda çalınmasına ve böylece daha geniĢ bir seyirci kitlesine ulaĢmalarına engel oldu. Elektronik ―gürültü‖ nün kullanımı ve canlı performanslarda sesin sağır edici yüksekliklere çıkarılmasıyla dikkat çeken bu saldırgan müzik tarzı, popüler rock mekanlarının çoğundan dıĢlanmalarına yol açtı. (Young, 1989: 35)

Andy Warhol dönemi Velvet‘lar için gerçek bir milattır. Warhol‘la yollarının kesiĢmesinin ardından, hayran kitlelerinde sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel anlamlarda değiĢmeler yaĢanmıĢ, popülerlikten uzak olan hatta rahatsızlık duyulan

23 grup, değiĢik çevrelerce tanınmaya baĢlanmıĢ ve daha geniĢ kitlelere kendilerini dinletebilme fırsatını yakalamıĢlar; ancak hiçbir zaman kitle kültürüne dahil edilebilecek kadar popüler olmamıĢlardır.

Warhol, Velvet Underground‘ı ilk kez Aralık 1965‘de Manhattan‘daki Café Bizarre‘de dinler. (Günebakanlı, 2007:26) halihazırda pop-art resimleri ve deneysel filmleriyle üne kavuĢmuĢ olan Warhol, kendi görsel duyarlılığını Velvet Underground‘ın müziğiyle birleĢtirmek istemiĢtir. Grup provalarını Ocak 1966‘da Warhol‘un stüdyosu ―Factory‖ de yapmaya baĢlar. Factory, ressamlar, müzisyenler, dansçılar, fotoğrafçılar, sinemacılar, gazeteciler ve ‗öylesine takılan‘larla dolup taĢan bir mekandır. Bu sırada Warhol, Velvet Underground‘u ile tanıĢtırır. Model, oyuncu ve gözü yükseklerde bir Ģarkıcı olan Almanya doğumlu Nico New York‘a Londra‘dan gelmiĢtir. Velvet Underground ve Nico arasındaki görsel ve aural zıtlık üzerinde duran Warhol, Nico‘yu Ģarkıcıları olarak kullanmaları için, grubu ikna eder. Warhol, gerek onlar için ayarladığı konserlerde gerekse yapımcılığını üstlendiği grubun ilk albümü ―The Velvet Underground and Nico‖ da Nico‘nun ismini grupla yan yana kullanmıĢtır.

Warhol‘un Velvet Underground‘a ilgi duymasının altında yatan etken, avangard sanatı benimsemiĢ olmasıdır.

Peter Bürger‘in ―Avangard Kuramı‖ adlı eserine yazdığı sunuĢ yazısında Ali Artun, avangard kelimesinin bir askerlik terimi olduğunu belirtir. Avangard bir askerlik terimi olarak, bir ordunun, birliğin öncü kolu anlamına gelir. 1830- 1840‘larda siyaset diline girer ve köklü dönüĢümlerin öncüleri anlamına gelir. Yine Ali Artun‘a göre ―Dönem, 1789 Devrimi‘nin evrensel, sınırsız-sonsuz vaatlerinin anlamlandırılmaya çabalandığı, siyasal imgelemin kayıt tanımadığı, havai bir dönemdir. Saint- Simon, Fourier, Louis Blanc, Marks-Engels, Proudhon, Blanqui, Tocqueville, geleceğe hükmedeceğine inandıkları programlarını hep bu dönemde tasavvur ederler… Sosyalist ütopyalar, nihayetinde, insanlığın bir sanat alemine ulaĢacağını vaat ederler. Bu aleme yolculuğun, yine sanatın kılavuzluğunda yapılması umulur; yani sanat hem araç, hem de amaçtır. ‗Avangard‘ terimi, bu büyük toplumsal tasarının gerçekleĢmesinde sanata verilen öncü rolü ifade etmek üzere, ilk kez ütopyacı sosyalist Sait-Simon‘un cemaatinde dolaĢıma girer. Saint-Simon, diğer

24 seçkinleri oluĢturan bilim adamları ve Sanayicilere Ģöyle seslenir: ‗Sizlerin avangardı biz sanatçılarız… En etkilisi ve en hızlısı sanatın gücüdür: Ġnsanlar arasında yeni fikirler yaymak istediğimizde, onları biz tuvale ve ya mermere nakĢederiz… Toplum üzerinde yapıcı bir iktidara sahip olmak, gerçek bir rahiplik görevi yürütmek ve sağlam adımlarla, zihnin bütün melekelerinin önüne düĢmek: ĠĢte sanatın muhteĢem kaderi.‘ (Artun, 2009:11)

Peter Bürger‘in kuramına göre avangard, sanatın kurumlaĢmaya karĢı bir saldırısıdır. ÖzerkleĢmenin terk edilerek, sanatın yeniden hayata sindirilmesi mücadelesidir. (Artun, 2009:21) Tarihsel avangard hareketleri, sanat kurumunun, eserlerin etkisi üzerindeki belirleyiciliğini gözler önüne sermiĢ, böylelikle problemin baĢka bir düzleme kaymıĢ olmasına yol açmıĢlardır. Bir sanat eserinin toplumsal etkisini saptamak için, sadece esere bakmanın yeterli olmadığı, eserin ―iĢlev‖ gördüğü kurumun bu etkiyi belirlemede büyük payı olduğu açıklık kazanmıĢtır. (Bürger, 2009:168)

Avangard sanat anlayıĢının farklı bir yorumu olarak, genel anlamda ‘un tanınmasını sağladığı Pop-Art, 1950'lerde, özellikle ABD ve Ġngiltere'de soyut dıĢavurumculuğa tepki gösteren genç sanatçıların 1960'larda bir akım haline getirdikleri sanat türüdür.(Germaner, 1997:56) Ġngiltere ve ABD'de değiĢik koĢullarda ve birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkmıĢtır. Popüler kültür imgeleri kiĢisellikten arındırılmıĢ bir Ģekilde sunulur. Akman‘a göre, tüketmek fiili Amerikan rüyasında ihtiyaç gidermekten öte, ayinsel bir ritüel haline gelir. (Akman, 2006:32) Tüketim kültürünün böylesi hakim olduğu bir toplumda, pop-art, oluşabileceği tüm koşulları sağlamıştır. Pop-Art‟ın Amerika‟da bu kadar rahat patlak verebilmesinin en önemli sebeplerinden biri de hiç şüphesiz ki İkinci Dünya Savaşı‟nın ardından Amerika‟ da pik yapan refah seviyesidir.

Warhol‟un sanat anlayışı da, tıpkı Velvet Underground‟ınki gibi, bilinçli bir acemilik içerir. Warhol‟un film çalışmaları, modern ses ve görüntü tekniklerinden, belirli bir kurgudan çok uzaktır. Yaptığı Pop-Art çalışmalarındaki bilinçli acemilik neredeyse hemen fark edilir. Onun Amerika‟dan ödünç aldığı gündelik basit nesneleri, tekrar Amerika‟nın suratına – bu kez bir sanat eseri olarak- çarpması, toplumdaki tüketim

25 alışkanlığına ciddi bir göndermedir. İşte Warhol tam bu sebeple, rahatsız edici derecede basit olan müzikleri ve toplumsal tabularla dalga geçermişçesine uğraşan şarkı sözleri ve tuhaf görünümleriyle Velvet Underground‟ı desteklemiştir. Velvet‟lar, alışkın olduklarının dışında bir izleyici kitlesine verdikleri ilk konserlerini, Warhol‟un misafir sunucu olduğu, New York Klasik Psikiyatri Cemiyeti‟nin yıllık yemeğinde verirler.(13 Ocak 1966, Manhattan-Delmonico Restaurant) bu konser adeta bir bomba etkisi yaratır. Bunun ayrıntılarını bize Warhol‟un ağzından Tricia Young aktarır:

“Yaklaşık 300 psikiyatrist, eşleri veya sevgilileriyle gelmişti, kendilerine yemeğin ardından bazı filmler izleyecekleri söylenmişti. İkinci ana yemek servis edilirken Velvet‟lar yeri göğü inletmeye ve Nico‟da feryat figana başladı. Gerard (Malanga)3 ve Edie (Sedgwick)4 sahneye fırlayıp dans etmeye koyuldular ve birden kapılar açıldı. Jonas Mekas ile Barbara Rubin ellerinde kameralar ve spotlar taşıyan bir grup insanla birlikte odaya dalarak psikiyatristlerin etrafında pervane olmaya ve „Onun vajinası neye benziyor?‟, „Penisi yeterince büyük mü?‟ gibi şeyler sormaya başladılar. Hepsi darmadağın olmuştu, uzun elbiseli hanımefendilerin ve siyah boyunbağlı adamların bazıları mekanı terk etmeye başladı. Velvet‟ların çaldığı müziğin kaçıramadığı tipler spot ışıklarının gözlerini feci şekilde kamaştırmasından rahatsızlık duyuyor, sorulan sorular karşısında kızarıp kekeliyorlardı; çünkü bizim çocuklar asla pes etmeden sürekli yeni şeyler soruyorlardı.” (Young, 1989:41)

Mart 1967‘de Velvet Undergound‘ın ilk albümü Velvet Underground and Nico Metro-Goldwin-Mayer‘in (MGM) bir alt birimi olan Verve Records tarafından yayımlanır. 1966 yazında kaydedilmesine rağmen, Ģirketin ―Heroin‖, ―Venus in

3 Amerikalı Ģair, fotoğrafçı, film yapımcısı ve küratör. Warhol‘un bazı filmlerinde rol almıĢ, 1963 den 1970‘e kadar Factory‘de Warhol‘un asistanlığını yapmıĢ, Velvet Undergroun Ģovlarında dans etmiĢtir. (http://www.gerardmalanga.com/)

4 Amerikalı aktris. Resim eğitimi almıĢtır. Soyu Ġngiltere Kraliyet Ailesi‘ne kadar uzanan varlıklı bir ailenin kızı olan ve dönemin sosyetesinin önde gelen isimlerinden olan oyuncu 1960'larda Andy Warhol'un kısa filmlerinde oynayarak ünlendi.( http://www.sedgwick.org/na/families/robert1613/B/4/7/4/2/3/7/B474237-sedgwick-edith1943.html)

26 Furs‖, ―Waiting for the Man‖ gibi Ģarkılarının diline ve konularına karĢı çıkması nedeniyle gecikmiĢtir. Albümün geç basılmasının bir nedeni de Warhol‘un tasarladığı albüm kapağındaki muz resmine çıkartılabilir bir etiket eklemenin zorluğu ve maliyetidir.(Young, 1989:50) Görüldüğü gibi Warhol, grubu hemen her aĢamasında desteklemiĢtir. Warhol onları komu önüne çıkarmasaydı, Velvet Underground belki de yeni bir alt kültürün atası olmak yerine az bilinen bir acayiplik olarak tarihin tozlu sayfalarında kalacaktı. .(Young, 1989:52)

Albüm ve konserler sayesinde kazandıkları Ģöhret, avangard performans sanatları camiyası arasında büyük ilgi uyandırmıĢ olsa da, ticari standartlar açısından yetersiz kalmıĢtır. Örneğin ilk albümleriyle aynı yıl çıkan Beatles‘ın ―Sergeant Pepper‘s Lonenly Heart Club‖ albümü 1967‘de Billboard listesinde bir numaraya kadar yükselmiĢ ve bir milyondan fazla satmıĢtı. (Young, 1989:50)

Gerçek anlamda, beĢ yıllık birliktelik sürecinde ticari olarak çok baĢarılı olamasalar da, Kadife Yer altı, getirdiği müzikal yenilik açısından, zamanın en önemli gruplarından biri olarak kabul edilir. The Velvets`in daha sonra ortaya çıkacak müzik türlerinin öncülüğünü yapması, Ģarkı sözleri ve Lou Reed`in vokali grubu müzik tarihindeki yerine koyar. (http://tr.wikipedia.org/wiki/The_Velvet_Underground) BeĢ yıllık grup hayatının ardından, grup dağılmıĢ, özellikle John Cale ve Lou Reed, yaptıkları solo iĢlerle adlarından söz ettirmiĢlerdir. Grubun diksografisi ise aĢağıda belirtilmiĢtir.

Tekliler

"All Tomorrow's Parties" / "I'll Be Your Mirror" (kayıt ve çıkıĢ 1966)

"Sunday Morning" / "Femme Fatale" (kayıt ve çıkıĢ 1966)

"White Light/White Heat" / "" (kayıt 1967, çıkıĢ 1968)

"What Goes On" / "Jesus" (kayıt 1968, çıkıĢ 1969)

"Who Loves the Sun" / "Oh! Sweet Nuthin'" (kayıt 1970, çıkıĢ 1971)

"Foggy Notion" / "I Can't Stand It" (promo, kayıt 1969, çıkıĢ 1985)

27 "Venus in Furs" / "I'm Waiting for the Man" (canlı, kayıt 1993, çıkıĢ 1994)

Albümler

The Velvet Underground and Nico (kayıt 1966, çıkıĢ 1967; "Deluxe" 2CD baskı 2002)

White Light/White Heat (kayıt 1967, çıkıĢ 1968)

The Velvet Underground (kayıt 1968, çıkıĢ 1969)

Loaded (kayıt ve çıkıĢ 1970; "Fully Loaded" 2CD baskı 1997)

Live at Max's Kansas City (kayıt 1970, çıkıĢ 1972; "Deluxe" 2CD baskı 2004)

Squeeze (kayıt 1972, çıkıĢ 1973)

Live MCMXCIII (kayıt ve çıkıĢ 1993)

ArĢiv için daha sonra çıkanlar

1969: The Velvet Underground Live (kayıt 1969, çıkıĢ 1974)

VU (kayıt 1968-1969, çıkıĢ 1985)

Another View (kayıt 1967-1969, çıkıĢ 1986)

Peel Slowly and See (kutu, kayıt 1965-1970, çıkıĢ 1995)

Final V.U. (canlı kayıt kutu, kayıt 1971-1973, çıkıĢ 2001)

Bootleg Series, Vol. 1: The Quine Tapes (canlı, kayıt 1969, çıkıĢ 2001)

The Very Best of the Velvet Underground (kayıt 1966-1970, çıkıĢ 2003)

(http://www.thevelvetunderground.co.uk/)

3.3.2. Ġngiltere: 1975, ĠĢçi Sınıfı ve Sex Pistols Young‘a, Ona göre punk‘ın doğuĢunu, dönemin Ġngiltere‘sinin ağır ekonomik koĢularına doğrudan bağlamak, kolaya kaçmak olur. ġöyle ki, dünyanın pek çok

28 yerinde yaĢanan, binlerce ekonomik bunalıma karĢılık verilebilecek binlerce tepki vardır. Suç iĢlemek, intihar etmek, ya da iflah olmaz bir idealist olmak, bu tepkilerden sadece bir kaçıdır. Diğer taraftan, punk fenomeni ile Ġngiltere‘ nin bunalımlı günleri arasındaki bağlantıyı görmezden gelmek, akımın felsefi dayanaklarını inkar etmek olacaktır. Ġngiliz punk‘ ı, diğerlerine tanınan imkanlardan yoksun olan iĢçi sınıfından, (genellikle) beyaz gençlerin dahil olduğu bir akımdır. Bu gençlerin çoğu, Young‘ a göre, yaĢadıkları toplumsal koĢulları derinden hissetmekte ve punk‘ı memnuniyetsizliklerini belirtmek amacıyla kullanmakta idiler. (Young, 1989:91) Yine de punk, yalnızca toplumsal baĢkaldırı peĢindeki fakirlerin oluĢturduğu kapalı bir kulüp değildir. Çok çeĢitli nedenlerle, hayatın çok farklı kesimlerinden, pek çok farklı kiĢiyi peĢine takmıĢ bir akımdır.

Ġngiliz iĢçi sınıfı, Avrupa'daki diğer ülkelerin iĢçi sınıflarından farklıdır. Ġngiltere'nin tarih sahnesine erken çıkıĢı, kısa sürede büyümesi ve dünyanın en büyük sömürge imparatorluğu olması sebebiyle iĢçi sınıfları ve hareketleri 19.yüzyılın baĢlarında daha yoğun halde gözlenir. Kapitalizmin hızla geliĢmesi, iĢçi sınıfındaki artıĢ ve iĢçi mücadelelerinin baĢlamasına neden olmuĢtur. (Thompson, 2007:89) Ġngiltere, 1975‘te Ġkinci Dünya SavaĢı‘ndan bu yana gördüğü en yüksek iĢsizlik oranlarını yaĢamıĢtır. Durmadan artan hayat pahalılığı, iĢ sahibi olanların bile ekonomik durumlarını düzeltmelerini güçleĢtirmekteydi. Kötü ekonomik koĢullar, özellikle iĢçi sınıfı gençliğine büyük darbe vurdu. Liseyi bitirdiklerinde, ya iĢ bulamıyor; ya da son derece sıkıcı, yaratıcılığa olanak tanımayan, çok düĢük ücretli iĢlere mecbur kalıyorlardı. Bu iĢçi sınıfı düsturu, kendini genellikle burjuva karĢıtlığı ve anti-kapitalizm olarak dıĢa vurdu. (Young,1989:92,93) Bu yüzden Hebdige, punk‘ın iĢçi sınıflılığının ve sıradan iĢlerle ilgilenmesinin rock süper starlarının kibir, zarafet ve gevezelikleriyle taban tabana tezat oluĢturduğunu söyler. (Hebdige, 2004,62)

Sex Pistols‘ın dört üyesi de, Londra‘nın fakir iĢçi sınıfı varoĢlarından gelmeydi. Londra, New York gibi, çok farklı ekonomik, kültürel, toplumsal kökenlere sahip, farklı eğitimlerden geçmiĢ kalabalık bir insan yığınının, bir arada yaĢadığı bir Ģehirdi. Sex Pistols üyeleri, enerjilerini punk‘ a kanalize etmeden önce, yaĢadıkları nefreti ve yabancılaĢmayı, anti-sosyal davranıĢlarla ve suç iĢleyerek ortaya koymaktaydılar. Gruba, ġubat 1977‘ de katılan Sid Vicious polise saldırma,

29 eĢyaya zarar verme, silah taĢıma ve araba hırsızlığı gibi suçlardan defalarca tutuklanmıĢtı. Usta bir hırsız ve Sex Pistols‘ un en çok tutuklanan üyesi olan Steve Jones, ev soyma, araba hırsızlığı, kavga çıkarma, sarhoĢluk ve huzuru bozma, serserilik gibi kalabalık bir suç siciline sahipti. (Young,1989:103)

Sex Pistols‘ın yaratıcı kurĢunu, giysi tasarımcısı ve müteĢebbis Malcolm McLaren, ortağı Vivienne Westwood ile bir giysi dükkanı iĢletmekteydi. Bu dükkan, dönemin aykırı gençliğinin uğrak noktasıdır. Zaten dükkanın açılma amacı, Malcolm McLaren‘ın rock dünyasına ve rock gençliğine duyduğu sempatidir. Mc Laren, dükkanının adını ―Sex‖ olarak değiĢtirdi ve giysilerinin tasarımlarında bambaĢka vurguları öne çıkardı. Tasarımlarında tema olarak kültürel tabuları iĢlemeye baĢladı. FaĢizmi akla getiren sado-mazoĢist giysi ve aksesuarlar dükkanda kendilerine yer bulur oldu. Burada ana fikir kamuoyunu rahatsız etmekti; ki bu zaten bölgenin iĢçi sınıfı gençliği arasında revaçta olan bir eğlence tarzıydı.(Young, 1989:100)

1975 güzünde Steve Jones (gitar), Paul Cook (davul) ve Glenn Matlock (bas) bir Londra‘nın varoĢlarından Hammersmith‘de bir üçlü olarak provalara baĢlarlar.(Young, 1989:101) Ancak grubun Ģarkıcısı yoktur. Bunun üzerine McLaren‘dan yardım isterler ve o da, dükkanına takılanlardan biri olan John Lydon‘ı (Johnny Rotten olarak bilinir) teklif eder.

Menajer McLaren, hissettikleri ve dertleri hakkında beste yapmaları için grubu yüreklendirdi. McLaren ve Westwood‘un dükkanlarının isminden esinlenerek Sex Pistol adını alan grubun kıran kırana yaĢam koĢulları ve geçmiĢleri düĢünüldüğünde sonuç, hiç ĢaĢırtıcı değildi. ġarkıları en az kendileri kadar, Ģiddet dolu ve öfkeliydi. God Save The Queen ( Tanrı Kraliçeyi Korusun) ile Anarchy in the U.K (B.K‘ da AnarĢi) (1976), Ģarkılarındaki toplumsal görüĢleri, baĢkaldırılarını açıkça ortaya koyar:

Tanrı Kraliçe‘yi Korusun

Tanrı Kraliçeyi korusun

Ve onun faĢist rejimini

Seni bir ahmağa dönüĢtürdü

30 Potansiyel bir hidrojen bombasına

Tanrı Kraliçeyi korusun

O bir insan değil

Gelecek yok

Ġngiltere‘nin hayallerinde

Tanrı Kraliçeyi korusun

Harbi diyoruz adamım

Kraliçemizi seviyoruz

Tanrı böyle buyuruyor

Tanrı Kraliçeyi korusun

Trist eĢittir para

Ve göstermelik liderimiz hiç de göründüğü gibi değil

Tanrı tarihi korusun

Tanrı çılgın geçit törenlerini korusun

Yüce Tanrı bağıĢlayıcıdır

Bütün suçlar cezasını bulur

Gelecek yoksa eğer

Günah nasıl mümkün olur ki

Biz çöp tenekesindeki çiçekleriz

Biz sizin insan makinenizdeki zehiriz

Biz geleceğiz, sizin geleceğiniz

Tanrı Kraliçeyi korusun

Harbi diyoruz adamım

Gelecek yok

Ne senin için; ne benim için.

31

BirleĢik Krallıkta AnarĢi

Ben bir Ġsa karĢıtıyım

Ben bir anarĢistim

Ne istediğimi bilmiyorum

Ama bunu nasıl elde edeceğimi biliyorum

Sokaktaki herkesi parçalamak istiyorum

Çünkü derdim anarĢi yaratmak

Kimsenin kulu kölesi olmadan

B.K‘ ye anarĢi

Çok yakında gelecek belki

Randevu saatini yanlıĢ söyle

Bir trafik Ģeridini kapat

Gelecekteki düĢüm

Bir alıĢveriĢ planıdır

Çünkü derdim Ģehirde anarĢi yaratmak

Ġstediğini elde etmenin pek çok yolu var

Ben en iyisini kullanırım

Ben geri kalanı da kullanırım

Ben N.M.E‘yi kullanırım

Ben anarĢiyi kullanırım

Çünkü derdim anarĢi yaratmak

Var olmanın baĢka yolu yok

32 Grubun her konseri, büyük bir olay oluyor ve grup çalmaya baĢladıktan sonra büyük olasılıkla sahneden kovuluyordu. Grup elemanlarının agresif ve hiperaktif tavırları, diken diken saçları, parçalanmıĢ ve çengelli iğnelerle birbirine tutturulmuĢ kıyafetleri ve tabii ki ağır politik eleĢtiriler içeren Ģarkı sözleri ile çok ayrı bir kulvardaydılar. Sex Pistols'un kıĢkırtıcı stili onun ilk zamanlarında fazla sevilmemesine neden oldu. Bu durum grupta bas gitar çalan Glen Matlock'un ayrılmasına neden oldu. ġubat 1977‘de basçı Glenn Matlock, kendi değiĢiyle ‗çok fazla Beatles dinlediği‘ için gruptan ayrıldı. Bu olayın ardından Johnny boĢalan yeri Sid ile doldurmayı düĢündü. Sid, Sex Pistols'da yedek baterist olarak görev yapmıĢtı fakat daha önce hiç bas gitar çalmamıĢtı. Ardından, bas gitar çalmayı öğrenmeye baĢladı. Bu dönemden sonra Sex Pistols daha kaotik ve cürretkar bir havaya büründü. Fanatikleri kendilerini "Punk" olarak adlandırmaya baĢladılar. Sid, grubun kıĢkırtıcı karakterini en üst noktaya taĢıdı. Bu arada Sid Vicious, müzisyenin gerçek adı değildir. Gerçek adı John Simon Ritchie olan müzisyene "Sid Vicious" adını, saldırgan karakterinden ötürü Johnny Rotten takmıĢtır. (http://www.sexpistolsofficial.com/)

Grubun dağılma kararının zamanlaması, kariyerleri boyunca savundukları felsefe düĢünüldüğünde gayet yerindeydi. Ticari baĢarıya ve kendini beğenmiĢliğe bayrak açmalarına karĢın, bu geleneğin içinde yer alan gruplardan biri haline gelmiĢlerdi. ‗Süper star‘ olma yolunda ilerliyor gibiydiler. Müziklerinin niteliği ve konser tarzları genel beğeniye uygun değilse de ( ve hiçbir zaman olmayacaksa da) kurumlaĢmıĢ rock and roll camiyasınca kanıksanmıĢ ve hatta bir ölçüde kabul edilmiĢlerdi. San Francisco konserinin hemen ardından grup üyeleri kendi yollarına gittiler. Bir süre sonra Sid Vicious aĢırı dozda eroinden öldü. Grup 2010 yılında tekrardan toplanarak Londra'da bir konser vermiĢtir. Grubun diskografisi aĢağıda belirtilmiĢtir:

Stüdyo Albümleri

Never Mind the Bollocks, Here's the Sex Pistols (28 Ekim 1977)

Derleme Albümler

The Great Rock 'n' Roll Swindle (26 ġubat 1979)

33 Some Product: Carri on Sex Pistols (interviews and radio spots) (27 Eylül 1979)

Flogging a Dead Horse (16 ġubat 1980)

Kiss This: The Best Of (10 Ekim 1992)

Filthy Lucre Live (24 Haziran 1996)

Jubilee: The Best Of (27 Mayıs 2002)

Sex Pistols Box Set (2 Haziran 2002)

Raw and Live (16 ġubat 2004)

Tekliler

"Never Mind the Bollocks, Here's the Sex Pistols"tan:

o 26 Kasım 1976 - "Anarchy in the UK"

o 27 Mayıs 1977 - "God Save the Queen"

o 2 Temmuz 1977 - "Pretty Vacant"

o 15 Ekim 1977 - "Holidays in the Sun"

"The Great Rock 'n' Roll Swindle"dan:

o 30 Haziran 1978 - "No One Is Innocent"

o 9 ġubat 1979 - "Something Else"

o 30 Mart 1979 - "Silly Thing"

o 22 Haziran 1979 - "C'mon Everybody"

o 18 Ekim 1979 - "The Great Rock 'n' Roll Swindle"

o 4 Haziran 1980 - "(I'm Not Your) Stepping Stone"

"Kiss This: The Best Of"tan:

o Ekim 1992 - "Anarchy in the UK" (yeniden yayınlanma)

"Filthy Lucre Live"dan:

o Haziran 1996 - "Pretty Vacant" (live)

34 "Jubile : The Best Of"tan:

o 27 Mayıs 2002 - "God Save the Queen" (yeniden yayınlanma)

(http://www.sexpistolsofficial.com/)

3.3.3. Sonuç: New York punk‘ı ve Ġngiliz punk‘ı arasındaki fark, pespektifleri ve ilgi alanlarıdır. (Günebakanlı, 2007:10) Bu farkın oluĢmasındaki en temel etkenler; hiç Ģüphesiz ki, punk‘ın New York ve Ġngiltere‘de doğduğu zamanlardaki sosyo- ekonomik tezahürlerdir. New York punk‘ı Amerika‘nın yaĢadığı refah patlaması yıllarında nispeten rahat bir sosyo-ekonomik ortamda, doğmuĢtur. Hebdige‘e göre New York punkı, tanınmıĢ sanatsal kaynaklardan –edebi avangard düĢüncesinden ve underground sinemadan beslenmekteydi. Ġngiliz punk‘ı ise, Ġngiltere‘nin yaĢadığı büyük ekonomik bunalım yıllarında patlak vermiĢtir. Hebdige‘ e göre Ġngiliz punk grupları, edebiyattan çoğunlukla arınmıĢlardı. Bu fark, ele aldığımız bu iki temel grubun elemanlarının geldiği sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel çevrelerden de anlaĢılabilir. Velvet Underground‘ın elemanlarının çoğu üniversite eğitimi görmüĢ, nispeten varlıklı ailelerden gelen kiĢilerdir. Oysa Sex Pistols üyeleri, iĢçi sınıfı çocuklarıdır; hatta Sid Vicious, parçalanmıĢ bir iĢçi sınıfı ailesinin çocuğu olarak annesi tarafından sokağa terk edilmiĢtir. Üniversite eğitimleri yoktur. Young bunu Ģöyle açıklar: ―Punk‘ın temelde bir iĢçi sınıfı fenomeni oluĢu onu New York‘lu türdeĢinden farklı kılar. New York underground rock akımının ünlüleri, esasen orta sınıftan çıkmaydı ve çoğu kolej5 eğitimi almıĢtı. Müzisyenlerin büyük bir kısmı, baĢka seçenekleri olmadığı ya da gerektiğinde bir iĢ bulmakta yetersiz kaldıkları için değil, kendilerini adadıkları dıĢavurum biçiminin ticari baĢarıyı yakalaması olanaksız bir müzik tarzı yaratması nedeniyle beĢ parasız ve/veya iĢsizdi. New York‘ta sanat, sanat içindi. Öte yandan, Ġngiltere‘deki müzisyenler, hayatlarını idame ettirecek düzenli iĢler bulmakta büyük zorluk çekmekteydiler. Sergiledikleri iĢçi sınıfı davranıĢları ve tarzı ‗fakir gibi gözükmek‘ ya da ‗yakınıp durmak‘ amacıyla edinilen orta sınıf özentilikleri değil, hayatlarının bir gerçeğiydi. Bu nedenle Ġngiliz punk‘ı sadece müzik yapmak için yapılan bir eylem değil, aynı zamanda toplumsal bir

5 Burada geçen ‘kolej‘ sözcüğünden, ‗üniversite eğitimini‘ anlamamız gerekir.

35 mesajdı. Bu müzik iĢçi sınıfının huzursuzluğunu anlatıyordu. Kimi zaman da toplumsal ve ekonomik çaresizliği yansıtan bir çığlıktı.‖ (Young,1989:93,94)

Müzikal anlamıyla punk‘ı günümüz normlarına oturtan ses yapısı, çoğunlukla Ġngiliz punk‘ına aittir. DeğiĢiklik gösteren Ģarkı sözü içeriklerinin de, elbette bunda etkisi vardır. Velvet‘ların Ģarkı sözleri genellikle, uyuĢturucu kullanımı, sapkın cinsellik gibi kiĢisel addedilebilecek konulardan oluĢmaktayken, Sex Pistols‘ın sözleri, oldukça sert, kesin ve uzlaĢmaz politik eleĢtiriler içermektedir. Ses yapısına geldiğimiz zaman, her iki grupta da dikkati çeken Ģey, bilinçli bir acemilik içerisinde bazen seslerin abartılı kullanımı, bilinçli detoneler6 ve bilinçli distortion7‘ların fazlalığıdır. Ancak Ģunu göz önünde bulundurmakta fayda var ki, Velvet‘ların, klasik müzik eğitimini içeren müzikal bir alt yapıları vardır; ancak Sex Pistols hele ki Sid Vicious, geliĢmeyi reddeden gerçek birer amatördür.

Bir diğer farklılık, stil öğelerinde ortaya çıkar. Velvet Underground‘ın grup fotoğrafları incelendiğinde, stillerinde aĢırılık yaratan öğelere pek rastlanmadığı görülür. Saçları biraz uzun ve düzgün kesimli, genellikle siyah giysileri tercih eden ve Nico‘nun dahil olduğu Ģovlar ya da fotoğraf çekimlerinde ona beyaz giydiren, güneĢ gözlüklerini yüzlerinden eksik etmeyen grubun aĢırılıkları, Ģarkı sözlerindedir. Sahne Ģovları sırasında aĢırılık yaratan aksesuarları, Gerard Malanga‘nın kullandığı kırbaçtır.

Sex Pistols ise kendi tarzlarıyla, günümüzde hala süregiden punk stilini oluĢturmuĢtur. Çoğu, McLaren ve Westwood‘un dükkanının ürünü olan, aĢırılık yüklü giysileri kullanmayı tercih etmiĢlerdir. Muhtemelen aĢırarak elde ettikleri takım elbiseleri parçalayıp, daha sonra çengelli iğnelerle birbirine tutturmaları, aĢınmıĢ deri ceketleri, yırtık pırtık kotları ve tiĢörtleri, köpek tasmasını andıran kolyeleri, diken diken saçları ve bazen konserlerine yüzleri gözleri kan içinde çıkmaları, tabiri caizse katıksız bir görüntü kirliliğiyle seyirci karĢısında yer almaları, Ģarkı sözlerinin ve müziklerinin rahatsız edici havasını, çekilmezlik seviyesine taĢımaktadır.

6 Vokalin sesindeki bozukluk anlamına gelen müzikal terim. 7 Ses yapısındaki bozukluk anlamına gelen müzikal terim.

36 Müzikal yapı, Ģarkı sözlerinin içeriği ve stil açısından ele aldığımız zaman, Velvet Underground‘ın müziğini, punk‘tan ziyade underground rock‘la özdeĢleĢtirmek daha yerinde olur. Ancak Ġngiliz punk‘ına kaynaklık etmesi ve toplumda kendilerinden önce hiçbir müzik grubunun yapmadığı bir Ģeyi yapıp, insanları rahatsız ederek kendilerini dinletmeleri, onların kendi dönemleri içerisinde bir punk grup olarak değerlendirilmelerini sağlayabilir. Sex Pistols ise punk felsefesinin ve punk stilinin yaratıcısı olan gruptur. Punk‘ın iki alametifarikası olan ―No Future‖ sloganı ve ―çengelli iğne‖ bizzat onların Ģarkı sözleri ve tarzlarından kopup, punk‘a mal olmuĢ öğelerdir. Bu açıdan Sex Pistols‘ı ilk saf punk grubu olarak kabul etmek yerinde olacaktır.

3.4. Anti-Moda: Bir Ötekilik Figürü Olarak Punk Ġmajı

Punkın temel felsefelerinden biri olan ―Do it yourself‖ sloganını destekleyecek bir Ģekilde, Hebdige‘in de dediği gibi, eldeki sınırlı kaynaklardan çabucak bir Ģeyler üretebilme istencinin, punk tarzına da yansıdığını söylemek mümkündür. Punk tarzının mimarları Sex Pistols; yani Westwood ve MacLaren, mağazaları Sex‘te acayiplikte birbiriyle yarıĢan pek çok ürünü satmaya, baĢta Sex Pistols, sonra da hayranları ve sonra da punk sempatizanları bu ürünleri kullanmaya baĢladıkça, bir punk modası da doğmuĢ oldu.

Sosyolog Crane‘e göre, popüler müzik merkezli bir dizi gençlik altkültürü, ergenlerin ve yetiĢkin gençlerin kullandıkları giysileri dönüĢtürür. Kent barlarında ve kulüplerde çalan binlerce küçük müzik grubu yeni tarzların geliĢmesine ve bilinen tarzların evrilmesine katkıda bulunur. (Crane, 2003: 240) Yine Crane‘e göre, Ġngiliz yapımı bir film olan ―A Clocwork Orange‖, 1970‘lerin baĢlarında bilimkurguyla iliĢkili imgeleri ve daha sonra punkla bütünleĢecek bir görünüĢü popülerleĢtirir. Crane, Westwood ve MacLaren‘ın, yeni belirmeye baĢlayan bir sokak tarzının öğelerini, punk müzikle iliĢkili, oldukça isyankâr bir kostümle ifade ettiklerini söyler. Bu kostüm, kısmen son yirmi yılda evrilen giysilerin diline dayanır. Yalnız, çivili ceketler, çivili kemerler, küpe ve yüz süslemeleri olarak kullanılan çengelli iğneler, yırtık ya da Ģekli bozulmuĢ kotlar, çoğunlukla parlak ve doğal olmayan renklerde özgün bir saç Ģekli gibi yeni öğeleri de bünyesine alır. Bedenin ve giysilerin

37 çarpıtılması kuramsal değerlere yönelik, alaycı ve nihilist tutumları ifade eder. JiletlenmiĢ ve yara izine benzetmek için dikilmiĢ tiĢörtler, Ġngiltere Kraliçesi‘nin ağzında ve burnunda bir çengelli iğneyle ve köle zincirleriyle resmeden tiĢörtler kullanırlar. (Crane, 2003: 243)

Hebdige de, çengelli iğne, plastik elbise mandalı, televizyon parçası, tıraĢ bıçağı ve tampon gibi nesnelerin, punk tarzında karĢılaĢılması muhtemel nesneler olduğunu belirtir. Ona göre, ―en berbat bağlamlardan alınan nesneler, punkın bileĢimlerinde bir yer bulmuĢtur: Çengelli iğneler, ev içindeki kullanım ortamlarından çıkartılıp çene, dudak veya kulak etrafında ürkütücü süsler olarak kullanılmıĢlardı. Modası geçmiĢ eĢyalar olarak bir kenara atılan kaba tasarımlı (sahte leopar derisi gibi) ve ―iğrenç‖ renkli ucuz ürünler (PVC, plastik, lureks gibi), punklar tarafından kurtarılmıĢ ve modernite ile zevk nosyonları üzerine kendi yorumlarını katan elbiselere (―sıradan‖ mini etekler gibi) dönüĢtürülmüĢtü. ġıklığa iliĢkin geleneksel fikirler, geleneksel feminen kozmetik bilgisi ile birlikte reddedilmiĢti… makyaj, hem erkek hem de kadınlarda dikkat çekmek için kullanılıyordu. Yüzler soyut portreler olmuĢtu. Saçlar çarpıcı bir Ģekilde boyanmıĢtı (saman sarısı, jet siyahı veya açık turuncu) ve tiĢört ve pantolonlar, sayısı artan fermuarları ve açıkça belli edilen dikiĢ yerleriyle, kendi oluĢumunun hikayesini anlatıyordu. Aynı Ģekilde, okul üniformasının küçük parçaları (beyaz naylon gömlekler, okul kravatları) sembolik olarak lekelendirilmiĢ (yazılı veya sahta kanla kaplı gömlekler; bağlanmamıĢ kravatlar) ve dar deri pantolonlar veya uçuk pembe tiftik ceketlerle birleĢtirilmiĢti. Sıra dıĢı ve anormal ne varsa değer kazanmıĢtı. Özellikle de yasak cinsel fetiĢizm ikonografisi, tahmin edilebilir bir etkiyle kullanılmıĢtı. Taciz edici maskeler, kauçuk giysiler, deri yelekler, ağ çoraplar, uzun sivri topuklu ayakkabılar ve akla köleliği getiren bütün eĢyalar –kemerler, kırbaçlar ve zincirler- yatakodalarından, dolaplardan ve pornografik filmlerden çıkarılarak, yasak çağrıĢımlarını korudukları caddelere taĢındılar. Bazı genç punklar, basit kirli bir yağmurluğu bile cinsel ―sapkınlığın‖ en en basit sembolü olarak giydiler ve böylece, uygun proleter açılardan, sapkınlıklarını dıĢa vurdular.‖(Hebdige, 2004:102)

Ayrıca Young‘a göre punk modası sadece giyim kuĢamdan ibaret değildir. Belirgin bir hal ve tavrı da kapsar. ―Ölgün, boĢ bakıĢlar, varoĢlardaki iĢçi sınıfı ağzı ve argosu birer üniforma niteliğini kazanmıĢtı. Dahası tehditkar ve patlamaya hazır

38 bomba misali bir görünüĢ de bu tablonun ayrılmaz bir parçasıydı.‖ (Young, 1989:109) Hebdige de bu konuya iliĢkin Ģunları söyler: ―Punk tarzında yabancılaĢma neredeyse elle dokunulur bir nitelik kazanmıĢtır. Kameralara karĢı kendisini ―boĢlukta‖ göstermiĢ; ifadesiz bir tavır takınmıĢ; konuĢmayı ve belli bir yere yerleĢtirilmeyi reddetmiĢtir.‖(Hebdige, 2004:33)

Punklar içinde bulunduklan durumu protesto etmek için ellerindeki her malzeme ile bedenleri de dahil, kendilerini ironik bir biçimde "toplumsal atık" olarak sundular: Köle kıyafetleri, zincirler, deriler, dayatılan cinsiyetçi modaya karĢı androjenlik, parçalanmıĢ giysiler, rengarenk ve dikleĢtirilmiĢ saç biçimleri ve punk sembollerinden bedene iliĢtirilmiĢ çengelli iğne... Punk anti-modadır. Amacı geleneksel kalıplar içinde yaĢayan topluma karĢı algıyı bozmaya yönelik açık bir saldırıdır.

Vivienne Westwood Ģu sözleri ile punk estetiğinin "nedenini" açıklıyor: "...Onun giysilerini giyinmek için cesur olmanız gerekir. sokakta yürürken tüm dikkatleri üzerinize çekeceksiniz. Bu tepkileri davet eden bir güç gösterisidir. Giysiler genellikle fikirleri sözlerden daha iyi anlatabilir. Bir kitap, bir poster ya da broĢür kadar yıkıcı bir silah olabilir: Otobüste yanınızda 'Anarchy in the UK' (BirleĢik Krallıkta AnarĢi) tiĢörtü ile oturan biri sizi anıda rahatsız eder."

Punk stili ve modası Ġngiltere'de önem kazanıp mohawk punk stiliyle birleĢmiĢtir. Mohawk etkisi aslında "Taxi Driver" filminde Robert De Niro'nun saç Ģekliyle olmuĢtur. Ġngiliz Richard Hell bu saç modelini biraz değiĢtirerek ve boyayarak bugünki punk saçının oluĢumunu tamamlamıĢtır. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Punk)

Crane‘e göre, Ġkinci Dünya SavaĢı sonrası dönemde ergenlerin ve genç yetiĢkinlerin daha fazla boĢ zamana sahip olmalarıyla, gençlik altkültürleri hızla çoğalmıĢ ve popüler kültür endüstrisinin ilgi odağı haline gelmiĢtir. (Crane, 2003: 245) Nasıl göründüğünüz, ne giydiğiniz, nasıl konuĢtuğunuz ve genel davranıĢlarınız, ait olduğunuz altkültüre dair önemli doneler içerir. Yani tarz, altkültürel bir kimliğin en önemli parçalarındandır. Crane‘e göre, iĢgücüne dahil olmayan ergenler ve genç yetiĢkinler için giyim, yaĢantılarının nispeten daha kolay kontrol edebildikleri ve kendilerine ve toplumsal çevrelerine yönelik tutumlarını

39 ifade etmek için kullandıkları bir yöndür. (Crane, 2003: 245) Tarzlarını, belli bir grubun durumunu belirten bir kimlik oluĢturacak Ģekilde düzenlerler. Tam bu noktada, ―self-marginalization‖ kavramı devreye girer. Bu kavramı, ―L.A.‘s White Minority‖ adlı makalesinde kullanan Daniel S. Traber, müzik zevklerinin, kiĢinin tarihsel ve sosyal yönü ve dünyayla olan duygusal iliĢkileri hakkında ipuçları verirdiğini söyler. Müzik seçimi fanların kendilerini tanımlamalarında ve anlamalarında, inançlarını ve değerlerini belirlemelerinde yardımcı bir öğedir. Bu bir self-marginalization, yani kendini marjinalleĢtirme taktiğidir. Self-marginalization, 1977‘den 1983‘teki punk sahnesine kadar kendini hissettirmiĢtir. (Traber, Cultural Critic, 2001:48) Bunun örneklerini, punk grupların dıĢ görünüĢ, müzikal yapı ve Ģarkı sözleriyle, fanların da dıĢ görünüĢleriyle elde ettiklerini görmek mümkündür. Punkın söylenemeyeni söyleme ve bunu hem görsel hem iĢitsel bazda, mümkün olabilecek en sert ve en keskin biçimde söyleme isteği tipik bir ―self- marginalization‖dur. Punk, bir yapı bozum tekniğiyle, derdi olan konulara değinmiĢ ve kendi kendini marjinalleĢtirerek kamuoyunun dikkatini çekmeyi düstur edinmiĢtir.

3.5.Punk Edebiyatı: Fanzinler

Fanzinler, punk camiyasının, birbirlerini her türlü punk etkinliğinden haberdar ettikleri, çeĢitli makalelerin, otobiyografilerin, konser takvimlerinin, punk aksesuraları rehberlerinin yer aldığı, ―Kendin yap‖ felsefesine göre oluĢturulmuĢ, kes yapıĢtır ve kolaj teknikleri kullanılarak görselleri yıkıcı bir hale getirilmiĢ (örneğin Ġngiltere Kraliçesi‘nin resminin üzerine tasmayı andıran kolyelerin kolajlandığı), maksimum birkaç yapraktan oluĢan, fotokopi ile çoğaltılan ve zımbalanarak bir araya getirilen, çoğu zaman ücretsiz ya da çok küçük bir ücret karĢılığında dağıtılan punk dergileridir. Fanzinler, punk edebiyatının; yani yer altı edebiyatının temeli olduğu gibi, punkların arasındaki haberleĢme ağını sağlaması açısınan 1970‘lerde önemli kaynaklardı. ġu an fanzinlerin yerini çoğunlukla e-fanzinler ya da forumlar almıĢtır.

Kültür ve sanat endüstrisine ve sisteme karĢı bir tokat olan fanzinlerin varoluĢ nedeni yadsıma, reddetme talebi ve çağrısıdır. Fanzinlerin punk eylem yaĢam biçiminde oldukça önemli bir yeri vardır. Ġlk Punk fanzini; "Sniffin' Glue", punkın; "kendi-baĢına yap" (do-it-yourself felsefesini ortaya çıkarıyordu: Bir gitar üzerinde

40 üç akorun yerleri gösterilmiĢ ve Ģu baĢlık atılmıĢtı: "ĠĢte size bir akor, iĢte iki tane daha, hadi Ģimdi gidip kendi grubunuzu kurun." Punklar arasında iletiĢim ve düĢünsel ağ oluĢturmasının yanı sıra fanzinlerin yaptığı bir diğer önemli katkı da yıkıcı grafik tasarım estetiğini oluĢturmasıdır. Çoğunluğu elle yazılan, siyah beyaz olan kaotik bir kolajla oluĢturulup fotokopi ile çoğaltılan fanzinlerin sadece dıĢ görünüĢleri ile bile algıyı bozmaya, kalıpları yıkmaya yöneliktir. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Punk)

Young‘a göre fanzinler, etkinlik ve konserleri duyurmanın yanı sıra, hakim cephelerden yöneltilen eleĢtirilere de bir alternatif sunmaktadır. Fanzinler punk topluluğu arasında bir görüĢ alıĢveriĢi ağı kurmakla kalmamıĢ, punk grafiğin estetiğinin Ģekillenmesine de katkıda bulunmuĢtur. (Young, 1989:111) Alternatif punk basınının varlığı, eldeki sınırlı kaynaklardan derhal ve ucuz bir Ģekilde üretilen tek Ģeyin elbise ve müzik olmadığını göstermektedir. Fanzinlerde çeĢitli manifestolarda iĢçi sınıfının dili kullanılmaktadır (yani küfürler serpiĢtirilmiĢtir) ve basım hataları, dil bilgisi yanlıĢları, yanlıĢ yazılmıĢ kelimeler ve numaralandırma karıĢıklıkları en son kontrollerde bile düzeltilmeden bırakılmaktadır. Eskiden yayınevi tarafından yapılan bu düzeltmeler, okuyucuya bırakılmıĢtır. (Hebdige, 2004:105)

3.6. Punkın Genel Ġdeolojisi ve Temel Punk Altkültürleri

Temel amacı olabildiğince fazla özgürlük tanımak olan punk düĢünce sistemi, bireycilik, otorite karĢıtlığı, Ģart olmamakla beraber politik anarĢi, özgür düĢünce ve ahlakı içerir. Punk‘ın dünyaya karamsar bir bakıĢı vardır çünkü modern uygarlık insanlık üzerinde bilinçli bir baskı kurmaktadır. Punk, düĢüncelerini punk müzik, fanzinler ve konuĢma yoluyla yaymaya çabalar.

Ġnsanları Ģok etme, isyan ve hoĢnutsuzluk ile baĢlayan dalga, daha sonra sosyal aktivizme dönüĢmüĢtür. MC5, Discharge, Black Flag, The Stooges, Dead Kennedys, Bad Religion, Anti-Flag, Crass, Conflict, ve Subhumans gibi gruplar ideolojinin Ģekillenmesinde fazlasıyla rol oynadılar. Bu gruplar Ģarkı sözleri arasına ciddi dünya meseleleri hakkında önemli tespitler yerleĢtirdiler ve gençleri dünyayı

41 daha iyi bir yer haline getirmek için çağrıda bulundular. Bu ruh günümüze kadar devam etmiĢtir, bugün hala yapılan punk rock albümlerinde siyasi meseleler hakkında sözler bulunur.(Young,1989:89)

Punk‘ın dayalı olduğu ideoloji genel anlamda anarĢizmdir, demek mümkündür, ancak baĢka ideolojilerle de birlikte anıldığı olmuĢtur. Bunlar arasında liberalizm, sol liberalizm, sosyalizm, anarĢist komünizm vardır.

Çoğunlukla solculukla bağlantılı görülmektedir, fakat punklar çoğu kez solcuları en az sağcıları eleĢtirdikleri kadar Ģiddetle eleĢtirirler. Punklar kendilerini punk olarak adlandırır ve ne sol, ne de sağ ile iliĢkili olmadıklarını söylerler.

