T.C. İSTANBUL ÜNiVERSiTESi SAGLIK BiLiMLERİ ENSTİTÜSÜ

( DOKTORA TEZi )

1933 ÜNİVERSİTE REFORMU İLE BİRLİKTE TÜRKİYE'YE GELEN YABANCI BİYOKİMYA HOCALARı VE KATKILARI

i ------

ŞÜKRÜARAS

DANIŞMAN DOÇ. DR. GÜL TEN DİNÇ

TIP TARİHİ VE ETİK ANABiLiM DALI DEONTOLOJİ VE TIP TARİHİ PROGRAMI

İSTANBUL-2012 ii

TEZ ONAYI

Aşağıda tanıtımı yapılan tez. jüri tarafından başarılı bulunarak Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir. d { n vw 13/06 /2012

Prof. Dr. Nevin Yalınan Enstitü Müdürü)'-

Kurum : İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Program Adı : Deontoloji ve Tıp Tarihi Doktora Programı, Programın Seviyesi: Yüksek Lisans () Doktora ( X ) Anabilim Dalı :Tıp Tarihi ve Etik Tez Sahibi : Şükrü Aras Tez Başlığı : l 933 Üniversite Reformu ile birlikte Türkiye'ye gelen yabancı biyokimya hocaları ve katkı ları Sınav Yeri : İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi. Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Sınav Tarihi : l 3.06.20 l 2

Tez Sınav Jürisi \. Doç. Dr. Gülten Dinç (Tez Danışmanı), İstanb~l Üniversitesi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi. Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı. j·.J ~~ \

2. Prof. Dr. Nuran Yıldırım (Tez İzleme Komitesi Üyesi), İstanbul Üniversitesi. İstanbul Tıp Fakültesi. Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı. ,X._LGUı \ 3. Prof. Dr. Emre Dölen (Tez İzleme Komitesi Üyesi), Marmara Üniversitesi. Eczacılık Fakültesi. ali ik Kimya Anabilim Dalı.

yten Altıntaş, İstanbul Üniversitesi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi. Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı. ~-- ~~--j -- 'j .. .. S. Doç. Dr. Yeşim lşıl Ulman. Acıbadem Universitesi. Tıp Fakültesi. Tıp Tarihi ve Etik Anabili~alı. iii

BEYAN

Bu tez çalışmasının kendi çalışınam olduğunu, tezin planlanmasından yazımına kadar bütün safhalarda etik dışı davranışıının olmadığını, bu tezdeki bütün bilgileri akademik ve etik kurallar içinde elde ettiğimi, bu tez çalışmayla elde edilmeyen bütün bilgi ve yorumlara kaynak gösterdiğimi ve bu kaynakları da kaynaklar listesine aldığımı, yine bu tezin çalışılması ve yazımı sırasında patent ve telif hakiarım ihlal edici bir davranışıının olmadığı beyan ederim.

Uzın. Dr. Şükrü Aras IV

İTHAF

E şim' e ithaf ediyorum V

TEŞEKKÜR

Tezimin hazırlanıp tamamlanması sürecinde çok değerli katkılarından dolayı tez ve danışman hocam Doç. Dr. Gülten DİNÇ' e, önceki danışmanım Prof. Dr. Arın

NAMAL'a, her türlü destek ve katkılarından dolayı kıymetli hocalanm Prof. Dr. Nuran YILDIRIM'a ve Prof. Dr. Emre DÖLEN'e,

Doktora çalışmalarım süresince maddi ve manevı desteklerini esırgemeyen anneme, babama, eşime ve çocuklanma teşekkür ederim. vi

İÇİNDEKİLER

TEZ ONAYI ...... ii BEYAN ...... iii İTHAF ········································································································································ İV TEŞEKKÜR ...... V İÇİNDEKİLER ...... VI BELGE VE RESiMLERiN LiSTESi ...... Vii SEMBOLLER 1 KISAL TMALAR LiSTESi ...... İX ÖZET ...... X ABSTRACT ...... Xİİ 1. GİRİŞ VE AMAÇ ...... ı 2. GENEL BİLGİLER VE KISA TARİHÇE ...... 3

2.1. Kimya'dan biyokimyanın doğuşuna uzanan süreç ...... 3

2.1.1. 20. yy. 'a kadar olan gelişmeler ...... 5

2.2. Osmanlı Döneminde Kimya ve Biyokimyanın gelişimi ...... 22

2.3. Cumhuriyet dönemi ve PSN sınıfı...... 27

2.4. Üniversite Reformu'na kadar biyokimyasal araştırma faaliyetleri ...... 28 2.5. 1933 Üniversite Reformu Süreci ...... 30 3. GEREÇ VE YÖNTEM ...... 38 4. ÜLKEMiZE GELEN YABANCI BİYOKİMY A HOCALARI VE Y ARDIMCILARI ...... 39 4.1. Ord. Prof. Dr. Werner Lipschitz ( 1892-1 948) ...... 39 4.2. Prof. Dr. Felix Haurowitz (1896-1987) ...... 55

4.3. Prof. Dr. Zdenko Stary (1899-ı 968) ...... 96

4.4. Reform sürecinde ülkemize gelen hocaların yabancı yardımcıları...... ı ı 9

5.Y ABANCI BİYOKİMY A HOCALARININ ÜLKEMiZDE YETİŞTİRDİGİ BiLiM İNSANLARI ...... 14ı 6. TARTIŞMA VE SONUÇ ...... 153 KAYNAKLAR ...... ı 65 vıı

BELGE VE RESiMLERiN LiSTESi

2. ı. Eczacı-Kimyacı Della Suda Faik Paşa 2.2. Kırımlı Aziz Bey'in karakalem portresi 2.3. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahanede Tahlilatı Kimyeviye Muallirni Ali Rıza Bey'in kartviziti 2.4. 1908 yılında Haydarpaşa'daki Tıbbiye"de organik kimya muallirni olarak göreve başlayan Hadi Faik Bey (Saçlı) 2.5. Hadi Faik Bey (Saçlı) laboratuvarda çalışırken 2.6. Fransız ordusu subaylarından Dr. Botonnet 2.7. Şam Tıbbiyesi'nin kapanması üzerine, ı924 yılında FKB'de kimya derslerini vermekle görevlendirilen, Muallim Mustafa Hakkı(? -ı918) (Nalçacı)

4. ı. Ord. Prof. Dr. Werner Lipschitz ( 1892-1948)'in karakalem portresi 4.2. Ord. Prof. Dr. Werner Lipschitz'in vesikalık fotoğrafı

4.3. Ord. Prof. Dr. Werner Lipschitz tarafından hazırlanan Hayati ve Tıbbi Kimya Dersleri isimli (Çev. Dr. Saip Atademir; İstanbul 1937) biyokimya kitabı 4.4. Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz ( 1896-1 987), Ülkerniz Biyokimya alanına katkısı en fazla olan ve çalıştığımız Hocalar içerisinde bilim dünyasında adını en çok duyuran biyokimyacı 4.5. Felix Haurowitz'in eşi ve çocukları 4.6. Tıbbi ve Hayati Kimya Laboratuvarının resimleri 4.7. Felix Haurowitz'e ait beyanname 4.8. Felix Haurowitz'le yapılan sözleşmenin fotoğrafı (Sayfa 1) 4.9. Felix Haurowitz'le yapılan sözleşmenin fotoğrafı (Sayfa 2) 4.10. Tıbbi ve Hayati Kimya Enstitüsü Direktörü Felix Haurowitz 4.1 1. Tıbbi ve Hayati Kimya Enstitüsü Eski Direktörü Felix Haurowitz"e 1972 yılında İstanbul Üniversitesi tarafından Fahri Doktora Ünvanı verilmesi ile ilgili oylama sonuçları 4. ı2. Felix Haurowitz'in Ocak 1940 yılında i.ü Fen Fakültesi Mecmuasında yayınlanan bir çalışması 4.1 3. Felix Haurowitz'in Enzyrnologia dergisinde yayınlanan (Cilt:9, S:95, Yıl: 1940) bir makalesi 4. 14. Felix Haurowitz'in Journal of Biological dergisinde yayınlanan bir makalesi 4. 15. "'Komplemente (Alexin) ait araştırmalar" isimli makalesi Dr. Şaban Örnektekin tarafından Türkçe'ye çevrildi ve İstanbul Seririyatı adlı dergide yayınlandı (Cilt:23, No:7, Yıl: 1941) 4.16. Felix Haurowitz tarafından yazılan Biokimya Kitabı. Prof. Dr. Sadi Irrnak ve Doç. Dr. Osman Saka tarafından Türkçe'ye tercüme edildi (I. Baskı 1940, II. Baskı 1943, III. Baskı 1945 ve IV. Baskı 1948) 4. ı 7. Prof. Dr. Zdenko Stary'nin vesikalık fotoğrafı ve karakalem portresi 4.18. Prof. Dr. Zdenko Stary'nin ı 957 yılında kendi hazırladığı özgeçmiş. 4.1 9. Prof. Dr. Zdenko Stary Ordinaryüs payesiyle davet edildi ve Ülkemizde ilk olarak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Enstitüsü'nde görev yaptı (Sözleşme sayfa 1) 4.20. Prof. Dr. Zdenko Stary Ordinaryüs payesiyle davet edildi ve Ülkemizde ilk olarak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Enstitüsü'nde görev yaptı (Sözleşme sayfa 2) 4.21. Prof. Dr. Zdenko Stary'nin 1952 yılında yenilenen sözleşmesi 4.22. Prof. Dr. Zdenko Stary'nin hazırladığı Tıbbi Biokimya II isimli kitap, 1951 yılında basıldı

4.23. Prof. Dr. Zdenko Stary"nin hazırladığı Biokimya Dersleri I isimli kitap, ı 951 yılında basıldı 4.24. Mile Paula Schwerin

4.25. Friedrich Ludwig Breusch

4.26. Sura Gitla Lisie Anhegger 5.1. Prof. Dr. Mehmet Mutahhar Yenson (1911-2003)

5.2. Mutahhar Yenson'nun fotğrafı ve Karikatlirli (Çizen:Prof. Dr. Kazım Ansan) vııı

5.3. Prof. Dr. Fahamet Arat (1922- 1999)

5.4. Prof. Dr. Hatice Bodur (1902-1993)

5.5. Prof. Dr. Şevket Tekman (191 1-1991)

5.6. Prof. Dr. Musa Kazım Aras 5.7. Prof. Dr. Hikmet Öz (1929-2010) ix

SEMBOLLER 1 KISAL TMALAR LiSTESi

A.İ.B.Ü: Abant Izzet Baysal Üniversitesi

İ.Ü.: İstanbul Üniversitesi

KBB: Kulak Burun Boğaz PCN: Fizik, Kimya ve Biyoloji X

ÖZET

1933 ÜNİVERSİTE REFORMU İLE BİRLİKTE TÜRKİYE'YE GELEN YABANCI BİYOKİMY A HOCALARı VE KATKILARI

Şükrü ARAS

Tap Tarihi ve Etik Anabilim Dah, Deontoloji ve Tap Tarihi Programa, İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü

1933 Üniversite Reformu sürecinde Almanya'nın II. Dünya Savaşı öncesindeki kaos ortamından kaçarak Türkiye'ye gelen bilim insanları arasında biyokimya alanından da hocalar vardı. Bu dönemde Türkiye'ye gelen üç biyokimya hacası İ.Ü. Tıp Fakültesi

Biyokimya Enstitüsü'nde, birbiri ardısıra Enstitüsü Başkanı sıfatıyla görevilendirildiler.

Bu bilim adamları, Werner Lipschitz (1933-1938), Felix Haurowitz (1939-1948) ve Zdenko Stary ( 1949-1 958) idi.

Her üç biyokimya hocası da ülkemize gelirken bilimsel karİyerlerinin zirvesindeydiler ve en verimli çağlarını Biyokimya Enstitüsü'nde geçirdiler. Refonnla

birlikte gelen ilk biyokimyacı olan Ord. Prof. Dr. Werner Lipschitz kendi gayreti ve

devletin desteğiyle, bir buçuk yılda, zamanına güre mükemmel denilebilecek

laboratuarlar oluşturdu. Böylece Biyokimya Enstitüsü sağlam bir temel üzerine oturmuş

oldu. Burada bulunduğu süre içinde bir çok makale ve bir biyokimya kitabı yazdı.

Ancak Lipschitz Türkçe öğrenme ve Türk vatandaşı asistan bulma konularında sıkıntı

yaşadı. Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz ve Zdenko Stary ise, çok kısa zamanda Türkçe

öğrendiler ve derslerini Türkçe olarak verdiler. Yüzlerce bilimsel çalışma yaptılar, bu

çalışmaların çağuna Türk vatandaşı olan asistanlarını da ortak ettiler ve onları

mükemmel şekilde yetiştirdiler. Doktora yapmanın önemine vurgu yaptılar ve

biyokimya ihtisası verdikleri bütün asistanlarına Doktora yaptırmaya çalıştılar. Farklı yerlerde Biyokimya ile ilgili konferanslar verdiler, kurslar düzenlediler ve biyokimya

bilimine dikkatleri çektiler. Türkçe biyokimya kitapları yazdılar. Böylece ülkemizde

biyokimya alanında gerçek bilim ve bilimsel çalışma zihniyetinin yerleştirilmesine

katkı sağladılar. Xl

Araştırmamızda bi yokimya alanındaki bu bilim insanlarının özellikle Türkiye· de bulundukları süre içinde alana yaptıkları katkıları ortaya koymaya ve değerlendirmeyi amaçladık.

Anahtar Kelimeler: Werner Lipschitz, F el ix Haurowitz, Zdenko Stary. 1933 Üniversite Reformu, Bi yokimya enstitüsü xii

ABSTRACT

The Foreign Biochemistry Authors Coming to Turkey During the University Reform in 1933 and Their Contributions

Şükrü ARAS

Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı, Deontoloji ve Tıp Tarihi Programı, İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Several scientists leaving the chaotic environment of Germany before the

Second World War contributed to the process of the Turkey~s University Reform beginning in 1933, and among them there were some biochemists. In this period~ three main biochemistry preceptors have come to the Biochemisty Institute of Istanbul University Medical School, and each became the Head of Institute sequentially. These scientists were Werner Lipschitz (1933-1 938), Felix Haurowitz (1939-1 948), and Zdenko Stary (1949-1958). All the se three scientists were at the top of the ir scientific career and they carried out their most reproductive period in the Biochemistry Institute. The fırst biochemist coming in the course of the Reform, Senior Professor Werner Lipschitz. by his own efforts and with some official supports established a laboratory which was perfect at that

time. Therefor the beginning of the Institute was well-founded. In his period~ he published several papers and a biochemistry book. However Lipschitz has encountered some

problems in leaming Turkish and fınding Turkish assistants. Senior Professor Felix Haurowitz and Zdenko Stary, on the other hand, leamt Turkishina short time and gave tl)eir lectures in Turkish. They conducted several studies and involved their Turkish assistants to most of these studies and educated them perfectly. They emphasized the role of the education of doctorate and tried to give a doctorate education to all of their assistants. They gave conference lectures in several grounds, prepared courses and called attention the science of biochemistry. They published biochemistry books in Turkish. Thus, they contributed to development of scientific study mentality in the area of biochemistry in o ur country. xııı

In this study, we aimed to reveal and evaluate the contributions of these scientists to the area ofbiochemistry especially when they were in Turkey.

Keywords: Werner Lipschitz, Felix Haurowitz, Zdenko Stary~ 1933 University Reform. Enstitute of Biochemistry 1. GİRİŞ VE AMAÇ

ı 933 Üniversite Reformu ile Türkiye'de üniversiteye yeni bir düzen getirildi ve bu değişiklik sırasında birçok üniversite öğretim üyesi görevden uzaklaştın ldı. Yeni düzenlemenin sonucunda o sırada ülkenin tek üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi 'nde belirgin bir öğretim üyesi açığı oluştu. Üniversite kadrolannda oluşan bu açık, aynı tarihlerde Almanya'da yaşanan Nazi rejimi nedeniyle rahatsızlık duyan ya da baskı altında bulunan, çoğu Yahudi, birçok bilim insanının Türkiye'ye davet edilmesi ile

dolduruldu. Nazi rejiminden kaçan bu bilim insanlarına, dünyanın diğer üniversiteleri

gibi, İstanbul Üniversitesi de kucak açarak yeni olanaklar sağladı. Türkiye'ye gelen

yabancılann büyük çoğunluğu kendilerine bu olanağı sağlayan ülkeye birikimlerini

aktarmaya çaba gösterdi, çoğu da bunda başanlı oldu.

Yaklaşık ı 00 kadar Alman ve Avusturyalı Profesör ( asistanlar, okutmanlar ve

yardımcı bilimsel kadrolar bu sayıya dahil değildir) ı 933 ile ı 955 yıllan arasında

İstanbul ve Ankara~da Akademik kadrolarda hizmet verdi. Bunlar arasında Hans

Reichenbach (189ı-ı953), Ernst von Aster (ı880-ı948), Leo Spitzer (1887-1960),

Eric h Auerbach (1892- ı 957), Richard V. Mi ses (1883- ı 953 ), Friedrich Dessauer (188 ı­

ı 963 ), Wilhelm Röpke (ı 899- ı 966) ve Alexander Rüstow (ı 885- ı 963) gibi bilim

adamları; Rudaolf Belling (1886-1972), Paul H indemith (1895- ı 963) ve Cari Ebert

(ı 887- ı 980) gibi sanatçılar da bulunmaktaydı. Alman ve Avusturyalı bilim adamlannın

Türkiye 'ye gelişlerinin. Atatürk reform programı çerçevesinde gerçekleştirilen ve Türk

yüksek okuHanna yeni bir temel oluşturan düzenlemeye büyük katkısı ve Türkiye"nin bugününe kadar uzanan etkileri oldu (1).

Bu dönemde Türkiye ·ye gelen bilim adamlarından bazılan da bi yokimya

alanında hizmet verdiler. Bu hocalar; Prof. Dr. Werner Lipschitz (1892- ı 946), Prof. Dr.

F el ix Haurowitz (1896- ı 987) ve Prof. Dr. Zdenko Stary (1899- ı 968) idi. Bu hocalar

Türkiye' deki çalışmaları süresince katkı sağlayıp birçok Türk bilim adamının

yetişmesini de sağladılar.

Reform sürecinde İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Enstitüsüne

bakıldığında; ı 933- ı 938 yılları arasında Prof. Dr. Werner Lipschitz'in (2)~ 1938-1939

yıllannda Profesör Vekili olarak Doç. Dr. Sadi Irmak'ın (3), ı 939- ı 948 yıllan arasında

Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz'in (4), ı949-ı957 yıllan arasında Prof. Dr. Zdenko

Stary'nin (5) görev yaptığı görülmektedir. Sadi lrmak'ın bir yıllık hizmet süresi bir 2

kenara bırakılırsa, yabancı bilim adamlarının uzun sayılacak bu hizmet sürelerinin ardından, ülkemizin enstitü ortamında yetişen ilk hekim biyokimya uzmanı, Prof. Dr.

Mutahhar Yenson ı 98 ı yılına kadar başkanlık görevini yürüttü.

İstanbul Üniversite'si Tıp Fakültesi Biyokimya Enstitüsü, ı 945-1946 ders yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi kurulaneaya kadar, ülkemizin tek Biyokimya

Enstitüsü olduğundan, kendiliğinden bir model niteliği taşımaktadır. Bu kürsü,

ülkemizde biyokimyanın bağımsız bir bilim dalı olarak gerçek anlamda bilimsel temeller üzerinde geliştiği, bilimsel araştırmaların yürütülmeye başlandığı ilk yer olmuştur. Bu nedenle Enstitü' deki değişim ve gelişmeler de bu dönemin bi yokimya tarihinin aydınlahlması açısından önem taşımaktadır. 1933 Üniversite Reformu, çok sayıda yabancı bilim adamının ülkemize geldiği ve eğitim tarihimiz açısından pek çok etkileri olan bir tarihi olay olması nedeniyle, pek çok araştırmacının da ilgisini çekmiştir

(1, 6-9). Bu konuda genel olarak çeşitli araştırmalar yapılmış, çeşitli kitap ve makaleler yazılmıştır. Ancak konunun ortaya konulabilmesi için özellikle tek tek bilim dallarının aynntılı olarak incelenmesi önem kazanmaktadır. Konuyla ilgili kaynakları taradığımızda Üniversite Reformu sürecinde ülkemize gelen yabancı biyokimya hocalan ile İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Biyokimya Enstitüsü~nün bu süreçteki gelişimini irdeleyen geniş kapsamlı bir araştırmanın bulunmadığı görülmektedir. Bu nedenle çalışmanın ortaya koyacağı sonuçlar orijinal bilgi niteliği taşı yacaktır.

Tüm bu nedenlerle tezimizde, Üniversite Reformu sürecinde Avrupa'dan gelen biyokimyacılann Türkiye' de bulunduklan süre içinde yaptıklan çalışmalar ile

ülkemizde biyokimya alanına getirdikleri yenilik ve katkılan ortaya koymayı ve o dönemin aydınlatılmasına katkı sağlamayı amaçladık. 3

2. GENEL BİLGİLER VE KISATARİHÇE

2.1. Kimya'dan biyokimyanın doğuşuna uzanan süreç

Bitki, hayvan ve mikroorganizma biçimindeki bütün canlı varlıkların yapısında

yer alan kimyasal maddeleri ve canlının yaşamı boyunca sürüp giden kimyasal

reaksiyonları inceleyen bilim dalı olarak tanımlanabilen biyokimya, yaşamı bütün farklı

görünümleriyle kavrayabilmek için zorunlu bir bilgi alanıdır. Biyokimya çok daha basit

olarak yaşamın kimyası olarak da tanımlanabilir. Sağlık bilimlerinde~ sağlığı ve sağlığın

devam ettirilmesini anlamak ve hastalığı kavramak ve hastalığın etkili tedavisini

başarabilmek için biyokimya bilgisine ihtiyaç vardır.

Yaşayan sistemin yapısal ünitesi hücredir ve caniıda biyokimyasal açıdan önemli

olayların büyük kısmı sulu ortamda meydana gelir. Bu balaş açısı da biyokimyaya

fonksiyonel bir tanımlama kazandırmaktadır. Böylece, canlı hücrenin temel bileşenleri

olan , karbonhidrat, lipit gibi organik bileşikler ve yaşamsal önem taşıyan kimyasal tepkimelerde en büyük rolü oynayan nükleik asitler. vitaminler ve

hormonların yapıları, kimyasal özellikleri. girdikleri reaksiyonlar ve süreçler

biyokimyanın alanına girmektedir. Bu durumda biyokimya, hücre biyolojisi, moleküler

biyoloji ve moleküler genetik gibi önemli bilim dallarını kapsayan bir özellik

kazanmaktadır (10-12).

Biyokimyanın en önemli ve asıl amacı canlı hücredeki kimyasal proçesleri

moleküler düzeyde tamamen anlayabilmektir. Biyokimya bu amaca ulaşabilmek için;

hücrede bulunan bütün moleküllerin İzolasyonu, bu moleküllerin yapısının

belirlenınesini ve fonksiyonlarının ne olduğunu bulmaya çalışır. Canlılardaki protein

bileşimi, besinierin enerjiye dönüşmesi, kalıtsal özelliklerin kimyasal mekanİzmalarla

iletilmesi gibi yaşam süreçlerinin araştırılması da yine biyokimyanın ilgi alanına girer.

Bu açıdan biyokimya bilgisi; fızyoloji (vücut fonksiyonları). immünoloji (bir çok

immünolojik görüş biyokimyacılar tarafından ortaya atılmıştır), farmakoloji (enzimle

katalize reaksiyonlar), toksikoloji (zehirlerin etki mekanizmaları), patoloji 4

(enflamasyon, hücre hasan, kanser), dahiliye (anemiler, talesemi)~ pediatri (yenidoğan metabolizma bozuklukları), endokrinoloji (hormonlar), beslenme (vitaminler. aminoasitler, karbonhidratlar, proteinler, yağlar) gibi bir çok tıp alanı için de ortak bir

çalışma alanı olarak gerekli ve zorunludur. Ayrıca, biyokimya insan dışında kalan diğer tüm yaşam bilimlerini ve kimya ile uğraşmakta olan Eczacılık, Biyoloji. Ziraat ve

Veterinerlik gibi bilim dallarını da ilgilendirmektedir. Bu bilim dalları da biyokimya ile uğraşmakta ve biyokimya kürsülerine sahip bulunmaktadırlar (10,13).

İnsan sağlığıyla ilgili olarak konuya yaklaşacak olursak hemen hemen bütün hastalıklann bir biyokimyasal altyapısı veya temeli vardır. İnsanlarda hastalığa sebep olan temel faktörlerden; 1. Fiziksel ajanlar: mekanik travma, yüksek sıcaklık, radyasyon, elektrik çarpması vs. 2. Kimyasal maddeler, toksik bileşikler, ilaçlar. 3. Biyolojik ajanlar: virüsler, bakteriler, riketsiyalar, mantarlar, parazitler. 4. Oksijen yetersizliği, kan kaybı, anemiler, oksidatif enzim zehirleri, karbonmonoksit zehirlenmesi. 5. Genetik hastalıklar. 6. İmmünolojik reaksiyonlar: anaflaksi, otoimmün hastalıklar. 7. Beslenme bozukluklan. 8. Endokrin dengesizlikler vs. gibi tüm sebepler, canlı hücrede veya vücutta çeşitli biyokimyasal mekanizmalan etkileyerek hastalığın oluşmasına neden olmaktadır (1 0,13).

Bir biyokimyacının çalışma alanı, 1965 yılında Amerika' da toplanan Amerikan

Biyokimya Cemiyeti (American Society of Biological Chemistry) tarafından

"'Biyokimyacı kimyasal, fiziksel ve biyolojik araç ve yöntemleri kullanarak canlı organizmanın yapısını ve hayatın devamı boyunca vücutta meydana gelen kimyasal değişimleri ortaya çıkarmak ve açıklamak için çalışan araştıncıdır" şeklinde tanımlanmıştır (ll).

İnsan sağlığıyla ilgili olarak biyokimya "Temel Biyokimya'' ve "Klinik

Biyokimya" olmak üzere iki bölüme ayırabilmekle birlikte, şu anda ülkemizde ihtisas

uygulaması "Biyokimya" ve "Klinik Biyokimya" Uzmanlığı şeklindedir (10).

Biyokimya oldukça kapsamlı bir bilim dalı olup yaklaşık olarak 150 yıllık bir

geçmişi vardır. Bi yokimya sözcüğü ilk kez, Vinzenz Kletzinsky (1826-1882fnin 1858 5

yılında yayınlanan ··compendium der Biochemie (Biyokimya Kompendiumu)'~ adlı eserinde kullanılmıştır. Ancak biyokimyaya temel oluşturan gelişmeler, bu tarihten çok daha önce başlamıştır. Bu alanının ilk kurucuları sayılabilecek kimya, biyoloji~ fizyoloji ve tıp kökenli bilimadamları bazı fizyolojik olayları ve problemleri çözebilmek için kimyasal yöntemleri uyguladılar ve kullandılar. Bu çalışmalardan elde edilen bulgu ve bilgilerle önce dar anlamda ""Kimyasal Fizyoloji'~ adını ve daha sonraları daha geniş anlamada '"Fizyolojik Kimya" adını kullandılar. Sonraları biyolojik konularında çok geniş kapsamlı olarak kimya ile birlikte kullanılması sonucunda yavaş yavaş bu isim terkedildi ve yerini ""Biyolojik Kimya" terimi aldı. En sonunda Alman Kimyacı Cari

Neuberg'in önerisiyle biyolojik kimya terimi kısaltılarak "'Biyokimya'· haline geldi (11,14).

Kimya, fizik, biyoloji ve tıp alanındaki gelişmeler, biyokimyanın bağımsız bir

disiplin oluşunda özellikle önem arzetmektedir.

2.1.1. 20. yy.'a kadar olan gelişmeler Ünlü kimya tarihçisi Hermann Kopp'a (1817-1892) göre M.Ö. 300-1600 arası

""S imya Çağı" yani soy olmayan metallerden altın yapma düşüncesinin baskın olduğu

bir dönemdir. Bu dönemde simyacılar, bütün hastalıkları iyileştirecek ve yaşamı

uzatacak, yani mucizelere yol açacak '"Bilgelik Taşı (Philosopher's stone y·nı ve her şeyi

iyileştirecek ilaç ""Panacea'~yı aramaktadırlar. Böylelikle yaklaşık bin yıl, yani bütün

ortaçağ boyunca kimyayı baskılayacak olan "'Simya Çağı'~ başlamıştır. Simyacılar,

bütün maddelerin birbirine dönüştürülebileceğine (transmutasyon) inanıyorlardı ve

bilgilerini kendileri dışındakilerden gizlemek konusunda çok katıydılar. Simyacılar

hedeflerine ulaşamadılar, ama onların uğraşları ile bir çok değerli madde bulundu,

araçlar geliştiriidi ve çalışma yöntemleri iyileştirildi. Simya Devri sona ererken~ insanlar

önemli metalleri ve onların oksitlerini, kükürt, karbon, fosfor. Arsen ve Antiman gibi

elementleri, sülfirik asidi, nitrik asidi, hidroklorik asidi, sodayı. potasyumu ve bir çok

diğer tuzu biliyorlardı (15-16, 21). 6

Bu çağı ""İyatrokimya'· yani Tıbbi Kimya Çağı izledi. 1700'lere kadar uzanan bu dönemde kimyanın amacı ilaç hazırlama üzerineydi. Bu dönemde hekimler kimya eğitimini üstlenen kişiler oldular. Çünkü onlar yaşam olayını, sağlık ve hastahğın ne olduğunu açıklamak ve ilaçlar bulmak istiyorlardı. İyatrokimya·nın (Yun.

İatros=Hekim) başlangıcında ünlü hekim, kimyacı ve farmakolog Paracelsus'un (1493-

1541) adı anılmahdır. Onun, ""Kimya bilgisi, hastalıklara hükmetmeyi sağlar!'' sözü

ünlüdür (17). Paracelsus'a göre bedendeki olaylar kimyasal ve yaşamsal olaylara bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Paracelsus, hastalıkların vücutta bazı kimyasal maddelerin

eksikliği ya da fazlalılığı ile meydana geldiğine işaret eder. Paraeelsus' a göre vücutta üç

temel madde bulunmaktadır. Bunlar kükürt, cıva ve tuzdur. Bozulan dengenin, gerekli

kimyasal maddenin vücuda verilişi ile yeniden kazanılabileceği görüşündedir.

Paraeelsus ilaçlarını bitki özleri ve minerallerden kendisi hazırlıyor, hastalığın gidişini

çok iyi gözlemleyerek kullanıyordu. Böylece Paraeelsus sayesinde tıpta kimyasal

tedaviler kullanılmaya başlanmış, tıp ve farmakoloji yeni ürünlerden yararlanmaya

başlamıştır (18, 21-22).

Bilimsel kimya, İngiliz Robert Boyle (1627-1691) ve Alman Joachim Jungius

(1587-1657)'un çalışmaları ile başladı. Onların van Helmant'un etkisi altındaki

elementlerin doğasına ilişkin görüşleri, bundan sonra doğruluğunu koruyacaktı. 1661

yılında Boyle 'un ünlü kitabı ""The Sceptical Chymist" yayınlandı. Buna göre

elementler, artık sadece belirli özelliklerin adları değil, kendilerinden başka oluşumlar

meydana gelen ve daha basit maddelere ayrıştırılamayan temel maddelerdi. Boyle, bir

kimyasal bileşim ile mekanik karışım arasındaki farkı da açıklamıştı. O, deney ve

gözlemleri, kimyanın temeli olarak niteliyordu. Böylelikle, kimyayı deneysel bilimler

kapsamı içinde değerlendirilmesi gerektiğine işaret etmiş, maddelerin bileşim ve

özelliklerinin ve karşılıklı ilişkilerinin kesin deneysel yöntemlerle belirlenmesi

gerektiğini vurgulamıştır (16, 21-23) .

1700 ile 1800 yılları arası kimya alanında ilk kapsamlı teori olarak

nitelenebilecek olan "'Filojiston Teorisi"nin hakim olduğu dönemdir. Önce Johann

Joachim Becher (1635-1682) tarafından ortaya atılan ve sonra talebesi George Ernst

S tabi (1660-1734) tarafından geliştirilen bu teori ile açıklanmaya çalışılan "yanma 7

olayı'~ bundan sonra başka yeni olay ve maddelerin keşfine, temel teşkil edecektir. Aynı zamanda bir fizikçi olan Antonie Laurent Lavoisier (1743-1794)~ metal oksitlerin oksijenle metallerin oluşturduğu bileşikler olduğunu kanıtlayıp, yanma ve oksitlenme olaylannın bugün bile geçerli olan açıklamasını yaparak kimyada devrim yaptı. yanma olayında oksijenin etkisini aydınlattı (15-16, 21-22). Lavoisier modern kimyayı kurarken bir yandan da fizyolojik kimyanın temellerini atıyordu. Şekerin maya aracılığıyla fermantasyona uğradığını ve bunun sonucunda karbondioksit ve "'şarap ruhu" oluştuğunu tanımladı. Bu maddeye Arapça kökenli bir terim olan '.. alkol'~ adını verdi. Kendi görüş ve düşüncelerinin tamamını içeren "'Traite elementaire de Chimie'~ isimli kitabını ı 789 yılında yayımladı. Ortaya koyduğu düşünceleri ile eski çağiara ait 4 element inancını ve Filojiston Teorisi'ni çürüttü. Böylece kimyanın temelini oluşturan gerçek element düşüncesini geliştirdi. Tartı aracılığıyla ölçülen (kantitatif) analizierin

önemini yerleştirdi ve bundan böyle kimyanın sembolü tüp değil tartı oldu.

Lavoisier' den sonra kimya hızla ilerledi (16, 20, 22-23).

ı 9.yy. ~da bilim ve bilim eğitimi bir çok değişiklik geçirdi. Bu yüzyılın ilk yarısında hücre biyolojisi ve organik kimya ortaya çıktı. Kimya bilimi olgunlaştı. Bu gelişmeler ilk önce Almanyada başladı. (1803-1873), diğer

üniversitelerdeki gelişmeleri yakından takip edebilmek için Giessen Üniversitesinde kimyayla ilgili bir araştırma Iabaratuan kurdu (19, 22). Louis-Nicolas Vauquelin(1763-1829) ve Antoine François Fourcroy (1755-

1809) tıbbi önemi olan maddelerin bulunmasında aktif rol oynadılar ve çok yüksek saflıkta üre elde ettiler. Vauquelin, ı 800 de Allantoin' i, 1805 te Asparagin ~i ve ı 818 de

Syanik asiti izole etti. ı 8 ı ı yılında kuşlann dışkısında ürik asit olduğunu buldu. ı 828 de Vauquelin siyanik asidi izole etti (16, 20, 22, 24).

ı 807'de John Dalton (1766-1844) "'Atom Teorisi''ni, ""Katlı Oranlar

Kanunu''nu: ı 808 de Joseph-Louis Proust (1754-1826) ""Sabit Oranlar Kanunu··nu; 1808 de Gay-Lussac (1778-1850) hacimlerle ilgili kanununu buldu. '"Avagadro

Kanunları", (her hangi bir gazın eşit sıcaklık ve basınçlarda daima eşit miktarda

molekül içerme özelliği) ı8ı 1 de Amedeo Avagadro (1776-1856) tarafından

keşfedildi. William Nicholson (1753-1815) ve Sir Anthony Carlisle (1768-1840) 8

kendi dönemlerinde geliştirilen volta bataryasını kullanarak ilk defa suyun elektrolizini gerçekleştirdiler. Böylece suyun hidrojen ve oksijen atomlarından meydana geldiğini ve bu reaksiyonun geri dönüşümlü olduğunu deneysel olarak gösterdiler (16, 19-22).

Joseph Louis Gay-Lussac (1778-1850) bütün gazların belli bir basınç altında eşit oranda sıcaklık artışına karşılık eşit oranda hacim artışı gösterdiklerini buldu. kimyasal olarak reaksiyona giren gazların miktarlarının ağırlığa göre değil hacimiere göre olduğunu ilan etti, kimyasal yapıları aynı olduğu halde moleküler yapıların farklı olduğu bir durumu gözlemledi ve bildirdi. Bu kimyasal izomerliğin ilk defa keşfedilmesiydi (16, 20, 22, 24).

19. yüzyılın başlarında elektrokimyayla ilgili en önemli çalışmalar İngiliz

Kimyacı ve Fizikçi Humphry Davy tarafından gerçekleştirildi. Humphry Davy (1778-

1829) ı 789 yılında gazlarla ilgili çalışmalarına başlamış ve kısa zamanda güldürücü gaz olarak ta bilinen nitrojen oksidi (Azot protoksit, N20) bulmuştu (16, 22-23).

Joseph-Louis Proust (1754-1826) bitki sularında yaptığı çalışmalarla tatlı bitki sulannda 3 farklı monosakkarit olduğunu (glukoz, fruktoz ve sukroz isimli şekerleri) belirledi. Balda bulunan glukozla üzüm suyunda bulunan glukozun aynı olduğunu ispatladı. Proust mannitolü izole etti ve ı 8 ı 9 yılında peynınn fermentasyonu aracılığıyla (Kazeinin parçalanma ürünlerinden) Lösin aminoasitini ilk defa buldu (16).

Alman-Rus Kimyacı Gottlieb Sigismund Kirchhof (1764-1833), ı 8 ı 1 yılında nişastanın sülfirik asitle beraber ısıya maruz kaldığında oluşan sıvıdan glukoz elde edilebildiğini buldu. Bu tarihe kadar nişasta monosakkaritlerin bir karışımı olarak düşünülüyordu (20).

İtalyan Fizikçi Amedeo Avogadro (1776-1856), bileşiklerin en küçük parçası anlamında kullanmak üzere "molekül'~ tabirini ilk defa kullandı. Avogadro kanun~una dayanarak ilk defa suyu göstermek üzere Hı O şeklini kullandı. A vogadro kanun 'unu takiben atomik ağırlıkların stabil hale gelmesi ve değerlik fikrinin yerleşmesiyle elementler arasındaki ilişkiler düzenli bir sistem içerisinde algılanmaya başladı ve

Kimya büyük bir adım atmaya hazır hale geldi (16, 20, 22, 24).

Jöns Jakob Berzelius (1779-1848) I 806 yılında kimyayı organik ve inorganik olmak üzere iki bölüme ayırdı. Allotrop, kataliz, halojen, izomer. polimer ve protein gibi kelimeleri ilk defa ortaya atıp kullandı. Aynca katalizör maddesinin tarifini yaptı ve 9

kaslarda laktik asit varlığını gösterdi. Berzelius, ı 8 ı 7 yılında Selenyum (Se) elementini buldu, elektriksel ve kimyasal güçlerin eş olduğunu, atomların pozitif ve negatif elektirik yüklerine sahip olduklarını öne sürdü (Dualistik Teori) (16, 20, 23-24).

Jöns Jakob Berzelius, ı 822 yılında kendi yaptığı çalışmaları ve dikkatini çeken diğer kimyacıların araştıma raporlarını yıllık (Jahres-Bericht) tarzında yayınlamaya başladı. ı 828 yılında bu günkü periyodik tablonun çekirdeği olacak şekilde 28 elementi içeren ve atom ağırlıklanna dayanan bir tablo oluşturdu. ı 830 yılında Berzelius, kimyasal bileşimi aynı olmakla beraber farklı yapı ve özelliklere sahip molekülleri tanımlamak için izomerizim tabirini ortaya attı. ı 84 ı de Berzelius~ mangal kömürünü grafite çevirerek elementler için geçerli olan kimyasal allotropi'yi gösterdi (14, 16, 19, 24). Jöns Jacob Berzelius, 10 temmuz 1838 de, Gerardus Johannes Mulder (1802-

1880)'a yazdığı bir mektupta, yumurtadaki albumin'in ana bileşenini tanımlamak için

protein ismini kullandı. Mulder bu ismi kabul etti ve 30 Temmuz 1838' de albumin

dahil organik bileşiklerin sınıflamasına dair olan bir makale yayınladı. Mulder bu makalesinde bütün proteinlerin karbon, hidrojen, azot ve oksijen atomlanndan meydana

geldiğini vurguladı (20, 23). Friedrich Wöhler (1800-1882) 1828' de ilk defa inorganik maddelerden organik

bir bileşik sentezledi. Bu tarihe kadar yaşayan canlılarda üretilen, üre gibi kimyasal

maddelerin, deneysel olarak sentezlenemiyeceğine inanılıyordu. W öhler inorganik

maddeleri kullanarak organik bir molekül olan üreyi sentezlerneyi başardı. Böylece,

organik maddelerin yalnızca canlı organizmalar tarafından üretilebileceği fikrini

· çürütmüş oldu. Bu biyokimya'nın önünü açan en önemli olaydır (16, 20, 22, 24).

Elektrokimyanın terminolojisi 1833 yılında Michael Faraday (1 791-1867)

tarafından William Whewell (1 794-1866) ile birlikte geliştirildi. Elektrot, anot, iyon,

katot, anyon, katyon, elektrolit ve elektroliz terimleri onlar tarafından tasarlandı. 1833 te

balina yağından benzen "i izole etti. Ayrıca manyeto-optik rotasyon Faraday tarafından bulundu (1 6, 22).

Anselme Payen(1 795-1871) ilk defa enzim olarak diastaz~ı buldu. Bu enzim

nişastanın şekere dönüşümünü sağlıyordu. Nitrojen tayini için bir yöntem geliştirdi.

Payen 1834 yılında ağaçtan selülözü ekstrakte etti ve selülöz adını verdi (16, 20). 10

Faransız Kimyacı olan Jean-Baptiste-Andre Du mas (1800-1884). ı 833 yılında organik bileşiklerin azot içeriğini belirleyen ve bunun için karbondioksit ile civa yerine konsantre potasyum hidroksitin kullanıldığı yeni bir metod geliştirdi. Ayrıca, halojenlerle ilgili kendi kanununu formüle etti. Halojenler organik bileşiklerde bulunan hidrojenlerle yer değiştirebiliyorlardı. Böylece, organik bileşiklerin klor, brom ve iyotla meydana gelen halojenleşme olayını açıkladı. ı 838 yazında Dumas, triklorasetikasit hazırladı ve onun türevleriyle ve reaksiyonlarıyla ilgili çalışmalar yapmaya başladı.

ı 840 yılında Dumas, organik bileşiklerin özelliklerinin, bileşi ği oluşturan elementlerden daha çok moleküllerin yapısından kaynaklandığı fikrini geliştirdi (16, 19, 21).

Bu yüzyılda yapılan ortaya çıkarılan doğal maddelerden biri de purinlerdir. Bu konuda Emil Fisher (1852-1919), ı 88ı de ilk olarak kafeinle çalışmaya başladı.

Fisher'in ilk çalışmalan ksantin, teobromin ve guanini de içeriyordu. Ksantin ı 8 ı 7~ de,

T eobromin kakaodan ı 84 2' de ve Guanin ı 844' te guanodan farklı bilim adamlarınca bulundu. ı 870 öncesi. şekerierin analitik araştırması optik ve kimyasal yöntemler kullanılarak başanlı bir şekilde yapılabiliyordu. F ehling ve Bemard Tollens (ı 84 ı­

ı 9 ı 8) tarafından yapılan çalışmalarla. redükte şekerierin belirlenmesi için bakır ve

gümüş komplekslerinin kullanılabileceği gösterildi. Fisher, ı 875'te aldehit ve ketonlar

için değerli bir reaktif olan fenilhidrazini buldu. Kolorimetrik bir reaktif olan difenil­

tiokarbazon ( ditizon) ı 882 yılında Fisher tarafından bulundu. ı 884 ile ı 887 yılları

arasında yaptığı çalışmalarla şekerlerle fenilhidrazinin oluşturduğu fenilhidrazonların

(ozazon), şekerierin tayininde faydalı olduğunu gösterdi. ı 887 de Fisher fenilhidrazinle

zehirlenip çalışmalara ara vermesine rağmen, izleyen yıllarda laktonlar. pentozlar,

aldonik asit, şeker sentezi, disakkaritler, glikozitler (amigdalin, indikan, salisin), amino

asitler ve gliserazon gibi konularla ilgili çalışmalar yaptı. Fisher proteinler üzerine

yaptığı çalışmalarla, protein hidrolatlarından valin, prolin ve hidroksiprolin

aminoasitlerini izole etti. 1902 yılında Emil Fiscber, şeker ve purin sentezi üzerine yaptığı çalışmalardan dolayı Nobel Ödülü'nü kazandı (16).

Kafein ı 820 de Alman Kimyacı Friedlieb Ferdinand Runge (1795-1867)

tarafından kahveden izole edildi. Runge kömürün distilasyonuyla anilini. kinolini,

fenolü ve pirolü ı 834 yılında izole etti. Runge maddelerin ayrımında boyalann dışında

adsorbsiyon kromotografısinin de kullanılabileceğini gösterdi. Kağıt veya porlu 11

materyaller üzerinde inorganik katyonların göçme hızlarının farklı olduğunu ve böylece bu maddelerin ayırımını yapılabileceğini buldu. ı 850 de yayınladığı iki kitabında metodunu ve sonuçlarını anlattı. Bu çalışmalar kromotografinin hızla ilerlemesine yol açtı (16, 20, 22-24 ).

Alman kimyacı Adolph Wilhelm Hermann Kolbe (1818-1884) ı 844'te tetrakloretileni buldu. W öhlerin üre yi sentezlemesine rağmen hala vitalizme inanan bilim adamları vardı. Bu yüzden Kolbe, gerçek anlamda tamamen inorganik

maddelerden organik bileşiklerin sentezlenebileceğini asetik asit sentezleyerek

gösterdi. ı 843 ile ı 84 7 yılları arasında Organik asitler ve onların bileşikleri üzerine

ciddi çalışmalar yaptı. Organik bileşiklerin ve karbon disülfitin klorinasyonu ile

çalışırken karbon tetrakloriti buldu. Aslında karbon tetraklorit ilk defa 1839 da~

Regnault (ı 8 ı 0- ı 878) tarafından kloroformun klorinasyonu ile elde edilmişti. Ancak

Kolbe'nin yöntemi inorganik maddelerden organik bileşiklerin sentezlenebileceğine

yeni bir delil oldu. ı 844 te tetrakloretileni buldu. Karbonik asitleri e ilgili formülasyon

geliştirdi ve laktik asit ile alaninin kimyasal formülünü buldu. Glikolik asit, glisin ve

salisilik asit ile ilgili çalışmalar yaptı (16, 22).

Fakat biyolojik sorunları kimya ile çözmeye çalışanlar, yalnızca kimyacılar

değildi. Hekimler de araştrmalara girişiyorlardı. Bunlardan biri olan Fransız hekim ve

fizyolog Claude Bernard (1813-1878), çok önemli biyokimyasal çalışmalar yaptı.

Bemard, ı 848"de vücudun başlıca enerji kaynağı olan glukozun karaciğer tarafından

üretildiğini ve salgılandığını buldu. Bu konuda ilk keşfettiği şey bir köpeğin

karaciğerinden gelen kanda, köpek et de yese, şeker de yese, yine şeker bulunmasıydı.

Böylece karaciğerin glikojenik bir işlevi olduğunu saptadı. Bernard, ı 857 yılında vücut

tarafından kullanılan glukozun karaciğerdeki depo şekli olan glikojeni buldu ve

katabolizmanın ilk olarak ortaya konduğu glikojenolizi tanımladı (33). Bemard, "'Leçons de Physiologie Experimentale" isimli eseriyle vücuttaki hemostaz teorisini

geliştirdi. Hemostazı, dış koşulların değişmesine rağmen vücudun iç ortamını sabit

tutması olarak tanımladı (23, 25).

J. Von Liebig (1803-1873) ve Pasteur kimyayı, biyolojik incelemelerde

başarıyla uyguladılar. Liebig hayvanlardaki ısı ve mekanik aktivitenin kaynağının

besinierin yakılmasının bir sonucu olduğuna inanıyordu. Kendisi ve bu ruhla yetiştirdiği 12

bilim adamları~ analitik, organik ve tarımsal kimya konulannda bir çok deneysel araştırmalar yaptılar ve katkıda bulundular. Liebig bir taraftan organik kimyayı ciddi bir esasa bağlarken. bir taraftan da çeşitli konularda, özellikle kas fonksiyonlanyla ilgili deneysel iddiaları ve yorumlamalanyla bir çok araştırıcının dikkatini çekmiştir. Organik asitlerden fulminik, siyanik, mekonik, komenik, tartarik, malik ve sitrik asitlerle ilgili

çalışmalar yaptı. Asitleri "içerdiği hidrojenin metallerle yer değiştirebildiği hidrojen bileşikleri, asitlerdir" şeklinde tanımladı. Liebig, organik maddelerin karbon ve hidrojenlerinin yanma olayını incelemek üzere kullanılan korobüsyon cihazının son modifıkasyonunu yaptı ve cihaza "Kaliapparat'~ adını verdi. Bu cihaz bir çok labaratuarda kullanılmaya başladı. Liebig, laktik asitİn formülünü, kreatin~in kas enerji metabolizmasındaki görevini ve potasyum iyonunun kastakandan fazla olduğunu buldu.

Liebig, ı 846 yılında proteinlerin alkali hidrolizatlanndan tirozin aminoasitini izole etti.

Liebig ayrıca doğal olarak meydana gelen maddelerin kantitatif analizleri konusunda

çalışmalar yaptı. Böylece, fizyolojik kimyanın derinleşip şekillenmesine yardımcı oldu. (ll, 14, 16, 19-20, 23-24).

Araştırmalarda, hastalıkların tanı ve tedavisine yardımcı olabilmeye ağırlık

verilmeye başlandı. ı 840'larda Liebig'in öğrencisi Fehling (1811-1885) ile Trommer,

HeBer, Pettenkoffer ve Bence-Jones geleneksel idrar analizi testlerini geliştirdiler. ı 9.

yy' ın ikinci yarısında da kan üresi, kan şekeri ve kan bilirübini miktar belirtimieri geniş

çapta uygulandılar (19-20).

Louis Pasteur (1822-1895) fermentasyon konusunda ciddi çalışmalar yaptı.

Tartarik asitİn kimysal olarak eş iki şekli Louis Pasteur'ün kafasını karıştırdı. Organik

maddelerden elde edilen doğal form, ışığın kırılmasına sebep olurken sentetik tartarik

asit bu etkiyi yapmıyordu. Louis Pasteur bu iki farklı tartarik asit moleküllerini

mikroskop altında inceledi ve sentetik tartarat moleküllerinin ışığı sağa çevirdiğini,

doğal tartarat moleküllerinin ise ışığı sola çevirdiğini buldu. Böylece ilk defa stereo­

kimyanın temelleri atılmış oldu. Bu iki farklı şekil veya izomerler eşit oranda

kanştınldıklarında ışığı kırmadıkları görüldü (1848) (20, 22).

Almanya'da Arnold A. Berthold (1803-1861) hormonların etkileri üzerine

çalıştı. Horozlarda testisleri alarak veya testisleri alınmış horozlara testis naklederek 13

hormonların etki mekanizmalarını gösterdi. Thomas Graham (1805-1869)~ kristalloid ve kolloid ayırımınını yaptı ve koloidal kimyanın temelini attı. Bu çalışmanın devamı olarak dializ'i keşfetti (1849). 1852' de Karl Vierordt (1818-1884) ilk olarak doğru bir

şekilde eritrositlerin sayımını gerçekleştirdi. Bu yöntem daha sonraları aneminin

tanısında önemli bir araç haline gelecektir. Thomas Addison (1793-1860), Adrenal

bezin hasarıyla ortaya çıkan bir hormon eksikliği hastalığını tanımladı (Addison

Hastalığı). Ayrıca, 1855 yılında ilk defa Bl2 vitamininin eksikliğiyle ortaya çıkan

pemisiyöz anemiyi tanımladı (20, 23-24).

Robert Wilhelm Bunsen (1811-1899), 1840 ta elektrokimyasal pil, 1844 te bir

çeşit fotometre, ı 855 te absorbsiyometre, ı 857 de efüzyon cihazı ve ı 870 te buz

kalorimetresi cihazlarını icat etti. ı 859 da (Gustav Robert Kirchhoff (1824- ı 887) ile

beraber) metallerin kimyasal analizi için bir spektroskop geliştirdiler. Spektroskop

kullanılarak bir çok yeni elemen bulundu (16, 20).

ı861 yılında, Avusturya'lı kimyacı Johann Joseph Loschmidt (1821-1895)

karbon atomunun yaptığı tek bağı göstermek için kullanılan tek çizgiye ek olarak~ çift

bağ yapabileceği fikrini geliştirdi ve bunu çift çizgi ile gösterdi (16, 20, 23).

ı 862 de Biyokimyacı Ernst Felix Hoppe-Seyler (1825-1895) hemoglobinin

kristalize formunu hazırladı. ı 87 ı yılında, Hoppe-Seyler sukrozun glukoz ve fruktoza

parçalanmasını hızlandıran invertaz enzimini buldu. I 875'de Hoppe-Seyler, halen

kullanılmakta olan proteinlerin sınıflandırılması için bir metot geliştirdi. Bağımsız ilk

Fizyolojik Kimya Enstitüsü, ı 872 de Felix Hoppe-Seyler (1825- ı 895)'in

başkanlığında Strassburg'da kuruldu. Sonra onu, 1880'de Yale Üniversitesi (Shefield

Scientific School) ve 1899'da da Cambridge Üniversitesi izledi. İlk f'"ızyolojik kimya

dergisi ı 877'de yine Hoppe-Seyler tarafindan çıkarılan '"Zeitschrift rur Physiologische

Chemie''dir (20). I 876 yılında Amerikan Kimya Derneği (American Chemical Society) kuruldu. 1877 de Fizyolog Wilhelm (Willy) Friedrich Köhne (1837-1900)

pankreatik sıvıda tripsin enzimini buldu ve hücre dışında etkili olan bu kimyasal

bileşikleri ayırt etmek için enzim terimini icat etti (16, 23-24).

ı 877 yılında, Alman tıp doktoru ve Biyokimyacı Ludwig Karl Martin

Leonhard Albrecht Kossel (1853-1927) nükleik asitlerin (DNA ve RNA) bulunmasına 14

yol açacak ve hücre içinde bulunan nüklein maddesi üzerine çalışmaya başladı. Kossel, nukleik asitte pürinlerin (Adenin ve Guanin) ve pirimidinlerin (Sitozin, Tirnin ve Urasil)

varlığını gösterdi. Ayrıca bu bazların fosforik asit ve pentoz şeker (Riboz ve

Deoksiriboz) içerdiğini ve tekrarlayan üniteler halinde bulunduklarını keşfetti. Aynca, Kossel arginini, üre ve omitine parçalayan Arginaz isimli enzimi buldu (16, 20).

