Açik Telgraf

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

Açik Telgraf AÇIK TELGRAF Büyükelçi Anıları AÇIK TELGRAF Dışişleri Bakanlıklarında haberleşme en önemli işlemlerden biridir. Temin edilen bilgilerin bir an önce merkeze iletilmesi veya merkezden bir temsilciliğe gidecek talimatın zamanlaması bazen hayati bir durum alabilmektedir. Genelde iki türlü haberleşme vardır. Biri, gizli olmayan ve yabancı devletler veya üçüncü şahıslar tarafından okunsa bile zararsız sayılabilecek bilgilerin aktarılmasıdır. Bunlara, e-mail hayatlarımıza girene kadar açık telgraf denirdi. Diğer haberleşme türü ise saklanması gereken gizli bilgilere ilişkindir. Bunlara şifreli yazı veya kripto haberleşme denir. “Açık Telgraf” başlığını, bu kitapta toplanan yazılar, belki bir zamanlar gizli kalması gereken bilgileri ihtiva etmekle beraber, artık kamuoyunca bilinmesinde sakınca değil bilakis yarar olduğunu düşündüğümüz bilgiler içerdiği için kullandık. Önsöz Dışişleri memurlarının en önemli özelliği, mesleğe başladıkları kâtiplik unvanını, unvan değişse de içlerinde taşımalarıdır. Diğer bir deyişle mesleğe girdikten ayrılana dek hayat yazmakla geçer. Ya bir not, ya bir tutanak, ya da bir değerlendirme en gencinden en kıdemlisine kadar devam eder. Hiçbirimiz tarihçi değiliz ama tarihe meraklıyız. Tarihe, daha mesleğe girer girmez tanık olmaya başlarız. Bazen az da olsa katkıda bile bulunuruz. Mesleğe girdikten emekli olana kadar ortalama kırk yıl hizmet veren diplomatlar birçok olayla karşılaşır, devlet insanlarını yakından görme, izleme ve tanıma imkanına erişir. Görev yaptığı ülkelerde Türkiye’nin ilgilenmeye vakit bulamadığı olaylara ve gelişmelere tanık olur. En önemli artısı Türkiye’yi temsil etme şerefine nail olmaktır. Meslekten ayrıldıktan sonra ise çeşitli nedenlerden dolayı bu yazma alışkanlığı azalır. Gerçi artık anılarını kaleme alan veya çeşitli medya kuruluşlarına değerlendirme yazan emekli meslektaşlarımızın sayısı artmışsa da kanımca bu çalışmalar daha da zenginleşebilir. İşte bu düşünceyle, Global İlişkiler Forumuna üye Büyükelçilerimizin meslek hayatlarında tanık oldukları ve akıllarında kalan, yaşadıkları veya gözlemledikleri ilginç tecrübelerin kısaca da olsa aktarılmasının yararlı olacağını düşündüm. Burada yer alan yazılar bunun neticesidir. Kanımca çok değişik zaman ve yerlere ilişkin bilgi ve değerlendirmeler, çeşitli hikâyeciklerle birlikte ortaya çıkmıştır. Bunların arasında, Büyükelçilerimizin görev yaptıkları süreler boyunca Avrupa Birliği ile gelişen olaylara, Kıbrıs – Yunanistan ile yaşananlara, Balkanlarda olanlara, Katalanlarla olan tarihimizin İspanyollarla olandan eskiye gitmesine, Lübnan’daki gelişmelere, İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilere, Türki Cumhuriyetlerine, Uzak Doğu ziyaretlerine, protokol durumlarına, Avusturya toplumunun özelliklerine dair değerlendirmeler ile Türkiye’de yapılan bir Birleşmiş Milletler konferansına üç farklı bakış açısı sunan yazılar bulunmaktadır. Çalışmada, kapalı kutu Kuzey Kore ile ilgili olarak iki tane değerlendirmenin yer alması da sanırım ender bulunan bir husustur. Dışişleri Bakanlığına girdikten sonra ilk yıllarda yaşanan tecrübesizlikleri ve bir Türk diplomatının nasıl olması gerektiğini ortaya koyan yazılar ile her yıl düzenlenen Büyükelçiler Konferansı’nda yapılan bir yemek konuşması birbirlerini tamamlayan parçalardır. Amacımız değişik