<<

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI YENİ TÜRK DİLİ BİLİM DALI

Doktora Tezi

KIBRIS TÜRK AĞIZLARINDA DİL İLİŞKİSİ İZLERİ

NAZMİYE ÇELEBİ

2502050066

TEZ DANIŞMANI

PROF. DR. MUSA DUMAN

İstanbul, 2010

ÖZ

Bu çalışma, Kıbrıs Türk Ağızlarının fonolojik, moroflojik ve sözdizimsel özelliklerini belirlemeyi ve bu özelliklerin dil ilişkisi sonucunda adadaki diğer diller Rumca ve İngilizce ile etkileşiminde Standart Türkçeden farklılaşan yönlerini ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Kıbrıs Türk Ağızları tezde, fonoloji, morfoloji ve sözdizimi özelliklerinin incelendiği üç bölüme ayrılmış; belirlenen bölümlerdeki dil ilişkisi sonucu oluşan değişimler dördüncü bölümde kod kopyalama kuramı çerçevesinde değerlendirilmiştir. Değerlendirmeler Kıbrıs Türk Ağızlarının, Rumca ve İngilizcenin fonolojik, morfolojik, sözdizimsel özellikleri ile benzeşen yönleri dikkate alınarak kod kopyalama kuramının; genel kopyalama, seçilmiş kopyalama ve karışık kopyalama özellikleri bakımından yapılmıştır. Çözümlemeler sırasında Kıbrıs Türk Ağızlarından toplanan verilerin farklı bölgelerden derlendiği dikkate alınmış, bölgelerin Rumca ve İngilizce ile ilişki süresi, ilişki yoğunluğu, iki dilliliği vb. toblumdilbilimsel olgular göz ardı edilmemiştir.

Kıbrıs Türk Ağızlarında dil ilişkisinden kaynaklanan yapısal benzerlikler; genel, seçilmiş, karışık kopyalar gibi farklı gruplara ayrılmış, Rumca ve İngilizceyle karşılaştırılarak çözümlenmeye çalışılmıştır. Tezde ayrıca, Kıbrıs Türk Ağızları üzerine daha önce yapılmış çalışmalarda gözden kaçan ancak bu ağızların belirgin özellikleri olduğunu düşündüğümüz birçok fonolojik, morfolojik, sözlüksel, sözdizimsel ya da söyleme dayalı işaretleyiciler belirlenmiş ve Türkçenin diğer ağızları ile ortak ve farklı yönleri ortaya konulmuştur. Böylece Kıbrıs Türk Ağızlarındaki hangi özelliklerin dil ilişkisinden kaynaklanan yapısal benzerlikler olduğunun tepiti kolaylaşmıştır. Zaten tezin amacı; coğrafi olarak sınırları belirlenmiş bir ağızı seçip, dil ilişkisi çerçevesinde bütünlüklü bir inceleme yapmak ve ağız araştırmaları için kuramsal bir çalışma modeli oluşturmaya çalışmaktır.

Anahtar Sözcükler: Kıbrıs Türk Ağızları, dil ilişkisi, kod kopyalama, toplum dilbilim, dil değişmesi

iii ABSTRACT

In the framework of this dissertation, the aim is to point out the phonologic, morphologic and syntactic peculiarities of Cypriot Turkish Dialect and determine the differentiation of these peculiarities from those in Standard Turkish in relation to language contact with other languages, Cypriot Greek and English, on the island.

Furthermore, Cypriot Turkish dialect is categorized under three sub domains as phonology, morphology and syntax. The changes in these sub domains as a result of language contact are worked in the fourth division due to code copying model. The analysis is taken in hand from the viewpoint of the features of Cypriot Turkish Dialect with those in Cypriot Greek and English phonology, morphology and syntax, according to global, selective and mix copying perspectives of code copying model. During this analysis, it is considered that the data has been collected from different regions. So, contact period and contact frequency with Cypriot Greek and English, bilingualism and other sociological features of these regions has been also under consideration.

In Cypriot Turkish Dialect, structural similarities of language contact are divided into different groups such as global, selective and mix copying and compared with Cypriot Greek and English in the process of analysis. While working on Cypriot Turkish Dialect, the general differences in this variety should not be considered due to language contact. For this reason, being the obvious features of Cypriot Turkish Dialect but overlooked in previous studies on this dialect, many phonologic, morphologic, lexical, syntactical are determined and similarities and differences with other dialects of Turkish are put forward. Thus, it has been easy to decide which peculiarities in Cypriot Turkish Dialect are structural features, caused from language contact. As a result, the aim of the study is choosing a dialect with certain geographic boundaries, having a complete investigation on it and setting a theoretical working model for the dialectic researches.

Key Words: Cypriot Turkish Dialects, language contact, code copying, sociolinguistic, language chance

iv ÖNSÖZ

Bu tez, Kıbrıs Türk Ağızlarının fonolojik, morfolojik ve sözdizimsel özelliklerinin incelendiği ve dil ilişkisi çerçevesinde değerlendirildiği bir çalışmadır.

Bu tez çalışmasıyla, dil ilişkisi çerçevesinde Kıbrıs Türk Ağızlarının özelliklerini yorumlayarak ağız araştırmalarına bir katkı yapma amacı güdülmüştür. Ayrıca, bu tür bir çözümlemenin, dil ilişkisi ve dil değişmesi çalışmalarıyla bazı yönlerden örtüşebileceği için; toplum dilbilim ve dil ilişkisi alanındaki çalışmalara da katkı sağlayabileceği umulmaktadır.

Tez sürecinin başında soru işaretleriyle dolu bir sayfadan başka bişey yoktu elimde. Hangi yoldan nereye gideceğime dair kuş bakışı bir krokiden hareketle yola çıktım. Bu yolculuğum esnasında çalışmanın nasıl kurgulanacağı, sisteminin ne olacağı, nelerin inceleneceği konuları öncelikli olarak kendilerini gösterdiler. Kıbrıs, Ağız araştırmaları için bir laboratuvardı, dil ilişkisi için coğrafi sınırları doğal çizilmiş bir alandı, peki bu çalışma toplum dilbilim ve diyalektoloji çalışmalarına ne oranda katkı koyabilirdi? Bütün soruların cevapları tez yolculuğu esnasında kendiliğinden çözüldü. Bu yolculuk, benim için meşakkatli bir öğrenme süreci oldu aynı zamanda. Bilimsel dünyamı, çalışma konumun dışında ayrıntıları yakalayabilme, ayrıntıları görüp bunları parça bütün ilişkisi içinde yorumlayabilme, bulguları çözümlerken karşılaştırmalı değerlendirme yapabilme, eleştirel düşünme, kurgulayabilme gibi farklı noktalar açısından da geliştirebilme imakanı bulabildim.

Bu yolculuğum sırasında yanımda çok değerli insanlar vardı. Öncelikle eşsiz insan değerli hocam, sadece bilimsel yönüyle değil insani özellikleriyle de örnek aldığım, tecrübelerinden ve özgün fikirlerinden faydalandığım, Prof. Dr. Musa Duman’a yolculuğumu kabusa dönüştürmediği için, bana olan inancı ve desteği için gönülden teşekkür ediyorum. Asıl eksiklik, eksik olduğumuzu düşünmek, asıl eksiklik, çareyi başkasında aramaktır felsefesini öğrendiğim hocam Prof. Dr. Nurettin Demir’e de teşekkür ediyorum. Titiz okumaları motive eden konuşmalarıyla tezimin son biçimini almasına katkı koydu. Tercihlerime hep değer verdi. Doktora eğitimim süresince çok

v değerli katkılarını ve doktora derslerini hiç unutmayacağım hocam Prof. Dr. Mustafa Özkan’a teşekkürü borç bilirim. Doktora yolculuğumun başından beri tüm kazaları birlikte atlattığım ablam olmaktan öte annem, arkadaşım, kardeşim, sırdaşım olan, tezin bütün aşamalarında manevi ve maddi desteği ile varlığıyla bana güç veren değeri kelimelerle ifade edilemeyen eşşiz insan Güler Demir’ e gönül dolusu teşekkür ediyorum.

Hayatımdaki üç değerli insana her zaman yanımda oldukları benim asık suratıma bitip tükenmez kabuslu günlerime katlandıkları karanlık yolumu aydınlattıkları beni yarı yolda bırakmadıkları için elimden tuttukları destek verdikleri için Süleyman, Sevim ve Cevdet’e sonsuz teşekkür ediyorum. Son olarak bu tezle onun hayalini gerçekleştirdiğim, hayalimde bile olsa hiç eksilmeyen gülümsemesiyle bana verdiği destekle hayata tutunmamı sağlayan rahmetli anneme teşekkür ediyorum. Yolculuğumda yanımda olan desteğini ve hoşgörüsünü esirgemeyen herkese gönülden teşekkür ediyorum.

Nazmiye Çelebi

İstanbul 2009

vi İÇİNDEKİLER ÖZ...... iii ABSTRACT...... iv ÖNSÖZ...... v İÇİNDEKİLER...... vıı KISALTMALAR ve TRANSKRİPSİYON İŞARETLERİ...... xvıı TABLOLAR...... xvııı GİRİŞ...... 1 I. BÖLÜM...... 2 Dil İlişkisi ve Dil Değişimi...... 2 1. Genel Çizgiler...... 2 1.1. Kuramsal Çerçeve...... 6 1.1.1. Kod Kopyalama...... 10 1.1.1.1. Genel Kopyalar...... 12 1.1.1.2. Seçilmiş Kopyalar...... 14 1.1.1.3. Karışık Kopyalar...... 15 1.1.1.4. Kopyalamayı Etki Eden Faktörler...... 15 1.2. Veri...... 16 1.2.1. Veri Bölgeleri...... 17 1.2.1.1. Veri Bölgesi 1 (A)...... 17 1.2.1.2. Veri Bölgesi 2 (B)...... 18 1.2.1.3. Veri Bölgesi 3 (C)...... 19 1.2.1.4. Veri Bölgesi 4 (D)...... 19 1.2.2. Kaynak Kişiler...... 20 2. Dil İlişkisi ve Sosyolinguistik...... 25 2.1. Kıbrıs’ ta Türkçe ve Dil İlişkileri...... 29 2.2. Kıbrıs’ ın Etnik Yapısı ve Çokdillilik...... 31 2.3. Anadolu Ağızlarında Kıbrıs Türk Ağızlarının Yeri...... 40 3. Kıbrıs Türk Ağızları Üzerine Yapılmış Çalışmalar...... 46

vii II. BÖLÜM...... 52 Kıbrıs Türk Ağızlarının Yapısal Özellikleri...... 52 1. Fonoloji...... 52 1.1. Kıbrıs Türk Ağızlarında Ünlüler...... 52 1.1.1. Ünlüler...... 52 1.1.2. Ünlü uzunluğu...... 53 1.1.3. İkiz Ünlü...... 55 1.2. Kıbrıs Türk Ağızlarında Ünsüzler...... 55 1.2.1. Kıbrıs Türk Ağızlarında Ünsüzlerin Sınıflandırılması...... 56 1.2.1.1. Tonlu ve Tonsuz Ünsüzler...... 56 1.2.1.2. Süreksiz Patlayıcı Ünsüzler...... 57 1.2.1.3. Sürekli Sızıcı Ünsüzler...... 57 1.2.1.4. Sürekli Akıcı Ünsüzler...... 58 1.2.1.5. Sürekli Çarpmalı Ünsüz...... 58 1.2.1.6. Nazal Ünsüzler...... 58 1.2.1.7. Ön Damak-Art Damak Ünsüzleri...... 59 1.3. Yarı Ünlüler...... 59 1.4. Kıbrıs Türk Ağızları Hece Yapısı -Ünlü ve Ünsüz Dağılımı...... 59 1.4.1. Ünsüz Çifti...... 60 1.5. Kıbrıs Türk Ağızlarında Ünlü Uyumu...... 60 1.5.1. Kök ve Gövdede Ünlü Uyumu...... 61 1.5.2. Ünlü Uyumunu Bozan Kök ve Gövdeler...... 62 1.5.3. Eklerde Ünlü Uyumu...... 62 1.5.3.1. Ünlü Uyumuna Uyan Ekler...... 63 1.5.3.2. Ünlü Uyumuna Uymayan Ekler...... 63 1.5.3.3. Ünlü Uyumuna Kısmen Uyan Ekler...... 66 1.6. Kelime Vurgusu...... 66 1.6.1. Kök Vurgusu...... 66 1.6.2. Tamlamalarda Vurgu...... 67 1.6.3. Eklerde Vurgu...... 67

viii 1.7. Kıbrıs Türk Ağızlarında Ses Değişmeleri...... 68 1.7.1 Ünsüz Değişmeleri...... 68 1.7.1.1 Benzeşme...... 68 1.7.1.2 Aykırılaşma...... 69 1.7.1.3 İkizleşme...... 69 1.7.1.4 Tekleşme...... 69 1.7.1.5 Göçüşme...... 70 1.7.1.6 Kelime Sonu Ünsüz Düşmesi...... 70 1.7.1.7 Kelime İçi Ünsüz Düşmesi...... 71 1.7.1.8 Kelime Başı Ünsüz Düşmesi...... 71 1.7.1.9 Kelime Sonu Ünsüz Türemesi...... 71 1.7.1.10 Kelime İçi Ünsüz Türemesi...... 72 1.7.1.11 Kelime Başı Ünsüz Türemesi...... 72 1.7.1.12 Tonsuzlaşma...... 73 1.7.1.13 Tonlulaşma...... 73 1.7.1.14 Öndamaksıllaşma...... 74 1.7.1.15 Diğer Fofonetik Nöbetleşmeler...... 75 1.7.2 Ünlü Değişmeleri...... 75 1.7.2.1 Kelime Sonu Ünlü Düşmesi...... 76 1.7.2.2 Orta Hece Düşmesi...... 76 1.7.2.3 Kelime Başı Ünlü Düşmesi...... 76 1.7.2.4 Ünlü Türemesi...... 77 1.7.2.5 Kelime Başı Ünlü Türemesi...... 77 1.7.2.6 Kelime İçi Ünlü Türemesi...... 78 1.7.2.7 Kelime Sonu Ünlü Türemesi...... 78 1.7.2.8 Darlaşma...... 78 1.7.2.8 Genişleme...... 79 1.7.2.9 Yuvarlaklaşma...... 79 1.7.2.10 Düzleşme...... 79 1.7.2.11 Kalınlaşma...... 80

ix 1.7.2.12 İncelme...... 80 1.7.2.12 Diğer morfofonemik değişmeler...... 81 1.7.2.13 Kısalma...... 81 1.7.2.14 Kaynaşma ve Ünlü Birleşmesi...... 81 2. Morfoloji...... 82 2.1. Türetme Ekleri...... 82 2.1.1. İsimlerin Türetilmesi...... 82 2.1.1.1. İsimden İsim Yapma Ekleri...... 83 2.1.1.2. Fiilden İsim Yapma Ekleri...... 88 2.1.2. Fiillerin Türetilmesi...... 90 2.1.2.1. İsimden Fiil Yapım Ekleri...... 90 2.1.2.2. Fiilden Fiil Yapım Ekleri...... 92 2.2. Çekim Ekleri...... 95 2.2.1. İsim Çekimi...... 95 2.2.1.1. Çokluk Eki...... 95 2.2.1.2. İyelik Ekleri...... 96 2.2.1.3. İsim Hal Ekleri...... 97 2.2.1.3.1. Yalın Hal...... 97 2.2.1.3.2. Yükleme Hali...... 98 2.2.1.3.3. Yönelme Hali...... 99 2.2.1.3.4. Bulunma Hali...... 100 2.2.1.3.5. Ayrılma Hali...... 100 2.2.1.3.6. İlgi Hali...... 100 2.2.1.3.7.Vasıta Hali...... 101 2.2.1.3.8. Eşitlik Hali...... 102 2.2.1. 3.9. Aitlik Eki...... 102 2.2.2. İsim Tamlamaları...... 102 2.2.2.1. Belirtili İsim Tamlaması...... 103 2.2.2.2. Belirtisiz İsim Tamlaması...... 103 2.2.3. İkilemeler...... 103

x 2.3. Sıfat...... 104 2.3.1.Niteleme Sıfatları...... 104 2.3.2. Belirtme Sıfatları...... 104 2.3.2.1 Sayı Sıfatları...... 104 2.3.2.2 Belgisiz Sıfatlar...... 105 2.3.2.3 Soru Sıfatları...... 105 2.3.2.4 İşaret Sıfatları...... 105 2.4. Zamir...... 105 2.4.1. Şahıs Zamirleri...... 106 2.4.2. İşaret Zamirleri ...... 106 2.4.3. Soru Zamirleri ...... 107 2.4.4. Belgisiz Zamirler ...... 108 2.4.5. Dönüşlülük Zamiri ...... 108 2.5. Zarf ...... 109 2.5.1. Yer- Yön Zarfları...... 109 2.5.2. Zaman Zarfları...... 110 2.5.3. Miktar Zarfları ...... 110 2.5.4. Durum Zarfları...... 111 2.5.5. Soru Zafları...... 111 2.6. Bağlaçlar...... 111 2.7. Edatlar ...... 112 2.8. Ünlemler...... 113 2.9. Fiil...... 114 2.9.1. Zaman –Bakış -Kip ...... 114 2.9.1.1. Zaman ...... 114 2.9.1.2.Soru Eki...... 118 2.9.1.3. Olumsuzluk Eki...... 118 2.9.1.4. Bakış...... 119 2.9.1.5. Kip...... 122 2.9.4. Ek-Fiil, Bildirme Eki ve Birleşik Çekimli Fiil...... 126

xi 2.9.5. Yardımcı Fiiller...... 130 2.9.6. İsim-Fiiller...... 131 2.9.7. Sıfat- Fiiller...... 132 2.9.8. Zarf-Fiiller...... 133 2.9.6. Şahıs Ekleri...... 135 3. Sözdizimi...... 135 3.1. Yüklemine Göre Cümleler...... 135 3.1.1. Fiil Cümleleri...... 135 3.1.1.1 Basit fiillerle kurulan cümleler ...... 136 3.1.1.2 Birleşik fiillerle kurulan cümleler...... 136 3.1.1.3 Birleşik zamanlı fiillerle kurulan cümleler...... 136 3.1.1.4 Geçişli fiillerle kurulan cümleler ...... 137 3.1.1.5 Geçişsiz fiillerle kurulan cümleler ...... 137 3.1.1.6 Etken çatılı fiillerle kurulan cümleler...... 138 3.1.1.7 Edilgen çatılı fiillerle kurulan cümleler...... 138 3.1.1.8 Ettirgen fiillerle kurulan cümleler...... 138 3.1.1.9 Dönüşlü çatılı fiillerle kurulan cümleler...... 138 3.1.1.10 İşteş çatılı fiillerle kurulan cümleler...... 139 3.1.2. İsim Cümleleri...... 139 3.1.2.1. Basit Zamanlı İsim Cümleleri ...... 140 3.1.2.1.2. Birleşik Zamanlı İsim Cümleleri ...... 140 3.2. Yapısına Göre Cümleler ...... 141 3.2.1. Basit Cümleler...... 141 3.2.2. Birleşik Cümleler...... 141 3.2.2.1. Şartlı Birleşik Cümle...... 142 3.2.2.2. Ki’ li Birleşik Cümle...... 142 3.2.2.3. Hani’ li Birleşik Cümleler...... 143 3.2.2.4. İç İçe Birleşik Cümleler...... 144 3.2.3.Yan Cümleler...... 144 3.2.3.1. İsim-Fiillerle Kurulan Yan Cümleler...... 145

xii 3.2.3.2. Sıfat-Fiillerle Kurulan Yan Cümleler ...... 146 3.2.3.3. Zarf-Fiillerle Kurulan Cümleler...... 147 3.2.4. Sıralı Cümleler...... 148 3.2.5. Bağlı Cümleler...... 149 3.2.5.1. Da ile Bağlı Cümleler...... 149 3.2.5.2. Hem ile Bağlı Cümleler...... 149 3.2.5.3. Diğer Bağlaçlarla Bağlı Cümleler...... 150 3.2.6. Ara Sözlü Cümleler...... 150 3.2.7. Eksiltili Cümleler...... 150 3.3. Anlamlarına Göre Cümleler...... 150 3.3.1. Olumlu Cümleler...... 151 3.3.1.1 Olumlu İsim Cümleleri...... 151 3.3.1.2 Olumlu Fiil Cümleleri...... 152 3.3.2. Olumsuz Cümleler...... 152 3.3.2.1 Olumsuz İsim Cümleleri...... 153 3.3.2.2 Olumsuz Fiil Cümleleri...... 153 3.3.3. Soru Cümlesi...... 154 3.3.3.1. Evet- Hayır Soru Cümlesi...... 154 3.3.3.2. Kim- Ne Soru Cümlesi...... 156 3.3.4. Emir Cümlesi...... 156 3.3.4.1. Olumlu Emir Cümlesi ...... 156 3.3.4.1 Olumsuz Emir Cümlesi...... 157 3.4. Ögelerin Dizilişine Göre Cümleler...... 157 3.4.2. Kurallı Cümleler...... 157 3.4.2. Devrik Cümleler...... 158 3.4.2.1. Fiil cümlelerinde devrik cümle yapısı...... 158 3.4.2.2. İsim Cümlelerinde devrik cümle yapısı...... 159 III. BÖLÜM...... 160 Kıbrıs Türk Ağızları ve Dil İlişkisi...... 160 1. Fonoloji Düzeyinde Dil İlişkisi ...... 160

xiii 1.1. Diş-damak patlamalı /ts/ fonemi varlığı...... 160 1.2. Ön-damak /l/ foneminin kullanım sıklığı...... 162 1.3. Özel isimlerden sonra kullanılan /i/ fonemi...... 164 1.4. r foneminin belirgin söylenmesi...... 165 1.5 Vurgunun Standart Türkçeden Farklı Olması...... 166 1.5.1 Özel isimlerde vurgunun başta kullanılması...... 166 1.5.2. Standart Türkçede Vurgu Almayan -DIr, -(I)yor, mI’ nın Vurgu Alması...... 167 1.5.2.1. –(I)yor ekinin vurguyu üzerine alması...... 167 1.5.2.2. –DIr ekinin vurgu alması...... 167 1.5.2.3. mI soru ekinin vurgu alması...... 168 1.6. Tonlamanın Standart Türkçeden Farklı Olması...... 169 1.6.1. Evet-Hayır Soru Cümleleri...... 169 1.6.2. Kim-Ne Soru Cümleleri...... 171 2. Morfoloji Düzeyinde Dil İlişkisi...... 173 2.1. Rumca Dişil Eklerinin Kopyalanması...... 173 2.1.1. –itsa...... 173 2.1.2. –ina...... 175 2.1.3.–i...... 175 2.1.4.-e...... 176 2.2. Küçültme Ekinin Kullanım Sıklığı...... 176 2.3. İsimlerden İsim yapım Eki -LI ...... 178 2.4. Rumca iyelik ekinin kopyalanması...... 182 2.5 Ünlemler...... 183 2.6. Dönüşlülük Zamirinin Sık Kullanımı...... 183 2.7. Kelime Düzeyinde Kopyalama ...... 184 3. Kelime Grubu ve Cümle Düzeyinde Dil İlişkisi ...... 186 3.1. Devrik Dizim ...... 186 3.2. Tamlamalarda Söz Dizimi...... 188 3.3 Hal Eklerininin İşlev Değişikliği ...... 189 3.4. Yardımcı Fiiller ...... 191

xiv 3.5. Yan Cümleler...... 192 3.5.1. ki ile oluşturulan isim cümleleri...... 193 3.6.2 Hani ile oluşturulan isim cümleleri...... 194 3.6.3 Mastarsız kullanım ...... 195 3.6.4 hani ile sıfat-fiil cümleleri...... 195 3.6.5 şu ile sıfat-fiil yan cümleleri ...... 197 3.6.8. haçan, haçan ki, ne zaman ile oluşturulan zarf-fiil cümleleri...... 198 3.6.8.1. Amaç ve sebep cümleleri bildiren zarf-fiil cümleleri...... 199 3.6.8.2. Eş zamanlılık bildiren birleşik cümle yapıları...... 200 3.6.8.4. Var ile Zarf-fiil cümleleri...... 200 3.6. Olumsuz Cümleler ...... 202 3.7. Olasılık-gereklilik-yaklaşıklık...... 204 Sonuç...... 206 Kaynakça...... 210 Metinler...... 236 Özgeçmiş...... 255

xv KISALTMALAR VE SİMGELER Kısaltmalar AA: Anadolu Ağızları AB: Birliği Ar.: Arapça ayr.: ayrıca b.:bin (Arapça oğlu) bk. : bakınız bk.: Bakınız BM: Birleşmiş Milletler çk. : çokluk DS: Derleme Sözlüğü EAT: Eski Anadolu Türkçesi Ed.:editör ET : Eski Türkçe Far.: Farsça hük: Hüküm Hz.: Hazreti İng. : İngilizce İsp.: İspanyolca İt.: İtalyanca KA: Kıbrıs Ağzı KKTC: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti krş. : karşılaştırınız KTA : Kıbrıs Türk Ağızları M.Ö.: Milattan önce nr: Numara RA: Rumeli Ağızları Rum.: Rumca Rus: Rusça s: Sayfa ST: Standart Türkçe TMT: Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı TS: Türkçe Sözlük TT: Türkiye Türkçesi Üni:Üniversite vb: ve benzeri vd. : ve diğerleri Yun.: Yunanca

xvi Simgeler A : a, e G : g, ġ I : ı, i U : u, ü X : ı, i, u, ü ñ: nazal n

ķ: art damak k sesi

ġ: art damak g sesi

ł: art damak l sesi

ħ: hırıltılı gırtlak h sesi

xvii

TABLOLAR Tablo 1.2: Kaynak kişilerin sosyolinguistik bilgileri Tablo 1.3: Kaynak kişilerin sosyolinguistik bilgileri Tablo 1.4: Kaynak kişilerin sosyolinguistik bilgileri Tablo 1.5: Kaynak kişilerin sosyolinguistik bilgileri Tablo 1.1.1.: Ödünçleme Dereceleri (Thomason & Kaufman 1988:74) Tablo 2.3.1.: Türkiye ağızlarının sınıflandırılması Tablo 2.3.2.: Karl 1980’de Anadolu ağızlarının sınıflandırılmasında kullanılan kriterlere göre KTA’nın yeri

xviii GİRİŞ Türkçenin; Türkiye Türkçesi, Gagauzca, Azerice, Türkmence, Horasan Türkçesi, İran diyalektleri, Afganistan Afşarcası gibi Güney-Batı grubuna ait bir değişkesi1 olan Kıbrıs Türk Ağızları (KTA), Eski Anadolu Türkçesinin izlerini bulabileceğimiz arkaik özellikler taşımakta, aynı zamanda, adadaki diğer dillerle ilişkisi sonucu bu araştırmanın da temelini oluşturan Türkçenin diyalektlerinden farklı birçok özellik barındırmaktadır. Bu sebepten tezde amaç; KTA’nın fonolojik, morfolojik ve sözdizimsel özelliklerini dil ilişkisi [language contact] çerçevesinde ele almak, Türkçe’nin yanında adada konuşulan resmi dillerden biri olan Rumca, günlük iletişimde lingua franca olarak kullanılan İngilizce’nin KTA’na etkisinin belirlemektir. Bunun yanısıra KTA’nın söz varlığında ve fonolojik özelliklerinde, ileriki bölümlerde ayrıntılı olarak değinildiği gibi, tarihsel süreç içinde adada yerleşmiş -Arapça, İtalyanca gibi- halkların dillerinin etkilerini de tespit etmek mümkündür. Bu sebeple araştırmanın verisinden elde ettiğimiz örneklerden hareketle bu dillerin izleri de ortaya konulmuştur. Türkçenin bir değişkesi olan KTA’nın dilsel özellikleri, Standart Türkçeyle (ST) eşzamanlı bakış açısıyla karşılaştırılmış, bunun yanında, Anadolu Ağızlarıyla (AA) ve Rumeli Ağızlarıyla (RA) örtüşen örtüşmeyen yönleri de ortaya konulmuştur. Bu karşılaştırmayı yapmaktaki amaç KTA’nın dil değişimi [language change] ve dil ilişkisi sonucu ortaya çıkan özelliklerinin belirginleştirilmesidir. Araştırmanın sonucunda KTA’ nın Rumca, İngilizce, Arapça ve İtalyanca ile etkileşimi neticesinde ST’den oldukça farklılaştığı ve bu farklılığın dil değişimi yanında temel sebebinin dil ilişkisi olduğu ortaya konulmaktadır. Tezin birinci bölümünde tezin kuramsal dayanağı olan kod kopyalama kuramı tanıtılmakta ayrıca tezin verisi, veri bölgeleri ve kaynak kişiler hakkında ayrıntılı bilgiler verilmektedir. Tezin verisi dört değişik bölgeden toplanan sözlü kaynaklara dayanmaktadır. Toplanan veriler dil değişimi ve dil ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmiştir. Birinci bölümde ayrıca Kıbrıs’ ta Türkçe ve dil ilişkileri, Kıbrıs’ ın etnik yapısı ve çokdillilik, KTA’nın Anadolu Ağızları arasındaki yeri, KTA üzerine yapılmış çalışmalar hakkında ayrıntılı bir değerlendirme bulunmaktadır.

1 Türk dillerinin tasnifi hakkında genel değerlendirmeler için bk.: Demir & Yılmaz 2003: 109- 112, ayrıca bk.: Johanson 1998:86.

1 Tezin ikinci bölümünde ise karşılaştırmalı bir yöntemle dört değişik veri bölgesinden toplanan sözlü kaynaklar değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme yapılırken AA ile KTA da karşılaştırılmış bunun yanısıra dört değişik veri bölgesinin farkları da belirtilmiştir. İkinci bölüm üç ana bölümden oluşmaktadır; KTA fonolojik, morfolojik ve sözdizimsel yönden ele alınmış ve yukarıda belirttiğimiz gibi değerlendirilmiştir. Tezin üçüncü bölümünde ise KTA Rumca ve İngilizce ile karşılaştırmalı incelenmiş ve değerlendirmeler sonucu KTA’daki dil ilişkisi izleri ortaya konmuştur. KTA’daki dil ilişkisine bağlı fonolojik, morfolojik ve sözdizimsel özellikler bu bölümde Rumca ve İngilizcedeki örneklerle karşılaştırılarak verilmiştir. Sonuç bölümünde ise genel bir değerledirme yapılarak tezdeki bulgular ortaya konulmuştur.

2 I. BÖLÜM Dil İlişkisi ve Dil Değişimi 1. Genel Çizgiler Dil ilişkisi [language contact] sonucu yapısal değişmeler sadece Türkoloji alanında değil kuramsal dilbilim [theoretical linguistics], dil edinimi [language acquisition], iki dillilik [bilingualism] çalışmalarında da büyük bir paya sahiptir. Dil ilişkisi bakımından Türkçenin tarihi ise İran dilleri, Moğolca, Slav dilleri yanında Çince ve Arapça (ayrıntılar için bk.: Johanson 1992) gibi dillerle mevcut etkileşimleri ve Türklerin göç hareketleriyle şekillenmiştir denebilir. Dil ilişkilerinin etkilerini taşıyan Türk dillerine Batı Avrupa’da Karaim ve Gagauzca, İran’da Halaçça ve Kaşgayca, Güney Sibirya’da Hakasça örnek verilebilir. Türk dillerinde dil ilişkisinden kaynaklanan yapısal değişiklikler Csatό 1994’te Karaimce, Menz 1999’da Gagauzca, Brendemoen 1999’da Karadeniz’de konuşulan Türkçe, Erdal 2002’de ise Kıpçakça temel alınarak değerlendirilmiştir. Bu çalışmalar, Türk dillerindeki sözdizimsel ve yapısal değişmeleri göstermesi bakımından önemlidir. Yukarıda adı geçen araştırmalar yanında Batı Avrupa’daki göçmen Türklerin Türkçesi üzerine yapılan çalışmalar son yıllarda giderek artan bir ivme kazanmıştır. Batı Avrupa’da Türkçe-Türkçe olmayan dil ilişkilerinin ele alındığı, Boeschoten 1990, Backus 1996, Backus & Heijden 1998, Türker 2000, Akıncı ve Jisa 2000, Pfaff 1993, Rehbein 2001 ve Johanson 1991, 1992, 2001 bu çalışmalardan bazılarıdır. Türkçe-Türkçe olmayan dil ilişkileri sadece Avrupa’da değil Anadolu’da da mevcuttur. Ancak Johanson Türkiye’ deki ve Avrupa’ daki Türkçe-Türkçe olmayan dil ilişkilerinin bir birinden farklı özellikler taşıdığını belirtmektedir (ayrıntılar için bk.: Johanson 1991, 2001). Batı Avrupa’daki Türkçe- Türkçe olmayan dil ilişkisi araştırmaları yanında farklı coğrafyalarda örneğin Balkanlarda konuşulan Türkçe ve Balkan dillerinin ilişkisi (Friedman 2006, Matras 2006, Menz 1999, v.d.), Türkiye’ de özellikle Trabzon Ağzı ve Rumca ilişkisi (Brendemoen 2006), Türkçe- Kürtçe ilişkisi (Dorleijin 2006), Türkçe ile İran dillerinin ilişkisi (Kıral 2006) üzerine kuramsal çalışmalar da bulunmaktadır. Bu çalışmalarda kod değiştirme, dil benzeşmesi [convergence], ve kod kopyalama kuramlarıyla Türkçe temel alınarak çözümlemeler yapılmıştır.

3 Özetlenirse Türkçenin farklı dillerle etkileşimi tarihin en eski dönemlerinden beri mevcutken dil ilişkisi ve Türk dilleri üzerine çalışmaların tarihi elli yıllık bir geçmişe sahip gibidir. Bu araştırmada da dil ilişkisi çerçevesinden ele alınacak olan KTA’nın Kıbrıs’taki varlığı yaklaşık dört yüz elli yıllıktır. Türkçenin bu değişkesinde Türkçe-Türkçe olmayan dilllerle ilişki sonucu yapısal bazı değişmeler meydana gelip gelmediği üzerinde durulmuştur. Bu çalışma KTA’nı dil ilişkisi bakımından irdelemesi yanında Türkçenin ağızlarından birinin değerlendirmesi de olduğu için ağız araştırmalarının kapsamı içine de girmektedir. Ne var ki, Türkçe yayınlanan ağızlarla ilgili birçok çalışmada terimlerin kullanımında bir kargaşanın var olduğu gözlemlenmiştir (ayrıntılar için bk.: Demir 2002a). Bu nedenle öncelikle araştırmamızda sıkça geçen terimlerin, hangi kavramların karşılığı olarak kullanıldığı açıklama yoluna gidilmiş, böylece tezda hangi terimin hangi anlamda kullanıldığı ve kapsamı belirlenmiştir. Bu terimler sırasıyla; standart dil, ağız, geniş bölge ağzı, dar bölge ağzı, dil ilişkisi, dil değişimi, alıcı dil, verici dil, kopyalama ve kod kopyalamadır. Standart dil, Demir (2002a:6) tarafından, “unsurları yerel ve sosyal tabakalara has izler taşımayan, agızlar üstü, norm olusturucu; yani varyasyonu azaltıcı bir prestij varyantı, bir dilin kullanıldıgı sahada iletişim alanı en geniş olan varyant” olarak tanımlanmaktadır. Yine Demir (Demir, 2002a: 10-11)tarafından ağız terimi aşağıdaki şekilde tanımlanır: Aynı kökenden geldigi üst sistem durumundaki bir standart dile bağlı, doğal olarak ortaya çıkmış; aile ve dost çevresinde, iş yerlerinde; okur yazarlığı az, bulunduğu bölgeden uzun süre ayrı kalmamış insanlarca sözlü iletişimde dilin başka türleriyle karşı karşıya gelme oranına göre değişen biçimde kullanılan, resmi ortamlarda kullanılmasından kaçınılan, yazılı bir gelenek oluşturamamış, iletişim alanı sınırlı, bağlı olduğu üst sistemden dilin her alanında karşılıklı anlaşmanın korunacağı oranda ayrılabilen, prestiji standart dile göre daha az yerel konusma biçimleridir.

Ancak KTA açısından bakıldığında yukarıdaki tanımdan çok farklı bazı yönler ortaya çıkmaktadır. KTA okur yazarlığı yüksek, bulunduğu bölgeden uzun süre ayrı kalmış kişilerce de kullanılmaktadır. Resmi ortamlarda kullanılmasından kaçınılmaz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclis çatısı altında dahi yerel ağız konuşulmaktadır (örnekler için bk.: www.kibrisgazetesi.com). KTA’nın iletişim alanı sınırlı değildir. Son olarak prestiji standart dile göre yüksek olan bir yerel konuşma biçimi olarak tanımlayacağımız KTA’nı belki de ağız araştırmalarında çok özel bir

4 yere koymak gerekmektedir. Bu yüzden bu araştırmada sadece ağız araştırması bakımından değil, dil ilişkisi açısından ele aldığımız KTA ağız çalışmalarına da farklı bir boyut kazandıracaktır. Geniş bölge ağzı, dar bölge ağzı terimlerine gelince; sınıflandırmaya esas alınacak ölçütlere göre ağızların sınırları genişleyip daralabilmektedir. Coğrafi sınırları ada olması sebebi ile kolayca belirlenen KTA bu yönüyle birçok çalışmada tek bir ağız gibi kabul edilmiştir. Ancak biz bu çalışmada birden fazla Kıbrıs Türk Ağzının olduğunu ortaya koymaktayız. Bir ağız, birden fazla alt ağzı içerisinde barındırabilir. Bu yüzden geniş bölge ağızları ve dar bölge ağızlarından söz edilebilir. Geniş bölge ağzı, belli bir ağız grubu veya bir coğrafik bölgedeki ağızların konuşucularının oluşturduğu ağız , dar bölge ağzı ise il, ilçe, köy gibi daha küçük bir bölgede konuşulan ağız olarak tanımlanmaktadır (Demir 1999). Örneğin evet-hayır soru cümlelerinin mI soru eki olmadan tonlama ve vurgu ile oluşturulması KTA’nın genelinin fonolojik özelliği iken, Rumcadan kopyalanan dişil eki /–na/, Baf ve Kaleburnu bölgesi için geçerlidir. Bu da adada tek bir ağızdan söz etmenin zorluğunu ortaya koymaktadır. Araştırmanın çözümlemesi göstermiştir ki, Baf ve Kaleburnu bölgesinde görülen bu özellik dil ilişkisinin sonucudur. Thomason & Kaufman (1988) dil ilişkisini iki veya daha fazla dilin karşı karşıya gelmesi durumunda ödünçleme, kopyalama, etkileşim gibi dilsel olayların meydana gelmesi olarak tanımlanmaktadır. Kıbrıs adasında meydana gelen dilsel olay tam da budur. Aslında diller birbiri ile ilişki içine girmez, o dili konuşan kişiler bir birleri ile ilişki kurmak isterse dil ilişkisi meydana gelmektedir. Bireylerin dilsel davranışları dil ilişkilerinin de temelini oluşturmaktadır. Dil ilişkilerinde karşılıklı olarak bir dil bir diğerinden çeşitli unsurları almakta veya vermektedir. Karşılıklı gelişen bu sürecin işleyiş biçimini, niteliğini ve yönünü belirleyen bazı esaslar bulunmaktadır. Araştırmacılara göre, diller arası alış verişte ve etkileşmede, dil dışı öğeler daha çok belirleyicidir. Şöyle ki, dili daha eski, köklü ve güçlü olanı değil, siyasi, askeri ve ekonomik bakımdan daha güçlü olanların dili etkileyen, verici dil durumuna gelmektedir. Toplumların, devletlerin dil dışı etkinlikleri ve ilişkileri, dillerin alıcı ya da verici dil olmasını sağlamaktadır. Verici diller genellikle yönetenlerin, üretenlerin; merkezi, şehri, üst kültürü temsil edenlerin dilidir.

5 Dil üzerine çalışmanın kaçınılmaz ilgi alanlarından birisi dilin değişkenliği üzerinedir. Popüler dil tartışmalarında, dilin yozlaştığı, yabancı dillerin etkisi altında olduğu ve yanlış kullanıldığıyla ilgili görüşler sık sık dile getirilmektedir. Ancak bilimsel araştırmaların birçoğunda ortaya konulduğu gibi dilde oluşan değişimler, dilin doğal yapısından ve özelliğinden kaynaklanmaktadır. Dil değişmesi, bir dilin zaman içinde fonolojik, morfolojik, sözdizimsel ve anlamsal olarak gösterdiği değişimler olarak tanımlanmaktadır (Thomason & Kaufman 1988). Bütün diller devamlı olarak değişmektedir. Bu değişim sonucu bir dilin kendi içinde alt dalları oluşmaktadır. Dil değişmesi sonucu Türkiye Türkçesinin alt dallarından biri olarak şekillenen, KTA’daki değişmelerin nedeni ve biçimi diğer değişkelerden biraz daha farklı bir yol izlemiştir. Bu yolda karşılaşılan diller Rumca ve İngilizce adada konuşulan Türkçenin çok farklı bir kimlik kazanmasına sebep olmuştur. Çünkü bilinmektedir ki, dille ilgili araştırmalarda, bir değişke ister artzaman, ister eşzaman açısından incelensin, daha başlangıçta dil değişimi olgusuyla karşılaşılır. Bu yüzdendir ki Türkiye Türkçesinin diğer ağızlarından farklı bir potada olan KTA’nın özelliklerinin sebebi sadece dil değişmesi bağlamında değil, dil ilişkisi yönüyle de ele alınmalıdır. Bu sebeple aşağıda (bk.:1.1) araştırmanın kuramsal dayanağı açıklanırken KTA’nın ST’den farklılaşma nedenleri de dil ilişkisi bağlamında değerlendirilmiştir.

1.1. Kuramsal Çerçeve Dünyada dil ilişkisi üzerine yapılan çalışmalarda; bir dilin farklı dillerle ilişkisi sonucunda, ne kadar ve hangi yönde değişiklikler gösterebileceğine dair farklı kuramlar ortaya konmuştur. Özellikle sosyolinguistik çalışmalarının geniş bir paydasını oluşturan dil ilişkileri, Weinreich’in (1953, 1966) ikidillilik ve çokdillilik üzerine olan görüşlerinin ardından büyük bir ivme kazanmıştır. Weinreich çok dilli bir oratamda bir kişinin dönüşümlü olarak birden fazla dili kullanmasını ikidillilik olarak tanımlarken ikidilli bireylerin konuştukları dili standartından farklılaştırmasını da girişim ‘interference’ olarak tanımlamaktadır (1966: 1-7). Girişimi ikidilli bireyin bir dili kullanırken diğer dilin fonolojik, morfolojik ve sözdizimsel ögelerini yeniden düzenleyerek kullanması olarak açıklayan Weinreich girişimin bir dilin doğal gelişimini dil ilişkisi sonucu değiştirdiğini de ifade etmektedir. Girişim ve

6 sosyolinguistik üzerine bir diğer sıçrama taşı sayabileceğimiz önemli çalışma da Thomason & Kaufman (1988) tarafından ortaya konulmuştur. Thomason & Kaufman’a göre dil ilişkisi sonucunda etkilenen-etkileyen dillerde iki farklı dilbilimsel girişim [linguistic interference] ortaya çıkmaktadır; üstdil etkisiyle dilsel değişim [shift-induced substratum interference] ve ödünçleme [borrowing] (1988: 50). Bu iki tür arasındaki ana farklılık ise üst dil etkisiyle alıcı dilde dil ilişkisi süreci içerisindeki ‘mükemmel olmayan gurup öğrenimi’nin sonucu olarak oluşan ikincil bir girişim oluşudur. Bu ikincil girişim, gurubun bireylerinin verici dilden aldıkları unsurları kullanırken yaptıkları yanlışlıkarın, o dilin orjinal konuşucularının bu gurup üyelerini taklit ederken, alıcı dilin tümüne yayılması olarak tanımlanır (Thomason & Kaufman 1988: 39). Diğer taraftan, ödünçleme ‘bir gurubun anadilinde ve o dilin konuşucuları tarafından yaratılan, yabancı özelliklerin uyumsuzluğu olarak tanımlanır. Anadil devam ettirilir, fakat ilave edilen uyumsuz özellikler tarafından da değiştirilir (Thomason & Kaufman 1988: 50). Ödünçleme Thomason & Kaufman’ a göre dil ilişkilerinde yapısal değişikliklerinin ilk basamağını da oluşturmaktadır. Thomason & Kaufman (1988: 74) tarafından ortaya koyulan, ödünçleme hiyerarşisine2 göre dillerin bir birlerinden etkileşim oranları farklılık gösterebilmekte, dil ilişkisinin çeşidi (yoğun, sadece alış-veriş için, kültürel ve politik baskı) ödünçlenen öğelerin de çeşidini etkilemektedir. Ödünçlemeler bazen sadece kelime düzeyinde kalabilmektedir ancak ilişki süresi ve yoğunluğu arttıkça birçok dilsel öğe ödünçlenebilmektedir; fonemler, ekler, sözdizimsel yapılar, anlamsal öğeler, bağlaçlar, v.d. (Campbell 1998: 57)3. Thomason & Kaufman (1988: 74) ödünçlenen ögelerin hiyerarşisinin aşağıdaki tablodaki gibi olduğunu öne sürmektedir:

2 Ödünçleme hiyerarşisi konusunda daha fazla bilgi için bk.: Ross (1996), Muysken (1999) ve Matras (2000b). 3 Johanson (2002: 8) ‘ödünçleme ‘borrowing’ terimini yetersiz ve karışıklığa sesebiyet verici bulmaktadır. Bu yüzden ödünçleme terimine karşı çıkan Johanson bunun yerine kopyalama terimini önermekte; dil ilişkilerinde alıcı ve verici durumda olan dillerden gerçekte hiçbir şeyin alınıp-verilmediğini, bir dile ait kod öğelerinin bir başka dilin kodu içerisine kopya edildiğini belirtmektedir.

7 Dönem Özellik 1. Alış-veriş Kelime ödünçlemesi 2.Daha yoğun bir ilişki devresi Bazı yapısal ögeler; bağlaçlar ve zarf ögeleri

3. Yoğun ilişki devresi Yapısal ögelerin ödünçlemesinde artış:edatlar, yapım ekleri 4. Yoğun kültürel baskı Yapısal özelliklerim ödünçlenmesi, dilde tipolojik değişimeler 5. Aşırı kültürel baskı Yapısal özelliklerin farklılaşması.

Tablo 1.1.1.: Ödünçleme Dereceleri (Thomason & Kaufman 1988:74)

Tablo 1.1.1. göstermektedir ki ödünçleme hiyerarşisi kelime ödünçlemesi ile başlamakta, bağlaçlar ve zarf öğeleri ile devam etmekte, bazı çekim ve yapım eklerinin ödünçlenmesi üçüncü evreyi oluşturmaktadır. Hiyerarşide yapısal değişimlerin olduğu evre son iki evredir; birincisinde yapısal değişimi tetikleyen faktörlerde bir artış görülmekte, son evrede ise yapısal özellikler bütüne yakın oranda değişmektedir. Thomason & Kaufman’a göre ödünçleme hiyerarşisi, dilbilgisel ögeler, kelimeler, yapısal özelliklerden önce ödünçlenmekte ve dil ilişkisi sırasında daha yoğun olmaktadır. Ancak Gumperz & Wilson’a (1971) göre bu hiyerarşiye aykırı hareket eden diller de bulunmaktadır; Hindistan’ın Kupwar kasabasındaki Kannadalar (Dravitçe) Urdu ve Marathilar (Hint-Avrupa) ile altı yüzyıldır yoğun bir dil ilişkisi yaşamalarına rağmen ki çoğu ikidilli ve üçdillidir. Bu diller yapısal olarak birbirinden etkilenmiş ancak kelime alıntılanması çok az olmuştur. Bu yüzden, dilbilimde dil ilişkisinin bu boyutuna açıklama getirmek isteyen farklı kuramlar da ortaya konulmuştur, bunlardan biri dil benzeşmesi [convergence] bir diğeri ‘dilbilgiselleşme/ilişki sonucu dilbilgiselleşme’ [grammaticalization/contact-induced grammaticalization] kuramıdır. Dil benzeşmesi birden fazla dilin iç içe ve yan yana kullanıldığı bölgelerde ortaya çıkmaktadır. Örneğin Balkanlar’da böyle bir durum söz konusudur (Matras 2000b). Matras 2000b’de Balkan dillerinin genelinde /h/ foneminin kaybolması tipolojik açıdan farklı olan bu dillerin ortak özellik geliştirmesi olarak açıklanmaktadır. Bu da farklı dillerin ortak özelliklerde birleştiği bir dil alanı ortaya çıkarmaktadır. Matras (2006) Balkan Türkçesinden hareketle dildeki bazı değişimlerin dil içi olabileceğini ancak Balkan Türkçesinde de

8 görüldüğü gibi bazı özelliklerin özellikle sözdizimindeki değişikliklerin dilin olağan değişimi değil farklı dillerin Balkan Türkçesine etkisi olarak açıklanabileceğini belirtmektedir. Ona göre zarf-fiil ve sıfat-fiillerle kurulan yan cümleler bir yeniden yapılanma [reanalysis] ve genişleme [extension] örneğidir. Yeniden yapılanma ve genişleme Harris & Campbell (1996) tarafından ortaya konulmuş olan bir sözdizimsel dil ilişkisi kuramıdır. Sonuç olarak dil ilişkisi üzerine yapılan çalışmalara genel olarak bakıldığında bölgesel farklılıkların farklı dilsel olguları beraberinde getirdiği söylenebilir. “Bu araştırmada neden kod kopyalama kuramı ile çözümleme yapılmıştır?” sorusuna gelince, şunlar söylenebilir: Kıbrıs adasındaki dil ilişkileri sadece ödünçleme ile açıklanamaz, üst dil- alt dil süreci her dönemde farklılık göstermiştir. Yine dil ilişkisi açısından bakıldığında, Balkanlardakinden oldukça farklı bir durum ortaya çıkmaktadır. Kıbrıs’ta Türkler ve Rumlar iç içe yaşamış, dört yüz yıla yakın bir süre Türkçe prestijli dil olmuş, son yüz yılda ise prestijli dil İngilizce olmuştur. Ama İngilizler adanın yerleşik halkından değildir. Rumca ise her dönemde baskınlığını hissettirmesine rağmen yoğun bir şekilde Türkçeden ödünçlemeler yapmıştır. Bu ödünçlemeler isimler ve sıfatların dışında fiillere varıncaya kadar gidebilmektedir (Papapavlou 1994). Kıbrıs’ta üç dilin bir birini etkilemesi söz konusudur ancak alıcı-verici dil perspektifinden bakıldığında İngilizcenin farklı bir durumu ortaya çıkmaktadır; İngilizce adadaki dilleri hem kelime düzeyinde hem sözdizimi düzeyinde oldukça etkilemiş yüz yıllık bir dönemde eğitim dili olması yanında resmi devlet dili olduğu için devlet dairelerinde çalışanlarda İngilizce bilgisi arandığu için sosyal açıdan baskın dil konumundadır (Arvaniti 2002b). Sonuç olarak araştırmanın kuramsal temelini kod kopyalama kuramına dayandırılmıştır çünkü; i) Kuram Türkçe aracılığı ile dil ilişkilerini açıklamaktadır. ii) Türkçe-Türkçe olmayan yanında Türkçe-Türkçe dil ilişkilerine de değinmektedir. iii) Türkçenin sınır boylarından, yerleşik düzendeki dil ilişkilerine kadar her konumdaki durumu tartışılmıştır. iv) Yunanca-Türkçe ilişkilerini de dil ilişkileri bağlamında değerlendirmiştir. v) Sosyal etmenler baskın dil zayıf dil kuramsal olarak tartışılmıştır.

9 Yukarıda saydığımız bu sebeplerden dolayı Kıbrıs’ta dil ilişkilerinin ele alındığı bir çalışmanın, Kıbrıs’ın resmi dillerinden biri olan Türkçenin teorik olarak tartışıldığı bir kaynağa dayandırılması son derece doğal görünmektedir.

1.1.1. Kod Kopyalama Bu araştırmanın kuramsal dayanağını oluşturan kod kopyalama, Johanson (1992, 2002) tarafından ortaya konulmuştur. Araştırmada, Johanson’un Almancası Strukturelle Faktoren in türkischen Sprachkontakten (1992), İngilizcesi ise Structural factors in Turkic language contacts (2002) adıyla yayımlanan, Demir tarafından Türkçe Dil İlişkilerinde Yapısal Etkenler (2007) adıyla Türkçeye çevirilen kitabı temel alınmış ve araştırmanın çözümlemeleri bu doğrultuda yapılmıştır. Johanson, dillerin karşı karşıya gelmeleri durumunda birbirlerine yaptığı etkinin açıklanması için, Türkçeden hareketle geliştirmiş olduğu modelinin Weinreich (1953) ve Haugen’in (1972; 1973) modellerinden temel noktalarda ayrıldığını, geleneksel dilbiliminin bazı temel terimlerinin karışıklığa sebep olduğunu belirtmektedir. Bu yüzden ödünçleme terimine karşı çıkan Johanson bunun yerine kopyalama terimini önermekte; dil ilişkilerinde alıcı ve verici durumda olan dillerden gerçekte hiçbir şeyin alınıp-verilmediğini, bir dile ait kod öğelerinin bir başka dilin kodu içerisine kopya edildiğini ifade etmektedir. Dil ilişkisiyle ilgili daha önceki araştırmaların (bk.: 1.1.), yapısal özelliklerin kopyalanması ile ilgili olarak sınırlayıcı yargılar öne sürdüğüne dikkat çekerken Weinreich’in “Tam çekim paradigmalarının, yapım ekleriyle birlikte bir dilden diğerine aktarıldığı hiç kaydedilmemiştir (1953: 43-44)”4 sınırlaması dışındakilerin tutarlı olmadığını ve Türkçe malzeme yoluyla diğer yargıların tümünün çürütülebileceğini öne sürmektedir. Johanson’a göre aşırı sosyal baskı altında, tipolojik açıdan çok farklı ögeler bile kopyalanabilmekte, bu yolla diller ses ve sözdizimi açısından şaşırtıcı oranda değişebilmektedir (bk.: Kopyalama Etkenleri). Şöyle ki, dilbilgisel ögeler, akraba olmayan veya tipolojik açıdan farklı diller arasında da ödünçlenebilmekte ve dillerdeki ilişkiye bağlı

4 Johanson’un karşı çıktığı ölçütler şunlardır: 1) Sözlüksel olmayan yapı özellikleri ya hiç ödünçlenemez ya da son derece zor ödünçlenir; diller gramer ödünçlemez. 2) Yüzeysel ögeler ödünç alınır, gramerin derin yapıları ödünç alınamaz. 3) Sözlüksel etki olmadan yapısal etki olmaz. 4) İki dil arasında yapısal etki olabilmesi için yapısal benzerlik ön koşuldur.5) Bir A dili ancak kendi içindeki gelişme eğilimlerine uygun B dili yapılarını kopyalar.

10 değişmeler son derece derin olabileceği gibi dil yapısının her basamağıyla da ilgili olabilmektedir. Johanson’un teorisine göre, dil ilişkisi durumları çok karmaşık etkileşimlerle yönlendirimektedir. Özellikle dillerin yapılarından kaynaklanan etkenler üzerinde durur, bunun değişmeyi ne ölçüde teşvik ettiği veya engellediği, ayrıca yapısal özelliklerin dil dışı etkenlerden nasıl daha baskın olabildiği sorularına cevap arar. Kopyalama teorisine göre, dillerin ilişkisi durumunda sosyal açıdan baskın dil (B) - zayıf dil (A) ayırımı yanında yapısal baskınlık da dikkate alınmalıdır. Teoriye göre; a. Bazı yapı özellikleri zaten çekici olabilir (Örneğin psikolinguistik açıdan, analitik (bağımsız) yapılar, bitişken yapılara göre kopyalama için daha çekicidirler). b. Bu çekiciliğin derecesi, ilişki dilleri arasındaki tipolojik yakınlığa bağlı olarak değişir, yani görecelidir (Örneğin sontakı dilleri öntakıları, öntakı dilleri de sontakıları pek de kolay kopyalamamaktadır, burada da tipoloji yoluyla görecelendirilmiş çekiciliğin benzer bir durumu söz konusudur). c. Çekiciliğin etki derecesini sonuçta, sosyal etkenler belirlemektedir (Örneğin Gagavuzca, Karayca, Özbekçe ve Azericedeki özel gelişmeler sadece dil tipolojisi ile açıklanamamaktadır). Kopyalama teorisine göre belli derecede ikidillilik ön koşuldur ve A dili konuşurları iki türlü etki tipiyle karşı karşıyadırlar: 1. B dili A dilini etkiler. 2. A dili B dilini etkiler. Johanson, birinci tipin, yani baskın dilin zayıf dili etkilemesi anlamındaki etkinin sonucunun ödünçleme, ikinci tipin, yani zayıf dilin baskın dili etkilemesinin sonucunun karışma olduğunu ifade etmektedir. İleri derecede sosyal baskınlığın sonucu ise dil değiştirme, yani zayıf dili bırakıp baskın dile geçmektir. A dilindeki kopyada ortaya çıkan değişiklikler, A konuşurlarının B dilini öğrenmekteki yetersizliğini göstermemekte, kopyalarda oluşan değişiklikler, çoğu zaman, ilişki dilleri arasındaki yapısal farklardan kaynaklanan çatışmaları azaltmak, yani uyum sağlamak amacıyla ortaya çıkmaktadır. Yazar bu uyumu iki şekilde açıklamaktadır; birincisinde A dili, kendisinde bulunmayan bir özelliği, bu özellik B dilinde alışılmış

11 ve zorunlu olduğu için kullanabilmaktadir. İkincisinde ise tersine A dili, kendisinde bulunan bir özelliği, B dilinde bulunmadığı için kullanmaktan vaz geçebilmektedir. Teoriye göre kopyalama üç biçimde gerçekleşmektedir; genel kopyalar, seçilmiş kopyalar, karışık kopyalar. Birincisinde sosyal açıdan baskın dilin bütün yapı özellikleriyle birlikte sosyal açıdan zayıf dildeki uygun çerçeveye kopya edilmesi ele alınmaktadır. İkincisinde sosyal açıdan baskın dilin bütün yapı özellikleri değil ses, bitişme, anlam ve sıklık gibi belli yapı özelliklerinden biri veya birkaçının kopya edilmesi ele alınmaktadır. Üçüncüsü ise içinde seçilmiş kopyaların bulunduğu genel kopyalardır.

1.1.1.1. Genel Kopyalar

Genel kopyalama; A dilinin B diline ait bir örneği, B dilindeki orijinali, bütün yapı özellikleriyle birlikte kopyalaması olarak tanımlanır (Johanson 2007: 31). Bu kopyalama morfemik açıdan basit veya karmaşık, bağımsız veya bağımlı olabilmekte; bir veya daha fazla kelimeyi içine alabilmektedir. Özetle, B diline ait bir örnek bütün yapı özellikleriyle birlikte ses, bitişme, anlam ve sıklık özellikleriyle A dilindeki uygun çerçeveye kopya edilebilmektedir. Bu kopyalama iki şekilde gerçekleşebilmektedir: i) A dili, kendisinde bulunmayan bir özelliği kopyalar, bu özellik B dilinde alışılmış ve zorunludur. Rumcadaki dişil eklerinin KTA’da kullanımını kopyalamanın bu kuralına örnek gösterilebilir; –itsa, -na ‘maymun-itsa’ (dişi maymun), ‘haci-na’(dişi çöpçatan), pasali-na (dişi pasklı)gibi. Benzer bir durum Rumca için de geçerli görünmektedir. Türkçeden kopyalanmış –lık ekinin Rumcadaki kullanımı KTA’ daki dişil eklerinin kullanımı ile aynı paraleldedir; ‘ο πρόεδρος’ (başbakan) ‘το προεδριλίκκι’ (başbakanlık) gibi (bk.: III. Bölüm). ii) A dili, kendisinde bulunan bir özelliği, B dilinde bulunmadığı için kullanmaktan vaz geçer. KTA’da mI soru ekiyle değil Rumcada olduğu gibi tonlama ile evet- hayır soru cümleleri oluşturma bu kurala uygun görünmektedir.

12 Teoriye göre; orijinal ve kopya arasındaki fark, anlam ve birleşme özelliklerini de kapsamaktadır. A dilinde, genel kopyalanmış B birlikleri kullanılırken, A örneği de gözardı edilmemektedir. Yani kopyalanan bir unsur hem işlev hem anlam olarak artık orjinalinden tamamen farklılaşmaktadır. Bu gerçek sadece sözlükbirimlerde değil, kopyalanan dilbilgisel işlev birliklerinde de ortaya çıkmaktadır. Mesela KTA’da, İngilizceden kopyalanmış olan isimler spor, stadyum, skor kelimelerini Türkçenin hece yapısına uygun hale getirmektedir; ıspor, ıstadyum, ıskor gibi. B isim kökü kopyaları, A hece yapısına uygun hale getirilerek, A isim köklerine dönüştürülmüşlerdir.

Johanson A dilindeki B kopyalarının farklılaşmasını iki şekilde açıklamaktadır. Birincisi, kullanım sıklığı açısından kopya orijinalinden önemli derecede ayrılabilmekte, bu açıdan da A eşdeğerine bir uyma söz konusu olabilmektedir. İkincisi kopyanın morfolojik olarak yeniden biçimlendirilmesidir. Bu, kopyaların morfosentaktik açıdan sınıflandırılması ve özel A pozisyonlarına eklenmek ve A morfolojisini taşıyabilmek için hazırlanması şeklinde gerçekleşmektedir. Teoriye göre A dili ne kadar karmaşık morfolojik sınıflara ve çekim kalıplarına sahipse, B dilinden yaptığı kopyalara da o derece zengin uyum yöntemleri uygulayacaktır. Dil ilişkilerinde, ilk göze çarpan büyük sayıdaki genel kopyalardır. A dili B dilinden kopyaladığı ögeyi A dilindeki uygun çerçeveye kopya etmektedir. Bu yüzden kopyalanan öge artık orjinalinden ayrılmakta hem anlam hem işlev olarak A dilinin özellikleri içinde harmanlanmakta ve o dilin bünyesinde yeniden şekillenmektedir. Kopyalamanın ilk evrelerinde yabancı bir unsur gibi görünse de dil ilişkilerinin süresi ve yoğunluğu bu yabancılaşmayı da ortadan kaldırabilmektedir. Bu yüzden dil ilişkilerinde dillerin sadece yapı özellikleri değil dil dışı etmenler de göz önüne alınmalıdır (bk.: 1.1.1.4.). Genel kopyalarda en kolay kopyalanan ögeler Johanson’a göre; 1) Ünlem ve deyimleşmiş ifadeler kolayca genel kopyalanır; 4) Bağlaç, zarf, ilgeç, zamir gibi bağımsız yardımcı ögeler de oldukça kolay kopyalanır.

13 1.1.1.2. Seçilmiş Kopyalar Seçilmiş kopyalarda genel kopyalardan farklı olarak B dilinin sadece belli yapı özellikleri örnek alınınmakta ve A birliklerine kopyalanmaktadır. Böylece diğer özellikler yanında, fonolojik, semantik ve sentaktik etki ortaya çıkmaktadır (Johanson 2007: 33). A dilindeki bir yapının, B örneklerinden kaynaklanan ses, birleşme, anlam ve sıklı vasıflarına sahip olması olarak açıklayabileceğimiz seçilmiş kopyalar genel kopyalamanın etkisiyle yaygınlaşmaktadır. Johanson bunu şu şekilde örneklemektedir; Osmanlıcadan yapılan genel kopyaların etkisiyle Bulgarcada /c/ fonemleştirilmeden önce belli yerlerde alofonik olarak ortaya çıkmış daha sonraki dönemlerde ise fonemleşmesi gerçekleşmiştir. Yani sözel genel kopyaların sayısının yüksekliği sesle ilgili seçilmiş kopyalarının etki gücünü arttırmaktadır. Bunun bir başka örneği de işitme yoluyla birçok Rusça kelimenin kopyalandığı çeşitli Türk dillerinin fonetik açıdan Rusçaya yaklaşmasıdır5. Ancak böyle bir etki B dilinin A dili konuşanlarınca sadece yazılı şekliyle tanınması durumunda mümkün olmamaktadır. Örneğin Türklerin kültürel açıdan baskın, prestijli Arap yazı diliyle olan ilişkileri, dillerine genel kopyalanmış epeyce zengin bir kelime hazinesi kazandırmış olmasına rağmen, dillerinde seçilmiş ses kopyalarını hemen hemen hiç kullanılmamış, Arapçadan kopyalanan birçok kelime Türkçenin ses yapısına uydurulmuştur. Seçilmiş kopyalar farklı dilsel düzlemlerde ortaya çıkabilmektedir: Birincisinde, B bloklarından sadece anlamsal özelliklerin A eşdeğerlerine kopyalanması sonucu anlam ödünçlemeleri denilen durumlarda, genelikle bir B bloğunun sadece anlamsal yönünü zaten aşağı yukarı eşanlamlısı olan bir A birliğine kopyalanması söz konusudur. İkincisinde, A birliklerine B’ nin birleşme nitelikleri, yani kelime ve cümlenin dış birleşebilirliği ve iç birleşme kalıplarının özellikleri de kopyalanmaktadır. Bitişme kopyalarında, ilişki dilleri arasındaki tipolojik benzemezliklerden kaynaklanan küçük farklar oluşabilmektedir. Üçüncüsünde ise B bloklarının sıklık örneği A birliklerine kopyalanmaktadır. Sıklık kopyalaması, benzerlik desteğinin, yani ilişki dillerinde “ortak” olanın tercih edilmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Özetle sıklık kopyalamaları; anaforik birlikler,

5 Türkçenin fonetiğine Rusçanın etkisiyle ilgili olarak bk. Baskakov 1960: 28.

14 sayı morfemleri, bağlaçlar ve benzerlerinin fazla veya sınırlı kullanılmalarına sebep olabilmektedir. Sonuç olarak seçilmiş kopyalar, değiştirme ve yeniden biçimlendirmeler anlamında değişmelere tabidirler. Birleşme ve anlam kopyalamasında, özellikle A sistemine uydurma sebebiyle kopyayla asıl arasında büyük farklar bulunabilir.

1.1.1.3. Karışık Kopyalar İçlerinde seçilmiş kopyalar bulunduran genel kopyalar, karışık kopyalar olarak adlandırılır (Johanson 2007: 36). Burada Özb. yarimavtomat “yarı otomatik” < Rus. poluavtomat gibi sözlüksel karışık kopyalardan veya TT. Anladım ki gelmez örneğinde olduğu gibi, hem Hint-Avrupa tipi yan cümle kuruluşunu kopyalayan, hem de bir bağlacı içine alan birleşme örneklerinden söz edilmektedir. Artzamanlı açıdan ele alındığında, karışık kopyalar, çoğu durumda karmaşık bir genel kopya ile basit bir birleşme kopyası arasında bir basamaktadır. Diğer kopyalama türlerinde olduğu gibi, karışık kopyalarda orijinallerinden az veya çok oranda ayrılmaktadırlar.

1.1.1.4. Kopyalamaya Etki Eden Faktörler Dil ilişkileri üzerine yapılan farklı araştırmalar göstermiştir ki etkileşimden dil yitimine kadar olan süreçte dillerin sadece yapısal özellikleri değil dil dışı sebepler de dilsel değişmelere sebep olmaktadır. Kelime kopyalaması ile başlayan süreç çok daha ilerilere gidebilmekte bir dil etki altında aslından tamamıyla farklı bir kimliğe bürünebilmektedir. Şöyle ki, bir dilin varyantlarının oluşumunda fizikî coğrafya, siyasî coğrafya, eğitim, ekonomi, göçler, tarih ve etnik yapı gibi unsurlar önemli rol oynamaktadır. Bu bağlamda, dil ilişkisi çalışmalarında, dil verileri incelenirken, yukarıda sayılan alanlar da dikkate alınır. Bir dilin değişim sürecindeki dil dışı etkileri şu şekilde maddeleştirebiliriz: i) Sosyal baskı: Johanson (2007: 23-28), aşırı sosyal baskı altında, tipolojik açıdan çok farklı ögelerin bile ödünçlenebildiğini ve dillerin bu yolla, ses ve sentaks açısından şaşırtıcı derecede değişebileceğini, ayrıca sosyal ilişkileri dilde değişmenin nedeni olarak değil destekleyici veya engelleyici koşulları olarak gördüğünü önemle vurgular .

15 ii) Politik ve ekonomik sebepler: Dil unsurlarının kopya edilmesinin arkasında politik ve ekonomik taleplere uyum, hayranlık duyulan grupların dili kullanmadaki tavırlarının taklidi yoluyla prestij kazanma isteği gibi bilinçli veya bilinçsiz motifler yatmaktadır. iii) İlişki bölgesinde yerleşik olmak, kültürel ve sayısal üstünlük: İlişki durumunda, bu etkenlerden birden fazlasına sahip olan gruplar, diğerleri üzerinde genellikle güçlü bir dil etkisinde bulunurlar. Böylece dengelerdeki üstünlük koşulları, belli ki her zaman A üzerindeki B etkisini kolaylaştırmaktadır. iv) Genel çekicilik: Psikolinguistik açıdan, bağımsız yapılar, bitişken yapılara göre kopyalama için daha çekicidirler. Bu nedenle Türkçenin ileri derecede bitişken fiil sistemi çekici değildir ve uygun koşullar altında bağımsız yapılarla değiştirilirler. Ses alanındaki çekiciliğe gelince: Çok kapsamlı olmayan ünlü ve ünsüz sistemleri çekicidir; /a/, /i/, /u/ ünlüleri /ö/, /i/, /ü/ ünlülerine göre daha çekicidir; kısa ünlüler uzun ünlülerden, ağız ünlüleri geniz ünlülerinden, tek ünlüler, ikiz ünlülerden, kelime başındaki patlamalı ünsüzler sızıcılardan, yarı kapantılı ünsüzler akıcılardan daha çekicidirler vb. Aynı şekilde ünlü uyumu ve söz sonundaki tonsuzlaşma çekiciyken, ünsüz öbekleri rahatsız edicidir. v) İkidillilik: Köklü etkide, A konuşanlarının önemli bir bölümünün her zaman yetkin bir şekilde iki dilli olmuş oldukları görülür. İlişki yoğunluğu sosyal ilişkilerdeki çok yönlülük ve sıklıkla ilgilidir; özellikle ikidilli toplumlar tesiri teşvik edici durumdadırlar. Köklü değişmelere götüren Türkçe dil ilişkileri hiçbir zaman dönemlik değildir; aksine uzun süren ikidilliliğin izlerini taşırlar.

1.2. Veri Bu çalışmanın temelini oluşturan dilbilimsel veri ICRecorder ICD-P28 Sony profosyenel ses kayıt cihazı ile yapılmıştır. Alan araştırması 2007 Mayıs-Ağustos ayları süresince Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin dört farklı bölgesinde araştırmacı tarafından yapılmıştır. Bölgeler A (Akdoğan köyü), B (Yiğitler köyü), C (Kaleburnu köyü), D (İnönü köyü) olarak isimlendirilmiştir. Her bölgenin sosyal yapısı birbirinden farklıdır (bk.:1.2.2.). Araştırmacının kaynak kişilerle aynı değişkeyi konuşması veri derlemeyi kolaylaştırmıştır. Bütün bölgelerde oturan

16 kaynak kişilerin ana dili Kıbrıs Türk Ağzı’dır. A ve C bölgesinde yaşayan kişiler ikidillidir (Türkçe-Rumca). Kaynak kişilerin tümü eğitimlerini ST ile yapmışlardır. Ancak, bazı araştırmalarda da bahsedildiği gibi örneğin Pehlivan 2000 KKTC’de eğitim dili ST olsa da hem eğitimciler hem öğrenciler tarafından KTA kullanılmaktadır.

1.2.1. Veri Bölgeleri Araştırmanın verisi harita 1’de gösterilen A, B, C, D bölgelerinden toplanmıştır. Veri toplamak amacıyla bu bölgelerde oturan kaynak kişilerden başlarından geçen ilginç bir olayı anlatmaları istenmiş, bunun yanında soru-cevap yöntemiyle6 söyleşi yapılmış ve kaydedilmiştir. Kaynak kişilere sosyolinguistik ve dilbilimsel olmak üzere iki çeşit anket uygulanmıştır. Sosyolinguistik anket yönteminde kaynak kişilerin, kimlik bilgileri ve sosyal durumları hakkında bilgi edinilmiştir. Kaynak kişilerin ayrıntılı özellikleri ayrı bir bölümde ele alınmıştır (Bölüm 1.2.2). Dilbilimsel anket, ise kaynak kişilerin ağız özelliklerini ortaya çıkarmak amacıyla, daha önceden belirlenmiş cümlelerle yapılmıştır. (kelime listesi, seçilmiş cümle yapıları, yan cümleler, kelime grupları vb.) Örneğin soru cümlelerinde /z/ türemesini tespit etmek için kaynak kişilere /sen gelmezmizdin?/ örnek cümlesini günlük dilde kullanıp kullanmadığı sorulmuş; evet biz böyle konuşuyoruz veya hayır komşu köydekiler böyle konuşuyor gibi cevapları alınmış, cevapları kaydedilmiştir. KTA’nın bazı özellikleri ise yapılan ses kayıtlarının incelenmesi sonucu ortaya çıkartılmış, örneğin Rumca dişillik bildiren /-na/, veri bölgesi A’da konuşanlarda tespit edilmiştir.

1.2.1.1. Veri Bölgesi 1 (A) KKTC’nin Mesarya bölgesinde bulunan Akdoğan köyünün yerleşik halkı, 1974 öncesi Güney Kıbrıs’taki Baf şehrinin küçük bir Türk köyü olan Aydoğan’dan göç etmişlerdir. Aydoğan köyünün etrafındaki köyler Rum ve Türk köyleridir. 1974 öncesi Akıncılıar köyünde ikamet edenler de 1974 sonrası Akdoğan köyüne yerleştirilmiştir. Mesarya bölgesinin en büyük köylerinden biri olan Akdoğan’da

6 Ağız araştırmalarında kaynak kişi meselesi hakkında ayrıntılı bilgi için bk.: Demir (1998), sosyolinguistik veri toplama yöntemi için bk.: Bisang (2004:15).

17 hem Akıncılar köyünden göç edenler hem Aydoğan köyünden göç edenler yerleşmiş, köyün adı Akıncılar’ın “ak”, Aydoğan’ın “doğan” unsuru alınınarak Akdoğan şeklinde oluşturulmuştur. Akdoğan köyü nüfusu devlet planlama dairesince bugün itibariyle 4591 kişidir.7 Kasaba halkı büyük çoğunlukla devlet memurudur. Okur- yazarlık oranı yüksektir. Araştırma için bu bölgeden veri toplanmasının sebeplerini ise şu şekilde sıralamak mümkündür; i) Köyün yerleşik halkı 1974 öncesi Güney Kıbrıs’ta ikamet etmekte idi. Bu bölgeye 1571’ den itibaren yerleştirilmiş olan Kıbrıslı Türkler’in dil özellikleri diğer veri bölgelerine göre farklılıklar taşıyabilirdi. ii) Coğrafi olarak güney, kuzey, doğu ve batı olmak üzere dört farklı bölgeden veri toplanması hedeflenmişti. Aydoğan bölgesi güney grubunu oluşturur. iii). 1974 öncesi Güney Kıbrıs’ta Türk ve Rum köyleri ile komşu olan Aydoğanlılar 1974 sonrası göçmen olmuşlar ve kuzeye yerleşmişlerdir. Göçmen Kıbrıslı Türklerin konuşmalarından örneklerin araştırmaya yansıtılması hedeflenmiştir.

1.2.1.2. Veri Bölgesi 2 (B) KKTC’nin Mesarya bölgesinde bulunan Yiğitler köyünün halkı Osmanlı döneminden beri bu bölgede yaşayan Türklerin ve Rumların oluşturduğu karma bir köyüdür. 1974 öncesi Yiğitler Rum köyleri yanında (Akdoğan) Türk köyleriyle de (Vadili, İnönü, Turunçlu) komşu idi. 1974 sonrası köydeki Rumlar Güney Kıbrıs’ a göç etmiştir. Yiğitler köyünün bugünkü nüfusu 2317 kişidir. Köyde tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar çoğunluktadır. Araştırma için Yiğitler köyünden veri toplanmasının sebepleri ise; i) Köyün yerleşik halkı 1571’den beri Yiğitler’de ikamet etmektedir. ii) Yukarıda belirtildiği gibi farklı coğrafi bölgelerden veri toplanması hedeflenmişti. Yiğitler bölgesi Doğu grubunu oluşturur. iii) 1974 öncesi Türk ve Rumların karma olarak yaşadığı bir köydür.

7 Veri bölgelerinin nüfus bilgileri 2008 yılı itibariyle www. nufussayimi.devlet.org adresinden alınmıştır.

18 1.2.1.3. Veri Bölgesi 3 (C) KKTC’nin İskele bölgesinde bulunan Kaleburnu köyü Osmanlı döneminden beri Türk kimliğini korumuş çok eski Türk köylerinden Kıbrıs’ın en kuzeyindeki köylerden biridir. Kaleburnu köyünün nüfusu 372’dir. Kaleburnu 1974 öncesi hem Türk köylerine (Avtepe, Kuruova) hem Rum köylerine (Yeni Erenköy, Sipahi, Dipkarpaz) komşu olan bir köydü. Kaleburnu köyünde ikamet eden 40 yaş üstü Kıbrıslı Türkler büyük çoğunlukla ikidillidir (Türkçe-Rumca). Bu yönleri ile, bölgedeki diğer Türk köylerinde yerleşik olan Kıbrıslı Türklerden farklılaşmaktadırlar. Köydeki kırk yaş altı gençler ise üçdillilik özelliği göstermektedir (Türkçe-Rumca-İngilizce). Gençlerin büyük çoğunluğu Rumca bildikleri için Rum tarafında çalışmaktadır. Köy halkı çiftçilik ve hayvancılıkla geçinmekte gençlerin büyük çoğunluğu ise işçi olarak çalışmaktadır. Araştırma için Kaleburnu köyünün veri bölgesi seçilmesinin sebeplerini şöyle sıralamak mümkündür: i) Üzerinde pek araştırma yapılmamış bir bölgedir. ii) Veri topladığımız kişilerin büyük çoğunluğu iki dillidir. iii) Araştırmada coğrafi olarak kuzey grubunu oluşturur.

1.2.1.4. Veri Bölgesi 4 (D) KKTC’nin Mesarya bölgesinde bulunan İnönü köyünün halkı Osmanlı döneminden beri bu bölgede varlığını korumuş olan bir Türk köyüdür. 1974 öncesi İnönü Rum köyleri yanında (Akdoğan) Türk köyleriyle (Vadili, Turunçlu) de komşu idi. İnönü köyünün bugünkü nüfusu 1800 kişidir. Köyde tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar çoğunluktadır. Köyün erkek nüfusunun büyük çoğunluğu da Rum tarafında işçi olarak çalışmaktadır. Araştırma için İnönü köyünden veri toplanmasının sebepleri şu şekilde sıralanabilir: i) 1974 öncesi de Mesarya bölgesinde ikamet etmeleri yani göç yaşamamış bir bölge olması, ii) Veri bölgesi B’dekiler gibi karma bir Türk köyü olmaması, veri bölgesi C’deki gibi iki dilli olmamaları.

19 1.2.2. Kaynak Kişiler Kaynak kişilerden başlarından geçen ilginç bir olayı anlatmaları istenmiştir. Kaynak kişilerden veri toplama şekli, veri bilgileri Tabo 1.1’de verilmiştir8.

Kaynak Kişiler Veri Toplama Şekli Süre 1 Mehmet Nay Anket+Evliliğinin anlatılması 30 dak.

2 Fatma Çayır Anket+ Karşılıklı sohbet

3 Nasıf Çayır Anket+ Başından geçen ilginç bir olayın 60 dak. anlatılması 4 Kemal Deveci Anket+ Karşılıklı sohbet 35 dak. 5 Aysel Aydoğan Anket+ İlginç bir olayın anlatılması + 45 dak. Karşılıklı sohbet 6 Hüseyin Çokbilen Anket+ Hayat hikayesi + Karşılıklı sohbet 120 dak.

7 Altay Aydoğan Anket+ İlginç bir olayın anlatılması + 60 dak.

Karşılıklı sohbet 8 Yusuf Deviren Anket+ Hayat hikayesi + Karşılıklı sohbet 120 dak. 9 Cemaliye Emir Anket + Karşılıklı sohbet 45 dak.

10 Ahmet Emir Anket+ Hayat hikayesi + Karşılıklı sohbet 20 dak. 11 Havva Ali Güler Anket+ İlginç bir olayın anlatılması + 40 dak. Karşılıklı sohbet 12 Mihriban Debreli Anket+ Karşılıklı sohbet 30 dak. 13 Namiye Havutcu Anket+ Karşılıklı sohbet 30 dak.

14 Çağın Zort Anket+ Karşılıklı sohbet 45 dak. KaynakT Ki şi Sayısı: 14 Anket: 14 Karşılıklı sohbet : 12 Toplam Süre. T Hayat hikayesi : 3 680 dak.

Tablo 1.1: Kaynak kişilerin adı- veri toplama yöntemi-toplanan verinin süresi

Bazen kaynak kişiler arasında doğal sohbet ortamı oluşmuş, araştırmacı bu sohbet ortamına katılmış ve konuşmaları kaydetmiştir. Kaynak kişilerin dışında kalanlar da konuşmaya katılmışlardır. Tablo 1.1’de görüldüğü gibi, araştırmanın verisi oluşturulurken 14 kişi ile görüşme yapılmış (680 dakika), kaynak kişilere anket yapılmış, başlarından geçen ilginç olaylar anlattırılmış, seçilmiş cümleler sorulmuş, karşılıklı sohbet edilmiştir. Tablo 1.2: Kaynak kişilerin sosyolinguistik bilgileri

8 Bu tabloda, anket, kişisel bilgilerin edinildiği belgeyi; hayat hikayesi, kaynak kişinin hayatında unutamadığı olayları; karşılıklı sohbet ise evi, ülkesi, köy hayatı, komşuluk ilişkileri gibi konularda konuşma ve kendiliğinden ortaya çıkan konuşma konularını ifade etmektedir.

20 Kaynak Kişiler Mehmet Nay Fatma Çayır Nasıf Çayır Kemal Deveci Yaş/Cinsiyet 24/ Erkek 70 / Kadın 75/ Erkek 60 / Erkek Eğitim, Üniversite İlkokul İlkokul İlkokul Dil, KTA KTA KTA KTA Yerleşim Yeri Kaleburnu Kaleburnu Kaleburnu Kaleburnu Meslek İşçi Evhanımı Çiftçi Zurnacı- Çoban Ana Dili KTA KTA KTA KTA Rumca Bilgisi Anadili gibi Anadili gibi Anadili gibi Anadili gibi İngilizce Bilgisi İyi - Zayıf İyi ST Bilgisi İyi Zayıf Zayıf Orta EvdeKonuşulan Dil KTA- Rumca KTA- Rumca KTA- Rumca KTA- Rumca Yaşadığı Yer Kaleburnu+ Kaleburnu Kaleburnu Kaleburnu+ Gazimağusa Gazimağusa Rumca Dil İlişkisi Rum TV Genellikle Bazen seyrediyor Genellikle Genellikle Rumca Gazete. Bazen Hayır Çok sık Sıklıkla Komşu-Arkadaş Rum tarafında Yoğun olarak Yoğun olarak Yoğunolarak çalışıyor kullanıyor kullanıyor kullanıyor İngilizce Dil İlişkisi. İngiliz Kanalları Çok sık Hiç Bazen Hiç İngilizce Okuma Biraz Hiç Biraz Biraz Komşu-Arkadaş Londra’da Londra’da Londra’da Londra’da Eğitim akrabalarla akrabalarla akrabalarla akrabalarla Lisede İlkokulda Lisede Ortaokulda ST İlişkisi Türkçe Kanallar Sıklıkla Her zaman Her zaman Her zaman Türkiye’yi ziyaret Yazları Yazları Yazları Yazları ST de okuma Çok değil Çok değil Çok değil Çok değil Internetde ST ile chat Bazen Hiç Hiç Hiç yapma Ailenin Eğitim Durumu Zayıf Zayıf Orta Zayıf

Bu çalışmada her veri bölgesi için yaşları 18 ila 75 arası değişen üç kişi ile görüşülmüştür. Genellikle ağız araştırmalarında kaynak kişi seçiminde bazı ölçütler bulunmakta; yaşadığı yeri terk etmemiş olan, yaşlı, kırsal kesimde yaşayan erkeklerden veri toplanması uygun görülmektedir (ayrıntılar için bk.: Demir 1998, Chambers & Trudgill 1998: 29). Ancak bu araştırmada farklı yaşlardan ve farklı cinsiyetten veri toplanmış, KTA konuşan kaynak kişilerin göçmen olup olmadığı, farklı dilleri konuşup konuşmadığı, ağız özelliklerini yaş, cinsiyet, eğitim ve ailenin ne kadar etkilediği gibi konulara da temas edilmiştir.

