Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı 15, 2013, Sayfa 67-76

VOLTAİRE’İN , MİCROMEGAS, ADLI YAPITLARINDA YOLCULUĞUN İŞLEVİ *

Esra ŞAHBAZ**

Kahramanlar yolculuğa çıkar, ejderhalarla yüzleşir ve kendi gerçek benliklerinin hazinesini keşfederler. Bu görev esnasında kendilerini çok yalnız hissetseler de, maceranın sonundaki ödülleri bir birlik duygusu olur: kendileriyle, diğer insanlarla ve yeryüzüyle. Yaşam içerisindeki ölümle her yüzleşmemizde ejderhayla yüzleşiriz ve yaşamamaya karşı yaşamayı tercih edip kim olduğumuzu keşfetmenin derinliğine her ilerleyişimizde ejderhayı alt eder, kendimize ve kültürümüze yeni bir yaşam getiririz. Dünyayı değiştiririz. Yolculuğa çıkma ihtiyacı nesillerin doğasında vardır. (Pearson, The Hero Within, …)

Özet XVIII. yüzyıl Aydınlanma Dönemi’nin en etkili isimlerinden biri olan ve geleneksel düşüncelerin karşısına ilerici düşünceyi çıkarmak için savaşım veren , yapıtlarında mutluluk arayışıyla dolu yolculuklara yer verir. Bu çalışmada Voltaire’in Zadig, Micromegas, Candide adlı yapıtlarından yola çıkarak insanın parçalanmışlığını, arayışlarını, sınırlarının dışına çıkma isteğini yolculuk temasıyla ilişkilendirmeye; kötülüğün gerçek yüzünü ve yansımalarını Voltaire’in düşsel ve gerçek yolculuklarıyla somutlaştırmaya çalışacağız.

Anahtar Kelimeler: Voltaire, Yolculuk, Kötülük, Akıl, Bağnazlık, Mutluluk

THE FUNCTION OF JOURNEY IN VOLTAIRE'S ZADIG, MICROMÉGAS AND CANDIDE

Abstract Voltaire, one of the most effective intellectuals of the 18th century Enlightenment Period, fights against the traditional way of thinking and offers progressive ideas, instead. In his works, Voltaire tells journeys which are done in search of happiness. Focusing on his novels Zadig, Micromegas and Candide, this study aims to analyse Voltaire’s imaginary and real journeys where he explores the conflicting mind of man, his search for happiness and self as well as his desire to exceed his boundaries.

Key Words: Voltaire, Journey, Evil, Reason, Bigotry, Happiness

Tarih, bir yönüyle göçlerin, seferlerin ve gezilerinden biri olarak karşımıza çıkar. Yazın terk edişlerin hikâyesidir. Bu nedenle yol dünyasında kabul gören yolculuk anlatısının ve yolculuk izleği edebiyatta çok önemlidir yazarı, Orta Çağ’ın ünlü gezginlerinden biri ve çok eskilere dayanır. Dünyadaki en eski olan Marco Polo’yu da unutmamak gerekir. seyahatname, Afrika’nın doğusundaki Pufta Rönesans döneminde de yolculuk anlatılarına ülkesine yapılan yolculuğu anlatan bir duyulan ilgi devam etmiş ve bu anlatılar; rölyeftir. Tarihçi Miletoslu Hekataios’un M.Ö hümanizmle birlikte ortaya çıkan yeni insan 500 yıllarında Asya ve Avrupa’nın tasvirini tipinin kendisini bulma isteğini anlatmasına içeren ve iki bölümden oluşan “Dünya Turu” yardımcı olmuştur. Ortaçağ Avrupası’nda adlı eseri de ilk yolculuk rehberi olarak kabul hiçbir değeri olmayan insan, artık XVI. yüzyılda edilir. Ayrıca Kartacalı Hannibal’in M.Ö. ikinci Rabelais başta olmak üzere, pek çok yazarın yüzyıldaki yolculuğu Antik Çağ’ın en büyük yapıtlarında değerli kılınır. Yolculuk izleğinden