görev yerlerinde bulunan değerli Büyükelçilerimizin hatırında kalan ve okuyucunun ilgisini çekebilecek bilgileri aktarmaktır. Dileriz ki buna benzer derlemeleri ileride daha da çeşitlendirebiliriz. Selim Yenel İçindekiler 6 Yiğit Alpogan - Bellekten Bir Kaç Anı 12 Ertuğrul Apakan - Yolun Başında: 1978-1979 Yılları 21 Ender Arat - Avrupa Birliği’nin Düşünce Grubu / Osmanlı - Katalan Dayanışması 41 Hilal Başkal - Kadın Diplomat Olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni Temsil Etmenin Onuru 55 Yusuf Buluç - Tanıtma 62 Ali Bilge Cankorel - Türk Dışişlerinde Diplomat Olmak 73 Mehmet Fatih Ceylan - Pakistan’daki Görev Yıllarından Kalan Hatıralar 81 Nazif Murat Ersavcı - Montrö Sözleşmesi Hakkında Bilinmeyen Tarihi bir Olay / Avro Üzerinde Türkiye Haritası Nasıl Yer Aldı? / İrlanda’dan bir Anekdot: 1996 86 Hasan Göğüş - Onuncu Büyükelçiler Konferansı, En Kıdemli Büyükelçi Konuşması 91 Orhan Güvenen - OECD “Consensus” Kuralı 95 Erdoğan İşcan - Benzeri Olmayan bir Diplomasi Deneyimi: Kuzey Kore’ye Akredite Olmak 101 Selim Karaosmanoğlu - İki Anı, İki Temel İlke 106 Celalettin Kart - Lübnan Anı ve Gözlemlerim 116 Alev Kılıç - Belgrad’dan İki Anı 119 Üner Kırdar - Birleşmiş Milletler HABITAT-II Konferansı: İstim Arkadan Gelsin, Lûtfi Kırdar Spor ve Sergi Sarayı 123 Selim Kuneralp - Benim Tanıdığım Kenan Evren / Kuzey Kore Günlüğü 141 Mithat Rende - Müzakere Masalarından Kalan 154 Namık Tan - İsrail Başbakanı Olmert’in Türkiye’yi Ziyareti 163 Kaya Türkmen - Devlet Hizmetinde 171 Ahmet Üzümcü - Romanya Devlet Başkanı Nikolay Çavuşesku’nun Türkiye Ziyareti (Haziran 1976) / HABITAT-II Zirvesi / Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün İsrail’de Şimon Peres İle Görüşmesi (Ocak 2005) 178 Selim Yenel - HABITAT-II / Viyana Günleri 6 GRF/GİF Yiğit Alpogan Ödemiş’te 1945 yılında doğan Büyükelçi Alpogan, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun olmuştur. 1968 yılında Dışişleri Bakanlığına girmiş ve Merkez’de şube müdürlüğünden müsteşar yardımcılığına kadar değişik kademelerde ve yurt dışında ise değişik ülkelerdeki Türk temsilciliklerinde görev yapmıştır. Büyükelçi Alpogan, bu çerçevede Tokyo’daki Türkiye Büyükelçiliğinde II. Kâtip ve Başkâtip (1972-75), Lefkoşa Büyükelçiliğinde Başkâtip (1975-77), Cenevre’de Birleşmiş Milletler Ofisi nezdindeki Türkiye Daimi Temsilciliğinde Müsteşar (1979- 1983), Lahey Büyükelçiliğinde 1.Müsteşar (1985-89) ve Atina Büyükelçiliğinde Elçi- Müsteşar (1991-95) olarak çalışmıştır. 1995 yılında Büyükelçiliğe yükselmiş ve Aşkabat ve Atina Büyükelçisi olarak hizmet ettikten sonra Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci ışığında başlatılan reformlar çerçevesinde Türkiye’nin ilk sivil Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri olarak 2004- 2007 yılları arasında görev yapmıştır. Bilahare Türkiye Büyükelçisi olarak Londra’ya atanan Büyükelçi Alpogan burada 2007’den 2010 yılına kadar hizmet etmiştir. Kendisi Londra’daki görevi esnasında 2009 yılında “Yılın Diplomatı” seçilmiştir. 