Orhan Gazi Dönemi Ve Vakıfları
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
Orhan Gazi Dönemi Ve Vakıfları Vedat TURGUT * smanlıların ve Batı Anadolu’yu fethederek Müslüman diyarı haline getiren Anadolu beyliklerinin, OSultan Alaüddin Keykubad’ın hizmetine giren büyük ataları Numanoğlu Kayır Han/Kır Bey ve onun değerli komutanlarının soyundan geldikleri ve II. Keyhüsrev ile Sadeddin Köpek’in kötü siyasetleri ve Moğol baskısı neticesinde geçirdikleri fırtınalı bir serüvenin ardından, Osmanlı tarihlerinde belirtildiği üzere 1300 tarihine yakın bir zamanda Osman Gazi’nin cihad bayrağı altında toplanarak ona biat ettikleri bilinmektedir. Osman Gazi’nin gördüğü rüyanın daha önce Gazneli Mahmud tarafından da görüldüğü bilgisinden hareketle uydurulmuş olabileceği düşüncesi bir yana bırakılırsa, bu rüya motifinde bahse- dilen ağacın, Hz. Ali üzerinden Hz. Muhammed-i Ahmed-i Mahmud-i Mustafa’nın soyundan gelen sadâtı ve iki cihanda devletin bu ağacın gölgesinde olduğu düşüncesini temsil ettiği gerçeği yadsınamaz. Şeyh Ede-Balı önderliğinde Dursun Fakih, Kumral Abdal ve Pir Ömer Abdülaziz gibi şeyh ve vezirlerin adının geçtiği bu rüyada görülen ağacın, Bursa’nın fethini müteakip Orhan Gazi tarafından bina ettirilen sara- yın bahçesine Geyikli Baba tarafından dikilmesinin, o dönemin anlatım tarzının aksine, Osmanlı tarih- lerinde birbirleriyle bağlantı kurulmadan anlatılmış olması dikkat çekicidir. Bu olayda görülen rüyanın gerçekleşmeye başladığının adeta bir müjdesi olduğu yorumu, okuyucunun kendisine bırakılmıştır.Or- han Gazi ile Geyikli Baba arasında geçtiği rivâyet edilen ve menâkıbnâmede tafsilatlı olarak anlatılan hadisenin, Abbasî Halifesi ve Seyyid Ebu’l-Vefa arasında cereyan eden hadise ile tamamen aynı olması iki şekilde tevil edilebilir: Birinci ihtimal, Vefaî-Zeynî tarikatına bağlı olan ve Baba İlyas’ın torunu Aşık- paşazâde’nin hac için çıktığı yolculukta, Kahire’den Ebu’l-Vefa menâkıbını alarak İstanbul’a getirdikten sonra damadı Seyyid Velayet’e Türkçeye çevirtmek üzere verdiği bilgisine dayanır. Menâkıbnâmede anla- tılan bu hadise, aynen Orhan Gazi ve Geyikli Baba’ya uyarlanmış olmalıdır. İkinci ihtimal ise, hem annesi Malhun Hatun ve hem de babası Numanoğlu Kır Bey tarafından Vefâi çevresinden geldiği ayan olan Or- han Gazi’nin, Geyikli Baba’dan Vefâi-Kadirî dervişi olduğuna dair aldığı cevab üzerine Abbasi Halifesi’nin yaptığını yaparak Baba’dan şeyhinin gösterdiği kerameti göstermesini ve bu şekilde bu kutsî olayın bir enstantanesini yaşamak istemesidir1. Orhan Gazi’nin 1324-1362 yıllarındaki resmî salatanatından evvel, 1310-1324 yıllarında da fiilen devletin başında olduğu bilinmektedir. Bu fiili dönemde, kuşatma altına alınan İznik ve Bursa’ya baskı uygulanmaya devam edilse de önce İlhanlı Noyanı Çoban Bey ve daha sonra onun oğlu Timurtaş Bey’in uçlara uyguladığı tazyikin fetihleri sekteye uğrattığı söylenebilir. Çavdar Tatarı’nın oğlunun Orhan Gazi tarafından esir edilip, Müslüman olması dolayısıyla serbest bırakılmasının, Timurtaş Bey’in Anadolu beyliklerine karşı uyguladığı şiddetli harekâtın Osmanlılar üzerine yönelmesinin önüne geçtiği tahmin edilebilir2. Bilindiği üzere Timurtaş Bey, kendi kontrolü ve itaatinden çıkarak başına buyruk hareket eden Anadolu