Türk Sinemasında Sorunlar Ve Çözüm Bulma Çabalan

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

Türk Sinemasında Sorunlar Ve Çözüm Bulma Çabalan Prof. Dr. ÂLÎM ŞERİF ONARAN TÜRK SİNEMASI I TAYINLARI KİTLE YAYINLARI © Prof. Dr. ÂLİM ŞERİF ONARAN & KİTLE YAYINLARI Birinci Basım: Şubat 1994 içindekiler ö n sö z ., ........7 g ir iş................................................-................................ ........9 SİNEMANIN TÜRKİYE'YE İLK GELİŞİ VE TÜRKİYE’DE ÇEVRİLEN İLK FİLMLER................... ....11 TİYATROCULAR DÖNEMİ............................................ .... 21 MUHSİN ERTUĞRUL'UN SESLİ SİNEMA DÖNEMİ ....28 TÜRKİYE'DE FİLM SANSÜRÜ......................................... ....32 G E 0 Ş DÖNEMİ................................................................ ....35 GEÇİŞ DÖNEMİ NDE MUHSİN ERTUĞRUL............... ...36 GEÇtŞ DÖNEMİ (1938-1952)............................................. ...40 Geçiş Dönemi Yönetmenleri..................... ....40 Geçiş Donemi* nde Öteki Tiyatrocular...... ...46 SİNEMACILAR DÖNEMİ (1952-1963) ... 53 Sinemacılar Döneminde Geçiş Dönemi Yönetmenleri. ...81 Muharrem Gürses ve Şehir Tiyatrosu Dışındaki Diğer Tiyatrocular............................................................ .... 87 Türkiye'de Belge Film Çalışmaları.................................... ...93 Türk Sinemasında Sorunlar ve Çözüm Bulma Çabalan.................................................................... ....95 1963-1980 YILLARI ARASINDA YENİ TÜRK SİNEMASI........................................ ,.103 ESKİ KUŞAK........................ ................................... „ 106 ORTA KUŞAK......................................................... ..133 GENÇ KUŞAK......................................................... , 165 SİNEMA YOLUYLA KİTLE KÜLTÜRÜNE HİZMET EDENLER................................................ ..178 Tarihse] Filmler, Salon Filmleri.. ..179 Güldürü Filmleri....................... ..183 Arabesk Melodramlar. , 188 Belge Filmleri............. 191 Çizgi Filmleri.............. ..1% Fotoğraflar..-........... 201 5 ÖNSÖZ "Türk Sineması0 başlıklı bu çalışmamız esas İtibariyle Türk Sinemasrnı genel bir çerçeve içinde ele almak düşün­ cesiyle kaleme alınmıştır. Bu çalışma Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı'nın sinema üzerine bir seri kitap yayınlama fikrini desteklemek üzere daha önce tarafımızdan hazırlana­ rak 1980'U yıllarda İstanbul Radyosu nda yayınlanan "TÜRK SİNEMASI KONUŞUYOR" başlıklı programa temel oluşturan notlar ele alınarak bunlara son 12 yılın gelişen Türk Sine­ masına ait görüşler de eklenmek suretiyle tamamlanmıştır Türk Sineması üzerinde çalışmak isteyenler için bir kaynak oluşturursa maksada ulaşılmış demektir. GİRİŞ Türk Sineması kendine özgü gelişme süreci» alt yapısı olmaksızın varlığını sürdürebilmesi ve Yirminci Yüzyılın ikinci yarısındaki Türk insanının tavnnı ve sorunlarım öz­ gün biçlm/İçerik ilişkileri içinde verebilmesi bakımlarından incelenmeye değer bir sinemadır Kimi kötü örneklere bakılarak Türk Sineması nın tümü­ nü yadsımaya kalkan entel takılmaların ötesinde takdire değer bir gelişme gösteren bu sinemanın» bizim sinemamı­ zın* serüvenini oldukça tarafsız bir görüşle ele almak bu ça­ lışmanın gerçek hedefidir. Bu hedefe ulaşmak için Türk Sinemasfnın gerçek ve sahte değerlerini kapsayan bir envanter çalışması yapılacak yerde sinema sanatına yaraşır çabalarla ortaya konmuş çalışmalara ağırlık verilerek, kimi vakit de kalemimizin ucu­ na gelen pek değerli olmayan örnekleri bir yerde noktalayıp geçerek oluşturulmuş bir yöntem kullanıldı. Bu bakımdan aile (salon) ve gençlik (serüven) filmleri, her ne kadar kendi içinde kitle kültürünü oluşturması bakı­ mından bir işlevi yerine getiriyorlarsa da; tıpkı arabesk me­ lodramlar ve sulu güldürüler gibi sanattan çok ticari amaç gözettiklerinden bunları genel bir çerçeve içinde ele aldık. Televizyonun Türkiye’de ortaya çıkışı {1968)‘ndan sonra sar­ sıntı geçiren sinemanın aileyi sinema salonlarından soğu­ tan, lümpen takımını kazanmaya çalışan nafile bir çabası olarak ortaya çıkan seks filmlerine ise hiç önem vermedik. Türk Sineması nı* "Sinemanın Türkiyeye Gelişi ve Çev­ rilen ilk Filmler'', Tiyatrocular Dönemi", "Geçiş Dönemi", 'Si­ nemacılar Döneminin İlk On Yılı", olarak ana başlıklarla ele aldıktan sonra: Yeni Türk Sinemasfnı da, 60lı ve 701i yıllar­ daki durumu. 