Stanıslaw August Ponıatowskı'nın Sıyasal Sıstem Reformu Projesı
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı STANĠSLAW AUGUST PONĠATOWSKĠ’NĠN SĠYASAL SĠSTEM REFORMU PROJESĠ Özlem AKAY DĠNÇ Doktora Tezi Ankara, 2015 STANĠSLAW AUGUST PONĠATOWSKĠ‘NĠN SĠYASAL SĠSTEM REFORMU PROJESĠ Özlem AKAY DĠNÇ Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Doktora Tezi Ankara, 2015 iii ĠTHAF Tılsımlı kıza... iv TEġEKKÜR Bu çalıĢma Aydınlanma Çağı‘nın Aydınlıkçı –ve lakin mutlak ol/a/mayan- bir kralına duyulan ilgi ve merak neticesinde ortaya çıkmıĢtır. Aydınlanma Çağı felsefesine koĢut olarak çalıĢmada, bir savı kanıtlamak ya da yargıya varmaktan ziyade sürece odaklanılmıĢ ve reform süreci çok boyutlu bir perspektifle ele alınarak yorumlanmıĢtır. Bu yaklaĢımın doğal sonucu olarak çalıĢma, doktorantın bilgi, algı, yorum, kurgu ve ifade sınırları dahilinde, elde bulunan literatür ve kaynakların analiz ve sentezinden ibarettir. ÇalıĢma süreci içinde birçok kez zorunlu sebeplerden dolayı danıĢman değiĢikliği olmuĢtur. Ġlk danıĢmanım ve aynı zamanda Yüksek Lisans aĢamasında da tez danıĢmanım olan Doç. Dr. Gümeç Karamuk emekliye ayrıldığından dolayı danıĢmanlığımı bırakmak zorunda kalmıĢtır. Gümeç Hocam, her ne kadar resmiyette danıĢmanım olamasa da tez sürecim boyunca, son ana kadar fiilen katkıda bulunmuĢ, ihtiyaç duyduğum her an, iĢ temposunun yoğunluğuna rağmen yardımını esirgememiĢtir. Ancak bunun da ötesinde, Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora düzeyinde verdiği Avrupa tarihi dersleri, hem Avrupa tarihine dair temel bilgileri edinmek hem de tarihin nasıl multidisipliner bir yaklaĢımla ele alınacağını uygulamalı olarak göstermesi anlamında bana çok katkısı olmuĢtur. Sadece ilmiyle değil, nezaket ve zarafetiyle kendime örnek aldığım Hocama sonsuz minnet ve Ģükran borçluyum. Bu borcu hiçbir zaman ödeyemeyecek olmanın bilinciyle, bu çalıĢma ve sonrasında yapacağım çalıĢmalarla Hocamın emeğinin hakkını vermeyi umuyorum. Kıymetli Hocamın emekliye ayrılmasından sonra, kendi alanı olmaması rağmen danıĢmanım olmayı kabul eden ve 2014 yılına kadar danıĢmanlığımı yürüten Prof. Dr. Mehmet Özden‘e bu süre içinde verdiği destekten dolayı teĢekkür ederim. Bir yıl gibi kısa sürede imkansızı gerçekleĢtirerek bu tezin ortaya çıkmasını sağlayan Doç. Dr. Fatih YeĢil‘e duyduğum minnet ve Ģükranı ifade etmeye v kelimeler yetmez. Fatih Hocam, 2014 yılı bahar döneminde, elinde nereye varacağı belirsiz bir tez taslağından baĢka bir Ģey olmayan, farklı konulara yönelmiĢ olmanın verdiği kafa karıĢıklığı ile boĢlukta, hayal dünyasında dolanan bu öğrencinin danıĢmanlığını kabul etme lütfunda bulunmuĢtur. Hakkını hiçbir zaman ödeyemeyeceğim kıymetli Hocam, hayallerin ve zihinde dolanan karmaĢık bilgilerin yazıya dökülmedikçe bir teze dönüĢmeyeceği konusunda öğrencisini ikna etmekle iĢe baĢlamıĢtır. Kendisi de bizzat tezin baĢına oturarak, hem ayakları yere basan bir plan yapmak hem de konuyu anlamlı bir çerçeveye oturtmak hususunda çok yerinde analizleri ve tavsiyeleriyle öğrencisine yön vermiĢtir. Hocam‘ın değerli katkı ve yönlendirmeleri olmasaydı, bu doktora öğrencisinin böyle bir tez, hatta bir tez yazması muhtemelen mümkün olmazdı. Tez sürecinde, özellikle 2014 yılında, son dönemece girdiğimde