Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi II Geç Hitit Devletleri

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi II Geç Hitit Devletleri T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi II Geç Hitit Devletleri, Frigler 13. Hafta Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 [email protected] www.omu.edu.tr 1 GEÇ HİTİT DEVLETLERİ M.Ö. ikinci binyılın ilk yarısında Kültepe’de başlayan ve daha sonra Kızılırmak Havzası’ndaki başkentleri Hattuşa’da kurulan Hitit Devleti, sınırlarını özellikle güneydoğu yönünde genişleterek bir imparatorluğa dönüşmüştü. Yaklaşık beş asır kadar devam eden bu imparatorluk, MÖ 1200 yıllarında ayrıntıları bilinmeyen nedenlerden ötürü son bulmuştu. Yıkılış sürecinde Hititlerin kurduğu büyük kentler boşalmış, buradaki elit sınıf ve devlet görevlileri göç etmiştir. Bundan sonra Hitit çivi yazısı bir daha kullanılmamıştır. Anadolu’da birkaç yüzyıl güçlü Devletin bütün kazanımları, mimari, sanat ve yazı yıkılışla birlikte son bulmuştur. bir devlet kurulamamış, halk geleneksel yaşama dönmüştür. Hitit kral ailesinden gelen birçok sülalenin Anadolu’nun güneyine göç ettiği anlaşılmaktadır. Ancak Hitit idaresi altında Torosların güneyinde yaşayan kentler ve buradaki yönetici sınıf ise bir şekilde varlığını korumuştur. İmparatorluğun çöküşünden bir süre sonra Hattuşa’da hayat, köy biçimine dönüşerek devam etmiştir. Hitit çivi yazısı son bulmakla birlikte, M.Ö. ikinci binyıldan beri kullanılagelen, hiyeroglif ile yazılan Luwi Dili, M.Ö. birinci binyılda da kullanılmaya devam etmiştir. Hiyeroglif yazısı daha çok taş eserler ve mimari öğeler üzerine yazılmaktaydı. Bu durum yerel iktidarların devam ettiği anlamına gelmektedir. Bu devamlılık arkeolojik ve filolojik olarak Fırat Havzası’nda bulunan Kargamış ve Konya-Karaman’da bulunan Tarhuntaşşa gibi merkezlerdeki buluntular ile kanıtlanabilir. Geç Hitit Devletleri/Beylikleri adı, yaygın olarak Hitit İmparatorluğu’nun yıkılışından birkaç yüzyıl sonra Toros bölgesinde, Güneydoğu Anadolu’da ve Kuzey Suriye’de kurulan ve birçok bakımdan Hititlerin devamı olduğunu gösteren kent devletlerini tanımlar. Bunların Hitit Hanedanı’nın devamı olarak nitelendirilmesinin geçerli nedenleri vardır. En önemli bağ, kentleri yöneten hanedan üyelerinden birçoğunun Hitit kralları ile aynı ismi taşıması ve sanatlarında gözlenen Hitit özellikleridir. Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 [email protected] www.omu.edu.tr 2 Hitit çivi yazısı son bulmakla birlikte, M.Ö. ikinci binyıldan beri kullanılagelen, hiyeroglif ile yazılan Luwi Dili, M.Ö. birinci binyılda da kullanılmaya devam etmiştir. Hiyeroglif yazısı daha çok taş eserler ve mimari öğeler üzerine yazılmaktaydı. Bu durum yerel iktidarların devam ettiği anlamına gelmektedir. Bu devamlılık arkeolojik ve filolojik olarak Fırat Havzası’nda bulunan Kargamış ve Konya-Karaman’da bulunan Tarhuntaşşa gibi merkezlerdeki buluntular ile kanıtlanabilir. Geç Hitit Devletleri/Beylikleri adı, yaygın olarak Hitit İmparatorluğu’nun yıkılışından birkaç yüzyıl sonra Toros bölgesinde, Güneydoğu Anadolu’da ve Kuzey Suriye’de kurulan ve birçok bakımdan Hititlerin devamı olduğunu gösteren kent devletlerini tanımlar. Bunların Hitit Hanedanı’nın devamı olarak nitelendirilmesinin geçerli nedenleri vardır. En önemli bağ, kentleri yöneten hanedan üyelerinden birçoğunun Hitit kralları ile aynı ismi taşıması ve sanatlarında gözlenen Hitit özellikleridir. Hitit kralı III. Hattuşili döneminde Hitit ülkesi, üç büyük coğrafi bölgeye ayrılmıştı: Merkezde Kızılırmak kavsi içerisindeki Hattuşa ve çevresi, güneybatıda merkezi Konya-Karaman’da bulunan Tarhuntaşşa ve çevresi ile güneydoğuda Gaziantep-Nizip yakınlarında bulunan Kargamış. Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra karşımıza iki “Büyük Kral” çıkmaktadır. “Büyük Kral” unvanı Anadolu’da sadece Hitit Kralları tarafından kullanılırdı. Amcası III. Hattuşili tarafından tahttan indirilen III. Murşili’nin oğlu Hartapu, Tarhuntaşşa’da yaptırdığı bir yazıtta “Büyük Kral” olduğunu bildirmektedir. Kargamış’ta ise, Hitit kralı I. Şuppiluliuma’nın soyundan gelen “Büyük Kral” Kuzi-Teşup vardır. Bu iki kral, büyük bir olasılıkla Anadolu ve Suriye’nin dağılan politik ortamında, Hitit kral soyunun temsilcileri olarak aynı zamanlarda mücadele vermişlerdir. Kargamış, Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasına neden olarak düşünülen karışıklık ve kargaşa sürecinin yıkıcı etkisinden bir şekilde kendisini korumayı başarmış ve daha sonra muhtemelen sınırlarını Malatya’ya kadar genişletmiştir. Kargamış kralı olan Kuzi-Teşup ve soyu, Malatya ve Kargamış’ta Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 [email protected] www.omu.edu.tr 3 yaklaşık bir yüzyıl hüküm sürmüştür. Ancak bu hanedana daha sonra ne olduğunu bilemiyoruz. Olasılıkla Geç Hitit Beylikleri de bu dönemde oluşmaya başlamıştı (MÖ 900 ve sonrası). Hitit Devleti’nin kurucusu olan I. Hattuşili ile ortaya konulan dış politikanın temelinde Suriye yönünde yayılma eğilimi yatmaktaydı. Hitit Kralları zenginliğin kaynağının doğuda ve güneyde olduğunun farkındaydılar. Ne de olsa doğu altın, gümüş, değerli taşlar ve işlenmiş mallar bakımından çok zengindi. Kuzey Suriye, Zagros Dağları ve Torosların sınırladığı “Bereketli Hilal” olarak adlandırılan bölgenin bir parçasıydı. Yıllık 300 milimetrenin üzerinde yağış alan bölge kuru tarım için elverişli geniş ovalara sahipti. Kıyı şeridindeki dağlar, özellikle Mısır ve Mezopotamya’da yoğun talep gören sedir, servi ve çam ağaçları açısından oldukça zengindi. Yüksek kesimlerde, hatta arazinin kuru tarıma elverişli olmayan kısımlarında üzüm ve zeytin yetiştirilmekte, şarap ve zeytin ticarette önemli rol oynamaktadır. Ayrıca bölge ahşap, maden işçiliği ve lüks tekstil üretimiyle de ileri düzeydedir. Suriye, doğudaki Mezopotamya, İran, Afganistan ve Hindistan’dan gelen malların deniz yoluyla batıya aktarılacağı son noktaydı. Ayrıca Anadolu’ya ulaşmak için de Suriye’den geçmek gerekiyordu. M.Ö. birinci binyılın başında, Anadolu ve çevresinde Geç Hitit kent devletlerini etkileyen bir dizi gelişme yaşanmıştır. Kuzey Suriye’ye güneyden yoğun bir Arami göçü olmuştur. Yarı göçebe bir yaşam biçimine sahip bu halk gruplar halinde gelerek bütün bölgedeki nüfus dengesini değiştirmiştir. Bu bölgedeki Hitit ve Hurri kültürel unsurları, bu etnik grubun kültürüyle karışmaya başlamıştır. Büyük Zap ve Küçük Zap ırmaklarının Dicle ile birleştiği bölgede başkentleri bulunan Yeni Asur Krallığı hızlı bir biçimde güçlenerek Kuzey Suriye’de ve Fırat’ın doğusunda etkisini artırmıştır. MÖ dokuzuncu yüzyılda Doğu Anadolu Bölgesi’nde kurulan Urartu Devleti ve Orta Anadolu’nun batısında Sakarya Nehri bölgesinde kurulan Frig Devleti de bu siyasal tabloda yer almış ve Geç Hititlerle komşu olmuştur. Güneydoğu Anadolu’da ve kısmen Kuzey Suriye’de kurulmuş Geç Hitit Krallıkları/Beylikleri: Kargamış; Antakya ve Amuk Ovası dolaylarında Pattina (Unqi); Gaziantep ve güneyinde Sam’al; Kahramanmaraş ve dolaylarında Gurgum; Malatya ve Kurupelit Kampüsü 55139 SAMSUN Tel: +90 362 312 19 19 Faks: +90 362 457 60 91 [email protected] www.omu.edu.tr 4 çevresinde Melid; Adıyaman dolaylarında Kummuhu; Çukurova ve kuzeyinde Que ve Hilakku; Kayseri ve dolayları Tabal’dır. Geç Hitit Devletleri’nin yayılım alanını kabaca tanımlamak gerekirse: Tuz Gölü’nden Akdeniz’e kadar güney doğrultusunda çekilecek bir çizgi batı sınırını oluşturur. Kuzey sınırı ise, Tuz Gölü’nden Malatya’ya kadar doğu yönünde çizilecek bir çizgidir. Bölgenin doğu sınırı ise, Malatya’dan güneye, Kargamış’a çizilecek bir çizgi olarak belirlenebilir. Kargamış’ın daha güneyi ise, Arami etkisine daha çabuk girmiş olduğundan, Hitit’ten çok