<<

T.C. ÜN İVERS İTES İ SOSYAL B İLİMLER ENST İTÜSÜ RADYO-TELEV İZYON-SİNEMA ANA B İLİM DALI

Yüksek Lisans Tezi

HABER DE ĞER İ KAVRAMININ DE ĞİŞ MES İ SÜREC İNDE BASIN KURULU ŞLARI MÜLK İYET İNİN ETK İSİ

Nur Esra Atmaca 2501050494

Tez Danı şmanı Doç.Dr. Ne şe KARS

İstanbul 2009 HABER DE ĞER İ KAVRAMININ DE ĞİŞ MES İ SÜREC İNDE BASIN KURULU ŞLARI MÜLK İYET İNİN ETK İSİ

Nur Esra Atmaca

ÖZ

Çe şitlenen ileti şim araçlarının medya holdinglerine dönü şmesi ve bunların sahiplerinin medya dı şında ticari faaliyetler yürütmesi haberi ticari bir meta haline getirmi ştir. Haber kitlelere dezenforme edilerek ula şmaya ba şlamı ştır. Medya kurulu şlarının sınırlı etkileri olsaydı onlarca medya kurulu şunun sadece bir kaç ki şinin kontrolünde olması yani medyanın tekelle şmesi bir sorun olarak görülmezdi. Dünyanın her yerinde belli ba şlı medya organlarının yine belli ba şlı holdinglerce yönetilmesi insanlara ula ştırılan “haber”in güvenilirli ği üzerinde ciddi endi şelere neden olmaktadır. Tezimizde kitle ileti şim araçlarının yarattı ğı etki medya mülkiyeti sürecinde ele alındı.

ABSTRACT

Disscussing ownership of media how efects news is the question we ask and search for an answer. If the media have limited efects, as some argue, then the fact that a small number of people control the media is relatively unimportant. We will see in our thesis that how media ownership becomes a very significant matter. We feel the media must have must have profound efects on news and in our theses, we study this.

2 HABER DE ĞER İ KAVRAMININ DE ĞİŞ MES İ SÜREC İNDE BASIN KURULU ŞLARI MÜLK İYET İNİN ETK İSİ

ÖZ-ABSTRACT...... i İÇİNDEK İLER ...... ii GİRİŞ ...... 1 1. BÖLÜM: HABER KAVRAMI VE DE ĞERL İLİĞİ ...... 4 1.1. Haber Kavramı ...... 4 1.2. Haber De ğeri ...... 7 2. BÖLÜM: TİCAR İ İŞ ALANI OLARAK HABER ...... 12 2.1. Tekelle şme Olgusu...... 15 2.2. Türkiye’de Tekelle şme Süreci ...... 24 2.2.1 Türkiye’de Medya Holdingleri ...... 28 2.3. Propaganda Aracı Olarak Basın ...... 32 2.3.1. Haberi Etkileyen Güçler...... 39 2.3.1.1. Eşik Bekçileri ...... 40 2.3.1.2 Reklam Verenler ...... 41 2.3.1.3 Medya Ve Hükümet İli şkisi ...... 44 2.4 Uluslar arası Haber Ajansları...... 48 3. BÖLÜM: HABER İN DE ĞİŞİ Mİ ...... 52 3.1 Yeni Haber De ğeri Unsurları ...... 61 3.2 Bülten Analizi ...... 66 SONUÇ...... 77 KAYNAKÇA ...... 79 EK 1 ...... 90 EK 2 ...... 97

3 GİRİŞ

Televizyonunun kar şısına geçen sıradan bir izleyici farkında olsun ya da olmasın bültenlerde yeralan haberler de ğişim geçiriyor, haberi haber yapan özellikler de ğişiyor. Bugüne kadar haberin reklamı yapılırken kullanılan en önemli kriter objektiflik idi, hala da öyle. Bir yayın kurulu şu için en prestijli ürün haber ise, “objektif haber”, “tarafsız haber”, “gerçek haber” gibi sloganlarla televizyonlarda reklamı yapılan haber bültenlerinin saygınlık kazanma çabası içinde oldu ğu da aşikardır.

Günümüzde çok çe şitli alanlarda faaliyet gösteren kar amaçlı holdinglerin televizyon kanalı sahibi olmaları, haberi de ticari bir metaya dönü ştürmektedir. Dünyanın her yerinde belli ba şlı medya organlarının yine belli ba şlı holdinglerce yönetilmesi insanlara ula ştırılan “haber”in güvenilirli ği üzerinde ciddi endi şelere neden olmaktadır. Tezimizde “Haber de ğeri kavramının de ğişmesi sürecinde basın kurulu şları mülkiyetinin etkisi”ni inceliyoruz. Holding sahiplerinin üretilen haber üzerinde nasıl, niçin ve ne kadar etkili olabildi ğini ve haberin nasıl bir de ğişim içine girdi ği ele alındı.

Tezimizde, insanların bilgi alma ihtiyacını kar şılayan kamusal öneme sahip haberin, kar getirir olmasının do ğru bilgiyi insanlara ula ştırma görevinin önüne geçti ği ispatlamaya çalı şıldı. Medya dı şı alanlarda da faaliyet gösteren holdinglerin bir kolu haline gelen medyanın, patronlar tarafından nasıl kendi menfaatlerinin borazanlı ğını yapan bir araca dönü ştü ğü ortaya konmaya çalı şıldı.

Medya patronlarının haberin prestijini kendi ticari menfaatleri lehine kullanmaya çalı şmalarının yayınlarına nasıl yansıdı ğı somut örneklerle ele almaya çalı şılırken, holding medyalarının tek kaynaktan çıkan bilgiyi sanki çok kaynaktan

4 zengin bilgi akı şı varmı ş izlenimi verecek kadar çok sayıdaki radyo, televizyon, dergi, gazete gibi farklı mecralardaki di ğer kitle ileti şim araçlarından tekelle şerek vermesinin neden oldu ğu sonuçları ara ştırılmaya çalı şıldı. Haberin geçirdi ği de ğişim süreçleri ve etmenleriyle anlatılmaya çalı şacak. Tüm bu süreçde uzmanların bu konuda yaptı ğı de ğerlendirmelerin kılavuzlu ğundan yararlanıldı. Örnek bülten incelemesiyle haberin geçirdi ği de ğişim gösterildi.

Bu amaçla ilk bölümde haber kavramı ve de ğeri evrensel normlarla ortaya konacak. Haberi haber yapan etmenler ve de ğişimin hangi noktadan ba şladı ğı anlatılmaya çalı şacak.

Eğer medya kurulu şlarının sınırlı etkileri olsaydı onlarca medya kurulu şunun sadece bir kaç ki şinin kontrolünde olması yani medyanın tekelle şmesi bir sorun olarak görülmezdi. İkinci bölümde bu dü şünceden hareketle haberin ticari i ş alanı halini alması süreci anlatılacak. Hem Türkiye’den, hem de yurtdı şından örneklerle bu süreç, tekelle şme olgusu, Türkiye’de ve dünyada medya holdingleri, Türkiye’de medyanın tekelle şme süreci ı şığında ele alınacak.

Basın kurulu şlarının aslında bir propaganda aracı olarak nasıl kullanıldı ğı hükümet, reklamveren ve holding çıkarları üçgeninde dezenforme edili şiyle anlatılacak.

Ayrıca kar getiren bir ürün haline gelen haberin çok uluslu şirketlerin elindeki uluslar arası haber ajansları aracılı ğıyla tüm dünyaya ula ştırılmasıyla haberin tekelle şmesi ajanslar cephesinden anlatılacak. Küreselle şme neticesinde uluslararası haber ajanslarının, hakimiyet gücüyle toplumları etki altına alışı açıklanacak.

Son bölümde ise haberin üzerindeki etkenler ve geçirilen süreç ı şığında haberdeki de ğişim anlatılmaya çalı şılacak. Medya mülkiyeti sürecinde “yeni” haber

5 anlayı şı, değişen haber de ğeri ö ğeleri ve haber bülteni örneklemeleriyle izleyiciye sunulan haberlerde dü şünsel kaygılar yerine hangi ö ğelerin hakimiyet kazandı ğı ortaya konacak.

Son bölümde örnek bülten incelemesiyle de de ğişim daha görünür kılınacak. Aynı medya holding bünyesindeki Star ve Televizyonlarının ana haber bültenleri, haberi nasıl bir formda sundukları detaylı olarak tablo halinde gösterilecek.

Holdingle şen basın kurulu şlarının mülkiyeti sürecinde haberin ticari kaygılar hakimiyetinde geçirdi ği de ğişim böylece ele alınmı ş olacak. Halkın ise ekranın kar şısında elinde kumandayla otururken, asıl gücü elinde tutan medya kar şısında bir teslimiyet içinde oldu ğunun farkında olmadı ğı gösterilmeye çalı şılacak.

6 1. BÖLÜM: HABER KAVRAMI VE DE ĞERL İLİĞİ

1.1. HABER KAVRAMI

Haber tanımı üzerinde bir görü ş birli ği oldu ğunu söylemek güçtür. Hala evrensel olarak kullanılabilecek bir haber tanımı yoktur. Haberi tanımlamak izlemekten daha güçtür. 1

Gazetecilikte ise genellikle haber, olay veya olayların hikayesi ve özeti şeklinde tanımlanagelmektedir.. 2

Bireylerin ya şamını etkileyen olumlu, olumsuz, tüm toplumsal gelişmelere ili şkin bilgilerin, gazete, televizyon, radyo, dergi gibi medya organları tarafından kamuoyuna aktarıldı ğı metinlere haber denilmektedir. Demokratik sistem içinde bireyler önemli hak ve özgürlüklere sahiptir. Bu hak ve özgürlüklerin en önemlilerinden biri de çevrede ve dünyada olup bitenleri ö ğrenmek hak ve özgürlü ğüdür. Bu nedenle haber, do ğrudan insanların bilgilenmesini hedef alan bir olgudur. 3

İnsanların bu haber alma arzusu ve bilgilenme iste ği haber için yapılan tanımlamalarda da ön plana çıkmaktadır:

“Haber, okuyucunun bilmek istedi ğidir” “Haber, okuyucunun ilgilenece ği olaydır” “Haber, insanların hakkında konu şaca ğı şeylerdir” 4

Haber denilen olgu, toplumsal devinim içinde var oldu ğundan kamuoyu için çok önemlidir. İnsanlar okudukları haberde kendi ya şamlarından kesitler bulurlar. Kendi

1 Oya Tokgöz, Temel Gazetecilik , İmge Kitapevi, 6. baskı, Ankara 2006, sf. 209 2 Oya Tokgöz, a.g.e. sf. 209 3 Özgür Gönenç, Medya Dünyası, İ.Ü. İleti şim Fakültesi Yayınları, İstanbul 2004, sf. 81 4 Nurdo ğan Rigel, İleti Tasarımında Haber , Der Yayınları, İstanbul 2000, sf.178.

7 sıkıntılarının aktarıldı ğını, kendi üzüntü ve sevinçlerinin medyaya yansıdı ğını görmektedirler. Toplum medya organları aracılı ğı ile ya şamlarını düzenlemektedir. Bireylerin haberlerle bu kadar bire bir, yüz yüze ili şki içinde olması nedeniyle, haber medyanın en önemli silahı haline gelmektedir. 5

Haber ya şamın bir parçasıdır. İnsanların toplumla ba ğlantısını sa ğlayan güçlü bir araçtır. Haber bugüne kadar oldu ğu gibi bundan sonra da önemini ve gücünü arttırarak sürdürecektir. Çünkü haber do ğrudan halkın bilgilenme gereksinimine, beklentilerine yanıt veren yani halk için yapılan bir çalı şmanın ürünüdür. 6

Haber genellikle bir fikre, soruna ve olaya dayanmaktadır. Bunlar haberin hammaddesini olu şturur. Olaylar, fikirler, sorunlar ya hikaye edilerek ya da özetlenerek haber yapılır. Bu i şlem sırasında üzerinde önemle durulması gereken en önemli nokta haber yapılırken olayın, sorunun, fikrin esas çerçevesi içine oturtulup kurgulanmasıdır. 7

Warren Breed (1956) haberin tanımlayıcı özelliklerini şöyle sıralamı ştır: “Satılabilir, yapay, basit, tarafsız, eylem merkezli, ilginç, kurgulanmı ş”.8

Breed’in tanımında yeraldı ğı gibi “tarafsız” olma özelli ği günümüzde haber kavramı üzerindeki en tartı şmalı noktadır. Haberin bu de ğişen boyutuna geçmeden önce haber kavramına yönelik zaman içinde yapılmı ş kuramsal de ğerlendirmelere göz atmakta yarar var.

Haberin kavram olarak incelenmesi üzerinde çalı şan sosyal bilimciler, üretim aşaması ile kaynak kullanımını ara ştıranlar ve tüketim a şamasında etkilerini inceleyenler olarak üç bölüme ayrılır. Bir de haberi bir yazın türü ve söylem olarak ele alarak habere içerik analizi uygulayarak haberi disiplinlerarası bir ara ştırma alanı haline getiren kuramcılar vardır. Bu kuramcıların her biri çalı ştıkları bölüme göre haberin tanımlamasını yapma e ğilimindedirler. Haber kavramının açıklanmasında Walter Lippman haberin toplanması süreciyle ilgilenmi ş ve bir

5 Özgür Gönenç, Medya Dünyası, İ.Ü. İleti şim Fakültesi Yayınları, İstanbul 2004, sf. 89 6 Özgür Gönenç, a.g.e sf. 86 7 Oya Tokgöz, Temel Gazetecilik , İmge Kitabevi, Ankara 2006, sf.214 8 Nurdo ğan Rigel, a.e.g, sf..178.

8 olayın tarafsız bir biçimde anlamlandırılması olarak haberi tanımlamı ştır. Haber konusunda ilk dönem kuramcılarından ikincisi olan Robert Park, haberi malumatın bir türü olarak sınıflamı ş, haberle bilgi alı şveri şi ve bilme arasındaki ili şkiyi göstermeye çalı şmı ştır. 9

John Hartley, Understanding News (Haberi Anlamak) adlı kitabında haber kavramını tartı şırken, “Haber bize aynı zamanda bir endüstri olan sosyal bir kurumun önceden var olan bir söylemi olarak gelir. Biz haberlerden ö ğrendi ğimiz kodlar yardımıyla kendi dı şımızdaki geni ş dünyayı anında yorumlar hale geliriz” demektedir. 10

De Fleur ve Dennis’e göre ise haberin şekil almasında etkili olan etmenler şöyle sıralanmı ştır: 11

1.Olay 2.Haber kaynakları 3.Sivil örgütler 4.Hükümet ya da devlet (yasal düzenlemelerle) 5.Ekonomik olaylar 6.Haber merkezlerindeki etkili güçler 7.Gazeteci (tarzı, bilgisi, deneyimi, becerisi) 8.Haberin yayınlandı ğı aracın özellikleri 9.Çalı şanların i ş ko şulları

İzleyici/ okuyucu “haber”i do ğru olan olarak kabul eder. Haberci gerçekle şen olayları aktaran kamu hizmetlisi sayıldı ğı için do ğrulu ğundan ve dürüstlü ğünden emin olunmalıdır.

Demokratik ö ğretiye göre medya ba ğımsızdır ve kendini, gerçe ği bulmaya ispatlamaya adamı ştır; dolayısıyla medya, dünyada olup bitenleri yalnızca güç odaklarının istedi ği

9 Nurdo ğan Rigel, a.g.e. s.177. 10 Nurdo ğan Rigel, a.g.e , s.182 11 De Fleur Melvin, Dennis Everette E., Understanding Mass Communication, Boston 1985, sf.32, Aktaran Şebnem Ça ğlar, Yayınlanmamı ş Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2005

9 biçimde veremez. Medya yöneticileri haber konusundaki seçimlerinin tarafsız, mesleki ve nesnel ölçütlere dayandı ğını iddia ederler; onların bu iddiaları aydınlar kesimi tarafından da desteklenir. Örne ğin Herbert Gans, “haberleri haber yapan inançlar, gelecekte ulusal gazetecili ğin özünde yeralan ve gazetecinin çalı şmaları sırasında ö ğrenece ği mesleki de ğerlerdir. Habercili ğin kuralları, haberin kimin çıkarına dokunaca ğı noktasının dikkate alınmasını gerektirir” diyor. 12

1.2. HABER DE ĞER İ

Haberi haber yapan içeri ğidir. Do ğru bilgiye dayanmayan haberler toplumda kaosa neden olmaktadır. Yanlı maksatlı ve yanlı haberler, haberin genel amacına ve evrensel niteli ğine de aykırıdır. 13

Haberler kurgusal metindir. Bu nedenle haberlerin tüm kurgusal metinlerde oldu ğu gibi bir söylemi vardır. Haberler özetledikleri, hikaye ettikleri olaylara gerçeklere anlam kazandırır. Bir yandan haberin söyleminin içinde yeralan anlatımla olaylar/gerçekler kurulur, canlandırılır, insanlara aktarılır. Di ğer yandan ise haberlerin söylemi içinde egemen ideoloji yeniden kurulur. 14

Haberin bilgilendirme ve kamu hizmeti ötesinde sahip oldu ğu “etki gücü”, endi şeleri de gündeme getirmi ştir. Haberler üzerinde soru i şaretlerinin olu şmaya ba şlaması haberin ticari de ğerinin ortaya çıkmasıyla anla şılmı ştır.

Haberin önemi onu izleyenler tarafından do ğru kabul edilmesiyle artmaktadır. Zaman içinde basın kurulu şlarının prestijinin yanı sıra güvenilirliklerinin de garantisi haline gelen habere yönelik bu taleple birlikte izleyen milyonlarca insan üzerinde böyle bir güce sahip olmak ve onu kontrol etmek, haberi kar sa ğlayan bir ürün haline getirmi ştir.

12 Noam Choamsky, Edward S. Herman, Medyanın Kamuoyu İmalatı, Medyanın Tekelle şmesi, Kitlelerin Yönlendirili şi ve Zorunlu İtaat , Çivi Yazıları, İstanbul 2004, sf. 24 13 Özgür Gönenç, Medya Dünyası, İ.Ü. İleti şim Fakültesi Yayınları, İstanbul 2004, sf. 86-87 14 Oya Tokgöz, Temel Gazetecilik , İmge Kitabevi, Ankara 2006, sf.207

10 Medyanın tarihçesi içinde haber organizasyonlarının kurumları incelendi ğinde görülür ki, haber günlük ya şamın içinde ya şamı de ğiştiren dönü ştüren sürecin yapıta şıdır. İleti şim süreci içinde haberin iki a şamalı yapısı da çok katmanlılı ğı ortaya koymaktadır. Haber toplama, kurgulama, da ğıtım ve alımlama ile ortaya çıkan etki-tepki a şamaları mikro düzeyde haberi makro düzeyde ise gazetecili ği tartı şmalı kılar. 15

Haberin de ğerli oldu ğu a şikardır. Peki bir haberin yayınlanması için sahip olması gereken içerik de ğerleri nelerdir?

Haber üretim a şamasında medya organizasyonunun yaratıcı grubunda yeralan genel yayın yönetmeninden stajer muhabire kadar tüm e şik bekçilerinin önlerine gelen enformasyondan hangisinin haber üretim sistemine alınaca ğına karar vermelerine yardımcı olan ölçütlere haber de ğeri denir. 16

Norveçli ara ştırmacılar Johan Galtung ve Mari Ruge’un 12 haber de ğeri habercilikte bugün hala geçerlili ğini koruyan ve temel kabul edilen de ğerlerdir: 17

1. Olayın süre olarak uygunlu ğu (Frequency): Haber haline getirilecek olayların geni ş zamana yayılmasından çok kısa sürede olup bitmesi haber de ğerini arttırır.

2. Olayın büyüklü ğü (Threshold): Bir olay haber yapılacak kadar büyük mü? Daha büyük, daha iyi, daha dramatik gibi kar şıla ştırmaya yönelik de ğerlendirmede fazla olandan yana tavır alınır.

3. Olayın açıklı ğı\ Anla şılırlı ğı (Unambiguity) : Her hangi bir konunun ya da olayın kolay anla şılır olma özelli ği haber de ğerini yükseltir. Günümüz habercili ğinde medya

15 Nurdo ğan Rigel, a.g.e. s.177. 16 Nurdo ğan Rigel, a.g.e. sf.202. 17 Galtung Johan-Ruge Mary, The Structure of Foreign News , Journal of Internatinal Peace Research, 1965, sf. 64-91, (Aktaran Şebnem Ça ğlar, Yayınlanmamı ş Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2005)

11 tüketicisini ele geçirmek için sık kullanılan de ğerlerden biridir. Basitçe açıklanabilen konular karma şık olana tercih edilir.

4. Olayın Anlamlılı ğı (Meaningfulness): Benzerlikler, diyalog kar şıtlıklar ise çatı şma yarattı ğında haberde öteki üzerine kurgulanan olumsuzluklar benzerliklerle yok edilebilir. Örne ğin İngiltere’de meydana gelen bir olay Amerikalılara göre Hindistan’da meydana gelen bir olaydan daha anlamlıdır.

5. Olayın uyumu (Consonance): Rutin haber anlayı şıyla ilintilidir. Önceden bilinen, beklenen gerçekle şti ğinde olayın haber de ğeri yükselir.

6.Olayın beklenmedik olu şu (Unexpectedness): Beklenmedik olaylar hergün olanlardan daha çok etki yaratır.

7.Olayın süreklili ği (Continuity): Haber sıralamasında ilk haber olan bir olay hakkında geli şmeler daha sonraki günlerde bültenin sonlarına do ğru verilse de çekicili ğini korur.

8. Kompozisyon (Composition): Haberlerin dengelenmesi anlamındadır. Bir olay haber bülteninin genel kompozisyonu açısından yayınlanmayabilir. Çünkü bülten içinde haber konularının bir bütün olarak bakıldı ğında belirli bir denge sergilemesi gerekir.

9. Seçkin uluslar (Reference to Elit Nations): Haber de ğeri fazla uluslar vardır. Örne ğin uluslararası alanda güçlü ABD gibi. Habere konu olan ya da haberin tematik yapısını olu şturan seçkinler haber seçiminde temel de ğişken olarak kullanılır.

10. Seçkin ki şiler (Reference to Elit People): Uluslararası/ Ulusal kamuoyunda ünlü/önemli ki şiler haber de ğeri ta şır.

11. Ki şilere yapılan göndermeler (Reference to person): Bir olayın ki şilere indirgenerek aktarılması yani olayın ki şiselle ştirilmesi haberi daha kolay anla şılır hale getirir.

12

12. Olumsuz olana yapılan göndermeler (Reference to someting negative): Haberlerin büyük bölümü olumsuzluk üzerinedir. Siyasi geli şmeler olumsuz olmalıdır. Günlük ya şam ba şta trafik sorunu olmak üzere olumsuzluklarla doludur. Bir gazeteci bir ödül töreni ile terörist bir saldırı haberi arasında seçim yapacak olsa tercih ikinciden yana olur.

Haber ilk ba şlarda para kazanmak amacıyla de ğil, prestij sa ğlamak ve halka yararlı bilgiler sunmak amacıyla yayınlanırdı. Ancak günümüzde bu durum de ğişti artık haberler para kazanmak ve baskı gücüne sahip olmak amacıyla yayınlanıyor. 18

Haberin medya için önemli bir silah geldi ğini söylemi ştik. Gazeteciler, haberin içeri ğini olu ştururken bu silahı, bireyleri dü şünsel açıdan öldürmek için de ğil, zenginle ştirmek ve halk adına hareket edildi ğini göstermek için kullanmalıdırlar. Bu nedenle haberin içeri ğini düzenlerken gazeteciye son derece önemli sorumluluklar dü şmektedir. 19

Haberi en verimli şekilde de ğerlendirmenin yollarından biri de onu söylem (mit) olarak kabul etmektir. Söylenin do ğru bir gerçekli ği yansıtma zorunlulu ğu yoktur ama kendisine özgü bir dünya kurar… Haberlerde insanlar düzensizlikten bir düzen yaratırlar. Bir ba şka deyi şle, haberler gerçeklerden daha fazlasını sunarlar… Haber öyküleri” bir şeyi oldu ğu de ğil” fakat “onun ne anlama geldi ğini” söylerler. Bu nedenle diyebiliriz ki haber, okuyucusu tarafından tanınabilen ve kendine özgü sembolleri olan söylemsel “anlatı”nın belirli çe şididir. 20

Dünyada cereyan eden olayların ço ğu hakkında bilgi edinimi ve kanaat olu şumu büyük ölçüde, milyonlarca kimsenin payla ştı ğı basın ve televizyondaki haber söylemine dayanır. Muhtemelen ba şka hiçbir söylem tipi bu kadar çok insan tarafından a şağı yukarı aynı anda payla şılmaz ve okunmaz. Bundan ötürü haber söylemenin güç potansiyeli devasa olup, haber

18 Huffman Suzanne, The 21st Century , Broadcast News Handbook, McGraw Hill Higher Edication, NY 2001, sf. 207. 19 Özgür Gönenç, Medya Dünyası, İ.Ü. İleti şim Fakültesi Yayınları, İstanbul 2004, sf. 89 20 Necdet Atabek, “ Kuramcılara Göre Anlatı ”, Kurgu Dergisi, Sayı:11, 1992, sf. 345

13 raporlarının şemalarının, ba şlıklarının ve üslubunun yakından incelenmesinin siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel iktidarın uygulayımını ve bu destekleyen ideolojilerin ileti şimini ve edinimini, anlamak açısından hayati bir önemi vardır. 21

21 Teun A. Van Dijk, “Söylemin Yapıları ve İktidarın Yapıları”, Medya, İktidar, İdeoloji , Der:Mehmet Küçük, Ark Yayınları, Ankara 1999, sf. 370

14 2. BÖLÜM: TİCAR İ İŞ ALANI OLARAK HABER

Gazetecilik demokratik kurumlar içinde özel bir statüye sahiptir. Çünkü ne sosyal bir kontrata, ne seçimler ya da derecelere ba ğlı atamalar yoluyla olu şturulmu ş bir güç şekillendirme sistemine ne de gazetecilik davranı şlarını belirleyecek normları ortaya koyan kanunlara dayalıdır. Bu yüzden medyanın prestijini ve ba ğımsızlı ğını korumak için iyi bir kamu hizmeti sa ğlamak olan ana sorumlulu ğunun çok iyi bir şekilde farkında olması gerekmektedir. 22

Kitle medyası, günümüzde toplumları enformasyon bombardımanına tutan bir i şleyi ş yapısına sahiptir. Kitle medyası ya da di ğer bir ifade ile holding medyası, gerek ulusal, gerekse uluslararası siyasette belirleyici bir etken olmaya ba şlamı ştır. Medya organlarının mülkiyetinin büyük sermaye gruplarının eline geçmi ş olması, bazı iktidar odaklarının lehine kampanyalar yürütmesi ve onlarla çıkar birli ği içine girmesi günümüzde açıkça görülebilmektedir. Bu nedenle halk için hayati öneme sahip olan ileti şim alanı, bu alanda çalı şan profesyonellerin inisiyatifine terk edilmemelidir. 23

Gazetecilik sistemi farklı sosyal sistemlerden konuları toplar, topladı ğı konuların arasından bazılarını seçer, haberle ştirir ve böylece sosyal sistemleri de sunmu ş olur. Bu sistemde medyanın birincil görevi, gerçekli ğin olu şturulmasına katılmaktır. 24

Ancak medya artık adeta kimin dost kimin dü şman oldu ğuna karar veren bir güç haline geldi. Basın yayın organlarının, genel ifadeyle medyanın en önemli gücü haberi, patronlarının çıkarı do ğrultusunda fayda sa ğlayacak şekilde vermeye ba şlaması haberde etik tartı şmalarını arttırdı.