801i yıllardan sonraki durumu olarak iki ana başlık altında inceledik. Sinema incelemelerinde belirli dönemlerin sinemaları* ya türlere göre ya da yönetmenlere göre ele alınır. Biz her dönemin toplumsal, ekonomik ve siyasal yönle­ rini vurgulayarak, o dönemi yönetmenlere göre inceleme yolu­ nu seçtik Ama yine de türlerin ortaya çıkışını ya da hangi yönetmenin daha çok hangi türlerde eser verdiğini de vurgu­ lamaya çalıştık. İncelemelerimiz sırasında, 1960 Devriml'nln ortaya çı­ kardığı Anayasa nın özgürlükçü havasında gelişen sinema­ mızın, özellikle gerek konu bulmak bakımından, gerekse Türk insanını anlatan bu konuların işlenişi bakımından öz­ gün bir sinema olarak özellikle son yirmi yılda kaydettiği ba­ şarı gözönûnde tutularak bu döneme öteki dönemlerden daha çok önem verilmiş: Muhsin Ertuğrul, Lütfl Ömer Akad ve Yılmaz Güney’e birer kilometre taşı olarak Türk Sineması na yaptıkları katkılardan dolayı, diğerlerine bakınca biraz daha fazla ağjrhk tanınmıştır. Türk Sineması üzerine yazılan kitapların pek az olduğu gerçeği, kaynak olarak bizi daha çok gazete ve dergilerdeki inceleme, mülakat ve eleştirilerden yararlanmaya yönelt­ miştir. 10 SİNEMANIN TÜRKİYE'YE İLK GELİŞİ VE TÜRKİYE'DE ÇEVRİLEN İLK FİLMLER 1896 yılında Fransa'da Lumteres Kardeşler, aynı tarihle Amerika'da Thomas Alva Edison'la birlikte ''sinematograf adı verilen sinema aygıtım keşfettiler. O sıralarda Amerika ile bugünkü iletişim ilişkileri bulunmadığından sinemanın Türkiye'ye gelişi daha çok Avrupa kanalı İle mümkün oldu. Lumifcres Kardeşler dünyanın her yanına operatörler göndererek ilginç belge filmleri çektirmekte; sonradan bun­ ları çoğaltarak satışa hazırlamaktaydılar. Bu cümleden ola­ rak Rusya'ya veya Orta Doğu ya giden operatörler, Türkiye'­ den geçerken yurdumuzda, özellikle de İstanbul'la İzmir'de ve o sırada Osmanh İmparatorluğu na dahil bulunan bazı yerlerde filmler çektiler. Ünlü operatör Bromio'nun anıların­ da bu hususta bazı açıklamalar vardır. Türkiye'de İlk film gösterimi olayı ise, İlkin Bertrand adlı bir Ftansızın il. Aldülhamit zamanında, 1896'da, Saray'da yaptığı ilk gösterimler ile başlamış; sonradan aynı yılda Fransız Pathe Film Kurumu'nun İstanbul'daki temsilcisi Ro­ manya uyruklu Sigmund Welnberg'in çabalarıyla Beyoğlu ve İstanbul yakalarında halka da film gösterilmiştir. Bu filmle­ rin kısa metrajlı belge ve güldürü filmleri olduğu, zamanında 11 filmleri İzleyen yazarların bıraktıkları anılardan ve belge­ lerden anlaşılmaktadır. Halkın sinemaya gösterdiği rağbeti gözönûne alan Wein- berg, 1908'de, Türkiye deki İlk sinema olan Path6 Sinemasını yaptırdı. Bunu Beyoğlunda yapılan Talaş Sineması ’. "Majik Sineması" gibi salonlar izledi. İstanbul yakasında İse Kemal ve Şakir (Seden) beyler, 1. Dünya Savaşı nın patlamasından az önce 1914'te, "Kemal Bey" ve "Ali Efendi’ sinemalarını. Mu­ rat ve Cevat beyler de "Milli Sinema"yı açtılar. Daha sonraları bunlan "Elhamra" ve "Opera" sinemaları izledi. İzmir'de açılan ilk sinemalar da 1909’da Kordonbo- yu'nda yapılan Path6 Kardeşler ya da Kramer Sineması'nı iz­ leyerek, Eski Mahkeme Önö’nde sonradan "İnci" adını alan "Asri Sinema", İki Çeşmellk'teki "Ankara" sineması. Keçeci­ lerdeki "Lâle Sineması", Beyler Sokağındaki "Milli Sinema" ve daha sonra yapılan "Elhamra" ve "Tayyare" sinemaları ile Ko- kaıyalı (Gûzelyalı) ve Karşıyaka’daki sinemalar olmuştur. İlk