Alman Kimyacı Viktor Meyer (1848-1897), ı 872 de nitrametanı ve ı 882 yılında benzen halkasında yer alan 2 karbon atomunun kükürtle yer değiştirmesi sonucu oluşan tiyofen'i buldu. Paul Ehrlich(1854-1915), Tifo teşhisinde kullanılmak üzere, bugün de geçerli olan ve o/o80'den fazla doğru sonuç veren "Diazo Testi"ni geliştirdi.

ı 883 ~de Johann Gustav Kjeldahi (1849- ı 900) organik bileşiklerin azot içeriğini analiz etmek için basit bir yöntem geliştirdi. ı 884 yılında, Svante August Arrhenius (1859-

ı 927) elektrolitler için "Ayrışma Teorisi"ni ortaya attı: Sıvı bir ortamda elektrolitler pozitif yüklü ve negatif yilldü olmak üzere aynşırlar (16, 20).

1885 yılında, Friedrich Wilhelm Ostwald (1853-1932) tarafından hazırlanan

"'Lehrbuch der allgemeinen Chemie (Textbook of Universal chemistry)'~ isimli kitabın fiziksel kimyanın kurulmasında belirleyici bir rolü olduğu düşünülmektedir.

Ostwald, 1888 de katalizör! erin reaksiyounun bızım etkilediklerini, ama reaksiyonun dengesine etki etmediklerini buldu. Jacobus Van't Hoff (1852-1911), ı 874 yılında herhangi bir bileşiğin polarize ışığın yönünü çevirebilme özelliğinin asimetrik karbon atomuna sahip olmasından kaynaklandığım buldu (16, 20, 23-24).

ı 888 yılında, ultraviyole ışığın çinko üzerinde ışıması sonucu negatif elektrik salındı ğı, Wilhelm Hallwach (1 859-1 922) tarafından bulundu. Bu fotoemissü etkinin ilk doğrulamasıydı. 1889'da Oskar Minkowski (185-1931) ve Baron Joseph von

Mering (1849- ı 908) pankreasın karbonhidrat metabolizmasındaki yaşamsal önemi araştırmak için köpeklerde bu bezi çıkardılar. Bu aşamada deney hayvanlannın idrarianna çok miktarda sineğin üşüştüğünü gördüler. Böylece pankreasın glukoz metabolizmasıyla ilgili önemli bir hormon (İnsülin) salgıladığını buldular (16, 20).

Karl von Voit (1831-1908) 189rde sindirime uğrayan çeşitli şekerierin vücut tarafından gerektiğinde kullamlmak üzere depolanmak amacıyla glikojene çevrildiğini buldu. I 892 yılında. Alman kimyacı Alfred Werner (1866-1919) moleküllerin kimyasal yapılarının açıklanmasında, iyonik ve kovalent bağların ötesinde yeni bir yol 15

olacak ikincil değerlik teorisini ortaya attı (Koordinasyon Sayısı). Werner, 1913 yılında

Nobel Ödülünü kazandı (16, 20, 23-24).

Alman kimyacı Eugen Baumann (1846-1896), 1896 yılında, tirod bezinden

salgılanan ve aktif madde olan iyodotrin 'i buldu. Bu buluş guatr gibi troid

hastalıklarının tedavisinde iyot'un kullanılmasına sebep olduğu gibi tiroid

hastalıklarının tanı ve tedavinin takibinde kullanılan testıerin bulunmasının önünü açtı.

1897 yılına kadar fermentasyonun ancak canlı hücre içinde gerçekleşebileceğine

inanılıyordu. Ancak, 1897 yılında, Eduard Buchner (1860-1917) canlı hücre

içermeyen bir mantar özütü oluşturdu. Hazırladığı bu enzim şekerin fermentasyonunu

(alkole çevrilme) sağladı ve bu enzime zimaz adı verildi. Bu olay biyokimyanın

başlangıcı oldu. Daha önce kimyacılar, hayati kimyasal işlemlerin yalnızca hücre

içinde gerçekleştiğine inanıyorlardı. Günümüzde biyokimyanın fermantasyonla

ilgilenen dalı zimolojidir (16, 20, 24).

2.1.2 20. yy.daki gelişmeler (1950 ye kadar).

Bu yüzyılın ilk yarısında tıpsal kimya ve fizyolojik kimyada kişisel katkıların ve

bulguların çapı o kadar artmış ve genişlemiştir ki, gelişmelerin bir kronolojisi yapılmak

istenirse, ancak çığır açanlardan söz edilebilir. Bu yüzyıla, modem kimya yüzyılı demek

yerinde olur. 19.yy' dan bu yüzyıla aktarılan genel, organik ve anorganik kimya

dallarında oluşan gelişme ve katkılar sayesinde yeni alt birimler ve uzmanlıklar ortaya

çıkmıştır. Bunun sonucunda, fizyolojik kimya da aynı ve paralel gelişmeleri göstererek,

tıbbın ve biyolojinin içinde kendine yer edinmeye başlamıştır. Biyolojideki gelişmeler ve

katkılardan dolayı fizyolojik kimya ismindeki "fizyo" yani "fonksiyon~' ön takısının

alanın ancak bir kısmını ifade edebildiği düşüncesiyle tüm biyoloji-kimya işbirliğini

içereceğini bildirmek üzere "biyolojik kimya" adı da kullanılmaya başlanmıştır. Bu

İsimlendirme daha 1900 yılında K. Neuberg tarafından "Biyokimya" olarak

kısaltılmıştır (17).

Biyokimyanın bugünkü modern dönemine hazırlanmasında ve ulaşmasında yapılan sayısız bilimsel çalışmaların yanında bilimsel tartışmaların ve eleştirilerin de

çok büyük rolü oldu. Örneğin, kas hareketleri için gerekli enerji kaynağının, 1840'ta 16

Liebig~in ileri sürdüğü gibi kas proteinleri olmayıp, oksijensiz ortamda glukozun laktik

asite kadar yıkıldığının bulunması ve ispatlanması sürecinde yapılan tartışmalar 20.

Yüzyılın ilk yarısında bile sıcaklığını korudu. Bu tartışmaya katkıda bulunan

araştırmacılar arasında Fick, Pettenkofer, Dubois-Reymond, Helmotz, Hoppe-Seyler,

C.Bernard, Harden ve Young, Meyerhof, Warburg, Embden ve Cori gibi bilimadamları

vardı (14).

ı 900 yılında, Frederick Gowland Hopkins (1861-1947) bir aminoasit olan

Triptofan'ı buldu ve fareler için gıda ile alınmasının zorunlu olduğunu gösterdi.

Triptofan ilk bulunan esansiyel aminoasittir. Ayrıca raşitizm ve skorbüt hastalıklarının

iyi bir diyetle önlenebileceğini veya tedavi edilebileceğini ileri sürdü. Rus-Amerikalı

kimyacı 1900 yılında Moses Gomberg (1866-1947) bir değerlik bölgesi açık olan ve ilk

bulunan serbest radikal olan bir karbon bileşiğini geliştirdi (Trifenil metil radikaller).

Paul Ehrlich ve onunasistanı Julius Morgenroth (1871-1924) 1900 yılında hemolizle

ilgili çalışmalar yaptılar. Kompleman (immun cevaba yardım eden kanın bir elemanı) ve

amboseptör (artık kullarulmıyor) terimlerini ilk defa kullandılar. Yine ı 900 yılında,

Avusturyalı doktor Karl Landsteiner (1868-1943) insan kanında en azından üç farklı

tip bulunduğunu (A, B, ve O) ve bunların bazılarırun uyumsuz olduğunu buldu. Eğer

gruplar uyumsuzsa alıcının serumu vericinin eritrositlerini aglütine edebilir (16, 20, 23).

190ı yılında, Jokichi Takarnine (1854-1922) Adrenalin~i (Epinefrin) keşfetti ve

sentezledi. Adolf Windaus (1876-1959) 1932 yılına kadar kolesterol ve safra asitleri

(Kolik asit ve Deoksikolik asit) üzerine çalıştı. Güneş işığı ile ilişkisi bilinen vitamin D

nin yapısını Windaus ortaya çıkardı ve Vitamin D2 ile D3 'ü buldu. Kolesterolün

yapısını açıklamaya yönelik çalışmalarından dolayı, 1927 ve 1928 yıllarında sırasıyla Alman Kimyacı Heinrich Otto Wieland (1877-1957) ve Windaus Nobel Ödülü'nü

kazandılar. 1902 yılında Walter Stanborough Surton (1877-1916) kromozomların

eşleşmiş olduğunu ve kalıtsallığın taşıyıcıları olabileceğini açıkladı. ·Hormon terimi

ilk defa William Maddock Bayliss (1860-1924) tarafından ortaya atıldı. Bayliss ve

Ernest Henry Starling (1891-1927) ince barsak duvarından salgılanan ve pankreas'ı kontrol eden bir hormon olan Sekretin'i buldular. Vücutta hormonların etkilerinin anlaşılınasına katkıda bulundular (16, 20, 24). 17

Karl Landsteiner (1868-1943) dördüncü kan grubu olarak AB kan grubunu buldu. 1904 yılında, Sir Arthur Harden (1865-1940) enzim içeren mantar özünü dializ ederek, protein ve protein dışı bölümleri birbirinden ayırdı. Enzimin üzerinde prostetik grup olarak veya yardımcı grup olarak görev yapan bir madde keşfetti ve buna koenzim

I adını verdi. Harden metabolizma aşamalarında ara ürünlerin oluştuğunu buldu. 1903 yılında İsveçli Hans Karl von Euler-Chelpin (1873-1964) enzimierin kataliz olaylarındaki etkilerini araştırdı. 1914 te alkolik fermentasyon ve maya kimyası ile ilgili bir kitap hazırladı. 1929 yılında Harden'le beraber Nobel Ödülünü kazandılar. 1903 yılında Christian Bohr (1855-1911) ve Danimarkah Fizyolog Schack August Steenberg Krogh (1874-1949) karbondioksitin, hemoglobin'in oksijene ilgisini beterotopik olarak azalttığını gösteren bir çalışma yayınladılar. Bu kanın dokulara oksij eni nasıl taşıdığını ve aktardığını açıklayan ilk çalışmaydı. Bu buluş daha sonra

"Bohr Etkisi" olarak adlandırılacaktır (16, 20, 24).

1906 yılında Frederick Gowland Hopkins (1861-1947), gıdaların yaşam için zorunlu bazı maddeleri içerdiğini ve bunların proteinler veya karbonhidratlar gibi yapı maddesi olmadığını gösterdi. Daha sonra bu maddeler vitamin olarak adlandırıldı. 1906 yılında Michael Semenovich Tsvett (1872-1919) kromotografiyi icad etti. Ancak,

1920 lerde Alman kimyacı Richard Willstatter (1872-1942) kromotografiyi popüler hale getirdi. Willstatter'ün geliştirdiği sistem yirmili ve otuzlu yıllarda özellikle Münih ve Harvard~ da ki labaratuvarlarda çok geniş çaplı bir şekilde kullanılmaya başladı. 1915 yılında Nobel Ödülünü kazandı. Biyokimyacı Henry Clapp Sherman (1875-1955) sindirim enzimlerinin protein yapısında olduğunu ispatladı. Raşitizm hastalığında kalsiyum ve fosforun rolü olduğunu açıkladı ve bu hastalık için özel bir diyet geliştirdi.

Biyokimyacı Thomas Burr Osborne (1859-1929) 1907 yılında yaptığı çalışmasında proteinlerin oldukça fazla sayıda değişkenlikler içerdiğini ve bazılannın yaşam için esansiyel olduğunu gösterdi. 1907 yılında amino asitlerden küçük bir protein veya bir polipeptid sentezlerneyi başardı. Yalnızca 18 amino asit içeren bu sentetik proteinin sindirim sıvıları tarafından parçalandığını gösterdi (16, 20, 24).

1907 yılında, Soren Peter Lauritz Sorensen (1868-1939) aminoasitlerin titrasyonu için, amino grubunu bloke eden formaldehiti kullandı. Sorensen, 1909 yılında asit ve alkali durumu belirlemek ve ölçmek için hidrojen iyon konsantarsyonunu 18

yansıtan pH hesabını ilk defa ortaya çıkardı. 1909 yılında, Kossel Almanya~da ve

Kimyacı Phoebus Aaron Theodor Levene (1869-1940) Amerika'da bazı nükleik asitlerde riboz şekerinin bulunduğunu keşfettiler (Ribonükleik asitler~ RNA). Wilhelm

Ludwig Johannsen (1857-1927) kalıtsallığın taşıyıcısı anlamında ''Gen'~ terimini, organizmanın genetik yapısını tanımlamak için "Genotip" tabirini ilk defa kullandı.

Organizmanın, genetip ve çeşitli çevresel faktörlerin kombinasyonundan meydana gelen gerçek durumunu tanımlamak için "Fenotip'' terimini geliştirdi (1909) (16, 20).

Avusturyalı kimyacı Fritz Pregl (1869-1930), 1909 yılında çok küçük miktarlardaki organik kimyasal maddeleri analiz etmek için Liebig'in Kaliaparat cihazını kullanarak yeni bir teknik geliştirdi. 1912 yılında, Alman fizikçi Max Theodor

Felix von Laue (1879-1950), X ışınlarının elektromanyetik radyasyonun bir çeşiti olduğunu ve kristaller le etkileştiğinde kınrum modelleri ( diffraction patterns) oluşturduğunu gösterdi. Bu çalışmadan ilham alan William Henry Bragg (1862-1942) ve William Lawrence (1890-1971), X ışınlannı saçma özelliğine sahip kristalleri kullanarak X ışınlannın dalga boyunu ölçmeyi başardı. 1913 yılınd~ Henry Gwyn

Jeffreys Moseley (1887-1915) Moseley X ışınlannın kınrumını kullanarak her bir elementİn kendine has bir atom numarası olduğunu gösterdi. Bu iş için geliştirdiği cihazla periyodik tabloda kalan altı boşluğu çözdü. Elektron sayısının atom numarasına eşit olduğu sonucuna ulaştı (16, 20, 24).

1913 yılında, Elmer Verner McCollum (1879-1967) ve asistanı Marguerite

Davis (1888-1967) yağda eriyen vitaminlerden A vitaminini belirlemeyi başardılar.

1913 yılınd~ Alman kimyacı Max Bodenstein (1871-1942), kimyasal zincir reaksiyonu görüşünü oluşturdu ve tek bir fotonun milyonlarca molekülün reksiyonunu başlatahildiğini buldu (Fotokimya). 1915 yılında, Edward Calvin Kendall (1886-

1972) tiroid bezinden salgılanan "Tiroksin Hormonu"nu belirledi. Ayrıca Mayo

Klinik'te çalışırken hayvaniann Adrenal bezinin korteksinden Kortizol izole etmeyi başardı. 1916 yılında, doğal antikoagülan olan Heparin, köpek karaciğerinden elde edildi (16, 20).

1920 yılında Alman-Amerikalı biyokimyacı Otto Fritz Meyerhof (1884-1951), egzersiz sırasında kasta depolanmış olan glikojenin laktik asite çevrildiğini ve İstirahat halinde, oksijenli ortamda laktik asitin tekrar glikojene çevrildiğini tespit etti. Sir 19

Alexander Fleming (1881-1955) 1921 tarihinde Lizozim olarak adlandırdığı bir enzim

buldu. Gözyaşı, tükrük ve diğer vücut sıvılarında bulunabilen bu enzimin, bakterinin

hücre zarındaki bağları parçaladığını ve böylece bakterinin ölümüne sebep olduğunu gösterdi (16, 20, 23).

1921 yılında Frederick Banting (1891-1941), Charles Best (1899-1978), John James Richard Macleod (1876-1935) ve James B. Collip (1892-1965) insan

pankreasından insülinin İzolasyonunu ve elde edilmesini başardılar. Bu buluştan kısa bir

süre sonra insülin diabet hastalarımn tedavisinde kullanılmaya başladı. Frederick

Hopkins (1861-1947), hücre tarafından oksijenin kullanılması için gerekli olan ve 3

amino asitten oluşan Glutatyon'u buldu. Prag'ta 1921 yılında Jaroslav Heyrovsky (1890-1967) bir solüsyondaki iyon konsantrasyonunu ölçmeye yarayan ve çok hassas elektrokimyasal bir sistem olan polarografi 'yi icat etti (16, 20, 23).

1923 yılında Theodor HE Svedberg (1884-1971) kolloidal süspansiyonlardaki

partikülleri uzaklaştırmaya yarayan ve çok hızlı dönebilen Ultrasantrifuj geliştirdi. Johannes Nicolaus Bronstead (1879-1947) bir solüsyona hidrojen iyonu verebilen

maddeleri asit, solüsyonda ki hidrojen iyonlarım tutan maddeleri de baz olarak

tanımladı. James Collip (1892-1965), 1926 yılında paratiroid bezinden salgılanan

Parathormon'u keşfetti. James Batcheller Sumner (1887-1955), üreyi hidrolize eden Üreaz enzimini 1926 yılında kristalize etti ve bu enzimin protein yapısında olduğunu

kanıtladı. 1928 yılında Hans Fischer (1881-1945), hemoglobinin bir parçası olan hem'i

oluşturan tüm atomları tespit etti. 1929 yılında Fritz Albert Lipmann (1899-1986) kas

dokusundan adenozin trifosfat'ı (ATP) izole etti. Hücre içinde enerji üretimi ve

kullanımında ki rolünü aydınlattı ı 95 ı yılında da Koenzim A'yı buldu (16, 20, 24).

193 ı yılında, Adolf Friedrich Butenandt (1903-1995) idrardan kristalize

hormon (dişi seks hormenu olan) östron·u (estrone) izole ettiğini bildirdi. John Howard Northrup (1891-1987) enzimierin kristalizasyonu için yeni bir yöntem

geliştirdi ve ilk olarak pepsin enzimini kristalize etti. ı 960 yılına kadar yaklaşık olarak

75 tane enzim kristalize edildi ve hepsinin de protein yapısında olduğu gösterildi. Arne

Wilhelm Tiselius (1902-1971) proteinlerin elektroforez yöntemiyle aynştınlması yöntemini geliştirdi ve bu yöntem ı 93 7 yılına kadar iyice gelişti. 1928 yılında Albert Szent-Györgyi (1893-1986) adrenal bezden, portakal suyundan ve biberden o zaman 20

hekzuronik asit adı verilen (C vitamini) oldukça güçlü redüktan bir madde izole etmeyi başardı. Bu maddeye Szent-Györgyi 1933 yılında askorbik asit adını önerdi. 1931 yılında İsviçre'li Paul Karrer (1889-1971) A vitamininin yapı ve fonksiyonlarını ortaya koydu ve beta-karotenle ilişkisini açıkladı. 1932 de Hans Adolf Krebs (1900-

1981) Krebs Siklüsü üzerine çalışmalar yaptı. Üre Siklüsünü keşfetti ve 1933 te oksidatif transaminasyonu gözlemledi. 1932 yılında, İsveç'li biyokimyacı Axel Hugo Teodor Theorell (1903-1982) Myoglobin'i izole etti (16, 20).

1932 yılında Arınand Quick (1894-1978) kanın pıhtılaşma kabiliyetini ölçmek

ıçın Quick testi geliştirdi. 1933 'de Tadeusz Reichstein (1897-1996) C vitaminini sentezledi. 1934 yılında John Berna) (1901-1971), pepsin kristallerinin X ışını difraksiyonu yöntemiyle foroğrafını çekti. Arnold Orville Beckınan (1900-2004) ilk

Ph metre cihazını geliştirdi. 1935 yılında Henrik Dam (1895-1976) K vitaminini buldu. William Cumming Rose (1887-1984) bulunan son esansiyel amino asit olan

Treonin~i keşfetti. Andrei Nikolaevitch Belozersky (1905-1972) ilk defa DNA~yı saf olarak elde etti. 1935 yılında, Çekoslavak-Amerikan biyokimyacı Cari Ferdinand Cori (1896-1984) ve Gerty Theresa Radnitz Cori (1896-1957) glukoz-I-fosfat enzimini izole ettiler (20, 23).

Gerçekten de, biyoloji, tıp ve kimya arasında bundan sonra daha sıkı ve geniş bir birliktelik görülmüş, ortaya bir sinerji çıkmış, her birinin daha esaslı ve hızlı glişmesine de yol açılmıştır. Bu şekilde oluşan çalışmalar, biyokimya bilim dalının hızla gelişmesine neden olmuştur. Biyokimya, gerçekten de analitik, organik ve fiziksel kimya ile ilgili gelişmiş ve modem teknikleri elde ettikten sonra tam bir bilim dalı haline gelmiştir. Bu büyük gelişmeler de vücut içindeki maddelerle, türlü proseslerdeki maddelere dair bilgiler ve bu maddeleri ölçme, ayırma, yapılarını belirtme, reaksiyonlarını izleme gibi yöntem ve metotlarla yapılmıştır. Bütün bunları da, elde edilen parlak sonuçları da eskiden beri kullanılan Lavoisier'nin analitik terazi ve gaz büretleriyle, von Liebig'in karbon ve hidrojen için oluşturduğu metodlarına yavaş yavaş eklenen mikrogravimetrik analiz, mikrotitrasyonlar, görülebilir ışınlar la fotometri, kan gazları analizi, pH metreler, çeşitli elektrodlarla analizler, ültrasantrjfüj, diferansiyel adsorpsiyon, izotop-radyoizotoplu metodlar gibi yeni daha duyarlı metodların ortaya konmuş olmasına borçluyuz (16, 24). 21

Yine bu yüzyıla özgü olarak sonuçlann ve bulguların (eski dönemlerdeki gibi) dayanaksız ve lüzumsuz teorik yorumlanmalan yerine zincirleme deneylerle desteklenmeleri sisteminin yer almasına, sonuçların matematiksel prensiplerle taranmasına ve anlamlandınlmasına, konular üzerinde 1-2 kişi yerine daha çok sayıda kişinin kollaborasyonla çalışmasına, çalışmada değişik dallardan kişilerle güçlenmiş kollaborasyon gruplarının oluşmasına ve böylece konu üzerindeki görüşlerin çeşitli yönlerden gelmiş olmasına borçluyuz. Bu analitik metodların sonuçlanna paralel olarak da türlü hücre birleşiklerinin, örneğin protein temel taşları olan amino asitlerin, kolesterolün sentezinden esinlenerek çeşitli steroid hormonların ve vitaminierin bir

çoğunun sentezleri 1955'e kadar yapılabildi. 1950 ye kadar vitaminler, mineraller, majör beslenme problemleri ve hastalıklan çözüldü. Bu tarihten itibaren biyokimyacılar hücresel metabolizma ve kahtım mekanizmaları gibi daha kompleks konularla ilgilenmeya başladılar (16).

Bütün bu gelişmeler sonucunda Temel Biyokimya bilimine ek olarak, tıp pratiğine yardımcı bir alan oluşmaya başladı. İlk başta, Fizyoloji laboratuvarlannın yanına kimya laboratuvarlan kurulması ile başlayan ve bir fizyoloji-kimya işbirliği ile gelişen bu süreçte fizyolojik kimya düşüncesi oluştu. Fizyolojik kimyanın oluşum ve gelişmesi hızlandı. Sonunda yeni bir uzmanlık dalı olarak Fizyolojik Kimya ortaya çıktı.

19. yüzyılın son çeyreğinde fizyolojik kimyanın biyolojik içeriği hızla artmaya başladı.

Böylece fizyolojik kimya'ya daha geniş kapsamlı bir isim verilme zorunluluğu oluşunca, biyolojik kimya terimi kullanılmaya başladı ve zamanla bu isim beğenilerek yaygınlaştı (19-20).

20. yy.' ın önemli bir karakteri de, bi yokimyanın altın devrini birbiri arkasından farklı ülkelerde yaşaması dır: ilk gelişmeler ve bilimin parlaması Fransa' da başladı. İkinci parlak devrini 19. yy. 'ın sonlarından, 1920'li yıllara kadar Almanya'da devam ettirdi. Almanya'dan da 1930'larda İngiltere'ye ve diğer Avrupa Ülkelerine yayıldı. Üçüncü ve şimdi de sürmekte olan son parlak devri ise, 1940'larda Amerika'da başladı.

Biyoloji, kimya, fizik ve tıp alanlarında meydana gelen bu gelişmeler sayesinde yeni bilim dallan ortaya çıktı. Bu yeni oluşan bilim dallarından, belki de en önemlilerinden biri "Biyokimya'· bilim dalıdır. Çünkü, ilerlemeler bu noktada kalmadı ve katlanarak 20. yüz yıl boyunca devam etti. Bu süreçte Biyokimya bilim dalından yeni bilim dalları 22

oluştuğu gibi bazı bilim dalları için de biyokimya temel oldu. Aynca biyokimya, teşhis ve tedavide hemen hemen bütün tıp dalları için vazgeçilmez bir başvuru kaynağı ve bilim dalı haline geldi (16, 20).

2.2. Osmanlı Döneminde Kimya ve Biyokimyanın gelişimi

Bizde, biraz gecikmeyle de olsa, 19. yüzyıldan itibaren batıdaki kimya ve fizyolojik kimya hareketlerine bazı bakımlardan katılmalar oldu. Bunların başında kimya eğitimi gelir. Önceki yüzyıllarda kimya eğitimi, tıp eğitimi sonrası ve hastane ortamlarında kişisel heves ve çabalarla ve genellikle kuramsal (belki de kısmen uygulamalı) bilgiler edinme şeklindeydi. Bu arada batı tarzında kitap hazırlamaya da bir yönelme oldu. Buna karşılık, batıda öncelikle önem verilen kişisel ya da kollektif araştırma ve orijinal bulgular elde etme girişim ve çabalan bizde çok küçük çapta ve yerel kaldı (26).

Bu yüzyılın başında Paris' e Büyükelçi olarak gönderilen Seyyid Abdurrahim

Muhib Efendi (?-1821) Paris'te fizik ve kimya laboratuvarlarını gezdi ve gözlemlerini sefaretnamesinde "Der tarif-i ilm-i f"ızika" başlığı altında toplayarak anlattı. Seyyid

Abdurrahim eserinde havanın yapısı, oksijen, azot ve yanma olayından bahsetti, kimyanın siroyadan farklı olduğunu vurgulayarak, kimyanın amaç ve yöntemini doğru olarak kavrarlığını da ortaya koydu (26-27).

Bizde modern tıbbın öğretilmeye başlandığı ilk tıp okulu olarak kabul edilen

Tıphane (Kuruluşu: 14 Mart 1827)'nin 1834'de eğitime başlayan son sınıfında kimya dersinikemika adı ile Tabip Civani'nin verdiğine dair bilgiler bulunmaktadır (28). Aynı okulun içinde 1832'de eğitime başlayan Cerrahhane'de ise Sat-Deygalliere tarafından

Fenn-i kimya-yı cerrahiye (cerrahi kimya) dersleri veriliyordu (29).

Mühendishane-i Bahri-i Humayun'un ikinci başhocası olan Hoca İshak

Efendi'nin (? -1836) "Mecmua-i Ulum-ı Riyaziye" adlı 4 ciltlik kitabının 1934 ( 1250

H)'de basılan 4. Cildi ülkemizde modern kimyaya ilişkin ilk basılı metindir, ancak eserde formül ve denklem kullanılmamıştır (27, 30). 23

Türkiye'de modern kimyanın~ Kimyager Derviş Paşa (1817-1879fnın "Usul-i

Kimya'· (1264 H. 1 1848) adlı anorganik kimya kitabı ile başladığı söylenebilir. Derviş

Paşa kitabında~ Avrupa' da yaygın ve geçerli olan kimya istılahlarımn kullamlması gerektiğini vurgulamış, eskiden beri bilinen elementlerin Türkçesini kullanmayı tercih etmiş, ilk defa "Azot" terimini kullanmış, formül yazımında Berzelius~un önerdiği şekli tercih etmiş, aynca gram ve litre gibi metrik sistemin birimlerini kullanmıştır (27, 30).

1838-39'da Galatasarayı 'nda açılan Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane'deki kimya dersi kısa bir süre Viyana'dan davet edilen Muallim-i evvel hekim Bernard tarafından verildi. Daha sonra 1. Sınıf Genel Kimya dersini Derviş Efendi, 2. Sınıf Tıbbi

Kimya ve Farmasötik Kimya ile 5. Sınıf Kimya derslerini ise Antoine Calleja (1815-

1893) Bey vermeye başladı. Eczacı-kimyacı olan Calleja Hoca bu dersi~ kendisine göre

45, bazılarına göre ise 47 yıl aralıksız bir şekilde verdi (26, 28-29, 31).

Tam anlamıyla bir kimya laboratuvarının bizde ilk kez 1844'te Galatasaray Tıp

Okulu'nda "Kemiskhane /Khemikahane'' adıyla kurulduğu biliniyor. Bunda, Bemard ve

Calleja hocaların çabalan ve okul nazın hekimbaşı Abdilihak Molla'nın desteğinin rolü vardı. Burada öğrencilere uygulama yaptınlıp yaptınlmadığı ile ilgili elimizde bilgi bulunmamaktadır. Ne yazık ki bu laboratuvar, okulun diğer tüm binalan gibi 1848

Galatasarayı yangınında tamamiyle yandı (31, 33).

Tıp okulunda ciddi bir organik kimya öğretimi, Fransa'da okumuş olan eczacı-kimyacı

Della Suda Faik Paşa (1835-1913)'nın 1861 de görevlendirilmesiyle başladı. Dellasuda

Faik Paşa Askeri Tıbbiyede ilk olarak 1861 de Kimya-i Uzvi (Organik Kimya) muallimliğine başladı ve 1891 yılına kadar bu görevine devam etti. Dellasuda Faik

Paşa'nın Mekteb-i Tıbbiye'nin 6. ve 7. sınıflarında okuttuğu ders notlarından oluşan ve redaksiyonu talebelen (Şerafettin Mağmumi (1869-1927) tarafından tutulan notlarla hazırlanan) tarafından yapılmış olan "Chimie Organique et Pharmacologique" (Kimya­ yı Uzvi ve Fenni İspençiyari) isimli bir kitabı vardır (Resim 1) (34-36).

1865 ten itibaren Tıbbiye-i Şahane'de 3. Sımfta "Ameliyat-ı Kimyeviye (kimya laboratuarı)" ve "Kimya-yı Tahlili ve Hayati (analitik ve fizyolojik kimya)'' dersleri konuldu. Bu alanda ilk olarak Kimyager-Eczacı Bonkowski (1841-1905) Paşa 24

1865 'de ders vermeye başlamış sa da daha sonraki yıllarda, muhtemelen kendisine verilen görevler nedeniyle, Mekteb-i Tıbbi ye' deki derslerini bıraktı (37a).

1870~li yıllarda, Avrupa'nın çeşitli şehirlerine devlet yardımıyla gönderilen

öğrenciler arasında kimya eğitimine gidenler de bulunuyordu. Bu öğrencilerin çoğu bilimsel gelişmelerin ilk ortaya çıktığı Fransa ve Almanya'ya giderek, Fizyoloji-kimya işbirlikli bilgiler elde etme ve laboratuvarı tıbbın içinde kullanabilme gibi bilgilerle donandılar (37a).

1885 yılı mezunlarından Halepli Vasil Naum (1855-1915) Bey, bir süre aynı okulda inorganik kimya dersi okutan Antoine Calleja (1815-1893 )'nın muavinliğini yaptı ve 1885 yılından 1901 yılına kadar inorganik kimya derslerini verdi. Vasil

Naum'un tıbbi inorganik kimya konusunda Calleja'dan Türkçeye çevirdiği İlın-i

Kimya-yı Gayr-i Uzvi-i Tıbbi isimli iki ciltlik bir kitabı vardır. Kimya biliminden, bir

çok elementten, sulardan vs. bahsedilen kitapta, elementlerin Türkçe ve Fransızca isimleri, Arap ve Latin harfleriyle sembolleri ve atom ağırlıkları yer alıyordu (34-36).

Tüm bu dönemde programlı kimya dersleri önceleri genel kimya şeklinde tek, sonraları ise Berzelius'un (1806) önerilerine uyularak anorganik ve organik olarak iki kısımda okutulmuş, hatta zamanla analitik kimya da programa eklenmiştir. Anorganik ve organik kimyada aynntılı şekilde yer almayan idrar ve kan muayene testleri gibi fizyoloji-kimya işbirlikli konuların ise henüz fizyolojik ve tıpsal kimya'nın konumu ve içeriği belirginleşmediği için genel patoloji ders kitaplarında uygulamalı biçimde yer aldığı görülmektedir. Örneğin Kırımlı Aziz Bey (1840-1878) Kimya-yı Tıbbi'sinde (1868) yer vermediği bu tür konulara, İlm-i Emraz-ı Umumiye (187l)'sinde çok geniş

çapta ve aynntılı olarak değinmektedir(Resim 2) (26, 35).

Bonkowski Paşa'dan sonra, sistemli fizyolojik kimya eğitiminin yurda getirilmesi ve bu alanda oluşan boşluğun doldurulabilmesi için ilk adım, 1888 Mekteb-i

Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane mezunu Dr. Ali Rıza Bey'in (1867-1904) aynı yıl Paris'e bu amaçla gönderilmesiyle atıldı. Dr. Ali Rıza Bey 1892'de ülkeye dönerek Mekteb-i

Tıbbiye-i Şahane Muallimliğine getirildi ve yeniden kurulan Kimya-yı Tahlili ve Hayati

Kürsüsünün başına geçti. Kimyacı-hekim Ali Rıza Bey burada, Mekteb-i Tıbbiye-i

Şahane'de bir süre verilip kaldınlmış olan analitik kimya ile ilk kez programa konmuş olan fizyolojik kimya derslerini vermekle görevlendirildi. Kimya ile ilgili bilimsel 25

yöntemleri öğrencilerine aktardı, ilk özel analiz laboratuvarını açtı (38). Bir taraftan sistemli dersler verdi, bir taraftan da öğrencilerine bazı laboratuvar uygulamalarını gösterdi. Ayrıca önemli sayılabilecek bazı biyokimyasal bilimsel çalışmalar yaptı ve bunları yurtdışı dergilerde yayınladı. Aynı yıllarda Mekteb-i Mülkiye-i Şahane~ye de analitik ve fizyolojik kimya (kimya-yı fızylojyai) hocası tayin edildi (26). Aynı zamanda Etfal Hastanesi Kimyagerliği görevini de yürüttü. 1904 yılında genç yaşta vefat etti (Resim 3) (36, 39).

Galatasaray'dan sonra İstanbul'un değişik semtlerinde eğitimini sürdüren

Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane 'nin Demirkapı'da bulunduğu dönemde bir Kimyahane ~sinin bulunduğu bilinmektedir. Fakat, bunun da ne zaman kurulup çalışmaya başladığı konusunda yeterli bilgimiz yoktur. Ali Rıza Bey'in 1890'larda ilk özel analiz laboratuvarını açtığı bilinmektedir. Dr. Chantemesse tarafından 9 Kasım 1893 tarihinde verilen bir raporda "okulda kimyasal ve bakteriyolojik analiz laboratuvarları ile patolojik anatemi laboratuvarının bulunmadığı ve artık bunlar olmadan klinik eğitimin mümkün olmayacağı'~nın belirtilmesinden kimya laboratuvarının en erken 1894 'ten itibaren açılmış olabileceği düşünülebilir. Bundan sonra bütün araç ve gereçlerinin tam olduğu bilinen ilk kimya laboratuvarının da 1899-1 903 yıllarında muallimi evvel Ali

Rıza Bey tarafından idare edildiğini kaynaklardan öğreniyoruz. Bu dönemde bu la­ boratuarın, liyakatli çalışmalarıyla klinik (idrar, kan) tahlillerde ve besin analizlerinde son sözü söyleyen, tıp okuluna şeref veren bir kuruluş olduğu belirtilmektedir (28).

O dönemde yayınlanan kitaplara bakıldığında; Mekteb-i Tıbbiyede, Kimya-yı

Uzvi (Organik Kimya) ve Fenn-i İspençiyari muallimi olan Münir Münih Bey (1854-

1895)"in Mülki Tıbbiyede okutulmak üzere Mekteb-i Tıbbi-i Mülki'de tedris olunan

"Kimya-yi Uzvi-i Tıbbi Dersleri (1893)" adlı bir kitap hazırladığı (35) ve 1899 da kürsüye muallim olarak atanan Cevad Tahsin Bey'in 1903 'te yazdığı "Kimya-yı Tahlili ve Fisyolojyai ve Marazi" isimli 7 ciltlik eserinin o günkü hekim nesillerini

Biyokimya~ya hazırlayan değerli bir eser olduğu anlaşılır (34).

Böylece, özel bir ilgiyle üzerinde durulan ve ileride gelişecek fizyolojik ve tıpsal kimyayı besieyecek fizyoloji-kimya işbirlikli konuların, ülkenin tıp ortamında kimya

öğretiminin giderek rağbet görmesine neden olduğu da anlaşılır. 26

Bu dönemde Sivil ve Askeri Tıbbi ye' de birinci sınıfta Kimya-yı Madeni

(anorganik kimya), ikinci sınıftaKimya-yı Uzvi (organik kimya), üçüncü sınıfta Kimya­ yı Hayati (biyokimya) dersleri veriliyordu. Analitik Kimya dersleri ise ı 900 yılından itibaren ders programında yer almaya başladı (28, 40).

ı 9. yy'ın sonlarından itibaren yurdumuzda fizyolojik kimyanın yaygınlaşmasına en büyük katkıyı sağlayan kuruluşlardan birisi de Almanya'dan getirtilen Dr. Robert

Rieder ve Dr. Georg Deycke tarafından ı 898 'de kurulan Gülhane S eririyat Hastanesi' dir.

Bu dönemde Deycke, Gülhane'de stajyer öğrencilere kimyevi muayene usullerini

öğretirken, aynı zamanda kliniğe laboratuvarı da soktu. Klinikte yatan hastanın kimyasal muayeneleri muntazaman yapılırdı. Kimyahane Deycke'nin yönetimindeydi.

Bu sırada Dr. İbrahim Ethem Bey laboratuvara önce öğrenci-asistan olarak girdi

(ı 903). Dr. Deycke ve Dr. İbrahim Ethem burada az bir araç-gereçle güzel bir kimyahane oluşturdular. Bu kimyahanede kanda albümin aranması için Deycke-İbrahim usulü gibi önemli yöntemler bulundu, urobilinin kaynağı hakkında Tevfik Salim­

İbrahim Edhem tarafından önemli bir araştırma yapıldı ve memlekete değerli kimyagerler yetiştirildi (26, 40).

ı 908 yılında Haydarpaşa'daki Tıbbiye'de organik kimya muallimi olarak göreve başlayan Dr. Hadi Faik Bey (Saçlı), biyokimya 'yı hazırlayıcı ilk adımı atarak derslerine tıbbi kimya özelliğini kazandırdı(Resim 4-5). ı 932- ı 933 öğretim yılında

Darülfiinunda "Kimya-yı Hayati" derslerini Hadi Faik Bey veriyordu (35, 40).

II. Meşrutiyet'le başlayan yeniden yapılanma sürecinde uzun bir süredir tartışılan Askeri ve Sivil Tıbbiyelerin birleştirilmesi meselesi tekrar gündeme geldi ve

Eylül 1909 tarihinden itibaren iki okul Darülfiinun Tıp Fakültesi adıyla birleştirildi.

Haydarpaşa'daki Tıp Fakültesinde kurulan modern laboratuvarlar arasında Kimyahane de bulunuyordu. Okulun birinci sınıf programında teorik ve pratik biyokimya, ikinci sınıf programında teorik biyokimya ve üçüncü sınıf programında klinik biyokimya dersleri yer alıyordu (9). 27

2.3. Cumhuriyet dönemi ve PSN sınıfı

Tıbbi ve Hayati Kimya Kürsüsü'nde mütareke yıllannda ve 1920 den sonr~

Fransız ordusu subaylarından Dr. Botonnet bulunuyordu (Resim 6). Botonnet, Tıbbi ve Hayati Kimya derslerini önceleri konferans şeklinde, sonradan da ders olarak verdi.

1923 yılında Organik Kimya Kürsü Başkanlığına Mustafa Hakkı Nalçacı geçti (43).

Darülfünun Tıp Fakültesi'nde Tıbbi ve Hayati Kimya dersleri programda vardı, ancak programlı bir eğitim yoktu. Bu dönemde Müderris Dr. Hadi Faik Saçlı, Tıbbi ve Hayati

Kimya Kürsüsünün başında bulunuyordu. Hadi Faik Saçlı, derslerine tıbbi kimya

özelliğini kazandırdı. Bu süreçte Dr. Kimyager Hadi Müştak Bey de hocasına yardımcı oldu. Kendisinin ı 92 ı yılında yazdığı Kimya-yı Hayati isimli kitabı bunun bir kanıtıdır

(35, 42). Aynı kürsüde, 1924 ile 1933 yılları arasında Dr. Rasim Ali Bey Muallim

(Profesör) olarak çalıştı ve "Kimya-yı Fizyoloji ve Marazi" adlı bir kitap yazdı. Dr. Osman Nuri ve Ömer Beyler de Muallim Muavini (Doçent) olarak bu dalda görev aldılar (36, 45).

Cumhuriyet dönemine gelindiğinde kimya dersleri açısından en önemli fark,

1924- ı 925 ders yılında yönetmelikte yapılan değişiklikle, Fransız tıp fakültelerindeki gibi fizik-kimya-doğa bilimleri (PCN) derslerinin müfredattan çıkanlması ve

öğrencilerin bu dersleri Fen Fakültesi'nde kurulan PCN sınıfında görmeye başlamaları du (46, 48). Bu yeni sisteme göre, derslerin teorik ve pratik olarak işlendiği bu bir yıllık sınıfı bitiremeyen öğrenci Tıp Fakültesi 'ne kayıt yaptrramazdı. Bu bağlamda, Şam Türk Tıbbiyesi'nde tüm kimya derslerini veren Muallim Mustafa Hakkı

(? -1918) (Nalçacı), Şam Tıbbiyesi'nin de kapanması üzerine, 1924 yılında PCN

(FKB)'de kimya derslerini vermekle görevlendirildi (Resim 7) ve 1933 yılına kadar bu görevi yerine getirdi (7, 9).

1934 yılından itibaren ise FKB derslerini 1915-1918 yılları arasında Türkiye~de görev yapan ve 1933 Üniversite Reformu'ndan sonra tekrar Türkiye 'ye davet edilen

Prof. Dr. Fritz Arndt (1885-1969) verdi. Arndt 1934-1955 yılları arasında Anorganik ve Organik Kimya kürsülerinin aynı çatı altında toplandığı Umumi Kimya

Enstitüsü·nün direktörü olarak ders verdi, laboratuvardaki araştırma ve öğretimi idare etti, Türkçe ile de ilgilenerek belli başlı kavramlar ve terimler sisteminin yaratılmasına önem verdi (47). 28

2.4. Üniversite Reformu'na kadar biyokimyasal araştırma faaliyetleri. Ülkemizde 20. yy' ın başına kadar fizyolojik kimyayla direkt ilgisi olan sistemli

araştırmalara rastlanmamaktadır. Ancak reforma kadar yayınlanmış bazı önemli

çalışmalar bulunmaktadır (48-53). Bu döneme kısaca bir göz atacak olursak:

ı. Muallimi evvel Bemard ve Muallimi evvel Ali Rıza Bey kaplıca sulan ile

ilgili çalışmalar yaptılar.

2. Kimyager-Eczacı Joseph Zanni (1854-1934), Almanya, Heidelberg'te ünlü

kimyacı Bunsen'in yanında çalıştı ve başarıyla doktorasını verdi. İstanbul'a döndükten

sonra Beyoğlu'nda her çeşit kimyasal analizierin yapılabildiği modem bir kimya

laboratuvarı kurdu. ı 894 yılında çeşitli yağ analizleri konusunda, kendi çalışmalanna

dayanan bir kitap yayınladı. "Des beurres dits de Siberie et quelques nouveaux essais

de beurres fondus" (Sibiryağı denilen yağlar ve eritilmiş tereyağlar üzerine bazı yeni denemeler)

3. 1891 yılında Almanya'da kimya doktorasını tamamlayan, Dr. Mehmet Arif

(Beylikçi)'in (1865-?), Annalan Der Chemi'de yayınlanan '"que-b dibromizovalerian

...~sidi üzerine" konulu bir makalesi ve "Kemmi ve Keyfi Kimyayı Tahlili'~ isimli bir

kitabı vardır. Kimyacı Cevat Mazhar Bey'in (1870-1934 ), ı 924 'te "zeytinyağcılık"la,

ı 931 'de "Yalova kaplı ca sulannın tetkiki"yle ve ı 932 yılında "yoğurf'la ilgili üç

makalesi yayınlandı.

4. Kimya-yı Tahlili ve Hayati Kürsüsünün başında bulunan, Kimyacı-Hekim Ali

Rıza Bey bu dönemin en önemli araştırmacılanndan birisidir. Karahisar-ı Sahip Maden

sularını ve İstanbul Hamidiye sularını ilk defa tahlil etti. Haftalarca uğraşarak,

saçlardan sistin maddesinin reaktifıni buldu. Orduya satın alınan sade yağların kontrolü

için alkol yerine gliserin kullanarak daha doğru sonuç veren bir yöntem geliştirdi. Bu

çalışmalar kendisinden sonra yayınladı (R. Roche, Reactions at reactifs.1905 ve E. Barel, Precis d'analyse chimique biologique generale. P. III, 1908) (54). 5. Kimyacı Ligor Taranakidis (1875-1956), 1919'dan Üniversite Reformu'na

kadar İstanbul Darülfünunu Fen Fakültesi'nde Anorganik ve Analitik Kimya Profesörü

olarak çalıştı. Tıp ve ağırlıklı olarak da eczacılık öğrencilerine anorganik kimya, 29

analitik kimya, farmasötik kimya ve Galenik farmasİ dersleri verdi, birçok kitap ve makale yayınladı. Makalelerinden ''Cuprometric determination of sugars in the presence of ammonia'' ve "Titrimetry of sugars" isimli olanlar yurt dışı dergilerde yayınlanmış olup, biyokimya açısından önemlidir.

6. Bu araştırmacılardan en önemlilerinden biri olan, Kimyacı Ömer Şevket Öncel (1880-1950), dört yıl süreyle Berlin'de bu bilim dalına ilk defa Biyokimya adını veren ünlü Biyokimyacı Cari Neuberg'in yanında çalıştı ve üçü hocası ile ortak olmak üzere ı ı araştırma yaptı. Bu çalışmalarını 19 ı 2 ve ı 913 yıllarında

"Biochemische Zeitschrift" dergisinde yayınladı. ı 914 yılında Darülfiinun'da muallimlik yapmaya başlayan Öncel, reforma kadar Fen Fakültesi'nde Organik Kimya dersleri verdi ve reform sırasında kadro dışı kaldı. Darülfünun' da çalışırken yurt dışında yaptığı çalışmalarını Türkçe olarak yayınladı. Kendisinin bulduğu reaktifler ve renk reaksiyonlarının bir kısmı daha iyileri bulununcaya kadar analitik kimyada kullanıldı. Biyokimya ile ilgili önemli çalışmaları şunlardır(37b, 50);

a. "Hamız-ı afs ve tanenin kaleviyat-ı muharrike muvacehesinde tahammuzu ve

üsrüb emlahı için renkli yeni bir miyar"

b. "Ecsam-ı Uzviyede (organik maddelerde) Fluoressans Hadisesi ile Zerrenin

Kimyevi Bünyesi Arasındaki Münasebet" c. '""Alkalimetrede Yeni Bir Usül"

d. "Oksigallol müştekatı ile Kaleviyat-ı Türabiyenini Renkli Miyatarı'~

e. "Yeni Bir Usul ile idrarda Glikoz Taharri ve Mikdannın Tayini"

f. "Klorofıl=Madde-i hadra-i nebatat, Cholorophylle(Terkibi ve Vazifesi)"

g.'' İki ve Üç Kıyınet-i İttihadiyeli Fenollere Mahsus Yeni Miyarat''

h. "Mevad-ı Gıdaiyede Su veyahut Rutubet derecesinin Tayini'~

i. "Muzdevic Hamız-ı Glukeron (Gepaarter Glukonsaure )"

j. "Yeni ve Seri Usullerle Hamız-ı Bevl ve Porin Esaslarının Tayini"

k. "İyodotanen Teamülü ve Tatbikatı (Reaction İodotannique et ses Applications )'' 1. ""Glikoproteidlerde Glikozamin Tayini"

m. '"'Mevad-ı Uzviyede Müvellidülma ve Kükürt Taharrisi" 30

2.5. 1933 Üniversite Reformu Süreci

Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyet'in ilanından sonra, üniversite'nin çağdaş

gelişmelerden uzak kaldığını~ bu konuda bir reforma gerek olduğunu sık sık yakın

çevresiyle paylaşmıştı. Bu yıllarda yetenekli öğrenciler yurtdışına gönderilerek

reformun ön hazırlığı yapıldı. Gönderilen öğrencilerin yurtdışında yetişip geri dönmeye

başlamalarından sonra ise üniversite reformu konusunda düğmeye basıldı. Bu konudaki

ilk girişim 1931 yılında İsviçre~ den Prof. Dr. Albert Malche'ın Türkiye'ye davet

edilerek Darülfünun 'la ilgili bir inceleme yapmasının istenmesiydi. Malche o sırada İsviçre Gelf Üniversitesi'nde Pedagoji Profesörü olmasının yanısıra rektörlük yapmış

birisiydi. Prof. Malche, 16 Ocak ı 932'de İstanbul'a geldi, 18 Ocak ı 932'de Ankara'da

devlet yetkilileriyle görüştü, 2 ı Ocak günü tekrar İstanbul'a döndü. Kendisine

çalışmaları için Darülfünun binasında yer ayrıldı ve 24 Ocak 1932 tarihinden itibaren

incelemelerine başladı. Prof. Malche fakülteleri, klinikleri ziyaret etti; laboratuvarlan,

seminerleri ve kütüphaneleri gördü; politikacılarla, profesörlerle, idari memurlarla ve

öğrencilerle konuştu; 18 Şubat 1932'de rektöre, yetkili makamlara iletilmesi ricasıyla,

ayrıntılı bir anket listesi bıraktı. Mart ayında ülkesine döndü, 2 Nisan 1932'de tekrar İstanbul'a geldi. Prof. Mal che, 29 Mayıs 1932' de hazırladığı 'İstanbul Darülfünunu

Hakkında Rapor 'unu bi tirere k, 1 Haziran' da Ankara'ya gitti ve raporu Milli Eğitim

Bakanı Esat Sagay'a sundu. Aynca Başbakan İsmet İnönü, Dışişleri Bakanı Tevfik

Rüştü Aras, Adalet Bakanı Yusuf Kemal Tengirşek'le de görüşerek 7 Haziran'da İstanbul'a döndü ve 9 Haziran 1932'de Türkiye'den ayrıldı. Prof. Malche, 2 Mayıs I 933'de hükümetin daveti üzerine tekrar Türkiye'ye geldi ve "Darülfünun Isiahat

Komitesinde" müşavir olarak çalıştı. 4 Nisan ı 934'de Türkiye'den ayrıldı (1, 9, 55-56).

Malche'ın Darülfünun ve eğitim sistemi hakkındaki eleştirileri Darülfünun hakkında hazırladığı raporun ikinci faslım oluşturdu. Bu eleştiriler;

ı- Türkçe bilimsel yayıniann eksik olduğu, yabancı eserleri ve yayınları okuyup aniayacak öğrenci sayısının az olduğu,

2- Profesörlere düşük maaş ödendiği, 31

3- Darülfiinun'un toplumdan ve hükümetten kopuk olduğu, Bakanlıkla sıkı bir

işbirliği gerektiği,

4- Eleştirilerin en ağır maddesi olarak, ders yönteminin hiçbir işe yaramayacak

şekilde eskidiği, dolayısıyla ciddi bir revizyon gerektiği~

5- Türk öğrencilerin yabancı dil bilgisinin yetersiz olduğu,

6- Bugünkü şartlarda, geleceğin Türk profesörlerin İstanbul Üniversitesinde

yetişmelerinin henüz mümkün olmadığı, dolayısıyla bu yöndeki eğitim ihtiyacının

mutlaka yurt dışından karşılanmasının gerekli olduğu,

7- İstanbul' un Asya yakasında Haydarpaşa'daki Tıp Fakültesinin bulunduğu

konumun elverişsiz olduğu,

gibi konular etrafında toplanmaktaydı (1, 57, 59).

Malche, raporunun üçüncü faslını ise yapılması gereken ısiahat ve çozum

önerilerine ayırmıştı: Eğitim modelinde köklü bir değişikliğe gidilmesi, yabancı dil

eğitimine ve Türkçe kitap yayınlarunasına önem verilmesi, öğrencilerin yabancı

profesörlerden yabancı dil eğitimi alması ve kütüphane idaresinin yararlanmanın

yükseltilmesi için merkezileştirilmesi ve değiştirilmesi, Malche ~ın görüşlerinin

merkezindeydi. Malche, Üniversite 'nin çevreye olumlu yankılarının olması için eğitimli

kesimlere geliştirici kurslar, toplantılar düzenlemesi gerektiğini de ifade ediyordu (57).

Bu çalışmalara dayanarak 18 Mayıs 1933 tarihinde dönemin Maarif

Vekilliği'nce hazırlanan ve bir reform niteliğinde olan "İstanbul Darülfiinunu'nun ilgasıyla yerine yeni esaslar dahilinde bir İstanbul Üniversitesi teşkiline dair kanun

layıhası'' TBMM'ye sunuldu. Tasarı 31 Mayıs 1933 tarihinde yasalaştınldı. Bu yasa ile

Darülfiinun 31 Temmuz 1933 'ten itharen ilga edildi (kaldırıldı) ve 1 Ağustos 1933 tarihi itibariyle de İstanbul Üniversitesi kurulmuş oldu (58).

1933 Üniversite Reformu, konu üzerine çalışan araştırmacılarca; modem bilimsel eğitim ve araştırmanın gelişmesi ve kurumsallaşması bakımından başarılı sayılmakta ancak tasfiye hareketinde ölçüsüz davranıldığı için bazı değerlerin kaybına, haksızlıklara, güvensizlik duygularına yol açması nedeniyle çok daha yüksek düzeyde 32

gerçekleşebilecek başarıların daha düşük düzeyde kalmasına neden olunduğu yönünden

de eleştirilmektedir (58).

- Darülfünun ·un ilgası ve yerine İstanbul Üniversitesi adıyla yeni bir oluşumun

gerçekleştirilmesiyle birlikte üniversitede büyük bir öğretim üyesi açığı oluştu.

Darülfiinun'un kapatılmasıyla birlikte 240 öğretim üyesinden 157'si görevlerinden

uzaklaştırıldı. Cumhuriyet'in kuruluşundan hemen sonra başlayan, en yetenekli

öğrencilerin devlet burslarıyla Avrupa ve ABD'ye gönderilerek eğitilmesi projesi

sonuçlarını 30'lu yıllarda artık vermeye başlamıştı. Ortaya çıkan kadro açığı yurt

dışında eğitimlerini tamamlayarak dönen genç bilimciler ve aynı dönemde Almanya' da

· oluşan siyasi hareket sonucunda işsiz kalan yabancı bilim adamları ile kapatılmaya

çalışıldı.

