T.C. FIRAT ÜN İVERS İTES İ SOSYAL B İLİMLER ENST İTÜSÜ TAR İH ANAB İLİM DALI

TÜRK İYE’DE FAAL İYET GÖSTEREN YASADI ŞI SOL ÖRGÜTLENME OLARAK TKP/ML-TİKKO

YÜKSEK L İSANS TEZ İ

HAZIRLAYAN DANI ŞMAN YÜKSEL Ç İÇEK YRD. DOÇ. DR MEHMET ÇEV İK

ELAZI Ğ - 2008 T.C. FIRAT ÜN İVERS İTES İ SOSYAL B İLİMLER ENST İTÜSÜ TAR İH ANAB İLİM DALI

TÜRK İYE’DE FAAL İYET GÖSTEREN YASADI ŞI SOL ÖRGÜTLENME OLARAK TKP/ML-TİKKO

YÜKSEK L İSANS TEZ İ

Bu tez . . /…/…. Tarihinde a şağıdaki jüri tarafından oybirli ği / oy çoklu ğu ile kabul edilmi ştir.

Danı şman Yrd. Doç. Dr Mehmet ÇEV İK

Üye

Üye

Enstitü Müdürü Doç. Dr. Erdal AÇIKSES ÖZET Yüksek Lisans Tezi

Türkiye’de Faaliyet Gösteren Yasadı şı Sol Örgütlenme Olarak Tkp/Ml-Tikko Yüksel Ç İÇEK

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı 2008, Sayfa: XV+ 127

Günümüzde sık kullanılan bir terim olmasına ra ğmen terörün uluslararası alanda kabul görmü ş bir tanımı bulunmamaktadır. Terör, en genel anlamıyla, kamu otoritesini veya toplum yapısını yıkmak için giri şilen, korku ve yılgınlık saçan şiddet hareketleri olarak tanımlanabilir. Bu ba ğlamda terörizm ise örgütlü, sistemli ve sürekli terör kullanmayı bir yöntem olarak benimseyen anlayı ştır. Terör, uzun dönemde siyasal düzeni yıkmaya yönelik bir araçtır. Bununla birlikte hedef alınan ulusun moral gücünü yıkmak, otoriteyi küçük dü şürmek ve yı ğınları etkisizle ştirmek kısa vadeli amaçlarıdır. Terör eylemini gerçekle ştirenlerin en önemli iste ği ise; eylemlerinin etkili olması ve bir gündem meydana getirmesidir. Terörizmin özelliklerinden biri de kurbanlarını rasgele seçmesidir. Kurbanların ayrım gözetilmeksizin belirlenmesi, korkunun geni ş kitleler arasında yayılmasına neden olmaktadır. 1920 yılında kurulan TKP, 1960 yılına kadar Türk komünist hareketine tek ba şına hükmetmi ştir. 1960 yılından sonra ise, eski ku şak TKP’liler çıkardıkları “Türk Solu” ve “Yön” dergilerinde yayınladıkları yazılarıyla gençler üzerinde etkili olmu şlardır. Daha sonra bu kadro, “Milli Demokratik Devrim” (MDD) görü şünü formüle etmi ştir. Bu görüşe göre sosyalizme varmak için parlamenter mücadele dı şında daha radikal tezler savunulmu ştur. Döneme etki eden bir di ğer temel unsur da “Türkiye İş çi Partisi”dir. T İP kendinden sonra olu şacak birçok örgütlenmeye gerçek anlamda kaynaklık etmi ştir. T İP’in gençlik örgütü olarak kurulan “Fikir Kulüpleri Federasyonu” (FKF), 1960’lı yılların sonuna do ğru MDD akımı taraftarlarının eline geçmi ş ve sonradan Dev-Genç adını almı ştır. Dönem içinde faaliyet gösteren gruplardan T İP dı şında kalanlar, sol e ğilimli gruplara yön vermeyi tercih eden, daha çok

II çıkardıkları dergilerle faaliyet gösteren akımlar olmu şlardır. T İP ise siyasal bir örgütlenme içine girerek sosyalizme varmak için parlamenter yolu seçmi ştir. 1970 sonrası sol hareketler, birçok bakımdan kendinden önceki dönemin izlerini ta şımasına ra ğmen genel olarak silahlı mücadele yöntemini seçtiklerinden dolayı, yasal ve barı şçıl yolu seçmi ş olan 1960 dönemi sol hareketlerinden farklı bir konum arz eder. Bu hareket, yasa dı şı yapılanmanın temel alındı ğı tezleri savunmu ştur. Bu dönemde öne çıkan örgütler arasında, Deniz Gezmi ş önderli ğinde kurulan “Türkiye Halk Kurtulu ş Ordusu” (THKO), Mahir Çayan ve arkada şları tarafından kurulan “Türkiye Halk Kurtulu ş Parti-Cephesi” (THKP-C), Üniversiteli asistanlar ve çalı şanlar tarafından kurulan “Türkiye İhtilalci İş çi Köylü Partisi” (T İİ KP), İbrahim Kaypakkaya’nın kurdu ğu “Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist-Türkiye İş çi Köylü Kurtulu ş Ordusu (TKP/ML-TİKKO) bulunmaktadır. Bu örgütlerden T İİ KP, halk sava şı formülünü benimsemi ş olmasına ra ğmen hiçbir zaman silahlı mücadeleye girmemi ş, bu yüzden pek çok üyesinin tepkisini çekmi ştir. Bu örgütlerin hepsinin ortak özelli ği ise gruplar içindeki farklı görü şler sebebiyle bölünmeleri ve yeni örgütler do ğurmalarıdır. Emniyet Genel Müdürlü ğü kaynaklarına göre 1980 askeri müdahalesi sonrası yasa dı şı faaliyetlerini sürdüren dört sol örgütlenme dikkati çekmektedir. Bunlar THKP-C’den türemi ş Devrimci Halk Kurtulu ş Partisi/Cephesi (DHKP/C), TKP/ML-TİKKO ve bu örgütten ayrılanlar tarafından kurulmu ş Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP) ile Maoist Komünist Parti (MKP) terör örgütleridir. Dünyada sosyalizmin öncüsü SSCB’nin çökmesi sonrasında, bu örgütler yürüttükleri yurt içi ve yurt dı şı faaliyetlerinde sadece terör saçmı şlar, sosyalizmi takiben gelecek komünizm inancını bir kenara bırakmı şlardır. İbrahim Kaypakkaya adında 24 ya şında bir gencin kurdu ğu TKP/ML-TİKKO, Marksizm- Leninizm-Maoizm (MLM) ideolojisini olu şturmu ş ve sürdürmeye çalı şmı ştır. Özellikle Tunceli kırsalında etkin olan grup, ilerleyen zaman içinde, fikir ayrılıkları yüzünden pek çok bölünmeye sahne olmu ştur. Demokratik Halk Devrimi’ni gerçekle ştirmek ideolojisini güden örgüt, silahlı mücadele yöntemini seçmi ştir. Bu yönde kurdu ğu askeri kanadı T İKKO ile eylemlerini sürdürmü ştür. Kırlardan şehirlere do ğru geli şecek devrimle sosyalizmi getirmek istemi şler fakat bunda hiçbir zaman ba şarılı olamamı şlardır. Bu çalı şmanın ilk yarısında, terör ve terörizm kavramları üzerinde durarak, Türkiye’de yasa dı şı sol örgütlenmenin tarihi geli şimi özetlenmi ş ve 1980 sonrası faaliyet gösteren örgütler işlenmi ştir. İkinci yarısında ise özellikle Tunceli bölgesinde yer alan ve eylemler yapan TKP/ML- TİKKO örgütü incelenmi ş, tarihi geli şimi, ideolojisi, stratejileri, liderleri göz önünde bulundurularak, bu örgütün Tunceli faaliyetleri ve elemanları ara ştırılmı ştır.

III Çalı şma sırasında kar şıla şılan sorunların ba şında geleni TKP/ML-TİKKO ile ilgili herhangi bir akademik çalı şmaya rastlanmamı ş olmasıdır. Şu ana kadar terör örgütleriyle ilgili yapılan ara ştırmalar DHKP/C, Hizbullah ve PKK hakkındadır. Sol örgütlerin konu oldu ğu çalı şmalar ise dönemsel olarak 1960–80 yılları arasını kapsamaktadır. Bu ba ğlamda, ara ştırma yaparken kaynak sıkıntısı çekilmi ştir. Elde edilen kaynaklar, genelde örgütlerin yayın organları olmu ş ve propaganda amaçlı, olaylara tek taraflı bakan yayınların ayıklanması ve düzenlenmesi gerekmi ştir.

Anahtar Kelimeler: Terör, Terörizm, Yasadı şı sol örgüt, Tikko, Dhkpc/c, Mkp, Mlkp, Tkp/ml, İbrahim kaypakkaya, Tunceli, Marksizm, Leninzm, Maoizm.

IV ABSTRACT

Master Thesis As İllegal Leftist Organization Being activity TKP/ML-TİKKO in Yüksel Ç İÇEK

Firat University The Institute of Social Science Department of history 2008, Page: XV+ 127

There is no admissible definition of terror in the international arena due to the fact that it is a commonly used term at the present day. Terror can be defined, in general, as violent acts that are undertaken to damage public authority and social structure while causing fear and disgust. In connection to this, terrorism is an organised, systematic idea that accepts using terror continuously. Terror is a medium to demolish the political order in the long term. In addition, destroying the humor of the target nation, despising the authority and deactivating the crowd are its short term aims. The most important desire of the ones that realize the terror acts is that the actions are effective and create popularity. Selecting the victims randomly is one of the characteristics of terrorism. Determinations of the victims without differentiation results in its’ spreading among broad population. TKP (Communist Party of Turkey), founded in 1920, ruled the Turkish communist act all alone until 1960. After 1960, it became effective on the youth by the articles published in “Türk Solu” (Turkish Leftist) and “Yön” magazines, raised by the old generation TKP members. Later, these members formulised the “Milli Demokratik Devrim” (MDD) (National Democratic Revolution) idea. According to this idea, more radical thesis were to be brought up, apart from the parliamentary struggle, for achieving socialism. Another basic element that influenced the period was “Türkiye İş çi Partisi” (Workers' Party of Turkey). T İP has been a resource for a plenty organizations actually, after itself. “Fikir Kulüpleri Federasyonu” (FKF) (Idea Clubs Association), that has been established as the youth organization, was taken in charge of the supporters of MDD trend and later was called as Dev-Genç (Revolutionist-Youth). The groups that were active in this period, except T İP, preferred to manage the leftist groups and their actions were mostly based on publishing ideological magasines. On the

V other hand, T İP started a political organisation and has selected the democratical way to achieve socialism. Although the leftist acts after 1970’s were having a lot of similarities with the previous period, they generally used armed force. So, they differ from the leftist acts of 1960’s, which had used legal and peaceful methods. The acts after 1970’s defended the ideas based on the illegal formation. The leading organisations of this period were as fallows: “Türkiye Halk Kurtulu ş Ordusu” (THKO) (Turkey Nation Independence Army) founded by the leadership of Deniz Gezmi ş, “Türkiye İhtilalci İş çi Köylü Partisi” (T İİ KP) (Turkey Revolutionist Worker’s Peasant’s Party) associated by the members and assistants of Ankara University and “Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist-Türkiye İş çi Köylü Kurtulu ş Ordusu” (TKP/ML-TİKKO) (Communist Party of Turkey /Marxist Leninist Worker’s Peasant’s Independence Army) founded by İbrahim Kaypakkaya. Among these organizations, T İİ KP never used armed forces although it had considered nation’s war formula, thus annoyed many militants. The common feature of all these organizations is that they all divided into groups due to the different ideas and caused the formation of new organizations. According to the references of the Emniyet Genel Müdürlü ğü (Police Department- General), there has been four leftist organizations that continued illegal acts after 1980 military coup. These are DHKP/C, TKP/ML-TİKKO and “Marksist Leninist Komünist Partisi” (MLKP) (Marxist Leninist Communist Party) and “Maoist Komünist Parti” (MKP) (Maoist Communist Party), associated by the ones that separated from this organization. After the breakdown of Russia as the earth’s leader of socialism, these organizations left the idea of followed by socialism and propagated terrorism in the acts in the country and on abroad. TKP/ML-TİKKO, founded by a 24 years old young man called İbrahim Kaypakkaya, formed the ideology of Marxism Leninism (MLM) and tried to follow it. The group was effective especially in Tunceli countryside and in the fallowing time period there were many divisions due to different ideas. The organisation believed in the ideology of realising the Democratic Nation Revolution and tried for it by armed forces. They wanted to bring up socialism with the revolution spreading from countryside to the cities, but they have never succeeded. In the first half of this research, the historical development of illegal leftist organizations in Turkey, depending on the terror end terrorism concepts, and organizations that were active after 1980’s were covered. In the second half, TKP/ML-TİKKO organization, which was located and active in Tunceli area, was examined. Its acts and its members were investigated, considering the historical development, ideology, strategies and leaders.

VI One of the leading problems faced during the study was that there has been no academical study about TKP/ML-TİKKO yet. The present studies of terror organizations are about DHKP/C, Hizbullah and PKK. The studies of leftist organizations are within the period of 1960–80’s. Therefore, there has been a resource difficulty during research. The resources were mostly the publications of these organizations. The ones that were for publicizing and having a narrow point of view have to be sorted out and put in order.

Key Words: Teror, Terorizm, İllegal leftist organization, Tikko, Dhkp, Mkp, Mlkp, Tkp/ml, İbrahim Kaypakkaya, Tunceli, Marxist, Leninist, Maoist.

VII TÜRK İYE’DE FAAL İYET GÖSTEREN YASADI ŞI SOL ÖRGÜTLENME OLARAK TKP/ML-TİKKO

İÇİNDEK İLER ÖZET ...... II ABSTRACT...... V İÇİNDEK İLER ...... VIII ÖNSÖZ ...... XIII KISALTMALAR ...... XIV GİRİŞ ...... 1

BÖLÜM I TERÖR VE TERÖR İZM 1.1. TERÖRÜN TANIMI ...... 4 1.2. TERÖR İZM İN TANIMI ...... 6 1.3. TERÖR İZM İN AMACI ...... 7 1.4. TERÖR İZM İN SEBEPLER İ...... 9 1.4.1. Sosyo-kültürel Nedenler ...... 9 1.4.2. Ekonomik Nedenler ...... 10 1.4.3. Psikolojik Nedenler...... 10 1.4.4. Siyasi Sebepler...... 11 1.5. TERÖR İZM İN N İTEL İKLER İ ...... 11 1.6. TERÖR İZM İN UNSURLARI...... 12 1.7. TERÖR İZM İN ÖZELL İKLER İ...... 14 1.8. TERÖR İST – GER İLLA AYRIMI...... 15 1.9. TERÖR İZM İN TÜRK İYE’YE ÖZEL NEDENLER İ...... 16 1.10. SOL ÖRGÜTLERLE İLG İLİ KAVRAMLAR ...... 18

BÖLÜM II TÜRK İYE’DE YASADI ŞI SOL ÖRGÜTLENMEN İN TAR İHİ SEYR İ 2.1. DÜNYADA VE TÜRK İYE’DE SOL HAREKETLER İN DO ĞUŞU ...... 20 2.2. TÜRK İYE KOMÜN İST PART İSİ (1920 - 1960)...... 21 2.3. 1960 SONRASI FAAL İYET GÖSTEREN ÖRGÜTLER İN VE HAREKETLER İN KRONOLOJ İSİ ...... 23 2.3.1 Türkiye İş çi Partisi (T İP) ...... 23 2.3.2. YÖN Hareketi ...... 24 2.3.3 Milli Demokratik Devrim (MDD) ...... 25 2.3.4. Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) – Devrimci Gençlik (Dev-Genç)...... 25 2. 4. 1960-1970 DÖNEM İ ÖRGÜTLER İN VE HAREKETLER İN ANAL İZİ...... 26 2.4.1 Örgütsel Yapılanmaları...... 27 2.4.2. Sosyalizme Bakı ş Açıları...... 27 2.4.3. Siyasi Fikirleri...... 28 2. 5. 1970 SONRASI SOL HAREKETLER ÜZER İNE DE ĞERLEND İRME ...... 29 2. 6. TÜRK İYE HALK KURTULU Ş ORDUSU (THKO) ...... 30 2. 7. THKO KÖKENL İ ÖRGÜTLER ...... 31 2.7.1. Türkiye Devrimci Komünist Partisi (TDKP)...... 31 2.7.2. Türkiye İhtilalci Komünistler Birli ği (T İKB)...... 32 2.7.3. Türkiye Komünist Emek Partisi (TKEP)...... 32 2. 8. TÜRK İYE HALK KURTULU Ş PART İ – CEPHES İ (THKP-C)...... 33 2. 9. THKP-C KÖKENL İ ÖRGÜTLER...... 35 2.9.1. Türkiye Halk Kurtulu ş Parti – Cephesi / Marksist Leninist Silahlı Propaganda Birli ği (THKP-C/MLSPB)...... 35 2.9.2. Kurtulu ş ...... 35 2.9.2. Devrimci Yol ...... 36 2.9.4. Devrimci Sol...... 36 2.10. TÜRK İYE İHT İLALC İ İŞ Çİ KÖYLÜ PART İSİ (T İİ KP)...... 37 2.11. TÜRK İYE KOMÜN İST PART İSİ – MARKS İST LEN İNİST / TÜRK İYE İŞ Çİ KÖYLÜ KURTULU Ş ORDUSU (TKP-ML/T İKKO) ...... 37

BÖLÜM III 1980’DEN GÜNÜMÜZE YASADI ŞI SOL ÖRGÜTLER 3.1. 1980 DÖNEM İNE KADAR YASADI ŞI SOL ÖRGÜTLENMELER...... 39

IX 3.2. DEVR İMC İ HALK KURTULU Ş PART İSİ / CEPHES İ (DHKP/C) ...... 41 3.2.1. Olu şumu ve Geli şimi ...... 41 3.2.2. Dursun Karata ş ...... 45 3.2.3. Amaç ve Stratejisi...... 47 3.2.4. Örgüt Yapısı...... 49 3.2.5. DHKP/C Örgütünün İli şkili Oldu ğu Legal Kurulu şlar...... 52 3.2.6. Örgütün Yurt İçi Faaliyetleri ...... 53 3.2.7. Yurt Dı şı Faaliyetleri ...... 54 3.2.8. Yapmı ş Oldukları Eylemleri...... 55 3.3. MARKS İST LEN İNİST KOMÜN İST PART İSİ (MLKP) ...... 56 3.3.1. Olu şumu ve Geli şimi ...... 56 3.3.2. Amacı ve Stratejisi...... 58 3.3.3. Yapısı ve İş leyi şi...... 59 3.3.4. Yurtdı şı Faaliyetleri ...... 60 3.3.5. Yurtiçi Faaliyetleri...... 61 3.3.6. Son Durumu ve Eylemleri ...... 61 3.4. TÜRK İYE KOMÜN İST PART İSİ / MARKS İST LEN İNİST (TKP/ML)...... 63 3.4.1. Kurulu şu ve Geli şimi...... 63 3.4.2. Amacı ve Stratejisi...... 63 3.4.3. Faaliyet Alanları ve Yayın Organları...... 64 3.4.4. Örgütlenme Yapısı...... 64 3.4.5. Son Durumu...... 64 3.5. MAO İST KOMÜN İST PART İ (MKP) ...... 65 3.5.1. Kurulu şu ve Geli şimi...... 65 3.5.2. Amacı ve Stratejisi...... 66 3.5.3. Yurtiçi Faaliyetleri...... 66 3.5.4. Yurtdı şı Faaliyetleri ...... 67 3.5.5. Yan Kurulu şları ve Destekleyen Sivil Toplum Örgütleri ...... 67 3.5.6. Destekleyen Basın-Yayın Organları ...... 67 3.5.7. Mali Kaynakları ...... 68 3.5.8. Son Durumu...... 68

X BÖLÜM IV TÜRK İYE KOMÜN İST PART İSİ / MARKS İST LEN İNİST(TKP/ML) 4.1. TÜRK İYE KOMÜN İST PART İSİ-MARKS İST LEN İNİST TAR İHİ GEL İŞİ Mİ...70 4.1.1. Örgütün Kurulu şu ve Geli şimi...... 70 4.1.2. İbrahim Kaypakkaya Sonrası Dönem ...... 71 4.1.3. I. Parti Kongresi ( Şubat 1978) ...... 72 4.1.4. II. Parti Kongresi (Ocak 1981) ...... 72 4.1.5. III. Parti Kongresi (Ekim 1986)...... 73 4.1.6. Kadınlar Konferansı...... 74 4.1.7. Ola ğanüstü Parti Kongresi (OPK) ...... 74 4.1.8. IV. Parti Kongresi (Ekim 1991)...... 74 4.2. İBRAH İM KAYPAKKAYA...... 75 4.2.1. Hayatı (1948–1973) ...... 75 4.2.2. Yargılanması...... 78 4.3. TKP/ML-TİKKO NUN AMACI, İDEOLOJ İSİ ve STRATEJ İSİ ...... 80 4.3.1. Amacı...... 80 4.3.2. İdeolojisi ...... 81 4.3.3. Stratejisi ...... 82 4.3.4. Şubat DABK Kararları...... 84 4.4. ÖRGÜT TÜZÜ ĞÜ (TKP/ML TÜZÜ ĞÜ) ...... 86 4.5. TKP/ML ÖRGÜT YAPISI VE İŞ LEY İŞİ ...... 89 4.5.1. Kongre ...... 90 4.5.2. Merkez Komite ve Bölge Komiteleri...... 90 4.5.3. Hücreler ...... 91 4.5.4. Yurtdı şı Örgütlenmesi...... 91 4.5.5. İli şkili Kurulu şlar ve Yayın Organları ...... 92 4.6. ÖRGÜT İÇİ BÖLÜNME VE AYRI ŞMALAR...... 92 4.7. ÖRGÜT L İDER KADROSU...... 94 4.7.1. Sefa Kaçmaz ...... 95 4.7.2. Süleyman Cihan...... 96 4.7.3. Kazım Çelik ...... 96

XI 4.7.4. Baba Erdo ğan...... 96 4.7.5. Mehmet Demirda ğ ...... 97 4.7.6. Enver Do ğru...... 97 4.7.7. Cüneyt Kahraman ...... 98 4.7.8. Halil Şahin ...... 98 4.7.9. Cemal RAK İP ...... 99 4.8. TÜRK İYE İŞ Çİ KÖYLÜ KURTULU Ş ORDUSU (T İKKO) ...... 99 4.8.1. TİKKO Bölge Komutanlıkları:...... 100 4.8.2. TİKKO Örgüt İçi İli şkiler...... 101 4.8.3. Kırsalda Barınak Seçimi ...... 102 4.8.4. Şehirde Örgütlenme Taktikleri ...... 103 4.8.5. Milis Örgütlenmesi ...... 104 4.8.6. Mali Kaynakları ...... 104 4.8.7. TİKKO Eylemleri ...... 105 4.9. TÜRK İYE MARKS İST-LEN İNİST GENÇL İK B İRL İĞİ (TMLGB) ...... 107 4.9.1. Yeni Demokrat Gençlik (YDG)...... 108 4.10. TKP/ML ÖRGÜTÜNÜN S İYAS İ GÖRÜ ŞLER İ ...... 108 4.10.1. Kürt Sorununa Bakı şı: ...... 108 4.10.2. Kemalizm’e Bakı şı ...... 109 4.11. DİĞ ER ÖRGÜTLERLE İLİŞ KİLER İ...... 111 4.11.1. PKK ile ili şkileri ...... 111 4.11.2. Di ğer sol örgütlerle ili şkiler...... 112 4.12. ÖRGÜT İÇİ İNFAZLAR...... 113

SONUÇ ...... 115 BİBL İYOGRAFYA ...... 123

XII ÖNSÖZ

Yüksek lisans çalı şmama ba şlamada ve tezimin hazırlanmasında tecrübe, birikim ve dünya görü şüyle bana büyük katkısı olan de ğerli hocam Sayın Yrd. Doç. Dr. Mehmet ÇEV İK’e te şekkürlerimi sunarım. Bu çalı şmayı yapmak için ihtiyaç duydu ğum bilgileri edinmeme yardımcı olan hocalarım Doç. Dr. Erdal AÇIKSES, Doç. Dr. Rahmi DO ĞANAY, Doç. Dr. Ergünöz AKÇORA, Doç. Dr. Ö. Osman UYAR hocalarıma te şekkür ederim. Tez çalı şmamın ortaya çıkarılmasında eme ğiyle bana yardımcı olan Harun, Ümit ve Orhan’a te şekkür ederim. Terörle mücadelede beni cesaretlendiren ve deste ğini hep yanımda hissetti ğim İbrahim YILMAZ’a te şekkür ederim. Mücadelemin her alanında benimle birlikte olan, her türlü zorluğu benimle ya şayan canyolda şım Banu’ya ve güzel kızım Nurseli’ye ne kadar te şekkür etsem azdır! İyi ki varsınız Çiçeklerim. Tezimi Terörle Mücadele edenlere bir parça bilgi sunabilmek ve bu konuda bilgilenmek amacıyla yaptım. Bu güne kadar terör konusunda çalı şma yapmı ş herkese te şekkürü bir borç bilirim. Halen terörle mücadele eden ve geçmi şte bu mücadeleye katılmı ş kahramanlara minnettarım.

Ekim 2008 Elazı ğ

XIII KISALTMALAR

AB: Avrupa Birli ği ABD: Amerika Birle şik Devletleri AHKD: Anadolu Halk Kültür Derne ği AK: Askeri Komisyon AKSM: Anadolu Kültür Sanat Merkezi ASALA Ermeni Soykırımı için Adalet Komandosu AT İK: Avrupa Türkiyeli İş çiler Konfederasyonu BABK: Batı Anadolu Bölge Komitesi BEK-SAV: Bilim E ğitim Estetik Kültür Ve Sanat Vakfı BK: Bölge Komitesi ÇKP: Çin Komünist Partisi DABK: Do ğu Anadolu Bölge Komitesi DEH: Devrimci Enternasyonalist Hareket DETUDAP: Devrimci Tutsaklarla Dayanı şma Ve Mücadele Platformu Dev-Genç Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu DGM: Devlet Güvenlik Mahkemesi DHD: Demokratik Halk Devrimi DHKP/C: Devrimci Halk Kurtulu ş Partisi/Cephesi DÖB: Demokratik Ö ğrenci Birli ği EGM: Emniyet Genel Müdürlü ğü EHB: Emekçi Halkın Birli ği EKB: Emekçi Kadınlar Birliği FKF Fikir Kulüpleri Federasyonu FTKME: Fa şist Teröre Kar şı Mücadele Ekibi GBMK: Geçici Birle şik Merkez Komitesi GİK-DER: Göçmen İş çiler Kültür Derne ği HHB: Halkın Hukuk Bürosu HKO: Halkın Kurtulu ş Ordusu HÖP: Halklar Ve Özgürlükler Platformu İGD: İlerici Gençler Derne ği İKK: İş çi Köylü Kurtulu şu

XIV KBK: Kürdistan Bölge Komitesi KDH: Kar şı Devrimci Hücre KGÖ: Komünist Gençlik Örgütü LÖB: Liseli Ö ğrenciler Birli ği MAK: Merkezi Askeri Komite MDD Milli Demokratik Devrim MDK: Merkez Denetleme Komitesi MGB: Maoist Gençlik Birli ği MK: Merkez Komitesi MKP: Maoist Komünist Partisi MLGB: Marksist Leninist Gençler Birli ği MLKP: Marksist Leninist Komünist Partisi MLM: Marksizm Leninizm Maoizm MLPÖ: Avusturya Marksist Leninist Partisi MLSPB: Marksist Leninist Silahlı Propaganda Birlikleri ODTÜ: Orta Do ğu Teknik Üniversitesi OPK: Ola ğanüstü Parti Kongresi PASS: Politikle şmi ş Askeri Sava ş Stratejisi PDA Proleter Devrimci Aydınlık PKK: Kürdistan İş çi Partisi PMK: Parti Merkez Komitesi PMKSB: Parti Merkez Komitesi Siyasi Bürosu SB: Siyasi Büro SD: Sosyalist Devrim SDB: Silahlı Devrim Birlikleri SGÖ: Sosyalist Gençlik Örgütü SSCB: Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli ği TDGF: Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu TDK İH: Türkiye Devrimci Komünist İş çi Hareketi TDKP: Türkiye Devrimci Komünist Partisi TDP: Türkiye Devrim Partisi THKO Türkiye Halk Kurtulu ş Ordusu THKO-MB: Türkiye Halk Kurtulu ş Ordusu – Mücadele Birli ği THKP-C Türkiye Halk Kurtulu ş Partisi- Cephesi

XV Tİİ KP Türkiye İhtilalci İsçi Köylü Partisi TİKB: Türkiye İhtilalci Komünist Partisi TİKKO Türkiye İsçi Köylü Kurtulu ş Ordusu TİP Türkiye İsçi Partisi TİYAD: Tutuklu İnsanlara Yardım Derne ği TKEP: Türkiye Komünist Emek Partisi TKGB: Türkiye Komünist Gençler Birli ği TK İH: Türkiye Komünist İş çi Hareket Partisi TK İP: Türkiye Komünist İş çi Partisi TKP Türkiye Komünist Partisi TKP/ML Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist TKP/ML-H: Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist – Hareketi TMLGB: Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birli ği TÖDEF: Türkiye Ö ğrenci Dernekleri Federasyonu YBK: Yurtdı şı Bölge Komitesi YDB: Yurtdı şı Bürosu YDD: Yeni Demokratik Devrim YDG: Yeni Demokrat Gençlik YDSB: Yeni Demokrat Sendikal Birlik

XVI GİRİŞ

Terörizm, kamu otoritesini, toplum yapısını yıkmak ve belirli amaçları gerçekle ştirmek amacıyla, kısa ve uzun süreyi alabilen siyasal şiddet eylemleridir. Demokrasiye ve onun dayandı ğı insan sevgisi, ho şgörü ve uzla şmaya inanmayan terörist, toplu cinayetlere varan eylemleriyle korku ve yılgınlık salmaktadır. Eylemin cinayetle noktalandı ğı yerde, teröristin siyasetinin üzerindeki ideolojinin ne oldu ğuna bakılamaz. Terör örgütleri, silahlarının kuvvetiyle ba şarılı olamadıkları yerde, propagandalarının şiddetiyle ba şarılı olmayı ümit etmektedir. Teröristler birçok insanın ölmesini de ğil, birçok insanın seyretmesini istemektedirler. Daha şiddetli taktikler, dikkatleri daha çok çekmenin bir yolu olarak göze çarparlar. Terörizm, tarihin her döneminde devletler ve toplumlar için bir tehdit kayna ğı olmu ştur. Ancak son yarım asırlık dönemde bu tehdit korkunç denebilecek boyutlara ula şmı ştır. Sıcak sava şlar, silahlanmada ula şılan korkunç a şama nedeniyle kolay kolay göze alınamamaktadır. Buna ra ğmen milli hedef ve çıkarlarının tatmin edilme arzusu, belki de her zamankinden daha yo ğun bir şekilde varlı ğını korumaktadır. İş te bu çeli şkili durum, ülkeleri sıcak sava ş dı şında yeni yöntemler aramaya sevk etmi ştir. Günümüzde uygulanan yöntem ise, yıkıcı faaliyetlerdir. “İçten Çökertme” politikası, etkili bir silah olmasının yanı sıra, yönlendirici güçlerin perde arkasında kalmasına imkân vermesi ve özellikle az geli şmi ş veya geli şmekte olan ülkelerde kolaylıkla uygulanabilir nitelikte olması bakımından tercih edilmektedir. Dünyada önemli bir yere sahip olan Türkiye üzerinde, di ğer ülkelere oranla daha fazla devletin veya devletler toplulu ğu ile bir kısım güçlerin çıkarlarının ve beklentilerinin bulunması da do ğal kar şılamak gerekecektir. İster yasal yollardan olsun, ister silahlı eylemlerle ve yasa dı şı yollardan olsun, sol faaliyetlerin amacı sosyalizme ve nihayetinde komünizme ula şmaktır. Özel mülkiyet sistemini reddeden, sermaye, toprak, mallar ve de ğişim vasıtalarına tamamen toplumun sahip olmasını ve kontrol etmesini savunan sosyal ve politik bir teori olan sosyalizmin ideolojisinde; insanların e şit olması, sınıfsal farklılıkların ortadan kaldırılması, sınıfsız topluma geçilmesi, dü şüncelerin özgürce söylenmesi, üretim ve da ğıtım araçlarının toplumsalla ştırılması, i şçi sınıfının egemenli ği gibi kavramlar yer almaktadır. Bilimsel sosyalizm olarak da adlandırılan Marksizm, Karl Marks ve arkada şı Friedrich Engels’in ortaya koydu ğu ve Vlademir İliç Lenin’in uygulamaya koymaya çalı ştı ğı yarı felsefi, iktisadi, sosyal ve siyasi görü şlerin bütünüdür. Marksizm-Leninizm bir ideoloji olup, sınıf çatı şmasının bütün dünyada yayılaca ğını benimseyen ve sonunda mutlaka proletaryanın kapitalist düzeni zorla yıkarak, proletarya diktatörlü ğünü kuraca ğını ileri süren görü ştür.

1 Komünizm; emek ve servetin mü şterek hale konuldu ğu, üretim ve tüketimde miras hakkının kaldırıldı ğı, materyalist felsefenin ve “herkesten kapasitesine göre, herkese ihtiyacı kadar” prensibinin esas alındı ğı, devlet kavramının olmadı ğı felsefi, ekonomik, sosyal ve siyasi teoridir. Sosyalizm, komünizme ula şmak için sadece bir araçtır. Komünist Manifesto, K.Marks ve F.Engels tarafından yazılarak 1848 yılında yayımlanmı ştır ve “Komünizm Anayasası” olarak kabul edilir. 1919’da Moskova’da kurulan Komintern’in amacı ise bütün sosyalist partilerin Sovyetler Birli ği’ne ba ğlanması ve onun direktifiyle hareket etmesini sa ğlamaktır. Komintern, Rusya’ya yayılmacı politikasını uygulaması için kolaylık sa ğlamı ş, alınan kararla Türkiye’de etkili olmak amaçlanmı ştır. Bütün bu teorilerin, ideolojilerin arkasında yatan, sosyalizme ulaşmak ve komünizmi getirmektir. Fakat sosyalizme ula şan ülkeler komünizme ula şamadan çökmü şlerdir. Bunun sebepleri; arzu edilen refahtaki e şitli ğin yerini sefaletteki e şitli ğin alması, milliyetçilik duygularının ağır basması, ülke ekonomilerinin çökmesi, baskıcı bir rejim olduğunun anla şılması ve ya şam düzeyinin demokratik ülkelere göre geri kalmasıdır. Aşırı sol örgütler, amaçlarına ula şabilmek için bazı adımları takip ederler. Bu adımların ilki hazırlık ve ba şlangıçtır. Sempatizan bir kitle olu şturulduktan sonra örgütlenme safhasına geçilir ve militan kitle olu şturulur. Bu adımın ardından eylem safhasında az şiddetli sava ş uygulanır. Son safha ise iç sava ştır. Kurtarılan bölgelerin birle ştirilmesi amaçlanır. Ülkemizde pek çok a şırı sol örgütün benimsedi ği “Halk Sava şı Stratejisi”ne göre; yarı sömürge, yarı feodal bir yapıya sahip oldu ğunu iddia ettikleri Türkiye’de, “Milli Demokratik Devrim” (MDD) do ğrultusunda; i şçiyi öncü, köylüyü temel güç kabul ederek, kırlardan şehirlere do ğru geli şecek olan Halk Sava şı yoluyla Demokratik Halk Devrimi gerçekle ştirilecek ve proletarya diktatörlü ğü kurulacaktır. Bu amaç do ğrultusunda kurulan TKP/ML-TİKKO, Çin Devrimi’ni ve Mao’nun fikirlerini esas almı ştır. Bu örgüte göre de Türkiye, yarı sömürge ve yarı feodal bir ülkedir ve köylü sınıfına dayanarak mücadele verilmelidir. Kırsal alanda kısa bir süre ajitasyon ve propaganda yaptıktan sonra silahlı mücadeleye girilmelidir. Ülkemiz terör olayları ile 1970 yıllarında ö ğrenciler tarafından kurulan örgütlenmeler ile tanı şmı ştır. 1961 anayasasının tanıdı ğı geni ş hürriyet ortamında hareket serbestisi bulan üniversite öğrencileri, önceleri sosyal ve siyasi haklar pe şinde ko şarken zamanla toplumu etkileyen eylemlere yönelmi şlerdir. Özelikle Deniz Gezmi ş ve arkada şlarının yarattı ğı popülarite, gençleri yeni örgütler kurmak veya üyesi oldukları örgütlerden bölünmek konusunda cesaretlendirmi ştir. 1980 yıllarında ya şanan 12 Eylül dönemi yasadı şı tüm örgütleri etkisizle ştirmi ş, lider kadrolarından mahrum kalan birçok örgüt yok olmu ştur. Bu dönemden geriye ayakta kalan sol

2 örgütlenmelerin toparlanmaları 1990 yılına kadar sürmü ştür. Ancak bu dönemde sosyalizmin dünyadaki öncülerinin güç kaybetmeleri, örgütlerin ideoloji tabanını kaybetmesine ve propaganda yapmakta zorlanmasına neden olmu ştur. Aynı dönemde PKK terör örgütünün etkinli ğini artırması ve sol örgütlere hareket alanı bırakmaması güç kaybını artırmı ştır. Güvenlik kuvvetlerinin 1994- 1998 yılları arasında yaptıkları etkili operasyonlar, sol örgütlerin etkinli ğini kırmı ştır. 2001 yılında ya şanan olaylar sonrasında ise terör tanımı dünyada radikal dini terör örgütlerini, Türkiye’de ise bölücü terör örgütünü anımsatır duruma gelmi ştir. Bu tez ile günümüzde etkinli ğini sürdürme gayreti içinde olan ve Türkiye’nin terör eylemleri ile tanı ştı ğı günden beri varlı ğını sürdüren TKP/ML örgütü incelenecektir .

3 BÖLÜM I TERÖR VE TERÖR İZM

1.1. TERÖRÜN TANIMI

Günümüzde çokça kullanılan bir terim olmasına ra ğmen terörün ortak, kabul görmü ş bir tanımı bulunmamaktadır. Bunun nedeni bir tarafın terörist ilan etti ğini, di ğer tarafın özgürlük sava şçısı olarak nitelemesidir. 1 Terörün kavramıyla ilgili yapılan bazı önemli tanımları şöyle sıralayabiliriz: “Terör” sözcü ğünün aslı Latince “terrere” fiilinden gelmi ş olup, terrere; “tir tir titremek” anlamına gelmektedir. Terör terimini kullanan ilk ki şi, antik-Grek dü şünürü ve tarihçi Xenophon’dur. 2 Siyasi Terimler ve Örgütler Sözlü ğü’nde terör, “kamu otoritesini veya toplum yapısını yıkmak için giri şilen, korku ve yılgınlık saçan şiddet hareketleri” olarak tanımlanmaktadır. 3 Schmid ve Jorgman adlı yazarlar, teröre dair dünyada yayımlanan 190 adet tanımı incelemi şlerdir. Bu tanımlarda geçen önemli vurgular şunlardır 4: a. Olay ve Güç : %83,5 b. Siyasi İçerik : %65 c. Endi şe ve Sindirme : %51 d. Psikolojik Etki : %41,5

Ülkemizde 12 Nisan 1991 tarihinde yürürlü ğe giren, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun birinci maddesine göre; “ Terör ; - Baskı, cebir, şiddet, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle - Anayasada belirtilen cumhuriyetin temel niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik ve ekonomik düzenini de ğiştirmek, - Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlü ğünü bozmak, - Türk Devleti’nin ve Cumhuriyeti’nin varlı ğını tehlikeye dü şürmek, - Devlet otoritesini zaafa u ğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, - Temel hak ve hürriyetleri yok etmek, - Devletin iç ve dı ş güvenli ğini, kamu düzenini veya genel sa ğlı ğı bozmak

1 http://www.terorveguvenlik.net/ (19.05.2008) 2 Hakan Ataman; Bomba Felsefesinin Do ğuşu, Radikal Gazetesi 15 Ocak 2006,12. 3 Ansiklopedik Siyasi Terimler ve örgütler Sözlü ğü, Güvenlik ve Yargı Muhabirleri Derne ği Yayınları, Ankara, 1993, s.124. 4 Fatih Akta ş: Türkiye’nin Terörle Mücadele Konsepti Ba ğlamında PKK Terörünün İncelenmesi , Yüksek Lisans Tezi, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006, s.4

4 amacıyla bir örgüte mensup ki şi veya ki şiler tarafından giri şilecek her türlü eylemdir.” Terör örgütleri, özellikle vatanda şa yönelik şiddet eylemlerinde, öncelikle halkı sindirmek suretiyle tarafsızla ştırmayı ve kendilerine gösterilecek tepkiyi etkisiz hale getirmeyi amaçlarlar. Halkın duyarsız hale gelmesi, örgütlerin rahat bir şekilde hareketine ve propagandasına imkan tanımaktadır. Bu durum halkı terör örgütlerinin propagandası kar şısında korumasız hale getirdi ğinden belirli bir süre sonra duyarsızlık, propagandanın etkisiyle, sempatizanlı ğa ve örgütsel katılıma dönü şür 5. CIA Kontraterörist Merkezi eski Ba şkanı Paul PILLAR ise terörün dört anahtar faktörü oldu ğunu söylemektedir; - Terör içgüdüsel şiddet eylemlerinden ziyade önceden planlıdır. - Terör politiktir. (Varolan politik düzeni yıkmak ve yerine yeni bir düzeni getirmeyi hedefler.) - Asker ya da sava şa hazır birlikleri de ğil, sivilleri hedef alır, - Uluslaraltı gruplar tarafından uygulanır. 6 Kendi çıkarları do ğrultusunda hak arayı şı içerisinde bulunan her kesim tarafından terörün yıkıcı etkisi kullanılmaktadır. Yıkıcı terör örgütlerinin temelini genellikle Marksizm-Leninizm- Maoizm ideolojisi olu şturmaktadır. Sol terör, mevcut otoriteyi yıkarak yerine Marksist-Leninist ideolojiye dayalı bir sosyalist düzen ve arkasından da komünist devlet kurmak için silahlı mücadeleyi esas almaktadır. Marksist-Leninist kökenli tüm örgütlerde şiddet kaçınılmazdır. 7 Terör, insanları yıldırmak, sindirmek yoluyla onlara belli dü şünce ve davranı şları benimsetmek için yo ğun ve sistematik bir korkuyu ve bu korkuya neden olabilecek her türlü şiddet eylemini içermektedir. Ancak her durumda terörün yöneldi ği hedef, do ğrudan yada dolaylı olarak, halkın kendisi olmaktadır. 8 Terörün; yıkıcı ve sarsıcı etkilerinin toplumlar üzerinde yarattı ğı psikolojik travmalar sonucu, ba şka ülkeleri etkileme amacını güttükleri kadar, ya şadıkları ülkelerin düzenlerini de kendi amaç ve felsefeleri do ğrultularında yıkma yolunda kullanabileceklerini gören; etnik–dini–ideolojik gruplar, yalnızca uluslararası ve uluslar ötesi de ğil, aynı zamanda içsel bir tehdit kayna ğı olarak da ortaya çıkabileceklerdir. 9

5 Sabri Dilmaç: Uluslararası Bir Sorun Terörizm ve Türkiye , Yüksek lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1996, s.68 6 Eben Kaplan: Terrorism, State Sponsors of the Terrorism, Council on Foreign Relations 7 Şükrü Bayba ş: Türkiye’deki Terör ve Terörle Mücadele Yöntemleri Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme , Yüksek lisans Tezi, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007, s.8 8 Şükrü Bayba ş: a.g.e., s.10 9 Ercan Çitlio ğlu: Gri Tehdit Terörizm , ümit yayıncılık, Ankara,2005, s.18

5

1.2. TERÖR İZM İN TANIMI

Terörizm; örgütlü, sistemli ve sürekli terör kullanmayı bir yöntem olarak benimseyen bir anlayı ştır. Terörizm, toplumun yapısını ve kamu otoritesini yıkmak, rejimin temel niteli ğini de ğiştirmek için korkutma, sindirme, yıldırma ve şiddet eylemlerinin bütünüdür. Di ğer bir tanıma göre terörizm, belirli bir amaç için, toplumun bütününü veya bir kesimini yıldırmak, sindirmek ve gerekti ğinde ortadan kaldırmak maksadıyla her türlü şiddet eylemlerini ihtiva eden sıralı hareketlerdir. 10 Terör, büyük çaplı korku veren ve bireylerde yılgınlık yaratan bir eylem durumunu ifade ederken; terörizm, siyasal amaçlar için mevcut durumu yasadışı yollardan de ğiştirmek amacıyla örgütlü, sistemli ve sürekli terör eylemlerini kullanmayı bir yöntem olarak benimseme durumudur 11 . Terörizmin literatürdeki tanımlarından bazılarını şöyle sıralayabiliriz. 12 - Bir organize grup ya da partinin amaçlarını, şiddetin sistematik kullanımı yoluyla elde etti ği yöntem ya da teori’dir. - Siyasi amaçlara yönelik olarak, şiddetin kullanım tehdidi ya da kullanımıdır. - Şiddet tehdidi ya da kullanımını kapsayan, normal olmayan araçlarla siyasi davranı şı etkilemeye ve yıkmaya yönelik sembolik bir eylemdir. - Siyasal amaçlar için korkunun sistematik kullanımıdır. - Ba şkalarının kurdu ğu veya mevcut düzene kar şı gösterilen, sistematik şiddet faaliyetleridir. - Terörizm siyasal nitelikli amaçlara ula şmak için kullanılan ve psikolojik yanı a ğır basan bir sava ş biçimi, siyasal süreci etkilemeyi amaçlayan şiddet eylemleridir. Terör ve terörizm kavramlarını kar şıla ştırmak gerekirse: Terör kavramı , çok genel bir yakla şımla, korku ve deh şet durumunu ifade etmede kullanılır. Terörizm kavramı ise, bu durumun ortaya çıkarılmasını amaçlayan stratejiyi ifade eder. Ça ğda şla şmanın sonucu olarak ortaya çıkan normatif de ğerleri benimsemeyen ya da bizce normatif olmayan de ğerleri kendileri açısından normatif kabul ettikleri için sa ğlıklı ileti şim kurma güçlü ğü ya şanan, kendilerini a şağılanmı ş, dı şlanmı ş, do ğal kaynaklarını refahlarının arttırılması do ğrultusunda kullanma olanaklarından mahrum bırakıldıklarına inanan; benimsemedikleri ve öz toplumsal de ğerler bütünü içinde yozla şmı ş buldukları kültürler ve ya şam biçimleri dayatılan birey

10 Ömer, A. Yurtseven: Türkiye’de Faaliyet Gösteren Dini Bir Terör Örgütü Olarak Hizbullah , Yüksek Lisans Tezi, Gebze İleri teknoloji Enstitüsü Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006, s.7 11 www.terorveguvenlik.net (17.05.2008) 12 Taylor Maxwell: The Terrorist, Brassey’s Defence Publishers, London, 1988, s.3

6 ve toplumlarda yükselen kar şı çıkma ve isyan duygularının, yansız analizleri yapılmadı ğı, bu duyguların giderilmesi için pragmatik önlemler geli ştirilmedi ği ve dogmaların baskın nitelikleri giderilmedi ği sürece, terörizmle gerçekçi, kalıcı ve sonuç alıcı bir mücadele mümkün de ğildir. 13 Terörle mücadele de sözcüklerin seçimi hayati derecede önemlidir. Sözcükler sava şın ya da terörün aracı olarak kullanılabilir. Terör örgütlerine, siyasal ve askeri kimlik kazandırarak onlara me şruiyet sa ğlamak amacında olan çevreler, sözcükleri manipule etmektedirler. Devlet güçleri tarafından teröristler , terör örgütü vb. sıfatlarla anılan terör örgütleri; eleba şları için komutan , örgüt militanları için gerilla , asker ; bunların te şkilatlanmaları için birlik, karargâh, kuvvet ; terör faaliyetleriyle ilgili savaş, da ğdaki kuvvetler, ate şkes, görü şme vb. terimlerini kullanmaktadırlar. Bu terimlerin kullanılması, sözcüklerin anlamlarını ve ba ğlamlarını tahrif ederek, bu örgütlerin hedeflerine ula şmasına yardım eder. Rejim muhalifi terör örgütleri genellikle saldırgan, uzla şmaz söylemlerle kendi ideolojilerini yansıtan bir jargonu benimserler. Güvenlik güçlerinin ise ilgili mevzuat çerçevesinde bu örgütlerin yasadı şı niteli ğini vurgulamaya, dil ile ilgili manipülasyonlarını bloke etmeye yönelik söylemler kullandı ğı dikkat çekmektedir. Farklı ideolojilerin kli şeleri, sloganları, terminolojileri ideoloji mensuplarının dü şüncelerini biçimlendirmekte, yönlendirmektedir. Marksist söylem, sömürü, sömüren, sömürülen; ezen, ezilen vb. terimlerle kar şımıza çıkar. Bu Politik jargonların ortak özellikleri ise; ideolojik içerik, ba şat (dominant) dil ve üslup, karma şık dil ve üslup, yo ğun çarpıtma ve yanıltmacalar, kavramların kli şele ştirilmesidir. Küçük ve sınırlı grupları temsil eden sol terörizmin söylemlerinde genellikle biz ve onlar (dü şman) ayrımına dayanan, dü şmanca bir üslup, hatta pejoratif (yermeli) bir dü şmanlık üslubu sergilenmektedir. Terör örgütlerinin jargonunda yer alan seçilmi ş terimlerin medyada ve kamuoyunca bilinçsizce kullanılması, bu terimlerin içerikleri ile birlikte dile nüfuz etmesini ve dü şünce dünyasında yer bularak do ğalla şmasını sa ğlayacaktır. Bu nedenle teröre kar şı, terör örgütlerinin kavram ve terminolojisiyle hareket etmeyecek, kontrollü bir dil ve üslup geli ştirilmesi gerekmektedir. 14

1.3. TERÖR İZM İN AMACI

Terör, uzun dönemde siyasal düzeni yıkmaya yönelik bir araçtır. Ancak hedef alınan ulusun moral gücünü yıkmak ve onu olu şturan grupları parçalamak, otoriteyi, koruyucu görevlilerini, önemli ki şilerini kamuoyunda küçültmek ve son olarak, halk içinde kurulu düzen yanlısı herhangi bir kendili ğinden giri şimi önlemek için, yı ğınları etkisizle ştirmek ve herkesi “kendi

13 Ercan Çitlio ğlu: age., s.37 14 Süer Eker: Terör Örgütlerinde Dil Kullanımı ve Terörist Söylemlerin Dil Bilimsel Yöntemlerle Me şrula ştırılması , Ba şkent Üniversitesi, Ankara

7 ba şının çaresine bakmayı” arar duruma dü şürmekte kısa vadeli amaçlardır. Terörist gruplar, toplumsal bir sorunu önce ‘dava’ şekline sokmaktadırlar; ilerleyen süreçte, tarafsız insan bırakmamak, toplumu kutupla ştırma; kutupla şan toplumun içindeki anla şmazlıkları, çeli şkileri çok daha abartılı biçimde iç çatı şmalara dönü ştürmektedirler. Amaçları, devleti kendisine taraftar olanları koruyacak bir çatı olmaktan çıkarıp, devletin inandırıcılı ğını ve gücünü zayıflatmaktadır. Hedef seyirci kitledir , bunun için devleti tahrik etmek en önemli amaçlardan biridir. Tabii mevcut eşitsizlikler, dengesizlikler de ideolojik planda, propaganda alanı için son derece uygun bir ortam yaratmaktadır. Tüm terörist gruplar kendilerini ve u ğruna sava ştıkları ki şileri haksız bir rejimin baskılanmı ş ma ğdurları olarak görmektedirler, ma ğdurlar tesadüfî ve sadece hedefe ula şmada araç olmaktadırlar. Çünkü, terörizmin ruhunda asıl olan, halkı yıldırmaktır . Belirli bir hedef ki şi yerine; rastgele terörist eylemler bu amaca daha iyi hizmet etmektedir. Hedefin belirsiz ve tesadüfi olması toplumda panik havası yaratmaktadır. 15 Bir siyaset bilimci olarak Ahmet Taner KI ŞLALI ise terörizmin amacını şu şekilde açıklamaktadır: Adi şiddette amaç bir varlı ğa zarar vermek ya da onu yok etmektir. Oysa terörist için şiddet bir amaç de ğil araçtır . Terörist için önemli olan insan ya da insanlar de ğil, onları öldürdü ğü zaman toplumda yarataca ğı etkidir. Bir trene bomba koydu ğunda, trende kimlerin oldu ğu, ölecek olanların kimli ği do ğrudan bir önem ta şımaz. Bu nedenledir ki; şiddetsiz bir terör olmaz, ama her şiddet de terör de ğildir. Atilla Yayla’nın da altını çizdi ği gibi; terör eylemlerinde, psikolojik sonuçlar fiziksel hedeflerden çok daha önemlidir. Terörizm hesaplı bir şiddettir. Amacı olabildi ğince çok insan öldürmek de ğil, kitlelerin eylemlerinden etkilenmelerini sa ğlamaktır. Kitlelerin deh şete kapılmasını ve bir umutsuzluk içinde terörizme boyun e ğmelerinden ba şka çare olmadı ğını hissettirmektir 16 . En çok sözü edilen amaçları ise şöyle sıralayabiliriz: 17 • Otoriteye kar şı veya düzene kar şı olan güçleri harekete geçirmek, yerle şik otoritenin güçlerini ve kurumlarını etkisizle ştirmek, i şlevsiz kılmak, • Halkı veya hedef bir toplulu ğu korkutmak, deh şete dü şürmek ve yerle şik otoriteyi tahrip etmek, • Devlet otoritesinin, terörist ile masum kitle arasında ayrım yapmadan baskı yöntemlerine ba şvurmasını sa ğlamak, • Siyasal güç odaklarını ele geçirmek ve olan yönetimi devirmek, • Kamuoyunu olumlu (kendi lehine) veya olumsuz (düzene kar şı) yönde etkilemek, yönlendirmek.

15 Şükrü Bayba ş, a.g.e., s.29 16 A. Taner Kı şlalı; Siyasal Çatı şma ve Uzla şma, İmge Kitabevi, Ankara, 1998, s.37 17 www.teror.gen.tr/turkce/teror_nedir/index.html (03.12.2007)

8 Terörizm, kitlelere yönelik hedef gözetmeyen şiddet eylemlerinde, toplumun güven duygusu ortadan kaldırılarak, halkın can derdine dü şmesi amaçlanmakta, böylece kitlelerin terörizme kar şı duyarlılıklarının yitirilmesi ve güvenlik açısından devlet ile halk arasında büyük bir anla şmazlık meydana getirilmesi hedeflenmektedir 18

1.4. TERÖR İZM İN SEBEPLER İ

Direnci iyi olan ve sa ğlıklı beslenip kendisini koruyan bir bünyenin hasta olma olasılı ğı çok zor ise; tamamen demokratik olan, ki şi temel hak ve hürriyetlerine saygı gösteren, ki şinin inançlarını rahatlıkla ya şayabildi ği ve kendini ifade etmekte zorlanmadı ğı, ekonominin ve e ğitimin ileri seviyelerde oldu ğu, stresin olmadı ğı ve toplumsal huzurun oldu ğu, insanların birbirlerine katlandıkları, kendileri gibi dü şünmeyen insanlara saygı duydukları bir ülkede de terörün barınması çok zordur. 19 Terör, ülke refaha kavu ştu ğu bir ortamda uzun süre ya şayamayaca ğına göre, acaba terörizm zeminini olu şturan sebepler nelerdir? Bu nedenleri belli ba şlı şu ba şlıklar altında toplayabiliriz:

1.4.1. Sosyo-kültürel Nedenler İnsanların aldıkları e ğitim seviyesi veya ya şadıkları sosyal hayatın farklılı ğı, dini inanı şlar gibi çe şitlilik arz eden etkenler, e ğer gruplar arasında büyük bir uçurum meydana getirecek hal alır ise, ki şiler ve gruplar birbirlerini anlamakta güçlük çekebilmektedir. Ya şayan her insanın aynı fikri payla şması çok zor bir şey oldu ğuna göre insanlar demokrasi isterken hem kendisi için hem de kendisi gibi dü şünmeyen ve kendisinden olmayan insanlar için aynı istekte olmalıdır. Herkes aynı fikri payla şamayaca ğına göre asgari mü ştereklerde birle şmek, toplumun huzuru için ön şarttır. Sosyal de ğerlerdeki ani ve hızlı de ğişim, ailenin çocu ğunu yeti ştirme konusundaki bilgi eksikli ği nedenleriyle, ö ğrenciler yurtlarda, siyasal dernek ve kurulu şlarda yo ğun bir şekilde devam eden propaganda faaliyetleri kar şısında zayıf kalmıştır. Bireyin, adeta kendisini sa ğlıklı dü şünemez ve dı ş etkenlerin telkinlerine kar şı koyamaz hale gelmesine neden olmakta ve sa ğlıklı dü şünemez duruma gelen gençlerimizin do ğru kararı vermekte güçlük çekti ği görülmektedir. 20 Terörizm, hedef aldı ğı kitlenin ho şnut olmadı ğı veya elde etmek istedi ği çıkarı umut olarak vaat etmektedir. Bu umut ki şileri bir arada toplayan ideolojiyi olu şturmaktadır. İdeoloji etrafında toplanan insanlar kendilerine göre bir sistem olu şturmaktadır. Sistem içerisinde örgütlenmeler yapılarak terörizmin alt yapısı olu şturulmaktadır.