21 Tablo 1.3: Kaynak kişilerin sosyolinguistik bilgileri Kaynak Kişiler Aysel Aydoğan Hüseyin Çokbilen Altay Aydoğan Yusuf Deviren Yaş/Cinsiyet 70 / Kadın 80 / Erkek 40/ Erkek 45 / Erkek Eğitim, İlkokul İlkokul Lise Üniversite Dil, KTA KTA KTA KTA Yerleşim Yeri Aydoğan+Akdoğan Aydoğan+Akdoğan Aydoğan+Akdoğan Yiğitler Meslek Ev hanımı Emekli Asker Şöför İngilizce Öğretmeni Ana Dili KTA KTA KTA KTA Rumca Bilgisi İyi Anadili gibi Orta Orta İngilizce Bilgisi Yok İyi Yok İyi ST Bilgisi Az Yok Az Az Evde Konuşulan KTA-Rumca KTA-Rumca KTA KTA Dil Yaşadığı Yer Akdoğan Akdoğan Akdoğan Yiğitler Rumca Dil İlişkisi Genellikle/Haberler Genellikle/Haberler Genellikle/Haberler Hayır Rum TV Hayır Hayır Hayır Hayır Rumca Gazete. Bazen Rum Bazen Rum Bazen Rum Bazen Komşu-Arkadaş tarafına gidince tarafına gidince tarafına gidince

İngilizce Dil İlişkisi. Seyretmiyor Seyretmiyor Seyretmiyor Bazen İngiliz Kanalları Yok Bazen gazete Yok Bazen gazete İngilizce Okuma Yok Konuşuyor Yok Konuşuyor Komşu-Arkadaş Yok İkinci dil Yok İkinci dil Eğitim ST İlişkisi Türkçe Kanallar Seyrediyor Seyrediyor Seyrediyor Seyrediyor Türkiye’yi Yok Yok Yok Sıklıkla ziyaret Yok Yok Yok Gazete/ Dergi ST de okuma Ailenin Eğitim Düşük Düşük Düşük İyi Durumu

22 Tablo 1.4: Kaynak kişilerin sosyolinguistik bilgileri Kaynak Kişiler Cemaliye Emir Ahmet Emir Havva Ali Güler Mihriban Debreli Yaş/Cinsiyet 25/Kadın 40 / Erkek 79 /Kadın 90/ Kadın Eğitim, Üniversite Lise İlkokul İlkokul Dil, KTA KTA KTA KTA Yerleşim Yeri Yiğitler Yiğitler İnönü İnönü Meslek Öğrenci Çiftçi Evhanımı Evhanımı Ana Dili KTA KTA KTA KTA Rumca Bilgisi Yok Orta Az Az İngilizce Bilgisi İyi Yok Yok İyi ST Bilgisi İyi Yok Yok Yok Evde Konuşulan Dil KTA KTA KTA KTA Yaşadığı Yer Yiğitler Yiğitler İnönü İnönü Rumca Dil İlişkisi Rum TV Bazen Bazen Genellikle/Haberler Genellikle/Haberler Rumca Gazete. Okumuyor Okumuyor Okumuyor Okumuyor Komşu-Arkadaş Bazen Rum tarafına Yok Kullanmıyor Köyde kullanıyor geçince İngilizce Dil İlişkisi. İngiliz Kanalları Sıklıkla Az Seyretmiyor Bazen İngilizce Okuma Okuyor Yok Yok İyi Komşu-Arkadaş Yok Yok Yok Yok Eğitim Üniversite Lise İlkokul İlkokul ST İlişkisi Türkçe Kanallar Seyrediyor Seyrediyor Seyrediyor Seyrediyor Türkiye’yi ziyaret Sıklıkla Sıklıkla Sıklıkla Sıklıkla ST de okuma Okuyor Okuyor Okuyor Okuyor Internetde ST ile chat Çok sık Bazen Yok Yok yapma Ailenin Eğitim Durumu İyi İyi Orta Orta

Tablo 1.5: Kaynak kişilerin sosyolinguistik bilgileri Kaynak Kişiler Namiye Havutcu Çağın Zort Yaş/Cinsiyet 80 / Erkek 30 / Erkek Eğitim, İlkokul Üniversite Dil, KTA KTA Yerleşim Yeri İnönü İnönü Meslek Evhanımı Serbest Meslek Ana Dili KTA KTA Rumca Bilgisi İyi İyi İngilizce Bilgisi Yok Orta ST Bilgisi Yok İyi

23 Evde Konuşulan Dil KTA KTA Yaşadığı Yer İnönü İnönü Rumca Dil İlişkisi Rum TV Genellikle/Haberler Genellikle/Haberler Rumca Gazete. Hayır Hayır Komşu-Arkadaş Köyde Rum turistlerle Köyde Rum turistlerle

İngilizce Dil İlişkisi. İngiliz Kanalları Seyretmiyor Bazen İngilizce Okuma Yok İyi Komşu-Arkadaş Yok İnternette Eğitim Yok Üniversite ST İlişkisi Türkçe Kanallar Seyrediyor Seyrediyor Türkiye’yi ziyaret Sıklıkla Sıklıkla ST de okuma Okuyor Bazen Ailenin Eğitim Durumu Düşük Düşük

Bu çalışmada kullanılan anket örneği ve kaynak kişilerden seçilmiş olan araştırmada kullanılan cümleler metinler bölümünde yer almaktadır. Tablo 1.2, 1.3 1.4 ve 1.5.’de görüldüğü gibi kaynak kişilerin 8 tanesi erkek ve dördü kadındır. Kadınlar ev hanımıdır. Erkeklerden biri öğrencidir. Diğerleri polis, çiftçi, işçi, öğretmen, zurnacı, şöför, emekli olmak üzere toplumun farklı statüsünden olan bireyleridir. Mehmet Nay, Fatma Çayır, Nasıf Çayır ve Kemal Deveci ikidilli olup (Türkçe- Rumca) anadilleri KTA olan kişilerdir. Bulundukları yerden uzun süre ayrı kalmamışlardır. Aysel Aydoğan 1974 öncesi 35 sene, Altay Aydoğan 10 sene, Hüseyin Çokbilen 40 sene bugün Rum tarafında kalan Aydoğan köyünde yaşamıştır. 1974 sonrası ise Güneyden Kuzeye göç etmişler bugün Akdoğan köyünde yaşamaktadırlar. Yusuf Deviren eğitim hayatı dışında (toplam dört sene ’da üniversite eğitimi) Yiğitler köyünden uzun süre ayrı kalmamıştır. Cemaliye Emir Yiğitler’de doğmuş büyümüş üniversite eğitimi için Türkiye’de bulunmuştur. Ahmet Emir Yiğitler’de doğmuş bir kaç defa Londra’ya aile ziyaretlerinde bulunmuş, bunun dışında uzun süre yurt dışında kalmamıştır. Havva Ali Güler İnönü köyünde doğmuş büyümüş ve ülke dışına hiç çıkmamıştır. 90 yaşında olan Mihriban Dereli İnönü doğumludur. Ev hanımı olan Mihriban Dereli, köyünden dışarı çıkmamış olan bir

24 kişidir. Namiye Havutçu ev hanımıdır. Köyünden uzun süre ayrı kalmamıştır. Çağın Zort ise üniversite eğitimini Kıbrıs’ta tamamlamış yurt dışına pek fazla çıkmamıştır. Kaynak kişilerin hepsi KTA konuşan kişilerdir. Ancak evde konuştukları dil ile iletişimde kullandıkları dil arasında farklılıklar olabilmektedir. Kaynak kişilerin çoğu Rumca ve İngilizce bilmektedir. KTA yanında televizyon, radyo ve gazetelerde ST’nin kullanılması KTA ile ST’nin ilişkisini kaçınılmaz kılmaktadır. Bunun yanı sıra KTA konuşanlar Rum televizyon kanallarını da izlemekte, Rum tarafına çalışmak için gitmekte veya Rum turistlerle Rumca iletişim kurmaktadırlar. ST ve Rumca KTA’nın konuşulduğu her yerde 2003 sonrası daha yoğun olarak varlığını hissettirmektedir. Yaşlı nesil Rumca ile daha fazla temas halindedir (eski Rum arkadaşları, Rum televizyonları). Genç nesil ise İngilizceyi daha fazla kullanmakta, Rumlarla da İngilizce iletişim içine girmektedirler. Son yıllarda uydu yayınlarının artmasıyla ve kullanımının yaygınlaşmasıyla ST’nin etkisi adada oldukça artmıştır. Özellikle genç nesil sıklıkla Türkiye’yi ziyaret etmekte, internette sohbet etmekte veya Türkiye’ de ST ile eğitim almaktadır. Türkiye’ nin uydu kanalları hem yaşlı nesil hem genç nesil tarafından seyredilmekte yaşlılar ise özellikle haberler için Rum kanallarını tercih etmektedirler. Türkçe-Rumca dil ilişkisi hakkında ayrıntılı bilgi için bk:. III. Bölüm: KTA ve Dil İlişkisi.

2. Dil İlişkisi ve Sosyolinguistik Dilin en önemli özelliklerinden biri değişken olmasıdır. İç ve dış faktörlerin etkisiyle dilin her alanında değişme ortaya çıkmaktadır. Dilin en sık ve kısa sürede değişen alanı söz varlığıdır. Dilbilgisel yapılarda, dilin seslerinde ve bürünlerinde, anlam alanında ortaya çıkan değişmeler, söz varlığına göre genellikle daha uzun süreye ihtiyaç duymakta ve söz varlığındakiler kadar sık olmamaktadır (Thomason & Kaufman 1988, Johansaon 2002). Ayrıca dilin değişkeleri farklı yönlerde değişebilmekte, değişme süreci içinde standart ile diyalektler birbirinden farklılaşarak gelişme gösterebilmlektedirler. Değişme sürecini tetikleyen bir faktör olarak ikidilliliğin bulunduğu bölgelerde özellikle ilişki halinde bulunan dillerin birbirini çeşitli yönlerden birbirini etkilemesi (Weinreich 1977; Chambers, Trudgill, Schilling-Estes 2002: 650-651) sonucunda bazı değişmeler olmaktadır. KTA işte böyle ikidilliliğin/çokdilliliğin bulunduğu bir bölgede konuşulmaktadır (bk.: Bölüm

25 2.2). Kıbrıs, tarihsel süreç içinde Bizans (3395-1184), Lüzinyan (1192-1489), Venedik (1489-1571), Osmanlı (1571-1878) ve İngiliz (1878-1960) hakimiyetinde kalmış olup KTA konuşurları 1960-1974 yılları arasında iki toplumlu Kıbrıs Cumhuriyetinde, 1974’ten bu yana da yalnızca Türklerin bir arada bulunduğu Kuzey Kıbrıs’ta yaşamaktadırlar. Bu çeşitlilikten dolayı Kıbrıs’ta “tarihin şekillendirdiği bir çokdillilik” (Yağcıoğlu 2003: 29) bulunmaktadır. Bir başka deyişle Kıbrıs’taki çokdillilik, Kıbrıs tarihindeki farklı evrelerin yansımasından gelen bir çokdillilik olmaktadır. Kıbrıs’ın 1571’de Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine girmesiyle Türkçe, Rumca’nın yanında kullanılmaya başlanmış, İngiliz egemenliğindeki Kıbrıs’ta özellikle XX. yüzyılın ilk yarısında İngilizce resmi işlerin sürdürüldüğü bir dil olarak işlev görmüştür (Yağcıoğlu 2003). Böylece Kıbrıs; Türkçe, Rumca ve İngilizce’ nin çeşitli işlevlerle kullanıldığı bir toplumsal çokdillilik (societal multulingualism [Fishman 1972]) ortaya koymaktadır. Türklerin Kıbrıs’a yerleşmelerinden itibaren adada konuşulan dillerle ilişkileri de başlamış olmaktadır. Bu ilişki tarihi yoğun olarak 1571 sonrasıdır ancak onun öncesinde de adada Türkçe-Adada konuşulan diller ilişkisi olduğu açıktır. Kıbrıs’ ta iki tür dil ilişkiden söz edilebilir; i) Türkçe- Türkçe ilişkisi diyeceğimiz KTA ile Türkçenin ağızlarının ilişkisi ii) Türkçe- Türkçe olmayan dillerin ilişkisi Her iki ilişki türünün de adada eski dönemlerden (1571 sonrası) yakın tarihimize kadar (1974 sonrası) varlığını devam ettirdiğini belirtmeliyiz. Adanın fethinden sonra adaya yerleşen Anadolu’ nun değişik bölgelerinden gelen göçmenler neticesinde ortaya çıkan Türkçe-Türkçe ilişkisi adaya has bir ağzın oluşmasının da temellerinin atılmasını sağlamıştır. Adaya farklı boyların yerleşmesi, Anadolu’ nun değişik bölgelerinden olduğu kadar Osmanlı sınırları içinde olan diğer Türkçe konuşan halkların -Afrika kökenli müslümanlar, Balkanlar’ dan gelen çingeneler- Anadolu’ dan çeşitli tarihlerdeki göçlerin devam etmesi Kıbrıs’ta Türkçe-Türkçe ilişkilerine katılan önemli unsurlardır. Adada daha önce var olan Türklerin (1571 öncesi) konuşmaları ile adaya sonradan sürülen Türklerin konuşması da Türkçe- Türkçe dil ilişkisi açısından önemlidir böylece adaya has Türkçenin ilk temelleri atılmış olmaktadır.

26 Dil ilişkileri araştırmaları açısından Kıbrıs' ı çekim merkezi haline getiren diğer bir önemli husus iç göçler ve dış göçler sonucunda ortaya çıkan durumdur. 1974 sonrası Anadolu’ dan adaya göçler başlar ve günümüze kadar devam eder. Ayrıca 1974 sonrası Güney’den Kuzey’e göçler sonucu adada dil dengeleri değişime uğrar. Bunun yanı sıra ana dilleri KTA olmakla birlikte, adada yerli diğer Kıbrıslılar’ dan farklı bir ağzı konuşan ve çoklukla iki dilli olan Kıbrıslı Türkler de bulunmaktadır. Türkçenin sadece aile içinde konuşulabildiği, -çevre köylerin Rum köyü olması, üst dilin o bölgede Rumca olması gibi sebeplerle- bölgelerdeki yerli halk genellikle iki dillidir (bk.: 1.3.1.4. Akıncılar, Kaleburnu). Bu değerlendirmeler ışığında KTA konuşanlarını dil ilişkileri açısından ele aldığımızda aşağıdaki soruların da cevaplandırılması gerekmektedir: 1) KTA konuşanları hangi bölgede hangi ağzı konuşmaktadır, KTA’nın bir standartı var mıdır? 2) Göçmen ağızlarında neler, niçin, hangi şartlar altında ve nereye kadar değişmektedir? 3) İkinci dilin KTA’da kullanılması ne durumdadır? 4) Bazı KTA konuşucuları için 1974 öncesi yaşadıkları bölgede Rumca üst dil olarak gelecekleri açısından son derece önemli iken birden bire bu önem ortadan kalktığına ve bu dilin etkisinden uzak yaşadıklarına göre, ikinci dil ne olmaktadır? 5) KTA konuşan yerlilerin ve dışardan gelenlerin hem kendi hem de öteki ağızlara karşı tutumları nedir? 6) Bölgeye farklı tarihlerde göçler olduğu göz önüne getirilince, araştırılması son derece ilgi çekici neticeler ortaya çıkaracak olan bir husus da, farklı tarihlerde aynı bölgeden buraya gelen insanların dilindeki tabakalaşma ve bu tabakaların aralarındaki ilişki, uyum, çatışma nasıldır, sonuçta ortaya çıkan ağız nedir? Göçlerin Kıbrıs nüfusunun oluşumunda her zaman önemli bir rol oynadığını görmekteyiz. Bir bölgeye başka bir bölgeden göç olması durumunda ortaya çıkan etkileşim, çatışma ve birbirine yaklaşmaya bağlı gelişme, sosyal ve prestij açısından zayıf olan dilin veya ağzın ortadan kalkmasına kadar gidebilmektedir (Jonanson 2002). Kıbrıs’ a göçlerle Kıbrıs dışından gelen önemli bir grubu 1974 sonrası göçmenleri oluşturur. Türkiye’den gelenlerin sayısı doksanlı yıllarda oldukça yüksek rakamlara ulaşır. Nüfusun kalabalık olması, beraber getirilen ağzın çevredeki prestij

27 ağzı karşısında dayanıklılığını arttırmaktadır. Ancak gelenler kalabalık olsa bile aynı bölgeye iskan edilmezlerse veya başka sebeplere bağlı olarak dayanıklılık azalabilir. Göçlerle Türkiye’ den gelen ve üst dil olarak ST’ye bağlı olan Anadolu ağızları KTA içinde prestijleri düşük olduğu için erimiş ancak bazı bölgelerde göçmenlerin toplu iskan edilmesi gibi sebeplerle varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Dilde değişmeyle ilgili araştırmalar, dil ilişkisinin değişmelerin önemli sebeplerinden birisi olduğunu ortaya çıkarmış ve bu yüzden etkileşmeye bağlı dil olaylarının incelenmesi dilbiliminin önemli kollarından birisi haline gelmiştir. Dünyanın hemen hemen her yerinde Kıbrıs' takine benzer dilsel gelişmeler görülmektedir (standart- ağız ilişkisi veya ağız- ağız ilişkisi) bu yüzden, bölgedeki dil durumunun kendine has yönlerinin araştırılmasıyla aynı zamanda Türkiye genelinde (Türkçe- Türkçe dil ilişkisi) ve nihayet dünyanın diğer yerlerindeki gelişmelerle benzer ve farklı taraflar da ortaya çıkacaktır. 1974 öncesi adada iç içe yaşayan Rumlar ve Türkler günlük konuşmada, ticarette, okullarda, sosyal hayatta kullandıkları Türkçe ve Rumca yanında İngilizceyi de kullanmaktaydılar. İngiliz döneminde İngilizcenin lingua franca olarak kullanıldığını belirtmeliyiz. Bir anlamda Kıbrıs 1974 öncesi yasal [de jure] ikidilliliğin ve de facto üçdilliliğin olduğu bir ortamdır. Böyle bir ortamda Türkçe- Rumca- İngilizce etkilieşimi kaçınılmazdır. Johanson (2002) Türkçenin çekici özelliklerin çoğuna sahip olduğu yargısını genel eğilimler bakış açısıyla ele almaktadır9. Genel eğilimler birçok dilbilimcinin evrensel dilbilgisi olarak adlandırdığı kimi dilsel tercihlerin doğuştan gelen biyolojik mekanizmalara bağlı olduğu gerçeğini ifade etmektedir. Kıbrıs’ta konuşulan Türkçenin Rumcayı, Rumcanın da Türkçeyi etkilemesini bu bakımdan ele almak gerekmektedir. İki dilin de birbirine benzer özellikleri aynı coğrafyada daha belirgin olarak ortaya çıkarmaları doğal ilişkinin sonucu olmuştur (teorik bilgiler için bk.: I. Bölüm).

9 Johanson, Farsça ve Ermenicenin Türkçeleşen morfolojisinden örnekler vererek, “Farsça veya başka diller Türkçe dil tipine yaklaşıyorlarsa, etki nedir, kendiliğinden yakınlaşma nedir?”, sorusunu sorar.

28 2.1. Kıbrıs’ta Türkçe ve Dil İlişkileri Türk dilinin Kıbrıs adasında varlığını, adanın Osmanlı devleti tarafından 1571 yılında fethinden önceye de götürebiliyoruz.10 Osmanlı devletinin adayı fethinden önce Kıbrıs’ta Avrupa, Asya ve Afrika dillerinin birçoğunun konuşulduğu (Erdoğru 2008: 9) ancak XIV ve XV yüzyılın başlarında adanın resmi dilinin Fransızca olduğu, bunun yanısıra Rumcanın halk dili olduğu, halkın aynı zamanda Fransızca ve Arapçayı da kullandığı ayrıca bu dillerin Kıbrıs ağızlarının da oluştuğu farklı kaynaklarda belirtilmektedir (Dawkins 1932, Erdoğru 2008). Osmanlılardan önce Memluklar, Anadolu Selçukluları ve Karamanoğulları ile Kıbrıs halkları arasında ticari ilişkiler süregelmiş bunun yanısıra Antalya, Manavgat va Alanya’nın Türk Beyleri adayla sürekli bir ticaret içinde olmuşlardır (Erdoğru 2008: 11). Teke Oğulları ile Kıbrıs kralları arasındaki mücadelelerde, Kıbrıslı korsanların müslüman Türkleri kaçırarak adada hıristiyanlaştırarak ordularında istihdam ettikleri, önemli bir çoğunluğa ulaşan Türk ve Arap kökenli bu askerlere Turkopoliler yerli halkın ismini verdiği kaydedilmektedir (Dawkins 1932). Baf bölgesinde Osmanlıların adayı fethinden önce oraya yerleşmiş Serikîler’ in olduğu bunların Antalya ve Alanya civarından göç eden yörükler olabileceği görüşü de birçok araştırmacının ortak fikridir (Jennings 1993, Erdoğru 2008). Osmanlıların adayı 1571’de fetihinden hemen sonra başlayan iskân faaliyetlerini gösteren belgelere baktığımızda, adaya ilk göçlerin orta Anadolu bölgesinden yapıldığı birçok kaynakta belirtilmektedir. Osmanlı arşivlerinde korunan belgelerde 1571’den hemen sonra adaya yapılmak istenen sürgün teşebbüsü ayrıntılarıyla anlaşılabilmektedir11. Başbakanlık arşivinde kayıtlı 1572 yılına ait Mevkufat defterinde ilk göç yerleri ile göç eden aile sayısı şu şekilde verilmiştir:

10 Adanın XIV ve XV. yüzyıllardaki dini ve etnik yapısı üzerine Rumca yazılmış Leontios Makhairias’ ın Kroniği’e göre o dönemde adada Yakubiler, Latinler, Rumlar, Nesturiler, Tatarlar, Ermeniler, Franklar, Araplar, Moralılar, Mağribiler, Cenevizliler, Venedikliler, Yahudiler, Hintliler, Asuriler, Suriyeliler, Arnavutlar, Çingeneler, Maronitler, Süryaniler, Makedonlar, Macarlar, Bulgarlar, Katalanlılar, Fransızlar, Yafalılar, İspanyollar, Lombardlar, Türkler ve başka diğer uluslar bulunmakta idi. O dönemde adada hristiyan Türklerin de bulunduğu paralı asker olarak Bizans ordusunda görev aldığı da yine bu kaynakta belirtilmektedir. Mısır Memlukları, Anadolu Selçukluları ve Karamanoğlu dönemlerinde birçok Türk’ün de adaya yerleştiği farklı kaynaklarda belirtilmektedir (Erdoğru. A.; 2008, Kıbrıs’ta Osmanlılar, Galeri Yayınları, Lefkoşa). 11 Gökçe, T. (1997) de İç-il Sancağından sürülüp Kıbrıs’ta iskan edilen aileler, Halaçoğlu, Y. (1991) de Osmanlı döneminde Kıbrıs’ta iskan politikası ele alınmıştır Osmanlı arşivlerinden yararlanılarak Kıbrıs Türkleri’nin kökeni ele alınmıştır.

29 Aksaray 225, Beyşehir 262, Seydişehir 202, Endügi 145, Develihisar 197, Ürgüp 64, Koçhisar 88, Niğde 172, Bor 69, Ilgın 48, İshaklı 87, Akşehir 130. Daha sonra Akdağ kazasından 84, Bozok kazasından 134 göçmen bunlara ilâve olarak kaydedilmişlerdir (Orhonlu 1971: 91-97). Yine 1572 yılına ait İç-il (İçel) sancağının kazalarından iskân için gönderilenlerin kaydedildiği ikinci bir defterde de göç yerleri ve hane sayıları şu şekilde gösterilmiştir: Ermenek 54, Mâmûriye 61, Selendi 49, Gülnar 134, Mud 173, Silifke 20112 (Gökçe 1997: 4). Sürgün kapsamında adaya Anadolu’dan hem müslümanlar hem de gayrimüslimler gönderilmiş, öte yandan Anadolu halkının konar-göçer olarak adlandırdığı kişiler de sürgün kapsamına alınmıştı. 1572 yılında 2580 hanelik iskânda toplam 1298 aile kendi rızaları ile iskânı kabul etmiş, diğerlerinin büyük çoğunluğu ise köy halkı tarafından Kıbrıs iskânına seçilmiştir. Bulundukları kasaba veya köye sonradan gelip yerleşenler ile çeşitli sebeplerden dolayı toplumda huzursuzluk çıkaranlar ve bu sebeple halkın şikayet ettiği kimseler öncelikle iskâna tabi tutulmuşlardır13. Bu sebeple XVI. Yüzyıl sonlarına kadar Kıbrıs’ a iskânı planlanan 12.000 ailenin 8.000’ i yerleştirilmiştir (Mühimme Defteri, nr.43, s. 134, hük. 628). Bu da hane halıkna göre yaklaşık 40.000 kişi olarak tahmin edilmekte ayrıca fetih sonrası adada kalan askerlerle 45.0000 kişiye ulaşmaktadır (Erdoğru 2008). XVII. yüzyılın son yarısı ile XVIII. yüzyılda daha çok emirleri dinlemeyen ve yerleşik halka zarar veren aşiretlerin de sürgün yeri olan Kıbrıs’a Niğde, Bor, Ürgüp ve Ereğli’den birçok cemaatın da gönderildiği bunun yanısıra İçel Türkmenlerinin de Kıbrıs’a sürüldüğü farklı kaynaklarda belirtilmektedir (Orhonlu 1963, Halaçoğlu 1991). Adaya Anadolu’ dan müslümanların yanı sıra Yahudiler, Ermeniler, Araplar ve diğer yerli halklardan da göçün olduğu, ayrıca bazı yerlerde Anadolu’dan göç etmemiş Afrika’dan köle olarak getirilmiş veya sonradan müslüman Türklüğü kabul

12 Kıbrıs’a ilk göçmen naklini konu alan 22 Eylül 1572 tarihini taşıyan ve Kamil Kepeci Tasnifi’nde Mevkûfât Defteri adıyla 2551 numarada kayıtlı olan defterde, Kıbrıs’a çeşitli Anadolu kasaba ve köylerinden nakledilen nüfus isim isim, köy köy, meslek ve hatta sahip oldukları öküz, inek, merkep gibi hayvanlara varıncaya kadar kaydedilmiştir 13 Kıbrıs’a sürgün gönderilenlerin Aksaray, Beyşehir, Seydişehir vd. yerleşim yerlerinin yanı sıra bu bölgelere dışarıdan gelmiş kişilerden de oluştuğu 1572 yılına ait Mevkufat defterlerinde açıkça belirtilmiştir: “Karye-i Küre 7 hane an Göçü 2 hane an Bulduk 1 hane, Turud Hacı veled-i İsmail hariçden gelmiş çiftçi, Karye-i Çiftlik-i Şami 3 hane, Boyacı Ali bin Pir Veli hariçden gelmiş,Kaza-i Seydişehir an mahalle-i Biruni 6 hane an Bazarkapu 4 hane, Hallaç Yusuf bin Ali sarik ve hariciden gelmiş dediler”gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür.

30 etmiş Rum kökenli Türkler bulunduğu da bilinmektedir. Bundan sonra da adaya gönüllü veya gönülsüz bazı göçler yapılmış/yaptırılmıştır. Sonuç olarak adaya yoğun olarak 1571 sonrası yerleştirilen Türk halkı, günümüze kadar kimliğini, kültürünü ve nüfus olarak varlığını korumuş ve günümüzdeki Kıbrıslı Türk halkını meydana getirmiştir. Ada 1974 Barış Harekatı sonrasında yeniden göç olgusuyla tanışmış bu göç iç göç ve dış göç olarak iki yönlü meydana gelmiştir. İç göç 1974 sonrası Kuzey ve Güney olarak iki kesme ayrılan Kıbrıs’ta, Güney bölgelerde kalan yerli Türk halkının Küzey bölgelerine yerleşmesidir. Dış göç ise Anadolu’ nun değişik bölgelerinden (Adana, Trabzon, Konya başta olmak üzere) göç eden Türkiye vatandaşlarının Kuzey Kıbrıs’ a yerleşmesi olarak tanımlanabilir (Çelebi 2006). Değişik dilleri konuşan kişilerin aynı coğrafyada yaşaması, bu dillerde bazı değişmelerin olmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Dillerin birbirini etkilemesi farklı birçok etkene bağlı olmakla birlikte, bu dillerin birbirleriyle etkileşim içinde bulundukları süre, sosyal, ekonomik ve politik ilişkilerin yoğunluğu, dillere arasındaki benzerlikleri arttırmaktadır. Çok dillilik nedeniyle bir takım değişiklikler olsa da KTA’nın Türkçenin öteki diyalektleri gibi ST ile aynı sistemi paylaşmaktadır.

2.2. Kıbrıs’ın Etnik Yapısı ve Çokdillilik Kıbrıs’ın etnik yapısını anlayabilmek için Kıbrıs’ın tarihi evrelerine de göz atmak gerekmektedir. M.Ö. 4000 yılından itibaren insan unsuruna rastlanılan adanın, M.Ö. 3000 de yoğun bir iskana sahne olduğu ve elde edilen eserlerden de bu iskanın Anadolu kaynaklı olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan Kıbrıs'ta eski mezarlardan elde edilen buluntular da, Truva kültürünün ürünüdür. Kıbrıs'ın Mısır ve Doğu Akdeniz ticaret yolları üzerinde yer alması, tarihin bilinen ilk devirlerinden itibaren önem kazanması ve bu önemin sürekli olmasını sağlamıştır. İlk zamanlarda Kıbrıs halkının bölgesel yönetimler halinde bağımsız bir hayat sürdüğü anlaşılmaktadır. Daha sonraları ada ile Mısır arasında kurulan siyasî ilişkiler, adanın Mısır’ a bağlanmasıyla son bulmuştur. Mısır Firavunu III. Tutmosis tarafından (1500-1450) Mısır'a bağlanan Kıbrıs; Mısır ve Hititler arasında sürekli bir mücadele konusu olmus ve Kral III. Tundhaliya zamanında (M.Ö.1320) Hitit hakimiyetine girmistir. 120 yıl süren bu dönem boyunca Hititler adadan bakır ihtiyaçlarını karşılamışlar ve

31 adayı sürgün yeri olarak da kullanmışlardır. Hitit Devleti'nin M.Ö. 1200 yıllarında yıkılmasıyla Mısır Firavunu III. Ramses tarafından ada tekrar Mısır hakimiyeti altına alınmıştır. Bu dönemde Dor istilası nedeniyle Ege' den ve Anadolu' dan gelen bir kısım kavimler Kıbrıs' ta koloniler kurmuşlardır. M.Ö. 1000 tarihlerinde ise bu kolonilerin bir kısmında bulunan Fenikeliler adanın tümünü ellerine geçirirler. Fenikeliler' in hakimiyeti M.Ö.709’da Asurlular' ın Kıbrıs'ı almalarına kadar devam eder. Bu tarihte kolonizatörler bir araya gelerek Asur hakimiyetini tanırlar ve yapılan bir anlaşmayla vergi vermeye başlarlar. Asur hakimiyeti M.Ö. 669’da sona erdikten sonra Kıbrıs, bir müddet bağımsız krallık olarak devam etmişse de bu uzun sürmez; tekrar Mısır hakimiyeti altına girer. Pers Kralı Kombizes M.Ö. 525’de Mısır’ı işgal edince Kıbrıs da Pers hakimiyetine girer. Makedonyalı Büyük İskender'in M.Ö. 333 te Persler'e karşı kazandığı İssus Savaşından sonra Kıbrıs Makedonya hakimiyetini tanımıştır. Büyük İskender döneminde Kıbrıs'ta başlarında Nikokles ve Nikokreon'un bulunduğu Pafos ve Salamis Krallıkları vardır. Büyük İskender' in ölümüyle Makedonya İmparatorluğu'nun parçalanması üzerine I. Pitolemaios Mısır'da Pitoleme Hânedanlığı' nı kurar. Pitolemeler döneminde ada, yarı bağımsızlık statüsüyle Mısır' a bağlanır. M.Ö. 80 den itibaren Mısır' a bağımlılıktan tamamen kurtularak M.Ö. 58’e kadar bağımsız bir krallık olarak devam eder. Bu tarihte Romalı komutan Marcus Porcius Cata tarafından Roma İmparatorluğu hakimiyetine alınır. M.S. 394’de Büyük Kostantin’in ölümüyle Roma İmparatorluğu' nun parçalanması üzerine ada, Doğu Roma İmparatorluğu' nun (Bizans) payına düşer. Bizans döneminde ayrı bir hükümet kurulması uygun görülmeyip Fenike, Filistin, Suriye ve Klikya'ya bağlı bir il haline getirilir. Bizans hakimiyeti ile Kıbrıs'ta büyük değişiklikler meydana gelmiş, Hıristiyanlığın doğusunda bu dini ilk kabul eden Roma vilayetlerinden biri olmuş ve Ortodoks Kilisesi kurulmuştur. Ancak Katolik-Ortodoks mücadelesi Osmanlı fethine kadar devam etmistir. VII. yüzyılda Bizans sınırlarına dayanan İslam orduları tarafından 632-964 yılları arasında yirmi dört defa kuşatılan Kıbrıs, Halife Hz. Osman döneminde Şam Valisi Muaviye tarafından 649 yılında fethedilerek müslümanların hakimiyeti bir anlaşmayla kabul ettirilmiştir. Bu anlaşmaya göre Kıbrıslılar Bizans'a vermekte oldukları 7.200 altını müslümanlara verecek, Bizanslılarla yapılacak savaşlarda onlara yardım etmeyecek ve müslümanlar Kıbrıs'ı üs olarak kullanabileceklerdi. Ancak, bir süre sonra Kıbrıslılar'ın Bizans'a

32 yardım etmeleri üzerine bozulan anlaşma, 653’te adaya tekrar sefer düzenlenerek yenilenir. Bu sefer sonunda, adada İslam ordusundan bir miktar asker bırakılmışsa da, Halife Yezid döneminde bu asker geriye çağırılır. 688’de Halife Abdülmelik b. Mervan ile İmparator II. Justinianus' un yaptığı anlaşmayla Kıbrıs' tan alınan vergiler iki devlet arasında paylaşılır. Emeviler zamanında Kıbrıs, iki rakip devlet arasında kısmen muhtariyeti korumuş ve bu devletlere sadece vergi ile bağlanmışdır. Bu durum Abbasi döneminde de devam eder. 964’te Bizans İmparatoru II. Nikeforos Fakos tarafından Kıbrıs tekrar geri alınmışsa da, bu dönemde yapılan bir anlaşmayla camiye çevrilen mabetlerin ve kutsal yerlerin tanınması Bizanslılar'a kabul ettirilir. Bizans İmparatorluğu'nun zayıflaması ve çöküşünün hızlanması sürecinde, eyaletlerin teker teker elden çıkması Kıbrıs'ı da etkiler. Ermenilerle yaptığı savaşta esir olan İmparator Manuel Komnenus'un yeğeni ve Tarsus Valisi Isak Komnenus, daha sonra İmparator olan I. Andronikos tarafından fidyesi Kıbrıs gelirinden ödenmek şartıyla kurtarılır. Fakat, istenilen paranın bir kısmının ödenmesiyle serbest bırakılan Isak Komnenus kalan paranın toplanması için görevlendirildiği Kıbrıs'ta, halkı Bizans İmparatorluğu tarafından Katapon ya da Kıbrıs Valisi tayin edildiğini gösteren sahte belgelerle kandırarak bir yıl sonra adanın bağımsızlığını ve kendisinin imparatorluğunu ilan eder. Halk, yedi yıl süren Komnenus hakimiyeti müddetince ağır vergiler ve baskılar altında ezilir. III. Haçlı Seferleri' nde İngiltere Kralı I. Richard tarafından 1191'de alınan Kıbrıs, Templar (Templier) sövalyelerine satılır. Bu yönetimden de memnun olmayan Kıbrıslıların 1192 paskalya yortusunda isyan etmeleri üzerine adada daha fazla kalamayacaklarını anlayan Templar sövalyeleri, adayı I. Richard'a geri verirler; o da, Kudüs Kralı Guy de Lusignan'ı Kıbrıs Krallığı'na getirir. Lusignan ilk olarak Filistin'den getirdiği yandaşlarına arazi bağışlayarak yerini sağlamlaştırır ve adada feodal bir düzen kurar. Kıbrıs'ta Lusignanlar'ın bulunduğu bu tarihlerde Anadolu, Selçuklu Türkleri'nin idaresinde bulunuyordu. Çesitli gıda maddelerini Antalya'dan temin eden Lusignanlar, Antalya' nın Selçuklular'ın eline geçmesinden sonra onlarla iyi geçinmek zorunda kalır. Selçuklular ile çesitli anlaşmalar yapan Lusignanlar fırsat buldukça anlaşmaları yine kendileri bozarlar. Lusignanların Kıbrıs'ta gerçekleştirdikleri en önemli olay; "Kıbrıs Latin Baspiskoposluğu" nu kurmak olmuştur. Katoliklik Ortodoksluğu gölgelemeye başlar. Ortodoks halkın çıkardığı isyanlar şiddetli bir şekilde bastırılır. XIV. yüzyılın

33 sonlarına kadar süren Latin hakimiyeti, iki İtalyan şehir devleti olan Cenevizliler ve Venedikliler tarafından tehdit edilmeye başlanır. 1372 yılında Magosa'yı alan Cenevizliler 1464 yılına kadar ellerinde tutarlar. Memlûk Sultanı Baybars da 1425 yılından itibaren Kıbrıs'a müdahale etmeye başlar. Adaya çıkan Memlûk ordusu, 1426 tarihinde Kral Janus' u mağlup edip esir alır. Ada üzerinde Memlûklar, Papalık ve İtalyan şehir devletlerinin giriştikleri mücadeleden Venedikliler galip çıkar. Evlendiği Kıbrıs Kralı II. Jacques'ın bir yıl sonra ölmesiyle 1484 yılından itibaren beş yıl Kıbrıs'ı idare eden Kraliçe Venedikli Katerina Kornaro, idareyi Venedikliler' e bırakarak ülkesine gider. İdare Venedikliler tarafından ele geçirildikten sonra Kıbrıs, Venedik soylularından seçilen bir askerî valiyle yönetilir. Ada 1571’de Osmanlılar tarafından feth edilir (Kıbrıs’ta Osmanlı dönemi için bk.: 2.1) 1877 yılında Rus-Osmanlı İmparatorluğu savaşı sonucunda, 3 Mart 1878 tarihinde Ruslarla, Yeşilköy (Ayestefanos) Antlaşması imzalanır. İngiltere, Ruslara karşı Osmanlılara yardımcı olma amacıyla, 4 Haziran 1878 ile 1 Temmuz 1878 tarihlerinde Osmanlılarla gizli antlaşmalar imzalar. Adanın Yönetimi Osmanlılar tarafından geçici olarak 22 Temmuz 1878 tarihinde İngiltere’ye bırakılmıştır. İngiltere, Kıbrıs’ta kaldığı sürece Osmanlı İmparatorluğuna, kira ödemeyi de kabul eder. Adada 308 yıl süren Osmanlı İmparatorluğu Dönemi, böylece geçici de olsa son bulur14. Osmanlı İmparatorluğunun, Birinci Dünya Savaşında İttifak Devletleri safında yer almasını fırsat bilen İngiltere, 5 Kasım 1914 tarihinde adayı tamamen ilhak etmiştir. Atatürk’ün önderliğinde yapılan İstiklal savaşının kazanılmasından sonra 23 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşmasıyla, İtilaf Devletlerince resmen tanınan Türkiye Cumhuriyeti, bu anlaşmanın 16, 20 ve 21. maddeleri gereğince Kıbrıs’ın İngilizlere verilmesini kabul etmiştir15. İngiliz sömürge idaresi (18781960) zamanında, adada yaşayan Rumlar, Yunanistan’ın teşviki ve desteğiyle 1931 yılında isyan ederek, adayı Yunanistan’a ilhak etmek ister. Barışçı yollarla ilhakı () gerçekleştiremeyen Rumlar, 1953 yılında “EOKA” terör örgütünü kurar. 1 Nisan 1955’te yayınladıkları bildiriyle Grivas’ın komutasındaki EOKA örgütü, İngilizleri ve Türkleri düşman kabul edip imha

14 Adanın İngiltereye kiralanmasıyla birlikte adadaki birçok Türk İngiliz hakimiyetinde yaşamak istemedikleri için Anadolu’ya göç etmiştir. 15 Adadan Anadolu’ya ikinci büyük göç dalgası 1923 sonrası olmuş, ayrıca Akdeniz bölgesinde yaşayan birçok Yunanlı Kıbrıs’a göç etmiştir.

34 edeceklerini ve amaçlarının Yunanistan ile birleşmek olduğunu açıklar. Önceleri, İngiliz askerlerine ve yerleşik ailelere saldıran Rumlar, daha sonra bu saldırılarına Türkleri de dahil etmişlerdir. Enosis uğruna birçok masum insan ölmüş, aileler perişan olmuştur. İngiltere "EOKA"nın üzerine ciddi bir şekilde gitmemiştir. Giderek artan şiddet karşısında korunma ihtiyacı duyan Kıbrıs Türk Halkı 1 Ağustos 1956 tarihinde "Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı"nı (TMT) kurar. TMT Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakına karşı mücadeleler yapmıştır. Şiddet eylemlerinin tırmanması üzerine İngiltere, Makarios ve Rum liderlerle "Self-Government" üzerinde anlaşmaya çalışmıştır. Kabul görmeyince, Makarios ve Kipriyanu sürgüne gönderilmiştir. İngiltere, adanın Türk ve Rum tarafları ile birlikte Türkiye, Yunanistan ve İngiltere tarafından ortak yönetilmesini teklif etmiştir. Bu teklif, Yunanistan tarafından red edilmesine karşın, İngiltere planı uygulamaya koymuştur. Türkiye temsilcisinin 1 Ekim 1958’de resmen ve fiilen görevine başlaması sonucu Yunanistan görüşme masasına oturmuştur. Türkiye ve Yunanistan Dışişleri Bakanları Zürih'te bir araya gelerek Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulması konusunda anlaşırlar. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Adnan Menderes ve Yunanistan Başbakanı Karamanlis 11 Şubat 1959’da 27 maddelik Zürih Anlaşması' nı imzalar. Kıbrıs Türk ve Rum liderleri de 19 Şubat 1959’da Londra Anlaşması' nı imzalayarak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulması üzerine anlaşır. Bu anlaşmalara göre hazırlanan Kıbrıs Anayasası' nın kabulüyle 15-16 Ağustos 1959 gece yarısı "Kıbrıs Cumhuriyeti" ilan edilir. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilanıyla Yunanistan "Enosis", Türkiye de "" tezinden vazgeçmiş olur. Cumhurbaşkanı Makarios, 1963 yılında, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının 13. maddesini tek taraflı olarak değiştirme kararı alır. Aralık ayında, Türklerin evleri basılır, kadın, çoluk çocuk öldürülür. Evler, işyerleri tahrip edilmeye başlanır. Türkler rehin alınır. Ekonomik yönden abluka uygulanmaya başlanır. Birleşmiş Milletlerin Barış Gücü Askerleri, Rum ve Türk bölgeleri arasında süren bu çarpışmaları önlemek amacıyla, 14 Mart 1964 tarihinde adaya gönderilir. Olayların tırmanması üzerine, Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi, Garanti Anlaşmasının 4. maddesine dayanarak 16 Mart 1964’te, adaya müdahale kararı alır. Bu gelişmeler üzerine görüşmeler başlatılır ama bir sonuca ulaşılamaz. Rum tarafından, Türklere uygulanan idari ve askeri baskılar, artarak devam eder. Adada 28 Aralık 1967 tarihinde, geçici Kıbrıs Türk Yönetimi kurulur. Bu yönetim 20

35 temmuz 1974 yılına kadar Kıbrıs Türklerini idare eder. Öte yandan 15 Temmuz 1974 tarihinde EOKA’cı Nikos Sampson Makarios yönetimine karşı bir darbe yapar. Makarios İngilizlere sığınmak zorunda kalır ve adadan kaçırılır. Samson’ un hedefi, kısa sürede adadaki Türkleri yok etmek ve Türkiye’ nin müdahale etmesini önleyerek Enosis’ i gerçekleştirmekti. Bu amaçla çeşitli yerlerde yapılan saldırılarda toplu olarak şehit edilen Türkler, Atlılar, Muratağa-Sandallar, Topçuköy, Geçitkale gibi Toplu Mezarlara gömülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti, Garanti Anlaşmasının 4. maddesine dayanarak, adada Türklere karşı yapılan imhayı önlemek için, 20 Temmuz 1974 tarihinde müdahalede bulunmak zorunda kalır. O günün Başbakanı Bülent Ecevit adaya çıkan Türk Askerlerinin “Sadece Kıbrıslı Türklere değil, Kıbrıslı Rumlara da barış getirdiğini” söylemiştir. Gerçekleştirilen Barış Harekatından sonra, kurulan geçici Türk Yönetimi, adada meydana gelen Kuzeyden Güneye Rum göçlerini ve Güneyden Kuzeye Türk göçlerini düzenlemek açısından yeterli olamayınca ve siyasal gelişmeler nedeniyle zorlanınca 1 Ekim 1974 tarihinde Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi kurulur. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatından sonra, Türkler ve Rumlar Kuzeyde ve Güneyde ayrı ayrı yaşamaya başlar. 13 Şubat 1975 tarihinde ise, Otonom Türk Yönetim Kurulu ile Meclisinin ortak toplantısında “Kıbrıs Türk Federe Devleti”nin ilan edilmesi kararı alınır. Bu kararda, 1960 tarihinde kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasa’ sının, Türk Toplumuna sağladığı hakların, Rumlar tarafından sürekli engellenmesi ve Rumlarla bir arada yaşama imkanının kalmamış olması etkili olmuştur. İki toplumun, yan yana fakat ayrı bölgelerde, bir federasyon çatısı altında yaşamaları düşünülmüştür. Rum Yönetiminin, Kıbrıs’ta tek meşru hükümet olarak kendilerini görmeleri ve Barış Anlaşmaları Toplantılarında alınan kararları kabul etmemeleri, Türk Halkının ortaklık statüsünü reddetmeleri, görüşmeleri sürekli engellemeleri 13 Mayıs 1983 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulundan çıkarttıkları tek yanlı karar ve Avrupa Konseyi Danışma Meclisinde yaptıkları kabul edilemeyecek çıkışları, Türk Halkının sabrını taşırmış ve Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi karar alarak, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni” 15 Kasım 1983 tarihinde ilan etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, yeni kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanıyan ilk ülke olmuştur. 1984 tarihinden günümüze kadar, gerek Birleşmiş Milletler nezdinde, gerek garantör devletler ve AB nezdinde, yapılan çözüm

36 çalışmalarının sonucunda, 15 Kasım 2002 tarihinde BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Kıbrıs’ a gelerek taraflarla görüşmüştür. BM Genel Sekreteri, Kıbrıs Rum Kesimi Lideri Glafkos Klerides ile görüştükten sonra KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşla da bir araya gelmiştir. Annan, Kıbrıs’ta sorunun çözümü için, daha ileri bir adım atılmasını sağlamaya çalışmıştır. 24 Nisan 2004 tarihinde Kofi Annan’ın hazırladığı “Annan Planı” her iki toplumda referanduma sunulmuştur. Kuzey Kıbrıs’ta % 64.91 Evet, % 35.09 hayır, Güney Kıbrıs’ta %75.83 hayır, % 24.17 evet oyu çıkmıştır. Kuzey Kıbrıs % 64.91 evet oyu vererek Annan Planı’na destek verdiğini ve çözümden yana olduğunu bir kez daha göstermiştir. 23 Nisan 2003 tarihinden sonra Güney ile Kuzey arasında bazı kapılar karşılıklı olarak açılarak iki tarafta yaşayanların gidip gelmeleri sağlanmıştır. Bu davranış iyi niyetin önemli göstergesi olmuştur. Geçmişten günümüze Kıbıra’ta kurulmuş olan devletler ve yaşamış halklar hakkında kısa bir özet vermeye çalışılan bu bölümün ardından bu halkların konuştukları diller ve dillerinin izleri nelerdir, sorusunun cevablandırılacağı bölüme geçilmektedir. Yukarıdaki kronolojik bilgiler göstermektedir ki Kıbrıs’ta her dönemde en az iki toplum bir arada yaşamıştır. Bu yüzden olsa gerek, Emil Ludwig Kıbrıs adasını sayısız maceralara maruz kalmış savunmasız güzel bir kadına benzetmiştir.16 Kudüs’e giderken kısa bir süre için Kıbrıs’ı ziyaret eden Avrupalı hacıların, Ortaçağ ve Yeniçağ süresince, Kıbrıs’ ta yaşamış halklar hakkında ilgi çekici bilgiler verdiği seyahat günlükleri de bu benzetmeyi doğrular niteliktedir. Avrupalı hacılar, Kıbrıslılar’ı dikkatli bir biçimde gözlemlemişler ve bunların bir kısmını yazıya geçirmişlerdir (Jennings 1989). O dönemlerde Kıbrıs’ ın nüfusu etnik açıdan epeyce karışıktır. Müslümanlar, Baf bölgesinde bulunan Serikîler, Kıbrıslı Rumlar, Yahudi, Ermeni, Çingene, Yakubî (Jacobite), Koftî (Kopti-Mısırlılar), Katolikîler (Latinler) gibi farklı etnik gruplar yüzyıllardır Kıbrıs’ta bir arada yaşamışlardır. Kıbrıs eski çağlardan beri çok uluslu ve çok dinli karmaşık bir toplum yapısına sahip olmuştur. 1571’de Osmanlıların Kıbrıs’ı fethinin ardından tutulan deftere göre de yukarıdaki bilgiler doğrulanmaktadır. Adanın XIV. ve XV. yüzyıllardaki dini ve etnik yapısı üzerine yapılan çalışmada (Makharias 1932) adada

16 Ludwig, E. (1942). The Medierranean Saga of A Sea, New York.

37 o dönemlerde; Yakubiler, Latinler, Rumlar, Nesturiler, Tatarlar, Ermeniler, Franklar, Araplar, Moralılar, Mağribiler, Cenevizliler, Venedikliler, Yahudiler, Hintliler, Asuriler, Suriyeliler, Arnavutlar, Çingeneler, Maronitler, Süryaniler, Makedonlar, Macarlar, Bulgarlar, Katalanlılar, Fransızlar, Yafalılar, İspanyollar, Lombardlar, Türkler ve başka diğer uluslar bulunmakta idi.17 Ortaçağda Kıbrıs’ta Avrupa, Asya ve Afrika’ nın neredeyse bütün dilleri konuşulmaktaydı. Ama bu dönemde resmi dil Fransızca idi. Buradan şu sonuç çıkmaktadır ki Kıbrıs halkını oluşturan bu etnik yapıdaki insanları iletişim için en az iki dil bilmek zorunda idiler. Farklı kaynaklarda Kıbrıslıların üç dili; Rumca, Suriye dili ve İtalyancayı iyi çevirdiği, Arapça ve Fransızcanın günlük dilde kullanıldığı belirtilmektedir (Dawkins 1932, Makharidas 1932). Adanın Osmanlı döneminde 1572 tarihli ilk Osmanlı nüfus sayımında Türklerin yanı sıra diğer halklardan (Rumlar, Yahudiler, Ermeniler, Yakubiler, Lefteriler, Katolikler) da bahsedilir. Fetihden sonra da Kıbrıs, çok uluslu ve çok dinli kimliğini devam ettirir. Bununla beraber Osmanlı yönetimi, adada Türk ve Müslümanlar lehine çok önemli nüfus düzenlemeleri yapmıştır. Adada Türk ve İslam egemenliğinin yerleştirilmesi amacıyla Anadolu’ dan çok sayıda Müslüman nüfus ‘sürgün’ yoluyla Kıbrıs’a yerleştirilir. Böylece adada Türkçe konuşan nüfusun artması resmi dilin Türkçe olmasını sağlayan en önemli etken olur. Osmanlı döneminde Hristiyan dinine mensup bireylerin bazıları da İslam dinine döner (Jennings 1993). Osmanlı döneminde adada Anadolu’ dan gelen Müslüman Türklerle birlikte, Müslüman olmayan Anadolu halklarından bireyler de iskan edilir. Adanın yeni yöneticisi olan Müslüman Türkler yanında, Suriye ve Güney Doğu Anadolu’ dan Kürtler, Maraş ve Antep Türkmenleri, Trakyanın Müslüman Çingeneleri,

17 Yakubiler, adını Yakup Baraday’dan alan ve Şark Monofizit Kilisesine bağlı olan Hiristiyanlardı. Antakya ve Urfa civarından adaya göçmüşlerdir. Latinler, köken olarak Latium halkından olanlar, Roma uygarlığını benimseyen ve Latinceyi kullanan genel olarak İtalyan ve İspanyollardı. Rumlar, Anadolu’ dan gelmiş Ortodoks Hıristiyanlardı. Nasturi veya Nesturiler, V. yüzyılda İstanbul patriği Nestorius’un izinden giden Şark Hristiyanlarıydı. Tatarlar doğudan gelenlerdi, Ermeni adı Perslerin Hayatsan bölgesindeki Hayklara verdiği bir isimdi, dinsel olarak Şark Monofizit Kilisesine bağlıydılar. Franklar Baltık ülkelerinden adaya geldiği sanılan Germen halkıydı. Araplar, Asya ve Afrika’dan göç etmişlerdi. Moralılar Mora yarımadasından gelmiş Hrıstiyan halktı. Mağribîler şehirlerde yaşayan, Kuzey Afrikalı, özellikle Fas ve Cezayir kökenli Müslümanlardı, Cenevizliler İtalya’nın Ceneviz şehrinden, Venedikliler, Venedik şehrinden gelenlerdi. Yahudiler, Hintliler, Asuriler, Suriyeliler yanında Balkanlardan Arnavutlar, Asya kökenli Çingeneler, Makedonlar, Macarlar, Bulgarlar, Katolik Hristiyan olan Marunîler, kolonist Katolanyalılar, İspanyollar, Fransızlar, Yafalılar, Doğu Germenler grubuna bağlı bir halk olan Lombardlar yanında Türkler ve başka küçük gruplar XIV.-XV. yüzyıllarda adada bulunuyorlardı (krş. Dawkins 1932, Makharidas 1932).

38 Kızılbaşlar, Orta Afrika kökenli siyahiler, Darfur, Sincar gibi Orta Afrika kökenli Müslüman köleler yanında Rus, Eflak, Gürcü, Çerkez, Abaza, Rum, Macar, Hırvat gibi halklardan azatlı köleler Kıbrıs’ta iç içe bir yaşam sürerler (Erdoğru 1988). Etnik yapının zenginliği farklı dillerin küçük bir coğrafyada konuşlulması dillerin ilişkisini kaçınılmaz kılar. Ortaçağda üst dil olan Fransızcanın yerini, yeniçağda Türkçe almıştır. İngiliz döneminde ise (1878-1960) okullarda ve resmi dairelerde İngilizce üst dil olarak kullanılmış, Türkçe ve Rumca halk dili olarak kullanım alanına devam etmiştir. Sonuç olarak diyebiliriz ki Avrupa, Afrika ve Asya’ nın hemen hemen bütün dillerinin konuşulduğu bu coğrafyada Türkçenin Anadolu’ da konuşulan Türkçeden farklılaşması kaçınılmaz bir sonuç gibi görülmektedir. Ancak Johanson 2002’de ifade edildiği gibi Türkçenin çekici özellikleri göz önüne alınınca bu değişimin farklılaşma mı yoksa arkaik özelliklerin korunması mı sorusu her zaman göz önünde tutulması gereken bir sorudur. Kıbrıs’ın etnik yapısı göz önüne alındığında ada halkının iki dilli hatta üç dilli olması kaçınılmaz görünmektedir. Çokdillilik [multilingualism] Kıbrıs halkı için daha ilk çağlardan itibaren var olan bir olgudur. Adada yüzyıllarca farklı zamanlarda farklı diller üst dil olarak kullanılmış Türkçe 1571’den sonra adada konuşulan diller arasında aslan payını alarak günümüze kadar resmi dil olma statüsünü sürdürmüştür. Osmanlı yönetimi zamanında üst dil durumundaki Türkçe sosyolinguistik açıdan da pretiji yüksek, lingua franca olarak üç yüz yıldan fazla kullanılmıştır. Kıbrıslı Rumlar için Türkçe ikinci dil [second language] durumundadır, ancak özellikle karma köylerde yaşayan eski nesil ikidillilik özelliği göstermektedir. Adanın İngiltere’ ye kiralanmasıyla Türkçenin statüsü değişmiş, üst dil konumundan adada konuşulan resmi dillerden biri olmuş ve ikinci dil özelliği kazanmıştır. Adadaki İngiliz okullarında eğitim dili İngilizce ve Rumca, Türk okullarında ise Türkçe İngilizce olmuştur. 1960 sonrası ise Türk ve Rum okullarında eğitim dili Türkçe, Rumca olarak kullanılmıştır. İngiliz idaresinin ardından Türkçe statüsünü yeniden güçlendirmiş resmi dairelerde, günlük hayatta, medyada güçlenerek yerini almıştır. 1974 sonrası ise iki ayrı devlet oluşumunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde KTA kullanılmaktadır. Kıbrıs’ın bu karmaşık ve her daim değişen dil ilişkileri dillerin sossyal ve politik dengelerde üst dil- resmi dil- ikinci dil şeklinde kullanım

39 alanlarının değişmesi ikidilliliğin ve çokdilliliğin farklı yansımalarını ortaya koymaktadır.

2.3. Anadolu Ağızlarında Kıbrıs Türk Ağızlarının Yeri Türk dili coğrafyası, atlası ve diyalektolojisi üzerindeki ilk çalışma Maksimov’un Hüdevendigar ve Karamanlı ağızları hakkındaki Opıt ızledovanıja tjurskıch dialektov v Chudavenger i Karamanii isimli eseridir. Maksimov’dan sonra Thury, Kúnos, Hartmann, Foy, Pisarev, Bonelli, Kowalsky, Deny, Giese, Vincze ve Rasenen’ in çalışmaları ile Anadolu ağızlarından derlenen metinler yayınlanmış, kısmi gramer çalışmaları yapılmıştır (Korkmaz 1995: 199). Türkçenin ağızlarını sınıflandırma çalışmaları ise Kúnos ile başlar. Anadolu ağızları ilk olarak 1860’da Kúnos tarafından tasnif edilmiştir. Kisazsiai Török Dialektusairal isimli bu çalışma Karahan’a göre ilmi temellere dayanmamaktadır (Karahan 1996: 10). Anadolu ağızları ile ilgili yapılan sınıflandırma çalışmalarını; Kowalsky’ nin 1934’te Kúnos’a dayanarak yaptığı sınıflandırma, Caferoğlu’nun 1946’da yaptığı ilk sınıflandırmasından sonra Fundamenta’ daki (1959) sınıflandırması, Banguoğlu 1977 de yapılan “sınırları belirsiz coğrafî bölgelere kabataslak” ağız tasnifi ve Karl’ın 1980’de18 yaptığı tasnif olarak belirleyebiliriz. 1946 yılında Caferoğlu tarafından yapılan tasnif, bizzat kendisinin derlediği metinlere ve incelemelere dayanır. Bu tasnife göre Anadolu ağızları 9 bölgeye ayrılır; yine Caferoğlu’nun Fundamenta’da yayımlanan tasnifine göre Anadolu Ağızları 7 gruba ayrılmaktadır. Caferoğlu Anadolu ağızlarını ekler ve bazı kelimelerdeki seslerin kullanımından hareketle sınıflandırmıştır (Caferoğlu 1959: 239): 1. Güneybatı Ağızları (Bandırma’dan Antalya bölgesine kadar) 2. Orta Anadolu Ağızları (Afyonkarahisar’dan Erzurum/Elazığ’a kadar) 3. Doğu Anadolu Ağızları (Erzurum ve Elazığ’ın doğusundan daha doğuya uzanır; Azeri Türkçesine oldukça yakındır) 4. Kuzey Anadolu Ağızları (Trabzon ve Rize) 5. Rumeli Ağızları (Rumeli ve Balkanlar)

18 Piet Karl’ın 1980’de Leyde Üniversitesi’nde yaptığı yüksek lisans tezindeki sınıflandırmadır. Bu tezi görme imkanımız olmadığı için tezdeki ölçütler Demir 1995’den alınmıştır.

40 6. Güney Doğu Anadolu Ağızları (Gaziantep, Adana, Antalya ve çevresi) 7. Kastamonu Ağzı (Kastamonu ve civarı, Karamanlı Ağzını konuşanla dahil) Karahan (1996: 1-3) tarafından yapılan tasnifte ise, Anadolu ağızları Doğu, Batı, Kuzeydoğu Grupları altında üçe ayrlır. Bu tasnifte ayırıcı ve belirleyici olarak saptanan bazı ses, biçim ve söz dizimi özelliklerine göre Anadolu ağızları coğrafi olarak gruplandırılmıştır. Anadolu ağızları üzerine genel sınıflandırma çalışmaları yanında, bu ağızların belli bölgelerini sınıflandıran çalışmalar da vardır19. Türkçenin ağızlarıyla ilgili dil ölçütleri esas alınarak yapılan sınıflandırma denemesinden biri de

18 ölçüte dayanan Karl’ın (1980) çalışmasıdır (bk.: Tablo 2.3.1).

Tablo 2.3.1. Türkiye ağızlarının sınıflandırılması (Boeschoten 1991: 156) Ağız grupları Özellik (Tablo 2.3.1 e göre) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18

1. RUMELİ a a a A x b a a B X a a b E a a İ b GRUBU: Edirne 2. MARMARA ...... veri yok...... (hypotetik) 3. BATI GRUBU: Afyon, Antalya,Aydın, b a a A b c a a B B b b d d a f A b Balıkesir, Burdur, Denizli, Eskişehir, Isparta, İzmir, Manisa, Muğla, Uşak a. Balıkesir’de a a a e A sapma: b. Antalya’da a x x x sapma:

19 Doğu Anadolu Ağızlarının sınıflandırılması; Ercilasun, Güneybatı Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması; Korkmaz tarafından yapılmıştır. 1940 yılından sonra kelime derleme çalışmalarının yanı sıra herhangi bir ağız bölgesini ele alan çalışmalara da rastlanmaktadır. Asım Aksoy’un Gaziantep Ağzı (1945 –46) , Kürkçüoğlu’nun Urfa Ağzı ( 1945) ilk bölge ağız çalışmalarıdır. Bunları Nevşehir ve Yöresi Ağzı (Korkmaz, 1956), Erzurum Ağzı (Olcay, 1966), Rize İli Ağzı (Günay, 1972), Erzurum İli Ağızları (Gemalmaz, 1973), Kars İli Ağızları (Ercilasun, 1971 ), Kütahya ve Yöresi Ağızları (Gülensoy, 1988) çalışmaları takip eder.

41 4. MERKEZ GRUBU: Ankara, b b a A b c a b B B b a d a b a a b İçel,Kayseri, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde, Yozgat a. Konya ve b b d Niğde’de sapma: b. Kayseri, d Kırşehir ve Yozgat’ta sapma 5. Amasya, b b a A b c b b A X b a d a b a a b Çankırı ve Çorum a. Çankırı’da b sapma: 6. Sivas ve Tokat b b a A b c b b A B b a d a b d a a 7. Elazığ, b b a A b a a a A B b a a a b d k b Malatya ve Tunceli a. Malatya’da a b b i sapma: 8. Antep, Hatay b b a A b c a a B B b b d d b d l a ve Maraş 9. DOĞU b b a A a a a a B A a c f f b e n a GRUBU: Bitlis, Diyarbakır, Muş, Erzurum, Kars, Urfa veVan a. Diyarbakır ve a Urfa'da sapma: b. Erzurum’da f sapma: c. Kars'da d f sapma: 10. Erzincan b b x X x x x x X X x c f x b x l x 11. BATI b a a A b c b b A B b b d a a b g a KARADENIZ GRUBU: Bolu, Kastamonu ve Zonguldak

42 a. Bolu’da B a b sapma: b. Zonguldak’ta a sapma: 12. ORTA b a a A b c b a A B b a a a b c h b KARADENIZ GRUBU: Giresun, Ordu ve Samsun a. Ordu'da a e b b c sapma: b. Samsun’da b b d x x m sapma: 13. Rize ve b a b B x c b a A B b a b a b c e a Trabzon a. Rize’de a b sapma: 14. Artvin: b b a A a a b a A A a a x x x d e a

Anadolu ağızları üzerine yapılan sınıflandırma çalışmalarının hiçbirinde KTA’na yer verilmemesinin sebebi Kıbrıs’ın Anadolu coğrafyasından ayrı, bir ada olmasına bağlanabilir. Birçok araştırmada KTA’nın ST’den ses, biçim ve anlamca ayrılan yönleri üzerinde yoğunlaşılmış (bk.: Bölüm 1.2.) bunun yanısıra KTA’nın Anadolu ağızlarıyla olan bağlarıyla bu ağızların Güney Anadolu ve İç Anadolu Bölgesi ağızlarının bir uzantısı olduğu vurgulanmıştır (bk.: Eren 1964, Duman 1999; 2000). KTA’nın genel özelliklerinin belirlendiği karşılaştırmalı bir ağız çalışması niteliğindeki Duman 1999 bir anlamda KTA’nın Anadolu ağızlarındaki yerini de belirlemeye çalışmaktadır. Araştırmada KTA’nın fonetik özellikleri dört maddede ele alınmıştır; 1. Alıntı kelimelerdeki uzun ünlülerin kısalması 2. Eksiz soru ifadesi, vurgu ve tonlamanın ST’ den farklı olması 3. Bazı eklerde tek şekillilik (da/de edatının sadece kalın şeklinin kullanımı, - ken zarffiil ekinin kalın sıralı olarak -kan~-kana şeklinde kullanımı, vasıta hali ekinin ünlü uyumuna aykırı olarak -inan~ -ınan şeklinde kullanımı, şart ekinin kalın sıralı kullanımı –sa, kalın ve ince ünlülü tabanlarda –ınca zarffiil ekinin kalın sıralı kullanımı)

43 4. Tonsuz ünsüzlerin tonlulaşması (tonsuz art damak ünsüzünün ön seste tonlulaşması, tonsuz ön damak ünsüzünün iç ve son seste tonlulaşması) Duman KTA’nın morfolojik özelliklerini de belirlediği çalışmasında ST’de şimdiki zaman, geniş zaman, öğrenilen geçmiş zaman, gelecek zaman eklerinden sonra kullanılan zamir kökenli birinci çokluk şahıs eki -Iz, yerine KTA’da görülen geçmiş zaman ekinden sonra kullanılan partisip kökenli –K, –IK ekinin kullanılmasını ek değişimi çerçevesinde ele almış, ayrıca KTA’ da –cIk küçültme eki değerlendirilmiştir. KTA’nın ST’dekinden farklı söz varlığı üzerinde de duran Duman KTA’nı ‘Batı Türkçesinin dil değişimi için yakın denebilecek bir dönemde oluşmuş yeni bir ağzı’ olarak tanımlamaktadır (Duman 1999: 128). Aynı paraleldeki bir diğer çalışma, Demir 2002c KTA’nın genel özelliklerinin belirlendiği ‘ bu ağızların kimi ses olayları açısından, genel olarak Türkçeden olduğu gibi, köken olarak bağlantılı oldukları var sayılan ağızlardan da farklıdırlar’ tezini savunan bir araştırmadır (Demir 2002c: 4). Demir’in kendi ifadesiyle KTA kendine has özellikleriyle Anadolu ağızlarının farklı bir grubunu oluşturmaktadır: “Arkaik söz varlığında, genel geçer görüşe temel oluşturan yakınlığa rağmen KA, söz varlığı da dahil olmak üzere dilin hemen hemen her alanında kendine has özelliklere sahiptir. Bu özelliklerinden hareketle KA'nın Türkçenin yerel varyantları içerisinde ayrı bir ağız grubu olarak görülmesinin uygun düşeceği kanaatindeyiz. Başka çalışmalarımızda (2002b, 2002d, 2002e) bazılarını ayrıntılı olarak da incelemiş olduğumuz bu özelliklerden bir kısmı, sadece standart Türkçede ve ağızlarda değil Türk dünyasının hiçbir yerinde görülmezler.” Demir çalışmasında KTA’nı sesbilgisi, morfoloji ve sözdizimi bağlamında ele almış, aşağıda dokuz maddeyle özetlediğimiz bulguları ortaya koymuştur: 1. Arapça ve Farsça kelmimelerde uzun ünlülerin kısalması: madem < ma'dem, lazım < lāzim, 2. Türkçe kelimelerde zaman zaman ikincil olarak ortaya çıkmış uzun ünlülere rastlanmaktadır: bā < bana, sā < sana, 3. İşaret zamirlerinde ses türemesi: buraşda 4. Eklerde tek şekillilik: şart eki -sa, zarffiil ekleri –(y)kan, -(X)kan ve - Xnca, ile edatının bitişken şekli –Xnan ve da edatıdır 5. –cIk ve –lIk ekinin kullanım sıklığı 6. İsim çekimi ve fiil çekiminin ST’den farklı olması

44 7. ST’de eklerle ifade edilen kimi hususların KTA’da ağırlıklı olarak tasviri biçimde dile getirilmesi 8. ST de dönüşlülük zamiri işlevi gören kendi kelimesinin KTA’da çeşitli varyantlarıyla işaret zamiri olarak kullanımı 9. –mış ekinin yerinin değişkenliği, yok ile olumsuzluk, soru ifadesinin vurgu ile sağlanması

Duman 1999 ve Demir 2002c’de ifade edildiği gibi KTA Anadolu ağızlarından ve ST’den sesbilgisi, morfoloji, sözdizimi ve söz varlığı açısından farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıklarının yanı sıra Anadolu ağızları ile karşılaştırdığımız KTA Tablo 2.3.2’de görüleceği gibi Karl 1980’de belirlenen 18 kritere göre 3. ve 4. gruptaki ağızlarla 13 ölçütte örtüşmektedir. Bunlardan 3. grubu Afyon, Antalya, Aydın, Balıkesir, Burdur, Denizli, Eskişehir, Isparta, İzmir, Manisa, Muğla ve Uşak illeri ağızları, 4. grubu ise Ankara, İçel, Kayseri, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde ve Yozgat ağızları oluşturur. Belirlenen kriterlere göre yukarıda sayılan Anadolu ağızlarıyla benzerlikler gösterse bile KTA’nın söyleyişte kendine has özellikleri onun ayrı bir ağız grubu olarak değerlendirilmesini gerektirmektedir. Örneğin KTA’nın belirgin sesbilgisel özelliklerinden ‘uzun ünlülerin kısalması’ başka Anadolu ağızlarında da görülmesine rağmen bu, sözcüklerin söyleyişte birbirinden farklı olmadığının göstergesi değildir (bk.: Bölüm 3.2.2.). Tablo 2.3.2. Karll 1980’de Anadolu ağızlarının sınıflandırılmasında kullanılan kriterlere göre KTA’nın yeri Özellik KTA 1 ST k- kalın sıralı vokallerin önünde: (a) k-; (b) g- b 2 ST -k- ve -k kalınsıralı vokallerle: (a) k; (b) x a 3 ST k- ince vokallerin önünde: (a) k-; (b) ç- a

4 ST g- ince vokallerin önünde: (a) g-; (b) c- a 5 küçük kelimesindeki k- sesi: (a) k-; (b) g- b 6 ST –ğ- ve -ğ : b (a) ğ korunur; (b) ğ düşer (ünlü uzar ya da uzamaz); (c) kalın sıralı vokallerle birlikte zaman zaman ğ 7 a sesinden sonra ikinci hecede ST ı sesi (a) ı; (b) u a 8 Birinci hecede ö ve ü seslerinin kalınlaşması: (a) [ö], [ü]; a (b) [o] ~ [o≥], [u] ~ [u≥] 9 ST /aKu/ (K=b, m, v): (a) [aKu]; (b) [aKı] b

45 10 ST yukarı: (a) yukarı; (b) yokarı a/b 11 *ñ-sesi: (a) n; (b) ñ b 12 1. teklik şahıs: (a) –yIm; (b) -yIn; (c) –yEm a 13 2. teklik şahıs (-Iyor’dan sonra): (a) –siñ b b) -sin ~ -sun; (c) –siy; (d) -(i)ñ; (e) -(i)n; (f) –sEn 14 2. teklik şahıs (-yEcEk’ten sonra): b Aynı 13’teki gibi, ancak (c) -siy yok 15 1. çokluk şahıs (zaman eklerinden sonra): (a) -yIz, -(I)z; a/b (b) -yIk ~ -yIx, -(I)k ~ -(I)x 16 1. çok. şah. istek eki: (a) -yElIm; (b) -yElUm; (c) -yelum; a (d) -yEk; (e) -yax; (f) -yEm; (g) -yElImI/Un; (h) -yElImIñ; (i) -ya:mıñ 17 Şimdiki zaman eki: (a) -Iyo; (b) -Iyor; (c) -Iyoru; (d) -Iyorur; a/b/f (e) -iyir; (f) -ir; (g) -iye; (h) -iyi ~ -iyu; (i) -iy(i); (j) -ıy ~ -iy; (k) -iy ~ -i; (l) -iy; (m) -ı; (n) –i 18 ST'deki -yken ulacı (a) -yken /-(i)ken ~ -(ı)kan ~ -(i)han; a/b (b) -ykene/-ykene ~ -ykana ~ -yhana; (c) –ykE

Sonuç olarak denilebilir ki KTA Anadolu ağızlarından ayrı bir grup olarak değerlendirilmeli kendine has ses, biçim ve sözdizimi özelliklerinin Anadolu ağızlarıyla benzerlikleri olsa bile birçok yönden ayrıldığı dikkate alınmalıdır.

3. Kıbrıs Türk Ağızları Üzerine Yapılmış Çalışmalar KTA ile ilgili çalışmaların uzun bir geçmişi yoktur. Kıbrıs’ta konuşulan Türkçe ile ilgili sayabileceğimiz, ilk çalışma, Niyazi 1916, Arap harfleri ile yayımlanan Türkçe Alfabe adlı kitaptır. Aynı yazarın 1930’da yayımlanmış İmla Rehberi ile 1934’te yayımladığı Alfabem adlı başka iki kitabı daha vardır. 1934’te Ertaylan’ın yayımladığı Kıbrıs Türk Alfabesi ile 1938’de Hüseyin Şafi Alper’in İngilizce olarak yayımladığı Alper’s Vocabulary - Alper’in Kelime Haznesi- adlı kitapları da aynı bağlamda sayabiliriz. Suphi Rıza 1960, Diksiyon: Doğru Söz Söyleme Sanatı Üzerine Notlar adlı eser adada yapılmış ilk dil çalışmaları kapsamında ele alınabilir. KTA üzerine yapılmış ilk bilimsel çalışma olarak nitelendirebileceğimiz, Eren’in (Eren 1964) Kıbrıs’ta Türkler ve Türk Dili başlıklı yazısı daha sonraki yıllarda KTA üzerine yapılan birçok çalışmaya da kaynak olmuştur. KTA’nın kökeni ve bu ağızların Türkçenin Güney ve İçanadolu ağızlarıyla ilişkisinin konu edildiği

46 çalışmanın ardından, özellikle altmışlı ve yetmişli yıllarda, KTA ile ilgili çalışmaların büyük bir kısmını üniversite bitirme tezleri oluşturmaktadır. Bu tezlerin, bizim açımızdan dikkat çeken özelliği, yüzölçümü bakımından küçük olmasına rağmen adada tek bir ağızdan söz etmenin mümkün olmadığının göstergesi olmalarıdır. Tezlerde; Aydın 1963’te Karpaz Ağzı, Atılgan 1966’da Baf Ağzı, Avkıran 1972’de Lefkoşa Ağzı, Yusuf 1971’de Çatoz Ağzı, Aykıl 1985’de Mesarya Ağzı, Batkan 2000’de ise Baf ve Limasol Göçmenleri Ağzı ele alınmaktadır20. Bu çalışmalarda dikkat çeken bir diğer nokta ise göçmen Kıbrıslı Türkler ile 1974 sonrası göç yaşamamış Kıbrıslı Türklerin ağızlarının farklı özellikler barındırmasıdır (bk.:2.1.). Coğrafi olarak birbirine uzak bölgelerin –Baf, Larnaka, Limasol- yanısıra, birbirine yakın bölgelerin -Mesarya, Mağusa- ağızları arasında ses, söz varlığı ve sözdizimi açısından farkların olması dikkat çekicidir. Örneğin Baf bölgesinde –lık yapım ekinin çokluk bildirmesi, Karpaz bölgesi için geçerli değilken, /l/ foneminin Karpaz bölgesinde ince sıralı kullanılması Baf bölgesinde de bulunmakta, buna karşın Mesarya bölgesinde yapmaz mızdın? gibi bir soru tümcesinde /z/ türemesi Yiğitler köyünde kullanılırken komşu Beyarmudu köyünde böyle bir kullanıma rastlanmamaktadır (bk.:II.5.). Kıbrıs’ta karma köyler – Türk ve Rum- ile yalnız Türklerin yaşadığı köylerin ağızlarının birbirinden farklı olması dilbilimsel olarak beklenen bir olgudur ancak birbirine sınırı olan (Lefkoşa- Küçük Kaymaklı) iki Türk yerleşim biriminin birbirinden farklı ağızlar kullanması farklı dilsel olguları dikkate almak gereğini ortaya koymaktadır21. KTA üzerine yapılan lisans tezlerinde daha çok bölgesel veriler değerlendirilmiş, betimleyici bir yaklaşımla, köy, kasaba, şehir ağızları incelenmiştir; yüksek lisans ve doktora tezlerinde ise KTA’nın geneli üzerine değerlendirmeler yapılmış (Batkan 2000), veya bu ağızların ST ile karşılaştırılması sonucu belirgin özllikleri ortaya konulmuştur (Özkök 1996), (Pehlivan 2000a). Ayrıca son yıllarda kuramsal yaklaşımlarla KTA’ nın ayırıcı özelliklerinden olan vurgu (Tekerek 2003) ve tonlamanın (Çelebi 2002) ele alınması da dikkat çekicidir.

20 KTA üzerine yapılmış çalışmaların kaynakçası için bk. Sağol 1997, Argunşah 2000, Osam & Kelepir 2006. 21 Karşılaştır, Avkıran 1970 Lefkoşa Ağzı ile Saraçoğlu 1972 Küçük Kaymaklı Ağzı.

47 Adadaki Türkçe üzerine yapılan tez çalışmalarının dışında son yıllarda, ulusal ve uluslararası konferanslarda sunulan bildirilerde ve bilimsel makalelerde, ST hareket noktası olarak alınıp KTA’nın ST’den ses, biçim ve anlamca ayrılan yönler üzerinde durulan çalışmalarda büyük bir artış olmuştur. Bu çalışmalardan biri olan Vancı 1990’da KTA’nın sesbilgisel özellikleri üzerinde durulmuş, dilbilimsel bir yaklaşımla KTA değerlendirilmiştir. Kıbrıs’ta konuşulan Türkçe üzerine bir diğer çalışma, Boztaş 1991, Kıbrıs Ağzından Sesbiçimbilgisel Değişmeler adını taşımaktadır22. KTA ünlü değişmeleri ile ilgili önemli çalışmalardan bir tanesi de Argunşah 2001’ dir. Çalışmada KTA’nın ST’den farklılaşan ünlü özellikleri üzerinde durulmuştur. KTA’nın vurgulama özelliklerinin ele alınıp incelendiği konferans bildirilerinden bir diğeri ise, İmer 2001’dir; araştırmada cümle sonu perde değişimleri üzerinde durulmuş, bu özellikler ST ile karşılaştırılmıştır. Demir 2002b ve 2002d ise bu ağızlar üzerine monografik çalışmalardandır; ilkinde –imiş ekinin KTA’ da farklı kullanımı ikincisinde ise bu ağızlarda istek ekinin farklı görünümleri değerlendirilmiştir. Ayrıca Demir (2002c), KTA genel özelliklerini belirlendiği, Kıbrıs Ağızları Üzerine Notlar adlı çalışması, bu ağızlar üzerine yapılmış önemli çalışmalardan bir tanesidir. Çalışmada KTA’nın sosyal statüsü ele alınmaktadır ki bu konu birçok araştırmacının gözden kaçırdığı bir noktadır. Belki de bu ağızların bu denli kendini koruyor olmasının temel sebebidir. Demir (2002c: 102) çalışmasında bu olguyu şöyle açıklar: “Her ne kadar günlük hayatta ağız kullanımı yaygın ise de Türkiye Türkçesinin yerel varyantlarının bugün prestije sahip olduğunu söyleyemeyiz. Özellikle standart dilin baskın olarak kendini hissettirdiği her ortamda birincil, yani konuşanın da farkında olduğu ağız özelliklerinin kullanılmasından kaçınılır. Kıbrıs’ta ise durum farklıdır. Yazılı bir Kıbrıs standardı yoksa da Kıbrıs ağzının değişik seviyedeki okul, resmi daire, radyo-televizyon, meclis gibi, standart dilin en üst seviyede kullanılması beklenen her türlü ortamda konuşulduğu kolayca gözlemlenebilir.

Demir’in bu ifadelerini destekleyen bir diğer araştırma, KKTC ilkokul öğrencilerinin yazılı anlatımlarında görülen standart yazı dilinden sapmaların çoğunlukla konuşma dilinin yazı diline aktarılmasından kaynaklandığını gösteren

22 Vancı 1991 ve Boztaş 1991 hakkında değerlendirmeler için bk.: Argunşah 2000.

48 Pehlivanlı 2000b’dir. KTA üzerine yapılmış sistemli çalışmalardan bir diğeri ise Duman 1999’dur; çalışmada KTA’nın fonetik, morfolojik özelliklerinin yanısıra, bu ağzların söz varlığının ST farklılaşan yönleri üzerinde durulmuştur. Öztürk 2000, 2003’de söz varlığı üzerine yapılmış önemli çalışmalardandır, bu araştırmalarda KTA’daki Rumca sözcüklerin durumu değerlendirilmiştir. Osam 2002b’da ise KTA’daki İngilizce sözcüklerin ‘baskısı’, üzerinde durulmaktadır. Monografik çalışmalardan bir diğeri ise, KTA’nın Anadolunun diğer ağızları ve Eski Türkiye Türkçesi metinleri ile karşılaştırıldığı Duman 2000’dir; çalışmada, adada konuşulan Türkçenin ayırıcı özelliklerinden biri olan –cık küçültme eki üzerinde durulmuştur. Adada konuşulan Türkçenin en belirgin özelliği olan vurgu ve tonlama üzerine son yıllarda artan bir ilgi olmuştur. KTA’nın bu özellikleri hakkında olan Çelebi 2004, 2006 bu yönüyle dikkat çeken çalışmalardandır. Birçok araştırmada da KTA, ST’den başka dillerle karşılaştırılmış, KTA’ nın bu dillerle ortak ve ayrılan yönleri üzerinde durulmuştur. Ago 1998 KTA ve Makedonya Cumhuriyeti’ nde Yaşayan Türk Halkının ortak ve ayrıntılı ses özellikleri ele alınmış , Hafız 2000’de, Kosova ile KTA arasındaki bazı benzerlikler üzerinde durulmuş, Kappler & Tsiplakou 2006’da KTA ve Rumcada istek ekinin kullanımı karşılaştırılmış, Çelebi 2004’te ise KTA ile Rumcanın tonlaması karşılaştırılarak benzerlikleri ve farklılıkları belirlenmiştir. Adada konuşulan Türkçenin sosyolinguistik açıdan ele alındığı çalışmalarda son yıllarda dikkat çekici bir artış gözlenmektedir: Osam 2000b, Kıbrıs Türk kadını ve dilsel tutum, Osam 2002c, Kıbrıs Ağzında dilsel tutum saptaması, Osam & Ağazade 2004a ve 2004b’de Kıbrıslı Rumların Türkçeye bakışı, Osam & Ağazade 2005a ve 2005b’de, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası bağlamında Türkçenin Kıbrıs’taki konumu ve Kıbrıslı Rumların Türkçeye yönelik tutumları, Osam & Ağazade 2007’de, Kıbrıslı Türklerin Rumcaya yönelik tutumları, irdelenmektedir. İmer & Çelebi 2006 sosyolinguistik açıdan KTA’nın ve Rumcanın tonlamasını ele almış, Demir & Johanson 2006 diyalekt ilişkisi kapsamında KTA’nı değerlendirmiş, Kocaman 2006’da Kıbrıs basınında ağız kullanımı, Vancı 2006’da ise Kıbrıs’ta yazı dilinde konuşma dili özellikleri ele alınmıştır. KTA üzerine yapılan çalışmaların büyük bir bölümünü de popüler yayınlar oluşturmaktadır. Bu çalışmalarda halk inanışları, gelenek ve görenekleri yanında

49 KTA’nın dilsel özelliklerine de değinilmektedir. Akalın 2003, dil-kültür-edebiyat üçgeninde KTA’nı ele almış, Aysaygın 2002’de Kıbrıs Türk halk kültüründe kötü sözler ve inançlar üzerinde durulmuştur. Argunşah 2003’de günümüzde KTA durumu, Demir 2003’de KTA dil-kültür çerçevesinde ele alınmış, Çelebi 2003 KTA ve dil etkileşimi üzerinde durulmuştur. Argunşah 2003 yaşayan Kıbrıs Türk Ağızları hakkında yine kültür-etkileşim-dil çerçevesi ele alınmış, Duman 2003’de ise Anadolu ve Kıbrıs arasındaki dilsel farklılıklar yorumlanmıştır. Kabataş 2005’de KTA’da korunan eski sözcüklerin durumu değerlendirilmiştir. Bu çalışmaların yanı sıra Kıbrıs’ta konuşulan Türkçe, bu ağızlardaki Rumca sözcükler, halk inanç ve gelenekleriyle birlikte bu ağızın öne çıkan özellikleri birçok popüler yazıda ele alınmıştır.23 KTA üzerine yayınlanmış kitaplara gelince; sırasıyla Gökçeoğlu 2004’de Kıbrıs Türk İkilemeleri, ele alınmış, Gökçeoğlu 1991’de ise, Kıbrıs Türk atasözleri ve deyimleri üzerine bir sözlük çalışması yapılmıştır. Gürkan 1997, Kıbrıs Ağzında edatlar, bağlaçlar ve ünlemlerin kullanım özellikleri belirlenmiş, Hakeri 1982, Gökçeoğlu 1991 gibi bir sözlük çalışmasıdır, kitap Kıbrıs’ ta halk ağzından derlenmiş sözcüklerin sözlüğüdür. Hakeri’nin diğer çalışması, Hakeri’nin Kıbrıs Türkçesi Sözlüğü, adlı kitabıdır. Kabataş 2007, KTA’nın etimolojisi üzerine bir sözlük denemesidir. Osam 2006, Kıbrıs Türk Ağzına Özgü Sözcükler, adını taşımakta, kitapta KTA kullanılan ST’den farklı sözcükler üzerinde durulmaktadır. Pehlivan 2003, Aya İrini’den Akdeniz’e Kıbrıs Ağzının Gelişimi, adlı çalışmasında, KTA konuşucularının yaşa ve cinsiyete göre farklı dilsel özellikler ortaya koyup koymadıkları gibi konular üzerinde durulmuştur. Saraçoğlu 2004 ve Taşçı 2005 KTA dilsel özelliklerinin ortaya konulduğu popüler tarzda kitaplardır. KTA üzerine yapılan çalışmaları sadece adada konuşulan Türkçe ile sınırlı tutmak Kıbrıs tarihi ve kültürüne bakıldığı zaman imkansız olmaktadır. Kıbrıslı Türkler otuzlu yıllardan itibaren ‘göç’ olgusu ile tanışmış, Kıbrıs Türkleri için göç altmışlı yıllardan itibaren toplumsal bir sorun olmuştur. Kıbrıslı Türkler, savaşların yanı sıra, işsizlik, daha iyi bir gelecek kurma ideali gibi nedenlerle, başta İngiltere olmak üzere, Kanada ve Avusturalya’ya göç etmiş/ettirilmişlerdir

23 Popüler yayınların geniş kaynakçası için bk.: Bozkurt 2008.

50 (www.turkishcypriotheritage.org). Bugün İngiltere’de 200,000 den fazla Kıbrıslı Türk bulunmaktadır, II. Dünya savaşının ardından Kıbrıs Türkünün İngiltere, Kanada, Avusturalya ve diğer commonwealth ülkelerine göç yolculuğu başlamıştır. 1940 sonrası ve 1960 yıllara kadar ilk göç dalgası devam etmiş, 1938-1963 yıllarında birçok Kıbrıslı Türk ve Rum ekonomik, politik sebeplerden adayı terk etmek zorunda kalmıştır. Bu sebeple KTA üzerine yapılan bazı çalışmaların veri tabanını göçmen Kıbrıslı Türkler’in oluşturduğunu görmekteyiz. Dış göç yaşamış bu Kıbrıslı Türklerin ağız özelliklerini büyük oranda koruyor olması da bu çalışmalarda ortaya çıkan dikkat çekici noktalardan bir tanesidir. İssa 2006 Londra’da yaşayan Kıbrıslı Türklerin konuşmalarını kod değiştirme ve dil seçimi kuramı çerçevesinde ele almış, Çelebi 2006 ise Londra’daki Kıbrıslı Türk ve Rum göçmenlerin tonlaması üzerine karşılaştırmalı bir çalışma yapmıştır. Wright & Kurtoğlu-Hooton 2006’da, Birmingam’daki göçmen Kıbrıslı Türklerin dil özelliklerinin incelenmiştir. Bu çalışmaların dikkat çeken özelliği hem sosyolinguistik açıdan KTA irdelenmesi hem de göç yaşamış Kıbrıslı Türklerin ağız özelliklerinin ortaya konmasıdır. Sonuç olarak KTA üzerine yapılmış çalışmaları popüler yazılar, lisans, yüksek lisans ve doktora tezleri, bilimsel bildiri-makaleler, kitaplar ve ada dışında konuşulan KTA’nı inceleyen yazılar olmak üzere beş karegoride ele alınmıştır. KTA üzerine yapılmış olan bu çok değerli çalışmalar, adada konuşulan Türkçenin birçok özelliğini ortaya koymuş olsa da yeterli değildir. Adada daha keşfedilmemiş birçok ağız ve dilsel özellik bulunmakta, sosyo-politik değişiklikler sonucunda –ayrıca adaya yapılan yoğun göçlerin- ST konuşanların artması KTA’nın kayıt altına alınması gereğini ortaya çıkarmaktadır. Böylece konuşma diline dayalı, yeni bir veriye dayanan, karşılaştırmalı yapısal analizleri olan, dil ilişkileri çerçevesinde Kıbrıs’taki dil ilişkilerini ve dil değişmelerini irdeleyen bu çalışma sadece Kıbrıs’taki değil diğer Türk dilleri ve Anadolu ağızlarını konu alan bütün çalışmalar için önem arzedecektir.

51 II. BÖLÜM Kıbrıs Türk Ağızlarının Yapısal Özellikleri 1. Fonoloji KTA fonolojik olarak ST’den birçok bakımdan farklılaşmaktadır. Zaten bunun böyle olması da beklenir. KTA’ nın aşağıdaki bölümde ayrıntılı olarak ele alacağımız fonolojik özellikleri adada konuşulan Türkçenin geneli için geçerlidir. Bu bölümde; KTA’nın kendine has fonolojik özellikleri belirlenmiş ve veri bölgelerine göre değerlendirmeleri yapılmış, ST ile paralellik gösteren özellikler üzerinde durulmamıştır. Bir bakıma KTA’nın fonolojisinin yazıldığı bu bölümde ayrıca Türkçenin bu ağzının AA ile farkları ve benzerlikleri üzerinde durulmuştur.

1.1. Kıbrıs Türk Ağızlarında Ünlüler 1.1.1. Ünlüler KTA sahip oldukları ünlüler açısından ST’den ve Türkçenin diğer ağızlarından ayrılmazlar24. Buna göre ST’de bulunan sekiz ünlü /a/, /e/, /ı/, /i/, /o/, /ö/, /u/, /ü/ yanında, Türkçenin öteki ağızlarının çoğu gibi kapalı /e/ fonemine de sahiptirler. Aşağıdaki tabloda KTA ünlüler, [± art], [± dar] ve [± yuvarlak] olarak gruplandırılmıştır.

/ +art / / -art/ / - yuvarlak/ / + yuvarlak / / - yuvarlak / / + yuvarlak / / -dar/ a o e ö / +dar/ ı u i ü Tablo 3.2.1: KTA’ nın Ünlüleri KTA’da; oluşum noktalarına göre [± art]: /a/, /ı/, /o/, /u/ art ünlüler, ve /e/, /i/, /ö/, /ü/ ön (-art) ünlülerdir. Dudakların durumuna göre [± yuvarlak]: / ü /, / u /, / o / ö / yuvarlak ünlüler, /i/, /e/, /ı/, /a/ düz (-yuvarlak) ünlülerdir. Açıklık kapalılık derecelerine göre /ı/, /u/, /i/, /ü/ ünlüleri dar, /a/, /o/, /e/, /ö/ geniş (-dar) ünlülerdir.

24 Bu araştımanın amacı KTA dil ilişkisi izlerini ortaya koymak olduğundan KTA’nın fonolojik özellikleri bu açıdan değerlendirilmiş anlam ayırıcı işleve sahip olmayan bazı ses farklılıkları üzerinde durulmamıştır.