1930'ların başlarında Almanya'da hükümeti nasyonal sosyalistlerin

devralmasıyla, politik görüşleri beğenilmeyen üniversite öğretim üyeleri işten

uzaklaştırılmaya, emekli edilmeye, ihtar verilmeye ya da tutuklanmaya başlanmıştı. Bu

nedenle Almanya' da N azi yönetimiyle işbirliği yapmayan muhalif bilim adamlarının

çoğu yabancı ülkelere iltica etmenin yollarını aramaya başladılar. Aynı dönemde

örgütlenmeleri gerektiğini düşünen bilim adamları tıp doktoru Schwartz önderliğinde ve İsviçreli yardımseverlerin katkılarıyla Zürih'te kurulan "Yurt Dışındaki Alman Bilim

Adamları Yardımlaşma Cemiyeti" adlı organizasyona katıldı. Bu sırada İstanbul Üniversitesi reformunu ve Türkiye'ye yabancı öğretim üyesi kabul edilebileceğini

öğrenen Schwartz da hemen yetkililerle iletişi~ kurarak Türkiye 'ye geldi. Milli Eğitim

Bakanlığı yetkilileriyle 7 saat süren uzun bir toplantı yapan Schwartz Türkçe olarak

kaleme aldığı anılarında o günü şöyle anlatır: "Bakan ve 20 kadar iş arkadaşıyla

oturduğumuz uzun masada konuşmalar Fransızca yapılıyordu. Bize . . . için bir profesör

önerir misiniz? diye soruldu. Yardım Cemiyeti'nin kartoteksini bir deftere not etmiştim

ve hiç duraksamadan üç isim söyledim. Kısa özgeçmişlerini okudum. Üçünü de listeye

alıp sonradan asıl seçimi yapmayı önerdim. Aynı soru bütün bir öğleden sonra 30 kez

soruldu. Ben ve oradakiler zamanı unutmuştuk. Biliyordum ki bu saatierin Almanya' dan

kovulmuş kişiler için yaradılış kadar anlamı vardı. Harika bir ülke keşfediyordum.

Yardım Cemiyeti'nin varlığı ve gerekliliği resmen kabul ediliyordu. Konuşmalardan 33

sonra anlaşmayı imzaladık. Çıkar çıkmaz Zürih'e telgraf çektim. '3 değil 30· ~· (1, 56, 60).

Zürih'e Schwartz'ın telgrafla bildirdiği ve beraberinde getirdiği anlaşma, birliğin

güçlenınesini sağladı. İlgili kişilere haber iletildi. O sırada tutuklu olan üç profesör dahil (Kantorowicz, Dessauer ve Kessler) hepsi bu önerileri kabul etti. Böylece Asya ile

Avrupa arasında doğal bir köprü konumunda bulunan Türkiye, Hitler Almanya~sından kaçan akademik mültecileri ilk kabul eden ülkelerden biri oldu. İstanbul Üniversitesi ise o dönemdeki dünya üniversiteleri arasında en çok sayıda mülteci profesöre sahip

üniversiteydi. Çoğu Yahudi olan Alman bilim adamı ve öğretim üyelerinin sürgün edilmesi ile Atatürk'ün genç Türkiye Cumhuriyeti'nde yaptığı üniversite reformunun aynı zamana rastlaması çok uygun bir ortam yaratmıştı. Böylece artık Almanya'da yaşarnalarına olanak kalmayan bilim adamlarına umulmadık bir ülkenin kapıları ardına kadar açılmıştı. Yaklaşık 100 Alman ve Avusturyalı Profesör (asistanlar, okutmanlar ve yardımcı bilimsel kadrolar bu sayıya dahil değildir) ı 933 ile ı 955 yılları arasında İstanbul ve Ank.ara~da Akademik kadrolarda hizmet verdi. Bunlar arasında Hans Reichenbach (ı891-1953), Emst von Aster (1880-ı948), Leo Spitzer (1887-1960), Erich Auerbach (1892-1957), Richard V. Mises (1883-1953), Friedrich Dessauer (1881-1963), Wilhelm Röpke (1899-1966) ve Alexander Rüstow (1885-1963) gibi bilim adamları; Rudaolf Belling ( 1886-1972), Paul Rindemith (ı 895-1963) ve Cari

Ebert ( 1887- ı 980) gibi sanatçılar da bulunmaktaydı. Alman ve Avusturyalı bilim adamlarının Türkiye'ye gelişlerinin, Atatürk reform programı çerçevesinde gerçekleştirilen ve Türk yüksek okuHanna yeni bir temel oluşturan düzenlemeye büyük katkısı oldu. Bunun etkileri Türkiye'nin bugününe kadar uzanmaktadır (1, 61).

1933 'teki Atatürk Üniversite Reformu'ndan sonra İstanbul Tıp Fakültesi, Avrupa' dan gelen bilimadamlarının yanı sıra, Akil Muhtar Özden, Mazhar Osman Uzman, Hulusi Behçet, Tevfik Salim Sağlam, Neşet Ömer İrdelp gibi kendi alanlarında yetkin bir çok hocanın da kadrosunda yer alması ile Avrupa'nın en önemli Tıp Fakültelerinden biri haline geldi. 34

Resim 1. Eczacı-Kimyacı Della Suda Faik Paşa

Resim 2. Kırımlı Aziz Bey'in karakalem portresi 35

Resim 3. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahanede Tahlilatı Kimyeviye Muallimi Ali Rıza Bey'in kartviziti.

Resim 4. 1908 yılında Haydarpaşa'daki Tıbbiye'de organik kimya muallimi olarak göreve başlayan Hadi Faik Bey (Saçlı) 36

Resim 5. Hadi Faik Bey (Saçlı) laboratuvarda çalışırken

Resim 6. Fransız ordusu subaylarından Dr. Betonnet 37

---

Resim 7. Şam Tıbbiyesi'nin kapanması üzerine, 1924 yılında FKB'de kimya derslerini vermekle görevlendirilen, Muallim Mustafa Hakkı(? -1918) (Nalçacı) 38

3. GEREÇ VE YÖNTEM

1933 yılında Ataürk'ün isteği ve öngörüsü doğrultusunda ülkemizde

gerçekleştirilen Üniversite Reformu ve bu süreçte II. Dünya Savaşı öncesi

Almanyasının kaos ortamından kaçan bilim insanlarının ülkemize gelmesiyle, o sırada

ülkenin tek üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi köklü bir değişime uğramıştır. Bu değişim ülkenin eğitim sistemini; araç-gereçten öğrenci ve asistan yetiştirmeye, ders vermeden araştırma yöntemlerine ve yeni birimlerin kurulmasından yapılan yayınlara kadar her açıdan etkilemiş ve değişime uğratmıştır. Bu sürecin aydınlatılması açısından

çeşitli bilim daUarına reformun yansımasının nasıl olduğunun ortaya konulması önem taşımaktadır. Biz de reformun ve bu süreçte ülkemize gelen yabancı biyokimya hocalarının alana katkılarını ortaya koymayı amaçladığımız araştırmamızda öncelikle birinci elden kaynak olması açısından bu hocaların İ.Ü. Rektörlüğü ve İ.Ü. İstanbul Tıp

Fakültesi Dekanlığı Personel Arşivindeki personel dosyalarını taradık. Temel kaynağımız olan bu dosyalar haricinde; i.ü. İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Arşiv ve kütüphanesi, i.ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Arşiv ve kütüphanesi, İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Kütüphanesi~ İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kütüphanesi, Bayezıt Devlet Kütüphanesi ve İ.Ü. Merkez

Kütüphanesindeki arşiv belgeleri ve basılı yayınlar konumuz açısından tarandı ve ulaşılan kaynaklar değerlendirildi. i.ü. İstanbul Tıp Fakültesi Biyokimya A.B. Dalı ile kaynak açısından sözlü ve yazılı iletişime geçmemize rağmen bir sonuç alamadık. Daha

önceden sözlü izin alınarak taranan İ.Ü. Rektörlüğü Personel Dairesi Arşivi için~ sonradan yazılı izin alınamayınca bu bilgiler sadece bilgilendirme amacıyla kullanıldı, belgelere ait resimler değerlendirilmedi. Bu taramalar 2008-2012 yılları arasında yapıldı. Y ararlandığımız arşivlerdeki personel dosyalanndan yararlanma kıstasımız ise

özel hayat kapsamına giren bilgilerin değil sadece akademik yaşamla ilgili bilgilerin değerlendirilmesi oldu. 39

4. ÜLKEMiZE GELEN YABANCI BİYOKİMY A HOCALARI VE YARDIMCILARI

Bu dönemde Türkiye~ye gelen yabancı bilim adamları arasında Türkiye~de biyokimyanın gelişimine büyük katkıları olacak olan Werner Lipschitz (1892-1948),

Felix Haurowitz (1896-1987) ve Zdenko Stary (1899-1968) gibi hocalar da vardı. Bu

Hocalarla birlikte çalışan yabancı yardımcılar ise; Friedrich Ludwig Breusch~ Ernst Buding,

Mile Paula Schwerin ve Sura Gitla Lisie Anhegger~dir.

4.1. Ord. Prof. Dr. Werner Lipschitz (1892-1948) 1

Bu dönemde aryan politikalar nedeniyle Türkiye'ye ilk gelen biyokimyacı Ord. Prof. Dr. Werner Lipschitz (1892-1948fdir (Resim 1-2). Lipschitz 28.03.1892 tarihinde

Berlin~de doğdu. İlk, orta ve Gymnasium eğitimini Berlin~de tamamladı. Freiburg~

Göttingen ve Berlin~de tıp ve kimya dallarında yüksek öğrenim gördü. Tıp eğitimini de

Berlin ve Leipzig'de yaptı~ 1916 yılında mezun oldu. 1913 yılında daha tıp fakültesi

öğrencisi iken Alkol ve Şekerin Asitle çözünme reaksiyonlannı çalıştı. 1915 yılında Emil Fischer"in2 yanında '"Optisch aktive N-Monomethylderivate von Alanin, Leucin~ Phenylalanin und Thyrosin (Alanin, Lösin, Fenilalanin ve Tirosin'in N-Monometil

Türevlerinin Optik Aktiviteleri)" başlıklı tezi ile doktora derecesini aldı. 1916-1917

yıllarında askerliğini, Berlin yakınlarındaki bir askeri hastanede yapması ona, o

dönemde Berlin Üniversitesi Kimya Enstitüsü~nde bulunan Emil Fischer~in yanında

çalışmalarına devam etme olanağı sağladı. 1918 yılında Frankfurt Üniversitesi

1 Ord. Prof. Dr. Werner Lipschitz'in personel dosyası ne yazık ki tüm çabalammza rağmen ne l.U. Rektörlüğü ne de İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı Personel arşivinde bulunamadı. Bu nedenle Lipschitz ile ilgili bölümü; diğer hocalarm dosyalannda bulduğumuz Lipschitz ile ilgili bilgileri, kendisi ile ilgili bilgiler içeren ikincil kaynakları ve '"Archiv für experimentelle Pathologie und Pharmakologie'' isimli Almanca kitapta yer alan biyografisini kullanarak yazdık Bu bölümün yazılmasında sıkça kullandığımız bu kitap bölümünün Almanca'dan Türkçe'ye çevirisi Prof. Dr. Ann Narnal tarafından yapıldı. Bu vesile ile kendisine teşekkür ediyoruz. 2 I 902 yılında, şeker ve purin sentezi Uzerine yaptığı çalışmalardan dolayı Nobel Ödülü'nu kazanmış olan Emil Fischer o yıllarda çok ünlü ve Biyokimya·nın gelişmesine önemli katkıları olan bir bilim adamıdır. 40

Farınakoloji Enstitüsü~ne asistan olarak girdi ve burada gaz zehirlenmelerinin tedavisi

üzerinde çalıştı. 1920 yılında "'Über den Mechanismus der Giftwirkung aromatischer

Nitroverbindungen (Nitro Bileşiklerinin Zehir Etkisi Mekanizması Üzerine r~ başlıklı tezi ile Farınakoloji alanında ""Doçent'~ oldu (62).

1923 yılında Enstitü 'nün vekil direktörü oldu ve 1925 yılında profesör kadrosu

aldı. 1926 yılında da Ordinarius Profesör olarak aynı üniversitenin Farmakoloji Enistitüsü

Direktörlüğüne getirildi. 1933 yılına kadar bu görevine devam etti. 1929-1932 yılları

arasında Alman Farmakoloji Cemiyeti (Deutsche Pharınakologische Gesellschaft)'nin

yayın organının editörlüğünü yürüttü, 1932-1933 yıllannda ise Cemiyetin Başkanlığını

yaptı. Aslen farmakolog olmakla birlikte, Lipschitz'in bilimsel yeteneği, kimyasal ve

fiziksel-kimyasal çalışmalara eğilimi, aynca problemleri çözmeye odaklı olma özelliği,

farmokolojiyi biyokimyasal temellerle değerlendirebilme yeteneğine sahip nadir bilim

adamlanndan biri olmasını sağladı (62).

Bu aşamada Lipschitz Hocanın bilimsel ve araştırmacı yapısını oldukça iyi

açıklayan ve tanımlayan "'Laubender, Walther: Wilhelm Liepschitz. Nauny­

Schmidebergs Arehiv 1949'' isimli kaynaktan bazı paragraflan aynen vermeyi uygun bulduk (62);

"'Lipschitz~in bilimsel çalışmaları, kimyasal ve fiziksel-kimyasal çalışmalara

eğilimi, öte yandan sorulan çözmeye odaklanması ile karakterizedir. Bu doğrultuda

çalışmaya sevgisi, ilk iki yayınında ortaya konmuştur. Frankfurt~ daki çalışma süreci ve

İstanbul' da Bi yokimya Enstitüsü~ n ün idaresini üstlenmesi, bu iddianın en kuvvetli

kanıtıdır. Lipschitz, farmakolojide hayvan fizyolojisi metodolojisi ile ilgili araştırmalar

yürütmeyi de çalışma programına entegre etmeyi, çalışmalan içinde buna hakkettiği

yeri açmayı denemiştir. Böylelikle Frankfurt'daki Enstitüsü'nde merkezi sinir

sisteminin farmakolojisinin araştıniması için diğerleri yanında Magnus Yöntemlerini

yerleştirmeye çalışmıştır. Bu çabaların istenen sonuçlan vermemesi, Lipschitz.in

bilimsel yaşamında en önemli hayal kınklıklarından birisini oluşturmuştur. Lipschitz,

çeşitli ilaçlara ilişkin yeni sentetik maddelerin alışılmış yöntemlerle etki biçimini

araştırmaya pek de ilgi duymamıştır. Onun amacı, hangi maddeyi araştınrsa araştırsın,

etki edilen yerdeki etkiyi, yani etki mekanizmasını açıklamaktı. Nasıl morfoloji 41

üzerinde çalışan, mikroskobu aracılığıyla dokunun ve hücrenin yapısal elementlerini bütün detaylarıyla tanımlamaya yöneliyorsa, o da komplike enstrümanlar aracılığıyla hücre fonksiyonunu, hücre elementlerinin fonksiyonlarını ve ilacın etkisi altında nasıl değişime uğradıklarını saptamaya yöneldi. Bu kadar kapsamlı bir analizde, genel farmakolojik kurallar tanımlamanın mümkün olup olmadığı üzerinde de önemle durdu. Lipschitz, hücre fonksiyonunu arzulanan biçimde görebilmek için, kimyasal bakımdan en kolay şekilde analiz edilebilecek bazı maddelerden yararlanılması gerektiğini düşünmüştü. Bu nedenle, çeşitli vücut sıvılannda ve vücuttan atılan maddelerde bir yandan alkalilerin ve toprak alkali metallerin, öte yandan da halojenlerin tutumunu sistematik olarak araştırması tesadüf değildi. O bakışlarını yeni baştan, deneysel farmakolojinin kurucusu Rudolf Buchheim'ın araştırmalarında merkeze aldığı maddelere dikmişti. Onun bakış açısı farklıydı. Buchheim gözlemlenen belirtileri temelde kimyasal açıdan anlamiandırmaya çalışırken, Lipschitz organizmadaki olaylan fiziksel kimya bakış açısı ile değerlendiriyor, çeşitli dokuların membran özellikleri

üzerinde duruyordu. İltihap reaksiyonlannın etkilenmesi ve su hareketlerinin etkilenmesi ile ilgili sayısız çalışması, alkali ve toprak alkali metallerinin incelenmesi

ile birleşiyordu.

Hücre fonksiyonunun mekanizmasını anlamada izlediği bir diğer yol da, canlı

madde ile temasa gelen maddelerdeki değişimi incelemekti. Burada da Lipschitz'in, eski

zamanlardaki araştırmacılar gibi idrarla atılan maddeleri araştırmaması, aksine doku

kesitleri, tek tek hücreler. hatta hücrenin yapısal elementleri ile temasa gelerek oluşmuş

dönüşüm ürünlerini inceleyerek tanımlamak istemesi çalışma biçiminin karakteristiğini

ortaya koyuyordu. Bu bakış açısıyla, yaşamının sonuna kadar aromatik nitro

bileşiklerinin biyolojik redüksiyonu ile ilgili araştırmalar yürüttü. Yine bu bakış açısıyla

kanı zehirleyen maddelerin etki mekanizması, parçalanmamış hemoglobinin dönüşüm

ürünlerini incel edi. Lipschitz, Schmiedeberg ve HH Meyer' in iddia ettikleri gibi, ilacın

(Pharmakon) glukuronik aside bağlanmadığını, yine E. Fischer ve Piloty'nin iddia

ettikleri gibi ilacın ilk reaksiyon basamağında glikozla bir glikozide bağlanmadığını ve

oluşan glikozidin ikinci basamakta glukuronik aside okside olmadığını ortaya koydu. O,

ilacın önce asetal biçimde bir trioz molekülüne eklemlendiğini, böylelikle bir 42

eklemlenme ürünü oluştuğunu. sonucunda karbonhidrat sentezine benzeyen bir ınşa

reaksiyonu ile glukuron asidi oluştuğunu saptamıştı.

İlaç etkisini açıklamada üçüncü bir yol olarak farmakolojik reaksiyonların ısıya

bağımlılıkları üzerinde durulması gerektiğini düşünmüştü. Bu çalışma biçiminin

temelinde de onun kimyasal ve fiziksel kimya bakışı yatıyordu. Kimyasal reaksiyonların

çeşitli ısılardaki durumlarının incelenmesi ile nasıl termodinamik olarak formüle

edilebilen kurallar bulunmuşsa, farmakolojik reaksiyonların da aynı koşullarda

incelenmesi aynı değerli çıkarırnlara ulaştırabilirdi.

Böyle zihinsel bir yapıya ve araştırma hırsına sahip bir insanın yaşamını

uygulamaya değil de bilimin bağımsız alanında araştırmaya adamasına şaşmamak

gerekir. Araştırma için en verimli zemini ise Frankfurt yıllannda bulmuştu. Bu yıllar,

onun yaşamında bilimsel anlamda en mutlu ve en verimli olduğu yıllardı. İstanbul' daki

yılları ise bilimsel çalışma bakımından kuvvetli engellemeler ve sınırlandırmalarla geçmişti. 3 Onun için daha da güç olan, yaşamının son periyodunda kaderin onu

endüstride bir farmakolog olarak çalışmaya zorlamasıydı. Ancak o, uygulamalı

farmakolojinin sorunlarına da yabancı olmadığından, bu süreçte de bir grup hiperasidite

ajanları yanında. diüretiklerin başlıcaları melamin ve formoguanidin olan çok etkili bir

sınıfını keşfetmeyi başarmıştı.

Liepschitz, ağırlığı araştırmada olmasına karşın, ders verme pozisyonu da

almıştı. Eski ve yeni araştırmalarla kesinleştirilmiş sonuçları yeni nesillere aktarmak ve

alan bilgilerini okul dersleri şeklinde öğrencilerine aktarmak, onun tarzı değildi. Bu

yüzden İstanbur daki bi yokimya derslerinde de biyolojik açıdan önemli maddelerin

sistematik kimyasını öğretmedi, aksine orada dersleri fiziko-kimyasal sorunlar

biçiminde ele aldı. Lipschitz, kendi dilini harikulade biçimde konuşur ve yazarken~

kendisini başka dillerin konuşulduğu ülkelerin gereksinimlerine göre yönlendirmesi

:ı Yaptığımız araştırmalarda bunun böyle olmadığını yeni kurulan Cumhuriyet'in tüm maddi sıkıntılara rağmen bu hocaların isteklerini mümükün olduğunca yerine getirdiğini anlıyoruz. Bu nedenle ileride bu konuyla ilgili bahsi geçen bir paragrafı buraya koymayı uygun bulduk; "Eski harbiye ne=aretinde, laboratuar olarak yapılmak üzere kendisine ayrılan bölümü, kendi büyük gayreti ve devletin yakın ve büyük maddi yardımları sayesinde, bir buçuk yılda, zamanına güre mükemmel denebilecek bir laboratuvar binası haline getirdi. Laboratuvarını modern araç ve gereçler/e en modern bilimsel araştırmalar yapabilecek şekilde donatıı. " 43

güçtü. Türkiye·de Fransızca konuşarak anlaştı. Türkçe güç öğrenilebilecek bir dildi.

Yabancı dillerde kendisini ifade etme zorunluluğu, Almanya'yı terk ettikten sonra ona acı veren şeylerden biri oldu."

Lipschitz, Frankfurt Tıp Fakültesi Farmakoloji Ord. Profesörü iken,

Almanya' daki siyasi karışıklıklar sırasında, ı 93 3 'te Beyazıt'taki i. Ü. Merkez

Binası'nda bulunan (7) İstanbul Tıp Fakültesi Hayati ve Tıbbi Kimya (Biyokimya)

Enstitüsü'ne direktör olarak davet edildi. ı 933 yılında N azi Rejimi tarafından

vazifesinden alınan Prof. Lipschitz, Türk Hükümetinin davetiisi olarak aynı sene içinde İstanbul'a geldi ve i.ü. İstanbul Tıp Fakültesi Hayati ve Tıbbi Kimya Enstitüsünde,

Enistitü Başkanı olarak göreve başladı (60). Bu konuda öğrencisi Prof. Dr. Mutahhar

Yenson '"ı 933 Üniversite Reformuyla kurulması planlanan İstanbul Tıp Fakültesi

Biyokimya Enstitüsü'nünün kuruculuk şerefi sayın hocam Ord. Prof. Dr. Werner

Lipschi tz (1892- ı 946)' e nasip olmuştur. Laboratuvar yapılmak üzere eski harbi ye

nezaretinde kendisine aynlan bölümü, kendi büyük gayreti ve devletin yakın ve büyük

maddi yardımları sayesinde, bir buçuk yılda, zamanına göre 'mükemmel' denebilecek

bir laboratuvar binası haline getirtmiş, bir yandan da onu modern araç ve gereçlerle •en

modern bilimsel araştırmalar' yapılabilecek şekilde donatabilmişti (1933- ı 934).'. demektedir (63-64).

Laboratuvarlarında I 933-1938 yıllan arasında deneylede desteklenmiş çok

ilginç öğrenci dersleri verdi, öğrencilere uygulamalar yaptırdı. Dersleri, doçent vekili

Dr. Saip Ragıp ile Doç. Dr. Sadi lrmak tarafından çevrilirdi. O zamanlar tıp fakültesi

mezunları, biyokimya alanına pek ilgi göstermiyorlardı ve ilgili olabilecek Ömer Şevket Öncel gibi kişiler Reform dolayısıyla kadro dışı kalmıştı. Tıptan ya da tıp dışından gelen

birkaç kişi de yanında çok kısa çalışıp aynldıklanndan, hiç bir zaman çok arzuladığı

kalıcı bir araştıncı ekibi sağlayamadı. Bu problemi çözmek ve onun asistanlığını

yapmak amacıyla, Ernst Büding, Ernst Caspari ve Paula Schwerin yabancı yardımcısı 44

•. 4 sıfatıyla ı 934 yılında Almanya'dan Ulkemize geldiler (1 ). Bu yabancı yardımcılannın desteğiyle, Lipschitz ı 935- ı 939 yılları arasında çoğu Biyokimya-Farmakoloji ortak konulu ı O kadar bilimsel araştırma yayımiayabildi (63). ı 935- ı 938 yıllan arasında. biyokimya ve farmakoloji içerikli sekiz ayn konulu çalışma yaptı ve yaptırdı. Bu arada bir de Hayati ve Tıbbi Kimya Dersleri isimli (Çev. Dr. Saip Atademir; İstanbul ı 937) biyokimya kitabı yazdı (Resim 3) (1, 64).

O dönem Almanyası'ndan kaçan bilim adamlarından biri olan Ernst Hirsch anılannda, Almanya' dan gelen hocaların fakülteler arası sürekli bir oda müziği topluluğu kurmak istediklerini, Lipschitz'in de bu grupta keman çaldığını, ancak mesafelerin uzaklığı ve çalgıcılann bir kısmının oturduğu Kadıköy ile ötekilerin oturduğu Bebek arasındaki iletişim güçlüğü nedeniyle grubun kısa sürede dağıldığını yazmaktadır (65).

Savaş öncesi dönemde Almanya' dan kaçan bilim adamlan Alman hükümeti tarafından görevlendirilen ajanlarca gittikleri ülkelerde izlendiler ve haklarında raporlar tutuldu. Bu görevli ajanlardan biri olan Herbert Scurla'nın Türkiye'de bulunduğu süre içinde tuttuğu rapor kitap olarak yayınlanmış olup, kitapta Lipschitz ile ilgili şu bilgiler yer almaktadır: "'Farmakolog Werner Lipschitz (1892-ı948), Yahudiydi ve ı933'te

Frankfurt Üniversitesi'nde Eczacılık Enstitüsü'nü yönetiyordu. Birinci Dünya Savaşı'nda

cephede bir askeri hastanede hizmet etmiş olduğu için, gerçi hemen ı 933'te anti-semitik

nedenlerle işinden çıkartılmadı, ama ı Nisan'daki Boykot Gününde Alman Nasyonal

Sosyalist Öğrenci Birliği mensuplan tarafından "silahla tehdit edilerek" enstitüsünü

terke zorlandı. ı 933'te ailesiyle birlikte mülteci olarak Türkiye'ye gitti. Aynı şekilde

baldızı Paleontolog Tilly Edinger de, Frankfurt'tan ı 938'de İngiltere'ye, ı 940'da da

ABD'ye gitti. Werner Lipschitz, ı 939'a kadar İstanbul Üniversitesi'nde profesör ve

Fizyolojik Kimya Enstitüsü direktörü olarak görev yaptı. Scurla, kendisi hakkında "'bu

4 Ancak bu yardımcılardan Paula Schwerin ·in ismi ön plana çıktı ve en çok bilinen yabancı yardımcısı oldu. Emst Büding'in Dosyası Deanlık Personel Arşivinde bulunmakla beraber, Emst Caspari ile ilgili her hangi bir bilgiye ve belgeye rastlayamadık. 45 arada ölmüştür" derken yanılıyor. 5 Aslında Lipschitz~ ailesiyle birlikte İstanbul'dan

ABD'ye gitti. ABD'de bir kimya firması olan Lederle'de araştırma enstitüsünün direktörü olarak çalıştı.'· (66).

Lipschitz İstanbura geldikten sonra Almanya~dan Dr. Emst Buding. Dr. Emst

Caspary, Eva Buding, Paula Schwerin ve Friedrich Ludwig Breusch da ilmi yardımcı olarak onun yanına geldiler. Lipschitz Breusch~la 1939~a, diğerleriyle 1938"e kadar birlikte çalıştı (66).

Lipschitz Hoca~nın zamanında Tıp Mezunları Biyokimya~ya ilgi ve heves göstermediler. Başka alanlardan gelenlerin bir kısmı konulara zor uyum sağladıklarından~ bir kısmı da tıp fakültesinde kendilerine istikbal görmediklerinden oldukça kısa süreler

çalışarak aynldılar. Bütün bunların sonucu olarak Lipschitz Hoca, türk vatandaşı bir

asistandan yoksun bir şekilde çalıştı ve hiçbir zaman çok arzuladığı kalıcı bir araştırma

ekibini oluşturamadı (67-68).

Altı sene bu Enistitüde Direktörlük yapan Prof. Lipschitz~in sözleşmesi

15. ı O. ı 939 tarihinde bitince, o da birçokları gibi savaşın başlamasından önce aynı yıl

Amerika Birleşik Devletlerine gitti. Amerika' da Lederle ilaç fabrikasında kimyager

olarak çalışmaya başlayan Prof. Lipschitz, kendi bulduğu yeni bir civasız diüretik nedeni

ile kısa sürede terfi etti. Ancak, Lipschitz, çalışmalarına devam ederken 1946 yılında

araştırdığı bir virüsle enfekte olarak, bir söylenti ye göre de intihar ederek Amerika~ da öldü (2, 62, 69, 71 ).

İstanbuldan aynlınası ile ilgili bir anı (62)~

Lipschitz ıstarıburdan ayrılırken, karısı çocuklan ile birlikte İsviçre~ye gıttı.

Lipschitz~ sözleşmesi ile ilgili olarak Eylül ayında tekrar Istanbura geldi. İsviçre'ye

karısının yanına döndüğünde kansına şaşırmış ve etkilenmiş olarak şunları anlattı:

5 Herbert Scurla'nın Nasyonal Sosyalizm döneminde Türkiye'ye sığınan Alman bilim adamları hakkında yazdığı rapor. 46

"Bana güle güle demek için istasyona en az 20 kişi gelmişti. Anlayamıyorum, aynldığım bir yer olmasına karşın'~.

Ord. Prof. Dr. Werner Lipschitz 1938'de enstitüden aynidığı zaman yönetim ve

öğretime Prof. Dr. Sadi lrmak vekalet etti.

Ord. Prof. Dr. Werner Lipschitz'in yayınlan ve eserleri. (62) a. İstanbul Üniversite'sine gelmeden önce yaptığı çalışmalar 1. Michaelis, L., W. Lipschitz. Die Sauredissoziationskonstanten der Alkohole und

Zucker, insbesondere der Methylglucoside. Ber. dtsch, chem. Ges. 46,3683, ı9ı3. 2. Lipschitz, W. Optisch aktive N-Monomethylderivate yon Alanin, Leucin, Phenylalanin und Tyrosin. lnaug.-Diss. Berlin ı 9ı 5. 3. Fischer, E., W. Lipschitz. Optisch aktive N-Monomethylderivate von Alanin, Leucin,

Phenylalanin und Tyrosin. Chem. Zbl. ı, 985, ı9ı5.

4. Lipschitz, W. Ein Beitrag zur Kenntnis des Diabetes insipidus. Diss.Leipzig ı916. 5. Fischer, E., M. Bergmans, W. Lipschitz. Neue Synthese der Digallus-saure und Wanderung von Acyl bei der teilweisen Verseifung acylierter Phenol-Carbonsauren.

Chem. Zbl. ı, 522, ı 9ı 8. 6. Lipschitz, W. Einige Fehlerquellen bei Untersuchungen von Ni eren und Stoffwechselkranken. Z. klin. Med. 86,375,1918-1919. 7. Lipschitz, W. Zur Frage der Permeabilitat des Lungenepithels fiir Ammoniak. Pflügers

Arch. 176, L ı 9ı 9. 8. Lipschitz, W. Die osmotischen Veranderungen des Blutes nach lnfusion

hypertonischer Traubenzuckerlösung. Arch. exper. Path. (D) 85, 359, ı 920. 9. Lipschitz, W. Mechanismus der Giftwirkung aromatischer Nitroverbindungen. zugleich ein Beitrag zum Atmungsproblem tierischer und pflanzlicher Zellen.

Habilitationsschrift. Hoppe-Seylers Z. 109, 189, ı 920. 10. Hertwig, G., W. Lipschitz. Mechanismus der Giftwirkung aromatiseher Nitroverbindungen. Il. Mitt.. Beeinflussung der Lebensfunktionen isolierter Zellen.

Pflügers Arch. ı 83, 275, ı 920. 47

ı ı. Lipschitz~ W. Der Zusammenhang yon Zellatmung und Giftwirkungen. Med. Klin.

ı260, 1920. 12. Ellinger, A., W. Lipschitz. Die Behandlung der Phosgenvergiftung mit der Einspritzung hypertonischer Traubenzuckcilösung. Z. exper. Med. 13, 234, 1921. 13. Lipschitz, W., A. Gottschalk. Die Reduktion der aromatischen Nitrogruppe als Indicator von Te il vorgangen der Atmung und der Garung. I. Mi tt. V ers uc he an atmenden Zellen. Pflügers Arch. 191, 1, 1921.

ı 4. Lipschitz, W., A. Gottschalk. Die Reduktion der aromatischen Nitrogruppe als Indicator von Teflvorgangen der Atmung und der Garung.II. Mitt.: Versuchean garenden Zellen. Pfl ügers Are h. 191, 3 3, 1921. 15. Lipschitz, W., G. Hertwig. Erhaltung der Funktionen aerober Zellen bei Ersatz des freien Sauerstoffs durch chemisch gebundenen "'Pseudoanoxybiose''. lll. Mi tt.: V ersuche

an Spermatozoen. Pfliigers Arch. 191, 5 ı, ı 921. 16. Lipschitz, W. Forschungsprobleme und Ergebnisse auf dem Gebiet der Zellatmung und der biologischen Oxydationen. Klin. Wschr. 33, 1922.

ı 7. Lipschitz, W. Die Wirkung von Giften auf die energieliefemden Zellprozesse. V erh.

dtsch, pharmak. Ges. Nr 1. 2. Tagg 29. Sept. his 1. Okt. ı 92 ı Freiburg i. Br. Arch. exper. Path. (D) 92, XXVI 1922. 18. Lipschitz, W. Uber den Mechanismus der Zelloxydationen und der

Blausaurewirkung. Pflügers Arch. 196, ı 8 ı, ı 922. 19. Lipschitz, W. Die Wirkung vonHormonen auf die Zelloxydationen und den Wannehaushalt des Organismus. Verh. 34. Kongr. dtsch. Ges. inn. Med., S. 409.

Wiesbaden ı 922. (Nach Versuchen gemeinsam mit Prof. L. Adler.) 20. Adler, L. W. Lipschitz. Die Wirkung yon Hormonen auf die Zelloxydationen und den Wannehaushalt des Organismus. Arch. exper. Path. (D) 95, 181, 1922. 21. Lipschitz, W. Die Wirkung von Tyramin auf die Tauben-Beriberi. Hoppe- Seylers Z.

124, 194, ı 923. 22. Lipschitz, W. Bemerkungen zu der Abhandlung von Prof. H. WINTERSTEIN. '"Zur Kenntnis der biologischen Bedeutung von W asserstoffacceptoren". Pflügers Arch. 198,

648, ı 923. 48

23. Lipschitz, W. Über Nitroreduktionen durch lebende Gewebe. Bemerkung zu der gleichnamigen Veröffentlichung von N. Watermann U. J. Kalff. Biochem. Z. ı 88, 274,

ı923. 24. Lipschitz, W. Die Bedeutung der Gewebsatmung ftir klinische Fragestellungen.

Dtsch. med. Wschr .. Nr 24, 778, ı 928 25. Lipschitz, W. Das Sauerstoffbedürfnis des Organismus und seine Bedeutung fiir den Stoffwechsel. 53. Bericht d. Senckenbergischen Naturforschenden Ges. Frankfurt a.M. H.

ı, 1,1928. 26. Lipschitz, W., H. Freund. E ine neue Methode zur vergleichenden Prüfung der Wirkung von Desinfizientien auf Bakterien und Körperzellen. Med. Biol. Abend der

Universitat Frankfurt a.M. am ı 1. Juli ı 922. Klin. Wschr. ı 928, Nr 7, 325. 27. Lipschitz, W., H. Freund. Die Beziehung der bakterizi den Wirkungsstarke von Chinin und Hydrocupreinhomologen zu ihrer Atmungshemmung gegenüber Bakterien und Körperzellen. Arch. exper. Path. (D) 99, 226, 1923. 28. Lipschitz, W.: Untersuchungen über die therapeutische Wertbestimmung von

Desinfektionsmitteln durch Messung der Zellatmung. Zbl. Bakter. US\V. 90, 569, 1923. 29. Lipschitz, W. Untersuehungen fiber die therapeutische Wertbestimmung von Desinfektionsmitteln. Klin. Wschr. 1928, Nr 36, 1689. 30. Lipschitz, W. Die Wirkung von Chininderivaten auf Gaswechsel und Stoffwechsel.

Tagg dtsch, physiol. Ges. Tübingen 4-7 Sept. ı 923. Ber. Physiol. usw. 22, 497, 1924.

3 ı. Lipschitz, W. Über den Wirkungsmechanismus von Blutgiften. Med. Bi ol. Abend

Frankfurt a. M., Sitzung am ı4. Jan. ı 924. Klin. Wschr. 1924, Nr 14, 602. 32. Lipschitz, W., J. Weber. Über Methamolgobinbildung. Hoppe-Seylers Z. 132, 251,

ı924. 33. Lipschitz, W., J. Osterroth. Über die biologische Reduktion aroma- tischer Nitroverbindungen. Pflügers Arch. 205, 354, 1924. 34. Lipschitz, W., P. Meyer. Über die anaerobe Kohlensaureproduktion von Muskelzellen bei Gegenwart von Wasserstoffaccpatoren. Pflügers Arch.205, 366, 1924. 3 5. Lipschitz, W., J. Osterroth. Über Kombinationswirkungen des Camphers. Are h.

exper. Path. (D.) ı 06, 341, ı 925. 49

36. Lipschitz, W. Katalyse von Oxydoreduktionen durch die Blutfarbstoffe. Vortrag in der physiol. pharmakol. Sektion auf der 88. Verslg dtsch. Naturforscher und Arzte,

Innsbruck Sept. ı 924. 37. Lipschitz, W. Katalyse Von Oxydoreduktionen durch die Blutfarbstoffe. Hoppe-

Seylers Z. ı 46, ı, ı 925. 38. Lipschitz, W. Bioskopische Reduktionsmethoden. Bemerkungen zu den gleichnamigen Mitteilungen Von O. Kirchner. Arch. Hyg. (D) 97, 94 (1926). 39. Rosenthal, B., W. Lipschitz: Versuche zur Pharmakologie des EiweiBstoffwechsels und des Warmehaushaltes. Med. Biol. Abend der Med. Fakultat Frankfurt a. M., Sitzung

vom ı4. Dez. ı 925. Klin. Wschr. ı 926, Nr ı4, 627. 40. Rosenthal, B. W. Lipschitz. Die Wirkung von Chinin und Chininderivaten auf

Stoffwechsel und Warmehaushalt. Arch. exper. Path. (D.) ı ı6, 39 (1926).

4ı. Rosenthal, B., W. Lipschitz. Berichtigung zur vorstehenden Arbeit. Arch. exper. Path.

(D) ı ı 7, 380, ı 926.

42. Lipschitz, W. Magen und Niere als Ausscheidungskonkurrenten. Klin.Wschr. Nr. 43~

2008, ı 926.

43. Lipschitz, W. Die Verandenıng der Erdrinde durch Verwitterung. Natur u. Museum

57, 44, ı 927. 44. Lipschitz, W. Die aromatischen Nitro- und Amino körper als Blutgifte. Zbl. Gewerbehyg. 4, H. 1, 1927. 45. Lipschitz, W., J. Osterroth. Die pharmakologischen Wirkungen eines Antipyrinderivates, des Antipyriliminopyrin. Z. exper. Med. 56, 433, 1927. 46. Lipschitz, W., R. Salarn on. Über den Wirkungsmechanismus campherartiger

Substanzen. Yerlı. dtsch, pharmak. Ges., 7. Tagg, Würzburg ı 927. Arch. exper. Path. D. 7

ı 28, ı 25, ı 928. 47. Lipschitz, W. Weitere Untersuchungen zur bioskopischen Reduktions methodeus\v., Bemerkungen zu der gleichnamigen Mitteilung von O. Kirchner t. Z. Immunit.forsch. 56, 375,1928. 48. Lipschitz, W. Im Blut kreisende Substanzen als Grundlage für Lichtdermatosen. Strahlenther. 29, 9, 1928. 50

49. Lipschitz, W. Narkotica, Schlafmittel und die Modeströmungen ihrer Anwendung. Sitzg des arztl. Ver. Frankfurt a. M. v. 6. Febr. 1928. Klin. Wschr. 1928, Nr 19, 913. 50. Lipschitz, W. Narkotica. Schlafmittel und die Modeströmungen ihrer Anwendung. Schmerz 2, 566, 1928. 51. Lipschitz, W. Colorimetrische Messung der Zelloxydationen durch Reduktion von Nitrokörpem und Nitraten. Oppenheimer-Pincussen, Die Fermente, Bd. 3. 1928. 52. Lipschitz, W., R. Weingarten. Über die Wirkungssteigerung Von Lokal anastheticis

durch halınende Substanzen. I. Mitt. Arch. exper. Path. (D.) ı87, ı, ı928. 53. Laubender, W., Lipschitz W., R. Weingarten. Ein neues Prinzip der Wirkungssteigerung von lokalanasthetischen Mitteln. Verh. dtsch, pharmak. Ges., 8.

Tagg, Hamburg 1928. Arch. exper. Path. (D.) ı 88, 153, ı 928. 54. Lipschitz, W. Entzündungshemmung durch Hypnotika. Verh. dtsch. pharmak. Ges., 8.

Tagg, Hamburg ı 928. Arch. exper. Path. (D.) ı 38, 163, 1928.

55. Lipschitz, W. Über die Membranfunktion des Magens. ı O. Tagg dtsch. physiol. Ges. in Frankfurt a.M. vom 27-30 Sept. 1927. Ber. Physiol. usw. 42, 573, 1928. 56. Lipschitz, W. Prinzipien der Korobination von Schlafmitteln. Arch. Psychiatr. (D.)

86, H. 2, ı 928. 57. Lipschitz, W. Die Bedeutung des "inneren Kreislaufes" fiir Krystalloide, speziell des

Jodions. Klin. Wschr., Nr 3, 1 ı6, 1929.

58. Lipschitz. W. Laubender W. Die pharmakologischen Wirkungen des Percain~ eines

neuen Lokalanaestheticums. Klin. Wschr. 1929, Nr 31, ı438.

59. Lipschitz, W. Das Schicksal ~der Halogene an den Membranen des tierischen

Organismus. Verh. dtsch, pharmak. Ges. 9. Tagg, Münster ı 929. Arch. exper. Path. (D.)

147, 68, ı 930. 60. Lipschitz, W. Der Durchtritt der Halogene durch die Membranen des tierischen Organismus. Arch. exper. Path. (D.) 147, 142, 1930. 61. Brand, PH., Lipschitz W. Über die Abhangigkeit der Giftwirkung von Reaktionstemperutur. Versuche am überlebenden Dünndarm. Arch. exper. Path. (D.) 147,

ı 05, 1930. 62. Lipschitz, W., Meyer P .. Salomon R. Die Grundwirkungen des Cam-phers und campherartiger Substanzen. Arch. exper.Path. (D.) 148,257, 1930. 51

63. Lipschitz, W. Differenzierung des Thyroxinjods vom anorganischen Jod durch die Membranen des lebenden Organismus. Klin. Wschr. 1930, Nr 14, 642. 64. Lipschitz, W., Laubender W. Die pharmakologischen Wirkungen des Pertains. II. Mitt. : Toxikologische Untersuchungen. Klin. Wschr. 1930, Nr 21, 968. 65. Lipschitz, W., Peng D., Guggenheim K., Winkler H., H. Fröhlich. Studien zur Pharmakologie der Entzündung. I.-V. Mitt. Arch. exper. Path. (D.) 151,267, 1930. 66. Laubender, W. Lipschitz, W. Studien zur Pharmakologie der Entzündung. VI. Mitt.: Die Beeinflussung der Entzündungsreaktion durch Höhenklima. Arch. exper. Path. (D.) 158, 163, 1930. 67. Gimdt, 0., Lipschitz, W. Über die Wirkung des Morphins auf die Körpertemperatur. Versuchean normalen Kaninchen. Arch. exper. Path. (D). 159,249, 1931. 68. Lipschitz, W., Gimdt O. Wertbestimmung von Schilddrüsen-praparaten des Handels.

Arch. exper. Path. (D.) 159~ 259, 1931. 69. Lipschitz, W. Über das Verhalten der Halogene im Organismus. Klin. Wschr., Nr 49, 2241, 1981. 70. Lipschitz, W., Hsing W. Die Abhöngigkeit der Wirkung uteruserregender Mittel (Oxytocin und Barium) von Konzentration und Reaktionstemperatur. I. Mitt. : Über die Prinzipien pharmakologischer Wirkung. Pflügers Arch. 229, 672, 1932. 71. Lipschitz, W. Über die Reaktion zwischen Organ und Pharmakon. Med.- Biol. Abend der Med. Fakultat in Frankfurt a.M., Sitzung vom 25. Jan. 1932. Klin. Wschr., Nr 27, 1165, 1932. 72. Lipschitz, W. Üer die Toxizitat des Chlorats. Arch. exper. Path. D. 164, 570 1932. 73. Lipschitz, W., Schmitt F. Studien zur Pharmakologie der Entzündung. VII. Mitt. Arch. exper. Path. (D.) 164,641, 1932. 74. Lipschitz, W., Laubender W. Percain-Toxikologie. Bemerkungen zu den Ausfiihrungen von Ph. Ellinger, H. Fuhner und B. Wilkmann. Slg. Vergififolle 3, 217, 1932. 75. Lipschitz, W., Reuter E. Studien zur Pharmakologie der Entzündung. IX. Mitt.: Die Wirkung wasser- und salzmobilisierender Mittel auf die Entzündungsreaktion. Arch. exper. Path. (D.) 171, 650, 1933. 52

b. İstanbul Üniversite'sinde bulunduğu sürede yaptığı çalışmalar

ı. Lipschitz, W., Klar F. Die Abhangigkeit der Wirkung uteruserregender Mittel (Histamin und Ergotamin) von Konzentration und Reaktionstemperatur. Arch. exper.

Path. (D.) ı 74, 223, ı 934. 2. Lipschitz, W. Transmineralisation des Organismus und ihre Bedeutung fiir

Entzündungsvorgange. Schweiz. med. Wschr., Nr ı 9, 425, ı 935. 3. Lipschitz, W. Mikromethode zur Bestimmung von Halogen in Körperflüssigkeiten und Geweben. Arch. intemat. Pharmacodynamie 49, 379, I 935. 4. Lipschitz, W. Das Schicksal von injiziertem Kochsalz und Calciumchlorid im

Organismus. Verh. Schweiz. Naturforsch. Ges. Eindsiedeln, ı ı6. Jahresverslg S. 385.

ı935. 5. Lipschitz, W. Das Schicksal von intravenös ge gebenem Kochsalz und Caiciumchlorid im Kaninchenorganismus und ihre Wirkungen auf die Gewebe. Arch. internat.

Pharmacodynamie 53, 200, ı 936. 6. Lipschitz, W. Sur la regulation sympathique de la glycemie et du metabolisme des

Chlorures tissulaires. Compt. rend. des seances de la societe de biologie 12ı, ı295, ı936.

Seance du 28. III. ı 936.

7. Lipschitz, W. Mobilisierung des Salzdepots ı m Organismus durch Arterienunterbindung. Wirkung des Adrenalins auf den Mineralhaushalt. Arch. internat.

Pharmacodynamie 53, 2 ı 5, ı 936. 8. Lipschitz, W. Über experimentelle V erschiebungen im Mineralhaushalt des Kaninchens und ihre Beziehungen zur Entziindungsreaktion. Arch. intemat.

Pharmacodynamie 53, ı 87, ı 936. 9. Lipschitz, W., Büding E. Sur les d-et 1-bomeolglucosides. Compt. rend. des seances de l'academie des sciences 205, 58. Seance du 5. II. 1937.

10. Lipschitz, W. Das Verhalten von Halogeniden und Nitrat an Drüsenmembranen: ı. Wertheimer sches Froschpraparat, 2. Parotisdrüse und Niere des Hundes. Arch. ital. Sci.

farmacol. ı5, ı937. Festschrift fiir Benedicenti. ll. Lipschitz, W., Büding E. Bildungsmechanismus gepaarter Glucuron-sauren.

KongreBbericht II des XVI. intemationalen Physiologenkongresses. Zürich, ı 938. 53

ı 2. Lipschitz, W. The fundamental effects of the camphor group. Amer. J .med. Sc i. ı 97,

434, ı 939.

ı3. Lipschitz, W. M ec hani sm of the acidifıcation of blood by calcium salts. J. Pharmacol.

(Am.) 66, 22, ı 939.

ı4. Lipschitz, W. Mechanism of the acidifıcation of blood by calcium salts. Proc. amer.

Soc. Pharmacol. S. 22, 30 th meeting Toronto, ı 939.

ı5. Lipschitz, W., Büding E.: Mechanism of the biological formation of conjugated glucuronic acids. J. biol. Chem. (Am.) ı29, 333, ı 939. c. Türkiye' den aynidıktan sonra yaptığı çalışmalar

ı. Lipschitz, W., Hadidian Z. Bioassay of diuretics. Fed. Proceedings ı, No: ı, ı 942. 2. Lipschitz, W., Upham, Hotchkiss ve Carlson. The parenteral use of organic esters. J.

Pharmacol. (Am.) 76, ı 89, ı 942. 3. Lipschitz, W. The dependency of the ani on on the associated cation in the distribution and excretion of halides in the body. Exper. Med. a. Surgery ı, ı 7ı, ı 943. 4. Lipschitz, W., Hadidian Z., Kerpczar A. Bioassay of diuretics. J.Pharmacol. (Am.) 79,

97, ı 943. 5. Lipschitz, W., Hadidian Z. Amides, amines and related compounds as diuretics. J.

Pharmacol. (Am.) 8ı, 84, ı 944. 6. Lipschitz, W. Diuresis and diuretics. Proc. Rudolf Virchow Medical S oc. New York

ı944. 7. Lipschitz, W. The action of ammonia and allophanic azide. J. Amer. chem. Soe. 66,

(4), 658, ı 944.

8. Lipschitz, W. Antiacid compositions. U.S. Pat. 2.363.386, ı 944. 9. Lipschitz, W., and Stokey E .. The mode of action of three new diuretics: Melamine,

Adenine and Formoguanamine. J. Pharm. (Am.) 83, 235, ı945.

ı o. Lipschitz, W. A new group ofdiuretics. Bull. New England Med. Center 7, 78 ı945.

ı ı. Lipschitz, W. Giftungen und Entgiftungen im Tierkörper. Schweiz. reed. Wschr., Nr

22, 486, ı 946. 12. Lipschitz, W., Stokey E. Mechanisms of antidiuresis in the dog and in the rat. Amer. J. Physiol. 148, 259, 1947. 54

13. Lipschitz, W. Regulation of the kidney functions in various species of animal s. ı 7. intemat. Physiol. KongreB, S. 89. 1947.

ı4. Lipschitz, W.~ Stokey E. Diuretic action of Formoguanamine in normal persons. J.

Pharmacol. (Am.) 92, ı31, ı 948. 15. Lipschitz, W. Giftung und Entgiftung aromatischer Nitroverbindungen. Naunyn­

Schıniedebergs Arch. 205, 305, ı 948.

Yazdığı Kitap ve Kitap Bölümleri ı. Lipschitz, W. Über den Wirkungsmechanismus Von Blutgiften. Ergebnisse der

Physiologie, Bd. 23, Abt. 1, S. ı. I 924. 2. Lipschitz, W. Indicatormethoden zum Nachweis von Zelloxydationen. Abderhaldens Handbuch der bi o logisehen Arbeitsmethoden, Abt. IV, Te il 1. Berlin: Urban & Schwarzenberg 1925 (1936). 3. Lipschitz, W. Spezielle Biochemie der Zelle. VIII. Allgemeiner Zellstoffwechsel. B. Über energieliefemde Zellprozesse. C. Oppenheimers Handbuch der Biochemie des Menschen und der Tiere, Bd. II. Jena: Gustav Fischer 1925. 4. Lipschitz, W. Übersicht über die chemischen Systeme des Organismus und ihre Fahigkeit Energie zu liefem. Handbuch der normalen und pathologischen Physiologie,

Bd. 1, S. 26. Berlin: Springer ı 927. 5. Lipschitz, W. Umwandlungsprodukte des ungespaltenen Blutfarbstoffes. Handbuch der

normalen und pathologischen Physiologie, Bd. 6, Teli ı, S. 149. Berlin: Springer ı 928.

6. Lipschitz, W. Verh. dtsch, pharmak. Ges., ı O. Tagg, gehalten vom 4. his 7. Sept. 1930

in Königsberg i. Pr. Arch. exper. Path. (D.) ı 57, H. 1 (1930). 7. Lipschitz, W. Verb. Dtsch. pharmak. Ges., II. Tagg, gehalten vom 8. his ll. April 1932 in Wiesbaden. Arch. exper. Path. 167, H. I (1932). 55

4.2. Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz (1896-1987)

Üniversite Reformu sürecinde Türkiye~ye gelen, Ülkemiz Biyokimya alanına katkısı en fazla olan ve çalıştığımız Hocalar içerisinde bilim dünyasında adını en çok

duyuran Felix Haurowitz~dir (Resim 4-5). Tüccar Rudolf Haurowitz~in oğlu olan Felix

Haurowitz, 01.03. ı 896 tarihinde Çekoslavakya'nın Prag şehrinde doğdu. İlk ve orta

öğrenimini ı902-ı9ı4 yılları arasında Prag'da yaptı. ı9ı8 yılında başladığı Tıp

eğitimini Prag ve Würzburg'da sürdürdü. ı 923 yılında Prag Alman Üniversitesi Tıp

Fakültesi' nden mezun oldu. Aynı yerde çalışmalarını sürdüren F el ix Haurowitz, ı 923

yılında Fen Doktorasını (PhD) başarı ile verdi. ı 925 yılında Bi yokimya Doçenti ve

ı 939 tarihinde de Profesör ünvanını aldı. ı 936 yılına kadar Prag Üniversitesi

Biyokimya Kürsüsü'nde çalışmaya devam etti. Bu arada Prof. Dr. Felix Haurowitz,

misafir araştırmacı olarak; ı 923 yılında Berlin'de Charite Hastanesi'nde Prof. R. Rona,

ı924'de Münih'te Prof. Dr. R Wilstaetter, ı925 tarihinde Heidelberg'te Prof. Albercht

Kossel ile beraber çalışmalar yaptı. Kossel, protaminler ve histonlar üzerine yaptığı

önemli çalışmalardan dolayı ı 9ı O yılında Nobel Ödülü almıştı. ı 938 yılında Kopenhagen'de Carlsberg Biyoloji Enistütüsü'nde Prof. A. Fischer ile beraber protein

kimyası üzerinde çalıştı ( 4, 64, 70).