22 Claude-Jean Bertrand, Medya Eti ği, Ba şbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müd., Ankara 2004, sf. 10 23 Necla Mora, Medyada Güç Ve İktidar İli şkileri , Atatürk Üniversitesi İleti şim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi http://www.dorduncukuvvetmedya.com/print.php?sid=8995 e.t 05.01.2009 24 Füsun Alver, “Zur Struktur Von Journalismus”, İstanbul Üniversitesi İleti şim Fakültesi Dergisi Sayı:12, İstanbul, 1998, sf. 77

15 Medyanın temel i şlevi bilgi üretmektir. Bilgiyi yaymaktır. E ğer üreticilerde bir tekelle şme var ise, medyanın nesnel bilgiyi, objektif bilgiyi ta şıma ve aktarma i şlevi tümüyle bozulur. 25

Tarihsel geli şim süreci içinde “basın özgürlü ğü”nün savunucuları ele ştirilerini piyasa mekanizmasına dayanan medyanın devlet tarafından denetlenmesine yöneltmi şlerdi. Oysa bugün tam tersi bir durum sözkonusudur: ileti şim pazarının i şleyi şine hakim olan yapı ileti şim özgürlü ğünü kısıtlamakta ve bunu da pazara girmek isteyenlere kar şı engeller koyarak, tekellere izin vererek, okuyucu/izleyici tercihlerini sınırlayarak ve haberin egemen tanımını, kamusal yarar kavramından uzakla ştırıp onu özel tasarrufa konu olabilecek bir metaya dönü ştürerek (haber içeri ğini bo şaltarak) yapmaktadır. 26

Serbest Piyasa Rekabetinin kuralları medya alanında da i şleseydi; kötü içerik üretimi, kötü mal üretimindeki gibi tüketici tarafından cezalandırılabilir ve kötü haber izleyicilerce reddedilebilirdi. Ancak hedef kitlenin geni şletilmesine yönelik medya ilgisi bizi böyle bir durumun gerçekle şti ğini söylemekten alıkoymaktadır. Dolayısıyla ileti şim özgürlü ğü ile piyasadaki arz-talebe ba ğlı sınırsız özgürlük anlayı şı arasında yapısal bir çeli şkinin bulundu ğunu da yadsıyamayız. 27

Haberin sunumunda para kazanma kaygısının hakim hale gelmesi, basın kurulu şlarına sahip patronların medya alanında yatay ve dikey tekelle şmenin ötesine geçerek farklı i ş alanlarında faaliyetlerini geni şletmeleri sadece Türkiye’de de ğil dünya çapında gerçekle şen bir de ğişimi ortaya koymaktadır.

Milyarlarca dolarlık a ğırlı ğı olan dev firmaların birbiriyle bo ğuştu ğu bir ortamda do ğruları açıklayan ba ğımsız bir bilginin ya şatılmasına olanak var mıdır? Giderek yalnızca “business” yasalarına ve ticaret mantı ğına uyan dev firmaların güdümüne giren ve meydana

25 Halil Nebiler, Medyanın Ekonomi Politi ği, Sarmal Yayınevi, İstanbul, 1995, sf. 40. 26 Nurcan Törenli, Yeni Medya, Yeni İleti şim Ortamı Bili şim Teknolojileri Temelinde Haber Medyasının Yeniden Biçimleni şi, Bilim ve Sanat, Ankara 2005, sf.185-186 27 Nurcan Törenli, a.g.e , sf. 186

16 gelen büyük de ğişimler kar şısında havlu attıkları gözlenen hükümetlerin var oldu ğu bir dünyada, medya tarafından güdülmedi ğimizden nasıl emin olabiliriz? 28

Büyük sermayenin medyaya yatırım yapması, bu alanın bir anlamda muhalefet görevini unutması di ğer yandan ise izleyiciyi ve okuyucuyu “Mü şteri” olarak görmesi sonucunu do ğurmu ştur. Böylesine bir yapılanma içerisinde, çe şitli sanayi kollarında faaliyet gösteren aynı zamanda medya sektöründe de yer alan büyük kapital sahiplerinin, örne ğin; toplumsal çıkarlar adına çevre sorunlarına e ğilmesi ne ölçüde gerçekçi bir yakla şım olabilir. 29

Medya grupları arasındaki amansız rekabet, medyanın az ya da çok ikiyüzlü davranarak yurtta şlara kar şı üstlendikleri görevi bir kenara bırakmaya itiyor. Geçerli olan ekonomik verimlilik, kar. Yeni bilgi ve ileti şim teknolojilerinin geli şti ği bir dönemde medya birbiriyle sava ş halinde. 30

İş te sermaye menfaatinin kamu yararını hiçe saydı ğı dünya çapındaki örneklerden biri:

Amerika’da CBS televizyon a ğının en ciddi haber programı olarak ün kazanmı ş 60 Dakika yapımcılarının hazırladı ğı, tütün firmalarıyla ilgili belgeselde sözkonusu firmaların sigara paketlerinin üzerinde yazan nikotin miktarında hile yaptıkları, böylelikle toplum içinde daha çok ki şinin tütün ba ğımlısı haline gelmesine yol açtıkları belgelenmi şti. Ne var ki bu belgesel yayınlanmadı. CBS kanalı yayına sansür koydu. CBS’i böyle bir karar almaya iki nedenin itti ği sonradan anla şıldı. Önce tütün şirketleriyle uzun sürecek bir davayla kar şı kar şıya kalıp, Westinghouse grubuyla birle şmek üzere oldu ğu bir sırada borsadaki hisse senetlerinin de ğer yitirmesini istemiyordu; sonra da, kendi grubu içinde yeralan şirketlerden biri olan Loews Cooperation, sigara üreten Lorillard şirketinin sahibiydi. Sermayenin ve firmanın çıkarı sözkonusu olunca halkın sa ğlı ğı bir kenara itilmi şti. 31

28 Ignacio Ramonet, Medyanın Zorbalı ğı, Çev: Aykut Derman, Om İleti şim, İstanbul 2000, sf. 155 29 Murat Özgen, “Türk Basınının Geli şimine Tarihsel bir Yakla şım ve De ğerlendirme”, İstanbul Üniversitesi İleti şim Fakültesi Dergisi, İstanbul 2001, sf..22-23 30 Bruno Giussani, Revolution dans L’information , Le Monde diplomatique, Ekim 1997. Aktaran Ignacio Ramonet, a.g.e , sf.161 31 Ignacio Ramonet, a.g.e , sf. 154

17 Ba ğımsızlık ve ba ğlantısızlık, medya kurulu şunun sahibinin gücü ve medya dı şı i ş yapıp yapmamasıyla do ğrudan ba ğlantılıdır. Ba ğımsızlık bu anlamda sa ğlansa bile, herhangi bir medya kurulu şunun tarafsız olabilece ğini ileri sürmek uygun de ğildir. Çünkü her medya kurulu şu ve mensubunun, bir dünya görü şü vardır.

2.1. TEKELLE ŞME OLGUSU

1970’lerin Kitle Haberle şme Araçları, 1980’lerde Kitle İleti şim Araçlarına, 1990’larda ise “Medya”ya dönü ştü. 32

Dünyada medya endüstrisinde tekele şmeyi arttıran nedenlerin en ba şında, göreli olarak karlı olan bu sektöre yapılan yatırımların büyük sermayeye gereksinim duymasıdır. Piyasaya girilirken büyük sermayeye gereksinim duyulması, üretim ve da ğıtımda yüksek maliyetler, medya arasındaki rekabet, reklamcılık gelirlerinin sınırlı olması, medya arasındaki yatay, dikey birle şmeler hükümetlerin yanlı ş politikaları, enflasyon tekele şmeyi arttıran sebeplerdir. 33

Özel kitle ileti şim araçlarının kurumsal taraflılı ğı sadece şirketler sistemini korumakla kalmaz, halkın gerçek dünyayı anlama fırsatını da elinden alır. 34

Yeni Kapitalist birikim düzeni içinde “medya patronu” olmak, üretimin yanı sıra da ğıtım kanallarının da patronu olmak anlamına gelmektedir. Bu türden medya sahipli ği günümüzde büyük şirketlerin rakiplerini saf dı şı etmek ve içinde bulundukları pazar ortamını kendi çıkarları do ğrultusunda etkilemek için kullandıkları kilit stratejilerden birisi haline

32 Nurdo ğan Rigel, a.g.e. , sf. 179 33 Oya Tokgöz, a.g.e. , sf. 37 34 Noam Choamsky, Edward S. Herman, Medyanın Kamuoyu İmalatı, Medyanın Tekelle şmesi, Kitlelerin Yönlendirili şi ve Zorunlu İtaat , Çivi Yazıları, İstanbul 2004, sf.147

18 gelmi ştir. Şüphesiz bu sahipli ğin ve ayrıcalıklı konumun sürdürülebilmesi için gerekli maliyetler yüksektir. 35

Sayısız şirketle ticari faaliyetlerini yürüten holdingler bünyelerindeki birden fazla televizyon kanalı, radyo, gazete vb. yayın kurulu şuyla çok seslilik de ğil, tel elden tek sesi yaygın hale getirmektedir. Haberi, bilgiyi alabilecek bir kanal olması günümüzde o haberin çokseslili ği anlamına gelmemektedir.

Örne ğin otomotiv sektöründe de şirketleri olan bir holding için haber de adeta bir araba üretir gibi aynı şeyin tekrarı, ço ğaltılması gibi farklı kaynaklardan gelmesine ra ğmen aynı içerikte sunulmaktadır.

Buna bir örnek olarak Aydın Do ğan’a ait onlarca yayın kurulu şunun 2009 yerel seçimlerinde CHP’nin propaganda aracı haline gelmesiyle görmü ştük. 36

Medya alanındaki birle şmeleri, tekel olu şturmaya yönelik satın almaların temel mantı ğı da burada yatmaktadır, tüm medya türleri (gazete, dergi, radyo-tv kanaları..) zinciri üzerinde sahiplik ve da ğıtım konusundaki denetimi peki ştirmek. Haber dahil medya ürünlerini farklı kanallardan da ğıtıma sahip olabilme olana ğı, her bir kanalın di ğer kanalların ürünlerini satma u ğra şına girerek bu ürünün sundu ğu, sunabilece ği tüm getirilerden yaralanmasına, yani karların en çokla ştırılmasına hizmet eder. 37

Michel Chossudovsky, “Yoksullu ğun küreselle şmesi” adlı eserinde, bugün küresel ekonominin toplam 750 kurulu ş tarafından kontrol edildi ğini ve ulusal devlet kurumlarının etkisizle ş(tiril)mi ş bir uluslar arası alacak tahsilatı sürecine ba ğlandı ğını, ucuz emek ekonomisi ile dünya nüfusunun ço ğunlu ğunun yoksulla ştı ğını, küresel şirketlerin yeni tüketici pazarlar bulabilmek için ulusal ekonomileri parçaladı ğını, toprak ve devlet mülkiyetlerinin uluslar arası sermaye tarafından devralınmakta oldu ğunu, küresel giri şimin dev şirketleri evlendirirken küçük ve orta ölçekli i şletmeleri yok etti ğini veya bir küresel da ğıtıcının a ğına

35 Nurcan Törenli, a.g.e. , sf. 184 36 Do ğan Grubu AKP’ye sava ş CHP’ye kucak açtı, http://www.timeturk.com/dogan-grubu-ak-partiye-savas- chpye-kucak-acti-60274-haberi.html e.t. 03.06.2009 37 Nurcan Törenli, a.g.e , sf.182

19 dahil edildi ğini, küçük ölçekli bireysel mülkiyetin silinmekte oldu ğunu anlatır. İş te aslında de ğişimden anlamamız gereken budur ve bu de ğişimin dayattı ğı denetim sürecinde, insanları duydukları ve gördükleriyle etkisi altında bırakan medyanın uyu şturucu/yatı ştırıcı etkisine çok ihtiyaç vardır. 38

Tekelle şme olgusunun tarihine bakacak olursak; 19. yy’ın son çeyre ğinden itibaren önce ABD’de daha sonraları çe şitli Avrupa ülkelerinde kendini gösterdi. 1880’lerden ABD’de ba şlayan basında ticari tekelle şme olgusu, günümüzde tüm dünyaya yayılmı ş durumdadır. ABD ba şta olmak üzere İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya’da da yaygın ölçüde ticari tekel bulunmaktadır. Dünya medya sektöründe tekellerin sayısının giderek azalması üzerinde önemle durulan bir gerçektir. Bu konudaki haberlerin çok sık çıkıyor olması nereye gidiliyor? nereye varıyoruz? Sorularına yanıt aranmasını beraberinde getirmektedir. 39

Batı ülkelerinde 1970’li yıllarda ya şanan ekonomik krizin ardından 1980’li yılların ba şında krize çözüm getirecek neoliberal politikalar devreye sokuldu. Aynı yıllarda ya şanan teknolojik geli şmeler ise ileti şim alanında önemli de ğişikliklere neden oldu. Ekonomik krizin ardından gittikçe artan i şsizlik ve enflasyon olgusuna çözüm arayı şları içinde yeni bir yatırım alanı olarak enformasyon teknolojilerine dayalı endüstri politikalarının geli ştirilmesine yönelindi. Bu politikalarla birlikte medya sektöründe görsel-işitsel alanda yatırım yapanlara büyük olanaklar sa ğlandı. 40

Teknoloji ve küreselle şmeyle medya şirketleri çok uluslu veya uluslar arası şirketler halini almı ştır. Medya holdingleri uluslararası arenada kendi aralarında rekabet etti ği gibi güçlenmelerini yatay-dikey birle şmeler yoluyla sürdürmektedir.

Medya kurulu şunun basın-yayın organında gerçek bir tekele dönü şmesi yani rakip kurulu şları yok etmesi veya ortaya çıkmalarını engellemesi, kamu yararına aykırı bir hakim pozisyon yaratır. Medya kurulu şu, kamuoyunu kendi yararına manipüle edebilir. İş e bu nedenle, medya kurulu şları kamu hizmetinde yer

38 Esra Do ğru Arsan, De ğişmeyen Türkiye’nin De ğişen Medyası, http://www.medyakronik.net/akademi/makaleler/makaleler32.htm , (e.t 5 Ocak 2009) 39 Oya Tokgöz, a.g.e. , sf. 33 40 Oya Tokgöz, a.g.e, sf. 36

20 alamamalıdır. Kamu hizmetinin en önemli denetim yeri, kamusal alandır kamu hizmeti esas olarak kamuoyu baskısıyla yönlendirilir ve denetlenir. Kamusal alanın en önemli kurumlarından olan basın–yayın kurumlarının hem kamu hizmeti yükümlülü ğüne girip hem de bu yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmedi ğinin tartı şılaca ğı alana hükmetmesinin yarataca ğı dengesizlik ortadadır. Dolayısıyla bu konuların tartı şılmasını “saplantısal özelle ştirme aleyhtarlı ğı” veya “tekel paranoyası” gibi suçlamalarla savu şturmaya çalı şmak, demokrasinin gerçekten var olma ko şullarını tartı şmayı engellemek demektir. 41

Medya holdinglerin çalı şma alanları ve gelir kaynakları içinde film üretimi, müzik yapımı, kitap-dergi yayıncılı ğı, kablolu yayın, basım endüstrisi, gazetecilik, televizyon, radyo yayıncılı ğı, internet da ğıtım şirketleri, e ğlence endüstrisi, açık hava reklamcı ğı, spor kulüpleri, seyahat acenteleri yer alıyor. 42

Burada dikkat edilmesi gereken nokta haberlerin sayısı inanılmaz bir hızla artan kanallara ra ğmen çok az sayıdaki belli ba şlı çokuluslu sermayeler tarafından sa ğlandı ğıdır.

Uluslar arası enformasyon/ileti şim endüstrisi batılı, özellikle Amerikalı dev şirketler tarafından kontrol edilmektedir. Bu nedenle, böylesi bir yapılanma üçüncü dünya ülkelerindeki medya sistemlerinin yapılarını ve bunların kullanımı, i şleyi ş mekanizmasını, mesajların içeriklerini bir ölçüye kadar da olsa belirlemektedir. Bu noktada batılı ülkelerin, tüm di ğer dünya ülkeleri ve ulusları üzerine kültürel hegemonyasının söz konusu oldu ğundan söz etmek hiçte yanlı ş olamayacaktır. 43

Uzun yıllardır ABD’de medya sektöründeki tekelle şmeyi ve geçirdi ği evreleri inceleyen Ben Bagdikian 1997’de 5. baskısı yapılan The Media Monopoly, adlı kitabında medya sektörünün durumunun hiç de içaçıcı görünmedi ğini söylemektedir. Bagdikian, 1984’de ABD’li 50 medya kurulu şunun üretimin yarısını elinde tutarken 1997’ye gelindi ğinde güçlü medya kurulu şlarının sayısının 10’a kadar dü ştü ğünü ifade ediyor. Ayrıca hiçbir ticari gücün

41 Ahmet İnsel, Demokrasi, Medya ve Kamu Hizmeti, http://www.radikal.com.tr/diger/ekler/radikal2/2000/04/02/turkiye/01demm.shtml 42 Oya Tokgöz, a.g.e, sf. 37 43 Yusuf Kaplan, Enformasyon Devrimi Efsanesi, Rey Yayınları , İstanbul 1991, sf.6

21 tıpkı devletin oldu ğu gibi haberleri egemenli ği altında tutmaması gerekti ğini de savunan Bagdikian, medya devlerinin sanki özel bir enformasyon bakanlı ğı kurdu ğunu vurguluyor.44

ABD’de Newyork Üniversitesi profesörlerinden Mark Crispin Miller, Bagdikian gibi dü şünenlerden biri. 7 Ocak 2002 tarihli The Nation dergisinde yayınlanan bir yazısında Miller, evreni egemenli ği altında tutan 10 çok uluslu şirketin adlarını sıraladı ğı gibi şirketlerin durumunu ayrı ayrı gösteren şemalar veriyor. On çokuluslu şirketin adları şöyle: AOL\Time-Warner, Disney, General Electric, News Corporation, Viacom, Vivendi, Sony, Bertelsman, AT\T, Liberty Medya. Mark Crispin Miller, Medya kartelinin haber ve e ğlence paketleriyle geli şinin dünyayı farklı bir dünya haline getirmekle kalmayıp, farklı bir konuma getirdi ğini de i şaret etmektedir. ABD’nin Ulusal E ğlence Devleti haline dönü ştü ğü üzerinde duran Miller, bu dönü şümün 1996’da ABD’de ulusal televizyon kanalları olan sırasıyla CBS’in Westinghouse, NBC’nin General Electric, ABC’nin Disney ve CNN’in Time-Warner’a satılmasıyla ba şladı ğını CBS’in daha sonra kablo yayıncısı Viacom’a satılmasıyla devam etti ğini 2001 yılında Time-Warner’ın dünya çapında internet sa ğlayıcı şirket olan AOL ile birle şmesiyle doru ğa çıktı ğına de ğinmektedir. 45

Bu şirketler çok uluslu olmaktan öte ulusa şırı şirketler olarak hem en büyük pazar olan Amerikan pazarında hem de dünyanın ba şka pazarlarında etkinlik göstermektedirler. 46

Dünya medya piyasasının da en büyükleri olan bu dev şirketlerin a ğırlıklı olarak Amerikan kökenli oldu ğu dikkat çekiyor. Burada çok büyük şirketlerin elinde bulunan büyük medya şirketlerinin kar pe şinde sınır tanımayan birle şmelerle medya dünyasının geldi ği durumu resmetmektedir.

Onları ileti şim alanında acımasız ve sınırsız bir sava ş bekliyor. Bir telefon firması televizyon alanına girmek istiyor ya da bunun tersi gerçekle şiyor; aynı Pazar a ğının içindeki tüm firmalar (elektrik, telefon, su, do ğalgaz, demiryolu, otoyol yapım şirketleri vb.) sahip

44 Noam Choamsky- Edward S. Herman, a.g.e. sf. 44 45 Oya Tokgöz, a.g.e. , sf. 39 46 Oya Tokgöz, a.g.e , sf. 39

22 giri şimler, yeni Eldorado 47 haline gelmi ş multimedyanın bir bölümünü kontrol altına alma pe şinde ko şuyor. 48

Yalnızca 1993 yılında Avrupa’da ileti şim şirketleri arasında 895 birle şme gerçekle şti. Kapitalizmin ya şadı ğı bu de ğişimde egemen olan mantık birle şme de ğil, rakibi yutmadır: Gerçekten öngörülemez teknolojik sıçramaların ya da tüketici sayısında şaşırtıcı dalgalanmaların ya şandı ğı (bkz. İnternet patlaması) bir pazarda amaç, oturmu ş, i şini iyi bilen şirketlerin bu alandaki deneyimlerinden yaralanmaktır. Yeni da ğıtım olgusunu, giderek artan veri akı şı, bilgiler, hisse senetleri, görüntüler, her türlü gösterge olu şturmakta. Bu bilgi akı şı bir yandan veri üreten medyayı ilgilendirirken, di ğer yandan bunları aktaran, i şleyen ve de ğerlendiren telekomünikasyon ve bilgisayar şirketlerini de ilgilendiriyor. 49

İleti şim devlerinin hepsinin hedefledi ği amaç, vatanda şın kar şısına onun tek muhatabı olarak çıkmaktır. Ona aynı zamanda haber, veri, e ğlence, kültür, mesleki hizmetler, finans ve ekonomi konusunda bilgiler sa ğlayabilmek, böylece onun, elinin altında bulunan tüm ileti şim araçlarını birbiriyle ba ğlantılı olarak kullanır duruma getirmek. 50

Amerika’da medyanın piyasa sistemiyle giderek artan biçimde bütünle şmesini, çapraz mülkiyeti, medya dı şı şirketlerin denetimini sınırlayan eski başkan Ronald Reagan olmu ştur. Reagan döneminde Federal Haberle şme Komisyonu (FCC) ve Adalet Bakanlı ğı yaygın tekelle şmeyi veya medya tekelle şmesini önemli ölçüde hızlandıracak şirket birle şmelerine ve şirket satın alma giri şimlerine kar şı çıkmayı da reddetmi şti. Yeni alınmı ş bir mülkü satmak için geçen süreyi 3 yıldan 1 yıla indiren bir kanunla televizyon mülkiyetinin ticaretine ve bu konudaki spekülatif yatırımlara kolaylık sa ğladı. Dahası 2 Nisan 1984’den ba şlayarak medya şirketi sahiplerinin mülkiyetlerinde bulundurabilecekleri tv kanallarının sayısı toplam izleyicileri ülkedeki televizyon seyircisinin yüzde 25’ini geçmedi ği sürece onikiye çıkarıldı. 1953’deki 7-7-7

47 Eldorado , İspanyolca, altın kalplı, altından anlamına gelmektedir, adı bir efsanede geçer, bknz. http://tr.wikipedia.org/wiki/Eldorado e.t . 03.06.2009 48 Ramonet Ignacio, a.g.e. , sf.145 49 Ramonet Ignacio, a.g.e., sf.146 50 Ramonet Ignacio, a.g.e., sf. 147-148

23 kuralı 12-12-12 olarak de ğiştirildi ği için bu ki şiler yanı zamanda 12 am ve 12 fm radyo kanalına da sahip olabilirlerdi. 51

ABD’de çok büyük şirketlerin elinde bulunan büyük medya şirketlerinin ço ğunlu ğu piyasayla tam olarak bütünle şmi ş durumdadır. Son yıllarda medya şirketlerinin hisse senetleri, borsaların gözde ka ğıtları olmaya ba şlayınca gazete ve televizyon şirketlerinin şu andaki ya da gelecekteki sahipleri artan izleyici-okuyucu kitlesini ve reklam gelirlerini medya işletmecilik hakları yoluyla sermayeye dönü ştürebilecek büyük servetler kazanabileceklerini görmü şlerdir.1984 yılında Metromedia’yı 1.1 milyar dolara kredi deste ği ile satın alan John Kluge, 1985-86 yıllarında grubun çe şitli bölümlerini 3 milyar dolarlık ki şisel karla 5.5 milyar dolara satmı ştı. 52

Medya devlerini denetimlerinde tutan gruplar, yönetim kurulları ve sosyal ba ğlantılar yoluyla i ş dünyasının ana kesimi ile yakın ili şkiye girdiklerini görüyoruz. Örne ğin NBC ve Group W’nin ana şirketi Westinghouse’un zaten i ş dünyasının ana kesiminin devleri arasında yeraldı ğını görürüz. Şirket ne kadar büyükse ve hisseler ne kadar da ğılmı şsa dı şarıdan gelen yöneticilerin sayısı ve oranı da o kadar yüksektir. Bankalar ve di ğer yatırım kurumları ayrıca medya hisselerinin de büyük sahipleridirler. 1980’lerin ba şlarında bu tür kurumlar, mülkiyeti kamunun olan gazetelere ait hisselerin yüzde 44’üne, kamusal radyo ve tv şirketlerine ait hisselerinde yüzde 35’ine sahipti. 53

Eğer yöneticiler hisse sahiplerinin gelirlerini arttıracak yönde hareket etmezlerse yatırım kurumları hisselerini satmak isteyecek –ki bu hisselerin de ğerini dü şürecektir- veya şirketi ele geçirmeye dü şünenlere sempati ile bakacaklardır. Bu yatırımcılar medya şirketlerini sıkı bir şekilde piyasa hedeflerine (kar amacına) yönelten bir kuvvet olu şturur. 54

51 Noam Choamsky- Edward S. Herman, Medyanın Kamuoyu İmalatı, Medyanın Tekelle şmesi, Kitlelerin Yönlendirili şi ve Zorunlu İtaat , Çivi Yazıları, İstanbul 2004 sf. 51 52 Noam Choamsky- Edward S. Herman, ag.e, sf. 49-50 53 Noam Choamsky- Edward S. Herman, a.g.e sf. 56-57 54 Noam Choamsky- Edward S. Herman, a.g.e sf. 57

24 Büyük medya şirketlerinin yatırımları medya alanının dı şına da ta şmı ş ba şlangıçta medya alanında yatırımı olmayan şirketlerde medya içinde güçlü bir yere sahip olmu şlardır. Bu durumun en iyi örnekleri RCA’ya ve RCA bünyesindeki NBC şirketine sahip olan GE ile büyük televizyon istasyonlarına bir kablolu tv şebekesine sahip olan Westinghouse’dur. Hem GE hem de Westinghouse silah üretimi ve nükleer enerji gibi tartı şmalı alanlarda büyük yatırımları olan çok yönlü, çok uluslu dev firmalardır. 55

Bu küreselle şmenin televizyon haberlerine getirdi ği sonuçların ba şında aynı kaynaktan sa ğlanan haberlerin giderek homojenleşmesi gelmektedir. Her sözcük bir çıkarı simgelemekte bir söylemsel toplulu ğun vurgusunu ta şımakta ve kullanıldı ğı anda bir söyleme eklemlenmektedir. 56

Bu çok uluslu firmalar kendi görü ş ve dü şüncelerini yaygınla ştıracak sahip oldukları yayın kurulu şları dı şında kalemlere de ihtiyaç duyacaktı. Kendisinin dolaylı sözcülü ğünü yapacak bu tarz bir olu şum elbette ele ştirilere kar şı da kuvvet olu şturacaktı. Bunun güzel bir örne ğini birçok televizyon kanalını bünyesinde bulunduran General Electric yaptı.