Dünya Savaşlna gelinceye kadar İstanbul'dan başka Selânik ve İzmir gibi birkaç şehir dışında sinema tanınmı­ yordu; bu arada adı anılan bu şehirlerde de yeni yeni sinema binalarının yapıldığı anlaşılıyor. Entelektüellerin dşında geniş halk kitlelerinin tıpkı ilk otomobiller gibi "Şeytan icadı" olarak adlandırılan sinema ile ilgili İlk tanışmalarından sonra, sinema, bu büyük şehir­ lerde günlük eğlentiler arasına girdi. Ülkemizde çevrilen ilk filmlere gelince, Makedonya asıllı Manaki Kardeşler (Yanak! ve Milton)’in 1907*den başlaya­ rak çektikleri belge fUmler! bir yana bırakılırsa, Türkiye’de bir Türkün çektiği ilk film de bir belge filmidir. 1914’te Os­ manlI imparatorluğu nun İtilâf Devletlerine karşı İttifak Devletleri safında savaşa katılmasıyla, yapılan ilk işlerden biri Yeşilköy (eski adıyla Aya Stefanos)'de dikili bir anıtın bombalanması oldu. Bu anıt 1877’de sonuçlanan Türk-Rus Savaşı'nı izleyerek aynı yerde kötü şartlarla imzalanan bir anlaşmanın anısını sembolize ediyordu. Ç Olayın önemli yönü, bu anıtın yıkılışının Türk Sinema- sı'nın başlangıcına yol açmasından geliyordu. (Ik olarak bir Türk sinemacısı, bu olaydan dolayı kamerasını çalıştırarak 12 Ük Türk filmini meydana getirmişti* Bu olayın kahramanı* daha önce Seden Kardeşler'in yanında sinema işletmecili­ ğine atılmış olan ve o sırada Ordu'da yedek subay olarak gö­ rev vermekte bulunan Fuat Uzkınay*dı. Savaşın ilânıyla bir­ likte milli duygulann coşkunluğu İçinde Avustuıya-Maca- ristan film teknisyenlerinin, müttefik de olsalar, bu filmi çek­ meleri uygun görülmemişti* ) Daha önce sadece verici aygıt çalıştırmış olan Uzkınay'a müttefik ordudaki teknisyenler alıcı aygıtın nasıl çalıştırıla­ cağını öğrettiler; o da/İ4 Kasım 1914 günü "Aya Stefanos’taki Rus Âbidesi’nin Yıkılışı" adıyla sinema tarihine geçen 300 metrelik ilk belge filmini çektij Bugün ise film elimizde bu­ lunmadığı için ne denli başarıyla çekildiği hakkında bir fik­ rimiz yoktur* Fonksiyonel plarak Ordu içinde bir film dairesinin kuru­ luşu, faaliyet göstermesi; sonra da Ordu'nun elindeki
Recommended publications
  • The Space Between: a Panorama of Cinema in Turkey
    THE SPACE BETWEEN: A PANORAMA OF CINEMA IN TURKEY FILM LIST “The Space Between: A Panorama of Cinema in Turkey” will take place at the Walter Reade Theater at Lincoln Center from April 27 – May 10, 2012. Please note this list is subject to change. AĞIT a week. Subsequently, Zebercet begins an impatient vigil Muhtar (Ali Şen), a member of the town council, sells a piece and, when she does not return, descends into a psychopathic of land in front of his home to Haceli (Erol Taş), a land ELEGY breakdown. dispute arises between the two families and questions of Yılmaz Güney, 1971. Color. 80 min. social and moral justice come into play. In Ağıt, Yılmaz Güney stars as Çobanoğlu, one of four KOSMOS smugglers living in a desolate region of eastern Turkey. Reha Erdem, 2009. Color. 122 min. SELVİ BOYLUM, AL YAZMALIM Greed, murder and betrayal are part of the everyday life of THE GIRL WITH THE RED SCARF these men, whose violence sharply contrasts with the quiet Kosmos, Reha Erdem’s utopian vision of a man, is a thief who Atıf Yılmaz, 1977. Color. 90 min. determination of a woman doctor (Sermin Hürmeriç) who works miracles. He appears one morning in the snowy border attends to the impoverished villagers living under constant village of Kars, where he is welcomed with open arms after Inspired by the novel by Kyrgyz writer Cengiz Aytmatov, Selvi threat of avalanche from the rocky, eroded landscape. saving a young boy’s life. Despite Kosmos’s curing the ill and Boylum, Al Yazmalım tells the love story of İlyas (Kadir İnanır), performing other miracles, the town begins to turn against a truck driver from Istanbul, his new wife Asya (Türkan Şoray) him when it is learned he has fallen in love with a local girl.