Prof. Dr. Felix Haurowitz Prag Üniversitesi Hayati Kimya Enstitüsü'nde önce

hemoglobinin, sonra da antijen ve antikorların kimyası hakkında bir çok çalışma yaptı.

Bu çalışmalar çeşitli dergilerde ve özellikle de "Zeitschrift fiir Physiologische Chemie''

de yayınlandı. ı 926 senesinden itibaren düzenli olarak uluslararası "fıziologi''

kongrelerine katıldı. ı 93 7 yılında "'Societe de Chimie Biologique'' tarafından konferans

vermek üzere Lyon ~ a davet edildi. Prag 'ta bu çalışmalarını yürütürken tatillerde kısa

süreliğinede olsa Prag'tan aynlarak farklı yerlerde bulundu. ı 923 yılında Berin "de

Charite Hastanesinde Prof. P. Ro na' nın yanında, ı 924 yılında M ünehen ·de Prof. R.

Willstaetter~in yanında ve ı 925 yılında Heidelberg'te Prof. A. Kossel'in yanında çalıştı.

Bu enstitülerde ferment ve protein kimyasıyla ilgili birkaç çalışması yayınlandı. ı 938

yılında Carlsberg Biyoloji Enstitüsünün ınİsafiri olarak Kopenhagen·e davet edildi ve

orada Prof. A. Fischer'le beraber protein kimyası üzerine çalıştı (70). 56

Uzun yaşamı boyunca çok ciddi olaylara tanık oldu. ı. Dünya savaşı sonunda içinde bulunduğu Avusturya-Macaristan imparatorluğu dağıldı. 2. Dünya savaşının başında Hitler orduları tarafından Prag işgal edildi. Bu süreçte ı 939'da İstanbura davet edildi. Ülkemizde yaklaşık ı O yıl kadar kalan Hoca, ı 948 yılında yaşamının kalanını geçireceği, indiana Üniversite~sine Biyokimya Profösörü olarak gitti (ABD). O başarılı politik değişimlerle ayakta kalmasını bildi. Tıp ve bilim alanında insanlığın geleceğini etkileyen katkılarda bulundu (72).

Prag Alman Üniversitesi Biyokimya Enstitüsünden Prof. Dr. Felix Haurowitz

(1896- ı 987) ı 939 yılında Tıp Fakültesi Hayati ve Tıbbi Kimya (Biyokimya) Enstitüsü yönetimine ordinaryüs payesiyi ile davet edildi. Kürsüyü ziyaret ettikten sonra görevi

kabul etti ve 04.04. ı 939 tarihinde göreve başladı (Resim 6-10). Bu durum Üniversite

Rektörlüğünce, Maarif Vekaletine şöyle bildirildi; "Tıb Fakültesi Tıbbi ve Hayati

Kimya Enistitüsü Ord. Profesörlüğüne angaje edilen Prof. Dr. Haurowitz~in 04.04. ı 939

tarihinde ödevine başladığını saygılarımla arz ederim" (69). Benzer bir yazışma da tıp

Fakültesi Dekanlığı ile Rektörlük arasında olmuştur. Bu tarihten itibaren görevini yerine

getirebilmek için canla başla çalıştı (ı 939- ı 948) (73).

Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz, Türkiye'ye gelir gelmez Türkçe öğrenmeye ve

bir yıl sonra Türkçe ders vermeye başladı. Bu durum onun içinde bulunduğu ortamın

problemlerini daha iyi ve çabuk kavramasına ve hızla bu problemlere çözüm üretmesine

imkan sağladı. Böylece, çok kalabalık olan tıp öğrencileriyle ve etrafını saran genç

araştırınacılarla çok daha iyi iletişim kurdu ve yılınadan usanmadan onlarla meşgul

oldu, akademik bilgi ve tecrübelerini onların yetişmeleri için sonuna kadar kullandı. Bir

çok uzman ve öğretim üyesi yetiştirdi. Sekiz yıl gibi kısa bir sürede ve üstelik 2. Dünya

Savaşının gölgesinde kötü bir çalışma ortamında, çeşitli konularda 49 çalışma yaptı ve

dört ders kitabı yazdı (72).

ı 948 senesinde A.B.D. indiana Üniversite'sine Biyokimya Profösörü olarak

davet edilen ve bazı ailevi nedenlerle bunu kabul eden Prof. Haurowitz, iü istanbul Tıp

Fakültesine ıo yıl hizmetten sonra, 01.07.ı948 tarihinden itibaren enstitüden ayrıldı (73). 57

Haurowitz Hoca, ayrılması ile ilgili olarak dekana hitaben, "Sayın Bay Dekan~ geçen senenin sonunda size bildirdiğim gibi, Amerika' daki indiana Üniversitesine

çağnldım. Oradaki biokimya profesörlüğünü kabul ettiğim için, İstanbul' dan Mayıs veya Haziran ayında ayrılınarn lazım gelir, Üniversite ile akdedilen sözleşmeye göre bunu size bildiriyorum. İkinci vatanım olmuş olan Türkiye' den ve bilhassa senelerce idare ettiğim enstitüden ayrılmak bana çok güç geliyor. Biokimya Enstitüsü~nün direktörü ve Tıp Fakültesi'nin azası olmak, benim için daima büyük bir şeref idi ve buna layık olan bir şekilde hareket etmeğe çalıştım. İdare ettiğim enstitünün istikbaline

çok alakalıyım. Bu husustaki fikirlerimi size bildirdim. İstanbul'u terk ettikten sonra da

bütün duygularımla İstanbul Üniversitesi'nin Tıp Fakültesi'ne bağlı kalacağıma ve

fakülteye yardımda bulunmak için her zaman hazır olacağıma inanınanızı derin

saygılada rica ederim'' şeklinde bir yazı kaleme aldı ve burada verdiği sözleri fazlasıyla yerine getirdi (73).

İkinci vatanım diye çok bağlandığı ülkemizden 1948 senesinde ayrılmasına

rağmen, eski kürsüsü ile olan ilişkisini asla kesmedi ve her imkan bulduğunda eski

kürsüsünü ziyaret etti, çeşitli konferanslar verdi. Ayrıca, kendisinden sonra bu kürsüde

görev alanlardan bilimsel yardım ve teşviklerini esirgemedi. Prof. Haurowitz, ülkemizi

ve bilim seviyemizi Amerika~ da ve Avrupa' da tanıtabiirnek için konferanslar verdi.

Ülkemizin Amerika' daki bilimsel temsilcisi oldu ve bunu hayatının en büyük zevki olarak gördü (73).

ı 956 yılında indiana Üniversitesi tarafından "Mümtaz (Seçkin) Profesörlük"

payesiyle ödüllendirildi. ı 948 ile ı 966 yıllan arasında aynı üniversitede eğitim ve

araştırma ile meşgul oldu, ı 966 senesinde 70 yaşındayken eğitimden emekli oldu ve

fakat mümtaz emeritus profesör olarak araştırma ve araştırma gruplannın idaresini devam ettirdi (70, 64, 72-73).

ı 97ı yılında ilk uluslararası immünoloji kongresinde, immünoloji alanındaki

mümtaz hizmetlerinden ve bu işin moleküler düzeyde reaksiyonlar konsepsiyonundaki

önderliğinden dolayı şükranlar bildiren plaket verildi. Ayrıca hakkindaki şu sitasyon

dikkat çekicidir; ~'Moleküler seviyede imminolojik reaksiyonlar hakkındaki erken 58

kavrayışı ve antikorların farklılığı hakkındaki öncü çalışmaları çağdaş antikor görüşü için yol açmıştır'' (63, 70). ı 987 yılında, 9ı yaşında iken Aınerika~da vefat etti.

Bilimsel çalışmalarında yoğunlaştığı konular

ı 920- ı 97 ı yılları arasında ı ı· i kitap, 3 3T si çeşitli konularda yazılmış orijinal ayn baskı, makale ve araştırma olmak üzere toplam 349 yayını vardır. Bunların pek az bir kısmı derleme ve bir maksat için yazılmış makalelerdir.

ilgilendiği çeşitli konular arasında üzerinde en çok çalıştığı ve başarılı olduğu başlıca konular şunlardır: (64, 70)

ı. Hemoglobin ile ilgili çalışmalar: ı 925 ile ı 936 yılları arasında ilgilendiği ve

araştırmalarını yoğunlaştırdığı konu hemoglobinin yapısı oldu. Bu konuda önemli

bazı buluşlara imza attı. Hemoglobine bağlanabilen ve onu okside edebilen bazı

maddelerle spektroskopik çalışmalar yaptı. Methemoglobinin absorbsiyon

spektrumunu ve diğer fiziksel özellilerini ilk defa ortaya koydu. Methemoglobinin

çeşitli türevlerini ilk defa kristalize etti. İnsan fetal kanında, fetal hemoglobin

olduğunu ilk kez gösterdi. Fetal hemoglobinin İzolasyonu, kantitatif tayini, fetal

hemoglobinin kristalize edilmesi ve oksijene olan ilgisini yani yetişkin

hemoglobine göre fetal hemoglobinin oksijene ilgisinin daha yüksek olduğunu

gösterdi. Kristalize deoksi hemoglobinin oksijen değişiklikleri karşısında kristal

şeklini değiştirmesi v.s. gibi, hemoglobin hakkında pek çok bulgular ortaya koydu.

Anormal hemoglobin yapılarıyiada ilgilendi. Ancak Prag' da orak hücre li an emi ve

talesemi vakaları olmadığı için bu hastalıklarla ilgili patolojileri tespit edemedi (70, 72).

2. İmmüno kimyasal çalışmalar: Daha ı 930'lu yıllarda immüno-kimyasal

konularla meşgul olan Haurowitz, yaptığı çalışmalarla antikorların serum globulinleri

olduğunu, bu globulinlerin antijenlerin determinant gruplarına tamamlayıcı bir

şekilde uyum gösterdiklerini, bu tamamlayıcılığın daha globulin biyosentezi

esnasında meydana geldiğini, antikorların biyosentezi sırasında antijenlerin bir kalıp

olarak etki ettiklerini gösterdi. Bu bulgulardan ilk üçü geçerliliğini korumakla

birlikte, sonuncusu tartışmalıdır. Ayrıca antijenin vücutta dağılımı gibi ilgi çekici bir 59

çok bulgu ve gözlemleri bulunmaktadır. ı 97ı yılında ilk uluslararası immünoloji

kogresinde Haurowitz, "İmmünolojiye mümtaz hizmetlerinden dolayı~~ bir plaketle

ödüllendirilmiştir (70, 72-73).

3. Proteinin iç yapısı ile ilgili çalışmalar: Hemoglobin ve antikorlar protein

yapısında olduklanndan dolayı ve Haurowitz, bu konuyla ilgili yoğun çalışmaları

sırasında bir çok genel protein kimyası problemleriyle karşılaştı ve bu problemleri

çözdü. Proteinin spesifikliği ile protein fonksiyonları arasındaki ilişki problemleriyle

ve genel protein kimyası problemleri ile karşı karşıya kalınca, bütün bu problemleri

çözebilmek için~ pek çok ve birbirini tamamlayıcı çalışmalar yaptı. Sonuç olarak çok

değerli sonuçlara ulaşarak protein kimyasının önderlerinden ve immünolojinin kuruculanndan oldu (70, 72).

Üyesi olduğu kuruluşlar

Prof. Haurowitz, bir çok uluslararası bilim demeğine üyeydi. Üyesi olduğu

bilimsel kuruluşlar şunlardır~ American Society of Biological Chemists, American

Association of İmmunologists, American Chemical Society, American Association for The Advancement of Science, American Society for Microbiology, American Society for Cell Biology, Biophysical Society, Gesellschaft dür Physiologische Chemie (Germany), · Emeritus member of the Biochemical (London), Societe de Chimie Biologique (Paris), Faraday Society (London), The New York Academy of Sciences, Fellow of the international Society ofHematology (70).

Bunlardan başka, gerek Amerika'da ve gerekse Almanya~da paye, tayin, tevcih ve mükafatlar da kazandı. American Chemical Society'nin Biologycal Chemistry

Division Başkanlığı (ı 962- ı 963) ve indiana Üniversitesi Distinguished Profösörlüğünü yaptı (ı 968). ı 960 yılında Frankfurt'ta Paul Ehrlich Kurumunun altın madalyasını ve

ı2.500 Dolarlık Paul Ehrlich ödülünü kazandı (63, 70).

İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesi ile devam ettirdiği sıcak ilişkiler ve destekleri nedeniyle ı 972 yılında kendisine İstanbul Üniversitesi tarafından Fahri Doktora Ünvanı verildi (Dr. h. c., Resim ı ı) (69, 73). 60

Kürsüye katkıları

Prof. Haurowitz, ı 939 yılında davet edildiği Türkiye~nin tek Tıp Fakültesi~nin tek Biyokimya Enstitüsü'nü, inceledikten sonra çalışmak için yeterli buldu ve bu görevi kabul etti. Çünkü, kendisinden önce ı 933 üniversite reformuyla i. Ü. İstanbul Tıp

Fakültesi Biyokimya Enstitüsü'ne gelen Ord. Prof. Dr. Werner Lipschitz, 1934-ı 935 yıllarında kurucusu olduğu Biyokimya laboratuariarına çok büyük emek~ çaba ve itina sarfederek en modem ve mükemmel bir kuruluş olmasını sağlamıştı.

Eleman yetiştirme gayreti

Ord. Prof. Dr. F. Haurowitz, göreve başladığında kendisine candan yardımcı olabilecek kişi olarak sadece laborant Paula Schwerin'i buldu. Ön sırada işine sarılacak bir asistana ihtiyaç duyuyorrlu ve bunun tıp fakültesi mezunlarından olmasını arzuluyordu. Kısa bir süre sonra istediği oldu ve çevresine hekim ve kimyager

araştırmacılan toplayarak, onları yetiştirdi ve uzmanlığa hazırladı. Yanına ilk aldığı

asistanlardan biri olan Kimyager Mürvet Tunca Kasım 1940 tarihinde ve Kimya Doktoru

bayan Muzaffer Vardar ı 9. ı 2.1940 tarihinde asistan kadrosuyla göreve başladılar. Aynı

tarihlerde Prof. Haurowitz, Eczacı Yüzbaşı Neşet Bayer'i fahri asistan olarak kabul etti.

Yeni oluşturduğu bu kadro kendisine, derslerde, pratiklerde ve bilimsel çalışmalarda

yardım etti (70). Asistanlarının bir çoğunu kimya doktorası yapmaya teşvik etti ve

öğretim üyesi yaptı. Dr. Mutahhar Yenson, 1939-1948 yıllarında onun ilk tıp fakültesi

mezunu asistanı oldu. Onu kariyere hazırladı ve daha sonra Dr. Mutahhar Yenson onun

ilk yetştirdiği uzman ve doçenti oldu (70).

Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz, Türkiye~ye gelir gelmez Türkçe öğrenmeye

çalışarak, bir yıl sonra Türkçe ders vermeye başladı. Türkçe öğreninceye kadar geçen

sürede dersleri Doç. Dr. Osman Saka tarafından tercüme edildi. Onun hasta olduğu veya

müsait olamadığı zamanlarda derslerin tercümesi Asistan Şaban Örnektekin tarafından

yapıldı. Eczacılık Fakültesi'ndeki derslerin yapılmasında ve öğrenci işlerinde kendisine

Doç. Dr. Musa Kazım yardım etti (73). Bu durum onun içinde bulunduğu ortamın

problemlerini daha iyi ve çabuk kavramasına ve hızla bu problemlere çözüm üretmesine

imkan sağladı. Böylece, çok kalabalık olan tıp öğrencileriyle ve etrafını saran genç 61

araştırmacılarla çok daha iyi iletişim kurdu ve yılınadan usanmadan onlarla meşgul

oldu, akademik bilgi ve tecrübelerini onların yetişmeleri için sonuna kadar kullandı. Bir

çok uzman ve öğretim üyesi yetiştirdi (70).

Bundan başka, tıp dışından bulduğu iyi ahlaklı~ öğrenme aşığı ve çoğu kimyacı

olan fedakar~ hevesli ve çok çalışkan olan asistanlarla eğitim ve araştırma kadrosunu

geliştirdi. Tıbbi Kimya Tekemmül (olgunlaşma) kurslan düzenledi. Bu dersleri Dr.

Mutahhar Yenson veriyordu (73). ı 94 ı ile ı 948 yılları arasında yanındaki asistanları

uzmanlığa hazırladı ve çoğuna kimya doktorası yaptırdı. Bir süre yanında büyük heves ve

fedakarlıkla çalışmış olan yüzbaşı Dr. Şevket Tekman ~ın bu büyük gayretini takdir etti ve

onun Doçent olması için her türlü desteği sağladı (ı 948) (70).

Kürsünün bilimsel ve teknik seviyesine katkısı

Felix Haurowitz hocanın kürsüye gelmesiyle, ilk olarak çok sistemli ve tıp alanına

· ~ çok yakın, eğilimli ve tıpla içiçe bir biyokimya eğitimi ortaya çıktı. Bunun dışında bir

konuyu geniş ekiplerle inceleme, beraber çalışma ve birbirine yardımcı olma fıkirleri de

kürsüde üstünlük kazandı (70).

İmmünolojik kimyanın kurucularından ve önderlerinden olan hoc~ savaş ve

savaş sonrası ortamdan dolayı pek de iyi olmayan koşullar altınd~ kürsüde bulunduğu

sürede çoğu iınmünoloji ile ilgili 49 orijinal araştırma yaptı ve yaptırdı, dört tane de

biyokimya kitabı yayımlandı. Böylece bu dönemde Biyokimya Enistitüsü Üniversitenin

araştırma merkezlerinden biri haline geldi (73).

W. Lipschitz hocanın kurduğu Biyokimya Enstitüsü"nü (kürsüyü), canlılık,

faaliyet ve araştırma bakımından daha mükemmelleştiren, tam bir bilim ve araştırma merkezi haline getiren büyük hoca F el ix Haurowitz oldu (73).

Öncülük ettiği ve destek olduğu çalışmalar (69-70, 73);

ı. Mutahhar Y enson~ Kimyager Kirkor Sarafyan, Paula Schwerin, Kimyager Rasim

Uluguay, Selim Berkol, Kimyager Mürvet Tunca ve Kimyager Neşet Bayar'la

ekip oluşturarak "'Kataliz ve immunokim ya~· konusunda çalışmaya başladı (ı 940). 62

2. Mutahhar Y enson, Kimyager Kirkor Sarafyan, Selim Berkol ve Paula Schwerin

ile birlikte yaptıkları "Tabii ve gruplar ikame edilmiş proteinlerin determinant

grupları hakkında immunokimyevi tetkikler'~ isimli çalışma Ocak 1940 yılında i. Ü

Fen Fakültesi Mecmuasında yayınlandı (Resim 12).

3. Paula Schwerin ile birlikte hazırladıkları '"Atmung Agglutinierter und

Haemolysierter roter blutkörperchen (Aglutine ve Hemolize edilmiş kırmızı

küreciklerin tenefflisü)" başlıklı makale Enzymologia (Resim 13) dergisinde

yayınlandı (Cilt:9, S:95, Yıl: 1940).

4. Kendisine ait "The Prosthetic Group of Sulfhemoglobin" isimli makalesi (Resim

14) Journal of Biological Chemistry dergisinde yayınlandı( 1941 ).

"İmmünokimya" hakkındaki bir yazısı da Journal of İmmunology dergisinde

yayınlandı( 1941 ).

5. Kimyager Kirkor Sarafyan'la birlikte hazırladıkları "Asetilleştirilmiş ve

Jodlaştırılmış Antijene Dair" isimli çalışma bitirildi(l941 ).

6. Mutahhar Yenson ve Paula Schwerin ile birlikte yaptıkları "Hemin'le Kükürlü

Hidrojen hakkında" konulu çalışma bitirildi( 1941 ).

7. Kimyager Kirkor Sarafyan ve Paula Schwerin ile birlikte hazırladıkları "'Antigenic Properties of Substituted Serum Globulin'' konulu makale Journal of İmmunology

dergisinde yayınlandı (1941 Mart Sayısı).

8. Kendisine ait olan "Komplemente (Alexin) ait araştırmalar" isimli çalışması (Resim 15) Dr. Şaban Örnektekin tarafından Türkçe~ye çevrildi ve İstanbul

Seririyatı adlı dergide yayınlandı (Cilt:23, No:7, Yıl:1941).

9. Paula Schwerin ile birlikte yaptıkları "Haemin-Katalysen im Grenzflaechenfilm

zwischen W asser und Ölphase'~ isimli çalışma Enzymologia dergisinde yayınlandı

(Cilt:9, S:193, Yıl:l941).

1O. Muzaffer Vardar ve Paula Schwerin ile birlikte hazırladıkları '" Antikorların

Spesifik Grupları'· isimli çalışma Tıp Fakültesi Mecmuasında yayınlandı (1942). 63

ı 1. Muzaffer Vardar~ Kirkor Sarafyan ve Mürvet Tunca ile beraber hazırladıkları

"Yalnız bir antigen zerkil e( enjeksiyon) muhtelif antikorların teşekkülü'~ kunulu

çalışma Tıp Fakültesi Mecmuasında yayınlandı (1942).

ı2. Lahut Uzman ve ve Paula Schwerin ile birlikte hazırladıkları '"Antikorlann

Bağlama Kıymetleri" isimli çalışma Tıp Fakültesi Mecmuasında yayınlandı (1942).

ı 3. Kendi hazırladığı "Bildung, W ertigkeit und Spezifitaet der Antikörper'' isimli

çalışma Tıp Fakültesi Mecmuası'nda yayınlandı (1942).

ı 4. Mürvet Tunca ve Nedret Yurd ile birlikte yaptıklan "Natif ve denature edilmiş

protein üzere invert sabunların ve fermentlerin tesiri'~ Bull. Fac. Med. Ünv. ~de

yayınlandı (İstanbul, 6, 323 ı -3233, ı 943).

ı 5. Kendi hazırladığı "İmunite reaksiyonları hakkında yeni araştırmalar" isimli

makale Türk Fiziki ve Tabii İlimler Sosyetesi Yıllık Bildirileri ve Arşivi

Mecmuasında yayınlandı (sayı: ı O, ı 942/1943)

ı6. Mutahhar Yenson'la birlikte hazırladıkları " Quantitative Determination of Antigen, Antibody and Complement in Precipitates" konulu makale Journal of

İmınunology dergisinda yayınlandı (ı 943).

ı 7. Paula Schwerin ile beraber yaptıkları "The V alence of Antibodies to Antigens

Containing two different Determinant Groups'~ isimli çalışma Journal of

İmıninology dergisinde ı 943 yılı Ağustos ayında yayınlandı.

ı8. Muzaffer Vardar, Haurowitz Hocanın kontrolü altında "Protein Kimyası

Hakkında" konulu çalışmasını ı ı. ı O. ı 943 tarihinde bitirdi ve Fen Fakültesine Doçentlik Tezi olarak gönderdi.

ı 9. Nedret Yurd, Şaban Ömektekin, Niyazi Eryol ve Lahut Uzman ile birlikte

yaptıkları "Denaturation Enzyınatic Hydrolysis and Serological Specificity of

Proteins" isimli çalışma İstanbul Seririyatı Mecmuasında yayınlandı (1 0.08. ı 944). 64

20. Muzaffer Vardar'la birlikte yaptığı "Proteinlerin Yapısı Hakkında- Die Sturktur

der Protein" adlı çalışma Türk Fiziki ve Tabii İlimler Sosyetesi Yıllık Bildiriğleri

ve Arşivi Mecmuasında yayınlandı (sayı: ll, 1944).

21. Mürvet Tunca ve Paula Schwerin ile birlikte "Sensibilisation with Azo-gelatin"

isimli çalışma 1944 yılında bitiriidi ve yayınlandı.

22. Radiye C indi ile birlikte "Hemoglobinlerin nev~ e( tür) haslığı hakkında'~ isimli

bir etüd Fen Fen Fakültesi Mecmuası'nda yayınlandı (11.07.1945).

23. Şevket Tekman, Mürvet Bilen, Paula Schwerin, Saide Tunç ve Pero Kara ile

birlikte "The Purification and the Formatian of Antibodies'" isimli çalışması Türk

Fiziki ve Tabii İlimler Sosyetesi Yıllık Bildiriğleri ve Arşivi'nde yayınlandı

(sayı:13. 1946-47, İstanbul).

24. Tıp Fakültesi Biyolojik Kimya Enistitüsü Asistanı Fahamet Bursa ile birlikte

yaptıkları "Natif ve denature proteinler arasında serolajik farklar" (Serolojical

Differances between Native and Denatured ) isimli çalışma, i.ü Fen

Fakültesi Mecmuasında yayınlandı (Seri B, Cilt: 1O Sayı:4, 18.11.1946).

25. Şevket Tekman'la birlikte yaptıkları "Preperation of purified Antibodies'~ isimli

çalışma İngiltere"de yayınlandı (Nature, 157, Sayfa:335~ 1946).

26. Mutahhar Yenson'la birlikte hazırladıkları "Yağda ısıtılmış Proteinlere pepsin,

tripsin tesiri" isimli çalışma Tıp Fakültesi Mecmuası~nda yayınlandı (Cilt:9

Sayı:2, 11.12.1946).

27. Mutahhar Yenson'un yazdığı ~'Asetilkolin tesiri altında tutulan organizmanın

immunlaştınlmasında antikor teşkkülü" isimli eser.

28. Kendi hazırladığı "Gebelikte Metabolizma, Ferment~ Hormon ve Vitamin

Meseleleri'"adlı eser ( 12.07 .1946).

29. Mürvet Tunca ile birlikte 18.05.1946 tarihinde hazırladıkları "The Linkage of

Olutamine in Protein" isimli çalışma. 65

30. Fehamet Bursa ile birlikte hazırladıkları "Natif ve Denature Proteinler arasında

serolajik fark'~ konulu çalışma Fen Fakültesi Mecmuasında yayınlandı(Seri:B,

Cilt:X, Sayı:4).

31. Şevket Tekman~ Mürvet Bilen, Paula Schwerin ile birlikte, "Antikorların

temizlenmesi ve spesifik presipitatların dissosiyasiyonu'~ hakkındaki çalışmaları

Biochemical Journal~ da yayınlandı.

32. Dr. Şevket Tekman'la birlikte hazırladıkları, "The Purification and the formatian

of Antibodies~· ve "Antikorların tasfiyeleri ve teşekkülleri hakkında'~ adlı etüdler

Türk Fiziki ve Tabii İlimler Sosyetesi'nde yayınlandı (13.05.1947)

33. 1947 yılında '"'"Footschritte der Biochemie'' isimli bir kitap yazdı ve

İsviçre/Basel· de yayınlandı.

34. Paula Schwerin ve Saide Tunç ile birlikte hazırladıkları "The Mutual Precipitation of Proteins and Azoproteins" (Proteinlerin azaproteinlerle

çök:türülmesi) isimli makale 1946 yılında, Archives of Biochemistry dergisinde

yayınlandı.

35. Şevket Tekman'la birlikte hazırladıkları "Glutaminin beta laktoglobulindeki

bağlanış tarzı hakkında'· isimli makale Tıp Fakültesi Mecmuasında yayınlandı

(Cilt:9 Sayı:3 Sayfa:225 Yıl: 1946).

36. Doç.Dr. Mutahhar Yenson~la birlikte hazırladıkları " Komplementin tabiyatı

üzerine" isimli çalışma Tıp Fakültesi Mecmuasında yayınlandı(Cilt:8 4234, 1945).

V erdiği konferans ve bildiriler

F. Haurowitz, yurtiçinde kendisine ulaşan istek ve arzuları değerlendirerek

Haseki Hastanesi~nde, Cerrahpaşa Hastanesi'nde, Türk Tıp ve Fiziki İlimler kurumunda, Türk Tıp Cemiyetinde ve Tıp Fakültesi 'nde çeşitli biyokimyasal konularda konferanslar vererek Bi yokimya ·nın önemini vurguladı ve tanınmasını sağladı. Aynca,

Haurowitz, 1948 senesinde ülkemizden aynlmasına rağmen, eski kürsüsü ile olan 66

ilişkisini asla kesmedi. Kendisinden sonra orada görev alanlara bilimsel yardım ve teşviklerini devam ettirdi. İstanbul, Anakara ve İzmir Üniversitelerinin gönderdiği asistan ve doçent adaylarını çalıştırdı ve destek oldu. Her imkan bulduğunda eski kürsüsünü geldi ve çeşitli konferanslar, seminerler ve tebliğler verdi. Bununla da yetinmeyen F. Haurowitz, yurdumuzu ve bilim seviyemizi Amerika"da ve Avrupa'da tanıtabiirnek için konferanslar verdi. Bilimsel çalışmalarımızı canlı yorumlarla her yerde anlattı. Denebilir ki o yurdumuzun Amerika' daki bilimsel bir temsilcisi ve tanıtma unsuru olmayı hayatının en büyük zevki saydı (70, 73).

Hoca, fırsat bulduça ve özellikle de üniversitenin tatil olduğu yaz aylarında

yurtdışında düzenlenen uluslararası kongrelere aktif olarak katıldı ve tebliğler sunarak

ülkemizi temsil etti. Katıldığı kongreler ve sunduğu bildiriler;

Yurt içi bildiriler

1. 24. ı 2.1940 tarihinde "Harp ve Milletierin Yeni Gıda Maddeleri İçin Mücadelesi'~ konulu bir konferans verdi (73).

2. ı 94 ı yılında Haseki ve Cerrahpaşa Hastanelerinde kız talebelere, doçent vekili Dr.

Musa Kazım Aras'la beraber Gaz Kursu verdi (73).

3. Türk Tıp ve Fiziki ilimler kurumunda 20. ı ı. ı 942 tarihinde "Antigen ve antikor

hakkında yeni araştırmalar'~ konulu bir konferans verdi (70).

4. Türk Tıp Cemiyetinde 27.03. ı 945 tarihinde "Antikorların Tabiatı" konulu bir

konferans verdi ve bu konferans Türk Tıp Cemiyeti Mecmuasında yayınlandı (73).

5. ı ı Mayıs ı 945 tarihinde '"Gebelikte vitamin, hormon, ferment ve metabolizma

meselesi" başlıklı bir konferans verdi (73).

6. "Biyokimya sahasında yeni araştırmalar" isimli konferans verdi ve bu konferans

yayınlandı( ı ı .03. ı 946) (73).

7. 3 1.05. ı 946 tarihinde Türk Fiziki ve Tabii Bilimler Kurumund~ Şevket Tekman'la

beraber, "Antikorların temizlenmesi ve teşekkülü" konulu bir konferans verdi (73). 67

8. 3. İç Hastalıkları Kliniğinde düzenlenmiş olan olgunlaşma kursunda "'Gebelikte

metabolizma, ferment, hormon ve vitamin meselesi'~ konulu bir konferans verdi (Seri

II, Sy:47, ı 946) (73).

9. "Biokimya Sahasında yeni Araştırmalar" isimli bir konferans verdi ve bu

konferansını yayınladı (18.03. ı 946) (69).

ıo. ı5.04.ı947 tarihinde, Tıp Cemiyeti'nde "Metabolizma sahasında yenilikler'~ konulu konferans verdi (73).

ı ı. indiana Üniversitesinde Hoca olan Felix Haurowitz, Prof. Dr. Mutahhar

Yenson~un teklifıyle, 20.03 ı 965 tarihinde İstanbul Tıp Fakültesinde birkaç konferans

vermesi ve seminer yapması amacıyla davet edildi. ı ekim ı 965 tarihinde İstanbul· a gelen hoca, 4 ve 5 ekim tarihlerinde konferanslar verdi (73).

Yurtdışı bildiriler (73)

1. 19.07. ı 94 7 tarihinde, Londra' da uluslararası kimya kongresinde "saf

antikorların elde edilmesi" hakkında bir konferans verdi.

2. ı 947 yılı Temmuz ayında Oxford'da uluslararası fızyoloji kongresinde, "Protein molekülünün bünyesi" konulu bir konferans verdi.

3. 16.09.1947 tarihinde, Newyork'ta Amerikan Kimya Birliği (American

Chemical Society) toplantısında "Proteinlerin Denatürasyonu'~ hakkında bir konferans verdi.

Yayınladığı Kitaplar (73, 74)

1. Biochemie des Menchen und der Tiere seite 1914, Theoder Steinkopff, Dresden und Leibzig. 1925.

2. Biochemie 1924-193 ı, Theoder Steinkopff, Dresden und Leibzig, 1938.

3. Fetschrifte der Biochemie ı 93 ı -1938, Theoder Steinkopff, Dresden und Leibzig,

1938 (ı 67 Scientific journal list). 68

4. Biokimya (Physiological and Medical Chemistry): Prof. Dr. Sadi Irmak ve Doç. Dr.

Osman Saka tarafından Türkçe'ye tercüme edildi(l940, II. Baskı 1943, III. Baskı

1945 ve IV. Baskı 1948, Resim 17). 5. Fertschritte der Biochemie 1938-1947, S. Karger, Basel, 1946 (168 Scientificjournal list).

6. Progress in Biochemistry, İnterscience, New York, 1950 (181 Scientific journal list). 7. Chemistry and Biology of Protein, Acedemic Press, 1950 ( 187 Scientific journal list).

8. Biochemistry, An İntroductory Textbook, J. Wiley and Sons, ine. New York, 1955.

9. Progress in Biochemistry since 1949, S. Karger, Basel, İnterscience Publ, New York, 1959. 10. The Chemistry and Fonction ofProteins, Acedemic Press, New York, 1963, (187

Scientific journal list, 7 numaralı kitabın Il. Baskısı).

ll. İmmunuchemistry and the Biosynthesis of Antibodies, İnterscience Publishere­ Wimey, New York, 1968, (333 Scientific journal list).

Diğer Katkılar

Haurowitz, sahip olduğu entelektüel durumdan kaynaklanan ilişkilerini de

kürsünün gelişmesine katkı olarak kullanmaktan geri durmadı. Bu durumu kendi

yazısından öğreniyoruz; '"Sayın Bay Rektör, geçen senenin Haziran ayında,

İstanbul' daki British Council' in Direktörü Mr. Alexander Thompson İngiliz

Mecmualarının Üniversiteye muntazaman gelip gelmediğini bana sordu. 1940 Haziran

ayından beri hiçbir mecmuanın gönderilmediğini Bay Thompson · a anlattım ve arzusu üzerine, Dr. Gottschalk'ın yardımıyla Üniversitenin büyük kütüphanelerinde eksik olan İngiliz mecmualannın numaralarını ona bildirdim. Mr. Thompson'un gayretleri

sayesinde eksik olan mecmuaların en büyük kısmı geçen ay zarfında üniversitenin

merkez ve tıp kütüphanelerine geldi. Bütün bu mecmuaların British Council 'ün bir

hediyesi olduğunu dün Mr. Thompson'dan öğrendim. ilmi çalışmalarımız için çok

kıymetli olan bu hediyeden Rektörlüğü haberdar etmek vazifem olduğunu

zannediyorum. En derin saygılarımı sunarım!' (17 .02.1942) (69). 69

ı 1.05. ı 944 tarihli Rektörlüğe hitaben yazdığı yazı; "05.05. ı 944 tarihli ve 4 ı 09-

ı 05/ı ı 8 ı O sayılı mektubunuzu aldım. Yeni bir mukavele yapmaya hazır olduğumu memnuniyetle bildiririm. İstanbul Üniversitesindeki faaliyetimi ve Türk gençliğinin yetiştirilmesine iştirak edebilmemi her zaman çok yüksek ve çok şerefli bir vazife gibi duymaktayım. Bunun için de Üniversitenin mukaveleınİ yenileştirrnek hususundaki teklifinden çok bahtiyarım. Bu durumda tarafıından konacak herhangi bir şarttan bahsedilemez.'" (69).

İsviçrede yayınlanan "Experencia" isimli derginin isteği üzerine (Rektörlükten ve Fen Fakültesi Dekanlığından izin alarak), Türkiye~deki Fen faaliyeti hakkında kısa bir makale yazdı (73). İsmet İnönü Ansiklopedisine ''Amonyak" ve "Assimilasyon" kelimeleri hakkında küçük makaleler gönderdi (73).

Kürsüye aldırdığı kitaplarla kimya ve biyokimya alanındaki yenilikleri ve gelişmeleri takip etmeye çalıştı. ı 939-1946 yılları arasında Enstitü Kitap h ğı 'na al dırdığı kitaplar (73);

a. Harp Gazları ve Bunlara Karşı Korunma (Mazlum Boysan-Nuri Refat Korur) b. Origines de l'alcheime (Berthelot) c. Praxis des Organisehen Chemikers (Gatterrnan-Wieland) d. Lehrbuch der Physikalischen Chemie (Uhlich) e. Chemische Vitamin-Bestimmungsmethoden (Gstimer) f. Laboratuar ve Klinik Usülleri (Dr. K. Steinitz) g. Paramagnetisme (Foex) h. Electromotive Forces (Harned)

ı. Sinai Kimya Analiz Metodları (Saffet Alpar) J. Analyse Volumetrique (Mathieu) k. Analyse Qualitative (Mathieu)

1. Laboratorium (Şükrü Kültür) m. Chimie Physique Medicale (Bladergroen)

n. Klinik Teşhis (Tevfik Sağlam) 70

o. Leben und Forschung (Ratcliff) p. Lehrbuch der Physiologischen (Edlbacher) q. Biochemistry (Harrow) r. Dictationary of Bio-chemistry(William Marias Marisoft) s. Organic Chemistry (Henry Cilman II)

t. Electronic İnterpretations of Organic Chemistry (Edwaret Remick) u. Kuantitatif Analiz (Baha Erdem)

v. İlk Tatbikat (Prof. Amdt)

Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz'in Yayınları

Ülkemize gelmeden önce yaptığı yayınlar (72, 73) 1. Untersuchung des Fettes der Gonaden von Rhizostoma cuvieri. z. Physiol. Chem.

ı 12:27 37, 1921. 2. Weitere Untersuchung der Gonaden von Rhizostoma cuvieri. Z. Physiol. Chem.

122: 144-59,ı 922.

3. With G. Braun. Zur Kalkveraetzung der Kornea. Z. Physiol. Chem. 123:79-89, ı 922.

4. F.H., Methylgrün Metachcromasie (Yerlı. Ver. D.Aertze i.Prag, p:23). 5. Ueber die Differenzierung lebenden und toten Protoplasmas durch Methylgruen.

Virchow's Arch. 242:345-49, ı 923. 6. Demonstration eines ungewechnlichen Falles von Albuminurie. Verh. Ver. D. Arzte i.

Prag. P: ı 07. 7. W ith G. Braun. Experimenteli e, histologische und therapeutische V ersuche zur

Kalkveraetzung der Kornea. Monatsschr. Augenheilkunde 70:157-65, ı 923. 8. Ueber den Gehalt der normalen Zerebrospinalfluessigkeit des Menschen an Sulfaten

und Phosphaten. Z. Physiol. Chem. ı28:290-30ı, ı 923. 9. Medizinish-chemische Untersuchungsmethoden des praktischen Arztes. Beitr. Aerztl.

Fortbildung. 2:38-4 ı, ı 924. 1O. U eber die Darstellung krystallisierter Haemoglobinderivate und ueber das

sogenannte Krystallwasser derselben. Z. Physiol. Chem. 136:147-59, ı924. 71

ı 1. Ueber die chemische Natur des Kathaemoglobins. Z. Physiol. Chem.nı37:62-77,

ı924.

ı2. Zur Kenntnis des Methaemoglobins und seiner Derivate. Z. Physiol. Chem. 138:68-

99, ı924.

ı 3. W ith R. Willstaetter and F. Memmen. Zur Spezifıtaet der Lipasen aus verschiedenen

Organen. Z. Physiol. Chem. ı 40:203-22, ı 924.

ı 4. With P. Rona and H. Peto w. Beitrag zur Frage der Ionenverteilungim B lutserum II.

Biochem. Z. ı 49:393-98, ı 924.

ı5. Biochemie des Menschen und der Tiere seit ı9ı4. Dresden and Leipzig:Theodor Steinkopff, I 925. 16. With W. Petrou. Ueber das pH-Optimum der Magenlipase verschiedener Tiere. Z. Physiol. Chem. 144:68-75, 1925.

ı 7. With F. Wintemitz. U eber einen Fall von postmortaller Haematinbildung. Med.

Klinik n:27, ı 925.

ı 8. U eber den heutigen Stand des Problems des qualitatives zureichenden Emschrung und des vitamin Problems. Deutsche Nahrungsmittelrundschau, Beitraege zur Aerztlichen Fortbildung 3, Nr:8, 1925.

ı9. Demonstration zweier Faelle von Arsenvergiftung. Verh. Ver. D. Arzte i. Prag. p:64,

ı 924- ı 925. 20. Ueber den Stand des Fermentproblems. Verh. Ver. D. Arzte i. Prag. p:155J924- 1925.

2 ı. U eber das Sulfhaemoglobin. Z. Physiol. Chem. ı 5 ı, ı 44, ı 926. 22. Ueber einige kolloidchemische Methoden. Lotos, 74,75, 1926.

23. Ueber das Donnansche İonengleichgawicht in Koerperflueassigkeiten, Lotos 74, 82, 1926. 24. With H. Waelsch. Ueber die chemische Zusammensetzung der Qualle Yelella

spirans. Z. Physiol. Chem. 16 ı :300-17, ı 926. 25. With H. Waelsch. Notiz ueber die chemische Zusammensetzung von Holothurien

und Ascidien. Z. Physiol. Chem. ı 61 :318, 1926.

26. Versuch e zur partiellen Hydrolyse des Globins. Z. Physiol. Chem. ı 62:39-62, ı 926. 27. Ueber die Herstellung haltbarer Metallsole in Benzin. Kolloid-Z. 40:139-41, 1926. 72

28. Juengste Ergebnisse der Vitaminforschung. Med. Klin. 6ıO-ı3, ı 927. 29. Ueber die Beziehungen zwischen Haematin und Haemochromogen. Z. Physiol.

Chem. ı64:255-6L ı927.

30. Bedeutung der N-İonen fuer Biologie und Medizin. Beitraege zur Aerztlichen Fortbildung 3, No: 13, 1-5, 1927.

3 ı. M. Reiss ile beraber, U eber die Wirkung Hydrierter İmidazole auf den Blutzucker,

Klin. Wechr. 6, ı479, ı 927.

32. Ergebnisse der Vitaminforschung. Verh. Ver. D. Arzte i. Prag. p:95, ı 927. 33. Beziehungen zwischen Haemin, Haemochromogen und Porphyrin. Z. Physiol.

Chem. ı56:9ı-ıoı, ı927. 34. Ueber das Verhalten der prosthetischen Gruppe in verschiedenen Loesungsmitteln.

ı927. 35. Haemoglobin und Geruest der Erytrozyten. Verh. D. Physiol. Ges. , Ber. Ueber D. Ges. Physiol. 42, 569, 1927. 36. Vitamine. Volkagesundheit, no: ll, 1927

37. Zur Chemie des Blutfarbstoffes. Z. Physiol. Chem. ı 73: ı ı 8, ı 928.

38. J. Sladek. İle beraber, Chemische Zusammensetzung der Blutplaettchen. Z. Physiol.

Chem. ı 73:233-34, 1928.

39. J. Sladek. İle beraber, Darstellung und Zusammensetzung der Erythrozytenstromata.

Z. Physiol. Chem. ı 73:268-77, 1928.

40. F. Breinl. İle beraber, Ueber die Stoffwechselsteigerung bei Fieber. Z. Ges. Exp. Med. 60:565-70, 1928.

41. Z. Stary ile beraber, U eber das Ceruest der Erytrozyten. Med. Klinik. No: 19, ı 928.

42. Zur Konstitution des Blutfarbstoffes. Verh. Ges. D. Naturf. u.Aerzte. 975, ı 928.

43. Biochemie. Jahresber. Ges. Physiol. ı 926:206-265, 1928. 44. Biochemische Methodik. Jahresber. Ges. Physiol. 1926:179-205, 1928. 45. K. Zirm İle beraber. Ueber Porphyrine und ihre Metallverbindungen. Ber. Dtsch.

Chem. Ges. 62:ı63-70, ı929.

46. Nachweis aktİver H-Atome mit Zinkaethyl. Mikrochemie ı :88-95, 1929. 47. H. Turnwald ile beraber. Ueber die Schwermetalle der menschlichen Leber und ihren

spektrographischen Nachweis. Z. Physiol. Chem. ı 81: ı 76-81. 1929. 73

48. A. Loewenstein ile beraber. Verhalten der Rinderlinse bei Veraenderungen des umgebenden Mediums. Arch. Ophthalmol. ı22:654-60, ı 929. 49. M. Reiss ile beraber. Verhalten junger und alter Tiere bei Erstickung. Klin. Wochenschr. 8:743-44, 1929. 50. M. Reiss ile beraber. Chemie des Hypophysen-Vorderlappen-Sexualhormons. Z.

Exp. Med. 68:371-78, ı929. 51. Waelsch ile beraber. Ueber die Bindung zwischen Eiweiss und prosthetischer

Gruppe im Haemoglobin. Z. Physiol. Chem. ı 82:82-96~ 1929. 52. Ueber die Spezifitaet des Haemoglobins und die von Kruegersche Reaktion. Z.

Physiol. Chem. 183:78-87, ı 929. 53. Physiologische und pathologische Formen des Haemoglobins und seiner Derivate.

Med. Klin. 25:1894-97 and 1935-38, ı 929. 54. M. Reiss ile beraber, Versuche zur Biologie und Chemie des Hypophysen vorderlappen-sexuelhormons. Med. Klin. ı 8, 7 ı O, ı 929.

55. K. Heller ve Z. Stary ile beraber. Die Alkalimetalle. Mikrochemie 8: ı 82-206, ı 930.

56. U eber das Haemoglobin des Menschen. z. Physiol. Chem. ı 86: ı 4 ı -4 7, 1930.

57. Tryptische Verdauung des Blutfarbstoffes. Z. Physiol. Chem. 188:16ı-79, ı930.

58. U eber eine Anomalie des Kupferstoffwechsels. Z. Physiol. Chem. ı 90:72-74, ı 930.

59. Biochemie. Jahresber. Ges. Physiol. ı 928: ı 58-2 ı 3, ı 930.

60. Biochemische Methodik. Jahresber. Ges. Physiol. ı 928:138-57, ı 930. 61. F. Breini ile beraber. Untersuchung des Praezipitates aus Haemoglobin und Anti­ Haemoglobin-Serum und Bemerkungen ueber die Natur der Antikoerper Z. Physiol.

Chem. ı 92:45-57, ı 930.

62. U eber die Chemie der Enzyın e, Hormone und Vitamine. Pharmazeitische Press, ı­

ı4, ı930. 63. R. Zeynek ile beraber, Herbatzeitlose-Vergiftung. Sammlg. v. Vergiftungsfaellen, 2,

A86, 5-6, ı 93 ı.

64. M. Reiss ve A. Schaeffner ile beraber, İnaktivierung des aus Schwangerenham gewonnenen Hypopysenverderlappehormones durch Proteolytische Enzyme.

Endokrinologie, 8, 22-24, ı 93 ı. 74

65. Ueber die Darstellung von Methaemoglobin, Papainspaltung von Haemoglobin und ueber Haemoglobin bei pernizioeser Anaemi e. Z. Physiol. C hem. ı 94:98- ı 06, ı 93 ı. 66. R. Zeynek ile beraber, Lysol-Vergiftung. Sammlg. v. Vergiftungsfaellen, 2, 75-76, 1931.

67. R. Zeynek ile beraber, Metaldehyd-Vergiftung eınes Kindes Sammlg. v.

Vergiftungsfaellen, 2, 57-58, ı 93 ı. 68. R. Zeynek ile beraber, Quecksilberzyanid Vergiftung. Sammlg. v. Vergiftungsfaellen, 2, 63-64, 1931. 69. Abbau des Blutfarbstoffes im Verdauungstrakt des gesunden Menschen. Arch. D.

Verdauungskrankheiten 50, 33-46, ı 93 ı.

70. Die katalatische Wirkung des Blutfarbstoffes. Z. Physiol. Chem. ı 98:9-ı 7, ı 931. 71. M. Reiss ile beraber, Differenzen der gasanalytischen und kolorimetrischen

Bestimmung bei entmilzten Hunden. Z. Physiol. Chem. ı 98: ı 9ı -95, 193 ı.

72. Abbau des Blutfarbstoffes im Darstrakt des Menschen. Ber. Ges. Physiol. 6 ı, 356, 1931. 73. F. Breini ile beraber, Quantitative Untersuchung der Verteilung eines arsenhaltigen

Antigens im Organismus. Z. Physiol. Chem. 205:259-70, ı 932.

74. W. Nonnenbruch ile beraber~ Fermente und Autolyse der Leber von normalen und entnierten Meerschweinchen. Z. Exp. Med. 81:752-57, 1932.

75. Chemische Untersuchung Ueber das Wesen der İmmunitaet. Forschungen und Fortschritte 8, 221-222, 1932. 76. H. Raudnitz ve F. Petru ile beraber, Dehydrierung des Cholesterins und der

Cholsaeure. Z. Physiol. C hem. 209: ı 03-9, 1932.

77. F. Breini ile beraber, Aenderungen der Spezifıtaet von Imınunserum nach

chemischer Vorbehandlung. Z. lmmunitaetsforsch. 77:ı 76-86, ı 932.

78. Chemische Analyse des İmmunisierungsverganges. Arch. Sci. Biol. 18, ı ı O, ı 932.

79. Biochemie 1924- ı 931. Dresden and Leipzig: Theodor Steinkopff, 1932. 80. F. Breini ile beraber, Chemische Untersuchung der spezifischen Bindung von

Arsanil-Eiweiss und Arsanilsaeure an lmmunserum. Z. Physiol. Chem. 2ı4:1 ı 1-20, 1933. 75

8 ı. E. C lar ile beraber, Konstitution der Porphyrine. B er. Dtsch. C hem. Ges.66:33 1-34~

ı933.

82. Vitamin A und Schpurpur. Med. Klinik. 29, ı ı48-ı ı49, 1933. 83. H. Kittel ile beraber, Magnetisches Verhalten einiger Haemoglobin-Derivate. Ber.

Dtsch. Chem. Ges. 66:1046-49, ı 933. 84. M. Reiss ve J. Balint ile beraber, U eber das Hypophysenvorderlappen-Sexualhormon aus Schwangerenham. Z. Physiol. Chem. 222:44-49, 1933. 85. Chemische Untersuchungen und neuere Anschauungen ueber Immunitaet. Med.

Klin. 29: ı -9, ı 933.

86. Chromatoproteide. Handb. Biochem. Erg. Bd. ı :364-83, ı 933. 87. Sexualhormone. Med. Weft 8:73-86, 1934. 88. Die chemische Zusammensetzung des Haematoprosthetins von Herzog. Z. Physiol. Chem. 223:74-75, 1934. 89. Konstitution und biologische Eigenschaften des Blutfarbstoffes und seiner Derivate.

Klin. Wochenschr. ı3:321-23, 1934. 90. M. Reiss ve J. Balint ile beraber, Ueber das Hypophysenvorderlappen-Sexualhormon aus Schwangerenham. Z. Physiol. Chem. 225: ı 96, ı 934. 91. Feinbau der Porphyrine und ihrer Kopmlexen Metallverbindungen. Z. Angev. Chem.

47, 299, ı 934.

92. Die Haemoglobine des Menschen. Z. Physiol. Chem. 232: ı 25-45Ueber Gl o bin und

seine haemaffıne Gruppe. Z. Physiol. Chem. 232:ı46-58, ı 935.

93. Blutfarbstoff. Journal ofPhysiol. ofUSSR 2ı, 249, ı935.

94. Ueber Globin und seine Heamaffıne Gruppe. Z.Physiol. Chem. 232, ı46-ı58, 1935 95. Ueber Methaemoglobin und seine Verbindungen mit Wasserstoffperoxyd, mit

Cyaniden, Fluoriden und Sulfıden. Z. Physiol. Chem. 232: ı 59-64, ı 935. 96. Dilatometrische Untersuchung der Hitzedenaturierung von Eiweissloesungen.

Kolloid-Z. 7ı: ı 98-204, ı 935. 97. Eigenschaften der Porphyrin-Metallkomplexs und ihre Abhaengigkeit von der

Wertigkeit und Susceptibilitaet ihrer Metallatome. Ber.Dtsch. Chem. Ges. 68: ı 795 ı 806,

ı935.

98. Blutfarbstoff des Fetus des erwavhsenen Menschen. Med. Klin. 30, 664, ı 935. 76

99. Denaturierung von Eiweiss. Z. Angew. Chem. 58, ı56, ı935.

ı 00. Neue Forschungsergebnisse ueber Vitamin und Hormone. Karlsbader

Fertbildungsvertraege, ı933, 43 ı -459, ı935.

ıoı. W. Klenun ile beraber, Bemerkungen ueber die Suszeptibilitaet der komplexen

Porpyrin-Nickel-Salze. Ber. D. Chem. Ges 68, 23ı2-23ı3, ı935.

ı 02. Ionenstruktur, Loeslichkeit und Flockung der Proteine. Kolloid-Z. 74:208- ı 8, ı 936.

ıo3. F. Kraus ile beraber, Die Verteilung chemisch markierter Antigene im Organismus

normaler und sensibilisierter Tiere. Z. Physiol. Chem. 239:76-82, ı 936.

ı 04. Schaedigung durch Haarfaerbemittel. Samrnlg. v. Vergiftungsfaellen, 7, 59-60,

ı936.

ı 05. İmmunisierung mit Antigenen Verschiedenen Arsengehaltes. 2nd. international

Microbiology Congress, London, 235, ı 936.

ı 06. F. Marx ile beraber, Loeslichkeit und Flockung der Proteine und anderer lyophiler

Kolloide. Kolloid-Z. 77:65-74, ı 936.

ı 07. Z. Stary ile beraber, Baryum-Vergiftung. Sammlg. v. Vergiftungsfaellen, 7, A, 648,

ı936.

108. Antigene, Antikoerper und İmmunitaet. Med. Klin. 32, ı 684, 1936. 109. U eber die Bindung zwischen Antigen und praezipitierendem Antikoerper. Z.

Physiol. Chem. 245:23-40, ı 936.

ı10. Antigene, Antikoerper und Immunitaet. Klin. Wochenschr. ı6:257-6ı, 1937. lll. W. R. Brdicka ve F. Kraus ile birlikte, Die katalatische und peroxidatische Wirkung der Haemine. Enzymologia 2:9-16, 193 7. 112. Mechanismus der Haeminkatalyse. Z. Angew. Chem. 50, 448, 1937.

lı3. Die Reaktion zwischen Haemin und Wasserstoffperoxyd. Enzymologia 4:139-44, 1937.