General Electric sermaye dünyasının görü şlerini yazacak aydınları destekleyen sa ğcı bir dü şünce üretme merkezi olan Amerikan Giri şim Enstitüsü’nün kurulu şuna katkıda bulunmu ştur. GE’nin ABC’yi satın alması elbette ona kendi sa ğduyulu görü şlerine gereken ilginin gösterilmesini sa ğlama alacak bir konum sa ğlayacaktır. A.J. Liebling’in sık sık tekrarlanan fıkrası -eğer gazetenizi be ğenmiyorsanız kendi gazetenizi çıkarmakta veya bir gazete şirketi satın almakta tamamen özgürsünüz- bireyin ne kadar güçsüz oldu ğunu vurgular. Ancak –örne ğin Reagan yönetiminin yarattı ğına benzer- uygun bir siyasal ortamda medyanın i şleyi şini be ğenmeyen dev bir şirket, GE örne ğinde oldu ğu gibi gerçekten de kendi medya şirketini alabilir. GE’nin RCA ve NBC’yi ele geçirmesine gösterilen tepkinin azlı ğı kısmen RCA’nın NBC üzerindeki denetiminin güçlerin ayrılı ğı kuralını zaten bozmu ş olmasından kaynaklanıyordu. 57

55 Noam Choamsky- Edward S. Herman, a.g.e, sf. 59 56 Ayşe İnal, Haberi Okumak , Temuçin Yayınları, İstanbul 1996, Aktaran Şebnem Ça ğlar, Yayınlanmamı ş Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2005 57 Noam Choamsky- Edward S. Herman, a.g.e, sf. 60

25 Dünya medya devlerinin şirket evlilikleriyle bir ba şka deyi şle yeni “mülksüzle ştirme” operasyonları da devam etmektedir. İş te 2006 itibariyle dünyanın en büyük medya grupları: 58

DÜNYANIN EN BÜYÜK MEDYA GRUPLARI GRUP ADI VE GİDERLER ÇALI ŞAN BİLE ŞENLER İ VE\VEYA KAYNAK ÜLKE TOPLAMI SAYISI MARKALARI CNN, WARNER BROS, TURNER ENTERTAINMENT, TURNER TIME-WARNER BROADCAST İNG SYSTEM, HANNA 42,089 M İLYAR $ 84.900 ABD BABERA, CASTLE ROCK, TIME, FORTUNE, NEWLINE CINEMA, COMPUSERVE, ATLANTA BRAVES ABC, MIRAMAX, TOUCHSTONE, BUENA VISTA, DISNEYLAND, WALT DISNEY 31,9 M İLYAR $ 129.000 DISNEY TOYS, DISNEY ABD PUBLISHING, HYPERION BOOKS, ESPN RADIO 20TH CENTRY FOX, FOX TV, DIRECT TV, STAR TV, BSKYB, NEWS HARPER COLLINS, NATIONAL COOPERATION 23,859 M İLYAR $ 38.000 GEOGRAPIC CHANNEL, NEWS AVUSTRALYA INTERNATIONAL, BTV,MYSPACE, NATIONAL RUGBY LEAGUE BET, FAMOUS MUS İC, MTV ŞEBEKELER İ, PARAMOUNT VIACOM INC. 17.321 M İLYAR $ 38.350 PICTURES, PARAMOUNT HOME ABD ENTERTAINMENT, DREAM WORKS CBS COOPERATION, CBS TELEVISION, UPN, PARAMOUNT TELEV İSION, KING WORLD, CBS SHOWTIME, CBS RADIO, CBS COOPERATION OUTDOOR, SIMON&SCHUSTER, ABD PARAMOUNT PARKS, CBS DIGITAL MEDIA, CSTV NETWORKS, CBS CONSUMER PRODUCTS UNIVERSAL MUSIC GROUP (%92), VIVENDI VIVENDI UNIVERSAL GAMES 21.428 M İLYAR UNIVERSAL 37.906 (%99), CANALPLUS GROUP EURO FRANSA (%100), SFR (%55,8), MROC TELECOM (%51), NBC UNIVERSAL

58 Gülseren Adaklı, Türkiye’de Medya Endüstrisi , Ütopya Yayınevi, Ankara 2006, sf. 355

26 RTL GROUP, GRUNER&JAHR, BERTELSMANN 17 M İLYAR EURO 75.000 BMG, RANDOM HOUSE, DIRECT ALMANYA GROUP, ARVATO

2.2. TÜRK İYE’DE TEKELLE ŞME SÜREC İ

1980’li yıllar Türkiye’sinde büyük sermayenin medyaya giri şiyle “dördüncü gücü payla şma” yönünde adımlar atılmı ş oldu. Medyayı silah olarak kullanma prestij sa ğlarken, di ğer sektörlerden ihale, kredi olanaklarından yararlanma, devlet te şviklerinden oldu ğu kadar di ğer rantlardan da öncelik kapma, medyayı banka ve diğer şirketlerin reklamında kullanma, pazarlama faaliyetlerini arttırma gibi nedenlerle medyanın etkileme/ etkilenme mücadelesi artı şa geçmi şti. 59

Medya sektöründe tekelle şme var gücüyle sürerken promosyon sava şları, özel televizyon ve radyo istasyonlarının kurulması da ğıtımda reklamda yapılan kartel anla şmaları ile antisendikal anla şma sektörün tamamlayıcıları haline geldi . Promosyon lotarya uygulamaları ilk kez 1988 sonrası medya sektöründe ya şanmaya ba şladı. Medyanın vazgeçilmez bir ö ğesi olan promosyon için ayrıca pazarlama şirketi kurularak bu uygulamalara devam edildi. Pazarlama şirketlerinin kurulması dikey birle şmeler olarak Türk medyasında tekelcilik sürecinde yeni bir halkanın olu şturulmasını beraberinde getirdi. 60

Türk Medya sektöründe tekelle şmenin kilometre ta şlarından en belli ba şlısı özel televizyonların yayına ba şlamasıdır. Özel televizyonları radyolar izledi. Görünü şte İmarbank ve Adabank’ın sahibi olarak öne çıkan Uzan ailesi Turgut Özal’ın o ğlu Ahmet Özal ile ilk özel televizyon şirketi Magic box’ı kurdular. Magic Box’ın arkasından pek çok yeni özel televizyon kanalı devreye girdi. Uzan Grubunun televizyon sektörüne girmesinin ardından çimento, elektrik şirketleriyle büyürken televizyon kanalı sahibi olmasıyla gücünü iyice

59 Oya Tokgöz, a.g.e., , sf. 46 60 Oya Tokgöz, a.g.e sf. 39

27 hissettirdi. 1999 yılında ise i şlerini Teleon şirketiyle girdi ği Türkiye futbol ligini sunma ihalesini kazanmaya kadar götürebildi.61

1997’den itibaren Türkiye’de medya grubu sahipli ği hızla el de ğiştirmeye ba şladı. 1997’den 2000 yılına kadar basın sektöründe sektörün yüzde 70’ini, televizyon sektöründe ise yüzde 33’ünü elinde bulunduran Aydın Do ğan ve Bilgin Gruplarının ürün, fiyat ve piyasa farklıla şması yaparak oligopolcü bir yapı sergilemek bakımından gündemde olduklarını söylemek yanlı ş olmaz. 2000 ve 2001 de ya şanan ekonomik kriz dönemlerinde bankaların hortumlanması olarak tanımlanan olaylarda medya patronlarının da banka sahibi olması nedeniyle kriz medya sektörünü ciddi şekilde etkiledi. 2001’de gelen ikinci krizle birlikte yakla şık 3 bin ki şi i şini kaybetti. 62

2003 yılında Türk medya sektöründeki hakim gruplar şunlardı: Do ğan, Çukurova, Uzan, Sabah, İhlas. Geçen zaman içinde sözkonusu grupların tamamında yapısal de ğişiklikler gerçekle şmi ş bazılarının adları bile de ğişmi ştir. 2006 itibariye Türk medya sektöründe esasen üç grubun hakimiyeti ve/veya büyüme iddialarının sürdü ğü söylenebilir: Do ğan, Ciner, Çukurova. 63

Türk medya sektöründe en büyük iz bırakan mülkiyet de ğişikli ği, Türkiye’nin ilk özel kanalını kuran Uzanlara ait 200’den fazla şirketin 2004 yılında TMSF’ye geçmesiydi. Bunlar arasındaki Star televizyonunu bugünün medya devi Aydın Do ğan satın aldı.

Uzanlar’a ait müzik kanalı Kral TV’yi de 2008 yılında NTV ve CNBC-E’nin sahibi Do ğuş Grubu yeni bir tematik kanal kurmak amacıyla satın aldı. 64 Ancak 2008 yılında Amerika’da patlak veren mortgage krizinin tüm dünyaya yansımasının bir sonucu olarak bu sermaye grubu yeni kanal projesini şimdilik rafa kaldırdı.

61 Oya Tokgöz, a.g.e . 47-48 62 Oya Tokgöz, a.g.e , sf.53 63 Gülseren Adaklı, a.g.e. , sf. 358 64 http://www.nethaber.com/Ekonomi/66694/Kral-tvyi-NTVnin-de-patronu-olan-Dogus e.t . 03.06.2009

28 1979 yılında Milliyet’in satın alınmasıyla ba şlayan medya serüveninde, Türk medyasının en büyü ğü olarak sivrilen Do ğan Grubu, son iki yılda da bu büyümeyi yatay, dikey, çapraz boyutlarda sürdürmü ştür. 65

2003 yılı sonlarında Do ğan Grubunun sektörde a ğırlı ğının yeni bir göstergesi ve medya sava şlarını ba şlatan geli şme, vadesi 2005 yılının A ğustos ayında sona erecek olan 27.2 trilyon liralık POA Ş borcunun AKP hükümetince yeniden yapılandırılması, 2007 yılına kadar ötelenmesi olmu ştur. 66 (Do ğan Grubu 2006 yılında borcunu ödeyerek kapattı)

2005 yılında Dı şbank’ı “medya ile iyi yol arkada şı olmadı” diyerek satan Do ğan’ın Holdinginin, Ocak- Mart 2008 tarihli faaliyet raporundaki verilere bakıldı ğında tablo Do ğan Holding’in oldukça lehine görünüyor, holdingin sadece medya gelirleri bir önceki yıla göre yüzde 35 artı ş gösterdi:

“Medya sektöründe satı ş gelirlerinin % 35 artı şla 495 milyon YTL’den 670 milyon YTL’ye çıkmasında TME’nin satın alınması nedeni ile ortaya çıkan büyümenin yanı sıra, mevcut Grup şirketlerinin sa ğladı ğı artı ş da etkili olmu ştur. 1. çeyrek aktivitelerin mevsimsel olarak dü şük seyretti ği bir dönem olmasına ra ğmen medya sektöründeki şirketlerimizin gelirleri geçen yıl aynı döneme göre büyüme göstermi ş, bu büyüme finansal performansı olumlu etkilemi ştir.

Enerji Sektörü gelirlerinin tamamı oransal konsolidasyon yöntemi ile finansal tablolara dahil edilen Petrol Ofisi’nden gelmektedir. Petrol Ofisi 2007 yılının 1.nci çeyre ğinde %52,73 oranı ile 2008 yılının 1nci çeyre ğinde ise %53.77 oranı ile konsolide edilmi ştir. Enerji Sektörü satı ş gelirlerindeki %30 oranındaki artı ş artan satı ş miktarları ve ürün satı ş fiyatlarındaki yükselmelerden kaynaklanmaktadır.

Toplam satı ş miktarındaki artı ş %11.9 olurken özellikle jet yakıtı ve siyah ürünlerde yüksek artı ş oranları elde edilmi ştir. Öte yandan, ürün satı ş fiyatlarında ham petrol fiyat artı şlarına parallel artı şların da toplam satı ş gelirlerindeki artı şa etkisi olmu ştur”.67

65 Gülseren Adaklı, a.g.e, sf. 362 66 Gülseren Adaklı , a.g.e, sf. 363 67 http://www.doganholding.com.tr/yatirimci-iliskileri/_pdf/faaliyet_raporlari/2008_31_mart.pdf e.t.07.06.2009

29 2002-2006 yılları arasında da önemli de ğişiklikler oldu ğunu söylemek yanlı ş olmaz. Dinç Bilgin ve grubu medya alanından tamamen çekilirken medya dı şı bir patron olan Turgay Ciner 10 yıl vadeli ödeme anla şmasıyla Bilgin’in elinde bulunan medya kurulu şlarının patronu olmu ştur. 68

Egemen medya şirketleri çok büyük i şletmelerdir. Mülk sahiplerinin ve piyasa ile kar amacı güden di ğer güçlerin kesin kısıtlamalarına tabi olan çok zengin ki şiler veya yöneticiler tarafından kontrol edilirler. Halkın medya şirketi sahiplerinin hiç ho şlanmadı ğı türden programları “talep etmesi” durumunda rekabet ve kar amacının bu tür programların yayınlanmasını gerektirece ği dü şünülemez mi? Bu dü şüncede bir miktar do ğruluk payı vardır ve bu durum medya çalı şanlarının sınırlı özerkli ği ile birle şince medyada aman zaman kar şıla ştı ğımız sürprizler’i açıklar. Ancak halkın talebinin olu şturdu ğu gücü sınırlayan önemli bir etken, milyonlarca okuyucu ve izleyicinin, kendilerine hiç sunulmamı ş bir ürünü talep etmelerinin imkansızlı ğıdır. Bu şirketler di ğer büyük şirketler, bankalar ve hükümetle de sıkı sıkıya kenetlenmi şlerdir ve bunların birbirleriyle önemli çıkarları vardır. Dolayısıyla haberlerin seçimini etkileyecek ilk güçlü filtre budur. 69

Forbes Dergisinin en son yayınladı ğı “Türkiye’nin en zenginleri” listesinde medya patronlarını ilk sıralarda görmek mümkün: 70

68 Oya Tokgöz, a.g.e. , sf. 54 69 Noam Choamsky- Edward S. Herman, a.g.e., sf. 64 70 http://www.haber7.com/haber/20090302/Turkiyenin-en-zengin-100-isadami.php e.t . 08.06.2009

30

2.2.1 TÜRK İYE’DE MEDYA HOLD İNGLER İ

Türkiye’de “haber üreten” televizyon kanalları, gazeteler, dergiler, radyolar vb. basın yayın organlarının sahibi şirketlere bu şirketleri bünyesinde barındıran kurulu şların sadece medyanın farklı alanlarında de ğil, otomotivden finansa, enerjiden in şaata onlarca farklı sektörde şirketlerin de sahibi olan holdingler oldu ğu görülmektedir.

Sadece birkaç örne ğe bakmak bile Türkiye’deki medya piyasasını anla şılır kılmak için yeterli görünüyor. A şağıda detaylandırdı ğımız holdingler binlerce ki şiye istihdam olana ğı sa ğlayan ve Türkiye’de vergi sıralamasında ilk sıralarda yeralan gruplardır.. 71

71 http://www.ekoayrinti.com/news_detail.php?id=9136 e.t 02.06.2009

31 Hepsinin ortak paydası televizyon kanallarından radyo ve gazetelere medya alanında çok çe şitli ürünlerle çapraz tekelle şmeler ve medya dı şı sanayilerde faaliyet göstererek dikey tekelle şme gerçekle ştirmi ş olmalarıdır.

ÇALIK HOLD İNG

2007 yılı sonunda TMSF tarafından açılan ihaleye girerek Atv ve Sabah gazetelerini 1.1. milyar dolara satın alan Çalık Holding’in di ğer faaliyet alanları: İnşaat, enerji, tekstil, finans ve telekomünikasyon. Yönetim Kurulu Ba şkanı Ahmet Çalık. 72 Holding bünyesindeki televizyon kanalı, gazete ve dergilerle çapraz tekelle şme görülmektedir.

Holdingin Genel Müdürü ise T.C. Ba şbakanı Recep Tayyip Erdo ğan’ın 26 ya şındaki damadı Berat Albayrak. Bu organik ba ğlantı ve hükümete yakın çizgide yayın politikası nedeniyle ele ştirilen ATV için Ba şkakanın kanalı ya da yanda ş medya yakı ştırmaları yapılmaktır. Çalık Grubunun AKP iktidarının ardından yükseli şe geçti ği şeklinde yorumlar da yapılmaktadır. 73

DO ĞAN HOLD İNG

Do ğan Şirketler Grubu, 1950’li yıllarda a ğırlıklı olarak otomotiv ile ilgili sektörlerde ticari faaliyetlere dayanan bir yapılanma ile iktisadi varlı ğını olu şturmu ştur. Grup 1979 yılında Milliyet gazetesinin satın alınması ile basın sektörüne girmi ş ve 1980 yılında kurulan Holding A. Ş. ile faaliyetlerini daha geni ş bir kurumsal yapı içinde yürütmeye ba şlamı ştır. Aynı yıl Milpa A. Ş. ile do ğrudan pazarlama alanına girmi ş, sonraki yıllarda Milta A. Ş. ile turizm, Ray Sigorta A. Ş. ile sigortacılık, Dita ş A. Ş. ile endüstri sektörlerine girmi ştir. Grup, 1992 yılında Kanal D televizyonunu kurmu ş; 1994 yılında ise Dı şbank ve Hürriyet gazetesini satın alarak hem finans hem de medya alanında Holding’in varlı ğını peki ştirmi ştir.

72 Çalık Holding kurumsal web sitesi, http://www.calik.com e.t. 02.06.2009 73 http://www.haberkulesi.com/haber_oku.asp?haber=1116 Ba şbakan’ın damadının yeni kanalı ATV, e.t.02.06.2009

32 1990’ların sonunda bir yanda Çelik Halat A. Ş. Do ğan Şirketler Grubu bünyesine katılırken, di ğer yanda gruba ba ğlı tüm medya şirketleri Do ğan Yayın Holding A. Ş. bünyesinde toplanmı ştır.

Grup 2000 yılında Petrol Ofisi A. Ş.’nin satın alması ile enerji alanına, 2003 yılında ise Kelkit’te gerçekle ştirilen büyük bir yatırım ile organik tarım ve hayvancılık alanına girmi ştir. 2005 yılından itibaren stratejisini yeniden yapılandıran Holding, uzun vadeli planlarına uyumlu olarak bankacılık sektöründen çekilmi ş, Petrol Ofisi’nde sahip oldu ğu hisselerinin sayısını artırmı ş ve Star TV’yi satın alarak enerji da ğıtım ve medya alanlarındaki odaklanmasını peki ştirmi ştir. 74

Do ğan Holding bünyesindeki medya kurulu şları AKP hükümetine muhalif çizgide yayın yaptı ğı için Ba şbakan Recep Tayyip Erdo ğan tarafından ele ştirilmi ş ve yine ba şbakan vatanda şa bu medya grubunu boykot etme satın ça ğrısında bulunmu ştu. 75

AKP hükümetinin ilk zamanlarında ise hükümete yönelik ele ştirel yazıları Aydın Do ğan ve genel yayın yönetmeni Ertu ğrul Özkök tarafından kontrol edilmeye çalı şılan Gazeteci Emin Çöla şan’ı Do ğan Grubu engellemekte ba şarılı olamamı ştır. Çöla şan, Do ğan Grubu’nun medya dı şı ticari giri şimleri ve o dönem hükümetten beklentilerinin bir nevi diyeti olarak i şden atıldı ğını “Ey Halkım Unutma Bizi” kitabında anlatmı ştır.76

Medya patronlarının menfaatleri gerektirdi ği taktirde muhalifi oldukları hükümete sempatik görünecek yayınlarla yakınla şmaya çalı ştıkları örnekler de var. Aydın Do ğan’ın hükümete muhalif kanalı CNNTURK’de yerel seçimlerden aylar önce İstanbul Büyük şehir Belediye Ba şkanı Kadir Topba ş özel bir programa konuk edilmi ş ve Belediye’nin icraatlarının reklamı yapılmı ştır. Yapılan bu yayın Do ğan Grubu’nun İstanbul’da emlak ve otel sektörüne girmek için Hilton arazisini almak istedi ği döneme denk gelmi ştir.

74 http://www.doganholding.com.tr/yatirimci-iliskileri/_pdf/faaliyet_raporlari/2008_31_mart.pdf e.t. 7.6.2009 75 http://www.habertakimi.com/55189-Basbakandan-Boykot-Cagrisi.html e.t 02.06.2009 76 Emin Çöla şan, Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi, Bir Medya Belgeseli, Bilgi Yayınevi, 49. Basım, Ankara 2007, s. 192-193

33

Aydın Do ğan Hilton arazisinde istedi ği sonucu alamamı ştır ancak Eylül 2008’e medya devi do ğan Grubu ile hükümetin kavgası damgasını vurmu ştur. Ba şbakan Recep Tayip Erdo ğan aydın Do ğan’a ait medya organlarında hükümetlerine yönelik iftira kampanyası ba şlatıldı ğını iddia etmi ştir.

Haftalar süren kar şılıklı iddiaların ardından Ba şbakan Recep Tayip Erdo ğan, Do ğan grubunun kendilerine yalan haberlerle karalama kampanyası yürüttü ğünü savunmu ş ve Aydın Doğan’a ait hiçbir gazetenin evlere alınmaması ça ğrısında bulunmu ştur. 77

DO ĞUŞ GRUBU

Do ğuş Grubu, finans, otomotiv, in şaat, turizm, medya, gayrimenkul ve enerji gibi büyüme potansiyeli yüksek sektörlerde 70'den fazla şirket ile faaliyet göstermektedir. 20 bine yakın çalı şanı ile 8 milyonun üzerindeki mü şterisine hizmet vermektedir. 78

Grup, NTV, CNBC-E, Kral TV gibi kanalların yanı sıra sahip oldu ğu radyolar, ve dergilerle di ğer holdingler gibi çapraz tekele şme göstermektedir.

CİNER GRUBU

Ciner Grubu; ticari faaliyetlerine oto yedek parça üretim, satı ş ve ithal i şleri ile ba şlamı ştır. Grup, 1980'li yılların ikinci yarısında yurtiçi ve yurtdı şı zirai motor ve yedek parça üretim projeleri, anahtar teslimi entegre tesis taahhütleri ve tekstil sanayii tesislerinin kurulması ve i şletilmesi projeleri ile çalı şma alanını geni şletmi ştir. Grup enerji ve madencilik alanında da faaliyet göstermektedir. Türkiye'de özel sektöre

77 http://arsiv.sabah.com.tr/2008/09/19/haber,918B9128E4CB4A84B3103398A61D3A8B.html e.t. 1.6.2009 78 Do ğuş Grubu kurumsal web sitesi, http://www.dogusgrubu.com.tr/tr/icerik/3/2/sektorler e.t.02.06.2009

34 devredilen ilk termik santral olan Çayırhan Termik Santrali'ni Ciner Grubu işletmektedir. 79 Habertürk ve Kanal 1 Ciner Grubu bünyesinde bulunmaktadır.

ÇUKUROVA GRUBU

Çukurova Grubu bugün otomotiv, ka ğıt, kimyevi maddeler, tekstil ürünleri, in şaat, telekomünikasyon, bankacılık, sigorta, medya ve hizmetlerden deniz ta şımacılı ğı ve bili şim teknolojisi hizmetlerine kadar birçok endüstri kolunda çe şitli faaliyetlerde bulunmaktadır. Çukurova grubu şu anda 143 şirkete sahiptir. Bunlardan 19 tanesi yabancı yatırım ve 13 tanesi ise Türkiye'de kurulu ortak giri şim şeklindedir. Türkiye'deki ve dı şarıdaki Çukurova şirketlerinde toplan 31.700 ki şi çalı şmaktadır.80 Show Tv ve Turkcell’in holdingin en bilinen şirketleri arasında oldu ğunu söylemek yanlı ş olmaz.

2.3. PROPAGANDA ARACI OLARAK HABER

Kitle ileti şim araçlarının i şlevleri, bireyleri e ğlendirmek, bilgilendirmek ve onları toplumun kurumsal yapısıyla bütünle ştirecek de ğerleri, inançları ve davranı ş biçimlerini ona aşılamaktır. Servetin belli kesimler elinde toplandığı ve büyük sınıfsal çıkar çatı şmalarının ya şandı ğı bir dünyada bu i şlevleri yerine getirmek sistemli propaganda gerektirir. 81

Propaganda modeli medyanın i şeyi şini ve davranı ş tarzını yapısal etkenlerle açıklar. Niyet ise ölçülmesi mümkün olmayan bi şeydir. Bütün bildi ğimiz medyanın ve gazetecilerin insanları el birli ğiyle aldattı ğıdır. 82

Medyanın i şleyi şi konusunda yıllar süren ara ştırmalar yapan Noam Chomsky ve Edward Herman’a göre, Medya devlete ve özel sektör etkinliklerine hükmeden özel çıkarlara

79 Ciner Grubu kurumsal web sitesi, http://www.parkgroup.com.tr/genel.php e.t . 02.06.2009 80 Çukuroca Grubu kurumsal web istesi, http://www.cukurovaholding.com.tr/turkce/index2.htm, e.t 02.06.2009 81 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e. , sf. 35 82 Noam Chomsky ve Edward S. Herman, a.g.e . sf. 164

35 destek sa ğlama i şlevini yerine getirmektedir. Ve medyanın yaptı ğı seçimleri, nelere önem verip neleri ihmal etti ğini en açık biçimde anlamak ve olayın iç yüzünü bütün çıplaklı ğıyla görebilmek için medyanın bu çerçevede çözümlenmesi gereklidir. 83

Kültürel anlamda medya bir güçtür. Politik, ekonomik ve teknolojik anlamda medya, güçlü olanın gücüdür. Bu güç kültürler arası etkileşim sonucu ortaya çıkaca ğı için birinci dünya ülkelerinin, ikinci ve üçüncü dünya ülkelerine kar şı bir güç kullanımı şeklinde algılanacağı gibi, bu güç; otorite, ikna etme, kontrol etme, karar alma durumları şeklinde hakim ö ğeleri ön planda tutarak ba şkalarının kararlarını de ğiştirebilme olarak algılanabilir. 84

Dünyada haber yayımını tekelle ştiren geli şmi ş ülkelerin dört büyük basın ajansının sıklıkla yanlı, objektif olmayan haberler vermesi ele ştirisi Unesco’nun Uluslar arası bir komisyon tarafından bir rapor hazırlatmasına neden oldu.

Son biçimiyle 1980’de yayınlanan Mac Bride Raporu, ajansların bildirilerinin, radyo ve televizyon programlarının, filmlerin ve ba şka kültürel ürünlerin donanım da ğılımının dengesizli ğini ka ğıda döken, uluslar arası toplulu ğun deste ğiyle yayınlanan ilk resmi belgedir. 85

Tekelle şmeden yola çıkarak bunun zararlarının bertaraf edilmesi gerekti ğinin anlatıldı ğı raporda, haber içeriklerinin çarpıtıldı ğı durumlar şöyle sıralanıyor: 86

- Gerçekten önemli olmayan haberlere önem ve öncelik verildi ğinde ve yüzeysel ya da asılsız haberlerle gerçekten haber de ğeri olan haberler birbirine karı ştırıldı ğında,

- Haberlerdeki kısmi gerçeklikler tam bir gerçeklikmiş gibi sunuldu ğunda,

83 Noam Choamsky- Edward S. Herman, a.g.e. sf. 23 84 Edibe Sözen, Popüler Söylem Üreticisi Medya, Medyatik Hafıza , Tima ş Yayınları, İstanbul 1997, sf. 45. 85 Armand Mattelard, İleti şimin Dünyasalla şması , Çev: Halime Yücel, İleti şim Yayınları, İstanbul 2001, Aktaran Ay şe Cengiz, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2002. 86 Nurdo ğan Rigel, a.g.e. , sf.198-199

36

- Olaylar yanlı ş yoruma yol açacak biçimde sunuldu ğunda ve kamunun bu do ğrultuda yapaca ğı yorumlar bireysel çıkarlara uygun dü ştü ğüne,

- Bireyleri toplumları hatta hükümetleri etki altına alıp ko şullandırma amacıyla olaylar ku şku ya da korku yaratacak biçimde sunuldu ğunda, kimi zamanda olayların çarpıtılmasının toplumsal gerçeklerden kaynaklanan nedenleri olabilmektedir. Bu nedenlerden biri halkın birçok gazeteci ve redaktörün halkın zevk ve ilgilerine ayak uydurmalarıdır. Ancak bu konuda yapılan bazı ara ştırmalar, gündemdeki önemli toplumsal, politik ya da ekonomik sorunlara bu sorunlar ancak kendilerini do ğrudan etkiledi ği zaman ilgi duyan insanların hiç de az olmadı ğını göstermektedir. Halkın ilgisini çekmek ve bunu gidermek ku şkusuz geçerli bir redaksiyon ölçütüdür. Ancak ileti şimi sa ğlayanlara gerçek ya da hayali zevkleri tatmin etmek yerine kamuyu bilgilendirmek sorumlulu ğu verildi ği unutulmamalıdır.