18 www.terorveguvenlik.net (17.05.2008) 19 www.sucbilimi.org (18.05.2008) 20 www.sucbilimi.org (18.05.2008)

9 1.4.2. Ekonomik Nedenler Ekonomik şartların zorlu ğu insanları maddi ve psikolojik yönden etkilemektedir. Dü şük sosyo-ekonomik düzeydeki ki şiler zor şartlarda geçimlerini sa ğlamakta, daha çok kırsal kesimde yada kentlerin gecekondu mahallelerinde pek çok olanaktan yoksun ya şamaktadırlar. Toplumda varolan dengesiz gelir da ğılımı ve olumsuz sonuçlar terör odakları tarafından propaganda malzemesi olarak kullanılmakta, düzenin kötülü ğüne hayattan örnekler verilerek, özellikle genç kesim, bu şartların de ğişece ğine rahatça inandırılarak terör örgütlerinin a ğına dü şürülmektedir. Yapılan ara ştırmaların göstergeleri, eylemlere katılan militanların büyük ço ğunlu ğunu bu insanların olu şturdu ğuna i şaret etmektedir. 21 Sosyo-ekonomik adaletsizli ğin terörizmin temel sebebi oldu ğu iddia edilmesine kar şın, 11 Eylül saldırılarında rol aldı ğı öne sürülen ki şilerin Suudi, Mısır ve Körfez ülkeleri vatanda şlarından zengin veya imtiyazlı ailelere mensup olmaları, ayrıca ço ğunun Batı'da ya şamaları terörün asıl kayna ğının fakirlik oldu ğunu ileri süren tartı şmaları geçersiz hale getirmektedir. Eski ça ğlardan beri adına terörizm denilebilecek olaylar meydana gelse bile terörizm, büyük oranda 19. yüzyılda Rus entelijansiyasının icat etti ği bir olgudur ve o günden beri devrim amacına yönelik şiddet kullanma hep imtiyazlı sınıfın elinde bulunmu ştur. Dünyanın en fakir ülkelerine bakıldı ğında terör olaylarının çok daha az görülmesi terörün fakirlikle do ğrudan ili şkili olmayıp daha çok hızlı geli şme, de ğişim ve modernle şmenin getirdi ği sıkıntılarla açıklanabilir. Ama öte yandan fakirlik her zaman devrimci amaçlara alet edilmi ş ve terör örgüt yöneticileri kendilerini fakirlerin temsilcisi olarak kabul ederek onlara daha müreffeh bir gelecek vaat etmi şlerdir. Belki de bu yüzden fakirlik ile terörizm arasındaki ili şki kolayca öne sürülebilmektedir. 22

1.4.3. Psikolojik Nedenler İnsanların kültürleri, ya şadıkları yere, sosyal sınıfa ve maddi olanaklarına göre farklılıklar göstermektedir. Kendi ki şili ğini bulamayan bireyler, sosyal konumun ve ki şili ğinin verdi ği çıkmazların içerisinde bo ğuşup dururken, toplum tarafından sevgi, saygı görmediklerini dü şünürler. İlgiden yoksun ve kendilerini gerçekle ştirmek arayı şında olan bireyler, bir şey yaptı ğını ispatlamak için şiddet eylemlerine ba şvururlar, böylece kendilerinin de bir i şe yaradı ğını hissederler ve bir gruba dahil olmanın geçici güvenini ya şarlar. Psikologlar tarafından Adolesans olarak adlandırılan ve bireyin geçi ş dönemi oldu ğu belirtilen 12-25 ya şları arasındaki süreçte ki şi, bir kimlik arayı şına ve bir gruba aidiyetlik duygusu arayı şına girerken di ğer yandan da evren, madde, varlık, kendini tanıma arayı şı içerisindedir. Çok

21 M. Sami Denker: Uluslararası Terör ve PKK , Bo ğaziçi Yayınları, , 1997, s.11 22 A. Murat Yel: Terörizmin Temel Sebepleri, Köprü , üç aylık fikir dergisi, 2006, sayı.94

10 önemli olan bu evre, terör örgütlerinin üye kazanması açısından iyi de ğerlendirilmekte ve gençleri kendi saflarına çekme çabalarını yo ğunla ştırmaktadırlar. Çocukluk ve gençlik ça ğı olarak bilinen bu dönemde ki şi, sosyal olaylara önem verir ve aldı ğı telkine göre kontrollerini kolayca kaybedebilir. 23

1.4.4. Siyasi Sebepler

Devletlerin zayıflaması da terörün ortaya çıkı şındaki nedenlerden birisidir. Terörist organizasyonlar için en uygun ortam ülkede bulunan iktidar bo şlu ğudur 24 . Bu durumda yeni üyeler dev şirebilir ve onların şiddet konusundaki e ğitimlerini devletin kontrol edemedi ği bölgelerde rahatça yapabilirler. 25 Siyasi istikrarın sa ğlanamaması, hükümetlerin yeteri kadar güçlü olmaması ve büyük ço ğunlu ğu ile yetersiz olan idareciler nedeniyle alınan tedbirler asayi şi sa ğlamaya yönelik askeri tedbirler olmu ştur. Ancak askeri tedbirler meselenin çözümüne yetmemi ştir. 26 Türkiye, yakla şık 30 yıldan beri, terörün her türlüsü ile mücadele etmi ş ve etmekte olan bir ülke olarak tecrübeleri göstermi ştir ki terörizmle mücadelede uluslar arası i ş birli ğinin mücadelede etkinli ğin artırılmasında önem ta şımaktadır. Ülkeler terörizmle mücadele alanındaki teknik geli şmeleri ve tecrübelerini birbirlerine aktararak aynı acıları di ğerlerinin de ya şamasını önlemeli, eğitim, teknik personel ve malzeme olanaklarından yararlanma hususunda i şbirli ğine gitmelidirler. Eylemlerinden dolayı aranan teröristler arayan ülkeye iade edilmeli ve böylece suçluların cezasız kalarak suça olan mehilin artması engellenmelidir. 27

1.5. TERÖR İZM İN N İTEL İKLER İ

Terör eylemini gerçekle ştirenlerin en önemli iste ği, eylemlerinin etkili olması ve bir gündem meydana getirmesidir. Eylemler medyada yer buldu ğunda, eylem odaklı bir gündem olu ştu ğunda eylem amacına ula şmı ş demektir. Bu çerçevede terörizmin niteliklerini şu şekilde sıralayabiliriz: 28

23 www.sucbilimi.org (18.05.2008) 24 Y. Atilla Şehirli, Türkiyeye Ve Atatürkçülü ğe Yönelen Tehditler, Atatürk Ara ştırma Merkezi Dergisi , Sayı 55, Cilt: Xıx, Mart 2003 25 A. Murat Yel: age. 26 K. Veysel Bilgiç, “Avrupa Birli ği Sürecinde Yerel Yönetimler ve Terör”, Fırat Üniversitesi, IV.Türkiye’nin Güvenli ği Sempozyumu , (16-17 Ekim 2003-Elazı ğ), s.153. 27 S. A. Akyıldız, “Uluslararası Terörizm ve Terörizme Kar şı Alınması Gereken Önlemler”, Fırat Üniversitesi, Türkiye’nin Güvenli ği Sempozyumu , (16-17 Ekim 2003-Elazı ğ), s.25-36. 28 www.emniyet.gov.tr/teror.html (21.05.2008)

11 • Teröristler amaçlarına ula şmada araç olarak, hedef gruplar arasında korku, ümitsizlik ve yıkım atmosferi yaratmaya çalı şırlar, • Bir şiddet olayının psikolojik sonuçları, fiziki sonuçlarından ölçüsüz bir şekilde büyük olursa terörist bir nitelik kazanır, • Terörizm, özel olarak önceden bilinmeyen baskı şeklidir. Bunda ki şi, terörizmin belirgin kanunları esasına göre hareket eden teröristlerin ellerinde, imhadan kurtulmak için hiç bir şey yapamaz. • Terörizm vah şi, barbar yöntemler ve silahlar içerir.

1.6. TERÖR İZM İN UNSURLARI

Terörizmin varlı ğından söz edebilmemiz için, öncelikli olarak bir takım unsurların biraraya gelmesi gerekmektedir. Bu unsurlar; ideoloji, örgüt, şiddet ve medyadır. İdeoloji Unsuru: Terörün öncelikle bir ideolojik alt yapısının olması gerekmektedir. "İdeolojik unsur, örgütün hareket noktasını olu şturmaktadır. Örgüt, benimsedi ği ideoloji do ğrultusunda hareket etmekte, stratejisini buna göre belirlemektedir. Ayrıca örgütün bir ideolojik unsurunun olması, örgütü teröristlerin ve sempatizanlarının gözünde meşrula ştırmaktadır. 29 Teröristin kendi anlayı şı içerisinde kutsal bir amacı vardır. Amacını gerçekle ştirmek için, kendisine engel te şkil eden veya daha do ğrusu öyle gösterilen veya engel olarak algılaması sa ğlanan unsurları ortadan kaldırmak azmindedir. Bu nedenledir ki ideoloji, örgütlenmenin en önemli unsurunu te şkil etmekte, ideoloji nedeniyle terörist kolayca ölümü göze alabilmekte, her türlü yoksunlu ğa kar şı hareketine sadık kalmakta, yerine göre çok olumsuz şartlara kar şı koyabilme gücüne sahip olabilmektedir. 30 Örgüt Unsuru: Terör eylemleri örgütlü bir yapı eliyle gerçekle şir. Bilinen tanımıyla örgüt, iki veya daha fazla ki şinin aynı amaç etrafında birle şmesiyle meydana gelen yapıdır. Örgüt, organize bir yapı içerisinde, aynı ideolojiye ve aynı hedefe yönelmi ş ki şilerden olu şur. 31 Gençlik, zinde bir güç olması, olumsuzluklara kar şı duyarlı olması ve inandı ğı davasından kolay kolay vazgeçmemesi gibi bir takım özellikleri ta şımaktadır. Gençler kendilerini, gelece ğin umudu ve milleti geri kalmı şlıktan, her türlü baskıdan, ça ğda ş, zengin ve hür toplumlar do ğrultusunda, de ğiştirmek görevi ile yükümlü görmektedirler. Bundan dolayı, toplumdaki her hangi bir huzursuzluktan ve dengesizlikten hemen etkilenmektedirler. Bu durumlarda, cemiyete tam

29 Kemal Akmaral: Anti Teröristin El Kitab ı, Bilgi Karınca Yayınları, 2004, s.59 30 http://www.sakarya.pol.tr/sizler/teror.asp (02.07.2008) 31 Kemal Akmaral: a.g.e., s.60

12 anlamıyla intibakları daha sa ğlanamadı ğından, ayrıca siyasi ilgileri yüksek, fakat fikirleri henüz yeterli seviyede olmadı ğından dolayı, kolaylıkla ideolojik ve terör gruplarının istismarına uğrayabilirler. Daha sonra da içinde bulundukları toplumdan ve onun kurallarından yabancıla ştıklarını gösteren davranı ş tarzlarını sergilerler veya topluma kar şı gelirler. Terörizm, sürekli olarak hareket, aksiyon ve eylem içerisinde olmayı gerektirir. Bu açıdan insanın en hareketli, en dinamik, kabına sı ğmaz bir ça ğında bulunan gençlik kesimi, terörün gerektirdi ği insan tipine uymaktadır. Bu da terör örgütlerinin hedeflerinin gençler üzerine yönelmesine ve insan gücü ihtiyacının bu kesimden kar şılanmasına sebep olmaktadır. 32 Şiddet Unsuru: Terörizmin unsurlarını kıyaslarsak içlerinde en a ğır basanı şiddettir. Şiddet, terör eylemlerinin aracıdır. Daha öncede belirtti ğimiz gibi terör “deh şet” demektir, deh şeti meydana getirmek için kullanılan araç ise şiddettir. ‘ Şiddet kavramı’, saldırgan davranı şları, kaba kuvveti, beden gücünün kötüye kullanılmasını, yakan, yıkan, yok eden eylemleri, silahlı, ta şlı, sopalı saldırıları ile bireye veya topluma zarar veren bir eylemdir33 . Medya Unsuru: Bir eylemin toplum tarafından nasıl algılanaca ğı da teröristinkinden çok, medya çalı şanlarınca belirlenmektedir. Yonah Alexander’ın da belirtti ği gibi “medya terörizme ili şkin haberler yapmak ve onları kitlelere tanıtmak yoluyla terörizmi me şhurla ştırdı ğından, bula şıcı bir etkiye sahiptir” ve bir anlamda terörizmin tamamlayıcı parçasıdır. Bu nedenle ço ğu zaman terörizme destek olan ana unsurlar arasında devletlerin deste ği, di ğer terörist grupların ve organize suç örgütlerinin yardımları ve medyanın deste ği bir arada de ğerlendirilmektedir. 34 Terörist gruplar; kendilerini ancak şiddet yolu ile ifade edebildikleri ve gerçekle ştirdikleri yıkımın büyüklü ğü oranında ifade güçleri arttı ğı için sürekli olarak eylemlerini tırmandırmakta, eylemin büyüklü ğü aynı oranda medyada yer aldı ğı için “kanlı bir kısırdöngü” süregelmektedir. Günümüzde; ileti şim olanaklarının artı şındaki inanılmaz büyüme ve hız, bu gibi tartı şmalarda medyayı tek sorumlu olmaktan çıkarmaktadır. Yazılı, görsel ve i şitsel medyanın bir şekilde yer vermemeyi seçti ği terörist eylemin, bu eylemi gerçekle ştirenler ya da sempatizanlarca internet üzerinden tüm dünyaya aktarılma olana ğının varlı ğı ve günümüzde bu sistemin uygulandı ğı dikkate alındı ğında, medyaya dü şen görevin bu tür haberleri yayınlamaktan çok yayınlarına egemen olan çizginin kitleleri do ğru bilgilendirme ancak etkilenme düzeylerini minimize edici yönde olması gerekti ği ortaya çıkmaktadır. Terörist grupların neredeyse kendi ‘halkla ili şkiler ve reklam’ bölümlerini kurduklarını, eylemlerini filme aldıkları ve bunları gerek internet üzerinden gerek kendi güdümlerindeki görsel yayın organları ile kitlelere ilettikleri dü şünüldü ğünde, terör eylemlerine

32 E. Ersoy, “Terör Silahında Namluya Sürülen Gençlik”, Fırat Üniversitesi, Türkiye’nin Güvenli ği Sempozyumu , (16-17 Ekim 2003-Elazı ğ), s.311-319. 33 Hayati Hazır: Siyasal Şiddet ve Terörizm , 1.Baskı, Nobel Yayın Da ğıtım, Ankara, 2001, s.18 34 M. Özcan; S. Yardımcı; Avrupa Birli ği ve Küresel Terörizm İle Mücadele, http://www.usakgundem.com./ makale58, 16.05.2006

13 medya yer vermeli mi vermemeli mi tartı şması, günümüzdeki geli şmeler açısından artık geride kalmı ş görünmektedir. 35

1.7. TERÖR İZM İN ÖZELL İKLER İ

Terörizmin en önemli özelliklerinden biri kurbanlarını rastgele seçmesidir. Kurbanın ayrım gözetmeden belirlenmesi, korkunun yayılmasına neden olur. Terörizmin bütün biçimleri için geçerli olan di ğer özellikleri ise acımasız, tahrip edici ve ahlak dı şı olmasıdır. Tanımlamada kar şıla ştı ğımız benzeri olgularla, terörün özelliklerini incelerken de kar şıla şırız; çünkü terörizmin birçok tanımı oldu ğu gibi, literatürde de birçok özelli ği vardır. 36 • Her şeyden önce terörizm, örgütlü bir yapı eliyle gerçekle şir ve bir amacı vardır, • Terörizm terör eylemlerini me şrula ştıracak bir senaryo hazırlar, • Mali destek terörün vazgeçilmez ihtiyacıdır. Bu nedenle, soygun ile silah ve uyu şturucu kaçakçılı ğı yapar, • Terörist eylemlerin gerçekle şebilece ği belirgin bir yer yoktur, • Yasa dı şı eylemler bütünü olması sebebiyle içerdi ği şiddet seviyesi büyüktür, • Terörist eylemler genellikle keyfi kararlara dayandı ğı için önceden tahmin edilemezler, • Terörizmin ya şaması ve mevcudiyetini koruyabilmesi için reklam ve propaganda vazgeçemedikleri bir araçtır. • Terörizm bir ideoloji, bir doktrin, hatta sistematik bir fikir de ğildir, bir stratejidir, • Terörizm aniden ortaya çıkmaz. Belirli safhaları vardır. Teröre ba şvuran grupların, eylem taktikleri ve yürüttükleri gizli faaliyetin bir gere ği olarak, hedef seçimi ve eylem zamanı konusundaki inisiyatiflerini kullanmada sınırsız davranabilmeleri onları avantajlı hale getirmektedir. Sebep sonuç ili şkisinden uzak bir şekilde gerçekle ştirilen terör eylemlerinin, zamanından önce haber alınarak önlenmesi veya faillerinin yakalanmasının güçlü ğü, terörün etkisini arttırmaktadır. 37

35 Ercan Çitlio ğlu: age., s.44 36 Kemal Akmaral: a.g.e., s.29 37 www.terorveguvenlik.net (19.05.2008)

14

1.8. TERÖR İST – GER İLLA AYRIMI

Teröristler kendilerini gerilla olarak görmektedirler, ancak faaliyetleri, ideolojileri ve amaçları incelendi ğinde gerilladan bariz bir şekilde ayrıldı ğı görülmektedir. Terörist ve gerilla kavramlarını daha iyi anlayabilmek için şu kar şıla ştırmayı yapabiliriz; Gerillalar sivillere kar şı de ğil, askeri birliklere kar şı sava şırlar. Teröristler, eylemlerine hedef yapmak için askerler dı şında savunmasız sivilleri, ya şlıları, kadınları, çocukları seçmektedirler. Siviller, teröristlerin stratejilerinde anahtar durumundadırlar. Gerillalar sava şçılara kar şı mücadele ederler. 38 Gerilla savası için ülkenin kırsal kesiminde küçük askeri unsurlarını güç, sayı ve donanım olarak takviye edebilece ği kurtarılmı ş bir bölgeye ihtiyaç vardır. Bu kurtarılmı ş bölgede açık siyasi ve askeri faaliyetlerini yürütebilecekleri kendi kurulu şlarını olu ştururlar. Gerilla sava şı büyük sava şlarla aynı kurallara tabi küçük sava şlardır. Teröristler böyle bir şeye ihtiyaç göstermezler. Gerilla unsurları küçük ve gruplar halinde ve klasik olmayan metodlarla, esir alma ve de ğiştirme, sava şçı olmayanlara zarar vermeme gibi sava ş kurallarını gözeterek sava şabilirler. Teröristler bu gibi yasal ve etik kuralları tanımazlar. 39 Gerillalar sadece eylem hedefi noktasında de ğil, amaç olarak da teröristlerden ayrılırlar. Gerillaların amacı i şgal edilmi ş ya da haksız olarak gasp edilmi ş toprakları geri almak, organize olarak bunun mücadelesini vermektir. Amaçları siyasal nitelikli terörizm de ğil, hem siyasal hem kültürel hem de fiili i şgalden kurtulmaktır. Kar şılarında yasal bir güç de ğil, yasa dı şı i şgalciler vardır. Terör örgütlerinin hedef seçti ği organ ve ki şiler, yasal olarak vardırlar. Ayrıca gerilla ve terörist eylem şekilleri ve örgütleni ş şekilleri açısından da birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Gerilla bir amaç için örgütlenmi ştir. Amaç gerçekle şti ğinde yasal kurallara göre kendini la ğvedecek ve görevi yasal güvenlik birimlerine bırakacaktır ki, elemanlarının ço ğunlu ğu bu birimlerin personelidir 40 Gerilla üniforma giyse de, giymese de pek çok açıdan askerin uydu ğu kuralları uygulayarak taklit eder. Gerillalar genel bir ifadeyle, düzenli ordu birliklerine kar şı sava şan düzensiz birliklerdir. Ancak teröristler, siyasi amaçlarına ula şmak için, herkese ve her hedefe kural ve ayrım gözetmeksizin saldırırlar. 41

38 www.teror.gen.tr/turkce/teror_nedir/index.html (15.05.2008) 39 Zafer Balpınar: İsrail’in Terörizm Algısı Ve Mücadele Yöntemleri , Yükseklisans Tezi, Marmara Üniversitesi Ortado ğu Ara ştırmaları Enstitüsü, 2006, s.13 40 Faruk Örgün: Küresel Terör , Okumu ş Adam Yayınları, İstanbul, 2001, s.26. 41 www.teror.gen.tr/turkce-teror_nedir.index.html/ (3.12.2007).

15 1.9. TERÖR İZM İN TÜRK İYE’YE ÖZEL NEDENLER İ

Türkiye’de faaliyet gösteren yasadı şı yıkıcı örgütler, uluslararası ideolojik mücadelenin Maoist veya Leninist türevlerini örnek almı ş, onlara göre şekillenmi ştir. Yani, yıkıcı ve bölücü terörizm, temelde sahip oldu ğu ideolojiyi, yerli de ğerlerle sentezleyerek, Marksist- Leninist ideolojiyi ülke şartlarına göre yeniden revizyona tabi tutarak, devrimi gerçekle ştirme yolunda ideolojik mücadelesini sürdürmü ştür. İdeolojik mücadele sürecinde örgütler legal ve illegal alanda çok iyi bir şekilde te şkilatlanmışlar ve bu te şkilatlar arasında sıkı bir koordinasyonu sa ğlamı ştır. Böylece söz konusu örgütler, Türkiye’nin içerisinde bulundu ğu siyasi, ekonomik ve kültürel bunalımları çok iyi de ğerlendirmek suretiyle, birbirleri arasında sinerji olu şturarak, ülkeyi belirli dönemlerde provokasyona müsait hale getirmi şler ve kitleleri harekete geçirerek, bir kaos ve karga şa ortamı yaratmaya çalı şmaktadırlar. 42 Ülkemizdeki terörizm olgusunun ekonomik nedenlerini önemli olarak kabul edenler, iki ayrı parametreyi gündeme getirmektedirler. Bunlardan birincisi sosyo-ekonomik geli şmi şlik farklılıkları (bölgeler arası dengesizlik), ikincisi ise kronik gelir da ğılımı bozuklu ğudur. Dü şük sosyo-ekonomik şartlarda ya şayan ki şiler geçimlerini sa ğlamakta güçlük çekmektedir. Daha çok kırsal kesimde ve gecekondu bölgelerinde, bu bozukluk ve zor ya şam şartları kendini belirgin bir biçimde göstermektedir. Toplumda varolan dengesiz gelir da ğılımı ve olumsuz sonuçlar terör odakları tarafından propaganda malzemesi yapılmakta, düzenin kötülü ğüne örnekler verilerek, özellikle genç kesim, bu şartların mücadele ile de ğişece ğine inandırılarak terör örgütlerinin a ğına dü şürülmektedir. Ülkemizde sosyal yapı hızla geli şirken ekonomi ve gelir düzeyi, geli şen sosyal yapının çok gerisinde kalmı ş, artan nüfusa yeterli derecede i ş olana ğı olu şmamı ş, i şsizlik oranı artmı ştır. 43 Bu ba ğlamda ekonomik zorluklar ya şayan toplumumuzun önemli bir kesimini güvensizlik ve dayanıksızlık duygusu sarmı ş, sürekli hale gelen ekonomik sorunlar, toplumda yaygınla şan tedirginlik ve güvensizli ği beslemi ş, sisteme kar şı do ğan güvensizli ği, tedirginli ğin artmasını kolayla ştırmak isteyen sol ve sa ğ örgütler ortaya çıkarak belirli amaçlar do ğrultusunda istismar etmi şlerdir. 44 Terörün nedenleri kimilerine göre ekonomik sıkıntılardan kaynaklanır, kimilerine göre eğitim yetersizli ğinden, bazılarına göre tamamen dı ş kaynaklıdır, bazılarına göre terör grupları eşkıya ve çapulculardan olu şur. Ancak sorunun esas nedeni, yukarıda ifade edilen tek ba şına

42 Olcay Atar: Türkiye’de Yıkıcı ve Bölücü Terörizmin İdeolojik Kökleri , Yüksek Lisans Tezi, Polis Akademisi Güvenlik Birimleri Enstitüsü, 2005, s.3. 43 Şükrü Bayba ş: a.g.e., s.27 44 Do ğu Ergil: Türkiye’de Terör ve Şiddet , Yapısal ve Kültürel Kaynakları, Turhan Kitabevi, Ankara, 1980, s.54

16 münferit etken de ğildir. Sorun; co ğrafi, askeri (halkın güvenli ğinin sa ğlanması), siyasi, sosyal, ekonomik, psikolojik, idari, e ğitsel ve kültürel faktörlerin olumsuz yanlarının ve yetersizliklerinin dı ş güçler tarafından istismar edilmesinden kaynaklanır. Ba şka bir deyi şle, zayıflamı ş, bakımsız bünyeye dı ş ortamdan mikropların musallat olmasıdır. Mevcut olan bütün hastalıkların, hastayı ölüme götürmeden, fazla acı vermeden, hastayı en kısa zamanda aya ğa kaldıracak şekilde ve hepsinden de önemlisi, içinde her daldan uzman doktorların bulundu ğu bir heyetin yapaca ğı konsültasyonlar zincirini kapsayan bir tedavi konseptinin uygulanarak çözüme ula şılması gerekir.45 Türkiye’de sol hareketler daima bazı ülkelerin te şvikiyle ve deste ğiyle geli şmi ştir. Bunun çok örnekleri vardır. Zaman zaman ele geçirilen örgüt liderlerinden bir bölümü Rusya, Suriye hatta Yunanistan ve İran’dan yardım gördüklerini itiraf etmektedirler. Nitekim destek görmeyen terör örgütleri yok olmu ştur. Türkiye, petrol çemberinin merkezinde olması, tarihi ve tabii güzellikleriyle, bo ğazlarıyla, batı ile do ğu ülkeleri arasında bulunması sebebiyle sürekli tehlikelerle kar şı kar şıya kalmı ştır. Ülkemizde sol örgütlerin yapılarını incelemeye geçmeden önce, anar şinin yayılmasında en önemli etkenlerin e ğitimsizli ğin yanı sıra terörün sebeplerine yeterince inilmeyi şi ve terör suçlularının cezaevlerinde ıslah edilmeyi şini belirtmek gerekir.46 Do ğu ve Güneydo ğu Anadolu Bölgesi’nde yo ğun terör faaliyetlerinin görülmesinde, bölgenin fiziki co ğrafya özellikleri önemli bir rol oynamaktadır. Bunun yanında sosyo-ekonomik şartlar, geli şmi şlik durumu, e ğitim durumu, bölgenin jeopolitik özellikleri ve konumu, terör olaylarının Do ğu ve Güneydo ğu Anadolu Bölgesi’nde yo ğunla şmasına sebep olmu ştur. Do ğu ve Güneydo ğu Anadolu Bölgesi’nin litolojik yapısı ma ğara ve olukların olu şmasına uygun olması, bitki örtüsünün me şe ve ardıç türleri açısından zengin olması teröristlere barınma ve saklanma olana ğı sa ğlayarak teröre elveri şli bir imkan sa ğlamaktadır. Ayrıca arazinin deri ve sarp vadilerle yarılmı ş olması, ula şım ve güvenli ği engelleyici bir duru olu şturur. Kı ş ayının uzun ve so ğuk olması, dü şen ya ğışların kar halinde dü şmesi ve yerde kalma sürelerinin uzunlu ğu güvenli ği ve ula şımı engelleyicidir. 47 1961 Anayasası ile olu şturulan geni ş hürriyetler ortamı yeni ve farklı arayı şları da beraberinde getirmi ştir. Tarihinde ilk kez batılı anlamda tanımlanabilecek i şçi ve burjuva sınıfları ortaya belirgin biçimde çıkmı ş, kitle ileti şim araçlarının hızla ilerlemesiyle birlikte insanların ufuklarını geni şleterek bireylerin talep ve ya şamdan beklentilerini artırmı ştır. Ayrıca kırsal kesimden kentlere do ğru göç hız kazanmı ş, şehirlerde ya şayan nüfus oranı kırsal kesime göre artı ş göstermi ştir. Ancak bu dönemde ekonominin sundu ğu imkanlar, hızla geli şen ihtiyaçları

45 K. V. Bilgiç, a.g.e., s.153. 46 Emin Demirel, Terör , IQ Kültür-Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2001, s.44 47 Z. Boyraz ve T. M., Şengün; “Do ğu ve Güneydo ğu Anadolu Bölgesi’nin Fiziki Co ğrafya Özelliklerinin Terör Faaliyetleri ve Sınır Güvenli ği Açısından De ğerlendirilmesi”, Fırat Üniversitesi, IV.Türkiye’nin Güvenli ği Sempozyumu , (16-17 Ekim 2003-Elazı ğ), s.191-196.

17 kar şılayamamı ş, toplumun özellikle ö ğrenci ve i şçi kesiminde kıpırdanmalar ba şlamı ştır. 1968 Haziran ayında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Co ğrafya Fakültesi ile Ziraat Fakültesi’nde öğrenci olayları görülmeye ba şlanmıştır. Ardından olaylar, İstanbul’a sıçramı ş, birbiri ardına üniversite i şgalleri görülmü ştür. Masum ö ğrenci talepleri şeklinde ba şlayan bu hareketler o zamanlar kamuoyunda tepki ile kar şılanmamı ştır 48 .

1.10. SOL ÖRGÜTLERLE İLG İLİ KAVRAMLAR 49

Burjuva: Kentlerde ya şayan, üretim araçlarını ellerinde bulunduran ve kendi ba şına üretim ve kazanç yollarında çalı şarak oldukça geni ş bir geçim sa ğlayan kimse. kentsoylu Emperyalizm: Bir ulusun ba şka bir ulusun ya da ba şka ulusların topraklarını ele geçirerek yayılması, onları siyasal ve ekonomik egemenli ği altına alması ya da böyle bir siyaset gütmesidir. Toplumcu görü şe göre, anamalcılı ğın çok güçlü tekelle şme biçiminde beliren en yüksek, en son aşaması. Feodalizm: Özellikle Avrupa’da, topra ğı ve o toprak üzerinde ya şayan köylüleri bir tek ki şinin malı sayan, toprak köleli ğine dayanan ortaça ğ siyasal düzeni. Kapitalizm: Üretim araçlarının özel ellerde bulunmasına, anamala ve kar amacına yönelik üretime dayanan toplumsal düzen. Anamalcı düzen Komprador: Kendi çıkarları için, ülkesine yabancı anaparayı yerle ştiren ya da yabancı anaparanın yerle şmesine yardımcı olan kimse. Sosyalizm: Üretim araçlarının kamunun, devletin elinde olması, ekonomik etkinliklerin kar yerine insanların gereksinimlerini kar şılaması gerekti ğini öne süren, de ğer olarak eme ğe önem veren, toplumun örgütlenmesinde köklü de ğişiklikler amaçlayan siyasal ö ğreti ve bu ö ğretiye uygun toplumsal düzen. Komünizm: Özel mülkiyetin olmadı ğı, bütün malların, üretim araçlarının topluma ait bulundu ğu, bunların herkesin ortakla şa kullandı ğı toplum düzeni ve böyle bir düzenin kurulması gere ğini güden siyasal, ekonomik ve toplumsal ö ğreti. Maoizm: Çin devlet adamı Mao Zetung’un kendine özgü Marksçı ö ğretisini siyasal, toplumsal, kültürel ya şamda gerçekle ştirmeye yönelen akım. Marksizm: Alman dü şünürü Karl Marx’ın bilimsel sosyalizm de denilen, kapitalizmin yok olaca ğına ve yerini sosyalizme bırakaca ğına ili şkin ekonomi, siyaset ve felsefe ö ğretisidir. İdeoloji : Siyasi, hukuki, ahlaki, estetiksel, dinsel, felsefi görü ş ve fikirler sistemidir.

48 www.terorveguvenlik.net (16.05.2008) 49 Ali Püsküllüo ğlu: Türkçe Sözlük , Arkada ş Yayınevi, Ankara, 2004

18 Aşırı sol : Ülkede sosyalist bir düzenin kurulmasını amaçlayan örgütlenmedir. Enternasyonel : Karl Marks tarafından kurulan uluslar arası “i şçi birli ği” olu şumuna verilen isimdir. Milis: Sava ş sırasında orduya yardımcı olarak görev alan halk gücü veya kimi ülkelerde sivil halktan olu şturulan yardımcı güvenlik gücü. Militan: Bir dü şünceye, bir ö ğretiye ba ğlı olan ve onun ba şarı kazanmasına u ğra şan, bu yolda sava şan kimse veya bir siyasal örgütün üyesi. Sempatizan: Üyesi olmamakla birlikte bir partinin, bir örgütün görü şünü benimseyen, onu destekleyen ya da bir ö ğretiyi, görü şü, akımı tutan, onun yanda şı olan kimse. Oportünizm: Güç durumlar kar şısında, davranı şlarını ahlak ilkelerine ya da düzenli bir dü şünceye göre de ğil, ki şisel çıkarlarına en uygun dü şecek biçimde ayarlayan tutum. Proletarya: Emekçilerin olu şturdu ğu sınıf. Revizyonist: Bir ö ğretinin yeniden gözden geçirilmesi gerekti ğini öne süren veya bir öğretiyi asıl do ğrultusundan, yönünden saptıran kimse. Şovenizm: De ğişik ırklar ve uluslar arasında kendi ırkını ve ulusunu üstün görme temeline dayanan ve dü şmanlık yaratmayı amaçlayan ulusçuluk akımı.

19 BÖLÜM II TÜRK İYE’DE YASADI ŞI SOL ÖRGÜTLENMEN İN TAR İHİ SEYR İ

2.1. DÜNYADA VE TÜRK İYE’DE SOL HAREKETLER İN DO ĞUŞU

Bilim ve teknolojideki hızlı ilerlemeler, co ğrafi ke şifler gibi nedenlerle hammadde ve sermaye birikimi hayli artmı ştır. Bu artı ş beraberinde sanayinin geli şmesine neden olmu ş ve özellikle Sanayi Devrimi’nden sonra feodalite ve derebeylerinin yerini merkezi devletler almı ştır. Fransız İhtilali ile birlikte ulusal akımlar güç kazanmı ş ve gerçek anlamda ulus devletleri ortaya çıkmı ştır. Dünyadaki bu hızlı geli şim ve de ğişim beraberinde birçok sorunu getirmi ştir. Sanayinin kentlerde merkezlenmesi, buralarda nüfus artı şına neden olmu ştur. Nüfusun kentlerde birikimi; işsizlik, e ğitim, toplum içinde sınıf ayrılıkları gibi sorunların ba ş göstermesine sebebiyet vermi ştir. İş gücü potansiyelinin belli bölgelerde yı ğılması, ekonomik anlamda bir sınıf olan i şçilerin, uzun süren çalı şma saatleri, kötü çalı şma ko şulları, i şgücü ücretinin ucuzlaması ve buna ba ğlı olarak hayat standartlarının dü şmesi gibi olumsuzluklarla kar şı kar şıya kalmasına neden olmu ştur. Toplumların, özellikle i şçi sınıfının içinde bulundu ğu bu durum dönemin filozof ve fikir adamlarını harekete geçirmi ştir. Bu ba ğlamda günümüzde “ütopik sosyalistler” olarak tanımlanan Saint Simon, Fourier, ve Robert Owen’ın dü şünceleri ortaya çıkmı ştır. Ütopik sosyalistlerin, kapitalist toplumdaki sorunları ortadan kaldırmak için ba şvurdukları yöntem, insanların sa ğduyusuna, adalet ve ahlaki de ğerlerine seslenmek olmu ştur. Karl Marks ve Friedrich Engels ise kısmen ütopik sosyalistlerin dü şüncelerini, kısmen eski Yunan filozoflarının dü şüncelerini, büyük oranda ise Hegel’in materyalizmini kullanarak, bu dü şüncelere bilimsel nitelik katmı şlardır. Böylece kapitalizme kar şı Marksizm görü şü do ğmu ştur. Marksizm’e göre kapitalizmdeki çeli şkiler nedeniyle kapitalist toplumlar yerini komünist topluma bırakmak zorundadır. Ancak bu dönü şüm kapitalist toplumun kendini korumak için aldı ğı tedbirler (kendi devletini in şa edip, kolluk kuvvetlerini olu şturması) sebebiyle kendili ğinden olmayacak, i şçi sınıfı zora dayalı olarak bu dönü şümü gerçekle ştirecek ve komünist toplumu in şa edecektir. 1914 yılında Birinci Dünya Sava şı patlak verince, zaten ekonomisi zayıf olan Çarlık Rusya’sı iyice güçsüz kalmı ştır. Bu durumdan faydalanan Rus sosyalistler Bol şevik Partisi önderli ğinde iktidarı ele geçirmi şlerdir. İkinci Dünya Sava şı sırasında Almanya’nın Sovyetler Birli ği’ni i şgal etmesinin ardından aldı ğı yenilgi dünyada sosyalist yönetimin hakim oldu ğu bölgelerin ço ğalmasına neden olmu ştur. Macaristan, Çekoslovakya, Do ğu Almanya, Yugoslavya, Arnavutluk, Çin gibi ülkeler İkinci Dünya Sava şı’ndan sonra sosyalist yönetime geçmi şlerdir.

20 Avrupa’da yayılmaya ba şlayan sosyalist hareket Osmanlı Devleti’ni de etkilemi ştir. Ticaretin ve sanayinin geli şmesiyle Avrupa’da ba ş gösteren sorunlar ve olumsuzluklar Osmanlı Devleti’nde de görülmü ştür. Bu olumsuz durum kar şısında i şçilerin ba şlangıçta ekonomik olarak do ğan taleplerine, ilerleyen dönemlerde siyasi taleplerde eklenmiştir. Bu talepler ı şığında, Avrupa’da e ğitim gören Türk aydınlarının etkisiyle, 1910 yılında Osmanlı sınırları içinde ilk sosyalist örgüt olan “Osmanlı Sosyalist Fırkası ” kurulmu ştur. Türkiye’de yeni yeni canlanmaya ba şlayan sosyalist hareketi derinden etkileyen en önemli olay, 1917 yılında Bol şevik Partisi’nin Rusya’da iktidarı ele geçirmesidir. Rusya 1.Dünya Sava şı’nda İngiltere, Fransa ve İtalya ile müttefik durumdaydı. Ancak Bol şevik Partisi, Almanya ile Versay Antla şması’nı imzalayarak sava ştan çekildi. Bunun üzerine müttefiki oldu ğu devletler Bol şevik Partisi’ne kar şı çe şitli hareketler düzenlemi ş, ancak ba şarılı olamamı ştır. Bir dönem sonra Türkiye bu devletlere kar şı Kurtulu ş Sava şı’nı ba şlatmı ştır. Gerek sosyalist teorinin kurtulu ş hareketine destek verilmesi tezleri, gerekse Bol şevik yönetiminin güneyden gelebilecek tehditleri bertaraf etme iste ği nedeniyle, Bol şevik iktidarı Kurtulu ş Sava şı boyunca Türkiye’ye hem askeri hem de maddi destek sa ğlamı ştır. Rusya’nın bu tutumu Türkiye’de sosyalizme kar şı sempati do ğmasına ve sosyalizmden etkilenmi ş örgütler kurulmasına neden olmu ştur. Bu örgütler arasında Türkiye İşçi Çiftçi Sosyalist Fırkası, Ye şil Ordu ve Türk Halk Fırkası sayılabilir. Türk sosyalist hareketine önderlik eden ‘’Türkiye Komünist Partisi (TKP)’’ , Türk komünistleri tarafından Rusya’da kurulmu ştur. TKP’nin resmi kurulu ş toplantısı 10 Eylül 1920 Bakü Kongresi’dir. Kongrenin önderli ğini parti kurulu şunda önemli rol oynayan Mustafa Suphi ve Rusya’daki sava ş esirlerinden olu şan Türkler yapmı ştır. TKP, 1960 yılına kadar Türk komünist hareketine tek ba şına damga vurmu ştur. Bu dönem içinde çe şitli örgütler kurulmu ş olsa da hiçbir varlık gösterememi şlerdir.

2.2. TÜRK İYE KOMÜN İST PART İSİ (1920 - 1960)

10 Eylül 1920 tarihinde Sovyetler Birli ğinin, di ğer ülkelerde Moskova güdümlü Komünist partiler kurdurma takti ği gere ği olarak, Türkiye Komünist Partisi (TKP) kurulmu ştur. TKP, kurtulu ş sava şı sırasında içinde bulunulan durumu de ğerlendirip, Türkiye’de sosyalist bir idare olu şturmayı amaçlamı ştır. Bu döneme ismini veren Mustafa SUPH İ, 1914 yılında sadrazam Mahmut Pa şa’ya yapılan suikast sonrası yazdı ğı yazı nedeniyle Sinop’a sürgün edilmi ştir, 1915 yılında Rusya’ya kaçmı ş, Stalin’den destek görmü ştür. 1921 yılında yeni kurulacak Türk devletinin Marksist yapıda bir devlet

21 olmasını temin etmek maksadıyla yanda şları ile birlikte Türkiye’ye gelen SUPH İ, Erzurum’da propaganda yapmaya çalı şırken, halk tarafından tepki ile kar şıla şmı ş ve Trabzon’a kaçmı ştır. Deniz yolu ile Rusya’ya gitmek isterken motorlarının batması sonucunda ölmü ştür. TKP’nin gizli bir te şkilat olarak kurulu şu 1919’lardan itibaren Dr. Şefik Hüsnü DE ĞMER’ in faaliyetleriyle ba şlar. Türkiye’de Marksist-Leninist teorinin yayılmasını amaçlayan Ş.Hüsnü ihtilalci ajitasyon ve propagandaların da temellerini atmı ştır. TKP ve yan kurulu şu olan Türkiye Komünist Gençler Birli ği (TKGB) mensuplarının, 1923 yılı 1 Mayıs kutlamaları hazırlı ğında iken da ğıtılmak istenen bildirilerle yakalanması üzerine, İstanbul polisince TKP mensupları mahkemeye çıkarılmı ş, tutuklanan 18 ki şi bir ay sonra serbest bırakılmı ştır. Serbest kalan TKP mensupları Aydınlık dergisi etrafında toplanarak hücrele şmeye ve faaliyetlerini yaymaya ba şlamı ştır. Bu çalı şmalar 1925 yılında çıkarılan Takrir-i Sükun kanunuyla durdurulmu ş, TKP’nin bazı mensupları yakalanmı ş ve yakalanaca ğını anlayanlar, yurtdı şına (Almanya) kaçarak TKP'nin yurtdı şı bürosunu olu şturmu şlardır. 1925 yılında TKP yurt dı şı bürosu tarafından, Vedat Nedim TÖR isimli parti mensubundan Türkiye’de yeniden faaliyetlere ba şlaması istenmi ştir. Bu dönemde TKP liderli ğine getirilen V.Nedim TÖR’ün komintern kararlarına kar şı çıkmasıyla TKP'de bir bölünme ya şanmı ş, bu dönemde yurda dönen Ş.Hüsnü 1927 yılında yakalanmı ştır. Bundan sonra 1938 yılına kadar TKP kayda de ğer bir etkinlikte bulunamamı ş, liderlik kavgası ve karı şıklıklar ya şamı ştır. 50 1939 yılından itibaren TKP, faaliyetlerini aydın kitleye ve üniversite gençliğine yöneltmi ştir. Bu do ğrultuda 1944 yılında Mihri BELL İ önderli ğinde İstanbul'da İlerici Gençlik Birli ği Te şkilatı kurulmu ş, muhalifi olan Zeki BA ŞTİMAR ise Ankara’da Türkiyeli Gençler Derne ği’ni kurmu ştur. 1946 yılında komünist faaliyetlerinden dolayı Rusya’ya kaçan Zeki BA ŞTİMAR, TKP’nin daha geni ş kitlelere hitap etmesi amacıyla Moskova’da Bizim Radyo ’yu kurmu ş ve Türkçe yayın yaparak yurtiçine yönelik propaganda çalı şmaları yapmaya ba şlamı ştır. Bu radyoyu Mihri BELL İ aleyhine propaganda yapmak için de kullanmı ştır. Bu tarihten sonra ki şisel sürtü şmeler iyice artmı ş, 1 Mayıslarda bildiri da ğıtmak dı şında faaliyetleri olmamı ştır. 51 Bu döneminde sol faaliyetlere ait olarak en önemli olay, Hikmet KIVILCIMLI tarafından legal olarak 1954 yılında kurulan Vatan Partisi ’dir. Bu parti seçimlerde bir varlık gösterememi ş ve 1958 yılında savcılık tarafından kapatılmı ştır. Bu döneme gelene kadar Türk sol hareketine tek ba şına damgasını vuran TKP, bu dönemin karakteristik yapısının olu şumunda da etkili olmu ştur. Eski ku şak TKP’liler çıkardıkları “Türk Solu” dergisinde ve “Yön” dergisinde yayınladıkları yazılarıyla dönemin solcu gençleri üzerinde

50 http://www.sucveceza.com/yazi-103.html (5.05.2008) 51 Sava ş Üstüngel: TKP Do ğuşu, Kurulu şu Geli şme Yolları , Alev Yayınları, İstanbul, 2004, s.34

22 etkili olurlar ve hatırı sayılır bir taraftar kazanırlar. Daha sonra bu kadro, Milli Demokratik Devrim (MDD) görü şünü formüle eder. Bu görü şe göre sosyalizme varmak için parlamenter mücadele dı şında daha radikal tezler savunulmu ştur. Döneme etki eden di ğer bir temel unsur da Türkiye İş çi Partisi (T İP)’dir. T İP kendinden sonra olu şacak birçok örgütlenmeye gerçek anlamda kaynaklık etmi ştir. T İP sosyalizme varmada yasaları dayanak yaparak barı şçıl yollar kullanmayı hedeflemi ştir. Bu dü şünceyle T İP, 1965 yılında genel seçimlere katılmı ş ve ba şarı elde etmi ştir. Ancak yeterli sandalye sayısına ula şamadı ğı için çalı şmalarında ba şarılı olamamı ştır. 1960 sonrası sol hareketin di ğer bir temel ta şı da “Yön” grubu aydınlarıdır. Bu grup eylemlerde yer almak yerine eylemde bulananlara yön vermeyi amaçlamı ştır. MDD ve T İP’ten ba ğımsız olmasına ra ğmen, çok partili rejime duydukları güvensizlik nedeniyle MDD yanında saf tutmayı tercih etmi şlerdir.

2.3. 1960 SONRASI FAAL İYET GÖSTEREN ÖRGÜTLER İN VE HAREKETLER İN KRONOLOJ İSİ

2.3.1 Türkiye İş çi Partisi (T İP) TİP, 23 Şubat 1961 tarihinde oniki sendikacı işçi tarafından kurulmu ştur. Bu özelli ğiyle TİP, aydın kesimden ba ğımsız olarak i şçilerin önderli ğinde kurulmu ş ilk siyasi parti ünvanıyla tarihteki yerini almı ştır. Buna kar şılık, üyelerinin, özellikle yöneticilerinin sınıfsal yapısı, T İP’in bir işçi sınıfı partisi oldu ğu izlenimini vermemektedir. Üyelerinin ancak %25’i i şçidir.52 Yasal alanda parlamenterist mücadele anlayı şını savunan T İP, 1965-1966-1968-1969 dönemlerinde seçimlere katılmı ş ancak yeterli ba şarıyı elde edememi ştir. Sadece 1966 genel seçimlerinde 15 milletvekili çıkarması halk nezdinde bir nebzede olsa sosyalist fikirlerin me şruiyet kazanmasını sa ğlamı ştır. T İP’in bir türlü hedefledi ği ba şarıya ula şamaması, genel ba şkan Mehmet A. Aybar’ı farklı popülist politikalara yöneltmi ş, bu durum parti içinde ayrılıklara neden olmu ştur. TİP’in di ğer bir özelli ği ise TKP çizgisi dı şında kurulmu ş ilk yasal sosyalist parti olmasıdır. 1964 yılında, içinde sosyalizm kelimesi geçmeyen ve fazla özgün olmayan T İP programı kabul edilmi ştir. Bu program, sınıf perspektifine sahip, bütününde sosyalist de ğil demokratik talepleri dile getiren sosyalizmle kalkınma arasında birebir ili şki kurulan bir programdır. Programın belirtilmesi gereken bir özelli ği de 1961 Anayasası’na ba ğlılı ğıdır 53 .

52 M. Zorlu: TKP’den T İP’e Sol Kemalizm : MDD Örne ği, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006, s.127 53 M. Zorlu: a.g.e., s.128

23 Parti kurucuları, partiyi Türk-İş tabanına oturtmayı ve böylece sendikadaki durumlarını güçlendirip, i şçilerin haklarını sendikanın yanında bir siyasi parti ile de savunmayı dü şünmü şlerdir. Ancak Türk-İş yönetimi ‘’Çalı şanlar Partisi’’ adıyla yeni bir siyasi örgüt kurmu ş ve T İP’e bekledi ği deste ği vermemi ştir. Bu dönemde yayına ba şlayan Yön dergisinin çevresindeki aydınlar da Çalı şanlar Partisi’ne destek verince, T İP daha etkin bir politika yürütebilmek için kendine aydın kesimden bir lider arayı şına girmi ştir. 1 Şubat 1962 tarihinde Mehmet Ali Aybar ’ın parti ba şkanlı ğına seçilmesiyle T İP, Marksist sosyalist bir kimlik kazanır. 54 TİP’in kaderini etkileyen iki önemli parti içi muhalefetten söz edilebilir. İlki MDD’cilerle, 1966 Malatya Kongresi’nden sonra MDD tezinin kesin biçimde reddedilmesiyle etkinlik kazanan strateji eksenli ayrı şmalardır. Bir di ğeri ise Aybar’ın “güleryüzlü sosyalizmi”ne muhalefet eden T İP yöneticileri Sadun Aren ve Behice Boran’ın önderli ğindeki Emek grubunun muhalefetidir. 55 1971 Askeri Muhtırası’ndan birkaç ay sonra Anayasa Mahkemesi 20 Temmuz 1971 tarihinde partinin kapatılmasına karar vermi ştir. Partinin asıl kapatılma nedeni sosyalist fikirleri de ğil, Kürt sorunu konusundaki tavrıdır. 56

2.3.2. YÖN Hareketi Yön’ün ilk sayısı 20 Aralık 1961 tarihinde Yön Bildirisi ile çıkmı ştır. Bini a şkın imzacı sayısıyla çok geni ş bir çevreyi kaplayan tam bir aydın hareketidir. Ba ş yazarları Do ğan Avcıo ğlu, Mümtaz Soysal, İlhan Selçuk ve İlhami Soysal’dır. 1964 yılından sonra Mihri Belli ve Erdo ğan Berktay gibi MDD görü şünü savunan aydınların yazılarını da yayınlamı ştır. 57 Yön hareketinin amacı Yön Bildirisi’nin 1.maddesinde şöyle tanımlanmı ştır: “Atatürk devrimleri ile amaç edinilen ça ğda ş uygarlık seviyesine ula şmanın, sosyal adaleti gerçekle ştirmenin ve demokrasi rejimini sa ğlam temeller üzerine oturtmanın ancak iktisadi alanda hızlı kalkınma yani milli istihsal seviyesini hızla yükseltmekte oldu ğuna inanıyoruz.”58 Büyük bir aydın hareketi olan Yön dergisi, tüm konularda hemfikir olmasalar bile ortak paydalarda bir araya gelerek 122 sayı çıkarmı ştır. Yön dergisi Haziran 1967 tarihinde kapanmı ştır. Yön’ün kapanmasından 2 yıl sonra Yön’le paralel politikalar üreten Devrim dergisi çıkmı ştır.

54 K. Yusuf Mengüç: Türkiye’de Sol Hareketinde Yasadı şı Örgütlenmeler ve İdeolojik Ayrı şma , Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1998, s.13-14 55 M Zorlu: a.g.e., s.130 56 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.17-18 57 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.26 58 Haluk Yurtsever: Süreklilik ve Kopu ş İçinde Marksizm ve Türkiye Solu , İstanbul 1992, s.150

24 2.3.3 Milli Demokratik Devrim (MDD) MDD, T İP içinde olu şan muhalefetin bir ürünüdür. Yön dergisinde yayınlanan ‘’T İP Tartı şmaları’’ ses getirmi ş ve T İP içinde muhalefetin olu şmasına zemin hazırlamı ştır. Mihri Belli’nin 1965’de Yön dergisinde yazdı ğı, Türk Solu dergisinin eki olarak sundu ğu Milli Demokratik Devrim bro şürü, hareketin T İP’e kar şı muhalefetini ortaya koymu ştur. Yön dergisi kapandıktan sonra, Kasım 1967 tarihinde MDD’nin yayın organı olan ‘’Türk Solu’’ dergisi yayımlanmaya ba şlamı ştır. Bir anlamda MDD Türk Solu ile birlikte do ğmu ştur. Kasım 1968 tarihinden itibarense teorik yanı a ğır basan ‘’ Aydınlık ’’ dergisi yayımlanmaya ba şlamı ştır. MDD en çok genç ku şağı ve onların örgütü olan Dev-Genç’i etkilemi ştir. 1970 yılından itibaren ise MDD içinde yo ğun bir hiziple şme ya şanmı ş ve MDD’ciler pek çok politik hatta ayrılmı ştır. Bu ayrı şmanın ba şlıca safları; 59 1.Mihri Belli çevresi 2.Hikmet Kıvılcım çevresi 3.Mahir Çayan ve arkada şları (THKP-C) 4.Deniz Gezmi ş ve arkada şları (THKO) 5.Do ğu Perinçek (T İİ KP) 6. İbrahim Kaypakkaya (TKP/ML-TİKKO) MDD tezi, Hikmet Kıvılcım’dan Mahir Çayan’a, Deniz Gezmi ş’ten Do ğu Perinçek’e sol hareket içinde ses getirmi ş, farklı konumlardaki sosyalist bile şenleri barındırmı ş, yükseli şe geçen sol içinde en belirleyici unsur olmu ştur.