bir Arami bölgesi sayılabilir. Geç Hitit krallıkları hakkında önemli bir kaynak grubunu da kentlerde geliştirdikleri kendilerine özgü mimari ve sanat anlayışlarını yansıtan kalıntılar oluşturur. Bunların genel özellikleri şöyle sıralanabilir: • Geç Hititler, genellikle kabartmalarla süslü anıtsal kapıları olan surlarla çevrilmiş kentler kurdular. • Sarayları ve tapınakları bit-hilani (sütunlu portico) denen plan tipindedir. • Yönetici veya tanrılara ait heykeller, stel ve kaya kabartmaları yaygındır. • Kabartmalarla birlikte Hiyeroglif Luwicesi ve Arami alfabesi ile yazılmış yazıtlar vardır. • Doğu Akdeniz kıyısına yakın olan bölgede fildişi ve maden işçiliği de gelişmiştir. Karkamış Kargamış’ın iç şehir ve kalesi bugün Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde, Gaziantep ili, Nizip ilçesi, Barak (Karkamış) bucağı, Karkamış köyü yakınlarındadır. Dış şehir ise, büyük ölçüde Suriye’nin Jerablus/Jerabis (Hierapolis) Köyü sınırlarındadır. Şehir Fırat’ın batı yakasında önemli geçiş yerlerinden birinde geniş düzlüğünün kuzey ucundadır. Melid Hitit kaynaklarında Maldiya, Asur yazıtlarında Melid adı ile anılan kent, modern Malatya ilinin yedi kilometre kuzeydoğusunda bulunan Arslantepe Höyüğü üzerinde kurulmuştur. Kent, Fırat’ın kolu olan Tohma çayının suladığı ovanın güneyindedir. Arslantepe Höyüğü’nde Fransız Hititolog Louis Delaporte denetiminde, İkinci Dünya Savaşı’ndan önce 1932 yılında başlatılan kazılarda, Geç Hitit Melid Kalesi’nin kabartmalı kuzeydoğu kapısı açığa çıkartılır. Kapı aslanları dolayısıyla bu anıtsal giriş, Aslanlı Kapı olarak tanınmıştır. Bu kapı yapısının duvarlarında kullanılan yapı taşları üzerindeki kabartmalarda, iktidar sahibi kral ve kraliçenin, bir dizi tanrı ve tanrıçaya sunuda bulunarak sadakatlerini belirttikleri dinsel sahneler yer alır. Kısa yazıtları kabartma ya da kazıma olup Luwi hiyerogliflidir. Yazıtlarda çoğunlukla sunuda bulunan kral veya kraliçelerin adı belirtilmiştir. Kent, Asur kaynaklarında ilk kez kral I. Tiglat-pileser (MÖ 1114-1076) zamanında
Recommended publications
  • Tayinat's Building XVI: the Religious Dimensions and Significance of A
    Tayinat’s Building XVI: The Religious Dimensions and Significance of a Tripartite Temple at Neo-Assyrian Kunulua by Douglas Neal Petrovich A thesis submitted in conformity with the requirements for the degree of Doctor of Philosophy Graduate Department of Near and Middle Eastern Civilizations University of Toronto © Copyright by Douglas Neal Petrovich, 2016 Building XVI at Tell Tayinat: The Religious Dimensions and Significance of a Tripartite Temple at Neo-Assyrian Kunulua Douglas N. Petrovich Doctor of Philosophy Department of Near and Middle Eastern Civilizations University of Toronto 2016 Abstract After the collapse of the Hittite Empire and most of the power structures in the Levant at the end of the Late Bronze Age, new kingdoms and powerful city-states arose to fill the vacuum over the course of the Iron Age. One new player that surfaced on the regional scene was the Kingdom of Palistin, which was centered at Kunulua, the ancient capital that has been identified positively with the site of Tell Tayinat in the Amuq Valley. The archaeological and epigraphical evidence that has surfaced in recent years has revealed that Palistin was a formidable kingdom, with numerous cities and territories having been enveloped within its orb. Kunulua and its kingdom eventually fell prey to the Neo-Assyrian Empire, which decimated the capital in 738 BC under Tiglath-pileser III. After Kunulua was rebuilt under Neo- Assyrian control, the city served as a provincial capital under Neo-Assyrian administration. Excavations of the 1930s uncovered a palatial district atop the tell, including a temple (Building II) that was adjacent to the main bit hilani palace of the king (Building I).
