62

MİLLÎ MÜCADELE’DE KAHRAMAN TÜRK KADINLARI

Araş. Gör. Dr. Döndü Çavdar Selçuk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü - Konya [email protected]

“Kim demiş bir kadın küçük şeydir. kuranlara, Türk kadınları, kurtuluş destanımızda hiç de ha- Bir kadın belki en büyük şeydir.” fife alınmayacak büyük işler yapmıştır. Bu kahramanların (İnas Darülfünunu öğrencisi) birçoğunun ise maalesef isimleri bile bilinmemektedir. Biz burada sadece bilinen, sembolleşmiş Türk kadınlarından I. Dünya Savaşı sonunda, Osmanlı Devleti’nin de birkaçını kısaca anmakla yetineceğiz. yenik sayılmasıyla İtilaf Devletleri ile 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanmıştır. Bu antlaşmanın 7. “Türk Kızı da Millî maddesine göre, İtilaf Devletleri güvenlikleri için tehli- Mücahedeye keli gördükleri stratejik yerleri işgal edebileceklerdi. İti- Atılmalıdır” laf Devletleri bu maddeye dayanarak daha önce arala- 7 Nisan 1919 ta- rında yapılan gizli antlaşmalara göre hiçbir haklı sebep rihinde (Mustafa olmadan Osmanlı Devleti’nin topraklarını, işgal etmeye Kemal Samsun’a çık- başlamışlardı. madan yaklaşık bir ay önce) Memleket ga- Önce 15 Mayıs 1919’da Yunanistan İzmir’i, Fransa; zetesinde “Türk Kızı Maraş, Urfa, Antep, Adana, Mersin, Dörtyol’u, İtalya da da Millî Mücahedeye Antalya, Kuşadası, Fethiye, Bodrum, Marmaris, Konya’yı Atılmalıdır” başlı- işgal etmiş, türlü bahanelerle, bazen bahane de gös- ğıyla; baş sayfada, termeksizin bu faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. isimsiz, muhteşem Hükümetinin acziyetine rağmen, böyle bir tablo karşı- bir makale yayımlan- sında, Türk milleti topyekûn bir mücadeleye girişmiş; mıştır. Makale, bizim adına da Millî Mücadele/ İstiklal Harbi/ Kurtuluş Savaşı Jandarklarımızın1 (ka- denilmiştir. dın kahraman) da millî hamlelerde bayrağını Böylesine çok zorlu şartlar altında bile Türk kadınla- açıp zırhını kuşanması rı erkeklerden geri kalmamış; ruhlarının derinliklerinden gerektiği, gençlerin va- gelen vatan, millet, hürriyet aşkıyla düşmanla müca- tan sevgisi ve vatana dele etmişlerdir. Millî Mücadele’ye başından sonuna karşı vazifeleri üzerine kadar özellikle kalemi ve hitabetiyle hizmet etmiş olan kaleme alınmış bir ya- Halide Edip Hanım namıdiğer Halide Onbaşı, bugün- zıdır (Ayrıntısı için bkz. leri hatıralarında şöyle ifade eder: “İstiklal Mücadele- Sarıhan, 2006: 79-81; Fotoğraf 1: Memleket gazetesinin, 57 si hissi bende bir çeşit kutsal delilik hâlini almıştı. Artık numaralı ve 7 Nisan 1335 tarihli yazısı fotoğraf 1). şahıs olarak yaşamıyordum. Bu millî kutsal deliliğin bir parçasından ibarettim. 