T.C. Đstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

SOSYOLOJ ĐK BAKIMDAN TÜRK ĐYE’DE ĐZC ĐLĐĞĐ N SERÜVEN Đ

Turan BAYRAK

2501961026

Tez Danı manı Yard. Doç. Dr. Recep ERTÜRK

Đstanbul 2009

ÖZ

Çalı mamızın konusu, Türkiye’de Đzcili ğin geli imini; ülkeye giri döneminden itibaren içerisinde yer aldı ğı tarihsel süreçler çerçevesinde ve ili kili oldu ğu gençlik örgütlenmeleri ba ğlamında ele almaktır. Öncelikle izcili ğin

Đngiltere’de ortaya çıkı ı ve bu dönemin siyasal ko ullarını de ğerlendirdik. Đzcili ğin dayanak noktalarını, kurucu Lord Baden Powell’ ın ya am öyküsü çerçevesinde tartı tık. Buna ba ğlı olarak 19. yüzyıldan 1945 sonrası süreç arasında Batıda ve

ülkemizde paramiliter gençlik örgütü yapılanmalarını de ğerlendirdik. Đzcili ğin günümüzde WOSM ve WAGGS gibi kurumlar aracılı ğı ile küresel bir gençlik hareketi olarak i levi ve toplumumuz kar ısındaki konumunun tartı ılması gerekti ğini vurguladık.

Đzcilik, tüm dünyada oldu ğu gibi ülkemizde de üzerinde tartı maya gereksinim olmayan bir kabul olarak, teknik birtakım bilgilerin aktarılması ve bunların uygulanması biçiminde tanıtılmaktadır. Bizi bu çalı maya yönelten etkenler arasında bu iddia ciddi bir paya sahiptir. Öte yandan yüzyılı a kın süredir Türk toplum yaamında yer alan bir faaliyet hakkında yeteri kadar bir tahlil ve buna ba ğlı yazılı kaynakça olmayı ı da bir ba ka etken olarak sayılabilir. Çalı mamız bir

Türkiye’de Đzcilik Tarihi anlatımı de ğildir. Amacımız, toplumsal ya amımızda bir

ekilde yer bulmu bir olgunun tarihi ortamında ve toplum bilimi önünde olabildi ğince çok yönlü olarak tartı ılmasına yönelik alt yapının olu masına katkıda bulunmaktır.

iii

ABSTRACT

The subject of our study is to deal with the development of in

Turkey since its arrival in in the context of its historical backround and its relation with the youth organizations. Firstly, the emergence of scouting in Britain and political conditions of this period is evaluated. The premise of Scouting is discussed in the framework of founder Lord Baden Powell 's life story. Accordingly, the structuring of the paramilitary youth organization in Turkey and in the West in between the 19th century and post-1945 is evaluated. It is emphasized that as a global youth movement the functions of scouting through the institutions such as

WOSM and WAGGS and its position in our society should be discussed.

Scouting is accepted in our country as is the case in all over the world as there is no need to debate on or introduced as transfering technical information and implementing of them. Among the factors which has lead us to study on this matter is this claim which has a crucial part heavily. On the other hand the absence of sufficient analysis of scouting which has a part in Turkish society for more than a century and depending on this the absence of written source can be counted as another factor. Our study is not an expression of Turkey’s Scouting History. Our aim is to make a contribution to establish a ground to discuss the fact in its historical environment that has found a place in our society and in the framework of sociology.

iv ÖNSÖZ

Çalı mamızda Đzcili ğin Türkiye’de geli imini ele aldık. Đzcili ği, Batıda 19. yüzyıl sonrası ortaya çıkan toplumsal ve siyasal koulların bir ürünü olarak de ğerlendirdik. Bu bakımdan günümüzde gençli ğin üniformalı ve belli ilkelere ba ğlı olarak okul içi ve okul dı ı alanda bireyin e ğitim sürecine olumlu katkıda bulunmaya hedefleyen bir örgütlenme biçimi olma yönünden, izcili ğin, en azından

1950’li yıllara kadar tek yapı olmadı ğını belirledik.

Đzcilik Türk toplum ya amına Osmanlı Devletindeki Batıcıla ma çabaları sürecinde girmekte. Bu açıdan, izcilik ülkemizde toplumsal de ğiimler ve tarihsel olgular tartı malarından ba ğımsız de ğildir. Erken izcilik çalı malarının günün ko ulları ile yarı askeri bir nitelik kazanması, Đttihat ve Terakki Fırkası ve Türkçülük siyaseti ile kesi ti ği alanlar; Cumhuriyet sonrası yeni Türk devletinde bir süre devam eden; 1950’li yıllarda sona eren Gençlik Te kilatı tartı maları çalı mamızda ele alındı. Gayrimüslim okullarının ve di ğer bazı kurumlarının özellikle Mütareke döneminde yo ğunla an yıkıcı faaliyetleri, bu arada anılan çalı maların misyonerlik ve gayrimüslim okullarının sürdürdü ğü Đzcilik etkinliklerinin Anadolu’nun parçalanması sürecinde igal güçleri ile olan i birli ği, gayrimüslimlerin bağımsızlık talepleriyle olan ba ğı tartı ıldı.

Türkiye’de izcilik çalı malarının 1923 sonrası süreçleri, yeni devletin E ğitim ve Kültür alanındaki politikalarının gençlik örgütlenmelerine etkisi de ğerlendirildi.

Uluslar arası bir kurum olarak Dünya Đzcilik Te kilatının yapısı, ülkemiz izcilerinin bu te kilatla olan ili kileri; Ülkemizde Cumhuriyet sonrası izlenen siyasetlerin izcilik

çalı malarına yasal metinler dahil olagelen etkisi; günümüzde kurumsal anlamada ortaya çıkan ikili yapı de ğerlendirildi.

v Çalımamız için ilk olarak kaynak taraması yaptık. Konumuz ile ilgili do ğrudan eserin çok sınırlı sayıda oldu ğunu belirledik. Mevcut eserlerin bir kısmı makale düzeyinde yer alırken, birçok eserde kaynak gösterilmeden alıntılara yer verilmesi sözkonusu. Đzcilik üzerine açıklama ve de ğerlendirmeleri kurucu Baden

Powell’ın Türkçe’ye de iki kez çevrilmi temel kitabı üzerinden verdik. Yine mevcut eserlerin bu kitaba çok fazla atıfta bulunmadı ğını da söyleyebiliriz. Bu anlamda

Powell’ın sözkonusu eserinin günümüzde yeni bir basımının yapılarak eserin çok yönlü olarak tartı ılması önemlidir.

Konuyu, gençlik örgütleri ba ğlamında ele aldı ğımız için Osmanlı son dönem gençlik örgütlerinden Cumhuriyet döneminde olu turulan yapıları bir tarihsel sürecin aamaları olarak bir arada ele aldık. Süreli yayınlar, ço ğunlukla Milli E ğitim

Bakanlı ğı tarafından yayımlan kitapçıklar, bro ür niteli ğindeki eserleri de ğerlendirdik. Konu ile ilgili bundan sonraki çalı malar için de yaralanılabilecek bir kaynakça sunmayı hedefledik.

Gerek günümüz Türk izcili ği hakkındaki bilgilendirmeler ve gerekse uluslar arası izci örgütleri üzerine yapılan de ğerlendirmeler için Internet eri imini kullandık.

Bu eri imlerde kurum ve kurulu ların resmi internet sayfalarını veri olarak kullanmaya özen gösterdik. Yine bu dü üncemiz paralelinde kolayca eri imi sa ğlanabildi ği için izcilik tarihçesi ve teknik ayrıntıları ile ilgili görsel malzemeye

çalı mamızda yer vermedik. Konuyu, tarihsel zemini içerisinde ve toplumsal ili kilerin ürünü olma noktasında ele alarak açıklamak ve Türk toplumunun sorunları, gelece ğe ait tasarımı tartı malarında analiz etme çabasında olduk.

Toplumun en hareketli ve yarının üretken bireyi olacak gençlerimizin okul içi ve okul dı ı alanda arzulanan belli yetenekler ve ki ilik altında yeti mesi için yeni bir gençlik örgütlenmesi dahil tüm yapıcı önerilere toplum ve devlet olarak açık olunması gerekti ğini ileri sürüyoruz.

vi ĐÇĐNDEK ĐLER

ÖZ/ABSTRACT……………………………………………………………………iii ÖNSÖZ………..……………………………………………………………………..v ĐÇĐNDEK ĐLER………………………………………………………………….…vii EKLER LĐSTES Đ………………………………………………………………... viii KISALTMALAR LĐSTES Đ ………………………………………………….….…ix

GĐRĐ ...... 1

1. ĐZC ĐLĐĞĐ N TÜRK ĐYE’YE GEL ĐĐ VE ĐZC ĐLĐK ÇALI MALARI…..24

1.1.) Yenile me Sorunları ve Ke aflık……………………………...... 26

1.2) Gayrimüslim Yurtta ların Konuya Đlgisi ve Son Dönem

Đmparatorluk Đçindeki Konum ve Arayı ları……...... …34

1.3) Đzcili ğin ya da Ke aflı ğın Erken Uygulamaları……...…...... …46

2. CUMHUR ĐYET DÖNEM Đ VE SONRASI TÜRK ĐZC ĐLĐĞĐ …….….…..64

2.1.) Erken Uygulamalar…………………………...…….……...……65

2.2.) Yasal Düzenlemeler Biçimlendirmesinde

Günümüze Ula an Đzcilik………………………………………..72

3. ĐZC ĐLĐĞĐ N 20. YÜZYILDA B ĐÇĐMLEN ĐĐ VE BU SÜREC ĐN

TÜRK ĐYE’DE ĐZC ĐLĐKTE YANSIMALARI………….………...……102

3.1.) Uluslar arası Süreç ve Đzcilik…………………….… ….………103

3.2.) Türkiye’de Ortaya Çıkan Görüntüler…………..…...……… ..109 . SONUÇ ...... 123 KAYNAKÇA ...... 135 EKLER ...... 151

vii EKLER L ĐSTES Đ

1- WOSM Verilerine Göre Đzcili ğin Dünyadaki Da ğılımı Haritası (s.152)

2- Dünya Đzcilik Örgütü Resmi Đnternet Sayfasındaki Đzci Andı ve Đzci Türesi (s.153)

3- Ke aflar Türküsü Güftesi (s.154)

4- Mustafa Kemal’in 9. Ordu Müfetti i Olarak Gönderdi ği Rapor Metni (s.155)

5- Türk Gücü’nün Umumi Nizamı (s.158)

6- Yeni Attila Mar ı (s.165)

7- Đzciler Oca ğı Nizamnamesi (s.169)

8- Osmanlı Güç Dernekleri Hakkında Nizamname (s.170)

9- Osmanlı Genç Dernekleri Hakkında Kanun-u Muvakkat (s.174)

10- Genç Dernekleri Müfetti -i Umumili ği’ nin Gençlere Ça ğrısı (s.177)

11- Harbiye Nazırı Enver Paa' nın Genç Dernekleri ile Đlgili Beyannamesi (s.179)

12- Osmanlı Genç Dernekleri’nin Miktarını Natık Cetvel (s.182)

13-Genç Dernekleri Müfetti -i Umumili ği’nin Rapor Metni (s.185)

14- Türk Yılmaz Mar ının Güftesi (s.188)

15- Mehmet Bey Tarafından Kazım Karabekir’e Yazılmı Mektubun Metni. (s.188)

16- Mustafa Kemal’in Đstanbul Đzcilerine Yolladı ğı Telgraf Metni (s.190)

17-Türkiye’de Gençlik Te kilatının Türk Vatanda larına Hasrı Hakkında Kanun (s190)

18- Genç Dernekleri Te kilatına Dair Kanun Layihası (s.189)

19- Genç Dernekleri Hakkında Talimatname Müsveddesi (s.193)

20- Komsomol iiri (s.200)

viii KISALTMALAR L ĐSTES Đ

a.e. : Aynı eser a.g.e. : Adı geçen eser a.g.m. : Adı geçen makale bkz. : Bakınız

B. P. : Baden Powell

C. : Cilt

Çev. : Çeviren

Haz. : Yayına Hazırlayan

MEB : Milli E ğitim Bakanlı ğı

OBES ĐD : Okul içi Beden E ğitimi Spor ve Đzcilik Dairesi s. : Sayfa ss. : Sayfalar arası

S. : Sayı

TĐF : Türkiye Đzcilik Federasyonu

WAGGS : Dünya Kız Đzcilik Örgütü

WOSM : Dünya Đzcilik Örgütü

Yay. :Yayınları

ix

G ĐRĐ

19. yüzyılın ortalarından itibaren Avrupa’dan ba layarak yayılan gençlik örgütlenmelerine tanık olmaktayız. Sosyal bir kategori olarak genç kavramı bu dönemden itibaren, toplumsal ili kilerde ve yapıla malarda etkin bir biçimde yer alacaktır. Đnsan ya amının en dinamik dönemini ifade eden bu sözcük, imparatorlukların yerine ulus-devletlerin aldığı süreçler boyunca “yenilikçilik ” gibi olumlu de ğiimleri de anlatmı; milliyetçi bir zeminde siyasal bir içerik de ifade etmeye ba lamıtır. (Demirci;2003:56)

Batıda, Dünya egemenli ğinde söz sahibi olma ve yeni ticaret yollarındaki payla ım sava larının ortaya çıkardığı yeni siyasal olu umlarda, gençlere, ulusal

çıkarların gerçekle tirilmesinde ciddi bir öncü rol verildi ğini görmekteyiz. Gençlik tarihi üzerine yapılan ara tırmalar “ yenili ği”, “ gücü ” ve “ ilerleme ” yi temsil eden gençli ğin, devletler için önemli bir amaç haline geldi ğini ve gençli ğin Faizm,

Nazizm ve Komünizm gibi modern ideolojilerin sembolü oldu ğunu gösteriyor.

(Lüküslü,2009:20) Nitekim, çalımamızın konusu olan Đzcili ğin Đngiltere’de ortaya

çıkıı da dahil, 19. yüzyılda ve 20. yüzyıl ba larında Avrupa devletlerinin gençlik

örgütlenmelerine önemle yakla maları söz konusu. Prusya’da Ptadfinder ( Đz Bulucu) te kilatları, Đtalya’daki Öncü Fa ist Örgütlerinin yanı sıra ,Sloven, Polonyalı,

Hırvatlar ve Sırpların örgütlendi ği Sokol Te kilatı, Bulgaristan’daki Yunaklar,

Avusturya’daki vatan bekçisi anlamına gelen Heimwehr, Almanya’daki Stahlhelm yani Çelik Mi ğferler Ordusu, Amerika’da faaliyet gösteren Genç Hristiyanlar

Cemiyeti (YMCA), Musevilerin Beneberit te kilatı bu tür gençlik kurulu larına verilebilecek di ğer örneklerdir. (Tanrıöver,1931:68)

Kıta Avrupasındaki yakla ımın benzerlerini kısa sürede di ğer co ğrafyalarda da görmekteyiz. Ekim 1917 Devrimi öncesinde Rusya’da Bol evik Siyaset içerisinde gençlerin yeri konusunda fikir vermesi açısından:

2 “Lenin’in 1906’da yapmı oldu ğu bir konu ma bu açıdan aydınlatıcıdır: Biz gelece ğin partisiyiz ve gelecek gençli ğe aittir. Biz de ğiimin partisiyiz ve gençler daima de ğiime açıktır. Biz çıkarımızı dü ünmeksizin eski kötülü ğe kar ı kavga içinde olan bir partiyiz ve gençlik her zaman bu çıkar dü ünülmeden yapılan kavgada ilk sırada yer almıtır. (Lüküslü,2009:21)

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli ği döneminde büyük bir etkinli ğe ula an

Komünist Parti’ye ba ğlı Komsomol, Dünya gençli ğin örgütlenme serüveninde belli bir paya sahip olacaktır. Zira, Ekim 1917 Devriminin Lideri Lenin, henüz 1916 yılında Gençlik Enternasyonali üzerine notlarında gençlik olu umları ile ilgili olarak dü üncelerini belirtmektedir:

“Tüm gücümüzle gençlik örgütleriyle bir ili ki ve bir yakınla ma sa ğlamaya çalıarak, her yoldan onlara yardım ederek, bu yanlılıkları düzeltmek ve açıklamak gerekti ğini yineliyorum, ama bu örgütlere anlayıla yakla masını bilmek gerekiyor.” (Lenin,1997:87)

Aynı dönemlerde Osmanlı Devleti için, gerek Avrupa’da örgütlenen muhalif

Osmanlı aydınlarının açıklamalarında gerekse do ğrudan devletin düzenledi ği te kilatlarda “ Gençlik ” üzerine in a edilen bir söylem görmekteyiz. Böylelikle modern sanayi toplumları sonrası sıkça kar ımıza çıkan bir niteleme olarak, gençli ğin giderek toplumsal ya amda kendisi için tanımlanmı roller üstlendi ğini söyleyebiliriz. Batıda, ulus-devletlerin kimlik oluturma çabalarında ve modern ideolojilerin devlet-toplum kurgularında icat edilen Gençlik adlı sosyal kategori bir tür aracılık yapacaktır.

Orta Ça ğ Avrupasında ciddi sava lara neden olan din, mezhep vb. ayrılıklar ve Sanayi Devrimi sonrasında ortaya çıkan sosyal sınıflar arasında olu abilecek

çatımalar, ortak gençlik kimlikleri üretilerek a ılmaya çalıılmıtır. Artık, gençli ğe

3 bir misyon yüklenerek toplumsalla ma projeleri hayata geçirilecektir. Temelde, farklı sosyal çevrelerden gelen ve henüz yerel de ğerlerin etkisinde olan gençli ğin, bir aidiyet ve mensubiyet temelinde ortak kimlik kazanması beklentisi vardır. Bu

çerçevede, Dünya egemenli ğinde önemli bir paya sahip olan Đngiltere’de, gençlik

örgütlenmesini izcilik özelinde de ğerlendirdi ğimizde Kıta Avrupasındaki gençlik

örgütlenmelerinde, özellikle Prusya ve Đtalya’da belirgin biçimde kendini gösteren

“yarı askeri ” nitelikli görünüme yo ğun olarak rastlamamaktayız. Đngiltere’de sorun daha çok, devletin sahip oldu ğu ili kiler a ğında ortak bir yapılanmanın sa ğlanması ve bu ili kileri yerinden yönetmek çabasını gerçekle tirecek kadroların olu turulması biçiminde olacaktır.

Ulus-Devlet yapılanmalarında geni halk yığınlarının ortak idealler etrafında birle mesinde okullar aracılığı ile verilen E ğitim etkili olmu tur. Toplumun arzulanan bilince ula ması için E ğitimin seferber edildi ği bu süreçlerde, gençlik

örgütleri okul dıındaki gençleri de aynı amaca dahil etmenin en önemli unsuru sayılmıtır. Kültür ve Jimnastik Dernekleri, Beden E ğitimi çalımaları ve Đzcilik sürekli olarak gençleri okul ortamında -ya da onunla ba ğlantılı biçimde- belli bir sosyal projenin içerisinde gelecek kaygısı ile yetitirmeyi hedefliyordu.

Batı dıındaki alanlarda yine Batılı kurum ve kurulu larca açılan okullarda ise bu projelerde kimi zaman misyonerlik gibi ba kaca tutum ve davranıların da yer aldığını görmekteyiz. Dolaysı ile Batıda toplumsalla ma ve Ulus Kimli ğin in asında olumlu bir role sahip olmu bu okul-gençlik örgütlenmeleri ili kisinin, Osmanlı

Devleti dahil Do ğu toplumlarında endi e ile kar ılandığı durumlar ortaya çıkmıtır.

“ XIX. yüzyıl ve XX. yüzyılın ilk çeyre ği misyonerli ğin altın ça ğıdır. Zira bu ça ğ aynı zamanda kapitalizmin emperyalizme dönü tü ğü ça ğdır. Bu dönü ümde araçsal görev üstlenen mekanizmalardan birisi de misyoner dizgesi oldu ğuna göre, bunda aılacak bir yan olmasa gerekir .” (Kocaba oğlu,2000:14)

4 Çalımamızda, Gillwell Lordu Baden Powell’ ın Đngiltere’de 1908 yılında sistemini kurdu ğu izcili ğin, ülkemizdeki geli imini ilk döneminden itibaren içerisinde yer aldığı toplumsal ili kiler bakımından ele alaca ğız. Ülkemizde ilk uygulamalarını 1911 gibi henüz çok erken bir tarihte gördü ğümüz Đzcilik

çalımalarına ve buna ba ğlı gençlik örgütü tasarılarına de ğinece ğiz. Bu, bir Đzcilik

Tarihi yazımı olmayacak. Ancak her toplumsal konunun oldu ğu gibi izcili ğin de tarihsel zeminde, içerisinde yer aldığı toplumun girdi ği ili kilerle açıklanması gerekti ğini ve bu amaçla izcilik ile ilgili ortaya konan bilgilerin toplum gerçekleri

önünde tartıılmasını savunuyoruz.

Çalımamızda öncelikle, izcili ğin, 19.yüzyıl ve 20. yüzyıl Gençlik hareketlerinden ve özellikle de Đngiltere özelinde ulusal politikalardan ba ğımsız olmadığını öne sürece ğiz.

Đzcilik üzerine söylenen bilinen açıklamalarda Đzcilik, milliyet, ırk, din ve dil ayrımı olmaksızın herkese açık politik olmayan e ğitimsel bir gençlik hareketidir. denilmektedir. (Liderlik El Kitabı,2003:6)

Ancak, Đzcili ğin Đngiltere’de ortaya çıktığı tarihsel süreçte, Avrupa’da çe itli gençlik örgütlenmelerinin de birtakım amaçlar do ğrultusunda i levler yüklendi ğini biliyoruz. Bu bakımdan izcili ğin bugün elde etti ği sonuçlar üzerinden politik ve paramiliter olmadığı yolundaki de ğerlendirmelerin tartımaya açık oldu ğu söylenebilir.

Đzcili ğin, Đngiltere’nin öncülü ğünde hızla örgütlendi ği Đngiliz Milletler

Toplulu ğu “ ülkeleri ”nde veya Osmanlı Devleti örne ğinde oldu ğu üzere, E ğitim

Kurumları aracılığı ile kendini tanıttığı topraklarda; Batı çıkarlarını ne derece temsil etti ği tartıılmalıdır. Amerikan Đzci Örgütü’nün yer aldığı Robert Kolej gibi, misyonerler tarafından kurulmu olan e ğitim kurumlarından ba layarak izcilik ile misyonerlik arasında ili ki olup olmadığı da bir ba ka açıklamaya de ğer konu

5 olabilir. En azından Đzcilik ile ilgili birinci kaynak olan Powell’ın, Erkek Çocuklar

Đçin Đzcilik adlı eserinin bugüne kadar sadece iki çevirisinin yapıldığı dü ünüldü ğünde, bu kitabın analizinin önemli oldu ğunu dü ünmekteyiz.

Đzcilik Türk toplum ya amına sosyoloji çalımalarına benzer biçimde çok erken bir tarihte gelmi tir. Ülkenin içinde bulundu ğu sorunlara, açmazlara

Batıcıla ma çabaları sürecinde çözümlerin üretildi ği bir dönemde yine sosyolojide oldu ğu gibi öncelikle Batıdan bilgilerin aktarılması yolu ile kendini ifade etmi tir. Bu açıdan, izcilik ülkemizde toplumsal de ğiimler ve tarihsel olgular tartımalarından ba ğımsız de ğerlendirilemez. Üstelik, sosyolojiyi Türk toplumuna tanıtan kurumlar ve kadroların, Đzcili ğin ülkeye geli inde de bir biçimde yer aldığını biliyoruz. Đttihat ve Terakki Cemiyeti’nin okullar aracılığı ile topluma ula maya çalıtığı yıllarda, bu cemiyetin kurdu ğu okullarda izcili ğin örgütlendi ğini, bu cemiyetin ileri gelenlerinden aynı zamanda Türkiye’de ilk Sosyoloji Kürsüsünü kuran Ziya Gökalp’ in, Alman ve

Đngiliz Đzcili ğinden esinlenerek yapılanan Türk Gücü Cemiyeti’ne Mar yazacak

ölçüde gençlik örgütlenmelerinin içerisinde yer aldığı dü ünüldü ğünde, bizim konuyu basit bir tarihçe ile açıklamaktan daha ileriye gitmemiz gerekti ği kesindir.

Öte yandan, ülkemizdeki erken sosyoloji çalımalarının bir ba ka önemli

Sosyolo ğu Prens Sabahattin’in ekolüne mensup isimlerin, izcili ği ülkedeki e ğitim faaliyetleri çerçevesinde de ğerlendirdikleri, henüz Đngiltere’de ilk uygulamaları sürerken konuyu Türk toplumuna tanıtma çabasında oldukları da bu bilinmektedir.

Eğitim, özellikle Pedagoji alanında kendini gösteren ekolün, ülkedeki izcilik giri imlerini Maarif zemininde destekleyici çalımaları, konuya ilk dönem toplum bilimcilerin yakla ımını göstermesi bakımından önemlidir.

Ülkemizde, Balkan Sava ları ve I.Dünya Sava ı yıllarında gençlik

örgütlenmeleri yarı askeri bir görünüme bürünmekte. Bu dönemde izcili ğin ya geri planda kaldığı ya da içerik ve biçime dair müdahalelerle bamba ka bir örgütlenmeye

6 dönü tü ğü görülmekte. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde kendisini iyice hissettiren Almanya gelene ğinin, ordudan ba layan etkileri, gençlik örgütlerine de ula mıtır. Bu dönemde Robenson Karde lerin Galatasaray ve Đstanbul Sultanilerinde ba lattıkları izcilik çalımalarının, Đttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından devlet

çıkarları do ğrultusunda yönlendirilmesi söz konusu olacaktır. Devletin, gençlik

örgütlenmeleri üzerindeki bu politikası, Đmparatorluktan Milli Devlete aktarılacak,

çe itli görünümler altında günümüze dek ula acaktır. 1912-1918 yıllarının ko ullarına uygun olarak, devletin gençlik örgütleri ile ba ğlantısı Harbiye Nezareti düzeyinde olmu tur. Bu dönem gençlik örgütleri, ordu gerisinde, ama genci orduya hazırlayan bir tür milis güç olarak kabul edilmi ve örgütlenmesi askeri esaslara göre yapılmıtır.( 1) Kayda de ğer bir ba ka özellik olarak da bu dönem gençlik

örgütlenmelerinde görülen Türkçü söylem olacaktır.

Çalımamızda dikkat çekmek istedi ğimiz bir ba ka konu da, Türkiye’de

Đzcilik Tarihi üzerine yapılan açıklamalarda ço ğunlukla yer verilmeyen, bir tarihsel gerçeklik olarak Cihan Harbi sonrası özellikle Mütareke Döneminde varlığını ciddi olarak gösteren Gayrimüslim topluluklar ve Đ gal Güçlerinin örgütledi ği izcilik

çalımaları olacaktır.

Bir Bo ğazlar Komisyonu” görünümündeki “ Boy Scout Council of

Constantinople ” ün merkezi Đstanbul’daki Đzci Örgütleri ba ta olmak üzere, Yunan

______1-Yakın tarihimizde izcilikle ilgili ortaya konan eserlerin bir ço ğunda, konuyu ele alıta ülkemizdeki erken izcilik uygulamaları ya da gençlik örgütlerinin tanımlanmasında –bazen anlatım bütünlü ğünde olumsuzlu ğu da içermek biçiminde olmak üzere - “paramiliter” adlandırmasının vurgulanması söz konusu…Ziya Gökalp’e, (veya Selim Sırrı Tarcan’a) uzanan bir eksende olumsuz anlam yüklemelerine vardığına tanık olmaktayız. Oysa, konunun öze veya biçime ait unsurlarının, içerisinde bulunulan tarihsel ko ullara göre de ğerlendirilmesi gerekir. Di ğer yandan, kurucu Powell’ın ya am öyküsünde kar ımıza çıkan askeri ki ili ğinin dıında; ülkemizde mütareke döneminde gayrimüslim izcilerinin çalımalarının yarı askeri olmasının ötesinde; do ğrudan i gal güçlerinin safında askeri boyuta ula ması kar ısında benzer tanımlamaların aynı sıklıkla kullanılmaması ise dü ündürücüdür…

7 igal güçlerine asker hazırlayan Đzmir’deki Rum Đzci Örgütleri ve di ğer ehirlerdeki yıkıcı faaliyetler içeren gayrimüslimlere ait izcilik çalımalarının de ğerlendirilmesini

önemli buluyoruz. Bu nedenle 1918-1921 yıllarında yo ğunla an söz konusu olumsuz faaliyetlerin, Anadolu’nun parçalanması sürecinde igal güçleri ile olan i birli ği ili kisi ve gayrimüslimlerin ba ğımsızlık idealleriyle olan ba ğı da tartııldı.

Cumhuriyetin ilanı ile Genç Türk Devletinin toplumsal alana dair yaptığı düzenlemelerde izcili ğe de yer verilmi tir. Yeni Devlet, her eyden önce Laiklik anlayıı çerçevesinde E ğitim ve Ö ğretimi birle tirirken, Đzcilik gibi çalımaların yalnız Türk vatanda ları tarafından yapılabilece ğini de ilan etmekte idi. Bu anlamda

Đzcilik, sosyal hayatın di ğer pek çok ögesinde görülece ği üzere, bir bakıma devlet tarafından denetim altına alınmakta idi. Böylelikle izcilik, çe itli cemaat ve kurulu lar eli ile devlet ve toplum aleyhine faaliyet gösteremeyecekti. Türk Đzcileri, bu dönemden itibaren yasalar ile belirlenmi alan içerisinde çalımalarını sürdüreceklerdir.

Cumhuriyetin ilk dönemlerinden ba layarak, Yeni Devlet, siyasetini ve topluma sundu ğu projelerini halka anlatmanın araçlarını bulmu ve içerisinde bulundu ğu anın siyasi dengeleri çerçevesinde bu araçları kullanmasını bilmi tir.

Türkiye’de izcilik çalımalarının 1923 sonrası süreçleri, yeni devletin E ğitim ve

Kültür alanındaki politikalarının gençlik örgütlenmelerine etkisi de ğerlendirildi.

Đmparatorluktan ulus devlete aktarılan kurum ve anlayıların çerçevesinde, yeni dönemde izcili ğin geçmi ten kopma ve yeni döneme geçen yanlarının sürekliliği noktaları ele alındı.

Gençli ğin de kendini ifade edebildi ği bu kültürel yapılar devlet aracılığı ile

örgütlenerek halkın belirli bir formda toplumsalla ması yolundaki i levlerini yerine getirmi lerdir. Bu nedenle çalımamızda izcilik ile aynı sürecin parçalarını olu turan

Türk Oca ğı, Halkevleri, Milli Türk Talebe Birli ği gibi kurulu lara yer verdik. Bu

8 kurulu ları, Kazım Karabekir’in Çocuklar Ordusu faaliyetinde oldu ğu gibi bir takım

özellikleri ile izcilikle ba ğıntılı sayılabilecek gençlik te kilatları olarak ele aldık.

Günümüze ula an görünümleri ile her biri ayrı çalıma konusu olacak olu umlardır.

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Meclis ve siyaset gündemine giderek daha çok yerle en -Halkevlerinin kurulmasına ve arada II. Dünya Sava ı’nın sonuçlanmasına ra ğmen tartıılmaya devam eden- Gençlik Te kilatı tasarıları 1950’li yıllara dek sürmekte.

Bu tartımalarda Genç Cumhuriyetin de ğerlerinin okul dıı gençli ği de kapsayacak biçimde bir Gençlik Te kilatı ile gelece ğe ta ınması ana kaygı olarak görünmekte. Özellikle totaliter devletlerin o dönem Dünya siyasetinde aratan nüfuzunun, ülkemizde heyecanla izlenmekte oldu ğu bir dönemde; birçok siyasetçinin, yazarın gençlik örgütlenmeleri üzerine söz söyledi ğini görüyoruz.

Đzcilik kaynaklı dergilerin de, ısrarla mevcut izci örgütlenmesinin zayıflığından,

Cumhuriyet de ğerlerinin savunuculu ğunu yapabilecek bilinç düzeyinin eksikli ğinden bahsetti ğini, Gençlik Te kilatı tartımalarına izciler olarak katıldığını belirliyoruz.

Bütün bu tartımalara kar ın devletin böyle bir Gençlik Te kilatı olu turulmasından uzak durması söz konusu. II. Dünya Sava ı sonunda Almanya ve

Đtalya’nın kesin yenilgisi sonrası tüm dünyada kendini gösteren, “ reorganizasyon ” dönemi olarak da anılan süreçte, tek partili yönetime sahip ülkelerin, kendilerini yeni

Dünya düzenine katmak için bir dizi uygulamayı hayata geçirdiklerini biliyoruz.

Sendikal Örgütlenmelerden, Çok Partili Hayata geçi dahil bir çok unsur, Batı

Demokrasileri tarafından –bazen maddi olarak da olmak üzere- desteklenecektir. Bu noktada ünlü Yalta Konferansı sonuçlarının ve S.S.C.B.’nin Tek Partili Yönetim ile bu sürece eklemlenmesi tartımalarını bir yana bırakırsak; ülkemizde de yeni dönemin etkileri kendisini hızla gösterecektir.

9 Yeni Dönemde hemen tüm dünyada oldu ğu üzere, ülkemizde de gençlik

örgütlenmelerinin nasıl olaca ğına ili kin tartıma bitmi görünmektedir. Artık sorun

Đzcili ğin tek Gençlik Örgütlenmesi olarak, yerkürenin tamamında kendini ifade edebilmesi önündeki engellerin ortadan kaldırılması olacaktır. I.Dünya Sava ı sonrasında Batı Egemenli ğinde önemli bir paya sahip olan Đngiltere çıkılı Đzcilik,

Commonwealth üyelerinin ço ğunlu ğunu olu turdu ğu bir Uluslar arası Örgüt olan

WOSM tarafından temsil edilmekte idi. II. Dünya Sava ı, Đngiltere ile aynı tarafta yeni bir hakim güç olan Anglo-Saxon gelene ğinin temsilcisi Amerika Birle ik

Devletleri’ni dünya sahnesine çıkarmıtı. Böylelikle, Amerika, “ varlığının nedeni kendi ili ki sistemini kuracak köprü ba larını tutmak ve ba arılı oldu ğunu anladığı noktadan sonra ise tüm alanlara yayılmak ” (Okan,1994:162) hedefini gerçekle tirmi oluyordu. II. Dünya Sava ı sonrası, bünyelerinde izcilik çalıması yer alan ülkelerin, resmi izcilik kurulu ları aracılığı ile WOSM’a hızla üye oldukları görülür. Günümüze ula an boyutları ile kurumsal anlamda izcilik, devletler açısından

Batının egemen oldu ğu bir küresel sistemde uluslar arası bir kabule olanak sa ğlayan

ölçütler arasında yer aldığı söylenebilir. (WOSM üyesi ülkeler için bkz. Ek-1)

Gelinen noktada WOSM (ve WAGGS), Đzcili ğin, tarihsel olarak di ğer gençlik

örgütlenmelerine benzer biçimde, öncelikle ulusal çıkarlar etrafında konumlanmı olması ve ölçüleri de ğimekle birlikte onun da paramiliter görünümler içermesine ili kin tartımaları, bu arada Powell’ın ya am öyküsü üzerinden söylenebilecek kar ı tezleri de bir kenara bırakarak; Đzcili ği her toplumdan insanın içinde yer alabilece ği gençlik örgütlenmesi, bir sivil toplum kurulu u olarak tanıtmaktadır. Batıda sivil toplum kurulu larının kuruldukları ülkelerin ulusal çıkarlarını temsil etme ve yönetimler ile aralarındaki ba ğların niteli ği; Batı dıı toplumlarda bu örgütlerin i levi

üzerine tartımaları konumuz dıında tuttu ğumuz durumda dahi, dünyanın büyük bir bölümünde halen süren payla ım sava larının sonucunda ortaya çıkan tablo üzerine;

10 her gün bir iyilik yapması gereken izcilerin birli ği olan WOSM’ un ( ya da WAGSS’

ın ) mevcut tutumunun apolitik duru diye sunulması, esasında küresel bir soru olarak kar ımızdadır.

Üstelik gençlik örgütlenmelerinin ortaya çıkıında etkin olarak yer aldığı

Ulus-Devletlerin sahip oldu ğu toplumsal anlayıa ili kin de ğerlerin tartıılmaya açıldığı, ona ait tüm toplumsal reflekslerin bir çe it küçümseme ile kar ılandığı

Küreselle me Siyasetinde, Batı çıkarları söz konusu olduğunda izcilerden bu

“tarafsız olma ” sürecine katılmalarının beklenmesi, ülkemiz izcilerin de dahil oldu ğu

Dünya Đzcilerini hangi alana ta ıdığı de ğerlendirilmesi gereken bir durumdur.

Çalımamızda konu ile ilgili tarihsel arka planı belirlemek için ilk olarak kaynakça taramasını gerçekle tirdik. Bu noktada, öncelikle yüzyıldan fazla bir zamandır toplum hayatımıza girmi olan izcilik konusunda yazılı kaynakların geni bir kaynakça olu turmadığı; az sayıdaki telif eserin izcilik hakkında verdi ği bilginin de okuyucuya bazı tarihler ve olgular sunmaktan öteye gidemedi ği söylenebilir.

Yazılı kaynakların ço ğunlu ğunu olu turan El Kitabı vb. eserlerin de çeviri yolu ile elde edilmi bilgilerin ansiklopedik tarzda sunumu ile sınırlı kalması söz konusudur.

Aktarma anlayıı, sayıları çok az olan süreli yayınlarda da kendini göstermektedir.

Konu ile ilgili de ğerlendirmeler makale düzeyinden öteye gidememektedir. Üstelik

çalımamız esnasında kar ıla tığımız dikkat çekici bir eksikli ğin de, çe itli zaman dilimlerinde ortaya konmu metinlerde, kaynak gösterilmeden yapılan alıntıların yinelenmesidir. Bazen bu alıntıların, teknik bir ayrıntıyı vermenin ötesinde duygu ve dü ünce içeren paragrafların dahi aynen aktarılması biçiminde oldu ğu görülmekte.

Konu ile ilgili kitap olarak sunulan sınırlı sayıda eserin, biyografiler, -belli bir oymak, belli bir kamp vb.- unsuru resimler e li ğinde ayrıntıları ile ele alan anlatımlar ve ili kili-ili kisiz -mevzuat olarak da anılan- çok sayıda Yönetmelik vb. metinlerden olu tu ğunu gördük. Đzcilik ile bir biçimde ba ğlantılı olarak hazırlanmı sayısı çok az

11 olan Yüksek Lisans tezlerinde de, izcilik tarihi üzerine söylenen açıklamaların, bilinen bazı bilgileri tekrarlamaktan ibaret kaldığı görülmektedir. Mevcut tezlerde, izcilik tez konusunun ba langıcında bir giri bilgisi olarak yer almakta, konumuz açısından sınırlı ve dar buldu ğumuz çalımalarda do ğrudan izcili ğin tarihsel ve sosyolojik olarak de ğerlendirilmesine ili kin bir anlatım bulunmamaktadır. Đzcilik denilince topluma sunulan bilginin, kısa bir tarihçe sonrasında Đzci Andı, Đzci Selamı,

Kamp Bilgisi vb. teknik tanımlamalardan olu tu ğu görülmekte.(bkz. Yayınlanmamı

Yüksek Lisans Tezleri, s.149-150 ) Bu bakımdan, çalımamızın çıkı dayanaklarından birisi de konu hakkında bütüncül bir yakla ım ile açıklama ortaya koymak çabası olacaktır.

Đzcili ğin kurucusu Powell’ın çalımalarını sistematize etti ği süreçte içerisinde yer aldığı ili kiler ve dönemindeki di ğer gençlik örgütleri ile olan benzerlik ve farklılıklarını ortaya koymak, ülkemizde izcili ğin ortaya çıkıında söz sahibi kurum ve ba ğlı oldukları siyasetlerin toplumsal sorunlar kar ısında izcili ğe nasıl bir i lev yüklediklerini tartımak için konuyu bir çok boyutu ile ele alaca ğız. Konunun, toplum ya amında iç içe geçmi sayısız olgudan biri olarak; Bir imparatorlu ğun yıkılma sürecinde hayata geçirdi ği derleme, toparlama projesi iken; Genç Türk devletinde Ulus-Devlet kaynaklı bir toplumsalla ma ile birlikte yeni de ğerlerin sözcülerinden ve (biçimsel anlamda da) görünümlerinden biri durumuna geli inin

öyküsü, günümüz de ğerlendirmelerine ıık tutacaktır. Đ te bu yüzden, konu hakkında bugün ileri sürülen dü üncelerin ve bu anlayılara ba ğlı yeni yapılanmaların bir gençlik örgütü olarak izcilik üzerinden nasıl bir kar ılık buldu ğunu – erken izcilik sürecinde oldu ğu gibi- toplum bilim çalımaları çerçevesinde tartımak istiyoruz.

Buna ba ğlı olarak izcili ğin günümüzde toplumu ku atıcı özelli ğinden yoksun;

Devletin politikasını yayma çabasında olan bir gençlik örgütü görünümünden uzak bir çerçeve sundu ğundan hareketle, devlet eli ile belli bir sınırlılıkta yürütülmekte

12 olan konunun Türk Milli E ğitim çevresi de dahil ilgili kurum ve kurulu lar ve sosyal bilimler disiplinlerince yeniden ele alınması gereklidir.

Çalımamızda, bu de ğerlendirmeleri ortaya koyarken, Türk toplumunun gelecek projelerinde, ulusal çıkarlarının gözetilmesini güvence altına alan tasarımlarında; tarihi birikimini de yanına alarak her konuda olabilece ği gibi izcilik konusunda da yeni tartımalara açık olmasını dile getirdik. Toplumun en hareketli ve yarının üretken bireyi olacak gençlerimizin okul içi ve okul dıı alanda arzulanan belli yetenekler ve ki ilik altında yeti mesi için yeni bir gençlik örgütlenmesi dahil tüm yapıcı önerilere toplum ve devlet olarak açık olunması gerekti ğini ileri sürüyoruz.

Đzcili ğin ülkemize geli i ve günümüzde kazandığı görünümlere geçmezden evvel, izcili ğin Đngiltere’de ortaya çıkıı ve buna ba ğlı olarak Lord Baden Powell’ın ya amı ve izcilik referansları diyebilece ğimiz kaynaklara ili kin bir de ğerlendirme yapmak yerinde olacaktır.

Powell’ın Hayatı

22.02.1857 tarihinde ( 2) Londra’da do ğan Baden Powell (asıl adı, Robert

Stephenson Smyth ) küçük ya ta babasını kaybeder. 1870 yılında Charteshouse adlı okula girer. Đngiliz Ordusunda Aste ğmen rütbesi ile Hindistan’da görev yapmaya ba ladığında 19 ya ındadır.

______2. Dünya Đzci Örgütleri tarafından her yıl 22 ubat tarihi, Đzci Dü ünce Günü olarak çe itli etkinliklerle anılmaktadır.

13 Crime Sava ında süvari olarak görev yapan Powell, Yüzba ılığa terfi etmi tir.

Powell, ya amının ilk dönemi diyebilece ğimiz süreçte Đngiliz birliklerinde cepheden cepheye görev yapan bir komutandır. Sava alanlarında Đngiliz ordusu Adına elde etti ği sonuçlar, Kraliyet Ordusundaki askerlik kariyerinde de hızla ilerlemesine olanak vermi ti. ( 3 )

“Bu zat, Đngiliz müstemlike ordularında general olarak vazife görmekte idi. Güney Afrika’da Đngilizlerle Boerler arasında yapılan sava ta yerli halkın Đngilizlerden ziyade kabiliyet gösterdiklerini görmü tür.” (Bediz,1955:5-6)

Ancak Powell’ın ya amındaki asıl dönüm noktası bugünkü Güney Afrika topraklarında üstlendi ği görevi olacaktır. Kendi ifadesi ile izcilik çalımalarının da esin kayna ğı olan bu dönemde Powell, 1887 yılında Afrika’ya geldi ğinde, bölgede bir süredir devam eden bir mücadelenin içerisinde bulmu tur kendisini.

1652’den ba layarak Güney Afrika’da Cape Town’a yerle en Hollandalı kolonların amacı burada Do ğu Hindistan irketi’nin bir kurulu unu i letmekti.

(Büyük Larousse,1992:1747) Zamanla buradaki yerli halkı denetimleri altına alarak

üretimin tek söz sahibi olacak Hollandalı sömürgeciler, Boerler adı ile anılacaktı.

Đngiltere’nin maksadı, altın ve elmas madenleriyle dolu olan bu zengin mıntıkayı ele geçirmekti.(Pura,1939:5) Đngilizlerin hızla sürmekte olan yayılmacı politikası bölgede Boerler ile Đngiliz ordusunu kar ı kar ıya getirecektir.

Zira ,“Batı, bütün XIX. yüzyıl boyunca elde edilen zenginli ğin daha adil payla ılması u ğrunda yapılan bo ğuma ve çeki melere sahne olmu tur.” (Sezer,1985:19)

______3- .Bu dönemlerde Türk devleti toprakları da yo ğun bir Batılı devletler i galine girmekte, Britanya ordusu Ortado ğu, Kıbrıs ba ta olmak üzere geni bir alanda Türk egemenli ğine son vermekte idi. Buna göre, ülkemizdeki izcilikle ilgili resmi veya de ğil tüm kaynaklarda, Powell’ın elde etti ği sonuçlar için “ ba arı” nitelendirmesinin yapılması de ğerlendirmeye açık görünmektedir.

14

Đngiliz askeri gücü kar ısında Boerler, bir ara gerilla taktiklerine de ba vurdular:

“Çatıma iki yıl buyunca gerilla sava ı biçiminde sürdü. Ancak Kitchener tarafından iddetle bastırıldı; çiftlikler yakıldı, stoklar yok edildi, kadınlar ve çocuklar toplama kamplarına gönderildi, bunlardan 25.000’i bu kamplarda öldü .” (Büyük

Larousse,1992:1748)

Baden Powell, bu sömürge sava ı esnasında Mafeking adlı bir kasabayı uzunca süre elinde tutmayı ba arıyor. 217 gün (12.10.1899-17.05.1900) süren

Mafeking Savunmasıyla Powell kendi ülkesinde ulusal kahraman kabul ediliyor.