    [Show full text]
  • Mortem Et Gloriam Army Lists Use the Army Lists to Create Your Own Customised Armies Using the Mortem Et Gloriam Army Builder
    Army Lists Assyria and Babylon Contents Syro-Hittite 1100 to 901 BCE Phrygian 850 to 676 BCE Philistine 1100 to 732 BCE Early Iranian 836 to 550 BCE Dark Age Greek 1100 to 671 BCE Later Hebrew 800 to 586 BCE Hebrew 1000 to 801 BCE Cimmerian 750 to 630 BCE Phoenician 1000 to 332 BCE Urartian 746 to 585 BCE Early Arab 1000 to 301 BCE Neo-Assyrian Empire 745 to 681 BCE Mannaian 950 to 610 BCE Kushite Egyptian 732 to 656 BCE Libyan Egyptian 945 to 720 BCE Lydian 687 to 540 BCE Later Syro-Hittite 900 to 700 BCE Later Sargonid Assyrian v02 680 to 609 BCE Chaldean Babylonian 900 to 627 BCE Saitic Egyptian 664 to 525 BCE Later Vedic Indian 900 to 530 BCE Assyrian Babylonian v02 652 to 648 BCE Later Elamite 890 to 539 BCE Neo-Babylonian Empire 626 to 539 BCE Early Neo-Assyrian Empire 883 to 745 BCE Median Empire 620 to 550 BCE Early Urartian 860 to 747 BCE Version 2020.02: 1st January 2020 © Simon Hall Creating an army with the Mortem et Gloriam Army Lists Use the army lists to create your own customised armies using the Mortem et Gloriam Army Builder. There are few general rules to follow: 1. An army must have at least 2 generals and can have no more than 4. 2. You must take at least the minimum of any troops noted and may not go beyond the maximum of any. 3. No army may have more than two generals who are Talented or better.
    [Show full text]
  • Assyrian Period (Ca. 1000•fi609 Bce)
    CHAPTER 8 The Neo‐Assyrian Period (ca. 1000–609 BCE) Eckart Frahm Introduction This chapter provides a historical sketch of the Neo‐Assyrian period, the era that saw the slow rise of the Assyrian empire as well as its much faster eventual fall.1 When the curtain lifts, at the close of the “Dark Age” that lasted until the middle of the tenth century BCE, the Assyrian state still finds itself in the grip of the massive crisis in the course of which it suffered significant territorial losses. Step by step, however, a number of assertive and ruthless Assyrian kings of the late tenth and ninth centuries manage to reconquer the lost lands and reestablish Assyrian power, especially in the Khabur region. From the late ninth to the mid‐eighth century, Assyria experiences an era of internal fragmentation, with Assyrian kings and high officials, the so‐called “magnates,” competing for power. The accession of Tiglath‐pileser III in 745 BCE marks the end of this period and the beginning of Assyria’s imperial phase. The magnates lose much of their influence, and, during the empire’s heyday, Assyrian monarchs conquer and rule a territory of unprecedented size, including Babylonia, the Levant, and Egypt. The downfall comes within a few years: between 615 and 609 BCE, the allied forces of the Babylonians and Medes defeat and destroy all the major Assyrian cities, bringing Assyria’s political power, and the “Neo‐Assyrian period,” to an end. What follows is a long and shadowy coda to Assyrian history. There is no longer an Assyrian state, but in the ancient Assyrian heartland, especially in the city of Ashur, some of Assyria’s cultural and religious traditions survive for another 800 years.