* Bu makale, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Fransız Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda yapılan Yüksek Lisans Tezi temel alınarak hazırlanmıştır. ** Araştırma Görevlisi, Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Batı Dilleri ve Edebiyatları Fransız Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, ANKARA. e-posta: [email protected] E. Şahbaz esinlenerek bireylerin var olan ekonomik ve yazarlar gibi farklı kaynaklardan esinlenerek toplumsal anlamdaki sınıfsal ayrım karşısında bazen düşsel bazen de gerçek yolculukları duruşları ve sistemin dışına çıkma çabaları kullanarak bilinmeyeni göstermeyi ve öznel alegorik olarak gözler önüne serilir. Özellikle düşüncelerini aktarmayı amaçlar. Yapıtlarında XVIII. yüzyıl romantiklerinin yolculuğu bir kaçış felsefenin temel sorunlarından biri olan olarak görmeleri rastlantısal değildir. Fatih kötülüğe ve kötülüğün doğurduğu sonuçlara Tepebaşı’nın vurguladığı gibi: dikkat çekmek ister. Birçok yapıtında temel düşüncelerini dile getiren Voltaire, özellikle “(…)Hem tarihsel hem de felsefi öykünün ilk örneklerinden kabul edilen sosyoekonomik koşullar, hem Zadig, Micromegas ve Candide’de, kötülüğün de yeni şekillenen düşünceler gerçek yüzünü göstermek için insanlık tarihinin yazarları böyle bir iklime ana izleklerinden biri olan yolculuğa başvurur. hazırlar: Toplumsal gerçekliği Voltaire, yolculukları boyunca yalnızca kendi ya öylesine benimseme toplumunun değil, tüm dünyanın evrensel ya da ona eleştirel tavır sorunlarını da gözler önüne serer. alma, başka bir ifadeyle görmezden gelerek ondan Bu çalışmamızda, kimi zaman gerçek, kimi kaçmaya çalışma duygusu ile zaman da düşsel kişiler ve yolculuklarla gerçeklerin karşısında dimdik Voltaire›in yapıtlarında iyilikle kötülüğün, durarak bunları bir şekilde hoşgörüyle bağnazlığın, mutlulukla açıkça ifade etme duygusu. mutsuzluğun bitmeyen çekişmesini İkilemden çıkış yolu olarak göstermeyi ve yazarın düşüncelerini genelde kaçışa sığınılır. Kaçış açımlamayı amaçlıyoruz. özlemlere bürünülerek ifade edilir: Geçmiş, uzak diyarlar ve doğa bunlardan bazılarıdır.” Voltaire’de Yolculuk Düşüncesini Oluşturan ( Tepebaşılı 2005: 106) Kaynaklar Aydınlanma Dönemi’ni karakterize eden en XVIII. yüzyılda yolculuk anlatılarına duyulan önemli özellik, mutlak akılcılıktır. Yüzyıllarca ilginin artması dönemin felsefi düşüncesinin din ve bilim arasında süregelen çatışma artık de yolculuk deneyimleriyle şekillenmesine bu dönemde aydınlar tarafından çözüme neden olur. Özellikle XVII. ve XVIII. yüzyılda ulaştırılması gereken en önemli sorun olarak pek çok gezginin Doğu’ya ilgi duyması ötekini algılanmış ve büyük düşünsel atılımların tanıma merakından kaynaklanır. Geleneksel gerçekleşmesi için savaşım verilmiştir. Aklın hale gelmiş Doğu yolculukları boyunca kabul ettiği bir din anlayışını benimsemiş, edinilen deneyimleri, gözlemleri, gezi buna sahip olmak için de hoşgörüyü anlatılarında aktaran, öznel bakış açılarıyla ve şart koşmuşlardır. Tanrı’yı kabul etmekle biçemleriyle ötekini tanımlayan gezginler ve beraber dogmatik düşüncelerin dışına yaşadığı dönemden önce yapılan yolculuklar çıkmak gerektiğini de savunmuşlardır. Tanrı pek çok yazarı etkilediği gibi Voltaire’in de ilgi tarafından gönderildiğine, anlatılan her olayın alanına girmiştir. gerçek olduğuna inanılan Kutsal Kitap da bu dönemde asırlar boyunca sorgulanamaz üstünlüğünü kaybetmiş, gerçekleri yansıtıp yansıtmadığı pek çok yazar ve araştırmacı Bilimin dinden, aklın da imandan bağımsız için gündem konusu olmuştur. XIV. yüzyıldan kılınması (Kaya 2000: 10) şeklinde tanımlanan itibaren Batı’da aklın ve bilimin ışığında Aydınlanma Dönemi’nin yazın ve düşünce oluşan düşünce sistemi Kutsal Kitap’ı da dünyasında önemli bir rol oynayan, yüzyıla etkilemiş, olaylar gerçekdışı kabul edilmiştir. evrensel zekasıyla damgasını vuran Voltaire’in “Çağımda, Luther ile Calvin’in yaptıklarından en güçlü yönü, düşünce özgürlüğü uğruna çoğunu yaptım, Hıristiyanlığı kurmaya on iki bağnazlık ve baskıların karşısında yer adamın yettiğini durup durup dinlemekten almasıdır. Düşüncelerini yansıtmak için usandım. Onu yıkmak için bir kişinin yeteceğini yolculuk izleğinden yararlanır. O da tıpkı diğer inanılması göstermek isterdim. “ ( Voltaire 1975:

68 Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, Number 15, 2013 Voltaire'in Zadig, Micromegas, Candide Adlı Yapıtlarında Yolculuğun İşlevi

76) tümceleriyle insanların sorgulamaksızın Gece Masalları’nın devamı niteliğinde olduğu dini ve kutsal metinleri kabul etmesine karşı izlenimini uyandırır. eleştirel bir yaklaşım sergiler. Her ne kadar dine karşı olsa da, Kutsal Kitap’ta yer alan Düşsel yolculuklar ve kahramanlarla kötülüğün kaçışlar, yolculuklar ve bu yolculuklar sırasında insana yine insandan geldiğini, olaylara başa gelen felaketler özellikle Musa’nın körü körüne değil, akıl yoluyla yaklaşılması önderliğinde Mısır’dan çıkan İsrailoğulları’nın gerektiğini vurgulamak isteyen Voltaire yaşadığı felaketler Voltaire’e esin kaynağı olur tarih boyunca süregelen ve Aydınlanma ve kötülüklerin insana yine insandan geldiğini, döneminde daha da artan Doğuya olan ilgiden dini bağnazlıkların insanı sürüklediği çıkmazı, ve önceki dönemlerde yapılan yolculuklardan yolculuk izleğiyle somutlaştırır. da esinlenir. Voltaire’in Doğu ülkelerine hiç gitmemesine rağmen, yapıtlarında XVIII. yüzyılda yolculuk anlatılarına duyulan bu coğrafyanın kültürüne yer vermesi, ilginin artması dönemin felsefi düşüncesinin kendinden önce yolculuk yapan, diğer kültürü de yolculuk deneyimleriyle şekillenmesine seyahatnamelerinde tüm detaylarıyla anlatan neden olur. Özellikle pek çok yazara esin gezginler sayesindedir. Başka dünyaları kaynağı olan Antoine Galland’ın XVIII. yüzyılın keşfetmek için iki kültür arasında aracılık eden ilk yarısında Avrupa’ya tanıttığı Binbir Gece gezginlerden Tavernier, Hindistan yolculuğu Masalları pek çok gezgin için gizemli bir sırasında Brahman olmayan kastların dünyaya açılan kapıdır. Doğu hikâyelerinin Brahmanlar tarafından katledilmesinden etkisiyle, dünya yazınında yeniden ortaya dolayı yaşadığı şaşkınlığı, Travels in India adlı çıkan yolculuk izleğiyle yapıtlarına şekil seyahatnamesinde şu şekilde anlatır: veren Voltaire, başta Binbir Gece Masalları ile Swift’in Gülliver’in Serüvenleri’nden etkilenir. “Brahmanlar sati yapacak Eleştirilerini, düşüncelerini ve imgelem gücünü olan kadına eşlik ederek güç Doğu unsurlarıyla birleştirerek aktarmaya ve kararlılık telkin ederler. çalışan Voltaire’in bu yönünü Zadig, Candide Avrupalıların bir bölümü, ve Micromegas’da görmek olasıdır. ölüm korkusunun ortadan kalkması ve yaşanacak Binbir Gece Masalları, Voltaire için, gizemli, acıların yok olması için bilinmeyen bir dünyayı, masalsı ve büyüleyici kadına hislerini yok eden bir dille yansıtan düşsel bir öyküdür. Her ne bir çeşit içki verildiğine kadar yolculuğa çıkış amaçları farklı olsa da inanmaktadır. Bu kadınların yaşanan olaylar ve ulaşılan sonuçlar açısından ölmesi Brahmanların bakıldığında Voltaire’in kahramanlarıyla, çıkarınadır. Çünkü kadının gemici Sinbad’ın yolculuk süreci içerisinde üzerindeki tüm mücevherler, karşılaştığı felaketler çok da farklı değildir. yüzükler, bilezikler yakılmanın Voltaire, hemen hemen bütün yapıtlarında ardından ritüeli gerçekleştiren Binbir Gece Masalları’nın coğrafyasına, Doğu’ya Brahmanın mülkiyetine geçer. özgü olarak bilinen düşsel öğelere sıkça yer Brahmanlar kadın öldükten verir. Micromégas buna en güzel örnektir. sonra küllerinin arasından bu “Büyük Siriuslu yıldızında yaşayan, sekiz fersah ziynetleri bulmaya çalışırlar.” boyunda, beş ayak uzunluğunda, beli bin ayak (Tavernier 1989: 164) genişliğinde, burnu altı bin üç yüz otuz üç ayak uzunluğunda...” gibi masalsı bir tanımlamayla Tavernier’in Doğu kültüründe varolan bu anlatılan Micromegas ile Sinbad’ın karşılaştığı vahşet tablosu, Voltaire’in Zadig’in de benzer bir canavarın “ Sonra birdenbire ayağımızın bir örnekle karşımıza çıkar: altında yer sarsıldı. Yukarıdan bir gürültü aksetti. “O dönemde Arabistan’da Binanın tepesinden içeriye kocaman bir yaratık korkunç bir adet vardı, kökensel indi. On insan biçiminde ve kapkaraydı. Bir dev yeri olan İskit ülkesinden kadar kocamandı. Ulu hurma ağaçları kadar gelmişti ve Brahmanların boyluydu. Ağızındaki uzun dişler bir filinkinden saygınlığıyla Hindistan’da farksızdı...” ( Galland 2007 : 56) biçiminde yerleştikten sonra, tüm betimlenmesi, Voltaire’in yapıtlarının Binbir Doğu onun istilasının tehdidi