1922’de İzmir’i aldığımız güne Münevver Saime kadar benim için hayatta başka hiçbir şeyin önemi kal- Aslen Kafkas mu- mamıştı”. Atatürk, 21 Mart 1923’te Konya’daki bir ko- hacirlerinden olup nuşmasında: “Dünyada hiçbir milletin kadını ‘Ben Ana- Edirne’de doğmuştur dolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi halâsa ve (Bkz. Fotoğraf 2). zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gös- terdim’ diyemez.” şeklindeki sözleriyle Türk kadınının Millî Mücadele yaptığı fedakârlıkları ve kahramanlıkları veciz ifadelerle başladığında İnas dile getirmiştir. Darülfünûnunda oku- maktadır. 22 Mayıs Türk kadınının Millî Mücadele’deki azmi ve fedakârlıkları 1919 tarihli İstanbul belki de bütün dünyada emsali görülmemiş, âdeta adı ko- Kadıköy mitinginde iş- nulmamış, yazılmamış bir kadın destanı gibidir. Cephede gal kuvvetleri tarafından elinde silahla savaşanlardan cephe gerisinde Mehmetçiğe tutuklanmasına neden lojistik destek verenlere, miting meydanlarında kalabalıkları olan konuşmasında millî mücadeleye ikna edenlerden teşkilatlanarak dernek Fotoğraf 2: Münevver Saime şunları dile getirmiştir:

www.turktob.org.tr TÜRKİYE TOHUMCULAR BİRLİĞİDERGİSİ 63

“Her Türk’ün söylemek istediği, fakat niçin bilmem yük- olsaydı Kara Fatma” sek sesle söylemekten çekindiği birkaç sözü ben açık- demiş, bu hitaptan ça söylemek isterim. Evet, açık söylüyorum kardeşle- sonra Fatma Seher’in rim. Aldatıcı kaynakların yazdıkları haberlere inanma- adı Kara Fatma ola- yın. Bizim tamamiyet-i mülkiyemizi (toprak bütünlüğü) rak kalmıştır. Paşa’nın muhâfaza edecekler. Fakat, hangi hudut dahilinde? verdiği talimatları Bu tasrih edilmedikçe (açıklanmadıkça) Türkiye’de sulh mümkün olmayacaktır. Ben bu kanaatteyim. İs- İstanbul’a giderek ye- yan etmeyecek bir Türk kalbi de tanımıyorum.” “Biz rine getirmiştir. İzmit’e yalnız ağlıyoruz. Ağlamakla kazanılacak hıçkırıklarımızı geçip Davulcular işitecek kalp yok. Teşkilatı nihayet fiiliyata bağlamak Ormanı’nda gizlen- lazımdır.” miş 150 kişilik bir milis gücünün başına geç- Münevver Saime, bu sözlerden sonra işgal kuvvet- miştir. Burada çevre leri tarafından tutuklanmış, daha sonra bir yolunu bula- köylerin muhtarlarına rak asker olan eşiyle birlikte Anadolu’ya geçmiş ve Millî kendini Kara Fatma Fotoğraf 4: II. İnönü Şavaşı’nda olarak tanıtıp bundan Mücadele’ye katılmış, “Asker Saime” diye anılır olmuş- Kahraman Kara Fatma’yı gösteren bir tur. Garp Cephesi’nde görevlendirilmiş, cephe gerisin- kart sonra Ermeni jandar- de ve istihbarat işlerinde önemli başarılar göstermiştir. malara ayda 200 lira İzmit’te bir görevi yerine getirirken yaralansa da belli vermeyeceklerini bildirmiş, “Sizin ırzınızı, malınızı ben ko- etmeden vazifesini yapmıştır. Hizmetlerinin karşılığı İs- ruyacağım.” demiştir. Kara Fatma ve emrindekiler işgal tiklal Madalyası ile taltif edilmiştir. Bir kız, bir erkek çocuk edilen İzmit’teki cephanelerin Anadolu’ya kaçırılmasında annesi olan Münevver Saime, savaştan sonra edebiyat çok önemli roller üstlenmişlerdir. Kara Fatma söz konusu öğretmenliği yapmış, 1951 yılında vefat etmiştir. faaliyetlerinin birinde