Read Ebook {PDF EPUB} Bir Dinozorun Gezileri by Mina Urgan
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
Read Ebook {PDF EPUB} Bir Dinozorun Gezileri by Mîna Urgan Bir Dinozorun Gezileri by Mîna Urgan. Completing the CAPTCHA proves you are a human and gives you temporary access to the web property. What can I do to prevent this in the future? If you are on a personal connection, like at home, you can run an anti-virus scan on your device to make sure it is not infected with malware. If you are at an office or shared network, you can ask the network administrator to run a scan across the network looking for misconfigured or infected devices. Another way to prevent getting this page in the future is to use Privacy Pass. You may need to download version 2.0 now from the Chrome Web Store. Cloudflare Ray ID: 658d02e37ecc16a1 • Your IP : 188.246.226.140 • Performance & security by Cloudflare. Bir Dinozorun Anıları. Daha önce özetlediğim Ölmeye Yatmak romanı ile birlikte Bir Dinozorun Anıları romanı 1920 ve 30 yılların Türkiye'si hakkında ayrıntılı bir şekilde bilgi edinmemi sağladı. İnsanların masumiyeti, canla başla bir milletin var edilmesinin savaşıdır 20’li yıllar. Halk bir savaştan çıkmış yorgun ancak yeniden doğmaya hevesli, Atatürk’ün hayal ettiği, Çağdaş Türkiye Modeline yürekten bağlı, canla başla çalışıyor. Öğrenciler yurtdışında, eğitim programları ile okutuluyor. Okuma yazma bilmeyenin kalmaması için seferberlik ilan edilmiş. Latin harfleri artık yoğun bir şekilde dergi ve gazetelerde kullanılıyor. Bir millet düşünki; kılık kıyafetinden, yaşam biçimine, yönetim şekline kadar değişmiş. Bu kişilikli uygar yaşamı öylesine sevmiş. Bu romanları okurken ne oldu da bu hale geldik demekten kendimi alamıyorum… Mina URGAN Bir Dinozorun Anıları romanında hem kendi yaşadığı yılları hem de annesin Şefika'nın yaşamından alıntılar yaparak Osmanlı İmparatorluğunun son dönemleri ve savaş sonrası dönüşüm sürecini kronolojik bir sıralama ile gözler önüne seriyor. Bunu yaparken son derece akıcı ve samimi bir dil kullanmış. Bazı bölümlerde o kadar esprili ki okurken kahkahalarla güldüm. Mina URGAN Hakkında. Ben çoğu zaman Türk Aydınını Olimposta yaşan Tanrılara benzetirim. Halka o kadar yüksekten bakarlar ki bulutların altı çoğu zaman görünmez olur unutulur. Anladım ki Mina URGAN onlardan biri değildi. Halktı. Gerçekti. İyi bir hocaydı. Aydındı. Kadındı. Siyasal düşüncesini saklamayan ve düşüncelerini açıkça ifade eden korkusuz aydınlarımızdan biriydi. Bu vesile ile saygı ve rahmetle anıyorum kendisini… BİR DİZAZORUN ANILARI. -YAŞLILIK VE ÖLÜM. Mina URGAN İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili Edebiyatı Bölümünden emekli olur. İkramiyesini almaya gittiğinde banka çalışanları arasında bir kargaşa çıkar. Bir hata olduğunu düşünen bankacılar yıllarca emek vermiş bir profesörün aldığı maaşta hata olduğunu düşünür. Mina Hanım bankacıların bu telaşının paranın çok olmasına bağlar. Yıllarca emek verdiğini bu parayı hak ettiğini söyler ancak işin gerçeği sonradan anlaşılır ki bankacıları paranın çokluğu değil azlığına şaşırtmıştır. Mina Hanım yine de üzülmez aldığı paraya, bu miktar onun için hiç yadsınamayacak bir miktardadır. Biraz yurt dışında vakit geçirir. Dostları ile eğlenir bu parayla. 