T.C.
Đstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Radyo-Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı
Yüksek Lisans Tezi
MASKE, MASKEDE ĐFADE VE S ĐNEMADA MASKE KULLANIMI
Metin Yasan
2501081017
Tez Danı manı
Doç. Dr. Ceyhan Kandemir
Đstanbul, 2011 TEZ ONAY SAYFASI
ii
ÖZ
Đnsanın ilksel yönelimlerinden biri do ğaüstü güçlere hâkim olup onlarla dü manlarını korkutma ve do ğa olaylarını kontrol etme iste ğidir. Đlksel insanın bu eğiliminin sonuçlarından biri olarak maske, insanın kendisini de ği tirip dönü türebilmesi için üretti ği araçlardan biri olarak tarihsel süreç içinde hemen her kültürde ortaya çıkmı tır. Đnsanlar ürettikleri maskeler aracılı ğıyla tanrılar ve ifadelerinde do ğaüstünü yansıtmayı amaçladı ğı varlıkları törenlerinin parçası haline getirmi lerdir. Bu törenler gösteri sanatlarının temellerindendir ve sinemanın ortaya çıkmasıyla birlikte yeni boyutlar kazanarak geli mi lerdir.
Sinema teknolojisinin bilgisayar teknolojisiyle bütünle meye ba lamasıyla birlikte maskeler artık sadece makyaj ya da sabit ifadeler ta ıyan birer nesne olarak de ğil, perdede seyircinin gözleri önünde do ğal olan ya da olmayan yüzlerce ifadeye bürünebilme özelli ğine kavu mu lardır.
Bu ba ğlamda maskenin tarihsel arka planında yer alan kullanılma amaçları; korunma ve saldırı, aktarma, dönü üm ve ölü maskeleri olmak üzere sinemaya da yansıyan kullanımları ba ğlamında belli ba lıklar altında toplanmı tır. Çalı manın 2. bölümünde maske kullanımının yo ğun oldu ğu Korku, Bilimkurgu ve Fantastik film türlerinin sinema tarihindeki örneklerine de ğinilmi ve çalı manın 3. bölümünde çözümlemek için seçilen filmlerde maskenin kullanım amaçlarından birden fazlasının özelliklerini ta ıyan örnekler tercih edilmi tir. Sinemanın mitlerin yeniden üretimi ba ğlamındaki özellikleri göz önünde bulundurularak seçilen örneklerin Hollywood merkezli anlatı sinemasının içinden tercih edilmesinin nedeni; Hollywood’un maskelerin tarihsel arka planında yatan i levleri sinemanın teknik özellikleriyle ileri derecede bütünle tirmesi bakımından en yetkin örnekleri temsil etmesindendir.
iii
ABSTRACT
One of the primary tendencies of a man is to dominate over extraordinary powers and to desire scaring his enemies and controlling nature conditions. As a result of this tendency of a man, the mask has appeared almost in every culture in order man to change and to transform himself. Men included gods and creatures that they want to reflect extraordinary on their expressions as a part of their rituals through masks they produced. These rituals are today base for visual arts and have improved by gaining new dimensions along with cinema.
Since cinema technology started to penetrate into computer technology, masks today are not only objects that have make-up and stable expressions but also an opportunity for transforming into hundreds of natural or unnatural expressions on screen in front of audiences.
In this sense, mask which had been used for protection and attack, transferring, transformation and death masks are now framed under several titles of usage in cinema. At the second part of this study, examples of Horror, Science fiction and Fantastic movie types in which masks are widely used are mentioned; at the third part, the movies in which masks are used for more than one specific goal are preferred to be analyzed. Considering cinema with its reproducing myths feature, the reason of choosing examples among Hollywood-based movies is that Hollywood represents the most competent examples in terms of transforming functions that lays behind mask usage in history by using technical properties of cinema.
iv
ÖNSÖZ
Maskeler insanların arzularını ve isteklerini yansıtan araçlar olarak tarihsel süreç içinde ortaya çıkmı ve kendilerine has gelenekler olu turmu lardır. Sadece plastik de ğerler ta ıyan nesneler olarak de ğil; insanın ilksel çizimlerinde de yansımasını bulan mitosların parçaları olarak insanlık tarihi kadar eskiye dayanırlar. Mitoslar, kurgusal ve do ğaüstü varlıkları, olayları konu alan geleneksel öyküler olarak mecazi ve temsili anlamlar ta ıyabilen simgesel anlatılardır. Do ğal ve toplumsal olaylar popüler dü ünceler halinde mitoslarda ifadelerini bulabilirler. Filmler de mitoslar gibi yaratıcısının anlatmak istediklerini insanlara ta ıyan kolektif ve toplumsal ürünlerdir. Antik ça ğların psikolojilerini yansıtan mitoslar gibi sanat da ba langıçta psikolojik ihtiyaçtan kaynaklanmı tır. 1 Buradan hareketle, mitosların yapısal ve kuramsal i leyi lerini ortaya koyan kuramlara dayanarak sinemayı modern mitoloji olarak de ğerlendirebiliriz. 2
Maskelerin mitoslar ve di ğer toplumsal törenler ile ritüellerdeki kullanımlarının sinemadaki yansımalarını etkiledi ği söylenebilir. Maske ve maskenin sinemanın teknik olanaklarının sınırları içinde yeniden üretilmesi mitlerin yeniden canlandırılmasının yanında onları yeni teknik imkânlarla farklı boyutlara ula tırmayı da beraberinde getirmi tir. Sinema tarihi boyunca, özellikle Méliés ile ba layarak geli en fantastik sinemadan yola çıkarak, farklı dünyalar yaratmaya ba layan sinemacıların üretti ği mitoslar, beraberinde maskenin kullanımlarını da geli tirmi tir.
Maske daha çok sanat tarihi alanındaki çalı maların konusu olmu tur. Maskenin sinema alanında incelenmeye de ğer bulunmasında maskelerin sinemanın ilk örnekleriyle birlikte kullanılmaya ba lamasının yanı sıra sinema ve maske üzerine yapılmı ara tırmaların azlı ğı etkili olmu tur. Çalı mamızda maskenin tarihsel kökenlerine de ğinilmesinin yanında maskenin yeni bir anlatı biçimi olan sinemadaki kullanımlarına de ğinilmi ve yeni mitler üreten sinemadaki tezahürlerinden seçilen örnekler çözümlenmi tir.
1 Đsmail Gezgin, Paleolitik Ça ğlardan Hıristiyanlı ğa Kadar Sanatın Mitolojisi , Sel Yayıncılık, 2008 2 Ömer Tecimer, Sinema Modern Mitoloji , 1.bs., Đstanbul, Plan B Yayınları, 2006, s.11. v
Bu çalı mada maskenin tarihsel kökenlerine ve kullanım amaçlarına kuramsal bir çerçeve çizilmeye çalı ılarak sinemadaki maske kullanımları temellendirilmeye çalı ılmı tır. Sinema ve maske birlikteli ği üzerine kaynak azlı ğının ara tırmanın kar ıla tı ğı güçlüklerden biri oldu ğunu söylemek yerinde olacaktır. Buradan hareketle bu tez sinema ve maskenin birlikteli ği konusunda atılmı adımlardan biri olarak sonraki çalı malara katkı niteli ği ta ıyabilecektir.
Çalı mamda bana yol göstericili ği ve önerileriyle destek olan tez danı manım Doç. Dr. Ceyhan Kandemir’e, asistanlı ğını da yaptı ğım de ğerli hocam ve yönetmen Oğuzhan Tercan’a, ar ivini kullanmama izin veren Yrd. Doç. Dr. ükrü Sim’e ve attı ğım her adımda desteklerini sürekli yanımda hissettiğim aileme te ekkürü borç bilirim.
vi
ĐÇĐNDEK ĐLER
ÖZ ...... iii ABSTRACT ...... iv ÖNSÖZ ...... v RES ĐM L ĐSTES Đ ...... ix KISALTMALAR L ĐSTES Đ ...... xxiii GĐRĐ ...... 1 Problem ...... 1 Amaç ...... 2 Önem ...... 2 Sınırlılıklar ...... 3 Yöntem ...... 3 1. YÜZÜ OLMAYANIN TAR ĐHĐ ...... 5 1.1. Sanatın Do ğu u ...... 5 1.1.1. Mit ...... 7 1.1.2. Büyü ...... 10 1.1.3. Din ...... 15 1.2. Maske ...... 17 1.2.1. Đlkel Toplumlarda Maske ...... 24 1.2.2. Maskenin Kullanımları ...... 27 1.3. Đfade ve Maske ...... 32 2. S ĐNEMA VE MASKE ...... 38 2.1. Sinemanın Maskeleri ...... 44 2.1.1. Filmlerde Karakter Yaratımı Ba ğlamında Maske Uygulanı ı ...... 45 2.2. Korku Filmlerinde Maske ...... 47 2.3. Bilimkurgu Filmlerinde Maske ...... 53 2.4. Fantastik Filmlerde Maske ...... 58 2.4.1. Kahraman ve Maske ...... 61 3. SEÇ ĐLM Đ F ĐLMLERDE MASKE ...... 65 3.1. The Mask (Maske) ...... 67 3.2. Spiderman (Örümcek Adam) ...... 79 3.3. Spiderman 2 (Örümcek Adam 2) ...... 84 3.4. Spiderman 3 (Örümcek Adam 3) ...... 86 3.5. Batman Begins (Batman Ba lıyor)...... 88 3.6. The Dark Knight (Kara övalye) ...... 96 3.7. V For Vendetta ...... 99 3.8. Alien vs Predator (Alien Predator’a Kar ı) ...... 102 3.9. Spawn ...... 104 3.10. The Crow ...... 107 3.11. Scream (Çı ğlık) ...... 108 3.12. Freddy vs Jason (Freddy Jason’a Kar ı) ...... 110 3.13.Halloween ...... 112 3.14.Halloween 2 ...... 1124
vii
3.15. The Texas Chainsaw Massacre (Teksas Katliamı) ...... 115 SONUÇ ...... 117 KAYNAKÇA ...... 121 EKLER ...... 128
viii
RES ĐM L ĐSTES Đ
3. SEÇ ĐLM Đ F ĐLMLERDE MASKE
3.1. The Mask / Maske (1994)
Resim no Açıklama Sayfa No
3.1.1. Đnsan yüzünün maske olarak kullanımı 128
3.1.2. Maske ve kimlik 128
3.1.3. Ayna kar ısında toplanan kimlikler yüz ve maske 128
3.1.4. Maskenin yeni bir ki ilik olarak kendini sunumu 128
3.1.5 Yakın plan makyaj maske ve ifadenin büyümesi 128
3.1.6. Kırı ıklık maskesi 129
3.1.7. Maskenin arttırdı ğı fiziksel özelli ğin animatik sunumu 129
3.1.8. Maske ve yerinden fırlayan kalp 129
3.1.9. Gözlerin büyümesi ve dilin fırlaması 129
3.1.10. Đfade çe itlili ği açısından dil ve gözün farklı ifadeleri 129
3.1.11. Yüzde animasyon tekni ğiyle yaratılan ok ifadesi 129
3.1.12. Maskenin geleneksel kullanımına animasyon yakla ım 129
3.1.13. Maskenin ifade kostüm ve aksesuar 129
3.1.14. Maskenin vücuttaki elastik etkisi animasyon uygulama 130
3.1.15. Bir bombayı yutacak derecede geni leyen a ğız 130
3.1.16. Maskenin içinden öznel açıyla karaktere bakan kamera 130 ix
3.1.17. Maske ve kimli ğin bütünle mesi animasyon kullanım 130
3.1.18. Kimlik karma ası yaratan maske 130
3.1.19. Kimlik karma ası ya ayan karakter ve maskesi 130
3.1.20. Yata ğın iki farklı ucundaki kimlikler 131
3.1.21. Maske bir karakter olarak aynadaki kendilik imajını izler 131
3.1.22. Filmde maskeyi kullanan köpek karakterin görünümü 131
3.1.23. Filmin kötü karakterinin maskeli kimli ği 131
3.2. Spiderman / Örümcek Adam (2002)
3.2.1. Kahramanın maskesini arayı ı 131
3.2.2. Maskesini bulan kahraman 131
3.2.3. Kimlik karma asında maske ve a k 131
3.2.4. Maskeyi aralayan kimlik 131
3.2.5. Maskesiz kahramanın yüzünü gizleyen ı ık 132
3.2.6. Korkutucu ifadesiyle Goblin maskesi(Ye il Cin) 132
3.2.7. Kimliklerin hesapla ma yeri maskelerle çevrilmi ayna 132
3.2.8. Kimli ği ele geçiren Goblin maskesi yakın plan 132
3.2.9. Goblin maskesi yandan görünü 132
3.2.10. Bir maske ve zırh olarak Goblin 132
3.2.11. Goblin maskesi etkisini artıran bakı a izin verir 132
3.2.12. Duru la güçlü bir ifadeye bürünen Goblin maskesi 132 x
3.2.13. Đfade geçiren Goblin maskesi ifadesiz Spiderman maskesi 133
3.2.14. Genel bir plan ve Goblin Spiderman konu ması 133
3.2.15. Spiderman maskesinin gözlerine yansıyan tercih anı 133
3.2.16. Deforme olan maskede ortaya çıkan ifade 133
3.2.17. Đfadesiz maskenin deforme olmu hali ifadeyi gösterir 134
3.2.18. Zincirleme geçi le üst üste bindirilen maskeler ve gerilim 134
3.2.19. A k ve kimlik arasındaki tercih 134
3.3. Spiderman 2 / Örümcek Adam 2 (2004)
3.3.1. Đfadesiz maskesine jestler katarak konu an Spiderman 135
3.3.2. Maskesi dü en kahraman 135
3.3.3. Odak noktasındaki maskesiz kahraman 135
3.3.4. Öznel kamerayla maskesiz kahramana bakan insanlar 135
3.3.5. Maskesinin olmadı ğının farkına varan kahraman 135
3.3.6. Kimlik haline gelen maskesinin iadesi 135
3.3.7. Kimli ğin maskeye egemen hale geldi ği alt açı 135
3.3.8. Kahramanın ardından el sallayan maske 135
3.3.9. Birbiriyle yıkanan kimlikler 136
3.3.10. Birbirine boyanan kimlikler olarak maske ve yüz 136
3.3.11. Kimlik ve maskenin(ikili ya amın) yüzdeki yansıması 136
3.3.12. Đkili hayat olarak kahraman kostümü ve takım elbise 136 xi
3.4. Spiderman 3 / Örümcek Adam 3 (2007)
3.4.1. Animasyon olarak olu an bir maske Kum Adam 136
3.4.2. Yakın planda devasa bir maske olarak Kum Adam 136
3.4.3. Genel plan Kum Adam 136
3.4.4. Suda eriyen Kum Adam 136
3.4.5. Kum Adam maskesi kavga sırasında ufalanır 137
3.4.6. Yüzsel ifadenin kum tanelerine dönü mesi 137
3.4.7. Kimli ğin simbiyot tarafından ele geçirilmesi yakın plan 137
3.4.8. Ele geçirilen kimli ğin aynadaki yansıması 137
3.4.9. Ayna kimlikler arası geçirgenli ği olan maske 137
3.4.10. Yansıma planda siyah maskeli Spiderman 137
3.4.11. Yakın plan siyah maskeli Spiderman 137
3.4.12. Siyah kostüm karanlıkla bütünle ir 137
3.4.13. Kimli ğini ele geçiren simbiyottan kurtulan Spiderman 138
3.4.14. Simbiyot ve Peter Parker’ın iç içe görüntüsü 138
3.4.15. Zayıf bir kimli ği ele geçiren simbiyot 138
3.4.16. Simbiyotun yeni bedeninin olu umu 138
3.4.17. Yakın plan simbiyotun korkutucu maskesi 138
3.4.18. Simbiyotun bedensiz hali 138
3.4.19. Deforme olan yüzüyle Harry Osborn 138 xii
3.4.20. Spiderman ve Peter Parker deforme olan maskede birle ir 138
3.5. Batman Begins / Batman Ba lıyor (2005)
3.5.1. Bir korku unsuru olarak yarasa figürü 139
3.5.2. Yakın plan Bruce Wayne korktu ğu yarasaların arasında 139
3.5.3. Genel plan Bruce Wayne korktu ğu yarasaların arasında 139
3.5.4. Yüzdeki ı ık kullanımı ve karanlık yön 139
3.5.5. Batman’in gerçek maskesi olarak Bruce Wayne’in yüzü 139
3.5.6. Maske ve kimlik 139
3.5.7. Alt açı Batman maskesi ve güç ifadesi 139
3.5.8. Gece maskesi Batman sinematografik uzamda saklanır 139
3.5.9. Yakın plan Batman maskesi ve bakı 140
3.5.10. Yakın plan Batman maskesi ve a ğız hareketi 140
3.5.11. Dü manını korkutmak için kullanılan maske ve ses 140
3.5.12. Batman’in maskesi a ğız hareketlerine imkân verir 140
3.5.13. Maskedeki sabit ifade ve ifadeye mimiksel katkı 140
3.5.14. Bilgisayar destekli maskede hareketlenen sabit yapı 140
3.5.15. Đfadeye farklı bir etki ı ık saçan maske 140
3.5.16. Dr. Crane’in Korkuluk(Scarecrow) maskesi 141
3.5.17. Bez parçasından olu an maskenin hareketlenmesi 141
3.5.18. Maskenin üzerinde hareketleriyle ortaya çıkan solucanlar 141 xiii
3.5.19. Maskenin a ğzından çıkan yarasa 141
3.5.20. Bilgisayar deste ğiyle deforme olan yüz 141
3.5.21. Bilgisayarın deforme etti ği yüzlere örnek 141
3.6. The Dark Knight / Kara övalye (2008)
3.6.1. Joker’in soygun çetesi maskesi 141
3.6.2. Farklı ifadelere sahip çete maskeleri 141
3.6.3. Komik ifadesiyle silah tutan çete üyesi 142
3.6.4. Joker’in sert ve sabit ifadeli ilk maskesi 142
3.6.5. Joker duru uyla maskenin etkisini arttırır 142
3.6.6. Yakın planda maskesini çıkaran Joker 142
3.6.7. Joker’in ilk maskesinin altından çıkan maskesi 142
3.6.8. Joker’in makyaj maskesi ifadeye izin verir 142
3.6.9. Joker makyaj maskesi 142
3.6.10. Joker makyaj maskesi 142
3.6.11. Yakın plan Joker ifadesi 143
3.6.12. Yakın plan Joker ifadesi 143
3.6.13. Yakın plan Joker ifadesi 143
3.6.14. Yakın plan Joker ifadesi 143
3.6.15. Yakın plan Joker ifadesi 143
3.6.16. Yakın plan Joker ifadesi 143 xiv
3.6.17. Yakın plan Joker ifadesi 143
3.6.18. Batman’in ifadesine uygulanan ı ık ve dramatik etki 143
3.6.19. Yansıma planda maskeli kimli ğine bakan Bruce Wayne 144
3.6.20. Bruce Wayne ve maske, kimlik karma ası 144
3.6.21. Batman maskesi ve maskeye animasyon etkisi 144
3.6.22. Batman teknolojik imkânları kullanır 144
3.6.23. Two Face lakaplı Harvey Dent 144
3.6.24. Harvey Dent’in yanan yüzü 144
3.6.25. Sargıdaki yüzüyle Harvey Dent, yandan görünüm 144
3.6.26. Sargıdaki yüzüyle Harvey Dent, önden görünüm 144
3.6.27. Harvey Dent ve deforme yüzünün sinematografik ı ığı 145
3.6.28. Kötü tarafa geçerek ölen Dent’in yüzünün yarısı 145
3.6.29. Deforme yüzün kar ıdan görünümü 145
3.6.30. Deforme yüzün gizlenmesi 145
3.7. V for Vendetta (2006)
3.7.1. Genel plan yangında deforme olan kimlik 146
3.7.2. Yakın plan deforme olan belirsiz yüz 146
3.7.3. V’nin öznel açısından Guy Fawkes maskesi görünümü 146
3.7.4. V maskeyi ayna kar ısında takar 146
3.7.5. Yansımada bulu an kimlikler deforme yüz ve maske 146 xv
3.7.6. Toplumsal bir kimli ğin aynadaki yansıması 146
3.7.7. Bedensiz maske 146
3.7.8. Guy Fawkes maskesi ve apka 146
3.7.9. Yakın plan gülen yüzüyle Guy Fawkes maskesi 147
3.7.10. Guy Fawkes maskesi ve aksesuarının parçası olan saçlar 147
3.7.11. I ık kullanımıyla yaratılan siluet kimlik V 147
3.7.12. Spesifik olarak aydınlatılan maske gizem kazanır 147
3.7.13. Farklı bir açı Guy Fawkes maskesi, yandan görünüm 147
3.7.14. Maskenin yarı karanlık yüzü 147
3.7.15. Farklı bir açı aydınlatmayla güçlenen maske ifadesi 147
3.7.16 V’nin maskesi ve kostümüyle birlikte hareketi 147
3.7.17 Kar ısındakinin ifadesi ve ı ıkla de ği en sabit ifade 148
3.7.18 Ba ın duru u ile iktidar kar ısında güçlenen sabit yapı 148
3.7.19. Yakın planda etkili ı ık ve duru la güçlenen sabit yapı 148
3.7.20. Sabit ifadede ölüm 148
3.7.21. Yansıma bir kimlik olarak maske 148
3.7.22. Maskenin toplumsal bir kimlik olarak ekran yansıması 148
3.7.23. Toplumsalın Guy Fawkes maskesiyle hareketlenmesi 148
3.7.24. Bedenin ölümü ve simgenin sonsuzlu ğu 148
3.8. Alien vs Predator / Alien Predator’a Kar ı (2004) xvi
3.8.1. Predator ve Alien 149
3.8.2. Avcı zırhı ve maskesiyle Predator 149
3.8.3. Buzları çözülen Alien 149
3.8.4. Yakın plan Alien a ğız ve di ler 149
3.8.5. Predator maskesi göz çukurları 149
3.8.6. Yarısı karanlıkta bırakılan Predator maskesi 149
3.8.7. Maskesiz Predator ve Alien 149
3.8.8. Đlkel avcı görünümü Predator maskesi ve piramit 149
3.8.9. Maskesiz Predator’un yüzü 150
3.9. Spawn (1997)
3.9.1. Al Simmons’ın yanan bedeni 150
3.9.2. Deforme yüz 150
3.9.3. Deforme yüz yandan görünüm ve ye il gözler 150
3.9.4. Animasyon planda cehennemin ordusu 150
3.9.5. Yakın plan kızıl renkteki Spawn maskesi 151
3.9.6. Siyaha dönen Spawn maskesi 151
3.9.7. Spawn maskesinin ve zırhının bedeni kaplayı ı 151
3.9.8. Zırhı ve maskesiyle Spawn 151
3.9.9. Yakın plan Spawn maskesi 151
3.9.10. Animasyon zırhı, maskesi ve peleriniyle uçan Spawn 151 xvii
3.9.11. Animasyon pelerin reel mekânda bo luk açar 151
3.9.12. Animasyon eytani maske 151
3.9.13. Joker’in siluet görüntüsü, kimlik ı ıkla maskelenir 152
3.9.14. Joker’in eytani maskesi 152
3.9.15. Joker’in palyaço maskesi 152
3.9.16. Animasyon planda eriyen yok olan Joker maskesi 152
3.10. The Crow (1994)
3.10.1. Eric Draven’ın makyaj maskesinin ilk hali 152
3.10.2. Kırılan aynada da ğılan kimlik 152
3.10.3. Aynadaki kimlik olarak maske 152
3.10.4. Eric Draven’ın yansımasını gizleyen maske 152
3.10.5. Makyaj maskeli yüzün yarısını aydınlatan ı ık 153
3.10.6. Đntikam yürüyü ü Draven ve Karga 153
3.10.7. Karanlık atmosfer ve Draven kostümü 153
3.10.8. So ğuk tonlu makyaj maskenin geceyle kontrast 153
3.10.9. Alın ve burun kısmı aydınlatılan maskeli ifade 153
3.10.10. Maske ı ıkla gözaltlarının belirginle tirilmesi 153
3.10.11. Yüzün karanlıkta yandan görünüm 153
3.10.12. I ıkta atmosferle bütünle en yüz ve maske 153
3.10.13. Dudak ve gözlerdeki ifade büyür 154 xviii
3.10.14. Gülü ü ortaya çıkaran maske ve ı ık kullanımı 154
3.10.15. Yakın plan eytani bakı 154
3.10.16. Yakın plan makyajın alın kısmından yüze inen çizgileri 154
3.10.17. Halloween maskeli çocuklar 154
3.10.18. Ölüm ve ölümden dönmenin simgesi karga 154
3.11. Scream / Çı ğlık (1996)
3.11.1. Yakın plan plastik maske ve büyük korku ifadesi 154
3.11.2. Katil ve kurban ifadeleri yansımada birbirine dönü ür 154
3.11.3. Korku ifadesi ve duru u ile Azrail’i andıran maske 155
3.11.4. Kurbanın gözbebe ğine yansıyan maske ve korku ifadesi 155
3.11.5. Maskeyle aynada kendini korkutan karakter 155
3.11.6. Katili kurban gösteren sahnedeki maske kullanımı 155
3.11.7. Katillerin maskesiz ifadeleri 156
3.11.8. Maskesinin etkisini sesini mekanikle tirerek arttıran katil 156
3.11.9. Maske ve gözetleme ifadesi 156
3.11.10. Alt açı ve bıça ğın maskedeki ölüm ifadesine katkısı 156
3.11.11. Kurbanına bakan maske 156
3.11.12. Maskenin dü mesi ve kimlik 156
3.12. Freddy vs Jason / Freddy Jason’a Kar ı (2003)
3.12.1. Freddy’nin deforme plastik maskesi ve göz 156 xix
3.12.2. Yakın plan Freddy bakı lar ve plastik maske 156
3.12.3. Deforme maskeli Freddy buz hokeyi maskeli Jason 157
3.12.4. Freddy’nin deforme maskesinden detaylar 157
3.12.5. Farklı renkteki ı ıkla detaylanan Freddy maskesi 157
3.12.6. Freddy maskesi ve bakı 157
3.12.7. Parmaklardaki bıçaklarla maskesi güçlenen Freddy 157
3.12.8. Duru ve ı ıklandırmayla ön plana çıkan ifade 157
3.12.9. Duru u ve apkanın ifadeye katkıları 157
3.12.10. Deformasyonu arttırılan maske 157
3.12.11. Freddy’nin bir maskeyi yırtarak kâbusa dönü mesi 158
3.12.12. Yırtılan maskenin farklı görünümü 158
3.12.13. Yırtılan maskeden görünen deforme yüz 158
3.12.14. Etkisini kurbanın yüzündeki korkuyla güçlendiren maske 158
3.12.15. Eldeki kesik ba la artan korkutucu ifade 158
3.12.16. Bıçakları ve kurbanının ifadesiyle artan etki 158
3.12.17. Bo ğularak ölen Jason ve maskesi, maske-kimlik 158
3.12.18. Jason’ın maskesiyle sudan çıktı ğı an 158
3.12.19. Jason’ın yanan maskesi ve duru uyla güçlenen ifade 159
3.12.20. Buz hokeyi maskesinin detayları ve ardındaki gözler 159
3.13. Halloween (2007) xx
3.13.1. Michael Myers’ın palyaço maskesi 159
3.13.2. Cinayette de ği meyen ifadesiyle palyaço maskesi 159
3.13.3. So ğuk ifadeli maske 159
3.13.4. Myers kendi yaptı ğı maskelerin ardına saklanır 159
3.13.5. Myers maskesi ve duru uyla kendi dünyasına saklanır 159
3.13.6. So ğuk ifadeli maske ve karanlık bakı lar 159
3.13.7. Maskenin burun ve yanak kısmına uygulanan ı ık 160
3.13.8. Maskeyi karanlıkta bırakan aydınlatma 160
3.13.9. Hücrenin duvarlarını yaptığı maskelerle kapatan Myers 160
3.13.10. Kızıl renkli maske ve ifadeye katkı yapan saçlar 160
3.13.11. Yakın plan kızıl maske ifadesi ve saçlar 160
3.13.12. Myers’ın yaptı ğı beyaz ifadeli maske 160
3.14. Halloween 2 (2009)
3.14.1. Deforme olan so ğuk ifadeli maske ve yarı karanlık ı ık 160
3.14.2. Karanlıkta bırakılan maske 160
3.14.3. Deforme olan maskenin ı ıkla tamamlanan yapısı 161
3.14.4. Deforme ifade kar ıdan görünü 161
3.14.5. I ık kullanımı ile ortaya çıkan deforme maske ve yüz 161
3.14.6. Deforme maskenin altındaki yüz ifadesi 161
3.14.7. Deforme maskesi ve kostümüyle Myers 161 xxi
3.14.8. Siluet aydınlatmayla gizlenen maske ve yüzsel ifade 161
3.14.9. Bıçak ve ardındaki deforme maskeyi aydınlatan ı ık 161
3.14.10. Deforme maske ve yüzsel ifade birbirini tamamlar 161
3.15. The Texas Chainsaw Massacre / Teksas Katliamı (2003)
3.15.1. Efektlerle kimli ği belirsizle tirilen maskeli katil 162
3.15.2. Anlık ı ık patlamasıyla ortaya çıkan maskeli katil 162
3.15.3. Gölgeli alanlar ve siyah beyaz efekt maskeyle bütünle ir 162
3.15.4. Yakın planda deri maskeli katil 162
3.15.5. Kurbanının yüzünü maske olarak kullanan katil 162
3.15.6. Katilin insan yüzünden maskesi ile duru u 162
3.15.7. Testere ve maskeli katil yandan görünüm 162
3.15.8. Testere ve maskeli katil önden görünüm 162
3.15.9. Et yı ğınlarının ardına saklanan deri maskeli katil 163
3.15.10. Bo ğu ma sırasında gerilen deri maske ve ortaya di ler 163
3.15.11. Duvarın ardından bakan deri maskeli katil 163
3.15.12. Bir gözetleme anında ı ıkla belirsizle tirilen maske 163
3.15.13. Siluet aydınlatmada maskeli katil 163
3.15.14. Kurbanın öznelinden ı ıkla gizlenen maske ifadesi 163
3.15.15. Deforme olmu maskesi ile kurbanına saldıran katil 163
xxii
KISALTMALAR L ĐSTES Đ a.g.e: Adı Geçen Eser bs: Basım
Çev : Çeviren(ler)
Der : Derleyen
IMDb : The Internet Movie Database
UFO : ( Undentified Flying Objects) : Tanımlanamayan Uçan Nesne vd : Ve Di ğerleri
xxiii
GĐRĐ
Problem
Dinsel törenlerinde hayvan kılı ğına bürünen, hayvanları taklit ederek kutsal danslar yapan kabilelerin günümüzde hala bulundu ğunu söyleyen Gombrich, özel törenlerinde bu maskeleri kullanan kabilelerin kendilerini biçim de ği tirmi gibi hissettiklerini ve karga veya ayı gibi hayvanlara dönü tüklerini dü ündüklerini, söyler. Gombrich bu durumu, çocukların korsanlık ve polisçilik oyunlarına benzetir ve ilkellerin törenlerini çocukların oyunlarından ayıran eyin, ilkellerin oyunun nerede sonlandı ğını ve gerçe ğin nerede ba ladı ğını fark etmemeleri olarak açıklar. 3
Đnsanın mitsel olanla ba ğının ilksel insanın ihtiyaçları çerçevesinde ürettiği ekliyle i levsel bir düzeyde olmasa da anlatı düzeyinde evrilerek devam etti ğini söylemek mümkündür. Gerçeklik algısının belli bir süre askıya alınmasını sa ğlayan ve bir çe it ritüel ma ğarası olarak adlandırılabilecek olan sinema salonlarının etkileyicili ği sinemanın teknik olanaklarının sundu ğu imkanlarla öykülerini daha fantastik olsa bile daha gerçekçi olarak anlatabilmesini sa ğlar.