    [Show full text]
  • Türk Sinema Tarihi
    TÜRK SİNEMA TARİHİ RADYO TELEVİZYON VE SİNEMA BÖLÜMÜ DOÇ. DR. ŞÜKRÜ SİM İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ Yazar Notu Elinizdeki bu eser, İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi’nde okutulmak için hazırlanmış bir ders notu niteliğindedir. İÇİNDEKİLER 1. SİNEMANIN TÜRKİYE'YE GELİŞİ VE TÜRKİYE'DE YAPILAN İLK FİLMLER ..................................................................................................................... 3 2. SİNEMACILAR DÖNEMİ-2(1950-1970) ......................................................... 27 3. SİNEMACILAR DÖNEMİ(1950-1970) ............................................................ 53 4. KARŞITLIKLAR DÖNEMİ(1970-1980) .......................................................... 78 5. HAFTA DERS NOTU ........................................................................................... 98 6. VİZE ÖNCESİ GENEL DEĞERLENDİRME ................................................. 117 7. VİZE ÖNCESİ TEKRAR ................................................................................. 143 8. 1980 DÖNEMİ TÜRK SİNEMASI(1980-1990) .............................................. 158 9. 1980 DÖNEMİ TÜRK SİNEMASI(1980-1990) .............................................. 175 10. YENİ DÖNEM TÜRKİYE SİNEMASI ............................................................ 191 11. TÜRK SİNEMASINDA SANSÜR ................................................................... 201 12. MİLLİ SİNEMA ...............................................................................................
    [Show full text]
  • CINEMA EVENT” in 1960S TURKEY from the PERSPECTIVE of an AUDIENCE DISCOURSE
    YE§IILC:AM i n l e t t e r s : a “CINEMA EVENT” IN 1960s TURKEY FROM THE PERSPECTIVE OF AN AUDIENCE DISCOURSE A THESIS SUBMITTED TO THE DEPARTMENT OF GRAPHIC DESIGN AND THE INSTITUTE OF ECONOMICS AND SOCIAL SCIENCES OF BiLKENT UNIVERSITY IN PARTIAL FULFILLMENT OF THE REQUIREMENTS FOR THE DEGREE OF DOCTOR OF PHILOSPOHY IN ART, DESIGN AND ARCHITECTURE By Dilek Kaya Mutlu June, 2002 I certify that I have read this thesis and that in my opinion it is fully adequate, in scope and quality, as a thesis for the degree of Doctor of Philosophy. Prof. Dr. Bülent Özgüç (Principal Advisor) I certify that I have read this thesis and that in my opinion it is fully adequate, in scope and quality, as a thesis for the degree of Doctor of Philosophy. Assist. Prof. Dr. Halil ISlklfaoMu (Co-Advisor) I certify that I have read this thesis and that in my opinion it is fully adequate, in scope and quality, as a thesis for the degree of Doctor of Philosophy. Prof. Dr. Nilgiin Abisel I certify that I have read this thesis and that in my opinion it is fully adequate, in scope and quality, as a thesis for the degree of Doctor of Philosophy. Assist. Prof. Dr. Mahmut Mutman I certify that I have read this thesis and that in my opinion it is fully adequate, in scope and quality, as a thesis for the degree of Doctor of Philosophy. Assist. Prof. Dr. Asuman Suner I certify that I have read this thesis and that in my opinion it is fully adequate, in scope and quality, as a thesis for the degree of Doctor of Philosophy.
    [Show full text]
  • 1960-1980 Yillari Arasi Yeşilçam Dönemi Türk Sinemasinda Argo Söylemi: Türkân Şoray Filmleri Örneklemi
    Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Dili Bilim Dalı 1960-1980 YILLARI ARASI YEŞİLÇAM DÖNEMİ TÜRK SİNEMASINDA ARGO SÖYLEMİ: TÜRKÂN ŞORAY FİLMLERİ ÖRNEKLEMİ Alican ÖZKAN Yüksek Lisans Tezi Ankara, 2017 1960-1980 YILLARI ARASI YEŞİLÇAM DÖNEMİ TÜRK SİNEMASINDA ARGO SÖYLEMİ: TÜRKÂN ŞORAY FİLMLERİ ÖRNEKLEMİ Alican ÖZKAN Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Dili Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Ankara, 2017 v KABUL VE ONAY vi BİLDİRİM vii YAYIMLAMA VE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI BEYANI viii ETİK BEYAN ix ÖZET ÖZKAN, Alican. 1960-1980 Yılları Arası Yeşilçam Dönemi Türk Sinemasında Argo Söylemi: Türkân Şoray Filmleri Örneklemi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2017. Osmanlı Devletinin büyük bir coğrafyada hüküm sürmesi ve bünyesinde bulunan, değişik kültüre sahip toplulukların bir arada yaşaması Türk argosunun zengin bir yapıya sahip olmasını sağlamıştır. Ancak kullanırlarının genellikle halkın alt tabakalarından oluşması, içinde bulundukları kültür gereği argonun standart dile göre kaba bir yapıda olması nedeniyle halk tarafından bayağı olarak görülmüş, kayış dili, lisan-ı erazil, lisan-ı hezele, külhanbeyi ağzı şeklinde adlandırılmıştır. Bununla birlikte üçüncü şahıslardan gizlenme amacı ile üretilmiş olan argonun gün yüzüne çıkartılması ve Türk diline kazandırılması amacıyla, genellikle derlem ve sözlük çalışmaları yapılmıştır. Türk sinemasında özellikle toplumsal gerçekçilik akımı ile karakteri olduğu gibi verme çabası ön plana çıkmış ve bu gaye ile karakterlerin mensubu olduğu toplum tabakasına uygun konuşma biçimleri oluşturulmuştur. Örneğin hırsızlık yapan bir kişinin saf, argodan yoksun, standart Türkçe ile konuşması yerine argo kelime ve deyimlerin var olduğu bir Türkçe ile konuşması sağlanmıştır. Ayrıca argonun içinde mizah ve mecaz barındırması sebebiyle komedi filmlerinde sıkça argoya başvurulmuştur.