2.3.4. Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) – Devrimci Gençlik (Dev-Genç) Fikir kulüpleri üyelerince hazırlanan ve imzalanan tüzü ğün 17 Aralık 1965 yılında Ankara Valili ği’nce onaylanması ile FKF resmen kurulmu ştur. FKF kurucuları ve üyeleri, T İP ile ili şki içinde olan ki şilerden olu şmu ştur. Bu özelli ğiyle FKF, T İP’in gençlik kolu olarak örgütlenmi ştir. FKF’nin ilk kurultayı 22 Ocak 1967 tarihinde toplanmı ş ve ba şkanlı ğa İzzet Arat seçilmi ştir. İzzet Arat, Kavga’nın 3.sayısındaki yazısında örgütün amacını şu sözleriyle tanımlamı ştır: “… FKF ne yaptı, hangi sokak hareketine katıldı gibi iddialara ise yanıtımız; FKF bir olu şum içindedir ve bu olu şum henüz tamamlanmamı ştır. Üzerinde özenle durulması gereken bir nokta da şudur; halkın yararına olmayan konularda FKF kimin yararına soka ğa çıkacaktır? Türkiye’de sosyalizm iktidara gelmek için demokratik yolu seçmi ştir. Özü halk olan FKF bir takım

59 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.50-51

25 kimselerin sosyalizmi kuraca ğına inanmaz. İnandı ğı tek şey, sosyalizmi, halkın kendi eliyle kuraca ğıdır. Durum böyle olunca konusu halk olmayan konularda FKF olmayacaktır.” 60 Bu sözlerden çıkarılacak sonuç; FKF’nin sosyalizme giden yolda demokratik yolu seçti ği ve bunun için T İP’i aracı olarak kullanaca ğıdır. 1968 yılına gelindi ğinde T İP, FKF üzerinde etkinli ğini yitirmeye ba şlamı ş ve gençler tarafından pasiflik ile suçlanmı ştır. Bu dönemde gençler MDD akımı etkisine girmeye ba şlamı ş ve durum FKF’ye de yansımı ştır. FKF, MDD’cilerin eline geçmesinden sonra Deniz Gezmi ş önderli ğindeki Demokratik Ö ğrenci Birli ği (DÖB) feshedilerek FKF’ye katılmı ştır. MDD akımına giren FKF ve daha sonraki adıyla Dev-Genç, MDD’nin tek kurulu örgütü haline gelmi ştir. Sahip oldukları örgütü kaybeden T İP’li gençler, 1970 yılında Sosyalist Gençlik Örgütü (SGÖ)’nü kurmu şlardır. 61 Ekim 1969’da FKF ismini Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu (TDGF) olarak de ğiştirmi ştir. Böylece Dev-Genç, üniversite gençli ğinin örgütü olmaktan çıkıp tamamen gençlik ve halka açılmı ştır. Parti ideolojisinden kurtulan gençlik, farklı örgütlenmeler, alternatif yönetsel yapılar ve ideolojiler arayı şına girmi ştir. Bu şartlar altında MDD akımı kendi içinde kümelere ayrılmı ştır. Sonuç olarak FKF – Dev-Genç’in özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz: 62  Kendinden sonra olu şan tüm sol hareketler bu yapının içinde şekillenmi ştir.  FKF’nin en büyük özelli ği, gençli ğin ülke sorunlarına e ğilerek çözümler üretmeye çalı şmasını sa ğlamı ş olması ve büyük bir okul görevi üstlenmesidir.  Dev-Genç, MDD görü şünü temsil eden ilk örgüt olma özelli ğini kazanmı ştır.  Yasadı şı sol hareketler olan THKP-C ve THKO’nun militan kanatlarına kaynaklık etmi ştir.

2. 4. 1960-1970 DÖNEM İ ÖRGÜTLER İN VE HAREKETLER İN ANAL İZİ

Bu bölümde dönemin sol hareketlerinin örgütsel yapılanması, sosyalizme varmak konusundaki tezleri, siyasi fikirleri, teoride ve pratikte gösterdikleri ayrı şmaları ve benzerlikleri üzerinde durulacaktır.

60 Esat Korkmaz: Kafa Tutan Günler “68 Güncesi”, İstanbul 1992, s.64-66 61 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.45 62 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.51

26 2.4.1 Örgütsel Yapılanmaları Dönem içinde faaliyet gösteren hareketlerden T İP dı şında kalanlar, kurulu ş amaçlarında siyasi örgütlenme yerine sola yön vermeyi tercih eden, dönemin genç ku şağının sosyalist fikirleri üzerinde etkili olmak isteyen, daha çok çıkardıkları dergilerle faaliyet gösteren akımlar olmu şlardır. TİP ise siyasal bir örgütlenme içine girerek sosyalizme varmak için parlamenter yolu seçmi ştir. Hem Yön hem de MDD, bir fikir hareketi olarak kalmı ş ve hiçbir zaman örgütlenme gerçekle ştirmemi ştir. Bu nedenle T İP’i gözbebe ği olarak görmü şler ve müdahalelerde bulunarak ona hakim olmak istemi şlerdir. 63

2.4.2. Sosyalizme Bakı ş Açıları TİP tüzü ğünün 3.maddesinde “ Anayasa ve kanunların tanıdı ğı hak ve hürriyetlere dayanarak programında açıklanan esasları gerçekle ştirmektir.”64 diyerek faaliyet alanını çok net bir şekilde anayasa ve yasalar çerçevesinde sınırlamı ştır. T İP’in sosyalizm anlayı şında ölüm-kalım sorunu gibi nitelikler söz konusu de ğildir. T İP’e göre anti-emperyalist ve anti-kapitalist sava şım birbirinin aynısıdır ve ayrı ayrı dü şünülemez. Türkiye’de sosyalizm bir sınıf kavgası veya zulme kar şı isyan de ğil, kalkınma ve batılıla şmanın en önemli araçlarından biri oldu ğu için, sosyalizme varma da izlenecek yol devrim olamaz. T İP’in bu yakla şımı, Türkiye’nin kapitalist bir ülke oldu ğunu, sosyalizmin, feodalizmin kaldırılması için gerekli oldu ğu ve kapitalistlere kar şı sava şımın emperyalizme kar şı sava şımı da içerece ği tespitinden kaynaklanmaktadır. Yön’cüler sosyalizmi, “Azgeli şmi ş Ülkeler Sosyalizmi” olarak kabullenmi ş ve sosyal adalet içinde hızla kalkınmayı sa ğlayacak bir yol olarak görmü şlerdir. Marksist görü şte komünizme geçi şin ön a şaması sayılan sosyalizm, Yön’cü görü şüne göre komünizmi engellemenin tek çaresi olarak görülmü ştür. 65 Yön sosyalizmi, klasik Marksist sosyalizm anlayı şından çok farklı bir ifadedir. Yön, Kemalizmi sosyalizm ile harmanlamı ş ve bu harmanlama ile sosyalizme Kemalizm ile toplumsal me şruiyet kazandırmı ştır. Yön akımı sosyalizmin politik de ğil ekonomik kısmıyla ilgilenmi ştir. Yön’cülere göre ekonomik ba ğımsızlık milli demokratik devleti tarafından sa ğlanacak ve böylece sosyalizmin in şası için gerekli şartlar olu şmu ş olacaktır. MDD hareketi, demokratik reformlar beklemenin mantıksız oldu ğunu savunarak anti- feodal, anti-emperyalist yani kendi verdikleri isimle ‘’milli demokratik devrim’’ görü şünü ön plana çıkarmı şlardır. MDD’de ön görülen devrim anlayı şı sınıf devrimi de ğil, kitlesel devrimdir. Bu kitle

63 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.20 64 Sadun Aren: TİP Olayı 1961-1971 ,İstanbul,1993.s.51 65 K. Yusuf, Mengüç: a.g.e., s.27

27 içinde milli burjuvazi, küçük burjuvazi, asker, sivil, aydın zümre ve proletarya yer almaktadır. Klasik Marksist görü şte devrimin öncüsü i şçi sınıfı ve proletarya olarak belirlenirken, MDD görü şünde ise net bir şekilde belirtilmemekle beraber asker, sivil, aydın zümre oldu ğu anla şılmaktadır. Her üç görü şte de dikkat çeken ortak nokta “kapitalist olmayan yoldan kalkınma” modelini benimsemi ş olmalarıdır. Üç harekette de farklılık gösteren unsur ise sosyalizme dönü şüm anlayı şıdır. T İP parlamenter yolu seçerken, Yön parlamenter mücadeleye kar şı olmamakla birlikte güvensizlik ve sabırsızlı ğı nedeniyle reformlarla halledilebilecek beklentilerini ordu darbesiyle halletme fikrini savunmu ştur. MDD’ciler ise kitlesel devrimden yana olmu şlardır. 66

Türkiye'deki komünist örgütlenmeler iki temel stratejiyi (MDD-SD) benimsemi şlerdir: Millî Demokratik Devrim Stratejisi: Önce "Millî Demokratik Devrim" a şaması geçilecek, yani feodalizm, emperyalizm, i şbirlikçi ile büyük Burjuvazinin bir kısmı dı şında kalan bütün sınıf ve tabakaların birle şik mücadelesi ile Proletarya önderli ği altında bütün devrimci sınıfların birle şik cephesi iktidarı olu şturulacak, daha sonra da "Sosyalist devrim" gerçekle ştirilecektir. Ülkemizde MDD stratejisini izleyen örgütler ya "öncü sava şı" (örne ğin; THKP/C'den kaynaklanan örgütlerin ço ğu) ya da "halk sava şı" (örne ğin; TKP/ML) ile iktidara gelebileceklerini iddia ederler. 67 Sosyalist Devrim Stratejisi: Sosyalist devrim ile kapitalist üretim tarzı ortadan kaldırılarak işçi sınıfının siyasî ve ekonomik hegemonyası altında kolektif düzene geçi ş esas alınır. Barı şçıl yöntemlerle de sosyalizmin kurulabilmesine imkân tanınır. Türkiye'de bu stratejiyi benimseyenler (örne ğin; TKP) İstiklal Sava şı'nın "millî devrim", 1920'lerde yapılan inkılâpları "demokratik devrim" olarak kabul etmekte ve hepsine birden "burjuva devrimi" veya "Kemalist burjuva devrimi" diyerek Türkiye'nin MDD a şamasını tamamlandı ğını iddia etmektedirler. 68

2.4.3. Siyasi Fikirleri Yön’cülerin 1960 Türkiye’sinde gördükleri üç önemli sorun ba ğımsızlık, kalkınma ve demokrasidir. Yön hareketi ba ğımsızlık için milliyetçili ği, kalkınma için devletçili ği, demokrasi için sosyalizmi önermi ştir. Yön’cüler Marksizm’deki gibi iktisadi yapıya, siyasi yapıdan daha çok önem vermi şlerdir. Yabancı sermaye ve emperyalizm kar şıtlı ğı Yön’ün gündeminde sa ğlam biçimde yer almı ştır. 69

66 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.40 67 Atilla Şehirli: Türkiye'de Anar şi ve Terörün Sebepleri ve Hedefleri , Burak Yayınevi, İstanbul 2000, s. 58 68 Atilla Şehirli:age., s. 58, 69 H Özdemir: Yön Hareketi, Kalkınmada bir Strateji Arayı şı, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1986, s.230–231

28 MDD görü şü de Yön hareketine benzer siyasi özellikleri ta şımaktadır. İki görü şte de “egemen sisteme onun ideolojisinin kullanılarak müdahale edilemeyece ği” fikri ön plana çıkmı ştır. MDD de Yön gibi milliyetçili ği ön plana çıkarmı ş ve anti-emperyalist bir tutum takınmı ştır. İki görü ş de Kemalizm ve sosyalizmin yansımalarını göstermi ş, bunları kendilerine kaynak olarak, karı şımlarından bir “Türk Sosyalizmi” görü şü yaratmı şlardır. 70 Yöncüler, Marksistler gibi iktisadi yapıya siyasi yapıdan daha fazla önem veriyorlardı ancak Marksizmi tüm anlamlarıyla benimsedikleri söylenemez, daha çok yararlanmı şlardır denilebilir. İktisadi yapıya önem veriyorlardı ve sınıfların varlı ğını kabul ediyorlardı ancak i şçi sınıfının devrimde önderli ği fikrine sıcak bakmıyorlardı. Yöncülerin eklektik söylemlerinde temel çeli şki sınıf çeli şkisi de ğildir, sömüren sömürülen çeli şkisidir. 71 TİP ise bu iki sol hareketin aksine aktif siyasette bulunarak varolan sistemin ideolojisini kullanarak mevcut düzene müdahale etme yolunu seçmi ştir. TİP, MDD ve Yön genel bakı şta birçok yönden paralellik gösteren sol hareketlerdir. Ancak varmak istedikleri sonuca gitmede kullandıkları yollar nedeniyle ayrılıklar göstermi şlerdir. Teoride gösterdikleri en önemli ayrı şma zemini devrim görü şleri (MDD-SD)dir. Pratikteki ayrı şmaları ise izledikleri yol yani parlamentarizm-cuntacılık tartı şmalarıdır.

2. 5. 1970 SONRASI SOL HAREKETLER ÜZER İNE DE ĞERLEND İRME

1970 sonrası sol hareketler birçok bakımdan kendinden önceki dönemin izlerini ta şımasına ra ğmen, genel olarak silahlı mücadele yöntemini seçtiklerinden dolayı, yasal ve barı şçıl yolu seçmi ş olan 1960 dönemi sol hareketlerden farklı bir konum arz ederler. Daha ziyade genç ö ğrenciler tarafından kurulan bu sol hareketler, 1970 öncesinin kitlesel mücadelesine yüz çevirerek yasadı şı yapılanmanın temel alındı ğı tezleri savunmu şlardır. 72 Bu bölümde 1970 sonrası in şa edilmi ş örgütlerin do ğuşlarına, geli şmelerine, ulusal sorunlar kar şısındaki tutumlarına, aralarındaki ayrı şmalarına ve kendinden sonra gelecek hareketlere bıraktıkları miraslara de ğinilmeye çalı şılacaktır.

70 M Zorlu: TKP’den T İP’e Sol Kemalizm : MDD Örne ği, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006, s.153-154 71 M Zorlu:age.,s.116 72 K. Yusuf Mengüç.: a.g.e., s.54

29 2. 6. TÜRK İYE HALK KURTULU Ş ORDUSU (THKO)

THKO, dönemin popüler ö ğrenci lideri olan Deniz Gezmi ş ve örgütün ideolojik açılımını yapan Hüseyin İnan öncülü ğünde ortaya çıkmı ştır. THKO’nun önder kadrosu, Filistin Kurtulu ş Örgütü (FKÖ) saflarında İsrail’e kar şı sava şırken tanı şmı şlardır. ODTÜ yurtlarına yerle şen Deniz Gezmi ş, Hüseyin İnan ve arkada şları silahlı mücadele ba şlatmak için yo ğun bir çalı şma içine girmi şlerdir. Bu dönem içinde THKO’nun temelini atmı şlar ve silahlı eylemlerle adlarını duyurma yoluna gitmi şlerdir. Bu eylemler arasında; İş Bankası Emek Şubesi’nin soyulması, ABD’nin Balgat tesislerine baskın yapılması, İlker Mansuro ğlu’nun öldürülmesi, ABD büyükelçili ğinde görevli polis memuruna yaylım ate şi açılması ve 4 ABD askerinin kaçırılması sayılabilir. 73 THKO silahlı mücadelesini iki grup halinde yapmı ştır. Bir grup da ğlık bölgelerde ‘kır gerillası’ olarak, Deniz Gezmi ş ve Hüseyin İnan’ın da içlerinde bulundu ğu di ğer grup ise propaganda amaçlı ‘şehir gerillası’ olarak örgütlenmi ştir. Deniz Gezmi ş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın 6 Mayıs 1972 yılında idam edilmesi, Sinan Cemgil, Cihan Alptekin ve Ömer Ayna’nın öldürülmesiyle THKO’yu kuran önder grup fiili olarak yok edilmi ştir. THKO için teoriden önce pratik, partiden önce ordu gelmesi sebebiyle ideolojik mirasını içeren kaynak sayısı çok azdır. Bunlar Hüseyin İnan’ın Mamak Cezaevinde kaleme aldı ğı “Türkiye Devriminin Yolu”, amaçların ve hedeflerin açıklandı ğı kamu bildirisi ve mahkeme savunmalarından ibarettir. THKO’nun Türkiye analizi; emperyalizmin hegemonyasında, yarı ba ğımlı, az geli şmi ş, kapitalist bir ekonomiye sahip oldu ğu şeklindedir. Devrim stratejilerinde sosyalist devrimin ön şartı olarak gördükleri MDD’i benimsemi şlerdir. Ancak Milli Demokratik Devrim i şçi sınıfı önderli ğinde tüm halk katmanları tarafından gerçekle ştirilecektir. THKO’ya göre devrimin sosyalist de ğil, Milli Demokratik Devrim olmasının gere ği şudur: Bazı sınıflar karakterleri gere ği sosyalizme kar şıdır ancak MDD saflarında yer alabilirler. Hüseyin İnan MDD ve SD ili şkisini şu sözlerle dile getirmi ştir: “Sosyalist devrime geçi ş için ön şart olan MDD’nin tamamlanmasını zorunlu kılan teoriye aşamalı devrim teorisi diyoruz. Di ğer devrime geçi şi engelleyici tüm zorluklar yıkılmı ş olacaktır ve mutlaktır. İş te bu anlamda da iki devrim teorisine kesintisiz devrim teorisi diyoruz.” 74

73 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.56-57 74 Hüseyin İnan: Türkiye Devriminin Yolu , Ankara 1976,s.35

30 Hüseyin İnan, i şçilerin önderli ğindeki devrimin temel gücünün köylüler ve halk olaca ğını, emperyalist denetimin şehirlerde yo ğunla şması nedeniyle mücadelenin kırsalda (köylerde) yapılması gerekti ğini belirtmi ştir. THKO’nun, gerilla sava şı ile kırlarda ordu in şa etme, daha sonra bir parti içinde örgütlenme tezine kar şılık ça ğda şı olan THKP-C partisiz sava şılmayaca ğını ileri sürmü ştür. Bu ayrım iki örgütü birbirinden farklı kılmaktadır. THKO’nun yasadı şı mücadeleyi seçmesinin sebebi; Dev-Genç döneminde kendi ifadeleriyle sivil ve resmi fa şistlerin şiddetine maruz kalmaları ve yasal mücadele de burjuvazinin önlerini tıkayaca ğı dü şüncesidir. 75

2. 7. THKO KÖKENL İ ÖRGÜTLER

THKO önder grubunu kaybettikten sonra ideolojik bir bütünlük sa ğlayamamı ş ve iki ana gruba ayrılmı şlardır. Bu gruplardan biri daha sonra Türkiye Komünist Emek Partisi adı altında yasadı şı bir parti çatısında toplanacak olan Eme ğin Birli ği’dir. Bu grup Sovyetler Birli ği görü şünü benimsemi ştir. Di ğer grup ise Halkın Kurtulu şu grubudur. Bu grup önceleri Çin kökenli teorileri benimsemi ş, daha sonra ise Arnavutluk’un politik şemsiyesi altına girmi ştir. Bu gruptan Türkiye Devrimci Komünist Partisi ve Türkiye İhtilalci Komünistler Birli ği örgütleri do ğmu ştur. 76 THKO’nun miras olarak fazla belge bırakmayı şı, bu örgütleri rehber ideolojiler ve yeni teoriler üretme yoluna itmi ştir. Bunu kısmen kendileri çözmü ş, kısmen de uluslararası sol hareketlerden ithal ederek çözümleme yoluna gitmi şlerdir.

2.7.1. Türkiye Devrimci Komünist Partisi (TDKP) TDKP, THKO kökenli bir örgüt olmasına ve kurucularının THKO’dan çıkmı ş olmasına ra ğmen zamanla THKO’nun görü ş ve yapısını ele ştirerek ideolojik ve pratik olarak tamamen farklı bir örgüt haline gelmi ştir. TDKP çe şitli yayın faaliyetlerinde bulunmu ştur. Bunlardan Halkın Kurtulu şu ve Parti Bayra ğı gazeteleriyle kitlelere, Yolda ş ile örgüt üyelerine ula şmaya çalı şmı ştır. TDKP, Türkiye analizini Parti Bayra ğı’ndaki şu beyanı ile yapmı ştır: “Türkiye emperyalizmin, komprador tekelci kapitalizmin ve feodal kalıntıların hüküm sürdü ğü yarı-sömürge, yarı-feodal, çok uluslu geri bir tarım ülkesidir.” 77 Örgüte göre bu durum Türkiye’nin demokratik devrim sürecinde olduğunu göstermektedir. Örgütün Ulusal Demokratik Halk Devrimi olarak adlandırdı ğı devrim modelinde i şçi-köylü ittifakı

75 K. Yusuf, Mengüç: a.g.e., s.62 76 K. Yusuf Mengüç.: a.g.e., s.57 77 Parti Bayra ğı, Sayı 1, 1 Mart 1978, s.15

31 temel alınmı ştır. Devrimin temel gücü olarak i şçi sınıfının, yedek güç olarak ise köylülerin oldu ğunu ortaya koymu şlardır. 78 TDKP, Kürt sorununa özel bir yer ayırmı ştır. Di ğer örgütler gibi Güneydo ğu Anadolu Bölgesi’ni Kürdistan olarak adlandırmı şlardır. Örgüt, Parti Bayra ğı yayınlarında konuyla ilgili olarak yaptı ğı açıklamalarda; Kürdistan’ın Türkiye’nin sömürgesi olmadı ğını, yarı-sömürge olan Türkiye’nin emperyalist boyunduru ğunda olması nedeniyle, Kürdistan’ın da emperyalist hakimiyetin uzantısı altında oldu ğunu belirtmi ştir. 79 TDKP geni ş bir kitleyi yönlendirmeyi ba şarmı ş ancak 12 Eylül 1980’den sonra liderleri ve üyeleri tutuklandıktan sonra yasal alanda faaliyet göstermeye çalı şmı ş ve bunu kısmen de olsa ba şarmı ştır. Örgüt 1990’lı yıllarda Eme ğin Partisi adında yasal bir parti kurmu ştur.

2.7.2. Türkiye İhtilalci Komünistler Birli ği (T İKB) Örgüt, THKO kökenli bir örgüt olan TDKP’den 1978 yılında koparak kurulmu ştur. TİKB’ni in şa edecek grubun, THKO’dan ayrılmasının temel nedenleri Türkiye tahlilindeki dü şünce farkları ile örgütlenme anlayı şı ve örgüt modelleri farklılıklarıdır. Ülke tahlili konusundaki bakı ş açısı farkı, THKO’nun “Türkiye yarı feodaldir” tespitine kar şı T İKB’nin “yarı kapitalisttir” tespitidir. Devrim takti ği konusunda da farklar vardır. THKO uzun süreli halk sava şı tanımına kar şın T İKB silahlı halk ayaklanması tanımı yapmı ştır. 80 TİKB, disiplinli, yasadı şı örgüt anlayı şına önem vermi ş, yasal faaliyetleri ikinci plana itmi ştir. Çıkardı ğı yasadı şı dergileri örgüt üyeleri ve hedef kitlesine gizlice da ğıtmı ştır. Bu nedenle pek tanınmayan bir örgüt olarak kalmı ştır. Örgüt devrim modelinde, sınıfsal dayanakları ve devrimin kesintisizli ği tespiti ile Mahir Çayan’ın tezine yakın tespitlerde bulunmu ştur. Ayrıca örgütün, çekirdek örgüt modeli, silahlı mücadeleye bakı şı ve yasadı şı yapıya önem vermesi Devrimci Sol’a benzemektedir. TİKB 12 Eylül 1980 döneminde yedi ği darbelerle da ğılmı ş ve örgütün faaliyetleri durma noktasına gelmi ştir.

2.7.3. Türkiye Komünist Emek Partisi (TKEP) THKO’nun da ğılmasından sonra Filistin’e geçen Teslim Töre, 1974 yılında afla hapisten çıkan di ğer üyelerle örgütü tekrar toparlamak için Türkiye’ye dönmü ştür. Ancak örgüt içinde çıkan görü ş ayrılıkları nedeniyle örgütte bölünmeler olmu ş ve bir grup Türkiye Halk Kurtulu ş Ordusu – Mücadele Birli ği (THKO-MB) adıyla örgütlenmeye devam etmi ştir. Bu isimle örgütlenen Eme ğin

78 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.70 79 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.74 80 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.76-77

32 Birli ği grubu, Mayıs 1980 tarihinde TKEP adında yasadı şı yeni bir parti kurmu ştur. TKEP, SSCB’ne bazı ele ştiriler yapmı ş olsa da genel olarak SSCB’ni dünya komünist hareketinin temeli ve lideri olarak görmü ştür. 81 TKEP’in Türkiye tahlili konusunda görü şleri Eme ğin Birli ği gazetesinde şu cümlelerle belirtilmi ştir: Ülkemizin emperyalizm tarafından siyasi ilhak yoluyla de ğil, ekonomik ilhak yoluyla yarı- ba ğımlı duruma getirilmi ştir. Kapitalizmin emperyalizm güdümünde geli şerek hakim üretim ili şkisi haline gelmesi ve süreç içinde i şbirlikçi tekelcili ğinde gerçekle şmesiyle emperyalizmin bir iç siyaset haline gelmi ştir. Bu tarihi, ekonomik ve sosyal geli şim milli nitelikte bir burjuva sınıfının varlı ğına son vermiştir…”82 Ülkede milli nitelikli bir burjuva sınıfının olmadı ğını söyleyen örgüt, devrim konusunda da bu nedenle milli demokratik devrim de ğil demokratik devrim modelini benimsemi ştir. Örgüt Güneydo ğu Anadolu Bölgesi’ni ve Do ğu Anadolu Bölgesi’nin belli kısımlarını Kuzey Kürdistan olarak adlandırmı ş ve buranın Türkiye’nin sömürgesi de ğil “ilhak edilmi ş ezilen bir ulus” oldu ğu tespitinde bulunmu ştur.

2. 8. TÜRK İYE HALK KURTULU Ş PART İ – CEPHES İ (THKP-C)

1969 yılı sonlarından itibaren ileride stratejisi izah edilecek olan Marksist – Leninist nitelikteki gizli örgütü olu şturmak konusundan Mahir Çayan, Yusuf Küpeli, Münir Ramazan Aktolga, Ertu ğrul Kürkçü, Orhan Sava şçı, Ula ş Bardakçı, Bingöl Erdumlu ve Ziya Yılmaz örgütçe kiralanan bir evde Aralık 1970’te toplanmı şlardır. Sonraki zamanda ismi Türkiye Halk Kurtulu ş Partisi olarak topluma duyurulan örgütü olu şturarak, organlarını ve burada görev alacak ki şileri, verilecek görevleri tespit ve tayin etmi şlerdir. Bu toplantıda örgütün bir Genel komite ve birde Merkez Komitesi olması kararla ştırılmı ştır. 83 Önder kadro THKP-C’yi Dev-Genç içinden yaratmı ştır. Daha sonra Dev-Genç THKP- C’nin eline geçmesiyle onun gençlik kolu gibi faaliyet göstermeye ba şlamı ştır. THKP-C çekirdek bir kadro in şa ederek “Politikle şmi ş Askeri Sava ş Stratejisi” ile öncü sava şını ba şlatarak, yasadı şı eylemlerle milli demokratik devrimi gerçekle ştirmeye çalı şmı ştır. THKP-C’nin gerçekle ştirdi ği yasadı şı eylemler arasında şu olaylar sıralanabilir; Ziraat Bankası Ankara Şubesi soygunu, Akbank Selamiçe şme Şubesi soygunu, Mete Has ve Talip

81 K. Yusuf Mengüç.: a.g.e., s.80-81 82 Eme ğin Birli ği, Sayı 8, 20 Temmuz 1977 83 Karabudak; Türkiye’de Yasadı şı Sol Örgütlenmeler ve Terör: THKP-C’den – DHKP-C’ye Devrimci Sol Örgütü Üzerine Bir İnceleme , 2000, s.91–92.

33 Aksoy’un fidye kar şılı ğı kaçırılması, İsrail Ba şkonsolosu Efraim Elrom’un kaçırılıp öldürülmesi ve Ünye’de üç İngiliz teknisyenin kaçırılması. THKP-C, bu eylemleri sonrasında yapılan operasyonlarda lider kadrosunu kaybetmi ştir. 30 Mart 1971’de güvenlik güçleriyle çıkan çatı şmada tüm THKP-C ve THKO militanları ölü ele geçirilmi ştir. 6 Mayıs 1972’de Deniz Gezmi ş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın asılmasıyla THKO ve THKP-C örgütleri liderlerini kaybetmi ş ve da ğılmı şlardır. Sol örgütler tarafından Kızıldere Olayı olarak adlandırılan olayın geli şimi şu şekilde özetlenebilir. Ankara’da bulunan THKO’cular, THKP-C ile ili şki kurarak, yakalanan Deniz Gezmi ş ve arkada şlarının kurtarılması için eylem birli ği yapmaya karar verdiler. Militanlar, önce bazı elçiliklere saldırmayı planladılar fakat yapılan operasyonlar sonucu örgüt darbe alınca, bu plan uygulanamadı. Sonuçta Mahir Çayan ve arkada şları, Ünye’deki NATO Üssü’nde görevli İngilizleri rehin almaya karar verdiler. Mart 1972’de İngilizlerin kaldı ğı apartmanı basıp, üç İngiliz rehineyi alarak Niksar Kızıldere yönüne do ğru kaçtılar. Militanlar, köy muhtarının evinde saklanıyorlardı. Jandarma birlikleri evi sardılar ve teslim ol ça ğrısı yaptılar. Bu ça ğrıya olumlu cevap vermeyen militanlarla, güvenlik güçleri arasında çatı şma çıktı. Çatı şma sırasında üç İngiliz rehine militanlarca öldürüldü. Olaylar sonunda, on militan ölü ve biri de sa ğ olarak ele geçirilmi ştir. 84 Örgüt devrim modeli olarak kayna ğını Mao Zedung’a dayandırdı ğı ‘Yeni Demokratik Devrim’ teorisini benimsemi ştir. Bu teorinin temelini, halk sava şının kırlarda ba şlayaca ğından dolayı “köylülük” olu şturur. Yani fiili önderli ğin köylülük, ideolojik önderli ğin i şçi sınıfına ait oldu ğu tezi savunulmu ştur. 85 Yürütülecek mücadeleyi,  Gerilla sava şı,  Gerilla üssü kurma,  Düzenli orduya geçi ş,  Düzenli ordu sava şı, Olarak a şamalara ayırmı ştır. Bu sava ş stratejisinde Çin devrimini örnek almı ştır. Özetle THKP-C parti anlayı şını Bol şevik Partisi’nden, devrim anlayı şını Çin’den, mücadele yöntemini ise Latin Amerika’dan ithal etmi ş ve kısa süren mücadelesinde bunları uygulamaya çalı şmı ştır. 86

84 Demirel Emin: a.g.e., s.201-202 85 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.96-97 86 K. Yusuf, Mengüç: a.g.e., s.99

34 2. 9. THKP-C KÖKENL İ ÖRGÜTLER

1974 yılında çıkan afla salıverilen eski ku şak solculardan bir kısmı THKP-C’nin mirasını kabul edip Mahir Çayan’ın tezlerini tekrar gözden geçirir. Bu gruplardan biri daha sonra Devrimci Yol adını alacak olan Devrimci Gençlik’tir. Di ğer bir grupta Kurtulu ş grubudur. THKP-C kökenli ‘Acilciler’ grubu ve örgütün yurtdı şı faaliyetlerini yürüten grup birle şerek THKP-C varlı ğını devam ettirmek istemi ş, ancak ba şaramamı şlardır. THKP-C mirasını savunan di ğer bir grupsa Marksist Leninist Silahlı Propaganda Birli ği (MLSPB)’dir. 87

2.9.1. Türkiye Halk Kurtulu ş Parti – Cephesi / Marksist Leninist Silahlı Propaganda Birli ği (THKP-C/MLSPB) MLSPB kendini her konuda THKP-C’nin devamı olarak gören tek örgüttür. THKP-C’yi her alanda savunmu ş ve de ğerlerine sıkıca ba ğlanmı ştır. Hasan Şensoy MLSBP’nin programını açıklarken THKP-C’nin ortaya koydu ğu tüm ideolojileri tamamen kabul etti ğini ve temel görev olarak THKP-C programının eksik olan yönlerini tamamlamak oldu ğunu belirtmi ştir.88 Halk sava şının ilk a şamasını te şkil eden ve şehir gerillacılı ğı olarak nitelendirilen eylemleriyle; be ş yıl içinde 97 öldürme eylemi ile gasp, yaralama, kundaklama eylemleri gerçekle ştirmi ştir. 89 Bünyesinde Yugoslav göçmen sayısının çoklu ğu ile dikkat çeken örgüt 12 Eylül 1980’e kadar onlarca eylem gerçekle ştirmi ştir. Bu süreçte a ğır yaralar almı ş ve ço ğu üyesi tutuklanıp, toplu olarak yargılanmı ştır. 2.9.2. Kurtulu ş Kurtulu ş hareketi Haziran 1976’da “Kurtulu ş Sosyalist Dergi” adında bir dergi çıkartarak siyasi faaliyetlerini yo ğunla ştırmı ştır. Kurtulu ş hareketi THKP-C kökenli olmasına ra ğmen örgüte ilk ciddi ele ştirileri yapan gruptur. THKP-C’nin Kemalizm ve öncü sava şı konularındaki tezlerini ele ştirmi şlerdir. 90 Hareketin di ğer bir özelli ği de i şçi sınıfı örgütlenmesine önem vermesidir. Ancak zamanla gençli ğin popülarite ve cazibesine kar şı koyamayarak gençlik içerisinde örgütlenmeye a ğırlık vermi şlerdir. Örgüt modeli olarak anti-emperyalist ve anti-oligar şik demokratik halk devrimini benimsemi ştir. Burada amaç devleti parçalamak ve halk diktatörlü ğünü kurmaktır.

87 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.100-101 88 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.103 89 Emin Demirel: a.g.e., s.208 90 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.106

35 Kurtulu ş hareketi özellikle sorunlarına hassasiyet gösterdi ği Güneydo ğu Anadolu Bölgesi’nde hızla yayılmı ştır. Ulusal sorunun yalnızca Kürt sorununa indirgenmesine kar şı çıkan örgüt, problemde a ğırlıklı noktayı yine Kürt ulusunun olu şturdu ğunu savunmu ştur.

2.9.2. Devrimci Yol THKP-C’nin da ğılmasından sonra ba şlayan grupla şma içerisinde THKP-C tezlerinin do ğrulu ğunu savunanlar, 1 Mayıs 1977’de Devrimci Yol adında dergi yayımlamaya ba şlamı şlardır. Bu dergi çatısında toplanan çevre, zamanla dergi faaliyetleri sınırlarını a şarak siyasi örgüt gibi davranmı ş ve geni ş bir taban yaratmı şlardır. Ayrıca silahlı birlikler kurarak eylemlere a ğırlık vermi şlerdir. 91 Merkezi otoriteye alternatif olarak ‘’Direni ş Komiteleri’’ kurarak yerel iktidar organları olu şturmayı ve bunları halk muhalefetine dönü ştürmeye çalı şmı şlardır. Bu hedeflerine ’da ula şmı şlardır. Örgüt, devrimci bir parti olmadan iktidara kar şı etkili bir mücadele veremeyece ğini savunmu ş ancak 12 Eylül 1980’de a ğır darbe alarak bu dü şüncesini gerçekle ştiremeden da ğılmı ştır.

2.9.4. Devrimci Sol 1978 yılında Devrimci Yol grubundan ayrılarak gerçekle ştirilen örgütlenmedir. Ancak örgütün kurulu şunda rol oynayan Dursun Karata ş, örgütün kökeninin 1974-75’lerde Kurtulu ş Grubu’na kadar uzandı ğını belirtmi ştir. 1975 yılında Kurtulu ş grubu Devrimci Gençlik grubuyla birlikte hareket etmeye başlar. Ancak hiçbir zaman ideolojik birlik sa ğlanamaz ve ayrılıklar ya şanır. 1977 yılında Devrimci Yol grubu örgütten ayrılırken, 1978 yılında İstanbul grubu örgütten koparak Devrimci Sol grubunu olu şturur. Dev-Sol 12 Eylül 1980’e kadar Gültepe Polis Karakolu’nun basılması, Gün Sazak’ın öldürülmesi ve ba şbakanlık yapmı ş Nihat Erim’in öldürülmesi gibi eylemlerde bulunmu ştur. 1980 İhtilali’nden sonra darbe alan örgüt halen DHKP-C adı altında varlı ğını sürdürmektedir. Örgüt Mahir Çayan’ın “Politikle şmi ş Askeri Sava ş Stratejisi” tezini kendisine ilke edinerek temel mücadele biçimini silahlı mücadele olarak seçmi ştir. Devrim modeli olarak Latin Amerika ülkelerinde ya şanan devrimleri örnek almı ştır. Bu etkilenim Mahir Çayan’dan miras kalmı ştır.

91 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.115

36 2.10. TÜRK İYE İHT İLALC İ İŞ Çİ KÖYLÜ PART İSİ (T İİ KP)

Tİİ KP’nin tohumları, tüm örgütler gibi T İP, MDD, FKF ve Dev-Genç içinde atılmı ştır. THKP-C ve THKO’nun kurucu kadrosu ö ğrenciyken, T İİ KP kadrosu Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi ve Hukuk Fakültesi asistanları ve çalı şanlarından olu şmu ştur. 26 Nisan 1971 sıkıyönetimiyle T İİ KP’de ya şanan da ğınıklı ğı Do ğu Perinçek toparlamı ştır. Ancak örgüt içindeki bazı ki şilerin THKP-C ve THKO’nun yürüttü ğü mücadeleye sempati duyması grup içinde bölünmelere neden olmu ştur. T İİ KP 1971 muhtırası ve 1980 askeri müdahalesine ra ğmen çe şitli isimlerle yasadı şı ve yasal olarak günümüze kadar gelmi ştir. 92 Tİİ KP, halk sava şı formülünü benimsemi ş olmasına ra ğmen hiçbir zaman silahlı mücadeleye girmemi ştir. Bu tavrı, İbrahim Kaypakkaya’nın öncülük etti ği TKP/ML-TİKKO adlı örgütün do ğmasına sebep olmu ştur. Tİİ KP’nin hedefledi ği devrim modeli, Çin devriminde oldu ğu gibi geni ş bir toprak devrimidir. Bu model de amaç toprak a ğalarının ve hazinenin elinde bulunan toprakları kamula ştırarak köylülere e şit olarak da ğıtmak ve araziler üzerinde kamuya ait i şletmeler kurarak zenginle ştirilmi ş siyasal ve sosyal i şçi hakları olu şturmaktır. 93

2.11. TÜRK İYE KOMÜN İST PART İSİ – MARKS İST LEN İNİST / TÜRK İYE İŞ Çİ KÖYLÜ KURTULU Ş ORDUSU (TKP-ML/T İKKO)

TKP-ML/T İKKO, THKO ve THKP-C’den sonra silahlı mücadeleyi savunan üçüncü temel örgüttür. TKP-ML’nin ideolojik lideri İbrahim Kaypakkaya, FKF ve T İP içinde çalı şıp MDD saflarında yer almı ştır. T İİ KP’de etkin görevler alan İbrahim Kaypakkaya, bu örgütün silahlı mücadeleyi bilinmeyen bir tarihe ertelemesi, yasadı şılı ğa kar şı çıkması gibi sebeplerle T İİ KP’den ayrılmı ş ve TKP/ML kurulu şuna kaynaklık etmi ştir. İbrahim Kaypakkaya İstanbul, Malatya, Tunceli, Siverek, Diyarbakır gibi yörelerde kadrola şma koordinasyon komitesi olu şturmu ş ve yeni örgütün temelini atmı ştır. Örgüt sava ş stratejisi konusunda Mao Zedung’un görü şlerinden faydalanarak kızıl siyasi iktidar kurulması gereklili ğini savunmu ştur. Bunu ba şarabilmek için mevcut iktidarı parçalamayı, sa ğlam bir parti ve kızıl ordu kurmayı planlamı ştır.

92 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.134-137 93 K. Yusuf Mengüç.: a.g.e., s.157

37 İbrahim Kaypakkaya silahlı mücadele ba şlangıç yeri olarak kırları göstermi ş ve demokratik halk devrimi modelini hedef almı ştır. TKP/ML kendisine ba ğlı olan silahlı kuvvetler olarak T İKKO ve Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birli ği (TMLGB)’ni in şa etmi ştir. Örgüt özellikle Malatya, Elazı ğ ve Tunceli civarında örgütlenmi ştir. Örgütün ideolojik lideri İbrahim Kaypakkaya 24 Ocak 1973’de Tunceli’de çıkan çatı şmada a ğır yaralanmı ş daha sonra yakalanıp sorgusunun yapıldı ğı sırada ölmü ştür.

38 BÖLÜM III 1980’DEN GÜNÜMÜZE YASADI ŞI SOL ÖRGÜTLER

3.1. 1980 DÖNEM İNE KADAR YASADI ŞI SOL ÖRGÜTLENMELER

Türkiye’de a şırı solun geli şimi dünya sol hareketlerinin örgütlenme çabalarıyla paralellik göstermektedir. Anadolu’da organize mahiyette ilk a şırı sol faaliyetler, Mustafa Suphi ve arkada şları tarafından 10 Eylül 1920’de kurulan Türkiye Komünist Partisi (TKP) vasıtasıyla ba şlatılmı ştır. TKP, 1925 yılından itibaren Takrir-i Sükun Kanunun uygulamaya konmasıyla yasadı şı hale gelmi ştir. Ayrıca Türk Ceza Kanunu’na eklenen 141 ve 142 nci maddeler ile a şırı sol faaliyetler yasaklanmı ştır. 1960’lı yıllara kadar TKP sol faaliyetlerin temsilcisi olmuştur. 1961 Anayasasıyla getirilen geni ş hürriyet ortamında aşırı sol faaliyetler yeniden güçlenme imkanı bulmu ştur. TKP etkinli ğinde sürdürülen a şırı sol faaliyetler 1961-1971 yılları arasında ikinci dönemini ya şamı ştır. Bu dönemde TKP içerisinde faaliyet gösteren kadroların öncülü ğünde siyasi parti olarak T İP, işçi kurulu şu olarak D İSK , öğrenci örgütü olarak daha sonra DEV-GENÇ gibi yasal örgütler kurulmu ştur. Aşırı sol örgütler 1971-1980 yılları arasındaki dönemde, yeni örgütlenmelere gitmi şlerdir. Ortaya çıkan bu yeni örgütler, mahiyet de ğiştirerek terörist eylemlerini yo ğunla ştırmı şlardır. Sol örgütlenmeler içindeki liderlik ve strateji farklılıkları nedeniyle a şağıdaki illegal örgütler ortaya çıkmı ştır. - 1920’den beri varlı ğını sürdüren Türkiye Komünist Partisi (TKP), - Türkiye Halk Kurtulu ş Ordusu (THKO), - Türkiye Halk Kurtulu ş Partisi (THKP-C), - Türkiye İhtilalci İş çi Köylü Partisi (T İİ KP). - Türkiye Komünist Partisi / Marksist-Leninist (TKP/ML) 94 Bu örgütler, 1970’den itibaren sokaklarda adam öldürme, gasp-soygun ve adam kaçırma gibi yasadı şı eylemlere giri şmi ş ve gittikçe eylemlerini artırarak, özellikle büyük şehirlerimizde can ve mal güvenli ğini, devletin bütünlü ğünü tehdit etmeye ba şlamı şlardır. Güvenlik güçleri, 12 Mart Muhtırası’ndan sonra yasadı şı örgütlere kar şı düzenledikleri art arda operasyonlarla geçici de olsa ülkemizde huzur ve güvenli ği sa ğlamı şlardır. Ancak 18 Mayıs 1974’de devrin hükümeti tarafından alınan kararla, parlamentodan geçirilerek çıkarılan ve daha sonra Anayasa Mahkemesi tarafından genelle ştirilen af ile birlikte cezaevlerinden çıkan militanlar, geçmi şten aldıkları dersle daha tecrübeli, bilinçli, planlı ve programlı bir şekilde faaliyetlerine tekrar hız vermi şlerdir. Bütün bu

94 http://www.cagdastoplum.org/files/yikicifaaliyetler.doc (16.05.2008)

39 ya şananlardan sonra, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi yapılmı ş, terör örgütlerine mensup çok sayıda militan yakalanarak cezaevine konmu ştur. Bu sayede ülkede terör, büyük ölçüde kontrol altına alınmı ş ancak tamamen ortadan kaldırılamamı ştır. Askeri müdahale sonrası uzun bir suskunluk içerisine giren yıkıcı sol örgütler, özellikle legal alanda kurdukları, örgütlerin yan kurulu şu olarak faaliyet gösteren örgütlenmeler vasıtasıyla ve 1988 yılından sonra cezaevlerinden firar eden çekirdek kadrosuyla yeniden faaliyetlerine hız vermi şlerdir. 95 12 Eylül 1980 harekatı ile faaliyetlerine büyük bir darbe vurulan aşırı sol terör örgütleri doksanlı yıllara gelirken tekrar toparlanarak faaliyetlerine hız vermek gayreti içerisine girmi şlerdir. Ülkemizde bulunan Marksist-Leninist a şırı sol örgütler, do ğu blo ğunda meydana gelen çökü şe paralel olarak içine dü ştükleri bo şluktan kurtulmak maksadı ile faaliyetlerini çevrecilik, insan hakları, etnik ve dini sorunlar, demokratikle şme vb. gibi sorunlara yönelterek sürdürmektedirler. Terör örgütleri, ö ğrenci gençleri ve özellikle de üniversite ö ğrencilerini saflarına katmak amacıyla cinsellik, kültürel farklılıklar, sosyal sınıflar, ekonomik imkânlar, siyasi tercihler, dini inançlardaki uygulamadaki farklılıklar (mezhepler), çe şitli hobiler ve benzeri olgular istismar ettikleri bilinmektedir. Ayrıca gençleri tuzaklarına dü şürmeye çalı şan terör örgütleri mensupları, yi ğitlik, mertlik, fedakârlık, bir davaya sadakat gibi yüce de ğerleri istismar ederek, gençleri can evinden vurmaktadırlar. Üniversitede ve özellikle arkada ş ili şkileri çevresinde, av kapma şeklinde gençler terörün kuca ğına dü şmektedirler. 96 Yıkıcı sol örgütlerin amacı; mevcut rejimi yıkarak yerine komünist bir düzen kurmaktır. Stratejileri ise bu amaca ula şmak için mevcut düzenin sa ğladı ğı tüm imkanlardan yararlanarak iktidara hakim olmak ve rejimi değiştirmek ya da mevcut düzeni silahlı ayaklanma ile yıkarak devlete hakim olmak ve rejimi de ğiştirmektir. Bu ba ğlamda; a şırı sol organizasyonların, iki ayrı grup halinde dü şünülmesi durumunda; birinci grupta, yasal görünümdeki kurulu şlar, ikinci grupta ise, yasa dı şı terör örgütleri bulunmaktadır. Atatürk’ü dahi kendi saflarında göstermeye çalı şan a şırı sol örgütler, kitlelere cazip gelen a şağıdaki sloganları, de ğişen şartlar altında daima gündeme getirmektedirler. - İş çilere ekonomik ve politik haklar kazandırmak, - Ezilen zümreleri kurtarmak, - Gelir da ğılımındaki e şitsizli ği gidermek, - Herkese e şit e ğitim fırsatı tanımak.97

95 UÇAR, Serhat: Türkiye'de Sol Terör Örgütlerinin Gençlere Yönelik Faaliyetleri Ba ğlamında Aile Ve Polisin Rolü, http://www.sucveceza.com/yazi-284.html (15.05.2008) 96 ERSOY, E., “Terör Silahında Namluya Sürülen Gençlik”, Fırat Üniversitesi, Türkiye’nin Güvenli ği Sempozyumu , (16- 17 Ekim 2003-Elazı ğ), s.311-319. 97 http://www.cagdastoplum.org/files/yikicifaaliyetler.doc (16.05.2008 )

40 1970’ten bu yana Batı Avrupa’da sekiz tane önemli Marksist – Leninist (Sava şan Komünist) terör örgütü bulunmaktadır. Bunlar; Sava şan Hücreler, Do ğrudan Eylem, Kızıl Ordu Fraksiyonu, 17 Kasım, Dev-Sol, 12 Nisan Halk Güçleri ve 1 Ekim Anti-Fa şist Direni ş Örgütü ’dür. Bunların her biri genel olarak, M-L ideoloji önderli ğinde, şehirlerde faaliyet gösteren silahlı küçük gruplardır. Avrupa’da nihai hedefleri, kendi devletlerindeki demokratik hükümetleri yıkarak yerine proletarya diktatörlü ğü şeklinde tanımlanan bir yönetim şekli getirmektir. 17 Kasım ve Dev-Sol şu anda Avrupa’daki eylem yapan en aktif iki örgüt olarak kalmı şlardır. 98 Emniyet Genel Müdürlü ğü’nün verilerine göre Türkiye’de halen faaliyetlerine devam eden sol terör örgütleri; Devrimci Halk Kurtulu ş Partisi/Cephesi (DHKP/C), Maoist Komünist Partisi (MKP), Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist Türkiye İş çi Köylü Kurtulu ş Ordusu (TKP/ML-TİKKO), Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP)’dir. 99 Üçüncü bölümde, faaliyetleri yo ğun olan bu dört örgüte de ğinilecektir.

3.2. DEVR İMC İ HALK KURTULU Ş PART İSİ / CEPHES İ (DHKP/C)

3.2.1. Olu şumu ve Geli şimi DHKP/C ‘nin olu şumu THKP/C ile ba şlar, THKP/C’nin temeli ise Ekim 1970 yılında yapılan DEV-GENÇ Kurultayına dayanır. Bu kurultayda ba şlayan fikir ayrılıkları Mahir Çayan ve arkada şları ile Mihri Belli arasında ya şanmı ştır. THKP/C cephe ve gerillacılık tezini savunmu ştur. Örgüt, kurulu şunun hemen ardından, İstanbul, Ankara, İzmir ve Karadeniz bölgesinde örgütlenerek silahlı mücadeleye ba şlamı ştır. Niksar’ın Kızıldere Köyünde güvenlik güçleriyle girmi ş oldukları çatı şmada Mahir Çayan ve arkada şları ölü, Ertu ğrul Kürkçü sa ğ olarak ele geçirilmi şlerdir. 100 Örgütün üst düzey kadrolarının öldürülmesi ve bazılarının da yakalanması sonucunda örgüt da ğılmı ştır. 1974 yılında kabul edilen af yasasından faydalanarak cezaevinden çıkan eski örgüt üyeleri ve sempatizanları örgütü yeniden kurmak ve eski aktivitesine kavu şturmak için mücadele vermi şlerdir. Örgüt mücadelesini merkezi Ankara grubu olmak üzere İstanbul grubuyla birlikte sürdürmü ş, bir süre sonra iki grup arasında fikir ayrılıkları ortaya çıkmı ştır. İstanbul grubu , Devrimci Yol Dergisi’nde yayınlanan yazılara kar şı çıkarak örgütün sa ğa sapmacı bir görü şe gitti ğini öne sürmü ştür. Devrimci Yol’un Ankara’daki temsilcilerinin Mahir Çayan tezlerini inkar etti ğini ve THKP/C çizgisinden giderek ayrıldı ğını iddia etmi ştir. Ankara ve İstanbul grupları arasındaki görü ş ayrılıkları sonucu liderli ğini Dursun

98 KARABUDAK, Türkiye’de Yasadı şı Sol Örgütlenmeler ve Terör: THKP-C’den – DHKP-C’ye Devrimci Sol Örgütü Üzerine Bir İnceleme, 2000, s.106 99 http://www.egm.gov.tr/temuh/terorgrup1.html (16.05.2008) 100 Uğur Mumcu: Milliyet Gazetesi , 22.04.1992, s.2

41 Karata ş’ın yaptı ğı grup, kısmen Latin Amerika terör örgütlerinden esinlenerek 1978 Haziran ortalarında “ tasfiyeciler ve devrimci çizgi ” isimli bro şürü yayınlayarak hareketlerini Devrimci Sol olarak tanıtmı şlardır. 101 Yurtdı şı terör örgütlerinden Filistin Halk Kurtulu ş Cephesi ile irtibat kuran Dev-Sol örgütü, 1979 yılı ba şlarında yerel olarak olu şturulan Fa şist Teröre Kar şı Mücadele Ekibi (FTKME) ile kar şı görü şlü grupları yıldırma politikası izlerken, Silahlı Devrimci Birlikler(SDB) isimli örgütlenme ile merkezi politikalar ba ğlamında askeri eylemlere yönelmi ştir. Dev-Sol’un 12 Eylül askeri müdahalesine kadar eylemleri a ğırlıklı olarak İstanbul ilidir. Gasp, soygun ile devlet büyükleri ve güvenlik güçlerine kar şı gerçekle ştirdi ği silahlı eylemleriyle dikkatleri üzerine çekmeyi ba şarmı ştır. 1980 dönemine kadar 35 emniyet mensubu, 23 asker ve 240 vatanda şın canına kıyan terör örgütü, eski Ba şbakanlardan Nihat Erim’i Temmuz 1980 tarihinde İstanbul’da öldürerek eylemlerini doruk noktasına ta şımı ştır. Bu eylemler neticesinde güvenlik güçleri tarafından sıkı takibe alınan örgüt, ağır darbeler alması neticesinde eksiklerini tamamlayabilmek için illegal alandan geri çekilme kararı alarak ve legal alan örgütlenmesine a ğırlık vererek toparlanma sürecine girmi ştir 102 . 12 Eylül döneminde Dev-Sol, di ğer sol örgütlere kıyasla daha az etkilenmi ştir. 1985 sonlarında ricat (geri çekilme) kararı alarak operasyonel darbeleri önleme takti ğine yönelmi ş ve legal alan unsurlarının da zarara u ğramamasını dü şünmü ştür. Ricat kararını, “… Şu anki sübjektif durumumuz, kitlelerin taleplerine sahip çıkmaya, siyasi gerçekleri açıklama kampanyasını örgütlemeye elveri şli de ğil. Ancak şimdiki sübjektif durumumuza uygun dü şen devrimci hareket ricatla açıklanabilir, en kısa sürede yaralarımızı sarmı ş ve silahlı eylemi sürdürebilecek organizasyonumuzu tamamlamı ş olaca ğız. Bu anlamda ricat takti ğimiz silahlı sava şı sürdürmenin sübjektif ko şullarının yaratılmasına hizmet edecektir” 103 şeklinde açıklayan Dev-Sol, ricat döneminde içe dönük bir çalı şma ba şlatarak örgütü yeniden yapılandırma çalı şmasına girmi ştir. 88-90 yılları arasındaki süre, terör örgütünün yeni bir atılıma geçebilmesi için yeterince de ğerlendirilememi ş ve bu nedenle de ricat süresi uzamı ştır. Bu ba şarısızlı ğı elveri şsiz ko şullarla açıklamı şlardır. 104 Kadrola şma ve örgütü in şa etmede, stratejik alanlarda yaygınla şmada, yeraltı örgütlenmesinin geli ştirilemeyi şinde, ideoloji ve politika üretiminde, cephe gerisi olarak adlandırılan yurtdı şı örgütlenmesinde ya şanan sıkıntılar da ricat süresinin uzamasına neden olmu ştur. Bütün bunlarla birlikte, 1989 yılı sonları gelindi ğinde devrimci sol, gerek kitleselle şme, gerekse kadrola şmada önemli mesafeler katetmi ştir. Ancak, bu dönemde temel eksiklik, atılıma geçmeyi sa ğlayacak bir yönetim kadrosunun olmamasıydı.