yakalanmış, hapsedilmiş, dövülmüş ancak bir yolunu bulup kaçmıştır. Girdiği pek çok yerel Erzurumlu Kara Fatma çarpışmanın yanında, I. ve II. İnönü Muharebeleri’ne (Bkz. (Fatma Seher Elden) (1888-1955) Fotoğraf 4), Dumlupınar Savaşı’na ve Sakarya Savaşı’na Fatma Seher, ’da doğmuştur (Bkz. Fotoğraf katılmıştır. Müfrezesindeki pek çok asker şehit olduğu gibi 3). Erzurumlu Yusuf kendisi de yaralanmıştır. İyileştikten sonra Düzce çevre- Ağa’nın kızı, Binbaşı sinde asker kaçaklarını vatan görevine çağırmak için faa- Derviş Bey’in hanımı- liyetlerde bulunmuştur. Büyük Taarruzda Afyon çevresin- dır. Savaş zamanın- de Sürmeli köyünde Yunanlara yaptığı bir taarruzda esir da 45 yaşındadır. Millî düşmüş, yarım saat sorgulandıktan sonra Yunan başku- Mücadele’nin en ünlü mandanı Trikopis “Sen Kara Fatma ha!” diye üç kez ses- kadın savaşçılarından lenmiştir. O da “Anadolu’daki Kara Fatmaların en kuvvetlisi biridir. Kara Fatma’nın benim.” demiştir. Bir yere kapatılmış, ancak nöbetçinin kendi kurduğu müf- sarhoşluğundan yararlanarak kaçmıştır. Sürmeli köyün- rezesinde en fazla 43 deki birliğine dahil olup ’nın kurtuluşuna katılmıştır. kadın, 700 de erkek Zaferden sonra terhis edilen Kara Fatma, yokluk içinde olduğu bilinmektedir. yaşamasına rağmen, kendisine bağlanan üsteğmenlik Kahramanlıkları başka maaşını “Ben bütün mücadeleleri vatanım ve milletim için birliklere örnek gösteril- yaptım bir beklentim yok.” diyerek Kızılay’a bağışlamıştır. miş, üsteğmenlik rütbe- 2 Temmuz 1955’te vefat etmiştir. Fotoğraf 3: Erzurumlu Kara Fatma sine kadar yükselmiştir. Melek Reşit Hanım ve Anadolu Kadınları Balkan Harbi’nde kocasıyla birlikte Edirne’de mah- Müdafaa-i Vatan Cemiyeti Millî Mücadele Dönemi’nde vatanın savunulması için sur kalmış, askerlik hayatını Yanık Kışla’da çok zor kurulan en önemli kadın derneği, ‘Sivas Anadolu Kadınları şartlar altında yaşayarak öğrenmiştir. Mütarekeden Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’dir. Cemiyet, 9 Aralık 1919 ta- sonra ölen kocası Binbaşı Derviş Bey’in orduda bırak- rihinde Sivas Valisi Reşit Paşa’nın eşi Melek Reşit Hanım tığı yeri doldurmayı aklına koyarak birçok muharebeye (Bkz. Fotoğraf 5) ve arkadaşları tarafından kurulmuştur. iştirak eden kıtasını bizzat kendi oluşturmuştur. Millî 16 kişiden oluşan yönetim kurulu, 800’den fazla üyesi Mücadele’nin başında, kara propagandaya kapılarak vardır. Cemiyet, Anadolu’nun başka şehirlerinde de şu- destek olmayanları ikna faaliyetlerinde bulunmuştur. beler açmıştır. Cemiyetteki kadınlar Anadolu’da meydana İznik Cephesi’nde göğsünün sağ tarafına bir mermi gelen olayları yakından takip etmişler, işgaller karşısında saplansa da kanlar içinde çarpışmaya devam etmiş, hem İtilaf Devletlerini hem de Osmanlı Hükümetini telg- bir başka çarpışmada dokuz yaşındaki kızı Fatma’nın raflarla protesto etmişler, mücadele eden askerlere para eli