52 KTA’da bütün ünlüler kelime sonu ve kelime başında kullanılabilmektedir25: (1:1) Kelime başı Kelime sonu i iyne ‘iğne’ dilki ‘tilki’ ı ışıg ‘ışık’ takı ‘takı’ e eşeg ‘eşek’ dere ‘dere’ a ayna ‘ayna’ sofra ‘sofra’ ü üveyig ‘üveyik’ çürüg ‘çürük’ u un ‘un’ ulu ‘ulu’ o on ‘on’ gono ‘çekirdek’ ö öyle ‘öyle’ bö ‘büyük örümcek’ KTA’da, /a/ ve /e/ ünlüleri kelime sonunda, son hecede kapalı /á/ ve /é/şeklinde ortaya çıkmaktadırlar, ki bunlar /a/ ve /e/ ünlülerinin alt sesbirimidir, kapalı /ă/ ve /ě/ kelime sonunda vurgusuzdur.

Alt Sesbirim Vurgusuz hece Vurgulu hece

/á/ akrábalar akrabalárımız

/é/ évler evlérimiz

Tablo1.1.1: KTA’ da kapalı /á/ ve /é/ İki sesbirim de /á/ ve /é/, /a/ ve /e/ nin alt ses birimleridir. Anlamsal fark yaratmamakta sadece vurgunun yeri ST’ye göre değişiklik göstermektedir. Veri bölgelerine göre değişiklik gösteren /á/ ve /é/ kullanımı özellikle Baf bölgesi göçmenlerinde yoğun olarak tespit edilmiştir, “yél, vér”, kelimelerinin göçmen Kıbrıslı Türklerin konuşmalarında kapalı é ile söylenme eğilimi vardır. Kaleburnu ve Mesarya bölgesi verilerinde ise böyle bir kullanım gözlenmemiştir.

1.1.2. Ünlü uzunluğu KTA, Türkçenin diğer ağızları ve ST ile kıyaslandığında Arapça ve Farsça kelimelerdeki uzun ünlüleri kısaltma eğilimindedir26. Bu eğilim Anadolu ağızlarının bazılarında da gözlenmektedir.

25 KTA’da bu bölüm için değerlendirilen kelimelerin Türkçe kökenli olup olmadığına bakılmamıştır. 26 Ünlülerin süre bakımından uzun veya kısa biçimi bulunabilmektedir. Türkçe kökenli kelimelerde bir iki istisnanın dışında (ya:rın, ya:d,) birincil uzun ünlü yoktur. Türkçe kökenli kelimelerdeki

53

Orta Anadolu Karadeniz Kuzey Doğu Doğu Anadolu KTA ST

uzun ünlü uzun ünlü kısalma kısalma kısalma uzun ünlü

ça:re ça:re çare çare çáre ça:re

Tablo 1.1.2. Uzun ünlülerin Anadolu Ağızlarında kullanımı

Arapça ve Farsçadan alıntı kelimelerde uzun ünlüleri kısaltma eğilimi olmasına rağmen, KTA’da bazı kelimelerde kelime içinde, örneğin /n/, /h/, /y/ sesleri (bk.:1:5, 1:6, 1:11) gibi, ünsüz düşmesi sonucu, ikincil uzunlukların ortaya çıktığı da gözlenmektedir. Arapça ve Farsça kelimelerde uzun ünlülerin kısalması: KTA ST (1:2) [nálan] [na:la:n] (1:3) [árif] [a:rif] (1:4) [túba] [tu:ba] Bunun yanında bazı Türkçe kelimelerde iç seste ünsüz düşmesi sonucu, ortaya çıkan ikincil uzunluklar: KTA ST (1:5) [sáa] [sana] (1:6) [dáa] [daha] (1:7) [bíceez] [ ----] (1:8) [gidèceeñ] [gidecek misin?] (1:9) [yápacaam] [yapacağım] (1:11) [búraa] [buraya] Uzun ünlüleri kısaltma eğilimi KTA’nın geneli için geçerli olan bir özelliktir. Veri bölgelerinin tümünde Arapça ve Farsçadan kopyalanmış kelimemerde hem uzun ünlüler kısaltılmış hem de ST’ye göre vurgu farklılaştırılmıştır. Ancak özellikle

ikincil uzunluklar ses düşmesi, ulama gibi ses olayları ya da tonlama ve vurgulama sonucu ortaya çıkmıştır (bağ [ba:], var olmak [va:r olmak] (Eker 2002:193).

54 Mesarya bölgesinde geeleg ‘gelecek’, yapaag ‘yapacak’ gibi gelecek zaman ifade eden kelimelerde /c/ sesinin düşürülmesi ile ikincil uzunluk bulunmakta ve yaygın olarak kullanılmaktadır. I., II. ve III. tekil gelecek zaman çekiminde gözlemlenen bu ses düşmesi geleeñ ‘gelecek misin?’ gibi bir örnek de daha da ileri giderek soru ekinin de düşürülmesi ile daha da belirginleşmektedir. Fiillerin, II. tekil şahıs gelecek zaman çekiminin soru şeklindeki bu ikincil uzunluk da KTA’nın geneli için geçerli olan bir özelliktir.

1.1.3. İkiz Ünlü İkiz ünlü tek bir hecede yer alan iki ünlü olarak tanımlanır. Örneğin Yakutça bies ‘5’ ve uon ‘10’ ikiz ünlü taşıyan tek heceli sözcüklerdir. KTA’da ikiz ünlünün ortaya çıkmasına sebep kelime içindeki bazı seslerin kullanılmamasıdır. 1:12’de /h/ sesi, 1:13’de /v/ sesi kullanımdan düşmüştür. KTA ST (1:12 ) [túaf] [tuhaf] (1:13) [táuk] [tavuk] (1:14) [dáuşan] [tavşan] Veri bölgelerimizden Baf göçmenlerinde tespit ettiğimiz bu örnekler KTA’nın geneli için geçerli olan örnekler olmayıp sadece (1:12 ) [túaf] örneği veri bölgelerinin tümünde tespit edilmiştir. (1:13) [táuk] (1:14) [dáuşan] örnekleri ise Mesarya ve Karpaz bölgesi konuşurları tarafından da bilinmekte ancak “biz böyle konuşmayız bunları Baflılar konuşur”, şeklinde yorumlanmaktadır.

1.2. Kıbrıs Türk Ağızlarında Ünsüzler Bu bölümde KTA’daki ünsüzlerin genel özellikleri üzerinde durulmuştur. KTA’nın geneli için geçerli olan en önemli özellik ‘genel tonlulaşma eğilimi’ dir. KTA bu yönü ile adadaki diğer dillerden de ayrılmaktadır. Örneğin Rumcada, Yunancaya göre ‘genel tonsuzlaşma eğilimi’ bulunmaktadır. KTA ise hem kelime sonunda hem kelime içinde tonlu ünsüzleri tonsuz ünsüzlere göre daha fazla tercih etmektedir. Ayrıca ön damak /l/ sesinin yoğun kullanımı, /r/ sesinin ST’ye göre belirgin çarpmalı ve sürtünmeli seslendirilmesi yine KTA’nın öne çıkan ünsüz özellikleridir. Bunun yanı sıra Rumcadan kopyalanmış /ts/ fönemi; bütün veri

55 bölgelerinde kullanılmasına rağmen sadece belli başlı kelimelerde ortaya çıkmaktadır. KTA İngilizce ve Rumcadan aldığı kelimeleri kendi fonolojik yapısına uyarlamada oldukça ileri gitmiştir buna rağmen /ts/ fonemi hem kopyalanmış kelimelerde hem Türkçe kelimelerde korunmuştur.

1.2.1. Kıbrıs Türk Ağızlarında Ünsüzlerin Sınıflandırılması 1.2.1.1. Tonlu ve Tonsuz Ünsüzler Ünsüzlerin oluşumunda ses tellerinin titreşmesi ya da titreşmemesi belirleyici bir rol oynamaktadır. Farklı kaynaklarda ötümlü, sedalı, titreşimli, yumuşak olarak isimlendirilen /b/, /c/, /d/, /g/, /γ/ /ğ/, /j/, /m/, /n/, /l/, /r/, /v/, /y/, /z/ ünsüzleri bu araştırmada tonlu terimi ile karşılanmıştır. Yine farklı kaynaklarda ötümsüz, sedasız, titreşimsiz, sert olarak isimlendirilen /ç/, /f/, /p/, /t/, /h/, /k/, /ú/, /s/, /ş/ ünsüzleri bu araştırmada tonlu karşıtı olarak tonsuz terimi ile karşılanmıştır. Verimizde ayrıca ST’den farklı olarak tonsuz diş-damak ünsüzü /ts/27 de tesbit edilmiştir. KTA’da tonlu ünsüzler ST’deki gibidir. Bazı tonlu ünsüzlerin tonsuz karşılığı da bulunmaktadır. (1:15) [bak] tonlu [pak] tonsuz (1:16) [cam] tonlu [çam] tonsuz (1:17) [der] tonlu [ter] tonsuz (1:18) [gar] tonlu [kar] tonsuz (1:19) [agır] tonlu [ahır] tonsuz (1:20) [jale] tonlu [şale] tonsuz (1:21) [var] tonlu [far] tonsuz (1:22) [zil] tonlu [sil] tonsuz (1:23) [maymunitsa] tonsuz ‘dişi maymun’ KTA’nın genelinde tonlu ve tonsuz ünsüzlerin hepsinin kullanıldığı ancak daha çok tonlu ünsüzlerin tercih edildiği belirlenmiştir. Yukarıda da açıkladığımız gibi bu özellik KTA’nı Rumcadan da farklılaştırmaktadır.

27 Tonsuz diş-damak ünsüzü /ts/ kanımızca Rumcadan ödünçleme bir fonemdir. [hanimitsa] > /ST [hanım]. Bu konu hakkında daha fazla bilgi için bk.:III. Bölüm

56 1.2.1.2. Süreksiz Patlayıcı Ünsüzler KTA’da kullanılan /b/, /c/,/d/, /g/, /γ/, /p/, /t/, /ç/, /k/, /ú/ ünsüzlerdir. Kelime başı, kelime içi, kelime sonu (1:24) [bak] [aba] [kab] (1:25) [cam] [ece] [mec] (1:26) [der] [bidda] [sakad] (1:27) [garib] [banga] [galg-] (1:28) ...... [be γdim] [be γ] (1:29) [peynir] [soppa] [dip] (3:30) [tüfeng] [çanta] [kat] (1:31) [çappa] [maçez] [maç] (1:32) [kedi] [nikah] [ok] (1:33) [úanto] [muúavva] [toú] KTA’da özellikle /γ/ foneminin belirgin kullanıldığı bölgeler bulunmaktadır. Yiğitler köyü (İç Mesarya) bölgesi konuşurları bu fonemi çok sık kullanmaktadırlar. [beγdim], [beγ] örneklerinde olduğu gibi. Baf bölgesi konuşurları ise patlayıcı ünsüzleri diğer bölge konuşurlarına göre daha baskın söyleme eğilimindedirler.

1.2.1.3. Sürekli Sızıcı Ünsüzler Sürekli sızıcı ünsüzler /j/, /v/, /z/ ünsüzleridir. Kelime başı, kelime içi, kelime sonu (1:34) ...... [ağna-] [eğ] “ emir III.Şağıs eğ- ” (1:35) [jále] [müjgan] [batinaj ] (1:36) [vámık] [muúavva] [ev] (1:37) [zam] [mezar] [muz] Anadolu Ağızlarında /j/ ünsüzü ile başlayan kelimeleri /c/ ünsüzü ile söyleme eğilimi bulunmasına rağmen KTA’da /j/ ünsüzü alıntı kelimelerde de kendisini korumaktadır. Örneğin jilet, jandarma gibi kelimeler /j/ sesi korunarak seslendirilmektedir. Bu özellik de KTA’nın geneli için geçerlidir.

57 1.2.1.4. Sürekli Akıcı Ünsüzler KTA’da kullanılan /l/, /r/, /y/, /m/, /n/ ünsüzleridir. Kelime başı, kelime içi, kelime sonu (1:38) [lále] [melon] [mal] (1:39) [ramma] [meram] [mor] (1:40) [yámır] [maya] [mey] (1:41) [náne] [binna] [fan] (1:42) ...... [baña] [yapaañ] (1:43) [mızrag] [tumba] [tam] KTA için tespit edilen bir diğer özellik de /n/ ve /m/ seslerinin ikizleştirilerek söylenme eğiliminin özellikle veri bölgesi A ve B için geçerli olduğudur. Örneğin ‘nanne’, ‘ommuz’, ‘dommuz’, ‘gannamak’ [kanamak], annamak [anlamak] ve buna benzer birçok kelimede bu tür kullanım yaygındır.

1.2.1.5. Sürekli Çarpmalı Ünsüz KTA’da sürekli çarpmalı ünsüz /r/ fonemi özellikle seslenme ünlemlerinde kullanılmaktadır. ST’den farklı olarak daha baskılı ve belirgin olarak telaffuz edilmektedir. Kelime başı, kelime içi, kelime sonu (1:44) [ramma] [turraç] [ter] Özellikle Karpaz bölgesinde, “re” ve “ra” şeklindeki seslenme edatlarında kullanılan /r/ fonemi; örneğin Re Hüseyin...., Ra Seher sana derim, belirgin, çarpmalı, patlamalı ve baskın söylenmektedir. Baf bölgesinden toplanan verilerde de bu fonemin baskın söylenme eğilimi vardır. Bıragdım, aradım gibi örneklerde bu ses diğer ünsüzlere göre daha baskılı söylenmektedir.

1.2.1.6. Nazal Ünsüzler KTA’da kullanılan nazal ünsüzler; /m/, /n/, /ñ/ fonemleridir. Kelime başı, kelime içi, kelime sonu (1:45) [mendil] [ramma] [cam] (1:46) [nene] [tane] [çan]

58 (1:47) ...... [saña] [soñ] KTA’nın en belirgin özelliklerinden biri nazal ñ ünsüzünün korunmasıdır. Bu fonem şahıs zamirlerinin yönelme çekiminde, baña, sana, fiillerin II. tekil şahıs gelecek zaman çekiminde, yapacañ, alacañ yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu kullanım KTA’nın geneli için geçerli olan bir özelliktir.

1.2.1.7. Ön Damak-Art Damak Ünsüzleri KTA’da ön damak ve art damak olmak üzere seslendirilen tonsuz /k/ ve tonlu /g/ fonemleri bulunmaktadır. Bunlar ST olduğu gibi KTA’da da anlam ayırıcı fonemdirler. (1:48) [kar] ve (1:49) [gar] örneklerinde olduğu gibi. Ayrıca tonsuz /k/ fonemi art ünlülerin önünde art damak [ú] ön ünlülerin önünde ön damak [k] olarak seslendirilmektedir. (1:50) [ќel] ve (1:51) [kal] örneklerinde olduğu gibi. Aynı şekilde tonlu /g/ fonemi art ünlülerin önünde art damak [à] ön ünlülerin önünde ön damak [g] olarak seslendirilmektedir. (1:52) [güneş] (1:53) [àumaş] örneklerinde olduğu gibi.

1.3. Yarı Ünlüler KTA’da yarı ünlüler /y/ ve ön damak [l] art damak [ł] olarak seslendirilen /l/ fonemleri bulunmaktadır. Kelime başı, kelime içi, kelime sonu (1:54) [yer] [maya] [çay] (1:55) [łamba] [mołeheya] [dał] (1:56) ...... [[kola] ...... KTA’nın genelinde Arapçadan kopyalanmış kelimelerde, cemał, kemał gibi, yer alan /l/ fonemi art damaksıl olarak seslendirilmektedir. Bu söyleyiş özelliği ile KTA ST’den oldukça farklılaşamaktadır. Ancak Kıbrıs ağzı konuşurları kola gibi İngilizceden alıntı bir kelimede ise ön damak /l/ fönemini tercih etmektedir.

1.4. Kıbrıs Türk Ağızları Hece Yapısı -Ünlü ve Ünsüz Dağılımı KTA’da hece yapısı Türkçede olduğu gibidir. Ancak, KTA’da bazı ses olayları sonucu Türkçeden farklı hece yapıları da ortaya çıkmış görünmektedir,

59 örneğin; Ünsüz (C)-Ünlü (V)-Ünlü (V) : baa ‘bana’ saa ‘sana’ Ünsüz (C)-Ünlü (V)- Ünlü (V)-Ünsüz (C): baar ‘bahar’, şeer ‘şehir’ gibi. Bunların dışında, KTA’nın hece yapısı aşağıdaki gibi altı şekilde oluşmaktadır: Ünlü (V): o, u-zak Ünlü (V)–Ünsüz (C): ol-dum, ok, at-tık Ünsüz (C)-Ünlü (V): ne, bu-dak, ba-da-dez Ünsüz (C)-Ünlü (V)- Ünsüz (C): yüz, yaz-lık, mor-luk Ünlü (V)-Ünsüz (C)- Ünsüz (C): ırk, alt Ünsüz (C)-Ünlü (V)-Ünsüz (C)-Ünsüz (C): kırk, kurt, Türk

1.4.1. Ünsüz Çifti KTA alıntı kelimelerde de başta veya sonda ünsüz çifti kabul etmemektedir. Örneğin ısbor ‘spor’, ısdatyum ‘stadyum’, ısbontone ‘spontone’, ispiker ‘spiker’ vb. (1:57) Istavrogonno < Stavrogonno ‘köy ismi’ (1:58) isberim< sperm (1:59) tiren < tren (1:60) ıspor < spor (1:61) ısbot < spot (1:62) gıraliçça < kraliçe (1:63) vásıf < vasf ‘vasıf’ (1:64) vákıf < vakf ‘vakıf’ KTA’nın geneli için geçerli olan bu özellik ST ile eğitim gören kişilerin konuşmalarında da gözlemlenebilen bir özelliktir. Veri bölgelerimizin tamamında var olan başta ünsüz çift kabul etmeme özelliği KTA’nın fonolojik yönden kopya kelimeleri orjinalinden oldukça farklılaştırmış KTA’nın dil özelliklerine uyarlamıştır.

1.5. Kıbrıs Türk Ağızlarında Ünlü Uyumu Türkçeyi diğer dillerden ayıran özelliklerin başında ses uyumları gelmektedir. Türkçede ünlü uyumları ikiye ayrılmaktadır; birincisi farklı kaynaklarda, büyük ünlü uyumu, kalınlık-incelik uyumu, artlık-önlük uyumu, dil uyumu gibi farklı terimlerle karşılanan, Türkçe kelimelerdeki ünlülerin, artlık-önlük bakımından gösterdiği uyumdur. Bu uyuma göre Türkçe kelimelerde art ünlü (a, ı, o, u) taşıyan heceleri, art

60 ünlülü; ön ünlü (e, i, ö, ü) taşıyan heceleri de ön ünlülü heceler takip eder. Bu sebeple Türkçe kelimeler, art sıradan ünlü taşıyan kelimeler ve ön sıradan ünlü taşıyan kelimeler olmak üzere iki gruba ayrılır. Art sıradan ünlü taşıyan kelimelere art ünlülü; ön sıradan ünlü taşıyan kelimelere ön ünlülü ekler gelmesi bu uyum sebebiyledir. Türkçede artlık-önlük uyumunun her devir ve her sahada çok sağlam olduğu bilinmektedir. KTA artlık-önlük uyumuna Türkçenin bazı ağızlarından ve ST’den daha fazla uygunluk gösterme eğilimindedir. Bazı eklerde tek şekillilik bulunsa da KTA’nın genelinde artlık-önlük uyumunun kuvvetli olduğunu söyleyebiliriz28. Türkçede ünlü uyumu dışında kalan, başka dillerden kopyalanmış kelimelerin bile KTA’da uyuma bağlı olduğunu görüyoruz: vakıt, fakır, gadır, hapıs vb. Bazı kelimelerin asli şekillerinin korunmuş olması da bu noktada dikkat çekmektedir. Türkçede asli şekilleri artlık-önlük uyumuna uyduğu halde çeşitli ses olaylarıyla uyum dışında kalan kelimeler dahi KTA’da korunmuştur: ST anne < KTA ana, ST hangi < KTA hangı, ST inanmak < KTA ınanmak, ST kardeş < KTA gardaş

1.5.1. Kök ve Gövdede Ünlü Uyumu KTA’da önlük-artlık uyumunun ileri olduğu durumlar diğer dillerden kopyalanmış birçok kelimede kendini göstermektedir. Ayrıca ST’de ikinci hecesi dudak ünlülerinin etkisi ile yuvarlaklaşan bazı kelimelerin KTA’da düz ünlülü söylendiği görülmektedir. Asli şekilleri artlık-önlük uyumuna uyduğu halde çeşitli ses olaylarıyla ST’de uyum dışında kalan kelimeler KTA’da uyuma girmektedir, daha doğru bir ifade ile KTA asli şekilleri tercih etmektedir: dahi < takı KTA: dahı , hangi < kangı KTA: hangı, kardeş < karındaş KTA: gardaş (1:65) hapıs < hapis (1:66) ) kadır < kadir (1:67) zından < zindan (1:68) ruya < rüya (1:69) kirez < kiraz (1:70) terezisi < terazi

28 KTA’da sadece art ünlülü şekilleri bulunan; şart eki -sA, zarffiil ekleri –(y)kan, -(I)kan ve -IncA, ile edatının bitişken şekli –InAn ve da edatıdır.

61 (1:71) gabık < kabuk (1:72) yamır < yağmur (1:73) gavın < kavun Yukarıdaki örnekler özellikle Baf bölgesinden topladığımız verilerden tespit edilmiştir. Ancak yeni nesil KTA konuşanlarda bu tür kullanımların gittikçe azalmakta olduğu KTA konuşanların ST ile yoğun ilişkisi sonucu bu örneklerin ST’deki karşılıklarını kullandıkları da gözlemlenmiştir. Karpaz ve mesarya bölgesinde ise yukarıdaki örneklerin kullanımı yaygındır.

1.5.2. Ünlü Uyumunu Bozan Kök ve Gövdeler KTA’da inceltici ünsüzler (c, ç, n, s, s, y) komşuluğundaki art sıralı kelimelerde uyum bozulabilmektedir: (3:74) ayikla < ayıkla (3:75) biçak < bıçak (3:76) çiplagi < çıplacık (3:77) isladır < ısladır (3:78) yikamak < yıkamak (3:79) yikar < yıkar (3:80) yilanın < yılanın Bunların dısında birkaç alıntı kelimede damak uyumu bozulmuştur: (3:81) ema < ama Verimizden tespit ettiğimiz bu örnekler özellikle yirmibeş yaş altı gençlerde pek rastlanmamakta orta yaş ve yaşlı neslin kullanımında yaygınlaşmaktadır. Genç neslil de bu örnekleri bilmektedir ancak bunları daha çok alay amaçlı kullanmaktadırlar.

1.5.3. Eklerde Ünlü Uyumu Türkçede ünlü uyumu bakımında ekler, köklere bağlı olmaktadır. Kelimelere getirilen ekler kökün ünlüsüne göre belirlenerek çekimli ve türemiş bütün kelimeler bu kurala uydurulur. Ancak ST’de uyum dışında kalan birçok ek bulunmaktadır. Bu ekler; –ki, -yor, -ımtrak, -daş, -leyin, -gil ekleridir. Buna rağmen, bu eklerin eklendiği bütün kelimeler artlık-önlük uyumuna aykırıdır denemez. Bu eklerin ünlülerinin her

62 zaman aynı özellikte (art veya ön) olması eklendiği bazı kelimelerde uyumu bozmaktadır. KTA’da ise ST’den farklı durumlar ortaya çıkmaktadır. Örneğin -ki aitlik eki KTA’da uyuma tabi gözükmekte, bu ekin hem ön, hem art hem yuvarlak şekilleri bulunmaktadır. Buna karşın ST’de her zaman uyum dahilinde olan -sa/-se şart eki ise KTA’da tek şekilli olup, uyum dışında gözükmektedir.

1.5.3.1. Ünlü Uyumuna Uyan Ekler ST’de ünlü uyumu dışında kalan; -ki eki KTA’da hem art (-kı) hem ön (-ki) ünlülü şekilleri ile yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca ekin yuvarlak ünlülü (-kü, -ku) biçimiyle de ünlü uyumu dahilinde olduğu söylenebilir. (1:82) yoldakı < yoldaki (1:83) onunku < onunki (1:84) böyüğünkü < büyüğünki (1:85) seninki < seninki Yukarıdaki örnekler KTA’nın geneli için geçerli olan örneklerdir. Hem genç nesil hem yaşlı nesil aitlik ekinin kullanımında paralellik gösterir. Veri bölgelerimizin tamamında da bu ekin uyum dahilinde kullanıldığı gözlemlenmiştir. ST’den farklı olarak, i- yardımcı fiili, geçmiş zaman ve şart kipiyle çekiminde artlık-önlük uyumuna uymaktadır. (1:86) var ısa < var ise (1:87) yaparımış < yapar imiş (1:88) yoğudu < yok idi KTA’nın belirgin özelliklerinden birisi de ek fiilin kullanımında görülen yuvarlak ünlülü şeklidir ki bu kullanım KTA’nın tümü için geçerli olan bir özelliktir. KTA konuşurları tarafından, yoğudu, örneği veri bölgelerinin tümünde yoğun olarak kullanılır ve yoktu biçimi tercih edilmez.

1.5.3.2. Ünlü Uyumuna Uymayan Ekler ST’de olduğu gibi KTA’da da ünlü uyumuna uymayan ekler bulunmaktadır. Bunun birinci sebebi bazı eklerin KTA’da tek şekilli olması; –sa/-se şart eki, zarf-fiil ekleri -kan/-kana gibi ikinci sebebi ise bazı eklerin ST’deki gibi kullanılmasıdır.

63 Şimdiki zaman eki –yor, isimden zarf yapan ek -leyin, sıfattan sıfat yapan ek - (X)mtırak, isimden isim yapan ek-Daş, aile ve akrabalık bildiren -gil ekleri ikinci gruba girmektedir. (1:89) yeşilimtrak (1:90) meslekdaş (1:91) bileyor KTA’da (1:89), (1:90), (1:91) örneklerinde olduğu gibi (X)mtırak, -Daş, –yor eklerini alan kelimelerde artlık-önlük uyumu bozulmaktadır. Bu ekler ST’de olduğu gibi tek şekillidir. a) –sA şart eki (1:92) gider-sa (1:93) gelir-sa KTA’da ylnız art ünlülü şekle sahip olan şart eki ön sıralı kelimelerde de art sıralı kelimelerde de art ünlülü olarak kullanılmaktadır. Bu özellik KTA’nın geneli için geçerli olan bir özelliktir. Verirsa, ölürsa, bilirsa, giderisa, severisa örneklerinde görüldüğü üzere bu kullanım KTA’nın standartını oluşturmaktadır. Ayrıca fiillerin şart çekiminde ek fiilin de büyük oranda korunmakta olduğunu belirtmeliyiz. Bu özellik de Baf bölgesi konuşurlarının genel konuşma biçimini yansıtmaktadır. b) zarf-fiil ekleri -kan/-kana (1:94) gelir-kan (1:95) gelir-kana KTA’nın genelinde kullanılan tek şekilli eklerden bir diğeri de zarf-fiil eki –kEN ve onun genişlemiş şekli –kEnE biçimidir. Zarf-fiil ekinin tek şekilli kullanımı veri bölgelerimizin hemen hepsinde tespit ettiğimiz bu özelliktir. Ancak –kana biçimi yaygın olarak mesarya bölgesinde kullanılmakta, -kan biçimi ise kaleburnu ve Baf bölgesinde daha yaygın kullanılmaktadır. c) –yor şimdiki zaman eki (1:96) gide-yor (1:97) bileyor KTA’da Anadolu Ağızlarında olduğu gibi şimdiki zamanın ekleşmemiş şekli yör- /yür- şekli bulunmamaktadır. Aslında KTA’nın kökenini oluşturduğu düşünülen Anadolu Ağızlarının çoğunda örneğin Alanya-Antalya Ağızlarında (bk.: Demir

64 1999b) gele yörün “geliyorum”, gide yörün “gidiyorum” gibi –yor ekinin ekleşmemiş şekilleri bulunmasına rağmen KTA’da şimdiki zaman çekiminde ekleşmiş şekiller kullanılmaktadır. Bu yönüyle KTA kökenini oluşturduğu düşünülen ağızlardan oldukça farklılaşmaktadır. Ancak ekin önündeki geniş ümlü ST olduğu gibi darlaşmamakta geniş şekliyle kullanılmaktadır. d) zarf-fiil eki -IncE KTA’da -IncE zarf-fiil ekinin ünlülerinin genişlediği görülmektedir29: (1:98) gelinca (1:99) verinca (1:100) sevinca Veri bölgelerinin tümünde bu ekin geniş ünlülü şeklinin kullanımı yaygındır. Bunun yanı sıra ekden genişleyen ve Anadolu Ağızlarında yaygın kullanılan -ıncag şekli de KTA’da kullanılmaktadır. Özellikle Mesarya ve Baf bölgesinde ekin genişletilmiş şeklinin (bilincag, yapıncag, alıncag) kullanımı yaygındır. Yukarıdaki eklerin dışında; ST’de hep ön sıralı şekliyle görülen –leyin eki art sıralı kelimelerde –Inan şekliyle görülmektedir. Ayrıca, ST’de ünlü uyumu dışındaki –leyin ekinin fonksiyonunu –DAn ayrılma hal eki üstlenmiş gibidir. (sabahleyin> sabahdan). (1:101) sabahleyin > sabahınan KTA’da dikkat çeken bir diğer özellik ise son çekim edatı –(y)le nin art sıralı ünlülerden sonra ön sıralı şeklinin kullanılmasıdır. (3:102) araba-yle (3:103) dotor-le Bu kullanım veri bölgelerimizin tümü için geçerli değildir. Sadece İç Mesarya bölgesinde tespit edilmiştir.

29 Urfa ağzında bu ekin ünlüsü her zaman düz gelir: vurınca, girince (Özçelik 1997: 112). Erzurum ağzında ekin ünlülerinin genişlediği görülmektedir: Alanca bene de ver. “aldığında”, Göreneceyh biz çohdan işimizi bitirirıh (Gemalmaz 1978: 342). Keban, Baskil ve Ağın ağızlarında ekin Karamanlıcadaki gibi –IncA şekli ile birlikte bu ekten genişleyen –IncAk şekli de vardır: gelince, gelincek (Buran 1997: 63).

65 1.5.3.3. Ünlü Uyumuna Kısmen Uyan Ekler KTA’da son çekim edatı ile, -InAn -İnen şekliyle hem ön sıralı hem art sıralı olarak bulunmasına rağmen bazen uyum dahilinde bazen uyum dışında kullanılmaktadır. (1:104) yıldızlarınan < yıldızlar ile (1:105) senininan < senin ile (1:106) gözüyünen < gözüyle KTA’da isimden isim yapma eki olan –lI eki de hem ön sıralı hem art sıralı olarak bulunmasına rağmen bazen uyum dahilinde bazen uyum dışında kullanılmaktadır. (1:107) pasak-li-na < pasaklı (1:108) saçakli-na < saçaklı Örnek (1:107) ve (1:108) Rumcada da aynı şekilde kullanılmaktadır. Bu kelimeler Rumcaya Türkçeden kopyalanmış kelimelerdir. Türkçe kelimeler daha sonra Rumcadaki kullanımı ile yeniden Türkçeye kopyalanmış gibi gözükmektedir. Bu yüzden de artlık-önlük uyumu dışında kalmış gibidirler.

1.6. Kelime Vurgusu KTA’nın ST’den fonolojik olarak en fazla farklılaşan yönü diyebileceğimiz vurgu ve tonlama bu bölümün konusunu oluşturmaktadır. Kök vurgusu, tamlamalarda vurgu ve eklerde vurgu ST’den oldukça farklılaşmaktadır. Aşağıda bu sırayla KTA’da vurgu ele alınmıştır.

1.6.1. Kök Vurgusu KTA’da özel isimlerde ST’den farklı olarak vurgu büyük oranda ilk hecededir. Cins isimlerde iki heceli kelimelerde vurgu birinci veya ikinci hece üzerinde olmaktadır, özellikle uzun ünlü taşıyan diğer dillerden kopyalanmış kelimelerde vurgu uzun ünlünün yerini almış gözükmektedir. (1:109) Fátma (1:110) Áliye (1:111) vákıf (1:112) tésir

66 (1:113) kárınca Özellikle Mesarya bölgesinde Yiğitler ve İnönü köylerinde özel isimlerde vurgu ilk hecenin üstünde kullanılmaktadır. Örnek (1:109) ve (1:110)’da görüldüğü gibi vurgulama ST’den oldukça farklılaşmaktadır. Arapça ve Farsçadan kopyalanmöış kelimelerde ise KTA’nın genelinde vurgunun uzun ünlünün yerine kullanılması yaygın bir özelliktir.

1.6.2. Tamlamalarda Vurgu KTA’da tamlamalarda vurgu ST’ ye oranla farklılıklar göstermektedir: (1:114) seniñ arábañ (1:115) elma ágaci (1:116) yetmiş hárbı KTA’da tamlanan ögedeki ilk hece diğer hecelere göre daha baskın söylenme eğilimindedir. Bü yönüyle ST’deki tamlayan ögenin doğal vurgusu tamlananda baskın olarak hissedilir duruma gelmiş gibidir. Ancak veri bölgelerine göre vurgulamalarda bazı farklılıklar ortaya çıkabilmektedir. Yukarıdaki örneklerin vurgulama biçimi daha çok Karpaz bölgesi için geçerlidir.

1.6.3. Eklerde Vurgu KTA’da ST’de vurguyu üzerine almayan birçok ek vurguyu üzerine almaktadır. ST’deki –yor, bildirme eki –DIr, Olumsuzluk eki –mA, soru eki mI KTA’da vurguyu üzerlerine almakla hem ST’den hem de Anadolu Ağızlarından oldukça farklılaşmaktadır. Ancak özellikle soru bağlamında bu eklerin vurguyu üzerine aldıklarını belirtmek gerekir. Vurgunun KTA’da farklılığı sadece vurgu alan ekler/almayan ekler dağılımında değil ST’ye göre, vurgunun yerinde de ortaya çıkmaktadır (KTA’da vurgu ezgi ve dil ilişkisi konusunda ayrıntılı tartışma için bk.: III. Bölüm). (1:117) çiçekdir? “çiçek mi?” (1:118) alayor? “alıyor mu?” (1:119) yapdımıñ? “yaptın mı?” (1:120) góyşuyu “komşuyu” (1:121) gélirig “geleceğiz”

67 (1:122) gélirler “gelecekler” (1:123) yapárdıg “yapardık” Veri bölgelerimizin tümünde ST’de vurgu almayan yukarıda belirttiğimiz ekler vurguyu üzerine alabilmektedir. Bu yönüyle veri bölgelerimizin tümünde ortak bir kullanım görülmektedir.

1.7. Kıbrıs Türk Ağızlarında Ses Değişmeleri Anadolu Ağızlarında olduğu gibi KTA’da da birçok ses değişmesi bulunmaktadır. Bu değişmeler dilin doğal değişmesi içinde olabileceği gibi ilişki dilleri neticesinde de ortaya çıkabilmektedir. Aşağıdaki bölümde KTA’daki ünlü ve ünsüz değişmeleri ele alınmaktadır.

1.7.1 Ünsüz Değişmeleri Bu bölümde KTA’da ortaya çıkmış olan; benzeşme, aykırılaşma, ikizleşme, tekleşme, göçüşme, kelime sonu ünsüz düşmesi, kelime içi ünsüz düşmesi, kelime başı ünsüz düşmesi, kelime sonu ünsüz türemesi, kelime içi ünsüz türemesi, kelime başı ünsüz türemesi,tonsuzlaşma, tonlulaşma ve diğer morfofonetik nöbetleşmeler ünsüz değişimleri üzerinde durulmaktadır.

1.7.1.1 Benzeşme Benzeşme [assimilation], bir kelimedeki seslerin; oluşum noktası, nitelik ve/veya nicelik bakımından birbirine benzeşmesidir. Benzeşme hem ünlülerde hem ünsüzlerde görülür. Benzeşme sırasında seslerden birinin kaybolmasına absorption adı verilir (Eker 2002: 226). Anadolu ağızlarında da yaygın olarak görülen ünsüz benzeşmeleri KTA’da birçok örnekte karşımıza çıkmaktadır. İlerleyici [progressive] ve gerileyici [regressive] benzeşmeler aşağıda örneklerle gösterilmektedir: nl > nn onnar < onlar, bunnarı ss bitirmezse < bitirmessa, demessa < demezse rl > ll bırakıllardı< bırakırlardı Yukarıdaki benzeşme örnekleri KTA’nın geneli için geçerlidir. Veri bölgelerinin tamamında bu tür kullanımlar bulunmaktadır.

68 1.7.1.2 Aykırılaşma Kelime içinde yanyana veya birbirinden uzak olan, fakat boğumlanma özellikleri aynı ya da birbirine yakın olan iki ünzüzden birinin, boğumlama noktasını diğerinden ayırması olayıdır; KTA’da oldukça yaygındır. sç > şh ahçı pd yapdım< yaptım ft > fd köfde< köfte ht > hd ıhdıyar< ihtiyar sk > sg esgi< eski sp < sb ısbad< ispat KTA’nın geneli için geçerli olan aykırılaşma örnekleri aslında KTA’nın bir diğer ana özelliği olan ‘genel tonlulaşma eğilimini’ de yansıtmaktadır. Bu bakımdan KTA’da aykırılaşma örnekleri veri bölgelerimizin bütününde yaygın olarak bulunmaktadır.

1.7.1.3 İkizleşme Kelime kökünde herhengi bir ünsüzün yan yana iki kez yer alması şeklinde tanımlayabileceğimiz ikizleşme; C1>C1C1 şekliyle formüle edilirken KTA’da da sıkça karşılaşılan bir ses hadisesidir. ç>çç çappa < it. zappa ST.çapa p>pp kuppa< it. cuppa ST. kupa l > ll gordella nn kendi< genni KTA’da ikizleşme örnekleri oldukça yaygındır. Özellikle iç sesde /m/ ve /n/ sesleri bulunuyorsa veri bölgelerimizin genelinde bu seslerin ikizleşmesi durumu ortaya çıkmaktadır. Nanne ‘nane’, cammuz ‘camız’, nammus ‘namus’gibi bu örnekleri arttırmak mümkündür.

1.7.1.4 Tekleşme Tekleşme, iki ünsüzün kelime kökünde yay yana gelme durumundan kaçınma olarak tanımlanırken, C1C1 > C1 şeklinde formüle edilebilir. ff > f Múzafer < Muzaffer, raf< ar.reff

69 kk > k dükan < dükkan nn > n zaneder< zanneder vv > v gúvetli< kuvvetli, evel < evvel, , müzevir < ar. müzevvir tt> t turaç veya duraç < ar.durrâc rr< r sır< ar.sırr KTA için pek de yaygın olmayan bir ses hadisesidir. KTA’da Arapça ve Farsça kelimelerdeki ikiz ünsüzlerden kaçınma eğilimi olarak da tanımlayabileceğimiz bu olay alıntı kelimelerin Türkçenin fonolojik yapısına uyarlanması olarak da açıklanabilir.

1.7.1.5 Göçüşme Bir gramer birliğinde yan yana gelen iki sesin yer değiştirmesi olarak tanımlanan göçüşme, C1C2 > C2C1 şekilde formüle edilmektedir. Anadolu Ağızlarının çoğunda görülen bu özellik KTA’da da bulunmaktadır. ln > nl yanlız ln yalnış< yanlış gr>rg örgetmek<öğretmek rv> vr devrişyr Meyrem

1.7.1.6 Kelime Sonu Ünsüz Düşmesi Kelime sonundaki ünsüzün düşmesi hadisesidir KTA’da kelime sonunda ünsüz çift varsa daha yoğun olarak görülür. l > ø / __ # # nası < nasıl t > ø / __ # # dürüs

70 bulunuyorsa kelime sonundaki ünsüz düşürülmektedir. Bu eğilim veri bölgelerimizin tümü için geçerli görünmektedir.

1.7.1.7 Kelime İçi Ünsüz Düşmesi KTA’da özellikle gelecek zaman kipi ile oluşturulan fiillerde yaygın olarak görülen bir ses hadisesidir. c > ø / V __ V geleek< gelecek, yapaak< yapacak, bakaak < bakacak h > ø / __ V meraba< merhaba h > ø / V __ V şeer< şehir, daa< daha l > ø / V __ C gakdı< kalktı h > ø /V __ C a:met < ahmet, me:met < mehmet h > ø / __ C gave < kahve, rusat < ruhsat, ramet < rahmet n > ø / __ C sora < sonra n > ø / __ V saa < sana, baa < bana y > ø / V__ V ii < iyi Rumeli Ağızlarında yaygın olarak görülen kelime içi /h/ düşürülmesi KTA’da özellikle özel isimlerde yaygındır. KTA’na has bir özellik ise fiillerin gelecek zaman çekiminde /c/ sesinin düşürülmesidir. Bu kullanım özellikle Yiğitlr ve İnönü bölgesi için daha yaygın bir kullanıma sahiptir. Diğer bölgelerde de yaşlı nesilde daha yoğun olarak gözlemlenir.

1.7.1.8 Kelime Başı Ünsüz Düşmesi h> ø / # # __ iseyin < hüseyin, alayık < halayık, emi < hemi y > ø / # # __ ıkamak > yıkamak, etişmek < yetişmek, okarı < yukarı, ılan < yılan Verimizde Baf bölgesinde daha yoğun olarak kelime başı ses düşmesi hadisesine rastlanmaktadır. Ancak mesarya bölgesinde de İseyin, ve emi gibi kullanımlara çok sık olarak rastlanır.

1.7.1.9 Kelime Sonu Ünsüz Türemesi Kelime sonunda ünsüz türemesi KTA’da sıkça rastlanan bir ses hadisesidir. ø > m / __ # # gibim< gibi, sankim< sanki, belkim< belki, yoksam< yoksa

71 ø > m / __ +C Galeburnum dur< Kaleburnudur ø > n / __ # # gibin< gibi ø > k / __ # # gayrık < gayrı < ar. gayr ø > lim / __ # # meğerlim < meğer ø > ım / __ # # işallahım < inşallah, maşallahım < maşallah Yukarıdaki örnekler KTA’nın geneli için geçerli olan örneklerdir. Ancak yeni nesilin bu kelimeleri kullanım oranı eski nesle göre daha azdır. Özellikle baf bölgesi ve Mesarya bölgesinden toplanan verilerde kelime sonu ünsüz türemesi hadisesine yoğun olarak rastlanmaktadır.

1.7.1.10 Kelime İçi Ünsüz Türemesi KTA’da diğer dillerden kopyalanmış kelimelerde iki ünlünün yan yana gelmesini önlemek için kelime içi ünsüz türemesi olayına rastlanmaktadır. Ancak kelime sonunda ünsüz çift kullanımından kaçınan KTA konuşurları gılınç, havunç, alınç örneklerinde olduğu gibi kelime içi ünsüz türeterek kelime sonunda ünsüz çiftin oluşumuna da sebep olmuşlardır. ø > y / V__ V dayima< daima, dayre< daire ø > n / V__ C havunç< havuç, gılınç< kılıç, alınç< alıç, palyança< palyaço ø > m / V__ C dümbelek< far. dübelek ø > l / V__ C varilla< varil Bu örnekler KTA’nın geneli için geçerli olan örneklerdir.

1.7.1.11 Kelime Başı Ünsüz Türemesi KTA’da çok fazla örnekte bulunmayan kelime başı ünsüz türemesi gartık kelimesinde görülmektedir. Bu kelime özellikle Baflı göçmenlerin konuşmasında ortaya çıkmaktadır. ø > g / # # __ gartık < artık ø > h / # # __ hambar < ambar, havlı < avlu < yun. ‘aule’ ø > y / # # __ yitmek < itmek, yırak < ırak KTA’nın geneli için geçerli olan örnekler ise yitmek, yırak örneklerindeki kelime başı see türemesidir.

72 1.7.1.12 Tonsuzlaşma Çeşitli seslik nedenlerle, kelimedeki tonlu ünsüzlerin (/b/, /c/, /d/, /g/, /γ/ /ğ/, /j/, /m/, /n/, /l/, /r/, /v/, /y/, /z/) tonsuz ünsüzlere (/ç/, /f/, /p/, /t/, /h/, /k/, /ú/, /s/, /ş/) gelişmesi olarak tanımlayabileceğimiz tonsuzlaşma KTA’da oldukça yaygındır. KTA’da EAT döneminde tonsuz kullanılan kelimeler de varlığını devam ettirmiş görünmektedir. Örneğin, ST’de tonlu şekliyle kullanılan gölge KTA’da kölge şekliyle tonsuz kullanılmaktadır. Kelime Başı Tonsuzlaşma: b- > p- / # # __V potin < rum. botini d- > t- / # # __V tiken < diken, tayka< dakika, tokuma< dokuma, tana< dana c- > ç- / # # __V çeket < ceket, çeyiz< cehiz< ar.cihaz Kelime İçi Tonsuzlaşma: b > p / V __ V çapık > çabuk, tapıt> tabut c> ç / C__ +V dilençi> dilenci, pençere>pencere Kelime Sonu Tonsuzlaşma: z > s / __ # # biras < biraz, gidmes < gitmez, almas < almaz KTA’da veri bölgelerine göre değişiklik gösteren tonsuzlaşma örnekleri KTA’nın geneli için geçerli değildir. Özellikle Mesarya bölgesinde tonsuz kullanım birkaç kelimede yaygındır. Bunun dışında tonsuz ünsüzler sahip yukarıdaki örneklerin kullanımı çok da yaygın değildir.

1.7.1.13 Tonlulaşma Çeşitli seslik nedenlerle, kelimedeki tonsuzu ünsüzlerin (/ç/, /f/, /p/, /t/, /h/, /k/, /ú/, /s/, /ş/) tonlu ünsüzlere (/b/, /c/, /d/, /g/, /γ/ /ğ/, /j/, /m/, /n/, /l/, /r/, /v/, /y/, /z/) gelişmesi olarak tanımlayabileceğimiz tonlulaşma KTA da oldukça yaygındır. Kelime Başı Tonlulaşma: KTA, kelime başındaki ú-/ à- meselesinde daima /ġ-/ tarafındadır. Ancak, kelime başındaki k-/g meselesinde genel olarak ST ile paralellik göstermekle birlikte belirli bazı kelimelerde farklılaşır: kölge, geçi, gendi vb. k > g / # # __ V gendi< kendi, guyu< kuyu, guru< kuru, Gıbrıs< Kıbrıs ç > c / # # __ V cızgı< çizgi, bahca< bahçe

73 p > b / # # __ V barmag< parmak, bişdi< pişti, bardon< pardon s > z / # # __ V zebze< sebze t > d / # # __ V daş< taş, duzlu< tuzlu, datlı< tatlı, eddi< etti Kelime İçi Tonlulaşma: k > g /V__C agşam< akşam, fıgra< fıkra, megdub< mektup p > b / V __ V tobrag< toprak k > y / C__ V dükyan< dükkan t > d / C __ V bosdan< bostan, hasda< hasta, ihdiyar< ihtiyar h > g / V __ C mugdar< muhtar Kelime Sonu Tonlulaşma: k > g / __ # # yemeg < yemek, işçilıg< işçilik, çobannıg< çobanlık p > b / __ # # dolab< dolap, çorab< çorap p > b / __ + V mektebi (mektep+i), Zeynebi (Zeynep+i) t > d / __ # # armud z / __ # # domadez< domates, badadez< patates, herkez< herkes KTA’nın genelinde tonlulaşma yaygındır. Hem kelime başında, hem kelime içinde hem de kelime sonunda tonlu ünsüzler tonsuz karşılıkları yerine kullanılmaktadır. Yukarıdaki örneklerde de görüleceği gibi tonlu ünsüzler hem Türkçe kelimelerde hem diğer dillerden kopyalanmış kelimelerde yoğun olarak kullanılmaktadır.

1.7.1.14 Öndamaksıllaşma KTA’nın genelinde özellikle aşağıda veriğimiz örneklerde ön damak ł > l sesinin yoğun olarak kullanımı söz konusudur. ł > l / # # __ V laflar< łaflar, lafları <łaflari ł > l / V __ C ulan< ołan ł > l / V __ V kola < koła Ancak KTA’nın genelinde artdamaksallaşma daha yaygındır: l > ł l > ł / __ # # Kemal < Kemał, Cemal < Cemał Kaleburnu ve Baf bölgesinde ön damak /l/ sesi daha yoğun kullanılırken, Mesarya bölgesinde art damak /ł/ sesi kullanılmaktadır. Kaleburnu bölgesinde art

74 damak /ł/ sesiyle söylenmesi beklenen Türkçe kelimelerin de ön damak /l/ sesiyle söylenmesi dikkat çekicidir.

1.7.1.15 Diğer Fonetik Nöbetleşmeler Yukarıda ele aldığımız ses değişmelri dışında verimizde tespit ettiğimiz bazı fonetik nöbetleşmeleri de aşağıda yer almaktadır. n > m / # # __ V mergiz < nergiz, şindi < şimdi ç > ş / __ + C kaşdı < kaçdı, bişdi < biçdi, güşlü < güçlü k > h / V __ C vaht < vakt, ıspanah < ıspanak < İsp. spinacia f > h / V __ C Caher < Cafer c > j / V__ C mejbur < mecbur y > v / __ # # küv < köy < Far. kûy n > l / V __ C filcan < fincan h > k / V __ C maksıl < mahsül r > l / V __ C kolidor < koridor g > y / V __ V böyün < bugün s > h / # #__ hus < sus n > ñ / V __ V buñalmak < bunalmak, düñürcü < dünürcü, baña < bana, saña < sana j > c / V __ V cellatin < jelatin, cilet < jilet y > g / V __ V şehirge < şehriye y > z / V __ V yapmazmızdın < yapmazmıydın ya > ø / __ # # bura < buraya, ora < oraya, şura < şuraya KTA’nın geneli için geçerli olmayan bu ünsüz değişmeleri bölgeler göre değişiklik göstermektedir. Yapmazmızdın şeklindeki kullanımlay Yiğitler bölgesi için geçerli görünmekte; kaşdı, bişdi, güşlü gibi örnekler ise Baf bölgesi göçmenlerinin konuşmalarında ortaya çıkmaktadır.

1.7.2 Ünlü Değişmeleri KTA’da diğer Anadolu ağızlarında da olduğu gibi ünlü değişmeleri olmaktadır. Araştırmada bu bölümünde; kelime sonu ünlü düşmesi, orta hece düşmesi, kelime başı ünlü düşmesi, ünlü türemesi, kelime başı ünlü türemesi, kelime

75 içi ünlü türemesi, darlaşma, genişleme, yuvarlaklaşma, düzleşme, kalınlaşma, incelme, kısalma, kaynaşma gibi ünlü değişmeleri ele alınmaktadır.

1.7.2.1 Kelime Sonu Ünlü Düşmesi KTA’da kelime sonunda kısaltma sonucu bazı ünlülerin düştüğü görülmektedir: e > ø / __ # # ey < eyi, zay < zayi e > ø / __ # # beri < beriye u> ø /__# # guy < kuyu a > ø / __ # # aceb < acaba, bura < buraya, şura < şuraya Veri bölgelerinin tümünde tespit ettiğimiz özelliklerden olan kelime sonu ünlü düşmesi çok fazla örnekte de bulunmamaktadır.

1.7.2.2 Orta Hece Düşmesi Türkçede iki heceli kimi kelimeler, ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında, orta hecede kalan dar ünlüler, özellikle organ adlarında, düşmektedir. Vurgusuz olan orta hece ünlüsünün düşmesi KTA’da da yaygındır. a > ø / V + y __ çıkmaycak > çıkmayacak, yapmaycak > yapmayacak i > ø / __ C seyr eder > seyir eder, árfe < arife ı > ø / C __ C +V gönlü > gönül-ü , aklı > akıl-ı i > ø / C __ +C eylik < iyilik a > ø / C __ +C bulmadım < bulamadım, açıklaycaksıñız < açıklayacaksınız, başlayacaksıñız < başlayacaksınız, sormaycaksıñız < sormayacaksınız e> ø / C __ +C deylim < diyelim KTA’da özellikle fiillerin gelecek zaman çekiminin olumsuzunda orta hece durumunda kalan ünlüler düşürülmektedir. Bu ses hedisesi veri bölgelerimizin tümü için geçerli olan bir durumdur. Ancak, ST’deki organ adlarının ünlü ile başlayan bir ek alınca orta hecesindeki ünlüsünün düşürülmesi durumu KTA’da pek sık rastlanan bir olay değildir.

1.7.2.3 Kelime Başı Ünlü Düşmesi Kelime başında ünlü düşmesi KTA’da yaygın değildir: o > ø / # # __ tomofil < otomobil

76 h > ø / # # __ emi da < hem de Pek fazla örnekte bulunmayan kelime başı ünlü düşmesi verimizde sadece iki örnekte ortaya çıkmıştır bu örnekler da Aydoğan bölgesinden toplanan veride tespit edilmiştir. KTA için yaygın olmaman bir ses hadisesidir.

1.7.2.4 Ünlü Türemesi Ünlü türemesi, kelimenin özgün biçiminde bulunmayan bir ünlünün sonradan çeşitli seslik nedenlerle ortaya çıkmasıdır. KTA’da özellikle yabancı sözcüklerin ünlü türemesi ile Türkçenin hece yapısına uydurulduğu görülmektedir. Ünlü türemesi, kelime başında, içinde ve sonunda meydana gelebilmektedir.

1.7.2.5 Kelime Başı Ünlü Türemesi ø > ı / # # __ ıspor < İng. spor, ısdatyum < İng. stadyum, ızgara < Yun. skara ıskará, iskele < İt. scala, iskemle < Yun. skamni, isdavroz< Yun. stauros ø > u/ # # __ urum < Rum, urus < Rus. KTA’nın en tipik özelliklerinden birisi kelime başında ünlü türemesidir. Ünlü türemesinin birincisinde; diğer dillerden alıntılanmış olan kelime başı ünsüz çifte sahip kelimeler KTA’da Türkçenin hece yapısına uygun hale getirilerek kullanılmaktadır. İkincisi ise diğer Anadolu Ağızlarında da görülen urum, urus, gibi kullanımladır. Ancak bu birinci özellik kadar yaygın değildir. Birinci özellik veri bölgelerimizin tümü için geçerli iken ikinci özellik veri bölgelerimizin tümü için geçerli değildir.

1.7.2.6 Kelime İçi Ünlü Türemesi KTA’da kelime içi ünlü türemesi yanında Anadolu Ağızlarında ve ST’de görülen bir ses hadisesinin meydana gelmemesi sonucu kelime içi ünlünün korunması durumu da bulunmaktadır. Örneğin ST’ de organ adları ünlü ile başlayan bir ek aldığında orta hece durumundaki ünlü (akıl> aklı) düşmektedir. KTA’ da ise bu ünlülerin korunması durumu bulunur. Anadolu Ağızlarında da genellikle orta hece ünlüsü düşürülmektedir. Ancak KTA’da gavırıntı < kavruntu; süpürüntü < süprüntü örneklerinde görüldüğü gibi orta hecedeki ünlüler düşürülmemektedir. ø > a / C __C Alaman < Alman

77 ø > u / C __C guduret < kudret ø > ı / C __C sabır < Ar. sabr ø > ı / C __C keyif < Ar. keyf Arapça ve Farsçadan alınmış kelimelerde ise Anadolu Ağızlarında olduğu gibi orta hecede ünlü türemesi meydana gelmektedir, bu da KTA’nın bu kelimeleri Türkçenin fonolojik yapısına uyarlamasından başka birşey değildir.

1.7.2.7 Kelime Sonu Ünlü Türemesi Kelime sonu ünlü türemesi çok fazla örnekte bulunmamasına rağmen adanın genelinde zarf-fiil ekinde ortaya çıkmaktadır (-kAn). Ekin –kene, -kana biçimi yaygın olarak kullanılır. ø > a / __ # # gelirkana< gelirken, yaparkana< yaparken ø > e / __ # # otururkene< otururken, severkene < severken ø > i / __ # # Cevdet Bey< Cevdet Beyi, Müdür Beyini< Müdür Beyi ø > i / C__ +C hemi de < hem de KTA’da yaygın olarak unvanlardan sonra kullanılan -i eki kopyalama sonucu oluşmuştur, ST’deki akkuzatif ekiyle ilgisi bulunmamaktadır (bkz. III.Bölüm).

1.7.2.8 Darlaşma Darlaşma (+geniş) > (-geniş), çeşitli seslik nedenlerle geniş ünlülerin dar ünlülere gelişmesidir. KTA’da da örneklerine rastlanmaktadır. a > ı / C _ C masrıf < masraf, çığır-< çağır-, yanı < yana a > i / C _ C midem < madem e > i / # # __ inginar < enginar, iğri < egri ö >ü / C _ C çürek < çörek, bürek < börek, düven < döven o >u / C _ C dumadez < domates, siğurta < sigorta Yukarıdaki örnekler veri bölgelerimizden Kaleburnu ve Baf bölgesi için geçerli olup adanın geneli için geçerli örnekler değildir. Verimizde dikkat çeken örneklerden ikisi ise eyi, endik kelimeleridir. Bu kelimeler EAT’deki şekliyle kullanılmaktadır ST’deki gibi iyi ve indik kullanulmamakta kelimelerin eski şekli korunmaktadır.

78 1.7.2.8 Genişleme Genişleme (+geniş) > (-geniş), darlaşmanın tersi olarak dar ünlülerin genişleme hadisesidir. i > e / C __C veran < viran, nehayet < nihayet, mercemek < mercimek, keremit< kiremit u > o / # # _ osanmak < usanmak, oğramaz < uğramaz, ofak < ufak u > o / C _C yokarı < yukarı u > ö / C _C böyün < bugün ü > ö / C _C böyük < büyük, hökümet < hükümet, söleyman < süleyman i > a / C __C hedaye < hediye, bare < bâri ı > a / C __ C tanar< tanır, kahat< kağıt Bu örnekler adanın geneli için geçerli değildir; örneğin yokarı, osanmak, oğramaz, ofak kelimeleri Baf bölgesi konuşurlarından derlenmiş, böyük, hökümet, söleyman Mesarya bölgesi konuşurlarından derlenmiş, hedaye, tanar kelimeleri ise Kaleburnu bölgesi konuşurlarından derlenmiştir. Yalnız tanar kelimesi veri bölgelerinin tümünde kullanılmaktadır.

1.7.2.9 Yuvarlaklaşma Yuvarlaklaşma (-yuvarlak) > (+yuvarlak), bazı dudak ünsüzleri (/b/, /f/, /p/, /v/) komşuluğundaki düz ünlülerin, yuvarlak ünlülere dönüşmesidir. i> ü / C __ C büber < biber ı > ü / C __ C fuçu < fıçı, furun < fırın ı > u/ C __ C sarumsak < sarımsak, yapuşturmak < yapıştırmak, kapu < kapı KTA’ da yuvarlaklaşma örnekleri pek de çok değildir. Kapu örneği verimizin geneli için geçerli bir kullanımken diğer örnekler Baf bölgesi konuşurlarından tespit edilmiştir.

1.7.2.10 Düzleşme Düzleşme (+yuvarlak)>(-yuvarlak), kelimelerdeki yuvarlak ünlülerin çeşitli seslik nedenlerlçe düz ünlülere dönüşmesidir.

79 u > ı / C __ C çamır < çamur, gabık < kabuk, gavın < kavun, yumırta < yumurta u > ı / __ # # tapı < tapu u > i/ C __ C sisam < susam ü > i / C __ C müsafir < misafir, öbirine < öbürüne, maksıl < mahsül ö > e / C __ C nebed < nöbet Özellikle Kaleburnu ve Baf bölgesinden topladığımız veride ortaya çıkan düzleşme örnekleri yoğun olarak kullanılmaktadır. Mesarya bölgesi için de geçerli olan bu örnekler genç nesil ve yaşlı nesil karşılaştırıldığında kullanım sıklığı değişmektedir. Yaşlı nesil yukarıda verdiğimiz örnekleri sıklıkla kullanırken genç nesil de bu sıklık azalmaktadır.

1.7.2.11 Kalınlaşma Kalınlaşma (-art) > (+art), çeşitli sebeplerle bir kelimedeki ön sıradan ünlülerin art sıraya geçmesidir. e > a / __ # # bahça < bahçe, lisda < liste, fasulya < fasulye e > a / C__C talaş < telaş i > a / C __C sahap < sahip i > ı / C__C fakır < fakir, hapıs < hapis, nışannı < nişanlı ö > o / C__C boyle o / # #__ oyle <öyle KTA’nın geneli için geçerli olmayan bir ses hadisesidir. Özellikle Mesarya bölgesi konuşurları bahça, lisda, fasulya, talaş kelimelerini sıklıkla kullanmaktadır.

1.7.2.12 İncelme İncelme (+art)> (-art), çeşitli sebeplerle bir kelimedeki art sıradan ünlülerin ön sıraya geçmesidir. a > i / C__C midem < madem a >e / __# # fukare < fukara ı > i / # # __ isla < ıslah, irak < ırak, islan- < ıslan- ı > i / C __ C biçak < bıçak u > ü / C __ C mügdar < muhtar

80 Bu örnekler ise kaleburnu ve Aydoğan bölgesinden topladığımız verilerde ortaya çıkmıştır. Kalınlaşma örnekleri Mesarya bölgesi için geçerli iken incelme örnekleri baf ve Kaleburnunda konuşan kişiler için geçerli görünmektedir.

1.7.2.12 Diğer morfofonemik değişmeler Yukarıda sıraladığımız ünlü değişmelerinin dışında KTA’na has bazı ses değişmeleri de bulunmaktadır. Bunlar bazı hecelerin düşürülmesi hadisesidir. sı > ø / __ + V yaparmıñ < yapar mısın?, alırmıñ < alır mısın? sı > ø / __ + V gören < göresin ağ > ø / __ + V kalacaz < kalacağız, yapacaz < yapacağız i> ø / # # __ buraşda < burda işte, oraşta < orda işte iş > ø / # # __ te < işte z > ø / V __C yapmamıydın < yapmaz mıydın?, almamıydın < almaz mıydın? Bu örnekler KTA’nın geneli için geçerli olan örneklerdir. Veri bölgelerimizin tümünde tespit ettiğimiz bu ses hadiseleri yaş durumuna göre de değişmemektedir.

1.7.2.13 Kısalma Kısalma (+uzunluk> -uzunluk), kelimedeki uzun ünlülerin kısa ünlüye dönüşmesi olayıdır ki KTA’nın karakteristik özelliklerinden biridir. KTA yabancı kökenli kelimelerdeki uzun ünlüleri kısaltma eğilimindedir. ā > a nálan < nala:n, árif < a:rif û > u túba < tu:ba KTA’nın ünlüleri bölümünde ayrıntılı olarak ele aldığımız Arapça ve Farsça kelimelerdeki uzun ünlülerin kısaltılması hasisesi veri bölgelerimizin tümü için geçerli olan bir özelliktir.

1.7.2.14 Kaynaşma ve Ünlü Birleşmesi Kaynaşma, bir kelimede, kimi zaman ünlülerden birinin, kimi zaman da ünlülerle birlikte, yanlarındaki zayıf ünsüzlerin /y/, /ğ/, /h/ kaybolmasıdır. Ünlü birleşmesi ise ünlü ile biten bir sözcüğün, ünlü ile başlayan bir ek alması ya da kelime ile birleşmesi durumunda, ilk kelimenin sonundaki ve ikinci kelimenin

81 başındaki ünlülerden birinin düşmesidir. KTA’da bu iki ses olayını da KTA’da kullanılan napan kelimesinde görmekteyiz. sı > ø > / __ + V naparsıñız < ne yaparsınız rsı > ø > / __ + V napañ < ne yaparsın KTA’nın en tipik örneklerinden olan naparsıñız, napañ veri bölgelerimizin tümü için geçerlidir. Ayrıca farklı yaşlardaki KTA konuşurlarında da bu kullanım değişmemektedir.

2. Morfoloji KTA’da Türkçenin genelinde olduğu gibi da morfolojik gelişmeler fiillerde, isimlere göre çok daha karmaşık bir durumdadır. İsim çekiminde hal eklerindeki işlev değişikliği birçok Anadolu Ağızlarında da görülmekle birlikte KTA’ da daha karmaşık bir durum sözkonusudur. Fiillerde özellikle de aşağıda göreceğimiz gibi zaman eklerinin kullanımı ise çok daha karmaşık gelişmeler göstermektedir.

2.1. Türetme Ekleri Var olan kelimelere eklerin getirilmesi yoluyla yeni kelimeler türetme, Türkçede en çok kullanılan kelime elde etme yoludur. Sonuna geldikleri kökün anlamını çeşitli yollardan değiştiren eklere yapım ekleri, kelimelerin kelime grubu veya cümle içerisinde birbirileriyle olan ilişkilerini gösteren eklere ise çekim ekleri denmektedir (Demir&Yılmaz 2003). Bu bölümde KTA’da en fazla kullanılan yapım ekleri üzerinde durulmuş, isim yapım ekleri ve fiil yapım ekleri hakkında bilgi verilmiştir.

2.1.1. İsimlerin Türetilmesi Türkçede isimler, isimlerden, fiillerden ve sıfatlardan türetilebilmektedir. Bu bölümde KTA’da ST’den farklı işlevlere sahip isimden isim, fiilden isim yapma ekleri üzerinde durulmaktadır.

82 2.1.1.1. İsimden İsim Yapma Ekleri İsimden isim yapma ekleri, isim kök ve gövdelerine getirilerek onlardan yeni isimler yapan eklerdir. Bu eklerle yapılmış isimlerin anlamları bir önceki ismin anlamına çok yakından bağlı olur. Genellikle getirildiği isimle ilgili yer, meslek, topluluk, vasıf, bağlılık, aitlik vb. isimleri gibi kelimeler yapmaktadırlar (Eker 2002). Aşağıda KTA’da kullanılan isimden isim yapma ekleri üzerinde durulmuş bu eklerin ST’den farklı işlevleri belirtilmiş ve Anadolu Ağızları ile karşılaştırılması yapılmıştır. a) -LIK KTA’da kullanılan isimden isim yapma eklerinden birisi –lIK ekidir. Bu ek KTA’da, ST’den farklı olarak son sesi n ünsüzü olan kelimelere eklendiğinde ekin ön sesi l benzeşmeye uğrayarak n ünsüzü ile değişir /-nık/. Ayrıca bu ekin son ünsüzü sürekli tonlu olarak kullanılır (-lıà, -lig, -luà, -lüg ). (2:1) insannıà < insanlık (2:2) güvennig < güvenlik (2:3) çocugluà < çocukluk (2:4) eylig < iyilik ST’de ekin başlıca işlevleri; yer, alet, topluluk, soyut isimler ve sıfat yapmaktır. Ancak KTA’da işlevsel olarak ST’den farklıdır. Aşağıdaki örneklerde görüldüğü gibi KTA’da –lIK eki, ST’deki –lAr çoğul ekinin yerine kullanılmaktadır. Ayrıca ikilemeli kullanımla abartı ve çokluk anlamı kuvvetlendirilmektedir. (2:5) Miytingde, insannıà da hal iyne atsan düşmez idi. (2:6) Yağmurluà da yağmurluà bu sene reçberin yüzü güler. (2:7) Çamurluà aldı ortalığı hani da belediye. (2:8) Alaman harbında çöldeykene develig da develig hocanım! ST’de başlıca işlevi meslek ve uğraşma ile ilgili isimler yapmak olan –CI ekinden sonra –lIK ekinin getirilmesiyle yine ST’den farklı bir kullanım ortaya çıkmaktadır. Çoban-cu-lıà, terzi-ci-lig, manav-cı-lıà, reçber-ci-lig –lIK ekinin anlamsal olarak bir iki kelimede de ST’ den farklı bir kullanıma sahip kelimeler türetildiği görülmektedir.

83 Sabırlıà, rahmetlig, mapusluà, hapislig, memnuniyetlik, yamaçlıà b) -LI KTA’da kullanılan isimden isim yapım eklerinden birisi –lI ekidir. Bu ek KTA’da, ST’den farklı olarak artlık- önlük uyumuna uymadığı durumlar görülmektedir. -lı, -li, -lu, -lü, -nı, -ni, -nu, -nü < -lı, -li, -lu, -lü. Uyum dışındaki örnekler dil ilişkisi izleri taşımaktadır (bk.: Bölüm IV). Ayrıca ek KTA’da, ST’den farklı olarak son sesi /n/ ünsüzü olan kelimelere eklendiğinde ekin ön sesi /l/ benzeşmeye uğrayarak /n/ ünsüzü ile değişir. (2:9) bayrakli-na “bayraklı kadın” < bayraklı (2:10) sancaklina “sancaklı kadın” < sancaklı (2:11) pasaklina “sancaklı kadın” < pasaklı (2:12) saçaklina “saçaklı kadın” < saçaklı (2:13) bafullina “şişman kadın” (2:14) Akdoğanı < Akdoğanlı (2:15) düşmannıà < düşmanlık ST’den farklı olarak bayan isimlerinin sonuna eklenerek kullanılır, sevgi ve yakınlık ifade etmektedir. (2:16) Fatmalı< Fatma (2:17) Ayşeli< Ayşe (2:18) Nazmiyeli< Nazmiye ST’den farklı olarak –lIK ekinden sonra da kullanılır: (2:19) hocanım senin falın çok aydınlıklı meraklanma < hocahanım senin falın aydınlık, meraklanma! (2:20) galabalıklı bir yerde bulunacañ < kalabalık bir yerde bulunacaksın (2:21) ağaçlıklı bir yerdir şu gittik < gittiğimiz ağaçlık bir yerdi (2:22) yeşillikli bir yeridi < yeşillik bir yerdi (2:23) garannıklı bir geceyidi < karanlık bir geceydi KTA’da ekin asıl fonksiyonu zarf olmadığı halde, temel-li örneğinde “büsbütün, tamamiyle” anlamıyla zarf yapılmıştır. Ayrıca yarayışlı “faydalı” gibi bir kullanım da KTA has görünmektedir (Ye bunu da yarayışlıdır).

84 c) -CI ST başlıca fonksiyonu meslek ve uğraşma ismi yapmak olan –CI eki KTA’da bu işlevleri yanında, ST farklı olarak meslek isimlerinin sonuna da gelebilmektedir. (2:24) çuban-cu-lıg (2:25) terzi-ci-lig (2:26) manav-cı-lıg (2:27) reçber-ci-lig Yine ST farklı olarak tonlu-tonsuz uyumuna aykırı hareket etmektedir: (2:28) yalançı < yalancı (2:29) simitci < simitçi (2:30) ekmekci < ekmekçi (2:31) sütcü < sütçü Yine ST farklı olarak alışkanlık yapma veya o işle çok uğraşan anlamı veren kelimeler türetmektedir. (2:32) şeerci “şehre çok gidip gelen” (2:33) garpazcı “Karpaz bölgesini çok seven” (2:34) fenerci “Fenerbahçe takımını destekleyen” d) –SIZ ST’de –lI ekinin olumsuzu olan –sIz eki KTA’da yaygın olarak kullanılmaktadır. ST’den tek farkı iyelik eklerinden sonra da kullanılabilmesidir. (2:35) çocuumsuz (2:36) annemsiz (2:37) kediciğimsiz (2:38) canımsız e) –Kİ ST’den farklı olarak artlık - önlük uyumuna uyan aitlik eki KTA’da yaygın olarak kullanılan isimden isim yapma eklerinden biridir. –ki, -kı, -ku, -kü < -ki (2:39) aşaadakı< aşağıdaki (2:40) buradakı< buradaki (2:41) komşuñku< komşununki (2:42) onuñku< onunki

85 f) –CIK Batı Türkçesinin en işlek eklerinden biri olan –cIk ekinin başlıca fonksiyonu isimlerden sevgi ve küçültme ifade eden isimler yapmaktır. ST’den farklı olarak –cIk eki KTA’da hemeh hemen her ismin sonuna gelmektedir. Ek sonundaki /k/ ünsüzü ise birçok örnekte tonlu karşılığı /g/ ünsüzüne dönmüştür. Ayrıca, ST’de kullanılan – cAk eki yerine de kullanılmaktadır (Küçültme ekinin sık kullanımı ve dil ilişkisi konusunda bk.: III. Bölüm). (2:43) şuracıg (2:44) arabacıg (2:45) buzlucug (2:46) kemercik Rumca ve İngilizceden kopyalanmış kelimelerin sonuna da eklenerek kullanılan –cIk eki KTA’nın en belirgin özelliği durumundadır (2:47) goncolozcug (2:48) manamucug Küçültme eki kök ve gövdelere genellikle doğrudan doğruya eklenmektedir ancak bazı örenklerde araya bir ünlü girmektedir, bir iki örnekte ise tonsuz şekliyle eklendiği görülmektedir: (2:49) azacık (2:50) gıççaçık (2:51) koççuk (2:52) havuçuk g) –CA Yapım eki olarak kavim, dil, lehçe ve şive isimleri yapan –Ca, eki KTA’da tonlu-tonsuz uyumuna aykırı hareket etmektedir. Yine ST’ den farklı olarak vurguyu üzerine alan bir ek konumundadır. (2:53) İngiliççá (2:54) Türkcá (2.55) Arapcá (2:56) ayakça

86 g) –İTSA Rumcadan kopyalanmış olan –itsa eki KTA’da isimlerin sonuna getirilerek cinsiyet bildirmektedir. Dişilik bildiren bu ek ayrıca sevimlilik ifadesi için de kullanılmaktadır. (2:59) yalancitsa< yalan “yalancı bayan” (2:60) fırıldagitsa< fırıldak “fırıldak bayan” (2:61) Nalanitsa< Nalan “sevimlilik ifaddesi” (2:62) hanimitsa< hanım “sevimlilik ifaddesi” (2:63) maymunitsa< maymun “dişi maymun” (2:64) hayvanitsa< hayvan “dişi hayvan” KTA’da –itsa eki erkek isimlerinin sonıuna da enerek “onun karısı” anlamı vermektedir. Ayrıca yer isimlerinin sonuna eklenerek “o yerli kadın” anlamıyla kullanılmaktadır. (2:65) Arminyoni “Arminyonili erkek”, Arminyotisa “Arminyonili bayan” (2:66) Luricadi “Luricinalı erkek”, Lurucatisa “Luricinalı bayan” h) –NA KTA’da kullanılan -na eki de Rumca kökenli olup ereke isimlerinin sonuna eklenerek “onun karısı” anlamı vermektedir. Bunun yanı sıra cins isimlere de eklenerek dişillik ifade etmekte, yer isimlerinden sonra eklendiğinde ise “oralı bayan” anlamıyla kullanılmaktadır. (2:67) masgarina “maskara bayan” (2:68) Goromilona “Goromilo’nun eşi” (2:69) Gadirana “Kadir’ in eşi” (2:70) Hasanena “Hasan’ın karısı” (2:71) Mendeli “Mendeli erkek” Mendelina “Mendeli bayan” (2:72) Arminyo “Armiyolu erkek” Arminyona “Armiyolu bayan” ı) –İ KTA’da kullanılan –i eki ise yer isimlerinin sonuna gelerek “o yerli erkek” anlamı vermektedir. (2:73) Bafidi “Baflı erkek” (2:74) Luricadi “Luricinalı erkek”

87 KTA’da kullanılan yapım ekleri ve dil ilişkisi üzerine değerlendirmeler III. Bölümde ele alındığı için burada sadece tespitler ortaya konulmaktadır.

2.1.1.2. Fiilden İsim Yapma Ekleri Fiilden isim yapım ekleri fiil kök ve gövdelerinden isim yapmak üzere kullanılan eklerdir. KTA’ da bu eklerin sayıları gibi işleklikleri ve kullanış sahaları da çok geniştir. Bu eklerin, bir kısmı tüm fiil kök ve gövdelerine eklenebilecek kadar işlekken, bir kısmı yalnızca birkaç kelimede görülür ve KTA’da bu eklerin tonlu şekilleri tonsuz şekillerine göre daha yaygın kullanılır. ST’de olduğu gibi içlerinde işleklik ve genişlik bakımından çekim eklerine yakın olanları çoktur. KTA’ da kullanılan, başlıca fiilden isim yapma ekleri şunlardır: a) –MAK Bütün fiil kök ve gövdelerine getirilen –mAk ekinin son ünsüzü tonlu karşılığıyla kullanılmaktadır (–k>-g). Ayrıca KTA’da bu ekten sonra iyelik eki de gelebilmektedir. Bunun yanısıra yabancı dillerden kopyalanmış kelimelerin sonuna gelerek onları isimleştirmektedir. (2:75) okumag (2:76) gitmeg (2:77) sür-mey-i akşam sahatında yaptık (2:78) cillenmek “yuvarlanmak” (2:79) yirolamak “dönmek” b) –MA Fiilleri isim yapım eki olan –mA ST’de yaygın fonksiyonuyla iş ve kılış isimleri yapmaktadır. KTA’da kalıcı isimler yanında sıfat veya sıfat-fiil fonksiyonuna sahiptir. Aşırılık ifade etmek için de KTA’da tekrarlı bir kullanımla karşımıza çıkmaktadır. (2:80) sündürme, sundurma “balkon” (2:81) sıkma “bulgurdan yapılan bir çeşit köfte” (2:82) koşturmaca (2:83) salma köpek “başıboş köpek” (2:84) göresin ne oynama attık “çok oynama” (2:85) ma bir gülme gülme annadamam “çok gülmek” (2:86) gavga öldürünme çoğudu

88 (2:87) O okulun içinde çok çocug aldırma, bilmen sen hocanım (2:88) inanaman yahu ağılama, inileme, maraz ettim çok (2:89) o inginarları hep koparma topladılar da sattılar c) –K ST’den farklı olarak KTA’da tonlu şekli kullanılan (-k> -g) –k fiilden isim yapım eki, ünsüzle biten fiillerden sonra yardımcı ünlü de almaktadır. (2:90) sarıg (2:91) çıkıg (2:92) kıstırıg ”mandal” (2:93) uyuduruk d) –AK KTA’da tonlu şekli kullanılan (-ak, -ek> -ag, -eg) –aK fiilden isim yapım eki bu yönüyle, ST’ den farklılaşmaktadır. (2:94) döndüreg (2:95) gaydırag e) –GI ST’de olduğu gibi KTA’da da işlek olarak kullanılan bir ektir, tonsuz ünsüzlerden sonra geldiğinde ses değişimine sebep olmaktadır. Ayrıca ST’de ekten önce gelen orta hece ünlüsü düşmesine rağmen KTA’da bu ünlünün düşürülmediği tespit edilmiştir. (2:96) bışgı (2:97) işgi (2:98) bişgi (2:99) uyuku f) –IŞ KTA’da işlek olarak kullanılan bir fiilden fiil yapım ekidir. Bazı örneklerde aşırılık ifade etmektedir. (2:100) nasıl yeyişdir be ki yapan ”aşırı yeme” (2:101) oturuş (2:102) bağırış

89 g) –XnTX ST’den farklı olarak ekin önündeki yardımcı ünlü varlığını korumaktadır. KTA’da eklerde tonlulaşma eğilimi olmasına karşın bu ek tonsuz şekliyle işlek olarak kullanılmaktadır. (2:103) bağrıntı

2.1.2. Fiillerin Türetilmesi KTA’da fiillerin türetilmesi Türkçe isim, köklerine fiil türeten eklerin gelmesi veya yabancı dillerden alınan isimlere fiil türeten eklerin getirilmesi ile yapılmaktadır. KTA diğer dillerden fazla sayıda isim almış ve bunları Türkçe fiil ekleriyle fiilleştirmiş olmasına rağmen bu dillerden fiil ödünçleme yoluna gitmemiştir. Bu yüzden KTA’da fiilden fiil yapımı daha çok Türkçe fiiller ve fiillden fiil yapma ekleriyle gerçekleştirilmektedir.

2.1.2.1. İsimden Fiil Yapma Ekleri KTA’da isimden fiil yapma ekleri isim kök ve gövdelerinden fiil yapmak için kullanılan eklerdir. Gövdelerden yapılan çok az sayıdaki fiillerde de ancak çok işlek olanları kullanılabilir. Ayrıca eklendikleri gövdeler genellikle işlek olmayan eklerle yapılmış gövdelerdir. Bu eklerin ayrı ayrı belirli fonksiyonları yoktur. Hepsinin ortak fonksiyonu isimleri fiilleştirmektir. KTA’ da kullanılan başlıca isimden fiil yapma ekleri şunlardır: a) –LA ST olduğu gibi KTA’da da sıklıkla kullanılan bir ektir. KTA’da kelime –n ile bitiyorsa ek –nA şeklinde kullanılmaktadır. Rumca ve İngilizceden kopyalanmış birçok isim de –nA ekiyle fiilleştirilmiştir. Ekin ST’den bir farkı da –yor şimdiki zaman eki ile kullanımında orta hece vokali durumunda kalan ünlüsünün darlaşmamasıdır (başlayıyor). Yine KTA has görünen bu ekten önce bir yardımcı ünlünün ortaya çıkmasıdır (çın-ı-la-, çağ-ı-la-, in-i-le-, hor-u-la, gür-ü-le-, vb).

90 (2:106) moplamak “silmek” (2:107) yirolamak “dönmek” (2:108) fakısladım “faks çektim” (2:109) serinnemek (2:110) diynemek (2:111) sürgülemek “kilitlemek” (2:112) pekilemek “kilitlemek” (2:113) yemeklemek “yemek yedirmek” ST’de, bu ek orta hecede kaldığı için çekim sırasında bazen vokali değişebilmektedir; bek-li-yen (bek-le-yen) gibi KTA’da ise orta hece ünlüsünün geniş ünlülü kullanıldığı görülmektedir (bekleyecen, beklemeycen, bekleyim). -lA ekinin -ş-, -n- ve -t- ile genişletilmiş şekilleri (-lA-ş-, -lA-n-, ve –lA-t-) (Eker 2002) KTA’da da yaygın olarak kullanılmaktadır. KTA’da ek benzerlik ifade eden fiiller yapmaktadır. (2:114) güzel-leş- (2:115) dik-leş- (2:116) Aliye-leş mek- “Aliye’ye benzemek” (2:117) Urumlaş- “Rumlara benzemek” (2:118) hırlaş- (2:119) Hoşlaşma- “hoşlanmamak” (2:120) cillenmek “yuvarlanmak” (2:121) pirelenmek (2:122) güzellenmek (2:123) kokulanmak “koku sürmek” (2:124) kokulanmak “koklamak” (2:125) celallenmek (2:126) yollanmak “yola çıkmak” (2:130) çatlatmak (2:131) patlatmak (2:132) horulatmak Bunlardan başka, etmek ve olmak yardımcı fiileri ile isim + yardımcı fiil şeklinde alıntı kelimelerle de fiilleştirme gerçekleştirilmektedir.

91 (2:127) hasta olmak (2:128) çocuk etmek “doğurmak” (2:129) yemek ettim “yemek yapmak” b) –AL KTA’da birkaç örnekde görülen -Al eki sıfatlardan fiil yapan bir ektir. Dar-al örneğinde isimden isim yapma eki fonksiyonuyla kullanılmaktadır. daral geldi baa örneğinde, “bunalıma giriyorum, beni sıkıntı bastı “anlamı vardır. (2:133) boñalmak (2:134) ufak > ufa-l- (2:135) çoğalmag c) –AR Eski Türkçede –ar, -er eki yanında bir de –gar, -ger eki bulunmaktaydı (Eker 2002). Onarmak kelimesinin, KTA’da bu iki ekle de yay yana kullanıldığını görmekteyiz. (2:136) oñarmak ~ oñgarmak (2:137) suvarmak (2:138) gararmak c) –KIR Ses taklitlerinden fiil yapan bu ek k>g değişimi ile tonlu karşılığı ile kullanılmaktadır. (2:139) hıçgırır (2:140) püsgürddü (2:141) fışgırddı Yukarıda verilen fiilden isim yapma örnekleri KTA’nın geneli için geçerli olan örneklerdir. Veri bölgelerimizin tümünde tespit ettiğimiz bu örneklerin kullanımında bir paralellik gözlenmektedir.

2.1.2.2. Fiilden Fiil Yapma Ekleri KTA’da fiilden fiil yapma ekleri fiil kök ve gövdelerine getirilerek onlardan fiil yapan eklerdir. Sayıları az olmasına rağmen, işleklik dereceleri çekim eklerine yakın bir genişliktedir. KTA’daki başlıca fiilden fiil yapma ekleri şunlardır:

92 a) –MA- KTA’da işleklik derecesi en geniş olan fiilden fiil yapma eki olan -mA, i- fiili dışındaki bütün fiillere getirilir. Olumlu fiillerden olumsuz filler yapar: yap-ma, gül- me, de-me gibi. KTA’da şimdiki zaman ve gelecek zaman çekimlerinde darlaşma olmaması bu ekin en belirgin özelliği olarak görülmektedir. Ayrıca soru cümlelrinde vurguyu üzerine almaktadır (Çelebi 2002). (2:142) yapamayor, gelmeyor, açmayacak,düşmeycek (2:143) gitméycen ?, yapmáycayık ?, verméyon ? (2:142) ve (2:143)’deki örnekler veri bölgelerimizin tümü için geçerli olan örneklerdir. b) –N- Dönüşlülük eki olan fiilden fiil yapım eki -n-, kendi kendine yapma veya olmak ifade etmektedir. Bazen geçişli bazen da geçişsiz fiiller yapar: al-ı-n, aç-ı-n, döv-ü-n gibi. Bu ek -n sesi ile biten fiil köklerine getirilmez. Dönüşlülük eki –n- den başka bir de meçhullük ve pasiflik eki –n- vardır. Dönüşlülük: ara-n “çok arandı” meçhullük ve pasiflik: ara-n- “her taraf arandı” gibi. (2:144) duyman ki gorkunndu çocug “kendi kendine korkmak, çok korkmak” (2:145) ben bu kremi sıkınmam “sıkmak, sürmek” (2:146) ma ne cıvınnanın paluze gibim “kendi kendine cıvımak, telaşlanmak “ (2:147) gızım öldürünme bu ödevlerinan “kendini öldürecek derecede çabalamak” (2:148) çok güzeldir o güller ki tütündüm bahçada “koklamak” (2:149) silindin banyodan çıkınca “kurulanmak” (2:150) ma gene susandın sen “çok susamak” KTA’ da kullanılan doğunmak fiili de dikkat çekicidir: Bunlar doğunduktan sora hocanım görmediler biribirilerini (2:151) Galeburnum’ da doğundu bu çocuk. KTA’da dönüşlü çatıların esas itibariyle ST ile uyumu vardır. Ancak bu eki almış olan bazı fiil çatılarının ST’ de kullanılmadığı görülür. ST’de görülmeyen bazı

93 fiil çatılarının bu ağızda kullanılıyor olması, kısmen de olsa dönüşlülük zamirindeki 30 işlev farklılaşması ile ilgilendirilebilir (Öztürk: 2001) c) –L- KTA’da işlek olarak kullanılan çatı eklerinden biridir, pasiflik ve meçhullük ifade etmektedir. (2:152) noldun be Ayşe da duruldun (2:153) ma hocanım bu yeyilmeyecek etdir? ST’de fiilden fiil yapım eki olan –n-, -l- eklerinin işlevleri KTA’da bazı örneklerde oldukça farklılaşmıştır. Kadın üç günnüg doğurulmuşudu ki öldü. “Doğurmuş olan kadın öldüğünde üç günlüktü”. Doğurulmuş fiili burada başkası tarafından doğurulmuş anlamıyla değil dönüşlülük anlamıyla kendi kendine doğurmuştu, anlamındadır. Biz da orada bulunduk cümlesinde bulunduk fiili edilgen işlevde değil etken işlevde kullanılmıştır. d) -T- Türkçenin en işlek ettirgenlik eklerinden olan -t- KTA’da -t-> -d- değişimi ile tonsuz şekilde kullanılmasının yanı sıra; boya-d- “boyamak”, yolla-d- “yollamak”, gaçır-d- “kaçırmak” örnekleri çerçevesinde, gerçek fonksiyonuna aykırı bir kullanılış içerisinde görünmektedir. e) -DIR- KTA’da -t-> -d- değişimi ile tonsuz şekilde kullanılmaktadır, işleklik derecesi yüksek olan bir ektir: (2:161) yedir- (2:162) açdır- (2:163) yağdır-

30 KTA’da dönüşlü çatılarda, ST’den ayrılan bazı özellikler bulunmaktadır. ST’nin kelime hazinesinde hiç olmayan veya buradaki anlamlarıyla yer almayan bazı dönüşlü çatılı fiiller bu ağızda kullanılmaktadır. Bu fiillerden adan-, aran-, dolan-, doyun- Türkiye Türkçesinde adandım yerine adadım, arandım yerine aradım, dolan yerine dola, doyunmak yerine doy(ur)mak şekliyle kullanılır. KTA’daki fiillerden adan-, aran-, bulun-, dağın-, işen-, öldürün- ve yen- fiillerinin Kıbrıs ağzındaki anlamıyla ne Türkçe Sözlük’te (TS), ne de Derleme Sözlüğü’nde yer almamıştır. Ancak, aydın- (Burdur, Antalya, Muğla / DS 1,412/), cıvın- (Niğde, Adana /DS 3,943/), doyun- (Bolu, Niğde / DS 4, 1568/) ve tütün-(Amasya, Muğla /DS 10,4016; DS 12, 4779/) fiilleri Derleme Sözlüğü’ nde geçmektedir. Bu özel kullanıma sahip fiillerin Anadolu’ daki kullanım yerleri de, giriş kısmında temas edilen göç yerlerine uygunluk göstermektedir. Bu fiillerde görülen bir diğer özellik ise, hareketten etkilenen şahıs açısından hareket olumlu ise bir isteklilik, olumsuz ise bir aşırılık ve tezlik vardır.