Maskeler kimlik yükleyen nesneler olarak sinemadaki kullanımlarında; makyajın, ı ığın etkili kullanımın kattı ğı etkinin yanında bilgisayar animasyonlarının ula tı ğı boyutla da etkilerini arttırmı lardır.
Maskenin sinemadaki kullanımlarının çok boyutlu ve katmanlı olmasına ra ğmen sinemadaki kullanımlarının ve yansımalarının incelenmesi akademik açıdan henüz kapsamlı bir ekilde ele alınmamı tır. Film çözümlemeleri genellikle, filmin ana karakteri olan ve filmin kahramanı olarak adlandırılan figürler üzerinden yapılmasına, bu figürlerin kullandıkları maskeler ve maskelerin kahraman üzerindeki dönü türücülükleri ve ona kattı ğı yeni boyutlara ra ğmen gereken ilgiyi görmemi tir. Bu çalı ma bu kapsamda bir ba langıç olma iste ğinin ifadesidir.
3 E.H. Gombrich, Sanatın Öyküsü , Çev: Erol Erduran, Ömer Erduran, 5. bs., Đstanbul, Remzi Kitabevi, 2007, s.43. 1
Amaç
Çalı mamızın amacı, maskenin tarihsel süreçte geli en kullanım amaçlarına dinsel, büyüsel ve mitsel alandaki ara tırmalar ile gösteri sanatlarından olan tiyatrodaki kullanımları ba ğlamında kuramsal bir çerçeve çizerek maskelerin sinemadaki kullanımlarında bu yansımaların örneklerini ara tırmaktır. Bu amacın yanında sinemanın teknik olanaklarının örne ğin, ı ığın, sinematik makyajın ve bilgisayar teknolojisinin etkili kullanımlarının maskeye kattı ğı yeni boyutlar da çalı manın film çözümlemeleri bölümündeki amacını olu turmaktadır.
Çözümlemek için seçilen filmlerin tercih edilmesinde, maskelerin geleneksel kullanımlarının yanında sinemanın kendi dilinin üretti ği teknik özelliklerle de olu turulmu olması etkili olmu tur. Bu ba ğlamda sinematografik ı ık kullanımının maskenin etkisini arttırması, sabit ifadeli maskeleri hareketlendirmesi, farklı açı ve ölçekteki kadrajlamaların maskenin etkisine yaptı ğı katkılar da film çözümlemelerinde sinemanın maskeye kattı ğı etki ba ğlamında irdelenmi tir.
Bunun yanında tezin film çözümlemeleri bölümündeki filmlerin tercih sebeplerinden biri de filmdeki maske kullanımının ana karakterin hayatında ikincil bir ya am açması ve film kahramanını yeni bir eye dönü türmesi göz önünde tutulmu tur.
Önem
Maskeye tarihsel ba ğlamda çizilmeye çalı ılan bir perspektif ta ımasının yanında sinemanın teknik olanaklarıyla olu turulan maskeli karakterlerin baskın olarak yer aldı ğı film çözümlemeleriyle; günümüzdeki yansılamaları gösterilmeye çalı ılmı tır. Bu ba ğlamda maskelerinin filmlere ve karakterlere kattı ğı yeni boyutların farkındalı ğı arttırılarak daha sonraki çalı malar için bir ilk örnek temsil etmesi bakımından çalı manın önem arz etti ği dü ünülmektedir.
2
Sınırlılıklar
Maskenin insanın hangi deneyimlerine kar ılık geldi ği hangi amaçla ekillendirildi ği kuramsal bir çerçeveye oturtularak; maskeye genel bir çerçeve çizilmeye çalı ılmı ve maske gelenekleri farklı alandaki çalı maların konusu oldu ğundan çalı manın dı ında tutulmu tur. Hem ileri derecede geli mi makyaj teknikleri hem de bilgisayar teknolojisi kullanımıyla olu turulan maskelerinin en yetkin örneklerinin Hollywood merkezli sinema endüstrisinde üretilmesi çözümlemesi yapılacak film evreninin sınırlarını belirlemede etkili olmu tur.
Çalı manın filmlerdeki maske kullanımında odaklandı ğı nokta, maskenin karakterin hayatına giri i, karakteri dönü türü ü ve ona yeni bir yön veren yapısı üzerinden seçilmi tir. Film karakterlerinin maskeyle birlikte geçirdikleri ruhsal dönü ümlerin olay örgüsel yapıda ve diyaloglardaki yansımaları, maskelerin ortaya çıkardı ğı ikincil kimlikler ve maskenin teknik olarak uygulanması maskelerin sinemasal kullanımlarını olu turması bakımından film çözümlemelerinde tercih edilen hareket noktaları olarak belirlenmi lerdir.
Yöntem
Çalı mada maske ve maskedeki ifadenin insanın hangi duygularından ve arayı larından kaynaklandığı genel tarama modeliyle tespit edilmi tir.
Çözümlemesi yapılan filmlerin tercihinde filmlerdeki maske kullanımlarının bu duygu ve arayı ları yansıtmasının yanında, maskenin sınırlarını geni leten sinemasal kullanımlarının örneklerini yansıtmaları da tercih edilmelerinde etkili olmu tur. Maske kullanım evreninin geni olması nedeniyle, maske kullanımlarının yaygın oldu ğu korku, bilimkurgu ve fantastik sinema örneklerinin içinden seçilen filmler literatürdeki filmler arasından maskenin film içindeki bir karakterin temel aksesuarı olarak kullanılmı olması ve film boyunca bir dizi dönü ümü beraberinde getirmesi ba ğlamında genel tarama modeliyle seçilmi lerdir.
3
Seçilen filmlerde, maske kullanımlarının sinemasal düzlemde çizgi roman ve çizgi film esteti ğini bilgisayar teknolojisiyle yeniden üretmeleri ve böylece fantastik dünyaları sinematografinin etkili kullanımıyla gerçeklik algısının sınırlarına yakla tırmaları etkili olmu tur.
Filmler içerik çözümlemesiyle çözümlenmi ve sahnelerdeki maske uygulamaları görsel kaynak olarak alınmı ve eklerde kullanılmı tır.
4
1. YÜZÜ OLMAYANIN TARĐHĐ
1.1. Sanatın Do ğu u
“Sanat diye bir ey yoktur” der Gombrich. Ona göre yalnızca sanatçılar vardır. Bir zamanlar bazı adamların renkli toprakla ma ğaranın duvarına kabaca bizon resimleri çiziktirdiklerini hatırlatan Gombrich; Bugün de bazılarının boya satın alıp duvar ya da tahta perdeleri resimledi ğini ve daha birçok ba ka eyler ürettiklerini söyler. Tüm bu etkinlikleri sanat diye tanımlamakta hiçbir sakınca olmadı ğını ifade eden Gombrich, “Yeter ki bu sözcü ğün yer ve zamana göre birbirinden de ği ik anlamlara gelebilece ği unutulmasın” der. 4 Sanatın estetik kaygılarla üretilmeye ba lamasından önce insanın do ğaya kar ı verdi ği mücadeleyle birlikte üretti ği bir direnme biçimi olduğunu söylemek mümkündür. Sanata ula ana kadar hem büyüsel ayinlerin, hem mitlerin hem de ilksel dinlerin etkili oldu ğunu söylemek yanlı olmaz.
Đlkel insan bazı içgüdüsel özellikleri nedeniyle ölüm kar ısında korku duymakta ve ölümü bir son olarak kabul etmemekteydi. Đnsan kesin bir biti in varlı ğına ve hatta onu dü ünmeye dahi dayanamaz. 5 Do ğa kar ısında tutunmaya çalı an insan içindeki arkaik ölüm korkusunu yenmek için sı ğınacak bir güç aramaya ba lamı tır. Geli tirdi ği aletlerle do ğaya kar ı koymaya çalı mı , onlarla avlanmada daha ba arılı olmu tur; fakat içindeki ölüm korkusu her zaman ba at bir unsur olarak hayatındaydı ve farklı bir motivasyona ihtiyacı vardı. Bu durumdan kurtulmak için kendisine soyut bir silah olarak daha sonraları sanat olarak adlandırılacak olan sembollerin dünyasına uzanmayı denedi. Bu ya amı soyutlayabilme yetene ğini, yaptıklarını herkesin görebilece ği bir yerde sergilemek suretiyle tüm insanların hissettiklerini ortak bir paydada toplayabilmenin yolunu açtı. 6
Gerçekli ğin kontrol edilmesinde ve açıklanabilmesinde ba at unsurlardan biri olan görme yetisi insanın elindeki en önemli araçlardandır. Dünyanın mimetik bir
4 a.g.e., s.15. 5 Bronislaw Malinowski, Büyü, Bilim ve Din , Çev: Saadet Özkal, 2. bs., Đstanbul, Kabalcı Yayınevi, 2000, s.46. 6 Đsmail Gezgin, a.g.e., s.12. 5
benzerini yaratma, onu üç boyutlu olan do ğasından alıp iki boyutlu bir alanda yeniden üretme yetene ği bazı toplumlarda büyü ve ba ka özel yeteneklerle ba ğda tırılır. 7 Sanatın yaratılmasında bireysel amaçlar de ğil, ilksel kaygılardan olan toplumsal korkunun ve karanlı ğın önüne geçme iste ği etkili olmu tur. Yaratıcı cesaretin, bilinçdı ı karanlı ğından korkan ve kaygılarını yatı tırmak isteyen insanın mücadele yöntemi oldu ğunu söyleyebiliriz. Yaratıcı cesaret, yeni bir ya amın in ası için sembolik dizgeler olu turur. 8
Bizonlarla ilgili av sahneleri çizen insanlar dü manları olan bizonun kar ısında kendilerini küçücük çizmi ler ve ilk mitosları üretmi lerdir. Bu av sahneleri basit bir avı de ğil insanın varolu unu anlatan mitosların ilk örneklerini olu turur çünkü arkeologlar ve antropologların bulgularına göre bu av sahnelerini çizen insanlar en çok ren geyi ği tüketmekteydi. Hatta tüketilenler ve dolayısıyla avlananlar arasında en az rastlananların bizonlar, bo ğalar ve atlar oldu ğu söylenebilir. Avlanan ve resmedilen hayvanların farklı olması bu sahnelerin basit birer av sahnesi olmadı ğını gösterir. 9 Bu da ma ğara duvarlarındaki çizimlerin insanın bireysel deneyimlerinin içsel ö ğelerle biçimlendirilerek yansıtılması sonucunda toplumsalla tırıldı ğını ve bir tür mitos olu turuldu ğunu gösterir. Olu turulan mitosların bir tür deneyim etkisi yaratması için mimetik yöntemlerle av sahnesinin yeniden yaratılması gerekir. Leppert, mimetik biçemlerden biri olan resimden bahsederken “ trompe l’oeil” yani “gözü aldatmak” anlamında kullanılan Fransızca terimden yola çıkar ve seyircinin en azından ilk bakı ta imgeyi temsil etti ği eyin kendisi olarak algılamasına neden olan do ğalcılı ğın ola ğanüstülü ğüne i aret eder. 10 Dilin büyüsel-dinsel de ğerinin belirleyici rol oynadı ğı mistik deneyimlerde bazı jestler de kutsal bir güçle ya da evrenle ili kili bir gizemin tezahürüne i aret edebiliyordu. Tarih öncesi sanatın
7 Richard Leppert, Sanatta Anlamın Görüntüsü, Đmgelerin Toplumsal Đ levi , Çev: Đsmail Türkmen, 2. bs., Đstanbul, Ayrıntı Yayınları, 2009, s.37. 8 Đsmail Gezgin, a.g.e., s.13. 9 Lewin, R, Modern Đnsanın Kökeni , Çev: Nazım Özüaydın, TÜB ĐTAK Yayınları, 1998, Aktaran, Đsmail Gezgin, a.g.e., s.14. 10 Richard Leppert, a.g.e., s.37. 6
resmetti ği insan figürlerindeki jestlerin yalnızca anlam yüklü olmadı ğını, aynı zamanda bu figürlerin güç yüklü olduklarını söyleyebiliriz. 11
Mit, ilkel bir topluluk için yalnızca anlatılan bir öykü de ğil, ya anılan bir gerçeklik olarak vardır. Uzak geçmi teki bir deneyimin, gerçekli ğin anlatı biçiminde yeniden ya atılması ve payla ılmasıdır. Payla ılan bu deneyimler birer bilgi olarak dini ihtiyaçların kar ılanmasında kullanılabilir ve pratik amaçlarla verilebilir. Buradan hareketle mitlerin sadece bir anlatı olmadığını aynı zamanda bir tür toplumsalla tırma i levi oldu ğunu da söyleyebiliriz. 12 Simgeler genellikle eski olayları anmaya ya da metafizik de ği imleri sa ğlamaya yardımcı olurlar. 13 “Temsilin ille de sanat olması gerekmez, ama bu onun gizemini azaltan bir ey de ğildir. ”14
Temsilin ilksel insan için i levsel yönü ön planda da olsa bu sanatsal esteti ğe giden sürecin ilk adımlarını olu turdu ğundan önemlidir. Mitler insanların ilksel öyküleridir ve bugün dahi anlatılan öykülerin temel karakteristiklerini ta ırlar.
1.1.1. Mit
“Yeryüzünde ikamet edilmi her yerde, bütün ça ğlarda ve her ko ulda, insana ait mitler türemi tir ve bu mitler insanın vücudunun ve aklının eylemleriyle ortaya çıkan ve varsa hepsinin esin kayna ğıdır. Mitin, kozmosun sonu gelmez enerjilerini insanın kültürel yaratımına akıtan gizli bir yarık oldu ğunu söylemek çok ileri gitmek olmayacaktır. Dinler, felsefeler, sanatlar, ilkel ve tarihsel insanın sosyal biçimleri, bilim ve teknolojideki büyük bulu lar, uyku kaçıran dü ler hep o mitin o temel, büyülü yüzü ğünden fı kırır .”15
11 Mircea Eliade, Dinsel Đnançlar ve Dü ünceler Tarihi, 1. Cilt , Çev: Ali Berktay, 2. bs., Đstanbul, Kabalcı Yayınevi, 2007, s.40. 12 Bronislaw Malinowski, a.g.e., s.98, 99. 13 Lindsay Jones (Editor in Chief), Encyclopedia of Religion, 9. Cilt , 2. bs., Londra, Thomson Gale, 2005, s. 5750. 14 Gombrich, Ernst H, Art and Illusion: A Study in the Psychology of Pictorial Representation , 2. bs., Princeton University Press, 1961. Aktaran Richard Leppert, a.g.e. 15 Joseph Campbell, Kahramanın Sonsuz Yolculu ğu, Çev: Sabri Gürses, 2. bs., Đstanbul, Kabalcı Yayınevi, 2010, s.13. 7
Đnsano ğlu en ba ından beri mitler yaratır, arkeologların ortaya çıkardı ğı Neandertal insanların gömütlerinde silahlar, aletler ve kurban edilmi hayvanların kemikleri bulunmu tur ve bunlar gelecekteki dünya ya amının kendilerininkilere benzedi ğine inandıkları anlamını ta ır. Hayvanlar birbirlerinin ölümünü izleseler de bunu dü ünmezler fakat Neandertal insanların gömütleri, ölümlü olduklarını bildiklerini ve bunlara kar ı bir takım kar ı-öyküler türeterek cevap verdiklerini gösterir bu da insano ğlunun çok erken zamanlardan ba layarak günlük deneyimlerinin ötesine geçen fikirler üretme yeteneğiyle di ğer canlılardan ayrıldı ğını ifade eder. 16
Mitler toplumsal bilinçdı ının ürünleri olarak onbinlerce yılın toplumsal deneyim, duygu, korku ve kabulleni lerinin ifade biçimleridir bu sebeple, mitoslar ba langıçta olup bitmi olayları anlatıyormu gibi görünmelerine kar ın daha sonra gelen toplumlar tarafından kelimesi kelimesine aktarılmı ölü sözler eklinde de ğil, içinde ya adı ğı her topluluk ve kültürden de ğerlerle birle erek, de ği erek ve kendini dönü türerek geli en canlı bir organizma gibidir ve tek yönlü de ğildir. 17 Mit do ğaüstü varlıkların ba arılarıyla ister eksiksiz olarak bütün gerçeklik, yani kozmos olsun isterse bir ada, bitki, bir davranı ya da onun herhangi küçük bir parçası olsun, bir gerçekli ğin ya ama nasıl geçti ğini anlatır bu nedenle mit, her zaman bir yaratılı ın öyküsüdür ve ancak gerçekten olup bitmi bir eyin nasıl yaratıldı ğını, nasıl var olmaya ba ladı ğını anlatır. 18
Mitin kültürel bir güç oldu ğunu dü ünen Malinowski mitin, aynı zamanda anlatı özelli ği de ta ıdı ğını söyler ve bu yüzden edebi bir yanı oldu ğuna da dikkat çekerek onun, gelece ğin eposunun, romansının ve trajedisinin tohumlarını ta ıdı ğını vurgular. 19 Mitin ilkel kültürlerde inancın ifadesi oldu ğunu söyleyen Malinowski, onun inancı derinle tirerek ifreledi ğini ve ahlakı koruyup güçlendirdi ğini böylece ayinin üretkenli ğini garantiye aldı ğını ifade eder. Miti insan uygarlı ğının temel bir parçası olarak tanımlayan Malinowski, onun de ğersiz bir anlatı olmadı ğını
16 Karen Armstrong, Mitlerin Kısa Tarihi , Çev: Dilek endil, Đstanbul, Merkez Kitaplar, 2006. s.7. 17 İsmail Gezgin, a.g.e. 18 Mircea Eliade, Mitlerin Özellikleri , Çev: Sema Rifat, 2. bs., Đstanbul, OM Yayınevi, 2001, s.16. 19 Bronislaw Malinowski, a.g.e., s.147. 8
vurgulayarak onu elde edilmesi zor olan aktif bir güç olarak tanımlar ve onun entelektüel bir açıklamanın ya da canlandırmanın değil, ilkel ve ahlaki bilgeli ğin bildirgesi oldu ğunu söyler. 20
Mitoslar antik ça ğların psikolojilerini yansıtır ve sanat da ba langıçta psikolojik ihtiyaçtan kaynaklanmı tır diyerek mitoslarla sanatın aynı kaynaktan çıktı ğını söyleyebiliriz hatta yazı öncesi sanatın insanların bilinçdı ından çıkmı mitoslar oldu ğunu söylemek de mümkündür. 21 Yunanca kökenli bir söz olan mitos, söylenen veya duyulan; efsane, masal ve öykü olarak tanımlanabilir. 22
Mitlerin sadece tarihsel birer anlatı türü olmadı ğını ve insanın kolektif duygularının tezahürü olarak modern zamanlarda da yeniden üretildi ğine ve yayıldı ğını UFO örne ğinde görebiliriz. Mitlerin ve hayaletlerin, ikonografik olarak birincil ve ikincil kuzenleri denilebilecek olan UFO’lar (Undentified Flying Objects) ve hayali uzayla akraba oldukları söylenebilir. Mitler ve hayaletlerin UFO’lar ve hayali uzayla olan ba ğlarında söz konusu olan görünü leri de ğil anlamlarıdır. Görünü lerinden çok ça ğrı ımlarıyla ba ğlantılıdırlar. Uçan dairelerin mitolojik ba ğlantıları 1950’lerde Jung’un ilgisini çekmi tir. 1950’ler boyunca bu varlıkların göründü ğü iddiası kamuoyunun dikkatini çekmi ve bu alanda dü ünceler üretilmeye ba lanmı tır. Jung, UFO’ların So ğuk Sava döneminin batı ülkelerinde uyandırdı ğı kolektif bir korkunun tezahürü oldu ğunu söyler. 23
Gerçekten Jung terimi kullanmamasına ra ğmen kültürel bilinçsizli ğin zamanın baskısına kar ı yarattı ğı enerjiyle arketipik köklerle sembolik bir küme yarattı ğını gösterir. Bu tür ekillerin 16. yüzyıldan bu yana çok azı ula abilen bir tarihi vardır. Jung sadece bu örneklerin görüldü ğüne dair raporlarda de ğil ayrıca ekiller ve onunla ili kili fikirlerde de görülen yükselmeye yazılarında dikkat çekmi tir. Ba ka canlılar ta ıma üphesi olsa da uçan dairelerin kesinlikle arketip enerjilerin ta ıyıcıları oldu ğunu ifade eden Jung, di ğer faktörler arasında, yaygın geometrik ve sayısal
20 a.g.e., s.99. 21 Đsmail Gezgin, a.g.e. 22 Azra Erhat, Mitoloji Sözlü ğü, 5. bs., Đstanbul, Remzi Kitapevi, 1999, s.5. 23 John Izod, Myth, Mind and the Screen, Understanding the heroes of our times , Cambrigge Univesity Press, 2003, s.185. 9
sembolizmin do ğasının UFO’larla daha çok ba ğlantılı oldu ğunu ve sembolizminin kutsalın geleneksel temsillerini gösterdi ğini dü ünmü tür .24
Mitler tarihsel dönemlerin hepsinde ortaya çıkmı ve çıktı ğı haliyle kalmamı , toplumdan topluma, dilden dile aktarılarak, dönü erek ve dönü türerek günümüze kadar gelmi tir. Günümüzde de mitler hem kitle ileti im araçlarıyla hem de sinema ve di ğer sanat dallarının yeniden üretimleriyle varlı ğını devam ettiren bir yapıya sahiptir. George Ulrich, maske esteti ğini ke fetmenin ritüellerin, dinlerin ve mitlerin ke finde e ğlenceli ve güçlü bir yol oldu ğunu söyler. 25
1.1.2. Büyü
Her ilkel toplulu ğun kutsal alan ve dünyevi alan olarak net bir ekilde birbirinden ayrılan ö ğeleri bulunur. Bir tarafta yasaklarla davranı lara yönelik olarak kesin yargılarla saptanan yerlilerin kutsal olarak kabul edip saygı duydukları örf ve adetler her zaman do ğaüstü güçlerle, büyü gücüyle, hayaletler, ölülerin ruhları ve tanrı tasarımlarıyla iç içedir. Bu örf ve adetler, do ğa olaylarının gözlemlenmesi sonucu belli yasalar çerçevesinde i ledi ğine olan kesin inanç ekillenmeden, rasyonel bir dü üncenin ürünü olarak bilimsel temelleri olmadan, ne kadar ilkel olursa olsun hiçbir yetene ğin geli emeyece ği ve sanatın olu amayaca ğı gibi avlanmada, toplayıcılıkta ve tarımda hiçbir planlı yöntem de dü ünülemezdi. 26
Gerçe ği a kınlamak, ilk insan topluluklarının büyü aracılı ğıyla ula mak istedi ği en temel yönelimlerdendir. Varlı ğını devam ettirebilmesinin önemli ko ullarından biri olarak büyü, ilkel toplulukların do ğayla mücadele yöntemi, onu a kınlayarak kontrol altına alma e ğilimidir; dı dünyayı olu turan eylerin dı görünü lerinin eylemde yeniden üretilmesi yoluyla yapılır ve taklide dayanır. Taklidi ve büyüyü, do ğanın hem kendi içinde bir gerçeklik, kendilik, olu olarak var olan hem de bu
24 a.g.e, s.185. 25 www.tip.sas.upenn.edu George Ulrich 26 Bronislaw Malinowski, a.g.e., s.7. 27 Yörükhan Ünal, Dram Sanatı Ve Sinema: Anlatım Olanakları ve Sınırlılıkları , 1. bs., Hayalet Kitap,2008, s.40,41. 10