parçalanmıştır. toplayıp birtakım eşyalar (çamaşır, çorap vb.) üretmişler; İstanbul’dan Anadolu’ya geçerek Millî Mücadele'ye kat- Mustafa Kemal Paşa’nın Sivas’ta faaliyette bulunduğu- kıda bulunanlara tebrik mesajları göndermişler, kimsesiz nu haber alınca onu görmek için Sivas’a gitmiştir. Paşayla kız çocuklarına sahip çıkarak onların meslek edinmelerini konuşmasında Paşa ona “Bütün kadınlar senin gibi sağlamışlardır. www.turktob.org.tr TÜRKİYE TOHUMCULAR BİRLİĞİDERGİSİ 64

Üyelerden Belkıs Raif Hanım da bir toplantıda toplu- luğa şu şekilde hitap etmişti: “Muhterem Hemşirelerim! İtilaf Devletleri ile barış ant- laşması imzaladığımız günden beri yapılan haksız işgaller karşısında hakkını isteyen, hak diye bağıran Türk milletini boğmak istiyorlar… Altı yüz seneden beri şanıyla, şerefiyle, adaletiyle küçük bir aşiretten büyük bir devlet hâline dönüşen Türk milleti öyle kolay kolay boğulamaz. Mağlubiyet bir milletin ortadan kaldırılması değildir. Öyle olsaydı hiçbir millet payidar olamaz, gö- çebe halinde yaşardı. Türkler medeniyetsizdir, diyorlar. Haşa yalandır. Şarkta, garpta medeniyet teessüs et- meden evvel Türkler Asya’da medeniyet kurmuşlardı. Fotoğraf 5: Melek Reşit Hanım ve Ailesi Medeni tanıdığımız milletleri gördük. … Eğer mede- niyet, elinden silahını terk eden milletin boğazlanması Faaliyetleri esnasında önce Heyet-i Temsiliye sonra da demekse; İzmir’de hunhâr Yunanların sayılması kabil Ankara Hükümeti ile sürekli irtibat içerisinde olmuşlar, olmayan felaketlerini hiçbir teessür hissetmeden sey- 15 günlük faaliyet raporları göndermişlerdir. retmek, Adana’da, Ayıntap’ta, Urfa’da dökülen bîgünah kanların şahidi olmak; işgal sahaları içinde yapılan cina- Cemiyetteki kadınlar adeta hitabet ustasıdırlar. Yap- yetleri hazırlamak medeniyet ise, Türkler medeniyetsiz tıkları bazı konuşmalar bile Millî Mücadele’mizin ruhunu, yaşamayı elbette bu medeniyete tercih ederler. Bugün Türk kadınlarının ağzından tarihe altın harflerle yazdıracak ittihat ve ittifaktan başka çare olmadığını beş yaşındaki nitelikte önemlidir. Bu konuşmalardan bazılarını buraya çocuk bile takdir ettiği halde maatteessüf ki bazen içi- aktaracağız. Cemiyetin kuruluşu aşamasında yapılan bir mizde bunu takdir etmek istemeyen, bu memleketin, toplantıda Melek Reşit Hanım topluluğa şöyle seslenmişti: bu zavallı memleketin böyle hayırsız evlâtları da vardır. “Bugün burada toplanmaktaki maksadımız, memleke- Fakat onlar çoğunluğu oluşturmaz, azınlıkta kalırlar. timiz hakkında biraz görüşmek, dertleşmek, ağlaşmak, Hanımefendiler, düştüğümüz bu felaketten kendimizi Cenab-ı Hakka yalvarmak, lazım gelirse vatanın müda- kurtaracak yine kendimiziz. Derdimizin dermanını baş- faası için hatta ölüme bile katlanmaktır. Çünkü istiklâlini ka yerden aramaya hacet yoktur. … Bu sevgili Müslü- kaybeden bir millet en büyük rahata nail olsa bile artık man