94 (2:164) buldur- (2:165) goşdur- KTA’da çatı eklerinin bağlama göre farklı işlevler kazandığını belirtmek gerekmektedir; örneğin “goşdurdum gittim bakkala”, cümlesinde etken, “ çocuu goşdurdum sokakda” ettirgen işlevde kullanılmaktadır. Ancak amacımız dil ilişkileri ışığında KTA’nı değerlendirmek olduğundan ilişki neticesinde meydana gelmiş olan değişmeler ele alınacak doğal bağlamdaki farklı işlevlere değinilmeyecektir. Diğer yapım eklerinde olduğu gibi fiilden fiil yapma eklerinde de eklerin tonlu şekilleri tonsuz şekillerine oranla daha fazla bir kullanıma sahiptir. KTA’da kelimelerde ünsüz uyumuna tonluluk-tonsuzluk bakımından uyulmamaktadır.

2.2. Çekim Ekleri Çekim ekleri, fiil ya da isim soylu kelimelere gelerek, bağlı oldukları kelime öbeklerine göre, kelimeler arasında durum, iyelik, çokluk, kip, zaman, kişi, sayı vb. geçici ilişkiler kuran anlam değiştirmeyen bağımlı biçim birimlerdir. Çekim ekleri; isim çekim ekleri ve fiil çekim ekleri olak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Bu bölümde sırasıyla KTA’da isim çekim ekler ve fiil çekim ekleri üzerinde durulmıştur.

2.2.1. İsim Çekimi KTA’da isimler ST’de olduğu gibi; hal, iyelik, çokluk, soru ve aitlik kategorilerinde gerçekleşir. Bu bölümde KTA’da isim çekimi üzerinde durulmaktadır.

2.2.1.1. Çokluk Eki KTA’da çokluk eki olarak ST’de oldugu gibi /-lAr/ eki kullanılmaktadır. ST’de iki veya daha büyük sayı sıfatları çokluk ifade ettiğinden, bu tür tamlamalarda tamlanan sözcüğe /-lAr/ getirilmez. Ancak KTA’da Beş Parmaklar, Üç Şehitler, Dokuz Evler gibi kalıplaşmış yer adları bulunmaktadır. KTA’da çokluk ekinin /-lAr/, yanında /-nAr/ şekli de görülmektedir. (2:166) bidonnar “bidonlar” (2:167) zamannar “zamanlar”. (2:168) onnar “onlar”

95 (2:169) kövler “köyler” (2:170) gızlar “kızlar” KTA’da aile ve akrabalık bildiren –gil eki kullanılmamakta bunun yerine çokluk eki –lAr kullanılmaktadır. (2:171) teyzemler “teyzemgil” (2:172) Ahmetler “Ahmetgil” Anadolu Ağızlarında yaygın olarak kullanılan aile ve akrabalık ifade eden –gil eki KTA konuşanlarça kullanılmadığı gibi yerel-yerel olmayan yani KTA konuşan ve KTA konuşmayan ayrımı da bu ekle yapılmakta ek Türkiye’den adaya gelenlerin konuşmasında kullanıldığı için yerel-yerel olmayanın göstergesi durumunda olmaktadır.

2.2.1.2. İyelik Ekleri İyelik ekleri ismin belirttiği nesne ya da kavramın, bu altı iyelik grubundan hangisine ait olduğunu gösterir (Eker 2002: 281) KTA’ da, ST’ deki iyelik ekleri kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra KTA’da, AA’nın birçoğunda görülen II. şahıslardaki /-ñ/ fonemi kullanılmaktadır.

–(I)m birinci tekil şahıs ev-i-m/ anne-m

–(I)ñ ikinci tekil şahıs ev-i-ñ/ anne-ñ

–(s)I üçüncü tekil şahıs ev-i/ anne-si

–(I)mIz birinci çoğul şahıs ev-i-miz/ anne-miz

–(I)ñIz ikinci çoğul şahıs ev-i-ñiz/ anne-ñiz

–lAr-I üçüncü çoğul şahıs ev-leri/ anne-leri

Ayrıca, KTA’da farklı iyelik ekleri arka arkaya sıralanabilmekte ve ek yığılmasına sebep olmaktadır. (2:173) hepsimiz geldik. (2:174) çocuun doğum günüsü güzel oldu (2:175) bugün artık hiç kimsesi gelmedi

96 (2:176) ben kimsesini görmedim (2:177) hepsimiz ağlardık hani duyduk ödüünü. KTA’da aile ve akrabalık bildiren çokluk eki –lAr ekinden önce sadece teklik birinci ve ikinci şahıslarda iyelik ekleri kullanılmaktadır. (2:178) teyzenler (2:179) annemler KTA’daki kopyalanmış kelimeler de –lAr eki ile çoğul şekline getirilmektedir: (2:180) gancelli-ler “it. bahçe kapıları” (2:181) gatsuni-ler “rum. küçük odunlar” KTA’da Rumcadan kopyalanmış iyelik ekleri de kullanılmaktadır. Özellikle sevgi ve yakınlık bildirmek istenildiğinde Türkçe özel isimlerin sonuna Rumca –mu ‘benim’ anlamındaki iyelik bildiren ek getirilmektedir (ayrıntılar için bk. III. Bölüm)

2.2.1.3. İsim Hal Ekleri Hal ekleri, cümle içindeki isimleri diğer kelimelere değişik anlam ilişkileri çerçevesinde bağlayan biçim birimlerdir. KTA’da isim ya da isim soylu kelimelerin işlek olarak kullanılan altı çekim durumu vardır.

– ǿ yalın hal ev/ masa

–(y)i yükleme/belirtme hali ev-i/ masa-y-ı

–(y)A bulunma hali ev-e/ masa-y-a

–DA bulunma hali ev-de/ masa-da

–Dan uzaklaşma/ayrılma hali ev-den/ masa-dan

–(n)Iñ ilgi hali ev-iñ/ masa-nıñ

2.2.1.3.1. Yalın Hal İsimlerin başka bir unsura bağlı olmayan teklik, çokluk ve iyelik şekilleri yalın haldedir (Özkan ve diğ. 2006: 485). KTA’daki isimlerin yalın haldeki örnekleri ST’den farklı değildir; evler, evlerimiz, gorkularımız gibi.

97

2.2.1.3.2. Yükleme Hali Yükleme hali, ismin geçişli fiillerin doğrudan doğruya etkisi altında olduğunu ifade eden halidir. KTA’da kullanılan yükleme hali ekleri; /-i/, /-ı/, /-u/, /-ü/ ekleridir. Bazen iyelik eklerinden sonra yükleme hali eksiz ifade edilmektedir. Ayrıca işaret zamirlerinde ST olduğu gibi bu-nu, şu-nu örneklerinde /-nu/, /-nü/ şeklinde, iyelik III. Şahıs ekinden sonra ise birçok AA’da olduğu gibi /-n/ şeklinde kullanılmaktadır. Yükleme hali eki ünlüyle biten bir sözcüğe eklendiğinde /-y/ ünsüzünü araya almaktadır. Verimizdeki bir örnekte ise eksiz olarak kullanılmıştır: başım alıp gidecem “başımı alıp gideceğim” (2:182) bu kitab-ı okumadım (2:183) çocu-u parka götürdü (2:184) bu-nu bilmem (2:185) yüzüñ yıkadıñ? (2:186) kapu-y-u ne açmañ? (2:187) Bayramda dedesiniñ eli-n öptü. KTA’da yükleme hali eki yerine yönelme hali eki kullanılabilmektedir. (2:188) gördü bana. “beni gördü” (2:189) duydu saa çok bağırma. “seni duydu çok bağırma” (2:190) hayvan-a görün nası bakar. “hayvanı görüyor musun, nasıl bakıyor? (2:191) Oturdum, dinleme sağa sola. “sağı solu dinlemek için oturdum” (2:192) Süleyman duyman dondurmacıya. “Süleyman dondurmacıyı duymuyor musun?” (2:193) Duymadın Mehmed Ali’ye ki çal da bir gün unudulacayıg. “Mehmet Ali’yi duymadın mı? Çal da bir gün unutulacağız ,dedi” (2:194) Gördü bana ne yapacam şimdig? “ Beni gördü, şimdi ne yapacağım” (2:195) Duydum sana ki gonuşurduñ öyle? “Seni duydum ki öyle konuşurdun” KTA’da ilgi çekici olan bir diğer özellik yalın hal yerine yükleme hali eki kullanılmasıdır: (2:196) Hani Laden’i? “Hani Laden” (2:197) Nerdedir benim gavemi? “Benim kahvem nerededir”.

98 (2:198) Hani ya gızını hocanım? “Hani ya kızın hocahanım?” KTA’nın geneli için geçerli özelliklerden “Hani Laden’i” gibi kullanımlardaki özel isim sonundaki –i eki şekil olarak yükleme hali eki gibi görünse de yükleme hali işlevinde değildir. Bu tür bağlamlarda yalın halde kullanım beklenirken KTA’da –i hali ile kullanımı dil ilişkisi sonucu gibi görünmektedir (bk. II: Bölüm).

2.2.1.3.3. Yönelme Hali KTA’da fiilin herhangi bir yere, zamana, kişiye, oluşa vb. yaklaştığını bildiren ek /-(y)A/ şeklindedir. Yönelme hali isimleri fiillere bağlayan bir ek olmasına rağmen isimleri edatlara da bağlamaktadır. Anadolu ağızlarında da hal eklerinin her biri, kendi birincil işlevlerinin dışında, cümleye çok çeşitli anlam ilgileri katmaktadır KTA’ da yönelme hali eki alan kelimeler ise; 1) Dolaylı tümleç olarak kullanılır: (2:199) öleden sora siz-e geleceyig. (2:200) kediler-e vermediñ daa yemeyini? 2) Yer-yön bildirir: (2:201) Annemler bahça-ya gider. (2:202) Biz ev-e gideceyig. KTA’da zamirlerden sonra kullanılan yönelme halinden önceki /-n/ sesinin /- ñ/ şeklinde söylendiği görülmektedir. (2:203) bag gardaş bu iş ne saña ne baña yaramaycag. KTA’ da yönelme hali eki yerine yükleme hali eki kullanılabilmektedir: (2:204) Ben hesder-i sordum değerlidir dedi baa “Ben hasdere sordum bana değerlidir dedi” (2:205) Sordum Nalan’ı ama kövde öyle biri yoğumuş. “Nalan’a sordum ama köyde öyle biri yokmuş” (2:206) Cevdet’i sordum görmemiş genni. “Cevdet’ e sordum onu görmemiş”

99 2.2.1.3.4. Bulunma Hali Kelime gruplarında ve cümlede fiilin kendi içinde cereyan ettiğini ifade etmek için isim bulunma halinde bulunur. Bulunma hali eki –DA cümlede farklı işlevlerde kullanılabilir; yer, zaman, iş, devamlılık, tarz, şekil, miktar, belirtme v.s. KTA’da bu ek tonsuz şekilde ünsüz uyumuna aykırı bir kullanımdadır: (2:207) Ben Gıbrıs-da yaşarım (2:208) Sen da gel bu taraf-da çalışasıñ (2:209) Neçin da deñ ev-de yeyceyik dedik genne.

2.2.1.3.5. Ayrılma Hali Kelime gruplarında ve cümlede fiilin gösterdiği hareketin kendisinden uzaklaştığını ifade etmek için isim ayrılma halinde bulunur. Ayrılma hali eki –DAn cümlede farklı işlevlerde kullanılabilir; uzaklaşma, çıkma, yer, zaman, iş, devamlılık, tarz, şekil, miktar, belirtme v.s. KTA’da bu ek tonsuz şekilde ünsüz uyumuna aykırı bir kullanımdadır: (2:210) gomşu-dan gelirik (2:211) gözleriñ-den bellidir ki beni seveñ (2:212) inanayım ki sen bunu yürek-den isdeñ KTA’ da ayrılma hali eki yerine yükleme hali eki kullanılabilmektedir: (2:213) görmen genni utanmaz yüzünü “görmüyor musun yüzünden utanmıyor” (2:214) söyle baa ne isterdiñ bubañı “babandan ne istiyorsun, söyle” (2:215) Anne bişey isden beni? “anne benden birşey istiyor musun?

2.2.1.3.6. İlgi Hali ST’de ilgi hali eki ünsüzle biten kelimelerden sonra /-In/ ünlüyle biten kelimelerden sonra /-nIn/ şeklindedir. KTA’da ilgi hali eki, teklik ikinci kişi iyelik ekinden önce gelirken meydana gelen ñ>y değişmesine özellikle Veri III.de rastlanır: babayıñ “(senin) babanın”, eliyiñ “(senin) elinin”. KTA’da ilgi hali eki ünsüzle biten kelimelerden sonra /-Iñ/ ünlüyle biten kelimelerden sonra /-nIñ/ şeklindedir. (2:216) o zaman ki çarpışırdıg dağlar-ıñ içinden geçerdik

100 (2:217) sen böğün baba-y-ıñ kövüne gitmeycen ya KTA’da eksiz ilgi hali de kullanılmaktadır: (2:218) Hocanım bu gardaşı gızımdır (2:219) Elim ağrır beni “benim elim ağrıyor” (2:220) Belim ağrıdı beni çapalamakdan “çapalamaktan benim belim ağrıdı” KTA’da ilgi hali yerine yönelme hali kullanılabilmektedir: (2:220) Otobüs gaçdı Laden’e. “Laden’in otobüsü ayrıldı.” (2:221) Zebzeci gaşdı sana bekleme boşuna! “Senin sebzecin ayrıldı boşuna bekleme”.

2.2.1.3.7.Vasıta Hali Vasıta hali eki -n, Eski Türkçe, Orta Türkçe ve Eski Anadolu Türkçesi dönemlerinde kullanıldıktan sonra, Osmanlıca döneminde kullanımdan düşmüştür. Eski Anadolu Türkçesinde asıl vasıta hâli eki -n olmakla birlikte, -la, “birle”, “ile” şekilleri de kullanılmıştır. –n eki kullanımdan düşünce, onun yerini “ile” edatı almıştır. Türkiye Türkçesinde “ile” son çekim edatı ve onun ekleşmiş -la/-le şekilleri vasıta hali görevinde kullanılmaktadır (İpek 2008). KTA’da eski vasıta hali eki /-n/ nin kalıplaşmış olarak kullanıldığı yazın, kışın, güzün, yayan gibi kelimelerin varlığına rağmen, vasıta hali için esas itibariyle ile edatından gelen -lA ekinin l>n ünsüz değişmesi geçirmiş şekli ile onun eski vasıta hali eki olan /-n/ ile pekiştirilmiş şekilleri kullanılmaktadır. KTA’da vasıta halinin çok degişik şekilleri karşımıza çıkmaktadır; /-lA/, /-IlA/, /-ılA/, /-IlAn/, /-nA/, /-nAn/, /-InAn/, /-nAn/. KTA’nın genelinde yukarıda sıralanan şekiller kullanılmaktadır: (2:222) ayrannan (2:223) onna (2:224) bunna gitmem ben (2:225) senininan ben gideceyik (2:226) bula bula onunula Verimizde birçok örnekde eski vasıta hali ekinin kullanıldığı tespit edilmiştir, KTA’da dikkat çeken bir kullanım da gibi edatının sonuna vasıta hali eki getirilmesi ve bunun işlek olarak kullanılmasıdır: (2:227) Yalnız-ın çalışır bütün gün hukara

101 (2:228) ilk-in beni diyneyceñ sora konuşacañ (2:229) onuñ yüzü gibin parılak yokdur galibam (2:230) Gücün bitirdim bu işi. KTA’da yalnızın, gücün gibi örnekler veri bölgelerinin tümünde tespit ettiğimiz örneklerdir.

2.2.1.3.8. Eşitlik Hali KTA’da eşitlik hali kelime gruplarında ve cümlede fiilin nasıl ve ne şekilde olduğunu veya yapıldığını, fiilin oluş veya yapılış tarzını ifade etmektedir. KTA’da eşitlik eki çoğunlukla tonlu olarak kullanılmaktadır, bunun yanı sıra eşitlik ekinin /- nA/ ile genişletilmiş şekli de kullanılmaktadır: (2:231) gardaşca (2:232) senca, benca (2:233) uzuncana bir çubug kopardı KTA’da çabu-cag, örneğinde olduğu gibi eşitlik eki /-cak/ da kullanılmaktadır. Ancak ekin son ünsüzü tonlu olarak kullanılmaktadır. Genel tonlulaşma eğilimi hal eklerinde de bulunmakta veri bölgelerimizin tümünde örneğin eşitlik ekin –ca olarak tek şekilli kullanılmaktadır.

2.2.1. 3.9. Aitlik Eki KTA’da art sıralı olarak kullanılma eğiliminde olan aitlik eki /-ki/ nin işlevsel olarak ST’den farkı bulunmamaktadır. Yine ST’deki gibi sıfat tamlamasında tamlayan eki görevinde de kullanılır: (2:234) bahça-daki otları yolmaycan daha İyelik eklerinden sonra da kullanılmaktadır. (2:235) benim çevrem-de-ki-ler gece gulubundan çıkmazlar

2.2.2. İsim Tamlamaları İsim tamalamaları, ST’ de olduğu gibi KTA’da iyelik bağlantısı ile birbirine bağlanmış iki veya daha çok isimden oluşmakta ve iki şekilde yapılmaktadır. Bunun yanında genitif grubu şeklinde kullanımlar da bulunmaktadır.

102 2.2.2.1. Belirtili İsim Tamlaması Tamlayan+ (n)Iñ (ilgi eki ) Tamlanan+ iyelik eki (2:236) o zaman ki çarpışırdıg dağlar-ıñ içinden geçerdik (2:237) sen böğün baba-y-ıñ kövüne gitmeycen ya KTA’da Rumca ve İngilizceden kopyalanmış birçok kelime isim tamlamalarında tamlayan ve tamlanan unsur olarak kullanılabilir: (2:238) Nörslük sınavı “hemşirelik sınavı” (2:239) polişman gadrosu “polis kadrosu” KTA’da eksiz ilgi hali kullanılabilmektedir: (2:240) Hocanım bu gardaşı gızımdır (2:241) Elim ağrır beni “benim elim ağrıyor” (2:242) Belim ağrıdı beni çapalamakdan “çapalamaktan benim belim

2.2.2.2. Belirtisiz İsim Tamlaması Tamlayan+ ø (ilgi eki ) Tamlanan+ iyelik eki (2:243) bu gızcığa, gına gecesi da yapdıyıdıg (2:244) palluzedir, üzüm suyundan yapılır şu KTA’da belirtisiz isim tamlamalarında III: tekil şahıs iyelik ekinin üst üste kullanıldığı örneklere de rastlanmaktadır. (2:245) doğum günüsü (2:246) onuñ oğlusu

2.2.3. İkilemeler KTA’da ikilemeler işlek olarak kullanılmaktadır. Aynen tekrerlar, eş anlamlı tekrarlar, zıt anlamlı tekrarlar, ilaveli takrarlar veri bölgelerimizin dördünde de yoğun olarak kullanılmıştır. KTA’da, Rumca ve İngilizcede kopyalanmış kelimelerle de ikilemeler yapılmaktadır. (2:247) Her gün gideridi topa mopa oynasın (2:248) zanneden da koşa koşa gider okula (2:249) ben gancelli mancelli istemem duvar öreceyik (2:250) Biz hoşlaşmayıg öyle açıg saçıg konuşmadan deyim saa (2:251) Eyi kötü geçinirig aha bu ineklerinan

103 (2:252) çar çabıg topladı da eşyalarını savurddu penceredan

2.3. Sıfat Sıfatlar başka bir adı çeşitli açılardan belirginleştiren isim soylu kelimelerdir. Tek başlarına cümle öğesi olamaz, çekim eki alamazlar (Demir & Yılmaz 2003: 197). KTA’da kullanılan sıfatlar ST ile paralellik göstemektedir. ST’den farklı olan Rumca ve İngilizceden kopyalanmış birçok kelime sıfat olarak işlek bir şekilde kullanılmaktadır.

2.3.1.Niteleme Sıfatları Tamlayanın da tamlananın da herhangi bir çekim eki almadığı, tamlananın vasıflarını bildiren sıfatlar olarak tanımlanan (Demir & Yılmaz 2002: 204), niteleme sıfatları KTA’da türemiş ve yalın şekilde işlek olarak kullanılmaktadır: (2:253) hoşlu hoşlu sözler söyleridi baa gocam (2:254) gideridig şu camiye böyüg adamlar gonuşurdu bize. İsim tamlamalrında olduğu gibi sıfat tamlamalrında da KTA’da ek yığılması olayınna rastlanmaktadır: (2:255) küllü suyu-su gibin oturdu alavı gadının

2.3.2. Belirtme Sıfatları KTA’da ST ile paralel bir işlevde kullanılmaktadır. KTA’da Rumcadan İngilizceden kopyalanmış birçok kelime de sıfat olarak kullanılmaktadır. KTA’da isimlere ve sıfatlar en fazla kopyalanmış kelimelerdir. Kullanım sıklıkları da fazla olan bu sıfatlar söz varlığı açısından ST ile KTA’nı büyük oranda farklılaştırmaktadır. KTA’ da belirtme sıfatları kendi içinde dörde ayrılmaktadır; sayı sıfatları belgisiz sıfatlar soru sıfatları işaret sıfatları.

2.3.2.1 Sayı Sıfatları KTA’daki sayı sıfatlarının kullanımı ST ile paralellik göstermektedir. Ancak bazı sayı sıfatlarından sonra kullanılan isim çoğul eki alabilmektedir:Üç kızlar, üç şehitler, beş parmaklar gibi. Bu kullanımlar da kalıplaşmış ifadeler olup KTA’nın dil

104 ilişkisi içinde olduğuRumcadaki gibi sıfatlar ve belirttikleri isimler arasında hal cins ve sayı açısından uyum bulunmamaktadır.

2.3.2.2 Belgisiz Sıfatlar Nesneleri belirsiz olarak bildiren bu sıfatlar KTA’da, ST’deki kullanımından farklılık göstermezler ancak aşağıdaki örnekler dikkat çekicidir: (2:256) her bir kaç günde bir geliridi (2:257) her bir kaç parayısa ödeycem dedi (2:258) hiç bir kimsesi gelmedi okula Yalnız bu örnekler KTA’nın geneli için geçerli örnekler değildir. Akdoğan bölgesinden topladığımız verilerde tespit ettiğimiz örneklerdir.

2.3.2.3 Soru Sıfatları Nesneleri soru halinde belirten sıfatlar olarak tanımlanan soru sıfatlarından KTA’da işlek olarak kullanılanlar; gaç, hangı veya hangi, ne, nasıl, nerdeki şekliyle kullanılan sözcüklerdir. (2:259) Hangi gızdır ki söylen? (2:260) Gaç para vercen sen şimdi baa? (2:261) Ne gün gideceyik gayrık ava dedi (2:262) Nasıl iş iden ya guzum? (2:263) çocug dedi nerdeki evi gösteririm genne

2.3.2.4 İşaret Sıfatları İşaret sıfatları nesnelerin yerini işaret etmek yoluyla belirten kelimelerdir. KTA bu, şu, o kelimeleri işlek olarak işaret sıfatı fonksiyonuyla kullanılmaktadır. (2:264) bu arabayı beyendiñ yani? (2:265) o gızcık çok güzelidi ama alamadım genni (2:266) Şu evi çok beyenirim

2.4. Zamir KTA’da en basit tanımıyla isim veya isim gruplarının yerine kullanılan kelimeler olarak tanımlayacağımız zamirler ST’den farkli değildir. Ancak şahıs,

105 soru, işaret, belirsizlik ve dönüşlülük olarak gruplandırılan zamirlerin kullanım sıklığı özellikle dönüşlülük zamirinde ST’ye göre oldukça fazladır. Aşağıda KTA’da kullanılan zamirler örneklendirilerek açıklanmaktadır:

2.4.1. Şahıs Zamirleri KTA’da şahıs zamirleri tekil ve çoğul olmak üzere altı tanedir. Bunların çekimleri aşağıdaki tablodaki gibidir (bk.:Tablo 2.4.1: KTA’da şahıs zamir çekimleri).

1Ş.Tek. 2Ş.Tek. 3Ş.Tek. 1Ş.Çoğ. 2Ş.Çoğ. 3Ş.Çoğ.

Yalın ben sen o biz siz on-nar

Yükleme ben-i sen-i on-u biz-i siz-i on-nar-ı

İlgi ben-im sen-iñ on-uñ biz-im siz-iñ on-nar-ıñ

Yönelme bañ-a sañ-a oñ-a biz-e siz-e on-nar-a

Bıulunma ben-da sen-da on-da biz-de siz-de on-nar-da

Ayrılma ben-den sen-den on-dan biz-den siz-den on-nar-dan

Tablo 2.4.1: KTA’da şahıs zamir çekimleri Tablodada görüldüğü gibi KTA’da şahıs zamiri çekimleri ilgi ve yönelme halinde /ñ/ sesinin kullanımı ile ST’den farklılaşmakta ayrıca III. çoğul çekiminde de benzeşme sebebiyle /-lar/ yerine /-nar/ eki kullanılmaktadır. Bulunma halinde ise I. ve II. Tekil şahısta art sıralı bir kullanım gözlenmektedir.

2.4.2. İşaret Zamirleri KTA’da altı tane işaret zamiri bulunmaktadır. Üç tanesi tekil bu, şu, o; üç tanesi ise çoğuldur bun-nar, şun-nar, on-nar. İşaret zamirleri de isim hal eklerinin hepsiyle birlikte kullanılmaktadırlar

Yalın bu şu o bunnar şunnar onnar

Yükleme bunu şunu onu bunnarı şunnarı onnarı

106 İlgi bunuñ şunuñ onuñ bunnarıñ şunnarıñ onnarıñ

Yönelme buna şuna ona bunnara şunnara onnara

Bulunma bunda şunda onda bunnarda şunnarda onnarda

Ayrılma bundan şundan ondan bunnardan şunnardan onnardan

Tablo 2.4.2: KTA’da işaret zamiri çekimleri Tabloda görüldüğü gibi KTA’da işaret zamiri çekimleri ilgi halinde /ñ/ sesinin kullanımı ile ST’den farklılaşmakta ayrıca III. çoğul çekiminde de benzeşme sebebiyle /-lar/ yerine /-nar/ eki kullanılmaktadır. (2:267) isden alasıñ bu-nu? (2:268) isdemem alayım o-nu. Eski Anadolu Türkçesinde ve Osmanlıcada olduğu gibi KTA’da işaret zamirleri yer ismi olarak işlek olarak kullanılmaktadır. İşaret zamirleri, bunda “burada”, onda “orada”, bundan “buradan”, ondan “oradan” işleviyle yaygın olarak kullanılmaktadır. (2:269) nerden aldın genni ondan? (oradan) (2:270) Bunda (burada) herşey ucuzdur ama onda (orada) bahalılık çok (2:271) ben gayrık gaçmam bundan (buradan) da çalışayım urum’da Örneklerde görüldüğü gibi (2:269), (2:270) ve ((2:271) işaret zamirlerinde orta hecedeki ünlüler düşürülmesi KTA’nın geneli için geçerli olan bir özelliktir.

2.4.3. Soru Zamirleri KTA’da birçok soru zamiri kullanılmaktadır, aşağıda en fazla kullanılanlar yer almaktadır: Kim, ne, ner(d)e, hangi, neçin, nasıl, kaç, haçan (2:272) Kim dedi ki gaçıyorug? (2:273) Ne isdeñ ya guzzum? (2:274) Hangisidir ki beğeniñ? (2:275) Neçin çalışman ya sen? (2:276) Gaçınız gelmedi ya maça? (2:277) Haçan da geldiniz ya siz?

107 KTA’da neçin kelimesi soru zamiri yanında söylem başlangıcı olarak da işlek olarak kullanılmaktadır. Neçin da deñ be gardaş.... gibi bir cümle ile sohbete başalmak olağan bir konuşma şeklidir.

2.4.4. Belgisiz Zamirler KTA’da birçoğu, birkaçı, kimi, kimisi, bazı, herkes, biri, başkası gibi kelimeler zamir olarak kullanılmaktadır. Birçoğu, biri, kimi gibi zamirler ise iyelik ekleriyle çekimli şekilde de kullanılmaktadır. KTA’da, aşağıdaki örneklerde görüldüğü gibi zamirlerde ek yığılması da ortaya çıkmaktadır. (2:278) hepsimiz isderdig gidelim sinemaya (2:279) kimsesi gelmedi hocam.

2.4.5. Dönüşlülük Zamiri KTA’da dönüşlülük zamiri ST olduğu gibi, kendi kelimesi ile yapılmaktadır. KTA’da dönüşlülük zamirinin ST kullanışların yanısıra, ses hadiseleri sonucu gendi; geni ~ genni ~ gendini ; ge ~ gene ~ genne ~ gendine; genneri; gennere; gennerden gibi değişik şekilleri vardır. Anlam bakımından da bir genişlemeye uğrayan zamir, dönüşlülük işlevinden başka, işaret zamiri olarak da görev yapmaktadır. Şahıs ifadesinin dışında bütün canlılar için yoğun bir biçimde kullanılmakta, hatta ST’de farklı olarak cansızları da ifade etmektedir (kendi zamiri ve dil ilişkisi için bk.: III. bölüm) Tekil: Yalın: gendim-gendiñ-gendi Yükleme: gendimi- gendiñi-gendisini İlgi: gendimiñ-gendiniñ-gendisiniñ Yönelme: gendime- gendiñe- gendisine Bulunma: gendimde- gendiñde- gendisinde Ayrılma: gendimden- gendiñden- gendisinden (2:280) dediysam genne (şahıs, ona) al geni (işaret, onu) yerdan gızmadır bu? (2:281) görmeñ döküyor genneri (işaret, onları) yere? Çoğul: Yalın: gendimiz-gendiñiz-gendileri

108 Yükleme: gendimizi- gendiñizi-gendilerini İlgi: gendimiziñ-gendiniziñ-gendileriniñ Yönelme: gendimize- gendiñize- gendilerine Bulunma: gendimizde- gendiñizde- gendilerinde Ayrılma: gendimizden- gendiñizden- gendilerinden Dönüşlülük zamirinin sıklık açısından hem de cansız isimleri karşılaması açısından ST’den farklılaşması KTA’nın geneli için geçerli olan bir özelliktir. Anadolu ağızlarında da rastlanmayan bu özellik III.Bölümde dil ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmektedir.

2.5. Zarf Zarflar; fillerin, sıfatların ya da başka zarfların önüne gelerek onları yer, zaman, durum, ölçü, ve soru bakımından niteleyen, açıklayan kelimelerdir (Eker 2002: 301). KTA’da ST’ye oranla ses degişikligine ugramış veya zamanla kısalmış başlıca zarflar belkim ‘belki’, yiniden ‘yeniden’; gayrık~ gayrım~ gagrıkın ‘Ar. gayr’, zati ‘zaten’, dayim ‘hep, daima’, şindi ‘simdi’, da ‘daha, henüz’, sona~ sora ‘sonra’, öteden belli ‘öteden beri’, vb. zarflardır. KTA’da zarflar kendi içinde zaman, yer-yön, durum, miktar ve soru bakımından fiilleri nitelemektedirler. Aşağıda KTA’da kullanılan belli başlı zarflar örneklendirilmektedir.

2.5.1. Yer- Yön Zarfları KTA’da bazı ses değişmeleri ile farklılaşan yer-yön zarfları “aşşa, yokarı”, dışında; ora, bura, şura gibi yer isimleri de zarf olarak kullanılmaktadır. Uzak ve yakın kelimeleri de; uzak düşer bize Kaleburnu derler, yakın gel da yemem seni örneklerinde olduğu gibi zarf fonksiyonunda kullanılmaktadır. (2:282) ben derim genne gir içeri o diynemes. (2:283) aşşa giderdik ovaya da mertek keserek insannar tezgahları gurarıdı. (2:284) Ben gitmem ora da desinner baa yalnızın geldin. (2:285) Hani da sen geleceyidin bura? (2:286) Şura dedim saa yok da uzağa.

109 2.5.2. Zaman Zarfları KTA’da ST’deki zaman zarflarının yanısıra KTA’na has kullanımı olan zaman zarfları da bulunmaktadır. Çekim edatı olarak da kullanılan sonra, bölge ağızlarında ya /n/ ya da /r/ ünsüzü düşürülerek kullanılmaktadır. Bundan daha önemlisi de sonacıma/sonacığıma gibi yapım ve çekim ekleriyle genişleyip kalıplasmış biçimlerle kullanılmasıdır. Ayrıca ayrılma hali ekiyle birlikte işlek olarak kullanılan sonra zarfı ST’ deki –dIkCA zarf- fiil işleviyle kullanılmaktadır (-dIK sora). (2:287) Sona görüşürüg (2:288) soracığıma guruturlarımışıdı üzümleri da yerleridi gışda. (2:289) Sıkıyı gördüg sora ağlarıdı. “Sıkıntıyı gördükçe ağlardı” KTA’na özgü kullanıma sahip diğer zarflar ise, evvelisi ve hemen zarflarıdır. Hemen zarfı KTA’ da az önce ve yaklaşık anlamıyla ve iken zarf-fiil göreviyle anlamıyla kullanılmaktadır. (2:290) Hemen da çıkmış ameliyattan “Az önce çıkmış ameliyattan” (2:291) Hemen da on kiloyudu ayıkladım. “Yaklaşık on kiloydu, ayıkladım.” (2:292) Hemen da girdim kapudan açdın ağzını. “Kapıdan girerkenden ağzını açtın” (2:293) Evvelisi biz çog çalışırıdıg gızım. “Evvelden biz çok çalışırdık kızım” Zaman zarfı olarak “bundan kelli” ifadesi de KTA’ da kullanılmaktadır. (2:294) Bundan kelli isdemem evime gelesiñ

2.5.3. Miktar Zarfları Sıfat ve zarfların önüne gelerek derece ve miktar ifade eden bu zarflarından bazıları KTA’da, ST’den farklı kullanımlara sahiptir. (2:295) O elbiseler ki aldık hazır on lirayıdı zannetme da ucuzudu. (2:296) Vallahi gızım hazır yirmi dönüm çappalarıdık. (2:297) Tekmil aldı senden “Büsbütün sana benziyor” Hazır kelimesi KTA’da ‘az kalsın’ anlamıya da kullanılmakta “hazır düşeyim”[ az kalsın düşüyordum] şekliyle veri bölgelerimizin tümünde bulunmaktadır.

110 2.5.4. Durum Zarfları KTA’da artık zarfı da, bölge ağızlarında /-In/ vasıta hali eki ile pekiştirilmis olarak kullanılmakta ve işlek bir kullanım göstermektedir “artıkın < artık”. Bazı örneklerde ise gartık kullanımına rastlanmakta ön seste /g/ türemesi meydana gelmektedir. Arapça gayr kelimesinden gelen gayrı zarfı da, belki de Türkçe kökenli artık zarfına örnekseme ile gayrık ve pekiştirilmiş gayrıkın biçimiyle kullanılmaktadır “gayrıkın, gayrık < gayrı”. (2:298) hocanım yani gayrık ünnü eden bizi işallahım (2:299) gartık isdemem dedim genne evime gelesin (2:300)artıkın yağmur yağmak için Meryem Ana’nıñ doğunduğu yerde dova edelleridi. KTA özgü olarak kullanıldığını düsündüğümüz “onun için, o sebepten, o yüzden” anlamlarıyla kullanılan onçu, onçi, onçin dikkati çeken farklı zarflardır. onçu, onçi, onçin < onun için (2:301) Bu masaları onçu getirdim saa (2:302) ha annadım onçin da gonuşman bana hiç

2.5.5. Soru Zafları Soru zarfları ST’den sadece bazı ses değişmeleri ile ayrılmaktadır; neçin< niçin, ne gadar< ne kadar. Hani soru zarfı ise hani+ da bağlacı ile birlikte kullanılmaktadır. Soru zarflarının bağlaç olarak kullanımları için bk.: III. Bölüm.

2.6. Bağlaçlar KTA’da genel olarak uzun cümlelerden kaçınmaktadır. Bağlantı görevi çok kez kelime ve kelime grupları arasındaki duraklamalar, kimi kez de edatlar ve zarf- fiiller ile karsılandıgı için KTA baglaçlar bakımından zengin sayılmaz. Örneğin ST’de sık kullanılan ve baglacı bölge ağızlarında çok nadir kullanılmaktadır. Cümle başı bağlacı olan, eğer çok kullanılmamakta; cümle içindeki şart kipi veya belirli fiil şekilleri baglama görevi için yeterli görülmektedir. KTA’da, uğradıkları ses ve şekil degişimi ile yazı dilinden ayrılan bölgeye özgü başlıca baglaçlar şunlardır: -Inan ( < il-en), -nAn ‘ile’; yogsam, yogsam da ‘yoksa, yahut, veya’; belkim, belkim da ‘belki’; eğerlim ( < eger): meğersem (< F. meger i-se-m); ema < ama; emi< (h)em.

111 (2:303) Bir devinan bir goca garı varımış. (2:304) Belkim da sever seni be Hayriye! (2:305) Meğerisam suçsuzudu adamcıg da vurdular sırtına şişeyinan (2:306) Onda yelleridi ayrelli ema bunda bulmayıg. KTA’da işlek olarak ve hep art sıralı kullanılan da bağlacı birçok bağlacın sonuna gelmektedir. (2:307) Ben da dedi padişaha gelecem sizininan. (2:308) Belkim da sen da seven geni da bilmeñ KTA’da dikkat çeken bir diğer özellik ise güya, sanki bağlacı yerine mış ekinin kullanılşmasıdır. (2:309) Mış almış annesi gene bisikled. “Güya annesi ona bisiklet almış” (2:310) Mış geleceğidi çok.“Sanki çok gelecekdi! KTA’da, ikinci cümle korkutma, tehdit ifadesi taşıyorsa ilk cümlenin sonuna emi bağlacı getirilmektedir emi< (h)em (2:311) Onnarı getirecen bişireyim emi goymaycam yemeğe (2:312) Girecen içeri emi ben kapayıyorum kapuyu. Verimizde karşılaştırma bağlaçları işlek olarak kullanılmaktadır: hem ...hem,ne...ne (2:313) Hem isderig Türkiye’den yardım hem isderig garışmasın da. (2:314) Ne gavuru severig ne müslümanı. Sonuç olarak, ST ile KTA bağlaçların kullanımı açısından karşılaştırıldığında veri bölgelerimizin geneli için geçerli olan da bağlacının her zaman art sıralı kullanımı ve kullanım sıklığının ST’ye göre fazlalığı dikkat çekmektedir.

2.7. Edatlar ST’den farklı olarak, bazı ses değişmeleri ile KTA’da kullanılan verimizdeki edatlar: (2:315) bundan kelli beni aramayasıñ (2:316) Bunun gibin yalancı yogdur deyim saa. (2:317) Sabaha deg çalışırıdı onçin gözleri şişidi. KTA’da garşı, gadar örneklerinde olduğu gibi edatlarda da tonlu ünsüzler kullanılmaktadır. Ayrıca bazı edatlarda ses türemesi görülmektedir: evveli-evvelisi, kelli, gibin, garşın gibi.

112

2.8. Ünlemler KTA’na özgü diyebileceğimiz birkaç seslenme ünlemini vermeden önce, seslenme ünlemi olarak kullanılan bir yapıyı belirtmek istiyoruz. KTA’nın hepsinde değilse bile önemli bir bölümünde, ünlü ile biten akrabalık isimlerinin seslenme ünlemi olarak kullanıldıklarında sonlarına “acıma” ve “sevgi” ifadesi katan bir /-sI/ unsurunun getirildiği görülmektedir31. Ancak Bu ek ST’deki iyelik II.tekil şahıs eki göreviyle kullanılmamaktadır. Bağlamda konuşan (I. Şahıs) ve dinleyen (II. Şahıs) bulunmakta, kendisinden bahsedilen (III. Şahıs) bulunmamaktadır. (2:318) Hadi be amca-sı gidelim sinemaya (onun amcası anlamında değil) (2:319) Hade be yenge-si yapalım bu işi (onun yengesi anlamında değil) (2:320) Hade babası gidelim okula (onun babası anlamında değil) KTA’da seslenme ünlemi olarak kullanılan özellikle II. Veri bölgemizde elde ettiğimiz örneklerde öne çıkan /rE/ kelimesidir. (2:321) Re Ali gaç saat çaracam saa! (2:322) Napañ ra Feride aba? KTA’da seslenme ünlemi olarak işlek bir kullanıma sahip ön damak /-l/ sesi ile kullanılan olan veri bölgelerimizin dördünde de bulunmaktadır. Ayrıca napañ kelimesi bir seslenme ünlemi, selamlama işleviyle günlük dilin her alanındadır. (2:323) Olan ben saa demedim almaycan bunu. (2:324) Napañ gardaş eyisiñ? KTA’da gösterme ünlemleri olarak oraşta, buraşta kelimeleri; sorma ünlemleri olarak hani, neçin kelimeleri işlek kullanılmaktadır. Be seslenme ünlemi özellikle Baflı göçmenlerin kullandığı bir ünlemdir. Bu ünlem bazı özel isimlerle birlikte kalıplaşarak lakaplar oluşturmuştur; Behasan örneğinde olduğu gibi be ünlem olmaktan çıkmış ve sıfatlaşmıştır.

31 KTA’da olduğu gibi, Genelde Rumeli, özelde de Doğu Trakya ağızlarında seslenme ünlemi olarak kullanılan ünlü ile biten akrabalık isimleri seslenme ünlemi olarak kullanıldıklarında sonlarına “acıma” ve “sevgi” ifadesi katan bir -nI unsurunun getirilmektedir. Dayını, gelsene! Adi tizeni, beni gırma da şu işi hallet! gibi.

113 2.9. Fiil Fiil çekiminde kullanılan ekler soru dışında, isim çekiminde kullanılanlardan tamamen ayrılırlar, fiil çekiminde, bir fiilin köküne sırasıyla, görünüş, zaman-kip, kişi ve çokluk ekleri getirilmektedir (Demir& Yılmaz 2003:187). Fiil çekimi, fiil kökü veya gövdelerine dilde işleklik kazandırma sebebiyle belli bir düzen içinde kip ve kişi eklerinin getirilmesidir. İsimlerden farklı olarak fiiller, dilde her zaman çekimli hâlde bulunur. Bir fiil, basit ve birleşik kiplerde olumlu, olumsuz, olumlu soru ve olumsuz soru olmak üzere dört şekilde çekimlenebilir. Bu bölümde KTA’da fiil çekimi üzerinde durulmaktadır.

2.9.1. Zaman –Bakış -Kip 2.9.1.1. Zaman Fiilin gösterdiği oluş ile konuşma anı arasındaki ilişki olarak tanımlanan zaman (Payne 1997:236), konusu Türkçenin en karmaşık sorunlarından birini oluşturmaktadır32. Dilde zaman konusuna aslında fiilin gösterdiği oluş ile konuşma anı arasındaki ilişki açısından bakılacak olursa, oluş ile konuşma anı ayni yani eş zamanlı olabileceği gibi oluş önce, konuşma anı daha sonra gerçekleşebilir (Demir & Yılmaz 2003). KTA’ da kullanılan zaman eklerini zaman çizgisinde aşağıdaki gibi gösterebiliriz; A______Å______B______C______D Görülen Geçmiş, Öğrenilen Geçmiş Şimdiki Yakın Gelecek Uzak Gelecek

‹______E______› Geniş zaman

KTA’ daki temel bakış (aspect) –zaman (tense) eklerinin çekim kalıbını aşağıdaki gibi gösterebiliriz (zaman konusunda ayrıntılar için ilgili bölümlere bk.):

32 Bugün Türkiye Türkçesinde zaman ekleri olarak kullanılan {-Dİ}, {-mİş}, {-yor}, {-Er}, {-İr}, {- EcEk}eklerinin temel işlevi, eylemde bulunan soyut zamanı geçmiş, gelecek ve şimdi içinde bir yere yerleştirmek suretiyle genel anlamda somutlaştırmaktır. Ancak bu somutlaştırmanın eylemin gerçekleşme anının net olarak verdiğini söyleyemeyiz. Bu nedenle zaman ifade eden başka birimlere ihtiyaç duyulur. İşte, cümlede zaman zarf tümleci olarak görev alan yapıların asıl amacı, yüklemde soyut olarak gösterilen zamanı bir ölçüde somuta çevirmektir (Üstünova 2004).

114

Görülen Geçmiş Zaman, Öğrenilen Geçmiş Zaman, Şimdiki Zaman 1. T. K. al-dı-m al-mış-ım al-ıyor-um 2. T. K. al-dı-ñ al-mış-sıñ al-ıyor-suñ 3. T. K. al-dı al-mış al-ıyor 1. Ç. K. al-dı-g al-mış-ıg al-ıyor-ug 2. Ç. K. al-dı-ñız al-mış-sıñız al-ıyor-suñuz 3. Ç. K. al-dı-lar al-mış-lar al-ıyor-lar

Geniş Zaman Yakın Gelecek Uzak Gelecek 1. T. K. al-ır-m al-a-yor-um al-aca-m 2. T. K. al-ır-ñ al-a-yor-suñ al-aca-ñ 3. T. K. al-ır al-a-yor al-acag 1. Ç. K. al-ır-g al-a-yor-ug al-acay-ıg 2. Ç. K. al-ır-sıñız al-a-yor-suñuz al-acag- sıñız 3. Ç. K. al-ır-lar al-a-yor-lar al-acag-lar

Geçmiş Zaman Fiil kökü veya gövdelerine, fiilin geçmiş zamanda kesin olarak yapıldığını bildiren -dı -di, -du, -dü; -tı, -ti, tu, -tü zaman ekinin getirilmesiyle yapılır. ST’ de bu zaman eki, eylemin anlatanın kesin bilgisi dahilinde, önceden yapıldığını ve bittiğini bildirir: Sınava iyi hazırlanmadı. (Ben biliyorum, gördüm.) Bilgi şöleni, saat 15.00’te bitti. (Ben oradaydım.) Türkler İstanbul’u 29 Mayıs 1453’te fethetti. (Ben orada değildim, görmedim ama bu olay belgeyle sabittir.) KTA’da geçmiş zaman ekleri görülen geçmiş zaman (definite past) için de öğrenilen geçmiş zaman (reported past) için de –DI ile yapılmaktadır. ST’ de görülen geçmiş zaman için –DI, öğrenilen geçmiş zaman için –mIş kullanılmaktadır. (2:325) Geldi dev alsın çocuu. “Dev çocuğu almaya gelmiş.”

115 (2:326) Anası dedi gördü genni senin gızınınan okulda “Annesi dedi ki, onu senin kızınla okulda görmüş” Geçmiş zamanın olumsuzu ise ( –mA + -DI ) förmülüyle yapılmaktadır: gel-me-di-m, gel-me-diñ, gel-me-di, gel-me-dig, gel-me-di-ñiz, gel-me-di-ler. (2:327) Gelmedim ya göreyim sizi. ST’ de masallarda genellikle öğrenilen geçmiş zaman –mIş eki kullanılmaktadır: .Altı ay, bir güz gitmiş. KTA’da durum oldukça farklıdır. Masalların anlatımında, görülen geçmiş zaman –DI eki işlek olarak kullanılmaktadır: Giddi altı ay bir güz, gavuşdu gendisine, gız ki gördü genni sarıldı boyununa, hemendan annaddı genne ki gördü devları goncolazları.... Şimdiki Zaman ST’de şimdiki zaman; fiilin belirttiği iş veya oluşun, sözün söylendiği anda, şimdi gerçekleştiğini bildiren -yor; -makta, -mekte; -mada, -mede ekleriyle yapılır. KTA’da şimdiki zaman ifadesi için –yor, –Ir ekleri kullanılmaktadır. Ancak işleklik derecesi açısından bakıldığında –Ir ekinin açık ara önde olduğunu belirtmeliyiz33. KTA’da –r, Ir ve Ar ekleri şimdiki zaman ifadesi için kullanulmakta, ayrıca III. Çoğul kişi ile çekiminde, –r > -l benzeşmesi ile -Ar > -Al şekillerine de rastlanmaktadır, severler > seveller. Şimdiki zamanın olumsuzu ise ( –mA + şahıs eki ) förmülüyle yapılmaktadır, ancak III. Tekil ve Çoğul, II. Çoğul şahısın olumsuz –mAz ekiyle yapılır, bu kullanımın genişlemesi ile I. Çoğul şahısta da -mAz eki ortaya çıkmıştır (geniş zamanın olumsuzunun sorusundaki değişmeler için bknz. Soru eki): gel-me-m, gel- me-ñ, gel-mez, gel-me-yig/al-maz-ıg, gel-mez-siñiz, gel-mez-ler. KTA’da, ünlüyle biten fiil tabanlarına şimdiki zaman eki geldiğinde tabanın sonundaki ünlünün uzaması meydana gelmektedir: gelmēyom, atlāyoñ, yapamāyor vb. Yine KTA’da kullanılan ilginç bir örnek yat-ır fiilinin geniş zaman çekimidir ve bölge ağızlarının bütününde geniş zaman eki dar ünlüyle kullanılmaktadır.

33 KTA’da alışkanlık (habitual) görünüşünü kodlayan -Ir ve –Iyor, fiilin sıklık süreci hakkında kesin bir bilgi vermekten yoksun olduklarından bu değerleri aktarmada bir sıklık zarfına gereksinim duyarlar. Sıklık sürecinin her aşamasının ayrı ayrı zarflarla kodlanması da sıklık zarflarının fazla olmasının yolunu açmıs gözükmektedir.

116 KTA’da, çekimli fiillerin geniş zaman çekiminde olumlu ve olumsuz teklik II. şahıs çekimi ile 1. sahıs çoğul çekimi ST’ den farklıdır: gidersin yerine gideñ, getmeñ, okuñ ‘okursun’, okumañ ‘okumazsın’ örneklerinde görüldügü gibi, çekimde zamir kökenli –sIn / -sUn eki yerine iyelik kökenli –ñ / -Iñ / -Uñ gelmiştir. Bu kipin 1. sahıs çoğul çekimi de -Iz / -Uz (< biz) ekiyle degil, -Ik / -Uk ekiyle yapılmıstır: alırıg, keserig, severig, almayıg ‘almayız’, gullanmayıg ‘kullanmayız’ gibi. Yakın Gelecek Zaman KTA’da yakın gelecek ile gelecek zaman ifadesi için birbirinden farklı ekler kullanılmaktadır. Yakın gelecek ifadesi, az sonra, hemen anlamı taşıyan cümlelerde – Ayor eki kullanılmaktadır: ST’de, -yor eki ünlü uyumlarına uymaz ve ünlüyle biten fiillerin son ünlüsü, bu ekteki y sesinin etkisiyle daralır: bekle-yor >bekliyor, sor- ma-yor > sormuyor. KTA’da ise bu daralma gerçekleşmez, daralmanın olmadığı hallerde ek yakın gelecek ifade etmektedir. (2:328) Bizim gardaşdır da galaylayıyor merak etme genneri (2:329) Aha bak genne ağlayıyor (2:330) Aha geldi da ayarlayıyor (2:331) Ben arayıyorum hocanım Ziya’yı da gelsin. (2:332) Nazmiye hanım burada imzalayıyor biraz daha gelecek yanına Uzak Gelecek Zaman KTA’da uzak gelecek zaman eki ST’deki gelecek zaman ekidir –(y)AcA(k). Ancak KTA’da bazı ses değişmeleri neticesinde ST’den oldukça farklılaşmıştır gideekler>gidecekler, gireekler>gidecekler. Gelecek zaman çekimi diğer ağız gruplarından az çok farklıdır (gelecem, gideceyig vs). Fiil cümleleri yanında ol yardımcı fiili ile isim cümlelerinde de kullanılmaktadır; gelem / gelecem, geleeñ / geleceñ, geleeg / geleceg, geleceyig, geleeksiñiz / gelecegsiniz, geleegler / gelecegler Olumsuzu: almaycam, almaycan, almaycag, almaycayıg, almaycagsıñız, almaycaglar Şekilleri de bulunmaktadır.git-me- eeg-leroku-ma- yaag-ler (2:334) Alaag bize bir araba? (2:334) Ben da gidecem okula sizinilan. (2:335) Yarın onlar olacaglar evde?

117 2.9.1.2.Soru Eki. KTA’da mI soru ekinin işlevini vurgu ve ezgi üzerine almıştır (Çelebi 2002). KTA’da evet- hayır soru cümlelerinde mI soru eki kullanılmamakta soru işlevi ezgileme ile sağlanmaktadır. ST etkisi ile, soru cümleleri mI soru kelimesi ile yapılsa dahi ezgilemede bakımından mI eki kullanılan ve kullanılmayan yapıdaki soru cümleleri aynı olmaktadır. Bu da, KTA’da mI eki kullanılsa dahi işlevinin olmadığını göstermektedi. (mI soru eki ve dil ilişkisi konusunda bk.: III. Bölüm). KTA’da soru ekinin ST’deki sıralanışına göre de bazı farkları bulunmaktadır; almamızıg. Özellikle geniş zamanın çekiminde farklılıklar meydana gelmektedir: almamım, almamıñ, almamızıg, almamıñız, almamızla. (2:336) Biz senden almamızıg?.“Biz senden almıyor muyuz?” (2:337) Sen geleeñ? “Sen gelecek misin?” (2:338) Ben bunu yapmamım? “Ben bunu yapmaz mıyım?” (2:339) Sen geldimiñ? “Sen geldin mi?” Soru ekinin düşürülmesi KTA’nın genelinde görülen bir özelliktir. Veri bölgelerimizin tümünde soru ekinin işlevini tonlama üzerine almıştır.

2.9.1.3. Olumsuzluk Eki KTA’da olumsuzluk sadece –mA eki ile değil farklı şekillerde gerçekleştirimektedir: i. –mA ile olumsuzluk (2:340) Ben gitmeyorum. (2:341) Onu isdemem okuyayım. ii. Yok ile olumsuzluk34 KTA’ da bütün şahıslar için yok ile olumsuzluk yabilebilmektedir. (2:342) Yok gidmişig ora. “Oraya gitmedik” (2:343) Yog gelirsiniz bendan önce “bencen önce gelmeyin” (2:344) Yok da görelim genni onda “Onu orada görmeyelim”

34 Fiillerde olumsuzluk, KA'da da genel olarak -mA ile yapılırken, emir 2. kişilerde olumsuzluk fiilden önce gelen yok edatı ile kurulur: Terlikinan girilir, yok giresin potinciklerinan = ST ‘Terlikle girilir, ayakkabıyla girilmez’. Yok gidesiñ eve da yalıñız sıkılasıñ = ST ‘Eve gidip de yalnız sıkılmayasın’.

118 iii. Ne ile olumsuzluk (2:345) Ne isdemeñ gelelim saa? (2:346) Ne bilmeñ yani şimdi bunu? iv.Olmada ile olumsuzluk (2:347) olmada beklesinler bizi evde “bizi evde bekliyor olmasınlar” (2:348) olmada çalsın bize tavukları “Tavuklarımızı çalmış olmasın”

2.9.1.4. Bakış Dilbilgisel bakış (grammatical aspect)35, kabaca bir fiilin zamanının başka bir fiil ile aynı bakışa sahip olmasıdır.Yani örneğin “geldim” fiilinin zamanı ile “geliyordum” fiilinin zamanları geçmiş zamandır ancak bakışları aynı değildir. İkinci fiil Türkçe açısından birleşik zamanlı bir fiildir ve bu fiil şimdiki zamanın hikaye kipindedir. Buna karşılık “geldim” fiili hikaye geçmiş zamandadır. Aslında “geliyordum” fiilinin eylemi geçmişte gerçekleşmiş ancak süresi (duration) devam etmiştir. “Geldim” fiilinin eyelim de geçmişte gerçekleşmiş ama devamı söz konusu olmamış eylem bitmiştir. Bu durumda aslında iki fiilin zamanı anlamsal olarak aynıdır. Ancak dilbilgisi açısından farklı isimlendirilirler (şimdiki ve geçmiş zaman olarak)36 i. Tamam bakışı (Perfective): Ali okula gitti (Ali has gone to the school). Türkçede dilbilgisel olarak tam karşılanmayan bu bakışa göre eylem tamamlanmış ve özne “fail” hala etkisi altındadır. Yani Ali hala okuldadır. KTA’da tamam bakışı (perfective aspect) -DI ve –mIş ile yapılmaktadır. (2:349) Derse onda girdik, onbirde çıktık. (2:350) Çocuk derse girmiş.

35 Aspect indicates whether the situation is presented as a completed whole, with both its start- and endpoint visible, ongoing or part of a reoccurring pattern. Completed action is indicated by perfective aspect, while ongoing or part of a reoccurring pattern at the time in question is shown by imperfective aspect (Göksel & Kerslake 2005:325/331). 36 İngilizce için durum biraz daha basit mantıkla düşünülebilir. Örneğin “I swam” (yüzdüm) ile “I was swimming” (yüzüyordum) cümlelerinin zamanları geçmiş zamandır ve gerçekten de ikisi de geçmişte olmuştur. Ancak ingiliz dilbilgisine göre sınıflandırma sonucunda ilk cümle (perfective) ikinci cümle ise (imperfective) olarak isimlendirilir. Yani zamanı aynı ancak bakışı (aspect) farklı fiillerdir.

119

ii. İlerleme bakışı (Progressive, continous): Ali yemek yiyor, (Ali is eating) Bu bakış Türkçedeki basit şimdiki zamanlı fiil ile karşılanır. Buradaki anlam eylemin ilerlemekte olduğudur (duration). KTA’da geniş zaman (present tense), alışkanlık (habitual) ve ilerleme bakışı (progressive) için kullanılmaktadır. (2:351) Çocug bahçede oynar meraklanma! iii.Alışkanlık bakışı (Habitual): Okuldan eve, evden okula gidiyorum. Bu cümledeki eylemden her gün aynı işin yapıldığı yani tekrarlı (recurring) bir eylem olduğunu çıkarabiliriz. Türkçede dilbilgisel olarak böyle bir bakış elde edilemez. Nitekim örnekte de kelime bilimsel bakış kullanılmıştır (lexical aspect). İngilizce için “I walk home from work” (evden işe yürüyorum) cümlesinde de her gün işe yürüyerek gidildiği ve bunun bir habitat (yaşam biçimi, alışkanlık) olduğu ifade edilmiştir. (2:352) Hafta sonnarı pikniğe giderig. KTA’da, cümlede zaman anlamı taşıyan kelimelerin bulunması veya sözün vurgulu, ezgili söylenmesi halinde var kelimesi ile geniş zaman ekinin birlikte kullanılmasıyla fiilinin bakışı, yaşam biçimi alışkanlık ifade etmektedir: (2:353) Var on sene öğretmenlig yaparım. (2:354) Var sekiz sene işe gider gelir bu yolları ki görüñ. iv. Natamam bakış (Imperfective Aspect): Bir eylemin bitmediğini ifade eder. Yani eylemin tamam bakışında (perfective) olduğunun tersine bitmediğini gösterir. Bu durumda ya devam bakışı (progressive, continous) veya alışkanlık bakışı (habitual) olan bütün bakışlar bu grupta kabul edilebilir37. Yani daha önce verdiğimiz “Çocug bahçede oynar meraklanma!” veya “Hafta sonnarı pikniğe giderig” cümleleri bu nevi eylemin devamını söz konusu olduğu bakışlardır. KTA da natamam bakış (imperfective aspect) –(A/I)r ve ek fiilin görülen geçmiş zaman eki idI /–ydI ile yapılmaktadır.

37 Imperfective aspect is further divided into progressive and habitual. Progressive aspect refers to both past and non-past contexts, viewing a specific situation as incomplete. Habitual aspect also refers to both past and non-past contexts and also indicates that a situation is incomplete, but in a different way: not at the level of any specific occurrence but in the sense that it is part of a recurrent pattern, which is shown as ongoing at the temporal reference point (Göksel & Kerslake 2005:332).

120 (2:355) Agşamları giderdig panayıra v. İhtimal bakışı (Prospective Aspect): Bir eylemin olma ihtimali üzerine inşa edilen bakıştır. “Ali elmayı yemek üzere” cümlesinde Ali’nin elma yeme eylemindeki olasılık vurgulanmıştır. Benzer şekilde “Ali birazdan elmayı yiyecek” cümlesi gelecek zamanlı bir fiile sahiptir ve bu cümlede de ihtimal bakışından söz edilebilir. İngilizce için de durum aynıdır. “Ali is about to eat the apple” veya “Ali is going to eat the apple” cümlelerinde olasılıktan bahsedilebilir. Gelecek zaman eki – AcAk bölge ağızlarında ihtimal bakışını ifade etmektedir. (2:356) Dedi, çubannar geleceg, gomaycag tarlada maksıl. ST’ de fiil kökü veya gövdelerine, fiilin anlatılan, öğrenilen, belirsiz geçmiş zamanda yapıldığını bildiren –mIş eki, olayın konuşanın gözü önünde, bilgisi dahilinde olmadığını ifade etmektedir. Konuşan, başkasından duyduğunu, öğrendiğini anlatmaktadır. KTA’ da görülen geçmiş zamanda eylemin tamamlanmasıyla ilgili olarak söyleyen tarafından bildirilen bir kesinlik varken öğrenilen geçmiş zamanda bu kesinlik olmadığı gibi kullanım biçimine ve vurguya göre farklı bakışlar da ortaya çıkabilir: (2:357) Mış Dilek, dün Ankara’ya gitmiş. “Haberim yok, başkasından öğrendim, ama inanmadım” (2:358) Yorgunlugdanmış bir ara sızmışım. “Farkında değilim, bana başkası söyledi” (2:359) Bagsınmış, mış ağaçlar çiçek açdı. “şaşma, şaşırma, inanmama” (2:360) Osman’a sorarsan, mış en çok o çalışdı. “şüphe veya alay” (2:361) Sen geldimiñ? “Sen geldin mi?” “Sen gelmiş miydin (şüphe” vi. Tamam öncesi Bakış (Recent Perfect Aspect): Bir eylem şayet tamam bakışına sahipse ve cümlemiz bu tamamlanma eyleminden hemen öncesine bakıyorsa, bu bakışa tamam öncesi bakış diyebiliriz. Örneğin “Ali birazdan elmayı yiyecek” cümlesindeki bakışımız elmayı yeme eyleminden hemen öncesidir. KTA’ da hazır kelimesi ile tamam öncesi bakış inşa edilmaktadir. (2:362) Hazırıdı düşsün çocuk. vii. Tamam sonrası bakış (After Perfect Aspect): Bir eyelim tamamlanmasından (perfect) hemen sonraki bakıştır. Örneğin “Ali az önce elmayı yedi” cümlesinde biraz önce elmanın yendiğini (olayın tamamlandığını (perfective))

121 anlıyoruz ve cümle zamanımızın bakışı bunu gösteriyor. KTA’ da hemen kelimesi ile tamam sonrası bakış ifade edilmektedir. (2:363) Hemen da geldim dügyandan ne isden? viii. Başlama Bakışı (Inceptive Aspect): Bir eylemin başlamak üzere olduğunu gösteren bakıştır. Örneğin “Ali yemeğe başlıyor” cümlesindeki bakış yemek eyleminin başlamak üzere olduğunu gösterir. KTA’da –(I)yor eki ile eylemin az sonra gerçekleşeceği bakışı ifade edilmektedir. (2:364) Nazmiye Hanım imzalayıyor. (2:365) Gelecek yıl İngiltere’ye gideyorum. ix. Nihayet Bakışı (Terminative Aspect): Bir eylemin bitmek üzere olduğunu gösteren bakıştır. Örneğin “Ali yemeğini bitiriyor” cümlesindeki bakış yemek eyleminin bitmek üzere olduğunu gösterir. KTA’da istek ve emir ekleri ile nihayet bakışı ifade edilmektedir: (2:366) Az galdı bitirsiñ. ix. Devamsal Bakış (Continuative Aspect): Bir eylemin devam etmekte olduğunu gösterir. “Ali yemeğe devam etti” cümlesindeki bakışta yemek eyleminin devamı vurgulanmıştır. İlerleme bakışından farklıdır çünkü ilerleme bakışında eylemin devamı söz konusuyken devamsal bakışta eylemin devamının devamı söz konusudur. Yani eylemin bitmesi kesilmesi ara verilmesi gibi eylemlerden mahfuz olduğunu söyleyebiliriz. x. Hazırlık bakışı (Inchoative Aspect) : Bir eylemin hazırlık aşamasını vurgular. Örneğin “Ali yemeğe hazırlandı” cümlesindeki anlam, yemek eylemine hazırlığı vurgulamaktadır. Yani yemek eylemi birazdan gerçekleşecektir ancak bakışımız bu eylemin öncesine çekilmektedir.

2.9.1.5. Kip Türkçede kip, “fiilin gösterdiği sürecin vetire, process hangi psikolojik koşullar altında meydana geldiğini ya da gelmek istediğini bildiren ve ruh durumunu, kişisel duyguları, niyeti, isteği belirten bir gramatikal ulam” olarak tanımlanır

122 (Dilaçar 1971: 106- 107)38. Zeynep Korkmaz’ın Gramer Terimleri Sözlüğü’ndeki kip tanımı ise: “Kip, fiil kök veya gövdesinin gösterdiği oluş ve kılışın zaman ve şahıs kavramlarına bağlı olarak ne şekilde yapıldığını veya olduğunu gösteren gramer kategorisi, Türkçede kipler; bildirme kipleri ve istek kipleri olarak ikiye ayrılır” (1992: 103). ST’de şart, istek, gereklilik ve emir kipleriyle çekimlenmiş fiillerde, kip eklerinin zaman eki olmaktan çok şekil eki olmalarına rağmen hareketin yapıldığı zamanı anlamak mümkündür. Bu, kip eklerinden değil; eylemin kendinde zaman kavramının oluşundan kaynaklanmaktadır. Emir kipinde hareket ; emrin, ricanın, isteğin bildirilişinden sonra yapılması gerekeceğinden gelecek zaman kavramı vardır. “Eve gel / bir saat içinde eve gel / derhal eve gel „ örneklerinde zaman ifade eden birim olsa da, olmasa da eylemin gerçekleşme anı, sözün söylendiği andan sonraki bir dilimdedir. Aynı şey, şart, istek, gereklilik için geçerlidir. Ancak onların i- eylemiyle çekimlenmeleri geçmiş zamanı gündeme getirmektedir. Gitmeliydim, verseymişsin, alaydınız vb. örneklerde söz konusu zaman dilimi, artık geçmiştir. Gereklilik kipi ekini alan bir eylemde, gelecek zaman kavramı vardır.{-mElİ} eki, yalnız eylemin yapılmasının zorunluluğunu anlatır. Fakat cümleye zaman ifade eden bir birimin girmesiyle geleceği somutlaştırma işi gerçekleşir. Bu işleri bitirmeliyim / bu işleri yarın bitirmeliyim. İki cümle arasındaki fark, gelecek zamanın belirsiz ve belirgin oluşundan kaynaklanmaktadır. İlk cümlede soyut bir gelecek zaman ifadesi varken, ikinci cümlede yakın gelecekten söz edebiliriz. Bunu yarın zarfı sağlamaktadır. Gereklilik kipiyle çekimlenmiş eylem, idi ve imiş birimlerini alırsa,

38 Dilaçar, kip sayısı hakkında şunları söyler: “Kiplerin sayısına gelince, bu sayı ne beştir, ne de ondur, ruh durumlarının sayısınca kip vardır”.Doğan Aksan da Agop Dilaçar gibi, kipi, cümlede beliren ruhsal bir durum olarak değerlendirmektedir: “Eylemin bildirdiği devinim, oluşum, kılınışın konuşan açısından ne tarzda; ne yolda yansıtıldığını gösterir. Bir bakıma açıklamada beliren ruh durumu da denilebilir” (Aksan 1995:263). E. Erguvanlı-Taylan, kipi konuşmacının tümcesinde belirttiği olay, iş, durum karşısındaki yaklaşımı ve öznel tutumu olarak değerlendirmekte, dillerde sık rastlanan kip ayrımları olarak “istek, kesinlik, zorunluluk, niyet, tahmin, olgusallık” gibi kipleri göstermektedir (Erguvanlı-Taylan 1993:162). N. Engin Uzun’a göre kip, “konuşucunun tümcedeki önermeyi sunuş biçimi, bu önerme karşısındaki tutumudur” (Uzun 1998:109). Fatma Erkman-Akerson ve Şeyda Özil yaptıkları ortak çalışmada kipi şöyle açıklamaktadırlar: “Konuşmacı tümce biçiminde somutlaştırdığı önermesine kendi bakış açısını da ekler. Dile getirdiği olaya ya kendi tanık olmuştur, ya başkasının tanık olduğu, başkasından duyduğu bir olguyu anlatmak istemektedir ya da bir tahminde, bir istekte bulunmaktadır. Konuşmacının kurduğu tümcelere kattığı istek, niyet, olasılık, zorunluluk, tanık olma/olmama vb. gibi bakış açıları dilbilimde kip olarak adlandırılır” (F. Erkman-Akerson, Şeyda Ozil 1998:55). Berke Vardar yönetiminde hazırlanmış Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü’nde kip, yine tümcedeki konuşucunun tutumu merkez alınarak açıklanır (bkz. Vardar 1998:141).

123 zamanı bildirme görevi bunlara geçer. Ancak bu durumda, bir geçmiş zamandan söz edebiliriz. bu işleri dün bitirmeliydim / bu işleri geçen ay bitirmeliymişim. Her iki cümlede de, eylem geçmişte kalmıştır. KTA’ da ST’ de olduğu gibi; emir, gereklilik, istek ve şart kipleri bulunmaktadır: i. Gereklilik ST’de, fiilin yapılması gerektiğini gösteren –mAlI ekinin fiil kökü veya gövdelerine getirilmesiyle kurulan tasarlama biçimidir. KTA’da gereklilik ST’ de kullanılan –mAlI eki yanında gereklilik/zorunluluk (necessity/ obligation) lazım kelimesi ile ifade edilmektedir. KTA’da gerekliliğin kişilere göre olumlu çekimi şöyledir: 1. tekil lazım+istek eki –AyIm lazım gid-eyim “gitmeliyim” 2. tekil lazım+ istek eki -A lazım gid-e-sin “gitmelisin” 3. tekil lazım+ emir eki sIn lazım gid-sin “gitmeli” 1. çoğul lazım+ istek eki –AlIm lazım gid-elim “gitmeliyiz” 2. çoğul lazım+ istek eki –A lazım gid-e-siniz “gitmelisiniz” 3. çoğul lazım+ istek eki –A lazım gid-e-ler “gitmeliler” ST olduğu gibi –mAlI eki kullanılarak da fiil gerekliliği ifade etmektedir: çalışmalıyım, çalışmalısıñ, çalışmalı, çalışmalıyıg, çalışmalısıñız, çalışmalılar. Ayrıca, gerek + -Dır ile gereklilik ifade edilmektedir: gerekdir çalış-ayım, gerek-dir çalış-asıñ, gerek+dir çalışsıñ, gerkdir çalış-alım, gerekdir çalış-asıñız, gerekdir çalışsıñ gibi kullanımlar da gereklilik anlamını vermektedir (gereklilik kipi ve dil ilişkisi için bk.: Bölüm IV). (2:367) Lazım ben da gideyim düğüne. (2:368) Lazımıdı o etsin yemekleri. (2:369) Gelmeliydi lazım yok oturdu da galdı.

KTA’ da gerekliliğin olumsuzu yok+ istek ekiyle yapılmaktadır: (2:370) Yog giden aşa gızar saa buban! “Aşağıya gitmemelisin, baban kızabilir” (2:371) Yog çalışmayasıñ sınava! “Sınava çalışmalısın”

124 ii. Emir Diğer kiplerden farklı olarak özel bir kip eki kullanılmadan fiili, emir biçiminde göstermeye yarayan ve her kişi için ayrı ayrı olan (aynı zamanda kişiyi de ifade eden) üçüncü grup kişi ekleriyle çekimlenen tasarlama kipidir. Emir kipinde, eski dönemlerde (teklik 2. kişi için) söze güç katan -gIl, eki de kullanılmıştır. KTA’da, emir kipinin kişilere göre olumlu çekimi bugün şöyledir: bil-eyim,bil,bil- siñ, bil-elim, bil-iñ/bil-iñiz, bil-siñner. Emir kipinin olumsuzu olumsuzluk eki –mE ile yapılmaktadır. (2:372) Söyledi saa getir genni! (2:373) Ye hade! Bulman böylesin! (2:374) Garışma! (2:375) Git-me! iii. Şart ST de, fiilin şart biçiminde tasarlandığını göstermek üzere fiil kökü veya gövdelerine –sA eki getirilerek yapılır. Bütün fiil çekimleri bağımsız cümle yapabildiği halde bu kip dilek-şart işleviyle yargı taşımayan bağlı cümle yapar. Esasında dilek anlamı taşıyan biçimlerinde de eksiltili bir kullanımla birlikte şart işlevi vardır. KTA’da ek tek şekilli olarak kullanılmakta ünlüsü, art sıralı olmaktadır. (2:376) Gızlar bayramlarda geyinsa, guşansa, gelsa oynasa güzel olurudu hocam. (2:377) Benda guruş yoğudu param olsa araba alırım değil? (2:378) Desem saa bişey da demesen kimseya da gonuşsag saatlerinan (2:379) Gideridim tarlada gördümsa bir tavşan attım iki tüfenk oyudu. KTA’da şart kipinin çekimi; öğren-sa-m, öğren-sa-ñ, öğren-sa, öğren-sa-g, öğren- sa-ñız, öğren-sa-lar. iv. İstek ST’de, tasarlanan fiilin istendiğini gösteren -A, ekinin fiil kökü veya gövdelerine getirilmesiyle yapılır. Ünlüyle biten fiillerde araya -y- yardımcı ünsüzü girer: sor-a-sın, bil-e-siniz; oku-y-a-lar vb. ST’de, fiilin istendiğini gösteren –A ekinin fiil kökü veya gövdelerine getirilmesiyle kurulan tasarlama biçimi, KTA –A eki yanında istek (subjunctıve/optative) iste kelimesi ile ifade edilmektedir.

125 KTA’da gerekliliğin kişilere göre geniş zamanda, olumlu çekimi şöyledir: 1. tekil, iste+ zaman eki + istek –AyIm isterim gid-eyim “gitmek isterim” 2. tekil, iste+ zaman eki + II. tekil şahıs eki isteñ gid-eñ “gitmek istersin” 3. tekil, iste+ zaman eki + III. tekil şahıs eki ister gid-sin “gitmek ister” 1. çoğul, iste+ zaman eki + II. çoğul şahıs eki isterim gid-elim “gitmek istiyoruz” 2. çoğul, iste+ zaman eki + II. çoğul şahıs eki istersiñiz gid-e-siñiz “gitmek istiyorsunuz” 3. çoğul, iste+ zaman eki + II. çoğul şahıs eki isderler gid-sin-ler “gitmek istiyorlar” KTA’da; geç-eyim, geç-e-siñ, geç-e, geç-elim, geç-esiñiz, geç-eler (2:380) İsderidim annem gelsin! (2:381) İsderim çog gideyim Londra’ya! (2:382) Sen isdeñ içesiñ kola, bilirim. ST’de; istek kipinin kişilere göre olumlu çekimi, geç-e-m, geç-e-sin, geç-e, geç-e-k, geç-e-siniz, geç-e-ler biçimindedir. Bazı ağızlarda bu biçim korunmakla birlikte yazı dilinde, birinci kişilerde istek çekimine emir kipi karışmıştır39.

2.9.4. Ek-Fiil, Bildirme Eki ve Birleşik Çekimli Fiil Bütün isim ve fiil biçimlerinden sonra gelerek bunlardan birleşik fiiller oluşturduğu için yardımcı fiil; isimlerden sonra gelerek onları fiilleştirdiği için de isim fiili denen ek-fiilin belli bir anlamı yoktur. Ek-fiilin, biri isimleri fiilleştirmek diğeri birleşik zamanlı fiiller yapmak üzere iki görevi vardır. Ek-fiil, normal fiillerden farklı olarak zanan eklerinden sadece görülen geçmiş zaman –DI, öğrenilen geçmiş zaman -mIş ve şart kipinin -sA eklerini alır. Bunlara birleştiği isimle her kişi için ayrı ekle ortaya çıkan şimdiki (veya geniş) zaman da dahil edilince, dört çeşit çekim ortaya çıkar: i. Ek-fiilin isimle birlikte şimdiki (veya geniş) zamanda çekimi Bildirme ekleri denen ve birleştikleri ismin şimdiki (veya geniş) zamanda fiil halinde ortaya çıktığını bildiren şahıs ekleriyle yapılır. Bu çekimde ek-fiilin şimdiki

39 KTA’nı Anadolu Ağızlarından ayıran ve ST’ye yaklaştıran en önemli şekil bilgisi özelliklerinden biri de, istek kipinin 1. tekil ve çoğul kişi çekimlerinin KTA’da kullanımdan düsmesi, bunun yerine emir kipinin 1. teklik ve çokluk kişi ekinin onun yerini ikame etmesidir. Yani bugün Anadolu Ağızlarında canlılığını hala koruyan istek kipine ait gelem-gelek, yapam-yapak, ölem- ölek, yazam-yazak… gibi kullanımlara KTA’ da rastlamak mümkün değildir.

126 (veya geniş) zaman eki düşmüş geriye kalan şahıs ekleri bu zaman kavramını da üstlenmiştir. Bildirmenin birinci ve ikinci şahıs ekleri, er- fiilinin geniş zamanın ekleşmesinden; üçüncü kişileri ise tur- > dur- fiilinden ortaya çıkmıştır. Ek-fiilin olumsuz biçimleri değil olumsuzluk edatıyla yapılır: KTA’da çekimi: öğretmen-im, öğretmen-siñ, öğretmen/öğretmen-dir, öğretmen-ig, öğretmen-siñiz, öğretmen-dir-ler. KTA’da, olumsuz çekiminin sözdizimi ST’den farklıdır. Değil edatı isim unsurundan önce gelmektedir; değilim öğretmen, değilsiñ öğretmen, değildir öğretmen, değilig öğretmen, değilsiñiz öğretmen, değildirler öğretmen ST’den ayrılan bir yön de KTA’da bildirme ekinin soru cümlelerinde vurguyu üzerine alarak düz cümleyi, soru cümlesi haline getirmesidir: (2:383) Ben öğretmenim? “Ben öğretmen miyim” (2:384) O öğretmendir? “O öğretmen mi?” ii. Ek-fiilin isimle birlikte görülen geçmiş zamanda çekimi ST’de, ek-fiile diğer fiillerden farksız olarak görülen geçmiş zaman eki getirilir. Çekim sırasında i sesi düşer, diğer ekler ünlü ve ünsüz uyumlarına uyar. Ünlüyle biten isimlerde araya -y- yardımcı ünsüzü girer: çalışkan i- di-m > çalışkan- dı-m; kısa i-di > kısa-y-dı, evde i-di-m > evde-y-di-m. Birleşik çekimlerde "i-" fiilinin kendini koruması40 KTA’nın en önemli özelliklerinden birini oluşturmaktadır. Hem isim cümlelerinde hem fiil cümlelerinde i- fiili kendini açıkça hissettirmekte, ekleşme eğilimi göstermemektedir. Ayrıca ek fiilin yuvarlak şekillerinin de kullanılması bölge ağızlarında çok yaygındır. (2:385) Bizim zamanınızda öyle entariler yoğudu. (2:386) Ben geldim idi, yedim idi yemekleri ma sen yoğuduñ. KTA’ nın ek fiille ilgili bir diğer öne çıkan özelliği ise, ST de görülmeyen katmerli birleşik çekimlerin ve ek-filinin birleşik çekimlerinin kullanılmasıdır: olur- umuşmuş, var-ımışdı, iki yaşındaymıştım vb.

40 Birleşik çekimlerde "i-" fiilinin kendini koruması Doğu Çukurova (Yıldırım, 1999a:275; 283; 285), Gaziantep (Aksoy 1945:170) ve Malatya (Gülseren 2000:190) ağızlarında da bulunmaktadır.

127 KTA’da, olumsuz çekimde isimden önce getirilen değil edatı çekimlenir: Değilidim güçlü, değilidiñ güçlü, değilidi güçlü, değilidig güçlü, değilidiñiz güçlü, değilidiler güçlü iii. Ek-fiilin isimle birlikte öğrenilen geçmiş zamanda çekimi ST’de, ek-fiile öğrenilen geçmiş zaman eki getirilir. Çekim sırasında i sesi düşer, diğer ekler ünlü ve ünsüz uyumlarına uyar. Ünlüyle biten isimlerde araya -y- yardımcı ünsüzü girer: çalışkan i- mış-ım > çalışkan-dı-m; kısa i-di > kısa-y-dı, evde i-di-m > evde-y-di-m. Olumlu: güçlüymüşüm, güçlüymüşsüñ, güçlüymüş, güçlüymüşüg, güçlüymüşsüñüz, güçlüymüşler. Olumsuz: değilmişim genç, değilmişsiñ genç, değilmiş genç, değilmişig genç, değilmişsiñiz genç, değilmişler genç. iv. Ek-fiilin isimle birlikte şart kipinde çekimi Bu çekim, diğer fiillerde olduğu gibidir: güzelsem, güzelseñ, güzelse, güzelseg, güzelseñiz, güzel-se-ler Olumsuz: değilsem umutlu, değilsen umutlu, değilse umutlu, değilseg umutlu, değilseniz umutlu, değilseler umutlu ST’de, ek-fiil, isimle soru biçiminde çekimlenirken soru eki kişi eklerinden önce gelmektedir: KTA’da ise Veri Bölgesi 1’ de ek-fiilin soru ekinden önce kullanımı görülmektedir: çalışgan idi mi?, güzel imiş mi? Dogdor muş mu? Ek-fiilin isimle birlikte şart kipinde çekiminde soru şekli kullanılmaz. v. Birleşik Çekim Birleşik çekim, iki çekimli fiilin ek-fiil aracılığıyla birleştirilmesinden ibarettir. a) Fiillerin birleşik çekimlerini basit çekimlerden ayırmak için görülen geçmiş zaman ekiyle yapılan birleşik çekime hikaye b) Öğrenilen geçmiş zaman ekiyle yapılana rivayet c) Şart kipinin ekiyle yapılana şart adı verilir. ST’de, fiillerin birleşik çekimlerinde günümüzde i- ek-fiili çoğunlukla düşürülür, kip ekleri ünlü ve ünsüz uyumlarına uyar. 1. fiil+1. zaman eki+i-+2. zaman eki şeklinde formüle edeceğimiz birleşik çekimin KTA’ da en önemli özelliği kendisini belirgin

128 olarak hissettirmesi ekleşme sürecine girmemesidir. Örneğin; KTA’da öğreneceğidim > ST, öğrenecektim Fiillerin birleşik çekimi KTA’ da aşağıdaki düzende yapılır: Hikaye için i-dI Fiil kök/gövde+basit kip eki + Rivayet için i-mIş + şahıs ekleri Şart için i-sA Yazmışidig, çalışacağımışsıñ, öğreniriseñiz örneklerinde olduğu gibi. a. Hikâye Birleşik Zamanı KTA’da, basit kipteki fiile, ek-fiilin görülen geçmiş zamanını gösteren – DI ekinin getirilmesiyle yapılır. ST’de, emir kipinin hikaye biçimi bulunmamasına rağmen KTA’da vardır: gessiñidi, uğraşdıyıdım, sevinmişidiñ, usanayorudum, üzülecegdiñiz, saglanırıdıg, görseyidim, çalışmalıydıñız, bileyidiñ. b. Rivayet Birleşik Zamanı ST’de olduğu gibi, KTA’da basit kipteki fiile ek-fiilin öğrenilen geçmiş zaman eki –mIş getirilmesiyle yapılır. Rivayet biçimiyle hikayedeki gibi bir zaman bildirilmez. Buradaki ek, anlatma, nakletme, sonradan farkına varma işlevini yerine getirir. ST’de, görülen geçmiş zaman ve emir kipi kiplerinin rivayeti olmamasına rağmen KTA’da vardır: sevindiyimiş, yapsınımış öeneklerinde olduğu gibi işlek olarak kullanılmaktadır. Diğer çekimler ise; sevinmişimiş, yoruluyorumuşug, gideceğimişsiñiz, öğrenirimişim, gaçsayımışıñ, görüşmeliyimişig, sorayımışım41. ST’de, öğrenilen geçmiş zamanın rivayetinde -mIş ekinin arka arkaya söylenmesi kulağa hoş gelmediği için çoğu zaman cümlenin düzeninde değişiklik yapılarak bu biçim kullanılmaz. Ancak söze küçümseme veya alay anlamı katılacaksa bu biçim özellikle kullanılır: Sınava çalışmışmış da ezberlemişmiş de. KTA’da ise mış eki fiilin başına getirilerek işlek bir şekilde kullanılmaktadır; mış öğrenmişim, mış gidmişig, mış almışsıñ vb. c. Şart Birleşik Zamanı KTA’da, şart birleşik zamanı, basit fiil kiplerine ek-fiilin şart biçimi –sA getirilerek yapılır. KTA’da, şart kipi, istek kipi ve emir kipinin şart birleşik

41 -mIş ekinin yeri öğrenilen geçmiş zaman ekinin çekiminde olduğu gibi KTA’ da değişkendir. Mış göreyim> göreyimmiş, mış almışım>almışmışım, mış gidesin>gitesinmiş şekliyle kullanımı oldukça yaygındır.

129 zamanıyla çekimi yoktur: beklediyisem, bölmüşiseñ, gideyoriseñiz, ağlaycagiseg, gezeriseñiz, güzelleşmeliyise.

2.9.5. Yardımcı Fiiller i. A tipi yardımcı fiiller: KTA’da işlek olarak kullanılan isim+ yardımcı fiil şeklindeki yardımcı fiillerdir. Türkçe isim+ yardımcı fiil şeklinde kuruluşlar yanında, Rumca ve İngilizce isim + Türkçe etmek, olmak şeklindeki kuruluşlar işlek olarak kullanılmaktadır42. (2:387) Hepsiside sever beni hani on çocug ettim. (2:388) Yemek ettim gennere yesinner diye. (2:389) ekinner bu sıcagda gaşaz etti. “kurudu” (2:390) ma sen neçin gaşariz eden ortalığı? “karıştırmak” (2:391) surdis oldum da garnım ağrır beni. “isal olmak” (2:391) mangos oldum da deli etti beni bu çocuglar ii.B tipiyardımcı fiiller: KTA’da fiil+ yardımcı fiil kurulışuna sahip yardımcı fiillerdir. Bölgede fiillere gelen yardımcı fiillerin çesitleri ve kullanımları sunlardır: a. Yeterlilik (/fiil kökü - A + bil-/) ST’deki yeterlilik fiili şekliyle kullanımı yanında yeterlilik ifade eden yapılar bulunmaktadır. (2:392) Bakalım gidebilirse şimdi da okula. (2:393) Alabilesiñiz diye bıragdım çamaşırları dışarda. (2:394) varmada bu işi o yapsın “bu işi o yapmış olabilir” (2:395) varmada gitsin okula “okula gitmiş olabilir” b. Tezlik (/fiil kökü - I ver-/) : goyvermiş “bırakıvermiş” (2:396) Goyverdi gızlarını da ne yaparlarısa o yanda bimem. c. Yaklasma: KTA’da ST’deki, (/fiil kökü - A + yaz-/) formülüyle oluşturulan yaklaşma ifade eden yardımcı fiiler yerine hazır kelimesi ile yaklaşma ifade

42 KTA’ da etmek yardımcı fiili yapmak yardımcı fiiline oranla daha fazla kullanılmaktadır. ST kahve yaptım, yemek yaptım gibi şekiller KTA’ da gave ettim, yemeg ettim şekli ile karşılanmaktadır.

130 edilmektedir43. Bir şeyin az daha olacak olması anlamındaki yaklaşmanın ST’ de olduğu gibi yaz- ile veya neredeyse, az kalsın, az kaldı, az daha gibi kalıplarla değil de hazır + fiil + emir-istek eki ile yapılmaktadır: (2:397) Hazırıdı düşeyim salıncakdan aşa. “Az kalsın salıncaktan düşüyordum” (2:398) Görmen geni hazır girsin tabağın içine! “Onu görmüyor musun az kalsın tabağa giriyordu” d. Süreklilik (/fiil kökü – P + dur-/), (/fiil kökü - A + Koy-/) KTA’nı ST’den ayıran en önemli özelliklerden bir de fiil + yardımcı fiil yerine bağımsız kelimelerle aynı yapının ifade edilmesidir. Özellikle sadece art sıralı kullanılan Da bağlacı süreklilik ifadesi için KTA’da yoğun olarak kullanılmaktadır. ST’de “Bakıp durur pencereden bütün gün” gibi bir ifade KTA’da “Durur da bakar pencereden bütün gün” şeklinde ifade edilmektedir. (Yardımcı fiiller ve dil ilişkisi bölümünde daha ayrıntılı tartışmalar bulunmaktadır bk.:III. Bölüm).

