<<

ANDRÉ BRETON VE SÜRREALİST RESİM İLİŞKİSİ

AYŞE GÜNGÖR

IŞIK ÜNİVERSİTESİ

2011

ANDRÉ BRETON VE SÜRREAL İST RES İM İLİŞ KİSİ

AY ŞE GÜNGÖR

İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Antropoloji Bölümü, 2009

Bu Tez, I şık Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne

Yüksek Lisans (MA) derecesi için sunulmu ştur.

IŞIK ÜN İVERSITES İ 2011

ANDRÉ BRETON VE SÜRREAL İST RES İM İLİŞ KİSİ

Özet

Bu tezin temel amacı, sürrealizmin kurucusu olan André Breton ve sürrealist resim arasındaki ili şkiyi ortaya koymaktır. Bu tezde öncelikle sürrealizmin tarihsel arkaplanı sunulmu ştur. Sonraki bölüm André Breton’un hayatı hakkında kronolojik bilgilerle okuyanlara bilgi vermektedir. Son olarak, André Breton’un yazmı ş oldu ğu makaleler, kitaplara odaklanarak, Breton’un bir sanatsever, bir entelektüel ve bir sanat teorisyeni olarak sunulması amaçlanmı ştır.

Anahtar Kelimeler: Sürrealizm, Resim, Sürrealist Sanat, André Breton, Sürrealizm ve Resim, 20. yüzyıl Sanatı

i

THE RELATIONSHIP BETWEEN ANDRÉ BRETON AND SURREALIST

Abstract

The main aim of this thesis is to clarify the relationship between André Breton, the founder of and the surrealist painting. First of all, in this thesis, surrealism’s historical background have been presented. The next part have designed to acquaint the readers about André Breton’s life with chronological information. In conclusion, by focusing Breton’s articles and books about surrealist art, to represent André Breton as an art-lover, intellectual and art theorist have been aimed.

Keywords: Surrealism, Painting, Surrealist Art, André Breton, Surrealism and Painting, 20th Century Art

ii

Te şekkür

Işık Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Kuramı ve Ele ştiri Programıyla, ülkemizde bir ilki gerçekle ştiren ve bu alanda kuramsal bilginin aktarılmasının yolunu açan Sayın Prof. Dr. Halil Akdeniz’e, Batı Sanatı hakkında vermi ş oldu ğu önemli bilgiler için Sayın Prof. Dr. Nilüfer Öndin’e, tezin yazım sürecinde önerileriyle tezin geli şimine büyük katkıda bulunan Doç. Rıfat Şahiner’e, de ğerli bilgileriyle ufkumuzu açan, tez yazım a şamasında destek ve katkılarını esirgemeyen tez danı şmanım Sayın Prof. Dr. Nedret Öztokat’a ve son olarak aileme te şekkürü borç bilirim.

iii

Önsöz

Sanatın tarihine genel bir bakı ş atacak olursak, yirminci yüzyıl ba şlarında sanatta köklü bir de ğişimin ba ş göstermi ş oldu ğunu görebiliriz. Bu dönemle birlikte sanatta Rönesans’tan beri süregelen tüm gelenekçi anlayı ş yıkılmı ştır. Bu durumun önemli sebeplerinden biri özellikle bilim alanında, hiç de azımsanmayacak sayıda olan yeni bulu şlardır. Aynı zamanda, Avrupa’da arka arkaya çıkan iki sava şın sebep oldu ğu gergin atmosfer de, bu yıkım için gerekli zemini olu şturmu ştur.

Yirminci yüzyılda, sanat alanında büyük yıkımı en iyi örnekleyen akımlardan biri hareketi olmu ştur. Dada hareketi, Berlin, Zürih, , Prag, New York kafelerinde ve di ğer de ğişik toplantı salonlarında düzenlenen etkinliklerden do ğmu ştur. Bu performanslar çe şitli sapkınlık gösterilerini de içeren gösterilerdir ve toplum içindeki tabuları yıkmayı kendine amaç edinmi ştir. Dada akımının temelinde bu yıkım iste ği ve anar şi bulunur. 1916 yılında do ğan ve 1920’lerin ba şında sona eren bir akım olan Dada geleneksel burjuva görü şlerini tersine çevirmeyi kendine amaç edinmi ş, uluslar arası bir kar şı-sanat hareketidir.

İlk kez Dada tarafından tohumları atılmı ş olan Sürrealizm ise, 1924 yılında André Breton’un Birinci Sürrealist Manifesto ’yu kaleme almasıyla birlikte bir akım halini almı ştır. Breton, bu manifestoda sürrealizm akımını ‘ katıksız ruhsal otomatizm ’ olarak tanımlamı ştır. Dada’nın yıkıcı temelleri üzerine kurulmu ş olan sürrealizm akımı, Dada’ya kıyasla daha az provokasyona yer verip, daha çok sistematik üretimin yolunu açmı ştır. Dada gibi Sürrealizm de, sanatı ya şam prati ğinin içine dahil etme amacındadır.

Aslında hayal edilen şey devrimle e şde ğerdir. Hem Dada hem de sürrealizm, ulusal duyarlıktan tiksinmi şlerdir. Bir tür evrensellik dü şüncesiyle hareket etmi şlerdir. Sonraları sürrealizm sahiden de, uluslar arası düzeyde geni ş bir

iv yayılım göstermi ştir. Bilinçaltının denetimsiz işleyi şinden ilham alan üretimlerin pe şinden ko şmu ş olan sürrealizm, psikanaliz ve Freud’un dü şüncelerinden önemli ölçüde etkilenmi ştir. Sürrealistler için dü şlerin yadsınamaz bir önemi vardır.

Ço ğunlukla sanat, edebiyat, sinema, felsefe ve politik alanda ürünler veren akım, zihni özgürle ştirme yöntemlerini kendine amaç edinerek bu üretimlerini gerçekle ştirmi ştir. Gerçekli ğe ait herhangi bir kuramı kendine çıkı ş noktası olarak almamı ş, şiirselli ği temel edinmi ştir. Şiirsel etkinli ğin büyülü yolunu tercih etmi ştir. Ünlü yazar ’a göre, sürrealizm (bir öbek ya da tarikat olu şmasına kar şılık) ne bir okul, (en önemli boyutlarından birinin esinlenmenin kurtarıcı gücünün şiirsel nitelik ta şımasına kar şın) ne de bir şiir sanatı oldu ğundan, bir din ya da siyasi parti olmadı ğından yapıtlarının önemiyle sınırlı de ğildir. Paz’a göre sürrealizm tamamen tinsel bir tutumdur. Hatta belki de en eski ve en dayanıklı, en güçlü ve en gizli tinsel tutumdur (Paz 1954: 80).

Sürrealizmin yaygın kuramı, Breton’un makalelerinde ve bildirilerinde şekillenmi ştir. 1924 yılında yazmı ş oldu ğu manifestoyla akımı resmen kurmu ş olan Breton, bu önemli manifestoyla, akımın temel ilkelerini ve yönelimlerini belirlemi ştir. Sürrealizmin ilerleyen yıllarında politik bir kimlik kazanması ve bu tür bir yola sapmasında yine Breton’un büyük payı vardır. Sürrealizmin politik temellerinin atılmasıyla devrim dü şüncesi, sürrealizmin felsefesiyle daha çok bir arada dü şünülebilir hale gelmi ştir. Breton, Sürrealizmin temellerinin çok daha eskilere dayandı ğını savunmu ştur. Bunu örneklendirmek için de, yazınsal alanda özellikle Rimbaud, Baudelaire, Lautréamont gibi şairlerin yapıtlarını örnek göstermi ştir. Sanat alanında ise, kübistler, ekspresyonistler, Wassily Kandinsky, Hieronymus Bosch, Pieter Brueghel gibi ressamlar ve özellikle primitif ya da naif sanat, Breton için çıkı ş noktaları olmu ştur.

Günümüzde sürrealizm akımı, ço ğunlukla Magritte, Dali gibi ismi çok duyulmu ş olan ressamlarla ili şkilendirilmektedir. Aslında sürrealizm ilk olarak edebi bir akım olarak ortaya çıkmı ştır. Akım içinde, şairlerin dile uyguladı ğı ruhsal otomatizmi 1920li yıllardan ba şlayarak uygulamayı amaç edinmi ş ressamlar mevcuttur fakat ba şlarda ressamların sayısı, yazarlara kıyasla daha azdır. Zaman

v içinde bu ressamların sayısı artmı ş hem de grup içindeki konumları daha önemli bir yere gelmi ştir. 1925 yılında, Paris’te Galerie Pierre’de düzenlenmi ş olan ilk sürrealist sergi, La Peinture surréaliste akımın görsel sanatlarla olan ba ğlantısını kanıtlaması açısından önemli bir i şleve sahip olmu ştur.

Breton, sürrealist resmin en ba şından beri savunuculu ğunu yapmı ş, tıpkı kelimeler aracılı ğıyla yaratılan şiirsellik gibi, imgelerin tuvale yansımasından da ya da ba şka türde bir sanat eserinin yaratımında da şiirselli ğin a ğır basabilece ğini göstermi ştir. Yazmı ş oldu ğu Birinci Sürrealist Manifesto ’da, sürreel imgelerin kuvvetine sonuna kadar inandı ğından söz etmi ştir.

1926 yılında yazmı ş oldu ğu, Le Surréalisme et la peinture / Surrealism and Painting kitabı ise, hem sürrealist sanat hakkındaki görü şlerini ortaya serer niteliktedir, hem de sanat tarihi açısından önemli metinleri içinde barındıran bir kitaptır.

Bu tezin son bölümünde incelenen, André Breton ve Sürrealist Resim İli şkisi konusu için de önemli bir kaynak olu şturmu ş olan bu kitap, sürrealist sanata en ba şından beri inanan ve onu yüceltmeye çalı şan Breton’un, bu konuyla ilgili yazmı ş oldu ğu birçok makale ve inceleme yazısını içinde barındırmaktadır. Sanatla ilgili yazmı ş oldu ğu yazıların yanı sıra önemli bir koleksiyoner olan Breton, gerçek bir sanatseverdir. Hayatı boyunca birçok ressamla yakın ili şkiler kurmu ş olan Breton, sürrealist resmin geli şmesi adına, oldukça önemli adımlar atmı ştır. Aynı zamanda, geni ş-tümel bir perspektif gözden geçirildi ğinde, tuval resmi kadar nesnelerin de önem kazandı ğını görebiliriz. Tezimizin amacı salt resim alanında bir inceleme yapmak de ğildir; Sürrealist nesneler, görsel kurgulamalar da bu tez içinde ele alınmı ştır. Kaldı ki, Breton gibi, bir akımı şekillendirmi ş, bir kuramcının sürrealist resmi sadece tuval resmiyle sınırlı tutmu ş oldu ğunu dü şünmek hatalı olurdu. Görsel estetik ba ğlamında filmler, nesneler, yazınsal/ şiirsel üretimlerin görsel ve estetik boyutları, Breton’un kuramsal anlayı şını anlamamızda bize önemli ölçüde yardımcı olur. Bu tezde, Breton’un sanatsal kullanımlı nesnelerle ba ğlantısı da kaçınılmaz biçimde ele alınmı ştır. Breton’un kuramsal görü şlerinin bütünlüklü bir görüntüsünü sunmak amaç edinilmi ştir. 20. yüzyıla baktı ğımızda, sanat, estetik, ele ştiri alanlarının

vi hepsini aynı anda kucaklayan ve her bir alana aynı derinlikte bir ö ğreti boyutundan bakabilen bir ba şka kuramcı, aydın, ele ştirmen de çıkmamı ştır. Tüm bu faktörleri göz önüne aldı ğımızda André Breton’un sanatla ilgili yazılarının ortak paydalarını bulmak, bu yazıları besleyen ideolojik, siyasal, tarihsel, toplumsal, sanatsal zemini betimlemek, bu çalı şmanın ana amacını olu şturmu ştur. Ülkemizde edebiyatçı yönüyle tanınan Breton’un ça ğda ş sanat alanında önemli fikirler üretmi ş, yollar açmı ş bir aydın olarak portresini çizmeye çalı şarak, görsel sanatlarda ele ştirel ve kuramsal anlayı şa da alçakgönüllü bir katkıda bulunmayı amaçladık.

Bu tezde, ilk bölümde Sürrealizm akımının kurulu şu ve geli şim sürecinin incelenmi ştir. Yine ilk bölüm içinde sürrealist sanat hakkında bilgi verilmi ş, bu alanda ürünler vermi ş çe şitli sanatçıların çalı şmalarına yer verilmi ştir. İkinci bölümde ise, Breton’un hayatı, sürrealizm akımının hayatındaki yeri göz önünde bulundurularak incelenmi ştir. Son bölümde, Breton’un yazmı ş oldu ğu yazılar aracılı ğıyla, Sürrealist resimle olan ili şkisinden bahsedilmi ştir. Breton’un bir sanatsever, bir kuramcı, bir koleksiyoner olarak portresinin çizilmesi amaç edinilmi ştir.

vii

İçindekiler

Özet i

Abstract ii

Te şekkür iii

Önsöz iv

İçindekiler viii

Resimler Listesi x

1. Giri ş 1

2. Sürrealizm Hakkında 4

2.1 Sürrealizm Nedir?...... …………………….…..……… 4

2.2 Sürrealizmin Tarihçesi………………………………….….....7

2.2.1. Dada’dan Sürrealizm’e …….………………….…..…..7

2.2.2. Sürrealizm: Ba şlangıç Dönemi.………………….…....10

2.2.3. Sürrealizm’in Yayılma Süreci……...………………….14

2.3 Sürrealizm ve Resim Sanatı ……………...……………….....15

2.3.1. Öncüler …………………...………………..….16

2.3.2. Sanatta Bir Devrime Doğru: Kar şı-sanat…...……….....20

2.3.3. Sanatta Masalsı Olana Do ğru: Sürrealist Sanat...…..….24

2.3.4. Sürrealist Sanatta Uluslararası Açılımlar ………..…….31

viii

3. André Breton Hakkında 34

3.1 André Breton’un İlk Gençlik Yılları……….………………….34

3.2 André Breton’un Dadaizm ile Tanı şması…………………...…38

3.3. Sürrealizm’in Kurucusu Olarak André Breton………...……...40

3.4. André Breton’un A.B.D Yılları……....……………………...... 48

3.5. André Breton’un Paris’e Dönü şü ve Breton’un Ölümüne Kadar Sürrealizm’in Durumu …………………………………………...... 50

4. André Breton ve Sürrealist Resim İli şkisi 55

4.1. Bir Koleksiyoner Olarak André Breton…………….…….…….....55

4.2. André Breton’un Sanatçılar Hakkında Yazmı ş Oldu ğu Tanıtma Yazıları ve Makaleler…………………………………………...……..58

4.3.André Breton’un Sürrealist Resim Hakkındaki Görü şleri………………………………………………..…….….……..65

Sonuç 77

Kaynakça 81

Özgeçmi ş 85

ix

Resimler Listesi

Resim 1 Hieronymus Bosch, Dünyevi Zevkler Bahçesi/ The Garden of Earthly Delights ,1504, Panel üzerine ya ğlıboya, Merkez panel: 220x195 cm, Kanatlar: 220x97 cm, Museo del Prado, Madrid (http://www.ibiblio.org/wm/paint/auth/bosch/delight/delightc.jpg) ……...... …….…19

Resim 2 , Boite-en-valise, 1935-1941, 40x38x10.2 cm, IX/XX Deluxe Edition, The , New York (http://www.moma.org/interactives/exhibitions/1999/muse/images/duchamp_boite.jpg)...... …………………….. 22

Resim 3 , Sürrealizm ve Resim/ Surrealism and Painting, 1942, Tuval üzerine ya ğlıboya, 195 x 233 cm, Özel Koleksiyon (http://www.famous- painters.org/Max-Ernst/ernst-gallery/49.jpg)...... ……………………………26

Resim 4 Salvador Dali, Sleep/Uyku, 1937, Tuval üzerine ya ğlıboya, 50,2 x 76.7 cm, Özel Koleksiyon (http://www.the- artfile.com/gallery/artists/dali/sleep.jpg) …...……………………………………....28

Resim 5 , Bebek/Doll, 1936, Boyanmı ş Alüminyum, 48.5 x 26.9 x 37.6 cm, Özel Koleksiyon (http://www.moma.org/collection_images/resized/674/w500h420/CRI_211674.jpg) … ………………...... ……………………………29

Resim 6 , Harika Sirenler/Great Sirens, 1947, Levha üzerine ya ğlıboya, 203 X 305 cm, Metropolitan Sanat Müzesi, New York (http://artsdot.com/A55A04/w.nsf/OPRA/BRUE-7ZS7DY/$File/Paul%20Delvaux%20- %20The%20Great%20Sirens%20.JPG)...... ………….....30

Resim 7 Breton’a kar şı çıkanların hazırladı ğı kitapçı ğın kapa ğı, 15 Şubat 1930, Paris ((http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/2/2a/Un_Cadavre.jpg/220px- Un_Cadavre.jpg) …………………………………………………...………..…...43

x

Resim 8 dergisi için René Magritte’in hazırladı ğı kapak, Sayı 10, 1937, Paris (http://thenonist.com/images/uploads/mnotaur10.jpg)…………………………...…45

Resim 9 Troçki, Rivera ve Breton, 1938, Meksika (http://i2.listal.com/image/804829/600full-trotsky-screenshot.jpg)...... ….………....47

Resim 10 First Papers of Surrealism sergisinden, Duchamp’a ait enstalasyon görüntüsü, 1942, New York (http://erasmusdesign.files.wordpress.com/2011/06/duchamp.jpg)……………….…49

Resim 11 Meret Oppenheim, Cannibal Feast/Yamyam Ziyafeti, EROS Sergisi, 1959, Paris (http://www.all- art.org/art_20th_century/surrealist_art/chapter7/chapter11/Untitled- 228.jpg)...... ………………………………………………………………..….....53

Resim 12 Breton’un 42, Rue Fontaine’deki evi, Paris, 1930 (http://mappingthemarvellous.files.wordpress.com/2008/03/kopie-von- bretonstudio.jpg)...... …………….…….55

Resim 13 Marcel Duchamp, Bekârları tarafından soyulmu ş gelin, 1915-1923, Ya ğlı boya, cila, cam plaka, 272,5 x 175.8 cm, Philadelphia Sanat Müzesi, Philadelphia (http://www.beatmuseum.org/duchamp/images/bride.jpg) ……………………….…58

Resim 14 , Anne, Babam Yaralı! , 1927, Tuval üzerine ya ğlıboya, 92,1 x 73 cm, Modern Sanat Müzesi, New York (http://www.friendsofart.net/static/images/art2/yves-tanguy-mama-papa-is- wounded!.jpg)...... …………………….…….…..62

Resim 15 André Breton, Şiir-Obje, 1941, Karı şık malzeme, 45,8 x 53,2 x 10,9 cm, Modern Sanatlar Müzesi, New York (http://www.moma.org/collection_images/resized/348/w500h420/CRI_161348.jpg) ...... 64

xi

1. GİRİŞ

Avrupa avangard hareketlerinin çıkı ş noktasında, burjuva toplumlarının algıladı ğı biçimiyle sanat statüsüne bir saldırı yer alır. Burjuva toplumlarında, sanatın çeli şkili bir rolü vardır. Sanat hayat prati ğinden uzaktır ve hep bir düzen imgesine yakın oldu ğu için olumlayıcıdır. Avangard sanat buna kar şı çıkmı ş ve sanatı kültür endüstrisinin elinden kurtararak, hayat prati ğinin içine dâhil etmek için bir çaba harcamı ştır. Dolayısıyla olumlayıcı olmaktan uzak, bir tür ba şkaldırıdır. Bürger’e göre avangard sanatın ömrü iki dünya sava şı arasındaki dönemle sınırlıdır ve avangard sanat için 1968 eylemleri son büyük eserdir. Bürger’in Avangard Kuramı ’na göre avangardistler, sanatın Hegelci anlamda ortadan kaldırılmasını önerdiler: Sanatın yok edilmesi de ğil, hayat prati ğine dönü ştürülmesi, böylece –dönü şmü ş bir biçimde olmakla birlikte- muhafaza edilmesi amaçlandı. Avangardistler, bu bakımdan estetizmin önemli bir unsurunu devralmı ştır (Bürger 2007:104). Bürger’in geli ştirmi ş oldu ğu kurama göre, avangard sanat bir tür yıkıcılı ğı içinde barındırmalı ve bir devrim dü şüncesiyle hareket etmelidir. Bürger’in avangard sanatın Sürrealizmin devamı olarak ortaya çıkan sitüasyonist hareketle birlikte sonunun gelmiş oldu ğunu söylemesi de tesadüf de ğildir. 1968 eylemleriyle birlikte, avangard sanat son bulmu ştur.

Bürger’in bu kuramsal görü şü ı şığında dü şünecek olursak, Sürrealizm akımının tam da avangard sanatın temsil ettiklerini yansıtmış bir akım oldu ğunu görebiliriz. Dada ile ba şlayan bu gelene ğin, Sürrealizm ile sistematik bir dü şünü ş biçimi haline gelmesi ve sanatta yıkımı savunuyor olması, iki dünya sava şı arasına sıkı şmı ş bu dönemi, avangard sanatın tek gerçek yansıması haline getirir. Çünkü Sürrealizm için devrim dü şüncesi önemli bir yere sahiptir. Bu hareketin kuramsal temellerini belirlemi ş olan André Breton, hareketi tam da sanatta burjuva ideolojisinin yıkımı ve sanat üzerindeki akademik kavrayı şın yok olmasının gereklili ği üzerinden temellendirmi ştir. , ‘ What is Revolutionary Art? ’ isimli makalesinde, bu dü şünce üzerinden, akımın tüm e ğiliminin negatif ve 1

yıkıma yönelik oldu ğunu savunmu ştur. Read’e göre, Sürrealizm’in asıl yöntemi, hayatın bilinçli gerçekli ği ve rüyasal ya şamın bilinçaltı gerçekli ği arasındaki duvarları yok etmektir (Read 2003: 513).

Sürrealistler tamamen uyanık bir aklın sanat üretemeyece ğini öne sürmü şlerdir. Sürrealistlerin ço ğu da Freud’un psikanaliz kuramından oldukça etkilenmi şlerdir. Bilinçdı şı kavramının sürrealistler için yadsınamaz bir önemi vardır. André Breton rüya ile gerçekli ğin, mutlak bir gerçeklik içinde, bir di ğer deyi şle bir sürrealite içinde çözünebilece ğine inanmı ştır. Aslında Sürrealizm, bilinçdı şının ve dü şün hak etti ği saygınlı ğı geri kazandırmak istemi ştir. Bu açıdan yakla şıldı ğında, kendi içinde bir içselle ştirmeye önem vermesi bakımından, Sürrealizm’in tinsel bir akım oldu ğunu görebiliriz. Öte yandan, daha önce de bahsetti ğimiz, devrimci ve yıkıcı cephesi de, bir di ğer tarafını olu şturur.

Sürrealizm en ba şından beri bu dı şarıdan görülen yıkıcı tarafını korur. Breton, manifestoları aracılı ğıyla, şiirsel bir dille, bir yıkımdan, günlük hayatın gerekliliklerinden kopu ştan söz eder. Aynı zamanda tüm ussal davranı ş biçimlerini ve yetene ği reddeder. Günlük hayat içindeki mucizeye inanıp, şiirsel etkinli ği hayatın içine dâhil etmek ister. Breton bu yüzden rastlantılara büyük önem vermi ş ve onların pe şinden gitmi ştir. 1928 yılında yazmı ş oldu ğu kitabı da bunu belgeler niteliktedir. Bu kitapta Breton, sokakta yürürken rastlantı eseri tanı ştı ğı, sonradan akıl hastanesine kapatılmı ş olan Nadja isimli bir kadınla, gerçekli ğin sınırlarında gezinen birkaç gününü anlatmı ştır. Bu kitabın en ba şında ise, rastlantı kavramının ona ne ifade etti ğinden ve nesnel rastlantı kavramından söz etmi ştir. Breton için nesnel rastlantı, tutkuyla ya da insanın özgürlü ğüyle, dı ş zorunlulu ğun kesi şme noktasıdır.

Breton, hayatı boyunca özgürlük fikrinin izinden gitmi ştir. Kaleme almı ş oldu ğu sürrealist manifestolarda tüm ahlak, estetik anlayışlarının yıkımına yönelik bir tavrın savunuculu ğunu yapmı ştır. Aynı zamanda bu manifestolar aracılı ğıyla, sürrealist grubun duru şunu büyük ölçüde belirlemi ştir.

Breton’un sürrealist sanat üzerinde de önemli etkileri olmu ştur. Akımın kurulu şundan beri, grup içinde önemli bir yere sahip olan sürrealist ressamlar

2

üzerinde dü şünsel anlamda birçok etkisi olmu ştur. Yazınsal alanda kelimeler aracılı ğıyla olu şturulan sürreel imge yaratımının, resim aracılı ğıyla da olu şturulabilece ğini savunmu ş ve bu dü şüncesini temellendirecek metinler kaleme almı ştır. Resim aracılı ğıyla tamamen içsel bir arayı şının gereklili ğini savunmu ştur. Bu tamamen içsel modeli kanıtlamak için, bazı ressamların resim yapma sebeplerinin tamamen bu temele dayalı oldu ğunu söylemi ştir.

Aslında Breton’un sözünü etmi ş oldu ğu bu ressamlar, sürrealist plastik sanatın öncüleri olan, , Max Ernst, André Masson, Miró, Tanguy, Arp, Picabia, gibi sanatçılardır. Breton, sadece resim aracılı ğıyla olu şturulan imgelerin değil, gündelik i şlevinden koparılmı ş nesnelerin de benzer bir i şlevi olabilece ğini dü şünmü ştür. Breton, sürrealist resmin varlı ğına derinden inanmı ş ve hayatı boyunca bunun savunuculu ğunu yapmı ştır. Bu alanda birçok makale kaleme almı ştır. Birçok sürrealist ressamla dostlu ğu ömür boyu sürmü ştür. Bazı sürrealist ressamlar için hem bir yol gösterici olmu ş, hem de bu ressamların sanat anlayı şına önemli teorik katkılar sa ğlamı ştır. Bu tez, Breton’un temellendirmi ş oldu ğu bu dü şünceler üzerinden, sürrealist resme yeniden bakmayı ve Breton’un sürrealist resme olan yakla şımını incelemeyi amaç edinmi ştir.

3

2. SÜRREAL İZM HAKKINDA

2.1 Sürrealizm Nedir?

“Aklın gücünden ve egemenli ğinden çok şey beklememeli.” Hegel

Sürrealizm, XX. yüzyılın ba şlarında, Avrupa’da ortaya çıkmı ş bir kültür hareketidir. Bu akımın üyeleri genellikle görsel sanatlar ve yazın alanında örnekler vermi şlerdir.

Birinci Dünya Sava şı’nın yarattı ğı trajik, kaygılı, kimi zaman umut kırıcı ortamda, her ça ğda oldu ğu gibi insano ğlu, varolu şuna yeni bir anlam ve çekidüzen vermekten geri durmayacaktı: Sava şın ve bunalımların ardından yeni bir hümanizma, yeni bir yazın ve estetik anlayı şı gelecekti. Öyle de oldu (İnal 1981: 266).

Sürrealizm’in tarihine bakıldı ğında, akımın, en genel çerçevede, Birinci Dünya Sava şı’nın ardından küllerinden do ğmaya çalı şan Avrupa’da temellerinin atılmı ş oldu ğunu görebiliriz (Mahon 2005: 11). Sürrealizm 1930’larda Fransız kültürü içinde anahtar bir role sahiptir. İkinci Dünya Sava şı sırasında da süren bu hareket, sava şa kar şı tavrıyla dikkat çekmi ştir.

Sürrealizm’in temelinde Dada akımı yer almaktadır. Dada akımı, Sürrealizm için bir yol gösterici olmu ştur. Sürrealizm temel ilkelerini, Dada akımı aracılı ğıyla belirlemi ş ve zaman içinde akım farklı açılımlar kazanmı ştır.