ıl4. Mecanisma de la reaction des antigenes avec les anticorpa precipitanats. VI. Congr. de Chemie Biol. 394-400, 1937. 115. Die Anordnung der Peptidketten in Sphaeroproteinmolekuelen. Z. Physiol. C hem. 256:28-32, 1938. 116. F. K. Munzberg ile beraber, Einwirkung von schwerem Wasser auf Eiweiss und

Aminosaeuren bei Koerpertemperatur. Z. Physiol. Chem. 256:27ı -72, ı 938. 77

117. Absorption und Fluoreszenz der Porphyrine in verschiedenen Loesungsmitteln und Feinbau des Porphinringes. Ber. Dtsch. Chem. Ges.71:1404-12, 1938. 118. Neue Ergebnisse der lmmunochemie. Med. Klin. 34:873-77, 1938. 119. Ladung und Stroktur loeslicher Eiweissmolekuele. 16. İntemat. Physiologenkongresa, Zuerich, 267, 1938. 120. Das Gleichgewicht zwischen Haemoglobin und Sauerstoff. Z. Physiol. Chem. 254:266-74, 1938.

121. Fortschritte der Biochemie ı 931-1938. Dresden and Leipzig: Theodor Steinkopff, 1938.

122. Ultraviolet absorption of genuine and hydrolysed protein. Nature 143, 1 ı 8, 1939. 123. G. Appel ile birlikte, Praezipitation von Jodproteinen verschiedenen Jodgehaltes durch Antijodsera. Z. İinmunitaetsforsch. 95:478-86, 1939. 124. G. Appel ile birlikte, Chemische Analyse der Komplementbindung. Z. Immunitaetsforsch. 95:200-203, 1939. 125. Praezipitinreaktion und Komplementbindung. 3rd. international Microbiology Congress. New York, 373, 1939.

Türkiye'de bulunduğu süre içinde yaptığı yaymlar(70, 72, 73); 1. F. Haurowitz. Chemie der Antigene und der Antikoerper. In Fortschr. Allergielehre, ed. P. Kallos, vol. L pp. 19-72, 1939. 2. F. Haurowitz. Atmung agglutinierter und haemolysierter Erytroziten, Enzymologia 9:95, 1940. 3. F. Haurowitz, K. Sarafyan, M. M. Yenson, S. Berkol, P. Schwerin. Tabii ve ikame

edilmiş proteinlerin determinant grupları hakkında imunokimyevi tetkikler (lmmunochemical investigations on the determinant groups of native and substituted proteins). Rev. Fac. Sci. Univ. Istanboul 5: 91-98, 1940.

4. F. Haurowitz, P. Schwerin. Haeminkatalysen im Grenzflaechenfılm zwischen Wasser und Oelphase. Enzymologia 9:193-97, 1940.

5. F. Haurowitz. Komplemente ait araştırmalar. İstanbul Seririyatı Cilt:23, No:7,S:92-93

Yıl:l941. 78

6. F. Haurowitz, P. Schwerin, K. Sarafyan. Antigenic properties of substituted serum globulin. J. Immunol. 40:39ı-97, ı 941. 7. F. Haurowitz, P. Schwerin, M. M. Y enson. Destruction of hernin and hemoglobin by the action ofunsaturated fatty acids and oxygen. J. Biol. Chem. ı40:353-59, ı 941.

8. F. Haurowitz. Katalytische Oxydation von Sulfıden durch Haemin oder Haemoglobin. Enzymologia 10:141-45, 1941. 9. F. Haurowitz. The prosthetic group of sulfhemoglobin. J. Biol. Chem. 137:771-81, 1941. 10. F. Haurowitz, M. Vardar, P. Schwerin. The special groups of antibodies. J. lmmunol. 43:327-30, 1942. ll. F. Haurowitz. On the failure of gelatİn as an antigen(Türkçe ). Jubilee vol.f. Prof. Hayrollah Diker. 12. F. Haurowitz. Separation and determination of multiple antibodies. J. lmmunol. 43:331-340, 1942.

13. F. Haurowitz, Dr. Muzaffer Vardar, Kirkor Sarafyan, Mürvet Tunca. "Yalnız bir antigen zerkile(enjeksiyon) muhtelif antikorların teşekkülü" Bull. Fac. Med. Ünv.

İstanbul, 5, 2434-2446, 1942. 14. F. Haurowitz, P. Schwerin. The valence of antibodies and the structure of the antigen-antibody precipitate. Br. J. Exp. Path ol. 23:146-50, 1942.

15. F. Haurowitz, Lahut Uzman, Paula Schwerin. Valance of antibodies, "Antikorların

Bağlama Kıymetleri". Bull. Fac. Med. Ünv. İstanbul, 5, 2447-2452, 1942.

16. Bildung, Wertigkeit und Spezifıtaet der Antikörper. Bull. Fac. Med. Ünv. İstanbul, 5, 2500-251 O, 1942.

17. F. Haurowitz. The war and the struggle of nations for new food stuffe. İst. Ünv.

Yayınları, no:159, 102-114, 1942.

18. F. Haurowitz. Neue Untersuchungen veber İmmunitaeareaktionen. Soc. Turq. Sci.

Phys. etNat.lO, 7-ıü, ı943.

19. F. Haurowitz. Biologische Oxydationskatalyse. Soc. Turq. Sci. Phys. et Nat.IO, sıo-

817, ı 943.

20. F. Haurowitz. Chemische Grundlagen der İmmunitaetareaktionen. Soc. Turq. Sci.

Phys. et Nat.8, 20-35, ı 943. 79

21. F. Haurowitz, M. Tunca, P. Schwerin. On the failure of azo-gelatin as an anti gen. Biochem. J. 37:249-50, 1943.

22. F. Haurowitz, Mürvet Tunca, Nedret Yurd. Natif ve denature edilmiş proteinlerin

hazmı. Bull. Fac. Med. Ünv. İstanbuL 6, 323 ı -3233, 1943.

23. F. Haurowitz. P. Schwerin. The specifıcity of antibodies to antigens containing two

different determinant groups. J. Immuno I. 47: ı ı ı -19, 1943. 24. F. Haurowitz, M. M. Yenson. Quantitative determination of antigen, antibody and

complement in precipitates. J. lmmunol. 47:309-13, ı 943.

25. F. Haurowitz. Quantitative Untersuchungen ueber Antigen~ Antikoerper und Komplement. Schweiz. Med. Wochenschr. 73:264-66, 1943.

26. F. Haurowitz, Nedret Yurd. Şaban Ömektekin, Niyazi Eryol, Lahut Uzman.

Denaturation Enzyınatic Hydrolysis and Serological Specifıcity of Proteins. İstanbul

Seririyatı 26, no:6, ı -4, 1944. 27. F. Haurowitz, M. Tunca, P. Schwerin V. Goksu. The action of trypsin on native and

denatured proteins. J. Biol. Chem. 157:621-25, ı 944.

28. F. Haurowitz, M. Vardar. Die Stroktur der Proteins. C. R. Soc. Sci. Phys. N at. ı 1:2- 11, 1944.

29. F. Haurowitz. Studies ın the field of immunochemistry. Bull.Fac. Med. Univ.

Istanbul 7:3789-98, ı 944.

30. F. Haurowitz, P. Tanasoğlu. Serum globulins and Antibodies. . İstanbul Seririyatı

26, 63-69, ı 944.

31. F. Haurowitz. The nature of antibodies. Bull. Turk. Med. .Soc·. İstanbul, I 1, 173-175, 1945. 32. F. Haurowitz, R. C indi, P. Schwerin. The species specificity of hemoglobin. Rev.

Fak. Sci. İstanbul 9, ı 20-123, 1945.

33. F. Haurowitz. Non-antigenicity of gelatin. Bull. Fac. Med. Ünv. İstanbul, 7, 4040-

4041, ı945.

34. F. Haurowitz. Biochemical research. İst. Ünv. Konferansları, 1943/1944. 35. F. Haurowitz, M. Tunca. The linkage of glutamine in proteins. Biochem. J. 38:443- 45, 1945. 80

36. F. Haurowitz. New pathways of metabolism. Bull. Turk. Med. S oc. İstanbul, 13, 5, ı- 8, 1945. 37. F. Haurowitz, M. Tunca, P. Schwerin, V. Göksu. The action oftyripsin on native and denatured proteins. J. Biol. Chem. 157,621-625, 1945. 38. S. Tekman ile birlikte, Preparation of purified azoprotein antibodies. Nature 157:335, 1946.

39. Fahamet Bursa ile birlikte "Natif ve denature proteinler arasında serolojik farklar­

Serolojical Differances between Native and Denatured Proteins'~. Rev. Fak. Sci. B 1O 283-287' 1946. 40. F. Haurowitz, P. Schwerin, M. Tunca. The mutual precipitation of proteins and

azoproteins. Arch. Biochem. 1 ı :515-20, 1946. 41. F. Haurowitz, S. Tekman. The linkage of glutamine in B-laktoglobulin. Bull. Fac.

Med. Ünv. İstanbul, 9, 259-270, 1946.

42. F. Haurowitz, R. C indi, P. Schwerin. İntermediates between antibodies and normal

serum globulins. Bull. Fac. Med. Ünv. İstanbul, 9, 225-227, 1946. 43. Antibodies. Their nature and formation. Lancet 152(1):149-51, 1947. 44. F. Haurowitz, S. Tekman, M. Bilen, P. Schwerin. The purification of azoprotein antibodies by the dissociation of specific precipitates. Biochem. J. 41 :304-8, 194 7. 45. F. Haurowitz, S. Tekman, S. Lisie, F.Bursa. The structure of native and denatured proteins. 112th meeting Am. Chem. Soc. Abstracts, 29 C, 1947. 46. F. Haurowitz. Preperation of purified antibodies. ll tb international Congr. of pure and applied chemistry, London, 18/8, 194 7. 4 7. F. Haurowitz. The structure of the protein molecule. 17th international Physiology

Congr., Oxford, p:79, ı 947. 48. F. Haurowitz, S. Tekman. The colour reactions of native and denatured proteins. Bi ohem. Acta 1, 484-484, 194 7. 49. F. Haurowitz, M. Bilen, F. Marx, V. Göksu. Defensive enzymes and antibodies. Bull. Soc. Chim. Biol. ll, 30-34, 1948.

50. F. Haurowitz, L. Etili, S. Tunç. Purifıcation d'anticorps antiproteiques. Bull. Soc. Çhim. Bi ol. ll, 220-224, 1948. 81

51. F. Haurowitz, W. Laqueur, N. Yakar. Goitrogenic action of thiohydantoine and thiourea on the thyroids ofrats. Bull.Fac. Med. Univ. Istanbul ı2: ı ı -20, ı 949. 52. F. Haurowitz, L. E til i. The dissociation of antigen-antibody complexes and their bond energy. Fed. Proc. 8, 404-405, ı 949. 53. F. Haurowitz. The bond between haem and globin. (Barcroft Memorial Conference on Hemoglobin.) Butterworths Scientific Publ., pp. 53-56, ı 949. 54. F. Bursa ile birlkte, The linkage of glutamic acid in protein molecules. Biochem.J.

44:509-ı2, 1949. 55. F. Haurowitz. Biological problems and immunochemistry. The Quart. Rev. Biol. 24:93-101, 1949. 56. F. Haurowitz, A. Tümer. The proteolytic cleavage of irradiated proteins.

Enzyınologia ı3:229-31, ı949. 57. F. Haurowitz. The internal structure of protein molecules. Experientia 5:347-54,

ı949. 58. F. Haurowitz, L. Etili, P. Kara. The disinfectant action of invert soaps and their combinations with proteins. Bull.Fac. Med. Univ. Istanbul12:ı83-188, 1949. 59. F. Haurowitz. The structure of hemoglobin. international Congr. of Biochem. İstanbul, 347-348, ı 949.

60. The specificity of antibodies. international Congr. of Biochem. İstanbul, 459-461, 1949. 61. S. G. Lisie ile birlikte, Quantitative determination of thiourea. Anal. Chim. Ada 4:43-49, 1950. 62. S. Tunç ve R. Cindi ile birlikte, Hemoglobin, oxyhemoglobin and anhydrohemoglobin. Fed. Proc. 9, 183,1950. 63. F. Dimoia ve S. Tekman ile birlikte. The reaction ofnative and denatured ovalbumin with Congo red. J. Am. Chem. Soc. 74:2265-71, 1952.

Ülkemizden ayrıldıktan sonra yaptığı yayınlar(72, 73) 1. Lox antigenos gen os y la sintesia de anticuerpos y proteinas. Euclides, 1O, 1-6, 1950. 2. The dissociation of antigen-antibody precipitates. 118th meeting Am. Chem. Soc. Abstracts, 37 C, 1950. 82

3. C. F. Crampton ile birlikte. The intracellular distribution in rabbit liver of injected antigens labeled with I ı 3 ı. Science ı ı 2:300-302, ı 950.

4. Die innere Stroktur der Eiweissmolekuele. Naturwiss. Rundsch. 3:447-53, ı 950. 5. C. F. Crampton ile birlikte. The intracellular distribution of radioiodinated antigens.

Fed.Proc. ı0,405, ı95ı. 6. C. F. Crampton ve R. Sowinski ile birlikte. immunochemical studies with labelled antigene. Fed. Proc. ıo, 560-561, ı951. 7. Hemoglobin, anhydrohemoglobin and oxyhemoglobin. J. Biol. Chem. 193:443-452, 1951.

8. C. F. Crampton ile birlikte. The fate ın rabbits of intravenously injected I-ı3 ı­ ovalbumin. J. Immunol. 68:73-85, 1952. 9. H. H. Reller ve C. F. Crarnpton ile birlikte. The fate of radioactive labelled antigenes in the organism. Abstract, ACS, 12ı st meeting, p:370, ı 952.

1O. M. Kennedy ile birlikte. Linkage of cystine in proteins. Fed. Proc. ı ı, 227, ı 952. ll. H. H. Reller ve C. F. Crampton ile birlikte. Persistence of C-14-anthranilaza ovalbumin in rabbite. Fed. Proc. ı 1, 464, 1952. 12. C. F. Crarnpton ve H. H. Reller ile birlikte. Persistence of C-14 anthranilazoovalbumin in injected rabbi ts. Proc. Soc. Exp. Bi ol. Med. 80:448-5 ı, 1952. 13. C. F. Crarnpton ile birlikte. The role of the nucleus in protein synthesis. Exp. Cell

Res. Suppl. Il, 45-57, ı 952. 14. C. F. Crampton ile birlikte. Deposition of small doses of injected antigen in rabbits. J. Immunol. 69:457-59, 1952. 15. R. Sewinski ile birlikte. The thermodynamics of antigen-antibody combinations. II. Congress international de Biochimie, p:391, 1952. 16. The synthesis of normal serum proteine amd of antibodies. Congress international de

Biochimie, p:56-61, ı 952.

17. The mechanism of the immunological response. Biol. Rev. 27:247-80, ı 952.

18. Theories of antibody formation. In Nature and Siqnifıcance of the Antibody Response, ed. A. M. Pappenheimer, Jr .. pp. 1-1 O. New York: Columbia University Press, 1953. 83

19. R. L. Hardin ile birlikte. Denaturation of hemoglobin by alkali. 123rd meeting ACS Abstracts, 26 P, 1953.

20. P. Boucher ve M. Dicks ile birlikte. İnterfacial tension of protein solutions. Fed. Proc. 12,215,1953. 21. C. F. Crampton ve H. H. Reller ile birlikte. Distribition of antigens in the rabit organism. Fed. Proc. 12,456, ı 953. 22. Protein synthesis and immunochemistry. In Information Theory in Biology ., ed.

Henry Quastler, pp. 125-ı46. Urbana, University oflllinois Press, 1953. 23. C. F. Crampton ve H. H. Reller ile birlikte. Distribition of antigenic and non­ antigenic proteinsin the organism. Arch. Exp. Path. u.Pharmacol. 219, ll, ı 953.

24. The immunological response. Ann. Rev. Microbiol. 7:389-4ı4, 1953. 25. C. F. Crampton ve H. H. Reller ile birlikte. Depositian of beef serum gamma­ globulin in rabbit organs and subcellular fractions. J. Immunol. 71:319-24, ı 953. 26. R. L. Hardin ile birlikte. Respiratory proteins. In Proteins, eds. H. Neurath and K.

Bailey, pp. 279-344. New York: Academic Press, ı 954. 27. R. L. Hardin ve H. Zimmerman ile birlikte. Condensation of proteins with thiocyanate. Fed. Proc. 13.225-226, 1954.

28. H. Walter ve F. Huınm ile birlikte. Stabiliyt of an azaprotein antigen in vivo. Fed. Proc. 13,496, 1954. 29. R. L. Hardin ve M. Dicks ile birlikte. Denaturation ofhemoglobin by alkali. J. Phys. Chem. 58, 103, 1954. 30. Proteins as antigens and antibodies. In Serological Approaches to Studies of Protein Structure and Metabolism, ed. W. H. Cole, pp. 2-9, 1954. 31. W. Friedberg ile birlikte. Double labelling in studies of protein metabolism. 126th meeting, Abstract, Am. Chem. Soc. 16 C, 1954. 32. H. W alter ile birlikte. Stabiliyt of an azaprotein hapten in organism. Proc. Soc. Exp. Biol. Med. 88: 67-69, 1955. 33. R. H. Shellhamer, M. Dicks, E. S. Brown ve H. F. Cheng ile birlikte. Localization of antigens by Autoradiography. Fed. Proc. 14,465, 1955. 34. W. Friedberg ve H. Walter ile birlikte. Metabolic fate of Doublly labelled heterelogous proteins. Fed. Proc. ı4, 214, 1955. 84

35. H. Horowitz ile birlikte. Detection of trans peptidation in plastein formation. 127th meeting ACS Abstracts, 29 C, 1955. 36. W. Friedberg ve H. W alter ile birlikte, The fate in rats of heterologous proteins labelled "intemally" by S-35 and "extemally" by 1-131. Science 121:871, 1955.

37. J. Horowitz ile birlikte. A test for enzyınatic transpeptidation reactions. J. Am. Chem. Soc. 77, 3138, 1955. 38. W. Friedberg, S. Fleischer ve H. Walter ile birlikte. Metabolism of proteins containing S-35amino acids. 3rd international congress of Biochemistry, See 5, no:6 p:41, 1955. 39. Structure, function and degredation of the proteins of the red blood cell. 2nd symposium on the the red blood cell metabolism, Nat. Acad. Sci. P:185-189, 1955. 40. W. Friedberg ve H. W alter ile birlikte. The fate in the rats of intemally and extemally labelled heterelogous proteins. J. İmınunology 75,315, 1955. 41. P. Boucher, M. Dicks, ve D. Therriault ile birlikte. Interfacial pressure of proteins. Arch. Biochem. Biophys. 59:52-60, 1955. 42. The biosynthesis of plasma proteins and antibodies. Scientia 49:335-41, 1955. 43. Immunochemistry, the chemistry of antigens and antibodies. J. C hem. Education 32:615-21, 1955. 44. H. H. Reller ve H. Walter ile birlikte. The metabolic fate of isotopically labelled proteins, azoproteins and azohaptens. J. Immunol. 75:417-22, 1955. 45. H. W alter ile birlikte. Metabolism of intemally labelled S-35 proteins. Fed. Proc. 15, 270, 1956. 46. H. Penn ve M. Yenson ile birlikte. Binding of S-35- Complement. Fed. Proc. 15, 607, 1956.

47. The mechanisms of protein biosynthesis. Proc. 3rd İntemat. Congress Biochem.,104- 105, 1956. 48. W. Friedberg, H. W alter ve M. Yenson ile birlikte. The metabolic fate of intemally and extemally labelled proteins antigens. Proc. İntemat. Conf. Genava, 12, 545-54 7, 1956. 49. The nature of the protein molecule. Problems of protein structure. J. Ce ll. Comp. Physiol. 47:1-16, 1956. 85

50. J. Horowitz ile birlikte. Condensation of gamma-glutamyl peptides with thiocyanate.

Biochim. Biophys. Ada 20:574-75, ı 956.

51. Condensation of protein with thiocynate. indiana Acad. Sci. 65, 82-84, ı 956. 52. H. Walter, S. Fleischer, A. Lietze, H. F. Cheng, J. E. Tumer ve W. Friedberg ile birlikte, The metabolic fate of injected homologous serum proteins in rabbi ts. J. Bi ol.

Chem. 224:ı07-ı9, ı957. 53. M. Zimmerman, R. L. Hardin, S. G. Lisie, J. Horowitz, A.Lietze ve F. Bursa ile

birlikte. Condensation ofproteins with thiocyanate. J. Biol. Chem. 224:827-39, ı 957. 54. R. Sowinski ve H. F. Cheng ile birlikte. The dissociation of antigen-antibody

precipitates. J. Am. C hem. Soc. 79: ı 882-88, ı 957.

55. H. F. Cheng ile birlikte. İncorporation of S-35-amino acids into antibodies ın

primary and secondary response. Fed. Proc. ı 6, 409-4 ı O, ı 957. 56. Isolation, purification and properties of proteolytic enzymes from animal sources.

_.. Ann. N.Y. Acad. Sci. 68:3-ıO, 1957.

57. S. Fleischer ile birlikte. İncorporation of iodine into hair proteins. 132nd meeting

ACS, New York, 58 C, ı 952.

58. Plastein formation. ı 32nd meeting ACS, New York, 62 C, ı 952. 59. N. Penn ve N. Yenson ile birlikte. Interaction between internally labeled complement

and specific precipitates. J. Imrnunol. 78:409-ı2, ı957.

60. M. Dicks ve D. G. Therriault ile birlikte. Reaction of globin with haemin ın

interfacial films. Nature ı 80:437-38, ı 957. 61. Nature and formation of antibodies. In Molecular Structure and Biological

Specificity, ed. L. Pauling and H. A. Itano, pp. ı8-27. Washington. D.C.: Am. Inst.

Biol. S ci. , ı 95 7.

62. Glycoroteins (Mucoroteins). Encycl. Plant Physiol. 6:8ı4, ı 958.

63. Protein symplexes (conjugated proteins). Encycl. Plant Physiol. 8:333-342, ı 958. 64. M. Sela ile birlikte. Serological properties of poly-L-tyrosine derivatives.

Experientia 14:91, ı 958. 65. H. W alter, S. Fleischer ve A. Lietze ile birlikte. Fate of double labelled homologous

serumproteinsin rats. Fed. Proc. ı 7, 869, ı 958. 86

66. J. D. Hawkins ile birlikte. Effect of histamine and an anti-histaminic drug on the haemolytic action of guinea pig complement. Nature 181:1666-67, 1958.

67. H. Walter ile birlikte. Tumover young and old serum proteins. Science 128, ı40~ 1958. 68. A. Lietze ve J. E. Tumer ile birlikte. Concentration of glycine in duck erythrocytes. Arch. Biochem. Biophys. 76, 255-261, 1958. 69. J. E. Tumer ve R. T. Bottle ile birlikte. Dependence of the optical rotatory power of proteinson disulfide bonds. J. Am. Chem. Soc. 80:4ı 17, 1958.

70. Serological and Biochemical comparison of proteins. ı 4th Ann. Protein Conf. 1958. 71. H. W alter, S. Fleischer ve A. Lietze ile birlikte. Conversion of serum albumin into tissue proteins. Supplm. İntem. Abstr. Biol. Sci. Sect:2, no:98, 1958. 72. The role of the antigen in antibody formation. In Immunity and Virus lnfection, ed. V. A. Najjar, pp. 18-25. New York: J. Wiley &Sons., 1959. 73. J. D. Hawkins ile birlikte. Recorvery of intraveneusly injected protein antigens from rat spoon. J. Biochem. 72. p:5, ı 959. 74. Biosynthese der Proteine und ihre Beeinflussung durch Antigene. Naturwiss. 46:60- 63, 1959. 75. J. E. Turner ve M. B. Kennedy ile birlikte. Disulfide bondsin proteins. In Sulfur in Proteins, ed. R. Benesch, pp. 25-31. New York and London: Academic Press, 1959. 76. J. Horowitz ile birlikte. Mechanism of plastein formation. Biochim. Biophys. Ada 33:231-37,1959. 77. H. Walter, S. Fleischer ve A. Lietze ile birlikte. The metabolism of isotopically

labelledplasmaproteins. U. N. Peaceful usesofatomicenergy25, ı14-ıı5, 1959. 78. J. E. Tumer ve M. B. Kenedy ile birlikte. Ueber die gegenseitige bindung von

eiweiss und protamin. Hope Seyler Zeitsehrift fiir Phsyiologische Chemie 3ı5, 127-ı33~ 1959. 79. J. E. Turner ve M. Sela ile birlikte. Reaction of polyamine acids and proteins with

thiocynate. Fed. Proc. ı 8, 244, 1959. 80. H. W alter ve S. Fleischer ile birlikte. The metabolic fate of different extemal labels

in doubly labelled protein antigen. Fed. Proc. ı 8, 602, 1959. 87

81. H. W alter ve S. Fleischer ile birlikte. The metabolism of isotopically labelled serum albumin. Trombisis at dİathesis hemorrhagiea 3, 363-364, 1959.

82. İmmunological unresponsiveness. Henry Ford Hospital international Symposium, 547-551, 1959. 83. S. Fleischer and G. Vidaver ile birlikte. The rate ofincorporation ofS35-amino acids into hair protein. J. Biol. Chem. 234:2717-18, 1959. 84. S. Fleischer, A. Lietze ve H. W alter ile birlikte. Canversion of serum proteins into tissue proteins. Proc. Soc. Exp. Bi ol. Med. 1Ol :860-63, 1959. 85. M. Richter ve B. Patras ile birlikte. Antibody formatian in the primary and secondary response. Natl. Acad. Sci. Abstarct 130,1427,1959. 86. Eiweissdenaturierung. Hope Syler Thierfolder Handb. Analyse 4, 116-125, 1960. 87. Antigene, Antikoerper und Komplement, Hope Syler Thierfolder Handb. Analyse 4, 587-617, 1960. 88. M. Richter ile birlikte. Incorporation of amino acids into antibody during the secondary response. J. Immunol. 84:123-27, 1960. 89. H. Würz ile birlikte. Optical rotation in proteins. 137th meeting Am. Chem. Soc. 22 C, 1960. 90. J. D. Hawkins ile birlikte. Binding of radioactive complement components. Fed. Proc. 19, 75, 1960. 91. M. Richter ile birlikte. Continuous synthesis of antibody after primary immunization

with protein antigens. J. Immuno ı. 84:420-25, 1960. 92. M. Richter ile birlikte. Continuous synthesis of antibody after primary immunization with protein antigens. J. Immuno i. 84:420-25, 1960. 93. Immunochemistry. Ann. Rev. Biochem. 29:609-34, 1960.

94. S. Fleischer ile birlikte. The metbolism of homoloug 'TCA~ -rabbit serum abumin. Drug Research 1O, 362-363, 1960. 95. The nature and formatian of antibodies. Farmace 15, 594-605, 1960. 96. Nature e farmazione dagli anticarpi. Bollotine dell'istitute siereterapice milanese 39, 204-212, 1960.

97. İmmunochemistry. Annual Rev. Biochem. 29, 609-634, 1960. 88

98. H. Wurz ile birlikte. Changes in the optical rotation of proteins after cleavage of the disulfide bonds. J. Am. Chem. Soc. 83:280-83, ı 961.

99. Use ofradioisotopes in immunochemical research. Ergeb. Mikrobiol. 34:ı-26, ı961. 100. S. Fleischer, R. L. Hardin. J. Horowitz, M. Zimmerman, E. Gresham, J. E. Turner, J. P. Turner ve Z. Stary ile birlikte. Composition of antibodies aganist acidic and basic azoproteins. Arch. Biochem. Biophys. 92, 329-332, ı 96 ı.

1Ol. Untersuchungen ueber die Natur der Antikoerper. Angew. Chemie 73: ı 53-60, 1961. 102. H. F. Cheng, M. Dicks, R. H. Shellhamer, E. S. Brown ve A. N. Roberts ile birlikte.

Localization of antigens by autoradiography. Proc. Soc. Exp. Biol. Med. ı 06:93-97,

196ı.

ıo3. A. N. Roberts ile birlikte. Quantitation and radioautographie localisation of H-3 labeled antigen in tissues of hyperimmunized mi ce. Fed. Proc. 20, 2 ı, ı 961. 104. J. P. Bumet ile birlikte. Failure of hemoglobin to incorporate L-Valyl-L-Leucine.

Fed.Proc.20,389. 196ı.

ı 05. M. Richter ve B. Patras ile birlikte. Antibody formatİ on in primary and secondary response. In Immunochemical Approaches to Problems in Microbiology, ed. M. Heidelberger and O. J. Plescia, pp. 359-67, 1961.

ı 06. New Brunswick, N .J. : Rutgers University Press. Immunochemie, die Chemie der

Antigene, Antikoerper und ihrer Reaktionen. N aturwiss. Rundsch. 14:219-26, ı 961. 107. J. D. Hawkins ile birlikte. The recovery of injected antigens from rat spleens. Biochem. J. 80:200, 1961. 108. The role of the blood plasma in bodily maintenance and repair. In Functions of the Blood, ed. R. G. Macfarlane andA. H. T. Robb- Smith, pp. 527-602, 1961. 109. H. Walter ve S. Fleischer ile birlikte. Effect of different extemal labels on the metabolism of doubly labeled heterologous proteins. Arch. Biochem. Biophys. 95:290- 95, 1961.

ı ı O. W esen und Bildung der Antikoerper. Zentralbl. Bakteriol. 184:318-23, ı 962.

ı ı 1. J. D. Hawkins ile birlikte, Evidence for the binding of two factors of the third

component of complement to red ce lls. Nature 193, ı 084, ı 962. 89

112. G. Vidaver ile birlikte. Mucate inhibition of Glycine entry into pigeen red cells. Fed.Proc.21, 148,1962. 113. A. N. Roberts ile birlikte. Quantitative studies on the bis-diazotized benzirline method of hemagglutination. J. ImmunoI. 89:348-57, 1962. 114. A. N. Roberts ile birlikte. Intracellular localization and quantitation of tritiated antigens in RES tissues of mi ce during secondary and hyperimmune response. J. Exp. Med. 116:407-22, 1962. 115. J. P. Burnet ile birlikte. Formatian ofhemoglobin in the presence ofH-3 L-Valyl-L­ Leucine. Hope Syler's Zeitschrift f. Physiol. Chemie 331,67, 1963. 116. M. Yenson ile birlikte. The depasition of S-35 sulphanil-azo-beef serum globulin in hepatic and splenic subeeBular fractions in normal and who le body with 500 to 1000 r

X-rays irradiated rats, New İstanbul Contribution to Clinical Science, 6, 45-49, 1963. 117. Chemistry and Function of Proteins. New York: Academic Press. (Also translated into Japanese and Russian. ), 1963. 118. J. L. Groffile birlikte. Studies on antibody structure. Abstr. 143rd meet. ACS p:12 A, 1963. 1 f9. M. Groh ve G. Gansinger ile birlikte. Hernin catalysis of coupled peroxidation. 146th Meet. Am. Chem. Soc. Abstr. P:15 A, 1964. 120. The template theory of antibody formation. In Canceptual Advances in Immunology and Oncology, pp. 22-33. New York: University ofTexas, Hoeber Medical Division, 1964. 121. E. F. Gold, K. L. Knight, H. Stene ve N. Roelefs ile birlikte. Structure of hapten­

specifıc antibodies. Abstr. Bacteriological Proceedings, 64th Ann. Meet. p:63, 1964. 122. G. A. Vidaver ile birlikte, The energy source for glycine active transport by pigeen red cells. Fed. Proc. 23. no:2, 535, 1964. 123. J. L. Groff ile birlikte. Comparison of the peptide maps of antibodies aganist an acidic and basic determinant group. İmmunuchemistry vol. 1, p:31-36, 1964. 124. G. A. Vidaver ile birlikte. Transport of glycine by pigeen red cells. Biochemistry 3, 795-799, 1964. 125. G. A. Vidaver ile birlikte. Mucate inhibition of glycine entry into pigeen red cells. Biochemistry 3, 799-803, I 964. 90

126. G. A. Vidaver ile birlikte. Some tests of the hypothesis that the sodium-ion gradient furnishes the energy for the glycine active transport by pigeen red cells. Biochemistry 3~ 803-808, 1964. 127. H. Walter ve S. Fleischer ile birlikte. Distribution isotopically labelled antigens in the organism. New İstanbul Contribution to Clinical Science, 7, ı 96, 1964. 128. E. F. Gold, K. L. K.night, M. J. Roelefs ve J. Spradlin ile birlikte. Analysis of univalent fragments of hapten-specifıc antibodies. ı 48th Ann. Meet. ACS p:40 C, ı 964.

129. G. A. Vidaver ve L.F. Remain ile birlikte. Some studies on the specifıcity of amino acids entry routes in pigeen erythrocytes. Arch. Biochem. Biophys., ı 07, 82, ı 964. 130. E. F. Gol d ve K. L. K.night ile birlikte. Peptide maps of antibodies against an antigen containing two different determinant groups. Biochem. Biophys. Res. Coınm.

18:76-80, ı 965.

ı31. Naturaleza y formacion de anticuerpos. Cien. lnvest. 20:244-54, ı 965.

132. Antibody formation. Physiol. Rev. 45:ı-47, 1965.

133. Antibody formation and the coding problem. Nature 205:847-5ı, ı 965.

ı 34. Methods used in work on the structure and formation of antibodies in protides of the biological fluids. Volume ı2, H. Peeters Ed. Elsevier, p:39ı-395, ı 965. 135. Immunological unresponsiveness and autoantibody formation. Ann. N.Y. Acad.

Sci. ı24:50-55, ı 965. 136. M. Richter ve S. Zimmerman ile birlikte. Relation of antibody titer to persistence of antigen. J. Immunol. 94:938-4ı, ı965.

ı37. Structure and formation of antibodies. ı5th Mesbach Symp. on Biol. Chem. p:232-

240, ı966.

138. The role of the antigen in antibody formation. ı 5th Mesbach Symp. on Bi ol. Chem. p:240-254, ı 966.

139. K. L. K.night, E. F. Gold ve M. A. Lopez ile birlikte. Heterogenty of hapten specifıc antibodies. Fed. Proc. 25, p:678, ı 966.

140. G. A. Vidaver ile birlikte. İnhibition of paralel flux and augmentation of counter flux shown by transport models not involving a nevile carrier. J. Theoret, Biol. ı O, 30ı-

306, ı 966. 91

ı 4 ı. K. L. Knight ve M. A. Lopez ile birlikte. Comparison of two haptenspecifıc rabbit antibodies. J. Bi ol. C hem. 24 ı :2286-92, ı 966.

ı42. Striktur und bildung der antikoorper. Behringworge-Mitteilungen 45, p:37-55,

ı966.

ı43. E. F. Gold, S. Cordes, M. A. Lopez~ ve K. L. Knight ile birlikte. Studies on chicken gamma-globulins and hapten-specifıc ebieken antibodies. lmmunochemistry 3:433,

ı966.

ı 44. K. L. Knight ve M. J. Roelofs ile birlikte. Ratios of the Fab fragments I and II from rabbit antibodies and non-specific gamma-globulins. Biochim. Biophys. Ada 133:333- 37, 1967. 145. K. L. Knight ile birlikte. Ratio of Fab fragment I 1 II globulins and rabbit antibodies, Fed. Proc. 26, p:339, 1967. 146. K. L. Knight ile birlikte. Reduction and alkylation of immunoglobuline from normal irradiated and splenectomized rabbits. Troc. Soc. Expt. Biol. Med. 124, 1122, 1967. 14 7. Immunochemistry and the Biosynthesis of Antibodies. New York: Interscience. (Also translated into Japanese and Russian.), 1968. 148. The evolution of selective and instructive theories of antibody formation. Cold Spring Harbor Symp. Quant. Biol. 32:559-67, 1968.

149. Autobiography. Modern man ofscience. Mc Graw-Hill Vol. II, p:21ı, 1968. 150. Antibody biosynthesis. Yearbook of science and technology, Mc Graw-Hill, p:103- 104, 1969.

151. Selection and instruction in antibody formation. Abst. Fed. Proc. 28, p:3ıo, ı967.

ı52. Struktur und Wirkungsweise der Antikorper. Naturwissenschaften 56:189-94, 1969.

153. Heterogeneity and biosynthesis ofantibodies. FEBS Symp. ı5:1-12, 1969.

154. Studies on the structure and formation of antibodies. In Current Problems ın Immunology, ed. O. Westphal, H. E. Bock. and E. Grundmann, pp. 63-68. New York: Springer Verlag. , 1969.

155. The molecular basis ofimmunity. Ann. N.Y. Acad. Sci. ı69:11-22, 1970.

156. S. E. Zimmerman ile birlikte. Allotype distiribution in specifıc antibodies ın indi vi dial rabbi ts. ACS Abstracts, Bi ol. no: ı 78, 1970. 92

157. The molecular basis of immunity. In Developmental Aspects of Antibody

Formation and Structure~ ed. J. Sterzl and I. Riha, pp. 909-ı8, ı970. 158. S. E. Zimmerman ile birlikte, Tracer studies of gamma globulin light chain. Abst.

Fed. Proc. 30, p:954, ı 97 ı. 159. Deviations from the central dogma of information transfer. Nova Ada Leopoldina

36:23-25, ı 971.

160. İmportant discoveries in biochemistry between ı 920 and ı 940. Arn. Acad. of Arts and Science, p: ı 4- ı 8, ı 97 ı.

161. Die antigen-antikörper reaktion. N eva Akta Leepoldina, 35, ı 94, p:303-3 ı 3, ı 971. 162. A. Sehon ile birlikte. Kinetics and thermodynamics of antigen-antibody interaction.

In Progress in Immunology, ed. B. Amos, pp. 1287-ı289. New York: Academic Press., 1972.

163. S. E. Zimmerman, L. Spencer ve G. East ile birlikte. Restriction of specifıc antibody production associated with inheritance of allotype. Abst. Fed. Proc. 31, p:742, 1972.

ı64. M. Groh ve G. Gansinger ile birlikte. Mechanism and kinetics of the hemin­ catalyzed oxidation of linoleate in the oil-water interface. J. Bi ol. Chem. 248:38 ı 0- ı 8,

ı973.

ı65. The role of RNA in antibody formation. Histarical perspectives.Ann. N.Y. Acad.

Set. 207:8- ı 6, 1973. 166. The problem of antibody diversity; immunodifferentiation versus somatic mutation.

Immunochemistry ı 0:775-83, ı 973.

167. Protein. Encyclopedia Britannica, ı 5th ed., pp. 8 ı -98, ı 974.

ı 68. S. E. Zimmerman ile birlikte. Preferential allotypic expression of antihapten response in the fırst and second generation heterozygous rabbits of al,3 allotype.

Immuno chemistry ı ı :403-7, ı 974.

ı69. Mechanism ofantigen-induced antibody biosynthesis from antibody precursors, the heavy and light immunoglobulin chains. Proc Natl Acad Sci 75, 5, 2434-2438, ı 978.

ı 70. Protein heterogeneity: lts history, its bases, and its limits, Ann. N.Y. Acad. Sci.

325:37-50, ı 979. 93

İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi tarafından Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz'e Fahri

Doktora ünvanı verilmesi Yukanda da bahsedildiği üzere uzun yıllar Üniversiteye, Fakülteye, Biyokimya

Enistitüsüne ve bilime yaptığı hizmet ve katkılardan dolayı kendisine "Fahri Doktora'~

unvanı verilmek istendi. Bu isteği ilk olarak seslendiren Biyokimya Kürsüsü Başkanı

Prof. Dr. Mutahhar Yenson oldu. 21.04.1972 tarihinde İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığına hitaben "Fakültemizin büyük Hocasına, Fakültemizce ve Üniversitemizce yapılacak her türlü şereflendirme yerinde olacak ve Üniversiteınİzin kadirşinaslığının

delili olacaktır" cümlesi ile biten bir dilekçe yazdı. Böylece başlayan bu süreç

Senato'nun 04.01.1973 tarihli 50. toplantısında Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz Hoca~ya

"Fahri Doktora" ünvanı verilmesine oy birliğiyle karar verilmesiyle sonuçlandı. Bu konu

ile ilgili karar aşamasında Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz hakkında çeşitli hocalar

tarafından yapılan konuşmalar şöyledir(73). a. Ord. Prof. Dr. Üveis Maskar: '"Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz, Biyokimya

sahasında büyük bir bilgin olduğu halde çok mütevazı bir insandı. Burada vazifeli

iken hepimizin çalışmalanna ilgi gösterir ve her zaman gerekli yardımı

esirgemezdi. Türkçemizi iyi öğrenmişti. Fakültemiz Yayın Komisyonunda da

aynlıncaya kadar çalıştı. Buradan ayrılırken kurduğu kürsüyü teslim ettiği

Mutahhar Yenson arkadaşımız hakkındaki takdirkar sözleri hala kulağımda

çınlamaktadır. Haurowitz Amerika'ya gittikten sonra da her imkan buldukça ülkemize geldi (üç kere geldi) ve burada konferanslar verdi. Türkiye'mize

bağlılığını devam ettiren bir alimdir. Kendisine "Doctor Honoris Causa" verilmesi

teklifine gönülden katılınm".

b. Prof. Dr. Orhan Yanal: '"Bir büyük araştıncı, alim ve hocanın hatırasını anmak ve

ona "Doctor Honoris Causa'· titrini vermek bize ancak şeref kazandınr. Bu tevazuu

ve eserleriyle yüksek insanın talebesi olmak şansına sahip olanlardanım. Raporun

çoğaltılarak genç arkadaşianınıza "Bir büyük adam örneği" vermek üzere

dağıtılınasını teklif ederim."

c. Prof. Dr. Muzaffer Aksoy: "Ben Haurowitz Hocadan ders almadım. Benim

asistanlık zamanlarımda Hoca olarak çalışıyordu. Ben esas Haurowitz Hocanın

değerini, Amerika'da bulunduğum1952-1953 senelerinde öğrendim. Bana 94

Haurowitz~in o zaman Amerikan Tıp Fakültelerinin protein kimyasında birinci

adamı olduğunu söylediler. Yine çalışmakta olduğum hemoglobin konusunda

Haurowitz'in ne kadar büyük bir bilgin olduğunu öğrendim. I 933 senelerinde

göbek kordon kanının fetal ve erişkin hemoglobin karışımı olduğunu gösteren ilk

bilgin Haurowitz' dir. Bu büyük bir keşiftir. Yine dokularda bakır toplandığını

gösteren Bilgin Haurowitz, son zamanlarda immunoloji alanında çalışmış ve çok

değerli eserler vermiştir. Birçok sempozyumlarda ""leading man" rolündedir. Ben

Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz'e ""Doctor Honoris Causa" verilmesini şükranla

karşılıyorum.,. d. Prof. Dr. Mutahhar Y enson: "'Bence bu ufacık rapor bu büyük insan için çok fazla

bir ifade etmemektedir. Burada bulunduğu zamanlarda da değerini takdir

edemediğimizi düşündükçe çok üzülürüm. Bizim muhitten ayrıldıktan sonra

Avrupa ve Amerika'da hep kendisinden bahsettirebilmiş bir bilgindir. Daha

bi yokimyanın B' si yokken çalışarak onunla beraber gelişmiş, pek çeşitli konu

üzerinde çalışmış ve Biyokimya'nın her safhasına bir taş koyabilmiştir. Bu büyük

insana biz ancak "Doctor Honoris Causa' payesi verebileceğiz. Kendisi

Amerika' da bir Türk gibidir. Türklerle Türkçe konuşur ve ikinci vatanının

hasretini böylece giderir. ilerlemiş yaşına rağmen birkaç defa gelmiştir. En samimi

dostlarımızdan biridir. Bir Amerikalı değil bir Türk'tür ve içimizden biridir". e. Prof. Dr. Nijad Bilge: ""Sayın Prof. Dr. Haurowitz Hocamız 1951 mezunu olanların

son Biyokimya Hocasıydı. Ben de bu dönem öğrencisi olarak ayniışından birkaç

ay evvel olarak Hocaya, sınıf namına bir konuşma yapıp çiçek vermiş, minnet ve

şükranlarımızı bildirmiştim. Çok mütevazı şartlarda dahi gayet kıymetli

enternasyonal neşriyat yaparak, İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesinin ismini yaymış olan

hocalarımızdan biridir. Memleketi benimsemiş, bizlere çok çalışmamız ve

memleketin kültürel atılımiarına hız katmamızı defalarca telkin etmeye çalışmıştır.

1960-1963 yıllarında Amerika'da bulunduğum sırada çalışmalar yaptığım üç Tıp

Fakültesi Bi yokimya Hocalan kendilerinden sitayişle bahsetmişlerdir. 1969 da en

modern tarzda kurulan "'Hersey Medical Center"ın Biyokimya Hocası ve lipid

metabolizmasında enternasyonal şöhreti olan Prof. Rosenberg, İstanbul ~u ziyareti

esnasında Prof. Dr. Haurowitz'in Enistitüsünü görmek istemiştir. Ziyaretten sonra 95

da bu kadar mütevazı bir laboratuvarda zamanının kıymetli araştırmalarını yapmış

olmasını hayretle karşılamıştır. Memleketimiz ve Fakültemiz için en verimli

çağlarını bütün iyi niyeti ve gayreti ile öğrencilerine vermiş olan bu kıymetli insana 'Doctor Honoris Causa' payesinin verilmesini samirniyetle desteklerim."

Karar: Biyokimya kürsüsü eski Başkanı Ord.Prof.Dr. Felix Haurowitz'e,

"Doctor Honoris Causa'~ unvanının verilmesi hakkındaki komisyon raporunun okunmasından sonra, kurulun üçte iki çoğunluğu üstünde yapılan oylamada (97 mevcutla) 97 evet oyu ile Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz'e, "'Doctor Honoris Causa" unvanımn verilmesi kabul edildi (Resim ll). 96

4.3. Ord. Prof. Dr. Zdenko Stary (1899-1968)

Ord. Prof. Dr. Haurowitz'in ayrılmasından sonra yerine, ülkemize biyokimya

alanında gelen yabancı hocaların sonuncusu olan ve ayrıca Haurowitz'in tavsiye ettiği,

Prof. Dr. Zdenko Stary (ı 899- ı 968) Ordinaryüs payesiyle davet edildi (Resim 17). Zdenko Stary ülkemize gelmeden önce Prag Alman Üniversitesi Biyokimya Enstitüsü'nde görev yapmaktaydı. Ülkemizde ilk olarak Ankara Üniversitesi Tıp

Fakültesi Bi yokimya Enstitüsü'nde ı 94 7 yılında göreve başladı ve ı 949 yılından

itibaren de görevine İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Enstitüsü'nde devam

etti (1949- ı 957) (75, 76).

Zdenko Stary, ı 899 yılında Prag' da doğdu. ı 9 ı 7'ye kadar ilk, orta ve lise

tahsilini tamamladı ve Avusturya ordusunda askerlik yaptı. ı 9 ı 8 ile ı 923 yıllan

arasında Prag Alman Üniversitesi Tıp Fakültesi 'ne devam etti ve ı 923 'te tıp doktoru

oldu. Stary aynı yıl, Bi yokimya Enistitüsü'nde asistan oldu ve ı 925 senesinde de

Doktorasını (Dr.rer.nat. Kimya) tamamladı. Aynı üniversitede I 928'de Doçent ve ı 932 yılında da Bi yokimya Profesörü oldu. ı 939' da Prag Alman Üniversitesi Tıp Fakültesi

Bi yokimya Enistitüsü Direktörü oldu ve ı 945 yılına kadar bu görevine devam etti.

1945'te Üniversite kapandı (Resim 18). Bunun üzerine ı 947 yılında Ankara

Üniversitesinde Biyokimya Profesörü olarak göreve başladı (75, 76, 77).

Haurowitz Hocanın ayrılmasıyla birlikte oluşan boşluğu kapatmak ve yeni bir hoca bulmak için arayışa giren Üniversite, ı 7 nisan ı 948 tarihinde, Profesörler kurulu kararıyla bu işi çözmek üzere, Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz, Ord. Prof. Dr. Winterstein, Ord. Prof. Dr. Hirsch, Prof. Dr. Muzaffer Esad Güçhan ve Prof. Dr. Arif

İsmet Çetingil' den oluşan bir komisyon belirledi. ı 5.05. ı 948 tarihinde Profesörler kurulunda okunan raporda, Stary Hoca'nın Biyokimya Enstitüsü'nde göreve başlaması kabul edildi. Raporda; "Evvelce yapılan temaslar neticesinde aday olarak tespit edilen ve durumlannın incelenmesi komisyona havale edilen üç adaydan (Ankara Tıp

Fakültesi Biyokimya Profesörü Z. Stary, KolonyaTıp Fakültesi Biyokimya Profesörü E. Klenk ve Tubingen Üniversitesinde Kimya Profesörü Martius) gerek Türkçe bilmesi ve tedris metodu itibariyle Haurowitz'in usulüne uygun olması ve gerekse diğer adayiann

Almanya' dan gelmeleri hususunda güçlükler mevcut olması dolayısıyla Komisyonun 97

Z. Stary'yi teklif ettiği anlaşılmıştır. Ankara Tıp Fakültesi bakımından meselenin mütalea edilip edilmediğinin sorulması üzerine Dekan, Prof. Stary'nin Ankara Tıp

Fakültesi ile yaptığı kontratın müddetinin 1948 yılı sonunda biteceğini, Ankara Tıp

Fakülte'sinde ayrıca mevcut olan Fizyolojik Kimya Enstitüsü'nde okutulan balıisierin biyokimya'ya çok yakın olduğundan Prof. Stary'nin ayrılmasından Ankara Tıp

Fakülte' sinin mutazarrır olmayacağını ve bu hususta Prof. Stary ile görüştüğünü ve sair yapılan temasları izah etti. Son olarak Prof. Dr. Sedat Tavat'ın memlekete gelmiş kıymetli bir eleman mevcut olduktan sonra Komisyon raporunun kafi görülmesini istemesi üzerinereye müracaat edilerek Ord. Prof. Dr. Z. Stary'nin, Ord. Prof. Dr. Felix

Haurowitz'in yerine getirilmesi ittifakla kabul edilmiştir" denilmektedir (75, 76).

Aynı kurulun Dekanlığa hitaben, 22.04.1948 tarihli yazısında ek olarak, "Bu zat

Prag Tıp Fakültesi'nde Profesör Haurowitz ile beraber onaltı sene aynı müessesede

çalışmıştır. Bir seneden beri de Ankara'da öğretim ödevini yapmaktadır ve Türkçe

öğrenıneğe başlamıştır. Profesör Stary'nin, seçilmesi ile Biyokimya Enstitüsü'nün ve

Kürsüsü'nün çalışma ve ders verme metodlaranda bir değişiklik ve bir aksama vukua gelmeyecektir" cümleleri yer aldı (75).

Profesör Stary'nin bu davete verdiği cevap şöyledir; "İstanbul Üniversitesi

Rektörlüğüne, 11066 sayılı ve 06.07.1948 tarihli yazınıza cevaptır, İ.Ü. Tıp Fakültesi

Profesörler Kurulu tarafından, Tıp Fakültesi Biyokimya Enistitüsü Ord. Profesörlüğüne seçilmeınİ ve Üniversite Senatosunca da uygun görüldüğümil bildiren yazınızı büyük bir memnunlukla aldım. Gerek üniversite senatosunun ve gerekse tıp fakültesi profesörler kurulunun hakkımda gösterdikleri bu teveccühe şükran ve minnettarlıklanmla mukabele etmek isterim. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi ile olan mukavelem 30.12.1948 tarihinde sona erecektir (Resim 19-20). Mukavelenin bittiği tarihten itibaren İstanbul

Tıp Fakültesi ile gereken mukaveleyi yaptıktan sonra hemen oradaki görevime başlayacağıını saygılarımla arz ederim." (76)

1951 senesi sonlarında mukavele yenileme dolayısıyla komisyon kuruldu ve oylamaya katılan 34 üyenin de evet oyu kullanmasıyla Stary Hocanının sözleşmesi 5 yıl 98

uzatıldı (Resim 21). Bu vesileyle açıklama yapan, klinik branşlardan iki hocanın,

Stary'nin kalması konusunda yaptıkları konuşmalar şu şekildedir (75):

a. Kadın Hastalıkları Şefi Prof. Dr. İhsan S. Aksel: "Ord. Prof. Dr. Stary başta

olmak üzere Biyokimya Enstitüsü bizim Klinik çalışmalarımızı ilgilendiren ilmi

mevzularda büyük yardımlarda bulunmaktadır. Bu itibarla Ord. Prof. Dr.

Stary' den çok yardım görmekteyiz. Komisyonun teklifini memnuniyetle karşılar ve bu teklifin kabulünü rica ederim".

b. Dahiliye Şefi Ord. Prof. Dr. Tevfik Sağlam: "Ben de Aksel arkadaşımızın

mütalaasına aynen iştirak ederim. Bizim Kliniğimizde kendisinden çok yardım

görmüş ve görmektedir. Komisyonun çok yerinde olan raporunun Kurulumuzca da aynen kabulünü teklif ederim".

Z. Stary Hoca'nın, sözleşmesini yenilemeyeceği anlaşılınca, Üniversitenin

Profesörler kurulu tarafından, hocanın 1957 ocak ayı içersinde her biri 200 liradan toplam 15 konferans vermesine karar verilmiştir. Bu karar, Senatonun 10.01.1957 tarhli

61. toplantısında görüşülmüş ve kabul edilmiştir (76).

Z. Stary hoca, 31.01.1957 tarihinde enstitüden ayniması ile ilgili olarak "Sekiz seneden beri çalışmakta olduğum İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden aynimak

mecburiyetinde kaldığımdan dolayı büyük bir teessür duymaktayım. Fakat fakülte

arkadaşlarımın ilk geldiğimden beri her zaman bana göstermiş oldukları yakın dostluk

ve samirniyetİn buradan aynlmaklığım ile hiç bir zaman kesilmiyeceğini ve bunun

devam edeceğini ümit etmekteyim. Ben, her zaman fakülteme bağlı kalacağım ve

süratle inkişafa mazhar olduğuna şahit olduğum bu fakülteye aza olmakla büyük iftihar

duyacağım. Aynlma kararını son günlerde vermek mecburiyetinde kaldığımdan dolayı

arkadaşlarımın her birine ayn ayn veda etmek imkanını bulamadım. Bu sebepten bütün

arkadaşlarımdan özürler diler ve selam ile hürmetlerimin bu suretle kabul buyurmalarını

rica ederim'' diyerek bir veda yazısı kaleme aldı (75).

1957 yılında Amerika'ya giden Prof. Stary, Pensilvanya Eyaleti'nin Warren

şehrinde bulunan Warren S tate Hospital' de göreve başladı. 1968 yılında geçirdiği kalp krizi nedeniyle vefat etti (5). 99

Z. Stary hoca'nın, enstitüden kendi isteğiyle aynimasından sonra yerine, bu üç büyük hocayla. sırasıyla öğrencilik, asistanlık, doçentlik, profesörlük dönemlerinde beraber çalışma şerefine erişmiş ve aynı fakülte ve enstitüden yetişmiş olan Prof. Dr. Mutahhar Yenson getirildi (82).