101 Ansiklopedik, Siyasi Terimler ve Örgütler Sözlü ğü, a.g.e., s,134 102 Yavuz Akkoç: Türkiye’deki Terör Örgütlerinin Örgütlenme Modelleri: Kar şıla ştırmalı Bir Analiz , Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1996, Ankara, s.114. 103 Yavuz Akkoç: a.g.e., s.114 104 Yavuz Akkoç: a.g.e., s.115

42 Devrimci Sol örgütünün lideri Dursun Karata ş’ın cezaevinde oldu ğu dönemde Almanya’da bulunan, örgütün eski mali i şler sorumlusu Haydar Bozda ğ, örgütü yeniden toparlamak amacıyla çalı şmalar yapmaktaydı. Ancak polisin düzenledi ği operasyonlar nedeniyle hedeflerine ula şamamı ştır. Kadıköy ve İzmit’te seri operasyonlar yapan Siyasi polis, Dev-Sol’a büyük darbe vurmu ştur. M İT mensubu Ahmet Öztürk’ün öldürülmesi ba şta olmak üzere çok sayıda eylemi planlamak ve örgüt istihbaratçısı olarak görev yapmak suçlarından aranan Haydar Bozda ğ’ın, Dev- Sol’un ikinci ku şak lideri olarak görevlendirildi ği öne sürülmü ştür. Ayrıca, polis ele geçirdi ği bazı militanlardan da bunu do ğrulayıcı bilgiler elde etmi ştir. Bütün bunlara ra ğmen, Karata ş örgütün lideri olma pozisyonunu kaybetmemi ştir. Bozda ğ’ın adı ise, sadece kısa bir süre geçmi ş ve örgütü toparlama çalı şmalarıyla ilgili talimatları, cezaevinde bulunan Karata ş’tan almı ştır. 105 Emniyet Genel Müdürlüğünden elde edilen verilere göre, devrimci sol, ricat sürecini a şmak için 1990 Mart ayında, örgüt tarihinin dönüm noktası olarak görülen bir dizi kararlar almı ştır. Bu kararlar kısaca: • Merkezi organın güçlendirilmesi ve etrafında, her ko şulda politika üretebilen, denenmi ş, güvenilir, yetkin, ileri kadrolardan kendi içinde alternatif yönetim olu şturabilecek bir çember olu şturulması, • Çalı şma alanları ve bölgelerde tek insana dayalı ili şkilerden çıkılması ve hızla komiteye gidilmesi, • Yeraltı örgütlenmesinin süratle geli ştirilmesi ve legalite ile arasındaki ili şkinin yeniden düzenlenmesi, • Askeri örgütlenmenin bir gerilla ordusu yaratma perspektifiyle yeni ba ştan ele alınması ve geli ştirilmesi, • Kadroların askeri e ğitime özellikle önem verilmesi ve cephe gerisinin bu amaçla de ğerlendirilmesi için pratik adımların atılması, • Siyasi pratik ile silahlı eylemlerin sürece ve örgütlenmeye ba ğlı olarak yükseltilmesi, • Stratejik önem ta şıyan bazı bölge ve alanlarda örgütlenme adımlarının atılması, • Örgütün yeniden şekillendirilmesi kapsamında mevcut belirsizlik ve karı şıklı ğa son verilmesi ve üyelik temelinde bir örgütsel ili şki a ğına geçi şin sa ğlanması, • Merkezi denetimin güçlendirilmesi, örgütün yeniden disipline edilmesi ve hareket ruhunun peki ştirilmesi, • En kısa süre içinde ricattan çıkılarak atılım yapma ko şullarının hazırlanması, 106 Örgüt, kısa vadeli program niteli ği ta şıyan Mart 90 kararları çerçevesinde hızlı komitele şme ve silahlı eylemlerin yükseltilmesi maddelerine öncelik vererek uygulamaya koyma gayretlerine girişmi ştir. Devrimci sol örgütü, 1987-89 yılları arasında İstanbul ba şta olmak üzere büyük

105 Nafiz Karabudak: a.g.e., s.113 106 Yavuz Akkoç: a.g.e., s.115

43 kentlerde gerçekle ştirdi ği gasp-soygun gibi eylemlerde örgüte finansal destek sa ğlamayı amaçlamı şlardır. Sa ğladıkları finansmanla eylemlerde kullanılacak silah ve malzemeleri temin etmi şlerdir. Bu ba ğlamda örgütün askeri kanadı olan “Silahlı Devrimci Birlikleri” (SDB)’nin geli ştirilmesine ve do ğrudan merkez komiteye ba ğlı askeri komite vasıtasıyla yönlendirilmesine önem verilmi ştir. 1990-91 yıllarında Devrimci Sol’un, gerçekle ştirdi ği ve kamuoyunda büyük yankılar uyandıran şiddet eylemleri üzerine, 12 Temmuz 1991 tarihinde İstanbul’da, daha sonra çevre illerinde gerçekle ştirilen operasyonlar sonucu örgüt bir çözülme ortamına girmi ştir. 1992 yılı ba şlarında Devrimci Sol örgütü, büyük umutlarla milis örgütlenmesine yönelmi ş, ancak aynı yıl sonlarında güvenlik güçlerinin üst üste yaptı ğı operasyonlar neticesinde, silah ve militan bakımından önemli ölçüde güç kaybına u ğramı ştır. 107 Devrimci solun Türkiye kadrosunun kalmaması üzerine siyasi ve askeri kadrolardan sorumlu yeni birisi aranmaya ba şlanmı ştır. Dursun Karata ş bu amaçla Ortadoğu’da bulunan Bedri Ya ğan’ı Berlin’e toplantıya ça ğırmı ş ve örgütün Türkiye Silahlı Devrimci Birliklerinden sorumlu lideri olmayı teklif etmi ştir. Bedri Ya ğan merkez komite üyelerinin yurt dı şında bulunması gerekti ğini savunarak Türkiye’ye gitmeyi reddetmi ştir. Ya ğan ve arkada şlarının kafasındaki asıl dü şünce ise; örgütün tepesinde bulunan Dursun Karata ş’ı devirmektir. 108 13 Eylül 1992 tarihinde Berlin’deki evinde bulunan Dursun Karata ş, Bedri Ya ğan ve arkada şları tarafından bodruma hapsedilmi ştir. Örgüt yönetimini ele geçiren Bedri Ya ğan zaman zaman Dursun Karata ş’ın imzasını taklit ederek Dev Sol’u yönetmeye ba şlamı ştır. Tutuklu bulunan Dursun Karata ş yirmi iki gün sonra bulundu ğu odadan kaçmı ştır. Dursun Karata ş bunun üzerine Bedri Ya ğan’ı dü şman ilan etmi ş, legal ve illegal grupların kendisine ba ğlılıklarını bildirmesini ve darbecilerin teslim olmasını istemi ştir. 109 Bedri Ya ğan ile Dursun Karata ş arasındaki tartı şmalar sonucu örgüt, yeni bir olu şuma gebe kalmı ştır. Dursun Karata ş’ı destekleyenler “ Önderlik Grubu”(Dayıcılar) ile Bedri Ya ğan’ı destekleyenler “ Darbeciler ” olarak iki gruba ayrılmı şlardır. Örgüt içindeki bölünme Mart 1993 tarihinde yayınlanan “ Açıklama ve uyarı ” ba şlıklı yayınlarla resmiyet kazanmı ş oluyordu. Avrupa’da ba şlayan örgüt içi hesapla şma daha sonra yurt içine de sıçramı ştır. Kar şılıklı olarak birbirlerini yaralama ve öldürme eylemlerini ba şlatmı şlardır. Bu arada Almanya’dan gelerek örgüt içi mücadelesini Türkiye’de devam ettirmek isteyen Bedri Ya ğan ile üst düzeyde görevli Gürcan Eranıl, 6 Mart 1993 günü İstanbul’da güvenlik güçlerince yapılan operasyonlarda ölü olarak ele geçirilmi ş, Eylül 1993 gecesi düzenlenen ba şka bir

107 Yavuz Akkoç, a.g.e., s.116. 108 Nafiz Karabudak: a.g.e., s.123-124 109 Emin Demirel: Kapanmayan Yara Terör , GHMD Yayınları, 1995

44 operasyonda; bir ki şi ölü, aralarında üst düzey yöneticilerinde bulundu ğu 18 ki şi sa ğ olarak ele geçirilmi ştir. Bu operasyonlar sonucu darbeciler grubu etkisiz hale getirilmi ştir. 110 Aslında Karata ş bu bölünme ile gelecekte kendisini destekleyenler arasında gücünü artırmı ştır. Fakat örgütün uzun bir süre eylem yapmaması Devrimci Sol’u bitti yönündeki iddiaları gündeme getirmi ştir. Bu dönemde, geçmi şte olanları unutturmak istercesine imaj de ğişikli ğine yönelik olarak partile şme sürecine girilmesi tartı şmaya açılmı ştır. 111 Dursun Karata ş’ın liderli ğini yaptı ğı önderlik grubu 30 Mart – 9 Mayıs 1994 tarihleri arasında Şam’da gerçekle ştirdi ği birinci kongresinde almı ş oldu ğu kararda; örgütün partile şme sürecine geçerek, partiyi kurdu ğunu belirtmi ştir. Partinin ismi; “Devrimci Halk Kurtulu ş Partisi (DHKP)” olarak açıklanmı ş, askeri kanadı “Devrimci Halk Kurtulu ş Partisi/Cephesi (DHKP/C)” adını almı ştır. Bu programda partinin hedefi, devrimin dı ş destek güçleri, halk demokrasisi, dı ş politika, kürdistan meselesi, yargı, sanayi ve ticaret, sosyal ve kültürel ya şantı gibi konulara atıfta bulunulmu ştur.

3.2.2. Dursun Karata ş 1953 yılı Elazı ğ do ğumlu, Mollakendi Nahiyesi, Kürdemlik Köyüne kayıtlıdır. İlk ve Orta eğitimini Elazı ğ’da tamamlayan Karata ş daha sonra 1969-70 yıllarında kaydoldu ğu İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’ni bitirmeden terk etmi ştir. Dursun Karata ş yakalanmamak için sürekli kılık de ğiştiren, bu nedenle yanında sürekli makyaj malzemesi ve peruk ta şıyan binbir suratlı bir terör örgütü lideridir. Bu ğday tenli, siyah saçlı, ela gözlü, 170-175 cm boylarındadır. Örgüt içinde Dayı kod adını kullanmı ştır. DHKP/C terör örgütünün düzenledi ği eylemlerin tamamının bizzat talimatını vermi ş, despot ve acımasız bir ki şili ğe sahiptir. Gençlik yıllarında Devrimci Yol Hareketi ve Dev-Genç örgütü içinde yer alan Dursun Karata ş, 1978 yılında Devrimci Yol’dan ayrılarak İstanbul Teknik Üniversitesi Derne ği’nde Devrimci Sol Fraksiyonu’nu kurmu ştur. 12 Eylül harekâtıyla birlikte örgütün lider kadrosu ve militanları tek tek yakalanmaya ba şlanmı ştır. Ele geçirilenler arasında Dursun Karata ş’ta bulunmaktaydı. Lüks ya şam içinde bulunan ve üzerinde ipek pijamalarla yakalanan Karata ş, siyasi polise verdi ği ifadede; örgütün bütün yapılanmasını anlatmı ştır. Karata ş’ın örgütten aylık ücret aldı ğı ileri sürülmü ş ve Dursun Karata ş’ın örgütü bir mühendislik bürosu kanalıyla yönetti ği ortaya çıkmı ştır. Eroin kaçakçılı ğından reklâm ajanslı ğına kadar her türlü kılıfa giren Karata ş, o dönemde bizzat 37 ki şinin öldürülmesi için talimat vermi şti. İsmail Baran adıyla da Sanayi Odası’na kayıtlı bulunan Dursun Karata ş,

110 Nafiz Karabudak: a.g.e., s.140 111 Adnan Özdemir: Türkiye’deki Terör Olaylarında Devrimci Sol Örne ği, Ankara, 1998, s.134

45 Levent’teki lüks evinde yakalanınca İsmail Baran oldu ğunu ve Şişli’deki Grafik-1 Reklam Ajansını işletti ğini söylemi ştir. 112 Kasım 1980’de tutuklanarak 9 yıl cezaevinde yatmı ştır. Bu süre içerisinde örgütü cezaevinden yönetmi ş ve 25 Eylül 1989 yılında örgütün lider kadrosundan Bedri Ya ğan ile birlikte Bayrampa şa Cezaevi’nden firar etmi ştir. Karata ş’ın 1989 yılında cezaevinden kaçma organizasyonunu düzenleyen Sait isimli bir şahıstır. Güvenlik güçleri, Sait’in aslen Mardinli bir Ermeni oldu ğunu, ASALA ile ili şkisi bulundu ğu ve 1989 Ekim ayı ba şlarında çok büyük miktarda para ile Türkiye’ye giri ş yaptı ğını tespit etmi ştir. Karata ş, 30 Ekim 1989 Brüksel Uluslararası Basın Merkezi’nde düzenlenen bir basın toplantısına katılmı ştır. 113 1991 yılında Balmumcu olayında sonra yurtdı şına kaçmı ştır. Mart 1994 tarihinde Şam’a giden Dursun Karata ş, burada örgüte ait bir kamp yeri kurmu ştur. Şam’da 4 ay kalan Karata ş, örgütsel faaliyetler ve yeniden yapılanma çalı şmalarını ba şlatmı ş, düzenlenen 1.Kongrede terör örgütü Dev-Sol Önderlik Grubu, DHKP/C (Devrimci Halk Kurtulu ş Partisi/Cephesi) ismini almı ştır. Dursun Karata ş 1977 yılında aslen Ni ğdeli olan Sebahat Karata ş ile evlenmi ştir. Sebahat Karataş, 17 Nisan 1992’de, örgütün Bostancı’daki hücre evine düzenlenen operasyonla, uzun çatı şma sonucu ölü olarak ele geçirilmi ştir. Aynı operasyonda, Dursun Karata ş son anda polisin elinden kaçmayı ba şarmı ştır. Bu operasyon neticesinde dikkati çeken bir husus, hücre evinin çok lüks dö şenmi ş olmasıdır. 9 Eylül 1994 tarihinde Karata ş, Fransa’nın İtalya sınırındaki Favair bölgesinde ülkeye girerken Fransız polisi tarafından ele geçirildi ve La Sante Cezaevine konuldu. Bu dönemde, Karata ş’ın ve örgütün adı sık sık uyu şturucu kaçakçılı ğında geçiyordu. Hakkında Paris 14.Ceza Mahkemesi’nde dava açılan Karata ş, dört ay sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmı ştır. Batılı ülke mensuplarına da, terör eylemleri düzenleyen Dursun Karata ş’ın serbest bırakılması, akıllarda birçok soru i şareti bırakmı ştır. Almanya, İngiltere, Hollanda gibi ülkelerde ya şayan, çok güvendi ği ki şiler dı şında kimselerle görü şmeyen ve saklanan Dursun Karata ş, 1995 yılı sonunda Hollandalı bir bayanla evlenmi ştir. 114 Hürriyet Gazetesinin 9 Şubat 2008 tarihli haberinde DHKP/C terör örgütü liderinin öldü ğü, örgütte karga şa olaca ğı dü şünülerek ölümünün gizli tutuldu ğu belirtilmektedir. “ Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan terör örgütü DHKP/C'nin ele ba şı Dursun Karata ş'ın öldü ğü iddia edildi. Uzun süredir kanser tedavisi gören Karata ş'ın ölümünün örgütte meydana gelebilecek çeki şmeden dolayı gizli tutuldu ğu öne sürüldü. Brüksel'de önemli ve ciddi bir tedavi merkezi olan Chirek

112 Nafiz Karabudak: a.g.e., s.108 113 http://gecekartali.webs.com/dhkpc.htm (18.05.2008) 114 http://gecekartali.webs.com/dhkpc.htm (18.05.2008)

46 Nükleer Tıp Servisi'nde uzun süredir kanser tedavisi gören Dursun Karata ş'ın, söz konusu merkezde takma isimle tedavi gördü ğü kaydedildi. Dursun Karata ş'a yakla şık 7 yıl önce kanser te şhisi konulmu ştu. İnterpolün takibinden kurtulmak için uzun süre sevgilisi oldu ğu ileri sürülen avukat Zerrin Sarı ile birlikte Almanya, Hollanda ve Belçika üçgeninde ya şamını sürdüren Karata ş'ın hastalı ğının ilerlemesi üzerine Brüksel'de bir villaya yerle şti ği, son zamanlarda ise tıp merkezinde yatılı tedavi gördü ğü belirtildi. 115 Şubat ayında basında yeralan bu haber sonrasında 2008 yılı Ağustos ayı içinde Dursun Karata ş’ın öldü ğü örgüt tarafından açıklanmı ş ve cenazesi İstanbul’a getirilmi ştir. Cemevinde tören düzenlenmi ş ve yüzü örgüt mensuplarına gösterilmi ştir.

3.2.3. Amaç ve Stratejisi Marksist-Leninist felsefeyi ve THKP-C lideri Mahir Çayan’ın fikirlerini savunan örgüt, Politikle şmi ş Askeri Sava ş Stratejisini(PASS) benimsemi ştir. Silahlı eylemleri “devrimci şiddet” temelinde gerçekle ştirerek suni denge kurmayı ve devletin yenilebilece ğini göstermeyi amaçlamı ş, örgütte hiyerar şi ve disiplini hakim kılmı ştır. Türkiye devrim stratejisi; uzun süreli bir halk sava şı ile iktidarın ele geçirilmesinde silahlı propagandayı temel alan, di ğer politik, ekonomik ve demokratik mücadele biçimlerini, bu temel biçime ba ğlı olarak ele alan “Politikle şmi ş Askeri Sava ş Stratejisi (PASS)”dır. Bu stratejinin gerek Sovyet, gerek Çin ve Vietnam devrimlerinde uygulanan stratejilerden farkı, kitlelerin devrim saflarına çekilmesi noktasında ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de kitlelerin devrim saflarına çekilmesi Küba ve Nikaragua devrimleri sırasında uygulanan, aynı zamanda politikle şmi ş bir askeri sava ş olan “halk sava şı” stratejisiyle gerçekle şecektir. 116 DHKP-C örgütünün açıklamı ş oldu ğu amaç ve stratejisi ise şöyledir; “DHKP-C, Marksist- Leninist dünya görü şünü benimsemi ş ve bunun için sava şan bir partidir. Nihai hedefi, sınıfsız, sömürüsüz bir düzen ve dünya yaratmaktadır. Ancak bugünkü hedefi, emperyalizme ve oligar şiye kar şı tüm halk güçlerinin iktidarı olan Devrimci Halk İktidarını kurmaktır. Türkiye devrimi, anti- emperyalist, anti-oligar şik karakterde bir devrim olacaktır. Ülkemizde, seçimle iktidarın niteli ğini de ğiştirmek mümkün de ğildir. Halkın sava şı, DHKP-C’nin öncülü ğünde, şehirde ve kırda silahlı propagandanın, gerilla sava şının geli ştirilmesi, yaygınla şıp güçlenerek gerilla ordusuna varılmasıyla, artan halk hareketleri ve yöresel halk ayaklanmaları ile birlikte, halk ordusunun olu şması ve en nihayetinde topyekun ayaklanmayla devleti yıkarak devrimci halk iktidarını kuracaktır. DHKP-C, halk sava şının ilk evresini, silahlı propaganda temelinde şekillenen öncü

115 Hürriyet Gazetesi , 9 Şubat 2008. 116 Dursun Karata ş: Herkes Konu ştu Sıra bizde haklıyız Kazanaca ğız , Haziran Yayınevi, İstanbul, 1989, s.512

47 gerilla sava şı olarak algılar. Halk sava şının temel biçimi silahlı mücadele olmasına ra ğmen, mücadelenin tek biçimi bu de ğildir. Halk sava şı ülkemiz ko şullarında “ Politikle şmi ş Askeri Sava ş Stratejisi (PASS) ” ni esas alır.” 117 Örgütün stratejisine göre, PASS iki a şamadan olu şmaktadır. 118 Birinci a şama; kitleleri politize ederek sava şa dahil etmek için örgütün, silahlı propagandayı temel alarak yürüttü ğü ve düzenli ordular a şamasına kadar sürecek olan “öncü sava şı” sürecidir. DHKP-C terör örgütüne göre “öncü sava şı” a şamasından geçmeyen bir halk sava şı stratejisinin ba şarıya ula şması mümkün de ğildir. Öncü sava şı silahlı propagandaya ba ğlı olarak ekonomik, demokratik ve barı şçıl tüm mücadele biçimlerinin bir bütün olarak ele alınmasıyla sürdürülecek bir mücadele a şamasıdır. İkinci a şama; gerilla ordusunun halk ordusuna dönü ştürülmesi, devrimci halk iktidarının kurulması, yaygınla ştırılması ve sürekli saldırılarla iktidar güçlerinin moralinin çökertilip son saldırıya hazırlanması sürecidir. DHKP-C için halk sava şının öncü gücü i şçi sınıfı, temel sınıfları ise köylüler, i şçi sınıfı ve küçük burjuva kesimidir. Genel stratejide kırsal alanların temel mücadele alanı olarak ele alınması hedeflenmi ştir. DHKP-C amaç edindi ği sonuca ula şabilmek için kendisine rehber edindi ği stratejiyi Lenin’in devrim konusundaki fikirlerine dayandırmaktadır. Lenin, militarizmin ve bürokrasinin hakim oldu ğu Kara Avrupa’sında, sosyalist devrimin temel şartlarının ancak “ şiddet” kullanarak devlet mekanizmasının kırılması ile elde edilebilece ğini ifade ediyordu. 119 Bu şiddete dayanan devrim fikri ve bu fikri sistemli olarak yı ğınlara mal etme zorunlulu ğu, Marx ve Engels doktrininin tümünün temelinde yatan kaçınılmaz bir gerçektir. Marx’ın devlet anlayı şını derinle ştiren ve gerçek hayatta bu fikirlere uygulanabilirlik kazandıran Lenin’in sosyalist devrim için temel şart olarak öne sürdü ğü “ şiddet” kavramı Mahir Çayan tarafından da aynen kabul edilmi ştir. Mahir Çayan çizgisini benimseyen ve kurdu ğu yoldan devam eden DHKP-C örgütü de mücadelesinde şiddet unsurunu araç olarak kullanmayı benimsemi ştir. Sonuç olarak ya şanılan dönemde DHKP-C’ye göre; - Barı şçı geçi ş bir hayaldir, - Devlet mekanizmasını parçalamadan devrimin kalıcı olması mümkün de ğildir. - Sosyalist devletin kurulması parlamento ço ğunlu ğu ile de ğil, kitlelerin örgütlü silahlı gücüne dayanması ile mümkündür. 120 Devrimci Sol Örgütü, kuruldu ğunda ideallerine ba ğlı hareket ederken, bütünlü ğünü koruyarak ayakta kalabilmek için politik davranı şlara girmeye ba şlamı ştır. Bir müddet sonra,

117 Dursun Karata ş, a.g.e.,s.512. 118 Nafiz Karabudak: a.g.e., s.155 119 V. I. Lenın: Devlet ve İhtilal , Bilim ve Sosyalizm Yayınları, s.51 120 Dursun Karata ş, a.g.e.,s.711.

48 örgütün düzenledi ği eylemler sonuç itibariyle belirli güç odaklarının çıkarlarıyla örtü şür nitelik kazanmaya ba şlamı ştır. Bu noktada örgütün üst yönetiminde, örgütün ideallerinden ziyade çıkarlarını gözeten politikaların izlenmesi e ğilimi, bunu fark eden yine üst yönetim kadrosundan bazı ki şler tarafından ele ştirilmeye ba şlanmı ştır. Burada dikkat çeken husus örgütün belli bir güce ula ştıktan sonra tıpkı devletler gibi çıkarlarını gözeten politikalar izlemeye ba şlamasıdır. 121

3.2.4. Örgüt Yapısı Di ğer sol örgütlerin aksine belli bir program ve tüzü ğü mevcut de ğildir. “Hiçbir program ve tüzü ğün yalnız ba şına devrimci mücadeleyi yönlendiremeyece ğini” söyleyen örgüte göre “gerçek program ve tüzükler örgütlenmenin olduğu süreç içerisinde ortaya çıkacaktır” görü şü benimsenmi ştir. Bu ifade; örgütün ideolojik mücadele görünümüyle maskelenmi ş bir terör örgütü oldu ğunun bilinmesi açısından önemlidir. 12 Eylül öncesi olu şturulan yeraltı örgütlenmesinin yetersiz oldu ğu ve yeraltı çalı şmasının gereklerini yeterince özümsememi ş kadrolarla olu şturulan örgütlenmenin birçok zaaf ta şıdı ğı belirtilmi ştir. Yeniden örgütsel in şaya yönelirken, geçmi şin ı şığında hareket etmek ve yeraltı ekseninde geli şecek bir örgütlenme olu şturmak temel bir hedef olmu ştur. Yeraltı örgütlenmesinin geli şemedi ği ko şullarda ortaya çıkan potansiyelin, pratik geli şmeye cevap vermek ihtiyacının do ğurdu ğu zorunlulukla, legalite tarafından yönlendirilmesinin kaçınılmaz oldu ğu, hareketin 87’lerden itibaren adım adım legaliteye do ğru yöneldi ği nesnel gerçe ği ortaya koyulmu ştur. En ba şta yeraltı çalı şmasının bir sanat oldu ğu, yeraltı ya şamında farklı bir ya şam biçimi ve bu ya şam biçiminin zorluklarla, tehlikelerle, yoksunluklarla dolu oldu ğu, üstelik bunun belli bir süre için de ğil, bir ya şam boyu sürebilece ğinin unutulmaması, psikolojik ve moral düzeyde buna hazırlıklı olunması şartı ko şulmaktadır. 122 1994 yılında yapılan kongre sonunda, PKK tarafından 1984 yılında gerçekle ştirilen Eruh ve Şemdinli baskınları tarzında sansasyonel bir veya birkaç eylemle suskunlu ğa son verilerek seri eylemlere ba şlanılması kararla ştırılmı ş ve bu döneme “ atılım süreci ” adı verilmi ştir. Atılım sürecinin kırsal alandan ba şlatılması esasa ba ğlanarak, Sivas, Tokat ve Ordu illeri birinci, Erzincan, Çorum ve Amasya illeri ikinci pilot bölge olarak tespit edilmi ştir. Ancak planlandı ğı gibi kırsal alanda büyük bir eylem yapabilme fırsatını bulamayan örgüt, uzun bir süre geçmesine ra ğmen DHKP/C ismini kamuoyuna duyuramayınca eylem planını de ğiştirmi ş ve 29 Eylül 1994 günü Adalet Eski Bakanı Mehmet Topaç’ın öldürülmesi eylemi ile yeni ismini kamuoyuna duyurmu ştur.

121 Nafiz Karabudak: a.g.e., s.138 122 Nafiz Karabudak: a.g.e., s.159

49 DHKP/C, silahlı eylem yanlısı bir örgüttür. Kurulu şundan bu yana gerçekle ştirdi ği sansasyonel nitelikli silahlı saldırı eylemleri ile dikkati çekmi ştir. 1992 yılında gerçekle ştirilen yo ğun ve etkin operasyonlar sonucu yönetim merkezini yurt dı şına ta şımı ş durumdadır. Türkiye’deki faaliyet merkezi ise İstanbul’dur. Genel sorumluluk; yurtdı şı ve Türkiye olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Türkiye sorumlusuna bölge komiteleri, yurtdı şı sorumlusuna da Avrupa ve Ortado ğu sorumluları ba ğlıdır. DHKP/C terör örgütü yukarda belirtilen bölgelerdeki bazı illerde de, amacına ula şabilmek maksadıyla “halk meclisleri” kurarak kendi idealleri do ğrultusunda, özellikle büyük illerin varo şlarında halkın sorunlarını istismar ederek, örgütlenme çalışmaları bulunmaktadır. Yurtdı şında ise; Türk i şçilerinin yo ğun oldu ğu ülkelerde faaliyet göstermektedir. DHKP/C Avrupa yapılanması tarafından, örgütsel faaliyetleri daha rahat yürütebilmek ve taban kazanabilmek maksadıyla, Avrupa’nın çe şitli şehirlerinde “Anadolu Halk Kültür Derne ği (AHKD)” ismiyle faaliyet gösteren kurulu şlar birle ştirilerek, “Anadolu Halk Kültür Dernekleri Federasyonu” olu şturulmu ştur. 123 DHKP/C, Marksist-Leninist ideolojiyle donanmı ş, azınlı ğın ço ğunlu ğa tabi oldu ğu, yukarıdan a şağı hiyerar şik olarak örgütlenen, hiziplere yer vermeyen bir parti olmayı hedeflemi ştir. DHKP/C örgütünün her çalı şma alanında bölge ve birimlerindeki yapılanması, komiteler ve hücreler temelinde şekillenmektedir. Komiteler : Bölge, birim ve faaliyet alanlarındaki çalı şmalarından sorumludurlar. Komite elemanları örgüt üyesi olup, çe şitli alanlarda denenmi ş, hareketli, ideolojik birli ğinden şüphe edilmeyen, güvenilir örgütçü ve kitlelerle diyalog kurabilme yetenekleri geli şmi ş kadrolardan olu şmaktadır. Esas itibariyle üç ki şiden olu şur ve bir ki şi siyasi sorumlu olarak atanır. Siyasi sorumlu, aynı zamanda komitenin güvenlik sorumlusudur. Komite kolektif karar alır ve kendi içinde görev bölü şümü yapar. Siyasi sorumlu komiteyi toplama, merkezle ba ğ kurma, merkezin emir ve görü şlerini komiteye iletme, komite üyelerinin ve alt birimlerinin öneri ve dü şüncelerini, hareketin istemi halinde di ğer gerekli bilgileri iletmek durumundadır. Komite üyelerinden ikincisi legal alandan sorumludur, di ğeri de mali sorumlulu ğu üstlenir ve tüm harcamaların denetimini sa ğlayarak istenildi ğinde merkeze hesap verir. 124 Hücreler : Yeraltı örgütlenmesinde, kitlelerle ba ğı sa ğlamak, giderek yaygınla şmak ve her türlü şartlarda kitle hareketi göstermek için hücreler temelinde örgütlenmek gereklidir. Hücreler, demokratik kitle örgütlenmelerinden fabrikalara, köylere mahallelere, sokaklara, i şyerlerine kadar bütün çalı şma alanlarında olu şturulurlar. Hücrelerin bulundukları alanda nasıl çalı şacakları, hangi işleri görecekleri komiteler tarafından programlanır. Hücreler bulundukları birimde, devrimci

123 www.cagdastoplum.org/files/yikicifaliyetler.doc (18.05.2008) 124 Yavuz Akkoç: a.g.e., s.124

50 propaganda, örgüte yeni üyeler kazandırma, hareketin yayınlarını dağıtma vb. görevlerle yükümlüdürler. Ayrıca hücreler birbirlerini tanımazlar ve legal alandaki sorumlulardan üye isteyerek şekillenmezler. Hücre elemanları legal durumda da olabilir ancak ili şkileri gizlidir. 125 Silahlı Birimler : Bölge, birim ve çalı şma alanlarında olup, hücre sistemine göre faaliyet gösterirler. Ba ğlı oldukları komitenin siyasi sorumlusuna veya komite içinde askeri sorumluya ba ğlıdırlar. Bölgeler Genel Sorumlulu ğu merkez komiteye ba ğlıdır. Hareketin co ğrafi bölgelere göre komiteler şeklinde örgütlenmesini yürütür. Karadeniz, Akdeniz, Marmara, İç Anadolu, sözde Kürdistan ve Ege bölge komiteleri olu şturulmu ştur. Bölge komitelerinin alt örgütlenmesi olan il komiteleri de siyasi sorumluluk ve legal alan olmak üzere iki gruba ayrılır. Silahlı Propaganda Birlikleri (SPB) : DHKP-C örgütünün silahlı propaganda eylemlerini icra eden bu yapılanma “vurucu güç” niteli ğinde olup do ğrudan merkez komite veya cezaevleri örgüt komisyonları tarafından yönlendirilmektedir. Devrimci Halk Güçleri Örgütün legal alanda yürüttü ğü ve illegal yapılanmasıyla do ğrudan ba ğlantısı olmayan, afi ş asma, bildiri da ğıtma, korsan gösteri vb. eylemleri yürüten ve örgütü destekleyen, örgüt güdümündeki çe şitli dernekler, halkın hukuk bürosu, yayın büroları, kültür merkezleri, i şçi-memur- gençlik örgütlenmeleri ve buna benzer paravan kurulu şlar, devrimci halk güçleri ismini kullanmaktadırlar. Milis Örgütlenmesi : Bir nevi, 1980 öncesi Devrimci Sol bünyesinde faaliyet gösteren “Fa şist Teröre Kar şı Silahlı Mücadele Ekibi (FTKSME)’nin günümüz şartlarına uyarlanmış olan milis örgütlenmeleri, esas olarak alan örgütlenmesi bünyesindedirler. Genel mücadele ile ba ğları bu alan üzerinden gerçekle şir. Milisler genel siyasi ortama yönelik, yankılar uyandıran eylemler yapmaktan ziyade, alan ve mahalli örgütlenmelerinin geli şmesine hizmet edecek eylemler gerçekle ştirirler. Bu eylemlerde yaygınlık sa ğlanarak SDB’lerin genel siyasi ortama yönelik silahlı eylemleriyle birbirini tamamlamaları hedeflenmektedir. 126 Dev-Genç : Öğrenci gençlik arasında örgütlenme de kullandı ğı tüm birimler Dev-Genç çatısı altında toplanmaktadır. Dev-Genç’e ba ğlı birimler, üniversitelerde illegal alanda Dev-Genç, yarı legal alanda TÖDEF faaliyet göstermektedir. Örgütün öğrenci gençli ğe yönelik “Devrimci Gençlik” isimli bir legal yayın organı mevcuttur. 127 Türkiye Ö ğrenci ve Gençlik Dernekleri Federasyonu (TÖDEF); örgütün özellikle üniversite gençli ği içerisindeki yasal olmayan örgütlenmesi olup, üniversite ö ğrenci derneklerini merkezi bir çatı altında toplamak amacıyla olu şturulmu ştur.

125 Nafiz Karabudak: a.g.e., s.164 126 Yavuz Akkoç: a.g.e., s.131 127 Yavuz Akkoç: a.g.e., s.134.

51 Yayın Organları : Yasal alanda; Kültür ve Sanatta Tavır ( İstanbul), İş çi Hareketi (İstanbul), Özgür Karadeniz (Trabzon), Özgür Çukurova (Adana), Haklar ve Özgürlükler Bülteni (İstanbul), Memur Gerçe ği Dergisi ( İstanbul), Sosyalist Feminist Kaktüs ( İstanbul), Zafer Yolunda Kurtulu ş ( İstanbul) ve İllegal alanda; DHKP/DHKC Haber Bülteni (Almanya), Devrimci Sol haber Bülteni (Almanya), Yurtdı şı Mücadele Dergisi ( İngiltere) yayımları mevcuttur. 128

3.2.5. DHKP/C Örgütünün İli şkili Oldu ğu Legal Kurulu şlar 129 TİYAD (Tutuklu İnsanlara Yardım Derne ği) : Devletin, cezaevlerindeki gücünü azaltmak amacıyla kurulmu ştur. Cezaevi bulunan birçok ilde örgütlenmi ştir. 130 MARMARA T İYAD (Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleri, İnsan Hakları Yardımla şma ve Dayanı şma Derne ği) 1996 tarihinde kurulmu ştur. T İYAD ile paralel faaliyet göstermektedir. Dernek kurucuları genelde DHKP/C mensubu veya sempatizanlarıdır. ANADOLU T İYAD (Anadolu Tutuklu Aileleri ve İnsan Hakları ile Yardımla şma ve Dayanı şma Derne ği) 1997 tarihinde kurulmu ştur. TİYAD ile paralel faaliyet göstermekte olup dernek kurucuları genelde DHKP/C mensubu veya sempatizanlarıdır. HHB (Halkın Hukuk Bürosu) : 1989 yılında örgüt sempatizanı avukatlar tarafından "Halk İçin Adalet" fikirleri do ğrultusunda kurulmu ş ve adını ilk kez Devrimci Sol Ana Davasında duyurmu ştur. DHKP/C ile irtibatlıdır. Güvenlik kuvvetleri tarafından düzenlenen operasyonlarda yakalanan örgüt mensuplarının savunmalarını üstlenip, sorgulanmalarına katılarak güvenlik güçlerinin çalı şmalarını engellemek veya sekteye u ğratmak, yaptı ğı eylem ve faaliyetlerden dolayı pi şmanlık duyan ve örgütsel faaliyetlerden ayrılmak isteyen militanlar üzerinde baskı yaparak onları tekrar örgütsel mücadeleye çekmek amacıyla kurulmu ştur. 131 HÖP (Haklar ve Özgürlükler Platformu) : Hukuki niteli ği olmayan bir olu şumdur. A şırı sol görü şlüler ve bu görü şteki illegal örgüt mensuplarına Türkiye Devletinin keyfi uygulamalar yaptı ğını gerekçe göstererek kamuoyunu bilinçlendirmeye ve DHKP/C örgütünün propagandasını yapmaya yönelik faaliyetlerde bulunmaktadır. DHKP/C ve di ğer terör örgütlerinin görü şleri do ğrultusunda faaliyet gösteren di ğer olu şumlarla birlikte hareket eder. Aylık olarak yayınlanan "Haklar ve Özgürlükler Bülteni" isimli yayın organı ile illegal örgütleri ve faaliyetlerini me şru gösterici yayınlar yapmaktadır. DHKP/C örgütünün Demokratik Alan Örgütlenmesi kapsamına giren tüm faaliyetleri HÖP tarafından organize edilmektedir. 132

128 Emin Demirel: a.g.e., s.729-738 129 http://www.polisiye.com/yazidevam.asp?ID=403(19.05.2008) 130 http://www.polisiye.com/yazidevam.asp?ID=403(19.05.2008) 131 http://www.polisiye.com/yazidevam.asp?ID=403(19.05.2008) 132 http://www.polisiye.com/yazidevam.asp?ID=403(19.05.2008)

52 DETUDAP (Devrimci Tutsaklarla Dayanı şma ve Mücadele Platformu) : 1995 yılında Haklar ve Özgürlükler Platformu, Demokratik Mücadele Platformu, Demokratik Haklar Platformu, Devrimci Tutsak Aileleri Platformu, Özgürlük İçin Mücadele Platformu, Özgürlük Mahkumlarıyla Dayanı şma Komitelerinin katılımıyla kurulan, hukuki bir dayana ğı olmayıp illegal bir yapı ihtiva eden platformdur. Cezaevlerinde bulunan yasadı şı örgütlere mensup tutuklu ve hükümlülere destek vermek, cezaevlerinde meydana gelen açlık grevi, ölüm orucu gibi eylemlere dı şarıdan destek sa ğlamak, kamuoyu olu şturmak, medyanın ilgisini olaylar üzerinde yo ğunla ştırmak, amacıyla olu şturulmu ştur. Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin kötü muamele gördü ğü gerekçesiyle sık sık basın açıklaması ve gösteri yürüyüşü yapmak, cezaevlerinde bulunan şahıslar ve ailelerine destek olmak amacıyla e ğlence geceleri, kampanyalar ve ba ğışlar düzenleyerek elde etti ği geliri cezaevlerine aktarmak gibi faaliyetlerde bulunmaktadır. 133 TÖDEF (Türkiye Ö ğrenci Dernekleri Federasyonu) : 1991 Yılında kurulan ve yasal kimli ği olmayan bir olu şumdur. Üniversite ö ğrencilerinin sorunlarını bahane ederek gösteri, yürüyü ş, boykot ve i şgal türü eylemlerle taraftar toplamak, yüksek ö ğrenim gençli ğinden DHKP/C örgütüne taban olu şturmak amacını gütmektedir. 134

3.2.6. Örgütün Yurt İçi Faaliyetleri DHKP-C örgütünün faaliyet alanlarının odak noktasını İstanbul ili olu şturmaktadır. Bütün faaliyetler bu ilden koordine edilmektedir. Örgüt kırsal alanda da faaliyet göstermektedir. Kırsal alan faaliyetlerine ilk olarak 1990 yılındaki atılım süreci kararları ile ba şlamı ştır. Bu dönemde örgütün silahlı birim olarak de ğerlendirdi ği “Silahlı Devrim Birlikleri(SDB)” kır ve kentte faaliyet göstermek üzere olu şturulmu ştur. Öte yandan örgüt kadrolarının yurtdı şı ve yurtiçinde; Alevi kesimlerle diyalogu geli ştirme yönünde çaba gösterdikleri ö ğrenilmi ştir. DHKP/C tarafından; Alevi kesime yönelik olarak, “Sünni kesim tarafından dı şlandıkları” teması i şlenerek, bu görü şleri devlete ve sisteme kar şı bir ba şkaldırı olarak şekillendirmek için Alevi kesime ait örgütler, dernekler, cem evleri ve önderlerine yakla şım konusunda bir dizi e ğitim programı hazırlanmı ştır.135 Birçok defa, bölücü terör örgütü PKK ile i ş birli ği yapan DHKP/C terör örgütü, "komünist, sosyalist bir i şçi partisi" olma özelli ği ile ideolojik bir yakınlık kurmaktadır. Provokasyon

133 http://www.ozgurluk.org/kitaplik/webarsiv/kurtulus/eskisayilar/h-icin50/dundenbugune.htm (02.07.2008) 134 http://www.polisiye.com/yazidevam.asp?ID=403(19.05.2008) 135 www.cagdastoplum.org/files/yikicifaliyetler.doc (18.05.2008)

53 giri şimleri ve etkili eylemler konusunda, ideoloji ortaklarıyla fiziki ve stratejik ortaklık kurarak hareket eden DHKP/C, bugün geçmi şteki gibi büyük çaplı eylemlerden yoksundur.136 Devrimci Halk Güçleri; güncel bazı konuları bahane ederek korsan miting düzenleme, bildiri da ğıtma, Molotof kokteyli atmak, yazılama, afi ş ve pankart asma türü eylemler gerçekle ştirmektedir. Örgüt PKK gibi kırsal alanda faaliyet göstermek amacıyla Sivas, Tokat ve Tunceli kırsalında kır silahlı propaganda birlikleri olu şturmu ş, ancak istedi ği ba şarıyı sa ğlayamamıştır. DHKP/C terör örgütünün sürdürmekte oldu ğu kırsal alan faaliyetleri propaganda amacına yönelik sembolik bir görüntü ta şımaktadır. Örgütün 1997’de Akdeniz, 1998’de de Denizli kırsal kadrosu tamamen imha olmu ştur. Son olarak Tunceli bölgesinde olu şturmaya çalı ştı ğı silahlı grubu Nisan 2007 tarihinde etkisiz hale getirilmi ştir. Örgütün eleman temini için Demokratik Kitle Örgütleri üzerinde durarak de ğişik adlar altında ve genellikle kitlelerin duyarlı oldu ğu konularda, birlikler ve meclisler gibi yeni birimler olu şturma gayreti içerisinde oldu ğu gözlenmektedir. DHKP/C örgütü, Karadeniz kırsal alanında bu bölgede do ğmu ş ve çevreyi iyi tanıyan militanlarını görevlendirmi ştir. Özellikle lojistik destek, barınma ve cezalandırma eylemlerinde etkili olmu ştur. 1996 yılında PKK, Karadeniz bölgesine açılmak için DHKP/C ile bir protokol yapmı ştır. DHKP/C örgütü bölgeyi tanıtacak ve kar şılı ğında PKK’dan silah alacaktır. Ancak, örgütlerin üst düzeyinde varılan bu anla şmaya örgüt elemanlarının anla şamaması sonucu uzun ömürlü olamamı ştır. Ceza evlerinde ölüm oruçları ve açlık grevleri nedeniyle, altı ay süre ile geçici tahliye edilen ve sa ğlık durumu iyi olan örgüt mensuplarından çok sayıda militanını illegal alana çekmi ş ve bunları eylemlerde kullanmı ştır.

3.2.7. Yurt Dı şı Faaliyetleri DHKP/C terör örgütünün yönetimini olu şturan örgüt lideri ve Merkez Komite üyeleri yurt dı şında bulunmakta ve örgütü yurt dı şından yönetmektedirler. DHKP/C terör örgütü Avrupa'da özellikle Almanya, Hollanda ve Belçika'da örgütlenmi ştir. DHKP/C terör örgütünün yurt dı şı örgütlenmesi, Avrupa ve Ortado ğu sorumlulu ğu şeklinde iki kısma ayrılmaktadır. Örgütün Ortado ğu sorumlusu Tayfun ÖZKÖK’te faaliyetlerini Avrupa’dan yönlendirmektedir. Yurt dı şında faaliyetlerinin büyük bir bölümünü Almanya’dan yürütmektedir. 1998 tarihinde Almanya Federal İçi şleri Bakanlı ğı’nın almı ş oldu ğu idari bir kararla örgütün

136 Serhat UÇAR, Türkiye'de Sol Terör Örgütlerinin Gençlere Yönelik Faaliyetleri Ba ğlamında Aile Ve Polisin Rolü www.sucveceza.com/yazi-284.html (17.05.2008)

54 Almanya’daki yayın ve dernek faaliyetlerine yasaklama getirilmi ştir. Örgüt faaliyetlerinin yasaklanmı ş olmasına ra ğmen çe şitli legal dernekler vasıtasıyla faaliyetlerine devam etmi ştir. Kasım 1998 tarihinde Denizli ilinde yapılan operasyonda ele geçirilen örgüt mensuplarının vermi ş oldukları ifadelerde ve olayla ilgili yapılan incelemelerde, Yunanistan ’ın ba şkenti Atina’ yı merkez olarak kullandıkları ve örgüt mensuplarının nereden katılırsa katılsın Atina’da toplandıkları, burada askeri ve siyasi e ğitim aldıkları e ğitim süreci sonunda Ege sahillerini kullanarak Türkiye’ye sokuldukları bilgisi alınmı ştır. DHKP/C terör örgütü; ABD'deki 11 Eylül terör saldırısından sonra ABD tarafından terörist örgütler listesine alınmı ştır. AB tarafından ise ilk ba şlarda listeye alınmayan örgüt Mayıs 2002 tarihinde hazırlanan terör örgütleri listesinde yer almı ştır.

3.2.8. Yapmı ş Oldukları Eylemleri Örgütün 1990 sonrası üstlenmi ş oldu ğu eylemlerden bazıları şunlardır: 137 1990 Eylül ayında iki farkı eylemde emekli Ba şkomiser İbrahim Ça ğlar’ın ve M İT eski Müste şar Yardımcısı Hiram Abas’ın öldürülmesi, 1991 Ocak ayında emekli Yarbay Ata Burcu’nun öldürülmesi, İstanbul Şişli’de Ba şbakanlık Ba şmü şavirlerinden emekli Korgeneral Hulusi Sayın’ın Ankara’daki evinin önünde u ğradı ğı silahlı saldırı sonucu öldürülmesi, 1991 Şubat ayında İncirlik üssünde görevli ABD vatanda şı üç ki şinin kaçırılarak öldürülmesi, 1991 Nisan ayında eski sıkıyönetim komutanı emekli Tümgeneral Memduh Ünlütürk’ün öldürülmesi, Mayıs 1991’de emekli Korgeneral İsmail Selen’in Ankara’da, dönemin Bölge J.Komutanı Tu ğgeneral Temel Cingöz’ün Adana’da öldürülmesi, Temmuz 1991’de örgütün eski üyelerinde Pa şa Güven’in Fransa’da öldürülmesi, Ekim 1991’de eski M İT Müste şarı ve İstanbul 1.Ordu eski Komutanı emekli Orgeneral Adnan Ersöz’ün öldürülmesi, Aralık 1991’de İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Şakir Koç ve şoförünün öldürülmesi, Şubat 1992’de Cumhuriyet Ba şsavcısı Nural Uçurum’un silahlı saldırı sonucu a ğır yaralanması, İstanbul Şişli’de Gasp masasında görevli be ş polisin öldürülmesi, Temmuz 1992’de İstanbul Emniyet Müdürlü ğü’nün Ca ğalo ğlu’ndaki binasına roketli saldırı düzenlenmesi ve emekli Oramiral Kemal Kayacan’ın öldürülmesi,

137 http//tr.wikipedia.org./wiki/Devrimci_Halk_kurtulus_Partisi-Cephesi (15.05.2008)

55 DHKP-C örgütünün 90’lı yıllara damgasını vuran ve günümüzde de sık sık gündeme gelen en büyük eylemlerinden biride Sabancı suikastıdır. 9 Ocak 1996 tarihinde Sabancı Center’da, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi Özdemir Sabancı, Toyota SA Genel Müdürü Haluk Güngör ve ba şkanlık sekreteri Nilgün Hasefe, üç örgüt mensubu tarafından öldürülmü ştür. Sabancı suikastına ili şkin birçok iddia ortaya atılmaktadır. DHKP-C terör örgütünün eyleme sahip çıkan açıklamalarına ra ğmen, gerek siyasiler gerekse basındaki tanınmı ş birçok kö şe yazarı ve gerekse terör örgütü DHKP-C örgütünü tanıyan birçok ara ştırmacı ve istihbarat yetkilisi, DHKP- C’nin bu eylemde olsa olsa bir ta şeron firma oldu ğunu iddia etmi şlerdir. DHKP-C’nin bu eylemi tek ba şına yapmı ş olmasının mümkün olmadı ğı, arkasında uluslar arası servislerin ve güç odakları olaca ğını savunmaktadırlar. 138

3.3. MARKS İST LEN İNİST KOMÜN İST PART İSİ (MLKP)

3.3.1. Olu şumu ve Geli şimi 1994’ün Eylül ayında “Garbis Altıno ğlu” liderli ğinde, Türkiye Komünist Partisi/ Marksist Leninist-Hareketi (TKP/ML-H) ve Türkiye Komünist İş çi Hareketi Partisi (TK İH) örgütlerinin birle şimiyle Marksist Leninist Komünist Partisi/Kurulu ş (MKLP/K) adı altında kurulmu ştur. Bir yıl süreyle faaliyetlerini bu ad altında sürdüren örgüt, Eylül 1995’te düzenledi ği parti konferansında TKP/ML-Yeniden İnşa Örgütü ile birle şerek, faaliyetlerine Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP) adıyla devam etmi ştir. Türkiye Devrimci Komünist İş çi Hareketi (TDK İH) örgütü bir yıl önce TK İH ile birle şti ğinden MLKP dört komünist örgütün bir araya gelmesiyle olu şmu ştur. 139 MLKP kendini 1920 tarihinde Azerbaycan Bakü’de kurulan TKP’nin mirasçısı olarak görmektedir. Mustafa Suphi’nin kurdu ğu TKP’nin zamanla Şefik Hüsnü De ğmer elinde Marksizm- Leninizm’den uzakla ştı ğı ve 1974 yılına kadar TKP’nin bu çizgisini korudu ğu görü şü örgütçe kabul görmektedir. MLKP örgütü daha sonra yaptı ğı propagandalarla, sol örgütler arasında amacın aynı olmasına ra ğmen bugüne kadar birle şmenin olmaması ve ortalıkta çok sayıda örgütün bulunmasını ele ştirmi ş ve kendisini ilk birle şmeyi gerçekle ştiren örgüt olarak farklı bir konumda görmü ştür. Örgütün bu konudaki açıklamaları şöyledir: “Parti önceli komünist gruplar, özgün bir birlik çalı şması yöntemi ve planı geli ştirdiler. Birlik mücadelesinin bu deneyimi, gerek tek tek ülkelerde komünist grup ve güçlerin birli ği, gerekse de uluslar arası komünist hareketin birli ği bakımından

138 Hakkı Öznur: Derin Sol , Bilgeo ğuz Yayıncılık, İstanbul, 2006, s.987–988 139 www.sucve ceza.com/yazi-284.html(16.05.2008)

56 önemli bir deneyimdir.” Öncelikle komünist hareketin de ğerlendirmesinden yola çıkan örgütün ba şlıca belirlemeleri şunlardır: 140 • Türkiye’de komünist hareket (devrimci hareketin durumu da aynı) da ğınık, parçalı, etkisiz ve kendili ğindencidir. Bu durumu, siyasal ve örgütsel bir strateji ve taktiğe, devrimci bir iradeyle komünistlerin merkezle şmesi ve örgütsel birli ği i şaret eder. • Komünistlerin birli ği, bir ilke sorunu ve güncel siyasal bir görevdir. Her komünist birey ve grubu ilke düzeyinde ilgilendirir ve gelece ğe ertelenemez bir mücadeleyi gerektirir. • Komünist örgütler, yukarıdan ve a şağıdan mücadele ve iradi tartı şma planlarıyla birlik iradesi ve e ğilimi ortaya çıkarmalıdır. • Birlik çalı şmalarında ayrılıklardan de ğil, aynılıklardan yola çıkılmalıdır. Her örgüt kendi içinde ve örgütler arasında tartı şmalar örgütlenmelidir. Her gruptan komünistler, bireyler olarak tartı şmalara katılmalıdır. • Birlik tartı şmaları, ortak eylem ve siyasal prati ğin geli ştirilmesi süreci içinde yürütülmelidir. Komünistlerin birli ğinin güvencesi, politik atılım ve sıçramadır. Ancak gerçek ili şkiler üzerindeki bir yakınla şma ve güven ili şkileri, ön yargı ve grupçu duvarları yıkabilir. MLKP, politik mücadelesinin ana çizgilerini kendi içinde zamanla geli ştirmi ştir. Politik taktik ve sloganlar, öncü müdahale, politik refleks, kapsayıcılık ve birle ştiricilik, etkin siyasal kampanyalar, dı şa dönük politika, bütün mücadele araç ve biçimlerinin de ğerlendirilmesi, bu ana çizgilerin bazılarıdır. MLKP, Mart 1995’te İstanbul Gazi Mahallesi olaylarında, hazırlık düzeyi ve ayaklanmayı yaymada öne çıkmı ştır. Gazi olayları sırasında polise ate ş açtıkları ve halkı isyana te şvik ettikleri gerekçesiyle, gösteriden sonra kaçtıkları Ankara’da yakalanan on militan tutuklanmı ştır. Olayların ba şlamasında Alevilere ait bir kahvehanenin taranması eylemini planladıkları iddia edilmektedir. Cemevleri ve alevi vatanda şların toplandıkları yerlere sızan militanlar halkı isyana te şvik etmi şler ve on yedi ki şinin ölümüne neden olmu şlardır. 141 Kurucu Kongre delegesi Hasan Ocak’ın gözaltında ölmesinden sonra parti, gözaltında kayıplara kar şı kampanya ba şlatmı ştır. Hala kullanılan “susma, sustukça sıra sana gelecek” sözleri bu esnada ortaya çıkmı ştır. Toplumun bazı kesimden güç alan bu kampanyayı “Cumartesi Anneleri” eylemleri takip eder. Bu faaliyetler 1996 Mart’ında toplanan “Uluslar arası Gözaltında Kayıplar Kurultayı” ile uluslar arası bir seviyeye ula şır. MLKP, i şçi sınıfı içinde kendine yer bulmak, i şçi sınıfı hareketinden beslenen siyasal bir güç olabilmek için 1995 yılı sonunda illegal ko şullarda gerçekle şen “1. İş çi Konferansı”nı

140 www.mlkp.info/index.php?kategori=1000&tanitim (18.05.2008) 141 E Demirel., a.g.e., s.235-236

57 toplamı ştır. 1996 yılının 1 Mayıs’ında, yapılan ça ğrılar üzerine, MLKP korteji kalabalık bir grupla gösteri yapmı ş, polisle çıkan olaylar sırasında bir ki şi hayatını kaybetmi ştir. MLKP örgütü, gençli ği kazanmaya yönelik faaliyetlerini, “Komünist Gençlik Örgütü” (KGÖ) vasıtasıyla sürdürmü ştür. KGÖ, MLKP çizgisinde hareket eden, partinin ideolojik ve siyasi yönetimi altında, ayrı ve ba ğımsız bir örgütlenmesi olan parçasıdır. Amacı, gençli ğin kitleler halinde komünizme yönelmesini temin ve direkt olarak MLKP içine eleman almanın do ğuraca ğı sıkıntıları bertaraf etmektir. Örgütün gençler için çıkardı ğı “Özgür Gençlik” isimli legal bir yayın organı mevcuttur. Bunun dı şında MLKP’nin orta ö ğretim ö ğrencileri arasında komünizmin propagandasını yapmak amacıyla olu şturdu ğu “Liseli Ö ğrenciler Birli ği” (LÖB) adında bir örgütü vardır. 142 MLKP, kadın hareketlerini desteklemi ş ve organize etmi ştir. Bunun arkasındaki dü şüncelerini şöyle dile getirmi şlerdir: “ kadının eme ği, bilinci ve yetene ği önplana çıkarılmalı ve kadınlara bu konularda yardım edilmelidir.” Bu do ğrultuda, Kadın Kurultayları kurulmu ştur. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kutlanmasına her yıl katılmakta ve örgütün propagandasını yapmaktadır. MLKP, kültür ve sanatı da kendine yanda ş bulmak için etkin bir biçimde kullanmı ştır. Kültür ve sanatı, sokak, halk ve hayatla bulu şturmanın yollarını aradı ğını ve sanatı kent merkezlerinden, elit mekanlardan varo şlara, ta şralara, da ğ köylerine ta şımak istedi ğini ifade etmektedir. Kültür ve sanat alanındaki çalı şmalar ve panellerle çok sayıda aydını yanına çekmeye çalı şmı ştır. Bütün Marksist Leninist çizgisindeki gruplarla anla şma yaparak birle şmeyi savunan MLKP örgütünde 1996 yılı sonunda görü ş ayrılıkları olu şmu ştur. Bu ayrılıktan do ğan bir grup KP-İÖ (Komünist Partisi – İnşa Örgütü) adı altında yeni bir olu şuma girmi ştir 143 . Bunun üzerine MLKP yönetimi, ba şta Kemal Yazar olmak üzere KP-İÖ kadrolarına kar şı tasfiye ve silahlı saldırı hareketi ba şlattı 144 . Bu yapılanmanın ileri gelenlerinden Kemal Yazar 1996 Ekim ayı içerisinde MLKP militanlarınca Almanya’da öldürülmüştür 145 .

3.3.2. Amacı ve Stratejisi MLKP örgütünün amacı, mevcut anayasal düzeni silahlı halk ayaklanması yoluyla yıkarak, yerine Marksist-Leninist ilkelere dayalı sosyalist bir düzen kurmak ve nihai amacı olan komünizme geçmektir. Örgüt “ Antiemperyalist Demokratik Devrim Stratejisi ” adında illegal örgütlenmeyi ve silahlı mücadele içeren bir stratejiyi benimsemi ştir. İhtilali özellikle şehirlerde

142 www.mlkp.info/index.php?kategori=1000&tanitim (18.05.2008) 143 Emin Demirel: Terör , IQ yayıncılık, İstanbul, 2001, s.237 144 Hakkı Öznur: age, s.539 145 Emin Demirel:age.,237

58 örgütlenmek ve kitleleri harekete geçirmek suretiyle gerçekle ştirmeyi hedefleyen bir örgüttür. Ayrıca, mücadeleyi daha etkin kılmak için tüm “Marksist-Leninist” ilkeler do ğrultusunda faaliyet gösteren örgütlerin aynı çatı altında toplanmasını savunmaktadır. Bu amaç ve stratejiyi yerine getirebilmek için çe şitli örgütlenmeler meydana getirmi ştir. Örgüt, silahlı eylemlerde kullanmak üzere “ Kızıl Müfrezeler ”, gençlik kesiminde “Komünist Gençlik Örgütü” (KGÖ), liseli gençlik içerisinde “Liseli Öğrenciler Birli ği” (LÖB), çalı şan genç kesimde “Emekçi Halkın Birli ği” (EHB), Do ğu ve Güneydo ğu Anadolu Bölgesi’nde sözde “Kürdistan Komitesi” ve kadınlar arasındaki “Emekçi Kadınlar Birli ği” (EKB) örgütlenmeklerini kurarak faaliyete geçirmi ştir.

