Mersin/Gülnar Akyapı Mağarası'nda Bulunan Prehistorik Mağara Resimleri
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
OLBA XXV, 2017 MERSİN/GÜLNAR AKYAPI MAĞARASI’NDA BULUNAN PREHİSTORİK MAĞARA RESİMLERİ K. Serdar GİRGİNER – Murat DURUKAN * ABSTRACT Prehistoric Paintings in the Akyapı Cave in Mersin / Gülnar The cave paintings in the Akyapı (AlaKapı) cave, near the town of Gülnar (Mersin) have been discovered in 2012 and they are regarded as unique for the Middle Taurus region. In these paintings which are excursively scattered on the cave walls, the same figure was presented several times. The human figures have their arms raised upwards with elbows knicked in an angle of 90º and with knees also knicked in the same angle as the arms. The figures have big phalloi (?). The fact that the standard figure in question was depicted several times and that there is no other subject in the cave walls indicate the importance of both the cave and the depicted character. Because of its huge phal- los, it is suggested that the figure in question is a sacred being, and that the cave was probably a sacred place. It is assumed that the cave paintings of Akyapı in the Middle Taurus region where the number of prehistoric researches are so scanty may be dated to Neolithic or Chalcolithic period. Keywords: Prehistoric period, cave paintings, Gülnar, Akyapı, Mersin. ÖZET Mersin ili Gülnar ilçesi sınırları içinde yer alan Akyapı (Ala Kapı) Mağarası’nda 2012 yılında keşfedilen kaya resimleri, Orta Toroslar bölgesinde karşılaşılan ilk örnek- ler olması nedeniyle son derece önem taşımaktadır. Mağaranın duvarlarına gelişi güzel serpiştirilmiş olan bu resimlerde, aynı figürün tekrar tekrar betimlenmiş olduğu görül- mektedir. Kollarını dirseklerinden doksan derecelik açıyla yukarıya doğru kaldırmış ve dizlerini yine doksan derece bükmüş olan bu insan tasvirleri aynı zamanda iri bir fallusa (?) sahiptir. Standart bir figürün çizilmiş olması ve mağara duvarlarında başka hiçbir konuya veya karaktere yer verilmemesi, hem mağaranın hem de resmedilen figürün önemine işaret etmektedir. Bu durum kutsal inançlarla ilgili bazı ipuçları barındırmak- * Yrd. Doç. Dr. K. Serdar Girginer, Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü, Adana. E-posta: [email protected] Prof. Dr. Murat Durukan, Mersin Üniveristesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü, Çiftlikköy Kampüs, Yenişehir/Mersin. E-posta: [email protected] 2 K. Serdar Girginer – Murat Durukan tadır. İri fallusundan ötürü, çizilen figürün kutsal bir varlık olduğu, belki de mağaranın da bu varlığın kutsal mekânı olduğu tahmin edilebilir. Prehistorik dönemlere ait araştırmaların çok yetersiz olduğu Orta Toroslar bölge- sindeki Akyapı Mağarası resimlerinin Neolitik veya Kalkolitik döneme ait oldukları anlaşılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Prehistorik dönem, mağara resimleri, duvar resimleri, Gülnar, Akyapı, Mersin. Bu yazıya konu olan Akyapı (Ala Kapı) Mağarası ve kaya resimleri, Mersin ili- ne bağlı Gülnar1 ilçesinin (fig. 1) kuzeybatı ucunda bulunan ve deniz seviyesinden 750 m. yükseklikte yer alan Ilısu (Avurga) Köyü sınırları içinde yer almaktadır. Ilısu, Gülnar’ın kuzeybatısındaki en uç köyüdür ve Mersin’e uzaklığı 220 