Otorite karĢıtlığı, punkların genel davranıĢ biçimidir. Punklar, her türlü otorite sahibini, zalim ve acımasız bulurlar. Konformizme karĢı tam anlamıyla yıkıcı bir tavır takınırlar. Uyumlu olan her türlü parçaya, hem müziklerinde, hem stillerinde, hem de gündelik davranıĢ biçimlerinde karĢıdırlar; çünkü onlar, ―uyum‖un, kuralların benimsenmesi sonucunda gerçekleĢeceğini ve bunun da kiĢileri, toplumun gerçek doğasını anlamaktan uzaklaĢtıracağını savunurlar. Punkların tamamına yakını, otoritenin en uç noktası olan ve neredeyse punkın savunduğu ilkelerin tamamının karĢıtı olarak görülen askeri düzenleri, silahlı kuvvetlerin kullanımını reddetmektedir. Bu anlamda anti-militarist bir görünüm sergilerler. Militarizme karĢı oldukları gibi, milliyetçiliği de benimsemezler. Milliyetçilik çoğu zaman devletin, halktan kolayca destek almak için kullandığı bir beyin yıkama aracı olarak görülür. Punk, anti-kapitalist bir kültür olarak ortaya çıkmıĢ ve paralı köleliğe karĢı çıkmıĢtır. Bu, temel felsefelerinden biri olan ―Kendin yap‖ sloganına da yansımıĢtır. Kilisenin otoritesi ve dinin uyumluluğa yönlendirmesi sebebi ile punklar genelde ateisttir veya ana akım dinlerden uzak durup farklı ruhsal yaĢamlar sürmeyi tercih etmiĢtirler. Organize bir dinin, toplumu kontrol etmek ve uyutmak için kullanıldığını ve bunun insanlık için faydadan çok zarar getireceğini söylerler. Fakat tüm bunların yanı sıra, Hıristiyan ve Müslüman punklar da vardır, onlar dinin punk olmaya engel teĢkil etmediğini söylerler ve bunun için Hıristiyan AnarĢizmini referans gösterirler. Müslüman punklar genellikle Straight Edge akımına dahildirler. Çoğunlukla, medya, punk camiasında halkı kontrol etmek için kullanılan bir propaganda aracı olarak görülmüĢtür. ‗‘Medyadan nefret etme, medya sen ol‘‘

42 sloganıyla harekete geçen punklar sistemin elinde olan yayınları okumaktansa kendi yayınladıkları fanzinleri okumayı tercih etmiĢlerdir. Punkların bir kısmı çevrecidir. Genelde derin ekoloji olarak bilinen ve insanı doğanın merkezine koyan antroposentik görüĢü reddeden çevrecilik görüĢünü benimsemiĢtirler. Bunun yanı sıra yeĢil-anarĢist görüĢ çerçevesinde doğal yaĢama saygı, sosyal ekoloji, ilkelcilik kabul edilen kavramlar olmuĢtur. Fakat çevreciliği hippielik olarak gören bir kesim de vardır ve bunu punkın gerçek amaçlarından uzaklaĢmak olarak görürler. Vejeteryan ve vegan olan pek çok punk vardır. Diğerleri ise hayvanların giyim malzemesi, kozmetikte ve bilimde deney malzemesi olmalarını Ģiddetle reddederler.

―Nazi Punk‖lar, fazlasıyla milliyetçi, faĢist, ırkçı ve komünizm karĢıtıdır. ―Straight Edge‖ punkları derin ekoloji, hayvan özgürlüğü gibi kavramları kabul etmekle birlikte, çoğunlukla Müslüman‘dırlar ve uyuĢturucuyu, alkol kullanımını, evlilik öncesi cinsel iliĢkiyi reddederler. Bu bağlamda onları ―muhafazakar punklar‖ olarak nitelendirmek olasıdır. ―Riot Girl‖ hareketi üçüncü dalga feminizmi punk hareketine taĢıyarak, cinsiyet ayrımcılığına karĢı çıkmıĢlar ve eĢcinsel kültürün kendisini ifade edebilmesini ve serbestliğini savunmuĢlardır. ―Oi!‖ hareketi punkları kendilerini sosyalist iĢçi sınıfından biri olarak görmüĢ ve Ģarkılarında iĢsizlik, geçim sıkıntısı gibi konuları iĢlemiĢtir. Fakat aynı zamanda kimi Oi! Ģarkıları sokak kavgaları, futbol maçları, bira gibi günlük konular iĢlemiĢtir. ―Goth‖, 1970'li yılların sonundaki gothic rock etkisiyle oluĢan karanlık konulara ve giyime sahip bir alt kültürdür. ―Emo‖, 1980'lerin Washington D.C. punk sahnesinden kaynaklanan ve sonu kötü biten aĢklar ve kalp kırıklıklarını konu alan müzikleriyle bir punk altkültürdür, fazlasıyla popüler oluĢu sonucu "satılmıĢ" olarak tanımlanmıĢ pek çok punk tarafından bütünüyle reddedilmiĢtir. ―Indie‖ akımı ise punktan yalnızca "kendin yap" etiğini almıĢ ve daha büyük Ģirketlerle çalıĢmayı reddeden ve ticari olmayan müzikler yapan grupları temsil eder. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Punk)

3.7. Türkiye’ de Punk

Türkiye‘ ye punkın geliĢi, 1979-1980‘leri bulmuĢtur. Ancak Türk Punkı üzerine yapılan incelemelerde, görülen çok belirgin bir husus vardır. 1980 darbesiyle birlikte punk Türkiye‘ de kendine yer bulmaya baĢlamıĢtır. Sezgin Boynik ve Tolga

43 Gürdallı‘nın editörlüğünü üstlendikleri, konusunda türünün ilk ve tek örneği olan çalıĢmaları ―Türkiye‘de Punk ve Yer altı Kaynaklarının Kesintili Tarihi‖ adlı eserde, bilinen ilk Türk punk grubu olan Headbangers‘ dan Sercan ile yapılan söyleĢide bu oldukça net görülmektedir. Sercan, ―Türkiye‘deki punk heareketinden bahsederken, 80 darbesinden ve politik zevzekliklerden bahsetmemek olmaz bence… Türkiye‘de askeri darbeler, arkadan gelen nesillere örnek teĢkil etmesi gerekirken, genç nesilleri sürdü, hapsetti, kesti, astı. Bu Türkiye‘ de öylesine bir boĢluk yarattı ki, bizim önümüzde kimse yoktu örnek alabileceğimiz… Karanlıkta yürümek gibi. Her an düĢebilirsin, kimse kaldırmaz, her an bir Ģeye toslayabilirsin, kimse uyarmaz. 12 Eylül sabahı uyandığımda, köprüden yapılan anonsları hatırlıyorum. Çocuğum tabi. Evin sobasında Cem Karaca 45‘likleri yakıyoruz, anlam veremiyorum. Anneme babama soruyorum ‗Niye yakıyoruz bunları?‘ diye, ‗Yasaklandı bunlar‘ diyorlar, ‗Asker gelip bulursa, hapse atar bizi‘ haydaaa, niye ki ne güzel dinliyorduk; ben bir yanlıĢını görmedim dönen siyah katran parçasının. Böyle sobalarda yanan plaklar, kitaplar, insanlarda büyük boĢluklara neden oldu. Bu boĢlukta punk ile isyan ettik biz de. Karacaoğlan nesillerce (doğru düzgün) aktarılmıĢ olsaydı, belki kahramanımız Karacaoğlan olacaktı Johnny Rotten (Sex Pistols) yerine… Aristokrat hedonizmden, sanat adı altında tüccarlıktan, Arap‘ın yalellisinden, Batı‘ nın küstahlığından bıktım usandım… Benim savaĢım hepsine karĢıdır…‖ (Boynik ve Güldallı, 2007:40,41) Ģeklinde görüĢlerini dilendirerek, aslında Türk punkının doğuĢuna önemli bir açıklama getirmektedir. Punk hareketi, darbe sonrasında büyük bir boĢluğa düĢen, sağ ya da sol; hiçbir politik duruĢa yakınlık duymayan ve biraz da gitarın sesinden hoĢlanan Türk gençliği için, yepyeni bir alan olmuĢtur.

3.7.1. 1980’lerden Görünümler ġüphesiz ki 1980‘lere damgasını vuran en ciddi olay 12 Eylül darbesidir; buna bağlı olarak 80‘lerin ilk yarısı darbeyi ve darbenin tedirgin ve baskıcı ortamını aĢmaya çalıĢmakla, ikinci yarısı ise oluĢan toplumsal tahribatı tedavi etmeye çalıĢmakla geçmiĢtir. Gürbilek, ―80‘ler bir yandan çerçevesini baskının, yasağın, devlet Ģiddetinin çizdiği bir dönemdi. Bir yandan da, toplumun daha az tanıĢık olduğu bir iktidar biçiminin, ilk bakıĢta kendini bir kurumsuzluk olarak sunan,

44 yasaklayıcı değil oluĢturucu, kıĢkırtıcı, içerici bir iktidarın etkili olduğu yıllardı… 80‘lerin ilk yarısına darbenin, baskının, Ģiddetin; ikinci yarısına görece özgürleĢmenin, daha modern, daha sivil bir iktidarın damgasını vurduğu söylenebilir.‖ (Gürbilek, 2009:13) diyerek, 12 Eylül askeri darbesinin, darbeye bağlı olarak değiĢen yönetim Ģekillerinin, toplumun üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu anlatmıĢtır.

Darbenin ardından tek baĢına iktidara gelen ANAP ve lider Turgut Özal, 80‘lerin ikinci yarısı boyunca, özgürlükçü bir sivil iktidar yönetimi yaratmaya çalıĢmıĢ, bu toplumun aynı on yıl içerisinde çok farklı iki ucu tecrübe etmesine yol açmıĢtır. Bu farklı iki uç, Gürbilek‘e göre, çeĢitli imge ve söz patlamalarına yol açmıĢ, kendine ait altkültürlerini yaratmıĢ, daha önce konuĢulmayan pek çok konu, ilk kez 80‘lerde gündeme taĢınmıĢtır. Gürbilek‘e göre, Türkiye‘de Ģimdiye kadar yalnızca ANAP iktisadı ve politikası, kültürü birbirine temas etmeyecek, birbirine geçiĢi olmayacak biçimde ikiye ayırabilmiĢtir: Bir yanda merkezi bir iktidarca bastırılan, yasaklanan, söz hakkı verilmeyen hayat alanları; öbür yanda 80‘lere kadar benzeri görülmemiĢ bir iĢtahla yaĢanan, çok daha merkezsiz, çok daha dağınık, çok daha kendiliğinden görünen bir söz patlaması. Bu patlama, birbirini etkileyen, ama birbirine indirgenemeyecek birçok unsurun kesiĢmesiyle oluĢtu. Kültür daha önce görülmedik boyutlarda piyasaya tabi oldu, reklamcılık kısa sürede sınırsız sayıda imgeyi dolaĢıma soktu, çok satan haber dergilerinin yayın hayatına girmesiyle yeni bir kamuoyu, yeni bir haber dili oluĢtu. Bütün bu geliĢmelerin ortak özelliği, resmi kültürün dıĢında (hatta bazılarının kısmen ona tepki olarak) doğmuĢ olmaları, ama varlıklarını da 1980‘de devletin müdahalesiyle kurtarılmıĢ bir piyasaya borçlu olmalarıydı. (Gürbilek, 2009:21)

Tüm bunların yanı sıra feminist hareket ve cinsellik tartıĢmalarının, Türkiye‘de adını duyurmaya baĢladığı zamanlar da yine 80‘lerdir. Cinsellik ilk kez bu kadar büyük bir ısrarla söze dökülmüĢ; cinsel eğilimler sınıflandırılmıĢtır. (Gürbilek, 2009:22) Bunun sebebi Ģüphesiz ki, cinsellik baĢta olmak üzere özel hayatın, daha çok bir özgürleĢme ve bireyselleĢme söylemi içinde, bilmek isteyen bir otoriteden bağımsız olarak söze dökülmesidir.

45 80‘lerin kültürel görünümünden bahsedildiğinde, hiç Ģüphesiz ki değinilmeden geçilemeyecek bir konu, ülkede yaĢanan arabesk patlamasıdır. 80‘lerde genellikle ―arabesk‖ adı altında toplanan çeĢitli müzik tarzları, yaygınlık ve üretkenliklerini, kendi geleneksel kültürlerinden kopmuĢ, ama Ģehir kültürünün de parçası olamamıĢ, her ikisine de yabancı insanların varlığına olduğu kadar, bu sentetik dili müzikte yeniden üretebilmelerine, müziği organik bir sentez oluĢturamayacak kadar farklı tarihlere sahip türlerden alıntılara yer veren bir yüzeye dönüĢtürmüĢ olmalarına da borçluydu. (Gürbilek, 2009:24) Minibüs müziği olarak toplumda güçlü bir imge sahibi olan arabesk, gecekondu halkı tarafından sevilmekte, aranmakta ve tüketilmektedir. Bu iĢin pazarı gecekondudur. Büyük kentlerin normal sınırları içindeki ulaĢım sorununun da kullanılan taksi-dolmuĢların yanında ortaya çıkan minibüsler de varlıklarını normal sınırları aĢan gecekondu bölgelerinin oluĢmasına borçludur. Böylece, gecekondular bir yandan, arabesk bir yandan minibüs olayının pazarı olmaktadır. (Kongar, 2007:234)

Türkiye‘de demokrasinin ve kültürün temel sorununun, bir yandan %93‘leri bulan ciddi bir çoğunluk tarafından kabul edilen 1982 Anayasası‘ndaki demokrasiyi sınırlayıcı ve kısıtlayıcı maddelerin varlığına, öte yandan bu maddelere ruh ve vücut veren yanlıĢ bir koĢullanmanın kültürel temellerine bağlayan Kongar, (Kongar, 2007:17) 1980‘lerin Türkiye için bir geçiĢ dönemi olduğu görüĢündedir. Ona göre geçiĢ dönemi gençleri, yoğun bir kimlik arayıĢı içerisindedir. (Kongar, 2007:86) ĠĢte tam bu ortamda punk altkültürü, Türkiye‘de filizlenmeye baĢlamıĢtır.

3.7.2.Türkiye’de Punklar Türk müzik piyasasında ―punk‖ kelimesini ilk kez kullanan grup, Tünay Akdeniz önderliğindeki ―Grup ÇığrıĢım‖dır. ―Mesela Mesele‖ ve ―DiĢi Denen Canlı‖ kırkbeĢliklerinin kapağına bira da bilinçsiz olarak ―Punk-Rock‖ ibaresini ekleyen Tünay Akdeniz ve Grup ÇığrıĢım, bu Ģekilde ilk kez punk‘ın Türkiye‘de müzik piyasasında anılmaya baĢlamasını sağladı. Tünay Akdeniz bu konuyla ilgili olarak: ―Hey dergisi o zamanlar çok popülerdi. O dergide Deep Purple görmek, Rolling Stones görmek çok da ĢaĢılacak bir Ģey değildi. Ġnsanların zaten belli bir takibi vardı. Ama punk olayı zaten öyle bir patladı ki, giyim tarzından davranıĢ biçimine, sahnede

46 kusmalar, tenekeler, zincirler, kulakta kancalı iğneler… Biz ne giyim tarzı ne de davranıĢ olarak ona o kadar yaklaĢmadıysak bile, benim müzik ruhumda agresiflik vardır. Çünkü punk da bir Ģeye karĢıtlıktır. Rock da bir Ģeylere karĢıdır. Gerçi punk müzik türü olarak basittir. Bizim yaptığımız plaklarda dantela gibi iĢlenmiĢtir Ģarkılar. Punk furyası sırasında Nazmi Ağabey Ġngiltere‘deydi. Oradan kart atmıĢ. ―Burada punk müthiĢ, buradan çalıĢmaların için sana aksesuar getireyim‖ dedi. O zaman Türkiye‘de ilginç aksesuar yok; iğne, zincir, arma hiçbir Ģey yok. Ben zinciri gittim hırdavatçılar çarĢısından aldım. Sheraton Oteli‘nin kazan dairesinde ―Salak‖a ve ―DiĢi Denen Canlı‖ya klip çektik. Tüm dünyada da punk patlamıĢ… Biz de punk- rock ilave ettik albüm kapağına. Belki çok punk rock tarzında değildi ve belki ticari amaçlı da olabilir; ama bize uyan yanı çok vardı.‖(Boynik, Güldallı, 2007:19) Ģeklinde görüĢlerini bildirmiĢtir. Akdeniz‘in görüĢlerinden de anlaĢılabileceği gibi, albümlerinin kapağına ―punk-rock‖ ibaresinin eklenmesi, albümün bir punk albümü olmasından kaynaklanan bir durum değil, zamanın ruhuna göndermede bulunmak, dikkat çekmek ve dolaylı olarak kazanç sağlamak için yapılan bir davranıĢtır. Plağın çıktığı yıllar olan 1975‘ler, değil punk müziğe, pop müziğe dahi ön yargıyla bakılan yıllardır. Tünay Akdeniz ve Grup ÇığrıĢım, o zamanlar için çok büyük bir riski göze alarak, gerek imajlarıyla, gerekse de Ģarkı sözleriyle bir fark yaratmaya çalıĢmıĢlardır. Tünay Akdeniz aynı zamanda Ġstanbul‘daki ilk rock müzik aksesuarları, plakları ve dergileri satan dükkanın sahibidir. 1983‘te Üsküdar Adliyesi‘nin karĢısında açtığı dükkan, dönemin rock müzik dinleyen gençleri için ciddi bir sosyalleĢme ve öğrenme mekanı olmuĢtur.

Tünay Akdeniz ve Grup ÇığrıĢım‘ın ardından, Türkiye‘nin ilk punk müzik grubu olan Headbangers gelir. Headbangers grubunun iki kurucu üyesi olan Sercan ve Ġsmail, Tünay Akdeniz‘in rock dükkanında tanıĢırlar. KapalıçarĢı‘da bir halıcıda çalıĢan Sercan ve Yine KapalıçarĢı civarında, babasının manav dükkanında çalıĢan Ġsmail, temelde birer esnaf olmalarının yanı sıra rock müziğe ve türevlerine ilgi duyan gençlerdir. Rashit‘le yapılan görüĢmede Oğuz‘un da belirttiği gibi, Ġsmail ve Sercan Sultanahmet civarına gelen hippi ve punk turistlerden çok ilham alırlar. Bir müzik grubu kurmaya karar verirler. ―Ġsmail ile Tünay Ağabey Doğancılar‘da dükkan açtığında tanıĢtık. 84-85 seneleri. Ġsmail‘in Tünay Ağabey‘in dükkanına ilk geldiği günü hatırlarım. Ben Tünay Ağabey ile Kuzguncuk‘tan tanıĢtığımdan dolayı,

47 kendisi bazen sağa sola gittiğinde dükkanı bana emanet bırakırdı, ben de kayıt filan yapardım…Ġsmail bir gün bir naylon poĢet içinde bir sürü eski kasetle geldi dükkana. Torbayı ters çevirip masanın üstüne kasetleri döktü, ―bunları doldurtmak istiyorum‖ dedi. Böyle tanıĢtık…KapalıçarĢı‘da çalıĢırken de Ġsmail ile beraber takılıyorduk. Onların KapalıçarĢı‘nın çıkıĢ kapısında bir manav dükkanı vardı. Ben ona uğruyorum, o da sağa sola mal götürürken bana uğruyor. Halıcının tam karĢısında bir fastfoodcu vardı. Bir gün orada oturduk, sohbet ediyoruz…Ulan müzik yapalım dedik. Bir bok çalamıyoruz ama ne yapalım, adını ne koyalım. Birkaç Ģey düĢündük, o zaman Metal müzik dinleyen insanlar olarak ―headbang‖ olayına yabancı değiliz dedim. Headbangers olalım. Onayladık birbirimizi. Aramızda bir tek Celal var bir alet çalabilen, biraz saz çalabiliyordu. Tamam ona gitar veririz, ben de amcamın küçükken hediye ettiği darbukadan ve babamın tef çalan bir insan olmasından gelen ince bir vurmalı ritm duygusu vardı. Geri kalanını bir Ģekilde hallederiz, baĢlamak bitirmenin yarısıdır misali.(Sercan)‖ (Boynik, Güldallı, 2007:39,40) Böylece, Headbangers hakkında birinci ağızdan edindiğimiz bilgilere dayanarak, bu grubun kurulmasında Tünay Akdeniz‘in rolünü anlamaktayız. Dükkan ve çevresinde bir araya gelip tanıĢan ve sosyalleĢen insanların daha sonradan birlikte müzik yapmaya karar vermeleri, mekanların sosyal iliĢkileri kurma ve geliĢtirmedeki gücünü göstermektedir. Headbengers‘ın müzik piyasasına ilk kez tanıĢtırdığı parçaları ―Suratına ĠĢemek Ġstiyorum‖dur.

Suratına ĠĢemek Ġstiyorum

Suratına iĢemek istiyorum

Suratının pis kokmasını da

Sonra öpmek istiyorum seni

Dudaklarından çılgınca

Var mısın benimle yarıĢa?

Kim birinci gelirse

Vursun Ģarabın dibine

48 Uçuruma kadar koĢalım seninle

Kim atlarsa ilk önce

Çabuk gitsin cehenneme

(http://www.turkiyedepunkveyeraltikaynaklarininkesintilitarihi.com/)

Headbangers, pek çok olaylı konserin ardından, grup elemanlarından bazılarının değiĢmesiyle birlikte LSD (Love Sexual Desire) adını alarak yoluna devam etmiĢtir. LSD Headbangers‘tan çok daha fazla konser vermiĢ, hatta bu konserlerine Ģehir dıĢında devam etmiĢtir. LSD‘nin dağılmasının sebebini, grup elemanlarınınaralarındaki iliĢkileri bozan uyuĢturucu tüketimine bağlayan Ġsmail, konu ile ilgili olarak Ģöyle söyler: ―…Artık uyuĢturucudan birbirimize köstek atacak duruma geldik. Her Ģeyin önünde uyuĢturucu vardı. Birbirimize güvenmemeye baĢladık. Millet birbirinden para saklamaya baĢladı. Hatta birbirimizi hırsızlıkla bile suçlamaya baĢladık. Böyle acayip acayip durumlar ortaya çıktı. Ben iyicene nefret etmeye baĢladım. Bir de bundan kurtulmak istiyordum. Hayatımı alıp götürüyordu. Onsuz yaĢayamıyordum. Bir tek o vardı hayatımda. Bundan kurtulmak için çevreden kopmam gerekiyordu.‖ (Boynik, Güldallı, 2007:57)

Headbangers ve LSD‘den Rashit‘e gelene değin pek çok punk müzik grubu kurulmuĢ ve dağılmıĢtır. Bu gruplar, bir sonraki baĢlık olan ―1980‘ den Günümüze Önemli Türk Punk Müzik Grupları‖ baĢlığında incelenmiĢtir.

1993 yılında kurulan Rashit grubu, pek çok eleman değiĢikliğiyle beraber nihai kadrosuna iki yıl önce kavuĢmuĢtur. Tolga Özbey, ―Liseden kurtulur kurtulmaz Rashit‘i kurduk‖ (Boynik, Güldallı, 2007:153) diyerek, müziğe dayalı bir hayat tarzının, kendilerine dayatılan bir yaĢamdan çok daha çekici geldiğinin altını çizer. Rashit grubuyla yapılan görüĢmede Tolga grubu kurduklarında, punk‘ın nasıl yapıldığını bilmediklerini, hatta enstürman çalmayı bile bilmediklerini, sonra punk yapmak istediklerine karar verdiklerini, yavaĢ yavaĢ enstürman çalmaya baĢladıklarını, önceleri Ġngilizce yazdıkları Ģarkı sözlerini, sonraları Türkçe‘ ye çevirdiklerini belirtmektedir. Grup elemanlarının hepsi, kısa bir rock- metal müzik geçmiĢinin ardından punk müziğe yönelmiĢler ve punk müzik icra etmeye baĢlamıĢlardır. Türkiye‘deki ilk resmi punk müzik albümü olan ―TelaĢa Mahal Yok‖ 1999 yılında Kod Müzik‘ten çıkmıĢtır. Tolga, Kod Müzik‘in, Türkiye‘de farklı

49 müzik türlerine Ģans verilmesi açısından oldukça önemli olduğunu belirtmekte ve ―TelaĢa mahal yok albümü 99‘da çıktı, Türkiye‘nin ilk punk albümüydü. Zaten Kod Müzik toplamda 10 tane filan albüm çıkardı. Ondan sonra diğer firmalar da dediler ki, bu tarz müziklerle de ilgilenebiliriz, basabiliriz ki bizle Universal, Kod Müzik‘ten çıkan albüm 10 bine ulaĢtıktan sonra görüĢmek istedi. Kod Müzik bu açıdan bir ilke ve sona imza attı. Ġnsanlar kendilerini bu Ģekilde kurban etmezlerse daha sonra alternatif tarz yapan insanların albüm yapma Ģansı olmayacaktı.‖ diyerek, Kod Müzik‘in kendileri için önemine vurgu yapar. Rashit, 1993-1999 arası hep LP ve demo kasetlerle dinleyicilerine ulaĢmıĢtır. 1999 yılında çıkardıkları ilk albümün ardından adlarını duyurmaya baĢlayan grup, çeĢitli popüler iĢlerde, çeĢitli müzik festivallerinde yer alarak, hayran kitlesini geniĢletmiĢtir ve günümüzün en ünlü Türk punk grubudur. Grubun yaptığı iĢleri özetlemek gerekirse:

Dinozor - 2010 - Ossi Müzik

1.Dinozor

2. Yakın Ölüm Deneyimi (Feat. Teoman)

3. Yükseliyor AteĢim

4. Ġyi ġeyler (Feat. Küçük Ġskender)

50 HerĢeyin Bir Bedeli Var - 2006 - Sony Müzik

1. Teker Teker 8. Tüketiciyim

2. ÇarpıĢan Otolar 9. Nekrofil

3. Zor Günler 10. Ölmek Ġçin Çok Genç

4. Dans Et 11. Her ġeyin Bir Bedeli Var

5. Kara Güller 12. Yitik Ġnsan

6. Kara Güller 13. Hayal Kırıklığı

7. Potlatch

Kapak Güzelleri - 2004 - Strongly Opposed/Darbouka records

1. Çok Mu Zor 7. ġark Cephesi

2. Rutin Hayat 8. Paran Yoksa Öl

3. Niye Böyle 9. Katilin Adı Yok

4. Ne Yaparsan Yap 10. Kapak Güzelleri

5. Altıdan Dokuza 11. Hava Soğuk

6. Sakın Ġnanma 12. 2001 Yazı

51

Adam Olmak Ġstemiyorum - 2003 - Ada Müzik

1. Kısır Döngü 9. 2001 Yazı

2. Ağlama Değmez Hayat 10. Taksim

3. Çok Mu Zor? 11. Kalp Hastası

4. KüreselleĢme DehĢeti 12. Özgür Basın

5. Gerçeğe Hazır Mısın 13. Yumurta

6. Aç Gözlerini 14. Nakavt

7. Sakın Ġnanma 15. 100% Maço (Bonus Track)

8. Sansür 16. Öldüren Eğlence (Bonus T)

Taksim'de Bangyjumping' - 2001 - Kroket records

1. Sevdan Olmasa

2. Aç Gözlerini

3. Ġstanbul

52 4. Sakın Ġnanma

TelaĢa Mahal Yok - 1999 - Kod Müzik

1. Çok Mu Zor?

2. Rutin Hayat

3. Niye Böyle

4. Ne Yaparsan Yap

5. Altıdan Dokuza

6. ġark Cephesi

7. Paran Yoksa Öl

8. Katilin Adı Yok

9. Kapak Güzelleri

10. Hava Soğuk

53

Kadıköyden Hareketler - 1996 - Darbouka records

1. Intro

2. Hitlerin Köpekleri

3. Ġnsan Pazarı

4. Sessizlik Ölümdür

(http://www.rashit.com/tr/diskografi)

Çok mu Zor? Ne de zormuĢ bir avuç toprak paylaĢmak Ġmkansızdır bir arada yaĢamak KarĢına baksan görürsün dostunu Yoksa sen hala anlamadın mı bunu? Ġnsanların suçu yoktur savaĢlarda Tek suçlu varsa o da garip politika Bir yere varılmaz bu boĢ kafalarla Sınırlar yalnız duvardaki haritalarda

54 3.7.3. 1980’ den Günümüze Önemli Türk Punk Müzik Grupları Bu kısımda, 1980‘lerden günümüze kadar, Türkiye‘deki en önemli punk müzik grupları listelenecektir.

Headbangers

Noisy Mob

Hong Kong Virus

Spinners

LSD (Love Sexual Desire- Headbangers‘ın devamı niteliğindedir.)

Cmuk

Dead Army Boots

Rashit

Tampon

Athena

Moribun D Youth / Turmoil

Ask it Why

Radical Noise

Kranch

Zen

Art Diktator

Leblebi

Cemiyette PiĢiyorum

Hayvan Adam

Dengesiz Herifler

Harcıalem

55 Softa

Lost in Bazaar

Kaygısızlar

Burn Her Letters

Kuduz Pire

Iya Waves

Kent Coda

Bazuka

Hifzhihumma

Perili Sirk

Ofis Boyz

Sickos

Düz Mantık

Less

H.Ġ.S. (HaĢere Ġlaçlama Servisi)

Trubadoor

The Revolters

Kilink

Zıvana Bandosu

Mavi IĢıklar

The Night Shifters

Sakatat

The A.Y.I.L.A.R.

ġaĢkın Bakkal

56 Seksülin

Never Reach Home

Malazlar

Stuka

Pati Patu Prima Records

Pin-up

57 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ARAġTIRMA YÖNTEMĠ ve TEKNĠKLERĠ VE VERĠ KAYNAKLARI

4.1. AraĢtırmanın Evren ve Örneklemi

4.1.1. AraĢtırmanın Evreni AraĢtırma evreni olan Beyoğlu Ġlçesi, 45 mahalleden ve yaklaĢık 225 bin yerleĢik nüfustan oluĢan bir yerleĢim yeridir. ĠĢ, eğlence ve kültür merkezi olması nedeniyle bu ilçe sınırları içerisindeki gündüz ve gece nüfusu birkaç milyonu bulmaktadır. Bazılarına göre Beyoğlu, Karaköy‘den Taksim‘e kadar uzanan bölgedir. Bazılarına göre de, Tünel Meydanı‘ndan Taksim‘e uzanan bölümden ibarettir.

Bugün Ġstanbul iline bağlı Beyoğlu ilçesi; Haliç‘in kuzeyinde KasımpaĢa vadisinin batısıyla, Dolmabahçe (Gazhane) vadisi arasında kalan alanı kapsar, ġiĢli ve BeĢiktaĢ ilçeleriyle sınırdaĢtır. Ancak halk arasında Beyoğlu adı, kentin önemli kültür, eğlence ve iĢ merkezlerinden olan ve Galatasaray‘ı Taksim Meydanı‘na bağlayan Ġstiklal caddesi ve çevresi için kullanılır.

Bizans döneminde yerleĢim alanı olmayan bu kesime; karĢı yaka öte anlamına gelen Pera‘dan kaynaklanan Peran Bağları deniliyordu. Geçen yüzyılda, özellikle yabancılar, Beyoğlu yerine Pera adını kullanmıĢlardır. Türkler ise Pera‘yı Beyoğlu Ģeklinde adlandırıp daha geniĢ bir alanı kastetmiĢlerdir. Pera adı, 1925‘de resmi yazıĢmalardan çıkarıldıktan sonra gittikçe unutulur hale gelmiĢ, Buna karĢılık Beyoğlu adı güç kazanıp bölge anlamında da yaygınlaĢmıĢtır.

Kılık, kıyafet ve yaĢam tarzı ve binalar açısından bütün halinde Türkiye ölçeğinden farklı bir yaĢam ve görüntünün asıl yoğunluk kazandığı yer, kuĢkusuz, Beyoğlu olmuĢtur. 1860-1864 arasında AĢıklar ve AyazpaĢa mezarlıkları kaldırılmıĢ, Galata surları yıktırılmıĢ, yeni caddeler ve sokaklar açtırılmıĢ; yangınların önlenebilmesi için ahĢap bina yapımı yasaklanmıĢtır. 1873‘de Galatasaray‘ı Beyoğlu‘na bağlayan Tünel açılıp hizmete girmiĢtir. 1913‘te ise Beyoğlu-ġiĢli arasında elektrikli tramvaylar hizmete girmiĢtir. Osmanlı‘dan Cumhuriyet‘e geçildiğinde de Beyoğlu‘nun yerleĢme alanı TeĢvikiye ve Maçka‘dan BeĢiktaĢ‘a, ġiĢli ötelerine, Haliç ve Boğaziçi yamaçlarına uzandı. Bu geliĢme sırasında konutlar

58 yavaĢ yavaĢ iĢ yerlerine dönüĢtü. Önceleri adı Cadde-i Kebir iken Cumhuriyetten sonra Ġstiklal Caddesi denilen ana yol boyunca mağazalar, bankalar, kahvehaneler, tiyatrolar, sinemalar, pastaneler ve eğlence yerleri açıldı. Bu geliĢme Halaskargazi Caddesi boyunca ġiĢli‘ye doğru sürdü.

Ġstanbul‘daki hızlı kentleĢme gözönünde tutularak cumhuriyet döneminde birkaç kez kent planlaması yapıldı. Bu planlara göre Haliç çevresi ile Boğaziçi sanayi olarak ayrılınca 1940 sonlarından baĢlayarak bu alanlar fabrika ve iĢyerleri ile doldu.

Bugün Beyoğlu ilçesinin sınırları içerisinde çok sayıda önemli kurum ve mekan bulunmaktadır. Bunların arasında; Fındıklı‘daki Mimar Sinan Üniversitesi, Taksim Meydanı‘ndaki Atatürk Kültür Merkezi, KasımpaĢa‘daki Kuzey Deniz Saha Komutanlığı, Sütlüce‘deki Tophane-i Amire (Koç Sanayii Müzesi), Aynalıkavak Kasrı, Ġstiklal Caddesi‘ndeki Ġstanbul Sanayi Odası, Yapı Kredi Kültür ve Yayıncılık, Çiçek Pasajı, Balık Pazarı, Aksanat, çok sayıda sinema, Muammer Karaca Tiyatrosu, Tünel ve Tramvay ulaĢımı, Galata‘daki Galata Kulesi de bulunmaktadır. Günümüzde de büyük otellerin, tiyatroların, sinemaların, okulların, konsoloslukların, yabancı kültür merkezlerinin, sanat galerilerinin bulunduğu Beyoğlu, Ġstanbul‘un gözbebeğidir. (http://www.beyoglu.bel.tr/beyoglu/beyoglu_rehberi.aspx?SectionId=72)

4.1.2. AraĢtırmanın Örneklemi Örneklem grubu, 19 ġubat 2011 akĢamı Beyoğlu‘nun önemli eğlence mekanlarından biri olan Ġstanbulive‘da düzenlenen Rashit konseri sırasında, Rashit grubunun hayranları arasından seçilen on kiĢidir. ―Punk‖ nitelemesini kabul etmeyen kiĢiler, örneklem grubuna dahil edilmemiĢtir. Bu kiĢilerle, yine bir baĢka cafe-bar olan Beyoğlu Sinerji‘de görüĢmeler yapılmıĢtır. GörüĢme yapılan kiĢilerin yaĢları 19 ila 25 arasında değiĢmektedir. Dört kadın ve altı erkekle görüĢme yapılmıĢtır. GörüĢmeciler, Mecidiyeköy, Avcılar, Sirkeci, Bakırköy, Fatih, Tophane, Ümraniye, Küçükçekmece, Kuzguncuk ve Beyoğlu bölgelerinde ikamet etmektedir. Örneklem grubunun tamamı öğrencilerden oluĢmaktadır. Ġçlerinde bir yüksek lisans öğrencisi ve bir de üniversiteye hazırlanan öğrenci vardır.

59 Tablo 4.1.

Eğitim Sosyo- Doğum Doğum KardeĢ Cinsiyet Durum Ekonomik Semt Tarihi Yeri Sayısı u Durum

Üniversite A.E. 1991 Ġstanbul Erkek - Orta-üst Mecidiyeköy Öğrencisi

Üniversite T.G. 1990 Ankara Kadın 1 Orta Avcılar Öğrencisi

Üniversite M.A. 1991 Ġstanbul Erkek 1 Orta-üst Sirkeci Öğrencisi

Üniversite ġ.G. 1986 Ġstanbul Kadın Mezunu 1 Orta Bakırköy (Bankacı)

Lise E.T. 1992 Konya Erkek 1 Orta Fatih Mezunu

Üniversite M.B. 1992 Ankara Kadın 2 Orta Tophane Öğrencisi

Üniversite H.G. 1989 Ġstanbul Erkek - Orta-üst Ümraniye Öğrencisi

Üniversite K.T. 1987 Ġstanbul Erkek Mezunu 4 Orta Küçükçekmece (Mühendis)

Üniversite S.M. 1989 Ġstanbul Erkek 1 Orta-üst Kuzguncuk Öğrencisi

Üniversite Z.I 1989 Antalya Kadın 1 Orta Beyoğlu Öğrencisi

4.2. AraĢtırma Modeli

Bu araĢtırmanın modeli belirlenirken ciddi güçlüklerle karĢılaĢılmıĢtır. Öncelikle örneklem grubuyla, ortalama elli sorudan oluĢan bir görüĢme formu çerçevesinde görüĢme yapılmıĢ, daha sonra elde edilen verilerin tam olarak yorumlanabilmesi açısından, görüĢmecilerin cevapları birer yaĢam öyküsü haline getirilmiĢtir. Bu yöntemle, genel bütünlük bozulmaksızın veriler Kategorik Ġçerik

60 Perspektifi yöntemiyle yorumlanmıĢtır. Amia Lieblich, Rivka Tuval-Mashiach ve Tamar Zilber‘in kaleme aldıkları ―Narrative Research: Reading, Analysis and Interpretation‖ adlı eserlerinden faydalanılarak geliĢtirilen ve daha önce de Cevdet Yılmaz‘ın kullandığı8 bir araĢtırma modeli olan Kategorik Ġçerik Perspektifi‘nde, hayat hikayelerinden edinilen veriler çeĢitli kategorilere ayrılarak yorumlanmıĢtır.

4.2.1. Kategorik Ġçerik Perspektifi Bu çözümleme tekniği, içerik analizi (Content Analysis) tekniğine en yakın olan tekniktir. Bu teknikte, çalıĢılan alandaki ana baĢlıklar belirlendikten sonra metin bu kategorilere ayrıĢtırılır, sınıflandırılır ve gruplanır. Bunun için önce alt metinler oluĢturulur. Bunlar; her bir kiĢinin anlatımları bağımsız olarak ayrı metinler veya konuĢmaların bazı parçaları olabilir. Bu aĢamada, bazen hipotezlerin varlığı veya araĢtırmacının çalıĢmayla özel olarak ilintili olduğunu düĢündüğü bir Ģey, alt metinleri oluĢturmada baskın olabilir. AraĢtırmacı, konuyla doğrudan ilgili ve kendisine bilgi vereceğini düĢündüğü bir ―yönlendirici görüĢme‖ de yapabilir.tüm bu metinler, içeriğin analizi için eldeki ana metinler olarak düĢünülür.

Ġkinci aĢamada içerik kategorilerinin tanımı yapılır. Birimlerin büyüklükleri farklı da olsa cümle, cümleler öbeği veya kelimeler vb sınıflandırılarak birer kategori olarak dönüĢtürülmeye hazırlanır. Kategoriler, öncelikle bir teoriden çıkarsanır ve araĢtırmacının odaklandığı konuyla ilgili olarak seçilir ve/veya yaratılır.

Bir diğer kategori oluĢturma yolu da metinlerin, uygun kategoriler metnin içerisinden belirene kadar tekrar tekrar okunmasındır. Bu kategoriler, kendilerine bazı alt kategoriler oluĢturabilirler. Ta ki metnin derinliğine ve zenginliğine yeterince yansıtabilecek ancak materyalin sıralanmasında da yardımcı olacak kadar çok ve ayrıca kullanım kolaylığı sağlayacak kadar ancak metnin zengin karmaĢıklığını da sadeleĢtirmek adına basitleĢtirmeyecek kadar az sayıda kategoriye eriĢinceye dek. Üçüncü aĢama, eldeki metni kategorilere göre sıralamaktır. Dördüncü aĢama da

8 YILMAZ, C., Risk Kapıyı Kırınca: Kentlerde Yoksulluk, DayanıĢma, Güven ve Güvenlik, Libra Kitapçılık ve Yayıncılık, Ġstanbul, 2010.

61 sonuçların dökümü, karĢılaĢtırmalar ve yorumlamadır. (Lieblich, Tuval-Mashiach, Zilber, 1998:112-115; Aktaran, Yılmaz, 2010:114-115)

Çizelge 4.1.

KATEGORĠK ĠÇERĠK PERSPEKTĠFĠ

Empatik Okuma

Her GörüĢmenin Bütüncül Bir Ġzlenimi

(Yaşam öyküsüne genel bir bakış)

Ġçerik Kategorileri

(Sosyo-ekonomik Geri Plan, Punkla Tanışma, Punkı Öğrenme, Punkı Benimseme, Grup Olma, Punkın Yorum ve Anlamı, Bir Punkın Gözüyle Türkiye)

Ġçerikte Özel Olarak Odaklanılan Kategori

Ġçerik Kategorileri YapılmıĢ Metinlerin Sıralanması, BirleĢtirilmesi

Sonuçların Değerlendirilmesi

62

4.2.2. Ġçerik Kategorileri Sosyo – Ekonomik Geri Plan

a. Doğum Tarihi ve Yeri

b. Eğitim Durumu

c. Meslek

d. KardeĢ Sayısı

e. Ekonomik Durum

f. Ebeveynlerin Eğitim Durumu ve Meslekleri

g. Aile Yapısı ve Aile Kurumu Algısı

h. Ġnanç

i. Yazılı Basın - Materyal Takibi

Punk Müzikle TanıĢma

a. Punk Müzikle TanıĢma YaĢı

b. Punk Müzik Dinlemeye BaĢlama Nedeni

Punk Müziği Öğrenme

a. Punk Müzikle TanıĢma Kanalı

b. Ġnternet AlıĢkanlıkları

Punkı Uygulama (Punkı Benimseme)

a. En Çok Dinlenen Punk Müzik Grupları

b. Alkol – UyuĢturucu Tüketimi

c. Punk Modası (Ġmaj ve Markalar)

63 d. Müzikle UğraĢma

Grup Olma

a. ArkadaĢlık ĠliĢkileri

b. Farklı Olma Söylemi

c. En Çok Gidilen Mekanlar

d. Diğer Punklarla ĠletiĢim

e. Ġstanbul‘da Punkların Yoğunluğu

f. Rock Barlar ve Punk Müzik

Punkın Yorum ve Anlamı – Türkiye’de Punk

a. Punkın Anlamı

b. Punkın ĠĢlevi

c. Punk Müziğin Dinleyici Profili

d. Türkiye‘deki Yaygın Müzik Kültürü

e. Punk Müziğin Türkiye‘deki Piyasa Değeri

f. Türkiye‘deki ve Dünyadaki Punk

g. Punkın Altkültür Olma Sorunsalı

Bir Punkın Gözüyle Türkiye

a. Türkiye‘nin Sosyo – Ekonomik ve Sosyo – Politik Durumu Hakkında DüĢünceler

b. Medya Algısı

64 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

ARAġTIRMA BULGULARI VE DEĞERLENDĠRME

5.1. AraĢtırma Bulguları:

5.1.1. A.E. (Erkek) GörüĢmenin Analizi GörüĢmenin Bütüncül Bir Ġzlenimi

A.E. görüĢme yeri olarak önceki gece konserde belirlenen, Beyoğlu Sinerji Bar‘a gecikmesiz geldi. Saçları oldukça uzundu, onları topuz yapmıĢtı. Üzerinde bordo bir trençkot, baĢında çok renkli, kukuleta tarzı bir bere, kırmızı bir atkı, ayaklarında da taba rengi Converse‘ler vardı. Yani oldukça renkli bir dıĢ görünüĢü vardı. Oldukça uzun boylu ve iri yapılıydı. Kulaklarının her ikisinde de üçer tane delik, kaĢında ve dilinde piercing ve pek çok dövmesi vardı. Cana yakın ve rahat tavırları sayesinde görüĢme formunda cevapsız bir soru kalmadı. Genel olarak mutlu, hayatla ve kendiyle barıĢık bir insandı.

Ġçerikte Özel Olarak Odaklanılan Kategori

A.E. nin görüĢme metni incelendiğinde, içerik kategorilerinden, en çok Punkın Yorum ve Anlamı kategorisinin üstünde durduğu görülmekte. A.E. kendi değimiyle ―punk‖ olan ve bu yüzden farklı olan, bu farklılıkla da gurur duyan bir genç. Punkı kiĢisel geliĢiminde ciddi bir veri olarak kullanan A.E. ebeveynlerine ya da ülkenin çeĢitli sosyal ve ekonomik problemlerine iliĢkin duyduğu öfkeyi ve eleĢtirel tutumu, punk müzik aracılığıyla dıĢarıya yansıtıyor. Dolayısıyla punk onun için yalnızca dinlemekten çok hoĢlandığı bir müzik değil, bir duruĢ ve bir hayat tarzı. Tam buradan yola çıkarak, A.E. Türkiye‘deki yaygın müziğe, mevcut bazı alt kültür müziklerine ciddi eleĢtirilerde bulunuyor. Ona göre toplumumuz bir müziği, onun felsefesini, alt yapısını; kısacası o müziğin söylediği Ģeyi araĢtırmak yerine yalnızca kulağa hoĢ geldiği için; ya da öykünme beslenerek dinliyor. Bu da A.E.‘ye göre müziğin çabuk tüketilmesine ya da tüketilmeye çok müsait olan popüler müziklerin revaçta olmasına yol açıyor. Bu noktada artık bir lüks olmaktan çıkıp, elzem bir

65 unsur haline gelen internetin, müzikal tüketim konusunda büyük bir belirleyiciliği olduğunu savunuyor.

Ġçerik Kategorileri YapılmıĢ Metinlerin Sıralanması, BirleĢtirilmesi

―1991 yılında Ġstanbul‘da doğdum. Annem reklamcı, babam öğretim görevlisi. BoĢandılar. Ben bir devlet üniversitesinde okuyorum. Tek çocuğum. Maddi durumumuzla ilgili bir sıkıntı Ģimdiye dek olmadı; yani maddi durumumuz iyi. Ben ailemle yaĢamıyorum. ArkadaĢlarımla Mecidiyeköy‘de oturuyoruz. Çünkü dünyadaki en gereksiz kurum bence aile. Dedim ya, sürekli yeni bir sorun, yeni bir karmaĢa. Mesela boĢandıklarından beri benimkilerle aram iyi değil, öncesinde de değildi zaten. Her ikisini de görmeden büyüdüm diyebilirim. Bakıcılar, anneanne, babaanne filan. Üniversiteye baĢlar baĢlamaz da bizim elemanlarla ev tuttuk. Çok rahatım Ģimdi. Yani seviyorum tabi ikisini de ama ikisi de çocuk sahibi olacak insanlar değil. BoĢanana kadar canımdan bezdirdiler neredeyse, Ģimdi de her fırsatta birbirlerine giriyorlar, ben çok sıkıldım bundan artık. O yüzden ikisini de boĢadım. ArkadaĢlar ise, çoğu zaman aileden yakın olduğun, seni yargılamayan ve rahat bırakan; ya da sana saçma sapan sorunlar çıkartıp hayatını zorlaĢtırmayan ailen. ArkadaĢlık iliĢkilerim genelde yüz yüzedir. Yakın arkadaĢlarımla haftanın her günü beraberim zaten. Ġnternetten görüĢtüklerim de var ama genelde yüz yüze. Ġnterneti çok sık kullanıyorum. En çok kullandığım üç site: google, msn, facebook. Ben punk‘la ilgili görsel figürlerden faydalanıyorum. Rozetleri filan seviyorum. Renkli Converse‘leri seviyorum. Bir ara mohawk yapmıĢtım kafayı ama iki gün filan gezdim öyle. Piercing‘im var kaĢımda ve dilimde. Dövmelerim var. Öyle iĢte. Markalarla aram ne iyi ne de kötü. Ayakkabılarım Converse, Adidas filan olur. Onun dıĢında takıntılı olduğum marka yok. Mavi‘den de giyinirim, Ġstiklal‘deki Terkos‘tan da; sorun yok yani. Giyim tarzımla ilgili tepkiler alıyorum. En çok da ailemden. Mesela babamın profesörlük yemeği vardı. Bana penguen gibi takım elbiseler giydirdiler. Ben takımın içine saçma sapan bir kravat bağladım. Ayağıma da kırmızı yırtık pırtık Converse giydim. Bunlar kayıĢı kopardılar beni öyle görünce. Babam tokatlıyordu neredeyse. Ben de gitmedim yemeğe filan. Sokakta da laf yiyorum bazen. Saçlarım uzun, dövmelerim filan var ya. Bazen kadınlar çocuklarına

66 gösteriyor bak bak diye. Çok eğleniyorum o zaman. UyuĢturucu kullanmam. Ha ara sıra ot sararız. Sigara ve alkol kullanıyorum. Gazete okurum. Okuduğum gazeteler Cumhuriyet ve Radikal. Çok kitap okurum. En son Kierkegaard‘ın Ġroni Kavramı‘nı okudum. ġimdi Kaygı Kavramı‘na baĢlayacağım. Bir ara uğraĢıp iki sayı filan fanzin çıkardık. ġimdi uğraĢmıyorum artık. Dersler filan çok ağır zaten. Elime geçtikçe ya da internetten takip ediyorum. En çok, Ġstanbulive ve Balans‘a gidiyorum. Tanrı, din gibi müesseselerle aram iyi değil. Saçmalık bunlar. Toplumu intizama sokmaya çalıĢmanın bir yolu. Ġnsan en çok bilmediğinden korkar ya. UyuĢturmuĢlar bizi de böyle. Ben inanmıyorum Ģahsen.