Kitle ileti şim araçlarının özel sektöre ait oldu ğu ve resmi sansürün bulunmadı ğı ülkelerde ise propaganda sisteminin i şleyi şini fark etmek çok daha zordur. Bu durum özellikle kitle ileti şim araçlarının sıkı bir rekabet içinde oldu ğu belli aralıklarla şirketlerin ve hükümetlerin yolsuzluklarını hedef alıp bunları ortaya çıkardı ğı ve kendilerini genel toplum çıkarlarının ve konu şma özgürlü ğünün yılmaz savunucuları olarak sergiledi ği ülkelerde geçerlidir. Bu tür ülkelerde gözden kaçan nokta ise bu tür ele ştirilerin kısıtlı özellikleri, kaynak da ğılımındaki büyük e şitsizlikler ve bu e şitsizli ğin özel medya sisteminde sesini duyurabilme medyanın davranı ş ve i şleyi şini etkileme açısından yarattı ğı sonuçlardır. 87

Patronlar sahip oldukları medya aracılı ğıyla haberi menfaatlerine uygun şekilde propaganda aracı olarak kullanmaktadırlar. Patronun gerçek niyeti tabii ki açı ğa vurulmamaya çalı şılır. Propaganda ile gerçek niyet ve projeler gizlenir.

87 Noam Choamsky- Edward S. Herman, a.g.e, sf.35-36

37 Kitle ileti şim araçları destekledikleri-muhalefet ettikleri partiler ya da adayların seçimdeki tercih durumunu etkilemek için haberi ve haber söylemini kullanarak, gündem yapılandırıldı ğı, kamuoyu ara ştırmalarını (ya da kamuoyu ara ştırması olarak gösterilen tahminleri) yeniden yorumladı ğı, suskunluk sarmalı olu şturmaya çalı ştı ğı hatırı sayılır bir var sayım olarak kabul edilmektedir. 88

Propaganda modeli sözü edilen servet ve iktidar e şitsizli ği ile bu e şitsizli ğin medyanın çıkar ve seçimlerine çe şitli düzeylerdeki etkisi üzerine odaklanır. Paranın ve iktidarın hangi yollarla haberi eleyip basılmaya uygun olanları seçti ğini muhalif dü şünceleri nasıl kenar sütunlara itip önemsizle ştirdi ğini, hükümete ve özel çıkar çevrelerine mesajlarını halka nasıl kolayca verme imkanı sa ğladı ğını, ayrıntılı olarak inceler. Propaganda modelinin en önemli öğeleri ve haber eleme filtreleri a şağıdaki ba şlıklar altında özetlenebilir: 89

1-Egemen medya şirketlerinin büyüklü ğü, yo ğunla şmı ş mülkiyeti, kar amaçlı olu şu ve sahiplerinin serveti

2- Reklamcılı ğın en önemli gelir kayna ğı olması

3- Medyanın iki temel kaynak ve iktidar oda ğı olan hükümet ile i ş çevrelerinden ve bunların mali destek sa ğlayıp onayladı ğı uzmanlardan sa ğladı ğı bilgileri temel alması

4- Medyayı hizaya sokmak amacıyla kullanılan bir yöntem olan medyaya yönelik tepki üretimi

5- Ulusal bir din ve denetleme mekanizması olan anti-komünizm. Bu ö ğeler birbirleriyle etkile şim halindedir ve birbirlerini güçlendirirler.

88 Zülfikar Damlapınar, “Basının Seçmen Davranı şını Etkileme Süreci”, Selçuk İleti şim Dergisi , Ocak 2000, sf.91. 89 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e. , sf. 36

38 Medyada bu filtrelerin i şlemesiyle ortaya çıkan seçkinler egemenli ği ve muhalif dü şüncelerin önemsizle ştirilmesi süreci öylesine do ğal bir şekilde i şler ki, medya haberlerini düzenleyen ve genellikle iyi niyetle, dürüstçe çalışan ki şiler haberleri “nesnel bir şekilde” profesyonel haber ölçütlerini temel alarak seçip yorumladıklarına kendilerini de inandırırlar. Bu ki şiler filtre kısıtlamalarının olu şturdu ğu çerçeve içerisinde gerçekten de nesneldirler; kısıtlamalar öyle güçlü ve sistemin içinde öyle esaslı bir yere sahiptir ki, haber seçiminde alınacak ba şka bir temeli hayal etmek bile güçtür. 90

Basın mensupları, içine do ğdukları sosyo-ekonomik ve siyasal ideolojik ortamın ürünüdür. Onlardan etkilenerek ve onların güdümünde biçimlenirler. Ayrıca haber toplama süreci, haber organizasyonunun kapitalist yapısından da etkilenir. Aynı görü şü birebir payla şmasalar da, medya sahibinin ya da genel yayın yönetmeninin çizdi ği çerçeveye uymak zorundadırlar. 91

Kitle ileti şim araçları, halka mesajlar ve simgeler ileten bir sistem olu şturur. Kitle ileti şim araçlarının i şlevleri, bireyleri e ğlendirmek, bilgilendirmek ve onları toplumun kurumsal yapısıyla bütünle ştirecek de ğerleri, inançları ve davranı ş biçimlerini onlara aşılamaktır. Servetin belli kesimler elinde toplandı ğı ve büyük sınıfsal çıkar çatı şmalarının ya şandı ğı bir dünyada bu i şlevleri yerine getirmek sistemli propaganda gerektirir. 92

Medya kavramıyla ifade etti ğimiz haberle şme araçları, dünyada ve Türkiye’de siyasal iktidarın en önemli egemenlik aracı durumuna gelmi ş durumda. Şirket ve devlet ortaklı ğı, elinde bulundurdu ğu medya aracılı ğıyla, iktidarını toplumsal bir rıza temeli üzerine yapılandırmı ş, böylece nispeten daha az kavgalı, gürültülü bir egemenlik sa ğlamı ştır. Yani her gün televizyonların de ğişen ekran boyutlarıyla ve gazetelerin günün anlam ve önemine göre

90 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e , sf. 37 91 Murat Özgen, Kurumsal ve Tarihi açıdan Gazetecinin Etik Kimli ği, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, İstanbul 1998, sf. 85 92 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e. , sf. 35

39 boyadıkları renkleriyle medya, sistemin bir ve aynı tür insan yeti ştirme yönlendirme mekanizmalarının vazgeçilmez aracıdır. 93

Medya bili şsel anlamda co ğrafi uzaklıkları ortadan kaldırarak, bütün insanlı ğın benzer duygu ve dü şüncelerle hareket etmesini sa ğlayarak küreselle şmesini sa ğlıyor. Küresel olarak nitelenen de ğerler de az çok medya tarafından yumu şatılarak, çehresi de ğiştirilerek ve birer imge halinde insanlı ğın kullanımına sunuluyor. 94

Medya içeri ği toplumdaki iktidar ili şkilerinin kabataslak bir haritasını olu şturur. Güçlüler haberlerde daha düzenli olarak yer alırlar. Daha az güçlü olanlar haberde yer alabilmek için protestolar, grevler yada cinayet gibi “sapkın” eylemlere giri şmek zorundadırlar. 95

Yirminci yüzyılın sözde enformasyon toplumu, belki de önceki yüzyılların tüm toplumlarından daha zayıf bir belle ğe ve daha az bir tarih bilgisine sahip. Bu, sansürden dolayı ya da İskenderiye deki kitaplı ğımızın yanmı ş olmasında ötürü de ğil. Bu daha çok işittiklerimizi, gördüklerimizi ve okuduklarımızı seçme olana ğında yoksun bırakan bir haber bombardımanıyla kar şı kar şıya bırakılmamızdan ileri geliyor. O kadar çok haber var ki, adeta günlük ya şamımızda arka planda bir gürültü halini alıyor haberler. Tıpkı hızlı beslenme, hızlı kültür gibi, hızlı haberler de totaliter nitelikte. Çünkü insanları artık ayrım yapmayan duyarsız bir toplum olmaya yöneltiyor. 96

Gerçe ğin haber şeklinde in şa edilmesi ideolojik bir giri şimdir. Bu aslında yalnızca haber bülteninde de ğil, bütün medya metinlerinde - daha seyreltik de olsa- bulunmaktadır. Hangi

93 Faruk Arhan vd., Medya Ele ştirisi ya da Hermes’i Sorgulamak , Öteki Yay., Ankara 1999, sf. 35. 94 Necla Odyakmaz, “Propaganda Aracı Olarak Radyo”, İstanbul Üniversitesi İleti şim Fakültesi Dergisi, Sayı:12, İstanbul 2002, s. 318 95 Şengül Özerkan, Medya, Dil ve İdeoloji , İstanbul Üniversitesi İleti şim Fakültesi Dergisi, Sayı:12, İstanbul, 2002. 96 Gündüz Vassaf, Cehenneme Övgü, Çev: Ömer Marda, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 1995, sf. 84.

40 konular nasıl ve ne kadar sunulacak hangi bölümler vurgulanacak hangileri daha geriye çekilecek hatta hiç yeralmayacak. Bunların hepsi birer ideolojik seçimdir. 97

W.Lance Bennett’e göre, “haberin demokrasinin ihtiyaçlarına hizmet edebilece ğini garanti edecek hiçbir kurumsal denetim veya mekanizması yok. Aksine, haber, haber dünyasındaki ticari güçlerin politikacılar ve iletişim danı şmanlarınca kemale erdirilen ileti şim teknolojilerinin ve halkın be ğeni ve e ğlence alı şkanlıklarının bir birle şiminin yönlendirdi ği serbest çıkardır. Politik bilgi, çok önemsiz ev e şyalarının dahi kar şı kar şıya oldu ğu kalite kontrol sistemleriyle kar şıla şmadan üretilmekte ve pazarlanmaktadır. 98

Televizyon her şeye nüfus edici niteli ğiyle toplum üzerinde bir hegemonya olu şturmu ştur. Bu olgu televizyonun toplumsal kontrol sürecinde güçlü bir araç olmasını getirmektedir.

Televizyon haber üreten bir aygıt de ğil, olayları yeniden üreten bir aygıttır. Amaç, bir durumu bize anla şılır kılmak de ğil, bizim tatlı ya da acı bir maceraya tanık olmamızı ona katılmamızı sa ğlamaktır. 99

Medyanın hükümete ve büyük şirketlere olan çıkar ba ğımlılı ğı büyük medya kurulu şlarıyla hükümet ve di ğer büyük i ş şirketleri arasında belli bir dayanı şmanın bulunmasına da yol açmaktadır. Aksi takdirde medya üzerinde hükümet cephesinden yayın ruhsatı iptali ya da çe şitli davalar açma; di ğer şirketler aracılı ğıyla da reklam vermeme vb. yollarla baskı uygulanabilmektedir.

Halkın haber alma özgürlü ğünü yerine getirme misyonuna sahip medya,

97 Şengül Özerkan, a.g.e. 98 Mahmut Oktay, Politikada Halklaili şkiler , Derin Yayınları, İstanbul 2002, sf. 110 99 Ignacio Ramonet, a.g.e. , sf. 42

41 medya ara ştırmacısı Ben Bagdikian’ın gözlemine göre sadece şirketler sistemini korumakla kalmıyor, halkın gerçek dünyayı anlama fırsatını da elinden alıyor. İnceledi ğimiz kanıtlar bu sonucu sa ğlam şekilde desteklemektedir. 100

2.3.1 HABER İ ETK İLEYEN GÜÇLER

Amerikan gazetecili ğinin en çok saygı duyulan ismi Walter Lippmann demokrasi üzerine 1920’lerde ilerici sayılan yazılar yazmı ştı. Lippman demokraside uyumun –rızanın- imal edilebilece ği yeni bir sanatın mevcut oldu ğunu öne sürüyor. Bu terim ona ait. O demokrasi yönetiminde “uyumun- rızanın – imalatı” adlı yeni bir sanat bulundu ğunu belirtiyor. Rızanın imalatıyla resmi olarak çok sayıda insanın seçme hakkına sahip olmasının üstesinden gelebilirsiniz. Bunu geçersiz kılabiliriz çünkü rızanın imalatıyla onların seçim ve davranı şlarını her zaman bizim söyledi ğimiz şekilde yapılandırabiliriz. Böylece düzgün şekilde i şleyen gerçek bir demokrasiye sahip oluruz. 101

Medyanın kar odaklılı ğının giderek artması onu kamuoyunun fikirlerine karşı daha fazla hassas hale getirmi ştir. Fakat haberleri çarpıtmak, e ğlenceyi daha basit hale getirmek ve bu ikisini birbirine karı ştırmak için daha fazla sebep yaratmı ştır. Profesyonel ikna edicilerin – reklamcı, basın görevlileri, medya danı şmanları, seçim kampanyaları için uzmanların vb.- sayısının hızla arttı ğı gözlemlenmektedir. 102

Televizyon veya gazeteler ne olursa olsun izleyici satarlar. Şirketler izleyicileri di ğer şirketlere satarlar...Verili şartlarda medya ürününün nasıl olaca ğını tahmin edersiniz? Açık bir varsayımla medyanın görünen ve görünmeyen ürünü, satıcı ve alıcının kurumların ve bunları çevreleyen güç sistemlerinin çıkarlarını yansıtacaktır. Zaten böyle olmaması mucize olurdu. 103

100 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e. , sf.147 101 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e . sf. 20 102 Claude-Jean Bertrand, Medya Eti ği, Ba şbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müd., Ankara 2004, sf. 12 103 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e. , sf.14-15

42

Neyin haber oldu ğunu tanımlayarak haberleri biçimlendiren ve medyayı belli bir düzen içinde tutmak üzere olumlu giri şimlerde bulunan önemli aktörler vardır. 104

2.3.1.1. E Şİ K BEKÇ İLER İ

Medya organizasyonuna yayın periyodu içinde gelen, haber yorum ve görsel malzemenin, söz konusu medyanın yayın kimli ği ve yayın politikasına uygun olarak seçilmesi işlemine “e şik bekçili ği” (gatekeeping) ya da “içeri ği belirlemede seçicilik” adı verilir. Haber malzemesinin getirili ş sırasıyla e şik bekçileri haber kayna ğı, muhabir, ilgi servis şefi, haber müdürü, yazı i şleri sekretaryası, yazı i şleri müdürü ve son karar verici olarak genel yayın yönetmenidir. 105

Haber kayna ğından alınan bilgiler, e şik bekçilerinin denetiminden geçtikten sonra medyaya ve tüketicisine uygun hale getirilir.

Eşik bekçileri haber akı şını sa ğlayan kapıyı açarlar ya da haberin dı şarı sızmasını önlemek için kapalı tutarlar. Elbette haber kaynakları da e şik bekçisi olarak nitelendirilebilir. Eğer bilgiyi vermeyi reddederlerse haber de olmayacaktır. 106 Her gün haber olması gereken fakat haber olmayan gerçek haberler, bu profesyonellik ideolojisi dı şında bırakılır. Bu dı şta bırakılmayı New York Times Gazetesi’nin ana sloganı en iyi şekilde özetler: All the news that’s fit to print. Herhangi bir şey haber oldu ğunda, sadece bir şeyin niteliksel de ğerlendirmesi yapılmaz, aynı zamanda bu şeyin haber olmasıyla di ğer bir şey ya haber olmaktan çıkar ya haber olma olana ğını kalıpla şmı ş öncelikler nedeniyle yitirir, ya bu haberle dolaylı olarak de ğersizle ştirilir ya da haber olaca ğı veya haber oldu ğu akla bile gelmez. 107

104 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e, sf.27 105 Nurdo ğan Rigel, a.g.e. , sf. 22. 106 Nurdo ğan Rigel, a.g.e, sf. 22-23 107 İrfan Erdo ğan, Kapitalist Medya Profesyonelli ği ve Haber Olmayan Haberler, http://www.irfanerdogan.com/makaleler1/haber.htm e.t.03.06.2009

43

Neyin haber oldu ğu ve gazete içinde yer alaca ğı konusunda bilimsel bir formül yoktur. Haber toplama ve yazma sürecinin belirli a şamalarında pek çok karar verilir. Bu ayrım sistemi sonucunda medya organizasyonu yayın kimli ğinden ve yayın politikasından sapmadan çalı şmasını sürdürür. E şik bekçili ği görevi bu dü şünce temel alınarak gerçekle ştirilir. 108

2.3.1.2. REKLAM VERENLER

Reklam devreye girince serbest piyasa son kararı alıcının verdi ği tarafsız bir düzen olmaktan çıkar. Reklam verenlerin seçimleri medyanın maddi durumunu ve ya şamasını etkiler. Patronlara (reklam verenlere) sahip oldukları izleyiciler ve okurların sayesinde büyük kar fırsatlarını sunan üreticiler (medya kurulu şları) destek görürken bu konuda rekabet edemeyenler piyasadan silineceklerdir. 109

Reklam verenler, medya organlarının çok önemli bir gelir kayna ğı oldu ğundan, reklam verenleri kaybetmemek için haberlerin onların menfaatlerine uygun olarak ayıklanmasına, filtrelenmesine ve çarpıtılmasına izin verilmektedir.

Özel medya kurulu şları ba şka ticari kurulu şlara (reklam verenlere) ürünlerini (izleyiciler, dinleyiciler, okurlar) satan büyük şirketlerdir. Ulusal medyanın hedefi ve hizmet etti ği kesim seçkinlerdir. Seçkinler bir yandan reklam hedefi için uygun “profil” sunan öte yandan da özel ve kamusal kesimin karar alma sürecinde rol oynayan gruplardır. E ğer ulusal medya dünyanın yeterince gerçekçi bir portresini sunmazsa, seçkin okur, izleyici ya da dinleyici toplulu ğunun isteklerini kar şılayamaz. Ancak sözü edilen bu seçkin toplulu ğun “toplumsal amaç”ı gere ğince medyanın dünyayı yorumlayı ş biçimi, aynı zamanda satıcıların, alıcıların ve bu grupların egemenli ğindeki kurulu şların çıkar ve kaygılarını yansıtmalıdır. 110

108 Nurdo ğan Rigel, a.g.e , sf. 24 109 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e sf.68 110 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e, sf.147-148

44 Çarpıcı bir nokta da medyanın haber kaynakları hakkında. Haber kaynakları konusundaki ara ştırmalar, haberlerin önemli bir bölümünün halkla ili şkiler endüstrisi tarafından sa ğlandı ğını ortaya koyuyor. Ilımlı bir de ğerlendirmeye göre, bugün, görevi haberler üzerinde oynamak olan halkla ili şkiler temsilcilerinin sayısı haber yazan gazetecilerin sayısından 20 bin kat fazladır. 111

Televizyon deste ğini reklamcılıktan alan bir araçtır ve bu destek ortadan kalkarsa programlar da de ğişir. Reklamcılarla arayı bozmak istemeyen basın kurulu şu örne ğin tüketicinin sa ğlı ğı için çok önemli durumlarda bile reklamı yapılan ürünleri haber konusu yapamayacak ele ştiremeyecektir. Örne ğin özellikle çocuklarda kemik geli şimine zarar veren kolalı içekler en fazla reklamı yapılan ürünlerden biridir. 112

Reklamcılık, reklam gelirlerini arttırmak için e şit çaba harcayan rakipler arasında bile tekelle şmeye yol açan güçlü bir rol oynamı ştır. Bir gazetenin ya da televizyon kanalının sahip oldu ğu piyasa payı ve reklam üstünlü ğü onun daha etkili bir şekilde rekabet etmesini –daha hırslı bir tanıtım yapmasını, daha çok satacak hikayeler ve programlar satın almasını- sa ğlayacak ek bir gelir olu ştururken bu üstünlü ğe sahip olmayan rakibi piyasa- ve gelir- payını yava ş yava ş küçülten bir kısır döngüyü anlamak için bütçesine kar şılayamayaca ğı harcamalar eklemek zorunda kalacaktır. Bu çıkmaz genellikle öldürücüdür. 113

Basın reklamcılı ğı ortaya çıktı ğından bu yana i şçi sınıfı gazeteleri ve radikal gazeteler ciddi engellerle kar şı kar şıya kalmı şlardır. Knight-Ridder’s No-Lose Plan Backfires adlı kitapta zayıf gazete eninde sonunda ölür yazmaktadır. 114

Arkasında önemli bir medya deste ği olmayan ve basının dü şmanca yakla şımına maruz kalan bir kitle hareketi büyük ölçüde zafiyete u ğrar ve çok zor ko şullarla mücadele etmek zorunda kalır. 115

111 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e ., sf. 172 112 http://www.webanne.com/kolali_iceceklerin_zararlari.html e.t . 03.06.2009 113 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e, sf. 69 114 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e sf. 69

45

19. yüzyılda oldu ğu gibi günümüzde de reklam veren kurulu şların ilgisini çekenler zengin okur ve izleyicilerdir. Geni ş çaplı bir izleyici ve okur kitlesine sahip olma hedefinin kitle ileti şim araçlarını “demokratik” olmaya zorladı ğı fikri ba ştan hatalıdır. 116 .

Kitle ileti şim araçları çok zengin ki şilerin mülkiyetinde kar amaçlı i şletmelerdir. Bu işletmelerin ba şlıca gelir kayna ğı yine kar amacı ta şıyan ve reklamların destekleyici bir satı ş ortamında sunulmasını isteyen reklam verendir. Sermayenin gücü paraysa, medya organlarının para kayna ğı reklam verenler için kurumların gizli patronları demek pek da yanlı ş sayılmaz.

Ticarile şme medya sisteminin her ayrıntısına nüfus etmektedir. Amerika’da son 10 yılda reklamcılı ğın gücü hızla artmı ş, haftada 6000 reklam yayınlayan Amerikan televizyonculu ğunda 1983’den beri bu rakam yüzde 50’yi a şmı ştır. 117

Reklam veren kurulu şların televizyon programları üzerindeki gücü program satın alıp paralarını ödemeleri gibi basit bir nedenden kaynaklanır – yani onlar medyaya gereken para yardımını yapan “destekçiler”dir. Bu yüzden medya kurulu şları reklam verenlerin himayesini elde etmeye çalı şır, onlarla ilgilenecek uzman personel bulundurur ve elbette programlarının onların ihtiyacına nasıl da uygun oldu ğunu anlatırlar. Bu destekçilerin tercihi medya kurulu şlarının maddi durumunu önemli ölçüde etkiler ve sonuçta medya ba şarıya ula şmak için William Evan’ın sözleriyle “kural koyucu ba şvuru makamları” haline gelen bu destekçilerin gereksinim ve taleplerini kar şılamak zorunda kalır. 118

Reklam spotları öylesine pahalıdır ki reklam verenleri kızdırmak çok büyük gelir kaybını göze almak demektir. Ticari düşünme yönünde artan piyasa baskısı sınırlayıcı düzenlemelerin ortadan kalkmasıyla birle şince reklama dayalı medya sistemi reklamlara ayrılan süreyi gittikçe arttırıp kamu sorunlarıyla belirgin bir şekilde ilgili olan programları ya

115 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e sf. 71 116 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e sf. 72 117 Robert Macchesney , Küresel İleti şimin Politik Ekonomisi” Kapitalizm ve Enformasyon Ça ğı, Epos, Ankara, 2003, sf. 31. 118 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e sf.72

46 iyice azaltır ya da tamamen kaldırır. FCC’nin yıllarca açıklamadı ğı veriler yüzünden bunun istatistiklerle kanıtlanması zordur. 119

Kapitalist ekonomik ili şkiler çerçevesinde medya alanındaki üretimin finansmanı ağırlıklı olarak reklam gelirlerine dayalıdır...Bu durum medyadaki başarı ölçütünü reklamcıların talepleri üzerinden de ğerlendirmeye açık hale getirmi ştir. Bu ko şullar altında nitelikli ancak finansman sorunları ya şayan küçük medya kurulu şlarının kapanma ya da satın alınma yoluyla ortadan kalkması hiç de beklenmedik bir durum de ğildir. 120

2.3.1.3. MEDYA VE HÜKÜMET İLİŞ KİSİ

Türkiye’deki medya mülkiyetinin yapısı, yani medya i şverenlerinin gazetecilik/habercilik/yayıncılık faaliyetlerinin dı şında ve yanısıra sinai, ticari ve mali ba şka bir çok alanda da etkinlik göstermesi, medya gruplarını siyasi iktidara (Devlete ve/veya hükümete) ba ğımlı hale getiriyor. Ya da en azından siyasi iktidara kar şı açık, net bir muhalefet yürütüp kamu çıkarını savunmasını önlüyor.

Bankası, müteahhitlik şirketi, telekomünikasyon firması sahibi olan medya i şverenleri, Türkiye ekonomisinin halen büyük ölçüde devletçi bir ekonomi olması ya da en azından devletin tüm ekonomik/ticari/mali faaliyetlerde sadece bürokrasi aracılı ğıyla bile olsa egemen olması nedeniyle, siyasi iktidarla iyi geçinmek zorunda. AKP iktidara yeni geldi ği dönemde Cem Uzan’ın Star grubunun ba şına gelen felaket (Bir gecede gayrı kanuni ve gayrı me şru bir şekilde Uzan’ın 200 şirketine el kondu ve popülist-milliyetçi muhalefet yapmaya çalı şan Star grubu susturuldu) aslında daha o zaman tüm medyaya verilmi ş bir mesaj bir gözda ğı idi. 121

119 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e , sf.75 120 Nurcan Törenli, a.g.e. , sf.188 121 http://apoletlimedya.blogspot.com/2008/09/ne-doan-ne-erdoan.html e.t.05.06.2009

47 Medya - hükümet ili şkilerindeki boyutun ne düzeyde oldu ğunu daha görünür kılmak mümkün. Son 10 yılda Türk Medya sektörüne giren i ş adamı Turgay Ciner’i ele almakta yarar var.