18 yaşını geçtiğinde soy ismini almaya hak kazanmıştı. URGAN soyadını almasını ise Necip Fazıl KISAKÜREK önerir. Anlamı İP olan urganı, solculuğundan ötürü nasıl olsa asılacağın için seçmen uygundur der, Necip Fazıl. Necip Fazıl KISAKÜREK Mina Hanımların evlerinden çıkmayan bir aile dostudur.30’lu yılların Necip Fazlılı ile 40 yılların Necip Fazılı arasında dağlar kadar fark vardır.40’lı yıllarda şair tam bir sofuya dönüşmüş ve eski dostları ile bir alakası kalmamıştır. Mina Urganın annesi Şefika hiç okula gitmemesine rağmen Batlı eğitim almıştı. Fransızcası kusursuzdu. Aristokrat bir aile tarafından yetiştirilmişti. Avrupa kültürünü görmesi değerlendirmesi için Viyana’ya gönderilmişti. Ailenin birçok varlığı zamanla, lüzumsuz harcamalardan dolayı tükenmişti. Şefika Hanım antika ve mobilyalara çok para harcıyor, sık sık evin dekorasyonunu değiştiriyordu. Servetin tükenmesi bu nedenle çok zaman almamıştı. Mina URGAN ailenin servetinin tükenmesini memnuniyetle karşılayarak.”O servet tükenmeseydi. Ben ben olmazdım” diyor. Şefika Hanımın eşinin ölümü ve parasızlık ikinci evliliği zorunlu kıldı ve Falih Rıfkı ATAY ile evlendi. Mina URGAN Falih Rıfkı’yı çok sever baba bilir. Bu evlilik sona esrede Falih Rıfkı her zaman babası olarak kalacaktı. Mina URGAN 1916 yılında Aristokrat bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. Babası Adalar şairi olarak bilinen Tahsin NAHİT’TİR. Babasını henüz üç yaşında yitiren Mina Hanım yaşamı boyunca annesi Şefika Hanım ile birlikte yaşar. Üvey babası Falih RIFKI sayesinde babasızlık hissi duymaz. Üvey kardeşini ise çok sever. Çocukluk anılarından en çarpıcısı 11 yaşındayken bir düğünde gördüğü Mustafa Kemal olur. Mustafa Kemal ile dans eden Mina URGAN ATATÜRK’ÜN bu ülkeye kattıklarını her zaman minnetle anacaktır. Fransız Filolojisine kayıt olan Mine URGAN bu bölümde ki arkadaşlarından, Küllük kahvesindeki Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay RIFAT ile anılarından bahseder. 1939 yılında 2.dünya savaşı başladığında Fransa’da Doktora yapmaktadır. Savaşın başlamasından ötürü burusu kesilir ve İstanbul’a dönmek zorunda kalır. -GENÇLİĞİMDE TANIDIĞIM BAZI KİŞİLER. 1940 yılında İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili Edebiyatı bölümünde asistan olur. İsmet paşa döneminde bu bölüme bölüm başkanı olarak Halide EDİP ADIVAR getirilir. Bu yıllar Mina URGAN için sorunlu yıllardır. Halide Edip ADIVAR İngiliz edebiyatı hakkında çok fazla bilgi sahibi değildir ve bazı konularda çatışmaları söz konusu olur. Büyük Adada dedesinin yalısında kalırken bazı şairler ile arkadaşlık kurar. Ahmet AHŞİM bunlardan biridir. Karakter ve yazar olarak hayranlık duyduğu Ahmet HAŞİM DEN edebi birikim olarak çok faydalanır. Yahya KEMAL’DEN ise tam tersi hiç hoşlanmayan yazar, gerek kişilik gerekse yazım olarak kendisini sürekli tekrar eden ve kısır bir yazar olarak tanımlamaktan çekinmez. Gurursuz ve asalak biri olarak nitelendirir. Behice BORAN ile olan anılarından ise; hasretle bahseden Mina URGAN en değerli dostu ve düşünce arkadaşı olan Behice BORAN’IN görevinden azledildikten sonra eyleme itildiğinden bahseder. Aziz NESİN ile olan anılarında ise; kendisini Türk aydınının onuru olarak nitelendirir. Aziz NESİN’İN korkusuzluğundan, açık yürekliliğinden hayranlıkla bahseder. Yazar burada SOL kimliğinden açık yüreklilikle bahsederken aslında kendisinin siyasal olara komünist düşünceye çok fazla faydalı olmadığından dem vurur. Fakat SOL düşüncesi nedeni ile hapiste yatan arkadaşlarını sık sık ziyaret eder. Hatta oğlu Mustafa’nın doğumu da bir ceza evinde başlamıştır. Yaşamı boyunca yürüyüşlere katılmış. Bir dönemde açlık grevinde bulunmuştur. 