    [Show full text]
  • TEVRAT Ve HİTİTLER (Hitit Siyasi, Kültür Ve Dini Dünyası Ile Tevrat'ın Mukayesesi)
    T.C. NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI ESKİ ÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI TEVRAT ve HİTİTLER (Hitit Siyasi, Kültür ve Dini Dünyası ile Tevrat’ın Mukayesesi) Vatan ALTAŞ YÜKSEK LİSANS TEZİ DANIŞMAN: Prof. Dr. Güngör KARAUĞUZ KONYA-2020 T.C. NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI ESKİ ÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI TEVRAT ve HİTİTLER (Hitit Siyasi, Kültür ve Dini Dünyası ile Tevrat’ın Mukayesesi) Vatan ALTAŞ YÜKSEK LİSANS TEZİ DANIŞMAN: Prof. Dr. Güngör KARAUĞUZ KONYA-2020 T.C. NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü ÖZET Adı Soyadı Vatan ALTAŞ Numarası 18810501063 in Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih Anabilim Dalı, Eski Çağ Bilim Dalı Öğrencin Tezli Yüksek Lisans Programı Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Güngör KARAUĞUZ TEVRAT ve HİTİTLER (Hitit Siyasi, Kültür ve Dini Dünyası ile Tezin Adı Tevrat’ın Mukayesesi) Hitiler, Anadolu’da ilk siyasi birliği kurmuş bir medeniyet olarak Eski Çağ Medeniyetleri arasında önemli bir konuma sahiptir. Nitekim Tevrat’ta da kendisine yer bulmuştur. Tevrat’ta Hitit ve Hititli olarak iki şekilde geçer. Bu çalışmada, Tevrat’taki Hititler’e bu iki şekil dışında Hititler’in nasıl bir yankı ile Tevrat’ta yer edindiğine bakmaya çalıştık. Hırsızlık, akraba ilişkileri, hayvanlarla cinsel ilişkiler, şahitlik, suç ve cezanın maddeleştirilmesindeki benzerlik gibi birçok benzerliklerine ulaştık. Bunlar dışında inanç benzerliği, tanrı olgusu gibi benzerliklerine de değinerek siyasi bir kronoloji ve Tevrat’ın söz ettiği topraklarda Hitit kalıntılarına ulaşmaya çalıştık. Anahtar kelimeler: Tevrat, Hitit, Hititli, Tanrı T.C. NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü ABSTRACT Name and Surname Vatan ALTAŞ Student Number 18810501063 Department of History, Ancient Science Department Master’s Degree (M.A.) Study Programme Author’s Doctoral Degree (Ph.D.) Supervisor Prof.
    [Show full text]
  • KARUS on the FRONTIERS of the NEO-ASSYRIAN EMPIRE I Shigeo
    KARUS ON THE FRONTIERS OF THE NEO-ASSYRIAN EMPIRE I Shigeo YAMADA * The paper discusses the evidence for the harbors, trading posts, and/or administrative centers called karu in Neo-Assyrian documentary sources, especially those constructed on the frontiers of the Assyrian empire during the ninth to seventh centuries Be. New Assyrian cities on the frontiers were often given names that stress the glory and strength of Assyrian kings and gods. Kar-X, i.e., "Quay of X" (X = a royal/divine name), is one of the main types. Names of this sort, given to cities of administrative significance, were probably chosen to show that the Assyrians were ready to enhance the local economy. An exhaustive examination of the evidence relating to cities named Kar-X and those called karu or bit-kar; on the western frontiers illustrates the advance of Assyrian colonization and trade control, which eventually spread over the entire region of the eastern Mediterranean. The Assyrian kiirus on the frontiers served to secure local trading activities according to agreements between the Assyrian king and local rulers and traders, while representing first and foremost the interest of the former party. The official in charge of the kiiru(s), the rab-kari, appears to have worked as a royal deputy, directly responsible for the revenue of the royal house from two main sources: (1) taxes imposed on merchandise and merchants passing through the trade center(s) under his control, and (2) tribute exacted from countries of vassal status. He thus played a significant role in Assyrian exploitation of economic resources from areas beyond the jurisdiction of the Assyrian provincial government.