beylerini tedip etmiş ve bunla- rın başını çeken Hamidoğlu Dündar Bey’i öldürmüşür3. Timurtaş Bey’in 1326’da Kahire’de kurulan mahkeme sonucunda idam edilmesi ile Orhan Gazi’nin hızlı bir futûhata başlaması tesadüfî addedilmemelidir. * Doç. Dr., Bilecik Şeyh Edebalı Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, e-mail: [email protected] 1 Vedat Turgut, “Osman Gazi’nin Kimliği Meselesi ve Cihanşümûl Bir Devlete İsminin Verilmesinin Sebepleri Üzerine”, Akademik İncelemeler Dergisi/ The Journal of Academic İnquiries, C. 11, S. 1, (Sakarya 2016), s. 83-120; Turgut, “Menteşe Bey’in İsmi, Menşe’i ve Menteşeoğulları’nın Vakıflarına Dair”, Osmanlı Araştırmaları Dergisi/The Journal Of Ottoman Studies, C. XLIX, İstanbul 2017, s. 25-55; Turgut, “Batı Anadolu Beyliklerinin Menşei Meselesi”, Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi, C. II, S. 3, (Sakarya 2016), s. 55-89; Turgut, “Germiyanoğulları”, Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi, C. III, S. 5, (Sakarya 2017), s. 1-98; Hakan Yılmaz,“Geyikli Baba’nın İnegöl’e Yerleşmesi, Orhan Gazi ile İlişkisi ve Heterodoksluğu Yönündeki İddiaların Kesin Delillerle Çürütülmesi”, Uluslararası İnegöl Tarihi ve Kültürü Sempzoyumu (14-16 Ekim 2016), C. I, İstanbul 2017, s. 461-506; Yazı- cızâde Âlî, Tevârih-i Âl-i Selçuk, (Haz. Abdullah Bakır), İstanbul 2009, s. 930;Oruç Bey, Oruç Bey Tarihi, (Atsız Neşri), s. 24-25. Ayrıca bkz. A. Yaşar Ocak, “Geyikli Baba”, DİA, C. 14, İstanbul 1996, s. 45-47. 2 Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1998, s. 642-650; M. Tayyib Gökbilgin, “Orhan”, İA, IX, s. 401-408; Feridun M. Emecen, İlk Osmanlılar ve Batı Anadolu Beylikler Dünyası, İstanbul 2012, s. 76-77, 158, 184, 201-226; İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, I, Ankara 2015, s. 21, 50. 3 Orhan Gazi’nin anne tarafından Dündar Bey’in akrabası olması kuvvetle muhtemeldir. 391 Vedat TURGUT Orhan Gazi’nin Bursa’yı 1322 yılında ele geçirmesinden sonra, İznik ve İzmit gibi Bizans’ın iki önemli şehrini de şiddetle baskı altına alması, İstanbul’un da dikkatini çekmiş ve İmparator III. Andronikos’un Orhan Gazi üzerine bizzat sefere çıkmasına sebep olmuştur. Başta Kantakuzenos olmak üzere ileri gelen devlet adam- larının da desteği ile dedesi II. Andronikos’u tahttan indiren genç imparatorun, bu olaydan evvel kardeşi Manuel’i öldürerek babasının kederden vefat etmesine sebep olduğu için dedesi tarafından taht hakkından uzaklaştırılmak istendiği bilinmektedir. Balkanlarda kaybedilen Bizans topraklarını geri alma siyasetinde kısmen başarılı olan III. Andronikos, 1329’da Palekanon’daki savaşta yaralanarak canını zor kurtarmıştır. Bu zaferden sonra, Orhan Gazi’nin Üsküdar sahillerine kadar geldiği ve burada Karaca Ahmed tarafından bir zaviye kurulduğu bilinmektedir. III. Andronikos’un 1341’deki vefatı üzerine çocuk yaşta tahta oturan Yuannis Paleologos, vasisi olan Kantakuzenos’un etkisinden kurtulmaya çalışmış, bunun üzerine Kantakuzenos ve oğlu Mateos, Paleologoslara karşı Türklerden yardım isteme yoluna gitmişti. Tam bu sıralarda Karasi evlâdından Demirhan ve Dursun Bey’in birbirlerine düşmesi üzerine, Orhan Gazi “ulu bey” sıfatıyla duruma müdahale etti. Dursun Bey’in Demirhan tarafından öldürülmesi üzerine Orhan