Kürsüye Katkıları

Bakanlar kurulunca, 27 .O ı.ı949 tarihinde Prof.Dr. Zdenko Stary'nin İ.Ü İstanbul

Tıp Fakültesi Biyokimya Enstitüsü Profesör'lüğünde çalıştırılınasına karar verildi.

Kliniklerle el ele çalıştı. Ord. Prof. Dr. Z. Stary, Türkçe'yi kısa bir zamanda öğrendi ve

derslerini Türkçe olarak verdi. Bu durum onun Türkiye'ye hizmet bakımından ne kadar

içten ve arzulu olduğunun delilidir. Öğrencilerin derslerden ve pratiklerden en iyi

şekilde yararlanması için büyük gayret sarfetti ve bütün vaktini Tıp Fakültesindeki

çalışmaları için kullandı (75).

Prof. Dr. Stary'nin Biyokimya Enstitüsü'nde fiilen çalışmaya başladığı

27.01.1949 tarihinden itibaren, ı O tane orijinal çalışma, 6 tane bildiri, 7 tane derleme, 2

tane kitap ve 2 tane konferans olmak üzere iki buçuk yıl içinde toplam 24 eseri

yayınlandı. Yabancı dillerdeki makalelerin 4 tanesi ayrıca Türkçe olarak yayınlandı ve

bunlar yukarıdaki sayıya dahil değildir. Bunlardan başka Stary Hoca, çeşitli Alman ve

Amerikan dergilerine 120 kadar çalışma özeti gönderdi. Ord. Prof. Dr. Stary'nin bütün

bu yaptığı çalışmalanna asistanlarını da ortak ettiği görülmektedir (75).

Son sözleşme devresi olan ı 952 ile 1956 yılları arasında Ord. Prof. Dr. Z.

Stary'nin ilmi kontrol ve direktifi altında, 5 tane ihtisas tezi, Fen Fakültesi Profesörler

kurulunca da kabul edilmiş olan 4 tane Doktora tezi ve 1 tane de Doçentlik tezi

hazırlandı. Bunlar da onun Türkiye'deki ilmi faaliyetine eklenmesi gereken genç

elemanların yetiştirilmesi hususundaki yüksek gayretini göstermektedir (75).

1957 yılına kadar yaklaşık olarak 145 ilmi çalışması yayınlanan hocanın, 60

kadar bilimsel çalışması Türkiye"de iken gerçekleşti. Ayrıca "Tıbbi Biyokimya ı ve 2"

ve "Biyokimya Dersleri ı ve 2'" isimli 4 adet Türkçe kitabı ülkemizde basıldı (75). 100

Eleman yetiştirme gayreti

Ankara~da dilimizi kısa bir süre içinde öğrenen Stary Hoc~ Fakülteye gelir gelmez derslerini Türkçe olarak vermeye başladı. V erdiği dersler büyük bir ilgi ile dinlendi ve gereği gibi verimli oldu.

Bütün vaktini ve gayretini öğretime, doçent, asistan ve uzmanların eğitim ve mesleki gelişimlerine harcadı. Aync~ diğer enstitülerden gönderilen elemanların yetiştirilmesi için de gayret sarfetti. Kendi hazırladığı bütün çalışmalarına asistanlarını, uzmanlarını ve birlikte çalıştığı elemanları ortak etti. Biyokimya Enstitüsü'nün ilmi ve idari yönetimine kendini vakfetti.

İlk üç yıllık dönemde, Stary Hocanın nezareti altınd~ toplam 8 adet uzmanlık, doktora ve doçentlik tezi hazırlandı. Bu tez sahiplerinin bir kısmı fen doktoru, bir kısmı

da biyokimya uzmanı ünvanını kazandılar. Bunlardan başka, Fakültemizin farklı

kliniklerinden ı O kadar asistan, daha kısa sürelerle laboratuvar metotları öğrenmek

amacıyla Biyokimya Enstitüsüne devam etti (75).

Bilimsel çalışmalarda yoğunlaştığı konular

Zdenko Stary, ı 924 ile ı 940 yıllan arasınd~ 74 çalışma yayınladı. Bunların bir

kısmında proteinlerin ve özellikle keratinin kimyasını inceledi. Oksitlenmiş keratinin

sindirildiğini buldu. Saçların melanokortinini tecrid ve tarif etti. Mide suyu ve beyin

omurilik sıvılarını ve salgılanmalarını inceledi. Bu sıvıların kimyasal bileşimini ve

salgılanmalarının farmakolojisini araştırdı. Bu çalışmalarda elektrolitleri yeni mikroanalitik yöntemlerle tayin etti ve elektrolitlerin dengesi üzerine önemli

açıklamalarda bulundu. Prof. Stary, proteinlerin ve başka biyolojik maddelerin

mikroanalitik tayini ile çalıştı ve albumin/globulin tayini için çok uygun bir yöntem

geliştirdi. Bunların dışında bir çok toksikolojik çalışma yaptı ve bu çalışmalarını

"Sammlung von Vergiftungsfaellen" adlı dergide yayınladı (75, 76, 77).

Flaschentraeger ve Lehnartz'ın başkanlığındaki "Physiologische Chemie'~ adlı

dergisinde çok önemli bazı konuları yazarak üniversiternizin uluslararası çalışmalarına da

katkıda bulundu. Ord. Prof. Dr. Stary~nin asistanlarını da ortak ettiği bu çalışmaların

sadece bir tanesi eski çalışma konularına aittir. Diğer çalışmaların ağırlık merkezini 1Ol

"dokularda ve kan plazmasında glukoproteitler'~ ile ilgili araştırmalar oluşturmaktadır.

Bu araştırmalarda glukoproteitlerin miktar tayini ve bunların fizyolojik ve patolojik

şartlar altında miktarlarındaki değişmeler de geniş bir materyale dayanarak tayin

edilmiştir. Glukoproteitlerin kan seromunda yüksek miktarlarda bulunması, o zamanki literatür bilgilerinden beklenmeyen yepyeni bir bulgu olarak ortaya kondu. Bu

çalışmalar kısa bir zamanda dünya literatürü ve mevzu ile ilgili araştıncılar tarafından

ciddi bir şekilde takdirle karşılandı. Bu çalışmaların yapılmasında kullanılan teknik ve metodlar, Prof. Dr. Stary tarafından eski iki metedun birleştirilmesi yolu ile,

geliştirilerek kullanıldı (75).

Burada yaptığı bilimsel ve deneysel araştırmalarının yoğunluk merkezini özel yapılı proteinler oluşturdu. Vücuttaki mükopolisakkarid, müko ve gliko proteinlerinin klinik ve patolojik değişim koşullarını inceledi. Yeni metodun klinik vakalar üzerinde tatbiki, kandaki glikoproteitlerin muhtelif hastalıklarda spesifik bir intizam gösterecek şekilde değiştiğini ortaya koymuştur.

Burada aynca çeşitli polisakkariderin birbirinden farklı olduklannın gösterilmesi için yeni bir metot kullandı ve bu metot sayesinde polisakkariderin çeşitli hastalıklarda birbirinden farklı üç şekilde ortaya çıkabileceğim gösterdi (75).

Farklı bir çalışmada Polisakkarideminin belirli bir çeşidinin alyuvarların sedimantasyonu ile paralel gittiğini gösterdi. Sedimantasyon hızının artmasına neden olduğu kabul edilen polisakkaridemi çeşidinin veremiiierden başka gebelerde de görüldüğünü, yapılan çalışmalarda geniş bir materyele dayanarak buldu (75).

Aynı bakış açısıyla, yapılan çalışmalardan biri de diyabet hastalarındaki polisakkaridemi hakkındadır. Bu çalışmada tedavinin, ister insülin ister diyet ile yapılsın, zamanından önce kesildiği takdirde polisakkarideminin yeniden yükseldiğini tespit etti. Aynca, karbonhidratları, fazla miktarda almaya veya azaltmaya bağlı olarak kandaki şeker (glukoz) seviyesinde derhal bir artma veya azalma görülmesine karşılık, polisakkarideminin diyet değişmelerine, artma veya azalma şeklinde, daha geç cevap verdiğini gösterdi (75).

Doç. Dr. Şevket Tekman ile birlikte yaptığı çalışmalardan birinde invert sabunlar tesiri ile karbonmonoksit-hemoglobinin yapısının oksihemoglobinden farklı bir 102

şekilde çöktüğünü göstedi. Spektroskop metodundan, uygulama şekli bakımından daha zor olduğundan dolayı, bu çalışmada kullanılan metodun karbonmonoksit zehirlenmelerini ortaya çıkarabiimk için pratikte kullanılması pek düşünülmese de, karbonmonoksit ile birleşen prostetik grupta bir değişikliğin meydana geldiğini ispatladı (75).

Metot araştırmalarından bir tanesi de Elson ve Morgan glokuzamin reaksiyonu hakkındadır. Burada yalnız glokuzamine atfedilen bu reaksiyonun çeşitli heksozlar tarafından da verildiğini gösterdi (75).

Öncülük ettiği ve destek olduğu çalışmalar (75)

1. Ş. Tekman ile birlikte, ''Anatomik lokalizasyonlan farklı olan yağ dokularının

metabolizmaları hakkında" başlığı ile yapılan çalışmada özellikle kolay ve güç

mobilize olabilen yağ dokuları aralarında solunum ve oksijen tüketimi bakımından

bir fark olmadığı gösterildi.

2. Ş. Tekman, R. Cindi, M. Clara ve T. Erbengi ile birlikte, güç mobilize edilebilen

"Bilhassa mekanik fonksiyonlu Orbital ve plantar yağ dokulanmn hem histolojik

yapısı hem de kimyasal terkibi'~ konulu çalışma Histoloji Enistitüsü İle

kollaborasyon yapılarak tamamlandı. Bu çalışmada, mekanik fonksiyonlu yağ

dokusunun histolojik yapı ve kimyasal terkibinin depo yağlanndan farklı olduğu

belirtildi ve makale Tıp Fakültesi Mecmuasında yayınlandı.

3. M. Küley, H. Bodur, S. G. Lisie ve K. Arınan ile birlikte, "Esansiyel Hipertonide

görülen polisakkaridemi üzerinde araştırmalar" isimli çalışma 3. Dahiliye Kliniği ile

ortaklaşa olarak yapıldı ve 1952 yılında makale Tıp Fakültesi Mecmuasında

yayınlandı. Bu çalışmayla Esansiyel Hipertoru ile allerjik hallerde bilhassa plazma

globülinlerine ait olan bir hiperpolisakkaridemi bulunduğu ortaya kondu .

4. M. Amaki ile birlikte yaptıkları, "Karotinoidlerin biyosentezi'~ hakkındaki çalışma,

Almanca olarak Biochemische Zeitzschrif dergisinde 1952 yılında yayındı. Bu

çalışmada, Sarcina Luteanın karotinoidleri tercihen piruvik asitten yapmakta

olduklan isbat edildi. Ayrıca, bu çalışma M.Amaki tarafından 1952 de Paris'te 103

toplanan milletlerarası biyokimya kongresinde tebliğ edildi ve Türkçe olarak ta

"Folia Farmaceutica (Sayı ı ı y· da yayınlandı.

5. H. Bodur, S. G. Lisie ve F. Batıyok ile birlikte, "Kandaki polisakkaridler ve akciğer

tüberkülozunda görülen polisakkaridlerlerin çeşitleri" başlıklı çalışma I 953 yılında

Klinische Wochenschrift'te yayınlandı. Bu çalışmada, Proteine bağlı

karbonhidratların hastalığın durumuna göre globulin veya albumin fraksiyonunda

bulunduğu gösterildi. Bu çalışmaya ait neticeler de ı 952 de Paris'te toplanan

Uluslararası Bi yokimya kongresinde H. Bodur tarafından tebliğ edildi.

6. H. Bodur ve S. G. Lisie ile birlikte yaptıkları, "Likör proteinlerinin karbonhidrat

muhteviyatı" konulu çalışma Almanca olarak Klinische Wochensohrift'te ı 953

yılında yayınlandı. Bu çalışmada likör serebrospinalis'teki proteinlerin plasma

proteinleri gibi karbonhidrat gruplarına sahip olduğu gösterildi.

7. F. Bursa, C. Kaleoğlu ve M. Bilen ile birlikte yaptıkları, "Tifoda görülen serum

polisakkaridlerinin fazlalaşması ve bu maddelerin serum proteinleri ile

münasebetleri~~ isimli çalışma Medizinische Monatsschrift'te, ı 953 senesinde

yayınlandı. İkinci Dahiliye kliniği ile beraber yürütülen bu çalışmada, tifoda bilhassa

albumin fraksiyonuna bağlı olan polisakkarid fraksiyonunun çoğalmış olduğu gösterildi.

8. M. Yuvanidis ile birlikte yaptıkları, ''Serum proteinlerinin heksuronik asit

muhteviyatı'~ isimli çalışma Biochemische Zeitzschrift'te 1953 yılında yayılandı. Bu

çalışma~ fazla miktarda karbonhidrat ihtiva eden kan proteinlerinde heksuronik

asidin yalnız eser miktarda mevcut olduğu gösterildi.

9. F. Bursa ve M. Yuvanidis ile birlikte yaptıkları, "Türk sularında bulunan balıkların

karaciğerlerindeki A Vitamini miktarları'~ konulu çalışma 1954 yılında Tıp fakültesi

mecmuasında yayınlandı. Bu çalışmada, Türk sularında yaşayan balıkların

karaciğerinde mevcut olan Vitamin-A miktarları 14 balık türü üzerinde kontrol edilerek tayin edildi ve bir tablo halinde gösterildi.

1O. F. Bursa ve M. Yuvanidis ile birlikte hazırladıkları, "Plazma proteinlerinde

bulunan Sulfat ve Fosfat asiti'~ konulu çalışma, Tıp fakültesi mecmuasında 1953

yılında yayındı. Bu çalışmada, Plazma proteinlerinde Fosfat bakiyelerinin

bulunmadığı, sülfat bakiyelerinin ise eser miktarda mevcut olduğu açıklandı. 104

11. F. Bursa ve S. G. Li si e ile birlikte hazırladıkları, "Fibrinogen'in karbonhidrat

grubu" hakkındaki çalışma, Hoppe-Syler's Zeitechrift f.physiolog. Chemie de 1953

senesinde yayınlandı. Bu çalışmada Fibrinogen'in karbonhidrat grubu ilk defa

araştınlmış oldu ve bulunan sonuçlar bildirildi.

12. Naşit Erez, H. Bodur, S. G. Lisie ve R. Çepeloğlu ile beraber hazırladıkları,

"Spontan erken doğumda görülen anne kanındaki proteinlerin bazı değişiklikleri''

isimli çalışma Arehiv f. Gynakologie de 1954 yılında yayınlandı. Bu çalışmada erken

doğuina meyli olan gebelerin, kan proteinlerinde globuline bağlı karbonhidrat

fraksiyonlarının artmış olduğu gösterildi ve bu çalışma ikinci kadın-doğum kliniği ile beraber yürütüldü.

13. S. Akkurt ve H.Bodur ile beraber yaptıkları, "Akciğer tüberkülozunda kan

serumu ve plevra eksudatlarının polisakkarit muhteviyatı" konulu çalışma,

Medizinische Monatsschrift'te ı 954 yılında yayınladı. Bu travay Heybeliada

Senatoryum 'u ile ortak olarak yürütüldü ve eksudat proteinlerinin hekzos içeriği

bakımından serum proteinlerine benzediği açıklandı.

14. R. Cindi ile birlikte hazırladıkları, ''Süt proteinlerine bağlı karbonhidratlar"

isimli çalışma Tıp Fakültesi Mecmuasında 1955 yılında yayınlandı. Bu çalışmada,

sütte bulunan proteine bağlı karbonhidrat miktan ilk defa olarak tayin edildi.

15. A. Ugur ile beraber yaptıkları, "Bazı karbonhidratlı serum proteinlerinin kağıt

elektroforezinde göçme retardasyonu" hakkındaki çalışma, Klinische

Wochensohrift'te 1955 senesinde yayınlandı. Bu çalışmada bazı proteinlerin kağıt

elektrotorezinde gecikmesi parçacıklarının asimetrik olması ile izah edildi.

16. Ş. Tekman ile beraber hazırladıkları, "İçinden karbonmonoksit geçirilmiş çeşitli

protein mahlüllerinin katyonik deterjanlarla farklı çökelmeleri" isimli çalışma Tıp

fakültesi mecmuasında 1956 yılında yayınlandı. Bu çalışmada, serum proteinlerinin

çökme meylinin karbonmonoksit geçirilmesi ile değiştiği bulundu ve sebepleri

araştınldı.

17. R. C indi ile birlikte hazırladıkları, "Süt proteinlerinin galaktoz ve heksozamin

muhteviyatı" hakkındaki çalışma Die Waturwissenschaften mecmuasında ı 956

senesinde yayınlandı. Bu çalışmada, kazeinde yalnız galaktoz mevcut olduğu halde

süt-serum-proteinlerinde heksozamin ihtiva eden bir polisakkaridin mevcut olduğu 105

gösterildi ve bu çalışma ı 956 da Brüksel~ de toplanan uluslararası Bi yokimya

kongresinde tebliğ edildi .

18. M. Bilen ile beraber yaptıkları, "Normal organların mukopolisakkarid ihtiva

dereceleri" isimli çalışma Klinische Woehenschrift'te 1956 yayınlandı. Bu çalışmada

muhtelif organiann ihtiva ettikleri mukopolisakkarid miktarları tayin edilerek tablo halinde bildirildi.

19. Ş. Salih Soysal ve S. G. Anhegger ile birlikte hazırladıkları, "Liquor

cerebrospinalis'teki (Beyin omuilik sıvısı-BüS) mukopolisakkaritlerin patolojik

değişimleri" hakkında çalışma Klinische W oehenschrift'te 1956 yılında yayınlandı.

istanbul Tıp Fakültesi Çocuk hastalıkları kliniği ile müştereken yapılan çalışmada

Likör polisakkaritlerinin patolojik değişimeleri incelendi ve özellikle Nefroz

hastalığında önemli bir artış olduğu tesbit edildi.

20. Ş. Tekınan ve H. üner ile beraber yaptıkları, "Spongin'in karbonhidrat grupları"

isimli çalışma Biochemische Zeitschrift'te 1956 yılında yayınlandı. Bu çalışmada,

Spongin'de mevcut olan karbonhidratın özellikle galaktozdan ve heksozaminden

meydana geldiği gösterildi.

Genellikle oıj İnal çalışmalan ve aktüel konular üzerindeki makaleleri, hemen daima enistimdeki mesai arkadaşları ile birlikte yayınlamış, ilgili mevzularda da fakültemizin diğer enistitü ve kliniklerindeki öğretim üyeleriyle birlikte yapılmıştır. Bu da onun ortak çalışmaya çok önem verdiğinin delilidir.

Yurtiçi Konferanslar ve Bildiriler (75)

1. Biyokimya Enstitüsü açılış dersi olarak "Biyolojide meçhul dimensiyonlar"

başlıklı bir konferans verdi. İst. Tıp. Fak. Mecm., 547-558, ı 949.

2. Şubat ı 95 ı' de, Türk Tıp Cemiyeti 'nde ''İzotopların biyolojik kullanılışındaki

yenilikler" konulu konferans verdi. Bu konferans Türk Tıp Cemiyeti dergisinde

yayınlandı. ı 7,3, ı 95 ı.

3. 1956 yılı Ekim ve Kasım aylannda toplam 3 hafta süreyle İzmir, Ege Tıp Fakültesi 'nde bir dizi konferans verdi. 106

4. Hipofız hormonlarının kimyasal terkibi.6

5. Bitkisel hormonlar, bunların biyolojide önemleri ve pratik kullanışı

6. Kankrogen maddeler ve bunların detoksikasiyonu. 7. Kompetitif inhibsiyon ve antibiotiklerin tesiri. 8. Antigen ve antikorlar. 9. Ferment bilgisinde yenilikler.

1O. Safra boya maddelerinin terkibi ve teşekkülü.

ll. Flavin fermentlerinin fızyojik ve patolojik önemi.

12. Hücre solunumu ve tiroid hormonunun etki mekanisması.

13. Steroid hormonlarının kimyasal terkibi ile tesirleri arasındaki ilişkiler.

14. Steroid hormonlarının itrah şekilleri.

15. Protein hormonları.

16. Ribonükleik asiderin metabolizmada fonksiyonları.

17. Mitokondriumlar, mikrosornlar ve hücre metabolizmasındaki fonksiyonları.

18. Redoks sistemleri ve bunların biyolojik önemi.

Yurtdışı Konferans ve Bildirileri (75-76)

1. 15-18 Ağustos 1950 tarihinde Kopenhag 'ta toplanacak olan Enternasyonal

Fizioloji Kongresinin ayrı bir biyokimya bölümünde, önemli biyokimya konulan konuşuldu ve Prof. Dr. Zdenko Stary "Stroma proteinleri üzerine Katopsinin tesiri'~ konulu bir konferans verdi. Bu dönemde Biyokimya Kürsüsüne yerine vekaleten

Mutahhar Yenson Hoca baktı. A vrupa~ya yaptığı bu seyahat uzayınca durumunu

Fakülte Dekanlığına; "Kopenhag'taki Entemasyonel Fizioloji Kongresine iştirak etmek

üzere Fakültemiz ve Üniversitece, İsteğim üzerine bana 1 aylık mezuniyet verilmiştir.

Kongre esnasında orada toplanmış olan Batı Almanya' daki bazı Üniversite Bi yokimya Enistitüsü direktörleri, Enistitülerini ziyaret etmek ve orada tetkikte bulunmak üzere beni davet ettiler. Bunlardan bilhassa Hamburg Üniversitesi Biyokimya Enistitüsü

6 Biyokimya Enstitüsü Ord. Prof. Dr. Zdenko Stary'nin ayrılması kesinleşince, kendisinden 1957 senesi Ocak ayında Üniversite'de bir dizi konferans vermesi istendi. O da bu İstege olumlu cevap vererek, yukarda belirtilen (4-18) konularla ilgili birer konferans verdi. 107

Direktörü Prof. Kühnau ile Göttingen Biyokimya Araştırma Enistitüsü Direktörü Prof.

Thomas'ın davetini, Enistitümüzün travayları ile alakah gördüğümden kabul etmek mecburiyetinde kaldım. Bundan başka Tübingen, Heidelberg ve Münich Enistitülerini ziyeret ettim ve Tübingen Üniversitesi~nin Biyokimya Enistitüsünde yeni araştırma metodları ve bilhassa yeni elektrofores aleti üzerine incelemeler yaptım. Evvel en beklediğim ve yurd dışında ani olarak zuhur eden ve mecburi tetkik ve tetebbüler dolayısıyla Yurda dönmekte geciktim. Bunu o esnada bildirmeme imkan bulunmadığından dolayı özür diler, saygılanını sunarım" diyerek bildirdi.

2. 1952 senesine 21-27 Termuz ayında Paris'te toplanan Uluslararası Biyokimya kongresine katıldı ve "Karotenoitlerin biyosentezi" hakkında bir tebliğde bulundu. Daha sonra Almanyada Hayderberg ve Hamburg Üniversiteleri Biyokimya Enistitülerinde tetkikte bulundu.

3. 1953 senesi Ağustos ayında Genevre'de toplanacak Rheumatik Hastalıklar kongresine ve ı 953 Eylül ayında Saarbrückend'de Fizyolojik Kimya Kongresine katıldı.

4. 24-27 Eylül ı954 tarihinde Amsterdam'da toplanan Tıbbi Kimya Kongresine katıldı. Bu kongrede "Kandaki Mukopolysakkaridlerin elektroforezi" hakkında bir tebliğ verdi ve Hamburg Üniversitesinde ilmi araştırmalar yaptı.

5. ı-6 Ağustos 1955 tarihinde Bürüksel'de toplanan uluslararası biyokimya kongresine katıldı ve "Linear Proteinlerin Kağıt Elektroforezinde Retaedasyonu" konulu bir tebliğ sundu. Tubingen ve Meiz'de araştırmalarda bulundu.

6. 30 Temmuz ile 4 Ağustos ı 956 tarihleri arasında, Brüksel' de toplanan uluslararası fızyoloji kongresine katıldı ve "Süt Proteinlerinini Polisakkarit Grupları" konulu bir tebliğ sundu.

7. 9-ı 1 Eylül ı 956 tarihlerinde New Yorkta'ta Uluslararası Klinik Kimya kongresine katıldı. Kongre komitesi tarafından ""Serum Polisakkaritleri" konu başlığının baş rapotörü ve başkanı (Chairman) olarak görevlendirildi.

Özellikle, önemle üzerinde durduğu "Proteine Bağlı Karbonhidratlar" mevzuu, yabancı memleketlerde büyük yankı uyandırdı ve bunlara ait yayınlar yabancı 108

dergilerde yer aldı. 1952 de Münihte~ 1953 de Hamburg'da, 1954 de Amsterdam ·da,

1955 ve ı 956 da Brüksel'de toplanan kongrelerde bu konular üzerinde sözlü ve yazılı sunumlar yaptı. ı 956 yaz aylarında New York'ta toplanan Uluslararası Klinik kimya kongresinde Başraportör olarak bu konunun ogünkü durumu hakkında detaylı bildirilerde bulundu.

Kürsüye aldırdığı kitaplar (75)

a. Pschyrembel: Klİnisehes Wörterbuch (Gustav Koesters) b. Saupe: Röntgenbildanalyse (Gustav Koesters)

Diğer Katkılar

Ord. Prof. Dr. Z. Stary bunların dışında, Türk Ansiklopedisi'ne Biyokimya ile ilgili konular hakkında birçok yazılar yazdı ve bu suretle popüler bilim alanında da katkılarda bulundu (75).

Biokimya Enstitüsünde yaptırdığı tezler (1950 ile 1956 arasında) (75)

1. Orhan Tezok (Biyokimya Uzmanlık Tezi): Gebelikte serum proteinlerinde görülen değişmeler, Aralık I 950.

2. Adnan Tümer (Biyokimya Uzmanlık Tezi): Natürel saç boyalarının elde edilmesi ve

kimyasal konstitüsiyonlan hakkında, Aralık I 950.

3. Margarita Amaki (Biyokimya Uzmanlık Tezi): Eritrositlerin stroma proteinleri

hakkında, Şubat I 95 I.

4. Hale Or (Biyokimya Uzmanlık Tezi): Dokudaki amonopolisakkaritler hakkında, Belediye Kimyahanesi, Temmuz I 95 I.

5. Sahahat Erkaya: Tüberküloz epanşmanlarındaki proteinlerin terkibi hakkında. Heybeliada Tüberküloz Sanatoryumu, Temmuz I 951.

6. Margarita Amaki (Fen Fakültesi Doktora tezi): Karotenoidlerin biyolojik teşekkülü

hakkında, Haziran I 9 5 I .

7. Radiye Cindi (Doçentlik tezi): İnsan ve inek süt proteinleri üzerinde çalışmalar, I 95 I.

8. Mürvet Bilen (Doçentlik tezi): Glukozamin hakkında araştırmalar, I 95 I. 109

9. Mihal Yuvanidis (Biyokimya Uzmanlık Tezi): Türk sularında balıkların karaciğerinde Avitamini tayinL ı 953.

ıo. Mihal Yuvanidis (Fen Fakültesi Doktora tezi): Glukuron asidinin insan ve hayvan organizaınsında yayılışı, ı 953.

ı ı. Artin Zarikoğlu (Biyokimya Uzmanlık Tezi): Eritrosit sıromasının hastalarda tayini için kantitatifbir metod ve bunun ilk neticeleri, ı 953.

12. Artin Zarikoglu (Fen Fakültesi Doktora tezi): Eritrosit stroması ve terkibi hakkında,

ı953.

13. Ayten Uğur (Biyokimya Uzmanlık Tezi): Antranil azoglobuline karşı elde edilen antikorun elektroforezi, ı 955.

14. Ayten Uğur (Fen Fakültesi Doktora tezi): Serum mukoidin elektroforezde davranması hakkında, ı 9 5 5.

ı 5. Margarita Arnaki (Doçentlik tezi): Fosfolipidlerin fetal metabolizması üzerine araştırmalar, ı 955. Bu çalışma, Brüksel'de 1955'te toplanan Uluslararası Biyokimya

Kongresinde tebliğ edildi. Aday tarafından Klinische Wochenschrift dergisinde ı 956 yılında yayınlandı.

ı6. Nevzat Öner (Biyokimya Uzmanlık Tezi): Spongin'in karbonhidrat grubu hakkında, 1956. 17. Nevzat Öner (Fen Fakültesi Doktora tezi): Bazı skleroproteidlerin karbonhidrat

gruplarının tetkiki hakkında, ı 956.

18. Ahmet Araz (Biyokimya Uzmanlık Tezi): Mükerrer kanamalarla husule gelen

hiperpolisakkaridemiler hakkında, ı 956.

Ord. Prof. Dr. Zdenko Stary'nin yayınlan Kitaplan (75)

1. Tıbbi Biokimya I, Su metabolizması ve mineral metabolizması.

2. Tıbbi Biokimya II, Yağlar ve yağ metabolizması hakkındadır. Bu kitaplar asıl

itibariyle Ankara'da ı 948 yılında yazıldı, fakat Prof. Stary İstanbul Üniversite'sine geldikten sonra ı 95 ı yılında basıldı (Resim 22). 3. Biokimya Dersleri I, Anorganik maddeler, karbonhidratlar ve lipidler, 350 sayfa,

ı 95 ı (Resim 23). ll o

4. Biokimya Dersleri II, Protein, vitamin, ferment ve hormonlar, 533 sayfa, 1952.

5. Fermentler (Enzimler) adlı 35 sayfalak eseri Eczacı Kütüphanesi neşriyatı serisi

arasında 1953 de çıktı.

6. 1954 senesinde yayınlanan, tanınmış Handbuch der Physiologisehea Chemie'nin

ikinci cildinin birinci kısmında başbahis olarak yer alan ve 28 sayfa tutan Der

Stoffwechsel der Phosphatide başlıklı bölüm bu alanda en yeni bilgileri toplu bir

halde dünya ilmine sunmaktaydı.

7. Handbuch der Physiologischen Chemie'nin ikinci cildinin ikinci kısmında yine

başbahis olarak 1956 da çıkan ve 569 sayfa tutan Leber und Galle (Karaciğer ve Safra) isimli eser. Bu eser bu alandaki bütün dünya literatürünü ve en yeni

bilgileri içermekte ve bu kıymetli Başvuru Kitabı serisinin yayıncı ve editörleri

arasında yer aldı. a. Türkiye'ye gelmeden önce yaptığı çalışmalar (75) 1. Studien über Löslichkeit und V erdaulichkeit von Abbauproducten der Keratine, Zeitschrift fiir Physilogische Chemie, Bd.136, 160-172, 1924. 2. Üeber Erregung von wörmenerven durch Pharmaka, Arehiv fiir Pathologie and Pharmakologie Chemie, Bd.1 05, 76-87, 1924. 3. Studien über bromiertes Keratine und Oxykeratine, Zeitschrift fiir Physilogische Chemie, Bd.144, 160-172, 1924. 4. Beitrag zur Kenntnis einiger Skleroproteine, Mit I Andratschke, Zeitschrift fiir

Physilogische Chemie, Bd.148, 83-98, ı 925. 5. Üeber die element arzusammensetzung des haars, Zeitschrift fiir Physilogische

Chemie, Bd. ı 50, 202-204, 1925. 6. Neue Üntersuchungen über den autbau des eiweissmoleküls, Natur Zeitschrift Lotos,

Bd.73, 189-ı 92, ı 925. 7. Üeber die biochemie maligner geschwülste, Beitröge z. Örtzlichen Fortbildung Jahrg.

3, 209-213, ı 925. 8. Üeber die stoffwechselwirkung der diathermi, ı. Mitteilung, Zeitschrift fiir Biologie,

Bd.85, 138-ı50, ı 926. lll

9. Üeber die stoffwechselwirkung der diathermi, 2. Mitteilung Mit W. E. Stein.

Zeitschrift fiir Biologie, Bd.85, 55 ı -556, ı 926.

ı O. U eber das verhalten von lösungen im elektrischen hochspannungafeld, Zeitschrift für Physikalische Chemie, Bd.120,175-ı 95, ı 926.

ı ı. Eur quantitavien bestimmung der magensekretion, 1. Mitteilung, Mit P. Mahler,

Zeitschrift f. Klin. Med., Bd. ı 04,446, ı 926.

ı2. Ergebnisse eier neuen magenfunktionsprüfung, Mit P. Mahler, Zentralblatt f. innere

Med. Jahrg. 48, 584-586, ı 927.

ı3. Beitröge zur kenntnis der verdauungsarbeit des magens, Med. Klin., Bd.23,1444,

ı927.

ı4. Eur quantitavien bestimmung der magensekretion, 3. Mitteilung, Mit P. Mahler,

Arehiv f. Verdauungskrskheiton, Bd. 4ı, 335-397, ı 927.

ı5. Ueber die beeinflu sung der magenentleerung durch mechanische reize, Mit Löw• Beer und P. Mahler, Fortschritte auf dem ebieste der Röntgenstrahlen, Bd. 36, 818,

ı927.

ı6. Aziditat, chlorhydrie und akrie des magensafte, Mit P. Mahler, Deutsche Mediziniche Wochenschrift Jahrg. 44, 1927. 17. U eber die variationsbreite der magensaftkonzentration, Zeitschrift f. Exp. Med. Bd.

58, 306-314, ı 927 o

ı 8. Quantitative messung der histaminwirkung, Veine Arehive für innere Medizin, Bd.

ı4, 491-501, 1927.

ı 9. Mesung der wirkung stark er sekretionserreger, Wiener Arehiv f. innere Medizin, Bd. 15, 149-162, 1928. 20. Zur uantitativen bestimmung der magensekretion. V ariation der Probefrühstückamenge, teroperatur, lagerung der Applikation und des einspritzungso ortes, Mit P. Mahler, Zeitschrift f. d. Ges. Exp. Med.. Bd.58, 291-505.1927. 21. Bemerkungen zur abhsndlung von N.S. Zwonitzky: Kinetische untersuchlung des gestatmageninhalts, Arehiv f. Verdauungskrskheiton, Bd. 42, 139-143, 1928. 22. Die bestimmung der tagesmenge der wasser-, söure- und Chlorsecretion des

magens, Acta Medica Scandinavica, Bd 68, 32, ı 928. 112

23. Ein Künstlicher Eingriff in den halogenhaushalt des magens, Mit P. Mahler, Med. Klin. Jahrg.,1928. 24. Aufschliessunig des karetins fiir dietrypsinverdauung, Zeitschrift fiir Physikalische

Chemie, Bd.175, ı 78-236, 1928.

25. Ueber das physicalisch-chemische verhalten des magnesiums ın serum, Mit R.

Winternitz, Zeitschrift fiir Physiol Ch emi e ı 82, ı 07, ı 929.

26. Ueber das Gerüst der Erythrozyten, Medizinische Klinik ı 928., Nr. 19, Mit F.

Haurowitz, S.740, Femer Med. Klinik II ı239,ı 928. 27. U eber die verteilung der elektroliten auf serum und liquor cerebrospinalis, I. Calcium, magnesium. Mit A.Kral und A. Winternitz, Zeitschrift f. d. Ges. Exp. Med.

Bd. 66, 671, ı 929. 28. Ueber die verteilung der elektroliten auf liquor cerebrospinalis und serum, Il. Kalium, natrium. Mit A.Kral und A. Wintemitz, Zeitschrift f. d. Ges. Exp. Med. Bd. 66,

69ı, ı 929. 29. Ueber die verteilung der elektroliten auf serum und liquor cerebrospinalis, Chlor, phosphor. Mit A.Kral und R. Wintemitz, Zeitschrift f. d. Ges. Exp. Med. Bd. 68, 441, 1929.

30. Ueber den sanerstof rest der proteine. American Journal of physiology ı o, 527, 1929. 31. Uber die superposition magenreizen, Mit P. Mahler, Arehiv f.

Verdauungskrankheiten, Bd. 46, ı3, ı 929.

32. Methoden zur mikrobestimmung des natriums, Mikrochemie VIII, ı91, ı930.

33. Zur indreken bestiınmung der alkalimetalle, Mikrochemie VIII, 200, 1930. 34. Untersuchungen über den eiweissgehalt des liquor cerebrospinalis, Eine neue methode zur bestimmng eiweissfraktionen im liquor cerebrospinalis, Mit R. Wintemitz

und A. Kral, Zeitschrift f. d. ges. Neurologie und Psychiatrie 132, ı 93, ı 931. 35. Untersuchungen über den eiweissgehalt des liquor cerebrospinalis, II. Mitteilung, Zeitschrift f. d. ges. Neurologie und Psychiatrie 133, 205, 1931. 36. Zur frage der Liquorgenese, Mit A. Kral und R. Wintemitz, Zeitschrift f. d. ges.

Neurologie und Psychiatrie ı22,308, ı 929. 37. Quantitative messung der diathermie, Med. Klinik Nr: 49, 1929. ı ı 3

38. Die liquor-kammerwasser-relation, Arehiv f. Psyehiatrie 97,675,ı 932. 39. Eine einfaehe methode zur reststieketoftbestimmung im bulutstropfen, Mit R.

Winternitz, Med. Klinik Nr:27. ı 930.

40 .. Natriumsilikofluorid-vergif tung dureh orwın, Mit R. Zeynek Sarnınlung von

vergiftungsföllen, Bd. II 2, ı 93 ı. 41. Untersuehungen über die venese von Kemmerwasser und Glakörperflüssügkei, Mit

R. Winternitz, Arehivie di Seienze Biologiehe, 193 ı.

42. Tellkirsehenvergiftung dureh kröutertee, Mit. R. Zeynek, Sarnınlung von

Vergiftungsföllen, Bd. II, ı, ı 931. 43. Zur ehemie des Kammerwassers. Zeitsehrift ftir physiologisehe Chemie. 212,215,1932. 44. Zur anionenpermeabilitat der blutkammerwaaser-sehranka, Mit R. Winternitz,

Zeitsehrift f. d. ges. Experimentelle Medizin. 89, 540, ı 933. 45. Un metodopara mdir el trabajo del estomago, Mit P. Mahler, Medicina modema, 18, 7, 1928. 46. Ueber den sakerstoffrest der Proteine, Zeitsehrift fiir physiologisehe Chemie. Bd.

186, 137, ı930. 47. Zür Chemie des glaskörpers. Mit R. Winternitz, Arehiv fiir Augenheilkunde, Bd. 107, 191, 1933. 48. Mikrobestimmung des magnesiums, Mikroehemie IX, 457, 1931.

49. Quantitative mikrobestimmung des ealeiums, Mikroehemie IX, 4 77, ı 931.

50. Quantitative mikrobestimmung des strontiums, Mikroehemie IX, 508, ı 931 .

... 51. Quantitative mikrobestimmung des bariums, Mikroehemie IX, 5ı3, ı931. 52. Zür Chemie des glaskörpers. 2. Mitteilung , Mit R. Wintemitz, Arehiv fiir

Augenheilkunde, Bd. ı 08, 433, 1934.

53. Eine methode zur mikroeiweissbestimmung, Mikroehemie VIII, 3, 252,ı 930. 54. Fraktionerte bestimmung von albumin und globulin im Blutstropfen, Zeitsehrift f.

d. ges. Experimentelle Medizin. 8 ı, 34 ı, ı 932. 55. Studien über den muskelstoffweehsel bei nephrektomierten kaninehen, Mit W. Norinenbrueh, A. Bareuther und H. Telen, Naunyn-Sehmi edeberge, Arehiv fiir exp.

Pathologie und pharmakologie. Bd. ı 76, 573, 1934. 114

56. Studien über den muskelstoffweehsel bei experimenteli en darmversehluse, Mit W.

Norinenbrueh, A. Bareuther und H. Telen~ Naunyn-Sehmi edeberge, Arehiv fiir exp.

Pathologie und pharmakologie. Bd. ı 76, 573, ı 934. 57. L'esame quantitativo della funzione dello stomaeo ed i suci risultati, Mit P. Mahler,

Folia Mediea 24, XII ı 933.

58. Mikrobestimmung des eısens ın biologiaehem material. Mikroehemie XII, 355, 1932. 59. Studien über die depotwirkung des alkalien in der magentherapie, Mit P. Mahler,

Therapie der Gegenwart, VIII ı 933. 60. Experimenteller beitrag zur Alkalitherapie, Mit P. Mahler, Medisinisehe klinik, 1933. 61. Studien über den muskelstoffweehsel be i arsenvergifteten kaninehen, Mit W. Norinenbrueh, A. Bareuther und H. Telen, Arehiv für exp. Pathologie und pharmakologie, Bd. 180, 437, 1936. 62. Mikrobestimmung des niekels und kobalts, Mikroehemie XV, 141, 11934.

63. Cantharidinvergiftunen, Sarnınlung von Vergiftungsfallen, 7, 117, 1936.

64. Vergiftung mit queeksilber-oxyeyanid, Sarnınlung von Vergiftungsfallen, 8, 9, 1937. 65. Zur ehemie der liquorreaktion naeh pandy, Mit A. Kral und R. Winternitz,

Zeitsehrift f. d. ges. Neurologie und Psyehiatrie 157, ı 16, 1937.

66. Bariumvergiftung, MitF. Haurowitz, Sarnınlung von Vergiftungsfalen, V, 11, 209, 1936.

67. Ueber den stand der vitaminforsehung, Uebersehtsreferat, Med. Klinik, Nr: 20, 2ı, 22, 1937. 68. Stryehninvergiftung dureh abtreibungsversueh. Sammlung von V ergiftungsfalen, 8, 4, 63, 1937. 69. Untersuehungen üeber die vergiftung mit Queeksilber- oxyeyaniden, Mit W.

Lorenz, Med. Klinik, ı 9, ı 937. 70. Praktikum der analytisehen ehemie ftir mediziner, Monograohie, 32 Seiten. 71. Des Leukokeratin und die Chromoproteide des mensehenhaars, Mit R. Riehtter,

Zeitsehrift für physiologisehe Chemie. Bd. 253, ı 59, ı 938. ı ı 5

72. Ueber die haarfarbe des menschen, Forschungen und fortschritte jahrg. XIV, S.

201,ı 938. 73. Die Bestimmung der Haarfarbstoffe im menschenhaar, Mit R. Richtter, Arehiv fiir Dermatologie, Bd.l78, 373,1939. 74. Verdacht eines giftmordes mit Bariumkarbonat, Mit K. M. Marx, SauiLlitn*­ Sammlung von Vergiftungsfalen, ll, 5, 1940.

b. Türkiye'de bulunduğu zaman içinde yaptığı yayınlar(75) 75. Keratinizasyon ve melanin teşekkülü (Almanca metin, Türkçe özet), İst. Tıp Fak.

Mec. ı2, 328-333, 1949.

76. Fermantoplastik vitaminler, İstanbul Klinik Dersleri, 1, 37-4ı, ı949.

77. Ş. Tekman, Hyalinüronidazların patolojik ve klinik önemi hakkında, İstanbul Klinik

Dersleri, 4, ı 6, 1950. Bu makale ayrıca Almanca olarak Münchner Medizinische

Wochenschrift dergisinda yayınlandı.

78. M. Amaki, Über die wirkungsgruppe des insulins, Folia Pharmaceutica, ı 951. 79. Über die beizehungen zwischen der chemischen konstitution der steroidsubstanzen und ihrer Pharmakologischen wirkung, Farmakolog, 2 ı, 6- ı 2, ı 951. Aynı makale aynı dergide Ağustos 1951 sayısında Türkçe olarak yayınlandı. 80. M. Amaki, Metabolizmada endojen ve eksojen gruplar meselesi, Farmakolog, 19,

12, ı951.

81. F. Bursa, Ö. Kaleoğlu, M. Bilen, Kan seromunda bulunan proteinlere bağlı karbonhidrat hakkında, I. Normal kan serumunun proteinlere bağlı karbonhidratları

(Türkçe metin, Almanca tercüme). İst. Tıp. Fak. Mecm. ı3, 233-258, 1950.

82. F. Bursa, Ö. Kaleoğlu, M. Bilen, Kan seromunda bulunan proteinlere bağlı karbonhidrat hakkında, Il. Proteine bağlı polisakkaritlerle glukoz-glukojen metabolizması arasındaki münasebetler (Türkçe metin, Almanca tercüme). İst. Tıp. Fak.

Mecm. ı3, 259-288, 1950.

83. F. Bursa, Ö. Kaleoğlu, M. Bilen, Kan seromunda bulunan proteinlere bağlı karbonhidrat hakkında~ III. Proteinlere bağlı karbonhidratın diabette artması (Türkçe metin, Almanca tercüme). İst. Tıp. Fak. Mecm. 13, 453-465, ı 950. ı ı 6

84. Über die proteingebundenen polysaccharie im Blutserum, XVIII. Intemat.

Physiological Congress. Copenhagen, ı 950.

85. F. Batıyok ve H. Bodur, Akciğer tüberkülozunda serum proteinlerine bağlı polisakkariderin değişmeleri, Milli Tıp Kongresi, Ankara, ı 950.

86. F. Batıyok ve H. Bodur, Akciğer tüberkülozunda polisakkaridemi ve sedimentasyon ile münasebetleri, Milli Tıp Kongresi, Ankara, ı 950.

87. H. Bodur ve F. Batıyok, Akciğer tüberkülozunda serumdaki değişikliklerin pronostik önemi, Türkiye Tıp Encümeni, Aralık ı 950.

88. A. Tümer ve M. Bilen, Dokulardaki aminopolisakkaritler hakkında, Türk Fiziki ve

Tabii İlimler Cemiyeti, Oı .06. ı 95 ı.

90. Şevket Tekman, Oksi-hemoglobin ile karbonmonoksit-hemoglobinin invert sabunlarla çökelme reaksiyonları hakkında (Türkçe metin, Almanca özet). İst. Tıp. Fak.

Mecm. ı4, ı8-32, ı951.

9ı. H. Bodur ve F. Batı yok, Die Bulutsenkungsgeschwindigkeit als Funktion des Glukoproteingehalts im Blutplasma, Schweizerische Medizinische W ochenschrift,

ı95ı.

92. F. Bursa ve Ö. Kaleoğlu. Über die Hyperpolysacchardaemie und ihre klinischen

Formen(Almanca), Contrib. to Clinical sicience, İstanbul, ı, ı 58-ı70, ı95 1.

93. F. Bursa ve Ö. Kaleoğlu. Hiperpolisakkarideminini Klinik Şekilleri, Klinik ilmi dergisinde yayınlandı.

94. Ö. Kaleoğlu ve F. Bursa. Polysacchardaemie und Diabetesbehandlung. Contrib. to Clinical Science, İstanbul, ı, ı 95 ı . 95. M. Yenson, M. Bilen ve S. G. Lisie. Elson ve Morgan Glocosamin Reaksiyonu

üzerine araştırmalar, İst. Tıp. Fak. Mecm., ı95 1.

96. Ş. Tekman, Anatomik lokalizasyonları farklı olan dokuların metabolizmaları

hakkında, İst. Tıp Fak. M ec. ı 5, 257-264, ı 952.

97. Ş.Tekınan, R. Cindi, M. Clara veT. Erbengi, Bilhassa mekanik fonksiyonlu Orbital

ve plantar yağ dokularının hem histolojik yapısı hem de kimyasal terkibi, İst. Tıp Fak.

Mec. ı5, 56ı-570, ı952. 98. M. Küley, H. Bodur, S.G.Lisie ve K. Arman, Esansiyel Hipertonide görülen

polisakkaridemi üzerinde çalışmalar, İst. Tıp Fak. Mec. ı5, 60-72, ı 952. 117

99. M. Arnaki, Untersuchungen über die Biosynthese der Carotinoide, Biochemische Zeitzschrif 323, 3 76-381, 1952. 100. H.Bodur, S.G.lisie ve F. Batıyok~ Über die Polysaccharide des Blutserums und die bei der Lungentuberkulose auftretenden Typen der Polysaccharidaemie, Klinische Wochenschrift 31, 3 99-40 5, 19 5 3. 101. H.Bodur ve S. G. Lisie, Über den Kohlenhydratgehalt der Liquorproteine, Klinische Wochensohrift 31, 339-340,1953.

102. F.Bursa, Ö. Kaleoğlu ve M. Bilen, Über die Vermehrung der Serumpolysaccharide beim Typhus abdominalis und die Beziehungen dieser Stoffe zu den Serumpreteinen.

Med. Monatschr, 7, 497-501, ı 953.

ıo3. M.Yuvanidis, Über den Hexuronsauregehalt der Serumproteine, Biochem. Z. 324,

206-213, ı 953.

104. F.Bursa ve M.Yuvanidis, Türk sularında bulunan balıkların karaciğerindeki A vitamini miktarları, İst. Tıp Fak. M ec. ı 6, 496-502, ı 954. 105. F.Bursa ve M.Yuvanidis, Plasma proteinlerinde bulunan sülfat ve fosfat asidi hakkında, İst. Tıp Fak. Mec. ı 6, 316-3 ı 9,ı 953. 106. F. Bursa ve S. G. Li si e, Über die Kohlenhydratgruppe des Fibrinogens, Z. f.physiol. Chemie 295, 29-31, ı 953.

107. N. Erez, H. Bodur, S. G. Lisie veR. Çepeloğlu, Über einige die sontane Frühgeburt begleitende veranderungen der Proteine des mütterlichen Blutes, Arehiv f. Gynakologie

184, 330-336, ı 954. 108. S.Akkurt ve H.Bodur, Unterschungen über den Polysaccharidgehalt von B lutserum und Pleuraexsudaten bei der lungentuberlculose, Med. Monatschr. 8, 772-774, ı 954.

109. R. Cindi, Über die proteingebundenen Kohlenhydrate der Milch, İst.Tıp Fak. Mec. 18,69-77, 1955.

110. A. Uğur, Werzögerte Wanderung einiger Kohlenhydrathaltiger Proteine des Serums in der Papierelektrophorese, Klin. Wochenschr. 33, 766-767, 1955.

lll. Ş.Tekman, İçinden karbonmonoksit geçirilmiş çeşitli protein mahlüllerinin katyonik deterjanlarlafarklı çökelmeleri hakkında, İst. Tıp Fak. Mec. 19, 39-43, 1956.

ı 12. R.Cindi, Über gen dehalt der Milchprotein an Galactose und Hexosamin. Die

Waturwissenschaften 43, 179-180, ı 956. ı ı 8

ıı3. M.Bilen, Über den Mucopolysaccharidgehalt normaler Organe, Klin. Wochenschr. 34, 786-787' 1956.

114. Ş. S. Soysal ve S. G. Annegger, Pathologische Anderungen ım Mucopolysaccharidgehalt der Cerebrospinal füssigkeit, Klin. Wochenschr. 34, 900-

903, ı956. ıı5. Ş.Tekınan ve N. Öner, Über die Kohlenhydratgruppen des Spongins. Biochem. Z.

328, ı95-198, ı956.

ı16. M.Bilen ve R.Cindi ile beraber, Plasma proteinlerinin elektroforezle incelenmesi,

İst. Klin. Dersleri 5, sayı 30, 1952. ı17. Ş.Tekınan ile beraber, Derinin müdafaa fonksiyonu ve kimyasal strüktürü, İst.

Klin. Dersleri 6, sayı 35, 1952.

1ı8. Antibiotik! erin tarihçesi ne ait notlar, Tedavi mecm. ı, sayı 2, ı 951.

ıı9. Streptomicin'in biyolojisi hakkında, Tedavi mecm. cilt ı, sayı ı 1, ı 952.

120. M.Amaki ile beraber, İdrar steroidleri ve bunların tayin metodları hakkında. İst.

Klin. Dersleri 7, sayı 41, ı 953.

ı21. M.Amaki ile beraber, İzoprenidlerin teşekkülünde asetat ve piruvat. Farmakolog 6

sayfa, ı955.

ı22. M.Amaki ile beraber, Tiroid hormonunun metabolizması hakkında. Yeni Tıp

Alemi 4, sayı 22, ı ı sayfa, ı 953.

ı23. M.Amaki ile beraber, Die aktive Form der Essigsaure und die Bildung der

Isoprenide. Arzneimittelforsohung 4, 346-347, ı 954.

ı24. F.Arat ile beraber, Karaciğer yağlanması ve lipotropi meselesinin bugünkü durumu, (The present conception of fatty infihration of the liver and of the action of

lipotropic substances) Forum Medicum ı, sayı ı, ı 955.

ı25. M.Amaki ile beraber, Hormonale Regulation durch Hormoninaktivierung, Med.

Monatsschr. ı O, 285-29 ı, ı 956.

ı26. M.Amaki ile beraber idrara geçen ilaçlann idrar analizinde husule getirdikleri bazı

yanlış reaksiyonlar hakkında, (Durch Arzneimittel verursachte Fehlreaktionen bei der

Harnanalyse), Folia Pharmaceutika 3. 22ı-23ı, ı956. 119

c. Ülkemizden ayrıldıktan sonra yaptığı çalışmalar

ı. Stary, Z., Mucoproteins in elinical chemistry. Clin Chem 3 (4, Part 2): 557-576, 1957. 2. Stary, z. Mucosacchar des and glycoproteins, Chemistry and physiopathology, Ergeb · Physiol 50: 174-408, 1959. 3. Stary, Z., A study of the aryl hydroxylase activity in the contamination of rabbits by Lindane and Barbital, Environ Qual Saf Suppl 3: 581-585, 1975.

4.4. Reform sürecinde ülkemize gelen hocaların yabancı yardımcıları

4.4.1.Mile Paula Schwerin(l902-?)

W. Lipschitz ile aynı dönemde gelen ve onun en büyük yardımcısı olan Paula

Schwerin (Resim 24), F. Haurowitz'nin de yabancı yardımcılığını yapmıştır. 20 Mart

1902 tarihinde Frankfurt'ta doğan Schwerin ilk eğitimini Vorschulklasse Frankfurt'ta ve

orta eğitimini Lyzeum Philanthropin' de tamamladı. Yüksek okul okumadı. Ancak 1925

yılmda teknik asistan eğitimini tamamladı. Frankfurt Üniversitesi Farmakoloji

Enstitüsü'nde ı 922 ile 1933 yılları arasında çalıştı (67).