Ben punk dinlemeye ilk 15‘imde filan baĢladım. Önceleri rock, metal filan dinliyordum. Zaten bu müziği bir rock-metal geçmiĢiniz olmadan öyle hemen dinleyemezsiniz. Kulağınız biraz metalin sert gitarlarına alıĢacak ki punk‘ın gürültüsü size batmasın. Ben hatırlıyorum ilk Greenday‘i duymuĢtum. MTV‘de ya da Dream TV‘de klibini görmüĢtüm galiba. Hangi Ģarkısı olduğunu hatırlamıyorum ama sert bir Ģarkıydı ve çok eğlenceliydi. Sonra o grubu araĢtırırken punkla tanıĢtım iĢte. Ve aslında Greenday‘in yaptığı müziğin punk sayılamayacak kadar yumuĢak olduğunu fark ettim. Sonra Clash ve Sex Pistols günlerim geldi ve iĢte budur dedim. Yani punk müzikle televizyon kanalıyla tanıĢtım. Rock dinlemeye de babamla baĢlamıĢtım. Punk‘ta beni çeken Ģey, içimdeki öfkeyi yansıtması. Ben tutup babamla annemin suratlarına karĢı küfredemiyorum. Ama bir Rashit konserine gittiğim zaman mesela, ―O yol bayır aĢağı girsin götüne dinozor taĢağı‖ diye bağırırken annemle babamı aklıma getiriyorum. Ya da o an kafamı bozan bir Ģeyi. Punk çok aykırı, rahatsız edici. Çoğunluğu rahatsız eden bir Ģey yapmak benim hoĢuma gidiyor. Bu yüzden punk diyorum ben. Ben kendimi ilk kez 17 yaĢımdayken, Rashit fanı olduktan sonra punk olarak tanımladım. En çok The Clash, Rashit, AYILAR, Dengesiz Herifler, Bad Religion,Rashit dinlerim. Eskiden aktif olarak müzikle uğraĢıyordum; bas gitar çalıyordum. Ama artık uğraĢmıyorum. Bence punk dinlemek geleneksellikten kaçıĢın bir yolu. Punk müzikal anlamda geleneksele en zıt olan Ģey. Ben punk‘ım demek diğerlerinden farklı olmak demek. Bu biraz da bir Ģeye, bir yere ait olma duygusuyla ilgili galiba. Bir gruba dahil olmak, o grupla birlikte, o grupla birlikte hareket etmek bir çeĢit kendine güven sağlıyor sanırım. Yalnız hissetmiyorsunuz. Benden baĢkaları da var, benim gibiler de var diyorsunuz,

67 rahatlıyorsunuz kısaca. Bence punk‘ın felsefesi koca bir hiç. Hiçlik. BaĢka da bir Ģey değil. ―HĠĠĠĠÇÇÇ‖ diye yavĢak yavĢak bağırmak geliyor içimden punk denildiğinde. Punk toplumda bir ihtiyaca cevap veriyor mu bilemem ama dolaylı olarak iĢe yarıyordur belki. Punk belli bir kesimin stresini azaltıyor. Öfkesini azaltıyor. Mesela kendi açımdan Rashit‘le tanıĢıp Türk punkına yöneldiğim zaman, beni daha bilinçli yaptı. Politik konulara ilgi duydum. Darbeleri filan araĢtırdım mesela. Etrafımda olur bitenlerin daha iyi farkına vardım. Tabi punkın bir de felsefik tarafı var. Punkla en çok özdeĢleĢen felsefe nihilizm, anarĢizim filan. Bunları araĢtırdım. Yani beni daha bilinçli yaptı.

Ġstanbul‘da punkların belli bir yoğunluğu var. Mesela metalciler rockçılar kadar çok değil; ama varlar. Erkek punklar, kadınlardan daha fazla. Rock barlar ve punk müzik birbiriyle uyumlu değil. Gidip sadece punk dinleyebileceğin bir mekan yok burada. Diğer punklarla Ġnternet, cep telefonu gibi Ģeylerle iletiĢim kuruyorum. Bazen mekanlarda bir araya geliyoruz. Bazen konserler düzenliyoruz.

Türkiye‘deki yaygın müzik ve gençlik alt kültürleri bence bir felaket. Apaçiler çıktı mesela Ģimdi. Anlamıyorum abi, çok ilginç bir kafa. Onlar da muhtemelen bizler için aynısını söylüyordur. Biz bir müziğin alt yapısını, soundunu, felsefesini araĢtırmadan bodoslama dalarız ona. O yüzden bence Türkiye‘deki çoğu müziksel alt kültür tırı vırı. Özentilik falan çoğu. Ne adamlar vardı benden büyük, sağlam sert müzik dinlerlerdi, imrenirdik filan, Ģimdi hepsi eller havayacı olmuĢ. Bence artık eskisi gibi bu müziği varoĢ dinliyor bu müziği aristokrat dinliyor diyemeyiz. Çünkü herkes her Ģeye çok kolay ulaĢabiliyor. Giriyorsun abi nete, Bach‘ın 150‘TLlik koleksiyonunu iki dakikada download ediyorsun. Bu iĢ eskiden böyle değildi. Punk‘ta da durum böyle. KonuĢtuğumuz ağabeylerimiz bizlere o zamanlar punk‘ı sadece canlı konserlerden ve bir iki kasetçiden temin edebildiklerini söylüyorlar. ġimdi böyle değil. Yani hemen herkes her Ģeyi dinleyebiliyor. Ama bizim tayfaya baktığım zaman öyle padiĢah taĢağından düĢmüĢ adam pek yok. Aç olan adam da yok. Ġyi kötü herkesin cebinde bir bira içecek parası oluyor. Ortak olan Ģey, herkesin bir sıkıntısı var mutlaka. Öyle ana baba kuzusu punka ben pek rastlamadım. Ġçinde öfkesi olan, bir Ģeylere tepki vermek, bir Ģeyleri eleĢtirmek isteyen adam punk dinliyor. Tabii ki, bu iĢin moda yönü de var. Yani moda için, ya da birilerine yakınlaĢmak için, karı kız tavlamak için bile punk‘çı olan var. Özellikle

68 bu günümüzde daha fazla. Ama bu felsefeyi içten gelerek yaĢayan insanlar da var. Bu hareket Ġngiltere‘nin iĢçi ailelerinin çocuklarında oluĢmuĢ bir hareket. Türkiye‘ye de darbeden sonraki zamanlarda gelmiĢ. Türkiye‘deki kökten gelen bir Ģey değil. Yani bu müzik Türk icadı değil. Ama punk ağabeylerimiz o zamanlar bu müziğe sığınmıĢlar. Tabi burada punk‘ların imajı çok önemli. Sonuçta kafayı mohawk yapıp istiklalde gezmek göt ister. Bir de bu adamlar hep rock kökenli adamlar. Rock dinleyen bir adam tutup da arabeskle ya da hip hop‘la tepkisini dile getiremez. Punk da zaten rock‘ın asi tarafı, protest tarafı. Zaten Türkiye bu Ģekilde bir koyun-çoban iliĢkisi ile yönetilmeye devam ettiği sürece ―Punk is not dead and never would be‖ yani. Ġpini koparan kaçsın abi bu ülkeden. Çok boktan bir yere sürükleniyor ülke. Bence gelecek yok. Karanlık. Benim bu ülkeden yana ümidim kalmadı. Bu halkı gördükçe nefret ediyorum her Ģeyden. Bir kere bizim hafızamız yok. Hafızası olan bir toplum bu kadar edilgen olamaz. Hiçbir anlamda umut vaat eden bir Ģey yok Türkiye‘de. Beyni olan adam saygı görmüyor, hapse tıkılıyor. Ġnsanlar her Ģeyden korkuyor. Kitap okumuyor insanlar. YaĢıtlarımın tek derdi ―bu akĢam nerde kopsak, hangi karıyı, hangi herifi götürsek‖ hani o çok övündüğümüz geleneksel Türk ailesi de bok oldu artık. Ġnsanların tek derdi tüketmek, daha çok tüketmek. Medya Türkiye‘deki ilk pislik! SatılmıĢ pezevenkler hepsi. Ġktidarın ĢakĢakçısı. BaĢtakinin götünü yalıyorlar. Ödleri kopuyor her boktan artık.

Türkiye‘de punk‘ın derinliği, piyasa değeri çok değil ama var tabii. Bir Rashit var iĢte bu kadar çok albüm yapan. Ha baĢka punk gruplar da var müzik yapan ama albümleri olan ve en çok konser düzenleyen Rashit. Ki Rashit‘in de sağlam paralar kaldırmadığını düĢünüyorum. Oğuz‘un ayakkabısının önü patlaktı be son konserde. Ġmaj filan değil yani, adam gayet yurdum insanı gibi giyiniyor artık, ama bir baktım abi, adamın ayakkabısı patlak. Türkiye‘de bir punk alt kültüründen söz etmek mümkün. Rockçılar metalciler kadar yaygın değil ama biz varız. Ġnternet sitemiz de var mesela. Punk‘ın öyle derya deniz derinliği yok. Ama bir derinliği elbette var. Elbette birileri ekmek yiyor bu iĢten. Dinleyicileri de var kendilerine göre ama elbette bir Teoman kadar fanı yoktur hiçbir punk grubunun. Türkiye‘de punk bir özenme bence. Türkiye‘deki punk yabancı kökenli sonuçta. Türkiye‘de oluĢan bir tür değil bu. Ama ilk Türk punklar bu iĢi araĢtırmıĢlar ve harbiden punkın o felsefesine göre yaĢamıĢlar. ġu anda da var bunu yapanlar ama azınlık tabi. ġimdi bi ―emo‖

69 olayı var ya sıçtığımın herifleri saçı baĢı saçma sapan yapıp punkla alakası olmayan müzikler dinleyip bir de kendilerine ‖biz de punkız‖ diyorlar ya uyuz oluyorum. Öyle punk olunmuyor abi. Punk olan insanın duygusal durumlarla pek iĢi olmaz zaten ne emosu? Dediğim gibi bu iĢ Türkiye‘ye sonradan gelmiĢ bir Ģey. En büyük fark bu aĢamada baĢlıyor zaten. Bir de hiçbir zaman Türkiye‘de Avrupa‘daki gibi rahat bir punk hayatı yaĢayamazsınız. Ne imajınızla ne hayat tarzınızla. Olmaz yani. Öldürürler, döverler kodese bile tıkarlar burada adamı. Bizim beyinlerimiz hala örümcek. Saçını at kuyruğu yapan adama ibne diyor puĢtlar. Türkiye‘de punk stilinin tam oturmayıĢının sebebi Türkiye‘nin tutucu bir toplum olması. Burada öyle tam bir punk gibi giyinemezsiniz. Dedim ya neler yaparlar adama. Türkiye‘de punk‘ı imge ve müzik olarak rock ve metalden ayırt etmek mümkün. Metalciler rockçılar genelde siyah filan giyinir. Punklar daha manyak giyinirler. Yırtık pırtık Ģeyleri ve rengarenk Converse‘ler filan. Bol renkli olacak bir de. Ha kızlar saçlarını boyatıyorlar Ģimdi rengarenk. Tabi bunların hepsi punk olacak diye bir Ģey yok ama bu tiplerin çoğu punk‘tır.‖

Değerlendirme

Tablo 5.1

Cümle Kategori Yorum/Açıklama

Ekonomik anlamda ―Ekonomik durumumuz herhangi bir problemle iyi, yani bir sıkıntı olmadı karĢılaĢmama, orta-üst hiç Ģimdiye dek.‖ sayılabilecek ekonomik SOSYO-EKONOMĠK seviye.

―Dünyadaki en gereksiz GERĠ PLAN ÇalıĢan bir anne babanın kurum bence aile. Dedim çocuğu olarak aile ya, sürekli yeni bir sorun, kurumuna mesafeli duruĢ; yeni bir karmaĢa. Mesela anne- baba arasındaki boĢandıklarından beri uyumsuzluk ve benimkilerle aram iyi geçimsizliğin çocuğa

70 değil, öncesinde de değildi yansıması sonucu, aile zaten. Her ikisini de kurumundan soğuma. görmeden büyüdüm Ardından ebeveynlerinden diyebilirim. Bakıcılar, bağımsız bir hayat kurma. anneanne, babaanne filan. Üniversiteye baĢlar baĢlamaz da bizim elemanlarla ev tuttuk. Çok rahatım Ģimdi. Yani seviyorum tabi ikisini de ama ikisi de çocuk sahibi olacak insanlar değil. BoĢanana kadar canımdan bezdirdiler neredeyse, Ģimdi de her fırsatta birbirlerine giriyorlar, ben çok sıkıldım bundan artık. O yüzden ikisini de boĢadım.‖

―Tanrı, din gibi kurumlar saçmalık. Toplumu intizama sokmaya Tanrı ve din inancının çalıĢmanın bir yolu. Ġnsan reddedilerek insan aklının en çok bilmediğinden kutsanması. korkar ya. UyuĢturmuĢlar bizi de böyle. Ben inanmıyorum Ģahsen.‖

―Gazete olarak Sol görüĢe daha yakın bir Cumhuriyet ya da Radikal mesafede duran basın okurum. Kitap çok materyallerinin takibi ve okurum. En son felsefeye ilgi duyulması.

71 Kierkegaard‘ın Ġroni Kavramı‘nı okudum. ġimdi Kaygı Kavramı‘na baĢlayacağım.‖

Ergenlik dönemiyle ―Ben punk dinlemeye ilk birlikte punk müziğin 15‘imde filan baĢladım.‖ keĢfedilmesi.

―Punkta beni çeken Ģey, içimdeki öfkeyi yansıtması. Ben tutup babamla annemin suratlarına karĢı küfredemiyorum. Ama bir Rashit konserine gittiğim Punk müziği deĢarj olma zaman mesela, ‗o yol bayır PUNK’LA TANIġMA aracı olarak görme. Bu aĢağı girsin götüne doğrultuda, ana akıma dinozor taĢağı‘ diye aykırı olma, farklı olma bağırırken annemle metaforunun altının babamı aklıma çizilmesi. getiriyorum. Ya da o an kafamı bozan bir Ģeyi. Punk çok aykırı, rahatsız edici. Çoğunluğu rahatsız eden bir Ģey yapmak benim hoĢuma gidiyor.‖

―Hatırlıyorum ilk Punk müzikle tanıĢma Greenday‘i duymuĢtum. kaynağının teknolojik Mtv‘de ya da Dream PUNK’I ÖĞRENME aygıtlar olması. Punk Tv‘de klibi dönüyordu müziği ilk defa galiba. Hangi Ģarkısı televizyonda duyma; daha olduğunu hatırlamıyorum sonra internet aracılığıyla

72 ama sert bir Ģarkıydı ve öğrenme. çok eğlenceliydi. Sonra o grubu internetten araĢtırırken punkla tanıĢtım iĢte.‖

Teknolojik imkanlardan ―Ġnternet kullanımım ileri faydalanma ve günümüzde seviyede. En çok en popüler olan arama kullandığım üç site motoru, sohbet ve google, msn, facebook.‖ arkadaĢlık sitesinin kullanımı.

―Markalarla aram ne iyi ne Punk imajı ve punk gibi de kötü. Ayakkabılarım görünmeye iliĢkin olarak, Converse, Adidas filan rozetlerden, mohawk saç olur. Onun dıĢında kesiminden, piercing ve takıntılı olduğum marka dövmelerden ve renkli yok. Rozetleri ve renkli Converse ayakkabılardan Converse‘leri seviyorum. söz etme. Giyimde Bir ara mohawk markayı önemsememenin yapmıĢtım kafayı ama iki yanı sıra, ayakkabıda en gün filan gezdim öyle. PUNK’I UYGULAMA popüler iki ayakkabı Piercing‘im var kaĢımda (PUNK’I BENĠMSEME) markasını benimseme. ve dilimde. Dövmelerim Punkların dıĢ var. Punklar manyak görünüĢlerinin dikkat manyak giyinirler. Yırtık çekici olması gerektiğine pırtık Ģeyleri ve rengarenk vurgu yapma. Converse‘ler filan. Bol Türkiye‘deki geleneksel renkli olacak bir de. Ha yapı ve muhafazakarlığı, kızlar saçlarını punk imajı ve punk hayat boyatıyorlar Ģimdi tarzının geliĢip rengarenk. Tabi bunların yerleĢmesinin önündeki en

73 hepsi punk olacak diye bir büyük engel olarak görme Ģey yok ama bu tiplerin ve bundan yakınma. Özel çoğu punktır. Tabi burada günlere ve özel davetlere punkların imajı çok dahi punk imajına ait bir önemli. Sonuçta kafayı parçayı üzerinde mohawk yapıp istiklalde bulundurarak katılıp, punk gezmek göt ister. Hiçbir olduğunu en baĢta ailesine; zaman Türkiye‘de daha sonra topluma Avrupa‘daki gibi rahat bir kanıtlama. punk hayatı yaĢayamazsınız. Ne imajınızla ne hayat tarzınızla. Olmaz yani. Öldürürler, döverler kodese bile tıkarlar burada adamı. Bizim beyinlerimiz hala örümcek. Saçını at kuyruğu yapan adama ibne diyor puĢtlar. En çok ailemden tepki alıyorum giyim tarzımla ilgili. Mesela babamın profesörlük yemeği vardı. Bana penguen gibi takım elbiseler giydirdiler. Ben takımın içine saçma sapan bir kravat bağladım. Ayağıma da kırmızı yırtık pırtık Converse giydim. Bunlar kayıĢı kopardılar beni öyle görünce.‖

74 ―The Clash, Rashit, AYILAR, Dengesiz Dünyada ve Türkiye‘deki Herifler, Bad Religion en en ünlü punk müzik çok dinlediklerim. Eskiden gruplarını yakından takip aktif olarak müzikle etme. Müzisyen bir uğraĢıyordum, bas kimliğe sahip olmanın yanı çalıyordum. ġimdi sıra bunu sürdürmeme. uğraĢmıyorum.‖

Alkol ve sigaranın yanı ―UyuĢturucu kullanmam. sıra nadiren esrar da Ha ara sıra ot sararız. tüketme; ancak esrarı Sigara kullanıyorum. uyuĢturucu olarak Alkol de alırım.‖ görmeme.

Aile kurumu bir kenara itilerek arkadaĢlık ―ArkadaĢlar çoğu zaman olgusunun yüceltilmesi ve aileden yakın olduğun, aile kurumunun yerine seni yargılamayan ve rahat konulması. ArkadaĢlık bırakan; ya da sana saçma iliĢkilerinin sanal ortamda sapan sorunlar çıkartıp yaĢanmasıyla birlikte hayatını zorlaĢtırmayan genelde yüz yüze olması ailen. Yakın ve aile bireylerinden GRUP OLMA arkadaĢlarımla haftanın biriyle her gün her günü beraberim zaten. görüĢülmemesine karĢın; Ġnternetten görüĢtüklerim yakın arkadaĢlarla her gün de var ama arkadaĢlık birlikte vakit geçirilmesi iliĢkilerim genelde yüz ile arkadaĢlık kurumunun yüze.‖ yaĢamsal iliĢkiler açısından ilk sıraya konulması.

―Ġnternet, cep telefonuyla Diğer grup üyeleriyle olan

75 filan iletiĢim kuruyoruz iletiĢimin teknolojik diğer punklarla. Bazen aygıtlar kanalıyla mekanlarda bir araya sağlanması ve grup olarak geliyoruz. Bazen konserler çeĢitli etkinlikler düzenliyoruz. Punklar düzenlenmesi. Rock ve metalciler rockçılar kadar metal müzik dinleyenlerin çok değil ama varlar.‖ sayısının fazlalığına dikkat

çekilerek; punk müzik dinleyenlerin sayısının çok

fazla olmamakla birlikte var olduğunun belirtilmesi. Punk müziğe bir değer atfedilmesi.

Eğlenmek için kafe tarzındaki mekanları ―Ġstanbulive, Balans en seçmek yerine, canlı çok gittiğim yerler.Rock müzik yapılan barların barlar ve punk müzik tercih edilmesi. Rock birbiriyle uyumlu değil. barlar ve punk müziğin Gidip sadece punk uyumsuzluğuna dikkat dinleyebileceğin bir çekilerek; kendilerine ait mekan yok burada.‖ spesifik bir alanın olmayıĢına vurgu yapılması.

―Punk felsefesi koca bir Punk felsefesini ―hiçlik‖ hiç. Hiçlik. BaĢka da bir olarak nitelendirip, punkın Ģey değil.Punk belli bir PUNK’IN YORUM VE ―No Future‖ söylemine kesimin stresini azaltıyor. ANLAMI- vurgu yapmak. Punkın Öfkesini azaltıyor. Mesela TÜRKĠYE’DE PUNK faydasının insanların kendi açımdan Rashit‘le öfkesini ve stresini tanıĢıp Türk punkına azaltmak olduğunu

76 yöneldiğim zaman, beni söyleyip, kendi kiĢisel daha bilinçli yaptı.‖ geliĢiminde punkın yerini belirtmek.

―Bizim tayfaya baktığım zaman öyle padiĢah taĢağından düĢmüĢ adam pek yok. Aç olan adam da Punk müzik dinleyen yok. Ġyi kötü herkesin insanların çok zengin ya cebinde bir bira içecek da çok fakir olmadıklarına parası oluyor. Ortak olan vurgu yaparak, punk Ģey, herkesin bir sıkıntısı müzik dinlemedeki temel var mutlaka. Öyle ana nedenin, öfkeyi boĢaltmak baba kuzusu punka ben ve bir Ģeyleri eleĢtirmek pek rastlamadım. Ġçinde olduğunu söylemek. öfkesi olan, bir Ģeylere tepki vermek, bir Ģeyleri eleĢtirmek isteyen adam punk dinliyor.‖

―Türkiye‘deki yaygın Ana akım müzikleri müzik bir felaket bana beğenmemek. göre ya.‖

―Punkın piyasa değeri Rashit‘in vokalisti afaki değil tabi. Bir Rashit Oğuz‘un konserde giydiği var iĢte bu kadar çok ayakkabının patlak albüm yapan. Ki Rashit‘in olmasını örnek vererek, de sağlam paralar punk yapan insanların kaldırmadığını büyük karlar elde düĢünüyorum. Oğuz‘un etmediklerini, punk ayakkabısının önü patlaktı müziğin çok geniĢ bir

77 be son konserde. Ġmaj piyasasının olmadığını filan değil yani, adam belirtmek. gayet yurdum insanı gibi giyiniyor artık, ama bir baktım abi, adamın ayakkabısı patlak.‖

―Türkiye‘de bir punk altkültüründen söz etmek Türkiye‘de bir punk alt mümkün tabi. Rockçılar kültürü olduğunu kabul metalciler kadar yaygın edip, bunu kendilerine ait değil ama biz varız. bir internet sitesinin Ġnternet üstünde sitemiz varlığıyla meĢrulaĢtırmak. bile var ‗turkpunk‘ diye.‖

―Türkiye bu Ģekilde bir koyun-çoban iliĢkisi ile Politik problemlere dikkat yönetilmeye devam ettiği çekerek, punk müziğin sürece ‗Punk is not dead Türkiye‘nin gerçeklerine and never would be‘ yani. paralel olarak asla Ġpini koparan kaçsın abi ölmeyeceğini söylemek. bu ülkeden. Çok boktan Gelecekten umudunu bir yere sürükleniyor ülke. yitirme ve yoğun bir Bence gelecek yok. güvensizlik duygusu. BĠR PUNK’IN Karanlık.‖ GÖZÜYLE TÜRKĠYE ―Medya mı? SatılmıĢ pezevenkler hepsi. Ġktidarın ĢakĢakçısı. Medyanın objektifliği ve BaĢtakinin götünü güvenilirliğinin yitirmiĢ yalıyorlar. Ödleri kopuyor olmasına yapılan vurgu. her boktan artık. Medya Türkiye‘deki ilk pislik!‖

78 5.1.2. E.T. (Erkek) GörüĢmenin Analizi GörüĢmenin Bütüncül Bir Ġzlenimi

E.T. görüĢme yeri olarak belirlenen Beyoğlu Sinerji Bar‘a gecikmeli olarak geldi. BaĢtan aĢağı siyah giysiler içindeydi. Çantasına çok sayıda rozet takmıĢtı. Ayağında siyah deri Converse ayakkabılar vardı. E.T., görüĢme boyunca çekingen ve tedirgin bir tutum sergiledi. Kendisini çok rahat ifade edemese de, sorulara elinden geldiğince ve içtenlikle cevap vermeye gayret etti. Yoğun bir baskı altında olduğunu her fırsatta alenen; ya da dolaylı olarak belirten E.T.‘nin bu durumu, davranıĢlarından ve mimiklerinden anlaĢılabiliyordu.

Ġçerikte Özel Olarak Odaklanılan Kategori

E.T.‘nin görüĢme metni incelendiğinde, içerikte özel olarak odaklanan kategorinin, ―Punkla TanıĢma‖ kategorisi olduğu gözlemleniyor. E.T. babasını kuralcı ve baskın karakterine karĢıt olarak, kendi kiĢiliğini oluĢturabilme sıkıntıları çeken bir genç. YaĢadıkları tutucu toplumsal çevre ve ailesinin katı dini inançları E.T.‘nin üzerinde büyük baskılar oluĢturan, onu zorlayan unsurlar. Bu sebeple E.T. görüĢmenin hemen her kısmında, üniversiteyi kazanıp ailesinden uzaklaĢmak istediğini belirtip bu yolla kendini gerçekleĢtireceğini ima etti.

Ġçerik Kategorileri YapılmıĢ Metinlerin Sıralanması, BirleĢtirilmesi

―1992, Konya doğumluyum. Ben üç yaĢımdayken Ġstanbul‘ a gelmiĢiz. Lise mezunuyum, üniversiteye hazırlanıyorum. Herhangi bir iĢte çalıĢmıyorum. Annem ev hanımı, babam taksi Ģoförü. Annem ortaokul babam lise mezunu. Birlikteler. Bir ablam var, evli. Kız arkadaĢım yok. Ailemin ekonomik durumu orta. Ailemle yaĢıyorum. Fatih‘te oturuyoruz. Ailemle iliĢkilerim gergin; babamla çok sürtüĢürüz. Çok eski kafalı ve tutucudur. Ġleride baba olursam eğer, kendi babam gibi olmam. KonuĢurum çocuğumla, ihtiyaçlarını anlamaya çalıĢırım. Benim babam iyidir hoĢtur sağ olsun ama odundur biraz. Ona göre iyi baba olmak, çocuklarını ele güne muhtaç etmeden okutmak demek. ĠĢin ruhsal boyutu çok umurunda olmaz yani. ArkadaĢlık benim için önemlidir. Pek cana yakın değilim. Bir iki tane yakın arkadaĢım var.

79 Gerisi çok önemli değil zaten. ArkadaĢlık iliĢkilerim genelde yüz yüze. Ġnterneti çok sık kullanıyorum. En çok kullandığım siteler, google, msn, facebook. Punkla ilgili görsel figür olarak, sırt çantama rozet, çengelli iğne filan takarım o kadar. Çok markacı takılacak bir ekonomik durumumuz yok. Sevdiğim ve ucuz olan Ģeyleri alırım. Ayakkabı olarak Converse‘i seviyorum. Ben giyim tarzımla ilgili fazla tepki almadım çünkü öyle çok sıra dıĢı giyinemem. Babam ağzıma sıçar. Babam çantamdaki çengelli iğnelere takmıĢtı bir ara. ―Yorgancı mı olacan?‖ diyordu filan. Alkol kullanıyorum. Sigara ara sıra içiyorum. UyuĢturucu kullanmadım ama merak ediyorum. Gazete olarak babamlar Zaman, Yeni ġafak filan okurlar ben Haber Türk bir de Radikal seviyorum. Çok sıkı bir kitap okuyucusu değilim. En son Orhan Veli‘nin Ģiirlerini okudum. Fanzinlere zaman ayıramıyorum. Ara sıra e-zin okuyorum. Ben pek dıĢarı çıkmam, arada konserlere giderim. Kemancı, Ġstanbulive, Peyote filan iĢte gittiğim yerler. Benim ailem baya dindar. O yüzden ben de mecburen cumadır, bayramdır filan namaz kılıyorum. Ramazanda oruç tutuyorum. Ama içimden geliyor mu, hayır. Aile baskısıyla. Bir kazanıp gitsem üniversiteyi, o zaman istediğim gibi yaĢayabileceğim.

Punk dinlemeye baĢlayalı üç yıl filan oluyor. 16‘ydım galiba. Rock metal filan dinliyordum. Sonra internette takılırken punkları gördüm. Tipleri dikkatimi çekti. Sonra önemli punk gruplarını öğrenip onları dinledim. Ġlk dinlediğim grup Sex Pistols, Ġlk dinlediğim Ģarkı My Way‘di. Punk müzikle tanıĢmam internet yoluyla oldu. Dinledikten sonra çok sevdim. Sanki benim içimde kalan, benim söyleyemediğim Ģeyleri söylüyor bu müzik. Ben kendimi pek ifade edemem. Ġsteklerimi, kızgınlığımı, sevgimi mutluluğumu filan ifade edemem. Bu yüzden punk bana iyi geldi. Benim yerime onlar konuĢuyor. Kendimi ilk kez punk dinlediğim an punk olarak tanımladım. En çok Sex Pistols ve Rashit dinliyorum. Gitar çalmak istemiĢtim. Babam karĢı çıktı. UğraĢmıyorum müzikle. Punk geleneksellikten bir kaçıĢ, gelenekselliğe bir tepki bence. Ben punkım demek diğerlerinden farklı olmak demek. Diğerlerine benzememek güzel bir Ģey. Bir gruba dahil olmak güzel. Yalnızlık hissetmiyorsun, eğleniyorsun. Seni anlayabilen insanlar oluyor. Güzel oluyor yani. Bence punkın felsefesi, eğlendirirken öğretme, düĢündürme ve bir Ģeyleri bize sunulduğu gibi kabul etmeme. Punk denilince aklıma

80 ilk gelen Ģey, ―No future‖. Küfretme, ne olacak diye korkmadan eleĢtirebilme olanağı veriyor punk. Dolayısıyla rahatlatıyor.

Ben pek dıĢarı çıkmıyorum ama internetten, bizim siteden takip ediyorum. Gördüğüme göre baya punk var Ġstanbul‘da ve erkek punklar daha fazla. Rock barlar ve punk müzik birbiriyle uyumlu değil.. Genelde rock, hard rock ve rock‘n roll çalar barlar. Sadece metal çalan barlar var ama sadece punk çalan bir yer yok bildiğim kadarıyla. Diğer punklarla internet üstünden, bazen de konserlerde iletiĢim kuruyoruz.

Türkiye‘deki hemen herkes pop dinliyor. Geri kalanlar rock dinliyor. Punktır, raptir herkes dinlemiyor ama dinleyenler de var. Punk dinleyenler genelde orta sınıf. Çünkü orta sınıfın sıkıntısı çok. Punkın bir moda olduğunu düĢünmüyorum. Çünkü moda olabilecek bir Ģey değil. Rahatsız eden bir Ģey punk. Punka özenti duyularak baĢlanıyor. Ben de öyle baĢladım. Ama sonradan ya severek devam ediyorsun, ya da bir daha hiç dinlemiyorsun. Ġkisinin ortası yok. Punk Türkiye‘de de dünyada da her Ģeyi eleĢtiriyor. Özellikle de siyaseti. EleĢtirmeyen bir punk düĢünülemez zaten. Ülkenin geleceği hakkında hiçbir Ģey düĢünmüyorum. Nefret ediyorum bu kafalardan. Önce üniversiteyi kazanıp Ģehir değiĢtireceğim, sonra da gideceğim Türkiye‘den. Ben nefret ediyorum bu hükümetten. Ama yaĢadığım yer, ailem hep onların taraftarı. Adamlar oyları gitmesin diye sadece bizim apartmanda 5 evi besliyorlar. Kamyonla erzak geliyor ayda bir. Ġyice soğudum bunları gördükçe. Medya sadece baĢtakilere hizmet ediyor. Bunun yanında da, iki cinayet bir tecavüz haberi yapıp medya oluyorlar iĢte.

Ortamdan ve internetten takip ettiğim kadarıyla Türkiye‘de punkla uğraĢan çok insan var. Ama rockçılar kadar yaygın değiller ve piyasada onlar kadar tutulmuyorlar tabi. Türkiye‘de bir punk alt kültüründen söz etmek mümkün. Türkiye‘deki ve dünyadaki punk arasındaki en büyük fark dıĢ görünüĢler. Ben bir punkım mesela. Ama süt çocuğu gibi görünüyorum. Öyle olmak zorundayım çünkü eve almazlar beni. Genelde de herkes böyle. Önce aile karıĢıyor her Ģeye. Kimse topluma suç atmasın. Aile çocuğunu kabullendiğinde toplumun bir Ģey demeye hakkı olmuyor. Bunun sebebi de ailelerin geri kafalılığı. Türkiye‘de punk‘ı rock ve metalden her zaman ayırt edemeyebilirsiniz dıĢ görünüĢ olarak. Ama punklar piç

81 olurlar biraz. Küfrederler, bağırır çağırırlar, belli ederler kendilerini. Babam olmasa ben de öyle olurdum. Müzikten ayırt etmek zaten kolay. Punk her yerde anlaĢılır Ģarkı sözleriyle.‖

Değerlendirme

Tablo 5.2

Cümle Kategori Yorum/Açıklama

―Ekonomik durumumuz Sosyo- ekonomik olarak orta.‖ ―orta-sınıf‖ a atıfta bulunma.

Genel anlamda ailevi ―Ailemle iliĢkilerim iyidir iliĢkilerin iyi olarak genelde. Babamla nitelendirilmesinin sürtüĢürüz arada. Eski yanında, geneli bozan kafadır biraz.‖ unsurun baba figürü olması.

―Benim ailem baya SOSYO-EKONOMĠK dindar. O yüzden ben de GERĠ PLAN mecburen cumadır, Tanrı ve din inancına dair bayramdır filan namaz ritüellerin, aile baskısı kılıyorum. Ramazanda sebebiyle ―istenmeden‖ oruç tutuyorum. Ama yerine getirilmesi. içimden geliyor mu, hayır. Aile baskısıyla.‖

―Babamlar Zaman, Yeni Aile bireylerinin tersine, ġafak filan okurlar ben liberal basının takibi. Haber Türk bir de Radikal Edebiyata duyulan ilgi. seviyorum. Çok sıkı bir

82 kitap okuyucusu değilim. En son Orhan Veli‘nin Ģiirlerini okudum.‖

Ergenlik dönemiyle ―Punk müzik dinlemeye birlikte punk müziğin 16 yaĢında baĢladım.‖ keĢfedilmesi.

―Ben kendimi pek ifade

edemem. Ġsteklerimi, PUNK’LA TANIġMA kızgınlığımı, sevgimi mutluluğumu filan ifade Punk müziği kendini ifade edemem. Bu yüzden etme aracı olarak görme. punk bana iyi geldi. Benim yerime onlar konuĢuyor.‖

―Önceden rock metal filan dinliyordum. Sonra internette takılırken Punk müzikle tanıĢma punkları gördüm. Tipleri kaynağının internet olması dikkatimi çekti. Sonra ile birlikte, punk müziğin önemli punk gruplarını öğrenilmesini de internet öğrenip onları dinledim. PUNK’I ÖĞRENME aracılığıyla gerçekleĢtirme. Ġlk dinlediğim grup Sex Pistols, Ġlk dinlediğim Ģarkı My Way‘di.‖

―Ġnterneti sık Teknolojik imkanlardan kullanıyorum; En çok faydalanma ve günümüzde kullandığım internet en popüler olan sohbet, siteleri, google, msn, arama motoru ve facebook.‖ arkadaĢlık sitelerinin

83 kullanımı.

―Punk imajına iliĢkin, sırt çantama rozet, çengelli Punk imajı ve punk gibi iğne filan takarım. Ben görünmeye iliĢkin giyim tarzımla ilgili fazla olarak,rozetler, çengelli tepki almadım çünkü öyle iğneler ve Converse çok sıra dıĢı giyinmem. ayakkabılardan söz etme. Babam çantamdaki Giyimde markayı çengelli iğnelere takmıĢtı önemsememe ve bunu bir ara. ―yorgancı mı ―orta sınıf‖ olma ile olacan?‖ diyordu filan. özdeĢleĢtirme. Punk gibi Ayakkabı olarak giyinememesini babasının Converse‘i seviyorum. tutucu tavrı ile bağdaĢtırma Sevdiğim Ģeyi alırım. ve giyimiyle ilgili tepki Markası önemli değil. PUNK’I UYGULAMA aldığı kiĢinin babası Zaten o kadar markacı (PUNK’I BENĠMSEME) olduğunu vurgulama. takılacak bir durumda değiliz.―

Dünyadaki ve ―En çok Sex Pistols ve Türkiye‘deki en ünlü punk Rashit dinliyorum. Aktif müzik gruplarını yakından olarak müzikle takip etme. Babanın uğraĢmıyorum; gitar muhafazakar görüĢleri çalmak istemiĢtim. Babam sebebiyle, aktif olarak karĢı çıktı.‖ müzikle uğraĢamama.

―Alkol kullanıyorum. Alkol tüketimi ile birlikte, Sigara ara sıra içiyorum. nadiren sigara tüketimi. UyuĢturucu kullanmadım UyuĢturucunun hiç ama merak ediyorum.‖ denenmemiĢ olmasına

84 karĢın bir merak nesnesi haline gelmesi.

―ArkadaĢlık, benim için önemlidir. Pek arkadaĢ Çok arkadaĢı olan bir birey canlısı değilim. Bir iki olmamanın yanı sıra, tane yakın arkadaĢım arkadaĢlığa önem atfetme. var.‖

Diğer grup üyeleriyle olan ―Diğer punklarla internet iletiĢimin teknolojik üzerinden, bazen de aygıtlar kanalıyla konserlerde iletiĢim sağlanmasının yanı sıra, kuruyoruz.‖ sosyalleĢmede konserlerin de etkili olması.

―Ben pek dıĢarı çıkmam, GRUP OLMA arada konserlere giderim. Çok fazla dıĢarı Kemancı, Ġstanbulive, çıkılmamasına karĢın Peyote filan en çok eğlenmek için kafe gittiğim mekanlar. Rock tarzındaki mekanları barlar ve punk müzik seçmek yerine, canlı müzik birbiriyle uyumlu değil. yapılan barların tercih Genelde rock, hard rock edilmesi. Rock barlar ve ve rock‘n roll çalar barlar. punk müziğin Sadece metal çalan barlar uyumsuzluğuna dikkat var ama sadece punk çekme. çalan bir yer yok bildiğim kadarıyla. ‖

85 Punk felsefesinin eleĢtirel ―Punk felsefesi, tutumundan bahsederek, eğlendirirken öğretme, insanlara kazandırdığı düĢündürme ve bir Ģeyleri farkındalığın üzerinde bize sunulduğu gibi kabul durmak ve punk felsefesini etmeme. Punk hakkında ―Gelecek Yok‖ söylemiyle söylemek istediğim tek bir tutmak. Küfretmenin ve kelime: ―No future‖. sert eleĢtiriler Punk küfretme, ne olacak yapabilmenin rahatlamanın diye korkmadan bir yolu olduğunu eleĢtirebilme olanağı savunup, punkın insanlara veriyor. Dolayısıyla bu zemini sağladığına rahatlatıyor.‖ dikkat çekmek.

―Punkı orta sınıf dinliyor; PUNK’IN YORUM VE Punk müziğin bir ―orta çünkü orta sınıfın sıkıntısı ANLAMI- sınıf‖ müziği olmasına çok.‖ TÜRKĠYE’DE PUNK yapılan vurgu.

Ana akım müzik kültürünü pop olarak görmenin yanı ―Türkiye‘de herkes pop sıra, rock müziğin de dinliyor. Geri kalanlar giderek herkesin dinlediği rock dinliyor.‖ bir müzik haline geldiğini belirtmek.

―Ya ortamdan ve internetten takip ettiğim Rock müzik kadar olmasa kadarıyla punkla uğraĢan dahi, punkın da bir piyasa çok insan var. Ama değeri olduğuna yapılan rockçılar kadar yaygın vurgu. değiller ve piyasada onlar kadar tutulmuyorlar tabi.‖

86 ―Türkiye‘de bir punk Türkiye‘de bir punk altkültüründen söz etmek altkültürü olduğunu mümkün.‖ belirtme.

―Nefret ediyorum bu kafalardan. Önce üniversiteyi kazanıp Ģehir değiĢtireceğim, sonra da Ülkenin geleceğine dair gideceğim Türkiye‘den. karamsar düĢüncelere Ben nefret ediyorum bu sahip olmanın yanı sıra, hükümetten. Ama hükümetin meĢru olmayan yaĢadığım yer, ailem hep yollardan oy elde ettiğine onların taraftarı. Adamlar dair yapılan birebir oyları gitmesin diye BĠR PUNK’IN tanıklık. Ülkeyi terk etme sadece bizim apartmanda GÖZÜYLE TÜRKĠYE arzusu. 5 evi besliyorlar. Kamyonla erzak geliyor ayda bir. Ġyice soğudum bunları gördükçe.‖

―Medya sadece baĢtakilere hizmet ediyor. Bunun yanında da iki Medyaya karĢı beslenen cinayet bir tecavüz haberi güvensizlik. yapıp medya oluyorlar iĢte.‖

87 5.1.3. H.G. (Erkek) GörüĢmenin Analizi GörüĢmenin Bütüncül Bir Ġzlenimi

H.G. görüĢme yeri olarak belirlenen Beyoğlu Sinerji Bar‘a gecikmesiz olarak geldi. Üzerinde oldukça uzun taba rengi ve kapüĢonlu bir palto, ayaklarında Converse ayakkabılar, baĢında yeĢil bir bere vardı. KaĢı ve çenesinde piercing olan H.G.‘nin saçları asker tıraĢıydı ve oldukça uzun bir sakalı vardı. Kafasındaki dövme oldukça dikkat çekiyordu. Rahat ve sıcak tavırları sayesinde görüĢme problemsiz geçti. H.G. sürdürdüğü hayattan genel olarak memnun görünüyordu. Oldukça neĢeli ve espriliydi.

Ġçerikte Özel Olarak Odaklanılan Kategori

H.G.‘nin görüĢme metni incelendiğinde, içerik kategorilerinden, en çok ―Punkın Yorum ve Anlamı‖ kategorisinin üstünde durduğu görülmekte. Punk müziğin kendisine olumlu anlamda çok Ģey kattığını savunan H.G. punkın insanlara eleĢtirmeyi, bir Ģeyleri önümüze konulduğu gibi kabul etmemeyi öğrettiğini ve punk müziğin faydasının tam bu noktada ortaya çıktığını belirtiyor. Ona göre punk, bir kendini ifade etme aracı olmanın yanı sıra, kiĢisel geliĢiminin de oldukça önemli bir parçası. Çocukluğu ve ergenliğinde, ailesi sürekli olarak çalıĢtığından ve aile bireyleri dıĢında (aile büyükleri, kuzenler) iletiĢim halinde olduğu birilerinin pek olmamasından ötürü, kiĢisel geliĢiminde punk müzik ve punk felsefesi, H.G. için oldukça büyük yer kaplayan bir veri kaynağı olmuĢ.

Ġçerik Kategorileri YapılmıĢ Metinlerin Sıralanması, BirleĢtirilmesi

―1989, Ġstanbul doğumluyum. Bir devlet üniversitesinde okuyorum. ÇalıĢmıyorum. Annem ve babam bankacı. Ġkisi de üniversite mezunu. Birlikteler. KardeĢim yok. Bir kız arkadaĢım var. Ailemin ekonomik durumu çok iyi değil; ama fena da değiliz. Ümraniye‘de ailemle yaĢıyorum. Aile önemli bence. Ben pek içli dıĢlı olamadım ailemle; çünkü sürekli çalıĢıyorlardı. Hala daha pek görüĢemiyoruz. Annem emekliliğe hazırlanıyor Ģu aralar. ĠnĢallah tanıĢacağım kendisiyle. ArkadaĢlık benim için eğlence demek. ArkadaĢ iliĢkilerim genelde yüz yüze. Ġnterneti çok sık

88 kullanıyorum. Ġnternet artık lamba gibi bir Ģey ya. Bilgisayar hep açık. En çok face, msn ve youtube kullanıyorum. Punkla ilgili görsel figürlerden faydalanıyorum. Dövmelerim var. Piercingim var. Önümüzdeki hafta bir dövme daha yaptıracağım. Beğendiğim Ģeyi giyerim. Bu Lacoste da olur, iĢporta da. Ayakkabılarım genelde Converse ve Adidas. Giyim tarzım ya da kullandığım aksesuarlar yüzünden tepki aldım. Kafamdaki dövme çok dikkat çekiyor. Laf atıyor millet. Ot denemiĢtim ama kullanmıyorum. Alkol alıyorum. Sigara kullanmıyorum. Aktif olarak müzikle uğraĢmıyorum. Gazete okurum. Hürriyet, Radikal, Habertürk okuduğum gazeteler. Kitap olarak ġah Sultan‘ı okuyorum Ģu an. Ġskender Pala‘nın. Bir süre fanzinleri takip etmiĢtim; Ģimdi ilgilenmiyorum. Balans, Pulp, Ġstanbulive en çok gittiğim mekanlar. Tanrı inancım var ama dinlere inanmıyorum.

Ġlk kez punk dinlediğimde 14 ya da 15 yaĢındaydım. Kendim keĢfettim ben punkı. Bir gün Mtv ya da Dream Tv‘de Greg Graffin‘in (Bad Religion) söyleĢisine rastladım. Adam harika Ģeyler söylüyordu. Ama kim olduğunu ne olduğunu bilmiyordum hiç. Sonra internetten araĢtırdım filan. Bir baktım Amerika‘nın en köklü punk gruplarından birinin solisti. Adama aĢıktım ya resmen. Hala posterleri durur evde. Ondan sonra Bad Religion‘la yatıp Bad Religion‘la kalktım. Ben çok yalnızdım. Aile hep çalıĢıyor zaten. Hafta sonları da akrabalarla birlikte geçiyor. En yakın arkadaĢım kuzenim yani. Punk konserlerine gidip gelmeye baĢladıkça çevrem oldu. Yalnızlığım kalmadı. Benim o dönemler yaĢadığım problemleri baĢkalarının da yaĢadığını gördüm. Kendimi ilk kez Grag Graffin‘i tanıdıktan sonra punk olarak tanımladım. En çok Bad Religion, Rashit ve The Clash dinlerim. Bence punk dinlemek, geleneksellikten kaçıĢ. Ben punk‘ım demek, diğerlerinden farklı olmak demek. Bu yüzden bu sıra dıĢı müzikleri seviyoruz zaten. Bir gruba dahil olduğunuzda farklılığınızı birlikte ortaya koyuyorsunuz. Grup ruhu çok güzel bir Ģey. Yalnızlıktan kurtarıyor insanı. Daha güçlü hissediyorum. Bence punk felsefesi ―No future!‖ Ama gelecek yok derken eli kolu boĢ oturmak değil. En azından eleĢtirmek. Punk denilince aklıma hayat ve eğlence geliyor. Punk insanları bilgilendiriyor. Bir Ģeyleri fark etmelerini sağlıyor. Mesela benim öyle olmuĢtu. Ben kendimi dertli sanırdım. Ama punkla tanıĢtıktan sonra insanların nasıl kiĢisel sorunlarına gömülüp, asıl gerçekleri kaçırdıklarını gördüm. Punk bence insanlara dünyada çok daha büyük problemler olduğunu söylüyor.

89 Sokağa çıkıp baktığınızda punklar rockçılar kadar fazla değiller. Ya da iĢte rapçiler kadar. Ama punk dinleyen çok insan var Ġstanbul‘da. Ben daha çok erkek punk görüyorum. Ama kadınlar da çok var. Rock barlar ve punk müzik birbiriyle uyumlu değil. Canlı performanslar dıĢında pek punk çalan yer yok. Diğer punklarla internet üzerinden ya da konserlerde iletiĢim kuruyoruz.

Türkiye‘de en çok alternatif rock ve pop dinleniyor Ģu an. Altkültür olarak benim yaĢıtlarım en fazla rap dinliyor. Türkiye‘de punkı herkes dinliyor artık. Ama konserlere filan baktığınız da o kemik fanlara baktığınızda genç insanlar yani hepsi. Geneli orta sınıf. Punk aslında moda olacak bir Ģey değil. Ama özeniyor millet iĢte.

Dünyadaki hiçbir müzik türü punk kadar siyasetle ilgili değil. Punkı, ülkenin gündemleri belirliyor. Punk müzik yapanlar bunlardan faydalanıp müzik yapıyorlar. Ha arkadaĢlarına, sevgilisine bulaĢanlar da var tabi Ģarkılarında; ama genelde hep siyasettir, Tayyip Amca‘dır yani konu. Dünyadaki punklarda da böyle. Ben güvenmiyorum bu ülkeye. Ülkemi seviyorum ama ülkemi yönetmek adı altında satan insanlardan nefret ediyorum. Medya da bok yesin! Kusura bakmayın; lütfen tezinize de aynen böyle yazın. SatılmıĢ ülkenin satılmıĢ itleri onlar.