    [Show full text]
  • OLBA XXIX (Ayrıbasım / Offprint)
    ISSN 1301 7667 MERSİN ÜNİVERSİTESİ KILIKIA ARKEOLOJİSİNİ ARAŞTIRMA MERKEZİ YAYINLARI MERSIN UNIVERSITY PUBLICATIONS OF THE RESEARCH CENTER OF CILICIAN ARCHAEOLOGY OLBA XXIX (Ayrıbasım / Offprint) MERSİN 2021 KAAM YAYINLARI OLBA XXIX © 2021 Mersin Üniversitesi/Türkiye ISSN 1301 7667 Yayıncı Sertifika No: 18698 OLBA dergisi; ARTS & HUMANITIES CITATION INDEX, EBSCO, PROQUEST ve TÜBİTAK-ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanlarında taranmaktadır. Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün (DAI) Kısaltmalar Dizini’nde ‘OLBA’ şeklinde yer almaktadır. OLBA dergisi hakemlidir. Makalelerdeki görüş, düşünce ve bilimsel değerlendirmelerin yasal sorumluluğu yazarlara aittir. The articles are evaluated by referees. The legal responsibility of the ideas, opinions and scientific evaluations are carried by the author. OLBA dergisi, Mayıs ayında olmak üzere, yılda bir kez basılmaktadır. Published each year in May. KAAM’ın izni olmadan OLBA’nın hiçbir bölümü kopya edilemez. Alıntı yapılması durumunda dipnot ile referans gösterilmelidir. It is not allowed to copy any section of OLBA without the permit of the Mersin University (Research Center for Cilician Archaeology / Journal OLBA) OLBA dergisinde makalesi yayımlanan her yazar, makalesinin baskı olarak ve elektronik ortamda yayımlanmasını kabul etmiş ve telif haklarını OLBA dergisine devretmiş sayılır. Each author whose article is published in OLBA shall be considered to have accepted the article to be published in print version and electronically and thus have transferred the copyrights to the Mersin University (Research Center for Cilician Archaeology / Journal OLBA) OLBA’ya gönderilen makaleler aşağıdaki web adresinde ve bu cildin giriş sayfalarında belirtilen formatlara uygun olduğu taktirde basılacaktır. Articles should be written according the formats mentioned in the following web address. Redaktion: Doç. Dr. Deniz Kaplan OLBA’nın yeni sayılarında yayınlanması istenen makaleler için yazışma adresi: Correspondance addresses for sending articles to following volumes of OLBA: Prof.
    [Show full text]
  • And Type the TITLE of YOUR WORK in All Caps
    BURIAL PRACTICES, FUNERARY TEXTS, AND THE TREATMENT OF DEATH IN IRON AGE ISRAEL AND ARAM by RACHEL VIRGINIA KING NABULSI Under the Direction of RICHARD FRIEDMAN ABSTRACT This research encompasses two branches of evidence regarding the treatment of death and burial among the Iron Age cultures of Israel and Aram – the archaeological and the textual. The importance of this investigation lies in placing these groups in dialogue with one another, and in the comprehensive use of both archaeological and textual information. The archaeological aspect of this research begins by collecting archeological data from a large number of burial sites throughout both of the target territories. The range of this data extends from the time of the Late Bronze Age into the Persian period, but the primary focus is upon the Iron Age. The first section of the dissertation relates to each of these areas and what can be learned from a survey of sites over this period, with particular attention paid to commonalities and contrasts among the two cultural groups. The second half of this research encompasses the textual and inscriptional data. Textual data include inscriptions from coffins, tombs, and funerary monuments from the Iron Age through the Persian period in Israel and Aram. Another crucial aspect of this textual data is the text of the Hebrew Bible. The biblical text, particularly the narrative sections of the text, provides a great amount of material for understanding death in Iron Age Israel and Judah. iv INDEX WORDS: Israel, Judah, Aram, Hebrew Bible, death,
    [Show full text]
  • History of the World Research
    History of the World Research History of Civilisation Research Notes 200000 - 5500 BCE 5499 - 1000 BCE 999 - 500 BCE 499 - 1 BCE 1 CE - 500 CE 501 CE - 750 CE 751 CE - 1000 1001 - 1250 1251 - 1500 1501 - 1600 1601 - 1700 1701 - 1800 1801 - 1900 1901 - Present References Notes -Prakrit -> Sanskrit (1500-1350 BCE) -6th Dynasty of Egypt -Correct location of Jomon Japan -Correct Japan and New Zealand -Correct location of Donghu -Remove “Armenian” label -Add D’mt -Remove “Canaanite” label -Change Gojoseon -Etruscan conquest of Corsica -322: Southern Greece to Macedonia -Remove “Gujarati” label (to 640) -Genoa to Lombards 651 (not 750) Add “Georgian” label from 1008-1021 -Rasulids should appear in 1228 (not 1245) -Provence to France 1481 (not 1513) -Yedisan to Ottomans in 1527 (not 1580) -Cyprus to Ottoman Empire in 1571 (not 1627) -Inner Norway to sweden in 1648 (not 1721) -N. Russia annexed 1716, Peninsula annexed in 1732, E. Russia annexed 1750 (not 1753) -Scania to Sweden in 1658 (not 1759) -Newfoundland appears in 1841 (not 1870) -Sierra Leone -Kenya -Sao Tome and Principe gain independence in 1975 (not 2016) -Correct Red Turban Rebellion --------- Ab = Abhiras Aby = Abyssinia Agh = Aghlabids Al = Caucasian Albania Ala = Alemania Andh = Andhrabhrtya Arz = Arzawa Arm = Armenia Ash = Ashanti Ask = Assaka Assy/As = Assyria At = Atropatene Aus = Austria Av = Avanti Ayu = Ayutthaya Az = Azerbaijan Bab = Babylon Bami = Bamiyan BCA = British Central Africa Protectorate Bn = Bana BNW = Barotseland Northwest Rhodesia Bo = Bohemia BP = Bechuanaland