‘Sürrealizm’ kelimesi ilk olarak 1917 yılında ortaya çıkar. Bu yıl Les Mamelles de Tirésias isimli burlesk 1 oyununu yazmı ştır ve bu

1 Burlesk: Parodi ve bazen grotesk abartı içeren mizahi bir tiyatro türüdür. (fr: burlesque) 4

oyunu “sürrealist drama” olarak tanımlamı ştır. Fakat o zaman Alcools un şairinin, bir ö ğretiyi tanımladı ğı kimsenin aklına gelmezdi. Bu terim zamanla Apollinaire’in bulundu ğu sanatsal çevrelerde yaygınla ştı. (Waldberg 1997: 11) Apollinaire Dadaizm akımı içinde önemli bir yere sahip olmu ştur, Sürrealizm akımının tohumları ise, bu akımın do ğurdu ğu kültürel atmosfer içinde atılmı ştır. Sürrealizm, Breton’un yazdı ğı manifestolarla birlikte, bir akım halini alır. Breton, yine Sürrealizm kelimesinin ilk kullanımıyla ilgili, Birinci Manifesto ’sunda şunları söyler:

“ Bu çe şit bir çalı şmaya boyun e ğmi ş, ama sıradan edebiyat araçlarını bu çalı şmaya kurban etmemi ş oldu ğunu sandı ğımız Guillaume Apollinaire o sırada ölmü ştü. Ona duydu ğumuz saygıyı belirtmek için Soupault ile birlikte, elimizde bulunan ve arkada şlarımızı yararlandırmakta gecikti ğimiz yeni ve katıksın anlatım aracına Sürrealizm adını verdik. Artık bu kelimeden geri dönmenin gereksiz oldu ğuna ve bizim verdi ğimiz anlamın Apollinaire’in verdi ği anlamı yenilgiye u ğrattı ğına inanıyorum.” (Hilav 1962: 26)

André Breton, yine Birinci Manifesto ’da, Nerval’in Ate ş Kızları ’nda kullanmı ş oldu ğu do ğaüstücülük kavramının, Sürrealizm kelimesine tercih edilebilecek bir kelime oldu ğundan , Nerval’in dü şünsel anlamda, akımın duru şuna daha yakın oldu ğundan da bahseder. Ona göre Apollinaire Sürrealizm’in yetkinli ğe ula şmamış kalıbını yakalamakla birlikte, bundan kuramsal genel bir açıklama çıkaramamı ştı. Bu açıklamaların ardından, Breton, Birinci Manifesto ’da ‘Sürrealizm’ teriminin açık bir tanımlamasını yapar:

“Sözle, yazıyla ya da ba şka bir biçimde, dü şüncenin gerçek i şleyi şini ortaya koymak için kullanılan katkısız ruhsal otomatizm (automatisme psychique pur). Aklın denetlemesi, hiçbir ahlaksal ve estetik tasa olmadan dü şüncenin kendini ortaya koyması.

ANS İK. –fels-: Sürrealizm, dü şüncenin çıkar gözetmez oyunuyla dü şün sınırsız gücüne ve günümüze de ğin bir yana atılmı ş belli ça ğrı şım biçimlerinin üstün bir gerçekli ği oldu ğuna inanmaktadır. Sürrealizm bütün

5

öteki ruhsal mekanizmaları kökünden yıkmaya ve hayatın belli ba şlı sorunlarının çözülmesinde onların yerini almaya yönelir. Saltık Sürrealizm’i kabul edenler şunlardır: Aragon, Baron, Boiffard, Breton, Carivve, Crevel, Delteil, Desnos, Eluard, Gérard, Limbour, Malkine, Morise, Naville, Noll, Péret, Picon, Soupault, Vitrac.”(Hilav 1962: 27)

Breton’un bu tanımının yanı sıra, Sürrealizm hakkında birçok görü ş de ortaya atılmı ştır. Örne ğin Löwy Sürrealizm’le ilgili olarak şunları söyler:

“ Gerçeküstücülük, hiçbir zaman bir edebiyat ekolü veya bir sanatçı toplulu ğu olmamı ştır, olmayacaktır. O tam anlamıyla ruhun isyan hareketi ve dünyayı yeniden büyülemeye dönük kesinlikle yıkıcı bir giri şimdir. Yani, insan ya şamının kalbine burjuva medeniyeti tarafından silinen ‘büyülü’ u ğrakları yeniden sokma te şebbüsüdür: şiiri, tutkuyu, çılgın a şkı, hayalgücünü, sihri, miti, ola ğanüstüyü, hayali, isyanı, ütopyayı. Veya ba şka bir deyi şle, sınai/kapitalist toplumumuzun dar kafalı akılcılı ğına, tüccar zihniyetine, alçak mantı ğına, düz gerçekli ğine kar şı bir tepki ve ‘hayatı de ğiştirmeye’ dönük ütopyacı ve devrimci bir özlemdir. Gerçeküstücülük, 1924’te ba şlayan fakat son sözünü söylemekten uzak olan hem entelektüel tutkulu, hem siyasi hem sihirli, hem şairane hem hayalci bir maceradır.” (Löwy 2009: 3)

Sürrealizm şiir ve sanatta en devrimci deneyimi sunmayı kendine amaç edinmi ştir (Maddox 1997: 12). Sürrealizm, hayatla ilgili genel inanı şları sanat aracılı ğıyla yıkıma u ğratmak için çabalamı ştır. Yeni algı kapıları açarak, modern sanat alanında bir devrim gerçekle ştirmi ştir ancak bu süreç, basit ve çizgisel bir geli şim izlememi ştir (Leslie 1997: 11). Bu süreç içinde, Sürrealizm, kendi yollarını belirleyerek ve bu izden gitmi ştir. Bu yollar günlük ya şamın tekdüzeli ğini kıran, alı şıldık düzeni sekteye u ğratan ve insanları, alı şıldık dü şünce biçimlerinden, kalıplardan uzakla ştıran yollardır. Sürrealizm, gelenekseli ve “aktüel” bilgiyi aşarak bilinçaltının, dü şün, hayalgücünün özgürlü ğünü isteyen ve bu özgürlü ğün insansal varolu şun de ğişiminde bir temel araç oldu ğuna bilimsel verilere

6

dayanarak inanan bir inanç toplulu ğudur. İçinden geldi ği gibi yazma, bu özgürlü ğü yakalamanın yeni bir dünya olu şturmanın belli ba şlı kayna ğıdır. Sürrealist yazın ve sanat, bu gücü kullanmanın bir biçiminden ba şka bir şey de ğildir. Sürrealizm’in ba şlıca de ğerleri, iste ğin, dü şün, a şkın, çocuklu ğun, yani “insanın ilksel durumunu” simgeleyen, toplumsal kuralların ve bilginin de ğişimine inanan, alı şkanlıklara, zorlamalara inanmayan “yeni” bir hümanizma olu şturur ( İnal 1981: 276).

Sürrealizm, sadece bir akım olarak ele alınmamalıdır. Sürrealizm bugün de, sürmekte olan bir dü şünü ş biçimi olarak görülebilir. Günümüzde, hâlâ, Sürreel/Gerçeküstü ö ğeler ta şıyan eserler vermekte olan ça ğda ş sanatçılar mevcuttur. Bu durum bize, Sürrealizm’in di ğer sanat akımlarından farklı bir yerde durdu ğunu göstermektedir. Bunun elbette ki birçok nedeni vardır. Öncelikle Sürrealizm’in felsefi temellerinin oldukça güçlü oldu ğunu söyleyebiliriz. Akım sadece bir estetik bilincin de ğil, bir dü şünü ş biçiminin temsilidir. Şiirsel ve dü şsel olanın izinden gitmi ş olan bu akımı bir bütün olarak ele alacak oldu ğumuzda, tinsel/ruhsal tarafının a ğır bastı ğını görebiliriz. Öte yandan, Sürrealizm bize, ba şka bir hayatın mümkün oldu ğunu göstermektedir. Benjamin’in dü şüncesine göre ise, Sürrealizm’in pe şinde oldu ğu şey, sarho şlu ğun gücünü devrime kazandırmaktır (Benjamin 2008, 165).

2.1. Sürrealizm’in Tarihçesi

Bu bölümde, Sürrealizm akımının Dada akımının aktif oldu ğu yıllarda atılan temellerinden yola çıkıp, tarihsel olarak yayılım sürecinden bahsedilecektir.

2.1.1. Dada’dan Sürrealizm’e

Sürrealizm’in tohumları ilk olarak Dada hareketinin geli şimi sırasında atılmı ştır. Dadaizm, dünyanın insanların yıkılı şından umutsuzlu ğa dü şmü ş, hiçbir şeyin sa ğlam ve sürekli oldu ğuna inanmayan kimselerin ruhsal durumunun sonucuydu. Ve bu akım, özü gere ğince ortak estetik nitelemelerin dı şına çıkıyordu. Çünkü dadacılar dünyasal şeylerin bo şunalı ğını derinden derine duyuyorlardı. Hayatın

7

sınırlayı şını a şabilmek için, hangi düzenle ilgili olursa olsun, bütün geleneksel buyrukları çi ğnemek istiyorlardı (Duplessis 1981: 256). Dadacılar daha önce sanat alanında düzenledikleri anar şist eylemlerle köhne kentsoylu dü şünceye sava ş açmı şlardı. 1914-1918 sava şı ertesinde, bu insansal felaketi yüceltenlerin propagandalarına bir grup genç insan kar şı çıkar. Sava ş öncesinde de kültürel duyarlılık üst seviyelerdedir.

Özellikle resim alanında Fovizm ve Kübizm’in ortaya çıkı şı, Ekspresyonizm’in yaygınla şması önemli geli şmeler arasında yer alır. O dönemde, sava ş öncesi Avrupa dehadan hiç de uzak sayılmaz. Dada hareketi ise sava ştan sonra geli şmeye ba şlar. 1916 yılında, Tzara ve Zürih’teki Cabaret Voltaire‘de bir araya gelen aydın ve şairlerin önderli ğinde sanata-kar şı olan bu görü ş yaygınla şmaya ve tüm Avrupa’da bu hareketin yansımaları görülmeye ba şlar. Bu grubun Zürih’te toplanmalarının asıl sebebi ise, Birinci Dünya Savaşı sırasında bu kentin tarafsız bölge olu şuydu.

Cabaret Voltaire’in kurulu ş öyküsü şöyledir: 1915 yılında, I. Dünya Sava şı’nın patlak vermesiyle birlikte, filozof şair Hugo Ball ve onun kız arkada şı Emmy Hennings Almanya’dan kaçıp, İsviçre’ye yerle şir. Burada Cabaret Voltaire’i kurar, amacı kendi gibi ba ğımsızlı ğına dü şkün, sava ş kar şıtı gençleri yanına çekmek, sanatçıların, aydınların bir araya gelebilece ği bir tür sanat merkezi olu şturmaktır. Bu yüzden gazetelere çe şitli ilanlar verir. Bu ça ğrıya uyup, mekâna gelen, birçok yazar, şair, ressam vardır. Bunların arasında, Marcel Janco, Hans Arp ve vardır. Burada tüm bu katılımcılarla birlikte birçok şiir geceleri, konserler, tiyatro gösterileri gibi çe şitli aktiviteler düzenlenir. Kısa sürede istenilen amaca ula şılır ve Cabaret Voltaire önemli bir sanat merkezi haline dönü şür (Tzara 2005: 5). Böylece Dada’nın topluma açılı şında yeni bir evreye girilmi ş olur. Sonrasında Galeri Dada açılır fakat burası da uzun soluklu bir mekân olamaz.

Kendilerini “kültürel sabotajcılar” olarak gören Dadacıları bir araya getiren , sanatın profesyonelle ştirilmesine kar şı duydukları nefretti, fakat reddettikleri ku şkusuz tek ba şına sanat de ğildi; tersine, mutlak bir insan do ğası kavramına

8

hizmet eden bir sanatı savunuyorlardı. Hans Arp, yazılarında, sava ş öncesinde üretilen sanatı özellikle benlikçilikle ve insanlı ğa a şırı de ğer biçmeyle e şit sayıyordu (Hopkins 2004: 25), bu türden bir sanat anlayı şına kar şı çıkıyordu.

Dada’nın kilit kavramı “provokasyon”dur; bu tavırları elbette ki toplum tarafından ho ş kar şılanmaz. Bu provokasyonun sıklıkla soka ğa ta ştı ğı bilinmektedir. Örnek olarak, George Grosz “Dada Death” ismini verdi ği kostümüyle Berlin sokaklarında dola şıp, “Dada sizi arkanızdan tekmeler, bu da sizin ho şunuza gider” diye ba ğırmaktadır (Goldberg 2006: 63).

1915’te iki Fransız sürgün, Marcel Duchamp ve Francis Picabia, Avrupa’daki sava ştan çıkarılan ve bir şekilde daha büyük olan benzer bir konuma, New York’a ula şırlar. Her iki sanatçı da sava ştan önce Fransa’daki sanat çevrelerinin önde gelen isimleri olmakla birlikte yeni dü şüncelere açık oldu ğunu hissettiklerinden A.B.D’ye yönelirler. (…) Duchamp’ın görsel sanatın ‘zanaat’ ça ğrı şımlarına yönelik antipatisi ve bunun sonucunda sanat yapıtının en önemli parçası olarak dü şüncenin el becerisinin yerine geçmesi gerekti ğine olan inancı, 1913’ten ba şlayarak sanat objeleri olarak ‘hazır-yapım 2’ nesneleri seçmesinde etkili olmu ştur. Bu seçimin adı en kötüye çıkmı ş örne ği, New York Ba ğımsız Sanatçılar Toplulu ğu’nun Nisan 1917’deki sergisine gönderdi ği pisuardır – Fountain (Çe şme) adını verdi ği pisuar, şakacı bir şekilde ‘R. Mutt’ adıyla imzalanmı ştır. (Hopkins 2004: 27-29)

Dada akımın etkileri birçok Avrupa ülkesine de yayılır. Bunlardan ilki Almanya’dır. Berlin’de sanata kar şı geli şen bu tavır, Almanya’da temel estetik eğilim olan Dı şavurumculu ğa kar şı açık bir muhalefette kendini göstermi ştir.

2 Ready-made: Marcel Duchamp tarafından geli ştirilmi ş olan kavram. İmal edilmi ş sıradan nesnelerin, sanatçı tarafından seçilmesi ve modifiye edilmesidir. Nesnenin sadece seçilmesi, yeniden yerle ştirilmesi, ba şlıklandırılması veya i şaret edilmesiyle, o nesne sanat eseri haline dönü şür. Duchamp'a göre Ready-made'in Marcel Duchamp tarafından yapılmı ş tek tanımı, André Breton ve 'ın Dictionnaire abrégé du Surréalisme kitabında bulunur. Orada şöyle demektedir: "Sıradan bir objenin, sırf bir sanatçının seçimi sayesinde, bir sanat nesnesi konumuna yükselmesi." En çok tanınan ready-made Duchamp'ın Pisuar 'ıdır.

9

Hausmann, Höch, Grosz bu akımın Berlin’deki öncüleri olmu ştur. Yine Almanya’da Hannover kökenli Kurt Schwitters de bu akımın önemli isimlerindendir. Köln Dadacıları arasında ise, sonraları sürrealist resmin önemli bir figürü haline dönü şecek olan Max Ernst de bulunuyordu.

Akımın Fransa’daki yansımaları, Sürrealizm akımının tohumlarının atılmasına sebep olmu ştur. Paris Dada’sının do ğrudan yadsımacı bir tarzı vardır ve açık biçimde politiktir. 1918 yılında Tzara, Dada Manifestoları ’nı kaleme alır ve bu akımın en önemli ismi haline gelir. 1919 yılı ba şlarında Breton, bu manifestoyu yazan Tzara’nın tavrına yakınlık duymaya ba şladı. Tzara’nın ertesi yıl Paris’i ziyaret edi şi aralarındaki ba ğı güçlendirir.

2.1.2. Sürrealizm: Ba şlangıç Dönemi

Tzara’nın Paris’e geldi ği 1919 yılında, Littérature dergisi Aragon, Breton, Fargue, Gide ve Valéry gibi yazarların birbirlerini tanıma olana ğı buldukları bir ortam olu şturmaktadır. Bu dergi etrafındaki çevre, Paris’te Dadaizm’in merkezi olma amacındadır. Sanata kar şı duran ve kesin bir tavır belirlemi ş olan bu heyecan dalgası, bir süre içinde durulduktan sonra Sürrealizm akımıyla birlikte bir yenilenme ve canlanma sürecine girmi ş olur. Gelece ğin tüm sürrealistleri gibi, Dada toplantılarına katılan Breton’un 1921 yılında ile birlikte yazmı ş oldukları, ilk ruhsal otomatizm denemesi olan Les Champs magnétiques adlı yapıt, ancak sonraları gerçeküstücü/sürreel bir eser olarak de ğerlendirilir. (Passeron 2000: 8-9)

Dadacıların kimi dü şüncelerini payla şsalar da gerçeküstücüler, daha örgütlü olmaları ve gerçek dünyaya daha çok ba ğlı kalmalarıyla onlardan ayrılırlar. Dada daha bireysel bir olu şumken, Sürrealizm kolektif biçimde hareket etme yetisine sahiptir. Breton’un Dada’dan kopu şu ise Barrès Davası 3 yüzünden, 1921 yılında

3 Barrés davası, Maurice Barrés’in Dada grubu tarafından suçlanıp, yargılanmasıdır. Bu davaya Tzara karşı çıkmış olmasına rağmen, Breton tarafından düzenlenmiştir. Paris’te Société Savantes’ta 13 Mayıs 1921’de düzenlenen davada, “ulusal değerler “ve “yetenek” konuları da sorgulanmıştır. 10

olmu ştur. Dadanın provokasyona dayalı tavrından uzakla şan Breton, sanat ve şiiri ön plana çıkaran bir hareketin önderli ğini yapmaya ba şlamı ştır. Breton, Dadaizm’den ayrılı şı konusunda şunları söylemi ştir: “Son yıllarda bo ş ve genel bir güven sorununu her fırsatta gündeme getiren kimi aydınların hiçlikçi tutumlarının yaratabilece ği sakıncaları gözlemledim.” ( İnal 1981: 271)

1920’lerin ba şında Paris’te bir araya gelen sanatçılar, Birinci Dünya Sava şı’nın ve onun yol açtı ğı felaketlerin sorumlusu oldu ğuna inandıkları maddeci, kentsoylu topluma güvenlerini yitirmi şlerdir. Kendini be ğenmi ş ama sı ğ ya şam biçimleriyle, bilim ve teknikteki geli şmelere duyulan körü körüne inançla bu toplum bir yozla şma sürecine girer. Bu yozla şmaya ancak yepyeni, devrimci bir kar şı-sanatla yanıt verilebilirdi.

Sürrealizm içinde birle ştirici bir figür ve karizmatik önder kimli ğiyle toplulu ğun temel dire ği olan André Breton, sonraki yirmi yıl içinde, sürrealist etkinlikler arasında e şgüdüm sa ğlamanın yanı sıra, akım de ğişik gerçeküstücü e ğilimleri bir araya getirmeye de çaba gösterdi (Klingsöhr-Leroy 2006: 7).

Aslında Breton bir tür yol gösterici i şlevi üstlenerek, çe şitli görü şlerden gelen yeni güçleri bir araya toplar. Grup, , André Masson, Joseph Délteil, , Mathias Lübec, J.A. Boiffard, Jean Carrive, Pierre Picon, Francis Gérard, , Marcell Noll, , Maxime Alexandre vb. o dönemde henüz çok genç olan entelektüellerden olu şuyordu. Zamanla, grup içinde çe şitli de ğişiklikler olur. 1924 yılında ise, gerçeküstücü grup resmen kurulmu ştur. Sonuç olarak akım, engin deneyimi olan Breton’un etrafında toplandı, çünkü bir tek o akımın temellerini belirleyebilecek birikime sahiptir, zira öyle de olur. 1924 yılında Breton Birinci Sürrealist Manifesto ’yu kaleme alır ve akımın temel dizgesini belirlemi ş olur. (Nadeau 2004: 10)

Birinci Sürrealist Manifesto ’nun yayınlandı ğı 1924’ten hemen önce Paris’in Grenelle Soka ğı’nda bir Sürrealist Araştırmalar Bürosu açılır. O dönem şair ve yazarlara ev sahipli ği yapan bu merkezde, insanların dü şlerine, tanık oldukları tuhaf rastlantılara ili şkin anlattıkları derlenmektedir. 1925 yılında ise, Sürrealist Ara ştırmalar Bürosu bir bildiri yayınlar. Bu bildiri ya da “27 Ocak 1925

11

Deklarasyonu”, sürrealistlerin politik hamlesinin bir i şaretidir. Sürrealizm’in bir edebiyat akımı de ğil, bir devrim dü şüncesinin pe şinde oldu ğunu göstermektedir. Bu bildiride sürrealistler şöyle demektedir:

“Giri şimimize ili şkin kamuoyunda aptalca yayılmı ş olan yanlı ş bir yorum üzerine,

Edebiyat, drama, felsefe, tefsir ve hatta ilahiyat alanında anırmakta olan tüm ça ğda ş ele ştirmen kitlesine duyuruyoruz ki:

1. Edebiyatla hiçbir alakamız yoktur; ama herkes gibi biz de gerekti ğinde edebiyattan istifade etmeyi gayet iyi biliriz.

2. Sürrealizm, yeni ya da daha kolay bir anlatım aracı de ğildir, bir şiir metafizi ği de de ğildir. Zihnin ve zihne benzer her şeyin bütünüyle özgürle şmesinin yordamıdır.

3. Devrim yapmaya kararlıyız.

4. Sürrealizm sözcü ğünü devrim sözcü ğüne ili ştirmemizin tek amacı, bu devrimin çıkarsız, tarafsız, hatta bütünüyle umutsuz niteli ğini göstermektir.

5. İnsano ğlunun adetlerini de ğiştirme iddiamız yok; ama dü şüncenin ne kadar kırılgan oldu ğunu, titreyen evlerimizi nasıl da oynak temeller ve ma ğaralar üzerine in şa etmi ş oldu ğumuzu göstermek istiyoruz.

6. Toplum’a şu resmi uyarıyı haykırıyoruz: Sapmalarımıza ve yanlı ş adımlarınıza dikkat edin, bir tanesi bile bizden kaçmayacaktır.

7. Dü şüncesinin her döneminde Toplum bizi tetikte bulacaktır.

8. Biz İsyan uzmanlarıyız. Zorunlu oldu ğunda ba şvuramadı ğımız hiçbir eylem biçimi yoktur.

9. Özellikle Batı dünyasına söylüyoruz: Sürrealizm vardır. Peki bize takılan bu yeni izm de nedir? Sürrealizm bir şiirsel biçim de ğildir. Kendine geri dönen zihnin çı ğlı ğıdır. Ve prangalarını kırmaya kararlıdır, bunun için gerçek çekiçler gerekse bile. “ (Artaud,Breton, Eluard, vd. 2010: 225-226)

12

Yine 1924’de çıkmaya ba şlayan La Revolution Surréaliste dergisindeki oldukça aydınlatıcı bir duyuruda, ‘Büro’ kendini şöyle tanıtıyordu: “ Gerçeküstücü Ara ştırmalar Bürosu’nun amacı, zihnin bilinçaltı etkinli ğini açı ğa çıkarabilecek her yolla ilgili olabilecek tüm bilgileri, elveri şli tüm araçları kullanarak toplamaktır. ” (Klingsöhr-Leroy 2006: 10)

Dada’nın küçük gruplara ayrıldı ğı sürede, tam anlamıyla Sürrealist bir toplulu ğun olu şması uzun sürmez. Haziran 1924’te Littérature ’ün son sayısı yayımlanmı ştır. Sürrealizm’in kurmay heyeti olan Centrale Surréaliste olu şmu ş ve 1 Aralık 1924’ten itibaren de “dünyanın en şaşırtıcı dergisi olan” La Révolution Surréaliste yayımlanmaya ba şlanır. Bu derginin, aydın ki şilerin şiddet duygularını istismar etmi ş bir dergi oldu ğu vurgulanır. Aslında akım resmi olarak, 1924 yılında kurulmu ş olsa da, bu tarih sadece onların ilerleyece ği yolu belirlemeleri için gerekli olan olayların gerçekle şti ği tarihtir.

Yol aldıkça geli şmelerle birlikte, grubun kendisi de ğişti ği gibi, dinamikleri ve gruptaki insanların özellikleri de büyük ölçüde de ğişikli ğe u ğrar. André Breton zamanla, politika ya da edebiyat alanında ün salmaya kapılan takipçileri çok geçmeden gruptan çıkarır. Çünkü sürrealist çalı şma, özü gere ği çıkarcı olmayan bir çalı şmadır. Böylece ilk olarak eserlerinin fazla satmasından ötürü, , Jean Paulhan, Raymond Radiquet, Jules Romains, André Salmon ve Paul Valéry’den ayrılır. Chirico ve 1936’da Salvador Dali, fa şizme dönü şleri yüzünden, Joseph Delteil de Katolikli ği kabul etti ğinden, akımdan çıkartıldılar. (Duplessis 1962: 62) En önemli de ğişim ise, ikinci manifestodan sonra akımın politik kimli ğinin belirginle şmesidir. Aragon, Breton, Eluard, Péret ve Unik gibi bazıları da 1926’dan itibaren Komünist Parti’nin üyesi olurlar. Bu sanatçıların tümü 1933’te partiden kovuldular (Passeron 2000: 11). Bu sırada Breton, Fransa’ya bir mülteci olarak gelmeyi reddeden Troçki’yi desteklemektedir. Bu dönemde, Breton’un politikaya yakınla şması, büsbütün partiye katılmak de ğil, akımın duru şuyla politikayı ortak paydada birle ştirebilmek amacıyla gerçekle şmi ştir.

13

2.1.3. Sürrealizm’in Yayılma Süreci

1933’te hemen hemen on yıldır ilk kez Sürrealizm’in, kendine ait bir dergisi bulunmamaktadır. Oysa dünya çapında bir geni şleme dönemine girilmi ştir. 1932’de New York’ta, 1933’te Paris’te açılan sürrealist sergiler, Breton’un söylev ve konferansları, ülke dı şındaki çe şitli yerlerde çe şitli grupların olu şması, akımın içteki canlılı ğını göstermekle kalmıyor, aynı zamanda pek yakın bir tarihte tümüyle kendini gösterecek olan fa şist rejimlerin esintileriyle bunalan dünyanın, böyle bir akıma gereksinimi oldu ğunu da ortaya koyuyordu.

1933 yılında, ilk sayısı yayımlanmı ş olan Minotaure dergisinin zamanla, tüm kadrosunu sürrealist grup ele geçirir. Bu dönemde Sürrealizm hem kuramsal, hem politik, hem de çe şitli sanat dalları bakımından kendini bulmaya ba şlar. II. Dünya Sava şı’nın patlak vermesinin ardından, sürrealist gruptan Dali, Tanguy ve Matta A.B.D’ye, Breton ise Meksika’ya gitmek zorunda kalır. Bu günlerde Fransa hem çökü ş, hem de kurtulu ş dönemlerini ya şamaktadır (Passeron 2000: 14-15). Amerika Birle şik Devletleri’nde Breton radyo programları yapar. 1941’de de bu çalı şmalarını Genèse et astistiques du surréalisme adlı yapıtta toplar. Bu yapıtın adındaki “sanatsal” kelimesi Breton’un ilk ba şlardaki sanata-kar şı tutumundan ne kadar uzakla ştı ğını açıkça göstermektedir. Minotaure dönemi henüz sona ermemi ştir. Breton Sürrealist akımın ilkelerini anımsattı ğı Prolégoménes à un troisiéme manifeste du surréalisme ou non adlı yapıtını yayımlar. David Hare, Breton, Duchamp ve Ernst’in yayımcılı ğını yaptıkları VVV dergisini çıkardı. Söz konusu dergi, Haziran 1942 ile Şubat 1944 arasında üç sayı yayımlar. (Passeron 2000: 16)

Sonraları, Sürrealizm ABD’de geni şler ve filizlenir. Bu sırada New York’ta bir tek önemli sergi açılabilmi ştir: First Papers of Surrealism – Sürrealizm’in ilk belgeleri (1942). Bu sırada Avrupa’daki Sürrealistler adeta ortadan yok olmu şlardı. , akımın artık geçmi şe gömüldü ğünü imler biçimde, Histoire du surréalisme (Sürrealizm’in Tarihi) adlı kitabını yayımlar. (Passeron 2000: 16) Bu arada sanatçıların birçoğunun ölümleri birbirini izler.

14

Breton, sava ştan sonra Fransa’ya geri döner fakat Sürrealizm’in zamanında sahip oldu ğu entelektüel otorite daha fazla devam edemez (Hopkins 2004: 47). Sürrealist akım kendini toparlamak, izleyicilerini canlandırmak ve yeniler için yol açmak zorundadır. Sürrealizm artık bir dereceye kadar parlak ve etkin geçmi şiyle pek de iyi görünmeyen gelece ği arasında bir yerde bulunmaktadır.