tezi tamamlayamayacağımı düĢünerek pes ettiğim çok oldu. Son olarak Aralık ayında bu fikre ikna olup bırakmak üzereyken Prof. Dr. Mehmet Öz Hocam‘ın desteğiyle tekrar toparlandım. Beni tezi tamamlama konusunda motive eden, kendisinin bana olan inancı ve güvenidir. Hocam, hem bir bilim adamı, hem bir yönetici hem de insan olarak eĢi bulunmaz bir Ģahsiyettir. Hacettepe Üniversitesi‘ne ilk adım attığım 2002 yılında, benim talebimi dikkate alarak Bilimsel Hazırlık programını hazırlamakla, tarih alanına sağlam bir temelle baĢlamamı sağlayan Hocam‘ın elinden bugün doktor cüppesini giymek benim için onurdur. Tez konusunun tespit edilmesi konusunda yol göstermekle baĢlayıp Yüksek Lisans Tez dönemimden itibaren hem bir dost hem meslektaĢ olarak benden yardım ve desteğini hiçbir zaman esirgemeyen Hocam Sayın Prof. Dr. Zofia Zielinska‘ya sonsuz teĢekkür borçluyum. Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla Yüksek Lisans tezimi yazmak üzere 1 yıllığına Polonya‘ya gittiğimde, ne yapacağım konusunda fikrim yoktu. Tarih konusunda bilgim Bilimsel Hazırlık sürecinde aldığım derslerden ibaretti. O zaman da yine bugün olduğu gibi Poniatowski ve reformları ile ilgileniyordum. Osmanlı bağlantılı bir çalıĢma yapma arzusunda olmayan bu öğrencinin, yaptığı yerinde yorumlar ve yönlendirmelerle bugün doktora tezi yazacak düzeye gelmesini sağlayan bizzat Zofia Zielinska‘dır. vi Polonya‘ya adımımı atar atmaz elime kitapları tutuĢturup bir hafta sonra hiçbir sonuç alamadığını görünce, VarĢova Üniversitesi Tarih Enstitüsü‘nde lisans dersleri almamın Ģart olduğunu söylemiĢ ve bunun resmiyete dökülmesini sağlamıĢtır. Bu dersler Polonya tarihine iliĢkin eksik bilgilerimi tamamlamamı sağlamıĢ olmakla birlikte Avrupa Tarihi ve Metot dersleri konusunda Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü‘nün, köklü bir Avrupa Üniversitesi‘nden hiçbir eksiği olmadığını hatta fazlası olduğunu görmemi sağlamıĢtır. Bu vesile ile Gümeç Hocama ve metot derslerini alma Ģansına nail olduğum Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız‘a teĢekkür etmek isterim. Doktora tezi yazım aĢamasında, bu defa yanımda 1 yaĢında henüz yürümeye baĢlamıĢ kızım Tılsım‘la Polonya‘ya gittiğimde her ikimize gösterdiği yakınlığı ve desteği sözle tarif etmek mümkün değildir. Kendisine sonsuz minnet ve Ģükran borçluyum. Hayatımın dönüm noktalarında tesadüfler sonucu hep aynı insanla karĢılaĢtım. Onunla ilk tanıĢmamız Leh Dili ve Edebiyatı Bölümü‘ne baĢlamak konusunda tereddüt içindeyken oldu. O zamanlar doktorasını yazmakta olan Hocam Prof. Dr. NeĢe Taluy Yüce benim tüm kaygılarımı geride bırakarak bölüme adım atmamı sağladı. Poniatowski ile tanıĢmam da yine NeĢe Hocamın Yüksek Lisans dersinde ödev konusu olarak Aydınlanma Dönemi‘ni vermesi sayesinde oldu. Kültür tarihi açısından çok renkli ve hareketli olan Poniatowski Dönemi‘nin siyasi tarihinin bu denli karmaĢık olduğunun ayırdına varmıĢ olsaydım muhtemelen bu dönemden uzak dururdum. Poniatowski dönemi üzerine tarih alanında herhangi bir çalıĢma yapabilmek için Ġngilizce ve Lehçe bilmenin hiçbir anlamı olmadığını anladığımda artık çok geçti. Dönemin diplomasi dili Fransızca olduğu gibi kralın kendisi de anılarını ve yazıĢmalarını Fransızca olarak kaleme almıĢtı. Üstelik bu dönemde