Gazi, Demirhan’ı tutuklatarak Bursa’ya gönderdi. Demirhan, iki yıl sonra vebadan vefat etti. Burada zikredilen Demirhan ile tahrir defterlerinde “Han/ Kan” şeklinde kaydedilen Yahşi Bey’in aynı kişiler oldukları düşünülebilir. Bu olaydan sonra Karasi Beylerinin hüküm sürdüğü topraklar bir sancak halinde teşkilatlandırılıp Süleyman Paşa’nın idaresine verildi ve Karasi beyleri de Süleyman Paşa’nın hizmetine girdi. Bergama’daki vakıf kayıtları Yahşi Bey (Han/Kan) soyundan ge- lenlerin isimlerinden haber verir. Yahşi Bey, Yahşi oğlu Beylerbeyi ve onun oğlu Mustafa Bey’in kurduğu vakıf kayıtları, Karasi evladının bir süre daha bu bölgede Süleyman Paşa’nın hizmetinde bulunduklarını düşündü- rür. Bunlardan Beylerbeyi ve Mustafa Bey daha sonra Bolu, Çorum ve Amasya’da idarecilik yaptılar. Mustafa Bey’in kızlarından biri Altuntaş Bey, diğeri ise Aykut Alp’in torunu Kara Timurtaşzâde Bayezid Paşa ile evlendi. Mustafa Bey ve kızına dair mezar taşlarının, Karasilerin soyunu Danişmenlilere bağladığı bilinir. Osmanlıların Mysia’daki idareyi bizzat ele almaları, Osmanlıların Balkanlara hızla yayılmasının başlangıcını teşkil eder. Bi- zanslıların içinde bulunduğu siyasi karışıklıklar da bu durumu hızlandırmıştır4. Kantakuzen ve Yuannis Paleologos arasındaki taht mücadeleleri sırasında, rahip-kralın önce Aydınoğlu Umur Bey’den yardım istediği bilinmektedir. Umur Bey’in yardım alınacak adres olarak Orhan Bey’i göstermesine, sadece Onun İzmir sahillerini Latinlerin elinden almak için uğraşması ve bu sırada donanmasının Latinler tarafından harab edilmesi zaviyesinden bakmak yeterli değildir. Bu duruma, beyliklerin Orhan Gazi’ye olan biatlerine bağlılığının bir işareti olarak bakmak icab eder. Kantakuzenos, bu yardımın karşılığında ayrıca kızı Theodora’yı da Orhan Gazi ile evlendirmiş ve bu evlilikten Halil Bey dünyaya gelmiştir. Kantakuzenos’un bu siyaseti, Trakya şehirlerinde bulunanların kendisine olan muhalefetini arttırdı. Yuannis Paleologos’un Sırp ve Bulgarlardan yardım istemesi üzerine Orhan Gazi, Kantakuzenos’a yardımcı kevvetler verdi. Süleyman Pa- şa’nın liderliğindeki kuvvetler, Sırp-Bulgar-Bizans müttefik ordusunu bozguna uğrattı. Osmanlılar, Süleyman Paşa’nın önderliğinde Kantakuzenos’un Bizans tahtı üzerindeki mücadelesinde üstünlük kurmasını sağlarken, bir yandan da Balkanlara kalıcı olarak yerleşme siyaseti güdüyorlardı. 1348 yılındaki veba salgını, bölgedeki nüfusu büyük oranda kırmış ve Süleyman Paşa’nın önemli kaleleri 1352-54 arasında hızlıca ele geçirmesine olanak vermiştir. Balkanlardaki fetih hareketlerinin, Boğaziçi’ndeki Venedik-Aragon-Bizans ittifakına karşı Cenevizliler ile ittifakın bir takım kapitülasyonlar verilerek sağlanması sonucunda, denizdeki mücadelelerle senkronize edildiği bir gerçektir. Kantakuzenos, ele geçirilen yerlerin kendisine geri verilmesini damadı Orhan Gazi’den rica ettiğinde, Süleyman Paşa ve hizmetinde bulunan gazilerin,Orhan Gazi’nin bu teklifini yerine ge- tirmekte bir hayli isteksiz oldukları kesindi. Öte yandan, Eretnaoğlu Gıyasüddin Mehmed’in Ankara üzerindeki hakimiyetini kabul ettirmek için Karamanoğlu ile yaptığı ittifakın, Amasya Emiri Hacı Kutluşah5’ın desteğiyle Süleyman Paşa tarafından ekarte edilmesi ve Ankara Ahilerinin şehrin anahtarlarını Süleyman