Ciner’in, di ğer holding sahiplerinden farklı olmadı ğını kanıtlayan somut bir olguya yakın geçmi şte tanık olduk: Bir Pazar ak şamı, ba şta 24 saat habercilik yapan tematik haber kanalları, ardından di ğer kanallar da, normal yayın akı şını kesip, olay yerine ko şup Ba ğcılar’daki patlamayı naklen verirken, bir ba şka tematik haber kanalı olan Habertürk, bir tartı şma programında Enerji Bakanını a ğırlıyordu ve altyazı geçmekle yetinip, normal yayın akı şını sürdürmü ştü. Çünkü madencilik sektörünün önemli bir i şvereni olan Turgay Ciner’in televizyonunda, Enerji Bakanı’nın programı kesilemezdi, nitekim de kesilmedi... İşte böyle bir medya mülkiyeti, kanalın yönetici ve hatta çalışanlarını son derece güç bir ba ğımlılık sarmalına dü şürür, nitekim de dü şürmü ştür. 122

Aslında bütün medya şirketlerinin aslında hükümetle yapısal ve kaçınılmaz ba ğlantıları vardır. Tüm radyo ve televizyon şirketleri ve şebekelerinin hükümetin verece ği ruhsat ve izinlere ihtiyacı vardır. Dolayısıyla hepsi hükümetin denetimine ve baskılarına açık durumdadır. Bu teknik ve hukuki ba ğımlılık medyayı hizaya sokacak bir sopa olarak kullanılmı ştır ve medya politikası kurulu düzen do ğrultusundan sık sık sapacak olursa bu tehdit harekete geçirebilir. 123

Hükümetlerin medya üzerindeki gücüne bir ba şka örne ği Sabah gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak’tan verece ğiz. Ilıcak’ın gazetedeki kö şesinde AKP Hükümetinin en çok ele ştirildi ği konulardan biri olan Deniz Feneri davası hakkında yazı yazmasının ardından Sabah Gazetesi yönetimi Ilıcak’ın gazetedeki sayfasını de ğiştirdi. Ilıcak bu durumdan memnuniyetsizli ğini hem kö şesinde hem de Birgün Gazetesine verdi ği röportajda dile getirdi:

122 http://apoletlimedya.blogspot.com/2008_10_26_archive.html e.t 05.01.2009 123 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e. , sf.61

48 “Bu durumu üzüntüyle kar şıladı ğımı söylemi ştim. Medyamızda bunun adı tenzil-i rütbedir. Yine de, benim yazılarımın hiçbir zaman sansüre u ğradı ğını söyleyemem. ‘Şunu yaz, bunu yaz’ diye bir telkinde bulunmadılar. Tabii, gazetenin genel politikası nedir bilemiyorum. Yönetim bunu “sayfa de ğişikli ği yaptık” diyerek bir düzenleme olarak görüyor. Do ğrusu ben bunun gerekçesini tam anlayamadım. Fikirlerimi kısmen de olsa savunabildim. Bu durumdan hiç de memnun olmadı ğımı, bunun ola ğan kar şılanmayaca ğını anlattım. Kamuoyunun payla şımına da açtım zaten.” 124

Türkiye’de medya ve hükümet ili şkilerinde en önemli örneklerden birinin Do ğan Holding’in sahibi Aydın Do ğan oldu ğunu söylemek yanlı ş olmaz. Son 1 yıldır hükümetle gündeme oturan büyük tartı şmalara girmekten kaçınmayan Aydın Do ğan, holding bünyesindeki şirketleri için hükümetten çe şitli taleplerde bulunmu ş ancak istedi ğini alamamı ştı.

AKP iktidarının ilk dört yılında siyasi iktidar ile medyatik iktidar nispeten iyi anla ştılar, anla şıyorlardı. Mesela Do ğan grubunun POA Ş vergi borçları indirime tabi tutuldu. Ancak Hilton ve rafineri talepleri geri çevrilen Do ğan Holding, Abdullah Gül’ün Çankaya’ya çıkmasından itibaren hem kızı Arzuhan Yalçında ğ’ın ba şkanlı ğını yaptı ğı TÜS İAD hem de yayın organları marifetiyle AKP iktidarından uzaklaşmaya ba şladı.

Do ğan, Ba şbakan’a yazdı ğı bir mektupta ‘i ş adamı ve yayıncı kimli ğini’ hatırlatmakta yarar görmü ş, dolayısıyla açık/gizli tehdidini Erdo ğan’a iletmi ş durumda. Erdo ğan, ise AKP’nin geçmi ş hükümetler gibi medya gruplarının her dedi ğini yapmadı ğını savunuyor. Erdo ğan’ın açıklamasında bir eksiklik var. Erdo ğan artık Do ğan Medya Grubunun her dedi ğini yapmıyor. Yoksa, Albayraklar’dan Zaman Grubuna, ’cilerden Yeni Şafakçılara kadar medya dünyasının yeni baronları olmaya aday grupların siyasi, ekonomik, mali talepleri konusunda şimdiye kadar herhangi bir pürüz çıkmadı. En can alıcı örnek, Ba şbakan’ın Do ğan’ın Mersin’de rafineri talebine ‘Olmaz, çünkü bu kolaylı ğı Çalık grubuna sa ğlayaca ğız, söz verdik, Putin’le Berlusconi de i şin içinde’ diyerek medya gruplarına de ğil Do ğan Medya Grubuna kar şı oldu ğunu açıkça ilan etmi ş oldu. 125

124 www.birgun.net/sunday_index.php?news_code=1222589084&year=2008&month=09&day=28 e.t. 05.06.2009 125 http://apoletlimedya.blogspot.com/2008/09/ne-doan-ne-erdoan.html e.t.05.06.2009

49 Dört yıllık AKP destekçili ği Do ğan grubu yayınlarına pek fazla bir şey kazandırmamı ştı. Yazı İş lerindeki çekmecelerde saklanan yolsuzluk ve skandal dosyalarının sayısında da gözle görülür bir artı ş saptandı. İki taraf da rakibe kar şı yeterince silah/koz stokunu tamamlamı ştı. Yükselen yeni iktidar yanlısı medya da Do ğan grubunun liderli ğini sarsarken, yakla şan yerel seçimlerde iktidarın medya deste ğine ihtiyaç duyaca ğını hesaplayan Do ğan grubu stratejistleri Aydın Do ğan’ı Erdo ğan’ın üzerine saldı. 126

Ba şbakan Erdo ğan’ın ise artık kendi medyası var. AKPli i şadamlarının eliyle iktidara yakın bir medya blo ğu olu şturdu.

Hükümetle cemaat, akrabalık, siyasi yakınlık gibi ba ğlarla yakınlık içinde olan bu medya grubu gazeteleri: Yeni şafak, Star gazetesi, Bugün, Sabah, Vakit, Zaman, Milli Gazete. Televizyon kanallarını ise Kanal 24, Kanaltürk, Bugün Haber, Kanal 7, Samanyolu TV, Kanal A... olarak sıralayabiliriz. Bu yayın gruplarının ortak noktası AKP hükümetini ele ştiren yayınlardan kaçınması, örne ğin Deniz Feneri gibi davaları, yapılan çe şitli ihaleleri hükümet tarafından ve destekler nitelikte verme kaygısı ta şıdıklarını söylemek yanlı ş olmaz.

Türkiye’de halkın haber aldı ğı en önemli kitle ileti şim araçları olan radyo ve televizyon yayınlarının, ilkelere uygunlu ğunun denetlenmesi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yapılmaktadır. 20.4.1994 Tarih ve 21911 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Radyo Ve Televizyonların Kurulu ş Ve Yayınları Hakkında Kanun yurt içine ve dı şına yapılan radyo ve televizyon yayınları ile ilgili hususları kapsamaktadır.(bknz.EK 2)

Yasanın belirledi ği yayın ilkelerinin tamamına yakın bir kısmının haber yayınları için geçerli oldu ğunu söylemek yanlı ş olmayacaktır. Yayın ilkeleri, yayın kurulu şlarının tarafsız, do ğru ve gerçeklik temeline ba ğımlı olmasını zorunlu kılmaktadır. Ancak, yine de habere konu olacak olay ve durumların, yayın kurulu şlarının politikasına bırakıldı ğı görülmektedir.

126 http://apoletlimedya.blogspot.com/2008/09/ne-doan-ne-erdoan.html e.t.05.06.2009

50 2.4. ULUSLARARASI HABER AJANSLARI

Dünyanın bir ucunda haber bültenlerinde yervermeye de ğer bir olay oldu ğunda medya kurulu şlarının imdadına uluslar arası haber ajansları yetişiyor. Teknoloji ve hızıyla olayları mü şterilerine (medya kurulu şlarına) ula ştıran bu haber ajansları sınır ötesi olaylarda ço ğu kez “tekel” durumundadır.

Uluslar arası haber ajanslarıyla sa ğlanan haberin dünyada dola şımı tek kaynaklıdır. Az geli şmi ş ya da geli şmekte olan ülkelerin kendilerine ait bir haber da ğıtım mekanizması olmadı ğından tüm dünya bu ülkelerdeki haberleri uluslararası medya organizasyonlarının düzenledi ği şekilde almak zorundadırlar. Bu durum Gurevich’e göre globalle şmenin olumsuz sonuçlarından biridir. 127

Örne ğin, Türkiye veya Endonezya’daki bir televizyon ya da gazete, Cezayir’deki olayları Batılı ajansların verdi ği bilgilerle seyirci ve okuyuculara iletmektedir. Tabii olarak Cezayir’deki terör hareketleri ve katliamlar İslam ülkelerinde de, tüm dünyada da “kökten dinciler”in “ İslami terör eylemleri” olarak sunulmaktadır.

Dünyada 120 civarındaki haber ajansından yalnızca 5 tanesi dünya çapında yayın yapabilmekte ve dünya nüfusunun % 99.8’ine ula şabilmektedir. Bunlar Agence Frnace Presse, Reuters, Associated Pres, United Press International ve Itar-Tass’dır. 128

Haber ajansları sahip oldukları teknolojiler sayesinde haber alma ve yayma i şlevini di ğer kitle ileti şim araçlarına oranla daha hızlı bir biçimde yerine getirmektedir. Haber ajansları haberleri di ğer kitle ileti şim araçlarına da ğıtmak için çalı ştıklarından yerle şmi ş deyimle “toptancı medya” olarak anılmaktadır. 129

127 Nurdo ğan Rigel , Şahlanan Şiddet , Der Yayınları, İstanbul 1995, sf. 79. 128 Güliz Uluç, Küreselle şen Medya: İktidar ve Mücadele Alanı, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 2003, sf. 233. 129 Atilla Girgin, Uluslararası İleti şim Ajansları ve AA , Der Yayınları, İstanbul 2002, sf.58

51 Dola şıma giren uluslar arası haberlerin yüzde 80’i dört büyük batılı haber ajansı –AP, UPI, Reuters, AFP- tarafından geçilmektedir. Jonathan Fetiny’nin belirtti ği gibi, “haber ajansları piyasaya hizmet için vardır”, dolayısıyla bunların en önem verdikleri şey, “ABD, Batı Avrupa ve Japonya’daki zengin medya piyasalarıyla ve giderek önem kazanan i ş çevreleriyle olan “ili şkileridir”. 130

19. yy’da haber ajanslarının kurulmasıyla beraber uluslararası haber toplama ve yaymada bir örgütlenme meydana getirmi ştir. İleti şim teknolojilerini ellerinde bulunduran geli şmi ş ülkeler dünya haber kayna ğını da ellerinde bulundurmaktadır. Dünya AP, Reuters, AFP, CNN gibi birkaç dev örgüte ba ğımlıdır. E ğer BBC, AP, UPI uluslar arası bir güvenirli ğe sahipse, bunun nedeni gerçekleri yansıttı ğında de ğil, yansıttı ğı olayları “yalan söylüyor” dedirtmeyecek biçimde yansıttı ğındandır.

Mesela, uluslararası haber ajansı Reuters’in 19 Eylül 1990 günü tüm dünyaya geçti ği “Asil Nadir’i Hong Kong’da vurdular” haberi, Nadir’in çökü şünün ba şlangıcı olmu ştur. Haber nedeniyle Nadir’in borsadaki hisseleri inanılmaz biçimde de ğer kaybetmi ştir. 131

Medya organizasyonlarını yurtdı şında büro açma masraftan kurtaran uluslararası haber ajanslarının çalı şmalarını tartı şılır kılan, gerekti ğinde (ba ğlı bulundukları ülkenin çıkarlarına ters dü ştü ğünde) haberde objektiflik kuralını göz ardı edebilmeleri, bazı bilgileri görmemezlikten gelebilmeleridir. 132

Bu açıdan bakıldı ğında haber batının kültürel de ğerleriyle yapılıp tüm dünyaya da ğıtılmaktadır. Haber de ğerlerinin kodları içine yerle ştirilen bu baskın ideolojiler yerel kültürler üzerinde olumsuz etkiye yol açmaktadır. 133

130 Noam Choamsky- Edward S. Herman, a.g.e, sf. 45 131 Ali Genç, “Türk Televizyonculu ğunda Etik Sorunlar”, İ.Ü. İleti şim Fakültesi Dergisi, S.VII. 1998, sf..373. 132 Nurdo ğan Rigel, İleti Tasarımında Haber , Der Yayınları, İstanbul 2000, sf.82 133 Jonathan Bignell, Media Semiotics: An Introduction, Manchester University Press, 1997, sf. 130-131

52 Şimdiye kadar batı kendi do ğrularını kurguladı, uyguladı, dünyaya da ğıttı. 10 Aralık 2007, Dünya İnsan Hakları Günü’nde İstanbul, ABD’den bir ismi misafir etti; Dhoruba el Mücahid Bin Vahad. İnsani Yardım Vakfı İHH’nın davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Vahad, Amerika’da Martin Luther King ve Malkom X gibi hayatını ırkçılıkla mücadeleye adayan bir isim. Amerika’nın siyahlara uyguladı ğı ırkçılık politikasının neticesinde 19 yıl suçsuz yere hapis yatan ve Hapishanede Müslümanlı ğı seçen Vahad İstanbul’da İnsani Yadım Vakfı İHH’nın düzenled ği bir basın toplantısında Amerika’nın gerçek yüzünü anlattı.

“Amerika’da bir imparatorluk var. Burada insan hakları ve demokrasi de ğil beyaz ırkçılı ğı hakim. Condelizza Rice ve Colin Powel gibi ki şilerin varlı ğına aldanmayın son yıllarda gizli cinayetler arttı. Ancak siz adını bildi ğiniz medya organlarında bu haberleri göremezsiniz çünkü hepsi büyük uluslararası şirketlerin elinde. ABD, siyahların üzerinden para kazanıyor. Gettoları muhafaza ediyor burada suçu arttırıyor çünkü ABD’de sava ş ve suçtan kar eden bir kesim var.” 134

60’lı yıllarda Amerika’da siyahlara kar şı yürütülen ırkçı hareketlerle mücadele eden ve kara panterlerin efsanevi lideri iki polisin öldürülmesinde suçlu tutularak 19 yıl suçsuz yere hapis yattı. Hapishanede İslam’la tanı şarak Müslüman olan Amerikalı siyahi lider Vahad, suçsuzlu ğunun anla şılması üzerine 19 yıl sonra serbest bırakıldı. Dhoruba el Mücahid Bin Vahad Amerika’daki uluslararası şirketlerin haberi nasıl dezenforme etti ğini kendi tanıklı ğıyla anlattı.

“ABD bir polis devletidir. Ve kendini dünyanın polisi ilan ediyor. Tüm dünyada insanlar ABD’ye özeniyor ama orada sizi tek söz söylemeden hapse atabilirler ve siz asla hakkınızı arayamazsınız. Bu şekilde suçsuz yere yıllarca ABD hapishanelerinde yatan insanlar var. Bu Amerika’nın dünya’ya hediye etti ği bir adaletsizlik. ABD insanlara korku empoze ederek kendi korkusunu gizliyor. Aslında kendi dı şında herkesten korkuyor bunun için kitle imha silahları üretiyor. Kar şılı ğında da toplumlarda ba şka korkular üretiyor.” 135

Yeni medya teknolojilerinin kullanımı ve küresel düzlemde şekillenen düzenlemeler sonucunda küresel ticari medya pazarının ortaya çıkması

134 Dhoruba el Mücahid Bin Vahad, İHH’nın İnsan Hakları Gününde düzenledi ği konferansdaki konu şmasından, İstanbul 2007, Kanal A , 10.12.2077 saat:20.30 135 Dhoruba el Mücahid Bin Vahad, , Kanal A , 10.12.2077 saat:20.30

53 1990’lardaki önemli geli şmelerden biridir. Bu geli şme dünyanın elli büyük medya şirketi tarafından yönlendirilen küresel ticari medya sistemindeki hızlı yükseli ştir. Ayrıca son 10 yıl öncesine kadar Avrupa’nın ve dünyanın birçok noktasına hakim olan kamusal hizmete dayalı yayıncılıkta ciddi bir dü şüş ya şanmı ştır. Örne ğin İsveç ve Almanya’da dünyanın en büyük kamusal yayıncılık sistemleri arasında olan büyük yayıncılar 1990’larda izleyici oranlarının yarıya dü ştü ğüne tanık olmu şlardır. Bu dönemde hemen her yerde ticari bir temele dayanmayan ve kar amacı gütmeyen medyaya sa ğlanan destek kesilmi ştir. BBC bile resmi yayınların ayakta kalmasının küresel düzlemde kayda de ğer ticari bir güç olmaya ba ğlı oldu ğunu kabul etmi ştir. 136

136 Robert Macchesney , Küresel İletişimin Politik Ekonomisi Kapitalizm ve Enformasyon Çağı, Epos, Ankara 2003, sf. 21-22.

54

3. BÖLÜM: HABER İN DE ĞİŞİ Mİ

Elinde televizyon kumandasıyla kanallar arasında gezen bir izleyici için, sayısız kanalda yayınlanan haberlerin o bültende yer alabilmesi, belirli içerikleri barındırıyor olmasına ba ğlıdır. Bu ya bir felaket, kaza vb. olay, ya her çe şidinden şiddet ö ğeleri barındıran durumlar, ya da hayret uyandırmak ve izleyeni o kanalda tutabilmek üzere hazırlanmı ş “hikayeler” oluyor. Açıkça gördü ğümüz, haberin “gerçek” bir de ğişim geçirdiği ve gerçekten ya şanan bu de ğişim sürecinde ise kendi gerçekli ğini yitirdi ğidir.

İçeri ğinden, izleyiciye sunumuna haberi haber yapan de ğerler, kriterler de ğişiyor. Elbette bunun bir dizi cevabı var ve bu cevaplar medyayı bugüne getiren süreçlerden ba ğımsız de ğil. Peki izledi ğimiz nedir?

Haberi görüntünün üzerine bindirilen sesle kısa tutmaya, mümkün oldu ğunca görselle ştirmeye (yazılı metinden okunan haber yerine film gibi sunulan haberi ikame etmeye çalı şılan) bir yayıncılık anlayı şı hakim konumdadır. 137

Medya sektöründe ya şanılan mülkiyet yo ğunla şması; ticarile şme, tekelle şme ve magazinle şme olgusunun yaygınla şmasına neden olmu ştur. Ayrıca, reklamla ba ğlantılı olarak tirajlara, reytinglere, çapraz promosyona önem veren ve kar maksimizasyonunu öncelikli kılan medya mülkiyetine ili şkin yeni sahiplik yapısı, medya içeriklerinin belirlenmesinde de etkin hale gelmi ştir. 138

Fransa’da, ABD’de ve ba şka ülkelerde da ğıtım önemli ölçüde dü ştü ve basın ciddi bir kimlik kaybına u ğramı ş durumda. Bu noktaya, hangi nedenlerle ve nasıl geldi? Bu bunalımın derin nedenlerini ekonomik ba ğlamda ya şadı ğı kesin etkilenmeden ba ğımsız olarak, son yıllarda gazetecili ğin temel kavramlarından bazılarının u ğradı ğı de ğişimde aramak gerekiyor. Bunların ba şında haberin

137 Nurcan Törenli, a.g.e. , sf.171 138 www.selsus.com/modules.php?name=Vitrin&c_op=UrunDetay&urunno=utop_0005_tur_erd et . 05.01.2009

55 kavram olarak u ğradı ğı de ğişim geliyor. Yakın zamana kadar, bir haberi iletmek, bir bakıma, bir olguyu ya da olayı yalnızca kesin- ve do ğrulanmı ş- biçimiyle betimlemek de ğil, okurun bu olayın derin anlamını kavramasını sa ğlayacak bir dizi ba ğlamsal parametreleri de tanımlamak anlamına geliyordu. Buysa temel soruların cevabını vermek demekti: Kim ne yaptı? Ne zaman? Nerede? Nasıl? Neden? Hangi araçlarla? Hangi ko şullarda? Bunlar bütün hangi sonuçları ortaya çıkarıyor? 139

“Yıllar önce zavallı bir ku şun petrole bulanmı ş çaresiz görüntü kar şısında deh şete kapılıp lanetler ya ğdıracak kadar hassasla ştı ğımız günlerde ço ğu kadın ve çocuk 100 bine yakın insanın gökyüzünden ya ğan bombalar altında ölümünü sıcak odalarımızda kahvelerimizi yudumlayıp koltu ğa yayılırken havai fi şek gösterileri izlemi ştik. Anla şılan kıyamet habercilerinden Guy Debord’un 1968’lerde öngördü ğü “Gösteri Toplumu” gerçekle şmi şti. 140

Görüntü bombardımanı ve enformasyon sa ğana ğında bo ğulan bizler aslında bu yo ğunluk içinde sadece haberdar olmamız istenen konulardan, istenilen çerçevede haberdar ediliyoruz; en önemli boyuta de ğil, duygularımızı en çabuk uyaran boyuta odaklanıyoruz. Bize kurgu olarak sunulan gerçeklik, yeni bir gerçeklik sunuyor. Hem de gerçekten daha gerçek bir gerçeklik. 141

Bu süreçte yeni haber de ğeri unsurları dikkat çekmektedir. İzleyici ise tüm bilginin ekranın kar şısından kendilerine sunuldu ğunu zannederek mutlu olmaktadır.

Televizyonda izledi ğimiz haber bültenlerinde izleyicilerin gördüklerine inanması gerekiyor. Olay içindeymi ş gibi izliyorlar. Yayınlananlar bir gerçe ğe katılma biçimiymi ş gibi veriliyor. Aslın da kurgu yapılıyor. Orada bir sürü makine montaj, bir dizi kısıtlayıcı unsurun varlı ğı göz ardı ediliyor. Buna, Marie-jose Mondzain “balon etkisi” diyor. 142

139 Ignacio Ramonet, a.g.e. , sf. 157 140 Noam Choamsky- Edward S. Herman, a.g.e. , sf. arka kapak. 141 Şebnem Ça ğlar , “Sava şta Figürana Rol Çaldırmak: Ötekinin Ekranından Savaşı İzlemek,” İstanbul Üniversitesi İleti şim Fakültesi Dergisi, Sayı:12, İstanbul 2002, sf. 308 142 Ragıp Duran, Burası Dünya Polis Radyosu , Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2001, sf. 26.

56

Medyayı ve televizyonu kutsayanların ve dünyanın artık küçük bir köy haline geldi ğini ileri sürenlerin buna örnek gösterdikleri Körfez Sava şı ve medyanın buradaki rolü bu açıdan incelenmeye de ğer.

Tarihte ilk defa milyarlarca insan bir sava şı aynı anda naklen izlemi şlerdi. İş te televizyonun gücü ortadaydı. Do ğrusu sava şın ba şından itibaren pek çok insan sava şı televizyonları ba şında seyretmi şti. Peki insanlar saatler boyu naklen ne izlemi şlerdi? Bu hiç de tartı şılmamı ştı. Saatler boyunca insanların tek gördü ğü havai fi şeklere benzeyen uçak bombardımanları, füzeler, semaya ate ş ya ğdıran uçaksavarlar ve bulundu ğu bir otel odasının penceresinden bizim de gördü ğümüz aynı şeyleri saatler boyu anlatmaya çalı şan bir muhabirin anlattıkları. Her şey bir masal gibiydi. Ba ğdat’ın semasını kaplayan, bombardıman uçaklarının ya ğdırdı ğı bombalar, gemilerden gelen uzun menzilli füzeler ve uçaksavar atı şları Ba ğdat semalarını havai fi şek gösterilerinin yapıldı ğı bir şenlik ortamına dönü ştürüyordu. Bilgisayarının ba şında sava ş oyunu izleyen insanlara benziyorduk. Peki her şey bu muydu? Sava ş bu muydu?

Bombalanan, evleri barkları yıkılan ve sı ğınaklarda ölümü bekleyen insanlar, bombardımanlar sonucu yerle bir olan şehirler, ölen ve yaralanan, sakat kalan kadın, çocuk, ya şlı, genç binlerce insan, akan kanlar. Bombalanan İslam aleminin büyüklerinin metfun bulundu ğu türbeler, camiler, bir tarih ve kültür, bütün bunların hiçbiri ortada görünmüyordu. Ortada olan evlerinde koltuklarına gömülmü ş vaziyette bir futbol maçını seyreder gibi sava şı izleyen insanlardı. Sava ş gerçekli ği ortadan kaybolmu ş, kurgulanmı ş bir televizyon programı sunulmaktaydı. 143

Medyanın bilgilendirici habercilik yaptı ğı iddialarına ra ğmen bilgilendiricilikten oldukça uzak oldu ğu görülmektedir, Öyle ki medya yalanlardan ya da yarı yalanlardan olu şan dezenformasyon vermektedir. Dezenformasyonu kelime anlamı ile ele alırsak bilgiyi çarpıtmak, gerçekli ğini ortadan kaldırmaktır. 144

Bu yapı içerisinde haberin, kapitalizme özgü “dokunulabilir” di ğer mallar gibi satılarak üzerinden kar edilebilecek bir mal ürün olma niteliği peki şmekle birlikte, haberin “de ğeri”

143 www.karakutu.com/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&t=3800&start=0&postdays=0&postorder=a sc&highlight = e.t. 05.06.2009 144 Nurdo ğan Rigel, Ka ğıt Kaplanlar, Der Yayınları, İstanbul 1993, sf. 175

57 çevresinde olup bitenle ilgilenen, bilgi sahibi oldukça ilgisi canlanan insanların sayısının artı şına ba ğlı olarak tirajlar ve rating oranları da dü şmektedir. Bu durumda okur ilgisi haberle de ğil, medyanın içeri ğinde a ğırlık kazanan e ğlence içeri ğiyle canlı tutulmaya çalı şılmaktadır. 145

Seyredilme kaygısı, televizyon habercili ğini sansasyonel olmaya iter, olayların derinlemesine incelemesi, bütün yönleriyle ele alınması söz konusu olamayaca ğından, sansasyonellik haberin içeri ğin de ve ara ştırma becerisinde de ğil, görsel etkileyicili ğinde yaratılmaya çalı şılmaktadır. Bu anlamda teknik becerilerin sergilenmesi, bazen ba şlı ba şına etkin bir habercilik olarak algılanabilmektedir. Naklen yayınlar, uydu ba ğlantıları ya da sıcak çatı şmaların cereyan etti ği bir sava ş cephesinden yayın yapmak: bunlar tamamıyla teknik donamın becerileri olmasına ra ğmen, içeri ğinin ne oldu ğu önemsenmeden, büyük habercilik olayları olarak lanse edilir. Oysa üstüne basa basa vurgulanan şey teknolojinin harikalarıdır. 146

Televizyon kamerası ve mikrofonu gerçekli ği kaydetmez, onu kodlar: kodlama ideolojik olan bir gerçeklik duygusu üretir. Dolayısıyla yeniden sunulan gerçeklik de ğil, ideolojidir ve bu ideolojinin etkilili ği televizyonun görselli ğiyle sa ğlanır.

Dolayısıyla televizyon endüstriyel sistemin ekonomik alanda yaptı ğını göstergebilimsel alanda yapar. Endüstriyel sistem yalnızca mal üretimi ve yeniden üretimi yapmaz: son kertede kaçınılmaz olarak yeniden üretti ği şey kapitalizmin kendisidir. Televizyon da, tele görsel olarak gerçeklik üretimi sırasında nesnel gerçekli ği de ğil kapitalizmi yeniden üretir. 147

Bu zamanın anahtar kelimesi kapitalizm olsa gerek. Ticari birer i şletme olan basın kurulu şlarının amaçları kar elde etmek oldu ğundan, bunun ölçü birimi olan rating de ğerleri de kanalların yayın politikalarının kılavuzu durumunda. Daha fazla ratingin yolu izleyiciyi daha çok şaşırtmak, hayrete dü şürmekten geçiyor. En azından televizyon yöneticilerinin yayın politikalarına yansıyanın bu oldu ğunu söylemek mümkündür..

145 Nurcan Törenli, a.g.e. , sf.182 146 Ünsal Oskay, İleti şimin ABC’si , Simavi Yayınları, İstanbul, 1994, sf. 110-111 147 Knut Lundby ve Helge Ronning, “Medya- Kültür-İleti şim: Medya Kültürü Aracılı ğıyla Modernli ğin Yorumlanı şı”, Der: Süleyman İrvan, Ark Yayınları, 1997, sf. 30.