2.9.6. İsim-Fiiller KTA’da ST’ye göre mastarsız kullanım örnekleri daha yaygındır, bu yüzden isim-fiil cümleleri yerine Türkçenin birçok diyalektinde olduğu gibi; örneğin, Kuzey- Doğu Anadolu ağızlarında44, isim-fiille oluşturulan, yan cümleler nispeten nadir kullanılır. Genellikle cümleler bağımsız sıralı tiptendir. ST’de isim-fiil ile kurulan cümleleri ele alacak olursak söz veya fikir olarak ifade edilen bir içeriği beyan eden bu tür cümleler, KTA’da genellikle dolaysız anlatım olarak ifade edilir. Bağlaç olarak ki ve hani kullanılır. Hem diğer Anadolu ağızlarında hem de yazı dilinde bu cümle kuruluş şekli yaygındır. Ancak, ST olduğu gibi Batı ve Orta Anadolu ağızlarındaki duruma muhalif olarak KTA’ da demek fiili, ifadeden önce ki bağlacı konmaksızın da sık sık kullanılır. (2:399) o da dedi / ben çocug galırım onnarın yanında (2:400) neçin hani isdedi atsın genni yere “Onu yere atmak istemesi ne içindi (ne sebeptendi)”?

43 Ayrıntılar için bk.: Demir 2002, Çelebi 2006. 44 Örneğin Trabzon Ağzında: oturiyudum bi deliga:nli geldi dedi bana yaun var midu (Brendemoen 2002, II: 115 [58/2)).

131 KTA’da –mAk, isim fiilinin kullanımında kaçınıldığı gözlenmiştir: sever yesin çok “Yemeği çok sever”, sever geyinsin “Giyinmeyi sever” gibi ifadeler günlük dilde işlek olarak kullanılmaktadır. Bu ifade tarzının İngilizce sözdiziminin etkisi olduğunu düşünmekteyiz. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi IV. Bölümde verilmektedir.

2.9.7. Sıfat- Fiiller ST’de, sıfat görevini gören cümlelerin yüklemi, sıfat-fiillerle ifade edilmektedir. Bu, iyelik eki eklenen –DIK sıfat-fiil eki, iyilik eki kullanılmadan - (y)An sıfat-fiil eki ve diğer sıfat-fiill ekleriyle gerçekleştirilebilir45. Rumcada bağlaçlı sıfat cümleleri sık sık kullanıldığı halde bu tür cümlelerin KTA’da çok kullanılmamaktadır, bunun sebebini KTA’nın karmaşık cümlelerin tercih etmeme eğilimine bağlayabiliriz: (2:401) Biz her gün aşada dükyan var ora giderik “Her gün gittiğimiz bir dükkan var” Genel eğilim olarak ki ve hani’li sıfat-fiil yan cümlelerini tercih eden KTA’da bazı örneklerde bu bağlaçların kullanılmaması, cümlelerin bağımsız sıralı cümleler olarak ifade edilmesi, dikkat çekicidir46. Birçok Anadolu ağzında sıfat-fiil cümleleri, ST’ye nazaran az kullanılır fakat verimizden çıkan sonuçlara göre KTA’da kullanımı daha da seyrektir. Ancak bu, sıfat-fiil eklerinin KTA’da hiç kullanılmadığı anamına gelmez. KTA’da, en çok isim cümlelerinde sıfat-fiiler ortaya çıkmaktadır47: (2:402) Bunda urumca bilen yog, ama Luricina’da Türkçe bilen yog. KTA’da sıfat-fiillerin isim olarak kullanılısının sık sık rastlanan bir çesidi, yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi, yok ile birliktedir. KTA’da, bu yöntemle olumsuz cümle kurmak son derece yaygındır, (2:403) var bir sene seni gördüğümüz yok!

45 Fakat bilindiği gibi sıfat görevini gören cümleler – örneğin Bulut (1998: 194–196) tarafından gösterildiği gibi anlamı her ne kadar biraz farklı oluyorsa da – ki bağlacı ile kurulan yan cümlelerle de ifade edilebilir. Osmanlı döneminde sıfat görevini gören ki’li yan cümleler ilk basta Farsçanın, 19. yüzyılda ise Fransızcanın etkisiyle yayılmıştır. Avrupa dillerinin etkisinin çok ağır olduğu Karaim ve Gagauz Türkçesinde de bu tür cümleler son derece yaygındır. Bu tür cümlelerin Doğu Karadeniz bölgesinde bulunmaması ise dikkat çekicidir. 46 Sıfat-fiil yan cümleleri için baknz. Bölüm III. 47 Sıfat-fiillerin kullanılış alanının bu şekilde tam anlamı ile sıfat cümleleri yüklemi görevinden çıkıp fonksiyon olarak daralması olayını, Hint-Avrupa dillerinin kuvvetli etkisi altında bulunan başka Türk dil ve şivelerinde de, örneğin Farsçanın etkisi altında kalan Halaç Türkçesi ve İran Azericesinde tespit etmek mümkündür (Örneğin Kıral 2001: 100-102).

132 (2:404) daha başka da bir deyceğim yok KTA’da –AcAK, -mAz,-Ar sıfat-fiil ekleri de işlek olarak kullanılan ve sıfat yapan eklerdir.

2.9.8. Zarf-Fiiller Zarf-fiillerle kurulan zarf cümleleri KTA’da oldukça yaygındır. Bunların yanısıra Hint-Avrupa dillerine mahsus bağlaçlı cümlelere de rastlamak mümkündür. Bunların içerisinde özellikle ki, şu, haçan,neçin,ne, ne zamn, şu ki, o ki bağlaçlı cümleler son derece ilginçtir (Ayrıntılı tartışma için bk.: IV: Bölüm). KTA’da ST kullanılan zarf- fiil ekleri yanı sıra bölge ağızlarına has zarf-fiil ekleri de bulunmaktadır. i. -IşIn/-UşUn KTA’da işlek olarak kullanılan bir zarf-fiil ekidirı48: (2:405) Dönüşün görüşürüg. (2:406) Annem da dedi gelişin yemeg yapacağıdı ama hiç! Veri bölgelerimizin tümünde yaygın olkarak kullanılan bu zarf-fiil eki Anadolu Ağızları ile de benzerlik göstermektedir. Özellikle Adana ve Doğu Anadolu ağızlarında da yaygın olarak kullanılan bir zarf-fiil ekidir. ii. –IncAG49 (2:407) Biz bu arayı genişledincag duvar yukarıdan çatlama yaptı. (2:408) Galıncag geçiktik tabi gidelim

48 Kahramanmaraş (Caferoğlu 1945:134) Doğu Çukurova (Yıldırım 1999a:215), Nevşehir (Korkmaz 1977:152), Sivas (Räsänen 1933:80), Kırşehir (Günşen 2000:152), Malatya (Gülseren 2000:205), Kastamonu (Kowalski 1938:118), Kütahya (Gülensoy 1988:114) ve Yozgat (Räsänen 1935:87) 49 Milino ağzında -IncA şeklindedir (Dallı 1976: 133) Osmaniye Tatar ağzında –IncA anlamını veren ek, –Gaç ve bunun genişlemiş şekli olan –GaçtIn ekidir: tapkaçtın “bulunca” (Özkan 1997: 55). Doğu Trakya Yerli ağzında hem –IncA hem de bu ekin genişlemiş şekli olan –IncAsInA ekleri vardır: koparınca, gelince, gidincesine “gidinceye kadar” (Olcay 1966: 25). Erzincan ağzında hem –IncA hem de –IncAyAnA ekleri vardır: görmeyince, ölünceyene ğader. Ancak bu eklerden sonra “ğader” kelimesi de gelebilmektedir (Sağır 1995: 161). Kütahya ağzında da görülen bu ek bazen datif alabilir. Kendisinden sonra “ğada” kelimesi de gelebilmektedir: ölü deyince, çıkaramayınca, soķunca(ya) ğada (Gülensoy 1998: 113-114). Urfa ağzında bu ekin ünlüsü her zaman düz gelir: vurınca, girince (Özçelik 1997: 112). Erzurum ağzında ekin ünlülerinin genişlediği görülmektedir: Alanca bene de ver. “aldığında”, Göreneceyh biz çohdan işimizi bitirirıh (Gemalmaz 1978: 342). Keban, Baskil ve Ağın ağızlarında ekin Karamanlıcadaki gibi –IncA şekli ile birlikte bu ekten genişleyen – IncAk şekli de vardır: gelince, gelincek (Buran 1997: 63).

133 (2:409) Sen gelinceg giderik Veri bölgelerimizin tümünde yaygın olkarak kullanılan diğer bir zarf-fiil ekidir. Kramanlıca ve Anadolu Ağızları ile de benzerlik göstermektedir iii. madan zarf fiil eki yerine, -maz dan evvel yapısının kullanılması: (2:410) Gelmezden önce beni ara ki olayım evde! (2:411) Okula gitmezden evel çalışırıdı bahçada. Bu değişim KTA’nın geneli için tespit ettiğimiz bir değişimdir. Veri bölgelerinin tümünde de bu şekilde kullanım yaygındır. iv.dIynAn (2:412) Çocū gördüynan sarıldı boynuyna. (2:413) Onu aldıynan attı guyā. Rumeli Ağızlarında da kullanılan dIynAn zarf-fiil eki de veri bölgelerimizin tümünde tespit edilen zaman ifadesi taşıyan bir zar-fiil ekidir. ST’de “Onu görür görmez boynuna sarıldı” gibi bir cümle KTA’da “Onu gördüyünen sarıldı boynuna” şeklinde ifade edilmektedir. v.-IncA zarf-fiili yerine esi+ye kullanımı (2:414) Sen gelesiye ben gaçacam. (2:415) Bunda bekleyesiye giderik ora daha eyidir. KTA’da –IncA zarf-fiil ekinin genişlemiş şekli –IncAK da kullanılmakta ancak bu eklerin yerine –esiye şekli de kullanılmaktadır. Bu kullanım da KTA’nın geneli için geçerli olan bir kullanımdır. vi. haçan ki/ ta ki ile -IncA/-DığIndA anlamı (2:416) Sen ta ki alasın biz gaçacayıg “Sen alıncaya kadar biz kaçacağız” (2:417) haçan ki gelirdin eyiyidi “geldiğinde iyiydi” KTA’da haçan ki/ ta ki ile iki farklı cümleyi zaman ifadesi ile birbirine bağlama oldukça yaygındır. Bu kullanım zarf-fiillerin özellikle baf bölgesinde önüne geçebilmektedir.

134 2.9.6. Şahıs Ekleri Fiil çekiminde kullanılan iyelik kökenli şahıs ekleri -m, -ñ, ø, -k, -ñIz, -lAr, zamir kökenli şahıs ekleri ise -Im, -ñ ~ sIn, ø, -Ik, -sIñIz, -lAr biçimindedir. Şahıs eklerindeki bu gelişmelere Türkçenin başka ağızlarında da rastlanır. i. KTA’da iyelik kökenli şahıs ekleri 1.tk.şh. –m, 2.tk.şh. -ñ, 3.tk.şh. ø 1.çk.şh. –k, 2.çk.şh. –ñIz, 3.çk.şh., -lAr (2:420) Geldim, geldiñ, geldi, geldig, geldiñiz, geldiler ii. KTA’da zamir kökenli şahıs ekleri 1.tk.sh. -Im , 2.tk.şh. –Iñ, 3.tk.şh. ø 1.çk.şh. -Ik, 2.çk.şh. –sIñIz, 3.çk.şh. -lAr (2:421) gelirim, gelirsiñ, gelir, gelirig50, gelirsiñiz, gelirler iii. KTA’da istek-emir ekleri 1.tk.şh. –EyIm, 2.tk.şh. -e~ ø~n, 3.tk.şh. -e~ ø~ sIn 1.çk.şh. –ElIm, 2.çk.şh. -e~ ø, 3.çk.şh. -lAr ~sInlEr (2:421) geleyim, gelen, gel-gelsin, gelelim51, gelesiñiz, geleler

3. Sözdizimi Bu bölümde KTA’nın sözdizimi üzerinde durulmaktadır. ST ile KTA’nın belki de en fazla farklılaşan dilbilgisel yönü sözdiziminde ortaya çıkmaktadır. Aşağıda KTA’nın sözdizimsel özellikli ST ve Anadolu Ağızları ile karşılaştırmalı olarak verimektedir.

3.1. Yüklemine Göre Cümleler 3.1.1. Fiil Cümleleri Fiil cümleleri, en basit ifade ile yüklemi çekimli fiil durumunda olan cümlelerdir, şeklinde tanımlanabilir. Fiil cümleleri aşağıdaki gibi gruplandırılabilir: i) geçişsiz fillerle kurulan cümleler ii) geçişili fiillerle kurulan cümleler

50 KTA’da I. Çokluk şahısın öğrenilen geçmiş zaman çekiminde iyelik kökenli şahıs ekleri kullanılmaktadır.

135 iii) basit fillerle kurulan cümleler iv) birleşik fiillerle kurulan cümleler v) birleşik zamanlı fillerle kurulan cümleler vi) etken, edilgen, ettirgen, işteş, dönüşlü çatılı fiillerle kurulan cümleler

3.1.1.1 Basit fiillerle kurulan cümleler Bir düşünceyi bir yargıyı tek bir çekimli fiille anlatan cümleler KTA’da yaygın olarak kullanılmaktadır. Zaman veya kip eki almış çekimli fiillerin hepsi cümlede yüklem olarak kullanılmaktadır. (3:1) Benim gızım direg geşdi sınıfı. (3:2) Başlamayıyor daha bizim gösterimiz.

3.1.1.2 Birleşik fiillerle kurulan cümleler Yüklemi et-, eyle-, ol-, kıl-, bulun- yardımcı fiilleri ile isim soylu bir kelimenin ya da anlamca kaynaşmış iki ayrı fiilin oluşturduğu bu tür cümlelerin oluşumunda et- yardımcı fiilinin öne çıktığı görülmektedir52. ST’de yap- yardımcı fiili ile kullanılan fiillerin KTA’da et- yardımcı fiili ile kullanıldığı, işleklik açısından bu yardımcı fiilin öne çıktığı söylenebilir. İngilizcenin de etkidi ile et- fiilinin daha yaygın olarak kullanıldığını belirtmeliyiz (Dil ilişkisi ve yardımcı fiiller hakkkında bk.: III. Bölüm). (3:3) Edeyim bir gave de içelim. (3:4) Vallahi deyim saa on beşimda çocuug ettim, yirmida gapattım bu işleri. (3:5) İnanın ben da maraz ettim çok. (3:6) Görmeñ ki haranga oldu üstümde?

52 Boeschoten, erken dönemlerden beri “yap-” işlevleriyle kullanıldığı kanıtlanan úıl- fiilinin yanı sıra, en azından başka üç yardımcı fiilin; et-, eyle- ve son zamanlarda modern Türkçedeki yap-’ın benzer işlevlerle kullanıldığını düşünmektedir. Boeschoten’ göre “Yap-” anlamlı bu fiillerin açıkça sahip oldukları ve önceden beri sahip bulundukları işlevlerden birisi, özellikle İslâmiyet döneminde Arapçadan ve Farsçadan ve diğer dillerden alınan ödünç kelimelerin kullanılılırlıklarını arttırmasıdır. Ancak bu işlev, yardımcı fiillerin Türk dillerindeki isimler ve sıfatlarla kullanımlarından ayrı tutulamaz. Boeschoten, genelde modern Türkçenin özellikleriyle donanmış olan göçebe Türklerin dilinde etmek in yerini tamamen yapmak fiilinin almakta olduğunu belirtir. Ayrıca,, eyle- fiilinin, benzer yollarla meydana gelen geç Osmanlı dönemlerinde yok olma eğiliminde olduğunu kaydetmektedir (Boeschoten 2002). KTA’ da ise et- yardımcı fiili yap- yardımcı fiiline oranla daha işlek olarak kullanılmaktadır.

136 (3:7) CTP tumba oldu, zanneden UBP daa eyidir hocanım? (3:8) Mangos oldum bilesiñ bu sıcaglardan. Yardımcı fiiller, İslamiyet döneminde Arapçadan ve Farsçadan ve diğer dillerden alınan ödünç kelimelerin kullanılılırlıklarını arttırdığı gibi, KTA’da Rumca ve İngilizce isimler ve sıfatların fiilleştirilmesinde kullanılmıştır. Ancak bu işlev, yardımcı fiillerin Türk dillerindeki isimler ve sıfatlarla kullanımlarından ayrı tutulamaz.

3.1.1.3 Birleşik zamanlı fiillerle kurulan cümleler Yüklemi fiillerin birleşik çekimleri ile kurulan cümlelerdir. Bu yapılarda yüklemler ya fiillerin hikayesi ya da fiillerin rivayeti şeklinde gerçekleşir. Bu tür kullanımlarda, KTA’da ek fiil açık olarak kendini göstermekte ekleşmeye girmemektedir. (3:9) Hava erkendan gararırıdı. (3:10) Yönlendirme sınavalrı mış erken yapılacağımış. (3:11) Esgiden düğünnar daa güzel olurudu ma şimdig heheyro da gitsiñ. Ek fiilin yuvarlak ünlülü şeklinin de kullanılması KTA’da sıkça görülmektedir; yoğudu, örneğinde olduğu gibi.

3.1.1.4 Geçişli fiillerle kurulan cümleler Yüklemi geçişli bir fiille kurulan cümlelerdir. KTA’da konuşma anında çoğu defa nesne düşürülür ve cümlede nesne kullanılmaz. (3:12) Öğrendig vallahi hem da çok iyi. (Dersi ço iyi öğrendik) (3:13) Zannetmem annasıñ. (Seni anladığını zannetmiyorum) (3:14) Dedim gee baggaldan alsın gena da almadı. (Ona bakkaldan ekmek almasını söyledim yine de almadı)

3.1.1.5 Geçişsiz fiillerle kurulan cümleler KTA’da ST’deki gibi nesne almayan fiillerle birçok cümle üretmektedir: (3:15) Fukaranıñ gaynanası da ölmüş. (3:16) Biliñ ki hiç etrafına bagmadı. (3:17) Sen deñ gene hussuñ o devam eder durmadan.

137

3.1.1.6 Etken çatılı fiillerle kurulan cümleler KTA’da -t-, -dUr-, -It-, -Ar-, -Ur-, -der- eklerinin fiil köklerine getirilmesiyle yapılmaktadır. Birçok ekte olduğu gibi bu eklerin de tonlu karşılıkları kullanılmaktadır. (3:18) Ben da seni birina benzedirim. (3:19) Ben bunnarı Londra’dan getürddüm. (3:20) Görmeñ gorgudur çocuu. (3:21) Ev yapdırdım gennere içinda oturmadılar. (3:22) Bişirdüm yemeği da hiç yemesiñ! (3:23) Bag, gönderdim genni yedi yaşından teyzesiniñ yanına.

3.1.1.7 Edilgen çatılı fiillerle kurulan cümleler ST’ de olduğu gibi KTA’da edilgen çatı -l-, ve -n- ekleri ile yapılmaktadır. (3:24) Dutuldu bir gavur dereniñ içinde. (3:25) Bize da verildi guru tarlalar hem kerpiç evler. (3:26) Benim içerde çog işlenmişim varıdı ama saymadılar. (3:27) Gelirkan Baf’dan çalındı bize eşyalarımız. (3:28) Bunnarıñ düğünde oynandı çog. Edilgen çatılı fiillerde hal eklerinin de ST’ye göre farklı kullanımı dikkat çekmektedir. Hal eklerinin farklı kullanımı için bk. II. Bölüm.

3.1.1.8 Ettirgen fiillerle kurulan cümleler Geçişsiz fiilleri geçişli hale dönüştüren; geçişli fiilleri ikinci derecede geçişli duruma getiren fiillerle kurulan ettirgen fiiller -t-, -dUr-, -r- ekleriyle yapılmaktadır. (3:29) Hade söylet genne bir türkü da dinleylim. (3:30) Urumudu amma hazırladdırdı bize bir ziyafet sorma! (3:31) Bişirdüm yemeği da hiç yemesiñ!

3.1.1.9 Dönüşlü çatılı fiillerle kurulan cümleler KTA’ da -n-, -l-, ve -ş- ekleri ile dönüşlü çatılı fiiler oluşturulmaktadır: (3:32) Ne atılıñ hemendan!

138 (3:33) Gadın dövündü bütün gün hani ki gocası öldü. (3:34) Görmeñ yüzünü nasıl douglaşdı gızcığın galınca sınavından. (3:35) Ma anneñdir ki bütün gün söylendi?

3.1.1.10 İşteş çatılı fiillerle kurulan cümleler Fiilin yapılmasında karşılıklı ve birliktelik bildiren -ş- eki ile yapılmaktadır: (3:36) Aha gızım biz hanımınan söyleşirig, dertleşirig başga kimsesimiz yogdur. (3:37) Ma yogdur ya görüşdüğümüz gonuşduğumuz kimsesi. (3:38) Urumlarınan çog çarpışdığ o daalarda gencikana.

3.1.2. İsim Cümleleri Yüklemi isim cinsinden bir kelime veya kelime grubu olan ve ek fiil ‘i-’ ile çekime giren cümleye isim cümlesi denir. İsimler, sıfatlar, zamirler, mastarlar, edatlar, zarflar; isim hükmünde olan kelime grupları isim cümlesinin yüklemi olabilirler (Özkan & Sevinçli 2008). isim + ek-fiil + zaman eki + şahıs eki şeklinde formüle edebileceğimiz isim cümlelerinde, geniş zaman çekiminde şahıs eki doğrudan isme unsuruna eklenmektedir53. (3:39) Sen güçüg bir gızıdıñ. (3:40) Sen güçüg bir gızsıñ. (3:41) Çocugumdur güçüg. (3:42) Çocugum güçügdür. (3:43) Bizim Baf’ da bir adam varıdı. KTA’da var ve yok kelimeleri ile isim cümleleri oluşrurulur bu kelimelerin sonuna gelen ek-fiil düzlük-yuvarlaklık uyumuna uyar. (3:44) Esgiden yoğudu öyle gızınan erkek gezsiñ beraber.

53 İsim cümlesi diye adlandırılan cümlelerde yüklem ek fiil almış bir isimdir. Çünkü isimler kip ve şahıs eklerini doğrudan alamazlar. Bu yüzden de yargı bildirmez ve yüklem olamaz. Cevher fiil de denilen ek-fiil anlamca bir durum fiilidir. Bir halde bulunuşu anlatır. i- ek-fiilinin görevi ad soylu kelimeleri fiil durumuna getirmek ve basit zamanlı kiplerden birleşik zamanlı kipler oluşturmaktır (Zeynep Korkmaz, Türkiye Türkçesi Grameri, Ankara 2003, TDK Yay. s. 702).

139 (3:45) Bilirim sizde yogdur bu gelenegler bizde ki vardır esgiden berli. Ek-fiilin sadece dört çekimli şekli –şimdiki zaman, görülen geçmiş zaman, öğrenilen geçmiş zaman ve şart- bulunmaktadır. KTA’da ol- fiili ile gelecek zaman ifadesiyle isim cümleleri oluşturulmaktadır. (3:46) Sen olacağıdın oracıgda. (3:47) Oldu bu üstümdeki elbise? (3:48) Olacag galibam bu ekinner.

3.1.2.1. Basit Zamanlı İsim Cümleleri Basit zamanlı isim cümleleri isim+ şahıs eki+DIr eki şeklinde formüle edilebilir. Ek fiilin şimdiki/geniş zaman ifadesi taşıyan isim cümleleridir. KTA’da DIr bildirme eki ST’ye oranla daha işlek bir kullanıma sahiptir. ST’de çoğu zaman DIr eki kullanılmazken KTA’da bu ek soru işleviyle de kullanılmaktadır. (3:49) Alidir ki geldi. (3:50) Yogdur ağlamadığı gün bunuñ. (3:51) Logmadır bu yapdığım. (3:52) Bundan gaçınca polisinim. (polisteyim) (3:53) Düğünüğsüñ (düğündesin) galiba da süslendiñ.

3.1.2.1.2. Birleşik Zamanlı İsim Cümleleri Ek-fiilin hikaye, rivayet, şart birleşik zamanları ile kurulan cümlelerdir. KTA’da i- ek-fiili bu üç çekimde de, kendisini açık olarak hissettirmekte ekleşme sürecine girmemiş gözükmektedir54. KTA’da katmerli birleşik çekim de kullanılmaktadır: (3:54) Çiçeğidi ki goparddı bahçadan. (3:55) Varımış bir gocagarı Baf’ ın içinde. (3:56) Bag gızım yoğusa uğraşdırma beni boşuna. (3:57) Yogusayımış gidelim geri dedi annem. (3:58) Varıdıysa da ben hatırlamam genneri. (3:59) Vallahim derler güzelimişidi esgiden.

54 Birleşik çekimlerde "i-" fiilinin kendini koruması (geldim idi, ölsem idi, gelir isem, gelirler idi vb.) Doğu Çukurova (Yıldırım, 1999a:275; 283; 285), Gaziantep (Aksoy 1945:170) ve Malatya (Gülseren 2000:190) ağızlarında da görülen bir özelliktir.

140 3.2. Yapısına Göre Cümleler Bu bölümde yapı yönünden cümleler sınıflandırılmış sözdizimin tartışmalı konularından biri olan yapı; araştırmada basit cümle, birleşik cümle, sıralı cümle, bağlı cümle, ara sözlü cümle, eksiltili cümle başlıkları altında ele alınmıştır55.

3.2.1. Basit Cümleler Kuruluşlarında tek yüklem bulunan tek yargı bildiren cümlelerdir. Bu cümlelerde bağlaç veya yan cümle bulunmamaktadır. Basit cümlelerin yüklemi ya çekimli bir fiildir veya ek fiil almış isim ya da isim gibi kullanılan bir kelime grubudur. (3:60) Bi otuz dane goyunu varıdı. (3:61) Giddim ben Avrotura İngiliz ailelere. (3:62) Gafileynan Mağusa’dan buraya Aslan Köve geldig. (3:63) Yarısı bundadır.

3.2.2. Birleşik Cümleler İçinde esas yargının bulunduğu bir temel cümle ile onu anlam ve görev bakımından tamamlayan bir veya birden fazla yan cümleden oluşan cümlelere birleşik cümle denir (Özkan & Sevinçli 2008)56. Birleşik cümleler temel cümle ve yan cümle/cümlelerden oluşmaktadır. Yan cümleler temel cümledeki yargıyı güçlendirir, onu açıklar, tamamlar, ve değişik ilgilerle temel cümleye bağlar, birçok araştırmacı Türkçede şartlı birleşik cümle, ki’li birleşik cümle ve iç içe birleşik cümle olmak üzere üç çeşit birleşik cümleyi kabul eder, bazı araştırmacılar ise isim-fiil, sıfat-fiil ve zarf-fiil cümlelerini de birleşik cümle kabul etmektedir 57.

55 Birleşik cümleler ile ilgili tartışmalar için bk. Demir & Yılmaz 2002. 56 Türkçede en büyük problem içinde fiilimsi bulunan girişik veya girişik-birleşik/bileşik cümle ile şartlı birleşik cümlede ortaya çıkmakta. Bu cümlelerde temel/ana cümlenin yanında yan/yardımcı cümle düşünülmektedir. Çünkü bu cümlelerde bir bitmemiş fiil yargısı veya yarım yargı işin içine girmektedir. Halbuki yargı vurgu veya ekle sağlanan bir bitmişlik ifadesidir. Bir söz veya söz dizisi ya yargı bildirir ya da bildirmez. Bildirirse cümledir, bildirmezse cümle değildir (Leyla Karahan, Yapı Bakımından Cümle Sınıflandırmaları Üzerine, Türk Dili, s.583, 2000, s. 17). 57 Türkiye’deki dilciler bu konuda farklı yaklaşımlara sahiptir. Bilgegil, Dizdaroğlu, Hatipoğlu, Gencan; bu tip cümleleri birleşik cümleler içerisinde değerlendirip “Girişik Cümle “ adını vermektedirler. Banguoğlu da bu tür cümleleri birleşik cümleler içinde değerlendirir. Diğer araştırıcılardan farklı olarak “Karmaşık Birleşik Cümle” terimini kullanır. Ergin, Karahan, bu tip cümleleri basit cümle olarak kabul etmektedirler. Türkçede, Ergin, Bilgegil, Karahan’ın

141

3.2.2.1. Şartlı Birleşik Cümle İçinde şart kipi bulunan cümledir. Şart kipi, diğer fiil çekimlerinden farklı olarak bitmiş bir hareket göstermez, bir yargı ifade etmez. Bu sebeple şart kipiyle bağımsız bir cümle yapılamaz. Bu yapıdaki cümlede şart kipini taşıyan yardımcı cümle önce, temel cümle sonra gelir. Şart cümlesi temel cümleyi genellikle şart, zaman, sebep, benzetme gibi anlamlarla tamamlar ve temel cümlenin zarfı olur

(Özkan & Sevinçli 2008). ST’den farklı olarak, şart eki KTA’da büyük oranda art sıralı olarak kullanılmaktadır.

(3:64) Biri gelirsa kapına beni galdırıñ! (3:65) Burda devam ettiniz yoksa onunnan bir bağlantınız oldu mu? (3:66) E un olsa yapayım, buyurun yeesiñiz. (3:67) Yog bizim görüşümüz, benim görüşümü isdersan iki ayrı hökümet olacag Türkiye’niñ garantörlüünde.

3.2.2.2. Ki’ li Birleşik Cümle Ki’li birleşik cümleler dilimize Hint-Avrupa dillerinden geçmiştir (ki’li birleşik cümle hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Tulum 1978). VIII. Yüzyılda Tarım bölgesinde yerleşik kültüre geçerek dönemin kültür hayatına tercüme ve telif eserlerle katılan Uygurlar döneminde, Hint- Avrupa milletlerinden Soğud ve Tohar gibi İranlı kavimlerin dillerindeki yardımcı cümleleri temel cümleye bağlayan bağlaçlar taklit edilerek, Türkçede önceden beri bulunan kaçan, kanyu, kim, ne gibi kelimelere yeni anlamlar verilmiştir. Böylece, bir temel düşünceyi çeşitli yönlerden tamamlayan unsurlar bir cümle haline getirilerek Türkçe, zengin bir anlatım şekline kavuşturulmuştur (Tekin, 1992: 112). Ki’li birleşik cümlelerin kuruluşunu sağlayan ki bağlama edatı ve ilgi zamiri, Türkçeye Farsçadan girmiştir. Türkçedeki soru zamiri kim ise ki’ nin etkisiyle zamanla ki’ nin görevini üstlenmiştir (Aksan 2005: 66; Korkmaz 1973:160; Yücel 2002:115). KTA’ da sıfat-fiil ve isim-fiil cümleleri de

kullandığı “basit cümle” terimi yanında, “yalın tümce” (Hatipoğlu), “yalınç tümce” (Gencan) vb. terimler de kullanılmıştır. Bu araştırmada Demir & Yılmaz 2003’ deki gibi isim-fiil, sıfat-fiil, zarf-fiil içeren cümleler bağımlı cümle olarak ele alınmıştır.

142 ki’li birleşik cümle ile oluşturulmaktadır. Türkçede, bağlama edatı olarak ki ve kim yardımcı cümleyi temel cümleye bağlamaktadır. Bağlanan bu yardımcı cümle de temel cümlenin öznesi, nesnesi, yer tamlayıcısı ve zarfı durumunda olmaktadır (Cemiloğlu 1994: 60-62). ST’ de isim-fiil ile kurulan cümleler söz veya fikir olarak ifade edilen bir içeriği beyan etmektedir, bu tür cümleler, KTA’ da, Doğu Karadeniz ve diğer Kuzey Doğu Anadolu ağızlarında genellikle dolaysız anlatım olarak ifade edilir. Genellikle bağlaç olarak ki konur: Öteki de dedi ki hani sen de gelecektin? Hem diğer Anadolu ağızlarında hem de yazı dilinde bu cümle kuruluş şekli yaygındır fakat ayrıca yazı dilinde ve Batı ve Orta Anadolu ağızlarındaki duruma muhalif olarak KTA’da demek fiili, ifadeden önce ki bağlacı konmaksızın da sık sık kullanılır. (3:68) o da dedi / ben çocug galırım onnarın yanında. (3:69) Erdoğan da dedi/ bi daa da Davos’a gelmem. (3:70) Söyledi bana/ gelmeyceyimiş buraya. (3:71) Şimdiki düğünlerde ki üç tur döner gelin mumlarnan o tür dönme. (3:72) Tabi olmadı ki yapmadılar. (3:73) Tabi üç senelidig ki geldig. (3:74) Kişi olarag sever beni yog ki Türk olarag. (3:75) Beni sever dinimi değil ki sever gavur. (3:76) Yetmiş yedide hak tanadılar bize ki güneyden geldik.

3.2.2.3. Hani’ li Birleşik Cümleler KTA’da hani bağlaç olarak bitimli fillerden sonra da kullanılmaktadır. Bu yönüyle EAT’deki ve İran-Türk diyalektlerinde de kullanılan ki bağlacının işlevini üstlenmektedir. KTA’da hani ile sıfat-fiil, zarf- fiil ve isim-fiil cümleleri oluşturulabilmektedir. KTA’da hani ço işlevli bir yapıya sahiptir.Farklı tipte yan cümleler oluşturmaktadır. hani KTA’da sola dallanan yapıda yan cümleler oluşturmaktadır. Bu yan cümleler bitimsiz fiil şekillerine sahiptir.Türkçede ilgi cümleleri sıfat-fiil eklerinin yardımıyla tamlanandan önce gelir. KTA’da ise bunun Hint-Avrupa dillerinde olduğu gibi ilgi zamirleriyle tamlanandan sonra geldiğini görmekteyiz. (3:77) O çocug hani gördüg çarşıda ağlarıdı.

143 (3:78) Hikayedir hani annaddım saa dün. (3:79) Seslenmiş anasına hani onu doğurdu. (3:80) Gelmiş halası hani gördük Londra’da. (3:81) Onu yerdig da söylemezdig kimseye hani dövülmemeg için (3:82) Hepimiz sevindig hani biz Avropa Birline girdig. (3:83) O çocug lazım gonuşşun bizimnnan hani biz da gonuşalım diye (3:84) Bir ekmeg daa aldım hani galabalıg olacayıg. (3:85) Onu yerdig da söylemezdig kimseye hani dövülmemeg için (3:86) Hepimiz sevindig hani biz Avropa Birline girdig. (3:87) O çocug lazım gonuşşun bizimnnan hani biz da gonuşalım diye (3:88) Bir ekmeg daa aldım hani galabalıg olacayıg.

3.2.2.4. İç İçe Birleşik Cümleler Bir cümlenin, bir görevle başka bir cümlenin içinde yer almasıyla oluşan birleşik cümleye iç içe birleşik cümle denir (Özkan & Sevinçli 2008). Temel cümlenin yüklemi de-, say-, zannet- gibi fiillerden oluşmaktadır. (3:89) Urumlar, hani da Türkler sizi gurtaracayıdı, deyiyor. (3:90) Bunuñ üzerine anam, benim gızı sana vermem, der. (3:91) Gaynanası da , mejburudu egmek yapsıñ, biliridi. (3:92) Nesden gendini gaçsın, madem sen getirdin sen çekecen cezasını, der güleridi.

3.2.3.Yan Cümleler Girişik cümle olarak ele alınan isim-fiil, sıfat-fiil ve zarf-fiillerle kurulan birleşik cümlelerdeki yan cümleler; isim-fiil, sıfat-fiil ve zarf-fiil ekleriyle oluşturulmaktadır (Özkan & Sevinçli 2008). KTA’da ST’deki gibi bu eklerle kurulan yan cümleler yanında Hint- Avrupa dillerinde olduğu gibi bu eklerin yerine kullanılan bağlaçlarla da yan cümleler oluşturulmaktadır. Böylelikle yan cümleler isim cümleleri (nesne veya özne görevinde), sıfat-fiil cümleleri (özne göreviyle)ve zarf-fiil cümleleri (zarf göreviyle) olarak gruplandırılmaktadır.

144

3.2.3.1. İsim-Fiillerle Kurulan Yan Cümleler i) ki ile oluşturulan isim cümleleri: (3:93)Doğrudur ki gardaşım ağlardı. (3:94) Bilmezdim ki oynanılırmış bunda. (3:95) Unuddum ki gideceyidig bağa yarın. KTA’da ki dolaylı anlatım için de kullanılmaktadır, ancak bu kullanım ST’deki kadar işlek değildir bu tür yapılarda daha çok ki siz kullanım tercih edilmektedir: (3:96) Annem dedi ki çabug edesiñ/ Annem dedi, çabug edesiñ ii) Mastarsız kullanım58 (3:97) Sever geyinsin çok “Giyinmeyi çok sever” (3:98) İsder gelsin sizininan “Sizinle gelmeyi ister” (3:99) Süleyman enişden sever gonuşsuñ. “Süleyman enişden gonuşmayı çok sever” iii) Hani ile oluşturulan isim cümleleri: (3:100) Neçin hani isdedi atsın genni yer? “Onu yere atmak istemesi ne içindi (ne sebeptendi?” (3:101) O da dedi hani ben çocug galırım yanınızda. iii) Standart Türkçedeki gibi isim–fiil ekleriye oluşturulan isim cümleleri: (3:102) Gıbrız’da bunu başarmag golay deyilidi! (3:103) Urumunan yaşamag imkansızlaşdıyıdı o zaman. (3:104) Ma köyüñden ayrılışı golaydır zannedeñ? (3:105) Bizim köyge güzel gonuşmayı bir Halid Dayı yaparıdı. (3:106) Bag, İngiliz döneminde, isdibdaddayıdıg, on iki saat çalışma golaydır!

58 Sözdizimi açısından bakıldığında Anadolu Ağızları ve ST’ nin karşılaştırılması sonucu Brendemoen’ a (1998) göre birçok Anadolu Ağzı daha az kompleks yapıları tercih etmektedir hypotactical constructions (bağımlı kullanılan) çok yaygın değildir. Ayrıca direkt anlatım dolaylı anlatımdan daha yaygındır, özellikle isim-fiil cümlelerinde. Kuzeydoğuda, post-verbal (ardıl-fiil) durumunda fokus odak pozisyonunda, özellikle zarf-fiil cümlelrinde (amaç cümlelerinde) mastar ve dativ, e.g. Trabzon Ik`’ taanesi gidiyi šeere ekmek alma ST İki tanesi şehre ekmek almaya gider (Brendemoen 1998). Post-verbal position of constituents (cümlenin ögeleri) is used in both simplex and complex sentences. Relative clauses and adverbial adverbil clauses are right branching. İsterim gideyim (post verbal) Hint Avrupa dillerinde olduğu gibi ana yüklem önde post-verbal denebilir.

145

3.2.3.2. Sıfat-Fiillerle Kurulan Yan Cümleler Sıfat-fiil cümleleri isimleri veya isim gruplarını tanımlayan unsurlar olarak tanımlanmakta ve isim unsurunun başına sıfat-fiil cümleleri getirilmektedir (Keenan 1985). Sıfat-fiil cümleleri birçok dilde iki şekilde oluşturulmaktadır; birinci tip, Hint- Avrupa dillerinde olduğu gibi bağlaçlarla ikinci tip Türkçede olduğu gibi sıfat-fiil ekleriyledir. KTA’da sıfat-fiil cümleleri birinci tipteki gibi oluşturulmakta ancak ST’deki gibi de oluşturulan örneklere rastlanmaktadır. KTA’da ilgi zamiri göreviyle –hani, ki, kim, ne, şu- bitinli fillere dayanan ve sağa dallanan cümle yapıları oluşturmakta, bu yönüyle Türkçenin sola dallanan bitimsiz yan cümle tipleriyle farklılaşmaktadır. Ancak ST’deki –An ve -DIk, ekleriyle de yan cümleler oluşturulmaktadır. i) hani ile sıfat-fiil cümleleri (3:107) O gız hani gomşunuzudu şimdi Akova’da oturur. (postnominal) (3:108) O güçücüglerden verdiler hani bahalı değildirler. (3:109) Arabacıgdır hani gördüg Erdoğan’ın evinde. (3:110) Bu sorulardır hani çözemedig sınavda. Veri bölgelerimizin tamamında ortaya çıkan hani kelimesinin bağlaç görevinde kullanımı III. Bölümde ele alındığı gibi dil ilişkisi sonucudur. ii) sıfat-fiil ekleri ile oluşturulan yan cümleler (3:111) Yani ilk aldığım adam evliyidi, çocugları varıdı, üç dane, onun garısı ayrıldı. (3:112) Bir ki üş yer gösterdiler ama beğenmedi başda olan heyet. (3:113) Onda iş yapan Urum deyilidi, bizidik öldürünmede olan. (3:114) Bag! Seniñ yaşıñ dutmaz, Urumlar isdedii ner hakkı gazandı ya biz nananay! Bitimsiz fiillerle oluşturulan sıfat-fiil cümleleri verimizde bitimli fiillerle ve bağlaçlarla oluşturulan cümlelere oranla daha azdır. iii) şu ile oluşturulan sıfat-fiil yan cümleleri (3:115) o gızı şu severdim başgası aldı genni, ben da Ayşe Aba’ nınan evlendim. (3:116) o ufaglardan şu öyle uzundurlar.

146 (3:117) anladım hellimleri şu öyle eksigdir. (3:118) sarılardan yahu dar uzunnardan şu böyledir. (3:119) o anda şu baña söyledi, ertesi gün ben gaşdım geldim buyanı. iii) ki ile sıfat-fiil yan cümleleri (3:120) O tarlayı ki isteridim verdiler kövün en çulsuzuna. (3:121) Biz esgiden gendi hayvannarımızda ki sağardıg dörd ogga çıkardı. iii)hani ki ile sıfat-fiil yan cümleleri (3:122) O gız hani ki geldi bize şimdi Londra’da oturur. (3:123) Arif abin hani ki aldı beni çog akıllıdır.

3.2.3.3. Zarf-Fiillerle Kurulan Cümleler Fiillerden zarf-fiil ekleriyle türetilen kelimelerin kendilerinden önceki unsurlarla bir araya gelerek oluşturduğu ve her zaman zarf olarak kullanılan zarf-fiil cümleleri KTA’da kullanılan bir diğer yan cümle tipidir. Zarf- fiil cümleleri KTA’da oldukça yaygındır. Çoğu, zarf-fiillerle kurulur. Bunların yanısıra Hint-Avrupa dillerine mahsus bağlaçlı cümlelere de rastlamak mümkündür. Bunların içerisinde özellikle ki ve hani bağlaçlı cümleler son derece ilginçtir. ST’ deki zarf-fiilli cümleleri KTA’da yine bazen bağımsız sıralı cümleler şeklinde karşımıza çıkabilir: Ekmeğinan garışdırırıg, gızardırıg yerig genni, bu cümle yazı dilinde büyük ihtimalle şu sekilde zarf-fiilli bir ifade tercih edilirdi: “Onu ekmekle karıştırıp kızartarak yeriz.” KTA’da zarf-fiil cümleleri ST’deki gibi zarf-fiil ekleriyle ve ST’den ayrı olarak –haçan, hani, şu, ne zaman, ne, niçin, ki- ile Hint –Avrupa dilleindeki gibi bitinli fillere dayanan ve sağa dallanan cümle yapıları oluşturmaktadır. i) zaman bildiren zarf-fiil cümleleri (haçan, haçan ki, ne zaman) (3:124) Haçan aç galırdı, gideridi gardaşına. (3:125) Haçana bir gideceyik kapusuna, govulalım. (3:126) Haçan da geldin da görmedig. (5:127) Golaydır zannedeñ gızım haçana bir çekecem ben bu deliyi. (3:128) Ben ne zaman gittim Londra’ya annadım öksüzlüğü.

147 ii) Amaç bildiren zarf-fiil cümleleri (hani, ki)59 (3:129) Onu yerdig da söylemezdig kimseye hani dövülmemeg için (3:130) Hepimiz sevindig ki biz Avropa Birline girdig. (3:131) O çocug lazım gonuşşun bizimnnan hani biz da gonuşalım diye. iii) Sebep bildiren zarf-fiil cümleleri (hani, niçin, ki) (3:132) Kuzeye göçdüg niçin barış olacayıdı. (3:133) Erken geldi ki açsın dükkanı. (3:134) Yetmiş yedide hak tanadılar bize ki güneyden geldik. (3:135) Ağlarıdım hani saçımı kesdiler (3:136) Gonuşmazıdım genne hani ilgilensin diye. iv) Eş zamanlı yan cümleler (3:137) Sen ta ki yeyeñ biz gelirig. (3:138) Onnar ta ki gitsiñ biz döneceyig geri. v) Şart bildiren zarf-fiil cümleleri (3:139) Geçersem sınıfı babam alacag velesbit. (3:140) Okursan kitabını görecen televizyon.

3.2.4. Sıralı Cümleler Tek başına bağımsız yargı bildiren iki veya daha fazla cümlenin bir anlam bütünlüğü içinde sıralanmasıyla kurulan cümlelerdir. Yüklemleri çekimli fiil olan sıralı cümleler, birbirinden virgül veya noktalı virgülle ayrılır: Alacağını tahsil etmek için önce telefon etmiş, sonra biriyle haber yollamış, olmayınca kendisi gitmek zorunda kalmıştı. Bu sıralı cümlede yargı taşıyan telefon etmiş, haber yollamış, zorunda kalmış yüklemlerini birbirine bağlayan –DI, zaman ekidir. Sıralı cümlede önceki yargılarda bu ek tekrarlanmayıp son yargıya doğru bir bağımlılık sağlanır. Böylelikle cümlenin bitmediği de hatırlatılmış olur. Aradaki ilginin ortak cümle ögeleriyle sağlandığı sıralı cümleler bağımlı sıralı cümle; ilginin sadece anlam

59 ki ile zarf-fiil cümleleri Aanadolu Ağızlarında da kullanılmaktadır: onlar ki burya geldiler / olar olardan biräz kortilär “Onlar buraya gelince onlar onlardan biraz korktular.” (Brendemoen 2002, II: 32 [14/9]) o ki dedelerumuz biolmezdi oni / demek yüz seneden ileridur “Dedelerimiz onu bilmediklerine göre demek ki yüz seneden fazladır.” (Brendemoen II: 2002: 40 [19/11]) Aynı görevi olan ki’li cümleler, Menz’in (2002: 207) tespit ettiği gibi Erzurum ağızlarında ve Kıral’ın (2001: 122) ortaya çıkardığı gibi Iran’daki Azeri ağızlarında da bulunmaktadır.

148 yönüyle kurulduğu cümleler bağımsız sıralı cümledir: (3:141) Bir zamanlar ben gızımı evlendireceğidim, gezeridim da davetiye dağıdırıdım, gittim gomuşumun oğuluna vereyim davetiye. (3:142) Geşdiler bura benim ayile hepsi geşdiyidi, ben galdıyıdım oyanda geşemediyidim. (3:143) İşe giderdim o zaman geçemedim ben buyanı.

3.2.5. Bağlı Cümleler Birden fazla cümlenin cümle başı bağlaçları bir özneye bağlanarak oluşturduğu cümledir (Özkan & Sevinçli 2008). Her biri bağımsız cümle olan bu cümleler arasındaki ilgi, bağlama edatlarıyla kurulmakta ve pekiştirilmektedir. Bu Bölümde KTA’da işlek olarak kullanılan bağlaçlar üzerinde durulmuş bütün bağlaçlar ele alınmamıştır.

3.2.5.1. Da ile Bağlı Cümleler KTA’da art sıralı olarak kullanılan Da bağlacı birçok bağlacın da işlevini üstlenmiş görünmektedir. Dil ilişkisi bölümünde de üzerinde durduğumuz bu bağlacın Rumca-Türkçe ilişkisi sonucu sıklık kopyalaması sonucu KTA’da bu kadar yaygın olduğu görüşündeyiz. (3:144) Be gomuşu ama nere gideñ da görmeyig seni. (3:145) Al bu anıhtırları dedi baa gomuşumuñ gocası da çık ora yukarı hanaya gece yat.

3.2.5.2. Hem ile Bağlı Cümleler (3:146) Ben geldiyimde bura gızımda galırdım emi gızım geldiyidi ya daha önce gızımda galırdım. (3:147) Geleceñ beniminan emi ben gaçıyorum. (3:148) Salladı baa başını emi aldı eline bir da deyneg. (3:149) Yapacañ bunu emi yapmaycañ (3:150) Balaları bağlardı hemi daşırıdı.

149 3.2.5.3. Diğer Bağlaçlarla Bağlı Cümleler KTA’da kullanılan bağlaçların birçoğu Anadolu Ağızlarında da bulunmaktadır, KTA’da kendine has söyleyiş özellikleri ve vurgulama ile bağlaçlar ST’den farklılaşmaktadır. Veimizde sıklıkla rastladığımız bağlaçlar aşağıda görülmektedir: (3:151) Çok çektik çok çektim ben yani eski hayatıma göre bunda. (3:152) Yalınızım onçin bu yerde galmam. (3:153) Gızımda galırıdım birgaç ay ama daha önce öbür gızım geldiyinde bu evleri dudduyudu. (3:154) Onuynan yollara çıkamazdım ve 25 Ağusdos günü özgürlüğünan bir de şu bir de bu biletlerin şeyiynan arabamınan ben gendim yalınız arabamınan geldim. (3:155) Ne su ne detejan ne tualet hiçbi şey sanki sanki yani ölüm geldi bize. (3:156) Çocuglarım yerde yatırdı. Ne yatag ne yorgan bir çorab elbise rula getirdig. (3:157) Hem ekmeği bütün isder hem köpeği tog isder. (3:158) Hem ağladıñ çoccu hem da den seveñ genni.

3.2.6. Ara Sözlü Cümleler Cümleden çıkarıldığı zaman, cümlenin anlamında bir eksiklik yaratmayan bir ara söz taşıyan cümledir (Özkan & Sevinçli 2008). (3:159) Şimdi sıhat bakımından, emin ol, bizim eski köğümüz daha iyiğdi. (3:160) Bunda Mesarya olduğu için, güneş alçaktır, daima sıcagdır bunda. (3:161) Bize şeyi da verdiler, bahçeli galır Girne’de denize gidmeden, gitmedig. (3:162) Mesela deylim selamlaşırdıg ama öyle gelsin da furun yagsın, urumları söylerim, yoğudu.

3.2.7. Eksiltili Cümleler Konuşma veya anlatım esnasında genellikle yüklemi, bazen de başka bir unsuru kullanılmayan cümleye eksiltili cümle denir (Özkan & Sevinçli 2008). (3:163) -Yani onlar Türk düğünlerne gelirlerdi ha?

150 Evet... (gelirlerdi) Yoğudu fasariya? (Fasariya yok mu idi?) Dedim sağa elli sekiz, elli beşden sonra çıgdı fasariya. EOGA elli sekizden sora... (EOGA elli sekizden sora çıktı) (3:164) - Böyük oğlum o çualıñ üstünde yatırdı. Gece biz da yerde.... (yatardık). Yog doruları söylerim. Doruları.....(söylerim) (3:165) Ee yemekler hemen hemen ayniyidi. Yani köğ yemegleri (aynı idi). Mesela düğünlerde garışığıdıg, geyiniridig tabi düyünlerimize giderdig. Onnarıñ düğünlerine.... (giderdik).

3.3. Anlamlarına Göre Cümleler Bu bölümde; KTA’da, olumlu isim cümlesi, olumsuz isim cümlesi, olumlu fiil cümlesi, olumsuz fiil cümlesi, soru cümlesi, emir cümlesi, ünlem cümlesi ele alınmaktadır60.

3.3.1. Olumlu Cümleler Olumlu cümleler, olumlu isim cümlesi ve olumlu fiil cümlesi olarak ikiye ayrılmaktadır. 3.3.1.1 Olumlu İsim Cümleleri Yüklemi çekimli bir fiil değil isim ya da isim soylu bir kelime veya kelime grubundan meydana gelen, olumlu yargı bildiren cümlelerdir.Yargının gerçekleştiğini bildiren cümleler, olumludur. Bu cümlelerin yüklemi varlık, olma veya bulunma bildirir: (3:166) İçimizde yoğudu amma ondan sonra varıdı. (3:167) Garışığıdı Pendagoma. (3:168) Evvet, onda Rum varıdı.

60 Cümlelerin anlamına göre sınıflandırılmasında Türkçede farklı yaklaşımları olduğu görülmektedir. Bilgegil, bu gruplamayı “olumlu, olumsuz, haber, inşâ, dilek, soru, emir, umma, korku cümleleri” şeklinde yaparken, Gencan “sorulu olumsuz tümce, soru ve yanıt, ünlem tümcesi”; Dizdaroğlu “olumlu, olumsuz, soru, buyruk ve ünlem tümcesi”; Bütün kaynaklarda olumlu cümle, olumsuz cümle ve soru cümlesi şeklinde bir sınıflandırma vardır. Buna ilave olarak bazı kaynaklarda ünlem cümlesi, istek cümlesi, emir cümlesi, şart cümlesi gibi cümleleri anlam yönünden daha ayrıntılı diyebileceğimiz bir sınıflandırma yapılmıştır. Anlamı farklı her cümle için bu “…… cümlesi” demek mümkün. Bu yüzden bu çalışmada olumlu cümle, olumsuz cümle, soru cümles, emir cümlesi, ve ünlem cümlesi şeklinde sınıflandırma yeterli görülmüştür.

151 (3:169) Beğim şeğidi, ne mücağididi. Yapısı bakımından olumsuz görünen bazı cümleler anlam bakımından olumludur. Cümlede iki olumsuz unsurun bulunması cümlenin anlamını olumlu yapar: (3:170) Bizim kövde urumlar yog deyilidi.( vardı) (3:171) Allah’dan korkmayan yoktur,(korkan var)zannedeñ değil hocanım, yanılıñ! KTA’da, yapı bakımından olumsuz bazı cümleler soru yoluyla olumlu bir anlam kazanabilir: (3:172) Ben deycem gızıma yog? (var diyeceğim) (3:173) Çocuğu çocug yapan bu değildir? (budur)

5.3.1.1 Olumlu Fiil Cümleleri Yüklemi çekimli bir fiil olan olumlu yargı bildiren cümlelerdir.Yargının gerçekleştiğini bildiren cümleler, olumludur. (3:174) Kafileynan Mağusa’dan buraya Aslan Köğe geldig. (3:175) Yetmiş beşde, yirmi beş Ağusdos yetmiş beşde gaşdık. (3:176) Kurtuluş’dan da altmış yedide Pendagoma’ya gittig. (3:177) On beş lira ayda verirdiler bize, onuynan geçinirdig.

3.3.2. Olumsuz Cümleler Yargının gerçekleşmediğini, yapılmadığını bildiren cümleler, anlam bakımından olumsuzdur. Fiilden fiil yapan –mA olumsuzluk eki, değil edatı ve yok kelimesi cümleleri olumsuz yapan unsurlardır. Bu unsurların yanında KTA’da ne ile olumlu cümle olumsuz, olumsuz cümle olumlu anlamda kullanılmaktadır. (3:178) Ne isderig genni gelsin. (istemeyiz) (3:179) Ne alacam genni yerden. (almayacağım) (3:180) Ne ben çıkacam gancelliyi da gidecem ormana (gitmeyeceğim) (3:181) Ne almaycañ bizi içeri. (alacaksın) (3:182) Ne gelmeycen bizimnan (geleceksin) (3:183) Ne gitmeyceyig şimdi halı sahaya. (gideceğiz) Yine KTA’na özgü olur kelimesi ile, olumlu ve olumsuz cümle yapıları oluşturulmaktadır:

152 (3:184) Olur gitmeyelim eve. (olmaz) (3:185) Olur alalım genni yerden (olmaz) (3:186) Olur bişeyden da eksig galsın (olmaz) (3:187) Olmaz açalım kapuyu. (olur) (3:188) Olmaz gidelim okula (olur)

3.3.2.1 Olumsuz İsim Cümleleri (3:189) Buyanı geçdig bir kötülüg yoğudu. (3:190) Sen gücüg bir gızcıg deyilsiñ. (3:191) Ben o vakıt Baf’da deyilidim. (3:192) Evde yatag yoğudu, ranza yoğudu, çul çaput yoğudu, cebimde da beş guruş para yog.

3.3.2.2 Olumsuz Fiil Cümleleri (3:193) Allah rahmet eylesin nurlara hamdolsun, toprak kokusu duymasın yoksa napalım. (3:194) İsdemezdig gaçalım kövümüzden. (3:195) Bundan sora kimseyi gandırmaycag. (3:196) Mesela her kövde olaylar oldu, bize da hiç dokanmadılar. Hem isim cümlelerinde hem fiil cümlelerinde, yapı bakımından olumlu olan bazı cümleler soru ekiyle olumsuz bir anlam kazanabilir: (3:197) Dağdan hocanım, dağdan gaşmag o zaman da golaydır? (3:198) Gomutanın yanında ağzıñı açabiliñ? (Açamazsın) KTA’da fillerde de isim cümlelerdindeki gibi yok ile olumsuzluk yapılabilmektedir61: (3:199) Yog giderig da görürüg genni. (3:200) Yog uyur da galır. (3:201) Yog göreñ genni da söylemeñ. (3:202) Yog gidelim da bulmaylım genni.

61 Fiillerde olumsuzluk, KA'nda da genel olarak -mA ile yapılırken, emir 2. kişilerde olumsuzluk fiilden önce gelen yok edatı ile kurulur: Terlikinan girilir, yok giresin potinciklerinan = ST ‘Terlikle girilir, ayakkabıyla girilmez’. Yok gidesiñ eve da yalıñız sıkılasıñ = ST ‘Eve gidip de yalnız sıkılmayasın’ (Demir 2007).

153

3.3.3. Soru Cümlesi Soru cümlesi herhangi bir ögesinde soru kavramı bulunan tümce (Hatiboğlu: 1978), bir yargıyı sorulu biçimde ortaya koyan tümce (Şimşek:1987) şeklinde tanımlanmaktadır. a. Evet-hayır soru cümceleri, soru ekiyle: (-mI) Ali geldi mi? Beni mi aradınız? Kapıyı açacak mısınız? b. Kim-neli soru cümceleri, soru sözcükleriyle: (Kim, Nasıl, Hangi vd) Kim geldi? Nasıl gideceğiz? Hangi kitap? c. Ezgi yoluyla: (Tümce sonuna doğru ses perdesini yükselterek) Kahve? Adınız? d. Onaylı soru ctümceleri, soru eklentileri kullanarak: Arabayı aldın, değil mi? Eve gittin değil mi? e. Bunların dışında demek, ha, ya sözcükleri ile de soru tümcesi oluşturulmaktadır. Demek eve gitmediniz? Gitmiş ha? Ya gelmezse?62 KTA da soru tümceleri şu şekilde oluşturulmaktadır: a. Ezgi yoluyla: Ali geldi? Kahve içeñ? b. Soru ekiyle: (-mX) Aldımıñ? Geldimiñ?63 c. Soru kelimeleriyle: (Kim, Ne, vd) Ne aldın? Gelen kimdir?

3.3.3.1. Evet- Hayır Soru Cümlesi Evet-hayır soru cümleleri ‘Soru cümlelerinin dilbilgisel olarak sınıflandırılmasında evet-hayır yanıtı verilen soru cümleleri’ (Crystal 1985: 338) şeklinde tanımlanmaktadır. İngilizcede özne (subject)-yüklem (verb) sırasının değiştirilmesiyle elde edilen evet-hayır soru cümceleri Türkçede –mI soru eki ile oluşturulmaktadır. Soru cümlesine verilecek olan yanıt ile yakından ilgili olan evet- hayır soru cümcelerinde yanıt olarak evet veya hayır seçeneklerinden biri beklenir64. Evden çıkacak mısınız? (evet/ hayır) Ödevini yaptın mı? (evet/ hayır)

62 Araştırmada üç tip soru cümcesinin üzerinde durulmuştur. ST de ve KTA evet-hayır, kim-ne ve onaylı soru tümceleri açısından karşılaştırılmıştır. Bunun dışındaki soru tümceleri araştırmamızın kapsamı dışındadır. 63 KTA da soru eki ve şahıs ekinin sırası ST den farklı olmaktadır. ST geldin mi? / KTA geldimiñ? 64 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bk. Çelebi 2002.

154 i. mI soru eki kullanılmayan soru cümleleri Soru sormak amacıyla kullanılan, kendine özgü ezgisi olan, soru takısı ya da soru sözcüğü kullanılmadan, özel bir ezgi ile oluşturulan soru cümleleridir (Çelebi 2002: 28)65. ST’de, cümlede soru eki hangi kelimeden sonra gelirse onu sorar, KTA’da ise bu vurgu ve ezgi ile sağlanmaktadır. (Dil ilişkisi ve ezgi için bk.: III. Bölüm): Aşağıda altı çizili ve koyu karekterli yazılmış ekler vurguyu üzerine alan ve özel bir ezgi ile uzatılarak söylenen eklerdir. (3:203) Ali araba aldı? “Ali mi araba aldı?” (3:204) Ali araba aldı? “Ali araba mı aldı?” (3:205) Ali araba aldı? “Ali araba aldı mı?” KTA’da karşılaştırmalı evet-hayır soru cümlelerinde ise mI yerine yoksa, yoksam kelimeleri kullanılmaktadır: (3:206) Kimi seveñ fazla gızıñı yoksam oğluñu? (3:207) Kövü seveñ yogsa şeheri? ii. mI soru eki kullanılan soru cümleleri KTA’da bazı evet-hayır soru cümleleri ST’de kullanılan mI soru ekiyle de yapılmaktadır. Ancak bu cümlelerin ezgisi ve vurgulama sistemi KTA’da kullanılan mI sız evet-hayır soru cümleleri ile parelellik göstermektedir (İmer & Çelebi 2006). (3:208) Biz da gitmeyceg miyig? (3:209) Alacagmıñ onu yerden? (3:210) Baf’dan bura eşegnen mi geldig?

65 Ladd (1996) da evet-hayır soru cümlelerinin ezgisini birçok dilde karşılaştırmalı olarak incelemiştir. Evet-hayır soru cümleleri Ladd’ın sınıflandırmasında üç gruba ayrılmıştır. 1. Evet-hayır soru cümlelerini soru takısı ile yapan diller. Türkçe, Japonca gibi. Bu dillerde, soru takısı ya cümlenin başında ya da sonunda olmaktadır. (Yoruba dilinde soru takısı cümle başında bulunurken Çince de soru takısı her zaman cümle sonunda bulunmaktadır.) Türkçede ise soru takısı cümlede odak olarak seçilen kelimenin sonuna gelmektedir. 2. Evet-hayır soru cümlelerini ezgi ile yapan diller. Fransızca, Yunanca gibi. 3. Evet-hayır soru cümlelerini sözdizimi ile yapan diller. İngilizce, Almanca gibi. Ladd İngilizcede bildirme cümlesinin ezgisi ile Evet-hayır soru cümlelerinin ezgisi arsında fark olmadığını belirtirken; Bildirme cümlesi: She bought a BOOK.(O KİTAP aldı.) Soru cümlesi: Did she buy a BOOK? (O KİTAP aldı mı?) (Ladd 1996: 168). Örneğin, Ruscada bildirme cümleleri ile soru cümlelerinin ezgisinin farklı olduğunu, bildirme cümlelerinde İngilizcede olduğu gibi fiillerden sonra gelen isimlerin, cümlede en yüksek tonu aldığını ve cümlenin ezgisinin buna göre oluştuğunu ancak evet-hayır soru cümlelerinde fiillerin cümledeki yüksek tonları üzerine çektiğini belirtir.

155 (3:211) Yemeg yemeyceg miyig? iii. ma ile oluşturulan soru cümleleri KTA’da ma ile soru yapısı oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır, bu yapıda dikkat çeken cümle başında ve ortasında ma yapısı ile kardımıza çıkan kelime cümle sonunda ama yapısı ile karşımıza çıkmaktadır: (3:212) Ma anneñ gitti İstanbul’a? (3:213) Anneñ ma gitti İstanbul’a? (3:214) Anneñ gitti ma İstanbul’a? (3:215) Anneñ gitti İstanbul’a ama?

3.3.3.2. Kim- Ne Soru Cümlesi “Soru cümlelerinin dilbilgisel sınıflandırılmasında soru kelimeleri ile yapılan soru cümlesi” (Crystal 1985: 333) şeklinde tanımlanan Kim-Ne soru cümleleri, evet-hayır soru cümlelerinin de karşıtı durumundadır. Türkçede soru zamirleri, soru zarfları ve soru sıfatları ile oluşturan Kim-Ne soru cümleleri (Hangi, hani, kim, ne, nasıl, vd. ) cümlelerinin kendine has ezgisel özellilkleri bulunmaktadır (Demircan 1996: 169). (3:216) Hangi kövde oturacayıdıg? (3:217) Dellerdi bize neçin dağdan geldiniz? (3:218) Ne yapacayıdıg hocanım, mejbur gatlandıg. (3:219) Dellerdi bize nasıl bulduñuz yolları o zifiri garannıgda?

3.3.4. Emir Cümlesi Yüklemi emir kipiyle çekimlenmiş fiil cümlesine emir cümlesi denir (Özkan & Sevinçli 2008). Emir kipi ile kurulan bazı cümleler istek ifade etmektedir.

3.3.4.1. Olumlu Emir Cümlesi Emir kipinin olumlu çekimindeki cümlelerdir: (3:220) Gel der, saa duymañ (3:221) Sen otur, tamamdır. (3:222) Hade gidelim bundan.

156 3.3.4.1 Olumsuz Emir Cümlesi Emir kipinin olumsuz çekimindeki cümlelerdir: (3:223) Hade garışma den hocam ama olmaz. (3:224) Ağlama derim genne ağlama gene da ağlar. (3:225) Yapma dersa saa yapmaycañ.

3.4. Ögelerin Dizilişine Göre Cümleler Farklı kaynaklarda öğelerinin dizilişine göre ya da yüklemin yerine göre cümleler yaygın bir anlayışla kurallı ve devrik terimleriyle karşılanmıştır. Bu sınıflandırmada yüklemin sonda olmasına göre kurallı/düz, sonda olmamasına göre devrik/kuralsız ayırımı yapılmıştır. Bu şekilde bir sınıflandırma Ergin’ de (1998) görülmemekte. Banguoğlu’ de (1974) ise günümüzde yaygın olan devrik cümleye “ters sıra”denilmektedir. Bu araştırmada, kurallı cümle ve devrik cümle terimleri kullanılmıştır.

3.4.1. Kurallı Cümleler Türkçede asıl unsurlar sonra, yardımcı unsurlar önce geldiği için cümlenin en önemli ve asıl ögesi olan yüklem genellikle cümlenin sonunda yer alır. Yüklemi sonda olan cümle, kurallı cümledir. Cümlede özellikle belirtilmek istenen unsurlar yükleme yaklaştırılır. ST özne- nesne-yüklem sözdizimiyle tanımlanırken KTA’da yüklem- özne-nesne, yüklem-nesne-özne, nesne- yüklem, özne şekilinde kullanımlar da oldukça işlektir66. (Sözdizimi ve dil ilişkisi için bk.: VI. Bölüm) (3:226) Son güne gadar böyleydig. (3:227) Aslan Köğe geldiğimde bizi bir eve goydular. (3:228) Biz buyanı geşdimizde İngilizinan bağlantımız galmadı.

66 Amerikalı dilbilimci Greenberg, cümlenin temel ögeleri özne-nesne ve eylemin düz cümledeki dizilişini incelemiş ve mümkün altı dizilişten dünya dillerinde yalnız üçünün hakim olduğunu görmüştür. Böylece dünya dillerini düz cümledeki temel öğelerin dizilişine göre Özne-Nesne- Eylem, Özne-Eylem-Nesne ve Eylem-Özne-Nesne dilleri olmak üzere üç gruba ayırarak bir dil tipolojisi öne sürmüştür. Bu sınıflama dillerdeki en temel, fazla bir anlam özelliği taşımayan tümcelerdeki sözcük dizilişine göre yapılmıştır. Buna göre Türkçe, Moğolca, Japonca gibi diller ÖNE grubuna girmektedir.”, K. Güray Çağlar, “Türkçede Sözcük Dizilişi ve Dil Tipolojisi”, Genel Dilbilim Dergisi II/1-2, 1978, s. 55-56.

157

3.4.2. Devrik Cümleler67 KTA’nın belirgin özelliklerinden birisi olan -yüklemi sonda olmayan cümle- devrik cümle yapısı Anadolu ağızlarında da sıklıkla karşılaştığımız yapılardandır68. Cümlede yüklemin dışındaki ögelerin yer değiştirmesi durumunda cümlenin kurallılığı bozulmaz. Ancak yüklemin yeri değişirse cümle devrik olur. Özkan & Sevinçli (2008:156) devrik cümle için, bir özentiyle devrik cümle kurulursa yapmacıg olur ve düşünce akımını bozar ifadesini kullanarak; ben onu sevmem yerine, sevmem ben onu demek gibi örneğini verir. KTA’da yaygın kullanım ikinci tipte yani sevmem ben gendini şeklinde doğallaşmıştır. (3:229) Ne gadar zamanda biçerdiñiz onnarı üç ay, bir ay (3:230) Yani beyin işledi Rum’da zamanında.

3.4.2.1. Fiil cümlelerinde devrik cümle yapısı KTA’da hem fiil cümlelerinde, hem isim cümlelerinde devrik dizim işlek olarak kullanılmaktadır: (3:231) Biz barikat kurdug köyün dışına.

67 Devrik cümle, Türkçede çok tartışılmış bir yapıdır. Haydar Ediskun, ata sözleri ve deyimlerde sıkça rastlanan devrik yapıların işlerliğini belirlemek için yaptığı çalışma ile Oğuz Kağan Destanından başlayarak beş eserde devrik cümleler belirler. 845 sayfa tutan bu beş eserde 505 devrik cümle vardır (Devrik Cümle Üzerine Bir Arastırma, Türk Dili, S. 100, Ocak 1960, s. 193-197). Benzer bir çalışmayla T. N. Gencan, Divanu Lügat-it Türk’ten başlayarak devrik cümlenin varlık ve kullanım amaçlarını inceler. Baslangıçtan beri devrik cümlenin varlığını ortaya koymaya çalışır (Devrik Cümle, VIII. Türk Dili Kurultayı- Bilimsel Bildiriler, TDK Yay., Ankara 1960, s. 45-47). Musa Duman, “Devrik Cümle ve Vesayetname’deki Örnekleri” adlı çalışmasında tarihi metinler üzerindeki değerlendirmelerden hareketle devrik cümlenin bir ifade şekli ve üslup özelliği olarak sürekliliğine işaret etmiş, ancak yapının bu metinler itibariyle kullanım sıklığı bakımından çok gerilerde kaldığını dile getirmiştir (Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, İÜ Edebiyat Fakültesi Yay., İstanbul 2003, s. 209-223). Devrik cümle ile ilgili geniş bilgi için bk.: Yeter Torun, Nurullah Ataç’ın Denemelerinde Devrik Yapılar, ÇÜ SBE (Basılmamıs Doktora Tezi), Adana 2005. 68 Leyla Karahan, Türkçede genellikle sonda bulunan yüklemin Anadolu ağızlarında belirli bir eğilime tabi olmaksızın çeşitli sebeplerle yer değiştirme özelliğine işaret eder. Kuzeydoğu grubu ağızları içinde gösterdiği Trabzon ve Rize ağızlarında yüklemin sistemli olarak başa gelmesiyle ortaya çıkan cümle yapısının yaygınlık bakımından bölgenin diğer kesimlerine göre ayırıcı bir özellik olduğunu söyler (Leyla Karahan, Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması, TDK yay., Ankara 1996, s. IX.) Ayrıca Mehmet Özmen, Trabzon ve Yöresi Ağızlarında Sözdizimi Özellikleri adlı çalışmasında incelediği örneklerden hareketle, Trabzon ve yöresi ağızlarında devrik cümle kullanımının ölçünlü dile göre daha sık olmakla beraber sıklık derecesinin her yörede aynı olmadığını, aynı yöre içerisinde bile farklı sıklıkların bulunduğunu söylemektedir. Uluslar arası Trabzon Dil-Tarih ve Edebiyat Sempozyumu, 15-17 Mayıs 2006, Trabzon.

158 (3:232) Elli beşden sonra çıgdı fasariya. (3:233) Bazıları gitti bizim köğe bazıları da Dadlısu’ya gitti göçmen olarak. (3:234) Başladım dokumaya ondan sonra , orag zamanı geliridi ne ne ararıdı böyle golaylıklar. (3:235) Duddurdu böyüğü çabug edin da yalıñız usandım buraşda. (3:236) İşler başgasınıñ yanında, hanımı da gider aha bir ay ödenegksiz.

3.4.2.2. İsim Cümlelerinde devrik cümle yapısı. (3:237) Benim tarlam ıdı aşşa yokarı on dönüm. (3:238) Biliñ hani o zaman İngiliz hükümeti zamanı değil Osmanlı. (3:239) Fakirlig vardı o dönemlerde. (3:240) Burda var ıdı on dönüm bağ. (3:241) Siz idiñiz evde? (3:242) Bu gızcığıdı çalışgan? KTA’nın geneli için geçerli olan ST’ye göre devrik dizim KTA için ise alışılmış bir dizimdir. Veri bölgelerimizin tümünde ST’ye göre oldukça farklılaşan sözdizimi özellikleri aşağıda dil ilişkisi bölümünde daha ayrıntılı olarak dil ilişkisi bağlamaında değerlendirilmaktedir.

159

III. BÖLÜM Kıbrıs Türk Ağızları ve Dil İlişkisi 1. Fonoloji Düzeyinde Dil İlişkisi Bu bölümde KTA’da fonolojik olarak dil ilişkisi sonucu meydana gelmiş olan değişimler ele alınmaktadır. Bu değişimler iki yönden ele alınacaktır; birincisi adaya Osmanlı İmparatorluğu döneminde yerleştirilmiş olan Türklerin farklı AA kullanmış olduklarını varsayarak bu değişkelerdeki özelliklerin dil ilişkisi sonucu daha da belirginleşmesi, ikincisi bu ağızlarda olmayan bir özelliğin kopyalama sonucu ortaya çıkmış olması ele alınmaktadır. Bu bakımdan elde ettiğimiz veriler doğrultusunda KTA’da ST’den belirgin olarak farklılaşan fonolojik özellikler dil ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmiş, Rumca ve İngilizce ile bu fonolojik değerlerin karşılaştırılması yapılmıştır. Aşağıdaki bölümde KTA’nın fonolojik özellikleri dil ilişkisi çerçevesinde tartışılmaktadır.

1.1. Diş-damak patlamalı /ts/ fonemi varlığı Johanson’a (2002:32) göre Türkçe için tipik olmayan sesler; geniz ünlüleri, boğaz ve patlayıcı gırtlak ünsüzleri, az sayıda sızıcı ünsüz, mesela [f], [v], [ž], [θ] sesleri, sızıcı ünsüzlerden [ts], [dz] sesleridir. Sızıcı ünsüzlerden [ts], [dz] seslerine karşılık Türkçede [č] ve [dž] bulunmaktadır. KTA için bakıldığında bu ağızlara Rumcadan yapılmış genel kopyalarda orijinal ile kopya arasında çoğunlukla büyük farklar vardır. Rumca, İngilizce, İtalyanca, Arapça, Farsça dillerden alınmış kelimelerde, çekici olmayan belli ses parçaları Türkçenin ses düzenindeki en yakın eşdeğerleriyle değiştirilmişlerdir. Ünlülerde; ikiz ünlüler tek ünlülerle, geniz ünlüleri ağız ünlüleriyle; kısa, orta damak ünlüleri açık veya kapalı ünlülerle, uzun ünlüler kısa ünlülerle değiştirilmişlerdir. Ünsüzler; [f], [v], [j], [θ] ünsüzleri [p], [b], [c], [t] ile, vurgulu ünsüzler vurgusuzlarla değiştirilmişler veya basitleştirilmişler ya da örneğin ayın sesinde olduğu gibi düşürülmüşlerdir. Bu basitleştirmeler sayesinde değişik dillerden sayısız genel kopyalamaya rağmen, fonolojik olarak Türkçenin genel özelliklerinin sınırları dışına taşmamıştır. Bu kural KTA için de işler gözükmektedir; bu değişke farklı dillerden kopyalanan kelimeleri Türkçenin ses ve

160 biçim özelliklerine uygun hale getirmiştir. Örneğin ST’de spor, staj, stadyum vb kelimelerin Türkçenin hece yapısına uygun olarak ıspor, ısdaj, ısdatyum şeklinde telaffuz edilmesi KTA’nın fonolojik belirginliklerinden biridir. Ancak Yunanca’ dan farklı olarak Rumcanın bir özelliği olan /ts/ fonemini KTA’na kopyalanmış kelimelerde korunuyor olması dikkat çekici bir özelliktir: Rumca titsiro ‘çıplak’, fitsa ‘deniz yosunu’,vitsa ‘deynek’ gibi. Bu fonem KTA’da, Rumca kelimelerin yanında Türkçe kelimelerde de kullanılmaktadır. Aynı durum Balkan Türkçesinde de ortaya çıkmış görünmektedir, örneğin Mekadonya’ da konuşulan Türkçede, Arnavutça ve Mekodoncada bulunan /ts/ fonemi kopyalanmıştır; tsıs “sus”, butso “buzağı” gibi (Tufan 2007:201). KTA’da /ts/ diş-damak patlamalı fonemi, aşağıdaki örneklerde görüldüğü gibi tonsuz olarak Rumcadaki gibi hem Rumca kelimelerde hem Türkçe kelimelerde kullanılmaktadır. Kıbrıs Rumcası üzerine yapılan birçok çalışmada /ts/ foneminin bu diyalektin belirgin bir özelliği olduğu, Rumca ve Yunancayı birbirinden ayıran ve “Kıbrıslıysan ts’li konuş” [mila me to ts’e] tabirin yaygınlaşmasına sebep olan bir fonem olduğu belirtilmektedir (Newton 1983; Karyolaimou & Pavlou 2001). Bu fonemin Türkçede tam karşılığı olmasa da /c/ ve /ç/ sesine benzer şekilde telaffuz edilmektedir. Rumcada soy isim olarak kullanılan [xatsisavas] ‘hacısavaş’ (KTA daki gibi) kelimesinde /ts/ tonsuzu, Yunancada [xadzisavas] ‘haçisavaş’ /dz/ tonlu karşılığıyla kullanılmaktadır. (1:1) tsuros “keçi” (1:2) mitsis “küçük” (1:3) yalancitsa “yalancı kadın” (1:4) maymunitsa “dişi maymun” (1:5) eşşegitsa (1:6) Nalanitsa (1:7) hanimitsa Johanson etki sonucu değişen öge sayısı çok olsa bile önemli olanın bunların metinlerde görünüş sıklığı olduğunu belirtmektedir. Aynı şekilde, kopyalama sonucu ortaya çıkan bir değişikliğin kopyalayan dilin tüm varyantlarında görülmemesi yine derin bir etkinin olmadığına işaret sayılmaktadır. Verimizde tespit ettiğimiz /ts/ fonreminin sadece Baf ve Kaleburnu bölgeleri için geçerli olması etkinin çok da

161 derin olmadığını ortaya çıkarıyor. Johanson’a göre (1986a) kopyalama, röprodüksiyon, yani asıla yakın benzerlikle de neticelenebildiği için, Türkçeye yabancı bazı ses nitelikleri, aslına oldukça sadık kalınarak röprodüksiyonu yapılan genel kopyaların parçaları olarak alınmış ve yaygınlaşmamıştır. Daha güncel kopyalar, eski olanlara göre daha az uyum sağlamışlardır. Bize göre de /ts/ fonemi diğer fonolojik kopyalara gör daha günceldir ve KTA’ nın bütün varyantlarında yaygımlaşmadan Türkçe- Rumca ilişkisi ortadan zorunlu olarak kalkan konuşucular da ortaya çıkmıştır.

1.2. Ön-damak /l/ foneminin kullanım sıklığı Johanson’a göre (2002: 76) yoğun ve sürekli ilişkilerde, B ses nitelikleri, yani B blokları için tipik parçalar ve örnekler, seçilmiş kopyalar olarak A birlikleri içerisine kopyalanıp orada genelleşebilirler. A ve B’ nin fonolojik yakınlaşması yönündeki bu bir ileri adım, çoğunlukla alışılmış yüksek sayıda genel kopyanın etkisi altında meydana gelmektedir. Türkçe ilişki dillerinden sayısız genel kopyalamaya rağmen aldığı birçok sesi basitleştirmiş böylece, ses parçaları envanteri oldukça sınırlı kalmıştır. Örneğin Türkçe [h], Arapça kökenli kelimelerde üç ünsüze denk gelmaktadir. Ancak KTA’da farklı bir durum ortaya çıkmıştır Rumcadaki ön damak /l/ fonemi sadece kopyalanmış kelimelerde değil Türkçe kelimelerde de ortaya çıkmakta ST’ de art damak /l/ fonemine karşılık kullanılmaktadır. Rumcada art damak /l/ foneminin bulunmaması art ünlülerle de ön ünlülerle de ön damak /l/ foneminin kullanılması KTA’ da ön damak /l/ foneminin kullanım sıklığını arttırmış gibi görünmektedir. Örneğin Rumca, kαλή ‘gala: iyi’, λίγο ‘liğo:küçük’, πολύ ‘bolla: çok’, κλείνω ‘glino: kapattım’, λοιπόν ‘libon: tamam’, βιολογία ‘biologia: biyoloji’, διάλεξη ‘dialeksi: öğretmen’ kelimelerinde ön damak /l/ fonemi kullanılmaktadır (Newton 1972, Arvaniti 1999)69. Aşağıdaki (7:8), (7:9), (7:10) örneklerde /l/ fonemi

69 Kıbrıs Rumcası Yunancanın, Kıbrıs adasında konuşulan güney-doğu diyalektidir. Kıbrıs Rumcası Eski Yunancaya en yakın olan diyalekt olarak kabul edildiği için, fonolojik, morfolojik ve sözdizimsel özellikler bakımından Yunanca ile büyük farklar göstermektedir (Petinou & Terzi, 2002). Fonolojik özellikler olarak Kıbrıs Rumcası güney-doğu diyalektlerine yakındır. Rumada ön damak /l/ fonemi art damak ünsüzleriylede kullanılması yönüyle ilgi çekicidir (Arvaniti, 1999b; Charalambopoulos, 1982; Tserdanelis & Arvaniti, 2001). Newton’ a göre Rumca ile Yunancayı ayıran bir diğer özellik Yunancadaki tonlu art damak sesi /Z/ yerine tonsuz karşılığı /S/, artdamak tonlu sürtünmeli /dZ/ sesi yerine tonsuz /tS/ sesi kullanılmaktadır (Newton, 1972).

162 bütün veri bölgeleri için ön damaksıl olmakla birlikte özellikle veri bölgesi I. ve III. de Türkçe kelimelerde de ön damaksıllaşmanın yaygınlaştığı gözlemlenmektedir. (1:8) ben isderim bir bardag kola da gendime geleyim. (1:9) napañ olan, gelmeycen bize! (1:10) ma gollalamadıñız genni? (1:11) Hayrım yemeg yapdı da almadım zannedeñ? Rumcada Türkçeden kopyalanmış kelimeler de ön damak /l/ siyle telaffuz edilmektedir; olan ‘ulan’, yolladumu ‘yolladım’, aldimu ‘aldım’, Türkçeden Rumcaya geçmiş bazı kelimelerde de /pólikos/ ‘bol’ (< Tur. bol) bu fonemin Rumcada ön damaksıllaştığı ancak KTA’da /boł/ olarak kullanıldığını belirtmeliyiz. İngilizceden kopyalanmış kelimelerde de goga gola ‘koka kola’ Rumcada ön damaksallaşma gözlemlenmektedir. Öndamaksıllaşma (platalization) ST de bazı yabancı kökenli kelimelerde ortaya çıkmaktadır; örneğin /l/ ≠ /ł/ fonemi soł ‘sağın karşıtı’ ≠ sol ‘müzikte bir nota’ (Eker 2002:190), boł ‘dar karşıtı’ ≠ bol ‘bir içecek çeşiti’ (Demirezen 2005:). Ancak Türkçe kelimelerde ünlü ve ünsüz uyumları nedeniyle zıtlaşmayan /l/ ve /ł/ fonemi, Arapça birçok kelimede ön damaksıl /l/ olarak kullanılmasına karşın KTA da art damaksıl olarak /ł/ kullanılmaktadır: (1:12) kemał ST kemal (1:13) cemał ST cemal (1:14) nałan ST nalan İngilizcede /l/ fonemi kelime başı, kelime ortası ve kelime sonunda farklı telaffuz edilse de tonlu ‘voiced’, ön damak ‘alveolar’ olarak kullanılmaktadır; lard, color, gal (Pennington 1996:48-52) ama karşıtlık oluşturmamaktadır. İngilizcede ön damak /l/ foneminin ünlülerden önce, art damak /ł/ foneminin ise belli bir kurala göre söylenmediği belirtilmektedir. Bu yüzden İngilizcede /ł/ve /l/ nin karşıtlık oluşturmadığını bu yüzden alt sesbirim olarak kabul edildiğini ifade eetmektedir. KTA yoğun ilişkide bulunduğu Rumca ve İngilizcede ön damak /l/ foneminin yaygın olarak kullanılmasından etkilenmiş görünmektedir. Burada bir karışık kopya (genel kopyayla birleşme kalıbı) vardır. KTA’da zaten önce de benzer şekilde /l/ foneminin

163 kullanımı ödünçlemeyi kolaylaştırmış olabilir. Benzer A kopyalarının varlığı kopyalamayı kolaylaştırmaktadır. Ancak KTA’da /l/ fonemi veri bölgelerine göre değişiklik göstermektedir. Rumlarla, iç içe yaşanan bölgelerde /l/ fonemi Rumlarala yan yana yaşanan bölgelerde /ł/ fonemi öne çıkmış görünmektedir. Örneğin Baf bölgesinde /napañ ołan/, Kaleburnu bölgesinde /napañ olan/ öne çıkmaktadır.

1.3. Özel isimlerden sonra kullanılan /i/ fonemi KTA’da özel isimlerden sonra bir /i/ ünlüsü görülmektedir. Ancak /i/ ünlüsü sadece erkek isimlerine ve unvanlarına eklenmektedir. Unvanlardan sonra kullanılan /i/ fonemi üzerine Türkçe bir ek geldiği zaman da düşmemekte, varlığını korumaktadır. Ayrıca bu ek Türkçede vurgunun ‘genellikle sonda olma’ eğilimine de ters düşmekte, kendisinden sonra bir ek gelse bile vurguyu üzerine almaktadır. (1:15) Hasan Beyi ‘Hasan Bey’ (1:16 Müdür Beyini ‘Müdür Bey’i (-ni akuzatif)’ (1:17) Kemal Beyinidir ki ararım. ‘Aradığım Kemal Bey’dir’. Rumcada erkek isimlerinden sonra /is/ ve /i/ eki getirilmektedir. Ancak bu seçimli bir kullanımdır. Konuşma anında karşıdaki kişi saygın olarak görülüyorsa toplumda saygın bir yeri varsa özel ismin sonuna bu saygınlığı belirtmek için /is/ veya /i/ takısı getirilmektedir: /o giryos Cevdedis/ ‘arkadaşım Bay Cevdet’, /o giryos Halidi/ ‘arkadaşım Bay Halid’. Konuşma anınada konuşulan kişi saygın olarak görülmüyorsa veya konuşan kişi ile denk görülüyorsa erkek isimlerinden sonra /is/ ve /i/ eki getirilmemektedir. Rumcada çoğul cins isimlerin eril olduğunu belirtmek için de isimlerin sonuna /i/ fonemi eklenmektedir. Örneğin; eril isimlerden péfkos ‘çam ağacı’ péfči ‘çam ağaçları’ ápparos ‘at’ appári ‘atlar’ KTA'da Rumcada kullanılan çoğul eril isimleri belirtme işlevindeki /i/ ile Özel isimlerin sonunda kullanılan saygınlık belirtme işlevindeki /i/ seçilmiş kopyalamaya bir örnek oluşturmaktadır. Kopyalanan bu fonem KTA'da çoğul işleviyle değil saygınlık ve saygı duyulan kişinin ayrıcalığını belirtme işleviyle kullanılmaktadır. (1:18) Yaşşa be Ferdi Beyi, ben sana dediydim buraştan, tebrik ettin bıravo, zaten ben duyduydum şu abi den Derviş Beyine. saa yakışır görüşmelerde yardım edesin Derviş Beyine da Talata da.

164 Yukarıdaki örnekde görüldüğü gibi (1:18), parti liderlerinden konuşan konuşmacı kendi partisinden olmasa dahi toplumun saygı duyduğu bir kişiyi belirtmek için /i/ sesini erkekler için kullanılan ‘Bey, Bay’ ünvan sıfatlarının sonuna mutlaka eklemektedir. Rumcada eril-yalın-çoğul sıfatları belirtmek için de sıfatın sonuna /i/ eklenmektedir; örneğin mitši yalın-çoğul-eril küçük anlamındadır, mitšés yalın-çoğul-dişil küçük anlamında, mitšá ise yalın-çoğul-yansız küçük anlamındadır. Bu yüzden Türkçede Ünvan sıfatı diye isimlendirilen ‘Bey, Bay, Beyefendi’ gibi kelimelerin sonuna çoğul-eril sıfatların sonuna eklenen –i sesi eklenmiş görünmektedir. Bu da seçilmiş kopyalamanın bir örneğini oluşturmaktadır.