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 15, 2013 69 E. Şahbaz

altındaydı. Evli bir adam iki yazar da aynı düşünceden yola çıkarak öldüğünde ve de sevgili karısı dinsel yaklaşımda birleşirler. azizelik mertebesine erişmek istediğinde, halkın gözleri “(…) cüppeli, keçeli papazların önünde kendini kocasının da herkesin nefretini, lanetini bedeni üzerinde yakıyordu. üzerlerine çektikleri gerçeklerin Bu ‘dulun yakılması’ denilen en gerçeğidir. Bunun su törensel bir şenlikti.” ( Voltaire götürmez nedeni, papazların 2007: 65) dünyanın kakasını, yani günahlarını yemeleridir. Birer Voltaire dinsel ritüellerin gerçekte vahşi bir kaka yiyici olarak inlerine, yani sömürünün aracı olduğunu, akıl dışı yapılan manastırlara, keşişhanelere eylemlerin ya da savunulan inançların, insanı sürerler onları. Medeni erdemden ve mutluluktan uzak kıldığını ilişkilerden uzak tutulur bu göstermek için Tavernier’in izlenimlerinden yerler, bir evin helaları gibi (…) esinlenerek örneklendirir. “Gerçekten de Türkler Onun gibi bir papaz da, yani o yaşamayı hak etmiyor. Hastalığı önlemek ya da dediğim aylak papazlar da, ne mücadele etmek için hiçbir önlem almıyorlar. bir köylü gibi toprağı sürer; ne Her gün bu acımasız hastalıktan beş ya da yüz bir savaşçı gibi yurdu savunur; kişinin ölmesine kılları kıpırdamadan seyirci ne hekim gibi hastalara kalıyorlar. Ancak günde 1200 kişi ölmeye bakar….” ( Rabelais 2000: 179) başlayınca harekete geçiyorlar. Vebalı hastaların eşyaları, bir başka hastalıktan ölenlerin eşyaları Voltaire ve Rabelais’nin ortak amaçları, kadar kolay satılıyor...” ( Tournefort 2005: düzeni baştan sona değiştirmek değil, insanın 112) tümceleriyle Doğu kültürünü dinsel ve mutluluğa kavuşmasıdır. Her ikisinin de toplumsal açıdan inceleyen Tournefort’un kendi toplumlarında yaşanan sosyal, siyasal “ Tournefort Seyahatnamesi”, Voltaire’in ve dinsel aksaklıkları yansıtarak ideal toplum düşünce evreninin genişlemesinde oldukça arayışına girme düşünceleri tıpkı Platon’un; önemli bir yere sahiptir. “ Biz devletimizi, bütün topluma birden mutluluk sağlasın diye kuruyoruz. Yoksa bir Yapıtlarında, insanların akıldışı hareket sınıf, ötekilerden daha mutlu olsun diye değil; etmelerinde önemli bir etken olan din ve din çünkü kurduğumuz devlette doğruluğu, en kötü adamlarını acımasızca eleştiren Voltaire’in yönetilen devlette de eğriliği görürüz… Şimdiyse farklı dinleri ve bu dinlerdeki akla sığmayan biz, bütün yurttaşlara mutluluk sağlayan mucizeleri eleştirmesinde söz konusu bir devlet düşünüyoruz. Yoksa yurttan bazı gezginlerin etkisi yadsınamaz. Voltaire öteki kişiler seçip onları mutlu kılacak değiliz. Yurt kültür, toplum ve değer yargılarıyla kendi baştanbaşa mutlu olacak,” ( Afanasiev 1974 : toplumunu kıyaslarken, insanı felaketlere 139) düşüncesiyle benzerlik gösterir. sürükleyen mantık dışı olayları evrenselleştirir. Yapılan gözlemler, betimlemeler, esinlenmeler Kendi toplumunu eleştirmek için Doğu’yu sonucunda oluşan düşünceler, yapıtlarında kullanan bir diğer yazar da ’dür. edebi izlek haline gelir. Edebiyatı felsefeyle Özellikle siyasal ve sosyal incelemeleriyle, bütünleştirerek düşüncelerini, yolculuk Voltaire’le birlikte yeni eğilimleri yansıtan izleğini esas alarak vurgular. İngiliz ve Montesquieu, karşılaştırmalı araştırmalarıyla, Fransız edebiyatına derinlemesine girdikçe, tıpkı Voltaire gibi Doğu’ya hiç gitmemesine gezginlerin yanı sıra pek çok yazar da Voltaire’e karşın, yolculuk izleğiyle Doğu ve Batı esin kaynağı olur. “İtalya’nın Rönesansı vardı. arasındaki farklılıkları yansıtmak isterken Almanya reform çağını yaşamıştır. Fransa’nın da kendi toplumunu eleştirir. “İyi toplum” Voltaire’i vardır bunlara karşılık. Montaigne’nin düşüncesinden yola çıkarak gözlemlerini yararlı, sağlıklı şüpheciliğini sürdüren Voltaire, somutlaştırır ve bunu kendi toplumuna Rabelais’nin gerçekçi, aydınlık mizahçılığına da sunmak ister. Thomas More’un Ütopya’sı da sahipti,” (Alplaçin 1946: 5) tümceleriyle Oğuz bu bağlamda Voltaire için etkilidir. More’un Alplaçin, Voltaire’in Rabelais’ye eğilimini dile düşsel yolculukları, yarattığı düşsel dünyaların getirir. Aralarındaki ikiyüz yıllık farka rağmen temelinde ekonomik, toplumsal ve siyasal yaşamın çarpıklığı yatar. “ (…) ütopya da