topraklarının her karışında bir şehidimiz vardır. Bu o memleketin sahibi değildir, esiridir. Bir insan küçük mübarek toprakların müdafaası kadın, erkek hepimizin bir evin hanımı olmayı elbet büyük bir evin hizmetçisi borcudur. Çünkü Hanımlar, biz de vatanın anasıyız. Bu- olmaya tercih eder. Hâlbuki memleketini kaybetmek, gün malımızla, canımızla yardım etmek bizim de bor- hizmetçilikten de esaretten de güçtür. İzmir’in muvakkat cumuzdur. … Biz Sivaslılar bu içtihatta bütün Anadolu bir işgali esnasında bile dindaşlarımıza ne hakaretler ya- kadınlığına rehber olduk. Bu vazifeden ölüm bile olsa pıldığını görüyoruz. Hâlbuki biz daha istiklâlini muhafa- dönmeyeceğiz. Malımız da canımız da vatanındır, vata- za eden, parlak bir tarihe sahip olan bir milletiz. Hulâsa nındır, vatanın Hanımefendiler!” hemşirelerim, bizim için ya ölüm ya istiklâl!” Halime Çavuş (Kocabıyık) (1898-1976) Aynı toplantıda Darüleytam (Yetimler Yurdu) Müdiresi Halime Çavuş Kastamonuludur (Bkz. Fotoğraf 6). Makbule Hanım’ın konuşmasından bir kesit şöyledir: Daha 12-14 yaşlarındayken Millî Mücadele’ye katılmıştır. Saçlarını kazıtmış, erkek gibi tıraş olmuş, erkek gibi kı- “Bugün için en mühim düşüncelerimiz vatan kaygısı. En büyük vazifemiz istiklalimizi muhafaza etmek, vatanımızı yafetler giyerek askerlerin arasına karışmıştır. Uzun süre kurtarmak, düşman eline teslim etmemektir. Bir tek Türk Halim Çavuş olarak bilinmiş, kadın olduğunu söyleme- Müslüman kalıncaya kadar müdafaa etmek. Fakat zan- miştir. Cephelerde sa- netmeyiniz ki bu vazife yalnız erkeklere aittir. Hayır Hanı- vaşmış, bir bacağı bu mefendiler! Vatan, sevgili vatan, erkeklerin olduğu kadar mücadelede düşman da bizimdir. Biz de vatanın anasıyız. Vatanımızı, istiklâlimizi bombardımanı sonucu kaybedersek erkeklerden ziyade mutazarrır olacak biz sakatlanmıştır. Bir gün kadınlarız. Çünkü ilk tarize biz uğrayacağız. Türk Müslü- İnegöl’den Sakarya man kadınlarının, yani bizlerin medar-ı iftiharımız, ziyne- Cephesi’ne cephane timiz olan namuslarımız paymal edilecek. Kardeşlerimiz, taşırken daha önce gör- evlâtlarımız, babalarımız, zevçlerimiz vatanımızın müda- mediği Mustafa Kemal faası için çalışırken biz düşmanlarımızın çizmesi altında Paşa’ya rastlamıştır. mı ezileceğiz? Onlara birer baziçe mi olacağız? Biz böyle Mustafa Kemal ondan bir zillete tahammül edebilir miyiz? Elbet hayır, değil mi nüfus cüzdanını iste- Hanımefendiler?.. Muharebe meydanlarında erkekleriyle miş, o da vermiş. “Sen çarpışan eski Müslüman kadınlarının kardeşleri olduğu- kız mısın?” sözü üzeri- muzu, onların temiz, asil kanlarının bizim damarlarımızda ne de “Evet” demiştir. da elan cevelân ettiğini düşmanlarımıza göstereceğiz.” Fotoğraf 6: Halime Çavuş Savaş bittikten sonra

www.turktob.org.tr TÜRKİYE TOHUMCULAR BİRLİĞİDERGİSİ 65