Son yıllarda ise, Sürrealizm’in gizli bilgiye, okültizm 4e yöneldi ği görülmü ştür. Nitekim Breton’un 1957’de yayımladı ğı kitabın adı Sihirli Sanat / L’art magique ’tir (Duplessis 1962: 65). Bir akım olarak Sürrealizm Breton’un öldü ğü yıl olan 1966’ya kadar devam etmi ş olsa da, artık geçmi şteki dinamiklerini artık yitirmi ştir.

2.3. Sürrealizm ve Resim Sanatı

Sürrealizm en ba şından beri, doktrinle şmeye kar şı direnmi ştir. Akıldı şı davranı şla ve gizemle, bilinçaltının çalı şmalarını serbest bırakıp, bilinçli dü şünce sürecini bozmayı amaçlıyor ve deh şetin, erotizmin sanatsal imkânlarından faydalanıyorlardı. Böylece, modern sanat için derin bir ilham kayna ğı olan, yeni bir tür duyarlılık olu şturmu şlardır. (…) Sürrealist sanatçılara göre sanatsal yaratım, hayattaki en de ğerli, en gizli ve en de ğerli şeylerin farkına varmaktır. Onlar ne bir zanaatkâr ne de bir estetikçidir; sadece ‘esinleyen’ olmak istemi şlerdir (Alexandrian 2007: 8). Sürrealizmde asıl vurgu ya şam ve dü şünce üzerinedir, edebiyat ve teknik üzerine de ğil. Bir sürrealiste göre her şey, sanatın hayatın içinde durdu ğu yerden yönetilir. Sanat günlük ya şamın problemlerinden ayrı dü şünülünce, i şlevini kaybedebilir (Maddox 1997: 11).

Georges Bataille, Sürrealizm’in yirminci yılına do ğru ilerledi ği günlerde, Sürrealizm ve görsel sanatlarla ilgili kimi temel noktaları da özetlemi ştir: XX. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan di ğer öncü akımlarla kar şıla ştırıldı ğında,

4 Okultizm: Okültizm geçmiş çağlarda doğa, evren, insanın evrenle ilişkiler ve gelecek hakkındaki kehanetlerin aktarıldığı ezotetik gelenekler yoluyla edinilmiş derin bilgilerin bütünü olarak tanımlanmaktadır. kapsadığı alanlar arasında, maji, simya, astroloji, nümeroloji, sembolizm, teürji, psişürji, kahinlik ve falcılık türleri sayılabilir.

15

Sürrealizm, görsel imgeyi ve imgenin i şlevini tanımlamanın ötesine geçme çabasıyla dikkat çeker. Bu yakla şıma göre, fizyolojik görü şün ve gözün normal işlevinin bir anlamı yoktu. Asıl önemli olan, hayal gücü ve içe bakabilme becerisidir. Görme olgusu nasıl yeni ko şullara ba ğlıysa, iç sesin, görsel sanrıların ve dü şlerin ürünü olan gerçeküstücü sanat da yeni ko şullara ba ğlıydı. (Klingsöhr- Leroy 2006: 24)

Breton’a göre Sürrealizm bir anda ortaya çıkmamı ştır, geçmi şte birçok alanda bu akımın tohumları atılmı ştır. Resim alanı, bu alanların en verimlisi olmu ştur. Bu sebeple, resim sanatındaki öncü ressamlardan bahsetmek yerinde olacaktır.

2.3.1. Öncüler

Oneirik 5 ya da dü şsel fantezinin resim alanına girmesiyle Sürrealizm, sayısız öncüleriyle soylu bir geçmi şe de sahip çıkarak, resim sanatının özel gelene ği içindeki yerini almı ştır. Dü şlerin resimle anlatılması, yüzyıllar boyunca tekrarlanmı ş ve zaman zaman her birine mitolojiler ya da dinler sahip çıkmı ş olsa da, gücünden hiçbir şey yitirmeyen fantezi, simgecilik, anı ştırma, büyü ve çılgınlıklar sayıca zenginle şmeyi, ço ğalmayı sürdürmü şlerdir. (Passeron 2000: 23)

Özellikle fantastik sanat, barok ve maniyerizm dönemleri, Sürrealist resimde buldu ğumuz öğeleri sıklıkla içinde barındırır. Bu alanda, Sürrealizm, sayısız öncüleriyle, soylu bir geçmi şe sahip çıkmı ştır. Fantastik öncüler de, bu sahip çıkılan geçmi şin bir parçasını olu ştururlar. Bu noktada, hatırlanması gereken bir taraf vardır; fantastik sanat, içsel bir ihtiyaç doğrultusunda üretilmedi ği takdirde, Sürrealizm’le arasında bir ba ğ kurulamaz.

“Fantastik resmin tarihine kolay bir geri dönü ş yapılabilir ve dinsel inançlara yardım edecekleri yerde, açıktan açı ğa şehvet duygusuyla dolu ola ğanüstü bir dünyanın kapılarını hayal gücüne aralayan çok sayıda dinsel putlar arasında bir seçme de yapılabilir”, diyen Passeron, bu konuyla ilgili verdi ği örnekleri şu şekilde sıralamı ştır:

5 Oneirik: Rüyalarla ilgili olan veya rüyaları ça ğrı ştıran.

16

“ Fantastik Orta Ça ğ, XV. yüzyılın cinli perili tahta oymaları, ilmi simya ile ilgili simgeler, St. Anthony’nin Ba ştan Çıkarılması konusunu i şleyen çe şitli tablolar, Aldorfer’in uzay ça ğrı şımlı peyzajları, Cranach’ın gizemle dolu ve insanı irkilten figürleri, Flaman resimlerindeki canavarlar ve sefahat alemleri, ya şlı Pieter Bruegel, Lucas von Leyden, zulüm sahneleri, Var şova’daki ola ğanüstü Gotik Maria Aegyptica, Antoine Caron’un ola ğanüstü Barok kompozisyonları, Viterbo yakınlarındaki Bomarzo Bahçelerinde Vicino Orsini için yaratılan canavar heykelleri, Perspectiva comporum regularium, Archimboldo’nun optik oyunları, Bracelli’nin Garip Şeyler’i anamorfozlar, Callot ve groteskleri, onsekizinci yüzyılın kozmonotlara özgü dü şleri, sefahat konulu resmlerin en iyileri, Morghen’in oymaları, Piranesi’nin mimarlık görü şü, William Blake’in mistik resimleri, Hoffmann’ım Masalları ve zamanın romans noirs’ı için yapılan ondokuzuncu yüzyıl resimler, Goya, Grandville, Bresdin, Félicien Rops’un tüm fantastik oymaları, Lewis Carroll’un ya da ’in resimleyicileri ve o dönemin popüler yapıtları, Fuseli’nin resimler, Victor Hugo’nun yaldızlı çizimleri, çe şitli images d’Epinal dizilerinin popüler baskıları ve benzeri çalı şmalar, yüzyıl ba şlangıcındaki dolambaçlı biçimler ve oyma ta şları, Klimt’in vah şi erotisizm’i – yani kısaca Minotoure’un çe şitli Sürrealistlere ait reprodüksiyonlar olarak yayınladı ğı ve gariplikleriyle Verne ciltlerini dolduran tüm belgeler çıkı ş noktalarının örneklerini olu ştururlar. Bu örneklere şüphesiz Afrika, Okyanusya ve A.B.D.’deki eski uygarlıkların süslü silahları, gündelik gereçleri, objeleri, feti şleri, putları, yine tarih öncesine ve özellikle Kelt’lere ait olanların yanı sıra, tarihçilerle etnologların çabaları sonucunda gözler önüne serilmi ş bulunan di ğerleri de katılabilir.” (Passeron 2000: 23,24)

Öncü etkilerini üç grupta inceleyebiliriz: Dü şsel Sanat, İlkel Sanat, Psiko- patolojik Sanat. Bu üçlü ilham kayna ğı, sürrealist sanatın do ğuşu için zemin hazırlamı ştır.

Paolo Uccello, en önemli dü şsel sanatçılardan biridir. Nesneleri oldukları gibi de ğil, zihnin gözüyle bakarak resmetmeyi tercih etmi ştir. Sürrealistler, onu Desecration of the host (1965-7, Urbino, Galleria Nazionale) resminden ötürü onurlandırmı ştır. Algısındaki lirizme hayranlık duyarlar. Uccello’nun resmi, do ğayı taklit eden Slav resmi gelene ğinden kopuktur çünkü Uccello hayvanlara, 17

evlere ve tarlalara keyfi renkler verir. Figürlerini ise kesi şen çizgilerin kombinasyonunun bir fonksiyonu olarak düzenler. Tüm bunlar onun, gerçekli ğe bir tür irrasyonel duyguyla yakla şmı ş oldu ğunu gösterir (Alexandrian 2007: 10).

Sürrealizm-öncesi dönemdeki, en önemli öncü ise, Flaman ressam Hieronymus Bosch’tur. Bosch’un imgeleminin tuhaf, hayaletlerle dolu evreni, André Breton tarafından Sürrealizm’in ilk manifestosunda (1924) açıklanan özdevim sonuçlarıyla etkin bir şekilde kar şıla ştırılabilir. Bizzat Breton, Bosch’u “tam bir hayalperest” olarak tanımlamı ş ve ona tarihi bir model rolünü yüklemi ştir: Onun imgeleminin sınırsız şiirselli ği, “bilinçaltı ressamları”nın habercisidir. Bunun yanı sıra simyanın cazibesi de benzer şekilde, Bosch’u geç avangard yanda şlarına ba ğlayan bir köprü niteli ğindedir. (Artbook Bosch 2002: 132) Bosch’un tablolarında resmetmi ş oldu ğu, ayaklı balık, melez şeytan, akrobatlar, ya şayan kayalar, tuhaf sebzeler, insandan büyük ku şlar, çılgın geçit törenleri, elleri üzerinde yürüyen insanlar, kusan kurba ğalar, yusufçu ğa dönü şen isyankar melek gibi figürler, resmindeki sürrealist formlar için verilebilecek birkaç örnektir.

18

Resim 1 Hieronymus Bosch, Dünyevi Zevkler Bahçesi/ The Garden of Earthly Delights ,1504, Panel üzerine ya ğlıboya, Merkez panel: 220x195 cm, Kanatlar: 220x97 cm, Museo del Prado, Madrid (http://www.ibiblio.org/wm/paint/auth/bosch/delight/delightc.jpg)

XVI. yüzyıl Alman ressamları arasında da, Sürrealizm’in ataları sayılabilecek isimler mevcuttur. Bunlardan biri de, Albrecht Dürer’dir. Dürer’in gravürleri ve bakır i şlemelerinde, kıyamet gününden bazı bölümler ve uyku halindeyken görülen görüntülerin etkisiyle çe şitli alegoriler resmedilmi ştir (Alexandrian 2007: 11).

Bu bahsedilen, öncü ressamların yanı sıra, çe şitli katliamları resmeden Antoine Caron; çe şitli meyve, sebzelerden olu şan insan figürleri resmeden Archimboldo; genellikle karanlık resimler, kâbus çizimleri yapan Fuseli ve Goya’dan söz edebiliriz. Passeron’un vermi ş oldu ğu örnekte de bahsi geçmi ş olan tüm bu ressamlar, Sürrealist resmin kökeninin, geçmi şte de örneklerini görebildi ğimiz bir resim gelene ğinden geldi ğinin, bir kanıtı niteli ğindedir.

19

2.3.2. Sanatta Bir Devrime Doğru: Kar şı-sanat

Sürrealizm, tüm plastik sanatlara sıçramı ş olan bir güzellik biçimi olmadan önce, özgür bir esinlenme için genel estetik anlayı şına kar şı bir ayaklanmaydı. Bu ayaklanma, 1919’da Paris’te Littérature dergisinin kurucuları olan genç şairler, André Breton, ve Philippe Soupault tarafından ba şlatılmı ştır. Apollinaire’in izinden giden bu topluluk, onun “ şair ressamın suç orta ğı olmalıdır” dü şüncesini benimsemi ştir (Alexandrian 2007: 42). Sürrealistlerin yakınlık duydu ğu ilk ça ğda ş ressamlar da, ço ğunlukla Apollinaire’in i şaret etmi ş olduğu isimlerdir.

Sanat ve provokasyonun bir araya geli şi, geçmi şe dayanıyor olsa da, Dadaizm zamanında bu durum üst seviyelere çıkmı ştır. Dadaizm kendisinden önceki di ğer akımların devamı niteli ğinde de ğildir. Dadaizm, bir kar şı çıkı şın, bir yenili ğin temsili niteli ğindedir. Dadacılar, sanat eserini saygı duyulacak, kıymetli bir nesne statüsünde görmemi ş, bu görü şü yıkmak için çabalamı şlardır. Tzara, artık ya ğlı boya resmin ve tüm kabul edilmi ş estetik de ğerlerin artık terk edilmesi gerekti ğini savunmu ştur.

Bu sanata kar şı olan duru şun, önemli savunucularından biri de, Arthur Cravan’dır. Cravan, Sürrealistler için oldukça ilginç bir figürdür. Hem boksör, hem de şair olan Cravan, Oscar Wilde’ın ye ğeni oldu ğunu iddia etmektedir. Hazırlamı ş oldu ğu Maintenant adlı dergiyi ise, sokaklarda el arabasıyla dola şarak, satmaktadır. Cravan’a göre, her büyük sanatçı içinde provokasyona dair duygular ta şımalıdır.

Bir di ğer önemli isim ise, Breton’un akıl hastanesinde görev yaparken tanı ştı ğı, Jacques Vaché’dir. Vaché’nin nihilist mizah anlayı şı, Breton’u çok etkilemi ştir. Vaché’nin “sanat saçmadır” sözünü etmesinden sonra sanatsal ayaklanmanın temelleri atılmı ştır (Passeron 2000: 262) Hem Cravan, hem de Vaché 1919 yılında ölmü şlerdir fakat dü şünü ş biçimleri, akıma ilham kayna ğı olmu ştur. Çünkü Dadaizm’in temelinde de bu türden bir reddedi ş, sanata kar şı nefret yatıyordu. Dadaizm, akıl-dı şı olanın yayılması için çaba harcıyordu.

20

Zamanla Dadaizm akımına ba ğlı, aykırı sanatçılar ortaya çıkmaya ba şladı. Öncelikle foto-montajın ağırlıkta oldu ğu eserler üreten sanatçılar baskın durumdaydı. Bu grup ço ğunlukla, Berlin’deki Hausmann ve Schwitters gibi adlardan olu şuyordu. Çöpleri, gazete ve dergilerden kestikleri parçaları kolajları için kullanıyorlardı.

‘Kar şı-sanat’ı (Contre-Art) ileri bir boyuta ta şıyanlar ise, Marcel Duchamp ve Francis Picabia oldu. Aslında Duchamp’ın yapmak istedi ği bir kar şı-sanat de ğildi, o ‘kuru sanat’ı savunuyordu. Sanatı insansızla ştırmayı umuyordu. Onun entelektüel konsantrasyonu, yaptıklarına de ğer katıyordu. Mona Lisa’yı bıyıklı olarak resmedip, ismini ‘L.H.O.O.Q. – elle a chaud au cul ’ koyması, yapmı ş oldu ğu çalı şmalara bir örnektir. Duchamp, resim üzerine geleneksel dü şünü ş biçimini yıkmayı kendine amaç edinmi ştir. Tüm bunlar dı şında, genel bir objenin, ki şisel bir detay eklenmesiyle nasıl nadir bir obje haline getirilebilece ği üzerine dü şünmü ştür. Bu dü şüncesinin ardından ortaya, ‘ready-made’ yani ‘hazır- yapıt’ları ortaya çıkmı ştır. İlk hazır yapıtı bir ‘bisiklet tekerle ği’dir. En bilinen hazır-yapıt’ı ise, New-York’taki bir sergiye, sergilenmesi için gönderdi ği, ‘R.Mutt’ olarak imzaladı ğı, ‘ Pisuar ’ıdır (Alexandrian 2007: 35,36). Duchamp, ready-made’lerin olu şum sürecini ‘randevu’ terimiyle açıklamaktadır (Jean 1967: 35). Sanatçının nesne ile bulu şması ve o nesneyi farklı bir görsellikle kavramak için sanatçıda gerekli bir zihinsel açıklık gereklili ğinden söz etmektedir.

İlk olarak 1914 yılında, kar şı sanat objelerini yani ready-made / hazır yapıt larını üretmeye ba şlayan Duchamp, 1925 yılına kadar üretmi ş oldu ğu eserlerinin, küçük boyuttaki röprodüksiyonlarını üreterek, bir ta şıma çantasının içine sı ğdırmayı amaçlamı ştır. Bu çantalara, “ Boite-en-valise ” adını vermi ştir. Aynı zamanda portatif bir müze i şlevi gören bu valizler, Duchamp’ın tüm çalı şmalarını bir araya getiren niteliktedir. “ Marcel Duchamp – The Portable Museum ” kitabında, valizin yapım a şaması şu şekilde aktarılmı ştır: Duchamp, bu kutuları hazırlarken, hali hazırdaki hızlı yapım teknikleri yerine, ı şık baskısı, şablon üzerinden elle renklendirme gibi, daha detaycı ve daha eski bazı yöntemleri tercih etmi ştir. Bu zaman alıcı teknikleri uygulayarak, sanat eserinin tekli ği ve çoklu ğu, orijinal ve onun mekanik yeniden üretilebilirli ği arasındaki sınırları bulanıkla ştırmı ş olup ve 21

daha nice açıklaması, ayırt etmesi zor geçi ş süreçleri yaratmı ştır. Sanatçı, büyük bir sabırla, her çalı şmasını çe şitli grafik basamaklara ayırıp, röprodüksiyon olarak bir araya getirmi ştir. Çalı şma süreci, çok sayıda, prensipli biçimde yürütülmü ş aşamadan olu şmu ştur. “ Boite-en-valise ”, kitap çizgiselli ğinde dizilerek sunulmu ş içeri ği dı şında, bir odanın dikey ve yatay yapısını da, kendi boyutlarında yeniden canlandırmaktadır. Hepsi bir aradayken ve paketlenmi ş haliyle, küçük bir ta şıma çantasına veyahut valize dönü şmektedir.” (Bonk 1989: 20 – 21)

Resim 2 Marcel Duchamp, Boite-en-valise, 1935-1941, 40x38x10.2 cm, IX/XX Deluxe Edition, The Museum of Modern Art, New York (http://www.moma.org/interactives/exhibitions/1999/muse/images/duchamp_boite.jpg)

Sanatın birincil dilini kültürün ikincil diline dönü ştüren toplumsal kurum olan müzenin bütün i şlevleri, Duchamp’ın valizinde küçültülmü ş ölçekte mevcuttur: Nesneye de ğer biçme, ba ğlamından ve i şlevinden soyutlama, hem bozulmaya hem de soyutlanmı ş anlamının da ğılmasına kar şı koruma. (…) Duchamp, eserin yapısal tanımında nesnenin nihai akıbetini öngörmekle, sanatçının yaratıcılık rolü yerine koleksiyonculuk ve müzecilik rolünü geçirir: Yani sanat eserinin yerle ştirilip ta şınmasıyla, de ğerlendirip kurumsalla şmasıyla, te şhir ve muhafaza edilmesiyle ilgilenen bir ki şinin rolünü. (Buchloh 2005: 110) Bu noktada, Duchamp’ın sanat eserini mitle ştiren kültür endüstrisi ve müzecilikle ilgili bir sorgulama süreci içinde oldu ğunu ve portatif müzesinin bu alanlara a ğır bir ele ştiri niteli ğinde oldu ğunu dü şünebiliriz.

22

Akım içindeki bir di ğer önemli ressam ise, Picabia’dır. Picabia her zaman çocuksu dehasıyla böbürlenmi ştir. Duchamp gibi o da sanatsever bir aileden gelmektedir. Barselona’da önceleri 291 adıyla çıkarttı ğı dergiyi, 391 adıyla basmaya ba şladı. Bu dergiyi 1924 yılına kadar çıkartmayı sürdürdü. En önemli resmi ise, karı şık teknikle yaptı ğı Kibritli Kadın ’dır (Passeron 2000: 31).

Sürrealizm’in birçok ilkesi, Dadaizm zamanında şekillenmi ştir. O dönemde çıkmakta olan, 391, Bulletin Dada, Dadaphone gibi yayınlar sürrealist akımın yol göstericisi niteli ğindedirler. Bu sırada, birçok Dadaist sergi düzenlenmi ş, bu sergilerin hepsinde bir provokatif eylem gerçekle şmi ştir. Max Ernst’in resimleri ise bu dönemde, tüm grubun ilgisini çekmeye ba şlamı ştır.

Zaman içinde Dadaizm akımı, ömrünün sonuna yakla ştı ğına dair sinyaller vermeye ba şlamı ştır. Picabia, akıma yakınlık duymadı ğına dair sözler söylemi ş, Breton ve Duchamp, Tzara’nın düzenledi ği ‘ salon dada ’ sergisine katılmayı reddetmi şlerdir. Breton artık bu türden bir dışavuruma yakınlık duymadı ğını açıkça ifade etmektedir.

Fakat Dadaizm deneyimi olmadan, Sürrealizm’in bu bildi ğimiz forma ula şmı ş olması imkânsızdır. Dadaizm, sırasında tohumları atılan Sürrealizm, onun küllerinden yeniden do ğmu ş, kendi dinamiklerini yaratmayı ba şarmı ş bir akımdır. Bu durum sanat alanında, belirgin biçimde görülebilir. Picabia, 1922 yılının Mart ayında Littérature dergisinde, şöyle bir editöryel notuna yer vermi ştir: “ Kendinize hayranlık duymayın. Geleneksel bir hal almı ş devrimci bir okulda, susup oturmayın. Ticari spekülasyonları kabul etmeyin. Resmi bir şöhret aramayın. İlhamınızı hayattan alın ve dehanın devam eden hareketini korumak için hiçbir ideale sahip olmayın .”

Yine Picabia, 1927 yılında, Sürrealizm’den Dada’ya geçi ş dönemini şu şekilde ifade etmi ştir: “ Sürrealizm’e katıldım çünkü sanata kar şı duru şları ve hayata kar şı tavırları, en az Dada kadar iyiydi.” (Alexandrian 2007: 46)

23

2.3.3. Sanatta Masalsı Olana Doğru: Sürrealist Sanat

Sürrealizm, en çok rüyalara, çağrı şımlara, delili ğe, çocukluk dönemine, kısaca aklın denetimsiz kaldı ğı durumlara, vermi ş oldu ğu önem dolayısıyla, Dadaizm’den ayrı bir yolda ilerliyordu. Breton, 1924 tarihinde yazmı ş oldu ğu Birinci Sürrealist Manifesto ’da, çocuklu ğun hayatımızdaki en sahici dönem oldu ğunu savunuyordu.

Sürrealist sanat denildi ğinde, çok geni ş bir skalaya yayılan bir alan görürüz: Etnik dokular, feti şler, Afrika, Yeni Gine, Polinezya, Avustralya kabilelerinden ve Amerikan yerlilerinin kullandı ğı objeler, günümüz toplumuna ait naif ve oto didaktik nesneler, delilerin sanatı ve tabii ki halk sanatı. (Rezzio 1997: 151)

Sürrealistler, entelektüeller arasındaki ayrımcılı ğa da kar şı çıkıyorlardı. Tüm zamanların en tartı şmalı dergisi olan, La Révolution Surréaliste dergisinde Sürrealizm’in ilkeleri hakkında yazılar kaleme alıyorlardı. Bu sıralarda bu yazıları yazan 26 ki şinin arasında, üç tane ressam vardı: Max Ernst, Georges Malkine ve André Masson (Alexandrian 2007: 50).

1925’deki Galerie Pierre’deki ilk grup sergisine ise, Chirico, Klee, Arp, Ernst, Man Ray, Miro, Picasso ve Pierre Roy gibi isimler katılmı ştır. Arp, Ernst ve Man Ray, o zamanlar henüz kendilerini Dadaizm’in ruhundan soyutlamı ş de ğillerdir. Breton ise bu gerçe ği onaylar durumdadır ve o sırada bu ressamların Sürrealizm’in e şiğinde olduklarını ifade etmi ştir. Tüm bu dönem, sürrealist resmin temellerinin atıldı ğı bir dönem niteli ğini ta şımaktadır.

Sürrealist resim, Chirico’ya da çok şey borçludur çünkü birçok ressam üzerinde önemli etkilere sahiptir. Max Ernst ondan etkilenmiştir. Aynı zamanda Pierre Roy’un resminde de Chirico’nun etkilerini görebilmek mümkündür. René Magritte ve Yves Tanguy, onun resminden güçlü yaratıcı etkiler almı şlardır. Sürrealistler, onun, şiirsel dehasına, alaycı mizah anlayı şına büyük saygı duymaktadırlar (Alexandrian 2007: 54).

Sürrealizm’e en yakın sanatçılardan biri olan André Masson ise, farklı bir kanalı temsil eder. Masson’un 1920’lerin ba şında gerçekle ştirdi ği ‘otomatik desen’leri,

24

ça ğrı şımlar üzerine kurulu dı şavurumcu soyut imgelerden olu şmakta; ayrıca kum, toz gibi malzemeler resim yüzeyi üzerinde kendi şeklini ve dokusunu yaratmaktadır. Masson çok geçmeden, Sürrealizm’in önde gelen figürlerinden biri olmu ş, 1929 yılında André Breton’un otoritesine ba şkaldırana kadar da öyle kalmı ştır. İkinci Dünya Sava şı sırasında ABD’de bulunan André Masson, Sürrealist resimle Amerikan Soyut Dı şavurumcu resim arasındaki ba ğlantıyı sa ğlayan ba şlıca sanatçılar arasında yer almı ştır (Antmen 2008: 137).

Masson ile stüdyoları yan yana olan Miro ise, Masson’un resim yaparken sergiledi ği cesaretinden çok etkilenmi ştir. Daha önceleri oldukça titiz çalı şan Miro, Masson’la tanı şmasından sonra resim yaparken daha özgür olmu ştur. Miro’nun resmi oldukça oyuncu bir resimdir. Düz renk bir zemin üzerine, çe şitli renklerde i şaretler resmeder.

Picasso, hiçbir zaman gruba dahil olmamakla birlikte, sürrealistlerin ona olan büyük saygısı, ondan ne derece etkilendiklerini belgeler niteliktedir. Chirico ve Duchamp ile birlikte, görsel Sürrealizm’in geli şiminde üç önemli figürden biri olmu ştur. Aynı zamanda Picasso, ilk büyük Sürrealist sergiye eserleriyle katılmı ş, çe şitli Sürrealist yayınlarda, resimlerinin reprödüksiyonlarının kullanılmasına izin vermi ştir (Golding 1994: 211).

Yves Tanguy ise her zaman bir ressamdan çok, bir sürrealist oldu ğunu dile getirmi ştir. Tanguy resimleri, dü şsel betimlemelerin sıklıkla rastlanabilir oldu ğu resimlerdir. Tanguy ço ğunlukla uykuyla uyanıklı arasında, bir uyurgezer gibi resimlerini yapmı ştır. Bu da sürrealist yaratımı tam olarak örnekler. Tüm bu resimlerin anlatmakta oldu ğu bir hikaye vardır ve bakan ki şiyle bir diyalog halindedirler.

Sürrealist resmin tarihine baktı ğımızda, en önemli figürlerden birinin Max Ernst oldu ğunu görürüz. Ernst, özellikle kolaj çalı şmalarıyla kendinden söz ettirmi ş ressamdır. Aynı zamanda, Ernst Frotaj 6 tekni ğini ke şfetmi ş olan ressam olarak da

6 Frotaj: Önsözü Hans Arp’a ait olan Histoire naturell adlı kitabın resimlemelerinde Ernst, bu tekni ği kullanmı ştır. Bunun için ka ğıt ya da kuma ş pürüzlü bir yüzey üzerine gerilerek yerle ştirilir. 25

bilinmektedir. Resimsel Sürrealizm denildi ği vakit, Ernst’in Sürrealizm ve Resim isimli tablosu, ilk akla gelen eserlerden biridir. Bu resimde sol tarafta bir kaidenin üzerinde, bir canavar vardır. Canavarın fırçayı tutan parmakları, tual üzerinde gezinmekte ve bu tual üzerine belirsiz şekiller yapmaktadır. Canavarın eli bir kadın elidir. Canavarın şekli ise, Hans Arp heykellerini anımsatmaktadır. Bir bütün olarak bu resim, sahne önünde kıvrımları yavaşça açılan bir perdeyi anımsatmaktadır. Sürrealist resmin temsilcisi oldu ğundan, bu resimdeki hayal, gerçek resimdekinden çok daha önemlidir, teknik etkiler burada tümüyle gözden uzak tutulmu ştur.