gerçekli ğin algılanmasında duyulara hitap eden, algısal dünyanın fenomenlerini olu turan ikili yapısı mümkün kılar. 27
Bronislaw Malinowski, ne kadar ilkel olursa olsun büyüsüz ve dinsiz halk olmadı ğını belirtir ve yeteneklerinin yadsınmasına ra ğmen bilimsel yönelimi olmayan, bilimsiz bir halkın olmadı ğını ifade eder. Malinowski’ye göre, ilkel insan öncelikli olarak pratik nedenlerle do ğa süreçlerini kontrol etmeye çalı ır. Đlkel insan ayinler ve büyüler aracılı ğıyla rüzgârı, hayvanları, bitkileri denetimi altına almak için uğra ır ve çok sonra, kendi büyü gücünün sınırlarının farkına vardı ğında, korkarak ya da umutla, yakararak, meydan okuyarak, yüce varlıklara, kötü ruhlara, atalarının ve tanrıların ruhlarına seslenir. 28 Frazer’ın dinle büyü arasındaki ayrımına i aret eden Malinowski, do ğayı yöneten sihirli yasaların bilinmesi halinde insanın do ğaya egemen olaca ğı inancının büyüyü bu yönüyle bilime akraba yaptı ğını söyler. 29
Taklit yetene ği, insan do ğasının sonucu ve ürettiklerinin kayna ğıdır. Poeitika adlı eserinde Aristoteles tragedyaya ait özellikleri sıralarken taklidin önemini vurgular; taklidin ve taklitten ho lanmanın insanların çocukluktan beri geli tirdikleri özelliklerden oldu ğunu söyler ve insanları di ğer canlılardan ayıran özelli ğin taklit oldu ğunu vurgulayıp insanın ö ğrendiklerini taklit yoluyla edindi ğini ifade eder. 30 Büyü gerçekli ğin eylemsel düzlemde yeniden üretilmesi olmasından dolayı canlandırmaya dayanan drama sanatına sahneleme a amasında kullanaca ğı malzemeyi sunmu tur. Büyü dı sal gerçekli ği olu turan nesneler dünyasının, onların görünü lerinin eylem aracılı ğıyla yeniden üretilmesiyle taklit esasına dayanır ve do ğayı kontrol etme amacı ta ır. Büyünün insan toplulukların ya amı içinde kapladı ğı yerin önemini vurgulayan Ünal, büyünün bugün geriye dönüp bakıldı ğında uygarlı ğımızda da önemini sürdüren sanatın, bilimin, dinin temel özelliklerini kendi
27 Yörükhan Ünal, Dram Sanatı Ve Sinema: Anlatım Olanakları ve Sınırlılıkları , 1. bs., Hayalet Kitap,2008, s.40,41. 28 Bronislaw Malinowski, a.g.e., s.9. 29 Frazer, Sir James George(1913-1915), The Golden Bough ; A Study in Magie and Religion, 12 cilt , Macmillan, London; Almanca basım: Der goldene Zweig; Das Geheimnis von Glauben un Sitte der Völker , kısaltılmı basım, Hirschfeld, Leipzig 1928; Der goldene Zweig , Kiepenheuer, Witsch, Köln 1968, Aktaran: Bronislaw Malinowski, a.g.e., s.9. 30 Aristoteles, Poeitika ( iir Sanatı Üzerine) , Çev: Nazile Kalaycı, Ankara, Bilim ve Sanat Yayınları, 2005, s.17. 11
içinde ayrı mamı biçimde ta ıdı ğını ifade eder. Büyü ve taklidi mümkün kılan ey, tabiatın kendisine özgü ‘ikili’ yapısıdır. 31
Malinowski büyü gücünün ve onun etkilili ğinin her zaman nesne üzerine aktarılması zorunlulu ğundan bahseder. Büyünün her zaman tılsım üzerinde bulunan güç oldu ğunu söyleyen Malinowski tılsımın büyünün gizli, büyüsel yöntemle aktarılan ve sadece büyücünün bildi ği bölümü oldu ğunu söyler. 32
Lascaux ma ğarasındaki resimlerden yola çıkan Gombrich, resim yapmanın insana güç verdi ğini ve resmini yaptı ğı eyler üzerinde etkili olmasını sa ğladı ğını vurgular. Resim yapmanın, resmi yapılan varlı ğın üzerinde kontrol gücü yarattı ğı inancının evrensel inanı ların en eskilerinden oldu ğunu ifade eden Gombrich, av aletleriyle avlayabildikleri hayvanların resimlerini yapmanın ilkel insanda avının kendisine boyun e ğece ği inancından kaynaklandı ğını söyler. Gombrich, bunun bir varsayım oldu ğunu da hatırlatarak, bugün bile eski geleneklerini devam ettiren ilkel topluluklar arasında sanatın gördü ğü i levin benzer oldu ğunu söyleyip bu varsayımın bu i levlerle oldukça iyi desteklendi ğini ifade eder. 33
Dinsel törenlerinde hayvan kılı ğına bürünerek, hayvanları taklit ederek kutsal danslar yapan kabilelere, yalnızca ta araçlar kullanarak büyüsel amaçlarını gerçekle tirebilmek için kayalıklara resimler çizen ilkel topluluklara günümüzde hala rastlanmaktadır. Bu ilkel topluluklar da, yaptıklarıyla av hayvanlarına kar ı güç kazanacaklarına inanırlar. 34 Đlkellerin ya am biçimleri, onların aynı zamanda hem hayvan hem insan olabildikleri bir dü dünyasının izlerini ta ır. Bu hayvanları canlandıran maskeler birçok kabilede bulunmaktadır. Özel törenlerinde bu maskeleri kullanan kabileler, kendilerini biçim de ği tirmi ve karga yahut ayı haline dönü mü gibi hissederler. Bu durumu çocukların korsanlık ya da polisçilik oyunlarına benzeten Gombrich, ilkellerin törenlerini çocukların oyunlarından ayıran eyin ise
31 Yörükhan Ünal, a.g.e., s.41 32 Bronislaw Malinowski, a.g.e., s.72. 33 E.H. Gombrich, a.g.e., s.42. 34 a.g.e., s.42. 12
ilkellerin oyunun nerede sonlandı ğını ve gerçe ğin nerede ba ladı ğını fark etmemeleri olarak belirtir. 35
Dünyanın bazı bölgelerindeki ilkel sanatçılar, inançlarıyla ba ğlantılı de ği ik figürler ve totemler yapabilmek için teknikler geli tirmi lerdir. Kuzey Amerika’daki yerlilerin bazı sanatçıları bizim nesnelerin gerçek görünümü olarak dü ündü ğümüz formların aksine kendi özgün dünyalarını yansıtan yöntemlerle kendilerine has biçimlerde bir araya getirirler. Örne ğin, avcılar, kartalın gagasının veya kunduzun kulaklarının biçimlerini bizden daha iyi bilirler fakat onlar bu hayvanların belirleyici özelliklerinden birinden yola çıkıp kendi dünyalarını nak edebilirler. Onlara göre bir kartal gagası olan maske bir kartaldır. 36 Kutsal, her zaman belli bir tarihsel dönem içinde kendini gösterir. En bireysel ve en a kın mistik deneyimler bile tarihsel ko ulların etkisi altındadır. 37
Büyünün karma ık yapısını kadim kültürlerden biri olan Mısır’ın dinsel ve edebi metinlerinde de görebiliriz. Mısır halkı büyüyle ilgili anlatılanları daima ilgiyle dinlemi tir ve dünya düzeninin kurulmasında ve korunmasında büyünün vazgeçilmez kudrete sahip oldu ğu dü ünülmü tür. Büyünün kendili ğinden gerçekle me özelli ği onun etki gücünü kültten ayırarak tekni ğin alanına sokar. Yaratılmasına katkıda bulundu ğu dünyayı kontrolden çıktı ğında yok edebilecek olan büyü, kadim ça ğlardan kalma kudret aktarımı olarak hem iyilik hem de kötülük için kullanılabilir. 38 Paleolitik dönemden beri Nil vadisinde insan varlı ğı bilinmektedir. Bu dönemde, kültürel de ğerler geli tirmeye ba layan Mısırlılar, Nil vadisinde yerle ik hayata geçip tarım yaparlar, hayvan beslerler, aletler geli tirirler ve ölülerini arma ğanlarla öte dünya yolculu ğuna u ğurlarlar. Tanrılar kendilerini onlara gösterir ve onlar da
35 a.g.e., s.43. 36 a.g.e., s.49. 37 Mircea Eliade, Dinler Tarihine Giri , Çev: Lale Arslan, 1. bs., Đstanbul, Kabalcı Yayınevi, 2003, s.28. 38 Eric Hornung, Mısır Bilimine Giri , Çev: Zehra Aksu Yılmazer, 1. bs., Đstanbul, Kabalcı Yayınevi, 2004, s.92,93. 13
hayvanlar ve nesnelerin büyülü güçlerini sezinleyip yaratma arzusuyla ta , kil ve fildi inden ilk heykellerini ortaya çıkarır. 39
Ruhun öte dünyada ya amını devam ettirebilmesi için, bedenin korunması gerekti ğine inanan Mısırlılar, karı ık bir mumyalama tekni ğiyle ve bedeni sargılara sararak cesedin bozulmasını engelliyorlardı. Ceset, kralın mumyası için dikilen kocaman ta piramidin tam ortasındaki ta tan bir mezar içine yerle tirilir ve ölü odasının tüm duvarlarına öte dünyaya yolculu ğunda krala yardımcı olması için büyüsel i aretler çizilirdi. Sadece bedenin korunması Mısırlılar için yeterli olmazdı, eğer kralın dı görünümü de yok olmaz ve bozulmadan kalırsa sonsuza kadar ya ayabilmesi kesinlik kazanırdı. Bu amaçla, heykelcilerden a ınmaz bir granite, kralın portresini oymaları istenirdi. Bu oyma imge, ruhun ya amını sürdürebilmesi için, mezarda kimsenin göremeyece ği bir yere koyulurdu. Heykelci kelimesinin anlamı ise, “ya amı koruyan ki i” ile özde ti. 40
Tılsımların, ayinlerin hükmetti ği nesneyle aynı ya ta oldu ğunu söyleyen Malinowski, büyünün hiçbir zaman do ğmadı ğını ve ke fedilmedi ğini ifade eder. Her büyünün insano ğlunun, ba langıçtan itibaren ya amsal alandaki çıkarını gösterdi ğini söyleyen Malinowski, büyünün insanın rasyonel çabalarının dı ında kalan eyleri ve olayları tamamlayan yapısını vurgular. 41 Rasyonel çabaların dı ında kalan en önemli eyin ölüm kar ısında direnme faaliyetlerini kapsadı ğını söyleyebiliriz. Tarih boyunca, kültürel ve antropolojik olarak anlam ta ıyan ölüm riskinin kar ı konulamaz süreklili ği, ölüm riskinin tam anlamıyla bir insan serüveni oldu ğunu ifade eder. Ölüm riskinin olmaması her eyi son derece kolayla tıracak ve dolayısıyla bu durum da her eyi yararsız ve olanaksız kılacaktı. Bu riskin olmadı ğı dünyayı dü ündü ğümüzde hem bireysel, hem de toplum ya amında ortaya çıkan eylemlerin, ba arıların anlamsızla aca ğını görebiliriz. Kültür, aynı zamanda insanın hem içindeki hem de dı ındaki yerle ik do ğaya ve barbarlı ğa kar ı verilen ölüm kalım sava ından
39 Erik Hornung, Mısır Tarihi , Çev: Zehra Aksu Yılmazer, 1. bs., Đstanbul, Kabalcı Yayınevi, 2004, s.9. 40 E.H. Gombrich, a.g.e., s.55. 41 Bronislaw Malinowski, a.g.e., s.74. 14
ba ka bir anlam ifade etmez. 42 Đnsan topluluklarının ölüm kar ısında direnme biçimlerini, olu turdukları kültürel formlarda görmek mümkündür.
Bauman aynı konuda Elias Canetti’nin Pascal’a özgü ciddi bir ku kuculukla, kültürün görevini yapabilmesi için kendini tüm gücüyle savunabilmesi gerekti ğini ifade etti ği dü üncesini aktarır:
“Kültür, giri imcilerinin kibirleriyle olu turulmu tur. Zihnimizi ölümden uzakla tıran tehlikeli bir a k iksiridir. Kültürün en yalın anlatım biçimi bir Mısır mezarıdır; burada her ey gereksiz yere yatar, araç gereçler, mücevherler, giyecekler, resimler, heykeller, dua kitapları, ama yine de ölü adam diri de ğildir.” 43
Đnsan a kın olanın, tekinsiz olanın alanına girmek için rasyonel çabaların yetmedi ği yerde büyüsel olana yönelmi ve do ğayı kontrol etmek ve do ğaüstü güçlerle ileti ime geçmek için büyüyü kullanmı tır. Büyünün mimetik unsurlarının, ayinsel yapısının Aristoteles’in tiyatronun kökenini taklide dayamasından da anla ılaca ğı üzere gösteri unsurlarının örneklerini ta ıdıkları söylenebilir.
1.1.3. Din
Do ğal kuvvetlere inanma e ğilimi ve gelene ği, toplumları dinsel davranı lara yöneltmi tir. 44 Dinin temeli, ya amın sonu olarak adlandırılan ölüme dayanır. Ölüm öte dünyaya açılan kapı olarak sözcük anlamının ötesinde anlamlar ta ır. Đlksel dinlerin ço ğu bu inanca dayanır. Ölüm ve ölümsüzlük her zaman insan dü lerinde kendine yer bulmu ve heyecan verici bir konu olarak insanın ya am kar ısında üretti ği duygusal tepkilerin karma ıklı ğında rol oynamı tır. Ya amın içinde uzun bir zamana yayılan ve deneyimlerle olaylar zinciri içinde kendini gösteren eyler,
42 Edgar Morin, L’Homme et la mort, s. 273. Aktaran: Zygmunt Bauman, Ölümlülük, Ölümsüzlük ve di ğer hayat stratejileri , Çev: Nurgül Demirdöven, 1. bs., Đstanbul, Ayrıntı Yayınları, 2000, s.48. 43 The Human Province , Çev: Joachim Neugroschel, Londra: Deutsch, 1985, s.22. Aktaran: Zygmunt Bauman, a.g.e., s.48. 44 Prof. Dr. Nermin Sinemo ğlu, Sanat Tarihinde Đkonografik Ara tırmalar , Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arma ğan Dizisi: 4,1993, s.414. 15
ya amın sonunda bir buhrana dönü ür ve dinsel dı avurumun karma ık ve iddetli patlayı ında kendini gösterir. 45
Đlkel insanın ölüme kar ı tepkisinin çözücü gücüne boyun e ğmesi gelene ğinde yarattı ğı süreklili ği ve maddi uygarlı ğın devamını olanaksız hale getirir. Bireye ruhsal güç veren din, kar ıt güdüleri kutsalla tırıp ruhsal bütünlü ğün korunmasını sa ğlar. Bütün bir gruba ili kin olarak da aynı i levi gören din hayatta kalanların ölenlerin cesetleri etrafında kenetlenmelerini ve cenaze törenleriyle bir araya gelmelerini ve bütünle melerini sa ğlar. 46 Homo sapiens’in ortaya çıkmasından bu yana insan toplulukları ruhsal bir dünyanın varlı ğına inanma e ğilimindedir. 47 Ruhlara inanma ölümsüzlük inancının do ğal sonuçlarından biridir. Ruhlar yapıldıkları öz itibariyle dü lerle ve yanılsamalarla canlandırılan varlıksız bir madde olmaktan çok bir ya ama iste ğidir. Dinsel inanı ın insanı ölüme ve çürümeye teslim olmaktan kurtardı ğını söylemek mümkündür. Bunu yapabilmek içinse din yalnızca dü lerin, gölgelerin ve vizyonların ciddiye alınmasından yararlanır. Yas ayinlerinin ölüm kar ısındaki dinsel edimin görünen biçimleri oldu ğunu ifade edebiliriz. Ölümsüzlük inancının, ya amının süreklili ği dü üncesinin ve öte dünyada ya amına devam eden ölüler dünyasının varlı ğına inanmak bir inanç ediminin ilk örne ği olarak söylenebilir. 48
Đlksel insanın öldükten sonra devam edecek olan bir ya amın varlı ğına inanmaktadır ve ona göre ölüm canlılar dünyasındaki varlı ğı sona erdirmektedir ancak yok olmaya neden olmamaktadır. Ölüm bir dünyadan ba ka bir dünyaya geçmeye neden olan bir geçi olarak dü ünülmektedir ve geçilen bu yenidünyanın yeni ko ullarına uyum sa ğlayarak belli bir süre daha ya amaktadır. 49
Dinsel temaların hemen her co ğrafyada farklı simgeler etrafında ekillenmelerine ra ğmen insanın ortak mistik yönü olan öte dünya, ruhlar ve bir
45 Bronislaw Malinowski, a.g.e., s.42, 43. 46 a.g.e., s.49. 47 John W. Nunley, Cara McCarty, Masks Faces of Culture , New York, The Saint Louis Art Museum, 1999, s.30. 48 Bronislaw Malinowski, a.g.e., s.47. 49 Lucien Lévy-Bruhl, Đlkel Đnsanda Ruh Anlayı ı, Çev: O ğuz Adanır, Ankara, Do ğu Batı Yayınları, 2006, s.238. 16
yaratıcıyla irtibata geçme anlamı ta ıdıkları görülebilir. Bu çerçevede ezeli sular ve kozmogoni gizeminin, insan varolu unun temel ta larından biri oldu ğunu söyleyebilir ve giderek kabul edilen imgelem dünyasının eski ça ğlardan günümüze kadar uzanan simgelerin, figürlerin, senaryoların imge düzeyindeki süreklili ğe, anlatı düzeyindeki sayısız de ği ikli ğe ve dini, ahlaki ideoloji düzeyindeki altüstlü ğe kar ın varlı ğını korudu ğunu ifade edebiliriz. 50
1.2. Maske
Maske kelimesinin kökeni belirsizdir, fakat büyük ihtimalle Arapça bir kelime olan ve hayvana, canavara ya da yaratı ğa yahut ucubeye dönü türme, de ği tirme özelli ği olan maskhara(mashara)’dan gelir. Orta Krallık’ta, Mısırlılar “msk” kelimesini deri ya da “ikinci cilt” anlamında kullandılar. Bu kelime Arapçaya büyük ihtimalle Müslümanlar için anlamı “to be Egyptianized”(Mısırlıla tırmak) ya da eski Mısırlılar gibi maske giymek anlamına gelen “msr” olarak girmi tir. Đtalya’da “maschera” olan bu kelime, Đngilizceye mask olarak girdi. Bu terimle, yüzün yerine geçen ya da tüm kafayı örten ve böylece yüzü daha az ya da daha çok gizleyen bir nesne kastedilir. 51 “Yüze takılan, kimi zaman da tüm gövdeyi kaplayan; ataları, tanrıları, do ğaüstü yaratıkları, ölüleri, hayvanları canlandıran; a ğaçtan, otlardan, kuma lardan vb. yapılan, a ırtıcı ve etkileyici yüz kalıbı .” 52
Prehistorik dönemin aman olarak isimlendirilen ve farklılık ta ıyan tek figürü, Fransa’da Toris Frére Ma ğarasındaki tasvirdir. Da ğ keçisi boynuzları, iki aya ğı ve bir posta bürünmü insanı andıran yapısıyla bu figürün di ğerlerinden farklı bir imaj verdi ği söylenebilir. De ği ik kaynaklarda aman veya büyücü olarak de ğerlendirilen bu motif, do ğaya kar ı duramayan insanın hilesidir. Bu motiften hareketle paleolitik dönemin avcı toplayıcı insanının, kendisini do ğanın bir parçası olarak göstererek do ğaya ve ondan gelebilecek olası tehlikelere kar ı avantaj sa ğlama e ğiliminde
50 Mircea Eliade, Zalmoksis’ten Cengiz Han’a , Çev: Ali Berktay, 1. bs., Đstanbul, Kabalcı Yayınevi, 2006, s.172. 51 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.15. 52 http://www.tdkterim.gov.tr BSTS / Budunbilim Terimleri Sözlü ğü, 1973. 17
oldu ğu söylenebilir. 53 Đnsanın kılık de ği tirme çabasında do ğadan ö ğrendiklerini yeniden üreterek yorumlamasının etkili oldu ğunu söyleyebiliriz. Do ğayı gözlemleyen insanın taklit yetene ğini geli tirmesinde do ğanın kendisinde bulunan özellikleri fark etmesi de etkili olmu tur denilebilir. Bouvet, do ğanın da kendi içinde mücadele halinde oldu ğunu, benzemenin avantajlarını kullanan kral naibi kelebe ğinden hareketle örnekler:
“Bir böce ğin avlanan bir hayvandan kurtulmasının yollarından biri korkulan bir türü andırmasıdır, örne ğin kral kelebe ğini. Aslında zararsız olan kral naibi kelebek, adını ve hayatta kalmasını kral kelebe ğe benzemesine borçludur. Kral kelebek henüz tırtıl halindeyken kalbi etkileyen zehirli maddeler içeren asklepiade adında bir bitkiyle beslenir. Garip olan u ki zehirli maddeler tırtılın metamorfozunun sonucu olan eri kin kelebekte de varlı ğını sürdürür. Kelebe ği yiyen ku lar kısa sürede kusar ve ondan uzak durmayı ö ğrenir... bu da ona garip bir ekilde benzeyen kral naibi kelebe ğin yararına olur.” 54
Đnsanların maske yapımını ö ğrenmelerinin yollarından biri do ğayı gözlemekten geçer. Kurba ğalar ve sürüngenler geleneksel mitolojide önemli roller almı lardır ve bunlar güçlü bir ekilde do ğanın maskeleme yönünü gösterirler. 55
Deneyimlerinin aktarımında taklit ve ki ilik de ği tirme e ğilimi, insanın, avının kılı ğına girmesi ve avlanma öyküsünü anlatma çabasıyla ba gösterir. Maskenin ilk örneklerinin de bu çabayla birlikte ortaya çıktı ğını söylemek yanlı olmaz. Çe itli kültlerde yapılan dinsel törenlerin rahibi konumunda bulunan ki i ya da ki ilere kutsal kimlik kazandırmak için yüzlerinin bitkisel boyalar ve is gibi maddelerle boyanması maskeyi önceleyen örneklerdir. 56
Đnsanın taklit ve ki ilik de ği tirme yetene ğinin maddeye ekil verebilmesiyle do ğadaki tesadüfî ya da sınırlı dönü ümü içeren benzerliklerin ötesine geçip a kın
53 Đsmail Gezgin, a.g.e., s.23. 54 Jean-François Bouvet, Do ğada Maskeli Balo Göz Boyama, Taklit, Kılık De ği tirme, Aldatma , Çev: Ela Güntekin, Đstanbul, Kitap Yayınevi, 2004, s.78. 55 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.31. 56 Zühre Đndirka , Dionysos Tanrının Maskesi Ya Da Maskenin Tanrısı , Đstanbul, Đ.Ü. Edebiyat Fakültesi, Tiyatro Ele tirmenli ği ve Dramaturji Bölümü Yayınları, Sayı 5, 2004 s.53. 18
olanla ayinsel törenlerde bir araya gelmesinin yolunu açar. Đnsanın amanistik törenlerle gösterisel unsurların ön plana çıkmasına olanak sa ğlayan bu özelli ği gösteri sanatlarının temelini olu turur diyebiliriz.