En ünlü Türk punk grubu Rashit. Pek çok da yeni grup var. Bir piyasa var. Ama tabii çok derin değil. Kendini döndürecek kadar. Türkiye‘de bir punk alt kültüründen söz etmek mümkün. Dünyadaki punk her anlamda Türkiye‘dekinden daha özgür. Müziği de, tarzı da. Her Ģeyi yani. Burada o kadar özgür olamaz. Çünkü burası Türkiye. Kapalıyız biz. Stil Avrupa‘daki ya da Amerika‘daki gibi olamaz. Türkiye‘de yapamazsınız bunu. Biz bile çok Ģey baĢardık bence. Belki sonraki nesiller daha rahat olur. Biz alıĢtırdık sonuçta artık insanları. Punk müziği, türdeĢlerinden ayırt etmek kolay. Stil olarak biraz daha zor ama belli ediyor kendini ya. Punklar daha renkli, daha hareketli. Özellikle kızlar. Saçları bile florasan lambası gibi punk kızların. Siyah giymez bir de punklar. Oradan da anlaĢılır.‖

Değerlendirme

Tablo 5.3.

Cümle Kategori Yorum/Açıklama

90

Ekonomik anlamda ―Ekonomik durumumuz herhangi bir problemle çok çok iyi değil tabii ama karĢılaĢmama, orta-üst bir sıkıntımız da yok.‖ sayılabilecek ekonomik seviye.

―Aile önemli tabi. Ben pek ÇalıĢan bir anne babanın içli dıĢlı olamadım çocuğu olarak ailesine ailemle; çünkü sürekli karĢı mesafeli duruĢ; çalıĢıyorlardı. Hala daha annenin emeklilik pek görüĢemiyoruz. SOSYO-EKONOMĠK sürecinde tanınacağına Annem emekliliğe GERĠ PLAN iliĢkin yapılan Ģakayla, hazırlanıyor Ģu aralar. anneyle aradaki mesafeyi ĠnĢallah tanıĢacağım belirtme. kendisiyle.‖

―Tanrı inancım var. Ama Tanrı inancı beslenmesine dine, daha doğrusu dinlere karĢın, dinlerin inanmıyorum.‖ reddedilmesi, deist bir duruĢ.

―Gazete olarak Hürriyet, Liberal görüĢe daha yakın Radikal, Habertürk bir mesafede duran basın okurum. Kitap okurum. materyallerinin takibi ve ġah Sultan‘ı okuyorum Ģu popüler edebiyata ilgi an. Ġskender Pala‘nın.‖ duyulması.

―Ben punk dinlemeye Ergenlik dönemiyle baĢladığımda 14 ya da 15 birlikte punk müziğin PUNK’LA TANIġMA yaĢındaydım.‖ keĢfedilmesi.

―Ben çok yalnızdım. Aile Punk müziğin yalnızlığını

91 hep çalıĢıyor zaten. Hafta ortadan kaldıran ve sonları da akrabalarla paylaĢımı artıran bir birlikte geçiyor. En yakın aktivite olarak görülmesi. arkadaĢım kuzenim yani. Punk konserlerine gidip gelmeye baĢladıkça çevrem oldu. Yalnızlığım kalmadı. Benim o dönemler yaĢadığım problemleri baĢkalarının da yaĢadığını gördüm.‖

―Bir gün Mtv ya da Dream Tv‘de Greg Graffin‘in (Bad Religion) söyleĢisine rastladım. Adam harika Ģeyler söylüyordu. Ama kim olduğunu ne Punk müzikle tanıĢma olduğunu bilmiyordum kaynağının teknolojik hiç. Sonra internetten aygıtlar olması. Punk PUNK’I ÖĞRENME araĢtırdım filan. Bir müziği ilk defa

baktım Amerika‘nın en televizyonda duyma; daha köklü punk gruplarından sonra internet aracılığıyla birinin solisti. Adama öğrenme. aĢıktım ya resmen. Hala posterleri durur evde. Ondan sonra Bad Religion‘la yatıp Bad Religion‘la kalktım.‖

92 Teknolojik imkanlardan ―Ġnternet artık lamba gibi faydalanma ve günümüzde bir Ģey ya. Bilgisayar hep en popüler olan video açık. En çok face, msn, paylaĢım, sohbet ve youtube‘u kullanıyorum.‖ arkadaĢlık sitesinin kullanımı.

―Punkla ilgili görsellik olarak dövmelerim var. Punk imajı ve punk gibi Piercingim var. görünmeye iliĢkin olarak, Önümüzdeki hafta bir piercing ve dövmelerden dövme daha yaptıracağım. söz etme. Giyimde Beğendiğim Ģeyi giyerim. markayı önemsememenin Bu Lacoste da olur, yanı sıra, ayakkabıda en iĢporta da. Converse, popüler iki ayakkabı Adidas en çok giydiğim markasını benimseme. ayakkabı markaları. Giyim Dövmenin bir tepki tarzımla ilgili tepki aldım. nesnesi olmasına yapılan Kafamdaki dövme çok PUNK’I UYGULAMA vurgu. dikkat çekiyor. Laf atıyor (PUNK’I BENĠMSEME) millet.‖

―Bad Religion, Rashit ve Dünyada ve Türkiye‘deki The Clash en çok en ünlü punk müzik dinlediğim müzik grupları. gruplarını yakından takip Aktif olarak müzikle etmekle beraber, müzikle uğraĢmıyorum.‖ uğraĢmama.

―Ot denemiĢtim ama Alkol tüketimi olmakla kullanmıyorum. Alkol berber sigara kullanmama alıyorum. Sigara uyuĢturucuyu deneme; kullanmıyorum.‖ ancak kullanmama.

―ArkadaĢlık benim için GRUP OLMA ArkadaĢlığın eğlence

93 eğlence demek. kavramıyla özdeĢ ArkadaĢlık iliĢkilerim tutulması ve arkadaĢlık genelde yüz yüze.‖ iliĢkilerinin genelde yüz yüze sürdürülmesi.

―Diğer punklarla Diğer grup üyeleriyle olan internetten ve konserlerde iletiĢimin teknolojik iletiĢim kuruyoruz.‖ aygıtlar kanalıyla sağlanmasının yanı sıra

konserlerin de önemli

sosyalleĢme araçları olmasına yapılan vurgu.

Eğlenmek için kafe tarzındaki mekanları ―Balans, Pulp, Ġstanbulive seçmek yerine, canlı en çok gittiğim mekanlar. müzik yapılan barların Rock barlar ve punk tercih edilmesi. Rock müzik birbiriyle uyumlu barlar ve punk müziğin değil. Canlı performanslar uyumsuzluğuna dikkat dıĢında pek punk çalan yer çekilerek; kendilerine ait yok.‖ spesifik bir alanın olmayıĢına vurgu yapılması.

94 ―Punk felsefesi bence, No future! Ama gelecek yok derken eli kolu boĢ oturmak değil. En azından eleĢtirmek. Punk denildiğinde aklıma hayat Punkın ―No Future‖ ve eğlence geliyor. Punk söylemine vurgu yapmak Ġnsanları bilgilendiriyor. ve punkın hayatın ta Bir Ģeyleri fark etmelerini kendisi olduğunu sağlıyor. Mesela benim söylemek. Punkın öyle olmuĢtu. Ben faydasının insanları kendimi dertli sanırdım. bilinçlendirmek olduğunu Ama punkla tanıĢtıktan söyleyip, kendi kiĢisel sonra insanların nasıl geliĢiminde punkın yerini kiĢisel sorunlarına PUNK’IN YORUM VE belirtmek. gömülüp, asıl gerçekleri ANLAMI- kaçırdıklarını gördüm. TÜRKĠYE’DE PUNK Punk bence insanlara dünyada çok daha büyük problemler olduğunu söylüyor.‖

―Punk müziği herkes dinliyor artık. Ama konserlere filan Punk müziğin bir ―genç- baktığınızda o kemik orta sınıf‖ müziği olmasına fanlara baktığınızda genç yapılan vurgu. insanlar yani hepsi ve orta sınıf.‖

―Türkiye‘de en çok Ana akım müziğin pop ve alternatif rock ve pop rock müzikler olmasına dinleniyor Ģu an. Altkültür yapılan vurgu. Altkültür

95 olarak benim yaĢıtlarım en müziklerinden en çok rap fazla rap dinliyor.‖ müziğin dinlendiğini belirtme.

―Ya en meĢhur Türk punk En popüler punk grubunun grubu Rashit tabi. Pek çok Rashit olmasına yapılan da yeni grup var. Bir vurguyla beraber, punk piyasa var. Ama tabii çok müziğin çok geniĢ bir derin değil. Kendini piyasasının olmadığını döndürecek kadar.‖ belirtmek.

―Türkiye‘de bir punk alt Türkiye‘de bir punk alt kültüründen söz etmek kültürü olmasına yapılan mümkün.‖ vurgu.

―Ben güvenmiyorum bu ülkeye. Ülkemi seviyorum Yoğun bir güvensizlik ama ülkemi yönetmek adı duygusu. altında satan insanlardan

nefret ediyorum.‖ BĠR PUNK’IN ―Medya mı? Bok yesinler! GÖZÜYLE TÜRKĠYE Kusura bakmayın; lütfen Medyanın objektifliği ve tezinize de aynen böyle güvenilirliğinin yitirmiĢ yazın. SatılmıĢ ülkenin olmasına yapılan vurgu. satılmıĢ itleri onlar.‖

96 5.1.4. M.A.(Erkek) GörüĢmenin Analizi GörüĢmenin Bütüncül Bir Ġzlenimi

M.A. görüĢme yeri olarak belirlenen Beyoğlu Sinerji Bar‘a gecikmesiz geldi. NeĢeli ve sempatik tavırlarıyla hayatla ve kendiyle barıĢık ve mutlu bir genç profili çizdi. Altında koyu yeĢil ve siyah damalı bir pantolon, o pantolona iliĢtirilmiĢ zımbalı bir kemer, üzerinde pala bıyıklı bir balık motifinin olduğu ve motifi altında ―palabalık‖ yazan uzun kollu bir tiĢört vardı. Damalı ve karıĢık renkli bir mont, kahverengi deri Converse‘ler giymiĢti. Saçları orta uzunlukta ve kıvırcıktı. Kulağında bir adet küpesi vardı. Ayrıca uzun bir keçi sakalı vardı. Gelir gelmez tiĢörtünü gösterip ―nasıl‖ diye sorarak espri anlayıĢını gözler önüne serdi. M.A. ile yapılan görüĢme, tüm görüĢmeler arasında en rahat ve en eğlenceli geçeniydi.

Ġçerikte Özel Olarak Odaklanılan Kategori

M.A.‘nın görüĢme metni incelendiğinde üzerinde en çok durulan kategorinin ―Punkla TanıĢma‖ kategorisi olduğu görülüyor. Bir azınlık olarak Türkiye‘de yaĢamanın, kendisi için her zaman kolay olmadığına sıklıkla dikkat çeken M.A. bu konunun üzerinde yarattığı baskı ve stresi punk ortamlarına girerek üzerinden attığına dikkat çekiyor. Müziğin evrensel dilini kutsayan bu konuĢmasında M.A. esas olan Ģeyin ırk, din; ya da dil olmadığını, önemli olanın beraber eğlenebilmek olduğunu belirtiyor. Kimliksiz bir düĢünceye punk müzik sayesinde dahil olabildiğini belirten M.A. için punk müzik özgürlük ve rahatlığın olduğu bir aktivite.

Ġçerik Kategorileri YapılmıĢ Metinlerin Sıralanması, BirleĢtirilmesi

―1991 Ġstanbul doğumluyum. Özel bir üniversitede burslu okuyorum. Aynı zamanda okulumun kütüphanesinde çalıĢıyorum. Hem boĢ zamanımı değerlendiriyorum, hem deneyim oluyor, hem de harçlığım çıkıyor. Babam kuyumcu ustası, annem ev hanımı. Ġkisi de lise mezunu. Birlikteler. Bir kız kardeĢim var. Kız arkadaĢım var. Ailemin ekonomik durumu fena değil. Öyle çok zengin değiliz ama kötü de değiliz. Ailemle birlikte yaĢıyorum, Sirkeci‘de oturuyoruz. Aile çok önemli, her Ģey demek bir yerde. Ailemle iliĢkilerim iyidir. ArkadaĢlık, içtenlik, rahatlık,

97 mutluluk demek. ArkadaĢlık iliĢkilerim genelde yüz yüze. Ġnterneti çok sık kullanıyorum. En çok kullandığım internet siteleri, google, facebook, msn. Punkla ilgili görsel figürlerden en çok renkli Converse‘leri ve böyle saçma absürt tiĢörtleri seviyorum. Markalarla aram ne çok iyi ne çok kötü. Her Ģeyi giyerim. YakıĢması önemli. Ayakkabılarım Converse ya da Adidas olur. Giyim tarzım ve aksesuarlarım yüzünden zamanında tepkiler aldım. Ailemden değil ama dıĢarıdan. Renkli renkli giyindiğimde tip tip bakıyor millet. Bu da bir tepki sonuçta. Alkol alırım. Sigaraya yeni baĢladım, bırakacağım en kısa zamanda. UyuĢturucu da denedim tabi ama kullanmıyorum. Her gün gazete okumuyorum, ama okuduğumda Haber Türk ya da Radikal okuyorum. Kitap okurum ama çok değil. En son Punkla ilgili bir kitap okudum. Yabancı bir yazarındı ama hatırlamıyorum adını. Fanzinlerle aram çok iyi değil. Bir iki kere elime geçti okudum öylesine, ama takip etmiyorum. Ben konser olduğu zaman mekanlara gidiyorum. Onun dıĢında genelde hep okuldayım zaten. En çok gittiğim mekanlar da Ġstanbulive ve Balans. Ben Musevi‘yim. Yani resmi olarak öyle geçiyorum. Ama açıkçası geleneksel bazı olaylarımız dıĢında dinle ve tanrıyla pek alakalı olduğumu söyleyemem.

Punk müzik dinlemeye 13-14 yaĢında baĢladım. Metale ilgim vardı önceleri. Sonradan punka döndüm. Punk müzikle bir arkadaĢım sayesinde tanıĢtım. Ramones‘i duymuĢtum o arkadaĢımdan. O da punk olduklarını bilmeden dinliyormuĢ zaten. Ben dinledim, çok sevdim. Sonra onlara benzer Ģeyler dinleyebilmek için araĢtırdım biraz internetten filan ve punkla tanıĢtım. Sonra devam etti. Ben merakla baĢladım. Sonra içimde bir Ģeyler uyandırdığını gördüm. Mesela ben bir azınlığın mensubuyum Türkiye‘de. Ailem dört kuĢaktır Ġstanbul‘da ama köklerimiz Ermeni. Ġlkokulda hocalarım bile sevmezdi beni. Yani ergenlikte bu durumu punkla aĢtım galiba; çünkü mesela bir punk ortamına girdiğiniz zaman kimse sizin soyunuza sopunuza aldırmaz. Eğlenebiliyor musunuz beraber; ona bakarlar. Kendimi ilk kez 15 yaĢında, bu türü çok sevdiğime karar verince ve punklar gibi giyinmeye filan baĢlayınca punk olarak tanımladım. Bu aralar en çok Rashit ve The Clash dinliyorum. Aktif olarak müzikle uğraĢıyorum; davul çalıyorum. Bence punk tamamen geleneksellikten kaçıĢ demek. Ben punk‘ım demek diğerlerinden farklı olmak demek. Bir gruba dahil olmak benim için eğlenmek anlamına geliyor. Bence punkın felsefesi, eleĢtirel bir bakıĢ ve sivri bir dille rahat rahat uyuyanları uykusundan kaldırmak. Yani ―Aman sessiz olun

98 bizimkiler uyuyor!‖ olayına çomak sokmak. Punk denilince aklıma gelen ilk Ģeyler sertlik ve özgürlük. Ben punkın toplumdaki bir ihtiyaca cevap verdiğini pek düĢünmüyorum. Ancak Ģöyle olabilir, gençler uğraĢacak bir Ģey buluyorlar kendilerine ve bu müzikle gereksiz öfkeyi atıyorlar. Konserlerde deli gibi pogo yapıp içlerindeki fazla enerjiyi atıyorlar.

Ġstanbul en çok punk bulabileceğiniz yer. Gördüğüm kadarıyla erkek punklar, kadınlardan daha fazla. Rock barlar ve punk müzik ne yazık ki birbiriyle uyumlu değil. Diğer punklarla internet üzerinden iletiĢim kuruyoruz. Ġnternet sitesi var punkların. Konserlerde iletiĢim oluyor zaten çoğunlukla. Zaten yakın çevrem hep punk benim.

Türkiye‘deki yaygın müzik pop ve çok kötü bence. Alt kültür olarak da en çok rapçiler var. Punkı bence herkes dinliyor. Ama genel olarak genç insanlar dinliyor. Çok zengin olanlarının da punk dinleyeceğini sanmıyorum ben. Gider tonla para saçar dıptısa gider, hatun kaldırır her gece. Ya da atar extasy‘sini kopar. Genelde özenme ile baĢlıyor punk. Özentiler çok var. Punk tamamen politik bir müzik zaten. Sosyal ve siyasal durumlardan etkileniyor hep. Bu ülke çok güzel bir ülke. Ama ülkedeki beyinler bence kötü. Yenilik kabul etmiyor, farklılıklara kapalı. DüĢünsel anlamda bir üretimin bu ülkede değeri yok. Zaten düĢüncenin değeri yok. Ama gerçekten seviyorum ben burayı, benim ülkem oldu sonuçta. Mesela babam da böyledir benim. Ben Ermeni kökenli Türk‘üm der hep. Ben Ermeni‘yim demez. KeĢke daha güzel Ģeyler yapılsa. Ama bu düĢünce tarzı değiĢmedikçe olmayacak ne yazık ki. Medya da çöp artık. Benim içimden haber izlemek bile gelmiyor.

Türkiye‘de punkın talep gören bir müzik olduğunu düĢünüyorum. Sürekli yeni punk grupları çıkıyor ortaya. Ben de seviyorum dinliyorum. Benim gibi yüzlerce insan var. Bu gruplar, kendilerine çıkacak bir mekan buluyorlar hep. Demek ki piyasası var. Ama tabii çok iyi kazandıklarını düĢünmüyorum. Türkiye‘de bir punk altkültüründen söz etmek mümkün. Türkiye yeniliğe ve sıra dıĢılığa çok yakın duran bir ülke olmadığı için burada punkın tam yaĢanması zor. Sound olarak pek fark yok. Hatta Türklerin müziği benim daha çok hoĢuma gidiyor. Ama punk hayatı olarak elbette onlar gibi olamayız. Çünkü bu ülkedeki beyinler tüm farklılıkları baĢtan reddetmiĢ. Punk Ġmgesel olarak kolay ayırt edilemeyebilir. Ama gördüğüm

99 kadarıyla rockçılar ve metalciler genelde siyah giyiyorlar. Kızlar gotik takılıyorlar filan. Ama punklar çok daha renkli. Oradan tanınabilir. Müzik olarak çok farklıdır zaten. Ayırt edebilirsiniz.‖

Değerlendirme

Tablo.5.4

Cümle Kategori Yorum/Açıklama

―Ekonomik durumumuz Fena değil iĢte. Öyle çok Sosyo- ekonomik olarak zengin değiliz ama kötü de ―orta-üst sınıf‖ a atıfta değiliz.‖ bulunma.

―Aile çok önemli, her Ģey Mutlu bir aile yaĢantısının demek bir yerde. Ailemle sonucu olarak, aile iliĢkilerim iyidir.‖ kurumunun kutsanması.

―Ben Musevi‘yim. Yani resmi olarak öyle Tanrı ve dini inançlara

geçiyorum. Ama açıkçası SOSYO-EKONOMĠK bağlı olmamanın geleneksel bazı GERĠ PLAN vurgulanmasının yanı sıra olaylarımız dıĢında dinle mensup olunan dinin ve tanrıyla pek alakalı zikredilmesi. olduğumu söyleyemem.‖

―Her gün gazete okumuyorum, ama Liberal görüĢe daha yakın okuduğumda Haber Türk bir mesafede duran basın ya da Radikal okuyorum. materyallerinin düzensiz Kitap okurum ama çok olarak takip edilmesi ve değil. En son Punkla ilgili kitaplara mesafeli duruĢ. bir kitap okudum. Yabancı

100 bir yazarındı ama hatırlamıyorum adını.‖

Ergenlik dönemiyle ―Punk müzik dinlemeye birlikte punk müziğin 13-14 yaĢında baĢladım.‖ keĢfedilmesi.

―Mesela ben bir azınlığın mensubuyum Türkiye‘de. Ailem dört kuĢaktır Ġstanbul‘da ama köklerimiz Ermeni. Ġlkokulda hocalarım bile Punk müziği tüm etnik ya PUNK’LA TANIġMA sevmezdi beni. Yani da dini kökenlerden ergenlikte bu durumu arınmıĢ evrensel bir punkla aĢtım galiba; eğlence aracı olarak çünkü mesela bir punk görme. ortamına girdiğiniz zaman kimse sizin soyunuza sopunuza aldırmaz. Eğlenebiliyor musunuz beraber; ona bakarlar.‖

―Punk müzikle bir arkadaĢım sayesinde tanıĢtım. Ramones‘i Punk müzikle tanıĢma duymuĢtum o kaynağının arkadaĢlar arkadaĢımdan. O da punk PUNK’I ÖĞRENME olmasına karĢın, punk olduklarını bilmeden müziğin öğrenilmesini dinliyormuĢ zaten. Ben internet aracılığıyla dinledim, çok sevdim. gerçekleĢtirme. Sonra onlara benzer Ģeyler dinleyebilmek için

101 araĢtırdım biraz internetten filan ve punkla tanıĢtım. Sonra devam etti.‖

Teknolojik imkanlardan ―Ġnterneti çok sık faydalanma ve günümüzde kullanıyorum; En çok en popüler olan sohbet, kullandığım internet arama motoru ve siteleri, google, facebook, arkadaĢlık sitelerinin msn.‖ kullanımı.

―Markalarla aram ne çok iyi ne çok kötü. Her Ģeyi giyerim. YakıĢması önemli. Punkla ilgili Punk imajı ve punk gibi görsel figürlerden en çok görünmeye iliĢkin olarak, renkli Converse‘leri ve renkli giysilerden, komik böyle saçma absürt tiĢörtlerden ve Converse tiĢörtleri seviyorum. ayakkabılardan söz etme. Ayakkabılarım Converse PUNK’I UYGULAMA Giyimde markayı ya da Adidas olur. Giyim (PUNK’I BENĠMSEME) önemsememenin yanı sıra, tarzım ve aksesuarlarım ayakkabıda en popüler iki yüzünden zamanında ayakkabı markasını tepkiler aldım. Ailemden benimseme. Renkli değil ama dıĢarıdan. giysilerin bir tepki nesnesi Renkli renkli haline geldiğin belirtme. giyindiğimde tip tip bakıyor millet. Bu da bir tepki sonuçta.‖

102 Dünyadaki ve ―En çok Rashit ve The Türkiye‘deki en ünlü punk Clash dinliyorum. Aktif müzik gruplarını yakından olarak müzikle takip etme ve dinleyici uğraĢıyorum; davul olmanın yanı sıra aktif çalıyorum.‖ olarak müzikle uğraĢma.

Alkol tüketimini devam ―Alkol alırım. Sigaraya ettirmekle beraber sigara yeni baĢladım, tüketiminden rahatsız bırakacağım en kısa olma; uyuĢturucu zamanda. UyuĢturucu da denemeyi sıradan bir denedim tabi ama durum gibi göstermekle kullanmıyorum.‖ birlikte, uyuĢturucu tüketimine devam etmeme.

ArkadaĢlık kavramını ―ArkadaĢlık, içtenlik, olumlu sözcüklere rahatlık, mutluluk demek.‖ çağrıĢım yapacak Ģekilde benimseme.

Diğer grup üyeleriyle olan iletiĢimin teknolojik aygıtlar kanalıyla ―Diğer punklarla internet sağlanması ve kendilerine üzerinden iletiĢim GRUP OLMA ait bir internet sitesiyle, alt kuruyoruz. Ġnternet sitesi kültür olarak varlıklarının var punkların. Konserlerde meĢrulaĢtırılması. iletiĢim oluyor zaten Konserlerin iletiĢim kurma çoğunlukla.‖ ve var olan iletiĢimi devam ettirme adına iĢlev gördüğünün belirtilmesi.

―En çok gittiğim mekanlar Eğlenmek için kafe

103 da Ġstanbulive ve tarzındaki mekanları Balans.Rock barlar ve seçmek yerine, canlı punk müzik birbiriyle müzik yapılan barların uyumlu değil.‖ tercih edilmesi. Rock

barlar ve punk müziğin uyumsuzluğuna dikkat çekme.

―Bence punkın felsefesi, eleĢtirel bir bakıĢ ve sivri bir dille rahat rahat uyuyanları uykusundan kaldırmak. Yani ―Aman sessiz olun bizimkiler Punk felsefesinin eleĢtirel uyuyor!‖ olayına çomak bir tutuma sahip olduğunu sokmak. Punk denilince savunmak ve punkı sertlik aklıma gelen ilk Ģeyler ve özgürlükle eĢ tutmak. sertlik ve özgürlük. Ben PUNK’IN YORUM VE Punkın direk olarak değil; punkın toplumdaki bir ANLAMI- dolaylı olarak topluma ihtiyaca cevap verdiğini TÜRKĠYE’DE PUNK katkı yaptığını vurgulayıp, pek düĢünmüyorum. punkın fazla öfke ve fazla Ancak Ģöyle olabilir, enerjinin atılmasına gençler uğraĢacak bir Ģey yardımcı olduğunun altını buluyorlar kendilerine ve çizmek. bu müzikle gereksiz öfkeyi atıyorlar. Konserlerde deli gibi pogo yapıp içlerindeki fazla enerjiyi atıyorlar.‖

104 ―Herkes dinliyor bir kere punkı. Ama fanlar genel olarak genç insanlar. Çok zengin olanlarının da punk Punk müziğin bir ―orta dinleyeceğini sanmıyorum sınıf‖ müziği olmasına ben. Gider tonla para saçar yapılan vurgu. dıptısa gider, hatun kaldırır her gece. Ya da atar extasy‘sini kopar.‖

―Türkiye‘deki yaygın Ana akım müzikleri müzik çok kötü ya bence. onaylamamanın yanı sıra Altkültür olarak da en çok en yaygın altkültür müziği rapçiler var.‖ olarak hip hopu gösterme.

―Sürekli yeni punk grupları çıkıyor ortaya. Ben de seviyorum Punkın belirli bir piyasa dinliyorum. Benim gibi değeri olmasına yapılan yüzlere insan var. Bu vurgunun yeni çıkan punk gruplar, kendilerine gruplar üzerinden çıkacak bir mekan meĢrulaĢtırılması. buluyorlar hep. Demek ki piyasası var.‖

―Türkiye‘de bir punk alt Türkiye‘de bir punk alt kültüründen söz etmek kültürü olduğunu belirtme. mümkün.‖

105 ―Bu ülke çok güzel bir ülke. Ama ülkedeki beyinler bence kötü. Yenilik kabul etmiyor, farklılıklara kapalı. DüĢünsel anlamda bir üretimin bu ülkede değeri Ülkenin geleceğine dair yok. Zaten düĢüncenin karamsar düĢüncelere değeri yok. Ama sahip olmanın yanı sıra, bir gerçekten seviyorum ben azınlık olduğunun ancak burayı, benim ülkem oldu Türk olduğunun sonuçta. Mesela babam da BĠR PUNK’IN vurgulanması. Bu vurguyu böyledir benim. Ben GÖZÜYLE TÜRKĠYE baba örneğiyle verme. Ermeni kökenli Türk‘üm der hep. Ben Ermeni‘yim demez. KeĢke daha güzel Ģeyler yapılsa. Ama bu düĢünce tarzı değiĢmedikçe olmayacak ne yazık ki.‖

―Medya da çöp artık. Medyaya karĢı beslenen Benim içimden haber güvensizlik. izlemek bile gelmiyor.‖

106 5.1.5. M.B.(Kadın) GörüĢmenin Analizi GörüĢmenin Bütüncül Bir Ġzlenimi

M.B. görüĢme yeri olarak belirlenen Beyoğlu Sinerji Bar‘a gecikmesiz geldi. M.B‘nin oldukça uzun, kıvırcık ve kızıl saçları vardı. M.B. o kadar renkli giyinmiĢti ki, görüĢme yerine geldiğinde herkes onu incelemeye baĢladı. Üzerinde kırmızı bir palto olan M.B. yine kırmızı bir kazak, altına yeĢil bir pantolon giymiĢ, çingene pembesi bir sırt çantası ve sarı bir bere takmıĢtı. Makyajı da oldukça dikkat çekici olan M.B.‘nin dudağının kenarında, kaĢında ve dilinde piercingleri, burnunda hızması ve kulaklarında sayısız küpe vardı. Kendine güvenen, rahat ve içten bir insan izlenimi veren M.B. oldukça neĢeli ve zekiydi.

Ġçerikte Özel Olarak Odaklanılan Kategori

M.B.‘nin görüĢme metni incelendiğinde, içerikte özel olarak odaklanan kategorinin ―Punkla TanıĢma‖ kategorisi olduğu görülüyor. Bu kategori altında, ergenlik döneminde annesiyle yaĢadığı problemlerden bahseden M.B. kendi özgürlüğünün kısmen de olsa kısıtlanmıĢ olmasının acısını, punk dinleyerek, annesini punk müzikle rahatsız ederek çıkarmıĢ. Özgürlüğün onun için çok önemli olduğunun altını çizen M.B. punk müziğin, her anlamda özgürleĢtirici bir müzik olduğu görüĢünde. Türk toplumunda, kadının her zaman korunmaya muhtaç bir varlık gibi görülmesine sonuna kadar karĢı olduğunu belirten M.B.‘ye göre, kadın punkların punk imajına mesafeli duruĢlarının sebebi, toplumdaki klasik kadın algısının dıĢına çıkmaktan korkmak.

Ġçerik Kategorileri YapılmıĢ Metinlerin Sıralanması, BirleĢtirilmesi

―1992, Ankara doğumluyum. Üniversiteyi kazandıktan sonra Ġstanbul‘a geldim. Bir vakıf üniversitesinde burslu okuyorum. ÇalıĢmaya daha yeni baĢladım. Beyoğlu‘nda bir kafede garsonluk yapıyorum. Annem de babam da memur. Ġkisi de üniversite mezunu. Birlikteler. Bir abim, bir de ikiz kardeĢim var. Ġkiz kardeĢim de erkek. Erkek arkadaĢım var. Ailemizin durumu orta, tipik memur ailesi. Ben Ģimdilik okulun yurdunda kalıyorum. Ama bir iki aya kadar eve çıkacağım. Aile çok önemli

107 bir Ģey. Ben çok Ģanslı olanlardanım bu konuda. Harika bir ailem vardır benim. Ergenlik dönemimdeyken tabii ki problemlerimiz oldu. Ama geçti Ģimdi. Sadece çekirdek aile de değil, teyzelerim, amcalarım, kuzenlerim de çok önemlidir benim için; çünkü hep öyle yetiĢtirildik. ArkadaĢlık benim için içtenlik, samimiyet demek. KardeĢ gibi olmak demek. ArkadaĢlık iliĢkilerim yüz yüze genelde. Çok eski arkadaĢlarım var onlarla facebook‘tan iletiĢim kuruyoruz. ġimdi memleketten uzak olduğum için yakın arkadaĢlarımla da face, msn, telefonla filan iletiĢim kuruyoruz ama genelde yüz yüze olmayı seviyorum. Her akĢam internet baĢındayım. msn, face, ve okulumun sitesi en çok kullandığım siteler. Punkla ilgili görsel figürlerden faydalanıyorum. Rengarenk giyiniyorum zaten gördüğünüz gibi. Piercinglerim var. Converse‘lerimin burunlarına resim yapmayı çok seviyorum. Çantama çengelli iğneler filan takıyorum. Ayakkabı dıĢında marka önemli değil. Ayakkabılarım hatta botlarım bile Converse‘dir ama. Giyim tarzınız ya da kullandığınız aksesuarlar yüzünden tepki aldım. Ailem tatlı tatlı dalga geçti önce. Ġkizim çok dalga geçerdi Ģu dudağımın yanındaki piercingle. Aile alıĢtıktan sonra dıĢarıyı takmıyorsunuz zaten. ġimdi de bakıyorlar öyle tuhaf tuhaf bazen. Ama hiç umurumda değil. Mutluyum ben. UyuĢturucu kullanmam. Ama kuzenlerimle bir araya geldiğimizde bulursak eğer ot içeriz. Alkol de kullanıyorum, sigara da. Pek gazete okumam. Ġnternetten takip ediyorum Hürriyet‘in sitesini vaktim olduğu zaman. Kitap okurum. ġu an Yaratıcı Reklamcılık diye bir kitap okuyorum. Ġlk punk dinlemeye baĢladığım zamanlarda fanzinleri takip ediyordum ama artık pek ilgilenemiyorum. En çok 45‘lik ve Peyote‘ye gidiyorum. Tanrıya inanıyorum ama dinlere, yani hiç birine inanmıyorum.

Punkı ilk kez dinlediğimde 13 yaĢındaydım. Athena ve Deli Gömleği ile baĢladım. Bir arkadaĢım söylemiĢti. Kaynağım arkadaĢlar yani. Ama yabancı müzikle zaten içli dıĢlıydım babam ve ağabeyim yabancı müzik dinlerlerdi. Ağabeyim, kuzenlerim ve amcam rock dinlerdi. Öyle ben de rock dinliyordum önceleri. Sonra punka baĢladım iĢte. Konserlere gidip gelerek ve internetten de öğrendim. Punk çok güzel. Acayip eğlenceli bir müzik. Ġçimdeki enerjiyi, öfkeyi her Ģeyi atıyorum punkla. Bir de ergenlik dönemimde anneme takmıĢtım ben. Ġkizim erkek, ona daha çok özgürlük tanındığını hissediyordum filan o yüzden uyuz oluyordum anneme. Ġkizim gece dıĢarı çıkabilirdi mesela ama annem bana izin vermezdi. Ben de kapanırdım odama bangır bangır punk dinlerdim. Annemi sinir

108 ederdim. Rashit bağırıyor böyle ―Dinozor TaĢağı‖ diye ben de bağırıyorum onla. Annem de bağırıyor ―Kapa ġunuuuu‖ diye. Kapamazdım tabii. Çok eğlenirdim. Ben kendimi punk müziği ilk duyduğum an, punk olarak tanımladım. En çok, Rashit, Deli Gömleği, Athena – ama eski Athena, Ģu an punk değiller bence-, The Clash, Sex Pistols, Bad Religion dinlerim. Aktif olarak müzikle uğraĢmıyorum. Bence punk dinlemek geleneksellikten kaçıĢın bir yolu. Ama punk dinlemek spesifik olarak daha da bir kaçıĢ. Çünkü punk da rock‘a tepkili sonuçta. Ben punkım demek, farklı olmak demek. Genelin dıĢında – hatta baya dıĢında- kalıyoruz sonuçta. Stilimiz, duruĢumuz herkesten farklı. Öyle de olmak zorunda zaten. Punk olmak herkes gibi olmak değildir. Bir gruba dahil olduğumda eğleniyorum. Mutlu oluyorum. Kafa dengi insanlarla bir araya geliyorum. Benim gibi insanlarla. Bence punk felsefesi, eğlence, özgürlük ve umursamazlık. Punk denilince aklıma ilk eğlence geliyor. Punk insanları eğlendiriyor. DüĢündürüyor ve deĢarj olmayı sağlıyor. Bakıyorum Ģimdi koca koca adamlar mesela, iĢlerinden çıkıp Rashit konserlerine geliyorlar. Kravatlarını kafalarına bağlayıp deli gibi küfrediyorlar. Rahatlıyorlar yani.

En çok punk Ġstanbul ve Ankara‘da var. Erkek punklar daha fazla. Ben bunu Türk toplumunun kadını her Ģeyden sakınıp saklamasına ve iki yüzlü olmasına bağlıyorum. Kızları tiki olup önüne gelene veren aileler, dıĢ görünüĢü normal, hanım hanımcık görünüyor diye kızlarını sorgulamıyorlar. Ama saçını pembeye boyatan, yırtık pırtık giyinen kızlara, ne olduğu belli değil, diye yakıĢtırmalar yapılıyor. O yüzden kadınlar bu tip müziklere ve bu imaja daha uzak kalıyor, korkuyla yaklaĢıyorlar. Rock barlar ve punk müzik birbiriyle uyumlu değil. Bak mesela güya burası rock cafe, Rihanna çalıyorlardı az önce. Tüm mekanlar böyle artık. Her Ģeyi çalıyorlar. Biraz da nabza göre Ģerbet veriyorlar. Diğer punklarla konserlerde bir araya geliyoruz. Ġnternetten iletiĢim sağlıyoruz zaten genelde.

Türkiye‘deki yaygın müzik pop. Hem de son derece niteliksiz, gereksiz bir pop. Altkültür müziği olarak en yaygını hip hop‘tur herhalde. Arabesk de baya dinleniyor. Bir de punk var tabi. Altkültür müziği olarak baya dinleniyor punk da. Türkiye‘de punkı genelde gençler dinliyor. Gençlere ve orta sınıfa hitap ediyor çünkü bu müzik. Türkiye‘de punk bence moda değil Ģu an. Ama bir özenme olduğunu düĢünüyorum. Emolar birinci örnekleri zaten.

109 Köken anlamında Türkiye‘nin müziği değil punk. Ama punkın derdi zaten genel olarak, haksızlıkla mücadele. O yüzden punk sosyal ve siyasi ortamlarda belirlediği haksızlıkların üstüne gidecektir. Türkiye‘de gelecek yok! Ben içimden güzel Ģeyler söylemek gelmiyor hiç! Ben reklamcılık okuyorum. Yani medya sektöründe çalıĢacağım ileride. Ama inanın medya bitmiĢ durumda Türkiye‘de. Kamuoyu denen bir Ģey zaten yok. Sadece birkaç medya patronu var ve tüm medya, hükümet ve bu medya patronlarının koalisyonlarına göre Ģekil alıyor. Basın deseniz o da harap durumda. Basın özgürlüğü yok. Yok oğlu yok yani. Türkiye iĢte, yokların ülkesi.

Türkiye‘de çok punk grup var. E bu grupları dinleyenler de var. Yani Türkiye‘de bir punk sahnesi var. Türkiye‘de bir punk alt kültüründen söz etmek mümkün. Ama biz burada özgür değiliz; çünkü bizim ülkemiz bunu kaldıramaz. Biz punklar olarak, tam anlamıyla bir punk stiliyle ortaya çıksak dayak bile yeriz belki. Burada insanlar hala sekiz numara at gözlüğü kullandığı için Türk punkı geliĢemedi zaten. Punk, rock ve metalden müzikal anlamda anında fark edilir. Punklar duruĢlarıyla da belli olur. Dertsiz tasasız umursamaz ve çok neĢeli görünürler hatta hiper aktiftirler. Sokakta filan bağıra çağıra birbirlerinin sırtlarına atlayarak yürürler. Çok renklidirler. Tuhaf tuhaf giyinirler. Bir rockçıdan dıĢ görünüĢ olarak farklı olmadığımız zamanlar da oluyor elbette. Ama bir punkı konuĢmaya baĢladığınız an anlarsınız.‖

Değerlendirme

Tablo 5.5

Cümle Kategori Yorum/Açıklama

Sosyo- ekonomik olarak ―Ekonomik durumumuz SOSYO-EKONOMĠK ―orta sınıf‖la birlikte ―iĢçi orta. Memur ailesi tipik.‖ GERĠ PLAN ve memur sınıfı‖ na atıfta bulunma.

―Aile çok önemli bir Ģey. Ailenin, hatta yalnız

110 Ben çok Ģanslı çekirdek ailenin değil, olanlardanım bu konuda. geniĢ ailenin de Harika bir ailem vardır kutsanması. benim. Ergenlik dönemimdeyken tabii ki problemlerimiz oldu. Ama geçti Ģimdi. Sadece çekirdek aile de değil, teyzelerim, amcalarım, kuzenlerim de çok önemlidir benim için; çünkü hep öyle yetiĢtirildik.‖

―Tanrıya inanıyorum ama Tanrı inancı ile birlikte dinlere yani hiç birine dini inançların reddi; deist inanmıyorum.‖ bir duruĢ.

―Gazete pek okumam. Vaktim olmuyor, Basının internet üzerinden internetten takip ediyorum takibi ve eğitimi alınan Hürriyet‘in sitesini. Kitap konuyla ilgili düzenlenen okurum. Yaratıcı okuma programı. Reklamcılık diye bir kitap okuyorum Ģu an.‖

Ergenlik dönemiyle ―Punk müzik dinlemeye birlikte punk müziğin 13 yaĢında baĢladım.‖ keĢfedilmesi.

―Ergenlik dönemimde PUNK’LA TANIġMA anneme takmıĢtım ben. Punk müziği anneye karĢı Ġkizim erkek, ona daha bir tepki aracı olarak çok özgürlük tanındığını kullanma. hissediyordum filan o

111 yüzden uyuz oluyordum anneme. Ġkizim gece dıĢarı çıkabilirdi mesela ama annem bana izin vermezdi. Ben de kapanırdım odama bangır bangır punk dinlerdim. Annemi sinir ederdim. Rashit bağırıyor böyle ―Dinozor TaĢağı‖ diye ben de bağırıyorum onla. Annem de bağırıyor ―Kapa ġunuuuu‖ diye. Kapamazdım tabii. Çok eğlenirdim.‖

Punk müzikle tanıĢma kaynağının arkadaĢlar ―Kaynağım arkadaĢ. olmasına karĢın, punk Konserlere gidip gelerek müziğin öğrenilmesini ve internetten de internet ve canlı öğrendim.‖ performanslara katılımla devam ettirmek.

PUNK’I ÖĞRENME Teknolojik imkanlardan faydalanma ve günümüzde en popüler olan sohbet ve ―Her akĢam internet arkadaĢlık sitelerinin baĢındayım. Msn, face, ve kullanımının yanı sıra okulumun sitesi en çok öğrenim görülen kullandığım siteler.‖ üniversitenin internet sitesinin sıkça takip edilmesi.

112 ―Ya ben rengarenk giyiniyorum zaten gördüğünüz gibi. Punk imajı ve punk gibi Piercinglerim var. görünmeye iliĢkin olarak, Converse lerimin renkli giysilerden, burunlarına resim Converse ayakkabılardan, yapmayı çok seviyorum. piercinglerden ve çengelli Çantama çengelli iğneler iğnelerden söz etme. filan takıyorum. Ayakkabı Ayakkabılar dıĢında dıĢında marka önemli markaya önem vermeme. değil. Ayakkabılarım hatta botlarım bile Converse‘dir ama.‖ PUNK’I UYGULAMA ―En çok Rashit, Deli (PUNK’I BENĠMSEME) Gömleği, Athena – ama eski Athena, Ģu an punk Dünyadaki ve değiller bence-, The Türkiye‘deki en ünlü punk Clash, Sex Pistols, Bad müzik gruplarını yakından Religion dinliyorum. Aktif takip etme. olarak müzikle uğraĢmıyorum.‖

―UyuĢturucu kullanmam. Alkol ve sigara tüketimi. Ama kuzenlerimle bir Esrarı, uyuĢturucu olarak araya geldiğimizde görmemenin yanında bulursak eğer ot içeriz. nadiren aile bireyleriyle Alkol de kullanıyorum, birlikte uyuĢturucu sigara da.‖ kullanımı.

―ArkadaĢlık içtenlik, ArkadaĢlığı olumlu samimiyet. Bir yerden kavramlarla çağrıĢım GRUP OLMA sonra kardeĢ gibi olmak yapacak Ģekilde demek.‖ içselleĢtirme; kardeĢlikle

113 bir tutuma.

Diğer grup üyeleriyle olan ―Diğer punklarla iletiĢimin canlı konserlerde iletiĢim performanslarda kuruyoruz.‖ sağlanması.

Eğlenmek kafeler yerine canlı performanslar ―45‘lik ve Peyote en çok sergilenen barların tercih gittiğim mekanlar. Rock edilmesi. Rock barlar ve barlar ve punk müzik punk müziğin birbiriyle uyumlu değil.‖ uyumsuzluğuna dikkat çekme.

―Bence punkın felsefesi, eğlence, özgürlük ve umursamamak. Punk denilince aklıma gelen ilk Punk felsefesinin Ģey eğlence. Punk özgürlük, eğlence ve insanları eğlendiriyor. umursamazlık gibi DüĢündürüyor ve deĢarj hedonist kavramlarla olmayı sağlıyor. PUNK’IN YORUM VE özdeĢleĢtirilmesi ve Bakıyorum Ģimdi koca ANLAMI- punkın toplumdaki her koca adamlar mesela, TÜRKĠYE’DE PUNK kesimden insanın iĢlerinden çıkıp Rashit streslerini azaltmasına konserlerine geliyorlar. yardımcı olduğunun Kravatlarını kafalarına belirtilmesi bağlayıp deli gibi küfrediyorlar. Rahatlıyorlar yani.‖

114 ―Gençler dinliyor genelde. Punk müziğin bir ―genç- Onlara hitap ediyor çünkü. orta sınıf‖ müziği olmasına Orta sınıf ama.‖ yapılan vurgu.

―Türkiye‘de yaygın müzik Türkiye‘deki ana akım pop. Hem de son derece müziğin pop olarak niteliksiz, gereksiz bir düĢünülmesi ve bu türün pop. Alt kültür müziği olumsuz anlamda olarak en yaygını hip eleĢtirilmesi. Sık dinlenen hop‘tur herhalde. Arabesk alt kültür müziğinin hip de baya dinleniyor. Bir de hop olarak belirlenmesinin punk var tabi. Alt kültür yanı sıra, arabesk ve müziği olarak baya punktan söz edilmesi. dinleniyor punk da.‖

―Türkiye‘de çok punk Punkın belirli bir piyasa grup var. E bu grupları değeri olmasına yapılan dinleyenler de var. Yani vurgunun yeni çıkan punk Türkiye‘de bir punk gruplar üzerinden sahnesi var.‖ meĢrulaĢtırılması.

―Türkiye‘de bir punk alt Türkiye‘de bir punk alt kültüründen söz etmek kültürü olduğunu belirtme. mümkün.‖

―Gelecek yok! Bu Ülkenin geleceğine dair yeterlidir sanırım. Ben BĠR PUNK’IN karamsar düĢüncelere içimden güzel Ģeyler GÖZÜYLE TÜRKĠYE sahip olma. söylemek gelmiyor hiç!‖

115 ―Ben reklamcılık okuyorum. Yani medya sektöründe çalıĢacağım ileride. Ama inanın medya bitmiĢ durumda Türkiye‘de. Kamuoyu denen bir Ģey zaten yok. Sadece birkaç medya Medyaya karĢı duyulan patronu var ve tüm medya, güvensizlik. hükümet ve bu medya patronlarının koalisyonlarına göre Ģekil alıyor. Basın deseniz o da harap durumda. Basın özgürlüğü yok. Yok oğlu yok yani. Türkiye iĢte, yokların ülkesi.‖

116 5.1.6. ġ.G.(Kadın) GörüĢmenin Analizi GörüĢmenin Bütüncül Bir Ġzlenimi

ġ.G. görüĢme yeri olarak belirlenen Beyoğlu Sinerji Bar‘a gecikmesiz geldi. Olgun ve kendinden emin bir genç kadın profili çizen ġ.G., görüĢmeye takım elbiseleriyle katılmak zorunda kaldı; çünkü iĢinden yeni çıkmıĢtı. ġ.G. dıĢ görünüĢüyle kesinlikle bir punka benzemiyordu. GörüĢme boyunca onu ―punk‖ yapan bir detaya rastlayabilmek için onu incelememe rağmen elimde fazla bir Ģey birikmedi. Sağ bileğinin dıĢ kısmındaki küçük yıldız dövmesi ve sol kulağındaki ikinci delik, üzerindeki en sıra dıĢı alametifarikalardı. ġ.G. derin bir müzik bilgisine sahipti. Kendi yaĢıtım olması bakımından, onunla görüĢme yapmak kolay oldu.

Ġçerikte Özel Olarak Odaklanılan Kategori ġ.G.‘nin görüĢme metni incelendiğinde, içerikte özel olarak odaklanan kategorinin ―Grup Olma‖ kategorisi olduğu görülüyor. Kendisinin bir punk olduğunu, eskiden her anlamda bunu yaĢayabildiğini söyleyen ġ.G., iĢ hayatının ağır sorumluluklarıyla birlikte, kendisini en rahat ve en mutlu hissettiği kimliğinden sıyrılmak zorunda olmanın mutsuzluğunu yaĢıyor. BölünmüĢ bir benliği olduğunu söyleyen ġ.G. hem bankacı, hem öğrenci, hem bir punk hem de bir müzisyen olduğunu ve tüm bunların üzerinde ciddi bir baskı yarattığını belirtiyor. Ona göre dahil olmayı istediği bir grupta insan eğlenebilir, rahatlayabilir ve mutlu olabilir; ancak dahil olmayı istemediği bir grup, insan kiĢiliği üzerinde bir baskı unsuru oluĢturmakta.