Fotoğraf 7: Halime Çavuş Anıtı Fotoğraf 8-9: Kastamonu Cumhuriyet Meydanı'ndaki Şerife Bacı Anıtı ve İnebolu'daki Şerife Bacı Anıtı Mustafa Kemal Paşa Halime Çavuş’u, Ankara’ya davet Hanımı ve adını sayamadığımız İstiklal Harbi kahramanı etmiştir. Ankara’ya gelen Halime Çavuş, Paşa’yı tanıma- bütün Türk kadınlarının aziz hatıralarını saygı ve minnetle dığından yaverine kim olduğunu sormuş, öğrenince de yad ediyoruz. koşup elini öpmüştür. Mustafa Kemal Paşa’nın “Seni yol- Dipnot lamıyorum, gel bizim kızımız ol.” demesi üzerine “Annem, babam beni bekler.” diye cevap vermiştir. Bunun üzerine (1) Millî Mücadele’de kadın kahramanlar için kulla- “Ben ana babaya itaatli evlada saygı duyarım.” diyerek Gazi nılan Jandark deyimi, Jandark adındaki Fransız bir ka- tarafından çeşitli hediyelerle taltif edilmiş ve evine dön- dın kahramana atfen kullanılır. Bu kişi 14-15. yüzyıllarda müştür. Çavuş kıyafeti de bunlardan biridir. Üzerinden hiç Fransa’yı işgal eden İngilizlere karşı silahını kuşanıp sa- çıkarmamıştır. İstiklal madalyası ve gazi unvanı almıştır. vaşa katılmış, başarılar kazanmış, ancak büyücü olduğu 1949’da vatani hizmet tertibinden maaş bağlanmıştır. gerekçesiyle yakılmış, sonradan azize ilan edilmiştir.

Kastamonu’da Halime Çavuş’un anısına Kadıdağı’nda Kaynaklar bir anıt yaptırılmıştır (fotoğraf 7). Baykal, Bekir Sıtkı, Millî Mücadele’de Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti, Atatürk Araştırma Mer- Şerife Bacı kezi Yay., 2. Baskı, Ankara, 1996. Kastamonu Seydilerlidir. İnebolu-Kastamonu hattında Kaplan, Leylâ, Cemiyetlerde ve Siyasî Teşkilatlarda Türk sırtında çocuğu, kağnısında cephane taşırken Kastamonu Kadını (1908-1960), Atatürk Araştırma Merkezi kışlasına yakın bir yerde, Aralık 1921’de cephaneler ıslanma- Yay., Ankara, 1998. sın diye üzerlerine battaniyesini örtmüş, çocuğu donmasın Kurnaz, Şefika, Cumhuriyet Öncesinde Türk Kadını diye de ona sarılmış, ancak şiddetli soğuk yüzünden dona- rak şehit olmuştur. Şerife Bacı, Millî Mücadele’de Türk kadı- (1839-1923), MEB Yay., İstanbul 1992. nının gösterdiği fedakârlığın bayraklaşan sembollerinden bi- Milli Mücadele’de ve Cumhuriyetin İlk Yıllarında Kadın- ridir. Kastamonu Hükümet Konağının önüne ve İnebolu’da larımız, Milli Savunma Bakanlığı Yayınları, Ankara, bir parka Şerife Bacı Anıtı dikilmiştir (fotoğraf 8 -9). 1998. MısıroğluI, Aynur, Kuva-yı Milliye’nin Kadın Kahramanla- Burada, kahramanlıklarını sayamadığımız, savaş mey- rı, İstanbul, 1976. danlarında devleşen; Nene Hatun, Gördesli Makbule, Ayşe Sarıhan, Zeki, Kurtuluş Savaşı Kadınları, 2. Baskı, Ankara, Hanım, Antepli Yirik Fatma, Tayyar Rahmiye, Hatice Hatun, 2006. Nazife Kadın, Tarsuslu Kara Fatma, Şükûfe Nihal, Binbaşı Tansel, Fevziye Abdullah, İstiklâl Harbi’nde Mücâhit Ka- Emire Ayşe, Ayşe Çavuş, Kılavuz Hatice, Bitlis Defterdarının dınlarımız, Atatürk Kültür Merkezi Yay., Ankara, 1988. www.turktob.org.tr TÜRKİYE TOHUMCULAR BİRLİĞİDERGİSİ