Resim 3 Max Ernst, Sürrealizm ve Resim/ Surrealism and Painting, 1942, Tuval üzerine ya ğlıboya, 195 x 233 cm, Özel Koleksiyon (http://www.famous-painters.org/Max- Ernst/ernst-gallery/49.jpg)

Ernst’in yapıtına verdi ği ad, kendisinin narsisizm, erotisisizm, mazohizm, kara mizah gibi kavramlara olan e ğilimini, asi ruhunu ve gerçekçi mantı ğını yansıtmaktadır (Passeron 2000: 21). Ernst’in sürrealist resim gelene ği içinde, ne denli önemli bir yere sahip oldu ğunu, sadece bu eseri aracılı ğıyla da anlayabiliriz. Sürrealist resim için önemli olan, birçok kavramın temsili bu resimde de

Kalem, fırça ya da daha ba şka uygun bir gereç, ka ğıdın üzerinde sürtmeyle gezdirilerek alttaki obje üzerindeki düzensizliklerin ve pürüzlerin ka ğıt üzerine çıkması sa ğlanır.

26

bulunmaktadır. Ernst, kolajlarında halıların üzerine yerle ştirmi ş, ku ş ba şlı insanlar yapmı ş, dinozorları ve ahtapotları en canavarca düzenlerde kullanmı ştır. Frotajların ve dekalkomani 7 tekni ğinin sıklıkla kullanılması, Ernst’in resim üzerinde simyayla ilgili oyunlar oynadı ğının göstergesidir.

Sürrealist ressamlardan en çok tanınan ki şi ise, hiç şüphesiz, Salvador Dali’dir. Barselona yakınlarındaki Figueres’te do ğan Dali, Sürrealizm ile 1927 yılında, dergiler aracılı ğıyla tanı şmı ştır. 1929’da Sürrealist yönetmen Luis Bunuel ile çekmi ş oldukları, Un Chien Andalou ’nun gösterimi Paris’te büyük bir etki yaratmı ştır. Dali’nin Sürrealistlerle tanı şmasının ardından, tüm resim anlayı şı de ğişmi ş ve farklı bir yola sapmı ştır. 1930’a do ğru Dali Sürrealizm akımının önde gelen simalarından biri haline gelmi ştir. Otomatik yazı 8’nın pasif durumuna eklenmek üzere ‘paranoyak kritik 9’ yöntem adını verdi ği bir yöntem öneriyordu. Dali’nin resminde, e şi Gala’ya duymu ş oldu ğu a şkın yansımaları da oldukça belirgindir. Yapıtlarında dü ş ve gerçe ği ayırmak olanaksızdır.

7 Dekalkomani: Gravürlerin veya baskıların çömlek, cam gibi maddelerin üzerine transfer edilmesi işlemidir. Sürrealist ressam Oscar Dominguez, 1936 yılında bu tekni ği farklı biçimde resimlerinde kullanmı ştır. Guaj boyayı ince biçimde bir ka ğıdın ya da ba şka bir materyalin (camı kullanmı ştır) üzerine sıçratıp, bunu ba şka bir yüzeyin (tuval gibi) üzerine yava şça yapı ştırarak, yüzeye transfer edilmesiyle yapmı ştır. Oscar Dominguez çalı şmalarında ço ğunlukla siyah guaj kullanmı ştır. Max Ernst de bu tekni ği çalı şmalarında kullanmı ştır.

8 Otomatik yazı: Yazıyı yazan ki şinin tamamen mantıklı zihinsel i şleyi şi bir kenara bırakarak, bilinçaltındakilerin dı şavurulması tekni ğiyle üretilen yazı türü. André Breton'un 1919 yılında Philippe Soupault ile yazmı ş oldukları Les Champs Magnétiques kitabı, otomatizm alanında verilmi ş en önemli teorik eserlerden biridir.

9 Paranoyak-Kritik: Salvador Dali'nin 1930ların ba şında geli ştirmi ş oldu ğu sürrealist tekniktir. bu yöntemi resimlerinde, çe şitli sanatsal çalı şmalarında, özellikle optik ilüzyon ve çoklu görüntüler içeren çalı şmalarında kullanmı ştır. Dali'nin paranoyayla ilgili olarak ilgilendi ği taraf, zihnin mantıklı dü şünü ş biçimiyle algıladıklarının dı şında olanı görebilmek ve ondan ilham alabilmektir. Bir eser yaratırken bu tekni ği kullanmak, bu çalı şmadaki görüntüleri canlandırmak ve bunları eserin son haliyle birle ştirmekle ilgili aktif bir süreçtir. Bu türden bir çalı şmaya örnek olarak, çift ve çoklu görüntüler veya çe şitli biçimlerde yorumlanabilen belirsiz görüntüler verilebilir.

27

Resim 4 Salvador Dali, Sleep/Uyku, 1937, Tuval üzerine ya ğlıboya, 50,2 x 76.7 cm, Özel Koleksiyon (http://www.the-artfile.com/gallery/artists/dali/sleep.jpg)

Dali’nin üzerinde en çok çalı ştı ğı konu, Sürrealist objeler yaratma konusudur. Dali’nin resminde genelde olanaksız objelerle kar şıla şılır. Sürrealist sergiler için çe şitli yerle ştirmeler yapmı ştır. Dali, 1931 yılında, Sürrealistlerin yayın organı olan Le Surréalisme au service de la Révolution dergisi için “Sürrealist Objeler” isimli bir makale kaleme almı ştır. Dali bu yazısıyla, bu büyüleyici ve önemli sürrealist sanat alanı olan obje yapımına canlı bir te şvik sa ğlamı ştır. Sürrealist obje yapımı temel olarak, gerçekte var olan elementleri kullanarak üç boyutlu kolajlar yapmaktır. Dali’ye göre objeler tamamen feti şist bir yöntemle, fantezi ve dü şüncelerin çılgın tarafıyla yaratılır (Wilson 1995: 20).

Aslen Romanyalı olan ressam , sürrealist grup içinde önemli sayılabilecek bir yere sahip olan sanatçılardandır. 1933 yılında Paris’e gelmesinin ardından, Sürrealistlerin grup sergilerinde katılımcı olarak yer almı ştır. Genç ya şta resim yapmaya ba şlayan Brauner, sürrealist ö ğeleri resminde sıklıkla kullanmı ştır. Özellikle yüzün deformasyonu üzerine çe şitli çizimler gerçekle ştirmi ştir. 1931’de yapmı ş oldu ğu kendi portresinde, kendisini tek gözü çıkmı ş olarak resmetmi ştir. Aradan yedi yıl geçtikten sonra, bir partide çıkan kavga sırasında, tek gözünü kaybetmi ştir. Bu trajik ve aynı zamanda tuhaf olaydan hem sürrealistler, hem de kendisi oldukça etkilenmi ştir. O vakitten sonra okültizme yönelmi ş, çe şitli hipnotik resimler yapmaya ba şlamı ştır. 28

Berlin’de ya şayan ve aslen bir endüstri tasarımcısı olan Hans Bellmer de, sürrealist resmin, resimde bir yıkımı amaçlayan yolunda, önemli figürlerden biri durumundadır. İlk önemli çalı şması olan Bebek isimli çalı şması metamorfoza uğramı ş bir bebe ğin heykelidir.

Resim 5 Hans Bellmer, Bebek/Doll, 1936, Boyanmı ş Alüminyum, 48.5 x 26.9 x 37.6 cm, Özel Koleksiyon (http://www.moma.org/collection_images/resized/674/w500h420/CRI_211674.jpg)

Bu bebeklerden çok sayıda üretmi ş, çe şitlemelerini yapmı ştır. Kadın bedeninin deformasyonu üzerine kafa yormu ş, hibrid kadınlar yaratmı ş, çalı şmalarında bu tür yaratımlara yer vermi ştir.

Sürrealistlerin filozofu olarak anılan Belçikalı ressam, René Magritte’e gelince: Resimlerindeki hayali atmosferden çok, temsil olgusunun üzerine gitmesi, gerçeklikle yanılsama, nesneyle imgesi arasındaki ili şkiyi irdelemesi, onu di ğer Sürrealistlerden bir ölçüde ayırır. 1927-1930 yılları arasında Paris’te ya şadı ğı kısa dönemde Sürrealistlerle yakınla şan ama Breton’la çatı şmasının ardından, ya şamının sonuna kadar ya şayaca ğı Brüksel’e döndükten sonra oldukça içine kapanık bir ya şam süren Magritte, benzer imgeleri farklı kompozisyonlar içinde kullandı ğı resimlerinde zıtlıklar ve ikilemler kurgulayarak gerçekle ştirdi ği görsel esprileriyle, 20. yüzyılın en ilginç ressamlarından biri olarak nitelendirilmi ştir.

29

Belçikalı bir ba şka Sürrealist ressam olan Paul Delvaux ise, ‘huzursuz kent’ adını verdi ği hayali bir kenti yapıtlarının sahnesi gibi kullanarak, Chirico’nun resimlerini andıran ve mimari ö ğelerle kurgulanan resimleriyle tanınmı ştır (Antmen 2008: 138).

Resim 1.6: Paul Delvaux, Harika Sirenler/Great Sirens, 1947, Levha üzerine ya ğlıboya, 203 X 305 cm, Metropolitan Sanat Müzesi, New York (http://artsdot.com/A55A04/w.nsf/OPRA/BRUE-7ZS7DY/$File/Paul%20Delvaux%20- %20The%20Great%20Sirens%20.JPG)

Hepsi birbirinden farklı teknikler kullanan bu ressamlar, Sürrealizm’in çatısı altında toplanmı ştır ve akıma yeni de ğerler, yeni yöntemler kazandırmı şlardır. Hiçbir sanatçıya direktifler verilmemi ş, herkes kendine ait yolu çizmi ştir. Bu durum da Sürrealist grubun, e şine az rastlanır bir dinami ğe sahip olmasına sebep olmu ştur. Zaman içinde sürrealist sanat, dünya çapında bir yayılma sürecine girmi ş ve bu dönemde tüm dünyada çe şitli sürrealist gruplar kurulmaya ba şlanmı ştır. Sürrealist hareket, dünya çapında büyük destek bulmu ştur.

30

2.3.4. Sürrealist Sanatta Uluslararası Açılımlar

1935 yılından 1938’e kadar André Breton ve , Sürrealizm’in dünya çapında yaygınla şması için yo ğun çaba harcadılar. Çe şitli ülkelerdeki avangard hareketlerin liderleriyle olan temasları, bu ülkelere Paris grubunun uluslar arası seyirciye açık oldu ğunu gösterdi. Fakat dünya çapındaki ilgi, bu temaslardan önce de ba şlamı ş ve tüm dünyadan çe şitli destekçilerin dikkatini çekmi şti.

Şair Marko Ristic’in te şvikiyle, 1924’te Birinci Sürrealist Manifesto ’nun basımıyla birlikte, Yugoslav Sürrealizmi do ğmu ş oldu. Yugoslav sürrealistler 1930’daki Belgrad Bildirisi ’nde kendi ilkelerini açıkladılar.

Belçika’da da, Sürrealizm hemen yankı bulmu ştur. 1926’de şair E.L.T. Mesens ve Lecomte, teorisyen Paul Nougé, koleksiyoner Camille Goemans ve René Magritte, 1926’da burada bir grup olu şturdular. Belçikalı ressamlar arasında, Raoul Ubac da bulunmaktadır. Belçika’daki sürrealistler ba şında ise, hiç şüphesiz ki, günümüze kadar yapılmı ş benzersiz görsel diyalektik eserlerini yaratan René Magritte yer almaktadır. Normalde Magritte, Chirico’nun bir dergide rastladı ğı resmine denk gelmeden önce, soyut resimler yapan bir tasarımcıdır (Alexandrian 2007: 119). Zaman içinde Sürrealizm akımının en önemli ressamlarından biri haline gelir.

Belçikalı ressamlar içinde, önemli olanlardan biri de Paul Delvaux idi. Aslen bir mimar olan Delvaux, çok sayıda yaptı ğı, kadın çizimleriyle tanınmaktadır. Chirico’dan oldukça etkilenen Delvaux, onun metafiziksel sanatını sürdürmeye çalı şmı ştır. Hayali mekânlar, dü şsel bir atmosfer, nü çizimler resminde en çok kar şımıza çıkan ö ğelerdir.

Belçikalı ressamlar arasında Raoul Ubac da vardır. Paris’e ziyareti sırasında Sürrealizm’le tanı şan Ubac, Belçika’ya dönü şünde Breton’un Sürrealist Manifesto ’sunu okumu ş ve çok etkisinde kalmı ştır. Okuduklarından etkilenerek, Sürrealizmin estetik anlayı şına yakın eserler vermeye ba şlamı ştır.

İsviçre’de ise, Sürrealist Manifesto Lundkvist, Ekelöf, Vennberg ve Asklund gibi şairlere esin kayna ğı olmu ştur. Danimarka’da da bir sürrealist grup olu şmu ş ve

31

Kopenhagen’da Henry Carlsson, Elsa Thoresen, Rita Kernn-Larsen ve heykeltıra ş Heerup’ın eserlerinin sergilendi ği ‘Surrealist-Kübist’ adı verilen bir sergi düzenlenmi ştir. Kopenhagen bu açıdan önemli bir merkez görevi görmü ştür (Alexandrian 2007: 129).

İtalya’da sürrealist bir grup olu şmamı ştır. Burada yayınlanan Surrealismo dergisi, akımla ilgili çe şitli metinlerin çevirisini yayınlamı ştır.

İngiltere’de ise, 1936 yılında, uluslar arası sürrealist sergi düzenlenmi ştir. Serginin düzenlenmesinde önemli bir i şleve sahiptir. Bu sergide, altmı ştan çok sanatçının çalı şmaları sergilenmi ştir.

Sürrealistlerin süregelen faaliyetleri, Tokyo’da da duyulmu ş ve büyük etki uyandırmı ştır. 1920’lerde Paris’i ziyaret eden Japon entelektüeller, Rimbaud, Lautréamont 10 ve benzeri şairlerden çok etkilenmi şlerdir. 1920’lerin sonunda Junzaburo Nishiwaki, Eluard, Aragon ve Breton’un bazı şiirlerini Japoncaya çevirip, bir dergide yayımlamı ştır. Aynı zamanda Breton ve Eluard ile ileti şim içinde olan Takigushi ve Chiruo Yamanaka, ortak etkinliklerde bulunmaya ba şlamı şlardır. Japonca yazılmı ş olan bazı yazıları, Fransızcaya çevirmi şler ve bu çeviriler Surrealist Exchange 11 isimli kitapta yayımlamı şlardır. (Gale 2006: 319).

Sürrealizm’in dünya çapında bir yayılma sürecinin ba şlamı ş oldu ğu dönemde, daha çok Avrupa’da bunun yansımalarının görülmesi şaşırtıcı de ğildir. Tokyo bu konuda farklı bir yerde durmaktadır.

Fransa dı şındaki, Sürrealist gruplardan en aktif olanı ise, Prag Sürrealist Grubu’dur. Bu gruptan özellikle Vitezlav Nezval ve oldukta aktif olan iki üyedir. Viyana ve Berlin’in Nazilerin ablukasında oldu ğu için, bu iki şehre yakın olan Prag, bir kaçı ş noktası haline dönü şmü ştür. Aynı zamanda, şehir, Paris’ten sonra Sürrealizm açısından en önemli merkez haline gelmi ştir. 1920’de

10 Lautréamont, Isidore Ducasse’ın (1846-1870) takma adıdır. 24 yaşında ölmü ş olan ve geriye Les Chants des Maldoror/ Maldoror’un Şarkıları isimli tek bir yapıt bırakmı ş olan genç şairin yapıtı, Sürrealistler için önemli bir ilham kayna ğıdır.

11 Sürrealist De ğiş-toku ş

32

Teige tarafından kurulan bu Sürrealist grup, birçok ürün vermi ştir. Teige’nin birçok lirik şiirsel çalı şmalara imza atmı ş, manifestolar ve dergiler yayımlamı ştır. Onun bu çalı şmaları, ba şka entelektüellerin de ilgisini çekmi ştir. Sonraları Paris’e ta şınan ressam, Josef Sima bunlardan biridir. Sanatçılar, Jindrich Styrsky ve de, grubun sanat kar şıtı e ğilimine yakınlık duyup, gruba katılan sanatçılardandır. 1927 itibariyle Paris’te geçirdikleri 3 yıl sonrasında Sürrealistlerle ileti şim içinde olan bu çift, Masson’un sürrealist otomatizm 12 inden ilham alarak resimde Artificialism’i ortaya atmı şlardır. Sonrasında Prag’a yeniden dönen çift, burada 1932’de birçok sürrealist sanatçıyı da davet ederek, büyük ve önemli Sürrealist sergilerden birini açmı şlardır. Bu süreçte Prag’da Sürrealizm ile ilgili birçok geli şme de olmu ştur. Breton’un eserleri Çekçe’ye çevrilmeye ba şlanmı ştır. Breton, Prag’ı betimlerken, şu cümleyi kullanır: “Eski Avrupa’nın büyülü ba şkenti” (Gale 2006: 329).

Bu yayılma sürecinde, Paris bir çekim merkezi i şlevi görmektedir. Bu sırada baskıcı rejimlerden kaçan birçok sanatçı, Paris’e yerle şmi ştir. Tüm bu yayılma sürecine kar şılık, Breton ve kurucu ortaklarına göre, Sürrealizm kaçınılmaz biçimde Paris’lidir.

12 Sürrealist otomatizm: Otomatizm, otomatik yazı ve otomatik resim gibi çe şitli formlar almı ştır. Sürrealist otomatizm, medyumlukla ilgili otomatizmden tamamen farklıdır. André Breton, sürrealizm akımını "saf ruhsal otomatizm" olarak tanımlamı ştır ve otomatizm kavramı akım içinde önemli bir kavram olarak yerini korumu ştur. Otomatik resim ise, sürrealistler tarafından geli ştirilmi ştir ve elin tamamen rastlantısal biçimde hareket etmesiyle olu şturulmu ş olan resimlerdir. bu şekilde bilinçaltı, resimde yansımasını bulur. André Masson, otomatik resim alanında öncü isimlerden biridir.

33

3. ANDRÉ BRETON HAKKINDA

Bu bölümde André Breton’un hayatı ve yapıtları kronolojik olarak incelenecektir.

3.1. André Breton’un İlk Gençlik Yılları

André Breton, 19 Şubat 1896 yılında, Normandiya- Tinchebray’da do ğmu ştur. Fakat bazı kaynaklarda, do ğum tarihi, aynı yılın 18 Şubat’ı olarak geçmektedir; daha sonralar da Breton do ğum tarihini tıp fakültesine kayıt olurken bu şekilde bildirmi ştir. Bunun da sebebi, anne tarafından kuzeni olan Manon’un do ğum tarihinin 18 Şubat olu şudur. Kuzeni Manon’un, onun için gençli ğinde önemli bir figür oldu ğu sıklıkla belirtilir (Polizzotti 1995: 7).

Babası, Louis Breton sa ğlam bir ateisttir. André Breton’un babasıyla hayatı boyunca oldukça yakın, sevgi dolu bir ili şkisi olmu ştur. O sıralar babası, polis kuvvetlerinde muhasebeci olarak çalı şmaktadır. Babası, Dadaizm ve Sürrealizm akımı içinde önemli bir rol oynayan o ğluyla hep gurur duymu ştur. Annesi ise, babasının tam tersidir. Oldukça so ğuk ve dominant bir karakterdir. Dinine ba ğlı biridir. Bu iki farklı karakterde insanın arasında yeti şen André Breton, kısa sürede hayat tavrını belirlemi ştir. Daha sonraları annesi Marguerite’in sevgisizliği ve en sonunda o ğlunu terk edi şi, Breton’un hayatını büyük ölçüde etkilemi ş ve yıllar sonra gelecekteki ili şkilerinde bunun izleri kolaylıkla okunabilmi ştir.

André Breton’un çocuklu ğunun bir kısmı büyükbabasının yanında geçmi ştir. Bu süreci ilerde de hatırlayıp, nostalji ve çocuksuluk üzerine fikirler yürütmü ş, bazı yazılar yazmı ştır. Bir süre sonra, aile, Breton’un dört ya şına kadar ya şamı ş oldu ğu Brötanya ormanlarını terk edip, Paris’in endüstrileşmi ş kuzey banliyölerine yerle şmi ştir. Babası, bir i şyerinde muhasebeci olarak çalı şmaya ba şlamı ştır. Yerle şmi ş oldukları Pantin bölgesi, oldukça iç karartıcı bir yerdir. Bu bölgede 34

herhangi bir kre ş olmaması nedeniyle, Breton dini bir okula gönderilmi ştir. Daha sonra, Sainte-Elisabeth’de bir devlet okuluna devam etmi ş, ardından da Collège Chaptal’da ö ğrenim hayatına devam etmi ştir. Bu okulda Théodore Fraenkel ile tanı şmı ş ve şiire olan ilgileri sebebiyle arkada şlıkları peki şmi ştir. Lise hayatı sırasında, okudu ğu Mallarmé ve Rimbaud gibi şairler, onu çok büyük ölçüde etkilemi ştir.

O sıralar ailesi, Breton’un politeknik veya mühendislik okumasını arzu ederken, o farklı bir yol seçip, tıp okumaya karar vermi ştir. Tıp e ğitimi gördü ğü sırada, edebiyata olan ilgisi eksilmeden devam etmi ştir. 1916 yılında, Zürih’te ba şlayan Dada hareketinin etkileri, tüm Avrupa’da görülmeye ba şlanmı ştır ve bu hareket içinde önemli bir figür olan Apollinaire de Breton’un ilgisini çekmi ştir.

1916 yılının Şubat ayında Breton, Rue de Boccage’daki hastanede çalı şırken dikkat çekici kızıl saçları olan, kibirli denilebilecek bir askerle tanı şmı ştır. Zaman içinde dostlukları ilerlemi ş ve bu genç asker Breton’un dü şünü ş biçiminde bir yıkıma sebep olmu ştur. Vaché adındaki bu genç adam, Paris’te Ecole des Beaux Arts’da gelecek vadeden bir ö ğrencidir. ’e büyük hayranlık duymaktadır fakat onun dı şındaki tüm yazar ve sanatçıları reddetmektedir. Bu bakımdan, sanata kar şı bir tavır sergilemekte oldu ğunu söyleyebiliriz. Zaman içinde Breton ve Vaché, birlikte fazla vakit geçirmeye ba şlamı şlardır. Paris’te sinemalara, tiyatrolara gidip, oralarda provokatif eylemler yapmı şlardır. Breton ve Vaché uzun süre mektupla şmayı da sürdürmü şlerdir. Bu dönemde Vaché’nin Breton üzerinde silinmez bir etkisi oldu ğu kesindir (Hubert, Bernier 1997: 14).

O sıralar Paris’te bazı kitapevleri, şehirdeki entelektüellerin bulu şma noktası haline dönü şmü ştür. Bunlardan en önemlisi, Adrienne Monnier’in La Maison des Amis des Livres isimli kitapçısıdır. Bu kitabevi, André Gide, Jean Cocteau, Blaise Cendrars, Léon-Paul Fargue, Valéry Larbaud ve Erik Satie gibi dönemin önemli yazar ve sanatçılarının uğrak noktası haline gelmi ştir. Bu kitabevinin Breton’un da ilgisini çekmesi uzun sürmemi ş ve burası Breton’un da sık sık u ğradı ğı yerlerden biri halini almı ştır.

35

1917 yılında, Breton aniden Paris’i terk edip, Saint-Dizier’deki bir bir psikiyatri klini ğine tayinini istemi ştir. Bu klinikte çok çeşitli ruhsal hastalıklardan muzdarip hastaların bakımını üstlenen Breton’un, akıl hastalı ğına bakı ş açısı tamamen de ğişmi ştir. Bu sırada okumalarını sürdüren Breton, Alman edebiyatı ve felsefesine ilgi duymaya ba şlamı ştır. Hegel’in yapıtından oldukça etkilenmi ştir. Bunun dı şında, Freud’un kuramsal çalı şmalarıyla da ilgilenmeye ba şlamı ş ve psikanalizle tanı şmasının ardından, büyük bir tutkuyla bu alana ba ğlanmı ştır. Ertesi yıl, Paris’e geri dönüp, askeri bir hastanede görev yapmaya ba şlamı ştır.

Apollinaire ile yakın bir dostluk kuran Breton, 1918 yılında onun iste ği üzerine onun Caligrammes kitabı için bir yazı yazmayı kabul etmi ştir. Bu sırada apandisitiyle ilgili bir rahatsızlık ya şayan Breton, bu yazıyı yazamamı ştır. Aynı yıl, ressam André Derain hakkında yazmı ş oldu ğu bir şiiri, Apollinaire’e yollamı ştır. Breton aynı zamanda, uzun yıllar boyunca Paul Valéry ile de mektupla şmı ştır, dostlukları uzun bir dönem devam etmi ştir.

1917 yılında, Breton, Apollinaire’in aracılı ğıyla Philippe Soupault ile tanı şmı ştır. Soupault o sıralar botanik hayranı olan ve hukuk e ğitimi görmekte olan bir üniversite ö ğrencisidir. Edebiyata da meraklı olan Soupault’nun yazıları Breton’u çok etkilemi ştir. Bunun yanı sıra, Soupault’nun ki şili ği de Breton’u etkilemi ştir çünkü günlük hayat içinde Vaché’nin davranı şlarını andıran biçimde davranmaktadır. Davranı şlarında provokasyon ön plandadır. Zaman içinde, Breton ve Soupault sıklıkla görü şür hale gelmi şlerdir.

Yine aynı yıl içinde Breton, Aragon ile tanı şmı ştır. Bu iki şairi bir araya getiren ise, Mallarmé, Rimbaud ve Jarry’e olan hayranlıklarıdır. Esas olarak, bu öncüler, Sürrealist grubun belkemi ğini olu şturan insanların bir araya gelmesi için kaynak isimler olmu şlardır. Zaman içinde ilham kaynakları arasına bir yenisi daha katılmı ştır. Aragon sayesinde yapıtıyla tanı ştı ğı, Lautréamont, Breton’un şiiri üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. 1860’ta yazılan Lautréamont’a ait olan Maldoror’un Şarkıları 13 isimli bu roman, oldukça geç ke şfedilmi ş ve Sürrealistlerin tümünü çok etkilemi ştir. Aragon’la da dostlukları bu yazınsal temel

13 Les Chants de Maldoror 36

üzerinden şekillenmi ştir. Zaman içinde Breton, Soupault ve Aragon, ayrılmaz bir üçlü haline gelmi şlerdir.

Breton’un bu dönemdeki en önemli giri şimlerden biri de, Littérature dergisinin kurulu şudur. Breton bu dergi için, şöyle bir kadro öngörmü ş ve Aragon’a mektubunda bu isimleri şu şekilde sıralamı ştır: Gide, Valéry, Léon-Paul Fargue, Royère, Valéry Larbaud, , Reverdy, Tzara, Paulhan ve üç silah şörler (Breton, Soupault ve Aragon).

Bu sırada, Vaché’nin intiharı Breton’u a ğır bir bunalıma sürüklemi ş ve uzun bir dönem kendini toparlayamamı ştır. Bu dönemde görmü ş oldu ğu bazı halüsinasyonlardan söz eder.

Breton’un Eluard ile tanı şması da bu döneme rastlar. Eluard ile dostlukları uzun süreler devam eder. Yine de, Breton sıklıkla, kendi ba şına vakit geçirmektedir. Bu dönemde Soupault ile yazmı ş oldukları Champs magnétiques adlı eser, sıkıntılı bir süreçten geçen Breton için, bir moral kayna ğı olmu ştur. Breton ve Soupault, on be ş gün boyunca her sabah Saint-Michel Bulvarı’ndaki La Source kafesinde ve Grands Hommes Oteli’nde çalı şırlar. Mantı ğı, imajlar yararına reddeden ve zincirlenen nedenlerle esinin harekete geçmesi için engelleri kaldıran ilkeye uyan iki yazar yazının hızını günlere göre de ğiştirirler, karalama, çizme ve düzeltme gibi i şlemler yapmazlar, kimi zaman ayrı ayrı, kimi zaman birlikte, kimi zaman birbirleri ardına Cadavre exquis ’nin ( Leziz Ceset) kuralı olacak yönteme göre çalı şırlar, ak şamları ara verirler ve ertesi sabah yeniden ba şlarlar (Franck 2009: 317). Bu eser, otomatik yazı yöntemiyle, kaleme alınmı ştır. Otomatik yazın tekni ği, sürrealist edebiyatın ba şlıca yazı tekniklerinden biridir. Bu noktada, 1924’te Sürrealizm’in resmen kurulmasından önce, Sürrealizm’in tekniklerinin bu bu kitapla duyuruldu ğu dü şünülebilir.