    [Show full text]
  • 41 Türk Filminde Folklorik Unsurlar
    T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI TÜRK HALK EDEBİYATI BİLİM DALI 41 TÜRK FİLMİNDE FOLKLORİK UNSURLAR YÜKSEK LİSANS TEZİ Danışman Doç. Dr. Metin ERGUN Hazırlayan Birgül (Yangın) ASLANOĞLU KONYA - 2004 İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ .....................................................................................................................VI GİRİŞ...........................................................................................................................9 SİNEMA ÜZERİNE....................................................................................................9 I. SİNEMANIN TANIMI...............................................................................10 II. SİNEMA SANATI.....................................................................................11 III. TÜRK SİNEMASININ DÖNEMLERİNE GENEL BİR BAKIŞ..........11 A. İlk Dönem (1914-1923)....................................................................13 B. Tiyatrocular Dönemi (1923-1939)....................................................13 C. Geçiş Dönemi (1939-1950) ..............................................................14 D. Sinemacılar Dönemi (1950-1970) ....................................................14 E. Genç / Yeni Sinema Dönemi (1970-1987) ........................................15 BİRİNCİ BÖLÜM TÜRK FİLMLERİNİN ADLARINA GENEL BİR BAKIŞ A. ADINDA HALK EDEBİYATI UNSURU TAŞIYAN TÜRK FİLMLERİ.........20 B. HALK EDEBİYATI KONULARINA GÖRE TÜRK FİLMLERİNİN SINIFLANDIRILMASI ......................................................................................27
    [Show full text]
  • Külrür Sanat 2015 Kısakısa.Qxd
    KÜLTÜR SANAT Bruce Willis Notre Dame de Sion Fransız Enwezor hazırladığı sergi hak- “The Simpsons”, yaratıcıların- Broadway’de Lisesi tarafından düzenlenen kında bilgi verdi. Enwezor ta- dan birini kaybetti. Sam Simon “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e rafından seçilen ve önemli bir 59 yaşında hayatını kaybetti. Ka dınlar” sergisi, “Kartposta- kısmı ilk defa sergilenecek pek Sakar bir baba ve ailesinin öy- lın altın çağı” olarak kabul edi- çok ülkeden çok sayıda sanat- küsünün anlatıldığı Simpsons’ len 1880-1930 tarihleri arasına çıya ait 159 eser arasında, da, Simon senaryo ekibine li- ait kartpostallardan oluşan ko- Kutluğ Ataman imzalı “Sakıp derlik etmiş yeni karakterler leksiyonu izleyicilere sunuyor. Sabancı” video enstalasyon ça- geliştirmişti. Simon, Simpsons’ Ünlü Hollywood yıldızı Sergi, 2014’te basılan ve aynı lışması da yer alıyor. Bienal 9 da ki yazar, yönetmen ve ya- Stephen King’in 1987 tarihli ro- adı taşıyan kitabın konusunu Mayıs-22 Kasım 2015 tarihle- pımcılık görevleri için yedi manı “Misery” (Sadist) ile ti- temel alıyor. Bu kitapta kendi rinde gerçekleşecek. Emmy ödülü kazanmıştı. Dört yorumları, gezginlerin anlat- sezonun ardından Simpsons’ yatro sahnesinde olacak. Ti yat - 10. Nuri İyem Ödülleri ro metni, romanı aynı zaman- tıkları ve aynı dönemden baş- dan ayrılan Sam Simon, yaptı- da senaryolaştıran isim olan ka tasvirleri de kullanarak, 200 ğı anlaşmayla şovun kazancın- William Goldman’ın elinden kadın portresini bir bağlama dan her yıl 20-30 milyon do- çıkacak. King’in en bilinen eser- oturtan tarihçi ve Oryantalizm lar kazanmaya devam ediyor- lerinden olan “Misery”nin Rob uzmanı Christine Peltre, Os- du. Hastalığının ortaya çıkma- Reiner imzalı 1990 tarihli film man lı Devleti'nin etnik zengin- sının ardından kendisini hayır uyarlamasının başrollerinde liğini de gösteriyor.