20 Nisan ı 934 yılında hayati ve tıbbi kimya enistitüsü teknik asistanlığına tayin oldu ve bu tarihte görevine başladı. Üniversiteye yabancı yardımcısı olarak getirilecek

yabancılarla yapılacak mukavelelerin projeleri 04.02. ı 943 tarih ve 7559 numaralı

tahrirle isiahat müşavirliğine gönderildi. Ancak maarif vekaletinin İstanbul

Üniversitesine hitaben yazdığı ı 3 .06. ı 934 tarihli yazıda Paula Schwerin 'in

mukavelesiz ne suretle çalıştığı ve neye göre ücret aldığı sorgulanmaktadır. Gene aynı

yazıda kendisiyle 3 yıl süreli bir mukavelenin yapılmasının uygun görüldüğü

bildirilmektedir. Nihayet ı 9.07. ı 934 tarihinde, 20 Nisan 1934 te başlayıp ı Mayıs 193 7

de bitecek şekilde bir mukavele yapıldı (1, 67).

Werner Lipschitz hocanın ayrılmasından sonra enstitüye fızyoloji hocası

Winterstein'ın vekalet ettiğini görüyoruz. 08.10.1938 tarihli belgede Winterstein'ın

tıbbi kimya enstitüsü direktörünün vekili sıfatıyla dekanlığa hitaben yazdığı yazıda,

Paula Schwerin'in bu enstitüde 5 yıldır çalışmakta olduğu ve süresinin ı5 İlkteşrin 120

(Ekim) 1938 de son bulacağı bildirilmektedir. Bu yazıda bayan Schwerin'in mukavelesinin 30.06. ı 939 tarihine kadar uzatılınası istenmekte ve gerekçesi şu şekilde ifade edilmektedir; "Beş seneden beri enistitüde çalışan bayan Schwerin bu müddet zarfında gerek tedris işlerinde ve gerek ilmi araştırmalarda fevkalade bir liyakat göstermiştir. Enistitümüz kadrosunda bulunan asistanlıkların hepsi münhal olduğundan gelecek yeni profesör için emin bir yardımcı bulmak çok mühim olacaktır. Bunun için bayan Schwerin'in mukavelesinin 30 Haziran 1939'a kadar uzatılınasını dilerim'' (67).

Rektörlüğün dekanlığa hitaben yazdığı 25.06.1935 tarih ve 2876 sayılı yazıdan yabancı yardımcılann yaz tatillerini üniversitede geçirmek zorunda olduklan anlaşılmaktadır. Ancak bayan Schwerin'e bu yazı ile "emsal teşkil etmemek ve gidecekleri yerlerde de üniversite için verimli çalışmalarda bulunacaklan bilinmek

şartıyla" kaydı altında 2 ay izin verilmiştir (67).

Yabancı yardımcısı olan Paula Schwerin, Werner Lipschitz Hoca'nın aynlmasından sonra Biyokimya Enstitüsü'nde Çalışmaya devam etti. F. Haurowitz'in de yabancı yardımcılığını yaptı ve böylece Biyokimya Enstitüsü'nde 12 sene çalıştıktan

sonra, Amerika'da bulunan nişanlısının yanına gidip evlenebilmek için 06.09.ı946 tarihinde Biyokimya Enstitüsü'nden ayrıldı (67). Daha sonraki yaşamı ve ölüm tarihi ile

ilgili başka bir bilgi bulunamamıştır.

4.4.2. Ernst Huding

Werner Lipschitz Hoca'nın döneminde Hayati ve Tıbbi Kimya Enistitüsü'nde

yabancı yardımcısı olarak çalışanlardan biri de Ernst Buding'tir. Dosyalardaki

yazışmalardan Lipschitz hocanın bu kişiyi rastgele seçmediği. kendisini tanıdığı ve yanına

alabilmek için gayret gösterdiği anlaşılmaktadır. Zaten rektörlüğün bir yazısında Budig'in

hangi milletten olduğu Lipschitz hoca'ya sorolmuş ve Alman milletinden ve Alman

vatandaşı olduğu öğrenilmiştir. Bu çerçevede o dönemde Paris'te bulunan Emst Budig'in

Üniversite'ye gelebilmesi için Paris Türk Elçiliğince kendisine gereken kolaylıkların

yapılması ve üniversite tarafından hazırlanmış bir tavsiye mektubunun kendisine verilmesi

istenmektedir. Mektubu alan Ernst Budig ı 8.091935 tarihinde bu davetten memnun

kaldığını, geleceğini bildirdi ve gerekli evrakların gönderilmesini istedi. Emst Budig 20 121

Aralık 1935 tarihinde enistitüdeki görevine hemşire kadrosuyla, tıbbi laborant olarak başladı. Yapılan mukavele ı yıl süreliydi ve bu süre sonunda O1.12.1936 tarihinde başlayan, 2 yıl süreli yeni bir mukavele yapıldı (78). Emst Budig 1939 yılına kadar

Lipschitz ile beraber çalışmaya devam etti ve ı 939 tarihli Lipschitz tarafından yayınlanan makalelerde Ernst Budig'in ismi yer almaktadır. ı 939 yılında Lipschitz ile birlikte

Amerika'ya gittiler. Doğum tarihi ve ölümü ile ilgili herhangi bir bilgiye ve belgeye ulaşamadık (1, 62).

4.4.3. Friedrich Ludwig Breusch (1903-?)

28 Ekim ı 903 tarihinde Phorzheim' de doğdu. Alman vatandaşı ve Protestan olan Ludwig Breusch'un ülkemize 1937 yılında geldiği anlaşılmaktadır. 12.ı ı.ı937 tarihli bir evraktan patolojik anatomi kürsüsünde Ord. Prof. Dr. Phlip Shwartz'ın yanında parasız fahri olarak çalıştığını görüyoruz. Aynı evrakta el yazısıyla düşülen bir notta Breusch'un, Hıfzıssıhha Enstitüsünde Ord. Prof. Dr. Hirsch'in yanında çalışmak istediği ve yardımcı olunmasının istendiğini anlıyoruz. Rektörlüğün, 28.12.1937 taribiride Tıp Fakültesine hitaben yazdığı yazıda "Dr. Breusch'un Hıfzıssıhha

Enstitüsünde dört ay için volanter olarak çalışması Rektörlükçe uygun görülmüştür" denilmektedir (79).

Ancak O1.12. ı 93 8 tarihli mukaveleden, bu tarihten itibaren Dr. Breusch 'un

Tıbbi ve Hayati Kimya Enstitüsü 'nde yabancı yardımcısı olarak (Üniversite Tıp

Fakültesi Hayati Kimya Asistanı) göreve başladığını anlıyoruz. Bu dönemde Dr.

Breusch FKB 'de Kimya Dersi vermekle görevlendirildi. Ancak, boş saatlerinde enistirnde çalıştı ve öğrenci pratiklerine yardım etti (73). Dr. Breusch'un mukavelesi

01.07.1940 tarihinde ı yıllığına yenilendi ve sözleşme bitiminde Fen Fakültesine tayin edildi (79). Daha sonraki yaşamı ve ölüm tarihi ile ilgili başka bir bilgi bulunamamıştır (Resim 25).

4.4.4. S ura Gitla Lisie Anhegger(1909-?)

20.12.1909 tarihinde Polonya Sosnowiec 'te doğdu. Aynı şehirde ilköğretim ve

lise eğitimini tamamladıktan sonra ı 926 yılında olgunluk sınavını kazandı. I 926

senesinde Viyana Üniversitesi'ne yazıldı ve iki dönem Tıp derslerine devam etti.

Ancak, kimya eğitimi almaya karar verdi. Viyana' da kalitatif ve kantitatif kimya ders ve 122 pratiklerini tamamladı. S ura Gida Lisie, Aralık ı 927 de eğitimine Prag Üniversitesi'nde devam etmeye karar verdi. Burada analitik, organik ve fiziko-kimya pratiklerini tamamladıktan sonra "Fitosterinler" hakkında bir doktora tezi hazırladı (80).

Bundan sonra Klinik Kimya İhtisası yapmak amacıyla ı 932- ı 933 yıllannda, Viyana Üniversitesi Umumi ve Experimental Patoloji Enstitüsü'nde, Canning Childs­

Spital Hastane ve Kanser Araştırma Enstitüsü'nde ve keza Kaiser-Franz Joseph

Hastanesi'nin sero-diagnostik şubesinde çalıştı. ı 934 yılında Zürih'e giderek Zürih

Üniversitesi'nde Koch Basilleri üretimi konusunda çalıştı ve Ekim ı934'te Viyana'ya geri döndü (80).

Sura Gida Lisie, Eylül ı 935'te ülkemize geldi ve Ekim ı 935'ten Temmuz 1936'ya kadar iü Hijyen Enstitüsü'nde, Prof. Hirsch'in yanında "Metabolizma problemleri" konusunda çalıştı. ı 936 sonbabanndan ı 944 yılına kadar, Dahiliye

Uzmanı Dr. İbrahim Hanif Denker'in özel laboratuarını idare etti (80).

Prof. Dr. Haurowitz'in daveti üzerine 01.02. ı 947 tarihinden itibaren Biyokimya

Enstitüsü 'nde yabancı yardımcısı olarak çalışmaya başladı (Resim 26). Yabancı yardımcısı olarak yaptığı işleri anlamak bakımından Prof. Dr. Z. Stary'nin Tıp Fakültesi

Dekanlığına 06.ı2.1950 tarihinde yazdığı S. G. Lisie'nin çalışma süresinin uzatılınası ile ilgili yazı şöyledir; "Enstitümüz yabancı yardımcısı Dr. Sura Gitte Lisie, direktörün ilmi muhaberelerini takip etmek, araştırmalar yapmak, talebe kurslannı hazırlamak için ve kliniklerden gelen analizleri yapmakta asistanlara yardım etmek, bir çok hususlarda laborant ve daktilo yerine çalışmak gibi çok önemli vazifeleri ile yüklenmiş

olduğundan, sözleşmesinin bir sene daha uzatılınasının lazım olduğu kanaatinde

bulunduğumu saygılanmla bildiririm'' (80).

Prof. Dr. Mutahhar Yenson'un Enstitü başkanı olduğu dönemde, Dr. S. G.

Lisie, İsrail' de bulanan ailesinin yanına dönmek ve orada yerleşmek amacıyla ı Ekim

1957 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere istifasını verdi (80). Daha sonraki yaşamı

ve ölüm tarihi ile ilgili başka bir bilgi bulunamamıştır. 123

Resim 1. Ord. Prof. Dr. Werner Lipschitz (1892-1948)'in karakalem portresi

Resim 2. Ord. Prof. Dr. Werner Lipschitz'in vesikalık fotoğrafı 124

e Tıbbi Kiınya Dersleri

Resim 3. Ord. Prof. Dr. Werner Lipschitz tarafından hazırlanan Hayati ve Tıbbi Kimya Dersleri isimli (Çev. Dr. Saip Atademir; İstanbul 1937) biyokimya kitabı

Resim 4. Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz (1896-1987), Ülkemiz Biyokimya alanına katkısı en fazla olan ve çalıştığımız Hocalar içerisinde bilim dünyasında adını en çok duyuran biyokimyacı 125

Resim 5. Felix Haurowitz' in eşi ve çocukları

Resim 6. Tıbbi ve Hayati Kimya Laboratuvarının resimleri 126

c. V ekiilleti

O. .MUdOrln~fl

Devlet veya Belediyeler tilzs:D41~~lek aılitehaası•lara ınabaas · b•e'!~. itllilı.. 1

adı. sanı

Rudol:f Haurowi.tz

Emili.€ Haurowi tz

Çekası ovak, (protestan) asl:i

/.1/

3ı . Il J 19 4-8 u lnıd r.

:(] Y atıad kUerdcn uıakaad birlikte otı.lr n enk e yrıea ·, _görme~ecelc k rıaı e 18 :r-· ••adan kti.çült çocukhu•dar. Bunl11rın hıirnl ri de.. t r:.~'kl _ el"lel'iıa"' aıı:d .... Z) {S} Bu kay.adlaT bl h -t lı kkı.lk edc.-e.ek h nel r iptAl olunur.

Resim 7. F elix Haurowitz e ait beyanname 127

u : --- - ____ :_:_L E . 'i A -----· -·-----

Resim 8. Felix Haurowitz' le yapılan sözleşmenin fotoğrafı (Sayfa 1) 128

:r~t-ı .. : Oct""':t.

:!.7-- l:SU ınuıtav;ı ı.;;.IlC ..ı.Y;..l:. ı ir. ı - cek :;:l..:ll ve ı z lJ.! l .ı:ru mu -:::"i-ve- ır .n:... ed. · §L .ı:r ..

Resim 9. Felix Haurowitz' le yapılan sözleşmenin fotoğrafı (Sayfa 2) 129

ve fla_y,?/i rya cnsliliisii

Resim 10. Tıbbi ve Hayati Kimya Enstitüsü Direktörü Felix Haurowitz

2 l)r..- ..?r.. flr ;:=; c Jo. ,~/.,.,._. ,...... ,_.; tf z..

~-At-• .- n,.,. ,...,:s- ı:: ...... -- ) i:>p c. , ~-r ;!- -·- .:ı..,,.._" ~.... ,..... ------.------·---...... -

Resim ll. Tıbbi ve Hayati Kimya Enstitüsü Eski Direktörü Felix Haurowitz'e 1972 yılında İstanbul Üniversitesi tarafından Fahri Doktora Ünvam verilmesi ile ilgili oylama sonuçlan 130

~ •• o 1 tr 1 Alfıf li "t; ... , .. ,..e 601 .. C\It

Resim 12. Felix Haurowitz'in Ocak 1940 yılında İ.Ü Fen Fakültesi Mecmuasında yayınlanan bir çalışması

A trnunJı aıt~tlutan.icrtrr und biimoJyllierrer li'.rytbrocyteo

JI'J(!,J); llAI

(1~.\ll.of.O.j

ıa• ..., ttM ,.._ıutt( •~,_...... ~ ıq,u~_,w-.,.....,.. ••••"" ~ ~~ •• l'lrhhı4l.&\o•) ~*"'"~,_..,....,..v~n.....-. .w.ı"•~~ J ..,,.....,...,.,.~,-r...ttn.\ar.a '\.tt _,..._.u.., ... .u.ı ban ...... Md.~...... ,._ lWLIIIItf«Afl",....._,...tdtıtllifl_.... ~~ a.f"l 4k-mrt .,...... Altfdi.. .At....Wof[ ...... ~ \h.-,...... , ..,, ~...... :ı ....-...... w..~~. ~-aa .... : .,...... ,.,,...... ,..,..,_....,., ı-.tt.N .... ~ •..,.....~. ao.\ lu~w '"" •~• 1-ta """" ı;...~ ...ı .,.._ At.eMaı:ı;oaıel-~ı.-_,t.._....,__lıt_~ - ...... t'oıı · t) ..... "-" ,_.... ~~ ...... '"" ~~ Jloi..W.

Resim 13. Felix Haurowitz'in Enzymologia dergisinde yayınlanan (Cilt:9, S:95, Yıl: 1940) bir makalesi 131

lh. 1 1 tt\\t~ "l'r•::t:•l•u••nt oJ i••1tti'IZ,hH•tıı u h u..:.. 4 utd 1) ~.:: .. •ı•·• t•• \h tur tuıtl~•n (.f • aı• lo lltf,!lı_. "'• tUh~Ht 1tlnh11t ho tuntntdt~lJ 1 Uflt. tu U11• h tn,cf•mu:ı•t••ta hf tu:.""'H•ttıliOıhtn ınt•) JltAJ. 11t.C "H 1 1 ı ·1U ıuul ni u•t hfuu•s:hohu• dt M\":).t.H•ItC: ı .. tı-unıı;h•nu:ı.lto~u •u1u ttJJtf h••nu,.ıluhtn ho! tH.t U''\~•l"''t hi••. 'l'ltt• ld\\U~ c» tlu ""'G•-t,.•ıı • i• ,-~t uukuC-\\h (lJ n Id~~ t•' n~ uuul..- tht'f"t!l'r..- -tc.•tMJl4,4• thı J~t hı·ht jlruup uf "'-'1thtUnHJ!I'ıtftull1M.t t ... efu\t \lll-it rüu... chUll 1 lJULruh~ nr.. •u h"""t ut ttll ıu f""•parinR '* -.uUh ttH-.lut.ıu. 'Tin• t ·J""-•'1 • .,....lfl'''"'" '"'"'t iu tbt• rftJ "-ton .. -.t thı· t"oıı-ınun ııf(~r bR ·i nu; " -u hı-d u. M•rtaın iuttıa. Jh ttitu""" l it ~thu.J .Jıı .. ..-1'\'!nM' ur lt.K ,. ıwıiou dunuı:, ınv~~ tl"rrllkttltı •iU1 ll ath.l c ı, ır.,.. IJ. l..,.ol hi~ u ... ,.....,...,., alll...,o.oıc\orilll 1~' ~HCl, a -~ttnd t.-d lanrt "' '"""' ~-- (61 (bl' Uu•~W..: ..ı llh. "' --· dipHtoutı wl11a...... ,.- hulk o\1' U..• ~..,.,...~ ._. oıı~ • .n tıuı .,.,..._n '""''" .-..ttA .,;tb.,,...,...... t; "' 111 ,..-r _.,,.,. ....,..,-..ı •. ,...,.,_,..,_ lnıoı..ld....,..._•"(llla.l--.. '-iı~-pvuPd- _...... _ b alt hr .-.._....ı on ...""'·-­ -UiıııPot·-

Resim 14. Felix Haurowitz'in Journal of Biological Chemistry dergisinde yayınlanan bir makalesi

ft'A,..,.f.«a UI'\TI y;.o:,.'ı,Uitı: • J11t (A.r..,_ ......

Tw ...r-- ...,...,. l ,.... t.ı.-'•- ••• .....,. u.. -.ı t..,;ir_,. • ...._....,.. ~

f&'TAIIeUL

....., e ······-·• ı

Resim 15. "Komplemente (Alexin) ait araştırmalar" isimli makalesi Dr. Ş ab an Örnektekin tarafından Türkçe ye çevrildi ve İstanbul Seririyatı adlı dergide yayınland ı (Cilt:23, No:7, Yıl:l941). 132

Fellx Haurowltz Dr-~ Or--. 0 .,...... _, '"'- .,.'-ıl• -Y· tt...... y_ ......

BiDKIMYA

4 Gotcil bes•

......

IS • ıf) ı. t 7 A ft U L t..fu • ut tAl ,. w ,., 'f '8 4ft

Resim 16. Felix Haurowitz tarafından yazılan Biokimya Kitabı. Prof. Dr. Sadi Irmak ve Doç. Dr. Osman Saka tarafından Türkçe'ye tercüme edildi (I. Baskı 1940, II. Baskı 1943, III. Baskı 1945 ve IV. Baskı 1948)

Resim 17. Prof. Dr. Zdenko Stary ~ nin vesikalık fotoğrafı ve karakalem portresi 133

14.Z • .l,9u? •

.lıa.·ttt t rcüm .s1.n1. 'iıi.~i.r.

o ı-rak -~~z v bütün ~akÜı~e sel..f ·.ıu:r gonderir

bt.lJ:u.n{ı ~i.ca. ~ _._.i;m e:!'!rto.nr '1.1~.

(.._ \./- "-"1.-"'2"'

ve.. ıundu­ y ' ol.mek uc o-

ce;da do,..a~. 1905-9 Iıl: o~:uıu:.."ls v ı909-;t 7 rtu okuıuua v Use oav e ... t.i.m... ı9.ı.:?- 8 .J·;:v:ust.·u:riy.a orôus:unda esı~erl::i.k t . 4 ~9ıS-2~ ~ R a~n Uoiver.s~tes~(T~ ~aKüıt~s~e -'!"VSlp e tiın. 1923 i Univ rs~tede Trp a•ktor.u oı~um. ıgz::, E.i.olc.i: a .nsti. tusunde as.'i..steuı oı JD.ı.­ ı945 ~-rer.nat.,Kimya) oıd ıg:za ?r·g ~ n Univcr i~esin e aoçent oı~um. ı9~"2 yn~ un~ver itede b~o~ proresöru oıd~ ıgzg har.:: ıman ni:ve.rs.i.te · A:ok:imya ensti. iisu ci.:r ktö:rü oıdum. ı9~5 rc.s eJ.ııua.n 'Oni.vers'i.tesJ.. :pandr.f*~ ,. • ı 94 7

Resim 18. Prof. Dr. Zdenko Stary'nin 1957 yılında kendi hazırladığı özgeçmiş 134

Resim 19. Prof. Dr. Zdenko Stary Ordinaryüs payesiyle davet edildi ve Ülkemizde ilk olarak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Enstitüsü'nde görev yaptı (Sözleşme sayfa 1) 135

~ ısa :rıınek Uııe~e ~:ı.l ara­

i.çiı.ı

Resim 20. Prof. Dr. Zdenko Stary Ordinaryüs payesiyle davet edildi ve Ülkemizde ilk olarak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Enstitüsü'nde görev yaptı (Sözleşme sayfa 2) 136

Resim 21. Prof. Dr. Zdenko Stary'nin 1952 yılında yenilenen sözleşmesi 137

1

'l. •· 1' A 1' y

Resim 22. Prof. Dr. Zdenko Stary'nin hazırladığı Tıbbi Biokimya II isimli kitap, 1951 yılında basıldı 138

~ Orı1Y•raltM1 T~ FK.Oltuı Yayrrdaruıdq ••,, . ı:ı

TIB 1

Il

Yağlar ve Yağ MetabolizrTıası lzoprenid veStetidJer

Resim 23. Prof. Dr. Zdenko Stary'nin hazırladığı Biokimya Dersleri I isimli kitap, 1951 yılında basıldı 139

Resim 24. Mile Paula Schwerin

Resim 25. Friedrich Ludwig Breusch 140

Resim 26. Sura Gitla Lisie Anhegger ı 4 ı

S. YABANCI BİYOKİMY A HOCALARININ ÜLKEMiZDE YETİŞTİRDİGİ BİLİM İNSANLARI

S.1. Prof. Dr. Mehmet Mutahhar Yenson (1911-2003)

Prof. Dr. Mutahhar Y enson, her üç hocayla da çalışma fırsatını bulmuş ve biyokimya alanında kendini çok iyi yetiştirmiş, ülkemizin hekim kökenli ilk biyokimya uzmanlarındandır. ı 9ı ı yılında İstanbul" da doğdu (82).

191 ı yılında İstanbul" da doğdu. İlk ve orta öğrenimini kısmen Kumkapı Fransız

Koleji (College de ]'assomption) ve kısmen Davutpaşa Ortaokulunda yaptı. ı 93 ı senesinde İstanbul Erkek Lisesinden mezun oldu. Aynı sene İstanbul Üniversitesi Tıp

Fakültesine F .K. B. den başladı ve ı 933 yılında dil okulu muafiyet sınavını (Fransızca) kazandı. ı 937 senesi haziran devresinde İstanbul Tıp Fakültesi'nden Pekiyi derece ile diploma aldı. Aynı yıl Eylül ve Ekim aylarında Adana Sıtma Enstitüsü kurs ve laboratuvarlarını bitirdi. 02.1 ı. ı 93 7 tarihinden, 20.05. ı 938 tarihine kadar Gülhane asabiye servisine devam etti. O1.02. ı 939"dan, 29.08. ı 939~a kadar Kırklareli Askeri

Hastanesi dahiliye klinik ve laboratuvarında çalıştı (81,82).

ı 939 yılının son aylannda Tıp Fakültesi Bi yokimya Enstitüsü asistanlığına istekli oldu ve 31.01.1940 tarihinde bu asistanlığa atandı. Bu dönemde tıp ve eczacı

öğrencileri ders ve kurslarında profesörüne yardım etti, bilimsel çalışmalara katıldı ve ortak makaleler yayınladı. ı 8. ı ı .194 ı tarihinde, Ord. Prof. Haurowitz, Ord. Prof.

Winterstein, Ord. Prof. K. Cenap Berksoy'un yer aldığı komisyon huzurunda ihtisas sınavıvı verdi. 26.03. ı 943 tarihinde, Ord. Prof. Akil Muhtar, Prof. K. İ. Gürkan, Prof.

Besim Turhan ve Prof. Naşit Erez"den oluşan komisyonda Fransızcadan dil sınavını verdi ve 20.04. ı 943 'te Ord. Prof. Haurowitz, Ord. Prof. Akil Muhtar. Ord. Prof.

Winterstein, Prof. Muzaffer Şevki ve Prof. Be sim Turhan' dan meydana gelen jüri huzurunda tezi kabul edildi. Pratik ve teorik sınavıarına girdi ve kura ile çektirilen

(İzotopların Biyokimyada önemi) hakkında deneme ders i verdi. Sonuç olarak oy birliğiyle doçentlik sınavını kazandı. Doçentlik Tez Konusu, "Suni antijen ve antikor sistemlerinde, antijenlere bağlanan antikorların sayı ve ağırlığının antijen molekül ağırlığı ile ilgisi'' hakkındadır (82). 142

Bundan sonra Öğretim Üyesi olarak tıp talebesine demonstrasyon ve pratik

dersleri verdi. Ayrıca, pratiklerin yapılması konusunda enstitü direktörüne yardım etti.

Aynı tarihten itibaren Bezacılık Fakültesi Biyokimya derslerini tek başına verdi ve

pratiklerini yaptırdı. Bu dönem esnasında müstakil olarak Tıp talebesi pratikleri için yazdığı "Kısa Biyokimya Praktikumu" isimli kitap komisyonca kabul edilerek iki defa

basıldı (82).

1948 yılı Haziran ayı başlarında, Ord. Prof. Haurowitz'in Enstitü

Direktörlüğü'nden ayrılmasından 1949 yılı başlarında Ord. Prof. Stary'nin Enstitü

Direktörlüğü'ne tayinine kadar geçen süre zarfında, Biyokimya Enstitüsü'nü M. Yenson idare etti. 1949 senesi Mayıs ayında Biyolojik-kimya Enstitüsü Direktörü Ord. Prof.

Stary tarafından profesörlük seçimine aday olmak üzere teklif edildi ve aynı yıl

Biyokimya Profesörü oldu. Tıp Fakültesi Dekanlığı'mn daveti üzerine 31.05.1949 tarihinde, Ord. Prof. İhsan Hilmi, Ord. Prof. Burhanettin Toker ve Prof. Petev Ata'dan oluşan jüri huzurunda ikinci dil sınavını Almancadan verdi (82).

Prof. Dr. Mutahhar Yenson, hocalarıyla, tek başına, asistanlarıyla ve öğretim

üyesi arkadaşlarıyla, dostlarıyla çok değişik konular üzerinde çalışarak 74 adet orijinal bilimsel araştırma, 9 pratik uygulama ve 7 tane de kuramsal kitap yayınladı (82).

1957 yılında İstanbul Tıp Fakültesi Biyokimya Kürsüsü'nün direktörü oldu ve

6 Nisan 1981 tarihine kadar Kürsü Başkanlığı görevini devam ettirdi. İngilizce,

Almanca ve Fransızca biliyordu. 06 Nisan 2003 tarihinde vefat etti (Resim 1-2) (82).

5.2. Prof. Dr. Fahamet Arat (1922;.1999)

Prof. Stary ve Prof. Haurowitz ile birlikte çalışma imkanını yakalayan, oldukça gayretli bir bilim insanımız olan, Fahamet Arat 1922 yılında Burs' da doğdu. İlköğretim eğitimini Bursa' da, Lise eğitimini İstanbul Boğzaiçi Lisesinde, Yüksek tahsilini de

İstanbul Üniversitesi Kimya Yüksek Mühendisliği dalında yaptı ve 1943 yılında mezun oldu. Bütün eğitim dönemlerini ve sımflarını pekiyi derece ile bitirdi (83).

1943 yılında Tıp Fakültesi Biyokimya Enstitüsü'ne asistan olarak girdi. Burada

5 sene Prof. Haurowitz ile birlikte çalıştı. 1945 yılında Bi yokimya İhtisasını, 194 7 yılında Fen Kimya Doktorasını tamamladı. 1949 yılında Doçentlik sınavlarını tek seferde vererek "Biyokimya Doçenti" unvanını kazandı (83). 143

1949 yılından itibaren sekiz sene Profesör Stary ile beraber çalıştı. 1961 yılında

Fulbright ve U.S. Public Health burslanndan faydalanarak Amerika~ya gitti. Texas

Üniversitesi'nde Profesör Dr. Nowinski' nin yönetimindeki Araştırma Enstitüsünde

Dr. Schneider ile beraber bir sene çalıştı (83).

1958 yılında Ege Tıp Fakültesi'ne görevli olarak gitti ve tıp öğrencilerine

"Protein Kimyası" konusunda dersler verdi. Fahamet Arat Tıp Fakültesi Biyokimya

Kürsüsünde 16 yıl eylemsiz doçent olarak, yani kadro eksikliğinden dolayı asistan kadrosuyla çalışmak zorunda kaldı. 1965 yılında Biyokimya Kürsüsünde açılmış bulunan doçent kadrosuna tayin edildi. Doçent olarak atandıktan sonra Biyokimya

Kürsüsü'nün teorik eğitimine katıldı. 1966 yılında da "Üniversite profesörü" ünvanını aldı. Böylece, kürsüde kesintisiz olmak üzere 24 sene çalıştı. Bu süre zarfında öğrenci pratiklerini yaptırdı, klinik materyel tayinleri ve bilimsel araştırmalar yaptı (83).

1981 yılından itibaren Bi yokimya Anabilim Dalı Başkanlığı görevini yürüten

Prof. Dr. Fahamet Arat (Resim 3), 1989 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı ve 14.05.1999 tarihinde vefat etti (83).

5.3. Prof. Dr. Hatice Bodur (1902-1993)

Prof. Stary ve Prof. Haurowitz ile birlikte çalışma fırsatını yakalayan ve bu durumu çok iyi değerlendiren diğer bir bilim insanı olan Dr. Hatice Bodur, 1902 yılında

İstanbul' da doğdu. İlk öğretimini Beylerbeyi Bediai Meşrutiyet okulunda, lise tahsilini

Bezınİalem Valide Sultanisinde yaptı ve 1920 yılında mezun oldu. Aynı yıl İstanbul

Darülfünunu Fen Fakültesi Kimya Şubesine yazıldı. 1923 'te kimyager olarak mezun oldu. 1929 Eylül ayında Fen Fakültesi PCN Kimya Kürsüsünde asistan oldu. 1933

Üniversite Reformundan sonra kürsüye tayin edilen Prof. Arndfın yanında çalıştı ve bu kürsüde 1950'ye kadar görevine devam etti (84, 85, 86).

PCN Kimya asistanı iken izin alarak 1936 yılında Tıp Fakültesi~ne başladı ve

1936 yılında mezun oldu. Mezuniyetten sonra Biyokimya Kürsüsü Başkanı Prof. F.

Haurowitz'in yanında Biyokimya ihtisası yaptı. Ayrıca KBB Kliniğine devam edip

I 943 yılında bu daldan da uzmanlık aldı (84). 144

ı 943 haziran ayında Fen Fakültesi tarafından bilgisini arttırmak üzere Almanya 'ya, Leipzig Üniversitesine gönderildi. Physiologish-chemisches İnstitu' de

Prof. K. Thomas'la dikarboksilli yağ asitlerinin metabolizması üzerinde çalıştı. ı 945 yılında savaş nedeniyle orada bulunan diğer öğrencilerle birlikte İsviçre'ye gönderildi ve ı 947 aralık ayına kadar Zürich Üniversitesi Fizyolojik Kimya Enstitüsünde Prof. K.

Bernhard'ın yanında, deuterium izotopu ile E vitamini ve fenil alkil yağ asitleri hakkında çalışmalar yaptı. ı 94 7' de yurda dönerek, PCN' deki vazifesine devam etti.

Burada Prof. Breysch'le beraber çalıştı (85). ı948 yılında Biyokimya Doçentliği sınavına girdi ve Üniversite Doçenti Ünvanını kazandı. ı 950' de Bi yokimya

Enstitüsünde kadrolu Doçent olarak çalışmaya başladı. Biyokimya ihtisasını Prof. F.

Haurowitz' in yanında yapmakla birlikte, bu kürsüdeki asıl bilimsel çalışmalarını Prof.

Z. Stary hocayla birlikte yaptı (85-87).

ı 954 yılında Profesörler Kurulu kararı ile protein ve elektroforez üzerindeki yenilikleri öğrenmek üzere İsviçre'ye gönderildi. Basel'de Fizyolojik Kimya

Enstitüsünde yine Prof. Bernhard'ın yanında C izotoplan ve oksalik asit üzerinde, daha sonra Cenevre'de Fizyolojik Kimya Enstitüsünde Prof. Favager'in yanında C izotoplan ile glukoz metabolizması ve yağ asitleri üzerinde çalışmalar yaptı (85, 86).

Aynca, haziran 1964'te Cenevre'ye gittiğine dair hazırladığı raporda şunlar yazılıdır (85, 86);

"Hareketimden 6 ay evvel çalışmak için muracaat etmiş olduğum Cenevre

Üniversitesi "İnstitut de Biochimie Medicale" de 2 Temmuz 1964'ten itibaren

çalışmaya başladım. ı 5-30 Ekim ı 964 tarhleri arasında çalıştığım Enstitu senelik izin verdi. Bundan istifade ederek Zürih ve Basel Üniversite Kliniklerinin Biyokimya

Laboratuarlarını ziyaret ettim. 2 ı Ekim 1964 tarihinde Almanya 'nın Köln şehrinde toplanan '"Geselschaft fiie Physiologische Chemie'' nin Herbsttagung'una iştirak ettim ve Köln Düsseldorf Üniversiteler Physiologische Chemie Enstitülerini ziyaret ettim.

Dönüşte Lozan Üniversitesi Biochimie Medicale Enstitusünüde gezdim. Ekim 1964 sonunda tekrar Cenevre 'ye gelerek "İnstitut de Biochimie Medicale" de yağ asitleri sentezi ve inhibütörleri üzerindeki çalışmalarıma devam ettim. Bu travay bitmiştir, 145

yakında neşredilecektir. Bu Enstitüde çalıştığıma dair sertifıka~mın fotokopisi ilişik

olarak takdim edilmiştir. ı 965 Şubat başında yurda döndüm. Bu incelemelerden

edindiğim sonuçlar~

ı. Laboratuarcılar için enstitüleri ziyaret etmek faydalı değildir.

2. Bir Enstitüde çalışmak lazımdır, ancak bu şekilde istifade imkanı vardır.

3. 6 aylık müddet de azdır.

F. Haurowitz'den sonra Z. Stary ile de çalıştı. Prof. Stary'nin 2 ciltlik

Biyokimya Dersleri isimli kitabının Türkçeye tercüme çalışmalarına yardım etti. Bu

yardım Türkçe ifadelerin düzeltilmesi şeklindedir (85).

Çok iyi derecede Almanca, Fransızca ve İngilizce bilen Bodur'un yerli ve

yabancı dergilerde yayınlanmış özellikle lipid metabolizması ve glikoproteinler ile ilgili

çok sayıda makalesi bulunmaktadır. ı 967 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi açıldığında,

73 kişilik öğretim kadrosunda yer alan 4 kadından birisi de kendisiydi. Türkçe, Almanca

ve Fransızca dillerinde 36 adet araştırması yayınlandı. ı 993 yılında vefat etti (Resim 4) (85, 86).

5.4. Prof. Dr. Şevket Tekman (1911-1991)

Her üç hocayla da çalışma fırsatını bulan ve Biyokimya alanında kendini yetiştiren, Şevket Tekman I9ı 1 yılında Kıbrıs'ta doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Kıbrıs

Lefkoşe Türk Lisesi'nde yaptı. 193 ı yılında lisenin fen kolundan mezun oldu ve aynı yıl

İstanbul Üniversitesi FKB dalına yazıldıktan sonra ı 938 yılında Askeri Tıbbiye'den mezun oldu. ı 938 ile 1939 yıllannda 1 yıl süreyle, İstanbul Gülhane Askeri Hastanesi ve Tatbikat Mektebinde, Hayati Kimya Şubesinde stajyer tabip olarak çalıştı. ı 94 ı senesi yaz aylarında ihtisas yapmak için Ankara Gülhane Askeri Hastanesi Hayati Kimya Şubesine asistan olarak başladı. Üç sene asistanlıktan sonra 1944 yılında aynı

şubeden sınava girerek, Biyokimya Uzmanı oldu (88, 89).

Biyokimya Uzmanı Dr. Şevket Tekman, ı 944 yılında İstanbul Askeri Tıbbi ye

Müzakere Tabibliğine tayin edildi. Bu okulda çalıştığı 3 yıl süresince İstanbul Tıp

Fakültesi Biyokimya Kürsüsünde, Prof. Felix Haurowitz'in yanında fahri olarak ilmi çalışmalar yaptı ve ı 94 7 yılı Kasım ayında bu şubede Üniversite Doçenti ünvanını aldı. 146

Doçentlikten sonra üç ay süreyle Eskişehir hava hastanesi Biyokimya laboratuvarı

şefliği yaptı ve ı 948 yılında askeri müesseseden aynlarak, İÜ İstanbul Tıp Fakültesi

Biyokimya Enstitüsünde Eylemli Doçentliğe başladı. ı952- ı 953 yıllarında ı sene süreyle Londra'da, Londra Üniversitesi Postgraduate Medical Schoorda bilimsel

çalışmalar yaptı. Çalışmalarını Londra'da Biochemical Society'de tebliğ etti. ı961 yılında, mesleki incelemeler yapmak amacıyla 6 ay süreyle İngiltere ve Fransa' da bulundu (88, 89).

Biokimya Kürsüsü, Bezacılık Fakültesi Fakülte Kurulu'nun karanyla ı ı Haziran

1965'te kuruldu. İlk olarak, Kürsü yönetimine i.ü. İstanbul Tıp Fakültesi Biokimya

Kürsüsü öğretim üyesi Doç Dr. Şevket Tekman memur edildi. ll Ocak Şevket Tekman,

22 Temmuz 1966 tarih ve 4525 sayılı ortak kararname ile İ.Ü. Bezacılık Fakültesi

Biyokimya Kürsüsü Profesörlüğüne atandı (89). Şevket Tekman, 22 Temmuz 1966'da

Bezacılık Fakültesi Biokimya Kürsüsü kadrolu profesörlüğüne naklen atandı. ı973 yılında Kürsü Profesörü unvanının yasa değişikliğiyle Kürsü Başkanı unvanına dönüştürülmesi nedeniyle görevini Kürsü Başkanı olarak 13 Temmuz 1981 tarihinde yaş sınınndan emekli olana kadar devam ettirdi ve yerine, Prof. Dr. Nevzat Öner atandı (Resim 5). 06.01.1991 tarihinde vefat etti (88, 90).

5.5. Prof. Dr. Musa Kazım Aras (1908-?)

1908 yılında Kars 'ta doğdu. İlkokulu Kars 'ta, ortaokul ve lise yi Erzincan Askeri

Lisesinde okudu. Askeri Liseden sonra, Askeri Tıp Okuluna kaydını yaptıran Kazım

Aras, ı933 yılında tıp doktoru olarak mezun oldu. ı936 yılında Gülhane Hastanesi

Hayati Kimya bölümünde asistanlığa başladı ve buradan uzman olarak ayrıldı (91). Ağustos ı 939 tarihinde İ.Ü. Bi yokimya Enstitüsü'nün açtığı Doçentlik kadrosu için başvurdu ve doçentlik sınavını kazandı. Ancak, doçentlik için yaptığı çalışma klinik olarak önemli olmakla beraber biyokimya ile ilgisi olmadığı gerekçesiyle, Prof.

Haurowitz'in kontrolünde yeni bir biyokimyasal çalışma yapması gerektiğine karar verildi. Bundan sonra 2 yıl kadar (1940 ve ı94ı yıllannda) kadrosu Gülhanede olmak

üzere, bilimsel çalışmalar yaptı ve Bezacılık Fakültesinde öğrenci derslerine girdi. Bu süreçte Tıp Fakültesi Dekanı'nın Rektörlüğe hitaben, boş bulunan Biyokimya 147

Doçentlik kadrosuna atama ile ilgili yazısı dikkat çekicidir~ "Senelerden beri açık bulunan ve talibi çıkmayan bu doçentlik için müracaatta bulunan bu doktorun askeri vazifesinden mezun addedilerek şimdiden Üniversite kadrosuna terki hususunda lazım gelen makamat nezdinde tavassut ve delaletinde bulunmanızı saygılarımla dilerim.'~ (91). Ankara Üniversitesi Bezacılık Fakültesi'nin kuruluşunda Prof. Dr. Kazım

Aras'ın da büyük gayretleri oldu. 1950 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi biyokimya profesörlüğüne atandı (Resim 6). Burada Kürsü Başkanı seçildi ve

Biyokimya Kürsüsü Başkanlığından emekli oldu (92). Eserleri (93);

1. "Tıbbi Biyokimya" (5 Cilt 1948-1954, ilk iki cildi Prof. Z. Stary'den çeviridir). 2. "Klinik Biyokimya" (1964 ).

3. "Tıbbi Biyokimya"(Dr. Gülseren Ersen ile birlikte 1966).

4. "Tıbbi Biyokimya, Vitaminler" (Dr. G. Ersen ile birlikte, 1967).

5. "Yol İşçilerinin Beslenme Durumunu Tesbit Araştırması" (Doç. Dr. O. N. Koçtürk ile birlikte, 1967).

6. "Electrophoresis ve Autoanalyser'~ (1968). Türkiye Ansiklopedisi(1923-1973). C. 2,

S. 392. İstanbul 1974.

5.6.Prof. Dr. Hikmet Öz (1929-2010)

Hikmet Öz 1929 yılında Niğde'de doğdu. İlk ve orta eğitimini Niğde'de, lise eğitimini Adana Erkek Lisesi'nde tamamladı. 1951 yılında İstanbul Tıp Fakültesine kaydoldu ve 1957~de mezun oldu. Mezun olduktan sonra Yozgafın Akdağmadeni

Sağlık Merkezi Başhekimliği ve Tabiat Bilgisi öğretmenliği yaptı. Daha sonra Kayseri işçi sigortaları bölge hekimliği yaptı. 1959 yılında Yedek Subay olarak askerlik görevini yaptı (94).

1960 yılında İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Biyokimya Kürsüsü'nde asistanlığa başladı. 1963 yılında "Pankreas elastazının basit ve süratli bir metodla saftaştın lması" isimli tezi ile Biyokimya Uzmanlık sınavını başarıyla verdi. 1968 yılında "Eritrosit stroma erimez skleroproteinlerinin fraksiyonu" konulu Doçentlik Tezi hazırladı. 1969 148

yılında da Biyokimya Dalında Doçentlik titrini kazandı ve 1970 yılında bu kadroya

ataması yapıldı. 05.08.1975 tarihinde, kadroya bağlı olmaksızın ve aylığını Doçentlik

kadrosundan almak üzere Üniversite Profesörlüğüne ataması yapıldı (94).

1977 yılında Bursa Tıp Fakültesi'nin isteği üzerine, İstanbul Üniversitesi

Senatosu'nun aldığı kararla, Bursa Tıp Fakültesi'nde Teorik Biyokimya dersleri vermeye başladı ve 1981 yılına kadar bu derslere devam etti (95).

Prof. Dr. Hikmet Öz, Biyokimya Anabilim Dalı Başkanı Fahamet Arat'ın yaş haddinden emekli olması dolayısıyla, 16 Haziran 1989 tarihinde oy birliğiyle Anabilim

Dalı Başkanı seçildi. 16 Haziran 1992 tarihinde süresi dolunca yapılan seçimle oybirliği ile tekrar Anabilim Dalı Başkanı seçildi. 1996 yılında yaş haddinden emekli olan, Prof. Dr. Hikmet Öz 10.06.201 O tarihinde vefat etti (Resim 7). 149

Resim 1. Prof. Dr. Mehmet Mutahhar Yenson (1911-2003)

Prot.Dr.M.Mutahhar YI!NSON ( t91'1 • 200S)

Resim 2. Mutahhar Yenson'nun fotğrafı ve Karikatürü (Çizen:Prof. Dr. Kazım Arısan) ıso

Resim 3. Prof. Dr. Fahamet Arat (1922-1999)

Resim 4. Prof. Dr. Hatice Bodur (1902-1993) 151

Resim 5. Prof. Dr. Şevket Tekman (1911-1991)

Resim 6. Prof. Dr. Musa Kazım Aras 152

Resim 7. Prof. Dr. Hikmet Öz (1929-2010) 153

6. TARTIŞMA VE SONUÇ

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Enstitüsü, 1945-1946 ders yılında

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi kurulaneaya kadar, ülkemizin tek Biyokimya

Enstitüsü olduğundan, kendiliğinden bir model niteliği taşımaktadır. Bu kürsü,

ülkemizde biyokimyanın bağımsız bir bilim dalı olarak gerçek anlamda bilimsel temeller üzerinde geliştiği, bilimsel araştırmaların yürütülmeye başlandığı ilk yer olmuştur. Bu nedenle Enstitü~ deki değişim ve gelişmeler de bu dönemin bi yokimya tarihinin aydınlatılması açısından önem taşımaktadır.

Sistemli ve disiplinli temel biyokimya öğrenci eğitiminin başlaması:

Bi yokimya alanındaki Reform öncesi önemli çabalardan biri, Bonkowski Paşa~ dan sonra, sistemli fizyolojik kimya eğitiminin yurda getirilmesi ve bu alanda oluşan boşluğu doldurmak için, Dr. Ali Rıza Bey'in Paris'e gönderilmesidir. Ancak Dr. Ali Rıza Bey

1904 yılında çalışma yaparken genç yaşta vefat etti. Bu dönem araştırmacılardan Kimya ve Biyokimyacı Ömer Şevket Öncel, dört yıl süreyle Berlin' de bu bilim dalına ilk defa

Biyokimya adını veren ünlü Biyokimyacı Carl Neuberg'in yanında çalıştı ve gerçek anlamda biyokimyayı öğrendi. 1914 yılında Darülfünun' da muallimlik yapmaya başlayan Öncel, reforma kadar Fen Fakültesi'nde Organik Kimya dersleri verdi ve reform sırasında kadro dışı kaldı. Biyokimya eğitiminde, bazı biyo-organik maddelerin kimyası, klinik kimyaya yakın anlamdaki kimya konulan, üstelik bilinen bazı iç metabolizma olaylarının aynntısı fizyol oj iye bırakılmıştı. Darülfünun' da Bi yokimya eğitimi, ancak 1920'den sonra başladı ve kimyadan biyokimyaya geçiş tarzındaydı.

Reformla birlikte ilk gelen biyokimyacı, ünlü biyokimyacı Emil Fischer'in yanında yetişen Ord. Prof. Dr. Werner Lipschitz'di. Lipschitz dersleri fiziko-kimyasal sorunlar biçiminde ele aldı ve işledi. Laboratuvarlarında 1933-1938 yılları arasında deneylede desteklenmiş çok ilgi çekici ve öğretici öğrenci dersleri verdi. Bu laboratuarda öğrencilere uygulamalar yaptırdı. Dersleri, doçent vekili Dr. Saip Ragıp ile Doç. Dr. Sadi lrmak tarafından Türkçe'ye çevrilirdi. Aynca yazdığı "Hayati ve Tıbbi

Kimya Dersleri'' isimli biyokimya kitabı bu alandaki önemli katkılanndandır. Bu 154

Türkçe kitap döneminde öğrencilerin biyokimya eğitiminde başvuracakları ilk en önemli ve belki de tek kaynak oldu (1, 2, 63, 91).

Lipschitz'den sonra, ülkemize gelen Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz hemen

Türkçe öğrenmeye başladı ve 1 yıl sonra Türkçe ders verebilecek duruma geldi.

Böylece, içinde bulunduğu ortamın problemlerini daha iyi ve çabuk kavradı, tıp

öğrencileriyle ve etrafını saran genç araştırınacılarla çok daha iyi bir iletişim kurdu ve yılınadan usanmadan onlarla meşgul oldu. Haurowitz'in kürsüye gelmesiyle, ilk olarak

çok sistemli, tıp alanına çok yakın ve tıpla içiçe bir biyokimya eğitimi ortaya çıktı.

Ayrıca, 4 ders kitabı yazdı İmmünolojik kimyanın kurucularından ve önderlerinden olan hoca, katkı olarak savaş ve savaş sonrası ortamdan dolayı pek de iyi olmayan koşullar altında, 4 tane de biyokimya kitabı yayırolandı (72, 73).

Ülkemize gelen son bi yokimya hocası olan Z. Stary' nin Türkçe bilmesi ve ders işleme metodunun Haurowitz'in yöntemine uygun olması bir avantajdı. Derslerini Türkçe olarak veren Stary Öğrencilerin derslerden ve pratiklerden en iyi şekilde yararlanması için büyük gayret sarfetti ve bütün vaktini Tıp Fakültesindeki çalışmaları için kullandı. Verdiği dersler büyük bir ilgi ile dinlendi ve verimli oldu. "Tıbbi

Biyokimya 1 ve 2 ve Biyokimya Dersleri 1 ve 2"' isimli kitaplarının ülkemizde Türkçe basılmış olması alandaki eğitim öğretim faaliyetlerine katkı sağladı (75-77).

Sistemli Biyokimya Doktora, Uzmanlık eğitiminin başlaması ve Akademik kadrolann yetişmesi: Werner Lipschitz dö_neminde, tıp fakültesi mezunları, biyokimya alanına pek ilgi gösterıniyorlardı. Tıptan ya da tıp dışından gelen birkaç kişi de yanında kısa süre çalışıp ayrıldıklarından, hiç bir zaman çok arzuladığı kalıcı bir araştırıcı ekibi sağlayamadı. Bu bakımdan ona en önemli yardımcı 1934 yılında Almanya'dan gelen La borant P. Schwerin oldu.

Felix Haurowitz ise döneminde etrafını saran genç araştırınacılarla iyi bir iletişim kurdu ve onlarla ilgilendi. Akademik bilgi ve tecrübelerini onların yetişmeleri için sonuna kadar kullandı. Bir çok uzman ve öğretim üyesi yetiştirdi. Sekiz yıl gibi kısa bir sürede ve üstelik 2. Dünya Savaşının gölgesinde kötü bir çalışma ortamında, çeşitli konularda 49 çalışma yaptı. 155

Hekim ve Kimyager araştırmacılan çevresinde toplayarak, onları yetiştirdi ve

uzmanlığa hazırladı. Dr. Mutahhar Yenson, ı 939- ı 948 yıllarında onun ilk Tıp Fakültesi

mezunu asistanı oldu. Mutahhar Yenson onun kariyere hazırladığı ve yetştirdiği ilk uzman

ve doçenti oldu. Bundan başka, Tıp dışından bulduğu iyi ahlaklı, öğrenme aşığı ve çoğu

kimyacı olan fedakar, hevesli ve çok çalışkan olan asistanlarla eğitim ve araştırma

kadrosunu tamamladı. Haurowitz'in yeni oluşturduğu kadro kendisine, derslerde,

pratiklerde ve ilmi çalışmalarda yardım etti (36). ı 94 ı ile ı 948 tarihleri arasında birçok

asistanı uzmanlığa hazırladı ve çoğuna Kimya Doktorası yaptırarak Öğretim Üyesi

olmalarını sağladı. Tıbbi Kimya gelişim kurslan düzenleyerek eğitime verdiği önemi ortaya koydu (73).

Birlikte çalıştığı ve destek olduğu araştırmacılar arasında; Şevket Tekrnan, Radiye C indi, M. Clara, Türkan Erbengi, Müfide Kül ey, Hatice Bodur, K. Annan, Margarita

Arnaki, F. Batıyok, Fahamet Bursa, C. Kaleoğlu, M. Bilen, Mihal Yuvanidis, Naşit

Erez, S. Akkurt, Ayten Uğur, Ş. Salih Soysal, H. üner, Orhan Tezok, Adnan Tümer, Hale Or, Sahahat Erkaya, Artin Zarikoğlu, Nevzat Öner, Ahmet Araz, Kimyager Kirkor Sarafyan, Kimyager Rasim Uluguay, Selim Berkol, Kimyager Mürvet Tunca, Kimyager

Neşet Bayar, Dr. Mutahhar Yenson, Dr. Muzaffer Vardar, Lahut Uzman, Nedret Yurd,

Şaban Örnektekin, Niyazi Eryol, Radiye Cindi, Mürvet Bilen, Saide Tunç, Pero Kara,

Fahamet Bursa, Lale Etili, N. Yakar, V. Göksu bulunuyordu. Ayrıca, Haurowitz, kendisi

indiana Üniversitesi'nde iken, İstanbul, Anakara ve İzmir Üniversitelerinin gönderdiği

asistan ve doçent adaylarına destek oldu ve onları eğitmeye devam etti (73).

Bütün vaktini ve gayretini öğretime, doçent, asistan ve uzmanların eğitim ve

mesleki gelişimlerine harcadı. Ayrıca, diğer enstitülerden gönderilen elemanların

yetiştirilmesi için de gayret sarfetti. Kendi hazırladığı bir çok çalışmasına asistanlannı,

uzmanlarını ve birlikte çalıştığı elemanlarını ortak etti. Bi yokimya Enstitüsü'nün bilimsel ve idari yönetimine kendini vakfetti.

Ord. Prof. Dr. Z. Stary'nin son sözleşme devresi olan ı 952 ile ı 956 yıllan arasında ilmi kontrol ve direktifi altında, 5 tane ihtisas tezi, Fen Fakültesi Profesörler kurulunca da kabul edilmiş olan 4 tane Doktora tezi ve 1 tane de Doçentlik tezi hazırlandı. Bunlar da onun Türkiye'deki bilimsel çalışmalanna eklenmesi gereken ve 156

genç elemanların yetiştirilmesi hususundaki yüksek gayretini göstermektedir (75-77).

Gerçek anlamda bilimsel faaliyetlerin ortaya çıkması: Reform öncesinde biyokimya ile ilgili elle tutulabilir bilimsel çalışması olan çok az sayıda araştırmacı varken~ reform sonrası sürecin en büyük ve belirgin karakteri, araştırıcı zihniyetin çok kısa bir sürede canlanması ve yaygınlaşmasıdır. Bunun nedeni, 1933 reformuyla getirilen Avrupalı hocaların hemen hemen hepsinin ülkelerinde araştırmalara dayanan

çalışmalar yapmış, belirli alanlarda uzmanlaşmış olmaları ve gerçek bilime yalnız temel bilimiere dayalı araştırmalarla vanlabileceği zihniyet ve kanısı ile dolu olmalarıydı.

Bundan dolayı da. Türkiye'de görev almak için, öncelikle mükemmel araştırma laboratuvarlarının kurulmasını önerdiler. Üstelik. çoğu ülkelerinde tam zamanlı

çalışmaya alışık olan bu değeriili hocalar~ kendi deyimleriyle "yakın akraba ve eş­ dostları da olmadığından" kendilerini tam olarak alanlarına vermişlerdi. Onlar için .··- yenilikleri ortaya koymak veya getirenlere kıskanmadan yardımcı olabilmek çoğunlukla en büyük zevkti. Yine kendi deyimleriyle, "bilim yapısına ufacık bir taş koyabilmek, bir

aydın kişinin en büyük arzusu, görev ve ideali" olmalıydı.