    [Show full text]
  • Antikçağ'da Kayseri-Halep Arasındaki Yol Güzergâhları Road Routes
    Antikçağ’da Kayseri-Halep Arasındaki Yol Güzergâhları Kürşat Bardakcı Özet Bu çalışmamız ile Anadolu-Mezopotamya ve Anadolu-Mısır ilişkilerini sağlayan Kayseri-Halep arasındaki antikçağ yol güzergâhlarını ve bu güzergâhların önemini ortaya koymaya çalışacağız. Bu amaç doğrultusunda bölgede yapılan araştırmaların yanı sıra modern çalışmalardan yararlanacağız. Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nda Asurlu tüccarların Anadolu’ya gelmeleriyle birlikte Anadolu-Mezopotamya ilişkileri yoğunluk kazanmıştır. Asurlu tüccarların Anadolu ile bağının kopmasının ardından ise bu ilişkilerin devamı için yeni yollara ihtiyaç duyulmuştur. Karadeniz’den ya da Doğu Anadolu’dan Mısır’a ulaşım için önce Kayseri ardından da Mısır’ı geçmek mecburidir. Bunun farkında olan antik dönem medeniyetleri söz konusu ulaşımı sağlamak için ya mevcut yolları kullanılır hale getirmişler ya da yeni güzergâhlar oluşturmuşlardır. Bu güzergâhlar öyle önemlidir ki, bazıları günümüze kadar ulaşmıştır. Nitekim günümüzde kullanılan bazı yollar üzerinde, Hitit kalıntılarının ve Roma yerleşimlerinin bulunması antikçağ yol güzergâhlarının hala kullanıldığına kanıt olarak gösterilebilir. Bununla birlikte günümüzün Kayseri-Halep ulaşımını sağlayan güzergâhlardan birisi olan Adana-Hatay güzergâhındaki modern asfalt yolları da, antik dönem yol güzergâhlarına benzemektedir. Bu verilere göre, antik dönemde kullanılan Kayseri-Halep arasındaki yol güzergâhları söz konusu çağda Anadolu ile Mezopotamya ve Mısır ilişkilerine doğrudan etki etmiştir. Bu güzergâhlar sayesinde kültürel etkileşim de artmıştır. Özellikle M.Ö. I. binyılda Luvi kültür ögeleri Orta Anadolu’dan Kuzey Suriye’ye; Hurri kültür ögeleri ise Kuzey Suriye’den Orta Anadolu’ya aktarılmıştır. Anahtar kelimeler: Antikçağ, Antik Yollar, Yol Güzergâhları, Kayseri, Halep. Road Routes Between Kayseri-Aleppo In Ancient Period Abstract We will try to reveal the ancient era road routes between Kayseri and Aleppo which provide Anatolian- Mesopotamian and Anatolian-Egypt relations and the importance of these routes.
    [Show full text]
  • Çiviyazili Kaynaklara Göre Patina Kralliğin'dan Unqi
    ÇİVİYAZILI KAYNAKLARA GÖRE PATİNA KRALLIĞIN’DAN UNQİ KRALLIĞI’NA ANTAKYA VE AMİK OVASI’NIN TARİHSEL SÜRECİ NURGÜL YILDIRIM* Geç Tunç Çağı’nın sonlarına doğru (M.Ö. 1200) gerçekleşen Ege Göçleri1, yal- nızca büyük Hitit İmparatorluğunu yıkmamış, var olan zengin bir kültürün de göç eden halkla birlikte Anadolu’nun güneyine taşınmasına neden olmuştur. Böylece Anadolu’da yıkılan merkeziyetçi yapı yerini, göçle gelen halklara ve yerli krallıklara bırakmıştır. Bu dönemde çoğunluğu yerli halktan oluşan krallıklara, batı sahillerindeki Grek Kolonileri, Batı Anadolu’da Lidyalılar, Orta Anadolu’da Frigler ve Doğu Ana- dolu’daki Urartular örnek olarak verilebilmektedir. Ancak Doğu Akdeniz bölgelerinde kurulan küçük krallıklar, etnisite açısından oldukça karmaşık bir yapı sergilemiştir. Bu nüfus çeşitliliğinin ana nedenleri arasında, yıkılan Hitit İmparatorluğu’nun devamını sağlamaya çalışan beyliklerin varlığı, Ege Göçleriyle bu bölgelere kadar ulaşan Deniz Kavimleri ve Arāmiler’in, M.Ö. 11. ve 9.yy. arasında bu bölgelere gerçekleştirdiği göç- ler sıralanabilmektedir.2 Tarihin her döneminde zengin bir yapı sergileyen Amik Ova- sını da içine alan Antakya ve yakın çevresi de bu nüfus hareketliliğini yaşamıştır. Bu yönüyle Eskiçağ’ın büyük imparatorluklarının, uyguladıkları siyasete paralel olarak, egemenlik kurmaya çalıştıkları bir bölgeyi de temsil etmiştir. İncelenen dönemde, yani * Yrd. Doç. Dr., Mustafa Kemal Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Hatay/ TÜRKİYE, [email protected] 1 Ahmet Ünal, “Hitit İmparatorluğu’nun Yıkılışından Bizans Dönemi’nin Sonuna Kadar Adana ve Çukurova Tarihi”, ÇÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 15, Sayı 3 (Arkeoloji Özel Sayısı), Adana (2006), s. 69-72. 2 Arāmî kabileler, Güneydoğu Anadolu’da Gaziantep Zincirli bölgesinde “Bīt-Gabbari (Sam’al), Türkiye Suriye sınırında Bīt-Bahiyani ve Diyarbakır bölgesinde Bīt-Zamāni, Nisibis (URU Na-ṣi-bi-na- Nusaybin); Kuzey Suriye’de ise Bīt-Adini, Bīt-Agusi ve Hamat/Hama beyliklerini kurmuşlardır.