    [Show full text]
  • 1960 Dönemi Türk Sinemasinda Işçi Sinifinin Temsili Ve Ilk Işçi Sinifi Filmi Örneği Olarak “Karanlikta Uyananlar”
    T.C MALTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ RADYO, SİNEMA VE TELEVİZYON ANABİLİM DALI 1960 DÖNEMİ TÜRK SİNEMASINDA İŞÇİ SINIFININ TEMSİLİ VE İLK İŞÇİ SINIFI FİLMİ ÖRNEĞİ OLARAK “KARANLIKTA UYANANLAR” YÜKSEK LİSANS TEZİ SERKAN ÜNAL 131105102 DANIŞMAN ÖĞRETİM ÜYESİ: YRD. DOÇ. DR Hakan AYTEKİN İSTANBUL, OCAK 2016 ÖNSÖZ Çalışmamda bana danışmanım olma fırsatı veren, çalışmanın başından sonuna kadar bilgi ve tecrübeleriyle beni yönlendiren değerli danışmanım Yrd. Doç. Dr. Hakan Aytekin’e; tez çalışmamda bana her türlü desteği sunan değerli kuzenim Yeliz Ünal’a, her zaman yanımda olan aileme, çalışmamda bana güvenen ve başından sonuna kadar merakla bitmesini bekleyen hayatımda hiçbir zaman kaybetmek istemediğim yol arkadaşım Dilek Baklayıcı’ya ve son olarak da ezenlerin karşısında durabilen ve ezilenlerin yanında yer alan tüm yönetmenlere teşekkür ederim. Serkan ÜNAL ii ÖZET Türkiye çok partili yaşama geçişle beraber dünya hâkim olan kapitalist düzeni yakalamaya çalışmıştır. Oldukça çalkantılı bir dönem olan çok partili hayatın getirdiği yeni ekonomik düzen, iç göçleri arttırarak insanları büyük kentlerde toplamıştır. Artık üretim büyük fabrikalarda gerçekleşmektedir ve buralarda çalışan insanlar yeni bir sınıf olan işçi sınıfını oluşturmuşlardır. Neoliberal ekonomiye ayak uyduran patronlar ise daha fala kar edebilmek için fabrikalarda emeğini satan işçilere hakkını vermemekte ve bu durumda işçilerin en büyük sorunu haline gelmektedir. Bu süreçte özellikle 1960’lı yıllardan sonra üretilen filmler, şehirleşmeyle beraber toplumun önemli
    [Show full text]
  • Türk Sineması Dönemleri
    TÜRK SİNEMASI DÖNEMLERİ Kuşkusuz, her ülkenin bir sinema tarihi vardır. Bu, elbette belgelerle saptanır. O yıllardaki adıyla sinematograf, yani sinemanın dünya üzerindeki resmi tarihi belgelere göre 22 Aralık 1895 olarak bilinir. İki Fransız genci Louis ve Auguste Lumièr kardeşlerin Paris'te Capucines Bulvarı'ndaki Grand Cafe'de düzenledikleri bir gösteriyle dünya sinemasının resmi tarihi doğar. Sinemanın Türkiye'ye girişi ise çeşitli kaynaklara göre Yıldız Sarayı'nda ve halka açık gösterilerle başlar. Örneğin, Romanya uyruklu bir Polonya'lı Sigmund Weinberg'in Galatasaray dönemindeki Sponeck adlı birahanenin salonunda düzenlediği halka açık film gösterisi, bu konuda en sağlam kaynaklardan biridir. Ve bu film gösterisinin tarihide 1897'dir. 1914 1908 yıllarından başlayarak çeşitli kentlerde halka açılan sinema salonları, gösterilerini yabancı uyruklu ve Türkiye'de ki azınlıkların egemenliğinde sürdürürken devreye Cevat Boyer'le Murat Bey'ler girer. Ve Şehzadebaşı'nda Milli Sinema adı verilen "ilk Türk sineması" açılır (19 Mart). Ardından, İstanbul Sultanisi'nde film gösterileri düzenleyen Şakir Seden'le Fuat Uzkınay, Sirkeci'de lokantacılık yapan Ali Efendi'yi (Öztuna) ikna ederek ikinci Türk sinemasının açılmasını sağlarlar (6 Temmuz). Ve sinemaya Ali Efendi adı verilir. Çünkü Ali Efendi, bu kuruluşun asıl büyük hissedarları olup, Şakir ve Kemal Seden kardeşlerin de amcalarıdır. I.Dünya Savaşı'nın başladığı günlerde yedek subaylığını yapan Fuat Uzkınay, Türk sinema tarihinin ilk filmini çeker. Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı adını taşıyan ve tarihi anısı olan bu film, 150 metre uzunluğunda bir belgeseldir. Ve işte 14 Kasım 1914'le Türk sinemasının gerçek doğum tarihi gerçekleşir. Bir yıl sonra (1915) Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın emriyle Merkez Ordu Sinema Dairesi kurulunca, Türkiye'de sinemayı tanıtma konusunda büyük katkıları olan Sigmund Weinberg de bu kurumun başına getirilir.
