<<

CLASSICAL TURKISH MUSIC KLASİ K TÜRK MÜZİĞİ

Türk müziği repertuarı dört ana grupta toplanır. Bunların her birinin kendine özgü formları, öncelik verilen makamları ve usûlleri olmakla birlikte, melodilerin karakter ve yapısı çok farklı değildir. Turkish art music can be divided into four main groups. Although each of these has its own forms, dom inan t modes and rhyth ms, the character and structure of the melodies do not vary greatly.

B y OĞUZ KARACAN

ürk müziği, Osmanlı bestecilerin Abbasi ve N N urkish art music traces its roots back to the Timurlu kültür merkezlerinde, özellikle de music created in Baghdad, Herat and other Bağdat ve Herat’ta çeşitli sanatçılarca oluş­ cultural centres under the Abbasids and turulmuş zengin birikime dayanarak yarat­ Timurids. This homophonic, modal music, tıkları teksesli, makamsal ve öncelikle in­ ■ l based primarily on the human voice, flow­ sanT sesine dayalı bir müzik. Tanzimat'tan sonra, ered into its mature fortn with the composers o f the Mızıka-yi Hümayun’un kuruluşuyla ülkeye yeni bir Ottoma n period. With the formation of the Mızıka-yi müzik türünün girmesi üzerine, eski askeri müziğe Humayun, western music began to exert a strong (mehter müziği) ve onunla sıkı bağları bulunan sa­ influence in Ottoman . The traditional mili­ nat müziğine özel bir ad bulma gereksinimi duyul­ tary “mehter” music and the art music which was du. Bu adlandırmayı, ilk Batı müziği terimlerini de closely related to it now needed a term to distinguish Türkçeye kazandıran Donizetti Paşa yaptı. Bundan them from the newly introduced western music. sonra birçok çevrede geleneksel Osmanlı müziği, Donizetti Paşa coined the Italian term “allaturca” İtalyanca “allaturca” terimiyle adlandırıldı. which thereafter was widely used to distinguish tra­ Türk müziğindeki makamlara, çalgılara veya ben­ ditional from western “allafranga” zerlerine bütün Ortadoğu ülkelerinde rastlanabilir. music. Makamlar zaman içinde ülkeden ülkeye veya böl­ The modes and instruments o f Turkish art music are geden bölgeye çok değişti. Ama Osmanlı tarihi bo­ to be found in similar forms throughout the Middle yunca, özellikle II. Murad (1421-1451) ve III. Selim East, although the modes display a wide variation (1789-1807) dönemlerinde pek çok yeni makam from country to country and indeed from region to düzenlendi ve bunları önceleri yalnızca Osmanlılar region. However, many new modes were used for the

48 SKYLİFE ŞUBAT FEBRUARY 1995 kullandı. Çalgılann ise hem adları, hem de çok kul­ first time by Turkish composers during the Ottoman lanıldıkları veya gözden düştükleri tarihler farklıdır. period, and above all during the reigns of Murad 11 Türk Müziği’nde yüzyıllar boyunca değişmeden (1421-1451) and Selim III (1789-1807). No Turkish kalmış bir çalgı olmadı. Yeni çalgılar da komşu ül­ remained completely unchanged kelerden alınıp uyarlanmış geleneksel çalgılardır. over the centuries. Some new instruments were intro­ Ayrıca tambur, kemençe, gibi, kökeni kesin duced from neighbouring countries and adapted to olarak bilinmeyen birkaç çalgı daha vardır. Türk Turkish music, while the origins of others like the müziğinin başlıca çalgıları ut, tambur, kemençe, tambur (a long-necked, stringed instrument similar , kanun, kudüm, , def, halile, lavta, san­ to the ), the kemençe (small violin played tur, rebap, musikar, çenk ve sinekemanıdır. like the cello), and the lavta () have not been sat­ Aralannda aksak, aksaksemai, türkaksağı gibi Türk isfactorily established. kökenli olanlann da bulunduğu çok sayıda usûl, az The principal instruments used in Turkish music are ya da çok farklarla birçok İslam ülkesinin müziğin­ the ut (a form of lute), the tambur, kemençe, ney (a de de vardır. Aynı durum formlar için de geçerlidir; reed flute), kanun (type of zither), kudüm (small klasik Türk müziğindeki formların çoğu, beste, double drum), bendir (a tambourine without small ağırsemai, yürüksemai, şarkı, peşrev, sazsemaisi, cymbals set in the frame), def (tambourine), halile taksim, gazel, ilahi, kasideden oluşur. (cymbals), lavta (lute), (dulcimer), rebap (a Türk müziği repertuarı dört ana grupta toplanır: stringed instrument whose sounding box is made of Dindışımiizik, askeri müzik, cami müziği ve tekke a coconut shell), musikar (panpipes), çenk (kind of veya tasavvuf müziği. Bunların her birinin kendine harp), and sinekema n (large type o f violin). özgü formları, öncelik verilen makamları ve usûl­ Turkish art music can be divided into four main leri olmakla birlikte, melodilerinin karakter ve ya­ groups: secular music, military music, mosque music pısı çok farklı değildir. Dindışı müzikte, bir çalgı and mystic or tekke music. Although each o f these takımının eşlik ettiği bir veya adına "fasıl heyeti" has its own forms, dominant modes and rhythms, the denilen birkaç okuyucu, aynı makamdan çeşitli character and structure of the melodies do not vary formlardaki yapıtları belli bir düzen içinde peş greatly. In secular music, one singer or a choral peşe seslendirir. Bu diziye “fasıl” denir. group known as a "fasıl heyeti", accompanied by an Türk müziği tarihinde, özellikle melodi yapısı ve orchestra, perform a series o f pieces in diverse forms