2010 yılında emekliliğini takiben Barselona’da bulunan Akdeniz İçin Birlik Örgütü’nün Genel Sekreter Yardımcısı olarak atanmıştır. Bu örgütteki görev süresinin 2016 yılında sona ermesini takiben Büyükelçi Alpogan Ankara’ya dönmüştür. Halen AVİM’de (Avrasya İncelemeleri Merkezi) danışman statüsünde çalışmaktadır. Türkmenistan Hükümeti ve Atina Kenti Belediyesi tarafından verilmiş madalyaları bulunmaktadır. Açık Telgraf 7 Bellekten Bı̇ r Kaç Anı Meslek hayatımda yaşadığım onca olay içerisinde iki tanesi bana Türk diplomatı olmanın onur, gurur ve ayrıcalığını özellikle yaşatmıştır. Dolayısıyla bunlar belleğimde adeta “anılar-üstü” bir yere sahip olmuşlardır. Bunlardan ilki, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’mızdır. Diğeri ise 17 Aralık 2004 tarihinde Brüksel’deki Avrupa Birliği Zirvesi’nde ülkemizin siyasi kriterleri yeterli ölçüde karşıladığı belirtilerek, 3 Ekim 2005’de üyelik müzakerelerine başlanması kararının alınmasıdır. Kıbrıs’ta harekatımızın başladığı 20 Temmuz 1974 günü genç bir Başkâtip olarak görev yaptığım Tokyo Büyükelçiliğimize giderken de, 17 Aralık 2004’de Ankara’da Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri olarak masamda çalışırken de aynı ruh hali bana hakim olmuştu. Türk diplomatı olmanın engin hazzı içerisindeydim. Başım dikti. Gururlu idim. İçim sevinç doluydu. Bugün geriye baktığımda, ulus olarak 30 yıl içinde biri askeri, diğeri siyasi iki büyük zafer kazanmıştık. Bunların ilki olan Kıbrıs Barış Harekatı’nın, daha sonraki kariyerimin neredeyse yarısına damga vuracak olan Kıbrıs-Yunanistan konularına girişimin adeta bir önsözü olacağını tabii ki bilemezdim. Tıpkı Tokyo’yu takiben rotasyon tayini olarak Lefkoşa’ya atanmamın bunun ilk işareti olacağını bilemediğim gibi. Kadere inanmam. Ama zaman zaman “acaba mı?” dediğim olaylar olmuştur. Kıbrıs’ta görev yaptım. Yunanistan’da bir seferi Büyükelçi olmak üzere iki defa bulundum. Merkez’de Kıbrıs Dairesinde Şube Müdürü, bilahare Bakan Özel Danışmanı'nın Siyasi Konulardan (tabii ki başta Kıbrıs-Yunanistan işleri. Yıllar 1978-79. Kıbrıs Barış Harekatı ertesi ve Lefkoşa’dan dönüş sonrası) Sorumlu Yardımcısı olarak çalıştım. Belli başlı iştigal alanı Ege’deki sorunlar olan Denizcilik Dairesi Başkanlığı görevini yürüttüm. Aşkabat, Türkmenistan’daki ilk büyükelçilik görevime de Atina Büyükelçiliği Elçi- Müsteşarı iken tayin oldum. Aşkabat’ta iken her alanda gelişmekte olan ilişkilerimiz içerisinde Türkmen doğal gazının ülkemize bir boru hattı ile getirilmesi projesi özel bir yere sahipti. Her iki ülke Cumhurbaşkanları merhum Demirel ile merhum Saparmurat Türkmenbaşı ikili ilişkilerimizin geliştirilmesine daima büyük önem vermişlerdir. Türkmenbaşı, Cumhurbaşkanımıza büyük bir sevgi ve hürmet besler, kendisine “baba” diye hitap ederdi. Resmi ziyaretlerde el ele tutuşarak dolaştıklarına çok kez tanık olmuştum. 8 GRF/GİF Günlerden bir gün Türkmenbaşı beni çağırttı. Doğal gaz boru hattı konusunda Sayın Cumhurbaşkanımıza özel bir mektup göndermek istediğini, hassas niteliği dolayısıyla mektubu bizzat benim götürmemi rica ettiğini söyledi. Ankara’yı bilgilendirdim. Hareket tarihime kadar olan dönemde Sayın Türkmenbaşı ile çeşitli vesilelerle bir araya geldik. Türkmenbaşı, Cumhurbaşkanımıza benimle bir hediye göndermek istediğinden bahsetmeye başladı. “Gardaşına” hediyesini götürmemden memnun olacağını söylüyordu. Bunun benim için bir emir olması ötesinde şeref teşkil edeceği cevabını verdim. Ankara’ya
Recommended publications
  • THE CYPRUS QUESTION in the MAKING and the ATTITUDE of the SOVIET UNION TOWARDS the CYPRUS QUESTION (1960-1974) a Master's