Đnsan üretti ği maskeler aracılı ğıyla dönü tü ğü tanrıları ya da ifadesinde do ğaüstünü yansıtmayı amaçladı ğı varlıkları törenlerinin parçası haline getirir. Maskelerin canlandırdıkları atalar, tanrılar ya da do ğaüstü yaratıkların yanında, var olan eyleri gizleyen yanları da ön plana çıkan özelliklerindendir. Mistik olanla bütünle ebilmenin yolu maskeyi giyenin ki isel varlı ğını maskeyle onun etkilemesi gereken alanın arasından çekmesidir. Bu nedenle de maske ne kadar ortaya çıkarıyorsa bir yandan da o kadar gizliyordur. Maske kelimesi “to mask”(maskelemek) anlamında fiil olarak da kullanılır. 57 Maskeler ki iyi gizler ve ona kattı ğı yeni yüzle onu oldu ğundan farklı bir kimli ğe dönü türür ve de ği tirir. 58
Maske koruyucu bir alet olarak, kamufle olmak amacıyla ya da zırh olarak kullanılabilir. Đlkel ça ğlardan modern zamanlara kadar tüm zamanlarda maske, onu kullananın yüzünün zarar görmemesini sa ğlar ve do ğaüstü güçlere kar ı ya da maskeyi kullananın di ğer korkularına kar ı ona bir çe it zırh görevi görür ve onu korur. Bu koruyucu maskeler ço ğunlukla tanrı figürleri ya da di ğer do ğaüstü, efsanevi varlıklar olarak görünür. Bazen bir ayı maskesi grotesk görünümüyle kötü ruhları korkutup kaçırmak içindir. 59 John Rudlin maskenin kimlik kazandırdı ğını söyler ve Ortaça ğ Đtalya’sında karnaval mevsimleri boyunca maskeli bir adamın silahla gezmeye hakkının olmadı ğını çünkü onun ba ka bir kimli ğe büründü ğü varsayıldı ğından davranı larından sorumlu olmayaca ğının dü ünüldü ğünü aktarır. 60
Ruhlar âlemine geçmenin yollarından biri maske ve maskeli ayinlerdir. Maskeli törenler ve maskeler dünyayı tersyüz edebilir: Görünmez ruhlar maskeler
57 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.15. 58 Yıldız Güner, Maskede Đfade: Dünya Maske Geleneklerine Đfadeye Katkıları Açısından Bir Bakı , Sanatta Yeterlik Eser Metni, Đstanbul, 2006, s.3. 59 http://gallery.sjsu.edu/masks/Masksfram.html 60 John Rudlin, Commedia dell’ARTE Oyuncunun Elkitabı , Çev: Ezgi Đpekli, Đstanbul, MitosBoyut Yayınları, Tiyatro/Kültür Dizisi 38, 2001, s.46. 19
içinde görünür hale gelir; günlük ya amdaki görünür ki i(lik) görünmez olur. 61 British Columbia’da bir Haida sanatçısı olan Robert Davidson, maske ve ruh arasındaki ili kiyi u sözleriyle ifade eder:
“Yeni bir maske, dans ya da ekil yarattı ğımda, onları ruhlar âlemine iletmek için bir aracıyımdır. Maskeler bizim aracılı ğımızla ruhlar âlemine ı ıldayan nesnelerdir. Maskeli danslar rüyaları ve insanları birle tiren, anıları canlandırmaya yarayan, bireysel ve grupsal özlemlerin birbiriyle temas haline geçmesini sa ğlayan anlamlar ta ır.” 62
Maske, etkisinin büyük kısmını arkasında neyin bulundu ğuna dair hiçbir ey göstermemesinden alır. Maskenin mükemmelli ği arkasındaki her eyi gölgesinde bırakarak tek ba ına ortaya çıkmasındadır; maske ne kadar farklıysa di ğer eyler o kadar karanlıktadır. Maskenin uyandırdı ğı etkinin büyüklü ğü, arkasından neyin çıkaca ğını kimsenin bilmemesinde yatar ve maskenin görünümüyle gizledikleri arasındaki kar ıtlıkta yaratılan gerilim a ırı olabilir. 63 Maskenin yarattı ğı etkinin kuvvetinin bir kısmı, arkasında ne bulundu ğuna dair hiçbir eyi açı ğa vurmamasında yatar. Maske mükemmeldir, çünkü arkasındaki her eyi gölgede bırakarak tek ba ına durur; ne kadar farklıysa, ba ka her ey o kadar karanlıkta kalır. Maskenin arkasından neyin patlayaca ğını hiç kimse bilemez: maskenin görünümüyle, sakladı ğı giz arasındaki kar ıtlıkla yaratılan gerilim a ırı olabilir. Maskenin uyandırdı ğı deh etin gerçek nedeni budur. Maske kendini “ ben tam olarak gördü ğün eyim” diye ilan eder ve arkasından da korktu ğun her ey benim ardımda” der. Maskenin büyüsünü ve koydu ğu mesafe buradan kaynaklanır. .Kimsenin maskeye el uzatma cesaretini gösteremeyi inin nedeni budur. Maskeyi takanın dı ında biri yırtarsa ölümle cezalandırılır. Maske kullanım halindeyken dokunulmazdır ve kutsaldır. Net ve kesin olması belirsizli ğindeki deh eti arttırır. Maske, iktidarını örttü ğü eyi asla
61 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.30. 62 a.g.e., s.30. 63 Elias Canetti, Kitle ve Đktidar , Çev: Gül at Aygen, 4. bs., Đstanbul, Ayrıntı Yayınları, 2010, s.379. 20
göstermezken kendisini net ve sabit ifadesindeki kudretinden alır. Maskenin gösterdikleri yalnızca onun dı ından ve cephesinden tanınır. 64
Maskenin gerçek kullanımı yalıtılmı lıktaki kullanımlarında de ğil, törenlerdeki kullanımlarındadır. Törenler maskenin bildik ve beklenen bir ekilde davranmasını sa ğlayarak onun rahatlatıcı etkisini de ortaya çıkarır. Törenlerdeki haliyle maske arkasında ta ıdı ğı iktidarla seyirci arasında durur. Maskeye hak etti ği saygı gösterilirse, arkasında sakladı ğı iktidarı seyirciden uzak tutulabilir. Maske, tehlikeyi kendisinde toplar ve bunu yalnızca kendi eklinin müsaade etti ği tarzda biriktirir ve dı arı ta masına izin verir. Maskenin kendine has özellikleri olan bir figür olması izleyicinin kendisiyle ili ki kurmasının kodlarını sunmasını sa ğlar. Maskenin ne kadar mesafe istedi ği ö ğrenildikten sonra, maske içindeki iktidarı seyircisinden uzak tutar. 65
Maske giymenin nedenlerinden biri ba ka bir ey ya da ba ka birine dönü mektir. Maske bir çe it dil ki o dil duygunun ifade edildi ği ekildir. Maskeler duyguları görselle tirmede yaratıcı bir dil olabilir. Bazı maskeler birden çok amaca hizmet ederler. Maske onu giyenin gerçek duygularını di ğer insanlara gösterebilir ya da onlardan saklayabilir. Maske giyenin mutlulu ğunu gösterebilir, insanları güldürebilir ya da gerçek duygularını örne ğin mutsuzlu ğunu saklayabilir. 66
Hiç bilinmeyen her dilin de akustik birer maske oldu ğunu söyleyen Canetti, maske deneyiminin ve ardındaki bilinmeyenin seslere aktarıldı ğında herkes için bildik bir deneyim oldu ğunu söyler:
“Đnsan yabacı bir ülkeye, dili hakkında hiçbir ey bilmeden varır ve o dili konu an insanlarla çevrilir. Đnsan konu ulanları ne kadar az anlarsa, o kadar çok tahayyül eder; konu malara her türden eyi yakı tırır, dü manlıktan ku kulanır ve bu sözler kendi diline tercüme edildi ğinde inanmaz, rahatlar, hatta biraz hayal kırıklı ğına u ğrar. Bu konu malar ne kadar zararsız, ne kadar masumdur aslında! Hiç
64 a.g.e., s.379. 65 a.g.e., s.379. 66 http://gallery.sjsu.edu/masks/Masksfram.html 21
bilinmeyen her dil biraz akustik bir maskedir; insan bu dili ö ğrenir ö ğrenmez, maske yüz olur, anla ılabilen ve kısa sürede a ina olan bir yüz.” 67
Maskenin i leyi yönü sadece arkasında ne ta ıdı ğını bilmeyenlere do ğru de ğildir; maske bir insanın tarafından giyilen bir eydir ve bu ki i maskenin içindedir. Maskeyi takanın gerçekte kim oldu ğunu bilmesi, maskenin arkasındayken takındı ğı görevi oynaması gerekti ğini engellemez. Maskeyi oynamak demek, taktı ğı maskenin do ğasını ifade eden hareketlerle maskenin etkisini artırması ve belirli sınırlardan ayrılmaması demektir. 68 “Maske, takılan, dı sal bir eydir. Fiziksel bir nesne olarak, onu takan insandan oldukça ayrı kalır. Đnsan maskeyi üstünde yabancı bir ey, hiçbir zaman bütünüyle kendi parçası olmayan bir ey olarak hisseder; maske onu engeller ve kısıtlar. Maskeyi taktı ğı sürece insanın iki eyi vardır: kendisi ve maskesi.” 69
Maske ne kadar sık takılır ve tanınırsa, maskeyi takanın kimli ğinden o kadar çok ey maskenin temsil etti ği figüre akar ve onunla bütünle ir. Ne kadar özde le ilirse özde le ilsin yine de maskeden ayrı kalan bir parçası bulunur ve bu parça maskeyle yaydı ğı etkinin gerçek olmadı ğını bilen ve ke fedilmekten korkan kısmı temsil eder. Maskenin dı arıdakiler için uyandırdı ğı etki ve gizin, maskeyi takanın kendisinde de olu ması gerekir ama bunun gerçekte aynı etki olması mümkün de ğildir. Maskenin kar ısındakiler onun arkasında olu turdu ğu karanlık bölgeden, bilinmeyenden korkarken maskeyi takan maskesinin dü ürülmesinden korkar. Bu korku, maskeyi takanın maskeyle bütünle mesini engeller. Dönü üm ve bütünle me çok ilerleyebilir ama asla tamamlanmaz. Bir dizi sınırlı dönü ümü ta ır maske; yırtılabilmesi ihtimali onu ta ıyanın bundan korkmasını da beraberinde getirir. 70
Maskenin etkisini tamamen yitirmesi anlamı ta ıdı ğı için maske asla kaybedilmemeli, dü ürülmemeli ya da çıkarılmamalıdır. Maskeyi takanın endi esi
67 Elias Canetti, a.g.e., s.378. 68 a.g.e., s.379. 69 a.g.e., s.379. 70 a.g.e., s.380.
22
maskesi dü tü ğü anda kendisine neler olabilece ği korkusundandır. 71 Maske, onu takanın dönü ümündeki rolünün yanında, takanın kullanması gereken bir silah ve alettir. Maskeyi takanın günlük benli ği maskenin göstereninde kaybolur. Maskenin gösterdi ği yeni kimlik giyilir ve artık ki ilik manipüle edilerek maskeye dönü ülür. Maske kendisi ve takanı arasından çekti ği çizgiyle ikiye bölünmeye neden olur ve gösterisi süresince de böyle kalmalıdır. 72
“Takan insan, günlük benli ğinde kalarak, onu manipüle etmelidir ve aynı zamanda bir gösterici olarak maskeye dönü melidir. Maskeyi takarken, böylece iki insan olur ve bütün gösterisi boyunca böyle kalması gerekir.” 73
Sadece gizlenen eyin gerçek ve derin 74 oldu ğunu söyleyen Cicoran’ın bu ifadesinde maskenin bir gösteren olarak deh et verici görüntüsündeki etkileyicili ğin aslında sadece kendi görünü ünden de ğil, aynı zamanda göstermedi ği ve gizledi ği eyin gücünü ifade etmesinden aldı ğını söyleyebiliriz. Maskenin anlamı ve derinliği onun arkasındaki gizil bir varlı ğın tezahürü oldu ğu için etkileyicidir. Maske kendi ba ına da bir anlam ifade eder ama onu takanın onun ritmine uygun hareketleriyle bedene bürünür ve vazgeçiricili ği artar.
Bireysel kimli ğin ve yüzün her an de ği ebilen hareketli yapısının kontrol edilemeyen gösterenleri, a kın olanla bütünle mek amacıyla tek ve kararlı bir ifadeye ula mak için yapılan törenlerden, dü manı korkutup sindirmeye kadar her alanda, kararlı ve de ği mez bir ifade ta ıyan maskenin ihtiyaç duyulan yönü olan örtme i levinin önemini vurgular. Richard Sennet, karakteri örtme çabalarının hiçbir yerde yüze yapılan müdahaleler kadar belirgin olmadı ğını söyler. 75 Yüzün yapısında insanı istese de istemese de ele veren, istemi dı ında çalı an biyolojik özelliklerin, bedendeki tepkimelerin hepsinin toplandı ğı ve insani zaafların gösterenler bütünüdür
71 a.g.e., s.380. 72 a.g.e., s.380. 73 a.g.e., s.380. 74 E.M. Cicoran, Do ğmu Olmanın Sakıncası Üzerine , Çev: Kenan Sarıalio ğlu 1. bs., Đstanbul, Genda Yayınları, 2001, s.40. Aktaran: Serdar Aydın, Algı Form ve Pornografi , 1. bs., Đstanbul, Sel Yayıncılık, 2009, s.92. 75 Richard Sennett, Kamusal Đnsanın Çökü ü, Çev: Serpil Durak, Abdullah Yılmaz, 3. bs., Đstanbul, Ayrıntı Yayınları, 2010, s.103. 23
diyebiliriz. Dolayısıyla, Sennet’in ifade etti ği gibi karakteri örtme çabalarının yüze yapılan müdahalelerde kendini göstermesi tesadüfî sayılamaz.
Maskeler hemen hemen dünyanın her bölgesinde ortaya çıkmı tır. Maskeler, arzularını tatmin etmek, hayatta kalmak ve geli mek isteyen toplumların kimliklerini korumak ya da yeniden yaratmak için kullandıkları araçlardır. Maskeler de ği imi, dönü ümü, di ğer dünyalara gidebilmeyi ve ruhları yatı tırmayı simgeler. 76
Maske kelimesinin etimolojik olarak Latince’den geldi ğini söyleyen Rudlin ise onu bir oyuncu tarafından canlandırılan karakter veya ki i ya da dünyadaki herhangi biri tarafından devam ettirilen karakter ya da bölüm olarak tanımlar ve onun aynı zamanda bir karakterin devam etmesini sa ğlayan ki i oldu ğunu söyler. 77 Figüre dönü mü maske hakkında söylenmesi gerekenlerden biri de: Piyeslerin maskeyle ba ladı ğı ve maskesiz var olamayacaklarıdır. 78
1.2.1. Đlkel Toplumlarda Maske
Maskeler yüzü kısmen ya da tamamen örten nesneler olarak yeni bir yüz kazandırma, kimlik de ği tirme özelli ğine sahiptir ve insanın kendini dönü türme eğiliminin sonucu olarak tarihsel dönemlerin hepsinde var olmu lardır. 79 Tarih boyunca, dünyanın de ği ik kültürlerinde, hemen her topluluk çe itli i lev ve amaçlarla maskeleri kullanmı tır. Maskeler birinin kimli ğini de ği tirmek, dönü türmek ya da kimli ğini saklamak için veya yüzü yaralanmalardan korumak için kullanılabilir. 80 Tarihöncesine ait kayalarda, uçurumlarda, ma ğara yüzeylerinde, çanaklarda bulunan çizimler maskelerin ve maskeli törenlerin ilk kayıtlı örneklerini sa ğlar. Bu çizimlerin kesin olarak en eski maskeli törenler oldu ğunu hiçbir zaman bilemeyece ğiz fakat günümüz kültürlerinin benzer belgeli maskeli törenleri bu
76 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.15. 77 The Young Scholar’s Latin-English Dictionary, Londra, 1863. Aktaran: John Rudlin, a.g.e., s.46. 78 Elias Canetti, a.g.e., s.380. 79 Yıldız Güner, a.g.e. 80 http://gallery.sjsu.edu/masks/Masksfram.html 24
çizimlerin maskeleme formlarının bir çe idi oldu ğu hakkında inandırıcı kanıtlar sunmaktadır. 81
Paleolitik dönem avcıları ve amanlar, maskeleri ve kostümleri tuzak gibi kullanır, ruhları kazanmak için avlanma öncesi ve sonrasında kutsanmak ve yiyecek temini amacıyla maskeli ayinler düzenlerlerdi. 82 Esrik yolculuk hazırlıklarında amanların mistik olanın görselle tirilmesinde kullandıkları mistik hecelerin tekrarlanması ortaya yarı mitolojik ya da yarı iirsel ve ikonografik kurgusal yaratımlar çıkarır. 83 Đlksel topluluklarda, erkeklerin rolü avlanmak, ritüellerde davul çalmak, kurban etmek ve maske yapmaktı; erkek egemen gösteriler ve maskeli törenlerin kontrolü günümüze kadar gelmi tir. 84
Đlk maskelerden günümüze, binlerce yıldır dünyanın her yerinde insanlar maskeleri bireysel ve toplumsal kimliklerini ifade etmede birer araç olarak kullandılar. Aslında maske yapımının geli imi insan toplumunun geli imiyle girift bir yapı arz eder. Antik heykel ve kaya resimleri maskeli törenlerin Avrupa, Avustralya, Kuzey ve Güney Amerika, Afrika ve Asya gibi dünyanın hemen her yerinde insanların ilksel deneyimlerinde yer aldıklarını söylemek mümkündür. Maske yapımının en erken örneklerinden biri Fransa’nın güneyinde bulunan Hortus’taki yerle im birimlerinden Mousterian’dan gelmektedir. Arkeolog Henry de Lumpley muhtemelen 40.000 yıldan önce yapılmı ve yıpranmı bir halde günümüze kadar ula an bir leopar deri kalıntısı bulmu tur. 85 Hayvan derisinden yapılmı maskelerin giyildi ği törenleri ça ğrı tıran Trois Fréres’teki belgelenmi büyücü tasvirleri ve etnografik literatür dünyanın bir çok yerinden benzer örneklerle doludur. En ünlü ma ğara resimlerinden biri milattan önce 15.000 yılına kadar uzanan tarihiyle Lascaux, Dordogne’nda ke fedildi. Bu resimler do ğaya ve dünyanın ruhuna özellikle hayvanların ruhuna sıkı sıkıya ba ğlı insanların avcılık faaliyetlerini ortaya koyuyor. Avcı toplayıcı insanlar için Orta Avrupa’nın bu uçsuz bucaksız geni kırlarında
81 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.15. 82 a.g.e., s.15. 83 Mircea Eliade, Dinsel Đnançlar ve Dü ünceler Tarihi 1. Cilt , s.40. 84 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.15. 85 a.g.e., s.22. 25
ya ayan boynuzlu ve toynaklı hayvan sürüleri birincil et kaynaklarıydı. Atlar, birçok büyükba hayvan, fantastik hayvanlar, bir kaç ayı ve kedigil okların arasında tasvir edilir. Lascaux ma ğaralarının ula ımı uzunlukları ve dar geçitler nedeniyle zordur, bu yüzden yenilenme ve inisiyasyon ayinlerinin gizlice yapılabilmesi için ideal mekânlardı. 86
Ma ğaradaki hayvan resimleri, silahlar ve di ğer semboller avlanmayı ö ğretmede yardımcı olurlar. Yenilenme ve inisiyasyon ritüelleri, ilerleme sürecini özümsemeyi ve pratikte uygulamayı sa ğlayarak onları kültürel davranı lar haline getirmek amacıyla ma ğara duvarlarındaki sanatın içine kodlanmı tır. Lascaux resimlerindeki sahnelerden sadece biri nispeten küçük bir insan içerir, ku maskesi takan erkek figür saldırmak üzere olan bizonun önünde resmedilmi tir. Çünkü ma ğaralar karanlık ve günlük ya amdan uzak yerlerdir, ma ğaralarda sunum ve bilgi edinme gizli bir aktivitedir. Bu bilgi, avlanma yeteneklerini nasıl geli tireceklerini ö ğrenmek isteyen, hayatta kalmak ve rekabet yeteneklerini geli tirmek isteyen kadınları ve erkekleri di ğer gruplardan uzak tuttu. 87
Đlkel kabileler için maskeler do ğaüstü güçleri simgeler ve bu güçler korkunç ifadeleriyle çevrelerine deh et saçarlar. Maskeleri yapmanın ve onları giymenin, onu giyeni bu güçlerle ili kiye sokaca ğına inanıldı ğı için maskelerin riskli oldu ğu dü ünülür ve sadece yeterli oldu ğu kabul edilenler maskeyi giyebilir. Bazı gizli dernek törenlerinde kullanılan maskeler sadece seçilmi izleyicilere gösterilir; maskelerin simgelediklerini seyirciler tarafından bilinir. Bazı törenlerde ise maskeler kültürün iletilmesini sa ğlayan unsurlardır ve toplulu ğun geçmi i yeni ku aklara maskeler aracılı ğıyla canlandırılan atalar yoluyla anlatılır. 88
Maskeli ekiller erken Paleolitik dönemlerde maskeli törenlerin insan topluluklarındaki önemi hakkında bilgi verir. Maskeler insanları, ba arılı bir avlanma ve görünmeyen ruhları görünür kılmaya yarayan birer araç olarak hem ruhsal hem de
86 a.g.e., s.22. 87 a.g.e., s.23. 88 Yıldız Güner, a.g.e., s.6. 26
fiziksel olarak güçlendirdi. 89 Đlksel insanlar do ğaüstü güçleri en acil sorunlarının çözümünde yardıma ça ğırmak için maskeleri birer araç olarak kullandı. Tanrıları ve do ğaüstü güçleri yardımlarına ça ğırmak ve kimi zaman kendi bedenlerinde onların tezahürlerine izin vermek suretiyle kutsal dünyanın gizemini görünür kılmaya çalı tılar.
1.2.2. Maskenin Kullanımları
Maskeler görünümlerini kullanıldıkları yerlere göre üretilen amaçlar çerçevesinde kazandıkları için çok fazla çe itlili ğe sahiptirler. Hemen her tür malzemeden üretilebilen maske, beraberinde giyilen kostümle, parçası oldu ğu gösteriyle, oyuncusu ve seyircisiyle ifadesine kavu ur. Ritüellerden ba ğımsız olarak dü ünüldüklerinde maskeler ancak estetik önem ta ırlar. 90 Maskeli tören ifadesi, maskeli ki ilerin ritüel performansının yanı sıra maskeli ve kostümlü oyuncuların tiyatro yapımları anlamına gelir. Kamusal bir olay olarak maskeli tören müzik, yemek, drama, öyküleme, bir sahne, ya da ba ka performans içerebilir. En ba tan bu yana, maske takmak hiçbir zaman tekil bir faaliyet olmamı tır. Maske(leme)nin bir anlam ve öneme sahip olabilmesi için izleyicilere en azından bir gözlemciye ihtiyaç vardır. 91
Kuzey Amerika yerli maskeleri, di ğer maske geleneklerindeki gibi, inanı ların ortaya çıkardı ğı bir üründür ve maskeli ritüellerde kullanılır. Maskelerin kökenlerine dair efsanelerden Kuzey Amerika’dakilere göre maskeler gökten dü en ataların ruhlarını ta ır ve depremlerle ba ğlantılıdır. 92 Avlanmada hayvanları ça ğırmak için edilen dualardan, toplulu ğa kabul edili törenlerine ve hastaları iyile tirmeye kadar her alanda kullanılan maskeler çe itlilik gösterir. 93 Maskelerin ilk örnekleri dinsel ve büyüsel anlamlar ta ırken zamanla bu de ğerlerin dı ında boyutlar kazanmı ve gösterilerin plastik unsurları haline gelmi lerdir. 94 Giorgio Strehler maskenin
89 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.30. 90 Yıldız Güner, a.g.e., s.3. 91 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.15. 92 Yıldız Güner, a.g.e., s.80,82. 93 a.g.e., s.82. 94 a.g.e. 27
korkunç ve gizemli bir ey oldu ğunu söyleyerek kendisine korku verdi ğini ifade eder; maskeyle birlikte kötü ruhların teatral olanda statik ve sabit yüzlerle yeniden canlanarak tiyatronun köklerinde yer alan özüyle birlikte gizemin e iğinden içeri adım atmaya yaradı ğını vurgular. 95 Maskenin dramalarda kullanımının en erken örneklerden biri milattan önce 6. yüzyılda Antik Yunan tiyatrolarıdır. Büyük antik tiyatrolar modern spor stadyumlarıyla kıyaslanabilir boyutlardaydı. Maskelerin kullanımı uzaktaki seyirciye karakterleri tanımlama imkânı verirken maskeye dö enen ve ilkel bir megafon görevi gören a ğızlıkla oyuncuların sesi de duyulabilirdi. Bu erken dönem Yunan tiyatrolarında, erkekler her zaman hem erkek hem de kadın rolünü üstlenirlerdi.