3.2. André Breton’un Dadaizm ile Tanı şması

Zürih’te ilk tohumları atılan bir hareket olan Dadaizm, Breton’un o dönemde ilgisini çekmekte olan bir harekettir. İlerleyen yıllarda, Breton tüm entelektüel

37

ilgisini Dadaizm akımına kanalize etmi ştir. Tzara’nın Paris’e gelmesiyle Breton ve arkada şları, kendilerini onunla birlikte konumlandırmaya ba şlamı şlardır. Bu sırada, ressam Picabia ile de yakınla şan Breton, onunla da yo ğun bir payla şım süreci içine girmi ştir. Picabia o sıralar, varlıklı bir ailenin mensubu olması dolayısıyla, lüks içinde bir hayat sürmektedir. Bu bazı Dadaistlerin onun hakkında olumsuz dü şünceler beslemesine sebep olmaktadır.

Polizzotti’nin aktardı ğına göre, o sıralar, Soupault’nun hatırladı ğı kadarıyla, o dönemde Paris’teki Dada hareketi için mükemmel bir ortam hazırlanmı ştır. (Polizzotti 1995: 120) Dada hareketi, Paris’te yo ğun bir etkinlik sürecine girmi ştir ve sürekli provokatif gösteriler düzenlemektedirler. Dada gösterileri artık, gazete haberlerinin konusu olmaya ba şlamı ştır. Bir gazete haberi aracılı ğıyla, Breton’un da bu gösterilere dâhil oldu ğunu ö ğrenen ailesi, bir gün aniden Breton’un evinin kapısını çalmı ştır. Bu ani ziyaretin ardından, Breton’a ailesi tarafından yapılan maddi destek son bulmu ştur ve Breton artık kendi kendini geçindirmek zorunda kalmı ştır. O noktadan sonra kendine i ş aramaya ba şlayan Breton, bir süreli ğine, Gallimard yayınevinde çalı şmı ştır. Bu yayınevinin yayınlamakta oldu ğu Marcel Proust kitaplarının redaktörlü ğünü üstlenmi ştir.

Dada’nın Paris’e varı şının ardından 2 ay geçmi ş olmasına ra ğmen, bu hareket gün geçtikçe enerjisini kaybetmeye ba şlamı ştır. Yine de Breton’un tek dayana ğı, Dada hareketidir. Salle Gaveau’da hezimetle sonuçlanan gösterilerinin ardından, Breton’da Dada’ya olan inancını kaybetme e şiğine gelmi ştir. Bu süreçte, Breton kendi içine kapanmı ştır. Dada’nın, Breton’un yazmı ş oldu ğu şiirler üzerindeki etkisi de gittikçe azalmı ştır.

1920 yılının, yaz aylarının ba şında, Breton Gallimard yayınevindeki işinden ayrılmı ştır. O yaz tatilini, Lorient’da ailesinin yanında geçirmi ş ve olabildi ğince dinlenmeye çalı şmı ştır. Bu dinlendirici yaz tatilinin ardından, Breton Paris’e dönmü ştür. Paris’te Fraenkel aracılı ğıyla, Simone Kahn ile tanı şmı ştır. Aralarında bir yakınla şma olmu ştur. Bu yakınla şmanın entelektüel bir cephesi de mevcuttur. Uzun süren mektupla şmaların ardından Breton, Simone Kahn ile ni şanlanmı ştır.

38

Breton ilerleyen zamanlarda, hayatının geri kalanında onun için önemli olacak bazı insanlarla tanı şmı ştır. E şi Simone Kahn aracılı ğıyla tanı şmı ş oldu ğu Rigaut da bunlardan biridir. Ayrıca tüm hayatı boyunca onun yanında olacak, Benjamin Peret ile de bu sırada tanı şmı ştır. Tanı şmı ş oldu ğu bir di ğer önemli isim de, ressam Max Ernst’dir. Breton, Ernst’in resimlerini ilk olarak Picabia’nın atölyesinde görmü ştür ve özellikle kolaj çalı şan bu ressamın yaptıklarından oldukça etkilenmi ştir. Ernst o vakitler Köln Dada grubunun ba şındadır. Sonraki sene, Paris’e geldi ğinde ise, Dada grubundan büyük destek görmü ştür.

Zaman içinde, Dada grubu, etki gücünü kaybetmeye başlar. Önce Picabia gruptan ayrıldı ğını ilan eder. Sonrasında Breton da gruptan ayrılır. Dada hareketinin çökü ş dönemini, uzaktan izlemeyi tercih eder. Polizzotti’ye göre bu durum gerçek bir kopu şun göstergesidir. Artık Dadaist hareket içinde yer almayan fakat henüz Sürrealist de olmayan Breton, iki buçuk yıllık bir yaratıcılık arayı şı dönemine girer. (Polizzotti 1995: 166)

1922 yılının ilk gününde, Breton ve e şi Simone, 42 Rue Fontaine’de bulunan, kendi evlerine ta şınırlar. Bu ev aynı zamanda, o vakitten sonra tüm hayatını sürdürece ği evdir. Ev çok geçmeden bir sanat vahası haline dönü şür. Evin duvarlarını, Breton’un geni ş sanat koleksiyonundan eserler süslemektedir. Bunlar arasında Ernst, Picabia, Man Ray, Derain, Duchamp gibi sanatçıların eserleri vardır. Tüm bunların yanı sıra, Okyanusya maskeleri, Feti ş bebekler ve alı şılmadık nesneler de, duvarda asılı olanlar arasındadır. Zaman içinde bu ev, bir toplantı alanına da dönü şmü ştür. Breton’un, Desnos ve Crevel’le tanı şmalarına rastlayan bu dönemde, evde bir takım ayinler, deneyler, uyku seansları gerçekle ştirmi şlerdir.

39

3.3. Sürrealizm’in Kurucusu Olarak André Breton

André Breton’un liderlik vasıflarının geli şmi ş olmasından dolayı, Dada hareketinden ayrılı şının ardından, çok geç kalmadan ba şka bir hareketi örgütlemi ştir. Bu harekete dâhil olmu ş olan ki şiler, Breton’a hem çok saygı duymakta, hem de ona güvenmektedirler. Bu yeni hareketin temelleri, ilk olarak Littérature dergisinin son bulmasının ardından atılmı ştır. Bu derginin ardından, La Révolution surréaliste isimli yeni derginin temelleri atılmı ştır. Breton, bu dergi için yeni otomatik metinler kaleme almı ştır. Sonrasında, en bilinen ve en etkili metinlerinden biri olan, Birinci Sürrealist Manifesto ’yu kaleme almaya ba şlamı ştır.

Breton, Birinci Sürrealist Manifesto ’da grup üyelerini şu şekilde sıralamı ştır: Aragon, Baron, Boiffard, Breton, Carrive, Crevel, Delteil, Desnos, Eluard, Gérard, Limbour, Malkine, Morise, Naville, Noll, Péret, Picon, Soupault, Vitrac.

Breton, tüm bu saymı ş oldu ğu yazarların yanında, Sürrealizm’in daha önceden de var oldu ğunu, Shakespeare ve Dante gibi şiirsel tarafı yo ğunlukta olan yazarların, sürrealist olarak nitelendirilebilece ğini öne sürmü ştür. Bunlara ek olarak, manifestoda şöyle bir listeye yer vermi ştir:

“Swift kötülükte sürrealisttir.

Sade, sadizmde sürrealisttir.

Chateaubriand, egzotizmde sürrealisttir.

Constant, siyasette sürrealisttir.

Hugo, aptallık etmedi ği zaman sürrealisttir.

Desbordes-Valmore, a şkta sürrealisttir.

Bertrand, geçmi şte sürrealisttir.

Rabbe, ölümde sürrealisttir.

Poe, serüvende sürrealisttir.

Baudelaire, ahlakta sürrealisttir.

Rimbaud, ya şadı ğı hayatta ve ba şka şeylerde sürrealisttir.

40

Mallarmé, sır verdi ğinde sürrealisttir.

Jarry, absentte sürrealisttir.

Nouveau, busede sürrealisttir.

Saint-Pol-Roux, simge kullanımında sürrealisttir.

Fargue, atmosferde sürrealisttir.

Vaché, bende sürrealisttir.

Reverdy, evde sürrealisttir.

Saint-John Perse, uzaktan sürrealisttir.

Roussel, hikaye anlatıcı olarak sürrealisttir.

Vs.”

Ve yukarda andıklarının her zaman sürrealist olmadığını çünkü her birinde ba ğlı kaldıkları önceden tasarlanmı ş bazı bilgiler tespit etti ğini söyler (Breton 1924: 204-205).

“Sürrealizm’e ba şlangıcından beri dört önemli noktaya göre geli şmi ştir: A şk, Devrim, Şiir, Dü ş. Farklı farklı yönlere uzanan bu dört noktayı André Breton tek bir yön olu şturacak bir biçimde tasarlamı ştır” (Alexandrian 1971: 123). Bu nedenle edebiyat üretimini, manifestolarını bu dörtlü yapıdan ayrı okuyamayız.

1924 yılı itibariyle, manifestonun da yayınlanmasının ardından grup oldukça dikkat çekmeye ba şlamı ştır. Gruba Pierre Naville, Simone’un kuzeni Denise, André Masson gibi isimler katılmı ştır. Sonradan gruba katılan en önemli katılımcı ise Vah şet Tiyatrosu ’nun yazarı Antonin Artaud’dur. Polizzotti, solcu bir gazeteci olan Castre’dan o dönemdeki durumu, şu şekilde aktarır: “ 1924 yılında tüm grup, Breton’u liderleri olarak görmeye ba şlamı ştır. ” (Polizzotti 1995: 214)

10 Ekim 1924’te ise, Sürrealist Ara ştırmalar Bürosu kurulur. Breton’a göre bu büro, zihnin bilinçdı şı faaliyetlerini payla şmak isteyen herkese açık bir payla şım noktasıdır. İlerleyen zamanlarda, büronun ba şına grup üyesi şair ve oyuncu Antonin Artaud geçmi ştir. Sürrealistler, bu süreçte güncel olaylara tepki olarak örgütlenmi ş, çe şitli makaleler ve bildiriler yayınlamı şlardır.

41

La Révolution Surréaliste ’in dördüncü sayısında, Naville’in daha önce Sürrealist resme kar şı takındıkları tavrı ele ştiren, bir makale yazmı ştır. Naville, Sürrealist resmin olmadı ğını öne sürmü ş ve Breton da, yazmış oldu ğu ‘Sürrealizm ve Resim 14 ’ makalesiyle, onların bu savlarını çürütmeyi amaçlamı ştır. Makalesinde, otomatik imgelem gücünün varlı ğını savunmu ştur.

Sürrealizm zaman geçtikçe, daha politik bir kimlik kazanmı ştır. Çe şitli sava ş kar şıtı eylemler düzenlemi şlerdir. Breton, politik içerikli yazılar yazmaya yönelmi ştir. Sürrealist grubun üyelerinin yöneliminde de, politik taraf a ğır basmaya ba şlamı ştır. Bu durum, Breton’un akımın unutulma noktasına gelmesinden korkmasına yol açmı ştır. Bu sebeple çe şitli toplantılar organize etmeye ve etkinlikler düzenlemeye ba şlamı ştır. Rue de Chateau’daki toplantılar sırasında ise, Cadavre exquis/ Leziz Ceset adı verilen bir oyun ortaya çıkarmı şlardır. Bu oyunda, bir ka ğıda sırayla herkes bir cümle yazıp, ortak bir şiir meydana getirmekte veya aynı yöntemle bir resim çizilmektedir. Breton bu oyunu şu şekilde tanımlamı ş ve yorumlamı ştır:

“Birçok ki şinin bir tümce yazıp ya da resim yapıp ka ğıdı katlamasından olu şan oyun; oyuna katılanlardan hiçbiri kendinden öncekilerin ne yaptı ğını dikkate almaz. Oyuna adını veren klasikle şmi ş örnek yolla elde edilmi ş ilk tümcede yer alır: Le-cadavre-exquis-boira-le-vin-nouveau – Leziz ceset yeni şarabı içecek. (…) Leziz ceset ile –sonunda- ele ştirel dü şünceyi serbest bırakmanın ve zihnin e ğretilemeli etkinli ğine tam bir özgürlük tanımanın kesin yolu bulunmu ştur. Burada söylenmi ş olan her şey grafik düzlemde oldu ğu kadar sözel düzlemde de geçerlidir. ” (Breton 2003: 338)

Bu sırada ‘ Sürrealizm ve Resim ’ konusuna odaklanan, Breton bir sergi açmak için çe şitli hazırlıklar yapmaya ba şlamı ştır.

“İlk sürrealist sergi 1925 te Galerie Pierre’de gerçekle şir, önsözünde Breton ve Desnos’ un otomatik yazı tekni ğiyle yazılmı ş tabloların ba şlıklarıyla oynadıkları

14 “Surréalisme et la peinture”

42

bir yazı yer alır. Marcel Noll’un yönetti ği bu galeride Miro, Tanguy, Malkine gibi yeni ressamlar kabul görür.” (Alexandrian 1971: 144)

Breton, 1927 yılında, Komünist Parti’ye üye olmak için ba şvuruda bulunmu ştur fakat bu süreçte bazı sıkıntılar ya şanmı ştır. Bu sırada grup içinde bazı fikir ayrılıkları olu şmaya ba şlamı ş ve bazı grup üyeleri gruptan ayrılmı ştır. Fakat akım 20 üyesini kaybetmi ş biçimde yoluna devam etmi ştir. Breton’a kar şı toplanan eski sürrealistler, ‘ 15 ’ ba şlıklı bir kitapçık hazırlamı şlardır. Bu kitapçı ğın içinde, Bataille, Limbour, Desnos, Queneau, Leiris, Carpentier, Baron, Prévert, Vitrac, Morise, Ribemont-Dessaignes ve Boiffard gibi isimlerin, yazıları bulunmaktadır. Antonin Artaud ve Philippe Soupault ise, bu grup içinde yer almayı reddetmi ştir ( http://www.andrebreton.fr/ ). Breton’un Paris’te olmadı ğı sırada yayınlanan bu bildiri, Breton’u dönü şünde a ğır bir depresyona sürüklemi ştir.

Resim 7 Breton’a kar şı çıkanların hazırladı ğı kitapçı ğın kapa ğı, 15 Şubat 1930, Paris (http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/2/2a/Un_Cadavre.jpg/220px- Un_Cadavre.jpg)

15 Un Cadavre: Ceset

43

Breton, Eluard ve Aragon, bu sene içinde, Belçika’daki Sürrealistleri ziyarete gitmi şlerdir. Daha sonrasında Breton bir tatile çıkmı ş ve burada Marx, Engels, Hegel üzerine okumalar yapmı ştır. Bu okumalar daha çok İkinci Sürrealist Manifesto için hazırlık niteli ğindedir. İkinci Sürrealist Manifesto , Breton’un en kızgın metinlerinden biri olmu ştur.

Breton sonraki yıllarda maddi anlamda sıkıntı çekmeye ba şlamı ştır. Artık 30’lu ya şların ortasında olan Sürrealistlerin tümü evlenip, düzenli bir hayata kavu şmu ştur fakat Breton için aynı durum söz konusu de ğildir.

İkinci Sürrealist Manifesto’nun yayınlanmasının ardından, metin çe şitli ele ştirilere maruz kalmı ştır. Bu sırada sürrealistler için yeni bir dergi olan Surréalisme au service de la révolution isimli dergi yayınlanmaya ba şlamı ştır. Breton için bu dergi, akımın tarihindeki en kapsamlı dergidir. (Polizzotti 1995: 347)

Breton’un a ğır depresyonunun sürmekte oldu ğu bu dönemde, Sürrealizm’in içinde bulundu ğu durum Breton’a pek de iç açıcı gözükmemektedir. Simone Breton’la olan evlili ği artık son bulmu ştur. Breton için önemli bir grup üyesi olan Aragon’un da grup içindeki etkinli ği azalmı ş, Aragon kendini Komünist parti için çalı şmalarına adamı ştır. Daha sonrasında Aragon ile, grubun ba ğları tamamen kopmu ştur. Uzun bir süre Brezilya’da bulunmu ş olan Benjamin Péret, Paris’e geri dönmü ştür. Breton’la dostluklarını tazeleyen Péret’nin artık grup için önemli bir yeri vardır.

Surréalisme au service de la révolution dergisi artık yayın hayatına son vermi ştir. Bu dergi yerine, Minotaure isimli dergi yayınlanmaya ba şlamı ştır.

44

Resim 8 Minotaure dergisi için René Magritte’in hazırladı ğı kapak, Sayı 10, 1937, Paris (http://thenonist.com/images/uploads/mnotaur10.jpg)

Yo ğun bir çalı şma dönemi içine giren Breton, hem bu dergi için yazmayı sürdürürken, hem de 1928 yılında ilki düzenlenen Sürrealist sergilerin devamını getirmeye çalı şmı ştır.

Jacqueline Lamba ile tanı şan Breton, bu sırada “ Sürrealizm Nedir? ” isimli makalesini yayınlamı ştır. Grup bu sırada uluslar arası düzeyde, ilgi çekmeye ba şlamı ş ve gruba Bellmer, Dominguez gibi isimler katılmı ştır. Bu sırada, Breton Çek sürrealistleriyle de yakın ili şkiler kurmu ştur. 1935 baharında Breton, Prag’a Eluard ile birlikte davet edilmi ştir. Burada ‘ Objelerin Sürrealist Durumu’ üzerine Hegelci bir konu şma yapmı ştır. Bu konu şmasında, bilince içkin olan dünya ile ili şkisi açısından do ğayı ele almı ştır, böyle yaparak harici nesnelerin (göreceli olarak) dı şlanmasından söz etmi ştir (Alexandrian 1971: 108-109). Birkaç ay süren turunu tamamlayan Breton Paris’e geri dönmü ştür. Bu dönü şü takiben, Lamba, Breton’un ilk çocu ğunu dünyaya getirmi ştir.

45

Maddi sıkıntı içinde olan Breton, bir çıkı ş yolu aramaya ba şlamı ştır. Bu sırada Gradiva isimli bir galeri kurmu ş ve burayı herkese açık bir toplantı mekânı olarak kurgulamı ştır fakat uzun süre bu mekâna Sürrealistler dı şında kimse gelmemi ştir.

Breton bu sırada tüm ilgisini Kara Mizah alanına yönlendirmi ştir. Kara Mizah Antolojisi için bir yayıneviyle sözle şme imzalamı ştır. Meksika’ya bir ara ştırma için gitme ba şvurusu, Fransa hükümeti tarafından kabul edilmi ştir. Breton ve e şi Jacqueline, Meksika’ya gitmeden önce, 1938 yılında, Paris’teki Galerie Beaux- Arts ’da bir Uluslararası Sürrealizm Sergisi düzenlenmi ştir. Bu sergi Breton’a göre, o güne kadar yapılmı ş en kapsamlı Sürrealizm sergisidir.

1938 yılının devamında, 4 aylı ğına Meksika’ya giden Breton ve e şi, burada ressam sık sık görü şmü şlerdir. Bir di ğer, görü ştükleri isim ise, Devrimci lider Troçki’dir. Breton Troçki’ye büyük hayranlık duymaktadır. Sadece politik açıdan de ğil, bir tarihçi olarak eserlerinin insanlı ğı aya ğa kaldıracak kuvvette oldu ğunu dü şünmektedir (Alexandrian 1971: 111). Bu Meksika gezisi sırasında, Troçki ile 8-10 defa bir araya gelmi şlerdir. Üçüncü Sürrealist Manifesto ’ya ba şlamı ş olan Breton artık politik bir söylemin a ğır bastı ğı, bir manifesto kaleme almaya ba şlamı ştır. Bu metinde Troçki’nin de katkısı vardır ve metin ikisi arasındaki farklılıkları kolaylıkla göz önüne serer niteliktedir. Manifestonun yazımının bitmesinin ardından, Breton ve e şi Paris’e geri dönmü şlerdir.

46

Resim 9 Troçki, Rivera ve Breton, 1938, Meksika (http://i2.listal.com/image/804829/600full-trotsky-screenshot.jpg)

Fransa ve Almanya arasında ba şlayan sava şın ardından, Avrupa’da ya şayanlar için oldukça sıkıntılı bir süreç ba şlamı ştır. Zorunlu göreve alınan Breton, bu süreç içinde, Fransa’da birçok askeri hastanede görev yapmı ştır. Fakat Fransa gün geçtikçe daha tehlikeli olmaya ba şlamı ştır. Birçok Sürrealist grup üyesi, ba şka ülkelere kaçmı ştır. New York’ta olan ressam Tanguy ise, Breton’a A.B.D.’ye gelmesi için davetiye yollamı ş ve yanına gelmesi için çaba harcamı ştır. Fakat Breton, A.B.D.’ye gitmek konusunda çok da hevesli de ğildir. Bu yüzden Marsilya’da bir kasabada bir süre kalmı ştır. Sava şın sebep oldu ğu olaylar yo ğunla şınca da, Marsilya’yı terk etmek zorunda kalmı ştır. Martinik adaları üzerinden New York’a gitmeye karar vermi ştir. Bu yolculuk sırasında antropolog, Claude-Lévi Strauss ile tanı şan Breton, Martinik adalarını onunla birlikte gezmi ştir. Bu dostlukları, A.B.D.’ye ula ştıklarında da devam etmi ştir.

47

3.4. André Breton’un A.B.D. Yılları

Bir Avrupalı için, 1941 yılının yaz aylarında, New York pek de iç açıcı bir yer de ğildir. Jacqueline o sıralar, A.B.D. için şöyle bir cümle yazmı ştır: “Amerika, tüm dünyanın yılba şı a ğacıdır.” (Polizzotti 1995: 499)

Breton ve e şi birkaç ay sonra Greenwich kasabasına yerle şmi şlerdir ve burada Paris’teki stüdyolarının bir benzeri haline dönü ştürmü şlerdir. Bu süreçte, A.B.D.’ye yerle şmi ş olan Tanguy, Sage gibi grup üyeleriyle, sıklıkla görü şmü şlerdir. Breton burada, Sürrealist hareketi sürdürmeye çalı şmı ştır fakat pek de ba şarılı olamamı ştır. En büyük sorun ise, New York’ta kafe kültürünün olmayı şıdır. Birkaç defa, Greenwich barında bulu şmu ş olsalar da, bu toplantılar eski bulu şmaları gibi olmamı ştır.

Breton A.B.D.’deki sürgün yıllarında, Sürrealizm ile ilgili faaliyetlerini de sürdürmek istemi ştir. ‘ View ’ isimli dergi bu amaçla yayınlanmaya ba şlamı ştır. Bu derginin çok uzun süreli bir yayın hayatı olmamı ştır. Zaman geçtikçe New York ya şantısına alı şan Breton, ikinci bir dergi projesi hazırlamı ştır. Bu derginin ismi ise, ‘ VVV ’ olacaktır. Bu dergi için kaleme almı ş oldu ğu yazılar içinde Üçüncü Sürrealist Manifesto için bir giri ş metni de vardır.

Breton, New York’ta hala faaliyetlerini sürdürüyor olsa da, onun için bu yıllar pek de mutlu oldu ğu zamanlar de ğildir. Maddi sıkıntıların da e şlik etti ği bu dönemde, Breton bir radyoda çalı şmaya ba şlamı ştır. Bu sırada Jacqueline ile ayrılmı şlardır ve bu durum Breton’u a ğır bir depresyonun içine sürüklemi ştir.

1942 yılının sonlarına do ğru, o sıralar A.B.D’de bulunan Duchamp ve Breton, First Papers of Surrealism isimli bir sergi düzenlemeye karar vermi şlerdir. Bu sergide, Sürrealistler Duchamp’ı yeniden serginin tasarımını yapması için ça ğırmı şlardır. Duchamp bu sefer, serginin mekân tasarımını oldukça sıra dı şı biçimde tasarlamı ştır. Sergi alanının tüm odalarını, üç boyutlu, örümcek a ğı biçimindeki iplerle kaplamı ş ve sergideki eserlerin görülmesini neredeyse imkansız hale getirmi ştir.

48

Resim 10 First Papers of Surrealism sergisinden, Duchamp’a ait enstalasyon görüntüsü, 1942, New York (http://erasmusdesign.files.wordpress.com/2011/06/duchamp.jpg)

Duchamp’ın 1942 yılında düzenlenen bu sergi için hazırlamı ş oldu ğu Bir Mil İplik isimli mekân düzenlemesinin hedefi oldukça belirsizdir. İzleyiciye mi, tarihe mi, sanat ele ştirisine mi yoksa öteki sanatçılara mı yönelmektedir bu eylem? Yanıt elbette ki hepsinedir ama yine de adres belirsizdir. Bu eylemin kime göndermede bulundu ğu konusunda mutlaka bir tahmin yürütmek gerekirse, sergideki öteki sanatçılara yönelik oldu ğu dü şünülebilir (O’Doherty 2010: 91). Çünkü Duchamp bu sanatsal eyleminde, sergilenen eserleri büsbütün yok saymı ştır. Sergi katılımcılarının ve düzenleyenlerin bu eylemle ilgili ne dü şünmü ş oldu ğunu bilemiyoruz fakat serginin mekan düzenlemesini yapması için Duchamp’ı ça ğırmı ş olan Breton’un onun dehasına olan saygısını çok yazısında dile getirmi ş oldu ğunu görebiliriz. Breton için Duchamp’ın her çalı şması birer darbe niteli ğindedir ve onun 20. yüzyılın en dikkate de ğer ve sarsıcı eserlerini üretmi ş oldu ğunu dü şünmektedir.

Yo ğun depresyonda geçen yılları takiben, Elisa ile tanı şan Breton için, daha iyi günler ba şlamı ştır. Bu sürecin etkisiyle yazmı ş oldu ğu Arcane 17 isimli kitabı da, 1945 yılında, Editions Bretana isimli, New York’lu bir kitabevi tarafından

49

basılmı ştır. Aynı sene içinde, bu yayınevi, Breton’un Surrealism and Painting isimli eserini de yayınlamı ştır.

Sava şın son bulmasının ardından, Breton Paris’e geri dönü ş planları yapmaya ba şlamı ştır. Çok vakit geçmeden de Paris’te, Rue Fontaine’deki stüdyosuna dönmüştür.

3.5. André Breton’un Paris’e Dönü şü ve Breton’un Ölümüne Kadar Sürrealizm’in Durumu

Breton Fransa’ya, Paris’teki Rue Fontaine’deki evine döndü ğünde, artık her şeyin bamba şka oldu ğunu görür. Evinde büyük hasar vardır ve Paris eskisi gibi de ğildir. Artık Sürrealizm de şekil de ğiştirmi ştir. İki sava ş sonrasında sınırları çizilmi ş, unutulmaz skandallar sayesinde efsanele ştirilmi ş ve Nadeau’nun yazmı ş oldu ğu Sürrealizm’in Tarihi isimli kitapla özetlenmi ştir (Polizzotti 1995: 538). Bu duruma kar şılık, Breton akımı devam eden bir hareket olarak görmeyi sürdürmek ister. Georges Hugnet’ye göre artık Sürrealizm, hareket kabiliyetini yitirmi ştir ve akademisyenlerin elindeki bir cesettir (Polizzotti 1995: 539).

Bu dönemde artık birçok üyesini kaybetmi ş olan akıma, akıl hastanesinden yeni çıkan Antonin Artaud, taze bir soluk getirmi ştir. Akımın en eski üyelerinden olan Artaud, uzun yıllarını geçirdi ği akıl hastanesinden ayrıldıktan sonra, Breton’la yeniden bulu şmu ştur. Tam 10 yıldır birbirlerini görmeyen Breton ve Artaud arasındaki dostluk tazelenmi ştir. Fakat Artaud onca yılını geçirdi ği akıl hastanesinden çıkı şının ardından, eskisi gibi de ğildir.

