105. Yilinda Çanakkale Muharebelerine Bakiş © T.C

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

105. Yilinda Çanakkale Muharebelerine Bakiş © T.C 105. YILINDA ÇANAKKALE MUHAREBELERİNE BAKIŞ © T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI ÇANAKKALE SAVAŞLARI GELİBOLU TARİHİ ALAN BAŞKANLIĞI 3692 Çanakkale Savaşları Kitapları Dizisi ISBN: 978-975-17-4793-8 Editör Katkı Sunanlar Barış BORLAT Eda Karaca Burhan SAYILIR Gökşen Özen Gülper Ulusoy Editör Yardımcısı Kübra Beşkonaklıoğlu Aslıhan KERVAN Nevim Arıkan Serhat Kahyaoğlu Yayına Hazırlayan Utkan Emre Er Redaktör Yasemin BİRTANE Birinci Baskı 500 adet Ankara, 2020 Tasarım ve Baskı Kapak Fotoğrafı Miralay Mustafa Kemal (ATATÜRK) 5846 sayılı Kanun’dan doğan tüm hakları (tasarım, çoğaltma, yayma, umuma iletim, temsil ve işleme) Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığına aittir. Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. 105. Yılında Çanakkale Muharebelerine Bakış. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2020. 514 s.; rnk. res.: 21 cm. (Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınları; 3692, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Çanakkale Savaşları Kitapları Dizisi). ISBN: 978-975-17-4793-8 I. Borlat, Barış, Sayılır, Burhan. II. seriler 956.1 Çanakkale siperlerinde saatlerce süren ateş muharebesinden galip çıkan er bakışlı yiğitler çevresi TAKDİM Çanakkale Tarihi Alanı, Birinci Dünya Savaşı muharebe alanları içerisinde günümüze kadar korunarak gelebilen nadir sahalardan birisidir. Bu nedenle gerek Avrupa’dan gerekse ülkemizden askerî tarih çalışması yürüten değerli araştırma- cıların da önemli bir çalışma sahasıdır. Bu durumun günümüze kadar gelebilme- sinde bölgenin önce Milli Park statüsü ile koruma altına alınması daha sonra Tarihi Alan Başkanlığı idari yapısına dönüşmesinin önemli bir yeri vardır. Günümüzde de bu yaklaşım ile “açık hava müzesi” olması yolunda çalışmalarımıza devam etmek- teyiz. Çanakkale Tarihi Alanı, eskiçağdan günümüze kadar tarihlenen birçok kül- tür ve yerleşime de ev sahipliği yapmıştır. Nitekim alanda bir yandan antik dönem Tümülüs ve yerleşim yerleri ile yan yana Osmanlı Devleti’nin Rumeli’ye ilk geçişine ait izlerini görebilmekte aynı bölgede İkinci Dünya Savaşı yapılarına da rastlayabil- mektesiniz. Bu durum bizlere “açık hava müzesi” anlamında önemli bir zenginlik sağlamaktadır. Tarihi ve kültürel mirasımızı korumak ve gelecek kuşaklara aktar- mak bir milletin kimliği açısından son derece önemlidir. Bu nedenle Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alanı’nın “açık hava müzesi” ne dönüştürülmesini ve ko- runmasını sağlamak; aynı zamanda kültürel mirasımızı ayağa kaldırmak amacıyla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Çanakkale muharebe alanının en önemli özelliklerinden birisi de vatan için hayatının baharında kara toprağa düşen vatan evlatlarına ev sahipliği yapmasıdır. Öyle ki sorumluluk sahamız içerisinde bugüne kadar yerleri bilinen koruma altına alınan şehitlik alanlarının yanı sıra yürüttüğümüz çalışmalar ile yeni şehitlik alanla- rına ulaşmaktayız. Bu haliyle milli şairimiz Mehmet Akif’in İstiklal Marşı’mızda söy- lediği gibi “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı / Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı” mısralarını kendimize şiar