    [Show full text]
  • Aram and Israel During the Jehuite Dynasty
    TEL AVIV UNIVERSITY THE LESTER AND SALLY ENTIN FACULTY OF HUMANITIES THE CHAIM ROSENBERUG SCHOOL OF JEWISH STUDIES DEPARTMENT OF JEWISH HISTORY ARAM AND ISRAEL DURING THE JEHUITE DYNASTY THESIS SUBMITTED FOR THE DEGREE OF DOCTOR OF PHILOSOPHY BY SHUICHI (SEKINE) HASEGAWA UNDER THE SUPERVISION OF PROF. NADAV NA’AMAN SUMITTED TO THE SENAT OF TEL AVIV UNIVERSITY 2010 Acknowledgements I began to study the history of ancient Israel in 1994, fascinated by the lecture on “History of Ancient Israel” delivered by A. Tsukimoto at Rikkyo University, Tokyo. My interest in the subject was further developed at the University of Tsukuba, where Y. Ikeda became my supervisor. As he himself studied in Jerusalem, he recommended me to study in Israel. Upon obtaining a master degree, I came to Tel Aviv in 2000 to continue my research. I am deeply grateful to the two outstanding Japanese scholars, who provided me the way to study the subject in Israel. During my first years in Tel Aviv, S. Izre’el, I. Singer, K.E. Slansky, and R. Zadok helped me to tackle the complexity of the sources. The late M. Kochavi and the late G. Covo taught me the significance and the pleasure of archaeology. In the years 2006-2007, I had an opportunity to study in Heidelberg, Germany. During my stay, I immensely benefited from conversations and discussions with O. Lipschits, M. Oeming, and J. L. Wright. The staffs of the Tel Rekhesh expeditions, amongst all, Y. Paz, have always offered warm encouragement to complete my dissertation. Innumerable English and Hebrew language editors helped me compose the thesis.
    [Show full text]
  • When Did Shoshenq I Campaign in Palestine?*
    When did Shoshenq I Campaign in Palestine?* Peter James and Peter van der Veen As argued elsewhere (in Centuries of Darkness and now in many other papers, including some in this volume), Shoshenq I – founder of the 22nd Dynasty – was not the Shishak who invaded Judah c .925 BC. In our opinion, genuine dead-reckoning from the highest attested years from the monuments (see e.g. James & Morkot and Thijs in this volume), epigraphical dating (for example the Byblite finds of early 22nd-dynasty sculptures with Phoenician inscriptions – see van der Veen, ‘Early Iron Age Epigraphy... ’ in this volume) and the archaeology of Megiddo (see Chapman also in this volume), show that Shoshenq I must have been a pharaoh of the mid to late 9th century BC rather than the 10th. In this case, what reflection might there be of his campaign in biblical or extra- biblical records? Introduction The old idea that Shoshenq I’s toponym list from the to show that, having received the appropriate gifts, this Bubastite portal (for illustrations see Dodson in this Pharaoh could represent northern Mesopotamia as a volume) was merely derived from those of earlier Egyptian tributary state. There is no question here of Amenhotep conquerors was long ago challenged (Simons 1937, 101) III having ‘destroyed’ Assyria or a single town in it. The and is now agreed to be debunked (see Kitchen 1986, reference to Assur here shows that such lists sometimes 432, n. 49) – in fact this list proves to be one of the most included countries or cities which a pharaoh could claim original compositions of this genre.
    [Show full text]