    View metadata, citation and similar papers at core.ac.uk brought to you by CORE provided by Bilkent University Institutional Repository THE CYPRUS QUESTION IN THE MAKING AND THE ATTITUDE OF THE SOVIET UNION TOWARDS THE CYPRUS QUESTION (1960-1974) A Master’s Thesis by MUSTAFA ÇAĞATAY ASLAN DEPARTMENT OF INTERNATIONAL RELATIONS BILKENT UNIVERSITY ANKARA September 2008 To my grandfathers Osman OYMAK and Mehmet Akif ASLAN, THE CYPRUS QUESTION IN THE MAKING AND THE ATTITUDE OF THE SOVIET UNION TOWARDS THE CYPRUS QUESTION (1960-1974) The Institute of Economics and Social Sciences of Bilkent University by MUSTAFA ÇAĞATAY ASLAN In Partial Fulfillment of the Requirements for the Degree of MASTER OF ARTS in THE DEPARTMENT OF INTERNATIONAL RELATIONS BILKENT UNIVERSITY ANKARA September 2008 I certify that I have read this thesis and have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of Arts in International Relations. --------------------------- Associate Prof. Hakan Kırımlı Supervisor I certify that I have read this thesis and have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of Arts in International Relations. --------------------------- Assistant Prof. Dr. Nur Bilge Criss Examining Committee Member I certify that I have read this thesis and have found that it is fully adequate, in scope and in quality, as a thesis for the degree of Master of Arts in International Relations. --------------------------- Assistant Prof. Dr. Eugenia Kermeli Examining Committee Member Approval of the Institute of Economics and Social Sciences --------------------------- Prof. Dr. Erdal Erel Director ABSTRACT THE CYPRUS QUESTION IN THE MAKING AND THE ATTITUDE OF THE SOVIET UNION TOWARDS THE CYPRUS QUESTION (1960-1974) Aslan, Mustafa Çağatay M.A., Department of International Relations Supervisor: Associate Prof.
    [Show full text]
  • Neo-Kemalism Vs. Neo-Democrats?
    ' TURKISH FOREIGN POLICY BETWEEN 1960-1971: NEO-KEMALISM VS. NEO-DEMOCRATS? Sedat LAÇ 0NER ‘I hope you will understand that your NATO allies have not had a chance to consider whether they have an obligation to protect Turkey against the Soviet Union if Turkey takes a step which results in Soviet intervention without the full consent and understanding of its NATO allies.’ 1 Lyndon B. Johnson, US President, 1964 ‘Atatürk taught us realism and rationalism. He was not an ideologue.’ 2 Süleyman Demirel , Turkish Prime Minister Abstract In the post-coup years two main factors; the détente process, and as a result of the détente significant change in the United States’ policies towards Turkey, started a chain-reaction process in Turkish foreign policy. During the 1960s several factors forced Turkish policy makers towards a new foreign policy. On the one hand, the Western attitude undermined the Kemalist and other Westernist schools and caused an ideological transformation in Turkish foreign policy. On the other hand, the military coup and disintegration process that it triggered also played very important role in the foreign policy transformation process. Indeed, by undermining Westernism in Turkey, the West caused an ideological crisis in Kemalism and other foreign policy schools. The 1960s also witnessed the start of the disintegration process in Turkish politics that provided a suitable environment for the resurgence of the Ottoman schools of thought, such as Islamism and Turkism. 1 The Middle East Journal , Vol. 20, No. 3, Summer 1966, p. 387. 2 0hsan Sabri Ça /layangil, Anılarım, ( My Memoirs ), ( 0stanbul: Güne 2, 1990), p.