Grotesk maskeler Helen dünyasının ilk kültlerinde tanrılar için yapılmı tır ve Lykosoura’daki Demeter Tapına ğında bulunan atba ı, Isparta’daki Artemis Orthia tapına ğındaki kazılarda bulunan koyun ve inek ba lı toprak heykelcikler bu maskelerdendir. Arkadya’da düzenlenen Demeter kültü törenlerinde de rahip tanrıçanın maskesini takmaktadır. 96 Maskenin Helen dünyasına sonradan giren Dionysos kültü ile özde le mesi sonucundaysa Dionysos tapımında tanrının kendisinin maskeye dönü tü ğünü ve maskenin içindeki tanrı oldu ğunu söyleyebiliriz. Đlksel törenlerde maske, Dionysos’un gerçek görünü ü olarak kabul edilir ve saygı görürdü fakat maskenin bir insan tarafından yapıldığını herkes bilirdi. Buradaki saygıda ve kabul edilmi likte mantık sürecinden çok oyunumsulu ğun ve tiyatrosulu ğun izlerini görmek mümkündü. 97
Dionysos törenlerinde tanrı maskeyle bütünle ir ve bu törenlerde maske artık sadece tanrıyı temsil eder. Tanrı maskedir ya da maske tanrıdır. Maske kar ıtlıkların yüzle tirilmesi, kar ı kar ıya getirilmesidir. Tinsel olanın dünyasal olanla ve insanın her zaman yakınında oldu ğuna inandı ğı tanrıyla ula ılması zor olan tanrının, ölüm ve ya amın kabullenilebilmesi zor yakınlı ğının aynı gerçeklikte birarada varolu udur maske. Dionysos kültü maske ile somutla an ve simgele en yapısında kar ıtlıkların
95 Giorgio Strehler, Un Theatre pour la vie, Paris, Fayard, s.166. Aktaran: John Rudlin , a.g.e. 96 W.F.Otto, Dionysus Myth and Cult , Dallas 1993, s.87. Aktaran: Zühre Đndirka , a.g.e., s.53. 97 a.g.e., s.57. 28
olu turdu ğu ikili ği ta ır. 98 Her eyin varlı ğı canlandırma mantı ğıyla onun gerçekmi gibi algılandı ğı bir evrende olmaya ba lamı tır. 99 Bedensel olmayanın di ğer deyi le cansızın ki ile tirilmesi, tüm efsanevi olu umların özüdür. 100
Maskeler bazen ölüm maskeleri ve Eski Mısır’daki maskeler gibi yüzü temsil ederler. Đ levleri açısından maskelerin farklılık gösterdi ğini söylemek mümkündür; maskeler ilkel inançlardaki büyüsel ayinlerden, amanların tedavi danslarına kadar süreç içerisinde stilize olmu ve tiyatro ö ğesi haline gelene kadar farklı amaçlarla kullanılmı lardır. 101 Tragedya ve komedya her eyin canlandırma mantı ğı içinde cereyan etti ği bir algılama evreninde biçimlenen sanat türleri olarak yerlerini almı tır. 102
Zamanla tiyatro maskeleri yapanlar daha hafif ve uzun süreli performanslarda giyim kolaylı ğı sa ğlayacak tasalarımlar yaptılar. Eski Yunan maskeleri bozulabilir maddelerden yapıldıkları için geriye sadece bir kaçı kalabildi. Ancak resimler ve heykeller gibi eski sanat eserlerine bakıldı ğında oyuncuların maskeleri nasıl kullandı ğı ve canlandırdı ğı ke fedilebilir. Yunan maske draması uzun zaman önce ortadan kaybolmasına ra ğmen, maske gelene ği Japonya’da devam etmi tir. Belki de en rafine sanatsal maske draması Japon Noh dramasıdır. 103
Maske performansıyla çevrelenen ritüeller eskiye ait olan ve dünyanın her yerinde görülen niteliklere sahiptir. 104 Takanı dönü türen ritüel maskeleri amanın kullanımıyla kötülüklerin kovulmasında, dü manın uzakla tırılmasında, iklimin kontrol edilmesinde ve hastalıkların iyile tirilmesinde kullanılır. 105 Maskenin bu kullanılı biçimi, maskeyi kullananın maskenin anlamlarıyla birlikte ki ili ğini
98 a.g.e., s.57, 58. 99 Joseph Campbell, Đlkel Mitoloji: Tanrının Maskeleri , Çev: Kudret Emiro ğlu, 5. bs., Đstanbul, Đmge Kitabevi, 1992, s.31. 100 Johan Huizinga, Homo Ludens: Oyunun Toplumsal Đ levi Üzerine Bir Deneme , Çev: Mehmet Ali Kılıçbay, 3. bs., Đstanbul, Ayrıntı Yayınları, 2010, s. 176. 101 Yıldız Güner, a.g.e., s.3. 102 Zühre Đndirka , a.g.e., s.57. 103 http://gallery.sjsu.edu/masks/Masksfram.html 104 Ken D. Elston, Ritual and Inhabiting the Mask: An Actor's Search for the Transcendent Creative State , The Journal of Religion and Theatre, Vol. 3, No. 2, 2004, http://www.rtjournal.org/vol_3/no_2/elston.html 105 Yıldız Güner, a.g.e., s.10. 29
dönü türmesinin fiziksel tezahürüdür. Đnsano ğlunun bu çe it maskeleri eski ve modern zamanlarda dönü ümün bir yolu olarak, dünyanın her yerinde kullandığını görebiliriz. Yerli Amerikan maskelerinin do ğu , erginleme ve ölümle ba ğlantılı olarak hayatın büyük kilometre ta larından oldu ğunu söylemek mümkündür. 106
Korunma ve saldırı amaçlı maskeler olarak adlandırabilece ğimiz askeri amaçlı maskeler tarihsel süreç boyunca kullanılagelmi tir. Bu maskelerin kullanımındaki amaç korunmanın yanında güçlü ifadelerinden faydalanılarak dü manı korkutmak ve avantaj sa ğlamak amaçlıdır. Sava larda koruyucu zırhlardaki kullanımlarına ek olarak kalkanlar üzerinde de kullanılan maskeler sava çıya güç vermek amacı ta ırlar. 107 Daha fazla örne ği Papua Yeni Gine’de çamur maskeleri giyen Asaro’da görebiliriz. Asaro’nun giydi ği çamur maskeleri çok korktukları dü manlarını korkutmak ve tekrar saldırmalarını önlemek içindir. Ço ğu sava maskesi kötücül ifade ve korkunç fantastik özellikleriyle dü manın içine korku salmak amaçlıdır. 108 Asaro çamur Maskesi tamamen kalın kilden yapılır. Maske Asaro’nun korkunç dü manından kurtulu unu sahneler. Efsaneye göre, Papua Yeni Gine’de Asaro dü manından kaçarken Asaro Nehri’ne girer. Son bir giri imle Asaro korkunç dü manından kaçar ve nehir kenarında buldu ğu çamuru kullanarak, do ğal maddeden koruyucu bir maske yapar. Dü manları Asaro’yu beyaz kille kaplı bir halde görünce korkarlar ve kaçar çünkü ölülerin ruhlarını gördüklerini dü ünürler. Bu çe it maskeler sadece dü manı korkutmak için de ğil yaralanmalardan korumak için de kullanılır. 109
Maske amanizm’in önemli unsurlarından biridir. Maskeli törenler amanist ayinlerde tapınma, ruh çıkarma ve bula ıcı hastalıklardan korunmada kullanılmı tır. Bu ritüel maskeleri daha sonraki inançlarla da tanı mı onların kullanımında da yer
106 http://gallery.sjsu.edu/masks/Masksfram.html 107 Yıldız Güner, a.g.e., s.13. 108 http://gallery.sjsu.edu/masks/Masksfram.html 109 http://gallery.sjsu.edu/masks/Masksfram.html 30
alarak sanat ve e ğlence i leviyle gösterisel törenlerin ö ğesi haline gelene kadar de ği ik a amalardan geçmi tir. 110
Bir aktör ya da aktris izleyicileri çe itli karakter ve ruh durumu tasvirlerine de ği ik maskeler aracılı ğıyla kolayca bürünerek e ğlendirebilir. Tiyatro performanslarında çok sayıda ve çe itte maske görülebilir. Maskeli balolar, cadılar bayramı ve bazı do ğum günü partileri tüm katılımcıların kimliklerini gizlemeleri için maske gerektirir. E ğlence maskeleri ovlarla bütünle mi tir. Buna örnek olarak Susam Soka ğı’nı verebiliriz. Modern tiyatro maskeleri yeni ve heyecan verici yollarla kullanılmaya devam etmektedir. 111
Günümüzde, maskeler yaygın bir ekilde koruma biçimiyle kullanılır. Örne ğin, bisiklet ya da motosiklet kullanıcılarının giydikleri kasklar kullanıcıların kafalarını kazara yaralanmalardan korur. Doktorlar, hem ireler ve cerrahlar solunum yoluyla hastalı ğa neden olan mikroplardan korunmak için maske takarlar. Đtfaiyeciler zehirli duman ve gazları solumamak için gaz maskeleri kullanırlar. Astronotların kullandıkları oksijen maskeleri uzay bo lu ğunda oksijen alabilmek içindir. Sporcular kafalarını ve yüzlerini yaralanmalardan korumak amacıyla maskeler kullanırlar. Dünyadaki birçok kültürde bazı yargıçlar kendilerini gelecekte olabilecek suçlamalardan koruma için maske kullanırlar. Bu koruyucu maskeler bazen ruhların geleneksel olarak suçluları cezalandırmak amacıyla geçmi ten gelebilece ğini simgeler. 112
Maskeler u ba lıklar altında toplanabilir: Korunma maskeleri ve Saldırı maskeleri (Offense and Deffense Masks) Dönü üm maskeleri (Transformation Masks), Aktarma (Connection) (Ruhlarla Ba ğlantı kurma anlamında) maskeleri, Ritüel ve Tören maskeleri, Ölü maskeleri, Sosyal Anmalarda Kullanılan maskeler, Eğlence Maskeleri, Dekorasyon ve Koleksiyon maskeleri olarak sıralanabilir. 113
110 Yıldız Güner, a.g.e., s.60. 111 http://gallery.sjsu.edu/masks/Masksfram.html 112 http://gallery.sjsu.edu/masks/Masksfram.html 113 http://gallery.sjsu.edu/masks/Masksfram.html 31
Maskeler kullanılma amaçlarına göre ekillendirildikleri için ifadeleri de kullanılma alanına göre biçimlendirilmesinden gelir.
1.3. Đfade ve Maske
Maskeler en eski kimlik de ği tiricilerdir ve yeni bir kimlik yüklerler. 114 Maskelerin insanları gizleme, de ği tirme ya da dönü türme özellikleri vardır. 115 Maskeler insanları de ği tirip dönü türebilme gücünü insanın anatomik bir özelli ği olan ve anlık de ği imlerini yansıtan mimiksel özellikleri ta ımamasından alır. Maskeler kararlı ve sabit bir ifadede kar ısındaki hiçbir eyin kendisinde de ği im yaratamayaca ğını vurgular konumdadır. Maske kararlı ifadesini mimikler aracılı ğıyla de ği ken özellikler gösteren yüzü örterek kazandırır. Mimikler insandaki dönü üme açık olma halinin en açık örnekleridir. Dönü ümün sonuçlarından ayrı olarak maske, yüzün sürekli de ği en hareketli yapısının kar ısına kendine has özelli ği olan mükemmel kararlılıktaki sabit yapısıyla ve aynılıkla çıkar. 116
Đnsanın yüzü onu tanımlayan fizyonomik bir kimlik olarak ifade edilebilir. Yüzde ifadesini bulan ey Narkissos mitinde en bariz biçimiyle kar ımıza çıkmaktadır. Suda yansımasını görüp â ık olan Narkissos, yüzün insanın kendisi üzerine dü ünme ediminde kuvvetli bir rol oynadı ğını gösterir. Dü ünme ve kendini gerçekle tirme birbirinden ba ğımsız dü ünülemez, ben, hem de ği mez bir yapıya sahiptir hem de bir olu um sürecidir. Benli ğin sınırsız yanı, sınırsız olan ya da sınırlanan yanıyla gerilim içindedir ve insanın arayı larının itici gücüdür. Ben bilincini sınırların farkına varmak ortaya çıkarır ve Freud da “ben”i bir sınır olgusu olarak tanımlar. 117
Ben’in mistiklere göre ölümlü bedendeki ölümsüz öz oldu ğunu söyleyen Kocabıyık ölüm içgüdüsüne kar ı koymanın Ben’in asli i i oldu ğunu söyler. Ölüm
114 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.15. 115 Samuel A. Reed, Visual Arts in Society: We Wear the Mask –Visual Arts and Literacy Project, III Dimner Beeber Middle School, www.tip.sas.upenn.edu 116 Elias Canetti, a.g.e., s.377. 117 Ergun Kocabıyık, Aynadaki Narkissos: Her ey ve Hiçbir ey Olarak Yüz , 2. bs., Đstanbul, Bo ğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2010, s.180. 32
içgüdüsünün uyandırdı ğı ilksel kaygının, Ben’in do ğumdan itibaren çalı maya ba lamasında ana unsur bile olabilece ğini vurgular. 118 Fizyonomi insan karakterini yüzle ili kilendirir. Yüzün de ği meyen özelliklerinin ki ili ğin bazı yönlerini dı a vurdu ğu dü ünülür. Fizyonomi yüzün de ği meyen ya da uzun bir süreç içerisinde de ği en özellikleriyle ilgilenir. Mimiksel ifadeler geçici olsalar bile tekrarların sıklı ğına göre yava de ği en özellikleri etkileyebilir. Harekete ba ğlı geçici ifadeler ifadedeki sabit yapıdan, fizyonomik özelliklerden daha da önemlidir ve bunlar yüzün de ği ken yapısı ile olu ur. Đfade; kaslar, çene eklemi ve boyun hareketleri sonucunda olu ur ve çok tipli duyguları olu tururlar çünkü bu kaslar tek ba larına ya da birlikte hareket etme özelli ğine sahiptir. Kasların kasılma iddeti de ifadedeki detayları artırabilir. Yüzün ifadesini belirleyen özelliklerden biri de duru tur. Yüzün yönü duru a ba ğlı olarak de ği ebildi ğinden ifadeyi de etkilemektedir. 119 Bedenin kendisinin de ifadede önemli bir araç oldu ğunu hem duru un yüzdeki detayları ortaya çıkarmasından hem de yüzdeki ifadeyi destekleyen, onunla bütünle en sabit ya da hareketli yapısından anlayabiliriz.
Baudrillard, niçin çıplak ya adı ğını soran Beyaz’a Kızılderili’nin verdi ği kar ılı ğı aktarır: “Bendeki her ey benim yüzüm.” Baudrillard bedenin kendisinin de yüz oldu ğunu söyler ve feti ist olmayan kültürlerde bunun böyle oldu ğunu ifade ederek bakma yetisi olan bölgenin yüzün kar ıtı olmadı ğını söyler. Bedenin kendisi yüzdür ve bakma yetisine sahiptir. 120 Maskeler yapay yüzler olarak kaynaklarını do ğadan alırlar ve bir hayali canlandırmak için en gerçekçi olanından en soyut olanına kadar yüz ve görünüm kazandırırlar. 121 Maske bir sonuçtur, do ğal insan yüzünün mucizevî bir biçimde ifade etti ği tamamlanmamı ve net olmayan metamorfozların bütün mayası bu sonuca akar ve orada sona erer. Maske nettir; oldukça belirli bir eyi, ne oldu ğundan fazla ne de az olarak ifade eder ve sabit
118 Melanie Klein, Haset ve ükran , Çev: Orhan Koçak, Yavuz Erten, Metis Yayınevi, 1999. Aktaran: Ergun Kocabıyık, a.g.e., s.179. 119 Yıldız Güner, a.g.e., s. 50, 51, 59, 60. 120 Jean Baudrillard, Ba tan Çıkarma Üzerine , Çev: Ay egül Sönmezay, 2. bs., Đstanbul, Ayrıntı Yayınları, 2005, s.47. 121 Yıldız Güner, a.g.e., s.4. 33
yapısında ifade etti ği ey de ği emez. Bir kez yerle en maske artık ne bir ba langıca ne de yeni bir ey aramaya izin verir. 122
Asıl i leyi i dı a yönelik olan maske bir figür yaratır. Kendisiyle izleyicisi arasına mesafe koyan maske dokunulmazlı ğını buradan alır. Maske yapısında bulunan sabitli ği ve biçimsel de ği mezli ğiyle izleyenin oldu ğu yerde kalmasını sa ğlar. Maskeye yasaklayıcı niteli ğini veren asla de ği memesidir. 123 Maskeyi etkileyici kılan yapısındaki sabitliktir bu sabitlik ifadeyi donduran statik yapının tüm bile enleriyle etkisini artırır. Maske bir yüz kazandırır, maskeyi takan hareketlerini maskedeki ifadenin etkisini artırmak için stilize eder ve kostümüyle de bu duru desteklenir. Tüm bile enler maskenin ifadesine akar ve oradan da gösterinin amacı olan seyirciye aktarılır.
Maske bir kez ciddiye alındı ğında ardındaki eyin ne oldu ğunun kimse tarafından bilinmemesi gerekir. Maskenin ardındaki her ey gizemlidir ve gizemini kimsenin onun arkasında ne oldu ğunu bilmeye çalı mamasından alır. Đfadesindeki ve yapısındaki sabitli ğin amacı kimsenin onun ardındaki gerçekli ği ö ğrenmeye cüret edememesi içindir. Maskenin çok ey ifade etti ğini söyleyebiliriz ama maske ifade etti ğinden daha fazlasını da saklar. Maske ne ifade ederse etsin onun öncelikli i levi ayırmasıdır. 124 Maske kendisi ve izleyicisi arasında manyetik bir alan yaratır. Bu manyetik alan her zaman seyircinin-bu ister dü man isterse bir gösterideki seyirci olsun fark etmez- duygularından beslenir. Maske ve ifadesinin, izleyicinin kafasında olu turdu ğu etki aradaki mesafenin merkezkaç kuvvetini olu turur. Seyircisinin kafasında olu turdu ğu manyetik alanda seyirci ne kaçabilir ne de ona yakla abilir. Maske kendisi ve seyircisi arasında olu turdu ğu mekânı kullanır. Bu mesafede izleyenin duyguları manipüle edilir. Maskenin gücünü koydu ğu mesafe belirler. Mesafeyiyse kararlı ifadesinden alır. Gerçek maske asla de ği mezdir, kalıcıdır ve metamorfozun sürekli akı ı içinde sabit bir ey olarak kendisidir 125 Yüzün aksine yapısındaki sabitli ğin yorumlanabilecek, geçici de ği iklikleri yoktur ve kendi
122 Elias Canetti, a.g.e., s.377, 378. 123 a.g.e., s.378. 124 a.g.e., s.378. 125 a.g.e., s.378. 34
de ği mez kararlı yapısı dı ında da hiçbir veri sunmaz. Bu durum izleyicinin maskenin sakladı ğı bilinmeyenden ku kulanmasını ve korkmasını sa ğlar. Maske tam olarak bilinmemesi gereken bir tehditle yüklüdür ve bu tehdidin unsurlarından biri de maskenin ardındakinin tam olarak ne oldu ğunun bilinmemesi durumudur. Đzleyiciye yakla ır fakat bu yakınlık ondan açık bir biçimde ayrı olması durumunu da beraberinde getirir. Arkasında duran ey tam bir gizdir ve bu giz izleyeni tehdit etmesini sa ğlar. Bir maskenin ardında yeni bir maskenin olabilme ihtimali vardır diyen Canetti: Bir aktörün ilk maskesinin ardına bir ikincisini takmasını önleyecek bir eyin olmadı ğını söyler. Ço ğu toplumda özel çifte maskeler kullanılır ve bir maske iner inmez arkadan di ğeri görünür. O da ayrı bir sonuç olarak bir maskedir. Birer sonuç olan maskelerin arasındaki geçi ler sıçramayla yapılır ve maskeler yüzdeki ifadelerde duyulan hiçbir geçi hazırlı ğına ihtiyaç duymaz. Đki maske arasındaki geçi i engelleyen ne varsa yok edilir. Maskenin indirilmesiyle birden bire ortaya çıkan yeni ve kararlı yapı bir önceki kadar net ve sabit olarak yerini alır. Maskelerin de ği tirilmesiyle bir eylerin de ği mesi ve etkilenmesi mümkündür ancak bu de ği im her zaman anidir ve yo ğunla mı bir hareketle tek bir sefer de olur. 126
Makyaj yöntemlerinin yeterli bulunmaması da maske kullanımının nedenlerinden biridir. Yunan tiyatrosunun tiplemeleri maskelerle yapılmı tır. Tiplemenin olu turulmasında fizyonomik özelliklerin yorumlanı ı etkilidir. Ne eli bir ruh halini anlatmak için gülen bir adam alındaki kırı ıklıkların ön plana çıkarıldı ğı bir maskeyle ifade edilirken; tanrısal güzelli ğin anlatımı ifadesini heykellerde de görülen sadelik ve netle tirmede betimlenen duruluktan alır. Bu maskeler oyuncuların canlandırdı ğı tipin ki ilik ve duygusal durumlarını kalabalık izleyici toplulu ğuna aktarmasını sa ğlar. 127 Zor karakterleri, özellikle tanrıları canlandırabilmek ve inandırıcı olabilmek için oyuncular maskeler kullanır. Antik Yunan’da tüm roller erkekler tarafından oynanırdı ve kadın rollerini erkekler oynardı. Buradan da anla ılaca ğı üzere maskeler oyunculara farklı karakterleri
126 a.g.e., s.377. 127 Dorothy, Joseph Sanachson, The Dramatic Story of the Theatre , London, Abelhart-Schumann, 1955, s.17. Aktaran: Yıldız Güner, a.g.e., s.51. 35
oynama imkanı sunar. Kadın maskelerinin belirgin özelliklerinden biri a ğız ve gözlerin daha büyük yapılmasıdır. 128
Commedia dell’Arte 14. yüzyılda Đtalya’da olu an bir tiyatro türüdür ve kendine has tekni ğiyle oyunun hiç duraksamayan ritmine uygun olarak aktörler eller, kollar ve bacaklarıyla gerçek hayatta oldu ğundan büyük hareketler yaparlar. Oyuncuyu izleyiciden ayıran bu büyük hareketlere uyumlu bir biçimde abartılı ifadelere sahip maskeler oyunların belirgin özelli ğidir. Gerçek boyutundan oldukça büyük olan burun bu hale komik olması için getirilir. Kimli ği vurgulamak için yüzün belirli özelliklerini büyüten ve onları kö eli hale getirip tiplemeyi bunun üzerinden vermeye çalı an maskelerde yer alan benler, çıbanlar, mimikleri abartan kırı ıklıklar, saç ve sakal gibi özellikler duygusal durumu betimlemek için kullanılır. Commedia dell’Arte maskelerinde amaç güldürmektir ve deforme edilmi a ğızların kullanılmamasının nedeni a ğızda olu turulan biçimsel bozuklu ğun acı anlatımına neden olabilmesidir. 129 Commedia dell’Arte karikatür üslubunu kullanır. Fiziksel bir özelli ği abartarak komikle tirmek anlamına gelen karikatürize etmek, çok uzun bir burun, abartılmı saç ekilleri, incecik bacaklar ve kocaman göbeklerde ifadesini bulabilir. Abartmalar canlandırılan tipin ki isel özelliklerini yansıtır ve ki isel özelliklerle ba ğda tırılan fiziksel yapı, ifade ve duru ön plana çıkarılır. Maskenin ilk kullanılma amacı oyuncuyu seyirciden ayırmak ve böylece ilgiyi kalabalık içindeki tek ki iye yönlendirmektir. Maske aktörün sesini saklamamak için yarım yüz biçiminde ekillendirilir burun bo lu ğu sesin yükseltilmesi i levini de yerine getirir. Maskedeki yüz tiplemeye dayalı olarak yaratılır ve kostüm, karakterin bütünlü ğüne yönelik olarak davranı ve kostümlerle birlikte de ğerlendirilir.130
Japonya’ya özgü, klasik bir sahne gösterisi olan No , dans, müzik, drama ve iir gibi birçok sanat dalını bünyesinde toplayan yapısıyla maskeli bir gösteridir. Gerçekçi bir tiyatro özelli ği ta ımaz ve temsili özelliklerin stilize hareketler ve özel anlamlarıyla bütünle ti ği, zaman ve mekânın geçi li oldu ğu, karakterin duygu ve
128 a.g.e., s.51. 129 a.g.e., s.53. 130 a.g.e., s. 54, 55. 36
dü üncelerini bu yapısıyla yansıtır. Kısa bir an bir ayı temsil edebilir. Bu durum stilize hareketlerin etkisiyle verilir. Hem ana karakterler de hem de ara karakterlerde kullanılan No tiyatro maskeleri ince i çili ğin ürünüdür ve ah aptan yontulur. Bu maskeler üstün güzelli ğin ifadesini yansıtabildi ği gibi güçlü ifade aracı olarak kabul edilirler. No tiyatro maskeleri çok çe itlidir: Kadınları, erkekleri, do ğaüstü varlıkları, hayaletleri, kutsal yaratıkları ya da eytanları temsil edebilirler. 131 Bu temsillerin hepsini ifade sa ğlar. Mimiksiz bir yapıya sahip nötr ifadeli yapılar da ta ıyabilen No tiyatro maskeleri güçlü duyguları anlatabilmek için abartılı yapılar da ta ıyabilirler. No tiyatrosunun önemli özelliklerinden biri de maskesiz oynan rollerde dahi gerçekçi mimikler kullanılmayarak yüzde adeta maske varmı gibi hareket edilmesidir. Bu sebeple bu yüzler “do ğrudan maske” olarak adlandırılır. 132 Nötr maskelerin ifadesinin etkisi yontucusundan daha fazla aktörün onu kullanmadaki hünerine ba ğlıdır. Đfadesiz maskeler oyuncunun hareketine ba ğlı olarak anlama kazanır. Ba ın duru u ve yönü ifadelendirmede etkilidir. Đyi yontulmu bir maske kafanın hareketi ve açısıyla ba ğlantılı olarak ifade de ği tirir. Yüz kaslarının hareketinden olu an ifade yanılsaması No gösterisinin gizemini olu turan yönlerden biridir. 133
Geleneksel Japon halk tiyatrolarından biri olan Kabuki’yi müzik, dans, mim, kostüm ve makyaj gibi çe itli birliktelikler meydana getirmi tir. 134 Kabuki batı tiyatrosunun aksine aktörü ön plana çıkarır. 135 Kabuki’nin en önemli ği yönlerinden biri makyajıdır. Makyajla aktör canlandıraca ğı tipi olu turur ve makyajın hazırlanma süreci de aktörün rolüne psikolojik olarak katılımını sa ğlar. Kabuki’de uygulanan makyajın üslup ve efektleri gerçekçi olmasından çok büyüterek ve küçülterek abartmaya varana kadar birçok farklı özellikler ta ır. 136
131 a.g.e., s. 75, 76. 132 http://www.thebritishmuseum.ac.uk 133 Yıldız Güner, a.g.e., s.79. 134 http://www.britannica.com 135 Yıldız Güner, a.g.e., s.109. 136 a.g.e., s.111. 37
2. S ĐNEMA VE MASKE
Mitosların, kurgusal olan ve do ğaüstü varlıkları ve olayları konu alan geleneksel öyküler oldukları söylenebilir. Mecazi ve temsili anlamlar ta ıyabilen mitoslar simgesel ve alegorik anlatılardır. Do ğal ve toplusal olayların, ya amın içinde ekillenen olguların, popüler dü ünceler halinde mitoslarda ifade edildi ği görülebilir. Filmlerin de mitoslar gibi yaratıcısının anlatmak istediklerini farklı insanlara ta ıyan kolektif ve toplumsal ürünler olduklarını söylemek yanlı olmaz. Buradan hareketle, mitosların yapısal ve kuramsal i leyi lerini ortaya koyan kuramlara dayanarak sinemayı modern mitoloji olarak de ğerlendirebiliriz. Jung, Eliade ve Gaster gibi mitoloji konusundaki ara tırmacılarla Joseph Campbell’ın çalı maları bu alanın önemli kaynaklarındandır. 137
Öykü anlatmak her zaman insan toplumlarının bir parçası olmu tur ve eski ça ğlardaki hikâyelerin benzerlerinin yeniden anlatımı ve güncellenmesi devam eden bir süreçtir. Günümüzde geleneksel öyküleri yeniden canlandırmanın temel aracı filmlerdir ve ayrıca filmler yeni mitler de üretir. Rüyalar gibi filmsel fanteziler de insanların kendilerini yeniden ke fetmek ve dönü türmek için sürekli arayı halinde oldu ğu yollardan biridir. Filmler insanların gerçe ği arayı ında ve kendilerini ke fedi inde devam eden sürecin önemli bir parçası ve adresi olmaya devam ederek umutlarının sınırlarını zorlamalarında insanlara yardımcı olur. Özellikle bilimkurgu filmleri fantezi ihtiyacını kar ılayan özelliklere sahiptirler ve yeni yaratıklar, maskeler ve hatta mevcut olmayan hayali dünyalar yaratmak için sinemanın sundu ğu büyük bir potansiyeli yansıtırlar. 138
Anlatılan efsaneler bir eyler anlatırlar. Anlatılı biçimi ise efsanelerin içeri ğinden daha önemlidir. 139 Sinema dramanın devamı olarak anlatı olanaklarını ve sınırlarını geli tiren teknik imkânları sayesinde modern mitoloji olmakla kalmayıp kendi kökenini de mitolojide bulur. Günümüzün sinema salonlarının sundu ğu film
137 Ömer Tecimer, a.g.e., s.11. 138 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.247. 139 Jean Baudrillard, Simgesel De ği Toku ve Ölüm , Çev: O ğuz Adanır, 2. bs., Đstanbul, Bo ğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2008, s. 279. 38
izleme deneyimi, kabilenin ate in etrafında toplanarak anlatıcıyı dinlemesinin yerini almı tır diyebiliriz. Đnsanlara mitolojik öyküleri, masalları anlatan sinema salonlarının modern ma ğaralar oldu ğunu söyleyebiliriz. Film yönetmenleri yeni mitos yaratıcıları ve öykü anlatıcıları olarak aman ve kabile anlatıcılarının yerlerine geçmi lerdir. Sinema da mitosların de ği tirici ve dönü türücü etkisine sahiptir. Đnsanlar, ilksel toplulukların aman ayinleri ve ritüellerinde erginlendi ği gibi; günümüz insanları da dramanın, masalların, edebiyatın ve sinemanın yarattı ğı dü ler sayesinde kendini geli tirir. Đnsanların gözlerinin önünden akan imgeler onları etkileyip dönü türür. 140
Zaman ve mekân anlayı ını kendi yapısının imkânlarıyla de ği tiren sinema artık bir anlatılar evrenine dönü mü tür. Özlemlerin ve arzuların ve bunların olumsuzları olan korkunun baskın çıkarak dü lere, efsanelere, dinlere, inançlara ve di ğer tüm yapıntılara kendi mantıklarına göre yeniden bir düzen vermek üzere görüntüyü yeniden biçimlendirdiklerinde, insanlar dü selli ğin egemenli ğine girerler. Efsaneler ve inançlar, dü ler ve anlatılar, evrenin büyüleyici görünü ünün eserleridir. 141 Sinema yeni bir sanat olmasının ötesinde farklı ifade kodları ve kipleri kullanarak farklı kanallarda farklı duyum bölgelerine seslenen di ğer sanatları birle tiren ve onları içeren bir sanattır. 142 “Kültürün, sanatın ‘aynalar kabini’nde sinema; kent ile, edebiyat ile, resim ve felsefe ile hatta birer fenomen olarak zaman ile, tarih ile sonsuz göstergeler kurup durur...” 143
Yüzyılın ba larında sinemanın bulunması gösteri dünyasında e i benzeri olmayan dev bir adım olarak kar ılanmı tır ve sinema mekanik olanla mistik olanı bütünle tirerek ya ayan karakterlerin imajlarını perdeye ta ımı ve modern ça ğın anlatısı olarak sihirli bir birle im yaratmı tır. 144 Filmsel dinamizm dü sel dinamizm gibi reel zaman ve mekân boyutunu a ıp kendine özgü artlarda onları yeniden kurar.