1.4. r foneminin belirgin söylenmesi Türkçede /r/, tonlu, sürekli, çarpmalı bir ön damak ünsüzüdür (Eker 2002:199). Konuşma anında ise bu fonem çok defa düşürülmektedir; bir ev [bi év], bir daha [bída] örneklerinde olduğu gibi (Göksel & Kerslake 2005:9). KTA'da ise /r/ fonemi ön damak, çarpmalı, sürekli ve baskın bir şekilde telaffuz edilmektedir. Rumcanın da belirgin özelliklerinden biri /r/ fonemini ön damakta, tonlu, titreşimli ve belirgin biçimde seslendirmektir. (1:18) bıragman (1:19) harbı (1:20) gardaş Seslenme edatı olarak kullanılan ra (erkekler için) re (kadınlar için) kelimelerinde /r/ sesi diğer seslere göre daha baskın söylenmektedir. Rumcada mávros ‘siyah’, xrónos ‘yıl’, tsúros ‘keçi’ kelimelerinde en belirgin ses /r/ sesidir. Ayrıca Rumcaya Türkçeden kopyalanmış birçok kelimedeki /r/ sesi de belirgin olarak söylenmektedir; farsí ‘çok iyi’, zorís ‘zor’, kočákari ‘koca karı’. KTA’da özellikle Baf ve Karpaz bölgesinde öne çıkan /r/ foneminin baskın söylenme özelliği dil ilişkisinin bir sonucu gibi görünmektedir.

165 1.5 Vurgunun Standart Türkçeden Farklı Olması 1.5.1 Özel isimlerde vurgunun başta kullanılması KTA’nın tümünde olmasa bile özellikle İç Mesarya ve Doğu Mesarya bölgesinde özel isimlerde Rumcada olduğu gibi vurgunun başta (antepenultimate stress) kullanıldığı tespit edilmiştir. Biz bu özelliğin dil ilişkisi sonucu ortaya çıktığı görüşündeyiz çünkü sadece Rumca özel isimler değil Türkçede yaygın olarak kullanılan özel isimler de Rumcadaki gibi söylenme eğilimindedir. Hatta bazı bölgelerde özel isimler yanında bazı kelimelerin vurgusu Türkçeden farklılaşmıştır. Bu farklılaşma; A dilindeki kopyada ortaya çıkan değişikliklerin, A konuşurlarının B dilini öğrenmekteki yetersizliğini gösterir şeklinde açıklanamaz. Johanson’ a göre (2002:12), kopyalarda oluşan değişiklikler, çoğu zaman, ilişki dilleri arasındaki yapısal farklardan kaynaklanan çatışmaları azaltmak, yani uyum sağlamak amacıyla ortaya çıkarlar. Bu uyuma göre: A dili, kendisinde bulunmayan bir özelliği, bu özellik B dilinde alışılmış ve zorunlu olduğu için kullanabilir veya tersine A dili, kendisinde bulunan bir özelliği, B dilinde bulunmadığı için kullanmaktan vaz geçebilir. Bu yönüyle bakıldığında KTA’da vurgunun ST’den farklı olması Türkçede ‘vurgunun başta olmama’ özelliğinin etki dilinde ‘vurgunun başta olma özelliği’ ile karşılaştığında, kendisinde bulunmayan bu özelliğin Rumcada zorunlu ve alışılmış olması sebebi ile kullandığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Aşağıdaki örneklerde (6:22), (1:23), (1:24) görüleceği üzere özel isimlerde vurgu Rumcada olduğu gibi başta kullanılmaktadır. Özel isimlerde vurgunun başta olması: (1:22) Áyşe (1:23) Fáma (1:24) Ósman (1:25) Éleni (1:26) Gíbrıs (1:27) Úrum Farklı bazı kelimelerde vurgunun başta olması: (1:28) ev hánımı (1:29) gárdaş (1:30) úmut

166 (1:31) gaávecigler (1:32) dǘkanı Özel isimlerde vurgunun başta kullanılması sonucu bu kuralın diğer kelimelere de yaygınlaştırılması KTA’nın özellikle Rumca ile ilişkilerin yoğun olduğu Baf ve Karpaz bölgesinde daha çok ortaya çıkmaktadır.

1.5.2. Standart Türkçede Vurgu Almayan -DIr, -(I)yor, mI’ nın Vurgu Alması 1.5.2.1. –(I)yor ekinin vurguyu üzerine alması: ST’de Bana da alıyor mu?, Annen geliyor mu?, Bu sene futbol oynuyor mu? gibi mI soru ekinin cümle sonunda kullanıldığı olağan odaklı örneklerde yüksek tonların cümle başında veya cümle ortasında yoğunlaştığı görüşü yaygındır (Selen 1973: 52; Demircan 1996: 168). Ancak KTA’ daki örneklerde devrik dizimin de sonucu olarak farklı ton dağılımı ortaya çıkmaktadır. Örneğin ST’deki Annen geliyor mu? şeklindeki soru cümlesi KTA’da çoğunlukla Geliyor anneñ? şeklinde olmaktadır. İki örnekte de yüklem odaklanmasına rağmen ST’de geLİyor da görüldüğü gibi /-li/ hecesi en yüksek tonu ve kelime vurgusunu üzerine çekerken, KTA’da geliYOR da yüksek ton ve kelime vurgusu yüklemin son hecesine kaymaktadır. (1:33) Anneñ geliyór?

an neñ ge li yor?

1.5.2.2. –DIr ekinin vurgu alması: ST’de bildirme cümlesi olan (bebek) yapmadır, KTA’da soru cümlesi biçimiyle kullanılabilmektedir. Ayrıca ST’de –mE yapım eki kelimedeki birinci derece vurguyu üzerine alan hece olarak en yüksek tonu da üzerinde bulundurmaktadır. Ancak KTA’da görüldüğü gibi, en yüksek ton –mE yapım ekinin üzerinde değil, kelime sonundaki –DIr hecesinin üstündedir.

167 (1:34)Yapmadír?

yap ma DIR?

1.5.2.3. mI soru ekinin vurgu alması: KTA’da, grup içi iletişimde evet- hayır soru cümlelerinde mI soru eki kullanılmamakta, ST’den farklı olarak, sözdiziminin yanı sıra, vurgu ve tonlama ile ilgili değişikliklerin olduğu görülmektedir. KTA’da olağan odaklı soru cümlelerinde yani mI’ nın cümle sonunda bulunması gereken durumlarda, ses perdesiyle birlikte tonlama eğrisi de cümle sonuna doğru yükselmektedir. Kısacası bir bildirme cümlesini sözdiziminde değişiklik yapmadan ve soru eki kullanmadan o cümledeki ton dağılımını değiştirerek soru cümlesi biçimine getirmek mümkün olmaktadır (Çelebi 2002). Ancak ST’ nin etkisiyle mI soru ekinin kullanıldığı cümlelerde KTA’da son yıllarda bir artış gözlemlenmektedir. Bu cümlelerde dikkati çeken ST’de vurguyu üzerine almayan mI soru ekinin KTA’da vurguyu üzerine almasıdır. Tonlama olarak mI kullanılan ve mI kullanılmayan cümleler aynı özelliği göstermektedir. (1:35) Ali araba aldí?

A li a ra ba aldí? (1:36) Ali araba aldı mí?

Ali araba aldı mí?

168 Yukarıdaki vurgu özellikleri (bk.:1.5.2.1, 1.5.2.2, 1.5.2.3) KTA’ da dil ilişkisi sonucu ortaya çıkmış gözükmektedir. Türkçe evet-hayır soru cümlelerinde vurgu almayan ekler cümle sonunda ise vurgu bir önceki hece üzerinde olmaktadır. Ancak KTA’da bir hece vurgu alsın almasın evet-hayır cümlelerinde eğer cümle sonunda iseler en yüksek vurguyu üzerlerine çekmektedirler. İlginç bir özellik olarak mI soru eki kullanılan soru cümlelerinde bile mI eki vurguyu üzerine alarak bu kuralın işlekliğini devam ettirmektedir. Rumcada da benzer olan bu özellik adada soru cümlelerinin tonlamasının benzer şekilde gelişme gösterdiğini ortaya koymaktadır. Johanson’ a göre, hem ek, hem de edata benzeyen özellikler taşıyan Türkçe soru birliği (mi vb.) uçtadır ve özellikle esnek eklenir. Kimi Türkçe varyantlarda, Azeri ağızlarında ve Kaşkaycada, bu soru birliğinin resmen ortadan kaybolması radikal bir basitleştirmeyi ortaya çıkarmıştır. Benzer durumun Kıbrıs adası için de geçerli olduğu görülmektedir. Evet-hayır soruları, Rumca konuşma dilinde alışılmış olduğu gibi, KTA’da sadece tonlama ile ifade edilir. Bu da B eşdeğerinin yokluğu sebebiyle olan etkinin bir örneğini teşkil eder. KTA’da soru cümleleri basitleştirilmekte, evet- hayır soruları, Rumcada olduğu gibi, bu değişkede de sadece tonlama ile ifade edilmektedir. Bu da adada konuşulan dillerin benzerlik desteği ile ortak olanı tercih ettiklerini ve tipolojik olarak farklı olan dillerin ortak özellik geliştirdiğini göstermektedir.

1.6. Tonlamanın Standart Türkçeden Farklı Olması 1.6.1. Evet-Hayır Soru Cümleleri Sıklık özelliklerinin kopyalandığı seçilmiş kopya türünü, Johanson, her iki dilde “ortak olanın tercihi” biçiminde açıklıyor. Örneğin, Almanya Türkleri arasında ve bağlacının Almanca und etkisiyle aşırı biçimde kullanılmasını, Hint-Avrupa dilleri etkisindeki Türk dillerinin bağlaçları daha fazla kullanmasına örnek olarak getiriyor. KTA için de benzer bir durumun olduğu görülmektedir. KTA’da aynı kelime dizilişine sahip cümleler, farklı tonlamayla düz cümle ve soru cümlesi olarak kullanılabilmektedir. Öte yandan Yunanca gibi Rumcanın da evet-hayır soru cümlelerini tonlama ile oluşturduğu Gussenhoven (2002: 280) tarafından belirtilmekte ve yüksek tonların cümle sonunda yığılma gösterdiği ifade edilmektedir. Bu durum KTA’daki evet- hayır cümleleri için de geçerli

169 görünmektedir. KTA’da odak kelimedeki çekirdek hece odağın sonunda kullanılmakta cümle yükselen ve süren bir tonlama ile söylenmektedir. Ladd (1996:170) Türkçenin evet- hayır cümlelerinde soru ekinin cümle sonunda olduğunu ve soru ekinden önce gelen fiilin cümlede en yüksek tona sahip olduğunu, ayrıca soru ekinin yerinin sabit olmayıp odak kelimeye göre değiştiğini, bu durumda cümledeki en yüksek tonun fiil üzerinden odak kelimeye kaydığını belirtmektedir. Arvaniti (2002: 3-5 ) Rumcada evet –hayır soru cümlelerinin tonlama eğrisinin cümle sonuna doğru yükseldiğini, soru cümlesinde odak kelime cümlenin sonundaysa, çekirdek hecenin yükselen bir tonda söylendiğini belirtmiştir. Böylece Rumcada sözdiziminde değişiklik yapmadan ve soru eki kullanmadan bir bildirme cümlesinin soru işleviyle kullanılabileceğine dikkati çekmiştir. (1:37) Єίναι μεγάλο το σπίτι σου ? ‘ine me'galo do is'bidi su ?’ “Senin evin büyük mü?” (1:38) Senin evin böyükdür? (1:39) Σου α'ρεσου η 'Kυπρoς? ‘so aresu i gibros ?’ “Sen Kıbrıs’ı sevmiyor musun? (1:40)Sen sevmen Kıbrıs’ı? KTA’da evet-hayır soru cümlelerinin tonlaması odak olarak seçilen kelimenin konumuna göre farklılaşıp şekillenmektedir. Odak kelime cümle başında yer alabildiği gibi cümle sonunda da yer alabilmektedir. KTA’da fiil ile odak kelime arasında özel bir bağ bulunmaktadır. Cümlede odak olarak seçilen kelime ya fiil olmakta ya da fiilin hemen önündeki kelime olmaktadır. Tümcedeki odaklama işlemi büyük oranda ST ile aynı olmaktadır. KTA’da odaklama işleminde sözdiziminde yapılan değişiklikle fiil cümle başına alınmaktadır. Bu durum İngilizce ile benzerlik göstermektedir. Evet- hayır soru cümlelerinde ST’de mI soru eki ile yapılan odaklama işlemi KTA’da yüksek tonun cümle içinde yer değiştirmesi ile elde edilmektedir. Bu durum İngilizce ile benzerlik göstermektedir. Ladd (1996: 168) İngilizcede evet- hayır soru cümlelerinin odak kelimenin en yüksek tonu üzerine alması sonucu oluşturulduğunu belirtmektedir. (1:41) Sen dün araba aldın? ‘Sen dün araba aldın mı?’ (1:42) Sen dün araba aldın? ‘Sen dün araba mı aldın?’ (1:43) Sen dün araba aldın? ‘Sen dün mü araba aldın?’

170 (1:44) Sen dün araba aldın? ‘Dün sen mi araba aldın?’ Yukarıdaki örneklerde mI ekinin kullanılmaması bir başitleştirmeyi göstermektedir. Ayrıca sözdizimini değiştirmeden tonlama ile odaklama işlemi İngilizce ve Rumcanın KTA’daki sıklık kopyalamasına örnek ögelerini göstermektedir. ST için sözdiziminde değişiklik yapılarak öncelikli öge genellikle yüklem önüne alınmaktadır. KTA’da ise tonlama ile öncelikli öge vurgulanmakta sözdiziminde bir değişiklik olmamaktadır.

1.6.2. Kim-Ne Soru Cümleleri KTA’daki kim-ne soru cümlelerinin tonlamasında da evet-hayır soru cümlelerinin tonlamasında saptanmış olan çokdillilik yansımaları görülmektedir. KTA’da soru kelimesi başta olan kısa ve uzun kim-ne soru cümlelerinin tonlama özelliklerinin Rumca ile benzerlik gösterdiği dikkati çekmektedir.

(1.45) Nedir o? (1.46) Nedir o ki oynan durmadan elinde?

Örnek (1.45)’ de görüleceği gibi KTA’daki kısa kim-ne soru cümlelerinde cümledeki en yüksek ton soru kelimesi üzerindedir. (1.46)’ de kısa kim- ne soru cümlesinde /ne/ kelimesi üzerinde olan yüksek ton, (1.46)’ daki gibi uzun kim- ne soru cümlesinde, cümle sonundaki /de/ hecesine kaymaktadır. KTA’da soru kelimesi başta olan uzun kim-ne soru cümlelerinde cümle, alçak bir tonla başlamakta, hafif bir yükselişin ardından ton sabit olarak devam etmekte, sonra yine hafif düşüş olmakta, ancak cümlenin son hecesinde tonlama eğrisi zirveye ulaşmaktadır. En alçak ton cümlenin ilk hecesinde, en yüksek ton ise cümledeki son hecede bulunmaktadır. KTA’da soru kelimesi başta olan uzun kim-ne soru cümlelerinin tonlama özelliği pek çok yönden kısa kim-ne soru cümlelerinden farklılık göstermektedir.

171 Zira soru cümlesi uzadıkça (cümle üçten fazla kelimeden oluşuyorsa) yüksek tonlar cümle sonuna kaymaktadır. Öyle ki evet-hayır soru cümlelerindeki ton dağılımı ile uzun kim-ne soru cümlelerinin ton dağılımı arasındaki fark ortadan kalkmakta, her iki tip soru cümlesinde yüksek ton cümle sonunda bulunmakta ve cümle süren bir tonlama ile sonlanmaktadır. Aşağıda (1:47) ve (1:48) numarada bununla ilgili örnekler verilmektedir: (1:47) Sen dün eve gelmeDİN? ‘Sen dün eve gelmedin mi’(evet-hayır soru cümlesi) (1:48) Neden sen dün eve gelmeDİN? (uzun kim-ne soru cümlesi) Arvaniti (2001: 2-4)’nin belirttiğine göre Rumca örnek (1:49) de olduğu gibi kısa kim-ne soru cümlesinde en yüksek ton /pou/ ‘nerede’ kelimesi üzerinde olmakta, daha sonra bu ton ani bir düşüş göstermekte, bu düşüşün ardından yükselen tonla devam eden cümlede son hece KTA’daki örnek (1:45)’ de olduğu gibi en alçak tona sahip olmaktadır.

(1:49) pou menune? (1:50) Apopu perimene tin Elena? Nerede yaşıyorlar? Nerede bekleyecekti Elena’yı? Arvaniti (2001: 5-7) Rumcadaki uzun kim-ne soru cümlelerinde ise yüksek tonun soru sözcüğü /apopu/ üzerinde değil de cümle sonundaki /Elena/ üzerinde bulunduğunu ifade etmektedir. Soru kelimesi başta olan kim- ne soru cümlesi kısa ise soru kelimesi cümledeki en yüksek tona sahip olmakta, cümle uzun ise en yüksek ton cümle sonuna doğru kaymaktadır. Sonuç olarak KTA’daki kim-ne soru cümlelerinde ortaya çıkan sonuçlar Arvaniti tarafından Rumca için ortaya konan sonuçlara paralellik göstermektedir. KTA’da ve Rumcada yüksek tonların kısa kim-ne soru cümlelerinde cümle başında, uzun kim-ne soru cümlelerinde ise cümle sonunda yoğunlaşması dil ilişkisi sonucudur. KTA’daki sıklık kopyalamasına örnek ögelerini gösterebileceğimiz, evet-

172 hayır soru cümlelerinde mI ekinin kullanılmamasını başitleştirmeye de bir örnekdir. KTA’da sözdiziminde bir değişiklik yapılmadan oluşturulan evet-hayır cümlelerinin tonlama özelliği genişletilerek uzun kim-ne soru cümlelerinde de kullanılır olmuştur. Bu da dil ilişkisi sonucu tek tip soru cümlesi tonlanmasının ilk basamağını oluşturmaktadır.

2. Morfoloji Düzeyinde Dil İlişkisi 2.1. Rumca Dişil Eklerinin Kopyalanması Birçok dilde var olan dilbilgisel cinsiyetler, pek önem taşımayan, anlam açısından oldukça boş ayrımlar arasındadırlar (Johanson 2007:46). İlişki durumunda, bunlar, herhangi bir telafiye gerek kalmadan bir kenara bırakılabilecek kadar vazgeçilebilir durumda olan dilbilgisel kategoriler olarak görülür. İlişkide bulunduğu dillerde var olan gramatikal cinsiyet Türkçeye yabancıdır. Ayrıca öteki dillerden kopyalanmış sözlüksel cinsiyeti göstermeye yarayan birkaç birlik dışında, Türkçede sözlüksel anlamda cinsiyeti ifade edecek bitişken bir araç da yoktur. Johanson’ a göre (2002:104) Anadolu Yunancasında cins ayrımının kaybolması açıkça Türkçenin etkisi neticesinde olmuştur. KTA’da ise farklı bir durum söz konusudur. Türkçenin bu değişkesinde, hem Rumcadan hem Arapçadan genel kopyalanmış cinsiyet bildiren eklerin bullunması dikkat çekicidir. Örneğin KTA’da Rumcada kopyalanmış /–itsa/, /-ina/, /-i/ gibi cinsiyet bildiren eklerin hem genel kopya (Mendelina ‘Mendeli bayan’) hem de seçilmiş kopya örneklerine rastlanmaktadır (yalancitsa ‘yalancı bayan’). Ayrıca Arapçada dişillik bildiren /-e/ ekinin KTA’da ST’ye göre sık kullanımı da Rumcada dişil eklerinin yaygın olarak kullanılması sebebbiyle benzerlik desteği sonucudur (Derviş-e).

2.1.1. –itsa Rumcada isimlerin sonuna gelerek cinsiyet bildiren –itsa eki bitişken özellik göstermesi sebebiyle Türkçenin eklemeli yapısına uymaktadır bu yüzden Johanson’ un “eğer A benzer bitişken-morfolojik bir kategoriye sahip ise, yani birleşme örnekleri B birliklerinin birleşme örnekleriyle biraz örtüşen eşdeğer A birlikleri varsa, bağımlı B birlikleri daha kolay kopyalanır” savını doğrulamaktadır (2007:80-

173 81). Öyle ki cinsiyet bildiren –itsa başta olmak üzere Rumca belli bazı iyelik ekleri, KTA’na genel kopyalanmıştır. Diğer taraftan Rumca da bir yığın Türkçe kökenli yapım ekini kopyalamıştır (meslek bildiren –çı, sıfat eki –lık gibi). Benzer birleşme örnekleri her iki istikamette de genel kopyalamayı kolaylaştırmaktadır. KTA’da isimlerin sonuna getirilerek cinsiyet bildiren Rumca –itsa eki hem Rumca genel kopyalanmış kelimelerde hem Türkçe kelimelerde kullanılmıştır. Dişilik bildiren bu ek KTA’da ayrıca sevimlilik ifadesi için de kullanılmaktadır. Ekin anlam değeri Rumcadan biraz farklıdır. Konuşma dilinde küçük kız çocukları sevilirken kurulan cümlelerde –itsa eki ön plana çıkmakta anlamsal olarak ‘sevimli, tatlı, yaramaz’ ifadesi vermektedir. Rumcada ise doğrudan cinsiyet bildiren ek sevimlilik vb. ifadeler için kullanılmamaktadır. (2:1) yalancitsa< yalan “yalancı bayan” (2:2) fırıldagitsa< fırıldak “fırıldak bayan” (2:3) Nalanitsa< Nalan “sevimlilik ifaddesi” (2:4) hanimitsa< hanım “sevimlilik ifaddesi” (2:5) maymunitsa< maymun “dişi maymun” (2:6) hayvanitsa< hayvan “dişi hayvan” Yukarıdaki örneklerde (2:1) yalancitsa< yalan “yalancı bayan”, Türkçe kelimeye eklenen ek hem cinsiyet hem sevimlilik bildirmektedir. Ancak örnek (2:3)’ de sevimlilik ifaddesi ön plana çıkmaktadır. Nalan zaten bayan ismidir, burada ekle ifade edilen anlam ‘küçük Nalan, sevimli Nalan’ olmaktadır. Ancak seslenilen kişi yaş olarak büyükse ‘sitem’ ifade etmektedir. Örnek (2:4) ve (2:6)’ da hem cinsiyet ifade edilmekte hem de sitem edilmektedir. Sonuç olarak Rumcadan genel kopyalanmış –itsa eki KTA’ da cinsiyet yanında farklı anlamsal değerlere de sahiptir. KTA’da bu ekin bir diğer işlevi de erkek isimlerinin sonıuna enerek “o adamın karısı” anlamı vermesidir. Ayrıca yer isimlerinin sonuna eklenerek “o yerli kadın” anlamıyla kullanılmaktadır. (2:7) Arminyoni “Arminyonili erkek”, Arminyotisa “Arminyonili bayan” (2:8) Luricadi “Luricinalı erkek”, Lurucatisa “Luricinalı bayan”

174 2.1.2. –ina Rumcadan genel kopyalanmış bir diğer cinsiyet bildiren ek –ina ekidir. KTA’da yoğun olarak kullanılan bu ek özel erkek isimlerinin sonuna eklenerek “o adamın karısı” anlamı vermektedir. Özel isimlerin sonuna eklendiğinde aitlik işleviyle de kullanılabilmektedir. O adama ait kadın gibi. KTA’da cins isimlere de eklenerek dişillik ifade etmektedir. Bu işleviyle –itsa ekine benzer bir kullanıma sahiptir. Örneğin (7:1)’ de olduğu gibi yalancitsa< yalan “yalancı bayan” (7:9)’ da masgarina “maskara bayan” anlamı vermektedir. Bu ek ayrıca yer isimlerinden sonra eklendiğinde “oralı bayan” anlamıyla kullanılmaktadır. (2:9) masgarina “maskara bayan” (2:10) Goromilona “Goromilo’nun eşi” (2:11) Gadirana “Kadir’ in eşi” (2:12) Hasanena “Hasan’ın karısı” (2:13) Mendeli “Mendeli erkek” Mendelina “Mendeli bayan” (2:14) Arminyo “Armiyolu erkek” Arminyona “Armiyolu bayan” (2:15) müdürina “bayan müdür” Örnek (2:10), (2:11), (2:12)’ da ‘o erkeğin karısı veya o erkeğe ait olan kadın’ anlamı veren –ina eki örnek (2:13), (2:14)’ de ise ‘o yerli bayan’ anlamı vermektedir. İlginç olan örnek ise (2:15)’ dir. Bu örnekde bayan müdür anlamı veren –ina eki, Arapça dişilik bildiren müdür-e kelimesinin de yerine kullanılmaktadır. Oysa KTA’da Arapçadan kopyalanmış dişil eki –e yaygın olarak kullanılmakta özellikle bayan özel isimlerinde –e eki ile dişillik bildirilmektedir.

2.1.3.–i Rumcada kopyalanmış cinsiyet bildiren bir diğer ek ise –i ekidir. Ancak bu ek erillik bildirmektedir. KTA’da sıklıkla kullanılan erillik eki –i, veri bölgelerimizin hemen hepsinde mevcuttur. Bu ek yer isimlerinin sonuna gelerek “o yerli erkek” anlamı vermektedir. (2:16) Bafidi “Baflı erkek” (2:17) Luricadi “Luricinalı erkek” (2:18) mugdari ‘erkek muhtar’

175 KTA’da kullanılan Bafidi kelimesinde bulunan erillik bildiren bu ek anlamsal olarak Rumcadan biraz farklılık göstermektedir. Rumcada sadece ‘Baflı erkek’ anlamına gelen kelime KTA’da kahramanlık yiğitlik ifadesi olarak da kullanılmaktadır. Aynı anlamsal değişme Luricadi kelimesi için de geçerildir. Rumcada ‘Luricinalı erkek’ anlamı veren ek KTA’da akıllı, kurnaz, güçlü Luricinalı erkek anlamına sahiptir.

2.1.4.-e Arapçadan kopyalanan –e dişil ekinin sık kullanımı Rumcadaki dişil eklerinin KTA’da yoğun olarak kullanılması sebebiyle ‘benzerlik desteği’ sonucudur. Bu ek bayan özel isimlerde kullanılmaktadır. KTA’da –e eki ST’ye göre daha sık bir kullanıma sahiptir. Dişillik bildiren bu ek sadece özel isimlere değil cins isimlere de eklenmiştir. Örneğin maymun ‘erkek maymun’ maymun-a ‘dişi maymun’ anlamındadır. KTA için bu kategoriler Türkçede Türk dillerinde düzenli olarak temsil edilmeyen genel kopyalanmış araçların ifadesi olmaktadır. (2:19) Dervişe (2:20) Suziye (2:21) Rahime (2:22) Hasane (2:23) Rındıye (2:24) Hıfzıye Örneklerde de görüldüğü gibi KTA için tipik olan bu özel isimler birçok Anadolu ağzında bulunmamaktadır. Örnek (7:19)’ da farklı bir durum söz konusudur. İngilizceden kopyalanmış özel isim ‘Suzi’ Arapça dişil eki ile genişletilmiş ve bayan isimi olarak kullanılmıştır.

2.2. Küçültme Ekinin Kullanım Sıklığı Morfoloji alanında KTA’nın en dikkat çekici özelliği küçültme ekinin ST’ye oranla sık kullanılmasıdır ki bu özellik birçok çalışmada da ele alınmıştır. Örneğin Duman bu sıklığın Türkçenin kendi içerisinde bir gelişme olduğunu EAT dönemi eserlerinden seçtiği örneklerle kanıtlamaya çalışmıştır (2000). Demir (2002; 2007) ise ekin KTA’daki bu kullanım sıklığının arkasında neyin yattığı konusunda henüz

176 tatmin edici bir araştırma olmadığını belirtmektedir. Bize göre ise KTA’ da küçültme ekinin sık kullanımı Rumca ile bir benzerlik göstermektedir. Küçültme eki, ST’ den farklı olarak KTA’da hemeh hemen her ismin sonuna gelmektedir. Bu değişkede ek sonundaki –k ünsüzü ise birçok örnekte tonlu karşılığı –g ünsüzüne dönmüştür. Batı Türkçesinin en işlek eklerinden biri olan –cIk ekinin başlıca fonksiyonu isimlerden sevgi ve küçültme ifade eden isimler yapmaktır. KTA’da ekin yalnızca sevgi ve küçlültme işlevi yoktur. Küçümseme , önemsezleştirme, söylemde alttan alma, olayı büyütmeme, dostluk kurma amacıyla konuşma gibi söylemin tüm boyutlarında kendine bir yer edinmiş ek görünümündedir. Ekin KTA’daki durumuna bakmadan önce Rumcadaki küçültme eklerine göz atarsak tek şekillilikten bahsedilemez. Rumcada -ούης/-ούα/-ούι(ν) ‘-úğis, -úğa, -úğin’ sırasıyla isimlerde eril, dişil ve yansızlığı ifade etmek için kullanılan küçültme ekleridir. Ayrıca Yunanca -άκης/- ίτσα/-άκι ‘-ágis, -ítsa, -ági’ ekleri da Rumcada küçütme ifade etmek için kullanılmaktadır. Rumcadaki küçütme ekleri eski Yunanca -ούδης/-ούδα/-ούδι(ν) kelimelerinden gelmektedir, iki vokal arasındaki /δ/ fonemi bu Yunancanın Kıbrıstaki değişkesinde düşmüştür. Rumca arnúğin ‘yansız kuzucuk’, mitsa arnúğin ‘yansız küçük kuzucuk’ anlamındadır, arnúğa ‘dişil kuzucuk’, maharúğis ‘eril bıçakcık’ anlamında kullanılmaktadır. Sonuç olarak Rumcada altı çeşit küçültme eki kullanılmakta bu eklerin işlevi küçültme yanında sevimlilik tatlılık ifade etmektedir. Dil ilişkisi açısından KTA’daki küçültme eki değerlendirildiğinde, “zaten var olan alternatif bir yapının yabancı tesirden destek görerek, kullanım sıklığının artması” şeklinde tanımlayabileceğimiz sıklık kopyalamasının sonucu olduğunu söyleyebiliriz. Bir dilde, birleşme veya anlam niteliklerinin kopyalanması yoluyla form envanteri genişletilebilmekte veya sınırlandırılabilmektedir. İlişki dillerinden Rumcada küçültme ekinin yoğun kullanımı KTA’da var olan –cIK ekinin kullanım sıklığını etkilemiş görünmektedir. Türkçenin diğer ağızlarına göre kullanım sıklığını fazla olan küçültme ekinin işlevleri de Türkçenin diğer ağızlarından oldukça farklıdır. Benzer bir durumu Türkiye Türkçesinde genel kopyalanmış -î nispet ekini birleşme ve anlam açısından taklit ederek ortaya çıkmış olan yeni -(s)el ekinde de görmekteyiz. Bu ek seçilmiş kopya durumundaki bağımlı yapım eklerinin bir örneğini oluşturmaktadır (Johansaon 2007). KTA’da farklı dillerden kopyalanmış kelimelerin sonuna da eklenerek

177 kullanılan –cIK eki aşağıdaki örneklerde görüleceği üzere sadece küçültme ifade etmemektedir. (2:25) şuracıg ‘çok yakın hemen şurada’ (2:26) arabacıg ‘güzel araba beğenilen bir araba’ (2:27) buzlucug ‘önemsiz bir buzdolabı’ (2:28) kemercik ‘güzel bir kemer’ (2:29) goncolozcug ‘tatlı, sevimli küçük canavar’ (2:30) manamucug ‘zavallı yavrucak’ Küçültme eki kök ve gövdelere genellikle doğrudan doğruya eklenmektedir ancak bazı örenklerde araya bir ünlü girmektedir, bir iki örnekte ise tonsuz şekliyle eklendiği görülmektedir: (2:31) azacık (2:32) gıççaçık (2:33) koççuk (2:34) havuçuk KTA’da ‘yapalım bir gavecig’ ‘bir kahve yapalım’ cümlesinde küçültme ekinin işlevi küçültme değil samimi olma isteğini ifade etmek için kullanılmaktadır. İşi yapan kişi yaptığı işi önemsiz göstermek istediğinde veya övünmek istemediğinde sık sık –cIK ekine başvurmaktadır. Bu yüzden KTA’da bu ek söylemle yekından ilgilidir. Bir kişi ile samimmiyet kurulmak isteniyorsa, alçak gönüllülük gösteriliyorsa küçültme eki yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu ekin kullanımı sadece morfolojik değil pskolinguistik açıdan da önem taşımaktadır. Ada kültürü etkisinde herşeyin küçültülmesi, önemsizleştirilmesi adadaki iki resmi dilde de özellikle yabancılara karşı yapılan konuşmalarda küçültme ekinin yoğun kullanılması dil psikolojisi ile yakından ilgili gözükmektedir.

2.3. İsimlerden İsim yapım Eki -LI Kopyalama kuramına göre A birliklerine B’ nin birleşme ve anlam özelliklerinin kopyalanması yoluyla, kelime türleri anlamında yeni dağılım sınıfları ortaya çıkabilmektedir. Örneğin, Rusça etkisinde kalmış kimi Türk dillerinde isimden isim yapan -li, -lik, -siz ve -gi gibi eklerin yardımıyla Rusça sıfat eklerini model alarak sıfatlarda eşdeğer ek sınıfları geliştirilmiştir. Türkçe Ruscanın yanında

178 farklı dillerden sıfat yapan ekleri kopyalamış, bunların örneklerine göre Türkçe malzemenin kullanıldığı eşdeğer ekler de ortaya çıkmıştır. Johanson (2007:97) Türkçede sıfat kategorisinin morfolojik açıdan kelime türü olarak ilişki dillerinin çoğuna göre daha az ayrıldığını, sıfat isim uyumluluğunun gösterilmesinin oldukça sınırlı olduğunu; mesela niteleme sıfatlarında ve tamlayıcı olarak kullanılan diğer ögelerin durum, sayı ve cinsiyete sahip olmadığını belirtir. Bu yüzden sıfat tamlamalarında tamlayanla tamlanan arasındaki uyumluluğun belirtildiği dillerden genel kopyalanmış sıfatlarda, sık sık sadece bir çekim şekli tercih edilmekte ve seçilen çekim tek biçimli hale getirilmektedir. Johanson’ a göre doğudaki bazı Türk dillerinde Rusça sıfatların tekil-yalın-eril şekilleri seçilmiştir (Altay Türkçesinde social’nıy naukalar ‘sosyal bilimler’)70. KTA için ise biraz daha farklı bir durum söz konusudur. Türkçenin bu değişkesinde kullanılan isimden sıfat yapım ekinin (–LI) durumu Rumca eşdeğerleri ile paralellik göstermektedir. Ek KTA’da, ST’den farklı olarak sonu /n/ ünsüzü ile biten kelimelere eklendiğinde ekin ön sesi /l/ benzeşmeye uğrayarak /n/ ünsüzü ile değişir. KTA: -lı, -li, -lu, -lü, -nı, -ni, -nu, -nü < ST: -lı, -li, - lu, -lü. Ekin KTA’da, artlık- önlük uyumuna uymadığı durumlar görülmektedir. Rumcada sıfatlar sayı (teklil-çoğul), durum (yalın, belirtme, ilgi) ve cinsiyet (eril, dişil, yansız) bildirmektedir (Newton 1972:58). Böylece her sıfatı on sekiz çekimi bulunmaktadır. Örneğin όmorfos, όmorfi, όmorfon kelimelri sırasıyla; yalın- eril-tekil güzel, yalın-dişil-tekil güzel, yalın-yansız-tekil güzel anlamındadır. Sıfatların belirtme haliyle kullanımı Türkçede bulunmayan bir özelliktir. Sıfatların belirginleştirilmesi ve KTA’da sıfat yapmada kullanılan –LI ekinin sonuna dişil eklerinin getirilmesi dil ilişkisi sonucu ortaya çıkmış bir durum olmalıdır. Sıfatların cinsiyet bildiren Rumca –na eki ile kullanımı KTA’da yaygındır. Bu da seçilmiş kopyalamaya bir örnek teşkil etmektedir. (2:35) bayraklina “bayraklı kadın” < bayraklı (2:36) sancaklina “sancaklı kadın” < sancaklı

70 Öte yandan Türkçenin ilişkide bulunduğu birkaç dil, niteleme sıfatlarında var olan eski uyumluluğu belirtmekten vazgeçmişlerdir; günümüzde değişmez, genelleşmiş sıfat şekillerine sahiptirler. Uyumluluğu belirtmenin yok olmasına, diğerleri yanında Farsça, Moğolca ve Batı Ermenicesinde de rastlanır. Daha Orta Farsça devresinde sayı uyumluluğunun gösterilmesinden vazgeçilmiştir. Eski Ermenice sıfat, hâl ve sayıda çekime uğrarken, Batı Ermenicesinde benzer bir basitleşmeyle karşılaşılır. Yunanca ağızlarının birçoğunda İç Anadolu ve Pontus ağzında da sıfatın uyumluluğu ortadan kaldırılmıştır.

179 (2:37) pasaklina “sancaklı kadın” < pasaklı (2:38) saçaklina “saçaklı kadın” < saçaklı (2:39) bafullina “şişman kadın” Yukarıdaki örneklerde görüleceği gibi KTA’da sıfat olarak kullanılan bayraklina, sancaklina, pasaklina gibi kelimeler dişillik bildirmektedir. Bu ekin KTA’daki bir diğer özelliği de ST’den farklı olarak bayan isimlerinin sonuna eklenerek kullanılmasıdır; sevgi ve yakınlık ve dişillik ifade eden ek Rahmeli, Fatmalı gibi sadece özel bayan isimlerde kullanılmaktadır. (2:40) Fatmalı< Fatma (2:41) Ayşeli< Ayşe (2:42) Nazmiyeli< Nazmiye KTA’ da –lIK ekinden sonra da kullanılır. Bunun yanı sıra ekin asıl fonksiyonu zarf olmadığı halde, temel-li örneğinde “büsbütün, tamamiyle” anlamıyla zarf yapılmıştır. Ayrıca yarayışlı “faydalı” gibi bir kullanım da KTA has görünmektedir (Ye bunu da yarayışlıdır). (2:42) hocanım senin falın çok aydınlıklı meraklanma (2:43) galabalıklı bir yerde bulunacañ < kalabalık bir yerde bulunacaksın (2:44) ağaçlıklı bir yerdir şu gittik< gittiğimiz ağaçlık bir yerdi (2:45) yeşillikli bir yeridi< yeşillik bir yerdi (2:46) garannıklı bir geceyidi

180 kullanılmasına sebep olabilir71. KTA’da –LI sıfat yapım eklerinin cinsiyet bildiren eklerle kullanımı gibi –LIK ekinin de çokluk bildirmesini bir A birliğinin kendisinde bulunmayan bir özelliği B birliğinden kopyalaması olarak görmekteyiz. Şöyle ki isimden sıfat yapım işlevine de sahip olan bu ek Rumca sıfatların çokluk bildirmesi işlevinden etkilenmiş zaten Türkçede de anlamsal bir çokluğa sahip olduğu için benzerlik desteği ile bu fonksiyonu daha da belirginleşmiştir. Yani B birliğinde var olan bir öge benzer özelliklere sahip A birliği ile ilişki durumunda yeni bir dilbilgisel kategoriye sahip olmuştur. A örneğinin ilgili envanteri de morfolojik örneklerinin fazla ayrımlaştığı bir B sisteminin etkisiyle, daha belirgin ayrımlaşma imkanı verecek şekilde genişlemiştir. KTA’da -LIK eki çokluk bildirmekte bu yönüyle Rumcada sıfatların çoğul çekimleri ile benzerlik göstermektedir. Aşağıdaki örneklerde görüldüğü gibi KTA’ da –lIK eki, ST’deki –lAr çoğul ekinin yerine kullanılmaktadır. Ayrıca ikilemeli kullanımla abartı ve çokluk anlamını kuvvetlendirilmektedir. (2:47) Miytingde, insannıg da hal iyne atsan düşmez idi. (2:48) Yağmurlug da yağmurlug bu sene reçberin yüzü güler. (2:49) Çamurlug aldı ortalığı hani da belediye. (2:50) Alaman harbında çöldeykene develig da develig hocanım! Rumca KTA’dan genel kopyaladığı kelimelere kendi çekim kalıplarına uygun ekler eklemiştir. –LIK ekini de hem genel kopyalanmış kelimelerde hem rumca kelimelerde kullanmıştır. Örneğin Rumca KTA’ dan kopyalanmış isim sokak> σοκάκι sόkagi, kadı> καδής ‘kadís’ sıfatlarda, çamurligi ‘dişil’, çamurligis ‘eril’, çamurlig ‘yansız’gibi. Ayrıca Rumcada –LIK eki çokluk ifade etmektedir. KTA’da bu ekin çokluk işlevinin kuvvetlenmesi Rumca ile paralellik göstermiştir.

71 Bazı araştırmalarda örneğin Avrupadaki göçmen Türklerin kullandıkları Türkçede yabancı dillerin etkisi altında asıl sayılardan sonra sayı kullanımı duruma göre şu veya bu yönde etkilenmiştir. Örneğin Almanya’ da konuşulan Türkçe için, ‘Almanca çokluk sistemi istikametinde güçlü bir yönelme’ (üç kız kardeşlerim, ilk iki seneler) ortaya çıkmıştır (Yıldız vd.1986:105).

181 2.4. Rumca iyelik ekinin kopyalanması KTA’da seçilmiş kopyalardan bir diğeri ise iyelik eklerinde ortaya çıkmıştır. Bir B birliğinin morfolojik özelliklerinin A birliği ile benzerlik göstermesi kod kopyalama kuramına göre kopyalamayı kolaylaştırmaktadır. İyelik eklerinin Rumcada isimlerin sonuna eklenmesi ve özellikle I. tekil şahıs ekinin fonolojik olarak da benzerlik göstermesi bu ekin kopyalanmasını kolaylaştırmıştır. (2:51) Sibeli-mu (2:52) Çocu-mu (2:53) Güzeli-mi (2:54) Anne-mi! (2:55) Tadlı-mı (2:56) Ablacı-mı Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi Rumca benim anlamındaki μου ‘mu’, I. tekil şahıs iyelik eki aitlik yanında sevgi bildirmek amacıyla da kullanılmaktadır. Örneğin (2:51) Sibeli-mu ‘Benim canım Sibel’im’ veya ‘Sibel’im benim’ anlamında kullanılmaktadır. (2:52) çocu-mu ise ‘benim çocuğum başkasının değil’ anlamında kullanılmaktadır. II. tekil şahıs iyelik eklerinde ise farklı bir durum söz konusudur. KTA’ da ‘Napan be yenge-si!’ gibi bir seslenme cümlesi ‘Yengeciğim nasılsın!’ anlamıyla I. tekil şahıs iyelik ekinin yerine kullanmılmaktadır. KTA’nın hepsinde değilse bile önemli bir bölümünde, ünlü ile biten akrabalık isimlerinin seslenme ünlemi olarak kullanıldıklarında sonlarına “acıma” ve “sevgi” ifadesi katan bir /-sI/ unsurunun getirildiği görülmektedir. Ancak bu ek ST’ deki iyelik II.tekil şahıs eki göreviyle kullanılmamaktadır. Bağlamda konuşan (I. Şahıs) ve dinleyen (II. Şahıs) bulunmakta, kendisinden bahsedilen (III. Şahıs) bulunmamaktadır. (2:57) Hadi be amca-sı gidelim sinemaya (onun amcası anlamında değil) (2:58) Hade be yenge-si yapalım bu işi (onun yengesi anlamında değil) (2:59) Babası gidelim okula (onun babası veya senin baban anlamında değil) (2:57), (2:58), (2:59)’ da sırasıyla ‘benim amcam, benim yengem, benim babam’ ifade edilmektedir. Burada Rumca σου ‘su’ II. tekil şahıs ekinin kopyalanması söz konusudur. Ancak KTA’da bu II. tekil şahısı ifade etmemekte I: şahıstaki gibi sevgi

182 ve yakınlık ifadesi için kullanılmaktadır. Bu durum birinci şahsın anlamının genişleyerek kullanımı olarak açıklanabilir.

2.5 Ünlemler KTA’ da seslenme ünlemi olarak kullanılan özellikle II. Veri bölgemizde elde ettiğimiz örneklerde öne çıkan /rE/ kelimesidir. Bu kelimenin erillik ve dişillik bildirmesi Rumcanın KTA’na etkisi gibi gözükmektedir. Kelimenin ince ünlülü şekli Re ünlemi erkeklere seslenmek için kullanılmakta, Kalın ünlülü Ra biçimi ise kadınlar için kullanılmaktadır. Bu ünlem Rumcadan genel kopyalanmış hem görev olarak hem anlam olarak pek değişime uğramadan KTA’da kullanılmıştır. (2:60) Re Ali gaç saat çaracam saa! (2:61) Napañ ra Feride aba?

2. 6. Dönüşlülük Zamirinin Sık Kullanımı Johanson’a göre (2007:45) kimi ilişki dilleriyle karşılaştırılınca Türkçe, zamir gönderimlere, yani göndergeleri söylemden, bağlamdan veya durumdan çıkartılabilen kişiler için anafor kullanımına daha az açıktır. Türkçenin ilişkide olduğu pek çok dilin zamir referansı bakımından daha açık olduğunu ifade eden Johanson, zamir kullanımında bazı Anadolu ağızlarının aşırı belirginleştirmeye sahip olduğunu, Trabzon bölgesi ağızları gibi,72 belirtir. Bunun yanısıra Kuzeybatı Avrupa’ da yetişen Türk çocukları ve gençleri, yaşadıkları ülkedeki çoğunluk dillerinin tesiriyle, ‘Türkçede pek de gerekli olmayan’ şahıs zamirlerini kullanmakta, anafor kullanımına artan bir şekilde meyletmektedirler (Yıldız 1986:105). Avrupa’daki Türk çocukları üzerine yapılan birçok çalışmada benzer sonuçların ortaya çıktığı görülmektedir.73 Sonuç olarak anaforun yetersiz veya aşırı belirginleştirilmesi, dil ilişkisinin sık görülen sonuçlarından biridir. Sıklık kopyalaması söz konusu birliklerin artarak veya sınırlı kullanılması neticesini doğurabiimektedir. Dil ilişkisinin bir sonucu olarak KTA’da zamirlerin belirginleştirilmesi yönünde bir eğilim bulunmaktadır. Yukarıda bahsedildiği gibi Trabzon bölgesi

72 Trabzon Bölgesi Ağızları hakkında ayrıntılı bilgi için bk.: Brendemoen 1993. 73 Türkiye’de ve Hollanda’da yetişen Türk çocuklarının zamir kullanmalarındaki farklarla ilgili olarak bk.: Verhoeven 1987 ve Schaufeli 1991. Ayrıca zamirlerin belirgin kullanımıyıla ilgili bk.:Pfaff & Savaş 1988.

183 ağızlarında da var olan zamirlerin belirginleştirilmesi KTA için Rumcanın etkisi gibi gözükmektedir. Rumcada αυτό ‘afto’, αυτή ‘afti’, αυτός ‘aftos’ sırasıyla yansız, dişil, eril ‘o’ anlamında şahıs zamirlerinin yerine kullanılmaktadır. Ayrıca αυτά ‘afta’, αυτές ‘aftes’, αυτοí ‘afti’, sırasıyla yansız çoğul, eril çoğul, dişil çoğul olmak üzere ‘onlar’ anlamında kullanılmaktadır. ST’de dönüşlülük zamiri olan ‘kendi’ kelimesi canlı varlıkları ifade etmek için kullanılmaktadır. Cansız varlıklar için ise ‘o’ kelimesi işaret zamiri olarak kullanılmaktadır. KTA’da canlı ve cansız varlıklar için ‘kendi’ kelimesi işaret zamiri ve şahıs zamiri işleviyle kullanılmaktadır. Örneğin ‘Aldım gendini yerden.’, cümlesi ST’ye ‘onu yerden aldım’ şekliyle çevirilebilmektedir.KTA’da dönüşlülük işlevinden başka, işaret zamiri olarak da görev yapmaktadır. Şahıs ifadesinin dışında bütün canlılar için yoğun bir biçimde kullanılmakta, hatta ST’ de farklı olarak cansızları da ifade etmektedir (2:62) dediysam genne (şahıs, ona) al geni (işaret, onu) yerdan, gızmadır bu? (2:63) görmeñ döküyor genneri (işaret, onları) yere? Rumcada işaret zamirlerinin canlı- cansız, eril- dişil- çoğul olmak üzere çoklu şeklinin bulunması ve bu zamirlerin yoğun olarak kullanılması KTA bulunan kendi zamirinin işlev değişikliği ile cansızları karşılar duruma gelmesi ve diğer Anadolu Ağızlarına göre yoğun kullanılması sonucunu doğurmuş gibi gözükmektedir. Kendi zamiri işaret edilen varlığın da belirginleştirilmesini sağlamaktadır. KTA’da kendi zamirinin yoğun kullanımı dil ilişkisi sonucu sıklık kopyalamasına bir örnek teşkil etmektedir.

2.7. Kelime Düzeyinde Kopyalama KTA’ da dil ilişkisi sonucu ilk göze çarpan kelime düzeyindeki genel kopyalardır. Bunların içinde en çok isimlerin kopyalandığı görülmektedir. Bu kopyalanmış isimlerin İtalyanca, Fransızca, Rumca, İngilizce gibi değişik kaynak dilleri vardır. Rumcayı çok az derecede bilen KTA konuşşan gençlerin dilinde dahi Rumcadan kopyalanan isim ya da sıfatlar kullanır. Bu durum kopyalanan kelimelere ne kadar alışılmış olunduğunu gösterir. Kopyalanan kelimelerin çoğu bitki, eşya ve hayvan isimleridir. Rumcadan kopyalanan isimlerin çoğu Türkçenin fonolojik yapısına uygun hale getirilmiştir. Örneğin Rumca γlíοrα ‘hızlı’ KTA’da yallura olmuştur. Ancak bazı kelimelerde bu uyumun olmadığı durumlar da bulunmaktadır,

184 örneğin cira (< Rum. gíria) Türkçenin dil uyumuna aykırıdır. Fonolojik uyarlamanın derecesi konuşanın Rumca bilmesine de bağlıdır; yani konuşanın Rumca bilgi seviyesi yükseldikçe fonolojik uyarlama azalmaktadır. KTA’daki bütün kopyalanmış isimler, tıpkı Türkçe isimlerde olduğu gibi, hal, iyelik, çoğul ve isim yapım eklerini alabilirler ve bu ekler ünlü uyumu bağlı kullanılırlar. Ayrıca Rumcadan kopyalanan isimler Türkçe isimler gibi sıfat işlevini alıp bir başka ismi de niteleyebilmaktadir. Vosgo ‘çoban’, saggo ‘çeket’, cira ‘ Rum kadın’, gullurigya ‘yuvarlak ekmek’, guspo ‘kazma’, sarga ‘süpürge’, ramma ‘ip’, saracino ‘deve dikeni’, dirifil ‘yonca’ gibi. KTA’da kopyalanan sıfatlara ise isimlerden daha az rastlanmaktadır. Bu sıfatlar Rumcadaki biçimiyle KTA’da kullanılmış, ama Rumcanın sıfat türetme ekinin tekil- eril- yalın durumu sabitlenerek aktarılmıştır. Sıfat diğer cinslerden olan bir alıntı ismi nitelendirse de, bu ek değişmez. Örneğin gondi vosgo ‘kısa çoban’, gibi bir sıfat tamlamasında gondos, gondo, gondes, gonda gibi erillik-dişillik çoğulluk bildiren kategorileri kullanılmaz. Bu da açıkça Rumcadan kaynaklanan kopyalanmış kelimelerin Türkçenin kurallarına göre kullanıldığını gösteriyor. gancelli-ler “it. bahçe kapıları” gatsuni-ler “rum. küçük odunlar” KTA’da Rumcadan kaynaklanan fiiler mastar halinde et- ve ol- fiillerinin yardımıyla kullanılır. Örneğin gadizo etmek(< Rum. kathizo) ‘oturmak’. İsimden fiil türeten -lA ekinin genelde Rumca ve İngilizce isimlere eklendiği de görülmektedir. Örneğin pironlamak ‘çatalla yemeği yiyip bitirmek’ (< Rum. piron ‘çatal’), fakslamak (<İng. Faks ‘’) Rumcadan kopyalanan zarflar ve işlevsel sözcükler isimlere ve sıfatlara oranla daha azdır. Bunların arasında en çok karpaz bölgesinde ünlemler kullanılmaktadır (bk.:). Dikkat çeken bir diğer özellik de ‘Neçin da deñ’ Rumca yadi ‘niçin’ bağlacının işlevini kopyalamış KTA’da sadece cümlenin başına gelip söylemin iç yapısını açıklayan edat olarak kullanılmıştır. Rumcada eşbağımlı cümleleri bağlayan bağlaç olarak kullanıldığı halde, a ‘ama’ edatı Rumcadaki bağlaç işlevini KTA’ da göstermez, ama konuşma dilinde çok kullanılır. Bu bağlaç KTA’ da ‘ma’ şekliyle kullanılmakta ve soru cümlelerinde odaklama işlevini de yerine getirmektedir.

185 İngilizce ile KTA’nın ilişkisi Rumcadan biraz daha farklıdır. 1974 sonrası Rumlardan ayrı yaşamaya başlayan Türklerin Rumca ile ilişkileri de bir oran da kopmuş ancak birçok Kıbrıslı ailenin İngilter’ de akrabalarının bulunması, neredeyse her evden bir bireyin İngiltere’ de yaşaması sebebiyle İngilizcenin bu ağız üzerindeki etkisi hala devam etmektedir. KTA’da büyük oranda İngilizce isim, sıfat ve yardımcı fiillerle oluşturulan fiiller kullanılmaktadır.

3. Kelime Grubu ve Cümle Düzeyinde Dil İlişkisi 3.1. Devrik Dizim Türkçede asıl unsurlar sonra, yardımcı unsurlar önce geldiği için cümlenin en önemli ve asıl ögesi olan yüklem genellikle cümlenin sonunda yer alır.Yüklemi sonda olan cümle, düz cümledir. Cümlede özellikle belirtilmek istenen unsurlar yükleme yaklaştırılır. ST özne- nesne-yüklem sözdizimiyle tanımlanırken KTA’ da yüklem- özne-nesne, yüklem-nesne-özne, nesne- yüklem- özne şekilinde kullanımlar da oldukça işlektir. Kopyalanmış söz dizimi örnekleri anlamında Rumca-İngilizce etkiyle ilgili sonuçlar ortaya konmadan önce, KTA’nın kendi içerisinde var olan varyasyonlar da göz önünde bulundurulmalıdır. Bilindiği gibi her dilde birden fazla sıralama kalıbı karşılıklı ilişki ve rekabet içindedir. Greenberg’ e göre (1966: 79) ÖNY ve ÖYN dilleri sınıflandırmaları gibi basit sınıflandırmalar dil gerçeğinin hakkını vermez. “Sıkı sıkıya” ÖNY dilleri denilen gruba dahil edilen Türkçede de yüklem çekirdeğinin sonda bulunması, söylendiği gibi, sistematik sapmaları bulunan bir norm oluşturur. Özellikle günlük dilde bu sapmalar cümle perspektifi işlevlerini yerine getirir (Johanson 1977, Erguvanlı 1984). Yüklem çekirdeği her zaman cümlenin sonunda bulunmaz. Ancak dilin kendi içerisinde bu tür varyantların bulunması, muhtemel bir yabancı etkinin rolünü dışarda bırakmaz; tersine ilgili benzer ögelerin etkiyi kolaylaştırabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu yüzden KTA’da seçilmiş kopya örneklerinin en dikkat çekeni ST’den değişik olan sözdizimidir. Basit cümledeki nötr olan sözdizimi nesne-yüklem değil yüklem- nesnedir. Örneğin bütün kövlü gitmiş almış parasını. Bu sözdizimi ST’de mümkündür, fakat köylü parasını almış nötr sözdizimidir ve köylü almış parasını

186 cümlesinin anlamı onunla aynı değildir74. (3:1) Goymuş cebine ekmeği, çıkmış yola, görmüş annesini, demiş genne nere gideñ? Alacam ekmeg, demiş. Tamam ama ben dedim saa almayasıñ ekmeg da vardır. Yukarıdaki cümlelerde görüldüğü üzere KTA için yüklem- nesne dizilişi nötür sözdizimini oluşturur. KTA’da hem fiil cümlelerinde, hem isim cümlelerinde devrik dizim işlek olarak kullanılmaktadır: (3:2) Biz kurdug barikatı köyün dışına. (3:3) Alıyorum çapayı evden. (3:4) Tarlayıdı benim aşşa yokarı on dönüm. (8:5) Fakirlig vardı o dönemlerde. (3:6) On köv o yanı götürdü kızımı hocanım. (3:7) Siz idiñiz evde? (3:8) Bu gızcığıdı çalışgan. Örneklerdeki sözdizimi KTA’nın tipik sözdizimini oluşturmaktadır. Rumcada ‘Eγώ βλέπω του μαθητή στοσχολείο’, ben- görüyorum- öğrenciyi-okulda’, gibi özne- yüklem-nesne-tümleç dizilişi KTA için de geçerli gözükmektedir. ‘ben görürüm öğrenciyi okulda’ gibi bir cümle dizilişi KTA için olağandır ancak özne çoğu durumda kullanılmamaktadır. Örnek (3:2)’ de görüldüğü gibi ‘biz- kurdug- barikatı- köyün- dışına’ cümle dizilişi özne-yüklem-nesne-tümleç şekli ile Rumca ile paralellik göstermektedir. Johanson’ a göre (2007:103) Türkçe dil ilişkisi durumlarında söz dizimi kalıpları sık sık kopyalanmıştır. Sola dallanan cümle sentaksı, yani yönetilen-yöneten-normu Türkçenin temel tipolojik özelliğidir. KTA’ da, sözdizimi açısından bağımlı olan öge (yönetilen) baş ögenin sonunda bulunur75. Türkçede yüklem çekirdeği en son yeri işgal eder; tümleçler ve bağımsız zarf tümleçleri bundan önce gelir; sıfat tamlamaları, belirtili isim tamlamaları ve sıfat-fiil

74 Türkiye Türkçesinde sözdizimi değişikliğinden kaynaklanan anlam farkları için bkz.: Erdal 1999. 75 Johanson’ agöre yönetilen-yöneten söz diziminin Türkçede sağlamdır. Ona göre Türkçe tesiriyle olsun olmasın bu özellik, çevresindeki dillerde de açık bir çekiciliğe sahiptir. Örneğin Farsça da, bir ÖN dilidir; bütün cümlelerde kurucuların belirginleştirilmemiş sırası özne-zarf-nesne-fiil şeklindedir (Wındfuhr 1990:532). Türkçenin ilişkide olduğu dillerden olan Batı Emenicesinde, Türkçenin tesiri altında, yüklem fiilinin yeri genel olarak son pozisyonda bulunmasına rağmen Eski Ermenicede oldukça serbesttir. Anadolu Yunancasında belirtili isim tamlamalarının tamlayanı da aynı şekilde sadece temel ögenin önünde bulunur (Johanson 2007).

187 tamlamaları bağlı bulundukları baş ögelerden; derece zarfları, sıfatlarından önce gelir. Ancak Türkçenin ilişki dillerinin birçoğunda tipik söz dizimi Türkçe kalıptan büyük ölçüde ayrılır. Örneğin Farsçada tamlayanlar baş ögelerinden sonra gelir; İngilizce gibi Yunancada da yüklem durumundaki fiil çoğunlukla belirtili nesnenin önünde, belirtili isim tamlamaları ise tamlayan baş ögelerden sonra bulunur. Aynı durum Rumca için de geçerlidir76. Rumcada Λιαβάζω το βιβλίο ‘okuyorum- kitabı’, Παίρυ το ωμολύβι ‘alıyorum-kalemi’ gibi cümlelerde görüldüğü üzere yüklem durumundaki fiil çoğunlukla belirtili nesnenin önünde yer almaktadır. Rumcanın bu sözdizim özelliği KTA’ nın da tipik özelliğidir. (3:3) Alıyorum çapayı evden, (3:4) Tarlayıdı benim aşşa yokarı on dönüm, (3:5) Fakirlig vardı o dönemlerde, örneklerinde görüldüğü gibi yüklem durumundaki fiil belirtili nesnenin önünde yer almaktadır, ayrıca örnek (3:4)’ de görüldüğü gibi belirtili isim tamlamasında tamlayan baş ögelerden sonra yer almaktadır (isim tamlamalarında sözdizimi değişikliği için bk.:3.2).

3.2. Tamlamalarda Söz Dizimi Türkçede belirsiz tanımlık (bir) ve sayı kelimeleri sözdiziminde her zaman önde bulunmaktadır. Aynı durum sıfat tamlamalarındaki tamlayan öge için de geçerlidir. Buna karşılık belirtili isim tamlamalarında tamlayan öge bazen farklı konumlarda olabilmektedir. Johanson (2007:103-107) sona gelen nitelemelere örnek olarak İbraniceden etkilenmiş Karaycadaki İncil tercümeleri gibi Türkçe bazı tercüme metinlerdeki belirtili isim tamlamalarında tamlayan ögenin sona geldiğini belirtir. Bu dizim Karaycanın ilişkide olduğu Slav dilleri için tipikdir77. Ayrıca pek çok Türk dili Farsça izafet tamlamalarını kopyalamıştır. Burada baş öge, sona gelen

76 Türkçe ile ilişki dilleri arasında kopyalanmış birleşme kalıplarının birçok örneği bulunmaktadır. Örneğin Balkanlardaki Türkçede, söz dizimi ST’ den oldukça farklılaşmaktadır; tümleçler ve bağımsız zarf tümleçleri alışılmış olarak yüklem çekirdeğinden sonra gelir. Özellikle Gagauzca, konuşulduğu çevredeki Slav dilleri, Romence ve Ruscanın sağa dallanan yapısıyla büyük oranda paralellikler göstermektedir. Ayrıntılı bilgi için bk.: Dmitriev 1939; Hetzer 1983, Menz 1996. Almanya’ da yaşayan Türklerin Türkçesinde, Almancanın benzer bir etkisinin hissedildiği söylenir (Yıldız 1986). Türk dillerinden Karayca, yüklem çekirdeğinin büyük ölçüde Slavca ilişki dillerindeki alışılmış yerlerde kullanılmasıyla burada da en ileri gider. 77 Diğer taraftan Kuzey Tacikçe, Türkçenin tesiriyle öncül nitelemeler geliştirmiştir. Mesela belirtili isim tamlaması yapısında birliğin birleşme kalıbı açıkça Türkçeden kopyalanmıştır: İlgi hâli eki almış olan tamlayan (= sahip olan) + temel öge (= sahip olunan) + 3. ş. İyelik eki (muallim-e kitåb-eş ‘öğretmenin kitabı’).

188 nitelemeye bir -i ile bağlanır ve her iki unsur da genelde Arapça ve Farsça kökenli olur. KTA için de belirtili isim tamlamalarında benzer durumlar ortaya çıkmıştır. Özellikle zamirlerle oluşturulan belirtili isim tamlamalarında asıl öge başta kullanılır olmuştur. (3:9) Şerife duymaz saa telefona ‘Şerife senin telefonunu duymaz.’ (3:10) Kulağım ağrır beni ‘Benim kulağım ağrıyor.’ (3:11) Duymaz saa sesini ‘Senin sesini duymaz.’ (3:12) Garnım ağrır beni böyün hocanım ‘bugün benim karnım ağrıyor hocahanım’ (3:13) Hani gızını senin? ‘Senin kızın hani?’ (3:14) Hani gavemi benim? ‘Benim kahvem nerede?’ (3:15) Geşdi bana üşüme! ‘Benim üşümem geçti.’ (3:16) Galmadı bana o isdeg artık. ‘Artık benim o isteğim kalmadı.’ (3:17) Galdı sana bu gorku değil? ‘Senin bu korkun (var) değil mi?’ Johanson’ a göre bu süreç, kısmen ilgi eki almış tamlayan ögesinin sona geldiği belirtili isim tamlamalarında sahip olunanın gramatikalleşmesi yoluyla ortaya çıkar, gavemi X-im ‘X-im kahvem’ (=Türkçe X-im kahvem) gibi.

3.3 Hal Eklerininin İşlev Değişikliği Hal ekleri sözdiziminde fiillerle ilişkiyi yansıtırlar. Bazı hal ekleri sentaktik bir zorunluluktan dolayı kullanılırken bazıları fiilin anlamını daha iyi verebilmek amacıyla cümlede yer alır. Örneğin “Annem yemeği yaptı” gibi bir cümlede belirtme hali eki bir zorunluluktan dolayı yer alır. “Kızlar evde oyalandı” gibi bir cümlede ise bulunma hali eki sentaktik bir zorunluluktan dolayı değil fiilin anlamına katkı sağlamak için kullanılmıştır. Bu yüzdendir ki ‘bitişme kopyaları’ sözdizimini de etkileyebilir. Örneğin Türkçede min- “binmek” veya paydalan- “faydalanmak” fiilleri yönelme veya ayrılma hali eki istedikleri halde, bazı Türk dillerinde, Rusçanın etkisiyle belirtme eki ister duruma gelmişlerdir (Johanson 2007:12). KTA’da hal eklerinin farklı kullanımı sözdizimiyle yakından ilgili görünmektedir. İngilizce ve Rumcada KTA’daki hal ekleri yerine bağımsız birlikler bulunmaktadır. Bu bağımsız birliklerin anlamsal özellikleri hal eklerindeki işlevlerin değişmesini tetiklemiş gibidir.

189 Belirtme hali eki fiilin gösterdiği işten etkilenen ögeyi, yani nesneyi gösterir ve morfolojinin söz dizimi ile etkileşiminde en etkili unsurdur. Rumcada isimlerin ve sıfatların ‘-i hali çekimi’ diye adlandırılan bir çekim kategorisi bulunmaktadır. Ayrıca çoğu durumda isimlerin ve sıfatların -i halindeki çekiminde kullanılan edatlar yönelme işlevi için de kullanılmaktadır. Şöyle ki, arkadaş isminin Rumca tekil ve çoğul şekli için kullanılan edatlar yönelme işleviyle de kullanılabilmektedir; τον φίλο ‘arkadaşı/ arkadaşa’, τους φίλους ‘arkadaşları/ arkadaşları’ KTA’da hal eklerinde özellikle belirtme ve yönelme işlevlerinin değiştirilmesi Rumca ile benzerlik göstermektedir. Rumcada yönelme ve belirtme işlevi birbirinin yerine kullanılabilmektedir. İsimlerin ve zamirlerin belirtisiz nesne olarak kullanımı ise ortak edat σε (se) ile yapılmaktadır. KTA’da belirtme hali yerine yönelme hali eki kullanılmaktadır: (3:18) gördü bana “gördü beni” (3:19) duydu saa çok bağırma “ duydu seni çok bağırma” (3:20) hayvan-a görün nası bakar “hayvan-ı görüyor musun, nasıl bakıyor? (3:21) Oturdum, dinleme sağa sola “sağı solu dinlemek için oturdum” (3:22) Süleyman duyman dondurmacıya. “Süleyman dondurmacıyı duymuyor musun?” (3:23) Duymadın Mehmed Ali’ye ki çal da bir gün unudulacağız. (3:24) Gördü bana ne yapacam şimdik? “ Gördü beni, ne yapacağım şimdi” KTA’da yönelme hali eki yerine belirtme hali eki kullanılmaktadır: (3:25) Ben hesder-i sordum değerlidir dedi baa. ‘Ben hasdere sordum değerlidir dedi bana’. (3:26) Sordum Salih’i o da dedi bana ki annesi istemiş öyle yapsın. ‘Salih’e sordum, o da annesinin öyle yapmasını istediğini söyledi’. (3:27) Sordum Cevdet’i 12 milyon dedi baa. ‘Cevdet’e sordum 12 milyon dedi bana’. (3:28) Otobüs gaşdı Laden’ e. ‘Laden’in otobüsü ayrıldı’. KTA’da ayrılma hal ekleindeki bir diğer özellik belirtme işlevinin genelleşerk diğer hal eklerinin yerine kullanılır olmasıdır. Ayrılma hali yerine belirtme hali eki kullanılmaktadır. ST’de temel işlevi fiilin gösterdiği hareketin uzaklaştığı noktayı belirtmesidir: Özellikle hoşlan-, nefret et-, şüphelen-, kork- gibi bazı fiiller –DAn

190 ekli unsuru zorunlu olarak ister: Örneğin ‘Köpekten korktu’. KTA’da ise bu fiiller ‘gorkdu köpeği’, ‘hoşlandı sana’, ‘nefret etti geni görünca’ gibi ayrılma hali yerine belirtme ve yönelme ekini almaktadır. Bu sözdizimindeki değişikliğin hal eklerindeki işlevlere etkisi olarak açıklanabilir. KTA’da sözdiziminin büyük oranda yüklem- nesne şeklinde olması doğal olarak hal eklerini de etkilemiş bu yönüyle de ST’ den farklılaştırmıştır. (3:29) görmen genni utanmaz yüzünü ‘görmüyor musun yüzünden utanmıyor’. (3:30) söyle baa ne isterdiñ bubañı ‘babandan ne istiyorsun, söyle’. (3:31) Anne bişey isden beni? ‘anne benden birşey istiyor musun?’.

8.4. Yardımcı Fiiller Yüklemi et-, eyle-, ol-, kıl-, bulun- yardımcı fiilleri ile isim soylu bir kelimenin ya da anlamca kaynaşmış iki ayrı fiilin oluşturduğu bu tür cümlelerin oluşumunda et- yardımcı fiilinin öne çıktığı görülmektedir ST’de yap- yardımcı fiili ile kullanılan fiillerin KTA’da et- yardımcı fiili ile kullanıldığı, işleklik açısından bu yardımcı fiilin öne çıktığı söylenebilir. İngilizcenin de etkidi ile et- fiilinin daha yaygın olarak kullanıldığını belirtmeliyiz (3:32) Edeyim bir gave de içelim. (3:33) Vallahi deyim saa on beşimda çocuug ettim, yirmida gapattım bu işleri. (3:34) İnanın ben da maraz ettim çok. (3:35) Görmeñ ki haranga oldu üstümde? (3:36) CTP tumba oldu, zanneden UBP daa eyidir hocanım? (3:37) Mangos oldum bilesiñ bu sıcaglardan. Yardımcı fiiller, İslamiyet döneminde Arapçadan ve Farsçadan ve diğer dillerden alınan ödünç kelimelerin kullanılmalarının arttırdığı gibi, KTA’da Rumca ve İngilizce isimler ve sıfatların fiilleştirilmesinde kullanılmıştır. Ancak bu işlev, yardımcı fiillerin Türk dillerindeki isimler ve sıfatlarla kullanımlarından ayrı tutulamaz.

191 3.5. Yan Cümleler Dünyanın diğer dillerinde olduğu gibi Türkçede de iki cümleyi birbirine bağlama yöntemi ikiye ayrılır. İlk yöntem bağımsız sıralı cümle şeklinde, yani cümlelerin herhangi bir bağlaç veya bağlayıcı öğe olmadan birbirlerini takip etmesiyle oluşturulmaktadır. Bu yapıyı şu şekilde örneklendirebiliriz; Çocuklar camı kırdılar, alarm çaldı. İkinci ilişki şekli ise cümlelerden birinin ötekisine göre yardımcı duruma, yani yan cümle haline getirilmesidir. Bu konuda Türkçe ile Hint- Avrupa dilleri arasında temel bir fark vardır. Türkçe sözdiziminde cümle ögeleştirmede öncül bitimsiz şekilleri tercih eder. İçe yerleşik cümleler öge cümleler olarak isimleştirilir veya yüklemleştirici isim-fiil, sıfat-fiil ve zarf-fiil ekleri yardımıyla bitimsiz hale getirilirler. Sonuncular bağlayıcı göreviyle de kullanıldıklarından, Türkçe öge cümle yapımı bitişkendir (Johanson 2007: 107). Hint-Avrupa dillerinde ise yan cümleler bağlı bulundukları ögeden sonra gelerek sağa dallanan bir yapıda, bir bağlaçla başlar, yüklemleri zaman ve kişiye göre çekim ekleri taşır. Bunun aksine Türkçede yardımcı cümle ve asıl cümle, sola dallanan bir yapıyla, bitimsiz fillere dayanan yan cümleyle birbirine bağlanmaktadır. Örneğin ‘Çocuklar camı kırınca alarm çaldı’, fakat İngilizcede ‘When the thieves broke the window, the alarm went on’. Hint-Avrupa dillerine has bu son yan cümle türü Türkçede nadir olmakla beraber bilindiği gibi EAT’de özellikle Farsçanın etkisiye pek yaygındır. Çağdas Türkçeden bir örnek ise, madem ki gibi bağlaçlarla baslayan cümlelerdir. Buna karşın Türkçenin birçok diyalektinde; Kuzey-Doğu ağızlarında ki ile oluşturulan yan cümleler nispeten nadir kullanılır.78 KTA’da ise isim-fiil, sıfat-fiil ve zarf-fiil cümleleri Hint-Avrupa dillerindeki gibi bağlaçlarla ifade edilir olmuştur. İsim-fiil ve sıfat-fiil cümleleri ki ve hani, zarf- fiil cümleleri ise haçan, ne zaman, niçin kelimeleri ile oluşturulmaktadır. Bu cümlelerde yüklemden sonra zaman ve kişiye göre çekim eki taşıyan bir yüklemleme gelmektedir. Yan cümle ise genelde hani ya da bazen ki bağlacıyla başlamaktadır. Sıfat-fiille kurulan niteleme cümlelerine KTA’ da çok az rastlanır. Bunların arasında en çok -(y)En sıfat fiiliyle kurulan yan cümleler vardır; -dIK sıfat fiili yok denecek kadar az kullanılır. Genelde niteleme cümlesi bağımlı olduğu öğeden sonra gelir, kişi

78 Ayrıntılar için bk.: Brendemoen 2002.

192 ve zamana göre çekilen bir yüklemi içerir ve bir bağlaçla başlar. Bu cümle türünde de özellikle konuşma dilinde hani bağlaç olarak kullanılır. Bilindiği gibi ST’ de ise aynı ifade için zarf-fiilli veya sıfat-fiilli ifadeler kullanılmaktadır. Özetle hem Türkçe için hem Hint-Avrupa dilleri için bir birleşik cümlede asıl cümlenin anlamını tamamlayan en az bir yardımcı cümlenin olması beklenmektedir. Bu yan cümlelerin işlevlerine göre isimlendirilişleri; en az üç şekilde olmaktadır. Bu araştırmada yan cümleler şu şekilde tanımlanmıştır. İsim-fiil cümlesi, yan cümle asıl cümlenin öznesi veya nesnesi durumunda, sıfat-fiil cümlesi yan cümle asıl cümlenin herhangi bir ögesinin sıfat işlevinde ve zarf-fiil cümlesi yan cümle asıl cümlenin zarfı durumundadır (krş. Johanson 1990: 199-200).

3.5.1. ki ile oluşturulan isim cümleleri Türkçede, bağlama edatı ki ve kim yardımcı cümleyi temel cümleye bağlamakta bağlanan bu yardımcı cümle de temel cümlenin öznesi, nesnesi, yer tamlayıcısı ve zarfı durumunda olmaktadır (Cemiloğlu,1994: 60-62). Bu tür cümleler, KTA’da, Doğu Karadeniz ve diğer Kuzey Doğu Anadolu ağızlarında genellikle dolaysız anlatım olarak ifade edilirken bağlaç olarak ki konur. Hem diğer Anadolu ağızlarında hem de yazı dilinde bu tip cümle kuruluş şekli yaygındır fakat ayrıca yazı dilinde, Batı ve Orta Anadolu ağızlarındaki duruma muhalif olarak KTA’da demek fiili, ifadeden önce ki bağlacı konmaksızın da sık sık kullanılır. Örneklendirecek olursak KTA için ‘Annem dedi ki çabug edesiñ’, ‘o da dedi ki ben çocug galırım onnarın yanında’ yerine sırasıyla ‘Annem dedi, çabug edesiñ’, ‘o da dedi, ben çocug galırım onnarın yanında’ cümleleri kullanılmaktadır. Bu tip cümlelerde ki kullanılmazken Türkçede isim-fiil ekleriyle oluşturulan yan cümlelerde ki bağlacı yoğun olarak kullanılmaktadır. (3:38) Sevindi öğretmen ki şiiri güzel açıkladınız. ‘Öğretmen şiiri güzel açıklamanıza sevindi’. (3:39) Üzüldüm ki gelmediñ davetime ‘Davetime gelmeyişine üzüldüm’ (3:40) Bilrdim ki isdeñ gelesiñ ‘Gelmek istediğini biliyordum’ Bu örneklerde görüldüğü (3:38), (3:39), (3:40) gibi Türkçede isim-fiil ekleri ile kurulan yan cümlelerin yerini Hint-Avrupa dillerinde olduğu gibi KTA’da, bitimli fiiller almış, başta bulunması gereken yan cümleler ki ile birbirine bağlanarak cümle

193 sonunda konumlandırılmıştır. Aynı yapının Rumcada soru kelimesi pu (που) [=bu, nerde, hani] ve o opios (ο οποίος) [=kim] kelimeleri ile sağlanması ilgi çekicidir. Rumcada isim-fiill yan cümleleri pu (που) ve o opios (ο οποίος) kelimeleri ile oluşturulmaktadır. Ayrıca İngilizcede isim-fiil yan cümlelerinin de that [=bu, şu] which [=hangi] who [=kim] kelimeleri ile asıl cümleye bağlanmaları sözdizimsel olarak KTA’ nı etkilemiş görünmektedir. KTA’da yan cümlelerin bitimli fiillerle oluşturulması ayrıca asıl unsurun başta yardımcı unsurun sonda olması ilişki dillerinin bu ağıza etkisi olarak açıklanabilir. Örneğin Rumcada En o Xambis pu efie “Hambisdir ki ayrıldı” [Ayrılan kişi Hambisdir], En ton Xambin pu idha “Hambismiş ki gördüm [Görmüş olduğum kişi Hambismiş] gibi isim cümlelerinde bağlayıcı olarak pu kelimesi kullanılmaktadır. KTA’da benzer yapıda örnekler; sevindi ki geldiniz bura, “buraya gelmenize sevindi” şekliyle sıklıkla kullanılmaktadır. KTA’da düşünsel bir aktiviteyi ifade etmek için kullanılan bazı fiillerden sonra ki bağlacı kullanılmaktadır bu bağlaç İngilizcedeki that ile bağlanmış isim cümlelerinin kullanımı ile paralellik göstermektedir. Anla-, tahmin et-, duy-, öğren-, düşün-, um-, hatırla-, gör-, oku-, fark et-, unut- gibi fiillerle kurulan cümlelerde KTA asıl fiil cümlesini başta yardımcı unsuru sonda kullanma eğilimindedirler. KTA’da Unuddum ki gideceyidig bağa yarın, gibi bir isim cümlesi İngilizcede I forgot that we will go to vinyard tomorrow biçimiyle aynı yapıdadır. Ancak şu da belirtilmelidir ki KTA’da ki ile oluşturulan isim cümlelerinin kullanım sıklığı hani ile oluşturulan isim cümleleri kadar değildir (aşağıya bk.).

3.6.2 Hani ile oluşturulan isim cümleleri KTA’da hani ile oluşturulan yan cümleler ki ile oluşturulan cümleler göre özellikle Baf ve Karpaz bölgesinde daha yaygındır. Rumcada birleşik cümle oluşturan pu (που) [=hangi, hani] o opios (ο οποίος) [=kim] kelimelerinin soru kelimesi olması KTA’da soru işlevli hani kelimesinin benzer özelliklerde kullanılmasını sağlamıştır. Türkçede de ilgi cümleleri oluşturan hani kelimesi benzerlik desteği ile yan cümlelerin oluşturulmasında kullanılmıştır. Neçin hani isdedi atsın genni yer? “Onu yere atmak istemesi ne içindi (ne sebeptendi?”, Hikayedir hani annaddım saa dün, Seslenmiş anasına hani onu doğurdu, Gelmiş

194 halası hani gördük Londra’da, gibi örnekler haninin Rumcadaki ilgi zamiri gibi kullanıldığını gösterir. Rumcadan tek farkının cins ayrımı göstermemesi olduğu düşünülebilir ancak rumcada pu (που) [=hangi, hani] cinsiyet, sayı, durum ayrımı yapılmadan kullanılan bir bağlaçdır. o opios (ο οποίος) [=kim] bağlacı ise bu ayrımları yapmaktadır. Bu sebeple birleşik cümle kalıpları Rumcada ve KTA’da benzerlik desteği ile yaygın şekilde kullanılmaktadır.

3.6.3 Mastarsız kullanım KTA’nın en belirgin özelliklerinden bir tanesi Balkan dillerinde de görülen mastarsız kullanım örnekleridir (Johanson 2007:110). KTA’da özellikle düşünsel bir aktiviteyi ifade etmek için kullanılan bazı fiillerle; düşün-, sev-, iste- hoşlan-, beğen-, unut- um-, hatırla-, unut- gibi oluşturulan cümlelerde mastardan kaçınma eğilimi vardır. (3:41) Sever geyinsin çok. “Giyinmeyi çok sever.” (3:42) İsder gelsin sizininan. “Sizinle gelmeyi ister.” (3:43) Süleyman enişden sever konuşsuñ. “Süleyman enişden gonuşmayı çok sever.” (3:44) İsdemez gaçsın. “Kaçmak istemiyor” (3:45) Beş dakka galdı zil çalsın. “Zilin çalmasına beş dakika kaldı.” Mastarsız kullanım Rumcanın da tipik bir özelliğidir. İstek cümlelerinde Rumca bitimli fiilleri tercih etmektedir. Örneğin θέλω να πάω – (isterim+(gelecek zaman istek eki+ git-) Bu kullanım aynı zamanda nesne istemeyen cümlelerde nesnenin kullanılmasına da sebep olmaktadır ‘το είδα το αυτοκίνητο’- do ida do afdoginido’ o arabayı ki onu gördüm.

3.6.4 hani ile sıfat-fiil cümleleri Sıfat-fiil cümleleri isimleri veya isim gruplarını tanımlayan unsurlar olarak tanımlanmakta ve isim unsurunun başına sıfat-fiil cümleleri getirilmektedir (Keenan 1985). Sıfat-fiil cümleleri birçok dilde iki şekilde oluşturulmaktadır; birinci tip, Hint- Avrupa dillerinde olduğu gibi bağlaçlarla ikinci tip Türkçede olduğu gibi sıfat-fiil ekleriyledir. KTA’da sıfat-fiil cümleleri birinci tipteki gibi oluşturulmakta ancak ST’deki gibi örneklere de rastlanmaktadır. KTA’da ilgi zamiri göreviyle –hani, ki, kim, ne, şu,- bitinli fillere dayanan ve sağa dallanan cümle yapıları oluşturmakta, bu

195 yönüyle Türkçenin sola dallanan bitimsiz yan cümle tipleriyle farklılaşmaktadır. Ancak ST’deki–An ve -DIk, ekleriyle de yan cümleler oluşturulmaktadır. KTA’da hani bağlacıyla başlayan niteleme cümlesinde baş isim tekrar edilmeyerek Türkçenin, nesnelerin anlaşıldığı zaman tekrarlanmaması özelliğinin bu tür kopyalanmış cümle modellerinde de korunduğunu göstermektedir. Genelde Hint- Avrupa dillerinde baş isim eğer niteleme cümlesinde dolaylı nesneyse, baş isim kişi zamiri kullanılarak tekrar edilir. Yani çocuk hani gördüm çarşıda (çarşıda gördüğüm çocuk) cümlesi Hint-Avrupa dillerinin yapısına uyarlansaydı çocuk hani onu gördüm çarşıda şeklini alırdı. (3:46) O çocug hani gördüg çarşıda. (3:47) O gız hani gomşunuzudu. Rumcada sıfat-fiil yan cümleleri iki şekilde oluşturulmaktadır. En yaygın kullanılanı ve kolay oluşturulanı ilgi zamiri olan pu που, [=hangi, hani] ile kurulan yan cümlelerdir. η γυναίκα που είδα χτες ‘kadın hani gördüm çarşıda’. Ancak Rumcada dikkat çeken bir özellik de asıl cümlede özne veya nesne belirtildiği zaman yan cümlede özne ve nesne tekrarına ihtiyaç duyan Hint-Avrupa dillerindeki gibi cümleler yanında; ‘η γυναίκα που βρήκα την τσάντα της’ ' [kadındır ki buldum onun çantasını] örneğinden farklı olarak, Türkçedeki gibi nesnenin anlaşıldığı zaman tekrar edilmediği cümle yapılarının da bulunmasıdır. Fakat KTA’da kendi kelimesinin yoğun kullanımının bir sebebinin de Rumcadaki ‘kadın ki buldum onun çantasını- gibi cümle yapılarındaki o zamirinin kullanımı olduğu düşünülebilir. Bu cümle KTA’ da ‘kadındır ki buldum genne çantasını’ biçimini alır. Yani ST’ deki ifadesi ile ‘Kendisine (ona) çantasını bulduğum kadındır’. KTA’da hani ile sola dallanan yapıda sıfat-fiil yan cümleleri oluşturulmakta ayrıca bu yan cümle tiplerinin bazıları bitimsiz fiil şekillerine sahiptirler. Türkçede ise ilgi cümleleri sıfat-fiil eklerinin yardımıyla tamlanandan önce gelir. KTA’da bunun Hint-Avrupa dillerinde olduğu gibi ilgi zamirleriyle tamlanandan sonra geldiğini görmekteyiz. Bu sorulardır hani çözemedig sınavda örneğinde olduğu gibi bitimli fiillere sahip cümleler KTA için tipik cümle yapılarıdır. Hani ile oluşturulan birleşik cümle kalıpları yanında bitimli fiil+ hani+ ki+ yan cümle yapısındaki; ‘Arabacıgdır hani ki gördüg Erdoğan’ın evinde’ örnekleride KTA için tipiktir.

196 3.6.5 şu ile sıfat-fiil yan cümleleri Türkçede işaret zamiri ve işaret sıfatı işlevindeki şu kelimesi KTA’da çok farklı bir işlevle kullanılmaktadır. Bu kullanım diğer Türk dillerinde olmayan bir özelliktie. Şu kelimesinin bağlaç ve ilgi zamiri göreviyle KTA’da yoğun olarak kullanıldığı gözlenmektedir. Şu kelimesi de sağa dallanan cümle yapıları oluşturmakta, bu yönüyle Türkçenin sola dallanan bitimsiz yan cümle tipleriyle farklılaşmaktadır. KTA’da bitimli fiil+şu+ yan cümle şeklinde formüle edebileceğimiz bu yapı bitimsiz fiil+ şu+ yan cümle şeklinde de oluşturulabilmektedir. Ayrıca o şu= oşşu=osu= biçimiyle de kullanılan bağlaç görevli şu kelimesi İngilizce that bağlacı ile oluşturulan cümle yapıları ile benzerlik göstermektedir. (3:48) O gızı şu severdim başgası aldı genni, ben da Ayşe Aba’nınan evlendim. (3:49) O ufaglardan şu öyle uzundurlar. (3:50) Anladım hellimleri şu öyle eksigdir. (3:51) Sarılardan yahu dar uzunnardan oşşu böyledir. (3:52) O anda şu baña söyledi, ertesi gün ben gaşdım geldim buyanı. (3:53) Ben da bütün yeni yıl mesajlarını şimdi yazacam oşu vakdim var. İngilizcede bitimli fiil + that + isim cümlesi yapısı KTA’da şu ile kurulan cümle yapısına örnek teşkil etmiş görünmektedir. I remembered (that) I locked the door, cümlesi KTA’da ‘Hatırladım şu kapıyı kilitledim’ ST’de ise ‘Kapıyı kilitlediğimi hatırladım’ veya The teacher didn’t realize one student was absent, gibi bir cümle KTA’da ‘Farkına varmadı öğretmen şu bir çocuk eksikdir’, ST’de ‘Öğretmen, bir öğrencinin eksik olduğunun farkına varmadı’ yapılarıyla ortaya çıkmaktadır. Bu yapı KTA’da kopyalanmış cümle kalıpları için örnek teşkil etmektedir. İşaret zamirlerinin bağlaç olarak kullanılması Türk dillerinde soru zamirlerinin bağlaç olarak kullanılması hadisesi ile benzerlik gösterir (Ayrıntılar için bk. Johanson 2007:118). Bu yönüyle şu işaret zamirinin bağlaç olarak kullanımı seçilmiş kopyalamaya örnektir.