    [Show full text]
  • O Güzel Atlara Binip Gidenler Binip Atlara Güzel O ATİLLÂ DORSAY
    2 O GÜZEL ATLARA binip gidenler binip ATLARA GÜZEL O ATİLLÂ DORSAY 3 o güzel atlara binip gidenler / Atillâ Dorsay 4 © Remzi Kitabevi, 2017 Her hakkı saklıdır. Bu yapıtın aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, telif hakkı sahibinin yazılı izni alınmadan kullanılamaz. Editör: Nesrin Arslan Kapak: Ömer Erduran ısbn 978-975-14-1810-4 O GÜZEL ATLARA binip gidenler binip ATLARA GÜZEL O birinci basım: Ekim 2017 Kitabın basımı 2000 adet yapılmıştır. Remzi Kitabevi A.Ş., Akmerkez E3-14, 34337 Etiler-İstanbul Sertifika no: 10705 Tel (212) 282 2080 Faks (212) 282 2090 www.remzi.com.tr [email protected] Baskı: Seçil Ofset, 100. Yıl Mah. Matbaacılar Sitesi 4. Cad. No: 77 Bağcılar-İstanbul Sertifika no: 12068 / Tel (212) 629 0615 Cilt: Çifçi Mücellit, 100. Yıl Mah. Matbaacılar Sitesi 5. Cad. No: 24-25 Bağcılar-İstanbul Tel (212) 629 4783 Ne kervan kaldı ne at, hepsi silinip gitti. İyi insanlar iyi atlara binip gitti. NECİP FAZIL KISAKÜREK O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. YAŞAR KEMAL 6 O GÜZEL ATLARA binip gidenler binip ATLARA GÜZEL O İçindekiler Sunuş .......................................................................................................9 BİRİNCİ BÖLÜM Yönetmenler: Tam Bir Yaprak Dökümü Lütfi Akad (1916-2011) ......................................................................... 15 Metin Erksan (1929-2012) ...................................................................24 Memduh Ün (1920-2015) ....................................................................36 7 Halit Refiğ (1934-2009) .....................................................................
    [Show full text]
  • Sinema 65 100 KURUŞ IIIIIIIIWWII" Sinema 65 Iırmıııı..^
    Sayı x r r 3 MART 1065 sinema 65 100 KURUŞ IIIIIIIIWWII" sinema 65 ıırmıııı..^ Sahibi ve sorumlu yönetmeni: Selim Sabit PÜLTEN Yazı işleri yönetmeni : Giovanni Scognamillo Teknik Sekreter : Agâh ÖZGÜÇ . Ankara Temsilcisi : Nijat ÖZÖN Bu sayıda yazarlar : Orhan ELMAS Agâh ÖZGÜÇ Halit BEFİĞ Giovanni SCOGNAMİLLO tdare Y«ri : Set Kitabevi Balipaşa Yokuşu, 118/A Beyazıt — İSTANBUL İlân: Tam sayfa 100 TL. Yarım sayfa: 50 TL. dörtte bir sayfa: 25 TL. Abone: Yıllık (1965) 10 Lira İlân ve abone bedelleri posta pulu olarak açıklamalı gönderilmelidir. .¿'.-'i* Dizgi ve Tipo Baskı Son Telgraf Matbaa Tesisleri Cağaloğlu,Şeref Ef. sok. No. 31 Telefon: 27 54 10 — 11 . 12 Kapak resmi : Basıldığı tarih: 9 Mart 1965 Fikret Hakan — Fatma Glrik (Keşanlı Ali Destanı) mutlu günlere doğru AGAH ÖZGÜÇ Daha önce çıkan bütün sinema sanatı dergilerinde olduğu gibi, başlangıçta bizde türlü endişeler içindeydik. Tekmil, kuşkumuz, bu derginin uzun ömürlü olup, olamıyacağı meselesiydi. Yaşamak için direnmek, direnmek için de toplu bir dayanışma gerekiyordu. An­ cak böyle bir dayanışma sonucunda « Sinema 65 » belirli bir okuyucu dışına çıkabilirdi. Derginin üçüncü sayısını da yayına hazırlarken söz konusu korku sancılan giderek daha bir sıklaşıyordu Ne var ki, bu ara Ankara’ da mütevazi bir toplantı yapıldı. Bu toplantıya katılan Nijat Ozon - Halit Refiğ . Giovannj Scognamillo üçlüsünün ortak amacı «Sinema 86» i yaşatmaktı. Bu satırların yazarının da katıldığı bir toplantı daha yapıldı. İstanbul’daki bu ikinci toplantıda alman kararlar, özeL likle şu çoktalar üzerinde toplanıyordu : a) « Sinema 65 » sadece Türk sinemasından söz açacaktı. b), «Türk sineması» derken hiçbir şekilde şakşakçılara çanak tutmayacağı gibi, burun kıvıranlardan da yana olmayacaktı. c) Sayfalar çoğaltılıp, yazıların ortaya koyduğu meseleler bakı­ mından da doyurucu nitelik sağlanacaktı.