140 Ömer Tecimer, a.g.e., s. 11, 12. 141 Edgar Morin, Le Cinéma ou I’homme Imaginaire , 1956, Çev: Tahsin Saraç, Aylık Dil ve Edebiyat Dergisi: Sinema Özel Sayısı, Sayı: 196, 1968, s.385. 142 Peter Wollen, Sinemada Göstergeler ve Anlam, Çev: Zafer Araca Gök, Bülent Do ğan, 3. bs., Đstanbul, Metin Yayınları, 2008, s.8, 9. 143 Mehmet Öztürk, Sinemasal Kentler , Đstanbul, Don Ki ot Yayınları, 2005, s.9. 144 Ergün Yolcu, Sinemada Sayısal Teknolojinin Yeni Yaratısı: Sanal Yıldızlar , Đstanbul Üniversitesi Đleti im Fakültesi Dergisi, Đstanbul, 2009, s. 572. 39
Nesnelerin perdede büyütülüp geni letilmeleri, dü lerdeki küçük ya da büyük etkilerin kar ılı ğı olarak ortaya çıkar. Dü sel ve filmsel gerçeklikte küçük bir parça bütünü temsil edebilir ve bu parçalar birle ip büyüyerek ya da görünüp kaybolarak kendine ait gerçeklik boyutunun kurgusal parçalarını in a ederler. Zaman da benzer biçimde, yaygınla tırılarak, kısaltılarak ya da alt üst edilerek bu dü sel ve filmsel gerçekli ğine göre yeniden ekillendirilir. 145
Kitle e ğlencelerinin güçlü ve evrensel bir formu olarak filmler, günümüze ait idealleri ve kültürel de ğerleri yansıtırlar. Film izlemek için tasarlanan sinema salonları, seyri etkili kılabilmek için bir çe it ritüel ortamı yaratmaktadır. Sinema salonlarının karanlık atmosferi insanların, dı dünyayı unutmalarını sa ğlar ve bir kaç saatli ğine zaman ve mekân içinde askıya alınmı bir halde önlerindeki görüntülerin içine alan etkisinde onları izleyerek oturmalarını sa ğlar. Önlerindeki perdenin büyüklü ğü ve etkileyicili ği hayattan izole edilmi bu alanda yeni gerçekli ğin hayatın önüne geçmesini sa ğlar ve izlemenin etkileyicili ği de buradan kaynaklanır. 146 Filmsel yapı ve kendine has özellikleri onu, resim, yontu, roman ve tiyatro gibi di ğer sanat estetiklerinden ayırmasına ra ğmen, bir öykü anlatma aracı olarak di ğer sanat formlarıyla benzer özellikler ta ır. Örne ğin, filmin kısa öykü, tiyatro oyunu ya da romanla pek çok ö ğeyi payla tı ğı söylenebilir. Bunu söylerken unutulmaması gereken ey, roman ve öykü, öykülemesini kelimelerle yaparken filmsel anlatı görüntüsel anlatım olanaklarını kullanır. Filmlerin dayandı ğı yazılı bir metin olan senaryo ve yapısı, filmi yazınsal türlere yakla tırıyor görünse de, senaryo görüntüsel bir dil olan filmin amacına uygun olarak yazıldı ğından nihai amacı olan filmden ba ğımsız olarak de ğerlendirilemez. 147
Üç yönden çevrili dar bir alanda kurulan sahnesiyle, gerçek zaman ve mekân takip edilerek seyircinin görme ve i itme duyusuna ula abilmek için do ğallıktan uzak mimik, jest ve konu malara dayalı temsiller ortaya konulan tiyatroda ise her ey dar bir alan içinde geli ir. Sinema seyircisi, tiyatronun sundu ğu imkânlarda oldu ğu gibi
145 Edgar Morin, a.g.e., s.386. 146 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.247. 147 Yalçın Demir, Filmde Zaman ve Mekân , Eski ehir, Turkuaz Yayınları, 1994, s. 47. 40
gösteriyi, oturdu ğu yer sabit olsa da, hep aynı görü açısından ve hep aynı uzaklıktan seyretmez. Seyirciye bu olana ğı sa ğlayan kamera hareketleridir ve bu hareketler seyirciyi olayın içine çeker, onu olayın aktörlerinden biri haline getirir. Sinemanın sundu ğu olanaklarla yönetmen her hangi bir oyuncuyu ya da bir nesneyi seyirciye çok yakın bir hale getirebilir. Sinemanın teknik imkânlarının, çok yönlü kurgu olanaklarının biraradalı ğında gerçek zaman ve mekânı a an sinemasal mekânlar ve zamanlar yaratılır. Gerçek olayların ya da kurgusal dünyaların sinematografinin imkânlarıyla perdede büyütülerek, çok yönlü kurgusal etkilerle sunulmasıyla, seyirciye oldu ğundan daha gerçek görünmeleri sa ğlanabilir. Tiyatronun zaman ve mekan içinde tanımlı dar alanı yerine sinema, kameranın içinde devinebildi ği sınırsız hareket olanakları sunan bir uzay ortaya çıkar ve bu uzaydaki gerçeklik, etkisini ritüel ma ğaralarının derinli ğinde ifadesini bulan insanın anlatma iste ğini ve yeteneklerini yükselten olanaklara sahip olmasından alır. 148
Eisenstein, bir film yapmanın tek bir yöntemi oldu ğunu söyler. Bu yöntem çarpıcı kurgudur. Đzleyiciler üzerindeki yararlı, duygusal ve ruhbilimsel etki, uygun olarak yönlendirilmi uyarıcı ö ğeler zincirinden olu ur. Eisenstein, toplumsal yarar getiren bu etkiye yapıtın içeri ği, der. 149 Montaj, yapısal idealini filmin anlamlı planını, filmin kesin sonuca götüren di ğer parçasıyla ili kide bulunarak elde eder: anlatımcı jest, fizyonominin ilksel ve mimetik temeli... 150 Bir film, film yapımcılarının parçalarını tek tek bir araya getirdikleri bir yapboz olarak tanımlanabilir. 151
Sinema olanaklarıyla gerçek olmayan görüntüleri gerçekmi gibi sunmak, gerçek görüntüyle gerçek olmayanı birlikte vermek, gerçek görüntüyü de ği tirmek, geli en bilgisayar teknolojisiyle beraber kendisini sürekli geli tiren bir teknik unsur olarak sinema ve anlatım imkânlarını, yenidünyalar kurma potansiyelini sürekli
148 Nijat Özön, Sinema Sanatı, Sinema Yayınları, 1956, Aktaran: Önder enyapılı, Sinema ve Tasarım , 2. bs., Đstanbul, Boyut Kitapları, 2003, s. 78. 149 Sergey M. Eisenstein, Sinema Sanatı , Çev: Nilgün arman, 1. bs., Đstanbul, Payel Yayınevi, 1993, s.18. 150 Mario Pezzella, Sinemada Estetik , Çev: Fisun Demir, 1. Bs., Đstanbul, Dost Kitabevi Yayınları, 2006, s. 108. 151 Joseph V. Mascelli, Sinemanın Temel Ö ğesi , Çev: Hakan Gür, Ankara, Đmge Kitabevi, 2007, s.164. 41
arttırmı tır. Bu tür görüntü olu turmaya ya da onun üzerinde de ği iklikler yapmaya sinema hilesi denilebilir. Görüntüde de ği iklikler yapabilmenin ya da hileli görüntüler elde etmenin çe itli yolları vardır. 152 “Görüntü hileleri, ya da özellikle Hollywood sinemasının kullandı ğı deyi le “visual effects” (görsel efektler), optik (görme ile ilgili ama daha çok kameranın 'objektifi ile 'mercekleri' ile ve kameranın 'yetenekleri' ile ayrıca film laboratuarının sa ğladı ğı olanaklarla ili kili), sayısal (dijital), mekanik, kimyasal, vb. uygulamalarla eldelenir ve genel olarak “special effects” (özel efektler) diye anılır.” 153
Đnsan gözünün hareket serbestisine sahip olmasından dolayı, görü alanı pratikte sınırsızdır. Filmsel görüntüyse kenarlarla sınırlıdır. Görüntünün sınırlı olması yönetmeni sınırsız imkânlar içinden seçimler yapmaya zorlar di ğer deyi le motifler seçme olana ğı sunar. Sınırlı görüntü de perspektifle birlikte biçimsel araçlardan biri olarak de ğerlendirilebilir. Özel ayrıntıların açı ğa çıkarılmasında, öneminin artmasında ya da önemsiz eylerin dı arıda kalmasında, çekimlerde ansızın beliren sürprizlerin, görüntü alanının dı ında cereyan eden eylemlerin yansımalarının görüntüye ta ınmasına olanak sa ğlayan yapısıyla sınırlı görüntü, filmsel anlatıyı sınırlarken aynı zamanda yeni anlatım olanakları ve sınırlı görüntüde yo ğunla tırdı ğı katmanlarla izlemeyi etkili bir süreç haline getirir. 154
Sinemanın anlatı olanaklarına kattı ğı yeniliklerle ve onları perdede büyüterek vermesiyle gerilimler, korkulu ve sonu gelmez kovalamacalar bir karabasan gibi kurgulanabilir. Birçok dü sel gerçekli ğin kurulup ortaya konabildi ği dü ler gibi filmlerde de görüntüler, istek ve korkuların bildirisi gibi, gizli bir bildiriyi ifade ederler. 155 Gizli isteklerin açı ğa çıkarılmasında sinemanın yerini daha iyi anlayabilmek için Medusa’yı öldüren Perseus’un öyküsünü anlatmak mitoloji ve sinemanın, insanların korkularını ve isteklerini yansıtmalarındaki ba ğlarını göstermeleri açısından i levsel olacaktır.
152 Önder enyapılı, a.g.e., s. 87. 153 a.g.e., s. 87. 154 Rudolf Arnheim, Sanat Olarak Sinema , Çev: Rabia Ünal Tamdo ğan, 2. bs., Đstanbul, Hil Yayın, 2010, s.64. 155 Edgar Morin, a.g.e., s.386. 42
Medusa’nın öyküsüne baktı ğımızda, kocaman di i ve upuzun diliyle Medusa’nın yüzü öylesine korkunçtur ki, bu yüzü görür görmez insanlar ve hayvanlar ta kesilir. Bu durumdan dolayı Athena, canavarı öldürmesi için Perseus’a Medusa’nın yüzüne hiç bakmamasını sadece kendisine verdi ği pırıl pırıl parlayan kalkandaki yansısına bakmasını ö ğütler. Perseus da bu söze uyar ve Medusa’nın ba ını keser. Bu efsanenin anlattı ğı ey insanların, korkunç eyleri göremeyecek olmasıdır, çünkü bu korkunç eyler insanları korkudan hiçbir ey göremeyecek denli felç eder, bundan dolayı insanlar bunların nasıl eyler olduklarını ancak gerçek görüntülerini yansıtan görüntülerini izleyerek ö ğrenebilirler. Bu görüntüler aynadaki yansılar gibidir. Bütün var olan araçlar içinde ancak sinema do ğaya ayna tutar. Đnsanların bu görüntülere ba ğlılı ğı da buradan kaynaklanır çünkü insanlar buradaki görüntülerle gerçek hayatta kar ıla saydılar, onları ta kesilmi e döndürecek olayların yansısıdır. Buradan esinle sinemanın perdesini Athena’nın pırıl pırıl parlayan kalkanına benzetebiliriz. Bu efsaneden hareketle, kalkanındaki ya da perdedeki görüntülerin bir sonuca varmakta kullanılan araçlar oldu ğu söylenebilir. Bu araçlar seyirciyi aynada izledikleri korkunç eylerin kellesini kesebilecek duruma getirir. 156
Korkunçlu ğun aynadaki yansımaları bir hedeftir. Bu özelli ğiyle seyircileri bu korkunçlukları benimsemeye ve gerçekte bakılması mümkün olmayan eyleri belleklerine yerle tirmeye yöneltirler. Örne ğin filmlerde Nazi toplama kamplarındaki i kence edilmi insanların bedenlerini gördü ğümüzde, korkunçlu ğu imgelem ve panik arkasındaki ba ğlarından sıyırıp tahayyül edilebilir kılarız. Bu kurtarı denemesi, en güçlü tabulardan birini ortadan kaldırırcasına önemlidir. Efsanedeki Perseus’un en büyük ba arısının Medusa’nın kafasını kesmesi de ğil de Medusa’nın yansımasına bakarak kendi korkusunu yenmesidir diyebiliriz. Perseus Medusa’nın yansısına bakabildikten sonra harekete geçmi ve onun kellesini kesebilme kahramanlı ğını göstermi se insanlar da seyrettikleri aracılı ğıyla kendi korkuları ve di ğer duygularıyla yüzle me imkânı bulur. 157 “Đlk yıllarından itibaren fantasti ğe,
156 Siegfried Kracauer, Fizik gerçe ğin kurtulu u, Çev: Nijat Özön, 1960, Aylık Dil ve Edebiyat Dergisi: Sinema Özel Sayısı, Sayı: 196, 1968, s.389. 157 Siegfried Kracauer, a.g.e., s.390. 43
masallara, destanlara, bilimkurguya ya da mitoslar yaratan veya mitoslardan beslenen süper kahramanlara geni bir yer ayıran sinema günümüzde artık ba lı ba ına bir dü dünyası, bir fantazya haline gelmi bir sanattır ve teknolojik ilerlemeler sonucunda artık dü lenen her eyi anlatıp en uçuk hayalleri bile görüntüleyebilecek durumdadır.” 158
En fantastik öyküler bile oyuncular tarafından canlandırılan karakterler aracılı ğıyla anlatıldı ğı için oyuncuların sinemadaki konumu önemlidir ve genellikle belli oyuncuları izlemek için gidilen filmler, bir oyuncunun karakteri ne kadar gerçekçi ve inandırıcı olarak yansıttı ğına göre de ğerlendirilir. Yakın plan( close up) çekimler seyirciyi bireysel performansını sergileyen oyuncuya daha çok yakla tırır. Yakın çekim planlar yüzü perdede büyüterek seyircinin oyuncunun yüzsel ifadesinin nüanslarını görmesine olanak sa ğlar, duyguları ortaya çıkarır ve oyuncunun ki isel özelliklerini görme imkânı sunar. Đzlenilen görüntülere daha yakın olmak yani onların perdede büyümeleri izlenilenleri daha gerçekçi kılar diyebiliriz. Karakter geli iminin bu hesaplanabilir formu öykü yaratımında itici bir güçtür ve maskenin gizleme yetene ği hakkında bilgi verir. Film yıldızlarının etkileyicili ğini ve tek ba ınalı ğını da maskeler çok sinematik rolleriyle yerinden etmi tir. 159
2.1. Sinemanın Maskeleri
Maskeler öncelikli olarak korku filmleri, bilimkurgu filmleri, fantastik filmler ve bazen de macera filmleriyle ili kilidir. 160 Scognamillo korku, bilimkurgu ve fantastik dünyanın konularını ço ğu sinemanın sundu ğu plastik makyaj ya da özel efektlerle yaratılan u karakterlerle özetler: “Vampirler, Nosferatu, Kurt Adamlar, Mumyalar, Zombiler, Deniz Kızları, Güzellere tutkun Çirkinler, Kötü Uzaylılar,
158 Giovanni Scognamillo, Metin Demirhan, Fantastik Türk Sineması , 2. bs., Đstanbul, Kabalcı Yayınevi, 2005, s.7. 159 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.247. 160 a.g.e., s.247. 44
Canavar Uzay Yaratıkları, Sapıklar, Karınde en Jack, Paris Operası'nın Hayaleti, eytanlar, Cadılar, bilimkurgusal kahramanlar ve konular.” 161
Fantastik ö ğelerle ilgili filmler seyircinin, do ğaüstü konulara olan inançsızlı ğını askıya almasını sa ğlar ve seyir süresince onu yeni bir dünyanın içine çeker. Filmlerde kullanılan maskeler genellikle oyuncuların yaratamadı ğı alternatif dünyalar yaratır ve onların filmlerdeki varlı ğı filmin sembolik mesajlar göndermesini sa ğlar. Kötü karakterler, canavarlar, yaratıklar ve süper kahramanlar filmlerdeki baskın maskeli karakterlerdir. Operanın Hayaleti, Batman, Dart Vader, The Lone Ranger ve birçok ba ka karakter bunlara örnek olarak verilebilir. Bu maskeli karakterlerin kullandıkları maskeler karakterlerin kimliklerini seyirciye oyuncunun yüzünden daha kısa sürede ve daha net biçimde tanımlar. Maske karakterin yüzünü gizler, onun kimli ğini iptal eder ve karakterin üstün güçleri olan insanüstü birine dönü mesini sa ğlar ve maskenin kendisi bir karaktere dönü ür. 162
Bazı oyuncuların makyajın da yardımıyla birçok korkutucu karaktere dönü tü ğünü söyleyebiliriz. Örne ğin, “The Phantom of the Opera”da (1926) ilk hayaleti oynayan Lon Chaney “bin yüzlü adam” olarak ünlenir. “Frankenstein”de(1930) Frankenstein’ın canavarı rolündeki Boris Karloff’un makyajı onu öylesine tanınmaz bir ekilde gösterdi ki, sonraki filminin tanıtma yazıları izleyicilere ba rolde aynı oyuncunun oynadı ğı bilgisini verdi. Günümüze yakla tıkça bilgisayar özel efektlerinin canavarları dönü türmede makyaja katkıda bulundu ğunu ve yeni nesil sinemanın yaratıklarının, canavarlarının ve maskelerinin bilgisayar destekli olarak üretildi ğini söyleyebiliriz. 163
2.1.1. Filmlerde Karakter Yaratımı Ba ğlamında Maske Uygulanı ı
161 Giovanni Scognamillo, Canavarlar Yaratıklar Manyaklar , 2. bs., Đstanbul, PMP Basım Yayın, 2006, s.9. 162 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.247. 163 David Bordwell, Kristin Thompson, Film Sanatı , Çev: Ertan Yılmaz, Emre Suat Onat, 1. bs., Ankara, De Ki Yayıncılık, 2009, s.331. 45
Film, öyküsünün geçti ği dönemin atmosferini giysiler, saç biçimleri, apka, eldiven, takı ve di ğer aksesuarlarla derinlemesine i ler. Kostümlerin oyuncunun dı görünü ünü temelden de ği tirdi ği söylenemez; makyaj ise oyuncuya canlandıraca ğı karakterin oyunculuk sınırlarının dı ında kalan kısımlarını sa ğlar ve oyuncunun dönü üm geçirmesine yardım eder. Makyaj uygulamalarının geli imiyle makyajın yeni ki iler yaratması sa ğlanmı tır. Sinema tarihi boyunca birçok film karakteri, oyuncuların makyaj yardımıyla do ğal görünü lerinden tamamen farklı bir görünü e bürünmesiyle ortaya çıkmı tır. Boris Karloff makyajla dönü tü ğü Frankenstein olarak tanınır. Alman yönetmen F.W Murnau’nun 1922 yılında çekti ği “Nosferatu” filminden günümüze kadar bir sürü kadın ve erkek oyuncu makyajla insan kanıyla beslenen ve kan emece ği zaman di leri uzayan vampirlere dönü mü tür. 1941 yılında Lon Chaney Jr’un, kurt adama dönü türülmesi ve “The Elephant Man”de John Hurt’ün fil adam karakterine bürünmesi yine makyaj yardımıyla olmu tur. Özellikle “Star Wars” ( Yıldız Sava ları) film serisinin fantastik dünyasının çok sayıda karakteri, günlük görünü lerinden tamamen farklı olarak yaratmaları ve yansıtmaları gereken fantastik dünyanın kimli ğine yine makyaj ve kostümlerinin yardımlarıyla bürünmü lerdir. 164
Sanat eserleri anlamı beden üzerinden aktarır ve insan bedeni sanatçı için plastik bir malzemedir. 165 Đnsan bedeninin ve ona uygulanan dönü türücü makyajların, kostümlerin, maskelerin yenidünyalar yaratmada kullanılması ve bunun devingen bir ekilde öyküyü ta ıması sinemadaki maske kullanımının çok boyutlu olmasındandır.
“A Nightmare on Elm Street” (Elm Soka ğı Kâbusu) karakterlerinden olan Freddy makyajın ön planda oldu ğu bir karakterdir. Öyle ki Freddy’yi ilk kâbusta Robert Englund ve sonuncu kâbusta ise David Newsom canlandırmı tır. Bazı oyuncular canlandıracakları karakterin dünyasına kostümü giydikten sonra girer. Kimi oyuncular içinse canlandıraca ğı karakterin dünyasına girmesi için kostüm tek
164 Önder enyapılı, a.g.e., s. 175. 165 E. Gülay Pasin, Siberkültürde Bedenin Görsel Sunumu: Serial Experiments Lain adlı anime üzerine bir çözümleme , Đstanbul Üniversitesi Đleti im Fakültesi Dergisi, Sayı: 36, 2009, s.74. 46
ba ına yetmez ve makyaj da gerekir. Bu sayılan örneklere ek olarak beyazperdede canlandırılan “Batman”, “Superman”, “Dick Tracy”, vb gibi çizgi roman kahramanları da katılabilir. 166
Karaktere bürünmek için bazen makyaj ve kostüm tek ba ına yetmez, karakter çok daha somut ve de ği meyen bir ifadeye sahip olmak ister. Oyuncu sadece bir ta ıyıcı olabilir. Örne ğin, Chuck Russel’in yönetti ği ve Jim Carey’in canlandırdı ğı “The Mask”( Maske) filmindeki karakterin maskeyi yüzüne taktı ğında geçirdi ği dönü üm anlatılır. Jim Carey’in maskesinin yüzünü tamamen örtmemesi için çaba gösterilmi tir. Yönetmen Chuck Russel bu konuyla ilgili olarak unları söylemi tir: "Carrey'nin yüz çizgilerini tamamen de ği tirmek çok saçma olurdu. Biz yarattı ğımız makyajı, onun kemik yapısına uygun olacak ekilde ayarladık. Böylece yüzündeki ifadeler, mimikler de yok olmadı. Hatta o kocaman di leri bile eklerken temelde oyuncunun yüz hatlarına uygun olması için çalı ıldı. Ayrıca onun yakı ıklı olmasını da istedim ve çökük bir çene yarattım, bir de çizgi ekledim." 167
Kostümlerin dekorla etkile iminin, di ğer ifadeyle dekor-kostüm bütünle mesinin önemini sinemanın tarihsel süreç içerisinde geçirdi ği dönü ümlerde görmek mümkündür. 168 Alman Dı avurumcu sinemanın, grotesk oyunculuk ve makyajlarının grotesk dekorlarla desteklendi ği dönemlerden günümüzün dijital teknolojisiyle yaratılan sinema uzamlarıyla birlikte, geli mi makyaj tekniklerinin yanında bazen de, “The Mask” filminde oldu ğu gibi, dijital efektler yeni atmosferler ve karakterler yaratmanın aracı haline gelmi tir.
2.2. Korku Filmlerinde Maske
Korku bir tür olarak izleyici üzerinde uyandırdı ğı planlanmı duygusal etkisiyle en kolay tanınabilen türdür. Korku filmlerinin insanları ok etmeyi, iğrendirmeyi, onlarda nefret uyandırmayı özetle korkutmayı amaç edindi ği
166 Önder enyapılı, a.g.e., s. 175. 167 “The Mask”, Sinema, Aralık 1991-4, Sayı: 3, s. 40-51. Aktaran: Önder enyapılı, a.g.e., s. 178. 168 a.g.e., s. 178. 47
söylenebilir. Bu türün itici gücünün temelinde korku duygusu vardır. 169 Korku filmlerinin amacı tiksinti ve korku uyandırmaktır. 170 Korkunun nerede, nasıl ba ladı ğının, gerilimin nereden kaynaklandı ğının ve deh etin ne zaman bu duygulara katıldı ğının cevabını arayan Scognamillo, bunun cevabını bulmak için sinemanın hemen tüm türlerine öncülük yapmı olan Méliés’e dikkat çeker. Méliés’in kendi gotik anlayı ını sergiledi ğinde, seyircilerden iyi bir tepki aldı ğına i aret eder ve onun ilgilendi ği konuları sıralar: “Ortaça ğ manastırları, mezarlar, yarasa eklinde kocaman kanatlı bir eytan, orjiler ve benzerleri... Fransız öncüsünün klasiklerden yararlanması, dönemin ve sonraki yılların çizgisine uygundur, ilk korku sinemasının kayna ğı yazınsaldır: Mary W. Shelley'nin Frankenstein'ı (1910), Robert Louis Stevenson'un Dr. Jekyll and Mr. Hyde'ı (1908, 1912, 1913, 1914, 1920) gibi...” 171
Alman fantastik sineması hayalet insanların yo ğun olarak i lendiği sinemalardandır. Fritz Lang’in “Der müde Tod” (1921) filmindeki ölüm, F. W. Murnau’nun “Nosferatu, eine Symphonie des Grauens” (1922) filmindeki vampir, Henrik Galeen’in, yönetmenli ğini Robert Wiene’nin yaptı ğı “Der Student aus Praf” (1926) filmindeki ikiz hayalet, “Genuine”deki (1929) yapay insanlar, “Der Golem” deki(1920) kâbus ve gerçeklik arasındaki varlıklar, “Das Cabinett von Dr. Caligari” (1919) filmindeki kötü ruhların etkisi altına girmi insanlar, bunlara örnek olarak gösterilebilir. Bu yaratıkların ço ğu do ğadı ı yollardan, tuhaf biçimlerde ortaya çıkıp, yine aynı yollardan tuhaf bir biçimde yenilgiye u ğratılırlar. 172
Kullanılan maskelerin bireyi ifade etmesi söz konusu olabildi ği gibi toplumsal bir yansımayı ifade etmesi de mümkündür. Buradan hareketle, korku filmlerinin maskelerinin, çarpık toplumsal süreçlerin içinde ta ıdı ğı patolojik dinamiklerin simgesel kar ılıklarını görselle tirdi ği de söylenebilir. Korku sinemasında bu patolojik simgesel kar ılıklar bilinçli ya da bilinçsizce gizlenerek i lenen suçlar katil kimli ği altında belli karakterlere yüklenmi tir. Korku filmlerinin maskeleri farklı
169 David Bordwell, Kristin Thompson, a.g.e., s.330. 170 Katherine Thomson-Jones, Aesthetics and Film , New York, Continuum International Publishing Group, 2008, s. 110. 171 Giovanni Scognamillo, a.g.e., s.13. 172 Bernhard Roloff, Georg See βlen, Ütopik Sinema: Bilim Kurgu Sinemasının Tarihi ve Mitolojisi , Çev: Veysel Atayman, 1. bs., Đstanbul, Alan Yayıncılık, 1995, s. 137. 48
ça ğrı ımlarının olmasının yanında temel olarak zıtlıkları ayıran birer çizgi olarak i lev görürler. Bu maskelerin birbirinden ayırdı ğı temel zıtlıklar, iyilik ve kötülüktür. Kullanılan maskelerin bazıları iyilik ve kötülü ğü gizler gibi görünse de maskeler genelde gizlemeye gereksinim duymaz. 173
1930’lardan beri, Universal film stüdyoları “Dracula” ve “Frankenstein” gibi ünlü filmlerin üretiminde uzmanla maya ba ladı. Korku bir film türü olarak ilgi çekici hale geldi. Hikâyelerin birço ğu benzer temalar etrafında dönmeye ba ladı. Bu temalar 19. Yüzyılda popüler olan gotik edebiyatın çok çe itli yöntem ve hilelerle yeniden üretimlerinden olu uyor, merak ve gerilim ö ğesi ön plana çıkarılıyordu. Đlk korku filmleri melodramatik kötü karakterleri, kötü bilimadamlarını, ürkütücü mekân ve dekorları, yarasaları, vampirleri, hayaletleri ve u ğursuz siyah ku ları ön plana çıkarıyordu. 174 Đnsanları korkutabilen eylerden birisi bir canavardır. Korku filmlerindeki canavarlar do ğanın kontrolden çıkmı tehlikeli birer bozulması olarak belirir. 175 Mary Shelley’nin klasik korku romanı Frankenstein’ın ilk film versiyonu 1910 yılında yapıldı. Filmin yönetmenli ğini J. Searle Dawley, oyunculuklarını ise Mary Fuller, Charles Ogle ve Augustus Phillips üstlendi. Mary Shelley’nin Frankenstein’ı sinema serüvenine 1910’da ba lamı 1931’de James Whale’nin yönetmenli ğini yaptı ğı ve Boris Karloff’un canlandırdı ğı yapımla bu serüveni devam ettirmi ve yeniden çevrimleriyle sinemadaki varlı ğını sürdüregelmi tir.