Powell, General rütbesine terfi ediyor. Boerler ile Đngiltere arasında 31 Mayıs

1902’de yapılan Vereeniging adlı bir anla ma ile bölgenin denetimi Britanya’ya geçiyor. Powell, sava tan sonra Güney Afrika Polis Örgütü için personel toplayarak eğitmi tir. (Ana Brittanica, C 4:119)

Powell, bu sava sürerken bölgedeki yerlilerin, özellikle de yerli çocukların hareketlerini gözlemliyordu. Onların,

“Arızalı arazide ilerlemekte, gizlenmekte, maniaları a makta, cesaret ve atılganlıkta, emirlere riayetteki sadakatta, velhasıl harp sahasının her safhasındaki üstünlükleri, Baden Powell’ın gözünden kaçmamıtır. Bu beceriklili ğin sebeblerini incelemi , bütün bu kabiliyet ve hünerlerin kazanılmasında fertlerin tabiatle karı kar ıya bulunmaktan ileri geldi ğine hükmetmi tir. Takip edilecek tabiatçi bir terbiye sistemi ile gençli ği yeti tirmenin bilhassa ordu için büyük faydalar sa ğlayaca ğına kanaat getirmi tir .” (Bediz,1955:6)

Tansu’ ya ( 4) göre Transvaal’ın mücahidi Đngiliz generallerinden Baden

Powell, gençleri “ Bedevi bir hayat ya ayan Transvaallılar gibi her türlü edaid-i tabiyeye

15 mukavemet ve tahammül edebilecek surette yeti tirebilmek için bu terbiyenin küçükten verilmesi konusunda bir kanaat getirdikten sonra, usul ve adatı malum olan izcili ği ilan ve Đngiltere taht-ı idaresinde te kil eyledi .” (Koz,2007:41-42)

1903’de Đngiltere’ye dönen Powell, Süvari Kuvvetlerine Genel Müfetti olarak atandı. 1904’de Netheravon’ a ba ğlı Süvari Birliklerini kurdu. 1907’de

Korgeneralli ğe terfi etti.

“Aids to Scouting (1899; Đzcilik için Yardımcı Bilgiler) adlı askeri ders kitabının, erkek çocukları orman ya amı konusunda e ğitmek için kullanıldığını ö ğrenen Baden Powell, Dorset’a ba ğlı Poole açıklarında Brownsea Adasında bir deneme kampı kurdu. (1907) Önerdi ği izci hareketi için bir taslak hazırladı.” (Ana Brittanica,C 4:119)

1908’de –Türkçeye de iki kez çevrilen- Scouting for Boys (Erkek Çocuklar

Đçin Đzcilik) adlı kitabı yayımlandı. “ Edindi ği tecrübelerin ıığı altında askerlik

ça ğına gelmemi erkek çocukları askeri amaçla e ğitmek için çalımalarda bulundu .”

(Güvenç,1974:26)

Powell, 1910 yılında ordudan ayrılarak emekli oldu. Aynı yıl kız karde i

Agnes ile birlikte Girl Guides adlı Kız Đzci örgütünü kurdu. Bu örgütün geli tirilmesinde e i Lady Olave’in de katkıları oldu.

1916’da 11 ya ın altındaki çocuklar için Wolf Cubs (Yavru Kurtlar) örgütünü kuran Powell, Londra’da düzenlenen sekiz gece süren ve 33 ülkeden 800 izcinin katıldığı I. Uluslararası Jamboree’sinde (1920) Dünya Đzci efi ilan edildi.(a.e.:31)

______4. Samih Nafiz Tansu, Đstanbul Sultanisi Đzcilerinden.. Đstanbul Sultanisi Sakarya Oyma ğının Hatırat Defteri’ndeki 1 Ekim 1922 tarihli Mukaddime adlı yazısı.. Transvaalya: Bugünkü Güney Afrika Cumhuriyeti’nde bir eyalet. (bkz. Koz ,2007 )

16 1922’de Baronet, 1929’da Baron ünvanlarını alan (Ana Brittanica,C 4:119)

Powell, Gilwell Lordu olarak da bilinmektedir. Powell 8 Ocak 1941’de, sa ğlık sorunları nedeni ile son yıllarını geçirmekte olduğu, Kenya’da vefat etmi tir.

Đzcilik Üzerine

Powell, Đngiliz Kraliyet Ordusunda üst düzey muvazzaf bir subay iken

Brownsea adasında ilk kampını düzenledi ğinde, bu kampa ülkedeki farklı sosyo- ekonomik sınıflardan erkek çocukları almıtı. Birtakım kurallar altında e ğitti ği gençlerde, aynı amaç do ğrultusunda hareket edebilme bilinci olu turma çabasında olmu tur.

Powell hedefini açıklarken yakın ve uzak birlik üzerinde durmaktadır. “…. Bunun ilk adımı kendi sınırlarımız içinde barı ve iyi niyeti geli tirmektir. Bu da her cinsteki gençlerimizi e ğitmekle olur ki, böylece ehirler, sınıflar ve mezhepler arasındaki çeki meler yok edilmi olur. Bundan sonra bu güzel duyguları sınırlarımızdan çıkarıp kom ularımıza ta ımı oluruz. ” (Liderlik El Kitabı,2003:10)

Bu çalıma sistemati ği için önerdi ği scout sözcü ğü, o dönem Đngilteresinde özellikle askeri alandaki ke if kolu anlamında kullanılmaktaydı .

Đzcilik, maddi ve manevi de ğerleri bir bütün olarak ele alır. Ki iyi ĐYĐ

VATANDA -ĐYĐ ĐNSAN olarak yeti tirmeye çalıır. (a.g.e.:6) Đzcilik yolu ile

çocu ğun en zor artlar altında dahi ya amını sürdürmesi, çocukta içinde ya adığı topluma yararlılıklar gösterme alıkanlığını kazanması amaçlanır. Bu göre, iyi karakterli, sa ğlıklı ve becerikli insan yeti tirilmi olacaktır. Bunu sa ğlamak için yaparak ya ayarak ö ğrenme esas alınır. Bu durum “ Đzcilik ö ğrenilmez ya anır.” ilkesi ile açıklanır. Đzci adayı belli bir e ğitim sonunda And içerek Đzcili ğe kabul edilir. Đzci,

17 türe adı verilen ana hatları Powell tarafından belirlenmekle beraber kimi zaman küçük de ğiikliklere u ğrayabilen ilkeleri ya amına geçirmekle yükümlüdür.

Đzciler ya seviyesine göre basamaklara ayrılır. Bu basamaklar Çocukluk,

Ergenlik ve Gençlik ya gruplarına göre olu ur, basamaklarda olu an birimler kendi arasında sayısal olarak alt birimlere ayrılır. Her birim için Liderlik kavramına özel bir önem verilir. Basamakların kendine ait parolaları da belirlenmi tir. ( 5)

Đzcilikte selam ve tokala maya ait özel bir ritüel vardır. Buna göre izciler sol el ile tokala ır sa ğ el selam verir. ( 6) Đzcilikte armaya da önem verilmektedir.

“Armada kullanılan zambak çiçe ği, pusulalarda da kullanılmakta olup; iyi, do ğru yönü ifade eden zamba ğın üç ucu izciye verdi ği sözü hatırlatır: I. Tanrı’ya- Vatana kar ı görevler II. Ba kalarına yardımcı olmak III. Đzcilik türesine uymak Kız izcilerin sembolü yoncadır. Yoncanın olması bir rastlantı de ğildir. Yonca yapra ğı, Orta Ça ğda derebeylerin sancaklarında bulunmakta olup, derebeylerin çevresinde bulunan insanları korudu ğunu sembolize eder. ” (a.g.e.:82)

Đzcilik çalımalarında kampların da ayrı bir yeri vardır. Mahalli, Ulusal ya da uluslar arası ölçeklerde olmak üzere çadırlı etkinlik, izcilikte esas e ğitim olarak de ğerlendirilmektedir.

______5. Küçük Đzci Parolası: Küçük Đzci Çok Çalıır. Đzci Parolası: Đzci Daima Hazırdır. Ergin Đzci Parolası: Ergin Đzci Topluma Hizmet Eder.

6. Sa ğ elin üç parma ğı biti ik ve dik durumda iken serçe ve ba parmak halka olu turur. Yavru Kurt selamı, sa ğ el orta ve i aret parma ğı ile verilir. Bu kurdun kulaklarını sembolize eder. (ano ğlu ,1961:24)

18 Powell, Scout for Boys adlı kitabında izcilik anlayıının ana çerçevesini ve referanslarını ortaya koymaktadır. Eserde ortaya konan açıklamalar incelendi ğinde,

Đzcili ğin tarihsel kökeni, sahip olması gereken ruhu ve prati ğe yönelik uygulamalarının ele alındığı görülebilir. Eserde izcili ğin tarihsel kayna ğı olarak -

Orta Ça ğ- övalye ruhu gösterilir. Powell’a göre “ Eskiden övalyeler o ça ğların izcileri idi ve onların kanunları bugünkü izcilerin türesine çok benzer .”

(Powell,1964:13)

Powell bu kitabında övalyelik ile izcilik ba ğıntısını ayrıntıları ile ele alır.

Her övalyenin maiyetinde, tıpkı obaba ının beraberindeki yardımcısı obası gibi bir yardımcısı ve silahlı birkaç arkada ı vardır. Đzciler için olu turdu ğu ilkelerin

övalyelerde nasıl yer aldığını anlatır. övalye Türesinde bazı ilkeler :

“övalye, Tanrıya, Kralına ve vatanına sadıktır. övalye herkese yardım eder. övalye bu i leri ba arabilmek için kendini zinde ve sa ğlam tutar.” Bu özellikleri ile bir övalye, izci için en iyi örnektir . (a.e. 14)

Örgütlenme a amaları, disiplin anlayıı ile izcilik modern bir övalyeliktir bir bakıma. Đzciler de övalyeler gibi her gün bir iyilik yapmalıdırlar. Đzci armasında yer alan “ fleur-de-lis ” yani zambak da övalyeler de belli bir anlamı olan bir çiçektir.

(7)

Powell bu eserinde bir de izci sopasından söz etmektedir. “Sopa, Đzci teçhizatının faydalı bir parçasını te kil eder.” (a.g.e.:32-33) Cumhuriyetin ilk yıllarında olu turulan oymaklarda da görebildi ğimiz izci sopası günümüzde dünya izcili ğinde yer almayan bir araçtır.

______7- Dünya Đzcilik Te kilatının da resmi amblemi olan zambak, sonraki dönemlerde te kilata üye ülkeler ve kurulu lar tarafından da asıl figür olarak kullanılagelmi tir. Bununla beraber, Türkiye dahil her ülke veya üye kurulu bu figür üzerinde ulusal veya dini de ğerlerini stilize etmi tir.

19 Powell, mezhep çatımalarının en yo ğun ya andığı ve dünya egemenli ğinde ciddi bir paya sahip olan çok uluslu, çok dinli bir ülkede ele aldığı gençlik projesinde, “ Tanr ı” anlayıı üzerinde önemle durmaktadır. Öyle ki, izcili ğin en temel unsurlarından birisi olan Đzci Andında, üzerine söz verilen, and içilen ilk ve de ğimez de ğer olarak “ Tanrı” yer almaktadır. ( 8)

Ancak burada vurgulanan “ Tanrı” dü üncesinin günlük ya amı düzenleyen bir ö ğretiden daha çok bu ö ğretilerin üzerinde, onları kapsayıcı bir çatı olgusu biçiminde oldu ğu söylenebilir. Zira, Powell bu eserinde yer yer Hristiyan dünyasına ait azizlerin ba larından geçen ibret verici öyküler anlatmaktadır. Buna göre

“Yuvarlak Masa övalyeleri” te kilatını kuran Kral Arthur, Saint George’u süvarilerin koruyucu evliyası olarak kabul etmi ti. Çünkü Hristiyan azizleri arasında ondan ba ka ata binen yoktu.” (a.g.e.:284)

Đzcilerin de koruyucu evliyası olan olan St. Geoerge’u bütün izciler tanımalıdır. ( 9) Powell, 23 Nisan hakiki bir izci olan St .George günüdür demektedir.

Baden Powell kurmakta oldu ğu sisteminde, izcinin kazanması gerekti ğini dü ündü ğü

çeviklik, iz sürme vb. teknik ve taktik özellikler için Güney Afrika’da görev yaptığı bölgenin yerli halkını, özellikle de genç erkeklerini i aret etmektedir. Powell,

Mafeking çatımalarında Boerlerin ku atması altındaki kasabada genç yerlilerin en güç ko ullarda kendi aralarında ileti imi sa ğlayabildiklerini gözlemlemi ti.( 10 )

______

8- Tüm izciler için ba ğlayıcı olan Đzci Andının orijinali incelendi ğinde, bazı ifadelerin ba ka türlü de söylenebilece ği görülür. Yine, Đngiliz izcisi, Kralına ba ğlılığını ifade ederken, bu ifade yerine ülke adı verilebilece ği belirtilir. Ancak her iki durumda da “ Tanrı” ifadesinin zorunlu kullanılaca ğı sonucuna varılabilir. (bkz. Ek: 2) 9- St. George, M.S. 303 yılında Anadolu’nun Kapadokya bölgesinde do ğmu tu. ( Powell ,1964:284) (Kitapta, Anglo-Saxon anlayıına uygun olarak belirtilen, Aziz St. George, Ortodoks Hristiyanlıkta Aya Yorgi olarak bilinmektedir. T.B.) Yunan halkı arasındaki bir inanıa göre, Aziz George’un ,I. Balkan Sava ında Sarantaporon Cephesinde, Aziz Dimitros ile birlikte at sırtında giderek Türk kuvvetlerinin körle mesine neden oldu ğu söylenmektedir. ( Çakmak ;2007:43)

10- Sonradan Đzcilik ile ilgili kitaplarda bu bilgiler Teknik Đz ve Đ aretler olarak sunulacaktır.

20

Powell’ın yerli halktan aktardıkları bununla sınırlı de ğildir. Onlara ait arkılar ve dansları da bu kitabında Đzcilere adapte ederek ulusalla tıracaktır. ( 11 )

Baden Powell’ ın çalımalarını Terbiyevi De ğeri, Sava Đnsiyakı * ve

Gençlerin Ülküsü alt ba lığı altında tartıan Cenevre Üniversitesi Ö ğretim

Görevlilerinden Prof. Bovet, izcili ği, okul dıındaki gençlerin rekabet duygusunu da harekete geçirerek onların sosyalle melerini sa ğlayan bir faaliyet olarak tanımlamaktadır.

Powell’ın metodunu dahice bir bulu olarak nitelendiren Bovet, izcilikteki ahlak ö ğretim sistemini ark ahlaki terbiye sistemini modernle tirilmi bir tatbikatı olarak de ğerlendirmektedir. Đzcili ğe yöneltilen ele tirilerin temelinde ise, izcilik fikrinin kavranamaması oldu ğunu ileri sürmektedir. (Bovet;1937:147)

Bununla birlikte daha önce de de ğindi ğimiz üzere , Đzcilik 20. yüzyıl ba ında

Đngiltere’de belli toplumsal ko ulların ürünü olarak ortaya çıkmıtır. Buna göre

Powell’ın bir Đngiliz subayı olarak gerçekle tirdi ği gençlik projesi her eyden önce

Birle ik Krallık siyasetinin Dünya egemenli ğinden pay alma stratejisinden ba ğımsız de ğildir. Đzcilikle ilgili ilk eserin orduda yer alması ve sonraki çalımalarda devlet olanaklarının Powell’ın kullanımına sunulması bu durumun açık göstergelerindendir.

Bu yüzden izcili ğin ülkemizdeki geli imini ele alaca ğımız çalımamızda, izcili ğin kendini ifade edi i üzerine bilinen açıklamaların çok boyutlu olarak yeniden de ğerlendirilmesinin yerinde olaca ğını dü ünüyoruz.

______11- Bir örnek olarak Kikuyu kabilesindeki gençlerin yaptığı sava dansı, izci “ sava dansı”nın ilham kayna ğı olmu tur. Eengonyama adlı yerli arkısını izcilere uyarlamı olan Powell, arkının notalarını da kitabında belirtmi tir.( Powell ,1964: )

21 Đzcili ğin tanımlanması giri imlerinde Avrupa’da ulus-devlet olu umlarının bir unsuru olarak kar ımıza çıkan gençlik örgütlenmeleri ile olan ili kisi mutlaka ele alınmalıdır. Mensup oldu ğu ülkenin siyasal hedefleriyle ba ğlantılı olarak yapılanan

üniformalı örgütler ordu gerisinde gençli ği gelece ğe (ya da orduya..) hazırlama i levi ile hareket etmekte idiler. Đzcilik çalımalarının Đngiltere dıında kısa sürede –

özellikle Đngiliz Milletler Toplulu ğu co ğrafyasında- yayılması, Birle ik Krallı ğın bu dönemde içerisinde yer aldığı sömürgeci ili kilerle do ğrudan ba ğlantılı oldu ğu açıktır.

II. Dünya sava ı yeniden biçimlenen Dünya siyasetinde izcilik dıındaki

üniformalı gençlik örgütlerinin varlıklarının sona erdi ğini ve o tarihten günümüze izcilik dıındaki benzeri yapılanmalar hakkında olumsuz bir bakı açısını dillendiren paramiliter örgüt tanımlamasının ortaya konması söz konusu olacaktır…

Đzcili ğin ülkemizdeki erken uygulamalarında da benzer bir de ğerlendirmeyi görmekteyiz. Ke aflık adı ile imparatorlu ğun toplumsal ya amına giren izcilik,

Đstanbul’da dönemin seçkin e ğitim kurumlarında ilk uygulamalarıyla kar ımıza

çıkmaktadır. Öte yandan devletin içerisinde bulunduğu tarihsel ko ulların sonucu

çalımaların bir boyutunun da cephe gerisinde millet-i müsellaha olu turma çabası halinde sürmesi günümüzde yapılan bazı de ğerlendirmelerde bu çalımalar için paramiliter örgütler tanımlamasının yapılmasına neden olmaktadır.

Türk devletinin var olma mücadelesini verdi ği a ğır ko ullar altında izcili ğin ke aflık ya da ba ka bir ad altında üniformalı gençlik örgütü olarak sergiledi ği

çalımaları yarı askeri nitelemesi ile bir bakıma izcilik dıı kabul etme anlayıı, her

eyden önce daha önce sözünü etti ğimiz; izcili ğin Birle ik Krallık’ta ortaya çıkıı ve sonrası içerisine girdi ği ili kiler bakımından çok anlamlı görülmemektedir. Yine mütareke döneminde i gal güçlerinin de deste ğini alan gayrimüslimlere ait yıkıcı ve

22 bölücü nitelikleri de içeren izcilik çalımaları hakkında benzer de ğerlendirmelerin ifade edilmemesi bir ba ka eksiklik olarak önemlidir.

Đzcili ğin ülkemizdeki Cumhuriyet ilanı sonrası geli imi yasal metinler aracılığı ile devlet siyaseti çerçevesinde alanı ve sınırları belirlenmi olarak günümüze ula makta. Belli dönemlerde öne çıkan içerik tartımalarına kar ın biçimsel anlamda Powell’ın izcilik ö ğretisine uygun bir yapılanmanın oldu ğu görülmekte. Buna göre Türk izcili ğinde en önemli tartımalardan birisi de Dünya

Đzcilik Örgütleri ile olan ili ki üzerinedir. 1950’de Dünya Đzcilik Örgütüne üye olan

Türkiye Đzcileri 1990’lı yıllardan itibaren iki ayrı yapı halinde örgütlenmesini sürdürmektedir. Bu bakımdan ülke genelinde yüz binlerle ifade edilen Milli E ğitim

Bakanlığı Đzcileri ile WOSM ile WAGGS tarafından muhatap olarak kabul edilen

Türkiye Đzcilik Federasyonu Đzcilerinin çalımaları üzerine de de ğerlendirmelerde bulunaca ğız.

Đzcili ğin günümüzde Türk toplumunun sorunları ve küresel ili kiler kar ısında nerede yer aldığı konusunu ele aldık. Bu çerçevede genel kabul olarak görülen açıklamaların dıına çıkarak, gençlik örgütlenmesi adına izcilik dıında bir ba ka yapılanmanın da tartıılabilece ğini öne sürdük.

______* Đnsiyak: Đçgüdü

23

1. ĐZC ĐLĐĞĐ N TÜRK ĐYE’ GEL ĐĐ VE ĐZC ĐLĐK ÇALI MALARI

19. yüzyıl, Batı Dünya Egemenli ğinin mutlak bir duruma ula tı ğı dönem olarak Osmanlı Devleti açısından ili kilerin gerisinde kaldı ğı ve buna ba ğlı olarak

Batıcıla ma siyasetlerinin giderek hız kazandı ğı süreci ifade etmektedir. Batıda ortaya çıkan geli melerin ilgi ile izlendi ği bu zaman dilimi içerisinde, 20. yüzyılın hemen ba ında; Đngiltere, Almanya gibi Avrupa’nın önde gelen devletlerinde kar ımıza çıkan gençlik örgütlerinin, Osmanlı Devlet yapısında da çok çabuk kar ılık buldu ğu görülür.

Bu bölümde, bir gençlik örgütlenmesi olarak izciliğin ülkemize aynı dönemde gerek Batılı anlayı la kurulmu E ğitim kurumları aracılı ğı ile; gerekse devlet eli ile olu turulan derneklerle Prusya gelene ği üzerinden aktarılan biçimleri üzerinde duraca ğız.

Yine Gayrimüslim Okulları ve sonradan Đ gal Güçleri tarafından olu turulan izci örgütlerinin, I. Dünya Sava ının sonuçları ile ba ğıntılı olarak Türk toprakları

üzerinde tasarlanan -ba ğımsızlık da dahil- gayrimüslim talepleri ile olan ili kisi de de ğerlendirilecektir.

Osmanlı Devleti, Anadolu merkezli olmak üzere günümüz adlandırması ile Balkanlardan Kafkasya’ya, Kuzey Afrika’dan Arap Yarımadasına büyük bir co ğrafyada; Karadeniz’den Akdeniz’e ticaret yollarının denetimini elinde bulundurmu tu. Bu alandaki tüm ili kileri yönlendirebilen bir siyasetin sahibi olarak da uzunca bir dönem tarih içinde Do ğu uygarlıklarının savunucusu olacaktır.

Batının, Osmanlı denetimini a mak üzere giri ti ği serüvenle ortaya çıkan yeni ili kilerde elde etti ği egemenlik, Osmanlı Devletini Batı ile i birli ği arama çabalarına sevk edecektir. Tanzimattan Me rutiyete uzanan geli meler bu zemindeki açılımlar olarak yakın tarihimizi biçimlendirmi tir. Zira, “ Osmanlı Đmparatorlu ğu Batıcıla ma yolunu bazı sorunlarına çözüm bulabilmek amacıyla seçmi tir .” (Sezer,1988:147)

Batı tipi bir toplumun olu turulması gayretleri ço ğu kez Devlet politikaları ile

25 hayata geçirilecek, askeri ve idari yapılanmada karımıza çıkan Batı siyasetinin etkileri, cephede müttefik olma seviyesine kadar eri ecektir. Ancak buna kar ın, erken koloniyal ili kilerde öne çıkan Hollanda ve Đspanya’nın yerini alan Đngiltere ve

Fransa –kendi aralarında bir çeki me içinde de olsa- Osmanlı Devletinin varlık alanında sürekli olarak pay elde etmektedir. Yeni zenginlik ili kilerinin dı ında kalan

Osmanlı, Batıda artık “ Hasta Adam ” olarak anılmaktadır. Sezer’e göre bu sonuç,

Batı siyasetinde Osmanlı’nın önem yitirmesinden kaynaklanmaktadır. Buna ba ğlı olarak gündeme gelen giri imler Osmanlı’nın kendini toparlaması olarak de ğerlendirilecektir. (a.g.e.:145)

1.1.) Yenile me Sorunları ve Ke aflık

Devletin içerisinde bulundu ğu sorunlara çözüm getirme iddiasını ta ıyan

Osmanlı son dönem aydınları, yazarları belli siyasetlerin sözcüleri olarak Batı dü ünce ve toplum ya amına ait unsurları hızlı bir biçimde Türk insanına tanıtma ve elde ettikleri bilgiyi aktarma çabasında olacaklardır. Bu bakımdan ülkemizdeki sosyoloji çalı malarının ilk temsilcilerinden olan Ziya Gökalp’in ve fikirlerinin

Đttihat ve Terakki Fırkası aracılı ğı ile -Türk Gücü Derne ğinden itibaren- o dönem gençlik örgütlerinde hissedilen etkisinin yanı sıra; Prens Sabahattin’in ekolüne mensup isimlerin erken izcilik çalı malarında yer alması önemlidir.

Anla ılan Osmanlı Devletinde sözü edilen toparlanma sürecinde Đngilltere ve

Kıta Avrupasında ilk örnekleri ortaya çıkmakta olan Boyskavtlık ya da Ptadfinder ( Đz

Bulucu) gibi gençlik örgütleri, toplumumuz açısından yararlı bulunmu , buna ba ğlı olarak yenile me hareketlerinde yerini almı tır.

Đzcili ğin, ilk dönemlerdeki adı ile ke aflı ğın ülkemizde ortaya çıkı ı ile ilgili zaman zaman birbiri ile çeli en farklı açıklamalar olmu tur. Bunun sebepleri arasında izcilik olu umlarında do ğrudan yarı askeri nitelik ta ıyan yapılanmaların yer

26 alması sayılabilir. Yine “ Đngiliz Atletler ” (1) olarak da bilinen Ahmed ve

Adurrahman Robenson’un hem Đstanbul Sultanisi’nde hem de Galatasaray

Sultanisi’ndeki Ke aflık çalı malarında görülmesi de Đzcili ğin ülkemizdeki ortaya

çıkı ı konusundaki açıklamaları en azından kronolojik bakımdan farklıla tırmaktadır.

Britanya’nın deniz a ırı sömürgelerinden Hindistan’da ve Afrika’da görev yapmı subaylarından General Baden Powel’ın 1907 yılında Erkek Çocuklar Đçin

Đzcilik (Scouting for Boys ) adlı kitabının yayımlanmasından bir süre sonra, 1908 yılında Brownsea adasında 20 genç ile düzenledi ği ilk kamp, Batı kamuoyunda ilgi ile izlenmi ti. Bir muharip generalin Britanya özelinde gerçekle tirdi ği bu deneme, o dönem Lozan’da ö ğrenim görmekte olan Ragıp Nurettin’in, 1910 yılı sonlarında -

Nafi Atıf ‘ın çıkardı ğı- Say ve Terakki adlı dergide (bazı kaynaklarda Say ve

Tetebbu ) yayımlanan Ke aflık konulu bir yazısı ile Türk toplumunun da gündemine girmi oluyordu.(Pura,1939:12) (2)

Türkçe basılan ilk Đzcilik kitabının yazarı olan Darü afaka Beden E ğitimi

Öğretmeni Oymak Beyi M.Sami Karayel’e göre, Ragıp Nurettin’in bu yazısından sonra Edirne Đttihat Mektebi Mektebi Müdürü Nafi Atıf (Kansu) ve Manastır

Muallim Mektebi Müdürü Ethem Nejat Bey ilk uygulamaları gerçekle tirmi lerdir.

(bkz. Karayel, Đzci Rehberi,1914)

Karayel, geli meleri “ izcili ğin memleketimizde ilk müessirleri bunlardır. Bilahare en iyi taburlar Đstanbul’da te ekkül etmi tir. Bu taburlar, Darü afaka, Đstanbul Sultanisi ve Galatasaray Sultanisidir. Taburlar hemen birbirleri ardınca ______1-Robenson Karde ler: Babaları Sir Rhodes adlı Đngiliz, anneleri Müslüman bir Hintli olan karde ler, babalarının vefatı üzerine Đstanbul’a gelmi lerdir. II. Abdulhamit aile ile bizzat ilgilendi. Đyi bir e ğitim alan karde lerden Abdurrahman Sarıkamı ’ta, Abdullah Irak’ta cephede öldü. Ahmed Robenson annesinin de vefatı sonrası 1929’da Amerika’ya göç etti.(Uzgören ,2000;4)

2-Nafi Atıf (Kansu), Ragıp Nureddin (Prens) Sabahattinci görü ler do ğrultusunda yayın yapmı ki iler olarak kar ımıza çıkarlar.( Okan ,1989:100)

27 te ekkül ederek büyük bir eser-i terakki göstermi tir .” biçiminde belirtmektedir.

Đstanbul Đl Đzci Kurulu Eski Ba kanlarından Rıza Bediz ise izcili ğin

ülkemizde ortaya çıkı ına ili kin olarak “ Đzcilik Te kilatı , 1909 yılında Đstanbul’ da, biri Galatasaray Lisesi, di ğeri Kabata Lisesi Beden Terbiyesi Ö ğretmenleri bulunan Ahmed ve Abdurrahman Robenson karde lerin ahsi te ebbüs ve gayretleri ile memleketimizde ilk defa Ke aflık adı ile kurulmu tur. Balkan harbinin zuhuruna kadar iyi bir inki af göstermeye ba layan izcilik, Balkan Harbinin ba lamasıyle durgunluk devrine girmi tir ” demektedir. (Bediz,1955:7)

1923 yılında yayımlanan Ke af adlı dergide Türkiye’de Đlk Đzci

Te kilatı kurucusunun Ahmed Robenson oldu ğuna i aret edilmektedir.(3)

“ Memleketimizde …. Đzcili ği Balkan harbi’nden oldukça evvel ilk tesis eden zat Ahmed Robenson Bey’dir. Ahmet Bey, memleketimiz spor hayatının tesis ve terakkisinde en mühim unsur olmakla beraber çocuklarımız ve dolaysı ile Türkiye’mizin istikbali için yaptı ğı u faideli te kilattan dolayı kendisine milli ve ferdi bir surette olmak üzere daima borçluyuz. Türkiye’de irtica, taassup ve kıskanma kuvvetli bir amil iken izcili ği ilk kabul eden müessese- i milliye Galatasaray olmu tur. Galatasaray’dan sonra sıra ile Kadıköy Numune Mektebi, Đstanbul Sultanisi, Vefa, Üsküdar Kabata Sultanileri ile Haydarpa a Đttihat Mektebi vesaire gelir .” (Ke af, sayı I, s. 6, 4 Nisan 1923)/ (Toprak,1999:S.24:20)

Esasen gerek Ke af adı ile ba lanan izcilik çalı malarında gerekse ileride kar ımıza çıkacak olan Güç Dernekleri, Genç Dernekleri gibi olu umlarda Đttihat ve Terakki Fırkasının açık etkisi görülmektedir.

______3- Toprak’a göre, Türk izci örgütünün evveliyatı ise Robinson karde lere kadar gidiyordu. 1910 yılında Saint Benoit ve Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’nde ba lamı tı. Robinson karde ler 1911’de Đstanbul ve Üsküdar Sultanilerinde, ardından Vefa, Kadıköy ve Ni anta ı Đdadilerinde benzer örgütler kurdular. Saint Benoit’da yedi de ğiik milletten izci bulunuyordu. ( Toprak ,1999,sayı 24) Tuna, 15.02.1912’de Galatasaray Sultanisi’nde ilk oyma ğın kuruldu ğunu belirtiyor.( Tuna ,1999:65) Bir ba ka kayna ğa göre ise; Đstanbul Sultanisi Đzcili ği, 15.02.1912’de Ahmet Robenson tarafından ba latılmı tır. ( Koz ,2007:16) Đstanbul Erkek Lisesi Sakarya Đzci Oyma ğı halen faaliyetini sürdürmektedir.(T.B.)

28 Görüldü ğü üzere erken izcilik çalı malarında öncü olan ki i veya kurumlar

üzerinde bir tartı ma söz konusudur. (4)

Ancak, daha sonra bu süreç açıklanırken Ke aflık çalı maları ile bir biçimde onunla iç içe geçen askeri nitelikli çalı malar ayrımına da rastlayaca ğız. Buna göre;

“ Edirne’deki Đzcilik çalı maları askeri amaçlar gütmekte idi. O devrin Đzci türesinde askeri disiplin ve milliyetçilik hislerinin dima ğlarda peki tirilmesi, ula ılması istenen hedefti. Buna kar ın bizim anladı ğımız ve kabullenilen izcilik, ki inin manevi olgunlu ğa eri ebilmesi için gerekli olan öz disiplini ve insanlı ğın aynı hak ve özgürlü ğe sahip oldu ğunu kabul eden, uluslar arası karde li ğe dayanmaktadır .”

(Uzgören, 2000:3) denilerek izcili ğin ilk ortaya çıkı ı üzerinde sivil çalı malara vurgu yapılacaktır.

1923 Nisanında yayımlanan Ke af’ta, izcili ğin kurucusu olarak Ahmet

Robenson’un i aret edilmesi ve Đzcili ğin bir toplumsal de ğiimin habercisi olarak

“Đrticanın, taassupun ” etkinli ğine kar ı konumlandı ğına dikkat çekilmesi, Đzcili ğe o dönemde -günümüzde sanıldı ğından çok daha fazla olmak üzere- i lev yüklendi ği olarak da de ğerlendirilebilir.

Ke af dergisine göre bir süre sonra Đstanbul dı ında da Đzcilik faaliyetlerini görece ğiz. Bunlar sırasıyla; Bursa, Beyrut, Đzmir ve Sivas’tır. Ardından da Kayseri,

Kütahya, Zara, Ankara, Edirne ve ardından di ğer kentler gelmi ti. Kadıköy Numune

Mektebi ve Bursa Sultanisinde izcilik çalı malarını yürüten Ali Haydar Robenson

1923’te Đstanbul Sultanisi Müdürü olunca bu okulda izcilik ayrı bir konum elde etmi tir.

______

4- Türkiye Đzcilik Federasyonu, Resmi Internet sitesinde Türkiye’de izcili ğin tarihçesi konusunda, “1904 yılında o zamanlar bize ait olan Beyrut'ta Tevfik Efendi tarafından izcili ğin temeli sayılabilecek bir te kilatın kuruldu ğuna dair belgelere de sahibiz .” Biçiminde bir bilgiye yer verilmekte, ancak bu bilginin kayna ğı noktasında herhangi bir eser ya da doküman gösterilmemektedir.(bkz. Tarihçe, www.tif.org.tr )

29 Galatasaray’da Ahmed Robenson’un yanı sıra daha sonra sinemacılı ğa soyunan Suad Bey’in izcilik alanında katkıları olmutur. Keza aynı okulda Ru en

Eref Bey’de izcilik ile yakından ilgilenmi ti. Daha sonra Đstanbul Maarif Müdürü olan Safvet Bey, sporda oldu ğu gibi karde i Kemal Bey ile birlikte Vefa ve Đstanbul

Sultanilerinde izcili ğin geli imini sa ğlamı lardı. Haydarpa a Mektebinde en çok gayret gösteren Behçet Bey idi. Haydarpa a Đttihat Mektebi Müdürü iken Erkek

Đzciler yanı sıra kız izciler de örgütlemi ti. Türkiye’de Đlk Kız Đzcilik Örgütü nü kuran da Ahmet ve Behçet Beylerdir.

Đzcilik ülkemize her ne kadar daha önce sözünü etti ğimiz kaygılarla ve daha

çok Prusya gelene ği üzerinden paramiliter biçimlerle ula mı dahi olsa, Ke af Oca ğı

örgütlenmelerinde Powell’ın ö ğretileri etkisini sürekli olarak gösterecektir. Bu anlamda Powell’ın scout deyi i ülkemiz uygulamasında ilkin Ke af sözcü ğü ile kar ılanacaktır.

Sudi Bey, Ke af kelimesi yerine Türkçe bir kar ılık bulunması için çok çaba sarfetti. Anadoluhisarı’nda, Sudi Bey, Cami Bey, Sabit Bey, Cemil Bey, Sadi Bey,

Ahmed Bey, Abdurrahman Bey ve Asım Beyler tarafından kurulan Đdman

Yurdu ’nda yapılan toplantıların birinde Đzcilik alanında gayreti görülen de ğerli bir eğitimci olan Sudi Bey, “ izci ” sözcü ğünü önerdi. Uzun tartı malardan sonra bu sözcük “ boy scout ” kar ılı ğı olarak benimsendi. Ke af dergisinde bu olayla ilgili olarak u bilgi veriliyor. “Dinin, ahlakın, fennin, ilmin,sıhhatin, vatanperverli ğin izlerini takip etmek ve bunların izlerini bulmak gibi umumi ve izcilikte düstur olan eylerle beraber izci veyahut izcilik tabiri kullanılabilece ğinden umumi bir manayı amil olmak üzere bu kelimenin pek muvafık olaca ğı kanaati hasıl oldu .”

(Uzgören,2000:6)

Đzcilik bu ilk dönemlerinde Osmanlı Devleti’nin büyük ehirlerinin önde gelen e ğitim kurumlarında hızlı bir biçimde yer bulmu tur. Bu sonucun alınmasında izcili ğin ö ğrencilere getirdi ği yeni çalı ma ekli, kıyafeti de önemli bir yer

30 tutmaktadır.

“Ancak Osmanlı’nın geleneksel aile yapısında izcili ği ya da o günkü adıyla ke aflı ğı benimsetmek kolay olmayacaktı. Ke aflık giri imi ilk a amada bir çok ana-babanın ikayetine mucip olmu tu. O günlerde izcilik büyük ölçüde, özel elbiselerle haftada bir iki kez kentin sokaklarında boru ya da trampet çalarak gezmek olarak algılanmı tı . -1910 yılında izcili ği tanıtıcı ilk yazının yayınlanmasının ardından- Ke af üzerine ilk Risale, 1913 yılında yayınlandı. (Ke af [Boy Scout]

Đstanbul; Matbaa-i Amire 1329)” (Toprak, 1999,Sayı 24:19-27)

Đzcilikte “ Hik e” adı verilen gece yürüyü leri, izcilerin kıyafetleri ve

özellikle ba lıkları hakkında olumsuz görü ler de yok de ğildi. Đzcili ğin bir Hristiyanlık propagandası gibi algılanması izcili ğin yayılmasına engel te kil ediyordu . (Karaküçük,1999:67)

Ke aflı ğın, toplumun tümünde kabul görmesine yönelik yo ğun çalı malar görmekteyiz. Đzcilik hakkında olu an ön yargılar ve güvensizlik ortamını ortadan kaldırmak için Đttihatçıların da deste ği ile basın bu dönemde, ke aflı ğı Türk toplumuna tanıtmak ve onu sevdirmek çabasına destek verecektir. A ir, Tasvir-i

Efkar’ da Atif Bey imzası ile uzun ve enteresan bir makale ne retti ğini, Đkdam’ın da sürekli konu ilgili ne riyat yaptı ğını belirtiyor. (A ir,1938:Sayı:96:2)

II. Me rutiyet yıllarında Ke aflı ğı Osmanlı gençlerine tanıtan di ğer bir yazar

Ahmet Cevat (Emre) idi. Talebe Deferi ’nde Ke aflıktan söz eden Ahmet Cevat,

“ Vaktiyle Osmanlıların her biri birer tabii asker idi. Hepsi kuvvetli, hepsi çevik, hepsi maharetli idi. Milletleri çürümekten kurtaran, hukukunu demirle, tırnakla, di le muhafaza etmek iktidarını veren en büyük meziyet bu ‘tabii askerlik’tir. Bugünkü bahtiyar ve yüksek milletler, sanki ecdadımızın meslek-i fıtriyesine bir tanzir-i sun’i maakıb olmak istiyormu gibi ‘skautluk-ke aflık’ namını verdikleri mümerasata atılıyorlar. Talebe Defteri de Osmanlı Gençlerini ecdatlarının kahramanlık mirasına isal etmek emeliyle ‘skautluk’u onlara tanıttırma ğa, sevdirme ğe gayret edecektir .”

(Talebe Defteri, nümero 10,26 Eylül 1329:150)/ (Toprak;1979:98)

31 Talebe Defteri’nin (5) aynı sayısında Ahmet Cevat’ın yazdı ğı Ke aflar

Türküsü adlı bir de iir yer almaktaydı. (Latin harfleriyle basımı için bkz. Đki Neslin

Tarihi Ahmet Cevat Emre, Hilmi Kitabevi,1960) Bu türkü daha sonra Zati Bey tarafından bestelenmi tir. Buna göre, “ Padi aha ve yurda kul olan ke afın, dima ğından Yanya, Kosova ,Girit ve Selanik silinemezdi. Ve dü manlar bilmelidir ki küçük ke aflar çok geçmeden intikam alır .”( bkz. Ek:3)

Ahmet Cevat, Ke aflar terbiyesine çok önem verdi ğini, yine Talebe

Defteri’nde “ Da ğlar Çocu ğu: Tabii Ke af ” ismi altında dört be hikaye yazdı ğını, böylelikle Türk çocu ğunu bu sava çılık görene ğine alıtırmak istedi ğini belirtiyor.

Kendisi de bir Girit göçmeni olan Emre, anılarından olu an eserinde Balkan

Sava larından daha kanlı sava ların beklendi ğini, bu yüzden gençli ğin belli bir bilince sahip olması gerekti ğini ısrarla vurgulamaktadır:

“Rumeli’yi de kaybettikten sonra, kalan vatanda hür bir millet, ba ğımsız (müstakil) bir devlet olarakya ayabilmemiz için genç neslin bu milli kin ve hınç hisleriyle dolu – kolu, baca ğı, kafası, her yeri sa ğlam - izciler olarak yeti ip bizi bekliyen o kanlı sava larda dü manları yenmesi lazımdı .” (a.g.e.:182)

Đlk dönem Đzcilik Hareketi, 8 Ekim 1912’de ba layan Balkan Sava ı üzerine geli me hızını kaybetmi , bölgesel etkinlikler olarak varlı ğını sürdürmekten öteye gidememi tir. Đstanbul’daki Türk izcileri de bu dönemde özellikle gayrimüslim okullarının izcilerinin sokak gösterilerinden etkilenerek kısıtlı olanaklarla da olsa varlıklarını hissettirebiliyorlardı. Vefa, Kabata Sultanilerinde ve Ameli Hayat,

Gelenbevi, Mercan, Davutpa a Đdadilerinde faaliyet gösteren izci grupları da bu dönemde izci çalı malarını yapan okullarımızdan olmu tur.

______5-Talebe Defteri,(1913-1918) o dönemde idadi ve sultani ö ğrencilerine hitap etmektedir. Yazarları arasında Nafi Atıf, Rıza Tevfik(Bölükba ı) yer almaktadır. (Okay ,1999:119-122)

32 Mütareke ertesi izcilik hareketi tekrar canlandı. Türk gençler sokakta düzenli yürüyen di ğer cemaat üyelerine özenerek kendi izci örgütlerini olu turmaya koyuldular. Claude ve Alfret De Beryy adında baba oğul iki Đngiliz mütehassıs

Galatasaray’da bir oymakba ı kursu açtılar.(6) Galatasaray Mektep izci grubuna ya ları 10 ile 20 arasında 230 çocuk yazıldı. (7) Yetimhanelerde, Beyazıt ve Đstanbul

Sultanisi’nde de benzer izci örgütleri kuruldu. Bu sırada i gal kuvvetleri Müslüman-

Türk izci örgütlerini askerî talim görmemeleri için yakın takibe almı lardı .”

(Toprak, 1999,Sayı 24:19-27) Galatasaray’daki kurstan yeti en Oymak Beyleri Kadıköy’de, ili’de,

Bakırköy’de yeni oymaklar kurdular.

“Bu oymaklarda çalı an temiz yürekli, yurda ve onu bütün yokluklara ra ğmen kurtarma ğa sava anlara ba ğlı Türk çocukları, bazen birlikte, bazen ayrı ayrı çıkarlar, da ğların hür havasına karı tırdıkları vatan arkıları ile dü man baskısının acısını unutma ğa sava ırlardı .” (A ir,1938:Sayı 98:2)

Bu dönemde birbirinden ba ğımsız birçok örgütlenme söz konusudur. Ancak, sorun Türk izcilerinin belli bir çatı altında kurumsal duruma gelememelerinde olacaktır. Zira,

“Bundan sonra yurtta yer yer kıpırdanmalar olmu , bu meyanda Edirne Muallim Mektebinde Nafi Atuf ve muharrir Süleyman Nazif merhumun o ğlu Sait Nazif Bey ______

6. Bu baba o ğulun asıl meslekleri tüccarlıktır. Sırf izci malzemesi satmak için te kilata canlılık veren bu tüccarların faaliyetleri izcilik çalı malarının hızını arttırması bakımından te vik edici olmu tur. (Soysal ,1972:16)

7- Mekteb-i Sultaniye’de olu turulan izci taburu, Vahidettin’in ye ğeni olan Sami Bey’in giri imleri ile kurulmutu. Geçitlere katılan üniormalı izci taburunu Sultan Vahidettin himayesine almı tı. (Bardakçı ,1998:222) Güvenç’ göre, bu tabur, “ Damat Ferit Pa a Hükümetinin dile ği, Prens Sami denilen bir adamın eliyle faaliyete geçirilmi ti ” ancak onların kötü niyetlerinin aksine Đstanbul’un halkı için olumlu sonuçlar vermi tir.( Güvenç ,1974:43)

33 tarafından1916 senesinde Diyarbakır’da Da ğ Đzci te kilatı gibi evvela hususi te ebbüslerle ileriye atılan faaliyetler, bir müddet sonra yazık ki durmu tur. ”

(Bediz,1955:7)

1.2.) Gayrimüslim Yurtta ların Konuya Đlgisi ve Son Dönem

Đmparatorluk Đçindeki Konum ve Arayı ları

Osmanlı Devletinin son yüzyılında sayıları ve tabii ki etkinlikleri hızla

artan Yabancı Okullar, Gayrimüslim gayrimüslimlerin tüm kültürel faaliyetlerinde

oldu ğu gibi izcilik için de hareket noktası olmu tu. Bu organizasyonlarda kimi

zaman gayrimüslimlere ait Kilise ve Yetimhaneler de yer alacaktır. I. Dünya Sava ı

sonrasında imzalanan Mondros Ate kes Anla ması ve Sevr Anla ması sonrası

Anadolu’nun i gali sürecinde -özellikle de Đstanbul’da- bu ili kilere Đ gal

Devletlerinin dahil oldu ğunu görece ğiz.