edindik. Çanakkale ruhunu her zaman canlı tutmak ve gelecek kuşaklara aktarmak için gayret gösteriyoruz. Çanakkale Cephesi ve muharebe alanına dair üretilen her bilgiyi önemsi- yor ve bunun için üniversiteler ile ikili protokoller gerçekleştirerek uygulamalarımı- zı bilimsel zeminde gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu amaçla Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ile Çanakkale Muharebeleri’nin 105. yılı için uluslararası bir sem- pozyum çalışmasına başladık. Ancak tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi ne- deniyle sempozyumumuzu iptal etmek zorunda kaldık. Buna karşın bilim insanla- rının değerli çalışmalarının Çanakkale muharebeleri literatürüne kazandırılmasının yerinde olacağını düşünerek 105. yıl kitabını hazırladık. Bilginin yaygınlaştırılması amacıyla hazırladığımız bu çalışmanın bilim camiasına hayırlı olmasını dileriz. Bu süreçte emeği geçen tüm kurum ve kuruluşlar ile bilim insanlarına da teşekkürü bir borç biliriz. İsmail KAŞDEMİR Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı TAKDİM Çanakkale Muharebeleri’ne dair anma ve kutlama etkinlikleri 1916 yılından başla- mak üzere günümüze kadar devam etmiştir. Anma ve hatırlamaya dair yaklaşımlar tarihsel süreç içerisinde farklı şekillerde gelişmiş olsa da bu büyük zafer her zaman toplumsal hafızada geniş bir yere sahip olmuştur. Osmanlı coğrafyasının her bir vilayetinden Çanak- kale’ye koşan vatan evlatları bu topraklarda ya şehit ya gazi olmuş ve bizlere bu toprakları vatan kılmıştır. Çanakkale zaferinin üzerinden geçen 105 yıl, bizlerin sorumluluklarını daha da arttırmıştır. Nitekim ülkemize yönelik iç ve dış tehditler birlik ve beraberliğimizin önemini bir kez daha vurgulamıştır. Hiç şüphesiz ki böyle süreçlerde tarihimize bakmak ve oradan re- feranslar almamız gerekmektedir. Tam da bu noktada Çanakkale zaferi bizlere çok önemli çıkarımlar yapmamızı sağlamaktadır. Avrupa’nın Osmanlı Devleti’ni“Hasta Adam” olarak gördüğü bir dönemde sömürgeci güçlere çok anlamlı bir ders verilmiştir. Bu nedenle biz- ler geçmişten aldığımız güç ve tarihsel bakış ile geleceğimizi şekillendirmek zorundayız. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi olarak Çanakkale Savaşları’na büyük önem vermekteyiz. Bu amaçla üniversitemiz bilgi üretmek ve bilgiyi yaygınlaştırmak için birçok çalışma gerçekleştirmektedir. Bünyemizde görev yapan akademik birimlerdeki öğretim üyelerimiz büyük özveriler ile ülkemizin, kamu kurumlarının ihtiyaç duyduğu bilgiyi üret- menin yanı sıra gelecek kuşaklara bu alanda yerinde öğretim vermektedir. Muharebe sa- hasına olan coğrafi yakınlığımız uygulamalı eğitime büyük olanaklar sağlamaktadır. Diğer yandan Çanakkale Savaşları konusunda gerçekleştirdiğimiz ulusal ve uluslararası projeler, yayınlar, panel ve sempozyum gibi akademik toplantılar ile kurumsal bilgi ve birikimimizi bilim dünyası ile paylaştığımız gibi ortak çalışmalar ile bilimsel sorun çözme süreçlerini paydaşlarımız ile gerçekleştirmekteyiz. Bu amaçla başladığımız 105. Yılında Çanakkale Savaşları Uluslararası Sempozyu- mu çalışmalarımız tüm dünya ile birlikte ülkemizi de etkisi altına alan pandemi nedeniyle iptal edilmek zorunda kalmıştır. Bu sempozyum için başta Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı olmak üzere birçok kamu kurum ve kuruluşu ile iş birliği sağlanmış, bu alanda başta İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Almanya, Avustralya, Yeni Zelanda, İran gibi birçok ülkeden değerli akademisyenlerin kabulü gerçekleştirilmişti. An- cak yaşanan süreç nedeniyle gerçekleştirilemeyen sempozyumda yer alacak bildirilerin bir araya getirildiği bu kitap çalışmasının gerek basılı gerekse elektronik hali ile bilim dün- yasına sunulmasının yerinde olacağını düşündük. Uluslararası Sempozyum sürecimizin içerisinde başından beri yer alarak destek- lerini bizlerden esirgemeyen Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı, Türk Tarih Kurumu, Çanakkale Savaşları Enstitü- sü’ne; ayrıca bu sürecin içerisinde büyük bir özveri ile çalışmaları yürüten başta düzenle- me kurulu olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürü bir borç biliriz. Çanakkale zaferinin 105. yıl anısına hazırlanan bu armağan kitabın tüm bilim cami- asına hayırlı olmasını dileriz. Prof. Dr. Sedat MURAT Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü TAKDİM Tarih bir toplumu birleştiren, ortak hareket etme yeteneği kazandıran ortak değerleri gün yüzüne çıkarmaktadır. Tarihin sayfaları ise kahramanlıklar, destanlar, fedakarlıklar ve zaferler ile beraber acı ve hüzünler ile yazılmıştır. Bütün bu hafıza ise toplumun en temel yapı taşlarındandır. 1915 şubat ayında İtilaf devletlerinin sal- dırısı ile başlayan, yaklaşık bir yıl boyunca süren ve birçok kahramanlık, destan ve fedakarlıklar ile dolu olan Çanakkale Savaşları da bu yapı taşlarının en önemlile- rinden biridir. Türk ordusu Çanakkale’nin geçilmeyeceğini Kumkale, Seddülbahir, Arıburnu, Anafartalar ve diğer cephelerde düşmana göstermiş ve dünyanın en güçlü devletlerinin ordularına karşı bir destan yazmıştır. Çanakkale Savaşları’nda temeli atılan bağımsızlık ve vatan savunması fikri Anafartalar Kahramanı Musta- fa Kemal (ATATÜRK) tarafından Dünya Savaşı sonrasında Anadolu’ya taşınmış ve liderliğini üstlendiği Milli Mücadele’nin ardından Türk milletini, Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti ile taçlandırmıştır. Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti, vatanlarını savunmak için canlarını feda eden aziz şehitlerimiz unutmamıştır. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün himayesin- de 1924 yılında “Şehitlikleri İmar Komisyonu” kurulmuştur. Bir avuç aydın zümre- den oluşan bu komisyon, 1926 yılında cemiyete dönüştürülerek “Şehitlikleri İmar Cemiyeti” adını almış, 1969 yılında “Vakıf” statüsünün kazanarak “Türk Şehitlikleri İmar Vakfı” adını almıştır. Artık 100 yıllık bir çınar olmak üzere olan vakıf ilk günkü heyecanı ile görev ve sorumluluklarını yerine getirmektedir. Türk Şehitlikleri İmar Vakfı, komisyon olarak kurulduğu ilk günden itibaren Çanakkale şehitlerinin de ebedi istirahatgahları olan Edirnekapı ve Sakızağacı şehitliklerinin imarını üstlen- miş, ayrıca Çanakkale Abide’si başta olmak üzere birçok anıtın yapımını üstlenmiş- tir. Bütün bu çalışmalar süresinde Vakıf, Çanakkale’ye olan ilgisini kaybetmemiştir ve 2018 yılında araştırmacıların ve akademisyenlerin bir arada çalışarak Çanakka- le literatürüne Türk katkısını azami hale getirmek için “Çanakkale Savaşları Enstitü- sü”nü kurmuştur. Enstitü, yayın çalışmaları, saha araştırmaları, projeler, danışman- lıklar gerçekleştirerek alana ciddi katkılar sunmaya devam etmektedir.
Recommended publications
  • 1 Introduction the General Experiences of Australian Prisoners
    Introduction The general experiences of Australian prisoners of war in World War I have been neglected in both official and general war histories and accounts of the Anzac tradition. Even more neglected however are the experiences of Australian soldiers captured in theatres of war throughout the Ottoman Empire, including those captured at Gallipoli. Most examples of prisoner of war (POW) writing have concentrated on World War II POWs and the Japanese experience in particular.1 In the Australian War Memorial’s (AWM) collection dealing with Australian war captivity, for example, almost two thirds are concerned with World War II prisoners of the Japanese. Only ‘a tiny one percent’ is devoted to prisoners of the Turks.2 In the event that prisoners of war in Turkey are acknowledged, few sources are consulted. Selected memoirs and autobiographies are used uncritically without corroboration of other historical sources, particularly Turkish sources, to produce an overall picture of unrelieved brutality. It has been suggested that this historical neglect of prisoners of war can be explained by their representations of military failure, creating a sense of national shame. The fact that they have been captured suggests failure of leadership and planning at the highest level and also calls into question ‘the notion which has long been central to our national self-image, that our soldiers are especially competent fighters’.3 It is noteworthy in this context that the source of the Anzac tradition – the Gallipoli campaign – has not produced a scholarly study of the 1 See the following for an assessment of writers on prisoners of war (hereafter POWs): R.
    [Show full text]
  • Treasures of Turkey Tour Tour Itinerary DAY 1 - Arrival in Istanbul Pick up from the Airport and Transfer to Your Hotel by Private Car
    Treasures of Turkey Tour Tour Itinerary DAY 1 - Arrival in Istanbul Pick up from the airport and transfer to your hotel by private car. Overnight stay in Istanbul. DAY 2 - Old City Tour - (B, L) Visit Haghia Sophia Museum, Blue Mosque, the Hippodrome, Grand Bazaar and Topkapi Palace (harem not included). Overnight stay in Istanbul. DAY 3 - Bosphorus & Two Continents Tour - (B, L) Enjoy the Bosphorus by Boat. Visit the Spice Bazaar, Dolmabahce Palace, Bosphorus Bridge and Camlica Hill. Overnight stay in Istanbul. DAY 4 - Gallipoli Tour - (B, L) Drive (4.5 hours) south to the Gallipoli Peninsula. Hear expert information from a local guide. Visit the Kabatepe War Museum, the intended landing place at Brighton Beach and Anzac Cove where the Dawn Service is held each year. Also visit the NZ Memorial at Chunuk Bair, the Australian Memorial at Lone Pine, and the Turkish Memorial as well. Overnight in Canakkale. Note: Enough time is spent in Gallipoli to visit all the sites mentioned above. DAY 5 - Troy & Pergamon Tour - (B, L) Morning drive (1 hour) to the ruins of the ancient cities of Troy. Lunch break. In the afternoon, drive to Kusadasi, stopping at the beautiful ruins of Pergamon (2 hours drive) on the way. These stunning ruins, beautifully located on a hill top, demonstrate that the architects and sculptors of Pergamon were among the most talented in the Hellenistic world. Final drive to Kusadasi will be 2.5 hours. Overnight in Kusadasi. DAY 6 - Ephesus Tour - (B, L) Visit the ruins of the Temple of Artemis, one of the seven ancient wonders of the world.
    [Show full text]
  • The Legend of Gallipoli
    GALLIPOLI PENINSULA HISTORICAL NATIONAL PARK SIMULATION AND INFORMATION CENTER FOR THE LEGEND OF GALLIPOLI CO URE NSER REPUBLIC OF TURKEY AT VA N T F IO O N E A T N MINISTRY OF FORESTRY AND WATER AFFAIRS A D R O N T A C T E I O R GENERAL DIRECTORATE OF I N D A L L A P R A E R N K E S NATURE CONSERVATION AND NATIONAL PARKS G SIMULATION AND INFORMATION CENTER FOR THE LEGEND OF GALLIPOLI THE GALLIPOLI PENINSULA HISTORICAL NATIONAL PARK ANKARA-2012 1 2 Simulation and Information Center for The Legend of Gallipoli will revive the soul of Dardanelles… Without doubt, the Battle of Gallipoli, in which one of the greatest heroic legends that the world has ever witnessed was written, is not only a military victory, but also a name for a great battle of our nation won by faith and perseverance in a time of great necessity and poverty. The victory of Gallipoli has a great place in the heart of our nation not just for its being a blessed memory of our past but also for one of the strongest inspirational sources of our progress into Recep Tayyip ERDOĞAN the future. These lands where great heroic legends took place The Prime Minister of are indispensible for the Turkish Nation, and they carry a great the Republic of Turkey meaning for us. It is incumbent upon us to cherish the memory of our martyrs, to whom Mehmet Akif Ersoy, the poet of our National Anthem, addresses in his poem, To the Martyrs of Dardanelles: Who must dig a grave not narrow for you? If I say ‘Let’s bury you into the history’, there, you won’t fit into If I cover your wound with the descending veil of west in the evening, Again, I cannot say, for your memory, I did something.
    [Show full text]
  • The Southern Flank of NATO, 1951-1959: Military Stategy Or Poltical Stabilisation? Chourchoulis, Dionysios
    The southern flank of NATO, 1951-1959: military stategy or poltical stabilisation? Chourchoulis, Dionysios The copyright of this thesis rests with the author and no quotation from it or information derived from it may be published without the prior written consent of the author For additional information about this publication click this link. https://qmro.qmul.ac.uk/jspui/handle/123456789/702 Information about this research object was correct at the time of download; we occasionally make corrections to records, please therefore check the published record when citing. For more information contact [email protected] 1 THE SOUTHERN FLANK OF NATO, 1951-1959. MILITARY STRATEGY OR POLITICAL STABILISATION? Dionysios Chourchoulis Thesis submitted for the degree of Doctor of Philosophy Queen Mary University of London Department of History September 2010 2 ABSTRACT In 1951-52, the North Atlantic Treaty Organisation established the Southern Flank, a strategy for the defence of the eastern Mediterranean in the Cold War involving Greece, Italy and Turkey. Among its many aims, the Southern Flank sought to mobilize Greece and Turkey as allies and integrate them into the Western defence system. Throughout 1950s, the alliance developed the Southern Flank and in 1959, it was finally stabilized as fractious Greek-Turkish relations were improved by the temporary settlement over Cyprus. These events are the focus of this thesis. It examines, among other things, the initial negotiations of 1951-52, the Southern Flank‟s structure and function and relative value in NATO‟s overall policy, and its response to the challenges of the eastern Mediterranean in the early Cold War.
    [Show full text]
  • Downloaded by [New York University] at 19:26 03 December 2016 the GALLIPOLI CAMPAIGN
    Downloaded by [New York University] at 19:26 03 December 2016 THE GALLIPOLI CAMPAIGN The war against the Ottomans, on Gallipoli, in Palestine and in Mesopotamia was a major enterprise for the Allies with important long-term geo-political consequences. The absence of a Turkish perspective, written in English, represents a huge gap in the historiography of the First World War. This timely collection of wide-ranging essays on the campaign, drawing on Turkish sources and written by experts in the field, addresses this gap. Scholars employ archival documents from the Turkish General Staff, diaries and letters of Turkish soldiers, Ottoman journals and newspapers published during the campaign, and recent academic literature by Turkish scholars to reveal a different perspective on the campaign, which should breathe new life into English-language historiography on this crucial series of events. Major (Ret.) Metin Gürcan is a visiting research fellow at the Changing Character of War (CCW) programme in Oxford University and a PhD candidate at Bilkent University, Turkey, studying change in the Turkish military and the changing nature of warfare in the twenty-first century. Dr Robert Johnson is the Director of the Changing Character of War programme at Oxford University. He is currently finishing his book The Great War in the Middle East, to be published in 2016. Downloaded by [New York University] at 19:26 03 December 2016 This page intentionally left blank Downloaded by [New York University] at 19:26 03 December 2016 The Gallipoli Campaign The Turkish
    [Show full text]
  • Gallipoli in the First World War*
    Gallipoli in the First World War* Prepared by Prof. Dr. Recep Boztemur Middle E ast T echnical University * Text and some pictures are quoted from www.canakkale.gen.tr 77 THE FIRST WORLD WAR In the beginning of the 20th century, Europe was overflowing from its frontiers. Economical rivalry, imperialism, and nationalist movements were dividing the continent into two blocs. The conflict was rising between Germany-France and Russia-Austria. The tension in Europe had reached its highest point on 28 June 1914 with the assassination of Archduke Ferdinand, heir of the Austro-Hungarian throne by a Serbian nationalist. On 28 July 1914, Austria had declared mobilisation then the Great War began. In Europe, two blocs had appeared: the Central Powers (Germany, Austro-Hungary and Italy) and the Triple Alliance (Britain, France, and Russia). With the outbreak of the war, Italy had declared neutrality but one year later joined the Triple Alliance. On the other hand, the Ottoman Empire was losing its large territories in which many nations and beliefs had persisted for over 600 years. Both internal and external conflicts and wars were weakening the strength of the Ottoman Empire. Finally, the Ottoman Empire, with a series of military defeats in Tripoli and in the Balkans, lost nearly all its territories in Europe except the Trace. Moreover, it lost its power and international prestige. From then on, the death of the empire was certain and European powers were planing to share the heritage. As seen, the Twentieth Century had compelled the Turks to grant zones of influence to European powers: Britain (Egypt-Palestine), France (Syria and the Lebanon), Austria-Hungary (Bosnia-Herzegovina), and Italy (Libya).
    [Show full text]
  • 27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi'nden 15 Temmuz
    Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi Journal Of Modern Turkish History Studies Geliş Tarihi : 23.03.2020 Kabul Tarihi: 23.06.2020 XX/Özel Sayı (2020), ss. 243-283. 27 MAYIS 1960 ASKERİ MÜDAHALESİ’NDEN 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ’NE TÜRKİYE’DE SİYASÎ YASAK VE MAHKÛMİYETLER Nurullah KIRKPINAR* Fevzi ÇAKMAK** Öz Birkaç yıl sonra bir asrı devirecek olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin geçmişinde askeri müdahale, muhtıra ve darbe teşebbüsleri gibi Türk siyasal yaşamını ters-düz eden birçok olay örgüsü vardır. 1923’te kurulan genç Cumhuriyet, 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980’de olmak üzere iki askeri müdahale; 12 Mart 1971 ve 28 Şubat 1997’de olmak üzere iki askeri muhtıra; 15 Temmuz 2016 tarihinde de bir darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kaldı. 15 Temmuz dışında, bu süreçlerin aktif aktörü olan Türk Silahlı Kuvvetleri, her askeri darbe ve muhtıradan sonra devlet yönetiminde yeni oluşumlara yöneldi. İşte bu anlamda askeri müdahaleyi gerçekleştirenlerin öncelikli amaçlarından biri, kurum olarak sivil denetimi mümkün olduğu kadar uzaklaştırmak oldu. Bu bağlamda, 15 Temmuz haricinde geçmişteki askeri darbe ve muhtıralar her alanda olduğu gibi siyaset kurumuna da çok zarar vermişti. Bu darbe ve muhtıralardan sonra parti kapatmaları, siyasî davalar, tutukluluklar ve idamlar yaşandı. Aktörleri, oluşum, gelişim ve sonuçlarıyla diğerlerinden ayrı ele alınması gereken 15 Temmuz darbe girişiminde ise Türk milletinin iradesini arkasına alan siyaset kurumu, tarihte ilk kez bir darbe girişiminin başarısız kalmasında önemli rol oynadı. 1960, 1971, 1980 ve 1997’deki oluşumlardan (1960 ve 1980 olanı) bütün siyasilerin iktidardan indirilip sonradan yerlerine yeni bir siyasi düzen kurulması şeklinde gerçekleşmişti. Diğer ikisi (1971 ve 1997) ise askeri gücün, devlet yönetimindeki siyasiler üzerinde baskı kurması şeklindeydi.
    [Show full text]
  • The Impact of American Aid on the Turkish Military, 1947–60
    Cold War History ISSN: (Print) (Online) Journal homepage: https://www.tandfonline.com/loi/fcwh20 Lost in translation or transformation? The impact of American aid on the Turkish military, 1947–60 Serhat Guvenc & Mesut Uyar To cite this article: Serhat Guvenc & Mesut Uyar (2021): Lost in translation or transformation? The impact of American aid on the Turkish military, 1947–60, Cold War History, DOI: 10.1080/14682745.2020.1866551 To link to this article: https://doi.org/10.1080/14682745.2020.1866551 Published online: 08 Feb 2021. Submit your article to this journal Article views: 206 View related articles View Crossmark data Full Terms & Conditions of access and use can be found at https://www.tandfonline.com/action/journalInformation?journalCode=fcwh20 COLD WAR HISTORY https://doi.org/10.1080/14682745.2020.1866551 Lost in translation or transformation? The impact of American aid on the Turkish military, 1947–60 Serhat Guvenca and Mesut Uyar b aKadir Has University, Istanbul, Turkey; bAntalya Bilim University, Antalya, Turkey ABSTRACT KEYWORDS US–Turkish relations were marked by the primacy of military actors US-Turkey Relations; NATO; during the Cold War. This is considered to be the consequence of Turkish military; Military the so-called special relationship between the US and Turkish mili­ transformation; Foreign taries based on mutual trust. However, historical record suggests military assistance; US Foreign relations that the two militaries clashed over a number of institutional, strategic and cultural matters from the onset. The US military assistance did not result in Turkish military’s transformation along the US military system. Nevertheless, it precipitated a long overdue generational change within a decade.
    [Show full text]
  • The Making of Modern Turkey
    The making of modern Turkey Turkey had the distinction of being the first modern, secular state in a predominantly Islamic Middle East. In this major new study, Feroz Ahmad traces the work of generations of reformers, contrasting the institution builders of the nineteenth century with their successors, the ‘Young Turks’, engineers of a new social order. Written at a time when the Turkish military has been playing a prominent political role, The Making of Modern Turkey challenges the conventional wisdom of a monolithic and unchanging army. After a chapter on the Ottoman legacy, the book covers the period since the revolution of 1908, examining the processes by which the new Turkey was formed. Successive chapters then chart progress through the single-party regime set up by Atatürk, the multi-party period (1945– 60) and the three military interventions of 1960, 1971 and 1980. In conclusion, the author examines the choices facing Turkey’s leaders today. In contrast to most recent writing, throughout his analysis, the author emphasises socio-economic changes rather than continuities as the motor of Turkish politics. Feroz Ahmad is a professor of history at the University of Massachusetts at Boston. He is the author of The Young Turks (1969) and The Turkish Experiment in Democracy 1950–75 (1977). The Making of the Middle East Series State, Power and Politics in the Making of the Modern Middle East Roger Owen The making of modern Turkey Feroz Ahmad London and New York First published 1993 by Routledge 11 New Fetter Lane, London EC4P 4EE Simultaneously published in the USA and Canada by Routledge 29 West 35th Street, New York, NY 10001 Transferred to Digital Printing 2002 Routledge is an imprint of the Taylor & Francis Group This edition published in the Taylor & Francis e-Library, 2003.
    [Show full text]
  • The Spirit of Gallipoli 7 Memorable Days – Istanbul to Istanbul N Ew for 2014
    The Spirit of Gallipoli 7 Memorable Days – Istanbul to Istanbul N ew for 2014 Lone Pine Albatross gives you more… DAY 1 ISTANBUL You will be met at Istanbul airport and transferred to your hotel. This • Spend 3 nights in the Gallipoli region sensitively exploring the evening join your fellow travelling companions and Turkish Guide for a whole campaign from the moving memorials on Cape Helles to the traditional Turkish kebab dinner in a local restaurant. (D) barren hills and rugged landscape surrounding Lone Pine Your Istanbul Hotel – Innova Sultanahmet Hotel. Located in the historical • Gain a deeper insight into the life of the diggers from our specialist Sultanahmet district, this hotel boasts 74 air conditioned guest rooms, Turkish Battlefield Tour Guide elegantly decorated with modern furniture and a location in the heart of • Pay your respects as part of a private morning commemoration at Istanbul’s historical peninsula. There is also a panoramic roof terrace with ANZAC Cove and gain an insight into the Turkish story in an beautiful views over the sea of Marmara. See www.innovasultanahmet.com evening presentation by a Turkish Historian DAY 2 ISTANBUL • Visit ANZAC Cove, Beach Cemetery, Lone Pine, Shrapnel Valley, Straddling 2 continents – Europe and Asia – Istanbul dates back thousands Walker’s Ridge, the Nek and the surrounding trenches, Kabatebe of years and its grand monuments bear testament to ancient empires and Museum and the Commonwealth and Turkish Memorials on Cape Helles the Byzantine and Ottoman eras. First stop of the day will be at the Byzantine Hippodrome, now known as Sultanahmet Square, to visit one of • Spend 2 nights in exotic Istanbul and visit the Blue Mosque, the world’s great religious sites - the magnificent Blue Mosque.
    [Show full text]
  • Gallipoli & Ancient Troy
    Gallipoli & Ancient Troy July 2013 1 overnight trip to Canakkale At 7:00 am meet by guide at the lobby and drive to Dardanelles, today’s city of Canakkale (ca 350 km / 5 ½ hours). Upon arrival, lunch break at a local sea-house restaurant just by the Dardanelles. Then we will visit Gallipoli (Gelibolu is its Turkish name) National Park. The Gallipoli campaign took place between April and December 1915 in an effort to take the Dardanelles from the Turkish Ottoman Empire (an ally of Germany and Austria) and thus force it out of the war. Some 60,000 Australians and 18,000 New Zealanders were part of a larger British force. Some 26,000 Australians and 7,571 New Zealanders were wounded; and 7,594 Australians and 2,431 NZs were killed. In numerical terms Gallipoli was a minor campaign but it took on considerable national and personal importance to the Australians and New Zealanders who fought there. The Gallipoli Campaign was Australia's and New Zealand's introduction to the Great War. Many Australians and New Zealanders fought on the Peninsula from the day of the landings (April 25, 1915) until the evacuation of 20 December 1915. The 25th April is the New Zealand equivalent of Armistice Day and is marked as the ANZAC day in both countries with Dawn Parades and other services in every city and town. Shops are closed in the morning. It is a very important day to Australians and New Zealanders for a variety of reasons that have changed and transmuted over the years.
    [Show full text]
  • 7 Military Intervention, Institutional Restructuring, and Ideological Politics, 1960–1971
    7 Military intervention, institutional restructuring, and ideological politics, 1960–1971 The military coup of 27 May 1960 was the first and the last successful military intervention made from outside the hierarchical structure of Turkey’s armed forces. There have been two other interventions (on 12 March 1971 and 12 September 1980) but these were the work of the High Command with the lower ranks kept at bay. The reason for this important change was the new role that the High Command assigned for itself after 1960 and transformed the very character of the Turkish armed forces. Until the Democrats came to power, the armed forces of Turkey were perhaps the most respected institution of the republic. The role that the soldier played in the national struggle and the creation of the new state gave him an honoured place in Kemalist society. The heroes of Kemalist Turkey. were soldiers like Mustafa Kemal Atatürk, Fevzi Çakmak, and Ismet Inönü to name only those who are the best known in the West. Society was taught to honour its military heroes and they were always visible on the newly established holidays like Victory Day (30 August) and Republic Day (29 October). Other important battles of the national struggle were also commemorated each year. The army was also influential in decision making especially where national defence was involved. Thus railway construction often reflected strategic rather than economic concerns. The same was true for certain factories; the steel plant at Karabük was placed inland, and not near the Black Sea coast, so that enemy ships could not attack it.
    [Show full text]