Ġçerik Kategorileri YapılmıĢ Metinlerin Sıralanması, BirleĢtirilmesi

―1986 Bursa doğumluyum. Bir devlet üniversitesinden mezun oldum, aynı üniversitede yüksek lisans yapıyorum. Bankacıyım. ġu an özel bir bankada çalıĢıyorum. Babam ilkokul öğretmeni, annem ev hanımıdır. Babam, üniversite mezunu. Annem lise. Birlikteler. Benden üç yaĢ küçük üniversitede okuyan bir kız kardeĢim var. Erkek arkadaĢım var. Ailemin ekonomik durumu orta. Ne çok iyi, ne çok kötüyüz. Bakırköy‘de kardeĢimle yaĢıyorum. Ailemiz Bursa‘da. Aile olması gereken ama benim kurmaya korktuğum bir kurum. Ben nispeten mutlu bir ailede

117 büyüdüm. Yani annem sayesinde mutluyduk. Annem çok idarecidir. Babam çok katı ve disiplinliydi, annem sürekli idare ederdi. Hani ―En Son Babalar Duyar‖ diye bir dizi vardı bir zamanlar. Aynı o hesaptı iĢte bizim ev de. ġimdi farklı tabii. Babam da büyüdü galiba. Ya da bizim dıĢarıda olmamıza alıĢtı; artık o kadar bunaltmıyor bizi. Ama gerçekten çok çektim ben zamanında. ArkadaĢlar, insanın yanlarındayken eğlendiği ve kendini iyi hissettiği insanlar. Dostlar bambaĢka tabii. KardeĢ gibi oluyorsunuz bir süre sonra. ArkadaĢlık iliĢkilerim genelde yüz yüzedir. Bizim kuĢak pek sevmiyor sanalı galiba. Ha ama internet de harika bir haberleĢme aracı. Sonuçta pek çok arkadaĢımla internette randevulaĢıp öyle buluĢuyoruz. Sabahtan akĢama kadar internetin baĢındayım. Ġmkb‘nin ve bankanın sayfası, facebook ve msn en çok kullandığım siteler. Punkla ilgili görsel figürleri seviyorum. Eskiden çengelli iğne ve rozet kullanırdım. Ama Ģimdi gördüğünüz gibi çoğunluktan biri gibi görünüyorum. Öyle olmak zorundayım çünkü. Marka konusu benim hayatımda ikiye ayrılıyor. ÇalıĢmadan önce çok salaĢ bir tarzım vardı. Her yerden her Ģeyi giyerdim. Converse‘leri de takardım ayağıma, rahat rahat dolanırdım öyle. Ama çalıĢma hayatı çok baĢka tabi. Öyle her Ģeyi giyemiyorsunuz. Ben Ģimdi belirli markalardan alıĢveriĢ yapıyorum. Mango, Zara ve Koton bunların baĢında geliyor. Converse‘lerimi de ancak hafta sonları giyebiliyorum. Giyim tarzımla ilgili, eskiden tepki aldım. Özellikle babam çok bulaĢırdı bana. Bıkkınlık gelirdi artık. Ama Ģimdi bildiğin iĢ kadını gibi görünüyorum. Tepkilik bir Ģeyim yok. Ergenlikte otu denemiĢtim; ama kullanmadım bir daha. Alkol alırım. Sigara da nadiren içerim, günde bir tane, bazen hiç. Gazetelerden, Haber Türk, Radikal ya da Cumhuriyet okuyorum. Kitap okurum. ġu an AyĢe Kulin‘in son kitabını okuyorum. Hüzün. Fanzin, çok eskiden elime geçtikçe okurdum. Artık okumuyorum. DıĢarı çıktığım zaman Beyoğlu taraflarında oluyorum genelde. Canlı performans olduğunda Ġstanbulive, Balans, Kemancı, Peyote gibi yerlere gidiyorum. Benim Tanrı inancım var ama din inancım yok.

Punk müzik dinlemeye baĢladığımda 15 yaĢındaydım. Bir erkek arkadaĢım vardı o sıralar. Çok severek dinlerdi punkı. Dur bakayım nasıl bir Ģey dedim bir gün. Ben de öyle baĢladım iĢte dinlemeye. Kaynağım arkadaĢ hatta sevgili yani. Punkı bir kere dinlediğinizde ya seversiniz ya nefret edersiniz zaten. Ortası pek yoktur. Ben punkı ilk dinlediğim an budur demiĢtim. Hiç unutmam ilk Sex Pistols‘tan My Way‘i

118 dinledim. Sonra araĢtırdım internetten punkları. Tarzları acayip hoĢuma gitmiĢti. O yaĢlarda zaten özeniyorsunuz farklı olan Ģeylere. Cemiyette PiĢiyorum, Rashit, Bad Religion, Sex Pistols, Ramones, bir de Softa en çok dinlediğim gruplar. Aktif olarak müzikle uğraĢıyorum; solistim. Grup arıyorum kendime bu aralar. Punkın doğasında bir geleneksellikten kopuĢ, kaçıĢ olduğunu düĢünüyorum. Ben punkım demek bu anlamda diğerlerinden farklı olmak demek. Yani kendi hayatım içerisinde pek çok gruba dahilim aslını istersen. ĠĢ yerinde bankacılar grubuna dahilim, okulda öğrenciler grubuna dahilim, iĢ bitip kendi sosyal hayatıma yönelip, atıyorum bir punk konserine gittiğim zaman punklara dahilim. Doğal olarak çok fazla kiĢilik bölünmesi yaĢıyorum ben. Bir gruba dahil olmak insanı dıĢlanmıĢlık ve yalnızlık hissinden kurtarıyor. Ama her zaman bir gruba dahil olmak istemiyorsunuz. Mesela ben bankacılar grubuna dahil olmak istemiyorum, çünkü istediğim iĢi yapmıyorum. Ġstemediğiniz bir gruba dahil olmak da tam bir iĢkence. Benim en rahat ettiğim yer benim gibi punk arkadaĢlarımın yanı. Zaten ben de müzikle ilgileniyorum. Rahatlıyorum yani. Bence punk felsefesi hayat telaĢı ve gelecek kaygısıyla dalga geçmek. ―No Future‖ deriz bizler mesela. Bunun alt anlamı, ―sen ne yaparsan yap gelecek zaten karanlık, haydi katıl bize ve canını sıkan ne varsa bağır çağır küfret ona‖ dır. Punk denilince aklıma ilk gelen Ģey eğlence. Ben Punkın direkt olarak bir ihtiyacı karĢıladığını düĢünmüyorum. Çünkü punkın zaten böyle bir derdi yoktur. Punk söyleyeceğini söyler ve çekilir. Gerisi lafı yiyenlerin düĢüneceği iĢtir. Ama özgürce söylemek istediğiniz her Ģeyi söyleme imkanı verdiği için stresten kurtarıyor sizi. Rahatlatıyor. Mesela bir Rashit konserinin ardından eve rahatlamıĢ ve mutlu gidiyorsunuz. Çünkü sistemden tutun, sevgilinize kadar canınızı sıkan her Ģeye ve herkese özgür özgür bağırıp çağırmıĢ hatta küfretmiĢ oluyorsunuz.

Ġstanbul‘da çok punk var. Beyoğlu‘na indiğinizde pek çoğuyla karĢılaĢmanız mümkün. Zaten Beyoğlu-Taksim-Ġstiklal üçlüsü pek çok Ģeye olduğu gibi punklara da gebe. Rock barlar ve punk müzik birbiriyle uyumlu değil. Artık rock barlar hiçbir Ģeyle uyumlu değil zaten. Tamamen playlisti hazırlayan insanın müzik zevkine kalmıĢ her Ģey. Biraz da mekana gelen insanlara. Diğer punklarla eskiden internet üstünden haberleĢmeye fırsatım oluyordu ama artık konserlerde bir araya geliyoruz. Zaten pek çoğu arkadaĢım. TelefonlaĢıyoruz sık sık.

119 Türkiye‘de yaygın müzik pop. ġimdi rock‘da yaygınlaĢmaya baĢladı baya. Bir sürü yeni grup var. Her gün birine rastlıyorsunuz. Arabesk dinleyen var baya. Altkültür müziklerinden de en çok hiphopçular iĢ yapıyorlar. Otuzunu, hatta bırakın otuzu 25 aĢan bir insanın hala punk dinlemesi sıra dıĢı bir Ģey. Daha çok ergenlik dönemi gençleri dinliyor punkı. Genelde de orta sınıf. Tabii, bunlar yaygın olan bir Ģeye tepki olara doğmuĢ olan akımlar. Yani tepki müzikleri ve popüler oldukları dönemlerde pek çok insan kendini bu türlerle ifade etti. Popüler oldukları dönemin karĢıt modasıydılar. ġimdi rocka baktığımda, zaten ana akım oldu. Yani yaygın olan Ģey artık rock. Punk da buna tepki olarak doğdu ama artık eskisi gibi popüler değil. Özentiler ben 15-16 yaĢındayken de vardı, hala var. Üç gün punk dinler sonra ―bu ne ya‖ der atarlardı bir kenara. Punk tarz olarak çok özenilen bir Ģey. Klasik ergen triplerine çok uygun bu anlamda. Hani vardır ya ergenlerde böyle önce anne babayı sonra herkesi rahatsız etme isteği. Bu kendi varoluĢlarını ortaya koymanın bir yoludur sonuçta. ĠĢte punk buna çok uygun bir müzik.

Daha önce söylediğim gibi punk aslında ne siyaseti ne sosyal koĢulları umursamaz; yani dünyayı kurtarmak gibi bir derdi yoktur. Punk çok sert bir Ģekilde eleĢtirir ve çekilir. Punk bir tepki müziği. Ġngiltere‘de büyük ekonomik kriz sonrası ortaya çıkmıĢ. Tabi bizim de bir darbe gerçeğimiz var. Genel manzaraya baktığınız zaman, bir bunalım dönemi bir de punk görüyorsunuz. Punk tepkidir iĢte. Gitgide ciddi bir karanlığa yürüyoruz. Tamam ekonomi oldukça stabil, belki de Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar. Ancak bu halka yansımıyor, çünkü değiĢen tek Ģey kat sayılar, oranlar. Halkın gerçeği yine aynı. ĠĢsizlik çok fazla. Ġki dil bilen master yapmıĢ insanlar aç. Ayrımcılık çok fazla. Ben eskiden nefret etmezdim, herkesin kendi inancı derdim Ģimdi kapalı, çarĢaflı birini gördüğümde saldırasım geliyor. Yani insanlarda bunu yarattılar bu adamlar. Yaza seçim var. Sokakta herkes hükümete sövüyor ama eminim ki yine tek baĢlarına iktidar olacaklar. Medyaya da yazıklar olsun.

Türkiye‘de punkın bir derinliği var. Çok fazla grup var ya. Ġnanamazsınız. Ama tabi karınları doyuyor mu tartıĢılır. Bu adamları dinleyenler de var. Konserler hemen hiç boĢ geçmiyor. Elbette yurt dıĢındaki punkla aramızda çok fazla fark var. Adamlar bir Ģeyi aĢıp bitirdikten sonra bu Türkiye‘ye geliyor. Bu her konuda böyle. Eğitimsiziz ve yeniliğe açık değiliz. Punk stilini tam anlamıyla Türkiye‘de yaĢamak

120 zor. Çünkü biz açık ve hoĢgörülü bir toplum değiliz. Farklı olan her Ģeyden korkuyoruz. Türkiye‘de bir punk alt kültüründen söz etmek bence mümkün. Türkiye‘de punkı müzik olarak ayırt etmek çok kolaydır. Punk, uzun sololara ya da introlara yer vermeyen Ģarkı sürelerini oldukça kısa tutan, daha çok bangır bangır bir gürültü gibidir. Sözler de çok serttir müzik de. Aksak ritimler kullanılır ve müzik çok eğlencelidir. Rock ve metalde böyle değil. Sözler genelde aĢk içerikli, herhangi bir eleĢtirel durumdan çoğunlukla söz etmeyen, uzun gitar soloları ve introları olan bir müzik. Çok kolay ayırt edebilirsiniz. Ġmgesel olarak ayırt etmek her zaman mümkün değil. Mesela ben bir punkım ama dıĢ görünüĢümle bunu belli etmiyorum. Rashit de öyledir mesela. Ama tabii ki punk olduğunu dıĢından da anlayabileceğiniz pek çok insana rastlamak mümkün burada. Renkli saçlar, bazen mohawklar, renkli kıyafetler, insanı dehĢete düĢüren aksesuarlar, rengarenk Converse‘ler, yırtık kotlar, çengelli iğneler filan görmek mümkün.‖

Değerlendirme

Tablo 5.6

Cümle Kategori Yorum/Açıklama

―Ekonomik durumumuz Sosyo- ekonomik olarak Ne çok iyi, ne çok kötü, ―orta sınıf‖ a atıfta orta halliyiz.‖ bulunma.

―Aile olması gereken ama benim kurmaya korktuğum bir kurum. Ben SOSYO-EKONOMĠK nispeten mutlu bir ailede GERĠ PLAN Anne figüründen edinilen büyüdüm. Yani annem ―öğrenilmiĢ fedakarlığın‖ sayesinde mutluyduk. reddi. Annem çok idarecidir. Babam çok katı ve disiplinliydi, annem sürekli idare ederdi. Hani

121 ―En Son Babalar Duyar‖ diye bir dizi vardı bir zamanlar. Aynı o hesaptı iĢte bizim ev de. ġimdi farklı tabii. Babam da büyüdü galiba. Ya da bizim dıĢarıda olmamıza alıĢtı; artık o kadar bunaltmıyor bizi.‖

Tanrı inancı ile birlikte ―Tanrıya inanıyorum ama dini inançların reddi; deist dinlere değil.‖ bir duruĢ.

―Haber Türk, Radikal ya Liberal görüĢe daha yakın da Cumhuriyet okuyorum. bir mesafede duran basın ġu an AyĢe Kulin‘in son materyallerinin takip kitabını okuyorum. edilmesi ve popüler Hüzün.‖ kitaplara ilgi.

Ergenlik dönemiyle ―Punk müzik dinlemeye birlikte punk müziğin 15 yaĢında baĢladım.‖ keĢfedilmesi.

―Punkı bir kere dinlediğinizde ya Punk müziği genel akım PUNK’LA TANIġMA seversiniz ya nefret müziklerden ayrı tutma ve edersiniz zaten. Ortası pek ana akım müzikleri yoktur. Ben de çok dinlemediğine yapılan sevdim. Hala daha da öyle vurgu. gidiyor iĢte.‖

―Kaynağım arkadaĢ. Sonra Punk müzikle tanıĢma PUNK’I ÖĞRENME araĢtırdım internetten kaynağının arkadaĢlar

punkları. Tarzları acayip olmasına karĢın, punk

122 hoĢuma gitmiĢti. O müziğin öğrenilmesini yaĢlarda zaten internet aracılığıyla özeniyorsunuz farklı olan gerçekleĢtirme. Sound Ģeylere.‖ kadar punk imajının da punk müzik dinleme ve punkı benimseme hususunda etkili olması.

Teknolojik imkanlardan ―Sabahtan akĢama kadar faydalanma ve günümüzde internetin baĢındayım. en popüler olan sohbet ve Ġmkb‘nin ve bankanın arkadaĢlık sitelerinin sayfası, facebook ve msn kullanımının yanı sıra iĢ en çok kullandığım dolayısıyla kullanılan siteler.‖ internet siteleri.

―Marka konusu benim hayatımda ikiye ayrılıyor. ÇalıĢmadan önce çok salaĢ Punk imajı ve punk gibi bir tarzım vardı. Her görünmeye iliĢkin olarak, yerden her Ģeyi giyerdim. renkli giysilerden, komik Converse‘leri de takardım tiĢörtlerden ve Converse ayağıma, rahat rahat ayakkabılardan söz etme. dolanırdım öyle. Ama PUNK’I UYGULAMA Giyimde mesleği itibariyle çalıĢma hayatı çok baĢka (PUNK’I BENĠMSEME) markaları önemseme; tabi. Öyle her Ģeyi ancak çalıĢma hayatından giyemiyorsunuz. Ben evvel marka takıntısının Ģimdi belirli markalardan olmaması. alıĢveriĢ yapıyorum. Mango, Zara ve Koton bunların baĢında geliyor.‖

―En çok Cemiyette Dünyadaki ve PiĢiyorum, Rashit, Bad Türkiye‘deki en ünlü punk

123 Religion, Sex Pistols, müzik gruplarını yakından Ramones, bir de yeni takip etme ve dinleyici çıkan bir grup var neydi olmanın yanı sıra aktif adı ya? Hah! Softa olarak müzikle uğraĢma. dinliyorum. Aktif olarak müzikle uğraĢıyorum; solistim.‖

Alkol tüketimini devam ―Ergenlikte otu ettirmekle beraber sigara denemiĢtim; ama tüketiminde kontrollü kullanmadım bir daha. olma; uyuĢturucu Alkol alırım. Sigara da denemekle birlikte, nadiren içerim, günde bir uyuĢturucu tüketimine tane, bazen hiç.‖ devam etmeme.

―ArkadaĢlar, insanın yanlarındayken eğlendiği ArkadaĢlığı rahat hissetme, ve kendini iyi hissettiği birlikte eğlenme gibi insanlar. Dostlar durumlarla bambaĢka tabii. KardeĢ özdeĢleĢtirirken, dostluğu gibi oluyorsunuz bir süre kardeĢlikle eĢ tutuma. sonra.‖

―Diğer punklarla eskiden Diğer grup üyeleriyle olan internet üstünden GRUP OLMA iletiĢimin teknolojik haberleĢmeye fırsatım aygıtlar kanalıyla oluyordu ama artık sağlanması. Konserlerin konserlerde bir araya iletiĢim kurma ve var olan geliyoruz. Zaten pek çoğu iletiĢimi devam ettirme arkadaĢım. adına iĢlev gördüğünün TelefonlaĢıyoruz sık sık.‖ belirtilmesi.

―Ben Asmalı mescit‘i çok Eğlenmek için popüler bir seviyorum. Oralardayım semti tercih etme, canlı

124 genelde. Canlı performans müzik söz konusu olduğunda Ġstanbulive, olduğunda, barların tercih Balans, Kemancı, Peyote. edilmesi. Rock barlar ve Rock barlar ve punk punk müziğin müzik birbiriyle uyumlu uyumsuzluğuna dikkat değil.‖ çekme.

―Bence punkın felsefesi, hayat telaĢı ve gelecek kaygısıyla dalga geçmek. ―No Future‖ deriz bizler mesela. Bunun alt anlamı, ―sen ne yaparsan yap gelecek zaten karanlık, haydi katıl bize ve canını sıkan ne varsa bağır çağır küfret ona‖ dır. Punk denilince aklıma gelen ilk Punk felsefesini ―No Ģey özgürlük. Ben punkın Future‖ söylemiyle toplumda direkt olarak bir destekleyerek, punkın

ihtiyacı karĢıladığını topluma bir Ģeyler verme düĢünmüyorum. Çünkü kaygısı gütmediğinin punkın zaten böyle bir altının çizilmesi. derdi yoktur. Punk söyleyeceğini söyler ve çekilir. Gerisi lafı yiyenlerin düĢüneceği iĢtir. Ama özgürce söylemek istediğiniz her Ģeyi söyleme imkanı verdiği için stresten kurtarıyor sizi. Rahatlatıyor. Mesela bir

125 Rashit konserinin ardından eve rahatlamıĢ ve mutlu gidiyorsunuz. Çünkü sistemden tutun, sevgilinize kadar canınızı sıkan her Ģeye ve herkese özgür özgür bağırıp çağırmıĢ hatta küfretmiĢ oluyorsunuz.‖

―Otuzunu, hatta bırakın otuzu 25 aĢan bir insanın hala punk dinlemesi sıra Punk müziğin bir ―genç- dıĢı bir Ģey. Daha çok orta sınıf‖ müziği olmasına ergenlik dönemi gençleri yapılan vurgu. dinliyor punkı. Genelde de orta sınıf.‖

―Türkiye‘de yaygın müzik pop. ġimdi rock‘da Türkiye‘deki ana akım yaygınlaĢmaya baĢladı müziğin pop ve yeni yeni baya. Bir sürü yeni grup rock olmasına; en çok var. Her gün birine piyasa değerine sahip olan rastlıyorsunuz. Arabesk alt kültür müziğinin hip dinleyen var baya. hop olmasına yapılan Altkültür müziklerinden vurgu. de en çok hip hopçular iĢ yapıyorlar.‖

―Çok fazla grup var ya. Punkın belirli bir piyasa Ġnanamazsınız. Ama tabi değeri olmasına yapılan karınları doyuyor mu vurgunun yeni çıkan punk tartıĢılır. Bu adamları gruplar üzerinden dinleyenler de var. meĢrulaĢtırılması.

126 Konserler hemen hiç boĢ geçmiyor.‖

―Türkiye‘de bir punk alt Türkiye‘de bir punk alt kültüründen söz etmek kültürü olduğunu belirtme. mümkün.‖

―Gitgide ciddi bir karanlığa yürüyoruz. Tamam ekonomi oldukça stabil, belki de Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar. Ancak bu halka yansımıyor, çünkü değiĢen tek Ģey kat sayılar, oranlar. Ülkenin geleceğine dair Halkın gerçeği yine aynı. karamsar düĢüncelere ĠĢsizlik çok fazla. Ġki dil sahip olmanın yanı sıra,

bilen master yapmıĢ hükümete duyulan BĠR PUNK’IN insanlar aç. Ayrımcılık öfkenin, insanların dini GÖZÜYLE TÜRKĠYE çok fazla. Ben eskiden inanç ve ritüelleri nefret etmezdim, herkesin üzerinden deĢarj edilmesi, kendi inancı derdim Ģimdi güvensizlik söylemi. kapalı, çarĢaflı birini gördüğümde saldırasım geliyor. Yani insanlarda bunu yarattılar bu adamlar. Yaza seçim var. Sokakta herkes hükümete sövüyor ama eminim ki

127 yine tek baĢlarına iktidar olacaklar.‖

―Yazık medyaya. BaĢka bir Ģey demeyeceğim. Medyaya karĢı beslenen KonuĢtukça sinirim öfke ve güvensizlik. bozuluyor.‖

128 5.1.7. T.G.(Kadın) GörüĢmenin Analizi GörüĢmenin Bütüncül Bir Ġzlenimi

T.G. GörüĢme yeri olarak belirlenen Beyoğlu Sinerji Bar‘a gecikmeli olarak geldi. Oldukça dikkat çekici bir dıĢ görünüĢü vardı. Çingene pembesi uzun bir mont giymiĢti. Ayaklarında yine Çingene pembesi Cat marka botlar vardı. Saçları oldukça uzun, kıvırcık ve pembeydi. Siyah bir atkı takmıĢtı. Burnunda hızması, çenesinde piercingi vardı. Ortalama bir boya sahipti. Benimle tanıĢırken çok rahat değildi; ancak görüĢmenin ilerleyen safhalarında rahatladı. Çekingen ve oldukça saygılıydı. Bana adımla hitap etmesini istediğim halde ―Deniz Hanım‖ diye hitap etti; ardından ısrarlarım sonucunda ―Deniz Abla‖ demeye ikna oldu. GörüĢmenin ardından, uzun zamandır bu kadar rahatlamadığını belirterek, kendini insanlara açabilen bir kiĢiliğe sahip olmadığı hakkında ipuçları verdi. Genel olarak endiĢeli, ürkek, kırılgan bir yapısı vardı.

Ġçerikte Özel Olarak Odaklanılan Kategori

T.G.‘nin görüĢme metni incelendiğinde en çok üzerinde durulan kategorinin ―Punkla TanıĢma‖ kategorisi olduğu görülüyor. T.G. bu kategoriyle ilgili ona yöneltilen soruları cevaplarken, aile problemlerinden sıkça bahsediyor ve ağlıyor. T.G. punk müziği, onu, içinde bulunduğu ağır duygusal yüklerden ve bunalımdan kurtaran bir ―can simidi‖ olarak görüyor ve bu sebeple punk müziğin, insanların içlerindeki öfkeyi, kızgınlığı boĢaltabildikleri ve dolayısıyla rahatlayabildikleri bir aktivite olarak görüyor. T.G.‘nin aile kavramına yüklediği iki kiĢilik anlamın sebebi de, babasıyla tüm ailenin yaĢadığı ciddi problemler. Bir asker kızı olan T.G. babasının ordudaki disiplinin aynısını evdeki bireylere de uygulamaya çalıĢtığını, bunun mümkün olmadığını görünce de aile bireylerini hem psikolojik hem de fiziksel Ģiddete maruz bıraktığını belirtiyor. Tam ergenlik dönemine denk gelen bu problemlerden kolay sıyrılmasının punk müzik ile mümkün olduğunu söyleyerek, punk müziğe ciddi bir önem atfediyor.

129 Ġçerik Kategorileri YapılmıĢ Metinlerin Sıralanması, BirleĢtirilmesi

―1990 Ankara doğumluyum. Üniversite için Ġstanbul‘a geldim. Bir devlet üniversitesinde okuyorum. ġu an çalıĢmıyorum ama iki ay önce garsonluk yapıyordum. Annem ev hanımı, babam asker. Annem lise mezunu, babam yüksek okul. Ayrılar. Benden üç yaĢ küçük bir kız kardeĢim var. Bir erkek arkadaĢım var. Ailemin ekonomik durumu orta. Ben Avcılar‘da arkadaĢlarımla yaĢıyorum. Ailem Ankara‘da. Aile demek anne ve kardeĢ demek benim için. Babamı en son 13 yaĢımda gördüm. GörüĢmüyoruz. Baba demek banka hesabı demek benim için. Aramaz sormaz, ben de aramam. Aydan aya nafakamızı yatırır, hepsi bu. BoĢandıklarından beri annem anneannem ve kız kardeĢim birlikte yaĢıyoruz. Onları çok seviyorum, çok düĢkünüm. Çünkü çok çektik babamdan. Bu bizi birbirimize bağladı galiba. ArkadaĢlarım, gerçeklerse eğer, ailem gibidir. Ama gündelik, menfaat iliĢkilerine dayalıysa umursamam. Uzakta olan arkadaĢlarımla internet yoluyla bağlantı kuruyorum. Onun dıĢında arkadaĢlık iliĢkilerim yüz yüzedir genelde. Ġnterneti çok sık kullanıyorum. En çok kullandığım siteler, msn, facebook, bir de okulumun sitesi. Punk‘la ilgili görsel figürlerden hoĢlanıyorum. Saçlarım uzun ve pembe. Burnumdaki hızma var. Çenemde piercing var. Çengelli iğneleri eskiden çok severdim, Ģimdi pek sevmiyorum çünkü çok özenti iĢi oldular. Beğendiğim, tarzıma uydurduğum her Ģeyi giyerim ama genelde Kadıköy Mango‘nun Outlet‘inden alıĢveriĢ yaparım. Terkos, Atlas ikinci adreslerim. Ucuz ve bol çeĢit önemli. Ayakkabılarım ise yaz kıĢ Converse. KıĢın çok karlı olduğunda bot giyerim. O da Cat. Giyim tarzım ya da kullandığım aksesuarlar yüzünden çok tepki aldım. Saçlarım böyle ya, bazen kadınlar bile laf atıyor. UyuĢturucu hiç kullanmadım, kullanmam da. Ama alkol alırım. Sigara da kullanmıyorum. Gazete olarak eskiden Hürriyet okurdum. Uzun bir süredir Radikal okuyorum. Çok beğeniyorum. Kitaplar punktan sonraki en büyük tutkum. En son Kamusal Ġnsanın ÇöküĢü‘nü okudum. Ankara‘dayken takip ettiğim bir iki fanzin vardı, genelde arkadaĢlarım çıkarıyordu zaten. Ama buraya geldiğimden beri fanzinlerle pek ilgilenemiyorum açıkçası. Mekan olarak Ġstanbulive‘a gidiyorum en çok herhalde. Tanrı, din gibi müesseselerle ilgili kafam karmaĢık diyelim. Hala sorgulama aĢamasındayım, cevaplarımı daha bulamadım. Ben bir yaratıcının, bir ilk sebebin varlığına inanıyorum ama sonrası için yani dinler için pek de olumlu Ģeyler düĢünmüyorum. Sanki bilinçli olarak insanları

130 susturmak, onların bir Ģeyleri sorgulayıp farkındalık kazanmasını önlemek için hizmet veriyor hepsi.

Punk dinlemeye baĢladığımda, 15-16‘ydım galiba. ArkadaĢlarımdan Rashit‘i duydum ve onunla baĢladım punka. ġimdi elime geçen her türlü punk Ģeyi dinliyorum. Önceden Athena, Mor ve Ötesi, Deep Purple filan gibi Ģeyler dinliyordum. Sonra arkadaĢlarımdan Rashit‘i duydum, hatta ilk Dinozor‘u dinledim. Ondan sonra da devamı geldi zaten. Ġngiliz punkını dinledim önce, sonra Amerikan punkını. Sonra Türkiye‘de de punk müzik yapan gruplar olduğunu keĢfettim. Ben Ankaralı olduğum için Dengesiz Herifler‘i çok dinler, konserlerine giderdik. Burayı kazandıktan sonra, baĢka amatör punk gruplar da dinledim. Artık hemen hemen punktan baĢka bir Ģey dinlemiyorum. Bazen yorulup kafa dinlemek istediğimde de Rolling Stones filan dinliyorum. Ben pek güzel bir çocukluk, ergenlik geçirmedim. Babam kabus gibiydi. Annemi döverdi. Bazen beni de döverdi. Yatağımı düzgün toplamadım, ayakkabımın bağcıklarını bağlamadan içine soktum diye bile kavga ederdi benimle, sonra anneme sataĢırdı ―Senin yüzünden böyle, ne biçim yetiĢtirdin‖ filan derdi. Ġnanır mısınız bilmiyorum ama ben babamı uykusundayken öldürmeye bile düĢündüm. Sonra annem boĢanmak istedi, bu kabul etmedi. Öldürürüm filan dedi. Neyse çok mücadele verdi annem. En sonunda Ģükür ayrıldılar. O zamandan beri de görüĢmüyorlar. Bizimle de görüĢmüyor. GörüĢmesin zaten, istemiyorum. Nefret ediyorum ondan. ĠĢte tüm bu ortamlarda punk karĢıma çıktı. Babama kusamadığım her Ģeyi, gittiğim konserlerde kustum. O öfke beni tedavi etti resmen. Ruhumu yeniledi. Beni güçlendirdi. Can simidi gibiydi punk. Hatırlamıyorum kaç yaĢındaydım ama ilk kez The Clash dinlediğim zaman kendimi punk olarak tanımladım. En çok, Rashit, Dengesiz Herifler, Deli Gömleği, Softa, yabancı olarak da Bad Religion, Sex Pistols, Ramones, The Clash gruplarını dinlerim. Aktif olarak müzikle uğraĢmıyorum. Ben punk‘ım demek bence diğerlerinden farklı olmak demek. Ben farklıyım diye ortaya atmıyorum ben kendimi. Ama toplum öteki yapıyor bizi. Bu anlamda bir gruba dahil olmak bana önemli olduğumu hissettiriyor. Rahatlıyorum. Genel bir punk felsefesinden söz edecek olursak, nihilistik ve özgürlükçü bir tutumdan bahsetmek mümkün. Bana göre punk felsefesi, rahatlama, özgürlük ve eleĢtiri üzerine kurulu. Ġç sıç, takma bir Ģeyi, ama etrafında neler oluyor bunun farkına var ve bir Ģeyler söyle, bir Ģeyler yap demek punk. Punk denilince

131 aklıma eğlence geliyor. Ġnsanların, özellikle de gençlerin içinde çok büyük bir öfke var. Ġçinde bir öfke olması için illa ki ailenle travmatik Ģeyler yaĢamıĢ olmana gerek yok. Bu ülke travmanın ta kendisi zaten. Bence punk insanları eğlendirerek onlara özgürce pogo yaptırıp, özgürce küfrettirerek rahatlamalarını sağlıyor; ama bunu yaparken de sorgulatıyor bizden büyük olan Ģeyleri. Sistemi, düzeni, inançları, her Ģeyi...

Ben Ankara‘da daha çok punk olduğunu sanıyordum; ama burada daha çok var. Fakat Ankara‘daki gibi insanlar birbirlerini tanımıyor. Ankara‘da punklar birbirlerini de grupları da tanırlar. Ġstanbul‘da bence erkek punk daha fazla. Rock barlar ve punk müzik birbiriyle uyumlu değil. Bir yere gittiğinizde atıyorum 3 saat oturursanız, iki en fazla üç tane punk parça duyabilirsiniz. Diğer punklarla, facebook üzerinden iletiĢim kuruyoruz. Ġnternet sitemiz de var turkpunk.com. Ankara‘dayken konserlerde iletiĢime geçmek çok daha kolaydı, çünkü hep belirli insanlar gelirlerdi konserlere. Ama burası öyle değil. Daha çok Rashit konserlerinde karĢılaĢtığımız bir tayfa var iĢte.

Türkiye‘deki Yaygın müzik pop müzik bence. Ondan sonra rock sonra da arabesk filan geliyor. Ama bana soracak olursanız, arabesk de bir alt kültür müziği, punk da, rap de. Gençler genelde müzik ortak paydasında bir araya geliyorlar. Yani yaĢıtlarım için hep öyle. Tikiler pop filan dinliyor. Daha salaĢ olanlar rock-metal filan dinliyor. Hem salaĢ hem de entelektüel olanlar caz, blues, klasik müzik de dinliyor rock ve metale ek olarak. VaroĢlardan arabeskler, apaçiler, rapçiler çıkıyor. Öfkeli orta sınıf gençlikten punk çıkıyor. Ama emin olduğum bir Ģey var, Türk Sanat Müziği artık dinlenmiyor. Önceden rock müzik dinleyenler, punkla tanıĢtıktan sonra rockçılarla dalga geçiyorlar artık. Punk ciddi Ģeylerle ilgileniyor çünkü. Duygusal durumlarla değil. Benim tanıdığım punklar hep orta sınıf. Punkı özenme sebebiyle dinleyen insanlar da var. Özellikle emolar filan. Ama Ģöyle bir Ģey var, özentilik bu müziği dinlemeye baĢlaman için bir vesile olabilir, ancak bu müziği dinlemeye devam etmek için yeterli değil. Bir punk modasıdır aldı baĢını gidiyor. Punkın kendine ait bir tarzı bir modası da var. Bizim marjinal görünümümüze özeniyor bazen yaĢıtlarımız ya da bizden küçükler. Ama tabii ki iĢin içine girince her Ģey farklı. Sadece imaj iĢi değil bu iĢ. Hatta imaj en son Ģey. Mesela Rashit bence Türkiye‘nin en sağlam punk grubu ama gayet normal görünüyorlar.

132 Punk Türkiye‘nin her türlü sosyal ve siyasal gerçeğini, insanların yüzüne tokat gibi çarpan bir müzik. Zaten bu müziğin felsefesi, amacı bu. Ġnsanları rahatsız etmek. Hem görünüĢle hem müzikle. Socrates gibi at sineği olmak. Dünyaya bakarsanız orda da öyle. Sex Pistols‘un derdi kraliçeydi, iĢsizlikti. Rashit‘in derdi hükümet, yönetim, iĢsizlik, geleceğin belirsizliği, beyinsizlik, cahillik. Ben endiĢeliyim… yarından, bugünden… Güvenim yok devletime, milletime. En baĢta siyasetçilerimiz vizyon yoksunu. Punkın o ―No Future‖ karamsarlığıyla konuĢmak gibi olacak belki biraz ama ben de böyle hissediyorum. Türkiye ancak eyaletlere bölündüğünde AB‘ye alınacak bence. ĠĢte o zaman da bir Türk kimliğinden söz etmek imkansız olacak. Zaten Ģimdi bile zor. Üniversitede öğrencilerin konuĢtukları dil, Türkçe‘den baĢka her Ģeye benziyor. Medya artık güvenilir bir kaynak değil. Artık ne haber izlemekten ne gazete okumaktan keyif alıyorum. Televizyonu her açtığımda o iğrenç adamları görüyorum midem bulanıyor.

Ben hem Ankara ortamını, hem de Ġstanbul ortamını bilen biri olarak punkla ilgilenen insanların da, punk dinleyen insanların da çok sayıda olduğunu söyleyebilirim. Yani Türkiye‘de kesinlikle bir punk alt kültüründen söz etmek mümkün. Bence punk dinlemek geleneksellikten bir kaçıĢ. Ana akıma sırt çevirmek demek punk. Hatta kendi köklerinin dayandığı Ģeye, rock‘a bile sırt çevirmek demek.

Türkiye ve dünyadaki punk arasındaki en belirgin fark bence stil farkı. Türkiye‘nin tutucu bir ülke olması sebebiyle, belirgin bir punk tarzı oluĢamadı burada. Yani muhafazakarlık yüzünden. Amerikalı ya da Avrupalı bir punkı buraya getirseniz, Ġstiklale çıkarsanız uzaylı gibi karĢılanırlar herhalde.

Türkiye‘de punk‘ı müzik olarak rock ve metalden nasıl ayırt etmek kolay. Müzikal kısımdan ayırt edemezseniz Ģarkı sözlerinden ayırt edersiniz zaten. Tarz olarak da baya marjinal görünürler.‖

Değerlendirme

Tablo 5.7

Cümle Kategori Yorum/Açıklama

―Ekonomik durumumuz SOSYO-EKONOMĠK

133 orta iĢte.‖ GERĠ PLAN Sosyo- ekonomik olarak ―orta sınıf‖ a atıfta bulunma.

―Aile demek anne ve kardeĢ demek benim için. Babamı en son 13 yaĢımda gördüm. GörüĢmüyoruz. Baba demek banka hesabı demek benim için. YaĢanılan ciddi ailevi Aramaz sormaz, ben de problemlerin ardından, aramam. Aydan aya ailedeki ―baba‖ figürünün nafakamızı yatırır, hepsi reddine karĢılık, babanın bu. BoĢandıklarından beri maddi iĢler için annem anneannem ve kız baĢvurulabilecek bir kardeĢim birlikte kaynak olarak görülmeye yaĢıyoruz. Onları çok devam edilmesi. seviyorum, çok düĢkünüm. Çünkü çok çektik babamdan. Bu bizi birbirimize bağladı galiba.‖

―Tanrı, din gibi kurumlarla iliĢkilerim karmaĢık diyelim. Hala Tanrı ve din inancının sorgulama sorgulanabilecek bir yargı aĢamasındayım, olduğunun altının cevaplarımı daha çizilmesi ve rasyonel aklın bulamadım. Ben bir kutsanması. yaratıcının, bir ilk sebebin varlığına inanıyorum ama sonrası için yani dinler

134 için pek de olumlu Ģeyler düĢünmüyorum. Sanki bilinçli olarak insanları susturmak, onların bir Ģeyleri sorgulayıp farkındalık kazanmasını önlemek için hizmet veriyor hepsi.‖

―Gazete olarak, uzun bir Sol görüĢe daha yakın bir süredir Radikal okuyorum. mesafede duran basın Kitaplar punktan sonraki materyallerinin takibi ve en büyük tutkum. En son toplum bilimle insan Kamusal Ġnsanın davranıĢına duyulan ilgi. ÇöküĢü‘nü okudum.‖

―Ben punk dinlemeye Ergenlik dönemiyle baĢladığımda 15-16‘ydım birlikte punk müziğin galiba.‖ keĢfedilmesi.

―Ben pek güzel bir çocukluk, ergenlik geçirmedim. Babam kabus Punk müziği bir öfke gibiydi. Annemi döverdi. boĢaltma aracı olarak Bazen beni de döverdi. görme ve bu bağlamda Yatağımı düzgün PUNK’LA TANIġMA punk müziğin kendisini toplamadım, ayakkabımın ergenlik problemleriyle bağcıklarını bağlamadan birleĢen ebeveyn içine soktum diye bile problemlerinden kurtaran kavga ederdi benimle, bir aktivite olarak sonra anneme sataĢırdı görülmesi. ―Senin yüzünden böyle, ne biçim yetiĢtirdin‖ filan derdi… ĠĢte tüm bu

135 ortamlarda punk karĢıma çıktı. Babama kusamadığım her Ģeyi, gittiğim konserlerde kustum. O öfke beni tedavi etti resmen. Ruhumu yeniledi. Beni güçlendirdi. Can simidi gibiydi punk.‖

―Rashit‘i duydum ilk arkadaĢlarımdan; hatta ilk Punk müzikle tanıĢma Dinozor‘u dinledim. kaynağının arkadaĢlar Ondan sonra da devamı olmasına karĢın, punk geldi zaten, araĢtırdım müziğin öğrenilmesini internetten filan. Ġngiliz internet aracılığıyla PUNK’I ÖĞRENME punkını dinledim önce, gerçekleĢtirme. sonra Amerikan punkını.‖

―Ġnterneti çok sık Teknolojik imkanlardan kullanıyorum; en çok faydalanma ve günümüzde kullandığım siteler msn, en popüler olan sohbet ve facebook, bir de okulumun arkadaĢlık sitelerinin sitesi.‖ kullanımı.

―Beğendiğim, tarzıma Punk imajı ve punk gibi uydurduğum her Ģeyi görünmeye iliĢkin olarak, giyerim ama genelde renkli saçlardan, piercing Kadıköy Mango‘nun ve dövmelerden ve PUNK’I UYGULAMA Outlet‘inden alıĢveriĢ Converse ayakkabılardan (PUNK’I BENĠMSEME) yaparım. Terkos, Atlas söz etme. Giyimde ikinci adreslerim. Ucuzluk markayı önemsememenin ve bol çeĢit önemli. yanı sıra, popüler bir Ayakkabılarım yaz kıĢ markanın outlet

136 Converse. KıĢın çok karlı mağazasından söz etme. olduğunda bot giyerim. O Ayakkabıda en popüler iki da Cat. Saçlarım uzun ve ayakkabı markasını pembe. Burnumdaki benimseme. Dikkat hızma var. Çenemde çekiciliğinin farkında olup, piercing var. Çengelli bunu hemcinsleri iğneleri eskiden çok üzerinden doğrulama. severdim, Ģimdi pek sevmiyorum çünkü çok özenti iĢi oldular. Giyim tarzımla ilgili çok tepki aldım. Saçlarım böyle ya, bazen kadınlar bile laf atıyor. ―

―Rashit, Dengesiz Dünyadaki en ünlü punk Herifler, Deli Gömleği, müzik gruplarını yakından Softa; yabancı olarak da takip etmenin yanı sıra Bad Religion, Sex Pistols, Rashit hariç amatör Türk Ramones, The Clash en punk gruplarının da çok dinlediklerim. Aktif takipçisi olma. Müziği olarak müzikle sadece dinleme; icra uğraĢmıyorum.‖ etmeme.

―UyuĢturucu hiç UyuĢturucu ve sigara kullanmadım, kullanmam tüketimine karĢı olan bir da. Ama alkol alırım. duruĢ sergilemenin yanı Sigara da sıra, alkol kullanma. kullanmıyorum.‖

―ArkadaĢlar gerçekse eğer, ArkadaĢlık iliĢkilerinin ailem gibidir. Ama ―gerçek olma‖ olgusuna GRUP OLMA gündelik, menfaat dayandırılarak ―aile‖ iliĢkilerine dayalıysa kurumu üzerinden

137 umursamam.‖ kutsanmasının yanı sıra, menfaat iliĢkilerini ―arkadaĢlık‖ olarak görmeme ve bu yolla arkadaĢlığa önem atfetme.

Diğer grup üyeleriyle olan ―Diğer punklarla facebook iletiĢimin teknolojik üzerinden iletiĢim aygıtlar kanalıyla kuruyoruz. Ġnternet sağlanması ve kendilerine sitemiz de var ait bir internet sitesiyle, alt turkpunk.com. kültür olarak varlıklarının Ankara‘dayken meĢrulaĢtırılması. konserlerde iletiĢime Ġstanbul‘da konserlerde geçmek çok daha kolaydı, iletiĢime geçmenin, çünkü hep belirli insanlar Ankara‘daki kadar kolay gelirlerdi konserlere. Ama olmadığını çünkü burası öyle değil. Daha insanların genellikle çok Rashit konserlerinde birbirlerini karĢılaĢtığımız bir tayfa tanımadıklarının var iĢte.‖ belirtilmesi.

Eğlenmek için kafe ―Mekan olarak tarzındaki mekanları Ġstanbulive‘a gidiyorum seçmek yerine, canlı en çok herhalde. müzik yapılan barların Rock barlar ve tercih edilmesi. Rock punk müzik birbiriyle barlar ve punk müziğin uyumlu değil. Bir yere uyumsuzluğuna dikkat gittiğinizde atıyorum 3 çekilerek; gidilen bir rock saat oturursanız, iki en barda ya da mekanda punk fazla üç tane punk parça müzik dinleyebilmenin duyabilirsiniz.‖ tesadüfi bir durum

138 olduğunun vurgulanması.

―Genel bir punk felsefesinden söz edecek olursak, nihilistik ve özgürlükçü bir tutumdan bahsetmek mümkün. Bana göre punk felsefesi, rahatlama, özgürlük ve eleĢtiri üzerine kurulu. Ġç sıç, takma bir Ģeyi, ama Punk felsefesini etrafında neler oluyor özgürlükçü bir felsefe bunun farkına var ve bir olarak nitelendirme ve Ģeyler söyle, bir Ģeyler yap punkı eğlence ve özgürlük demek punk. Punk kavramlarıyla eĢ tutma. denilince aklıma ilk Punkın faydasının PUNK’IN YORUM VE eğlence geliyor. insanların öfkesini ve ANLAMI- Ġnsanların, özellikle de stresini azaltmak ve onları TÜRKĠYE’DE PUNK gençlerin içinde çok rahatlatmak olduğunu büyük bir öfke var. Ġçinde söyleyip, punkın bir bir öfke olması için illa ki yandan bunları yaparken ailenle travmatik Ģeyler bir yandan da insanlardaki yaĢamıĢ olmana gerek farkındalık ve bilinç yok. Bu ülke travmanın ta seviyelerini artırdığı savı. kendisi zaten. Bence punk insanları eğlendirerek onlara özgürce pogo yaptırıp, özgürce küfrettirerek rahatlamalarını sağlıyor; ama bunu yaparken de sorgulatıyor bizden büyük

139 olan Ģeyleri. Sistemi, düzeni, inançları… Her Ģeyi...‖

Punk müziğin bir ―orta ―Benim tanıdığım punklar sınıf‖ müziği olduğuna hep orta sınıfa mensup.‖ yapılan vurgu.

―Yaygın müzik pop müzik bence… Ondan sonra rock sonra da arabesk filan geliyor. Gençler genelde müzik ortak paydasında bir araya geliyorlar. Yani Gençler açısından müziğin yaĢıtlarım için hep öyle. önemine dikkat çekilmesi Tikiler pop filan dinliyor. ve insanların sosyo – Daha salaĢ olanlar rock kültürel ve sosyo- metal filan dinliyor. Hem ekonomik durumlarına salaĢ hem de entelektüel göre dinleyecekleri olanlar caz, blues, klasik müzikleri seçmelerine müzik de dinliyor rock ve yapılan vurgu. metale ek olarak. VaroĢlardan arabeskler, apaçiler, rapçiler çıkıyor. Öfkeli orta sınıf gençlikten punk çıkıyor.‖

140 ―Ben hem Ankara ortamını, hem de Ġstanbul ortamını bilen biri olarak Punkın belirli bir piyasa punkla ilgilenen insanların değeri olmasına yapılan da, punkı dinleyen vurgu. insanların da çok sayıda olduğunu söyleyebilirim.‖

―Türkiye‘de bir punk alt Türkiye‘de bir punk alt kültüründen söz etmek kültürü olduğundan emin kesinlikle mümkün.‖ olan bir tavır sergileme.

―Ben endiĢeliyim… Yarından, bugünden… Güvenim yok devletime, Ülkenin geleceğine dair bir milletime. En baĢta umut besleyememe ve siyasetçilerimiz vizyon yoğun bir endiĢe halinin yoksunu. Punkın o ―no yanı sıra, siyasetçilere future‖ karamsarlığıyla güven duymama ve punkın konuĢmak gibi olacak ―gelecek yok‖ söylemine belki biraz ama ben de destek çıkma.

böyle hissediyorum… Zaten Ģimdi bile zor.‖ BĠR PUNK’IN GÖZÜYLE TÜRKĠYE ―Medya artık güvenilir bir kaynak değil. Artık ne Tüm medya organlarının haber izlemekten ne günümüzde ―güvenilir gazete okumaktan keyif kaynaklar‖ olmadıklarına alıyorum. Televizyonu her yapılan vurgu ve açtığımda o iğrenç siyasetçilere duyulan adamları görüyorum yoğun öfke. midem bulanıyor.‖

141 5.1.8.K.T.(Erkek) GörüĢmenin Analizi GörüĢmenin Bütüncül Bir Ġzlenimi

K.T. görüĢme yeri olarak belirlenen Beyoğlu Sinerji Bar‘a gecikmesiz geldi. Üzerinde bir kot pantolon, içinde siyah bir gömlek, onun üzerinde kolları yırtılmıĢ bir kazak vardı. Siyah bir palto giymiĢ ve kırmızılı siyahlı uzun bir bere takmıĢtı. Ayaklarında Converse ayakkabılar olan K.T. kendisinin boyadığını söylediği, üzerinde pek çok renk ve pek çok rozet olan bir sırt çantası takıyordu. Saçları kısa olan K.T.‘nin sakalları uzundu. K.T. kendisiyle ve hayatla barıĢık, neĢeli bir insan profili çizdi. Rahat tavırları ve samimiyeti sayesinde görüĢme oldukça eğlenceli ve problemsiz geçti.

Ġçerikte Özel Olarak Odaklanılan Kategori

K.T.‘nin görüĢme metni incelendiğinde, içerikte özel olarak odaklanan kategorinin ―Punkla TanıĢma‖ kategorisi olduğu görülüyor. Bu kategori altında, ailesiyle yaĢadığı kuĢak çatıĢmasını ve ailesinin onu nasıl zor kabullendiğini anlatan K.T., aslında bir geçiĢ kuĢağı ailesinin çocuğu. Ailesinin eğitim seviyesi ve geldikleri kültür itibariyle onu fazla anlayamadıklarını ve ergenlik çağından tüm bunlar sebebiyle ciddi tartıĢmalar yaĢadıklarını belirten K.T., artık ailesiyle birbirlerini oldukları gibi kabullendiğini belirtiyor.