58

Umberto Eco, İngiltere veliaht prensi Charles’ın 29 Temmuz 1981’de Leydi Diana ile evlenme töreninin, özellikle de süvarilerin olu şturdu ğu kortejin televizyonda ikinci kez yayınlanmasını anlatırken bazı televizyon haber yapımcılarının sahneleme kaygısını hangi noktalara kadar vardırdı ğını şöyle açıklıyor: Televizyonu izleyenler kortejdeki atların hepsinin dı şkılarının koyu tonda kahve rengi ve farklı büyüklükte olmadı ğını hepsinin her yerde pastel tonda bej ile sarı arası renkte, çok parlak oldu ğunu ve dikkat çekmedi ği gibi kadınların ho ş renklerdeki giysileri ile de uyum sa ğladı ğını fark ettiler. Daha sonra öğrendi ğimize göre, -bunun böyle oldu ğu kolayca dü şünülebilirdi- Kraliyet atları, televizyon ekranında ho ş görünecek renkte dı şkılanmaları için özel haplarla beslenmi ş. Hiçbir şey rastlantıya bırakılamazdı. Her şey televizyon yayını tarafından denetim altına alınmı ştı. 148

Haber yazımına ba şlamadan önce, elde bulunan ajans metinler ve görü şme toplantı notları gibi kaynaklardan toplanan enformasyon, haber biçimine getirilirken bazı de ğişimlere uğrar. Haber söylemi en önemli enformasyon etrafında in şa edilir; ayrılan yer ya da zaman, dilin vurgu sistemi, kullanılan cümlelerin yapısı, seçilen yüklemler, zarflara, sıfatlara ayrılan yerler, bunların hepsi birer ideolojik seçimdir. 149

Televizyon kanallarına baktı ğımızda (e ş zamanlı yayın yapan radyolarında da) artık habercili ğin formülünün Haber = Canlı Yayın olarak kuruldu ğu görülüyor.

Olayların önemi görüntülerin “o an” yayınlanmasıyla e ş de ğer kabul görüyor. Haber kavramının bu şekilde ele alınmasının habercili ği gerçek bir “show”a dönü ştürdü ğünü söylemek mümkün. Terörist saldırılar, sava şlar, yıkımlar her şey sanki izleyici olayın içindeymi ş hissi verilerek sunuluyor.

Bir olayı canlı ve anında anlatmak muhabirin araya mesafe koymasını kendine dü şünme payı ayırmasını olayı do ğrulamasını hiçbir zaman sa ğlamadı ğı gibi, gözlerinin önünde olup

148 Ignacio Ramonet, a.g.e. , sf.115 149 Şengül Özerkan, “Medya, Dil ve İdeoloji”, İstanbul Üniversitesi İleti şim Fakültesi Dergisi , İstanbul 2002, sf. 67

59 biteni basit olarak anlamasına bile izin vermez. Muhabir duraksar, gördü ğü şeye yorum getirir, şişirir ve sonuçta ister istemez televizyon izleyicilerini yanıltır. Haberi ı şık hızıyla vermeye kalkmak, haber ile güncelli ği, gazetecilik ile tanıklı ğı birbirine karı ştırtmak demektir. Bu ise bugüne kadar önemli yanılgılara düşülmesine sebep olmu ştur. 150

Kuramsal olarak haber programlarının temel amacı bize dı ş dünyayı aktarmaktadır. Bunu anlamak için haber programlarının ço ğunun ço ğunlukla bir dünya haritasını ya da yerküreyi canlandıran jeneri ğine ya da dekoruna bakmak yeterli olur. Ne var ki gerçekte diye gözlemliyor The Economist, ak şam haber bültenleri, ciddi ve tutarlı bir program sunaca ğına, bundan böyle kablolu yayınlarda rastladı ğımız türden en çok sansasyon yaratacak röportajlarla dolduruluyor. Bu programların içeri ğinin maliyet kaygısıyla düzenlendi ği açıkça görülüyor. 151

Haber kavramının bu mantıkla ele alınması, “canlı olarak görüntülenmi ş”, yürek kaldırıcı, şiddet sahneleri içeren kanlı olayları aktaran görüntülerin üzücü biçimde büyüleyicilik kazanmasına yol açıyor. Bu talep yapımcıları izleyicilere sahte belgeseller, yeniden olu şturulan sahneler, sahte görüntüler, “aldatmacalar” sunmaya itiyor. Sonuç: haber ile e ğlence birbirine karı şma e ğiliminde; güvenilir gazetecilerin belirli kli şelerin olu şturdu ğu çizgide bulu şmasına giderek daha sık rastlanıyor. 152

CNN diye anımsatıyor Serge Halimi, kendi kendini küresel network olarak ilan eden bu kurulu ş, O.J. Simpson olayında 70 muhabirini görevlendirdi. Ve olaya 630 saat ayırdı. Oysa bu ki şiyi ABD sınırları dı şında tanıyanların sayısı son derece azdı. Halimi şunu da ekliyor, cinayet haberleri, polis arabaları, polis helikopterleri, cesetler, şüphelilerin tutuklanması, genel olarak yerel televizyonların haber programlarının yüzde 72’sini yayın sürelerinin de yüzde 29 ile yüzde 33’ünü olu şturuyor. 153

150 Ignacio Ramonet, a.g.e , sf.133 151 Ignacio Ramonet, a.g.e , sf. 97-98 152 Ignacio Ramonet, a.g.e , sf. 158 153 Ignacio Ramonet, a.g.e , sf. 98

60 Televizyon haber programlarının saplantı halindeki kan ve şiddet tutkusu bilindi ğine göre, Televizyon kanalarının ne büyük bir yoksunlukla kar şı kar şıya kaldıkları dü şünülebilir. 154 Ancak tüm bu şiddet e ğilimine ra ğmen getirilen bir kural sava ş görüntülerinin televizyonlarda yayınlanması yasaklandı.

Özellikle batılı orduların karı ştı ğı sava şlarda ifade özgürlü ğü ile ilgili resmi ve cafcaflı açıklamalar ne olursa olsun, iktidarlar sava ş görüntülerinin yayınlanmasına izin vermiyorlar... İktidarlar bu görüntülerin gücünden çekiniyor çünkü bu görüntüler en güzel zaferlere bile gölge dü şürebilir. 155

Halka nelerin duyurulup nelerin örtbas edilece ği konusundaki seçim, sistemin gereklerine göre yapıldı ğı gibi, tercih edilen ve edilmeyen malzemenin i şleni şi (habere ayrılan yer, kullanılan dil, ba ğlam konunun tüm yönleriyle ele alınıp alınmaması) politik amaçlara hizmet edecek şekilde de ğişmektedir. 156

Kitlelere en yeni en güncel bilgiyi ve hatta tüm haberleri sunma kaygısı elbette dünyanın herhangi bir yerinde haber olmaya de ğer olay bulunaca ğından “son dakika”, “flash geli şme” bantlarıyla televizyon ekranının bir kö şesine sabitleniyor.

İzleyici ekran kar şısında görüntü ve efektlerle heyecanlandırılarak tutulmaya çalı şılıyor. Aslında bir kamu hizmeti olan haberin kitlelere ulaştırılmasında nesnellik, artık de ğişikli ğe uğruyor.

Televizyon haber programları izleyicilerine her şeyin do ğru oldu ğu, öte yandan söylenenlerin tersinin de do ğru oldu ğu bir dünya sunar. Önemli olan filme alınmı ş söylemin mantı ğıdır. En dramatik, en fazla şiddet içeren en kanlı görüntüler üzerinde görsel olarak

154 Ignacio Ramonet,, a.g.e , sf. 103 155 Ignacio Ramonet,, ag.e , sf. 103-104 156 Noam Choamsky, Edward S. Herman, a.g.e. , sf.131

61 ısrarla durmayı sa ğlar. Televizyon bir sanattır aynı zamanda da “do ğru olmayan güzel şeylerin do ğrulanmasıdır, bu ise sanatın amaçladı ğı şeyin ta kendisidir.” 157

Bugünkü üretim ko şullarında diyor, Bernard Langlois, muhabirlerin soru şturmaya, dü şünmeye, konusunu derinle ştirmeye olguları bir ba ğlam içine oturtmaya zamanı yok. Bu durum ileti şim ve yayın tekniklerinin uyduların geli şmesinden kaynaklanıyor. Üstelik şimdi her şey televizyonun ya şamımızda kazandı ğı a ğırlık ve sa ğladı ğı kolaylıklar sayesinde çok çabuk çözümleniyor. Buna ayrıca rekabetin getirdi ği yıpranmalar her durumda birinci olma en gösteri şli olma zorunlulu ğu da ekleniyor. Çünkü bu özellikler piyasa pastasından dolayısıyla da reklam pastasından aldı ğınız payı etkiliyor. 158

Bir haberin do ğrulu ğu bundan böyle nesnel, kesin ölçütlere uygunlu ğu ve kayna ğından aktarılmasıyla de ğil, öteki medyanın da aynı bilgileri “tekrarlayıp” onu “do ğrulamasıyla” do ğruluk kazanıyor... Tekrarlama, kanıtlamanın yerini almı ş durumda. Haberin yerini do ğrulama aldı. 159

Medyanın bir haberi ilk ve daha çok ayrıntıyla verme kaygısı da haberde çok fazla hata yapılmasına neden olmakta. Türkiye’nin ilk domuz gribi vakasında virüsün rastlandı ğı ki şinin beraberindeki kadın birçok haber bülteninde ki şinin e şi olarak verildi ancak bilgilerin çok fazla dı şarıya açıklanmamasından kaynaklanan bu gibi olaylarda medyanın sabırsızlı ğı hata yapmasına sebep oldu.

Sadece 1 gün sonra e şi sanılan kadının, hasta ki şinin annesi oldu ğu ortaya çıktı. 160

De ğişen haber de ğeri, görsel ve i şitsel medyayı etki gücü daha fazla oldu ğu için “egemen medya” haline getirdi. Salt kamu hizmeti olgusu bir yana, bu egemenlik ve gücü

157 Ignacio Ramonet, a.g.e, sf. 113 158 Ignacio Ramonet, a.g.e, sf. 122 159 Ignacio Ramonet, a.g.e sf. 159 160 http://www.nethaber.com/Toplum/101871/TURKIYEDE-ILK-DOMUZ-GRIBI-VAKASI-Esi-saniliyordu e.t 17.05.2009

62 elde tutma tutkusunun haberde bozulmayı getirdi ğini görüyoruz. Bu bozulma elbette di ğer kitle ileti şim araçların da görülüyor.

Televizyonda sunulan görüntülerin yansımasından ba şka bir şey olmamayı kabullenen birçok gazete insanı dü ş kırıklı ğına u ğratıyor, özelli ğini yitiriyor, okur kaybına u ğruyor. Fransa’da halkın ancak yüzde 19’luk bir bölümü günlük gazete okuyor ve bu oran giderek dü şmekte. 161

Kolektif kaygıların ciddi boyutlara ula şması, televizyonu toplumsal acıları gösteriye dönü ştürmeye itti. Böylece ekonomik krizin ve sıkıntının yol açtı ğı karabasanlara kar şın keyifli bir şeyler sunan “reality show”lar insanların rahatlamasını sa ğlayan program niteli ği kazandı. 162

Magazinle şen ve ticarile şen yayıncılık demokrasiye zarar veriyor. İnsanlar haberlerde suç, skandal ve cinsel içerikli hücumlara maruz kalıyor. İzleyiciler/okuyucular bu haberlere giderek duyarsızla şıyorlar ve hiçbir şeye karı şmamayı tercih ediyorlar. 163

“Haber alma modern e ğlence olgusunun çe şitli yanlarından biri de ğil, e ğlence gök adasının gezegenlerinden birini olu şturmuyor; amacı vatanda şların yeti şmesini sa ğlamak olan bir uygarlık disiplini.

Basın i şte bu nedenle, yalnızca bu nedenle egemenli ği altına girdi ği basite indirgeme tutumunun rahat kıyılarını terk edip, oturmu ş demokrasilerimizde daha etkin davranabilmek için olup biteni anlama özlemi içinde olan okurlar ile bulu şabilmelidir.

Gerçekli ği ve ahlak do ğrulu ğunu temel alan de ğerlerin toplum içinde yerle şebilmesi, utançsızlı ğı saf dı şı edebilmesi için önümüzde daha uzun yıllar var, diye yazıyor Vaclav Havel, ne var ki sonunda bu de ğerler her zaman galip gelir.” Gazetecinin, sabırla pe şinde ko şaca ğı amaç da bu olmalı. 164

161 Ignacio Ramonet, a.g.e, sf. 164 162 Ignacio Ramonet, a.g.e , sf.94 163 Nurdo ğan Rigel, İleti Tasarımında Haber , Der Yayınları, İstanbul 2000, sf. 201 164 Ignacio Ramonet, a.g.e. sf. 164

63

Demokratik süreçlerin olması gerekti ği gibi i şlemesi için uyanık ve cesur bir basının gereklili ği bilinmekle birlikte oraya çıkan ve gözlemledi ğimiz sonuçlar bu gereksinimin duruma göre hiç ya da çok az kar şılandı ğını ortaya koymaktadır. 165

Artık medyanın da maskesini dü şürüp onu açı ğa çıkarmaya zorlamanın zamanıdır. Bu güzel bir görüntü olmayacak fakat ö ğretici olacaktır. Venezuella’da psikologlar infophrenia denen yeni bir hastalı ğı inceliyorlar. Bu hastalık televizyonda gördüklerinizin kendi deneyiminizle ula ştı ğınız gerçe ğin tam tersi olması durumunda ortaya çıkıyor. E ğer medyada demokrasi için bir kampanya ba şlatırsak infobhrenia’ya maruz kalabiliriz. Çünkü onlar yalan söylemekten vazgeçmeyeceklerdir. Fakat gerçekleri söylüyormu ş gibi davranmalarını gittikçe daha da güçle ştirebiliriz. 166

3.1. YEN İ HABER DE ĞER İ UNSURLARI

1- GÖRÜNTÜ Görüntü günümüzün egemen haber de ğeri. Geçmi şte sesin hakimiyeti yerini görselli ğin gücüne bıraktı. Haber içeri ği artık görüntüyle geçerlilik kazanıyor. 167

Televizyon haberlerinin amacı her şeyi göstermek, görüntülemektir. 168 Görüntü yoksa ço ğu kez haber de olmuyor. Haber bültenlerde ekrana gelen görüntüler amacın haber vermek de ğil, izletmek oldu ğunu ortaya koyuyor. Bu güzel görüntülere fonda ho ş bir müzik e şlik ediyor. Yani haber olması için sadece görüntü olması yeterli, görüntü yoksa ço ğu kez haber

165 Noam Choamsky- Edward S. Herman, a.g.e. , sf.137 166 Noam Choamsky- Edward S. Herman, a.g.e. , sf.256 167 http://www.mediascape.ac.nz/cms/index.php?page=news-values e.t.09.07.2009 168 http://cim.anadolu.edu.tr/article?aid=221 e.t. 09.07.2009

64 de olmuyor. Örne ğin, sonbaharda Büyükada’nın nasıl göründü ğünün anlatılması haber bülteninde yeralması için yeterli oluyor.

2- REKABETÇ İ HABER DE ĞER İ Bazı haberler kurumun yayın politikasına aykırı olmasına ra ğmen salt rekabetçi haber de ğeri kriteriyle bültende yerbuluyor. Yayın kurulu şu izleyiciye kar şı bir eksiklik duymamak için kendi yayın politikası açısından çok önemli olmasa da ba şka bültenlerde varsa bizde de olsun, yerverelim mantı ğıyla haber yapabiliyor.

3- MÜZ İK Haberlerin artık bir fon müzi ği var. Haberin arka planında müzik çalınması haberi gerçeklikten yoksun hale getirmekle kalmıyor, çalan melodiyle duygularda yönlendirilmeye çalı şılıyor, haber bir senaryo kimli ğine bürünüyor. Bu duruma Ergenekon davası haberlerinde ağırlıklı olarak Terminatör Filminin müzi ğinin kullanılmasını örnek gösterebiliriz.

İş leri ürettikleri haberi satmak olan medya kurulu şları müzi ği önemli bir ö ğe olarak kullanıyor. Objektiflik ve tarafsızlı ğın önemi ortak görü şken arka fonda müzikle habere yorum katılmak istenmesi tezat olu şturuyor.

Haberde kullanılacak müzi ğin seçimi haberle birlikte verilmek istenen duyguya göre de ğişiyor. Haber hazırlanırken haber dö şenebilecek kriterde olup olmaması da olay ya da durumun haber olarak tercih edilmesinde önem ta şıyor.

4- ÖFKE- KORKU (DUYGULAR) Bir konu ya da olayın haber olarak seçilebilmesi için görüntü kriterinin devamı olarak duygular önem ta şımaktadır. 169 Duyguların suistimali etkin bir haber de ğeri olarak kar şımıza çıkıyor ve haber bültenleri insanlar üzerinde yönlendirici, kontrol edici gücünü arttırmak için sınır tanımayaca ğını gösteriyor.

169 http://www.mediascape.ac.nz/cms/index.php?page=news-values e.t.09.07.2009

65

Haberlerin abartılması, insanlarda korku duygusu yaratacak şekilde verilmesi televizyonun insanları kendine ba ğımlı hale getirmeye çalı şmasının yollarından biri. Örne ğin, canlandırmalarla, çı ğlık efektleriyle korku filmi haline getirilen kapkaç olaylarına ili şkin haberler.

5- TUHAF OLAYLARLA İLG İ ÇEKMEK İnsanın ilgisini çekme olgusu mesle ğe tümüyle egemen denebilir. Yeni konular insanın ilgisine yöneliktir gerekçesiyle hergün haber de ğeri kazanmaktadır. Gazetecilikte insanın ilgisi nasıl çekilir? sorusuna kamunun ilgisine yönelme şeklinde yanıt aranmaktadır. 170

Uluslar arası Barı ş Ara ştırmaları dergisinde yayınlanan “Haberlerin Üretimi” adlı çalı şmada, dünya olaylarının medyanın algısına göre, haber de ğeri ayrımından geçirilerek sunuldu ğu ve böylece medyanın yeni bir dünya görüntüsü yarattı ğı belirtilmi ştir. 171

İzleyiciyi ekrana ba ğlamanın yolu yeni haber algısında ilgiyi en üst düzeyde tutabilmekten geçiyor. Dünyanın herhangi bir yerinde gerçekle şen herhangi bir durum, bildik haber de ğeri kriterlerinin ötesinde sadece ilginç bulundu ğu için haber olabiliyor. Medya kurulu şlarının amacının di ğer bültenlerden daha çok ilgi çekerek izleyici yakalamak oldu ğu biliniyor. (Örne ğin, di şiyle tır çeken bir adamın anlatıldı ğı haber.) Bu ba ğlamda kamera şakaları, hayvanlar, çocuklar ve onlara dair komik görüntüler haber olmak için yeterli de ğere sahip.

6- Şİ DDET Rakip kanalların bültenleri arasından sıyrılmak için haberlerde bir kaza, sava ş veya herhangi bir karma şa durumunda ekrana ta şınan görüntünün sınırları zorlanıyor. Daha fazla kan, parçalanmı ş bedenler ve izleyenlerde olumsuz duygular yaratabilecek çapta şiddet görüntüleri rekabet adına televizyon ekranında pazarlanıyor. Örne ğin, İran’da

170 Oya Tokgöz, a.g.e., sf. 229. 171 Nurdo ğan Rigel, a.g.e, sf. 204.

66 cumhurba şkanlı ğı seçimi sonrasında ölen Nida’nın a ğzından burnundan kan fı şkıran görüntüleri.

7- CANLI YAYIN BA ĞLANTILARI Televizyon kanalları haber bültenlerinde artık dikkat çekici şekilde canlı yayınlara a ğılık veriyor. Ya şanan her durum ve olay, olayın cereyan eti ği yerden muhabir ba ğlantısıyla izleyiciye ula ştırılarak yayınlanıyor. Canlı yayınlara verilen önem izleyenleri ya şananlara şahit ederek gerçeklik duygusunu artırma çabasından kaynaklanıyor.

Haberde en yeni, en son bilgiyi canlı yayın ba ğlantılarıyla verme kaygısı sadece tematik haber kanallarda de ğil, di ğer kanallarda çarpıcı şekilde görülüyor. Aynı anda 5-6 farklı yerden yayın yapılması televizyon kanalı için adeta bir güç gösterisi olarak yorumlamak yanlı ş olmaz. Zira bu çapta bir yayını yapabilmek büyük yatırımlar gerektirmektedir. Bunu yapamayan daha küçük sermayeli kanallar ise canlı yayın ba ğlantılarının eksikli ğini telefon ba ğlantısıyla kapatmaya çalı şmaktadır. Bu ba ğlantılarda muhabir zaman zaman olay yerinden de ğil, çalı ştı ğı kanal içinde ajans bilgilerini anlatarak aktarabilmektedir.

8- YEN İ EKRAN TASARIMI De ğişim haberin ekrana yansıtılmasında ekranın parçalara ayrılması ve ekranı çepe çevre ku şatan kj bantlarıyla da kendini gösteriyor. Eskiden altta tek satır hazırlanan kj bantları artık aynı anda ekranın dört bir yanına yerle ştirilerek veriliyor. Bu şekilde sadece kameranın kaydetti ği haber görüntüleri de ğil, grafik tasarımlarının da televizyon habercili ği için büyük önem ta şıdı ğını söyleyebiliriz.

Son dakika, birazdan, sıradaki haber, özel haber, özel yayın ve daha birçok çe şitteki haber bantlarının sayısı ve çe şitlerindeki tek sınır yayın yönetmenlerinin hayal gücü. Kanal D ana haber bülteninde bu yeni ekran tasarım uygulamasında Amerikan aksiyon dizisi 24”ün örnek alındı ğını görüyoruz. Canlı yayın ba ğlantılarında da aynı anda 5-6 farklı yerdeki muhabirlerin görüntüleri, haber spikeri de dahil olmak üzere kutulara ayrılarak ekrana getiriliyor.

67 9- YAYIN KURULU ŞUNUN A İT OLDU ĞU GRUBUN FAAL İYETLER İNE VER İLEN ÖNEM Rekabetçi haber de ğeri kriterinden farklı olarak bu kez kurumun ili şkileri, patronun istekleri, kurumun di ğer şirketlerinin dolaylı reklamı olabilecek durumlar ve yayın politikası do ğrultusunda tamamen esnek bir haber de ğeri kriteridir.

Bu kapsamda istenen her şey haber olarak verilebilir. Buna örnek olarak ATV Ana haber bülteninde sırf kanalın patronu oldu ğu için Ahmet Çalık’ın Kültür Bakanıyla birlikte yurtdı şında bir tesisin açılı şında çekilmi ş görüntülerinin 2. haber olarak yer verilmesini gösterebiliriz.

10- HABER AKTÖRÜ Televizyonlarda haberin görselle şmesi ve ticarile şmesi sonucu habercilik sinemanın kavramlarından yardım almaya ba şlamı ştır. Haber aktörleri, olayların, konuların, haber hikayesinin alımlayıcı yönünden kolay tüketilir olmasını sa ğlayan haberi pazarlayan, ki şi, kurum, ülkeler, mekanlardır. Tarihsel süreçlerinden gelen enformasyonun yarattı ğı kamusal bellek gücü ile haber aktörleri, haberleri kolay anla şılır, hatırlanır ve tüketilir hale getirirler. Haber aktöründe görsellik ön plandadır, haberi pazarlar. 172

Haber bültenlerini inceledi ğimizde aynı gün içinde ya şanlar belli iken bazı bültenlerde farklı haberler yayınlandı ğını görüyoruz. Bir kanalın önem verdi ği bir habere bir ba şkası bülteninde yer vermiyor, buradaki tercih yayın politikasını ortaya çıkarıyor. Bu çalı şma kapsamında Türkiye’de aynı holdinge ait (Do ğan Medya Grubu) Star ve Kanal D televizyonlarının aynı gün yayınlanan ana haber bültenlerini inceleyerek yeni haber de ğeri unsurlarını açıklayaca ğız. Aynı medya grubu bünyesindeki Kanal D ve Star Televizyonları yakla şık 40 yıldır gazetecilik yapan U ğur Dündar ve Mehmet Ali Birand yönetiminde hazırlanıyor.

172 Nurdo ğan Rigel, a..g.e , sf.189.

68

3.2 BÜLTEN ANAL İZİ

STAR TV ANA HABER BÜLTEN İ

SON DAK İKA/ HABER HABER HABER İN YEN İ DE ĞER BİRAZDA BA ŞLI ĞI/CAM. DE ĞERL İLİ KJ/BANT TÜRÜ KR İTER İ N/ CANLI SPK Ğİ YAYIN

UZMAN ÇAVU Ş ZAMANLILIK, SICAK TOPLUMSAL ETK İ, FAZLI KALAYCI GEL İŞ ME ŞEH İT OLDU YAKINLIK BE Şİ R ATALAY'IN AÇIKLAMASI. ATALAY CHP ZAMANLILIK, SON SİYAS İ LİDER İNİ YAKINLIK DAK İKA CANLI MAKAMINDA YAYIN ZİYARET ETT İ. CHP L İDER İ BAYKAL: BU ZAMANLILIK, SICAK SİYAS İ ÇATI ŞMA, BELGE SAHTE M İ, ETK İ HABER GERÇEK M İ? BA ŞBAKAN ERDO ĞAN'IN CANLI SA ĞLIK DURUMU, SİYAS İ, ZAMANLILIK, SICAK

YAYIN ERDO ĞAN TOPLUMSAL GEÇERL İLL İK HABER TOPLANTILARINI İPTAL ED İYOR. SON 15 YILDIR ÜSKÜDARDA KALDI ĞI SÜRECE İKAMET ETT İĞİ EMN İYET MAHALLES İNDEK İ EV İNDEN DUYGULARA KISIKLIDAK İ HİTAP ETME VİLLAYA ZAMANLILIK, (BA ŞBAKAN'I SİYAS İ, DETAY TA ŞINIYOR. YAKINLIK, N HARÇLIK TOPLUMSAL HABER KARDE Şİ ETK İ VERD İĞİ MUSTAFA ÇOCUKLARL ERDO ĞAN A RÖP.LER) BA ŞBAKANIN SAKLI BAHÇEDEK İ EV İNE NE ZAMAN GEÇECE Ğİ NE KEND İSİNİN KRAR VERECE Ğİ Nİ

69 SÖYLED İ.

SAYLANIN CENAZES İNİ ZAMANLILIK, HABER SICAK TOPLUMSAL KALDIRAN MÜFTÜ YAKINLIK AKTÖRÜ HABER CHP'L İ OLDU. İŞ ADAMI CİNAYET İ. MEC İDİKÖY'DEK İ RES İDANSIN 22. POL İS- Şİ DDET, RES İDANS CANLI ZAMANLILIK, KATINDA ADL İYE, ÖFKE CİNAYET İ 1 YAYIN YAKINLIK ÖLDÜRÜLEN TOPLUMSAL KORKU ÖLÜ İŞ ADAMINA İLİŞ KİN SON BİLG İLER RES İDANS POL İS- Şİ DDET, CİNAYET İ. FAT İH ZAMANLILIK, SICAK ADL İYE, ÖFKE- EDREM İT NASIL YAKINLIK HABER TOPLUMSAL KORKU ÖLÜDÜRÜLDÜ. ÖLDÜRÜLEN MÜNEVVER KARABULUT'UN POL İS- Şİ DDET, BABASI SÜREYYA ZAMANLILIK, SICAK ADL İYE, ÖFKE- KARABULUTTAN YAKINLIK HABER TOPLUMSAL KORKU YEN İ AÇIKLAMALAR: TEHT İD ALDIK. ALEVLER BU KEZ AYDOS ZAMANLILIK, ÖFKE- SICAK TOPLUMSAL ORMANINDAN YAKINLIK KORKU HABER YÜKSELD İ İSTANBUL AYDOS CANLI ZAMANLILIK, ÖFKE- UN ORMANINDA SON TOPLUMSAL YAYIN YAKINLIK KORKU CİĞ ER İNDE DURUM YANGIN

ZAMANLILIK, ÖFKE- FAC İADAN İZM İRDE YANGIN.. TOPLUMSAL YAKINLIK KORKU KILPAYI

70 İZM İRDE CANLI ZAMANLILIK, ÖFKE- FAC İADAN FAC İADAN TOPLUMSAL YAYIN YAKINLIK KORKU KILPAYI DÖNÜLDÜ KENE Y İNE CAN ALDI, ÖLÜ SAYISI ZAMANLILIK, ÖFKE- SICAK TOPLUMSAL 27'YE YÜKSELD İ YAKINLIK KORKU HABER (DSF) KIRKPINAR MEYDANI KENEYE ZAMANLILIK, DETAY TOPLUMSAL KAR ŞI İLAÇLANDI. ETK İ HABER (DSF) İSTANBUL'DA ZAMANLILIK, ÖFKE- DETAY SİVR İSİNEK TOPLUMSAL ETK İ KORKU HABER İST İLASI BA ŞLADI. AYDIN-İZM İR OTOYOLUNDA KAZA CEP TELEFONU ZAMANLILIK, GÖRÜNTÜ SICAK KAMERASIYLA TOPLUMSAL ETK İ ETK İSİ GEL İŞ ME GÖRÜNTÜLEND İ. DO ĞU EKSPRES İ DE RAYDAN ÇIKTI (DSF) YELKENL İSİYLE İSKELEYE YANA ŞAN İŞ ADAMI ÖFKE- SICAK TOPLUMSAL ZAMANLILIK YA ŞAR DALGIÇ KORKU HABER HAYATINI KAYBETT İ. (DSF) İRAN'DA SULAR DURULMUYOR. Şİ DDET, MUHAL İFLER ÖFKE- SICAK DI ŞHABER ZAMANLILIK GÖSTER İLERE KORKU, HABER DEVAM KARARI GÖRÜNTÜ ALDI. 2. KÖPRÜDE 40 GÜN DE Ğİ L 40 SAAT YETERL İ. PROF SEM İH TERCAN, "DERZLER İN REKABETÇ İ DE ĞİŞ MES İ İÇİN ZAMANLILIK, DETAY TOPLUMSAL HABER BU 40 GÜN ETK İ HABER DE ĞER İ ÇALI ŞMAYA GEREK YOK. HİÇB İR ASMA KÖPRÜDE ŞER İT KAPATILMAZ" DED İ.