Breton, Artaud ile ilgili bir konu şmasında, ona hitaben şunları söyler:

“…Biliyorum ki Artaud, Rimbaud’nun yolunu gördü ve görmekten bahsetti; tıpkı bu yolu ondan önce de gören Novalis ve Arnim gibi. Bu, Aurélia’nın basımından beri nesnel görünür ile görünenin örtü şmemesinin küçük bir sonucuydu. Asıl trajedi ise, içinde bulunmaktan gittikçe daha az gurur duydu ğumuz toplumun, aynanın öteki tarafına geçmenin ba ğışlanamaz bir suç oldu ğu konusunda ısrar etmesiydi. Yüre ğimin hiç bu kadar yakın olmadı ğı bir

50

yakınlıkta, her şeyin adıyla, Antonin Artaud’nun, özgürlü ğün yeniden ke şfedilmesi gereken dünyaya dönü şünü, destekliyorum. Tüm sıradan inkârların ötesinde, dâhilerin adamı, Antonin Artaud’ya tüm saygımı sunuyorum. Ve Antonin Artaud’yu bizi ya şarken öldürmeye sebep olan her şeyi, cesurca reddedi şindeki tutkusu için, selamlıyorum” (Scheer 2004: 14,15)

Yıllar ilerledikçe, Breton’da çe şitli sa ğlık sorunları belirmeye ba şlamı ştır. Annesinin ölümünü takiben, kötü bir sürecin içine girmi ştir. Stalinistler, akıma ve Breton’un Stalinizm kar şıtı tavrına cephe almı şlardır. Tzara ile girmi ş oldu ğu yıpratıcı diyaloglar da, Breton’u kötü etkilemi ştir fakat yine de hareketi genç temsilcilerle devam ettirmek konusunda kararlıdır. Bu yüzden çe şitli giri şimlerde bulunmu ştur. Uluslararası ba ğlantıları güçlendirmek için sekreter tutmak da bu giri şimlerden biridir.

Breton’un hayatı boyunca kalıcı sorunlarından biri halini alan para sıkıntısı, tekrar gündeme gelmi ştir. Bu yüzden bir süreli ğine, Paris’i yeniden terk etmek zorunda kalmı ştır. Daha sonrasında Paris’e geri dönüp, Gallimard Yayınevi için çalı şmaya devam etmi ştir.

Hiç şüphesiz ki, Breton için 1940’lar oldukça zor yıllar olmu ştur. Thirion’un ona verece ği, 300.000 Frank’lık ‘Paris Şehri Büyük Ödülü’nü reddetmi ştir. Reddetme gerekçesi olarak şunları söylemi ştir: “ Şu içinde bulundu ğumuz zamanlarda, bir yazarın veya sanatçının en de ğerli varlı ğının, yoklu ğunu hiçbir şeyin telafi edemeyece ği, özgürlük oldu ğuna inanıyorum. ” (Polizzotti 1995: 565)

Bu sıralar, Breton Saint-Cirq civarında bir yazlık ev almı ştır. Paris’ten uzak kalı şı Breton’a oldukça iyi gelmi ştir. Yaz tatilini, bu evde dinlenerek geçirdikten sonra, Paris’e dönen Breton, yeni bir sürrealist bülten hazırlamak niyetindedir. Médium: Informations surréalistes , bu şekilde ortaya çıkar. Breton’un bir di ğer giri şimi ise, yeni bir galeri açmak olmu ştur. Gradiva Galerisi ’nden sonra ikinci bir sürrealist galeri giri şimi sayılan bu galerinin ismi L’étoile scellée ’dir. Bu galeride Sürrealizm’e yakın olan sanat eserlerinin sergilenmesi amaç edinilmi ştir. Pierre Molinier isimli ressam da, bu dönemde Breton’un ilgisini çeken ve Sürrealizm’e yakın resimler yapan ressamlar arasındadır.

51

Bu sene içinde Eluard, geçirdi ği kalp krizi dolayısıyla hayata gözlerini yummu ştur. Fakat Breton’un Eluard’la aralarındaki kopukluk, onun ölümünden sonra da son bulmamı ştır. Breton, Eluard’ın cenazesine dahi katılmamı ştır. 1953 yılının Mayıs ayında tekrar Saint-Cirq’deki yazlık evine dönen Breton, kendi kökenleriyle ilgili ara ştırmalara da bu dönemde ba şlamı ştır. Yazlık evinin yakınlarındaki bölgede bulunan prehistorik ma ğaraları gezen Breton, bu ziyaretleri dolayısıyla bir cezaya da çarptırılmı ştır. Daha sonra, do ğmu ş oldu ğu Lorient’i de ziyaret eden, Breton, son defa babası Louis Breton’u da görmü ştür.

1956 yılının büyük bölümünü hasta ve depresif geçiren Breton için tek yenilik, yeni bir sürrealist yayın olan Le Surréalisme même ’dir. Bu dönemde yazmı ş oldu ğu bir di ğer önemli eser ise, L’art magique ’dir. Bu kitabı tek ba şına bitirecek gücü kalmamı ş olması sebebiyle, o dönemde önemli bir sanat tarihçisi olan Legrand ’la birlikte, bu kitabın yazımını bitirmi şlerdir. Kitap 1957 yılında basılmı ştır.

O yıllarda, Breton’un ilgisini çekmekte olan sadece iki hareket vardır. Bunlardan biri, 1957 yılında Guy Debord tarafından kurulan Situasyonist harekettir. Di ğeri ise Tel Quel dergisidir. Debord’a göre, Situasyonist hareketin, ana dü şüncesi durumlar olu şturmak ve ya şamı sanatla diyalektik birle şimini sa ğlayabilmektir. Situasyonistlerin, 68 ku şağı üzerinde yadsınamaz bir etkisi olmu ştur. Tel Quel ise, 1960’ta Paris’te Philippe Sollers ve Jean-Edern Hallier tarafından kurulan avangard bir edebiyat dergisidir. Bu iki grup, Breton’a göre Sürrealizm’in deneysel gelece ği hakkında bir ipucu vermektedir.

60’lı ya şların ortalarında olan Breton, zaman içinde grup içindeki akı şları kontrol etmek konusunda zorluk çekmeye ba şlamı ştır. Bu durumun ba şlıca sebepleri arasında, gittikçe artan sa ğlık problemleridir. 1959’da L’art magique kitabının yayınlanı şından 18 ay sonra Consellations isimli şiir kitabı basılmı ştır. Yine 1959 yılında, hayatı boyunca tek dostu olarak kalmı ş olan Benjamin Péret’nin ölümü, Breton için oldukça sarsıcı olmu ştur.

Breton aynı zamanda birçok kitap tanıtım ve katalog yazısı yazmayı sürdürmektedir. Gilles Ehrmann ve Karl Kupka için kitap yazıları; Toyen, Jean

52

Benoit, Enrico Baj, Jorge Comacho, Jean-Claude Silbermann ve Magritte gibi sanatçılar için de katalog yazıları kaleme almı ştır (Polizzotti 1995: 603).

Erotizm, Breton ve tüm sürrealistlerin estetik anlayı şında, daima önemli bir yere sahip olmu ştur. 1959’da düzenlenmi ş olan EROS sergisi, bu anlayı şın etkisiyle düzenlenmi ş sergilerden biridir. Bu sergiye genç ve ya şlı, 75 kadar sanatçı katılmı ştır. Ve sergi alı şılmı şın çok dı şında bir sergileme biçimine sahiptir. Bu sergi uluslar arası düzeyde de çok ses getiren bir sergi olmu ştur. Aynı zamanda, 1959’daki EROS sergisi, akımın, genç dima ğları, hala daha kendine çekebilecek güce sahip oldu ğunu kanıtlamı ştır (Mahon 2005: 171).

Resim 11 Meret Oppenheim, Cannibal Feast/Yamyam Ziyafeti, EROS Sergisi, 1959, Paris (http://www.all-art.org/art_20th_century/surrealist_art/chapter7/chapter11/Untitled- 228.jpg)

Breton’un gün geçtikçe daha da kötüle şen sa ğlık durumu ve astım krizleri, sürmekte olan kafe toplantılarına katılımı konusunda da aksaklıklara yol açmı ştır. 1963 yılında, Breton’un evine düzenlenen bir saldırı ise, onun için oldukça yıpratıcı olmu ştur. Neredeyse küçük bir müze haline dönü şmü ş olan, Breton’un Rue Fontaine’deki evi, onun için çok de ğerli olan nesneler ve sanat eserleriyle doludur. Bu eserler arasında bulunan Chirico’nun The Child’s Brain isimli tablosunu ise, 1964’te, çekmekte oldu ğu maddi sıkıntılar sebebiyle, Stockholm’deki Modern Sanatlar Müzesi’ne satmak zorunda kalmı ştır.

53

Sa ğlık durumu çok kötü bir hal alınca, Saint-Cirq’deki yazlık evine giden Breton, burada bir süre dinlenmi ştir. Ani bir astım krizi geçirince, Paris’teki bir hastaneye nakledilmi ştir.

Breton 28 Eylül 1966’da Paris’te hayata gözlerini yummu ştur. 1 Ekim’de Paris’teki Batignolles Mezarlı ğı’na gömülmü ştür. Cenaze töreninde be ş bine yakın ki şiden olu şan bir topluluk mevcuttur. Bu toplulu ğun içinde meraklı ve kaygılı birçok genç insan bulunmaktadır (Alexandrian 1971: 177). Granitten yapılmı ş, sade mezar ta şında ‘ Je cherche l’or du temps – Zamanın altınını arıyorum ’ yazmaktadır. Fransız yönetmen Jean-Luc Godard’a göre, Breton’un ölümü bir sonun de ğil bir ba şlangıcın i şaretidir. Sürrealist grup üyesi Jean Paulhan ise, bir yazısında Breton’un ölümüyle ilgili şunu söylemi ştir: “ Breton öldü. Her şey yeniden ba şlıyor .” (Mahon 2005: 195)

54

4. ANDRÉ BRETON VE SÜRREAL İST RES İM İLİŞ KİSİ

4.1. Bir Koleksiyoner Olarak André Breton

Yazarlı ğının yanı sıra, Breton, tutkulu bir sanat, etnografik malzeme ve alı şılmadık obje koleksiyoneridir. Bu tutkusu uzun yıllar boyunca devam etmi ştir. Özellikle Kuzey Amerika’dan gelen materyallere yo ğun ilgi duymu ştur.

Birinci Dünya Sava şı boyunca, askeri hastanede görev yaparken duvarları Picasso, Cézanne, Matisse, Chagall ve Braque gibi ressamların resimlerinin reprodüksiyonlarıyla donatmayı tercih etmi ştir. Yine aynı yıllarda, Paul Guillaume Galerisi’nin önünden geçerken, Chirico’nun Le Cerveau de l'Enfant / The Child’s Brain isimli resmiyle kar şıla şmı ş ve ardından o resme tutkuyla ba ğlanmı ştır. 1919 yılında ise, bu resmi satın almı ş ve bu resim uzun seneler yata ğının üstünde asılı kalmı ştır. Bunun dı şında birçok ba şka resim ve objelerle donatılmı ş olan duvarlar, Breton’un Rue Fontaine’deki evinin bir tür küçük müze haline dönü şmesine sebep olmu ştur.

Resim 12 Breton’un 42, Rue Fontaine’deki evi, Paris, 1930 (http://mappingthemarvellous.files.wordpress.com/2008/03/kopie-von-bretonstudio.jpg)

Koleksiyonerlik dı şında, 1920 ve 1925 yılları arasında, önemli bir koleksiyoner olan Jacques Doucet’nin yanında koleksiyon danı şmanı olarak çalı şmı ştır. 55

Doucet’yi, o zamanlar pek tanınmayan Picabia, Masson, Ernst, Miro ve Duchamp gibi sanatçıların atölyelerine götüren de Breton’dur. Aynı zamanda, koleksiyoner Doucet’nin, Picasso’nun Demoiselles d’Avignon , Rousseau’nun La Charmeuse de serpents / The Snake Charmer ve Seurat’nın Cirque / The Circus tablolarını satın alı şında önemli bir rol oynar (Polizzotti 2002: xxii). Breton 1923’te, Picasso’nun Demoiselles d’Avignon eseriyle ilgili olarak Doucet’ye bir mektubunda şunları söylemi ştir: “ İş te bu, benim gözümde bütün resim sanatını a şan bir eserdir. Bu resimde resim sahnesinin son elli yılının tarihinin hepsini a şmaktadır. Önünden Rimbaud, Lautréamont, Jarry, Apollinaire ve sevdi ğimiz di ğerlerinin önünden geçi ş yaptı ğı bir resimdir.” (Hubert, Bernier 1997: 20).

Aynı zamanda kendi koleksiyonunu da geni şletmeyi sürdüren Breton, çe şitli açık artırmalara katılıp, oldukça ucuza çe şitli eserler almayı sürdürmü ştür.

Breton, danı şmanlık görevinin ardından, Gradiva adlı sanat galerisinin i şletmesini üstlenmi ş ancak bu galeri kısa sürede kapanmı ştır. Aynı zamanda, Breton’un maddi sıkıntılarına da bir çözüm getirememi ştir çünkü galeri bir yıla yakın açık kalmasına ra ğmen, çok az sayıda eser satılabilmi ştir.

Breton, hayatı boyunca maddi sıkıntılar sebebiyle koleksiyonundan çe şitli parçalar satmak zorunda kalmı ştır. 1931 yılında, bir maddi kriz sırasında, koleksiyonunun büyük bir kısmını açık arttırmada satı şa sunmu ştur. Zaman içinde, Rue Fontaine’deki evinde, bu koleksiyonu yeniden olu şturmu ştur. Koleksiyon 5300 parçayı geçecek hale gelmi ştir. Koleksiyonda modern resimler, çizimler, heykeller, foto ğraflar, sanat katalogları, dergiler, el yazmaları ve popüler ve Okyanusya sanatından eserler mevcuttur. Yine bu eserler arasında bulunan Chirico’nun Le Cerveau de l'Enfant / The Child’s Brain isimli tablosunu ise, 1964’te, çekmekte oldu ğu maddi sıkıntılar sebebiyle, Stockholm’deki Modern Sanatlar Müzesi’ne satmak zorunda kalmı ştır.

Breton’un 1966 yılındaki ölümünün ardından, üçüncü e şi Elisa ve kızı Aube, öğrenci ve ara ştırmacıların, Breton’un ar şivine ve koleksiyonuna ula şmasına verdiler. Üzerinden otuz altı yıl geçtikten sonra, koleksiyonu korumak için sürrealist bir olu şumun kuruldu ğu sırada, koleksiyon Calmels Cohen ve Drouot-

56

Richelieu’de açık artırmayla satı şa sunuldu. Dairenin bir duvarı ise, Paris’te Centre Georges Pompidou’da muhafaza edilmektedir.

Daha önce yayınlanmamı ş, Manifeste du surréalisme ’in kopyalarını kapsayan on tane el yazması, 2008’in Mayıs ayında Sotheby’s tarafından açık arttırmayla satılmı ştır (http://www.artdaily.org/index.asp?int_sec=2&int_new=23096).

Breton’un koleksiyonunda çok çe şitli sanatçıların eserleri yer almaktadır. Bunlar arasında bazı modern ressamlar ve heykeltıra şlar dikkatimizi çeker:

PierreAlechinsky, Aloïse Corbaz, BraulioArenas, Arman, JeanArp, Enrico Baj, Ben, A.Benquet, Alexandre Boileau, Bona Pieyre de Mandiargue, Micheline Bounoure, André Bourdil, Francis Bouvet, Victor Brauner, , Jorge Caceres, Jacques Callot, Jorge Camacho, Paul Colinet, Pierre Courthion, Fleury- Joseph Crépin, Salvador Dalí, André Demonchy, Ferdinand Desnos, Deyema, Oscar Dominguez, Enrico Donati, Mirabelle Dors, Marcel Duchamp, Baudet Dulary, René Duvilliers, Yves Elléouët, Nusch Eluard, Paul Eluard, Colette Enard, Jimmy Ernst, Max Ernst, Henri Espinoza, Fahr el Nissa Zeid, Jean Fautrier, Luis Fernandez, Charles Filiger, Alexandre Evariste, Johann Henrich Füssli, Paul Gauguin, Alberto, Gironella, Arshile Gorky, Eugenio Granell,Henri de Groux, Jacques Hérold, René Iché, , René Magritte, Joan Miró, , Man Ray, Diego Rivera, Yves Tanguy, Adolf Wölfli, vd.

Koleksiyonunda yer alan bazı foto ğraf sanatçıları ise şunlardır:

Manuel Alvarez Bravo, Pierre Argillet, Bach Fritz, Jacques-André Boiffard, Brassaï, Elisa Breton, , Henri Cartier-Bresson, Léo Dohmen, Paul Dacceti, Izis, , Man Ray, Raoul Ubac, Emile van Moerkerken, vd.

57

4.2. André Breton’un Sanatçılar Hakkında Yazmı ş Oldu ğu Tanıtma Yazıları ve Makaleleri

Bu bölümde kaynak olarak ba şvurulan temel yapıt, André Breton’un 1928’de Gallimard tarafından Fransızca olarak yayımlanan, “Le Surréalisme et la Peinture” kitabının, MFA tarafından 2002 yılında İngilizce olarak basılmı ş olan hali olan “Surrealism and Painting” kitabındaki Breton’a ait olan çe şitli tanıtma yazıları ve makalelerdir. Bu bölüm, Breton’un bu kitapta yer verilmi ş olan yazıları arasından, Duchamp, Picasso, Dali, Picabia, Tanguy, Miró, Magritte gibi önemli ressamlar hakkında yazmı ş oldukları derlenerek kaleme alınmı ştır.

Breton, 1934 yılında Marcel Duchamp ve onun oldukça bilinen bir eseri olan La mariée mise à nu par ses célibataires, même / The Bride Stripped Bare by Her Bachelors hakkında uzun bir inceleme yazısı kaleme almı ştır. Bu yazısında Duchamp’ın özgünlü ğüne ve benzersiz öngörü yetene ğine bolca vurgu yapmı ş olan Breton, Duchamp’ın eserlerini şiirselli ği üzerinde de durmu ştur.

Resim 13 Marcel Duchamp, Bekârları tarafından soyulmu ş gelin, 1915-1923, Ya ğlı boya, cila, cam plaka, 272,5 x 175.8 cm, Philadelphia Sanat Müzesi, Philadelphia (http://www.beatmuseum.org/duchamp/images/bride.jpg)

58

Duchamp ve onun ready-made’leri 16 üzerinden imza ve eser sahipli ği konusuna de ğinen Breton, örnek olarak, Duchamp’ın bir restoranda görmü ş oldu ğu tarifsiz bir resmi alıp imzalayı şından söz etmi ştir. Ona göre bu imza, bakan ki şiyi tamamen zihinsel bir sürece yönlendirmektedir. Breton’a göre Duchamp’ın ready- made’leri gelece ğin sanatı için a ğır bir darbe niteli ğindedir ve Duchamp’ın da bu durumu sezmi ş oldu ğunu dü şünmektedir. Breton, Duchamp’ı tanımlarken, “en yakalanması zor, en tekil ve en aldatıcı” kelimelerini kullanmı ştır. ( Rezzio 1997: 151)

Breton, 1912 yılının Duchamp için tam bir entelektüel kriz zamanı oldu ğunu aktarır. Duchamp artık resmi bırakmı ş, objeye odaklanmı ştır (Breton 2002: 90). Breton aynı zamanda, bu makalesinde La mariée mise à nu par ses célibataires, même / The Bride Stripped Bare by Her Bachelors eserinin, her parçasının, iç düzene ğinin derinlikli bir okumasını yapmı ştır. Duchamp’ın bu cam yapıtında, hazır-yapıt e ğiliminin etkileri açıkça görülebilmektedir. Bu yapıt 1922’lerde bitirilmeden bırakılmı ştır (Passeron 2000: 64). Breton’a göre, bu esere kadar, hiçbir sanat eseri rasyonel ve irrasyonel arasındaki durum için geçerli bir cümle üretememi ştir. Breton’a göre bu eser, yirminci yüzyılın en önemli eserlerinden biridir çünkü bu önemli diyalekti ği içinde barındırmaktadır (Breton 2002: 99). Aynı zamanda Duchamp için de Breton önemli biri olmu ştur. Duchamp, Breton’la ilgili yazmı ş oldu ğu bir yazısında şunları söylemektedir: “ Breton’u sürrealist döneminden önce yani Dada döneminde tanımı ştım. Onun sayesinde kendimi buldum. Bana göremedi ğim birçok şeyi gösterdi, görmeme yardımcı oldu. Bu benim için oldukça önemliydi. Breton beni ke şfeden ki şidir. ” (Virmaux 1996: 105)

Breton, Picasso ile ilgili olarak da çe şitli yazılar kaleme almı ştır. Bu yazılardan ilki 1933 tarihine aittir. O yıllarda, sıklıkla Picasso’nun atölyesini de ziyarete giden Breton, ressamdan ve onun çalı şma tarzından oldukça etkilenmi ştir. Yazmı ş oldu ğu yazılarda da bu konudan söz etmi ştir. 1933 yılında bir ba şka yazısında, Breton, Picasso’dan hiçbir şeye boyun e ğmeyen bir deha olarak söz etmi ştir. Ona

16 Ready-made / Hazır-yapıt: Marcel Duchamp 1914-25 yılları arasında yirmi ya da belki de daha fazla sayıda bisiklet tekerle ği, porselen idrar kabı gibi çe şitli endüstri ürünlerini “imzalayarak” bunların birer sanat yapıtı oldu ğu konusunda direndi.

59

göre, Picasso plastik yaratım sürecinde en üst seviyeye ula şmı ştır ve çalı şmaları, bakan ki şiye dünyayı yeniden şekillendirecek gücü vermektedir çünkü Picasso’nun bakı şı birçok anlamda üstün bir bakı ş açısıdır.

Picasso, Breton’a göre kolay bulunamaz ve ömrü kısa olanın arayı şı içindedir. “Eldiven Konstrüksiyonu” ve “Kelebek Kompozisyonu” gibi Breton’dan övgüler kazanan montajlar gerçekte, imge ı şığının çıktı ğı ö ğelerle, şans eseri rastla şmasının sonucudur (Passeron 2000: 228). Bu yazı içinde kelebek metaforunun sıklıkla geçiyor olması da, bu açıdan bakacak olursak, bir tesadüf sayılmaz. 1933 yılında yazılmı ş olan bu yazı, oldukça şiirsel bir dille kaleme alınmı ştır. Aynı zamanda, Breton da Picasso’nun çalı şmalarıyla ilgili olarak, şiire olan yakınlıklarına vurgu yapmı ştır. Picasso’nun sadece sürekli esinlenen zihninin, her şeyi şiire çevirebilecek ve yüceltebilecek yetenekte olduğunu söylemektedir (Breton 2002: 113).

Breton’un ölmeden be ş yıl önce, 1961 yılında Picasso’yla yazmı ş oldu ğu yazıda da, görü şleri de ğişmemi ştir. Breton hala Picasso’nun ne derece ilham verici oldu ğuna vurgu yapmaktadır. Aradan geçen onca zamana ra ğmen, Picasso’nun çalı şmaları onu hâlen heyecanlandırmakta ve gözlerini ı şıldatmaktadır. Breton, bu makalesinde, Picasso’nun sürrealist hareket içindeki durumundan ve Sürrealizm’in ona kar şı tutumundan söz etmi ştir. Breton’a göre Sürrealizm, Picasso’ya daima saygıyla yakla şmı ştır ve zaman içinde Picasso’nun yeni ke şifleri ve önerileri, sürrealistlerin ona yakınlık duymasına sebep olmu ştur (Breton 2002: 116). Breton, Picasso’nun özellikle sava ş öncesi dönemdeki çalı şmalarına dikkat çekmi ştir (Golding 1994: 218). Eğer Sürrealizm’i kuralları kesin bir akım olarak algılayacak olursak, Picasso hiçbir zaman Sürrealist olarak anılmamı ştır. Ancak Sürrealizm çok geni ş bir harekettir ve sanatsal yönlerinin çe şitlili ği geni ştir. Breton hayatı boyunca, Picasso’ya hayranlık ve saygı duymu ştur (Passeron 200: 230). Onun görü şüne göre, Picasso’nun çalı şmaları, yıllar geçmesine ra ğmen canlılı ğını ve tazeli ğini korumaktadır.

Breton, 1936 yılında, Dali için bir makale yazmı ştır. Bu makalede sıklıkla, Dali’nin bulmu ş oldu ğu sürrealist yöntemlerden biri olan, paranoyak-kritik

60

metodundan söz edilmi ştir. Öncelikle Breton, paranoyayla ilgili tanımlar yapmı ş, Dali’nin metodunun hangi temellere dayanmakta oldu ğunu incelemi ştir. Breton’a göre, Salvador Dali’nin en önemli orjinalli ği, her türlü olayda hem spekülatör, hem de aktör rolü üstlenebilmesidir. Aynı zamanda, Breton’a göre, paranoya- kritik 17 yöntemi, nesnel rastlantının, düzenleyen ve sürdürülebilir üretici kuvvetidir (Breton 2002: 135). Breton bu yöntemi birinci sınıf bir gereç olarak kabul etmi ştir.

Sürrealist resim sanatı denilince akla gelen önemli ressamlardan biri de, Max Ernst’dir. Uzun süreler Sürrealist grubun üyesi olan Ernst, Breton için de önemli bir ressamdır. Breton, Ernst ile ilgili olarak yazmı ş oldu ğu yazılarda ço ğunlukla şiirsel bir dil kullanmı ştır. Ernst’in resimlerindeki Gustave Doré etkisinden söz etmi ştir. Breton, 1950 yılında yazmı ş oldu ğu yazıda ise, Ernst’ten birkaç yüzyıl öncesinin mitlerini yeniden canlandıran bir ressam olarak söz etmi ştir. Bunu yaparken çocuk ruhlu olu şu ve mizahi bir yorum katmasının etkili oldu ğunu belirtir. Aynı zamanda mizahi ve hicivle ilgili ö ğelerin a ğırlıkta oldu ğu resimlerinde, mistifiye edilmi ş ö ğelerinde varlı ğından söz etmi ştir (Breton 2002: 159).

Breton’un Yves Tanguy hakkında yazmı ş oldu ğu, 1938 yılına ait bir önsöz bulunmaktadır. Bu yazısı daha çok edebi bir nitelik ta şımaktadır. Breton’un ço ğu sanatçı hakkında yazmı ş oldukları gibi, bu yazı da alı şıldık tanıtım yazılarından farklı bir özelliktedir. Breton bu yazısını Tanguy’den o zamanların manevi güzelliklerinin temsilcisi diye söz ederek bitirmi ştir (Breton 2002: 173) Yine Tanguy ile ilgili yazmı ş oldu ğu bir yazısında, onun resminin bazı teorilerle açıklanamayaca ğını çünkü sezgisel bir tarafı bulundu ğunu söylemi ştir. Tanguy resminde ı şığın kullanımı ve atmosfer yaratımına da dikkat çekmiştir.

17 Paranoya, özellikle Kraepelin ve Kretschmer gibi psikologlar tarafından incelenmi ş olan bir hastalıktır. Herhangi bir sürekli zihinsel kusur olmaksızın varlı ğını sürdüren sistematik bir yorumlama delirium’u olarak tanımlanmaktadır. Dali bu yönteminden “Hezeyan olayının yorumsal-kritik birli ğine dayanan spontan irrasyonel bir bilgi yöntemi” olarak söz etmektedir.

61

Resim 14 Yves Tanguy, Anne, Babam Yaralı!, 1927, Tuval üzerine ya ğlıboya, 92,1 x 73 cm, Modern Sanat Müzesi, New York (http://www.friendsofart.net/static/images/art2/yves-tanguy-mama-papa-is-wounded!.jpg)

Breton, Picabia ile ilgili olarak yazmı ş oldu ğu yazılardan birinde ise, yüksek sosyetenin bir üyesi olan ve ya şamını o biçimde sürdüren ressamın, özgürle şme serüvenini ne şeli biçimde tamamlamak istedi ğinden söz etmi ştir. Dada hareketinde önemli bir rol oynayan Picabia’yı Apollinaire aracılı ğıyla tanıyan Breton, sava ş yıllarında oldukça sıkıntılı zamanlarda, Picabia’nın varlı ğına ve yapmı ş olduklarının önemine dikkat çekmi ştir.