Başlıca özgün Türk müziği çalgıları ut, tambur, kemençe, ney, kanun, kudüm, bendir, def, halile, lavta, santur, rebap, musikar ve çenkdir. / The principal instruments used in Turkish music are the ut, tambur, kemençe, ney, kanun, kudüm, bendir, def. halile, lavta, santur, rebap, musikar, and çenk.

49 SKYLIFE ŞUBAT FEBRUARY 1995 estetik anlayışlarındaki değişimler göz önünde tu­ but in the same mode. tulduğunda dört dönemden söz edilebilir. Bunlar­ In terms o f melodic structure and aesthetic values, dan ilki olan “Oluşum Dönemi”nin başlangıcı, Turkish music can be classified into four periods. Türklerin İslam uygarlığı ile bütünleşmeye başla- The earliest o f these is what is known as the “forma­ dıklan zamana kadar uzar. Bu dönem, biri Herat’ın tive period”, dating from the first influence of Islamic Timurluların başkenti olduğu, İkincisi de II. Mu- on Turkish culture. The 15th century marks the high rad’ın padişahlık yıllarına rastlayan iki parlak döne­ point o f this period, in Herat under the Timurids and mi kapsar. Kendisi de müzikle yakından ilgilenen in Anatolia under Murad II. The latter sultan was a II. Murad, yeni makamlar düzenleyenleri, bestecile­ devoted lover of music, and under his patronage ri ve kuramsal kitap yazanları özendirerek müzik composers, musicians and writers on musical theory yaşamının canlılık ka­ contributed to a flour­ zanmasını sağladı. ishing musical life. İstanbul’un alınmasın­ Following the Turkish dan sonra Osmanlı conquest of Istanbul müziğini Bizans müzi­ by Murad’s son ği de etkiledi. Osman­ Mehmet II, the influ­ lI üslubunun ilk yet­ ence of Byzantine kin örneklerini veren music was felt on Itri, Klasik Dönem’in Ottoman music. başlangıcında yaşadı. The classical period of III. Selim’in saltanat Turkish music is con­ yıllarında doruğuna sidered to begin with ulaşan bu dönemin It- the compositions by ri’den sonraki en bü­ Itri in the 17th centu­ yük temsilcileri, Ebu- ry, a n d to reach its bekir Ağa, Tabî Mus­ Tambur ustası Necdet Yaşar, topluluğu ile yurt dışında önemli konserler veriyor./ apex during the reign tafa Efendi, Küçük Tambur player Necdet Yaşar and his ensemble give concerts abroad. of Selim III. The great­ Mehmet Ağa, Sadullah est classical com­ Ağa, III. Selim, İsmail posers were Itri, Dede Efendi, Dellal- Ebubekir Ağa, Tab’i zade İsmail Efendi ve Mustafa Efendi, Zekâi Dede’ydi. Küçük Mehmet Ağa, Klasik Dönemi izle­ Sadullah Ağa, Selim yen ve şarkı formu­ III, İsmail Dede nun ağırlık kazandığı Efendi, Dellalzade Romantik Dönem, İsmail Efendi and Hacı Arif Bey’in derin Zekai Dede. etkisi altında geçti. The classical period Şevki Bey ve Rahmi was succeeded by the Bey, Hacı Arif Bey’i romantic period, dur­ izleyerek şarkı reper­ ing which the şarkı tuarını zenginleştirir­ Türk Müziğinde yüzyıllar boyunca değişmeden kalmış bir çalgı olmadı./ No Turkish form became predom­ ken, Hacı Faik Bey musical instrument remained completely unchanged over the centuries. inant under the pro­ bestelerinde III. Selim found influence of the okulunun üslubuyla Hacı Arif Bey’inkini birleştirdi. composer Hacı Arif Bey. While the compositions of Tamburi Ali Efendi de Hacı Arif Bey’in üslubuyla Şevki Bey and Rahmi Bey enrichened the şarkı reper­ ağırsemai, yürüksemai gibi artık unutulmaya yüz toire in the footsteps o f Hacı Arif Bey, Hacı Faik Bey tutan büyük formlarda yapıtlar besteledi. Tamburi combined the style of the Selim III ecole with that of , taksimin ve çalgı müziğinin önem ka­ Hacı Arif Bey. Tamburi Ali Efendi composed works zanmasına önayak oldu. Bu dönemde yaygınlaş­ in the major forms, such as ağırsemai and yürükse­ maya başlayan çalgılı kahvelerde ve gazinolarda mai, so rescuing them from the oblivion to which the çalışan müzikçiler aracılığıyla Balkan müziğinden monopoly o f the şarkı had resigned them. A virtuoso “sirto”, “longa” gibi bazı öğeler de Türk müziğine of the tambur himself, Tamburi Cemil Bey estab­ girdi. Gene bu dönemde Batı müziği etkisi, o za- lished the importance of the taksim and instrumental