71 FAT İH SULTAN REKABETÇ İ CANLI MEHMET ZAMANLILIK, GÜNCEL TOPLUMSAL HABER YAYIN KÖPRÜSÜNDE ETK İ HABER DE ĞER İ SON DURUM HACETTEPE CANLI ÜN İVER İSTES İNDE ZAMANLILIK, DETAY TOPLUMSAL YAYIN NOT SKANDALININ ETK İ HABER İÇ YÜZÜ BAYANLAR DUYGULARA SAK İN FUTBOL HİTAP ETME, OLALIM TOPLUMSAL KAR ŞILA ŞMASIND HABER BAYANLA A KAVGA AKTÖRÜ R! MİLL İ BOKSÖRÜMÜZ SELÇUK AYDIN HABER DETAY TOPLUMSAL DÜNYA AKTÖRÜ HABER ŞAMP İYONLU ĞUN A KO ŞUYOR. STAR OKULLAR KAPANDI AMA VEL İLER İİ ÇİN MARATON Şİ MD İ ZAMANLILIK, BA ŞLADI. VEL İLER EĞİ TİM- DETAY ETK İ, TOPLUMSAL ÖZEL OKULA B İLE YAKINLIK HABER YAZDIRACAK OLSA EVE YAKIN OKUL SEÇMEK ZORUNDA. YAZ AYLARININ VAGEÇ İLMEZ EĞLENCES İ YUNUS ŞOV BÜYÜK İLG İ DUYGULARA GÖRÜYOR. 3 HİTAP ETME, YUNUSUN VE 6 HABER FOKUN YAPTI ĞI MAGAZ İN, İNSAN İLG İSİ, AKTÖRÜ, DETAY

GÖSTER İYİ STAR EĞLENCE TUHAFLIK HABERDE HABER ÇOCUKLAR EĞLENCELİ İLG İYLE İZL İYOR. MÜZ İK BREAK DANS KULLANIMI YAPAN VE FURBOL OYNAYAN YUNUSLAR. KÜÇÜK DEV ADAMLAR. ÜÇ MİNİK İNSAN HABER DETAY TOPLUMSAL TÜRK İYE’N İN İLG İLİSİ AKTÖRÜ HABER AVRUPA SATRANÇ ŞAMP İYONLARI.

72 BURSANIN MUDANYA İLÇES İNDE VAK İT HABER YAZARI HÜZET İN AKTÖRÜ, ÜZMEZ ETK İ, SICAK TOPLUMSAL Şİ DDET, TARAFINDAN ZAMANLILIK HABER ÖFKE- TAC İZ ED İLD İĞİ KORKU İDD İA ED İLEN B. Ç PS İKOLOJ İK TEDAV İ GÖRÜYOR MUTLULUK İNSANIN AYAKLARINI DUYGULARA YERDEN KESER HİTAP ETME, Mİ. İŞ TE AYAKLARI HABER GERÇEKTEN DETAY MAGAZ İN TUHAFLIK AKTÖRÜ YERDEN HABER EĞLENCEL İ KES İLENLER. MÜZ İK AMER İKA’DA KULLANIMI DÜNYANIN İLK YERÇEK İMS İZ NİKAHI KIYILDI

73

KANAL D ANA HABER BÜLTEN İ SON DAK İKA/ HABER HABER İN HABER YEN İ DE ĞER BİRAZDAN BA ŞLI ĞI/CAM. KJ/BANT TÜRÜ DE ĞERL İLİĞİ KR İTER İ / CANLI SPK YAYIN

CANLI BELGE ZAMANLILIK, ETK İ, SİYAS İ SON DAK İKA YAYIN TARTI ŞMASI GEÇERL İLİK

İSTANBUL KUMKAPI AÇIKLARIN SON GÜNLERDE DA B İR ORMAN İLG İ GEM İ YANGINLARININ ÇEK İCİLİK, İNSANLIK HZIZNA ÖFKE- DRAMINA YET İŞ EMEZ ZAMANLILIK,YAKIN KORKU DEM İRL İ. OLDUK. TOPLUMSAL LIK, ETK İ, ALEV ALEV (PARÇALAN SADECE ALEVLER İN GEÇERL İLİK MI Ş HAYVAN KANAL D BUGÜNK İ ADERS İ GÖRÜNTÜLE HABERDE İZM İR'DE B İR Rİ) İNANILMAZ ORMANLIK BÖLGE İDİ. GÖRÜNTÜ LERLE BİRAZDAN AYDOS ORMANI'NDA CANLI YANGIN. ALLAH ZAMANLILIK, İLG İ TOPLUMSAL YAYIN KORUDU YANGIN ÖNEML İLİK ÇEK İCİLİK KISA SÜREDE SÖNDÜ SON DAK İKA İSTANBUL'DA FAT İH SULTAN MEHMET ZAMANLILIK, İLG İ "AFET"TEN TOPLUMSAL ÖNEML İLİK, KÖPRÜSÜ YAKINLIK ÇEK İCİLİK CANLI CANLI ONARIMI TRAF İĞİ YAYIN KİTLED İ İRANDA SEÇ İM İRANDA SEÇ İM HİLES İ HİLES İ REKABETÇ İ GÖRÜNTÜ GÖRÜNTÜLER HABER İRAN DI ŞHABER ZAMANLILIK LER SADECE KANAL D DE ĞER İ, CEHENNEM İ SADECE HABERDE, ÖNEML İLİK KANAL D BİRAZDAN HABERDE

74 SİYASET İN GÜNDEM İNDE İRT İCAYLA MÜCDELE PLANINDA MUHALEFET HEM ZAMANLILIK, SİYAS İ BELGE KR İZİ İKT İDARA HEM ÇATI ŞMA ASKERE SERT MESAJLAR GÖNDERD İ. BELGE TARTI ŞMASI ERDO ĞAN YEN İ VAL İLERLE BİRL İKTEYD İ. KÖMÜR DAHA KI Ş ZAMANLILIK, SİYAS İ GEÇERL İLİK, YARDIMINA GELMEDEN İNSAN İLG İSİ DEVAM KÖMÜR DA ĞIRMAYI AKSATMAYIN DED İ REKABETÇ İ AB,'N İN İLK AB,'N İN İLK TÜRBANLI VEK İLİ HABER SİYAS İ ZAMANLILIK TÜRBANLI MAH İNUR DE ĞER İ, VEK İLİ ÖZDEM İR (DSF) ÖNEML İLİK İRANDA SEÇ İM HİLES İ İLK KEZ BU REKABETÇ İ EKRANDA. ZAMANLILIK, HABER İRAN DI ŞHABER SADECE KANAL D ÇATI ŞMA DE ĞER İ, CEHENNEM İ HABERDEK İ ÖNEML İLİK GÖRÜNTÜLERLE... İRANDA D İREN İŞİ N REKABETÇ İ SEMBÖLÜ N İDA, İRAN DI ŞHABER İNSAN İLG İSİ HABER TAT İLE İZM İRE CEHENNEM İ DE ĞER İ GELM İŞ . DUYGULARA HİTAP ETME, ŞEH İT ASKER İN UZMAN ÇAVU Ş AĞLAYAN FAZLI KAYACI ZAMANLILIK, ETK İ, TARSUSA TOPLUMSAL ÇOCUKLARI HAYATINI YAKINLIK ATE Ş DÜ ŞTÜ KAYBETT İ. NIN DAKİKALAR SÜREN GÖRÜNTÜLE Rİ ANKARA HACETTTEPE ÜN İVERS İTES İNDE NOT ÜN İVERS İTEDE TOPLUMSAL ZAMANLILIK, ETK İ HESAPLAMADA SKANDAL BİR SAHTEKARLIK YAPILDI. SINAV SONUÇLARI DE ĞİŞ TİRİLD İ.

75 MHP'L İ VEK İL MOTORS İKLETL İ ÇARPIP SİYAS İ ZAMANLILIK, ETK İ GENCE ÇARPIP KAÇTI MI? KAÇTI MI? İSTANBUL KUMKAPI AÇIKLARIN DA B İR AKILLARA GEM İ DURGUNLUK İNSANLIK VEREN B İR DRAMINA CİNAYET, İŞ ADAMI DUYGULARA POLAT DEM İRL İ. LÜKS TOPLUMSAL ZAMANLILIK, ETK İ HİTAP ETME, TOWERS'DA SADECE RES İDANSDA ÖNEML İLİK CİNAYET KANAL D ÖLDÜRÜLDÜ. HABERDE HASAN HEYBETL İ İNANILMAZ GÖZALTINDA GÖRÜNTÜ LERLE BİRAZDAN CEM GAR İPO ĞLU'NUN YAKALANMASI İÇİN, MECL İS BA ŞKANI KÖKSAL DUYGULARA TOPTAN HİTAP ETME, GİRİŞİ MDE TOPLUMSAL ZAMANLILIK, ETK İ REKABETÇ İ BULUNDU. GENÇ HABER KIZIN CESED İNİN DE ĞER İ ÇÖPTE BULUNDU ĞU ANIN GÖRÜNTÜLER İ Şİ MD İ.. ANKARA'NIN EN İŞ LEK YER İNDE, BİR M İNİBÜS YOLCULAR DUYGULARA TIKABASA ŞOKA G İRD İ DOLUYKEN ZAMANLILIK, ETK İ, HİTAP ETME, TOPLUMSAL MİNİBÜS LAST İĞİ PATLADI, YAKINLIK ŞAŞIRTICI, DE Ğİ L TAKLA ATTI. OLAY İLG İ ÇEK İCİ YER İNDEN CAN BOMBA! PAZARI GÖRÜNTÜLER İ..

KUMKAPIDA B İR GEM İDE İNSANLIK DUYGULARA ÖZEL DRAMI Şİ RKET ZAMANLILIK, ETK İ, İNSANLIK TOPLUMSAL HİTAP ETME, HABER ÇALI ŞANLARININ YAKINLIK DRAMI MAA ŞLARINI ÖNEML İLİK ÖDEM İYOR

BA ŞBAKAN DUYGULARA ERDO ĞAN ZAMANLILIK, HİTAP ETME, EV ALMA İ TOPLUMSAL EMN YET İNSAN İLG İSİ MAHALLES İNDEK İ (ÜZGÜN KOM ŞU AL EV İNDEN TA ŞINDI, KOM ŞULARL

76 ESNAF, A VATANDA Ş VE RÖPORTAJL ÇOCUKLAR AR) ÜZGÜN

FOTOMUHAB İRLE Rİ DERNE Ğİ ÖDÜL TÖREN İNİN ONUR REKABETÇ İ KONU FOTO İLG İNÇ OLARAK HABER CUMHURBA ŞKANI SİYAS İ, MUHAB İRİ BL İNEN, İNSAN DE ĞER İ, GÜL. GÜL MAGAZ İN GÜL, S İYAS İ İLG İSİ, YAKINLIK HABER FOTOMUHAB İR MONA L İSA YELE Ğİ G İYD İ AKTÖRÜ DEKLAN ŞÖRE BASTI CENT İLMEN ZİRAATÇ İLER DERNE Ğİ BA ŞKANI İBRAH İM YETK İN HABER KONUKLAR AKTÖRÜ, CENT İLMEN AYAKTA TOPLUMSAL BA ŞKAN KALMASIN D İYE DUYGULARA AYAKTA ZORLANDI. HİTAP ETME HERKESE YER BULDU KEND İ AYAKTA KALDI. REKABETÇ İ HABER YERÇEK İMS İZ AYAKLARI ORTAMDA N İKAH, İLG İNÇ OLARAK DE ĞER İ, MAGAZ İN BL İNEN, İNSAN YERDEN AYAKLARI EĞLENCEL İ İLG İSİ KES İLD İ YERDEN KES İLD İ! MÜZ İK KULLANIMI ONUN ADI ERON GELM İŞ GEÇM İŞ EN İLG İNÇ HABER BASKETE İMZA YOK ARTIK, ATTI. YOUTUBE AKTÖRÜ, MAGAZ İN TUHAFLIK GİT EV İNDEN DA V İDEOSU NBA DUYGULARA AT BAR İ! YILDIZLARINI HİTAP ETME GÖLGEDE BIRAKTI. EN İLG İNÇ BASKET..

YAZ YA ĞMURLARI ZAMANLILIK, TÜRK İYE TOPLUMSAL YAKINLIK, ETK İ, KAPIDA. GEÇERL İLİK DİKKAT !

77 BİR HAVAALANININ ORTASINDAN YOL GEÇER M İ? S İZİ DÜNYANIN EN İLG İNÇ ÖNEML İLİK, HAVALANINA DUYGULARA DÜNYANIN EN GÖTÜRECE Ğİ M. MAGAZ İN TUHAFLIK ACAY İP UÇAK HİTAP ETME HAVAL İMANI YAKLA ŞIYOR , ŞAŞIRTMA OTOMOB İLERE KIRMIZI YANIYOR. ORTASINDAN OTOYOL GEÇ İYOR. FAT İH SULTAN MEHMET MÜJDE CANLI ZAMANLILIK, ETK İ, KÖPRÜSÜNDE TOPLUMSAL 2.KÖPRÜ YAYIN YAKINLIK TRAF İĞİ N SON AÇIK! DURUMU...

78 STAR ANA HABER BÜLTEN İ

Bir ana haber bülteni içinde 7 canlı yayın ba ğlantısının çok sık rastlanılan bir durum olmadı ğı görülüyor.

Haberler a ğırlıklı olarak toplumsal haber ba şlı ğı altında toplanabilir. Televizyon habercili ğinde görüntülere ve sese e şlik etmek üzere haberin özetleyen birkaç kelimenin yazıldı ğı KJ bandı, Star Haber tarafından daha da arttırılarak kullanılıyor.

Sadece ekranın alt kısmında de ğil, sa ğ kö şesinde dik olarak da haber bandına yerveriliyor. En önemlisi haber de ğeri kriterleri olarak bilinen kriterlerin ötesinde, Star Haber’de ekrandaki dik yazı bantları ile de haber için “sıcak haber”, “detay haber” gibi farklı kategorizasyonlar yapıldı ğını görüyoruz. Bunlar haber de ğeri kriterleri ba ğlamında yeni ve farklı bakı şı ortaya koyuyor.

Tüm haberlerde müzik kullanılmasıyla da haber metninin ve görüntülerin yetersiz bulundu ğu ve izleyicinin duygularının yönlendirilmek istendi ği anla şılıyor.

Star Haber’de yayınlanan basketbol oynayan yunuslara ili şkin haber tamamen görüntü ve müzik ö ğeleri sayesinde haber olarak bültende yerbuluyor. Çocuk röportajları ve yunus görüntülerinden olu şan haberde CNNTURK logosu dikkat çekiyor. CNNTURK’de yayınlanmı ş bir haberin, aynı medya holdinginin di ğer televizyonlarında yayınlanması ola ğan bir durum olarak kar şımıza çıkıyor.

79

KANAL D ANA HABER BÜLTEN İ

Türkiye’nin en eski televizyoncularından Mehmet Ali Birand tarafından sunulan Kanal D Ana Haber bülteninde haberler için hazırlanan film gibi jenerikler dikkat çekiyor. Amerikan dizisi 24’ün ekran bölme formatının yanısıra efekler ve ekranda yerverilen yazılar Kanal D Haber’in kullandı ğı görsel unsurlar.

Haber kurgularında aksiyon filmi temposu yansıtan Kanal D Haber, incelenen bülteninde 4 canlı yayın ba ğlantısı gerçekle ştirdi. Siyasi ve Toplumsal haberlerin a ğırlıkta oldu ğu haberler alt kj bantlarına ek olarak ekranın en üstünde hazırlanan kj bantları, bol yazı, müzik, ve efektlere yer ekrana geliyor. Müzik bültendeki tüm haberlerde, haberlerin kendi orijinal alt sesine ra ğmen eklenerek duyguyu arttırıcı bir ö ğe olarak kullanılıyor.

Bültendeki üst kj bantlarının haberi daha etkileyici ve sansasyonel kılmak için kullanıldı ğı görülüyor. Bakım çalı şması nedeniyle 2. köprü’deki trafik yo ğunlu ğuna ili şkin canlı yayında üst kj bandında “AFET”TEN CANLI YAYIN ifadesi çarpıcı. Bu Kanal D’nin abartıya yönelik tarzını ortaya koyuyor.

Bültendeki “Dünyanın en acayip havalimanı” haberi, görüntü kalitesi çok dü şük bir cep telefonu kamerasıyla çekilmi ş ve tamamen ilgi çekece ği dü şünüldü ğü için görüntüler son derece bozuk olmasına ra ğmen bültende yeralıyor.

Ayrıca bültendeki Ziraatçiler Derne ği’nin bir toplantısında Dernek Ba şkanı’nın davetlilere yer ayarlayıp kendisinin ayakta kalmasının haber yapılmasını bildik haber de ğeri kriterleriyle açıklamak zor. Espirili bir şekilde sunulan haberde görüntüler hızlandırarak komik unsurlar eklenmeye çalı şılmı ş.

Medya için video payla şım sitelerinden youtube”da yeralan görüntüler de önemli haber kaynakları arasında bulunuyor. Takla atarak basket atan Amerikalı bir gencin görüntüleri bir

80 olay ya da durumun haber olması için şaşırtma, güldürme, hayret uyandırma gibi duygulara hitap etmesinin yeterli oldu ğunu ortaya koyuyor.

Tüm bunlar gösteriyor ki, holding bünyesinde yer alan televizyon kanallarında klasik haber de ğeri kriterlerinden farklı olarak yeni haber de ğeri kriterleri sıklıkla kullanılmakta. Medya grubu için önem ta şıyan olay ve durumlar, inandırıcılı ğı arttırmak için canlı yayın ba ğlantılarına a ğırlık verilmesi, ekranların izleyicinin en çok dikkatini çekecek şekilde çerçeve ve bantlarla yeniden tasarlanması, müzik, özel efekt ve grafik kullanımıyla izleyicinin eğlenmesinin sa ğlanmaya çalı şıldı ğını söylemek mümkün.

81 SONUÇ

Televizyonun en etkili program türü “haber” artık kılık de ğiştirdi. Ticari de ğeri ile üreten ve da ğıtana sa ğladı ğı güç sayesinde holdingler için cezbedici bir ürün özelli ği kazandı. Kitleler üzerindeki etkisiyle holding patronlarının ilgisini çeken basın kurulu şları prestijini haberle sa ğlamaktadır.

Farklı mecralardan aldı ğı haberle do ğru ve eksiksiz bilgilendi ğini sanan kitlelerin ise izledikleri habere daha dikkatli bakmaları gerekmektedir. “Haber De ğeri Kavramının De ğişmesi Sürecinde Basın Kurulu şları Mülkiyetinin Etkisi” konulu tezimizde haberin alınıp satılan ve ticari getirisi; asıl amacı, kitlelerin bilgilenmesini sa ğlamak olan misyonundan neden ve nasıl uzakla ştırıldı ğı ele alındı.

İlk olarak medyanın en etkili içeri ği olan haberin kavramsal boyutları kuramsal olarak ortaya kondu. İlk bölümde haber kavramı ve haber de ğeri ba şlıkları altında uzmanların görü şleriyle, haberin amacı farklı haber tanımlarıyla açıklanmaya çalı şıldı.

Buradan hareketle ikinci bölümde haberin bir “ticari i ş alanı” haline gelmesi süreci ele alındı. Kitle ileti şim araçlarının medya holdinglerine dönü şmesi sürecinde “tekelle şme olgusu”, “Türkiye’de medya holdingleri” ve “Türkiye’de tekelle şme süreci” ba şlıkları altında haberin kar getiren, alınıp satılan bir meta haline gelmesiyle ya şanan de ğişim ve bu de ğişime neden olan reklamveren, siyasal iktidar ve holding ili şkileri etkisi somut örneklerle ortaya konmaya çalı şıldı.

Geli şmi ş teknoloji ürünü yatırımlarla güç gösterisi yapan yayın kurulu şlarının tek elden verdi ği bilgiyi çok kaynak varmı ş izlenimi yaratarak haberin saygınlı ğını yitirme e ğilimi anlatılmaya çalı şıldı.

82 Medya, ona sahip olanların elinde toplumları etkileyen çok önemli bir güçtür. Seyredilme kaygısı, ses ve görüntü unsurlarının kullanılarak en fazla etkinin yaratıldı ğı televizyon habercili ğini sansasyonel olmaya zorlamaktadır. Bu sonuç “Haberin De ğişimi” ba şlıklı 3. bölümde anlatılmaya çalı şıldı.

Haberin artık akla de ğil, duygulara hitap eden unsurlarla dolduruldu ğu yeni haber de ğeri kriterleri anlatılarak sunuldu. İncelenen haber bültenlerinde müzik, özel efektler ve heyecanlı seslendirmelerle adeta bir aksiyon filmi havası yaratılmaya çalı şıldı ğı, ekranı dolduran kj bantlarıyla görselli ğin daha etkili kullanılmaya çalı şıldı ğı ortaya kondu. Bültenlerde yerverilen haberler önce bilinen haber de ğeri kriterleriyle ele alındı, ancak geleneksel kriterlerle açıklanamayan haberlerin hiç de azımsanmayacak nicelikte oldu ğu görülüyor. Haberde hakim olan yeni değerler ve yeni sunum formları tablola ştırılarak de ğişim kanıtlanmaya çalı şıldı.

Böylece haberlerin, özellikle televizyon haberlerinin ana ekseninin e ğlence ve en çok dikkat çekebilecek konulardan seçildi ği, dolayısıyla yeni de ğer kriterlerinin seçimlerde öne çıktı ğı ortaya kondu.

Tezimizde, daha çok izleyici çekebilmek, daha çok talep edilmek amacıyla, medyanın, kendi “mülkiyet çıkarları” do ğrultusunda ilerlerken ço ğu kez halkın haber alma özgürlü ğünü yerine getirme misyonundan uzakla ştı ğı, haberin yeni kriterinin medya patronu, reklamveren ve hükümet üçgeninde “istendi ği” şekilde kitlelere sunulması oldu ğu gösterilmeye çalı şıldı.

Özetle yeni haber de ğeri kriterlerinin ba şta bir grup içinde yayın yapan gerek tematik gerekse kitle kanallarında olmak üzere Türkiye’de yayın yapan tüm kanallarda geçerli oldu ğunu söylemek yanlı ş olmayacaktır. Bu durum, izleyicinin, olaylar ve durumlar hakkında bilgilendirilmesinden çok, e ğlendirilmesi gerçe ğini kar şımıza çıkarmaktadır. Do ğru ve gerçek, haber bültenlerinde, yayın kanalının mülkiyet sahibinin çıkarları do ğrultusunda yeniden şekillenmektedir.

