Filoloji V2.Pdf
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
İmtiyaz Sahibi / Publisher • Yaşar Hız Genel Yayın Yönetmeniİmtiyaz Sahibi / Editor / Publisher in Chief • Yaşar• Eda AltunelHız Kapak &Genel İç Tasarım Yayın / YönetmeniCover & Interior / Editor Design in Chief • Gece • Eda Kitaplığı Altunel Kapak Editör& İç Tasarım / Edıtor / Cover• Doç. &Dr. Interior Yılmaz DKURT esign • Gece Kitaplığı BirinciEditör Basım // EdıtorFirst Edition • Prof. • Dr. © Aralık Serdar 2020 Öztürk ISBN • 978-625-7702-89-8 Birinci Basım / First Edition • © Aralık 2020 ISBN • 978-625-7319-31-7 © copyright Bu kitabın yayın hakkı Gece Kitaplığı’na aittir. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, izin almadan hiçbir yolla çoğaltılamaz. The right to publish this book belongs to Gece Kitaplığı. Citation can not be shown without the source, reproduced in any way without permission. Gece Kitaplığı / Gece Publishing Türkiye Adres / Turkey Address: Kızılay Mah. Fevzi Çakmak 1. Sokak Ümit Apt. No: 22/A Çankaya / Ankara / TR Telefon / Phone: +90 312 384 80 40 web: www.gecekitapligi.com e-mail: [email protected] Baskı & Cilt / Printing & Volume Sertifika / Certificate No: 47083 Filoloji Alanında Teori ve Araştırmalar II EDİTÖR Doç. Dr. Yılmaz KURT İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 GOLAN TÜRKMENLERİNDE YIR SÖYLEME GELENEĞİ Mehmet EROL ......................................................................................1 BÖLÜM 2 ÇORY YAZITI’NDAN MİLLET MEKTEPLERİNE TÜRKÇE METİN YAZIMINDA KULLANILAN YAZI SİSTEMLERİ Rabia Şenay ŞIŞMAN ........................................................................21 BÖLÜM 3 AHMED KUDDÛSÎ DİVANI’NDA YER ALAN NASİHATLER VE NASİHATNAME TÜRÜNDE ŞİİRLER Yakup POYRAZ, Benay BIÇAK, Büşra AZGUN ............................43 BÖLÜM 4 KLASİK ARAP METHİYELERİNDE YAYGIN ŞEKİLDE ÖVÜLEN ÖZELLİKLER Esat AYYILDIZ ..................................................................................67 BÖLÜM 5 İSTANBUL MÂNİLERİNİN İCRA MEKÂNLARI Abdulkadir EMEKSIZ .......................................................................97 BÖLÜM 6 AHMED KUDDÛSÎ DİVANI’NDA HZ. PEYGAMBER SEVGİSİ VE MANZUM HADİS TERCÜMELERİ Yakup POYRAZ, Mehmet YILMAZ ............................................... 115 BÖLÜM 7 TARİHİ AKBABA GAZETESİNİN DİL VE ÜSLUP ÖZELLİKLERİ Osman ERCIYAS ..............................................................................131 BÖLÜM 8 BABURLULAR DÖNEMİ TARİH YAZICILIĞI HAKKINDA AÇIKLAMALI BİBLİYOGRAFYA DENEMESİ (Gazi Zahirüddin Muhammed Babur, Humâyun, Ekber Şah ve Cihangir Dönemi (1526-1627 Yılları Arası)) Seda KAVALLI .................................................................................147 BÖLÜM 9 KAZAK TÜRKÇESİNDE CÜMLE EKSİLTİMLERİ Esra YAVUZ ......................................................................................167 BÖLÜM 10 KAZAK TÜRKÇESİNİN İNCİSİ: MEVLEN BALAKAYEV (1907-1995) Esra YAVUZ ......................................................................................195 BÖLÜM 11 İÇ CEPHE BOYA ADLARININ NEDENLİLİĞİ YA DA NEDENSİZLİĞİ ÜZERİNE BİR İNCELEME Betül B. OĞUZ .................................................................................219 BÖLÜM 12 XVI. YÜZYIL TEZKİRELERİNDE BULUNAN