3.3.3. Yapısı ve İş leyi şi Temel örgüt ilkesi demokratik merkeziyetçiliktir. Yönetim ilkesi ise kolektivizmdir. Tüm organların belirlenmesi, kongre ve Merkez Komitesi’nin (MK) olu şumunda uygulanır. Di ğer örgütler yukarıdan a şağıya do ğru kurulur. Bütün organların sekreterleri ve sekreter yardımcıları demokratik danı şma yöntemi i şletilerek atamayla belirlenir. Demokratik merkeziyetçili ğin gere ği olarak birey örgüte, alt organlar üst organlara, azınlık ço ğunlu ğa, tüm örgüt Merkez Komitesi’ne, MK kongreye tabidir. Her alt organ bir üst organa MK tarafından saptanan periyot dahilinde, düzenli faaliyet raporu verir. MK raporu de ğerlendirip sonuçları ilgili örgüte iletir. Tüm örgütler, örgüt çizgisi ve kararları do ğrultusunda faaliyet özerkli ğine sahiptir. 146 Hücre : Temel örgüttür. En az üç üye ve aday üyeden olu şur. Hücreler MLKP’ni temsil eder, onun verdi ği görevleri yerine getirir. Yerel Örgütler : Yerel örgütler, sorumluluk alanlarında MLKP çizgisi ve üst organların kararlarını uygular ve tüm örgüt faaliyetlerini yönetirler. Bu örgütler, çalı şma sahalarının tüm sorunlarıyla ilgilenirler ve ihtiyaç duydukları her tür kararı alıp uygularlar. Gerekli saydıkları komite, komisyon vb. organları olu ştururlar. Yerel komiteler kendi adlarına, MLKP çizgisine uygun gazete, bülten vb. yayınlar çıkartabilirler. Yerel yönetim, merkezi il komiteleridir. MLKP, sözde Kürdistan örgütlenmesinde, Kürt Ulusal gerçe ğine dayanır ve Kürdistan seksiyonu biçiminde örgütlenir. Yurtdı şı örgütlenmesi : Yurtdı şı örgütü Merkez Komitesi tarafından kurulur. Gençlik örgütleri : Gençlik yı ğınları içindeki komünist kitle örgütü, ideolojik-siyasi ba ğlılık, örgütsel ba ğımsızlık ilkesi temelinde çalı şır. Kadın komisyonları : Merkez Komite dahil bütün organlar, kadın çalı şmasının bir ihtiyacı olarak kendilerine ba ğlı kadın komisyonları kurarlar.

146 MLKP tüzü ğü

59 Kongre, Ola ğanüstü Kongre : En yüksek organdır. Üç yılda bir toplanır. Kongrede temsil oranı MK tarafından belirlenir. MK raporu görü şülür. Merkez Komitesi : İki kongre arasında örgütün en yüksek organıdır. Bu süreçte örgütü yönetir, her alanda örgütü temsil eder, kongrede alınan kararları hayata geçirir. Tüm faaliyetlere önderlik eder, örgütün taktiklerini saptar, maliyeyi yönetir. Legal Yayın Organları : Atılım Dergisi, Özgür Gençlik Dergisi, Anadolu Dergisi, Sosyalist Kadın Dergisi, Proleter Do ğrultu, Demokratik Liseliler Birli ği Bülteni, Dayanı şma Gazetesi, Kürdistan Sesi Gazetesi. 147 İllegal Yayın Organları : Partinin Sesi (Almanya), Parti İradesi (Almanya), Red DAWN (Kızıl Ufuk) Dergisi (Almanya). 148

3.3.4. Yurtdı şı Faaliyetleri Örgütün yurtdı şı faaliyetleri, örgütlenme bürosuna ba ğlı olarak merkezi Almanya’da bulunan “Yurtdı şı Bürosu” aracılı ğı ile yürütülmektedir. Yurtdı şında i şçi ve ö ğrencilere yönelik faaliyetler yanında, maddi yönden güçlenmek amacıyla ba ğış kampanyaları açmaktadır. Batı Avrupa’daki faaliyetleri genelde mali kaynak temini ve örgütlenme a ğırlıklı iken, Ortado ğu’daki faaliyetleri ise silah temini ve örgüt militanlarının e ğitimine yöneliktir. Örgüt ba şta Almanya olmak üzere Türk vatanda şlarının yo ğun olarak bulundu ğu ülkelerde örgütsel faaliyetlerini yo ğunla ştırmı ştır. Bu ülkelerde di ğer a şırı sol örgütlerle birlikte, her türlü toplantı ve gösteriye i ştirak etmekte, ayrıca uluslararası komünist organizasyonların düzenledi ği toplantılara katılarak propaganda çalı şmalarına devam etmektedir. Örgütün ayrı bir önem atfetti ği ve yasadı şı sol ve bölücü örgütlerce uluslar arası kamuoyunda ülkemiz aleyhine propaganda amaçlı kullanılan sözde gözaltında kayıplar ile ilgili MLKP örgütü organizesinde, Mayıs 1996 tarihinde birincisi İstanbul’da gerçekle ştirilen “Uluslar arası Gözaltında Kayıplar Kurultayı”nın ikincisi, Temmuz 1997 tarihinde Kolombiya’nın Bogota kentinde gerçekle ştirilmi ştir. Türkiye’den be ş örgüt mensubu delege olarak kurultaya katılmı ştır. 149 Militan e ğitimini, Lübnan Beka Vadisi’nde ve Suriye’de bulunan kamplarda gerçekle ştirmektedir.

147 Emin Demirel: a.g.e., s.729-738 148 Emin Demirel: a.g.e., s.729-738 149 www.mlkp.info/index.php?kategori=1000&tanitim (18.05.2008)

60 3.3.5. Yurtiçi Faaliyetleri MLKP terör örgütü kırsal alanda faaliyet göstermemektedir. Metropollerde ise özellikle bombalama eylemleri ile son dönemde sesini duyurmaya çalı şmaktadır.Terör örgütü yeti şmi ş eleman bulabilmek, bu alandaki sıkıntısını gidermek, etkin bir konuma gelebilmek ve halk deste ğini artırabilmek için kitlelere yönelik faaliyetlere a ğırlık vermi ştir. Örgüt gelir düzeyi dü şük, i şçi sınıfına mensup ki şiler ile kırsaldan kentlere göç edenlerin ya şadı ğı gecekondu bölgelerinde ve özellikle Alevi vatanda şların yo ğun olarak bulundu ğu bölgelerde daha rahat bir şekilde örgüte eleman kazandırmaktadır. Bunu da örgütün yayın organlarını okutturarak ve birebir görü şmeler vasıtasıyla sa ğlamakta, bu a şamadan sonra bildiri, pankart türü eylemler yaptırarak, silahlı eylemlere yönlendirmektedirler. Bu bilgiler ı şığında, örgütün kırsalda bulunan silahlı güçlerinin yetersiz oldu ğunu ve bunun yanında kentlerde daha çok siyasi kadro ile faaliyetlerini sürdürmeye çalı ştı ğı sonucuna varabiliriz. MLKP örgütünün, Nisan 2002 tarihinde gerçekle ştirdi ği III. Kongresinin ardından bazı yapısal de ğişikliklere gitti ği gözlenmi ştir. Özellikle legal alandaki örgütlenmesini güçlü bir yapıya kavu şturdu ğu görülen örgütün, legal alanda yapılan eylemlere çok iyi bir şekilde organize oldu ğu, di ğer sol örgütlerin de bu tür eylemlere kanalize olmasını sağlayarak öncü rol üstlendi ği mü şahede edilmi ştir. Nitekim örgüt “üç kapı, üç kilit” adı altında ba şlatılan kampanya sürecinde etkinli ğini hissettirmi ştir. Örgütün legal yapılanmalarını bu kadar etkin ve güçlü hale getirmesinde; MLKP mensuplarının daha önce örgüte yönelik gerçekle ştirilen operasyonlarda yakalanan ancak tahliye olan ve ya geçmi ş yıllarda illegal alanda faaliyet göstermi ş, ancak de şifre edilememi ş, prati ği ve teorisi yüksek militanların legal alanları koordine etmesinden kaynaklandı ğı de ğerlendirilmektedir. Ayrıca üniversite ve lise gençli ği arasında örgütlenme çalı şmalarına a ğırlık verildi ği, örgütsel bulu şmaların şehir dı şında bulunan gizli yerlerde yapıldı ğı, örgüt tarafından organize edilen etkinliklere bu kesim içerisinden yo ğun katılımların oldu ğu gözlenmi ştir. MLKP örgütünün 1994 yılındaki kurulu ş tüzü ğünde yer alan ancak bugüne kadar olu şturulamayan sözde “Kürdistan Komitesi” ile ilgili faaliyetlere a ğırlık verdi ği, bu do ğrultuda Kürt solu ve PKK ile bir yakınla şma içerisine girdi ği, bu sebepten dolayı özellikle Gaziantep, Hatay, Adana ve İçel illerinde söz konusu faaliyetlere ayrı bir önem verdi ği görülmü ştür. 150

3.3.6. Son Durumu ve Eylemleri Örgüt, 1998 Mart ayına kadar olan dönemi “Güç Biriktirme ve Hazırlık A şaması” olarak belirlemi ştir. Bu amaçla örgütün; kaybetti ği militanlarının yerine yeni militanlar kazanılması,

150 www.corum.pol.tr/teror.html#10 (18.06.2008)

61 cezaevinde bulunan örgüt mensuplarını ile irtibatlarının güçlendirilmesi, tutuklu yakınlarıyla irtibata geçilerek cezaevi içi ve dı şında “Hücre Sistemine” geçi şi önlemeye yönelik faaliyetlerde bulundu ğu tespit edilmi ştir. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve 12-13 Mart Gazi Olayları’nın yıldönümü ve 1 Mayıs kutlamaları münasebetiyle İstanbul’un de ğişik semtlerinde pankart asma, yazılama, bildiri da ğıtma, Molotof kokteyli atma ve korsan gösteri türünden propaganda mahiyetli eylemler gerçekle ştirmi ştir. Bu dönem içerisinde örgüt; Esenler MHP İlçe Ba şkanı’nın öldürülmesi, polis ekip otosuna silahlı saldırı ve 2 vatanda şın yaralanması eylemlerini gerçekle ştirmi ştir. Örgüt, yaz aylarında özellikle Sivas olaylarının yıldönümü münasebetiyle yapılan gösteri yürüyü şlerinde aktif rol almı ş, ayrıca 1996 yılında cezaevinde açlık grevi neticesinde ölen 12 örgüt mensubunu anma çerçevesinde pankart, bildiri, yazılama ve afi ş yapı ştırma türü eylemler gerçekle şmi ştir. 1996 yılı mart ayında Sultanbeyli Kaymakamlı ğına yapılan saldırı üzerine ba şlatılan operasyon sonucu aralarında üst düzey sorumlularında oldu ğu onsekiz ki şi çok miktarda silah ile yakalanmı ştır. 151 Kasım 1998 günü, örgütün legal alanda uzantıları olan “Özgürlük ve Sosyalizm Yolunda Atılım Gazetesi”, “Dayanı şma dergisi” büroları ile “Gökku şağı Kültür Merkezi” ve ‘Bilim E ğitim Sanat vakfı’ i şyerlerinde örgüt mensuplarının barındıkları tespit edilmi ş, söz konusu yerlere yapılan operasyonlarda 47 örgüt mensubu bol miktarda örgütsel yayın ve dokümanlarla birlikte yakalanmı ş, alınan ifadelerinde; bahsi geçen gazete, dergi, vakıf ve kültür merkezlerinde örgüte sempatizan kazandırma faaliyetlerinin yanı sıra kitle olu şturma çabası içerisinde oldukları anla şılmı ştır. 1999 yılı ba şında MLKP terör örgütüne yönelik İstanbul’da gerçekle ştirilen operasyonlarda, örgütlenme komitelerine önemli darbeler vurulmu ş, Pendik ve Sakarya’da yedi ki şi yakalanmı ş, örgüte ait bol miktarda silah ve malzemelerde ele geçirilmi ştir. 152 Bu operasyonlarla ilgili örgütün, merkez komiteye ba ğlı olarak “Merkezi Askeri Komite” (MAK) adı altında yeni bir yapılanma gerçekle ştirdi ği ve bu komite içerisinde kendilerine göre sava ş stratejileri belirleyip plan yaptıkları, bu planlar gere ği militanlarını kanlı eylemlere sürükledikleri anla şılmı ştır. Sakarya ilinde kırsal alanda örgüt militanlarını e ğitmek amacıyla sı ğınak yaptıkları, e ğitecekleri militanlar ile ba şta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde kamu kurum ve kurulu şlarına yönelik silahlı, bombalı saldırılar düzenleyip, halkın gözünde devletin itibarını sarsmayı amaçladıkları tespit edilmi ştir.

151 Emin Demirel: a.g.e., s.236 152 Emin Demirel: a.g.e., s.237

62 Son olarak İstanbul Emniyet Müdürlü ğü’nün Ekim 2004 tarihinde “Gaye” adını vererek ba şlattı ğı operasyonu, birçok ilde devam etmi ş ve yakla şık iki yıl sürmü ştür. Eylül 2006 günü yapılan operasyonlarla pek çok hücre evi ele geçirilmi ştir. 153

3.4. TÜRK İYE KOMÜN İST PART İSİ / MARKS İST LEN İNİST (TKP/ML)

3.4.1. Kurulu şu ve Geli şimi 1972 yılında İbrahim Kaypakkaya ve arkadaşları tarafından kurulan “Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML)’nin devamı olan “Halkın Gücü” fraksiyonu tarafından Şubat 1977’de kurulmu ştur. Örgütün askeri kanadını “Türkiye İş çi Köylü Kurtulu ş Ordusu (T İKKO)”, gençlik kanadını ise “Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birli ği (TMLGB)” olu şturur. Örgüt 1978 yılından itibaren günümüze kadar, “Batı Anadolu Bölge Komitesi (BABK)”, Do ğu Anadolu Bölge Komitesi (DABK), Yurtdı şı Bölge Komitesi (YBK) şeklinde te şkilatlanmasını sürdürmü ş, 1987 yılında çıkan anla şmazlık neticesinde; DABK ve BABK(KONFERANSÇILAR) adı altında iki ayrı grup olarak faaliyet göstermeye ba şlamı ştır. 1992 yılı Nisan ayı içerisinde Tunceli kırsalında DABK ve KONFERANS’tan temsilcilerin katılımıyla yapılan toplantıda, do ğu bölgesindeki faaliyet alanının ismi sözde “Kürdistan Bölge Komitesi (KBK)”, yurtdı şındaki faaliyet alanının ismi “Yurtdı şı Bürosu (YDB)” olarak de ğiştirilmi ştir. 1993 yılında, Tunceli kırsalında yaptı ğı Ola ğanüstü Parti Konferansı’nda Merkez Komitesi’ni seçerek sözde “Kürdistan Bölge Komitesi”nin ismini tekrar “Do ğu Anadolu Bölge Komitesi (DABK)” şeklinde de ğiştirmi ş, bu konferanstan sonra birle şme gerçekle şmi ştir. Ancak daha sonra örgüt içerisindeki grupçuluk yeniden ortaya çıkmı ş, 1994 ayına gelindi ğinde ise, tekrar DABK ve KONFERANS olarak ikiye bölünmü ştür.

3.4.2. Amacı ve Stratejisi TKP/ML, anti-Sovyet görü şleri savunmakta, bugünkü Çin yöneticilerini revizyonist olarak suçlamakta, Maoist görü şleri model almakta, Mao’nun Marksizm’e ve Leninizm’e büyük katkı sa ğladı ğını ileri sürmekte ve Haziran 1993’ten itibaren de Marksizm-Leninizm-Maoizm (MLM) formülünü kullanmaktadır. 154

153 www.iem.gov.tr (20.05.2008)

154 http:// www.cagdastoplum.org/files/yikicifaaliyetler.doc (18.05.2008)

63 “Milli Demokratik Halk Devrimi” stratejisini benimseyen TKP/ML, bu strateji do ğrultusunda kırsal yörelerden ba şlatılarak uzun süreli silahlı halk sava şı yoluyla kurtarılmı ş bölgeler yaratmayı, müteakiben şehirleri ku şatmayı, daha sonra sosyalizmi tesis ederek, komünizme ula şmayı amaçlamaktadır.

3.4.3. Faaliyet Alanları ve Yayın Organları TKP/ML, ba şta Tunceli olmak üzere Tokat, Sivas ve İstanbul’da faaliyet göstermektedir. Bu yörelerden Tunceli ve Tokat, örgütün kırsal alan faaliyetleri açısından önem arz etmektedir. Yurtdı şında ise, öncelikli olarak Avrupa ülkeleri ba şta olmak üzere Orta Do ğu ülkelerinde faaliyetleri bulunmaktadır. Bu faaliyetleri yurtdı şı bürosu organize etmektedir. Ayrıca, TKP/ML’nin anılan ülkelerde legal yan kurulu şları mevcuttur. Örgüt, bu dernekleri 1986 yılında “Avrupa Türkiyeli İş çiler Konfederasyonu (AT İK)” çatısı altında toplamı ştır. Örgütün legal organları arasında Yeni Demokrat Dergisi, Yeni Demokrat Gençlik Dergisi, Partizan Sesi Gazetesi bulunmaktadır. İllegal yayın organları arasında ise İş çi Köylü Kurtulu şu ve Partizan Dergisi yer almaktadır.

3.4.4. Örgütlenme Yapısı Örgüt, askeri birim olarak kırsal alanda ve şehirlerde silahlı faaliyet göstermek amacıyla “Türkiye İş çi Köylü Kurtulu ş Ordusu (T İKKO)’yu olu şturmu ştur. Halen Tunceli Bölgesi ile Tokat kırsal alanında silahlı birlikleri bulunmaktadır. Gençlik kesiminde ise; “Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birli ği (TMLGB)”yi olu şturmu ştur. Ayrıca, TMLGB’ye ba ğlı olarak üniversitelerde ve liselerde illegal örgütlenmeye eleman kazandırmak amacıyla legal alanda faaliyet göstermek üzere “Yeni Demokrat Gençlik (YDG)” örgütlenmesi faaliyete geçirmi ştir.

3.4.5. Son Durumu Örgütte 1994 yılında tekrar bir bölünme meydana gelmi ştir. Anılan gruplar, bu tarihten itibaren müstakil eylem ve faaliyetlerde bulunmaya ba şlamı şlardır. Bölünme sonrasında Türkiye İş çi Köylü Kurtulu ş Ordusu (T İKKO) olu şumunun olanaklarının büyük bir ço ğunlu ğu TKP/ML- DABK grubu bünyesinde yer almı ştır. TKP/ML-DABK örgütü, faaliyetlerini daha ziyade Tunceli kırsal alanında MKP ismiyle yo ğunla ştırmaktadır. KONFERANS kesimi ise, yurtdı şında ve metropollerdeki örgütlenme çalı şmalarının yanı sıra Tokat kırsalındaki faaliyetlerine ve Karadeniz Bölgesi’ne çıkma arayı şları içerisindedir. Her iki

64 örgütte, yurdun de ğişik yerlerine “açılımlar” yapmaya çalı şmı ş fakat güvenlik güçlerinin buna izin vermemesi ve yaptı ğı operasyonlarla dar bir alana sıkı şmı ştır. İbrahim Kaypakkaya, örgüt kurucu lideri olarak benimsenmekte ve ideolojisini buraya dayandırmaktadır. TKP/ML örgütünün kurulu şu, geli şimi, lideri, faaliyet alanları ve son durumu, Dördüncü Bölümde daha detaylı şekilde ele alınıp, sunulacaktır.

3.5. MAO İST KOMÜN İST PART İ (MKP)

3.5.1. Kurulu şu ve Geli şimi TKP/ML örgütü, 1987 yılında yapılan üçüncü kongre sonrasında çıkan görü ş ayrılıkları sonucu TKP/ML-KONFERANS ve TKP/ML-DABK (Do ğu Anadolu Bölge Komitesi) olarak iki gruba ayrılmı ştır. Ancak, her iki grup tabanının da baskısıyla 1992 yılında temsilcilerinin katılımıyla bir toplantı yapmı ş ve 1993 yılında, Tunceli kırsalında yapılan “Ola ğanüstü Parti Konferansı”nda yeniden birle şme gerçekle şmi ştir. Ancak daha sonra örgüt içerisinde grupçuluk yeniden ortaya çıkmı ş, 1994 Nisan ayında tekrar DABK ve KONFERANS olarak ikiye bölünmü ştür. Bölünme sonrasında DABK gurubunun ba şını çekenler arasında Laz Nihat kod adlı Enver Do ğru, Mazlum kod adlı Hakkı Alpan, Ali-Haydar kod adlı Kemal Kutan, Ayhan kod adlı Aydın Hambayat ve Özkan kod adlı Cafer Camgöz bulunmaktaydı. Bu dönemde TKP/ML-DABK grubunun liderli ğini Laz Nihat kod adlı Enver Do ğru yapmı ştır. Söz konusu şahıs 1996’da ajan oldu ğu gerekçesiyle Tunceli kırsalında örgüt tarafından destekçileri ile birlikte öldürülmü ştür. 2003 yılına kadar faaliyetlerini TKP/ML-DABK olarak sürdüren örgüt, Ocak ayı içerisinde adının “Maoist Komünist Parti (MKP)” olarak de ğiştirildi ğini Avrupa’da kamuoyuna açıklamı ştır. Ayrıca, terör örgütünün silahlı askeri kanadı T İKKO’nun adı “Halkın Kurtulu ş Ordusu (HKO)” olarak, “Marksist Leninist Gençler Birli ği (MLGB)” gençlik kanadının ise “Maoist Gençlik Birli ği (MGB)” olarak de ğiştirildi ği tespit edilmi ştir. 155 Ağırlıklı olarak Tunceli kırsalında faaliyet yürüten TKP/ML’nin yapısını ve ideolojisini devam ettiren MKP terör örgütü, şehirlerde ve kırsal alanda sözde bölge komiteleri ve komutanlıkları şeklinde örgütlenmi ştir. Örgüt, bu alanlarda silahlı faaliyetlerini kırsal bölgede HKO, şehirlerde askeri birimleri, milis yapılanmaları ve gençlik birimi MGB isimli yapılanmaları vasıtasıyla sürdürmektedir. Yurtdı şı faaliyetlerini ise bir büro aracılı ğıyla yürütmektedir. Bu alanda daha çok finansman ve lojistik destek sa ğlamaktadır.

155 http://terorarastirmalari.com/sol-teror/maoist-komunist-parti-mkp.html (2.06.2008)

65 MKP terör örgütü; bölünmeden (TKP/ML bölünmesinden) eleman ve silah-mühimmat açısından en güçlü grup olarak çıkmasına ra ğmen, günümüze kadar devamlı güç kaybetmi ştir. Örgüt, PKK’nın zamanla Tunceli kırsalında inisiyatifi ele geçirmesi, metropol illerde yeterli düzeyde örgütlenilememesi, örgütlenmede sadece Tunceli kırsalında önem vermesi gibi sebeplerle giderek bölgesel bir örgüt niteli ğini kazanmı ştır. “F” Tipi cezaevlerinin kapatılması, Terörle Mücadele Yasası’nın kaldırılması, DGM’lerin kapatılması türündeki taleplerin kabul edilmesi için cezaevlerinde ilk etapta süresiz açlık grevi, akabinde “Ölüm Orucu” olarak devam eden eylemlerde DHKP/C ve TK İP örgütleri ile birlikte hareket etmi ştir.

3.5.2. Amacı ve Stratejisi Mevcut anayasal düzeni halkın silahlanarak ayaklanmasıyla yıkıp, yerine Marksist- Leninist-Maoist ilkelere dayalı sosyalist bir düzen getirmek ve nihai amaç olan komünizme geçmektir. Milli Demokratik Devrim (MDD) stratejisiyle kırlardan şehirlere do ğru geli şecek olan halk sava şı yoluyla Demokratik Halk Devrimi ve sonrasında emekçi diktatörlü ğünü gerçekle ştirmeyi temel almaktadır.

3.5.3. Yurtiçi Faaliyetleri MKP terör örgütü, 1996’da gerçekle ştirdi ği Kongre Hazırlık Konferansı sonucu gerek merkezi yapısında gerekse bölge örgütlenmelerinde de ğişikliklere gitmi ştir. Bu konferansta, ilk etapta “Bölge Komiteleri” yerine “Parti Hücresi” şeklinde örgütlenmeye gitmi ştir. Parti hücreleri, öncelikle sorumluluk bölgelerinde silahlı mücadele zemini olu şturma, taraftar kazanma ve ke şif ile görevlendirilmi şlerdir. Örgüt, bölgedeki gücün ve ili şkilerin belirli bir seviyeye gelmesi durumunda “Bölge Komitesi” düzeyinde örgütlenmeye gitmeyi ve anılan yörelere HKO militanları göndermeyi hedeflemi ştir. Hali hazırda örgütün sözde Dersim, Karadeniz ve Marmara Bölge Komitesi isimli üç bölge komitesi mevcuttur. Örgüt, silahlı faaliyetlerin tabana yayılması, gerekti ğinde örgütün silahlı birimi HKO’na destek verilmesi amacıyla, örgüte sempati duyan yöre insanlarının olu şturdu ğu milis yapılanmasına özel bir önem vermektedir. Ayrıca, örgüt büyük şehirlerin mahalleler, köyler, fabrikalar, madenler, okullar, i ş yerleri ve sendika alanlarında taban kazanmak amacıyla hücreler olu şturmaktadır. Örgütün şehirlerdeki silahlı ve bombalı faaliyetlerini ise “Askeri Komisyon”a ba ğlı olarak olu şturdu ğu “Askeri Komiteler” ile gençlik birimi MGB aracılığı ile yürütmektedir. Özellikle

66 metropol illerimizde polis karakollarına, bankalara ve kamu kurum ve kurulu şlarına yönelik saldırı ve Molotof kokteyli atma eylemleri ile dikkat çekmektedir.

3.5.4. Yurtdı şı Faaliyetleri Terör örgütü, yurtdı şı faaliyetlerini merkezi Almanya’da bulunan “Yurtdı şı Bürosu” ve “Yurtdı şı Yürütme Komitesi” isimli yapılanmaları aracılı ğıyla yürütmektedir. Örgüt tarafından; “Yurtdı şı Yürütme Komitesi”nin görevleri, uluslararası durumdan örgütü haberdar etmek, bilgilendirme, uluslar arası komünist örgütlerle dayanı şma içerisine girme, maddi ve manevi olarak merkezi halkayı güçlendirme, ihtisasla şmaya yönelik kadro yeti ştirip, ihtiyaç duyulan belgeleri yollama olarak belirlenmi ştir. Örgütün; Almanya’da Türkiyeli Ö ğrenciler Federasyonu ve Avrupa’da Türkiyeli İş çiler Konfederasyonu, Almanya Demokratik Halklar Federasyonu, Fransa Türkiyeli İş çiler Kültür Derne ği, Fransa Türkiyeli İş çiler Federasyonu, İngiltere ve Hollanda’da Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi gibi yurtdı şı yapılanmaları faaliyet göstermektedir. Ayrıca, Yunanistan’da Devrimci Demokrasi Gazetesi bürosu ile Anadolu Halkları Kültür Merkezi isimli yapılanması bulunmaktadır.

3.5.5. Yan Kurulu şları ve Destekleyen Sivil Toplum Örgütleri Örgütün, Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi, Demokratik Halklar Platformu, Yeni Demokratik Sendikal Birlik (YDSB) isimli legal yan kurulu şları faaliyet göstermektedir. Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi: Müzik, tiyatro, halk dansları gösterileri ve kursları düzenleyerek örgüte eleman ve finansman teminini hedeflemektedirler. Kültür Merkezi, terör örgütü güdümünde olup sözde bazı sanat faaliyetleri ile örgütün propagandasını yapmaktadır. Ayrıca sinema, söyle şi ve panel gibi etkinliklerde düzenlemektedir. Demokratik Halklar Platformu: Örgütün daha çok pratik eylemlerde ve kitlesel gösterilerde bir yapılanmadır. Yeni Demokratik Sendikal Birlik: Örgütün i şçi kesimi içerisinde faaliyet gösteren birimidir.

3.5.6. Destekleyen Basın-Yayın Organları Terör örgütünün, kendi görü şleri do ğrultusunda yayınlanan “Devrimci Demokrasi Gazetesi” ile “Öncü Partizan” ve “Partizan Gençlik” dergileri adıyla legal, “ İş çi Köylü Kurtulu şu (İKK)” ve “Komünist” adıyla çıkan illegal yayınları bulunmaktadır. Örgütün legal yayınlarının basımı İstanbul’da yapılmaktadır.

67 3.5.7. Mali Kaynakları Örgütün Yurtdı şı Bürosu yapılanması, finansman temininde önemli bir yere sahiptir. Örgüt, bu büro aracılı ğıyla “Uzak Cephe” olarak nitelendirdi ği yurtdı şında, ba ğış kampanyaları ve çe şitli adlar altında geceler düzenleyerek maddi gelir temin etmektedir. Terör örgütünün Almanya’daki faaliyetlerini, daha çok maddi gelir teminine yönelik olarak yürüttü ğü gözlenmektedir. Nitekim, örgütün özellikle anma gecesi ve toplantı gibi etkinlikler düzenlemek suretiyle önemli oranda maddi gelir temin etti ği tespit edilmi ştir. Örgütün Türkiye’de faaliyet gösterdi ği kırsal alanlarda kullandı ğı ve ihtiyaç duydu ğu teknik lojistik malzemelerin, Almanya’da bulunan örgütlenmeleri tarafından temin edildi ği gözlenmektedir. Yurtdı şında Türk vatanda şların ya şadı ğı bölgelerde düzenlenen ba ğış kampanyaları, sahte pasaport, kimlik yapımı ve işçi simsarlı ğı ile geçmi ş dönemlerde uyu şturucu ticaretinden sa ğlanan paralar, yurt içinde örgütsel faaliyetlerin finansmanı için gerekli mali kaynakları olu şturmaktadır. Yayın gelirlerinden elde edilen ve vergilendirme adı altında İstanbul’daki esnaftan toplanan paralar ve örgüt üyelerinden toplanan aidatlar yurtiçi gelirlerini olu şturmaktadır.

3.5.8. Son Durumu Örgütün, militan ve sempatizan düzeyindeki kadrosunun büyük bir kısmı Tunceli ve kırsalında faaliyet göstermektedir. Örgüt, Tunceli Bölgesi’nde silahlı saldırı, kamuya ait araçların yakılması ve güvenlik güçlerine yardımcı olan vatanda şlara yönelik eylemler ile dikkat çekmektedir. Metropol illerdeki faaliyetlerinde eskiye nazaran dü şüş olan ve kitlesel gösterilerde etkin olamayan örgüt, özellikle bu alandaki tabanını geni şletmeye yönelik faaliyetlere a ğırlık vermektedir. 2001 içerisinde Karadeniz Bölgesi’nde silahlı faaliyet gösteren örgüt, DHKP/C ve TDP terör örgütleri ile bölgede “Eylem Grubu” olu şturmak suretiyle ba şta güvenlik kuvvetleri ve ajan- işbirlikçi-hain olarak nitelendirdikleri vatanda şlara yönelik silahlı saldırı eylemleri gerçekle ştirmi ştir. Örgütler arası anla şmazlık nedeniyle eylem grubunun Mart 2002’de da ğıldı ğı belirtilmiştir. Güvenlik güçlerinin Tunceli’de silahlı faaliyet gösteren Maoist Kominist Partisi adlı örgüte yönelik Haziran 2005 tarihinde yapılan operasyonunda, aralarında örgütün genel sekreteri olan Cafer Camgöz ve genel sekreter yardımcısı Aydın Hanbayat’ın bulundu ğu 17 örgüt üyesi öldürülmü ş, üçü de sa ğ ele geçirilmi ştir. Yasa dı şı örgütün ikinci kongresini yaptı ğı Mercan Vadisindeki operasyonla örgüte büyük bir darbe indirmi ş ve örgüt yok olma durumuna gelmi ştir. 156

156 Dha Tunceli (23 haziran 2005)

68 1994 yılındaki bölünme sonrasında DABK gurubunun ba şını çekenler arasında Laz Nihat kod adlı Enver Do ğru, Mazlum kod adlı Hakkı Alphan, Ali-Haydar kod adlı Kemal Kutan, Ayhan kod adlı Aydın Hanbayat ve Özkan kod adlı Cafer Camgöz bulunmaktaydı. Enver Do ğru’nun ajan suçlamasıyla örgüt tarafından öldürülmü ş, Hakkı Alphan’ın 1999 yılında teslim olmu ş, Kemal Kutan 2008 yılında yurtdı şında yakalanmı ştır.

69 BÖLÜM IV TÜRK İYE KOMÜN İST PART İSİ / MARKS İST LEN İNİST(TKP/ML)

4.1. TÜRK İYE KOMÜN İST PART İSİ-MARKS İST LEN İNİST TAR İHİ GEL İŞİ Mİ

4.1.1. Örgütün Kurulu şu ve Geli şimi 1970’li yılarda dönemin ö ğrenci liderlerinin popüler oldu ğu bir ortamda, TKP- ML/T İKKO örgütü, T İİ KP içerisindeki hiziple şmenin bir ürünü olarak do ğmu ştur. Örgüt, ideolojik lideri ve kurucusu olan İbrahim Kaypakkaya’nın hayatta oldu ğu dönemde kurulmu ş, ismi etrafında toplanan örgüt üyeleri tarafından geli şimini tamamlayarak bugünlere ula şmı ştır. İbrahim Kaypakkaya’nın İstanbul Çapa Yüksek Ö ğretmen Okulu’nda okudu ğu dönem, öğrenci örgütlenmelerinin yo ğun oldu ğu bir dönemdir. Kaypakkaya bu durumdan etkilenmi ş ve Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF)’nun Çapa şubesinin kurucuları arasında yer almı ştır. Bu dönemde Kaypakkaya Türk Solu dergisinde yazmı ş ve i şçi eylemlerinde yer almı ştır. 1970 yılının ba şında MDD içerisindeki ayrı şmada Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) saflarında yer almı ş ve mücadelesini Mao Zedung’un fikirleri ekseninde olu şturmu ştur. Ancak Mao’nun görü şlerini savunma ilkesiyle ortaya çıkmı ş olmasına ra ğmen PDA grubunun silahlı mücadeleye yana şmamasını ele ştirmi ştir. 1970 yılında 15–16 Haziran i şçi eylemlerine katılan Kaypakkaya, devrimin objektif şartları olgunla şmı ş oldu ğu ve Türkiye’de Mao’nun mesajını yerine ula ştırabilecek bir partiye gereksinim duyuldu ğu şeklindeki çıkarımlarını uygulamaya dönü ştürme gayretine girmi ştir. 157 Bu görü şleri nedeniyle Kaypakkaya ile PDA yöneticileri arasında görüş ayrılıkları gündeme gelmi ş ve Kaypakkaya, PDA içinde hizipçili ğe ba şlamı ştır. Kaypakkaya’yı etkileyen i şçi olayı; 1970 yılının 15 – 16 Haziran günlerinde meydana gelmi ştir. Olaylar i şçi olayı gibi gözükse de, üniversite ö ğrencileri bu eylemlerde büyük rol almı ştır. Sendikalar Kanunu’nu protesto eden D İSK üyesi i şçiler ile Dev-Genç militanları birçok fabrikadan büyük bir direni ş ba şlatmı şlardır. Dev-Genç üyelerince tahrik edilen i şçiler eylemlerini iki gün sürdürmü ş, 4000 ö ğrenci ve i şçinin katıldı ğı bu olaylar, İstanbul ve Kocaeli’nde Sıkıyönetim ilan edilerek önlenebilmi ştir. 158 Kaypakkaya, 1972 Şubat ayında ‘ DABK Kararı ’nı kaleme almı ştır. Bu kararda T İİ KP yönetiminin tutumunu a ğır bir dille ele ştirir. Bu geli şmeler üzerine 24 Nisan 1972 tarihinde yedi ki şilik ‘Koordinasyon Komitesi’ tarafından Türkiye Komünist Partisi / Marksist-Leninist

157 www.kaypakkaya.org (28.05.2008) 158 Emin Demirel: Terör, IQ yayıncılık, İstanbul, 2001, s.699

70 (TKP/ML) ve Türkiye İş çi Köylü Kurtulu ş Ordusu (T İKKO) kurulur. Yedi ki şilik koordinasyon komitesi; İbrahim KAYPAKKAYA, Muzaffer ORUÇO ĞLU, Ali Ta şyapan, Cem Somel, Ali Mercan, Mehmet (Almanyalı Kadir) ve Aslan KILIÇ isimli şahıslardan olu şmaktadır. 159 Bu tarihten sonra örgütü koordine etmek için İstanbul, Tunceli ve Siverek bölgelerinde çalı şan Koordinasyon Komitesi, silahlı birlikleri olu şturan militan grupları kurmayı hedeflemi ştir. 26 Ocak 1973 tarihinde Tunceli ili Çemi şgezek ilçesi kırsalında Vartinik mezrasında örgüt konferansına hazırlandı ğı sıralarda komitenin yeri tespit edilir, çıkan çatı şmada Ali Haydar YILDIZ ölü olarak ele geçirilir, Kaypakkaya ise yaralı olarak yakalanır ve Sıkıyönetim Tutukevi’nde kaldı ğı günlerde intihar eder. Kaypakkaya’nın örgütün kurulu şunda esas olarak ortaya koydu ğu ve formüle etti ği kısaca "11 ilke ve 5 temel belge" olarak adlandırılan görü şleri şunlardır: 160 0l. Köylük bölgelerdeki faaliyet esas, şehirlerdeki faaliyet talidir. 02. Silahlı mücadele esas, di ğer mücadele biçimleri talidir. 03. İllegal faaliyet esas, legal faaliyet talidir. 04. Ülke çapında dü şman bizden güçlü oldu ğu müddetçe, stratejik savunma esastır. 05. Stratejik savunma içinde taktik saldırılar esas, taktik savunma talidir. 06. Bu dönemde köylerde silahlı mücadele içinde gerilla mücadelesi esas, di ğer mücadele biçimleri talidir. 07. Şehirlerde (büyük şehirlerde) stratejik savunma döneminde, kuvvet biriktirmek, fırsat kollamak esas, di ğer mücadele biçimleri talidir. 08. Örgütlenmede parti örgütlenmesi esas, di ğer örgütlenme biçimleri talidir. 09. Di ğer örgütler içinde silahlı mücadele örgütleri esastır. 10. Kendi kuvvetlerimize dayanmak esas, müttefiklerimize dayanmak talidir. 11. Ülkemizde silahlı mücadele şartları vardır.

4.1.2. İbrahim Kaypakkaya Sonrası Dönem İbrahim Kaypakkaya’nın ölümünden sonra birkaç bölge komitesi hariç, partinin merkezi ve bölge komiteleri da ğıtılmı ştır. Bu dönemde parti merkezi bir önder olmadan bölgesel çalı şmaları kendi ba şına yürütmü ştür. TKP/ML terör örgütü, 1973 yılında icra edilen operasyonlarla önemli ölçüde güç kaybına u ğratılmı ş, 1974 yılı ba şlarında T İİ KP merkezi bütün parti güçlerini birle şmeye

159 www.kaypakkaya.org (28.05.2008) 160 www.vaylo.net/archieve/index.php/t-2782.html

71 ça ğırmı ş ancak hapiste olan TKP/ML liderleri bu ça ğrıyı kabul etmemi ş ve giri şim ba şarısızlıkla sonuçlanmı ştır. 161 1974 yılı sonunda 12 Mart döneminin kapanmasıyla af ilan edilmi ş ve bazı tutuklu TKP/ML üyeleri de serbest kalmı ştır. Bölgesel çalı şmaları koordine etmek için Ali TA ŞYAPAN, Muzaffer ORUÇO ĞLU, Aziz VATAN, Ziya ULUSOY, Ali MERCAN, Hikmet ŞENSES, Aslan KILIÇ ve Garbis ALTINO ĞLU tarafından bir Koordinasyon Komitesi kurulmu ştur. Bu süreçte Tİİ KP’nin yurtdı şı örgütlenmesi kendini tasfiye ederek TKP/ML’ye iltihak olma kararı almı ştır. Bu karar do ğrultusunda, Koordinasyon Komitesi onayı ile Yurtdı şı Bölge Komitesi kurulmu ştur. Yurtiçinde de yeniden örgütlenme amacını güden koordinasyon komitesi, zaman içinde bölge komiteleri ile, özellikle İstanbul bölge komitesi, görü ş ayrılıklarına dü şmü ş ve 1976 yılında TKP/ML – Hareketi adı altında bir yapılanmaya gitmi ştir. Koordinasyon Komitesi’ne kar şı mücadele eden bölge komiteleri 1977’de kongre hazırlıklarına ba şlayarak Örgütleme Komitesi kurmu şlardır. Örgütlenme Komitesi 1978 yılında parti birinci kongresini toplamayı ba şarmı ştır. 162

4.1.3. I. Parti Kongresi ( Şubat 1978) Birinci parti kongresini 1978 yılında şubat ayında gerçekle ştirmi şlerdir. Bu kongredeki temel konular, ‘Uluslararası Durumun De ğerlendirmesi Üzerine Siyasi Rapor’, ‘Parti Tüzü ğü’ ve ‘Özele ştiri’ konularıdır. Kongrede örgüt için temel kazanım illegal yayın merkezi olarak ‘ İş çi- Köylü Kurtulu şu’, bir iç organ, bir legal dergi ve bir de yurtdı şında gazete çıkarmak olmu ştur. 163 Yeni seçilen Merkez Komite, TKP/ML görü şlerini daha yo ğun aktarmaya ba şlamı ştır. 1978/79 yıllarında TKP/ML örgütü özellikle kırsal alanlarda faaliyetlerini arttırarak, eski da ğınık halinden ve ba ğımsız bölge hareketleri olma durumundan kurtulmu ştur. Ayrıca bu dönemde, partinin silahlı kolu olan T İKKO’nun militan grupları olu şturulmu ş ve merkezi yapı içinde birle ştirilmeye çalı şılmı ştır. 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi ile di ğer tüm örgütler gibi TKP/ML’ de a ğır darbeler alarak kadrolarının büyük ço ğunlu ğunu kaybetmi ştir.

4.1.4. II. Parti Kongresi (Ocak 1981) 1981 yılı Ocak ayında gerçekle ştirilen ikinci parti kongresinde, örgütte görü ş ayrılıkları meydana gelmi ştir. Türkiye analizi ve devrim görü şü konusunda ayrılıklar ya şayan gruplar; Marksist – Leninist görü şü savunan Bol şevik grubu (daha sonra TKP/ML-BOL ŞEV İK ismini alacak grup) ve Çin Devrimi görü şünü savunan Men şevik grubu (daha sonra TKP/ML-PART İZAN ismini alacak grup) olmak üzere ikiye ayrılmı şlardır. Bu iki görü ş arasındaki farklılıkları

161 K. Yusuf Mengüç; a.g.e., s.148 162 http://turkishfrm.org/forum/teroerizm (12.05.2008) 163 Bol şevik Partizan, Özel Sayı, Temmuz 1994, s.5

72 vurgulamak için Marksist-Leninist görü şün savundu ğu “ Moskova Tezini ” ve Marksist-Leninist- Maoist görü şün savundu ğu “ Pekin Tezini ” açıklayalım. Moskova Tezi; öncü güç olarak i şçiyi kabul etmekte, devrimin şehirden kırsala do ğru, hareketin enternasyonalist olması gerekti ği ve verilecek sava şın bir öncü sava ş olması gerekti ğini savunur. Pekin tezinde ise; öncü güç köylüdür. Devrim kırsaldan şehre do ğru ilerler, ulusal bir hareket olarak algılanır ve Halk Sava şı sonucunda elde edilir. Kongre ertesinde Bol şevik grubu örgütsel ayrılıklarını ilan ederek Mart 1981’de TKP/ML- BOL ŞEV İK adı altında örgüt kurmu şlardır. Örgütün ilk yılları Men şevik grubu ile olan iç çatı şmalar şeklinde geçmi ştir. Bu süre içinde merkezi yayın organı olarak ‘Bol şevik Partizan’ isimli dergi ve yurtdı şında aylık gazete çıkartmı şlardır. 164 Şubat 1982’de di ğer örgütlerin de katıldı ğı bir kongre yapan TKP/ML, alınan kararla 1 Mayıs 1982’de ortak bir gösteri düzenlemi ştir. Ancak bu olaydan sonra örgütün di ğer örgütlerle arası açılmı ş ayrılık noktasına gelinmiştir. Hatta bu geli şmeler üzerine örgüt içinden, di ğer örgütlerin de deste ğini alan bir grup ‘Spartakus’ adıyla örgütten ayrılmı ştır. 165 TKP/ML örgütü; 12 Mart 1984 tarihinde Londra’da dünyanın çe şitli ülkelerinden, Marksist-Leninist ve Mao’cu 19 örgütün i ştirakiyle yapılan Birinci enternasyonalist konferans sonucu olu şturulan (Devrimci Enternasyonalist Hareket) DEH üyesi olmu ştur. Örgüt, 1984 yılına kadar Türkiye’de örgütlenme ve yerle şme adına ilerlemeler kaydetmi ştir. Ancak bu yılda yapılan operasyonlar sonucu a ğır darbeler alan örgüt önemli bir güç kaybına u ğramı ştır. 1985-1986 yıllarında TKP/ML, 1984 yılında aldı ğı a ğır yaraları sarmaya çalı şarak, yeniden örgütlenme faaliyetlerine girmeye ba şlamı ştır.

4.1.5. III. Parti Kongresi (Ekim 1986) 1986 yılında yaptı ğı kongrede, içe dönük yapılanmaya önem vermi ş ve bu do ğrultuda kararlar almı ştır. Toplantıda alınan en önemli karar; ‘ İki A şamalı Parti İnşası’ ö ğretisi olmu ştur. Buna göre, her komünist parti iki a şamadan geçerek kurulur. İlk a şamada proletarya öncülü ğünü kazanmak, ikinci a şama olarak ise i şçi ve köylü kitlelerini partinin önderli ğine kazanmaktır. Birinci aşamada yürütülecek faaliyet, parti iç güçlenmesi ile ilgilidir. Bu a şamada en çok kullanılan yöntem propagandadır. İkinci a şamada yürütülecek faaliyetler ise i şçi köylü kitlelerini kazanarak mevcut iktidarın yıkılması için sava şım ba şlatmaktır. Bu a şamada yöntemi pratik eylemler olu şturmaktadır. Birinci a şamada parti hareketinin stratejisi çizilirken, ikinci a şamada bunun uygulaması yapılır.166

164 Bol şevik Partizan, Özel Sayı, Temmuz 1994, s.9 165 http://nedir.antoloji.com/solcu (11.05.2008) 166 Bol şevik Partizan, Özel Sayı, Temmuz 1994, s.10

73 Ancak bu karara varılırken birçok tartı şma ya şanmı ştır. Anla şmazlı ğın temelinde yatan “iki a şamalı parti in şası” konusunda parti içinde bir grup, “biz parti de ğiliz, parti öncesi grubuz” diyerek ortaya bir tez çıkarmı ş ve bu tez tartı şılmı ştır. Sonradan bu grup, partiden ayrılarak yeni bir olu şum sürecine girmi ş ve TKP/ML-Hareketi adını almı ştır, ancak bu grup iki yıl sonra kendini tasfiye etmi ştir. 167 Kasım 1986’da üçüncü konferansa katılmak için Tunceli’ye gelen örgüt mensuplarından dokuz TKP/ML militanının Ovacık’ta güvenlik kuvvetleri ile girdikleri çatı şmada ölmesi örgütü olumsuz etkilemi ştir. Bu konferans yapıldıktan kısa bir süre sonra parti bölünmüş, BABK (Konferans) ve DABK adıyla ayrılan gruplarda anla şmazlıklar devam etmi ştir. DABK grubu, bölgeci ve salt askeri bakı ş açısının hâkim oldu ğu bir akımdır. DABK grubunun Eylül 1987’de yaptı ğı Ola ğanüstü Bölge Konferansı sonucunda TKP/ML yönetimini ret kararı alınmı ş, hemen bir ay sonra Ekim ayında Yunanistan’ın Lavrion kampında III. Konferansı’nı yapan Konferans grubu ise yeni merkez komitesini seçmi ştir.

4.1.6. Kadınlar Konferansı Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle 7 Mart 1987’de yurtdı şında TKP/ML içindeki ve çevresindeki kadınların hazırladı ğı bir “Kadınlar Konferansı” yapıldı. Bu konferans, TKP/ML çevresindeki kadınların durumunu ele aldı, kadınların ideolojik ve siyasi olarak daha öne çıkartılması için neler yapılması gerekti ği üzerine tartı şma yürüttü ve Komintern’in kadın çalı şmasının yöntem ve biçimleri ba ğlamındaki belgeleri üzerine bir ön çalı şma ba şlattı. Bundan sonraki dönemde partinin kadınlar arasındaki faaliyeti bir atılım kazanırken, parti çizgisine yeni unsurların kazandırılması açısından önemli bir ön çalı şmayı olu şturmu ştur. 168

4.1.7. Birinci Ola ğanüstü Parti Kongresi (OPK) 1987 sonunda yapılan bu Ola ğanüstü Parti Kongresi’nde, III. Kongre’de çıkan anla şmazlık süreci tartı şıldı. OPK, bu ideolojik mücadele sürecini kapattı ve sonrasında III. Kongre’de alınan “iki a şamalı parti in şası” ö ğretisinin geçerlili ğini kabul etti.

4.1.8. IV. Parti Kongresi (Ekim 1991) Ekim 1991’de gruplar birle şme çabası içine girmi ştir. Tunceli kırsalında Nisan 1992’de Siyasi Büro’nun kurulması sa ğlanmı ştır. Bu ara süreçte Ola ğanüstü Parti Konferansı’nın düzenlenmesi, konferansa kadar örgütü Siyasi Büro’nun yönetmesi, örgütün TKP/ML-Geçici

167 Bol şevik Partizan , Özel Sayı, Temmuz 1994, s.11 168 Bol şevik Partizan, Özel Sayı, Temmuz 1994, s.12

74 Birle şik Merkez Komitesi (TKP/ML-GBMK) adıyla faaliyet göstermesi, DABK yerine sözde Kürdistan Bölge Komitesi ismini kullanması ve komutanlıkların T İKKO genel komutanlı ğı olarak birle şmesi kararları alınmı ştır. Ayrıca bu kongrede PKK Terör Örgütü ulusal devrimci bir hareket olarak nitelendirilmi ştir. Ancak 1992 yılında birle şen iki grupta anla şmazlık devam etti ve OPK yapılmasına ra ğmen birlik sa ğlanamadı. Bunun üzerine Konferans grubundan bazılarının uyu şturucu ticareti yaptıkları şeklinde DABK grubunca suçlamaların dile getirilmesi, iki grup arasında önderlik mücadelesinin artması, kırsal faaliyetlerin etkin bir biçimde yürütülmedi ği şeklinde ele ştirilerin ileri sürülmesi, parti içerisinde alevi-sunni ve kürt-türk çeli şkisi yaratılması gibi konularda ortaya çıkan çe şitli fikir ayrılıkları, Nisan 1994 yılında örgütte yeniden bölünme ile sonuçlandı.