197 3.6.8. haçan, haçan ki, ne zaman ile oluşturulan zarf-fiil cümleleri Fiillerden zarf-fiil ekleriyle türetilen kelimelerin kendilerinden önceki unsurlarla bir araya gelerek oluşturduğu ve her zaman zarf olarak kullanılan zarf-fiil cümleleri KTA’da kullanılan bir diğer yan cümle tipidir. Zarf- fiil cümleleri KTA’da oldukça yaygındır. Çoğu, zarf-fiillerle kurulur. Bunların yanısıra Hint-Avrupa dillerine mahsus bağlaçlı cümlelere de rastlamak mümkündür. Bunların içerisinde özellikle ki ve hani bağlaçlı cümleler son derece ilginçtir. ST’deki zarf-fiilli cümleleri KTA’da yine bazen bağımsız sıralı cümleler şeklinde karşımıza çıkabilir: Ekmeğinan garışdırırıg, gızardırıg yerig genni, bu cümle yazı dilinde büyük ihtimalle şu sekilde zarf-fiilli bir ifade tercih edilirdi: “Onu ekmekle karıştırıp kızartarak yeriz.” KTA’da zarf-fiil cümleleri ST’deki gibi zarf-fiil ekleriyle ve ST’den ayrı olarak –haçan, hani, şu, ne zaman, ne, niçin, ki- ile Hint –Avrupa dilleindeki gibi bitinli fillere dayanan ve sağa dallanan cümle yapıları oluşturmaktadır. Özetle diyebiliriz ki KTA’da zarf-fiil cümleleri sözdizimsel olarak iki şekilde oluşrurulmaktadır: bitimsiz fiillerle+ yan cümle veya bitimli fiil+ yan cümle ki ikinci şekil Rumca ve İngilizceden seçilmiş kopyalama sonucu oluşan bir birleşik cümle yapısıdır. Aşağıda KTA’da amaç, sebep ve eş zamanlılık bildiren birleşik cümle yapıları ele alınmaktadır. Bu cümleleler ST’de zarf-fiillerle ifade edilirken KTA’da bağlaçlarla ve yan cümlelerle ifade edilmektedir (bk. 3.6.8.1., 3.6.8.2., 3.6.8.3.). KTA’na ait ‘Haçana bir gideceyik kapusuna, govulalım’, ‘Haçan da geldin da görmedig’ gibi haçan “ne zaman” ile kurulan cümleler Anadolu Ağızlarında da görülmektedir. Sırasıyla bazı anlamsal farklar olmakla birlikte, ‘Ne zamana kadar kapısına gidip de kovulacağız’, Ne zaman geldin de görmedik’ şeklinde çevirebileceğimiz bu cümlelerin dışında haçan ile birleşik cümle kalıpları KTA’da yaygın olarak kullanılmaktadır. İngilizcedeki when ‘ ne zaman’ bağlaçlı yan cümleler gibi yapılanan ‘When I see her she begins to cry’ tipindeki cümleler KTA’da ‘Haçan gördüm genni başladı ağlasın’ biçiminde oluşturulurken bu cümlenin ST’deki eşdeğeri ‘Ben, onu görünce ağlamaya başladı’ şeklindedir. Bağlaçla başlayan bir tür zaman cümlesi olarak isimlendirebileceğimiz bu cümle türünün bağlacı haçan ‘ne zaman’ soru sözcüğüdür. Bu soru sözcüğü Türkiye’deki bazı Karadeniz ağızlarında ve Osmanlıcada da bulunur, fakat KTA’da zamanı sormak için değil, bağlaç olarak

198 kullanılmaktadır. Zaman cümlesi bağlacı olarak haçan’ın yerine ne zaman ve ne vakit de kullanılabilmektedir. (3:54) Haçan aç galırdı, gideridi gardaşına. (3:55) Golaydır zannedeñ gızım haçana bir çekecem ben bu deliyi. (3:56) Ben ne zaman gittim Londra’ya annadım öksüzlüğü. Bu tip cümle yapılarında haçan bağlaç işlevinde kullanılmakta bu da Rumcada όταν ‘ne zaman’, σαν ‘ ne zaman’, όποτε ‘ne zaman ki’ οπόταν ‘ ne zaman ki’ gibi zaman cümleleri oluşturan bağlaçların işlevleri ile paralellik göstermektedirler. Örneğin Rumcada zaman bildiren zarf yan cümleler ‘όταν λείπει η γάτα κορεύουν τα πουτίκια’ [odin lebi i gata goreon da budiga] odin+ asıl cümle+ yan cümle yapısındaki gibi KTA’da ‘Haçan gaşdı kedi, fare başladı oynasın!’ haçan+ asıl cümle+ yan cümle yapısıyla ifade edilmektedir. Burada asıl dikkati çeken haçan kelimesinin soru kelimesi olarakl değil Rumcadaki odin ‘ne zaman’ kelimesi gibi bağlaç işleviyle kullanılmasıdır.

3.6.8.1. Amaç ve sebep cümleleri bildiren zarf-fiil cümleleri KTA’da amaç cümleleri de genel olarak ana cümleden sonra gelirler. Ana ve yan cümlenin öznesi aynı ise yüklem mastar eki, ayrıysa istek kipi eki alır. Çoğu zaman yüklemin ardından diye edatı gelir; için ile oluşturulan zarf-fiilli yan cümlelerde ise çok farklı bir durum ortaya çıkmıştır. KTA’da Rumcada olduğu gibi mastar kullanımından kaçınma eğilimi vardır. “Onu görmememek için yolumu değiştirdim” gibi bir cümle bu ağızlarda, “Degiştirdim yolumu hani görmeyim genni” şeklini alarak birleşik cümle biçimiyle ifade edilmektedir. Bu yapı; asıl cümle+hani+yan cümle+istek eki+ zamir bazen de cümlenin başında bağlaç olarak hani ya da ki eklenerek elde edilir. (3:57) Bir ekmeg daa aldım hani galabalıg olacayıg. (3:58) Kuzeye göçdüg niçin barış olacayıdı. (3:59) Erken geldi ki açsın dükkanı. (3:60) Yetmiş yedide hak tanadılar bize zere güneyden geldik. (3:61) Ağlarıdım hani saçımı kesdiler. (3:62) Gonuşmazıdım genne hani ilgilensin diye. (3:63) Onu yerdig da söylemezdig kimseye zere dövülmeylim

199 (3:64) Hepimiz sevindig ki biz Avropa Birline girdig. Örneklerin gösterdiği gibi sebep cümlesi ana cümleden önce ya da sonra gelebilir. İkinci tür sebep cümlesi yine Ruımcadan kopyalanan bağlaçla başlayan yan cümle tipidir. Bağlaç olarak birkaç zarf kullanılır. Bu zarfların çoğu, eski zamanlarda Farsçadan kopyalanmış olsalar da, genelde Türkçedir. Yani Rumca zarflar genel kopyalanmaz, sadece özellikleri Türkçe bir kelimenin üzerine kopyalanır. Bunların arasında zere, neçin ki/hani ve hani vardır. Bu tip yan cümlenin bağlacı atılırsa anlamı değişmez; hatta ikinci örnekte olduğu gibi özneler ayrı olduğu zaman ya hani ya da deye atılabilir, anlam değişmez. Sebep cümlesinin iki değişik türü vardır. Biri Türkçenin bir tür sebep cümlesine benzer ve aynı zamanda daha önce bahsettiğim amaç cümlesi türüne yakındır. En önemli fark yan cümlenin yükleminin istek kipi değil, zaman kipi almasıdır.

3.6.8.2. Eş zamanlılık bildiren birleşik cümle yapıları KTA’da kullanılan bir diğer cümle birleşik cümle türü eş zamanlılık bildiren zaman cümleleridir. Asıl cümledeki hareketin veya oluşun meydana geliş süresi ile yan cümledeki hareketin veya oluşun meydana geliş süresi eş zamanlıdır. Bu tür cümleler Rumcada da yaygın olarak kullanılmaktadır. Hint-Avrupa dillerinin temel özelliği olan bağlaçlarla eş zaman bildirme bu dilde enó ‘ta ki’ móis ‘ta ki’ kelimeleri ile yapılmaktadır. Kıbrıs’ kullanım sıklığı fazla olan ta ki bağlacı sıklık kopyalamasına bir örnek teşkil etmektedir. Türkçenin ağızlarında ve ST’de -IncA zarf-fiil ekleriyle ifade edilen bu tür cümleler Balkan Türkçesinde olduğu gibi ta ki ile ifade edilmektedir. ifade edilen (3:65) Sen ta ki yeyeñ biz gelirig. ‘Sen yiyinceye kadar biz geliriz.’ (3:66) Onnar ta ki gitsiñ biz döneceyig geri. ‘Onlar gidinceye kadar biz döneceğiz.’

3.6.8.4. Var ile Zarf-fiil cümleleri Türkçede var kelimesi isim cümleleri oluşturmakta, bu kelimeler İngilizcede ‘tehere is/are’ veya ‘to have’ fiili ile karşılanmaktadır (Lewis 2000:144; Göksel & Kerslake 2005:120-129). Türkiye Türkçesinin bir ağzı olan Kıbrıs Türk Ağızlarında (KTA) ise var kelimesi isim cümleleri oluşturmanın yanında farklı işlevler üstlenmektedir. KTA’da var ile kurulan cümlelerin dil ilişkisi sonucunda sıklık

200 kopylamasına ve benzerlik desteğine örnek sonuçlar ortaya koyduğu, , var ile yan cümle oluşturulduğu, bu cümlelerde zarf-fiil, sıfat-fiil işlevini yüklendiği görülmektedir. Rumcada ‘vardır’ anlamıyla isim cümleleri yapısında kullanılan έχω ‘eho’ έχεις ‘ehis’ έχει ‘ehi’ έχουμε ‘’ehume’ έχετε ‘ehete’ έχουν ‘ehun’ ve her şahıs için ayrı bir çekime sahip olan ‘var’ yapısı ile isim cümlelerinde sözdizimsel olarak da cümle başında kullanılan sahip olmak fiili KTA’da benzer bir yapının ortaya çıkmasına sebep olmuş görünmektedir. Şöyle ki KTA’da var ile oluşturulan isim cümleleri yoğun olarak kullanılmakta ve ST’demn farklı olarak var + bir kitabım şekli ile var kelimesi cümle başında kullanılmaktadır. έχω ένα βιβλίο ‘eho ine vivliyo’ [var + bir kitabım] kalıbı da Rumcanın sözdizimi özelliğidir.Ayrıca İngilizcede I have a book ‘benim + var +kitabım’ benzer yapıdadır. Var kelimesinin cümle başında kullanılması yalnızca isim cümlelerinde ortaya çıkmamış yaygınlık kazanarak ST’de zarf-fiil ekleriyle oluşturulan yan cümleler de; var+DIr yapısı + yan cümle+ asıl cümle biçimiyle kullanılır olmuştur. (3:67) Var senelerdir severim genni. ‘Onu senelerdir seviyorum’ Ayrıca –DığInde zarf-fiil ekiyle oluşrurulan zaman bildiren yan cümlelerin işlevini de; var+asıl cümle+ki+yan cümle kalıbıyla KTA’da görmemiz mümkündür. (3:68) Varıdı on yaşında ki geldi. ‘Geldiğinde on yaşındaydı’. (3:69) Var on sene ki çalışırım o yanda. ‘O senedir o tarafta çalışıyorum’. ST’de bildirme eki alan bazı sözcükler, cümlede zarf tümleci göreviyle kullanılmaktadır. ‘Üç yazdır oraya gidiyoruz’, ‘Ben onu senelerdir seviyorum’ örneğindeki cümlelerde üç yazdır, senelerdir, gibi bildirme eki yerine KTA’ da var kelimesi kullanılmaktadır; ‘Var üç yaz giderig ora’, ‘Var senelerdir severim genni’ biçimiyle sözdizimsel olarak kopyalanmış cümle kalıplarına örnek olduğunu düşünüyoruz (bk.: Johanson 2007:110-116) KTA’da var ile oluşturulan bir diğer ilginç cümle yapısı ise var + olumsuzluk eki mA + dA bağlacı + fiil cümlesi yapısında oluşturulan cümlelerdir. (3:70)Varma da [goyar bizi kövde]. ‘Bizi köyde koymasın’ Olumsuzluk + fiil cümlesi (3:71) Varma da [alır bize çiçekleri]. ‘Bizim çiçeklerimizi almış olmasın’. Olumsuzluk + fiil cümlesi

201 Rumcada olumsuzluk ekinin başta kullanılması sözdiziminde yüklemin başa çekilmesi KTA’da fiil cümlelerinde ‘varma da’ ile olumsuzluk bildirilmesine de etki etmiş gibi gözükmektedir. Bu yapının kesin olmamakla birlikte Rumcadaki δεν είναι ‘yok –hayır + -DIr’ yapısı ile paralellik gösterdiğini düşünmekteyiz.

3.7. Olumsuz Cümleler Johanson 2007’ye göre Türkçe fiillerin olumsuzu bağımlı unsurlarla yapılırken; Fin-Ugorca, Moğolca ve Tunguzca özel olumsuzluk fiillerine aşinadırlar. Çuvaşçada bir Fin-Ugorca olumsuzluk fiili şeklinden gelişmiş olumsuzluk edatı an’a sahiptir, an śır! ‘yazma!’ (krş. yazma!) gibi. Bunun yanı sıra Gagauzcada olumsuzluk yok nice kalıbı ile yapılabilmektedir yok nižä geliym – gel-e-mem (Menz 1999). Diğer Türk dillerinde ise Türkçe tipi olumsuzluk yani bağımlı unsurla olumsuzluk yaygındır. Aşağıdaki örneklere bakıldığında fiil cümlelerinde KTA’da yok ile olumsuz anlam sağlandığını sadece isim cümlelerinde değil fiil cümlelerinde de yok’ un işlevinin bağımsız olumsuzluk öge olduğunu görmekteyiz. (3:72) Yog giderig da görürüg genni. ‘Gidip de onu görmeyelim.’ (3:73) Yog uyur da galır. ‘Uyuyup kalmasın.’ (3:74) Yog göreñ genni da söylemeñ. ‘Onu görüp de söylememezlik etme.’ Rumcada olumlu cümlenin olumsuz şekli iki olumsuzluk ögesiye yapılmaktadır. δεν ‘den’ [yok] ve μην ‘min’ [yok]. 2. tekil şahıs eki almış fiillerin emir çekiminin olumsuzu: μην πας! ‘min pas’, The imperative itself has no negative forms, something which is preserved from Ancient Greek, and the negative is formed by the types of the subjunctive. e.g. παίξε [pekse], 'oyna!, μην παίξεις [min peksis],

‘yok+ oyna-’ [yok + git-]. Benzer şekilde, KTA’da emir 2. kişilerde olumsuzluk fiilden önce gelen yok edatı ile kurulur79: Burada bir karışık kopya (genel kopyayla birleşme kalıbı) vardır. KTA’nın zaten önce de benzer şekilde zarf olarak kullanılan edatlara sahip olması ödünçlemeyi kolaylaştırmış olabilir. Benzer A kopyalarının varlığı kopyalamayı

79 Fiillerde olumsuzluk, KA'nda da genel olarak -mA ile yapılırken, emir 2. kişilerde olumsuzluk fiilden önce gelen yok edatı ile kurulur: Terlikinan girilir, yok giresin potinciklerinan = ST ‘Terlikle girilir, ayakkabıyla girilmez’. Yok gidesiñ eve da yalıñız sıkılasıñ = ST ‘Eve gidip de yalnız sıkılmayasın’ (Demir 2002).

202 kolaylaştırır. Bağımlı olmayan, işlevce basit bir B morfemi, burada kategorice kendine benzeyen A eşdeğerinin yerine geçmiş ve bu esnada kendi birleşme özelliklerini, karşılaştırılabilir birleşme örneklerine sahip, sentaks açısından benzer B birliklerinin varlığı sayesinde önemli ölçüde koruyabilmiştir. KTA’da bir diğer olumsuzluk yapısı ise yok +nice yapısıyla oluşturulur. Ancak fiilin çekimi emir, görülen geçmiş zaman, öğrenilen geçmiş zaman olabilir. (3:75) Yok nice dövesiñ genni – yok+nice+döv-e-siñ (dövmemelisin) Bu örnekte yok+ nice kalıbı istek eki almış fiil ile kullanılmıştır ama anlam olarak gereklilik ifade etmektedir. Yok nice kalıbı KTA’da gerekliliğin olumsuzu için kullanılabilmektedir (3:76) Yok nice severdi bizi çok- yok+nice+sev-er- idi (sevmezdi) Bu örnekte ise yok+ nice kalıbı geniş zamın hikayesindeki bir fiille kullanılmış ve fiile olumsuzluk anlamını yüklemiştir. KTA’da yok ile ifade edilen bir diğer olumsuzluk yapısı ise yok+Dir şeklinde oluşturulur. Bu yapı ‘sahip olmak’ fiilinin ayrı olarak ifede edildiği Hint- Avrupa dillerinin genel özelliğidir. Örneğin Rumca δεν έχω κανένα νέο [ðen exo kanena neo]-yok+ sahip değilim+habere+ yeni- yapısıyla oluşturulan bu tip olumsuz cümleler KTA’da ‘Yokdur on sene ki aldım genni’ (Onu alalı on sene olmadı), ‘Yokdur beş dakka ki geydirdim genni’ (Onu giydireli beş dakika bile olmadı’ Verimizdeki bir diğer olumsuzluk biçimi ise şudur; ne kelimesi ile olumlu cümle olumsuz, olumsuz cümle olumlu anlamda kullanılabilmektedir. Burada yükselen bir vurgu ile ne kelimesi cümlenin diğer ögelerine göre daha baskın söylenmektedir. Ne isderig genni gelsin cümlesi ‘Onun gelmesini istemiyoruz’ anlamıyla kullanılmaktadır. KTA’na özgü bir diğer olumsuzluk ögesi de olur kelimesi ile yapılmaktadır. (3:77) Ne alacam genni yerden. (almayacağım) (3:78) Ne almaycañ bizi içeri. (alacaksın) (3:79) Ne gelmeycen bizimnan (geleceksin) (3:80) Olur gitmeyelim eve. (olmaz) (3:81) Olur alalım genni yerden (olmaz) (3:82) Olmaz açalım kapuyu. (olur) (3:83) Olmaz gidelim okula (olur)

203 Hem söz dizimsel olarak hem de olumsuzluğun bağımlı yapı ile değil ilişki dillerindeki gibi bağımsız yapılarla ifade edilmesi KTA’daki sözdizimsel kopyalama örnekleridir. Zaten Türkçede var olan yapıların etkileşim sonucu yoğun olarak kullanılması sıklık kopyalamasına bir örnek oluştururken benzerlik desteği ile farklı dillerdeki benzer özelliklerin adanın genelinde kullanımını arttırmış olmalıdır.

3.8. Olasılık-gereklilik-yaklaşıklık Hint- Avrupa dillerinde Türkçeden farklı olarak olasılık, gereklilik ve yeterlilik kip ekleri ile değil bağımsız yapılarla ifede edilmektedir. KTA’da ise bağımlı yapılar yanında bağımsız yapılar da yukarıda saydığımız kipleri ifade edebilmektedir. Rumca ve İngilizcede bu yapılar sözdizimsel olarak yüklemden önce gelmektedir. KTA’da sırasıyla olasılık için olur, gereklilik için lazım, ve yaklaşıklık için hazır/hemen kelimeleri yüklem öncesi kullanılarak bu kipleri ifade etmektedirler. Rumcada cümle başında; olasılık için bori, gereklilik için prepi kelimeleri kulllanılmaktadır. Örneğin ‘boris na fiγis’ (olur+git-+emir veya istek eki ‘gidebiliriz’) yapısı aşağıdaki KTA’na ait örnekleri ile paralellik gösterir. (3:84) Olur gidelim sinemaya. ‘olur+ fiil+istek kalıbı ile olasılık kipi (3:85) Olur gitmeylim okula. ‘olur+ fiil+olumsuzluk eki+istek’ kalıbı ile olasılık kipinin olumsuzu (3:86) Lazım gidelim ‘lazım+ fiil+istek eki’ ile gereklilik kipi (3:87) Lazım gitmeylim ‘lazım + fiil+olumsuzluk eki+istek’ kalıbı ile gereklilik kipinin olumsuzu Rumca gerekliliğin ifadesi yine bağımsız kelimelrle elde edilmektedir; ‘prepi na fiγis’ (lazım+git-+emir veya istek eki ‘gitmeliyiz’) yapısı yukarıdaki KTA’na ait örnekleri ile sözdizimi ve bağımsız ögelerle gerekliliğin ifadesi bakımından benzerlik göstermektedir. KTA’da yazmak- yardımcı fiili ile yaklaşma ifadesi yerine yine bağımsız ögelerle yaklaşma ifadesi yaygın olarak kullanılmaktadır. Şöyle ki hazır ve hemen kelimeleri bağlama göre ‘ neredeyse, hemen hemen, az kalsın, az önce vb.’ ifadeleri ile cümleye yaklaşıklık anlamı katmaktadır. ‘Hemen on dönüm tarlamız varıdı’ cümlesi ST’de anlamsal olarak belirsiz olmasına rağmen KTA’da ‘on dönüme yakın tarlamız vardı’ anlamıyla kullanılmaktadır. Hemen da geldim cümlesi ise ST’de -az

204 sonra geliyorum- anlamı ifade etmesine rağmen KTA’da -az önce geldim- anlamındadır. İngilizce ve Rumcada az kalsın ifadesi fiillerle ya da birleşik fiillerle değil bağımsız kelimelerle yapılmaktadır. KTA’da ilişki dillerinin bu özelliğini türkçede var olan hazır ve hemen kelimesi üzerine kopyalamış görünmektedir. Rumca ‘liyon eminen nabezi’ -az kalsın düşüyordum-, İngilizce ‘I’m already falling down’- ben az kalsın düşüyordum- ifadesi düşeyazdım şekliyle değil ‘hazır düşeyim’ şekliyle kullanılmaktadır.

205 SONUÇ Bu çalışmada, Kıbrıs Türk Ağızları dilbilimsel yönden ele alınarak, bu değişkenin fonolojik, morfolojik ve sözdizimsel özellikleri ortaya konulmuş, bulgular dil ilişkisi olgusu doğrultusunda değerlendirilmiştir. Farklı dillerin aynı coğrafyada konuşulması bu coğrafyanın da doğal sınırlarla anakaradan ayrı bir ada olması Kıbrıs’ ta dil ilişkileri açısından ilginç sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Bu sonuçlar elbette ki adada konuşulan diğer dillerin de dil ilişkisi göz önüne alınarak incelenmesi sonucu daha da açık bir şekilde ortaya çıkacaktır. Çalışmada karşılaştırmalı bir yöntem uygulanmıştır. Bu araştırma, çalışmanın birinci bölümünde tanıtılan, kod kopyalama kuramı doğrultusunda çözümlenmiştir. Bu sebeple Rumca ve İngilizcenin yer yer İtalyanca ve Arapçanın Kıbrıs Türk Ağızlarına etkisi bu kuram doğrultusunda yorumlanmıştır. Araştırmanın ikinci bölümünde adada konuşulan Türkçe ana hatlarıyla belirlenmiş bu değişkenin Anadolu Ağızlarına benzer yönleri ve farklı yönleri üzerinde durulmuştur. Özellikle fonolojik yönden İç ve Batı Anadolu Ağızları ile, morfolojik yönden İç ve Doğu Anadolu Ağızları ile , sözdizimsel olarak Karadeniz Ağızları ile benzerlik göstermesi dikkat çekicidir (bk.: II.Bölüm). Ancak Kıbrıs Türk Ağızlarının ayrıntılı bir gramerinin de verildiği bu çalışmada ortaya çıkan bulgular bu değişkenin Anadolu Ağızlarındaki birçok özelliği bünyesinde barındırmakla birlikte birçok yönden büyük değişiklikler gösterdiğini ortaya koymuştur. Adadaki diğer diller Rumca ve İngilizcenin dilsel özelliklerine benzeyen yönlerin kullanım sıklığı artmış; küçültme eki –cIK, tonlama ile soru ifadesi gibi. Bunun yanısıra sözdiziminde Standart Türkçede bitimsiz fiillerle ifade edilen girişik cümleler bu ağızlarda bitimli fiillerle ifade edilen birleşik cümle yapısında kullanılmaya başlanmıştır.

1. Fonoloji KTA fonolojik düzeyde en az etki altında kalmış gibi gözükmektedir. Rumca ve İngilizceden kopyalanan birçok kelime bu ağızların özelliklerine uygun söylenir olmuştur. Hatta dil ödünçlenmiş kelimelerdeki dil uyumu Türkçenin birçok diyalektinden daha ileridedir. Rumcadan kopyalanan /ts/ ilişki dillerinde İngilizcede de olduğu için kullanım sıklığını arttırmıştır. Özellikle ikidilli Kıbrıslılar bu fonemi

206 belirgin olarak söylemektedirler. Ancak bu fonem kopyalanmasına rağmen KTA kelime başında çift ünsüzü kabul etmez (ıspor, ısdatyum, vb.). KTA’nın dil ilişkisi sonucu kullanım sıklığı artan bir diğer fonemi ise ön damak /l/ sesidir. Bu fonem hem Rumcadan kopyalanmış kelimelerde hem de Türkçe kalimelerde kullanılır olmuştur. Fonolojideki bir diğer önemli özellik /r/ sesinin belirgin ve baskın söylenmesidir. Yuyarlanarak ve çarpmalı seslendirilen /r/ fonemi Rumca söyleyişe yakındır. KTA’nın en belirgin özelliği ise kuşkusuz vurgu ve tonlamada meydana gelen değişmelerdir. Özel isimlerin vurgusu ve soru cümlelerinin tonlaması Rumca ile büyük ölçüde benzeşir. Özel isimlerde ilk hecede vurgu, soru cümlelerinin yükselen ve süren bir tonlama ile eksiz ifadesi Rumca ve KTA’nın ortak özellikleridir.

2. Morfoloji Sözlüksel genel kopyalar isimler, sıfatlar Rumca ve son dönemlerde İngilizce olmak üzere KTA’da yaygın olarak kullanılır. Seçişmiş kopyalara gelince Rumca dişil ve eril eklerinin kopyalanması morfolojik düzeyde dil ilişkisi izlerini göstermektedir. Bu eklerden /itsa/ sevimlilik ve küçültme işleviyle de KTA’da yaygın bir kullanıma sahiptir. Ayrıca Arapçadan kopyalanan dişil eki –e Rumcadan kopyalanan dişil eklerinin sık kullanımı neticesi bu ağızlarda Anadolu Ağızlarına göre daha yoğun bir kullanıma sahip gözükmektedir. Küçültme ekinin yoğun kullanımı da dil ilişkisi sonucu ortaya çıkmış morfolojik bir özellik gibi gözükmektedir. Rumcada küçültme eklerinin dokuz çeşiti geçmesi ve yoğun kullanımı KTA’daki küçültme ekinin de kullanım sıklığını arttırmıştır. Sıfat işlevli – LIK ve –LI ekinin durumu da ST’ den farklılıklar göstermektedir. Sıfat kategorisinin farklı bir yapıda olduğu Rumca –LIK ve –LI ekini kopyalamış ve kendi sıfat çekimine göre düzenlemiştir. KTA daha sonra –LIK ve –LI yapısındaki sıfatları geri ödünçlediğinde Rumca sıfat işlevlerini de ödünçlemiş görünmektedir. Örneğin –LIK ekinin çokluk bildiren sıfatlar yapması gibi. KTA’ nın bir diğer dikkat çeken özelliği de iyelik eklerindeki kullanımda ortaya çıkmaktadır. Rumca ve Yunancayı birbirinden ayıran önemli morfolojik özelliklerden biri iyelik eklerinin Rumcada Türkçedeki gibi kelime sonunda kullanılması Yunancada ise kelime başında kullanılmasıdır. Rumca ve KTA’nın iyelik eklerindeki benzer kullanımları

207 kopyalamayı kolaylaştırmış gözükmektedir. Örneğin kızım yerine kızımı, çocuğum yerine çocumu kullanımı KTA’da yaygındır. Ünlemlerde cins ayrımı da yine Rumca dil ilişkisi kaynaklıdır. Türkçe Bre seslenme edatı önce Rumcaya kopyalanmış daha sonra Rumcanın etkisi ile KTA’da re erkekler için ra bayanlar için seslenme ünlemi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Dönüşlülük zamirinin hem cansız varlıkların yerine hem de yogun kullanımı Rumcada birleşik cümlede yan cümlelerde özne ve nesnenin belirtilmesi gereğinden kaynaklanmış gibi gözükmektedir. O kadın ki tanırım (onu) veya o elmedır ki aldım yerden (onu) biçimindeki ilgi cümlelerinde ST’de asıl cümlede özne ve nesne kullanılmazken Rumca ve KTA’da özne ve nesne kullanılmaktadır. Sadece KTA’da onu yerine hem özne için hem nesne için kendi zamiri kullanılmaktadır.

3. Sözdizimi Özellikle sözdiziminde KTA Türkçenin birçok varyantından farklı bir durum ortaya koymaktadır. Türkçenin ÖNY sıralanışından farklı olarak YNÖ veya NYÖ dizilisi bu ağızların temel özelliğidir. Bu da ilişki dilleri Rumca ve İngilizcenin etkisi kadar Türkçede de öge sıralanışını esnek bir yapıya sahip olmasındandır. Özellikle ilgi eki ile oluşturulan tamlayanın zamir olduğu kullanımlarda zamirlerin kullanılmaması ve ilgi ekliyle ifade yerine yönelme ekinin kullanımı KTA’nın dikkat çeken bir diğer özelliğidir. Bitimli fiillerle sağa dallanan cümle yapısıyla oluşturulan birleşik cümleler dil ilişkisi açısından dikkate değer bir diğer önemli özelliktir. Hint- Avrupa dillerindeki gibi oluşturulan cümle kalıpları ile soru kelimelerinin bağlaç işleviyle kullanılmasıyla Türkçede zarf-fiil, isim-fiil ve sıfat-fiil işlevli bir çok yan cümlenin bağımsız yapılarla ifade edilmesi yönüyle Kıbrıs Türk Ağızları kendine özgü karakterler ortaya koymaktadır. Olumsuzluk ekiyle değil yok, varmada, yok nice gibi kalıplarla olumsuzluk bildiren cümle tipi Türkçenin bu değişkesinin önemli özelliklerinden biridir. Ayrıca Türkçede eklerle ifade edilen birçok kip kategorisi bu değişkede bağımsız ögelerle ifade edilmektedir. Kıbrıs Türk Ağızlarındaki değişmelerin bazılarının arkasında son derece karmaşık süreçler olmalıdır. Çünkü özelliklerden bir bölümünü Türkçenin kendi içerisindeki bir gelişme olarak açıklamak, ne Standart Türkçede ne de Kıbrıs ağızlarının oluşumuna katkısı bulunan ağızlarda bu tür eğilimlere rastlanmadığı için,

208 zordur. Ancak Standart Türkçeden her sapmayı, Kıbrıs Türk Ağızlarınına özgü her ögeyi başta Rumca olmak üzere yabancı kaynaklı görmek de en azından yeterli ayrıntı çalışması yapılmadığı sürece aceleci bir yaklaşım olur kanatindeyiz.

209 KAYNAKÇA

ACAR, T.: 1972 Artvin ve Yöresi Ağzı, Doktora tezi, Erzurum Atatürk Üniversitesi. AGO, A.: 1998 “KKTC İle Makedonya Cumhuriyeti’nde Yaşayan Türk Halkının Ortak Ve Ayrıntılı Ses Hadiseleri”, İkinci Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi, 24-27 Kasım 1998 Cilt IV Türkçe Bildiriler Haklbilim - Çeşitli Konular, (ed. İ. Bozkurt, Ateşin, H & Kansu, M.), Gazimağusa: Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Arştırmaları Merkezi Yay., s.529-639. AHMET, K.: 2006 “Language in the press in Turkish Cypriot dialect”, International Journal of the Sociology of Language 181, s. 11-21. AKALIN, M. (ed.): 1979 Tarihi Türk Şiveleri, Ankara: Atatürk Üniversitesi Yayınları. AKALIN, Ş. H.: 2003 “Diliyle, Edebiyatıyle, Kültürüyle Kıbrıs Türkü”, Türk Dili, Şubat, Ankara: TDK. AKAR, A:: 2004 Muğla Ağızları, Muğla: Muğla Üniversitesi Yayınları. AKINCI, M.A. & JİSA, H.: "Development of Turkish clause linkage in the narrative 2000 texts of Turkish-French bilingual children in France", Studies in Turkish and Turkic Languages: Proceedings of the 9th Internationl Conference on Turkish Linguistics, (ed. Göksel, A. & Kerslake, C.), Oxford University, Wiesbaden: Harrassowitz, s. 317-324 AKSAN, D.: 1979 Her Yönüyle Dil, Ana Çizgileriyle Dilbilim I, Ankara:TDK. AKSAN, D.: 2005 Türkçenin Zenginlikleri İncelikleri, Ankara: Bilgi Yayınevi. AKSAN, D: 1995 Her Yönüyle Dil Ana Çizgileriyle Dilbilim, Ankara: TDK. AKSOY, Ö. A.: 1945 Gaziantep Ağzı I, II (Gramer-Deyimler-Meşhur sözler- Atasözleri), İbrahim Horoz Basımevi: İstanbul AKSOY, Ö. A.: 1946 Gaziantep Ağzı III, İbrahim Horoz Basımevi; İstanbul.

210 AKYIL, M.: 1985 Kıbrıs Batı Mesarya Köyleri Ağzı Ses Ve Şekil Bilgisi, Hacettepe Üniversitesi Lisans Bitirme Tezi, Ankara. ALİ, K. M.: 1967 Kıbrıs (Klavya) Ağzı, Ankara Üniversitesi DTCF Bitirme Tezi, Ankara. ALPER, Ş.: 1938 Alper’s Vocabulary (Geek-English) (Alper’in Kelime Haznesi), . AN, A.: 1997 Kıbrıs’ta Türkçe Basılmış Kitaplar Listesi (1878-1997), Lefkoşa: KKTC Milli Eğitim, Kültür, Gençlik Ve Spor Bakanlığı Yay. ARGUNŞAH, M.: 2000 ”Kıbrıs Ağzıyla İlgili Yayınlanmış Çalışmalara Eleştirel Bir Bakış,” Üçüncü Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi,13-17 Kasım (ed. İ Bozkurt), Gazimağusa: Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Yayınları, s. 65-79. ARGUNŞAH, M: 2001 “Yaşayan Kıbrıs Türk Ağzı”, Türk Dili, 614, Ankara: TDK, s. 193-203. ARGUNŞAH, M: 2003 “Kıbrıs Ağzında Ünlü Değişmeleri”, İlmi Araştırmalar 11, s. 7-27. ARI, S.: 1984 Kıbrıs Ağızları Üzerine Bir Çalışma, Ankara Üniversitesi DTCF Lisans Tezi, Ankara. ARVANİTİ, A: 1998 “Phrase accents revisited: comparative evidence from Standard and Cypriot Greek”, In Proceedings of the 5th International Conference on Spoken Language Processing, vol. 7: 2883-2886, Sydney. ARVANİTİ, A.: 1999a “Cypriot Greek”, Journal of the International Phonetic Association, s.173-178. ARVANİTİ, A.: 1999b Effects of speaking rate on the timing of single and geminate sonorants, Proceedings of the XIVth International Congress of Phonetic Sciences, s. 599-602, San Francisco, CA. ARVANITI, A.: 2001 “The intonation of wh-question in Greek”, Studies in Greek Linguistics 21, s. 57-68. ARVANITI, A.: 2002a “The intonation of yes-no questions in Greek”, Selected Papers on Theoretical and Applied Linguistics, (ed.

211 Makri-Tsilipakou, M.), Thessaloniki: Aristotle University Press, s. 71-83 ARVANITI, A.: 2002b The Maıntenance Of Dıglossıa In And The Emergence Of Cyprıot Standard Greek, University of California, San Diego. ATALAY, B.: 1940 Divanü Lügat-it-Türk Tercümesi I, Ankara: TDK. ATILGAN, H. E.: 1966 Baf Ağzı (Kıbrıs), Ankara Üniversitesi DTCF Bitirme Tezi, Ankara. AVKIRAN, Ş.: 1970 Lefkoşa Ağzı, Ankara Üniversitesi DTCF Bitirme Tezi, Ankara. AYDIN, M.: 1963 Kıbrıs Karpaz Ağzı, Ankara Üniversitesi DTCF Lisans Tezi, Ankara. AYSAYGIN, M.: 2002 “Kıbrıs Türk Halk Kültüründe Küfürler ve Kötü Sözler”, İnançlar Halk Hekimliği Kötü Sözler, Kıbrıs Türk Kültürü Çalışmaları III, Doğu Akdeniz Üniversitesi Yay., Gazimağusa, s. 247-254. BACKUS, A.& HEİJDEN, “Life and birth of a bilingual: the mixed code of bilingual H.: 1998 children and adults in the Turkish community in the Netherlands”, Turkologica 32, Wiesbaden: Harrassowitz. BACKUS, A: 1996 Two in one: Bilingual Speech of Turkish Immigrants in The Netherlands, Tilburg: Tilburg University Press. BANGUOĞLU, T.: 1977 “Anadolu ve Rumeli Ağızları”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, I: s. 132-134. (Caferoğlu 1959: 239): BANGUOĞLU,T: 1986 Türkçenin Grameri, Ankara: TDK. BASKAKOV, N. A.: 1960 The Turkic languages of Central Asia : Problems of planned culture contact. The Turkic peoples of the USSR : The development of their languages and writing, Oxford. BATKAN, N.A.: 2000 Kıbrıs Baf Ve Limasol Göçmenlerinin Ağzı, Gazi Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Ankara. BİLGEGİL, M. K.: 1982 Türkçe Dil Bilgisi, İstanbul: Dergah yay. BİSANG, W.: 2004. “Dialectology and typology–An integrative perspective”, (ed. B. Kortmann). Dialectology meets Typology.

212 Berlin/New York: Mouton de Gruyter, s. 11-47. BOESCHOTEN, H.: 1990 Acquisition of Turkish by Immigrant Children. A multiple case study of children in the Netherlands aged 4 to 6, (Turologica 6), Wiesbaden: Otto Harrassowitz. BOESCHOTEN, H: 1991 “Aspects of Language Variation”, Turkish Linguistics Today, H. Boeschoten/L.Verhoeven [Yay.], Leiden. s. 150- 193. BOESCHOTEN, H: 2002 "Why is yapmak replacing etmek – a historical perspective." (ed. N. Demir & F. Turan), Scholarly depth and accuracy – A Festschrift to Lars Johanson. Ankara: Grafiker, s. 73-82. BOZKURT, İ., ATEŞİN, H. “Kıbrıs İle İlgili Çalışmalara Bir Bakış”, Kıbrıs & KANSU M.: 1998 Araştırmaları Dergisi, Cilt 2, Sayı 4 Gazimağusa: Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezi, s.395- 398 BOZKURT, İ.: 1999 “Kıbrıs Türk Ağzı İle İlgili Araştırmalar,” 42. PIAC Konferansı (Prag, 22-27 Ağustos 1999) Sunulan Basılmamış Bildiri, Yazarın Özel Arşivi. BOZKURT, İ.: 2006 “Türkçe’nin Kıbrıs Ağzı Ve Kıbrıslı Türkler’de Yazı Dili”, Büyük Türk Dili Kurultayı Bildirileri, Bilkent Üniversitesi, Ankara. BOZTAŞ, İ.:1991 “Kıbrıs Ağzından Sesbiçimbilgisel Değişmeler,” Dilbilim Araştırmaları, Ankara: Hitit Yayınevi. BRENDEMOEN, B.: 1969 “Doğu Karadeniz Ağızlarındaki -mIş’li Geçmiş Zaman Üzerine Bir Not”, 3.Uluslar Arası Türk Dil Kurultayı 1966, Ankara. BRENDEMOEN, B.: 1993 Pronominalsyntax in den türkischen Schwarzmeerdialekten–syntaktische Innovation oder Archaismus ? (ed. Laut, J.Peter & Röhrborn, K.), Veröffentlichungen der Societas Uralo-Altaica Bd. 37, Wiesbaden: Harrassowitz), s. 51–73. BRENDEMOEN, B.:1998 “Turkish Dialects”, The Turkic Languages, (ed. Johanson, L.& E. Csató.). London: Routledge, s. 236-241.

213 BRENDEMOEN, B.:1999 "Greek and encounters in Anatolia”, Language encounters across time and space. Studies in language contact, (ed.Bernt Brendemoen, Elizabeth Lanza ve Else Ryen) Oslo Novus: folag, s. 353-378. BRENDEMOEN, B.: 2002 The turkish dialects of Trabzon I–II, Wiesbaden: Harrassowitz. [Turcologica 50] BRENDEMOEN, B.: 2006 “Aspects of Greek-Turkish language contact in Trabzon”, Turcologica 61, Wiesbaden: Harrassowitz Verlag, s. 63-73. BRENZINGER, M.: 1988 “Language Contact and Language Displacement”, The Handbook of Sociolinguistics, (ed. Coulmas, F.), Oxford: Blackwell Publishers, s. 273-284. BULUT, C.: 1998 “Optative constructions in Iraqi-Turkmen”, (ed. Aslı Göksel & Celia Kerslake), Studies on Turkish and Turkic Languages, (Turcologica 46.), Wiesbaden: Harrassowitz 2000, s. 161-169. BURAN, A. & İLHAN, N.: Elazığ Yöresi Söz Varlığı, Ankara: TDK Yayınları. 2008 BURAN, A.: 1996 Anadolu Ağızlarında İsim Çekim (Hal) Ekleri, Ankara: TDK. BURAN, A.: 1996 "-Ik Ekinin Anadolu Ağızlarında Kullanılışı", Ankara: TDAY-Belleten 1994, s. 11-18. BURAN, A.: 1997 Keban, Baskil ve Ağın Yöresi Ağızları, Ankara: TDK. CAFEROĞLU, A.: 1942 Doğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar, Kars, Erzurum, Çoruh İlbaylıkları Ağızları, İstanbul: TDK. CAFEROĞLU, A.: 1943 Anadolu Ağızlarından Toplamalar, İstanbul: TDK. CAFEROĞLU, A.: 1944 Sivas ve Tokat İlleri Ağızlarından Toplamalar, İstanbul: TDK. CAFEROĞLU, A.: 1945 Güneydoğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar (Malatya, Elazığ, Tunceli, Gaziantep ve Maraş Vilâyetleri Ağızları), İstanbul: TDK. CAFEROĞLU, A.: 1946a Anadolu İlleri Ağızlarından Derlemeler (Van, Bitlis, Muş, Karaköse, Eskişehir, Bolu, Zonguldak İlleri Ağızları), Ankara: TDK. CAFEROĞLU, A.: 1946b Kuzeydoğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar (Ordu,

214 Giresun, Trabzon, Rize ve Yöresi Ağızları), İstanbul: B.Erenler Matbaası. CAFEROĞLU, A. :1959 “Die anatolischen und rumelischen Dialekte”, Fundamenta I, Wiesbaden, s. 239-260 CAFEROĞLU, A.: 1995 Orta Anadolu Ağızlarından Derlemeler (Niğde, Kayseri, Kırşehir, Yozgat, Ankara Vilâyetleri ile Afşar, Saçıkaralı ve Karakoyunlu Uruklarının Ağızları) (2. Baskı) Ankara: TDK. CAMPBELL, L: 1998 Historical Linguistics, Edinburgh: Edinburgh University Press. CEMİLOĞLU, İ.: 1994 14. Yüzyıla Ait Bir Kısas-ı Enbiyâ Nüshası Üzerinde Sentaks İncelemesi, Ankara: TDK. CHAMBERS, J.K. & Dialectology, Cambridge: Cambridge University Press. TRUDGİLL, P.: 1998. CHAMBERS, J.K. , The handbook of language variation and change, TRUDGİLL, P. & Malden, M.A: Blackwell. SCHİLLİNG-ESTES, N. (ed.): 2004 CHARALAMBOPOULOS, “Consonant gemination and aspiration in Cypriot Greek”, A.: 1982 Studies in Greek Linguistics 3, s. 237-255. CRYSTAL, D: 1985 A Dictionary Linguistics and Phonetics, Oxford: Blackwell. CRYSTAL, D: 1995 The Chambridge Encyclopedia of the English Language, Cambridge: Cambridge University Press. CSATÓ, E. & JOHANSON, “Turkish”, The Turkic Languages, (ed. Johanson, L.& E. L.: 1998 Csató), London: Routledge, s 81-125. CSATÓ, ÉVA Á.: 1994a “Some typological features of the viewpoint aspect and tense system in spoken North-Western Karaim”, Tense and aspect in the languages of Europe CSATÓ, ÉVA Á.: 1994b “On word order differences between Turkish and Karaim”, Dilbilim Araştırmaları, Ankara: Hitit Yay., s. 54-61. CSATÓ, ÉVA Á.: 1996 “Some Typological Properties of North-Western Karaim in Areal Prespectives”, (ed. N. Boretsky, W. Enninger &Th. Stolz), Areale, Kontakte,Dialekte:Sprache und ihre

215 Dynamic in mehrsprachigen Situationen, Bochum: Brockmeyer. ÇAĞLAR, K. G.: 1978 “Türkçede Sözcük Dizilişi ve Dil Tipolojisi”, Genel Dilbilim Dergisi II/1-2, s. 55-56. ÇELEBİ, N: 2002 Kıbrıs Ağzında Ezgi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, DAÜ. ÇELEBİ, N: 2003 “Kıbrıs Ağızları ve Dil Etkileşimi”, Türk Dili 616, Nisan 2003, Ankara:TDK, s. 394-398. ÇELEBİ, N: 2004 “The intonation of wh-question in Cypriot Turkish: Evidence of Language Contact”, 12. Uluslararası Dilbilim Konferansı, İzmir. ÇELEBİ, N: 2006 “Kıbrıs’ta Göç ve Dil İlişkisi”, 12. Uluslararası Dilbilim Konferansı, İsveç. DALLI, H. 1976. Kuzeydoğu Bulgaristan Türk Ağızları Üzerine Araştırmalar, Ankara:TDK. DAWKİNS, R. (ed.): 1932 The Chronical of leontions Machairas, (Recital concerning the sweet land of Cyprus, entitled "Chronicle"), 2 vsl. Oxford: Oxford University Press. DEMIR N. & JOHANSON, “Dialect contact in ”, International L.: 2006 Journal of the Sociology of Language 181, s. 1-9. DEMIR, N. & YILMAZ, E.; Türk Dili el Kitabı, Ankara. Grafiker. 2003 DEMIRCAN, Ö.: 1996 Türkçenin Sesdizimi, İstanbul: Der yayınları. DEMIRCAN, Ö.: 2001 Türkçenin Ezgisi, İstanbul: Yıldız Tenknik Üniversitesi. DEMİR, N.: 1995 “Alanya Ağızlarında Şimdi'nin Varyantları”, TDAY- Belleten, s. 99-114. DEMİR, N.: 1998 “Ağız Araştırmalarında Kaynak Kişi Meselesi”, Dursun Yıldırım Armağanı. (ed. M. Özarslan & Ö. Çobanoğlu), Ankara, s. 171-180. DEMİR, N.: 1999a “Ağız Araştırmalarında Derleme Teknikleri”, Ağız Araştırmaları Bilgi Şöleni (9 Mayıs 1997). Ankara:TDK; s. 78-88. DEMİR, N.: 1999b “Alanya Ağızlarında Şimdiki Zaman Ekinin Varyantları”, İlmi Araştırmalar 7, s.57-64.

216 DEMİR, N.: 2001 Ordu İli ve Yöresi Ağızları (İnceleme-Metinler-Sözlük), Ankara: TDK. DEMİR, N.: 2002a “Ağız Terimi Üzerine”, Türkbilig 4, s. 105-116, (Ayrıca Turcology in içinde). DEMİR, N.: 2002b “Kıbrıs Ağızlarında imiş hakkında.” Bilig 23/Güz, s. 129- 139. DEMİR, N.: 2002c “Kıbrıs Ağızları Üzerine Notlar.” Scolarly depth and accuracy. A Festschrift to Lars Johanson, [Lars Johanson Armağanı], Ankara, s 100-110. DEMİR, N.: 2002d “Wollen in Zyperntürkisch”, Mediterranean Language Review 14, s. 9-20. DEMİR, N.: 2002e “Zur Sprachkontakt in Nordzypern”, 5. Deutsche Turkologenkonferenz, 3-7 Ekim 2002, Mainz. DEMİR, N.: 2003a “On imiş in Cypriot Turkish”; Turkic Languages 7 (2003) 2, s. 268-274 DEMİR, N.: 2003b “Kıbrıs Ağzı Üzerine Çeşitlemeler”, Türk Dili, 614/Şubat 2003, Ankara: TDK, s. 203-208. DEMİR, N.: 2007 “Ağız Araştırmalarında Yöntem Sorunu”, II. Kayseri ve Yöresi Kültür, Sanat ve Edebiyat BilgiŞöleni, Bildiriler, Kayseri: Erciyes Üniversitesi Yayınları No:155, s. 63-72. DEMİRCAN, Ö.: 1996 Türkçenin Sesdizimi, İstanbul: Der Yayınları. DEMİREZEN, M.: 2005 “Palatalization in English: An Articulation Problem for Turkish Teacher Trainees”, Journal of Language and Linguistic Studies , Vol. 1, pp. 43-52. DİLAÇAR, A.: 1971 “Gramer: Tanımı, Adı, Kapsamı, Türleri, Yöntemi, Eğitimdeki Yeri ve Tarihçesi”, TDAY Belleten, Ankara: TDK, s. 83-145. DİMİTRİEV, N. K.: 1939 “Gagauzkie ėtyudi”, Uçenie zapiski leningradskogo gosudarstvennogo universiteta, Ser. Filologiçeskih nauk, vip, 1:20/1939, 3-27. DİZDAROĞLU, H.: 1976 Tümcebilgisi, Ankara: TDK. DORLEİJİN 2006 “Turkish-Kurdish language contact”, Turcologica 61, Wiesbaden: Harrassowitz Verlag, s.74-94. DUMAN, M.: 1999 “Kıbrıs Ağzı Üzerine Bazı Notlar”, İlmi Araştırmalar 8, s.

217 115-130. DUMAN, M.: 2000 “Kıbrıs Ağzının Morfolojik Kaynakları: +cık Küçültme Ekinin Kullanımı”, Üçüncü Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi, (ed. İ. Bozkurt), Gazimağosa, s. 15-25. DUMAN, M.: 2003a “Kıbrıs İle Anadolu Arasındaki Fark”, Türk Dili 616, Nisan 2003, Ankara: TDK, s. 386-393. DUMAN, M: 2003b “Devrik Cümle ve Vesayetname’deki Örnekleri” Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, İstanbul: İÜ Edebiyat Fakültesi Yay., s. 209-223 ECKMANN, J.: 1950 “Karamanlıca -işin-li Gerundium Hakkında”, Türk Dili Belleten, S.14-15, s. 45-52, Ankara: TDK. EDİSKUN, H.: 1960 “Devrik Cümle Üzerine Bir Araştırma”, Türk Dili 100, Ocak, s. 193-197. EDİSKUN, H.: 1999 Türk Dilbilgisi, İstanbul: Remzi Kitabevi. EKER, S.: 2002 Çağdaş Türk Dili, Ankara: Grafiker Yay. ERCİLASUN, A. B.: 1983 Kars İli Ağızları Ses Bilgisi, Ankara: Gazi Üni. Yay. ERCİLASUN, A.: 1985 “Doğu Anadolu ağızlarının sınıflandırılması”, Türk Kültürü Araştırmaları. Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’nun Hatırasına Armağan, s. 219-223. ERDAL, M.: 1999 “Das Nachfeld im Türkischen”, (ed. Johanson, Lars & Jochen Rehbein), Türkisch und Deutsch im Vergleich, (Turcologica 39) Wiesbaden : Harrassowitz, s. 53-94. ERDAL, M.: 2002 “Relativisation in Krymchak”, Scholarly Depth and Accuracy, A Festschrift to Lars Johanson, Ankara: s. 117-136 ERDOĞRU, M. A.: 1988 Beyşehir Sancağı İcmal Defteri, XI11-17, s. 117-182. ERDOĞRU, M. A.: 2008 Kıbrıs’ta Osmanlılar, Lefkoşa: Galeri Yayınları. EREN, H: 1964 “Kıbrıs’ta Türkler ve Türk Dili”, X. Türk Dil Kurultayında Okunan Bilimsel Bildiriler 1963, TDK 233, Ankara, s. 37-50. EREN, H.: 1971 “Kıbrıs Ağzının Kökeni”, Milletlerarası Birinci Kıbrıs Tetkikleri Kongresi (14-19 Nisan 1999) Türk Heyeti

218 Tebliğleri, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara, s. 347-359. EREN, M. E.: 1997 Zonguldak - Bartın - Karabük İlleri Ağızları, Ankara: TDK. ERGİN, M.: 1998 Türk Dil Bilgisi, İstanbul: Bayrak Basım. ERGUN, S.: 1966 Larnaka Ağzı, Ankara Üniversitesi DTCF Bitirme Tezi, Ankara. ERGUVANLI, .E.: 1984 The function of word order in Turkish grammar, Berkeley, Los Angles. ERKMAN A. F. & OZİL, Ş.: Türkçede Niteleme Sıfat İşlevli Yan Tümceler, Istanbul: 1998 Simurg Yayınları. ERTAYLAN, İ.H.:1934 Kıbrıs Türk Alfabesi, İstanbul. ERTEN, M.: 1994 Diyarbakır Ağzı İnceleme Metinler Sözlük, Ankara: TDK. FİSHMAN. J.(ed.): 1972 Readings in the Sociology of Language,The Hague: Mouton. FRİEDMAN, V.: 1982 “Balkanology and Turkology: West Rumelian Turkish in Yugoslavia as Reflected in Prescriptive Grammar”, Studies in Slavic and General Linguistics. Vol. 2, Amsterdam: Rodopi. FRİEDMAN, V.: 2006 “West Rumelian Turkish in Macedonia and Adjacent Areas.” Turcologica 61, Wiesbaden: Harrassowitz, s. 27- 45. GEMALMAZ, E.: 1978 Erzurum İli Ağızları (İnceleme-Metinler-Sözlük ve Dizinler), I. cilt, Erzurum: AtatürkÜniversitesi Basımevi. GEMALMAZ, E.: 1995 Erzurum İli Ağızları (İnceleme-Metinler-Sözlük ve Dizinler) I, II, III, Ankara: TDK GENCAN, T, N.: 1960 “Devrik Cümle”, VIII. Türk Dili Kurultayı- Bilimsel Bildiriler, Ankara: TDK, s. 45-47 GENCAN, T, N.: 2001 Dilbilgisi, Ankara: Ayraç Yay. GEORGIOU-SCHARLIPP, K “The example of a Turkish Cypriot dialect”, & SCHARLIPP, W. E.: 1998 Mediterranean Language Review 10, s. 169-178. GÖKÇE, T.: 1997 "1572 Yılında İç-İl Sancağından Sürülüp Kıbrıs'ta İskan Edilen Aileler", Ege Üniversitesi Türk Dünyası

219 İncelemeleri Dergisi, Sayı II, İzmir. GÖKÇEOĞLU, M.: 1991 Kıbrıs Türk Atasözleri Ve Deyimler Sözlüğü, Lefkoşa: Galeri Kültür Yayınları. GÖKÇEOĞLU, M.: 2004 Kıbrıs Türk İkilemeleri, Lefkoşa. GÖKSEL, A. & KERSLAKE, Turkish: A Comprehensive Grammar, London/ New C.: 2005 York: Routledge. GREENBERG, J. H.: 1966 "Some Universals of Grammar with Particular Reference to the Order ofMeaningful Eleents”, Universals of Language, (ed. J.H. Greenberg), Cambridge, Massachusets, London, England: MIT Press, s. .73-113. GUMPERZ, J. & WİLSON, “Convergence and creolization: A case from the Indo- R.: 1971 Aryan/Dravidian border”, (ed. D.Hymes ). Pidginization and creolization of languages, s. 151-68. GUMPERZ. J.: 1982 Discourse Strategies, Cambridge: Cambridge University Press. GUSSENHOVEN, C.& VAN “The phonology of tone and intonation in the Dutch dialect DER VLIET, P.: 1999 of Venlo”, Journal of Linguistics 35, s. 99-135. GUSSENHOVEN, C.: 2002 “Phonology of intonation”, Glot International 6( 9/10), s. 271–284. GÜLENSOY, T.: 1981 Anadolu ve Rumeli Ağızları Bibliyografyası, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları GÜLENSOY, T.: 1988 Kütahya ve Yöresi Ağızları (İnceleme, Metinler, Sözlük), Ankara: TDK. GÜLSEREN, C.: 2000 Malatya İli Ağızları, Ankara: TDK. GÜNAY, T.: 1978 Rize İli Ağızları, Ankara: Kültür Bakanlığı Yay. GÜNŞEN, A.: 2000 Kırşehir ve Yöresi Ağızları, Ankara: TDK. GÜRKAN, A.: 1997 Kıbrıs Ağzında Edatlar, Bağlaçlar ve Ünlemlerin Kullanım Özellikleri, KKTC Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Ankara GÜRKAN, N. A.: 1996 Kıbrıs Mesarya Ağzı, İstanbul Üniversitesi Lisans Bitirme Tezi, İstanbul. HAFIZ, N.: 2000 “Kosova İle Kıbrıs Türk Ağızları Arasında Kimi Benzerlikler”, Üçüncü Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi 13-17, (ed. İ. BOZKURT), Gazimağusa: Doğu

220 Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Yayınları, s. 81-86. HAKERİ, B. H.: 1982 Kıbrıs’ta Halk Ağzından Derlenmiş Sözcükler Sözlüğü, Lefkoşa. HAKERİ, B. H.: 2003 Hakeri’nin Kıbrıs Türkçesi Sözlüğü, Samtay Vakfı Yayınları, Lefkoşa. HALAÇOĞLU, Y.: 1991 “Osmanlı Döneminde Kıbrıs’ta İskân Politikası”, Kıbrıs’ın Dünü-Bugünü Uluslararası Sempozyumu, Gazi Magusa. HALİL, S.: 1974 Abohor Ağzı, Ankara Üniversitesi DTCF Lisans Bitirme Tezi, Ankara. HARRİS, A.C. & Historical syntax in cross-linguistic perspective, CAMPBELL, L.: 1996 Cambridge: Cambridge University Press. HATİPOĞLU, V.: 1972 Türkçenin Sözdizimi, Ankara: TDK. HATİBOĞLU, V.: 1978 Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü, Ankara: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları No. 276. HATİBOĞLU, V.: 1982 Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü, Ankara: A.Ü. DTCF. HAUGEN, E.: 1972 The Ecology of Language, California: Stanford University Press. HAUGEN, E.: 1973 “Bilingualism, language contact, and immigrant languages in the United states: a research report, 1956-1970”. (ed. Sebeok, T.), Current trends in linguistics 10/1, Paris: The Huge, s. 505-591. HEİNE, B. & KUTEVA, T.: Language contact and grammatical change, Cambridge: 2005 Cambridge University Press. HERKENRATH, A., “Interrogative elements as subordinators in Turkish - KARAKOÇ, B. & REHBEİN, aspects of Turkish-German bilingual children’s language J.: 2003 use”, (ed. Natascha Müller) (Non)Vulnerable Domains in Bilingualism, Amsterdam: Benjamins (Hamburg Studies on Multilingualism 1), s. 221-269. HETZER, A.: 1983 “Wortkundliche probleme bei Sprachbünden unter besonderer berücksichtigung des südosteuropaischen Areals”, Zeitscrift für Balkanologi 19/1983, s. 16-47. HOCK, H.H.: 1991 Principles of Historical Linguistics, Berlin/ New York/ Amsterdam: Mouton de Gruyter.

221 HOPPER, P.L. & Grammaticalization, Cambridge: Cambridge University TRAUGOTT, E.C.: 1993 Press. IOANNOU, Y. E.: 1991 “Language, politics and identity: An analysis of the Cypriot dilemma”, The Cyprus Review 3, s. 15-41 İMER, K.& ÇELEBI, N.: “The intonation of Turkish Cypriot dialect: a contrastive 2006 and sociolinguistic interpretation”, International Journal of the Sociology of Language 181, s. 69-82. İMER, K.: 2001 “Kıbrıs Ağzında Tümce Sonu Perde Değişimleri”, XV. Dilbilim Kurultayı Bildirileri, (ed. Demircan, Ö., Erözden, A.), Istanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi Vakfı Yay, s. 45-54. İPEK, B.: 2008 “Türk Dilinde Vasıta Hali”, türkiyat Araştırmaları Dergisi, s. 63-97. İSLAMOĞLU, M.: 1961 Kıbrıs Ağzı, Ankara Üniversitesi DTCF Bitirme Tezi, Ankara. İSLAMOĞLU, M.: 1987 “Türk Dili Ve Türk Halk Edebiyatı’nın Kıbrıs Rum Halk Edebiyatı Üzerindeki Etkileri,” I. Uluslararası Türk Halk Edebiyatı Semineri Bildirileri, Kültür Bakanlığı HAGEM Yayınları, Ankara, s. 267-285. İSSA, T.: 2006 “An ethnographic case study of code switching and language choice: the uses of Cypriot Turkish in London”, International Journal of the Sociology of Language 181, s. 83-106. JENNİNGS, C. R.: 1989 'Village ', 5. Milletlerarası Türkiye Sosyal ve İktisat Tarihi Kongresi, İstanbul, s. 469-76. JENNİNGS C. R.: 1993 Christians and Muslims in and the Mediterranean World, 1571-1640, New York: New York University Press. JOHANSON, L. & UTAS, B.: Evidentials: Turkic, Iranian and Neighbouring 2000 Languages, Berlin, New York: Mouton de Gruyter. JOHANSON, L.: 1977 “Bestimmtheit und Mitteilungsperspektive im türkischen Satz”, Zeitschrift der Deutschen Morgenländischen Gesellschaft, Suppl, III: 2. s. 1186-1203. JOHANSON, L.: 1986 “Reproduction, Widerstand und Anpassung. Zur lautlichen

222 ıranisierung im Türkischen”, (ed. R. Schmitt vd.) Studia grammatica Iranica. Festscrift für helmut Humbach, München, s. 185-201. JOHANSON, L.: 1990 “Subjektlose Sätze im Türkischen”, (ed. B. Brendemoen) Altaica Osloensia, Oslo: Universitetsforlaget, s. 193-218. JOHANSON, L.: 1991a “Bestimmtheit und mitteilungsperspektive in türkischen Satz”, Linguistische Beiträge zur Gesamtturkologie, (ed. L. Johanson), Budapest: Akadémiai Kiadó, s.225-242. JOHANSON, L.: 1991b “Zur Sprachentwicklung der ‘Turcia Germanica” (ed. Baldauf, Ingeborg & Kreiser, Klaus & Tezcan, Semih) Türkische Sprachen und Literaturen, Wiesbaden: Harrassowitz, s. 199-212. JOHANSON, L.: 1991c “Zur Typologie türkischer Gerundialsätze”, Türk Dilleri Araştırmaları (Ankara) 1/1991, s. 98-110. JOHANSON, L.: 1992 Strukturelle Faktoren in Türkischen Sprachkontakten, Stuttgart: Franz Steiner Verlag. JOHANSON, L.: 1993 “Code-copying in immigrant Turkish”, (ed. Extra, Guus & Verhoeven, Ludo), Immigrant languages in Europe, Clevedon/ Philadelphia/ Adelaide, s. 197-221. JOHANSON, L.: 1998a “The Structure of Turkic”, The Turkic Languages, (ed Johanson, L. & E. Csató.). London: Routledge, s. 30-66. JOHANSON, L.: 1998b “The History of Turkic”, The Turkic Languages, (ed Johanson, L. & E. Csató.), London: Routledge, s. 81-125. JOHANSON, L.: 2001 “On Bulgarian copies of Turkish suffixes”, (ed. Igla, Birgit & Stolz ,Thomas), ‘Was ich noch sagen wollte...’. A multilingual Festschrift for Norbert Boretzky on occasion of his 65th birthday. (Studia Typologica 2), Berlin: Akademie-Verlag, s. 177-180 JOHANSON, L.: 2002 Structural Factors in Turkic Langauge Contacts, Richmond, Surrey: Cruzon Press. JOHANSON, L.: 2007 Türkçe Dil İlişkilerinde Yapısal Etkenler, (çev. Nurettin Demir), Ankara: TDK. KABATAŞ, O.: 2005 “Kıbrıs Türk Ağızlarında Korunan Eski Sözcükler Üzerine, Türk Dili, Ankara:TDK.

223 KABATAŞ, O.: 2007 Kıbrıs Türkçesinin Etimolojik Sözlüğü, Lefkoşa: Öncü Basımevi. KABATAŞ, S.: 1982 Kıbrıs Türk Ağızları Sözlüğü, (Yayınlanmamış Lisans Tezi), Ankara. KAPPLER, M. & “The subjunctive in Cypriot Turkish and Cypriot Greek: A TSİPLAKOU, S.: 2006 case of dialect contact?”, 13. Uluslararası Türk Dilbilim Konferansı, Upsala: İsveç KARA, H. K.: 1972 Anadolu Ve Kıbrıs Türklerinin Ortak Sözcükleri, Ankara Üniversitesi DTCF Lisans Bitirme Tezi, Ankara. KARABACAK, E.: 2005a “Kıbrıs Ağzı Üzerine Bir İnceleme”, Turnalar Uluslararası Türk Dili, Edebiyat ve Çeviri Dergisi Dergisi, Sayı 25 Ocak-Mart 2007, Lefkoşa, s. 72-76. KARABACAK, E.: 2005b “Kıbrıs Ağzından Birkaç Kelime Üzerine,” Halkbilim Dergisi, Lefkoşa. KARAHAN, L.: 1996 Anadolu ağızlarının sınıflandırılması, Ankara: TDK. KARAHAN, L.: 1999 Türkçede Söz Dizimi, Ankara: Akçağ. KARAHAN, L.: 2000 Yapı Bakımından Cümle Sınıflandırmaları Üzerine, Türk Dili, 583, s. 17. KARYOLAİMOU, M. & “Language attitudes and assessment of salient variables in a PAVLOU, P.: 2001 bi-dialectal speech community”, Proceedings of the First International Conference on Language Variation in Europe, Barcelona: Universitat Pompeu Fabra, s. 110-120. KAYA, E.: 2000 Kıbrıs Ağzı Bibliyografyası, Selçuk Üniversitesi (Basılmamış) Seminer Çalışması,Konya. KEENAN, E.: 1985 “Relative Clauses”, Language Typology and Syntactic Description, Vol II: Complex Constructions, (ed. T. Chopen), Cambridge: Cambridge University Press, s. 141- 70. KIRAL 2006 “Turkish elements in spoken Kurmanji”, Turcologica 61, Wiesbaden: Harrassowitz Verlag, s.95-121. KIRAL, F.: 2001 Das gesprochene Aserbaidschanisch von Iran, Harrassowitz: Wiesbaden. [Turcologica 43]. KOLİTSİS, A. M.: 1986 “The present day Cypriot dialect. The History of the in Cyprus”, Proceedings of an International

224 Symposium Sponsored by the Pierides Foundation, Larnaca, Cyprus, s. 215-222. KORKMAZ, Z.: 1990 Anatolian Dialects, (ed. Hazai.G.) Handbuch der Türkischen Sprachwissenschaft. KORKMAZ, Z.: 1956 Güney-Batı Anadolu Ağızları, Fonetik, Ankara. KORKMAZ, Z.: 1971 “Anadolu Ağızlarının Etnik Yapı ile İlişkisi Sorunu,” TDAY-Belleten 1971, s. 21-32. KORKMAZ, Z.: 1973 Sadru’d-dîn Şeyhoğlu Marzubân-nâme Tercümesi, Ankara: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yayınları. KORKMAZ, Z.: 1992 Gramer Terimleri Sözlüğü, Ankara: TDK. KORKMAZ, Z.: 1994a Güney-Batı Anadolu Ağızları (Ses Bilgisi-Fonetik), Ankara: TDK. KORKMAZ, Z.: 1994b Nevşehir ve Yöresi Ağızları, Ankara: TDK. KORKMAZ, Z.: 1994c Bartın ve Yöresi Ağızları, Ankara: TDK. KORKMAZ, Z.: 1995 “Anadolu Ağızları Üzerindeki Araştırmaların Bu Günkü Durumu ve Karşılaştığı Sorunlar”, Türk Dili Üzerine Araştırmalar, TDK Yayınları 629, C. II, Ankara KORKMAZ, Z.: 2003 Türkiye TürkçesiGrameri (Şekil Bilgisi), Ankara: TDK. KORNFİLT, J.: 1997 Turkish, London/ New York: Routledge. KORTMANN, B.: 1997 Adverbial Subordination, Berlin/New York: Mouton de Gruyter KOWALSKI, T.: 1931 “Osmanisch-Türkisch Dialekte”, Enzyklopädie des İslām, IV: 991-1011. KOWALSKI, T.: 1938 “Eine unbekannte gerunduale Kontruktion im Anatolisch- Türkischen,” Archiv Orientalni, X/1-2:115-120 KOWALSKİ, T.: 1934 Osmanisch-türkische Dialekte. Anzyklopaedie des Islam 4, s. 991-1011. KÚNOS, I. 1892 Kisázsiai török dialektusairol. Nyelvetudományi Közleményei. 2) Bursza vidéke szálások, s. 261-274. KÜRKÇÜOĞLU, K.E.: 1945 Urfa Ağzı, Akkara: TDK LADD, R.: 1996 Intonational Phonology, Cambridge: Cambridge

225 University Press. LEWIS, G.: 2002 The Turkish Language Reform: a catostrophic success, Oxford: Oxford University Press. LEWİS, G.: 1967 Turkish Grammar, Oxford: Oxford University Press. LUDWİG, E.: 1942 The Mediterranean Saga of a Sea, New York. MAHMUT, E.: 1972 Kıbrıs Baf Ağzı, Atatürk Üniversitesi Lisans Bitirme Tezi, Erzurum. MAKHARİAS, L.: 1932 Recital concerning the sweet land of Cyprus, entitled 'Chronicle', Oxford: Clarendon Press. MAKSİMOV, V. A.: 1867 Opıt isledoveniya Tjurskih dialektov v Hudavendigare i Karamanii, Petersburg. MATRAS, Y. AND TUFAN, “Grammatical borrowing in Macedonian Turkish”, Ş.: 2007 Grammatical borrowing: A cross-linguistic survey, (ed. Y. Matras & J. Sakel). Berlin: Mouton de Gruyter. MATRAS, Y.: 1990a “On the Emergence of Final Subordination in Balkan Turkish”, Proceedings of the Fifth International Conference on Turkish Linguistics, SOAS 17-19 August 1990, London MATRAS, Y.: 1990b “Utterance modifiers and universal grammatical borrowing”, Language 36 (2), s. 281-331. MATRAS, Y.: 2000a “Fusion and the cognitive basis for bilingual discourse markers” International Journal of Bilingualism 4, s. 505- 528. MATRAS, Y.: 2000b “How predictable is contact-induced change in grammar?”, (ed. Renfrew vd.). Time Depth in Historical linguistic, The McDonald Institute for Archeological Research, s. 563- 83. MATRAS, Y.: 2002 Romani. A Linguistic Introduction, Cambridge: Cambridge University Press. MATRAS, Y.: 2004 “Layers of convergent syntax in Macedonian Turkish”, (ed. M. Erdal, W. Arnold, M. Maiden & Y. Matras.) Meditteranean Language Review 15, Weisbedan: Harrassowitz Verlag, s. 63-86.

226 MENZ, A.: 1999 Gagausische Syntax: Eine Studie zum kontaktinduzierten Sprachwandel, (Turcologica 41) Wiesbaden: Harrassowitz. MENZ, A.: 2002: “The dialects of Erzurum. Some remarks on adverbial clauses”, Turkic Languages 6: s. 199–214 MENZ, A.: 2006 “On complex sentences in Gagauz”. Turcologica 61 Wiesbaden: Harrassowitz. 139-151. MUYSKEN, P.: 1999 “Three Processes of Borrowing: Borrowability Revisited”, Bilingualism and Migration. (ed. Extra, G. & Ludo Verhoeven), Berlin/New York: Mouton de Gruyter, s. 229- 246. NASH, R.: 1973 Turkish Intonation an Insturumental Study, The Hague: Mounton. NEWTON B.: 1972 Cypriot Greek: Its Phonology and Inflections, The Hague: Mouton. NEWTON B.: 1983 “Stylistic levels in Cypriot Greek”, Mediterranean Language Review 1, s. 55-63. NİYAZİ, M.: 1916 (Arap harfleri ile) Türkçe Alfabe, Lefkoşa. NİYAZİ, M.: 1930 İmla Rehberi, Lefkoşa. NİYAZİ, M.: 1934 Alfabem, Lefkoşa. OLCAY, S.: 1966 Doğu Trakya Yerli Ağzı, Ankara: Atatürk Üniversitesi Yayınları. OLCAY, S.: 1995 Erzurum Ağzı, İnceleme-Derleme-Sözlük, Ankara: TDK. ORHONLU, C.: 1963 Osmanli imparatorluğunda aşiretleri iskân teşebbüsü 1691-1696, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay. ORHONLU, C.: 1971 Osmanlı Türklerinin Kıbrıs Adasına Yerleşmesi (1570- 1580), Milletlerarası Birinci Kıbrıs Tetkikleri Kongresi (14-19 Nisan 1969) Türk Heyeti Tebliğleri, Ankara. OSAM, N. & AĞAZADE, “How Successful will the Teaching of Turkish in The A.S.: 2004a Republic of Cyprus Be: The Attitudes of ”, IIIrd Mercator International Conference, Holland: Ljouwert Frisland.

227 OSAM, N. & AĞAZADE, “The Status of Turkish in The Republic of Cyprus and the A.S.: 2004b Attitude of Greek Cypriots, Turkic Languages. Vol. 8., 2. OSAM, N. & AĞAZADE, “The Status of Turkish Language in the Republic of A.S.: 2005a Cyprus: The issue of being an Official, Foreign or a Minority Language”, X. International Conference on Minority Languages, Trieste: Italy. OSAM, N. & AĞAZADE, “1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası Bağlamında A.S.: 2005b Türkçenin Kıbrıs’taki Konumu ve Kıbrıslı Rumların Türkçeye Yönelik Tutumları”, XIX. Dilbilim Kurultayı, Harran Üniversitesi: Şanlıurfa. OSAM, N. & AĞAZADE, “The Paradox of Linguistic Rights: The Case of Turkish A.S.: 2006 Language in the Republic of Cyprus”, 13th International Conference on Turkish Linguistics, Uppsala: Sweeden. OSAM, N. & AĞAZADE, “Kıbrıslı Türklerin Rumcaya Yönelik Tutumları”, XXI. A.S.: 2007 Dilbilim Kurultayı, Mersin Üniversitesi: Mersin. OSAM, N. & KELEPIR, M.: “Bibliography of studies on Turkish Cypriot dialect”, 2006 International Journal of the Sociology of Language 181, s. 107-117. OSAM, N.: 2002a “Kıbrıs Ağzında Dilsel Tutum Saptaması: Olgu Çalışması. (Attitudes Towards Turkish Cypriot Dialect: A Case Study);” Current Trends in Turkish Linguistics, EMU Press, Gazimağusa. OSAM, N.: 2002b “The Dominance of English: Qualitative and Quantitative Borrowing in Turkish Cypriot Dialect,” Globe Conference, Warsaw Institute of Linguistics, Poland. OSAM, N.: 2006 (Baş Ed.); Kıbrıs Türk Ağzına Özgü Sözcükler, Lefkoşa: Okder Yayınları. OSAM, N.: 2006 “Turkish Cypriot women and their attitudes towards foreign words: a case of language loyalty”, International Journal of the Sociology of Language 181, s.57-67. ÖZÇELİK, S.: 1997 Urfa Merkez Ağzı, Ankara: TDK. ÖZKAN M. & SEVİNÇLİ, Türkiye Türkçesi Söz Dizimi, İstanbul: 3F Yayınları. V.: 2008 ÖZKAN, F.: 1997 Osmaniye Tatar Ağzı, Ankara: TDK.

228 ÖZKAN, M. vd.: 2006 Yüksek Öğretimde Türk Dili, Yazılı ve Sözlü Anlatım, İstanbul: Filiz Kitabevi. ÖZKÖK, B.: 1996 Kıbrıs Ağzı ve Türkiye Türkçesi Dil Özelliklerinin Karşılaştırılması, Ankara Üniversitesi DTCF Yüksek Lisans Tezi, Ankara. ÖZKÖK, B.: 1996 Kıbrıs Ağzı ve Türkiye Türkçesi Dil Özelliklerinin Karşılaştırılması, Ankara Üniversitesi DTCF Yüksek Lisans Tezi. ÖZMEN, M.: 2006 “Trabzon ve Yöresi Ağızlarında Sözdizimi Özellikleri”, Uluslar arası Trabzon Dil-Tarih ve Edebiyat Sempozyumu, 15-17 Mayıs 2006, Trabzon. ÖZNUR, Ş.: 2000 “Kıbrıs Ağzının Kelime Hazinesindeki Değişmeler”, Üçüncü Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi 13- 17 Kasım (Ed. İ. BOZKURT), Gazimağusa: Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Yay., s. 27-45. ÖZNUR, Ş.: 2002 “Kıbrıs Türk Masallarında Dil Özellikleri”, Halkbilimi, Lefkoşa: Halk Sanatları Derneği, s.50. ÖZTÜRK, R.: 2000 “Kıbrıs Ağzının Kelime Hazinesindeki Değişmeler”, Üçüncü Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi (ed. İsmail BOZKURT), Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Yayınları, Gazimağusa, s. 27-45. ÖZTÜRK, R.: 2001 “Kıbrıs Ağzında Dönüşlülük”, Manas Üniversitesi Koomduk İlimder Curnalı/Manas Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 1, Bişkek, s.103-109 ÖZTÜRK, R.: 2003 “Dil Erimesi, Kimlik Erimesi Ve Kıbrıs”, Türk Dili, Şubat Ankara:TDK ÖZTÜRK, R.: 2003 “Dil Erimesi, Kimlik Erimesi Ve Kıbrıs,” Türk Dili Nr. 614 Şubat 2003, Ankara. ÖZTÜRK, R.: 2006 “Anadolu Ve Kıbrıs Ağızlarında Bir Dilde, Tekinsiz (Tabu) Örneği ‘Dulunmak’”, Bilig Dergisi-Bahar, Ankara. PAPAPAVLOU, A. N.: 1994 Language Contact & lexical Borrowing in the Grek Cypriot Dialect: Sociolinguistic and Cultural Implications, Atina. Grivas Publications. PAPAPAVLOU, A. N.: 1998 “Attitudes toward the Greek Cypriot dialect: Sociocultural

229 implications”, International Journal of the Sociology of Language 134, s. 15-28. PAVLOU, P.: 2004 “Greek dialect use in the in Cyprus”, International Journal of the Sociology of Language 168, s. 101-118. PAYNE. T. E.: 1997 Describing morphosyntax: A guide for field linguists, Cambridge: Cambridge University Press. PEHLİVAN, A.: 2000a Kıbrıs Ağzının Ölçünlenmesi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, Ankara. PEHLİVAN, A.: 2000b “KKTC İlkokul Öğrencilerinin Yazılı Anlatımlarında Görülen Kıbrıs Ağzına Ait Sesbilimsel Özellikler,” Üçüncü Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi 13-17 Kasım (ed. İsmail BOZKURT), Gazimağusa: Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Yayınları, s. 1-11. PEHLİVAN, A.: 2003 Aya İrini’den Akdeniz’e Kıbrıs Ağzının Gelişimi, İstanbul: Adım Yayınları. PEHLİVAN, A.: 2005 “Kıbrıs Türk Edebiyatında Ağız Kullanımı”, V. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi, Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezi, Gazimağusa. PEHLİVAN, A. & “The Greek Language in Turkish ”, GÖKÇEOĞLU, M.: 2003 Intercultural Aspect in and Around Turkic Literatures, : Üniversity of Cyprus. PENNİNGTON, M C.: 1996 Phonology in English Language Teaching, London and New York: Longman.

PETİNOU, K. & TERZİ, A.: “Clitic misplacement in normally developing and language 2002 impaired Cypriot-Greek speaking children”, Language Acquisition 10, s. 1-28. PFAFF, C. & SAVAŞ, T.: “Language development in a bilingual setting: the 1988 acquisition of Turkish in Germany”, Studies on Turkish Lingustics, s. 351-386. PFAFF, C.W.: 1993 “Turkish language development in Germany”, (ed. G. Extra

230 & L. Verhoeven), Immigrant languages in Europe, Clevedon: Multilingual Matters, s. 119-146. RÄSÄNEN, M.: 1933 Türkische Sprachproben aus Mittel-Anatolien I, Sivas Vil., Helsinki: Societas Oriatalis Fennica. RÄSÄNEN, M.: 1935 Türkische Sprachproben aus Mittel-Anatolien II, Yozgat Vil., Helsinki: Societas Oriatalis Fennica. REHBEİN, J.: 2001 “Turkish in European Societies”. Lingua e Stile XXXVI-2, s. 317-334. RIZA, S.: 1960 Diksiyon: Doğru Söz Söyleme Sanatı Üzerine Notlar, Lefkoşa. ROMAİNE, S.: 1995 “Contact-induced Change and the Comparative Method: cases from Papua New Guinea”, The Comparative Method Reviewed, New York/ Oxford: Oxford University Press, s. 180-217. ROSS, D.: 1996 “The use of the plural in expressing politeness in Cypriot Greek conversations”, Proceedings of the 4th International Conference on Greek Linguistics, Thessaloniki: University Studio Press, s. 462-470. ROSS, M. D.: 1996. “Contact-induced Change and the Comparative Method: cases from Papua New Guinea”, The Comparative Method Reviewed, (ed. Durie, M. & M. Ross), New York/Oxford: Oxford University Press, s. 180-217. SAĞIR, M.: 1995 Erzincan ve Yöresi Ağızları (İnceleme-Metinler-Sözlük), Ankara: TDK. SAĞOL, G.: 1997 “Kıbrıs Ağzı Üzerinde Yapılan Çalısmalar”, BİR- 8, s. 99- 105 SAMİ, H.: 1972 Kıbrıs Limasol Ağzı, Atatürk Üniversitesi Lisans Bitirme Tezi, Erzurum. SAMİOĞLU S. A.: 1960 Kıbrıs Ağzı Üzerine Bir Deneme, DTCF Lisans Bitirme Tezi, Ankara. SANKOFF, G.: 2002 “Linguistic Outcomes of Language Contact”, The Handbook of Language Variation and Change, (ed. Chambers, J.K.-Trudgill, P.-Schilling-Estes, N.), Oxford:

231 Blackwell Publishers, s. 638-668. SARACOĞLU, E.: 1972 Kıbrıs’ın Küçük Kaymaklı Ağzı, Ankara Üniversitesi DTCF Lisans Bitirme Tezi, Ankara. SARACOĞLU, E.: 1987a “Bir Kıbrıs Masalında Görülen Kıbrıs Ağzı’nın Fonetik Özellikleri Üzerine”, III. Uluslararası Türk Halk Edebiyatı Semineri Bildirileri, Yunus Emre Kültür Sanat Ve Turizm Vakfı Yayınları, Eskişehir, s. 343-353. SARACOĞLU, E.: 1987b “Bir Kıbrıs Masalında Kıbrıs Ağzı’nın Fonetik Özellikleri”, İnsan Zaman Mekan, Düşün Sanat Ve Yazın Dergisi, Şubat Sayısı, Lefkoşa. SARAÇOĞLU, E.: 2004 Kıbrıs Ağzı, Lefkoşa: MEB Yay SARPER, H. & KORTAY, Kıbrıs Ağzı=Çatoz. Kalavaç, Kazafana, Kırnı, İstanbul F.: 1981 Üniversitesi Lisans Bitirme Tezi, İstanbul. SCHAUFELİ, A.: 1991 Turkish in an immigrant setting. A comparative study of the first language of monolingual and bilingual Turkish children, Amsterdam. SELEN, N.: 1973 Entonasyon Analizleri, Ankara: Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yay. ŞİMŞEK, R.: 1987 Türkçe Sözdizimi, Trabzon. TAŞÇI, Y.: 1979 Kıbrıs Lefkoşa, Ortaköy Ve Gönyeli Ağzı Dil Ve Gramer Hususiyetleri, İstanbul Üniversitesi Bitirme Tezi, İsanbul. TAŞÇI, Y.: 2005 Kıbrıs Ağzı Dil Özellikleri, 1986. TAYLAN-ERGUVANLI, E. “Türkçedeki Bazı kiplik Biçimlerinin Öğretimi Üzerine”, & ÖZSOY, S.: 1993 VII. Dilbilim Kurultayı Bildirileri, (13-14 Mayıs 1993), Ankara, 1-9. TEKEREK, Ö.: 2003 Kıbrıs Ağzında Seslenmedeki Vurgu Değişmeleri, Yükseklisans Tezi, Doğu Akdeniz Üniversitesi, Gazimağusa. TEKİN, Ş.: 1992 “Eski Türkçe”, Türk Dünyası El Kitabı, Cilt 2, Sayı A-23, Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, s. 69-120. TERKOURAFI, M.: 1997 The discourse functions of diminutives in the speech of Cypriot Greeks and Mainland Greeks, Unpublished

232 M.Phil. Dissertation. Cambridge, U.K.: University of Cambridge. TERKOURAFI, M.: 2001 The use of the plural in expressing politeness in Cypriot Greek conversations, Proceedings of the 4th International Conference on Greek Linguistics, Thessaloniki: University Studio Press, s. 462-470. THOMASON, S. & Language contact, creolization, and genetic linguistics, KAUFMAN, T.: 1988 Berkeley: University of California Press. THOMASON, S.: 1997 Contact Languages: A Wider Perspective, Amsterdam: Benjamins. THOMASON, S.: 2001 Language Contact, Edinburgh: Edinburgh University Press. TİMURTAŞ, F.: 1979 Osmanlı Türkçesi Grameri, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları. TİMURTAŞ, F.: 1994 Eski Türkiye Türkçesi, İstanbul: Enderun Kitabevi. TORUN, Y.: 2005 Nurullah Ataç’ın Denemelerinde Devrik Yapılar, Basılmamıs Doktora Tezi, Çukurova Üniversitesi, Adana TRASK, R.L.: 1996 Historical Linguistics, London/ New York/ Sydney: Arnold. TSERDANELIS, G. & A. “The acoustic characteristics of geminate consonants in ARVANITI.: 2001 Cypriot Greek”, Proceedings of the 4th International Conference on Greek Linguistics. TUFAN, Ş.: 2001 On Word Order in Gostivar Turkish, MA thesis, Istanbul: Boğaziçi University. TUFAN, Ş.: 2007 Language Convergence in Gostivar Turkish (Macedonia), PhD Thesis, The Unıversıty Of Manchester. TULUM, M.: 1978 Sinan-Paşa-Ma’arif-nâme, metin ve Ki’li Birleşik Cümleler üzerine Bir İnceleme (basılmamış doçentlik tezi), İstanbul. TUĞLU, B.: 1979 Mağusa Ağzı, İstanbul Üniversitesi Lisans Bitirme Tezi, İstanbul. TURAN, F.: 2000 Adverbs and Adverbial Constractions in Old Anatolian

233 Turkish, Wiesbaden: Harrassowitz Verlag. TÜRKER, E.: 1974 Kıbrıs Ağzı Ve Grameri, İstanbul Üniversitesi Lisans Bitirme Tezi, İstanbul. TÜRKER, E.: 2000 Turkish-Norwegian Codeswitching. Evidence from Intermediate and Second Generation Turkish Immigrants in Norway, Doktora Tezi, Oslo Universities. ULUTAŞ, İ.: 2004 Relative Clauses in Gagauz Syntax, Istanbul: The Isis Press. UNDERHILL, R.: 1963 Turkish Grammar, Cambridge, Massacusets, MIT Press. UZUN, N. E.: 1998 Dilbilgisinin Temel Kavramları (Türkçe Üzerine Tartışmalar), Ankara. ÜSTÜNOVA, K.: 2004 “Dilek Kiplerinde Zaman Kavramı”, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları 635, s. 678-686. VANCI, Ü.: 1990 “Kıbrıs Ağzının Ses, Yapı ve İfade Özellikleri”, Boğaziçi Üniversitesi Dilbilgisi Sempozyumu 17-18 Mayıs 1990, İstanbul. VANCI, Ü.: 1999 “Kıbrıs Ağzının Ses, Yapı ve İfade Özellikleri”, IV. Dilbilim Sempozyumu Bildirileri, 17-18 Mayıs 1990, Yay.: A. S.Özsoy, H. Sebüktekin. BİÜ Yayınları, s. 243- 256. VANCI-OSAM, Ü.: 2006 “The impact of oral language features in written language in Cypriot”, International Journal of the Sociology of Language 181, s. 23-42. VARDAR, B.: 1998 Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü, İstanbul: ABC. VERHOEVEN, L.: 1987 “Acquisition of spatial reference in Turkish”, (ed. Boeschoten, H. & Verhoeven, L.), Studies on Modern Turkish, Tilburg, s. 217-230. WARDHAUGH, R.: 1986 An Introduction to Sociolinguistics, Oxford: Blackwell. WEİNREİCH, U.: 1953 Languages in contact, The Hague: Mouton. WEİNREİCH, U.: 1953 Languages in Contact: Findings and Problems. New York. WEİNREİCH, U.: 1958 “On the Compatibility of Genetic Relationships and Convergent Development”, Word 14. s.374-379.

234 WİNFORD, D.: 2003 An Introduction to Contact Linguistics, Oxford: Blackwell. WRIGHT, S. & “Turkish Language maintenance: the case of a Turkish- KURTOĞLU-HOOTON, N.: speaking community in Birmingham”, International 2006 Journal of the Sociology of Language 181, s. 43-56. YAĞCIOĞLU, D.: 2003 “Kıbrıs’ta Çokdillilik Olgusu”, Dilbilim Araştırmaları, (ed. K.İmer, A.Kocaman, S.Özsoy & Ö.Demircan), Istanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yay. s. 27-40. YAVUZ, M.: 1990 “Kıbrıs Ağzı ile Konya Ereğli Ağızlarındaki Ortak Özellikler”, Çeşitli Türk Toplumları Arasında Dil Ve Kültür Bağı Sempozyumu, 5-6 Ekim 1990, Lefkoşa. YILDIRIM, F.: 1999a Çukurova Ağızları –Adana ve Osmaniye İlleri-, Yayımlanmamış doktora tezi, 2 cilt, Adana: Çukurova Üniversitesi. YILDIRIM, F.: 1999b "Çukurova Ağızlarında Ünlü Göçüşmesi," 3.Uluslararası Çukurova Halk Kültürü Bilgi Şöleni (Sempozyumu) Bildiriler, Adana: Adana Valiliği: 657-664. YILDIZ, G.: 1986.: Untersuchungen zum Sprachgebrauch türkischer Jugendlicher der zweiten generation in der Bundesrepublik deutschland, Yayımlanmamış master tezi, Giessen Üniversitesi. YUSUF, Ü.: 1971 Çatoz Ağzı, Ankara Üniversitesi DTCF Lisans Bitirme Tezi, Ankara. YÜCE, N.: 1999 Gerundien im Türkischen: Eine morphologische und syntaktische Untersuchung, İstanbul: Simurg Türk dilleri Araştırma Dizisi 23. YÜCEL, B.: 2002 Adnî Divanı, Ankara: Akçağ Yayınları.