Ġçerik Kategorileri YapılmıĢ Metinlerin Sıralanması, BirleĢtirilmesi

―1987, Ġstanbul doğumluyum. Bir devlet üniversitesinden geçen yıl mezun oldum. Jeoloji mühendisiyim. ġu an çalıĢmıyorum; çünkü askere gideceğim. Annem ev hanımı, babam emekli. Annem ilkokul terk. Babam lise terk. Birlikteler. Biz beĢ kardeĢiz. Benden büyük bir ağabeyim iki ablam var, benden küçük bir erkek kardeĢim var. Kız arkadaĢım yok. Ailemin ekonomik durumu orta. Ailemle yaĢıyorum. Küçükçekmece‘de oturuyoruz. Ailemi seviyorum. Ġleride benim de bir ailem olsun, bir kızım olsun istiyorum. Ben çok kalabalık bir ailede büyüdüm. Çok zor geçindik hep. Babam bizi okuturken çok sıkıntı çekti. Ama daha rahatız Ģimdi. KuĢak çatıĢmasını çok yaĢadım ben. Bir de ailem çok muhafazakardır, beni biraz zor

142 kabullendiler. Ama severim hepsini. Ġyidir benim ailem yani. ArkadaĢlık denilince, rahatlık ve doğallık geliyor ilk aklıma. Samimi olmalı. Yanındayken son derece huzurlu olmalısın. Güvenilir, sağlam olmalı. ArkadaĢlık iliĢkilerim genelde sanal benim. Çünkü yakın arkadaĢlarım üniversiteden hep. Eve gider gitmez açarım bilgisayarı. Ġnterneti çok sık kullanıyorum. Yatarken kapatırım ancak. Face, msn, youtube en çok kullandığım siteler. Punk ile ilgili görsel figürlerden faydalanıyorum. Çengelli iğne çantamın her yerinde var zaten gördüğün gibi. Saçlarımı uzatıp bonus yaptım filan. TiĢörtleri yırtıp sonra dikiyorum. Rozetler takarım yine çantama. Marka çok önemli değil benim için. 3-5 liralık tiĢörtler giyerim çoğu zaman. Canım çok marka çektiyse, cebimde para yoksa, çalarım. Geçenlerde bir kot çaldım mesela Ġstiklal‘deki Mavi‘den. Ayakkabılarım Converse olacak ama. Giyim tarzım ya da kullandığım aksesuarlar yüzünden tepki aldım.. Dayak yedim iki kere bizim mahallenin kırolarından. Annem önceden beni her gördüğünde ağlıyordu. Artık ağlamıyor çok Ģükür. AlıĢtı bana. Babam çok yadırgadı ilk. Sonra o da alıĢtı ama küpemi çıkarıyorum hala eve girdiğimde. Bulduğumda kullanırım uyuĢturucu. Ha damarcı değilim tabi. Ot mot sararız. Peynir çekeriz (Peynir bildiğin eroin. Ama damardan almıyorsun. Yakıp dumanını çekiyorsun. Bağımlılık yapar o da. Abartmayacaksın yani), koko bulursak onu çekeriz. Ama ben nadir kullanırım. Geçen yıl üniversite sonda baya cozuttuk. ġimdi ailenin yanına döndüm geri. Döndüğümden beri de kullanmıyorum. Ama alkolüm sigaram vardır. Gazete olarak Radikal okurum. Kitap okumayı çok severim. ġu an Küçük Ġskender‘ den Zatülcenp‘i okuyorum. Fanzinleri elime geçtikçe okuyorum ama düzenli değil. Hiç fanzin çıkarmadım. Ama bir arkadaĢıma bir çizimimi vermiĢtim fanzin için. En çok Pulp, Ġstanbulive ve Peyote‘ye gidiyorum. Ben Tanrıya inanırım. Cumama giderim. Namazımı kılarım, orucumu tutarım. KiĢisel bir rahatlama olarak yapıyorum bunları. Huzur veriyor bana.

Ġlk kez punk dinlediğimde 14-15 filandım. Küçüktüm yani. Ben alternatif müzik, rock, metal filan dinlerdim, hala dinlerim gerçi de. Hatta Marilyn Manson hastasıydım. Gözüme sürme filen çekerdim onu taklit etmek için hatta. O derece yani. Rashit çok konuĢuluyordu arkadaĢlar arasında filan. Sonra Rashit dinlemeye baĢladım. Ardından da gerisi geldi zaten. Çok sevdim punkı. Ġlk kez Rashit dinlediğimde ―Allahım ne oluyoruz ya‖ dedim. O sözler, o öfke ne bileyim çok

143 hoĢuma gitti. Ben çok ilginç bir adamım aslında. Ben punktan önce beĢ vakit namaz kılardım. ġimdi de kılarım arada, ama punk beni özgürleĢtirdi ya resmen. Ben özgürlük, ferahlık istiyordum. Bunu bana punk verdi. Yabancı punk dinlemeye baĢlayıp, artık punktan baĢka her müziği eleĢtirdiğim zaman kendimi punk olarak tanımladım. Hatırlamıyorum ama lise son lise iki filandı galiba. 17- 18‘li yaĢlar iĢte. En çok dinlediğim gruplar Rashit, Sex Pistols, The Clash. Aktif olarak müzikle uğraĢmıyorum. Bence punk geleneksellikten kaçmanın bir yolu. Ben punkım demek diğerlerinden farklı olmak demek; çünkü punk bir orta yol değil. Herkesin içinde olduğu ve herkesin benimseyebileceği bir yol da değil. O yüzden ben punkım demek, bir çeĢit göz dağı vermek dıĢarıya. Bir gruba dahil olduğum zaman yalnız hissetmiyorum. Değerli hissediyorum. Önemsendiğimi hissediyorum. Bir de bu müziği dinledikçe kendimi daha çok seviyorum. DeğiĢik bir Ģey. Bence punk felsefesi özgürlük, asilik ve nihilistlik. Punk avaz avaz bağırmanın bir yolu. Sadece müzikte değil. Atıyorum, punk müzik dinlemeyip punk olarak nitelendirdiğim pek çok insan var. Mesela bir takım elbisenin altına Converse içine de saçma sapan bir tiĢört giymek çok punk bir davranıĢ. Punk zıtlığın birliği. Kaosun düzeni. En güzeli de bir tanımının yapılamaması. Herkesin punkı kendine. Benim punkım da böyle. Punk hakkında tek bir kelime söylesem bu özgürlük olurdu. Punk bence insanları rahatlatıyor. Tayyip‘in anasına avradına sövüyorsunuz yüz kiĢi aynı anda bir konserde mesela. Bu ciddi ciddi stresi alıyor. Bir de punk bence gözlerini açıyor insanların. Çünkü rahatsızlık veriyor onlara. Durup düĢünüyorlar sonra ―ne yapıyoruz‖ diye.

Punklar en çok Ġstanbul‘da var. Erkek punklar daha fazla. Punk müzik ve rock barlar birbiriyle uyumlu değil. Ya her türden insan gidiyor mekanlara. ĠĢletmeciler de ona göre davranıyorlar zaten. Adam bakıyor mekana, olgun enteller varsa basıyor cazı, blues‘u ya da rock and roll‘u. Bakıyor siyahlar giymiĢ gelmiĢ millet, basıyor metali. Bakıyor bizim gibi yaygaracı, üstü baĢı rengarenk tipler gelmiĢ basıyor punk‘ı. ĠĢletmecinin mantığı bu yani. Diğer punklarla konserlerde bir araya geliyoruz. Yeni insanlar tanıdıkça face den ekliyoruz, sonra muhabbet ilerledikçe telefon melefon geliyor. Sonra muhabbet iyice sararsa dıĢarıda görüĢüyoruz. ĠletiĢim yolumuz genelde sanal tabi ama.

144 Türkiye‘de pop, arabesk ve alternatif rock en çok dinlenen müzik türleri. Ġnsanların bir müzik zevki yok ama. Ziynet Sali dinleyen adam, Ģarkısını beğeniyor, Duman da dinliyor. Bir garip yani. Ama müzik altkültürleri var ve sağlamlar yani. Bence her altkültür müziği incelenmeye değer. Punkından tutun hip hopuna kadar. Türkiye‘de punkı daha çok gençler ve orta sınıf dinliyor. Adam para babasıysa, çarkı dönüyorsa niye bir Ģeylerden Ģikayet etsin ki zaten. Punk içinde bir özenme taĢıyor. Lisede yakın olduğun elemanlar rock dinliyordur, sen de rock dinlemeye baĢlarsın. HoĢlandığın kız caz seviyordur, caza sararsın. Punk gibi görünmeye özenirsin, punk dinlemeye baĢlarsın. Böyle bu iĢler. Yoksa öyle temelinden gelip, bize ait olmayan bir müziği dinleyen çok az insan var. Benim bir arkadaĢım var mesela, kıza doğduğundan beri hep rock dinletmiĢ babası, annesi filan. ġimdi ―Ben baĢka Ģey dileyemem‖ diyor. Ama çoğunda durum böyle değil. Özeniyorsun birilerine, bir Ģeylere ve öyle baĢlıyorsun. Ben de özenerek baĢladım punk dinlemeye. Hemen hemen herkes özenmiĢtir en baĢta.

Türkiye‘nin bir gerçeği var mı, var. Neden yadsıyalım ki. Rashit yazıyor. Biz de bağıra bağıra söylüyoruz. Punk budur iĢte. Herkes zengin olma hayali kuruyor bu ülkede. Refahı düĢlüyoruz biz orta sınıf. Güzel günler gelecek diyoruz. Ama boĢ bence. Türk insanının beyni mutasyona uğramadan hiçbir Ģey değiĢmeyecek. Ben iktidarla da kavgayı bıraktım artık muhalefetle de, ben halka taktım artık. Medya da bence öldü artık. Herkes korkak çünkü. Yürekli adamları da tıkıyorlar içeriye. Rezalet yani. Bir ülkenin özgürlük düzeyi medyadan belli olur bence. BaĢka bir Ģey demeyeceğim.

Türkiye‘de punkın kesinlikle bir piyasası var. Türkye‘de bir punk altkültüründen söz etmek mümkün. Türkiye‘de ve dünyadaki punk arasında sound farkı çok yok; Ancak tarz farkı var. Bu da muhafazakar bir toplum olduğumuz için var. Biz çok tutucuyuz, bu fark bundan kaynaklanıyor.Bir punkla bir rockçıyı ya da bir metalciyi tavırlarından ayırt edebilirsiniz. Punklar güler yüzlüdür, eğlencelidir. Enerjiktir. Renklidir.‖

145 Değerlendirme

Tablo5.8

Cümle Kategori Yorum/Açıklama

Sosyo- ekonomik olarak ―Biz orta direğiz.‖ ―orta sınıf‖a atıfta bulunma.

―Ailemi seviyorum. Ġleride benim de bir ailem olsun, bir kızım olsun istiyorum. Ben çok kalabalık bir ailede büyüdüm. Çok zor geçindik hep. Babam bizi Aile içinde yaĢanan çeĢitli okuturken çok sıkıntı sıkıntılara rağmen; aile çekti. Ama daha rahatız kurumunun kutsanması. Ģimdi. KuĢak çatıĢmasını çok yaĢadım ben. Bir de SOSYO-EKONOMĠK ailem çok muhafazakardır, GERĠ PLAN beni biraz zor kabullendiler. Ama severim hepsini. Ġyidir benim ailem yani.‖

―Ben inanırım. Cumama giderim. Namazımı Tanrı ve din inancına sahip kılarım, orucumu tutarım. olma ve bunların bir KiĢisel bir rahatlama göstergesi olarak dini olarak yapıyorum bunları. ritüelleri yerine getirme. Huzur veriyor bana.‖

―Gazete olarak Radikal Yazılı basın takibi ile okurum. Kitap okurum. birlikte yer altı edebiyatına

146 ġu an Küçük Ġskender‘ duyulan ilgi. den Zatülcenp‘i okuyorum.‖

―Punk müzik dinlemeye Ergenlik dönemiyle baĢladığımda 14-15 birlikte punk müziğin filandım ya. Küçüktüm keĢfedilmesi. yani.‖

―Ġlk kez Rashit dinlediğimde ―Allahım ne oluyoruz ya‖ dedim. O sözler, o öfke ne bileyim Punk müziği ergenlik çok hoĢuma gitti. Ben çok PUNK’LA TANIġMA döneminde kendini ifade ilginç bir adamım aslında. etme ve bir dıĢa vurum Ben punktan önce beĢ aracı olarak kullanma. vakit namaz kılardım. Kendini kısıtlayan dini ġimdi de kılarım arada, ritüellerden punk müzik ama punk beni aracılığıyla kopma. özgürleĢtirdi ya resmen. Ben özgürlük, ferahlık istiyordum. Bunu bana punk verdi.‖

―Rashit çok konuĢuluyordu arkadaĢlar arasında filan. Sonra Punk müzikle tanıĢma Rashit dinlemeye kaynağının arkadaĢlar baĢladım. Ardından da PUNK’I ÖĞRENME olması. gerisi geldi zaten. Çok sevdim punkı.‖

―Ben eve gider gitmez Teknolojik imkanlardan açarım bilgisayarı. faydalanma ve günümüzde

147 Yatarken kapatırım ancak. en popüler olan sohbet ve En çok kullandığım siteler arkadaĢlık ve video face, msn, youtube.‖ paylaĢım sitelerinin kullanımı.

―Çengelli iğne çantamın her yerinde var zaten Punk imajı ve punk gibi gördüğün gibi. Saçlarımı görünmeye iliĢkin olarak, uzatıp bonus yaptım filan. kendin-yap giysilerden, TiĢörtleri yırtıp sonra rozetlerden ve çengelli dikiyorum. Rozetler iğnelerden ve Converse takarım yine çantama. ayakkabılardan, söz etme. Önemli değil marka Ayakkabılar dıĢında benim için. 3-5 liralık markaya önem tiĢörtler giyerim çoğu vermemenin yanı sıra, zaman. Canım çok marka maddi gücü, marka çektiyse, cebimde para giyinmenin bir Ģartı olarak yoksa, çalarım. görmeme ve bu yolla Geçenlerde bir kot çaldım PUNK’I UYGULAMA çalma eyleminden mesela Ġstiklal‘deki (PUNK’I BENĠMSEME) kolaylıkla söz etme. Mavi‘den. Ayakkabılarım Converse olacak ama.‖

―En çok Rashit, Sex Dünyadaki en ünlü punk Pistols, The Clash müzik gruplarını yakından dinliyorum. Aktif olarak takip etme. müzikle uğraĢmıyorum.‖

―Bulduğumda kullanırım uyuĢturucu. Ha damarcı Alkol ve sigara değilim tabi. Ot mot tüketiminin yanı sıra pek sararız. Peynir çekeriz, çok türde uyuĢturucu koko bulursak onu tüketimi. çekeriz. Ama ben nadir

148 kullanırım. Geçen yıl üniversite sonda baya cozuttuk. ġimdi ailenin yanına döndüm geri. Döndüğümden beri de kullanmıyorum. Ama alkolüm sigaram vardır.‖

―ArkadaĢlık dendiğinde rahatlık ve doğallık ArkadaĢlığı olumlu geliyor ilk aklıma. Samimi kavramlarla çağrıĢım olmalı. Yanındayken son yapacak Ģekilde derece huzurlu olmalısın. içselleĢtirme. Güvenilir, sağlam olmalı.‖

―Diğer punklarla konserlerde iletiĢim Diğer grup üyeleriyle olan kuruyoruz, yeni insanlar iletiĢimin canlı tanıdıkça faceden performanslarda ekliyoruz, sonra muhabbet sağlanması ve aĢamalı ilerledikçe telefon GRUP OLMA olarak önce sanal ortamda melefon geliyor. Sonra sonra da sosyal ortamlarda muhabbet iyice sararsa görüĢülmesi. dıĢarıda görüĢüyoruz. Genelde sanal tabi ama.‖

Eğlenmek için kafeler ―Pulp, Ġstanbulive, Peyote yerine canlı performanslar en çok gittiğim mekanlar. sergilenen barların tercih Rock barlar ve punk edilmesi. Rock barlar ve müzik birbiriyle uyumlu punk müziğin değil. ― uyumsuzluğuna dikkat çekme.

149 ―Punk, özgürlük, asilik, nihilistlik. Punk avaz avaz bağırmanın bir yolu. Sadece müzikte değil. Atıyorum, punk müzik dinlemeyip punk olarak nitelendirdiğim pek çok insan var. Mesela bir takım elbisenin altına Converse içine de saçma sapan bir tiĢört giymek Punk felsefesinin çok punk bir davranıĢ. özgürlük, asilik ve gibi Punk zıtlığın birliği. kavramlarla Kaosun düzeni. En güzeli özdeĢleĢtirilmesi ve punkın PUNK’IN YORUM VE de bir tanımının toplumdaki her kesimden ANLAMI- yapılamaması. Herkesin insanın streslerini TÜRKĠYE’DE PUNK punkı kendine. Benim azaltmasına yardımcı punkım da böyle. Punk olduğunun ve onları bence insanları bilinçlendirdiğinin rahatlatıyor. Tayyip‘in belirtilmesi. anasına avradına sövüyorsunuz yüz kiĢi aynı anda bir konserde mesela. Bu ciddi ciddi stresi alıyor. Bir de punk bence gözlerini açıyor insanların. Çünkü rahatsızlık veriyor onlara. Durup düĢünüyorlar sonra ―ne yapıyoruz‖ diye.‖

150 ―Daha çok gençler ve orta sınıf. Adam para Punk müziğin bir ―genç- babasıysa, çarkı orta sınıf‖ müziği olmasına dönüyorsa niye bir yapılan vurgu. Ģeylerden Ģikayet etsin ki zaten.‖

―Ya popla arabesk ve alternatif rock en çok dinlenenler zaten. Ġnsanların bir müzik zevki Türkiye‘deki ana akım yok ama. Ziynet Sali müziğin pop, arabesk ve dinleyen adam, Ģarkısını alternatif rock olarak beğeniyor, Duman da düĢünülmesi. Altkültür dinliyor. Bir garip yani. müziklerinin Ama müzik altkültürleri yaygınlığından var ve sağlamlar yani. bahsedilmesi ve Bence her altkültür müziği önemsenmesi. incelenmeye değer. Punkından tutun hip hopuna kadar.‖

Punkın belirli bir piyasa ―Türkiye‘de punkın bir değeri olmasına yapılan piyasası var kesinlikle.‖ vurgu.

―Türkiye‘de bir punk Türkiye‘de bir punk altkültüründen söz etmek altkültürü olduğunu mümkün.‖ belirtme.

―Herkes zengin olma Ülkenin geleceğine dair hayali kuruyor her zaman BĠR PUNK’IN karamsar düĢüncelere olduğu gibi. Refahı GÖZÜYLE TÜRKĠYE sahip olma. düĢlüyoruz biz orta sınıf.

151 Güzel günler gelecek diyoruz. Ama boĢ bence. Türk insanının beyni mutasyona uğramadan hiçbir Ģey değiĢmeyecek. Ben iktidarla da kavgayı bıraktım artık muhalefetle de, ben halka taktım artık.‖

―Medya bence öldü artık. Herkes korkak çünkü. Yürekli adamları da tıkıyorlar içeriye. Rezalet Medyaya karĢı duyulan yani. Bir ülkenin özgürlük güvensizlik. düzeyi medyadan belli olur bence. BaĢka bir Ģey demeyeceğim.‖

152 5.1.9.S.M. (Erkek) GörüĢmenin Analizi GörüĢmenin Bütüncül Bir Ġzlenimi

S.M. görüĢme yeri olarak belirlenen Beyoğlu Sinerji Bar‘a gecikmesiz geldi. Üzerinde siyah renkli bir tiĢört altında kot pantolon vardı. Kareli kısa kabanının üzerine renkli bir bere ve atkı takmıĢtı. Pek çok dövmesi olan S.M.‘nin saçları asker tıraĢıydı. Eğlenceli, rahat ve kendine güvenen bir insan izlelnimi veren S.M. ile görüĢme oldukça eğlenceli ve problemsiz geçti.

Ġçerikte Özel Olarak Odaklanılan Kategori

S.M.‘nin görüĢme metni incelendiğinde, içerikte özel olarak odaklanan kategorinin ―Punkla TanıĢma‖ kategorisi olduğu görülüyor. Bu kategori altında, ergenlik döneminde babasıyla yaĢadığı kimi sorunların onu, punk müziği kendini ifade etme biçimi olarak seçmeye yönelttiğini belirtiyor. Bu sayede öfkesini boĢalttığını ve öfkenin yerine eğlence, rahatlama gibi olumlu duyguları yerleĢtirdiğini belirten S.M. punkın kendisini olumlu anlamda geliĢtirmesine çok yardımcı olduğu görüĢünde.

Ġçerik Kategorileri YapılmıĢ Metinlerin Sıralanması, BirleĢtirilmesi

―1989, Ġstanbul doğumluyum. Bir devlet üniversitesinde öğrenciyim. Herhangi bir iĢte çalıĢmıyorum. Annem ressam, babam özel bir Ģirkette yönetici. Her ikisi de üniversite mezunu. Bir kız kardeĢim var, benden küçük. Sevgilim var. Sıkıntılarımız var tabii; ama ekonomik durumumuz fena değil yine de. Kuzguncuk‘ta oturuyoruz. Ailemle yaĢıyorum. Aile insanın nasıl bir insan olacağının belirlendiği yer. Çok önemli bence. Benim ailemle iliĢkilerim iyi. Babamla çok kavga ediyorduk eskiden ama ergenlik geçti, düzeldik. ArkadaĢlık çok Ģey demek. Sağlam olmalı. Doğru olmalı. KardeĢin gibi olmalı. Rahat olmalısın yanında, eğlenebilmelisiniz. ArkadaĢlık iliĢkilerim genelde yüz yüze. Ġnterneti çok sık kullanıyorum. En çok kullandığım siteler google, msn, facebook. Punkla ilgili görsel figürlerden faydalanıyorum. Saçlarım uzundu. Daha yeni kestirdim iĢte. Dövmelerim filan var. Renkli damalı pantolonları çok seviyorum. Çengelli iğne filan takmadım hiç.

153 Sevdiğim her Ģeyi giyerim. Markası önemli değil. Ayakkabılarım hep Converse. Giyim tarzım yüzünden çok tepki aldım, hala daha alıyorum. Ama alıĢtım artık. Alkolüm var, sigaram var. Bulduğumda da ot var. Gazete okurum. Hürriyet ve Haber Türk okuyorum. Açıkçası çok sık kitap okumuyorum. En son ne okuduğumu bile hatırlamıyorum. Bir biyografi okumuĢtum galiba. Fanzinle hiç iĢim olmadı Ģimdiye dek. Çok sıkılıyorum ben. Benim okulum çok ağır. Sürekli okuldayım. Onun dıĢında konserlere geliyorum iĢte Beyoğlu tarafına. En çok konser düzenleyen yerler de Ġstanbulive, Balans, Pulp filan. Tanrı, din gibi Ģeylere inanmıyorum.

Punka 14 yaĢında baĢladım. Mp3‘leri takas etmiĢtik bir arkadaĢla. The Clash‘in ―Should I Stay or Should I Go‖ Ģarkısını belki otuz kez dinledim baĢa sarıp. Sonra araĢtırdım. Babama filan sordum. Sonra babam gitti kasetlerini getirdi kitaplıktan. Meğer o da dinlermiĢ. Öyle baĢladım iĢte. Ben punkı çok seviyorum. Enerji doluyorum, eğleniyorum punk dinlediğimde. Bir de tam ergenliğe geliyor o yaĢlar. Babamla çok atıĢıyorduk o aralar. Punk öfkemi aldı. Kendimi ilk kez, ilk punk konserime –Rashit konseriydi- gittikten sonra punk olarak tanımladım. En çok, The Clash, Rashit, Sex Pistols, Cemiyette PiĢiyorum bir de Bad Religion dinliyorum. Aktif olarak müzikle uğraĢıyorum; davul çalıyorum. Bence punk dinlemek geleneksellikten kaçıĢın bir yolu. Ben punkım demek diğerlerinden farklı olmak demek. Bir gruba dahil olduğumda eğleniyorum. Beraber eğlenebildiğim insanlarla olmak çok güzel. Daha iyi iletiĢim kuruyorum onlarla. Yabancılık çekmiyorum. Bence punk felsefesi eğlenirken farkına varmayı sağlamak. Rahatsız etmek koyun gibi olanları. Punk hakkında tek bir kelime söylemek istesem bu eğlence olurdu. Bence gençler için çok faydalı punk. Tamam küfür filan var ama ortamın gerçek yüzünü gösteriyor punk. Bir Ģeyleri fark etmeye yarıyor.

Ġstanbul‘da çok punk insan var. Ama rockçılar, metalciler daha fazla. Erkek de var, kadın da. Rock barlar ve punk müzik birbiriyle uyumlu değil. Punkla hiçbir yer uyumlu değil. Diğer punklarla konserlerde ve internetten iletiĢim kuruyoruz.

Türkiye‘deki yaygın müzik pop. Herkes tiki. Altkültür olarak da punkla rap var iĢte. Türkiye‘de punkı gençler dinliyor genellikle. Punka özenen çok insan var. Punk en baĢta özenmeyle baĢlıyor zaten.

154 Punk çok eğlenceli bir müzik. Eğlenceli olmasının yanında ilham verici. Ben gündemle, siyasetle filan punk dinlemeye baĢladıktan sonra ilgilenir oldum. Türkiye‘nin geleceği, Ģu anki durumu bence çok kötü ve bence umut pek yok. DüĢündüğümü söylersem çok ayıp olur. O yüzden söylemeyeceğim. Türkiye‘de medya olması gereken Ģey dıĢında her Ģey bence.

Türkiye‘de punkın çok geniĢ bir piyasası olduğunu söyleyemem. Ama dinlenen bir tür. Çok dinleyicisi var. Türkiye‘de bir punk altkültüründen söz etmek mümkün. Bizim punkımız dünyadaki punkın ufak bir yansıması. Çok da baĢarılı olduğumuzu söyleyemem. Çünkü bizi kasan çok Ģey var burada. Çok kapalıyız biz ya. Her Ģeyden korkuyoruz, hiç yeni bir Ģey istemiyoruz. Stil oturmaz burada, oturamaz daha doğrusu. Çünkü yasaklar var burada. Ayıplar var. Günahlar var. Türkiye‘de punk‘ı imge ve müzik olarak rock ve metalden ayırt edebiliriz. Punklar da punk müzik de kendini her yerde belli eder zaten. Punklar sıra dıĢı görünürler. Rockçılardan ya da metalcilerden daha değiĢiktirler. Müzik de öyle. Ritimler, sözler. AnlaĢılır hemen.‖

Değerlendirme

Tablo 5.9

Cümle Kategori Yorum/Açıklama

―Sıkıntılarımız var tabi Sosyo- ekonomik olarak ama ekonomik ―orta-üst‖ sınıfa vurgu durumumuz fena değil yapma. yine de.‖

―Aile insanın nasıl bir Ergenlik döneminde SOSYO-EKONOMĠK insan olacağının yaĢanan kimi sorunlara GERĠ PLAN belirlendiği yer. Çok rağmen, aile kurumunun önemli bence. Benim çocuğun geliĢiminde ne ailemle iliĢkilerim iyi. kadar önemli olduğunun Babamla çok kavga altına çizme ve aile ediyorduk eskiden ama kurumunun kutsanması.

155 ergenlik geçti, düzeldik.‖

―Tanrı, din gibi Tanrı ve din inancının müesseselere reddi. inanmıyorum.‖

―Gazete olarak Hürriyet ve Haber Türk okuyorum. Açıkçası çok sık kitap okumuyorum. En son ne Yazılı basın takibiyle okuduğumu bile birlikte kitaplara ilgisizlik. hatırlamıyorum. Bir biyografi okumuĢtum galiba.‖

Ergenlik dönemiyle ―Punk müzik dinlemeye birlikte punk müziğin 14 yaĢında baĢladım.‖ keĢfedilmesi.

―Mp3‘leri takas etmiĢtik bir arkadaĢla. The Clash‘in ―Should I Stay or Should I Go‖ Ģarkısını belki otuz kez dinledim baĢa sarıp. Sonra araĢtırdım. Babama Punk müziği bir öfke filan sordum. Sonra babam PUNK’LA TANIġMA boĢaltma ve terapi aracı gitti kasetlerini getirdi olarak kullanma. kitaplıktan. Meğer o da dinlermiĢ. Bir de tam ergenliğe geliyor o yaĢlar. Babamla çok atıĢıyorduk o aralar. Punk öfkemi aldı.‖

―Sürekli bilgisayar Teknolojik imkanlardan baĢındayım. Google, faydalanma ve günümüzde

156 msn,face en çok en popüler olan sohbet, kullandığım siteler.‖ arkadaĢlık ve arama motoru sitelerinin kullanımı.

―Saçlarım uzundu. Daha Punk imajı ve punk gibi yeni kestirdim iĢte. görünmeye iliĢkin olarak, Dövmelerim filan var. renkli giysilerden, Renkli damalı pantolonları Converse ayakkabılardan, çok seviyorum. Çengelli dövmelerden söz etme. iğne filan takmadım hiç. Punkın Marka fark etmez bana, alametifarikalarından sevdiğim Ģeyi giyerim. çengelli iğneyi Ayakkabı olarak Converse kullanmama. giyiyorum.‖ PUNK’I UYGULAMA ―En çok The Clash, Rashit, (PUNK’I Sex Pistols, Cemiyette BENĠMSEME) Dünyadaki ve PiĢiyorum bir de Bad Türkiye‘deki en ünlü punk Religion dinliyorum. Aktif müzik gruplarını yakından olarak müzikle takip etme. uğraĢıyorum; davul çalıyorum.‖

Alkol ve sigara tüketimiyle ―Alkol var, sigara var. birlikte uyuĢturucu Bulduğumda da ot var.‖ tüketimi.

―ArkadaĢlık çok Ģey ArkadaĢlığı dürüstlük, demek. Sağlam olmalı. güvenilirlilik, eğlence ve Doğru olmalı. KardeĢin GRUP OLMA rahatlık gibi kavramlarla gibi olmalı. Rahat özdeĢleĢtirme. olmalısın yanında,

157 eğlenebilmelisiniz.‖

Diğer grup üyeleriyle olan ―Diğer punklarla iletiĢimin canlı konserlerde ve internet performanslarda yüz yüze yoluyla iletiĢim ve internet yoluyla kuruyoruz.‖ sağlanması.

―Benim okulum çok ağır. Eğlenmek kafeler yerine Sürekli okuldayım. Onun canlı performanslar dıĢında konserlere sergilenen barların tercih geliyorum iĢte Beyoğlu edilmesi. Rock barlar ve tarafına. En çok konser punk müziğin düzenleyen yerler de uyumsuzluğuna dikkat Ġstanbulive, Balans, Pulp çekme. filan.‖

―Bence punkın felsefesi eğlenirken farkına varmayı sağlamak. Rahatsız etmek Punk felsefesinin koyun gibi olanları. Punk farkındalık kazandırmaya denilince aklıma gelen ilk yönelik bir eylem olarak Ģey eğlence. Bence gençler görme. Punkın özellikle

için çok faydalı punk. gençler için çok faydalı Tamam küfür filan var PUNK’IN YORUM VE olduğunun onları daha ama ortamın gerçek ANLAMI- bilinçli bireyler yaptığının

yüzünü gösteriyor punk. TÜRKĠYE’DE PUNK altını çizme. Bir Ģeyleri fark etmeye yarıyor.‖

Punk müziğin bir ―genç- ―Punkı gençler dinliyor. orta sınıf‖ müziği olmasına Orta sınıf gençleri.‖ yapılan vurgu.

158 Türkiye‘deki ana akım ―Türkiye‘de yaygın müzik müziğin pop olarak pop. Herkes tiki. Altkültür düĢünülmesi. Altkültür olarak da punkla rap var müziklerine hip hop ve iĢte.‖ punkla örnek verme.

―Türkiye‘de punkın çok geniĢ bir piyasası Punkın belirli bir piyasa olduğunu söyleyemem. değeri olmasına yapılan Ama dinlenen bir tür. Çok vurgu. dinleyicisi var.‖

―Türkiye‘de bir punk Türkiye‘de bir punk altkültüründen söz etmek altkültürü olduğunu mümkün.‖ belirtme.

―Türkiye‘nin sosyal ve Ülkenin geleceğine dair politik durumu kötü, çok karamsar düĢüncelere kötü.‖ sahip olma.

―DüĢündüğümü söylersem çok ayıp olur. O yüzden BĠR PUNK’IN söylemeyeceğim. GÖZÜYLE TÜRKĠYE Medyaya karĢı duyulan Türkiye‘de medya olması güvensizlik. gereken Ģey dıĢında her Ģey bence.‖

159 5.1.10.Z.I. (Kadın) GörüĢmenin Analizi GörüĢmenin Bütüncül Bir Ġzlenimi

Z.I., çalıĢma ve okul programı uymadığı için, görüĢmelerin yapıldığı Beyoğlu Sinerji Bar‘a gelemedi. Bu sebeple çalıĢtığı yer olan Pulp‘a giderek görüĢmeyi gerçekleĢtirdim. Oldukça dikkat çekici bir görünüme sahip olan Z.I.‘nın saçları mavi ve uzundu. Üzerinde kırmızı bir pantolon ve siyah bir kazak olan Z.I., Converse ayakkabılar giymiĢti. Z.I. ile önceleri zor ilerleyen görüĢme, birkaç sorunun ardından çözülmeye baĢladı. GörüĢmenin baĢlarında temkinli ve çekingen tavırlar sergileyen Z.I. süre ilerledikçe rahatladı ve neĢesi arttı. Genel anlamda neĢeli ve konuĢkan olmasıyla birlikte, kendine güvenen ve rahat bir insan değildi.

Ġçerikte Özel Olarak Odaklanılan Kategori

Z.I.‘nın görüĢme metni incelendiğinde, içerikte özel olarak odaklanan kategorinin ―Punkla TanıĢma‖ kategorisi olduğu görülüyor. Bu kategori altında, ergenlik problemleriyle birleĢen ―boĢanmıĢ bir ebeveynin çocuğu olma‖ duygusu, kendisinde ciddi bir öfkeye ve güven problemlerine sebep olmuĢ. Bununla bağlantılı olarak, aile kavramı ile arasının iyi olmadığını; annesi ve kardeĢiyle iletiĢimlerinin iyi olduğunu; ancak babasıyla birbirlerinden kopuk olduklarını dile getiren Z.I. ailesinin güven verici bir aile olmadığını ve bu sebeple aile kurumunun kendisi için, Ģu an herhangi bir anlam ifade etmediği görüĢünde. Bu sebeple Z.I. birlikte yaĢadığı arkadaĢlarını ailesi gibi görmektedir ve onlarla ailesinden çok daha fazla iletiĢim içerisindedir.

Ġçerik Kategorileri YapılmıĢ Metinlerin Sıralanması, BirleĢtirilmesi

―1989, Antalya doğumluyum. Üniversite için Ġstanbul‘a geldim. Bir devlet üniversitesinde okuyorum. Bir kafede çalıĢıyorum. Annem turizmci. Babam esnaf, kozmetik satıyor. Ayrılar. Bir erkek kardeĢim var. Bir iliĢkim yok daha yeni bitti. Ailemin ekonomik durumu pek parlak değil bu aralar. Beyoğlu‘nda, üç arkadaĢımla yaĢıyorum, toplam üç kız bir erkeğiz; o da gay. Ailenin çocuğa güven veren bir Ģey olması lazım ama biz onu pek yaĢamadığımız için bana pek bir Ģey ifade etmiyor

160 aile. Babamla ayda bir falan konuĢuruz. Annem ve kardeĢimle aram iyidir. Annem pek anne gibi değil de arkadaĢımız gibi. ArkadaĢlarım beraber eğlenebildiğim, yanında rahat olduğum insanlar. ArkadaĢlık iliĢkilerim genelde yüz yüze. Ġnterneti çok sık kullanıyorum. En çok kullandığım siteler, facebook, msn, youtube. Punkla ilgili görsel figürlerden hoĢlanıyorum. Saçlarımı bir ay maviye bir ay pembeye bir ay yeĢile filan boyatıyorum. HoĢuma gidiyor. Böyle renkli renkli giyiniyorum iĢte. Uyumsuz filan. Çengelli iğne rozet filan sevmiyorum. Marka fark etmez bana. Terkos ve Atlas‘tan alıyorum genelde. Bazen Mango‘nun outletine gidiyorum. Ayakkabı olarak en çok Converse giyiyorum galiba. Tarzım ve kullandığım aksesuarlar yüzünden tepki aldım. Her gün alıyorum zaten. 15-16 yaĢındaki çocuklardan tut, teyzeler bile laf atıyor. Geçen yıl amcanın biri otobüste saçımı çekmeye kalktı. Bağırdım çağırdım filan, adam otobüsten indi sonra. Manyak çok. UyuĢturucu denedim. Ot, kokain filan. Buldukça takılıyorum. Müptela filan değilim tabii. Alkol alırım ama çok değil. Sigara kullanıyorum. Gazete okurum. Radikal okuyorum. Kitap okurum ancak kitap kurdu değilim. ġu an Arı Kovanına Çomak Sokak Kız‘ı okuyorum. Fanzinleri ilk punk dinlediğim zamanlarda biraz da ne nedir, ne değildir diye merak ettiğim için okuyordum. Ama artık okumuyorum. Dinlere zaten inanmıyorum. Tanrıya da bazen inanasım geliyor, bazen aramız bozuluyor.

Punk dinlemeye 14-15 gibi baĢladım. ArkadaĢlar kaynak. Sağ olsunlar doğru yolu buldurdular bana. Ben dinlediğimde çok sevdim punkı. O zamanlar ergenlikteyim tabi. Bizimkiler yeni boĢanmıĢ filan. KardeĢime bile öfkeliyim ki o zaman daha bebek. Punka verdim ben de kendimi iĢte. ArkadaĢlardan duydukça, araĢtırdım internetten. Okudum filan elime ne geçiyorsa punkla ilgili. Punk insanlarla tanıĢtım ve onlar bana iĢin yolunu yordamını öğrettiler. Sonra imajımı ona göre düzenledim. Kendimi ilk Sex Pistols‘dan Johnny Rotten‘ın resmini gördüğüm zaman punk olarak tanımladım. Ramones, Rashit ve Cemiyette piĢiyorum en çok dinlediğim gruplar. Aktif olarak müzikle uğraĢmıyorum. En çok gittiğim mekan burası; yani çalıĢtığım yer. (Pulp) Bence punk dinlemek geleneksellikten kaçıĢın bir yolu. Ben punkım demek, farklı olmak demek. Bir gruba dahil olduğum zaman eğleniyorum, mutlu oluyorum, doğal oluyorum, rahatlıyorum. Bence punk felsefesini genelde nihilizm ve anarĢizmle tanımlamak mümkün. Ama ne kendi baĢına bir nihilizm ne de kendi baĢına bir anarĢizm. Punk denildiğinde aklıma ilk gelen Ģey özgürlük. Punkın

161 topluma yardımcı olmak gibi bir derdi yok. Ġnsanların deĢarj olmalarını ve bir Ģeyleri fark etmelerini sağlıyor sadece.

Ġstanbul punklar konusunda maden yatağı. Punk kadınlar da var baya ama erkek daha fazla. Rock barlar ve punk müzik birbiriyle uyumlu değil. Yani bir rock bara gittiğinizde belki bir iki tane punk Ģarkısı duyarsınız iĢte. Onun dıĢında rock, metal filan çalarlar. Buraya (Pulp) gelenlerle daha sıkı iletiĢim içindeyiz. Ġnternet sitemiz var, konserler var, face var.

Türkiye‘deki yaygın müzik berbat. Bizim insanımızda zevk diye bir Ģey yok. Hoppidi zıppidi ancak. Bir sürü rock grubu da çıktı Ģimdi. Ortalık karıĢtı iyice. Her telden var Türkiye de. Ama gençler ya pop dinliyor ya rock. Altkültür olarak hip hop var, arabesk var. Punkı gençler dinliyor. Orta sınıf gençleri. Türkiye‘de punkın bir özenme olduğunu düĢünüyorum. Türkiye‘ye geliĢi de özenme sonucu olmuĢ zaten.

Punkın tek derdi insanları rahatsız etmek, baĢka da bir Ģey umurunda olmaz punkın. Tabii bu rahatsız etme iĢini ülkenin problemlerinden esinlenerek yapıyorlar. Bu yabancı ülkelerde de böyle. Punk, politik ve sosyal meselelerle ilgilenen bir müzik. Çok acayip günler bizi bekliyor ama. Türkiye‘nin geleceğini hiç parlak görmüyorum. Medya en güvenilmesi gereken ama hiç güven olmayan bir Ģey.

Türkiye‘de punkın piyasa değeri var. Çünkü çok punk grup var ve durmadan da bir yenisi çıkıyor. Dinleyici de var. Aslında baya punk var Türkiye‘de. Türkiye‘de bir punk altkültüründen söz etmek mümkün. Türkiye‘deki ve dünyadaki punk arasında en büyük fark stil tabii ki. Dünyadaki punk stili uçmuĢ durumda. Biz insanlarımızın geri kafalılığı yüzünden ufacık bir kısmını gerçekleĢtiriyoruz burada bu stilin. Bu ülke çok kapalı çok. AĢırı muhafazakar. Bu yüzden. Türkiye‘de punk‘ı müzik olarak rock ve metalden ayırt etmek çok kolay zaten. Tarzından anlayamayabilirsiniz hemen. Çünkü biz punk gibi giyinemiyoruz burada tam anlamıyla. Ama bir çengelli iğneden, canlı renkli yırtık pırtık bir Converse‘den tanıyabilirsiniz.‖

162 Değerlendirme

Tablo 5.10

Cümle Kategori Yorum/Açıklama

Sosyo- ekonomik olarak herhangi bir sınıfa ―Ekonomik durumumuz gönderme yapmamakla fena bu aralar.‖ birlikte, eskiden ekonomik durumun Ģu günden daha iyi olduğunun belirtilmesi.

―Ailenin çocuğa güven veren bir Ģey olması lazım ama biz onu pek Aile kurumunun ―güven‖ yaĢamadığımız için bana duygusuyla eĢ tutulması ve pek bir Ģey ifade etmiyor kendi yaĢam deneyiminde aile. Babamla ayda bir bunun olmadığının falan konuĢuruz. Annem belirtilmesi, buna bağlı SOSYO-EKONOMĠK ve kardeĢimle aram iyidir. olarak aile kurumuna GERĠ PLAN Annem pek anne gibi mesafeli duruĢ. değil de arkadaĢımız gibi.‖

―Dinlere zaten Din inancının reddi ve inanmıyorum. Tanrıya da Tanrı inancının bazen inanasım geliyor, kesinleĢmemesi. bazen aramız bozuluyor.‖

―Gazete olarak Radikal okuyorum. Kitap okurum; Yazılı basın takibiyle ama kitap kurdu değilim. birlikte kitaplara; popüler ―Arı Kovanına Çomak edebiyata ilgi. Sokan Kız‖ı okuyorum Ģu an.‖

163 ―Punk müzik dinlemeye Ergenlik dönemiyle 14-15 gyaĢlarında birlikte punk müziğin baĢladım‖ keĢfedilmesi.

―O zamanlar ergenlikteyim tabi. PUNK’LA TANIġMA Bizimkiler yeni boĢanmıĢ Punk müziği bir öfke filan. KardeĢime bile boĢaltma ve terapi aracı öfkeliyim ki o zaman daha olarak kullanma. bebek. Punka verdim ben de kendimi iĢte.‖

―Kaynağım arkadaĢ. ArkadaĢlardan duydukça, Punk müzikle tanıĢma araĢtırdım internetten. kaynağının arkadaĢlar Okudum filan elime ne olmasıyla beraber, punk geçiyorsa punkla ilgili. müziğin öğrenilmesini Punk insanlarla tanıĢtım internet , yazılı materyal ve onlar bana iĢin yolunu ve sosyal iliĢkiler yoluyla yordamını öğrettiler. PUNK’I ÖĞRENME devam ettirmek. Sonra imajımı ona göre

düzenledim.‖

Teknolojik imkanlardan ―Ġnterneti sıkça faydalanma ve günümüzde kullanıyorum. Face, msn, en popüler olan sohbet, youtube en çok arkadaĢlık ve video kullandığım siteler.‖ paylaĢım sitelerinin kullanımı.

―Saçlarımı bir ay maviye Punk imajı ve punk gibi bir ay pembeye bir ay PUNK’I UYGULAMA görünmeye iliĢkin olarak, yeĢile filan boyatıyorum. (PUNK’I BENĠMSEME) renkli ve uyumsuz HoĢuma gidiyor. Böyle giysilerden, Converse

164 renkli renkli giyiniyorum ayakkabılardan, renkli iĢte. Uyumsuz filan. saçlardan söz etme. Çengelli iğne rozet filan Çengelli iğne ve rozet gibi sevmiyorum. Marka fark punkın alametifarikalarını etmez bana ya. Ayakkabı demode bulma. olarak en çok Converse giyiyorum galiba.‖

―En çok Ramones, Rashit Dünyadaki ve ve Cemiyette piĢiyorum Türkiye‘deki en ünlü punk dinliyorum. Aktif olarak müzik gruplarını yakından müzikle uğraĢmıyorum.‖ takip etme.

―UyuĢturucu denedim. Ot, kokain filan. Buldukça Alkol ve sigara tüketimiyle takılıyorum. Müptela filan birlikte uyuĢturucu değilim tabii. Alkol alırım tüketimi. ama çok değil. Sigara kullanıyorum.‖

―ArkadaĢlar beraber ArkadaĢlığı eğlence ve eğlenebildiğim, yanında rahatlık gibi kavramlarla rahat olduğum insanlar.‖ özdeĢleĢtirme.

―Mekana gelenlerle (çalıĢtığı mekan olan GRUP OLMA Diğer grup üyeleriyle olan Pulp) daha sıkı iletiĢim iletiĢimin yüz yüze ve içindeyiz. Ġnternet sitemiz internet yoluyla var, konserler var, face sağlanması. var.‖

165 ÇalıĢtığı barı aynı ―Mekan olarak en çok zamanda bir eğlence buradayım (çalıĢtığı mekanı olarak mekan olan Pulp). Rock değerlendirebilme. Rock barlar ve punk müzik barlar ve punk müziğin birbiriyle uyumlu değil. ― uyumsuzluğuna dikkat çekme.

―Punkı genelde nihilizm ve anarĢizmle tanımlamak Punk felsefesinin nihilizm mümkün. Ama ne kendi ve anarĢizmle baĢına bir nihilizm ne de özdeĢleĢtirilmesi. Punkın kendi baĢına bir anarĢizm. toplumsal bir ihtiyacı Punk denilince aklıma karĢılamak gibi bir gelen Ģey özgürlük. misyonunun olmadığına Punkın topluma yardımcı dikkat çekilmesinin olmak gibi bir derdi yok. yanında, punkın bir Ġnsanların deĢarj farkındalık ve bir deĢarj olmalarını ve bir Ģeyleri olma aracı olarak PUNK’IN YORUM VE fark etmelerini sağlıyor görülmesi. ANLAMI- sadece.‖ TÜRKĠYE’DE PUNK Punk müziğin bir ―genç- ―Punkı gençler dinliyor. orta sınıf‖ müziği olmasına Orta sınıf gençleri.‖ yapılan vurgu.

―Türkiye‘de yaygın müzik Türkiye‘deki ana akım berbat. Bizim insanımızda müziğin pop ve rock zevk diye bir Ģey yok. olarak düĢünülmesi ve bu Hoppidi zıppidi ancak. Bir türün olumsuz anlamda sürü rock grubu da çıktı eleĢtirilmesi. Sık dinlenen Ģimdi. Ortalık karıĢtı iyice. altkültür müziğinin hip Her telden var Türkiye de. hop ve arabesk olarak Ama gençler ya pop belirlenmesi.

166 dinliyor ya rock. Altkültür olarak hip hop var, arabesk var.‖

―Türkiye‘de punkın bir piyasa değeri var. Çünkü Punkın belirli bir piyasa çok punk grup var ve değeri olmasına yapılan durmadan da bir yenisi vurgunun yeni çıkan punk çıkıyor. Dinleyici de var. gruplar üzerinden Aslında baya punk var meĢrulaĢtırılması. Türkiye‘de.‖

―Türkiye‘de bir punk Türkiye‘de bir punk altkültüründen söz etmek altkültürü olduğunu mümkün.‖ belirtme.

―Bu karmaĢada ben bir Ģey düĢünemiyorum. Çok Ülkenin geleceğine dair acayip günler bizi bekliyor karamsar düĢüncelere ama. Türkiye‘nin sahip olma. geleceğini hiç parlak BĠR PUNK’IN görmüyorum.‖ GÖZÜYLE TÜRKĠYE ―En güvenilmesi gereken Medyaya karĢı duyulan ama hiç güven olmayan güvensizlik. bir Ģey medya.‖

167 BEġĠNCĠ BÖLÜM

SONUÇ

6.1. Sonuç ve Değerlendirme

Fikir anlamında Amerika‘da ortaya çıkmasına rağmen, punk müzik her zaman için Ġngiliz kökenli kabul edilir. Bunun sebebi hiç Ģüphesiz ki, punkın Ġngiltere‘de tam anlamıyla bir altkültür olarak varlığını ortaya koyması ve gerek müzik anlamda, gerekse de yardımcı öğeler olarak kabul edilebilecek, punk imajı ve punk hayat tarzıyla Ġngiltere‘de ĢekillenmiĢ olmasıdır. Temel fark elbette bu her iki punkın doğduğu ortamlar ve zamanın ruhunda saklıdır. Amerikan punkı, Amerika‘da muazzam bir refah seviyesine eriĢildiği yıllarda ortaya çıkmıĢtır. Esin kaynakları avangard sanat, yer altı dünyası ve edebiyattı. Ġngiliz punkı ise, Ġngiltere‘nin tarihinde yaĢadığı en ciddi ekonomik bunalımından sonra patlak vermiĢtir. Esin kaynağı ekonomik bunalımlar, sınıf mücadelesi ve yönetimdi. Bu açık farkları ikinci bölümde Amerikan ve Ġngiliz punk müziğinin en önemli gruplarından olan Velvet Underground ve Sex Pistols‘ın Ģarkı sözlerinde de görebilmek mümkündür.