70 Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, Number 15, 2013 Voltaire'in Zadig, Micromegas, Candide Adlı Yapıtlarında Yolculuğun İşlevi altın ve gümüş, surların içinde kapalı kapılar tümcelerinden din, erdem ve akıl konusunda arkasında tutulmaz. Yoksa prensin ve senatonun Ütopya ile Voltaire’in düşünceleri arasındaki kendi çıkarını düşünerek halkı soyduğu yönünde benzerliklerin somutlaştığı görülür. dedikodular yayan kalın kafalılar çıkabilir. Altın ve gümüşü tabak işlemeleri ve zengin el işleri Voltaire’in Micromegas’ında olduğu gibi kullanacak olsalar, ihtiyaç duyduğunda eritmek düşsel yolculuklar ve kahramanlarla kötülüğe zorunda kaldıklarında bu eserlere bağlanmaya karşı savaşan Jonathan Swift’in Gülliver’in başlamış olanlar, elindekilerden vazgeçmek Serüvenleri de Voltaire’e esin kaynağı olur. istemeyebilir (…). Altına çok değer veren Server Tanilli, Voltaire’in bu etkileşimini şu ve korumak için de çok fazla özen gösteren tümcelerle dile getirir: insanlarız.” ( More 2009: 82) tümceleriyle “Bolingbroke’un Bir Yurtsever Candide’in Eldorado adlı ütopik ülkesindeki Kral Düşüncesi adlı kitabını benzerlikleri şu tümcelerde görmek olasıdır: okuduğunda, sosyal reform “Ütopyada altın ve gümüş, için en iyi çerçevenin bir aydın surların içinde kapalı kapılar monarşi olduğu inancını olasıdır arkasında tutulmaz. Yoksa ki ondan edinecektir. Milton’u prensin ve senatonun kendi okuduğunda bunun farkına çıkarını düşünerek halkı varır hemen: şeytan, Yitirilmiş soyduğu yönünde dedikodular Cennetin gerçek kahramanıdır. yayan kalın kafalılar çıkabilir. Swift’i okuduğunda, Rabelais’den Altın ve gümüşü güzel tabak alabildiğine üstün dediği bu işlemeleri ve zengin el işleri yazardan belli bir yergi sanatını için kullanacak olsalar, ihtiyaç öğrenmiş olsa gerek, ilerde duyulduğunda eritmek zorunda yazacağı Micromegas’da kaldıklarında bu eserlere bağlanmaya başlamış olanlar, Gülliver’in Yolculukları yeniden elindekilerden vazgeçmek çıkacaktır ortaya.” (Tanilli 1994: istemeyebilirler. Ütopyalılar bu 29). gibi sıkıntılarla karşılaşmamak için kendi geleneklerine uygun Cüceler ve devleri kullanarak, insanları olduğu kadar bize aykırı bir özellikle de İngiliz toplumunu yermeye plan geliştirmiştir. Güzel ama çalışan Swift, küçücük yaratıkların parti ve din ucuz cam bardaklar ve çanak kavgalarından doğan felaketleri eğlenceli ve çömlek kullanırken, lazımlıkları bir o kadar da düşündürücü olaylara yer verip, ve oturakları altından ve toplumdaki yozlaşmayı tıpkı Voltaire gibi usta gümüştendir. (…) Böylece altın bir dille okura aktarır. ve gümüşü aşağılamak için ellerinden geleni yaparlar.” ( Voltaire’in yolculuk temasına zemin hazırlayan Voltaire 2005: 83) Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe adlı yapıtı da bu bağlamda ele alınabilir. Yolculuk Voltaire’in düşüncelerinin uygulandığı, eşit, tutkusundan vazgeçemeyen Robinson özgür, adaletli bir toplum olarak karşımıza Crusoe’da da tıpkı diğer yazarlarda olduğu çıkan Ütopya’da da din ve akıl birbirinden gibi eleştirilen özne, insan ve toplumdur. bağımsız değildir. “ Dini ilkelerinin özü Kötülüklere karşı, özgür iradesiyle direnen şudur: insanın ruhu ölümsüzdür. Tanrı Crusoe, devlet işlerindeki aksaklıklara pratik insanı mutlu olsun diye yaratmıştır. Bu zekasıyla çözüm üretir. Bunun yanı sıra dünyadaki yaşamın ardından erdemlerimiz çalışanın kazanacağı, kazananın da yöneteceği ve iyiliklerimiz ödüllendirilecek, günahlarımız düşüncesiyle sınıfsal ayrımın gerekliliğini da cezalandırılacaktır. Bunlar aslında dini vurgulayan Crusoe’nun bu yaklaşımı, inançlar olmasına rağmen, Ütopyalılara göre, Voltaire’in efendinin köleye kölenin de ayakta akıl insanı bunları kabullenmeye ve inanmaya durabilmek için bir efendiye ihtiyacı olduğu yöneltecektir. (…) ütopyalılar sadece iyi ve dürüst düşüncesiyle örtüşür. hazların mutluluk getireceğine inanır. Erdemin kendisinin, insan doğasını bu tür zevklere, nihai Yapıtlarında yolculuk izleğinden yola çıkarak, iyiliğe yönlendirdiğini savunur.” ( More 2009: 83) farklı yüzyılların farklı yazarlarından esinlenen