Đmparatorlu ğun sadece idari de ğil, kültürel ve sanatsal ba kenti olan Đstanbul,

Gayrimüslim azınlı ğın da en örgütlü oldu ğu birim olarak izcilik çalı malarının

merkezi olacaktır. Nitekim ileride görülece ği üzere Türk okullarında da izcilik

çalı malarının çıkı noktası Đstanbul’dur. Ülkenin gayrimüslimlerin etkili oldu ğu

di ğer bölgelerinde de durum farklı de ğildi. Gayrimüslim okulları bünyesinde olu an

yasal örgütler i gal sürecinde yasa dı ı örgütlerle i birli ğine gitmekte, i gal

devletlerinden sa ğladıkları destekle etkinliklerini geni letmektedirler.(8)

______

8- Bu faaliyetlerin Türk Milli Mücadelesindeki olumsuz i levini anlamak açısından Yeni Türk Ulus- Devletinin, Lozan’da elde etti ği kazanımları da koruyabilmek amacı dahil, bu okul-cemaat ili kilerine dair bir dizi yasal düzenleme getirmek suretiyle önceki dönemlerde görülen yapılara izin vermeme hedefinde oldu ğunu söyleyebiliriz. (Bu konuda ayrıntılı analizler için bkz. Vahapo ğlu ,2005)

34 XVII. yüzyıldan itibaren Türk topraklarında artan bir biçimde örgütlenen

Fransa denetimindeki Katolik ve Đngiltere denetimindeki Protestan Misyoner

Te kilatları na 1820’li yıllardan itibaren Amerikan Misyoner Te kilatları eklenmi tir. (Vahapo ğlu,2005:41) YMCA örne ğinde de görülece ği gibi Protestan

Misyonerlik Amerika Birle ik Devletleri’nin sundu ğu geni maddi olanaklar sayesinde çok kapsamlı bir çalı ma alanına sahip olmu , Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde ilgisini Ermeniler üzerinde yo ğunla tırmı tır. Konumuz açısından misyoner te kilatlarının do ğrudan kurdu ğu veya yönlendirdi ği kurulu lar arasında

Robert Kolej ba ta olmak üzere misyoner okulları ve YMCA gibi dernekler

önemlidir.

Berkes, Robert Kolej gibi yabancı okullarda Hristiyan ö ğrencileri incitece ği gerekçesi ile Türklük kültürüyle ilgili e ğitim ve eylemlere yer verilmedi ğini, buna kar ılık Ermeni, Bulgar ve Rum milliyetçilik duygularının beslenmesinde bu okulların önemi oldu ğunu belirtmektedir. (Berkes,1978:240)

Osmanlı Devleti’nin kapitülasyonlar politikasında da görüldü ğü üzere

önceleri ihsan kabul edilerek verilen ayrıcalıkların zamanla denetlenemeyen bir güç olarak devleti tehdit eden sorun haline dönü mesinin bir benzerini, gayrimüslimler veya misyonerlerce açılan yabancı okullar ile sa ğlık, spor, kültür, yardım v.b. amaçlı di ğer sosyal kurulu larda görmek mümkündür. Zira artık,

“Her eye ra ğmen ya atılması gereken bir “ hasta adam ” gitmi , yerine payla ılacak mirası öne çıkmı “ölümcül bir hasta adam” gelmi ti. Đmparatorluk da ğılacaktı. Bu kaçınılmaz görünüyordu. Batı kendi çıkarlarını Đmparatorluk bünyesindeki ulusal azınlıklar kanalıyla koruma yol ve yöntemleri geli tirme pe indeydi. O yıllarda Avrupa ba kentlerinde dillerden dü meyen “ Osmanlı Đmparatorlu ğu’nda reform ” yaygarasının dı yüzü buydu. ”

(Kocaba oğlu;2000:89)

35 Ak in, “ Türkleri Anadolu’dan kovma süreci ”nin özellikle Cihan Harbi sonrası Sevr ile somut olarak ortaya çıktığını; Anadolu’nun i galinin sıradan bir emperyalist görünüm olmadı ğını, i gal sırasında Türk ulusuna “ Çekin gidin ” denildi ğini ifade etmektedir. (Ak in,2009:155)

Nitekim, “ Đ gal yıllarında Đzcilik azınlıkların genellikle siyasi olarak ve Türklere kar ı güç gösterisi ekline dönü erek uyguladıkları bir faaliyet olmu tur. Türk izcileri için ise bu dönem tam bir yurtseverlik imtihanına dönü erek Đstanbul’un moral de ğerleri yıkılmı halkı için zayıf da olsa bir nevi milli teselli kayna ğı olarak faaliyetlerin yapıldı ğı yıllar olmu tur .” (Kır an,1937:6)

1.2.1.) Đstanbul ve Çevresinde Gayrimüslim Cemaatlerin Yürüttü ğü

Đzcilik Örgütlenmeleri

Đngiltere’de 1908 yılında Powell tarafından ba latılan Đzcilik çalı malarının

Đstanbul’da gayrimüslim cemaat çevrelerinde kar ılık bulması oldukça erken olacaktır. 1920’li yıllarda bu örgütlenmenin düzeyine baktı ğımızda bizlere o dönem

Đstanbul’unda Đzcilik çalı maları hakkında ayrıntılı bilgi veren çalı ma olarak

Đstanbul’daki Amerikan Okulu Robert Kolej’de Sosyoloji Profesörü olan Clarence

Richard Johnson yönetiminde sürdürülen bir dizi aratırmanın bulguları önemlidir.

(9)

______

9-Constantinople To-Day or The Pathfinder Survey of Contantinople, A Study in Oriental Social Life adlı çalı ma, Robert Kolej Sosyoloji Profesörü Clarence Rıchard Johnson yönetiminde Đstanbul’da Nisan 1920’de ba layıp 25 Mayıs 1921’de resmen biten bir alan aratırmasıdır. 1922 yılında New York / Amerika’da kitap haline gelen ara tırma sırasında Türk Hükümeti, Rum ve Ermeni Cemaatleri ile i birli ği yapılmı olup YMCA (Young Men’s Cristian Association) ve YWCA (Young Woman’s Cristian Association) verilerinden etkin olarak yararlanılmı tır.

36

1.2.1.1.) Amerikan Đzci Örgütü

Robert College’de (Kolej) (10) örgütlenen Amerikan Đzci Örgütü

(American Boy Scout ) Robert Kolej Đzcileri olarak da bilinmekte ve Đstanbul’da yeterince salt Amerikalı olmayı ı dolaysı ile bünyesinde di ğer unsurları da barındırıyordu. Bir Amerikalının ba kanlık etti ği bu örgüt, Amerika’ya tescilli idi. 13 ile 16 ya arası toplam 46 üyeli üç obadan olu uyordu. Üyelik ayrıcalı ğı için her bir izci haftada 5 Kuru ödüyorlardı. Her oba haftada bir kez, Çar amba günü, toplanıyor, bisiklete biniyor, ko uyor, oyun oynuyor, teste tabii tutuluyor ve e ğitim görüyordu. Her ay gruplar arası bir yarı ma düzenleniyor; ilerleme, devam, sergileme ve benzeri etkinlikler için ödül da ğıtımı yapılıyordu. Bir Đzciba ı, yardımcı izci ba ılar ve ke if kolu liderleri vardı. (C.R. Johnson;2007:242)

1.2.1.2.) Đngiliz Đzci Örgütü

Đngiliz Đzci Örgütü Beyo ğlu’nda ikili yapı halinde örgütlenmi ti.

Bunlar Birinci Đstanbul Đngiliz Đzci Oyma ğı ( The 1st Constantinople Trop of

British Boy Scouts ) ve Birinci Đstanbul Uluslar arası Đzci Oyma ğı ( The 1st

Constantinople Trop of International Boy Scouts ). Đngiliz Đzci örgütü Đngiliz mevzuatını uyguluyordu. (English Boy Scout Handbook) Örgütün Türkiye merkezi

Pera’da olup, aynı zamanda Londra’da British National Headquartes adlı merkeze tescilli idi.

______

10- Robert Kolej, imparatorlukta ilk açılan iki Amerikan Yüksek Okulundan birisi olarak, Amerikan Misyoner Örgütü’ne (American Board of Commissioners for Foreign Missions) do ğrudan ba ğlı de ğil, ancak misyonerlerle sonuna kadar dost (amicus usque ad aras) biçiminde bir ili kisi vardı.( Kocaba oğlu ,2000:141)

37 Her örgüt yedi ki ilik üç “ patrol ”den toplam 42 ki iyi barındırıyordu.

Her izci giri ücreti olarak 1 Lira ve her hafta 5 Kuru aidat ödüyordu.

Ya grubu 12 ila 18 arasında idi. Đzci oyunları, kamp kurma, yüzme, uzun yürüyü temel etkinlikleri idi. Đngiliz El kitabının olumsuz tarafı Türkiye’deki do ğal hayatın Đngiltere’den çok farklı olu uydu ve kitaptaki bazı bilgiler yöreye uymuyordu. (a.g.e.:241)

1.2.1.3.) Đtalyan Đzci Örgütü

Corpo Nazionale Giovani Exploratori Đtaliani Đstanbul’daki

Đtalyan Đzci örgütünün adı idi. Haziran 1920’de kurulmu tu. Merkezleri Đtalyan

Mektebi idi. Örgüt Roma’daki Ulusal Merkeze ba ğlıydı. Her ne kadar Đtalyan Harp

Dairesi ile organik ili kileri yoksa da Đtalyan Đzciler bu Harp Dairesinden çe itli yardımlar görmekte idi. Yürüyü ve kamp için gerekli üniforma, sopa, bıçak, çadır vb. bakımdan çok iyi bir donanıma sahiptiler. Đtalyan Đzciler, iki yıl askerlik hizmeti yerine altı ay asker oluyorlardı. Đtalyan Đzci El Kitabını kullanıyorlardı. Bu kitaba göre örgüt emasının tepesinde Compayna yer alıyordu. Compaynanın ba ında

Capao Campoynia bulunuyordu. Bir alt a amada iki drapello vardı. Bunlar dört squadrona, squadronlar ise 12 patrol’e bölünüyorlardı. Drapellolar Capao

Drapellolarca; Squadronlar ise Capao Squadra Scelyo, Effetivo ve Donignato’lar tarafından yönlendiriliyorlardı. Đtalyan Đzci Örgütünün Amerikalıların wolf cubs adını verdikleri, bizde sonraları “yavru kurt” diye bilinen bir de erken izci örgütü vardı. Bunların ya ları 8 ile 12 arasındadır. Đzciler ise 12 ile 20 ya arasındadır.

Đtalyan Đzci Örgütü, 147 üyeden olu uyordu. Bunlar arasında deniz izcileri de vardı.

Haftada iki kez toplanıyorlardı. Pazar toplantılarına katılım özellikle isteniyordu.

Đtalyan Đzci örgütünün hamileri yılda 1 Lira ba ğıta bulunuyorlardı. Đzcilerin kendisi ise yılda 50 Kuru aidat veriyor, ayrıca yayınladıkları Đzci Gazetesi için 30 Kuru

38 ödüyorlardı. Bu örgütün yerel bilgiler konusunda zayıf oldu ğu gözlemleniyordu.

Ama giyimleri ile Đstanbul’un en gözde izci örgütlerinden biriydi. (a.g.e.242)

1.2.1.4.) Yahudi Đzci Örgütü

Đstanbul ve çevresinde 9 tane Musevi Đzci Örgütü bulunuyordu. Her

örgüt 50 ki iden olu ması ile toplam sayı 450’ye ula ıyordu. Her grubun ba ında bir

Scout Master, bir Assistant Scout Master, altı Chief Patrol Leaders bulunuyordu.

Musevi Đzci Örgütü ünlü Maccabees’in bir uzantısı idi. Chief Scout Master,

Maccabees tarafından seçiliyordu. Local Scout Masters’lar ise Chief Scout

Masters’lar tarafından atanıyorlardı. Musevi izci örgütünün ayrı bir el kitabı yoktu.

Chief Scout Masters programı yazıyor, di ğer tüm izcilik kitaplarından yararlanarak bilgileri Musevi Đzci Örgütüne uyarlıyordu. Musevi Đzci Örgütü de kentin seçkin izci

örgütlerinden biriydi. Liderler i ini severler; Çocuklar itaatkardır, izci yasalarına göre davranırlar. Çocuklar iyi birer yurtta olarak yeti tirilmektedir. (a.g.e.242)

1.2.1.5.) Rus Đzci Örgütü

Rus YMCA (Young Men’s Christian Association) tarafından ba latılmı tı. Kırım’dan Đstanbul’a kaçan Rus Mültecilerinin çocuklarından olu uyordu. Rus Đzci Komiseri Miralay Ponticff kurulu ta etkin rol oynamı tı. Rus

Đzci Örgütü yedi birimden olu uyordu. Bunların ikisi Rus YMCA’da, ikisi

Heybeliada’da, biri Rus Mektebinde, biri Rus Lisesinde biri de Büyükdere’de idi.

Toplamda 140 izci bu birimlerde yer almaktaydı. Ayrıca 3 tane Yavru Kurt örgütü vardı. Bunlar YMCA, Yetimhane ve Heybeliada’da bulunuyordu. 8 ile 12 ya arasını kapsayan yavru kurt örgütünde toplam 90 çocuk bulunuyordu. Rus Đzci örgütü, etkinliklerini Đngiliz Đzci El Kitabına göre yürütüyordu. (a.g.e.242)

39 1.2.1.6.) Ermeni Đzci Örgütü

32 obadan olu an 1000 üyeye sahip olan örgüt 6 yerde örgütlenmi ti. 15 obaya mensup izcilerin yarısından ço ğu yetim çocuklarıdır; di ğer 17 Obanın üyeleri

12 yerde örgütlenen ehir halkındandır. Ermeni Erkek Đzci Örgütünün 8 üyeden olu an bir Yönetim Kurulu vardır; bu kurulun Onursal Bakanı Ermeni Patri ğidir.

Üniforma dı ında Ermeni Đzcilerinin gerekli donanımları yoktur. E ğer üniforma bulabilseler bu örgüte katılacak daha pek çok delikanlı mevcuttur. 2 Kız Rehber obası kurulmu tur. (a.g.e.241)

1.2.1.7.) Rum Đzci Örgütü

Đstanbul’da yo ğunla an Đzci örgütleri arasında en kalabalı ğı ve en yıkıcı olanı Rum Đzci Örgütüdür. Bu örgütün Yerel Rum Cemaatinden yardım gören ve do ğrudan Atina’dan yönetilen askeri bir yapısı vardır. Rumları Yunanla tırmak ve

Rumların bulundu ğu Osmanlı topraklarında ihtilal ve ayaklanma çıkarmak ve

Đstanbul’u tamamıyla siyasi bir bozgunculuk oca ğı haline dönü türmek amacı ile

çalı an, Rum Matbuat Cemiyeti, Rum Müdafaa-i Milliye Cemiyeti ve Pontus

Cemiyeti gibi örgütlerle aynı amaca yönelik çalı an Rum Đzci Te kilatı, Haziran

1919 yılında Đstanbul Rum Gençlerini askerli ğe alı tırmak için Yunan subaylarının idaresinde kurulmu tur. Daha çok okullarda, yetimhanelerde ve kulüplerde

örgütlenen 14-22 ya ları arasında olan gençlerin elbise ve teçhizatlarını Yunan

Devleti sa ğlamaktadır. Rum Đzci örgütü 42 obada toplam 2000 izci yer alıyordu.

Đngiliz Đzci El Kitabı Rumcaya çevrilmi ve temel kitap olarak benimsenmi ti.

Rumlar, en çok izcilik ve e ğlence malzemesine sahip cemaattir. (a.g.e.241)

Atalay’a göre Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi tarafından yönlendirilen Rum Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nin en faal birimi izci te kilatıydı.

Đzci Te kilatı General Ziperakis yönetiminde Makriköy, Tatavla ve Fener’de olmak

40 üzere üç merkezde e ğitimini sürdürüyordu. Rum gençler, Patrikhanenin talimatıyla bulundukları mahallelerde papazlar tarafından 10-20, 20-30 ve 30-40 ya grupları halinde kaydediliyordu. (Atalay,2001:122)

Bu te kilat Đstanbul dı ında Asya-ı Sugra (Küçük Asya) ve

Trakya’nın de ğiik ehirlerinde örgütlenmi tir. Ya larına göre üzerlerinde çe itli silahlar ta ımaktadırlar. Rum Đzci te kilatı bulundukları bölgelerde güvenli ği sa ğlama, koruma ve istihbarat gibi görevler yerine getirmektedir.

Đzmit’te bulunan bir izci bölü ğünün 2 ubat 1921’de bir Yunan

Komutanı ve Yunan Bayra ğı huzurunda And Đçme Töreni yaptı ğı da bilinmektedir.

Ayrıca sokaklarda askeri nitelikli gösteriler ve tören geçi leri yaparak da gövde gösterilerinde bulunuyorlardı. Bu geçitlerde Rum ve yunan Milli Mar ları söylemekte idiler. (a.g.e.:122) Rum izci Örgütüne gelen en temel ele tiri yapının askeri olu u idi .Nitekim bu örgütün bu tür gösterilerini Đstanbul Polis Müdüriyeti tarafından Mayıs 1921’de yasaklanmı tır . (Toprak, 1999, sayı 24:26)

Atalay, birçok meslek kurulu unun ba ğlı oldu ğu Cemiyetin, kiliseler aracılı ğı ile büyük ba ğılar topladı ğını ve e ğitimini ba arı ile tamamlayan izcilerin uygun yerlerde faaliyette bulunmak üzere görevlendirildi ğini belirtmektedir.

(Atalay,2001:123) (11)

Đ gal Đzmirinde de Rum Đzci Örgütleri, aldıkları askeri e ğitim sonrası

Yunan Ordusuna katılmakta, ehir içerisinde Devriye görevi dahil birçok etkinlikle varlı ğını hissettirmektedir. Rum Müdafaa-i Milliye Cemiyeti, Yunanistan’dan getirilen 3000 kadar silahı Đstanbul’un Rumeli yakasında Rumlara da ğıttı. Müdafaa-i

Milliye Cemiyeti, bu silah da ğıtımına gerekçe olarak Türklerin Rumlara kar ı taarruza geçeceklerini ileri sürdü. Ancak Hükümet yetkililerinin müdahalesiyle

Anadolu yakasında silah da ğıtımı engellendi.(a.e:123)Mütarekenin imzalanmasından kısa bir süre sonra Đzmir’de kurulan Rum Đzcilik Takımı, i gal yıllarında örgüt ve

41 kadro bakımından büyümü tür. 1920 yılında, Đzmir ve çevre ilçelerinde 51 takımda

2332 izci etkin durumdadır. Rum Đzcilik Takımı 14 Eylül 1919’da mütareke döneminde kurulmu olan Yunan Katolik Derne ği ile birlikte toplantı yapmı tır.

Toplantıda, Yunan Đ gal Güçleri Komutanı Nider’in Ortodoks ve Katolik Yunanlıları birle tirmeyi amaçladı ğı için söz konusu derne ğe te ekkür mesajı okunmu tur.

(Berber,1997:339-340)

Çakmak, Rum Đzcilerin, i gal sürecinde Rum çetelerinin eleman gereksinimini kar ılamak ve düzenli ordu hazırlı ğı kapsamında e ğitim aldıklarını belirtmektedir. Bu örgütler arasında Kutsal Bölük adı da verilen Đzmir Yunan

Yavrukurt Takımı Gıra tüfekleriyle donatılmı tır. (Çakmak,2007:250)

Bu dönemde Rum Đzciler ba ta olmak üzere içerisinde yıkıcı etkiler barındıran izcilik çalı maları 22.08.1919 tarihinde Mustafa Kemal Pa a tarafından

“Çok Gizli ” olarak Đstanbul Hükümetine gönderilen bir raporda da dile getirilmi tir.

(Atatürk,1973:1-2)

Đ gal yıllarında ülkenin bir çok yöresinde oldu ğu gibi Karadeniz bölgesinde de i gallere ve i gal güçleri ile i birli ği yapan gayrimüslim

örgütlenmelerine kar ı ulusal bazı tepkiler sergilenmektedir. Đ gal kar ıtı bu tavır

Karadeniz’deki Rum-Pontus örgütlenmeleri tarafından Đtilaf devletlerinin yetkililerine kendilerine kar ı bir tehdit olarak bildirilir. Bunları bahane eden

Đngilizler Samsun’u i gale hazırlanır. “ Soykırım ve baskıların ” durdurulması için

Đstanbul Hükümetinden de derhal bir müfetti in bölgeye gönderilmesi istenir. Bu müfetti Mustafa Kemal Pa a’dır. Bu görev tanımı ile Mustafa Kemal 19 Mayıs

1919’da Samsun’a çıkar.

______

11- Batı Anadolu’da Ba ğımsız bir Đyonya Devleti’nin kurulmasının tasarlandı ğı i gal yıllarında, Đzmir ve çevresinde yer alan Rum Đzciler, 1920 yılında Đyonya’nın Đzcisi adlı bir dergi çıkarmaktadırlar.( Çakmak ,2007:207)

42

Mustafa Kemal, görevinin ilk aylarında bir taraftan Karadeniz

Türklü ğü’nün kurtarıcı, toparlayıcı bir lider olurken di ğer taraftan Rum ve Ermeni

çetelerinin yıkıcı örgütlerinin çalı maları hakkında bilgiler toparlayarak, önlemler alıyordu. Mustafa Kemal’in bu örgütlerden Mavri-Mira ve emrindeki Rum Đzci

Te kilatı için hazırladı ğı rapor bu bakımdan çok önemlidir.

Raporunda Mustafa Kemal , “ Đstanbul Rum Patrikhanesinde " Mavri

Mira " isimli bir örgüt olu turuldu ğunu bu örgütün Osmanlı toprakları üzerinde

çeteler kurmak ve yönetmek, mitingler ve propagandalar yapmakta oldu ğunu” belirtiyor. Yine raporda “ Yunan Kızılhaç örgütünün de bu yapılanmada yer aldığını, ilaç ve sa ğlık gereçleri adı altında silah-cephane donatımını Osmanlı topraklarına sokmak gibi icraatlarda bulundu ğunu ” dile getiriyor. Çalı ma konumuz olan izcilik

üzerine de “ Rum izci örgütlerinin de -evvelce bizim yapıp da tam imdi sırası iken ne yazık ki bıraktı ğımız- tam olarak bu örgütün kontrolünde çalı tı ğını” belirtmektedir. Ayrıca “izci örgütlerinin Đstanbul dı ında Bursa, Bandırma, Kırklareli, Tekirda ğ ve ba ğlantılarının da tamamlandı ğını ve izcilerin yalnız çocuklardan olu madı ğını, aralarında yirmi ya ını a an gençlerin de bu örgüte dahil oldu ğunu, ayrıca Anadolu’da Samsun ve Trabzon’un cephane da ğıtım yeri oldu ğunu ifade etmektedir ” Mustafa Kemal son olarak “ Ermeni hazırlı ğı da bütünü ile Rum hazırlı ğı gibidir ” demek sureti ile yeni bir olumsuz olu uma da dikkat çekmektedir.

(bkz. Ek :4)

1.2.2.) Uluslar arası Đzci Komisyonu

Mütareke Đstanbul’unda Đzcilik Ke af Dergisinde ayrıntılı bir biçimde verilmektedir. Bu dönemde i gal güçleri her türlü askeri ve sivil te kilatları kaldırmı , Genç Derneklerinin faaliyetlerini de yasaklamı tır. Đ gal Đstanbul’un da

43 izcilik ulusal kimlik gösterisine dönmü tü. Đstanbul’da i gal güçleri dahil her tür toplulu ğun ya da cemaatin bir izci örgütü vardı. YMCA kayıtlarına göre kentte 8 ayrı tür izci örgütü bulunuyordu. Her örgüt kendi programını uygulamasına kar ın, tümünün mensup oldu ğu bir Beynelmilel Ke af Te kilatı ( Boy Scout Council of Constantinople) bulunuyordu .(Toprak,1999, sayı 24:23)

Đstanbul Uluslar arası Erkek Đzci Konseyi olarak da adlandırılacak yapıda her “ ulusal ” izci örgütü bu te kilatta üç üye ile temsil ediliyordu. Bu uluslar arası konseyde 5-6 obadan olu an 230 üyeli Türk Đzci Örgütü de yer almı tır. Đngiliz

Ordusundan Miralay (Albay) Maxvell bu uluslar arası örgütün ba ında bulunuyordu.

Uluslara göre ayrılan bu örgütler, Amerikan, Ermeni, Đngiliz, Rum, Đtalyan, Rus,

Yahudi ve Türk Erkek Đzci Örgütleridir. Beynelmilel örgütün amacı izcili ğe hizmet etmek ve ulusal grupları birbirine yakınla tırmak olarak olarak tanımlanıyordu. Ancak örgütlerin hiçbirisinin bu “ beynelmilel ” merkezden ho lanmadıkları; merkezin, binlerce izciyi bir araya getirece ğine ayrılıkları kökledi ği yolunda ciddi iddialar sürekli gündemdeydi. . (a.g.m.:23)

1.2.3. Gayrimüslim Cemaatlerinin Đzcili ği Destekleyici

Di ğer Örgütlenmeleri

1.2.3.1. Kız Rehberler

Söz konusu ara tırma izcilerin yanı sıra bir ba ka örgütlenme, Kız Rehberleri tanıtmaktadır. Kız Rehber (Girl Guide) Baden Powell’ın Kız Đzciler için kullandı ğı adlandırmadır. Buna göre, Yakındo ğu’da kızların konumuna ba ğlı olarak birçok pratik güçlüklerin ya andı ğı belirtildikten sonra örgütün yapılanması anlatılmaktadır:

44 Adı Merkezi Milliyeti Sayısı Đstanbul Kız Đngiliz Lisesi Ermeniler, Đngilizler,

Rehber Takımı Rumlar 50

Đstanbul Kız Dostlar Misyon Okulu Ermeniler

Rehber Takım 50

Amerikan Misyonu Gedik Pa a Rumlar

Rehber Takımı Misyon Okulu 15

YWCA Kız YWCA Hizmet Binası Rumlar, Ermeniler

Rehber Takımı 13

Konstantinople Koleji Konstantinople Koleji Arnavutlar,Rumlar

Hazırlık Okulu Amerikalılar, Đngilizler 30

Rus Kız Rus YMCA Ruslar

Rehber Takımı 54

(C.R. Johnson;2007:243)

1.2.3.2.) YMCA – YWCA

Osmanlı co ğrafyasında özellikle gayrimüslim nüfusun yo ğun oldu ğu Đstanbul

Đzmir gibi kentlerinde gayrimüslim okulları ve kurumları ile e güdüm içerisinde

çalı an bir te kilat olarak Genç Hristiyan Erkekler Birli ği ve Genç Hristiyan

Kadınlar Birli ği te kilatları, izcilik olu umlarında da etkili olacaktır.

Ba langıçta Đngiltere çıkı lı olan örgüt, özellikle Amerika Birle ik

Devletleri’nde elde etti ği büyük finansal güç sonrası çok daha etkili olmu tur. (12)

______12-Amerikan basınından New York Times yazarlarından, Jim Marss, Dünyayı Yöneten Gizli Güçler ba lı ğı altında sıralada ğı örgütler arasında Uluslar arası Kızılhaç ile birlikte YMCA’ya da yer vermektedir.( Marss ,2006:118)

45

1914’de ilk olarak Pera (Beyo ğlu) ubesini kuran YMCA’nın Sultanahmet ubesi

Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre sonrasına kadar faaliyetlerine devam etmi tir.

1921’de YWCA ubesini de harekete geçiren örgütün Amerika

Birle ik . Devletleri’nde Merkez yapısının tüzü ğünde kendini “Gençleri Đsa’nın saltanatını tevsi etmek” görevi ile tanımlarken, Osmanlı Devleti içersindeki çalı ma alanını “Yabancı Dil E ğitimi, Konferans, Jimnastik, Tenis, Müzik vb .” etkinlikler olarak açıklayacaktır. (E.W. Hopkins,2006:415)

Cemiyet Đzmir’de Yunan i galine destek veren Metropolit

Hrisostomos’un talimatlarıyla gençleri spor yapmak amcı ile toplamakta, ancak Rum gençlere askeri amaçlı e ğitim vermekte idi. (Çakmak,2007:231)

YMCA, 1920 yılba ı günü Yunan bayrakları ile i gale destek gösterisi düzenlemi ti. 17 Ocak 1920’de Mustafa Kemal, Heyet-i Merkeziye’lere

çekti ği telgrafla Hükümet Kona ğı civarında yapılan bu eyleme dikkat çekmektedir.

(a.g.e.:232)

1.3.) ĐZC ĐLĐĞĐ N YA DA KE AFLI ĞIN ERKEN UYGULAMALARI

Osmanlı Devletinde Balkan Sava ları ile ba layan dönemde gençli ği belli bir amaç do ğrultusunda yeti tirmeyi hedefleyen ba ka dernek örgütlenmelerine de rastlamaktayız.

“Bunlar içinde en önemlilerinden olan ve 1908’de kurulmu olan Türk Derne ği Osmanlıcılı ğa kar ı Türkçülü ğü savunmu tur. Bu derne ğin çalı maları 1912’ye kadar devam etmi , üyelerinden bir bölümü Türk Oca ğı’na katılmı lardır. Đstanbul’da 1912’de resmen kurulan Türk Oca ğı, özellikle ilk Balkan Sava ı sonrasında Hamdullah Suphi’nin ba kan

46 olması ile güçlenmi , burada ba ta askeri tıbbiye ö ğrencileri olmak üzere yüzlerce genç, Türkçülük üzerine bilimsel, dü ünsel fakat daha çok duygusal faaliyetlere yönelmi lerdir .

(Dünden Bugüne Đstanbul Ansiklopedisi,1994, C.VIII:448)

1.3.1.) Türk Gücü Cemiyeti

Haziran 1913’de Ke af Ocaklarının yanı sıra Türk Gücü Cemiyeti kurulmu tur. Osmanlılar arasında Beden Terbiyesi ve Spor faaliyetlerinin yaygınla tırılması amaçlamıtı. Cemiyetin çalı ma esaslarını ilan eden umumi nizam adlı metni içeren kitabın kapa ğında “ Türk’ün gücü her eye yeter ” cümlesi yer almakta idi. (Türk Gücü’nün Umumi Nizamı, Đstanbul, Matbaa-i Hayriye ve

ürekası, 1329 / Bkz Ek:5)

Türk Gücü Cemiyeti, askere davet olunan bin ki iden ancak yüzünün sa ğlam çıktı ğına dikkat çekilerek, insanların daha gürbüz, sa ğlıklı, dinç ve güçlü yeti melerini, kanun içinde beden terbiyesi ve spordan yararlanılması amacını hayata geçirmek için Đttihat ve Terakkicilerin kurdu ğu bir örgüttür. (Tunaya,1952:203) Türkçülük akımının bir uzantısı olarak yapılanan Türk Gücü Cemiyeti, Đttihatçılardan destek görmü , devrin ideolo ğu Ziya Gökalp bu dernek için Yeni Attila Mar ını (bkz. Ek:6) yazmı tı. Cemiyet, Alman Ptadfinder ( iz bulucu ) izci

örgütünden esinlenmi tir. (Toprak,1979:96)

1.3.2.) Müdafaa-i Milliye Cemiyeti

Karaküçük, yine bu dönemde kurulan bir ba ka paramiliter görünümlü örgütten söz etmektedir.

“Müdafaa-i Milliye Cemiyeti: Nizamnamesininin birinci maddesine göre cemiyetin amacı "Terbiye-i Milliye ve Sıhhat-i Umumuye ihtimam ile milletin seviye-i fikriye

47 ve faaliyet-i hayatiyesini inki af ve takviye ettirecek ve bütün milleti hayat-ı mesaiye alı tıracak ve led-iil-harce meydan-ı harbe ko abilecek kuvveti idman in irahı verecek esbâb-ı terbiyeyi tehiye ve.... temin etmek ...., eklinde belirlenmi tir. Bu gayeye ula mak için çevik ve zinde bulunduracak ve sinni sabavetinden itibaren berrî ve ve bahrî kabiliyet-i askeriyesini inki af ettirecek esbâb ve verasaitin intizar ve istihmâli mümâresât-ı Bedeniye ve Askeriye heyetleri Evlad-ı Vatanı Jimnastik, ko u, yüzücülük, kürek çekme, top oynamak, sıçramak, fenni gürere mek endaht (atı ) poligonları tesisi ve ni ancılık, binicilik, at yarı ları, uzun piyade yürüyü leri, kılıç, kasatura mızrak ,tüfek ve avcı talimleri,köprücülük, teyyarecilik, toprak kazma, siperler yapmak gibi muhtelif sporlar ile bilcümle faideli mümerasat-ı bedeniyeye ve askeriyeye alı tırmak ve müfid seyahatler tertip eylerler. Cemiyet ubat 1913’te kurulmu ; Nisan 1919’da feshedilmi tir. (Karaküçük,1999:70)

Kurulu unda Cemiyetin çalı malarına yön veren Abdullah Cevdet, di ğer spor dalları yanında ke aflık örgütlerinin ilkokuldan itibaren yapılmasının sa ğlıklı bir nesil için gereklili ğini Đkdam’da yer alan yazılarında sürekli yazıyordu. Cemiyetin orduya gönüllü asker toplama görevinin yerine getirebilmesi için buna ihtiyaç duyuluyordu. (a.g.m.,1999:70)

Dumont,un “ Milliyetçi Kulüpler ” olarak niteledi ği bu örgütler, “ o günlerin felaketlerine çare olsun diye Đttihat ve Terakki Komitesi’nin yöneticileri Müdafa-i Milliye ve Türk Gücü gibi, ordu disiplini ve yapılanı ına sahip çe itli kurulu ların ortaya çıkı ını destekleyecektir .” (Dumont,1997:75)

1.3.3.) Ke af Oca ğı

1913 yılının sonlarına do ğru Ke aflık alanında yeni düzenlemeler yapıldı. Osmanlı Devletinde toprak kayıplarının artması, sonradan Đtilaf Devletleri olarak Anadolu’yu da i gal edecek olan Batı ülkelerinde, Osmanlı toprakları üzerinde gizli veya açık biçimde süren payla ım görü meleri Ke aflı ğın askeri hedeflerle yorumlanmasını da beraberinde getirecektir. Edirne Đttihat ve Terakki Mektebi

48 Müdürü Nafi Atıf (Kansu) ve Manastır Muallim Mektebi Müdürü Ethem Nejat

“mükemmel bir gençlik te kilatı ” kurulması için incelemelerde bulunmak üzere

Avrupa’ya gönderilmi tir. Atıf Bey, dönü lerinde Đttihat ve Terakki’nin güçlü ismi

Enver Pa a’ya izcili ğin bu i için ideal bir faaliyet oldu ğunu rapor ederek, Batıdaki

örnekleri gibi bir te kilatın kurulabilece ğini belirtir. Bunun üzerine izcili ğin örgütlü bir hale getirilip öncelikle milli ve siyasi amaçlar için kullanılması amacıyla bir profesyonele ihtiyaç duyulur . “ (Karaküçük,1999:68)

Nitekim Đttihat ve Terakki Hükümetinde Harbiye Nazırı olan Enver Pa a

öncülü ğünde Belçika Đzciler Birli ği Kurucu Ba kanı Harold Parfitt,1913 yılının sonlarına do ğru be yıl görev yapmak üzere Türkiye’ye davet edilir. Aslen bir Đngiliz olan Parfitt, Osmanlı Ordusuna Mirliva rütbesi ile katılmı oluyordu. Türkiye’de kaldı ğı bir yıl boyunca Đstanbul’daki liselerin Beden E ğitimi Ö ğretmenleri ve

Đstanbul Muallim Mektebi ö ğrencileri için kurslar düzenledi. Bu kurslarda ba arılı olanlara Oymak Beyi ünvanı verildi. Mezunlar diplomalarını Enver Pa a’nın elinden alarak, huzurda yemin etmi lerdi.

Parfitt’in hazırladı ğı örgüt tasarısında ke afların Ba bu ğu Harbiye

Nazırı oluyor, Büyük Orta olarak adlandırılan kurula devletin ileri gelenleri atanıyordu. Askeri örgütlenmeden esinlenilen ve oba, manga, takım ve bölük adlarını ta ıyan birimler Büyük Orta’ya ba ğlanıyordu. Sudi Bey, Enver Pa anın ordunun ba ında oldu ğu dönemde Büyük Orta’nın kurulu u için çok çalı mı tı. (Toprak,

1979:96)

Parfitt tarafından yapılan düzenleme ile Đzci Oca ğı, Harbiye

Nezaretine ba ğlıdır. Nizamname’den (bkz. Ek:7) de anla ılaca ğı üzere yeni yapı, askerlik öncesi bir e ğitim sürecini içeriyordu.

Đzci Oca ğı Büyük Ortası ilk kez 9 Nisan 1914’de toplanarak

Karargah-ı Umumi adlı örgütü kurar. Ba bu ğlu ğa Harbiye Nazırı Enver Pa a

49 getirilmi tir.

Ba bu ğun yardımcısı Kalgay (13) olarak Parfitt, Büyük Ortanın kolda lıklarına Doktor Nazım, Eyüp Sabri (Toprak), Burdur Mebusu Atıf, Lazistan

Mebusu Sudi, Doktor Resuhi, Ziya Bey ve Merkez Kumandanı Erkan-ı Harp

Kaymakamı Halil Bey seçilmi ti. (Soysal,1972:10)

22 Mayıs 1914’de Đzci Oca ğı Büyük Ortası Đzci Oca ğı Đç

Nizamnamesini olu turur. Bu nizamname Güvenç’e göre Đlk Đzcilik Yönetmeli ğidir.

(Güvenç1974:42) Đzcili ğin çerçevesinin belirlenmeye çalı ıldı ğı Nizamnamede, izcilikteki basamaklar tanımlanmakta, selam ve giysi benzeri unsurlar açıklanmaktadır. Buna göre, Oba, Kol, Oymak yapılanması ile Altınordu olu uyordu.

Adsız, Çeri, Tekin, Alp basamaklarını geçen izci Tarhan adı ile Ba bu ğun yönetimindeki geni izci oca ğına dahil olmakta idi. (Soysal,1972:13)

Bu nizamnamede Türk Đzcilerinin ilk Đzci Andı yer almı tır.

“ Đzci Andı: Tanrıya ibadet ve Hakana itaat edece ğime, Daima vicdanlı, vazifesini tanır, kanuna hürmet eder, yi ğit bir adam olarak hareket eyleyece ğime, vatanımı sevip sulh ve harp zamanında fedakarlıkla hizmet yapaca ğıma, izcilik türesine ba e ğece ğime namusum ve erefim üzerine söz veririm .”

(Soysal,1972:41)

Yine bu dönemde Đzcilik Türesi olu turulur.

Đzci Türesi -1914 1. Đzcinin sözü sözdür. Đzci namus ve erefini her eyin hatta hayatının fevkinde tutar. 2. Đzci itaatlidir. Çünkü vatanının selametinin ruh-ı inzimat oldu ğunu bilir. ______

13- Kalgay: Kırım Hanlığında veliahde verilen unvan. (Osmanlı Devletinin son dönemlerinde yer alan büyük tartı mada Türkçülük akımının temsilcilerinin Kırım’dan gelen Türklerin oldu ğu dü ünüldü ğünde, birçok unvan arasından Kalgayın seçilmi olması anlamlı görünmektedir.)

50

3. Đzci giri kindir (giri kendir). 4. Đzci bütün i lerin mes’uliyetini üzerine almaktan korkmaz. 5. Đzci herkese kar ı kanuni ve mültefittir. 6. Đzci di ğer izcileri hakiki bir karde bilir. 7. Đzci alicenap, cesur, daima zayıfların muavenetine hazırdır. Bu maksat için hayatını tehlikeye koymaktan çekinmez. 8. Đzci vakit velev küçük olsun bir iyilik yapar. 9. Đzci hayvanları sever ve onlara zulüm yapmaz. 10. Đzci daima en, nikbin ve ümitvardır. 11. Đzci muktesittir ve di ğerlerinin malına hürmet eder. 12. Đzci izzet ve itimat-ı nefs sahibidir. ve billahi’t –evfik. (Koz,2007;48 )

Air, Parfitt’in Türkiye’de kurulan te kilatın Đngiliz, Fransız ve

Belçika te kilatına benzer olaca ğını söyledi ğini belirtmekte. Yine ona göre, Parfitt, muhasım tarafa mensub oldu ğu için memleketi terke mecbur edildi ğini de ifade etmekte. (A ir,1938:S. 97:2)

1.3.4.) Osmanlı Güç Dernekleri

Đttihat ve Terakki, izcili ğin bu örgütlenmesi ile gençli ğin tamamına ula ılamayaca ğı dü üncesi ile 1914 yılında Osmanlı Güç Dernekleri’ni hayata geçirdi.

Genç evlad-ı memleketi maddeten ve manen vatan müdafaasına hazırlamak ve ölünceye kadar kavi ve sa ğlam bir vatanperver hasletini muhafaza etmesini temin etmek amacını hedefleyen Güç Derneklerinin hazırlık ubesi olarak

12-17 ya arası gençlerden olu an Đzcilik Dernekleri tasarlanmı tı. Buna göre 17 ya

51 ve sonrası Osmanlılar ise Güç derneklerine alınacaktı. Güç Dernekleri, Resmi okullar, Medreseler ve di ğer resmi kurumlarda zorunlu, cemaat mektepleri ile özel okullarda gönüllü olarak kurulmu tu. Ayrıca vatanda ların kendi giri imleri ile benzer amaçlı dernekler kurabilecekleri belirtilmi ti.

Gönüllü dernekler, talimatname ve programlarını kendileri düzenleyebilecekleri gibi Harbiye Nezaretince hazırlanan talimatname ve programı benimseyebileceklerdi. Ancak, ikinci yolu seçen gönüllü derneklerden Harbiye

Nezaretine ba ğlanmaları bekleniyordu. (bkz. Ek:8) Ke af dergisine göre , Parfitte,

Đzcili ğin geli mesi için Ka ğıthane-Maltepe’de bir kamp kurdu. Buraya yurdun her tarafından 262 muallim ça ğırıldı.

“ Bunlar mükemmel bir surette talim ve terbiye görürken Harb-i Umumi ve Türkiye Seferberli ği ilan edildi. Bu güzel i de hemen bidayette akim kaldı. Fakat bu kampın büyük bir erefi vardır. Đzcilikte ‘vatan tehlikede iken en iyi ve muvafık surette memlekete hizmet etmek’ vardır. Maltepe’de bir gece kamp ate i yakıldı, etrafına 262 genç toplandı. Bir iki müsahebeden sonra vatan için en faydalı ve mukaddes hareketin orduya ko mak oldu ğu ve binaenaleyh herkesin gönüllü kaydolması izcilik müessisleri tarafından teklif edildi. Bu teklif hiç kimse hariç kalmamak artıyle bir an içinde bilatereddüd kabul edildi .

(Ke af,1923:Sayı:2 ) / ( Toprak,1999:S.24:22)

Đki gün sonra Oymak Beyi namzetlerinin çadırları karargahı ortadan kalktı. Ve bu 262 genç gemiyle Köprü’ye, ve oradan düzenli yürüyü le Harbiye Nezareti

Meydanına, yani bugünkü Beyazıt’a geldiler. Kararlarını Nezarete bildirdiler.

Kendilerine Harp Đhtiyan Zabıtan Talimgahının Harbiye Mektebi’nde açılaca ğı ve oraya müracaat etmeleri bildirildi. Böylece 262 ö ğretmen orduya katıldı. Böylelikle,

I. Dünya Sava ı öncesi kurulan Osmanlı Güç Dernekleri çalı maları sonlanmı oluyordu.

52 Osmanlı Güç Dernekleri yapılanması itibari ile askeri niteliklere bürünmesi durumu paramiliter tanımı ile açıklanmı tır. (14)

Nizamname de belirtildi ği gibi derneklerin e ğitim veya müsabaka etkinliklerine Harbiye Nezareti uygun gördü ğü kadar miktarda olmak üzere tüfek ve cephane sa ğlayacaktır. Yine tüm askeri olanaklar, e ğitim alanları dernek faaliyetlerine açık edilmi tir. “Nizamnamenin icrasına Harbiye Nazırı memurdur.” denilerek Osmanlı Güç Derneklerinin devletin tam güvencesinde oldu ğu belirtilmi ti.

1.3.5.) Osmanlı Genç Dernekleri

Birinci Dünya Sava ı yıllarında izcilik çalı malarının yerini

1916’da Osmanlı Genç Dernekleri aldı. Sava yıllarında Avrupa ülkelerinde görülen

Genç yapılanmalarının bir benzeri olu turulmaya çalı ılmı tı. von Der Goltz

Almanya’da olu turulan Genç Derneklerinin ( Kaiserlich Deutch Jugendwehr ) yararlarından bahsetmi , böyle bir te kilatın Türkiye’de kurulmasının gereklili ğini

Harbiye Nezareti yetkililerine anlatmı tır.

Avcı, Goltz Pa a’nın (15) hazırladı ğı tasarıda mevcut izci te kilatının tamamen kaldırılmasını istedi ğini belirtmektedir. “ Goltz Pa a’ya göre izcilik , gerçek bir beden e ğitimi te kilatı olmayıp, e ğlenceli bir spordan ibaretti .”

(Avcı,1998:258)

______

14-Ancak, bu biçimselli ğin o dönemde gerek Avrupa’daki Đzcilik çalı malarında gerekse Đstanbul ba ta olmak üzere Osmanlı Devleti’nin birçok ehrinde faaliyet gösteren gayrimüslimlere ait okulların bünyesindeki izcilik çalı malarında da yer aldı ğı bilinmektedir.

15- Osmanlı Ordusundaki görevini tamamlayıp Almanya’ya döndü ğünde dahi dü ünceleri ile birçok asker ve aydını etkiledi ği öne sürülen Goltz Pa a’nın 1884’de Türkçeye Millet-i Müsellaha olarak çevrilecek olan Asker Millet (Das Volk in Waffen) adlı eserinde dile getirilen anlayı eksenli uygulamalar sonucunda, Anadolu çerçeveli vatan kavramı kendini göstermi tir. Öte yandan Osmanlı Ordusu kadrolarının yakla ık dörtte biri “ mektepli ” subay durumuna gelmesi suretiyle yeni bir subay ku ağı ortaya çıkmı tır. ( Mardin ,1991:188)

53

Genç Dernekleri ,(16) Enver Pa a’nın uzun yıllar Almanya’da gençlik

örgütleriyle u ğra mı olan von Hofff’u Türkiye’ye ça ğırması ile ba lamı oluyordu.

O dönem Osmanlı Ordusunda yenile tirme çalı malarının sorumlu ğunu üstlenmi olan von Der Goltz Pa a’nın önerisi ile Miralay von Hoff, Pa alı ğa terfi ettirilmek sureti ile Osmanlı Genç Dernekleri Müfetti -i Umumi’li ğine getirilmi ti.

Bu yeni olu umda kendisine yardımcı olarak Mekatib-i Umumiye Genç

Dernekleri Müfetti i namıyla Selim Sırrı Bey ve Müfetti -i Umumi Vekili sıfatıyla

Asım Bey verilmi ti.