50 SKYLIFE ŞUBAT FEBRUARY 1995 mana değin olmadığı ölçüde belirginleşti. music. Coffee houses and tea gardens where live 20. yüzyılın başlarında Türk müziği bir çözülme ve music was played became popular during the 19th arayışlar dönemine girdi. Müzik alanında yapılmak century, and the musicians who worked here were istenen devrim, “alafranga - alaturka” veya “çok- instrumental in the introduction of elements such as seslilik-tekseslilik” tartışmalarının başlamasına yol sirto and longa from Balkan music. The influence of açtı. 1926’da Türk Müziği Bölümü kapatılan Da- western music, too, was greater than it had ever been rülelhan’ın 1927’de "İstanbul Belediye Konservatu- before. At the turn o f the 20th century, Turkish music varı" adı altında yalnızca Batı müziği öğreten bir entered a period of self-analysis and experimenta­ kuruma dönüştürülmesiyle alaturka okulsuz kaldı. tion. The desire for reform reached even into the Bundan sonra öğretim ancak dernekler aracılığıyla sphere o f music. The musical world was divided into sürdürüldü. Arel, İstanbul Belediye Konservatuvarı two camps: the traditionalists and reformists. Müdürlüğü sırasında In 1926 the Turkish (1943-1948) Türk Mü­ music department of ziği Bölümü’nii yeni­ Istanbul Municipal den açtı. Arel’in öğ­ Conservatory was rencileri de 1976’da closed, and nothing İstanbul’da Devlet but western music was Türk Musikisi Konser- taught in educational vatuvarı’nı kurdular. institutions for the next Daha sonra başka two decades, until kentlerde de aşağı yu­ Saadettin Arel became karı aynı öğretim director of the programını uygulayan Conservatory in 1943 konservatuvarlar ku­ and reopened the ruldu. Turkish music depart­ 1976’da ilk kez bir ment. Only Turkish Devlet Klasik Türk music teaching Müziği Korosu oluştu­ through voluntary ruldu. Nevzad Atlığ’ın musical societies filled önayak olduğu bu ko­ this hiatus. Arel’s stu­ ronun benzerleri dents established the 1980’lerde başka bü­ State Conservatory of yük kentlerde de ku­ Turkish Music in Istan­ ruldu. bul in 1976, and a 1990’ların başında State Classical Turkish Türk sanat müziğini Music Choir was estab­ temsil edenler üç lished for the first time grupta toplanabilir. in 1976 at the instiga­ Bunlardan ilkini çok­ tion o f Nevzad Atlığ the sesliliği çekici bulan same year. Similar dinleyici kitlesini yitir­ conservatories and memek için, bu sana­ Türk müziğindeki makamlara, çalgılara veya benzerlerine bütün Ortadoğu ülkelerinde choirs were subse­ tın otantik biçimini rastlanabiliyor./ The modes and instruments of Turkish art music are to be found in quently set up in other koruma kaygısını bıra­ similar forms throughout the Middle East. cities. kıp çeşitli yeniliklerle pazarı elinde tutmaya çalışan Today, we can speak o f three principal schools o f grup oluşturuyor. Öbür iki gruptan birinde klasik Turkish art music. The polyphonic school has now yapıtları özden fazla uzaklaşmadan kişisel bir icray­ abandoned its original attempts to remain true to la sunan Nevzad Atlığ’ın korosu, Bekir Sıdkı Sez­ traditional art music, and begun exploring innova­ gin, Meral Uğurlu, Niyazi Sayın, Necdet Yaşar, İh­ tive forms. The traditional classicists are represented san Özgen, Erol Deran, Cinuçen Tanrıkorur gibi sa­ by musicians such as Nevzad Atlığ, Bekir Sıdkı natçılar; İkincisinde ise, nitelik kaygısı ağır basar­ Sezgin, Meral Uğurlu, Niyazi Sayın, Necdet Yaşar, ken gelenekle olan bağları korumaya da özen gös­ and İhsan Özgen, while Yalçın Tura, Mutlu Torun teren Yalçın Tura, Mutlu Torun, Ruhi Ayangil gibi and Ruhi Ayangil are members of the innovative art “yenilikçiler” yer alıyor. • music school. •

52

SKYLIFE. ŞUBAT -"tt“ FEBRUARY 1995

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi