T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI ESKİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

M. Ö. IV. VE II. BİNLERDE MEZOPOTAMYA’YA GÖÇLER VE GÖÇ SONRASI SİYASİ GELİMELER

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Burcu KAYMAK

Tez Danımanı Doç. Dr. L. Gürkan GÖKÇEK

Ankara2011

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI ESKİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

M. Ö. IV. VE II. BİNLERDE MEZOPOTAMYA’YA GÖÇLER VE GÖÇ SONRASI SİYASİ GELİMELER

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Burcu KAYMAK

Tez Danımanı Doç. Dr. L. Gürkan GÖKÇEK

Ankara2011

ONAY

Burcu KAYMAK, tarafından hazırlanan “M.Ö. IV. ve II. Binlerde Mezopotamya’ya Göçler ve Göç Sonrası Siyasi Gelimeler” balıklı bu çalıma, 25/03/2011 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda (oybirliği/ oyçokluğu) ile baarılı bulunarak jürimiz tarafından Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmitir.

....

Prof. Dr. Salih ÇEÇEN (Bakan)

.

Prof. Dr. İlhami DURMU

.

Doç. Dr. L. Gürkan GÖKÇEK

ÖNSÖZ

Verimli toprakları ve uygun iklim artları nedeniyle çok eski zamanlardan beri yoğun göçe sahne olan Mezopotamya, birçok farklı kültür ve halkın karıtığı bir bölge olmutur. M.Ö. IVIII. Binlerde Sumerliler ve kent devletleri, M.Ö. III. Binde Akadlılar, M.Ö. II. Binde Babilliler, M.Ö. I. Binde Asurlular ve Aramiler Mezopotamya kültürünün oluumuna katkıları olan kavimlerdir. Mezopotamya medeniyetinin oluumunda bu kavimlerin katkısı yanında Sumerliler’ önce bu topraklar üzerinde yaayan halklarında katkıları büyüktür.

Bu aratırmanın amacı; M.Ö. IV. ve II. Bin yıl zaman dilimi içerisinde Mezopotamya topraklarına göç eden Sumerliler, Gutlar, Akadlılar, Aramiler gibi kavimlerin göçlerini ve siyasi tarihlerini incelemektir. Bu amaç doğrultusunda hazırlanan bu çalımamız esas olarak, Sumerliler’in Mezopotamya’ya gelii ve Sami göçlerine ilikin incelemeleri içermektedir.

Danıman hocam Doç. Dr. L. Gürkan GÖKÇEK gözetiminde balattığım bu çalımanın gerçekletirilmesinde emeği geçen danıman hocam, Doç. Dr. L. Gürkan GÖKÇEK’e, yardımlarını esirgemeyen Prof. Dr. İlhami DURMU’a ve Prof. Dr. Salih ÇEÇEN’e teekkür ederim.

Burcu KAYMAK Ankara2011 ii

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ i İÇİNDEKİLER ii KISALTMALAR . v GİRİ 1

BİRİNCİ BÖLÜM

MEZOPOTAMYA’NIN COĞRAFİ KONUMU 4

İKİNCİ BÖLÜM

SUMERLİLER’İN MEZOPOTAMYA’YA GELİİ VE SİYASİ TARİHLERİ

I. MEZOPOTAMYA’NIN TARİH ÖNCESİ DEVİRLERİ....... 9 A. Hassuna Kültürü.. 9 B. Samarra Kültürü.. 12 C. Halaf Kültürü.... 15 D. Ubeyd Kültürü.. 20

II. SUMERLİLER’İN MEZOPOTAMYA’YA GELİİ VE TARİHSEL SÜRECİN BALAMAS I.. 24 A. Sumerliler’in Göçleri... 24 1. I. Dönemi...... 25 2. Yazının Kefi..... 29 3. Cemdet Nasr Devri 31

iii

III. SUMERLİLER’İN TARİHLERİ. 33 A. Erken Sülaleler Devri.... 33 B. Tufan Olayı........ 34 C. Er Sülaleler Devri I...... 35 D. Er Sülaleler Devri II...... 36 1. Ki Krallığı...... 38 2. Uruk Sülales i...... 39 3. Messilim Çağı...... 41 E. Er Sülaleler Devri III 41 1. Kral Mezarları.. 42 2. I. Ur (Padda Sülalesi)...... 42 3. II. Uruk Sülalesi...... 43 4. I. Laga Sülalesi...... 44 5. III. Uruk Sülalesi 47 IV. MEZOPOTAMYA TARİHİNİN BİRİNCİ ARA DEVRİ... 49 A. Guti İstilası 49 B. II. Laga Sülalesi. 50 C. III. Ur Sülalesi...... 51

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

SAMİ GÖÇLERİ VE TARİHLERİ

I. SAMİ TOPLUMLARININ MEZOPOTAMYA’YA GELİİ....... 58 A. Samiler...... 58 B. Sami Yayılması...... 58 II. AKAD GÖÇLERİ....... 59 A. Akad Devri Vesikaları... 59 B. Akad Devtinin Kuruluu ve Sargon Dönemi...... 60 C. Sargon’un Halefleri Zamanında Akad İmparatorluğu..... 62 1. Manitisu ve Rimu Dönemleri. 62 2. NaramSin Dönemi...... 63 iv

3. arkaliarri (Binkaliarri).. 64 III. AMURRU GÖÇLERİ.... 66 A. III. Ur Sülalesinden Sonra Mezopotamya. 68 1. Devri 68 2. İsin Krallığı.... 71 3. Larsa Krallığı.. 72 4. Enunna Krallığı.... 74 B. Babilliler....... 75 1. Eski Babil Dönemi/ I. Babil Devleti.... 75 2. Eskiçağ Tarihi Açısından Dönemi ve Önemi 79 C. ASURLULAR 81 1. Eski Asur Devleti 81 IV. ARAMİ GÖÇLERİ.. 83 A.Babil Tahtında Bir Aram Soyu... 86 B. İlk Aram Beylikleri.. 87

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

KASSİT, HURRİ, GÖÇLERİ VE BU KAVİMLERİN TARİHİ

I. KASSİTLER’İN AKINLARI... 89 II. HURRİLER 92 III. HURRİMİTANNİ DEVLETİ... 94

MEZOPOTAMYA KRONOLOJİSİ.. 99

SONUÇ . 106 KAYNAKÇA 109 HARİTALAR VE RESİMLER 118 ÖZET . 126 ABSTRACT . 128

v

KISALTMALAR

A.Ü. : Ankara Üniversitesi AÜDTCF : Ankara Üniversitesi Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi B. C. : Before Christ ÇEV. : Çeviri DTCF : Dil Tarih Coğrafya Fakültesi İ.Ü. : İstanbul Üniversitesi M.Ö. : Milattan Önce S. : Sayı s. : Sayfa S.Ü. : Selçuk Üniversitesi TTK : Türk Tarih Kurumu

GİRİ

Mezopotamya, Anadolu’dan doğup Basra Körfezi’nde denize dökülen, Dicle ve Fırat nehirlerinin hayat verdiği toprakların adıdır. Kentler burada parlayıp: Ur, Uruk, Eridu, Nippur, Ki, Laga gibi adlar aldı. Yazı günümüzden yaklaık 5000 yıl önce burada bulundu. Destanlar, kanunlar, mahkeme kararları, ak mektupları, ak arkıları, ağıtlar, tanrılar dünyada ilk kez burada kil tabletlere kaydedildi. Pek çok kavim geldi geçti ama sonra gelen, hep öncekinin izinden gitti. Mezopotamya yarattığı uygarlıklarda özgünlüğünü hep korudu. 1

Mezopotamya terimi, eskiçağ tarihi coğrafyasında Toroslardan Basra Körfezi’ne kadar uzanan iki nehir arasındaki bölgeyi ifade için kullanılmıtır. Ancak bölgedeki siyasal oluumlar, Kuzey Suriye ve Basra Körfezi’nin doğusunu da Mezopotamya tarihi içerisinde değerlendirmeyi zorunlu kılmıtır. Bunun sonucu olarak, Toroslardan Bağdat’a (Babil) kadar olan kısım, Yukarı Mezopotamya veya Asur ülkesi; Bağdat’tan Basra Körfezi’ne kadar olan bölüm ise değiik zamanlarda Akad, Babil ve adları ile anılmıtır. Körfezin doğusundaki bölge , güneydeki kısım ise Kalde olarak adlandırılmıtır. 2 Baka bir anlatımla, Doğu Akdeniz kıyılarından DicleFırat Vadisi’ne uzanan ve Basra Körfezi’ne ulaan, verimli olduğu ve hilale benzediği için Verimli Hilal (Fertine Crescent) adı verilen alanın bir bölümünü kapsar. 3 Mezopotamya’nın iki ayrı bölge eklinde değerlendirilmesinde, diğer artlar yanında birbirinden tamamen farklı özellik taıyan yeryüzü ekilleri etkili olmu olabilir. 4

Mezopotamya coğrafi bir terim olmakla birlikte, burada gelien Sumer, Akad, Babil ve Asur gibi uygarlıklardan günümüze ulaan bileik kültürel bir kimliği de ifade etmektedir. 5 ______

1Barradough, 1980: 54, Nissen, 2004: 1, Pollock, 1999: 8. 2 Kurt, 2002: 56, Kınal, 1983: 911, Tanıllı, 1994: 4950. 3Gündüz, 2002: 7. 4Kurt, 2002: 56. 5 Köroğlu, 2006: 12. 2

Ortadoğu ve çevresindeki toplumları yönlendiren ve biçimlendirilmelerinde büyük rol oynayan birçok temel gelime bu coğrafi terimle birlikte anılır. Bunlar uzun tarihi süreçte bazı değiiklere uğrayarak etkileri günümüze kadar ulaan yazı, din, kentleme ve devlet gibi modern yaamımızın içinde tüm alanları kapsar. Sumerliler’in M.Ö. 3200 yıllarında bulduğu çiviyazısı, Önasya’da 3000 yıla yakın bir süre boyunca Akad, Asur, Babil, Pers, Hitit ve Urartu gibi birçok toplum tarafından kullanılmı; Fenike kıyılarında gelitirilen alfabe yazısına da öncülük etmitir. Benzer biçimde “Yaratılı” ve “Tufan” gibi tek tanrılı dinlerle günümüze taınan dinsel anlatılar ilk kez Sumerliler ve sonrasında diğer Mezopotamya toplumları tarafından tekrar tekrar kaydedilmitir. Kanunlar, matematik, tıp, fal, büyü ve benzeri konularda önce bu coğrafyada adımlar atılmıtır. Neolitik dönemde biçimlendirilen en erken heykeller, kabartmalar, mücevher ve küçük el sanatları ile teknolojik aamayı gösteren çömlekçi çarkı, araba tekerleği, saban, yelkenli tekne, kemerli yapı Mezopotamyalı toplumların uygarlığa yaptıkları katkılardandır. 4. Binde hız kazanan örgütlü sosyal yaamın getirdiği sulu tarım, kentleme ve anıtsal yapıların inaası gibi alanlardaki gelimeler de dikkat çekicidir. Bu büyük adımlar, uzak bölgelerle ticaret, imparatorluk düüncesinin gelimesi ve Yeni Asur dönemindeki planlı kentlere kadar uzanan bir dizi gelimenin temelini oluturur. 6

Yüzyıl öncesine kadar, Mezopotamya medeniyeti hakkındaki bilgilerimiz u andaki olduğu kadar net ve ayrıntılı değildi. 19. yüzyılın balarından itibaren bölgeye yapılan keif gezileri daha sonra gerçekletirilecek olan arkeolojik kazılara zemin hazırladı. Kazılar sonucu ortaya çıkarılan yazılı ve yazısız buluntular ise bölgede kurulan uygarlıklarla ilgili bilgilerimizi artırdı. Halbuki 19. yüzyılın balarına kadar uzanan süreçte, Mezopotamya kavimleri hakkındaki bilgilerimiz ya Tevrat’ta anlatılan hikayelere ya da Klasik Yunan müelliflerinin kitaplarında aktardıkları bölük pörçük nakillere dayanıyordu. 7 ______6 Köroğlu, 2006: 1214, Kramer, 2002: 105. 7Memi, 2007: 1.

3

Çalımamızda öncelikli olarak Mezopotamya’nın coğrafi konumu üzerinde duracağız. Bilindiği üzere, bir ülkenin tarihini anlamanın ve anlatmanın en iyi yolu, ilk aamada o ülkenin coğrafi özelliklerini iyi kavramaktan geçer.

Çalımamızın II. bölümünde Hassuna, Samarra, Mezopotamya kültür tarihinin aamalarını oluturan (7. Bin yılın sonu 6. Bin yılın ilk yarısı), Halaf (56005000) ve Ubeyd Dönemlerine (yaklaık 55004000) değineceğiz. Tarihlere bakıldığında insanlık safhasının, dünyanın her yerinde olduğu gibi Mezopotamya’da da uzun bir süreçten geçtiğini gösteriyor. Mezopotamya medeniyetinin oluumunda bu halklarında yeri büyüktür. Sonra Sumerliler’in Mezopotamya’ya gelii, yazının kefi, siyasal gelimeler gibi önemli olaylardan bahsedeceğiz. Diğer bölümlerde Samiler, Hurriler ve Kassitler gibi kavimlerin Mezopotamya’ya göçlerini inceleyeceğiz.

BİRİNCİ BÖLÜM

MEZOPOTAMYA’NIN COĞRAFİ KONUMU

Bilindiği üzere, tarihin değimeyen üç ana elemanı vardır. Bunlar; yer, zaman ve insan unsurlarıdır. Bu unsurlardan biri olmadığı takdirde, tarihi olayları ilmi bir çerçeveye oturtmak imkânsız hale gelir. Tarihi bir olay anlatılırken üç ana öğe, bir arada bulundurulmalıdır. 8

Bir memleketin fiziki artlarının, iklim ve bitki örtüsünün, yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin, ırmak ve göllerinin, o memleket üzerinde yaayan insanların sosyal, siyasal, ekonomik, dini ve kültürel yaantılarına yön vereceği muhakkaktır. Tarihin ilkçağlarından günümüze kadar, bu hep böyle olmutur. 9 O halde, toplumlarının geliimini ve diğer toplumlarla olan ilikilerini iyi anlayabilmek için üzerinde yaadıkları coğrafyanın özelliklerini iyi bilmek gerekmektedir. 10 imdi Mezopotamya’nın coğrafi konumu üzerinde durmanın yararlı olacağı kanaatindeyim.

Ön Asya’nın eskiçağdaki üç önemli medeniyet merkezinden birisi olan 11 “Mezopotamya” kelimesi Helence mesos (orta) ve potamos (ırmak) kelimelerinden türetilmi olup “iki ırmak arası” anlamına gelir. Coğrafi olarak kasdedilen; Fırat ve Dicle nehirlerinin dağlık Doğu Anadolu’dan ayrıldıkları noktadan (Anadolu’nun güneydoğusundaki Toros Dağları’ndan) balayıp bu iki nehrin eski Babil bugünkü Bağdat) ehri yakınlarında birbirlerine 30 kilometre kadar yaklaarak denize döküldükleri noktaya kadar olan alandır. O zamanlar İran Körfezi 200 kilometre daha içerdeydi ve Fırat ile Dicle ayrı ayrı denize dökülüyorlardı. 12 Mısırlılar da bu bölge için aynı anlama gelen

______8 Kurt, 2002: 7. 9Memi, 2007: 22. 10 Kurt, 2002: 55, Dolukhanov, 1998: 355. 11 Köroğlu, 2006: 12. 12 Đplikçioğlu, 1994: 45. 5

“Naharina” adını kullanmılardır. Fırat ve Dicle arasındaki bölgeyi Sumerliler “Kengi” olarak adlandırırken, İslami dönemlerde “Cezire” ismi kullanılmıtır. Cezire ada anlamına gelmektedir. 13 Aslında Mezopotamya’nın doğal sınırları yoktur. Bölge güneybatıda Suriye Çölüne, kuzeydoğuda İran Yaylasına, kuzeyde Fırat ve Dicle Vadileri ile Anadolu’ya açıktır. Genelde iki ırmak arasındaki bölge kasdedilmekle beraber, tarihte bölgedeki siyasal oluumlar dikkate alınarak Kuzey Suriye ve Basra Körfezi’nin doğusu da Mezopotamya Tarihi içinde ele alınarak incelenmitir. Böylece uzmanlar bölgeyi İki ana kısıma ayırarak ele almılardır. Toroslar’dan Bağdat’a kadar olan kısım Yukarı Mezopotamya (Asur Ülkesi) olarak adlandırıldı. Güneydeki Bağdat’tan körfeze kadar olan alüvyonlu bölgeye ise sırayla Akad, Babil, Sumer; Bağdat Körfezi’nin doğusundaki bölgeye ise Elam adı verildi. Güneydeki kısım daha genel olarak Kalde diye de adlandırılmıtır. 14 Baka bir anlatımla, Doğu Akdeniz kıyılarından Dicle Fırat Vadisi’ne uzanan ve Basra Körfezi’ne ulaan, verimli olduğu ve hilale benzediği için Verimli Hilal (Fertile Crescent) adı verilen alanın bir bölümünü kapsar. Mezopotamya’nın büyük bir bölümü bugünkü Irak’ın sınırları içinde kalır. 15

Asya’nın Akdeniz’e açılmı bir kapısı olma özelliğine sahip olan Mezopotamya, güneybatıda Suriye ve Arabistan çöllerine, kuzeybatıda İran Yaylasına ve son olarak da kuzeyde, Dicle ve Fırat vasıtası ile Anadolu’ya açık geni bir düzlüktür. Söz konusu jeolojik yapı, bölgeyi bu yönlerden istilalara açık hale getirmek Mezopotamya uygarlığının dıarıya açılımını kolaylatırmak için çift yönlü bir rol oynamıtır. Öyle ki kuraklık nedeni ile Asya bozkırlarını terk eden 16 ve sulak topraklar arayan kavimler için ilk uğrak yer olmutur. 17 Aynı ekilde, Arabistan çöllerinden göçlerin ilk hedefi, yine bu

______13 Kurt, 2007: 55 14 Özçelik, 2006: 29. 15 Gündüz, 2002: 7. 16 Kurt, 2007: 56. 17 Yıldırım, 2002: 511.

6 toprakları ele geçirmekti. Bölgenin doğal artları ve yaamaya elverili durumu sebebi ile uğradığı bu istilalar, burada devletlerin kısa ömürlü olmaları sonucunu da beraberinde getirmitir. 18

Büyük SuriyeArap Çölü’nün doğusunda Mezopotamya’nın söylence ve öykü yüklü toprakları uzanır. Kuzeydeki tatlı eğimli ve az derin vadiler, düük yükseltili ve derin vadilerle oyulmu düz tepeler, güneyde yerini düz ve çok sıcak bir alüvyon ovasına bırakır. Yoğun kuraklık sadece iki büyük ırmağın akıı ile bir ölçüde hafifler. 19

Fırat ve Dicle nehirleri boyunca yerlemi insanların yaamları oldukça zordu. Çünkü bu nehirler kaynaklarını doğu Anadolu kaynaklarından alıyordu. Bu kaynaklar, kıın yağan karlardan oluuyordu. İlkbaharda hava ısınınca bu karlar hızla erimekte, iki nehrin akıı hızlanmakta ve korkunç su baskınları meydana gelmekteydi. 20 Bu yüzden Mezopotamya’da toprağı sulamak kadar toprağı korumak da önemlidir. Bunun için bentler ve duvarlar yapmak gerekir. Suyu boa harcamak doğru olmaz. Çünkü yaz ayları oldukça kurak geçer. 21 Akarsuların bu özelliği, bölge insanlarını yaabilmek için gelimi su kanalları ve setler yapmaya ve bunların sürekli bakımını sağlamaya zorlamıtır. 22

Mezopotamya’da kılar kısa, buna karılık yazların uzun sürmesi, eski hayat artları çerçevesinde, insanların bu bölgeyi yoğun bir ekilde iskan etmelerinin en bata sebeplerinden birini tekil etmitir. Gerçekten, Mezopotamya’nın iklim artları, ilk yerlemeler için son derece elverili idi. Zira, yeni aratırmalar göstermitir ki, ilk önce; Kuzey Mezopotamya iskan edilmitir. Kerkük civarındaki dağlık bölgelerde ta devri insanları yaamak taydılar. Tatan baka silahları olmayan bu insanlar, henüz daha düzlüklere ______18 Kurt, 2007: 56. 19 Ryan: 2003: 233. 20 Yamanlar, 2000: 31. 21 Timuçin, 2008: 43. 22 Sander, 2005: 25. 7 inmeye cesaret edemiyorlardı. Bundan dolayıdır ki Güney Mezopotamya ancak madenin kefinden sonra yerleime sahne olmutur. Genel olarak subtropikal iklim kuağına dahil bulunan Güney Mezopotamya vadisi, Hint Okyanusu’ndan gelen sıcak rüzgarlara açık olduğundan, burada kılar ılık, yazlar ise çok sıcak geçmektedir. Öyle ki, temmuz ve ağustos aylarında ısı çok defa gölgede 50 dereceyi bulur. Bu durum, Güney Mezopotamya’nın kuzeye nazaran daha yoğun bir ekilde iskan edilmesine sebep olmutur. Zira, megul olduğumuz devirlerde insanlar tabiatın sert artlarından uzak, sıcak ve sulak yaamayı daha kolay buluyorlardı. Aynı sebepler yüzündendir ki, burada ta devri kültürleri M.Ö. 6. ve 5. Bin yıllarda yaandığı halde, o zamanlar buzullarla kaplı olan Avrupa, ta devri kültürlerine ancak M.Ö. 1 Binde eriebilmitir. 23

Mezopotamya, yoğun bir halkı besleyecek kadar bereketli bir ülkeydi; o devirde tamaları düzenleyen ve sıcak mevsim için su biriktiren karmaık bir ebeke yaratılmıtır. Mezopotamya’nın özelliklerinden biri, ekonominin gelimesi için gerekli olan madenlerden ve ta gibi ilkel maddelerden hemen bütünüyle yoksun oluu; ağaç diye de, yemileri besleyici, ama kerestesi ie yaramayan hurma vardı. Tek zenginlik kildi, ondan tuğlalar, çanak çömlek ve yazı yazmak için tabletler yapılıyordu. 24

Mezopotamya’nın bu coğrafya artları, burada kurulan devletlerin siyasi hayatı üzerinde de etkili olmutur. Hakikaten Mezopotamya, Asya ile Akdeniz arasında bulunmasından dolayı, kuraklık nedeniyle Asya bozkırlarından kaçan ve sulak topraklar arayan kavimler için daima ilk hedef olmutur. 25

Yeryüzü cennetinin tüm tariflerinin mitolojisi harmanında boyutlandığı alandır, 26 Ortadoğu Hz. Nuh’un yeryüzünün tamamını kaplayan Tufan’dan ______23 Memi, 2007: 1011, Crawford, 2004: 612. 24 Tanıllı, 1994: 50. 25 Memi, 2007: 14. 26 Parlar, 2006: 13. 8 korunmak için ilahi emre uyarak yaptığı geminin yolculuğu bu bölgede son bulur. Hz. Nuh’un gemisi Musul yakınlarındaki Cudi dağının üzerine oturur ve insanlık buradan tekrar dünyaya yayılır.

İsrailoğulları ve Araplar’ın atası olarak kabul edilen Hz. İbrahim de peygamber olarak bu coğrafyaya gönderilir. 27

İncil, “ Bir nehir çıkar cennetten ve cennetin bahçesini yeryüzü cennetinin tüm tariflerinin mitolojisi harmanında boyutlandığı alandır, Ortadoğu. İncil, “ Bir nehir çıkar cennetten ve cennetin bahçesini sular; sonra dört kola ayrılır(). Bunlardan üçüncüsünün adı Dicle’dir, Asur’un doğusuna doğru akar. Dördüncüsünün adı Fırat “efendi tanrı, insanı aldı ve Cennetin bahçesine koydu; toprağı eksin ve ona sahip olsun” diye anlatıyor vaat edilmi bu toprakları. Mitolojik imgelerin Tanrı kelamına aktığı kutsal kitaplar, 100.000 yıllık geçmie dayalı köy yerleimlerinin “Altın Çağ” vurgusunu hep bu topraklardan balatıyor. 28

______27 Parlar, 2006: 13. 28 Turan, 2002: 37.

İKİNCİ BÖLÜM

SUMERLİLER’İN MEZOPOTAMYA’YA GELİİ VE SİYASİ TARİHLERİ

I. MEZOPOTAMYA’NIN TARİH ÖNCESİ DEVİRLERİ

Mezopotamya’da köy yaamının balamasıyla, yazılı belgelerin ortaya çıkıı arasındaki gelimeler, ta alet gibi ya da madencilikte kat edilen aamayı gösteren adlarla değilde, yerleim karakteri, ev plan tipi, üretim teknolojisi ve moda olan çanak çömlek tipleri gibi ortak kültürel unsurları tanımlayan adlarla anılır. Bu kültürler genellikle ilk belirlendikleri yerin adını almılardır. Aağıda değineceğimiz üzere, Hassuna, Samarra, Halaf ve Ubeyd gibi isimler, hem bir kenti hem de geni bölgelerde, farklı zaman dilimlerinde kabul gören unsurları simgeler. 29

A. Hassuna Kültürü

1970'ler ve 1980'lerde Rus arkeologlar tarafından yapılan kazılar, onlara çanak çömleğe göre adlandırılan kültürlerin en eskisi ve en önemlisi olan 30 Hassuna topluluklarının dereceli geliimini izleme olanağını vermitir. 31 Kazılan höyükler (Tel Soto, Yarım Tepe grubu ve diğerleri), Musul'un yaklaık olarak 80 km. batısında, Cebel Sincar ovasında bulunmaktadır. Bu ova, Sincar dağlarının eteklerindeki alçak bölgeyi meydana getirmektedir. Kazılan höyükler, kısmen sürekli suyu olan Abra ırmağının yakalarında yer almaktadır. En eski yerleme olan Tel Soto, N. Bader tarafından ‘Proto Hassuna’ adı verilen bir arkeolojik buluntu topluluğunu barındırmaktadır. İkinci tabakadan balayarak, düzenlilik ______29 Maisels, 2003: 125, Köroğlu, 2006: 42. 30 Erkanal, Eczacıbaı Sanat Ansiklopedisi, 1997: 1217. 31 Dolukhanov, 1998: 299.

10 gösteren iskan yapıları kalıntıları bulunmutur. Bu yapılar, 1216 m 2 boyutunda, ocak ve fırınların bulunduğu, dikdörtgen, tauf tipi (sıkıtırılmı çamurdan) tek odalı binalardır.

Tel Soto’nun bütün tabakalarından çıkarılmı olan keramiklerin çoğunluğu, kaba, saman katkılı ‘dalgalı kaplar’ idi. Bunlardan baka, hepsi 12 ‘temel’ çanak çömlek tipini oluturan, çift konili dalgalı kaplar, dikey ağız kenarlı küresel kaplar, düz söbe (oval) biçimli ‘leğenler’, düz ‘kızartma’ tavaları vb. tesbit edilmitir.

Yerlemenin en alt tabakasından çıkarılan odun kömürü örnekleri radyokarbon yöntemiyle M.Ö. 7470+60’a tarihlenmitir.

Hassuna geleneğinin bir sonraki evresi, yine Sincar ovasında bulunan ve Tel Soto’nun 3 km. doğusunda yer alan Yarım Tepe I höyük yerlemesindeki bulgulardan izlenmektedir. Bu yerleme, bir ve çok odalı evleriyle, mimari açıdan çok daha gelimi özellikler göstermektedir. Çok odalı evler 2x2 metrelik küçük dikdörtgen odalardan olumutur. Bunların dıında, çoğu birbirinden ayrılmı iskelet kalıntılarını içeren gömülerle birlikte, yuvarlak yapılar açığa çıkarılmıtır. Platformlar, açık ocaklar ve kemerli fırınlar çevreye yerletirilmitir. Üst tabakalarda karmaık konut yapıları, bir fırın kompleksi ve bitiik platformlarıyla birlikte 79 birbirine bağlı odadan olumaktadır. 32 İnsanlar bakırı döverek ilemenin yanı sıra, büyük olasılıkla eriterek ekillendirmeyi de baarmılardır. 33

Yarım Tepe yerlemesinin tabakaları, kaba piirilmi kaplar gibi, ‘arkaik boyalı kaplar’ gibi ve ‘standart yivli kaplar’ gibi, imdiye kadar bilinen bütün Hassuna çanak çömlek gruplarını vermitir. Hem kaba çanak çömlek hem de

______32 Dolukhanov, 1998: 290291. 33 Köroğlu, 2006: 43. 11

‘arkaik boyalı kaplar’ ilkin en eski katlarda ortaya çıkmıtır. 34 Aamalarla gelien bu kaplar, ‘arkaik’ ve ‘standart’ gibi tanımlamalardan da anlaılacağı gibi giderek en gelikin biçimlere ulamıtır. 35

Yarım Tepe I’in Hassunalı kültür evlerinde, einkorn buğdayı, emer buğdayı, çıplak arpa yetitirildi. Mercimek ve bezelyeden yararlanıldı. Ayrıca keten de kullanılmıtır. 36

Musul’un 14 km. güneyindeki geleneğe adını veren Hassuna ile Cezire’nin ortakuzey bölümündeki Um Dabagiye bulunmaktadır. Eldeki kanıtlar, Um Dabagiye’nin, koyun, keçi, sığır ve domuz hayvancılığı kadar, emmer, einkorn ve arpa tarımı yapan bir topluluğu tekil ettiğini göstermektedir. Gerçi etin bir bölümü, en önemlileri yaban eeği ve gazel olmak üzere, av hayvanlarından sağlanmıtır. 37 Tüm bu hayvanlar içinde, evcil sığırın önemi vurgulanır. 38

Bir bütün olarak bakıldığında Hassuna yerlemeleri kültürel olarak sıkı ilikisi bulunan bir ağ oluturmaktadır. En göze çarpan ortak özellikler çanak çömlek üslubu, ev yapma geleneği ve cenaze pratiği bata olmak üzere bazı törenlerdi. Bu ağ belirli bir ekolojik alanla (Zagros dağlarının alçak etekleri) sınırlanmıtı. Arpaya ve daha az miktarda da buğdaya dayanan istikrarlı kuru tarım ekonomisi, hayvancılık ve avcılık geçimin temelini oluturmaktaydı. Bu kültür biriminin oluumu, toplumsal olarak birbiriyle ilikili topluluklar arasındaki ekonomik bağlardan (hammadde, tarım ürünleri ve çanak çömlek mübadelesi özellikle önemli olmak üzere) kaynaklanan yakın kültür temasları çerçevesinde açıklanabilir. 39

______34 Dolukhanov, 1998: 292. 35 Mellaart, 1998: 58. 36 Maisels, 1999: 187. 37 Dolukhanov, 1998: 292. 38 Maisels, 1999: 187. 39 Dolukhanov, 1998: 292.

12

B. Samarra Kültürü

Hassuna yerlemelerine göre, kronolojik olarak biraz daha genç olan Samarra yerlemeleri, genellikle, yağı tarımının olanaklı olduğu bölgenin güneyinde 40 ve Dicle üzerinde yer alır. 41 Bu yerlemeler çoğu kez ‘güneydoğunun ırmak çevresi özelliklerine özgün bir uyarlanma’ olarak görülmütür.

Samarra yerlemelerinin dağılım alanı, güneyde Beyci ve Sawwan, kuzeyde Nizi ve Mandali arasında olmak üzere Dicle vadisini kapsamakta ve Fırat üzerinde Baguz’a ulamaktadır. Bağdad’ın kuzeyinde ve asıl Hassuna yerleimleri alanının güneyinde, Mezopotamya’yı kesen bir kuak oluturmaktadır. Samarra yerlemeleri kuzeydeki tepelik alanlara kadar sızmıtır. Samarra çanak çömleği Cebel Sincar’ın hem kuzeyindeki hem de güneyindeki Hassuna yerlemelerinin üstünde bulunmutur.

Hassuna geleneğinden açık biçimde ayrılan incelikle ilenmi boyalı çanak çömlek, Samarra’nın temel niteliklerinden biriydi. Matarra yerlemesinde, çoğunlukla boyasız kaba ve ince kapların çıktığı alt tabaka, ilk bata Hassuna kompleksinin fakir bir uzantısı olarak yorumlanmıtı. Sadece üst tabakalarda dikkat çekecek miktarda Samarra boyalı keramiği ortaya çıkarılmıtır. Bir baka büyük yerlemenin, TelEsSawwan’ın alt katlarında boyalı keramik parçası bulunmamı olmakla birlikte, üst tabakalarda büyük miktarlarda boyalı keramik ortaya çıkmıtır. Aynı zamanda Hassuna tipi keramik parçaları bu yerlemede enderdir ve bir baka büyük yerleme olan Çoga Mami’de örneği bulunmamaktadır. Çoga Mami’nin üst tabakaları, büyük ölçüde Güney Mezopotamya’da yaygın bulunan bir sonraki Ubeyd geleneğiyle yakın bir benzerlik taıyan farklı bir keramik buluntu topluluğu vermitir.

______40 Dolukhanov, 1998: 292295. 41 Köroğlu, 2006: 43. 13

Samarra yerlemeleri, genellikle Hassuna yerlemelerinden daha büyüktü. Çoga Mami 56 hektarlık bir alana yayılmıtı. Savunma yapılarına iaret eden kanıtlar vardır. Örneğin Sawwan’da bir hendek ve bir duvar; Çoga Mami’de bir kule bulunmutur; ayrıca konut yapılarında çarpıcı bir gelime gözlenmektedir. Sawwan’da ve Çoga Mami’de düzgün planlı çok sayıda ev açığa çıkarılmıtır. İki konut tipi saptanmıtır: Birinci tip T eklindeki yapılardır; ikincisi ise dikdörtgen tiptedir. Her iki tipte de odalar küçüktü. Ev yapma geleneği değimeden kalmıtır: Yeni duvarlar genellikle, daha eski yapıların yıkılmı duvarları üzerine yapılmıtır.

En göze çarpan gelime ekonomi alanında ortaya çıkmıtır. Önemli sayıda keten tohumu yanında emmer, ekmeklik buğday, kabuksuz altı sıralı arpa, kabuklu iki sıralı arpa Samarra yerlemelerinde belirlenen bitkilerdir. 42 Keten tohumu yalın sulama koulları altında yetitirilmitir. 43 Çoga Mami’deki en önemli ürünlerden biri iri taneli bezelyeydi. Çevredeki tepeleri kaplayan ormanlardan fıstık toplanmıtır.

Sulamanın varlığı tartımaya açıktır. Sonraki (Ubeyd’e geçi) evrede Çoga Mami’de kanallar görülmütür. Baka yerleimlerde mevcut ilkel yapıların takın suyuna set çekmek üzere öngörülmü olduğu düünülmütür. O zamanki iklimin imdikinden önemli ölçüde daha yağılı olduğu unutulmamalıdır. Hayvan varlığına ilikin bulgulara göre, Samarra’da evcil sığır, koyun, keçi ve domuz vardır; Sawwan’da besin kaynağı olarak balık ve yenebilen tatlı su midyeleri önemlidir. Bütün yerlemelerde yaban eeği, gazel, bizon ve muhtemelen alageyik avlanmıtır.

Toplumsal ilikilerin geliimine ilikin kanıtlar vardır. Hem Hassuna hem de Samarra yerlemelerinde damga mühürler bulunmutur. Buna ek olarak Sawwan’da kaplar üzerinde markalar saptanmıtır. Bu iaretler üretilmi

______42 Dolukhanov, 1998: 295296, Frangipane, 2002: 106. 43 Maisels, 1999: 18.

14 metalar üzerindeki özel mülkiyetin geliimine ilikin kanıtlar olarak yorumlanmıtır. Oates, Çoga Mami’de sırtını daha küçük binalara dayamı payanda duvarları kefetmitir. Bunlar geni malikaneleri sınırlayan hudut duvarları olarak değerlendirilmitir.

Mezopotamya’da ilk kez, hayvan ve insan heykellerini içeren doğalcı bir öğe ortaya çıkmakta ve özellikle büyük açık ağızlı kapların içlerinde çok gelikin kompozisyon türleri bulunmaktadır. Biçimler değimi, ayaklar ortaya çıkmı, kaplarda kabartma insan, 44 hayvan ve bitki örgeleri yanı sıra anafor ögesi, gamalı haç vb. bezemeler 45 belirmeye balamıtır. 46 Samarra çanak çömleği, Suriye’nin kuzeyinde yaygındır ve buraya gelii M. Ö. 5400 dolayları, yani Halaf kültüründen kısa bir süre önce veya onunla aynı tarihtedir. Yerlemelerden bir çoğunda bu iki kültüre ilikin öğeler yan yana görülürse de, Samarra kültürünün kökenide Hassuna veya Halaf gibi tartımalıdır. Bazı bilim adamları bir İran kökeni ararken, diğerleri Samarra çanak çömleğinin Hassuna kültürünün gelimi bir aaması olduğunu kabul etmitir. Her iki bakı açısıda henüz kanıtlanamamaktadır. Büyük bir olasılıkla İran kültürleri dağlık yörelerde iyice yerlemi olan Samarra kültüründen örgeler almıtır. Eğer Samarra doğrudan doğruya Hassuna’nın gelimi bir biçimi olsaydı, Hassuna çanak çömleğinden bu denli değiik öğeler sergilemezdi. 47

Samarra yerlemelerinin genel özelliklerinden, onların Hassuna topluluğunun bir ayağının güneye, önceleri kuru tarımın güney sınırını oluturan ıssız bölgeye kadar sızmasının bir ürünü olduğu anlaılmaktadır. Burada toplayıcı stratejinin öğeleriyle birlikte, üretici tarıma ve hayvancılığa dayanan ayrı bir sosyoekonomik ağ ortaya çıkmıtır. Zanaatların belirmesine etkin bir toplumsal doku ve üretimin ve dağıtımın toplumsal

______

44 Dolukhanov, 1998: 295. 45 Erkanal, Eczacıbaı Sanat Ansiklopedisi, 1997: 1217. 46 Dolukhanov, 1998: 295. 47 Mellaart, 1998: 58. 15 olarak düzenlenmesi, nüfus yoğunluğunda belirgin bir artıa ve Mezopotamya’nın kuzeyindeki büyükçe bir alanda kültürel ve ekonomik bütünlemenin yoğunlamasına yol açmıtır. 48

C. Halaf Kültürü

imdiye değin anlatılan Anadolu’nun dıındaki çanak çömlek üretilen Neolitik kültürlerin çoğunun aksine çok sayıda kazıdan elde edilmemi olmasına karın Halaf kültürüyle ilgili bilgilerimiz göreceli olarak tamdır. Musul yakınlarındaki Arpaciyah Kasabası bu kültürün en iyi örneğidir, çünkü çanak çömlek, bu kültüre adını veren Tel Halaf’ta yapıların altında katmanlamı olarak bulunmutur. 49

Halaf kültürü öğeleri, Çukurova Bölgesi’nden Zagros Dağları’na, yoğun olarak Fırat Nehri’nden Zap’a, Mu Ovası’ndan Orta Mezopotamya’ya ulaan bir alanda bulunmaktadır. 50 Birçok arkeolojik kazıyla ortaya çıkarılan ve yüzey aratırmalarıyla dağılımı saptanan bu döneme ilikin merkezler arasında Yarım Tepe, Arpaciye, Tel Halaf, Tel Brak, Çagar Bazar, Griki Hacıyan, Samsat, Kahramanmara’taki Domuztepe ve anlıurfaKazane sayılabilir. 51

Çanak çömlek verileri, bu kültürün doğu ve batı Halaf olarak ikiye ayrılmasına yol açmıtır. Musul çevresinde bilinen bulgular, Fırat Vadisi’nde bulunanlardan çok farklı değildir. Bu açıdan Arpaciyah ve Tepe Gawra’dan bilinen Doğu Halaf Kültürü, Suriyede’ki agar Bazar, Tel Halaf ve YunusKargamı’tan bilinen kültür ise Batı Halaf Kültürü olarak adlandırılmıtır. Günümüze dek yapılan aratırmalar Halaf buluntularının, ElazığMuVan illerinin oluturduğu hattın kuzeyine geçemediği, daha çok

______

48 Dolukhanov, 1998: 295. 49 Mellaart, 1998: 58.

50 Nissen, 2004: 67. 51 Köroğlu, 2006: 45. 16

anlıurfa çevresinin çekirdek olduğu yörede yoğunlatığını ortaya koymutur. 52

Balangıcından sonuna değin büyük bir homojenlik gösteren Halaf Kültürün en dikkat çekici yanı çömlekçilikte karılaılan gelimi bir teknikle, çok renkli bezeme anlayııdır. 53 Her iki alanda da biçim ve bezeme olarak yerel seçim yapılmısa da her ikisinde de gelime üç aamada gerçeklemi ve incelik artmıtır. Aralarında "krema kapları" (cream bowl) da bulunan erken evrenin basit biçimlerinde boğa baı, yabanıl dağ koyunu baları, leopar, geyik yılan, akrep, ku ve yaban eeği gibi hayvanların tümü, insanlar, ematik ağaçlar, bitki ve çiçeklerin bulunduğu doğalcı bezemeler seçilmitir. Sıkıık çizilmi düz veya dalgalı çizgiler, noktalarla ve dairelerle doldurulmu alanlardan oluan panolar bir önceki dönemin perdahlı kaplarını anımsatsa bile, bunlar bugün Yakındoğu'daki pazarlarda bulunan bakır kapların bezendiği basit süslemelerdir. Halaf çanak çömleğinin maden kapların biçimlerine öykünülerek yapıldığı gözlemlenmitir. Bu olağanüstü uygarlığın gelimesine erken dönemde yapılmı maden kapların katkısı bulunmu olabilir. Halaf’ın anavatanının özeğine yakın olan Diyarbakır yöresindeki erken dönem bakır içiliği de bunu anımsatmaktadır ve aratırılması gerekir. Erken Halaf kapları, kayısı rengi üzerine kırmızı veya siyah bezemelidir ve çok iyi perdahlanmıtır. Orta evredeyse krem astar ve ağızları keskin bir çizgiyle açılan görkemli biçimler ortaya çıkmıtır. Giderek stilize bir biçim alan çok yaygın bukranium 54 (cepheden görüntülenen boğa baı) 55 dıında, doğalcı bezeme ortadan kalkmıtır.

Buraya özgü bezeme eğri çizgiler, balık pulu örüntüleri, nokta, güne ve yıldızlarla dengelenmi, dokumacılık ürünlerine çok benzeyen geometrik örgelerden oluan incelikle ilenmi alanlardır. Son evrede ise, rozet ve

______52 BotteroSteve, 2004: 115. 53 Sevin, 2003: 84. 54 Mellaart, 1998: 59. 55 Erkanal, Eczacıbaı Sanat Ansiklopedisi, 1997: 1217. 17

Malta haçı gibi özeksel bir örgenin yer aldığı çok renkli tabaklar doğuda üretilmi ve Yakındoğu çanak çömleğinin olağanüstü örneklerini oluturmutur.

Halaf çanak çömleğinin bu uygarlığın en olağanüstü ürünleri olmasının yanı sıra, mimarlık, din, ta oymacılığı, dokuma ve alı veri gibi çok ilginç baka öğeler de vardır. 56

Arpaçiye’de sokakların iri çakıl talarıyla kaplı oluu bir tür belediye hizmetinin varlığının belirtisi sayılır. Sıkıtırılmı çamurdan evler yerine ilk kerpiç evler görülmeye balar. Yine Arpaciye’de bulunan çapı 10 metreye kadar varan daire biçiminde ta temeller üzerinde yükselen yapıların sunaklar ya da köyün ileri gelenlerinin karar almak için toplandıkları yapılar olabileceği söyleniyor. Arpaçiye’de bulunan üzerleri (+) iaretli ta basma mühürlerin balçık küp tapalarına mülkiyet iareti (tabusu) olarak basılmı olmaları ihtimal dahilindedir. 57

Halaflılar, çoğu olağanüstü ayrıntılı geometrik biçimlerle bezeli çömlekler üretmi olan bir çiftçilik ve hayvancılık topluluğuydu. 58 Ekin biçmekten parlamı, çakmaktaından yüzlerce orakbıçak bulunmutur. Orak modelleri önce sabun taından yapılmaktaydı. Emmer buğdayı ve yabanıl iki sıralı arpa yetitiriyorlardı. Bu evrenin sonuna doğru ilk kez altı sıralı arpa ortaya çıkmıtır. Tohumundan yağ çıkarmak ve belki dokumak üzere keten yetitiriliyordu.

Kaplardaki örüntüler dokumacılığın çok gelimi olduğunu kanıtlamaktadır. Belki hala dokunan balıca madde yündü. Hayvan yetitiriciliğine ilikin bilgimiz, hayvan kemiklerinden çok heykelciklere ve çanak çömleğe dayanmaktadır.

______56 Mellaart, 1998: 114. 57 enel, 2001: 186187. 58 Ryan, 2003: 231. 18

Büyükba hayvanlar, keçi koyun ve Saluki benzeri bir köpek türünün evcilletirilmi olduğu bilinmekteyse de, yalnızca ilk ikisinin evcilletirildiğine ilikin kanıtlar vardır. Boğanın kültte önde gelmesi tek baına evcilletirilmi olduğunun belirtisi değildir. Bunun aksine, kaplar üzerinde görülen büyük boğa boynuzları, onun yabanıl olarak korunduğunu ve erkek bereketliliğinin simgelerinden biri olarak saygı gösterildiğini kanıtlamaktadır. Aynı ilevi taıyan koçun, sık sık ortaya çıkması da Anadolu'da Neolitik döneme özgü benzer bir öğedir.

Bulunan ok uçları ve sapanlardan avcılığın sürdüğü açıkça anlaılmaktadır. Av betimlemelerinin parçalarında avı kovalayan köpekler veya tuzağa dümü boğa görülür. Kapların üzerinde tavan, yaban eeği, yaban domuzu, ku, 59 dalgalı çizgiler, içi dolu kareler, üçgenler, noktalar/benekler betimlenmitir. 60 Hiç kukusuz tüm bu hayvanların kiler çenisine katkısı vardı. Çanak çömlek üzerinde görülen doğalcı betimlemelerin çoğu kapların biçimlerine uygun görünmemektedir. Anadolu'nun Neolitik dönemiyle karılatırıldığında, bu betimlemelerin gelecekte bulunacak olan duvar resimlerinin öykünmeleri olduğu düünülebilir.

Bukranium ve koç baı Erkek Bereketliliği kültünün bir öğesiyse, topraktan yapılmı oturan veya çömelmi kadın heykelleri (hiç erkek yoktur) bir Ana Tanrıça kültünün varlığını açıkça belirtmektedir. Anadolu'da olduğu gibi, bu heykelcikler çoğunlukla boyayla yapılmı çizgi ve haçla bezenmitir. Bunlar Anadolu'da hala bereket simgesidir. Bu küçük heykeller ematik ve ilkeldir. Diğer kült simgeleri, boğa ayağı biçiminde takılar, boncuklara kazılan (Anadolu'da Neolitik dönemde olduğu gibi) kapların üzerine boyayla betimlenen veya dokuma örgelerinde görülen çifte baltadır.

______59 Mellaart, 1998: 116118. 60 Köroğlu, 2006: 4.

19

Diğer tılsım simgeleriyse yumuak taa kazınmı orak, yaba, dokuma ve bir ev modelidir. Dört köe ve yuvarlak mühürler aynı maddeden yapılmıtır. Bunlar yalın kazıma desenlerle bezenmitir. İnsanın parmak kemiklerinin tatan modelleri bulunmusa da, olağanüstü yapıtlar obsidyen boncuklar, plakalar ve kaplardır. Ham bakır ve kurunun kullanıldığı kukusuz olmakla birlikte, çanak çömlekte görülen maden kaplardan alınma biçimler çok ileri tekniklerin bilindiğinin kanıtıdır.

Açıkça anlaılacağı gibi alıveri iyi örgütlenmiti ve geni çapta yapılmaktaydı. Halaf yerlemesinde bulunan, Van Gölü yöresinden gelme obsidyen ve İran Körfezi üzerinden Hint Okyanusu'ndan gelme deniz kabukları, yine Van Gölü yakınındaki Tilkitepe (büyük bir olasılıkla bir Halaf alıveri kolonisi) ve bakır ve altın yönünden varsıl olan Malatya yöresindeki diğer alanlarda bulunan Halaf çanak çömleğiyle ödenmekteydi. Halaf'ın dı alımları ve etkileri İran Körfezi'nden Akdeniz'e dek yayılan kap biçimlerinde, rozet örgelerinde, bukranium ve perdahlı boyada izlenmektedir. Alıveriin büyük bir olasılıkla aracılarla yürütülmesine karın, özekteki gelimi toplumlarca denetlendiği kukusuzdur. Daha önce hiçbir toplum, tek baına, bu denli geni bir bölgeye egemen olmamıtır.

Halaf kültürünün, Mezopotamya'nın güneyinden gelen bir yayılma ile sona erdiği düünülmektedir. Yaygın sulama sonucu Ubeyd kültüründe ortaya çıkan fazla nüfus yeni topraklar aramaya itilmi olabilir. Halaf kültürü M.Ö. 44004300 dolaylarında ortadan kaldırılmı veya kalkmıtır. 61

Halaflama, gelimi bir çiftçi ekonomisine geçii izleyen yoğun ekonomik ve kültürel bütünlemeden kaynaklanan, kültür bakımından farklı grupların kültürel bütünleme süreci olarak görülebilir. 62

______61 Mellaart, 1998: 118119, enel, 2001: 186, Landsberger, 1944: 420. 62 Dolukhanov, 1998: 300.

20

D. Ubeyd Kültürü

Mezopotamya prehistoryasında yeni ve en önemli evreyi oluturan Ubeyd kültürünün 63 M.Ö. 44004300 yıllarında tüm Mezopotamya’ya yayılmasıyla, Sumer uygarlığının temellerinin atıldığı ve o tarihten balayarak Mezopotamya’yı Yakındoğu uygarlığının özeği yapan yeni bir dönem balamıtır. 64

Güney Mezopotamya’da, ilk buluntu yerinden dolayı Ubaid veya Ubeyd olarak bir kültür gelimekteydi. Bu yeni kültür, 6. Bin yılın sonlarına doğru kuzeye yayılarak Halaf Kültürünün yerini almı ve bütün Mezopotamya’ da benimsenen bir kültür olmutur. 65 Ubeyd kültüründe evler çamurdan yapılmı ve günete kurutulmu kerpiçlerle tamamlanmıtır. 66 Çok renkli bezemeleri olan Halaf çanak çömlek geleneği de bu süreçte yeni bir gelenekle yer değitirmitir. Özellikle güneyin alüvyonlu düzlüklerinde sulu tarım yaygınlamıtır. Bu aamadan sonra güneyin ekonomik ve sosyal yapısı, yağmurla tarım yapılabilen kuzey bölgelerinden belirgin bir ekilde farklılama sürecine girmitir. Geni ve uzun kanalların kazılması ve sulamanın organize edilmesi, insanları ibölümüne yönlendirmi olmalıdır. Birlikte büyük projeler gerçekletirme düüncesinin gelimesinin, anıtsal yapıların inaasında da etkili olduğu anlaılmaktadır. 67 Ubeydliler, giriken tarımcılar olup, ülkenin her yerinde birçok köy ve kent kurmu, epeyce zengin ve istikrarlı bir tarım gelitirmilerdir. 68

Ubeyd kültürünün köken sorunu henüz aydınlatılmamı olmakla birlikte, aratırmacılar tarafından gelimesi, bugün eskiden yeniye doğru, balıca 4 evre altında incelenmektedir. Bu evreler, Güney Mezopotamya’ da, Fırat ______63 Sevin, 2003: 90. 64 Mellaart, 1998: 122. 65 Köroğlu, 2006: 46. 66 Narçın, 2007: 10. 67 Köroğlu, 2006: 46. 68 Kramer, 2002: 63. 21 nehrinin güneyinde yer alan Eridu yerlemesinin tabaka düzeni esas alınarak bölümlendirilmitir. Buna göre eskiden yeniye doğru: Ubeyd 1 ya da Eridu, Ubeyd 2 yada Hacı Muhammed, üçüncü ve dördüncü evreler Ubeyd 3 ve Ubeyd 4 tür. Bunlar 1ve 2, erken Ubeyd, 3 ve 4 ise geç Ubeyd olarak bilinmektedir. Fakat son aratırmalarda Güney Mezopotamya’da kazılan en erken Ubeyd merkezinin Tel Avayli’de bulunduğunu göstermektedir. Ubeyd 1’den daha erken evreye tarihlenen buluntular sebebiyle Fransız aratırmacılar Tell Avayli’nin erken tabakalarına Ubeyd 0 adını bile vermilerdir. 69

Ubeyd 1 evresi, Aağı Mezopotamya’da ilk tarım yerlemesine karılık gelmektedir. Bilinen yerlemeler büyük ölçüde katıksız toprak üstüne yapılmıtır. Gerçi bu evre millenme ve üst üste yoğun yerleim yüzünden oldukça bulanıktır. Ancak mevcut bulgulara dayanarak daha bu aamada tarımın yapay sulamaya dayandığı düünülmektedir. 70

Eridu’da en alt yapı katları olan XVIIXV. katlarında, dikdörtgen planlı, kerpiçtuğladan yapılmı küçük konut ve tapınaklar bulunmutur. Eridu çanak çömleği biçim yönünden Samarra’nınkine çok benzemesine karın güçlü bir yerel niteliği vardır. Kaseler, yayvan kaplar, çömlekler ve ikin karınlı kaplar en yaygın biçimlerdir. Özenle yapılmı çanak çömlek krem rengi astar üzerine mat kahverengimsi siyah boya bezemelidir. Büyük kaplarda ortadaki bir örgeyle, geometrik süsleme çoğunluktadır. 71

Ubeyd 2 evresi ise Eridu’nun XIVXII. tabakalarına rastlar. Ubeyd 2’de denilen bu safhaya özgü kaplar Hacı Muhammed isimli bir kazı yerinde görüldüğünden Ubeyd 2 yada Hacı Muhammed evresi de denir. 72

______

69 Kınal, 1983: 2931. 70 Dolukhanov, 1998: 358. 71 Mellaart, 1998: 6162. 72 Dolukhanov, 1998: 359. 22

Mimari kalıntılar çok basit olmasına karın, bu kültürün dağılımı çok ilginçtir. Güney Mezopotamya’nın tümünü kapsamakla birlikte, Susiana’da (A ve özellikle B kültürlerinde) Tepe Covi ve Ali Ko’la birlikte sayısız birçok höyükte ve aynı zamanda Luristan yaylalarında (Kozaragan’da) çok iyi bir biçimde yansımaktadır. Bağların güçlülüğü, Luristan yaylaları ile Güney Mezopotamya düzlükleri arasında nüfus hareketleri olduğunu gösterdiği gibi, bulunan yeni kanıtlar bu kültürün İran Dağları’ndan ovalara indiğini ortaya koymaktadır. Kuzeydeki yeni Halaf yöresi ile dolaylı ilikiler, yeni biçimler, sırlı boya ve örüntülerle yeterince kanıtlanmaktadır. Hacı Muhammed evresinin çanak çömleği; koyu kahverengi, koyu meneke, koyu yeil, ve kırmızı parlak renklerde boyanmı (ender olarak mat boya görülür) ve bazen kazıma örüntülerle de bezenmitir. Örgelerin yaklaık tüme geometrik, oldukça karmaık ve çoğunlukla astar rengidir. Bazıları yerel olmakla birlikte, biçimlerin çoğu Halaf kültüründen bilinenlerdir. Hamuruna saman karıtırılmı kaba kapların bulunması, batı İran kökenini ortaya koymaktadır, çünkü bu tür çanak çömlek Mezopotamya’da yaygın değildir. 73

Güney Mezopotamya’ya özgü Eridu ve Hacı Muhammed evrelerinden sonra, Ubeyd kültürünün ve klasik Ubeyd çanak çömleğinin kuzeyde görülmeye baladığı dönem Ubeyd 3 tür. Kuzey Mezopotamya’da Ubeyd 3, Tepe Gawra’nın XIXXVII. tabakalarına denktir. Ubeyd 4 ise aynı yerlemenin XVIXIII / XII. tabakalarıdır. 74

Tepe Gawra XIX. ve XVII. tabakalarda Halaf ile Ubeyd özelikleri birlikte görülür. Mimaride dörtgen planlı yapıların egemen olmasına karılık, çanak çömlekte bazı Halaf biçimleri ve bezeme geleneği sürmektedir.

______73 Mellaart, 1998: 63. 74 Frangipane, 2002: 127. 23

Ubeyd 3 ve 4 evrelerine ait çanakçömlek daha basit bir tasarıma sahiptir. Boyalı keramik hızla yok olmu ve mallar yava dönen tezgahlarda yapılmıtır. 75

Hacı Muhammed evresi ile Eridu’ya oranla daha genileyen, kuzeyde Warka çevresi Mandali bölgesi, kuzeydoğuda İran güneyde ise Suudi Arabistan’a ulaan kültür sınırları, Ubeyd 3’te Musul bölgesinden balayarak Kuzey Mezopotamya’yı kapsamıtır. Anadolu’da ise Güneydoğu Anadolu, Amuk, İslahiye, Kilikya ve Keban bölgesi de dâhil olmak üzere Doğu Anadolu Ubeyd kültür geliiminin ikinci yarısında, yayılım alanının kuzey bölümünü oluturmutur.

Ubeyd döneminin pimi kilden yapılan erkek veya kadın heykelcikleri Ubeyd kültürünün diğer karakteristik buluntularıdır. Bunlar dik konumlu olup, ba kısmı sürüngene benzedikleri için “kertenkele balı” diye tanımlanırlar. Fakat sitilizasyon burada büyük önem taıdığı için, hayvan balı bileik yaratıklar değil, insan betimleme amacı güdüyorlardı. 15 cm. yüksekliğindeki figürün omuzlarına yapıtırılmı küçük toprakçıkların ise süs niteliğindeki yara izlerini simgelediği düünülmektedir. Bunun yanında kilden yapılmı köpek heykelciği de bulunması bu kültür de köpeğin yeri hakkında bize bilgi vermektedir. 76

Mühür sanatı Ubeyd kültüründe özel bir yere sahiptir. Bunun en büyük nedeni organize ticaretin gelimesi ve açığa çıkan artı ürün üzerindeki kontrolün sağlanmasıdır. Net mühürlerin üzerinde geometrik motiflerin yaygın olmasına karılık bu dönemde hayvan motiflerinin de ortaya çıkması dikkat çekicidir. Buna örnek olarak boğa baı, boynuzlu hayvanlar, yılan, yırtıcı kular gösterilebilir. Mühür motiflerinde daha somut bir özellik taıyan doğal motiflerin görülmesi mühürün belirli kii ya da grupları belirtmek için ______75 Dolukhanov, 1998: 362. 76 Mellaart, 1998: 65.

24 daha elverili olmasıyla açıklanabilir, 77 aynı zamanda fikirleri ve sözcükleri (adları) belirtmek için kullanılmıtır. 78

II. SUMERLİLER’İN MEZOPOTAMYA’YA GELİİ VE TARİHSEL SÜRECİN BALAMASI

A. SUMERLİLER’İN GÖÇLERİ

Bilinen medeniyetlerin en eskisi olarak kabul gören Sumerliler, 79 Mezopotamya’nın yerli halkı olmayıp, 80 Eski Tunç Dönemi’nin baında 81 buraya aağı yukarı M.Ö. 3500 yıllarında 82 göç ederek gelmilerdir. Çünkü kurmu oldukları yüksek medeniyet ve teknoloji; konutukları dil; oluturdukları örf, adet, kültür ve inanç sistemleri; o çevredeki toplumlarınınkine hiç benzememektedir. 83 Onların Mezopotamya’ya nereden geldikleri henüz kesin olarak tesbit edilememitir. Sumerliler acaba nereden gelmilerdir? Bu konuda, bilim adamları tarafından birçok görü ileri sürülmütür. Bunlar arasında en kuvvetlisi, Sumerliler’in Mezopotamya’ya Aral gölü çevresinden, yani Orta Asya’dan geldikleri eklinde ileri sürülen görütür. Bu görüte olan bilim adamları, Sumerliler’in eski Türk topluluklarından biri veya Türklerle akraba bir kavim olabileceği kanaatine varmılardır. “Sumerliler kimdi?” sorusuna genel kabul gören bir yanıt bulunamamı, birçok tarihsel olgu gibi Sumerliler’in kökeni de belirsizlikler örtüsü altında kalmıtır.

Güney Mezopotamya’da Sumer ilinde yapılan arkeolojik aratırmalar, hususiyle Uruk harabesinde tesbit edilen kültür kat ve tabakaları ile, baka ______77 Yıldırım, 2002: 32. 78 Childe, 2007: 120. 79 Keskin, 2007: 24, Memi, 2007: 21. 80 Kramer, 2002: 5258. 81 Köksoy, 2003: 199. 82 Koca, 1992: 38. 83 Yıldırım, 2002: 52, Koca, 1992: 38, Landsberger, 1944: 423. 25 kazı merkezlerinde bunlara tekabül eden katlarda elde edilen ve asıl yerlerle temsil edilip onlara göre adlandırılan buluntular Sumerliler’in Aağı Mezopotamya halkı olmadığını gösterir. 84

Kalkolotik devrin sonlarına doğru Mezopotamya’da çömlekçi çarkı, silindir, mühür ve yükset mabet gibi birtakım yeni kültür unsurlarıyla karılaılmalıdır ki bunlar M.Ö. 3500’lerde Mezopotamya’ya gelen Asya kökenli Sumerliler’e aittir.

1. Uruk Dönemi

Güney Mezopotamya’nın bereketli ovalarında Ubeyd döneminde atılan adımlar, uygarlığın gelimesinde 85 ve kentli yaam biçiminin ortaya çıkmasında bir temel oluturmutur. 86 Bata kentleme olmak üzere, kara ve deniz ulaımı üzerinde kurulan ticaret ağı, anıtsal mimari, ileri tarımsal yöntemler ve sanatsal faaliyetler bunlardan yalnızca birkaçıdır. Madencilik ve teknoloji alanında gösterilen çabalar bunlara eklenince kentlerde farklı bir yaam biçimi olumaya balamıtır. Bu yeni süreç adını, 87 Bağdat ve Basra demiryolu üzerindeki Hıdır istasyonu civarında yer alan (Eski Ahit’te Erek, günümüzde Tel elVarka) Uruk kentinden alır. 88

Ubeyd’den Uruk’a geçi 4. Bin yıl ile tarihlendirilir. 89 4. Bin yılın balarından itibaren Güney Mezopotamya’daki kentler çekim merkezi olmu ve nüfusları hızla artmıtır. Sulu tarım sayesinde ekilip biçilen alanlardan daha çok ürün elde edilmeye balanmı, depolama olanakları artırılmıtır. 90 Uruk dönemi katmalarında bulunan saban ve çömlekçi çarkı hem ______84 Bilgiç,1982: 83. 85 Köroğlu, 2006: 49, Narçın, 2007: 15. 86 KonyarKöroğlu, 2006: 1. 87 Köroğlu, 2006: 49, Childe, 2007: 105, Toynbee, 1978: 50. 88 Kınal, 1983: 38. 89 Maisels, 199: 191. 90 Köroğlu, 2006: 50. 26 teknolojideki, üretici güçlerdeki gelimenin hem toplumsal yapıdaki önemli bir değimenin iareti olarak görünür. 91 Büyüyen kentlerde tarım ve hayvancılıktan elde edilen ürünlerin dıında kalan maden, değerli ta ve kereste gibi ürünler, uzak bölgelerle, deği toku esasına dayanan ticaret aracılığıyla sağlanmıtır. Uruklu tüccarlar bu amaçla Mezopotamya’nın bilinen sınırlarına ulaarak bir ticaret ağı oluturmulardır.

Kent yaamının zorunlu hale getirdiği ibölümü, tüccarların yanı sıra değiik ikollarının olumasını da sağladı. Böylece inaatçılar, tekstilciler ve çömlekçiler gibi mesaisini belli bir uzmanlık alanında çalıarak dolduran ve geliriyle diğer ihtiyaçlarını karılayan meslek grupları olutu. Örneğin, Uruk döneminin balangıcına iaret eden yalın, biçimi ve boyutları standartlamı çanak çömleklerin üretiminde bu durum açıkça görülebilir. Dönemin balangıcında gerçek anlamda bir çömlekçi çarkının gelitirilmesiyle, çömlekçi atölyelerinin temel ihtiyaçlara yönelik seri üretime geçtikleri ve elde edilen ürünlerin de uzak bölgelere pazarlandığı anlaılmaktadır. 92 Gerçekten uygarlığın en anlamlı göstergesi toplumsal ibölümü, yani zanaatların tarımdan farklılamasıdır. 93

Yeni ekonomik düzenin kazandırdığı maddi birikim daha çok ehircilik alanında kullanılmıtır. İnaat malzemesi olarak balangıçta ta kullanılmak istenmise de, en yakın ta ocaklarının, yüzlerce kilometre uzaklıkta Arabistan Yarımadası platosunda bulunması nedeniyle, ülkede en bol üretilen kerpiç ana malzeme olarak değerlendirilmitir. Kerpicin bina yapımındaki olumsuz yönlerini ortadan kaldırmak için yeni teknik yöntemlere bavurulmutur. Ni sistemi (belirli aralıklarda yapılmı çıkıntılarla duvar kalınlığın arttırılması) sayesinde çok uzun ve yüksek duvarlar ina edilmitir. Böylelikle büyük boyutlarda kamu yapıları ve tapınaklar kurulmutur. 94 Bu yapıların boyutlarının yanı sıra iç duvar süsleri de gösterili olup karma niler ______91 enel, 2002: 251, Çevik, 2005: 25. 92 Köroğlu, 2006: 50.

93 enel, 2002: 252.

94 Erkanal, Eczacıbaı Sanat Ansiklopedisi, 1997: 1218. 27 ve çıkıntılarla donanmıtır. 95 Prehistorik dönemlerde dikdörtgen ortak alan ve yan kanatlardan oluan mimari düzen gelitirilerek, orta alanın bir ucu “T” biçiminde iki yana uzatılarak 8090 metre uzunluğunda büyük tapınaklar inaa edilmitir. Bu tür tapınaklarda iki yan kanat yanında bir de ba kanat bulunmaktadır. Ba kanat büyük olasılıkla Tanrı sembollerini ya da kutsal eyayı içeren bir çeit kutsal mekânlar grubu biçiminde kullanılmıtır.

Ahap malzeme çok zor bulunduğu için düz damlar topraktan yapılmı, ancak kapı ve benzeri öğelerde ahaptan yararlanılmıtır. Tapınaklarda damların dini bir ilevi olduğu, ortaya çıkarılan düzgün merdiven odalarından anlaılmaktadır. Bu odalarda saptanan merdivenler gene kerpiçten yapılmı olup rampa görünümündedir. Kerpiç duvarlar dı etkenlere karı gerekli görülen yerlerde saplama mozaiklerle korunmutur. Pimi toprak ya da tatan yapılmı konik mozaikler kırmızı, siyah ve beyaz olmak üzere genellikle üç renktedir ve alçı ya da çamur harçla yapılmı kalın sıva içine saplama yoluyla yerletirilmitir. Bu mozaiklerin yuvarlak baları sıva dıında, konik kısımları sıva içinde kalmaktadır. Aynı renkte olanların duvar yüzeyine belli bir düzen içinde sıralanmasıyla, korumanın dıında dekoratif bir etki de yaratılmıtır. 96 Bu süsleme biçimi Uruk ve daha sonraki Cemdet Nasr döneminde oldukça yaygın biçimde kullanılmıtır. 97

Uruk kentinin, gök tanrısı Anu ile ak tanrıçası İanna’ya adanmıtır. 98 Bu döneme adını veren Uruk kentinde, çeitli boyutlardaki tapınakların yanında açık ve kapalı toplantı alanları, çeitli dini yapılar tabanları asfalt kaplı yıkanma alanları, çeitli ilevlere sahip kamu yapıları, atölyeler ve iyerleriyle bu dini merkez, Mezopotamya’nın ilk ehircilik anlayıını tam olarak yansıtmaktadır. ______95 Frangipane, 2002: 211. 96 Erkanal, Eczacıbaı Sanat Ansiklopedisi, 1997: 1218, Kınal, 1983: 40, Narçın, 2007: 15, Gündüz, 2002: 15. 97 Köroğlu, 2006: 50. 98 enel, 2002: 250. 28

Geç Uruk Dönemi’nin sonlarına doğru kutsal yapılarının boyutlarının küçüldüğü, dini karakterdeki kamu yapılarının azaldığı görülür. Bu durum tapınağın ekonomik gücünün zayıflamasıyla açıklanmaktadır. Ancak tam olarak açıklanamayan bir toplumsal kargaa sonucu tapınağın etkinliği azalmı, buna karılık yava yava bir karı güç ortaya çıkmıtır. Ekonomik kaynaklarla birlikte siyasi egemenlikle de bütünleen bu karı güç, dönemin sonunda farklı mimari özellikler taıyan büyük bir yapıyla tarih sahnesine çıkmaktadır. Bağdat’ın 80 km. güneydoğusundaki Cemdet Nasr‘da bulunan bu büyük yapı, sur görünümdeki çevre duvarıyla ve bu büyük avlu içindeki bina gruplarıyla dönemin tapınaklarından tamamen ayrılmaktadır. Saray olarak tanımlana bu yapıyla Geç Uruk’un sonlarında siyasi gücün tapınaktan ayrıldığı, Mezopotamya’nın toplumsal yapısının büyük ölçüde değitiği izlenmektedir.

Uruk’ta Anu ve Eanna mabedlerinin VIV. tabakalarında bol miktarda bulunan silindir mühürler üzerindeki tasvirler, 99 bize Uruk aaması hakkında ve bu aamayı yaratan halk hakkında bazı ipuçları vermektedir. 100 Değerli ve yarı değerli talar silindir biçimine getirilip ortası delindikten sonra üzerlerine hayvan, bitki, günlük yaama ilikin sahne, 101 kamusal etkinliklere bağlı edimler ve davranılar, mitolojik sahne motifleri ilenmitir. 102

Güney Mezopotamya’da büyüyen kentlerin zorunlu ihtiyaçları, yukarıda da belirttiğimiz gibi, yaygın ve düzenli yürüyen bir ticaret ağının kurulmasını zorunlu kılmaktaydı. Özellikle Anadolu’dan karılanan temel ihtiyaç maddeleri nedeniyle Uruk kültürü Fırat üzerinden Orta ve Yukarı Fırat bölgesindeki birçok merkeze taınmıtır. Mekânları süslemek için kullanılan konik çiviler, kalıpta yapılmı devrik ağızlı kâseler ve silindir mühürler gibi dönemi karakterize eden buluntulara birçok yerde rastlanmıtır. Orta Fırat ______

99 Kınal, 1983: 39 100 enel, 2001: 190. 101 Köroğlu, 2006: 51. 102 Frangipane, 2002: 211.

29 bölgesindeki Habuba Kabira, Tel Kannas ve Tel Brak gibi merkezler aracılığıyla kuzeye taınan kültür Karakaya ve Atatürk Barajı gölleri altında kalan Hassek Höyük, Samsat, MalatyaArslantepe gibi merkezden oldukça uzak bölgelerde bile etkilerini belirgin biçimde gösterir. Hassek Höyük Geç Uruk döneminde kurulan, çevresi surlarla kuatılmı, kuruluunda güneyli insanların rol oynadığı gözlenebilen, dönemin tipik buluntularına sahip ticari merkezlerden biridir. Arslantepe ise Torosların kuzeyinde, güneyli etkilerle gelimi bir merkezdi. Burada ortaya çıkarılan depolar ve bu depolarda kullanılmı 200 kadar farklı betimleye sahip mühür baskısı, seri olarak üretilmi çanak çömlekler ve elde edilen belgeler aracılığıyla aydınlığa kavuturulan yönetim yapısı, bölgede “kent devleti” modelinin olumaya baladığını gösteren önemli bulgulardır. 103

2. Yazının Kefi

“ Hiçbir ey hayat denli aırtıcı olamaz. Yazı hariç” İBN ZERHANİ Sumerliler’in kurdukları küçük ehir devletleri bir çeit ilkel sosyalizm ile idare ediliyordu. Bu sistemle vatandalar, topraktan elde ettikleri ürünleri, avladıkları hayvanları, hayvanlardan çıkarılan süt ürünlerini veya yetitirdikleri hayvanları mabede teslim etmek zorundaydılar. Sonra mabed görevlileri her ailenin ihtiyacına göre, mabedin ambarlarından her çeit gıda maddesini taksim ediyorlardı. Sumerliler Geç Kalkolitiğin sonunda yazıyı kefetmilerdir. Zira her vatandaın mabede getirdiği malı unutmamak için, kil tabletlerin üzerine, yalnız kendilerinin anlayacağı ekilde her ahıs için belli bir iaret, onun karısına da getirdiği malın resmini yapmağa baladılar.

Bu sistem bazı karııklıklara yol açmıtır. Bunu önlemek için çareler düünülmütür. İaretleri ve resimleri ifre gibi kullanmaya balamılardır. Böylece her iaret bir hece olarak kabul edilmitir. Fakat bu defa da telaffuzu ______103 Köroğlu, 2006: 5253. 30 aynı, manası ayrı olan kelimelerde karııklık oluyordu. Bunu önlemek için sisteme “Determination” usulü ilave edilmitir. Bu sisteme göre bir iaretin erkek ismine ait olduğunu belirtmek için, ismin önüne tek bir dikey çivi, kadın isimleri önüne de bir üçgen iareti yazılıyor, Tanrı isimleri önüne ise tanrıyı ifade eden “an” (gök) iareti konuluyordu. Fakat bu iaretler isimlerle birlikte okunmuyordu. 104

Ya kil üzerine üçken uçlu bir kamıla, sonraları madeni uçla yazıldığı için, iaretler çivilere benzediği için modern aratırmacılar tarafından “çivi yazısı” denilen yazı, M.Ö. 4. Bin yılın sonlarında (M.Ö. 3200’ler) kefedilmitir. 105 Gerçek yazının adı ne yazık ki belge yetersizliğinden bilinmiyor. 106 Bu yazının dili “Sumerce” olduğundan, yazının Sumerliler tarafından kefedildiği anlaılmaktadır. 107

Yazı yaygınlatıkça yava yava küçüldü ve resim özelliğini kaybetti. Tabletlere çizilen yatay hatlar üzerine resim karakterinden dönütürülen çivi biçimli iaret kümeleri art arda yapılmaya balandı. Yatay, dikey, eğik ve köe çengeli biçimindeki çivi iaretleri, bir kamıın kesilmi ucuyla ıslak kile bastırılarak yapılıyordu. Sözcükler, çiviyazısında çoğunlukla tek bir iaretle değil, her biri bir heceyi gösteren çivi iaretleriyle yazılıyordu. Ayrıca eski sistemin devamı olan, yani bir nesneyi gösteren iaretler de kullanılıyordu. Zamanla dilin yapısına göre karmaık, ancak belli kuralları olan bir yazı sistemi doğdu. Bu geliim süreci 3. Bin yılın ortalarına doğru tamamlandı ve gerçek anlamda bir çiviyazısı olutu. İlk yazılı belgelerin Sumerce olduğu anlaılmaktadır. Sonlaları çiviyazısını kendilerine uyarlayan her toplum dillerinin özelliklerine uygun değiiklikler yaparak bu sistemi gelitirdi. Yazının yaygınlamaya balaması bir yazıcı sınıfının ve okul geleneğinin olumasını sağladı. 108 ______104 Kınal, 1983: 3738, Friedrich, 2000:53. 105 Memi, 2007: 22. 106 Narçın, 2007, 12. 107 Kınal, 1983: 38 108 Yamanlar, 2003: 108, Köroğlu, 2006: 5455. 31

Edebi metinler, mitolojik destanlar (Gılgamı destanı gibi) ve diğer belgeleri bize bırakan Sumerliler’in dili zamanla sadece dinin dili oldu. Rahiplerce, ritüel amaçlar için kullanıldı. M.Ö. 3. Bin yılın sonunda bölgeyi ele geçiren Sami bir kavim olan Akadlılar da çivi yazısını benimsedi. Elamlılara, Babillilere, 109 Asurlulara ve Hititlere geçti sonra; Fenikeliler de, ilk alfabelerini yaparken ondan yararlandılar. Bu yazıyı Urartulular da aldılar. İsa’dan önce 530 yılına doğru Mezopotamya’yı fetheden Persler de onu özümsediler ve bazı değiiklikler yaparak kullandılar. 110

Bugün Sumerce ölü bir dil olmasına rağmen bu dille yazılmı tabletler okunup anlaılabilmekte ve Sumerce bir bilim dalı halinde üniversitelerde okutulmaktadır. 111

3. Cemdet Nasr Devri

Ki’in 24 km. kuzey doğusundaki Cemdet Nasr tepesinde Uruk devri olmakla beraber, farklı bir seramik görüldüğünden ve bu seramik büyük bir yayılma gösterdiğinden, Proto historik devrin ikinci safhasına “Cemdet Nasr” devri denilmitir. 112

Cemdet Nasr döneminde ticaret, zanaatlar gelimeye balamıtır. Uruk döneminde balayan öküz ya da atların çektiği arabalar ulaımı kolaylatırmıtır. İdeogramında dağ eeği olarak gösterilen hayvanın at; iki tekerlekli arabanın sava arabası iareti olması olası. Daha önce bulunmu tekerlek ve sabanın bu döneme ait tabletlere ilendiğini görüyoruz. 113 Kanallar, hendekler, su yolları açmak suretiyle bahçeler, hurmalıklar, bereketli tarlalar ve otlaklar meydana getirerek halka hizmeti, krallar, ehir ______109 Yıldız, 2000: 5. 110 Yıldız, 2000: 5, Hırçın, 1995: 6. 111 Tanıllı, 1994: 7475, Friedell, 2006: 207208. 112 Köksoy, 2003: 206. 113 enel, 2001: 191.

32

beyleri, rahip beyler ve baka iktidar sahipleri kendilerine vazife bilmilerdir. 114 Dönemin özgün katkısının ise heykelcilik olduğu söylenir. Küçük sulama tarımından büyük sulama tarımına geçilirken; sanki küçük heykelciliklerden doğal boyutlara yakın büyüklükteki heykellere geçilmitir. Kabartmalarda sığırlara saldıran aslanlar, aslanlarla boğuan kahramanlar, koyunlar, yaban domuzları, aslanlar, aslanlarla boğuan kahramanlar, koyunlar, yaban domuzları ilenmitir. Bir kabartmada tanrıça İanna bir rahip, ef ya da tanrı olduğu sanılan bir adamdan armağan alırken gösterilmitir. 115

Bu zamanda yalnız Cemdet Nasr’da değil, hemen bütün Önasya’da, kısmen siyah ve daha ziyade kırmızı astarlı güzel bir keramik yaygın haldedir. Bulunduğu bütün yerler de “Cemdet Nasr çanak çömleği” adı verilmitir. 116

Bu devirde seramiklerin yanında, üzeri kabartma hayvan figürleriyle süslü ta vazolar da kullanılmıtır. Bu vazoların ekilleri, seramiklerde hakim olan ağız kenarı ivli çan biçimidir. Bunlar arasında “Uruk Vazosu” denilen ve bugün Bağdat müzesinde bulunan üzeri üç sıra kabartmalı 1.05 m. boyundaki ta vazo, bu devir Sumerliler’in tanrılarını tanıtması bakımından da önemlidir. 117

Glyptik denilen mühürcülük sanatı bu devir güzel sanatlarının baında gelir ve bu yalnız Önasya’da gelimi bir sanat alanıdır. Glyptik’in mevzu hazinesi bu çağda çok zengindir. Av tasvirleri, kurban takdimleri, merasim, merasim alayları gibi kült sahneleri, efsanevi ekiller, sembolik tasvirler bunlardandır. 118

______114 Bilgiç, 1982: 91. 115 Kınal, 1983: 43. 116 Bilgiç, 1982: 91. 117 Kınal, 1983: 43. 118 Bilgiç, 1982: 91.

33

Cemdet Nasr aamasıyla, artık kesin olarak kent toplumuna, uygar topluma ayak basılmıtır. 119

Mezopotamya’daki mevcut köy kültürünü ehir kültürüne dönütüren ve yazıyı kefetmek suretiyle dünya medeniyetine en büyük hizmetlerden birini yapan Sumerliler, Mezopotamya’ya nerden gelmilerdi? 120

III. SUMERLİLER’İN TARİHİ

A. Erken Sülaleler Devri

Eski Mezopotamya tarihinde Cemdet Nasr Devri’nin sonundan (M.Ö. 2850) Akad Sülalesinin kurulmasına (M.Ö. 2350) kadar geçen zamana Er Sülaleler Devri denilir. Bu devir, kendi arasında 3 bölüme ayrılır:

Er Sülaleler Devri I Er Sülaleler Devri II Er sülaleler Devri III

Mezopotamya’da Er Sülaleler Devri ile birlikte yepyeni bir dönem balamaktadır. Bu devrin olaylarını anlatan birçok vesika vardır. Fakat bu vesikaların, herhangi bir ehir kralının yaptığı seferleri tüm ayrıntılarıyla ele alan tarihi belgeler olduğu düünülmemelidir. Bunlar, herhangi bir adak eyası üzerinde kralın yazdırdığı unvanlardan elde edilen kıt bilgilerdir. 121 En eski yazılı vesikaları tekil eden arkaik Ur ve Uruk tabletleri, okunamamakla beraber, Sumer dili ve yazısının tetkiki için çok kıymetli kaynaklardır. uruppak (Fara) arivi vesikaları ile I. Laga Sülalesine ait vesikalar ise Erken Sülaleler III devrine ait bilgiler vermektedir. 122 Vesikalar dıında, daha ______119 enel, 2001: 191. 120 Memi, 2007: 23. 121 Memi, 2007: 2930, Bottero, 2004: 33, Memi, 2006: 30. 122 Kınal, 1983: 50.

34 sonraki dönemlerde yazılmı olmakla beraber, eski devirlerden söz eden mitoslardan, destanlardan, menkıbelerden ve ağıtnamelerden, bu devrin tarihi hakkında bilgiler elde edebilmekteyiz. 123

Erken Hanedanlar döneminden söz ettiği anlaılan 124 kral listeleri, bu devrin vesikaları arasında en önemlileridir. Sumer kral listesi, Mezopotamya’da hegemonya kuran bütün sülaleleri, Tufan’dan önceki sülaleler ve Tufan’dan sonraki sülaleler olmak üzere ikiye ayırmıtır. Demek oluyor ki, Tufan olayı, Mezopotamya tarihi açısından önemlidir. Bu nedenle, Tufan olayı hakkında kısaca bilgi vermek yararlı olacaktır. 125

B. Tufan Olayı

Arkeolojik, jeolojik ve tarihi çalımalar Mezopotamya’da büyük bir Tufan olayının meydana geldiğini göstermektedir. Eski çağlarda yaamı birçok uygarlığa ait tabletlerde ve elde edilen birçok tarihi belgede Tufan olayı, kii ve yer isimleri farklılık gösterse de, çok büyük benzerliklerle anlatılmı ve sapkın bir kavmin baına gelenler bir ibret kaynağı olarak çağdalarına ve sonraki nesillere ulatırılmıtır. 126

“Welt Blundell 444” denilen Sumer kral listesine göre, Tufan’dan önce Eridu, Badtibira, Larak, Sippar ve uruppak siteleri arasında amansız bir egemenlik mücadelesi yaanmıtır. Daha sonra uruppak Sülalesinden 10. kral Utnapitim zamanında Tufan olmutur. 127

Tufan olayının kahramanı Hz. Nuh, kutsal kitaplarda büyük peygamberler arasında gösterilmitir. Kahramanın adı Sumerce’de Ziusudra,

______123 Memi, 2007: 33031. 124 Köksoy, 2003: 62. 125 Memi, 2007: 31. 126 Bucaille, 1991: 341342. 127 Memi, 2007: 33031. 35

Akadca’da UtaNapitim, Gılgamı destanında Utnapiti, İbranice’de Noah, Eski Yunanca’da Xisoukhros, Eski Türkçe’de Nama’dır. Kur’an’da ise, Hz. Nuh olarak geçmektedir. 128

Bugün Eskiçağ tarihinde Tufan olayı, Erken Sülaleler I Devri’nin sonunu iaretlemek için kullanılmaktadır. 129

C. Er Sülaleler Devri I

Sümer kral listesine göre Tufan’dan önce yaadıkları bildirilen krallıkların Er Sülaleler I Devri’nde hüküm sürdükleri kabul edilmektedir. Amerikalı Sümerolog Samuel Noah Kramer bu devre “ Sumer Kahramanlık Çağı ”, Fransızlar ise “ Mitik Devirler ” demektedir. 130

Er Sülaleler I Devri hakkında az bilgimiz vardır. Bu devri; CemdetNasr Devrinde ayıran çizgiyi tespit etmek de oldukça zordur. Bu arada unu belirtmek gerekir ki, Er Sülaleler I Devri’nde, Sumer kral listesinin zikrettiği be ehrin dıında baka ehirlerin de mevcut olduğu kazılarla anlaılmıtır. 131

Sumer kral listesinin ( WB. 444 ) zikrettiği be ehirden Eridu ve uruppak kentleri kazılmıtır. Her iki ehirde de mabet dıında birer tane saray bulunduğu görülmütür. Larak ile Battibira’ nın yerleri kesin olarak tayin edilememitir. Sippar ise Babil’in kuzeyinde son zamanlara kadar Sumerliler’in Güne Tanrısı DİNGİR UTU’ nun ibadet merkezi olarak varlığını korumutur. Yukarıda adları geçen Eridu ve uruppak ehirleri, Er Sülaleler II Devri’nde de varlıklarını koruyabilmilerdir. 132

______

128 Memi, 2007: 31. 129 Köksoy , 2002: 67. 130 Kınal, 1983: 51. 131 Memi, 2007: 33. 132 Kınal, 1983: 51. 36

D. Er Sülaleler Devri II

Hafaca (Tutub)’daki Sin 8 ile Nintu 6 ve 5 mabetleri ve ayrıca Maride’ki E,D,C İtar mabetleriyle temsil edilen bu devir, M. Ö. 26502550 yılları arasına tarihlenmektedir. Bu devirde ilk defa olarak sarayla karılaılmıtır. Böylece din ve devlet kurumlarının birbirinden ayrılmı olduğu anlaılır. Gerçekten, Er Sülaleler II Devri’nde krallar yalnızca idari ilerle ilgilenmilerdir. Din ileri rahipler sınıfına bırakılmıtır. 133

Sumer kral listesinde Tufan’dan sonraya konulan sülaleler listesinin baındaki I. Ki ve I. Uruk Sülalelerinin de Er Sülaleler II Devri’nde yaadıkları anlaılmıtır. Bu krallara ait yazılı belgelerin yanı sıra arkeolojik delillerde bulunmutur. 134 Arkeolojik kazılar, yazılı belgelerin tersine, büyük ölçüde I. Uruk ve I. Ki Sülalelerin çağda olduğu yolunda veriler ortaya koymutur. 135

Sumer kral listesine göre, Tufan’dan sonra (Er Sülaleler II ve Er Sülaleler III Devirlerinde), Mezopotamya ehir devletleri arasındaki hakimiyet mücadelesi u sıra içinde olmutur.

I. Ki Sülalesi’nden 23 kral 24510 sene hakimiyet sürdü. I. Uruk Sülalesi’nden 12 kral 2310 sene hakimiyet sürdü. I. Ur Sülalesi’nden 4 kral 177 sene hakimiyet sürdü. Avan Sülalesi’nden 3 kral 356 sene hakimiyet sürdü. II. Ki Sülalesi’nden 8 kral 3195 sene hakimiyet sürdü. Hamasi Sülales’inden 1 kral 360 sene hakimiyet sürdü. II. Uruk Sülalesi’nden 3 kral 187 sene hakimiyet sürdü. II. Ur Sülalesi’nden 4 kral 116 sene hakimiyet sürdü. Adap Sülalesi’nden 1 kral 90 sene hakimiyet sürdü. ______133 Memi, 2007: 33. 134 Kınal, 1983: 51. 135 Köroğlu, 2002: 62. 37

Mari Sülalesi’nden 6 kral 136 sene hakimiyet sürdü. III. Ki Sülalesi’nden 1 kral 100 sene hakimiyet sürdü. Akak Sülalesi’nden 6 kral 99 sene hakimiyet sürdü. IV. Ki Sülalesi’nden 7 kral 491 sene hakimiyet sürdü. III. Uruk Sülalesi’nden 1 kral 25 sene hakimiyet sürdü.

Bu listedeki Avan ve Hamasi ehirlerinin Elam’da (İran) bulundukları daha sonra ele geçirilen vesikalarla malum olduğundan, Mezopotamya ile Elam arasındaki rekabetinin daha bu devirlerde baladığı ve bazı elam ehirlerinin zaman zaman Sumer ehirleri üzerinde hegemonya kurdukları anlaılmaktadır. Fakat bu egemenliğin zamanını tespit edemiyoruz. Çünkü bu listenin vermi olduğu rakamların bizim takvim anlayıımızla izahı mümkün değildir. Örneğin I. Ki Sülalesi’nden 23 kralın 2410 hüküm sürdüğü belirtilir. Yani her bir kral için ortalama 1000 yılı akın bir iktidar süresi verilmektedir ki, buna imkan yoktur.

Sumer kral listesine göre, yukarıda adları geçen Elam ehirlerinden baka, bir de Orta Fırat’taki Mari (Tel Hariri) ehri, Er Sülaleler Devri’nde bir defaya mahsus olmak üzere, Sumer ehirleri üzerinde hakimiyet kurmutur. Nitekim Mari kazılarında bu devre ait mabetler (E,D,C mabetleri) bulunmutur. Bunun dıında Ur (Tel el Mugayir), Uruk (Varka), Adap (Tel Bismaye) ve Ki (Tel Ohaymir) ehirlerinin yerleri tespit edilmitir ve buralarda, Mezopotamya tarihinin bu devrini aydınlatan yazılı ve arkeolojik vesikalar bulunmutur.

Bu ehirler arasında hakimiyetin el değitirmesi Sumer kral listesinde “A silahla B’yi vurdu, hakimiyeti aldı” formulü ile ifade edildiğinden, sülalelerin arka arkaya yaadıkları tahmin edilmektedir. O halde denilebilir ki Er Sülaleler II Devri’nde Güney Mezopotamya’da birçok ehir devleti vardı. Ancak, bunlar arasında henüz siyasi bir birlik kurulamamıtır. 136

______136 Memi, 2007: 35. 38

Bu devir, siyasi bakımdan önemli ehir devletlerinin var olduğu dönemdir. Bu nedenle bu ehir devletlerinden I. Ki Krallığı ve I. Uruk Sülalesi’ni ele alacağız.

1. Ki Krallığı

Sumer kral listesinde, Ki ehrine verilen önem ve eskiliği belirtmek için, en baa onun adı yazılmı ve krallığın ilk defa Tufan’dan sonra bu ehre indiği belirtilmitir. 137 Sumerliler’in antik ehirlerinden biridir. Tarihi çağlarda Babil’in 12 km. doğusunda bulunmaktaydı. Günümüzde Irak’da Bağdat ehrinin 80 km. güneyinde yer alır. 138

Sumer kral listesi, Ki Sülalesinden 23 kralın adını verir ve kralların her biri yüzlerce yıl yaamı gösterilir. Bu kral adları 17. krala kadar Sumerce’dir. 17.21. krallar ise Sami isimler taımaktadırlar. Ki krallar arasında 13. sırada yer alan önemli bir kiidir. Çünkü, Sumer kral listesinde Etana “Bütün ülkeleri istikrara kavuturan” kii olarak nitelendirilmitir. 139 Birkaç kent devletini birden yöneten ilk Sumer hükümdarı Ki kralı Etana olabilir. 140

Etana’nın tarihi bir ahsiyet olduğuna dair herhangi bir belgeye rastlanmamıtır. Halbuki Enunna kazılarında bulunan bir seramik parçası üzerinde, listenin 22. kralı Mebaregesi’nin 141 () 142 adına rastlanmıtır. Sumer kral listesinde bu kralın Elamda’ki Aratta memleketine sefer yaptığı bildirilir. Er Sülaler II Devri’nde yaayan I. Ki Krallığı’nın doğuda Elam’dan güneyde Uruk’a kadar uzanan büyük bir devlet

______137 Kınal, 1983: 53. 138 Davis, 2003: 21. 139 Kınal, 1983: 53. 140 Köroğlu, 2007: 63. 141 Kınal, 1983: 53. 142 Memi, 2007: 37. 39 olduğu anlaılmaktadır. I. Ki Sülalesi’nin son kralı Agga, I. Uruk Sülalesi’nden Gılgamı’a yenilince, Sumer ülkesinin hakimiyeti I. Uruk Sülalesi’nin eline geçmitir.

2. Uruk Sülalesi

Sumer kral li stesi, bu sülaleden 12 krala 2310 yıl hakimiyet süresi verir. Listenin baındaki kralların ömürleri birkaç asır olduğu halde, 6. kraldan itibaren idare yılları normal seviyelere iner.

Listenin I. Kralı Mekiaggaer kral (LUGAL) unvanı yanında, “Günein oğlu” ve “Ba rahip” sıfatlarını da taır. 324 yıl hakimiyet sürdüğü bildirilen bu kralın dağlara, denizlere seferler yaptığından söz edilir. 143 Bu sözlerle Mekiaggaer’in zaman zaman Basra Körfezi ve Zagros dağları arasındaki bölgeye seferler düzenlendiği anlaılıyor. 144 Listenin 2. sırasında bulunan , Mekiaggaer’in oğludur. 145 Enmenkar, Hazar denizi yakınında olduğu düünülen Aratta’ya sefer yapan ilk kral olarak anılır. 146

Uruk Sülalesi’nin 3. kralı da efsanelemi krallardandır. Enmerkar’ın silah arkadaı ve Aratta ile yapılan savaların ba kahramanlarındandır.

Kral listesinde Lugalbanda’yı 4. kral Dumuzi izler. Gılgamı destanında Sumerlilerin ak tanrıçası İnanna’nın aığı olarak belirtilen Dumuzi, Sumerliler’in “kutsal izdivaç” ayinlerinin bakahramanıdır. 147 Tevrat’a Tammuz olarak geçen bu kral, Türkçe’de oniki ayın birine ad olmutur. 148

______143 Memi, 2007: 35. 144 Sever, 1993: 39. 145 Memi, 2007: 38. 146 Kınal, 1983: 53. 147 Memi, 2007: 38. 148 Sever, 1993: 39.

40

Kral listesine göre Dumuzi’yi Gılgamı izler. Uruk Sülalesi’nin 5. kralı olan Gılgamı’ın eylemleri, ona daha hayattayken büyük bir ün kazandırmıtır. Gılgamı bütün Önasya’da bilinen Tufan, Yaratılı ve Ölümsüzlük Arayıı gibi mitlerin en ünlü kahramanlarından biridir. 149 Gılgamı ve eylemlerini öven iirler yalnız Sumerce değil, Batı Asya’da konuulan öteki önemli dillerde de yüzyıllar boyunca tekrar tekrar yazılmıtır. Gılgamı hem bir kral, hem de koruyucu bir ilah olarak kabul edilirdi.

Sumer kral listesi’ne göre Tufan’dan sonraki ilk üç Sumer hanedanı, sırasıyla Ki, Uruk ve Ur hanedanlarıdır. Ki Sülalesinin son iki kralı Enmebaragesi ve oğlu Agga’nın, Uruk’un 5. kralı Gılgamı’la çağda oldukları ve Sumer egemenliği için onunla amansız bir mücadeleye giritikleri Sumer destan ve ilahilerde yer alır. Nitekim, çivi yazısı uzmanları da I. Ki Sülalesi ve I. Uruk Sülalesi’nin hiç değilse belirli bir süre çağda yaadıklarını kabul ederler.

Bir Sumer tradisyonundan elde edilen bilgilere göre, Ki kralı Agga, her geçen gün gelimekte olan Uruk ehrine bir haberci göndererek Uruk’un Ki’e boyun eğmesini, aksi takdirde ehri zaptedeceğini söyler. Gılgamı Yalılar Meclisini toplayarak fikirlerini alır. Meclis Ki kralına teslim olup, barı içinde olmaları kararını alırlar. Fakat kahraman Gılgamı bu defada “asker doğmular” (eli silah tutanlar) meclisine meseleyi götürür. Bu meclis ise, köle olarak yaamaktansa hür olarak ölme kararına varır. Kahraman Gılgamı da onlar gibi düündüğünden Ki Krallığı’na karı savamak kararını alır. Ne var ki tabletimiz buradan itibaren kırıktır ve savaın sonucu anlaılamamaktadır. Fakat Sumer kral listesi’nde, Kiten sonra hakimiyetin Uruk’a geçtiği bildirildiğinden, Uruk kralı Gılgamı’ın bu savatan galip ayrıldığı neticesine varıyoruz.

______149 Köroğlu, 2006: 63.

41

Uruk ehrinin Gılgamı zamanındaki refah seviyesini kazılar gösterdiği gibi, mehur Uruk suru, saray ve Anu ile Ea tepeleri üzerine kurulmu olan Uruk ehrinin görkemli binaları, bu zenginliği gözler önüne serer. Bu altın çağ Gılgamı’ın ölümüyle son bulur. Gılgamı’ın oğlu ve halefi Urlugula, I. Uruk Sülalesi’nin 6. ve son kralıdır. Bu kral zamanına ait yazılı yada arkeolojik hiçbir vesikaya sahip değiliz. Belki de Urlugula zamanında Uruk ehri tekrardan Ki kralı Messilim’in hakimiyetindeydi. 150

3. Messilim Çağı

Gerçekten Ki kazılarında Er Sülaleler II Devrinin sonlarına ait bir sarayda, üzerinde “Ki Kralı Messilim” yazılı bronzlar bulunmutur. Halbuki Ki kral listesinde Messilim adı yoktur. Fakat O “Ki Kralı”, yani “Büyük Kral” sanını taıdığına göre, birçok ehir yanında Uruk’u da ele geçirdiği olması muhtemeldir. Çünkü daha sonraki Er Sülaleler III devrinde yaayan I. Laga sülalesinden bir kitabesinde: ile Laga arasında çıkan bir anlamazlığı Ki kralı Messilimin bertaraf ettiğini ve iki ehir arsındaki sınırı, ip atarak ölçtüğünü bildirmektedir. Bu ifadeden Messilim’in Gılgamı ile II. Laga Sülalesinin kurucusu ve Eannatum’un babası Urnane arasındaki zamanda yaadığı ve tek baına II. Ki Sülalesini temsil ettiği zannedilmektedir. 151

E. Er Sülaleler Devri III

Bu devirde Sumerliler’in dünya görüü genilemitir. Bu devirde artık hangi kral bütün Sumer memleketine hakim olursa, Sumer memleketinin ba tanrısı Enlil’in oturduğu kutsal Nippur ehrinde Ba rahibin elinden krallık asasını ve tacını giyiyordu. Böylece Lugal Kalama oluyordu. Yani bütün Sumer ülkesinin Büyük Kralı unvanını alıyordu. Kuvvetlenen her ehir ______150 Memi, 2007: 38. 151 Kınal, 1983: 54. 42 kralının ideali, Nippura hakimiyetini tanıtmaktı. Bu zihniyet ehirler arasında çekimeye yol açıyordu. ehirlerin birleerek dı seferler yapmalarını önlüyordu. Bu durum Er Sülaleler III Devrinin sonuna kadar devam edecektir.

Bu devrin aydınlanmasında arkeolojinin katkısı büyüktür. Örneğin bu devirde yaayan “Kalam” sülalesinin mezarları Ur kazılarında bulunmutur. Ki kazılarında kefedilen A mezarlığı da Ur kral mezarlığı ile paralellik gösterir. Sumer kral listesindeki II. Uruk sülalesinin de bu devride yaadığı anlaılmıtır. Sumer kral listesinin bahsetmediği Kalam sülalesi, Urda bulunan mezarları ile aydınlanmıtır. 152

1. Ur Kral Mezarlığı (Kalam Sülalesi)

Ünlü İngiliz arkeolog Leonard Wooley, 19221924 yıllarında Ur (El Mugayir) harabe tepesinde yaptığı kazılarda iki mezarlık bulmutur. Bu mezarlıklardan biri Er Sülaleler Devrine, diğeri Akadlar Devrine aittir. Er Sülaleler III Devrine ait olan bu kral mezarlarından satha yakın olanlar yağmalanmı, fakat kuyu gibi derine açılmı mezarlar yağmalanmaktan kurtulmutur. 153

Ur kral mezarlarından çıkan gömütlerin zenginliği ve buradaki buluntuların içilik kalitesi dikkat çekicidir. Özellikle de maden içiliği, takı yapımının balıca tekniklerinde dikkat çekicidir. 154

2. I. Ur (Padda Sülalesi)

Er Sülaleler III Devrinin önemli krallıklarından, I. Ur Sülalesinin kralları: 1 Me annipadda 2 Aannipadda ______152 Memi, 2007: 40. 153 Kınal, 1983: 5556. 154 Roaf, 1996: 100105. 43

3 Meikiagnanna 4 5

Bu krallardan 1 ve 2 numaralı isimlere, El Ubeyd kazılarında bulunan temel tabletleri üzerinde de rastlanmıtır. Böylece kral listesinin I. Ur Sülalesi dediği kralların, eski adını bilmediğimiz El Ubeyd sitesinde oturdukları anlaılmıtır. Bu tabletler üzerinde yapılan paleografik tetkikler, El Ubeyd krallarının tabletlerinin arkaik yazı unsurlarının olmadığını göstermitir. Halbu ki A anni padda’nın yaptırdığı mabette Kurlil isimli bir komutana heykel üzerindeki kitabede yer alan yazılar arkaik karakterdedir. Buna dayanarak Aanni padda ile babası M anni padda’nın Er Sülaler III Devri’nin b safhasında yaadıkları sanılmaktadır. Bir Tummal Kroniğine göre, Aanni padda’ya oğlu Me kiagnanna halef olmutur. Sülalenin 4. kralı Elulu ise Uruk’u zaptetmi ve oğullarından akkuanna’yı oraya En( vali, bey) tayin etmitir. Böylece Sumer kral listesi’nin I. Ur, II. Uruk ve Mari sülalerinin çağda yaadıkları anlaılmıtır.

3. II. Uruk Sülalesi

Bu sülaleyi kuran Enakkuanna’nın yerine oğlu Lugal Kinihedudu geçmitir. O da babası gibi “Ur’un ve Uruk’un Kralı” unvanını taımakla beraber, ayrıca “Ki Kralı” sanını da almıtır. Diğer taraftan Ur’lu bir tüccarın Ur tanrısı Nanna’ ya sunduğu bir kabın üzerindeki kitabede Kinihedudu’ya “Umma Kralı” da deniliyordu. Bunlardan baka Lugal Kinihedudu’nun Laga Ensisi ile yaptığı bir anlama ele geçmitir. Bu duruma göre, Uruk kralı Lugal Kinihedudu hemen bütün Sumer ülkesine hakim olmu ve “ Ki Kralı” unvanına hak kazanmıtır. 155 Güney Mezopotamya’da “Ki Kralı” unvanı taımak ayrıcalık olarak kabul edilirdi. 156 ______155 Memi, 2007: 43. 156 Köroğlu, 2006: 63.

44

Ur kazılarında Laga kralı Entemena’nın heykelinin bulunması, bu durumla çelimektedir. Ancak bize öyle geliyor ki, bu heykel, Laga üzerindeki bir zaferden sonra ganimet olarak Ur’a getirilmi olabilir. Kinihedudu’nun oğlu Lugal Kisalsi’ye ait vesikalarda ona sadece “Ur ve Uruk’un Kralı” denilmesinden, bu kral zamanında Ur Krallığının eski gücünü kaybettiği anlaılmaktadır. Bu sırada Laga’ta Entemena’nın oğlu II. Eannatum hüküm sürmekteydi. 157

4. I. Laga Sülalesi

Er Sülaleler III Devri’nde Güney Mezopotamya’da yaayan Sumer ehir devletleri arasında tarihi en iyi bilinen ehir, Laga’tır. 158 Güney Mezopotamya’da, iki nehrin birbirine yaklamaya baladığı kısımda, Dicle’den dosdoğru güneye akıp Fırat nehrine karıan bir kol üzerinde, imalde, iki rakip ehir devletinden biri olan Umma, 2025 km. güneyinde Laga bulunuyordu. 159

Laga ehrinin kurucusu UrNane’nin nereden geldiği ya da iktidara nasıl geçtiği bilinmemektedir. UrNane bina inaatlarını, kanal kazılarını ve tanrı heykellerinin yapılıını kayda geçiren tabletler, levhalar, kapı yuvaları, tuğlalar ve çiviler üzerine yazılmı elli kadar yazıt bırakmıtır. 160 Ta üzerinde çivi yazısını ilk kullanan odur. UrNane’nin bugün İstanbul Eski ark Müzesi’nde korunan belden aağısı çivi eklinde bir heykelciği ve Ur kazılarında bulunan bir adak plakası vardır. UrNane, kitabelerinde, Ur, Uruk, Akak ve Mari ehirlerinin kendisine karı bir koalisyon kurduklarını kısa formüller halinde anlatır ve aynı zamanda “Ki Kralı” sanını da kullanır. Onun bu iddialarını doğrulayan tek delil, Ur kazılarında bulunan ve kendisini ______157 Memi, 2007: 43. 158 Koca, 1992: 32. 159 Bilgiç, 1982: 29. 160 Kramer, 1995: 78. 45 ailesiyle birlikte Girsu mabedinin inasında çalıırken gösteren adak plakasıdır. Burada UrNane, dört oğlu ve bir kızı ile birlikte baında sepetle inaat malzemesi taırken görülür. Figürlerin üzerinde isimleri de yazılıdır. Bu isimler arasında adı olmadığı halde, Ur Nane’den sonra baa geçen kralın adı Akurgal’dır. Fakat Laga arivinde Akurgal’a ait herhangi bir vesika bulunmamıtır. Bu itibarla, Akurgal zamanında Laga’ın bir istilaya uğradığı tahmin edilmektedir.

Laga Sülalesininin 3. Kralı mehur “Akbabalar Steli”ni yaptıran I. Eannatum’un 161 baa geçmesiyle Laga’ın parlak dönemi balar. 162 I. Laga Sülalesinin en mümtaz ahsiyetlerinden biri olan Eannatum, bu stelin birinci yüzünde zafer arabası içinde askerlerinin baında bir geçit resminde görülür. Stelin diğer yüzünde ise bir sava meydanında ölmü düman cesetlerini Akbabaların parçalanması tasvir edilmitir. 163 Anıtın büyük bir bölümü tahrip olduğundan, Laga ordu düzenini tam öğrenebilmemiz mümkün olmamıtır, fakat saldırılarda ağırlığın yanaık düzende hareket eden piyadelerede olduğu açıktır. Muhtemelen, sava arabalarının cirit saldırılarıyla balamakta, bunu hafif piyadenin saldırıları izlemekte ve son olarak da yanaık düzenli piyade devreye girmektedir. 164

Eannatum, komusu Umma ehrinin beyi EnAkalla’ya karı kazandığı zaferi hem kabartmalarla, hem de kitabe ile edebiletirmitir. Eannatum, yazdırmı olduğu kitabelerinde Güney Mezopotamya’nın en mühim kentlerinden Ur, Uruk ve Kubabbar’ı zaptettiğini, hatta Elam’a kadar sefer 165 yaptığını ve nihayet, “Ki Kralı” sanını aldığını anlatır.

______161 Memi, 2007, 44. 162 Özçelik, 2006: 35. 163 Memi, 2007: 45. 164 Archer, 2006: 1112. 165 Memi, 2007: 43.

46

Ölümümden sonra yerine kardei Enannatum’a geçmitir. Eannatum kısa bir süre baa geçmise de çok yaamamıtır. Bu durumdan yararlanan Umma kenti yine bakaldırmıtır. 166 Ki Kralı Messilim zamanında balayan ve Laga Sülalesinin yıkılmasına kadar süren bu iki ehir arasındaki dümanlığın nedeninin bir mera meselesi olduğu görülür. Bu yüzden Entemena Ummalılar’la tekrar savamak zorunda kalır. Bu mücadelenin sonunda barı antlaması imzalanmıtır. Bu antlamada iki ehrin hududu “Büyük nehire kadar” diye çiziliyor ve antlamayı bozana lanet ediliyor.

Entemena’nın Laga tanrısı Ningirsu’ya vakfettiği üzerinde aslan balı kartal resmi bulunan gümü vazonun üzerindeki kitabede: “Entemena Laga Beyi; Dudu ise Ningirsu’nun rahibi idi” eklinde bir ifade yer almaktadır. Bu ifade Laga kentinde ilk defa olarak din ve devlet ilerinin birbirinden ayrı yürütüldüğünü anlıyoruz.

Entema’nın oğlu II. Eannatum’a ait yalnızca bir inaat kitabesinin bulunması, bu devirde Laga’ın bir bunalım geçirdiğine iaret etmektedir.

II. Eannatum’un Ummalı çağdaı II. Umma beyi Urlumma’nın kızı ile evlenerek Umma beyliğine geçtiğini bilmekle beraber, rahip Enatarzi’nin II. Eannatum’u nasıl bertaraf edip tahtı ele geçirdiğini bilmiyoruz. Fakat Enatarzi ile oğlu Enlitarzi zamanlarında Laga’a zamanlarında Laga’ta huzursuzluklar artmı olmalı ki, II. Uruk Sülalesinin LugalKisalsi Laga topraklarını ilhak etmiti. I. Laga Sülalesinin 9. kralı ise, bizzat barahibin oğlu idi ve artık Laga tahtı tamamen din adamlarının eline geçmiti. Laga iktisadi vesikalarından Lugalanda ile zevcesi Barranamtarra’nın geni toprakları mülkiyetlerine geçirdikleri anlaılıyor. unu anlıyoruz ki, kral ailesi, törelere ve geleneklere aykırı hareket ederek ahsi mallarını artırmıtır. ______166 Engin, 1968: 51. 47

Lugalanda zamanında isimli Lagalı bir vatanda ortaya çıkarak halkın ızdırabına tercüman olmu ve devlete karı isyan etmitir. Laga tarihinde Urukagina İhtilali denilen bu hareket amacına ulamı ve adı geçen halk kahramanı mevcut idareyi devirerek iktidarı ele geçirmitir. 167 Urukagina Sumer ve Mezopotamya tarihinde ve hatta dünya tarihinde, imdiye kadarki bilgilere göre, ilk reformatör vasfına sahipdir. 168 Politik olmaktan çok, sosyal ve hukuki reformları ile tanınır. 169

Urukagina reformu ile Sumer fikir hayatının önemli merkezlerinden biri olan Laga’ta yeni bir sistem kurulmutur. Bu yeni düzenin esası, kralın mabet mallarına el koyması idi. Böylelikle mabedin maddi gücü azalırken sarayın maddi gücü artacaktı. İte bu yeni düzen memleket ekonomisinin de değimesine yol açacak ve o zamanki anlayıına göre devlet demek olan saray ve kralın ahsı zenginleecek, bu ise Sumer cemiyetini mabet ekonomisinden özel mülkiyete doğru sevk edecekti. 170

Laga ehri, Sumer tarihinde uzun yıllar önemini korumu ve devamlı olarak siyasi bir merkez olmutur. 171

5. III. Uruk Sülalesi

Laga ehri Urukagina ihtilalinin getirdiği sosyoekonomik sarsıntıları geçirirken, komu ehir Umma kralının, ezeli bir düman olarak, Laga’ta cereyan eden olayları takip ettiğine üphe yoktur. Bu sırada Umma kentinde Babu isminde bir rahibin oğlu olan Lugalzagesi, Urukagina reformundan ilham alarak Umma kral Sülalesini devirmi ve iktidarı ele geçirmitir. Laga’ın kendi dertleriyle uğramasını fırsat bilerek Uruk ehrini de ilhak etmitir. Bir müddet kuvvetlenmeyi bekledikten sonra, Urukagina’nın 25. ______167 Memi, 2007: 4849. 168 Bilgiç, 1982: 99. 169 Yalvaç, 2002: 570. 170 Kramer, 1995: 8485. 171 Yalvaç, 2002: 568. 48

senesinde Laga’a taarruz eden Lugalzagesi, kenti zaptetmi, Urukagina’yı da esir almıtır. Böylece UmmaLaga mücadelesinde bu kez Umma üstünlük sağlamıtır. 172

Tatan bir vazo üzerinde yazılı olan kitabesinde Lugalzagesi: “Aağı denizden (Basra körfezi) Yukarı denize (Akdeniz) kadar bütün memleketlerin idaresini tanrı Enlil’in kendisine bahettiğini” söyler. Lugalzagesi böylece çok geni toprakları ilk defa olarak tek bir yönetim altında birletirmitir ve Lugal Kalama (Krallar kralı) unvanını almıtır. 173 Böylece bir birlik geliimiyle karılamaktayız. Ancak Uruk’u bakent edinen bu kralın yazıtına karın eğemenliğini merkezi bir devlet biçimine ulatıramadığını söylemeliyiz. Nitekim Sumer sitelerinin, site (ehir devleti) yaantısı henüz değimemitir. 174 Lugalzagesi, 25 yıllık hakimiyetinden sonra Ki Samilerinden Akadeli Sargon tarafından mağlup edilmitir. 175

Kendi aralarında milli birlik sağlayamayan Sumerliler merkezi devlet kurmayı baaramamılardır. MÖ. 2500’lerden itibaren Mezopotamya sitelerine sızmaya balayan ve MÖ. 23502150 yılları arasında büyük bir devlet kurmayı baaran Samî kökenli Akadlılar’ın hâkimiyetini tanımak zorunda kalmılardır. 176 Sumerliler’in tam gerçekletiremediği birliği, Sami asıllı Akadlılar gerçekletirecektir. 177 I. Sargon’un önderliğinde Sumer yönetimini ele geçiren Samiler Sumer uygarlığının kent kültürünü benimsemiler ve kendi katkılarıyla birlikte bu kültürün sonraki toplumlara aktarılmasında önemli rol oynamılardır. 178

.

______

172 Parmaksızoğlu Çağlayan, 1976: 58, Koca, 1992: 39. 173 Günaltay, 1987: 272. 174 Memi, 2007: 49. 175 Bilgiç, 1982: 102. 176 Memi, 1989: 138. 177 ParmaksızoğluÇağlayan, 1976: 60. 178 Köroğlu, 2006: 75. 49

IV. MEZOPOTAMYA TARİHİNİN BİRİNCİ ARA DEVRİ (M.Ö. 21502060)

Mezopotamya tarihinde Akad İmparatorluğu’nun çökmesinden, son Sumer Devleti olarak bilinen III. Ur Sülalesi’nin kurulmasına kadar geçen zamana BİRİNCİ ARA DEVİR denir. Biz bu devri iki bölümde inceliyoruz. a Guti İstilası b II. Laga Sülalesi 179

A. Guti İstilası

Agade’deki Guti dönemine ilikin çok az bulgu ve bilgi bulunmaktadır. Bunlarında Mezopotamya’ya gelen diğer istilacı halklar gibi, buradaki köklü kültürün gölgesinde kaldıkları anlaılmaktadır. 180

Guti kral listesinin ilk ismini Sumerli kâtip isimsiz kral olarak gösterir. Bunun nedeni ilk Guti kralının adının doğruluğundan üphe etmi olmasıdır. Bir Gutium memleketinin varlığını daha NaramSin zamanında öğreniyoruz. Belgelerden anlaıldığına göre, Elam ile Mezopotamya’yı ayıran Zagros dağlarının eteklerine Gutium memleketi deniliyordu. Naram Sin Gutium’da savaarak Gutileri kendi topraklarında yenilgiye uğratmı ve böylece onların aağıya, verimli vadi topraklarına inmelerini önlemiti. NaramSin’den sonra iktidara gelen oğlu arkaliarri ise Guti kralı arlak’ı esir almıtı. Ancak bu baarıların hepsi geçici olmutur. Çünkü arkaliarri’nin ölümünden sonraki anari devrinde Gutiler yine ön planda görünürler.

______179 Memi, 2007: 7576. 180 Köroğlu, 2006: 81. 50

Gutiler’in kimliği meselesine gelince, değerli aratırmacı Sadi Bayram, Türk Dünyası Aratırmaları Dergisi’nin 62. sayısında (İstanbul 1989) yayınlanan “Kaynaklara GöreGüney Doğu Anadolu‘da Proto Türk İzleri” balığını taıyan makalesinde Gutiler ya da Gudlar diye adlandırılan bu kavmin (Gud=Guz=Oğuz) Oğuzlar olma ihtimalin çok yüksek olduğunu ifade etmektedir.

NaramSin zamanında tarih sahnesinde boy göstermeye balayan, ancak kalıcı bir baarı elde edemeyen Gutiler, özellikle arkaliarri döneminden itibaren daha etkili olmaya balamılardır. Son Akad kralı udurul zamanında vuku bulan Uruk isyanı, Gutilerin Akad devletine son darbeyi vurmalarına fırsat vermitir. Böylece Mezopotamya’ya inen Gutiler Agade bata olmak üzere, önce Kuzey sonra da Orta Babilonya’nın bütün mamur ehirlerini yakıp yıkmılardır. 181 Böylece Akad Devleti yava yava tarih sahnesinden silinmitir. 182

B. II. Laga Sülalesi

Yakın zamanlara kadar, Gutiler devrinde Laga’ta sadece isimli bir ensinin yaadığı zannediliyordu. Fakat Laga vesikaları üzerindeki yeni tetkikler, bu devirde Güney Mezopotamya’nın II. Laga Sülalesi’nin hakimiyeti altında bulunduğunu göstermitir.

II. Laga Sülalesi’nin, son Akad kralı udurul zamanında Urbaba tarafından kurulduğu sanılmaktadır. Bu devirde, Kuzey Mezopotamya’da Gutiler yaarken, Güney Mezopotamya’da II. Laga Sülalesi hüküm sürüyordu.

______181 Memi, 2007: 7576. 182 Köroğlu, 2006: 81.

51

Sülalenin kurucusu Urbaba’nın ölümünden sonra yerini damadı Gudea almıtır. Gudea’ya önce oğlu UrNingirsu sonra da torunu Pirigme halef olmutur. Sırasıyla Urger ve Namnahani tahta çıkmılardır. Bunlardan Namnahani, III. Ur Sülalesi’nin kurucusu ve onun beyi Utuhegal ile çağdatır. Zira UrNammu, kendi adını taıyan kanunların prolog kısmında Lagalı Namnahani’yi yendiğini söyler. Bundan sonra Laga ehri bir daha bağımsızlığına kavuamamı ve Ur krallarının vasali olarak yaamıtır. 183

C. III. Ur Sülalesi (Yeni Sumer Devleti) (M.Ö. 2060–1960)

Güney Mezopotamya’da Sumerliler’in kurduğu, köklü gelenekleri bulunan kent devletleri üzerindeki Akad egemenliği, arkaliarri’nin ölümüyle birlikte sona erer. Önce Laga kenti kral Gudea önderlğinde bağımsızlığını kazanır. Birçok Sumer kenti gibi Uruk da Sami kökenli yöneticisinden kurtularak kral Utuhegal yönetimininde bu sürece katılmıtır. III. Ur sülalesi ise, Utuhegal’in Ur kentine yönetici olarak tayin ettiği Ur Nammu tarafından kurulmutur. 184 III. Ur Sülalesi’nin kurulmasıyla Mezopotamya’da yeni bir dönem balamıtır. Bu yeni dönemde UrNammu ve halefleri, yabancı istilasının halk üzerinde oluturduğu tepkiden yararlanmasını bilmilerdir. Bu durum onların milli hislerini Sumer memleketinin siyasi birliğini sağlama yolunda kanalize etmelerine neden olmutur. Sumerli olmayı canlandırmak için ne gerekiyorsa, hepsini yapmaya çaba sarf etmilerdir. Bu yüzden, III. Ur Sülalesi’nin kurduğu bu devlete “Yeni Sumer Devleti” denildiği gibi, sülalenin yaadığı bir asırlık döneme de, Mezopotamya tarihinin “Rönesans Devri” denilmitir. 185 Bu dönem anlaıldığı üzere Sumerliler ve Akadlılar’ın ortak gelenek ve kültüre sahip

______183 Memi, 2007: 78. 184 Köroğlu, 2007: 87. 185 Kınal, 1983: 8487.

52 homojen bir nüfus olarak kaynatıkları bir dönemdir. 186

III. Ur Sülalesi döneminde devlet bürokrasisinin temel görevi kayıt tutmaktı. Yapılan bütün iler yazıyla tespit edilirdi. Çoğu resmi belgede Sumercenin kullanılmaya balamasına rağmen Akadcadan da vazgeçilmedi. Bu dönemde okuma yazma ve kayıt sistemi oldukca gelitirildi. Girsu(Tello), Umma ve Nippur yakınındaki PuzriDagan(Drehem) gibi kentlerde tutulmu belgeler oldukça ayrıntılı bir içeriğe sahiptir. 187 Devlet kurumlarında gelir ve giderlerin kaydı tutulmutur ve her iten sorumlu kiilerin ismi özenle yazılmıtır. 188 Gelirlerin büyük bölümünü canlı hayvan alımı ve dağıtımı oluturmutur. Ayrıca ehirde yapılan evlenme, boanma, evlatlık alma, köle alım veya satımı gibi sosyal hayatla ilgili bütün iler senetlerle yapıldığından, bu döneme ait binlerce iktisadi vesikalar kazılarda çıkarılmıtır. Bu çeit defter tutmaya yönelik tabletler, birçok Sumer kentinde bulunmutur. Ancak en fazla Umma’da ve Nippur yakınlarında ki PuzrisDagan yerleiminde bugunkü Drehem’de ele geçirilmitir. 189

Bu dönemin bürokratik idare sistemi gereği, III. Ur Sülalesi krallarından valilere, komutanlara gönderilmi mektuplar ve talimatnameler de vardır. Kralların inaat faaliyetlerini gösteren inaat kitabeleri ise, iktidar yıllarını “sene isimleri” ile göstermeleri bakımından tarih için çok önemli vesikalardır.

Bu vesikalardan yola çıkarak, Yeni Sumer Devleti’nin medeniyet âlemine yapmı olduğu hizmetleri çok açık bir ekilde görebiliriz. Bu sülalenin kurucusu Ur Nammu, daha önce, Uruk Kralı Utuhengal’in emrinde

______186 Sollberger, 1959: 20. 187 Köroğlu, 2006: 91. 188 Kang, Sumerian Economic Texts from the Umma Archive, 1973. 189 Köroğlu, 2006: 91. 53

çalıan Ur valisi idi. UrNammu, Laga Ensisi Namnahani’yi yenmek üzere ordusunu takviye edince, Beyi Uruk Kralı Utuhengal’e karı isyan etmitir. Bu mücadele sonunda Ur’un bağımsızlığını kazanmıtır. UrNammu’nun icraatları, onun küçük bir Sumer sitesinden büyük bir devlet kurduğunu gösterir. Nitekim Akad Sülalesi gibi o da, büyük bir devlet kurmak istemi ve Utuhengal’i yenerek, sahip olduğu bütün Sumer ehirlerini kendi hakimiyeti altına almıtı.

Onun döneminden kalan “Kadastro tableti” adı verilen bir metin vardır. UrNammu bu vesikada belli ehirlerdeki mabedlere ait taınmaz malların sayımını yapmakta, bir nevi mabed emlâkını yeniden kayda almaktadır. Burada sınırlar nehir, kanal, mabed gibi belirli ya da doğal çizgilere göre belirlenmitir. UrNammu dönemindeki Yeni Sumer Devleti’nin siyasi sınırları veya en azından yayılıı bu vesikada gösterilmektedir. Ancak, yer adlarının tayin edilememesi yüzünden, devletin sınırlarını tam olarak çizemiyoruz. Fakat arkeolojik kazılar neticesinde kuzeyde Tel Bırak’tan, Asur bölgesi dahil olmak üzere, Basra Körfezi’ne kadar hakim olduğunu arkeolojik buluntular göstermektedir. UrNammu’nun orta Fırat üzerindeki Mari (Tel Hariri) ehrine de hâkim olduğunu, Mari Kralı Apilkin'in kızı NaramUram'ın isminin anlamından, “Urun sevgilisi”, anlaılmaktadır. 190

UrNammu'nun bütün bu büyük ileri iktidarda kaldığı 18 seneye sığdırması zordu. Bunun içindir ki, ziggurat inaası gibi, birçok imar ileri oğlu ulgi tarafından tamamlanmıtır.

Sumer kral listesi’ne göre III. Ur Sülalesi’nin II. kralı olan ulgi’nin iktidar süresi 46 yıl sürmütür. Onun dönemine ait vesikalar incelendiğinde ulgi’nin, sülalenin en büyük ahsiyeti olduğu görülür. Babasının kurmu olduğu bu devletin yaaması için yeni bir yapılanmaya gitmitir.

______190 Kınal, 1983: 94. 54

Akadlılar zamanında olduğu gibi, krallık müessesesini tanrılatırarak kuvvetlendirmitir. Ekonomide de "Kral Guru" denilen yeni bir hacim ölçüsü çıkarmıtır. Onun döneminde takvim sisteminin de değitiğini görüyoruz.

ulgi’nin, oğulları tarafından bir komploya gittiği zannedilmektedir. ulgi için destanlar yazan Sumer ozanları onu savaçı, bilge ve büyük bir diplomat olarak överler. Yerini oğlu AmarSin almıtır. AmarSin yaamı hakkında bilgilerimiz sınırlıdır. 191

Amarsin ardından tahta geçen SuSin 9 yıl krallık yapmıtır. 192 Ur hanedanlığının 4. kralıdır. Tahta çıkıının daha 3. yılında huzursuzluklar balamıtı. Fransız ihtilalinde nasıl XIV. ve XV. Lui’lerin günahını XVI. Lui ve karısı balarıyla ödemilerse, İbiSuen de seleflerinin kefaretini kendi hayatı ile ödeyecekti. Yani İbiSuSin devrindeki huzursuzlukların kökeni önceki dönemlerde aranmalıdır. 193

SuSin’den sonra yerine III. Ur Hanedanının son kralı IbbiSin geçmitir. 194 Onun zamanında Ur ve çevresindeki ehirlerde Sumerli, Akadlı ve Amurrulu olmak üzere üç ayrı kökenden gelen insanlar bulunmaktaydı. öyle ki Amurrular’ın göçü, doğudan da Elam akınları devleti zayıflatmı ve sülalenin yönetimi son bulmutur. Elam akınları sonucunda devletin merkezi olan Ur kenti yıkılmı, tapınaklar tahrip edilmi, tanrı heykelleri İran’a götürülmütür. Bu olay siyasal anlamda bir dönüm noktası oluturmu ve Mezopotamya’daki Sumer egemenliğini sona erdirmitir. Bölgeye yeni gelenlerden Amurrular, Babil ve kuzey kesimindeki yerlere yerleerek yerli halka karımılar. Elamlar ise Zagroslar boyunca geri dönmülerdir. Ancak Enunna’ya Mezopotamya’da kendi çıkarlarını koruyacak bir yönetici

______191 Köroğlu, 2006: 91. 192 Sollberger, 1954: 135. 193 Memi, 2007: 8687. 194 Sollberger, 1959: 135.

55 bırakmılardır. 2. Bin yılda da farklı kökenlerden gelen sülalelerin yönettiği Sumer kentleri güçlü birer krallık merkezi olmak adına mücadele etmekteydiler. Sumerliler tarihi sahneden çekilmi olsalarda, gerçekletirdikleri anıtsal mimarı eserler ve yarattıkları kültürleri, binlerce yıl daha Mezopotamya toplumlarıyla birlikte yaamıtır.195

______

195 Köroğlu, 2006: 9798, Recep, 2002: 25.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

SAMİ GÖÇLERİ VE BU KAVİMLERİN TARİHLERİ

I. SAMİ TOPLUMLARININ MEZOPOTAMYA’YA GELİİ

A. Samiler

Mezopotamya medeniyetinin yaratılmasında payı olan kavimlerden biri de, Samilerdir. Samiler yalnız Mezopotamya’da değil, Ön Asya uygarlıklarının Suriye, Filistin bölgelerinde de etkin olmulardır. Dolikosefal 196 (uzun kafalı) kafa yapısına sahip olan Samiler’in asıl yurtlarının neresi olduğu önceleri tartıma konusuyken, 197 bugün Arabistan yarımadasından çıktıkları, zaman zaman büyük göç dalgaları biçiminde bu çölden Ön Asya’nın uygarlığa elverili bölgelerine geldikleri artık bilinmektedir. 198

Kuzey Suriye ve Filistin’de son zamanlarda yapılan kazılar neticesine göre Samîler, Mezopotamya’ya doğrudan doğruya çöl üzerinden gelmemitir. Önce Filistin ve Suriye’deki dağlık bölgeleri takip ederek kuzeye, Münbit Hilal denilen Habur Nehri yataklarına gelmilerdir. Buradan Fırat su yolu ile Mari (TelHariri) üzerinden Babilonya’ya vardıkları tahmin edilmektedir.199

Mezopotamya'da olduğu gibi, eski Mısır'da da Sami kavimleri görüyoruz. Mısır âbideleri üzerinde daha Thinit Sülalesi zamanından Samiler

______196 ParmaksızoğluÇağlayan, 1976: 46. 197 Günaltay, 1987: 282. 198 ParmaksızoğluÇağlayan, 1976: 46. 199 Kınal, 1987: 16. 57 hakkındaki en eski arkeolojik belge M.Ö. 3200 tarihlerine doğru Menes tarafından Mısır’da Thenis’de kurulmu olan ilk sülalelerin ünlü firavunlarından Den’e (M.Ö.3175) ait bir palet (levha) üzerindeki tasvirdir. Uzun saçlı, düz veya hafifçe gaga burunlu, dolikosefal diz çökmü bir insanı gösteren bu tasvirdir. Yine aynı insan tipi, Thinit firavunlarından Smerhat’ın (M.Ö. 3135) Sina Yarımadası’ndaki zaferini betimleyen bir kabartmada görülmektedir. Her iki tasvirin de Arap Yarımadası’ndan ilk defa Sina bölgesine doğru çıkmı olan Samî kabilelere ait oldukları kabul edilmektedir.

Mısır vesikaları, M.Ö. 4. Binde Samî dediğimiz bu tip kabilelerin Sina Yarımadası bölgesinde göründüklerini bildikleri gibi, Sumerliler’e ait belgelerde de bu tip insanların yine aynı tarihlerde Fırat nehrinin batı kıyılarında, Irak ve Suriye arasındaki çölde görünmeye baladıklarını göstermektedir. 200

Eski Mezopotamya tarihinde üç büyük Sami göçü olmutur. En güçlü göç dalgası kuzeye doğru olmutur. Bunlardan birincisi M. Ö. 2500'lerde olduğu tahmin edilen Akadlılar’ın göçüdür. Bu kabileler, Dicle ve Fırat nehirlerinin birbirine en çok yaklatığı yerde, Bağdat civarındaki Ki ehrine yerlemilerdir.

M. Ö. 2. Binde meydana gelen ikinci Sâmi göçü ise Mezopotamya'ya Sumerliler’in batılı anlamına MARTU'lar dediği Amurruları getirmitir. Amurrular, İbraniler ve Fenikeliler gibi, Sami dillerin doğu Lehçesini konuuyorlardı. Bundan dolayı bazı bilginler, Amurrular'a Doğu Kenanlarıda derler.

Üçüncü büyük Sami göçü M. Ö. 14. Binde balayıp 9. Bine kadar devam eden Arami kabilelerin göçleridir. Asur krallarının, Aramiler’e karı yaptıkları,

______200 Günaltay, 1987: 283. 58 amansız savalar sebebi ile Aramiler, yukarı Dicle bölgesine yani Asur'a gelemeselerde, Anadolu'da Sam'al a (Zincirli) kadar ulamılardır. 201

B. Sami Yayılması

İlk Sumer kralları tam anlamıyla asker insanlardı. Savaçıların eeklerle çekilen arabaları, baltaları ve kalkanları vardı. Savaçılık kral olmanın birinci kouluydu. Nitekim efsane kralı Gılgamı da bir savaçı olarak gösterilmitir. Kentler arası savalar kıyasıya olurdu. Her ey kentin zenginlemesi ve gücünü benimsetmesi adınaydı. Özellikle Laga ve Umma kentleri arasında sava eksik olmazdı. Savaın tek nedeni tahıldı. Sonunda Umma Laga’ı yakıp yıktı. Ur, Uruk, Ki gibi birçok komu kenti ele geçirdi. öyle ki, bu kentlerin askeri güçten baka yaam güvencesi yoktu. Arabalar, madeni silahlar, baltalar ve kalkanlar bu savaçılar kastının üstünlüğünü sağlar. Savaçılar, rahiplerle birlikte, Sumer’in ilk kentlerinin tarımsal zenginliğinden yararlanırlar. Bu iki kast hiçbir zaman uyum içinde yaayamamılardır. 3. Binde bu kentlerin çöküü balamıtır. Kuzey ufuklarında yeni bir güç, Akad’ın gücü kendini göstermitir. Böylelikle bu kentlerden çoğu yok olmaya balamıtır. 202

Samiler böylelikle Mezopotamya’ya yerlemek ve çoğalmak için her fırsattan yararlanmaya balamılardır. Tarlalarda, bağ ve bahçelerde çalımak üzere Mezopotamya ehirlerine girdiler. Her geçen gün çoğaldılar. Sonunda M.Ö. 4. Bin yıl sonu, 3. Bin yıl balarına doğru Mezopotamya’nın kuzey tarafındaki Samîler bu bölgede kuvvetli bir varlık gösterecek kadar çoğalmılardı. Merkezleri, Fırat'ın alçak bölgeye girdiği ve Dicle'ye doğru ilk büyük kollarını gönderdiği sahaydı. Bugün EbuHabba denilen Sippar bu bölgede bulunuyordu. 203

______201 Kınal, 1987: 283. 202 Timuçin, 2008: 54. 203 Günaltay, 1987: 291. 59

II. AKAD GÖÇLERİ

A. Akad Devri Vesikaları

Akad devrine ait belgelerin pek azı (Sargon ve NaramSin abideleri gibi) orjinaldir. Çoğu daha sonraki dönemlerde yazılmı kopyalar olup bunlar Ur ve Nippur arivlerinde bulunmutur. 204 Birçok bilim adamı tarafından zaman zaman neredilen bu tabletlerin en son neri Hans Hirsch tarafından gerçekletirilmitir. Bunlar arasında önemli olayları kronikler, “ominalar” denilen fal metinleri gibi vesikalar vardır. Bunların dıında sene isimleri, lügatlar ve coğrafya metinleri tamamlayıcı bilgiler verir.

Akad dönemi hakkında bizleri aydınlatan belgelerin en önemlisi “Mücadelenin kralı” anlamına gelen “artamhari” metinleridir. Bu belgelerde NaramSin’in Anadolu’ya yaptığı seferler anlatır. artamhari metinleri, biri Anadolu’da Hattua (Boğazköy) arivinde, ikincisi Mısır’da Tel el Amarna’da, üçüncüsü Mezopotamya’da Babil’de olmak üzere üç nüsha halinde bulunmutur.

KAV 92 numaralı metin, Akadlar dönemi coğrafyası için son derece önemli bir vesikadır. Bu tabletin üzerinde o zamanki bilgilere göre çizilmi bir dünya haritası yer alır. Tabletin arka yüzünde ise haritada yer alan garip memleketler hakkında bilgi verilmitir.

Elam’daki Sus kazılarında bulunan çivi yazılı vesikaların yayınlanması, Akadlılar çağı hakkında bilgilerimizi artırmıtır. Bu kazılarda Akad kralı NaramSin’in Avam Sülalesi krallarından Hita ile yapmı olduğu antlamanın metni ele geçmitir. Ayrıca Sultantepe ve Boğazköy’de NaramSin dönemine ait “naru” metinleri ele geçmitir. 205 ______204 Özçelik, 2006: 38. 205 Memi, 2007: 52.

60

Bu metinler dıında, Tel Brak kazıları, Nuzi (Kerkük civarındaki Yorgantepe) ve bilhassa Mari (Tel Hariri) kazıları, Akad krallarının Habur, Orta Fırat ve Yukarı Dicle bölgesindeki faaliyetlerinin arkeolojik delillerini ortaya koymutur. Bunun yanında Kıbrıs adasında, üzerinde “Tanrı Naram Sin’in kölesi Marİtar” yazılı bir silindir mühür ile Uruk’ta üzerinde Sargon’un kızı Enheduanna’nın adının yazılı olduğu bir eya vardır. 206

B. Akad Devletinin Kuruluu ve Sargon Dönemi

Sumerliler’in bölgedeki egemenliğine son veren Akadlılar adlarını ilk kralları Büyük Sargon’un Fırat boyunda kurduğu bakent Agade’den alır. Sargon’un önderliğinde Sumer egemenliğine bakaldıran Samiler tarih öncesi çağlardan beri, bugunkü Filistin ve Suriye’den, Mezopotamya içlerine göç etmiler ve Sumer kentlerine yerlemilerdir. Kentlere yerleemeyenler de, hayvancılık yapmı, mevsime göre bir otlaktan bir bakasına yer değitirmilerdir. 207

Sargon, “Dört Kıtanın Hükümdarı”, 208 diğer adıyla arrumkin, Akad Devletinin kurucusudur. Sargon’un baarıları gerçekçi bir görünüle açıklanamamaktadır. Bu da ona Eskiçağ toplumlarının bir çoğunda görülen aynı efsanevi motiflerle, olağanüstü bir kiilik kazanmasına neden olmutur. 209 Doğumunda anlatılan efsane, Tevrat’ta Musa’ya, İran’da, Kirus’a sonra da Roma’yı kuran ikizlere mal edilmitir. 210

Sumer kral listesi Akad Devletinin kuruluu hakkında u bilgiyi verir:

“Uruk silahla vuruldu, Krallık Akad’a geçti. Hurma bahçıvanının evlatlığı, sonra Urzababa’nın sakisi olan Sargon kral oldu. Akad’ı kurdu ve 56 sene idare etti.” Sargon’un asıl adı bilinmemektedir. ______206 Kınal, 1983: 75. 207 Sever, 1993: 41. 208 Kinder, 2006: 27. 209 Kınal, 1987: 76. 210 Yıldırım, 2004: 52. 61

“Gerçek kral” anlamına gelen arruKenu adını muhtemelen kral olduktan sonra almıtır. Uruk Sülalesinin LugalZagesi’nin kurduğu III. Uruk Sülalesi adı geçen Urzababa’nın da IV. Ki Sülalesi krallarından olduğunu yine bu kral listesinden öğreniyoruz. Böylece Sargon, LugalZaggesi’nin saldırılarına karı Ki Krallığı’nın sınırlarını korumakla ie balamıtır. LugalZaggesi’yi mağlup ederek ona bağlı olan Basra Körfezi ile Nippur arasındaki Ur, Uruk,

Laga, Umma ve Larsa gibi önemli Sumer ehirlerini ele geçirmiti. Yani Sargon ilk bata Ki Krallığı’na rakip olmamı ve onu yıkmamıtı. Tam tersine, Agade (Akad) memleketinde yeni bir ehir kurarak buna Babilim “Tanrının Kapısı” adını vermiti.

Sargon’un Ki Krallığı’nı ve kendisinin eski Beyi olan Urzababa’yı nasıl ne zaman ortadan kaldırdığı belli değildir. Ancak, NaramSin zamanına ait bir vesikada Akad Devleti’nin kuruluu öyle anlatılıyor: “Ecdadım arru

Kennu Uruk ehrini yıktı. Kililer’in hürriyetini verdi. Onların burun halkalarını yaktı. Ayaklarındaki zinciri kırdı.” Bu rivayetlerden ortaya çıkan tarihi gerçek, Sargon önce Sumerli olan Güney Mezopotamya ehirlerini ele geçirmi, sonra Ki Krallığı’nı da ortadan kaldırarak, kuzey Samîleri ile güneyin Sumerlileri’ni tek bir idare altında toplamıtır.

Sargon Babilonya’da siyasi birliği sağladıktan sonra kendisini “arkiati”, yani “Dünya Kralı” ilân etmiti. Arkasından birçok seferler yapmıtır. Ancak bu seferlerin zamanını tespit edemiyoruz. Önceliği, prehistorik devirlerden beri, Basra Körfezi ticareti yüzünden Sumer ülkesi ile rekabet eden Elam memleketine vermi olabileceğini tahmin edebiliriz. 211 İkinci hedef Kuzey Suriye idi. 212

Sargon’un asıl ünü, gerçekletirdiği “Batı’nın fethi” neden sonra olmutur. Çünkü Basra Körfezi’ndeki ticaretin ah damarının Fırat nehri ______211 Kınal, 1983: 7677. 212 Köroğlu, 2006: 78.

62 olduğunu Sargon anlamı ve bu güzergâh üzerindeki kervan konaklarını ele geçirmitir. Yazılı belgeler Sargon’un bu seferleriyle Sedir Ormanları ve Gümü Dağlarına ulatığını belirtir. Bu seferi Sargon’a, hem Toroslardaki gümü madenlerine hem de Amonasların değerli Sedir Ormanlarına ulama olanağı sağlamıtır. 213

Sargon, “göğün dört yanının hakimi” 214 sıfatıyla egemen olduğu İmparatorluğu’nun hudutları doğuda Karun nehrinden batıda Akdenize, kuzeyde Orta Anadolu’dan güneyde Basra Körfezine kadar uzanmıtır. Böylece Sargon, iktidarda kaldığı 56 yıl içerisinde zaferden zafere koarak, dünya tarihinin bilinen ilk imparatorluğunu kurmutur. Birçok kral gibi o da zamanında takdir edilmemi ve öldükten sonra efsaneletirilmitir. Sargon’un sonunu bir Babil kroniğinden öğreniyoruz. Buna göre Sargon son yıllarında tanrının gazabına uğramıtır. Bu yüzden kıtlık isyan gibi türlü sıkıntılarla mücadele etmek zorunda kalmıtı. En sonunda da bir suikaste kurban gittiği rivayet edilmektedir. 215

C. Sargon’un Halefleri Zamanında Akad İmparatorluğu

1. Manitisu ve Rimu Dönemleri

Sargon'un Rimu ve Manitusu adında iki oğlu vardı. Sargon oğullarına büyük bir dünya devletini miras bırakmıtı. Bu imparatorluğun içinde farklı farklı kavimler yaıyordu. Bu kavimler Sargon’un almakta olduğu vergilerin ağırlığını taıyamıyorlar ve bu durumdan kurtulmak istiyorlardı. Gerçekten, bu büyük devleti yönetmek oldukça zordu. Çünkü bu devlet dil ve din birliğinden yoksundu.

______213 Köroğlu, 2006: 78, Childe, 1992: 257. 214 Friedell, 2006: 225. 215 Memi, 2007: 5657. 63

Sumer kral listesi’nden öğrendiğimize göre babasının yerine önce

Rimu, sonra da Manitusu geçmitir. Rimu, babasının iyice yalandığı bir dönemde ortaya çıkan isyanları bastırmak konusunda büyük hizmetlerde bulunmutur. Ninova'da bulunan bir vesikada Rimu’un isyan hareketine ön ayak olan Elamlı Anzan kralını mağlup ettiği ve ardından esir ederek güne tanrısına sunulmak üzere Sıppar'a gönderilmi olduğu haber verilmektedir. 216

Rimu’un kısa saltanatı, kardei Manituu’nun da katıldığı bir saray entrikasıyla son bulmutur. Manituu’nun iktidarı süresinde de, ülkedeki iktidar tam olarak sağlanamamakla beraber Akad ordularının Elam ve kuzeyindeki Asur üzerine baarılı seferler düzenlediği anlaılmaktadır. Manituu bir yazıtında Ninive’de tanrıça İtar için bir tapınak yaptırdığını, bir diğerinde ise Aağı Denizi gemilerle geçtikten sonra kendisine karı koyan 32 kralı yendiğini bildirir. 217

Sümer kral listesi, Rimu’ a 9 yıl, Manitusu’ya ise 15 yıl iktidar süresi vermektedir. Buna göre Sargon'un ölümünden sonra, tahta önce Rimu'un geçtiği, ancak idari güçlükler nedeniyle sonradan imparatorluk topraklarının iki karde arasında paylaıldığı bilinmektedir. Fakat Rimu’un 9. iktidar yılında bir suikast neticesinde ölme sonucu yerine Manitusu geçmi ve memleketin yegane hakimi olmutur. 6 yıl geçtikten sonra iktidarın 15. yılında o da bir suikaste kurban gidince, bu defa Akad tahtına, Manitusu’nun oğlu NaramSin geçmitir. 218

2. NaramSin Dönemi

Sargon’un haleflerinden NaramSin saltanatı da dedesininki gibi bir

______216 Kınal, 1983: 78. 217 Köroğlu, 2006: 79. 218Memi, 2007: 57. 64 dizi baarılı askeri eylemle geçmitir. Bunlardan bir kısmı kendi betimlemeleriyle bezenmi anıtlarda anlatılır. Bu anıtlar Akad sanatının kendine özgü, yeni unsurlar içeren bakıını da gösterir. 219

NaramSin’in hedefinin, dedesinin ele geçirmi olduğu alanları da kapsayan geni bir bölgeyi denetlemek olduğu anlaılmaktadır. Fırat üzerinden ilerleyerek halep yakınındaki ’ya saldırmı ve Sami kökenli güçlü bir krallığı yıktığını ileri sürmütür. Arkeolojik kazılar da kentin bu dönemde tahrip edildiğine ilikin bulgular vermitir. Akad orduları, NaramSin önderliğinde Güneydoğu Anadolu bölgesine de ulamıtır. Naram Sin dönemini anlatan bazı yazıtlar, onun da dedesi gibi Anadolu içlerine kadar ilerlediğine değinir. Bu tür övgü yazıtlarının satır aralarında, gerçek seferlerin yansımalarının olduğu varsayılsa bile, söz konusu eylemlerin kısa süreli sindirme ve ganimet elde etmekten öte kalıcı bir yanlarının olduğunu kabul etmek olanaksızdır. Aynı bölgelerin hem Sargon hem de NaramSin tarafından tekrar tekrar fethedilmesine ilikin kayıtlar bu değerlendirmeyi doğrular.

NaramSin’in Kuzey Mezopotamya’da gerçekletirdiği eylemlerin iareti olan bazı kanıtlar günümüze de ulamıtır. 1. Bin yılda Yeni Asur Krallığı’nın bakenti olan Ninive’de bulunmu, son derece güzel içilikli, döküm tekniğinde yapılmı tunçtan bir ba ve tunç bir heykelin yazıtı kaidesi bunlar arasında sayılabilir. Tel Brak kentinde bulunan, çevresi surlarla kuatılmı bir yönetim binası, bölgedeki Akad etkisini kalıcı kalma çabasına yöneliktir. Nuzi tabletleri arasında Akadca yazılı olanlarında bulunması bu olguyu destekler.

3. arkaliarri

NaramSin’in son yılları ve NaramSin’in yerine tahta geçen oğlu ______219 Yıldırım, 2002: 53. 65

arkaliarri’nin egemenlik dönemi Akadlılar için sonun balangıcı anlamına gelen karııklıklara tanık olmutur. Kuzey bölgelerinde sağlanan istikrar ve denetim bozulmu, seferlerle sindirilen Lullubiler’in komuları Gutiler güneye doğru hareketlenmilerdir. 220

Akad dönemi sonrasına ait bazı iirsel anıtlarda, devletin sonu ve bakent Agade’nin düüünün gerekçesi Naram Sin’in kutsal kent Nippur’u ve Enlil’in tapınağı Ekur’u yağmalayarak, ganimeti gemilerle bakentine taımasına bağlanır. Anlatıya göre tanrılar bu olaydan sonra Akadlıları cezalandırmak için üzerlerine Gutileri göndermitir. Anlaıldığı kadarıyla NaramSin sonrasında iktidara gelen krallar zamanında, ülkenin farklı yerlerinde çıkan isyanlar ekonomik dengeleri bozmu, Gutilerininki de dahil olmak üzere gerçekleen göç hareketleri de buna eklenince Agade yıkılmı, Akad Devleti yava yava tarih sahnesinden silinmitir.

arkaliarri'nin 25 yıl devam eden idaresinden sonra Akad Devleti’nin içinde bulunduğu kötü durumu, hiç bir ey Sumer kral listesi kadar açık bir ekilde ifade etmez. Listede bu kraldan sonra kim kraldı, kim değildi sorusunun cevabı yazılıdır. Sonra da İgigi, Nanum, , Elulu isimlerinin karısına sadece 3 rakamı yazılmıtır. Böylece Sumerli Kâtip bize Binkali arri'nin ölümünü izleyen günlerde dört ahsın kendilerini kral ilân ettiklerini ve bunlar arasındaki mücadelenin üç sene sürdüğünü anlatmak istemitir. Bu ahıslardan hangisi tahtın meru varisi idi, bilmiyoruz. Fakat kral listesinde, Babilonya’ya bir asır kadar hâkim oldukları için Guti krallarının isimleri de vardı. Bu isimlerden, dördüncü kral argaliarri vesikalarında adı geçen arlak, altıncı kral ise Elulme’tir. Bu son isim, karıık bir dönemde krallık iddia eden dört kiiden sonuncusu, yani Elulu olarak kabul edilmektedir. 221

______220 Köroğlu, 2006: 81. 221 Memi, 2007: 8687.

66

III. AMURRU GÖÇLERİ

Amurrular, Aramiler, İbraniler gibi Batı Sami kökenli toplumlardan biridir. 3. Bin yıl sonlarında Suriye’den hareketlenerek Fırat üzerinden kabileler halinde Mezopotamya’ya gelmilerdir. Akadca’da Amurrum olarak adlandırılan bu toplum, literatürde İbranice biçimden dönütürülen Amoritler olarak, Sumerce’de Martu (batı), olarak adlandırılır. 222 Bu hem bir coğrafi terim olarak hem de isimleri ilk olarak III. Uruk metinlerinde geçen batı çölü kökenli çok sayıda kabile için kullanılmıtır. 223 M.Ö. 14. Bin yılın ortalarında Amurru’nun orta Asi havzası ile Doğu Akdeniz kıyıları arasındaki coğrafik bir alanı tanımlamak için kullanılmaya balanmıtır. Yani Akdeniz kıyı seridi üzerinde yer alan Ullaza, Sumur ve Orta Asi bölgesinde bulunan Tunip yerleimlerinin oluturduğu üçgen biçimli bir alana karılık gelmektedir. 224

Martu bedevileri acaba neden göç ediyorlardı bu soruya cevap verebilmek için bugünkü bedeviler üzerinde yapılan etnolojik tetkiklere bakmak lazımdır. Bu kabileler Akadca “abum” yani “baba” denilen bir eyin, idaresinde yaıyorlar ve besledikleri deve, koyun, ve keçi sürülerini bir vahadan öbürüne otlatarak dolaıyorlardı. Bu vaha arama ve seçme ii mevsime ve civardaki kentlerin yıllık panayır günlerine göre ayarlanıyordu. Çünkü, ehrin civarına gelen bedeviler, bu panayırlarda kendi hayvansal ürünlerini satıyorlar ve ihtiyaç duydukları maddeleri de buralarda satın alıyorlardı. Onlar için aslında ehir hayatı dayanılması güç bir esaretti. Çünkü, ehirde oturan herkes, hayatını kazanmak için çalımaya mecburdu. Bu artlar altında bedevilerin ehirlere dolmaları keyfiyeti, ancak bir kıtlık, açlık yada baka bir bedevi kabile tarafından vahadan uzaklatırılma zorunluluğu ile açıklanabilir. Yukarıdaki durumlardan her hangi birisi söz konusu olduğunda bütün kabile göç ediyordu. Bazen de bir kabile reisi bir ______222 Köroğlu, 2006: 96. 223 Civil, 1967: 22. 224 Singer, 1991: 70. 67

ehir kralı ile anlaıyor ve bütün kabile erkeklerini para karılığında savaçı olarak veriyordu. Bunun en yakın örneğini Birinci Dünya Savaında Osmanlı İmparatorluğu ile İngiliz İmparatorluğu arasındaki mücadelede görüyoruz. Çünkü İngilizler, para karılığında satın aldıkları Arapları, Osmanlı kuvvetlerine karı kullanmılardır.

M.Ö. 3. Bin yılın sonlarında vukubulan Amurru (Martu) göçlerinde buna benzer durumlar yaanmı olabilir. Amurru göçleri hakkında bize bilgiyi en iyi Mari mektupları verir. Çünkü, Mari arivi vesikalarında, Tevrat'ta da adı geçen Benyamin oğullarından "Maru İamina" yani "Güney oğulları" anlamına bahsedildiği gibi, İbraniler'den de Habirular olarak söz edilir. Ayrıca, Hanalılar denilen baka bir kabile daha vardı. Hanalılar, daha ziyade ücretli askerler olarak görülürler. İte, III. Ur Sülalesi’nin son zamanlarında, bu Martu kabileleri, Güney Mezopotamya'ya dolmulardı. Hatta, İbbisin'in İsin ehrindeki valisi İbiirra, aslen Martulu idi. İbierra'nın ailesi kim bilir kaç nesil önce buraya gelmiti ki, İbierra vali olabilmiti. III. Ur Sülalesi’nin yıkılmasından sonra, Mezopotamya'da yeniden ehir devletleri idaresi kurulur. Yani, her ehirde bir küçük krallık teekkül eder. Ne var ki, bu ehir devletleri Sumerli olmayıp, Amurrulu idiler. Örneğin Babil ehrinde I. Babil Sülalesi’ni kuran Sumuabum bir Amurrulu idi. Terqa'daki I. amsiAdad'ın babası İlakabkabu bir Amurrulu olduğu gibi, Larsa'daki Naplanum, İsin'de İbierra, Halep'te Yamhad kralları ve Karkamı'taki Ablahanda hep Samî kökenli Amurrular'dan idiler. Bu ehir krallıkları iki yüzyıldan fazla bir zaman içinde birbirleriyle sürekli savaacaklar ve bu yüzden de büyük bir devlet kuramayacaklardı. İte bundan dolayıdır ki, bu ehir krallıkları devrine “İkinci ara devir” denilmitir. Bu ehir devletleri arasında gerek sürekli egemen olmaları gerekse bıraktıkları vesikalarla III. Ur Sülalesi zamanındaki kültürü yaatmaları bakımından İsinLarsa ehirleri çok fazla varlık göstermilerdir. Bunun için III. Ur Sülalesi’nin çökmesini takip eden iki asırlık zamana İsinLarsa devri denilmitir. 225 ______225 Memi, 2007: 9293.

68

Amurrular, Akadca çiviyazısını dillerine adapte ederek kullanmılar, köklü Mezopotamya kültürünü özümseyerek bu bölgenin bir parçası olmulardır. Sumer kökenli bazı kültürel ve mitolojik tek tanrılı dillere aktarılmasında da bu toplumun payı olduğu öngörülür. Eski ahit’te anlatıldığına göre Güney Mezopotamya’da yerlemi bir grup göçmen Amurrulu, olasılıkla 2. Bin yıl balarında, İbrahim Peygamber önderliğinde Doğu Akdeniz kıyısındaki Kenan ülkesine ve oradan da Mısır’a ulamıtır. İbrahim Peygamberin göçü ile sembolize edilen bu olay, Amurru toplumunun kültürel ilikilerinde oynadığı role ve tek tanrılı bir dinin tarihsel köklerine iaret ediyor olmalıdır. 226

A. III. Ur Sülalesinden Sonra Mezopotamya

1. İsin Larsa Devri

M.Ö. II. Bin yıl baında Tüm Mezopotamya’ya egemenliğini kabul ettiren III. Ur sülalesinin Elamlılar ve Amurrularca yıkılmasından sonra siyasi birlik bozulmutur. Böylece Mezopotamya tarihinde “İsinLarsa Devri” adı verilen ve ehir devletlerinin egemen olduğu bir dönem ortaya çıktı. 227 Bu devirde artık Akadlılarla balayan dünya devleti ideali tamamen kaybolmu ve onun yerine her ehirde bir küçük krallık meydana gelmitir. Belki de bu küçük krallıklar, Güney Mezopotamya’nın yeni hakimi Elam kralı tarafından “Divide et empare (parçala ve hükmet)” kaidesi gereğince bizzat oluturulmutu. Savalardaki hizmetlerine karılık ehir valilerine krallık payesi verilmi ve bu ehirler arasında bir partikülarizma (rekabet ) yaratmıtı.

III. Ur Sülalesi’nin yıkılmasıyla balayan yeni devirde eski ehirlerin birçoğu önemini kaybetmi, buna karılık eskiden küçük birer yerleim merkezi olan yerler imdi büyük birer ehir olmulardı. Örneğin Er Sülaleler Devri’nden beri varlığı bilinen ve III. Ur Sülalesi’nin bakenti olan Ur ehrinin ______226 Köroğlu, 2006: 97. 227 Özçelik, 2006: 39. 69 yakılıp yıkıldığını ve ahalisinin bir kısmının ehir terk ettiğini tasavvur edebiliriz. Fakat Ur ehri o zamanlar nehrin kenarında kurulmu olduğu için Mari ve Babil’ den gelen kervanlar Uzakdoğu‘ya giderken yine Ur ehrine uğramı olmalılar ki, bu yeni devirde Ur önemli bir ticaret merkezi olarak varlığını koruyabilmitir. Buna karılık Ur’un kuzeybatısındaki Uruk’un kaderi sona ermiti. Uruk bu devirde ingasit isimli bir Martu eyhinin eline geçmiti. Eski önemini çoktan kaybetmiti. Fırat ve Dicle nehirleri arasında bulunan Girsu (bugünkü Telloh) ve Laga, Umma, uruppak, Ki ve gibi eski devirlerin ünlü Sumer ehirleri, bu yeni devirde yıldızları parlayan İsin ve Larsa ehirlerin tebası olmulardı.

Bu devrin tarihi, bu iki ehir (İsin ve Larsa) arasındaki mücadelenin tarihidir. Bu, öylesine sürekli ve yıpratıcı bir mücadele olmutur ki, iki asır içinde egemenlik bazen birinin bazen diğerinin eline geçmekle beraber, bu iki sülaleden hiçbirisi Mezopotamya ehirleri üzerinde sürekli bir egemenlik kuramamılardır. Bu savalar memleketin birlik ve beraberliğini parçalamıtır. Hâlbuki her iki ehirde de aynı dil ve aynı lehçe konuuluyordu. Bir baka ifadeyle bu iki kent halkı kardetiler. 228 İsin ve Larsa arasındaki mücadelenin arasındaki mücadelenin temel nedeni ise Nippur’a hakim olan Basra Körefezi ticaretini elde tutmaktır. 229

Nippur’un önemi, bu ehrin Sumerliler’in batanrısı Enlil’in kült (ibadet) merkezi olmasından ileri geliyordu. Zira o zamanki insanlar, batanrının, memleketi idare ettirmek için, kendi istediği bir ahsı i baına getirdiğine inanıyorlardı. İte bu yüzdendir ki, İsin ve Larsa kralları, halkın bu inancını sömürüyorlardı. Daha önceki III. Ur Sülalesi kralları zamanında bir taht değiikliği olduğu zaman, kralların meruluğu ancak Nippur barahibinin taç giydirmesiyle sağlanıyordu. Bu durumu, Ortaçağ Avrupa krallarının Papa’nın

______228 Memi, 2007: 97. 229 Özçelik, 2007: 39.

70 elinden taç giymelerine benzetebiliriz. İte bu nedenle, İsin ve Larsa kralları mutlaka Nippur’a hakim olmak istiyorlardı. Nippur meselesi iç politikada bir prestij meselesi idi.

Asıl mesele ise Basra Körfezi’ndeki ticareti elde tutabilme meselesi idi. Fırat nehrinden epeyce içerde olan İsin ehri için Basra Körfezi’ne ulamak hayati bir önem taıyordu. Buna karılık arkalarını Elam kralına dayamı olan Larsa kralları ise Körfez ticaretini İsinlilere kaptırmamak için ellerinden gelen her eyi yapıyorlardı. Bu devrin ekonomisine ıık tutan Larsa iktisadi vesikalarının tetkikinden anlaıldığına göre, III. Ur Sülalesi zamanında Elam (İran) memleketi ile cereyan eden ticari rekabet, imdi İsin ve Larsa krallıkları arasında devam edecekti. Ne var ki bu devirde Elam’ın yerini Larsa Krallığı, yıkılan III. Ur Sülalesi’nin yerini de İsin Krallığı almıtı.

İte III. Ur Sülalesi’nin M.Ö.1960 yılında çökmesinden Babilli Hammurabi tarafından Mezopotamya’da siyasi birliğin yeniden kurulmasına kadar geçen yaklaık iki asırlık zaman dilimine İsinLarsa Devri denilir. Fakat unu özellikle belirtelim ki, Hammurabi’nin mensup olduğu I. Babil Sülalesi (Eski Babil Devleti), Yeni Sumer Devleti’nin yıkılmasında yaklaık bir asır sonra kurulacaktır. Babil ehrinin M.Ö.19501850 yılları arasındaki tarihi henüz karanlıktır. Ancak, M.Ö. 19. yüzyılın ilk yarısında Babil, Asur ve Mari ehirlerinde Amurru asılı sülalerin bulunması, Sami kavimlerin Mezopotamya medeniyetine artık kendi damgalarını vurduğunu göstermektedir. İsin Larsa Devri süresince, bu iki ehirde bir takım sülale değiikliklerin olduğunu göreceğiz. Fakat bu tür değiiklikler adı geçen iki ehir arasındaki mücadeleye engel olmamıtır. İin ilginç yanı bu devirde cereyan eden sürekli savalar memleketin ekonomik gücünü ve insan kaynaklarını da tüketiyordu. Bu durum ise gözü daima Mezopotamya’nın topraklarında olan Elam’ın iine yarıyordu. 230

______230 Memi, 2007: 9798. 71

Bu devrin vesikalarına gelince, İsinLarsa Devri vesikaları ile Yeni Sumer Devleti (III. Ur Sülalesi) vesikaları arasında nitelik yönünden bazı farklar vardır. Bunlar yeni devrin getirdiği sosyal reformların ve yeni ekonomik artların doğal bir sonucu idi. Mesela Yeni Sumer Devleti, bütün eski Sumer devletleri gibi, devletçilik esasına dayanan teokratik bir sosyalizm ile idare ediyordu. Bu rejimin doğal bir sonucu olarak; III. Ur Sülalesi zamanının ekonomik vesikaları arasında arazi veya gayri menkul satıına ait tek bir vesika bulunamamıtır. Buna karılık İsinLarsa Devri’nde tarla, çayır, mera gibi taınmaz malların alınıpsatıldığını, kiraya verildiğini veya miras olarak bırakıldığını gösteren yüzlerce vesika vardır. İsinLarsa Devri İktisadi vesikaları bize gösteriyor ki, bu devir de artık devlet ekonomisinin yerini özel mülkiyet ekonomisi almıtı. Bunun doğal bir neticesi olarak da Larsa’da binlerce senet, kontrat, makbuz gibi ekonomik hayatı aksettiren vesikalar bulunmutur. Yine bu devir vesikalarından gümüle ödenen bir dı ticaretin varlığı tespit edilmitir.

2. İsin Krallığı

İsin (Bahriyat), Bağdat’ın 200 km. kadar güneydoğusunda, Fırat ve Dicle nehirlerinin arasındaki bölgede yer alır. 231 İsin Sülalesi’nin ve aynı adı taıyan krallığın kurucusu, İbi Erra’dır. 33 yıl krallık dönemi geçirmitir. M.Ö. 1939’da yerine uiluu geçmitir. 10 yıllık kral görevinde bulunan uiluu kendini tanrılara hizmete adamıtır. Ölümünden sonra yerine oğlu İdinDagan geçmitir. 21 yıl krallık dönemi olmutur. İdinDagan’ın ölümünden sonra yerini oğlu İsmeDagan almıtır. 19 yıl krallık yapmıtır. İmeDagan’dan sonra yerine oğlu Lipitİtar geçmitir. 232

______231 Köroğlu, 2006: 98. 232 Kınal, 1983: 106.

72

İmeDagan zamanında (M.Ö. 19091890) İsin Krallığı’nın çok zor günler geçirdiği, kralın bunlara karı bazı sosyal tedbirler aldığı anlaılıyor. Ancak, bu yenilik giriimi her halde bir sonuç vermemiti. Çünkü, oğlu ve halefi Lipitİtar (M.Ö. 18901879) tarafından III. Ur sülalesinin kurucusu Ur Nammu döneminden itibaren yürürlükte olan kanunlar kaldırılmı ve yeni kanunlar çıkarılmıtı.233 İte bu yüzdendir ki, Lipitİtar, Mezopotamya tarihinin büyük reformcularından biri olarak kabul edilir. 234

Bu kanunların en önemli özelliği Sumerce olarak yazılmasıdır. Lipit İtar’ın Amurru asıllı olması ve Sumerlilik politik açıdan kaybolmasına rağmen, bu dil ölmemi ve etkisini göstermitir. 235

Bu büyük kral, iktidarın 11. senesinde rakibi Larsa kralı ’un taarruzuna uğramı, yalnız tahtını değil, hayatını da kaybetmiti. 236

3. Larsa Krallığı

Larsa (Tel Senkereh), güneyde Ur ile Uruk arasında yer almaktadır. İsin kentinde olduğu gibi burada da 2. Bin yıl balarından itibaren yönetici bir sülalenin varlığı bilinmektedir. Geçmii Ubeyd dönemine kadar uzanan kent, 19. yüzyılda Amurru kökenli kralların yönetiminde ön plana çıkmıtır. Gungunum krallığını ilan eder etmez İsin Krallığı’na sava açmı, prestijli kentlerden Ur, Uruk’un yanı sıra İran’daki kentini de ele geçirmitir. Bu gelimelerin ardından Güney Mezopotamya’da denetimi elde tutmak isteyen bu iki kent üstünlük mücadelesine girmitir. Bu nedenle Mezopotamya tarihinde 2. Bin yılın baları İsinLarsa dönemi olarak adlandırılmıtır. Kuzeyde Enunna, Mari ve Asur’un gelimesine yol açan bu süreç

______233 Kınal, 1983: 106. 234 Memi, 2007: 101. 235 TosunYalvaç, 1975: 50. 236 Memi, 2007: 101. 73

Hammurabi’nin iktidarına kadar sürmütür. 237

Larsa kazılarında Cemdet Nasr Devri tabakalarında bulunan piktografik tabletlerde Larsa adı, “doğan bir güne” resmi ile gösteriliyordu. Daha sonra Er Sülaleler III Devri’nde Laga kralı Eannatum, Akbabalar stelinde güne tanrısının mabedinde (E. Babbar) bir boğa kurban ettiğini bildirir. III. Uruk Sülalesi kralı Lugalzagesi de kitabesinde: “Bababr’ın sevgili aherini (Larsa’yı) su ile sevindirdiğini”, yani Larsa’ya bir kanal açtırdığını söyler. Böylece Larsa’nın Sumer tarihinin erken dönemlerinden itibaren mevcut olduğu anlaılmaktadır.

Larsa krallarından Zabaia'nın oğlu olan Gungunum’a Larsa Krallığı’nın gerçek kurucusu denilebilir. Çünkü, dört selefi hakkında hiç bir ey bilinmediği halde, onun idare yıllarına ait sene isimleri vardır. Hatta Larsa’nın dıında Sus (Susa), Ur ve Enunna’da da vesikalar onun adıyla tarihlenmitir. Fakat, bu vesikalardaki olayları tarih sırasına göre düzenlemek gerekir. Bu sene isimleriyle Gungunum’un idaresinin ilk yıllarında Anan’a sefer ettiğini biliyoruz. Öte taraftan Ur kazılarında bulunan bir kitabede: “Sumer ve Akad’ın kralı İmeDagan'ın kızı, ba rahibe Enannatum'un Ur kralı Gungunum’un canı için bu adağın yapıldığı” bildirilmektedir. İsin kralının kızı, Larsa kralının hayatı için acaba niye kurban sunar? Öyle anlaılıyor ki, Lipitİtar, babası İmeDagan’ın barahibe yaptığı kız kardeini görevinden affederek kendi kızını barahibe tayin etmiti. Bunun üzerine eski barahibe düman ehrin kralı Gungunum'un yardımını istemekten çekinmemiti. Ur ehrini ele geçirmek için fırsat bekleyen Gungunum Ur üzerine yürümü, buna engel olmak isteyen Lipitİtar’ı da mağlup ederek İsin'i ele geçirmiti. Lipitİtar’ın akıbeti hakkında bilgimiz yoktur. Fakat, İsin Krallığı’na UrNinurta isminde birisini tayin etmesi sonunda İbierra sülalesi sona ermi olduğunu anlıyoruz. 238 ______237 Köroğlu, 2006: 99. 238 Memi, 2007: 102.

74

4. Enunna Krallığı

Enunna (Tel Amar), Bağdat’ın 81 km. kuzeydoğusunda, Dicle’nin büyük kollarından biri olan Diyala Nehri’nin doğusunda yer alan önemli kentlerden biridir. Burası Yukarı Mezopotamya’dan Elam’a ulaan anayolu denetleyen stratejik bir noktadır. Kent güneydoğuda İran, kuzeyde Sami ve Hurri kökenli toplumlar, güneyde de SumerAkad bölgeleriyle bağlantılıydı; bu nedenle kentin siyasi tarihi bu etkiler ıığında ekillenmiti. Geçmii Ubeyd dönemine gitmekle beraber Enunna 2. ve 3. Bin yılda önemli bir konuma ulamıtır.

III. Ur Sülalesi ve İsinLarsa kentlerinin egemenlik için mücadele ettikleri dönemde Enunna’da güçlü sülale veya sülalelerin bağımlı – yönetici olarak hüküm sürdükleri anlaılmaktadır. III. Ur Sülalesi sonrasında, Babil Kralı Hammurabi’nin fethine kadar kenti yöneten 16 kral adı bilinir. Sami veya Elam kökenli adlar taıyan bu kralların iktidarda kalı tarihleri ve eylemleri konusunda fazla bilgi bulunmamaktadır. Kent devletlerinin mücadelesi içerisinde zaman zaman da Elam etkisinde kalmıtır. 239

B. Babillliler

1. Eski Babil Dönemi/ I. Babil Devleti

M.Ö. İki Bin yıllarında Arabistan yarımadasından çıkan bazı göçebe kavimler Akdeniz kıyılarına yerleirken bunlardan Amurru (Batı Samileri) koluna mensup bazıları Mezopotamya’nın Akad bölgesine sızarak buraya daha önceden gelmi Sami gruplarla birleerek büyük bir Sami topluluğu oluturdular. Yıllarca SumerAkad hakimiyetinde onların kültürüyle bütünleerek yaadılar.

______239 Köroğlu, 2006: 99100. 75

Amurrular, III. Ur Sülalesi döneminde SumerAkad Devletinin zayıflamasından yararlanıp daha önceden aylıklı asker, içi ve tacir olarak özellikle çevresindeki toplandıkları Babil’de üstünlüğü ele geçirip 240 bütün Sumer ve Akad’a adını vermitir. 241

Eski Babil İmparatorluğu’nun yaadığı dönem (M. Ö. 18941595) Mezopotamya tarihinin pek görkemli bir sayfasıdır . Bu üç yüzyıl boyunca, güney bölümü, iktisadi bakımdan çok büyük etkinlik kazandı; Babil milliyeti ile, o güne değin Mezopotamya’da gerçeklemi olan bütün kazanımları özümseyen Babil uygarlığı bu devirde olutu. Amorit kralları zamanında önemsiz küçük bir kent olan Babil, ticari, siyasal ve kültürel bakımdan gelimitir. 242

Eski Babil Sülalesi’nin ilk kralları üzerine fazla bilgi yoktur. Bunların Mezopotamya’da gelien siyasal olaylarda da fazla etkin olmadıkları anlaılmaktadır. Az sayıdaki kısa yazıttan anlaıldığı kadarıyla, Hammurabi’ye kadar, Eski Babil Sülalesi kralları daha çok kenti korumak amacıyla surlar inaa etmi, ekonomik canlanmayı sağlamak için kanallar açtırmakla megul olmulardı. 243

Bu sülâlenin ünlü kanunlarıyla tanınan altıncı kralı Hammurabi yalnız Mezopotamya tarihine değil, dünya tarihinde de büyük bir devlet adamıdır. 244 Kiiliği bakımından üzerinde durulması gereken önemli bir kraldır. 245 Kendisine “Martular’ın atası” unvanının verilmesi ve hatta ölümünden sonra tanrılatırılması bouna değildir. Öyle ki onun namı ve öhreti kendisinden 750 yıl sonra yazılan Tevrat’a bile geçmitir. Tevrat’ın Tekvin Kitabı’nın XIV.

______240 Özçelik, 2006: 39 241 Gibson, 1972: 48. 242 Tanıllı, 1994: 60. 243 Köroğlu, 2006: 107. 244 Köroğlu, 2006:109. 245 Özçelik, 2006: 40.

76

Bab’ında zikredilen Amrafel adlı ahsın, Hammurabi olduğu kabul edilmitir. 246

Hammurabi, Sumer kentlerini ve Akad ülkelerini tek bir yönetim altında birletirmitir. (M.Ö. 1750'lerde) Hammurabi'nin kurduğu bu yeni düzenin, teokratik bir devlet olmaktan çok dünyevî bir devlet olduğu genellikle kabul görmektedir. Bu devlet, Akad İmparatorluğu gibi büyük bir dünya devleti olmayıp, memurların yönetimine dayalı milli bir devlettir. Babil kenti, devletin bakenti yapılmı ve bundan sonra kurulan Babil devletlerinin de merkezi olmutur. 247

Hammurabi dönemi, Eski Babil Krallığı’nın doruk noktası olmutur. Bu dönemde, Sumer, Akad, Elam, Gutiler ve Amurrular'ın bir araya gelmeleri sonucu oluan ırklar karıımında, küçük bir azınlık durumuna düen Sumerliler, zamanla Samililer içerisinde eriyip gitmiler ve M.Ö. 1500’e gelindiğinde tümüyle ortadan kalkmılardır. 248 İyi bir komutan ve idareci olan Hammurabi bütün gücüyle Mezopotamya'yı Samîletirdi. Babil kültürünü Mezopotamya kültürü durumuna getiren bu kralın döneminde görülen siyasal ve sosyal alandaki çalımalarla ilgili yazılı belgelerin çokluğu bilimsel açıdan geni bir bilgi birikimi sağlamaktadır.

Hammurabi’nin ilk yıllarında, amiAdad önderliğindeki Asur’un Babil üzerinde siyasal anlamda etkiliği olduğu anlaılmaktadır. Onun ölümden sonra Asur yava yava etkinliğini yitirmi, bundan yararlanarak güçlenen ZimriLim önderliğinde Mari, Babil ile ittifaka girerek uzun süre konumunu korumutur. Bu dönemde krallıklar çıkarlarını korumak için anlamalar yapmakta ve yardımlamaktaydılar. Bölgeler arası ticarete olanak sağlayan güvenli bir ortam oluturmak içinde çalımılardır. Nitekim ______246 Memi, 2007:112113. 247 Köroğlu, 2006: 108. 248 Özçelik, 2006: 40. 77 bu anlayıın ürünü olarak, kuzeyde Orata Anadolu kervan ticareti yoğun bir biçimde sürmekte, güneyde de Elam ve Basra Körfezi üzerinden ticaret yapılabilmekteydi.

Hammurabi’nin egemenliğinin ilk otuz yılı boyunca bu güçler dengesini altüst edecek önemli bir çıkı yaptığı görülmez. Bu uzun dönemde, Babil’de kullanılan yıl adlarından yalnızca 3 tanesi yapılan seferlerle ilgilidir. Bunların da yakındaki Enunna Krallığı’na bağlı bazı kentlere yönelik olduğu anlaılmaktadır. Hammurabi bu seferlerden biri için Mari kralının yardımını istemi ve bunun üzerine Marilli Zimri Lim, 11. Yılında Hammurabi’nin yapacağı sefere destek olmak amacıyla, Suriyede’ki Yamhad Krallığı’ndan aldığı otuz bin kiilik bir askeri birliği kendisine göndermitir. Mari mektuplarında bu tür yardımların karılıklı olduğu anlatılır.

Hammurabi, kısa sürede gücünü tüm Mezopotamya’ya göstermitir. Babil Krallığı’na karı önemli direnç noktalarından biri, Eski Sumer ülkesindeki Larsalı RimSin idi. Hammurabi krallığının otuzuncu yılında kırk bin kii tarafından savunulduğu belirtilen Larsa’yı ele geçirmi ve eyalet haline dönütürmütür. Hammurabi yazıtlarında, Güney Mezopotamya üzerinde hak iddiasında bulunan birleik Elam ordularını da yenmekle övünür.

Dört iklimin egemeni 249 32. yılında kuzeydeki Enunna, Asur ve Guti yağmalayarak bölgelerine yönelmitir. Yıl adları, 38. yılında Enunna’nın bir kez daha yıkıldığına iaret eder. Gerçekte Asur ülkesinin de ne ölçüde fethedildiği veya bu seferlerin sadece yıllık ganimet elde etmekten öteye geçip geçmediği açık değildir.

______249 Köroğlu, 2006: 109110.

78

Çiviyazılı mektuplar bütün bu süreçte Hammurabi ile ZimriLim arasında bir tür müttefiklik ilikisi olduğunu ima eden ipuçları sağlar. Ancak gittikçe güçlenen Babil kralının 33. yılında itibaren bölgede kendisine tek rakip olarak gözüken Mari üzerine yöneldiği anlaılır. Yıl adları Hammurabi’nin 35. Yılında Mari’nin tümüyle yıkıldığını u not ile belgeler: “Anu ve Enlil’in emriyle Mari’nin surlarını ve Malgum’un surlarını yok etti.” 43 yıllık uzun saltanatın sonlarında artık Mezopotamya’da kendisine direnecek güçlü bir devlet kalmamıtı.

Hammurabi’nin ölümüyle birlikte, Babil önderliğinde oluturulan güçlü devlet kısa sürede parçalanma sürecine girer. Önce güneydeki kentlerden Larsa bata olmak üzere Ur, Uruk ve İsin gibi kentlerin Babil’e karı güç birliği yaptıkları anlaılmaktadır. Bunlara karı kazanılan geçici baarılar durumu düzeltmemitir. Bu dönemde Mezopotamya’ya doğudan, Kassitler olarak adlandırılan yeni bir halk gelmi ve bölgenin istikrarsızlamasında önemli bir rol oynamıtır. Basra Körfezi kıyılarını ise “Deniz Ülkesi Hanedanı” olarak adlandırılan bir kabile denetimi altına almı ve bu yöredeki deniz ticaretini önemli ölçüde etkilemitir. 250

Görülüyor ki Hammurabi, küçük ve mütevazi bir tara kasabası olan Babil’i bütün Mezopotamya’ya hakim bir idare merkezi haline getirmiti. Fakat Hammurabi’nin büyüklüğü sadece geni toprakları ele geçirmesinde görülmez. Onun asıl büyüklüğü, devletine milli bir damga vurabilmi olmasından kaynaklanmaktadır. 251

Babil’de Hammurabi Sülalesi iktidardayken, Orta Anadolu’da Kızılırmak kavisi içinde Eski Hitit Devleti kuruluunu tamamlayarak fetihlere balamıtı. Kısa süre sonra Önasyada’ki dengeleri değitirecek kadar güçlenen Hitit kralı I. Murili, M. Ö. 1915’te Kuzey Suriye ve Fırat üzerinden ilerleyerek ______250 Memi, 2006: 117. 251 Köroğlu, 2006:110.

79

Babil’i ele geçirmi ve bir dönemin kapanmasına neden olmutur. Hititlerin, bakentleri Hattua’dan yaklaık 1000 km. kadar uzakta, kendi ülkelerinden oldukça uzakta farklı bir coğrafyada bulunan Babil’e saldırmaktaki amaçlarının sınırlarını bu denli geniletmek olmadığı açıktır. Belki mitolojik öykülerde hala yaayan Akad krallarının Anadolu seferlerinin öcünü almayı, belki de zengin tüccarların anavatanını yağmalamayı düünmülerdi. Elde edilen sonuçlara bakıldığında, Hammurabi’nin sülalesine son vermenin Hitileri Önasyada’ki politik arenada Mısır’a rakip olacak kadar güçlendirdiği ve gerçek kazanımın da bu olgu olduğu anlaılır. Mezopotamya ise, bu süreçte Kassit ve Mitanni gibi yeni toplumların egemenlikleriyle tanımıtır. 252

2. Eskiçağ Tarihi Açısından Hammurabi Dönemi ve Önemi

2. Bin yıl balarının en önde gelen kiisi, M.Ö. 1792 ile 1750 arasında hüküm süren Babil Kralı Hammurabi’ydi. Sabırlı ve tedbirli, ama aynı zamanda hırslı ve kararlıydı. Hammurabi, kiiliği bakımından üzerinde bilhassa durulması gereken önemli bir kraldır. Siyasal alandaki asker komutan kiiliği kadar, Babil Devletinin idari, mali, hukuki alanlardaki yapılanmasındaki tekilatçılığı onun sosyal kiiliğini de önemli kılar. 253 Hiç üphe yoktur ki, Hammurabi adını ebediletiren kanunlardır. Hammurabi Kanunları, modern hukukta olduğu gibi ceza hukuku, borçlar hukuku, medeni hukuk gibi bölümlere ayrılmı değildir. Hepsi karmaıktır. Hatta bazen bizim belediye narhı dediğimiz fiat tarifeleri bile bu maddelerde görülür. Bütün Sami kavimlerde görülen kısasa kısas prensibi bu kanunlarda da yürürlüktedir. Bu prensibe biz hukuk dilinde “talion” diyoruz. Ancak modern hukuk tarihçileri Hammurabi Kanunları üzerinde çalımıtır ve bunları modern hukuk anlayıına göre yeniden bölümlere ayırmılardır. Fakat

______252 Köroğlu, 2006: 111112. 253 Özçelik, 2006: 40.

80

Hammurabi, kendisinden 10 asır sonra Hellas’ta (Yunanistan) yaayacak olan Solon’un yaptığı “borç yüzünden köleliğin kaldırılması”nı kanunlarda tespit etmi ve dünya tarihinde ilk defa olarak kadınlara da boanma hakkı tanımıtır. Hatta içilere ayda üç gün dinlenme fırsatı tanımak suretiyle, memleketinde içi haklarıyla uğramı ve imkanların el verdiği ölçüde adaleti sağlamaya çalımıtır.

Hammurabi, devlet ilerini yürütmenin yanında, davalara bakan, yargılayan ve aynı zamanda en günlük ilere bile karıan etkili ve mutlak bir yöneticiydi. Kendisini adil ve insancıl bir hükümdar olarak tanıtır; amacını güçlülerin zayıfları ezmesini önlemek, öksüze ve dula adil davranılmasını sağlamak ve adaleti hakim kılmak olarak açıklar. 254

Eski Sumer ve Babil kanunlarının, törelerinin ve fermanlarının toplanıp günün artlarına göre yeniden düzenlenmesiyle oluturulan ve tarihte bilinen ilk düzenli kanun derlemesi olan Hammurabi Kanunları; merkezi iktidarın bürokrasiden sonra tüm ülkeyi denetlemesini sağlayan bir aracı olmutur. Bu kanunlarla aynı zamanda tüm ülkede sabit Pazar fiyatları da (fiyat kontrolü) gelitirilmitir. Hammurabi, yaptığı bütün bu yasal düzenleme ve reformlarla donuklamı “tanrıkral” anlayıından sosyal yönü olan “hayırsever hükümdar” kavramına geçii de sağlamıtır ki, kendisi de yaptıklarını ve yasal düzenlemelerini ta abidesinde “adil bir kral olarak halkı için yaptığı iyilik ve imar faaliyetlerini” dile getirir. 255

M.Ö. 1686 yılında vuku bulan Hammurabi’nin ölümünden sonra yerine oğlu amuİlina geçmitir. 38 yıllık iktidarından sonra yerine oğlu Abieuh geçmitir. Abieuh 28 sene hüküm sürmütür. Abieuh’a AmmiDitana halef olmutur. Bu kral 36 sene hüküm sürmütür. AmmiDitana, bir vesikasında: “ Kudretli kral, Babil kralı, Ki kralı, Sumer ve Akad kralı, bütün ______254 Köroğlu, 2006: 112113. 255 Özçelik, 2006: 41.

81

Amurru memleketinin kralı” demek suretiyle öğünmektedir ki, aslında bu öğünmeler sebepsiz değildir. Gerçekten, onun zamanında Denizeli kralları İsin ehrini aldıktan baka Nippur’u da zaptetme giriiminde bulunmulardı. AmmiDitana, bu memleketleri kurtarmakla öğünmektedir.

Eski Babil sülalesi içinde Hammurabi’den sonra en büyük ahsiyet, Ammiditana’nın oğlu Ammiaduqa’dır. Bu kralın saltanatının ilk yıllarında çıkarmı olduğu ferman, Eski Babil Devleti’nin çökü nedenlerini açıklar.

Kendisinden sonra baa geçen oğlu ve birinci Babil devletinin son kralı amuDdtana 26 yıl hüküm sürmütür. Pek önemli bir varlık, gösteremeyen bu kral, Anadolu’da kurulup yayılmaya balayan Hitit Devleti’nin ani bir saldırısına uğramıtır. Suriye’ye inmi bulunan Hitit kralı, Fırat’ı takip ederek Babil’e saldırmı ve burayı yağmalamıtır. Böylece bir devre adını veren Babil ehri tarih sahnesinden silinmitir. 256

C. Asurlular

1. Eski Asur Devleti

19. yüzyılın balarına kadar Asurlularla ilgili bütün bilgilerimiz Herodotus’un “Historia” isimli eserinde nakledildiği rivayetlerine dayanıyordu. Bu asırdan itibaren Avrupalıların balattığı keif seferleri ve aratırmalar neticesinde bilgilerimiz bir hayli artmıtır. Asur bakentlerinde kazılar yapılmıtır. Bu kazılar sonucunda arivler, saray duvarlarına yazdırılmı kitabeler, sütunlar vs. bulunmutur. Ancak Eski Asur dönemi hakkında yine de fazla bilgimiz yoktur. Bununla beraber, bir taraftan Eski Asur dönemine ait yazılı malzeme veren Kültepe, Enunna ve Nuzi arivlerinin kefi, diğer taraftan Eski Asur listelerini de kapsayan Korsabad Kral Listesi’nin bulunması

______256 Köroğlu, 2006: 119124. 82 sayesinde Asur’un M.Ö. 3. Bin yıl tarihi ve Eski Asur Devleti’nin kuruluu hakkında bilgi edinebiliyoruz. 257

M. Ö. 23002000 yılları arasındaki süreçte Batı Samileri halkları Orta Mezopotamya ve Babil’e doğru hareketlenerek buralara yerlemilerdir. Asurluların; Akadcada Amorit, Sumercede Martu olrak anılan ve Sami kökenli bir dil konuan bu Sami gruplarla Kuzey Mezopotamya’da eski Tel Halaf kültüründen gelme ve içlerinde Subarular’ın da bulunduğu bölgenin Asya kökenli eski halklarının kaynaması ile oluan melez bir ırk olduğu bilinmektedir. Asur sitesi, tanrı Asur adına kurulmu ve kurulu tarihi de tam olarak bilinmeyen bir ehirdir. Halkı da bu kentin adını taır. Böylece M.Ö. 23002000 yılları arasındaki süreçte yörenin kültürü, politikası, dini ve sosyal hayatı üzerinde eski unsurlara son verilerek derin izler bırakan bir gelime ve değime yaanmaya balanır. 258

Asur (Kalat ergat) kenti, Büyük ve Küçük Zap Irmaklarının Dicle ile birletikleri kesimde, Dicle Nehri’nin batı kıyısında yer alır. Konumundan dolayı önemli bir ticaret ve kült merkezi olup, Zagros Dağları’nın doğusundan elde edilen kalay ve güneyindeki Babil Ülkesi’nden sağlanan tekstil ürünleri, bata Orta Anadolu olmak üzere ihtiyaç duyulan bölgelere Asurlu tüccarlar tarafından pazarlanıyordu. Asur’un 2. Bin yıl balarında ticarette oynadığı rol hem kendi siyasal pozisyonunu hem de Anadolu’nun geliim çizgisini köklü bir biçimde değitirerek, Anadolu’nun hem de Mezopotamya’nın lüks tüketim mallarıyla hem de Asurlu tüccarların tuttukları kayıtlar aracılığıyla ilk kez yazı ile tanıması sağlanmıtır. 259

Kuzey Mezopotamya’da Eski Asur Krallığı’nın siyasal olarak söz sahibi olması, I. amsiAdad döneminde bölgenin Enunna Krallığı’nın baskısından

______257 Memi, 2007: 180. 258 Özçelik, 2006: 42. 259 Narçın, 2008: 84. 83 kurtulmasıyla balamıtır. amsiAdad, iktidarı süresince artan ticari ilikiler ve gelien ekonomiye paralel olarak siyasal nüfuz alanını geniletmeye önem vermitir. Bu amaç doğrultusunda öncelikle Batıya doğru yaptığı seferlerle Yukarı Habur bölgesini denetim altına almı, Mari’yi de ele geçirerek Fırat’ın kollarından Balih Irmağı, doğuda Zagros, güneyde Babilonya tarafından çevrelenen geni bir alana egemen olmutur. Böylece İran üzerinden gelip batıya, Akdeniz kıyılarına ve Anadolu’ya kadar ulaan ticaret bütünüyle Asur’un denetimi altına girmitir. 260

Eski Asur Devleti I. amiAdad’ın ölümünden sonra fazla tutunamamı ve çok geçmeden tarih sahnesindeki rolünü tamamlamıtı. Tüm Mezopotamya’da bütün ipler Babil kralı Hammurabi’nin eline geçmiti. 261

IV. ARAMİ GÖÇLERİ

Aramiler, Mezopotamya ve özellikle de Asur için tehlike oluturmaya baladıkları 12. yüzyılda, yazılı belgelerde anılmaya balayan toplumlardan biridir. Bu halk, 2. Bin yıldaki İbraniler gibi, Kuzeybatı Sami grubuna giren bir dil konumaktaydılar. Anayurtları kesin olarak bilinmemekle birlikte, dillerindeki benzerlik nedeniyle, göçlerden önce arap Yarımadası’nda veya Kuzey Suriye çevresinde yaadıkları anlaılmaktadır. Yazıtlarda Aramiler ile Ahlamu adlı bir diğer yarı göçebe toplum arasında kurulan bağlantı bu toplumun tarihini birkaç yüzyıl erkene götürür. Ahlamu toplumu 13. yüzyılda I. almaneser ve ardından da I. TukultiNinurta’nın Asur ülkesinin batısında ve Suriye çöllerinde savatığı toplumlardan biridir. Aramiler’in göçünden sonra ise I. Tiglatpileser ve II. Aurnasirpal dönemine ait birkaç yazıt bu iki

______260 Köroğlu, 2006: 102. 261 Memi, 2007: 186.

84 toplumu “ Ahlamu Aramileri” eklinde tanımlar. 262

Beinci Bin yılın sonlarına doğru Suriye çöllerinden ve Filistin’den güneye inen Amorit ve Kenan göçebelerin arasında Aramlar da bulunuyordu. Bu Sami kökenli göçebeler daha önce yerlemi halkla birlikte Sumerliler’in ileride kuracakları kültürün temel talarını oluturdular. Elamlılar’ın M.Ö. 1960 yılında Sumerliler’e saldırarak Ur kentini ve Sumer egemenliğini yıkmalarından sonra, bu halkın bir kesimi dağıldı.

Güneye göç eden Samiler’in arasında Amoritler çoğunluktaydı. Aramiler esas olarak Suriye ve Filistin’de kaldılar, daha sonraki yüzyıllarda, 2. Bin yılın ortalarına doğru yeni bir göç balattılar. Bu göçler bereketli hilal dediğimiz, Fırat’ın güneye akmadan önce geni bir yay çizdiği bölge üzerinde yoğunlamıtı. 263

Asur ve Hitit kaynaklarında ilk defa Ahlamu adıyla adlandırılan bu göçebeler, hayvancılıkla geçiniyorlardı. İklim ve otlak koullarına göre bölgede dolaıyorlar, iyi bir otlak bulduklarında yük hayvanlarını çözüyorlar, karakeçi kılından dokunmu çadırlarını kuruyor ve geçici olarak yerleiyorlardı. Bu göçebe airetlerden olan Aramiler çoğaldı, zamanla insan ve hayvan sayısını artırdı. Aram adı bu airetin adından gelmektedir. M.Ö. 1200 yıllarının ortalarında ilk kez Aramiler’in adı Babil Kralı Kadaman Enlil’in bir mektubunda geçer. Babil kralı, Hitit Kralı Hattuili’ye yazığı bu mektupda kervan yolları Ahlamu ekiyaları tarafından tutulduğu için elçi yollayamadığından söz eder. 264

Aramiler, Suriye çöllerinde göçebe kabilelerairetler halinde yaayan,

______262 Köroğlu, 2006: 144, Albright, 1975: 528. 263 Memi, 2007: 186. 264 Sever, 1993: 128130. 85 birbiriyle akraba birçok gruptan olumaktaydı. 265 Babil’den balayan ve Fırat kıyısından içlere giden yolu sık sık kesip, kervanları soyuyorlardı. Aramiler ayrıca Hitit ordusunda paralı askerlik yapıyorlardı. Bölgeyi iyi bildikleri için yolu çölden geçen herkese rehberlik yapıyorlardı.

Bu yıllarda Suriye limanlarının Fenikeliler’in eline geçmesiyle Aramiler kıyıdan içeri doğru itildiler. Fenikeliler kurdukları tiros, Arvad, Biblos gibi liman kentlerine hakimlerdi. Aramiler dıarıdan gelen bu boyundurukları doğuya göç ederek kurtulmayı denediler. Fenike baskısı Aramiler’de bir birlik yarattı. Tehlikelere karı airetler birlemeye baladılar. Böylece ilk Aram beyliklerinin, kent devletlerinin temelleri atılmaya baladı. Aramiler bir yandan Hurriler’in kurduğu Mitanni Krallığının ordusunda paralı asker olarak Asurlular’a karı savaırken, bir yandan da Fırat’ı aıp Fırat ile Dicle topraklarına yerlemilerdir. Aramiler’in belirli bir yerleme yerleri olmadıkları için rahatça Asur kentlerine baskın düzenleyip, kaçabiliyorlardı. Asur kralı TukultiNinurta ilk defa Aramiler’e karı yıldırım harekatı balattı. İki nehir arasındaki bölgeye yerlemeye balayan Aram airetleri ortadan kaldırıldı. Amonos dağları ile Fırat arasındaki bölge Asurluların eline geçti.

Aramiler Asur boyunduruğuna karı airet bakanlarının liderliğinde örgütlenmeye baladılar. Aramiler’in yaamak için sulak, otu bol bölgelere gitmeleri gerekiyordu, Bu bölgeler de Asurluların elinde bulunuyordu. Böylece otlak ve Asur kentlerinin çekiciliği nedeniyle iki komu halk arasında sürekli çatımalar çıkıyordu. Asur kaynaklarına göre I. Tiglatpilaser bir çok defa Fırat’ı aarak, airetler üzerine yürüdü. Teknik yönden güçlü olan Asur ordusuna karı Aramiler açık sava veremeden dağlılıyor, gece baskınlarıyla Asurları yenmeye balıyorlardı. 266 Asur kralları, Yeni Asur döneminde taktik değitirerek büyük nüfus nakillerine bavurmulardır. Bir bölgenin güvenliğini sağlamak ve isyanları bastırmak temel gerekçesiyle nakledilen halklardan, ______265 Köroğlu, 2006: 144. 266 Sever, 1993: 128130. 86 yeni kentler kurmak, tarım alanlarına igücü sağlamak, orduda ise asker ihtiyacını sağlamak bağlamında yararlanılmıtır. Yazılı belgelerdeki kayıtlardan Yeni Asur krallarının birkaç milyon insanı bu amaçla naklettikleri anlaılır. Bu nüfusun büyük çoğunluğunu da Aramiler oluturur. Böylece Aramiler zamanla, hem küçük gruplar halinde göçerek geldikleri hem de büyük nüfus nakilleriyle yerletirildikleri Asur kentleri ve çevresindeki tarım alanlarında Asur halkıyla kaynamıtır. 267

A. Babil Tahtında Bir Aram Soyu

Hitit Kralı I. Murili’nin Babil krallığına son vermesiyle, Eski Babil Çağı son bulmu ve egemenlik Kassitleri’n eline geçmiti. Kassitler’in de 400 yıl süren egemenlikleri de Elamlar tarafından sona erdirilmitir.

Babil’deki Elam valisi, Sami kökenli bir soylunun mücadelesi sonucu öldürülerek Babil’deki Elam egemenliğine son verilmitir. Bundan sonraki yıllar Babil ile Asur arasındaki savalarla, Aramiler’in Asur saldırılarına karı direnmeleri ve politik bir birlik oluturmalarıyla geçmitir. Babil kralı Marduk nadinahhe zamanında Asur ordusu Kral Tiglatpilesar’ın komutanlığında Aramileri dağıtmakla yetinmemi, Babil topraklarını da saldırmıtır. Asurlular ilk akında Zap suyunun güneyine kadar inmilerdi. Babil üzerine ikinci Asur akınında isei DurKurigalzu, Sippar ve Babil kentleri Asurlular tarafından yağmalanmıtır. Babil’de kralınsarayı atee verilmitir.

Aramiler bu fırsattan yararlanarak asker bulunmayan Asur kentlerini yağmalamılardır. Babil kralı bu yenilgiden sonra tahttan çekilerek, yerini oğlu Mardukapikzerimati geçmitir. Bu kral zamanında Asur ve Babil arasındaki ilikiler düzelmitir. Lakin Babil’in ağır bir savata yenik dümesi, ülkeyi ve krallık yönetimini zayıflatmıtı. Babil’in zayıflığı Aramiler’in iine yaramı ve üst üstte yaptıkları saldırılarla krallık yönetimini çökerttiler. Babil ______267 Köroğlu, 2006: 144. 87 adı taıyan bir Aram beyi, Adadaplaiddin Babil tahtına geçmitir. Böylece İsin soyunun yerine bir Aram soyu balamı oldu Babil tahtında.

B. İlk Aram Beylikleri

İsa’nın doğumundan önceki 1. Bin yılın balarında, Ortadoğu eski tarihine damgasını vuran en önemli olay göçebe Aramlar’ın yerleik düzene geçmeleri ve yayılmalarıdır, diyor tarihçiler. Aramiler bu yıllarda Suriye’nin kuzeyinde, Fırat vadisinde ve güney Mezopotamya’da göçebeliği bırakarak, yerleik düzene geçmeye baladılar. Aramiler ilk defa Karkamı’ın güneyinde, Fırat’ın güneye akmadan önce geni bir yay çizdiği bölgede yerlemilerdi. Kentler, köyler kurmulardı. Hayvancılık ile geçiniyorlar ve meyve, sebze üretiyorlardı. Asur kralı I. Tiglatpilesar bu bölgedeki Aramileri dağıtmı, Fırat’ın doğu yakasına geçmemeleri için karakollar, hisarlar kurdurmutu. Asur kralının ölümünden sonra karokollar basılmıtır.

Fırat’ın doğu yakasındaki Mutkinu ve Pitru hisarları Aram saldırılarına dayanamamıtır. Böylece bakenti Karkamı’ın güneyindeki Til Barsip/Tel Ahmar kenti olan Aram BitAdini krallığı Fırat’ın karı yakasına geçmi oldu.

Hitit krallığının 1200’lü yılların balarında yıkılmasından sonra Suriye’nin kuzeyindeki bir dizi Hitit kenti Aramiler’in eline geçti. Bu kentler yeni kurulan Aram beyliklerinin merkezleri oldu.

Aramlar’ın eline geçen bu Hitit kentlerinde eski kültürlerle yeni Aram kültürü bir süre sonra yava yava kaynamaya baladı. Aram beyleri hem Aramca hem Hititçe adlar almaya balamılardır.

Habur ırmağı yönündeki Aram göçlerinden sonra, Balih vadisinde iki Aram beyliği kurulmutur. Habur kıyısında bakenti Guzana/Tel Halaf olan Bit Bahiani beyliği kurulmutur. Aramiler Fırat kıyısından güneye inerek, Fırat’ın çizdiği yayın güneyinde beylikler kurmulardır. Eski Sumer ülkesinin 88 bulunduğu Basra körfezine kadar uzanan bölgeye, Aram kökenli Kaldu aireti göç etmitir. Dicle’nin güneyindeki Dijala bölgesinde de kalabalık Aram airetleri yerlemitir. 268

______268 Sever, 1993: 192.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

KASSİT, HURRİ, MİTANNİ GÖÇLERİ VE BU KAVİMLERİN TARİHİ

I. KASSİTLER’İN AKINLARI

Babil kralı Hammurabi sonrasındaki iki yüzyıl boyunca Önasya’da oldukça önemli değiiklikler yaanmıtır. Anadolu’da HintAvrupa kökenli Hititler bir devlet kurmu, Kuzey Mezopotamya’da Hurri halkı Mitannili yöneticileri önderliğinde yeniden güçlenmilerdi. Mezopotamya’da ise Kassit adını taıyan yeni bir toplum tarih sahnesine çıkmıtır. 18. yüzyılda, Hammurabi’nin oğlu amuiluna’nın 9. yılına verilen isimde ilk kez adlarına rastlanılan bu halkın, Mezopotamya’ya 269 Batı İran dağlarından 270 geldiği tahmin edilir. Balangıçta tarlalarda tarım içisi olarak çalımılar, nüfusları artınca da değien dengelerden yararlanarak kentlerin yönetimini ele geçirmilerdir. Kassit göçü Babil ve eski Sumer ülkesi ile sınırlı kalmamı, Fırat üzerinden batı yönünde Kuzey Suriye’ye kadar etkili olmutur. Orta Fırat bölgesinde, Katiliau adlı kralları önderliğinde askeri bir güç haline gelerek bir krallık bile kurdukları bilinir. Kassitlerin kuzeye doğru yayılmaları ise, 14. yüzyıl ortalarında, bu bölgedeki Mitanni egemenliğinin zayıflamasından sonra gerçeklemitir.

Babil ve Sumer ülkesine yerleenler Eski Mezopotamya kültürünü benimsemilerdir. Egemenlikleri süresince Babilceyi kullanmılardır. Bu nedenle dilleri ve kökenleri hakkında doğrudan bilgi verecek kayıt bırakmamılardır.

______269 Köroğlu, 2006: 117. 270 Parmaksızoğlu, 1994: 53. 90

Eski Babil Sülalesi’nin 1595 yılında Hitit Kralı I. Murili tarafında yıkılması, Mezopotamya’da siyasal bir boluk yaratmıtır. Deniz Sülalesi arkasından da Kassitler güçlenmi ve kentlerde kontrolü sağlamaya balamılardır. Babil’e egemen olan ilk Kassit kralının, listelerde onuncu sırada adı geçen, II. Agum olduğu anlaılmaktadır. 271 1570 yıllarında olmalı çünkü Agum’un, tanrı Marduk ve karısının heykellerini 24 yıllık Hitit esaretinden kurtardığı söylenir. 272

Kral listelerinden edindiğimiz bilgilere göre, Babil ve çevresinde Kassit Sülalesinden, Ganda, Agum, Katilia ve Karainda gibi adlar taıyan 36 kral hüküm sürmütür. Ancak hiçbir Kassit kralı, Hammurabi gibi kendilerini unutulmazlar arasına alacak uzun yazıtlı ve kabartmalı bir stel diktirmemitir. Eyalet yönetimi ve vergiler hakkında bilgi veren kudurru adlı sınır talarında da kendilerinden fazla söz etmemilerdir. Bu yüzden bunların büyük bölümünün adları dıında ne tarihleri ne de çalımaları konusunda bir bilgi vardır.

Kassit Sülalesi döneminde bütün Güney Mezopotamya tek bir siyasal yönetimin altında toplanmıtır. Anlaıldığı kadarıyla köklü geleneklere sahip kent devletleri de bir tür otonom yapıya sahip merkezler olarak, hem Kassit krallarına tabi olmu, hem de kendi benliklerini korumulardır.

Kuzey Mezopotamya’da Mitanni Krallığı’nın zayıflaması, önceleri Kassitlerin bu yönde yayılmalarını sağlamısa da, aynı bölgeyi kontrol eden Orta Asur Krallığı, Babil merkezli Kassit yayılımına karı yeni bir tehdit oluturmutur. Kısa zamanda kuzeyde denetimi sağlayan Asur krallarından I. AsurUballit kendini Babil’e saldıracak kadar güçlü görmütü. Mitanni Krallığı’nın I. almaneser tarafından yıkılmasından sonra, Asur kralı olan I. TukultiNinurta Babil’e saldırıp ele geçirmitir. ______271 Köroğlu, 2006: 118. 272 Oates, 2004: 90.

91

Orta Asur Krallığı’nın Babil üzerindeki egemenliğinin uzun sürmediği anlaılmaktadır. Güney Mezopotamya’daki Kassit egemenliği, esas olarak güneydoğudan gelen Elam saldırılarıyla son bulmutur. utrukNahhunte adlı krallarının önderliğindeki Elam orduları, 1155 yıllarında Babil ve çevresini ele geçirerek büyük yağmalamalar yapmılardır.

Kassitler’in tarih sahnesinden silindiği dönemde, Ege Anadolu, Doğu Akdeniz bölgesi ve Mısır’da Deniz Kavimleri göçü sonrasında meydana gelen büyük bir kargaa hüküm sürmekteydi. Tunç Çağı’nı sona erdiren ve Demir Çağı’nı balatan bu gelimeler, Mezopotamya’da da etkili olmu; bölgedeki merkezi devletler birkaç yüzyıl boyunca siyasal, sosyal ve bayındırlık alanında önemli bir etkinlik gösterememilerdir.

Egemenliklerini yitiren Kassit toplumu bölge halkıyla kaynaarak asimile olmutur. Kentlere yerleenlerden bazıları Babil’ce isimler almılardır. Bürokraside görev yapanlar önemli devlet memurluklarına kadar yükselmilerdir. Kırsal alanda kabileler eklinde yaayanlar ise kendi kimliklerini uzun süre korumulardır. Babil bu bölgede önemli bir kültür ve kült merkezi olarak etkinliğini sürdürmütür. 273

Mezopotamya bilginleri Kassit egemenliği dönemini çok ihmal etmilerdir. Müzelerde incelenmeden ve ilgi görmeden yatan binlerce tablet vardır. 274 Onun için de, meneke rengi Fırat sularıyla süslenen o güzelim Babil’de neler olup bittiğini henüz iyi bilemiyoruz. 275 Bu dönem genelde Babil tarihinin en az esin verici dönemi olarak düünülür. Yine de Kassitler diğer tüm Mezopotamya hanedanlarından daha uzun süre birleik bir Babil ülkesi yönetmiler ve Babil kentinin eski dünyanın politik ve kültürel merkezi olarak sivrilmesi onların himayesi altında gerçeklemitir. Yerel veya değil, tüm ______273 Oates, 2004: 90. 274 Köroğlu, 2006: 120121. 275 Engin, 1968: 113.

92 sülalelerden daha uzun bir süre bata kalmılardır. Kassitler’in baskıcı olmayan liberal bir iç politika izlediklerine bizi inandıran pek çok neden vardır. Daha önceyi ülkeyi yöneten ve daha ünlü olan Agade ve Eski Babil krallarına kıyasla Sumer’i daha iyi yönetmilerdir. 276

II. HURRİLER

Tarih öncesi döneminin sonlarında, alacakaranlıkta, bir buzlu camın ardındaki belirsiz görüntüler gibi, Doğu Anadolu’da iki topluluk göze çarpıyor. 3. Bin yılında Kızılırmak halkasında, Hattiler ile Mara ve Malatya yöresinde Hurriler. 277

Kendi baına bağımsız, kendi öz kaynaklarına dayalı ve kendi içinde tutarlı tam bir Hurri siyasi tarihi maalesef yoktur. Olayların rekonstrüksiyonu hep bazen dost, bazen düman olan komu kavimlerin belgeleri vasıtasıyla yapılmaktadır. M.Ö. 1550’den önceki Hurri tarihi ise tamamen karanlılar içindedir. Suriye ve Kuzey Mezopotamya’ya ne zaman ve hangi yönlerden göç ettikleri de meçhuldür. Ne var ki, ahıs isimlerine dayanarak Hurriler’in varlığı Sargon öncesi dönemde Dicle nehrinin doğusundaki bölgede sabittir. 278

Hurriler ilk önce M.Ö. 3. Bin yılın son çeyreğinde Güneydoğu Anadolu’da rastlanmaktadır. Hurri dilindeki en eski yazılı belge Mardin’in güneyinde bulunan Urkis ehri’nde bir tapınağın kurulması ile ilgilidir. Ve imdi Louvre Müzesi’nde saklanmaktadır. Urkis kenti Yukarı Fırat ile onun bir kolu olan Habur ırmağı arasında, bölge içinde Mardin’in güneyinde yer almaktadır. Bir baka belgede bu kent Hurri tanrısı Kumarbi’nnin oturduğu yer olarak anıldığına göre söz konusu yörenin Hurriler’in balıca ______276 Oates, 2004: 90. 277 Ohri, 2006: 2425. 278 Akurgal, 2007:119.

93 merkezlerinden biri olduğu anlaılmaktadır. Orta Anadolu’da Nea’da Karum II yerlemesinde bulunan tabletlerde de Hurrilere Anadolu’da Nea’da Karum II yerlemesinde bulunan tabletlerde de Hurrilere rastlıyoruz.

Hurriler M.Ö. 2. Bin yılın ilk yarısında kısa yaamlı küçük beylikler kurmulardır. Ancak 2. Bin yılın ortalarına doğru HintAvrupalı boyların idaresinde kurulan ve halkının büyük çoğunluğunun Hurrilerin oluturduğu Mitanni Devleti, o dönemlerde Yakındoğu’nun Mısır’dan sonra gelen ikinci büyük siyasal gücü olmutur. Hurri merkezleri unlardır: Urfa, Diyarbakır, Mardin ve Kerkük arasındaki bölgede Hanigalbat, Tell, Feheriye, agar, Bazar Tell Brak, Tell Riman ve Kerkük güneyinde Nuzi ( Yorgan Tepe)’dir.

Böylece Hurriler’in M.Ö. 2. Bin yılın ortalarında, Mitanni Devleti döneminde Güneydoğu Anadolu, Kuzey Mezopotamya ve Kuzey Suriye’de oturdukları anlaılmaktadır. 2. Bin yılın ortalarına doğru Hurriler batıya özellikle Akdeniz doğrultusunda yayılmılar, Kilikya sınırlarına kadar uzanmılardır. 279

Hurriler, Mezopotamya çevresine o döneme dek gelenlerden farklı özelliklere sahip ilginç toplumlardan biridir. Konutukları dil Sami veya Hint Avrupa kökenli dillerle benzerlik göstermemekteydi. Hurrice, 1. Bin yılda Doğu Anadolu'da bir devlet kuran Urartuluların diliyle akrabaydı. Bu diller günümüzde Kuzeydoğu Kafkasya'da konuulan bazı dillerle benzerlik gösterir. 280

Sonuç olarak, M. Ö. 4. Bin yıla kadar varlıklarını çıkarabildiğimiz Hurriler farklı zamanlarda, Önasya’nın her tarafına yayılmılar, kendi öz kültürlerini korumanın yanında, Mezopotamya’nın SumerSami kültür etkisi altında kalmılardır. ______279 Akurgal, 1998: 119120, Memi, 2003: 32, Kınal, 1941: 1045. 280 Köroğlu, 2006: 94.

94

Farklı zamanlarda farklı coğrafi bölgelere gelip yerleen Hurriler’in coğrafi ve kültür partikülarizması ile karılaması nedeniyle, Hurri kültürünün farklı coğrafi mekanlarda farklılıklar göstermesi ve bilim adamları tarafından Hurri genel adı yanında, Subar, Urartu, AzziHayasa adları ile isimlendirilmek istenmesi de, farklı mekanlarda yer almaları ve farklı kültürlerle temasları sonucu olmutur. 281

III. HURRİMİTANNİ DEVLETİ

Eski Babil Devleti’nin 2. Bin yılın ortalarına doğru yıkılıından sonra Güney Mezopotamya Kassit egemenliğiyle tanıırken, Kuzey Suriye ve Kuzey Mezopotamya’da Hurri toplumları, Kuzey Suriye’ye göç eden Arî Mitanniler’le birleerek yeni bir devlet kurmulardır. Belgelerden anlaıldığına göre eski Ön Asya’daki HurriMitanni Devletinin snırıları doğuda Kerkük’ten batıda Akdenize kadar ulamıtır. M.Ö. 15501350 yılları arasında bölgenin en güçlü devletlerinden biriydi ve bakenti bugünkü Urfa/Ceylanpınar üzerine düen Vasugani ehri idi. 282

HurriMitanni Devleti’nin nüfus çoğunluğunu Hurriler oluturmakla birlikte, pek çok yerde Sami ve HintAvrupa kökenli toplumlar da yoğun biçimde varlıklarını korumaktaydılar. Devletin yönetici sülalesi ve krallar Hint Avrupa kökenli Mitanni toplumunun üyelerinden olumaktaydı. Mitra, Varuna, İndra, Nasatya ve Veda gibi Hint kökenli tanrı adları ve atçılıkla ilgili teknik terimler, bölgeye bunlarla birlikte gelmitir.

HurriMitanni Devleti’nin en önemli merkezleri arasında, Yukarı Habur bölgesindeki Tel Brak, krallığın en doğu ucunda bulunan Nuzi (Gasur), Arrapha (Kerkük yakınında) ve en batısında yer alan Alalah (Tel Açana) sayılabilir. ______281 Alpman, 1996: 21. 282 Özçelik, 2006: 66.

95

Günümüze kadar Mitanni krallarına ait eksiksiz bir kral listesi bulunamadığı için devletin kurulu süreci, kralların tam sırası ve iktidarda kalı süreleri kesin olarak bilinememektedir. Bu devlet hakkındaki en erken kayıtlara Mısır’ın 18. sülalesi zamanında Kuzey Suriye’ye yapılan seferlerin kayıtlarında rastlanılır. Mısır’daki el Amarna arivindeki belgelerden, HurriMitanni Devleti’nin 15. yüzyıl balarında güçlü bir devlet haline geldiği anlaılmaktadır. 283 Bu devletin tarihi hala bizim için gizemini korumaktadır. Sami ve Hurri kökenli kent devletlerinin nasıl bir süreçten geçtikten sonra Mitannili kralların yönetiminde büyük bir göç haline geldikleri açık değildir. 284

Mitanni’nin merkezini, Kuzey Suriye’nin dönemeciyle Dicle arasında kalan kısım tekil eder. Gücünün zirvede olduğu dönemlerde Dicle’nin doğusundaki topraklarla, Anadolu’nun güney kıyısını da topraklarına katmıtır. Mitanni, güneyde Orta Fırat vadisi üzerinde doğrudan sınırlara sahip olmutur. Devletinin sınırlarının kuzeyde nereye kadar uzandığı kesin olarak bilinememektedir. Bakenti, Vasukanni olmakla beraber, bu kentin yeri de henüz bilinememektedir.

Kuzey Suriye ve Kuzey Mezopotamya’daki Mitanni yönetimi 14. yüzyıl ortalarına kadar gücünü korumutur. Mısır’ın 18. Sülale firavunlarından II. Amenophis önderliğinde Doğu Akdeniz kıyı eridini ele geçirmek için yaptıkları seferler onları Sautatar yönetimindeki Mitanni ile karı karıya getirmitir.

Mısır firavunları III. ve IV. Tutmosis 15. yüzyıl sonu ve 14. yüzyıl balarında da HurriMitanni ülkesiyle ilgilenmeyi sürdürmülerdir. Ancak bu dönemde MısırMitanni çekimesi, bir dizi evlilikle güçlendirilen diplomatik anlamalarla sonuçlandırılmıtır. ______283 Köroğlu, 2006: 125126. 284 Mieroop, 2006: 181.

96

HurriMitanni Devleti güneyden gelen tehlikeyi bu diplomatik evlilikle önlemeye çalıırken, kuzeydeki Hititler bölgeyle ilgilenmeye yeniden balamılardır. Amarna’da bulunan bir mektupta Turatta, damadı III. Amenophis’i Hititlere karı kazandığı bir baarıdan haberdar etmektedir. Mitanni kökenli en önemli krallardan olan biri olan Turatta hakkındaki bilgilerin çoğu III. IV. Amenophis’e gönderilen mektuplardan oluan el Amarna arivinden elde edilir. Anlaıldığı kadarıyla bu dönemde Hitit kralı uppiluliuma Kuzey Suriye’ye yaptığı ilk seferde baarılı olamamı; Mitanni kralı Turatta Hititlerde elde ettiği bazı ganimetleri Mısır’a hediye olarak göndermitir. Hitit kralı uppiluliuma önce ülkenin batısındaki Kizzuwatna ile anlaarak onu kendi safına çekmi, ardından da Doğu Akdeniz kıyısını ele geçirerek Mısır ile Mitanni’nin bölgedeki çıkarlarını engellemitir. Ardından da Turatta’nın üzerine giderek onu yenmi ve Suriye’de Hitit kontrolünde bir yönetim oluturma çabasına girmitir. Bu dönemde Turatta’nın kardei Artatama’nın Mitanni ülkesinin bir bölümünde ayrı ve rakip bir krallık kurma iddiası Hititler tarafından desteklenmitir. Bir süre sonra Hititler ile vasal konumuna düürülen Mitanni arasında yapılan bir antlamada bu olaya atıfta bulunulmutur. Turatta bir saray entrikası sonucu öldürülmü, yerine ise Hitit yanlısı oğlu attivaza tahta geçirilmitir. 285 Böylece devletin batısı Hitit kontrolüne girmitir. Doğuda ise Asur hakimiyeti kurulmutur. Bunun sonucunda Mitanni devleti Hitit kralının vasalı haline getirilmitir. 286

HurriMitanni Krallığı’nın tarih sahnesinden çekilmesi, Hitit saldırılarıyla değil, Asur’un yükselii ve bölgede yeniden söz sahibi olma süreciyle ilikilidir. Hitit kralı uppiluliuma’nın Doğu Akdeniz bölgesine yayılma çabası ve Mitanni üzerindeki baskısıyla zayıflayan merkezi devlet, yerel krallıklar üzerindeki kontrolünü yitirmitir. Doğuda Asur kentinde, Mitanni egemenliğinde bile kendilerini listelere kral olarak yazdıran Sami kökenli yöneticiler, bu durumu değerlendirenlerin baında gelir. Asur kralı ______285 Köroğlu, 2006: 126127. 286 Mieroop, 2006: 182.

97

I. Asur uballit dümanı ve Hitit yandaı attivaza’ya isyan eden bir baka Mitannili olan III. uttarna’yı desteklemi, ve bu olaylar sonucunda bir olasılıkla Nuzi ve Arrapha bölgesini Asur’a katmayı baarmıtır. Asur bölgesini yitiren HurriMitanni devleti, Yukarı Habur ve çevresinde varlığını bir süre daha korumutur. Asur kralları I. Adadnirari ve I. almaneser, Hurri Mitanni Devleti’nin son kralları olan I. attuara, onun oğlu Wasaatta ve torunu II. attuara ile çekimilerdir. I. almaneser krallığının balarında II. attuara’yı yenerek Mitanni egemenliğine son vermi ve topraklarını Asur’a katmıtır. Orta Asur yazıtları, bu savatan sonra Asur’a karı yeni bir güç olumasını önlemek amacıyla Kuzey Suriye’den 14.000 kadar esir alınarak baka yerlere nakledildiğini bildirir. Bu kayıt, Asur krallarının 1. Bin yılda sık sık bavurduğu nakli uygulamasının en erken örneğidir.

HurriMitanni tarihi ve kültürü, hakkındaki bilgimiz, Tel Amarna mektupları arasında bulunan mektuplar ile Boğazköy belgeleri ve Kerkük bölgesinde bulunan tabletler gibi mahdut vesikalarla, Kuzey Suriye bulunan eserlere inhisar etmektedir. Mezopotamya ve Eski Suriye kültürlerini de içine alan derleme bir kültürdür. Krallığın güçlü olduğu 15. yüzyıl ve 14. yüzyılın ilk yarısında Doğu Akdeniz kıyıları ve Mısır ile yoğun bir ticari iliki kurulmu ve bu durum kültürel etkilerin sınırını geniletmitir. Devleti yöneten Mitannili Kralların HintAvrupa kökenli, halkın büyük bölümünün de Hurrili olmasına karın, bu dönemde belgeler çiviyazısıyla Akadca olarak yazılmaktadır. Literatürde “Nuzi malları” olarak adlandırılan, siyah üzerine beyaz boyalı bezemelere sahip lüks çanak çömlek türü bu dönemin bir damgası kabul edilmekle birlikte bu çanak ve çömleklerin tapınak ve saraylar için üretildiği düünülür. Bununla birlikte cam da Mitanni döneminde yaygın olarak kullanım alanı bulmutur.

HurriMitanni Devleti, Kuzey Suriye ve Kuzey Mezopotamya’da 13. yüzyılın ilk çeyreği içinde siyasi sahneden çekilmesine karın bıraktığı

98 kültürel miras, yerel krallıklar ve bölgeye egemen olan Asur tarafından sahiplenilmitir. 287

______287 Köroğlu, 2006: 123127.

99

MEZOPOTAMYA KRONOLOJİSİ

HASSUNASAMARRA DÖNEMLERİ

Halaf dönemi 56005000 Ubeyd dönemi 55004000 Uruk dönemi 40003100 Cemdet nasr dönemi 31002900 Erken hanedanlar dönemi 29002350

SUMER KRALLARI

Enakuana 24322403 KuBaba PuzurSin UrZababa 23402316

AKAD HANEDANI

Sargon 23342279 Rimu 22782270 Manituu 22692255 NaramSin 22542218 arkaliarri Igıgi Nanium İmi 21922190 Eluldan Dudu 21892169 uturul 21682154

100

ÜÇÜNCÜ UR SÜLALESİ

UrNammu 21122095 ulgi 20942047 AmarSin 20462038 uSin 20372029 İbbiSin 20282004

BİRİNCİ İSİN SÜLALESİ

İbiErra 20171985 uiliu 19841975 İdinDagan 19741954 İmeDagan 19531935 LipitEtar 19341924 UrNinurta 19231896 BurSin 18951874 LipitEnlil 18731869 Erraimitti 18681861 Enlilbani 18601837 18361834 İterpia 18331831 Urdukuga 18301828 Sinmagir 18271817 Damikiliu 18161794

LAGA

Enhegal y.2570 Lugalaengur y.2550 UrNane 24942465

101

Akurgal 24642455 Eanatuma 24542425 I. Enanatuma 24242405 Entemena 24042375 II. Enanatuma 23742365 Enentarzi 23642359 Lugalanda 23582352 Urukagina 23512342

LAGA ENSİ’LERİ

Gudea 21412112

LARSA SÜLALESİ

Naplanum 20252005 Emisum 20041977 19761942 Zabaya 19411933 Gungunum 19321906 Abisare 19051895 SumuEl 18941866 NurAdad 18651850 Siniddinam 18491843 Sineribam 18421841 Sinikiam 18401836 SiliAdad 1835 VaradSin 18341823 RimSin 18221763

102

ESKİ ASUR KRALLARI

I. Erium İkunum I. Sargon II. PuzurAsur NaramSin II. Erium I. amdiAdad 18131781 I. İmeDagan 17801741

ESKİ BABİL KRALLARI

Sumuabum 18941881 Sumulael 18801845 Sabium 18441831 Apilsin 18301813 Sinmuballit 18121793 Hammurabi 17921750 Samsuİluna 17491712 AbiEuh 17111684 Ammiditana 16831647 Ammisaduka 16461626 Samsuditana 16251595

KASSİT SÜLALESİ

Ganda y.1730 II. Agum y.1570 I. BurnaBuria y.1510 III. Katiliau y.1490

103

III. Agum y.1465 Karainda y.1415 I. KadamanHarbe I. Kurigalzu y.1390 I. KadamanEnlil y.1370 II. BurnaBuria 13591333 Karaharda 1333 NaziBuga 1333 II. Kurigalzu 13321308 NaziMarutta 13071282 KadamanTurgu 12811264 II. KadamanEnlil 12631255 KudurEnlil 12541246 agaraktiuria 12451233 IV. Katiliau 12321225 TukultiNinurta 1225 Enlilnadinumi 1224 II. KadamanHarbe 1223 Adadumaiddina 12221217 Adadumausur 12161187 Meliipak 11861172 I. Mardukaplaiddina 11711159 Zababaumaiddina 1158

İKİNCİ İSİN SÜLALESİ

Mardukkabitahheu 11571146 İttiMardukbalatu 11391132 Ninurtanadinumi 11311126 I. Nabukadnezar 11251104 Enlilnadinapli 11031100

104

Marduknadinahhe 10991082 Mardukapikzeri 10811069 Adadaplaiddina 10681047 Mardukahheeriba 1046 Mardukzerx 10451034 Nabuumulibur 10331026

ORTA ASUR KRALLARI

Asuruballit 13651330 Enlilninari 13291320 Arikdenili 13191308 I. Adadninari 13071275 I. almaneser 12741245 I. TukultiNinurta 12441208 I. Asurreii 11321115 I. Tiglatpileser 11141076 AaredapilEkur 10751074 Asurbelkala 10731056 II. EribaAdad 10551054 IV. amiAdad 10531050

YENİ ASUR KRALLARI

II Asurrabi 1012972 II Asurresii 971967 II Tiglatpileser 966935 II Asurdan 934912 II Adadninari 911891 TukiltiNinurta 890884 Aurnasirpal 883859

105

almaneser 858824 V. amiAdad 823811 III. Adadnirari 810783 IV. almaneser 782773 III. Asurdan 772755 V. Asurnirari 754745 III. Tiglatpileser 744727 V. almaneser 726722 II. Sargon 721705 Sennaherib 704681 680669 Aurbanipal 668627 Asuretelilani 626? Sinumuliir Sinarraikun ?612 II. Asuruballit 611609

YENİ BABİL KRALLARI

Nabopolassar 625605 II. Nebukadnezzar 604562 AmelMarduk 561560 Neriglissar 559556 LabaiMarduk 556 555539

Bu listede Mezopotamya krallıklarını yöneten tüm krallar yer almamaktadır. Kronolojiyi, Köroğlu, 2006 ve Oates, 2004 kaynaklarından derledim.

SONUÇ

Verimli toprakları ve uygun iklim artları nedeniyle çok eski zamanlardan beri yoğun göçe sahne olan Mezopotamya, birçok farklı kültür ve halkın karıtığı bir bölge olmutur. Mezopotamya medeniyetinin oluumunda Sumerliler, Akadlılar, Babilliler, Asurlular, Aramiler, Hititler, Kaslar, Gutiler gibi birçok kavimin etkisi olmutur.

Matematik, büyü, destanlar, kanunlar, mahkeme kararları, ak arkıları, ağıtlar, tanrılar, yazı dünyada ilk kez burada kil tabletlere kaydedildi. Pek çok kavim geldi geçti ama sonra gelen, hep öncekinin izinden gitti. Mezopotamya yarattığı uygarlıklarda özgünlüğünü hep korudu.

Mezopotamya, güneybatıda Suriye ve Arabistan çöllerine, kuzeybatıda İran Yaylasına ve kuzeyde, Dicle ve Fırat vasıtası ile Anadolu’ya açık geni bir düzlüktür. Bu doğal yapı, Mezopotamya tarihini ekillendiren temel faktör olmutur.

Bilinen medeniyetlerin en eskisi olarak kabul gören Sumerliler, Mezopotamya’nın yerli halkı olmayıp, Eski Tunç Dönemi’nin baında buraya aağı yukarı M.Ö. 3500 yıllarında göç ederek gelmilerdir.

Mezopotamya medeniyetinin yaratılmasında payı olan kavimlerden biri olan Samîler, Filistin ve Suriye’deki dağlık bölgeleri takip ederek kuzeye, Münbit Hilal denilen Habur Nehri yataklarına gelmilerdir. Buradan Fırat su yolu ile Mari (TelHariri) üzerinden Babilonya’ya vardıkları tahmin edilmektedir.

Eski Mezopotamya tarihinde üç büyük Sami göçü olmutur. Bunlardan birincisi M. Ö. 2500'lerde olduğu tahmin edilen Akadlılar’ın göçüdür. Bu

107 kabileler, Dicle ve Fırat nehirlerinin birbirine en çok yaklatığı yerde, Bağdat civarındaki Ki ehrine yerlemilerdir. M. Ö. 2. Binde meydana gelen ikinci Sâmi göçü ise Mezopotamya'ya Amurruları getirmitir.

Üçüncü büyük Sami göçü M. Ö. 14. Binde balayıp 9. Bine kadar devam eden Arami kabilelerin göçleridir. Asur krallarının, Arami'lere karı yaptıkları, amansız savalar sebebi ile Aramiler, yukarı Dicle bölgesine yani Asur'a gelemeselerde, Anadolu'da Sam'al a (Zincirli) kadar ulamılardır.

Sumerliler’in bölgedeki egemenliğine son veren Akadlılar adlarını ilk kralları Büyük Sargon’un Fırat boyunda kurduğu bakent Agade’den alır. Sargon’un önderliğinde Sumer egemenliğine bakaldıran Samiler tarih öncesi çağlardan beri, bugunkü Filistin ve Suriye’den, Mezopotamya içlerine göç etmiler ve Sumer kentlerine yerlemilerdir.

M. Ö. 23002000 yılları arasındaki süreçte Batı Samileri halkları Orta Mezopotamya ve Babil’e doğru hareketlenerek buralara yerlemilerdir. Asurluların; Akadca’da Amorit, Sumercede Martu olrak anılan ve Sami kökenli bir dil konusan bu Sami gruplarla Kuzey Mezopotamya’da eski Tel Halaf kültüründen gelme ve içlerinde Subarular’ın da bulunduğu bölgenin Asya kökenli eski halklarının kaynaması ile oluan melez bir ırk olduğu bilinmektedir. Asur sitesi, tanrı Asur adına kurulmu ve kurulu tarihi de tam olarak bilinmeyen bir ehirdir. Halkı da bu kentin adını taır.

Hammurabi dönemi, Eski Babil Krallığı’nın doruk noktası olmutur. Bu dönemde, Sümer, Akad, Elam, Gutiler ve Amurrular'ın bir araya gelmeleri sonucu oluan ırklar karıımında, küçük bir azınlık durumuna düen Sumerliler, zamanla Samililer içerisinde eriyip gitmiler ve M.Ö. 1500’e gelindiğinde tümüyle ortadan kalkmılardır.

108

Eski Babil Devleti’nin 2. Bin yılın ortalarına doğru yıkılıından sonra Güney Mezopotamya Kassit egemenliğiyle tanıırken, Kuzey Suriye ve Kuzey Mezopotamya’da Hurri toplumları, Kuzey Suriye’ye göç eden Arî Mitanniler’le birleerek yeni bir devlet kurmulardır.

Mezopotamya ve özellikle de Asur için tehlike oluturmaya baladıkları 12. yüzyılda, yazılı belgelerde anılmaya balayan toplumlardan biridir. Beinci Bin yılın sonlarına doğru Suriye çöllerinden ve Filistin’den güneye inen Amorit ve Kenan göçebelerin arasında Aramlar da bulunuyordu. Bu Sami kökenli göçebeler daha önce yerlemi halkla birlikte Sumerliler’in ileride kuracakları kültürün temel talarını oluturdular. Elamlıar’ın 1960 yılında Sumerliler’e saldırarak Ur kentini ve Sumer egemenliğini yıkmalarından sonra, bu halkın bir kesimi dağıldı.

19. yüzyılın balarından itibaren Mezopotamya’ya yapılan keif gezileri ve aratırmalar, daha sonra gerçekletirilecek olan arkeolojik kazılara zemin hazırladı. Arkeolojik kazılar sonucu ortaya çıkarılan yazılı ve yazısız buluntular ise bölgede kurulan uygarlıklarla ilgili bilgilerimizi artırmıtır.

KAYNAKÇA

AKURGAL, Ekrem; Anadolu Kültür Tarihi , Ankara, Tübitak Popüler Bilim Yayınları, 1998.

AKURGAL, Ekrem; Anadolu Uygarlıkları , İstanbul, Net Turistik Yayınları, 1998.

AKURGAL, Ekrem; Türkiye Kültür Sorunları ve Anadolu Uygarlıklarının Dünya Tarihindeki Önemi , Ankara, Bilgi Yayınevi, 1998.

ALBRIGHT, W.F.; “Syria, The Philistines, and Phoenicia ” , CAH II/2, chp., XXXIII, Cambridge, 1975.

ALPMAN, Adil; “Anadolu’da Hurriler”, III. Uluslararası Hititoloji Kongresi Bildirileri , Ankara, 1996, s. 2737.

AMITTAY, Ben Jacob; Siyasal Düünceler Tarihi , çev. Mehmet Ali, Kılıçbay Levent Köker, Ankara, Savar Yayınları, 1983.

ARCHER, I. CHRISTON; Dünya Savaı Tarihi , çev. Cem Demirkan, İstanbul, Tüm Zamanlar Yayıncılık, 2006.

BARREAU, Jean Claude, BİGOT, Gullaume, Tarih Öncesinden Günümüze Bütün Dünya Tarihi , çev. Ayen Özıık, İstanbul, Dharma Yayınları, 2006.

BARRACLOUGH Geoffrey, Times Dünya Tarihi Atlası , çev. Zeki Okar, Karacan Yayınları, 1980.

Bilgiç, Emin, “Sumerliler’in Tarihleri, Kültürleri ve Medeniyetleri, D.T.C.F. Atatürk’ün 100. Doğum Yılına Armağan Dergisi” , Ankara , A.Ü. Basımevi, 1982, s. 81120. 110

BOTTERO, Jean; Evvel Zaman İçinde Mezopotamya , çev. Anita Tather, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2005.

BOTTERO, Jean; Eski Yakındoğu , çev. Adnan Kahiloğulları, Ankara, Dost Yayınevi, 2004.

BRAUDEL, Fernand; Uygarlıkların Grameri , çev. Mehmet Ali Kılıçbay, Ankara, İmge Kitapevi, 2006.

BRAIDWOOD, J. Robert; Tarih Öncesi İnsan , çev. Bilgi Altınok, İstanbul, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 1995.

BUCAİLLE, Maurice; Tevrat, İnciller ve Kur’an , çev. M.A. Sönmez, Ankara, 1991.

CHILDE, Gordon; Doğu’nun Prehistoryası , çev. evket Aziz Kansu, Ankara, TTK, 1971.

CHILDE, Gordon; Kendini Yaratan İnsan , çev. Filiz Ofluoğlu, İstanbul, Varlık Yayınları, 1992.

CHILDE, Gordon; Tarihte Neler Oldu , çev. Alaeddin enelMete Tunçay, İstanbul, Kırmızı Yayınları, 2007.

CHURCWARD, James; Batık Ülke Mu’nun Cocukları Kayıp Uygarlıklar1, çev. Ercan Arısoy, İzmir, Egemeta Yayınları, 1999.

CRAWFORD, Harriet; Sumer ve Sumerler , Arkada Yayınları, 2010.

CLOUGH, B.; Shepard; Uygarlık Tarihi , çev. Nihal Önol, İstanbul, Varlık Yayınevi, 1965.

111

COWEN, Noel; Küresel Tarih , İstanbul, Tüm Zamanlar Yayıncılık, 2004.

CURTİN, Philip; Dünya Tarihinde Kültürler Arası Ticaret , çev. aban Bıyıklı, İstanbul, Küre Yayınları, 2008.

ÇANKAYA, Necati; Çağlar Öncesinden Günümüze Doğu Anadolu , İstanbul, Misakı Milli Tarih Kültür Ariv Yayınları Hizmetleri, 2005.

ÇEÇEN, Salih, GÖKÇEK, Gürkan: “Sumerce’de Kültür Tarihimize Dair İzler”, Akademi Günlüğü Toplumsal Aratırmalar Dergisi , Cilt I, Sayı I, 2005, s. 17.

ÇEVİK, Özlem; Arkeolojik Kanıtlar Iığında Tarihte İlk Kentler ve Kentleme Süreci , İstanbul, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2005.

ÇIĞ, İlmiye, Muazzez; Kur’an, İncil ve Tevrat’ın Sumer’deki Kökeni , İstanbul, Kaynak Yayınları, 2005.

ÇIĞ İlmiye Muazzez; Ortadoğu Uygarlık Mirası , İstanbul, Kaynak Yayınları, 2002.

DAVIS C. James; İnsanın Hikayesi , çev. Barı Bıçakçı, İstanbul, Türkiye İ Bankası Kültür Yayınları, 2007.

DEDEOĞLU, Beril; Ortadoğu Üzerine Notlar , İstanbul, Derin Yayınları, 2002.

DİKER, Selahi; Türk Dili’nin Be Bin Yılı , Töre Yayın Grubu, 2000.

DOLUKHANOV Pavel; Eski Ortadoğu’da Çevre ve Etnik Yapı , Ankara, çev. Suavi Aydın, İmge Kitabevi, 1998.

112

ENGİN, Arın; Sumer Türkleri , Atatürkçülük Kültür Yayınları, İstanbul, 1968.

ERKANAL, Hayat; “Mezopotamya”, Eczacıbaı Sanat Ansiklopedisi , cilt II, İstanbul, 1998.

FRANGIPANE, Marcella; Yakındoğu’da Devletin Doğuu , çev. Zühre İlkgelen, İstanbul, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2002.

FRIEDELL, Egon; Mısır ve Antik Yakındoğu’nun Kültür Tarihi , çev. Ersel Kayaoğlu, Ankara, Dost Kitapevi, 2006.

FRIEDRICH, Johannes; Kayıp Yazılar ve Diller , İstanbul Arkeoloji ve Sanat Yayınları, çev. Recai Tekoğlu, 2000.

GEREY, Bagmyrat; 5000 Yıllık Sumer – Türkmen Bağları , IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2004

GİBSON, M.; The City and Area of Kish, Miami, 1972.

GÜNALTAY, M. emsettin; Türk Tarihinin İlk Devirlerinden Yakın ark, Elam ve Mezopotamya, Ankara, TTK Yayınları, 1987.

GÜNBATTI, Cahit; “Kültepe’den Akad’lı Sargon’a Ait Bir Tablet”, Archivum Anatolicum 3 , Ankara, 1997.

GÜNDÜZ, Altay; Mezopotamya ve Eski Mısır , İstanbul, Büke Yayınları, 2002.

HIRÇIN, Selen; Çivi Yazısı: Ortaya Çıkıı, Gelimesi, Çözümü , İstanbul, Eskiçağ Enstitüsü Bilimleri Yayınları, 1998.

113

İPLİKÇİOĞLU, Bülent; Eskiçağ Tarihinin Ana Hatları , Ankara, Bilim Teknik Yayınevi, 1994.

İTER, Yalçın; Kayıp Tarih , Aykırı Yayıncılık, İstanbul, 2004.

KANG, Shin, Theke; Sumerian Economic Texts from the Umma Archive , 1973.

KAYMAZ erif İhsan, Musul, Otopsi Yayınevi, 2003.

KESKİN, İshak; Mezopotamya’da Arivler ve Arivcilik, İstanbul, Çantay Kitapevi, 2007

KINAL, Füruzan; “Amarna Çağında Huriler”, Sumeroloji Aratırmaları , AÜDTCF çalımalarından ayrı basım, İstanbul, 1941.s.10401060.

KINAL, Füruzan; Eski Anadolu Tarihi , Ankara, TTK Yayınları, 1987.

KINAL, Füruzan; Eski Mezopotamya Tarihi , Ankara, AÜDTCF Yayınları, 1983.

KINDER, Hermann, HILGEMAN, Werner; Dünya Tarihi Atlası , çev. Leyla Uslu, Ankara, Odtü Yayıncılık, 2006.

KOCA, Salim; Eski Mezopotamya’da Tarih, Kültür ve Medeniyet , cilt 12, sayı, 57, 1992, s. 3841.

KÖKSAL, Mümin; Nuh Tufanı ve Sumerliler’in Kökeni , Ankara, Yeni Avrasya Yayınları, 2003.

114

KÖROĞLU, Kemalettin; Eski Mezopotamya Tarihi , İstanbul, İletiim Yayınları, 2006.

KÖROĞLU, Kemalettin; KONYAR, Erkan; Toplumsal Tarih Dergisi Mezopotamya Uygarlıkları Haritası , Bileim Matbaası, Nisan, 2006.

KRAMER, Samuel, N.; Tarih Sumerde Balar , çev. Hamide Koyukan, İstanbul, Kabalcı Yayınları, 1999.

KURT, Mehmet; MezopotamyaAnadolu İlikileri , Murat Kitapevi, Ankara, 2007.

LANSBERGER, Benno; “Mezopotamya’da Medeniyetin Doğuu”, AÜDTCF Yayınları , cilt 2, Sayı 3, Ankara, 1944, s. 419429.

LEWIS, Bernard; Uygarlık Tarihinde Araplar , çev. Hakkı Dursun Yıldırım, Pegasus Yayınları, 2006.

LISSNER, Ivar; Uygarlık Tarihi , çev. Adli Moran, Nokta Yayınları, 2006.

MAISELS, Keith Charles ; Early Civilizations Of The Old World , London and New York, 2003.

MAISELS, Keith Charles; Uygarlığın Doğuu , çev. Alaeddin enel, Ankara, İmge Kitapevi, 1999.

Mc. NEİL, H. William; Dünya Tarihi , çev. Alaeddin enel, Ankara, İmge Kitapevi, 5. Baskı, 2001.

MELLAART, James; Yakındoğu’nun Eski Uygarlıkları , İstanbul, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 1988.

MEMİ, Ekrem; Eskiçağda Mezopotamya , Bursa, Ekin Kitapevi, 2007. 115

MEMİ, Ekrem; Eskiçağ Türkiye Tarihi , Konya, Çizgi Kitapevi, 1995.

MEMİ, Ekrem; Genel Tarih , Konya, Öz Eğitim Yayınları, 1997.

MEMİ, Ekrem; Tarihi Coğrafyaya Giri , S.Ü. Eğitim Fakültesi Yayını, Konya, 1990.

MIEROOP, Marc van de; Antik Yakındoğu’nun Tarihi , çev. Sinem Gül, Ankara, Dost Kitabevi, 2006.

NARÇIN Ali, A’dan Z’ye Asur , İstanbul, Ozan Yayıncılık, 2007.

NARÇIN, Ali; A’dan Z’ye Sumer , İstanbul, Ozan Yayıncılık, 2008.

NISSEN, Hans J; Ana Hatlarıyla Mezopotamya , çev. Zühre, İlkgelen, İstanbul, Arkeoloji ve Sanat yayınları, 2004.

OATES, Joan; Babil , çev. Fatma Çizmeli, Ankara, Arkada Yayınevi, 2004.

OPPENHEİM, A. Leo; Mesopotamia , London, 1977.

ÖZÇELİK, Nazmi; İlkçağ Tarihi ve Uygarlığı , Ankara, Nobel Yayın, 2006.

ÖZDOĞAN, Mehmet; Güneydoğu Anadolu’nun Kültür Tarihindeki Yerine Farklı Bir Bakı , Tübitak Matbaası, Ankara, 2002.

PARLAR, Suat; Ortadoğu: Vadedilmi Topraklar , İstanbul, Mephisto Kitapevi, 2006.

116

PARMAKSIZOĞLU, İsmet, ÇAĞLAYAN, Yaar; Genel Tarih 1 , Ankara, Funda Yayın, 1976.

POLLOCK, Susan, Ancient Mesopotamia , Cambridge Universty Press, 2006.

Roaf, Michael; “Mezopotamya ve Eski Yakındoğu”, çev. Zülal kılıç, İletiim Atlaslı Büyük Uygarlıklar Ansiklopedisi , IX cilt, İstanbul, İletiim Yayınları, 1996.

RYAN, William; Nuh Tufanı , Ankara, Arkada Yayınları, 2003.

SANDER Oral; Siyasi Tarih , Ankara, İmge Kitabevi, 2005.

SEVER, Erol; Asur Tarihi , İstanbul, Kaynak Yayınları, 1993.

SEVİN, Veli; Atlas Aylık Coğrafya ve Keif Dergisi , İstanbul, 2005.

SINGER, Itamar; “The ‘Land of Amurru’ and the ‘Lands of Amurru’ in the Sausgamuwa Treaty” , IRAQ 53, 1991 s. 6974.

SOLLBERGER, E; Babylos Sous Les Rois Ur III , 1959.

ENEL, Alaeddin; İlkel Topluluktan Uygar Topluma , Ankara, Bilim ve Sanat Yayınları, 1995.

TANILLI, Yüzyılların Tarihi ve Gerçeği, Cilt, İstanbul, Cem Yayınevi, 1994.

TAYNBEE, Arnold; Tarih Bilinci , İstanbul, Bato Yayınları, 1978.

TİMUÇİN Afar; Düünce Tarihi , Bulut Yayın, 2008.

117

TUNCAY, Çağlar; Uygarlığın Seyir Defteri , Arkada Yayınevi, Ankara, 1996.

TURAN, Ömer; Tarihin Baladığı Nokta , Ortadoğu Step Ajans, İstanbul, 2002.

TÜRKDOĞAN, Orhan; Doğu ve Güneydoğu , İstanbul, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2005.

UMAR, Bilge; İlkçağda Türkiye Halkı , İnkılap Kitapevi, 1999.

ÜNAL, Ahmet; Hititler, Etiler ve Anadolu Uygarlıkları , Martı Matbaa.

YAMANLAR Emine, İnsanlığın Ortak Mirası Uygarlık , Erol Yayıncılık, Ankara, 2003.

YAMANLAR, Emine; Uygarlık Tarihi , Ankara, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, 2000.

YILDIRIM, Recep; Uygarlık Tarihine Giri , Asil Yayın Dağıtım, Ankara, 2002.

YILDIZ, Nuray; Eskiçağda Yazı Malzemeleri ve Kitabın Oluumu , Ankara, TTK, 2000.

118

HARİTALAR VE RESİMLER

Ek 1: Mezopotamya

119

Ek 2: Eski Akad Devleti

120

Ek 3: Amurrular ve Eski Babil Devleti

121

Ek 4: Boyalı Mezopotamya çanak çömleğinin tipolojisi Hassuna, Samarra, Hacı Muhammed

122

Ek 5: Halaf Çanak Çömlek Örnekleri

123

Ek 6: Ubeyd Buluntu Topluluğunun Balıca Öğeleri

124

Ek 7: NaramSin Steli

125

Ek 8: Hammurabi Kanun Steli

ÖZET

KAYMAK, Burcu. M.Ö. IV. ve II. Binlerde Mezopotamya’ya Göçler ve Göç Sonrası Siyasi Gelimeler, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2011.

Tez çalımamızın konusu, M.Ö. IV. ve II. Binlerde Mezopotamya’ya göçler ve göç sonrası siyasi gelimelerdir. Bu amaç doğrultusunda Mezopotamya’nın tarih öncesine ve coğrafi konumuna değindikten sonra Sumer göçlerini ele aldık.

Bilinen medeniyetlerin en eskisi olarak kabul gören Sumerliler, Mezopotamya’nın yerli halkı olmayıp, Eski Tunç Dönemi’nin baında buraya aağı yukarı M.Ö. 3500 yıllarında gelmilerdir.

Çalımamızın diğer bölümlerinde Sami Göçlerini ele aldık. Mezopotamya medeniyetinin yaratılmasında payı olan kavimlerden biri de, Samilerdir. Sami göçlerinin birincisi, Akad Göçleri’dir. M.Ö. 2500’lerde Mezopotamya’ya göç eden Akadlılar’ın Arabistan yarımadasından geldikleri düünülmektedir. Akadlılar Mezopotamya’daki Sumer hakimiyetine son vererek, kendi devletlerini kurmular ve M.Ö. 23502150 yılları arasında tüm Önasya dünyasını kontrolleri altında tutmulardır.

Samî göçlerinin ikincisi ise Amurrular (Martular) tarafından gerçekletirilmitir. M.Ö. 3. Bin yılın sonları ile M.Ö. 2. Bin yılın balarında gelien Amurru göçleri sonucunda III. Ur Sülalesi yıkılmı ve Mezopotamya’da tüm siyasal güç Samî Amurrular’ın eline geçmitir.

Sami göçlerinin üçüncüsü olan Arami göçlerini inceledikten sonra Hurri ve Kassit göçlerini inceleyerek çalımamızı sonlandırdık.

127

Anahtar Sözcükler

1. Mezopotamya 2. Sumer 3. Akad 4. Amurru 5. Kassit

ABSTRACT

KAYMAK, Burcu. Emigrations To Mesopotamia between 4th and 2nd Thousand Years B. C. and Political Developments after Emigrations, Master Study, Ankara, 2011.

The subject of our thesis work is immigrations to Mesopotamia which happened in 42 B.C. After we touched Mesopotamia’s prehistorical and geographical condition, we took Sumer immigrations in hand.

Sumerians which are accepted as most known oldest civilization ,not native inhabitants of Mesopotamia, came to Mesopotamia by emigrating in the beginning of Old Bronze Age nearly in the years of 3500 B.C.

In the other chapters of our work we handled Semitic Immigrations. Semitics are also one of these societies which had share in creating Mesopotamian civilization. First of the Semitic Immigrations are Akadian Immigrations. Akadians that emigrated to Mesopotamia in the years of 2500 B.C. are thought they have come from Arabic Peninsula. Akadians by ending the sovereignty of Sumrerians in Mesopotamia established their own state and in the years of 23502150 B.C. kept under control whole PreAsian world.

Second of the Semitic Immigrations is realized by (Martu). In the end of Amorites Immigrations which progressed in 3 th Millenium B.C. and in beginning of the 2 nd Milenium B.C. The Third Ur Dynasty was ruined and all political power passed to the Amorites in Mesopotamia.

After the examination of Aramian Immigrations, which is the third of the Semitic Immigrations we ended our work by examining Hurris and Kassit Immigrations.

129

Key Words

1. Mesopotamia 2. Sumerian 3. Akadian 4. Amurite 5. Kassit