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 15, 2013 71 E. Şahbaz

Voltaire; düşüncelerini, dini yaklaşımlarını, David Hume için önemli bir referans olur. toplumda yerilmesi ve övülmesi gereken Genel olarak Tanrı inancıyla özdeşleştirilen noktaları yolculuk izleğiyle betimler. “Öteki” kötülük sorununu Hume, Tanrı’nın varlığı ya kültür, toplum ve değer yargılarıyla kendi da yokluğu bağlamında ele almamıştır. Ama toplumunu karşılaştırırken, toplumu hakkında Tanrı’nın iyiliğiyle, kötülük olgusu arasında bir gerçekçi ve nesnel eleştiriler yapmakta, iyiyi ve sorun olduğuna da dikkat çeker. Epikuros’un güzeli elde etme amacı gütmektedir. kötülük ve Tanrı arasındaki ikilemine benzer bir sorgulama geliştirir: Voltaire’in Zadig, Micromegas ve Candide adlı yapıtlarında yolculuğun işlevi “Tanrı kötülüğü önlemek istiyor da gücü mü yetmiyor? Voltaire için yaşam sürekli bir yol halidir. Öyleyse O, güçsüzdür. Yok gücü Özgürlük, eşitlik, adalet ve mutluluk yetiyor da kötülüğü önlemek düşüncesinden yola çıkarak imge evreninde mi istemiyor? Öyleyse o, kötü yolculuk izleği yeni ufukların oluşmasını niyetlidir. Hem güçlü hem de iyi sağlar. Var olanla var olmasını arzuladığı ise kötülük nereden geliyor?” ( toplumu yolculuk aracılığıyla, gerçek ve Hume 1995: 209) düşsel bağlamda betimler. Evrensel sorunları, insanları köleleştiren dini bağnazlığı, uzam Kötülük sorunu hemen her çağda sadece değişiklikleriyle aktarır. Voltaire’in yapıtlarında yazar ve düşünürleri değil, kötülüğün nereden ele aldığı bu sorunları yolculuk izleğiyle kaynaklandığını, başlarına gelen felaketleri açıklamasına neden olan tek kavram vardır: zihinsel bir sorgulamayla açıklamaya çalışan pek çok insanın da merak duygusunu harekete Kötülük geçirir. Kötülük konusuna Voltaire, “ Nasıl! Bir İlk olarak Eski Yunan’da Epikuros’un ele elmayı yedik diye sonsuz bir ömür süreceğimiz aldığı kötülük, felsefe ve yazın dünyasını bir zevk ülkesinden kovulmak! Nasıl! Yoksulluk besleyen temel izleklerden biridir. Oldukça içinde hepsi acı çekecek, hepsi de başkalarına acı geniş çerçevede ele alınan kötülük kavramına çektirecek çocuklar meydana getirmek! Nasıl! farklı yazar ve düşünürler tarafından pek Bütün hastalıklara tutulmak, bütün dertlere çok anlam yüklenir. Helenistik felsefenin en uğramak, yüzyılların sonsuzluğu içinde yanmak önemli düşünürlerinden biri olan Epikuros, ha!” (Voltaire 1995:100) tümceleriyle zihinsel bir Tanrı’nın iyi mi kötü mü olduğu ikilemini; sorgulama yaparak açıklama getirmeye çalışır. “Tanrı, ya kötülükleri ortadan kaldırmak Kötülük, Voltaire’in yapıtlarının temel izleğidir. ister de kaldıramaz; veya kaldırabilir, ama Kötülüğün gerçek yüzünü gösterirken öznesi kaldırmak istemez; ya da ne kaldırmak ister “insan”dır. İnsanın diğer canlılardan farklı ne de kaldırabilir, yahut da hem kaldırmayı olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak ister hem de kaldırabilir. Eğer kaldırmak istiyor iyiye ulaşmanın yollarını gösterir. da kaldıramıyorsa, O güçsüzdür ki bu durum Kötülüğün genel olarak tanımı dışında Tanrı’nın karakteriyle uyuşmaz; eğer ortadan özellikle din felsefesinde ayrımları da dikkat kaldırabiliyor fakat kaldırmak istemiyorsa, O çekicidir. Din felsefesinde ahlaki ve doğal kıskançtır ki bu da aynı şekilde Tanrı ile uyuşmaz; kötülükler olarak çeşitlendirilen kötülük eğer O ne ortadan kaldırmayı istiyor ne de kavramı Voltaire yapıtlarında da iki yüzüyle kaldırabiliyorsa, hem kıskanç hem güçsüzdür, karşımıza çıkar. Kötülük izleğinin eğretilemesi bu durumda da Tanrı değildir; eğer hem ortadan olarak kullanılan yolculuk, Voltaire’in doğadan kaldırmayı istiyor hem de kaldırabiliyorsa ve insandan kaynaklı kötülükler olarak ki yalnızca bu Tanrıya uygundur, o zaman yaptığı ayrıma dair düşüncelerini evrensel bir kötülüklerin kaynağı nedir? Ya da O kötülükleri çerçevede yansıtmak için etkilidir. niçin ortadan kaldırmamaktadır?” (Hick 1985: 5) tümceleriyle mantık çerçevesinde Pikaresk romanın en iyi örneklerinden kabul formülleştirir. edilen ve Voltaire’in Lizbon depreminin ardından Rousseau’yla girdiği polemiğe Epikuros’un savunduğu bu formül daha yanıt olarak yazdığı Candide, Leibniz’in sonra XVIII. yüzyıl İngiliz düşünürlerinden “var olan dünyaların en iyisinde yaşıyoruz” kötülük problemini derinlemesine irdeleyen düşüncesini çürütmek için kaleme alınmıştır.