Polonya Avusturya, Rusya ve Prusya tarafından paylaĢıldığı için bu dilleri de öğrenmek gerekiyordu. Bunun yanı sıra özellikle meclis tutanaklarında yazılanları anlayabilmek için temel düzeyde de olsa Latince bilgisi Ģarttı. Almanca ve Latinceyi henüz öğrenememiĢ olsam da, dilerim bir gün bu açığı kapatma fırsatım olur. Tarih Bölümü‘ne geçerek bu kaosun içine girmem de yine NeĢe Hocam sayesinde oldu. Niğde Üniversitesi‘nde bir kadro açıldığını söyleyerek, tarih alanında akademik hayata girmeme vesile olduğu için kendisine minnettarım. Cahil cesaretiyle de olsa bu vii konuyu seçmek bana çok Ģey kattı. 10 yıl sonra Kültür Bakanlığı tarafından Büyük Ada‘da düzenlenen TÜLEHÇAT çeviri atölyesinde karĢılaĢtığım Hocam, tez jürime katılarak yine hayatımın bir dönüm noktasında daha baĢrollerde yer aldı. En aykırı hatta mantıksız fikirlerimi bile sabırla dinleyip, kimi zaman benden daha fazla heyecan duyan Hocam‘a ne kadar teĢekkür etsem azdır. Bu vesile ile bana dünyanın en zor dillerinden biri olan Lehçe‘yi, bu dile dair yeterli bir sözlüğün bile olmadığı bir dönemde öğreten Hocalarım Prof. Dr. NeĢe Taluy Yüce, Prof. Dr. Aydın Süer, Doç. Dr. Sabire Arık, Ewa Zielinska ve Andrzej Zielinski‘ye çok teĢekkür ederim. Her ne kadar kendisinden ders alma Ģansına eriĢemesem de Prof. Dr. Seda Köycü‘ye jürimde yer alarak bana destek verdiği için ayrıca teĢekkürü borç bilirim. Polonya serüvenimizde varlıklarıyla bize güç veren dostlarım Melaike Huseyin, Maciek Marczuk, Agnieszka AyĢen Kaim, Tomasz Biela, Tılsım‘ın manevi babası Artur Smigielski, manevi anneleri Malgorzata Mycek, Ioanna Alfimova ve Lera Perzhinskaya‘ya sonsuz teĢekkürlerimi sunarım. VarĢova‘ya indiğimiz gün hastalanan Tılsımlı kız ve hasta bir çocuğa nasıl bakılacağını bilmeyen annesine çok zor gelen ilk günlerde Melaike Huseyin, eĢi ve annesi ġefika Hüseyin‘in son derece içten yardımları için kendilerine sonsuz minnet borçluyum. Tılsımlı kızın hastalık döneminde gece yarısı bize ilaç taĢıyan Maciek Marczuk‘a hem bu dönemde hem de sonrasında verdiği destek için çok teĢekkür ederim. Eskimeyen dostum, Agnieszka Kaim‘e, yoğun iĢ temposuna rağmen bana ve kızıma vakit ayırdığı için çok teĢekkür ederim. Kendisi de küçük bir kız çocuğu annesi olan Agnieszka Kaim, küçük bir kız çocuğuyla VarĢova‘da nasıl yaĢanacağı konusunda deneyimlerini paylaĢmanın ötesine geçip hayatımızı kolaylaĢtırmak için elinden geleni yapmıĢtır. Agnieszka Kaim sayesinde, hayatımıza giren Malgorzata Mycek‘e olan minnetimizi sözle anlatmak mümkün değildir. Kendisi Tılsım‘ın bakımını üstlenmekle kalmamıĢ sıcak dostluğuyla ailenin bir üyesi olmuĢtur. Kaldığımız yurdun çalıĢanlarından Artur Smigielski, yetiĢkin üç kız çocuğu sahibi olmanın verdiği deneyimle, Tılsım her hastalandığında paniğe kapılan deneyimsiz anneyi, pratik çözüm önerileriyle çok rahatlatmıĢtır. viii Farklı bir alandan gelen ve tarihle ilgili neredeyse hiçbir bilgisi olmayan bu öğrenciyi, tarih alanında doktora tezi yazacak düzeye getiren, baĢta Doç. Dr. Gümeç Karamuk olmak üzere Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü‘nün tüm hocalarına çok teĢekkür ederim. Hiç baĢaramayacağımı düĢündüğüm Osmanlı Türkçesini, Paleografik yazıları okuyabilecek seviyeye getiren Yrd. Doç. Dr. Hulusi Lekesiz‘e minnet