TARİH MANZUMELERİ Mehmet Nuri ÇINARCI ....................................................................241 BÖLÜM 13 ŞEREF HANIM DİVANI’NDA RENKLER Bilal ELBIR, Merve YORULMAZ KAHVE ....................................265 BÖLÜM 14 XVI. YÜZYILDA YAZILAN FETİHNÂMELER VE GAZAVÂTNÂMELER: BİBLİYOGRAFYA ÇALIŞMASI Filiz DUMAN ...................................................................................289 BÖLÜM 15 ALAŞ HAREKETİNİN TEMELİ - DİL VE EDEBİYAT Muhammed DELIBAŞ, Ekrem AYAN ..............................................317 BÖLÜM 16 YÖNETİCİLERDE LİYAKATSİZLİĞİN SEBEBİ OLARAK DEĞERLENDİRİLEBİLECEK BAZI HUSUSLAR (DİVAN ŞİİRİNDE VE SİYASETNAMELERDE) Some Issues That Can Be Considered as the Cause of Administrators’ Lack of Merit (In Divan Poetry and Political Treatises) Emrah BILGIN ..................................................................................353 BÖLÜM 17 MARY SHELLEY’S THE LAST MAN: THE PRECURSOR OF APOCALYPTIC FICTION Ercan GÜROVA ...............................................................................393 BÖLÜM 18 ŞEHRENGİZLER IŞIĞINDA XVI. YÜZYILDA MANİSA: ŞEHİR ÖZELLİKLERİ, HALKI VE MESLEK HAYATI Derya KARACA ...............................................................................413 Bölüm 1 GOLAN TÜRKMENLERİNDE YIR SÖYLEME GELENEĞİ1 Mehmet EROL2 1 Bu çalışma, 117K048 no’lu TÜBITAK 1001 kapsamında desteklenen ve araştırmacı olarak çalıştığım “Suriye Türkmen Türkçesi Ağızlarının Tespiti” başlıklı projeden elde edilen verilerle hazırlanmış olup 17-19 Ekim 2019 tarihinde Motif Vakfı ve Gaziantep Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği Halk Kültüründe Oyun Müzik Dans Uluslararası Sempozyumu’nda sunulan bildirinin genişletilmiş şeklidir. 2 Prof. Dr., Gaziantep Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, [email protected] Filoloji Alanında Teori ve Araştırmalar II .3 Giriş Suriye sınırları içinde yer alan Golan Tepeleri’nde yaşayan Türklere Golan Türkmenleri denilmiştir. Bölge; kuzeyden güneye 70, doğudan batıya ise 43 km. civarında olup Suriye, Ürdün, Lübnan ve Israil’e sınır şeklinde konumlanmıştır. 1967 yılında Israil tarafından işgal edilene kadar Golan’ın sakinleri Arap, Türkmen, Çerkez, Dürzi gibi topluluklar olmuştur1. Israil’in bölgeyi işgal etmesi üzerine diğer gruplar gibi Türkmenler de Suriye sınırları içine göç etmek zorunda kalmışlardır. Çalışmada, sözü edilen Türkmenlerin Golan’daki günlerinde yaşatılan ancak günümüzde unutulmaya yüz tutmuş halk edebiyatı örneklerinden yır ve yır söyleme geleneği üzerinde durulmuştur. Asıl konuya geçmeden önce kısaca Golan Türkmenlerinin tarihi ve yır türünün tarihsel kullanımı ile ilgili bilinenleri paylaşmak yararlı olacaktır. 1. Golan Türkmenleri Günümüzde Suriye’de yaşayan Türkler; Halep, Bayırbucak, Hama-Humus ve Şam Türkmenleri şeklinde yaşadıkları bölgelere göre adlandırılmaktadır. Golan (yerel söyleyişiyle Colan/Cölen) Türkmenleri ise Şam grubu içinde gösterilir. Konuştukları Türkçe ağız özellikleri bakımından diğer Türkmen gruplarından ayrılır2. Özellikle Azerbaycan, Kerkük ve Kıpçak Türkçesi ile örtüşen dil unsurlarının bulunması Golan Türkmenlerinin bölgeye ilk gelen Türklerden olduğunu düşündürmektedir. Bununla birlikte bunların bölgeye ilk gelişleri hakkında bilgi bulunmamaktadır ve tarihleri Türklerin Suriye’ye ilk gelişleri üzerinden açıklanmaktadır. Tarihi kayıtlar Suriye topraklarına Türklerin gelişini 9. yy’a kadar götürse de bölgeye ilk yerleşmelerin Suriye Selçukluları döneminde (Melikler, Atabeyler 1077-1174) olduğunu, asıl yerleşmenin ise Memluklar/Kölemenler (1250-1517) zamanında gerçekleştiğini haber vermektedir. 