72 Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, Number 15, 2013 Voltaire'in Zadig, Micromegas, Candide Adlı Yapıtlarında Yolculuğun İşlevi

Kahramanlarının farklı uzamlarda, farklı kalmanın yolunu bulur. Yarı gülünç yarı trajik sınıftan insanlarla karşılaştığı yolculuklar olayların anlatıldığı bu satirik yapıtta, olay boyunca yaşadığı felaketler Voltaire’in örgüsünde devamlılık söz konusu değildir. iyimserlikten kötümserliğe dönüşen felsefi Voltaire, dönemin düşünce dünyasındaki düşüncesinin yansımasıdır. Candide, Latince yozlaşmayı, olayları birbirine bağlayarak beyaz ve temiz anlamına gelen “candidus” farklı uzamlar aracılığıyla vurgular. Pek çok tan türemiştir. Yapıtın ana karakteri Candide, kaynakta bu yapıt, Voltaire’in karakterinin, başlarda iyiliğin ve saflığın temsilcisidir. düşüncelerinin somutlaştırılması olarak Thunder-ten-tronckh şatosunda yaşayan bu kabul edilir. Yalnızca yaşadığı toplumu değil genç, Leibnitz’i simgeleyen bilge Pangloss’un tüm dünya insanını, Kilise’yi, din adamlarını, iyimserlik düşüncesine kendini kaptırmışken, gelenek ve görenekleri bazen gerçek bazen Cunegonde’a olan aşkı yüzünden şatodan de düşsel uzamlarda alaycı bir şekilde ele kovulur ve böylece gerçeklikle iyimserlik alan Voltaire, Candide’de dünyanın her savaşının içinde macera dolu yolculuklara yerinde, kötülüklerin, zulüm ve eziyetlerin atılır. var olduğunu, buna karşın insanın aklını kullanarak bu durumu iyileştirebileceğini “Cennet gibi bir dünyadan sanki karanlıklara ışık tutmak istercesine gözler kovulan Candide, uzun bir önüne serer. süre nereye gittiğini bilmeden, ağlayarak, gökyüzüne gözlerini Yüzyıllardır pek çok düşünürün ve yazarın kaldırarak, içinde en güzel Baron inceleme konusu olan kötülük kavramının yanı kızının yaşadığı yere bakarak sıra ahlaki ve fiziki kötülük olarak adlandırılan yürüdü, yürüdü, yürüdü… kötülük türleri Voltaire’in yapıtlarında da Ekinler ve sapan izleri arasında, insandan ve doğadan gelen kötülükler olarak aç susuz bir halde uzandı, lapa felaketlerin yansımasında çeşitlilik gösterir. lapa kar yağıyordu…” ( Voltaire Depremler, fırtınalar, salgın hastalıklar 2005: 11) doğadan; bağnazlık, hoşgörüsüzlük ve adaletsizlik gibi hayal kırıklıkları, acılar yaratan Gittiği her yerde karşılaştığı felaketler onu kötülükler de insandan gelen kötülükler olarak kötümserliğe doğru iter. Cam fanusun içinde Voltaire’in yapıtlarında hayat bulur. Agnostik sürdürdüğü yaşamından istemeden de olsa veya ateist düşünürlerin aksine, kötülük sıyrılıp gerçek dünyayla tanışır. Artık farklı sorununu insana indirgeyerek göstermeye uzamlarda karşılaştığı farklı insanlar ve her çalışan Voltaire, yapıtlarında kötülük kavramını türlü kötülük onu beklemektedir. Kötülüğün somutlaştırır ve bu kötülükleri akıl mahkemesi kaynağı olan insan her yerdedir. önünde tüm gerçekliğiyle örneklendirerek “ İnsanlar az da olsa mahiyetini yargılar. Kötülüğün neden kaynaklandığı kaybetmiş durumdadır, çünkü sorusundan yola çıkarak Tanrı ile kötülük kesinlikle kurt olarak dünyaya arasında kurulan ilişkiye dikkat çeker. gelmemişken kurt olmuş Kötülük kavramını dinsel açıdan ele alanlara durumdalar. Yaratan onlara tepki göstererek; “ kurtlar koyunları yiyor ve ne yirmi dörtlü top, ne de süngü örümcekler sinekleri yakalıyor diye, Tanrı’nın verdi, ama onlar birbirlerini varoluşu konusunda aklın bizi götürdüğü öldürmek için süngüler ve toplar sonuçlar inkâr edilemez” ( Copleston 1989: 38) yaptılar. İflaslarla alacaklıları der. Deprem, fırtına ya da salgın hastalıkların fakir bırakmak için iflas edenlerin Tanrı’nın bir cezası olmadığı ve bu olaylardan mallarını ellerinden alan adaleti dolayı Tanrı iyidir veya kötüdür gibi ikircikli bir de bunlar arasına ekleyebilirim.” algının yanlışlığı üzerinde durur. ( Voltaire 2005: 23) Voltaire, Candide’in yanı sıra değişik yolculuk En sonunda İstanbul’da yolculuğunu uzamlarıyla insanın doğasında var olan tamamlayan Candide, bir Türk bilgenin; kötülüğü göstermek amacıyla kaleme aldığı “Çalışmak, bizden üç büyük kusuru, can ve egzotizm akımının izlerini taşıyan Zadig’de, sıkıntısını, kötü alışkanlıkları ve yoksulluğu kaderci yaklaşımı yadsır ve uzam olarak uzaklaştırır” tümcesiyle kötülükten uzak kullandığı Doğu ülkeleri aracılığıyla kötülüğün