Katalan kökenli ressam Joan Miró da, Breton ve Sürrealist resim gelene ğinde önemli bir yere sahip olan ressamlardandır. 1924’te Aragon, Eluard, ve Breton gibi sürrealistlerle tanı şması, saf plastik çalı şma sınırlarının ötesinde “resimsel şiir” yönünde de ilerlemeye karar vermesine sebep olmu ştur (Passeron 2000: 209). Breton, Miró hakkında kaleme almı ş oldu ğu yazısında, 1940 yılının yazının Avrupa için oldukça sıkıntılı geçti ğinden söz etmi ştir. Bu zaman diliminden söz etmesinin sebebi, Miró’nun İkinci Dünya Sava şı’nın sürdü ğü bu dönemde, İspanya’ya gidip, Constellations isimli tablo serisine ba şlamı ş olmasıdır. Breton’a göre bu tablolar, önemli bir e şiği haber vermektedir çünkü Miró önceden alı şılmı ş

62

normları bu tablolarla yıkmayı ba şarmı ştır (Breton 2002: 257). Breton bu guaj dizisi kar şısında hayranlı ğını dile getirmi ştir.

Belçikalı ressam René Magritte hakkında 1961 yılında bir makale kaleme alan Breton, Magritte’in kendi resimleri hakkında, ‘Benim resimlerim, görüntülerdir’ deyi şine yer vermi ştir. Breton’a göre, Magritte bizim günlük hayatta kullandı ğımız nesneleri, gördüklerimizi yeniden kurgulamaktadır. Magritte’in resim aracılı ğıyla oynamı ş oldu ğu oyunlar, ikinci bir figürasyonun yolunu açmaktadır. Dü şüncenin figürleri ve söylemin figürlerinin birle şti ği bu durumda, tam bir özgürle şme gerçekle şmektedir. Breton’a göre, Sürrealizm René Magritte’e en temel boyutlarından birini borçludur (Breton 2002: 270). Magritte’in imgeleri, Breton’un sıklıkla sözünü etti ği, “yükselen belirti” kategorisine girmektedir. Breton’la kavgalar ve tartı şmalarla geçen yıllardan sonra, 1962’de Magritte, “Breton her zaman benim arkada şım olmu ştur” demi ştir (Passeron 2000: 196).

Bu birkaç ressamın yanı sıra, Breton’un hakkında tanıtma yazısı veya makale kaleme almı ş oldu ğu ba şka sanatçılar da mevcuttur. Bunlardan bazıları genç ressamlar, bazıları ise sürrealist hareketin tarihi içinde önemli bir görev üstlenmi ş olan ressamlardır. Breton’un kaleme aldı ğı bu yazılar, her türlü ülkeden sanatçıyı kapsayacak biçimde çe şitlilik gösterir. , Toyen gibi kadın ressamlar hakkında oldukça şiirsel metinler kaleme almı ştır. Geçirmi ş oldu ğu bir kaza ertesinde, mistisizme yönelen ve bu tarzda resimler yapmaya ba şlayan ressam Victor Brauner’in resimleri hakkında da, antik ça ğları andırdı ğını belirten bir yorum yapmı ştır.

Breton, eskiça ğ sanatlarına hayatı boyunca büyük ilgi duymu ştur. Bu konularla ilgili yazmı ş oldu ğu çe şitli makaleler de mevcuttur. Bunlardan bazıları da, Galya Sanatıyla ilgilidir. Breton’un özellikle sürreal obje konusuna yo ğunla şmı ş oldu ğu yazılar da mevcuttur. Bu yazılarından biri de Crisis of the Object/ Objenin Krizi ’dir. Breton bu yazısında, gündelik i şlevinden koparılmı ş olan objelerin, yeniden şiirsel biçimde bir esere dönü şmesinden söz etmektedir. Bu eserleri, şiirsel obje olarak adlandıran Breton’un, bu türden eserleri de mevcuttur. 1920’lerin ba şında, Breton obje ile ilgilenmeye ba şlamı ştır. 1930’lu yıllara kadar

63

kendini objenin teorik ve pratik ke şfine adamı ştır. 1934’ü takiben objenin do ğası konusuna yo ğunla ştı ğı yazılar kaleme almı ştır. Objeyi bilinçaltındaki arzunun bir uzantısı olarak görmü ştür. (Powrie 1997: 57) Gerçek i şlevinden kopup, icat eden ve onu gören ki şi sayesinde farklı bir de ğere sahip olan sürrealist obje, Breton’a göre rüyanın konsantre formda gerçekli ğe dönü şmesidir. Objenin de ğeri artık dramatik bir de ğere dönü şmü ştür. Buradaki asıl problem, dilsel ve görsel olan arasındaki kendine özgü gerginlikte saklıdır. Breton’un şiir-obje tanımı şu şekildedir: “ Şiirin ve plastik sanatların temellerini bir araya getirmeyi amaçlayan ve bunların kar şılıklı etkile şimleri üzerine dü şünmemizi sa ğlayan kompozisyon.” Genel olarak açıklamak gerekirse, Breton, bizi çevreleyen objelerin i şlevini de ğişime u ğratarak, onlara farklı bir kimlik kazandırmaktan söz etmektedir (Breton 2002: 280).

Resim 15 André Breton, Şiir-Obje, 1941, Karı şık malzeme, 45,8 x 53,2 x 10,9 cm, Modern Sanatlar Müzesi, New York (http://www.moma.org/collection_images/resized/348/w500h420/CRI_161348.jpg)

Şiir-objelerle ilgili olarak en anlamlı okumalardan birini, ünlü yazar Octavio Paz gerçekle ştirmi ştir. Breton’un Poème-objets sergisinin tanıtım metnini kaleme alan Paz, şiir-objeleri kesin olarak simge gelene ğinin içine yerle ştirir. Paz bu tespiti

64

yaparken, 17. yüzyıl yazarlarının bazılarının da bu türden benzetmeler yapmı ş olduklarına vurgu yapar. Örnek olarak, Ammariato, impresa (alet) için, “resim ve kelimelerin mistik bir karı şımı” demi ştir. Aynı zamanda simgesel olarak kullanılan görüntüler ço ğunlukla arketiplere olan göndermelerdir. Paz, evreni bir kitap olarak görür. Böylece görsel ve dilsel olanın nasıl birle şti ğine dair mesele de çözülür. Şiir-obje’yi ise bir simgeye benzetir çünkü kelimenin 17. yüzyıldaki anlamıyla, büyüleyici ve etkileyicidir. (Powrie 1997: 61)

Şiir-obje bakan ki şiyi bir okumaya ça ğırır. Bir ekran i şlevi görür ve dü şselli ğe giden yol üzerinde bir göreve sahiptir. Breton, bulunmu ş-obje (objé-trouvé) için de, Çılgın A şk/L’amour fou kitabında benzer bir okuma yapmı ştır: “Bulunan obje burada bireyi felç eden duygusal kuruntulardan kurtarması, rahatlatması ve aşılamaz sandı ğı engelin a şıldı ğını anlatması anlamında kesinlikle dü şle aynı işlevi görür.” (Breton 2003: 33) Breton, tüm hayatı boyunca, bu tür yazılar yazmayı sürdürmü ştür. Özellikle hayatının sonlarına do ğru, daha çok katalog yazısı ya da tanıtma yazısı yazmı ş olması dikkat çekicidir. Hem genç ressamlara destek olmu ş, hem de eski ressam dostlarıyla ilgili yazılar kaleme almaya devam etmiştir. Sürrealist resme olan ilgisi hiçbir zaman son bulmamı ştır.

4.3. André Breton’un Sürrealist Resim Hakkındaki Görü şleri

Gençli ğinden beri plastik sanatlardan etkilenen Breton’un sanat alanında izledi ği yol alı şılmı ş sanat ele ştirilerinden tümüyle farklıdır. Kafasını karı ştırma gücüne sahip eserler üzerine dü şünmeye aralıksız biçimde devam etmi ştir (Hubert, Bernier 1997: 42).

Breton’a göre sürreel imgelem, insanların bir kelimenin edebi anlamının arkasındaki gizli bilgiyi sorgulaması için ı şık tutmayı amaç edinmi ştir. Aynı zamanda sürrealist resmin, insanlı ğın en gizli özlemlerine şekil vermesini istemi ştir. Breton, sürrealist sanatçıların her türlü yetenek ve tarzla ilgili

65

iddialardan kaçınmasını ve yapmı ş oldukları resim yüzünden hipnotize olmadan, ‘alçakgönüllü kayıt cihazları’ olmalarını istemi ştir (Alexandrian 2007: 48).

1925’te “ Le Surréalisme et la Peinture/Sürrealizm ve Resim” makalesini kaleme aldı ğında, Breton ileride akımın görsel sanatlarla bu derece yakından ili şkili olabileceği hakkında bir fikre sahip de ğildir ku şkusuz. Kurulu şunun ilk yıllarında, Sürrealizm akımı a ğırlıklı olarak yazınsal ve felsefi tarafa yakındır. Akıma sonradan katılan ressamlarla, bir ölçüde şekil de ğiştirmi ştir. Günümüzde Sürrealizm, Dali, Miro, Ernst gibi bazı ressamlarla özde şle ştirilir duruma gelmi ştir.

Breton’un sürrealist resim hakkındaki fikirlerinin şekillenmesinde, o dönemler grubun içinde bulundu ğu çalkantılı sürecin ve grup üyeleri arasındaki fikir ayrılıklarının önemli bir etkisi vardır. Önceleri sürrealist grubun bir üyesi olan Pierre Naville, sonraları politik sebeplerden dolayı gruptan uzakla şmı ştır. La Révolution Surréaliste dergisinin ilk üç sayısının editörlü ğünü Péret ile yapmı ş olan Naville, 1933 yılında Breton tarafından gruptan uzaklaştırılmı ştır. Daha sonra, dördüncü sayı itibariyle, derginin editörlü ğünü kendi üstüne alan Breton, Sürrealist resim konusuyla ilgili olarak çe şitli makaleler yazmayı sürdürmü ştür.

Naville Sürrealizm akımıyla ilgili dü şüncelerini şu şekilde ifade etmi ştir: “Sürrealizm çe şitli dü şünce akımlarının kesi şme noktasındadır. Aklın düzenli olarak serbest bırakılması, bu yolla daha tutarlı bir dü şünceye dönü şmesini amaçlar. Böylece Sürrealizm, bütün sorunlara ve ilk sırada da ahlaksal sorunlara yeni bir çözüm önermek ister. İş te bu anlamda ça ğın kendisidir. Bu nedenle Sürrealizm’in ana yakla şımını “bilinçaltının a ğırlı ğının bilinçle hesaplanması” olarak tanımlayabiliriz” (Naville 1975: 103)

Naville La Révolution Surréaliste ’in dördüncü sayısına yazmı ş oldu ğu “Beaux- Arts” ba şlıklı yazısında, sürrealist resim diye bir şey olmadı ğını iddia etmi ştir. Yazının tam metni şu şekildedir:

“Zevkle ilgili bildi ğim tek şey zevksizliktir.

Ustalar, şefler kaba saba boyayın tuvallerinizi.

66

Artık herkes biliyor ki, sürrealist resim diye bir şey yoktur. Ne hareketlerin tesadüfüne kendini bırakmı ş kalem i şleri, ne dü şün figürlerini çizen imaj, ne dü şsel fanteziler; bunların hiçbiri resim olarak nitelendirilemez.

Ama sahneler vardır.

Bellek ve gözlerin zevki; i şte tüm estetik budur.

Dü şünün ki, bu yoldan akıl sadece de ğişmez biçimde dörtgen figürler kabul eder: kö şeler, bir tablonun kenarları, denge, yükseklik, geni şlik, vs .” (Naville 1925: 17)

Breton bu iddiaya kar şı argümanlar üreterek “ Le Surréalisme et la Peinture / Sürrealizm ve Resim” makalesini yazmı ştır. Bu makalede imgelemin gücünü ve bunun görsel yansımalarının önemini vurgulayarak, sürrealist resmin temel özelliklerinden söz etmi ştir. Bu yapıtı yeni bir sanatı kurgulama yetene ğinin ba şlıca kanıtıdır (Alexandrian 1971: 144).

Bu makalenin yazılı ş sebebinin, Naville’in iddiasına kar şı bir tür meydan okuma oldu ğu dü şünülebilir. Breton bu makalenin ardından, Sürrealist resim hakkında daha çok fikir üretmi ş ve daha çok yazı kaleme almı ştır. Bu noktada, Naville’in açıklamasının bir tür tetikleyici i şleve sahip oldu ğunu dü şünebiliriz. Bu makale, Polizzotti’ye göre, Breton’un sadece bir ele ştirmen olarak de ğil, bir polemikçi ve bir giri şimci olarak dehasını ortaya serer niteliktedir (Polizzotti 2002: xviii).

Buna kar şılık, Breton hiçbir zaman sürrealist sanatın tanımını yapmamı ştır. Sadece görsel sanat alanında, sürrealist sanata giden yollar hakkında çe şitli tanımlar yapmayı uygun görmü ştür. Bunu yaparken de özellikle bilinçdı şının işlevi üzerine vurgu yapmı ştır. Ressamların gerçeklikten hatta şekil de ğiştirmi ş gerçeklikten bile ilham almaması gerekti ğini savunmu ştur.

Breton, Sürrealist sanata olan ilgisinin sadece resimle sınırlı olmadı ğı açık bir gerçektir. Rüya ve gerçekli ğin tam ortasında do ğan sürrealist obje, Breton’un tüm hayatı boyunca ilgili oldu ğu bir konu olmu ştur. Nadja isimli kitabında, ünlü heykeltıra ş Giacometti ile bit pazarı ve eskicilerde dola şarak, büyülü nesnelerle kar şıla şma ihtimalinin pe şinden giderler. Bu kitapta özellikle nesnel rastlantı

67

kavramına önem vermi ş olan Breton, kitapta Nadja isimli kadınla kar şıla şmasının ve bu kar şıla şmanın pe şinden sürüklenmesinin hikayesini anlatır. Yapıt bir bakıma bu iz sürme iste ği ve ediminin ürünüdür. (Öztokat 2004: 724) Yine Nadja kitabında, aynı durumun objelerle kar şıla şma sırasında da mümkün olabilece ğini savunur. “Bence nesnelerin akıl kar şısında, kimi düzenlemeler içinde bir araya gelmesinden daha önemli olan şey, aklın kimi nesneler kar şısında, bunları algılamaya hazır, düzenlenmi ş olmasıdır; bu her iki tür düzen de, kendi ba şlarına, tüm duyarlılık biçimlerini yöneltir ve yönlendirir.” (Breton 2002: 13)

Breton’un, Surrealist Exhibition of Objects / Sürrealist Objeler Sergisi için kaleme almı ş oldu ğu yazı da, sürrealist objelere olan ilgisini belgeler niteliktedir. Bu sergi, Galerie Charles Ratton’da 1936 yılının Mayıs ayında düzenlenmi ştir ve sergide birçok totem, bulunmu ş-obje / objét-trouvé de bulunmaktadır. Breton tüm bu objelerin, insanı ele geçiren mucizevi büyüsünden söz ederek, sürrealist objeyi yücelten nitelikte bir yazı kaleme almı ştır (Breton 2002: 282). Bu sergide, günlük ya şamda kesintilere yol açan, dü şsel objelerin yaygınla şması amaçlanmı ş ve bu günlük, ola ğan objelerin içinde yanıltıcı bir gücün oldu ğu gösterilmeye çalı şılmı ştır. Tüm gereklilik ve alı şkanlıkların tersi bir yerde durmak amaçlanmı ştır.

Breton, Crisis of the Object yazısında şöyle demi ştir: “1924 yılında rüyalarda görülen nesneler üretip, pazara sürülmesini önermi ştim. Bu objelerin ço ğaltımıyla, onların de ğerinin dü şece ğini, kullanı şlılı ğından şüphe duyulacak hale gelinece ğini ve bu yolla gerçek dünya denilen şeyde, karı şıklık yaratılabilece ğini dü şündüm.” (Breton 2002: 277) Bu de ğer dü şmesi, rüya sürecini anlamlandırmamızı sa ğlayan, saf hazzı konsantre bir formda sunarak rüya do ğuşlu objelerin ortaya çıkı şını kavramamızda bize yardımcı olur. Böylece, nesnelerin temel i şlevleri dı şında, sembolik i şlevleri de gündeme gelmi ş olur. Objenin geleneksel de ğeri, ke şfedenin gözünde kontrol altına alınır, obje dramatik bir değer kazanır ve bakan ki şi objeye resimsel bir açıdan, benze ştiren bir güçle bakmaya zorlanır. Modern fizi ğin, Öklid-dı şı sistemleri temel alması gibi Sürrealist objeler de gücünü, Eluard’ın güçlü tanımı olan “ Şiirin fizi ği” tanımından alır. Breton’a göre, asıl zorunluluk çe şitli geometrilerin belirli formlarını yıkarak, sanatta bariyerlerin yıkımını 68

desteklemek ve limitleri olmayan bir çalı şma alanı yaratmaktır. (Breton 2002: 276-279)

Elbette sürrealist objeler ile, Duchamp’ın readymade’leri arasında yakın bir ba ğ mevcuttur fakat Duchamp her zaman sanatın do ğasının söylevine odaklanmı ştır. Breton, bir flaneur gibi Paris sokaklarında, beklenmeyen bir rastlantı için gezinirken, görsel sanatçılar da, kendi şiirsel objelerini yaratıp, yaptıklarını modern sanatın içine dahil etmi şlerdir. Picasso’nun yeni mantı ğa uygun yeni kavramsal yapılardandır. Readymade’ler dille ilgilidir ve bazen de görsel-dilsel kelime oyunlarıdır; Duchamp’ın Fresh Widow ’u gibi. Picasso’nun çalı şmaları ise daha çok, entelektüel kavramların fiziksel olarak ortaya konmasıdır. Sürrealist obje, Freud’un “feti ş” kavramıyla da yakından ili şkilidir. Bu feti ş nesnelerin alıcısına göre, sembolik ve öznel bir de ğeri vardır. Sürrealizm, objelere tamamen farklı bir tavırla yakla şır; rasyonelden çok irrasyonel, şiirselli ğin ise daha çok entelektüel bir tarafı vardır. Duchamp ve Picasso bununla oynar fakat Sürrealistler konu şulamayanın ve adlandırılamayanın yolunu açarlar (http://www.arthistoryunstuffed.com/the-surrealist-object/ ).

Breton yine Crisis of the Object yazısında, obje üzerinden çe şitli ölçeklerde devrim yapma fikrinin şunları içerdi ğini söyler:

“Bir nesneye, bir nesneye ba ğlamından uzak bir etiket yapı ştırarak ba şka bir yöne çekmek ve nesneyi imzalamak (Duchamp’un ready-made’leri), nesneyi bir dı ş kuvvet sırasında göstermek, onun orijinal i şlevinin etrafını çeviren şüphe, içindeki belirsizlik yüzünden alıkoymak, de ğerini tamamen şans eseri bulunması sebebiyle vermek (Objet-trouvé – bulunmu ş obje), bazı zamanlar çok belirgin yorumlara uygun olan belirsizlik (Max Ernst’in yorumlanmı ş objet-trouvé’leri) ve son olarak keyfi olarak tamamen farklı iki elementi seçerek bir araya getirmek (tam anlamıyla sürralist obje). Genel olarak bu yolla objelerin bir araya geli şinde tek bir ortaklık mevcuttur; bizi çevreleyen objelerin rolünü de ğiştirerek, onlara farklı bir kimlik kazandırmak” (Breton 2002: 280)

69

Breton’un tüm hayatı sanatla iç içedir. Daha önce de belirtildi ği gibi, önce ünlü bir koleksiyonerle birlikte çalı şmı ş, eser alıp satmı ş ve iki sanat galerisi açmı ş, onların i şletmesini üstlenmi ştir. Çevresinde daima sanatçılar olmu ştur. Birçok ressam ve heykeltıra şla dostluk kurmu ştur. Breton bu sanatçılarla mesafeli ama motive edici bir ili şki içinde olmu ştur. Bu yakın ili şkileriyle ba ğlantılı olarak, önemli bir sanat koleksiyonunun sahibi olmu ştur. Dolayısıyla, sanat, Breton’un tüm hayatına sinmi ştir. Yine de sanata olan yakla şımı, a ğırlıklı olarak edebi bir yakla şımdır. Bu yüzden, Sürrealizm ve Resim makalesinde, sıklıkla, Apollinaire, Baudelaire, Jarry, Rimbaud ve Lautréamont gibi Fransız edebiyatının önde gelen adlarını anmaktadır.

Bu bölümde ana kaynak olarak, ba şvurdu ğumuz yapıt, André Breton’un 1928’de Gallimard tarafından Fransızca olarak yayımlanan, “Le Surréalisme et la Peinture” kitabının, MFA tarafından 2002 yılında İngilizce olarak basılmı ş olan hali olan “Surrealism and Painting” kitabının içindeki aynı isimli makaledir. Breton, bu kitaptaki makalesine, ‘ Göz kendi vah şi yerinde var olur ’ sözleriyle ba şlar (Breton 2002: 1). Breton bunu şu şekilde açıklamı ştır: Sanatçının bakı şı bakir topraklar üzerinde özgürce gezinmelidir. Ve bu dı şsal gerçekliklerde bulunamayaca ğı için, bu bakı şı bilinçdı şının derinliklerinde aramak gerekir. Breton’a göre, resim ba şka bir dünyaya açılan bir penceredir. Bu pencere bakan ki şiyi içsel bir modele yönlendirmektedir (Alexandrian 1971: 144). Bu sözde bahsi geçen “ yabanıl yerinde var olmakta olan göz ” mantı ğın zorlamalarından kurtulmu ş olan insanın gözüdür. Bu gözle dünyaya bakan insan, daha derin, daha özgür, daha içgüdüsel biçimde dünyaya bakabilmektedir. Bu bakı ş, resimde gizli kapıları açmaya ve yeni algılama biçimleri olu şturmaya yaramaktadır.

Breton bu makalesinde özellikle, görsel imgelerin kuvvetine vurgu yapar. Bu yapmış oldu ğu vurguyu, makalenin ilerleyen kısımlarında, çe şitli ressamlar ve resimleri aracılı ğıyla örneklendirir. Hareketle ili şkisi olan sanatçıların sistematik bir sunumunu yapar ve teorisinin genel çizgilerini çizer.

“Breton’un sürrealist akımın sanatçıları üzerinde tetikleyici bir etkisi oldu ğu gerçektir. Onlara emirler vermez, tavsiyelerde bulunmaz, yapıtlarını oldu ğu gibi ele alırdı: yalnızca tablo ya da heykele do ğurgan bir bakı şla bakardı. Sanatçı 70

yapıtının en gizemli yönüyle ele alındı ğını hissederdi, yapıt özel bir ı şık tutan bilinçle algılanırdı” (…) “Yasakları yıkmaya, olanaksız olanı dile getirmeye davet ederdi sanatçıyı. Max Ernst, André Mason, Miro, Salvador Dali, René Magritte, Victor Brauner, Yves Tanguy, Matta, Wilfredo Lam, , Arshile Gorky, Toyen gibi ressamlar, Giacometti, Arp gibi heykeltıra şlar André Breton’a çok şey borçludur” (Alexandrian 1971: 145)

Breton’a göre bir a ğacın ye şil olmasının ya da perspektifteki do ğrulu ğun önemi yoktur. Resimde onu esir alan şey, bir renk veya bir çizgi olabilir. Algı her şeyi ba şkala ştırabilir. Ressam da bu ba şkala şan algıyla kendi yolunu çizer. Bir resim dolayısıyla izleyiciye açılan bu algı kapıları, izleyiciyi bir yolculu ğa çıkarır. Breton, resimde tam da bu türden masalsı bir tarafın izini sürmektedir.

Breton için müzeler, tiyatrolar pek de bir şey ifade etmezler. Birçok müzeyi hiçbir vicdan azabı duymadan terk edebilece ğini söyler. Ona göre, sokaklar daha gerçektir. Breton, modelden çalı şma fikrine de kar şı çıkar. Resmin içsel bir sorgulama halinin sonucu olarak ortaya çıkması gerekti ğini dü şünür. Bu yüzden resmi, şiirle ili şkilendirir ve Rimbaud, Mallarmé ve Lautréamont’un yalıtılmı şlıklarından, içsel olana önem vermelerinden söz eder. Bu duyarlılı ğın izinden giden ve kendini buna adayan ressamlara ilk örnek olarak Picasso’yu verir. Aslında, Picasso’yu bir tür ba şlangıç noktası olarak gösterir. Ona göre, Picasso bilinmeyen topraklarda, bu yolun ke şfine kendini adamı ştır (Breton 2002: 5). Breton’a göre Picasso Sürrealist hareket içinde, hep önemli bir role sahip olmu ştur. Yapmı ş oldu ğu resimlerde sürrealist ruhu en üst seviyeye ta şımı ştır. Picasso, Breton’a göre, büyükler için trajik çocuk oyuncakları tasarlamaktadır. Breton’un ciddi ruhu, Picasso’nun oyuncu ruhuyla büyüleyici olanın “sınır” fikrinde birle şir. (Jean 1967: 124)

Breton’un sanat alanında kar şı çıktı ğı en önemli noktalardan biri, sanat ele ştirmenli ğidir. Bazı sanat ele ştirmenlerinin yazılarının gereksizli ğin sınırlarını zorladıklarını söyler ve sanat ele ştirmenli ğinin tam bir ba şarısızlık oldu ğunu öne sürer.

71

Breton, bununla birlikte, Fovlar ve Braque resmi hakkında da görü ş bildirmi ştir. Özellikle, Braque resminden söz ederken, daha çok ele ştirel bir dil kullanmı ştır.

Yine bu açıdan, Chirico’nun önemine de ğinir. Onun tam anlamıyla metafizik nitelikli oldu ğunu dü şündü ğü resimleri, bakan ki şiyi, varolu ş alanında bir sorgulama sürecine yönlendirmektedir. Chirico aynı zamanda, ona göre rüyalarının efendisidir. Yapmı ş oldu ğu resimler de, bu rüyalar aracılı ğıyla bakanı bir yolculu ğa çıkarmaktadır. Bu yazıda Chirico’nun sadece eski heykeller ve mitolojiye olan ilgisi ile de ğil, teknik yetenekleriyle anılmakta oldu ğunu görebiliriz. Breton, Chirico’ya daha sabit ve sürekli bir tavırla yakla şmı ş, onun 1910-1917 yılları arasında üretmi ş oldu ğu eserleri hakkında, “Bu eserler, bize hayatımızın geri kalanında yol gösterecektir.” demiştir. Chirico’nun The Child’s Brain (National Museum, Stockholm) isimli resmi Breton’un hayatı boyunca çok de ğer vermi ş oldu ğu bir resimdir ve onun için 20. yüzyıl resmi içinde sihirli bir yere sahiptir (Golding 1994: 254-255).

Breton tüm bu ressamlardan söz ederken, içsel bir itkiyle resimlerine yakla şmı ş ve iç sesini dinleyip, bu yönde yazılar yazmı ştır. Bu ressamlardan biri de, Picabia’dır. Sürrealist resimde öncüler arasında de ğerlendirilebilecek olan Picabia ile sürrealist grup daha sonraları yollarını ayırmı ş olsalar bile, Breton Picabia’ya büyük saygı duymaktadır.

Sürrealist resim denilince, ilk akla gelen ressamlardan biri de Max Ernst’dir. Breton’un Surrealism and Painting kitabında en uzun bölüm, Ernst ile ilgili olarak yazmı ş oldu ğu bölümdür. Breton, bu yazısında özellikle Ernst’in resimlerindeki ikonografik çe şitlilik ve farklılıklar üzerinde durmu ştur (Golding 1994: 256). Ernst hem grup içinde önemli bir yere sahiptir, hem de Breton için oldukça önemli bir ressamdır. Ernst’in André Breton’la olan dostluklarında zaman zaman çatlaklar olmu ştur. 1938’de Breton Komünist Parti’ye çok yakın oldu ğunu dü şündü ğü Eluard’a kar şı hiç de dostça olmayan bir tavır takındı ğında Ernst, Breton’dan uzakla şmayı tercih etmi ştir. Bu arkada şlık 1941’de New York’ta tazelenmi ş ve sanatçı, Breton ve Duchamp ile birlikte VVV dergisinin yardımcı yöneticisi olmu ştur. Ernst’le Breton arasındaki uçurum 1954’te iyice

72

kesinle şmi ştir. Gerçekte Ernst, Breton’dan çok Eluard’ın arkada şı olmu ştur (Passeron 2000: 165). Max Ernst, Breton’a göre, resimde yeni bir dil yaratmı ştır, tüm kelimelerin anlamını kendi anlayı şına göre de ğiştirmi ştir. Bu yaratmı ş oldu ğu dil, şiirsel bir dildir. Şiirlerde rastladı ğımız metaforların benzerlerine Ernst’in resimlerinde de rastlayabiliriz. Ernst’in resimlerinde cinsel simgeler de oldukça açıktır. Tıpkı di ğer birçok sürrealist ressamlar gibi, Ernst’in resimlerinde de rüyamsı ö ğeler sıklıkla kullanılmaktadır. Breton’a göre, Max Ernst, yeni nesneler ke şfetmi ş ve bu nesneler üzerinde deneyler yapmaktadır. Yeni gölgeler, duru şlar, şekiller ke şfetmektedir (Breton 2002: 30). Neredeyse Ernst ile aynı zamanlarda, foto ğraf sanatçısı Man Ray, farklı bir ruhla ve fotografik yollarla kendi gücünü kanıtlamı ştır. Man Ray rayogram denilen ve kamera kullanmaksızın foto ğraf çekmeyi sa ğlayan bir yöntemi ke şfetmi ştir. Sanatçı sürrealistler arasında sadece rayogramlarıyla de ğil, çekmi ş oldu ğu portreleriyle de ün kazanmı ştır. Breton’a göre, Man Ray’in foto ğrafları, hareket halindeki sinematografik görüntülerdir. Man Ray ona göre sadece üstün bir foto ğraf teknisyeni de ğil aynı zamanda bir ressamdır.