83 KAYNAKÇA

ADAKLI Gülseren, Türkiye’de Medya Endüstrisi , Ütopya Yayınevi, Ankara 2006

ALEMDAR Korkmaz, Erdo ğan İrfan, İleti şim ve Toplum , Bilgi Yayınevi, 1990

ALVER Füsun, Televizyon Ana Haber Bültenlerinde Siyasal Elit Kullanımı , Yayımlanmamı ş doktora Tezi, İstanbul, 1997

ARHAN Faruk vd., Medya Ele ştirisi ya da Hermes’i Sorgulamak , Öteki Yayınevi, Ankara 1999

ARTHUR Asa Berger, Esentials of Mass Communication Theory , Sage Publications, 1995

AVCI Nabi, Enformatik Cehalet , Rehber Yayınları, Ankara, 1990

AYKOL Hüseyin, DEM İRER Temel, Canavarla şan Medya , Yorum Yayınevi, İstanbul, 1996

BENNETT W. Lance, Politik İlizyon ve Medya , Nehir Yayınları, İstanbul, 2000

BIGNELL Jonathan, Media Semiotics: An Introduction , Manchester University Press, 1997

CHOMSKY Noam, Herman, Edward S., Medyanın Kamuoyu İmalatı, Medyanın Tekelle şmesi, Kitlelerin Yönlendirili şi ve Zorunlu İtaat , Çivi Yazıları, İstanbul, 2004

84 CHOMSKY Noam, Modern Ça ğda Entellektüellerin Rolü , Pınar Yayınları, İstanbul 1992

CHOMSKY Noam, Medya Gerçe ği, Çev: Abdullah Yılmaz, Osman Akınbay, Everest Yayınları, İstanbul, 2004

CEREC İ Serdar, İleti şiverelim , Şule Yayınları, İstanbul, 2007

ÇÖLA ŞAN Emin, Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi , Bir Medya Belgeseli, Bilgi Yayınevi, 49. Basım, Ankara 2007

DA ĞDA Ş Erdal, Kamuoyu ve İleti şim , T.C. Anadolu Üniversitesi E ğitim, Sa ğlık ve Bilimsel Ara ştırma Çalı şmaları Vakfı Yayın No:139, Eski şehir, 1998

DEBORD Guy, Gösteri Toplumu ve Yorumlar , Çev: Ay şen Ekmekçi-Ok şan Ta şkent, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1996

DE FLEUR Melvin, Dennis Everette E., Understanding Mass Communication , Boston, 1985

DURAN Ragıp, Burası Dünya Polis Radyosu , Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2001

ERDO ĞAN İrfan, Uluslar arası İleti şim , Kaynak Yayınları, İstanbul 1995

ERDO ĞAN İrfan, Dünyanın Çarpık Düzeni; Uluslararası İleti şim , Kaynak Yayınları, İstanbul, 1995

ESL İN Martin, TV Beyaz Camın Arkası , Çev: Murat Çiftkaya, Pınar Yayınları, İstanbul 1991

85 FISHMAN Mark, Manufacturing the News , University of Texas Press, 1980

FISKE John, İleti şim Çalı şmalarına Giri ş, Çev: Süleyman İrvan, Ark Yayınevi, Ankara 1996

FOWLER Roger, Language in the News , Routledge, London 1998

GALTUNG Johan-Ruge Mary, The Structure of Foreign News: The Presentation of the Congo and Cyprus Crises in Four Norweian Newspapers , Journal of International Peace Research, Volume:1, 1965, Journal of Internatinal Peace Research, 1965

GÖNENÇ Özgür, Medya Dünyası , İ.Ü. İleti şim Fakültesi Yayınları, İstanbul 2004

GÖRGÜLÜ Güventürk, Basında Ekonomik Ba ğımlılık , Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, İstanbul, 1991

HERSTSGAARD Mark, Reagan Bizi nasıl aldattı: Ba şkanın propaganda fabrikası , 1984

HOWARD Herbert H., Televizyon Kanallarının Grup ve Çapraz Mülkiyeti , 1985

Christopher Horrocks, Baudrillard ve Milenyum , Çev: Kaan Ökten, Everest Yayınları, İstanbul 2006

HUFFMAN Suzanne, The 21st Centry, Broadcast News Handbook , McGraw Hill Higher Edication, NY 2001

İNAL Ay şe, Haberi Okumak , Temuçin Yayınları, İstanbul 1996

86 İSP İRL İ Muhammed, Medya Gerçe ği ve Haberciler , Akça ğ Basım Yayım ve Pazarlama, Ankara, 2000

KARS Ne şe, “Yazılı Basından Televizyona geçi şte Tekelle şme E ğilimleri Açısından Televizyon Habercili ği” , Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enistitüsü Radyo-Televizyon Ana BilimDalı, Doktora Tezi, İstanbul, 1996

KAPLAN Yusuf, Giri ş, Enformasyon Devrimi Efsanesi , Rey Yayınları, İstanbul 1991

KAPLAN Yusuf, Öykü Anlatma ve Mit Üretme Aracı olarak Televizyon, Çev: Gökçen Kaplan, A ğaç Yayınları, İstanbul, 1993

KEANE John, Medya ve Demokrasi , Çev: Haluk Şahin, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1992

KIMBALL Penn, Downsizing The News , Network CutBacks In The Nation’s Capital, Washington 1994

KOCABA Ş Şakir, Fizik ve Gerçeklik: Bilim Felsefesine Kavramsal bir Yakla şım , Küre Yayınları, İstanbul 2001

KONGAR Emre, Küresel Terör ve Türkiye , Remzi Kitabevi, 4. Basım, İstanbul 2002

MACCHESNEY Robert, Küresel İleti şimin Politik Ekonomisi , Kapitalizm ve Enformasyon Ça ğı, Epos, Ankara 2003

MATELSKY Marilyn J., TV Habercil ğinde Etik , Çev: Bahar Öcal Düzgören, Yapıkredi Yayınları, İstanbul, 1996

87

MATTELART Michele, İleti şim Kuramları Tarihi , Çev: Merih Zıllıo ğlu, İstanbul İleti şim Yayınları, 1998

McQUAIL Denis, Kitle İleti şim Kuramı , Çev: Ahmet Haluk Yüksel, Anadolu Üniversitesi Yayınları” Eski şehir, 1994

NEB İLER Halil , Medyanın Ekonomi Politi ği, Sarmal Yayınevi, İstanbul, 1995

OKTAY Mahmut, Politikada Halklaili şkiler , Derin Yayınları, İstanbul 2002

OSKAY Ünsal, İleti şimin ABC’si , Simavi Yayınları, İstanbul, 1994

POSTMAN Neil, Televizyon: Öldüren E ğlence-Gösteri Ça ğında Kamusal Söylem , Çev: Osman Akınhay, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1994

RAMONET Ignacio, Medyanın Zorbalı ğı, Çev:Aykut Derman, Om Yayınevi, İstanbul 2000

RİGEL Nurdo ğan, Haber, Çocuk, Şiddet , Der Yayınları, İstanbul 1995

RİGEL Nurdo ğan, İleti tasarımında Haber , Der Yayınları, İstanbul 2000

RİGEL Nurdo ğan, Ka ğıt Kaplanlar , Der Yayınları, İstanbul 1993

RİGEL Nurdo ğan, Şahlanan Şiddet , Der Yayınları, İstanbul 1995

SİLVERSTONE Roger, Why Study the Media?, Sage Publication, London 1999

SÖZEN Edibe , Medya İleti şimi, Medyatik Hafıza , Tima ş Yayınları, İstanbul, 1997

88

SÖZEN Edibe, Popüler Söylem Üreticisi Medya, Medyatik Hafıza , Tima ş Yayınları, İstanbul 1997

TÖRENL İ Nurcan, Yeni Medya, Yeni İleti şim Ortamı Bili şim Teknolojileri Temelinde Haber Medyasının Yeniden Biçimleni şi, Bilim ve Sanat, Ankara 2005

TUCHMAN Gaye, Objectivity as Strategic Ritual: An Examination of Newsman’s Notions of Objectivity , American Journal of Sociology, 1972

TUCHMAN Gaye, Making News , The Free Pres, NewYork, 1978

TURAM Emir, 2000’li Yıllara Do ğru Türkiye’de TV , Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 1996

TUROW Joseph, Media Industries: The Production of News and Entertainment, 1984

ULUÇ Güliz, Küreselle şen Medya: İktidar ve Mücadele Alanı , Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul 2003

USLUATA Ayseli, İleti şim , İleti şim Yayınları, İstanbul 1997

VAN Dijk Teun A., Söylemin Yapıları ve İktidarın Yapıları , Medya, İktidar, İdeoloji”, Der:Küçük Mehmet, Ark Yayınları, Ankara 1999

VASSAF Gündüz, Cehenneme Övgü , Ayrıntı Yayınları, İstanbul 1995

MAKALELER

89

ATABEK Necdet, “Kurmacılara Göre Anlatı”, Kurgu Dergisi , Sayı:11, 1992

ATABEK Necdet, “Gazetecilikte Tarafsızlık”, Marmara Üniversitesi İleti şim Dergisi , Sayı:7, Temmuz, İstanbul, 1994

ATABEK Necdet, “Sava ş ve Medya: ABD’nin Vietnam ve Körfez Sava şlarındaki Medya Politikaları”, Kurgu Dergisi , Sayı:13, Eski şehir, 1995

CRONKITE Walter, “TV’deki Haber Niteliksiz Olursa”, Çev: Rita Urgan, Cumhuriyet Dergi , İstanbul, 16.03.1997

CHOMSKY Noam, “Egemen Medyayı Egemen Yapan Nedir?” Çev: Sibel Özbudun, Özgür Üniveriste Forumu Dergisi , Sayı:12, Ekim-Aralık 2000

ÇA ĞLAR Şebnem, “Sava şta Figürana Rol Çaldırmak: Ötekinin Ekranında Sava şı İzlemek”, İstanbul Üniversitesi Dergisi , Sayı:12, İstanbul 2002

DAMLAPINAR Zülfikar, “Basının Seçmen Davranı şını Etkileme Süreci”, Selçuk Üniversitesi İleti şim Dergisi , Konya, 2000

DURAN Ragıp, “Amerikan Medyasında Haber mi Show mu?”, İleti şim Ara ştırmaları Derne ği Bülteni , 1998

GANS Herbert, Are U.S Journalists Dangerously Liberal? Deciding What’s News? Colombia Journalism Rewiew , Kasım- Aralık 1985

KAPLAN Yusuf, “Giri ş, Enformasyon Devrimi Efsanesi”, Rey Yayınları , İstanbul, 1991

90

KAYA Ra şit, “Küreselle şme ve Medya”, İleti şim Dergisi , Ankara, 2000

KAYADOR Vakur, “Kitle İleti şim Araçları Ne İş e Yarıyor?”, Adam Sanat Dergisi , Sayı:181, Şubat, 2001

KIVANÇ Ümit, “Meydanı Bo ş Bırakmayalım”, Bikrim Dergisi , Sayı:68-69, Aralık 1994 - Ocak 1995

ODYAKMAZ Necla, “Propaganda Aracı Olarak Radyo”, İstanbul Üniversitesi İleti şim Fakültesi Dergisi , Sayı:12, İstanbul 2002

ÖZERKAN Şengül, “Medya, Dil ve İdeoloji”, İstanbul Üniversitesi İleti şim Fakültesi Dergisi , Sayı:12, İstanbul, 2002

ÖZGEN Murat, “Türk Basınının Geli şimine Tarihsel bir Yakla şım ve De ğerlendirme”, İstanbul Üniversitesi İleti şim Fakültesi Dergisi , İstanbul 2001

ÖZGEN Murat, “Kurumsal ve Tarihi Açıdan Gazetecinin Etik Kimli ği”, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yayınları , İstanbul 1998

ŞEKER Mustafa, “Televizyonda Haberlerin İmge Üretme ve Anlam Yitirme Sorunu”, Selçuk Üniversitesi İleti şim Dergisi , Konya 2000

YÜKSEL Mehmet , RTÜK Medya’da Şiddete Duyarlılık Paneli , A:Ü. İleti şim Fakültesi Dekan Yardımcısı, Yayın no 11.

91 İNTERNET

ARSAN Esra Doğru, Değişmeyen Türkiye’nin Değişen Medyası, Karizma Dergisi NisanMayısHaziran 2001, http://www.medyakronik.net/akademi/makaleler/makaleler32.htm

ERDO ĞAN İrfan, “Kapitalist Medya Profesyonelli ği ve Haber Olmayan Haberler”, ttp://media.ankara.edu.tr/erdogan/haber.htm

İNSEL Ahmet, Demokrasi, “Medya ve Kamu Hizmeti”, http://www.radikal.com.tr/diger/ekler/radikal2/2000/04/02/turkiye/01demm.shtml http://aber.ac.uk/media/students/mbp.9702/html/2001 http://apoletlimedya.blogspot.com/2008/09/ne-doan-ne-erdoan.html

http://apoletlimedya.blogspot.com/2008_10_26_archive.html http://arsiv.sabah.com.tr/2008/09/19/haber,918B9128E4CB4A84B3103398A61D3A8 B.html

http://cim.anadolu.edu.tr/article?aid=221 http://www.calik.com http://www.cukurovaholding.com.tr/turkce/index2.htm http://www.doganholding.com.tr/yatirimci- iliskileri/_pdf/faaliyet_raporlari/2008_31_mart.pdf http://www.dogusgrubu.com.tr/tr/icerik/3/2/sektorler

http://www.dorduncukuvvetmedya.com/print.php?sid=8995

92 http://www.ekoayrinti.com/news_detail.php?id=9136 http://www.haber7.com/haber/20090302/Turkiyenin-en-zengin-100-isadami.php http://www.haberkulesi.com/haber_oku.asp?haber=1116 http://www.habertakimi.com/55189-Basbakandan-Boykot-Cagrisi.html http://www.mediascape.ac.nz/cms/index.php?page=news-values http://www.nethaber.com/Ekonomi/66694/Kral-tvyi-NTVnin-de-patronu-olan-Dogus http://www.nethaber.com/Toplum/101871/TURKIYEDE-ILK-DOMUZ-GRIBI- VAKASI-Esi-saniliyordu http://www.parkgroup.com.tr/genel.php http://www.rtuk.org.tr/sayfalar/IcerikGoster.aspx?icerik_id=5929dd1a-d261-48bf- b707-b123eaa7537f http://www.timeturk.com/dogan-grubu-ak-partiye-savas-chpye-kucak-acti-60274- haberi.html http://www.webanne.com/kolali_iceceklerin_zararlari.html http://www.stargazete.com/yazarlar/utalu/2002/03/29 www.birgun.net/sunday_index.php?news_code=1222589084&year=2008&month=09 &day=28 www.karakutu.com/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&t=3800&start=0&p ostdays=0&postorder=asc&highlight www.selsus.com/modules.php?name=Vitrin&c_op=UrunDetay&urunno=utop_0005_t ur_erd

93

MEDYAYADA FAAL İYET GÖSTEREN GRUP VE Şİ RKETLER

ALBAYRAK GRUBU

Gazete: Yeni Şafak.

Televizyon: TV NET

AKSOY GRUBU (TMSF İLE ANLA ŞMALI)

Televizyon: , SuperSport, Gala Tv, Viva Tv.

Radyo: Show Radyo, Radyo 5, Nostalji Türk, Radyo Viva.

CİNER GRUBU

Televizyon: Kanal 1, Habertürk.

Dergi: FHM, Arena, Rolling Stone, OK, Marie Claire, Empire, Süper Dergi, PC Magazin, Seventeen, Marie Claire Maison, Electronic Gaming Monthly, Joy.

İnternet: Habertürk.com, Guncel.net.

Radyo: Habertürk Radyo

ÇALIK GRUBU

Gazeteler: Sabah, Takvim, Yeni Asır, Pas Fotomaç.

94 Televizyon: ATV

Dergiler: Yeni Aktüel, Bebe ğim ve Biz, Sinema, Sofra, Home Art, Şamdan Plus, Para, Global Enerji, Transport, Hukuki Perspektifler, Cosmopolitan, Harper’s Baazar, Auto Classic, Auto Motors & Sport, Cosmo Girl, Cosmopolitan Bride, Esquarie, Forbes Türkiye, House Beautiful, Hülya,

Radyo: Radyo City.

Baskı ve Da ğıtım: Turkuvaz Da ğıtım (eski adı Merkez Da ğıtım)

ÇUKUROVA GRUBU

Televizyon: Show TV, SKY Türk.

Digital&Pay TV: Lig Tv, ShowMax, ShowPlus, GoldMax, GoldMax2, MovieMax, MovieMax2, ActionMax, TürkMax, MovieMax HD, ComedyMax, DiziMax, MyMax, İz TV, Estore Tv, S’nek TV.

Gazete: Ak şam, Tercüman, Güne ş.

Radyo: Alem FM, Lig Radyo.

Dergi: Alem, Total Film, Stuff, Platin, FourFourTwo, AutoCar, Eve, Maxim.

DO ĞUŞ GRUBU

Televizyon: NTV, CNBC–e, e2, NBA TV, NTVSpor, Kral TV

Radyo: NTV Radyo, Radyo Eksen, Radio N101, Billboard Radio.

95 Dergi: Motor Boat, National Geographic, National Geographic Kids, CNBC–e Business, Billboard, Slam, F1 Racing, Evo.

İnternet: ntvmsnbc.com, ntvspor.net.

(Di ğer: NTV Kitap Yayınları)

FETHULLAH GÜLEN CEMAAT İ GRUBU

Gazete: Zaman, Today's Zaman.

Televizyon: Samanyolu TV, Samanyolu Haber TV, Mehtap TV, Ebru TV, Yumurcak TV.

Dergi: Aksiyon

Haber Ajansı: Cihan Haber Ajansı

İnternet: Samanyoluhaber.com.

Radyo: Burç Fm, Dünya Radyo, SamanyoluHaber.

FOX GRUBU ( R. MURDOCH)

Televizyon: Fox TV, Baby TV, FX tv, FoxLife, National Geo .

İHLAS GRUBU

Televizyon: TGRT Haber TV, TGRT Pazarlama TV.

Haber Ajansı:

96 İhlas Haber Ajansı.

Gazete: Türkiye Gazetesi.

İnternet: İhlas.net

Radyo: TGRT FM

KANAL 7 GRUBU

Televizyon: Kanal 7, Ülke TV, Kanal7 Int, TVT.

Radyo: Radyo7, İstanbul'un Sesi Radyosu.

İnternet: Haber7.com, Cafesiyaset.com, Rotahaber.com, Tumspor.com, NewsTime7.com

KOZA İPEK GRUBU

Gazete: Bugün

Televizyon: Kanaltürk

Radyo: Kanaltürk Radyo

POWER GROUP

Televizyon: Power Türk TV

Radyo: Power FM, Power Türk, Power XL, RadyoFenomen.

97 (Diğer: PowerClub, PowerRecords)

SARAN GRUBU

Radyo: RadyoTatlıses, RadyoTime, RadyoPink, RadyoSpor.

Televizyon: History Channel Türkiye, Hallmark TV Türkiye.

(Di ğer: S Reklam, Saran Digital Studios, Saran Marketing.)

STAR (SANCAK) GRUBU

Gazete: Star.

Televizyon: 24.

1 NUMARA GRUBU

Televizyon: NumberOne TV, Fashion One TV

Radyo: Radyo Klas, NumberOne FM.

DO ĞAN GRUBU

Gazete: Hürriyet, Milliyet, Posta, Vatan, Radikal, Fanatik, Referans, Turkish Daily News.

TV: Kanal D, Star TV, CNN Türk

Digital&Pay TV: Dream TV, Dream Türk, D Max, D Yesilçam, D Plus, D Çocuk, D Spor, BJK TV, GS TV, FIX TV, Movie Smart, Movies 24, , Pembe Smart, D Shopping, TAY TV, Emlak TV.

98 Time Warner & Do ğan Ortaklı ğı: TNT TV, Cartoon Network TV

Dergi: Atlas, Auto Show, Blue Jean, Burda, Capital, Chip, Dr. Ku şhan’la Diyet, Ekonomist, Elele, Elle, Elle Decor, Ev Bahçe, Evim, Formsanté, Güncel Hukuk, Hafta Sonu, Hello, Hey Girl, İstanbul Life, Level, Lezzet, Maison Française, Pc Net, Seda Magazin, Seninle, Tempo, Yacht Türkiye, Goal. (Ayrıca 16 çocuk ile 2 gençlik dergisi)

Haber Ajansı: Do ğan Haber Ajansı.

Radyo: RadyoD, Radyo Moda, CNN Türk Radyo, Slow Türk.

Yurtdı şı: Euro D, Euro Star. Kanal D Romania TV TME Gazeteleri (Iz Ruk v Ruki, Expressz, Oglasnik.)

İnternet: Hurriyet.com.tr, Milliyet.com.tr (Milliyet Emlak ve Arabam gibi 5 alt marka), Yenibiris.com, Insankaynaklari.com, Hurriyetemlak.com, E–Kolay E–Kolay.net, Mahmure, Bigpara), Azbuz.com, HepsiBurada.com, Gayet.net, HerEveLazim.com.tr, HemAlHemSat.com, GeziSitesi.com, OnPunto.com, TatilSepeti.com.

Baskı ve Da ğıtım: Yaysat, DPP Dergi Pazarlama Planlama, Do ğan Printing Center, Dogan Ofset.

(Di ğer: D Productions, Kanal D Home Video, MedyaNet, Do ğan Kitap, Altın Sayfalar, DMC, Do ğan Telekom, Smile ADSL, D&R.)

DİĞ ERLER İ

ABC Yayıncılık – (Gazeteler) Fotospor, Şok, (Dergiler) PC Tech, Game World, ( İnternet) ABCFoto.net, (Ayrıca) ABCYapım, ABCMedya Pazarlama.

Ba şkent Üniv. – KanalB, Radyo Ba şkent.

Best – Radyo1, Best FM, NaklenFutbol.com

Bursa Olay Grubu (TMSF) – Olay TV, Olay FM, Bursa Olay gazetesi.

99 Canwest Radyo Grubu – Süper FM, Metro Fm, Joy Fm, Joy Türk FM.

Cem – Cem TV, Cem Radyo, HaberCem.com.

Cumhuriyet – Cumhuriyet gazetesi, ( İnternet) kitap.cumhuriyeti.com.tr

Dünya Grubu – Dünya gazetesi, (Dergiler) Byte, PC World, Dünya Gıda, Dünya İnşaat, Makine Magazin, Pazarlama Dünyası, ( İnternet) dunyastore.com, dunya.com, (Da ğıtım) Dünya Süper Da ğıtım.

Haydar Ba ş Grubu – Mesaj TV, Meltem TV, Meltem Radyo, Yeni Mesaj Gazetesi.

İş çi Partisi – UlusalKanal, Aydınlık, Teori, Bilim ve Ütopya dergileri.

LM Dergileri – Leman, L Manyak, Atom, Red, Kaçak Yayın, Git.

Maya Media – (Dergiler) NBA Türkiye, Perfect Wedding, Men's Health, Trendsetter, T3, Parents, CepTest, Leziz, ( İnternet) menshealth.com.tr, bebesin.net, happykids.com.tr, t3.com.tr

MediaSA – Fashion TV Türkiye, Z tv.

MNG Holding – TV8

OmMedia – (Dergiler) All, TurkishTime, T İM Report, Natura, Icon.

Pal Media – PalHaber.com, Pal FM, PalStation Radio.

Saadet Partisi – Milli Gazete, TV5.

Termikel Grup – Kanal A, Radyo A.

Vatan Dergi Grubu – Madame Figaro, InStyle, Boxer, TekBorsa, Fortune Türkiye.

Yeni Asya – YeniAsya gazetesi, Sentezhaber.com, Bizim Radyo, (Dergiler) Bizim Aile, Can Karde ş, Genç Yakla şım, Köprü.

Yeni Ça ğ – YeniÇa ğ gazetesi, YeniÇa ğ TV.

Taraf gazetesi - Sahibi Alkım Yayınevi. Tutunabilmek için hisse kar şılı ğı borç alıyor. İş adamı Mehmet Betil’den borç alıp hisse vermi şler. 173

173 http://www.turkeyforum.com/satforum/archive/index.php/t-433696.html e.t 02.06.2009

100 RADYO VE TELEV İZYONLARIN YAYIN İLKELER İ AŞAĞIDAK İ MADDELER I ŞIĞINDA BEL İRLENM İŞ TİR:

Yayın İlkeleri 174

Madde 4 – (De ğişik: 15/5/2002-4756/2 md.)

Radyo, televizyon ve veri yayınları, hukukun üstünlü ğüne, Anayasanın genel ilkelerine, temel hak ve özgürlüklere, millî güvenli ğe ve genel ahlâka uygun olarak kamu hizmeti anlayı şı çerçevesinde yapılır. Yayınların Türkçe yapılması esastır. Ancak, evrensel kültür ve bilim eserlerinin olu şmasına katkısı olan yabancı dillerin ö ğretilmesi veya bu dillerde müzik veya haber iletilmesi amacıyla da yayın yapılabilir. (De ğişik dördüncü cümle: 15/7/2003- 4928/14 md.) Ayrıca, kamu ve özel radyo ve televizyon kurulu şlarınca Türk vatanda şlarının günlük ya şamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılabilir. (Ek hükümler: 3/8/2002-4771/8 md.) Bu yayınlar, Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel niteliklerine, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlü ğüne aykırı olamaz. Bu yayınların yapılmasına ve denetimine ilişkin usul ve esaslar, Üst Kurulca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Radyo, televizyon ve veri yayınlarında uyulması gereken yayın ilkeleri şunlardır: a) Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve ba ğımsızlı ğına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlü ğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı yayın yapılmaması. b) Toplumu şiddete, teröre, etnik ayrımcılı ğa sevk eden veya halkı sınıf, ırk, dil, din, mezhep ve bölge farkı gözeterek kin ve dü şmanlı ğa tahrik eden veya toplumda nefret duyguları olu şturan yayınlara imkân verilmemesi. c) Yayıncılı ğın, gerek yayın organı, gerekse hisse sahipleri ve üçüncü derece dahil olmak üzere üçüncü dereceye kadar kan ve sıhrî hısımları veya bir ba şka gerçek veya tüzel ki şinin haksız çıkarları do ğrultusunda kullanılmaması.

174 http://www.rtuk.org.tr/sayfalar/IcerikGoster.aspx?icerik_id=5929dd1a-d261-48bf-b707-b123eaa7537f e.t. 05.06.2009

101 d) İnsanların dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî dü şünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri nedenlerle hiçbir şekilde kınanmaması ve a şağılanmaması. e) Yayınların toplumun millî ve manevî de ğerlerine ve Türk aile yapısına aykırı olmaması. f) (De ğişik: 3/8/2002-4771/8 md.) Özel hayatın gizlili ğine saygılı olunması. g) Türk millî e ğitiminin genel amaçlarının, temel ilkelerinin ve millî kültürün geli ştirilmesi. h) Türkçenin; özellikleri ve kuralları bozulmadan konu şma dili olarak kullanılması; millî birlik ve bütünlü ğün temel unsurlarından biri olarak ça ğda ş kültür, e ğitim ve bilim dili halinde geli şmesinin sa ğlanması. ı) Ki şilerin manevî şahsiyetlerine ele ştiri sınırları ötesinde saldırıda bulunulmaması, cevap ve düzeltme haklarına saygılı olunması, soru şturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberlerin soru şturulmaksızın veya do ğrulu ğuna emin olunmaksızın yayınlanmaması, saklı kalması kaydıyla verilen bilgilerin kamu yararı ciddî bir biçimde gerektirmedikçe yayınlanmaması. j) Yayıncılı ğın haksız bir amaç ve çıkara alet edilmemesi ve haksız rekabete yol açılmaması, ilân ve reklam niteli ğindeki yayınların bu niteliklerinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıklanması, bir basın organının özel çabalarla yarattı ğı ürünün kendi ürünüymü ş gibi sunulmaması, ajanslardan veya ba şka bir medya kayna ğından alınan haberlerin kaynağının belirtilmesine özen gösterilmesi. k) Suçlu oldu ğu yargı kararı ile kesinle şmedikçe hiç kimsenin suçlu ilân edilmemesi veya suçluymu ş gibi gösterilmemesi; ki şileri suç i şlemeye yönlendirecek veya korku salacak yayın yapılmaması. l) Haberlerin yayınlanmasında tarafsızlık, gerçeklik ve do ğruluk ilkelerine ba ğlı olunması; özgürce kanaat olu şumunun engellenmemesi; haber kaynaklarının kamuoyunun yanıltılmasının amaçlandı ğı haller dı şında gizlili ğinin korunması. m) Halkı aldatacak, yanıltacak veya haksız rekabete yol açacak reklam yayınlarına yer verilmemesi. n) Siyasî partiler ve demokratik gruplar arasında fırsat e şitli ği sa ğlanması; tek yönlü, taraf tutan yayın yapılmaması; seçim dönemlerinde belirlenen seçim yasaklarıyla ilgili ilkelere aykırı davranılmaması.

102 o) (De ğişik:3/3/2004 – 5101/5 md.) Yayınlarda, eser ve ba ğlantılı hak sahiplerine 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile tanınan hakların ihlâl edilmemesi. p) Bilgi ileti şim telefonları yoluyla yarı şma ve benzeri yöntemlere ba şvurulmaması ve bunların sonucunda dinleyici ve seyircilere ikramiye verilmemesi veya ikramiye verilmesine aracılık edilmemesi, lotarya yapılmaması, bilgi ileti şim telefonları yoluyla yapılacak anket ve kamuoyu yoklamalarının, hazırlık a şamasından sonuçlarının ilânına kadar noter nezaretinde gerçekle ştirilmesi. r) Televizyonda bölünür ekran yoluyla ana program ile ilgili veya ilgisiz bilgiler veren konuları i şleyen yayınların yapılmaması, çerçeveler veya alt yazı tekni ği kullanılarak sürekli yayın yapılmaması, haberde konu ile ilgili olmayan görüntülerin verilmemesi, haberle benzerlik arz eden görüntülerin ar şiv niteli ğinin belirtilmesi. s) Program hizmetlerinin bütün unsurlarının insan onuruna ve temel insan haklarına saygılı olması. t) Yayınların müstehcen olmaması. u) (De ğişik: 1/7/2005-5378/37 md.) Kadınlara, güçsüzlere, özürlülere ve çocuklara kar şı şiddetin ve ayrımcılı ğın te şvik edilmemesi. v) (De ğişik: 3/8/2002-4771/8 md.) Yayınların şiddet kullanımını özendirici veya ırkçı nefret duygularını kı şkırtıcı nitelikte olmaması. y) Suç örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerinin yansıtılmaması. z) Gençlerin ve çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlakî geli şimini zedeleyecek türden programların, bunların seyredebilece ği zaman ve saatlerde yayınlanmaması.

103

104