    [Show full text]
  • Turkey's Islamists: from Power-Sharing to Political
    TURKEY’S ISLAMISTS: FROM POWER-SHARING TO POLITICAL INCUMBENCY The complex relationship between political Islam and the Turkish state – from political exclusion in the early Republican era, to power-sharing in the post-World War II multi-party era, to political incumbency in the 2000s – was crowned by AKP’s landslide electoral victory in 2002. The author debunks two myths regarding this relationship: first, that Kemalism enjoyed a monopoly of political power for decades and second, that Islamists achieved victory in 2002 after being the regime’s sole opposition. According to the author, Turkey’s failed Middle East policy can be attributed to AKP’s misconception that its Islamic counterparts would achieve power after the Arab uprisings just as they had done in Turkey in 2002. Behlül Özkan* Spring 2015 * Dr. Behlül Özkan is an Associate Professor in the Department of Political Science and International Relations at Marmara University, Istanbul. 71 VOLUME 14 NUMBER 1 BEHLÜL ÖZKAN he 1995 elections in Turkey, in which the Islamist Welfare Party (Refah Partisi) won the most votes, garnered much attention both in Turkey and abroad. Welfare Party leader Necmettin Erbakan took office as T prime minister the following year, the first time in the country’s histo- ry that an Islamist had occupied an executive position. Erbakan was subsequently forced out of office in the “post-modern coup” of 28 February 1997, widely inter- preted as a sign that achieving power by democratic means was still impossible for Islamists. Prominent Islamists such as current President and former Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan have often declared themselves to be the victims of the February 28 coup, which they cite as an instance of the perpetual repression faced by Islamists and their political constituencies since the founding of the Republic.
    [Show full text]
  • The False Promise [Of the 'Turkish Model']
    THE FALSE PROMISE Ahmet T. Kuru Since the collapse of the Ottoman Empire, most Turks preserved the belief, beyond a simple expectation, that one day they would have ‘grandeur’ again. In fact, this was largely shared by some Western observers who regarded Turkey as a potential model for the coexistence of Islam and democracy. Almost a century after the collapse of the Ottoman Empire, however, it would be fair to depict Turkey as a mediocre country, in terms of its military, economic, and socio-cultural capacities, and a competitive autocracy, regarding its political system. The promise of the Turkish case to combine the best parts of Islamic ethics and modern democratic institu- tions appeared to be false. What explains the failure of the idea of the ‘Turkish model?’ To simplify a complex story, one could define the competing groups in Turkish politics until 2012 as Kemalists and their discontents. For the former, it was the religious and multi-ethnic characteristics of the Ottoman Empire that led to its demise. The Turkish Republic, in contrast, had to be assertive secularist, and Turkish nationalist, to avoid repeating the maladies of the Ottoman ancien régime. This project required radical reforms, including the replacement of the Arabic alphabet with Latin, and an authoritarian regime, since the majority of Turks were conservative Muslims, and Kurds resisted assimilation. A major problem of the Kemalist understanding of Westernisation was its extreme formalism, probably due to the fact that Kemalism was primarily represented by the military. According to this formalist perspective, dress code and way of life defined the level of Westernisation of a person.
    [Show full text]
  • Yolsuzluk Ve Usulsüzlük Olaylarinin Türk Siyasetine Yansimalari (1923–1950)
    YOLSUZLUK VE USULSÜZLÜK OLAYLARININ TÜRK SİYASETİNE YANSIMALARI (1923–1950) Erkan AFŞAR Doktora Tezi Tarih Anabilim Dalı Prof. Dr. Selami KILIÇ 2013 Her Hakkı Saklıdır T.C. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI Erkan AFŞAR YOLSUZLUK VE USULSÜZLÜK OLAYLARININ TÜRK SİYASETİNE YANSIMALARI (1923–1950) DOKTORA TEZİ TEZ YÖNETİCİSİ Prof. Dr. Selami KILIÇ ERZURUM–2013 I İÇİNDEKİLER ÖZET ............................................................................................................................... V ABSTRACT .................................................................................................................. VI ÖNSÖZ ......................................................................................................................... VII KISALTMALAR ........................................................................................................... X EKLER LİSTESİ ......................................................................................................... XI GİRİŞ ............................................................................................................................... 1 BİRİNCİ BÖLÜM TEK PARTİLİ DÖNEMDE YAPILAN YOLSUZLUK VE USULSÜZLÜKLER 1.1.BAHRİYE VEKİLİ İHSAN (ERYAVUZ) BEY DAVASI ( 1927–1928) ........ 23 1.1.1. İhsan Eryavuz’un Hayatı ............................................................................ 24 1.1.2. Bahriye Vekâletinin Kurulması .................................................................. 24 1.1.3. İsmet Paşa ile
    [Show full text]
  • Download Chapter
    PARTIES ESTABLISHED IN TURKEY AFTER 1960 AND THEIR ACTORS Assist. Prof. Dr. Mehmet Biçici Gaziantep University Introduction Organized structures formed in order to gain the authority to govern in a country by elections or to become partners in the administration of the country through coalition governments are called political parties (Gökçe, 2013). According to the political scientist Duverger’s evaluation of political parties, there are two main periods in the formation of political parties. In these two main periods, the background of the emergence and development of parties is taken into consideration. The first main period considers how the parties formed and under what conditions, while in the second main period, how the parties came to the present day after the World War II are examined (Göktürk, 2016). We can gather Party Political Systems under two headings. These are the two-party political system and the multi-party political system. In the two-party political system there are two major parties that are trusted to be elected by the people voting. Those who vote choose between these two parties, and the party that holds the majority wins power. 3. Parties are far from powerful in this election. The best known examples of the two-party political systems are seen in the United States and England. The candidates for power in these countries have two large majorities. Other smaller parties are unable to be in power because they cannot get close to the big two parties. Examples include the Republican Party and the Democratic Party in the US, and the Labor Party and the Conservative Party in the UK.