km, Gülnar’a uzaklığı ise 70 km.’dir. Köy, Bardat Yaylası’na yakındır ve köye Köseçobanlı’yı geçince ulaşılabilmektedir. Alanboğazı’na olan uzaklığı ise 28 km.’dir. Yakınlarında bulunan Ilısu Şelalesi, Erikderesi (Olukpınarı) ve Ilısu’dan çıkan sularla beslenmekte ve şelaleden döküldükten sonra köyün aşağısında Ermenek Çayı ile birleşmektedir. Dolayısıyla bölge oldukça sulak bir yapıya sa- hiptir. Akyapı Mağarası, Ilısu köyünün yaklaşık 5 km güneybatısında Toroslar’ın yüksek kesimlerinde yer alan Tınaztepe kayalıklarının yamacındadır (fig. 2). Bu alanın kuzeyinde Erikliyalak-Mennan Kalesi2 diye bilinen, burçları ve sarnıçları sağlam durumdaki bir Ortaçağ kalesi yer almaktadır. Kayalık alanın güneyi ise Topboğazı olarak bilinir (fig. 3). Orta Toros Dağları’nın güneye yani Akdeniz’e bakan eteklerini, ortalama yük- sekliği 800-1000 m. civarında olan ve Miyosen kalkerden oluşan bir plato kuşat- maktadır. Taşeli Platosu’nun ortak özelliği de yatay yapılı kalker sekilerin binyıl- lar boyunca akarsular tarafından derin kanyonlar şeklinde yarılmış ve parçalanmış olmasıdır. Bazı kesimlerde ise bu derin kanyonlar, altlarından geçen düdenlerin çökmesi sonucu meydana gelmiştir3. Akyapı Mağarası bu şekilde oluşmuş bir kanyonun içinde yer almaktadır (fig. 4). Mağaraya ormanlık ve taşlık oldukça dik bir yamaçtan, zorlu bir tırmanış ile ulaşılabilmektedir4. Bu tırmanış esnasında yukarıdan akıp gelen kaba nitelikli Ortaçağ seramikleri görülmüştür. Mağaranın batıdaki girişi tıpkı Tlos-Tavabaşı 1 Mağara resimlerinin varlığını haber veren ve bu önemli arkeolojik buluntunun literatüre girmesine yardımcı olan Sayın Aytaç Kurtuba’ya sonsuz teşekkür ederiz. Gülnar ve çevresinin arkeolojik dokusuyla ilgili olarak ayrıca bk. Girginer – Uygur 2014, 72 vd. 2 Ünal – Girginer 2007, 448. 3 Ünal – Girginer 2007, 23-24. 4 Mağara Türkiye mağaralar envanterinde yoktur. Bk. Tanındı – Uygun 2006. Mersin/Gülnar Akyapı Mağarası’nda Bulunan Prehistorik Mağara Resimleri 3 Aşağı Mağara’da5 ve Adana-Saimbeyli’de çok sık karşımıza çıkan, geç dönemler- de örülmüş bir duvarla kapatılmıştır6 (fig. 5-7). Mağaranın orta kısmında, büyük bir nişe benzeyen ancak tamamen doğal bir oluşum bulunmaktadır (fig. 8). Yakın zamanlarda ise mağara bir süre hayvan barınağı olarak kullanılmıştır. Gülnar yöresinde yoğun olarak bulunan demir oksit, toprak dokusuna kırmızı renk vermiştir. Gerçekten de Toros dağ silsilesi iki mineral açısından son derece zengindir. Silifke-Gülnar arasında demir oksit, Silifke-Gelinsuyu Mevki arasın- daysa hematit tespit edilmiştir7. Konya’nın güneyinde yine demir oksit ve hematit bulunmaktadır8. Kuzeyde, Seydişehir-Akseki arasında da demir oksit yatakları kayıt altına alınmıştır9. Bu alana uzak olmakla birlikte Antalya-Kumluca’da10 ve Akkuyu11 formasyonunda da demir oksit yataklarına rastlanmıştır. Daha doğuda, Kayseri-Yahyalı’yı kapsayan Doğu Toroslarda ise hematit ve demir oksit yatakları çok zengindir12. Mağaranın duvarlarında, kırmızı boya kullanılarak yapılmış figürler tespit edilmiştir. Kireçtaşının sağlam olmayan yapısı nedeniyle duvarlarda plakalar halinde kopmalar meydana gelmiş ve bu nedenle bazı tasvirler kısmen, bazıla- rı ise neredeyse tümüyle yok olmuştur. Zira küçük lekeler halinde kalmış olan boya