Korku sinemasının tıp adamlarını, 1919 yapımı “The Cabinett of Dr. Caligari” filmiyle birlikte bilimsel bilginin mistikle tirilerek do ğa ve insanın genetik yapısının de ği tirilmesinde kullandı ğı örnekler devam etmektedir. “Dr. Jekyll and Mr. Hyde” filminde de ki ili ği kimyasal iksirlerle yeniden düzenlemeye çalı an bir doktorun öyküsü anlatılır. “Beden ve ki ilik arasındaki orantıyı akılcıla tırarak yerle ik bir korku unsuru olarak kullanılan film, bununla birlikte ‘ben-öteki’ ili kisini metafor olmaktan uzakla tırıp onun fiziki gerçekli ğini güçlendiren absürt tezler üretir.” 176
173 Tan Tolga Demirci, Korku Sinemasının Psikanalizi , Đstanbul, Es Yayınları, 2006, s. 66, 67. 174 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.247. 175 David Bordwell, Kristin Thompson, a.g.e., s.330. 176 Tan Tolga Demirci, a.g.e., s. 60. 49
Gerçeklik talebiyle birlikte korku filmleri gittikçe daha hızla yükselen bir seyir izledi ve tüyler ürperten detaylarla insanları etkilemeye çalı tı. Birçok gerilim filmi etkileyici olabilmek için canlı televizyon haberleriyle, videolarla, özel efektlerle yarı mak durumunda ve bu nedenle daha gerilimli, daha etkileyici konular ve efektlerle kendisini yeniden üretmek durumundadır. Đzleyicilerin beklentileri her geçen gün daha çok artmakta ve onları korkutmak daha zor bir hal almaktadır. Đlk korku filmlerinde çılgın bilim adamları tarafından yaratılan hayvani yaratıkların yerine günümüz filmlerinde sıradan insan görünümündeki yaratıklar yer alır. 177 Günümüz filmlerinin yaratıkları sıradan insanlar gibi davranır, onlar gibi giyinir ve onlar gibi ya arlar. Bu da gerilimi sıradan insan hayatının her kö esine ta ır ve her an her yerden gelebilecek tehlikeye dikkat çeker. Dü manı ve korku ö ğesini tanımlamak kolay de ğildir.
Maskeler filmlerde genellikle gerilimi harekete geçirmek, acıma ve sempati kurmak için kullanılır. En erken korku filmlerinden biri olan, “Phantom of the Opera” (1925) filminde maske, aynı zamanda hem insan hem de korkunç bir yaratık olan maskeli hayaletin duygularını payla mak için bir araç haline dönü ür. “The Phantom of the Opera”daki karakter bütün hayatı boyunca bir maskenin arkasında saklanmak zorunda kalan çok çirkin bir yüzle do ğmu tur. Filmin en dikkat çekici ve korkutucu anı Phantom’un kameraya do ğru döndü ğü ve maskesini çıkarıp yüzünün ardındaki korkunç iskeleti ortaya çıkardı ğı andır. Phantom’un maskesini çıkarması ortaya sadece farklı bir ki inin çıkmasına neden olmaz ayrıca bizi kendimize bakmaya ve kendimiz üzerine dü ünmeye zorlayarak belki de kendi ki ili ğimizin saklanan parçalarını ortaya çıkarmamızı ve insan olmanın ne demek oldu ğu üzerine dü ünmemizi sa ğlar. Böylece insanların acıma duygularına neden olan ötekine (maskeli canavarlara ya da kötü karakterlere) kar ı daha anlayı lı olmalarını sa ğlar. 178
Teksoy, Amerika’da korku sinemasının Lon Chaney ile ba ladı ğını söyler. G. L. Tucker’ın yönetti ği ve gözleri görmeyen birini dolandırmaya çalı an bir dilenciyi
177 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.247, 248. 178 a.g.e., s.248. 50
canlandırdı ğı “The Miracle Man”den (Mucize Adam, 1919) ba layarak, korku filmleriyle özde le tirilmeye ba landı. Bu filmle birlikte ilk kez uyguladı ğı makyajla ürkütücü bir görünüme bürünerek etkili olmayı ba ardı ve daha sonraki filmlerinde de makyajını kendisi yaparak, yüzünü ve bedenini ürkütücü görüntülere sokmu tur. Lon Chaney bu becerisi sayesinde ilk korku filmi oyuncusu olurken, makyajı da bir sanat haline getirmi tir. Wallace Worsley’in yönetti ği ve bir Victor Hugo uyarlaması olan “The Hunchback of Notre Dame”da(Notre Dame’ın Kamburu, 1923) canlandırdı ğı Quasimodo’nun makyajıysa onu ürünün doru ğuna ula tırmı tır. Chaney, bu filmde sırtını kambur yapabilmek için 30 kilo kauçuk kullanmı tır. “The Phantom of The Opera”da (Operadaki Hayalet, 1925) yanık yüzünü insanlardan gizlemek için maske kullanan birini canlandırır ve bu filmde burun deliklerini demir çubuklar sokarak ters çevirmi tir. Yanından hiç ayırmadı ğı makyaj çantasıyla kılıktan kılı ğa girmesi, kimi filmlerde iki farklı rolü canlandırması Chaney’nin “bin yüzlü adam” olarak adlandırılmasına neden olmu tur. 179
Korku sineması sessiz sinema döneminde ortaya çıkan türlerden biridir. Đlk dönemin en önemli filmlerinin bazıları Alman Dı avurumcu sinemasının özelliklerini ta ır. Bu filmlerden en önemlileri “The Cabinett of Dr. Caligari” (1920) ve Dracula romanının ilk sinema uyarlaması olan “Nosferatu”dur. Alman Dı avurumcu sinemasının karakteristik özellikleri olan yo ğun makyaj, açılı oyunculuklar ve biçimi bozulmu dekorlar u ğursuz do ğaüstü bir dünyayı yansıtır. 180 Friedrich Wilhelm Murnau’nun Bram Stoker’ın, romanından esinlenerek çekti ği, “Nosferatu, eine Symphonie des Grauens” (Bir Deh et Senfonisi, 1922) ile beyazperdede vampir filmlerinin öncüsü bir eser ortaya çıkmı tır. Bu sessiz dönem filminde Max Schreck, Greta Schröder ve Ruth Landshoff’un rol almı tır. 181 Sivri di leri ve uzun elleriyle Nosferatu sinema tarihinde daha sonra çekilecek vampir filmlerinin de öncülerinden olmu tur. Nosferatu’nun oyuncusu Max Schreck’in makyajı ve oyunculu ğu Kont Orlock’u korkutucu bir fare ya da yarasa gibi gösterdi ği söylenebilir. “The Mummy” (1932) filminde Boris Karloff’un kırı ıklıklar içindeki yüzü yine bu dönem
179 Rekin Teksoy, Dünya Sinema Tarihi , 1. bs., Đstanbul, O ğlak Yayıncılık, 2005, s.107. 180 David Bordwell, Kristin Thompson, a.g.e., s.331. 181 Giovanni Scognamillo, a.g.e., s.16. 51
makyajının ürünüdür. 182 Bram Stoker’ın ikonik karakteri Dracula’dan esinle aralarında do ğrudan ya da dolaylı ili ki bulunabilen yüzlerce film yapılmı tır. 183
Yo ğun makyaj korku türünün ikonografisinde çok önemlidir. Kıllı bir yüzün ve ellerin kurt adama dönü ümün i aretini verirken(The Wolf Man, 1941), buru mu bir derinin bir mumyayı göstermesi mümkündür.( The Mummy, 1932) 184 1920 yılında çekilen ve yönetmenli ğini Carl Boese ile Paul Wegener’in yaptı ğı “Golem” filminde Paul Wegener, Albert Steinrück ve Ernst Deutsch rol almı tır. Film, 16. Yüzyılın Prag’ında Yahudi bir hahamın Praglı Yahudileri zulümden korumak amacıyla çamurdan dev bir yaratık yapması ve büyüyü kullanarak ona hayat vermesiyle ilgilidir. Yahudi haham çamurdan yarattı ğı yaratı ğa Golem adını koyar. 185
Sinemanın canavarları King Kong’un oldu ğu gibi do ğal olmayan ekilde büyük olabilirler. Vampirlerin ve zombilerin sınırlarını geçebildi ği ölüm ve hayat arasındaki çizgiyi ihlal edebilirler. Dr. Jekyll’ın ilacını içerek Mr. Hyde’a dönü mesinde oldu ğu gibi bedensel bir dönü ümü fiziksel olarak yansıtabilir. Ya da Alien filmlerinin yaratı ğı gibi bilimin hiç bilmedi ği ve tanımlayamadı ğı bir canavar da olabilirler. Buradan hareketle bu türün korkutucu etkisinin genellikle tehdit edici ve do ğal olmayan bir karakterle yaratıldı ğı söylenebilir. Bu karakterlerin ortaya çıkmasında ise kullanılan makyaj ve maskelerin etkisi büyüktür. 186 Korku filmlerinde mekânın kendisi ve karanlık atmosfer de bir karakter olarak belirir. Korku filmlerinin canavarların gizlendi ğinin dü ünüldü ğü ortamları içerdi ğini söylemek yanlı olmayacaktır. Mezarlıklar yürüyen ölüleri, bilim insanlarının laboratuarları yapay insanı sa ğlayabilirler. Korku filmleri duygusal etkisini sa ğlayan makyajla ve geli kin olmayan teknolojili efektlerle yaratılabildi ği için, korku türünün, küçük bütçeli film yönetmenlerinin gözdesi oldu ğu söylenebilir. 187 Korku filmleri genellikle canavarların gündelik hayata saldırması sonucu ba lar. Korku filmlerinin yaygın
182 David Bordwell, Kristin Thompson, a.g.e., s.331. 183 Michelle Le Blanc, Colin Odell, Vampire Films , Great Britain, Cox &Wyman, Reading, 2008, s.19. 184 David Bordwell, Kristin Thompson, a.g.e., s.331. 185 www.imdb.com 186 David Bordwell, Kristin Thompson, a.g.e.,, s.330. 187 a.g.e., s.330, 331. 52
konularından biri de nükleer kazaların ve insanın neden oldu ğu felaketlerin sonucunda ortaya çıkan mutant canavarların çevreye korku saçmasıdır. 188 Ça ğda sinemadaki grafiksel gerçeklik ve kı kırtıcı duygusallık Roma tiyatrosundaki gerçekli ğe benzer; kamusal tecavüzler, görülmemi cinayetler ve di ğer korkunç iddet olaylarıyla anılan Roma tiyatrosu en sonunda erken Hıristiyanlık dönemine ait kilise tarafından yasaklanmı tı. 189
Sinemanın maskeleri dönü türmesi, kendi hikâyelerini olu turmak ve etkili kılmak için maskelerden yararlanması hem sinemanın teknik olanakları artırma giri iminin ta ıyıcılarından olmu tur hem de hikâye anlatımında yeni yollar denenmesini sa ğlamı tır. Sinemanın teknik olanaklarıyla yaratılan yeni yaratıklar, teknik olanakların geli mesiyle evrimle mi ve bilgisayar teknolojisiyle birlikte artık sınırsız imkânlara kavu arak tamamen hayal ürünü dünyaların yaratılmasına olanak sa ğlamaya ba lamı tır.
2.3. Bilimkurgu Filmlerinde Maske
Sinemada yeni türlerin do ğu u yalnızca yeni bir temati ğin ba laması anlamına gelmez, bu yeni tematik yeni bir teknik ve estetik dili de beraberinde getirir. Bilimkurgu ilk örneklerinden günümüze kadar olan hemen her örne ğinde sinemanın sundu ğu olanakları ve hileleri kullanan bir tür olarak geli mi tir. Đmkansız olan eyleri canlandırarak gösteren ve do ğa yasalarını hayal gücüyle yeniden yorumlayıp kendi ütopik evrenine dönü türme özelli ğine sahip olan bilimkurgu, tasarımları ve dü leri anlattıklarında bir araya getirir. 190 Tıpkı resimler gibi filmler de tüm zamanları anlatmak için tasarlanabilir. 191 Özellikle geli en bilgisayar teknolojisiyle birlikte sinemanın tarihsel dönemleri ya da fantastik dünyaları yaratma olanakları artmı tır.
Sinema tarihinde dü sel olana uygun dü en ilk örnek George Méliés’in “Le voyage dans la lune” (1902) adlı bilimkurgu filmidir. Film grotesk-komik ve birbiri
188 a.g.e., s.330. 189 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.248. 190 Bernhard Roloff, Georg See βlen, a.g.e.,, s. 127, 128. 191 Anne Hollander, Moving Pictures , 1. bs., New York, Published by Alfred A. Knopf, 1989. 53
ardına gelen hareketli resimlerden olu an bir sahneler dizisidir. “ Đnsanları yeryüzünden Ay’a ta ıyan bir roket mermisi, ortlu, apkalı, ti örtlü kızlar tarafından uzay topuna ta ınır. Roket Ay’daki adamın tam gözüne isabet eder. Ay’da ya ayan yaratıklar korkutucu olmaktan çok komiktirler ve emsiyeyle dürtüldüklerinde patlarlar.” 192 Bu sahnelerin Méliés’in sinemaya kattı ğı hilelerin ilk örnekleri oldu ğunu söyleyebiliriz. Méliés’in kullandı ğı sinema hilelerinin kusursuz birer yanılsama yaratma amacından çok, hareketin ve dönü ümün canlandırılması amacını ta ıyan mekanik olanakların gösterilmesinden ibaret oldu ğu söylenebilir. Nesneler ve fantastik tipler, genellikle siyah bir fonun önünde kuklalar ve oyuncak bebekler gibi hareket edip oyuncularla birlikte eyleme katılırlar. Bunlara ek olarak yeni anlatım aracı olan sinemanın teknik olanaklarının farkına varılmasıyla gerçekle tirilebilecek olan hileler de vardı. Bunlardan biri resimlerden ibaret sahnelerle gerçek sahnelerin birbirinin yerini almasıdır. 193
Đnsanların günlük ya amlarına girmi ama tekin olmayan teknolojik ta ıtların, yabancı ve tehdit olu turan, dünyaya saldıran fantastik, yabancı ve tehdit unsuru olan istila aracına dönü meleri çok uzun sürmedi. Bilimkurgunun ilk teması olan fantastik yolculuklar günümüze kadar devam eden di ğer bilimkurgu temasını ortaya çıkarır: Di ğer dünyaların varlıklarıyla olan korkutucu kar ıla malar ve istila. 194 Walter Booth’un yönetti ği “The Airship Destroyer” (1909) filmi Londra’ya saldıran esrarengiz uçan araçları konu alır. 195
Bilimkurgu türünün geli mesinde üçüncü tema ise yine sessiz sinema döneminde ortaya çıkar. “Mad Scientist” terimiyle tanımlanan çılgın bilim adamı, eytani biri olarak beliren do ğa bilimcisi insanlı ğın hayatını tehlikeye atar. Bu karakter, daha sonra hem korku sinemasının hem de bilimkurgu sinemasının vazgeçilmezlerinden olacaktır. Her iki türün de en önemli yapıtlarından olan J. Searle
192 Bernhard Roloff, Georg See βlen, a.g.e.,, s. 128. 193 a.g.e., s. 128. 194 a.g.e., s. 128. 195 www.imdb.com 54
Dawley’in yönetti ği Frankenstein( 1910) bu karakter tipinin belirdi ği örneklerden biri olarak söylenebilir. 196
Bilimkurgu sineması kendine özgü tiplerini, kendi yasalarını geli tirmi , oyuncular da birbirleriyle ili kilerinde bu kurallardan hareketle birbirinin benzeri ematik davranı larla bütünün dı ına çıkamamı lardır. Đngiliz ve Fransız fantastik sinemasının görünürdeki saflı ğı, Alman Dı avurumcu sinemasının Birinci Dünya sava ı sonunda gerek anlam gerekse görüntü alanında yarattı ğı yeniliklerde kendine yer bulamamı tır. Méliés ve benzerlerinin fantastik denemeleri sinemaya yeni olanaklar katma adına oynanan bir oyun olarak teknoloji do ğal sınırların dı ına çıkmaya yarayan bir araçtı. Alman Dı avurumcu sinemasının fantastik dünyaları ise iç çeli kilerin perdeye yansıtılmasıyla ilgili konuları temel alıyordu. Bu sinema dı gerçeklik ile insanın iç dünyasını birbirinden ayıran çizginin silinmesini amaçlar. 197
Bilimkurgu ile korku filmlerinin arasındaki çizginin netle mesi 1940’lı yılların ba larında olmu tur. Ruhtan yoksun olan insan gibi belli motiflerin duyularüstü ve algılanmaz fenomenler olarak ortaya çıktı ğı filmler söz konusudur. Örne ğin, Fritz Lang’in “Metropolis” (1927) filmindeki kadın robot bir çe it çılgın bilim adamı (mad scientist) tarafından kontrol edilir ve onun kötü maksatlarının hizmetine ko aca ğı teknolojisini kabalistik ritüellerle destekleyen bir büyücüdür. Bu filmlerin amacı daha sonraki Amerikan filmlerinin amacı gibi olup biteni görselle tirmek ve anla ılır kılmak de ğil, insanın salt ruhun dünyasıyla, salt mekani ğin dünyası arasındaki yerini kesin bir biçimde belirlemek ve böylece imajın yetersiz kalmasından kaynaklanan bunalımları a maktır. Bu yeni anlayı ta, et ile makine birbirinden ayrılmamı hatta birbirinin içine karı ıp sınırları belirsizle ecek ekilde birbirinin içinde erimi tir. 198
Đlk dönem bilimkurgu filmlerinden bir kadın robot tasarımının kadın bir oyuncu tarafından giyilerek canlandırıldı ğı Metropolis, bir çe it iksirle farklı bedensel kimliklerin ortaya çıktı ğı ve dönü ümü anlatan “Dr. Jekyll and Mr. Hyde” (1931), Cengiz Han’ın maskesinin kullanıldı ğı “The Mask of Fu Manchu” (1932),
196 Bernhard Roloff, Georg See βlen, a.g.e., s. 133. 197 a.g.e., s. 133. 198 a.g.e., s. 137. 55
görünmez olmanın yolunu bulan ve mad scientist karakterinin örneklerinden biri olan “The Invisible Man” (1933), bilimkurgusal özellikler ta ıyan filmlerdir ve bu filmler maskeli karakterler yaratmı lardır. Bu filmlerde do ğaüstü güçlerin ta ıyıcıları ve karakterlerin farklı özelliklerini, baskın yönlerini yansıtan ö ğeler olarak maskeler kullanılmı tır. 199
Bilimkurgu sinemanın geli mesini sa ğlamada bilimsel yöntemlerle yapay bir insan yaratma teması ön plandaydı. 2. Dünya Sava ı sinema endüstrisinin sıkıntılı süreçlerindendi ve sava tan sonraki süreçle birlikte gökten gelen korku teması bilimkurgu filmlerinin ta ıyıcı konularından biri oldu. Howard Bretherton’un “Canavar ve Maymun” (1945), Spencer Bennet’in “Mor Canavar Vuruyor” (1945), “Superman” (1948), Brick Brodford (1948, 1949) ve Williams ile Rawlings’in “Dick Tracy” (1947, 1948) bu dönemin filmlerine örnek olarak söylenebilir. 200
1950’li yıllarda dı uzaydan gelen varlıkların anlatıldı ğı filmlerde de sinematik maskeler kullanılmı tır: Amerikalı bilim adamları ve hava kuvvetleri yetkililerin ba a çıkmaya çalı tı ğı ve kana susayan organizmaların anlatıldı ğı “The Thing from Another World” (1951), bir uzaylının gelip insanlara barı içinde ya amaları gerekti ğini yoksa dı gezegenlerden gelecek varlıklar tarafından yok edileceklerini anlattı ğı “The Day the Earth Stood Still” (1951) ve sava larında kendilerine yardım edecek bilim adamı arayan uzaylıların dünyaya gelmesini konu alan “This Island Earth” (1955) dı uzaydan gelen varlıkların beyazperdeye ta ındı ğı filmler olarak söylenebilir.201
Bilimkurgu filmleri gündelik gerçekli ği ortadan kaldıran yapılarıyla ideolojilerin yeni formlar ve tasarımlar altında sunumu için ayrıcalıklı birer araçtır. Bilimkurgu di ğer türlere göre yüzeydeki sosyal gerçeklikle daha az ilgili oldu ğu için onun derinlerine iner ve i leyi tarzlarını ve yapılarını anlatır. “Star Wars” (1977), “Alien” (1979) ve “Blade Runner” (1982) filmlerinin birçok ortak noktası vardır. Her
199 www.imdb.com 200 Alim erif Onaran, Sinemada Bilimkurgu , Türk Dili Aylık Dil ve Edebiyat Dergisi, 1973 Aktaran: Erdal Devrim Aydın, Bilimkurgu Sineması Yapım Tasarım Sürecinde Bilgisayar Teknolojilerinin Kullanımı , Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 2004, s.25. 201 www.imdb.com 56
üç film de 1970’lerin bilimkurgu filmlerindendir ve etkili görsel tasarımlarla, özel efektlerle yapılmı lardır. Star Wars ideolojik olarak muhafazakâr bir gelecek yaratırken Alien ve Blade Runner liberal ideolojik alt metinleriyle yeni bir gelecek tasavvuru olu tururlar. 202
Bilinmeyenin sihri ve cezbedicili ği, dı uzay ve uzaylılar, uzun yıllardır bilim kurgu sinemasını beslemi tir. George Lucas’ın “Star Wars” adlı klasik filmi izleyenleri uzak galaksilere götürür. Ne kadar uzakta bir galaksi olursa olsun, film insanlara tanıdık gelen karakterleriyle ve tanıdık temasıyla insanları birçok kültürle ili kili olan ve zaman içinde süregelen mitlere ba ğlar. Her nerede ya ar ve her kim olursa olsun fark etmez; mitler, insan davranı larının temel dayanaklarıyla ilgilidir. Star Wars sadece iyiyle eytanın, kahramanla kötünün çatı ması de ğil; o, ilkelerin ve ki isel ustalı ğın geli tirilmesiyle ilgilidir. 203
Sinema tarihinin en sinematik maskelerinden biri siyah kostümlü Dart Vader tarafından kullanılır. Ya amının devam etmesini sa ğlayan bir zırh olarak maskesi ya aması için gereken nefes alı veri ini sa ğlayan bir ünite görevi de görür. Ayrıca bir insanın canavara dönü ümünün anlamını ta ıyan bir maskedir. Ba tan çıkaran ve yozla tıran karanlık tarafı onu bir canavara dönü türür ve iyi tarafı u ğursuz siyah maskesinin ve zırhının ardına hapsedilir. Kötü adamın en mükemmel örne ği umutsuzca bir güç arayı ının pe inde olan Dart Vader’dır ve sinema tarihinin en kötü öhretli kötü karakterlerinden birisidir. 204
Efsane boyunca maskenin içerdi ği etki bo ğuk ve bu ğulu nefes alı veri leriyle artar ve aksesuarlarıyla birlikte onun yıkıcı gücünü yükseltir. Dart Vader’ın tekinsizli ğini yaratan ona güven duymayı engelleyen ey siyah maskenin arkasına nüfuz edilememesidir. Star Wars serisinin üçüncü filmi olan “Return of the Jedi” (1983)’ın, “Phantom of the Opera” (1925)’daki kullanımını hatırlatan sinematik bir maske çıkarma sahnesi vardır. Luke Skywalker Darth Vader’ın zırhını kaldırdı ğında
202 Peter Lev, Americans Films of the 70s conflicting vision , 1. bs., Austin, University of Texas Press, , 2000, s. 165. 203 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.248. 204 a.g.e., s.248. 57
geli memi bir insanın deforme olmu yüzü ortaya çıkar. Dart Vader’ın maskesi kalıcı bir sembol haline dönü mü tür. 205 Darth Vader, gizemini ve korkutuculu ğunu yüzünü gizleyen ve sesini mekanik bir halde çıkaran maskesinden alır. Bu maske Bauta maskelerini andırır biçimdedir, ifadesizdir ve ardındakini tamamen gizleyen bir yapıdadır. Bu gizemli maske sinema tarihinin en çok tanınan maskelerindendir. 206
“Terminator” (1984), “Predator” (1987), “RoboCop” (1987), filmleri de bilimkurgu filmlerinin dönü ümüne devam etti ği ve yeni maskeler yaratılan filmlerindendir. Terminatör filmi gelecekten gelen bir robotun insan suretinde görünmesiyle tehlikenin artık sadece dı uzaydan de ğil, zamanın ötesinden ve makinelerin kendisinden geldi ğini anlatır. Serinin ikinci filmi 1991 yapımı “Terminator: Judgment Day” filminde gelecekten gelen robot yine insan görünümündedir fakat bu sefer sıvı bir metal olarak bir önceki robotun geli mi modelidir. Bir çe it bukalemun gibi istedi ği insanın kılı ğına girebilen yapısıyla bu yeni robot tehdidin boyutunu yayar ve görünmez hale getirir. “Rise of the Machines” (2003) adlı üçüncü filmde robot kadın formundadır. “Predator” (1987) filmindeyse dı uzaydan gelen bir yaratı ğın Amerikalı askerle olan sava ı konu edilir. Robocop filminde bir çatı mada vücudu a ğır hasarlar alan bir polisin teknolojik müdahalelerle bir çe it robot polis haline getirilmesi i lenir. Buradaki insan-makine karı ımı karakterin modern Frankenstein oldu ğunu söylemek yanlı olmayacaktır.