    [Show full text]
  • İzmir Adnan Menderes Airport Brochure
    ADB İzmir Adnan Menderes Airport IZMIR’S BACKGROUND 4.1 million people reside in Izmir and it is the 3rd most populous city in Turkey. Also referred as the “Pearl of the Aegean”, Izmir is a tourist destination located at the Aegean coast of Turkey and is well-known for its historical sites, beautiful beaches and holiday resorts. The city attracts 1.2 million foreign visitors each year thanks to the numerous tourist attractions in and around. Hosting one of the biggest ports in Turkey, Izmir also has a significant amount of trade volume. TAV Airports built brand new international and domestic terminals for Izmir Adnan Menderes (ADB) in order to expand the capacity and accommodate the increasing air transport demand to/from the city. Operator of 14 airports worldwide, TAV Airports assists the airlines and tour operators to grow their business in Izmir through its regional experience and know-how. ADB IZMIR OFFERS THE BEST OF THE AEGEAN Izmir is well-known for its historical areas, beautiful beaches and holiday resorts. Izmir Adnan Menderes Airport (ADB) is the most convenient entry point to the Aegean region for the visitors. The city is closely located to major touristic districts such as Çeşme, Selçuk and Kuşadası. Its massive tourism makes Izmir a lively city. The House of the Virgin Mary, located near Ephesus in Selçuk, is a holly place for Christians and visited by more than half a million people every year. The tourism development plans of the Government regarding Izmir and its vicinity reveals that the bed capacity of the region will be increased from 40,000 to 100,000 by 2023.
    [Show full text]
  • Who's Who in Politics in Turkey
    WHO’S WHO IN POLITICS IN TURKEY Sarıdemir Mah. Ragıp Gümüşpala Cad. No: 10 34134 Eminönü/İstanbul Tel: (0212) 522 02 02 - Faks: (0212) 513 54 00 www.tarihvakfi.org.tr - [email protected] © Tarih Vakfı Yayınları, 2019 WHO’S WHO IN POLITICS IN TURKEY PROJECT Project Coordinators İsmet Akça, Barış Alp Özden Editors İsmet Akça, Barış Alp Özden Authors Süreyya Algül, Aslı Aydemir, Gökhan Demir, Ali Yalçın Göymen, Erhan Keleşoğlu, Canan Özbey, Baran Alp Uncu Translation Bilge Güler Proofreading in English Mark David Wyers Book Design Aşkın Yücel Seçkin Cover Design Aşkın Yücel Seçkin Printing Yıkılmazlar Basın Yayın Prom. ve Kağıt San. Tic. Ltd. Şti. Evren Mahallesi, Gülbahar Cd. 62/C, 34212 Bağcılar/İstanbull Tel: (0212) 630 64 73 Registered Publisher: 12102 Registered Printer: 11965 First Edition: İstanbul, 2019 ISBN Who’s Who in Politics in Turkey Project has been carried out with the coordination by the History Foundation and the contribution of Heinrich Böll Foundation Turkey Representation. WHO’S WHO IN POLITICS IN TURKEY —EDITORS İSMET AKÇA - BARIŞ ALP ÖZDEN AUTHORS SÜREYYA ALGÜL - ASLI AYDEMİR - GÖKHAN DEMİR ALİ YALÇIN GÖYMEN - ERHAN KELEŞOĞLU CANAN ÖZBEY - BARAN ALP UNCU TARİH VAKFI YAYINLARI Table of Contents i Foreword 1 Abdi İpekçi 3 Abdülkadir Aksu 6 Abdullah Çatlı 8 Abdullah Gül 11 Abdullah Öcalan 14 Abdüllatif Şener 16 Adnan Menderes 19 Ahmet Altan 21 Ahmet Davutoğlu 24 Ahmet Necdet Sezer 26 Ahmet Şık 28 Ahmet Taner Kışlalı 30 Ahmet Türk 32 Akın Birdal 34 Alaattin Çakıcı 36 Ali Babacan 38 Alparslan Türkeş 41 Arzu Çerkezoğlu
    [Show full text]
  • Democracy in Crisis: Corruption, Media, and Power in Turkey