4.2. İBRAH İM KAYPAKKAYA

4.2.1. Hayatı (1948–1973) Kaypakkaya ailesi Çorum’un Sungurlu ilçesi Akdere köyündendir. İbrahim Kaypakkaya ilkokul ö ğrenimi sonrası Ankara Hasano ğlan Ö ğretmen Okulu’na gitmi ştir. Mezuniyeti sonrası İstanbul Çapa Yüksek Ö ğretmen Okulu’nda ö ğrenime ba şlamı ştır. TKP/ML yayın organları ve internet sitelerinde memleketi Diyarbakır olarak gösterilmektedir. İbrahim Kaypakkaya’nın Çapa Yüksek Ö ğretmen Okulu’nda okudu ğu dönem, ö ğrenci örgütlenmelerinin yo ğun oldu ğu bir dönemdir. Kaypakkaya bu durumdan etkilenmi ş ve Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF)’nun bir şubesinin kurucuları arasında yer almı ştır. Ancak okul idaresi “okul içinde ve dı şında siyasetle u ğra şmanın yönetmelikçe yasaklanmı ş” olması dolayısı ile bir ay süreyle okuldan uzakla ştırmı ştır. Bu durumu protesto etmek amacıyla çıkan olaylar sonucu, okul yönetimi İbrahim Kaypakkaya’nın içinde bulundu ğu on ki şilik ö ğrenci grubunu ‘okulda boykot, işgal ve olaylara öncülük ettikleri’ gerekçesiyle okuldan tamamen uzakla ştırmı ştır. Daha sonraki yıllarda Çapa Yüksek Ö ğretmen Okulu, Kaypakkaya ve arkada şları tarafından basılır, okul müdürü ağır yaralanır. Tutuklanan Kaypakkaya ve arkada şları Sa ğmalcılar Cezaevine konur fakat yapılan ilk duru şmada tahliye edilir. 1966–67 ö ğretim dönemi, İbrahim Kaypakkaya’nın ö ğrenci hareketlerine katıldı ğı bir dönem olur. Bu dönem, aynı zamanda T İP ve Türkiye sosyalistleri içinde “Milli Demokratik Devrim – Sosyalist Devrim” safla şmasının ba şladı ğı, tartı şmalarının hızlandı ğı bir dönemdir. İbrahim Kaypakkaya ba şlangıçta T İP’in sosyalist devrim görü şlerini savunur daha sonra MDD tezinden yana tavır koyar. 169

169 http://www.ydicagri.com/i.kaypakkaya/ik_hayati.htm (29.05.2008)

75 Bu dönemde Kaypakkaya Türk Solu dergisinde yazmaya ba şlar ve i şçi eylemlerinde yer alır. Daha sonra, 1969’da çıkmaya ba şlayan İş çi-Köylü gazetesinde çalı şır ve yazar. Bu arada Do ğu Perinçek’in önerisiyle “Türkiye İhtilalci İş çi Köylü Partisi” (T İİ KP)’ne üye olur. 170 1970 yılının ba şında MDD içerisindeki ayrı şmada Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) saflarında yer almı ş ve mücadelesini Mao Zedung’un fikirleri ekseninde olu şturmu ştur. Ancak Mao’nun görü şlerini savunma ilkesiyle ortaya çıkmı ş olmasına ra ğmen PDA grubunun silahlı mücadeleye yana şmamasını ele ştirmi ştir. 1970 yılında Kaypakkaya; 15–16 Haziran i şçi eylemlerine katılmı ş ve şöyle sonuçlar çıkartmı ştır: 171 • Devrimin objektif şartları olgunla şmı ştır, • Türkiye’de Mao’nun mesajını yerine ula ştırabilecek bir partiye gereksinim duyulmaktadır. Nisan ayında yapılan PDA toplantısında, Kaypakkaya ile PDA yöneticileri arasında görü ş ayrılıkları gündeme gelir ve Kaypakkaya yava ş yava ş PDA içinde hizipçili ğe ba şlar. İbrahim Kaypakkaya’nın o dönemde hareket felsefesi şöyledir: “Kırlar esastır. Sava şın kırlardan ba şlatılması gerekir. Her şey yoktan var edilmeli ve kendi gücüne dayanmalıdır. Asıl olan Halk Sava şı teorisidir”. 172 Kaypakkaya’nın o yıllardaki ütopik dü şüncelerini Oral Çalı şlar’ın şu sözlerinden anlayabiliriz: “… İbrahim’i en çok etkileyen Batı Bengal’de faaliyet gösteren Hindistan Komünist Partisi / Marksist-Leninist’in önderi Çaru Mazumdar’dır. Mazumdar’ın ihtilalci köylü birlikleri ve köy propaganda birlikleri üzerine yazdıkları ona cazip geliyordu. Bir keresinde ‘ Ne dü şünüyorum biliyor musun, bir ihtilalci köylü birli ği a ğalı ğın oldu ğu bir köye baskın yapacak, a ğayı ilkel silahlarla öldürdükten sonra arkasından propaganda birli ği köye gelecek ve bir tiyatro oyunuyla bu eylemin peki şmesini sa ğlayacak. ’ Böyle ütopyaları vardı İbrahim’in’’ 173 Tİİ KP, Do ğu ve Güneydo ğu Anadolu bölgesinde, parti çalı şmalarını yürütmek amacıyla, Do ğu Anadolu Bölge Komitesi’ni (DABK) olu şturmu ştur. Bu dönem DABK’ı, Oral Çalı şlar, İbrahim Kaypakkaya ve Muzaffer Oruço ğlu temsil etmektedir. Malatya-Tunceli bölgesinden Kaypakkaya sorumludur. 1971 Mayıs ve Haziran aylarında Gün Zileli ve Oral Çalı şlar’ın yakalanması ile Türkiye İhtilalci İş çi Köylü Partisi (T İİ KP) iki a ğır darbe almı ştır. Bu olay sonrası Tİİ KP üyesi olan Kaypakkaya Merkez Komite yedek üyeli ğine getirilir. 174 Kaypakkaya, 1972 Şubat ayında ‘ DABK Kararı ’nı kaleme almı ştır. Bu kararda T İİ KP yönetiminin tutumunu a ğır bir dille ele ştirir. Özellikle silahlı mücadele konusunda gösterdikleri

170 www.kaypakkaya.org (28.05.2008) 171 www.kaypakkaya .org (28.05.2008) 172 www.kaypakkaya .org (28.05.2008) 173 Oral Çalı şlar: 68’ Ba şkaldırının Yedi Rengi , Milliyet Yayınları, İstanbul, 1988, s.28-29 174 www.kaypakkaya .org (28.05.2008)

76 tutarsızlıklar üzerine ele ştiriler yapan Kaypakkaya, partide istenmeyen adam olmu ştur. Bu gelişmeler üzerine 24 Nisan 1972 tarihinde kendisi için yeni bir ba şlangıç olan, toplam 15 kadro, 20’ye yakın sempatizan ve 7 ki şilik ‘Koordinasyon Komitesi’ ile birlikte Türkiye Komünist Partisi / Marksist-Leninist (TKP/ML)’i ve Türkiye İş çi Köylü Kurtulu ş Ordusu (T İKKO)’nu kurar. 175 Ocak 1973’e kadar örgütü koordine etmek için İstanbul, Tunceli ve Siverek arasında çalı şan Kaypakkaya, bu dönem içinde hem örgütün siyaset kanadı olan Koordinasyon Komitesi’ni, hem de silahlı birlikleri olu şturan militan grupları kurmayı hedeflemi ştir. Sonrasında, özellikle Tunceli bölgesinde eylemler ba şlar. İlk olarak bölgede ismini duyurmak amacıyla Tunceli’de Jandarma lojmanına dinamit atılır. Bu TKP/ML’nin ilk eylemi olarak de ğerlendirilmektedir. Bir yandan örgütün in şası çalışmaları devam ederken, bir yandan da terörist faaliyetler devam etmektedir. Bunlar arasında önde gelenler şunlardır: 176 - Keban Barajı in şaatında çalı şanlara örgütsel propaganda, - Nazımiye’de bir tüccarın evini bombalama, - Mazgirt’e ba ğlı Darıkent buca ğında görevli Uzman Çavu şun evini bombalama, - Tunceli Emniyet Müdürü’nün oturdu ğu lojman ile lojmanın altında bulunan Merkez Polis Karakolu’na dinamit atma, - Mazgirt ilçesi, İlkö ğretim Müfetti şi evine dinamit atma, - Karakoçan ilçesinde kolluk güçlerinden bir Uzman Çavuşun evini bombalama. Kaypakkaya 26 Ocak 1973 tarihinde Tunceli ili Çemi şgezek ilçesi kırsalında Vartinik mezrasında örgüt konferansına hazırlandı ğı sıralarda yeri tespit edilir, çıkan çatı şmadan yaralı olarak kaçmayı ba şarır ancak be ş gün sonra yakalanır. İbrahim Kaypakkaya, be ş gün boyunca ma ğaralarda ve dı şarıda kaldı ğından ayakları donmu ştur. Anayola çıkmak isterken görülür ve jandarmaya tarafından yakalanır. Gökçek köyündeki Jandarma karakoluna götürülen Kaypakkaya, önce Tunceli’ye, sonra Diyarbakır’a teslim edilir. Askeri Hastane’de ameliyat edilen İbrahim Kaypakkaya’nın donma-kangren neticesinde sa ğ ve sol ayak parmakları kesilir. İyile ştikten sonra cezaevine konur. Diyarbakır Sıkıyönetim Tutukevi’nde kaldı ğı günlerde intihar etmi ştir. Kasketli olarak çekilmi ş foto ğrafı bulunmakta olup, bu foto ğrafı Malatya ilinde firar oldu ğu dönemde çektirmi ş ve tanınmamak için şapka takmı ştır. Bu gün Kaypakkaya, şapkası ile bütünle ştirilmi ş olmasına ra ğmen, bu şapkanın hiçbir anlamı yoktur. 177

175 Fırtınalı Yıllarda İbrahim Kaypakkaya , Derleyen Ethem Dire şhan, Belge Uluslararası Yay 1997, S.29 176 www.kaypakkaya .org (28.06.2008) 177 Anonim, SOL’un Ki şiler Sözlü ğü, s.116

77 4.2.2. Yargılanması Bu kısımda, Kaypakkaya’nın TKP/ML - T İKKO davasında verdi ği savunmasından kesitler sunarak hayatına ve ideolojisine kendi a ğzından söyledi ği cümlelerle de ğinilmeye çalı şılacaktır: “Ben yoksul bir ailenin çocu ğu olarak, altı yıllık Hasano ğlan İlkö ğretmen Okulu’nda yatılı okudum. Hasano ğlan’dan ba şarılı ö ğrencili ğim nedeniyle Yüksek Ö ğretmen Okulu’na gönderildim. Bir yıllık hazırlık okulunda okuduktan sonra İstanbul Çapa Yüksek Ö ğretmen Okulu ve aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’ne girmi ş oldum. Bundan sonra Devrimci Gençlik’in demokratik ve devrimci eylemlerine katıldım. Devrimci dü şüncemi geli ştirdim. 1967 yılında dokuz arkada şıyla birlikte Çapa Fikir Kulübünü kurduk. O dönemde FKF’nin ve T İP’in bir üyesi olarak onların düzenledi ği bütün toplantı, forum, miting ve gösterilere katıldım. 1968 yılında okuldan gerici yönetim tarafından önce muvakkat ve daha sonra kati olarak uzaklaştırıldım. Geli şen zaman içerisinde FKF gençlik örgütünde bazı görü ş ayrılıkları belirmi şti. Ben bu ayrılıkta MDD’ yi savunan grup içerisinde yer aldım. Türk Solu ve Aydınlık Sosyalist Dergi çevresi, tam ve kelimenin gerçek anlamında devrimci mahiyette olmamakla birlikte, T İP’e göre işçilerin, köylülerin, gençli ğin ve di ğer halk kitlelerinin demokratik ve devrimci anlamdaki eylemlerine daha fazla ilgi göstermeye çalı ştı. Daha sonra 1969 yılında, FKF’nin Dev-Genç’e dönü ştü ğü kurultayda Dev-Genç ve Aydınlık Sosyalist Dergi içinde de ayrılık oldu. Ben bu ayrılıkta Proleter Devrimci Aydınlık ve İş çi- Köylü dergi ve gazetesi çevresindeki arkada şların grubunda yer aldım. Bu dergi ve gazetenin çıkı şına, da ğıtımına yardımcı olmaya, savundu ğumuz görü şleri i şçiler, köylüler ve gençler içerisinde yaymaya çalı ştım. Yine bu arada Trakya’da topraksız köylülerin ellerinden toprağı jandarma gücüyle gasp etmi ş büyük çiftlik sahiplerinin topraklarını i şgal etmesi eylemlerine, İstanbul’daki Demir-Döküm, Sungurlar, Horoz Çivi, Petrika, Ege Sanayi, EAS Akü, Gislaved, Gamak-Singer ve Derby fabrikalarında i şçilerin haklı grev ve direni şlerine yardımcı olmak için elimden geleni yaptım. 15–16 Haziran Büyük İş çi Yürüyü şü’ne katıldım, fırsat buldukça da fa şistlerin üniversitelere yaptı ğı saldırılara kar şı savunma mücadelesi veren gençli ğin bu mücadelesine ve di ğer demokratik eylemlerine katkıda bulunmaya çalı ştım. Ben buraya kadar anlattı ğım şeyleri söylemekte hiçbir sakınca görmüyorum. Bütün bunlar o dönemdeki legal ve kanunen de suç olmayan faaliyetlerdi. Ben bir devrimci olarak bu faaliyetler içinde yukarda anlattı ğım çerçeve içerisinde yer aldım. Bu çalı şmalarımı Marksizm-Leninizm’e inanan bir komünist devrimcinin halkın kurtulu şu için yapması gerekli çalı şmalar oldu ğu kadar devrimci gençli ğin örgütü Dev-Genç’in üyesi olan bir devrimci gencin halka ve gençli ğe kar şı sorumlulu ğun bir gere ği olarak sürdürdüm… Sıkıyönetim ilanına kadar ki faaliyetlerim bunlardır…

78 Şafak yayın organının T İİ KP adlı bir örgüte ait oldu ğunu ve böyle bir örgütün varlı ğını bilmiyordum. Bunları daha sonraları, bu örgütle ilgili yakalama haberleri dolayısıyla radyo ve gazetelerden öğrendim. Ben, illegal örgütün yöneticisi oldu ğunu söyledi ğiniz Do ğu Perinçek ile sorularınızda iddia etti ğiniz gibi gizli bir ili şkide bulunmadım ve bana Do ğu Perinçek tarafından örgütsel veya bir ba şka görev verilmedi, esasen Do ğu Perinçek’i PDA’ya yazan bir devrimci olarak biliyordum. Sizin deyimizle Şafak örgütünün illegal organizasyonuna katılmadım. Bu evredeki çalı şmalarımla ilgili herhangi bir şey söylemeyece ğim… Ben sormu ş oldu ğunuz şekilde Malatya ve Tunceli bölgesinde faaliyet göstermedim, çalı şma alanım buralar de ğildi ve neresi oldu ğunu söylemeyi gereksiz görüyorum. Neresi olmadı ğını belirtmeyi yeterli görüyorum. Benim bahsetti ğim Tİİ KP adlı örgütte ba ğlantısı olmayan ki şisel nitelikli faaliyetlerim, TKP-ML ve T İKKO saflarına katılmaya kadar sürmüştür. Sonradan katıldı ğım bu örgütlere ne zaman katıldı ğımı hatırlamıyorum. Beni bu örgütlere kimin aldı ğını söylemeyi de gereksiz görüyorum. TKP-ML ve buna ba ğlı T İKKO örgütlerinin kimler tarafından kuruldu ğunu ve yönetildi ğini bilmiyorum. Yalnız bu örgütlerin saflarına katıldım ve bu örgütlerin üyesi olmaktan büyük bir kıvanç duyuyorum… Mensup oldu ğum örgütlerin ‘ Şafak revizyonizminin Tezlerinin Ele ştirisi’, ‘Türkiye’de Milli Mesele’, ‘Türkiye’de Kemalist Hareket, Kemalist İktidar Dönemi, İkinci Dünya Sava şı Yılları ve 27 Mayıs Hareketi’, ‘Ba şkan Mao’nun Kızıl Siyasi İktidar Ö ğretisini Do ğru Kavrayalım ’ ba şlıklarını ta şıyan ve örgütün görü şlerini yansıtan tezleri ve dü şünceleri kabul ediyorum. Bu ba şlıklar altındaki yazılara benimde görü şlerim diye imza atmaya hazırım, fakat bu yazıların esas olarak kimin ve kimlerin tarafından kaleme alınmı ş oldu ğunu bilmiyorum. Bu görü şler do ğrultusunda devrimci mücadele vermek üzere 1973 Ocak ayı ba şlarında arkada şım Ali Haydar Yıldız ile Tunceli’ye gelmi ştim. Köylüleri devrim için, halk ihtilali için örgütlemek amacıyla köylere gitmi ştik. Buradaki çalı şmalarımız 24 Ocak 1973 günü kalmı ş oldu ğumuz Vartinik mezrasındaki köyün basılmasına kadar sürdü. Bunlar dı şında ba şka bir açıklamaya gerek görmüyorum… ‘’ 178 İbrahim Kaypakkaya’nın hayatına ve kendi a ğzından yazılmı ş olan savunmasına de ğinilerek örgütün ideolojisi ve fikirlerinin nasıl do ğdu ğu, örgütün nasıl kuruldu ğu hakkındaki sorulara cevap verilmeye çalı şılmı ştır. Bundan sonraki bölümde örgütün amacı ve ideolojisi konularına de ğinilecektir.

178 Fırtınalı Yıllarda İbrahim Kaypakkaya , Derleyen Ethem Dire şhan, Belge Uluslararası Yay, 1997, S.212-215

79 4.3. TKP/ML-TİKKO NUN AMACI, İDEOLOJ İSİ ve STRATEJ İSİ

4.3.1. Amacı TKP/ML örgütü, 24 Nisan 1972 tarihinde İbrahim KAYPAKKAYA tarafından Tunceli merkezli olmak üzere kurulmu ştur. A ğırlıklı olarak kırsal alan faaliyeti yürüten TKP/ML terör örgütü Marksist Leninist fikirlerin yanında, Mao'nun görü şlerini benimsemekte, kırsal bölgelerde kurtarılmı ş bölgeler olu şturarak, parça parça ülkeyi ele geçirmeyi hedeflemektedir. TKP/ML örgütü kurulu ş temelinde, demokratik halk devrimini gerçekle ştirerek sosyalist ve bilahare komünist düzeni kurmayı amaçlamı ştır. Bu, örgütün temel amacı olarak belirlenmi ş, ancak örgüt amacını bununla sınırlı tutmamı ştır, bu genel amaca ula şma yolunda çe şitli dönemsel amaçlar da belirlemi ştir. Örgütün fikir babası ve kurucusu olarak kabul edilen Kaypakkaya’ya göre; “Türkiye yarı- feodal bir ülkedir. Bu nedenle, mücadele temel olarak, emperyalizme, onun yerli i şbirlikçisi olan komprador burjuvaziye ve kırsal kesimde feodal a ğa ve beylere kar şı, proletarya önderli ğinde, proletaryanın temel müttefiki ve Türkiye şartları nedeniyle mücadelenin asıl katmanı olan köylülerle birlikte, küçük burjuvazi, aydınlar ve orta burjuvazinin belli katmanlarının ittifakı ile yürütülecek bir demokratik halk devrimi hedef alınmı ştır.”179 Silahlı mücadele yöntemini benimseyen Kaypakkaya’nın, T İİ KP’den ayrılık sinyalleri verdi ği dönemde kaleme almı ş oldu ğu Şubat Kararı hakkında Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’nde şu yorum yapılmı ştır: “Do ğu Anadolu Şubat Kararı’nın önemi, Türkiye için ‘halk sava şı’ ve ‘silahlı mücadele’ stratejisinin kırda ve köylülük içinde çalı şan bir örgütleyici tarafından kendi do ğal sonuçlarına götürmü ş olmasında yatmaktaydı. Adı geçen metinde Kaypakkaya tarafından, ‘Türkiye’nin şartlarının devrime elveri şli oldu ğu’, ‘gerici şiddete kar şı ancak devrimci şiddetle kar şı durulabilece ği’, ‘silahlı mücadeleyi örgütlemeyen bir komünist hareketin tecrit olaca ğı’ görü şüyle, Tİİ KP etkinleri sa ğcı olarak de ğerlendiriliyor ve ‘kırlık bölgelerde kızıl siyasi iktidarlar için gerekli olan kuvvetli bir kitle temeli, kendi kendine yeterli ekonomik kaynaklar ve askeri harekâta elveri şli arazinin mevcut oldu ğu bu yüzden esas görevin, parti ve ordunun silahlı mücadele içinde in şası oldu ğunu’ savunuluyordu.” 180 Kaypakkaya, temeli toprak devrimi olması nedeniyle halk devrimi hareketinin asıl amacının, kırlarda ve köylerde yo ğunla şmak olması gerekti ği tezini savunmu ştur. Bu do ğrultuda,

179 K. Yusuf Mengüç, a.g.e., s.142 180 Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi , C.7, İleti şim Yayınları, İstanbul, 1998, s.2194

80 silahlı mücadele birlikleri kurulumuna önem vermi ş ve bu birlikleri kırsal bölgelerde faaliyet göstermesi için yo ğunla ştırmaya çalı şmı ştır.

4.3.2. İdeolojisi Kaypakkaya, ideoloji olarak Marksist- Leninist- Maoist (MLM) bir çizgi sergilemi ştir. Bu çizgi çerçevesinde Türkiye’yi, yarı-sömürge yarı-feodal bir ekonomik-siyasal yapı olarak belirleyen Kaypakkaya, yarı-sömürge yarı feodal ülke gerçe ğinden hareketle, devrimin karakterinin demokratik devrim oldu ğunu, proletarya önderli ğinde gerçekle ştirilecek olan devrimin, burjuva demokratik devrimi de ğil, demokratik halk diktatörlü ğü ve buradan ise kesintisiz olarak sosyalizme geçilmesini savunur. 181 Örgüt ayrıca parti-ordu-cephe konularında da MLM bir çizgi izlemiş ve örgüt stratejisi konusunda bu yapılanmaya önem vermi ştir. Bu konu hakkında dile getirdikleri ifadeler şu şekilde kaleme alınmı ştır: “Burada önemle kavranması gereken, parti örgütlenmesini temel almayan anlayı şların Marksizm dı şı anlayı şlar oldu ğunu saptamaktır. Yalnızca cephe ya da yalnızca ordu vb. ile yola çıkan siyasetlerin do ğru güzergahta olmadıklarını belirtmek gereklidir. Partisiz ordu, partisiz cephe; ba şsız gövde, ba şsız ayak gibidir. Ordu ve cephe Marksist-Leninist-Maoist siyasal hayatta ancak Marksist-Leninist-Maoist bir partiyle canlı, ya şayan, hareketli bir gerçek haline gelebilir. Bu özlü gerçe ğin bilincinde olarak 24 Nisan 1972’de TKP/ML’ yi kurarken, parti önderli ğinde ordu ve cephe anlayı şında ısrarlı olunmu ştur. Parti örgütlenmesini temel alan Kaypakkaya, ordu örgütlenmesini de tüm di ğer yan örgütlenmeler içinde esas almı ştır. Yarı- sömürge, yarı-feodal bir ülkedeki MLM bir parti ancak sava şçı bir parti olabilir. Dolayısıyla kurdu ğu parti, sava şçı bir parti niteli ği ile ortaya çıkmı ştır. Bunun gereklerini yerine getirmesinin yolu da parti örgütlenmesi dı şındaki tüm di ğer örgütlenmelerde silahlı mücadele örgütlenmesini esas almaktır. Bu, ülkemiz açısından ordu örgütlenmesidir. Türkiye İş çi Köylü Kurtulu ş Ordusu (T İKKO) örgütlenmesi ülkemiz ko şullarının sonucu olarak, TKP/ML önderli ğinde varla şmı ştır.’’ 182 TKP/ML, Sovyet kar şıtı görü şleri savunmakta, Çin yöneticilerini revizyonist olarak suçlamakta, Maoist görü şleri model almakta, Mao’nun Marksizm’e ve Leninizm’e büyük katkı sa ğladı ğını ileri sürmekte ve 1993 yılından itibaren Marksizm-Leninizm-Maoizm (MLM) formülünü kullanmaktadır. 183 TKP/ML örgütü; “kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını kayıtsız şartsız tanındı ğı, kürtlerin ayrı devlet kurma hakkının tam olarak desteklendi ği ve bunun savunulmadan Marksist-

181 K. Yusuf Mengüç; a.g.e., s.142 182 Kaypakkaya, İbrahim: Seçme Yazılar , Umut Yayıncılık, Önsöz 183 www.cagdastoplum.org/files/yikicifaaliyetler.doc (16.05.2008)

81 Leninist-Maoist olunamayaca ğını ortaya koyarak, ulusal sorunun bu şekilde çözüme kavu şaca ğını” ifade etmektedir.

4.3.3. Stratejisi TKP/ML ve özellikle İbrahim Kaypakkaya, T İİ KP’nin silahlı mücadeleden uzak durmasını ele ştirmi ş ve siyasi mücadelede, silahlı mücadelenin asıl yöntem olması gerekti ğini ve di ğer mücadelelerin tali ve buna ba ğlı oldu ğu, fikrini savunmu ştur. Bu dü şüncenin savunulmasındaki bir di ğer etken de THKO ve THKP-C’nin silahlı eylemler yaparak kitleler üzerinde sempati kazanmı ş olmasıdır. 184 TKP/ML, dünyadaki komünist hareket çeki şmesinde Çin Komünist Partisi (ÇKP) tarafında saf tutmu ştur. Bu durum örgütün mücadele konusunda Mao ZEDUNG’un görü şlerinden faydalanma yoluna gitmesini sa ğlamı ştır. Kaypakkaya kızıl siyasi iktidar’ın ya şayabilmesi için gerekli olan Mao’nun tespit etti ği tezleri aktararak Türkiye’deki mücadelenin izleyece ği yöntemleri tespit etmeye çalı şmı ştır. Buna göre kızıl siyasi iktidarın ya şayabilmesi için gerekli olan şartlar şunlardır: 185 • Beyaz rejim içinde parçalanmalar ve sava şlar • Sa ğlam bir kitle temeli • Sa ğlam bir parti örgütü • Oldukça güçlü bir kızıl ordu • Askeri harekâta uygun arazi • Beslenme için yeterli ekonomik kaynaklar II. Dünya Sava şı’ndan sonra emperyalist ülkelerin yıpranması Mao’nun birinci şarttan vazgeçmesine neden olmu ştur. Bu durum, Türkiye devrimi için be ş temel şartın kalmasını sa ğlamı ştır. TKP/ML örgütü, milli demokratik halk devrimi stratejisini benimsemektedir. Bu strateji do ğrultusunda sa ğlam bir kitle temeli ilkesinde, mücadelenin ba şlangıcı için uygun bölgeler seçildikten sonra kırsal yörelerden ba şlatılarak, uzun süreli silahlı halk sava şı yoluyla kurtarılmı ş bölgeler yaratmayı, müteakiben şehirleri ku şatmayı, iktidar ele geçirerek daha sonra sosyalizmi tesis edip, komünizme ula şmayı amaçlamaktadır. Sa ğlam bir parti ve güçlü bir ordu devrimci sava ş sırasında yaratılacaktır. İbrahim Kaypakkaya, Türkiye’nin birçok bölgesini silahlı mücadele için uygun görmü ştür. Ancak devrimin asıl hedefinin toprak devrimi olması, temel güç olarak belirlenen köylülerin

184 K. Yusuf Mengüç, a.g.e., s.140-141 185 İbrahim Kaypakkaya: Seçme Yazılar II, İstanbul 1992, s.334

82 kırlarda olması ve emperyalist denetimin kırlarda daha az olması sebeplerinden dolayı mücadelenin ba şlangıç yeri olarak kırlar seçilmi ştir. Askeri harekat için, Sivas, Tokat ve Tunceli illeri ile Karadeniz bölgesi uygun bulunmu ştur. Mücadele için gerekli beslenme sorununa, kırların kapitalist pazara uyum sa ğlamamı ş olması, kendine yeterli kapalı ekonomiye sahip olması ve emperyalist düzene uzun süre direnebilmesiyle çözüm bulmu ştur. Örgüt, Türkiye devrimi için bu şartları belirledikten sonra stratejisini; Türkiye’nin yarı- sömürge, yarı-feodal bir yapıya sahip oldu ğunu ve köylülerin i şçi sınıfı önderli ğinde anti-feodal toprak devrimi için silahlı mücadeleye hazırlanarak, i şçi-köylü ittifakına dayanan halk cephesi ile kırlardan şehirlere do ğru geli şecek olan halk sava şı yapmak olarak formüle etmi ştir. TKP/ML halk sava şının üç a şamadan olu ştu ğunu belirlemi ştir. Bu a şamalar: 186 • Stratejik Savunma, • Stratejik Denge, • Stratejik Saldırı şeklindedir. Savunma a şamasında i şçi sınıfı zayıftır ve saldırı için hazırlık yapar. Gerilla sava şının geli ştirilmesiyle hareketli birlikler bu a şamada olu şturulur. Denge a şamasında ise devrimci güçler ile rejim güçleri arasında denge kurulur. Bu dönemde i şçi sınıfının düzenli orduları vardır. Stratejik saldırı a şamasında ise kurtarılmamı ş topraklar ele geçirilecektir. Bunun olu şması bu a şamada halk ordusunun rejim ordusundan daha güçlü olması ko şuluna ba ğlıdır. Örgüt ayrıca yeni alanlara açılma konusunda da bazı taktikler belirlemi ştir. Bu taktikleri belirlerken yeni açılım, bölgelerin örgütün yo ğunla ştı ğı yani üs bölgesine olan uzaklıklarını kriter almı ştır. Buna göre örgüt yeni alanlara açılımda ‘’yılan takti ği’’ ve ‘’çekirge takti ği’’ stratejilerini benimsemi ştir. Yılan takti ği olarak adlandırılan uygulamada, birlikler üs bölgesine yakın olan açılma alanına en uygun güzergâhı belirler, eylemi gerçekle ştirir ve üsse geri döner. Çekirge takti ği ise, üs bölgesine dönü şün mümkün olmadı ğı alanlara açılmada kullanılır. 187 Örgütün belirledi ği bu taktikler pratikte şu şekilde uygulanmaktadır: Tunceli kırsalı örgütün en yo ğun oldu ğu bölge, yani üs bölgesidir. Yılan takti ği uygulamasında yeni açılma alanları Sivas, Tokat ve Ordu kırsalı olup, çekirge takti ğinde ise bu alanlar Artvin, Şav şat ve Amasya kırsalıdır.

186 www.sucveceza.com/yazi-284.html (17.05.2008) 187 Yavuz Akkoç, a.g.e., s.144

83 4.3.4. Şubat DABK Kararları 7–8 Şubat 1972 tarihinde İbrahim Kaypakkaya ve Muzaffer Oruço ğlu Kürecik’te bir araya gelirler. Yapılan toplantıda, daha önceden İbrahim Kaypakkaya’nın kaleme aldı ğı on maddelik yazı karar haline gelir ve T İİ KP Merkez komitesi’ne ula ştırılır. Artık T İİ KP ile ayrılık gerçekle şmi ştir. Ayrılı ğı getiren 10 maddelik DABK Şubat kararları sade bir dille aşağıda listelenmi ştir: 188 1- Genel olarak dünyada ve özel olarak Türkiye'de objektif şartlar devrime son derece elveri şlidir. Emperyalizm bütün dünyada buhran içindedir, bunun sonucu olarak i şçi sınıfı ve bütün devrimci halklara kar şı azgınca saldırılara giri şmektedir, i şçi sınıfı ve devrimci halklar ise, her geçen gün daha büyük kitleler halinde aya ğa kalkmakta, gerici şiddete devrimci şiddetle kar şı koymaktadır. Asya'nın, Afrika'nın, Latin Amerika'nın birçok ezilen halkları, i şçi sınıfı önderli ğinde silahlı mücadele yürütmekledir. 2- Ülkemizde de i şçilerin, yoksul köylülerin ve di ğer devrimci sınıf ve tabakaların mücadelesi son yıllarda hızla büyümü ş, gittikçe şiddetlenmi ş ve yer yer silahlı çatı şmalara kadar varmı ştır. Şimdi işçi sınıfımızın ve yoksul köylülerimizin büyük ço ğunlu ğu, kurtulu şlarının ancak silahlı mücadeleyle olaca ğını kavramı ş durumdadır. Bugün kırlık bölgelerde köylü kitlelerinin ba şına geçip silahlı mücadeleyi örgütlemeyen ve kararlı bir şekilde yürütmeyen bir komünist hareket, komünist sıfatına layık olamaz ve devrimci kitlelerden tecrit olur. Bugün ülkemizdeki devrimci mücadele, silahlı mücadele yolunu tutmayan bir akımın, kitlelerden tecrit olaca ğı bir noktaya ula şmı ş bulunuyor. 3- Bu şartlarda, hareketimiz, kararlı ve cesur bir şekilde köylü kitlelerinin ba şına geçip onları silahlı gerilla mücadelesi için seferber edece ği yerde, eskiden beri ta şıdı ğı sa ğ hataları devam ettirmektedir. Dergideki legal e ğitim çalı şmalarının yerini, bu sefer gizli ve yarı gizli yürütülen eğitim faaliyeti almakta ve bu, gittikçe sistemle şme göstermektedir. Silahlı mücadelenin ise eskiden oldu ğu gibi, yine sadece sözü edilmektedir. Gizli okuma faaliyeti, silahlı mücadeleye hizmet eden, geli ştiren, güçlendiren bir faaliyet olarak de ğil, onu gerileten, köstekleyen, sekteye u ğratan, o yoldaki giri şimleri engelleyen bir faaliyet olarak geli şmektedir. Çünkü, e ğitim grupları, bir silahlı mücadele yürütecek organlar olmadıkları gibi, hantal ve yarı legal yapıları dolayısıyla, silahlı mücadelenin ba şlamasıyla birlikte geli şecek kar şı devrimci saldırılar altında varlı ğını sürdürecek durumda da de ğildirler. O zaman bunların da ğılaca ğı endi şesi, silahlı mücadeleyi erteleme şeklinde sa ğ bir hataya yol açmaktadır. 4- Öte yandan bu sa ğ hata, silahlı mücadeleyi belirsiz bir gelece ğe erteleme hatası, yeni kanıtlarla desteklenmekte ve güçlendirilmektedir. Silahlı mücadeleyi ba şlatmak için, 'ülke çapında örgütlenmek gerekti ği', 'önce bütün bozkırı kurutmak, ondan sonra tutu şturmak' gerekti ği, gerici

188 www.vaylo.net/archieve/index.php/t-2782.html (16.06.2008)

84 kanıtlardır. Bunlar hem partinin, hem de ordunun silahlı mücadele içinde in şa olaca ğı, geli şip büyüyece ği tezinin inkârıdır. Silahlı mücadele içinde geli şmeyen bir örgütlenme, bugün kof bir örgütlenme olur, birkaç gerici darbe ile yıkılmaya mahkûmdur. Yine bu kanıtlar, devrimin dengesiz geli şece ği, ülkenin bazı yerlerinde daha önce, bazı yerlerinde daha sonra geli şece ği, iktidarın parça parça alınaca ğı tezinin üstü kapalı bir inkârıdır. Ayrıca bu kanıtlar, ülkenin bazı kırlık bölgelerinde ba şlayan silahlı mücadelenin, bozkırların di ğer bölgelerini kurutmadaki muazzam rolünün inkarıdır. Halkın silahlı kuvvetleri, küçükten büyü ğe, zayıftan kuvvetliye, düzensiz gerilla birliklerinden düzenli ordu birliklerine do ğru, silahlı mücadeleyle birlikte geli şecektir. Mao Zedung yolda ş bu konuda şunları söylüyor: 'Partimiz, devrimci sava şlar boyunca geli şmi ş, sa ğlamla şmı ş ve Bol şevikle şmi ştir. Silahlı mücadele olmasaydı bugünkü Komünist Partimizde olamazdı. Bütün parti yolda şları kanımızla ödedi ğimiz bu tecrübeyi hiç bir zaman unutmamalıdırlar.' 5- Barı şçı e ğitim çalı şması ve okumak için örgütlenme, kadro politikası konusunda da kendisini gösteriyor. Militan mahalli kadroların her türlü gerici ba ğlarını koparıp bunları profesyonel mücadeleye çekmek yerine, onların gerici ba ğlarıyla uzla şılıyor. Bu gibi kadrolar köreltiliyor, enerjileri söndürülüyor. 'Sonuç olarak, ne bu kadrolar yeterince geli şiyor ne de hareketimizin kadro ihtiyacı kar şılanabiliyor. 6- 'Halkın birle şik cephesi' konusunda da eski sa ğcı, teslimiyetçi anlayı ş hala devam etmektedir. Halkın birle şik cephesi, proletarya önderli ğindeki i şçi-köylü temel ittifakı üzerine ve bir veya birkaç bölgede kızıl siyasi iktidar kurulmadan gerçekle şemez. Kızıl siyasi iktidarın ülkemizde do ğması için bugün eksik olan şey, 'do ğru bir çizgi izleyen güçlü bir parti' ve 'oldukça güçlü bir kızıl ordu'dur. Ülkemizin çe şitli kırlık bölgelerinde kızıl siyasi iktidar için di ğer bütün şartlar ki bunlar kuvvetli bir kitle temeli, kendi kendine yeterli ekonomik kaynaklar ve askeri harekata elveri şli arazidir, mevcuttur. Bu bakımdan, bugün ba şlıca ve esas görevimiz, partinin ve ordunun silahlı mücadele içinde, in şa edilmesidir. 7- 'Sava şmak, ba şarısızlı ğa u ğramak, gene sava şmak yeniden ba şarısızlı ğa u ğramak, zafere ula şana kadar böyle davranmak, i şte halkın mantı ğı budur... Bu Marksist bir kanundur. Rus halkının devrimi bu kanunu izlemi ştir ve Çin halkı'nın devrimi de bu kanunu izlemektedir.' Türkiye halklarının devrimi de bu kanunu izleyecektir. Halk sava şının uzun, çetin, zor bir mücadele olması, sözde çok tekrarlandı ğı halde gerçekte kavranmamı ştır. Bu aynı zamanda bir sürü yenilgilerden ve ba şarısızlıklardan da geçmek demektir. Ba şarısızlı ğa dü şeriz endi şesiyle aktif mücadeleden kaçınmak, pasif bir tutumdur. 8-"Devrim, kitlelerin eseri olacaktır. Bu do ğru, 'bütün kitleler yanımızda yer almadan silahlı mücadeleye ba şlanamaz' şeklindeki sa ğcı bir görü şü haklı çıkarmayaca ğı gibi, devrimci mücadeleye

85 katılan her ferdin devrimin anlamını, önemini ve bütün sonuçlarını göze alması, anlamına da gelmez. Lenin, devrime katılanların birço ğunun küçük burjuva önyargılarını, gerici hayallerini de birlikte getireceklerini, bunun devrim olmayaca ğını ve bunların devrimden sonra da hemen ortadan kalkmayaca ğını söylüyor. Proleteryanın öncüsünün rolü, bütün bu muhtelif unsurları birleştirmek, ortak hedefe kar şı saldırılarını yöneltmektir diyor. Saflarımızda ise, pe şimizde mücadeleye katılan her ferdin sosyalizmi bilmesi, devrimin amaçlarını, sonuçlarını bütünüyle kavraması ve benimsemesi, 'bütün muhtemel sonuçlara ba şından razı olması gerekti ği' şeklinde, tam da Lenin'in ele ştirdi ği şekilde, sosyal devrimi imkansız hale getiren bir 'kitle çizgisi' anlayı şı mevcuttur ve bu 'ihtilalci' de ğil, ihtilali 'köstekleyici' bir çizgidir ve ya şatılmamalıdır. 9- Acil görevlerimiz şunlardan ibaret olmalıdır: Kuvvetli bir kitle temeline, kendine yeterli ekonomik kaynaklara ve askeri harekata elveri şli bir araziye sahip önemli kırlık bölgeler seçilmeli, en de ğerli profesyonel partili kadrolar, bunların en ço ğu bu bölgelerde seferber edilmelidir. Bu bölgelerde örgütlenmede kavranacak halka ta ba şından silahlı mücadele örgütlerinin, yani gerilla birimlerinin te şkili olmalıdır. E ğer gerekliyse çok kısa bir propaganda ve ajitasyon faaliyetinden sonra derhal gerilla eylemlerine giri şilmelidir. Örgütlenmenin bütün di ğer biçimleri, illegal okuma grupları, yayınları basan, ula ştıran ve da ğıtan hücreler, gerilla faaliyetinin seyri içinde onun ihtiyaçlarına cevap verecek ve güçlendirecek şekilde ele alınmalıdır. Bu amaçla seçilmi ş bölgelerdeki en ileri unsurlar, derhal her türlü gerici ba ğlarından koparılmalı, profesyonel faaliyetin içine çekilmelidir. Şehirlerdeki ileri i şçiler ve önder kadrolar, bunların büyük ço ğunlu ğu köylük bölgelere, köylülerin silahlı mücadelesini örgütlemeye gönderilmelidir. Hareketin her türlü imkanları bu yolda seferber edilmelidir. 10- Bu toplantı, özetledi ğimiz sa ğ hatalara, bütün partili yolda şların ve Merkez Komitesi'nin dikkatini çeker. DABK'ın altındaki komiteler ve di ğer yolda şlar, faaliyetlerini bu toplantının kararları ı şığında gözden geçirmeli, hatalara kar şı amansız bir sava ş açmalı, onları yenmeli, do ğru yolda kararlı, cesur, inatçı ve uygun adımlarla ilerlemelidir. Halkımız bizden bunu bekliyor."

4.4. ÖRGÜT TÜZÜ ĞÜ (TKP/ML TÜZÜ ĞÜ) 189

TKP/ML örgütünün tüzü ğü, Mayıs-Haziran 1993’te yapılan ola ğanüstü Parti Konferansı’nda tartı şılarak karara ba ğlanmı ş ve son şeklini almı ştır. İlk tüzü ğe göre birçok de ğişiklik, düzeltme ve eklemeler içerdi ği görülmektedir.

189 http://www.enternasyonaltr.com/TKP_ML_parti_tuzugu.htm (16.06.2008)

86 Tüzük, genel olarak dokuz bölümden olu şmaktadır. Bunlar sırasıyla; TKP/ML’nin niteli ği ve amaçları, parti üyeli ği, partinin örgütlenme ilkeleri, partinin temel organları, partinin yönetici organları ve merkezi örgütlenmesi, T İKKO, TMLGB, parti kitle örgütleri ile partinin mali kaynaklarıdır. Tüzük metni sadele ştirilerek düzenlenmi ştir.

Bölüm I: TKP/ML’nin Niteli ği ve Amaçları TKP/ML; Türkiye proletaryasının MLM teorisi ile silahlanan örgütlü siyasi partisidir. Mustafa Suphi önderli ğindeki TKP’nin bir devamı olarak, İbrahim Kaypakkaya tarafından 24 Nisan 1972’de kurulmu ştur. MLM’i bütün eylemlerine yön vererek teorik temel kabul eder. Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao Zedung’un ö ğretilerini, revizyonist, Troçkist ve her türden oportünist saldırılara kar şı korur. Paris Komünü’nü, Büyük Ekim Sosyalist Devrimi’nin, Çin Halk Devrimi’nin ve Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin tecrübelerine sahip çıkarak, onların yolunda yürür. MLM partilerle e şitlik ilkeleri temelinde ili şki kurar. Uluslar arası alanda emperyalizmi zayıflatıp gerileten devrimci, ulusal ve sosyal kurtulu ş sava şlarını destekler. Demokratik Halk Devrimi’ni gerçekle ştirerek, sosyalizmi in şa ederek, komünist topluma ula şma amacını benimser. Sözde yarı-sömürge, yarı-feodal bir yapıya sahip olan Türkiye’de, Demokratik Halk Devrimi’nin yolu olarak, kırlardan şehirlere do ğru geli şecek olan Halk Sava şı stratejisini benimser. Ulusların kendi kaderini tayin hakkı ilkesini kayıtsız, ko şulsuz kabul eder. Tüm milliyetlerin tam hak e şitli ğini savunur. TKP/ML, kendi içinde gönüllü birli ğe dayanan bir mücadele örgütüdür. İçerisinde demokratik-merkeziyetçilik esaslarına göre, tüm üyeleri için geçerli olan proletaryanın bilinçli disiplini hüküm sürer. Ele ştiri-özele ştiri ilkesini, geli şmesinin en gerekli şartlarından biri olarak kabul eder. Komünizm hedefine ula şmak için hiçbir fedakârlıktan kaçınmaz.

Bölüm II: Parti Üyeli ği Üyelik ba şvuruları yazılı olarak yapılacak ve altı aylık aday üyelik süresi vardır. Üyeli ğin kabulünde, parti organının oy çoklu ğu kuralı i şlemektedir.

Bölüm III: Partinin Örgütlenme İlkeleri Partinin örgütlenme ilkesi: “Demokratik Merkeziyetçiliktir.” Bu ilkeye göre, partinin asgari programı “Demokratik Halk Devrimi” (DHD) gerçekle şinceye kadar, yalnızca “Parti Merkez Komitesi” (PMK) ve “Merkez Denetleme Komitesi” (MDK) aşağıdan yukarıya demokratik seçimler yoluyla i ş ba şına gelir. Bütün parti yönetici organları, düzenli olarak kendilerini seçen

87 örgüt kademelerine hesap vermekle yükümlüdür. Parti için tek disiplin geçerlidir. Buna göre: birey partiye, azınlık ço ğunlu ğa, alt kademeler üst kademelere, tüm parti MK’ne tabidir.

Bölüm IV: Partinin Temel Organları Partinin temel organları, parti hücreleridir. Hücreler en az üç üye ya da aday üyeden olu şur. Her parti hücresinde, hücre sekreteri bulur. Sekreter, hücrenin yürütece ği bütün çalı şmalardan birinci derecede sorumludur, bir üst parti hücresiyle temasını sa ğlar. Partinin yı ğınlar içerisinde kök salmasını ve yı ğınlara önderlik etmesini hücreler sa ğlar.

Bölüm V: Partinin Yönetici Organları Ve Merkez Örgütlenmesi Partinin yönetici organları; Parti Kongresi, Parti Merkez Komitesi, Parti Bölge Komiteleridir. Parti Kongresi, partinin en yüksek organıdır, her üç yılda bir toplanır, toplantıya PMK tarafından ça ğrılır. Ola ğanüstü durumlarda, PMK, parti iradesinin onayını almak ko şuluyla en fazla bir yıl geciktirebilir. Parti Kongresi’nde bütün üyeleri demokratik bir biçimde seçilmi ş delegeler aracılı ğıyla temsil edilir. Oy verecek delegelerin sayısı MK tarafından önceden bölgelere bildirilir. Cezaevlerindeki parti üyelerinin seçme ve seçilme hakkı yoktur. Parti Merkez Kongresi(PMK), partinin iki kongre arasındaki en yüksek organıdır. İki kongre arasında partiyi, kongre kararları ı şığında yönetir, kararların hayata geçirilmesi için partiye önderlik eder. Yılda en az bir kere toplanır. PMK, parti i şlerinin sa ğlıklı bir biçimde yürütülmesi için kendi içinden, kendi adına i ş yapacak bir “Parti Merkez Komitesi Siyasi Bürosu” (PMKSB) seçer. Siyasi Büro (SB), MK toplantıları arasında MK’nin görev ve yetkileri yerine getirir. SB, parti i şlerinin kolaylıkla yürütülebilmesi için MK adına do ğrudan do ğruya SB’ye ba ğlı özel görev hücreleri kurar. PMKSB gerekli sayıda parti üyesini parti i şçisi olarak çalı ştırır. Partinin merkez örgütlenmesi, bölge sistemi temelinde olur. Partinin çalı şma alanları ekonomik, politik ve co ğrafi şartlar göz önüne alınarak belli bölgelere ayrılır. Her bölgede, MK’ne ba ğlı olarak “Bölge Komiteleri” olu şturulur. Bölge komite sekreteri, BK ile MK arasındaki ba ğı sa ğlar, bölgedeki çalı şmadan birinci dereceden sorumludur.

Bölüm VI: T İKKO TİKKO, TKP/ML önderli ğindeki halkın silahlı gücüdür. TKP/ML, T İKKO’yu Askeri Komisyon (AK) aracılı ğıyla yönlendirir. Ordu örgütlenmesi devrimci örgütlenmenin esas biçimidir. TKP/ML, ordu içinde yönetici, yönlendirici rolünü sarsacak hiçbir harekete izin vermez.

88 Bölüm VII: TMLGB TMLGB, TKP/ML önderli ğindeki komünist gençlik örgütüdür. TKP/ML, TMLGB’ni Gençlik Komisyonu aracılı ğıyla yönlendirir.

Bölüm VIII: Parti Kitle Örgütleri TKP/ML, bütün kitle örgütlerinde, özellikle sendikalarda parti hücreleri kurarak, bu hücre aracılı ğı ile partinin siyasetini uygulamak için çalı şır. Bölüm IX: Partinin Mali Kaynakları TKP/ML, mali ihtiyaç bakımından esas olarak halka dayanıp, güvenme ilkesini benimser. Parti aidatı, parti vergisi, ba ğışlar ve ola ğanüstü gelirler partinin mali kayna ğını te şkil eder. Üye aidatları, üyelerin gelirlerinin en az %10’udur. Bütün hücreler, gelir ve giderleri hakkında düzenli rapor tutmak, hesap vermek zorundadır. Parti i şçisi olarak çalı şan militanlar, üretime katıldıkları sürece, tüm gelirlerini partiye verirler. Parti i şçilerinin ihtiyaçları, parti tarafından kar şılanır.

4.5. TKP/ML ÖRGÜT YAPISI VE İŞ LEY İŞİ

TKP/ML, kabul etti ği “ illegal faaliyetler esas, legal faaliyetler talidir ” ilkesi çerçevesinde illegal örgütlenmelere daha fazla önem vermi ştir. Bununla birlikte, örgütün çe şitli kesimlerden taban kazanmak ve eylemlerini kamuoyuna duyurabilmek amacıyla legal örgütlenmelere de yöneldi ği gözlenmektedir. Bu kapsamda, Demokratik Halklar Platformu, Devrimci Demokratik Sendikal Birlik ve Yeni Demokratik Sendikal Birlik adlı olu şumları hayata geçirmiştir. Örgütün, kadın kesimine yönelik Emekçi Kadınlar Birli ği ile demokratik haklar derne ği adında açık faaliyet yürüten legal örgütlenmeleri bulunmaktadır. Örgüt illegal faaliyetlerini, yasal olarak kurdu ğu Tohum Kültür Merkezi’ nden yürütmektedir. 190 Devrimci ideolojiye 1960 sonrası katılan Alevi gençler örgütün etkisiyle Alevili ği ellerinin tersiyle bir yana itmi şlerdir. Çünkü girdikleri devrimci harekette ba şka bir hava solumadılar. Böylece çıktı ğı kabu ğu reddetme devrimcili ğin ölçüsüydü. Devrimci olan Alevi gençler, dedeleri köylerden kovdular. Bununla da kalmayıp çok köylerde cem evlerini yıktılar. 1970’lerde genç Alevilerin büyük bir ço ğunlu ğu dinin sadece bir ideoloji oldu ğunu dü şünüp reddediyor ve Alevilikle demokratik bir toplumsal hareket olması anlamında gurur duyuyorlardı. Aşırı görü şleri savunan partilerin politik ajitasyonu Alevi ve Sünniler arasındaki gerilimi artırmı ştır. Genç Alevilerin ezici ço ğunlu ğu sol örgütleri desteklemi ştir. Bazı radikal sol örgütlerin üyelerinin

190 Emin Demirel: age., s.160-183

89 neredeyse tamamı Alevilerden olu şmu ştur. 1970’lerde sol ideolojilerin ve grupların aktörü olması neticesinde; Aleviler kendilerini terörün içinde bulmu şlardır. 191 Üzerinde hesap yapılan kitleler baz alındı ğında PKK'nın Kürtlerin Sünni; T İKKO' nun ise daha çok Türkiye'deki Alevi kesime yönelik bir politika uyguladı ğı dü şünülebilir. Örgütün genel yapısı incelendi ğinde, karar verme mekanizmasına sahip üst organlardan ve bu organlardan çıkan kararları uygulamak üzere kurulmu ş alt birimlerden olu ştu ğu gözlemlenmektedir. Ayrıca dikkati çeken bir konu da askeri yapılanma için tüzü ğü farklı olan TİKKO örgütünün kurulmu ş olmasıdır. T İKKO’nun kendine özgü tüzü ğü olmasına ra ğmen TKP/ML’ye ba ğlı oldu ğu ve onun askeri kurulu şu oldu ğu T İKKO’nun tüzü ğünde açıkça belirtilmi ştir.

4.5.1. Kongre Kongrede bütün örgüt üyeleri seçilmi ş delegeler aracılı ğıyla temsil edilir. Kongrede örgütün icra organı olan Merkez Komite ve üyeleri seçilir. Ayrıca örgütü ba ğlayıcı kararlar kongrede alınır. Örgüt kaypakkaya’nın ölümünden sonra be ş yıllık bir toparlanma süreci ya şamı ş ve ilk kongresini 1978 yılında gerçekle ştirmi ştir. İkinci kongresini ise 12 Eylül dönemi ertesinde 1981 yılında Tunceli bölgesinde yapmı ştır. 1986 yılında Tunceli bölgesinde yapmayı planladı ğı Üçüncü kongresini operasyonlar ve görü ş ayrılıkları nedeniyle yarıda bırakmı ştır. Dördüncü kongresini ise 1990 yılında örgüt içi bölünme tartı şmalarıyla gerçekle ştirmi ştir. Örgüt be şinci kongresini DABK grubunun ayrılmasıyla yapmı ş, altıncı kongresini 2001 yılında, yedinci kongresini ise 2004 yılında yapmı ştır. TKP/ML sekizinci kongresini yapaca ğını açıklayarak nisan 2007 tarihinde internet üzerinden duyuru yapmı ştır 192 .

4.5.2. Merkez Komite ve Bölge Komiteleri Örgütün yapısı merkez komiteye ba ğlı be ş alt komite şeklindedir. Bunlar Siyasi Büro, Örgütlenme Bürosu, Yurtdı şı Bürosu, Gençlik Komisyonu ve Askeri Komisyondur. Gençlik Komisyonu’na ba ğlı hareket eden YDG ve TMLGB, Askeri Komisyon’a ba ğlı olarak da T İKKO örgütü bulunmaktadır. Kongrede seçilen Merkez Komite, örgütün iki kongresi arasındaki en yüksek organıdır. Merkez Komite üyelerinin sayısı 10-15 arası de ğişmektedir ve yılda en az bir defa toplanmaktadır. Merkez Komite kararlarını salt ço ğunlukla almaktadır.

191 M Dönmez., “Alevilik Şemsiyesi Altında Bölücü ve Yıkıcı İdeolojiler”, Fırat Üniversitesi, Türkiye’nin Güvenli ği Sempozyumu, (16-17 Ekim 2003-Elazı ğ), s.263-271. 192 www.kizilbayrak.net

90 TKP/ML faaliyet alanlarını ekonomik, politik ve co ğrafik şartları göz önünde bulundurarak belli bölgelere ayırmı ştır ve her bölgede Merkez Komite’ye ba ğlı Bölge Komiteleri olu şturmu ştur. Faaliyet gösterilen bölgenin özelliklerine göre ayrıca Bölge Komiteleri bünyesinde alt bölge komiteleri kurulmu ştur. Bu komiteler; il komiteleri, semt komiteleri ve birim komiteleridir. Örgüt bünyesinde kurulmu ş olan bölge komiteleri şunlardır; 1- Batı Anadolu Bölge Komitesi (BABK) 2- Do ğu Anadolu Bölge Komitesi (DABK) 3- Yurtdı şı Komitesi (YDK)

4.5.3. Hücreler TKP/ML’nin temelini hücre örgütlenmesi olu şturur. Hücre en az üç üyeden olu şur. Hücreler mahallelerde, köylerde, sendikalarda, okullarda kısacası kitlelerin oldu ğu her yerde kurulabilir. Hücre örgütlenmesinin temel görevi örgüte taban kazandırmak ve üst birimlerin verdi ği görevleri yerine getirmektir. Bunun için tüm parti hücreleri şu görevleri yerine getirirler: • Üyeleri e ğitimden geçirmek ve her hücre üyesini silahlandırmak. • Yı ğınlar içinde Marksizm-Leninizm-Maoizm ve partinin siyasi çizgisinin propagandasını yapmak. • Kitlelerle devamlı temas halinde bulunmak, kitlelerin sorunlarıyla ilgilenmek, sorunların kökten çözümünün proletarya önderli ğindeki devrimle olabilece ğinin propagandasını yapmak. • MLM kar şıtı her türlü akımlara kar şı mücadele etmek. • Partinin verdigi tüm görevleri yerine getirmek, yürüttü ğü çalı şma hakkında rapor vermek. • Her türlü milliyetçili ğe ve şovenizme kar şı mücadele etmek, proletarya enternasyonalizminin gereklerini yerine getirmek. • Partinin geli şip güçlenmesi için partiye yeni üyeler kazanmak.

4.5.4. Yurtdı şı Örgütlenmesi TKP/ML yurtdı şındaki bu faaliyetlerini merkez komitesine ba ğlı olarak faaliyet yürüten yurtdı şı bürosu vasıtasıyla organize etmektedir. Ayrıca, örgütün bu ülkelerde 40 civarında legal yan kurulu şu olu şmu ştur. Örgüt bu dernekleri 1986 yılında “Avrupa Türkiye’li İş çiler Konfederasyonu (AT İK)” çatısı altında toplamı ştır. 193

193 www.cagdastoplum.org/files/yikicifaliyetler.doc (18.05.2008)

91 Örgüt yurtdı şında i şçi ve ö ğrencilere yönelik faaliyetler yanında maddi yönden güçlenmek amacıyla ba ğış kampanyaları açmakta, aynı amaçla silahlı eylemler de gerçekle ştirmektedir. Örgütün Batı Avrupa’daki faaliyetleri genelde mali kaynak temini ve örgütlenme a ğırlıklı iken, Ortado ğu’daki faaliyetleri ise silah temini ve örgüt militanlarının e ğitimine yöneliktir. Örgüt ba şta Almanya olmak üzere Fransa, Hollanda, İsveç ve İngiltere gibi Türk vatanda şların yo ğun olarak bulundu ğu ülkelerde örgütsel faaliyetlerini yo ğunla ştırmı ştır. Bu ülkelerde di ğer a şırı sol örgütlerle birlikte her türlü toplantı ve gösteriye i ştirak etmektedir. Yunanistan’ı ise; Avrupa’ya illegal geçi şlerde ve yine Suriye’deki e ğitim kamplarına gidi şlerde bir köprü olarak kullanmaktadır. Ayrıca örgüt, Avrupa’da bulunan ermeni asıllı mensupları vasıtasıyla özellikle Fransa’da Ermeni Cemaatinin sempatisini ve deste ğini kazanmaya çalı şmaktadır.

4.5.5. İli şkili Kurulu şlar ve Yayın Organları TKP/ML örgütüne do ğrudan ba ğlı olan ve destek veren ba şlıca kurulu şlar arasında Tohum Kültür Merkezi, Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi, Avrupa’da Türkiye İş çileri Konfederasyonu yer almaktadır. Yayın organları arasında Partizan Dergisi, Özgür Gelecek Gazetesi ve Yeni Demokrat Gençlik Dergisi İstanbul’da basılıp aylık olarak faaliyet göstermektedir. İş çi-Köylü Kurtulu şu, Komünist Dergisi ve Parti Birli ği ise Almanya’da faaliyettedir. Bu yayınlardan Parti Birliği dı şındakiler aylık, Parti Birli ği ise düzensiz olarak basılmaktadır. 194 İnternet ortamında ise http://www.atik-online.net/, http://www.ydg-online.org/, http://www.kaypakkaya.eu/, http://www.ibrahimkaypakkaya.net/, http://www.kaypakkaya.org/ sitelerinde faaliyet göstermektedirler.

4.6. ÖRGÜT İÇİ BÖLÜNME VE AYRI ŞMALAR

1972 yılında kurulan TKP/ML, Kaypakkaya’nın 1973 yılında ölümünden sonra lidersiz kalmı ştır. 1974 yılında yeniden toparlanma sürecine girmi ştir. TKP/ML Koordinasyon Komitesi adı ile anılan grup idareyi ele almı ş, ancak bazı görü ş ayrılıkları nedeniyle İstanbul bölgesinde muhalefet ba şlamı ş ve sonuçta örgütten atılmı ştır. 1976 yılında bu grup önce “ Halkın Birli ği” ismini almı ştır. Sonradan adını de ğiştirmi ş ve 1994 yılına kadar TKP/ML-Hareket adını kullanmı ştır. Bu tarihten sonra ba şka partilerle birle şerek Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) adını almı ştır. 195 1981 yılında yapılan ikinci Kongre ertesinde ço ğunlu ğu olu şturan Men şevik kanat, ideolojik görü ş ayrılıkları üzerine tartı şmaları yasaklamı ş, yurtdı şı örgütünü tasfiye etmek istemi ştir.