235

METİNLER

Metin 1 Ben dodum Istavrogonno’da. Aydoğan’nıyım güçüümden. Ondan soram böyüdüm okula gidmedim fakirlig varıdı. Babam beni yollâmadı okûla. Bir gün gittim dövdü beni ööretmen bir deva daha gitmedim. Fakirlig varıdı eveli çog fakiridig, evlatları da çoğudu bubamıñ yollâmadı beni. Ee.. öğle böğle yaşadıg, ondan soram böyüdüm isdediler beni şeye.. Maroni’de evlenmeye. İsdemeye geldiler; Allah’ıñ emrine isdediler beni, babam verdi söz eddiler beni, yüzük godug. Evvelden tanışma yoğudu, görücü usuliydi. Ben ufağdım beyim böyüğdü benden on yaş. Ee.. soradan nişan ettiler bizi, evlenmeye geldiğinca evlendirdiler bizi. Ben gaşdım gidtim Maroni’ye otururduk Maroni’de. Üş tane çocuğumu Maroni’de doğurdum. Gocam giderdi Terezi’ ye işlerdi gelirdi bahcacılık yapardı. Ondan sonram çıkdı bu hadiseler. Urum şeyleri... İlgden o su gaybolduydu şeyin.. Gara Mehmed’in oğluları. O zamaağan biz da ondaydık. Urum vermezlerdi bize yeylim içelim, kesdilerdi bize yemegleri şeyleri çocuglara vermezlerdi. Ondan soram çıkdı böyük harplar gittik şeye. Galdırdılar bizi Aytottoro’ya hep öyle birez pırtığımıznan hem çocuglarımızınan, gettik gocamızınan Aytottoro’ya oturduk. Üş sene da onda oturduk. Soradan bir çocuğumu da onda eddim haa.. ondan soram babam hasda olduydu annem öldüydü. Geldik Aydoğan’a tekrar, bakalım babamıza ondan soram galırdık onda Aydoğan’da. Soğradan, çıkdı ikinci hadiseler biñ dokuz yüz yetmiş dörd ha.., bir oğlâncığmı on yedi yaşında ehit alındı. İşde o zamandan da gelsin yaşarım marazınan hastalığnan. Göçmen olduk bu tarafa, götürdüler bizi bu tarafa. İşde marazınan hastalığnan yaşarık bu gadar gün bunu. Ee... vallâhi çok gomuşular ayrı herkeş ayrı ayrıydılar farazım benim gomşularım bak Safiye’ydi, Akile’ydi, onnadı. Düşmedi buracıga düşdü Mühlet, ondan soram şey.. ne deller?.. ha.. Cemaliye ondan soram gelini, onlar düşmedi. Ayni köydeyik hepsimiz da ama ondaki gomşular bura düşmedi. Ha gomşularım çok eyidir, çok şey yaparık, garışırık bundaki gomuşularınan işde bu gadar. İşde yaşarık yaşadığımız gadar yaşarık, Urum yok.

Metin 2 On yedi yaşındayıdıg yani öyle savaşa gatılmadıg. Yani böyle şeye çardılar bizi ama bizim oralarda savaş yalınız şeyde olurudu. Bizim köylerde olmadı. Yetmiş dördden sora sağa söleyim insannarın şeyi bozuldu çog garakteri. Esgiden insannar tamamıdı. Evleriñ kapusunu açıg baaksag kimsesi girmezidi bi şey alsıñ. Tarlalarda maksıllar gene almazıdı. Yani insannar daha dürüsddü daha şeyidi. Şimdi battal oldu. Ben sana deyim. Ne aylig varıdı ne maylıg insannar maksılından yetiştirir geçiniridi. Şimdi hep şeye gider bütün gelirlerin fazlası vergilere hem teknolojiye yog elektrig yok telefon yog bilmem ne vergilere gaydı bir tuzak gurdu. E başga teknolojileri olan memleketler ki toplasın paraları. Yetmiş dördden önce televizyon varıdı bazı yerlerde

236 varıdı ama şimdi yenilendi çok teknoloji ama para yetiştirmez insannar hem ceza da çoğudu. Bence yetmiş dördden önceki hayat daha iyiyidi, stressiz. Şimdi stres çogdur. Yau para alır insannar ama bir cebine gor öbür cebinden çikar yani yalınız dutar o parayı üç dörd gün. Bu benzer şeye ödünç vermeye. Ödünç gibi bir şeydir yani cebine girer hemen bir da çikar. Ekonomi çok bozuldu. Esgidan öyle değilidi, bubamız getirirsayıdı mahsıldan bişeyler anamız dutarıdı bişiriridi. Gendimiz eker gendimiz bişiriridig. Hem hellimi da südü da noru da hep biz yaparıdıg. Yani golayına çikmazıdı cebimizdan paralar. Şimdi maaşı alın böyün veriñ yarın da gene bekleñ aybaşını da alasıñ parayı. Her şey bahalıdır. Yog deyesiñ çog gonuşur bu adam şimdi. Baa sen sorduñ ben da derim bahalıdır hayat. Esgiden annadırıdı nenem varımış bir padişah hani yaşarımış çocuglarıynan da mesudumuş. Ama ne zaman ki böyümüş çocugları, başlamış dertleri artmış masrufları da padişahıñ da artmış derdi. Düşünürümüş gara gara napacag. Üç oğluyunan üç gızı varımış. Üç gızını evlendirmiş uzag memleketlere ama üç oglunu lazımımış dutsuñ yanında. Sora kim olaag genden sora padişah onun için. Neyisa ağrıtmayım başıñı hocanım daha fazla. Demiş edecem bir yarışma ki kim gazanırısa o olsuñ padişah hem arttırsıñ gelirleri. Annayacañ o zaman da varıdı vergiler. Neçin da deñ yarışma yapmışlar. Ok atdılar, koşdurdular, güreş dutdular güçüg oğlan geldi birinci hani daha gencidi. Padişah dedi yapacam bir da sözlü intihan da göreyim hangisi sever beni daha çog. Çardı genneri huzuruna, dedi böyüye ne gadar seveñ beni?, böyüg dedi aha bu ovalardaki bağlar gadar, pademligler gadar, şeftalilig, elmalig tarlaları gadar, neçin da deñ böyüg oğlan severidi malı çog o sebepten dedi bunnarı. Neyisa ikinci oğluna dediyisa ne gadar seveñ o da dedi palluzeler gadar köfterler gadar, herseler gadar annayacağın hocanım o da severidi yemegleri çok. Padişahıñ hoşuna gitti ki seveller geni bunnar. Ama biliñ ya bunnar sevgi değilidi. İsderidiler ki boyasıñlar babalarınıñ gözlerini. Padişah da inandı genneri. Sordu güçüg ogluna hani gazandıyıdı koşuyu da güreşi da. O da dedi, severim seni duz gadar. Allah için deyemezdiñ sen da tarla gadar, işde palluze gadar. Yog dürüsd olacayıdı diye demedi. Niçin dürüsd olacayıdı söylemedi öyle. Ama bubası hiddetlendi çog. Yani dedi genne, duz gadar seveñ beni. Eeee napsıñ çocug duz gadar dedi genne. Padişah gızdı genne da govdu. Dedi diğer oğullarına tamam siz pay ediñ da yönediñ memlekti. Ma o yandan güçüg oğlan gitti başga memmleketlere aldı bir gızı ki o memleketiñ prensesiydi. Evleninca prensesinan kral da sevdi hani dürüsdüdü çog hem çalışganıdı. Bıragdı gennere her şeyi. Zaten çalışganıdı çocug da ilerlediler daha çog. Öteği yandan padişahıñ iki oğşu girdi birbirina gaybettiler herşeyi da fakirleşdi memleket. Padişah da hastalandı da bişirillerdi genne çorba da eyileşsin. Ama duz yoğudu memlekette. Padişah yiğrenirdi artıg yesiñ o çorbadan ki dussuzudu. Biliñ ya hasdanelde de veriller şu çorbayı dussuzdur da mideñ gagar, öyle oldu galiba. Güçüg oğlu haber aldı ki bubası hasdadır dedi hanımına ben gidecem göreyim genni. Hanımı dedi, o seni govmadıydı, ne gideceñ da görüneñ genne. Tamam dedi govduyudu ama babamdır. Bir göreyim da govarsa gene govsun. Netice hocanım, güçüg oğlan geldi babasına duzunan.Yapdırdı bir çorba götürdü babasına, babası içdi çorbayı ilkin gene duz yog. Dedi isdemem ben bunu da götürüñ, güçüg oğlan goydu duzu içine, garışdırdı genni. Padişah zerem göremezidi eyi da, içeñ dedi şimdi da tamamdır. Padişah içdi genni. Ma nerden bulduñuz duzu dedi. Oğlancıg da dedi, baba ben getirdim saa duzu. Babası annadı hani hata yapdı, sarıldı oğlunuñ boynuna da dedi affedesiñ beni da şimdi annadım hani ki ne söyledin baa. Sora güçüg oğlu geşdi başa da memleketi

237 düzlüğe çıkarddı. Yani, o ülke düze çıgdı ama bag deyim saa biz duz alacağımızda bile düşünürüg artıg.

Metin 3 İşde bir zamannar yerimizden gaşdıg geldig bu köve yerleşdig. İlk geldiğmiz zaman bayram oldu. Biz çocuklarımıza gıyafet yapamaz bir durumdaydıg. Arkası mesela sene dolmadan herkeş evlenmeye başladı. Düğünnere katılmamız gerekdi. İşde düğünnere giderdig. Benim gardeşlerimin düğünneri oldu. Benim evimde oldu gardeşimiñ düğünü. Herkes geliridi. Böyle yemekler hazırlarıdıg. Ee köfdeler, dolmalar yapardıg bütün gece. Taa ertesi günkü misafirleri yedirmek için. Sabaha gadar tavuklar gaynadır herseler yapardıg. Bilmem tabi bu tarafdakılar hersenin ne olduğunu bilir? Öyle bişeyler yapardıg işde. Ertesi gün da köyde bir sinema varıdı. O sinemada teprig yapılırıdı. Çog güzel bişey olurdu. Çok sevinirdig eylenirdig oyun bilenler oynardı, artık dans ederdi. Çalgı çalınırdı işde. Böyle yakınlarımızıla sabahları gahve içme durumlarımız olur, onnarı toplanır içerig. Aileler birbirleriyla bağlantı. Yani güzel günner geçer böyle olduu sürece. Biz gomşularımızla heb böyle her zaman uyumluyug. Birbirimize sabahtan yani sağat sekiz sekiz buçuk gibi gahvelere toplanırıg. Herkes der bize neçin bu gadar sabah. Ama biz gomşularımızı sabahtan görmeden rahat edmeyig. Hergün sabah böyle gomşularıla toplanırıg. Yazda ağaşlarıñ altında gışısa evleriñ içerisinde, illa ki sabahtan o gahvemizi içeceğig.Yani muhebbetimiz devam eder böyle. Biz köylüler olarag böyle her zaman yani bu şeylerimizi ta ilerideki gomşulara gadar mesela uzanırıg. Dörd beş gişi olurug. Yani her zaman böyle birimizin bir işi varısa obiri yardımcı olur. Hep böyle günnerimiz geçer. Çog samimi olarag birbirimize yakın dururug. Ya bir acımız bir hasdamız bir şeyimiz oldu mu hep birbirimizla paylaşarıg bu durumları. E işde böyle gider yani. Ömrümüz çok bağlantılı olur. Severig da biribirimizi. Artıg. Eee..Ne deyim başga?

Metin 4 Ha bayramlarda arife gün ya bir gün öncesine bizim bir adetimiz var nohut mayası çıkarırıg. Nohutlu çöreg yaparıg. Sütlü, şekerli böyle çok güzel çörekler olur. Gomuşularla birleşirig hep bunnarı yaparıg. E arifeden bir gün önce yaparsag. Arife gün da mezarlıg ziyaretlerimiz olur. Bir da bayram için dadlılarımız olur. Yani südlü böreg, egmeg gadayıfı mesela tel gadayıf yaparıg. Böyle gomuşularla toplanır yaparıg bunnarı. Bayram günü da artık böyüklerimiziñ elleriñi öpmeye.çocuglarımız eve geleceg evlerinden bize gelecegler yemeg hazırlarıg. Anneme giderig. Annemi alır bize gelirig. Yani öylen yemeği falan yerig. Gız gardeşimla garışırıg böyle yemeg yemede. Böyle çok muhappet olur. Çok güzel olur. Esgiden bayramlar hep böyleydi. Hatta daha da eyiydiler. Şimdi artık yani insannar birez birbirlerinden bilmem televizyonlardır nedir geri durur birbirlerinden. Yani yolda gideñ mesela sen annene gidiyoñ, gomuşulardan biraz daha ilerdekiler görür seni da bayramdır da eliñi öpsüñ, eliñi sıksın bişeyler şey etmezler yani. Ne bileyim? Bir da bu köyde iki köyün insannarıyıg bu tarafa geldiimizde. Ne gadar da gaynaşdıysag vardır. Otuz beş sene gene da aramızda bişeylik vardır yani böyle. Bizim Aydoğan köylüleri olarag daha sevecen davranırıg Luricinalılara. Geldiğiyla onnar bizim ila alaycı bir şekilde

238 gonuşurlar. Onun için yani böyle çok samimi olamayıg onnarla. Biz gendi köylülerimizla daha fazla samimiyet gurarıg. Öyle gider işde. Ömrümüz yani otuz beş sene geşdi bu köydeyig yani işde. Ha düğünner gene mesela şimdi düğün salonu oldu. Esgiden sinemada yapardılar. Düğünner şimdi oldu düğün salonu ora yukarı giderig düğünnere. Yani hepsimiz katılırıg köyün düğünnerine çog yabancılar da gelir. Bizim köyümüzüñ düğünneri çog galabalıg olur. Uzun uzun guyruglar oluşur. Ta nerelere gadar yola çıkar guyruglar. Bizim rast geldi da gördüysanız bizim köyün düğünnerini çok galabalıg olur. Herkes biribirlerine gider diye onun için yani çog galabalıglı. İşde aileler böyle biribirlerine. Gomşuluglar gene güzel. Hısım agraba birbirine devamlı gider gelir. Gece oturmaya ya da gündüz gave içmeye gene hep biribrimize giderig. Öyle biribirimize giderig. Öyle birbirimizi severig. Böyle gider şeylerimiz heb günlerimiz. Bazan iş yaparıg. Mesela ova işine olanın ova işi da der gel yardımcı ol ora da giderig. Ova işi da yaparıg. E işde.

Metin 5 Öğretmen olduğum zaman biraz olaylı oldu benim öğretmenliğim tayini. Lefke’ye verdilerdi beni. Lefke’yi hiç tanımazdım ben. Yani bize bayağı uzakdı. O bakımdan gitmek isdemedim. Eğitim Bakanlığı zorladı bizim oraya gitmemizi. Giderken Lefke’nin basıyla giddim ben ve bütün yol ağladım. Yani öğretmen tayin olmama rağmen ağladım. Çünkü hiç bilmediğim, tanımadığım simalarla garşılaşdım. Fakat orda bir arkadaşım vardı sınıf arkadaşım vardı öğretmen kolejinden mezun olduğumuz zaman onun bir hafdalık evinde galdık. Ondan sonra işde yavaş yavaş öğretmenliğe alışdık. Yani o günneri hiç unudamam ben. Zoraki gitmek oldu. Halbuki şimdi öyle değil. Öğretmen isdediği bir yere gidebiliyor. Gittiği yerde da isdediği gadar galabiliyor. Bizim esgiden öyle değildi. Dört yıl galabilirdin bir yerde. Yani ne gadar halk senden memnun olursa olsun dört yıldan fazla bıragmazlardı. Mutlaka tayin alırdık. Ama şimdiki öğretmenlikde isdediğin gadar seşdiğin bölgede galabiliñ. Bunnar güzel anılardır tabi şimdi. Belki ilk bize zor geldi ama ondan sonra da eylik tarafinı gördük. Bir da bizim devrede olan gişilerin bütün hayatı savaşla geşdi. Yani elli yedi elli sekiz olaylarının içindeydik. Atmış üç olaylarını gördük. Bin bir zorluk içerisinde belli bölgelere sıkışdırıldık. Orda epeyi zorluklar çekdik. Gerek geçim bakımından gerekse Rumun öldürme gorkusuyla oldukça zorluk içerisinde geşdik. Geldi yetmişdört savaşı. Onda da epeyi sıkıntılar çegdik. Gerçi biz göçmen olmadık. Ayni köyde galdık. Ama çok büyük sıkıntılar çegdik. Gerek geçim bakı- mından gerekse gorku bakımından belli bölgelere sıkışdırıldık. Neticede işde mutlu Barış Harekatı geldi ve böyleligle huzura gavuşduk. Bunlar acı ve dadlı hatıralardır. Sizler gençsiniz bu günneri yaşamadınız tabi. Temennimiz da o yani. Bir kere daha böyle günün geriye gelmemesi. Biz karma bir köyde yaşardık karşılıklı Rumlarla. Ama bu sıkıntıların en dadlı yanı da Rumlarıñ o mutlu Barış Harekatı’nın olduğu gün gaçışlarını da çok güzel gördük. Yani bunu izledik. Gerçi dışarıya çıkmadık ama evimizden onların nasıl gaçışdıglarını da gördük. Biz hep aile olarak öğretmennik. Tabi yani bir oğlum, bir gelinim var öğretmen, gızlarım, bir damat öğretmen.

Metin 6 Ben dokuz Temmuz biñ dokuz yüz yetmiş dördde Magosa Limanı’nda gayın validemle Mersin’e giddig. Gıbrıs’dan ayrıldıg. Mersin’den Ankara’ya, Ankara’dan İstanbul’a giddig. Oraya giddiğimizde 15 Temmuz günü Gıbrıs’da darbe olduğunu

239 öğrendig ve biz darbeyi duyunca Ankara’ya döndüg Gıbrıs’a dönmek için. Bu arada biz Ankara’daykan Birinci Barış Harekatı da oldu ve biz Ankara’da bulunduğumuz sürede Gıbrıslılarla çok garşılaşdık caddelerde ve bu arada Lefkoşa’da öğretmennik yapan Güner Bey benim gibi ilkokul öğretmeni ve hanımı Güven Hanımla da buluşdug ve Ankara’da biz bir köylümüz İncirlili emegli bir albayın evine gidebildik misafirliğe, onları da götürdük ve bu arada Türk Lisesi’nde bacanağım Ali Beyi tanıdıklarını söylediler. Bu arada bize temsilcilikden dediler ki Gıbrıs’a gidmek isdeyenner Mersin’e gidsin ve Mersin’e geldig. Mersin’de asgeri bir gemiye bizi bindirecegler ve Girne’ye getirecegler. Biz ikinci gurubla gemiye binerken Mersin Valisi bir gonuşma yapdı ve dedi ki: Unudmayın bir savaşın olduğu yere gideceksiniz, yakınlarınızı, tanıdıklarınızı gaybedmiş olabilirsiniz ve orda savaşdan sonra olan bazı yıkıntıları da görecegsiniz. Biz asgeri gemiynan Girne’ye geldig. Eski otobüsler vardı ya köy otobüsleri onnarnan bizi Lefgoşa’ya getirdiler. O zaman Kızılay Hastanesi varıdı şimdiki Türk Lisesi’nin yan tarafinda o avluya geldig ve valizlerimiz otobüsün damında. Güven Hanim beni görünca bana dedi ki: Bacanağın şehid oldu. Ben şok oldum. Gayın validem da der ki: Aha oğlum otobüsün damındakı şu valizler bizimdir der. Ben çıkarım otobüsün damına ve o valizleri bulamam. Tekrar enerim. A oğlum der görmezmin aha valizler orda. Enerim, çıkarım gene bulamam birkaç defa ve benim içimde bişey nasıl deycem gaynanama damadın şehid oldu. Baldızım da Lefgoşa’da oturur Garabuba Mahallesi’nde. Bu defa onun evine gideceyig. Daksi duttuk bu defa orda ne göreceyig acaba. Ve giddiğimizde baldızım tabi bizi görünca ağlamalar, bayilmalar. İki yaşında ve dört yaşında iki oğlan çocuğu öksüz galdı. Biz giddig Lefgoşa’da baldızımda galdıg. Bir gün sonra da İkinci Harekat başladı. Hanım İnönü’deydi. Bu defa begledig, dedik yollar açılsın. İnönü’ye gidelim. Acaba İnönü’de hanım, baldızlar onnar nasıl ne yapar. Yani böyle bir şok içinde, sarhoşluk içinde, acı içinde İnönü’ye geldik. Tabi çok şükür onnarı sağ bulduk. Ama bacanağım da rahmetlik oldu bu savaşdan yanımıza galan en böyük acı.

Metin 7 Seksen ikide İngiltere’ye gidmeye garar verdim. O zaman otobüslerla giderlerdi veya İskele’de Ahmet Kaptan deye biri vardı yolcu götürürdü ve onunla beraber Mersin’de bindik otobüse Ankara’ya gidene gadar otobüs bozuldu. Tamir etdiler. İstanbul’a gitdik. İstanbul’ dan Edirne’ye gitdik. Gene bozuldu. Düzeldi. Bulgaristan’a girdik gece. Sabah güneş doğacak otobüs gene bozuldu. Galdık Bulgaristan’da. Bulgar polisi dedi ki yolcular dedi otele gidecek. Burada galamazsınız dedi. Çünkü dedi turisdik bir yoldur giden gelen çok ve bizi mecbur etdiler bir otobüse bindirdiler, bir otele götürdüler. Ben otele gidene gadar otobüsde uyuya galdım ve elimdeki poşet çantada siyah el çantacığım düşdü otobüse. Ben fark etmedim. İndik otelde dediler ki pasabortlarınızı veriniz. Bir da bagdım benim el çantam yok. Herkes rahat biz rahatsız. Galdık pasabortsuz. Arkadaşlar otel parasını çok gördü. Geri döneceyig dediler. Bir başga otobüsü para garşılığı duttular. Geri döndük. Herkes rahat biz rahatsız. Bir bulgara sorduysak bize dedi ki polise gidecen. Polise giddik. Polis da yakın bir köy vardı, ismi popovitsa. O köye giddig. Polise girdig. Polis yoldan geçen bir Türk buldu. Getirdi ve tercümanlık yapdı bize. Dediler ki sen otobüsler hep devletin malıydı o zaman otobüs terminalına gidecen ve orda derdini anladacan. Gidmek için daksi dutmam lazım. İsderlin ve dolar almazlar. Bulgar parası isderler ve dediler ki garşıda lokantada bir bayan var git orda dövüz

240 bozdur. Onu da yapdıg. Bir daksi buldular bize daksici bizi götürdü otobüslerin olduğu yere. Oraya giderken birisi yolda otosdop yapar. Ben daksiciye işaretimila dur alalım bunu dedim. Aldıg. Gonuşdu onlar Bulgarca. Sonra döndü bana gonuşdu. Biz cevap vermedik. Aradı İngilizce gonuşsun ve bana sordu hangi milleddenim. Türk olduğumu söyleyinca dedi ki ben da Türküm. Adem Hocaoğlu isminde dedi sana ben yardımcı olayım. Giddik otobüs olan terminala. Orda bu birileriynan terminalda görüşdü ve o otobüsün plakasını da aldı, bizi getiren otobüsün. Bir yerlere telefon eddi ve dedi ki senin çantayı şöför bulamamış. Bu arada bir defder yaprağı sayfasına bir dilekce ve o otobüsün plakasını falan işledi ama Bulgarca. Dedi ki biz polis isdasyonuna gideceyik. Yabancılarla ilgili ve oraya giddig. Akşam üzeriydi. Herkes memurlar ayrılırdı ve dilekceyi almadılar ve dediler ki yarın gelecen. O Adem’inan bir daksi duddum, ben ödedim gene ve otobüsün bozulduğu yere geldig. Orada geldi başga Türklerle görüşdü. Bu defa beni çağırdı ve dedi ki benim emeğimi öde dedi. Akşam oldu, garanlık oldu. Bak sana ne gadar hizmet etdim. Dedik tamam ödeyelim. İsderlin teklif ederik almaz, dolar almaz. Dedi gidelim da bozdur Bulgar parası. Çünkü yasakdır. Gitdiğimizde o dövüz bozulan yer kapandı. O köyün içinde ansızdan gayboldu. Galdim yalınız. Garannık da gorkdum da. Uzatmayalım araba ışıklarını takib ederek otobüsün bozulduğu yere geldim. Bizi getiren daksiciye ben demişdim yarın sabah gene gel ve beni götüresin aynı yere. Hatta fazla da para ödediydim ben o Bulgar şöförüne. Uzatmayalım ertesi gün sabah geldi adam aldı bizi aldı götürdü o otobüs terminalına ama o dilekce kağıdı bende galdı, bana verdi. Gösderdig bir yardım eden yok. Uzatmayalım gonuşurkan Aydın Demir diye bir Türk şöför çıkdı garşıma. O da otobüs sürer. O dedi ki bana bak bura hiç arama pasabortu. Ben dedi Türk konsolosluğunun önünden geçecem gel bin otobüse ben konsoloslukda seni endireyim. Orda sana onlar yardımcı olsun. Dediği gibi bindik otobüse konsolosluğun önünden geçerkan gösderdi binayı bana. Endim. Gitdiğimizde konsolosluk daha açılmadıydı. Begledik açıldı. Naci Ertürk diye birisi bize yardımcı olacak. Dedi ki iki resim çıkaracan da sana bir belge vereceyik, buradan Ankara’ya gadar dönebilin o belgeynan. Ne yapacayık resim yok bizim. El çantasının içinde adresler pasabortlar şeyler… Bir Bulgar gızı verdiler bize. Dedi ki gidin resim çekdirmeye. Giddik resim çekecek olan adam dedi ki sen traş isden. Git traş ol da gel. Gitdik traş olmaya. Kapıda bileti ödedik traş ücretini. Bulgar o zaman devlet her şeye hakim. Bekledig sıra geldi. Bir bayan bizim sakalımızı çıkardı. Gitdik fotoğrafcıya. Bu defa sokağın içinde duvara dayar beni ve orda resimimi çeker. Canım skıldı. Sen dedim madem sokağın içinde resimimi çekecen traşı ne isden benden. Tabi hep bunnar para. Fotoğrafcı da para alsın. Uzatmayalım resimleri aldık. O Bulgar gızınan beraber gitdik konsolosluğa. Bizim belge hazırlandı ve bize Naci Bey dedi ki sen dedi daksi dutma. O otobüs terminalinin yaninda dedi tren garı var. Git filan numarali trene bilet kes ve otobüsün bozulduğu yer olan Popovitsa’da en trenden. Öyle oldu. Tabi biz bu arada fotoğrafcıdır, konsoloslukdur sağı solu da biraz öğrendig. Gitdig tren garına biletimizi kesdig. İki dane genç oturur böyle tren isdasyonunda bir çakıl yığınının önünde.ben yaklaşdım onnara. Ben dedim İngilizce bilir misiniz? Yok dediler. Türkçe? Biri dedi ben Türküm. İsmim Enver Mehmedov. Biz Enver’e anlatdık başımızdan geçeni. Kağıdı da gösderdig. Dedi ki bize yarın sabah gel dedi biz seni bu tren isdasyonunda bekleyceyig. Biz trene bindig çok az para. Gitdik otobüsün bozulduğu köyde endik. Yürüyerek otobüsün yanına geldig. Biz isderik otobüs onarılmasın. Otobüs Londra’ya gaçarsa biz galacayık orda. Ertesi gün gitdig

241 Enver’inan bir Bulgar arkadaşı aldı bizi. O yabancılarla ilgili polis isdasyonuna gitdik dilekcemizi verdik. Dediler ki bize çarşambaydı o gün Cuma gelin. Gene bizim iş olmadı ama cumaya da derik işşallah otobüs onarılmaz. Cuma günü çıkdıg gene Enver bekler bizi orda. Aldı bizi götürdü ve bana o el çantasını teslim etdiler . İçindeki hep eşyaları çıkartdılar. Bir lisde yapdılar. İmzalatdılar teslim aldığıma dair ve kimse inanmadı yani bu pasabordu Bulgaristan’da benim bulabileceğime ve bulduk. Sevinşli güldük ve o Enver da geldi bizim yolcu arkadaşların yanına. Tabi bir Türk olmanın verdiği heycan, sevinç tabi. Öpüşmeler, ağlaşmalar ve bu şekilde pasabordu bulduk ve Londra’ya devam etdik. Ama on sekiz günde vasıl oldum Londra’ya. Avusturya’da bozuldu, Almanya’da bozuldu. Mağusa’dan Londra’ya on sekiz günde gitdik. Bu da başımızdan geçen bir yolculuk hatırası.

Metin 8 İnsannar arasında hep böyle eşit olmayı, eşit davranmayı, herkese eşit muameleyi ve eşit paylaşımı sağlamaya çalışdım. Gübre dağıtımı yaparken işde çıkacak olan gübreyi eşit mikdarda herkese dağıdmaya çalışıyorıg ve lisdeler halinde kamyonculara veririk lisdeyi ve o şekilde günnük herkese eşit derecede. Herkesin aynı günden ekim yapabilme imkanı var. Bu olay içinde herkese eşit davrandığmızı hesab ederken bir gün bir çifci geldi ve dedi ki: Hani bunun eşitlik neresinde? Herkese verdin amma neçin dedi Hasan’a benden evvel verdin. Hasan dedi benden daha mı adamdır. Aynı gün gerçi almışdı ama o iki saat sonra aldığı için eşidlik olmadığını söyledi. O dedi benden daha mı adamdır da onu benden önüne godun. Ah dedim. Daha ki her halukarda eşit olamayız yani. Çünkü eşidlik her adamın zekasına ve fikrine göre farklı olduğu şekilde değerlendirilir. Bana göre eşidlik doğruydu. Ama gene ona göre eşit değildi. Yani bu benim yaşamımda gerçekden çok bir farklılık oldu. Bir başka anım vardır. Savaşla ilgilidir. Savaşla halinde tabi savaş bittikden sonra arkada esirler galır. İşde onnar bir yerlere toplanır. Esirlerin toplanmasının sebebi onnara zarar vermek için deyil, onnarı koruma altına almak içindir ve bir eve girdiğim zaman garşıma bir gadın çıkdı. Gızının içerde saklı olduğnu ona zarar vermememizi, gendine ne isdersak yapmamızı söyledi ve biz dedik ki hayır sana da ona da hiçbişey olmaycak. Gel biz seni koruma altına alalım. Yani orda da analığın ne kadar koruyucu ve her halukarda isder beni vur, öldür, ne isdersan yap ama sakın ola gızıma bişey yapmayın ve analık olayında analığın ne kadar çok değerli olduğnun, çok güçlü olduğnun şahididir. Aldım o ayleyi ondan sonra koruma altına aldık ve kendisini bir gün esir galdıkdan sonra aldık, götürdük yani yerine teslim etdik. Böyle bir olay oldu. Gene geçmişden gene o harp anılarımı anladayım. On yaşında bir çocuk esir ayleler içinde sürekli yaşlı gadınnar ve analar tarafından okunarak, süregli dualarla koruma altına alınması ve o çocuğa bişey olmaması için anaların ne kadar titiz davrandıkları gibi, savaş halinde esir düşen insannarın daha ne kadar duygusallıkları konusunu bu şekilde şeyleri yaşadıg. Allah kimsesine o acı günleri, o savaş anılarını çocuglarımıza gösdermesin. Bunnar bende kötü anılar olarak galır. Bunun gibi güzellikler da vardır. En büyük güzellik insanın sevgi, saygı, ayle muhabbeti olayıdır. Bir şey daha hayatta çok etgiler beni. İnsanoğlu bildiklerini ve bildiğinden fazla beceri gazandiğni paylaşdığı gadar zengindir. Zenginlik görseldir. Yani uçsuz bucaksızdır. Ama paylaşan insan zengindir. Bu sevgi bazında eşidlik olduğuna yani bu sevgi ile paylaşılan en büyük zenginnikdir. Bütün duygularını da

242 paylaşan insanlar en büyük zengindir. Yani bu benim hayatımda özellikle yaşamımda en fazla görünen ve hassas olduğum ve çok da kendime örnekler seşdiğim konulardır.

Metin 9 Eeee ben Mağusa kazasına bağlı deylim esgiden Mağusa kazasina bağlıydı. Galeburnu köyünden bir Ağustoz bin dokuz yüz kırk sekizde doğdum. Kıbrıslıyım. İlkokul mezunuyum. İlkokulumu Galeburnuda bitirdim. İlkokulu bitirdigden sora hayvancılıknan uğraşdım. Evliyim. Dört çocuk babasıyım. Emegli oldugdan sora hayvancılığı bıragdım ve emeglilik dadını yaşamaya başladım ve ondan sonra Kıbrıs kültürünün gayıp olduğnu sağdan soldan radyolardan ee duydum ve bugün eee boş vagdimi ben Kıbrıs ee kültürünü yaşadmağnan ee uğraş veririm. Ayrıca da kırk iki yıllık zurnacıyım. Hala bugüne gadar da Kıbrıs’ın birçok yerlerinde bugüne gadar da nişan partilerinde, düğünnerde, sünnedlerde, her yerlerde bugüne gadar çalmagdayız. Ayrıca e birbuçuk seneden beri de Ada TV de Garpasiya proğramını yapan Kemal Deveciyim. Eeee şimdi yurd dışı dediğiniz zaman tarih bin dokuz yüz seksen iki de Londraya gitdim. Davulcumla beraber düğün yabmag için eee doksan dörtde de İzmir’e giddim bir haaafdaa e bu sene Mardda da ee tabi İzmir’e gezme olarag giddim. E bu sene Mardda da ağbimin rahadsızlıg dolayısıylan Londra’ya da giddim ağbimi görmeye. Ağbim vefat eddi ve Londra’dan gendisini cenazesini alıp Kıbrıs’a getirib burdan defneddig ve bundan eee kesin tam eeemmm net olarag bilemeyceyim bir yirmi gün evvelde eee çekim amaçlı olarag Ada TV’yla birligde Rize’ye gitdim. Ha Rizede beş gün orada orda yaylalarda insannarın yaşam tarzını nasıl yaşadıglarını eee yaylalarda nasıl hayvan odlattıklarını, nasıl sayıldığının, nasıl peynir, mıhlama veee sayre gibi bişeyler ordaki yaşantıyı da çekim amaşlı olarag gitdim. Bu amaçla giddim Türkiye’ye. E ben bugün isdemedim yaz günneri bildiğiniz gibi Kıbrıs’da kapalı düğün salonnarımız olmadığı için düğünlerimiz bizim eksariyedle tüm düğünlerin tüüümmm tümleri değilse bile düğünlerin dördde üçbuçuğu yazda yapılır. Kapalı salonlarımız olmadığı için dörd ay beş ayı düğün yaparım. Yani müzigci olarak yani e zurna çalarım arkadaşımla birligde kış günlerinde işde ben sizlere söyledim. Elmm müzemle uğraşırım. E Ada TV’de proğram yaparım. Eko turizim fesdivallerinde açılış törenlerine davet edilirim. Eeee canlı ee televizyonlarda açıg oturumlara eee radyo konuşmalarında şunları yaparım şimdilig yani. Ben sizlerin en heyecanlı günümü söyleyceyim. Eee bugüne gadar unutamaycağım bir heycan bir onu söyleyim bir de unutamaycağım bir gorkunç yani. Biraz da gülünç olacag esbirili olsun şimdi o gördüğünüz karşıda hanımımdır. Ona on defa görücülüg gitdig. Yog dediler yog dediler. Ne oldu bende sinemada bir gece habersiz otururken bagdım bubası geldi böyle yanıma dolanır bana dolanır bana meraba dedi saol amca dedim. Vallayi dedi on defa görücülüg geldig dedi evet demedig dedi ama garar verdig dedi şimdi evet deylim dedik ve kendi kendime inanamadım yaniii. Eminim bugün yanlış anlamayın heralde sizde eee belkide henüz daha ee aşıg olmadınız ama dünyadaaa en zor şeyin aşıg olmagdır. E tabiii on defa görücülügden sora yog yog demesine nazaren bagdım sinamadaykan dolandı arkama dediii ooo görücülüg tamamdır dedi yarın yüzügleri almaya gideceyik dedi en seviçli günüm budur yanii benim en acı günüm günnerim de günüm demeyin vee kırk yıllıg çobancılıg yabdım ben e bindokuz yüüüzz atmış birden ee kesin rakam bilemeyceyim tarih deyim rakam aşaaa yukarı aşağa yukarı seksen beşli seksen altılı yıllara gadar amaa seksen altılı yıllara gelmeylimm ve yedmiş dörd yılına gadar gelelim. E Rumalar tarafindan ovada eee

243 koyun otladırkan çog defa mesela Rum saldırısina uğradım yani uğradım.Artık kendi konuşmalarım inan kendi yani böyle dileglerim isdeglerim ile o Rum saldırılarının ee uğramasını yane Rumları yane böyle bir engel değildi yane beni öldürmeycek bir şekilde eeerr igna eddirirdim yani igna eddirirdim. Anladabildimim. Başga bişeyler hatırlardım güzel ve önemli bir anımı ama tabi ilkgden ilkokul mezunu olduğmu söyledim. Eee yabancı dil Rumca eyi ana lisanım gibi okur yazarım. Onu da nerden öğrendim, çobancılıg dönemimde sınırlarmızda Rumlarla birligde goyun beglerken eee illaaki ismimin Rumca yazmaya merag eddim ve bir Rum ismimi Kemal Mustafa Deveci yazdı ve ben üç kelimeden harf söke söke Rumca’yı ana lisanım gibi okur yazarım veee eee şimdi politika amaçlı olmasın gerçi politika değildir. Bugün yeni nesile da ee herhangi bir dili öğrenmeye tercih ederim. Çünkü ben bin dokuz yüz yedmiş dörd barış harekatında eee bütün bölgelerde bulunan evragları hepsini ben okurdum. Eeee Rumca’yıda çok güzel bildiğim için tercümanlıg da yapardım. Yani bugün dil bilmeg çok eyi bişeydir dil bilmek yani. Söyleyceglerim bu kadar ancak sizden artık ee sorun alarag cevaplandırabilirim. Ben halen bugün daha Galeburnuda oturmakdayım. Son olarak hobilerim işde dedig yane tekrar demeye belki gerek yokdur. Eee Ada TV’de program yaparım. Kıbrıs’da da ilk çekilen sinema filiminde ilk çekilen sinema filiminde heralde duydunuz Kuzey Tarık Gün Batarken Sadrazam köyünde röl aldım.ve benim ee rölüm çok kısa bür rölüdü. Senaryom benim iki satırlıg bir senaryo idi. O filimde benim ee biraz da ee övünmeg gibi olur ama eğer başarılıysan Atatürkümüzün e bir sözü vardir. Türk öğün çalış güven diye bir sözü vardır. Eee övünmeyeda sırasıyla gerekebilir bence zannederim. E benim bu filimde senaryom iki satırdır. Başarımdan dolayı filimin sonuna gadar bana ee rol verdiler. Belgeseller yapdım çok belgeseller yabdım. Hatta şimdi kiliblere ee katılırım. E diğer televizyon kanallarından teklifler alırım. Rum kanalları evime gelip iki gün belgesel yabdık. Vee böyle bu zamanımı zevk alarag bunlarla ugraşmagdayım. Önümüzdeeki mayıs ayında gene Kıbrıs da ikinci filim çekilecek. Annahhdar isimli bin dokuz yüz ee atmış üçden yolların açılışına gadar ve gene teklifler aldım. Malesef ben bu teklifleri reddeddim. Reddedmemin nedeni da bugün ben atmış bir yaşında olmama rağmen geçen seneki Sadrazam köyünde Gün Batarken filiminde karış-karşılaşdığım zorluglarla hiç bir zaman karşılaşmadım. Yane bugün insanlar duyar duyar filim çevrilir. Şimdi belgesel başga yahudda örneğin Garpasiya gibi başka ama sinama filimi tahmin eddiğiniz gibi deyildir. Çünkü on saadda biz on sahadda biz yedi tayka filim çıkarırdıg. On saadda yane biz yani bunlarda çok güzel anılarımdır.Mesela biz ee karpızı kesdig bir logma karpızı alıp yeyelim dörd dane arkadaş ve bizi kamera çegsin olana gadar dörd karpız yedig olana gadar. Örneğin başroldeki Kuzey Tarık kaza eddi. Biz Kuzey Tarığı aldıg getirelim hasdaneye aşa yukarı otuz kilomedre otuz kilomedre hasdaneye varıncaya gadar güldü. Tekrar geri aynı yerden aynı yerden. Eğer beş gişi tekrar yani zor bişeydir. Ama çogda zevgli bişeydir. Ee Annahhdar filiminde illaki büyük bir israrlar yine isderler beni baba rölünde gosunlar beni e artıg onu düşünürüm eee artıg ee gideceğimi tahmin ederim e çünkü bildiğniz gibi heralde Garpasiya programını görenler vardır heralde deyil mi? E onun bir migdar para alıorum ama zevkine de yapıyorum ben hoşlanırım mesela.bak şimdi Garpasiya proğramı biddi. Eee “Ovada Çoban” ismiyla başga bir proğram yapıyorum artık. Yeni İsgeleden Yeşilırmağa gadar serbesce bütün köylere gideceyik yane bütün Kıbrıs Kültürünü gelecek ve şimdiki olan nesille tanıtacağız yane ve hakigadden

244 yane e duyduğum kadarıylan e şimdiki nesil bu Garpasiya programından Kıbrıs Kültürünnnnden çok büyük bir fayda edmişdir duyduğum kadarıynan yane.

Metin 10 Burda doğdum. Bu evde. Esgi evimiz vardı altında. Orda doğdum. İşde aaannem e babam çobandı. Onbeş buçuk yaşında oldum gocaya gaşdım giddim. Onbeş buçuk yaşında işde gocamınan yedi dane evlad yetişdirdim. Beş dane oğlan iki gız. Londra’ya gaçdı gocam giddi. Benda şu çocuklarım büyüdü da giddi bendaa giddim deyim saa. Onbeş defa giddim Londra’ya e sonraa oğlum ee dokdordur eee Almanya’ya giddi. Türkiye’ye önce Türkiye’ye giddi. Sora Almanya’ya . 25 sene. Şimdi geldi bura oğlum ee Limasol’da yerleşdi Limasol’da. Anasdezi eee dokdorudur oğlum. Obir çocuklarımda da hep yani londra’ya giddiler. Gızlarım gidmedi. Oğlularım beşida giddi. E gala gala bir tane galdı. Ge geldi yerleşdiler buraya gene. Çok mutluyum işde başgaaa işde hayadda. Eved eee e ga gaçamadıg yani dağa çıgdık. Bi ee bi kaç gün dööö döndüg geri evimizeee. İşde hem soraaa sora yenii şey eddig eee ağaç kesdig reşberligdee. Çoban oldum. Onu yapdı çoban oldu. İşde eee hep çoçuglarımızı büyüddüg evlendirdig ikimizda giddig Londra’ya. Evlendirelim bir oğlumuzu. Gocam felç oldu e hepimiz getirdig geni Kıbrız’a. İşde benda yaa yirmi senedir eee şu yalınızım işde evde. Çocuglarım gelir her hafda her eee geliller bakarlar bana eeee. Mudluyum. Yani eee şu anda çog mu çog mutluyum. Çocuglarım eyidir hepsi eyidir. İşleriynan evleriynan eee geçinleri Allaha şükür. Çog ee bir da benda onun için yane benda mutluyum. Yane şu görürüm çocuklarım.ben çobancılıg reşberlig zeytin zamaninda zeytin harnıp zamanında harnıp işde gocam her işi yapardı. Eee şe şey eee okurdu İstanbul’da giddim beş defaaa. Sonraa şu Almanya’ya giddi oğlum gene giddim beş defaaa. Onunnn yanına. Buyur? Eee yaşimi söyleyim şimdi. Yaşım yetmiş yedi. Hemen mart gireceg yetmişi bitirecem. Ahhh! Ne desem ah! Bi ih ne bileyim ne sölecem başga. Yog. Alti dane çocuğum var. Bi tarif edeyim onuda? Bi tanesini kazadana gaybeddim var yirmi beş sene şimdi da çekerim. E hah hani ovalara giderdig biçerdig orağınan biçerdig...... herşey öğüdürdük samanı galdırırdıg balayı yokarı galdırmazdıg yokarı. Galdırmazdıg o zaman. Ahh düğünümü da verecem ? düğün yabdıkg, kına gecesi yabdıg ta sabaha gadar da oturdug. Eh çalardı kemanııı bilirin. Mumları godular palere goydular ee yuroladılar üç defa kınayı eh sabahdan düğünümüzü olacaydı düğün yabdıg gelin oldug nice köyde ongardılar beni. Soraaa gel dediler bize ee o tarafdan harmanlardan yatağı oynadılar. Eee başga bişey bilmem ne bileyim ne söyleycem ben. Ne söyleyim? Haaa. Londra’ya giddim üç defa giddim. Annem varıdı gardaşlarım varıdı. Ne deyceydim re? E neysa söyleyim onu da? Ha bir gızımda Mersinde var. Giddim üç defada Mersine. Ahh. İşde başga bilmem artıg. Da bu Kaleburnunda rum yoğdu amaaa esgi insanlar Rumca gonuşurdu. Garışdıg rumcada gonuşurdug biz esgiden. Burdaaa kazası oldu çocuğun lefgoşada yane Mağusada giderkan Salamise giderdi. Dönüşün ceriyanlar aaaa Salamise. E oo esgi yol şu giderdiler yog bu yolu şu uzaddılarda yeniye goydular. Esgidi bir yokuş var bi evcik oraşda bilmem var ondan sağa sola gideni oraşda kazası oldu çocuğun. Otuzbirinde da gömdüler gendini. E yani Mağusda dur Mağusadan getirdiler geri Lefgoşaya şu kazası olduuu. Geldiler aldılar beni ee ağlardım bağırırdım eh aldılar goydular ge? Çocuğumu aldılarda bağırırdım hokare ama dedim hemşireler çoçuğuuum çocuğum öleceg dedim gendilerine. Ses eddiler dokdora, geldi dokdor

245 çekdi elini bırak ana dedi geldi dokdor der bana aha öyle dedi bağa dokdor. Başın saolsun der bana yaddım yere tepineerdim basdırırlardı bee hemşireler artıg anam sora getirdiler beni ahh……….. morguna. Napayım yirmi beş sene da çekerim unudmam oğlumu unudmam napayım. Haa çayır soyadım. Ha hayır duam dudsun sizi da zabdeylesin da bütün alemi.

Metin 11 Eved benim. Burda doğdum. Çobanıdım. Gendi işlerim varıdı. E başga na var. Yog e garşıda doğdum. E şimdi seksen üç yaşındayım. Eh burdaaa dediğim gibi her işlerimiz burda ovada gezinirdig bulurduk bicezse gabbar onu bunu o oyalanırdıg. Anadıñ? Eh reş reşbercilig da yabdım ama diragdorum varıdı. Sürerdim nadas e ekerdim elinan arpa buyday çog şükür olsun olurlaldı çog ha. E benim altı dane çocuğum varıdı. Bir tanesi rahmetlik oldu galdı beş dane. E beş dane çocuğum var şimdi. Anadın? İki gız üç erkeg annadın? E biri Mehmet biri Musdafa obiri neydi? Ha? Ayşe? Ama o gızdır. Anadın? Okula giddim altı sene dibloma da aldım. O zaman verillerdi bize. E altı sene giddim e gurtardım yani okulumu ve sora da aldıg neşberlig çobancılıg o ii işlerimiz bu buydu. Başga bişey yog. E rumca bilirim heey işmiz bu, gonuşmamızdır. Okula giderdig ee öğretmenin önünde rumca gonuşurduk. Öğretmen bize gızmazdı. Devam ederdig rumcayı dayma gonuşurdug. Eved giddi annem babam dünürcülüg e gabul eddi versinner bir sene. Ondan sora düğün düğünü yabdıg getirdig kemane davul sabaha gadar çalardı davullar. Bütün gece sabaha gadar çalardı davullar oo oynadıg. Güzel ama oldu haa. Köylüler çog toplandı ha burada aynı yerde rasgele oldu anadın? Giderdig sana e bir sene galınca eved nikah oldum bir sene galdım e nişannı heycannı budur. Çocuğumuzu gaybeddig eh annemiz babamız onnarda rahmetli oldu maa onlar yaşlıydı. Ama çocug gencidi. Bir onsekiz on dokuz yaşında. Bunun yaşında Memet. E Londra ya giddim. İki kere çocuglarım ondaydı. Onnarıñ yanında galırdım ben işlemezdim ya onlar işlerdi. E arkadaşlıg için ee a çocuglarımın yanında galırdım. Anadıñ? Çocug giddi salamise yerini nere giddi işgi işdiler bilmem. Aşmiş şişecig gelirkandan e obir gardaşımın oğlu Musdafanın oğlu fazla sürdü arabayı e devirdi basdırdı e öldü çocug. Anadımın? Bizim da haberimiz yoğudu. Geldi alsıñlar bizi köyden. Getirdiler bizi Mağusaya yetişdirmedig biz gonuşalım bile. Saadan sorduk bi gonuşma be be Musdafa demedig saa annen annesi dedi almasıñ bu arabayı da yaramaz. Haah dedi. Teslim oldug. Asgerdig o zaman asgeridig gece gündüz ne nebet begleridig. Barikat varıdı beglerdig. E gelen geçen durdururdug daa rum olmasıñ sade diğerleri geçerdi serbesd.

Metin 12 E on Aralık bin dokuz yüz kırk dokuz Kaleburnu doğumluyum. Ee ismim Hüseyin İmren. Baba adı Kasım,anne adı Zeynep. Tabii aylece biz Kaleburnu kökenliyik. Ee dolayısıyla e benim şahsi hayatım ee ilkokul Kaleburnunda bitirdikten sonra orta okul ve lise tahsilimin bir kısmını şeyde Lefgoşa da Sedat Simavi Endüstri Meslek Lisesinde yabdım. Ee o günün koşullarında aylemin çog fakir oluşu maddi durumumun müsayit olmamasına göre ben okulumu ikinci sınıfında yani lise ikide terk eddim. Ayleme döndüm. E okulun bana geri dön talebi oldu geri dönmem için ama ben dönmek tarafdarı değildim çüünkü aylem cog kötü şartlarda geçim sıkıntısı

246 içindeydiler. Okula devam edemedim. Evet ama ben hayvancılığa özendim. Uzun süre elli beş seneye yakın bir süre içinde gene güçük baş hayvancılıg yabdım goyun olsun keçi olsun. Mesleğimdir e onu imaseyeddim sürdürdüm. Tabi bu esnada emekliyim. Yani şu aşamada emekliyim. Altmiş iki yaşındayım. Eee yurd dışına gelince yurd dışında İngiltere’ye giddim. İngilterede on dokuz yıl galdım. Oranın yaşam sdandardı bana uygun gelmedi. Yani ben sıkıldım doğrusu. Yani bütün ma köylü arkadaşlarımın aylemin orda olmasıda ki beni orda alıgoyamadı malesef. Gagdıg geldig ha şimdiii ben bin dokuz yüz altmiş sekiz yılında evlendim. Eee severeg evlendig. Eee flört edereg evlendig. Dolayısıyla ha bugünlere gadar tek evliliğimizi götürebildig. Tek evlilig yapdıg. Altı çocuğumuz oldu. Dördü oğlan ikisi gız. Ee çocuglarımdan da aylemden da gayet mutlu bir hayat yaşadım. Tabi her aylenin yaşadığı gibi sıkıntılarımız enişli çıkışlı hayat olacag tabi bu da hayatın bir cilvesi. Ama gerçegden memnunum. Ha şimdi şöyle bir şey da söyleim. Bizim dönemimiz yane bin dokuz yüz kırk yedi doğumlular e Kıbrıs olaylarının. Bin dokuz yüz altmış üçden Yetmiş Dört Barış Harekatına gadar biz bizim ve belkida bizim nesil deyim artıg olayları bire bir yaşamış bir kesimdir. Ve ben de üzerime düşen bir payımı aldım. Ha bin dokuz yüz altmış sekiz evlendiğim tarihden en büyüg anım şöyle gizli isdihbanat personeli olarag görev verildim. Ee TMT’nin ortaya çıkışından sora yeni bir ee yapılanmaya gidildi. O dönemde ve bende bin dokuz yüz altmış sekizde isdihbanat personeli olarag görev verildiğimi söylediydim. Ha bu esnada tabi bizim yani evli oluşumuz bazı çağırılara gidib gelmemiz bu sefer bizim eşimizla da bi sorunumuz oldu. Ve o zamanda eşlere da bunnarı da anladmag pek sakıncalı hemde talimadın dışında bir gelişim oldu. Sonuada biz vardığmız konuyu ilgili makamla akseddirdig dedig ki bu sorunum var eşimizdan da ayrılacayıg. Dendi ki tamam siz eşinize yemin eddirerek olayın ciddiyetini izah edereg izah edebilirsiniz söyleyebilirsiniz. Ve böyleligle biz mejburiyedden dolayı aylemizin da ilgisiynan o görevi Yetmiş Dört Barış Harekatına gadar götürdüg. Saaten yetmiş ikiden resmi askerliğe girdig. Altmış üçden asker olmamıza rağmen o görev bize verildiği andan itibaren bize terhislig verildi o dönemde. Ve emeglilig kapsamı dışında bırakıldıg. Bre Yetmiş Dört Barış Harekatının ilk gününde benim hanımım doğum yabdı. Bu esnada biz dağdan endik benim haberim yog. E me belli bir mesafe dışına çıkdıgdan sonra tabur komutanı dediki Hüseyin Bey diyor senin gözün aydın bir gız çocuğun oldu. Dedimki komutanım bunu daha önce söleseydiniz ya bana. E peki deyor ama söleyemezdim seni da ee seden benim yanımdan uzaglaşdırmag isdemem diyor çünkü senden ayrı benim bir yapabileceg bi işim yog. Sonunada senin görevin beni gollamag. Yani en büyük haa şeyim kafamda yer etmiş bir anı olarag da bunu size söylerim. Mühim olarag ingilizceyi konuşabiliyorum az çog. Okumasını gayet güzel okuyabiliyorum, anlayabiliyorum fakat ee gonuşma yeteneğim zayıf. Ha rumcaya gelince onun yazılışını bilmiyorum, okumasını bilmiyorum ama pratig olarag konuşmasını gayet eyi, düzgün olarag konuşabiliyorum...

Metin 13 Çok esgilerden ağnadayım düğünneri nasıl yaparlardı. Ben çocuğudum Aydoğan’ da düğün olurdu. Bizda merag ederdik giderdik. Herkes düğün yapacağında biribirine yardımlaşma yaparlardı. Kimisi egmek yapardı götürürdü. Kimisi badadez verirdi. Yağ verirlerdi. Bir toplama şey toplarlardı. Ondan sonracım hayvan bazlarlardı. Hazırlık yaparlarıdı bir hafta evvvelinden. Öğlen çalgılar gelirdi.

247 Erkek çalgıları erkeklernan eylence yaparlardı. Gelin tarafı bayannar gece toplanırdı. Bir cümbüş, kemane, döpleg, Andiruggaynan Fettülle gelirdi. Herkes böyle geyinir guşanır bir kapalı yere toplanırdı. Biraz çaldıgdan sonra oyun yaparlardı herkes gakar oynardı. Oniki bir oldu eylence dururdu. Leblebi dağıdırlardı fısdık dağıdırlardı. Ertesi gece cumağartesi gecesi olurdu. Kına gecesi yaparlardı. Gelini kınalarlardı. Ondan sonra erekek çocuklarını erkekleri gomazlardı gadınnarın olduğu yere. Gadınnar ayrı çalgı çalarlardı oynarlardı. Erkekler ayrı. Son Pazar gün olurdu.Yeme içme hazırlarlardı. Ama bu yeme içme olmadan önce buyday döverlerdi. Böyük daş varıdı. Buydayları ısladırlardı bir gün evvelinden gelirlerdi benim nenemin evinde varıdı böyük değirmen böyle daşdan. Birda böyük daş varıdı başga. O daşınan öbür böyük daşın arasına goyarlardı buyday sıradan döverleridi insanlar. Erkekler geliridi döverlerdi. Dövdügden sonra bu buydayları ertesi gün yıkarlardı. O gabugları çıkardı. Ondan sonra et gorlardı gaynadırlardı gazannarda. Kemikleri ayrılırdı. O etin sularına buydayı dökerlerdi. Herse yaparlardı. Pazar gün olurdu işde bunlar. Furun yakarlardı. Kebapları yaparlardı. Bir yeme işme olurudu. Yeme işme oldugdan sonra gelin ongarıcısı eve geliridi. Gelinleri evde ongarırlardı. Aylelerda ongarılırdı. Bir açıglıg yerde gelin giderdi. Götürürlerdi gelini ondan sonra damad da. Damadlara esgiden turaş yaparlardı. Berber geliridi eve turaş ederdi güveyini. Ondan sonra geyinir guşanırıdı damad. Ondan sonra gelin da geliridi. İkisi bir yerde ha ikisi bir yerde dururdu. Tebrik yaparlardı. Tebrik bitdikten sonra gelinnan güveyini br uzun yoldan bir harmana götürürlerdi. O harmanda insanlar heb sıralanırdı. Güleşciler çıkarıdı. Kim güvenirsa gendine gedine güvenen çıgsın derlerdi. Böyle el gol salladarag dönerlerdi. Güreş yaparlardı. Kim yenersaydı o başarılı olurdu. Bittikden sonra bu alaya gitme tekrara gelini getirirlerdi evlerine. Yemek yerlerdi. Güveyini artık götürürlerdi evlerine gelini. Arkadan vururlardı güveyine girerkan içeri. Dayak yerdi ta girsin evine. Pazartesi gün olurudu. Tekrar geline bir eylence yaparlardı. Ondan sonra herkes dağınırdı artık evine. Yengi evli evine.Annesi babası evine işte. Geçerdi günler. Bizda güçüğüdük. Çok severdig böyle şeyleri. Şimdi artıg değişdi.74 Harekatı oldu. Geçtik buyanı Kuzeye on sekiz yaşındaydım ben. Hade bizim. Gencidik, nişan oldug, ondan sonra düğün yabdıydıg. Bunda Türkmenköy Sinemasinda düğünümüz oldu. Ondan sonra bir eve girdig. Çocuk çoluğa gavuşdug. Şimdi çocuglarımıznan mutlu yaşaarıg. Bitti. Benimda çocuglarım düğün yabdık. Ama esgi düğünlere çatmaz. Şimdi güçüg torunlarımız var onlara kına yaparıg. Böyle mevlitli kınlara yaparıg bunda. Ayrı doğumgünüleri yaparıg.

Metin 14 Mutfağa çog meraglıyım. Dadlı yapmaya merağım vardır. Bitta yaparım.mesela bir dadlı yapacak olursam şammanni dadlısını ağnadayım. Ölçüsüne göre yoğurt goyarım, simidini goyarım, ondan sonra çirpar hazirlarim. Bir yandan şerebetini gaynadirim. O dadliyi firina salarim. Firinda gizardigdan sonra şerebeti soğuk olur. Firindaki dadli sicak oldukdan sonra dökerim soğuk şerebetini güzel bir dadli olur. Şammanni dadlisidir. İşte ondan sonra servis yapan. Çok güzel bişey. Mesela bitta yapacayim. Bira mayasini gabin içinde ilik suda eridirim. Unu koyarim. Unu koyduktan sonra bira mayasini üstüne dökerim gariştiririm. Bicez sağat sonra bu hamuru yoğurdugdan sonra girer. Ondan sonra içine soğan koyarim, zeytinleri goyarim. Bir müddet böyle garişdiririm gendini,garişir malzeme. Firini yakarim. Güçük güçük değirmi değirmi bölerim tepsilere goyarim firina salarim. Bişdikten

248 sonra onlari çikarir bir peşgirin üstüne dizerim. Soğar yeycek kivamina gelinca afiyetnan yenir. Yani yemeglere çog merağim vardir. Her işimi böyle merakli yaparim. Gezmeyi o gadar sevmem. Evde galmayi daha iyi tercih ederim. Çog meragliyim ev işlerine da. Eskiden mesela eski atalarimiz mesela bu eski bayramlarda mesala. Mesela çörek mesela yapacklarinda mesala buydayi yikarlardi. Ondan sonra gurudurlardi götürürlerdi. Ee değirmene un olurdu elerlerdi maya dutarlardi ondan sonra dönerlerdi elerlerdi. Yoğururlardi furun yakarlardi odunlarnan yoğudu esgiden böyle elektrik. Ondan sonra işte hep gomşular gelirdi o ona yardim ederdi oda ona yardim ederdi. Yaparlardi çörek dönerlerdi nohutlu çürek yaparlardi. Döverlerdi.koku varidi eskiden böyle anason. Döverlerdi ezerlerdi. Gorlardi işte.ve onlarda yakarlardi firunlari. Firun yandiktan kerli onu böyle sihti vardi böyle sihti vardi böyle uzun bir şey varidi deynek gibi sihti derlerdi.silerlerdi. Penevetler varidi gorlardi ekmeklere ondan sonra firuna salarlardi ve kapatirlardi. Beklerlerdi.bir ara mesela bir çeyrek ya yirmi taika sora ekmekler mesela pişinca çikarirlardi ve ondan sonra bayram geldiğinda bizda çocuğuduk o zaman camiye giderlerdi. Koştururduk ya şeker verirlerdi bize ya bir guruş o zamanin devrinde İngiliz zamaniydi. E işte. Bayram esgiden derler daha iyiydi. Bereketliydi yani gişlarimizda çok güzelidi o zaman eziyetliydi yani yoğudu bu tarim aletleri çok hayvanlarnan şey ederlerdi yani ürün çikardi buydaylar arpalar ve hellimli yaparlardi,zeyteinli yaparlardi,çetlemitli. Ayri datlilar yaparlardi givircik çok. Yani güzel bişeyler yapardi esgilerimiz. Egmeg yaptiğimiz gibi süt da esgiden yapardig. Giderdig mesela hayvanlari sayardig esgiden. Doldururdug tesdileri süt getirirdig eve rahmetligdir anam şimdi daha önce yapardi. Süt yapardi hellim hebsini siralardi o bitdikten kerli gazanin altini yakardi. Isinirdi hellimleri hebsini içine gordu.ondan sonra,biraz süt ayirirdi dökerdi içine norda gelir. Noruda yapardi. Gaynadiktan kerli hellimler de hep bütün norlarda ayni hellimleri da bir gabin içine esgiden bidonlar varidi. Bir güzel ongarirdi duzlardi. Hebsini ongarirdi. Yaptiktan kerli beş alti gap deylim ya da on gap yapardi rahmetlik bubam o zaman götürürdü Limasola satardi. Ondan sonra biz böyüdük. Asgere alindik.limasola gittik. Bir iki seneden sonra ya bir seneden sonra harekat çikti. Bariş harekati. Rumlar türklerin üstüne saldi.İşde.Ve biz o zaman napalim emir geldi harb ettik. Ama dutunamadik. Çünkü zayifidik. Tecrübesizdik. Komutanlar, silah yok. Çarpişdik. Sekiz dokuz on sağat çarpişdik. Ondan sonra limasol teslim oldu. Esir düşdük. Üç ay aç guduz istersa verirdi sana. Üç buçuk ay esir yatdikdan kerli. Neyisa.türkiyede anlaşmalar varidi. Rumlari değişiklik yapdilar. Türklerida bizi da ondan sonra geldik bu tarafa Kuzeye Güneyden. Da işte. Bunda da biraz iş dudduk. Çaliştik. Çoluk çocuğumuza gavuşduk, yapdik.malasef şimdig çocuglari okudduk iş yog. Ama ne mutlu ki hayatimiz eyidir ama,işde iş sikintisi. Benda emegliyim. Çog şükür. Anavatan. Anavatanimiz sağolsun.Napalim başga. Bu gadar.

Metin 15 Hiç unutamaycağim bir olayi anlatmak isterim. Yirmi Temmuz Bariş Harekati günü Aydoğan köyünde köylülerimizin o sevincini hiç aklimdan çikaramiyorum. Tam Rauf Denktaş’in gonuşmasi radyoda çikarma gününün o heycani ömrümde bir şey oldu. Evimizda kahvelerin önünde olduğu için bütün köy halki ordaydi. Öyle bir heycan öyle bir heycan yaşadiğim sürece hiç unutmaycağim bir olaydi. Annem, babam babamin ağladiğini bizzat şahit, gözlerimle şahit olmuşum. İlerki günlerde

249 çok korkulu günler yaşadik yani harp şetinde. Köyümüz hiç düşmedi harekatta. Öyle bir güzel yerdeydi Aydoğan köyü hiç gavur giremedi. Her şeyde saldiriya geçtiler.Toplardi bizi yani şeyler,komutanlar köyün ortasina ki gurşun yağardi köyün içine ki kenar yerlerde olanlar gurşun şey etmesin.Havlilara girerdi gurşunlar.Bir şeyimiz vardi akrabamiz köyün ortasinda onun evine giderdik. Hiç unutmaycam ben gorkumdan güçüğdüm ya girerdim şeyin altina yatağin altina saklanirdim. Sanki o gurşunlar ki görürdüm tellere isabet ederdi. Yatağin altina gireyim da beni gurşunlar dutmasin. Saklanirdim ya uzun seneler herkes benimla alay ederdi. Yani ki saklandim yatağin altina diye. Çocuğdum ya o zaman daha hem gorkardim ya ondan da. Sora bir şey vardi yaşli dedemiz burda. Dedem vardi. Ee dedi bu köy Aydoğan köyü düşersa da bu gizlar girer gavur. Ben dedi onlardan önce öldürecem genleri ki sirf gavur dedi şeylerine girmesin çocuklarimin hem torunlarimin. Bir da silah dutardi, mücahitlikda yapardi dedem. Sarardi bir gavurlar köyü şey olurdu gorku aha dedem silahla bizde. Benda dedemden şimdi gorkardim. Koşdururdum saklanirdim. Derdim anne şimdi dedem düşersa köy önce bizi vuracak? Giynaşacak be derdi. Yemin etdi dedem ki eğer dedi girersa gavurlar da görürüm esir alirlar bu gizlarimi önce ben dedi vuracam namuslariyla ölsünler. Da yani hiç o animi unutmaycam dedemin o şeyini. Daima söylerim yani bunlari.

Metin 16 Hem sabahleyin okul vardi hem öğleden sonra. Tenefüse çikardik pirilli oynardik. Bazan zil çalardi biz hala daha devam ederdik. Hocalar bize gizardi tekrar ayni devam. Beş alti kişiydik yani. Ondan sonra okuldan çiktiğimizda akşamüzeri orak zamani giderdik annemiz babamiz orakdaydi. Ordan eve gelip çantalari birakip ovaya giderdik. Burçak sökme zamani vardi,hayvan bekleme varidi. Eee ondan sonra bademler olurdu. Çocuklar badem toplayarak satardik o bademleri. Bakkallar vardi alirdi.Satardik harçlik çikarirdik. Yazin orak zamaniydi orak biçerdik.Ondan sonra fatozda öğüdürdük biz onlari. Bazan gece öğüdürdük demetleri. Ondan sonra saman zamani bütün gece çuvallanirdi o saman gelir kamyon çünkü o verdiği torbalari bir gece de çuvallama vardi ve adam derdi bize falan saat gelecem alayim ben o torbalari başkasi bekler. Doldurdunuz doldurdunuz,doldurmadiniz bekleme yok derdi. Çünkü başgasi vardi sirada o zamanda şey kamyon yoğudu. Bir kamyon varidi köyde. Ee biz bütün gece luks yakardik. O luksun altinda nöbetleşe bazan ben uyurdum,bazan baban uyurdu,bazan hüseyin amcan uyurdu. Sirayla böyle çuvallanirdi yani sabaha gadar. Sabahleyin saat yedi buçuk sekizde gelir adam gordu çuvallari kamyona. Eskiden samanlik vardi. Yer vardi çikardik yukardan yüfdeliğinden dökerdik o samanlari. Alir adam gaçardi torbalari. Eee ondan sonra bayramlar çok güzeldi eskiden. Toplanirdik okula böyle kare küçük mermerler vardi. Biz o guruşlari atardik kimin gelirse gelmeyenleri toplardi. Beş on kişiydik zaten. Yani bayramlar güzel geçerdi. Şeker alirdik,el öperdik mesela bayramlarda para toplardik,oyuncak alirdik, top alirdik bayramlar çok güzel geçerdi o dönemde. Eee ondan sonra top meraği vardi bizde tabi. Giderdik iki grup olurduk. Dövülen garşi takima ya kola ya başga bişey ismarlardi. Yani çocukluk yillarimiz böyle geçdi. Alica giderdik yazin aliç zamani toplardik macun yapardi annemiz. Tereyaği sürerdik üsdündenda o aliç macununu da öyle yerdik. Eskiden böyleydi yani. Fazla şeyimiz yoğudu.

250 Metin 17 Vallahi atmiş ikide evlendim. Düğünümüz çok şahane eskiden bir hafda olurdu düğünler. Gelin hamami olurdu. Ondan sonra güvey çikardi Cuma gününe. Kina gecesi olurdu. Çarşamba gününe gelin alayi olurdu. Ovaya götürülürdü harmanlarda güreş yapardi gençler ailenin yakinlari. Ondan sonra gelirdi gadin çalgilar vardi evde gadinlar için. Erkeklere gahvede erkek çalgicilari. Kina gecesi olurdu aile tarafindan oynandi, gülündü çok güzel eğlence olundu. Ertesi günü Perşembe günü gelin alayi oldu. Gelin alayindan sonra Aydoğan’a gelin geldim ben başka köyden geldim. Arabalar doldu arka arkaya, yolcu otobüsleri doldu. Galabalik geldik. Gelin geldik Aydoğan’a. Aydoğan’da da yaşadik yani ondan önce çocuğum oldu. Ameliyatnan doğum yapdim sezeryanli. Tekrar gene iki sene sonra oğlumu hamile oldum. Onu da ameliyatinan. On iki sene galdik Aydoğan’da. On iki seneden sonra gavurlar basdi köyümüzü. Atmiş üşden beri yetmişdörde gadar yani öyle gavurun etkisi altinda gorkuynan yaşadik köyümüzde. Ondan sora yetmişdördde işde bariş hareketi oldu. Bizi buraya getirdiler. O zamandan buraya yani daha rahat yaşarik. Gorkusuz yaşarik gavurdan hiç gorkumuz yok. Ama çok çekdik yani üş köyden göçmen olduk yani. Köyümden Aydoğan’a, Aydoğan’dan Akdoğan’a. Yani iki üç defa yer değişdirdik. Köyümüze da çok göçmenler geldiydi yakin köylerden ki gavurlar basdiydi köylerini. Onlara yardimda bulunduk. Hepimizin elinden geldiğince o göçmenlere yardimda bulunduk. Hükümet da onlara aylik verirdi bir süre için. Ondan sonra buraya geldik. Yani ev hanimliği hasdaliklarnan,ameliyatlarnan böyle gorkulardan,o eziyetlerden devamli olarak yani şey bir sürü ameliyat oldum. Safradan, belden, boğazimdan. Gizimi gaybetdim y edi sene var işde trafik kazasinda. Onun marazindan hiç yüzümüz gülmedi. Toruncuğum bundadir. Aha geldi doğum günüdür doğum gününü kutlaycayig.

Metin 18 Vallahii öyle ufağdik. Hayal mayal hatirlarim köyü ama gene dagiderdik olaylar olmadan gene. Giderdik yani şeye da görürdük Hatice nenemi. Görürdük panayir olurdu panayir tarafinda da giderdik panayira. Zeytin zamani giderdik deyzeme yardim ederdik, neneme yardim ederdik bağlara. Yardim ederdik genlere da üzüm toplarlardi, zeytin toplarlardi. Ee gelirdik başdan geri köye Engindere’ye.Engindere türk ismi,rum ismi da şeydr ayyyarrara. Dere kenarinda böyle yamaçdaydi evimiz. Eyle doğu tarafda. Eyle ufağdik eyle dedemin yaninda galirdik. Dedem etdiydi rahmetlik babama ev yapdiydi. Galirdik köyde eyle ufağdik okula giderdik böyüyünca yani da yaşimiz geldi okula giderdik tee beş seneye gadar okudum. Giz gardaşimda vardi Suzan o da beş seneye gadar. Giz gardaşim doğunduydu çikardilar geni okuldan bakardi giz gardaşima ufağdi ya. Annem da şeydi hayvanlarin peşinde ya çocuk bakacağdi ya bize bakacağdi eyle. O vakit benda beş. Sinif çikdim gardaşimi yolladi terziye annem terziye yolladilar gendini terzicilik öğrendi.Ben da beş seneye gadar gardaşim gaylolmadi okuyayim yani bitireyim okulu ilkokulu bile. Yirtardi ba defderleri, okumalari, daraği alirdi bana daramayim başimi, gitmeyim okula çantayi saklardi bana gitmeyim okula. Mecbur birakdik okulu gitmedim. Yirtdi bana nerde bulacan artik kitap okuyasin. Artik galdim giderdim annemin peşine, hayvanlarin peşine, evin peşine şeylere oraklara giderdik eyle yaz zamani. Kişda evde gene hayvanlarin peşinde,anneminan. Olduydu öyle atmiş üş olaylari olduydu. Geldiydi Rumlar basdiydi köyümüzde. Eee te düzelelim o

251 yani bu yani yetmiş üş olaylari geldi. Yani benim bekarliğim hayvanlarin peşindeydi. Dağlarin, derelerin, tepelerin ağzinda bir da radyo elimizde hade bir da tente, bir da su gabi, bir da ekmek ovadaydik. Olunca yetmiş üş olaylari gaçdik geldik bu yani. Bu yani da gelinca hiçbir yere gitmedik. Öyle bir iki üç sene sora evlendi giz gardaşim gitdi Türkiye’ye. Gitdik biz da görelim geni ee gördüler bizi onda da beğendiler. Hade geldik mejbur olduk geldik gitdik o yani anlaşamadik geldik gene yani şimdi buraya iki gizim vardir. Biri yatir şimdi burdadir içerde. O biri da şeydedir Mağusa’da dir şey hemşirelik yapar. Yani şeydir hasdabakici.

Metin 19 Elli sekizi annadmaycam atmiş üç olaylarinda fasariyalar çikdi. Patlag çikdi. Ondan sora bizi teşkilatimiz Evdim’e götürdü. Ondan sora böyüdüg asgere gittig. Limasol’da da bir ara mücahitlig yaptig. Onda da fasariya çigdi Biñ dokuz yüz yetmiş dörd olaylarinda. Malesef çarpişdi sekiz saat ondan sora teslim oldu. Silahimiz azidi. Ondan sora bütün insannarimizi esir aldilar. Üç buçug ay esir yattig. Ekmeg yoğudu. Üç buçug ay esir yattigtan kerli bir ekmeği on iki gişi yerdig. Günde iki dane zeytinnan. Rumlar derdi Gibris bizimdir biz da derdig bizimdir. Ondan sora Türkiye ile annaşma oldu. Değişim oldu. Rumlari verdiler Rumlara Türkleri da Türklere teslim etiler. Ondan sora geldig bu tarafa. Mücahitidig o zaman. Baştan bizi gönderttiler Yeşilirmag Lefke’ye. Gene mücahitidig o dağlarda. O dağlarda Türkler gaçamak araridi gadinlar çoluk çocuk gelenleri biz da alir getirirdig bu tarafa. Neticede devam eti. Ondan sora annaşma oldu bütün Türkler bu tarafa geşdi. Bitirdig mücahitliği geldig Akdoğan’da evlendig çolug çocug etig. Malesef gene da gariban deycem Gibris Türkü çünkü hiçbiri tanamaz bizi. Nolacayig bilmeyig ama malesef gorku içinde değilig şimdi Anavatanimiz sağolsun. Yanimizdadir eksig etmesin çolug çocuğum var üç dane hiçbiri kamuda işlemez. Emekliyim ben yanimda yerler içeller. Güney göçmeni olarag geldig buraya Akdoğan’a. Yaşamimizi bunda sürdürürüg işde. Askerliği Güney’de yapardig köyümüzde. Orda yakin Rum köyleri varidi. Onnara garşi gece nöbet tutardig. İşde yedi sekiz sene böyle devam eti. Sonuçda yetmiş dörd olaylari çikdi gaçdig bura geldig. Biz çarpişmadig yani. Ondan da aldilar bizi Türkiye’ye götürdüler. Tarsus’a Mersinliğe ondan yine geri geldig n beş gün gadar Lapta’ da yurtda galdig. Ondan sora bu köye geldig. O zamandan da bunda yaşamimizi sürdürürüg. Ama alişayim zorlug çegdim bu yana. Zere belki da on sene görürdüm rüyamda esgi köyümüzü. Görmezidim ya bu yanisini. Sadece de görürdüm o yanisini. Bizim o yanda bağlarimiz varidi, bahçalararimiz varidi. Bu yanda almadig hakkimizi. Aylayim isderim bazen ama geşdi o günner da. Çünküm zorudu yaşam, çog zorudu. Golayina insan mal edinemez yeniden, çolig çocug böyüdeceñ yoksam mal edineceñ? Çocuklar da isder herşeyisini. Yani gomşunuñ çocuğu alirisa bişey hemendan seninki da isder. Yog deyemeyig gennere. Çünkü biz yoglug nedir bilirig isdemeyig onnar da çeksiñ. Şimdi tarimla uğraşirim. Boş zamanlarimda işde bahçeye çalişirig geçiririg günnerimizi. Esgisi gibin değilig daha golayladi artik hayat zannederim. Esgiden bişey alacağimizda babamiz düşünürdü üş defa biz da düşünürüg ama üş değil da bir defa ancag. Bazen çocuglar söz konusu oldunda hiç düşünmeyig galiba zannederim.

252 Metin 20 Varmada geldi da yerleşdi bicez Türküñ evine. Bakdılar Türkleriñ evine ama bulamadılar bişey. Mesela biz da o gece giddig gaveye havadisleri söyleridi radiyo. Esgiden Rumlar da gavede toplu gulak verirleridi havedisler ne söyler. O gece hiçbir Rum yogudu. Konferansdaydılar. Sordug gaveciye halk nerdedir? Dediler, bana konferansları var da giddiler gluba. Bişey var? Yok dedi. Biz da dedik dinleyinca haberleri gidelim yatalim. Giderig, bizim rahmetli gaynana hen garı da sokak kapı vardı büyüg sürgüledi kapuyu gorkularından da oturdular beklerler. Gaynattam da yatdı. Giderim acayım kapuyu kilitli. Açıñ kapuyu noldu da kilitlediñiz? Ne var yukarda?, dediler. Bişey yok dedim. Yok, var dediler. Asgerler bir aşa bir yukarı bu akşam e olacaysa olacag dedi gorkdu garı. Dedim gennere gorkmayın da bişey yog. Dedim gennere yatmazsınız? Ma dediler bana yatacañ? Dediler bana gaynaddan da yatdı git yat sen da biz beklerig. Dedim öyle bişey yok ama farzedin ki vardır. Elimizde silah yok. Topuznan napacayıg? Varsa öyle niyetleri öldürecekler bizi öldürecekler napacayıg. Gakın yatıñ da bişey yok. Yok dedi yatmayıg, sen yat. Ben da dedim alayım nacağı yanıma da öyle yatayım. O ki açacak kapuyu vurayım kafalarna bicez. Zaten öldüreceklersa bizi bari biz da öldürelim ganımız boşa gitmesin. Goyduk garyolanın altına da yatdıg. Birazdan kapu çaldı bir otuz gişi. Gaynatamıñ adı da Salih. Salih dayı diye çağırdılar genne. Garılar dedi ne var nesdersiniz, yatır. Açın da bişey isderig. Nesdersiniz, açmazlardı. Derviş vardı aç dedi da bizim eve de geldiler yokdur bişey. Nacağı da aldım da siper aldım. Deyincalar ki bişey yokdur dedim başlatmaylım biz da onlar da bitirsin. Atdım nacağı elimden gayrolanın altına. Henüz aradım çıkayım sokuldu içeri bir gişi. Napan der bana? Napayım?, dedim. Yatdım da duyunca sesiñizi gagdım. Gördü bu nacağı da der baña nedir o nacak? Dedim, nacakdır. Yoksa var niyetiñ öldüresiñ bizi? Dedim, siziñ varsa niyetiñiz genne. Türklerin evinde bu vakit ne ararsıñız falan. Şaka dedi öyle bişey yok dedi falan. Gorkma dedi baña enviñde misafir var? Yok. Varmada goydun genni dolaba kilitledin genni? Aha bak anahdar üsdünde. Bakdılar gorkularından hep uruba görünca. Öbür evde ne var dediler bişey yok dedim. Savurduydum bugdayı da bugday dökülüydü. Aç görecem dedi. Gördu bişey yok. Der baña bardon. Gorkdu polise vermeylim on ikide geldiler baskın yapdılar. Dedi bana şikayetin var ki geldik evinize? Biri bişey demedi ya size garına ya da gızına. Dedim demediler şikayetim yok. Dedi yok madem gakasıñ da polise veresiñ madem sikayetiñ yok. Tamam dedig. O birlerniñ evlerne da girdiler epeyi dolaşdılar. Sabah da mukdar hem bazıları yazdılar Birleşmiş Milletler’e mekdup dediler bunnar nasıl geldiler akşam gelirler gene. Ertesi gün köy doldu asger. Güya düşman beklerler köyde. Bakarım meydanlık asger. Dedim çıkacak bicez iş var da geldi bu asgerler. Bizim haberimiz yok. Giddig begledig öküzleri. Dedim gidecem bakayım yukarı dedim ne var ne yok. Öğreneyim bişeyler. Giddim oturdum gaveye. Derdim bir gave. dayıma da gave tamam derdi heman. O gün hiç gonuşamadı. Ama eddi gaveyi yani. Gave da dolu. Kırk elli gişi varıdı. Bir Türk ben vardım başga yok. Sardılar bizi bir gaveyi bırakmadılar içeyim. Duddular bizi gonuşamaya. Dediler baña akşam sizin eve geldiler? Geldiler. Bişey dediler sana? Yok! Şikayetin var? Yok. Ee bu işden haberiñ var seniñ? Hangi iş?, dedim. Asgerleri bilmeñ? Şimdi ki bu asgerler geldi ama bilirig, dedi kim şikayet eddi. Ama dedig bakalım senin da haberiñ varsa? Yok, dedim. Şimdi bu asgerler gelsiñler sorsuñlar sizi da bizi da. Biz da akşam neden geldig söyleyesiñ doorusunu dediler. Çok geçmeden geldi asgerler oturdular gaveye

253 da sordular gennere Rumca akşam neçin giddiniz Türklerin evine? Bilmezdiniz ki yasakdır? Bilirig deller ama mecbur galdıg. İki dane gız silahlı masgeli gördüler da gorkdug varmada vururlar bizi. Onnar da dedi ne haber vermediñiz? Polis yogudu köyde ta haber verelim da gelsiñler bakañ bişey olurdu. Şikayetleri yokdur Türkleriñ. Şikayetleri olmasa ne haber versinler bize dediler. Kimler geldi dediler Türklerin evine. Elli gişi da hep bir agızdan dediler hepimiz. Gaynadı gavenin içi. Bunçinde bicez Türk var?, dediler. Sor gendine dediler evine girdilersa dün zannedeller ki bilmem Rumca. Sordular ben da anladdım aynısını, dediler gorkarsanız getirelim oksilery polis ya da komando. Yok dedim. Dedim genne ben bütün gün ovadayım öyle niyetleri varsa da öldürecekler bizi öldürecekler asger geleceg beklesiñ beni ovada. Öldüreceklersa gene öldürecekler. Allahıla canımız. Hepsine sordular kimse şikayet edmedi. Sadece Abdullah Abi şikayet eddi. Ona Rumlar ambargo goydular. Ekerdi biçerdi pakla. O gün çıkdı geldi gaveye. Gave dedi gaveciye. İsderim edeyim sana gave ama yapamam. Sonra gagdi giddi baggala sigara alsın vermediler. Adama şimdi ne şeker ne duz hicbişey vermezler. Ne şikayet eddi diye. Ertesi gün goydu badadez götüreceg kasabaya şöför da almadı genni. Sora başga şöför geldi o bilmezdi durumu aldı. Sora Rumlar sardı etrafını dediler şöföre bunu alırsan bir daha geçemen bundan. Şöför addı adamı aşa. Sora biz giddig Rumlara dedig siz ısgarta insansınız fena insanız dedig. Biz Türkler birleşdig sizi gurtardıg ki biz sizi şikayet etseg mapusdayıdıñız şimdi. Onlar gene galdırmadılar ambarboyu. Abdullah Abi dedi gaçalım bu köyden bakañ bunlar bir gece vururular da bizi. Dediler bana hazırlan sen da gidelim da bu kafirlere emniyet yok ya. Onlar gaçdı sora Rumlar geldiler baa dediler yok onnar gibi gaçasiñ sen da. Onnar gelirsa şimdi da öldürürler bicez Türkü deycekler ki Rumlar yapdı. Dedim ne söylen öyle var galiba niyetiñiz? Yok dedi şaka ederim. Yok dedim onlar yapmaz bize öyle şey siziñ var niyetiñiz da dolanbaçlı söylersiñiz. Bu anlayınca ki anladım yok şaka ederim dedi. Böyle şaka olmaz dedim. Sora haber yolladılar Türkler gidmesin yukarı gavelere bicez hafda. Rumların toplantıları var. Sora ben giddim yukarı. Dediler bana mukdariniza dedig demediler sana gelmeyiñ. Dedi ama demedi şu gidmeyiñ. Ama seniñ aklıñ kesmez ki isdemeyik sizi. Dedim genne neçin bişey yapdıg size? Dedi, baa gördüñ ki aklı kesmez. Senin ki keser söyle dedim. Farzet ki dediler radiyo söyledi Türkler öldürdü iki dane Rum burdaki gençleriñ ganı gabaracag isdeycegler intikam alsınnar. Ben mesela bu yaşlı halımıla nasıl koruyacam seni? Ben da dedim isdellersa öldürsünner aşa da gelirler vurullar beni. Yok dedi burda demir sıcagdır döveller. Ben da gakdım oraşdan dedim çocuklara gaçalım da bu Rumlara emniyet yokdur...

254 Özgeçmiş Nazmiye Çelebi Adres: B-1 Akdoğan Gazimağusa KKTC. Telefon: (90)- (0392)-377 79 93 (ev) (90)- (0392)-377 73 25 (iş) (90)- (0542)-855 20 67 (cep) E-mail: [email protected] [email protected]

Eğitim

Yüksek Lisans, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, 2000-2002 Doğu Akdeniz Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Gazimağusa, KKTC.

Lisans, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü, 1990- 1994. Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği, Göztepe-İstanbul, Türkiye.

Araştırma

1) “Kıbrıs Ağızlarında Ezgi” Yüksek Lisans Tezi, Doğu Akdeniz Ünüversitesi, KKTC.

2) Çelebi, N. (2006). “Immigration and Language Contact in Cyprus”, International Conference on Turkish Linguistics 2006, Uppsala, Sweden. 3) Çelebi, N. & Kelepir, M. (2004). “The Intonation of yes-no question in Cypriot Turkish”, International Tone and Intonation Conference, 9-11 September, Santorini- . 4) Çelebi, N. (2004). “Intonation of wh- question in Cypriot Turkish: Evidence of Language Contact”, International Conference on Turkish Linguistics, 11-13 August, Dokuz Eylül University, Izmir-Turkey. 5) Çelebi, N. (Kamile İmerle birlikte) (2004) “The Intonation of Turkish Cypriot Dialect: A Contrastive and Sociolinguistic Interpretation”, International Journal of The Sociology of Language. 6) Çelebi, N. (2003). “Kıbrıs Ağızlarında Dil Etkileşimi”, Türk Dili, Ankara: TDK, p.378- 402.

Servis (Gönüllü Hizmetler) İzci Lideri (Gençlik Dairesi, Milli Eğitim Bakanlığı)

1. Camp Mondial de la Solidarite, Becours, Aveyron - France, Jul 27-Aug 3, 2000. website: www.apr.scout.or.jp 2. "Globalis", BdP National Camp, Westernohe - Germany, Jul 26- Aug 5, 2001. website: www.pfadfinden.de/globais 3. CAMJAM 2002, Peterboro - England, Aug.4 to 11, 2002. website: www.camjam.ukf.net 4. 20th World Scout Jamboree, Sattahip - Thailand, Dec.28, 2002 to Jan 8, 2003.

255 website: www.worldscoutjamboree20.org 5. International Anatolian Scout Camp, Muğla - Turkey, 18-26 Jul, 2004. website: www.gencizci.com

Dil

Türkçe (anadili) İngilizce (iyi) Rumca (orta)

256