Punk müziğin Türkiye‘ye yansıması ise 1970‘lerin sonu ve ağırlıklı olarak 1980‘lerin baĢlarına tekabül eder. Hiç Ģüphesiz ki punk müziğin Türkiye‘de bir altkültür hareketi haline gelmesinde 12 Eylül 1980 darbesinin de payı büyüktür. Darbeden sonraki ilk on yıl; yani 1980‘ler, iki ayrı uçta yaĢanmıĢtır. 80‘lerin ilk yarısı, darbenin yıkıcı etkilerinin devam ettiği, yeni bir düzen kurulmaya çalıĢıldığı ve pek çok özgürlüğün kısıtlanmak durumunda olduğu yıllardır. Darbeden sonra iktidara gelen Özal hükümetiyle birlikte; adeta darbe döneminin acısı çıkarılmıĢ, pek çok yeni özgürlük alanıyla halk ―ödüllendirilmiĢtir.‖ Bu iki apayrı ucu, aynı on yıl içerisinde deneyimleyen dönemin bir kısım Türk genci ise, bilinçli olarak apolitikleĢtirilmiĢ, birden bire ortaya çıkan özel kanalların da manipülasyonuyla kendini aniden ―Amerikan rüyası‖nı düĢlerken bulmuĢ ve içindeki öfkeyi deĢarj edebilecek tek alan olarak müziğe yönelmiĢtir. Bu gençlerin punk müzikle tanıĢmaları, rock ve metal aksesuarları satan, özellikle Kadıköy ve Bakırköy‘de bulunan çeĢitli dükkanlarda ve yabancı ülkelerden Sultanahmet Meydanı‘nı ziyarete gelen hippi ve punklarla kurulan diyologlar sayesinde olmuĢtur. Bu gençlerin ortak

168 özelliği, punk müzikten evvel, yine sert türler olan heavymetal ve rock müzik dinlemeleridir. Tam bu yıllarda Türkiye gençleri için iki altkültür müziği vardır. Biri arabesk, diğeri ise punk. ―Punklar kendilerini aykırı bir görüntü, meydan okuyan bir üslup, var olan düzene ters gelebilecek simgelerden oluĢmuĢ bir kolaj, bir gösteri olarak ortaya koydu. Bu gruplar kendilerini var olan düzenle çatıĢan bir görüntüye dönüĢtürmeye, bedenlerini temsili bir biçimde ‗dekore etmeye‘ çalıĢtılar. Efendi‘nin dilini simgesel bir biçimde bozdular, var olan kültürün simgelerini çalarak aykırı anlamlar kazandırmayı denediler. Tıpkı minibüsünü ‗maĢallah‘larla, dantel iĢi süslerle, teknolojinin ya da cinselliğin yerine geçen simge ya da nesnelerle dekore edilmiĢ tuhaf ve aykırı bir mekana dönüĢtüren minibüs Ģoförü gibi onlar da her Ģeyi seyirlik bir nesneye dönüĢtüren bir toplumda gözü rahatsız eden bir vitrin haline getirmeye çalıĢtılar kendilerini, yaĢadıkları yerleri.‖ (Gürbilek, 2009:36,37) diyerek, punk müzik ve arabesk müzik arasındaki, ―geneli rahatsız ederek, tepkisini ortaya koyma‖ iliĢkisini gözler önüne serer. Tıpkı arabesk ve punk gibi, tüm altkültür müziklerinin temel meselesi budur. Toplumun içinden aldıkları kimi değersiz nesnelere kendi tarzlarında birer anlam yükleyerek, onları birer yıkıcı ve rahatsız edici imaj öğesine dönüĢtürüp, (kültürümüzde yorgan kılıflarını sabitlemek için kullanılan çengelli iğnenin, punklar tarafından yırtık giysileri birleĢtirme; ya da bedenlerine – kimi zaman kulak memelerine, kimi zaman yanaklarına- iliĢtirdikleri bir nesne olarak kullanılması gibi) toplumun tepkisini çekmede kullanmaları gibi, Ģarkı sözlerinde ve müzikal alt yapıda da ―geneli rahatsız etme‖ düĢüncesiyle kurgulanan kimi Ģifreler mevcuttur. Bu yüzden tüm altkültür müzikleri Güldallı‘ya göre ―baĢıbozukluk‖la özdeĢleĢtirilmiĢtir. Bu durum günümüzde Türkiye‘deki benzer tüm gençlik altkültürlerinin ortak açmazıdır. (Boynik, Güldallı, 2007:11)

GörüĢme yapılan on gencin görüĢme formları, öncelikle açık uçlu sorulardan elde edilen cevapların birer yaĢam öyküsü haline getirilmesiyle incelenmeye baĢlanmıĢtır. Ardından bu yaĢam öyküleri, Kategorik Ġçerik Perspektifi yöntemine göre analiz edilmiĢtir. Her bir yaĢam öyküsü, belirlenen yedi kategori ve bu kategorilerin içeriklerine göre incelenmiĢtir. Bu incelemelerden çıkan sonuçlar, aĢağıda, yine her bir kategoriye göre ayrı ayrı ortaya konmuĢtur.

169 a.Sosyo – Ekonomik Geri Plan

GörüĢme yapılan on genç, sosyo- ekonomik olarak orta seviyeye mensup ailelerin çocuklarıdır. Bu gençlerin içinden dördünün ekonomik durumu, diğerlerine göre daha iyidir. Bu kanıya, bu dört kiĢiden üç tanesinin herhangi bir iĢte çalıĢmaması, sadece üniversiteye gidip gelme sorumluluklarının olmasından yola çıkılarak varılmıĢtır. Kalan bir kiĢi de ihtiyacı olmasından dolayı değil, ―boĢ zamanını değerlendirmek‖ ―deneyim kazanmak‖ ve ―harçlığını çıkarmak‖ için çalıĢtığını dile getirmiĢtir. Geri kalan altı kiĢinin Sosyo- ekonomik durumu, bu dört kiĢiden daha kötüdür. Bununla birlikte bu altı kiĢiden üçü çalıĢmakta, diğer üçü ise çalıĢmamaktadır. ÇalıĢmayan üç kiĢiden biri, iĢinden daha yeni ayrılmıĢtır, diğeri askere gideceği için çalıĢmamaktadır, bir diğeri ise üniversite sınavına hazırlandığı ve çok yoğun bir Ģekilde ders çalıĢtığı için herhangi bir iĢte çalıĢmamaktadır. Görece olarak, çalıĢmayan kiĢilerin özel birer durumları olduğu ve çeĢitli mecburiyetler sebebiyle çalıĢmadıkları söylenebilir. Ekonomik durumu diğerlerinden daha kötü olan bu altı kiĢi, mecburi haller dıĢında çalıĢmaktadır. Ayrıca görüĢme yapılan bu on kiĢiden, ekonomik durumları diğerlerine göre daha iyi olan dört kiĢi, ekonomik durumları sorulduğunda, ‖ Ġyi, yani bir sıkıntı olmadı hiç Ģimdiye dek.‖, ―Fena değil iĢte. Öyle çok zengin değiliz ama kötü de değiliz.‖, ―Çok çok iyi değil tabii ama bir sıkıntımız da yok.‖, ―Sıkıntılarımız var tabi ama fena değil yine de.‖ gibi yanıtlar verirken, geriye kalan altı kiĢi, ―Yani orta iĢte.‖, ―Ne çok iyi, ne çok kötü,orta halliyiz.‖, ―Orta.‖, ―Memur ailesi tipik. Orta yani.‖, ―Orta direk.‖, ―Fena fena bu aralar.‖ Gibi yanıtlar vermiĢtir. Ekonomik durumu daha kötü olan altı kiĢi, ekonomik durumlarını genelde hep ―orta‖ olarak nitelendirmiĢtir. Ayrıca, orta- üst seviyede olan bu dört kiĢiden üçünün ebeveynlerinden her ikisi de çalıĢmaktadır ve genellikle özel sektörde çalıĢan, zanaatkâr ve sanatçı insanlardır. Orta seviyedeki diğer altı kiĢiden ikisinin her iki ebeveyni de çalıĢmaktadır. Bu kiĢiler genellikle memur kesimdir.

170 Tablo 6.1.

EKONOMĠK EBEVEYN HERHANGĠ DURUMUN MESLEĞĠ EKONOMĠK BĠR ĠġTE TARĠF (ANNE – DURUM ÇALIġMA EDĠLMESĠ BABA)

―Ġyi, yani bir Reklamcı – sıkıntı olmadı A.E. — Öğretim Orta – Üst hiç Ģimdiye Görevlisi dek.‖

Ev Hanımı - E.T. — ―Orta.‖ Orta ġöfor

―Çok çok iyi değil tabii ama Bankacı - H.G. — Orta – Üst bir sıkıntımız da Bankacı yok.‖

Ev Hanımı - K.T. — ―Orta direk.‖ Orta Emekli

―Fena değil iĢte. Ev Hanımı – Öyle çok zengin M.A. + Kuyumcu Orta – Üst değiliz ama kötü Ustası de değiliz.‖

―Memur ailesi Memur – M.B. + tipik. Orta Orta Memur yani.‖

―Sıkıntılarımız Ressam – var tabi ama S.M. — Yönetici (Özel Orta – Üst fena değil yine Sektör) de.‖

―Ne çok iyi, ne Ev Hanımı - ġ.G. + çok kötü,orta Orta Öğretmen halliyiz.‖

Ev Hanımı - T.G. — ―Yani orta iĢte.‖ Orta Asker

171 ―Fena fena bu Turizmci - Z.I. + Orta aralar.‖ Esnaf

O halde punk müziğin Türkiye‘de genellikle orta sınıf gençler tarafından dinlendiği söylenebilir.

GörüĢme yapılan on kiĢiden yedisi üniversite öğrencisidir. Bu yedi kiĢiden beĢi devlet üniversitesinde, ikisi ise özel üniversitede burslu okumaktadır. Bu kiĢilerin dıĢında kalan diğer üç kiĢiden ikisi üniversite mezunudur, diğeri ise üniversiteye hazırlanmaktadır. GörüĢme yapılan kiĢilerin hemen hepsi yazılı basını takip etmekte, bir veya birkaç gazete okumaktadırlar. Aralarında edebiyat ve felsefeyle ilgilenenleri de vardır. Dört kiĢi diğerlerine göre kitap okuma konusunda daha az performans göstermektedir.

Tablo 6.2.

EĞĠTĠM GAZETE KĠTAP DURUMU

Okuyor Üniversite A.E. (Cumhuriyet ve Okuyor Öğrencisi (Devlet) Radikal)

Okuyor Üniversiteye E.T. (Haber Türk ve Sık Okumuyor Hazırlanıyor Radikal)

Üniversite Okuyor (Hürriyet H.G. Okuyor Öğrencisi (Devlet) ve Radikal)

Üniversite K.T. Mezunu (Jeoloji Okuyor (Radikal) Okuyor Mühendisi)

Okuyor Üniversite M.A. (Haber Türk ve Sık Okumuyor Öğrencisi (Vakıf) Radikal)

172 Üniversite Okuyor M.B. Öğrencisi Okuyor (Hürriyet) (Vakıf)

Üniversite Okuyor S.M. Öğrencisi (Hürriyet ve Sık Okumuyor (Devlet) Haber Türk)

Okuyor Üniversite (Haber Türk, ġ.G. mezunu Okuyor (Bankacı) Radikal ve Cumhuriyet)

Üniversite Okuyor T.G. Öğrencisi Okuyor (Radikal) (Devlet)

Üniversite Okuyor Z.I. Öğrencisi Sık Okumuyor (Radikal) (Devlet)

O halde punk müzik dinleyen gençlerin, örgün eğitimlerine devam ettikleri ve üniversiteyi bir meslek sahibi olmak için birinci yol olarak gördükleri söylenebilir. Bu gençler, liberal ve sol görüĢlü yazılı basın materyallerini takip etmekte ve felsefe, reklamcılık, yer altı edebiyatı, popüler edebiyat, sosyoloji gibi konulara ilgi duymakta ve bu konularla ilgili okumalar yapmaktadırlar.

GörüĢülen gençlerin hepsi, ergenlik döneminde aileleriyle ya da ebeveynlerinden en az biriyle problem yaĢamıĢlardır. Bu gençlerin bir kısmının ise ailevi problemleri hala devam etmektedir. Buna bağlı olarak bu kiĢilerden dördünün aile kurumuna bakıĢ açısı olumlu, beĢinin mesafeli, birinin ise olumsuzdur. ġu halde, ergenlik çağında yaĢanan ve bazen de devam edebilen ailevi problemler, gençleri aile kurumuna karĢı temkinli kılmaktadır.

GörüĢülen gençlerin biri hariç hepsinin kafasında Tanrı ve dini kurumlarla ilgili soru iĢaretleri vardır. YaĢları 19 ila 25 arasında değiĢen bu gençlerin Tanrı ve

173 dini kurumlara Ģüpheci bakıĢ açılarını punk müzikle bağdaĢtırmak hem mümkündür; hem de değildir. ġöyle ki punk hareketi, dünyada bireyin özgürlüklerini kısıtlayıcı her türlü kuruma karĢıdır. Bu bağlamda, kendilerini ―punk‖ olarak nitelendiren bu gençlerin, punkın bu karĢıt tavrından etkilenmiĢ olabileceklerini söylemek mümkündür. Fakat görüĢme yapılan gençlerin içinde bir tanesi, Tanrı inancının olduğunu ve bununla birlikte her türlü dini vazifeyi yerine getirdiğini, çeĢitli dini ritüelleri uyguladığını belirtmiĢtir. Bu da bize, punk olmak ve Tanrı ve din gibi kurumlara mesafeli duruĢ arasında güçlü bir bağ kuramayacağımızı göstermektedir.

b.Punkla TanıĢma

Ġstisnasız her görüĢmeci, punk müzikle ergenlik döneminde tanıĢmıĢtır. Ergenlik döneminin, bireyi farklı arayıĢlara iten doğasının etkisiyle punk müzikle karĢılaĢmıĢ ve o dönemlerden itibaren kendilerini ―punk‖ kimliği üzerinden tanımlamıĢlardır. GörüĢme yapılan gençlerden üçü boĢanmıĢ ailelerin çocuklarıdır ve üçünün de aileleriyle olan problemleri devam etmektedir. Diğer dördünün, ergenlik döneminde ebeveynlerinden en az biriyle problemleri olmuĢtur. GörüĢmecilerden biri, ergenlik döneminde, ebeveynleri çalıĢtığı için ciddi bir yalnızlık çektiğini, biri muhafazakar ve kalabalık ailesini çok sevmesine rağmen ergenlik döneminde çok sıkıntı yaĢadıklarını, bir diğeri ise ailesinde hiçbir sıkıntı yaĢamamasına rağmen, farklı etnik kökeni ve dini sebebiyle, ergenlik döneminde sosyal hayatının pek çok alanında, ötekileĢtirildiğini, ayrımcılığa maruz kaldığını belirtmiĢtir.

Tablo 6.3.

PROBLEM YAġANAN AĠLE BOġANMA BĠREYĠ YA DA PROBLEM ĠHTĠYAÇ YARATAN DURUM

Evin içindeki problemlerden A.E. Ayrı Anne - Baba uzaklaĢma ve öfkeyi boĢaltma ihtiyacı.

E.T. Birlikte Baba Kendini ifade etme, farklı

174 olma ve öfkeyi boĢaltma ihtiyacı.

Bir gruba dahil olma, H.G. Birlikte Anne - Baba eğlenme ve yalnızlıktan kurtulma ihtiyacı.

Kendini ifade etme, farklı K.T. Birlikte Anne - Baba olma ve öfkeyi boĢaltma ihtiyacı.

Bir gruba dahil olma ve Etnik ve dini köken sebebiyle M.A. Birlikte yalnızlıktan kurtulma ayrımcılığa maruz kalma ihtiyacı.

Öfkeyi boĢaltma, eğlenme M.B. Birlikte Anne ve kendini ifade etme ihtiyacı.

Öfkeyi boĢaltma, eğlenme S.M. Birlikte Baba ve kendini ifade etme ihtiyacı.

Öfkeyi boĢaltma, eğlenme ġ.G. Birlikte Baba ve kendini ifade etme ihtiyacı.

Evin içindeki problemlerden T.G. Ayrı Baba uzaklaĢma ve öfkeyi boĢaltma ihtiyacı.

Evin içindeki problemlerden Z.I. Ayrı Anne - Baba uzaklaĢma ve öfkeyi boĢaltma ihtiyacı.

Tüm bunlardan çıkacak olan sonuç, hiç Ģüphesiz ki Ģudur: Ergenlik dönemlerinde punkla tanıĢan ve punk müzik dinlemeye baĢlayan bu gençleri, bu türe yönelten Ģey, hayatlarının çoğunlukla ailevi olan kısmında bir problemlerinin olmasıdır. Bu problemlerin kendilerinde yarattığı gerginliği, punk müzik dinleyerek

175 aĢmıĢ; punk müziği bu bağlamda kendilerini ifade etmenin bir aracı olarak kullanmıĢlardır. Tüm gençlik altkültürlerinin oluĢumunda rastlanabilecek olan bu özellik, punk altkültürü için de geçerlidir. Gençler, kendilerini ifade etmelerinin bir yolu olarak gördükleri çeĢitli materyallerin etrafında bir araya gelerek, bir altkültür oluĢturmakta ve bu yolla hem yalnızlıktan kurtulmakta, hem beraber eğlenebilmekte, hem bir ―kimlik‖ e sahip olmakta, hem de deĢarj olmaktadırlar.

c. Punkı Öğrenme

GörüĢülen gençlerin yedisinin, punk müziği duyma ve punkı öğrenmedeki ilk kaynakları arkadaĢlardır. ArkadaĢ çevrelerinden punk müziği duyan bu gençler, daha sonra punkı öğrenmek için internetten araĢtırmalar yapmıĢ, ailelerine sormuĢ, konu ile ilgili kitap ve fanzinler okumuĢ ve konserlere gitmiĢlerdir. Diğer üç gençten ikisinin, punkı öğrenmedeki ilk kaynakları T.V.‘dir. Müzik kanallarında punk müzik gruplarının kliplerine, ya da punk müzik gruplarının söyleĢilerine rastlayan bu gençler, daha sonra yine internet üzerinden araĢtırma yaparak ve konserlere gidip gelerek punkı öğrenmiĢlerdir. GörüĢme yapılan gençlerin hepsi, internet kullanıcısıdır ve hepsinin internete rahat bir Ģekilde eriĢebilme imkanı vardır. Bu gençler, günümüzdeki en popüler internet sitelerini kullanmaktadırlar.

Tablo 6.4.

ĠNTERNET KULLANIMI VE EN ÇOK ĠLK KAYNAK KULLANILAN SĠTELER

A.E. T.V Sık. Google, msn, facebook.

E.T. Ġnternet Sık. Google, msn, facebook.

H.G. T.V Sık. Facebook, msn, youtube.

K.T. ArkadaĢ Sık. Facebook, msn, youtube.

M.A. ArkadaĢ Sık. Google,facebook, msn.

Sık. Msn, facebook, okulunun internet M.B. ArkadaĢ sitesi.

176 S.M. ArkadaĢ Sık. Google, msn, facebook.

ġ.G. ArkadaĢ Sık. Ġmkb, facebook, msn.

Sık. Msn, facebook, okulunun internet T.G. ArkadaĢ sitesi.

Z.I. ArkadaĢ Sık. Facebook, msn, youtube.

Görüldüğü üzere, punk müzik, genellikle arkadaĢ çevresinden öğrenilen bir türdür. Bununla beraber bu gençlerin hepsinin, punk müzikten evvel mutlaka bir rock ya da heavymetal geçmiĢleri vardır. Punk müziği yoğun olarak arkadaĢlarından, bunun dıĢında da T.V. ve internetten öğrenen bu gençler, punk müziği araĢtırmak için genellikle interneti kaynak olarak belirlemiĢ ve konserlere gitmiĢlerdir. Ġnterneti sık olarak kullanan bu gençlerin hemen hepsi, yoğun olarak günümüzde en çok kullanılan arkadaĢlık sitesi olan ―facebook‖, günümüzde en çok kullanılan arama motoru olan ―google‖, günümüzde en çok kullanılan video paylaĢım sitesi olan ―youtube‖ ve günümüzde en çok kullanılan sohbet sitesi ―msn‖ i kullanmaktadırlar. Bunun dıĢında görüĢmecilerden ikisi, en çok kullandıkları üç siteye, yukarıdakilerden ikisini, son olarak da kendi okullarının internet sitesini eklemiĢlerdir. Bir görüĢmeci de en çok kullandığı ilk üç siteye, yukarıdaki popüler sitelerden ikisi hariç, mesleği ile ilgili olarak Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası‘nın internet sitesini eklemiĢtir. Altkültürlerin yayılmasında arkadaĢlık iliĢkilerinin yanı sıra günümüzün birincil baĢvuru kaynağı olan internetin de çok önemi vardır.

d.Punkı Uygulama (Punkı Benimseme)

GörüĢme yapılan gençlerin hepsi alkol tüketmekte ve iki kiĢi hariç hepsi sigara kullanmaktadır, iki kiĢi hariç hepsi hayatında en az bir kez uyuĢturucu kullanmıĢtır. Marka konusunda sadece ayakkabılarında tutucu olan gençler en çok, Converse daha sonra da Adidas ayakkabılar tercih etmektedir. Hiç biri giyim kuĢam konusunda, markaları önemsememektedir; bir parçayı seçerken, kendilerine yakıĢması, tarzlarına uyması, ucuz olması ve o parçayı sevmeleri gibi kriterleri vardır. GörüĢmecilerin en çok dinledikleri yerli punk müzik grupları, Rashit, The

177 A.Y.I.L.A.R., Dengesiz Herifler, Deli Gömleği, Cemiyette PiĢiyorum ve Softa, en çok dinledikleri yabancı punk müzik grupları ise, The Clash, Bad Religion, Sex Pistols, Ramones‘ dur. GörüĢmecilerden dördü aktif olarak müzikle uğraĢmaktadır.

Tablo 6.5.

MÜZĠKLE MARKA GRUPLAR

UCU UĞRAġMA

YUġTUR

ALKOL

SĠGARA U The Clash, Rashit, The Converse, Adidas AYILAR, A.E. + + + Bas Gitar. (Ayakkabı) Dengesiz Herifler, Bad Religion.

Sex Pistols, E.T. + ─ + Converse (Ayakkabı) ─ Rashit.

+ Bad Religion, (Den Converse, Adidas H.G. + ─ Rashit The ─ emiĢ (Ayakkabı) Clash. )

Rashit, Sex K.T. + + + Converse (Ayakkabı) Pistols, The ─ Clash

+ (Den Converse, Adidas Rashit, The M.A. + + Bateri emiĢ (Ayakkabı) Clash )

Rashit, Deli M.B. + + + Converse (Ayakkabı) Gömleği, The ─ Clash, Sex

178 Pistols, Bad Religion

The Clash, Rashit, Sex Pistols, S.M. + + + Converse (Ayakkabı) Bateri Cemiyette PiĢiyorum, Bad Religion.

Cemiyette + PiĢiyorum, (Den Rashit, Bad ġ.G. + + Converse (Ayakkabı) Solist emiĢ Religion, Sex ) Pistols, Ramones, Softa

Rashit, Dengesiz Herifler, Deli Gömleği, Softa, T.G. + ─ ─ Converse (Ayakkabı) ─ Bad Religion, Sex Pistols, Ramones, The Clash.

Ramones, Converse, Adidas Rashit, Z.I. + + + ─ (Ayakkabı) Cemiyette PiĢiyorum.

Yukarıdaki verilere göre, kendilerini punk olarak tanımlayan bu görüĢmeciler alkol kullanmakta, yoğun olarak sigara da kullanmaktadır ve hayatlarında en az bir kez uyuĢturucuyu tatmıĢlardır. GörüĢmecilerden ikisi, ―UyuĢturucu kullanıyor

179 musunuz?‖ sorusuna, ―Hayır; ama ot kullanırım‖ Ģeklinde cevap vermiĢtir. Bu cevap bize iki adet ip ucu vermektedir. Bunlardan ilki, punk ve gençlik jargonunda esrarın, ―ot‖ olarak isimlendirilmesidir. Diğeri ise, bu gençlerin, ―ot‖ u uyuĢturucu olarak görmemeleridir. Bu iki görüĢmeciye, görüĢme bittikten sonraki sohbet ortamında, neden böyle düĢündükleri sorulmuĢtur. Her ikisi de, birbirlerinden habersiz olarak, esrarı uyuĢturucu olarak görmediklerini; çünkü esrarın doğal olduğunu, bir bitkiden ibaret olduğunu ve içerisinde bir kimyasal madde olmadığını, sadece kimyasalların uyuĢturucu olarak nitelendirilebileceğini savunmuĢlardır. Oysaki realitede esrar, Dünya Sağlık Örgütü‘nce bir uyuĢturucu olarak kabul edilmiĢtir ve kanunlarda diğer uyuĢturucu maddelerle eĢit seviyede tutulmuĢtur. Gençlerin bu davranıĢının altında biraz da kendi kendilerini aklama çabası vardır. UyuĢturucu ve sigara tüketimini punk altkültürüyle özdeĢleĢtirmek tamamen doğru olabilecek bir yaklaĢım değildir; çünkü görüĢmecilerin arasında, hiç sigara kullanmayanlar ve hiç uyuĢturucu kullanmayanlar da vardır. Alkol tüketimi genellikle tüm gençlik altkültürlerinde olan bir davranıĢtır. Alkol gençlere göre bir kendini kanıtlama ve kendini ifade etme, özgürlüğünü ispatlama aracıdır.

GörüĢmecilerin hepsi, bazen kimi giyim markası adları vermelerine karĢın, giyimde markayı önemsemediklerini belirtmiĢlerdir. Bununla beraber görüĢmecilerin tamamı ayakkabı markalarını ―Converse‖ olarak belirlemiĢ bu markanın yanına zaman zaman çok ünlü diğer bir marka olan ―Adidas‖ı eklemiĢlerdir. Converse markası, yüz yıla yakın bir tarihi olan ve esas iĢi basketbol ayakkabısı üretmek olan bir markadır. Diğer Rock müzik altkültürleri gibi punk için de Converse ayakkabılar vazgeçilmez imaj öğelerindendir. GörüĢmeciler, bu savı kesinlikle doğrulamıĢlardır. GörüĢmeciler, converse ayakkabıların yanı sıra punk imaj öğelerine örnek olarak, değiĢik modellerde kesilmiĢ ve neon renklere boyanmıĢ saç modellerini, çok renkli ve uyumsuz kıyafetleri, dövmeleri, piercingleri, çengelli iğne ve rozetleri, ―Do it Yourself‖ üslubuyla yeniden biçimlendirilmiĢ kıyafetleri dile getirmiĢlerdir. Bununla birlikte görüĢmecilerin hemen hepsi, oldukça sıra dıĢı bir görünüme ve tarza sahiptir. Topluluk içinde dikkat çekmektedirler.

GörüĢmeciler en ünlü yerli ve yabancı punk müzik gruplarını takip etmektedir ve bu on kiĢiden dördü müzikle uğraĢmaktadır.

180 e. Grup Olma

GörüĢmecilerin hepsi, eğlence mekanı olarak, kafeler yerine, her türlü içki satıĢının serbest olduğu, daha çok gece ondan sonra faaliyete geçen ve canlı performansların sergilendiği barları tercih etmektedirler. Bu barların hepsi, Taksim- Beyoğlu civarındadır. GörüĢmeciler rock barlarla punk müziğin, uyumsuz olduğunu düĢünmektedirler. GörüĢmeciler diğer punklarla iletiĢimi yoğun olarak internet üzerinden kurmakta ve bu aĢamada ―turkpunk‖ ismini taĢıyan internet sitelerinden söz etmekte, interneti takiben diğer punklarla konserlerde sosyalleĢmektedirler. ArkadaĢlık görüĢmeciler için önemli bir kurumdur. GörüĢmecilerin hepsi arkadaĢlığa, ―samimiyet, içtenlik, yakınlık, kardeĢ gibi olma,, güvenilirlik, beraber eğlenebilme, rahatlık‖ gibi olumlu kavramlar yükleyerek, arkadaĢlığı yüceltmekte ve ona bir önem atfetmektedirler. GörüĢmecilere göre ―ben punkım‖ demek, diğerlerinden farklı olmak demektir. GörüĢmeciler Ġstanbul‘u punkların en yoğun oldukları Ģehir olarak nitelendirmiĢlerdir.

Tablo. 6.6.

EN SIK GĠDĠLEN DĠĞER PUNKLARLA BU MEKANLARIN YERĠ MEKANLAR ĠLETĠġĠM YOLLARI

Ġstanbulive, Jolly Ġnternet, cep telefonu, A.E. Joker Balans Beyoğlu konserler

Kemancı, E.T. Ġstanbulive, Beyoğlu Ġnternet, , konserler Peyote

Jolly Joker Balans,

H.G. Pulp, Ġstanbulive Beyoğlu Ġnternet, konserler

Pulp, Ġstanbulive, Ġnternet, cep telefonu, K.T. Beyoğlu Peyote. konserler

181

Ġstanbulive Jolly M.A. Beyoğlu Ġnterner, konserler Joker Balans

45‘lik, Peyote M.B. Beyoğlu Konserler

Ġstanbulive, Jolly S.M. Beyoğlu Ġnternet, konserler Joker Balans, Pulp

Ġstanbulive, Ġnternet, cep telefonu, ġ.G. Balans, Kemancı, Beyoğlu konserler Peyote

T.G. Ġstanbulive Beyoğlu Ġnternet, konserler

Z.I. Pulp Beyoğlu Ġnternet, konserler

GörüĢmecilerin kafeler yerine, canlı performansların sergilendikleri barları tercih etmelerinin sebebi, grup olarak eğlenebilme ve punk müzikle iç içe olma isteğidir. Bu barların hepsinin Taksim – Beyoğlu tarafında olması, Ġstanbul‘da punkların Beyoğlu ilçesinde yoğunlaĢtıklarını gösterir. GörüĢmeciler rock barlarla punk müziğin uyumsuz olduğunu düĢünmekte ve kendilerine ait bir mekanın yokluğundan yakınmaktadırlar. Gençler, punk gruplarının, yukarıda adı geçen mekanlardaki konserleri dıĢında, herhangi bir rock barda punk müzik dinleyemediklerini belirtmektedir. Altkültürlerin mekan arayıĢına yapılan bu vurgu, punk altkültürü için de geçerlidir. Diğer punklarla iletiĢi genellikle internet aracılığıyla ve konserlerde gerçekleĢmektedir. Ġnternetin hayatın her alanına girdiği günümüzde, insanlar arası iletiĢimin de sanallaĢması, çağımızın gerçeklerinden biridir. Ancak bu gençler iletiĢimlerini yalnızca internetle sınırlamamakta; aynı zamanda konserlerde de görüĢmekte, bazen dıĢarıda buluĢmakta ve telefonlaĢmaktadırlar. Bu altkültür grubu içerisindeki iletiĢim ağının nasıl sağlandığını bizlere göstermektedir. Hemen her ergenlik ve genç yetiĢkinlik dönemindeki insanlar gibi, görüĢmeciler için de arkadaĢlık büyük anlamlar atfedilen

182 bir kurumdur. Gençler, bu altkültür etrafında birleĢip, kimliklerini bu altkültür üzerinden tanımlayıp, grup olma hissini tecrübe etmektedirler. GörüĢme yapılan gençler, bir gruba ait olmanın, o grubun üyesi olmanın, onlar için önemli olduğunu; çünkü böylece kendilerini yalnız hissetmediklerini, beraberce eğlenebildiklerini ve birbirlerini anladıklarını iletmiĢlerdir. Bu, bir genç için bir gruba dahil olmanın ne denli önemli olduğunu bize göstermektedir. KiĢiliklerini ve benliklerini bulma aĢamasındaki bu gençler, kendilerini bir grup kimliği üzerinden tanımlayarak, güvende ve güçlü hissetmektedirler.

f. Punkın Yorum ve Anlamı

GörüĢme yapılan gençler, punk felsefesinin kendileri için ne ifade ettiği konusunda hemen hemen hem fikirdirler. Punkın anarĢizm ve nihilizmle iliĢkilendirenler olduğu gibi, punkın insanları eğlendirirken eğittiği görüĢünde olanlar ve kiĢileri toplumu bilinçlendirdiğini savunanlar çoğunluktadır. GörüĢmeciler punk müziğin dinleyici profilinin ―orta sınıf gençlerden‖ oluĢtuğunu söylemektedirler. Buna göre, punk müzik Türkiye‘de bir orta sınıf müziğidir ve bu müziği gençler dinler demek yanlıĢ olmaz.

Tablo 6.7.

PUNKIN DĠNLEYĠCĠ TEK KELĠMEYLE PUNK PROFĠLĠ

A.E. ―Hiçlik‖ Orta sınıf gençler

E.T. ―No future‖ Orta sınıf gençler

H.G. ―No future‖ Orta sınıf gençler

K.T. ―Özgürlük‖ Orta sınıf gençler

M.A. ―Özgürlük‖ Orta sınıf gençler

M.B. ―Eğlence‖ Orta sınıf gençler

S.M. ―Eğlence‖ Orta sınıf gençler

183 ġ.G. ―Eğlence‖ Orta sınıf gençler

T.G. ―Eğlence‖ Orta sınıf gençler

Z.I. ―Özgürlük‖ Orta sınıf gençler

GörüĢmecilerden dördü, punk müziği ―eğlence‖ ile özdeĢleĢtirirken, üçü ―özgürlük‖le, ikisi, punkın temel sloganı olan ―No Future‖ ile ve biri de ―hiçlik‖le özdeĢleĢtirmiĢtir. Punk müzik görüĢmecilerin geneline göre, doğrudan toplumsal bir fayda sağlamamakta; ancak toplumdaki gençlerin öfkelerini deĢarj etmelerine yaramakta ve kendilerini ifade etmelerine yardımcı olmaktadır. Gençlik altkültürlerinin oluĢum amacına paralel olan bu faydalar, gençlerin bir kimlik kazanmalarına yardımcı olmaktadır.

Türkiye‘deki yaygın müziğe pop ve rock, Türkiye‘deki yaygın altkültür müziklerine ise hip hop ve arabesk olarak yanıt veren gençler, pop müziği beğenmemekte ve eleĢtirmektedir. Pop müzik onlara göre, ―herhangi bir derdi olmayan‖ ―sığ‖ ve ―basit‖ bir müziktir. Bu müziği de yukarıdaki nitelemelere uyan insanlar dinlemektedir. Rock müziği de kimi zaman eleĢtiren gençler, rockın doğası gereği, ana akım müziklere bir tepki olarak doğduğunu; ama günümüzde artık bir ana akım müzik haline geldiğini savunmaktadırlar. Buradan yola çıkarak punklar ―farklı‖ olmayı sevmekte ve müziğin sadece bir eğlence aracı olmadığını, aynı zamanda bir yaĢam biçimi olarak belirli bir konuyu eleĢtirmesi ve o konunun üzerine gitmesi gerektiğini düĢünmektedirler.

GörüĢmecilere göre punkın Türkiye‘de bir piyasa değeri vardır. GörüĢmecilerin çoğu bu savlarını, mevcut pek çok punk grubuna ve her geçen gün bu gruplara eklenen yeni gruplara ve bu grupları dinleyen pek çok insanın varlığına dayanarak temellendirmiĢtir. GörüĢmecilerin tamamı, Türkiye‘de bir punk altkültürünün varlığından söz etmenin mümkün olduğunu söylemektedirler. GörüĢmeciler, Türkiye ve dünyadaki punk arasındaki temel farkın stil ve yaĢam tarzında olduğunu söylemektedirler. Bunun sebebi görüĢmecilere göre Türkiye‘nin muhafazakar ve farklılıklara kapalı bir ülke olmasıdır. Bu durumdan yakınan gençler,

184 punk stil öğelerinin ve punk hayat tarzının Türkiye‘de bu sebeple hiçbir zaman tam anlamıyla yaĢanamayacağını düĢünmektedirler.

g. Bir Punkın Gözüyle Türkiye

GörüĢme yapılan gençlerin hepsi, ülkenin geleceğine iliĢkin umutsuzluklarını dile getirmiĢlerdir. Ġktidar partisine hiç güven duymadıklarını, halka ve halkın samimiyetine güvenmediklerini, yaĢıtlarının apolitik ve bilinçsiz duruĢlarının kendilerini rahatsız ettiğini, ekonomik sıkıntıların çözüme kavuĢmadığını, üniversitelerin mezun verme sayılarına göre iĢsizlik oranlarının da her geçen gün arttığını, düĢünsel ve sanatsal yaratımların olmadığını; çünkü özgürlüklerin kısıtlı olduğunu, halkın birbirinden uzaklaĢtığını ve ayrımcılık yapıldığını, Türkçenin tehlikede olduğunu ve tüm bunların, ülkenin geleceği adına karanlık bir tablo oluĢturduğunu düĢünen gençlerin, medya hakkındaki yorumları da bundan farksızdır. Medyaya hiç güven duymadıklarını belirten gençler, medyanın objektif olma gerekliliğini yitirdiğini düĢünmektedirler.

Buna göre kendilerini punk olarak nitelendiren bu gençler, gelecek hakkında karamsar duygulara sahiptir. Bu gençler, Türkiye‘nin sosyo – ekonomik ve sosyo – politik durumuyla ilgili fikirlerini beyan edebilmektedirler; bu, bu gençlerin bilinçli gençler olduklarının bir göstergesidir. Buradan, Tükiye‘deki punkların, çeĢitli politik kaygılarının olduğunu ve bu kaygılarını sorgulamayı, eleĢtirmeyi bildiklerini yani bilinç seviyesi yüksek gençler olduklarını bize göstermektedir.

Doğan‘a göre teknolojinin günlük hayata getirdiği yeni standartlar karĢısında toplumun aynı hızla yeni değerler yaratamamasının ortaya çıkardığı boĢluğun toplumsal etkileri, en çok gençler üzerinde kendini göstermektedir… Bu yüzden gençler, zaman zaman yeni değerler arama çabasına girmekte ve bazen çevreden tamamen koparak yabancılaĢan yaĢayıĢlara, aykırı tutum ve davranıĢlara itibar etmektedirler. Bunun grupsal ifadesi de aykırı yaĢama odaklanmıĢ altkültürlerdir. (Doğan, 1993:111) Punk altkültürü de bu altkültürlerden sadece biridir. Böylelikle bu çalıĢma, Downes‘ın ―toplumsal ve kültürel yapıların taleplerine verilen olumsuz tepkiden doğan‖ altkültür modeli uyum sağlamaktadır.

185 Sonuç olarak bu gençleri, Beyoğlu ilçesinde aykırı yaĢama yönelten etkenler, onların toplumsal kurum ve değerler karĢısında geliĢtirdikleri felsefe ile açıklanabilir. Ortaya çıkan felsefenin pratik sonucu ise, kendi ailelerinden baĢlayarak toplumun çeĢitli ünitelerine duydukları güvensizlik ve yabancılaĢma hissini, Beyoğlu‘nda yeni ve farklı bir kimlik üretmede kullanma ve kendini bu kimlikle ifade etmeye çalıĢma çabasıdır. Bu gençler, toplumun temel kurumlarından en az birine karĢı, olumsuz duhygular beslemekte ve güven problemi yaĢamaktadırlar. ―Neden Punk?‖ sorusu sorulduğunda ise yanıt hiç Ģüphesiz ki punkın orijinalliğindedir. Gerek stil, gerekse de müzikal anlamda bu gençlere ihtiyaçları olan ―sertliği‖, ―özgürlüğü‖, ―farklılığı‖ ve ―eğlenceyi‖ vaat eden punk, bu gençlerin kendi hayatlarına anlam katma çabalarında, onların durağı olmuĢtur. Geleneksel toplumlarda, kimi ergenlik seremonileriyle kendilerini topluma kabul ettiren gençler, modern toplumlarda, toplumun genelinin beklentilerine cevap verdikleri oranda o toplumun bir parçası sayılmaktadır. Bu sebeple gençlik altkültürleri, modern toplumların bir özelliğidir. Herhangi bir nedenden ötürü, topluma yabancılaĢan ve dıĢlanmıĢ hisseden gençler, bir altkültür altında kendi özgün kimliklerini oluĢturma yoluna gitmektedirler. Bu bağlamda, Beyoğlu punkları, Türkiye‘deki punk altkültürünün bir gerçeğidir.

186 KAYNAKÇA

ADORNO, T., Minima Moralia, Metis Yayınları, Ġstanbul, 2005. AKAY, A., Ġstanbul’ da Rock Hayatı: Sosyolojik Bir BakıĢ, Bağlam Yayıncılık, Ġstanbul, 1995. ALVER K., N., DOĞAN, Kültür Sosyolojisi, Hece Yayınları, Ankara, 2007. ATAYMAN, V., Postmodern Kurtarıcılar, DonkiĢot Güncel Yayınlar, Ġstanbul, 2006. ATTALI, J., Gürültüden Müziğe: Müziğin Ekonomi-Politiği Üzerine, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 2005. BARKER, C., Cultural Studies: Theory and Practice, Sage, London, 2008. BAUMAN, Z., Sosyolojik DüĢünmek, , Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 2004. BORATAV, K., 1980’li Yıllarda Türkiye’ de Sosyal Sınıflar ve BölüĢüm, Gerçek Yayınevi, Ġstanbul, 1995. BOYNĠK, S., GÜLDALLI, T., Türkiye’ de Punk ve Yer altı Kaynaklarının Kesintili Tarihi: 1978-1999, BAS Yayınları, Ġstanbul, 2007. BURGER, P., Avangard Kuramı, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2009. CRANE, D., Moda ve Gündemleri: Giyimde Sınıf, Cinsiyet ve Kimlik, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 2003. CHEVASSUS, B., Müzikte Postmodernlik, Pan Yayıncılık, Ġstanbul, 2004. DEBORD, G., Gösteri Toplumu, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 2006. DISTER, A., Rock Çağı, Yapı Kredi Yayınları, Ġstanbul,?. DĠREK, Z., Dünyanın Teni: Merleau- Ponty Felsefesi Üzerine Ġncelemeler Metis Yayınları, Ġstanbul, 2003. DOSTOYEVSKĠ, F.,M., Öteki Ben, Kültür Bakanlığı Yayıncılık, Ġstanbul, 2008. EAGLETON, T., Ġdeoloji, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 2005a. _____, “Kültür Yorumları”, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 2005b. GAME, A., Toplumsalın Sökümü: Yapıbozumcu Bir Sosyolojiye Doğru, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, 1998. GERMANER, S., 1960 Sonrası Sanat - Akımlar, Eğilimler, Gruplar, Sanatçılar Kabalcı Yayınevi, Ġstanbul,1997. GOODE, W.J., Principles of Sociology, McGraw-Hill, New York, 1977. GÖBENLĠ, M., Direnmenin Estetiğine Güven, , DonkiĢot Güncel Yayınlar, Ġstanbul, 2005. GULBENKĠAN KOMĠSYONU, Sosyal Bilimleri Açın: Sosyal Bilimlerin Yeniden Yapılanması Üzerine Rapor, Metis Yayınları, Ġstanbul, 2008. GÜNDAY, H., Piç, Doğan Yayıncılık, Ġstanbul, 2003.

187 GÜNEBAKANLI, A., Risale-i Punk, AltıkırkbeĢ Yayınları, Ġstanbul, 2007. GÜRBĠLEK, N., Vitrinde YaĢamak: 1980’lerin Kültürel Ġklimi, Metis Yayınları, Ġstanbul, 2009. HEBDIGE, D., Altkültür: Tarzın Anlamı , Babil Yayınları, Ġstanbul, 2004. _____, Kes YapıĢtır: Kültür, Kimlik ve Karayip Müziği, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 2003. HOLLĠNGER,R., Postmodernizm ve Sosyal Bilimler: Tematik Bir YaklaĢım, Paradigma Yayıncılık, Ġstanbul, 2005. JENKS, C., Altkültür: Toplumsalın ParçalanıĢı, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 2007. KONGAR, E., 12 Eylül Kültürü, Remzi Kitabevi, Ġstanbul, 2007. _____, Ġmparatorluktan Günümüze Türkiye’nin Toplumsal Yapısı, Remzi Kitabevi, Ġstanbul, 1981. KUMAR, K., Sanayi Sonrası Toplumdan Post-modern Topluma ÇağdaĢ Dünyanın Yeni Kuramları, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, 2003. KÜÇÜKALP, K., Nietzsche ve Postmodernizm, Paradigma Yayıncılık, Ġstanbul 2003. KÜÇÜK, M., Medya, Ġktidar, Ġdeoloji, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara, 2005. LAERMER, R., M., SIMMONS, Punk Marketing, Kapital Medya Hizmetleri, Ġstanbul, 2008. LANDY, E., The Underground Dictionary, Simon & Schuster, New York, 1971. LINGIS, A., Ortak Bir ġeyleri Olmayanların Ortaklığı, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 1997. LYOTARD, J.,F., Postmodern Durum, Vadi Yayınları, Ankara, 1994. MARCUSE, H., Estetik Boyut, Ġdea, Ġstanbul, 1997. MORTLEY, R., Fransız DüĢünürleriyle SöyleĢiler, Ġmge Kitabevi, Ankara, 2000. O‘HARA, G., Punk Felsefesi: Gürültünün Ötesinde, Çitlembik Yayınları, Ġstanbul, 2003. OSKAY, Ü., Müzik ve YabancılaĢma: Aristo, Huizinga ve Adorno Açısından Bir Ön ÇalıĢma, DER Yayınları, Ġstanbul, 2001. ÖKTEM , A., Genel Kültürden Kenar Kültüre 101 Fanzin, Ġthaki Yayınları, Ġstanbul, 2002. ÖZARSLAN, A.,Sanat ve Sosyoloji, Bağlam Yayıncılık, Ankara, 2005. POLOMA, M., ÇağdaĢ Sosyoloji Kuramları, EOS Yayınları, Ankara, 2007. POUNTAĠN, D., ROBĠNS, D., Cool Bir Tavrın Anatomisi, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 2000. ROCHE, J., S., TUCKER, Youth in Society, Sage, London, 199?. ROSENAU, P., Postmodernizm ve Toplum Bilimleri, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara, 2004.

188 ROWE, D., Popüler Kültürler: Rock ve Sporda Haz Politikası, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 1996. SCHNAPPER, D., Sosyoloji DüĢüncesinin Özünde Öteki Ġle ĠliĢki, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul, 2005. SLATER, P., Frankfurt Okulu, Kabalcı Yayınevi, Ġstanbul, 1998. SONTAG, S., Notes on Camp, Partisan Review, Boston, 1966. SOYKAN, Ö., N., Müziksel Dünya Ütopyasında Adorno Ġle Bir Yolculuk, Bulut Yayınları, Ġstanbul, 2000. _____, Sanat Sosyolojisi: Kuram ve Uygulama, Dönence Basım ve Yayın Hizmetleri, Ġstanbul, 2009. THOMPSON, E., P., Ġngiliz ĠĢçi Sınıfının OluĢumu, Birikim Yayınevi, Ġstanbul, 2007. VANEIGEM, R., Gençler Ġçin Hayat Bilgisi: Gündelik Hayatta Devrim, Ayrıntı Yayınları, Ġstanbul, 1996. WILLIAMS, R., Anahtar Sözcükler, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2007. WU, C., Kültürün ÖzelleĢtirilmesi: 1980’ ler Sonrasında ġirketlerin Sanata Müdahalesi, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2005. YOUNG, T., Punk: Bir Altkültürün OluĢumu, Dost Kütabevi Yayınları, Ankara, 1999. YILMAZ, C., Risk Kapıyı Kırınca: Kentlerde Yoksulluk, DayanıĢma, Güven ve Güvenlik, Libra Kitapçılık ve Yayıncılık, Ġstanbul, 2010. YILMAZ, M., Modernizmden Postmodernizme Sanat, Ütopya Yayınevi, Ankara, 2006.

Makaleler AKMAN K., ―AyrıĢma ÇatıĢma Fanatizm, Cogito (Fanatizm: Ya Bizdensin Ya Öteki), Sayı:53, 38-55, 2007.

DOĞAN, Ġ., ―Bir Altkültür Olarak Ankara Yüksel Caddesi Gençliği”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt: 26, Sayı: ,107-129, 1993. FERREL, J., ―Cultural Criminology‖, Annual Review of Sociology, 25, 395-418, 1999. FLUGEL J., C., ―Giysi Sembolizmi ve Giysinin Çokanlamlılığı‖, Cogito (Ġnsan Giyinir), Sayı:55, 89-110, 2008.

TRABER, D.,―L.A.'s "White Minority": Punk and the Contradictions of Self- Marginalization‖, Cultural Critique, 48, 30-64, 2001. ULUSOY, D., ―Sanat Sosyolojisinde Temel YaklaĢımlar‖, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt:10, Sayı:1, 247-259, 1993.

189 YASĠN A., ―Karizma, Popüler Kültür ve FaĢizm‖,Tezkire Dergisi (Popüler Kültüre YaklaĢmak), Sayı:22, 22-48, Eylül- Ekim 2001.

