Bir Dava Adamı Mehmet Akif
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
Bir Dava Adamı Mehmet Âkif Ersoy 1878 - 1936 2016 T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü “BİR DAVA ADAMI” Mehmet Âkif ERSOY Editör Yaşar KOÇAK Daire Başkanı Komisyon Kasım ÇOMARLI Dilek SEKÜCÜ Emre DURU Çetin ARTAR Yasin AYDEMİR Grafik Tasarım Şevket YAKAR Baskı Gazi Mesleki Eğitim Merkezi Matbaası Ortaöğretim Genel Müdürlüğünce “Bir Dava Adamı Mehmet Âkif Ersoy” adlı kitap Bakan- lık Makamının 10.05.2016 tarihli 5211439 sayılı olurları ile Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğünce 2.000 adet basılmıştır. Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı: Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: O benimdir, o benim milletimindir ancak. Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı. Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl! Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl. Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Huda, Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl. Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Ruhumun senden İlâhî, şudur ancak emeli: Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli. Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Bu ezanlar -ki şehadetleri dinin temeli- Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar, O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Her cerîhamdan İlâhî, boşanıp kanlı yaşım, Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden na’şım; Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar? O zaman yükselerek arşa değer belki başım. Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın; Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın; Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl; Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyyet; Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl! Mehmet Âkif Ersoy İSTİKLÂL MARŞI İSTİKLÂL Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve hâricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Mustafa Kemal Atatürk GENÇLİĞE HİTABE ÖN SÖZ Mehmet Âkif Ersoy, bu dünyadan göçünün üzerinden 70 yıl geçmesine karşın, eserleriyle, hatırasıyla ve düşüncesiyle yaşamaya ve tesirini icra etmeye devam ediyor. Bağlı olduğu inanç ve değerlerin, savunduğu düşüncelerin hâlâ müessir ve geçerli olması; -her şeye rağmen- medeniyet coğrafyamız için ve hatta bütün insanlık için ümit kapısı olması, üzerinde durulması gereken bir hadisedir. Mehmet Âkif Ersoy bir modeldir. Aldığı eğitimin özellikleri bakımından da, şahsiyetinin çizgileri bakımından da örnektir, numunedir, rol modeldir. Eğitimine, muhterem babası İpekli Tahir Efendi’nin kadim değerler üzerinde yükselen rahle- sinde başlamış; Sultan Abdülhamit’in zamanın ruhuna uygun eğitim hamlelerinin ikliminde tamam- lamıştır. Modern eğitim alırken değerlerinden uzaklaşmamış; mesela Pasteur’u tanımış, ona hayran bile olmuş ancak; Ali Şevki Hocalara, yani Köse İmamlara sırtını dönmemiştir. Olağanüstü iyi yetişmesine, som bir şair ve âlim bir mütefekkir olmasına karşın; sokaktan, memleketinden, gerçekten ve hayattan kopmamıştır. Neyzen Tevfik’in Mehmet Âkif’e olan hürme- tinde bile esrarlı bir hâl vardır; O’nun insanlara yaklaşımındaki derin anlamları bize öğretir. Mehmet Âkif’ten öğrendiğimiz çok şey var; evet ama öğreneceğimiz de çok şey var. Zorluk- lardan yılmamayı, ümitsiz olmamayı ve vakur direnişi ondan öğrendik. Milletinin zor günlerinde bir şair, bir mütefekkir nerede durur, nasıl durur ondan öğrendik. Kendi inancından ve düşüncesinden olmayan insanlarda bile derin hayranlık uyandırması; hatta düşmanlarının bile aleyhinde söz söylememesi üzerinde de düşünmemiz gerekir. Mehmet Âkif Ersoy aynı zamanda, coğrafyamızın bütün unsurlarını da üzerinde taşıyan bir müstesna şahsiyettir. Arnavut bir babanın, Buharalı bir annenin, İstanbullu çocuğudur. Maveraün- nehir’in, Balkanların ve ana merkez İstanbul’un birikimini simgesel olarak üzerinde taşımıştır. Dü- şüncesi de, yaşamı da tıpkı kendisi gibi bizdendir, bize