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 15, 2013 73 E. Şahbaz insanlar tarafından her geçen gün yetiştirilip kötülüklerin yok edilemeyeceğinin altını çizer. büyütülmesini Fransız toplumuna göstermek Zadig ile Candide karakterleri her yönden ister. Fiziki kötülüklerin yanı sıra ahlaki çok farklı olsa da Voltaire’in düşüncelerinin kötülüklere dikkat çektiği bu yapıtta, insanların birer somut örneği olarak aynı amaca hizmet dizginleyemediği hırsları ve kıskançlıklarından ederler, yani mutluluğu bulmaya. dolayı bilinmeze doğru çıktığı yolculuklar boyunca Zadig, karşılaştığı düş kırıklıkları Diğer yandan bir de insanın karanlık ve kötülükler karşısında yaptığı mantıklı yüzü vardır. Bağnazlık, hoşgörüsüzlük kesinlemelerle diğer Voltaire karakterlerinden ve adaletsizlik gibi insanın tutumundan farklı bir çizgide yer alır: “İnsanlara mutluluk kaynaklanan, aralarında iletişimi sağlayan içinde yaşamasını öğreten gösterişsiz, yalanı sessiz bir dile dönüşen kötülükler. Voltaire, düzeni olmayan, katıksız bir bilge yani hakikati insanın evrendeki konumunu sorguladığı ve seven insandır Zadig.” (Er 1996: 24) Öykü ilk yeryüzünde yaşayan insanların değersizliğini olarak Babil’de geçer ve yapıtın başkişisi vurgulamak için büyük ve küçük sıfatlarına Zadig iyi eğitim almış, saygılı, erdem sahibi vurgu yaptığı Micromegas’da, insanların bir bilgedir. Sevdiği kadın tarafından ihanete özgürlükten ve akıldan uzak varlıklar olduğunu uğradıktan sonra bilinmeyene doğru düşsel kahramanlar aracılığıyla anlatır. Küçük yolculuğa çıkar. Karşılaştığı mutsuz insanlar, böcekler üzerine yazdığı bir kitabın başına yaşanan felaketler ve bu felaketler karşısında iş açmasıyla kozmik bir yolculuk serüvenine insanlara yardımcı olmak istemesi onu büyük atılan Siriuslu dev gezgin Micromegas, haksızlıklara ve kötülüklere sürükler. Mutluluk arkadaşı Satürnlü ile dünyaya iner. Mutluluğun arayışıyla çıktığı yolculuklar her defasında bu gezegende var olduğunu düşünen iki dev, mutluluğuna gölge düşürür. Kötülüğün çıkış mikroskopla fark ettikleri insan topluluğuyla kaynağı olarak gördüğü insanı; “Yeryüzü konuşmaya başladıklarında düşüncelerinde aslında evrenin içindeki belirsiz bir noktadan ne kadar yanıldıklarını anlarlar: ibaret olduğu halde, açgözlülüğümüze onca “Eğer kötülük maddeden büyük ve de soylu bir şey gibi görünürken, kaynaklanıyorsa, kötülük bizim gözümüze zayıf kıvılcımlar gibi yansıyan yapmak için bizde gerekenden bu engin ışık kürelerine hayran kalıyordu. O fazla madde var; zekadan zaman insanları gerçekten de oldukları gibi, kaynaklanıyorsa gerekenden küçük bir çamur atomunun üstünde birbirini fazla zeka da var. Mesela başı yiyen böcekler olarak düşünüyordu” ( Voltaire şapkalı yüz bin çılgının sarıklı 2007: 53) şeklinde betimler. Aklı ve erdemiyle yüz bin başka hayvanın, bir yaşanan kötülüklere engel olmaya çalışan avuç toprak için birbirlerini Zadig, kadınlar tarafından uğradığı ihanetler boğazladığını ve yeryüzünün karşısında umudunu kaybetmeksizin sonunda her tarafında, çok eski sevdiği kadın Astarte’ye kavuşur ve bilgeliği zamanlardan beri birbirimize sayesinde akla, hoşgörüye önem veren bir böyle davrandığımızı biliyor yönetici olur. Kaderci yaklaşımdan ziyade her musunuz?”. (Voltaire 2002: 62) olayın neden- sonuç ilişkisine dayandığını vurgulayan Voltaire, Zadig’de tam aksine Küçücük dünyalarında kendilerini kocaman kaderci yaklaşımı benimseyen bir karakter gören bu insan topluluğunun küstahlığı yaratır. İyilik- kötülük sorgulamalarına aklın karşısında Micromegas onlarla ilgili bir kitap yardımıyla çözüm bulunabileceği iletisini verir. yazar ve kitabın sayfaları bomboştur. Voltaire, “ Bir rüya gördü: kuru otlar üstünde yatıyordu, bu kahramanı Micromegas’ın ağzından din, otlar arasındaki ufak tefek dikenler onu rahatsız zeka, savaş, erdem ile ilgili düşüncelerini ediyordu, sonra da kendini bir gül döşeği aktarır. Simgeleştirdiği düşsel yolculuklar ve üstünde rahatça uzanmış buldu, ama güllerin kahramanlarla insanın evrendeki konumunu arasından bir yılan çıkıp sivri ve zehirli diliyle onu sorgulayan Voltaire, kötülüğün çıkış kalbinden soktu. Yazık! dedi ben uzun zaman o kaynağının insan olduğunu gösterir. Fantastik kuru ve dikenli otlar üstünde yattım, şimdi bir gül öğelerle eğlendirirken düşündüren Voltaire, döşeğinde yatıyorum; ama yılan da ne olacak insanın olduğu her yerde kötülüğün olduğunu acaba?” (Voltaire 2007: 28) tümceleriyle bir karış toprak için birbirlerini öldürmesi mutluluğun mutlak bir kavram olmadığının, olayından yola çıkarak örtülü bir şekilde