Ġnternet Siteleri http://www.websters-online-dictionary.org/definition/punk http://www.sozluk.web.tr/index.php?locale=tr_TR&dictionary=entr&word=punk http://www.zargan.com/sozluk.asp?Sozcuk=punk http://www.ingilizcesozluk.gen.tr/sozluk.php?word=punk http://www.ingilizcesozluk.org/index.php http://tr.wikipedia.org/wiki/The_Velvet_Underground (http://www.gerardmalanga.com/ http://www.sedgwick.org/na/families/robert1613/B/4/7/4/2/3/7/B474237-sedgwick- edith1943.html) http://www.thevelvetunderground.co.uk/ http://www.sexpistolsofficial.com/ http://tr.wikipedia.org/wiki/Punk http://www.turkiyedepunkveyeraltikaynaklarininkesintilitarihi.com/ http://www.rashit.com/tr/diskografi http://www.beyoglu.bel.tr/beyoglu/beyoglu_rehberi.aspx?SectionId=72) www.turkpunk.com http://en.wikipedia.org/wiki/Leonard_Bernstein

Sözlük ve Ansiklopediler

JARY, D., J., JARY, ―Subculture‖, The Harper Collins Dictionary of Sociology, Harper Collins Publishers, New York, 503, 1991. MARSHALL, G., ―Altkültür‖, Sosyoloji Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara, 17-19, 2003.

SAY, A., ―Blues‖, ―Rock‖, Müzik Ansiklopedisi, Cilt:1,3, Müzik Ansiklopedisi Yayınları, Ġstanbul, 206,1046-1048, 1992.

SAY A., ―Blues‖, ―Rock‖, Müzik Ansiklopedisi, Cilt:1,3, Müzik Ansiklopedisi Yayınları, Ġstanbul, 233,161, 2005.

SÖZER, V., ―Blues‖, Müzik Ansiklopedik Sözlük, Remzi Kitabevi, Ġstanbul, 116, 1996.

190

EKLER

191 EK-1: ġarkı Sözleri

HEROIN

I don't know just where I'm going But I'm gonna try for the kingdom, if I can 'Cause it makes me feel like I'm a man When I put a spike into my vein And I'll tell ya, things aren't quite the same When I'm rushing on my run And I feel just like Jesus' son And I guess that I just don't know And I guess that I just don't know I have made the big decision I'm gonna try to nullify my life 'Cause when the blood begins to flow When it shoots up the dropper's neck When I'm closing in on death And you can't help me not, you guys And all you sweet girls with all your sweet talk You can all go take a walk And I guess that I just don't know And I guess that I just don't know I wish that I was born a thousand years ago I wish that I'd sail the darkened seas On a great big clipper ship Going from this land here to that In a sailor's suit and cap Away from the big city Where a man can not be free Of all of the evils of this town And of himself, and those around Oh, and I guess that I just don't know Oh, and I guess that I just don't know

192 Heroin, be the death of me Heroin, it's my wife and it's my life Because a mainer to my vein Leads to a center in my head And then I'm better off than dead Because when the smack begins to flow I really don't care anymore About all the Jim-Jim's in this town And all the politicians makin' busy sounds And everybody puttin' everybody else down And all the dead bodies piled up in mounds 'Cause when the smack begins to flow Then I really don't care anymore Ah, when the heroin is in my blood And that blood is in my head Then thank God that I'm as good as dead Then thank your God that I'm not aware And thank God that I just don't care And I guess I just don't know And I guess I just don't know

VENUS in FURS9

Shiny, shiny, shiny boots of leather Whiplash girlchild in the dark Comes in bells, your servant, don't forsake him Strike, dear mistress, and cure his heart Downy sins of streetlight fancies Chase the costumes she shall wear Ermine furs adorn the imperious Severin, Severin awaits you there I am tired, I am weary

9 Venus in Furs mazoĢizmin isim babası sayılan Leopold von Sacher-Masoch‘un 1870‘te yayımlanan ve dilimize Kürklü Venüs olarak çevrilen romanının adıdır. ġarkıda geçen ‗Severin‘ ise, bu romanın baĢ karakteridir.

193 I could sleep for a thousand years A thousand dreams that would awake me Different colors made of tears Kiss the boot of shiny, shiny leather Shiny leather in the dark Tongue of thongs, the belt that does await you Strike, dear mistress, and cure his heart Severin, Severin, speak so slightly Severin, down on your bended knee Taste the whip, in love not given lightly Taste the whip, now plead for me I am tired, I am weary I could sleep for a thousand years A thousand dreams that would awake me Different colors made of tears Shiny, shiny, shiny boots of leather Whiplash girlchild in the dark Severin, your servant comes in bells, please don't forsake him Strike, dear mistress, and cure his heart

GOD SAVE THE QUEEN10

God save the queen The fascist regime They made you a moron Potential H-bomb God save the queen She ain't no human being There is no future In England's dreaming Don't be told what you want

10 ġarkının adı, yine aynı isme sahip olan BirleĢik Krallık Ulusal MarĢı‘ndan gelmektedir. Bu marĢ, dünyanın ilk ulusal marĢı kabul edilir.

194 Don't be told what you need There's no future, no future, No future for you God save the queen We mean it man We love our queen God saves God save the queen 'Cause tourists are money And our figurehead Is not what she seems Oh God save history God save your mad parade Oh Lord God have mercy All crimes are paid When there's no future How can there be sin We're the flowers in the dustbin We're the poison in your human machine We're the future, your future God save the queen We mean it man We love our queen God saves God save the queen We mean it man And there is no future In England's dreaming No future, no future, No future for you No future, no future, No future for me

195 No future, no future, No future for you No future, no future For you

ANARCHY IN THE U.K.

Right! now! ha ha ha ha h I am an anti-christ I am an anarchist Don't know what I want but I know how to get it I wanna destroy the passer by cos I I wanna be anarchy No dogs body Anarchy for the U.K it's coming sometime and maybe I give a wrong time stop a traffic line your future dream is a shopping scheme cos I,I wanna be anarchy! In the city How many ways to get what you want I use the best I use the rest I use the enemy I use anarchy cos I I wanna BE anarchy The only way to be Is this the M.P.L.A Or is this the U.D.A Or is this the I.R.A I thought it was the U.K or just Another country Another council tenancy I wanna be anarchy

196 And I wanna be anarchy Know what I mean And I wanna be anarchist Get pissed destroy

197 EK-2: Rashit Röportajı

Tarih: 19 ġubat 2011

Saat:19.30

Mekan: Ġstanbulive Performance Hall – Beyoğlu

ġehir: Ġstanbul

Sıkıcı sorularla baĢlayalım öncelikle isterseniz. Doğum tarihi ve Doğum yerlerinizi öğrenebilir miyim?

Oğuz: 1978 – Ġstanbul

Tolga: 1977- Ġstanbul

Bülent: 1977- Ġstanbul

Orkun: 1977- Ġstanbul

Levent: 1983- Ġstanbul

Eğitim durumunuz?

Oğuz: Üniversite terk.

Tolga: Üniversite terk.

Bülent: Doktora yapıyorum.

Orkun: Üniversite terk.

Levent: Üniversitede okuyorum.

Evli misiniz?, Çocuğunuz var mı?

Oğuz: Bekarım.

Tolga: Evli ve kediliyim.

198 Bülent: Evliyim, iki çocuğum var.

Orkun: Bekarım.

Levent: Bekarım.

Ekonomik durumunuzu nasıl değerlendirirsiniz?

Oğuz: Orta.

Tolga: Orta.

Bülent: Orta.

Orkun: Orta.

Levent: Orta.

Punkla kaç yaĢınızda tanıĢtınız ve nasıl dinlemeye baĢladınız punkı?

Oğuz: Ben 14-15 yaĢlarında baĢladım.

Tolga: Ben 14 15 yaĢında kaykayla baĢladım bu iĢe.

Bülent: Aynen.

Punk müzikle nasıl tanıĢtınız (kaynağınız ne: arkadaĢ çevresi, dergi vb) , ve sizi bu türü dinlemeye iten Ģey neydi?

Oğuz: Ġlk Clash‘i duydum arkadaĢlardan. O dönemlerde grunge müzik modaydı. Özellikle Ġstanbul‘da. Dünyada da öyleydi zaten. Grunge müziği herkes dinliyordu, ben de diliyordum tabi. Tesadüfen Clash dinledim bir gün ve benim müziğimin bu olduğuna karar verdim. Tam beni yansıttığını düĢündüm ve nasıl olduysa da kendimle bağdaĢtırdım.

Tolga: Punktan önce Heavy metal türüyle ilgiliydim çünkü bulabildiğim en gürültülü müzik heavy metaldi. 14-15li yaĢlarda kaykayı keĢfettim ve hardcorela tanıĢtım. Bunların bir Ģekilde birbiriyle ilintili olduğunu öğrendim ve sonra punk geldi. Never

199 Mind the Bollocks - Sex Pistols, benim hayatımda pek çok Ģeyi değiĢtiren albümlerden biri oldu, pek çok insan için de öyledir bu iĢlere baĢlayan.

Bülent: Kısa bir heavy metal-trash geçmiĢinden sonra- 6 ay kadar- baĢladım. Bakırköy‘de Hakan Ağabey vardı. Bize kaset çekerdi falan. Eski baĢbakanlarımızdan birinin isminin olduğu bir pasajda dükkan açtı sonra. Neyse iĢte, biz Orkun‘la beraber böyle alternatif müziklere merak saldık. Orkun önemlidir bu iĢte benim için. Orkun‘la tanıĢmadan önce üç beĢ isim iki üç Ģarkı biliyordum. Orkun‘la tanıĢtıktan sonra iĢte o Hakan Ağabey ile filan Ramones ve Bad Religion dinleyerek baĢladım. 1992 yılına denk geliyor galiba. ĠĢte ben de o zamanlar 15-16 yaĢlarımda filandım. Ondan sonra her Ģey değiĢti.

Oğuz: Benim de bir metal geçmiĢim vardı, severdim dinlerdim. Daha sonra punkla beraber- nedense o dönemlerde Ģey vardı, antipati vardı, punk ve metalciler arasında. Bakırköy-Kadıköy-Taksim savaĢları filan vardı. Dolayısıyla bitmiĢti bizim için, metal müziği tamamen silmiĢtik. Daha sonra iĢte, otuz yaĢımdan sonra ben yeniden metal dinlemeye baĢladım. ġu an metal müzik fanı diyebilirim kendime.

Sizce Punk’ın felsefesi nedir peki?

Tolga: Esasında punkın felsefesini diğer altkültürlerden ayıran- ama tabi çok kiĢisel olacak, herkesin punka yüklediği anlam çok kiĢiseldir- beni diğer altkültürlerden fazla punka çeken Ģey nihilistik yapısı, hiçbir Ģeyi fazla ciddiye almaması, otorite karĢıtlığı; onun haricinde, bir yerde daha duyarlı olması, en azından apolitik olmaması; heavy metal filanda dinledik ama sözler itibariyle, müzik çok da bizi doyurmuyordu.

Bülent: Mesela hip hop da buna benzer.

Tolga: Ama hip hop o zamanlar bize öyle ulaĢmıyordu.

Oğuz: Onda da politik duruĢ var tabi ama punk kadar değil. ġöyle diyebiliriz, aslında punkın literatürel tanımını aĢağı yukarı hepimiz biliyoruz. 1977 yılında Ġngiltere‘de çıkan bir hareket diye biliyoruz. Ama ben buna çok katılmıyorum. Bence tarih boyunca punklar vardı yani müzikal anlamda olmasa bile davranıĢsal anlamda, duruĢ

200 anlamında. Sonuçta punk müziğin tek bir tanımını yapmak öyle kolay değil, yani Ģunu Ģöyle çalarsan bu punktır demek çok doğru değil.

Tolga: Çok enteresan punk örnekleri de var. Mesela Ramones‘dan önce New York Dools var, hiçbir zaman punk olarak adlandırmamıĢlar kendilerini MC5 , Iggy and the Stooges‘ın yaptığı da mesela sound olarak proto-punk olarak tanımlanabilir, ama hiçbir zaman tam olarak biz punk yapıyoruz; ya da rocktan daha farklı biĢi yapıyoruz dememiĢlerdir. Detroit soundu demiĢler mesela. 1960‘larda, müzik yapmıĢ bir grup var. Zenci bir grup ve cidden punk yapıyorlar. 2009‘da albümleri basılıyor hatta grup elemanlarından biri albümün basıldığını görememiĢ, ölmüĢ falan. Mesela Whitestrikes‘ın vokalini dinlediğimiz zaman çağının çok ilerisinde bir vokal yaptığını görüyoruz. Adamların 1960‘larda punk müzik yaptığını fark ettiğini söylüyor. Tabii sound olarak bakacak olrsak. Onun haricinde mesela rock‘n rolldan kopmuĢlara bakacak olursanız, rock‘n roll müzik çıkıĢ olarak asi bir müzik zaten. Bir çok insana göre Chuck Burry‘den itibaren esasında punk baĢlamıĢ sayılabilir. Ramones‗un bundan ayrıldığı nokta, bizim dönemde, bizim anladığımız anlamda, asi rock‘n roll yok olmuĢtu. Onun yerine insanların tırlarla yüzlerce kiĢi halinde dünya turnelerine çıktığı, ekipmanlarını oradan oraya taĢıdığı bir rock‘n roll sirki baĢlamıĢtı ve biz bundan koparmaya çalıĢtık, rockı geri çevirmeye çalıĢtık, o asi dönemine döndürmeye çalıĢtık diyor Ramones.

Punkla ilgili tek bir kelime söylemek isteseydiniz bu ne olurdu?

Oğuz: Punk is not dead! ( Davulcuyu göstererek), adam kaç tane kalp krizi geçirdi ölmedi. Bize umut veriyor onun böyle olması. (GülüĢmeler…)

Tolga: Eğlenmenin değiĢik bir yolu.

Bülent: Ölümüne punk.

Pekiyi sizce Türkiye’de punk neden ortaya çıktı? Neden gençlerin bir kısmı punkı tercih etti, neye tepkiydi punk ve hangi ihtiyaca cevap verdi?

201 Oğuz: Türkiye‘ye gelmesini, tabii o yıllarda çok küçük olduğumuz için birebir Ģahit olamadık, ama duyduklarımız sebebiyle biliyoruz. Sultanahmet civarındaki hippi trafiğinden ötürü bir punk hareketi oluĢmuĢ Ġstanbul‘da. 1970‘li yıllarda ipek yolu denen güzergahta olduğu için Ġstanbul, hippiler trenle Hindistan‘a giderken Ġstanbul‘da konaklıyorlarmıĢ ve Sultanahmet bölgesinde punklar görülmeye baĢlamıĢ aynı zamanlarda. O dönemde LSD yani Headbangers, grubun elemanları, zaten Sultanahmet bölgesinde çalıĢan insanlar, bildiğin esnaflar yani, bir araya geliyor Ġsmail önderliğinde ve bu hippilerin ve hippilerle beraber gelen punkların görünümlerinden etkilenerek Ġstanbul‘daki punk hareketini oluĢturuyorlar aslında.

Tolga: Tabii bunda darbe sonrası Özal gençliği olma durumunun da etkisi var. Bu bir boĢalma, o öfkeyi kusma yolu. Seneler sonra bakacak olursam punka, punkın hiçbir zaman bana gençliğimde vaat ettiği Ģeyi tam olarak savunmadığını keĢfediyorum esasında. Bir çok ülkede hala devam ediyor; mesela ilk baĢladığımız dönemde yurtdıĢından gelen plak Ģirketlerinden yapımcılar oldu Türkiye‘ye bizlerle tanıĢtılar, toplama albümler vesaire çıkardık onlar sayesinde. Bunlar Ģimdi Özbekistan ve Kazakistan‘da aynı Ģeyi yapıyorlar. Esasında punk müzik de tabii ki bir çok yerde Amerikan kültürünün yerleĢtirilmesi adına iĢlev görüyor. Yani her türlü altkültür esasında böyle. Amerika ve Ġngiltere dıĢında dünyanın tek tipleĢtirilmesinde punk kültürünün de evet sonradan büyük bir payı oldu. Farkındayım artık bunun.

Oğuz: Hatta Ģöyle bir Ģey var, Johnny Wright‘nın bir sözü var. Irak savaĢı bittikten sonra Amerika demokrasi getiriyor güya; adam bir ülkenin demokratik olması için orda Sex Pistols konserinin olması gerektiğini söylüyor ve Bağdat‘ta Sex Pistols konseri organize ediliyor; ama olmuyor o ayrı. Yani Amerika‘nın ne kadar demokratik bir ülke olduğunu kanıtlaması yine punk aracılığıyla oluyor. Tolga‘nın dediğini desteklemek için söylüyorum.

Tolga: Yani darbe oldu Özal geldi, Özal her türlü yolu açtı. Ondan sonra özel kanallar geldi. Bundan önceki kuĢağa göre daha farklı bir çizgide yol almaya baĢladık. Ġnsanlar iĢte metalci olmaya, rockçı olmaya, daha sert müzikler dinlemeye baĢladı. AlıĢveriĢ merkezleri kuruldu, Akmar Pasajı Kadıköy tarafındakilere geldi. Batı tarafında Atlas Pasajı ya da eski Narmanlı gibi yerlerde insanlar toplanmaya baĢladı ve altkültürler oluĢmaya baĢladı bu Ģekilde. Altkültürler içinde bulundukları

202 insanlara evet bir kimlik bir kiĢilik sahibi olma Ģansı veriyor, özellikle gençler içinde bulundukları topluma aykırı hareket etmek isterlerse bir altkültür altında bir çeĢit aile oluĢturmaya çalıĢıyorlar. Ġçinde yaĢadıkları toplumda huzur bulamıyorlar. Kendilerini ifade etme aracı olarak ya da bir aidiyet duygusuna sahip olmak için bir altkültürü sahipleniyorlar ama netice olarak yine tüketim toplumuna hizmet ediyor her Ģey. Türkiye ve punk için de olan Ģey buydu.

Oğuz: Ama yine de Ģunu söylememiz lazım. Bütün bu gençlerin ortak paydası müzik aslında. Yani hepsi müziği seviyorlar, müzik dinlemeyi seviyorlar, müzik yapmayı seviyorlar. (davulcuyu iĢaret ederek) bu da böyle müzik yapmayı seviyor. (GülüĢmeler…) Tuhaf bir zevk, enteresan bir keyif ama genelde bu insanların ortak paydaları, hepsi hemen hemen hepsi, müzik yapmak için, müzik dinlemek için bir araya geliyorlar. Bizim Tolga‘yla tanıĢmamız zaten plak dükkanında oldu.

Bülent: Zaten bizim hikayelerimizin hepsi öyle. Bu grubun hikayesi çok samimi olabilir ama bence Türkiye‘de punkın mevcudiyeti, yararı, bir taraftan rıza oluĢturmaya yönelik bir durum. Yani nedir? Burası demokratik bir ülke, burası özgür bir ülke, muhalafet olsun altkültürler olsun, ana akım dıĢındaki baĢka her türlü alternatif arayıĢın karĢılığı var ama alttan gelen bir Ģey değil yani.

Tolga:Mesela en son Ġran çıkarmaya baĢladı toplama albümler içinde punkı. Bir yerdeki yönetimi onaylamasak da oradaki yönetimin getirmiĢ olduğu sistemi, Batı bir Ģekilde kendi prototipleriyle oraya yerleĢtiriyor. Bu punk olabilir, heavy metal olabilir, hiphop olabilir ya da mainstream mesela bir Madonna ikonu olabilir. Sonuçta müzik endüstrisinin ürettiği hiçbir Ģey tam olarak saf olamaz. Sonuçta basılıp satılan metalar bunlar.

Bülent: Hebdige‘in bir sözü var. Orijinal olan, bir altkültüre ait olan, özellikle punka vurgu yapar burada, medyaya taĢındıysa Ģayet bitmiĢtir der. Artık popüler kültürün ürünüdür. BaĢta ne oluyor hani, punk 70‘li yıllarda toplumsal muhalefetle beraber ortaya çıkıyor, çok da orijinal bir Ģey hani. KitleselleĢmeden önce çok da yadırganıyor. Medyaya ucubeler olarak yansıyorlar. ĠĢte o noktada bitmiĢtir. Altkültür ölümünü ilan etmiĢtir. Çünkü orijinal bir Ģey yapıyorsun. Orijinal olan bir Ģey sistem tarafından kullanılıyor, küreselleĢiyor. ĠĢte bunun modası var, imajı var. KitleselleĢtiği andan itibaren bazı Ģeyler bitiyor.

203 Tolga: Hebdige‘e katılmamak mümkün değil. Biz fotokopiden kapaklı, Unkapanı‘ndan aldığımız kasetlere demolarımızı kendimiz kaydedip dükkanlara dağıtıyorduk. Her Ģey böyle baĢladı. Rashit 1993-99 arasında hep böyle demo kasetler çıkarark insanlara ulaĢtı.

Punk ile ilgili hangi görsel figürlerden hoĢlanırsınız (çengelli iğne vb) ve hangilerinden faydalandınız?

Oğuz: Ben Clash‘le tanıĢtıktan sonra punk gibi giyinmeye baĢladım. Punk gibi davranmaya çalıĢtım. O Batı‘daki punk örnekleri - o zamanlar internet yoktu da- ile ilgili bir takım fotoğraflar bulup, imajımı onlara göre düzenledim, düzenlemeye çalıĢtım. Daha sonra tabii bu imaj kısmının çok da anlamlı olmadığına karar verdim. Görüldüğü üzere (kendisini, kıyafetlerini gösteriyor) yaĢamaya devam ediyorum.

En çok etkilendiğiniz punk grubu hangisi?

Oğuz, Tolga, Bülent: Clash, Sex Pistols, Ramones, Ġggy and the Stooges ve daha onlarcası..

ġarkı sözlerinizi genelde kim yazar? Nelerden ilham alırsınız?

Levent: Ben yazıyorum Tolga‘nın adına. (GülüĢmeler…)

Tolga: Ben yazıyorum. Yazdıklarımdan eskiden her Ģeye saldırma üstüne bir ilham alırdım ama insan değiĢiyor. Otuzunu geçiyor. Askere gidip geliyorsunuz ki en önemlisi bu. Evleniyorsunuz. Ġnsan değiĢiyor. Vivien Westwood‘un dediği gibi, hayata karĢı direnebilirsiniz ama o sizi yenecektir. En iyisi ona paralel koĢmaktır.

Oğuz: Eksi 18 dercede 1-3 kule nöbetinde insanın aklına bambaĢka Ģeyler geliyor yani. (GülüĢmeler…) Punkın bittiği nokta falan diyorsun. Punk is not dead ama soğuk seni öldürüyor. O baĢka bir Ģekle sokuyor tabi insanı.

Ġlk albümü çıkaracağınız sırada plak Ģirketi bulmakta zorlandınız mı?

Tolga: Bir mekanda çalıyorduk, Levent (KOD Müzik) ya size albüm yapmamız lazım artık dedi, pek sıkıntı yaĢamadık yani, ha sıkıntıyı Ģöyle yaĢadık. Para yoktu.

204 Kod müzikte de yoktu, bizde de yoktu. 48 saatte albümü tamamlamamız gerekiyordu. Daha da erken bitirdik esasında, Ģarkılar da biraz hızlı oldu. (GülüĢmeler…) Ġnsanların da o yüzden hoĢuna gitti. Çok çiğ bir albümdü. Bulabileceğin en çiğ kaydedilmiĢ albümdü o zaman.

Toplamda kaç demonuz ve kaç albümünüz var?

Tolga: Demo sayısı Ģöyle… (GülüĢmeler…) Esasında 5 demo kaset var. Onun haricinde bir tane LP var yurtdıĢında basılan. Türkiye‘de basılan da 3 albüm var, bir tane de mini albüm var en son çıkan. 1996‘dan 99‘a kadar Kod Müzik vardı tabi. Özelikle Necati‘nin, Levent‘in ve Tayfun‘un desteğiyle bazı underground gruplar albüm yapabilme Ģansı buldular. Ondan önce, bir rock grubunun bile albüm yapabilmesi biraz zorsa da o dönemden sonra sırasıyla Crunch‘ın albümleri Aksi Ġstikamet toplama albümü, Ceza‘nın albümü, Babazula albümleri çıktı.

Bülent: ĠĢte o zamanlar biz ―scene‖ varsa, bir altkültür varsa, ona en çok yaklaĢıldığı dönemlerdi Türkiye‘de.

Tolga: TelaĢa mahal yok albümü de 1999 çıktı, Türkiye‘nin ilk punk albümüydü. Zaten Kod Müzik toplamda 10 tane filan albüm çıkardı. Ondan sonra diğer firmalar da dediler ki, bu tarz müziklerle de ilgilenebiliriz. Basabiliriz ki bizle Universal, Kod Müzik‘ten çıkan albüm 10 bine ulaĢtıktan sonra görüĢmek istedi. Kod Müzik bu açıdan bir ilke ve sona imza attı. Ġnsanlar kendilerini bu Ģekilde kurban etmezlerse daha sonra alternatif tarz yapan insanların albüm yapma Ģansı olmayacaktı. Yani hem iyi tarafından hem kötü tarafından bakmak gerekiyor.

Punk müzik gruplarıyla zamanında birbirinizi desteklemiĢsiniz. Pekiyi Ģu anki durum nasıl?

Oğuz: Aslında yine dirsek temasımız var çoğuyla, Sokak Köpekleri, Ayılar‘la var mesela. Softa‘yı çok sevdim. Onlarla internet sayesinde çok daha iletiĢim halinde olabiliyoruz. Ama eskisi gibi konserler olmuyor tabii. O punk konserleri olmuyor.

205 Tolga: Eskiden internet yoktu. Ġnsanlar bir Ģeyler yapabilmek için bir araya gelmek zorundaydı. Beraber bir kahve içmek zorundaydı. Cuma günü saat 6‘da Atlas‘ta buluĢalım denildiği zaman, mecburdun, ölmezsen gidiyordun oraya, buluĢuyordun. Ama Ģimdi myspace var. Ġnternetin getirdiği özgürlükte esasında sorgulanır.

Oğuz: Bunun tembelliğini yaĢıyor olabiliriz aslında. Ben diyorum ya iĢte Sokak Köpekleri, Softa, Ayılar, Dengesiz Herifler, adını sayamadığım bir sürü grup var. Bunlarla bir Ģekilde interaktif iliĢki içindeyiz ve ben evet beraberiz onlarla diye düĢünüyorum; oysa ki değiliz. Yani sadece sanal ortamda zaman zaman birbirimize mail atıyoruz. Birbirimizi pohpohluyoruz aslında, yani oturup da bir araya gelmiyoruz.

Tolga: Eskiden 5-6 grup bir arada konser verirdik hatta o kadar çok grup olurdu ki amfi dayanmazdı patlardı. Alet edevat sıkıntısı da var zaten, aynı gitarla beĢ grup çalardı. ġimdi bunları yapmak mümkün değil çünkü bu sabıra sahip bir dinleyici de yok artık. O zaman yaptığımız Ģey, hakiki gürültüydü. Kimse çalmayı bilmezdi. Ama insanlar bir yere ait olma durumunu yaĢamak istiyorlardı.

Dinleyici profiliniz hakkında ne düĢünüyorsunuz, sizi genelde hangi yaĢ grubu ve hangi sosyo-ekonomik kaynaktan gelenler dinliyor?

Oğuz: Konserlere gelenler tabii ki yetiĢkinler mecburen, barlarda çalıyoruz çünkü. Genellikle orta sınıf. YaĢ için 24 ve artı diyebilirim. Ama genelde dinleyici kitlesinin, burada da internet benim için ölçü, lise öğrencileri olduğunu fark ediyorum. Konser çok büyük bir ölçü değil artık aslında. Cumartesi Beyoğlu‘nda burada yapacağımız konserdeki kalabalığın biliyorum ki çok büyük bir bölümü yalnızca fiyaka için burada.

Bülent: Ġstanbul izleyicisi için ben özellikle bunu söyleyebilirim.

Tolga: Ya her yerde böyle, mekanlar içki satmak için istiyor konseri, yoksa kimse babasının hayrına burada Rashit konseri yapmaz. Çıkan grup isterse Clash olsun, mekan yine bira satabilmek için istiyor.

Oğuz: Amaç fiyaka yapmak ve seks aslında. Konu önünde sonunda sekse dayanıyor.

Tolga: Hafta sonu, eve boĢ dönmek istemiyorlar insanlar.

206 Oğuz: Ha punkın aslında mainstream de çuvallamasının en büyük sebeplerinden biri seksi olmaması. Crash seksi değildi. Ramones de seksi değildi. Sex Pistols‘un adı seksti ama hiç de seksi değillerdi.

Tolga: Clash hayatlarında ilk defa aĢk Ģarkısı yaptıkları zaman para kazanmıĢ bir gurup. ―Should I Stay or Should I Go‖yu yaptıkları zaman, ki bitmenin eĢiğine geldikleri sırada, Levis reklam müziği olarak satın alıyor Ģarkıyı ve ilk defa para kazanıyorlar.

Oğuz: Herhalde en seksileri Blondie‘dir; baĢka da ben bilmiyorum seksi punk.

Levent: Rashit abi en seksisi. (GülüĢmeler…)

Hayran kitlenizle iletiĢim kanallarınız nelerdir? Müziğinizi takip eden insanlarla hangi kanallarla iletiĢim kuruyorsunuz? ĠletiĢiminiz genelde sanal mı reel mi?

Oğuz: Çok nadir. Bazı hayranlarımız var ki çok içten çalıĢıyorlar. Selim var mesela soyadını unuttum.

Tolga: Ya öyle fanlarımız var ki mesela bir süre sonra myspace‘imizi idare ediyorlar. Konser düzenliyorlar bize; ya da konser düzenleyen insanlar bir süre sonra arkadaĢımız oluyorlar

Sizi dinlemelerinin en önemli sebebi nedir?

Tolga: Çünkü onların içerisindeki yaramaz çocuğu temsil ediyoruz, onların yerine küfrediyoruz. Biz sahneye çıkıyoruz ve onların yerine kendimizi kurban ediyoruz. Onlarda hafta içi iĢlerinde çalıĢıp hafta sonu geldiklerinde en azından oturup gençliklerini hatırlayabilecekleri bir Ģey yaĢamak istiyorlar.

Oğuz: ġey de olabilir, biz Ģimdi öğrendik artık, iyi müzisyenler sayılırız ama aslında hiçbir zaman iyi müzisyenler olmadık biz her zaman amatördük, hep de gürültü yapmaya gayret ediyorduk sahnede. Olabildiğince yüksek volümlerde çalmaya çalıĢıyorduk. Gelen seyirciler Ģunu düĢünüyor olabilirler. Bunlar da müzik yapıyorlarsa biz çok baĢarısız sayılmayız gibi bir intiba olabilir. Genelde zaten

207 sahneye davet ediyoruz biz seyirciyi ve onlarda sahneye çıkıyorlar ve belki de sahneye çıkabilme hissini bizim sayemizde tatmin ediyorlar. Sahneye çıkmak keyifli mi değil mi bilmiyorum ama birileri için keyifli herhalde ki sahneye çıkmak istiyorlar. Muhtemelen bu gece de olacak.

Dinleyici kitleniz, Ģarkı sözleriniz, size olan ilgi, punk müziğin yaygınlığı gibi hususlarda 90’lardan bu yana punk’ın algılanma biçiminde ve sizin Punkı algılama biçiminizde neler değiĢti, sebepleri nelerdir?

Bülent: Bir Ģeyin değiĢtiği yok, kas kafalı adamlarız hala. (GülüĢmeler…)

Tolga: Bu soruyu punk ortamından gelen kime sorsanız herhalde kendi ―scene‖ i ile ilgili bir cevap verir. Herkesin bir ―scene‖i var sonuçta mesela bizim için Tolga ve Sezgin‘in kitabındaki insanlar hakkında konuĢma Ģansı doğabilir yani bir çok insan öldü, bir çok insan iĢlere girdi, bir çok insan çoluğa çocuğa karıĢtı v.s insanlar bir Ģekilde büyüdüler ve değiĢtiler. Bu kaçınılmaz bir Ģey, herkes için geçerli ve bazen ara sıra yolda karĢılaĢmak haricinde, eskiden görüĢtüğümüz bir çok arkadaĢımızla artık görüĢmüyoruz. Bir çoğu zaten müzikle uğraĢmıyor artık. Biz aslında çok ender türlerdeniz. 35‘ine yaklaĢmıĢ olmasına rağmen hala aynı Ģekilde müziğe devam eden.

ġunu demek mümkün mü, 90’larda punk daha yaygındı daha öfkeliydi, Ģu an daha durgun ve biraz daha popüler kültür nesnesi oldu?

Tolga: Dünya çapında demek mümkün. Clash grubunun vokali Ģu an yeni grup üyeleriyle konserler veriyor. Gruba bu durumu sorduklarında, Clash etiğine aykırı ama niye yaptığını da sorgulayamayız, herkes hayatta kalmak zorunda v.s diyorlar mesela. Vokaliste soruyorlar, Clash bu kadar politikti, 20 sene sonra bir araya gelip dünya turnesi falan ne ayak ne oldu diye tek kelime söylüyorlar ―fun‖ eğlence ya eğlence.

Peki Türkiye’ye bakacak olursak?

208 Tolga: Bir Athena örneği verilebilir. Aynı dönemde müzik yaptığımız gruplardan biri, Eurovision filan gittiler, Ģimdi reklamlarda bile görüyoruz adamları. Biz de kendimizin çok temiz olduğunu iddia etmiyoruz. Sonuçta plak Ģirketleriyle çalıĢıyoruz ama Bad Religion da Sony‘den albüm yaptı, bizim Sony‘den albüm yapmamızı engelleyecek bir durum yok buna bakacak olursak.

Popüler kültür ürünü olma ile ilgili ne düĢünüyorsunuz peki?

Tolga: BaĢka bir çaresi yok.

Bülen: BaĢka bir alternatif yok.

Tolga: Bir Ģekilde ana akıma doğru çevriliyorsunuz. Myspace çare değil, sonuçta myspace de onların myspace‘i. BaĢka türlü bir ekonomi var. Kendi demo kasedimizi çoğaltıp sattık. Bu da endüstriyel bir Ģey sonuçta; zaten müzik piyasasında ne kadar albüm basılıyorsa, hepsi petro-kimya endüstrisinden geliyor. Yani petrol satıĢı üzerinden dönen bir sektörün içindeyiz. Müzik Ģirketleri içinde önemli olan bu, cd‘de ne gibi bir sanat eserinin olduğu değil.

Bülent: Berger‘in bir makalesi var, Ünsal Oskay‘ın çevirisi. Benim çıkıĢ noktam oydu. Tam da bu meselelerle ilgili olarak Ģey diyor, sistem içerisinde muhalif bir karĢı duruĢunuz olabilir. Adacıklar yaratırsınız ve bu adacıklar içerisinde kendinizi çok özgür hissedersiniz ama yine de sistem içerisindesinizdir. Siz sistem için yaramaz çocuklarsınızdır ama o adacıklar içerisinde kalmanız telkin edilir. Bir taraftan da sistemi renklendiren Ģeyler olursunuz. O ayrıksılığınla o karĢı duruĢunla tam da istenilen noktadasındır. Dört duvar arasındasındır. Bizim için bir tercih söz konusuydu Sony ile anlaĢma imzaladık, arkasından üç kere Rock‘n Coke‘a çıktık. Tüm bunlar eleĢtirilecek Ģeyler olabilir ama diğer taraftan bunları yapmayıp ne yapabilirdik? Kendine yeten, en yumuĢatılmıĢ haliyle on bin kiĢiye hitap edeb bir grup olmak yerine biz kendimizce ama yanlıĢ ama doğru bir Ģekilde yol almaya çalıĢıyoruz, ama çok da idealize etmeye gerek yok bunu. BeĢ tane adam müzik yapmaya çalıĢıyor.

209 Tolga: Müzik de sadece müzik. Müzikle bir Ģeylerin değiĢmesi mümkün gözükmüyor. Müzik sadece insanlara sorunlarını unutturacak, onları dans ettirecek bir Ģey.

Eskiden bir Ģeylerin bu yolla değiĢebileceğini düĢünüyor muydunuz?

Bülent: Ohoooooo!!!

Tolga: Ġnsan gençken çok idealist oluyor. Tüm dünyaya meydan okuduğunu zannediyor. Tabii pek çok insan bunu yaĢayamıyor; biz en azından böyle bir hayale vakıf olduk. Kendimizi böyle bir hayale kaptırabilecek kadar aptal olmanın mutluluğunu yaĢadık.

Oğuz: Çok da eğlendik aslında.

Tolga: Tabii Ģimdi orta yaĢ sendromu yaĢıyoruz ondan bu sözler. (GülüĢmeler…)

Avrupa ya da Amerika’da bir punk’ı, bir heavy metalciden ya da bir rocker’dan hemen ayırt edebiliyorsunuz; fakat Türkiye’de böyle bir stil billurluğundan söz etmek zor. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?

Tolga: Bir kere çok geriden takip ediyoruz. Bunun etkisi olabilir. Bir dönem vardı evet, sokaklarda mohawklar, Taksim‗de dolaĢıyorlardı. Özellikle 1999‘larda, baya da insan vardı o Ģekilde. O dönemin atmosferi buna izin veriyordu ama Ģimdi her Ģey çok değiĢti. Ya tabii farklılıklar çok fazl;a atıyorum Ġngiltere‘de beĢ yüz bin tane skinhead grubu varsa bizde iĢte bir tane var. Ġngiltere‘de 1977 punkının ruhuna sahip bir sürü grup varsa Türkiye‘de bir tane var. Her birinden bir örnek bulabiliyorsunuz ama mesela, Greenday gibi müzik yapanlar daha çok. Bu da tabii Greenday‘in video kliplerinin her gün Mtv‘de dönüyor olmasıyla alakalı. Her yere ulaĢabiliyor olmasıyla alakalı. Ġnsanlar artık medyadan takip ediyorlar bunu. Bizim gibi plak dükkanına gidip de punkı araĢtıran insan bulmak zor bir yandan da ellerinin altında internet var ama internette de araĢtırmaktansa en çok bombalanana bakmayı tercih ediyorlar.

210 Oğuz: Bir de tabii ki geleneksellik var. Ben punk gibi giyindiğimde ağzımı burnumu dağıttılar burada.

Türkiye ve dünyadaki punk arasındaki en belirgin fark nedir, neden var?

Bülent: Dünya çapında bir müzik endüstrisinden bahsediyorsak, elbette punkın da bir karĢılığı var. Sektörel açıdan bir kar söz konusu. Odamın duvarında hocamın armağan ettiği New York Times‘tan bir karikatür var. ġu punkların yılda on beĢ milyar dolarlık getirileri olmasa çekilecek adamlar değiller yazıyor karikatürde mesela.

Türkiye’de punk’ın derinliği nedir sizce, yani piyasa değeri, profesyonelce ilgilenen kiĢi ve dinleyici sayısı hakkında ne söyleyebilirsiniz?

Bülent: Benim kendi görüĢüm Ģöyle, tüm altkültür müziklerinin dünyada Ģu an karĢılığı var; hatta bundan 15-20 sene önceki ana akım müziklerden daha fazla. Sadece punkın değil, hip hopun rapin hepsinin bir karĢılığı var. Ekonomik açıdan yani.

Tolga: Piyasa değeri çok küçük olan bir sektörden bahsediyoruz. Punkı geçtim rocktan bahsedecek olsak bile, ne kadar insana hitap ediyor, plak Ģirketleri ne kadar ilgileniyor tartıĢılır. Fanlardan bahsedecek olsak, büyük Ģehirler haricinde bu tip Ģeylerle ilgilenen insanları pek bulamayız; esasında bir taraftan da bir doğu toplumu olduğumuzun farkında olmamız gerekiyor. Ġstanbul‘da yaĢayanlar için her Ģey Ġstanbul‘dan ibaret olabilir ama Türkiye hakkında konuĢacak olursak, Anadolu‘da böyle Ģeylerin pek de ilgi çekici ve anlamlı bulunduğunu söyleyemeyiz.

Yurt dıĢındaki punk’ı takip ediyor musunuz, hangi sıklıkla, nasıl ve esinleniyor musunuz?

Tolga: Çok uzun bir süre takip ettik. ġimdi kendini tekrarlama dönemine girdi yani iĢte, punkın içinde de tabi kendi alt grupları her zaman vardı. GeçmiĢ dönemde, internet öncesinde biz mektuplaĢırdık plak Ģirketleriyle. Fanzinlerle özellikle.

211 Rashitin 3. Demo kasedi Fransa‘da ve Ġsviçre‘de iki fanzinde yayınlanmıĢtı. Ordan plak Ģirketi bizimle bağlantı kurdu ben size 45‘lik yapmayı düĢünüyorum falan diye. Ama artık her Ģey internet üzerinden döndüğü için, herkes esasında ne ilgisini çekiyorsa ona bakıyor.

Pekiyi punkın geleceği ile ilgili neler söylersiniz?

Tolga: No future. (GülüĢmler…) Bir Ģey söylemek istemiyorum ya, bence geleceği hakkında konuĢulmaması gereken tek Ģey punk olsun lütfen!

Punkın sanatsal yönü,ile ilgili ne düĢünüyorsunuz?

Levent: Bu konularla ilgili konuĢmamayı tercih ediyoruz, dövüyorlar. (GülüĢmeler…) Tophanede en son Dadacı bir tema yüzünden insanlar dayak yedi.

Tolga: Bir kere zaten punkçılar sanat okuyan tipler. Malcom McLarren çevresindeki insanlar, albüm kapaklarını filan tasarlayan insanlar, reklamcı, grafiker mantığıyla çalıĢan insanlar, Andy Warholl‘lar Vivien Westwood‘lar... Bunlar çok çok hoĢ tabi. Bizi de etkiledi. Albüm kapaklarımızdan tutun da iĢte konser afiĢlerimize kadar bunlardan etkileniyorduk; ama Ģu an televizyonu açtığınızda herhangi bir reklamda da bunun etkisini görebiliyorsunuz.

Bülent: Orijinaldi onlar ve sistem yuttu onları da.

Tolga: Çok tanıdığımız var öyle. Fanzin yapan arkadaĢlarımız mesela, reklam sektörüne girdiler. Ama bu dünyanın her yerinde böyle. Artık interneti açtığınızda pek çok reklamda böyle Ģeyler görüyorsunuz. Kolajlar filan mesela.

Oğuz: Punkı sadece müzikten ibaret olduğunu söylemek doğru değil. Punkın görsel yönünün müziğin önüne bile geçtiği dönemler oldu.

Tolga: Bir yandan da bu iĢin turizmi var. Punk turizmi diye bir Ģey var insanlar Yunanistan‘dan Türkiye‘ye geliyorlar, Türkiye‘ den Hindistan‘a oradan New York‘a gidiyorlar oradan Londra‘ya geçiyorlar müzik için. Bu bir turizm sonuçta.

212 Bülent: Berlin‘de bir yer var mesela, orada binlerce punk konseri olmuĢ eskiden. ġimdi bina boydan boya Nike amblemiyle süslü. Bu tüketim için yaratıldığımızın bir göstergesi. Her Ģey gibi punkı da tükettik.

Tolga: Yaptığımız hiçbir Ģeyin temiz olma ihtimali yok. Kendi plak Ģirketini de kursan, yine o boĢ plastik daireyi alabilmek için fabrikalara para veriyorsun. Bundan kurtuluĢ yok yani. Ġnternet üstüne konulan Ģeyler için de bu böyle. Çünkü o da paranın baĢka türlü döndüğü bir alan.

Pekiyi konserlerinizden birinde karĢılaĢtığınız ilginç bir olayı paylaĢır mısınız?

(GülüĢmeler…)

Tolga: Ya çok var aslında, kaç tanesinde hastanelik olduk dayaktan.

Oğuz: Hani Ġstiklal Caddesi‘nde kuĢ gibi öten bir herif var bilir misiniz onu. Onunla sahneye çıkmıĢtık iĢte. Çok ilginç bir çocuktu, deliydi galiba. Herkes tanır onu zaten. Caddenin fenomenlerinden birisiydi. Tuhaf bir Ģey icat etmiĢ. Böyle tenekeden bir alet. Dilinin altına koyuyor onu. Kimse de çalamıyor zaten ondan baĢka, satmaya çalıĢıyor bir de o aleti. (Kahkahalar…) Berbat bir ticaret mantığı. Ama ben kendimi bildim bileli, yaklaĢık on beĢ yıldır filan istiklalde, belki öncesi de vardır bilmiyorum. Onla beraber sahneye çıkma hikayemiz bence en ilginciydi.

Levent: Bir de Bülent geçen konserlerden birinde yere kapaklandı, adama baktık hala çalıyor ama ayaklar havada falan böyle. Biz koptuk tabi.

Türkiye’deki hakim müzik kültürü ile ilgili ne söylersiniz?

Tolga: Tek söyleyebileceğim Ģey, beni yarattılar. (GülüĢmeler...) Benim bu tür bir müzikle ilgilenmeme vesile oldular. TeĢekkür ediyorum onlara. Güzel müzik dinlememi sağladılar. Çocukluğumda o minibüslerde dinlenen Ģarkıları düĢünüyorum da..Of of yani…

Çok teĢekkür ederim.

213 EK-3: Fotoğraflar

Tolga Özbey, Orkun Tunç, Oğuz Taktak, Bülent KabaĢ, Levent Özer.

Levent Özer, Bülent KabaĢ, Oğuz Taktak.

214

19 ġubat 2001- Ġstanbulive Performance Hall

Konser AfiĢi

215 EK-4: GörüĢme Soruları

1. Doğum tarihiniz ve yeriniz? 2. Eğitim durumunuz? 3. Anne babanızın mesleği ve eğitim durumları nedir? 4. Ailenizin ekonomik durumunu nasıl değerlendirirsiniz? 5. Nerede oturuyorsunuz? 6. Okulunuz özel mi? Özelse burslu musunuz? 7. ArkadaĢlık sizin için ne ifade eder? 8. Ben punk‘ım ya da ben rocker‘ım demek, diğerlerinden farklı olmak mı? 9. Aile kurumu sizin için ne ifade ediyor, ailenizle iliĢkileriniz nasıl? 10. Bir gruba dahil olmak sizin için ne ifade ediyor? 11. Markalarla aranız nasıl? 12. Punk müzik dinlemeye kaç yaĢınızda ve nasıl baĢladınız? 13. Punk müzikle nasıl tanıĢtınız (kaynağınız ne: arkadaĢ çevresi, dergi vb) , ve sizi bu türü dinlemeye iten Ģey neydi? 14. Kendinizi ilk ne zaman punk olarak tanımladınız? 15. Sizce punk felsefesi nedir? 16. Punk hakkında tek bir kelime söylemek isteseydiniz bu ne olurdu? 17. Punk sizce toplumdaki hangi ihtiyaca cevap veriyor? 18. Punk ile ilgili hangi görsel figürlerden hoĢlanırsınız (çengelli iğne vb) ve hangilerinden faydalandınız? 19. En çok dinlediğiniz punk grubu hangisi? 20. Ġstanbul‘da punkların yoğunluğu nedir? 21. Rock barlar ve punk müzik birbiriyle uyumlu mu? 22. En çok hangi mekana gidersiniz? 23. Punk‘ın ve Rock‘ın bir moda olduğunu düĢünüyor musunuz? 24. Medya hakkında ne düĢünüyorsunuz? 25. UyuĢturucu ve alkolle aranız nasıl? 26. Giyim tarzınız ya da kullandığınız aksesuarlar yüzünden tepki aldınız mı? 27. Punk müzik ve toplumsal cinsiyet rolleri hakkında ne düĢünüyorsunuz? 28. Fanzinlerle aranız nasıl, takip ediyor; ya da kendiniz çıkarıyor musunuz? 29. Aktif olarak müzikle uğraĢıyor musunuz? 30. Tanrı, din gibi müesseselerle aranız nasıl? 31. Diğer punklarla nasıl iletiĢim kuruyorsunuz? 32. ArkadaĢlık iliĢkileriniz genelde yüz yüze midir; yoksa sanal mı? 33. Ġnternet kullanımınız ne seviyede, en çok kullandığınız ilk üç siteyi söyler misiniz? 34. Türkiye‘deki yaygın müzik ve gençlik altkültürleri konusunda ne düĢünüyorsunuz? 35. Sosyal bir sınıf adı verecek olursak, sizce Türkiye‘ de punk müziği kimler dinliyor, neden? 36. Türkiye ve dünyada punk‘ın sosyal ve siyasi koĢullarla etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? 37. Türkiye de punkın bir özenme olduğunu düĢünüyor musunuz? 38. Türkiye nin sosyal ve politik durumu hakkındaki düĢünceleriniz neler?

216 39. Sizce punk ve rock dinlemek, geleneksellikten kaçıĢ mı? 40. Türkiye‘de punk‘ın derinliği nedir sizce, yani piyasa değeri, profesyonelce ilgilenen kiĢi ve dinleyici sayısı hakkında ne söyleyebilirsiniz? 41. Türkiye ve dünyadaki punk arasındaki en belirgin fark nedir, neden var? 42. Türkiye‘de bir punk alt kültüründen bahsetmek mümkün mü, nasıl? 43. Avrupa ya da Amerika‘da bir punk‘ı, bir heavy metalciden ya da bir rocker‘dan hemen ayırt edebiliyorsunuz; fakat Türkiye‘de böyle bir stil billurluğundan söz etmek zor. Siz bunu neye bağlıyorsunuz? 44. Türkiye‘de punk‘ı imge ve müzik olarak rock ve metalden nasıl ayırt edebiliriz?

217 ÖZGEÇMĠġ

KiĢisel Bilgiler:

Adı ve Soyadı : Nazlı Deniz BAYRAKTAROĞLU

Doğum Yeri: Ġstanbul

Doğum Yılı : 1986

Medeni Hali: Bekar

Eğitim Durumu:

Lise: 2000 - 2003

Lisans: 2004..-2008

Yüksek Lisans: 2008..-2011

Yabancı Dil(ler) ve Düzeyi: l . Ġngilize (Ġyi)

ĠĢ Deneyimi:

2005-2009 Isparta TEDAġ Müessese Müdürlüğü, Halkla ĠliĢkiler Birimi.

218

219