aittir; medeniyetimizin ve coğrafyamızın kodlarını içermektedir. MİLLÎ EĞİTİM BAKANI Bugün daha iyi anlaşılmaktadır ki Mehmet Âkif Ersoy’un gayretleri, mücahedesi boşa gitme- miştir. Kendisi bir değerdir ve Onun millî bir değer olması üzerinde neredeyse ulusal bir konsensüs vardır. Safahat’ın edebiyatımızın en çok basılan, ilgi gören edebiyat kitabı olması da bunun en geçerli göstergelerinden birisidir. Mehmet Âkif Ersoy, bütün bu özellikleri sebebiyle daha fazla konuşulmalıdır. Daha fazla ta- nıtılmalı; hakkında daha fazla eser verilmelidir. Bugünün sorunları muvacehesinde yeni yorumlar ve yeni bakışlarla döne döne okunmalı, araştırılmalı, tartışılmalıdır. Öğrencilerimizin, Mehmet Âkif Ersoy üzerine kaleme aldığı yazılar, gençlerin Mehmet Âkif hakkındaki düşüncelerini ihtiva eden ve aynı zamanda gençliğimizin değerlerine gösterdiği hürmetin, Âkif’in ve düşüncelerinin milletimizin her ferdi tarafından yaşatıldığının bir ifadesidir. Okul yöneti- cilerimizi ve öğretmenlerimizi tebrik ediyor, tüm öğrencilerimize başarılar diliyorum. Nabi AVCI Millî Eğitim Bakanı MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖĞRENCİLERİMİZİN KALEMİNDEN MEHMET ÂKİF Bu kitapta, İstiklal Marşı’mız ve şairi Mehmet Âkif Ersoy’a yüreklerini açan ve yüreklerinden gelen sesle öğrencilerimizin kaleme aldıkları kompozisyonları buluşturduk. “Âkif gönlü, kalbi ve yüreği ile yazan, yalnızca bir şairden ziyade bir dava adamı ve bir gönül adamıydı.” diyor Enes YALÇIN (Adana) ve Baldan TOPRAK(Afyonkarahisar) ekliyor: “Çocuklu- ğundan itibaren acılarla yoğrulmasına rağmen milletinin acıları dururken kendi sıkıntılarını dile getirmekten hayâ eden bir yüreğe sahipti O.” Talha KARAASLAN (Adıyaman) umudunu anlatıyor Âkif’e: “Ankara hâlâ soğuk ama umut- lar sıcak. Niyetler temiz, saf. Bekliyoruz o sıcak günleri büyük bir arzuyla. Çünkü Asımlar beliriyor artık. Umut veren, cesaret veren bir nesil geliyor, gelecek…” “Mehmet Âkif’in dava adamlığının eşsiz nakışları olan bu karakter özelliklerinden başka diğer bir yönü “belki de asıl yönü” onun şairliğidir.” diyor Ayşenur AKSU (Ankara). Ve “İstiklal Marşı”mızı “Yüreklerin başköşesinde yerini almıştı başyapıt ve yüreklere sinmişti ebediliğin kokusu.” diye anlatıyor Derya ÇAR(Ağrı) ve ekliyor Aksaray’dan Rabia KAYA, “Her şey iyiydi, güzeldi de bu paha biçilemez şiiri yazmak Âkif için öyle kolay değildi. O bu şiirin her bir zerresini yaşayarak yazmıştı. Milletinin çektiği acıları her bir hücresinde hissetmişti.” Bu yüzdendir ki ömrünün son yıllarında Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın demişti. Biliyordu, bu millet bir yıkımı daha kaldıramazdı.” Yetmedi diyor Rumeysa NUR (Amasya) “Âkif, milletimizin sesiydi. Bu ses ezelden beri hür yaşayan, kükremiş sel gibi, bendini çiğneyip aşan, dağları yırtan, enginlere sığmayıp taşan, yurdun her taşı altında kefensiz yatan, her zerre-i hakinden şüheda fışkıran bir milletin ve iman dolu bir göğsün eseriydi.” Ve daha pek çok öğrencimiz Âkif’i dillendirdi kendi diliyle. Âkif’i anlattı kendi cümleleriy- le… Buyurun dava adamı Âkif’i okumaya… ORTAÖĞRETİM GENEL MÜDÜRÜ GENEL ORTAÖĞRETİM Ercan TÜRK Ortaöğretim Genel Müdürü Adana Enes YALÇIN BİR DAVA ADAMI MEHMET ÂKİF ERSOY ....................................1 Adıyaman Talha KARAASLAN ÜŞÜYEN BİR ADAM ............................................................................5 Afyon Baldan TOPRAK HASBÎ .......................................................................................................7 Ağrı Derya ÇAR SON DEĞİL BAŞLANGIÇ ..................................................................11 Aksaray Rabia KAYA ASIM’IN NESLİ .....................................................................................12 Amasya Rumeysa NUR VATANA ADANAN RUH ...................................................................15 Ankara Ayşenur AKSU KUBBEDE KALAN HOŞ SADA ........................................................17 Antalya Beyza DOĞANYILMAZ MEHMET ÂKİF’İ ANLAMAK ..........................................................21