74 Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, Number 15, 2013 Voltaire'in Zadig, Micromegas, Candide Adlı Yapıtlarında Yolculuğun İşlevi okuyucuya aktarır. İnsanı ve insanın yarattığı deyişle geleneksel kalıplara yerleştirilmiş değerleri eleştiri süzgecinden geçiren geçirir bütün anlayışları daha da çıkmaza sürüklemek ve sorunun evrenselliğine dikkat çeker. yerine, çözüm üretmeyi tercih eder. Uzun süren savaşımın sonunda kötülüğün yok Hiçbir zorlayıcılığı, yaptırımı olmayan dini edilemeyeceğini vurgular ve insanların bir ve siyasal bir düzen arzusuyla, insanların uğraş edindikleri takdirde kötülüğün dipsiz beyinlerini sığlaştıran, duygularını, inançlarını kuyusundan kurtulabileceklerini savunur. sömürmek isteyen din adamlarını yerden İnsanı nesneden farklı kılan sahip olduğu yere vurduğu gibi, yeni bir dünya arayışıyla aklıdır ve bu aklı emeğe dönüştürdüğü eleştirilerinde siyasal ve toplumsal alana da zaman bireylerin mutluluğu söz konusu gönderme yapar. Kişilik ve mülkiyet haklarının olur. Voltaire de aklın öncülüğünde hareket esas alındığı İngiliz Yasaları’na duyduğu ederek, kötülüğe karşı çalışma eylemini bir beğeniyle bireylerin doğal haklarının verilmesi silah olarak geliştirir. Candide’in sonunda yer gerektiği düşüncesindedir. İnsandan kaynaklı alan “Bahçemizi işleyelim ( Il faut cultiver notre kötülükleri aza indirgemek için iyi bir idare jardin)”, ( Voltaire, Candide: 245) tümcesiyle, şekli gerekir. Yasaların herkese uygulanabilir insanın aklını kullanarak önce bireysel kesinlikte olması ahlaki bir eşitlik ve toplumsal mutluluğunu sağlaması gerektiğinin altını anlamda bir uzlaşma sağlanabilmesi için çizer. mantıklı bir formüldür. Candide, Micromegas ve Zadig adlı yapıtlardan Biten her yolculuğun sonunda yaşanan düş yola çıkarak ele aldığımız yolculuk izleği, kırıklıkları Voltaire’in imgelem dünyasının Voltaire’in insanın başına gelen felaketleri ve kapılarını aralar. Sonsuz mutluluğu, ideal kötülüğün farklı yüzünü göstermek için seçtiği olanı bulmaya çalıştığı düşsel dünyasında bir araçtır. Kötülük ve Tanrı arasında var olan düşüncelerine sınır koymadan özendirici söz konusu ilişkiyle ilgili, dini değil mantıksal bir bir hava yaratır. Mutsuzluğun insanın yaklaşım göstererek, kötülük sorununu insanın yazgısına bağlı olmadığını, mutluluk peşinde aklını kullanmamasına bağlar. İnsanların koşarken karşılaşılan mutsuz tabloları insanın birbirine saygı, hoşgörü gösterdiği erdemli bilgisizliğine bağlar. Yapıtlarında zaman ve özgür bir toplumun yaşanabilir olduğu zaman betimlediği sosyal, siyasal ve dini düşüncesiyle hem kendi döneminde hem çarpıklıkların olmadığı, düşünce olgunluğuna de günümüz toplumunda etkisini sürdüren yeterince ulaşmış düşsel, mutlu toplum imajı, Voltaire, bağnazlığın pençesinde kendisine ve Avrupa’ya karşı oluşturulan karşıt örnektir. topluma yabancılaşmış insanların akıl yoluyla Yaşadığı toplumun sorunlarına çözüm ürettiği, kötülüklere karşı direnebileceğini öne sürer. kötülüğün bulunmadığı bir resim çizer. Gerçek Akıl ve çalışma eylemi kötülüğe karşı ürettiği ve düşsel dünyanın iç içe olduğu yapıtlarında, bir çözüm, yozlaşmış, korkunç manzaraların aklın öncülüğünü, ustalıkla kullandığı yazınsal yer aldığı bir dünyadan mutlu bir topluma biçemiyle her defasında vurgular. geçiş için de köprüdür. Voltaire, gerek bireysel gerekse toplumsal açıdan bakıldığında akıl dışı yapılan, bir başka

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 15, 2013 75 E. Şahbaz

KAYNAKÇA

ALPLAÇİN, Oğuz. Fransız Zekâsının Bayrağı Voltaire, Yalçın Yayınları, Ankara, 1946 AFANASİEV, V, Felsefenin İlkeleri, Çev: Nadiye Çobanoğlu, Yar Yayınları, İstanbul, 1974 COPLESTON, Frederick. Felsefe Tarihi, Çev: Aziz Yardımlı, İdea Yayınları, İstanbul, 1989 DAVID, Hume, Doğal Din Üstüne Söyleşiler, Çev.: Mete Tuncay, İmge Yay., Ankara, 1995 DEFOE, Daniel, Robinson Crusoe, Çev: Akşit Göktürk, YKY, İstanbul, 1997 ER, Ayten, Zadig ya da Yazgı’da Evrensel Bir Sorun: Mutsuzluk- Mutluluk İkilemi, Araştırma Dergisi, Atatürk Üniversitesi, Fen- Edebiyat Fakültesi edebiyat Bilimleri Yayınları, Sayı: 23, Erzurum, 1996 GALLAND, Antoine, Bin Bir Gece Masalları, Elips Yayınevi, Ankara, 2007 HICK, John, Evil and The God of Love, London, Macmillan, 1985 KAYA, Erol, Voltaire’ci Düşüncenin Temelleri, Frankofoni Dergisi, Ankara, 1995 MORE, Thomas, Ütopya, Çev.: İlhan Erşanlı, Alter Yayınları, Ankara, 2009 RABELAIS, François, Gargantua, Çev: Sabahattin Eyuboğlu, Kültür Yayınları, İstanbul, 2000 SWIFT, Jonathan, Gülliver’in Gezileri, Çev: İrfan Erbaş, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1993 TANİLLİ, Server, Voltaire ve Aydınlanma, Adam yayınları, İstanbul, 1994 TAVERNIER, Jean- Baptiste, Travels in India, Cilt II, 1989 TEPEBAŞILI, Fatih, Alman Edebiyatı’nda Romantik Bir Yolculuk, Edebiyat Yazıları, Hece Yayınları, Ankara, 2005 THEVENOT, Jean, İstanbul ve Türkiye, Çev: Reşad Ekrem Koçu, Çığır Kitabevi, İstanbul, 1939 TOURNEFORT, Joseph, Tournefort Seyahatnamesi, Edi. Stefanos Yerasimos, Çev: Ali Berktay, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2005 VOLTAIRE, Seçmeler, Çev: Selahaddin Küçük, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1975 VOLTAIRE, Zadig ya da Yazgı, Çev: Turhan Ilgaz, İmge Dağıtım, Ankara, 2007 VOLTAIRE, Candide, Çev: Murat Can, Bahar Yayınları, İstanbul, 2005 VOLTAIRE, Felsefe Sözlüğü, Çev: Lütfi Ay, M.E.B Yayınları, İstanbul, 1995, Cilt I VOLTAIRE, Micromégas. Çev: Hasan Fehmi Nemli, Dost yayınları, Ankara, 2002

76 Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, Number 15, 2013