Genç Dernekleri örgütleri yapılanmasında Selim Sırrı’nın önemli katkıları oldu. Derneklere gerekli rehberlerin yeti tirilmesi için von Hoff, Selim Sırrı Bey ile birlikte ders veriyordu . (Toprak,1979:97)

Bu ba ğlamda orduda yenile tirmenin uygulayıcıları olan Alman subayların, von Der Goltz örne ğinde görüldü ğü gibi aynı zamanda izci örgütlerinin yapılanmasında söz sahibi olması do ğal olmaktadır. (17)

Türk Gücü ve Osmanlı Güç Dernekleri’nin alan ve sorumluklarının tanımı nizamnameler ile yapıldı ğı halde, Osmanlı Genç Dernekleri için 17 Nisan

1916’da çıkarılan Osmanlı Genç Dernekleri’nin Te kili Hakkında Kanun-u Muvakkat ve Talimatname ile görev tanımı yapılmaktaydı.(bkz. Ek:9)

______

16- Dündar’a göre Đttihatçıların Türk milletini askeri bir toplum olarak yeniden yaratma projeleri vardı. Buna ba ğlı olarak, tüm toplumu militarize etmek için e ğitime ve sivil derneklere ba vurdular. Güç Dernekleri ve Genç Dernekleri olu umları bu çabanın ürünleri olarak de ğerlendirilmelidir. (Dündar , 2008:67)

17- Türk Ordusuna çokça muallim getirilmesinin Sultan Hamid zamanında ba ladı ğını belirten Karabekir’e göre, cihanın takdir ve hürmet ile yad etti ği iki ordudur: Türk ve Alman Ordusu. (Karabekir ,2001:197-198)

54

Genç Dernekleri Müslim ya da gayr-ı Müslim tüm Osmanlı gençli ğini

Harbiye Nezareti’nin gözetiminde zorunlu milis derneklerinde örgütlüyordu.

Osmanlı uyru ğundaki tüm gençler, fiilen silah altına alındıkları zamana kadar Genç

Derneklerinde e ğitime tabii tutulacaklardı.

Buna göre 12-17 ya arası gençler Gürbüz Derneğini, 17 ya ve üstü olanlar da Dinç Derne ğini olu turacaktı. Köy ve Kasaba Muhtarları yükümlülük altına giren Gürbüz ve Dinçlerin isimlerini Mıntıka Jandarma Komutanlı ğına bildirecek, bu kurulu lar ellerine ula an listeyi ba ğlı oldukları Kolordu

Komutanlığına ya da Askerlik ubesi Reislerine ileteceklerdi.

Genç Derneklerine katılım için yo ğun bir çalı ma gerçekle tirilmekteydi.

.Kimi zaman duyurular ilan edilmekte (Ek:10) kimi zaman da “ Zaptiye sokak çocuklarını, ayakkabı boyacılarını ve genç hamalları toplayıp her gün saatlerce talim sahalarında askeri e ğitime almaktaydı. ”(Toprak,1999,Sayı 24:19)

Gürbüz Derneklerinde e ğitimi okul ö ğretmenleri ya da yerel yetkililerce seçilecek rehberler verecekti. Dinç Dernekleri ise Kara ve Deniz Subayları ile

Sıhhiye ve Jandarma Subayları ya da Astsubayları tarafından sevk ve idare olunacaktı. Dinç Derneklerinde e ğitim görenlere askerli ğe hazırlandıklarının ve talimleri ba arıyla uyguladıklarının göstergesi olarak birer ehliyetname verilecekti.

Genç Derneklerinin üniforması haki renkli ceket ve kulot pantalondan olu uyordu. Dinçlerin devrik yakalarının üzerinde ait oldukları mahalli derne ğin ismi yazılıydı. Ayrıca dolak sarılıyor, ba ğlı ayakkabı giyiliyor, kaput, arka çantası ve su matarası ta ınıyordu

Subaylarla dernek muallim ve rehberlerine resmi selam verme yükümlülü ğü vardı. Dinçler alamet-i farika olarak kabalak giyiyor, Gürbüzler ise sa ğ

55 kolda ta ınmak üzere beyaz bir pazıbent ta ıyorlardı. Pazıbentin üzerinde mahalli dernek ismi yer alıyordu. Derneklere gerekli rehberlerin yeti tirilmesi için von Hoff

Selim Sırrı Bey ile birlikte ders veriyordu. Nitekim Müfetti -i Umumilik bir yıl içerisinde 3000 kadar Rehbe r yeti tirmi ti. Ta ra rehberlerinin e ğitimi illerdeki murahhaslar (delegeler) aracılı ğı ile yürütülüyordu.

Genç Dernekleri 1 Eylül 1917’den itibaren “ Osmanlı Genç

Dernekleri Mecmuası ” adı ile aylık bir dergi çıkarmaktadır. Temmuz 1921’e kadar yayımlanan derginin amacı Osmanlı gençlerinin “ sa ğlam, tetik ve faal ” olmasını sa ğlamaktı. Yazıların büyük ço ğunlu ğu Selim Sırrı Bey ve von Hoff tarafından kaleme alınmı tı. Ara sıra Mustafa Asım Beyin imzasına da rastlanıyordu. Adnan

Fuat ve Ahmet Hamdi Beylerin birer yazısı ile Vedat Arifi ve Münir Beylerin

çevirileri dergide yer alan di ğer yazılardı. (Toprak,1979:97)

Genç Dernekleri Müfetti -i Umumili ği ilk i olarak derneklerin faaliyetlerini açıklayan kitaplar yayınladı. (18)(19) Derne ğin faaliyetlerinde sinema filmleri de kullanılmı tır. Ayrıca, Türk Yurdu Dergisi, Genç Derneklerinin faaliyetleri ile ilgili u bilgileri de veriyordu.

______18- Bu kitapçıklar unlardı: * Genç Dernekleri Te kili Hakkında Kanun-u Muvakkat ve Talimatname, Đstanbul, Matbaa-i Askeriyye, 1332 * Von Hoff, Osmanlı Genç Dernekleri, Ehemmiyeti, Maksadı Nedir? Ne suretle Çalı acaktır, Đstanbul, Evkaf-ı Đslamiyye Matbaası,1334 * Von Hoff, Osmanlı Genç Dernekleri, Hıfzısıhha Kavaldi ve Hastalık, Kaza Vuku’unda Yapılacak Tedabir, Đstanbul,Evkaf-ı Đslamiyye Matbaası,1334 * Selim Sırrı, Osmanlı Genç Dernekleri, Genç Derneklerinde Oyunlar, Đstanbul,Evkaf-ı Đslamiyye Matbaası,1334 * Selim Sırrı, Osmanlı Genç Dernekleri, Talim Meydanlarının Suret-i Đntihab ve Tanzimi, Đstanbul, Evkaf-ı Đslamiyye Matbaası,1334 * Selim Sırrı, Osmanlı Genç Dernekleri, Silah Altına Celbedilecek Dinçlerin Đcra Edilecek Đmtihanlarına Mahsus Resmi Talimatname, Đstanbul, Evkaf-ı Đslamiyye Matbaası,1334

19- Avcı, Osmanlı Genç Dernekleri Mecmuasının 1 Eylül 1333’den Temmuz 1337’ye kadar olan 3 yıllık koleksiyonunun eksiklerle beraber Milli Kütüphane’de bulundu ğunu belirtmektedir. (Avcı ,1998:264)

56

“Bu sene Genç Dernekleri rehber ve muallimlerine Darülfünun Konferans Salonunda on be gün kadar nazari bilgi verildi. Sonra rehber ve muallimlerin ifahi ve tahriri imtehanları edildi. Genç Dernekleri tatbikatına dair sinema gösterildi .”

(Türk Yurdu, 18 A ğustos 1332,Cilt 10, Sayı 12,:191) / .(a.gm:97)

von Hoff, Genç Derneklerinin çalı malarında özellikle okula gidemeyen gençlere yönelmesini savunuyordu. Ona göre:

“Yüz gençten yalnız yirmisi mektebe gidebilen bir memlekette Geç Dernekleri birinci derecede lazım ve en mühim bir eydir. Bu yüz gençten mektebe malik olmayan sekseni en ehemmiyetlisini te kil etmektedir. Binaenaleyh asıl bu gençler Genç Derneklerinden bir faide görmelidirler. Mekteplilerin bir iki spor kulübü milletin terbiyesi için asla umumi bir kıymeti haiz olamaz. Onun içindir ki milletin bütün gençlerini, Genç Dernekleri’nde terbiye etmek istiyoruz, bu gençler ki milletin en kıymetli temelidir .”

(Genç Dernekleri’nin imdiye kadar Te kilat ve Tevsi’i, Osmanlı Genç Dernekleri

Mecmuası, Sayı 1,1 Eylül 1333:8) / (a.g.m.:99)

Genç Dernekleri bölük ve müfrezelerinin Osmanlı Bayra ğı ta ımalarına izin verilmi ti. Bayrakların üzerine Gürbüzler ve Dinçler ibareleri yazılacaktı.

Osmanlı Genç Dernekleri talimatnamesinin 12. maddesi gere ği söylenmesi istenen bir yürüyü mar ı olarak sözleri Ali Ulvi (ELÖVE) tarafından yazılan “ Terbiye-i Bedeniyye Yürüyü Mar ı” yani Da ğ Ba ını Duman Almı Mar ı belirlenmi ti. Mar ın bestecisi Đsveçli Folix Körling olup mar ın adı Đsveççe Tre

Trallede Jantor ( akıyan Üç Genç Kız) idi. Mar ı Türkiye’de Selim Sırrı Bey tanıtmı tı. Toprak, bu mar ın ilk kez 1916 yılında Kadıköy Đttihat spor çayırında

çalınıp söylendi ğini belirtmektedir. Mustafa Kemal 1919 Mayısında Samsun’dan Havza’ya giderken bu mar ı maiyetine ö ğretmi ti. Sonraları bu mar Gençlik Mar ı

57 olarak benimsenmi ti . (20)

Harbiye Nazırı Enver Pa a “ Muazzam Osmanlı Milletine mesut bir istikbal temin edecek olan Genç Derneklerinin ” çalı maları ile yakından ilgileniyordu. (bkz. Ek:11)

1917 yılının Temmuz ayında vilayetlerde 351, müstakil sancaklarda 355 olmak üzere 706 Genç Derne ği kurulmu bulunuyordu. ( Osmanlı Genç Dernekleri’nin bidayet-i te ekkülünden Temmuz ortasına kadar vilayet ve müstakil mutasarrıflıkların merkez ve mülhakatında te ekkül etmi bulunan Genç Dernekleri’nin miktarını natık cetvel , Osmanlı Genç Dernekleri Mecmuası, Sayı:1,

1 Eylül 1333:14-15, Bilgi için, bkz. Ek:12)

Yapı olarak izcilikten farklı ve askeri bir görünüme sahip olarak tanımlanan

(Toprak, 1999,Sayı 24:22) Genç Dernekleri, kurulu yasası ve yönetmeli ği kaldırılmamakla beraber Osmanlı Devleti’nin I.Dünya Sava ında yenik dü mesi sonrası Đttihat ve Terakki Partisi ile birlikte tarih sahnesinden çekilmi tir.

Genç Derneklerinin mar ı olarak belirlenen yürüyü mar ının, Yeni Türk

Devletine Gençlik Mar ı olarak aktarılması örne ğinden hareketle, bu örgütün yeni devlette birtakım etkilerinin oldu ğu açıktır.

Yine “ Kurtulu Sava ı’nın ba langıcı olarak kabul edilen 1919 yılının 19 Mayıs gününün Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanması, Ankara’da 1932 yılında ehir planı çalı maları neticesinde olu turulan parka “ Gençlik Parkı ” adının verilmesi anlamlıdır .” (Avcı,1998:266-267)

Genç Derneklerinin Cumhuriyet Türkiye’sine etkilerinin tahlili noktasında, bu bir bakıma “ Milli Mücadeleyi Đttihat ve Terakki’nin genç kadrolarının verdi ği” (Ertürk,1989;116) dü üncesinin somut ifadesi olarak da de ğerlendirilebilir.

______20- Bu mar , 1947 yılında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Yönetim Kurulu mar ı, Parti Mar ı olarak kabul etmi tir. Avcı’ya göre “ Mar , Selim Sırrı tarafından seçilmi , ancak zamanın azlı ğı ve bestekarların hazırlıksız olmaları sebebiyle mar a yerli bir beste yapılamamı tır. Bunun telafisi için Körling’e ait besteye adapte edilmi tir .” (Avcı ,1998:266)

58 Bu arada Nisan 1336 (1920) tarihinde " mahrem " kaydıyla ,Harbiye

Nezareti Osmanlı Genç Dernekleri Müfetti -i Umumîli ğine ba ğlı bir Müfetti -i

Umumî Miralay (Albay) tarafından kaleme alınarak Yüksek Makama (Makam-ı

Celil-i Uzma’ya) yazılan bir rapor kar ımıza çıkmaktadır. Rapor da yer alan ifadelerde " Hükümet idaresinin yeniden te kilinin kararla tırıldı ğı u anda “Genç Dernekleri Te kilatı”nın kurulmasına, yayılmasına ve bu konunun yüce makamlarınca ele alınmasına mutlak bir zaruret vardır. " denilerek, Genç

Derneklerin ülkenin içinde bulundu ğu ko ullar dikkate alınarak yeniden canlandırılması istenmektedir . (Soysal,1972:4) (Rapor metni için, bkz. Ek:13)

Raporda yer alan temel kaygı ifade edilmektedir.

"Harbden önce, kara ordusu bulunmayan bazı devletler ancak bu sayede ve az zaman içerisinde büyük bir orduya malik oldukları gibi,bugün ordusunu da ğıtmak mecburiyetinde bulunan Almanya ileride mevcudiyetini ve hayatiyetini muhafaza edebilmek için terhis etti ği subaylarını istihdama devamla, 1908’de ihdas edilen Alman Gençlik Te kilatı’na muhte em ordusu derecesinde ihitimam göstermeye devam etmektedir .”(a.e.:4)

Uzgören’e göre Rapor Miralay Mustafa Kemal tarafından 1915-1916 yıllarında Harbiye Nezareti Osmanlı Güç Dernekleri Müfetti -i Umumisi sıfatı ile zamanın ba bakanına verilmi olup “ Kurulmakta olan Türk Cumhuriyeti’nde her sahada oldu ğu gibi, Đzcilikte de ilk söz ve i aret Ulu Önder Atatürk’ten gelmi tir .”

(Uzgören,2000:19)

Atatürk tarafından hazırlandı ğı belirtilen bu rapor, ( 21 ) Harbiye Nezareti tarafından pek olumlu kar ılanmı ve çok kısa bir zamanda hazırlanan bir kanun

______

21. Ancak, Karaküçük konu ile ilgili çeli kileri içeren teknik ve tarihsel sıralama açısından bir dizi de ğerlendirmede bulunmakta ve rapor sahibinin Mustafa Kemal olmadı ğına i aret etmektedir. Yine aynı de ğerlendirmeler arasında bu bilgi yanlı lı ğının günümüze kadar birçok kaynakta sürdürüldü ğünü de eklemektedir. (bkz. Karaküçük , 1999:73)

59

ve talimatname 4 Nisan 1916’da yürürlü ğe konulmu tur. (Atabeyo ğlu,1989:108)

Bu raporun özellikle “ Yurt savunması bakımından bu derece ehemmiyetli

olan izcilik, ferdi ve milli bakımdan da o nisbette önemlidir .” cümlesi günümüzde

izcilik ile ilgili hemen tüm resmi, gayr-ı resmi kaynaklarda Đzcilik ile ilgili sıkça

kullanılan bir Atatürk özdeyi i olarak sunulmaktadır. ( 22 )

Güven, sözü edilen raporu Atatürk’ün Genç Dernekleri Genel Müfetti i

olarak konuya duydu ğu ilgisinin sonucu olarak de ğerlendirmekte, Atatürk’ün izcileri

yarının bekçileri olarak görmesi bakımından raporu önemli bulmaktadır.

(Güven,2001:22)

1.3.5.1.) Çocuklar Ordusu

Aynı dönemlerde “ ark Fatihi ” olarak da anılan Do ğu Cephesi Kumandanı

Kazım Karabekir’in de oldukça ilginç ama bir o kadar kayda de ğer Çocuklar Ordusu

çalı ması vardır.

Karabekir, Milli Mücadelenin ilk günlerinde 15. Kolordu Komutanıdır.

Sevr anla ması maddelerine ra ğmen komutasındaki birlikleri da ğıtmamı , Kurtulu

Sava ı’nda Mustafa Kemal ile tam bir uyum içerisinde çalı mı tı. Karabekir’in

Osmanlı Güç Dernekleri’nin bir benzerini, görev yaptı ğı Do ğu illerinde örgütledi ğini

görüyoruz. Kendi ifadelerine göre Karabekir, 1919 yılında Erzurum-Bayburt ve

civarında bizzat tanık oldu ğu peri an birçok çocuk görüyor.

______

22- Bu konuda sayısız örnekten birisi olarak; Milli E ğitim Bakanlı ğı Okuliçi Beden E ğitimi Spor ve Đzcilik Dairesi tarafından Ankara’da yayımlanan Genç Đzci Haber Bülteni (2003) verilebilir. Derginin kapa ğının üst kısmında bu söz, sabit olarak yer almaktadır.

60 ” Do ğuda beni bekleyen sonsuz ve nazik i lerin güçlü ğüne ra ğmen ben bakımsız yavruları büyük bir efkatle ba ğrıma bastım, ve onlara hakiki ve pek efkatli bir baba oldum .” (Karabekir,1990,:5) demek sureti ile öteden beri ideali olan

çocuklar ordusunu kurma çalı malarına, 24 Mayıs 1919’da Erzurum Dar’ül

Eytamından (Yetimler Yurdu) aldı ğı ya ları 12’den yukarı 33 çocu ğu Kolorduluk

Sanayi takımlarına teslim etmesi ile ba lamı oluyordu. ( a.g.e.:6)

Karabekir konu ile ilgili Harbiye Nezareti ile de gerekli yazı maları yaparak

çalı masının siyasi ve hukuki açıdan da bir zemine oturmasını sa ğlamı tı. Ona göre birliklerin sanayi takımlarında bo lukların olması ve do ğudaki yüzlerce bakımsız, sefil halde dola an çocuklar bu çalı manın dayanakları idi.

Alay Garnizonlarında açılan çocuk toplama yuva ları ko ullara uyan

çocukları bu örgüt içerisine teslim ediyor, çocukların hüviyetleri hemen bulundukları yerde tespit olunuyordu . Yeti mi bazı çocuklar san’at erbabına hükümet aracılı ğı ve gönül rızasıyla veriliyordu.

Harbiye Nezaretinden alınan izinle 1 Ekim 1919’da Askeri Gece Yatılı Đlk

Mektepler de hayata geçirildi. Karabekir, Çocuklar Ordusu çalı masının e ğitim, organize hemen tüm a amalarını bizzat planlıyordu. Çocuklar, askeri nitelikli talimlerini yaparken yanı sıra bir meslek, bir san’at üzerine de e ğitim alıyorlardı. Bu eğitim sürecinde çocuklar, Karabekir’in “ Đbret ” adını verdi ği skeç-tiyatro tarzında tamamen ö ğreticilik esasına dayalı oyunları “ Đbret Yeri ”nde sergiliyorlardı. Bu etkinlikler Heyet-i Temsiliye dahil yabancı subayların da bulundu ğu birçok sivil asker topluluk kar ısında sunulmaktaydı. Bu oyunların senaryosu da Karabekir’e aitti. Çocuklar Ordusu Te kilatı, Gürbüz Alaylarından olu uyordu, Birinci Gürbüz

Alayı üheda çocuklarından mürekkepti ve alayın fahri kumandanı Karabekir idi.

Örgüt içerisindeki etkinliklerde Türklük bilinci ve vatan sevgisi gibi kavramlar üzerinde yo ğun bir ekilde duruldu ğunu görüyoruz. Đstiklal Harbinin

61 parolası olarak kabul etti ği “ Türk Yılmaz ” sloganının levhalar üzerine yazıldı ğını belirten Karabekir, “ Çocuklar Ordusu mar ı olmak üzere güfte ve bestesini yaptım .” dedi ği mar ın (bkz. Ek:14) “Amerikalı muhabirlerce ilgi ile kar ılandı ğını” ekliyor.

Karabekir, o dönemde Amerikalı mütehassısların da Ermeni çocukların e ğitimi ile me gul oldu ğunu belirtiyor. Çocuklar Ordusunda; Müzikten spora, kayaktan avcılı ğa

çok çe itli alanlarda e ğitim veriliyordu. Amerikalılarınkine benzeyen Ana Mektepleri de kurulmu tu. Karabekir, çocuklar için; Öğütlerim, arkılı Đbret ve Sanayi Projeleri olmak üzere üç de kitap hazırlanmı tı.

Karabekir bu esnada ö ğrenci gruplarının ve izcilerin Đstanbul, Ankara,

Bursa ve di ğer iller arasında kayna ma ziyaretlerine de aracılık yapmaktadır.

Ankara’ya ziyaret yapan bir grup izci adına Makriköy (Bakırköy) Spor Kulübü

Đzcileri Oymak Beyi Mehmet Bey 24.08.1339(1923) tarihli bir mektupta Karabekir’e

Đstanbul ehir Oymakları Hey’eti Müttehidesi adına te ekkür etmekte. (bkz. Ek:15)

Karabekir’e “ efkatli Pa a Babamız ” diye hitap eden 4000’den fazla

çocu ğun bünyesinde yer aldı ğı Çocuklar Ordusu, Cumhuriyet sonrası yeni yapılanmada di ğer üniformalı örgütler gibi i lerli ğini kaybediyor. Ancak, Karabekir kendi anlatımı ile uzun yıllar Meclis’te bu konudaki anlayı ını dile getirecektir. Tek

Parti dönemindeki Genç Dernekleri tasarıları da dahil her fırsatta dü üncelerini açıklamı tır. Ona göre “ Çocuk Davamız bütün varlı ğımızı saran büyük bir davamızdır.” ve “Çocuk Davasını gere ği gibi eline almayan ve onu hal edemeyen bir hükümet ne yaparsa yapsın asıl vazifesini yapmı sayılmaz .” (a.g.e.:328)

Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde izcilik çalı maları ile aynı süreçlerde gözlemledi ğimiz Türk Gücü Derne ği, Osmanlı Güç Derne ği ve Osmanlı Genç

Dernekleri esasen aynı kaygı ile yapılanmaktaydı.

Sava ların ve bu arada yenilgilerin, toprak kayıplarının oldu ğu bir

62 dönemde gençli ği düzenli orduya katılımından önce olabildi ğince iyi ve askeri nitelikleri de içeren e ğitimden geçirmek temel amaçtı. Benzerlerine Avrupa’da da tanık oldu ğumuz bu örgütler halkı bir milis te kilatlanması olarak sava durumuna hazırlamaktaydı.

Ço ğu kez Đzcilik ö ğelerini de içine alarak, ama bazen onu da a an bir anlayı la gençleri biçimlendirmek çabasında olan bu örgütler, aynı zamanda varlıklarının sebebi olan Đttihat ve Terakki Partisinin siyasal bakı ının da etkisi altında idi. Türk ve Türkçülük vurgusu örgütlerin yapılanmasında ve i leyi inde kendisini sürekli gösterecektir. Bu yönü ile Osmanlı Devleti gibi bugünün terminolojisi ile çok uluslu bir devletin fiili olarak parçalanma sürecinde, kendi içerisinde tartı ıla gelen Üç Tarz-ı Siyaset açıklamaları dü ünüldü ğünde söz konusu

örgütler, Türk Kimli ği üzerinden ulusla ma çabalarında belli bir paya sahip olacaklardır.

Đmparatorluktan geriye kalan son toprak parçası Anadolu’da da, yeni bir payla ım planı uygulamaya konmu tu. Üstelik, konumuz açısından kayde de ğer olan, bu süreçte, gayrimüslim okullarında örgütlenen izcilerin, i gal güçlerinin egüdümünde ülkemiz açısından yıkıcı birtakım talepleri açıktan ifade etmesi ve bunları hayata geçirmesidir. Đzci örgütlerinin bu faaliyetlerini yürütürken en büyük deste ği de, Kızılhaç, YMCA gibi sosyal yardım amaçlı olarak tanıtılan kurulu lardan almaları; gerek misyonerlik örgütleri aracılı ğı ile gerekse Batılı devletlerin deste ği ile kurulan, i letilen okulların, bu çalı malarda üs görevi yüklenmesi ara tırmamızda elde etti ğimiz bilgiler arasında özel bir yere sahip olmaktadır.

63

2. CUMHUR ĐYET DÖNEM Đ VE SONRASI TÜRK ĐZC ĐLĐĞĐ

Milli mücadeleyi veren kadro, Atatürk önderli ğinde Anadolu’daki Türk

varlı ğını tescil eden bir ulus-devlet yapısını olu turmu tu. Hemen her konuda

oldu ğu gibi izcilik alanı da, devlet tarafından tanımlanacak, gençlerin okuliçi ve

okul dı ı olmak üzere içinde yer alabilecekleri gençlik örgütü olarak i aret

edilecektir. Atatürk dönemi izcili ğin devlet mekanizmasında geli ti ği,

kurumsalla tı ğı bir süreç olacaktır.

Türk Oca ğı, Halkevleri, M.T.T.B. gibi olu umlar, yeniden genç dernekleri

tartı maları,1945 sonrası yeni ili kiler Türk izcili ğinde belli ba lı de ğiim

noktaları olacaktır. Cumhuriyet sonrası yasal düzenlemeler izcilerin toplum

ya amındaki yerini de belirleme çabaları olarak izciliğin tarihçesinde önemli bir

yer tutacaktır.

2.1.) Erken Uygulamalar

Osmanlı Devleti tarafından Cihan Harbi sonrası imzalanan Sevr Anla ması ile Anadolu’nun i gali süreci de ba lamı oluyordu. Bu süreçte mitingler, kongreler ile i gallere kar ı örgütlenen Türk ulusunun, önceleri yerel direni kuvvetleri ile ba lattı ğı mücadelenin, Meclis çatısı altında düzenli ordu aracılı ğı ile ba arıya ula tı ğına tanık oluyoruz. 23 Nisan 1920 tarihi, esasen Yeni Türk Devletinin fiili olarak hayata geçti ği tarih olarak de de ğerlendirilebilir. Cumhuriyetin ilanı ile yeni devletin uluslar arası siyasette alaca ğı yerin özellikleri tanımlanıyordu. Bu bakımdan

Anadolu’daki i gal yıllarından Cumhuriyetin ilanına kadar geçen sürede ortaya çıkan geli meler, yeni devletin 1923 sonrası toplumsal ve siyasal ya amda uygulayaca ğı politikalara da belli ölçülerde etki yapmı tır denebilir.

Kurtulu Sava ı’nın kazanılması sonrasında ülkemizde izcilik yeni bir döneme girecektir. Yeni dönemin bu ilk zamanlarında izcilik adına yasal

65 düzenlemeler henüz ortaya konmamı ve ulusal ölçekte kurumsal yapılanmaları gerçekle memi olsa da, artık Türk izcileri i gal baskısını üzerinden atmı özgür bir vatanda çalı malarını yürütecektir. Tabii buna ba ğlı olarak Mütareke döneminde kimi zaman dü manca tutumlar içine giren kimi gayrimüslim izci örgütleri de, Đtilaf

Devletlerinin kumandanları ve komiserlerinden arınmı bir ehirde çalı malarını sürdürecekleri gerçe ği ile kar ı kar ıyadırlar.

Milli Mücadele sürecinde Đstanbul ve di ğer bazı illerde Gayrimüslim

Okullarına ba ğlı ve Đ gal Kuvvetleri tarafından da desteklenen, hatta aralarında e güdüm sa ğlanması çalı ılan izcilik faaliyetleri ve bir ölçüde zayıf biçimde de olsa varlı ğını sürdürebilen Türk izcili ğinin ana hatları bu ekilde idi.

1919’da ba layan Milli Mücadele 9 Eylül 1922’de Türk ordusunun Đzmir’e girmesi ile zafere ula mı oluyordu. Uzgören’e göre, Mustafa Kemal kendisine Đstanbul’da aralarında S.Sırrı’nın da bulundu ğu bir grup tarafından 1923’de kurulan "Türk Đzci Oca ğı" karargahı tarafından kendisine yapılan Ba bu ğluk teklifini gönderdi ği bir telgraf ile kabul etmi tir. (Uzgören,2000:28) ( 1) 1 Mart

1923’te kurulan bu örgüt Mustafa Kemal’in himayesindedir ve kendisi 25 ubat

1923’te Ba bu ğlu ğa getirilir. Örgüt ilk toplantısını 22 Mayıs 1923’te

Darülmuallimin-i Aliye’de gerçekle tirir. (Güven, 2001:24) 1923 yılında Selim Sırrı ve Mehmet Sami Karayel tarafından kurulan Türk Đzciler Birli ği, faaliyetlerini

1926’ya dek sürdürmü tür. (Soysal,1972:16)

______

1- Uzgören, bu mektubun 1973 yılında bulunarak Đstanbul (Erkek) Lisesi Sakarya Đzci Oyma ğının çıkardı ğı dergide yayımlandı ğını ifade etmektedir. ( Uzgören ,2000:28) Metin için, bkz. Sakarya , Aylık Đzci Dergisi, Đstanbul, Yıl 2,sayı 5, (Bkz Ek:16)

66 Nitekim, Mustafa Kemal daha sonraki yıllarda ve günümüzde Ba Đzci olarak kabul edilecektir.(2)

Osmanlı Devletinin son döneminden itibaren genel anlamda gençlik özel anlamda da izcilik çalı malarında sıkça kar ımıza çıkan yarı askeri nitelikli yapıların yeni dönemde yerini sivil örgütlenmelere bırakaca ğı öngörüsü de bu dönemde biçimlenmekteydi. Bu yakla ıma ilginç bir örnek olarak 12 Mayıs 1923’de

Đstanbul’da Makriköy (Bakırköy) Đdman Kulübü izcilerinin And Đçme Merasimi nde bir konu ma yapan Selim Sırrı’nın söyledikleri önemlidir.(3)

“ Bazı kimseler izcilikleri askerlik, bizim i lerimizi taklitçilik zannediyorlar. Burada yanılıyorlar. Herkese ilan ediniz ki, izcili ğin gayesi; askerlik gayesinin fevkindedir. Asker icabında vatanın dü manlarına topla ve tüfekle kar ı kor. Halbuki izci göze görünmeyen dü manlarla mücadeleye hazırlanır. .... Te kilatımız filhakika askerî te kilata benzer, fakat askerli ği oyuncak haline getirecek bir zihniyet bizden çok uzaktır. ...Biz, çocukların ileride asker olacaklarını dü ünerek askerde aranan evsafı onlara imdiden vermek istiyoruz. i imiz ordunun vazifesini kolayla tırmaktan ibarettir.

Türk izcileri! Yaralı vatan sizden pekçok hizmet bekliyor. Yükümüz çok a ğırdır. Harb-i Umumi ve daha evvelki muharebeler en güzide en güçlü efrad-ı milleti içimizden alıp götürdü. Kalan bo lukları ancak namuskar, faziletli, haluk, müte ebbis, sebatkar bir gençlik doldurabilir. Kıymetli Türk Ordusu bize istiklal kazandırdı. Siz ise vatana istikbal kazandıracaksınız. Ona göre gözlerinizi açınız. Türk’ün ne kabiliyetli, ne azimkar, ne yılmaz ve bilhassa ne medeni oldu ğunu cihana gösteriniz.

Ya asın Türkiye! Ya asın Türklük !” (Toprak,1999:Sayı 25:79)

______2-Bu kullanıma bir örnek olarak Atatürk, Ba bu ğ-Ba Đzci sıralamasında Enver Pa a’dan sonra ikinci sırada Ba Đzci ünvanı ile tanıtılmaktadır.( MEB OBES ĐD, 2008:16 )

3- Zira, kurulu unda çok gayret gösterdi ği Osmanlı Genç Derneklerinde Mekatib-i Umumiye Genç Dernekleri Müfetti i namıyla görev alan Selim Sırrı, Harbiye Nezaretine do ğrudan ba ğlı bu örgütün en üst düzey ki ilerinden birisi idi.

67 Kazım Karabekir tarafından kurulan Çocuklar Ordusu Örgütü ise bu konu madan kısa bir süre önce Đstanbul’da Genç Dernekleri çalı malarını anımsatan bir etkinlik sergilemi ti. (14 Nisan 1923 tarihli Tevhid ba ta olmak üzere bazı gazetelerde yer alan habere göre) Sarıkamı ehitleri nin çocuklarından olu turuldu ğu belirtilen Gürbüz Alayı Đstanbul Gezisi programında Beyo ğlu’nda da bir yürüyü gerçekle tirmi lerdi. Taklit silahlar ile donanmı bu alayın geçi i “ bir zaman tek Türk bayra ğının görülmedi ği, tek Türk neferinin dola amadı ğı, Yunan efzunlarının fistanlarını, Giritli jandarmaların alvarlarını sevgiyle seyreden Beyo ğlu, küçük Türk askeri yetimlerini yalnız hayret ile de ğil biraz da korku ve rica ile alkı ladı… ” biçiminde yer almı tı.( Karabekir,2001:125)

Yeni Türk Devletinin izcilik çalı malarına ilgi duydu ğunun ve bu ilginin bizzat kendi kurumları aracılı ğı ile hayat bulaca ğının bir göstergesi sayılabilecek uygulaması olarak, Dünya Đzcili ğinin kurucusu olarak kabul edilen Baden Powell’ın

Scouting for Boys adlı izcilik kitabının Đzcilik adı ile Mustafa Rahmi(Balaban) tarafından Türkçeye çevrilmi halinin 1923 yılında TBMM Hükümetinin Maarif

Vekaletinin 31. Ne riyatı olarak basılması örnek verilebilir.

2.1.1.) Ke af Dergisi:

Cumhuriyetin ilanından önce yayımlanmaya ba layan Çelebi Zade Sait Tevfik

Beyin sahibi oldu ğu Spor Alemi adlı dergi, Cumhuriyetin ilk yıllarında da düzenli bir biçimde yayınına devam etmi tir. Spor Alemi Dergisi 4 Nisan 1923 tarihinden itibaren Ke af adlı bir ek dergi yayımlamaktadır. Bu tarih henüz Lozan

Anla masının imzalanmadı ğı bir dönemdir. Dergiye göre ,Türkiye Đzci Örgütlerinin fahri ba kanlı ğını “ Ba bu ğ” ünvanıyla Gazi Mustafa Kemal üstlenmi ti. “ Kalgay ”

ünvanını ise Selim Sırrı Bey almı tı. Ke af, kendisini öyle tanıtmaktadır: “ On be günde bir Spor Alemi tarafından ne r olunur, Ke aflı ğa ait mecmuadır ”. Ke af, her

68 türlü müdahaleden uzak, hiçbir zaman yarı resmi yayın organı olmayaca ğını ilan ettikten sonra izcilikten bekleneni de tarif ediyor: “ … gençleri hayatta girgin, cevval, mukavim ve terbiyeli adam olarak yeti tirmek .” Toprak “ Ke af Dergisinin kaç sayı çıktı ğı bilgisinin belli olmadı ğını, ilk be sayının mevcut bulundu ğunu ” belirtir. (Toprak,1999, Sayı 25:72)

Zaferlerden Sonra Đlk Đzci Faaliyeti ba lıklı yazıda “ Birçok zamanlardan beri memleketimizde Rum, Ermeni izcilerini görürken hangimizin kalbi çarpmamı tır. Hangimiz muntazam bir Türk Đzci grubu görmeyi istememi tir? Herkes, her selahiyetdar zat arzu etti ği te kilatı yapmak için müsait zemin ve zaman bulamıyordu. Malum olan mevanin zail oldu ğu ilk gün ilk dü ünce ve i , i te bu oldu .” denilmek sureti ile Mart 1923’te Đstanbul’da Topkapı Sarayında düzenlenen törene ili kin bilgi vermekte idi.

Tören, Ba bu ğ Vekili -Đstanbul Valisi- Esad Bey’in Topkapı Sarayına geli i ile ba lamı , dua ve konu malar ardından tören bitiminde izciler sokaklarda yürümü lerdir. Ke af’a göre, 1000’den fazla izcinin katıldı ğı törende Maarif

Müdürü Saffet Bey de hazır bulunmu tu.

Aynı gün Büyük Orta’nın Koruyucu Reisli ğine Maarif Vekili, Riyasetine

Maarif Müdürü Saffet Bey; Kalgaylı ğa Selim Sırrı Bey, Kalgay Muavinli ğine ise M.

Sami Bey getirilmi lerdi. Bu arada Đstanbul’da “ Đzci Oca ğı” adi ile Đzci Karargahı kurulmu tu. Ba bu ğ olarak Gazi Mustafa Kemal Pa a, vekili olarak da Đstanbul

Vilayet Makamını kabul etmi tir .

Đstanbul’da hemen her okulda izci örgütleri kurulmaktaydı. Maarif Vekaleti bir tamim yayınlayarak yapılan gezi faaliyetlerine düzenleme getirmi tir. Bu arada

Tedrisat-ı Đbditaiyye Meclisi, toplanarak izci üniformalarına da standart getirdi. Buna göre, Đstanbul Đzcileri üniforması, haki renk ceket ve kısa pantolon, siyah çorap ve potin olarak belirlenmi ti .

69 Nihayet Đzci sayısı Đstanbul’da 2000’i geçmi ti. Selim Sırrı Bey, Oymak

Liderleri yeti tirmek için Dar’ülmuallimin’de zorunlu tutulan kurslar açtı. Kursların etkin bir biçimde yürümesi için Selim Sırrı Bey maiyetine bin kuru maa la üç beden terbiyesi muallimi atandı. Derginin ilk sayısında ayrıca kısa ba lıklar altında Đstanbul izcileri tanıtılıyordu. “ Kabata Sultanisi Đzcileri ,Kadıköy Ke afları, Galatasaray

Ke afları, Đstanbul Sultanisi Đzcileri, Makriköy’de Đzcilik, ili Ke afları … ”

Ke af ikinci sayıda yine Đstanbul’daki Đzci Oymakları tanıtıyordu. “ Be ikta Gazi Osman Pa a Sultanisi, Barbaros Sinan Pa a,, Ortaköy, Mecidiye Numune Mektebi, Cevri Usta Zakir Mektebi, Barbaros Numune Mektebi” Đzcilik Resmi okullarda hızla yayılırken, özel okullarda izcili ğe yeterince yer verilmedi ği u ekilde ifade edilmekte idi : “Hususi Mekteplerimizin bu te kilata o kadar lakayt kalmamasını arzu ederiz.” Dergi “Anadolu’da Ke aflık” ba lı ğı altında di ğer illerdeki çalı maların da haberini yapmaktadır. Buna göre:

Konya: Sultani Đzcileri tatil zamanı yaya olarak Ankara’ya oradan Đstanbul’a yürüyecekleri rivayet olundu. Samsun: 200’den fazla izci Mutasarrıf Faik Bey ve yüzlerce izleyici huzurunda resmi geçit düzenledi. Bursa: Erkek Mektebi Đzcileri önlerinde Sanayi Mızıkası oldu ğu halde Belediye Dairesi önüne gelerek Vali Vekili huzurunda and içtiler. Đzmir: Maarif Müdürü ba kanlı ğında bir kurul olu turuldu. Đzcilerin ihtiyaçlarını kar ılamak üzere Vilayet Hususi Bütçesinden 3000 Lira bütçe ayrılmı ve bir üniforma belirlenmi ti. Đzmir Đzcileri, koyu zeytuniye yakın haki renkte bir ceket, lacivert pantolon, dize kadar çorap, ayakkabı ve koyu vi ne çürü ğü renginde bir boyun atkısı biçiminde giyinecekti. Ergenekon isimli oymak, ifrattan tevakki (a ırılıktan kaçınma) ve tedrice riayet (ılımlı olma) ilkelerini benimsemi ti. Çevre yörelerle sayısı 700’ e ula an Đzmir Đzcileri, Kabak Yazısı denilen yerde manevra fi eği ile atı talimi yapıyordu.

70 Ankara: Sultani Mektebi de dahil bu sevimli merkezde de izcilik faaliyeti yükselmektedir. Adana: Sultani Đzcilerinin düzenledi ği yürüyü e uzun bir katılım sa ğlandı. Bu yürüyü ile ilgili Ke af’ta son derece edebi bir anlatım gözlenmekte. “Artık akam olmu ve boy üzerinde hasıl olan di ğer tepeler obalarımız tarafından avcı tertibiyle geçilirken güne ke afların ayaklarının altında akan Seyhan’a akisler yaparak ayrılıyordu. Artık gece olmu ve Adana’nın gayur ke afları ehre dahil olmu lardı.” Adana Đzcileri, Gazi’nin gezisi sırasında Ba bu ğları huzurunda yemin etmi ler ve Gazi’den övgü almı lardı. Đçel: Đzcilik bu kentte de ilgi ile kar ılanmı tır . Fakir ve bikes ö ğrencilere izci elbisesi sa ğlamak amacı ile bir gösteri düzenlenmi tir. Bu müsamerede 63.115 Kuru toplanmı bu para ile 230 ö ğrenciye izci elbisesi giydirilmi tir. Ke af , ülkedeki izcilik faaliyetlerinin toplumsal i levi konusunda dikkat

çekici de ğerlendirmelerde bulunmakta ve izcilik üzerinden ülkenin meselelerine sahip çıkacak bir gençli ğin olu turulmasını kamuoyunun gündemine getirmektedir.

“Memleketimizde izcilik, Balkan Harbinden evvel balamı tı. Tesisteki maksat, çocuklarımızı seciyeli ve iyi vatan evladı olarak yeti tirmekti. O zaman muhit her yeni eye kar ı durmak illetiyle malul oldu ğundan buna kar ı bir mücahede devri lazımdı. O devri izcili ği ilk tesis edenler ve bunun için çalı anlar pek güzel derhatır ederler. imdi ise zemin izcilik için hazırlanmı tır. Binaenaleyh bu u ğurda çalı anların -müessisler gibi- çocuklar ve memleketin faydasından ba ka hiçbir ey dü ünmeyeceklerine üphe etmedi ğimizden fikrimizi daha sarih bir surette arz edelim. Đzcilik te kilatında milli teamül, temayül, ananat nazar-ı itibara alınmakla beraber çocukların memleketin atisi için fayda olaca ğına kanaat getiren hususat ve teceddudatı takip ve irtica kuvvetlerinden ayırarak tatbik etmekten çekinmemelidir. Çünkü bugün tabaka-i münevvere ve halkın ekseriyeti izcili ğe zahirdir.” (Ke af Dergisi içeri ği hakkında,bkz. Toprak,1999:72-81)

Đlk Be Sayısı Mevcut bulunan dergide ayrıca Büyük Orta tarafından Türk Ke afları arasında birli ği ve uyumu sa ğlayabilecek bir Resmi Đzci Kitabı

71 yayınlanması gerekti ği böyle bir kitabı Türk Ke af Aleminin sabırsızlıkla bekleyece ği ifade ediliyor.(4)

Dergide Ahmed Robenson “Ke af Oyunları” ba lı ğında “ Đzcilerin daha faal bir surette açık havaya atılacaklarını, her nüshada birkaç oyun ne retmeye gayret edece ğiz.” diyordu. Oyunlardan bazıları; Tav an, Casus, Yakla ma…

Dergi okuyucusuna ayrıca “Ke aflık ve Đz Takibi” gibi teknik bilgiler de vermekte idi. Ke afın sayfalarının ço ğunlu ğunda Đstanbul Đzcileri’nin faaliyetleri yer almakta, bu faaliyetleri gösteren foto ğraflar da yayınlanmaktaydı. Dergide Selim

Sırrı düzenli olarak yazmaktaydı. Alaaddin Esad ( Ke aflı ğa Đlk Hareket ) ve Ahmed

Robenson da yazarlar arasında idi. Ke af’ın ilk sayısında bir de yarı ma açılmı tır.

“Türk ke aflı ğına en münasip serpu ne ekilde olmalıdır? Niçin?.. ”Đlgilenenlerin siyah mürekkep ile çizecekleri taslaklar arasında çekilecek kur’a da kazanan birinci, ikinci ve üçüncüye ödüller vaad ediliyordu.

2.2.)Yasal Düzenlemeler Biçimlendirmesinde Günümüze Ula an Đzcilik

2.2.1.) Cumhuriyetin Đlanı ve Atatürk Dönemi

“Đzcilik, Cumhuriyetin ilan edildi ği 1923 yılında Türkiye’nin dört bir yanında büyük bir tutkuyla benimsenmi ti. Cumhuriyet bedenen, güçlü, dinç ve beceri sahibi bir gençli ğin beklentisi içersindeydi. Do ğayla bütünle en ve çözüm üreten ki ilikler yeni rejimin toplumsalla ma projesinin temel ta larıydı. Bu nedenle izcilik yönetimce destek görmü ve kısa sürede Đstanbul yanı sıra Anadolu’da da yayılmı tı. Farklı yörelerdeki gençlerin ulus bilinci izcilikte ortak payda olu turmu tu. ”

(Toprak,1999,Sayı 25:81)

______4- Ke af Dergisinin Derginin Mevcudu Bulunan ilk be sayısının yayım tarihleri: Sayı 1: 4 Nisan 1923 - Sayı 2: 18 Nisan 1923 - Sayı 3: 6 Mayıs 1923 Sayı 4: 27 Mayıs 1923 - Sayı 5: 24 Haziran 1923

72

Temelde bu kaygı, Türk Gücü Derneklerinden itibaren benzer özellikler içeriyordu. Yine Tek Parti döneminde kar ımıza çıkan, Gençli ğin devlet çatısı altında

örgütlenmesi tartımaları da bu açıklamalardan uzak bir amaç gütmeyecektir.

1923 yılında Millet Meclisi tarafından basılan kitaplar arasında ilk sıralarda

Powell’ın Erkek Çocuklar için Đzcilik adlı temel kaynak kitabı yer almaktadır. Türk izcilerinin kullanımına sunulan eser, izcilik konusunda yeni devletin yakla ımını da sergilemektedir. (5)

1923’ten itibaren Đstanbul’da gerek okullarda kurulan gerekse okul dı ı

örgütlenen Türk izci ünitelerinin birçok toplumsal etkinlikte yer aldıkları görülür. 28

Mart 1923’ te Hilal-i Ahmer Cem-i Đanat ubesinin açılı ı buna bir örnektir.

1926’da Maarif Vekaletinin bir tamimi ile bütün okullarda izci oymaklarının kurulması istenmi tir. 1927 yılından itibaren ise Ankara’da yapılan

Cumhuriyet Bayramı Resmi Geçidine katılmaları emredilecektir. A ir, bu uygulamayı genç izcilerin birbiriyle tekamül yarı ında elde edece ği ba arıların ba langıcı olarak açıklamaktadır.