    [Show full text]
  • Bir Filmin Çekimine Tanık Olmak, Kuşku­ “Burada Kızla Oğlan Kavga Edip Ayrılacak­ Suz, Ilginç Bir Olaydır
    10 • MİLLİYET DİZİ YAZILAR Yeşilçam Değişirken -J TARIK DURSUN K. BAŞLARKEN ğu kendi insanımız açısından olumlu bir yerdir. Yola çıkma, gidiş ve varış süreci boyunca türlü I NCELİKLE şunu belirtmeli, bu yazı dizi- yanlışlara, kusurlara ve olumsuzluklara rastlan- s/, bir Türk sinema tarihi değildir, ama maktadır. Bunlar, olağandır. Çünkü gerek sine­ I ne var, sinemamızın son yıllardaki olum­ macılarımız, gerek seyircimiz yılların birikimi mlu ve umut verici gelişmelerini değerlendirebil­ olan koşullandırmalardan, alışkanlıklardan bir mek, bu yeni değişimi yerli yerine oturtmak için anda kurtulamıyorlar. Zamanla bu da aşılacak­ İster istemez geçmişi de sergilemek gerekiyor­ tır. du. Başlardaki tarihe dönüklük, aslında, bu ne­ Sinema ve sinemacılar, "değişim"e girdiler, denden kaynaklanıyor. sürdürüyorlar. Onları desteklemek, onlara arka Türk sineması, diğer adıyla Yeşilçam sine­ çıkmak, şiirimizin, resmimizin, roman, hikâye ve ması bir süredir, özellikle genç sinemacıların tiyatromuzun var olduğu kadar sinemamızın da birbiri ardına yaptıkları atılımlarla bir yerden bir var olduğunun dünyaya kanıtlanmasında, ödev, yere doğru götürülüyor. Bu, hem sinemamız, şimdi seyircimizindir. YenI ve genç sinemacı­ hem de sinemamızın anlatmakla yükümlü oldu­ larımızın filmleri, onların yakın ilgisini bekliyor. T.D.K. Bir film in "filnrhikâyesi \ Doğduğu yörenin acılı, soğan­ lı, sarımsaklı yemeklerine tut­ kun ünlü arabeskçiyle rol icabı öpüşm ek sırası gelen ar­ tistler tir tir titriyordu İLMDE çalışanların sayısı, çevrelerine sokak boyunca toplanmış olanların sayısın­ dan en az elli kat altında. İş­ li, işsiz, çoluk çocuk, kadın erkek, genç yaşlı, tanıdık ta­ nımadık herkes “Film çekiliyor, koşun!” çağ­ rısına uymuş, toplanmışlar. Bu nedenle ola­ M tf/creAr; "...(Denetleme Kurulu) bir er­ cak, başta rejisör, film ekibinin hepsi birer si­ kekler kurulu öncelikle ve filmlerimize öy­ nir küpü.
    [Show full text]
  • Türk Filmlerinde Kahramanlar Konuşuyor
    Kurgu Dergisi S: 16,41-54, 1999 TÜRK FİLMLERİNDE KAHRAMANLAR KONUŞUYOR Yrd. Doç. Dr. Canan ULUYAGCt ÖZET İletişimin gerçekleşebilmesinin en önemli koşullarından biri kuşkusuz "dil" dir. İletişim eyleminde kim neyi, nasıl, kime aktarıyor, aktarılan nasıl algılanıyor, nasıl yorumlanıyor sorularına yanıt aranır. Kuşkusuz bu yanıt aranırken iletişim eylemini gerçekleştiren kişilerin içinde bulundukları ortam da önem kazanmaktadır. Öte yandan dil, toplumun yaşantısıyla, davranış biçimiyle kısacası toplumun yaşamının her boyutuyla yakından ilgilidir. Toplumdaki cinsel rollerin dağılımında bile dil önemli bir olgudur. Kadınlar moda, giyim, ev işleri ve çocuk bakımı ile ilgili sözcüklere daha çok yer verirken, erkekler politika, içki, araba, oyun, genel dünya sorunları üzerine sözcükler üretmeyi yeğlemektedirler. Bunların tümü toplum-dil ilişkisinin ne denli önemli olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda Türk filmlerinde yer alan kahramanların birbirlerine nasıl seslendikleri kısacası nasıl bir söylem gerçekleştirdikleri yapılan çalışmanın ana sorununu oluşturmuştur. Böylece toplum - dil - sinema ilişkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır. GİRİş Bireyin dili toplumsal, siyasal ya da etnik grubuna, eğitim durumuna, içinde bulunduğu iletişim ortamına, yaşına ve cinsine bağlı olarak değişkenlik gösterir (Konig, 1992:25). Dünya dillerinin bir çoğunda kadın ve erkeklerin kullandıkları sözcükler, kurdukları tümceler ayrılık göstermektedir. Örneğin, Türkçe'de erkekler "lan", "kahpe", "kaltak" gibi sözcükler kullanırken, kadınlar bu sözcüklerin pek çoğunu kullanmazlar. Erkeklerden ya da kadınlardan söz ederken kullanılan sözcükler ve deyimler kadın ve erkeğin toplumdaki yerlerini ve durumlarını yansıtmaktadır. Filmlerde yer alan kadın ve erkeğe ilişkin dilin nasıloluştuğunu ve bu iki cinsin birbiriyle nasıl iletişim kurduğunu çözümlemeden önce söylem çözümlemesinin ne olduğunu açıklamak gerekmektedir. Kimi kez ard arda sözcükler sıralayarak tümceler oluşturur, kimi kez de el, yüz, göz ile yaptığımız eylemleri ya da kimi durumları sergileriz.
    [Show full text]