O zamana kadar araştırma bakımından oldukça bakir olan ülkemizde, yerli ve uluslararası bulgular ortaya koymak olanağı çok genişti. Üstelik, araştırıcı hocaların

. devlet ve üniversite tarafından her isteklerinin karşılanması konusunda büyük bir eğilim

vardı. Başta Atatürk olmak üzere, özellikle de eğitim bakanı bu husustaki eksiklikleri ve

İstekierin haklılığını ve eğitim kitlesinin iyi niyetini biliyorlardı. Böylece, idare ve

öğretim arasında tam bir anlaşma meydana geldi. Bu anlaşmadan, nasibini alanlardan biri

de reformda kurulan, ülkenin tek Üniversitesi'nin tek Tıp Fakültesi~nin tek Tıbbi ve

Hayati Kimya Enstitüsü'ydü (sonraki adlarıyla Biyokimya Enstitüsü, Biyokimya

Kürsüsü ya da Biyokimya Ana Bilim Dalı).

Lipschitz ülkemizde bulunduğu 1935-1939 yılları arasında çoğu Biyokimya­

Farmakoloji ortak konulu 15 kadar bilimsel araştırma yayınladı. Ancak bu çalışmalarda

Türk araştırmacılar yer almadı. Bunun nedeni olarak Lipschitz'in döneminde tıp

mezunlarının biyokimya~ya ilgi ve heves göstermemeleri öne sürülmektedir. Başka

alanlardan gelenlerin bir kısmı konulara zor uyum sağladıklarından ve bir kısmı da tıp 157

fakültesinde kendilerine istikbal görmediklerinden oldukça kısa süreler çalışarak aynldılar. Bütün bunlann sonucu olarak Lipschitz, Türk vatandaşı bir asistandan yoksun

şekilde çalıştı ve hiçbir zaman çok arzuladığı kalıcı bir araştırma ekibini oluşturamadı (62-64).

Felix Haurowitz sekiz yıl gibi kısa bir sürede ve üstelik 2. Dünya Savaşının gölgesinde kötü bir çalışma ortamında, çoğu immünoloji ile ilgili çeşitli konularda 60

çalışma yaptı ve yaptırdı. Bunun dışında bu dönemde bir konuyu geniş ekiplerle

inceleme, beraber çalışma ve birbirine yardımcı olmak fikirleri de kürsüde üstünlük

kazandı (70). Böylece bu dönemde Biyokimya Enistitüsü, Üniversitenin araştırma

merkezlerinden biri haline geldi. Haurowitz ı 948 senesinde Türkiye'den aynlmasına

rağmen, kendisinden sonra bu kürsüde görev yapanlardan bilimsel yardım ve

teşviklerini esirgemedi (73).

Prof. Dr. Stary ise Biyokimya Enstitüsü~nde fiilen çalışmaya başladığı

27.01. ı 949 tarihinden itibaren, iki buçuk yıl içinde toplam 24 eser yayınlandı.

Bunlardan başka Stary Hoca, çeşitli Alman ve Amerikan dergilerine ı 20 kadar çalışma

özeti gönderdi. ı 957 yılına kadar yaklaşık olarak ı45 ilmi çalışması yayınlanan

hocanın, 60 kadar bilimsel çalışması Türkiye~ de iken gerçekleşti ve bi yokimya alanına

değerli katkılar yaptı (75, 77).

Biyokimya 'nın bilinmesi ve tanınması: Bu açıdan reform öncesinde planlı bir

çalışma yoktur. Reform sonrasında ise bu alanda ilk çaba sarfeden Lipschitz'in

laboratuvar ortamında deneylerle desteklenmiş dersleri ve uygulamalan çok ilgi çekici

ve öğretici oldu. Felix Haurowitz ise, Haseki Hastanesi'nde, Cerrahpaşa Hastanesi~nde,

Türk Tıp ve Fiziki ilimler kurumunda, Türk Tıp Cemiyetinde, "Biyokimya sahasında

yeni araştırmalar", "Antigen ve antikor hakkında yeni araştırmalar'\ "Antikorlann

temizlenmesi ve teşekkülü'' ve "Metabolizma sahasında yenilikler" başlıklı konulan

işleyen konferanslar vererek Biyokimya~nın önemini vurguladı ve bilinirliğini arttırdı.

İç Hastalıkları Kliniğinde düzenlenen olgunlaşma kursunda, "Gebelikte vitamin,

hormon, ferment ve metabolizma meselesi'~ başlıklı bir konferans verdi ve böylece

dikkatleri bi yokimya alanına çekti. İkinci vatanım diye çok bağlandığı ülkemizden ı 948 158

senesinde aynlmasına rağmen, eski kürsüsü ile olan ilişkisini hiç kesmeyerek katkılarda bulunmaya devam etti.

Prof. Dr. Stary de, üç büyük şehrimizde (Ankara, İstanbul ve İzmir) çeşitli biyokimyasal konularda konferanslar vererek, biyokimya bilim dalının tanıtımıyla ilgili faaliyetlerde bulundu (75).

Yetişen elemanların biyokimya alanına katkısı: Reform sürecinde yurtdışından gelen hocalarla başlayan ve neredeyse aralıksız devam eden sistemli biyokimya eğitimi sonucunda ülkemizde yerli bir bilim adamı birikimi oluşmaya başladı. Yeni yetişen ve olgunlaşan bu bilim adamları 1946' dan sonra ülkemizin farklı illerinde açılan üniversitelerin tıp ve eczacılık Fakültelerinde bu bilim dalının t~mellerini atmaya başladılar. Bir kısmı yeni fakültelere giderek bizzat orada çalışırken bir kısmı da geçici görevle hizn,ıet ettiler. Böylece temel bilimlerin içindeki bu önemli bilim dalı ülkemizde sağlıklı bir şekilde gelişti ve yerleşti. Bu hocaların gayretli

çalışmalan, bi yokimya biliminin ülkemizde yayılmasını ve İstanbul Üniversitesi ~nin lider rolünü oynamasını sağladı. Ülkede biyokimya araştıncılığının başlaması ve

gelişmesinde biyokimya kürsüsü laboratuvarları adeta bir merkez görevini yaptı ve biyokimyasal araştıncılık kıvılcımlan o merkezden dalga dalga bütün yurda yayıldı. Bu canlanma hareketinin önderi de, Werner Lipschitz ( 1892-1946) oldu.

Prof. Haurowitz, verdiği konferanslarla biyokimya açısından ülkemizin ve bilim

seviyemiziii Amerika ve Avrupa~ da tarutılmasına katkı sağladı (73).

İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Kürsüsü, Fakülte

Kurulu~nun karanyla, ll Haziran 1965 tarihinde kuruldu. Kürsü yönetimine i.ü.

İstanbul Tıp Fakültesi Biyokimya Kürsüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Şevket Tekman

memur edildi. Prof. Dr. Kazım Aras, 1950 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi

biyokimya profesörlüğüne atandı. Burada Kürsü Başkanı seçildi ve Biyokimya Kürsüsü Başkanlığından emekli oldu. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi~nin kuruluşunda

Prof. Dr. Kazım Aras~ın büyük gayretleri oldu (92). Hikmet Öz, 1977 yılında Bursa Tıp

Fakültesi'nin isteği üzerine, İstanbul Üniversitesi Senatosu~nun aldığı kararla, Bursa Tıp

Fakültesinde Teorik Biyokimya dersleri vermeye başladı ve 1981 yılına kadar bu

derslere devam etti (94). Bu hocalann hepsi reform sürecinde ülkemize gelen yabancı 159

hocaların yanında eğitim görmüş ve bilgi birikimlerini ülkenin diğer bölgelerinde kurulan tıp ve eczacılık fakültelerine aktarmışlardı.

Böylece i. Ü. Bi yokimya Kürsüsü'nün kuruluşundan uzun yıllar sonra kurulan ve faaliyete geçen çeşitli üniversitelerin bi yokimya (enstitü) kürsüleri de sistemli eğitim ve

öğretim yaptılar ve bir çok farklı konuda araştırma faaliyetlerine girdiler.

Yurtdışında ülkemizi temsil etme: Prof. Haurowitz, ülkemizde çalışırken hemen her yaz yurtdışındaki biyokimya ve ilgili kongrelere katılmak, gittiği ülkelerdeki bi yokimya enstitülerini gezip görmek ve meslektaşları ile görüşmek amacıyla Avrupa ve Amerika'ya gitti. Bu kongrelerde sözlü ve yazılı sunumlarda bulunda, konferanslar verdi. Oturum başkanlıkları yaptı. Her fırsatta ülkemizin tanıtımına katkıda bulundu (73).

Prof. Dr. Zdenko Stary. ı 950 yılında Kopenhag'ta, ı 952 senesine Paris'te ve

Münihte, ı953'te Hamburg'da, ı954'te Amsterdam'da, ı955 ve ı956'da Brüksel'de toplanan kongrelere katıldı. Bu toplantılarda, özellikle, önemle üzerinde durduğu

"Proteine Bağlı Karbonhidratlar" mevzuu, yabancı memleketlerde büyük yankı uyandırdı ve bunlara ait yayınlar yabancı dergilerde yer aldı. Bu ve diğer ilgilendiği konular üzerinde sözlü ve yazılı sunumlar yaptı. ı956 yaz aylarında New York~ta toplanan Uluslararası Klinik kimya kongresinde Başraportör olarak bu konunun o günkü durumu hakkında detaylı bildirilerde bulundu. Böylece ülkemizi yurtdışında başarıyla temsil etti (75, 77).

Başka ne yapılabilirdi: Prof. Haurowitz, İstanbul' da Bi yokimya

Enistitüsü'nde çalışırken, Prof. Dr. Z. Stary de Ankara Tıp Fakültesinde Fizyolojik

Kimya Enistitüsü' nde ı 94 7 yılında göreve başlamıştı. Haurowitz, aynlınca öncelik İstanbul Tıp Fakültesi'ne verildi ve Z. Stary İstanbul Tıp Fakültesi Biyokimya

Enistitüsü'ne davet edildi. Bu süreçte Prof. Haurowitz'in, sorunları çözülebilseydi, bu iki değerli bilim adamı yurdumuzda kalacak biri İstanbul'da, diğeri Ankara'da çok değerli olan hizmet ve çalışmalarına devam edeceklerdi. Bu durum, belki de oluşabilecek bilimsel atmosferden etkilenip başka biyokimyacıların da ülkemize gelmesine neden olacaktı. 160

Avrupa~ da kimya ve daha sonra bi yokimya alanındaki bilimsel gelişmeler önce

Fransa'da başladı ve Almanya~ya sıçradı. Almanya'da birden fazla merkez ve laboratuvar kuruldu. Üstelik kimya lisans seviyesinde, temelinden ele alındı.

Laboratuvarlarda lisans öğrencileri yetiştirildi ve bir anda bilimsel faaliyet tüm ülkeye yayıldı. Bu iş Amerika ·ya sıçradığında, altı üniversitede birden Kimya ve Bi yokimya ile ilgili merkezler kuruldu ve özellikle de hekimler bu işle uğraştılar. Ne yazık ki bu süreç bizde böyle işlemedi.

Bizdeki reform sürecine baktığımız zaman, Darülfiinun hocalannın büyük

ölçüde elendiğini ve 240 kişiden yalnızca 83 'ünün yeni üniversitede kendine yer bulabiidiğini görüyoruz. Kadro dışı kalanlardan birisi de biyokimyacı Ömer Şevket

Öncel'dir. Ömer Şevket Öncel, Werner Lipschitz'le birlikte çalışabilecek, ona yardımcı olacak, destek olacak kapasitede bir bilim adamıydı. Aynca Öncel'in varlığı ve çevresi sayesinde daha çok Türk araştırınacıya ulaşmak mümkün olabilirdi. Aynca, Nazi baskısından kaçan ve ülkemize yönelen Alman ve Avrupalı bilim adamlannın sayılan azımsanmayacak kadar çoktu. Ancak biz ikinci üniversiteyi 15 yıl sonra Ankara'da açabildik ve bu imkana rağmen bizim örneğimizde olduğu gibi iki tane biyokimya hocasını bir arada tutamadık.

1933-1952 yıllan arasında Türkiye~ de kalan, ayrılırken de bir rapor veren Ord.

Prof. P. Schwartz, 1933 reformunun bekleneni vermediğini, sebepleriyle şöyle açıklar:

1. Birçok Türk aydınındaki yetersizlik duygusu ve bunun sonucunda böbürlenmek,

çalışkan ve başarılı olanlan çekememek,

2. Yine bu aydınlardaki mevki, makam ve özel işlere bilimden daha çok vakit

ayırma hırsı, bilimsel gelişmeyi engellemiştir.

3. Laboratuvar ve kütüphanelerin yetersizliği,

4. Yerli ve yabancı hocalar arsındaki zıtlaşma,

5. Yabancılardan kalmalan için esirgenen bazı teminatlar,

6. Asistanlık kurumunun tam yerleşmemesi gibi nedenlerle 1933 reformu isteneni

verememiştir, 161

Erdal in önü 186 7-1 93 3 yıllan arasında makale yayınlamış olan temel bilimcileri

(35 kişi, ı 4 'ü kimyacı) incelediği çalışmasında bizim çalışınarnızla ilgili olarak şu sonuç ve yorumlarda bulunmuştur (49).

ı. Araştırmacılardan dördü reformdan sonra da İstanbul Üniversitesinde çalışmaya

devam etti ve yüksek bir araştırma verimi gösterdiler.

2. Yaşam öykülerine baktığımızda ilk gözümüze çarpan özellik, hemen hepsinin

orta öğrenimleri sırasında üstün yeteneklerini ortaya çıkararak, parlak öğrenciler olduklarını göstermiş olmalandır. ••öyle ki, eğer sonradan yetenekleri

doğrultusunda bir üniversite öğrenimi görmüş olsalardı, birçoğunun üstün verimli

araştıncılar olabilecekleri tahmin edilebilir. Ancak böyle bir şanslan olmadı.

Geçimlerini sağlayan resmi yada özel uğraşlardan fırsat buldukça araştırma

yapmaya çalıştılar, yada ilk yaptıklan araştırmalan çeşitli yerlerde ve dergilerde aniatmakla yetindiler."

3. Tüm olumsuz koşullara karşın bazı bilimciler, yüksek bir araştırma venmı gösterdiler. Örneğin, Kimyacı Ömer Şevket Öneerin ı ı araştırması yerli ve

yabancı saygın bilim dergilerinde yayımlan dı. 19 ı 4 yılında Darülfünun ~da

muallimlik yapmaya başlayan Öncel, reforma kadar Fen Fakültesi'nde Organik

Kimya dersleri verdi ancak reform sırasında kadro dışı kalmaktan kurtulamadı.

Erdal İnönü~nün ı867-ı933 yıllan arasında makale yayınlamış olan temel

bilimciler ile ilgili ulaştığı sonuç ve yorumlar, Prof. P. Schwartz~ın, ı 933 reformunun

bekleneni vermemesi ile ilgili olarak ortaya koyduğu nedenler, bizim ulaştığımız sonucu

doğrular niteliktedir.

Ernst Hirsch ~in~ yabancı profesörlere yönelik, sözleşme şartianna uymamak,

ders kitabı ya da başka bilimsel yayın hazırlamamak, Türkçeyi öğrenmernek ve dersleri

tercümanlar aracılığıyla sürdürmek şeklindeki eleştirilerine ise katılmak güçtür. Werner

Lipschitz~in Türkçeyi öğrenememesi dışında, bunların hiç biri Biyokimya Enstitüsü'nde

çalışan yabancı bilim adamlan için geçerli değildir. Belki başka bilim dallannda bu

türlü problemler yaşanmış olabilir. 162

Erdal İnönü, kendi ulaştığı sonucu; "Bazen yaptığımız gibi, reformdan önceki

çalışmaları, tek tük araştırmalar diye nitelendirmek, bu çalışmaları küçümseyen bir izienim yaratıyor. Bu doğru değildir. Bu kitapta topladığımız bilgiler, ı 933 'ten önce de araştırma yayımiayan kişiler bulunduğunu gösteriyor." (49) şeklinde özetliyor. Ancak biz buna da tam anlamıyla katılmıyoruz. Biyokimya bilim dalı için konuşacak olursak, reformdan öncede araştırma yapan bilim adamları olmakla beraber, bunların daha çok kaplıca suları, tarhana çorbası, zeytinyağı, sade yağ ve yoğurtla ilgili çalışmalar yaptıklarını görürüz. Ali Rıza Bey' den itibaren (1890), ı 933 yılına kadar, 43 senede, 6 araştımacının yaptığı çalışmaların tamamının sayısı 20'dir. Gerçek anlamda biyokimya ile ilgili çalışma sayısı ise ı 3 tanedir ve bunların ı ı tanesi daha önce de belirtiğimiz gibi reform sırasında kadro dışı kalmaktan kurtulamayan Ömer Şevket Öncel' e aittir. Bu

çalışmalar, dört yıl süreyle kaldığı Berlin' de bir kısmı ortak olarak yaptığı çalışmalardır. Geriye 2 çalışma kalmaktadır. Bunlar da, Üniversite Reformu'na kadar İstanbul

Darülfünun u Fen F akühes i' nde An organik ve Analitik Kimya Profesörü olan Kimyacı

Ligor Taranakidis'e ait idrarda şeker ölçümü ile ilgili çalışmalardır.

Buna karşılık, Lipschitz'in ülkemize gelmeden önce yayınladığı 80 civarında eseri vardır. Ülkemize geldikten sonra da, Lipschitz, ı 935- ı 939 yılları arasında çoğu

Biyokimya-Farmakoloji ortak konulu ı 5 kadar bilimsel araştırma yayınladı.

Haurowitz'in ülkemize gelmeden önce yayınladığı ı30 civarında eseri vardır ve

ülkemizde bulunduğu süre içinde 60 civarında çalışması yayınlandı. Stary'nin ülkemize

gelmeden önce yayınladığı 80 civarında eseri vardır ve ülkemizde bulunduğu süre

içinde 60 civarında çalışması yayınlandı. Böylece bu üç bilim adamının 24 yıl içinde

yaptıklan çalışmalann toplam sayısı ı 35 tir. Ancak çalışma içerikleri kı yas kabul

etmeyecek derecededir. Özellikle Haurowitz ve Stary'nin çalışmaları dünya tarafından

izlenmekteydi ve bu iki bilim adamı çalıştıkları sürece Biyokimya Bilim Dalına yön

verdiler. Haurowitz, İmmünoloji Bilim Dalının da kurucuları arasında yerini aldı.

Sonuç olarak ülkemizde biyokimya araştıncılığının başlaması ve gelişmesinde

biyokimya kürsüsü bir merkez görevini yaptı ve biyokimyasal araştıncılık kıvılcımlan o

merkezden dalga dalga bütün yurda yayıldı. Bu canlanma hareketi Werner Lipschitz ile ı 63

başladı. Prof. Haurowitz, ülkemizi ve bilim seviyemizi Amerika~ da ve Avrupa~ da tanıtabiirnek için konferanslar verdi.

Reformla ülkemize gelen biyokimya öğretim elemanlan oldukça başanlı

çalışmalar yaptı ve ülkemizde biyokimya bilim dalının kurulmasını, kökleşmesini, yayılmasını ve yerleşmesini sağladı. Anlaşılan odur ki üniversite reformu yapılmasa ve bu hocalar ülkemize gelmeseydi ülkemiz biyokimya bilimi şu andaki durumundan çok daha geri bir seviyede olabilecekti.

Bu noktada durup 1933 üniversite reformunun gerçekleştiği zaman dilimine bakacak olursak. aslında temel bilimler açısından çok stratejik bir dönemde gerçekleştiğini rahatlıkla anlayabiliriz. Bu tarihte Avrupa' da ve Amerika~ da Bi yokimya yavaş yavaş ayakları üzerinde durmaya başladı ve bu bilimsel zihniyeti taşıyan ve uygulamış olan bilim adamları ülkemize gelip çalıştılar.

Sonuç olarak Reformla ülkemize gelen biyokimya öğretim elemanlan oldukça başarılı çalışmalar yaptılar ve ülkemizde biyokimya bilim dalının kurulmasını, kökleşmesini, yayılmasını ve yerleşmesini sağladılar. Tüm bu yönleriyle değerlendirildiğinde 1933 Üniversite Reformunun, Biyokimya Bilim Dalı için kesinlikle başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemiz biyokimya biliminin dünü ve bugününe baktığımızda, eğer üniversite reformu yapılmasaydı ve reform sürecinde bu hocalar

ülkemize gelmeseydi ülkemizdeki biyokimya biliminin gelişiminin çok daha geri bir düzeyde olabileceğini de öne sürebiliriz.

Böylece, 1933 Üniversite Reformu ortamını değerlendirdiğimizde eğer,

1. Bi yokimya Enstitüsü 'nde daha fazla öğretim elemanı istihdam edip

bilimsel bir rekabet ortamı oluşturabilseydik,

2. Ord. Prof. Dr. Werner Lipschitz ile Ömer Şevket Öneerin birlikteliğini

sağlayabilseydik,

3. Ülkemize gelmiş olan Bi yokimya Hocalarının ülkemizden ayrılmalarını önleyebilseydik, 164

biyokimya ve onunla ilgili bilim dalları açısından çok daha iyi bir düzeyde olabileceğimizi de söyleyebiliriz.

Sonuç olarak ı 933 Reformu sayesinde, ülkemize gelen biyokimya öğretim elemanlarının, alanlarında çok değerli katkılar yaptığını ve unutulmaz izler bıraktığını ancak bununla birlikte, ı 933 Üniversite Reformu'nun uygulanmasından kaynaklanan bazı eksikliklerin de bulunduğunu söylemek mümkündür. 165

KAYNAKLAR

1. Widmann, H. Atatürk Üniversite Reformu. Çev. Kazancıgil A., Bozkurt S. İstanbul: Kabalcı Yayınları; 2000. s. 34-5. 2. Terzioğlu A, Türkiye'de Görev Yapmış Olan Alman Asıllı Tıp ve Deneysel Bilim Dallarındaki Profesörlerin Biyografileri: Prof. Dr. Werner Lipschitz. İçinde Terzioğlu A, editör. Türk-Alman Tıbbı İlişkileri Simpozyum Bildirileri (18-19 Ekim 1976). İstanbul: İÜ İstanbul Tıp Fak. Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü Yay. 2669; 1981. s. 183-4. 3. Namal, A. Ord. Prof Dr. Sadi Irmak'ın Türk Tıbbı ve Kültürüne Katkıları. i.ü. İstanbul: Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi; 1999. 4. Terzioğlu A, Türkiye'de Görev Yapmış Olan Alman Asıllı Tıp ve Deneysel Bilim Dallarındaki Profesörlerin Biyografileri: Prof. Dr. Felix Haurowitz. İçinde Terzioğlu A, editör. Türk-Alman Tıbbı İlişkileri Simpozyum Bildirileri (18-19 Ekim 1976). İstanbul: iü İstanbul Tıp Fak. Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü Yay. 2669; 1981. s. 162-4. 5. Terzioğlu A, Türkiye'de Görev Yapmış Olan Alman Asıllı Tıp ve Deneysel Bilim Dallarındaki Profesörlerin Biyografileri: Prof. Dr. Zdenko Stary. İçinde Terzioğlu A, editör. Türk-Alman Tıbbı İlişkileri Simpozyum Bildirileri (18-19 Ekim 1976). İstanbul: İÜ İstanbul Tıp Fak. Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü Yay. 2669; 1981. s. 209-ıO. 6. Erichsen, R. ı 933-1944 Arasında Alman Bilim İnsanları: Türk Bilimine Katkıları ve Politik Koşulların Etkileri. İçinde Aras NK, Dölen E, Babadır O, editörler. Türkiye'de Üniversite Anlayışının Gelişimi (1861-1961). Ankara: Türkiye Bilimler Akademisi Yayınları; 2007. s. 305-3 ı 7. 7. Arslan, A. Darülfü nundan Üniversite ye. İstanbul, Kitabevi; 1995. 8. Aras NK, Döl en E, B ahadır O, Editör! er. Türkiye 'de Üniversite Anlayışının Gelişimi (1861-1961). Ankara: Yeni Reform Matbaacılık; 2007. 9. Dölen, E. Türkiye Üniversite Tarihi. 5 cilt. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları; 2009. 1O. Robert KM, Biochemistry and Medicine. İçinde Robert KM, Darly KG, Peter AM, Victor WR, editörler. Harper 's Biochemistry. USA: Appleton and Lange; 24. Edition, 1996. pp. 1-14. ll. Gözükara EM.· Bi yokimyanın Tanımı ve Tarihçesi. İçinde Gözükara EM, editör. Biyokimya. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevleri; Cilt 1, 3. Baskı, 1997. s. 1-4. 12. Berg JM, Tymoczko JL, Stryer L. Biochemie. Heidelberg, Berlin: Springer; 2003. 13. DL Nelson, MM Cox. The Malecular Logic of Life. İçinde DL Nelson, MM Cox, editors. Lehninger Principles of Biochemistry. New York, USA: Worth Publishers; Third Edi tion. 2000. pp. 1-19. 14. Yenson M. Biyokimya~ya Giriş. İçinde Yenson M, editör. İnsan Biyokimyası. İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş; 6. Baskı, 1988. s. ı-7. 15. Tez Z. editör. Bilirnde ve Sanayide Kimya Tarihi. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım~ 2000. 166

16. İhde AJ. Prelude To Chemistry. İçinde İhde AJ~ editör. The Development ofModern Chemistry. New York: Dover Publications~ 1984. pp. 3-3L 57-88, 89-112, 115-24,133- 39, ı60-9ı, 209-ı6, 23ı-5, 296-9, 3ı7-30. 336-8,344-52,356-60,379-88.392-5,407- ı5, 429-35, 440-63, 478-86, 530-74, 636-60, 695-709, 747-50 ve 755-78. ı 7. Luthje H, Reuber O, Konopka G. Lehrbuch der Chemie. Frankfurt: Otto Salle Verlag; ı 964. 18. Lewis, P. Tıp tarihi. Çev. N. Güdücü. İstanbul: Roche!Khalkedon; ı 998. s. 82-6. ı9. Yenson M. Kimya ve Biyokimya. İçinde Unat EK, editör. Dünya'da ve Türkiye'de 1850 Yılından Sonra Tıp Dallarındaki İleriemelerin Tarihi. İstanbul: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Vakfı Yayınları; ı 988. s. 298-330, 332-375, 38ı-4ı2, 423-458 ve 490-5ı8. 20. Bunch B, editör. The History Of Science and Technology. New York: Houghton Mifflin Company; 2004. pp. 298-330. 2 ı. Debus AG, editör. Alchemy and Early Modern Chemistry: Papers from Ambix. London: The Society for the History of Alchemy and Chemistry; 2005. 22. Levere TH. Chemists and Chemistry in Nature and Society, 1770-1878. Aldershot: Variorum; ı 994. 23. Clow A, Clow NL. The Chemical Revolution London: Batchworth; ı 952. Philadelphia: Reprinted by Gordon & Breach; ı 992. 24. Hudson J. The History ofChemistry, Basingstoke: Macmillan; 1992. 25. Bemard C. Leçons de physiologie experimentale appliquee a la medecine. Paris: J.B. Baillie et fils; 1854. 26. Unat EK, editör. Dünya'da ve Türkiye 'de 1850 Yılından Sonra Tıp Dallarındaki neriemelerin Tarihi. İstanbul: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Vakfı Yayınları; 1988. 27. Döl en E. Türkiye'de Kimya Il. İçinde Döl en E, editör. Osmanlılarda Kimyasal Semboller ve Formüller (1 834-1928). İstanbul, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası, ı 996. s. 3-4. 28. Yıldınm N. Tıp eğitimimizin tarihsel sürecinde eğitim modellerine bakış (1827- 1933). İçinde Aras NK , Dölen E, Babadır O, editörler. Türkiye 'de Üniversite Anlayışının Gelişimi (1861-1961). Ankara: Türkiye Bilimler Akademisi Yayınlan; 2007. s. 237-87. 29. Şehsuvaroğlu BN. Osmanlı Cerrahhanesi. Türk Cerrahi Mec. 1962; 1-4, s. 55-64. 30. İhsanoğlu E. Açıklamalı Türk Kimya Eserleri Bibliyografyası. İstanbul: İrcica; 1995. s. 5-10. 31. Terzioğlu A. editör. Türk Tıbbının Batılı/aşması: Gülhane'nin 90. kuruluş yıldönümü anısına 11-15 mart 1988'de Ankara ve İstanbul'da yapılan simpozyuma sunulan bildiriler. İstanbul: Arkeoloji ve sanat yayınları; 1993. 32. Ülman YI. Journal de Constantinople ·a göre Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane 'nin Galatasaray dönemi. İstanbul: İ.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü İstanbul Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi; ı994,s. 37,47, ıo5. 33. Artel T. Tanzimat 'tan Cumhuriyet 'e kadar Türkiye 'de kimya tedrisatının geçirdiği sa/ha/ara dair notlar. Tanzimat i. İstanbul: MaarifMatbaası; 1940. s. 491-510. 167

34. Dinç G. Mekteb-i Tıbbiye Matbaası'nda Basılan Arap Harfli Türkçe Yayınlar Aracılığı İle Tıbbiye 'nin Yayın Faaliyetleri Üzerine Bir Değerlendirme (1 844-1928). İstanbul: İÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı yayınlanmamış Doktora Tezi; 2003. s. 1 ı6-7. 35. Ekmeleddin İhsanoğlu, Ramazan Şeşen, M.Serdar Bekar, Gülcan Gündüz, Veysel Bulut. Osmanlı Tıbbi Bilimler Literatürü Tarihi. Il. Cilt. İstanbul: İrcica; 2008. s. 803- 805. 36. Şehsuvaroğlu, BN. Tıbbiyede kimya öğretimi. İÜ İstanbul Tıp Fakültesi mecmuası 1973;36:4: 953-64. 37a. Günergun F. XIX. Yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Kimyager-Eczacı Bonkowski Paşa (184 ı -1905 ). I. Türk Tıp Tarihi Kongresi (İst., 17-19 Şubat 1988) Kongreye Sunulan Bildiriler. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları; 1992. s. 229-52. 37b. Günergun F. Darülfünun Fünun (Fen) Fakültesi Mecmuası (19ı6-ı933). Günergun F, editör. Osmanlı Bilimi Araştırmaları; İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Bilim Tarihi Bölümü'nün kuruluşunun ı O. yıldönümü münasebetiyle Ekmeleddin İhsanoğlu'na armağan. İstanbul: İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Yayınları; 1995. S. 285-349. 38. Yıldınm N. İstanbul'un sağlık tarihi. İstanbul: Ajans Fa; 2010. s. 264. 39. Babadır O. Kimyada bir öncü; Ali Rıza Bey. Cumhuriyet Bilim Teknoloji 2012; 1296: 12. 40. Uzel İ. Tevfik Salim (Sağlam). Gülhane~nin tarihçesinden bir kısım. Tıp Tarihi Araştırmaları 1989; 3: 74-91. 41. Ataç A. Gülhane Askeri Tıp Akademisi 'nin kuruluşu. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları; 1996. 42.TC İstanbul Darülfünunu Talebe Rehberi. ı 932-1933 ders senesi. İstanbul: Bürhaneddin Matbaası; ı 933. 43. İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Bedi N. Şehsuvaroğlu Arşivi, Mustafa Hakkı Nalçacı Dosyası, no: M-53. 44. Biokimya Kürsüsü. İçinde. Cumhuriyet 'in 50. Yılında İstanbul Tıp Fakültesi, İstanbul: Serınet Matbaası; ı 974. s. 38 45. İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Bedi N. Şehsuvaroğlu Arşivi, Osman Nuri Bey Dosyası, no: 0-17. 46. Etker Ş. Dr. Aime Mouchet ve Tıbbiye'de Fransız kültürel egemenliğinin sonu. Osmanlı Bilimi Araştırmaları 2005; 6: 2: 35-70. 47. İshakoğlu-Kadıoğlu S. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi tarihçesi (1900-1946). İstanbul: Bilim Tarihi Müzesi ve Dökümantasyon Merkezi Yayınları, Yayın No: 4ı06; ı 998. s. ı 84-186. 48. Dölen E. Kimyager-Eczacı Dr. Joseph Zanni (1854-ı 934). IV. Türk Tıp Tarihi Kongresine sunulan bildiri ı 8-20 Eylül ı 996; 34. 49. İnönü E, Bahadır O. Türkiye 'de Temel Bilimlerde İlk Araştırmacılar. İstanbul: Büke Yayınları; 2007. 50. İnönü E. 1923-1966 dönemi Türkiye Kimya Araştırmaları Bibliyografyası ve Bazı Gözlemler. İstanbul: Büke Yayınları; 2007. s. ı29-ı32. 168

51. Dölen E. Cumhuriyet öncesinde ve yurt dışınada yapılan kimya doktoraları ve Mehmet Arif Bey. XII. Ulusal Kimya Kongersine sunulan bildiri 7-ı ı Eylül ı998; 504. 52. Dölen E. Ligor Bey (1875- ı 956) ve Nazari ve Arneli Fenn-i İspençiyarl Dersleri adlı kitabı. İçinde Dölen E, editör. IV Türk Eczaez/ık Tarihi Toplantısı Bildirileri (4-5 Haziran 1 998). İstanbul: Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları; 2000. s. 141-196. 53. Dölen E. Eczacılık Öğretiminde Analitik Kimya ve Profesör Ömer Şevket Öncel. Marmara Üniversitesi Eczaez/ık Dergisi ı994; ı o: 2: 131-ı59. 54. İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Bedi N. Şehsuvaroğlu Arşivi, Ali Rıza Bey Dosyası. 55. Özata M. Mustafa Kemal Atatürk, bilim ve üniversite. İzmir: Umay Yayınları; 2005. s. 109-27. 56. Kazancıgil A, Er H. Türkiye Cumhuriyeti'nin 75. Yılında Bilim "Bilanço ı 933- 1998" Ulusal Toplantısı (8-9 Ekim ı 999, İstanbul), Türkiye Cumhuriyeti'nin 75. Yılında 1933 Üniversite Reformu. Ankara: TÜBA Yayınları; ı 999. s. 65-66. 57. Malche A. İstanbul Üniversitesi hakkında rapor. İstanbul: T.C. Maarif Vekilliği; 1939. s. 4-58. 58. Babadır O. 1933 üniversite reformu niçin yapıldı? İçinde Aras NK , Dölen E, Babadır O, editörler. Türkiye 'de Üniversite Anlayışının Gelişimi (1861-1961). Ankara: Türkiye Bilimler Akademisi Yayınları; 2007. s. 52-85. 59. Kazancıgil A. Türk Jinekoloji ve Obstetrik bibliyografyasz. İstanbul: ı 973. s. 23-3 ı. 60. Schwartz P. Kader birliği: 1933 sonrası Türkiye ye göç eden Alman Bilim adamları. İstanbul: Belge Yayınları; 2003. 61. Dinç G. Friedrich Dessauer's (188ı-ı963) contributions to the development of radiotherapy in Turkey. Radiotherapy and Oneology 2007; 82: 2: 239-42. 62. Laubender W. "Werner Lipschitz''. İçinde. Nachruf in: Naunyn-Schmiedeberg's Arehiv Jür experimentelle Pathologie und Pharmakologie. Berlin: Springer; ı 949. 207(3-4) pp. 243-255. 63. Yenson, M. Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz ve Ord. P~of. Dr~ Zdenko Stary'nin İstanbul Tip Fakültesi Biokimya Kürsüsü'nün gelişmesine katkıları. İçinde Terzioğlu A, Lucius E, editörler. Türk-Avusturya Tıbbi İlişkileri Bildirileri (28-29 Nisan ı 986, İstanbul). İstanbul: ı 987. s. 25 ı -258. 64. Yenson, M. Ord. Prof. Dr. Felix Haurowitz ve İstanbul Tıp Fakültesi Biokimya Kürsüsü'ne katkıları. İçinde Terzioğlu A editör. Türk-Alman Tıbbi İlişkileri Simpozyumu Bildirileri(24-25 Eylül 1981, İstanbul). İstanbul: Fatih Gençlik Vakfı Matbaası; ı 987. s. 49-55. 65. Hirsch, EE. Anı/arım. Ankara, 2008, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, ı ı. Baskı; 2008. 66. Şen, F. Ayyıldız Altında Sürgün (Scurla Raporu). Çeviri: F. Artunkal. İstanbul: Günizi Yayıncılık; 2008. 67. iü İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı, Personel Dairesi Arşivi. Paula Schwerin Dosyası. 169

68. Tanrıverdi HA, Öney HT. Tıp Alanında Türk-Alman İlişkileri. Artemis 2003; 4:3: 11-6. 69. iü Rektörlüğü Personel Dairesi Arşivi. Felix Haurowitz Dosyası. 70. iü İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Bedi N. Şehsuvaroğlu Arşivi, Felix Haurowitz Dosyası, dosya no:H-20. 71. Neumark, F. Boğaziçine Sığınanlar:Türkiye'ye İltica Eden Alman Bilim, Siyaset ve Sanat Adamlan 1933-1953. İstanbul: Neden Kitap; 2008. 72. Putnam FW. Biographical Memoir. Washington DC: National Academy of Sciences; 1994. 73. İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı Personel Dairesi Arşivi. Felix Haurowitz Dosyası. 74. indiana University, Bloomington. Papers of Chemist and indiana University Professor Felix Haurowitz, 1920-1985. Lily Library; 19.05.2012, http://webapp 1.dlib.indiana.edu/findingaids/view. 75. iü İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı Personel Dairesi Arşivi. Zdenko Stary Dosyası. 76. İÜ Rektörlüğü Personel Dairesi Arşivi. Zdenko Stary Dosyası. 77. iü İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Bedi N. Şehsuvaroğlu Arşivi, Zdenko Stary Dosyası, no: S-26. 78. iü İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı Personel Dairesi Arşivi. Emst Buding Dosyası. 79. iü İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı Personel Dairesi Arşivi Friedrich Ludwig Breusch Dosyası. 80. İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı Personel Dairesi Arşivi. Sura Gitla Lisie Dosyası. 81. iü İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Bedi N. Şehsuvaroğlu Arşivi, Mutahhar Yenson Dosyası, no: M-43. 82. iü İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı Personel Dairesi Arşivi. Mutahhar Yenson Dosyası. 83. iü İstanbul Tıp Fakültesi Dekanhğı Personel Dairesi Arşivi. Fahamet Arat Dosyası. 84. Ülman, YI. Hayatı ve Çalışmalarıyla Bir Öncü: Hatice Bodur. Tarih ve Toplum 1998; 29:10-14. ~ 85. İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Bedi N. Şehsuvaroğlu Arşivi, Hatice Bodur Dosyası, no: H-19. 86. iü İstanbul Tıp Fakültesi Dekani ı ğı Personel Dairesi Arşivi. Hatice Bodur Dosyası. 87. Tanyeri Y. Geçmiş Zaman Olur kil KBB Tarihinden Anı/ar. Türkiye 'nin flk Kadın KBB Uzmanı. İstanbul: Açılım Ofset; 2007. 88. İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı Personel Dairesi Arşivi. Şevket Tekman Dosyası. 89. iü İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Bedi N. Şehsuvaroğlu Arşivi, Şevket Tekman Dosyası.no: Ş-8. 90. İÜ Eczacıhk Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı'nın Kuruluşu, 19.05.2012, http://www.istanbul.edu.tr/enstituler/saglik/anabilimdali.php?id=60&a_id=154. 170

91. İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Dekanhğı Personel Dairesi Arşivi. Musa Kazım Aras Dosyası. 92. Ankara Üniversitesi Eczacıhk Fakültesrnin Kuruluşu. ı 9.05.20ı2, http://www.pharmacy.ankara.edu.tr/tarihce.htm 93. Kafkas Demekleri Federasyonu, Kim Kimdir? "Kazım Aras". ı 9 Mayıs 2012, http://www .kafkasfederasyonu.org/kultursanatlkim_ kimdir/kazim _ aras.htın. 94. İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Bedi N. Şehsuvaroğlu Arşivi, Hikmet Öz Dosyası, no: H-65. 95. İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı Personel Dairesi Arşivi. Hikmet Öz Dosyası. 171

ÖZGEÇMiŞ VE ESERLER LiSTESi

ÖZGEÇMiŞ

Uzm. Dr. Şükrü Aras

22.09.1967 tarihinde Mardin'de doğdum. İlkokulu İstanbul Çapa İlkokulunda, ortaokulu Diyarbakır Merkez Ortaokulunda ve liseyi Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesinde okudum. 1993 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldum.1993-1995 yılları arasında Eminönü Merkez Sağlık Ocağında pratisyen hekim olarak çalıştım.

1995 yılında Vakıf Gureba Hastanesi Biyokimya ve Klinik Biyokimya ihtisasına başladım ve 1999 yılında bu ihtisasımı tamamladım. Aynca, İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Endokrinoloji, Beslenme ve Metabolizma

Anabilim Dalında, Beslenme ve Metabolizma Doktora eğitimini tamamladım ( 1999- 2005). 2000 ve 2001 yıllarında A.İ.B.Ü. Düzce Tıp Fakültesi Biyokimya ve Klinik Biyokimya Anabilim Dalında Öğretim Görevlisi ve Yardımcı Doçent olarak görev yaptım.

Bazı özel hastane ve sağlık kuruluşunda laboratuar şefi ve beslenme uzmanı olarak görev yaptım. (Özel İlgi Hastanesi, Avcılar hayat hastanesi, Medicalpark hospital ve Metropol tıbbi tahlil laboratuarı).

Yabancı dilim İngilizce ve Arapçadır. 172

Adı Soyadı: ŞÜKRÜ ARAS

Doğum Tarihi: 22.09.1967

Öğrenim Durumu:

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl

Lisans İstanbul Tıp Fakültesi İstanbul Üniversitesi 1993 Y. Lisans İstanbul Tıp Fakültesi İstanbul Üniversitesi 1993

Biyokimya ve Klinik Vakıf Gureba Araştırma ve Uygulama Tıpta Uzmanlık 1999 Biyokimya Hastanesi

Sağlık Bilimleri Enstitüsü,

Doktora İstanbul Tıp Fakültesi, Tıp İstanbul Üniversitesi 2004 Tarihi ve Etik

Doktora Tezi/S.Yeterlik Çalışmasıffıpta Uzmanlık Tezi Başlığı (özeti ekte) ve Danışman(lar)ı:

1. Biyokimya ve Klinik Biyokimya (Tıpta Uzmanlık)

Tez Başlığı: Diabetik Nefropatinin Tanısında Yeni Bir Marker Olarak EPO (Erythropoietine) Tayini.

Tez danışmanı: Uz. Dr. Ali Rıza URAS

2. Beslenme (Doktora)

Tez Başlığı: Santral ve Periferik Obezitede Antropo-Plikometrik Ölçümler ile Total

Vücut Yağının Hesaplanması ve Koroner Arter Hastalığı Risk Faktörlerinin

Değerlendirilmesi.

Tez danışmanı: Prof. Dr. Neşe Özbey ı 73

Görevler:

Görev Unvam Görev Yeri Yıl

Pratisyen Eminönü Merkez Sağlık Ocağı 1 İstanbul 1993-1995 Hekim

ihtisas Biyokimya ve Klinik Biyokimya 1 Vakıf Gureba Araştırma ve 1995-1999 Uygulama Hastanesi

Doktora İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve 1998-2004

Metabolizma Anabilim Dalı

Öğretim Abant İzzet Baysal Üniversitesi Düzce Tıp Fakültesi Biyokimya 2000-2001

Görevlisi ve Klinik Biyokimya Anabilim Dalı

Yard. Doç. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Düzce Tıp Fakültesi Biyokimya 2001-2002

ve Klinik Biyokimya Anabilim Dalı (Kendi isteği ile istifa)

Uzman Doktor Medikalpark Hastanesi. Fatih, İstanbul, Biyokimya ve Klinik 2002-2008

Biyokimya Uzmanı ve Beslenme Uzmanı

Uzman Doktor Özel Çapa Hastanesi, Fatih, İstanbul, Bi yokimya ve Klinik 2008-2011

Biyokimya Uzmanı ve Beslenme Uzmanı

Bilimsel Kuruluşlara Üyelikler :

Türk Biyokimya Derneği

Türk Klinik Biyokimya Derneği

Tıp Etiği ve Tıp Hukuku Derneği 174

ESERLER

A. Uluslararası Hakemli Dergilerde Yayımlanan Makaleler:

Al. Hanifi Soylu, Şükrü Aras,N.Onur Kutlu, Mücahit Eğri, Kamil Şahin:Urinary exeretian of deoxypiridinoline in 24-hour and first-void samples in healthy turkish Children. 2000.

A2. Hanifi Soylu, Şükrü Aras, N. Onur Kutlu, Mürselin Güney: Comparison of urinary free deoxypyridinoline exeretian in healthy children and adults. The new Journal of Medicine, 200 ı; 18: ı24- ı26.

A3. Hanifi Soylu, Şükrü Aras,N.Onur Kutlu, Mücahit Eğri, Soner Sazak: Urinary free deoxypiridinoline assesment in recognition of rickets. Journal of tropical pediatrics, 16 Mayıs 200L 47:ı86-187.

A4. Türk S, YıldızA, Tükek T,l Akkaya V, Aras S, Türkmen A, Uras AR, Sever MŞ. The effect of fluvastatin of hyperlipidemia in renal transplantrecipients: A prospective, placebo- controlled study.Intemational Urology and Nephrology, 200ı;32: 713-716.

AS. Enver Şimşek, Alper Şafak, Özlem Yavuz, Sükrü Aras, Semih Doğan, Kenan Kocabay. Sensitivity of iodine deficiecy indicators and iodine status in Turkey. Journal of Pediatric Endocrinology and Metabolism, 2003; 16:ı97-202 ..

A6. Bayraktaroğlu T, Aras S, Aydemir S, Davutoğlu C, Ustündağ Y, Atmaca H, Borazan A. Serum Levels Of Tumor Necrosis Factor-Alpha, İnterleukin-6 and İnter1eukin-8 are not increased in dyspeptic patients with helicobacter pylori-associated gastritis. Mediators lnflamm. 2004; ı 3: 25-8.

A 7. Buvukbese MA, Cetinus E, Cetinkaya A, Aras S. Ferritin levels in postmenopausal women do not seem to play a significant role in osteoporosis. South Med J .. 98(8):845. 2005.

A8. Yavuz Furuncuoglu, Ender Karaca, SOkrü Aras and ArifYönem. Metabolic, Biochemical and Psychiatric Alterations in Healthy Subjects During Ramadan. Pakistan Journal of Nutrition 6 (3): 2007; 209-211.

B.Uiuslararasa Bilimsel Toplantılarda Sunulan ve Bildiri Kitabında Basılan Bildiriler:

Bl. R Babalioglu, H Bayram, Ş Aras, A. R. Uras, N Caglar, N Ozmen, B Sidal :The Role of Essential Trace Elements in Bone Mineral Dansity of Postmenopausel Women and The Effect of Hormon Replacement Therapy on Trace Element Levels,IFFS '98, San Francisco, Califomia, October 4-9, 1998.

B2. A. Yıldız, Ş. Aras, V. Akkaya, S. Türk, A. Oncul, A. R. Uras, M. S. Sever, Y. Nisanci: Lipoprotein Abnormalities in Hemodialysis Patients and Renal Transplant Recipients,Europan Renal Associatin, Europan Dialysis and Transplanı Associatin, Annual Congress, Rimini, Italy,6-9 June, 1998.

B3. H. Soylu, Ş. Aras, N. O. Kutlu, A. R. Uras, N. Üstün: Age and Gender Related Changes of Urinary Total Deoxypridinoline Levels in Healthy Children,V. Regional Congress of Pediatric Societies of Turkish Speaking Countries, Bishkek, Kyrgyzstan,25-28 September 1999. 175

84. Hanifi Soylu, Şükrü Aras, N.O Kutlu, A Rıza Uras, N Üstün. Age and gender related changes of urinary total deoxypyridinoline levels in healthy chil dren. Fifth regional congress of pediatric societies of turkish speaking coutries with international participation. 1999.Bishkek, KYRGYZSTAN.

BS. Özlem Yavuz, Şükrü Aras. Erdal Çelik, İnteraction between serum bilirubin level and lipid profile. Euromedlah 2001, Parague, CZECH REPUBLİC.

86. Buyukbese MA, Cetinkaya A, Tuncer C, Aras Ş, Aksu E, üncel H: The frequency of metabolik syndrome in security staff PS-09S ı53 1st Metabolic Syndrome Symposium 25-27 March 2004.

C. Yazılan Uluslararasi Kitaplar veya Kitaplarda Bölümler: -

D. Ulusal Hakemli Dergilerde Yay1mlanan Makaleler :

Dl. Enver Şimşek, Alper Şafak, Şükrü Aras, Kenan Kocabay: Bolu ve Düzce illerinde endemik iyot eksikliğinin derecesi ve endemik iyot eksikliğinin ilkokul çocuklanmn boy persentilleri üzerine etkileri. Çocuk Sağlığı ve Hastalıklan Dergisi, 2002; 45: 20-28.

D2. Enver Şimşek, Şükrü Aras, Kenan Kocabay: Deprem sonrası Bolu, Düzce ve Adapazarı illerinde süt çocuklarında tercih edilen beslenme şekillerinin karşilaştırılması. Çocuk Dergisi, 2002, 2(1 ): ı 4-21.

D3. Hanifi Soylu, Ünsal Özgen, Mustafa Babalıoğlu, Şükrü Aras, Soner Sazak. Iron deficiency and iron deficiecy anemia in infants and young children at different socioeconomic groups in İstanbul. Turk J Haematol, 200 ı; ı8 (1 ): I 9-25.

D4. Mehmet Sayarlıoğlu, Taner Bayraktaroğlu, Şükrü Aras, Sinan Trablus,Hayriye Sayarlıoğlu, İsmet Bahtiyar:Hipertansif olan ve olmayan tip 2 Diabetes Mellituslu (NIDDM) hastalarda intraeritrositer magnezyum düzeyi, Türkiye Tıp Dergisi, 6: 1:24-28,1999.

DS. Sayarlioğlu M., Bayraktaroğlu T., Trablus S., Aras Ş., Sayarlıoğlu H., Bahtiyar İ., Bağdatoğlu 0., Toğan M., Erhan N: Tip 2 (NIDDM) Diabetes Mellituslu'ta intraeritrositer magnezyum düzeyi ve glisemi regülasyonu ile ilişkisi,Türk Diabet Yıllığı,272-277,ı998-1999.

D6. Şükrü ARAS, Mihrihan DA VUTOGLU, Serpil SALMAN, Fatih SALMAN, Sinan TRABLUS, Kubilay KARŞIDAG, A.Rıza URAS, İlhan SATMAN, M.Temel YILMAZ:Diyabetik nefropati ve serum eritropoetin düzeyleri.Düzce T1p Fakültesi Dergisi, 2; ı :34-39,2000.

D7. Süleyman TÜRK. Alaattİn YILDIZ, Tufan TÜKEK, Vakur AKKAYA, Şükrü ARAS, Aydın TÜRKMEN, Ali Rıza URAS, Mehmet Şükrü SEVER:The Effect Of Fluvastatin On Hyperlipidemia İn Renal Transplanı Recipients:A Prospective, Plasebo-Controlled Study,Medical Bulletin of istanbul Medical Faculty,02. 10.2000.

D8. Özlem YAVUZ*, Şükrü ARAS*, Serum Bilirubin Düzeyi ve Lipid Profili arasındaki ilişki. Türkiye Klinikleri T1p Bilimleri Dergisi, Turkiye Klinikleri J Med Sci, 22:276-280, 2002. 176

09. Enver Şimşek* Me1tem Karabay* Şükrü Aras** Kenan Kocabay*. Investigating for Insulin Resistance and Type 2 Diabetes Mellitus in Obese Children. Turkish Journal of Endocrinology and Metabolism, ı : ı 7-22, 2005.

010. Buyukbese MA, Cetinkaya A, Cetinus E, Aras Ş. Bone mineral density in Turkish women with type 2 diabetes mellitus. Diabet Bilimi (Diabetes Science)2006; 4: 2 ı 0-2 I 5.

E .Ulusal Bilimsel Toplantılarda Sunulan ve Bildiri Kitaplarında Basılan Bildiriler:

El. A. Akçakaya, H. Uslu, S. Demiray, Ş. Aras: Ekstrahepatik Kolestaz Oluşturulan Denekierde Internal Drenajın Karın Yarası İyileşmesi Üzerine Etkileri, Ulusal Gastroenteroloji Haftası, XIV. Ulusal Gastroenteroloji Kongresi, İstanbul , 12- I 6 Eylül I 998.

E2. M Sayarlıoğlu, T Bayraktaroğlu, S Trablus, Ş Aras, H Sayarlıoğlu, İ Bahtiyar, O Bağdatoğlu, M Toğan, N Erhan, Tip II diabetes tip II ( nıddm) diabetes mellitus'ta intraeritrositer magnezyum düzeyi ve gelişimi gegülasyonu ile ilişkisi.34. Ulusal Diabet Kongresi ve 3. Uluslar arası obezite sempozyumu, I 998 Ankara-Turkey.

E3. M. Sayaroğlu, T. Bayraktaroğlu, Ş. Aras, S. Trablus, H. Sayaroğlu, İ. Bahtiyar, Ö., Göktekin, İ. Gültepe, A. Uyanıkoğlu, N. Erhan, Hipertansif Olan ve Olmayan Tip 2 Diabetes Mellituslu (NIDDM) Hastalarda İntraeritrositer Magnezyum Düzeyinin Sağlıklı Kontrol Grubu ile Karşılaştırılması, 34. Ulusal Diabet Kongresi ve 3. Uluslar arası obezite sempozyumu, I 998 Ankara-Türkiye.

E4. Ş. Aras, M. Davutoğlu, S. Salman, F. Salman, S. Trablus. K. Karşıdağ, A.Rıza Uras, İ. Satman, M. Temel Yılmaz, Eritropoetin Diyabetik Mikroanjiyopatide Yeni Bir Gösterge Olarak Kabul Edilebilir mi ?, XXXV. Ulusal Diyabet Kongresi & IV. Uluslar arası Obezite Sempozyumu, ı 999 İstanbul- Türkiye

ES. E. Şimşek, A. Şafak, Ş. Aras, K. Kocabay, Endemik İyot Eksikliği Bölgelerindeki İlkokul Boy Persentilleri, İstanbul Pediatri Günleri, 200 ı İstanbul -Türkiye.

E6. Yard. Doç. Dr. A. Büyükbeşe, Yard. Doç. Dr. A. Çetinkaya, Doç. Dr. C. Tuncer, Uzm. Dr. Ş. Aras, Dr. E. Aksu, Dr. H. öncel, Güvenlik Görevlilerinde Metabolik Sendrom Sıklığı, ı. Metabolik Sendrom Sempozyumu, 2004 Antalya- Türkiye.