“Müsbet ve verimli i lerin en mütekamil sembolü olan Atatürk rejim disiplinli ve kuvvetli Türk izcisini ihmal edemezdi. Kültür Bakanlı ğı çok yerinde bir kararla Yurdun dört buca ğında en büyü ğünü görme ğe can atan Türk yavrularını Cumhuriyet bayramlarında inkilap merkezinde toplama ğı ve onlara büyük kurtarıcının önünden geçme erefini verme ği bir anane haline getirdi .” (A ir,1938,Sayı:98:2)

12 Mayıs 1928’de Türkiye Büyük Milli Meclis’inde kabul edilen

Türkiye’de Gençlik Te kilatının Türk Vatanda larına Hasrı Kanunu ile

______5-Kitabın Latin Harfleriyle basılmı ikinci çevirisi 1964 yılında yayımlanmı tır.(B.Powel; Erkek Çocuklar Đçin Đzcilik , Çev. A.Uysal ve N. Erkal,M.E.B.Yayını, Đstanbul,1964)

73

ülkedeki tüm izcilik etkinlikleri devlet tarafından onaylanmı ve denetim altına alınmı oluyordu. (bkz. Ek:17)

Bugün Milli E ğitim Bakanlı ğına ba ğlı Đlkö ğretim Okullarında her gün - sabah töreninde- ö ğrenciler tarafından topluca okunan Ö ğrenci Andı’nın da yazarı olan Dr. Re it Galip, 29 Ekim 1932’de Maarif Vekili olarak yaptı ğı bir konu mada

“Mustafa Kemal’in Çocukları ” dedi ği Türk gençli ğine “ Cumhuriyet’in ya ayı ı için bir son yoktur ve Türklü ğün yükseli i için bir sınır yoktur ” eklinde seslenmekte, aynı konu mada “ Đzciler, yolunuz bugün için,yarın için ve bütün hayatınız için açık ve aydınlık olsun ” mesajını vermektedir. (Uzgören,2000:45-46)

Cumhuriyet Türkiye’sinde izcili ğin te kilatlanması ve esasları, temelde yasal düzenlemeler ile biçimlenecektir. Artık hangi El Kitabının uygulanaca ğı, Đzci Andı ve Türesinin içeri ği ya da izci üniformasının rengi gibi tartı maların muhatabı Devlet olacaktır. Birbirinden ba ğımsız yapılar olma özelli ğini sergileyen oymaklar, tek elden yönetilir olacaklardır. Keza, 1924 Tevhid- i Tedrisat Kanunu ile E ğitim ve

Öğretim de birle tirilmi ti. Ardından, 1924, 1925, 1926 Genelgeleri, Tapu Kanunu gibi yasal düzenlemeler ile Gayrimüslim ve Yabancı Okullar üzerinde hukuki denetim olana ğı sa ğlanmaya çalı ılmı tı.

1923 sonrası, ülkemizde izcili ğin, usta çırak ili kisinden uzakla ılarak, kurumsal bir yapı haline getirme çabalarının somutla tı ğı bir dönem olmu tur.

(Güven;2003:73)

Cumhuriyetin ilanından itibaren toplumsal alanda gerçekle tirilen uygulamalarda devlet, gençli ğin ula ılması hedeflenen uygarlık düzeyine en çabuk uyum sa ğlayabilecek kategori oldu ğunun bilincinde idi. Gürses’e göre, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında ö ğrenci gençlik ile siyasal iktidar genel hatlarıyla uyumlu bir görünümdedir. Dolaysı ile Atatürk’ün, aydınlarla birlikte yeni yapıya destek

74 veren gençli ğe, Cumhuriyeti emanet etmesi de bu durumun ifadesidir.

(Gürses,1997:413)

Bu bakımdan Tek Partili Dönemden günümüze izcilik çalı malarını ele alırken bu alanda yapılan belli ba lı yasal düzenlemeleri, kurumsal yapılanmasını ve tabii ki öne çıkan bazı etkinliklerini ortaya koyaca ğız. Sözünü etti ğimiz tarihsel süreçte izcilik ile ba ğlantılı gözüken bazı tartı malara, kurumlara ve yeni ili kilere de de ğinece ğiz.

2.2.1.1.) Yeniden Genç Dernekleri Tartı ması

Cumhuriyetin ilanından hemen sonra 31 Ekim 1923’te - 1 Kasım 1923 tarihinden geçerli olmak üzere – yıllardır devam eden Seferberlik kaldırıldı. 14 Ocak

1923 tarihinde de Askerlik Mükellefiyeti Kanunu’nda de ğiiklik yapıldı. Buna göre askerlik süresi 18 ay olarak belirlenmi ti. Bu a amada Ba bakan Đsmet Pa a ile

Erkan-ı Harbiye Umumiye Vekaleti arasında bir dizi görü menin ba ladı ğı görülecektir.

Ba bakan Đsmet Pa a’nın “ gençli ğin yarınki maddi ve manevi can mücadelesiyle vatan müdafaasını istihdaf eden izci ve ke af te kilatı hakkında tetkikat ve tetebbuatta bulunulmasına ” biçiminde verdi ği önerge üzerine Maarif

Vekaleti ile Erkan-ı Harbiye Umumiye Vekaleti arasında kurulan bir kurul, Genç

Derneklerinin yeniden kurulması hakkında bir yasa tasarısı (bkz. Ek: 18) ve yönetmelik (bkz. Ek:19) hazırlayarak tasarıyı 3 Ocak 1924’de Ba bakanlık’a sunmu tur.

Bu tarihten itibaren uzunca bir süre dönemin Ba vekaleti, Maarif Vekaleti,

Erkan- ı Harbiye Umumiye Vekaleti, Maliye Vekaleti ile alt birimler olan kurullar arasında sürekli yazı malara tanık oluyoruz. Kimi zaman usul kimi zaman içerik

75 hakkındaki itirazlar, düzeltmeler arasında geçen zaman sonunda tasarının yasa haline gelmesi mümkün olmayacaktır. Yazı maların içeri ğinden anla ılan o dönem

Genelkurmay Bakanı Fevzi Çakmak Pa a tasarının asgari hali ile de olsa Meclisten geçmesi için çok çaba sarfediyor. Süreç içerisinde teklifin me ruiyetini sa ğlamak için o dönemde Avrupa’da da benzer örgütlerin çok önemli ba arılar sa ğladı ğı vurgusu yapılıyor, halkı “ millet-i müsellaha ” haline getirecek çalı manın önemi o rtaya konuyordu. Yasa tasarısı birkaç kez de ğimi ti. Ülkedeki genç nüfusu belli bir disiplin ve siyaset anlayı ı ile gelece ğe hazırlamak, Ke af ya da izci te kilatlarını da içine alarak askerlik öncesi dönemi bir bakıma askerli ğe de hazırlık niteli ğinde bir eğitim programı ile de ğerlendirmek hedeflerini güden proje tasarıdan öteye gidememi ti.

Bu arada Almanya, 1934 yılından itibaren Alman Gençlik Te kilatlarını belirli aralıklarla Türkiye’ye gönderip, propaganda faaliyetlerini hükümet düzeyinde sürdürmü tü. (Özgüldür;1993:73)

1934 yılı Mart ayında Alman Gençlik Te kilatı Ba kan Vekili von

Nabesberg, Ankara’ya gelerek C.H.P. Genel Sekreteri Recep Peker ile yaptı ğı görü mesinde, iki ülke gençli ğinin kayna tırılması yönünde görü alı veri inde bulunmu tu.

Nitekim Peker, 1932 yılında Đnönü ile birlikte katıldı ğı Rusya, Đsviçre, Đtalya ve Almanya tetkik ziyaretleri neticesinde parti kurultayına sunulmak üzere bir nizamname ve program hazırlamı tı. (Demirci,2003:72) Ba bakan Đnönü’nün de imzaladı ğı bu tasarı Atatürk’e sunuldu. Peker’in bu tasarısı, Soyak’ın anılarında bildirdi ğine göre Atatürk tarafından kabul görmemi ti. (Soyak,1973:58.59) Bu programda “ Đtalya ve Almanya’da oldu ğu gibi üniformalı gençlik tekilatı kuruluyordu .” (a.g.e.:58-59)

76 Konu do ğrudan veya dolaylı olarak Türk dü ünce hayatının da gündemindedir. “ u halde yeni Türk terbiyesinin en önemli esası, çocu ğun milli ve disiplinli zati faaliyetleri olmasıdır. Çocuk, kendi alakası ve faaliyetiyle bilgiler ve tecrübeler kazanmalıdır. Cemiyetin vazifesi ona ancak müsait bir muhit, artlar ve mür itler vermektir . (Engin,1938:15-17)

Tek Parti Döneminde ülkede bir gençlik te kilatı kurulması ile ilgili olarak

Milli E ğitim Bakanlı ğının üst düzey görevlerde bulunmu Avni Ba man bir yazısında “ Okul sadece gelece ğe hazırlık yeri de ğildir. Yeni nesle ‘ içtimai ruh ’ da orada verilmelidir. Muhtelif Gençlik te kilatına iddetle ihtiyaç duymaktayız .” demektedir. (Ba man,1926:621-624)

Çavdar’a göre Devrimin ideolojisini aradı ğı yerlerden birincisi olan (6)

Kadro Dergisi’nde “ Genç Nesil Meselesi ” ba lıklı yazısında evket Süreyya böyle bir te kilattan beklentisini açıkça belirtmektedir..Ona göre,

“ Fa ist gençlik te kilatından 14 ya ındaki bir Balilla’ya ‘ Doçe’nin bu ğday siyaseti nedir ?’ diye soru soruldu ğunda cevap alınabilir. Söz konusu kar ılık Đtalya’nın dört buca ğında her Balilla tarafından verilebilir…..Fakat biz bir genç nesle muhtacız ki, onun Ararat’tan Akdeniz kıyılarına kadar Türkeli’nin her buca ğında ya ayan,her mensubu kendisine: - Devletin filan milli dava üzerinde siyaseti nedir?’ denildi ği zaman cevabını, hiç olmazsa üç satırla kıristalle mi bir düsturla ifade edebilsin ve bilinsin ki Türk yurdunun her yerinde her genç bu suale böyle cevap verir ” (Aydemir,1932:5-8) 1930’lı yıllar sürecinde gençlik te kilatı tasarıları üzerine ısrarlı bir biçimde duran bir dergi olarak Hıfzı O ğuz (Bekata)’nın Ankara’da çıkmakta olan Çı ğır adlı dergisidir. Dergi “ toplu ve te kilatlı gençlik ” dü üncesini i lemektedir. (7)

______

6- Çavdar’a göre di ğer yer Halkevleri dir. ( Çavdar ,1995:308)

7- Çı ğır adlı derginin 1933 Ocak sayısından 1935 Eylülü’ne kadar çıkan ilk 31 sayının ba gündem maddesi “ toplu ve te kilatlı gençlik ” olu turmaktadır. ( Demirci ,2003:59-60)

77

1932 A ğustosunda Türk Đzciler Birli ği tarafından yayımlanan Resimli Đzci

Gazetesi’nde Ba muharrir M. Raif, Büyük Erkanı Harbiye’ye, Maarif Vekaleti’ne ve C.H.F. Umumi Katipli ğine sundu ğu yazısında, izcili ğin yalnız okullara ait bir gösteri aracı de ğil, ülkenin ulusal savunmasına, gençlerin e ğitim ve yeti tirilmelerine

öncülük eden ulusal bir etkinlik olu ğunu; yine bu çabada Halk evlerinin de ilgisi ve payı olması gerekti ğini dile getirmekte. (Resimli Đzci Gazetesi,1932,No:4:2)

Raif, Ba ka Memleketlerde Đzcilik adlı yazısında izcilik adına ortaya konan

çalı maların yetersizli ğini ülkenin zenginlerine, aydınlarına u biçimde ifade etmektedir:

“Ey, Yüzbin liralık on katlı apartmanlar yaptıran, Lüks otomobillerile fani dünyanın zevklerinden kam alan Türk zenginleri! Ey; her yeni hareketi kendi yükselmesine basamak yapma ğı bilen münevverlerimiz! Neredesiniz? Türk gençli ğinin akli, bedeni, ve ahlaki yükselmesi için mükemmel sistem olan, ve bizden ba ka, bütün dünya memleketlerinde [Siam’da bile] bir intizam ve vahdet ekli alan “Đzcilik” i i ile maddeten ve fikren u ğra ma ğı aklınıza getirmek için: Đsrafil’in Boru öttürmesini mi bekliyorsunuz ?”

(Resimli Đzci Gazetesi,1932,No:5:4)

Resimli Đzci Gazetesi aracılı ğı ile Galatasaray Đzcilerinin Eski

Oymakbeylerinden Đzci Ahmet, Gençlik Te kilatı tartı malarına katılmakta;

Gençlerin önünde eğitim için Balkanlardaki Sokol, Amerika’daki YMCA, Sovyet

Rusya’daki (Komsomol) “ küçük bol evikler ” ve Fa ist Đtalya’daki (Balila) “küçük fa istler ” gibi örgütlerin bulunmadı ğını belirtmektedir. Đzci Ahmet, Halkevleri ve

Gençlik Te kilatları adlı yazısında Büyük Rehberin inkılaplarını emanet etti ği gençli ğin henüz sa ğlam ve kapsamlı bir örgüt ile inkılabın sa ğlam ilkelerine ve

78 ilerleme sistemine ba ğlanmadı ğını da vurgulamaktadır.

(Resimli Đzci Gazetesi,1932,no:10:4)

1937 yılı Aralık ayında Alman Gençlik Te kilatı Ba kanı Baldur von

Schirach Türkiye ‘ye gelmi , Atatürk tarafından kabul edilmi , Türkiye’de büyük ilgi görmü tü.(Balcıo ğlu;1992:100)

Sonuçta, 1924’de ba layan “ Genç Dernekleri ”, “ Bozkurt Genç

Dernekleri ” ya da “ Đnkılap Genç Dernekleri ” giri imleri sonuçsuz kalmı oluyordu.

Bu durumu uzun yıllar boyu Osmanlı Devlet yapısı üzerinde etkili olmu

Prusya Militarizminin yenilgisi olarak tanımlayan Balcıo ğlu’na göre “ Bu ba arısızlık, 1923-1938 döneminde Genelkurmay’ın siyaset üzerinde mutlak bir etkinli ği oldu ğu iddiasını savunan ‘fantastik tarih yazıcıları’ nı da yanlı lamaktadır .”

(a.g.m.:100)

Nitekim Toprak da sonuç üzerinde, Atatürk’ün tutumunun belirleyici oldu ğuna i aret etmektedir. ( 8)

“ Atatürk orduyu siyaset dı ında tutmayı çok istiyordu. Hiçbir zaman militarizmden yana olmadı. Zaten o dönemde bütün Avrupa’da gençlik örgütleri paramiliter bir yapıda örgütlenirken, Atatürk buna kar ı çıkt ı.”

( Ne e Düzel-Prof. Zafer Toprak Söyle isi:2008)

______8- 1930’lu yıllar Karpat’a göre, Halk Partisi’nin Avrupada’ki totaliter hükümetlerin ba arısından cesaret alarak tahakkümünü geni letti ği bir dönemdir.( Karpat ,1996:79) Ancak, yeniden Genç Dernekleri tartı maları sonucunda Cumhuriyet’in fa ist veya komsomol tipi örgütlenmeye izin vermedi ğini görüyoruz. Söz konusu sonucun alınmasında, ki isel ili ki veya çabaların ötesinde devletin dünya siyasetindeki yeni görünümlere uygun bir konumlanma hedefinin oldu ğu söylenebilir.

79 Gençlik Te kilatı tasarıları, Halkevleri ve Halk Odaları kurulması sonucu bu dönemde sona erer. Devlet, Türk Oca ğı örne ğinde görüldü ğü gibi denetimi dı ında

örgütlere varlık alanı tanımama e ğiliminde olacaktır. Öte yandan Yeni Devlet, kendisini geçmi in dı ında ifade etmek istemektedir. Yine kimi yorumlara göre,

1930’lu yıllarda tartı ılan ve belli özellikler ta ımak üzere kurulması istenen Gençlik

Te kilatı tasarısı gerçekle mi olsaydı, Tek Parti sistemlerinde görülebilen; kamusal hayat -özel hayat ayrımı ortadan kalkacak ve otoriterlik ile totaliterlik sınırları birbirine karı acaktı.

Çalı mamızın ana konusu olan izcilik çalı maları da bu dönemde zaten Türk vatanda larına hasredilmi olarak birle tirilmi e ğitim ve ö ğretim sisteminde kendi sürecini gerçekle tirmektedir.

1935 yılında 10 Haziran 1935 tarih ve 2273 sayılı yasayla Milli E ğitim

Bakanlı ğı bünyesinde Beden E ğitimi ve Đzcilik Müdürlü ğü kuruldu.

(Güvenç,1974:47) Böylelikle, okul içi ve okul dı ı izcilik faaliyetlerinin yönetilmesi ve denetlenmesi konusunda bir üst yapı olu turulmu oluyordu.

Ülkemizdeki izcilik çalı maları dernekler ve yasal metinler, geli meler arasında sürmekte olan tartı malar zemininde ilerlemektedir. Đzcili ğe ait belki de en sıra dı ı olarak sayılabilecek görüntülerden birisi de Çocuk Sesi dergisinin 1934 yılında dergi ile birlikte ücretsiz olarak verdi ği Đzciler Kıralı adlı roman fasikülleridir. Dergi, 1 Kanunusani 934 tarihinden itibaren bütün dünyaca ve

çocuklara e gençlere özel romanlar yazmakla tanınan Jean de Lahir adlı Fransız yazarın yapıtını okuyucularına verece ğini duyurmaktadır. Đzciler Kıralı, bir sene boyunca be kıtanın gizemini okuyucuya ö ğretecek, zevkle izlenecek ve Türk

çocuklarına verilebilecek en güzel gençlik romanıdır. (Lahire,1934:2) Romanda

çe itli ülkelerden seçilmi izci obaları dünya etrafında bir gezi yarımasına katılacaklardır. Üç Milyon Frank ödüllü yarımaya Türkiye’den O ğuz, Gökhan,

80 Kayar ve Özdemir adlı izciler katılırlar. Đstanbul’dan hareket eden izcilerin uçakları

Afrika’da bozulur. Roman, izcilerimiz Mısır Sudanı’nda Kurtbo ğan adlı bir Türk gezgin ile kar ıla ması ile devam eder. Eser, Türk dergicili ğinde izcili ğe ilgi bakımından ilginç bir örne ği olu turacaktır.

2.2.1.2.) Di ğer Gençlik Örgütlenmeleri içerisinde Đzcilik

1912’de ilk oymakların kurulması ile ba layan ke aflık ya da izcilik

çalı maları Cumhuriyet sonrasında da etkinliklerine devam etmektedir. Ancak, kimi zaman izcili ğin yerine konulmak üzere kimi zaman da onunla birlikte ve özellikle de okul dı ı gençli ği de kapsayacak biçimde gençlik örgütlenmeleri, her zaman için toplumsal ya amda varlı ğını hissettirmi tir.

2.2.1.2.1.) Çocuk Kulüpleri

Hilmi Malik, 1928 yılındaki bir yazısında Çocuk Kulüpleri fikrini ortaya koyuyor. Ankara’da Türk Oca ğı’nın 1927 yılında yapılan bir toplantısında bu konunun mevzu-ı bahis oldu ğunu ancak meselenin yeterince anlatılamaması yüzünden emeklerin bo a gitti ğini belirtiyor.

Malik, bu tasarının bir benzerinin Amerika’da ba arı ile uygulandı ğını,

Y.M.C.A gibi her muazzam müesseselerin de katkısı ile çe itli milletlerden gelen insanların sonuçta “ Ben yüzde yüz Amerikalıyım .” gibi bir cümleyi kullandıklarına dikkat çekiyor . Malik, bu kulüplerin yalnız okullarda de ğil, okul dı ında da faaliyet yapması gerekti ğini böylelikle “ Đnkılabımızın içtimai prensiplerini kısa bir müddet zarfında çocuklarımıza tamamıyle hazmettirebilece ğiz ” demektedir .

(Malik,1928:24-25)

81

2.2.1.2.2.) Türk Oca ğı

Türk Oca ğı resmen 25 Mart 1912'de kurulmu tur. Cumhuriyetin ilanından sonra ba latılan inkılapların ba lıca destekçisi ve yayıcısı Türk Ocakları olur. Bu dönemde açılan Ocakların sayısı, 1928 yılı ba ında 141'e ula mı tır. 1927 yılında toplanan Türk Ocakları Kurultayında, Türk Oca ğı Yasası'nda de ğiiklik yapılarak Ocak, Cumhuriyet Halk Partisi ile ili kilendirilmi tir. Bu de ğiikli ğe göre, "Cumhuriyet, milliyet, muasır medeniyet ve halkçılık mefkurelerini takip eden Türk Oca ğı, mefkureleri tahakkuk ettirmekte olan Cumhuriyet Halk Fırkası ile devlet siyasetinde beraber" olacaktı .

(bkz. Türk Oca ğı Tarihi,www.turkocagi.org.tr)

Balkan Sava ları, Cihan Harbi sürecinden yeni döneme katılan Türk Oca ğı,

özellikle Hamdullah Suphi Tanrıöver’in kiili ğinde toplumun her kesimine hitap etmekle birlikte gençlik üzerinde yaptı ğı etki ile siyasal ya amda belli bir yere sahip olacaktır.

Hamdullah Suphi, Türk Oca ğı bünyesinde çalı malarını sürdürürken bir yandan da o dönemde çok tartı ılan Gençlik Te kilatlarının di ğer ülkelerin de gündeminde oldu ğuna i aret etmektedir. 9 A ğustos 1930 tarihli bir konu masında bu dü üncelerini ifade etmektedir.

"Gençlik müesseseleri hangi mahiyette olursa olsun imdi her zamandan fazla hükümetlerin dikkatini kendi üzerine çekiyor. Rusya'da Oktobrist, Pyonir, Komsomol namı altında be milyon tahmin edilen bir gençlik te kilatı vardır. Bu azasını bu te kilat içinde yeti tiriyor. Müsellah [silahlı) fa ist te kilatı ise resmi devlet ordusunun yanında kalbinde yeni bir elinin imanını ta ıyan koskoca müsellah ikinci bir ordu vücude getirmi tir. Bulgaristan'da kırk seneden beri mevcut olan (Yunak) te kilatı, Çekoslovakya' da ve Yugoslavya' da Sokollar, Avusturya'da vatan bekçisi manasına gelen Haymverler, Almanya' da 6 miIyona yakın müsellah bir gençlik kütlesine isim veren talhelm yani çelik mi ğferler ordusu, Amerika'da elli dört devletin topra ğında on bin ube açmı olan Vaymsiye, yani bildi ğiniz Genç Hıristiyanlar Cemiyeti sonra Musevilerin muazzam Beneberit'i etrafımızda

82 uzak yakın memleketlerde halk dostlarının idare ettikleri bu müesseseler kar ısında itiraf edelim ki biz çok zaif bir vaziyetteyiz "

(Tanrıöver,1931:68; Tanrıöver,1971:119)

Cumhuriyetin ilanından sonra Türk Oca ğı’nın i levini yitirdi ğini dü ünenler ise bunu açıkça ifade etmektedir. ” Bize öyle geliyor ki, ilk ve eski vazifesi yava yava bitti ği halde yeni eraite intibak edemeyen, hayatının idame ettirmek için aradı ğı yeni vazifenin nevi ve mahiyetini tayinde tereddüd eden bir uzuv kar ısında bulunuyoruz .” (Sadak,3 Mayıs 1925) Sadak’a göre, hedefleri gerçekle mi görevi sona ermi bu örgüt, yararlı olmak için Halk Ocakları biçimine dönü meli ve böylelikle halkı aydınlatma, Cumhuriyeti güçlendirme görevini yerine getirmelidir.

(a.g.m.)

Teveto ğlu’nun “ Milli Hatip ” olarak niteledi ği Hamdullah Suphi’nin ba kanlı ğını yaptı ğı Türk Oca ğı, Serbest Fırka ili kileri ba ta olmak üzere bir dizi yorum sonucunda 10 Nisan 1931 yılında Ola ğanüstü Kurultayda kendini da ğıtma kararı sonucu kapanmı tı. “ Bunun Atatürk’ten ve/ya da hükümetten kaynaklandı ğı

üphesizdir .” (Ak in,2009:205)

Tanrıöver, 13 yıldan fazla süren Romanya Büyük Elçili ği görevinden döndükten sonra 10 Mayıs 1949’da “ Bütün asılsız suçlamalara ve saldırılara ra ğmen

Türk Ocakları’nın Đstanbul ve Ankara’da yeniden açılmasını sa ğlamı ” idi.

(Teveto ğlu,1986:212)

Türk Oca ğı’nın 1949 sonrasındaki II. Dönemi ise bamba ka açılımlara giri en bir hareket tarzı olacaktır. Yeni Türk Ocaklarının hedefi, yayınladı ğı bildiride üç

çe it insanla sava mak biçiminde ilan edilmi ti:

“ Birincisi komünistler ki bunların propagandaları önlenmeliydi; Đkincisi inkılabın tufeylileri idi. Bu kimseler, devletin dayana ğı olan ve siyasi anlamda devlet ortadan

83 kalktıktan sonra bile varlıklarını devam ettiren tarih ve din gibi iki temelden korkmaktadırlar; üçüncü grup ise geçmi i ihya etmek ümidi içinde ya ayan mürteciler dir .”(Madde 5,6 vd.) Vatan,11 Mayıs 1949

(Karpat,1996:213)

2.2.1.2.1.3.) Halkevleri

1920’lerden itibaren ısrarlı bir biçimde gündemde kalan Gençlik Te kilatı tasarıları 10-18 Mayıs 1931’de toplanan CHF Üçüncü Büyük Kongresi ile sona ermi görünüyordu. Bu tarihte Halkevlerinin kurulmasıyla ilgili karar çıkmı tır. Anla ılan parti-devlet yapılanması gere ği toplumsal ya amın tüm boyutları devlet eli ile düzenlenecektir.

19 ubat 1932’de Türk Oca ğı yerine kurulan ve do ğrudan Cumhuriyet Halk

Partisi’ne ba ğlı çalı makta olan Halkevlerinin kurulu yapısında do ğrudan bir gençlik bölümü bulunmamakta idi.

“Halkevlerinde kurulan ubeler unlardı: 1)Dil, Edebiyat, Tarih 2) Güzel Sanatlar 3) Temsil 4) Spor 5) Đçtimai Yardım 6) Halk Dershaneleri ve Kurslar 7) Kütüphaneler ve Ne riyat 8) Köycülük 9) Müze ve Sergi” (Tunçay,1989:321)

Bu durum Halkevlerinin ele tiriye açık bir yanı idi. Nitekim, Baltacıo ğlu,

“Gerçi Halkevleri vardır. Fakat bunlar gençleri de ğil, yalnız bir zümreyi

çalı tırmakta, yahut seyirci yerinde bırakmaktadır .” demekte ve o dönemde var olan tartı maya bir de öneri getirmektedir: (Baltacıo ğlu;1937:2)

“Bir gençlik te kilatı lazımdır. Bu te kilatın hedefi u olacaktır. 1. Türkiye’nin bütün gençlerine toplu hayat ya atmak 2. Onları mü terek i hayatına alı tırmak

84 3. Onlara mü terek mesuliyet duygusunu a ılamak 4. Onlara kolektif ne eyi tattırmak 5. Onlara Kemalizm istikametinde bir moral vermek 6. Onlara yürüyü , musiki, tiyatro, edebiyat zevklerini vermek 7.Onlara yeni hümaniteyi yani, ilimcili ği, endüstricili ği, müsavatçılı ğı a ılamak” (a.g.m:3)

Baltacıo ğlu, bir bakıma Halkevlerini de içine alacak ekilde gençlik

örgütlenmelerinin durumunu sorgulamakta, “ Çok açık söyleyelim ki Kemalizm devlete girmi , ekonomiye girmi fakat mektebin sosyal te kilatına ve mektep dı ı gençlik hayatının organizasyonuna girmemi tir .” (a.g.m.) demektedir.

Eğitim kurumlarının inkılapçı nesiller yeti tirmede yetersiz kaldı ğını ileri süren Malik’e göre “ Halkevleri ise okul dı ı zamanlarda arzu edildi ği kadar etkili olamamaktadır. Çözüm gençlik te kilatıdır…Bu gençlik te kilatı partinin en kuvvetli yardımcıları olmalıdır .” (Malik,1933:40-41)

Halkevleri bir yandan süreli yayınlar da dahil yayıncılık faaliyetlerini de yerine getirmi tir. Ankara Halkevi’nin çıkardı ğı Ülkü Dergisi , Cumhuriyet Halk

Partisinin ideolojik çizgisini yansıtan bir yayın organıdır.(Çavdar,1995:314)

Sınıfsız, imtiyazsız kayna mı bir halk kitlesine, disiplinli hürriyet içerisinde aydınlanma ta ımak amacındaki Halkevleri, Çok Partili Hayata geçi sonrası

Demokrat Parti iktidarı tarafından 1951 yılında kapatıldı ğında ülke genelinde 478

Halkevi, 4.322 Halk Odası faaliyette idi. (Ak in,2009;206) Halkevlerinde II. Dönem

21 Nisan 1963 ile 1980 arasıdır. Nihayet III. Dönem de Halkevlerinin 1987’de yeniden kurulması ile ba layıp devam etmekte olan dönemdir. ( 9)

______

9- Halkevlerinin II. ve III. Dönem diyebilece ğimiz süreçlerinde meselelere bakı açısı, kaygılar ve dil bamba ka olacaktır. Adı ve logosu dı ında neredeyse kurulu dönemi ile aralarında hiç ba ğlantı kurulamayacak olan yeni Halkevleri hakkında Resmi Đnternet Sitesi bizlere bilgi vermektedir. (bkz. www.halkevleri.org.tr )

85 1930’lu yıllarda izcilik konulu yayımlanmı bir çalı ma olarak Galatasaray

Đzcilerinden Oymak Beyi Đzci Ahmet (Karaosmano ğlu) Türk Đzcilik Te kilatı adlı eserinde Te kilat, Teçhizat, Talimler, Đ aretler, Malumat ve Sınıflar ba lıklarında ayrıntılı bilgileri derliyor. (bkz. Đzci Ahmet,1930)

2.2.1.2.1.4.) M.T.T.B.

MTTB'nin kurulu u 14 Aralık 1916 yılında Dar’ülfünunda olu turulan

Talebe Birli ği'ne dek uzanmaktadır. 1926 yılı Milli Türk Talebe Birli ği adı ile kurumla tı ğı tarihtir. Ambleminde “ Bozkurt ” olan MTTB adlı “ Bu birlik milliyetçilik duygularını gençlik kesiminde yüksek kılmak, peki tirmek amacındaydı .”

(Çavdar,1995:322)

Örgüt, Wagon Lits ( 10 ) adı ile anılacak olay ile kendini duyurmaya ba ladı. Sonrasında Razgrad Mitingi yer alır. Bu miting ile ilk kez gençler, güvenlik güçleri ile kar ı kar ıya gelmi lerdir.( 11 )

Bir ara Kadro grubu ile de söz tartı masına giren MTTB bu ilk döneminde “ Türk Đnkılabının Ba bu ğu Gazi Mustafa Kemal Pa a’ya ” diye ba layan telgraflar gönderdikleri Atatürk’ten, övgü içeren ancak kimi zaman onları kanunlara ve cumhuriyet kuvvetlerinin usul ve kaidelerine uymalarını da eden yanıtlar almaktaydılar. (a.g.e.:323)

______10- Bu konu, 1933 yılında Wagon Lits (Yataklı Vagonlar) adlı irketin yabancı uyruklu müdürünün, telefonda Türkçe konu an bir memuru, Türkçeye hakaret de ederek i ten çıkarması üzerine MTTB öncülü ğündeki gençli ğin toplanması, arkasından irkete ait i yerlerine zarar vermesi ile sonuçlanan olaylardır. ( Çavdar ,1995;322)

11- Razgrad Mitingi, Bulgaristan’ın Deli Orman adlı bölgesinde Razgrad’da 16 Nisan 1933 gecesi Bulgar gençlerin, Türk mezarlı ğına saldırmaları, mezarları tahrip etmelerinin duyulması üzerine ba layan bir infial sonucunda 20 Nisan 1933’te MTTB öncülü ğündeki yürüyü ler ve eylemlerdir. (Çavdar ,1995;323)

86

“Vatanda Türkçe Konu ” gibi kampanyaların da öncülü ğünü yapan

MTTB, Hatay’ın Đlhakı ile ilgili izinsiz düzenledi ği miting sonrasında 22 Kasım

1936 yılında kapatıldı. 1946 yılında tekrar açılan MTTB bu tarihten sonraki süreçte kendi içersinde ciddi tartı malara ve yol ayrımlarına tanık olacaktır. Kıbrıs, Esir

Türkler, Đstanbul’un Fethi, Ayasofya, Ke mir gibi gündemleri olan Birlik’te,

Yönetim Kurulları ile beraber politik çizgi de de ğimektedir

1975 sonrası amblemdeki “ Bozkurt ” yerine “ Kitap ” konacak ve bu de ğiim MTTB’nin “ Đslami fikir oda ğında odakla ması ” olarak de ğerlendirilecektir.

(MTTB Tarihçe;2009) (12 )

MTTB’nin 2006 yılının sonlarında yeniden kuruldu ğunu açıkladı ğını görüyoruz. Yeni yapılanması içerisinde ö ğrenci veya daha genel olarak gençlik kar ısında hangi projeleri ortaya koyma e ğiliminde oldu ğunu zaman gösterecektir.

(13 ) 2.2.1.3.) Avrupa’da Tek Partili Yönetimlerde Paramiliter Gençlik

Örgütleri

On dokuzuncu yüzyılın ortalarına do ğru önce Avrupa’da, sonra sömürgelerinde “ genç ” ve “ gençlik ” “ dinamizmi, ilerlemeyi, fedakar bir idealizmi ve devrimci iradeyi simgelemi tir .”(Anderson,1995:135) Buna ba ğlı olarak genç

önadını ta ıyan pek çok örgüt veya olu um ile kar ıla aca ğız. Genç Đtalya , Genç

Almanya ya da Genç Hristiyan Erkekler Cemiyeti (YMCA), Genç Dernekleri vb. Bu

______12-Son yapılanmasında, amblemdeki belli bir anlamı oldu ğu söylenen “ kitap ” ın da yer almadı ğını görüyoruz.

13-Ancak, Birli ğin 2009 yılı içinde yaptı ğı Genel Kurulun içeri ği ve tabi ki Resmi Đnternet Sitesinin aktardıkları bizlere -Halkevleri örne ğinde oldu ğu gibi- kurulu unda yer alan yapı üzerinde birtakım de ğiikliklerin oldu ğu izlenimi vermektedir.

87 dönemde Avrupa’da genç nüfusa ait bireylerin sava larda, cephe gerisinde etkin bir rol oynadıkları görülür. Napolyon’un Prusya’yı istilası sırasında (1806) Prusya’daki

Jimnastik Cemiyetlerinde yeti mi gençler ülkelerine hizmet etmi ler, bu hizmetleri esnasında ba arıları dolaysı ile Almanlar onlara Ptadfinder ( Đz bulucu) ismini vermi lerdi.

Yine Baden Powell’ın da izcilik çalı malarındaki esin kayna ğı Güney

Afrika’daki çatı malarda yerli gençlerin yetenekleri olmu tu.

Ancak 1945 sonrası olarak adlandırılan döneme kadar Avrupa’da Gençlik

Örgütleri konusunda tartı ma son bulmu de ğildir. Her eyden önce, 19 .yüzyıldan itibaren mutlak hale gelen Batı dünya egemenli ğini Đngiltere tekeline almı tır.

(Sezer,1978:186) Đngiltere’nin elde etti ği bu üstünlük kar ısında Fransa ba ta olmak

üzere Almanya, Rusya gibi devletlerin itirazı ortaya çıkaracak, süreç beraberinde yeni çatı maları ve payla ım sava larını getirecektir. Dolaysı ile birbirleri ile hemen her alanda çatı maya varacak ölçüde rekabet içerisinde olan devletlerin, toplumun genç unsurlarını kendi ulusal çıkarları do ğrultusunda harekete geçirecek örgütleri olu turması da kaçınılmaz olacaktır.

II. Dünya Sava ı öncesi ve sava sırasında Avrupa’da Tek Parti yönetimleri, gençli ği parti çizgisinde örgütleyen olu umları hayata geçirmi lerdir. Demirci, Tek

Parti Rejimlerinde Gençlik Örgütleri konusunda Almanya’daki Alman Gençlik

Te kilatı (Kaiserlich Deutch Jugendwehr) , Đtalya’daki Öncü Fa ist Gençli ği

(Avanguardie Giovanile Fasciste ) ve Rusya’daki Komsomol örgütlerinden söz etmektedir. (Demirci, 2003:59-60)

Devletin ideolojik tasarımının toplumsal ya amda etkin olması savını hedef olarak belirleyen bu örgütler, gençli ği sıkı bir disiplin içerisinde çe itli ya gruplarında ele alarak bir milis olarak yeti tirmekteydi.

Đtalyan Fa istleri ve Almanya’da Naziler iktidara gelmeden önce gençleri

88 örgütlemi lerdir.(Friedrich/Brezinski,1964:41) Avrupa çıkı lı Marksizmin bir yorumunu Çarlık Rusyasında iktidara getiren Bol eviklerin, Ekim 17 Devrimi olarak bilinen yeni dönemde ilk faaliyetleri arasında gençlik örgütlenmesinin yer alması devlet çıkarları ile gençlik örgütlenmeleri arasındaki ili ki bakımından önemlidir.

29 Ekim 1918’de kurulan ve genel olarak Komsomol olarak adlandırılan bu Gençlik Örgütü, aslında Oktobrist: 9 ya altı , Öncüler: (Pyonir) 9-14 ya ve Komsomol 14-28 ya olarak üç grupta örgütlenmi ti. Sovyet Sosyalist

Cumhuriyetler Birli ği’nde Komsomol, i leyi i bakımından partinin genç bir kopyası olmu tu. (a.g.e.:46) ( 14 )

Komsomol, 1917 sonrası S.S.C.B. nüfuzundaki ülkelerde de model olma

özelli ğini gösterecektir. Bulgar Devlet Ba kanlarından Dimitrov, 1948 yılındaki bir mektubunda, Sovyetler Birli ği Lenin Komsomolu, “ Zengin deneyi, sosyalizm kavgası ve in asında fedakarlık ve sarsılmaz örne ği olarak, Bulgar gençli ği dahil tüm dünya gençli ğine takip edece ği yolu gösterecek bir örgüt olarak tanımlamaktadır .”

(Dimitrov,1997:205)

Dimitrov, Bulgar gençli ğine bedence sa ğlam kalmaları konusunda da

öğtüler verirken, Sovyet Gençli ğinin Komsomolskaia Pravda adlı bir süreli yayını

çıkararak Dünya gençli ğine ula tırdı ğını da övgüyle ifade etmekte. (a.g.e.:83)

Do ğu Bloku olarak da adlandırılan Sosyalist-Komünist rejime sahip

ülkelerde de gençlik miti üzerinden bir dünya projesi gerçekle tirilmeye çalı ıldı ğını söylemek yerinde olacaktır. Genç, bir önad olarak birçok tanımlamada kullanılmaktadır. Bu anlayı için Bulgaristan örne ğinde; Genç Đ çiler Birli ği, Genç

Tarımcılar Birli ği, Genç Kadınlar, Bulgar Demokratik Gençli ği sıralanabilir. (bkz.

Dimitrov,1997)

______14- Nazım Hikmet, 1922 yılında, Komsomol ba lıklı iirinde gençli ği “dinç, kuvvetli ve ne eli olmaya ” ça ğırmaktadır..( Hikmet ;2009:156) ( iir için, bkz.Ek.20)

89 Sovyet Devrimi’nin Lideri Lenin, 2 Ekim 1920 tarihinde Rusya Komünist

Gençlik Birli ği’nin III. Kongresi’nde yaptı ğı konu mada, Gençlik Birliklerinin

Görevleri üzerinde yo ğun bir biçimde durmaktadır. Lenin’e göre Komünist Gençlik

Birli ği en küçük idari birim olan köy ya da mahallede, sağlık, koruma veya yiyecek da ğıtımı gibi bir yardımı örgütlemek görevini üstlenmelidir. (Lenin,1997:231) Birlik

üyeleri bo zamanlarını kamu yararına kullanacaktır. Lenin hedefini kısaca ifade etmektedir.:

“Biz sefil ve yoksul Rusya’yı zengin bir ülke durumuna getirmek istiyoruz. Her gençlik birli ği üyesinin bilgili oldu ğunu ve çalı masını da bildi ğini herkesin görmesi gerekir. ” (a.e.231)

2.2.2.) 1940’lı yıllar

Đstanbul Vilayeti Đzci Kurulu Ba kanlı ğı da yapmı olan Bediz’e göre “ 1924 senesinden ba layan hareket ve canlılık 1938’den sonra bir durgunluk devresine girmi tir. ”(Bediz,1955:9)

9 Kasım 1942 tarihinde Maarif Vekaleti, Đzcili ğin esaslarını tesbit eden bir tamim yayınladı. (Soysal,1972:22) Buna göre, eski Đzci Ocakları kaldırılmı , ilkokuldan kız enstitülerine kadar her okul basama ğında oymakların açılması istenmi tir. Bu dönemde oymak beylerinin yeti tirilmesi için de önlemler alınmakta.

Yine izcilik ile ilgili bilgilerin Gazi E ğitim Enstitüsü Beden E ğitimi Müfredatına konulması benzeri teknik çalı malara yer verilmekte. (a.e.:22)

1943’te “ XX. Cumhuriyet Yılında Yayınlanan Beden Terbiyesi ve Spor “ adlı dergiden Đzci Andı:

“Türk vatan ve istiklalini, Türkiye Cumhuriyetini koruyaca ğıma, ödevimi her eyden üstün tutaca ğıma, disiplinli, saygılı ve efkatli olaca ğıma namusum ve erefim üzerine and

90 içerim .” (Soysal,1972:41)

1944 yılında Maarif Bakanlı ğı Beden Terbiyesi Umum Müdürlü ğü tarafından yayınlanan Đzcilik ve Tatbikatı adlı eserde de Oyma ğa kabul edilen izcilerin törende içtikleri andın metni aynı ifadeleri içermektedir. Eserde yukarıdaki metinden farklı olarak “ efkatli ” sözcü ğü yerine “ erefli” sözcü ğü yer almakta. (Arkan,1944:6)

Eserde, Đzcilikte en küçük birlik mangadır denilmektedir.(a.e.:5) Çalı manın bütününde kullanılan terimlerde (komutan, takım,bölük,tabur,komut, esas duru vb.…) askeri yapının hemen tüm özellikleri görülmekte. Yine Disiplin Talimleri adı verilen faaliyetlerde, sevk ve idare ile gerçekle tirilen Taarruz Oyunundaki Kırmızı ve Mavi kuvvetlerin oyunlarında da tam bir askeri manevranın unsurları kullanılmakta. (a.e.:130-131) Bu ba ğlamda Ankara’da hipodromda 22 inci

Cumhuriyet Bayramı faaliyet programına göre izci oymakları Ordu ile birlikte geçit resmi provası alaca ğı belirtilmekte. (bkz. 1945 Đzci Gösterileri, t.y.:8)

16.04.1949’da çıkarılan Erkek Đzciler Yönetmeli ği’nde geçen Đzci Andı:

“Madde2: Đzci Sözü : Vatanıma kar ı vazifelerimi yerine getirmek, ba kalarına her zaman yardımda bulunmak, Đzcilik Türesine uymak, Kendimi bedence sa ğlam, fikirce uyanık ve ahlakça dürüst tutmak için elimden geleni yapacağıma erefim üzerine söz veririm.” (Talim Terbiye Kurulu Kararı, Karar Sayısı:30)

Te kilat yapısı ve izcili ğin basamakları, kıyafetleri vb. bilgilerin verildi ği bu yönetmelikte Đzci Kademelerinin Đmtihan artları arasında Yavru Kurt olabilmek için

“Ergenekon hikayesini ve Kurdun ne ifade etti ğini bilmek” gerekir denmektedir. (a.g.e: Madde 21) 1948 yılında Mektepli Đzciler adlı Gençlik Spor Mecmuası’nda Ba yazar

Nureddin Ok, Gençlik ve Đzcilik adlı yazısında izcili ği “ Đnkılabın en müessir nazım

91 organı ” olarak de ğer ta ıdı ğını belirtmekte ve izcili ğin bir gençlik hareketi olarak ordu gerisinin bir hazırlı ğı olarak de ğerlendirmektedir. (15) Ona göre, vatanı müdafaa için ihdas edilen ordunun nüvesini izcilik te kil eder . (Mektepli Đzciler,1948,Sayı 6)

“Bugünün genç izcileri yarının aslan Mehmetçikleri, bugünün oymakları yarının Mehmet çavu ları ve güzide subayları olacaktır. Onların bugünkü izci apkaları yarın sınırda mi ğfer’e münkalip olacak, bugün borazan tutan elleri yarın Mavzer kabzasını kavrayacak, bugünkü çaldıkları izcilik mar ı yarın bir hücum mar ı çalacaktır .” (a.g.e:sayı 6)

Dergide Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyetini Türk gençli ğine emanet etti ği, ancak Türk gibi kuvvetli ve Türk gibi medeni sözünü ifadelendirecek bir gençli ğin mevcut olmadı ğı vurgulanmakta. Zehir olarak nitelendirilen komünistli ğe kar ı güçlü bir gençli ğin izcilik aracılı ğı ile olu turulabilece ğini ileri süren dergi, buna örnek olarak da “ Đkinci Cihan Harbinde Kızılordu’nun Kızıl Haydutlarını Stalingrat

önlerine kadar süren orduyu Alman Đzci Te kilatı yeti tirmi tir” satırlarına yer vermekte. (Mektepli Đzciler,1948,Sayı 7)

Dergide Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren uzunca bir süre devam eden Gençlik Te kilatı tartı malarına da tanık olmaktayız. Remzi Korok imzasını ta ıyan “ Yurdumuzun her eyden evvel muhtaç oldu ğu bir müessese: Gençlik

Te kilatı ” ba lıklı yazıda Türk gençli ği arasında birlik ve bütünlü ğün sa ğlanabilmesi için hakiki, ciddi ve umumi bir gençlik te ekkülünün gereklili ğine de ğinilmekte

Korok’a göre bu te kilatı kuran;

“ Türk tarihine ve bütün inkılap tarihlerine; yeni bir devre açacak ve adına yine eski ______

15-Dergi, iki ayda bir çıkmak üzere Đstanbul’da yayımlanmakta. Đzcilik konulu iirlere de yer veren dergide yo ğun bir biçimde Komünizm kar ıtı söylem gözlenmekte.