kalıntılarından bu çıkarımı yapmak mümkün olabilmektedir. Dolayısıyla duvarlardaki/panolardaki kompozisyonun tamamının görülemediğini söylemek mümkündür. Korunan figürlerin boyutlarının 10-30 cm. arasında değiştiği görülmüştür. Bu figürler çizilirken mağaranın duvarlarında özel bir bölgenin tercih edilmediği ve sistematik bir planlamanın yapılmadığı anlaşılmaktadır. Gelişi güzel serpiştirilmiş olan resimlerde, aynı figürün tekrar tekrar betimlenmiş olduğu görülmektedir. Yaklaşık 10 adet figür tam veya tama yakın olarak korunmuş durumdadır. Bunlar arasında, dökülmelere bağlı olarak, boyasında küçük eksikleri bulunan figürler de vardır ancak bu eksik kısımlar rahatlıkla tamamlanabilecek ayrıntılardır. Nitekim tam korunmuş olan örnekler bu tamamlamaya yardımcı olmaktadır. Dökülmeler sonucunda çok tahrip olduğu gözlenen 6 farklı noktadaki çizgi ve boya kalıntı- ları, yine tam korunan örneklerin yardımıyla tamamlanabilmektedir. 7 noktada ise tanımlanamayan tekil çizgiler veya boya kalıntıları tespit edilmiştir. Bununla 5 Korkut – Işın – Takaoğlu – Özdemir 2015, 37 vd. 6 Ayrıca konuyla ilgili bk. Girginer 2005a, 159 vd; Girginer 2005b. 7 Akarsu 1960, 38 vd. 8 Bahar – Koçak 2010, 12-13. 9 Öztürk – Hanilçi 1999, 185. 10 Juteau 1968, 96,98. 11 Sarı – Koca 2012, 60. 12 Hanilçi – Öztürk 2005, 23 vd.; Ayrıca bk. Wallenfels 2000, 145. 4 K. Serdar Girginer – Murat Durukan birlikte figürlerden bazılarının birbirine yakın çizilmiş oldukları, hatta alt alta veya yan yana duran bazı figürlerin birbirine temas edecek kadar yakın oldukları görülmektedir. Bu tasvirlerde, kollarını dirseklerinden doksan derecelik açıyla yukarıya doğru kaldırmış ve dizlerini yine doksan derece bükmüş olan insan figürleri yer almaktadır. Tüm figürler ve korunabilen figür ve/veya motif izleri, kırmızı aşı boyası ile yapılmış, toz haline getirilmiş demir oksit veya hematit bağlayıcı bir sıvıyla karıştırıldıktan sonra, elle ya da bir alet yardımıyla duvara sürülmüşlerdir. Bu figürler, Kars Yazılı Kaya, 1970’li yıllarda yayımlanmış olan Van13 ve son yıllarda yayımlanan Tavabaşı, Uludağ, Balıkesir ve Çine’deki örneklerle benzer şekilde yapılmış olmalıdır14. Bu örneklere, çok daha erkene tarihlenmesine karşın, Beldibi/Kumbucağı kaya sığınağındaki çoğu kırmızı demir oksit boyalı figürler de eklenebilir15. Akyapı Mağarası, geniş girişi olan aydınlık bir mağaradır ve dolayısıyla duvar resimleri de aydınlık bir ortamda yer almaktadır16. 1. pano olarak tanımlayabilece- ğimiz grubun en solunda iki figür, küçük bir niş, bu nişin sağında bir takım boya izleri, en sağda ise kısmen korunmuş bir figür daha görülmektedir (fig. 9-11). Bunların yanındaki 2. panoda ise, yine aynı pozda betimlenen kalabalık bir topluluk resmedilmiştir (fig. 12-16). Bu grubun sağında kalan grup sadece iz- lerden ibarettir (fig. 17-18). Bir diğer noktada ise alt alta iki figür daha tespit edilmiştir (fig. 19-20). Akyapı resimlerinde ana konu insandır ve figürler şematiktir. Latmos’taki fi- gürler ise hem şematik, hem de natüralisttir17. Akyapı figürlerinin baş formları dik bir çizgi ile belirtilmiştir. Abartılı çizilmiş erkeklik organı (veya küçük bir olası- lıkla ön tarafta gösterilmiş bir eteğin ?) nedeniyle, Batı ve Güneybatı Anadolu’da tespit edilmiş olan mağaralardaki