“Star Trek: The Next Generation” (1987-1994), “Dark City” (1998), “Donnie Darko” (2001), “Planet of the Apes” (2001) ve bir çok bilimkurgu filminin yeni yaratıklar ve maskeleriyle kendi dünyalarını olu turduklarını söyleyebiliriz.
2.4. Fantastik Filmlerde Maske
Đlk film hileleri bilim-kurgu ve fantastik sinemanın babası sayılan Fransız sinemacı Georges Méliés tarafından yapılmı tır. Ünlü bir illüzyonistten ö ğrendi ği gözba ğcılık yöntemlerini tiyatrosunda uygulayan Méliés sinemanın sundu ğu olanakların da farkına vardı ve onlardan yararlanmasını bildi. 1896-1912 yılları
205 a.g.e., s.248, 249. 206 Yıldız Güner, a.g.e., s.3. 58
arasında 500 film yapan Méliés, Paris’te film çekerken makinesi bozuldu ve makinesini onarıp çekimleri devam ettirdi. Çekilen filmi izledi ğinde bir görüntüdeki erke ğin bir sonraki görüntüde kadına dönü tü ğünü gördü. Benzer ekilde bir tramvay da bir cenaze aracına dönü üyordu. Bu ekilde Méliés, görüntünün de ği tirilmesinin mümkün oldu ğunu yani de ği tirim hilesini bulmu oldu. Ve bindirme, geçme, bölünmü perde, çok yönlü ı ıklandırma ve görüntüyü dondurma efektleri de Méliés’in bulu larındandır. Georges Méliés, 1938 yılında kısa filmlerinde Đsa’yı su üzerinde yürütmü , kuzey kutbuna giden bir bilim toplulu ğunu dev bir kardan adamla kar ıla tırmı tır. Kar adam mekanik bir maketten yapılmı tır. Méliés’in 1902 yılında çekti ği ve bilim-kurgu sinemasının ilk örne ği kabul edilen “Aya Seyahat” adlı uzun metrajlı filminde Méliés, H.G. Welles ve Jules Verne’in romanlarından esinlenerek imge üretiminde sinemanın geni olanaklara sahip oldu ğunu gösterdi. 207
Đzleyici perdede, ekranda aynen amanın ekil de ği tirerek ruhsal güçlerle görü mesindeki gibi inandırıcı bir biçimde ekil de ği tiren karakterin dönü ümüne tanıklık eder. Đnsanların doyumsuz fantezi ihtiyacı ve hayal ürünü gereksinimi film yapımcılarını benzeri görülmemi derecede etkili ve a ırtıcı bütçelere sahip filmler yapmaya yöneltmi tir. Özel efekt endüstrisi daha önce hayal bile edilmeyen muhte em maskeler ve yaratıklar yaratabilmek için devrimci teknolojik yenilikler ve bilgisayar animasyonları kullanır. 208
Kültürel fanteziler, rüyalar ve insan yapımı nesneler arasında direkt bir ba ğlantı vardır. Sinematik maskeler, birçok korkumuzu, istek ve arzularımızı yansıtır. Maskeler her zaman insanın hayal gücünün aynası ve ürünü olmu tur. Maskeler insanlık tarihinin erken dönemlerinde, ritüellerdeki kullanımları gibi günümüzde de kullanımlarını ça ğın artlarına uygun hale getirmek için dönü ümler geçirmeye devam edecektir. Filmler ça ğda toplumların gizli rüyalarını kolektif bir ekilde deneyimleyebildi ği ve duygusal gerginliklerin arttı ğı anları payla abildi ği yollardan biridir. Filmlerde maske kullanımı sınırlı olmasına ra ğmen maskelerin, yönetmenleri
207 Önder enyapılı, a.g.e., s. 88. 208 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.249. 59
kendilerine hayran bıraktı ğı ve izleyicilerin a kınlık ve merak duygularını uyandırıp onları uzun süre canlı tutarak etkiledi ği, ku kularını askıya almalarını sa ğlayarak onları günlük ya amdan ve sıradanlıktan alıp uzakla tırdı ğı söylenebilir.209
Sinema ve izleyicisi arasındaki ili kinin temelinde hazzın oldu ğunu söyleyebiliriz. Sinema varlı ğını devam ettirmek için seyircisine fantastik dünyalarla, korku türüyle ve di ğer türlerinin hepsiyle hazzı önerir. 210
Christian Metz’e göre dürtünün “ hiçbir nesnesi yoktur, hiçbir halükarda hiçbir nesnesi yoktur; sadece yerini tutan ( ve böylece sayısız ve birbiriyle yer de ği tirebilen) gerçek nesneler yoluyla imgelemsel bir nesneyi ( bir ‘kayıp nesne’) arar, en hakiki nesneyi, her zaman kayıp olmu ve arzulanmı bir nesneyi .” 211
Yapay deneyimler mekânı olarak fantastik dünyalar gitmeden de oraya gitmi olma gereklili ğinin icadıdır. Bu durumu perde de insanlara en somut biçimde sunan sinema da fantastik dünyaların yaratımına ilk yıllarından ba lamı tır. Gerçekli ğin, fantastik olanın içinde maskelenmesiyle insanların dü ve rüya görmelerini andıran bir yapıda sinemasal dünyalar kurulur. 212
Sinemada yapay insanın yaratılması hayale sı ğınmanın yollarından biridir ve cisimsiz var olu düzleminin amacına dönüktür. Fantastik gerçekli ğin içinde bir android tüm yapaylı ğına kar ın gerçek dünyanın insanlarına göre filmin fantastik boyutunu gerçekle tirmede daha i levseldir. 213
Fantastik dünyalar yaratan sinemada bu filmlerin yaratımında kullanılan maskeler bir bütün olarak o dünyanın varlı ğının ta ıyıcılarındandır. Fantastik filmlerdeki maskeler tek ba larına olmalarından çok bir çe it maskeli kostüm formundadır. Bu filmlerden “The Wizard of Oz” (1939)’da Dorothy adlı bir kızın
209 a.g.e. s.249. 210 Nezih Erdo ğan, Sinema Kitabı , Đstanbul, A ğaç Yayıncılık, 1992, s.67. 211 Christian Metz, Psychoanalyis and Cinema: The Imaginary Signifier Çev: Celia Britton vd. ( London: MacMillan, 1985) s. 58-59. Aktaran: Nezih Erdo ğan, a.g.e., s.69. 212 Postmodern Kurtarıcılar , Der: Veysel Atayman, 1. bs., Đstanbul, Donki ot Güncel Yayınlar, 2007, s.120. 213 a.g.e., Der: Veysel Atayman, s.121. 60
evinin fırtınayla savrularak fantastik bir dünyaya gidi i anlatılır. Bu fantastik dünyadan evine dönebilmesi için Dorothy’e yardım eden Teneke Adam, Korkak Aslan ve Korkuluk, bu filmin maskeli karakterleri olarak sayılabilir. “The Gorgon” (1964) filminin 20. yüzyılın ba larında geçen öyküsünde Gorgon adlı bir varlı ğın insan formuna bürünerek küçük bir Avrupa köyünün sakinlerini ta a çevirmesi anlatılır. Buradaki Gorgon maskeli bir karakterdir ve Gorgon’un maskesi öykünün fantastik boyutunu güçlendiren bir ö ğedir. “Planet of the Apes” (1968, 1970, 1973) filmlerinde bir grup astronotun bilinmeyen bir gezegene ini yapmasıyla ba layan fantastik öyküler anlatılır. Konu mayı bilmeyen ilkel ma ğara insanlarının oldu ğu gezegende insanlarla yer de ği tirmi ve kendi karma ık medeniyetini kurmu fantastik bir dünyanın varlıkları anlatılır. Bu varlıklar yine maskeli kostümler aracılı ğıyla fantastik boyutlarını olu turmu lardır.
“Beetlejuice” (1988) filminde makyajla olu turulan maskesiyle Beetlejuice yine kendi fantastik boyutunu açar. Edward Scissorhands (1990) filminde de karakter makyajlı bir maskeyle oynar. “Hook” (1991), “Mars Attacks” (1996), “Spawn” (1997), “The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring” (2001), “El Laberinto del Fauno” (2006) “300 Spartalı” (2006) filmlerindeki maskeli karakterler kendi fantastik boyutlarını olu turabilmek için tasarlanmı tır ve kimisi sadece makyaj yardımıyla yapılırken (Beetlejuice,1988) kimisi ise bilgisayar animasyonlarıyla olu turulmu tur (Spawn, 1997).
“Les Vampires” (1915), “La Belle et La Bete” (1946), “The Crow” (1994), “The Mask” (1994), “Powder” (1995), “The Cell” (2000), “Lemony Snicket's A Series of Unfortunate Events” (2004) filmleri de kendi fantastik boyutlarını açmak için maskelerden yararlanmı filmler olarak söylenebilir.
2.4.1. Kahraman ve Maske
Kahramanlık bir olgu olarak sahip olma ve olma kavramlarıyla ifade edilebilir. Fromm, sıradan insanların sahip olmanın verdi ği güveni tercih etti ğini; kahramanlarınsa bilinmeyene atılmaktan korkmadıklarını çünkü kahramanların
61
kendilerini olu turmanın pe inde olduklarını söyler. Sıradan insanla kahraman arasındaki temel fark buradan kaynaklanmaktadır. 214
Sinemanın kahramanlarının da sıradan karakterlerden farkı burada ortaya çıkar. Kahramanın onu di ğerlerinden ayıran yönlerinden birinin de soyut özelliklerini geli tirerek ruhsal bir bütünlü ğe ve kararlı bir yapıya varma amacı ta ımak oldu ğu söylenebilir. Yeni yeteneklere sahip bir kahramanın bu yeteneklerini insanlara yardım etmek amacıyla kullanabilmesi için ruhsal gücünü de geli tirmesi gerekir. Bu soyut yeteneklerin sinematografik kar ılı ğı kahramanın maskesinde ve kostümünde görselle tirilerek ifade edilir. Kahramanın maskesi ve kostümüyle görselle tirilen güçleri onu dü manlarının gözünde insanüstü bir konuma getirirken kimli ğini de gizlemesiyle çift yönlü bir yapı arz eder. Kahramanın do ğaüstü güçleri olsun ya da olmasın, maskesinin ve kostümünün bu gücü dü manının gözünde sa ğladı ğı söylenebilir ve maskenin dü manın gözünde olu turdu ğu bu etkinin maskenin ilksel kullanım amaçlarının izlerini ta ıdı ğı ifade edilebilir. Maskenin giyenin dönü ümünde oynadı ğı psikolojik rolünün yanında bir silah ve alet olduğunu söylemek de mümkündür. Maskenin bu etkisi onu giyenin kimli ğini manipüle ederek dü manının gözünde insanüstü bir konuma getirmesinden kaynaklanır. 215 Bu nedenle maskenin zırh ve silah özelli ğine ek olarak psikolojik bir sava ın simgesi oldu ğu da söylenebilir.
Birçok amanistik kostümün insanüstü güçleri ça ğırdı ğı ve toplumsal ya amı tehdit eden dü manlarla mücadelede kullanıldı ğı gibi süper kahraman kostümlerinin de benzer etkilerle donatıldı ğını söylemek yanlı olmayacaktır. Sembollerle ilgili ara tırmalarda, maske giymenin do ğaüstü güçleri ça ğırmakla ili kili oldu ğu özellikle sıradan olan ve olmayan gerçeklikler arasındaki dönü ümlere aracılık yaptı ğı ve giyene korunmak için ataları ça ğırma onlardan yardım isteme ve hayvansal içgüdüleri uyandırmada ruhsal güçler verdi ğine inanıldı ğı görülmü tür. 216 Sinemanın maskeli ve kostümlü kahramanlarının da do ğaüstü güçleri vardır ya da simgesel bir
214 Erich Fromm, Sahip Olmak yada Olmak , Çev: Aydın Arıtan, 1. bs., Đstanbul, Arıtan Yayınevi, 2003, s. 149. 215 Elias Canetti, a.g.e., s.380. 216 Levi-Strauss, The Way of the Masks , University of Washington Press, 1988. 62
güç olarak insanları etkileyebilir ve insanları bu simgesel gücün etrafında toplayabilirler. Süper kahramanla hiçbir yetene ği olmamasına ra ğmen maskeli bir kahramanı birbirine yakla tıran ey bu simgeselliktir. Bu duruma örnek olarak daha sonra çözümlenecek olan “V for Vendetta” (2005) filmi örnek gösterilebilir. Kahramanın hiçbir insanüstü yetene ği olmamasına ra ğmen bir simge olarak insanları etrafında toplaması sonucu büyük bir gücü harekete geçirir ve insanları dönü türür. Üstün yetenekleri olan maskeli kahramanların kurtardı ğı insanlar pasif konumdayken bir simgenin etrafında toplanan insanlar aktiftir.
Süper kahramanlar için maske tarafından sunulan görünmezlik, vücudu belirsizle tiren ve süper kahramanın gizli ve özel kimlikleri arasında ayrım sa ğlayan kostüm düzenlemeleriyle somutla ır. Maske elbise kavramını özerk güçleri ile donatılmı bir yapı olarak büyütebilen bir yetene ğe sahip olması nedeniyle; onu giyenin kimli ğini devam ettiren ya da paramparça eden bir güce sahiptir. 217
Maske ve kostümün kahramanın kendisinden ayrılması mümkün olmayan yeteneklerinin ve özel hayatının ta ıyıcısı olan bedeni ve üstün güçleri arasına bir çizgi çekerek her birine kendi alanını açtı ğı ve bu alanda özerklik sa ğladı ğı söylenebilir. Maskenin açtı ğı bu özerk alanlar ikili kimli ğin ya anmasına olanak sa ğlar. Bu iki farklı alandaki kahraman birbirinden farklı oldu ğu varsayılan kimlikleri sinematografinin olay örgüsel dehlizlerinde çatı tırılır. Bu çatı maların maskeli kahramanın temel karakter olarak yer aldı ğı fantastik ya da bilimkurgu türündeki yapımlarda oldu ğu söylenebilir. Maskenin bir dekor unsur olarak kullanıldı ğı fantastik ve bilimkurgu dünyaları anlatan öykülerin maskenin asıl i levini anlatması bakımından yeterli oldu ğunu söylemek mümkün de ğildir. Maske ve kimlik arasındaki gerilimlerin ön plana çıkarıldı ğı; maskeli kahraman ve süper kahramanların yer aldı ğı filmler maskeye yeni boyutlar katmaları açısından i levseldir.
217 Warwick, A and Cavallaro, D, Fashioning the Frame. Boundaries, Dress and the Body , Berg, Oxford, 1998, s.129.
63
Sinemadaki maske kullanımlarının yo ğun olarak süperkahraman ve kahramanların hikayelerinin anlatıldı ğı filmlerde oldu ğunu görmek mümkündür. Fantastik dünyaları anlatan büyük bütçeli filmlerde maskeli kahramanların(Spiderman, Batman, X Men) ön planda oldu ğunu söylemek yanlı olmayacaktır. Son dönem filmlerinden, Sam Raimi’nin yönetti ği Spiderman serisinin ve Christopher Nolan’ın yönetti ği Batman Begins ile The Dark Knight filmlerinin bütçeleri ve ula tıkları gi e hasılatı bu türün en çok seyredilen türlerden oldu ğunu gösterir. Bu filmleri çekici kılan kendilerine ait atmosferleri özel efektler kullanarak yaratmaları ve hayal gücünün sınırlarını zorlamalarıdır. Fantastik dünyalar yaratsalar da maskeli kahramanların oldu ğu filmler insanların duygularına seslenir ve bunu yapmak için de kahramanın insani yönüyle üstün yeteneklere sahip oldu ğu ikincil kimli ğini çarpı tırır. Đkili ya amların anlatıldı ğı maskeli filmler olan kahraman ve süper kahraman filmleri, bilimkurgu türünün ya da fantastik türün etkilerini ta ıyabilirler.
Maskeli karakterin dramatik dönü ümüne zaman ayırabilmesi bakımından maskelerin dekor i levinden fazlasını ta ıyan maskeli süper kahraman ve kahraman filmleri, maskelerin geleneksel kullanımlarının yanında sinemanın sundu ğu olanaklarla maskelere kattıkları boyutlarla da dikkat çekicidir. Çizgi romanlarda her zaman yer bulan süper kahramanların filmlerdeki düzenli artı ının nedeni özel efektlerin geli mesi olarak söylenebilir. 218
218 Liam Burke, Superhero Movies , 1. bs., Harpenden-Herts, Pocket Essentials, 2008, s. 11. 64
3. SEÇ ĐLM Đ F ĐLMLERDE MASKE
Bu bölüm altında çözümlenecek filmler ilk bölüm sonunda belirlenen maskelerin kullanım amaçlarından birinin ya da birden fazlasının özelli ğini ta ımaları nedeniyle genel tarama modeli kullanılarak seçilmi tir.
Sinema, karakterin maskenin ardındaki dönü ümünü olay örgüsü içinde i ler. “The Mask” (1994) filminde görülebilece ği gibi bu dönü üm görsel düzeyde bilgisayar teknolojisinin yardımıyla seyircinin gözleri önünde gerçekle tirilebilir. Maskenin kahramanla bulu ması, kahramanın hayatını de ği tirip dönü türmesi gibi olay örgüsel geli im a amalarındaki i levinin ön plana çıktı ğı filmlerin yanında korku filmlerinde sadece bir korku unsuru olarak yer alan ve dönü üm geçirmeyen maskeli karakterlerin oldu ğu filmler de incelemenin kapsamı dâhilindedir.
Bu filmlerdeki maskelerin seçiminde hem maskenin geleneksel yapılara uygun ve onların yeniden, sinemasal vizyonla yorumlanarak üretilen plastik özellikler ta ıması hem de bilgisayar destekli özel yapılarıyla sinema esteti ği çerçevesinde yeniden çok boyutlu olarak üretilmeleri etkili olmu tur. Örne ğin; “The Mask” filmindeki maske bir kaç farklı katmandan olu ur. “The Mask” filminin maskesi tahtadan yapılmı formuyla geleneksel nitelikler ta ırken, maske ve karakterin bütünle mesiyle ortaya çıkan maskenin ikinci hali makyajla üretilmi tir ve karakterin yüzüne uygulanarak makyaj esteti ği sınırlarında ekillenir. Filmsel düzlemde ah ap olan gerçek maske yüzle bütünle ti ğinde makyaj olarak görünür, oyuncunun mimiklerini saklamaz ve ifadeye izin verir. Filmin maskesi, yüzsel ifade olanaklarının yapamayaca ğı devasa ifadelerin de animasyon deste ğiyle yapılmasıyla çok katmanlı bir maske olmasından dolayı seçilmi tir. Bu maske mistik bir dönü üm maskesi olmasının yanında çok katmanlı teknik olanakların sundu ğu olanaklarla yapılmı tır ve çözümlenmek için uygun örneklerden biri olarak görülmü tür.
Seçilen filmlerde maskenin dönü üm, korunma, gizlenme i levleri ön plandadır. Bu dönü üm ve gizlenme süper kahraman filmlerinde kimli ği korumaya yönelikken, sıradan bir insan olan “V for Vendetta” (2006) filminin kahramanında
65
ise maske, bir kimlik gizleme aracı olmasından öte bir simgeye dönü me amacı ta ır. Bu ba ğlamda seçilen örnek filmler kendi ba larına ta ıdıkları dönü üm amacının yanında seçilen di ğer filmlerle birlikte de ğerlendirilerek seçilmi tir ve böylece maskenin geleneksel kullanımlarının çe itlili ği sa ğlanılmaya çalı ılmı tır.
Seçilen filmlerden bazılarında (Spiderman, Batman) ana karakterin maskeli olmasının yanında, onun kar ısına çıkan dü man karakterlerin de maskeli karakterler olması maske çe itlili ği sa ğlaması nedeniyle i levsel görülmü tür. Bu filmlerden Spiderman serisinde: Goblin, Venom gibi maskeli karakterlerin maskelerinin hem geleneksel hem de sinemanın sundu ğu olanaklarla yaratılan fantastik boyutları filmlerin tercihindeki etkenlerden olmu tur. Yine “Batman Begins” (2005) ve “The Dark Knight” (2008) filmlerinde psikologun kullandığı ve kimyasal gazla etkisini gösteren maskenin yanında Joker karakterinin iki katmanlı maskesi ve bir metafor olarak kullanılan “Two Face” lakaplı Harvey Dent karakterinin deforme olan yüzünün maske kullanımlarına zenginlik kataca ğı dü ünülmü tür.
Çözümlemesi tercih edilen filmlerde özetle; maskenin bir kimli ğe dönü mesi, film boyunca bir figür olarak kendi hikâyesiyle kahramanın hikâyesinin örtü mesini sa ğlaması ve sinemanın kendine has özellikleriyle olu turulmu olmaları; maskenin geleneksel kullanımlarının yanındaki tercih sebeplerindendir.
Türler arasında kesin ayrım yapmaya çalı mak birden fazla türün özelliklerini ta ıyan filmler nedeniyle mümkün de ğildir. Burada çözümlenen filmlerin birden fazla türün özelliklerini ta ıdıkları söylenebilir. Türler arasındaki bu geçi lilik göz önünde bulundurularak çözümlemesi tercih edilen filmlerin seçiminde tek bir türün bütün özelliklerini ta ımamasına ra ğmen, maske karakteristi ğinin baskın özelliklerini temsil etmeleri etkili olmu tur. Buradaki amaç maske ve ifadenin birden fazla türün özelli ğini ta ıyan filmlerdeki yansımalarını görünür kılmaya çalı maktır. Bu görünümlerin sinemadaki yansımaları çözümlemesi yapılan 15 filmden alınan 261 görselle ekte sunulmu tur. Bu görseller maskelerin sinematik kullanımlarını yansıtmalarına, ı ık kullanımına ve kar ıt ö ğelerle güçlenen ifadelerine göre seçilmi tir. Çözümlemek için seçilen filmlerden yeniden çevrim olanların tercih
66
edilmelerinin nedeni; makyaj ve maske uygulamalarının geli mi teknik olanaklarla uygulanmı olmalarıdır.
3.1. The Mask (Maske)219
Filmin olay örgüsel yapısında maske ve maskeye ait göndermeler hem diyaloglarda hem de görsel ö ğelerde kullanıldı ğı için olay örgüsüne, maskeyle ilgili göndermelere bakmak maskenin farklı boyutlarını anlamak için i levsel olacaktır.
1994 yapımı “The Mask” (Maske) filminde Jim Carrey’nin canlandırdı ğı karakter kendisini akacı bir tanrıya dönü türmek için maske kullanır. 220 Ço ğu filmin bilinen maskeli karakterlerine kar ılık Jim Carrey’nin “The Mask” filmindeki maskesi gibi maskeler, onların fantastik formları ve göz kama tırıcı yetenekleri, sadece film ve bilgisayar teknolojisiyle gerçekle tirilebilir. Geleneksel tiyatroda, maske karakteri güçlendirirdi fakat günümüzde özel efektlere ba ğımlı ve do ğal olmayan uygulamalar benzer maskeli karakter tiplerinin yaratımı ve gençle tirilmesinde modern izleyici kitleye inanırlı ğını verebilmenin yöntemlerindendir. 221
Konusu, bir banka memuru olan Stanley Ipkiss (Jim Carrey) buldu ğu gizemli bir maskeyi takar ve inanılmaz güçleri olan akacı bir varlı ğa dönü ür. 222 eklinde özetlenebilecek olan film, su altında dola an dalgıçlardan birinin bir kutu bulması ve kutuyu açmaya çalı ırken kazara kutusundan çıkan maskenin; di ğer deyi le derinlerde gizlenen kimli ğin özgür kalan görüntüsüyle ba lar. Maske derinlerdeki yolculu ğundan yüzeye çıkar. Bu rastlantısal kazalar zinciri filmin olay örgüsünün ba langıcıdır. Domino etkisi gibi her sahnede tek tek geli en olaylar Stanley Ipkiss’i maskeye götürür. Maske, Stanley Ipkiss ile bulu mak için iradesi varmı gibi bir yol izler. Đlerleyen sahnelerde de maskenin bir çe it iradeye sahip oldu ğu izlenimi veren
219 Tür : Fantastik/Çizgi Roman/ Aksiyon/ Komedi, Yönetmen : Chuck Russell, Senaryo : Michael Fallon, Mark Verheiden, Mike Werb, Yapım : 1994, ABD, 94 dk., Oyuncular : Jim Carrey ( Stanley Ipkiss/ The Mask), Cameron Diaz ( Tina Caryle) www. imdb.com , www.beyazperde .com 220 John W. Nunley, Cara McCarty, a.g.e., s.247. 221 a.g.e., s.249. 222 www.imdb.com 67
anlar vardır; bunlardan birinde, maskeden kurtulmak isteyen Ipkiss’in maskeyi pencereden atmasına ra ğmen maske bir bumerang gibi dönüp camdan içeri girer.
Bir banka memuru olan Stanley Ipkiss komik ve ap al bir tip olarak çizilmi tir. Bankaya gelen mü terisi Tina Caryle (Cameron Diaz) bir soygun planın parçasıdır ve Stanley Ipkiss’in bu özelliklerinden faydalanarak dikkatini da ğıtır, çantasındaki gizli kamerayla banka kasasının görüntüsünü çeker. Burada film içinde dönü ecek karakterlerden biri olan Tina Caryle’nin yüzeydeki ki ili ği görünür. Filmin ilerleyen sahnelerinde bütün karakterlerin bir çe it effaf maske giydikleri ve bu maskelerin dü tü ğü küçük anlar yaratılmı tır. Tina Caryle da ba ta bir suçlunun yardımcısıyken iyi bir karaktere dönü ür ve Ipkiss’in de dönü ümünde de etkili olur. Film boyunca maskenin bir figür olarak, hem diyaloglarda hem de görsel ö ğelerde yer aldı ğı söylenebilir. Örne ğin, Dorin Tyrel adlı hırslı karakter patronunun yerine geçmek isteyen öfkeli biridir, elinde tuttu ğu patronuna ait foto ğrafın gözlerini sigarayla yakar ve foto ğrafı yüzüne geçirip bir maske gibi kullanır.( Resim 3.1.1.) Tyrel’ın patronunun yerine geçmek istedi ği bu figürle maskelenerek ifade edilir.