92 tarihlerde kayıtlı oldu ğu gibi akıncılar (Türk Đzcileri) devri denilecektir (16) (17)

2.2.3.) 1950’li yıllar

Yeni Türk Devleti, yönetim biçimini 1923 yılında Cumhuriyet olarak ilan etmi ti. Đlerleyen dönemlerde yeni siyasi partiler kurulmu , ancak çok partili yönetim giri imleri sonuçsuz kalmı tı. 14 Mayıs 1950 tarihi, Türk siyasetinde yeni bir dönemin ba langıcı olacaktı. Siyasi Tarih literatürüne Çok Partili Hayat tanımı ile giren yeni dönemde, toplumsal, ekonomik ve siyasi ya amın birçok alanında de ğiiklikler söz konusudur. Bu arada, Türk Đzcileri , 01.12.1950 tarihinde Dünya

Đzcilik Te kilatı üyeli ğine kabul edilmi tir. 11.07.1952 tarihinde çıkarılan Kız Đzciler

Yönetmeli ği’nde geçen Đzci Andı:

“ Madde 2-Kız Đzci Andı: Tanrıya ve Vatanıma kar ı vazifelerimi yerine getirmek, ba kalarına her zaman yardımda bulunmak, Kız Đzci Türesine uymak, Kendimi ruh ve bedence sa ğlam, fikirce uyanık ve ahlakça dürüst tutmak için elimden geleni yapaca ğıma söz veririm.” (Talim Terbiye Kurulu Kararı, Karar Sayısı:84)

Muammer Pamuk adlı izci liderinin notlarına göre “1950-1960 devresinde, taklit, gösteri ve süs anlayı ı izcili ği gayesinden uzakla tırmı tır ”. (Soysal,1972:29)

Pamuk’a göre:

______

16-Baden Powell’ın Erkek Çocuklar Đçin Đzcilik Kitabında, izciler için sürekli olarak Orta ça ğ Avrupasının Sava çısı övalye benzetmesini yaptı ğı dü ünüldü ğünde, Yazarın Türk Đzcileri için Akıncılar tanımlaması anlamlı görünmektedir. Ne mutlu o te kilatın böyle bir devresine eri ecek olan Türk gençli ğine. Đ te, bu ileri te ekkülü kuracak olan yalnız sizlersiniz Türk izcileri !..” .(Mektepli Đzciler ,1948,S.7:5)

17- Derginin aynı sayısında Galatasaray Đzcileri tarafından Atlı Oba ’nın Türkiye’de ilk defa olu turuldu ğu belirtilmekte.(No:10:s.8) “ Bugünkü Đzcilik Ne Halde ” ba lıklı alt yazısı Fransızca verilen foto ğrafların birinde Cumhuriyet Bayramına katılan Bisikletli Đzciler yer alıyor. (No:10:s.5)

93

“Okuliçi izcili ğini gerçek amacına ula tırmak için büyük gayret ve emekler sarfedilmi se ise de memleketimizde izcili ğin ilk kurucularının ve yapıcılarının kafasında oldu ğu gibi pedagojik, pratik ve teknik anlamda gayesine ve ruhuna uygun bir ekilde geli tirmek mümkün olamamı tır. Đzcilikte ‘için’ yerine dı kaim olmu tur. Gaye yerine elbise geçmi tir. Halbuki izciler kendilerini elbiseleriyle de ğil ahsiyetleriyle tanıtırlar .”(a.g.e.:29)

15-26 Eylül 1954 tarihlerinde ülkemizdeki ilk Wood-Badge kursu Đzmir-

Buca’da 39 oymakba ının katılımı ile düzenlenmi tir. ( Đzci,1954,sayı 5:1-4,) Bu tarihlerden itibaren Lider kadrolarını yeti tirmeye yönelik çok sayıda uzmanlık kursunun açıldı ğını görüyoruz.

1955 yılında Ankara’da Türkiye Đzciler Birli ği ,1957 yılında Đzmir’de

Ege Đzciler Birli ği kuruldu. (Güvenç,1974:48) Bu dernekler, mezun olan ö ğrencilere ve okul dı ında kalan gençlere ula mayı amaçlıyordu. Türkiye’de Gençlik Örgütleri ve gençlik Sorunları Üzerinde Mr. Hitcher Raporuna göre, Türkiye Milli Gençlik

Te kilatına üye kurulu lar arasında yer alan, Türkiye Đzcileri Cemiyeti, “ faaliyetleri

çok yaygın olan bir te kilat olarak üzerinde durulmaya de ğer ” olarak tanımlanmakta.

(Hitcter Raporu, 2000:69)

Cemiyet yayınladı ğı Ana Nizamnamesinin 3. maddesinde Cemiyetin, siyasetle ve askerli ğe hazırlayıcı e ğitim ve ö ğretimle ilgisi olmadı ğını belirtmektedir.

(Soysal,1972: 34)

II. Dünya Sava ının ortaya çıkardı ğı yıkıcı sonuçlar tüm Dünyada sava kar ıtı söylemleri yaygın bir kabul haline getirmi tir. Buna ba ğlı olarak izcilik

çalı malarını gerçekle tiren kurulu lar da askeri unsurları içeren gençlik örgütleri görünümünden uzak oldukları bilgisini vurgulamaktadırlar.

94 2.2.4.) 1960-1980 Arası Dönem

Türk siyasi ya amında 1960 ile 1980 arası dönemi genel anlamda de ğerlendirdi ğimizde sebebi veya kendini ifade edi i her ne olursa olsun, Meclise dayalı yönetim biçiminin iki kez kesintiye u ğradı ğı ve toplumsal çatı maların bir

ekilde yer aldı ğını söylemek mümkündür. Ku kusuz, bu tarih aralı ğında Okuliçi ve

Okul dı ı izcilik çalı maları belirlenen mevzuat çerçevesinde kendi akı ını gerçekle tirmi tir.

Milli E ğitim Bakanlı ğı tarafından 1961 yılında hazırlanan Đzci Velileri

Đçin Notlar adlı eserde izcilik, Çocu ğunuz Hakkındaki Hayallerinizi ve Ümitlerinizi

Gerçekle tiren Bir Hareket olarak tanımlanmaktadır. Bir bro ür hacmindeki eserde izcili ğe katılan çocu ğun ne gibi güzel davranı lar sergileyece ği üzerinde durulmakta.

12 ya ından küçük olan çocuklar için de Yavrukurt te kilatına katılmanın vurgulandı ğı notlarda,izci, “ Daima Hazır” olan ve “ Her Gün Bir Đyilik” prensibini hayata geçiren çocuk olarak ifade edilmekte. Çevresine ve Cemiyetine yardımcı olanın ise Allah yardımcısıdır . ( Đzci Velileri Đçin Notlar,1961:1)

Yine Türkiye Đzciler Birli ği tarafından hazırlan Acemi Đzciler için hazırlandı ğı belirtilen Đzcilik adlı eserde de, izcili ğin Dünya’da ve Türkiye’de tarihsel geli imi kısaca anlatılırken, Đngiliz ve Amerikan izcilerinin ehirde polise ve itfaiyeye yardımcı oldukları dile getirilmektedir. Yine aynı çalı mada, Powell’ın

1907 yılında Brownsea adasında kurdu ğu ilk kamp okuyucuya resmedilirken kullanılan söylem dönemin beklentileri ile örtü en bir dile sahiptir:

“…. Kampta kendisinin çizdi ği pro ğrama göre bu çocukları sa ğlam vucutlu, ne eli, vatanını seven, birbirleri ile karde , herkese kar ı dost ve her fırsatta memlekete kar ı hayırlı olmaya çalı an birer iyi insan ve iyi vatanda olarak yeti tirdi .”

(Erçin,1961:2-3)

95 Đzcilik yasal düzenlemeler çerçevesinde biçimlenirken, her toplumsal olguda görülece ği üzere içerisinde bulundu ğu siyasal ve sosyal ko ullardan etkilendi ğini de görmekteyiz.. Kimi zaman ilgili mevzuat içeri ğine de yansıyacak bu tartı ma atmosferinin o günün artları içerisinde de ğerlendirilmesi gerekir . (18)

21 Haziran 1968 tarihli Türkiye Đzcileri Yönetmeli ği ile önceki yönetmelikler yürürlükten kaldırılmı , 171 maddelik bu metin ile izcili ğin tüm unsurlarına yönelik düzenlemeler yer almı tır.

1980 sonrası yasal düzenlemelerde yer almamı “ Yavru Kurt, Ba kurt ” terimleri bu yönetmelikte geçmektedir. Öte yandan, 1949, 1952 Yönetmeliklerinde oldu ğu gibi 1968 Yönetmeli ğinde de Atatürk Đlke ve Đnkılapları ibaresi yer almamaktadır.

Yine bu yönetmelikte ilk kez Deniz ve Hava Đzcileri düzenlemeler arasındadır. Yönetmelikte, Đki Yıldızlı Yavru Kurt Eli i çalı malarında istenen becerilerden birisi de “ Tahtadan veya mukavvadan ‘kurtba ı’ yapmak” olarak verilmi tir. (a.g.e.:Madde: 99 F/2)

Ergin Đzci E ğitim Devresi, Ulusal Konular alt ba lı ğı altında Türkiye’de Köy Sorununu incelemek ve bir köycülük çalı masında bulunmak; Gençlik Sorunları alt ba lı ğında ise Türkiye’de Gençlik Teekkülleri ve Asi gençlik Problemi, Türkiye’de bununla Mücadele ekilleri konularında incelemelerde bulunmak” çalı maları dikkat çekmekte . (a.g.e.:Madde:119 B/4 ve C/4)

Yayımlandı ğı dönemde Türkiye’nin siyasal durumu göz önüne alındı ğında bu yönetmelikteki içeri ğinin tartı ılmaya de ğer yanları vardır.

Zira, bu metinlerin, Köy Romantizmi ni anımsatmasının ve ’68 Ö ğrenci

Hareketleri nin tüm dünyada oldu ğu gibi Türkiye’de de etkilerinin görüldü ğü bir

______18- Bu yakla ımlara bir örnek olarak, ano ğlu’nun Yavru Kurt El Kitabında izciler için belirlenen çe itli ront ve mar lar arasında 27 MAYIS MAR I’nı görmekteyiz. ( ano ğlu ,1961:90)

96 dönemde asi gençlikle mücadele ekillerinden söz edilmesinin dı ında; Aynı süreçte

- Çok Partili hayata geçi içerisindeki belli tartı malardan bu döneme ula mı - bazı

“milliyetçi” te kilatların da, Türk Gücü Derneklerinden süregelen bu benzer temaları

-yer yer biçimselli ğini de- içeren bir söyleme sahip oldukları dü ünülürse; konunun de ğerlendirilme açısı daha iyi görülebilir.

1970 yılında okul içi ve okul dı ı izcilik çalı malarını yürütmek üzere

Gençlik ve Spor Bakanlı ğı bünyesinde Đzcilik Genel Müdürlü ğü kurulmu tur.

Kız izcilerimiz, 1972 tarihinde Dünya Kız Đzcilik Te kilatına üye kaydedilmi tir.

2.2.5.) 1980 Sonrası Đzcilik

1982 senesinde Türkiye’de yeni bir Anayasa yürürlü ğe girmi tir. Türk siyasetinde ve toplum ya amında belli de ğiim ve dönü ümlere kaynaklık edecek olan yeni dönemde izcilik çalı malarında yasal metinler ba ta olmak üzere bir dizi düzenleme ile kar ıla maktayız. “Küçükleri sevmek, büyüklerine saygılı olmak, erefli, dürüst ve do ğru olmak, iyilik yapmak, nefsine itimadı olmak, toplumsal hayatta mes’uliyetleri payla mak, iradesine hakim olmak, dü künlere yardım etmek, becerikli olmak, hayvanlara sevgi ta ımak, beden, ruh ve ahlakça olgunla mak gibi sosyo-psikolojik faktörleri içeren Đzcilikte, (Bediz,1955:5) 80’li yıllar sonrası düzenlenen yasal metinlerinde bu özelliklerinin yanı sıra Atatürk Đlke ve Đnkılapları vurgusunun yer aldı ğı görülmektedir. 21 Kasım 1989 tarihli Türkiye Đzcilik Yönetmeli ği’nde (Resmi

Gazete, sayı:20349) Đzcili ğin Amacı ( 3.Madde) ve 16 Mayıs 1992 tarihli Milli

Eğitim Bakanlı ğı Örgün ve Yaygın E ğitim Kurumları Đzcilik Yönetmeli ği’nde

(Resmi Gazete, S. 21230) Amaç (Madde 1) ile Đzcilik Faaliyetlerinin Amacı (Madde

5) ba lıklarında bu tanım açık olarak bulunmaktadır.

97 “… Onların ,…. Bedenen ve fikren sa ğlıklı, laik Tanrı’ya, vatanına, ulusuna, cumhuriyete ve onun demokratik kurallarına saygılı, kalpleri insan ve do ğa sevgisiyle dolu, çevre bilincine sahip, kendi kendine yetebilecek disiplinde, Atatürk Đlke ve Đnkılaplarının sadık bekçileri ve uygulayıcıları olan gençler olmalarını istiyoruz. ” Đfadesi ile izcilik çalı malarından beklenen sonuçlar noktasında bir ba ka boyuta i aret edilmektedir. (Yarkın,1999:28-29) Böylelikle izcilikte amaç “ kısaca iyi insan ve iyi yurtta ” yeti tirmektir.”(a.g.e.,s:29)

1980 sonrası çıkarılan yönetmelik ve benzeri yasal düzenlemelerde izcili ğe giri dönemi denilebilecek ortalama 7-12 ya aralı ğında daha önceki metinlerde kullanılan “ yavru kurt ” ( wolf cub) yerine “ küçük izci ” (scout cub) kullanımı görülmektedir. (a.g.e.:Madde 10)

13.12.1983’te 1246 numaralı Türkiye’de Gençlik Te kilatının Türk

Vatanda larına Hasrı Hakkındaki Kanun , 179 sayılı Kanun Hükmündeki Bakanlar

Kurulu Kararı ile yürürlükten kaldırılmı tır.

Cumhuriyetin ilanı ile yönetim biçimi üzerindeki tartı maların sona erdi ği yeni Türk Devleti, her eyden önce bir imparatorlu ğun sona erdi ği co ğrafyada, onun siyasal, sosyal ve kültürel ko ulları üzerinde kurulmu tu.

Osmanlı Genç Derneklerinin yapılanmasında etkin bir isim olan Selim

Sırrı, genç Türk devletinin, yine izcilik dahil Beden Terbiyesi yönündeki atılımlarında söz sahibidir. Đdman Bayramları, Gençlik ve Spor Bayramına dönü ürken, Osmanlı Genç Dernekleri Müfetti i Mustafa Kemal, yeni devletin kurucusu, cumhurba kanıdır…Đzciler açısından Ba Đzci ’dir..

Osmanlı Güç Derneklerinin bir unsuru sayılabilecek, öte yandan bir çok

özgün tarafı da olan Çocuklar Ordusunun mimarı Kazım Karabekir, (1920-1923)

Edirne ve (1923-1925 / 1938-1948) Đstanbul milletvekilidir.

(bkz. http://www.tbmm.gov.tr/biyog/tbmm_05.htm)

Yukarıda birkaç örne ğini verdi ğimiz ili kiler, yeni Türk devletinin izcilik

98 konusunda kayıtsız kalamayaca ğının en açık göstergesidir. Bununla birlikte, çok milletli, cemaat yapılarının bazen özerkli ğe varacak derecede örgütlendi ği bir imparatorluk ya anmı lı ğı sonrası, Anadolu’da tanık olunan Türklere yönelik saldırıların ve varlı ğını yok etme giri imlerinin gerçekli ğinde; yeni devletin iktisadi, kültürel ve sosyal alanlarında kendine özgü bir yapı olu turması da kaçınılmazdı.

Genç dernekleri benzeri örgütlerle ilgili olarak, ilk alınan kararlardan birisinin bu tür

örgütlere giri ko ulu olarak Türk vatanda lı ğının getirilmesi bir rastlantı de ğildir.

Eğitim ve Ö ğretimin birle tirilmesi ile merkezi bir yapıya kavu an

Eğitim Kurumlarının i leyi i içerisinde yürütülecek izcilik çalı malarının niteli ği

de belirlenmi tir. Đzcili ğin kurucusu olarak kabul edilen Lord Baden Powell’ın

“Scout for Boys ” adlı kitabı Erkek Çocuklar Đçin Đzcilik adı ile Türkçeye çevrilerek,

Meclis tarafından basımı gerçekle tirilmi tir. Bu adım, izcilik konusunda birinci

elden kaynaklara ula ılması bakımından önemli olmu tur. (Kitabın ikinci ve

imdilik son basımı 1964 yılında Milli E ğitim Bakanlı ğı tarafından yapılmı tır.)

Bir ba ka noktada yeniden genç dernekleri tartı malarının yo ğun olarak

sürmesine kar ın, iki dünya sava ı arasındaki dengelerin gözetilmesi siyasetinin bir

sonucu olarak, Almanya, Đtalya gibi totaliter yönetimlerin gençlik örgütlerinin

benzerlerinin kurulması projeleri uygulama alanı bulamamı tır.

Yeniden Genç Dernekleri tartı ması, basın dahil, meclise dek geni bir

dü ünce alanında sürmesine, konuya kimi zaman Türk Ocakları, Halkevleri gibi

yapıların da katılmasına kar ın 1950’li yıllara dek bir sonuç alınamamı tır.

1945 sonrası tüm dünyada etkisini gösteren yeni ilikiler ülkemizde de

birçok de ğimeye neden olmu tur. Çok Partili Hayata geçi gibi unsurları de içeren

düzenlemeler sürecinde gençlik örgütü tartı malarının sona erdi ğini görüyoruz.

Amerika Birle ik Devletleri öncülü ğünde Đngiltere ve Avrupa’nın II.

Dünya Sava ı galiplerinin yanında yer almı ülkeleri reorganizasyon sürecinde

99 artık belli bir siyasal duru u temsil edeceklerdir. II. Sava ının son günlerine yakın

Almanya’ya sava ilan eden Türkiye de, Birle mi Milletler üyeli ğinden NATO’ya

üyeli ğe bir dizi uygulama ile denklemdeki yerini ifade edecektir. Dolaysı ile Türk gençleri için üniformalı bir örgüt söz konusu olacaksa, bu yapı, ne Çarlık düzeninden Bol evik rejimine geçse de Bo ğazlardan Batum’a siyaset anlayı ı de ğimeyen, Batının “ Demirperde ”si Sovyetlerin Komsomolu; ne de sava ın ma ğlubu olan Almanya ve Đtalya’nın gençlik örgütleri olacaktır…

Cumhuriyet sonrası izcilik, yasal düzenlemeler ile biçimlendirilmi , gençlik için olu turulabilecek üniformalı bir hareket anlamında tek seçenek olarak sunulmu tur.

Burada üzerinde durulması gereken bir nokta, cumhuriyet sonrası izcilik

çalı malarının öncelikle okul içi ile sınırlandırıldı ğıdır. Her ne kadar, günümüz de dahil, okul dı ı çalı malar ile ilgili bazı düzenlemeler yapılmı olsa da, bu

örgütlenmenin devlet tarafından okul dı ında ciddi olarak desteklendi ğine dair bir sonuca varamamaktayız. Oysa, Genç Derneklerinin, ordu gerisinde bir güç olarak tasarlandı ğı 1915’li yıllarda, örgütlenmenin yürütülmesinde en küçük askeri ve idari birime kadar görev tanımlarının yapıldı ğını görmekteyiz. 1923 sonrası

Đzcilikte ise bu derece yaygın bir örgütlenme çabası ortaya konmamakta…

Türk Oca ğı ve Halkevleri örne ğinde görüldü ğü gibi, devlet, günün geli melerine uygun olarak, kendi siyasetini sürdürecek bu arada gençli ğe de ula acak örgütleri düzenleme iradesine sahip. M.T.T.B., gençlik örgütlenmesinin devlet tarafından gerekti ğinde sınırlarının nasıl belirlenebilece ğinin somut bir

örne ğidir. Bu geli meler de ğerlendirildi ğinde, izcili ğin de di ğer gençlik örgütleri gibi sınırlı ve denetlenebilir bir düzeyde tutuldu ğunu söyleyebiliriz. Üstelik, izcili ğin okul içi yapılanmasını ele aldı ğımızda ya aralı ğı bakımından üçe ayrılan izciler arasında, sayısal olarak en geni toplulu ğu olu turan kategori Küçük Đzci

100 (ya da Yavru Kurt) basama ğıdır. Bu basamak 7-12 ya grubudur. Daha az olmak

üzere ikinci sayısal büyüklük Đzci basama ğıdır. (12-15 ya grubu) Tüm izcilik tarihi boyunca en çok kar ımıza çıkan, paramiliter nitelendirmesi ile ordu gerisindeki milis güç vb. tanımlamalarla ifade edilen ya grubu ise 15 ya üstü izcilerdir. Ergin Đzci olarak adlandırılan ve Orta Ö ğretim kurumlarında ö ğrenim gören bu kategori, okullarımızdaki izcilik çalı malarının sayısal olarak en dar alanını olu turmaktadır.

Yüksek Ö ğretim kurumlarında, kulüp çalı maları altında sürdürülen izcilik çalı maları ise, bütün içerisinde yok denecek kadar az bir büyüklü ğe kar ılık gelmektedir.

Sözünü etti ğimiz yapılanmanın da etkisi ile günümüzde izcilik daha çok, ulusal bayramlarda geçitlere katılan üniformalı ilkö ğretim ö ğrencileri görünümüne bürünmü tür. Ku kusuz bu yargı, orta ö ğretim ya kategorisinde izcilik

çalı malarının hiç yer almadı ğı, mahalli ya da ulusal kampların düzenlenmedi ği anlamını iddia etmemektedir. Đleri sürdü ğümüz dü ünce, izcili ğin gerek ortaya

çıkı ko ullarında diğer gençlik örgütlenmeleri ile aynı süreçte Batıda ortaya koydu ğu performans; gerekse ülkemizdeki gayrimüslim izcilerinin yüklendi ği misyon ve nihayet Osmanlı Genç Derneklerinden Đnkılap Genç Derneklerine tartı malar ele alındı ğında, konunun büyük projelerden çok, daha biçimsel bir

konuma dönü tü ğüdür.

101

3. ĐZC ĐLĐĞĐ N 1945 SONRASI B ĐÇĐMLEN ĐĐ VE BU SÜREC ĐN

TÜRK ĐYE’DE ĐZC ĐLĐKTEK Đ YANSIMALARI

Kıta Avrupası ve Đngiltere’nin toplumsal ya amında 20. yüzyılın ilk yarısına de ğin birçok üniformalı gençlik örgütü yer almakta. Çoğunlukla Paramiliter tanımı ile kar ılanan örgütler II. Dünya Sava ı sonrası biçimlenen yeni ili kilerde ait oldukları devlet yapıları ile birlikte varlıkları sona ermekte. Bu dönemden itibaren

“yarı askeri ” niteli ği olmadı ğı vurgulanacak olan izcilik, uluslar arası örgütlenmi hali olan WOSM ve WAGSS faaliyetleri altında küresel bir etkinli ğe ula makta.

1945 sonrası geli meler ba ğlamında ortaya çıkan geli melerle bağlantılı

olarak ülkemizde izcilik konusunda da yeni siyasete uygun düzenlemeler

gerçekle iyor. Buna göre ülkenin üniformalı tek gençlik örgütü izcilik yapılanması

olmakta. Cumhuriyetle birlikte devlet aygıtı içerisinde kurumsalla an izcilik,

1990’lar sonrası süreçte Bakanlıklar arasında ikili örgütlenmeye dönü mekte.

3.1.) Uluslar arası Süreç ve Đzcilik

Dünya Đzcilik Örgütı (WOSM: World Organazation of the Scout Movement ) verilerine göre örgütün kurulu tarihi olarak 1922 gösterilmektedir. (bkz. www.scout.org.tr) 1920 yılında ilki düzenlenen uluslar arası izci etkinli ği olan

Jambroee, bir bakıma te kilatın kurulu unun ba langıcıdır. Güvenç’e göre, izcili ğin olimpiyatı sayılabilecek olan bu etkinlikler o tarihten itibaren her dört yılda bir farklı

ülkede gerçekle tirilmektedir. (Güvenç,1974:31)

Ku kusuz bu tarihler Đngiltere’nin Dünya üzerindeki egemenlik alanının oldukça geni oldu ğu bir zamanı ifade etmektedir. Buna ba ğlı olarak Đngiliz Milletler

Toplulu ğu altında yer almakta olan co ğrafyalar, do ğrudan Đngiliz etkisinde bölgeler olarak Đzcilik çalı maları ile de erken tanı acaklardır. Ancak 1920’li yıllar henüz gençlik örgütlenmelerinin nasıl olaca ğı konusunun sonlandı ğı bir dönem de ğildir.

“Daha iyi bir dünya yaratmak ” (Creating a Better World) iarı ile kendini ifade eden örgüt, resmi internet sayfasındaki verilerine göre, Dünya üzerinde 160

103 ülkede örgütlenmi olup; yakla ık 28 milyon üye izciye sahiptir. Günümüzün en büyük Sivil Toplum Kurulu larından birisi olarak anılan örgüt, Türkiye’de sadece

Türkiye Đzcilik Federasyonu’nu üye olarak kabul etmektedir. Buna göre Türkiye’de izcilik çalı malarının ba langıç yılı olarak 1923 tarihini kabul eden WOSM,

ülkemizdeki üye izci sayısı olarak da 13,964 sayısını vermektedir.(WOSM,2009)

Oysa Milli E ğitim Bakanlı ğı Okuliçi Beden E ğitimi Spor Đzcilik Dairesine ba ğlı;

Türkiye’de Đlkö ğretim ve Orta Ö ğretim Okulları bünyesinde tescilli olarak faaliyetlerine devam eden izci sayısı on binlerle ifade edilmektedir. Anla ılan,

WOSM, bir dünya izcilik hareketi olarak MEB Đzcilerini do ğrudan Bakanlık

örgütlenmesi içerisinde yer alması nedeni ile yeterince sivil bulmamaktadır. Milli

Eğitim Bakanlı ğı’nda izcilerin e ğitimi ile sorumlu liderlerin aynı zamanda birer kadrolu ö ğretmen olarak bu hizmet kar ılı ğında belli bir ücret almaları ve izcilerin tüm tesis giderleri ve lojistik gereksinimlerinin bizzat Bakanlık bütçesinden kar ılanıyor olması konunun belirleyici etkeni olarak gözükmektedir.

WOSM aynı sayfada yayınladı ğı Scouting around the world ba lıklı haritada organizasyonun ülkelere göre da ğılımını da göstermektedir. Harita üzerinde dikkat

çekici özelliklerden birisi, izcilik çalı malarının yer almadı ğı iki ülke olarak Küba ve Çin’in görünmesi. Bu ülkeler Scouting not allowed yani izcili ğe izin verilmeyen tanımlaması ile gösterilmektedir. (Bkz .Ek:1 )

WOSM verileri baz alındı ğında izcili ğin Đngiltere’den hemen sonra Đngiliz

Milletler Toplulu ğu (Commonwealth) ülkelerinde ba ladı ğı görülmektedir. Đki dünya sava ı süreci boyunca Avrupa’nın pek çok ülkesinde üniformalı gençlik

örgütlenmelerinin yer aldı ğını biliyoruz. Zaman zaman paramiliter olarak tanımlanacak bu örgütler, II. Dünya sava ı sonrası bir bakıma tarihe karı mı durumdadırlar.

104 Ancak, özellikle 1945 sonrası dönemde, Dünya’daki üniformalı gençlik hareketleri içerisinde izcilik, ba kaca seçeneksiz bir konuma eri ecektir. Avrupa’da ulus-devlet yapıla maları sürecinde gençlik üzerinden sa ğlıklı ve disiplinli bir toplum yaratma dü üncelerinin ürünü olarak birçok gençlik örgütünün yer almı idi. Bu

örgütlerin bulundukları ülkelerde ordu gerisinde bir tür milis te kilatı oldu ğu açıktır.

Belli bir tek tip giysi yani üniforma gelene ğinin ve basamaklar halinde; bir liderlik kavramı çerçevesinde hiyerar ik yapının; bu dönem tüm gençlik örgütlerinde görüldü ğü söylenebilir. Đki Dünya Sava ı boyunca bu te kilatların yarı askeri nitelikler ta ıması anla ılabilir bir durum olacaktır. Tek Parti anlayı ının olu turdu ğu paramiliter örgütler de dahil, söz konusu örgütlerin tümünde belli siyasetlerin sözcülü ğünü, savunuculu ğunu yapmak temel kaygıdır. Ulusal çıkarlar gözetilerek belirlenmi ideolojinin toplumun en hareketli kesimi üzerinden ve bir çekim merkezi de olu turularak gelece ğe ta ınması projesinde gençlik te kilatları vazgeçilmez kabul edilmi tir. Bu açıdan de ğerlendirildi ğinde gerek biçimsel özellikleri gerekse içeri ği bakımından izcili ğin 1945 sonrasına kendisini ta ıyabilmesinin bir açıklaması mutlaka tartı ılmalıdır.

Đlk olarak, izcili ğin ortaya çıkı ından itibaren çözüm getirmeye çalı tı ğı sorunların, di ğer Avrupa toplumlarında da yer aldı ğı gerçe ği önemlidir. Farklı sosyal ve ekonomik sınıflar arasında ya anan gerginlikler, sanayile en Batının ortak sorunudur. Đzcili ğin inanç de ğerlerine yaptı ğı atıf da, gerek mezhep çatı malarını yüzlerce yıl ya amı Batının, gerekse “ Tek Tanrılı ” dini inanı lara mensup co ğrafyaların insanı için bir kabul noktası olacaktır. Sömürge veya yarı-sömürge nitelendirmelerinin muhatabı olan bölgeler için bu ve benzeri paralelliklerin bir

önemi görünmemektedir. Đzcili ğin, kendisini Đngiltere dı ında da büyük bir alanda

örgütleyebilmesinin gerisinde belki çok özel bir yorumla, Anglo-Saxon gelene ğinin

ürünü olması söylenebilir. Zira, günümüzde siyaset tartı malarında, meselelerin

105 “kolaylıkla, kendili ğinden vb .” çözümlenmesi ve de ğiimlerin aktarılması noktasında

Kıta Avrupasının aksine olmak üzere, Anglo-Saxon anlayı ının “ ba arısına ” vurgu yapılmakta oldu ğunu görüyoruz.

Yine buna ba ğlı olarak izcili ğin, üstelik küresel ölçekteki kurumsal yapısı ile

‘45 sonrasındaki temsil yetene ğinin anla ılmasında Đngiltere’nin, Amerika Birle ik

Devletleri ile birlikte II. Dünya sava ının galipleri arasında olmasının da belli bir payı olacaktır. Yeni Dönemde artık soru, gençlik örgütlenmesinin nasıl olaca ğı de ğil, izcilik çalı malarının nasıl gerçekle tirilece ğidir. Buna ba ğlı olarak, çerçeve belirli oldu ğundan izlenecek yol, izcilik çalı malarının bütünlü ğü içerisinde ulusal hatta inanç de ğerlerine ait unsurların ne ekilde ifade edilmesi üzerinden olacaktır.

WOSM, bu noktada, bazı temel çizgilerini korumak kar ılı ğında söz konusu açılımlara kar ı esnek bir tutum içerisinde olacaktır. Genel bir de ğerlendirme ile bu

çizgilerin, And Metni, Türelerin ifade etti ği anlam, Zambak figürü, Đzcilik örgütünün

“hükümet dı ı” organizasyon olmasının gereklili ği olarak söylenebilir.

Bu noktada önemli bir husus da WOSM’ un, sivil toplum örgütü olarak barı adamı , daha iyi bir dünya yaratmak gibi kavramsal anlatımları öne çıkarırken, izcili ğin ilk kurulu undaki bir takım bilgileri tartı ma konusu dahi etmemesi olacaktır.

1877-1907 yılları arasında Hindistan ve Afrika Sömürge Sava larında yer alan Birle ik Krallık Ordusu’nun Generali olan Powell, Mafeking Savunması

Kahramanı sıfatıyla izciler için kısaca B.P. olarak tanıtılacaktır. Nitekim,

“Tarihçiler, 19. yüzyılda Asya ve Afrika’nın Batı uluslarınca sömürgele tirilmesini yalnızca dünya ekonomisine do ğrudan etkileri nedeniyle de ğil, bu kıtaların geri kalmı halkları için uzun dönemli sonuçları açısından da ba ğılama e ğilimindedirler .”

(Carr;1996:95)

106

Powell üzerinde ülkemiz izcilik geli iminde varılan anlatım birli ğinde, alabildi ğine bir romantizm kurgusu görmek mümkündür. Çok çe itli, ama aslında tek kaynaktan derlendi ği hissi veren B.P. hayat öykülerinde tasvir edilen ki i içimizden birisi dir adeta...

“Babası Oxford Üniversitesinde de ğerli bir bilim adamı, annesi buharlı makinenin mucidi olan Smith’in kızıdır. B.P.’nin hayatı zorluklarla geçer. Küçük ya ta babasını kaybeder. Yedi karde inin yükü anneye kalmı tır ..” (Liderlik Temel Kitabı,2003:12)

B.P., tüm karde leri gibi do ğa hayranıdır. Okulda bursludur ve çok yönlü bir öğrencidir. Kalecilik yapan, güzel resim yapan B.P., arkada ları tarafından çok sevilmektedir . (a.g.e.:12)

Yeni yeti ecek olan izciler için bir kaynak ve ba vuru niteliklerini ta ıyan bu kitapta, Powell’ın izcilik çalı malarını ba lataca ğı zamana kadar olan süreç bizlere u

ekilde aktarılmakta:

“19 ya ında aste ğmen rütbesi ile okuldan mezun olarak Hindistan’da görevlendirildi. Süvari olarak katıldı ğı CRIME sava ında ba arılı olması ile kısa zamanda yüzba ılığa terfi etti. Tüm bu sava lar onu do ğadan koparamadı. 1887 yılında Afrika’daki Đngiliz birliklerinde görev aldı. ASHANTI ve ZULU kabilelerinin ayaklanmalarını kısa sürede bastırarak ününe ün kattı. Yerlilerle yakın ili kide olması ile ona bir de isim takmı lardı. IMPEESA ”Uyumayan Kurt” B.P., 1889 yılında ünlü MAFEKING sava ında görüyoruz. 217 gün süren bu sava ı iki bölük askerle ku atmanın getirdi ği tüm zorluklara ra ğmen BOERLER’i yenilgiye u ğrattı. Bu ba arı onu Generalli ğe yükseltti. Ünü vatanına ula tı ğı için toplumun sevgi ve saygısını da kazandı. 1901 yılında Đngiltere’ye döndü ğünde bir kahraman gibi kar ılandı .”(a.g.e.:12)

107 Küreselle me süreci olarak da anlatılan son dönemde, halen Dünya Đzcilik

Örgütüne üye olamamı devletler birer birer sisteme katılacaklardır. 2008 yılında

örgüte üye olan Ukrayna ve Suriye örneklerinde görülece ği üzere, WOSM’a üye olarak kabul edilmek; ba ğımsızlı ğa kavu manın bir a aması ya da modern dünya ile entegre olmanın bir ifadesi gibi de ğerlendirilebilir olacaktır.

1 A ğustos 1907 tarihinde Brownsea adasında düzenlenen kamp ile ba layıp tüm dünyada varlık gösteren uluslar arası bir örgüt olan WOSM üyelerinin, Đngiliz

Milletler Toplulu ğu ülkeleri dı ındakilerin tamamına yakını 1945 sonrası örgüte katılmı lardır.

Đzcili ğin ilk dönemlerinden itibaren erkek izciler ile e zamanlı olarak

örgütlenen kız rehberler ya da yagın kullanımı ile kız izciler de kısa adı WAGGS

(The World Association of Girl Guides and Girl Scouts ) olan Uluslar arası Kız

Đzciler Örgütü altında faaliyetlerini sürdürmektedir. “ We are an organization with

10 million girls and 1 voice ” (Biz tek sese sahip on milyon kızın örgütüyüz) anlayı ını vurgulayan WAGSS,’ın kökeni Powell’ın kız kardei Olave tarafından ba latılan çalı malara dayanmaktadır. Örgüt, resmi internet sitesinde kurumsalla ma sürecinin on be ülke ile ba ladı ğını duyurmakta. (1)

(Our History,bkz.www.waggsworld.org)

WAGGS , Dünya genelinde 145 ülkede üye kurulu lar aracılı ğı ile

örgütlenmi durumda. Örgütün Türkiye ba ğlantısı olarak Türkiye Đzcilik

Federasyonu bilgisi verilmekte. ( Our World , bkz.www.waggsworld.org)

WAGGS, CONGO (Conference of Non-Governmental Organizations –

______

1-.WAGGS Resmi internet sayfası incelendi ğinde, WOSM’dan farklı bazı özellikler görülmekte. Bunlardan birisi de örgütün, önerilen di ğer örgüt ba ğlantıları arasında Genç Erkek Hristiyanlar Birli ği( YMCA ) ve Genç Kadın Hrsitiyanlar Birli ği ( YWCA ) ile Dünya Katolikler Birli ği Birli ği linklerine yer vermesi. ( http://www.wagggsworld.org/en/about/usefullinks )

108 Sivil Toplum Kurulu ları Konferansı ) çalı malarında etkin olarak yer aldı ğını belirtmektedir. 1945 yılında San Francisco’da (A.B.D.) Birle mi Milletler Örgütı bünyesinde ba latılan çalı malar ve bu etkinliklerde örgüt olarak yer aldıkları hakkında bilgi vermektedir.

( http://www.wagggsworld.org/en/about/WAGGGSpartnerships/CONGO)

WAGGS, CONGO adlı yapının en temel görevinin de Birle mi Milletler penceresinden (NGO) Sivil Toplum Kurulu larının etkinli ğini sürdürmek oldu ğunu belirtmekte. (2)

Carr, farklı uluslardan insanlar arasında sa ğlanabilecek idealistçe fonksiyonel enternasyonalizm fikri nin ancak bir güç ile birlikte ba arılı olabilece ğini, aksi takdirde ütopik kalaca ğını ifade eder. (Carr; 1993:71) Ona göre,

“19. yüzyıl toplumsal ve ekonomik sistemi, sözü edilmeyen bir öncül olarak Britanya’nın üstünlü ğüne dayanıyordu. Đkinci Dünya Sava ı’nın uluslar arası kurulu ları ise esas olarak Birle mi Milletler’in ortak iradeleri ve birle tirilmi güçleri tarafından etkili kılındılar.” (a.g.e.:71-72)

3.2.) Türkiye’de Ortaya Çıkan Görüntüler

Ülkemizde izcilik çalı malarının Cumhuriyet ile birlikte biçim ve içeri ği devlet tarafından belirlenen bir yasal çerçeveler zemininde ilerledi ğini önceki bölümlerde dile getirmi tik. 1945 sonrası uluslar arası ili kilerde ortaya çıkan yeni

______

2- Örgüt çalı malarında Sivil Toplum Kurulu u vurgusunu anlamak açısından, 7-18 Aralık 2009 tarihlerinde Danimarka’da gerçekle tirilecek olan Đklim De ğiiklikleri Konferansı na, WAGGS temsilcisi olarak katılmak isteyen genç üyeler için hazırlanan Ba vuru Formunda, yöneltilen sorular arasında “ Son üç yıl içerisinde BM veya bir NGO çalı masında bulunup bulunmadı ğı “ yer almakta. (Bkz applicationformyoungrepscop15 .www.waggsworld.org )

109 dengeler ba ğlamında, ülkemizde de bir dizi de ğiimin ba latıldı ğı bilinmekte. Bu dönem artık Çok Partili ve ço ğulcu siyasetlerin, sendikal örgütlenmelerin kendisini ifade etti ği yapılanmaları beraberinde getirecektir. Amerika Birle ik Devletlerin

öncülü ğündeki Đngiltere, Batı Avrupa ülkelerinin içerisinde yer aldı ğı siyasal eksen

Birle mi Milletler ba ta olmak üzere uluslar arası kabul edilen birçok örgüt aracılı ğı ile yeni biçimlenmeyi hayata geçireceklerdir.

Türkiye, II. Dünya Sava ı henüz resmi olarak sona ermeden söz konusu yeni yapılanmada yerini alma gayretinde olacaktır. 1946 ve 1950 seçimleri,

Birle mi Milletlere, NATO’ya üyelik, Kore’ye Asker gönderilmesi gibi ülkenin gündemini olu turan geli meler arasında konumuz açısından 1950 yılında Dünya

Đzcilik Örgütü’ne üyelik gerçekle mi tir. Uzunca bir süre devam eden yeniden gençlik örgütleri tartı maları son bulmu , onlarca ülke ile birlikte geçlik

örgütlenmesinin izcilik eli ile uluslar arası bir örgüt olarak kabul edilen WOSM çatısı altında sürdürülmesi benimsenmi tir. 1990’lı yıllardan itibaren Milli E ğitim

Bakanlı ğı’nın yanı sıra Gençlik ve Spor Bakanlı ğı bünyesinde yeni bir izci birimi olu turuldu ğunu görüyoruz.

3.2.1. Bakanlıklar arasında Đzci Örgütleri

Đzcilik ya da ilk zamanlardaki adı ile Ke aflı ğın ülkemizdeki ilk

örgütlenmelerinde devletin yönetici kadrosunun ve üst düzey askeri ki iliklerin

önemli derecede etkisi söz konusu idi. Osmanlı Genç Derneklerinin Harbiye

Nezaretine ba ğlı olması gibi. Cumhuriyet ile birlikte izcilikte üst yapı devlet bürokrasisinin temsilcisi Bakanlıklar olacaktır. Maarif Vekaleti, Kültür Bakanlı ğı ya da Milli E ğitim Bakanlı ğı isimlerini de alsa tekli bir idare var olagelmi tir. Gençlik ve Spor Bakanlı ğı bünyesinde olu turulan, sonrasında özerkli ğe de ula an Türkiye

110 Đzcilik Federasyonu günümüzde de Türk izcilerini temsil etme noktasında; Milli

Eğitim Bakanlı ğı Okuliçi Beden E ğitimi Spor ve Đzcilik Dairesi ile aynı anda yer almaktadır.

3.2.1.1. Milli E ğitim Bakanlı ğı ve OBES ĐD

1980’li yıllarda izcili ğin ülkemizde kurumsal temsilcisi Đzcilik ve Bo

Zamanları De ğerlendirme Genel Müdürlü ğü’dür. Müdürlük, Bakanlar Kurulu’nun

27.03.1973 tarih ve 17/6145 sayılı kararı ile Gençlik ve Spor Bakanlı ğı bünyesinde olu turulmu tu. Toplumun en duyarlı, bireyin en dinamik kesimini olu turan ‘Gençlik’ ve buna ba ğlı ‘Gençlik Hizmetleri’ genç nüfusun yo ğun oldu ğu ülkemizde büyük önem ta ımaktadır. (Cılga,1981:1)

Atatürk’ün Yüzüncü Do ğum Yılında üst ba lı ğını ta ıyan eserde Đzcili ğin

Merkez ve Ta ra Te kilatının unsurları ile birlikte bo zamanların en verimli biçimde de ğerlendirilmesi ortaya konulabilecek projeler üzerinde durulmakta.

Türkiye Đzcileri Merkez Te kilatının yapılanmasında en üst sırada Koruyucu

Ba kan olarak Cumhurba kanı yer almaktadır. (a.e.,1981:5) Bu yapı günümüzde de aynıdır. Đl düzeyinde Vali, Đlçe düzeyinde de Kaymakam, Koruyucu Ba kandır.

Gençlik ve Spor Bakanı, Türkiye Đzciler Örgütünün Ba kanıdır. Dört yılda bir yapılacak Genel Kurulca Ba Đzci seçilir. Milli Đzcilik Kurulu, Ba izci dahil yedi

üyeden olu ur. Đllerde, Đl Genel Kurulu, Đl Đzci Kurulu ve Đl Önderleri; Đlçelerde, Đlçe

Genel Kurulu, Đlçe Đzci Kurulu ve Đlçe Önderleri yer alır. Đzci grupları, Yavrukurt

Kümesi, Đzci Oyma ğı ve Ergin Đzci Oca ğı eklinde te kilatlanmaktadır. (a.e.,1981:6)

14.12.1983’te Milli E ğitim Bakanlı ğı ile Gençlik ve Spor Bakanlı ğı’nın birle tirilmesiyle kurulan Milli E ğitim Gençlik ve Spor Bakanlı ğı döneminde izcilik alanında yeni tesisler olu turulur.

111 21 Kasım 1989’da Gençlik ve Spor Müdürlü ğü Türkiye Đzcileri Yönetmeli ği yayımlanır.

Daha sonra 23.10.1989 gün ve 385 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile

Milli E ğitim Bakanlı ğı Okuliçi Beden E ğitimi Spor ve Đzcilik Dairesi kurulur.

OBES ĐD olarak anılacak olan birim ilerleyen dönemlerde Örgün ve Yaygın E ğitim kurumlarında izcilik çalı malarını yürütmeye; Ba bakanlık Gençlik ve Spor Genel

Müdürlü ğü bünyesinde kurulacak olan Türkiye Đzcilik Federasyonu üniversitelerdeki ve Okul dı ı izcilik çalı malarını yürütmeye ba lamı lardır.

OBES ĐD, kurulu amaç ve hedeflerini u ekilde açıklamaktadır.:

“Bakanlı ğımıza ba ğlı örgün ve yaygın e ğitim kurumlarında e ğitim ve ö ğrenim gören çocuk ve gençleri; Atatürk ilke ve inkılapları ve Anayasa' da ifadesini bulan Atatürk Milliyetçili ğine ba ğlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel de ğerlerini benimseyen, koruyan ve geli tiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalı an; insan haklarına saygılı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine kar ı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranı haline getirmi yurtta lar olarak yeti tirmek .”(OBES ĐD, www.obesid.meb.gov.tr, 2009)

Bu yeni yapılanmadan sonra günümüze dek ula an bir takım tartı malara tanık olmaktayız. Öncelikle, Dünya Đzcilik Örgütü ve di ğer uluslar arası izci örgütleri Milli

Eğitim Bakanlı ğı Đzcilerini tanımayacaktır. Bu konuda 6 Kasım 1991 tarihli Avrupa

Bölge Müdürü Dominique Benand, Cenevre’den Milli E ğitim Bakanlı ğına gönderdi ği bir mektupta (Uzgören,2002:115-116) “ Türkiye Đzci Hareketinin do ğrudan do ğruya bakanlıklar aracılı ğı ile yürütülen tek Avrupa ülkesi oldu ğunu anlatmak istiyorum .” demekte ve izcili ğin, “ hükümet dı ı” bir organizasyon oldu ğuna i aret etmektedir. Yine benzer açıklamaları içeren bir ba ka mektupta da

Bölge Ba kan Vekili Jean Pierre Isbendjian, “ Türkiye Đzcilik Federasyonunun daha ba ğımsız bir te kilat haline getirilmesini ” (a.g.e.:116) önermektedir.