194 Emin Demirel : age., s.733-738 195 http://turkishfrm.org/forum/teroerizm (12.05.2008)

92 Bunun üzerine çıkan tartı şmalar sonucu parti içindeki Bol şevikler Mart 1981’de ayrılarak TKP/ML- BOL ŞEV İK adında yeni bir parti kurmu ştur. 196 TKP/ML-Mücadele Bayra ğı, TKP/ML’de ba ş gösteren ayrılıklar üzerine 1981’de kuruldu. Önemli bir etkinlik göstermeyen Mücadele Bayra ğı grubu, aynı isimle, bir yayın organı çıkarmı ştır. Bu grup, IV. Kongre’den sonra yeniden TKP/ML ile birle şmi ştir. 197 Mart 1982’de karde ş örgütlerle anla şmazlıklar çıkmı ştır. Bu karde ş örgütlere inanan ve güvenen bir grup kendisine “ Spartakus ” adını verip örgütten ayrılmı ştır. 198 Örgüt tabanında ba ş gösteren anla şmazlık ve yönetime kar şı olu şan güvensizlikler sonucunda, 1987 yılında TKP/ML örgütü, TKP/ML KONFERANS ve TKP/ML-DABK (Do ğu Anadolu Bölge Komitesi) olmak üzere iki gruba bölünmü ştür. Yapılan kongre ve konferanslar ile her iki grup tabanının da baskısıyla Haziran 1992 tarihinde yeniden birle şmi şlerdir. Tunceli kırsalında ya ğılan Ola ğanüstü Parti Konferansı’ndan sonra birle şen iki grup TKP/ML adını tekrar kullanmaya ba şlamı ştır. Birle şmenin sa ğlanmasına ra ğmen, 1994 yılında örgüt içerisinde; Konferans grubunun operasyonlar sonucu Merkez Komite içerisinde örgütün karar alma mekanizmasında inisiyatifi kaybetmesi, grupçuluk tartı şmaların şiddetlenmesi, Konferans grubundan bazılarının uyu şturucu ticareti yaptıkları şeklinde DABK grubunca suçlamaların dile getirilmesi, iki grup arasında önderlik mücadelesinin artması, kırsal faaliyetlerinin etkin bir şekilde yürütülmedi ği şeklinde ele ştirilerin ileri sürülmesi, gibi konularda ortaya çıkan fikir ayrılıkları, örgütte yeniden bölünme ile sonuçlanarak üç grup ortaya çıkmı ştır. Bu gruplardan DABK ve KONFERANS faal durumda olup, TKP/ML B İRL İK örgütünün ise kayda de ğer bir faaliyeti yoktur. İki grubun birle şmesinden sonra tabanda temkin, şüphe devam ediyordu. Ekim 1993 tarihli Askeri Komite toplantısında ya şanan olaylar ortamı iyice gerdi. Bu toplantıda; Konferansçı grubun silahlı faaliyetlere girmeyi reddetti ği, parti yönetimini kırsala çekmeyi gerçekle ştiremedi ği, genel sekreterin grupçu anlayışıyla seçildi ği ve parti çizgisine inanmadı ğı konuları konu şuldu. Toplantı sonrası geli şmeler ise ayrılmayı kaçınılmaz kılmı ştır. Sözde Amed bölge komutanlı ğına atanan siyasi komisere tepki, Konferans kökenli MK üyelerinin yakalanması, uyu şturucu kaçakçılığı nedeniyle be ş konferans yanlısı hakkında soru şturma ba şlatılması ayrılı ğı getirmi ştir. Nisan 1994 tarihinde gruplar nihai olarak DABK ve Konferans adlarıyla ayrılmı şlardır. Bölünme sonrasında DABK gurubunun ba şını çekenler arasında Laz Nihat kod adlı Enver Do ğru, Mazlum kod adlı Hakkı Alpan, Ali-Haydar kod adlı Kemal Kutan, Ayhan kod adlı Aydın

196 Bol şevik Partizan , Özel Sayı, Temmuz 1994, s.8 197 Emin Demirel : a.g.e., s. 198 Bol şevik Partizan , Özel Sayı, Temmuz 1994, s.10

93 Hanbayat ve Özkan kod adlı Cafer Camgöz bulunmaktaydı. KONFERANS grubunun ba şında ise Yusuf Köse, Hacı Demirkaya, Hüseyin Karaku ş, Halil Gündo ğan bulunuyordu. 199 Enver Do ğru liderli ğindeki DABK grubunun 150 civarında TİKKO militanı vardı. Bunun yanı sıra Askeri Komisyon, Genel Komutanlık, Alt Bölge Komutanlıkları, Ortado ğu Temsilcili ği ve Yunanistan Temsilcili ği DABK tarafında kalmı ştı. Yusuf Köse önderli ğinde ayrılan Konferans grubunun ise 50’ye yakın militanı, dört MK üyesi bulunmaktaydı. Ayrıca TMLGB ve Marmara Bölge Komitesi de bu kanatta yer almı ştır. Gruplar, bu tarihten itibaren müstakil olarak eylem ve faaliyetlerde bulunmaya ba şlamı şlardır. Bölünme sonrasında Türkiye İş çi Köylü Kurtulu ş Ordusu (T İKKO) olu şumunun olanaklarının büyük bir ço ğunlu ğu TKP/ML-DABK grubu bünyesinde yer almı ştır. TKP/ML- DABK örgütü, faaliyetlerini daha ziyade Tunceli kırsal alanında yo ğunla ştırmaktadır. 2003 yılında TKP/ML-DABK grubu adını “Maoist Komünist Parti” (MKP) olarak de ğiştirmi ştir. Konferansçı kesim, yurtdı şında ve metropollerdeki örgütlenme çalı şmalarının yanı sıra Tokat kırsalında faaliyetlerini yo ğunla ştırmı ş ve Karadeniz bölgesi’ne açılmayı denemi ştir. Bölünmeden sonra, TKP/ML grubu Demokratik Halk Devrimini savunmakta ve kendini dünya proletaryasının Türkiye’deki öncüsü olarak görmektedir. Gençlik örgütünü TMLGB, askeri örgütünü ise T İKKO olu şturur. Bunun yanında MKP (DABK), Yeni Demokratik Halk Devrimini savunmakta ve kendisini dünya proletaryasının sözde Türkiye Kuzey Kürdistan’daki öncüsü sanmaktadır. Gençlik örgütünün adı MGB (Maoist Gençlik Birli ği), askeri kanadının adı ise “Halkın Kurtulu ş Ordusu” (HKO)dur.

4.7. ÖRGÜT L İDER KADROSU

TİKKO kendisine her kesim içerisinde eleman temin gayreti içinde olmu ş ve özellikle 1980’li yıllarda memur ve i şçi örgütleri için kurdu ğu birimleriyle belli ölçüde amacına ula şmı ştır. Kamuoyunu şaşırtan bazı örgüt üyelerinden ikisi Oymak ve Saygılı’dır. Ankara’da Aralık 1980’de yapılan operasyonlarda çeşitli tarihlerde, bir asker, biri polis 7 ki şiyi öldüren ve çok sayıda eyleminin faili olan Feride Oymak (Çiçeko ğlu)‘nun Yargıtay eski üyelerinden Kemal Çiçeko ğlu’nun ABD’de tahsil görmü ş olan kızı oldu ğu ortaya çıkmı ştır. Ayrıca 1994 yılında Ankara’da yapılan operasyonlarda ele geçen yedi sanık arasında, Çankaya Kaymakamı Fikret Saygılı’nın kızı Berna Saygılı da bulunuyordu. Bu militanın örgütün Çankaya sorumlusu oldu ğu ortaya çıkmı ştır.200

199 Emin Demirel : a.g.e., s.181 200 Emin Demirel: age., s.171

94 TİKKO terör örgütüne ermeni asıllı militanlar da katılmı ş, hatta lider kadroda kendilerine yer bulabilmi şlerdir. Bu ki şilerden, hakkında bilgi sahibi olunan birkaçı hakkındaki haberler aşağıdadır: 201 • TKP-ML/ T İKKO örgütünün Ermeni asıllı liderlerinden olan ve gıyabında ölüme mahkûm edilen Orhan BAKIR (Ohannes Bakırcıyan), 21 Mayıs 1980 ‘de Elazı ğ ‘da güvenlik kuvvetleri ile girdi ği silahlı çatı şma sonucu öldürülmü ştür. • 1981 Ocak ayında MHP Zeytinburnu ilçe ba şkanı ve üç ki şinin öldürülmesinden sorumlu tutulan Tikko militanı Ermeni asıllı Aziz DEM İREL’in, Zeytinburnu bölgesi sorumlusu ve Askeri Komite üyesi oldu ğu belirlendi. • TİKKO’nun Uzunköprü hücresi ortaya çıkarıldı. Daha önce yakalanmı ş olan Ermeni asıllı militan Murat Saskal’ın örgütlemi ş oldu ğu terörist grup bir ekip otosunu kur şunlamı şlardı. • 1988 Ocak ayında kandıra piyade alayından silah çalınması olayı sonrası, Sefaköy’de düzenlenen operasyon sonucu biri ölü olmak üzere dört terörist, Kandıra piyade alayında çaldıkları silahlarla birlikte ele geçirilmi ştir. Operasyon sırasında polis ile girdi ği silahlı çatı şma sonucu öldürülen T İKKO’nun Ermeni asıllı militanı Manuel Demir için Feriköy Surp Vartanyans kilisesinde ayin düzenlenmi ştir. Örgüte sıra dı şı bir ki şilik olarak İsviçreli bir bayan katılmı ştır. Barbara Anna K İSTLER İsviçre’ de Komünist Partisi’nin kurulması için çalı şmalar yürütmü ş ancak ba şarılı olamamı ştır. Mesle ği gazetecilik olan Barbara, gençlik dönemlerinde çe şitli devrimci ve çevre örgütleriyle birlikte faaliyet göstermi ş, 1986 yılında TKP/ML’nin görü şleriyle tanı şmı ştır. 1988’den itibaren çe şitli faaliyetlerde yer almı ştır. 19 Mayıs 1991’de İstanbul Hasanpa şa olaylarında iki ki şi ölürken KİSTLER tutuklanarak Bayrampa şa Cezaevine konulmu ştur. Yedi ay Bayrampa şa cezaevinde kaldıktan sonra 1992 yılında T İKKO yapılanmasına katılmı ştır. 1993 yılı ocak ayı içerisinde PÜLÜMÜR – Yel Da ğı bölgesinde, içinde bulundu ğu grup güvenlik güçleriyle çatı şmaya girmi ş ve kar altında kaçmaya çalı şırken altı örgüt mensubuyla birlikte donarak ölmü ştür. 202 Örgütün lider kadrosu olarak tanınan etkin şahıslarıyla ilgili ki şisel bilgiler a şağıda verilmi ştir.

4.7.1. Sefa Kaçmaz 1955 Adana do ğumludur. İTÜ Elektrik Mühendisli ği’nde ö ğrenim görmü ştür. İTÜ-DER’in kurulu ş çalı şmalarına katılmı ştır. 1977 yılında TKP/ML mensubu Orhan Bakır’ın hastaneden kaçırılı şıyla ilgili olarak gözaltına alınmı ştır. Kısa bir süre sonra İstanbul Topta şı Cezaevi’nden firar

201 Emin Demirel: age., s.167-171 202 Anonim, Sol ki şiler sözlü ğü, s.36

95 etmi ştir. 1978’de yapılan TKP/ML birinci konferansında Genel Sekreterli ğe getirilmi ş, 1980 yılına kadar bu görevde kalmı ştır. 1982 yılında yurtdı şına çıkmı ştır. Örgüt içinde çıkan tartı şmalar nedeniyle bir grup arkada şıyla TKP/ML’den ayrılmı ştır. 203

4.7.2. Süleyman Cihan 1947 yılında Tunceli’nin Ovacık ilçesi Hülüku şağı köyünde do ğdu. İlk ve ortaokulu Ovacık’ta, lise ö ğrenimini Elazı ğ’da bitirdi. 1974’te İstanbul’a geldi. Belli bir süre kurucusu oldu ğu Tunceli Kültür ve Dayanı şma Derne ği’nin ba şkanlı ğını yürüttü. Aynı yıl TKP/ML çizgisinde illegal mücadeleye girdi ve Batı Anadolu Bölge Komitesi (BABK)’ne seçildi. 1976 yılında partinin yeniden in şası ve örgütlenmesinde rol almı ştır. Birinci Konferans’ta MK Siyasi Büro üyesi seçildi ve Örgütlenme Komitesi’nde yer aldı. 12 Eylül ile birlikte aranmaya ba şladı. Bu dönemde 1981 Şubat’ında yapılan İkinci Konferansta “Genel Sekreterli ğe” seçilmi ş, Temmuz 1981’de yakalanmı ştır. İki ay Gayrettepe karakolunda kalmı ş ve burada ölmü ştür. 204

4.7.3. Kazım Çelik 1956 yılında Tunceli’nin Çemi şgezek ilçesi Akirek (Gözlüçayır) köyünde do ğdu. Örgütteki kod adı “Piro”dur. 1974’te TKP/ML’de örgütlü olarak faaliyete başladı. 1981 yılında Malatya’da yakalandı. Yine 1981 yılında İkinci Konferansta, MK üyeli ğine seçilerek Siyasi Büro’da yer aldı. 1982 yılında Askeri Komisyon sekreterli ğine getirildi. 1983 yılında ise parti genel sekreteri seçildi. Mayıs 1987’de Elazı ğ Palu ilçesi kırsalında güvenlik güçleriyle girdi ği çatı şma sonucunda dört örgüt militanıyla beraber öldü. 205

4.7.4. Baba Erdo ğan Ocak 1960 tarihinde Tunceli’nin Hozat ilçesine ba ğlı Yüceldi köyünde do ğdu. Babil ismiyle anılır. 1968 yılında köyünde ilkokula, 1973’te ise Elazı ğ’da ortaokula ba şlar. 1976 yılında liseyi okumak için Erzurum Horasan’da lise ö ğretmeni olan a ğabeyinin yanına gider. A ğabeyinin tayini İstanbul’a çıkınca, İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci olan di ğer abisi etkisiyle İbrahim Kaypakkaya’nın dü şünceleriyle tanı şır. Liseyi Hozat’ta bitirir ve köye yerle şir. 1981’deki İkinci Konferans’ın Hozat’ın bir da ğ köyünde gerçekle şmesinde eme ği geçer. 206 Bu dönemde askere gider. 1985 yılında Hozat İlçe Merkezi’nde bir öldürme olayından sonra aranır duruma dü şer ve örgüte katılır. 1987 yılında TKP/ML içinde DABK-Konferans ayrımı

203 Anonim, Sol ki şiler sözlü ğü, s.197 204 Anonim, Sol ki şiler sözlü ğü, s.209 205 Anonim, Sol ki şiler sözlü ğü, s.130 206 www.vaylo.net/archieve/index.php/t-10596.html (16.06.2008)

96 ya şandı ğında DABK kanadından yana olur. Daha sonraki süreçte bölge komutanlığını üstlenir. 1987 sonbaharında Hozat Cezaevi Baskını, Çemi şgezek Askerlik Şubesi Baskını, seçim sandıklarının imha edilmesi gibi eylemlere karı şır. Ocak 1988’de Kandıra 196.Piyade Alayına saldır olayını gerçekle ştirir, müteakiben yapılan bir operasyonda yakalanır. Cezaevindeyken yapılan DABK 3.Konferansı’nda fahri MK üyesi seçilir. 1990 Mayıs’ında Dev-Sol’un örgütledi ği bir firar eylemiyle Bayrampa şa Cezaevi’nden kaçar, Tunceli’ye gelir. Haziran 1990’da Ovacık Çalba şı köyünde askeri birli ğe saldırı eylemini yönetir. Haziran 1990’da yapılan TKP/ML MK ola ğanüstü toplantısında genel sekreter yardımcılı ğı ve MK-SB üyeli ğine atanır. A ğustos 1990’da Karadeniz bölgesi’ne geçi ş yaparak terörist eylemlere ba şlar. Tokat-Almus-Gümelönü karakoluna saldırı eylemi sırasında sonradan DABK genel sekreteri olacak Enver Do ğru tarafından liderlik mücadelesi nedeniyle sırtından vurulur ve ölür. 207

4.7.5. Mehmet Demirda ğ Tunceli’nin Güdeç köyünde 1970’te do ğmu ştur. Kabata ş Lisesi’ni bitirdikten sonra İTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisli ği bölümünü kazanmı ştır. Partide görevli abisi Ali Demirda ğ’ın katkısıyla 1987 yılında TMLGB örgütlenmesine katılmı ştır. Örgütteki kod adı Barı ş’tır. 1990–91 yılları 1 Mayıslarında gözaltına alınıp cezaevinde yatmı ştır. 1991 yılında TMLGB’de olu şan bo şluk sonucunda gençlik komitesi ba şkanı olmu ştur. 1992’de DABK ve Konferans arasında gündeme gelen birliktelikte olu şan “Geçici Birle şik Gençlik Komitesi” üyesi olarak çalı şmı ştır. 1993 yılı Mayıs – Haziran ayları arasında TKP/ML merkez komitesi üyeli ğine seçilmi ş ve TMLGB genel sekreterli ğine getirilmi ştir. 1993 yılının sonunda partinin birçok kadrosunun engellenmesi ve saf dı şı edilmesi sonucunda, MK yedek üyeli ğinden asil üyeli ğe geçmi ştir. İkinci OPK öncesi, Nisan 1995’te “sol tasfiyeci” diye adlandırılan bir grup, MK’ni ele geçirmek için darbe giri şiminde bulunmu ştur. Ba şarılı olamayınca, yapılacak OPK’ni boykot etmek istemi şlerdir. Bu şartlarda toplanan OPK’nde, parti genel sekreterli ğine getirilmi ştir. TKP/ML’nin genel sekreteri Mehmet Demirda ğ ve be ş militan, Kasım 1997’de Tokat’ın Topçam Ese Yaylasında güvenlik güçleriyle girdikleri çatı şmadı ölmü ştür. 208

4.7.6. Enver Do ğru Örgütteki kod adı Laz Nihat’tır. 1956 yılında Samsun Tekkeköy ilçesi Balcalı köyünde do ğmu ştur. 1975 yılında bir kızı olmu ş, bu tarihten sonra Almanya’ya gitmi ştir. 1975 – 1982 yılları arasında örgütün yurtdı şı bürosunda çalı şmı ş ve kuryelik görevi yapmı ştır. 1982 yılında Türkiye’ye dönmü ş ve Elazı ğ’a gitmi ştir. Bu sırada yakalanan Enver Do ğru dört yıl cezaevinde kalmı ştır.

207 Anonim, Sol ki şiler sözlü ğü, s.32-33 208 Fırtınalar İçinde Bıçak Sırtında , Belgelerle Tkp/Ml-2, Umut Yay, 2000, S.25

97 Cezaevinden çıktıktan sonra örgütün kırsaldaki silahlı faaliyetlerine katılmı ş ve örgütte yükselmi ştir. 1994 yılı Nisan ayında, TKP/ML örgütü, DABK ve Konferans diye ikiye ayrıldı ğında, DABK grubunun genel sekreteri olmu ştur. 1996 Şubat’ında kırsaldaki tüm ajanların sorumlusu ve polis ajanı oldu ğu ileri sürülerek örgüt içinde olu şturulan Soru şturma ve Sorgulama Komitesi tarafından sorgulanmı ş, hapsedilmi ş ve i şkenceyle öldürülmü ştür. Kayıtlara göre resmi ölüm tarihi Haziran 1996’dır. Kız karde şi ve kızı da Tkp/ml örgüt üyesidir.

4.7.7. Cüneyt Kahraman Tunceli Çemi şgezek ilçesi Anıl köyünde 1972’de do ğdu. Örgütte kod adı “Sava ş”tır. 1990 yılında Tikko örgütüne katılan Cüneyt Kahraman, 1992 Haziran’ında lider grupta yer aldı. 1993’te 21 ya şında MK üyesi seçildi. 1994 Mart’ında güvenlik güçleriyle girdi ği çatı şmada a ğır yara aldı ğı için tedavi edilmek üzere yurt dı şına gönderildi. 1996 yılının Ocak ayında tekrar Tunceli kırsalına döndü. Nisan 1996’da sonuçlanan kongre hazırlık konferansıyla, parti genel sekreterli ğine seçildi. Mart 1997 tarihinde Tunceli Çemi şgezek Tekeli köyü bölgesinde güvenlik güçleriyle girdi ği çatı şmada öldü. 209 Kardelen Harekatını yöneterek, örgüt lideri Enver Doru’yu öldürten Cüneyt Kahraman bu olaydan sonra Genel Sekreter olmu ştur. Cüneyt Kahraman’ın babası İsmail Kahraman’da örgüt üyelerindendir.

4.7.8. Halil Şahin Dede – Ellez – Mehmet Ali – Engin – Erkan kod adlarını kullanmı ştır. 1968 Tokat Almus do ğumludur. 1990 – 1992 yıllarında Ankara Üniversitesi E ğitim Fakültesi Psikoloji Hizmetleri bölümü ö ğrencisi oldu ğu dönemde TKP/ML terör örgütü ile tanı şmı ştır. Aynı dönemde Tokat ilinde TMLGB’yi kurmakla görevlendirilmi ş, Tokat ilinde kırsal alan çalı şmaları için alt yapı olu şturulmasına çalı şmı ştır. Niksar bölgesinde kırsala eleman aktarımı faaliyetlerinde yer almı ştır. 1991 tarihinde Tokat – Merkez – Ya ğmurlu kasabasında bildiri da ğıttı ğı sırada yakalanarak tutuklandı. 1992 – Şubat ayında Kayseri cezaevinden tünel kazarak firar eden onbir TKP/ML terör örgütü mensubu içinde yer aldı. Firar olayı akabinde TOKAT ili kırsalına geldi. 1995 yılında yapılan ikinci OPK’dan sonra Konferans Kanadında yer aldı. TKP/ML terör örgütünün yaptı ğı birçok eylemde bulunmu ş veya talimatını vermi ştir. Uzun süre TOKAT ili kırsalında silahlı faaliyet yürüten T İKKO sözde genel sekreteri, Dilek POLAT ile devrim nikâhı yapmı ş ve bir çocukları olmu ştur. 210

209 Anonim, Solun ki şiler sözlü ğü, s.54 210 Anonim, Solun ki şiler sözlü ğü, s.54

98 Nisan 2006 tarihinde Ni ğde’de yapılan bir operasyonda altı örgüt mensubu ile birlikte ele geçirilmi ştir.

4.7.9. Cemal RAK İP Muharrem – İhtiyar kod adını kullanmaktadır. 1962 do ğumlu ve Tunceli-Ovacık- Cevizlidere köyü nüfusuna kayıtlıdır. 1978 yılında TKP/ML terör örgütüne katılmı ştır. 1980 yılında yurtdı şına çıkarak 1981 yılında yeniden Türkiye’ye dönmü ş ve illegal faaliyetlerde yer almı ştır. 1989 yılında Baba ERDO ĞAN ile birlikte Kandıra’ da askeri birli ğe eylem yapan grup içerisinde bulunmu ştur. 1995 yılında MK üyesi olmu ş 1996 yılında ise yakalanarak cezaevine girmi ştir. 2001 yılına kadar Kandıra F tipi ceza evinde kalmı ş ve ölüm orucu eyleminde yer alarak CMUK 399/2 maddesi gere ğince sa ğlık durumu bozuldu ğundan cezası altı ay tehir edilerek tahliye edilmi ş ve TOKAT ili kırsalındaki T İKKO yapılanmasına katılmı ştır. Evli ve iki çocu ğu olan Cemal RAK İP halen kırsal alanda örgüt lideri olarak silahlı faaliyet yürütmektedir. 211

4.8. TÜRK İYE İŞ Çİ KÖYLÜ KURTULU Ş ORDUSU (T İKKO)

TKP/ML, askeri örgütlenmesini etkin bir şekilde yapabilmek için T İKKO adında kendisine ba ğlı bir silahlı örgütlenme kurma yoluna gitmi ştir. 1993 yılında yapılan Ola ğanüstü Parti Kongresi’nde örgütü daha faal bir hale getirebilmek için, örgüt tüzü ğü yanında T İKKO için de ayrı bir tüzük hazırlanmı ştır. Tüzükte T İKKO’nun hedefi ve görevi şu şekilde ifade edilmi ştir: “Gerilla birlikleri olu şturarak, gerilla birliklerinden müfrezelere, müfrezelerden düzenli ordulara do ğru geli şerek kırlardan şehirlere do ğru devam edecek uzun süreli halk sava şı stratejisi yoluyla devleti parçalamak, demokratik halk devriminin önündeki engelleri kaldırmak, demokratik halk iktidarını ve proletarya diktatörlü ğünü tüm iç ve dı ş saldırılardan korumak ve savunmak.” 212 TİKKO ayrı bir tüzükle yönetilmesine ra ğmen TKP/ML’nin önderli ğini kayıtsız şartsız kabul edece ği ve buna uygun hareket edece ği de karara ba ğlanmı ştır. TKP/ML ve T İKKO arasındaki ili şkiler, Merkez Komite tarafından olu şturulan askeri komisyon ile sa ğlanmaktadır. TİKKO genel komutanlı ğı do ğrudan askeri komisyona ba ğlanarak, örgütün askeri birim üzerindeki denetimi tesis edilmeye çalı şılmı ştır. T İKKO ile örgüt arasındaki yatay ili şki ise, her T İKKO birli ğinin askeri komisyona ba ğlı siyasal komiserler aracılı ğıyla sa ğlanmaktadır. 213

211 Anonim, Solun ki şiler sözlü ğü, s.48 212 Yavuz Akkoç: age.,s.138 213 Yavuz Akkoç: age.,s.137-138

99 TKP/ML’nin askeri birimi olan T İKKO’daki hiyerar şik yapı şu şekildedir: TİKKO Genel Komutanlı ğı, tüm T İKKO birimlerinin ba ğlı oldu ğu organdır. Her altı ayda bir düzenli olarak toplanması planlanmı ştır. T İKKO Genel Komutanı, T İKKO içerisinden silahlı faaliyetlerde bulunmu ş, aynı zamanda Merkez Komite üyesi olan, tecrübeli militanlar arasından Asker Komisyonu tarafından atanmaktadır.

4.8.1. TİKKO Bölge Komutanlıkları: TİKKO Bölge Komutanlıkları, Ola ğanüstü Parti Kongresi’nde kabul edilen “ yo ğunla şarak açılma ilkesi ” yani örgüt için güvenli olan kırsal bir bölgede bir araya gelerek, o bölgede otorite sa ğladıktan sonra di ğer bölgelere açılma takti ği, çerçevesinde yo ğunla şma bölgesi olarak kabul edilen Tunceli kırsalından yeni alanlara açılım yapmı ştır. 214 Bu dü şünceyle faaliyetlerin yo ğunluk derecesine göre üç bölge komutanlı ğı olu şturulmu ştur: Dersim Bölge Komutanlı ğı: Ana Gerilla Bölgesi veya 1 Nolu Gerilla Bölgesi olarak da adlandırılmaktadır. Dersim bölgesi Tunceli (Hozat – Çemi şgezek – Ovacık – Mazgirt – Nazimiye), Erzincan ve Elazı ğ illerini kapsamaktadır. Konumu itibariyle ve yo ğunla şma bölgesi olması sebebiyle en fazla militan bulunması planlanan bölgedir. Ancak yapılan operasyonlar sonrası etkisini yitiren örgüt, bölgede kalan az sayıdaki elemanını PKK himayesine teslim etmi ştir. 215 TİKKO Tunceli bölgesinde Alibo ğazı bölgesi, Mercan da ğları bölgesi ile Hozat bölgesinde Kinzir Ormanları bölgesi, Pertek bölgesinde Hıdırdamı ve çevresi, Ovacık bölgesinde Kahperi alanı, Tunceli Merkezi bölgesinde Zergavut Ormanları ve Avgasor mevki ile Mazgirt bölgesinde Şişik Ormanları bölgelerini barınma alanı olarak kullanmı ştır. Karadeniz Bölge Komutanlı ğı: İki alt bölge komutanlı ğından olu şmaktadır. 1 Nolu Alt Bölge Komutanlı ğı, Tokat ili merkez olmak üzere Amasya – Sivas ve Ordu, 2 Nolu Alt Bölge Komutanlı ğı ise Artvin – Şav şat ve Ardahan alanını kapsamaktadır. 216 Örgüt, özellikle Orta ve Do ğu Karadeniz Bölgesi’ne silahlı birlikler göndermi ştir. Emniyet Genel Müdürlü ğü kaynaklarına göre Artvin – Şav şat kırsalında faaliyet gösteren ve 10 ki şiden olu şan Artvin Birli ği 1993 yılında gerçekle ştirilen operasyonla etkisiz hale getirilmi ştir. Tokat ve Amasya kırsalında faaliyet gösteren Orta Karadeniz Birli ği ise 2003 yılı Kasım ayında az sayıda kuvvetle halen yörede eylemlerine devam etmektedir.

214 Yavuz Akkoç: age.,s.141 215 Yavuz Akkoç: age.,s.141 216 Yavuz Akkoç: age.,s.141

100 Amed Bölge Komutanlı ğı: Diyarbakır, Adana ve Toroslar Bölgesini kapsamaktadır. 1993 Haziranında Toros Da ğlarına gönderilen birlik, aynı yıl içinde etkisiz hale getirilmiştir. Ayrıca 1993 yazında Diyarbakır ve çevresine ke şif birlikleri gönderilmi ştir. 217 TKP/ML-TİKKO’nun Tunceli, Tokat ve Artvin kırsalında üslenme ve faaliyet gösterme giri şimleri olmu ş, ancak bu gün öteden beri önemli bir tabana sahip oldu ğu Tunceli kırsalında hala üslenme ve faaliyetleri devam etmektedir. Tikko terör örgütünün gelece ğe ait planları ve hedefleri; da ğılma durumuna gelen örgütü toparlamak, örgüte yeni sava şçılar kazandırarak güçlü bir konuma gelmek ve kitle ili şkilerini geli ştirmek, ileriye dönük sava şçı yeti ştirmektir.

4.8.2. TİKKO Örgüt İçi İli şkiler Örgütün genel yapısını inceledikten sonra örgüt içindeki ili şkilere de de ğinilmesi örgütün yapısını iyice tanımamızı sa ğlayacaktır. Bu ba ğlamda örgüt içindeki birimleri ve yapılanmayı şu şekilde açıklayabiliriz: Siyasi Komiser–Komutan İli şkisi: TİKKO birliklerinde askeri konularda komutanlara yetki tanınırken; yerel organlarla ilişkileri sa ğlama, ordu-parti arasındaki koordinasyonu düzenleme, birliklerin örgüt çizgisi ve taktikleri do ğrultusunda hareket etmesini sa ğlama görevi, siyasi komiserlere verilmi ştir. Ancak birliklerde hem komutan hem de siyasi komiser bulunması yetki çatı şması olmasına ve kariyer mücadeleleri çıkmasına sebep olmu ştur. 218 TİKKO Üyeli ği: Örgüt TKP/ML üyeli ği yanında ayrıca T İKKO üyeli ğini öngörmü ştür. Buna göre tüzükte belirtildi ği gibi, silahlı mücadele içerisine girmek isteyen, ya şı, sa ğlı ğı müsait olan, disipline ve örgütün gizlilik kurallarına riayet eden her birey T İKKO üyesi olabilir. Örgüt üyelerinin büyük ço ğunlu ğu Tunceli nüfusuna kayıtlı olup bu bölgede faaliyet yürütmektedir. Örgütte bayan sayısı dörtte bir civarındadır, ancak bayanlar arazide yaşam ko şullarına uyum sa ğlamakta zorlandıklarından daha kısa sürede örgütten ayrılmaktadırlar. Ayrıca militanlar genelde ilkokul mezunu ve köyde yeti şmi ş ki şilerdir. Örgüte 1992 ile 1995 yılları arasında yo ğun katılım olmu ştur, bu tarihten sonra katılımlar çok dü şük oranda gerçekle şirken, örgütten kaçıp teslim olanların sayısının ço ğaldı ğı bilinmektedir. Askerlik görevini yerine getirme konusu, TKP/ML-TİKKO örgütünde Merkez Komitesi tarafından desteklenmekte, askerlik ça ğı gelen militanlar, askere gitmeleri için zorlanmaktadır. Bundaki amaç, militanların askeri hizmetlerini yaptıkları yerde, propaganda yaparak kendi taraflarına adam çekmek ve askeri ortam içinden bilgi toplayarak yapılacak muhtemel eylemler için yardım sa ğlamaktır. Kandıra Piyade Alayından silah çalınması olayı bu şekilde gerçekle ştirilmi ştir.

217 Yavuz Akkoç: age.,s.141 218 Yavuz Akkoç: age.,s.142

101 Terör örgütü mensupları örgüte adam kazandırmak için uygun ki şiyi aramakta ve onun hakkında bilgi toplamaktadırlar. Ki şi tespit edildikten sonra onun ailevi yapısı, ekonomik düzeyi, memleketi, siyasi fikri analiz edilerek bu yönde ilk yaklaşmalar ve ili şkiler ba şlatılır. İnsan olmanın özelli ği itibariyle dostlu ğa, arkada şlı ğa ve samimiyete ihtiyacı olan gençli ğe, ilk yakla şmalar, psikolojik destek temelli gerçekle şir. Örgüt militanları yaptıkları i şi ideolojik amaçlar u ğruna gerçekle ştirdikleri için, kazanmayı planladıkları ki şiye, sözde kar şılıksız arkada şlık ve dostlu ğu, uzun vadede bedelini almak üzere sunmaktadırlar. Bu do ğrultuda arkada ş grubu içerisinde, ki şiye yakın ilgi ve alaka gösterilerek, ona kitap, burs, kalacak yer temin edilmeye çalı şılır. İlk yakla şmalar daha sonra uygun görülen adayın ça ğrıldı ğı paravan dernekler, piknik gezileri, sinema, tiyatro, konser, çay partisi, sözde kültürel faaliyetler ile yerini daha sıcak ili şkilerle devam eder. Sıcak bir diyalog ile kendisine kar şılıksız ve sınırsız arkada şlı ğı sunan, örgüt mensuplarına kar şı, ferdin fikir ve dü şünceleri açısından bir yakınla şma do ğar. Aynı paralelde dü şünmeye ba şlayan ve yava ş yava ş grup içerisine giren ferde, tek taraflı örgütün propagandasını yapan filmler seyrettirilir, kitap, gazete ve dergiler okutturulur. Örgütün amaçlarının ve fikirlerinin kendisinde peki şmesi için, belirli seviyelerdeki özel ki şilerin katıldı ğı toplantılar yapılır. Bunların sonucunda ki şiye çe şitli (mahalle, sınıf, okul..) sorumluluklar verilir; afi ş asmak, gösteri ve yürüyü şe katılmak gibi faaliyet ve görevlere katılması sa ğlanır. Bu faaliyetlerinde sistemin güvenlik güçleri ile kar şı kar şıya gelen fertte, sisteme olan nefret büyür. Daha sonra kuvvetli telkin ve propaganda sonu örgütün amaçları do ğrultusunda ölmeye ve öldürmeye hazır hale gelir. Böylece gençler, artık örgütün mekanik bir parçası gibi, denileni yapan, kendi kimlik ve ki şili ği olmayan robot militanlar haline gelir. Kendisi daha sonra yapılan i şlerin yanlı ş oldu ğu dü şünse bile, artık geriye dönü ş yoktur. Ba şta kendisine gösterilen sıcak ve samimi ili şkilerin yerini, örgütün acımasız katı kuralları ve ilkeleri almı ştır. Bu ilkelerden birisi de, örgütün içerisine girildikten sonra ki şiye, ölümün zaruri oldu ğudur. 219

4.8.3. Kırsalda Barınak Seçimi TİKKO örgüt üyeleri kı ş dönemini kırsal alanda sı ğınaklarında geçirmektedirler. Kı ş kampına girinceye kadar sürekli nokta de ğiştirilir ancak kalınan noktalarda mevzi kazılmaz. Sı ğınakları ya ormanlık alanda topra ğın kazılarak altına girilmesi şeklinde veya kayalık alanlardaki ma ğaraları tahkim ederek olu şturmaktadırlar. Sı ğınaklarının yakınındaki bölgede erzak deposu hazırlarlar ve kar ya ğdı ğı esnada erzaklarından ihtiyaçları kadar sı ğınaklarına ta şımaktadırlar. Sı ğınıklarını güvenlik güçleri ve yerle şim alanlarından uzak, kı ş aylarında köylülerin u ğramayaca ğı yerlerden seçerler. Barınak seçiminde do ğal bitki örtüsü olmasına, uygun ula şım yolları ve su

219 E. Ersoy, “Terör Silahında Namluya Sürülen Gençlik”, Fırat Üniversitesi, Türkiye’nin Güvenli ği Sempozyumu , 17-19 Ekim 2001-Elazı ğ), s.311-322.

102 kaynaklarına yakın olmasına, yüksek tepelerden görülmeyecek kuytu yerler olmasına dikkat edilmektedir.

4.8.4. Şehirde Örgütlenme Taktikleri TİKKO şehirlerde öncelikle i şçilerin yo ğun oldu ğu alanlarda örgütlenir. Sendika vb. legal örgütlerde gizli olarak te şkilatlanır ve de şifre olmadan örgütlenme çalı şmalarına devam etmeye çalı şır. Bu alanda kazanılan, silahlı mücadeleye uygun ve güvenilir i şçiler üye olarak alınabilir. 220

TİKKO şehirlerde i şçiler arasında örgütlenmeye gitmesine ra ğmen, ö ğrenci ve gençler içerisinde do ğrudan olmasa da Türkiye Marksist-Leninist Gençlik Birli ği (TMLGB) aracı ğıyla faaliyetlerini yürütmü ştür. TMLGB üyesi olmayan T İKKO’ya alınmaz. Ayrıca T İKKO dü şman kabul etti ği te şkilatlar içinde de örgütlenmeyi hedeflemektedir. TİKKO’nun şehirlerdeki görevleri; 221 • Bulundukları bölgede örgütçe tespit edilen hedeflere saldırı ve sabotaj türü eylemler yapmak, • Silah ve mühimmat ile maddi gelir temin amacıyla gasp-soygun eylemleri yapmak, bomba imal etmek, bunları saklamak ve korumak, • Örgütün di ğer organlarının bro şür, bülten ve afi şleme eylemleri sırasında güvenliklerini sa ğlamak, • Milisleri ve yeni katılanları askeri olarak e ğitmek şeklinde sıralanabilir. Örgüt militanları, silahlı bir ihtilale zemin hazırlamak için, özellikle geni ş halk kitlelerini çatı şmaların içime sokarak, kırsal kesimlerde “kır gerillası”nın eyleme geçmesini sa ğladıktan sonra, “devrimci ordunun” kurulmasına ortam hazırlayabilmek için şehirlerde eylemlere ba şlarlar. Şehir eylemleri ise şöyle sıralanabilir: “Saldırı, bir yerin basılması, bir yerin i şgali, pusu kurma, grev ya da boykot eylemleri, silah, cephane ve patlayıcı madde depolarının basılması, mahkûmların kurtarılması, sözde halk mahkemelerince idamlar yapılması, adam kaçırma, sabotaj, terörizm, silahlı propagandanın her türünün uygulanması”. Şehir ve kır gerillacılı ğını örgüt ile sempatizanlarının kolayca ö ğrenebilmeleri için çe şitli ülkelerde prati ğe konulmu ş “komünist ihtilal kitapları” piyasada satılmaktadır. Marksist teröristler, banka soygunlarını en popüler eylem olarak kabul etmektedirler. Onlara göre, banka soygunları, örgüte maddi finansman sa ğlarken, bir militan için de en iyi gerilla e ğitimini olu şturmaktadır. Gerillacılı ğı ö ğreten kitaplarda karakol baskınlarının

220 Yavuz Akkoç: age.,s.144 221 Yavuz Akkoç, a.g.e.,s.145

103 nasıl düzenlendi ği, her türlü patlayıcının yapım biçimleri ve yer altı örgütlenme şekilleri açıkça izah edilmektedir. 222

4.8.5. Milis Örgütlenmesi TKP/ML silahlı faaliyetleri yaymak, T İKKO’ya destek verebilmek amacıyla örgüte sempati duyan yöre insanlarının olu şturdu ğu milis örgütlenmesine önem vermektedir. Tunceli civarında milis güçlerinin militanlarla birlikte zaman zaman kamu kurumlarına yönelik saldırılara i ştirak ettikleri tespit edilmi ştir. Milisler, gece silahlı eylem yapan gündüz üretime katılan köylü ve işçilerdir. Milislerin görevleri; 223 • Birliklerin bulunmadı ğı yerlerde gücü oranında örgüt politikasını hayata geçirmek, • Örgüt için istihbarat toplamak, • Sı ğınak yapmak, • Örgüte lojistik destek sa ğlamak, • Hakkında ölüm kararı verilmi ş ki şileri cezalandırmak, • Güvenlik güçlerine kar şı mayınlama ve tuzaklama yapmak, • Örgüt üyelerinde rehberlik yapmak ve hedef göstermek şeklinde sıralanabilir.

4.8.6. Mali Kaynakları TİKKO örgütü di ğer terör örgütleri gibi gelir temin etmek amacıyla banka soygunu ve kaçakçılık yapmakta, ayrıca haraç toplamaktadırlar. Bu faaliyetlerine örnek olarak kamuoyunda bilinen belli ba şlı faaliyetleri a şağıda sıralanmı ştır. 224 • TİKKO militanları, Ekim 1990’da, Ümraniye Tekel Satı ş deposunu basıp, 66 milyon lirayı alarak kaçmı ştır. • Yapı Kredi Bankası Kozyata ğı Şubesi’ni Temmuz 1990 tarihinde soyan ki şiler ile SOYAK A. Ş’den Eylül 1990 tarihinde 495 milyon lira gasp eden ki şilerin T İKKO militanı oldu ğu saptandı. • Hücre evlerinde sahte dolar ve pul ele geçiren polis, T İKKO’cuların mafya ile i ş birli ği yaparak sahte para basım i şine girmek istediklerini tespit etti. • Bir cezaevi firarisi T İKKO militanı Mart 1994’te K.Çekmece’de bir kuyumcu soygunu sırasında çıkan çatı şmada öldürüldü.

222 Emin Demirel: age.,s.32 223 Yavuz Akkoç, a.g.e.,s.145-146 224 Emin Demirel, a.g.e., s.180

104 • Temmuz 1994’te İstanbul’da 10 ki şi yakalandı. T İKKO’da bölünmeye neden olan bu militanların, soygun ve uyu şturucu kaçakçılı ğından elde ettikleri para ile maddi gelir sa ğladıkları belirlendi. • Bir T İKKO sorumlusunun Ankara’da yakalanması sonucu ba şlatılan çalı şmalar sonucunda, örgütün Ankara’da Ekin in şaat adı altında bir şirket kurdu ğu ve belediyeden ihale aldı ğı ortaya çıktı. Şirketten elde edilen gelirler ise örgüte silah ve cephane sa ğlamakta kullanılıyordu. • Almanya’da Ocak 1997’de, merkezi kanada mensup T İKKO’cular bir Türk’ten haraç almak istedikleri esnada, üç militan öldürüldü, biri a ğır yaralandı. • 1987 yılındaki bölünmeden sonra 1990 yılında Konferansçı kanat (Yusuf Köse’nin kanadı) eroin ticareti yapıyordu. 1990 yılı rakamlarıyla 6 milyon lira uyu şturucu kaçakçılı ğından elde edilmi ştir. Bu olayla ilgili İstanbul’da yakalanan Diyarbakırlı kaçakçı, örgütün kendi mallarını Avrupa’ya kaçırdı ğını itiraf etmi ştir. • TİKKO örgütü üyesi altı ki şi Mayıs 2006 tarihinde çıkarıldı ğı mahkemece tutuklandı. Örgütün İstanbul`daki hücre evinde yapılan aramada bomba ile birlikte ‘Ermeni soykırımının hesabını soraca ğız’ yazılı pankart ele geçirildi. Polis, örgütün sözde soykırımı savunan ki şilerden ekonomik ve eleman deste ği sa ğlamak amacıyla bu pankartı hazırladı ğını belirtti. Yukarıda sayılanların yanında, Aralık 1993 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlü ğü’nce TKP/ML-TİKKO örgütüne yapılan operasyonlarda yakalanarak gözaltına alınan bir şahıs sorgulamasında, “Örgütün Merkez Komite üyesi ve Şehir Askeri Örgütlenme ile Lojistik Sorumlusunun kendisine eroin pazarlamasını teklif etti ğini, bir arkada şı vasıtasıyla 130 kilo eroini Hollanda’ya gönderdiklerini, paranın lojistik destek sorumlusuna geldi ğini, toplam paranın 4 milyon 550 bin Hollanda Florini oldu ğunu” beyan etmi ştir. 225

4.8.7. TİKKO Eylemleri Kandıra olayı: TKP-ML-TİKKO militanlarının gerçekle ştirdi ği önemli eylemlerden biri Kandıra baskınıdır. Ocak 1988’de gece yarısı Kandıra’daki 197.Piyade Alay’ına ait mayın deposuna gelen askeri elbise giymi ş militanlar, nöbetçi askerleri etkisiz hale getirmi şler ve 8 adet G-3 piyade tüfe ği, 2 tabanca, 15 şarjör ile parke ve bot aldıktan sonra iki guruba ayrılarak kaçmı şlardır. Daha sonra polis ve askeri birliklerce İzmit ve İstanbul’da ba şlatılan operasyonlar sonucunda, gasp edilen silahlar ve teçhizat ele geçirilmi ş, dört militan sa ğ olarak yakalanmı ş (Birisi Baba Erdo ğan) ve baskını planlayan Manuel Demir öldürülmü ştür. 226

225 www.iem.gov.tr (20.05.2008) 226 Emin Demirel: age., s.165

105 1988-1989 yılları arasında Tunceli ilinde ajanlık suçlamasıyla çok sayıda vatanda ş Tikko örgütü tarafından katledilmi ştir. Bu eylemlerden biri Mazgirt ilçesinde bir şahsı 8 ya şındaki kızıyla birlikte öldürmeleri, di ğeri de Ovacık ilçesinde üç bohçacının öldürülmesidir. 1989 yılı a ğustos ayında Tikko örgüt üyeleri Gümü şhane ili Koza ğaç karakoluna saldırıda bulunmu şlar ve sekiz ki şiyi şehit etmi şlerdir. 1994 yılı mart ayında Tikko militanlarının Tunceli’den Erzincan’a geçti ğinin tespit edilmesi üzerine ba şlatılan operasyonda yirmi militan etkisiz hale getirilmi ştir. Ulukale katliamı: Çemi şgezek ilçesine ba ğlı Ulukale köyünde eylül 1994 tarihinde Tikko terör örgütü Pkk ile birlikte hareket ederek, köy meydanında topladıkları vatanda şlardan yedi ki şiyi katletmi şlerdir. 1994 yılı ekim ayı içerisinde Tunceli’nin Hozat ve Ovacık ilçeleri arasında kalan bölgesinde yapılan operasyonlar sonucu 37 Tikko militanı silah ve teçhizatı ile birlikte ölü olarak ele geçirilmi ştir. Aynı yıl içerisinde örgütten çok sayıda ki şi kaçarak teslim olmu ş veya kaçmak isterken yakalanmı şlardır. 1994 yılında yapılan operasyonlar sonucu örgüt büyük güç kaybına uğramı ştır. 1994 yılı aralık ayında Hozat-Çemi şgezek arasındaki kinzir ormanları bölgesinde güvenlik görevlilerince düzenlenen operasyonda 24 örgüt mensubu etkisiz hale getirilmi ştir. 1995 yılı şubat ayında ise yine kinzir bölgesi güneyinde çıkan çatı şmada 18 örgüt mensubu etkisiz hale getirilmi ş, 8 güvenlik görevlisi hayatını kaybetmi ştir. 1997 yılı a ğustos ayında Kır şehir cezaevinden Ankara DGM’ye götürülen Sivas olayları sanıklarını ta şıyan araca bombalı ve silahlı saldırı düzenlenmi ştir. Tikko örgütü, bu eylem ile alevi kesimin sempatisini kazanmayı hedeflemi ştir. 1999 yılında Tikko terör örgütü üyeleri Çankırı valisine bombalı saldırı düzenlemi şlerdir. Valinin yaralı kurtuldu ğu saldırıda güvenlik görevlileri ve yoldan geçen vatanda şlar hayatını kaybetmi ştir. 2000 yılı ocak ayında Tunceli ovacık ilçesinde çıkan çatı şmada altı güvenlik görevlisi şehit olmu ş, altısı da yaralanmı ştır. Mart ayında düzenlenen operasyonda aynı bölgede be ş terörist etkisiz hale getirilmi ş, çok sayıda silah ele geçirilmi ştir. Nisan ayında ise yine aynı bölgede sekiz terörist etkisiz hale getirilmi ştir.

106

4.9. TÜRK İYE MARKS İST-LEN İNİST GENÇL İK B İRL İĞİ (TMLGB)

Örgütün silahlı mücadeleyi benimsemek üzere askeri komisyona ba ğlı T İKKO (Türkiye İş çi Köylü Kurtulu ş Örgütü) isimli silahlı seksiyonu, ö ğrenci gençlik kesimine yönelik Gençlik Komisyonuna ba ğlı TMLGB (Türkiye Marksist-Leninist Gençlik Birli ği) ve yine TMLGB’ye ba ğlı olarak faaliyet yürüten YDG (yeni demokrat gençlik) isimli seksiyonları mevcuttur. Örgüt, şehirlerdeki silahlı ve bombalı faaliyetlerini Askeri Komisyona ba ğlı olarak olu şturdu ğu Askeri Komiteler ile gençlik birimi TMLGB aracılı ğıyla yürütmektedir. TMLGB silahlı mücadeleyi temel alır. Örgütlenmede gizlilik ve merkeziyetçilik esastır. Okullarda, yurtlarda legal ve illegal vasıtalarla örgütlenir, silahlı eylemlerde bulunur. Örgütün uzun ve kısa vadeli hedeflerine uygun olarak gençli ği örgütler. TMLGB, Kasım 1992’de Birinci Kongresi’ni yapmı ş, bu tarihten sonra illegal faaliyetlerine ba şlamı ştır. 1993 yılından sonra ise silahlı eylemlerde bulunmu ştur. 1994 yılında, TMLGB’nin yasal bir uzantısı olarak ve daha geni ş kitlelere, özellikle liselere, ula şmak için 1994 yılında “Yeni Demokrat Gençlik” (YDG) kurulmu ştur. TMLGB mensuplarından olu şan illegal bir komisyon aracılı ğıyla yönlendirilir. YDG içinde kazanılan şahıslar daha sonra TMLGB’ye aktarılır. DABK ve Konferans örgütlerinin her ikisi de YDG ismini sahiplenmektedir. YDG, legal dergilerin da ğıtılması, kendi adı altında yasal bildiri, gece organize edilmesi, miting, forum vb. çalı şmaların yürütülmesini sa ğlar. Yasal dernekler bünyesinde faaliyet gösterir. Örgütçe önemli sayılan günlerde protesto gösterileri düzenler ve tüm eylemlerinde YDG imzasını kullanır. KONFERANS grubunun gençlik yapılanması “Yeni Demokrat Gençlik” (YDG) tarafından, taraftar kazanmak amacıyla Mart 2000’de Almanya’da “Gençlik Kurultayı” adı altında bir etkinlik düzenlemi ştir. Örgütün, Almanya’da gençlik kurultayı, gençlik festivalleri, yaz kampı, kültür ve sanat yarı şması adı altında bazı etkinliklere de önem verdi ği görülmü ştür. Yurtdı şını cephe gerisi olarak nitelendiren örgüt, yurt dı şında çe şitli kamplar düzenleyerek, yeni katılan militanlarına bu kamplarda e ğitim vermektedir. TMLGB, geleneksel olarak yaz kampı düzenlemektedir. Bu kampın amacı genç militanların eğitimi ve TKP/ML örgütü için sava şçı yeti ştirme görevini yerine getirmektir. Bu do ğrultuda, “Gerilla sava şı için örgütlen/örgütle” şiarı benimsenmi ştir. Bu kamp sayesinde örgüt, yeni ve deneyimsiz militanları deneyimli hale getirece ğini, aldı ğı kayıpları ve eksikliklerini telafi edebilece ğini dü şünmektedir. Bu kamp çerçevesinde ö ğretilenler arasında üniversiteli, liseli gençlik

107 içerisindeki ve semtlerdeki çalı şmaların nasıl olması gerekti ği ve Mao’dan bazı makaleler bulunmaktadır. Ayrıca; bireyci bir ya şamın kar şısında kolektif ya şam, davaya kendini adayanlar için bu ya şam tarzının önemi ortaya konulmaya çalı şılmaktadır. 227

4.9.1. Yeni Demokrat Gençlik (YDG) Gençli ğin sorularıyla ilgilenmek ve örgütlenmesini sa ğlamak için kurulmu ş olan gençlik örgütüdür. AT İK’e (Avrupa Türkiyeli İş çiler Konfederasyonu) ba ğlıdır. 1990 yılında Avrupa ülkelerinden AT İK üyesi gençler tarafından kurulmu ş, aynı yıl kurulu ş kongresi yapmı ştır. Kurulu ş amaçları örgüt tarafından şu şekilde sıralanmı ştır. İnsan hakları ihlallerine kar şı çıkmak; gençli ğin akademik, demokratik ve ekonomik taleplerini sahiplenmek; sosyal ve psikolojik sorunlara çözüm getirmek; kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetler yürütmek; Avrupa’da özellikle yabancı dü şmanlı ğı politikalarını te şhir etmek; bunlara kar şı mücadele etmek ve enternasyonal ili şkiler geli ştirmek; gençli ği uyu şturucu ve kriminal olaylara kar şı korumak. 228 YDG, “Halk Demokrasisi” perspektifini benimsedi ğini ve bu yöndeki de ğişim içinde yer aldı ğını; anti-emperyalist, anti-feodalist, anti-fa şist oldu ğunu; bu tabakaları daha ileri bir toplumsal düzenin önünde engel kabul etti ğini ve bunların her alandaki varlı ğına kar şı oldu ğunu ilan etmektedir. 229 Yurtdı şında örgüte eleman ve mali kaynak teminine çalı şan örgüt yan kurulu şu, halkı etkileyecek her söylemi kendisine uygun görmektedir.

4.10. TKP/ML ÖRGÜTÜNÜN S İYAS İ GÖRÜ ŞLER İ

TKP/ML-TİKKO’nun kuruldu ğu dönem içinde bulunan di ğer sol görü şlü örgütlerden ayrıldı ğı en bariz farklardan siyasi görü ş boyutunda olanları ‘Kürt soruna bakı ş’ ve ‘Kemalizm de ğerlendirmesi’dir. Örgüt her ne kadar silahlı mücadeleye öncelik vermi ş olsa da, bu mücadelesini bir takım siyasi dayanaklar üzerine oturtmaya çalı şmı ştır.

4.10.1. Kürt Sorununa Bakı şı: Dönem içinde faaliyet gösteren örgütler ve Kaypakkaya’nın bir dönem içinde bulundu ğu Tİİ KP örgütü, Kürt sorununa genel olarak aynı çerçeveden bakarken, Kaypakkaya ilk radikal çıkı şını bu konu hakkında yazdı ğı ‘Türkiye’de Milli Mesele’ adlı yazısı ile yapmı ştır.