Breton için önemli ressamlardan biri de Masson’dur. 1924 yılının bir bahar günü, André Breton, André Masson’un 45 - Rue Blomet ’deki evini ziyaret etmi ş ve onun bir resmini satın almı ştır. Masson, Breton’la ilk kar şıla şmalarıyla ilgili olarak şunları söylemi ştir: “ Hayatım boyunca, ilk izlenimde bana bu kadar güven vermi ş olan, çok az insan olmu ştur.” Sürrealizm ekseninde geli şen sohbetlerinin ardından, Masson Sürrealist gruba dâhil olmu ştur (Alexandrian 2007: 66). İkinci Sürrealist Manifesto ’nun yayınlandı ğı sıralarda, Breton’un çevresi dı şına çıkmı ş olan ressam yine de yapıtlarını sürrealist sergilerde sergilemeyi sürdürmü ştür. Masson’un resim anlayı şına göre, formlar objeler yoktur. Sadece olaylar- kopmalar- durumlar vardır (Cardinal 1997: 79). Breton’a göre Masson bir tür bilimsel kavrayı şla resme yakla şmaktadır, aynı zamanda oldukça vah şi biçimde resim yapmaktadır. Breton, Masson’un yapmı ş oldu ğu çalı şmaları, ‘zihnin kimyası’ kelimeleriyle açıklamaktadır (Breton 2002: 35). Breton’un sürrealizmi, ‘saf ruhsal otomatizm’ olarak tanımlamasında, Masson’un resim anlayı şının da önemli bir katkısı olmu ştur. Masson otomatik resmi, bir kalemi ve mürekkebi

73

ka ğıdın üzerinde tamamen bilinçsizce kullanmak olarak açıklamı ştır. “Ka ğıt üzerindeki ilk grafik belirimler, hayaletler, saf jestler, ritimler, büyülerdir.” demi ştir. Ona göre, imge belirdi ğinde durmak gerekir (Cardinal 1997: 83)

Ressam Joan Miró’nun Rue Blomet’de, Masson’un stüdyosunun hemen yanında bir stüdyosu vardır. Masson’un resmi onu son derece etkilemi ştir. Miró için, Breton, onun kendini resme tamamen adayı şından söz etmi ştir. Breton, Miró’yu iki önemli eseri olan Catalan Landscape, The Hunter, 1923-4 (Museum of Modern Art, New York) resimlerine tarihsel bir önem atfetmi ştir. Bu resimler sonrasında Breton’un koleksiyonuna girmi ştir fakat yıllar sonra bu resimleri elden çıkarmak zorunda kalınca, Breton’un oldukça üzüldü ğü bilinmektedir. Breton’un içinde bulundu ğu durum, onu bu resmi satmak zorunda bırakmı ştır ve o dönem geçmi şteki iyimserli ğini ve idealizmini yitirdi ğini dü şünmü ştür (Golding 1994: 257). Breton’a göre Miró, “ki şili ği çocukluk evresinden ileri geçememi ş olan, bu nedenlerle ayrıntılarından, e şit olmayı ştan ve oyundan korunamayan” biri olarak dünyayı görmektedir. Bununla birlikte, Breton’a resmin otomatik yazının çizgilerine ula şabilece ğine inandıran da görünürde Miró’dur. 1958 yılında Breton, sanatçıyı büyük bir biçim şairi olarak addetmi ştir (Passeron 2000: 210).

Sürrealist ruha çok yakın masalsı bir anlatımın hakim oldu ğu resimler yapan Yves Tanguy’nin Breton’la tanı şması bir dönüm noktası olmu ştur. Tanguy sürrealist doktrinlere çok fazla kulak asmamaktadır. “Dü şünen zihnimden hiçbir şey beklemiyorum. İçgüdülerimden çok eminim.” demektedir. Tanguy figüratif resmin görüntüsel hiçbir hilesinden kaçınmamı ştır. Resimlerinde tanımlanamayacak hiçbir şey yoktur, onun dü ş dünyası e şsiz, hiç de ğişmeyen bir görüntüdür. Tanguy yalnızca ba şlangıçtaki bir saplantı noktasına dayanır (Passeron 2000: 247). Breton onun resmiyle ilgili olarak, yaratmı ş oldu ğu masalsı mekânlardan söz etmi ştir. Ona göre, Tanguy, resmiyle yeni yerler ke şfetmektedir ve benzersiz bir algıyla kendi gerçekli ğini yaratmaktadır.

Breton, ‘Le Surréalisme et la Peinture’ 1928 yılında, Gallimard tarafından kitap olarak basılınca, makaleye Hans Arp’la ilgili olarak bir sayfa da eklemi ştir. Bu yazısında onun 1927 yılında yapmı ş oldu ğu bir natürmortuna gönderme yapmı ştır.

74

Arp aslında, daha çok Dada hareketinde önemli bir rol üstlenmi ştir ve onun yo ğunluklu olarak kullandı ğı geometrik çizgileri Sürrealizm’le ba ğlarını güçsüzle şmi ştir. Yine de yapmı ş oldu ğu çalı şmalarla, Sürrealist sanat arasında bir ba ğ kurmak mümkündür.

Breton, bu makalesinde, on bir sanatçıya yer vermi ş ve eserlerinin onun için neler hissettirdi ğine de ğinmi ştir. Aynı zamanda, Breton için primitiflerin, delilerin resmi de yadsınamaz bir öneme sahiptir. Breton’a göre, sürrealist resimde içerenler ve içerilenler arasındaki ba ğlar silikle şmi ştir. Sürrealist sanat ona göre, bir tür içsel ke şif iste ğinin sonucunda do ğmaktadır. Bu yolu seçenlerin, hayal gücünün maceralı yollarında sürüklenen insanlar oldu ğundan söz etmektedir. Breton, resimde bu tür bir anlatımın çok daha önceden var olmu ş oldu ğunu söylemektedir. Bu durum aynı zamanda edebiyat alanında da geçerlidir. Breton’un resim hakkındaki görü şlerinde şu kurallar mutlak konumdadır: Ba ğımsız bir arayı ş zorunlulu ğu, be ğenilme kaygısından tamamen uzakla şmı ş olmak, ba şarı kaygısından kopmu ş olmak. Breton’a göre resim, kesintisiz bir zihinsel macera olmalıdır (Alexandrian 1971: 145). Breton, sürrealist resme yakla şırken, yapıtın mutlaka bir iç modele ba şvurularak üretilmesi gerekti ğini savunmaktadır. Bu kavram, sembolistlerden beri süregelen bir kavramdır ve Breton, sürrealist ressamlara bir özel amaç olarak, “iç model” kavramını önermektedir. Breton, ressamların ilhamlarını dı ş gerçeklikten de ğil, kendi içlerinden almaları gerekti ğini savunmu ştur. Bu sözleriyle, modelin yalnızca dı ş dünyadan alınaca ğını savunmu ş olan ressamları da dı şlamaktadır.

1918’de Reverdy’nin Nord-Sud dergisine yazmı ş oldu ğu ve gelece ğe miras bıraktı ğı imge hakkındaki dü şünceleri de Breton için oldukça önemlidir Reverdy, “İmge, tinin saf yaratımıdır. İmge, birbirinden az çok uzakla şmı ş iki gerçekli ğin kar şıla ştırması de ğil, birbirine az çok uzak iki gerçekli ğin yakınla şmasından do ğar.” demektedir (Hubert, Bernier 1997: 22). Bu sözler Breton için aydınlatıcı olmu ştur ve Reverdy’nin söyledikleri üzerine uzun süre kafa yordu ğunu söylemi ştir. Reverdy’nin bu fikirleri, Breton’u Lautréamont’un Maldoror’un Şarkıları ’nda yer alan şu cümleye yönlendirir: “ Bir diki ş makinesinin ameliyat masasında bir şemsiye ile rastla şması kadar güzel. ” (Lautréamont 1989: 206) Bu 75

cümle aracılı ğıyla, Reverdy’nin de sözünü etmi ş oldu ğu iki farklı gerçekli ğin tesadüfi olarak bir araya geli şinden do ğan metaforun yarattı ğı kıvılcımı örneklendirir. Breton’a göre, bu imgeler önceden düşünülmemeli, tamamen tesadüfi biçimde bir araya gelmelidir. Aynı zamanda bir araya gelen imgeler, birbirinden ne kadar uzak olurlarsa, yaratmı ş oldukları kıvılcım da o kadar parlak olur.

Breton’un 1957 yılında Gérard Legrand ile birlikte kaleme aldı ğı L’art magique/ Sihirli Sanat ’ın mümkün bir tanımını yapabilmek için sihir formlarını i şleyen, ansiklopedik bir yol izlemi ştir. “Bütün sanat eserleri için yaygın olan bir anlayı ştan yola çıkar, buna göre bütün sanatlar kökeninde sihirlidir. Sanat eseri yalnızca “sihirli bir sanat” olarak ele alınmalıdır”, demektedir (Hubert, Bernier 1997: 44).

Sürrealizm yeni bir bakma biçimi geli ştirmi ştir. Sürrealist bakı ş, hem dı şarıdan görülen, hem de içsel bir bakı şla görüleni birle ştiren bir bakı ştır. Sürrealizm’de hiçbir şey bulunması gereken yerde bulunmaz. Sürrealist bakı ş her şeyi tersine çevirmeyi sa ğlar ve bu da bir açıklık gerektirir. André Breton’un sözleri de, bir ölçüde bu durumu açıklamaktadır: “ Les oiseaux n’ont jamais mieux chanté que dans cet aquarium / Ku şlar, hiçbir zaman bu akvaryumun içinde olduklarından daha iyi şarkı söylemediler. ” (Caws 1997: 10).

Sürrealizm yeni bir bakma biçimi geli ştirirken Breton da sürrealist resimde yeni bir bakı şın yolunu açmı ştır. Özellikle şiirselli ği temel alan sanat anlayı şı, birçok ressama ı şık tutmu ştur. Sanat tarihi içinde önemli bir yere sahip olan, ço ğunlukla avangard sanatçılar için yol gösterici nitelikte olan görü şleri, hâlâ sanat kuramı alanında önem ta şımakta olan dü şüncelerdir. Breton, sanatın hayat prati ğine dâhil edilmesinin yolunu açmı ştır.

76

Sonuç

Bu çalı şmanın ilk bölümünde Sürrealizm’in tanımı yapılmı ş, tarihsel arka planı incelenmi ş ve sürrealist sanatla, bu akıma ba ğlı sanatçılarla ilgili bilgilere yer verilmi ştir. İkinci bölümde Sürrealizm akımının kurucusu olan André Breton’un hayatına, akımla olan ba ğlarına ve ölümüne kadar akımın içinde bulundu ğu duruma de ğinilmi ştir. Son bölümde ise, André Breton’un sürrealist resimle olan ili şkisi, yazmı ş oldu ğu yazılar aracılı ğıyla de ğerlendirilmi ştir.

Bu çalışmanın ilk bölümünü olu şturan Sürrealizm akımının arka planına bakacak olursak, akımın geçmi şten beri süregelen bir sürecin yansıması oldu ğunu görebiliriz. İki dünya sava şı arasındaki gerilimli dönemde ortaya çıkmı ş olan bir akım olan Dada zamanında, ilk tohumları atılan Sürrealizm, Dada’nın ileri sürdü ğü gibi tüm hayatı kapsayan sorgulama sürecinin devamını getirmi ştir. Fakat bunu yaparken Dada’nın kullanmı ş oldu ğu yöntemlerden bir ölçüde uzakla şmı ş, kendi estetik bilincini ve kuramsal temelini yaratmı ştır.

Sürrealizm, Dada’nın nihilizminden ve provokasyona dayalı tavrından uzakla şmı ştır. Freud’un bilinçaltı kavramını ve dü şler hakkındaki dü şüncelerine yönelmi ş olan akım, bilinçaltının bilinç tarafından dizginlenmemi ş üretimlerini temel üretim prensiplerinden biri haline getirmi ştir. Her türlü ussal dü şünü ş biçimini reddetmi ş, günlük hayatın tekdüzeli ğini bu şekilde yıkmaya çalı şmı ştır.

Sürrealizm, edebiyat, görsel sanatlar, politika, felsefe gibi çok çe şitli alanlarda ürünlerin verilmi ş oldu ğu bir akım halini almı ştır ve zaman içinde uluslar arası düzeyde etkinli ğini kanıtlamı ştır. Aslında görsel sanatlarla do ğrudan ba ğlantılı bir akım olarak ortaya çıkmamı ş olmasına ra ğmen, Sürrealizm zaman içinde akımın içinde yer almı ş olan, bazı ressamlarla ba ğda ştırılır hale gelmi ştir.

Akımın dü şünsel tarafı edebiyat, kültür, politika, sanat ve felsefe gibi alanlara olan önemli etkisinin yanı sıra sanatın hayat pratiğine dâhil edilmesinin yolunu da açmı ştır. Bu açıdan bakıldı ğında, bireysel yaratıcılık fikriyle temas halinde olan Sürrealizm, sanatta tinselli ğin, içten gelen itkiyle üretimde bulunma halinin de 77

savunuculu ğunu yapmı ştır. Sürrealizm’in duru şu, akımı sonu ve ba şı belli olan bir süreç olarak de ğil, günümüzde hala etkilerini görebilece ğimiz bir dü şünü ş biçimi olarak algılamamızı sa ğlamı ştır. Sürrealizm hayal gücünün özgürle şmesini temel alan görme ve dü şünme biçimiyle, günlük hayatın sıradan akı şını kırmayı amaçlamı ştır. Bu noktada, etkisinin tüm hayata sinmi ş oldu ğunu söyleyebiliriz. Sürrealizmin yaratmı ş oldu ğu görme ve dü şünü ş biçimleri hala ayakta oldu ğu için, akıma ba ğlı üretimler de hala sürmektedir. Resmi tarihsel anlayı şa göre, Breton’un ölümüyle birlikte akım son bulmu ş gibi görünse de, tüm dünyada hala akımın savunduklarını canlı tutan üretimler mevcuttur. Günümüzde Sürrealizm’in hala ya şamakta olan temsilcilerinin yanı sıra yeni nesil temsilcileri de mevcuttur. Arte Povera’dan Fluxus’a kadar birçok ba şka akımda da Sürrealizm ve onun öncüsü olan Dada akımının etkilerini görebilmek mümkündür. Özellikle akımla ilişkili bir sanatçı olan Duchamp’ın sanata ironik yakla şımı, sanat eserinin okunmasında farklı yollar açmı ştır.

Yine sürrealistler için oldukça önemli bir kavram olan objét-trouvé/bulunmu ş obje ler ise günümüz sanatı için önemli bir esin kayna ğı olmayı sürdürmektedir. Damien Hirst ve Jeff Koons gibi sanatçıların eserlerinde bunun yansımalarını görebilmek mümkündür. Öte yandan bu sanatçıların eserlerinin para ve popülerlik ili şkisi ba ğlamında gündemde olması, postmodern kültürün hizmet etti ği ideolojiyi bize hatırlatmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Sürrealizm’in kurucusu olan Breton’un savunduklarının tam tersinin gerçekle şmi ş oldu ğunu görebiliriz. Bu durum, tıpkı Breton’un binlerce foto ğraf, resim ve sanat eserinden olu şan koleksiyonunun 2003 yılında Drouot Müzayede Evi’nde açık artırma ile satılmı ş olması kadar dü şündürücüdür.

Bu çalı şmanın ilk bölümünde genel bir bakı şla Sürrealizm’in tarihsel geli şimi ortaya konulduktan sonra sürrealist sanatın akım içindeki yerinden söz edilmi ştir. Akım en ba şında edebi bir akım olarak görünse de zaman içinde görsel sanatlarla ilgili tarafı, edebi tarafına göre daha a ğır basmaya ba şlamı ştır. Akıma birçok yeni ressam katılmaya ba şlamı ş ve çe şitli sürrealist sergiler düzenlenmeye ba şlamı ştır. Sürrealist sanat sayısız öncüleriyle, soylu bir geçmi şe sahip çıkmı ş ve resim sanatının özel gelene ği içinde yerini almı ştır. 78

Tezin ikinci bölümünde ise, Sürrealizm’in kurucusu olan Breton’un hem hayatı, hem de teorisyen tarafı ele alınmı ştır. Breton’un akımın geli şmesi adına atmı ş oldu ğu adımlar bu bölümde kronolojik olarak ele alınmı ştır. Aynı zamanda Breton’un önder kimli ğine de vurgu yapılmı ştır. Özellikle yazmı ş oldu ğu manifestolar aracılı ğıyla, akımın kuramsal temeli hakkında bilgi verilmiştir.

Breton’un kaleme almı ş oldu ğu bu manifestolar ço ğunlukla, Sürrealizm’le eşanlamlı olarak kabul edilmi ştir. Breton’un yazmı ş oldu ğu ikinci manifestoyla birlikte zayıflamı ş olan otoritesi ve akım içindeki parçalanmalar da Sürrealizm’in tarihi içinde önemli noktaları olu ştururlar. Breton’un savaş sırasında A.B.D.’deki zorunlu ikameti ve buradaki sürgün yılları da, akım içinde çe şitli kırılmalara yol açmı ştır. Bu bölümde kronolojik biçimde incelenmi ş olan tarihsel olayların yanı sıra, Breton’un yazmı ş oldu ğu kitaplar, akımın genel yayın organları olan dergiler de konu edilmi ştir. Çe şitli sanatçılar ve yazarlarla olan ili şkileri de bu bölümde bahsedilmi ş olan konular arasındadır. Breton’un Sürrealizm akımı içindeki konumuna vurgu yapılarak kaleme alınmı ş olan bu bölüm, Breton’un bir entelektüel olarak portresini çizmeyi amaç edinmi ştir.

Üçüncü ve son bölümde ise, ilk iki bölümde ele alınan görü şlerin bir bile şimi olarak tasarlanmı ştır. Bu bölümde Breton’un sürrealist resimle ilgili yazmı ş oldu ğu kitap Surrealism and Painting/ Le Surréalisme et la peinture temel kaynak olarak alınmı ştır. Bu kitapta Breton’un yazmı ş oldu ğu tanıtma yazıları ve sürrealist sanatla ilgili makaleleri yer almaktadır. Bu yazılar aracılı ğıyla Breton’un bu konular üzerine dü şünceleri ortaya konulmu ştur.

Breton’un görü şüne göre, bir resmi bir pencereden ayırt etmek, ondan ayrı dü şünmek olanaksızdır. Yani tıpkı bir pencereden bakar gibi, resimden dı şarıya bakmak zorundayızdır. Resimle ilgili üretimlerde, tamamen içsel bir modele dayanarak resmin olu şması gerekti ğini savunmu ştur. Breton, farklı türde bir görü ş biçimine inanmı ştır. Gözün yabanıl yerinde var olaca ğını söylerken, tam da bu yeni görme biçimine vurgu yapmak istemi ştir. Bu yabanıl bakı şla, yeni algı kapılarının açılabilece ğini dü şünmü ştür.

79

Breton’un sürrealist resim hakkındaki dü şünceleri, Naville’in sürrealist resmin olmadı ğına dair yazmı ş olduklarına kar şılık vermek amacıyla geli ştirmi ş gibi görünse de, hayatı boyunca sürrealist resme tutkulu bir ba ğlılı ğı olmu ştur.

Hayatının tümüne yayılmı ş olan bu görü şleri, Breton’un seçmi ş oldu ğu mesleklerle de görünür kılınmı ştır. Galeri i şletmecili ği, koleksiyoner danı şmanlı ğı gibi meslekler seçmi ş olması, bu tutkusunun kanıtı niteli ğindedir. Aynı zamanda önemli bir koleksiyoner de olan Breton, sadece resim üzerine dü şünmü ş olan bir teorisyen de ğil, resme olan tutkusunu hayatına yansıtmı ş gerçek bir sanatseverdir. Breton’un aynı zamanda birçok ressamla hayatı boyunca sürdürdü ğü dostlukları hem dönemin entelektüel ortamını beslemi ş, hem de bu alanda yazdı ğı deneme ya da kuramsal makalelere yansımı ştır. Bu haliyle, bu yazılar önemli birer belge niteli ği ta şır. Sürrealist resim alanındaki teorilerinin, bu alanda üretimleri olan ressamların geli şim süreçlerinde önemli bir i şleve sahip oldu ğu yadsınamaz. Bu çalı şma, Breton’un çok yönlü, zengin ki şili ği ve sanat kuramcısı yanını belgelere dayanarak ele almayı amaçlayan bir kuramsal ara ştırmadır. Bu çalı şma aynı zamanda, edebiyat alanı dı şında hakkında çok fazla ara ştırmaya rastlamadı ğımızı da dü şünerek, André Breton’un sanat kuramcısı yanını geniş ve nesnel bir açıdan sunmayı hedeflemi ştir.

80

KAYNAKÇA

Alexandrian, Sarane (1971) Breton , Paris: Seuil

Alexandrian, Sarane (2007) Surrealist Art , Londra: Thames&Hudson Press

Antmen, Ahu, (2008) 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar , İstanbul: Sel Yayıncılık

Artaud, Breton, Eluard, Naville, Soupault, Aragon, Ernst, Masson vd. (2010) “Sürrealist Ara ştırmalar Bürosu Bildirisi – 1925”, Sanat Manifestoları – Avangard Sanat ve Direni ş, çev: Ufuk Kılıç, İstanbul: İleti şim Yayıncılık

Bédouin, Jean-Louis, (1970) André Breton , Paris: Seghers

Benjamin, Walter, (2008) Son Bakı şta A şk, Çev: Nurdan Gürbilek, İstanbul: Metis yayınları

Breton, André , (2003) “Leziz Ceset Oyunu” , Modernizmin Serüveni , Haz: Enis Batur İstanbul: Yapı Kredi Yayınları

Breton, André, (2004) “Homage to Antonin Artaud [1946]”, Antonin Artaud. A critical reader , ed: Edward Scheer, Londra - New York

Breton, André, (2002) Surrealism and Painting , Boston: Mfa Publications

Breton, André, (2002) Nadja , çev: İsmail Yerguz, Ankara: Dost Yayınları

Breton, André, (2003) Çılgın A şk, çev: İsmail Yerguz, Ankara: Dost Yayınları

Bonk, Ecke, (1989) Marcel Duchamp – The Portable Museum , Londra: Thames and Hudson

Cardinal, Roger, (1997) “André Masson and Automatic Drawing”, Surrealism: Surrealist Visuality, Staffordshire: Keele University Press

Dufour, Devitini Alessia, (2002) Artbook: Bosch , Çev: Nur Gökçeo ğlu, Ankara: Dost Kitabevi Yayınları

81

Duplessis, Yves, (1981) “Dadaizm” , Türk Dili Dergisi Yazın Akımları Özel Sayısı , 2. Baskı, Sayı: 349

Duplessis, Yves, (1962) “Gerçeküstücülü ğün Tarihi”, Gerçeküstücülük , çev: Selahattin Hilav, İstanbul: De Yayınevi

Gale, Matthew, (2006) Dada & Surrealism , Londra: Phaidon Press Inc.

Golding, John, (1994) “Picasso and Surrealism”, Visions of the Modern , Londra: Thames and Hudson

Golding, John, (1994) “André Breton and Painting”, Visions of the Modern , Londra: Thames and Hudson

Hilav, Selahattin, (1962) “Gerçeküstücülü ğün Birinci Manifestosu” , Gerçeküstücülük , İstanbul: De yayınevi

Hopkins, David, (2004) Dada ve Gerçeküstücülük , Ankara: Dost Kitabevi

Hubert, Etienne-Alain, Bernier, Philippe, (1997) André Breton , Paris: Ministére des Affaires étrangères-adpf

İnal, Tu ğrul, (1981) “Gerçeküstücülük”, Türk Dili Dergisi - Yazın Akımları Özel Sayısı , 2.Baskı, Sayı: 349,

Jean, Marcel, (1967) The History of Surrealist Painting , New York: Grove

Klingsöhr-Leroy, Cathrin, (2006) Gerçeküstücülük (Sürrealizm) , İstanbul: Remzi Kitabevi

Lautréamont, (1989) Maldoror’un Şarkıları , çev: Özdemir İnce, Ankara: Dost Yayınları

Löwy, Michael, (2009) Sabah Yıldızı: Gerçeküstücülük ve Marksizm , çev: Aslıhan Aydın, U. Uraz Aydın, İstanbul: Versus Yayıncılık

Mahon, Alyce, (2005) Surrealism and the Politics of Eros 1938 – 1968 , Londra: Thames and Hudson

82

Maddox, Conroy, (1997) “Only chaos within one gives birth to a Dancing Star”, Surrealism: Surrealist Visuality, Staffordshire: Keele University Press

Nadeau, Maurice, (2004) “Gerçeküstücülük akımının kurulu şu”, Gerçeküstücülük Antolojisi , çev: Berran Gelgün, İstanbul: Varlık Yayınları

Naville, Pierre, (1925) “Beaux-Arts”, La Révolution Surréaliste, Paris, Sayı 4

Naville, Pierre, (1975) La Révolution et les intellectuels , Paris: Éditions Gallimard

Öztokat, Nedret Tanyolaç, (2004) "André Breton ve Gerçeküstü Metinler. Nadja’dan Çılgın A şk’a André Breton”, Cumhuriyet Kitap , sayı: 726, ss.4-6.

Passeron, René, (2000) Sürrealizm Sanat Ansiklopedisi , çev: Sezer Tansu ğ, İstanbul: Remzi Kitabevi

Paz, Octavia, (2004) “Gerçeküstücülük” , Gerçeküstücülük Antolojisi , Haz: İlhan Berk, İstanbul: Varlık Yayınları

Polizotti, Mark, (1995) André Breton: Revolution of the Mind , New York: Farrar Straus & Giroux

Powrie, Phil, (1997) “The Surrealist Poéme-Objet”, Surrealism: Surrealist Visuality, Staffordshire: Keele University Press

Read, Herbert, (2003) “What is Revolutionary Art?”, Art in Theory 1900-2000 , ed: Charles Harrison, Paul Wood, UK Cornwall: Blackwell Publishing

Rezzio, Toni del, (1997) “Un Foucon et un Vrai”, Surrealism: Surrealist Visuality, Staffordshire: Keele University Press

Richard, Leslie, (1997) Surrealism: The Dream Revolution , Londra: Smithmark Publisher

RosaLee, Goldberg, (2006) Performance Art , Londra: Thames And Hudson

Tzara, Tristan, (2005) Dada Manifestoları ve Seçme Şiirler , Çev: Tozan Alkan, İstanbul: Donki şot Yayınları

83

Virmaux, Alain et Odette, (1996) André Breton Qui êtes-vous? , Lyon: La Manufacture

Waldberg, Patrick, (1997) Surrealism , : Thames&Hudson Press

Wilson, Simon, (1998) Surrealist Painting , London: Phaidon Press

İnternet Kaynakları http://www.andrebreton.fr/ (Eri şim tarihi: 29.04.2011) http://www.artdaily.org/index.asp?int_sec=2&int_new=23096 (Eri şim tarihi: 8.05.2011) http://www.arthistoryunstuffed.com/the-surrealist-object/ (Eri şim tarihi: 10.08.2011)

84

Özgeçmi ş

1985 yılında İstanbul’da do ğan Ay şe Güngör, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra Işık Üniversitesi, Sanat Kuramı ve Ele ştiri Yüksek Lisans Programı’nda e ğitimine devam etmi ştir. Yapmı ş oldu ğu bir kitap çevirisinin yanı sıra, çe şitli dergiler için yazılar kaleme almı ştır.

85