112 1992’de yayınlanan yeni bir yönetmelik ile Bakanlı ğın alanının Örgün ve yaygın E ğitim Kurumları oldu ğu belirlenmi olmaktadır. Günümüzde Milli E ğitim

Bakanlı ğı, Okuliçi Beden E ğitimi Spor ve Đzcilik Dairesi aracılı ğı ile ülkenin bir çok yerinde kadrosunu istihdam etti ği Đzcilik Tesisleri hizmete sokmakta ve okullarda izcilik yapan izci lideri kadrolu ö ğretmenlerine Ders Dı ı Etkinlikler adı altında ücret vermektedir.(3)

14-15 Kasım 1998 tarihlerinde Eski ehir’de Milli E ğitim Bakanlı ğı Okuliçi

Beden E ğitimi Spor ve Đzcilik Dairesi’nin ba kanlı ğında “ Cumhuriyet’in 75. Yılında

Milli E ğitim Bakanlı ğı I. Ulusal Đzcilik Sempozyumu ” toplanmı tır. Sempozyumda,

Bakanlık Mensuplarından, Akademik Çevrelerden ve Deniz Kuvvetlerinden katılımcılar bildirilerini sunmu lardır.(4)

16/05/1992 tarihinde yürürlü ğe giren Milli E ğitim Bakanlı ğı Örgün ve Yaygın

Eğitim Kurumları Đzcilik Yönetmeli ği halen MEB Đzcilerini çalı ma esaslarını düzenleyen bir metindir.

Milli E ğitim Bakanlı ğı bu yönetmelik hükümlerine göre Đlkö ğretim ve

Ortaö ğretim Kurumlarında Hizmetiçi E ğitim Kursları kapsamında olan Liderlik

Temel Kursu ile yeti tirdi ği Ö ğretmen-Liderler aracılı ğı ile Küçük Đzci Kümeleri,

Đzci Oymakları ve Ergin Đzci Ocakları faaliyete geçirmektedir. Üniteler, ba ğlı oldukları kurumlar, Đlçe ve Đl Đzci Kurul Ba kanlıkları ve mülki amirlerce onaylanmı yıllık planları çerçevesince etkinliklerini gerçekle tirmektedirler.

Bu etkinlikler uygulamada ana hatları ile üç gruba ayrılabilir:

a) Ulusal Bayramların törenlerinde yer almak, ( Resmi Geçide katılmak,

Saha içi gösteriler sunmak vb. )

______3-Bu ücret günümüzde, Haftalık 6 Ders Saati kar ılı ğının tutarı biçiminde hesaplanmaktadır.

4-Sempozyum Bildirileri daha sonra kitap haline getirilerek yayımlanmı tır. (bkz. Cumhuriyetin 75. Yılında MEB I.Ulusal Đzcilik Sempozyumu 14-15 Kasım 1998/Eski ehir- M.E.B, Đstanbul,1999)

113 b) Düzenlenen Mahalli, Hafta Sonu veya Đl Dı ı Kamplara katılmak,

c) Ünitenin sahip oldu ğu olanaklar ölçüsünde e ğitici içerikli geziler düzenlenmesi.

Yukarıda sözü edilenlerin dı ında Askeri Birimler, Belediyeler, Kızılay, Sivil

Savunma Müdürlü ğü, TEMA gibi resmi ya da özel birçok kurum ve kurulu la ortakla a düzenlenen etkinlikler de sayılabilir: A ğaç Dikme Etkinlikleri, Kan Ba ğıı,

Arama-Kurtarma Çalı maları, Çevre Temizli ği Projeleri gibi…

Mevcut yönetmeli ğe ilave olarak Milli E ğitim Bakanlı ğı 17/04/2009 tarihli ve

010-07/160 sayılı yazısı ile yeni bir Talimat yayınlamı tır. Bu talimat ile izci kamplarından ünitelerin i leyi ine dek birçok alanda açıklama yapılmı tır.

Milli E ğitim Bakanlı ğı halen ülke genelinde; Bursa-Gemlik-Hasana ğa, Bursa-

Gemlik-Karacaali, Çanakkale-Đntepe, Hatay-Đskenderun-Uluçınar, Kastamonu

Yolkonak, Konya-Bey ehir, Mersin-Silifke-Kapızlı, Manisa-Kırka ğaç, Sivas-

Pa abahçe, Đzmir-BucaAtatürk, Ankara-Çamlıdere-Çamkoru ve Adana-Tuzla-

Karata Gençlik ve Đzcilik E ğitim Tesisi olmak üzere yakla ık 2500 ki i kapasiteli 12 tesis ile izcili ğe hizmet vermektedir.(bkz. Tesisler, http://obesid.meb.gov.tr)

Milli E ğitim Bakanlı ğı izcilik çalı malarında, ö ğrenci gönüllü olarak ve velisinin yazılı izni ile dahil oldu ğu ünitesinde belli bir süre teorik e ğitim alır.

Đzcili ğin amacı, hedefleri, türesi gibi bilgileri ö ğrenir. Bu e ğitim içerisinde Atatürk

Đlke ve Đnkılapları, Yurt ve Bayrak Sevgisi kazanımlar olarak de ğerlendirilir. Çocuk veya Genç bu dönemde, “ Aday Đzci ”dir. Gerekli e ğitimi alan Aday Đzci, belli ritüellere sahip And Töreninde içti ği and sonrası “ Fular Ba ğlar, Kep Takar .” Đkinci aamada uygulamaya dönük e ğitim, izciye yaparak ya ayarak kazandırılır.

OBES ĐD’in 2009 programından yer etkinlikler arasındaki bazı kamp ve yürüyü ler: Çanakkale Geçilemez Ergin Đzci Milli Kampı, Ankara Ulusal Egemenlik

114 Milli Kampı, Atatürk’ün Đzinde Ergin Đzci Milli Kampı, Türk Dilinin Ba kenti

Karaman Ergin Đzci Yürüyü ü, Cumhuriyet Ergin Đzci Milli Kampı, Çanakkale

ehitler Đzci Milli Kampı Afyonkarahisar 19. Büyük Zafer Ergin Đzci Milli Kampı,

Hasan Tahsin 19. Ergin Đzci Milli Kampı, Sö ğüt Ertu ğrul Gaziyi Anma 1. Đzci Milli

Kampı.

Yine programda yer alan seminer ba lıkları arasında da bir çe itlilik görmek mümkün.: Oryantring,Yaratıcı Drama, Do ğa Koruma, Müzik Geli im, Sivil

Savunma, Yüzme Geli im, Đlk Yardım ve El Becerileri Seminerleri.

Đzcilikte Liderlik Temel Kursu ve Bran Kurslarından sonraki hiyerar iyi ifade eden i aretlere ve uluslar arası etkinliklere ait olarak da Đki Tahta Đ aret ve Üç

Tahta Đ aretli Liderler Geli im Seminerini ve Dünya ve Türk Đzcilerinin

Haberle mesi (JOTA- JOT Đ) çalı ması programda yer bulmu .

3.2.1.2.) Türkiye Đzcilik Federasyonu ( T. Đ.F.)

“( Scouting and Guiding Federation of Turkey )

“ Türkiye Đzcilik Federasyonu, Gençlik ve Spor Genel Müdürlü ğü bünyesinde 1992 yılında kuruldu. 14 yıl Gençlik ve Spor Genel Müdürlü ğü bünyesinde faaliyet gösteren federasyon, 02 ubat 2006 tarihinde özerk statüye kavu arak, ba ğlı kurum vasfından çıktı. Özerklik kararı ile federasyon özel hukuka tabi tüzel bir ki ilik halini aldı. Türkiye Đzcilik Federasyonu Dünya Đzci Hareketi Te kilatı (WOSM) ve Dünya Kız Đzci Te kilatı (WAGGGS) üyesi Türkiye'de tek te kilattır .” (bkz. www.tif.org.tr)

Esasen okul dı ı izcilik çalı malarını içeren Federasyon, son yıllarda yerel yönetimler ile ciddi i birliklerine giderek tesis ve di ğer örgütlenme düzeylerinde ilerlemeler kaydetmi tir.

115 1991 yılında Gençlik ve Spor Genel Müdürlü ğü’nün bünyesinde kurulan

Federasyon, 14/07/2004 tarihli 25522 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “ Gençlik ve Spor Genel Müdürlü ğü Özerk Spor Federasyonları Çerçeve Statüsü ” adlı metin esaslarına da dayanarak 2006 yılında Özerk bir yapıya ula mı tır.

Federasyon çalı malarını 02/10/2005 tarihinde yayınlanan “ Devlet Bakanı ve

Ba bakan Yardımcılı ğından: Türkiye Đzcilik Federasyonu Đzcilik Yönetmeli ği” hükümlerince sürdürmektedir. Buna göre, 21/11/1989 tarihli Türkiye Đzcilik

Yönetmeli ği yürürlükten kaldırılmı olup, yeni yönetmelikle Türkiye’deki Đzcilik faaliyetlerinin örgütlenme ve i leyi le ilgili yetki ve sorumlulukları tanımlanmı tır.:

“ Amaç Madde 1 — Bu Yönetmeli ğin amacı; Türkiye’deki izcilik faaliyetlerinin üyesi oldu ğumuz uluslararası izcilik organizasyonlarının prensipleri do ğrultusunda yönlendirilmesini sa ğlamak; te kilatlanma, i leyi ve üyelik ile ilgili usul, esas, görev, yetki ve sorumlulukları düzenlemektir .” (bkz.Türkiye Đzcilik Federasyonu Đzcilik Yönetmeli ği)

Federasyon “ Đkinci yüzyılında izcilik Kendini; güvenilir, de ğer odaklı, e ğitsel dinamik ve yenilikçi, toplumun her kesiminden kız - erkek çok sayıda genci kapsayan, tüm kültürlerde kadın - erkek bütün yeti kinler için cazip, daha iyi bir dünya in aasına gerçekten katkı sa ğlayan hareket olarak görmektedir .” vizyonuna ula mayı hedeflemi tir. (ww.tif.org.tr/vizyon.html,2009)

Federasyon, yayınladı ğı Đzcinin El Kitabında 2005 yılından itibaren çok hızlı bir geli me gösterdi ğini belirtmektedir.( Đzcinin El Kitabı,bkz. www.tif.org.tr)

T ĐF, ülke genelinde 8 Bölge Direktörlü ğünde örgütlenmi olup,

Organizasyon emasında Kurul ve Sorumluluk birimleri arasında ayrı bir ba lık altında Đstanbul Ofisi de yer almaktadır.

116 Türkiye Đzcilik Federasyonu bünyesindeki izciler, Milli E ğitim Bakanlı ğı izcilerinden farklı bir üniforma giymektedirler. Yine Federasyon Đzcileri’nin yurt dı ı etkinliklerde daha etkin oldu ğunu görüyoruz. Bu faaliyetlerindan bazıları: “ 2010 Avrupa Kültür Ba kenti Projesi, Almanya,t.y; Türkiye - Gürcistan Uuslararası Kampı, Artvin-Camili,2008; Euro-Arab Meeting, Kristianstad –Đsveç,2008; Dünya Đzci Gençlik Forumu,Kore,2008” (www.tig.ort.tr/yurtdisi.html,2009)

Yine Federasyon’un Faaliyetler ba lı ğında yayınladı ğı metinde tasarlanan ulusal ve uluslararası birçok etkinli ği görmekteyiz. Bazılarına ev sahipli ği de yaptı ğı etkinliklerden bazıları u ekildedir:

“Sokak Çocuklarını Kazandırma Faaliyeti, Kültürler Arası Diyalog Arayı ı Semineri, Gençler ve Avrupa’da Din, Kurtulu a Đlk Adım Kampı, Türkiye –Gürcistan (Romanya- Azerbaycan) Karde lik Kampı, Türk -Arap Karde lik Kampı, BM Barı Günü Kutlamaları, 3’ncü Dünya Dinlerarası Đzci Sempozyumu, 10 Kasım Atatürk'ü Anma Faaliyeti ve Anıtkabir Ziyareti, Çanakkale Milli Bilinç Kampı ….”

(bkz. T ĐF faaliyetprogrami’09)

TĐF izcileri, Yavru Kurt, Đzci ve Ergin Đzci olmak üzere üç grupta

çalı malarını sürdürmekte olup, Resmi Đnternet Sitesinde yayınlanan Đzcinin El

Kitabı ve Yavrukurt Kitabı incelendi ğinde 1968 tarihli Türkiye Đzciler

Yönetmeli ğinde oldu ğu gibi ayrıntılı bir program uygulandı ğı görülmektedir. Yavru

Kurt programındaki alanlardan bazıları; Milli Bilinç, Küreselle me, Đnançlar ve Yargılar, Zindelik … Dünya Đzcilik Örgütü, e ğitimci liderlerinin gönüllü olması ve tesisler ba ta olmak üzere lojistik deste ği yerel olanaklarla ve sponsor kurumlarla sa ğladı ğı için,

Türkiye’de Türkiye Đzcilik Federasyonu’nu izcili ğin temsilcisi olarak kabul etmektedir.

Yerel Yönetimlerin, merkezi yapı içerisindeki hareket alanının ve sahip oldu ğu bütçenin artmasına paralel olarak sosyal ve kültürel alanlarda daha çok

117 projede yer aldı ğını görmekteyiz . Türkiye Đzcilik Federasyonu’nun Đstanbul’daki tesisi, Đstanbul Büyük ehir Belediyesi Tarafından tahsis edilmi tir.(bkz. www.tif.org.tr/istanbul.html, 2009) Yine ,Kütahya- Muratda ğı ve Isparta-Gölcük tesisleri de Belediyeler ve Valilikler tarafından Federasyonun kullanımına verilmi tir.

Đstanbul Büyük ehir Belediyesi Đzci Kulübü, her yıl yaz aylarında binlerce

çocu ğu -Çevre ve Orman Bakanlı ğından Belediye’ye devredilmi tesiste- T ĐF çatısı altında kampa konuk etmektedir. Belediye, “ Çocuklarımız ve gençlerimiz için izci kampları; dayanı manın, do ğa ile barı ık ya amanın ve kendi kendine yetmeyi öğrenmenin mekanları ” olarak tanımladı ğı (www.ibb.gov.tr, 31.07.2004) kampa eleman ve ekipman deste ğini sunmaktadır. Böylelikle -Đlkö ğretim ve Ortaö ğretim düzeyinde olup da - okullarında bir izcilik ünitesi çalı masına katılmamı olanlar da dahil binlerce ö ğrenci, do ğrudan bir hafta süren “ Aday Đzci Kampı ” uygulamasına katılmaktadır.

Đstanbul Büyük ehir Belediyesi bünyesinde kurulan Đzcilik Kulübü’nün

Federasyon bünyesinde gerçekle tirdi ği bu çalı ma sonucu her yıl yaz aylarında on binlerce ö ğrenci kamplarda izcilik e ğitiminden geçirilmektedir .(5)

Merkezi Ankara’da olan Federasyon’da yönetim, Gençlik ve Spor Genel

Müdürlü ğü ile Türkiye Đzcilik Federasyonu tarafından seçimlerden önce liste olarak ilan edilen delegelerin kullandı ğı oylarla belirlenmekte. Delegeler, Gençlik ve Spor

Genel Müdürlü ğü, Bakanlık Temsilcileri, Üniversite, Milli Olimpiyat Komitesi,

Türkiye Spor Yazarları Derne ği gibi birçok kurum ve kurulu tan temsilcilerin yanı sıra, ülke genelinde Federasyona kayıtlı Đzci Kulüplerinin lisanslı izci sayısına

______5- Đstanbul Büyük ehir Belediyesi Belediye Ba kanlı ğının, Belediyenin Resmi Đnternet Sayfasında 31.07.2004 tarihli açıklaması. (bkz. www.ibb.gov.tr/haberler.htm ,09 Mayıs 2009 )

118 orantılı olarak, temsilcilerinin katılımı ile olu makta .(6) Delegeler gerekli ko ulları ta ıyan adaylar arasında seçim yapmaktadırlar . (7)

Federasyonun yapılanmasında, tek amacı izcilik olan ve federasyona tescilli tüzel ki ili ğe haiz kurulu lar olarak tanımlanan Đzci Kulüpleri önemli bir yer tutmaktadır. Zira, Gençlik ve Spor Genel Müdürlü ğü mevzuatına göre lisans alan izci ve izci liderlerinin olu turdu ğu izci kulübü/kulüpler bünyelerindeki sayıya göre

Federasyonda temsil edilmektedirler. (8)

Son rakamlara göre ülke genelinde 43 ilde faaliyet gösteren Türkiye

Đzcilik Federasyonu onaylı kulüplerde 8333 Erkek, 4684 Kız olmak üzere toplam

13.017 lisanslı izci yer almaktadır. (bkz. www.tif.org.tr/kulupizcidurumu.html)

______

6- 28/02/2009 tarihli Ba kanlık seçimlerindeki delege sayısı 246. (bkz. delegeyeni, www.tif.org.tr ).

7- T ĐF, Đzcilik Federasyonu Ba kanlı ğı Adaylık Ba vurusu Đ lemleri ba lıklı yazısı ile adaylık ko ullarını ve seçim sürecini duyurmakta. (baskanadaylik2, bkz. www.tif.org.tr).

8- Kulüp Đzci Durumu listesinde bazı kulüplerin hiç lisanslı izciye sahip olmadı ğı görülmekte. En fazla üyeye sahip kulüpler olarak: 1. Đstanbul Büyük ehir Belediye Spor Kulübü: 7649 izci 2. Seyyah Đzcilik ve Do ğa Sporları Kulübü: 329 izci 3. Ba kent GS ĐM GS 205 izci

ile yer almaktadır.

(bkz. www.tif.org.tr/kulupdurumu.html )

119 Avrupa’da ulus-devlet olu umu süreçlerinde, toplumu gençlik üzerinden yeniden in a etmek projelerinde ciddi bir paya sahip olan gençlik örgütleri, içerisinde bulunulan ko ullara göre i levlerini yerine getirmi lerdir. Kıta içerisindeki kimi zaman çatı maya dönü en çeki melerde, ait oldukları ulusal de ğerlerin sözcülü ğünü, savunuculu ğu üslenmi lerdir. Yerine göre, sahip oldukları dinamizm ve becerilerini, ordu gerisinde etkin rol alarak, hatta do ğrudan cephede yer almı lardır. Prusya’da

Jimnastik örgütlerinden, Sokol Te kilatına bu örnekleri görmek mümkün..Zira,

Osmanlı gençlik örgütleri de ço ğu kez çalı malarının bir yerinde cephede ordunun yanındadır. Yine izcilik çalı malarına katılan ö ğrencilerin oymaklar halinde

Çanakkale’ye, Kurtulu Sava ı cephelerine katıldı ğını da biliyoruz. Ülkemizde,

özellikle Erken Cumhuriyet döneminde Sakarya , Đnönü , Dumlupınar gibi oymak adlarının alınması bir rastlantı de ğildir…

Đki Dünya sava ı boyunca devletlerin ulusal politikalarının veya dönemsel ikidarların ideolojik bir aracı olarak üniformalı gençlik örgütlenmelerinin hemen tamamı 1945 sonrası süreçte yeni ili kilerde varlık gösteremiyor.

Almanya ve Đtalya’nın öncü oldu ğu totaliter devlet yapılarının tarafı olarak Mihver Devletlerin Müttefikler kar ısında kesin yenilgisi ile ba layan süreçte

üniformalı gençlik örgütleri noktasında ülkemizde dahil bir geni bir co ğrafyada arayı lar ve tartı malar sona ermekte. Artık gençlik örgütlenmesi olarak örnek alınabilecek yapı izcilik olacaktır. II. Dünya Savaının Amerika Birle ik Devletleri ve Đngiltere’nin ba ını çekti ği müttefikler dı ındaki galibi Sovyet Rusya’da Ekim

Devriminden beri partiye ba ğlı örgütlenen Komsomolun “ Demirperde ” ülkeleri dı ında varlık göstermesi olanaksızdı. Öte yandan, Sovyetler Birli ği’nde ’45 sonrası egemen olan siyasetin, komsomol örgütlenmesini ülke sınırları dı ına ta ıma hedefinin olup olmadı ğı da tartı ılabilir.

Đngiltere çıkı lı izcilik çalı malarının, di ğer ülkeler tarafından izlenmesi,

120 kendi ülkelerinde benzer çalı maları ba latmalarının ötesinde, Đngiltere’nin dünyanın

çok geni bir alanında yönetti ği sömürgecilik ili kilerine ba ğlı ba ğlı olarak, izcili ğin sözü edilen topraklarda Dünya Đzcilik Örgütü altında örgütlenmekte oldu ğu görülür.

’45 sonrası ise Đngiltere’nin güçlü müttefi ği Amerika Birle ik Devletleri

öncülü ğü eli ile sürdürülen ili kilerin bir bakıma Birle mi Milletlere devri söz konusu . Yeni yapılanma sonrası Birle mi Milletler ve onun yan kurulu larının nüfuz alanını geni letti ği 1950’li yıllardan itibaren tüm dünyada izcilik tekilatları

WOSM’a dahil olmakta. Türkiye’nin de üyeli ğe 1950 yılında kabul edildi ği anımsandı ğında Dünya Đzcilik Örgütünün mevcut siyasal geli melerle olan ba ğı

önem kazanmakta.

Günümüzde WOSM, bünyesinde milyonlarca izciyi barındıran küresel

ölçekte bir örgüt olarak, izcilik çalı malarının yer aldı ğı ülkelerde izcilerle kuraca ğı ba ğlantıyı seçerken hükümet dı ı olma ölçütünü öne sürmektedir. Buna göre, izcilik

çalı malarının ülke düzeyindeki temsilci örgütleri, devlet yapısından ba ğımsız olacaklar ve e ğitim, tesis, lojistik vb. desteklerini merkezi hükümet olanakları dı ında kar ılayacaklardır. (10 )

Bu anlamda, ülkemizde sayıları yüz binlerle ifade edilebilecek MEB Đzcileri yerine (11) özerk olarak tanımlanan T ĐF, WOSM tarafından ülke temsilcisi kabul edilmektedir.

______

10-Dünya Đzcili ği’nin kurucusunun Powell, izcilik uygulamaları esnasında bir muvazzaf Đngiliz subayı idi ve ilk çalı maları için arazi tahsisi dahil Kraliyet tarafından her türlü deste ği almı tı…

11- MEB tarafından resmi olarak duyurulan bir sayısal veri olmamakla birlikte ülke genelinde binlerce ilk ve orta ö ğretim kurumunda kadrolu ö ğretmenler eli ile yürütülen büyük bir izcilik çalı ması oldu ğu kesindir. Resmi olmayan bir bilgiye göre, Türkiye genelinde yakla ık olarak 150.000 izci ve izci lideri oldu ğu belirtilmektedir. (bkz. en Đzciler El Kitabı ,2009:16)

121 Đzcilik çalı maları Ke aflık adı ile Osmanlı Devleti’nin son döneminde

Dünya siyasetinde yeniden yer alabilme çabalarının çerçevesinde Türk toplum ya amına katılmakta.. Her dönemde devletin denetimi ve deste ği ile günümüze dek varlı ğını sürdürerek geli mi bir olgu olarak izcilik Me rutiyetten Cumhuriyete, imparatorluktan milli devlete kendisini ifade edecek zemini her zaman bulmu tur.

Onun tarihsel sürecinde Mekteb-i Sultani’den Gayrimüslimlerin okullarına Osmanlı

Devleti’nin E ğitim serüveni vardır. Đttihat ve Terakki’ninin “ Mektepçilik ” anlayı ı,

Balkan Sava ları acılarının “ öç alma ” duyguları, Cihan Harbi ile kaybedilen toprakları geri alacak orduların arkasındaki “ millet-i müsellaha ” dü üncesi vardır.

Gökalp’in Yeni Attila ’sı Büyük Orta ’nın olu turdu ğu Altınordu ’nun ke afıdır bir bakıma… Prens Sabahattin ekolünün E ğitim sisteminde kendisine yer verilen izcilik,

Cumhuriyet ile birlikte Türk vatanda larına has hale getirilen gençlik te kilatıdır…

Robenson Karde lerden Selim Sırrı’ya Türk Spor tarihinde de yeri olan isimlerin ortak alanı olan izcilik çalı maları, yeni Türk devletinde bizzat Mustafa Kemal tarafından birçok vesilelerle kabul gören, onurlandırılan bir boyuta da sahiptir.

Bununla birlikte kurallar bu alanda da dı ımızda belirlendi ğinden her yeni geli meye göre çalı malar yeni biçim kazanmakta… Bu anlamda yılların birikimi kolayca gözden çıkarılabilmekte; Genç Dernekleri ve Güç Dernekleri örne ğinde oldu ğu gibi, ülkenin içerisinde bulundu ğu ko ullarda yeni ili kiler kar ısında bütün bir örgütlenme ortadan kalkmaktadır. Yine, Cumhuriyet sonrası yeniden Genç

Dernekleri tartı malarının o dönem Avrupasındaki siyasal görünümlerle e zamanlı sürdürülmesine tanık olmaktayız. 1950’li yıllardan itibaren WOSM ve WAGGS

çatısı altında yürütülen izcilik çalı malarında ise; bir yandan devletin büyük bir izci toplulu ğunu belirledi ği sınırlılık içerisinde örgütledi ğini di ğer yandan uluslar arası izci ili kilerinin beklentilerine yanıt verecek mekanizmaların da olu turuldu ğunu görüyoruz.

122

SONUÇ

Günümüzde Dünya ölçe ğindeki genel kabullerden birisi de ku kusuz

Đzcilik çalı malarının ırk, din, dil ve cinsiyet ayrımı gözetmeksin “ daha iyi bir dünya için reel katkılar sa ğlayan global bir hareket ” (1) oldu ğu dü üncesidir. Böylelikle izcilik, yer kürenin büyük bir alanında örgütlenmesini tamamlamı tek üniformalı gençlik hareketi olacaktır. Meselenin bu yönü ile ele alını ı sonucudur ki, ülkemizde izcilik konulu yayınlanmı eserlerin tümünde Đzcilik ba lı ğı altında, izcili ğin kurucusu olarak anılan Lord Baden Powell’ ın kısa bir hayat öyküsünün ardından izcili ğin amaçları, türesi, andı gibi bilgiler sıralanmakta ve son olarak teknik birtakım bilgiler verilmektedir. Đzcilik konusunda, Powell’ın ya am öyküsü ve ö ğretilerinin kısa bir özetinin verilmesi yolu ile izcilik açıklanmı sayılmaktadır. Zira, “ Batı ile ilgili konularda bilgi sahibi olundu ğunu kanıtlama çabaları yaygındır .”

(Sezer,1991:41) Oysa, her konuda oldu ğu gibi izcilik üzerine de söyleyece ğimiz sözlerin bizim sorunlarımız önünde nasıl bir kar ılık buldu ğu önemlidir.

Đzcili ğin, Đngiltere’de ya da Batıda ortaya çıkı ko ulları ve tabii ki amaçlarının de ğerlendirilmesi, sa ğlıklı bir izcilik tarihi için gereken ilk basama ğı olu turacaktır. Her eyden önce meseleleri kendi tarihi zemini içerisinde ve girdi ği ili kiler ile açıklamak durumunda olmalıyız. Powell’ın dahi izcili ğin çerçevesini

çizerken sürekli alıntı yaptı ğı, Batının kendi tarihi serüveni, bizim izcilik açıklamalarımızda göz ardı edece ğimiz bir olgu olamaz. Batı ülkelerinin Co ğrafi

Ke ifler adı altında dünyanın her bir bölgesine ula ması sonrası, bu bölgelerde kurdukları sömürge ili kileri sayesinde tarihte e i görülmemi bir denetime ve sonucunda zenginli ğe sahip oldu ğunu görüyoruz.. XIX. yüzyıldan itibaren ise artık bu zenginli ğin payla ım mücadeleleri söz konusu olacaktır.

Nitekim, Đngiliz General Powell da bu sözünü etti ğimiz sava larda görev

______1-Gökhan UZGÖREN’in Altın Defter’deki Önsöz yazısı.( Koz.M.Sabri ;2007:12)

124 almı bir subaydı .(2) Burası önemlidir, çünkü izcilik ile ilgili bize anlatılanlar arasında bu inceli ğe hiç de ğinilmedi ğini, üstelik kimi zaman Powell’ın kendi ülkesi ve toprakları için sava an bir kahraman oldu ğu hissini verecek tarzda anlatıma tanık oluyoruz. Yeri gelmi ken söylenmesi gereken bir husus da, yakın tarihimizde do ğruları ve yanlı ları ile yer almı , ama sonuç olarak Türk toplumunun gelece ği için

çaba sarf etmi ; ki iler, kurumlar - sözgelimi Đttihat ve Terakki Fırkası ve mensupları- hakkında birtakım ele tirilerin çokça dile getirildi ği tarih tartı malarımızda, izcilik ve onun kurucusu hakkında bir tek farklı de ğerlendirmenin bile yapılmadı ğını görmek aırtıcı olmaktadır.

Đki dünya sava ına neden olacak payla ım kavgası dı ında bu dönem

Avrupasında ba kaca sorunların da yer aldı ğına tanık oluyoruz. Endüstri devriminin getirdi ği yeni sosyal sınıflar arasındaki uçurum ve buna bağlı çatıma her geçen gün artmaktadır. Henüz zenginliklerin payla ılması gerçekle medi ği için sermaye eksenindeki ili kiler bir tehdit olma özelli ğini sürdürmektedir. Avrupa’da öteden beri var olmu mezhep çatı maları da tam anlamı ile sonlandırılmı de ğildir.

(Çalı mamızın ba ında da belirtti ğimiz gibi Powell’ın ülkesi Birle ik Krallı ğın ada devletçiklerinden olu uyor olmasının üzerine, Katolik-Protestan gerginlikleri ve

Đrlanda sorununun eklenmesi, toplumsal yapıda çok ciddi sorunlara yol açmaktaydı.)

Bu dönemde Batı, içerisinde bulundu ğu sorunlara çözüm üretme

çabasındadır. Birçok dü ünür, tarihçi Batının kendine özgü sorunlarına yine kendi gerçeklerine uygun kuramsal çerçeveler sunacaklardır. Belli bir süre sonrasında

Sosyoloji olarak kabul edilecek bu arayı , bir bakıma toplumsal düzeni sa ğlama misyonuna talipti. Đ te bu sosyal ortamda Powell’ın bir modern denemesini görece ğiz.

______2- Bu noktada her ne kadar tartı maya açılmadı ğını görsek de, en azından Crime Sava ı ya da Boerler Sava ının bir yurt savunması olmadı ğını kesin olarak söyleyebiliriz.

125

Çalı ma, Đngiltere üzerinde hayata geçirilmi de olsa, çalı manın dayandı ğı tarihsel ögelere, ahlak kurgusuna – birinci el kaynaklardan- bakıldı ğında, tüm Batı toplumlarının bu projeye bir anda katılabilece ği söylenebilir.

Burada ilk anda ortaya çıkan sorulardan birisi, Powell’ın bu izcilik deneylerini yaptı ğı sırada orduda görevli üst düzey bir komutan oldu ğu dü ünüldü ğünde, bu projenin o dönemki Đngiliz Devleti ile bir ba ğlantısının olup olmadı ğı yolundadır…

Powell, toplum sorunları kar ısında çözüm arayı ında bir vatanda olarak tanıtılmaktadır. Bu tanımlama Batı için bilinen bir açıklamadır. Çünkü hemen her dönemde “ Batı’da ki isel giri imcili ğin övgüsüne tanık olunmaktadır .” (a.g.e.:42)

Sorun, ortaya konan tasarının ulusal çıkarlar ile ne derece örtü tü ğüdür. Đzcilik, her ula tı ğı toplumsal yapıya Batı de ğerlerini bir ekilde tanıtacaktır. Övgü, projenin

Batı Dünya egemenli ğini sürdürme çabalarındaki katkısına ba ğlı olacaktır.

Bu biçimi ile Đngiltere’de Kraliyet tarafından da her türlü deste ği alan

Powell’ın izcilik çalı malarının, öncelikle Đngiliz Milletler Toplulu ğu üye co ğrafyasında yayılmaya ba ladı ğını görüyoruz. Đzcilik Avrupa’nın di ğer bazı

ülkelerinde de yer almaya ba lamı tır. Ancak bu arada Avrupa’da, Prusya ba ta olmak üzere ba ka üniformalı gençlik hareketleri de belirmeye ba lamı tır.

Đngiltere’nin sahip oldu ğu egemenlik ili kilerine yöneltilen bir itirazın sözcüleri olan

ülkelerin kendi ulusal çıkarları do ğrultusunda konuya önem verdi ği kesindir. Sözünü etti ğimiz çerçevede, Gençlik, toplumda gerçekle mesi istenen de ğiimin bir modeli olarak algılanacak, bir ba ka anlatımla, gençlik örgütleri devlete ait siyasetin dinamik, sa ğlıklı ve gözü pek uygulayıcıları olacaktır. Buna bağlı olarak Đki dünya sava ı aralı ğında Alman, Đtalyan, Bulgar, Çek, Rus birçok gençlik örgütünü görmekteyiz.

126 Batı devletlerinin egemen oldu ğu yeni ili kilerde yer alamayan

Osmanlı Devleti’nin, “ Hasta Adam ” olarak nitelendirildi ği bu dönemde; Powell’ın

çalı masının çok kısa bir süre de Türk kamuoyuna duyuruldu ğunu belirliyoruz.

Hemen ardından 1911 yıllarında ilk denemeleri hayat bulmakta…. Edirne’ deki bu

çalı maların daha sonra salt askeri amaçlı oldu ğu ileri sürülerek sürecin dıında sayılması söz konusu. Bilinen anlamı ile izcilik 1912 yılında Galatasaray ve Đstanbul

Sultanilerinde ba latılmakta. (3) Yine bu noktada farklı tartı malar da vardır. Đzcili ğin o ilk dönemki adı ile Ke aflı ğın bize daha çok Đttihat ve Terakki kanalı ile ve Prusya gelene ği üzerinden gelmesi gibi... Zira, kendini ifade edebilme ve belli bir siyaseti topluma sunma gayretleri içerisinde E ğitime önem vermi olan Đttihat ve Terakkinin, açtı ğı okullarda izcili ğe yer verilmektedir. (4) Öte yandan aynı dönemde Anglo-

Saxon modeli okullar yanında Prens Sabahattin yanlılarının, ülkemizdeki izcilik literatürüne ili kin katkılarına da de ğinmi tik.

Balkan Sava ları sonrası bu ilginin daha netle ti ği, Güç Dernekleri, Genç

Dernekleri gibi olu umlarla, izcili ğin dı ında artık do ğrudan Alman gençlik örgütleri ile benze en yapıların ortaya çıktı ğı söylenebilir. Burada en temel kaygı, ordu arkasında bir milis örgütlenmesinin olu turulmaya çalı ılmasıdır.

Aynı dönemde Osmanlı Devleti içerisinde uzunca bir zamandır büyük bir etkinlik alanına ula mı gayrimüslim toplulukları ba ta okulları olmak üzere Kilise,

Yayınevleri, YMCA gibi yan kurulu ları ile Đzcilik faaliyetlerine katılmı lardı.

Ülkenin dört bir yanında açılmı Misyoner okullarının da oldukça etkili oldu ğu bu

______

3- Bu çalı malarda adı geçen Robenson karde lerin de baba tarafından Đngiliz olmaları ilginç bir rastlantı olarak sayılabilir. 4- Me rutiyetin ilk yıllarından itibaren Đttihat ve Terakki’nin “ mektepçilik ” ile ilgilendi ğini belirten Ülken, parti okulu olarak Selanik, Edirne ve Đstanbul’da açtı ğı okullarda pedagoji fikirlerinin yayılması için elveri li bir alan olu turdu ğunu ifade etmekte.( Ülken ,2005: 451) Ethem Nejat, Nafi Atıf ve Behçet Bey gibi isimlerin bu okulların temsilcileri oldu ğu dü ünüldü ğünde Devlette e ğitim ve izcili ğin bir arada ele alındı ğı görülmekte…

127 dönemde haritalar üzerinde payla ım tartı maları, gayrimüslimlerin ba ğımsız devlet kurma idealleri gölgesinde yapılmaktaydı. Đmparatorlu ğun Cihan Harbinden Sevr ile yıkılmı olarak çıktı ğı süreçte artık i galler de ba lamı tır. Mütareke devri diye anılan tarihsel aralıkta, azınlık okullarındaki izci örgütleri i gal güçlerinden de aldıkları destek ile yıkıcı bir kampanya ba latmı lardır. Özellikle Đstanbul ve

Đzmir’de Rum-Ermeni izcilerinin ortaya koydu ğu tavır, izcilikte hep sözü edilen izci karde li ği ile açıklanamayacak bir durum sergilemektedir. Yine bu sebepten olsa gerek, Mafeking Kasabası ile Brownsea arasındaki ili kinin gündeme gelmemesi gibi igal yıllarında Đstanbul’da bir çe it “ Bo ğazlar Komisyonu “ gibi Beynelmilel Ke af

Te kilatı oldu ğu, bu te kilatın ba ında da bir Đngiliz Albayın bulundu ğu gerçe ği de anımsanmayacaktır.

Đttihat ve Terakki mensuplarının sava ko ullarında gençleri orduya hazırlamak projelerinin paramiliter önadı ile sıkça açıklanmasına kar ın, Rum

Đzcilerin, Đzmir’de Yunan Đ gal Kuvvetlerinin emrinde Devriye görevi yaptıklarının tartı ılmaması gibi..

On yıllık sava sürecinin Milli Mücadele döneminde Kazım Karabekir

Pa a’nın da Osmanlı Genç Dernekleri örne ğinde ama oldukça fazla özgün yanları da içeren Çocuklar Ordusu çalı masına rastlıyoruz.

Karabekir, bir yandan Do ğu Anadolu’daki yetim çocukları topluma kazandırırken bir yandan da özgün bir izcilik denemesi gerçekle tiriyor. O sıralar bölgede Amerikalı “ uzmanlar ” tarafından Ermeni çocuklar “ Yetimhanelere ” toplanmaktaydı. Anla ılan Karabekir, ki isel gayreti ile süreci devletin lehine

çevirmeye çalı makta idi. Öte yandan Karabekir, bu projesinde mar lar besteliyor, skeç tarzı oyunlar yazıyor, Anadolu’daki izci te kilatları arasındaki i birli ğine ve egüdüme katkılar sunuyor. Pera’da ehit çocuklarından olu an Gürbüz Alayını

128 yürütüyor. En önemlisi tüm bunları yaparken Mösyö Parfitte, Mirliva von Hoff veya

B.P. ö ğretilerini de ğil, kendince olu turdu ğu bir sistemati ği kullanıyor.

Cumhuriyet ile birlikte izcilik çalı maları yasal düzenlemeler dönemine girmekte. Yeni Türk Devleti, ulus-devlet yapılanması üzerinden ilk olarak izcili ği belli bir denetim altına alıyor. Kimlerin ne ekilde izcilik yapabilece ğini belirliyor.

Tevhid-i Tedrisattan Tapu Kanununa bir dizi önlem ile izcili ğin de içinde oldu ğu eğitim sürecini ulusal ve laik bir temele göre biçimlendiriyor. Maarif Vekaleti içerisindeki izcilik, bu yönü ile günümüz Milli E ğitim Bakanlı ğı Okul Đçi Beden

Eğitimi Spor ve Đzcilik Dairesine ula ıyor. Yasal düzenleme metinlerinde görülebilecek bazı ayrıntılar dı ında özünde izcilik konusunda bir tartı ma meydana gelmiyor.

Cumhuriyetin ilanından bir süre sonra ba layıp 1950’li yıllara dek süren bir Gençlik Te kilatı tartı ması ya anıyor. Mecliste, siyasette ve kimi zaman basında yer alan bu tartı manın özünde o dönem Almanya, Đtalya ve Rusya’da olu turulan

Gençlik Örgütlerinin benzerini kurmak fikri oldu ğu görülüyor. Esasen bu dönem için

Türkiye’nin Avrupa’da olup bitenler ile ilgili tartı maların yo ğun oldu ğu bir zaman diyebiliriz. Sonradan, II. Dünya Sava ı için, “ Türkiye sava dı ında kalmasını bilmi tir.” denilse de; dönemin tartı maları ve e ğilimleri de ğerlendirildi ğinde, ya ananların bu açıklama ile çabucak açıklanamayaca ğı söylenebilir.

Türk Oca ğı’nın yerine Halkevlerinin kurulması ve kısa sürede

örgütlenmesi, bilinen tartı manın bitti ği gibi yorumlanabilir. Ancak, 1937 yılında bile Alman Gençlik Te kilatı Ba kanı Türkiye’ye gelmekte ve en üst düzeyde kabul edilmektedir.

Çalı mada Halkevlerinden, MTTB’den de kısaca bahsedildi. Zira dönem itibari ile gençlik örgütlenmeleri ile izcili ğin temas etti ği anlar olacaktır.

129 II. Dünya Sava ı ile birlikte dünyada yeni dengeler olu tu ğunu biliyoruz.

Yalta Konferansı ile nüfuz alanları payla ılıyor. Tek ülkede Sosyalizm anlayı ı ve ardından Demirperde kavramı sonrasında Batılı Demokrasi anlayı ı dünyanın geri kalanı için tek seçenek olacaktır. Türkiye’nin de Almanya’ya Sava ilanı sonrası girebildi ği Birle mi Milletler, yeni ili kilerde Anglo- Saxon gelene ğini de daha güçlü hale getirmi tir. Artık Batının bu konumunu tartı ma konusu yapmadı ğını görmekteyiz.

Đki Dünya sava ı arası büyük ideallerin sözcüleri olan Almanya ve Đtalya yenilmi tir. Böylelikle üniformalı gençlik hareketi olarak varlı ğını sürdürebilecek, bir ba ka ifade ile bu yetkiye sahip olacak tek kurulu Dünya Đzcilik Hareketi olacaktır. Sosyolojide sistem tartı malarının bitti ği, siyasette Demirperde dı ındaki tek seçene ğin Hür Dünya oldu ğu yeniden yapılanma döneminde -1945 sonrası reorganizasyon süreçlerinden ba ğımsız oldu ğu dü ünülemeyecek bir biçimde- artık

ülkelerin birer birer WOSM yani Dünya Đzcilik Te kilatına üye olarak kabul edildi ğini görece ğiz. (5) Öyle görünüyor ki Powell Ö ğretilerinin dı ında bir söz ile ortaya çıkacak her üniformalı gençlik hareketi daha en ba ından bir takım olumsuz tanımlamalarla kar ıla acaktır.

Çalı mamızın bir bölümünde de ülkemizdeki izcilik hareketlerinin bugününe de ğindik. 1950 yılında WOSM üyesi olan Türkiye açısından da tartı ma bitmi tir. E ğer gençlik belli bir program dahilinde üniformalı bir hareket içersinde bulunacaksa, bu izcilikten ba kası olamaz. Đlk sorun içerikle ilgilidir. Zambak içine ay-yıldız konulması gibi birkaç yöntem ile izcilik ulusal unsurlara kavu acaktır.

Đkincisi beklentilerdir: Gürbüzlerin iyi bir asker olması amaçlanmı tı.

______5- WOSM üyesi 160 ülkenin, 136 tanesi örgüte 1945 sonrası üye olmu tur. (www.scout.org.tr/ somestatistic .html, 20 Mayıs 2009)

130

1968’lerde Asi gençlik ile mücadele ve köye ili kin proje üretme gibi hedefler vardır. 1980 sonrasından günümüze kadar ise tüm yasal metinlerde Atatürk

Đlke ve Đnkılapları vurgusu görülmekte.

WOSM, Milli E ğitim Bakanlı ğı Đzci te kilatını muhatap olarak kabul etmemekte. Belki bir parça bu sorunun da çözümü olması bakımından Ba bakanlı ğa ba ğlı ama aynı zamanda özerk olacak Türkiye Đzcilik Federasyonu kuruluyor. Halen devam eden bu ikili yapı beraberinde bazı yeni olguları getiriyor Türk izcili ğine…

MEB izcileri ile ülke genelinde örgün e ğitim kurumlarında geni katılımlı resmi faaliyetler yürütülüyor. Öte yandan daha çok okul dı ı izcilik çalı malarını sürdürmek üzere kurulan Türkiye Đzcilik Federasyonu da, Yerel Yönetimler ile ortak bazı projelerde yer almakta.

Balkan Sava ları sonrasından itibaren olu turulan ülkede olu turulan gençlik örgütlenmelerinde, devletin kurucu ve denetleyici vasıflarının Yeni Türk

Devletine aktarılması söz konusudur. Bu süreklilik olgusunu, I.Dünya Sava ı sonrası gerçekle tirilen idman bayramlarından, Cumhuriyetin Gençlik ve Spor Bayramına bir dizi faaliyette görmek mümkün. Üstelik, bu iki ayrı tarihsel sürecin ortaya konan etkinliklerin ötesinde ortak dü ünce ve eylem adamları da olacaktır. Varlı ğını her zaman belli edecek olan temel kaygı, okul içini de kapsayan gençlik örgütlenmesi olarak izcili ğin belirlenen sınırları a madan, denetlenebilir niteli ğini yitirmeden etkinli ğini sürdürmesidir. (6) Öte yandan, ülkemizde hemen her alanda, uluslar arası normlara uyum süreci adı altında yürütülen çalı malar ele alındı ğında, binlerce çocuk veya gencin, Milli E ğitim Bakanlı ğına ba ğlı izciler olarak Dünya Đzcilik Örgütü

______6- Belki de bu bakı açısının bir ürünü olarak, günümüzde bir izci ünitesinin faaliyetlerine ba lama süreci, tescil i lemleri olarak adlandırılmaktadır...

131 tarafından tanınmayan bir mekanizmada yer almalarının bir anlamının oldu ğu muhakkaktır...

Çalı mamızın ba ında da de ğindi ğimiz gibi salt olaylar ve ki iler

üzerinden kronolojik bir sıralama mantı ğı içerisinde ilerleyen Đzcilik Tarihini ortaya koymadık. Bu türden bilgilerin zaten bizlere ısrarla sunuldu ğunu belirttik. Đzcili ği ortaya çıktı ğı ko ullardan itibaren, ülkemize giri i ve sonraki süreçlerinde de olmak

üzere tarihsel boyutu içerisinde ele almaya çalı tık. Cumhuriyet Türkiyesinde basılan ilk kitaplardan birisi olan Powell’ın Erkek Çocuklar Đçin Đzcilik adlı eserinin 1964

çevirisinden sonra bir daha basılmaması bizce bu bakımdan önemli.

Günümüzde izcilik denilince bir sayfalık tanıtıcı bilgi sunulacak, çalı mamız boyunca tartı maya açtı ğımız konular üzerinde ise bir de ğerlendirmeye tanık olmayaca ğız. (7)

Bu a amada toplum sorunları önünde izcili ği de ğerlendirdi ğimizde, içerdi ği bir takım ö ğretilerle çocukların ve gençlerin toplum yararına yeti mesini sa ğlayabilecek özelliklere sahip oldu ğu söylenebilir.