27 Mayıs 1960'da görevinden azledilmesinden sonra çeviri yaparak geçinmeye çalışan yazar, zor zamanlar yaşamasına rağmen, ailesinin ve arkadaşlarının desteği ile çeviriler yaparak para kazanır. 12 Mart 71 ve 12 Eylül 80 dönemlerinden bahsederek gençlerin nasıl kıyıma uğradıklarını, aydınların yaşadıkları haksızlıkları, uğradıkları iftiraları ve işkenceleri anlatır. "Bu dinazorun anlatmak istediği başka şeyler de var. Ömrü vefa ederse, fazla uzun yaşamanın ayıbına katlanabilirse, bakarsınız onları da yazar günün birinde. Yani bu son söz gerçekten bir son söz değildir beklide. " Mina Urgan Bir Dinazorun Anıları Özet. Mina Urgan Bir Dinazorun Anıları Özet Bir Dinazorun Anıları Kitap Geniş Özeti - Bu makaledeki notlar: bir dinazorun anıları kitap özeti mina.. Bir Dinozorun Anıları -kitap Ozeti. Bir Dinozorun Anıları KİTABIN YAZARI Mine URGAN. BASIM TARİHİ Haziran 1998. Mine URGAN’ın “BİR DİNOZORUN ANILARI”nı okuduğunuzda, bir insanın hayatına neler sığdırabileceğini, hayretle görüyor, gıpta etmekten kendinizi alamıyorsunuz. Bu kitapta Mine URGAN’ın hayatını daha doğrusu anılarını okumuyor, tarihten bir kesit okuyorsunuz sanki. Aydınlık, apaydınlık kişiliğiyle bir mum misali öğrencilerine, ahbaplarına, tanıdıklarına ve tanımadıklarına hep bir ışık kaynağı bir kılavuz olmuş ve bu işi yapmaktan hiç bir zaman bıkmayacağını, usanmayacağını bir bakıma bu kitapla haykırıyor. Bu kitap, Mine Urgan’ın yalın, mütevazı ve bir o kadar zengin, duyarlı kişiliğinin anıtsal bir kitabesi sanki. Yazarımız dinozorluğunu ise şöyle tanımlıyor kitabında : “Çağımıza uymak zorundayız palavrasına da hiç mi hiç inanmıyorum. Eğer yaşadığım çağın en yüce ideali köşeyi dönmekse; eğer yaşadığım çağ toplumsal adaletsizlik üstüne kuruluysa; eğer yaşadığım çağ inandığım her şeyi yadsıyorsa; eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik egemense ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım? Tam tersine baş kaldırırım, direnirim böyle bir çağa karşı. Bu yüzden dinozorlukla suçlanmam da vız gelir bana. Çünkü ben dinozoru tarih öncesi çağların nesli tükenmiş bir hayvanı olarak değil; geçmişin doğruluğu kanıtlanmış ve yadsınamaz değerlerini yeni sentezler yaparak geleceğe taşımayı amaçlayan bir yaratık olarak tanımlıyor, dinozorluğumla övünüyorum.” İşte yukarıdaki satırlar Mine URGAN’ı öyle güzel tanımlıyor ki bundan sonra söylenecekler bu satırların yanında sönük kalmaya mahkum herhalde. Mine URGAN’ın kendini ve düşüncelerini ebediyete taşımak istercesine kaleme aldığı bu kitabı okuduktan sonra bize şunu söylemek düşüyor herhalde “NE MUTLU DiNOZORUM DiYENE VE DiYECEKLERE” Sayın hocamızın kitabın son söz bölümünde okuyucularına vaat ettiklerini yapması dileğiyle, son sözleriniz hiç bir zaman son söz olmayacak inanın. A. KİTABIN ANA FİKRİ : Kitap genel olarak yazarın anılarından müteşekkil. Bu anılar ise yazarın çocukluğundan yaşlılığına kadar geçen bir