    A Freedom House Special Report Democracy in Crisis: Corruption, Media, and Power in Turkey Susan Corke Andrew Finkel David J. Kramer Carla Anne Robbins Nate Schenkkan Executive Summary 1 Cover: Mustafa Ozer AFP / GettyImages Introduction 3 The Media Sector in Turkey 5 Historical Development 5 The Media in Crisis 8 How a History Magazine Fell Victim 10 to Self-Censorship Media Ownership and Dependency 12 Imprisonment and Detention 14 Prognosis 15 Recommendations 16 Turkey 16 European Union 17 United States 17 About the Authors Susan Corke is Andrew Finkel David J. Kramer Carla Anne Robbins Nate Schenkkan director for Eurasia is a journalist based is president of Freedom is clinical professor is a program officer programs at Freedom in Turkey since 1989, House. Prior to joining of national security at Freedom House, House. Ms. Corke contributing regularly Freedom House in studies at Baruch covering Central spent seven years at to The Daily Telegraph, 2010, he was a Senior College/CUNY’s School Asia and Turkey. the State Department, The Times, The Transatlantic Fellow at of Public Affairs and He previously worked including as Deputy Economist, TIME, the German Marshall an adjunct senior as a journalist Director for European and CNN. He has also Fund of the United States. fellow at the Council in Kazakhstan and Affairs in the Bureau written for Sabah, Mr. Kramer served as on Foreign Relations. Kyrgyzstan and of Democracy, Human Milliyet, and Taraf and Assistant Secretary of She was deputy editorial studied at Ankara Rights, and Labor. appears frequently on State for Democracy, page editor at University as a Critical Turkish television.
    [Show full text]
  • The History of Military Coups in Turkey 1. Introduction
    International Journal of Social and Economic Sciences Uluslararası Sosyal ve Ekonomik Bilimler Dergisi E-ISSN: 2667-4904, 9(2): 49-56, 2019 The History of Military Coups In Turkey Furkan KAYA Yeditepe University, İstanbul, TURKEY *Corresponding Author Received: November 12, 2019 E-mail: [email protected] Accepted:December 23, 2019 Abstract The history of military coups has a considerable place in Turkish political life. The Janissary revolts in the Ottoman period are accepted as the beginning of the military coup tradition and interventions in Turkish political life. The founder of the Turkish Republic, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, took off his military uniform and wore his civilian attire when the War of Independence started. This is because Atatürk believed that real and powerful democracy could only be achieved by civilian governments. However, the military juntas argued that the soldiers were permanent guards of the Republic and had the right to protect the integrity and interests of the country under all circumstances. These are the May 27, 1960 military coup, March 12, 1971 military memorandum, September 12, 1980 military coup, February 28, 1997 Post-Modern coup and the July 15, 2016 military coup attempt. All military coups inevitably destroyed the Turkish democracy. In fact, in every military coup, traces of foreign powers, the US being in the first place, can be seen. That’s why this study aims to enlighten the history of coups in Turkey in order to prevent possible future military coup attempts in Turkey. During this study, important newspapers and magazines, as well as archival documents, books, and articles were benefited from.