1516’da Yavuz Sultan Selim’in bölgeyi almasından sonra Osmanlı döneminde de bu coğrafyaya Türk unsurlar yerleşmeye devam etmiştir. Iskânlara bağlı olarak bölgedeki Türk nüfusunda zaman zaman artışlar ve eksilmeler olmuştur. Nüfus hareketleri Osmanlı döneminde kayıtlara geçmiştir. Bu kayıtlarda Halep, Hama-Humus, kısmen de Lazkiye’ye yapılan iskânlarla ilgili bilgi bulunurken Golan Tepeleri olarak adlandırılan bölgeye Türkmenlerin ne zaman yerleştiği kesin olarak bilinmemektedir (Merçil, 2000: 5-12, 85-94; Kafesoğlu, 1992: 284; Türkeş-Günay, 2007: 257-281; Şahin, 1982: 687-712; Çakar, 2002: 413- 1 Israil işgalinden önce sözü edilen gruplar Golan’da 139 köyde yaşamaktaydı. Işgal sonrasında buradaki nüfusun yaklaşık 130 bini Suriye içinde çeşitli bölgelere göç etmek zorunda kaldı (Mara’i ve Halabi, 1992: 78). 2 Golan Türkmenleri ağzı Gaziantep ağzı ile benzerlik göstermekle birlikte Kerkük, Azerbaycan ve Kıpçak Türkçesi ile de ortaklıklar taşımaktadır (Arslan Erol, 2009: 52). 4 . Mehmet EROL 421; Çakar, 2006: 43; Dağ, 2010: 39-48; Halaçoğlu, 1991: 7-8; Sevim, 1989: 24-25). Bunun yanında kroniklerde, 1261 yılında askeri yapılanması olan bir grup Türkmenin, bölgede yerleşik olduğu ve bunların Haçlılara ait bir askeri birliği yenilgiye uğrattığı bilgisi yer almaktadır (Çetin, 2019). Golan Türkmenleri arasında da Selçuklular döneminde bölgeye gelindiği sözlü olarak ifade edilmektedir. 1535 ile 1597 yıllarına ait tahrir defterlerinde Golan bölgesi, Cevlân-ı Garbî ve Cevlân-ı Şarkî olarak Şam sancağı Havran kazasının iki nahiyesi olarak kayıtlara geçmiştir (T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri, 2011: 11). Sözü edilen nahiyelerdeki nüfus bilgileri net olmamakla birlikte 1884 tarihli Suriye (Şam) Vilayet Salnamesi’nde Havran, Kuneytra gibi merkezdeki Türkmen unsurlar zikredilmiştir. Selçuklu devrinden itibaren bu coğrafyada varlığı belirlenmiş olan Golan Türkmenleri, Osmanlı Devleti’nin bölgeden çekilmesiyle burada kalmışlar; Israil’in 1967’de bölgeyi işgal etmesiyle de yaşadıkları köylerden sürülerek Şam’ın kenar mahallelerine yerleşmişlerdir3. 1967’den 2011 yılına kadar Golan Türkmenleri bu mahallelerde bir arada kalarak kültürlerini mümkün olduğunca yaşatmışlar; yoksulluk ve yoksunluk içinde yıllarca çalışıp ev-bark, iş-güç sahibi olmuşlar; sürgünleri üzerinden geçen 45 yıl boyunca asıl yurtları Golan Tepeleri’ne dönecekleri ümidini yitirmemişlerdir. Ancak 2011’de başlayan iç savaşta, özellikle 2012-2016 yılları arasında yaşadıkları mahallelerde muhasara altında kalarak çok sayıda kayıplar vermişler ve ev kurdukları bu yeni yerleri de terk etmek zorunda kalarak ikinci bir sürgüne uğramışlardır. Fırsat ve imkân bulabilenler başta Türkiye olmak üzere Lübnan ve Ürdün’e göç etmiş, bulamayanlar ise Suriye içindeki çeşitli kamplara sığınmış durumdadırlar4. Şüphesiz böylesi badirelerden geçen bir halkın kültürel birikimleri