227 Yeni Demokrat Gençlik , s. 114 228 www.ydg-online.org (11.06.2008) 229 http://site.mynet.com (12.05.2008)

108 Kaypakkaya Kürt sorununa bakı ş açısını kendi cümleleriyle şu şekilde ifade etmi ştir: 230 “Milli baskı, ezen, sömüren ve hakim milletlerin hakim sınıflarının, ezilen ba ğımlı ve uyruk milletlere uyguladı ğı baskıdır. Halk ve millet aynı şeyler de ğildirler. Halk kavramı genel olarak i şçi sınıfını, yoksul ve orta halli köylüleri, yarı-proleterleri ve şehir küçük-burjuvazisini kapsar. Geri kalmı ş ülkelerde, halk sınıflarına bir de emperyalizme, feodalizme ve komprador kapitalizmine kar şı, demokratik halk devrimi safında yer alan milli burjuvazinin devrimci kanadı girer. Oysa millet, hakim sınıflar da dahil, bütün sınıf ve tabakaları içine alır. … Şafak revizyonistleri, Marksizm-Leninizm’in milli meseleyle ilgili en temel ilkelerini tahrif etmi ş ve içinden çıkılmaz hale getirmi şlerdir. En temel ilkelerden biri olan “ulusların kendi kaderini tayin hakkı” ilkesini, “halkın kendi kaderini tayin hakkı” şeklinde tahrif etmi şlerdir. “Halkın kendi kaderini tayin hakkı” ile “ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı”, tamamen farklı şeylerdir. Birincisi, halkın iktidarda bulunan gerici sınıfları devirmesi, iktidarı ele geçirmesi, devletin hâkimi olması, yani kısacası devrim yapması hakkı anlamına geldi ği halde, ikincisi, milletin ayrı bir devlet kurma hakkı anlamına gelir.” “Türkiye’de komünist hareket, ancak Türkiye sınırları içindeki milli meseleyi en do ğru çözüme ba ğlamakla yükümlüdür. Irak ve İran’daki komünist partileri de, milli meseleyi kendi ülkeleri açısından en do ğru çözüme kavu ştururlarsa, söz konusu tarihi haksızlı ğın hiçbir de ğeri ve önemi kalmayacaktır. Bütün Kürdistan’ın birle ştirilmesini programımıza koymamız, bir de şu açıdan sakattır: Bu, bizim tayin edece ğimiz bir şey de ğildir. Kürt milletinin kendisinin tayin edece ği bir şeydir. Biz, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını, yani ayrı bir devlet kurma hakkını savunuruz. Bu hakkı kullanıp kullanmayaca ğını veya ne yönde kullanaca ğını Kürt milletinin kendisine bırakırız.” 231 Kaypakkaya söyledi ği bu sözlerle halk ve millet kavramlarının farklılı ğına de ğinmi ş ve di ğer örgütleri bu farkı anlamamakla suçlamı ştır. TKP/ML bu konuda, ezilen tüm halkların demokratik halk devrimi çerçevesinde kurtulu şunu savunmakla birlikte, ulusal anlamda ezilen ulusun burjuvazisinin de kendi kaderini tayin hakkını, ezilen halkın aleyhine olmamak kaydıyla desteklemi ştir. 232 4.10.2. Kemalizm’e Bakı şı Kaypakkaya ve TKP/ML’nin farklı bir bakı ş açısı getirdi ği di ğer bir konuda Kemalizm’dir. Ça ğda şı olan di ğer sol örgütlerin hemen hepsinin Kemalizm’e biçmi ş oldu ğu devrimcilik ve ilericilik tespitlerinin tamamına kar şı çıkmı şlardır.

230 İbrahim Kaypakkaya: Seçme Yazılar II , İstanbul, 1992, s.171–202 231 İbrahim Kaypakkaya: Seçme Yazılar II, İstanbul, 1992, s.186–187 232 www.kaypakkaya.org (28.05.2008)

109 Bu örgütler Kemalizm’i, ilerici aydınlar önderli ğinde geli şen, devrimci ve anti- emperyalist bir hareket oldu ğunu ileri sürmü şler ve hemen hepsi kendilerini Kemalizm’in ve Atatürk ilkelerinin devrimci mirasının bekçisi ve takipçisi olduklarını söylemi şlerdir. 233 Kaypakkaya ise Kemalizm tahlilini şu şekilde özetlemi ştir: 234 1. Kemalist devrim, Türk ticaret burjuvazisinin, toprak a ğalarının, tefecilerin, az miktardaki sanayi burjuvazisinin, bunların üst kesiminin bir devrimidir. Yani devrimin önderleri, Türk komprador büyük-burjuvazisi ve toprak a ğaları sınıfıdır. Devrimde, milli karakterdeki orta burjuvazi önder güç olarak de ğil, yedek güç olarak yer almı ştır. 2. Devrimin önderleri, daha anti-emperyalist sava ş yıllarında iken İtilâf emperyalizmi ile el altından i şbirli ğine giri şmi şlerdir. Kemalistler, emperyalistlerle barı ş imzaladıktan sonra bu işbirli ği daha da koyula şarak devam etmi ştir. 3. Kemalist hareket, özünde “i şçilere ve köylülere, bir toprak devrimi imkânına kar şı” geli şmi ştir. 4. Kemalist hareketin sonucunda, Türkiye’nin sömürge, yarı-sömürge, yarı-feodal yapısı; yarı-sömürge ve yarı-feodal yapı ile yer de ğiştirmi ştir; yani yarı-sömürge ve yarı-feodal iktisadi yapı devam etmi ştir. 5. Sosyal alanda, eski milli azınlıklara mensup komprador büyük burjuvazinin ve eski bürokrasinin, ulemanın hakim mevkiini milli karakterdeki orta burjuvazi içinden palazlanan ve emperyalizmle i şbirli ğine giri şen yeni Türk burjuvazisi, eski Türk komprador büyük burjuvazisinin bir kesimi ve yeni bürokrasi almı ştır. Eski toprak a ğalarının, büyük toprak sahiplerinin, tefecilerin, vurguncu tüccarların bir kısmının hakimiyeti devam etmi ş, bir kısmının yerini yenileri almı ştır. Kemalistler bir bütün olarak, milli karakterdeki orta sınıfın çıkarlarını temsil etmemekte, yukarıdaki sınıf ve zümrelerin menfaatlerini temsil etmektedir. 6. Politik alanda, hanedanlık çıkarları ile birle ştirilmi ş olan me şrutiyet yönetiminin yerini, yeni hakim sınıfların çıkarlarına en iyi cevap veren yönetim, burjuva cumhuriyeti almı ştır. Bu idare sözde ba ğımsız, gerçekte siyasi bakımdan emperyalizme yarı-ba ğımlı bir idaredir. 7. Kemalist diktatörlük, sözde demokratik, gerçekte askeri fa şist bir diktatörlüktür. 235 Kemalizm analizini bu şekilde yapan Kaypakkaya, Kemalizm’in devletçilik anlayı şını da şu sözlerle yorumlamı ştır: “Demek ki, söz konusu olan şey, devlet eliyle milli burjuvazi yaratmak de ğildir. Söz konusu olan, bütün devlet imkanlarını, Kemalist burjuvazinin zenginle şmesine ve palazlanmasına tahsis etmektir. Devlet tekelleri de bu amaca hizmet ediyordu. Kemalist burjuvalar, devlet tekelleri yaratarak ve bunları kendi hizmetine ko şarak, bu alanlarda rekabeti geni ş ölçüde

233 K. Yusuf Mengüç, a.g.e., s.144 234 www.kaypakkaya.org (28.05.2008) 235 İbrahim Kaypakkaya: Seçme Yazılar II , İstanbul, 1992, s.139

110 ortadan kaldırıyor, böylece i şçi ve köylüleri yüksek tekel kârlarıyla daha da insafsızca sömürüyordu” 236

4.11. DİĞ ER ÖRGÜTLERLE İLİŞ KİLER İ

4.11.1. PKK ile ili şkileri Silahlı mücadele ve Kürt sorunu konusundaki duyarlılı ğı nedeniyle PKK ile gizli bir rekabet do ğmu ştur. PKK, T İKKO örgütünü seçti ği yol ve Kürt politikasını olumlu ama ba şarısız ve dönemini tamamlamı ş bir hareket olarak de ğerlendiriyor; T İKKO ise PKK'yı şefi de dahil, bütün kadro ve önderli ğinin çocukluk dönemini ya şadı ğı yıllarda da ğlara gerilla çıkartmı ş oldu ğunun altını çizerek PKK'yı sekter (birli ği engelleyici, bölücü) ve halk çıkarlarını gözetmeyen eylem çizgisi ile ele ştiriyordu. 237 TKP/ML-TİKKO grubu, 1985 yılında İsviçre’nin Basel şehrinde, PKK hariç sözde “Kürdistan’ın özgürlü ğü için mücadele eden bütün güçleri toplantıya ça ğırıyoruz” yazılı bildiri da ğıtmı ştır. PKK’lılar bu bildirinin da ğıtılmasına kar şı çıkmı ş ve Partizan grubunun da ğıtmı ş oldu ğu bildirinin taraftarlarına ula şmasını engellemeye çalı şmı şlardır. Bildiri da ğıtım kavgası çatı şmaya dönü şmü ş, çıkan çatı şmada her iki örgüte mensup be ş ki şi a ğır, 14 ki şi yaralanmı ştır. İki örgüt arasındaki çatı şma, Avrupa’nın di ğer şehirlerinde de devam etmi ş, çatı şmalar Yunanistan’daki Lavrion Kampı’na da sıçramı ş, olaylar sırasında TKP/ML-TİKKO taraftarı yedi ki şi hastaneye kaldırılmı ş, 16 PKK’lının tutuklandı ğı belirtilmi ştir. 238 Tunceli’de 1993 Ekim ayında PKK militanlarının saldırısına u ğrayan dört T İKKO üyesi kaçırıldıktan sonra öldürüldü. TİKKO ile PKK’nın arasının açılaca ğı beklenirken, bu olaya tepki göstermeyen TKP-ML, aksine Avrupa’daki PKK gösterilerinde yer aldı. Daha sonra TKP-ML’nin yayın organı Partizan’da yayınlanan bildiride saldırıların devam halinde misillemede bulunabilecekleri ima edildi. T İKKO’nun yayın organı Özgür Gelecek’te yayınlanan bir bildiride PKK ile i şbirli ğine girilerek, Avrupa’da Lice olaylarını protesto eden gösteriler yapıldı ğı açıklandı. 239 Çemi şgezek ilçesine ba ğlı Do ğan köyünde arazi anla şmazlı ğı sebebiyle iki aile mücadele içindedir. Ailelerden biri TİKKO örgütüne katılan üyesi ile mücadelede öne çıkar ve köydeki imkanları ele geçirir. Di ğer aile Pkk ile ili şki kurar ve örgüte aileden bazı üyeler katılır, köydeki anla şmazlı ğa taraf olan Pkk terör örgütü Ekim 1993 tarihinde köye saldırı düzenler ve Tikko yanlısı

236 İbrahim Kaypakkaya: Seçme Yazılar II , İstanbul, 1992, s.136 237 Aydın Aktay: Türk Solunda Yerlilik Problemi-3, 2007 238 Hakkı Öznur: age, s.685 239 Emin Demirel: age., s.170

111 aileden üç ki şiyi öldürmü ştür. Bu olay sonrası TİKKO, köydeki Pkk yanlısı aileden birkaç ki şiyi kaçırıp sorgular ancak, Pkk’nın baskıları sonucu serbest bırakmı ştır.

4.11.2. Di ğer sol örgütlerle ili şkiler TKP/ML-TİKKO adıyla 1978 Şubat’ından itibaren illegal faaliyetler yürüten, silahlı eylemler düzenleyen, çıkartmı ş oldukları “Partizan” adlı dergi etrafında da legal çalı şmalar yapan Partizancılar, di ğer sol gruplar gibi TKP’nin gençlik örgütü Moskova yanlısı “ İlerici Gençler Derne ği” ( İGD) ile birçok silahlı çatı şmaya girmi ştir. İki grup arasındaki ilk cinayet Kasım 1978 ba şında meydana gelmi ş ve ba şta İstanbul olmak üzere İzmir ve Adana gibi illerde devam etmi ştir. 240 Örgüt, 1978 yılında üç Marksist-Leninist grupla, yani MLPÖ (Avusturya Marksist-Leninist Partisi), GDS (Akıma Kar şı / Almanya) ve WBK (Batı Berlinli Komünist) ile detaylı ideolojik tartı şmalar yürütmü ştür. Temmuz 1978’de yayınlanan “Uluslar arası Durum ve Dünya Marksist- Leninist Hareketi’nin Durumu Üzerine / TKP/ML-MLPÖ Ortak Açıklaması” bu ortak çalı şmaların bir ürünüdür.241 TKP/ML terör örgütü, 12 Mart 1984 tarihinde Londra’da dünyanın çe şitli ülkelerinden, Marksist-Leninist ve Mao’cu 19 örgütün i ştirakiyle yapılan “1. Enternasyonalist Konferans” sonucu olu şturulan (Devrimci Enternasyonalist Hareket) DEH üyesidir. 242 Terör örgütleri arasındaki eylemsel ve e ğitim alanındaki tipik i şbirli ğine örnek olarak, Haziran 1998 yılında PKK, MLKP, TDP, DHP, TKP/ML-DABK ve KONFERANS, Dev-Sol, TKP/KIVILCIM gibi terör örgütleri bir arya gelerek ileriye yönelik birlikte karar almak amacıyla protokol yapmı şlardır. Fakat Dev-Sol, DHKP/C olarak isim de ğiştirdi ği için bu ça ğrıya katılmamı ştır. “F” Tipi cezaevlerinin kapatılması, Terörle Mücadele Yasası’nın kaldırılması, DGM’lerin kapatılması türündeki taleplerin kabul edilmesi için, cezaevlerinde ilk etapta süresiz açlık grevi, akabinde “ölüm orucu” olarak devam eden eylemlerde DHKP/C ve TKİP terör örgütleri ile birlikte hareket etmi ştir. Yine konu ile ilgili olarak, TKP/ML-DABK, DHKP/C ve TK İP terör örgütlerince Almanya’da “DESTUDAK” (Devrimci Siyasi Tutsaklarla Dayanı şma Komitesi) adı altında bir yapılanma olu şturmu ştur. 243 Di ğer yandan, 2001 yılı içerisinde DHKP/C, TDP (Türkiye Devrim Partisi) ve TKP/ML- TİKKO’nun (Do ğu Anadolu Bölge Komitesi) DABK kanadına mensup gruplar, "Birle şik Silahlı

240 Hakkı Öznur: a.g.e, s. 202 241 Bol şevik Partizan , Özel Sayı, Temmuz 1994, s.6 242 Emin Demirel: a.g.e., s.193 243 http://terorarastirmalari.com/sol-teror/maoist-komunist-parti-mkp.html (2.06.2008)

112 Devrimci Güçler" adıyla eylem birli ği yaparak Tokat, Çorum, Amasya kırsalında terör eylem ve faaliyetleri yürütmü şlerdir. Bu eylem birli ği içinde yer alan teröristlerce, Ankara-Çorum karayolunda, Jandarma Asayi ş Bölge Komutanının konvoyuna silahlı saldırı ve aynı yol üzerindeki Karakaya Jandarma Karakoluna silahlı saldırı eylemleri gerçekle ştirilmi ştir. Ayrıca Çankırı Valisine bombalı suikast düzenlemi şlerdir. Bölgede özellikle güvenlik güçlerine yönelik saldırı eylemleri ile gündeme gelen eylem grubu, Mart 2002’de da ğılmı ştır.

4.12. ÖRGÜT İÇİ İNFAZLAR

TKP/ML-TİKKO örgütü DABK kanadının önde gelen militanlarından MK üyesi Baba Erdo ğan, 16 Eylül 1990 günü Tokat ili Almus Gümelönü Jandarma Karakoluna saldırı sırasında örgütün önde gelen isimlerinden “Laz Nihat” lakaplı Enver Do ğru tarafından sırtından vurularak öldürülmü ştür. Bu olay, ba ğlı bulundu ğu örgüt tarafından ilk yıllarda asker tarafından vuruldu ğu şeklinde duyurulmu ş, anma törenleri düzenlenmi ştir. Bu olaydan altı yıl sonra, örgütte kanlı iç hesapla şma ba şlamı ş, örgüt üyeleri birbirlerini “M İT ajanı”, “kar şı devrimci hücre elemanı” gibi ithamlarla suçlamı şlardır. Örgüt, Tunceli da ğlarında A ğustos 1996 tarihinde “Kardelen Hareketi” adı altında kar şı devrimci hücre diye nitelendirilen 23 elemanını sorgulamış, sekiz militanını öldürmü ştür. İş kence ile öldürülen militanlardan biri de Enver Do ğru’dur. 244 TKP/ML-TİKKO’nun 1981’de yapılan 2.konferansından sonra örgüt içerisinden bir grup ayrılarak “Bol şevik Partizan” diye yeni bir çevre olu şturdu. Ayrılan grup, merkez kanadın savundu ğu Mao Zedung’un görü şlerini kar şı devrimci çizgi olarak görüyordu. İki kanat arasındaki mücadele daha sonra örgüt içi şiddete dönü şmü ştür. TKP/ML terör örgütü içinde, örgüt elemanlarına yönelik infazların nedenlerini sıralamak gerekirse; hainlik, M İT ajanlı ğı, kar şı devrimci hücre elemanı ve poliste çözülmedir. Bu sebeplerden dolayı gerek yurt dı şında gerekse yurt içinde pek çok infaz gerçekle ştirilmi ştir. Yurt dı şında örgüt adına görev yapan bir militan, İsviçre’de egemen sınıflara akıl hocalı ğı yapıyor gerekçesiyle ölümle cezalandırılmı ştır. Ekim 1998’de “Tuzla olayı” olarak bilinen eylemde ise, polisin T İKKO’cu dört militanı etkisiz hale getirmesi sonrası, ajan provokatör suçlamasıyla örgütün bir elemanı hakkında infaz kararı çıkartılmı ş, infazı Dev-Sol örgütü gerçekle ştirmi ştir. Bir ba şka olayda ise, örgüt arkada şları tarafından “KDH” yani kar şı devrimci hücre elemanı suçlamasıyla iki örgüt militanından biri Ulucanlar Cezaevinde, di ğeri Bayrampa şa Cezaevinde 1996 yılında bo ğularak infaz edilmi ştir. Yukarıda bahsedilen suçların dı şında, örgütten ayrılmakta bir infaz

244 Hakkı Öznur: age., s. 919

113 sebebidir. 1997 yılında, daha önce örgüt militanlı ğı yapmı ş fakat sonra örgütten ayrılan biri kadın iki ki şi, TKP/ML-TİKKO infaz ekibi tarafından öldürülmü ştür. 2000 yılı aralık ayında cezaevlerinde yapılan hayata dönü ş operasyonu sonrası İçi şleri bakanlı ğınca yapılan açıklamada; Güvenlik kuvvetlerince şehirlerde yürütülen operasyonlarla örgütün metropol merkezli faaliyetleri ve kırsal ba ğlantılı kurye faaliyetlerinin sekteye u ğratıldı ğı ifade edilerek, “Örgüt, kendi içerisindeki mensuplarına kar şı bile şiddet hareketlerini uygulayan bir yapıdadır. Bu anlamda, örgüt içi infazlar ile çözülmelere engel olmaya çalı şan örgüt, son yıllarda cezaevlerindeki infazları da dahil olmak üzere toplam 21 mensubunu öldürmü ştür” denildi. 245

245 http://www.ntvmsnbc.com/news/52887.asp

114 SONUÇ

Terör, bütün dünyanın oldu ğu gibi Türkiye’nin de canını sıkan en büyük sorunlardan biridir. So ğuk sava şların bitmesi ve geli şen silah teknolojisi yüzünden sıcak sava şların riskine girilememesi sebebiyle terör olayları gündeme gelmi ş ve son çeyrek asırdır gündemden dü şmemi ştir. Terörizmde amaç reklâm yapmaktır. Eylemin büyüklü ğü, ölen insanların çoklu ğuyla de ğil, ne kadar ses getirdi ğiyle ölçülür. Bu popülarite, örgüte sempatizan kazandırmaya, aynı zamanda halk arasında korku yaratmaya yarar. Bu şekilde terörizm amacına ula şmı ş olur. Türkiye co ğrafi ve fiziki özellikleri yüzünden, pek çok ülkenin, özellikle kom şu ülkelerin destekledi ği terör örgütlerinin hedefi olmu ştur. Bu faaliyetler kimi zaman sa ğ-sol kavgası, kimi zaman etnik ayrılıklar, kimi zaman ise din ve mezhep kavgaları şeklinde hayat bulmu ştur. Türk solunda hareketlenme, XX yüzyılın ilk yarısında Türkiye Komünist Partisi (TKP) ile ba şlamı ştır. Bu partinin kurulması Türkiye’de komünizmin tanınmasına yol açmı ş, 1960’lı yıllara kadar legal ve illegal faaliyetler yürüterek gelmi ştir. 1960 Anayasası’nın sa ğladı ğı geni ş hürriyetler, bu dönem boyunca süren solcu faaliyetlerin mihenk noktasını olu şturmu ştur. 1960 dönemine damgasını vuran dört olgu vardır. Bunlar; bir parti, bir dergi, bir fikir akımı ve bir federasyondur. Bu süreçte kurulan Türkiye İş çi Partisi (T İP), yayınlanmaya ba şlayan “Yön Dergisi”, eskiden ortaya atılmı ş bir dü şünceyi revize ederek yayılan “Milli Demokratik Devrim” fikri ve gençleri solculuk çemberi etrafında toplayan “Fikir Kulüpleri Federasyonu”dur. TİP, devrimcilerin demokratik platformda mücadele verdi ği, sosyalizmi siyasetle getirmeye çalı şan, kendisinden sonra kurulan pek çok partinin fikir babalı ğını yapan bir olgudur. Az milletvekili ile de olsa TBMM’nde, savundu ğu fikirleri temsil etme hakkı bulabilmi ştir. Zamanın birçok aydınının bir araya gelerek çıkarttı ğı “Yön Dergisi”, büyük bir tartı şma platformu olmu ş, fikirleri ile sol akımlara yön vermeye çalı şmı ştır. Sadece bir fikir olu şumu olarak kalan “Yön” partile şme sürecine gitmemi ştir. Milli Demokratik Devrim (MDD) görü şü formülü, T İP içerisindeki muhalefetin bir sonucu olarak do ğmu ştur. Bu formüle göre sosyalizme ula şmak için parlamenter yollar dı şında daha radikal eylemlere ba şvurmak gerekmektedir. 1970 döneminin ba şlangıcı sayılabilecek bu fikir, dönemin pek çok ate şli devrimci gencini etrafında toplamı ştır. TİP’in gençlik kurulu olarak kabul edilen Fikir Kulüpleri Federasyonu, dönemin özellikle üniversiteli gençleri üzerinde etkili olmu ş, onları aynı çatı altında toplamaya çalı şmı ştır. T İP gibi

115 demokratik yolları izleyen FKF, 1960’lı yılların sonunda T İP’in kontrolünden çıkmı ş, Dev-Genç ismini alarak sadece üniversitelilere de ğil tüm gençlik ve halka açılmı ştır. 1960 dönemi, sol faaliyetler olarak barı şçıl bir yol izlemi ş, sosyalizme ula şmak için parlamentarizmi kullanmak istemi ştir. T İP dı şında kalan yapılar, bir fikir olarak kalmı ş, partile şme yolunu seçmemi şlerdir. 1970 sonrası sol hareketler, birçok bakımdan 1960’lı dönemin izlerini ta şımasına ra ğmen, genelde silahlı mücadele yöntemini seçmi şleridir. Bundan dolayı, önceki dönemden farklıla şarak, kitlesel mücadele yerine yasadı şı yapılanma yoluna gitmi şler, bu yolda tezler savunmu şlardır. 1970’li dönemde silahlı mücadeleyi savunan dört ana örgüt ve bunların da ğılması, lider kadrolarının yakalanması veya öldürülmesi sonucu ortaya çıkan di ğer örgütler vardır. Bu dört ana örgüt “Türkiye Halk Kurtulu ş Ordusu” (THKO), “Türkiye Halk Kurtulu ş Parti-Cephesi” (THKP- C), “Türkiye Komünist Partisi / Marksist Leninist – Türkiye İş çi köylü Kurtulu ş Ordusu” (TKP/ML-TİKKO) ve “Türkiye İhtilalci İş çi Köylü Partisi” (T İİ KP) dir. Bu dönemde di ğer örgütlerden ayrılan T İİ KP, silahlı mücadeleyi savunmasına ra ğmen herhangi bir silahlı eylemde bulunmamı ştır. Adı geçen di ğer üç örgüt, gerek yaptıkları eylemlerle, gerekse lider kadrolarıyla öne çıkmı ş, kendilerinden sonra kurulan pek çok örgüte yol gösterici olmu şlardır. Silahlı mücadeleyi benimseyen ve uygulamaya koyan ilk örgütlerden bir olan THKO, dönemim popüler ö ğrenci lideri Deniz Gezmi ş ve örgütün ideolojik lideri Hüseyin İnan tarafından kurulmu ştur. Kır gerillası ve şehir gerillası olarak eylemlerini sürdüren THKO, pek çok kanlı eylem ve soygun yapmı ştır. 1972 yılında grubun lider kadrosu idam edilerek veya öldürülerek yok edilmi ştir. THKO için teoriden önce pratik, partiden önce ordu gelmi ştir, bu yüzden ideolojik mirası popülaritesinden daha azdır. MDD formülü ve gerilla sava şını benimseyen örgüt, önce ordu sonra parti dü şüncesinde oldu ğundan, di ğer benzer örgütlerden ayrılmı ştır. Türkiye devrimci Komünist Partisi (TDKP), Türkiye İhtilalci Komünistler Birli ği (T İKB) ve Türkiye Komünist Emek Partisi (TKEP), THKO’ndan do ğmu ş ve faaliyetlerini sürdürmü ş partilerdir. Türkiye Halk Kurtulu ş Parti-Cephesi (THKP-C) Mahir Çayan ve arkada şları tarafından Dev-Genç içinden yaratılmı ştır. MDD anlayı şını “Politikle şmi ş Askeri Sava ş Stratejisi” (PASS) ile destekleyerek, yasadı şı eylemlerde gerçekle ştirmeye çalı şmı şlardır. Parti anlayı şını Bol şevik Parti’den, devrim anlayı şını Çin’den, mücadele anlayı şını ise Latin Amerika’dan ithal etmi ş olan THKP-C, 1971’de lider kadrosunu kaybetmi ş ve da ğılmı ştır. THKP-C mirasını sürdürerek olu şan örgütler ise Türkiye Halk Kurtulu ş Parti-Cephesi/ Marksist Leninist Silahlı Propaganda Birli ği (THKP-C / MLSPB), Kurtulu ş, Devrimci Yol ve Devrimci Sol örgütleridir.

116 THKP-C’den do ğan örgütlerden Dev-Sol örgütü, Dursun Karata ş liderli ğinde kurulmu ş, sonradan Devrimci Halk Kurtulu ş Partisi – Cephesi (DHKP-C) adını almı ş ve günümüze kadar varlı ğını kanlı eylemlerle sürdürmü ştür. PASS tezini ilke edinen DHKP-C, lideri Dursun Karata ş’ın yurt dı şına kaçmasını takiben, uyu şturucu kaçakçılı ğı, cinayet ve suikast eylemlerine ba şlamı ş ve sosyalizm amacından sapmı ştır. Halk sava şı formülünü benimseyen fakat hiçbir zaman silahlı mücadeleye girmeyerek di ğer benzer örgütlerden ayrılan T İİ KP’nin bir ba şka farklılı ğı ise Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi ve Hukuk Fakültesi asistanları ve çalı şanları tarafından kurulmu ş olmasıdır. T İİKP, Çin Devrim modelini benimsemi ştir. Bu modele göre, toprak a ğalarının ve hazinenin elinde bulunan topraklar kamula ştırılıp köylülere e şit olarak da ğıtılacak ve arazilerde kamuya ait i şletmeler kurarak zenginle ştirilmi ş siyasal ve sosyal i şçi hakları oluşturulacaktır. T İİ KP, yasadı şı ve yasal yollarla günümüze kadar gelmi ştir. Tİİ KP, silahlı eylemlere girmeyerek adeta yeni bir örgütün kurulmasına neden olmu ştur. Parti içinde fikirleriyle ve katıldı ğı eylemlerle sivrilen İbrahim Kaypakkaya, Deniz Gezmi ş gibi bir fenomen olmu ş, kaleme aldı ğı Şubat DABK kararlarıyla partiden ayrılıp, Türkiye Komünist Partisi / Marksist Leninist (TKP/ML) örgütünü kurmu ştur. TKP/ML örgütü, İbrahim Kaypakkaya’nın dü şünceleri do ğrultusunda silahlı mücadeleyi savunan, THKO ve THKP-C’den sonra üçüncü örgüttür. Silahlı mücadeleyi yürütmek için Türkiye İş çi Köylü Kurtulu ş Ordusu’nu (T İKKO), gençlik kanadını güçlendirmek için ise Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birli ği’ni (TMLGB) in şa etmi ştir. 15–16 Haziran olayları, İbrahim Kaypakkaya’nın hayatında önemli bir rol oynamı ştır. 1970 yılında gerçekle şen bu i şçi-öğrenci ayaklanmasında ön saflarda yer alan Kaypakkaya’ya göre 15–16 Haziran olaylarında “ devrimin ön şartları olgunla şmı ştır ” ve “ Türkiye’de Mao’nun mesajını yerine ula ştırabilecek bir partiye ihtiyaç vardır ” fikirleri olu şmu ştur. Şubat DABK kararları, İbrahim Kaypakkaya için bir dönüm noktası olmu ş, kaleme aldı ğı bu yazıdan sonra T İİ KP’den ayrılmı ş ve TKP/ML’yi kurmu ştur. Kaypakkaya’nın yayınladı ğı Şubat DABK kararlarının özünde; silahsız bir mücadele yürüten örgütlerin davadan tecrit edilece ği, kadroların silahlı mücadele için e ğitilmesi, bütün deneyimli kadroların kırsala kaydırılması ve silahlı mücadelenin kırsaldan ba şlatılması vardır. Nisan 1972’de TKP/ML’yi kuran İbrahim Kaypakkaya, partiyi Mao’nun görü şleri do ğrultusunda şekillendirmi ş, Marksist – Leninist çizgiyi benimsemi ş ve örgütü M-L-M esaslarına göre olu şturmu ştur. Ocak 1972 tarihinde yaralı olarak yakalanmı ş ve Diyarbakır cezaevinde Mayıs ayında ölmü ştür.

117 Kaypakkaya’nın ölümünden sonra 1974–1978 yılları arasında partide öndersizlik yüzünden çalkantılar olmu ş, anla şmazlıklar giderilememi ş ve kopmalarla sonuçlanmı ştır. Bu dönemde TKP/ML Hareketi olarak çıkan fraksiyon daha sonra MLKP adını alarak faaliyetlerine devam etmi ştir. Kopmalar ileriki yıllarda da devam etmi ş, TKP/ML – Bol şevik, Spartakus, Mücadele Bayra ğı gibi örgütler do ğmu ştur. TKP/ML örgütünün amacı M-L-M görü şüyle kırsal bölgelerde ba şlayacak halk sava şı ile sosyalizmi ve sonrasında komünizmi getirmektir. Buradan da anla şılaca ğı gibi harekette öncü güç köylü kesimi olacaktır. Örgüt, parti-ordu-cephe konularında da M-L-M çizgisine sadık kalmış, örgüt stratejisi konusunda yapılanmaya önem vermi ştir. Buna göre yalnız ordu, yalnız cephe olmaz; partisiz ordu, partisiz cephe, ba şsız gövde gibidir anlayı şı hakim olmu ştur. Parti örgütlenmesini esas alan Kaypakkaya, ordu örgütlenmesini de tüm di ğer yan örgütlenmeler içinde esas almı ştır. Bu yüzden T İKKO’yu kurmu ştur. TKP/ML örgütü, milli demokratik halk devrimi stratejisini benimsemektedir. Bu strateji; sa ğlam bir kitle temeli ilkesiyle beraber mücadele kırsal bölgelerden ba şlayacak, uzun süreli halk sava şı yoluyla kurtarılmı ş bölgeler yaratılacak, müteakiben şehirler ku şatılacak ve daha sonra sosyalizm tesis edilecektir. Halk sava şında üç a şamadan geçmek gerekmektedir. Bunlar; stratejik savunma, stratejik denge ve stratejik saldırı evreleridir. Partinin örgütlenme ilkesi Demokratik Merkeziyetçilik , temel organları parti hücreleri ve yönetim organları Kongre, Merkez Komite ile Bölge Komiteleridir . TKP/ML, kabul etti ği illegal faaliyetler esastır, legal faaliyetler talidir ilkesi çerçevesinde illegal örgütlenmelere daha fazla önem vermi ştir. Yurtdı şı örgütlenmesinin merkezi Almanya’dır. Buradaki örgütlerini AT İK çatısı altında toplamı ştır. Mali kaynak teminini Batı Avrupa ülkelerinden, silah temini ve örgüt militanlarının eğitimlerini Ortado ğu’dan gerçekle ştirmektedir. Örgütün legal yayın organları arasında Partizan Dergisi, Özgür Gelecek Gazetesi ve Yeni Demokrat Gençlik Dergisi yer almakta, İKK ( İş çi Köylü Kurtulu şu), Komünist Dergisi ve Parti Birli ği ise illegal yayın organları bulunmaktadır. Solcu gruplar tarihleri boyunca bölünmü şlerdir. TKP/ML örgütü de bu ayrılıkları zaman zaman ya şamı ştır. Fakat bunlardan DABK – KONFERANS ayrı şması en önemlisidir. 1987 yılında ayrılan gruplar, 1992 yılında tekrar birle şmi ş, 1994 yılında ise nihai olarak ayrılmı şlardır. Ayrılma gerçekle şti ğinde DABK grubunun ba şında Enver Do ğru, Hakkı Alphan, Kemal Kutan, Aydın

118 Hanbayat ve Cafer Camgöz; Konferans grubunun ba şında ise Yusuf Köse, Hacı Demirkaya, Hüseyin Karaku ş ve Halil Gündo ğan bulunuyordu. Bölünmeden sonra T İKKO’nun büyük olanakları DABK grubuna geçmi ş ve Tunceli kırsalında faaliyet göstermi ştir. Buna kar şılık, Konferans grubu daha az bir kuvvetle Tokat kırsalında yerle şmi ştir. DABK grubu 2003 yılında “Maoist Komünist Partisi” (MKP) adını almı ştır. Askeri kanadının ismi ise “Halkın Kurtulu şu Ordusu” (HKO) olarak de ğişmi ştir. TKP/ML örgüt yapısı içerisinde T İKKO önemli bir yere sahiptir. T İKKO’nun tüzü ğü, parti tüzü ğünden ayrıdır. Ayrı bir tüzükle yönetilmesine ra ğmen, TKP/ML’nin önderli ğini kayıtsız şartsız kabul etmi ştir. TİKKO’nun görevi, gerilla birliklerinden ordular olu şturma, kırsaldan şehirlere do ğru geli şecek sava şta demokratik halk devriminin önündeki tüm engelleri kaldırmaktır. TİKKO hiyerar şik yapısının ba şında T İKKO genel komutanlı ğı ve onun altında da bölge komutanlıkları bulunmaktadır. T İKKO ile TKP/ML arasındaki yatay ili şki, askeri komisyona ba ğlı siyasi komiserler tarafından sa ğlanmı ştır. TİKKO, örgüte mali kaynak sa ğlamak amacıyla çok sayıda soygun yapmı ş, uyu şturucu kaçakçılı ğına ba şvurmu ş, mafya ile i şbirli ğine gitmi ştir. TİKKO’nun yaptı ğı büyük eylemler arasında Kandıra 197. Piyade Alayı’na baskın, PKK ile birlikte Tunceli ili Ulukale köyü katliamı, Sivas olayları sanıklarını götüren araca bombalı saldırı ve Çankırı valisine suikast giri şimi sayılabilir. TMLGB, örgütün gençleri kazanmak için kurdu ğu organdır. Silahlı mücadeleyi benimseyen seksiyon, genç militanları askeri ve ideolojik olarak e ğittikten sonra TKP/ML’ye aktarır. Örgütün arka bahçesi olan TMLGB’ye üye olmayanlar, TKP/ML’ye direk olarak kabul edilmez. Avrupa’da ya şayan Türk gençleri bünyesinde toplanmaya çalı şan Yeni Demokrat Gençlik (YDG), TMLGB’ye ba ğlı olarak çalı şmaktadır. TKP/ML örgütünün, di ğer örgütlerden siyasi bakımdan farkı Kürt sorununa bakı şıdır. Bu konuda, İbrahim Kaypakkaya’nın yazdı ğı “Türkiye’de Milli Mesele” adlı makale, örgütün siyasi bakı şını yansıtır. Kürt halkını ezilen bir sınıf olarak gören görü şte, halkların kendi kaderini tayin hakkı ilkesi benimsenmi ş, sözde Kürdistan’ın kurulması için destek verilmi ş ve bu sayede Kürt vatanda şlarımızı kı şkırtarak kendi saflarına çekmeye çalı şmı şlardır. Kaypakkaya ve TKP/ML’nin farklı bir bakı ş açısı getirdi ği di ğer bir konuda Kemalizm’dir. Ça ğda şı olan di ğer sol örgütlerin hemen hepsinin Kemalizm’e biçmi ş oldu ğu devrimcilik ve ilericilik tespitlerinin tamamına kar şı çıkmı ştır.

119 TKP/ML’nin silahlı mücadele ve Kürt sorunu konusunda duyarlılı ğı nedeniyle PKK ile gizli bir rekabet do ğmu ştur. Zaman zaman i şbirli ği yapan iki örgüt, genelde kar şı kar şıya gelmi ştir. PKK terör örgütü, T İKKO militanlarını ve sempatizanlarını öldürmü ş, buna kar şılık T İKKO, yayınladı ğı bildirilerle PKK’yı kınamı ştır. Di ğer terör örgütleriyle aynı platformlarda i şbirli ği yapan örgüt, ortak eylemlerde bulunmu ştur. Örgüt, dünyanın çe şitli ülkelerinden M-L-M çizgisinde olan örgütlerin i ştirakiyle kurulan “Devrimci Enternasyonalist Hareket” (DEH) üyesidir. Hainlik, M İT ajanlı ğı, kar şı devrimci hücre elemanı ve poliste çözülme gibi suçlamalarla militanlar devrim mahkemelerinde yargılanmı ş, örgüt içi infazlar yapılmı ştır. Bunlardan en büyü ğü, DABK genel sekreteri Laz Nihat kod adlı Enver Do ğru’nun i şkence ile öldürüldü ğü Kardelen Harekâtı’dır. Bu sebeplerden dolayı pek çok militan ölmü ş veya korkarak örgütü bırakmı ştır. TKP/ML-TİKKO terör örgütü, hem di ğer sol örgütler hem de bölücü terör örgütü için bir örnek te şkil etmektedir. Aynı yapılanma kurulmakta, ülkenin aynı sorunları propaganda konusu yapılmakta, ülkede ya şayan insanlar içerisindeki etnik veya mezhep farklılı ğı olan bir kesim, teröre alet edilmektedir. Örgütler, ilk kuruldukları dönemde özgürlük, demokrasi gibi insan kitlelerini arkalarından sürükleyebilecek de ğerleri kendilerine bayrak yaparak üniversite ça ğındaki gençleri kullanmaktadırlar. Özgürlük ve demokrasiyle gençleri içine çeken örgütlenmeler, belli bir güce ula ştıktan sonra çıkarlarına göre hareket eden kurumsal yapılar haline gelmektedirler. Bu örgütlerle, kurumsal bir yapı olu şturacak güce ula ştıktan sonra askeri tedbirlerle mücadele etmek yerine, örgütleri genç kitleleri çevresinde toplamaya ba şladı ğı propaganda döneminde etkisiz kılmak gerekmektedir. 1972–73 yıllarında dönemin örgütleri, halk kitlelerini etkisi altına almadan önce ortadan kaldırılması zamanında bir müdahale olmu ştur. Ancak, 1984 ve sonrası dönemde terör örgütlerine, etkili eylemleri ba şladıktan sonra müdahale edilmi ş, belli bir güce ula şan bu örgütlerle mücadele halen sürmektedir. Tunceli ili tüm terör örgütleri için uygun fiziki bir ortam sa ğlamaktadır. Ayrıca bölgedeki etnik ve mezhep farklılıkları, terör örgütlerinin propagandasına kar şı hassas bir durum olu şturmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle sol örgütlerin tamamı ve bölücü terör örgütü, Tunceli ilinde silahlı kadrolarını görevlendirmi şlerdir. Buraya gelen terör örgütü üyeleri, co ğrafyanın sa ğladı ğı şartlarda barınma imkânı bulmu şlar, silahlarıyla sa ğladıkları korku sayesinde bölge insanlarından beslenme için gerekli ihtiyaçlarını kar şılamı şlardır. Ayrıca, yaptıkları propaganda ile dı ş dünyayla ileti şimi az olan ve bulundu ğu ortamda uyum sorunu ya şayan çok sayıda insanı etkileyerek örgüte kazandırmı şlardır. Ba şlangıçta yapılan propagandalarla heyecanlanan ve gelece ğe dair büyük umutlar besleyen bu ki şiler, zamanla örgütün katı kuralları altında ezilmekte ve hayatlarını kaybetmektedirler. Terör örgütleri disiplini tesis etmek bahanesiyle gençlerin önce

120 beyinlerini sonra da hayatlarını esir almakta ve kolayca harcayabilmektedir. Tunceli ilinde terör örgütünün en çok eleman kazandı ğı yerle şim alanları, aynı zamanda korku salmak ve insanları tepkisizle ştirmek için en çok insanı öldürdü ğü yerledir. Özellikle halk üzerinde etkisi olan ki şiler ajan suçlamasıyla katledilmi şlerdir. İleri gelen insanlarını kaybeden bu toplumlar ise terörün tuza ğına daha kolay dü şmü şlerdir. Tunceli bölgesi, TKP/ML örgütü için ya şam alanıdır. Ba şlangıçta ortaya attı ğı ideolojilerle çe şitli kesimlerden insanları bir araya toplayan örgüt, kendi içerisindeki liderlik mücadelesi sebebiyle farklı gördü ğü üyelerini tasfiye etmi ş ve sadece Tuncelilerden ve Alevi kesimden olu şan bir yapı haline gelmi ştir. Terör örgütü ile mücadele sahası Tunceli bölgesidir. Bu mücadele, sadece askeri tedbirler alınması olarak dü şünülmemeli, Tunceli bölgesi buradan beslenen terör örgütünün etkisiz hale getirilece ği ve bir daha terör örgütlerinin yerle şemeyece ği hale getirilmelidir. Teröre yönelik olarak kapsamlı bir politika üretilmeli, bu politikanın uygulanması için ayrıntılı yol haritası çizilmelidir. Yurt içinde ve yurt dışında terörün bütün kaynakları kurutulmalıdır. Terörün barınma imkânı buldu ğu Tunceli gibi bölgelere özel tedbirler hazırlanmalıdır. Bu bölgeler için hazırlanan özel tedbirler, bölgeye atanan yöneticiler tarafından kesintiye u ğratılmadan 10–20 yıllık zaman dilimlerinde sürdürülmelidir. Tunceli halkı terörün zararlarını iyi bilmektedir. Hayata geçirilecek sistemli çözüm planlarını destekleyecektir. Terör örgütleri halkın ya şam alanlarından uzak, arazinin ula şım imkânlarını kısıtladı ğı belirli bölgelerde barınmaktadırlar. Alibo ğazı, Kutu Deresi gibi isimleri duyulmu ş bölgelerde ya şamakta, bu yerleri zor anlarında sı ğınabilecekleri korunaklı bir alan olarak görmektedirler. Bu me şhur bölgeler, Tunceli halkı tarafından kullanılmamaktadır. Ancak bu bölgedeki hukuki durum ile di ğer bölgeler aynı konumdadır. Terör örgütleri tarafından barınma alanı, güvenlik kuvvetleri tarafından da operasyon sahası olarak kullanılan bu alanların yasak bölge olarak belirlenmesi, mücadele eden birimlerin i şlerini kolayla ştıracaktır. Ülkemizdeki ekonomik ve sosyal ya şam düzeyi geli ştikçe, terör örgütlerine yurt içinden katılım azalmı ştır. Çe şitli kültürel faaliyetler ve dernekler vasıtasıyla yurt dı şında örgüte maddi kaynak ve üye kazandırılmaktadır. Özellikle yasa dı şı yollardan yurt dı şına gidip hayal etti ği ya şam ortamını bulamayan ki şiler, örgütlerin a ğına dü şmektedir. Örgütlerin yurt dı şı çalı şmaları engellenmelidir. Tunceli bölgesinde ise yaylacılık faaliyeti önemli bir ekonomik gelir kayna ğıdır. Terör örgütleri yaylacılardan vergilendirme adı altında zorla para toplamaktadırlar. Hem yaylacılık faaliyetinden, hem de merkezlere uzak köylerden terör örgütünün maddi kaynak ve eleman temini engellenmeli, terör örgütü üyeleri ile halkın irtibatı tamamen kesilmelidir. DHKP/C terör örgütü Tunceli’de ve İstanbul’da ya şayan Türkmen Alevi kesim üzerinde propaganda faaliyetleri yürütmekte ve eleman temin etmektedir. TKP/ML-TİKKO terör örgütü ise

121 ülkemizin do ğu bölgelerinde Türkmen Alevi ve Kürt Alevi kesimden eleman temin gayretindedir, bu nedenle Kürt sorununa yönelik propaganda yapmaktadır. PKK terör örgütü ile zaman zaman çatı şma ya şamasının nedeni aynı kitle üzerinde hesap yapmalarıdır. TKP/ML örgütü özellikle yabancı ülkelerde kurdu ğu internet siteleriyle propagandasını sürdürmektedir. Bölgede yapılan hizmetleri, kendisi yapmı ş gibi göstermekte, devlet otoritesini zaafa u ğratmak için olumsuz propaganda yapmaktadır. Terör örgütünün bu tür yayınlarla halka ula şması engellenmelidir. Türkiye’nin son 30 yıldan beri en büyük sorunlarından biri olan terörizmi sonuçlandırmak için pek çok uzmanın ve organın bir araya gelerek ortak çalı şması gerekmektedir.

122 BİBL İYOGRAFYA

1. Tetkik Eserler AKKOÇ, Y,, Türkiye’deki Terör Örgütlerinin Örgütlenme Modelleri: Kar şıla ştırmalı Bir Analiz, (Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi), 1996, s.114, 115, 116, 118, 124, 131, 134, 138, 141, 144, 145. AKMARAL, K., Anti Teröristin El Kitabı , Bilgi Karınca Yayınları, 2004, s.29, 59, 60. AKTA Ş, F., Türkiye’nin Terörle Mücadele Konsepti Ba ğlamında PKK Terörünün İncelenmesi , (Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi), 2006, s.4 AKTAY, A., “Türk Solunda Yerlilik Problemi – 3”, 2007 AKYILDIZ, S. A., “Uluslararası Terörizm ve Terörizme Kar şı Alınması Gereken Önlemler”, Fırat Üniversitesi, Türkiye’nin Güvenli ği Sempozyumu , (17-19 Ekim 2001-Elazı ğ), s.25-36. Anonim, Sol’un Ki şiler S özlü ğü, s. 116, 130, 209, 54, 116, 36, 197. Ansiklopedik Siyasi Terimler ve Örgütler Sözlü ğü, Güvenlik ve Yargı Muhabirleri Derne ği Yayınları, 1993, s.124, 134. AREN, S., TİP Olayı 1961–1971, İstanbul, 1993, s.51 ARIBO ĞAN, D. Ü., Globalle şme Senaryosunun Aktörleri , Der Yayınları, İzmir, 1999 ATAMAN, H., Bomba Felsefenin Do ğuşu, Radikal Gaz etesi, 15 Ocak 2006 ATAR, O., Türkiye’de Yıkıcı ve Bölücü Terörizmin İdeolojik Kö kleri, (Polis Akademisi Güvenlik Birimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi), 2005, s.3. BALPINAR, Z., İsrail’in Terörizm Algısı Ve Mücadele Yöntemleri , (Marmara Üniversitesi Ortado ğu Ara ştırmaları Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi), 2006, s.13. BAYBA Ş, Ş., Türkiye’deki Terör ve Terörle Mücadele Yöntemleri Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme , (Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi), 2007, s.8, 10, 27, 29. BİLG İÇ, K. V., “Avrupa Birli ği Sürecinde Yerel Yönetimler ve Terör”, Fırat Üniversitesi, IV. Türkiye’nin Güvenli ği Sempozyumu , (16-17 Ekim 2003-Elazı ğ), s.153-171. Bol şevik Partizan , Özel Sayı, Temmuz 1994, s.5, 9, 10, 11, 12 BOYRAZ, Z. ve ŞENGÜN, T. M., “Do ğu ve Güneydo ğu Bölgesi’nin Fiziki Co ğrafya Özelliklerinin Terör Faaliyetleri ve Sınır Güvenli ği Açısından De ğerlendirilmesi”, Fırat Üniversitesi, IV. Türkiye’nin Güvenli ği Sempozyumu , (16-17 Ekim 2003-Elazı ğ), s.191-198. ÇALI ŞLAR, O., 68’Ba şkaldırının Yedi Rengi, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1988, s.28-29. ÇİTL İOĞLU, E., Gri Tehdit Terörizm , Ümit Yayıncılık, Ankara, 2005, s.44. DEM İREL, E., Kapanmayan Yara Terör , GHMD Yayınları, 1995. DEM İREL, E., Terö r, IQ Kültür-Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2001, s. 32, 160-183, 237, 733-738.

123 DENKER, S. M., Uluslararası Terör ve PKK , Bo ğaziçi Yayınları, İstanbul, 1997, s.11. DHA Tunceli (23.06.2005) DİLMAÇ, S., Uluslar Arası Bir Sorun Terörizm ve Türkiye , (Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi), 1996. DÖNMEZ, M., “Alevilik Şemsiyesi Altında Bölücü ve Yıkıcı İdeolojiler”, Fırat Üniversitesi, Türkiye’nin Güvenli ği Sempozyumu , (17-19 Ekim 2001-Elazı ğ), s.263-271. EKER, S., Terör Örgütlerinde Dil Kullanımı ve Terörist Söylemlerin Dil Bilimsel Yöntemlerle Me şrula ştırılması , Ba şkent Üniversitesi, Ankara. Eme ğin Birli ği, Sayı:8, 20 Temmuz 1977. ERG İL, D., Türkiye’de Terör ve Şiddet, Yapısal ve Kültürel Kaynakları , Turhan Kitabevi, Ankara, 1980, s.54. ERSOY, E., “Terör Silahında Namluya Sürülen Gençlik”, Fırat Üniversitesi, Türkiye’nin Güvenli ği Sempozyumu , (17-19 Ekim 2001-Elazı ğ), s.311-322. Fırtınalar İçinde Bıçak Sırtında , Belgelerle TKP/ML–2, Cilt 1, Umut Yayımcılık, 2000, s.25. Fırtınalı Yıllarda İbrahim Kaypakkaya , Derleyen: Ethem Dire şhan, Belge Uluslararası Yayıncılık, 1997, s.29, 212–215. HAZIR, H., Siyasal Şiddet ve Terörizm , 1.Baskı, Nobel Yayın Da ğıtım, Ankara, 2001, s.18. Hürriyet Gazetesi , 9 Şubat 2008 İNAN, H., Türkiye Devrimini Yolu , Ankara, 1976, s.35. KAPLAN, E., Terrorism, State Sponsors of the Terrorism, Council on Foreign Re lations. KARABUDAK, N,, Türkiye’de Yasadı şı Sol Örgütlenmeler ve Terör: THKP-C’den – DHKP-C’ye Devrimci Sol Örgütü Üzerine Bir İnceleme , (Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi), 2000, s. 91–92, 106, 108, 113, 138, 159-160. KARATA Ş, D., Herkes Konu ştu Sıra Bizde Haklıyız Kazanaca ğız , Haziran Yayınevi, İstanbul, 1989, s.512, 711. KAYPAKKAYA, İ., Seçme Yazılar II , İstanbul, 1992, önsöz, s.136, 139, 171-202. KI ŞLALI, T. A., Siyasal Çatı şma ve Uzla şma , İmge Kitabevi, Ankara, 1988, s.37. KORKMAZ, E., Kafa tutan Günler “68 Güncesi ”, İstanbul, 1992, s.64-66. LENIN, V. I., Devlet ve İhtilal, Bilim ve Sosyalizm Yayınları, s.51. MAXWELL, T., The Terrorist, Brassey’s Defence Publishers , London, 1988, s.3. MENGÜÇ, Y. K., Türkiye Sol Hareketinde Yasadı şı Örgütlenmeler ve İdeolojik A yrı şma, (Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi), 1998, s.13-14, 17-18, 26, 50-51, 45, 20, 27, 40, 54, 56-57, 62, 70, 74, 76-77, 80-81, 96-97, 99, 100-101, 103, 106, 115, 134-137, 104- 141, 142, 157.

124 MLKP Tüzü ğü MUMCU, U., Milliyet Gazetesi , 22.04.1992, s.2. ÖRGÜN, F., Küresel Terör , Okumu ş Adam Yayınları, İstanbul, 2001, s.26. ÖZDEM İR, A., Türkiye’deki Terör Olaylarında Devrimci Sol Örne ği, Ankara, 1998, s.134. ÖZDEM İR, H., Yön Hareketi, Kalkınmada Bir Strateji Arayı şı, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1986, s.230-231. ÖZNUR, H., Derin So l, Bilgeo ğuz Yayıncılık, İstanbul, 2006, s. 202, 539, 685, 919, 987-988. ÖZTÜRK, O. M., Avrupa ve Ortado ğu Ülkelerinin Terör Kar şısındaki Konumları, Do ğu Anadolu Güvenlik ve Huzur Sempozyumu , 17-19 Aralık 1998 İzmir, Ça ğlayan Yayınları, İzmir, 1999 ÖZTÜRK, O. M., Uluslararası İli şkiler , Terörizm ve Türkiye, 2003 Parti Bayra ğı, Sayı:1, 1 Mart 1978, s.15. PÜSKÜLLÜO ĞLU, A., Türkçe Sözlük , Arkada ş Yayınevi, Ankara, 2004 Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi , Cilt:7, İleti şim Yayınları, İstanbul, 1998, s.2194. ŞEH İRL İ, Y. A., Türkiye’ye ve Atatürkçülü ğe Yönelen Tehditler, Atatürk Ara ştırma Dergisi , Sayı:55, Cilt: XIX, Mart 2003. YEL, A. M., Terörizmin Temel Sebepleri, Köprü, Üç Aylık Fikir Dergisi , sayı:94. Yeni Demokrat Gençlik , Sayı:114 YURTSEVEN, Ö. A., Türkiye’de Faaliyet Gösteren Dini Bir Terör Örgütü Olarak Hizbullah , (Gebze İleri teknoloji Enstitüsü Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi), 2006, s.7. YURTSEVER, H., Süreklilik ve Kopu ş İçinde Marksizm ve Türk Solu , İstanbul, 1992, s.150. ZORLU, M., TKP’den T İP’e Sol Kemalizm: MDD Örne ği, (Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi), 2006, s.127, 128, 130, 153-154, 116

2. Web Sayfaları ÖZCAN, M. ve YARDIMCI, S., Avrupa Birli ği ve Küresel Terörizm ile Mücadele. www.usakgundem.com/makale58 (16.05.2006) UÇAR, S., Türkiye’de Sol Terör Örgütlerinin Gençlere Yönelik Faaliyetleri Ba ğlamında Aile ve Polisin Rolü. www.sucveceza.com/yazi-284.html (15.05.2008) ÜSTÜNGEL, S., TKP Do ğuşu, Kurulu şu Geli şme Yolları, Alev Yayınları, İstanbul, 2004, s.34. http://gecekartali.webs.com/dhkpc.htm (18.05.2008) http://nedir.antoloji.com/solcu (11.05.2008) http://site.mynet.com (14.05.2008) http://tr.wikipedia.org/wiki/Devrimci_Halk_kurtulus_Partisi-Cephesi (16.05.2008)

125 http://www.ntvmsnbc.com/news/52887.asp www.cagdastoplum.org/files/yikicifaaliyetler.doc (16.05.2008) www.corum.pol.tr/teror.html#10 (18.06.2008) www.egm.gov.tr/temuh/terorgrup1.html (16.05.2008) www.emniyet.gov.tr/teror.html (21.05.2008) www.enternasyonaltr.com/TKP_ML_parti_tuzugu.htm (16.05.2008) www.iem.gov.tr (20.05.2008) www.kaypakkaya.org/modules.php?name=kaypakkayadabk (01.06.2008) www.kaypakkaya.org/modules.php?name=kaypakkayaHayati (28.05.2008) www.mlkp.info/index.php?kategori=1000&Tanitim www.ozgurluk.org/kitaplik/webarsiv/kurtulus/eskiyalar/h-icin50/dundenbugune.htm (02.07.2008) www.polisiye.com/yazidevam.asp?ID=403 (19.05.2008) www.sakarya.pol.tr (17.05.2008) www.sucbilimi.org (18.05.2008) www.sucveceza.com/yazi-103.html (15.05.2008) www.sucveceza.com/yazi-284.html (17.05.2008) www.teror.gen.tr/turkce/teror_nedir/index.html (03.12.2007) www.terorarastirmalari.com/sol-teror/maoist-komunist-parti-mkp.html (02.06.2008) www.terorveguvenlik.net (16.05.2008) www.tez2/yok.gov.tr (17.06.2008) www.turkishfrm.org/forum/teroerizm (12.05.2008) www.usakgundem.com/makale58 (16.05.2008) www.vaylo.net/archieve/index.php/t-10596.html www.vaylo.net/archieve/index.php/t-2782.html www.ydg-online.org www.ydicagri.com/i.kaypakkkaya/ik_hayati.htm (29.05.2008)

126