    [Show full text]
  • Protracted Occupation That Leads to De Facto State Creation: the Turkish Republic of Northern Cyprus, an International Legal Evaluation
    Global Journal of Politics and Law Research Vol.8, No.2, pp.30-64, March 2020 Published by ECRTD-UK ISSN: ISSN 2053-6321(Print), ISSN: ISSN 2053-6593(Online) PROTRACTED OCCUPATION THAT LEADS TO DE FACTO STATE CREATION: THE TURKISH REPUBLIC OF NORTHERN CYPRUS, AN INTERNATIONAL LEGAL EVALUATION Sanford R. Silverburg, Ph.D Professor Emeritus Department of History and Politics Catawba College Salisbury, NC [email protected] ABSTRACT: The history of Cyprus is replete with foreign invasions and occupation. Modern history has Great Britain in control over the island, betwixt a long-term period of antagonism and hostility over the island’s control between Greece and Turkey. Greek Cypriots have for many years sought enosis, or union with Greece, while the minority Turkish community’s ethnic community goal has been taksim (partition) between the two ethnic groups. A crucial temporal dividing point came in 1974 when following a coup d’etat against the Greek Cypriot leadership leading to some instability which was then followed by a Turkish military invasion in order to protect the island’s Turkish population. Once order was restored and with Ankara’s backing, the Turkish Cypriots created the Turkish Republic of Northern Cyprus. Because of the manner in which the political action occurred, only Turkey provided diplomatic recognition, thus bringing up the legal issue of non-recognition and a discussion of the use of force to achieve a political objective. KEY WORDS: Cyprus, Turkish republic, northern Cyprus, Turkish foreign policy, Greek foreign policy, occupation, international law, de facto state INTRODUCTION Occupation in its varied forms1 has taken on increased interest in the post-World War II era, at multiple legal2 and political levels.
    [Show full text]
  • Bttmeyen Mücadelest the ENDURING STRUGGLE of RAUF
    RAUF R. DENKTAŞ'IN KıBRıS'TA BtTMEYEN MÜCADELESt *** THE ENDURING STRUGGLE OF RAUF R. DENKTAŞ IN CYPRUS Dr.Alb.Emnıhan YALÇIN" 1. Sanmayınız ki "o görevi" bıraktı! Tam tersine "efsane geri döndü..." Yedi kişiydiler, yüreği vatan sevgisiyle çarpan, coşkulu, heyecanlı, ölüme meydan okuyan yedi gözü pek ve kararlı adam.. İsimlerini, üniformalannı, mesleki kıdemlerini, sevgi dolu yürek bağlarını geride bırakıp; maske isimler ve maske meslek1erle bir meçhule gönüllü oldular. Çıtık silablann gölgesinde, Kur'an'a, bayrağa ve silaha el basıp, dava için ölümüne yemin ettiler; "Kıbns Türk'ünün yaşayış ve hürriyetine; canına, malına ve her türlü anane ve mukaddesatına, her nereden ve kimden olursa olsun, vaki olacak tecavüzlere karşı koymak için kendimi Türk milletine adadıın. Ölüm dahi olsa verilen her vazifeyi yapacağım Bildiğim, gördüğüm, işittiğim ve bana emanet edilen her şeyi canımdan aziz bilip, sonuna kadar muhafaza edeceğim. Gördüklerim, işittiklerim, hissettiklerim ve bana emanet edilenleri hiç kimseye ifşa etmeyeceğim. ifşaatın bir ihanet sayılacağını ve cezanın ölüm olduğunu biliyomm.. Yukanda sıralanan hususlan harfiyen tatbik edeceğime, şerefim, namusum ve bütün mukaddesatım üzerine söz verir ve ant içerirn"1. Bu satırlar kendisini davasına adamış, vatanı ıçın gerektiğinde seve seve hayatını feda eyleyeceğinin andını içenlerin yeminidir. Bu yemin 23 Kasım ı 957 yılında Kıbrıs Türkünün EOKA çeteleri tarafından yok edilmesini önlemek ama daha da önemlisi Kıbns'taki Türklük ateşini söndürtmemek ve adayı Yunan'a teslim Genelkurmay ATASE Başkanlığı, Ankara Mehmet S. Emircan, Kıbrıs Türk Toprağıdır Bütün Türklerin Vatanıdır, c. l, Türkar, Ankara, 2000, s.183. 112 RAUF R. DENlITAŞ'IN KlBRIS'TABtTMEYEN MüCADELESİ etmemek adına kurulan efsane teşkilat TMr (Türk Mukavemet Teşkilau)'nin YEminidir... Liderler vardır, sadece bu kelime ile sınırlı beş harften ibarettir.
    [Show full text]