Ama bu durum, izcilik dı ında da benzer kaygıları güden örgütlerin hiçbir zaman tartı ılmaması anlamına gelmemelidir. Đzcilik Batıda, kendisi ile e zamanlı olarak kurulan birçok gençlik örgütü gibi politik ve askeri kaygılar ile ortaya konan bir çözüm arayı ıdır. Sezer, gerçekte batının önerdi ği çözümlerin öncelikle kendi iç sorunlarıyla ilgili oldu ğunu, yeryüzünde elde ettiği yer bakımından da akıl ürünü olarak tanıttı ğı bu sonuçları evrensel olarak bütün toplumlara dayattı ğını belirtmektedir. (Sezer,1997:97)

______

7-1937’de Arıkan, izcilik üzerine yayınlanmı kitap azlı ğından yakınmakta. ( Bovet ,1937:2) Bu tarihten sonra 1964’de Powell’ın temel eseri ikinci kez Türkçe’ ye çevrildi. Đzcili ğin ülkemize geli inin 100. yılında konu hakkındaki kaynakça, El Kitapları ve günümüzde bilgisayar ortamındaki sunuların ötesine geçmi de ğildir .

132 Bu anlamda en büyük sorun da, ülkemizde belli bir konuda, sözgelimi gençlik örgütleri üzerine özgün çözüm ve proje arayı larının önüne çıkan engel biçiminde olmaktadır. Zira, “ Batı-dı ı toplumların ayrı bir çözüm aramalarına gerek kalmadı ğı gibi bulabilecekleri çözümler de akıl dı ı sayılacaktır . (a.e.:97)

Di ğer yandan izcilik üzerinden birtakım siyaset anlayılarının gençleri yönlendirmeye çalı ması da kaçınılmazdır. Ve durum ülkemizde kimi zaman ileri sürüldü ğünün aksine, izcili ğin Batı’da ortaya çıkı ından bugünkü uluslar arası

örgütlenmesine kadar Batı izcili ğinde hep olagelmi tir. Sorun hangi siyasetin belirleyici olmasında kar ımıza çıkacaktır. Đzcili ğin ülkemizdeki geli imini toplum sorunları önünde ve tarihsel süreçler bakımdan ele alma zorunlulu ğumuz vardır.

Yüzlerce yıldır üzerinde yı ğınla planın yapıldı ğı, bir takım projelerin defalarca uygulanmaya çalı ıldı ğı bir co ğrafyanın sakinleri olarak, olayları tahlil ederken kendi

çıkarlarımızı gözetmeyi elden bırakamayız. Bunun aksini, ileri sürmek “ hükümet dı ı” (non-goverment) olarak tanıtılacak çalı maların salt kendilerince açıklanan amaçları gerçekle tirmek üzere hareket etti ği tezini savunmak anlamına gelecektir.

Bu yüzden çalı mamız boyunca öncelikle konuyu ortaya çıkı ından küresel bir hareket olu unu girdi ği ili kiler temelinde ele aldık. Ülkemizde Đzcilik

Tarihi denildi ğinde neredeyse hiç gündeme getirilmeyen olaylar ve olgular

üzerinden, izcili ğin tarihi dokusunu ve günümüzdeki i levini tartı tık. Bugün izcili ğin, gençlik ve gençli ğin toplumsalla ması sorunları önünde ne gibi çözümler

üretebildi ği, gelecek tasarımlarımız ile ne ölçüde uyu tu ğu tüm boyutları ile analiz edilmelidir.

Sosyolojimiz, toplum sorunları önünde kendi sözünü söyleyebildi ği

ölçüde saygınlı ğını kazanmı tır. Aksi takdirde aktarma bilgisinden öteye gidememi olacaktı. Bugün Batıda sosyolojinin, toplum sorunlarına bir çözüm getirme iddiasından uzakla arak, alt dallar adı altında anketler, monografiler ile sosyoloji

133 yapma iste ğine benzer biçimde; Gençlik örgütlenmelerinin nasıl olaca ğı, toplumda hangi dayanak noktalarına temas etmesi gibi sorular tartı ma konusu yapılmadan, dünyadaki her gencin bir gençlik örgütü içerisinde yer almak istiyorsa, izci olması

öngörülmektedir. Oysa, “ bugün Türk sosyolojisi, Dünya üstünde toplumumuza bir yer edindirme çabasında; dünyayı kendi bilinci ile algılayacak, onu tasnif edecek, ve bu temelde onu biçimlendirme giri imlerine öncülük edecek, tarihi geli melere yön verecek birikime ula mı iken” (Ertürk,2002:32) kendi toplumsal ko ullarımızın

ürünü olabilecek ve bu yönü ile sorunlarımız önündeki çözüm boyutu ile olsun, gelecek tasarımlarımızda örnekli ği ile olsun, bize ait olacak yapıları de ğerlendirmeyi

önemli bulmaktayız.

Bu anlamda belki de Đzcilik yerine bamba ka içerikte ve biçimde, bu arada Türk toplumunun çıkarlarını öncelikli olarak gören bir Gençlik Örgütlenmesi

–daha önce oldu ğu gibi- tartı maya açılabilir. Bu tartı ma, -geçmi te Đngiliz

Himayesinin; Amerikan Mandacılı ğının dahi kabul gördü ğü hatırlandı ğında-

Günümüzde küreselle me siyasetlerinin uygulanması ve onun ticari, kültürel sonuçları konusunda son derece istekli kimi toplum kesitlerinde, belli önyargılarla

çizgi dı ı görülse dahi, ülkemizin hak etti ği bir gelecek hedefini gerçekle tirme yolunda toplumumuza yeni bir ufuk sunabilecektir.

134

KAYNAKÇA

Kitaplar

Ak in, Prof. Dr. Sina: Kısa Türkiye Tarihi , Đstanbul, Türkiye Đ Bankası

Kültür Yayınları,2009

Anderson, Benedict Hayali Cemaatler: Milliyetçili ğin Kökenleri ve

Yayılması, Đstanbul, Metis Yayınları,1995

Arkan, Mehmet Đzcilik ve Tatbikatı , Ankara, Milli E ğitim

Basımevi,1944

Atabeyo ğlu, Cem Atatürk ve Spor , Ankara, T.C. Ba bakanlık Gençlik

ve Spor Genel Müdürlü ğü Yay. 1989

Atalay, Bülent Fener-Rum Ortodoks Patrikhanesinin Siyasi

Faaliyetleri :1908-1923, Đstanbul,TATAV Yay., 2001

Atatürk, Mustafa Kemal Nutuk, ,Ankara, TDK Yayınları,1973

Bardakçı, Murat ahbaba, Đstanbul, Pan Yayıncılık, 1998

Bediz, Rıza Đzcilik ve Đzci Kampları , Đstanbul, Pedagoji Cemiyeti

Yayınları,1955

Berber, Engin Sancılı Yıllar: Đzmir 1918-1922 , Ankara, Ayraç, 1997

Berkes, Niyazi Türkiye’de Ça ğda la ma , Đstanbul, Do ğu-Batı

Yayınları,1978

136 Bovet, Pierre Đzcili ğin Psikolojik Temelleri , Çev. Mustafa

Iıksal, Đstanbul, Bozkurt Basımevi, 1937

Bora, Tanıl Türk Sa ğının Üç Hali , Đstanbul, Birikim Yay.,1998

Carr, Edward Hallet Tarih Nedir?, Đstanbul, Đleti im yayınları,1996

Carr, Edward Hallet Milliyetçilik ve Sonrası , Đstanbul, Đleti im Yay.1993

Cılga, Aynur Atatürk’ün Yüzüncü Do ğum Yılında: Đzcilik ve Bo

Zamanları De ğerlendirme Genel Müdürlü ğü,

Ankara, Gençlik ve Spor Bakanlı ğı Yay.,1981

Çakmak, Zafer Yunan Đ gali ve Rum Mezalimi , Đstanbul, Yeditepe

Yayınları,2007

Çavdar, Tevfik Türkiye’nin Demokrasi Tarihi : 1839-1950 ,Ankara,

Đmge Yayınevi,1995

Dimitrov, Georgi Gençlik Đçin Notlar , (Çev. Adem Artam) Đstanbul,

Evrensel Basım Yayın, 1997

Dündar, Fuat Modern Türkiye’nin ifresi : Đttihat ve Terakki’nin

Etnisite Mühendisli ği: 1913-1918, Đstanbul, Đleti im

Yayınları,2008

Emre, Ahmet Cevat Đki Neslin Tarihi: Mustafa Kemal Neler Yaptı

Đstanbul, Hilmi Kitabevi,1960

Engin, Saffet Kemalizm Đnkılabının Prensipleri ,Büyük Türk

137

Medeniyetinin Tarihi ve Sosyolojik Tedkikine

Medhal, Đstanbul,1938(C.I)

E.W. Hopkins-G.F.Moore- Tarihte ve Günümüzde Misyonerlik ,

M.Halidi Đstanbul, Örgüm Yayıncılık,2006

Erçin, Arhan Acemi Đzciler Đçin: Đzcilik, Đstanbul, Ahmed Said

Matbaası, 1961

Friedrich,Carl- Totaliter Diktatörlük ve Otokrasi ,(Çev. O ğuz

Brezinski,Zbiegniew Onaran) Ankara,Türk Siyasi Đlimler Derne ği Yay.,1964

Dumont, Paul- Bir Đmparatorlu ğun Ölümü: 1908-1923 ,

Georgeon,François Đstanbul,Cumhuriyet Yayınları,1997

Gökalp, Ziya Kızılelma , (Der. Hikmet Tanyu) Ankara, Elips

Kitap,2008

Güvenç, Nusret Cumhuriyetin 50.Yılında Đzcili ğimiz , Ankara, Yatılı

Bölge Okulu Basımevi,1974

Gürses, Fulya Dünya’da ve Türkiye’de Gençlik , Đstanbul,1997

Hikmet, Nazım Đlk iirler- 8 , Đstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2009

Đzci Ahmet Türk Đzcilik Te kilatı ,Đstanbul,Milliyet Matbaası,1930

Johnson M.A., Đstanbul 1920 , Đstanbul,Tarih Vakfı Yurt Yayınları,

Clarence Richard 2007

138 Karabekir, Kazım Çocuk Davamız: Ö ğütlerim ,Đstanbul,Anadolu

Matbaacılık,1990

Karabekir, Kazım Türkiye’de ve Türk Ordusunda Almanlar ,

(Haz. Yrd. Doç.Dr. Orhan Hülagü- Ömer Hakan

Özalp) Đstanbul, Emre, 2001

Karpat, Kemal Türk Demokrasi Tarihi , Đstanbul, Afa, 1996

Kocaba oğlu, Uygur Anadolu’daki Amerika , Đstanbul, Đmge,2000

Koz.M.Sabri,Do ğan,Enfel Mustafa Kemal’in Yakasındaki Rozet / Altın Defter

Đstanbul, ĐELEV Yayınları, 2007

Lahire, Jean de Đzciler Kıralı , (Çev. T.D., C.C.) Đstanbul, Ülkü

Matbaası, 1934 ( Çocuk Sesi Dergisinin ilavesi)

Lenin, Vladimir Ilyich Gençlik Üzerine , (Çev. Kenan Somer), Ankara, Sol

Yayınları, 1993

Lüküslü, Demet Türkiye’de “Gençlik Miti ” ,

Đstanbul, Đleti im,2009

Malik, A.Hilmi Đnkılap Yolunda , Ankara, Kitap Yazanlar

Kooperatifi Ne riyatı,1933

Mardin, erif Türkiye’de Toplum ve Siyaset,: Makaleler ,

Đstanbul, Đleti im Yayınları, 1991

Marss, Jim Gizli Dünya Đmparatorlu ğu: Dünyayı Yöneten

139

Gizli Güçler , Đstanbul, Truva Yayınları, 2006

Okay, Cüneyd Eski Harfli Çocuk Dergileri , Đstanbul, Kitabevi,

1999

Özgüldür, Dr. Yavuz Türk Alman Đli kileri (1923-1945) ,Ankara,

Genelkurmay Ba kanlı ğı .Yayınları.,1993

Powel, Baden Erkek Çocuklar Đçin Đzcilik , (Çev. A.Uysal ve

N. Erkal) Đstanbul, M.E.B.Yayını,1964

Pura, Fuat Bizde ve Dünyada Đzcilik , Ankara-Đstanbul,

Alaeddin Kıralı Basımevi, 1939

Sezer, Baykan: Sosyolojinin Ana Ba lıkları ,Đstanbul, Đ.Ü.E.F.

Yayınları,1985

Sezer, Baykan: Türk Sosyolojisinin Ana Sorunları

Đstanbul,Sümer Kitabevi Yay.,1988

Sezer, Baykan: Batı Dünya Egemenli ği ve Endüstri Devrimi,

Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi,1997

Soyak, Hasan Rıza Atatürk'ten Hatıralar ,Đstanbul,Yapı Kredi Bankası

Yayınları,1973

Soysal, Selahattin Türk Đzcili ği’nin 60 .Yılı : 1912-1972 ,Ankara, Gençlik

ve Spor Bakanlı ğı Đzcilik Genel Müdürlü ğü Yay., 1972

140

ano ğlu, Sıtkı Yavrukurt El Kitabı , Đstanbul, Türkiye Ticaret

Postası Matbaası, 1961

Tanrıöver, Hamdullah Suphi Da ğyolu , Ankara,Türk Ocakları ilim ve Sanat

Heyeti,1931

Tanrıöver, Hamdullah Suphi Seçmeler ,Haz.:N.Sepetçio ğlu, Đstanbul,Devlet

Kitapları,1971

Teveto ğlu, Dr. Fethi Hamdullah Suphi Tanrıöver ,Ankara,Kültür ve

Turizm Bakanlı ğı Yayınları,1986

Tunaya,Tarık Zafer Türkiye’de Siyasî Partiler ,Đstanbul, Arba Yay1952

Tunçay, Mete T.C.'nde Tek Parti Yönetiminin Kurulması:

1923-1931, Đstanbul, Cem Yayınevi,1989

Uzgören, Gökhan Đzcilik Tarihi , Đstanbul, Papatya, 2000

Ülken, Hilmi Ziya Türkiye’de Ça ğda Dü ünce Tarihi , Đstanbul,

Ülken Yayınları, 2005

Vahapo ğlu, Dr.M.Hidayet 19.Osmanlı’dan Günümüze Azınlık ve

Yabancı Okullar , Đstanbul, MEB Yayınları,2005,

Cumhuriyetin 75. Yılında: MEB I.Ulusal Đzcilik

Sempozyumu: 14-15 Kasım 1998/Eski ehir

(Haz. MEB), Đstanbul, M.E. Basımevi, 1999

141

Liderlik Temel Kitabı ,(Haz. Đl Đzci Kurulu)

Đstanbul, Đl Đzci Kurulu Ba kanlı ğı Yayınları,2003

OBES ĐD Yıllık , (Haz. MEB) M.E.Basımevi, Ankara,2008

en Đzciler El Kitabı , Đstanbul, Uysal Yayınevi, 2009

Đzci Velileri Đçin Notlar , (Haz. MEB) Ankara,Türk

Tarih Kurumu Basımevi,1961

1945 Đzci Gösterileri , Milli E ğitim Bakanlı ğı, Beden

Eğitimi Genel Müdürlü ğü, t.y.

Makaleleler

Air, Vildan Türk Đzcilik Tarihine Kısa Bir Bakı I , Türk Spor

Kurumu Dergisi , 1938,Sayı: 96:2

Air, Vildan Türk Đzcilik Tarihine Kısa Bir Bakı II , Türk Spor

Kurumu Dergisi , 1938,Sayı: 97:2

Air, Vildan Türk Đzcilik Tarihine Kısa Bir Bakı III , Türk Spor

Kurumu Dergisi , 1938,Sayı: 98:2

Avcı, Yrd.Doç. Dr. Orhan Genç Dernekleri ve Cumhuriyet Türkiye’sine

142 Etkileri, Bilim Yolu , Kırıkkale Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü Dergisi,1 Sayı:1,1998, ss.257-268

Aydemir, evket Süreyya "Genç Nesil Meselesi", Kadro , 1932,Sayı: 4:ss. 5-7

Ba man, Avni Gençlik Te kilatı, Hayat (C: 1, No: 1,1-2 K.ewel

1926): 16-17, Atatürk Devri Fikir Hayatı , Haz.:M.

Kaplan Ankara,Kültür Bakanlı ğı, C: 2 1986 ,ss.621-624

Balcıo ğlu, Mustafa “Osmanlı Genç Derneklerinden Đnkılap Gençleri

Derneklerine”, Türk Kültürü , S.346,1992,ss.98-102

Baltacıo ğlu, Đsmail Hakkı “Memlekette Bir Gençlik Meselesi Var”, Yeni Adam,

Sayı 199,1937

Demirci, Dr. H. Aliyar Tek Parti Döneminde Siyaset-Gençlik Đli kilerine Bir

Örnek: Gençlik Te kilatı Tasarıları, Siyasal Bilgiler

Fakültesi Dergisi , Ankara,2003, C.58, Sayı 2 ss.56-77

Ercan, Yavuz ”Türkiye’de 15. ve 16. yüzyıllarında Gayr-ı

Müslimlerin Hukuki, Đçtimai ve Đktisadi Durumu”

Belleten, Ekim 1983,s.1134

Ertürk, Recep Cumhuriyet Döneminde Bir Le Playcı:Tahsin

Demiray, Sosyoloji Dergisi , Đstanbul, ,3. Dizi,1.Sayı

Đstanbul Üniversitesi Edebiyat Fak. ,1989,ss.107-147

Ertürk, Recep Türk Sosyoloji Tarihi Çalı maları ve Hilmi Ziya Ülken,

143 Türk Yurdu , Ankara, 2002 , C.22, Sayı:174, ss.27-32

Güven, Yrd.Doç.Dr. Đsmail Osmanlı’dan Günümüze Đzcili ğin Geli imi ve Türk

Eğitim Tarihindeki Yeri, Ankara, Ankara Ünv. E ğitim

Bilimleri Fakültesi Dergisi ,C:36,S.:1-2, 2003,ss.65-73

Güven, Özbay Atatürk Döneminde Türk Đzcili ğine Bir Bakı Ankara,,

Türk Yurdu C:21,S.:168, A ğustos 2001, ss. 22-29

Kır an, Nizamettin Rıfat "Đzcilik I", Türk Spor Kurumu

Dergisi ,1937,Sayı:71:6

Karaküçük, Dr.Suat “Osmanlı’da Đzcili ğin Paramiliter Görünümü”, Milli

Eğitim Dergisi ,Eylül 1999,S.143, ss. 65-75

Malik, A., Hilmi Çocuk Kulüpleri, Türk Yurdu , C.22. nr.204-10,Te rin-

i evvel 1928,ss.24-25(Latin Harfleriyle , Atatürk Devri

Fikir Hayatı II , Ankara, Kültür Bakanlı ğı Yay.,1981)

Okan, Oya Amerika’nın Dünya Devleti Olma Çabaları ve Türkiye,

(Haz. Recep Ertürk- Hayati Tüfekçio ğlu)

500. Yılında Amerika , Đstanbul, Ba ğlam,1994

Okan, Oya Sosyologlarımız ve Tarihi Gerçekler Önünde Prens

Sabahattin, Sosyoloji Dergisi , Đstanbul, 3. Dizi,1.sayı

Đstanbul Üniversitesi Edebiyat Fak. Yay.1989,ss.97-106

Sadak, Necmeddin Türk Ocakları, , Ak am , nr.2355, 3 Mayıs 1925(Latin

harfleriyle, Atatürk Devri Fikir Hayatı II , Kültür

144

Bakanlı ğı Yayınları,1981, Ankara)

Sezer, Baykan: “Batı Sosyolojisinin Do ğu Toplumlarına Yakla ımı”

75. yılında Türkiye’de Sosyoloji ,

Đstanbul, Ba ğlam,1991,ss.39-47

Sezer, Baykan: “Türk Sosyologları ve Eserleri ” Sosyoloji Dergisi ,

Đstanbul,3. Dizi,1.sayı, Đ.Ü.E.F.,1989, ss.1-96

Toprak, Zafer "Đttihat ve Terakki'nin Paramiliter Gençlik Örgütleri",

Bo ğaziçi Üniversitesi Dergisi , C.VII,1979,ss. 95-113

Toprak, Zafer "Mütareke Döneminde Đstanbul," Dünden Bugüne

Đstanbul Ansiklopedisi, C. VII, 1994,ss.445-451

Toprak, Zafer "II.Me rutiyet' ten Mütareke Yıllarına: Türkiye'de

Đzcili ğin Đlk Evresi," Tombak , 1999,Sayı 24, ss.19-27

Toprak, Zafer "Cumhuriyet Arifesi Türkiye'de Đzcilik," Tombak ,

1999,Sayı 25,ss.72-81

Tuna, Turgay “Galatasaray’da Đzcilik”, Tombak ,1999,S.:28, ss.56-71

Yarkın, Dnz. Alb. erif “Atatürk Đlke ve Đnkılapları Açısından Đzcilik”,

Cumhuriyetin 75. Yılında MEB I.Ulusal Đzcilik

Sempozyumu (14-15 Kasım 1998/Eski ehir)

Milli E ğitim Basımevi, Đstanbul,1999, ss.28-31

Türkiye’de Gençlik Örgütleri ve Gençlik Sorunları

145

Üzerinde Mr. HICTER Raporu, [Haz. Đstanbul

Ara tırma Merkezi( ĐSTAM)], Belgelerle Türk Tarihi

Dergisi , Temmuz 2000,Sayı 42 ,ss.68-73

Süreli Yayınlar

1. Talebe Defteri, Đstanbul, 1329(1913)

2. Ke af, Đstanbul, 1923

3. Türk Đzciler Birli ği, Đstanbul, 1932

4. Çı ğır, Ankara,1933

5. Türk Spor Kurumu Dergisi, Đstanbul,1938

6. Mektepli Đzciler, Đstanbul, 1948

7. Đzci, Ankara, 1954

8. Sakarya, Aylık Đzci Dergisi, Đstanbul,1974

9. Genç Đzci Haber Bülteni, OBES ĐD, Ankara,2003

11. Sakarya, Đzcilik Dergisi, Đstanbul,2009

Mevzuat

1-Türkiye’de Gençlik Te kilatının Türk Vatanda larına Hasrı Hakkında Kanun

Metni (Kanun: no: 1246 Kabul Tarihi: 12.5.1928)

2-Erkek Đzciler Yönetmeli ği (Karar Sayısı:30 / 16.04.1949)

146 3- Kız Đzciler Yönetmeli ği (Karar Sayısı:84 / 11.07.1952)

4- Türkiye Đzcileri Yönetmeli ği (Karar Sayısı:12930 / 21.06.1968)

5- Türkiye Đzcilik Yönetmeli ği (Karar Sayısı:20349 / 21.11.1989)

6- Milli E ğitim Bakanlı ğı Örgün ve Yaygın E ğitim Kurumları Đzcilik Yönetmeli ği

(Karar Sayısı:21230 / 16.05.1992) *Yürürlükte

7- Milli E ğitim Bakanlı ğı Gençlik ve Đzcilik E ğitim Tesisleri Yönetmeli ği

(Karar Sayısı:22870 / 07.01.1997) *Yürürlükte

8- Türkiye Đzcilik Federasyonu Đzcilik Yönetmeli ği

(Karar Sayısı:25954 / 02.10.2005) *Yürürlükte

9- Đzcilik Kampları, Đzci Lideri Yeti tirme ve Kursları Yönetim, Đl ve Đlçe Đzci

Kurulları Çalı ma Talimatı (17/04/2009 - 10-07/160 ) * Yürürlükte

Söyle i

1.Ne e Düzel-Prof. Zafer Toprak Söyle isi, Taraf Gazetesi ,10.Kasım 2008

Ansiklopedi

1-Ana Brittanica Genel Kültür Ansiklopedisi , Đstanbul, Ana Yayıncılık, 1993

2-Büyük Larousse , Đstanbul, Interpress Yayıncılık, 1992

3. Dünden Bugüne Đstanbul Ansiklopedisi , Đstanbul, Đleti im Yayınları,1994

147 Đnternet Eri imi

1-“Some Istatistics ” (Çevrimiçi) http//www.scout.org, 06 Mayıs 2009

2-“Tarihçe ”, (Çevrimiçi) http//www.tif.org.tr, 06 Mayıs 2009

3-“Halkevleri Tarihçe ”, (Çevrimiçi) http//www.halkevleri.org.tr, 11 Mayıs 2009

4-“Tarihçe ”, (Çevrimiçi) http://www.mttb.org.tr/sayfa.asp?id=1, 20 Mayıs 2009

5-“Türk Ocaklarının Kısa Tarihçesi ” (Çevrimiçi) 20 Mayıs 2009

http://www.turkocagi.org.tr ,

6-Haberler (Ar iv) (Çevrimiçi) www.ibb.gov.tr/haberler.html 09 Mayıs 2009

7-OBES ĐD, (Çevrimiçi) http://obesid.meb.gov.tr 12 Haziran 2009

8-“Tesisler ”, (Çevrimiçi) http//www.tif.org.tr/istanbul.html 12 A ğustos 2009

9 . “ Kurulu ”, (Çevrimiçi) http//www.tif.org.tr/kurulus.html 12 A ğustos 2009

10. “ Vizyon ”, (Çevrimiçi) http//www.tif.org.tr/vizyon.html 12 A ğustos 2009

11- “Yurtdı ı”, (Çevrimiçi) http//www.tif.org.tr//yurtdisi.html 12 A ğustos 2009

12-“Genel Kurul ”,(Çevrimiçi)http//www.tif.org.tr/ 12 A ğustos 2009

haberler/2008mayis/genelkurul.html

13-“Kulüp Đzci Durumu ”,(Çevrimiçi) http//www.tif.org.tr/

kulupizcidurumu.html 12 A ğustos 2009

14-“Our history ” (Çevrimiçi) http://www.wagggsworld.org/ 13 A ğustos 2009

en/about/history

15-“Our world ” (Çevrimiçi) http://www.wagggsworld.org/en/world 13 A ğustos 2009

16-“CONGO ”(Çevrimiçi)http://www.wagggsworld.org/ 13 A ğustos 2009

en/about/WAGGGSpartnerships /CONGO

148 17- “ Around the World ” (Çevrimiçi) http://www.scout.org/ 13 A ğustos 2009

en/around_the_world

18- “ Promise and Law” , (Çevrimiçi) http://www.scout.org/ 13 A ğustos 2009

index.php/en /about_scouting/promise_and_law

19- “ Meclis Ba kanlarımız ” (Çevrimiçi) http://www.tbmm.gov.tr 13 A ğustos 2009

/biyog/tbmm_05.htm

Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezleri

1- Baysal Kutlu, Esma “Đzcilik Etkinliklerine Katılan ve Katılmayan

Öğrencilerin Özgüven Düzeylerinin

Kar ıla tırılması” ,Danı man: Doç.Dr. Nurder Erturan

Marmara Üniversitesi, E ğitim Bilimleri Enstitüsü

Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı,2001

(Tez Numarası:106638)

2- Bıyık, Đlker “Ortaö ğretim Kurumlarındaki Đzcilik

Faaliyetlerinin Sosyolojik Açıdan Đncelenmesi

"Kütahya Đli Örne ği” Danı man: Doç.Dr. Tülay

Uğuzman Er, Gazi Üniversitesi · E ğitim Bilimleri

Enstitüsü,2001 (Tez Numarası:108774 )

149

3-Koçak, Sevim “Kız Đzcili ğin Kadın E ğitimine Katkıları ”,Danı man:

Doç.Dr. Meral Tekin,Ankara Üniversitesi, Sosyal

Bilimler Enstitüsü,1991 (Tez Numarası: 18717)

4- Sapsız, Ali “Rekreasyonel Bir Aktivite Olarak Đlkö ğretim

Đzcili ği” Danı man: Yrd. Doç. Dr. Serdar Eler, Ankara,

Gazi Üniversitesi, Sa ğlık Bilimleri Enstitüsü, Beden

Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, 2008

(Tez Numarası: 225672 )

5- ahin, Cemil “Đzcilik Uygulamalarının Çoklu Zeka Kuramı

Açısından De ğerlendirilmesi”, Danı man: Doç.Dr.

Ahmet Saban Konya, Selçuk Üniversitesi,Sosyal

Bilimler Enstitüsü, Đlkö ğretim Anabilim Dalı,2007

(Tez Numarası: 211401 )

150

EKLER

Ek:1 WOSM Verilerine Göre Đzcilik Çalı malarının Dünyadaki Da ğılımı

* Dünya Geneli (Around the World -http://www.scout.org/en/around_the_world)

152 Ek:2 Đzci Türesi ve Đzci Andı

The Scout Promise “ On my honour I promise that I will do my bestTo do my duty to God and the King (or to God and my Country); To help other people at all times; To obey the Scout Law.”

* Đzci Andı ve Türesi (Promise and Law) http://www.scout.org/index.php/en

/about_scouting/promise_and_law

153 Ek:3

KE AFLAR TÜRKÜSÜ

(Hep birden )

Ben bir ke afım, baca ğım kolum

Gözüm, dima ğım, her yerim sa ğlam.

Padi aha, yurduma kulum;

Dü mana kalbim besler intikam

Haydin sefere, çevik ke aflar

Bize istikbal, zaferler saklar!

(Tek )

Yürekten kopan yanık türküler

Bizim alaydan yok mu ça ğıran?

Öyle türküler ki, versin haber

Yıkılan yurttan, garip vatandan!

(Hep birden )

Haydin sefere…

(Di ğer tek -Cevab) Vardır karde im; burada bütün

Sineler yanık, yürekler ezik

Dima ğımızdan nasıl silinsin

Yanya, Kosova, Girid ,Selanik

(Hep birden)

154 Haydin sefere… (Aynı ses devam) Nerede kaldı Sultan Murat’ın?

anlı ehidin o ulu türbesi?

Koca Osmanlı, bu muydu adın?

Seni levm eder tarihin sesi!

(Hep birden) Haydin sefere…

(Tek- Evvelki) Sus karde çi ğim, bu kadar yeter:

anlı gözümüz imdi kan a ğlar !

Nasıl dayansın yanık yürekler,

Bu acı, katı ta ları da ğlar!

Susalım fakat, öyle yürekten

Hep andımızı edelim tekrar:

Dü manlar bilsin, ki çok geçmeden

Đntikam alır küçük ke aflar!

(Hep birden) Haydin sefere… Ben bir ke afım….

….zaferler saklar!

Ahmet Cevat (Emre)

* Talebe Defteri , nümero: 10,26 Eylül 1329, s.151/ ( Emre ,1960:181)

155 Ek:4

Mustafa Kemal’in 9. Ordu Müfetti i olarak gönderdi ği Rapor

Ek-2

BELGE NO_1694

(Gayet mahrem Erzurum tutulacaktır ) 22,8/ 35

Tamim

Pek mevsuk elde edilen malumata göre Đstanbul Rum Patrikhanesinde ( Mavri

Mira) isminde bir hey’et te ekkül etmi tir. Bunun ba ı Patrik vekili Doreteos, azalar,

Atenagora, Enez Metropoliti, Yunan Kaymakamı Giritli Katekhakis, Katelopulos,

Dipasimas, Ayinpa, Polimitis, Sipari ismindeki zevattır. Hey’et do ğrudan do ğruya

Venizelos’tan talimat alıyor. Rumların ve Yunan Hükümetinin muavenet-i nakdiyesiyle pek azim bir sermayesi vardır.

Vazifesi: Osmanlı vilayetleri dahilinde çeteler tekil ve idare eylemek, mitingler ve propaganda yapmaktır. Yunan Salib-i Ahmer de Mavri Mira heyetine mürtebittir. Vazifesi suretta muhacirina bakmak gibi insanî bir perde altında çete te kilatı yapmak, ihtilal düzenlemeleri ihzar eylemektir. Bu suretle eczay-ı tıbbiye ve levazımı sıhhiye ismi altında silah, cephane ve teçhizatı, memalik-i Osmaniyeye ithaldir. Hatta resmî muhacirin komisyonunda Mavri Mira heyetine tabidir.

156 Đstanbul Patrikhanesi ve Yunan Konsoloshanesi, eslaha ve cephane deposu halini almı tır. Hatta Kiliseler ibadet yerinden ziyade askerî ambarlar gibi kullanılmaktadır.

Ermeni Patri ği “Zaven” efendi de Mavri Mira heyeti tarafından satın alınmı tır. Rum mekteplerinin evvelce bizim yapıp ta tam imdi sırası iken maalesef terk etti ğimiz, izci te kilatları tamamen Mavri Mira Heyeti tarafından idare olunmaktadır. Đstanbul, Bursa, Bandırma, Kırkkilise, Tekfurda ğı ve ba ğlantılarında izci te kilatı tamamlanmı tır. Đzciler yalnız çocuklar de ğildir. Yirmi ya ını mütecaviz gençler de dahildir. Anadolu’da Samsun ve Trabzon, cephane tevzi mahallidir.

Müsait bir halde bir yelkenli Yunan gemisi, istasyon halinde cephane ve silahlarla yüklü olarak bu mahallerde bulundurulacaktır. Ermeni hazırlı ğı da tamamen Rum hazırlı ğı gibidir.

Dolap No: Özel Mustafa Kemal

Ar iv No: Atatürk imzası

Göz No:1

Klasör No:31

Dosya No:97

Fihrist No:30

* ( Atatürk ,1973:1-2)

157

Ek:5

TÜRK GÜCÜ’ NÜN UMUM Đ N ĐZAMI

Türk örfü bugün kemiyet ve keyfiyetçe korkunç bir uçuruma do ğru sürüklenmektedir. Bizde muntazam istatistikler olsaydı bu acı hakikati rakamların kat'i lisanıyla ifade ve ihata edebilirdik. Mamafih askere davet olunan bir kur'a neferinin simdi ancak yüzünün vücutları sa ğlam olup dokuz yüzünün hasta ve illetli

çıktı ğı acı tecrübelerle sabit olmu tur. Bu hal bir müddet daha böyle gidecek olursa bu güzel yurdumuzu dü mana kar ı koruyacak de ğil hatta üzerinde yasayacak bir adam bile bulunmayacaktır.

Neden böyle oluyor? Bu ırk inhıtâtinin sebeplerinden bir kısmi siyasî, di ğeri içtimaîdir. Siyasî sebep : Avrupa, Asya, ve Afrika kıt'alarına yayılmı vasi ülkenin muhafazasını Türk yalnız kendi kollarına yükletmi ve bu mücadelesi u ğrunda tabiatiyle mecalsiz kalmı tır. Uzviyet-i hayatiyye gibi uzviyet-i içtimaiyyede her aza kendi vazifesini görmek suretiyle hayat ve muvazenet-i umumiyeyi idame ederler.

Bir veya birkaç uzvun vazifesi yalnız birine tahmil edilecek olursa ewelkisi dumurdan, di ğerleri durgunluktan mahv ve helâk olur. Türk ate în çöllerde, buzlu da ğlarda yalnız ba ına vatanın bekçisi, müdâfii oldu. Bu suretle varlığının dinç kalabalık bir nesil de ğil hatta bir mezar bile kalmadı. o sa ğken canıyla, kanıyla,

ölünce de kemikleriyle vatanına siper ve kale oldu. Askerlik vatan müdâfii simdi

Türklerle beraber di ğer vatanda lara da te mil edilmi oldu ğundan bu mahzurun önü alınmı tır.

Esbâb-ı içtimaiyyeye gelince :Cehâlet, tarz-ı maiyeti bilmemek, sıtma, verem, frengi, tütün, ispirto hayatimizi kemiren anâsır-ı muhribenin en ba lıcalarıdır.

158 Anadolu'muzun bastan basa bir mezar, bir harabezâr oldu ğunu istemiyorsak bu dertlerimizin bütün fecaatini anlıyarak izalesinin çaresine çalı malıyız. Yoksa bir zamanlar 'Türk gibi güçlü Ol !" darbı meseliyle anılan, mazhar-i tekrim olan bu kavî ve asil millet Allah esirgesin pek yakin bir zamanda sessiz, sedasız kaybolup gidecektir. Bir yandan bu hastalıklar, sebepler, öte yandan hastalıkların en büyü ğü olan oturganlık, gev eklik, rahatı sevmeklik elele vermi ler, bizi sürükleyip duruyorlar. Đste ırkımıza, varlı ğımıza kasdeden bu marazların, bu hallerin deh eti karsısında yürekleri titreyen gençler bu millete taze hayat ve kuvvet vermek için bir terbiye-i bedeniyye ve hıfzısıhha cemiyeti te kil etmi lerdir.

Terbiye-i bedeniyyeden ise maksat sa ğlam ve ayni zamanda kahraman bir nesil vücuda getirmek ve sa ğlam vücutlar ile mukaddes vatani ve mübârek, muazzez, ulu milletimizin varlı ğını müdâfaa etmek ve dü mana saldırmak oldu ğundan terbiye-i bedeniyye ubemiz gençleri askerli ğe hazırlayacak, içtimaî hayata, mafevke riayete, ba lı ba ına yasamaya alı tıracak olan ve Avrupa'da muvaffakiyetle tatbik ve tamim edilen kılavuz te kilatını ihtiva eder.

Madde 1 — Merkezi Đstanbul'da olmak üzere Türk Gücü adıyla ve “ Türkün Gücü

Her eye Yeter ” iarıyla bir terbiye-i bedeniyye ve hıfzıssıhha cemiyeti kurulmu tur.

Terbiye-i bedeniyyeden maksat Türklerin ahval-i sıhhiyelerini ıslah ve te ekkülat-i bedeniyyelerini takviye ve tekamül ettirerek milleti maiyet-i hâziramn icab etti ği ve her türlü mesai ve milbarezâta mütehammil ve çevik ve çâlâk kılmaktır. Bunun için makul ve fennî cimnastik ve sporların vâsi mikyasta memlekette nesir ve tamimine

çalı ılacaktır.Kılavuzluk usulüyle gençler askerli ğe hazırlanacaktır. Ve terbiye-i askeriyye ile de millet yine o silah ör ve o cendî millet haline getirilecektir.

Hıfzısıhhaya gelince :Avam için hıfzısıhhha kitapları yazmak ve meccanen da ğıtmak, sıtmaya kar ı ahaliye kinin tevzi etmek ve sivrisineklerden muhafaza

159 esaslarını ö ğretmek, vereme kar ı müteaddit yerlerde dispanserler yapmak, frengi hakkında halka telkinatta bulunmak ve gezici doktorlar tedarikiyle bu dert müptelâlarının imdadına ko mak ve bu afetin intisârına mâni olmak ve ark'ın eski bir illeti olan çiçe ğe kar ı asi yurtları tesis etmek, bula ık hastalık zuhurunda derhal tahaffuz çarelerine dair ne riyatta ve telkinatta bulunmak ve nevzat ve etfâlin himayesini dü ünmek, üçten ziyade çocuk babası olan muhtaçlara yardim etmek, memlekette meydanlar, bahçeler ihdası zımnında lazım gelen makamât nezdinde te ebbüsatta bulunmak, ormanlar yeti tirmek için a ğaç bayramları yapmak ve müskirât ve tutum aleyhinde müessir propagandalar icra etmektir. Caddelerin güne ve havanın ceryanına maruz olacak surette tevsi' i için hükümet ve belediyeler nezdinde te ebbüsatta bulunmak ve belediyelerin bu husustaki mesaisine muzâhir olmak, maskadın temini için yapaca ğı müsabakalarda muvaffak olanlara mükafâtlar vermek, hülâsa Türklü ğün mesâil-i hayatiyyesine temas eden umur ile i tigâl ederek halen Türklü ğü mahv ve inkirazdan kurtarmak ve istikbalen ecdadımız gibi sa ğlam ve kalabalık feyyaz bir nesil, vatanını, hukukunu, namusunu, mefâhirini korumak için ancak kendi kuwetine istinad eder bir Türk nesli vücuda getirmektir. Ancak bu sayılan emeller bir gayedir ki Türklere mahsus bir azim ve sebat ile çalı ılarak elde edilecektir.

Te kilât

Madde 2 — Gücün te kilâtı Đstanbul'da bir merkezle vilayet, liva ve kazalardaki tâli merkezlerden ibarettir. Her tâli merkez do ğrudan do ğruya Đstanbul merkezine merbuttur.

Madde 3 — Gücün bir fahrî bir de aslî reis-i umumîsî vardır.

Madde 4 — Đstanbul merkezi aslî reis-i umumînin tayin edece ği bir reis vekili

160 ile bir doktor bir mühendis bir katip ve tic azadan mürekkeptir ve cemiyetin hükümete kar ı mes'ul bir murahhası vardır.

Madde 5 — Gerek Đstanbul merkezi gerek tâli merkezde bir sene müddetle i görür.

Madde 6 — Her merkez sene nihayetinde Gücün bilumum faal âzâsını davetle kongreyi içtima' ettirir. Merkezler kongreye kar ı bir senelik muamelâttan izâhat ve mesârifâttan da alelinfirad hesab verir. Kongreler bu malumâtı badeltetkik merkezler tarafından sene-i atiyye için tanzim edilen bütçeyi tetkik ve tasdik eder.

Đstanbul kongresi Gücün büyük kongresi olup fahrî reis-i umumî bu kongrenin birinci ve aslî reis-i umumî de ikinci reisidir. Đstanbul kongresi

Đstanbul’daki âzâ-i faale ile talî merkezlerinin gönderecekleri veya tevkil edecekleri murahhaslardan te ekkül eder. Bu kongre Đstanbul merkezi muamelâtını tetkik ile beraber nizamname ahkâmını da istedi ği surette tebdil ve tagyire selahiyettardır.

Kongre rey hakki île idare hey'etlerini intihâb ederek ictima'larına nihayet verirler.

Madde 7 — Đstanbul merkezi Đstanbul dahilinde nizamname ahkâmını tatbik ile mükellef oldu ğu gibi bilumum tâli merkezlerin umur ve muamelelerini tefti ve oralarda nizamname ahkâmının tamamî-i mer'iyetini temin ve kendisine vuku'bulan müracaatlara cevab verir ve bilumum Güç azası meyânındaki muhâdenet ve uhuvet-i istikrara ve ahenk ve intizam-i umumîyi temine çalıır.

Madde 8 — Tali merkezler bulundukları kasabalar dahilinde Güç Nizamnamesi ahkâmını tatbik ile beraber bulundukları mahale merbut karyelerde (nahiye merkezleri de karye hükmündedir) âti üç zikr sıhhiye ve terbiye-i bedeniyye te kilâtını icra ile mükelleftir : Binicilik, ok, cirit, nisan talimleri, güre , kılıç kalkan gibi millî oyunları icra etmek köyde yapılacak yeni mahalleleri ve evleri Đstanbul merkezinden yapılıp gönderilecek haritalar ve planlar mucibince in a etmek, köy etrafında orman yeti tirmek, içilecek suları kapalı mecralardan geçirmek, adi çıban ve hafif yaralan sarmak ve asi memurunun bulunmadı ğı mahallerde çiçek a ısı

161 yapılmak gibi müdavât-i iptidaiyyeyi icra edecek her köyde bir köy hekimi bulundurmak.

Güç medrese ve mekâtib mezunlarından olan faal âzâlarına iptidaî tabâbeti

öğretecek ve iptidaî muallimi olmak üzere köylere gönderecektir. Bunlar mekteplerde çocukların ahvâl-i sıhhiyelerinin ıslâhını nazar-i ehemmiyete alacaklar, mektep zamanlan haricinde köylüye hekimlik vazifesini yapacak ve köyün sıhhi te kilâtına nezaret edecektir.

Madde 9 — Merkezler hey'etleri en a ağı haftada iki defa içtima'a mecburdurlar.

Madde 10 — Merkezler azalan muntazaman içtima'lara gelme ğe ve mazeret-i me ru alan oldu ğu takdirde içtima gününden mukaddem mazeretlerini tahriren bildirme ğe mecburdurlar. Bir haftada bilâ-mazaret iki defa gelmiyenler istifa etmi addolunur.

Madde 11 — 300 kurusa kadar olan paralar idare heyetince tayin olunacak veznedar nezdinde kalır. Üst tarafı Osmanlı Bankası'na hesab-ı carî suretinde yatırılır.

Madde 12 — Gücün imdilik Đstanbul merkezi terbiye-i bedeniyye ve hıfzısıhhaya dair aylık resimli bir risale çıkaracaktır.

Madde 13 — Güç Osmanlının talim ve idman mahalli olan Ok Meydanını Evkaf

Nezaret-i Celilesinden isticar etmi ve hatırât-ı tarihiyeyi ihya eyliyecek surette millî bir spor mahalli yapma ğa te ebbüs etmi tir. Đcabı halinde Đstanbul'un sair yerlerinde de ayrıca oyun yerleri yapılacaktır.

Madde 14 — Güç kıyafeti için eski Türk kıyafetleri ve serpuları hakkında tetkikâtta bulunmakta bulundu ğundan bilahare takarrür edecek surette kararla tırılmak üzere

imdilik muvakkaten merbut numunesi vechile elbise ve serpu kabul edilmi tir.

Madde 15 — Güç efrâdı meyânında en büyük mertebe-i fazilet vücud-u milletin hûceyrâti olan köylere hayat verecek mekâtib-i iptidâiyye muallimli ğidir. Gücün en büyük mesâisi âzâsı meyanından maksadını temin edecek mektep hocası yeti tirmek ve bunlar vasıtasıyla köylünün vücuduna ve ruhuna nüfuz ederek,

162

HUYUMUZU VE SUYUMUZU DÜZELTMEKTÎR.

Madde 16 — Güç maksadının ifası için vuku bulacak ianât ve teberruâtı kabul eder.

Madde 17 — Gücün bir bayra ğı olacaktır.

Madde 18 — Gücün ayrıca bir iç nizamı vardır.

Duhul artları

Madde 19 — Gücün iki sınıf âzâsı vardır. Biri faal di ğeri fahrî.

Madde 20 — Fahrî azalar ayda on kuru tan a ağı olmamak üzere taahhüt ettikleri miktarda aylık vermekle mükelleftir.

Madde 21 — Faal azalar nizamnamenin üzerine tahmil etti ği vezâifi ifa ile beraber yirmi kuru duhuliye ve be kuru tan a ağı olmamak üzere taahhüt ettikleri miktarda aylık verme ğe mecburdurlar. Bilumum mekâtib-i idadiyye ve onun dûnundaki mekâtib talebesi duhuliyeden müstesnadır. Bunlar yalnız iki kuru aylık verirler.

Madde 22 — Faal aza olmak için Osmanlı olmak ve hüsnü hal ve etvâriyle mütehallî bulunmak ve yirmi yasini ikmal eylemi bulunmak, harekât-ı bedeniyye icrasına mâni hastalı ğı olmadı ğı tabib raporuyla sabit bulunmak lazımdır. Yirmi yaından dun olanlar muteallim sıfatıyla kabul olunurlar.

Madde 23 — Faal ve fahrî âzâlar idare heyeti kararıyla kabul olunurlar.

Madde 24 — Faal âzâlar jimnastik ve spor yapma ğa mecburdurlar. Jimnastik için

Müller'in Mon sistemi kabul edilmi oldu ğundan her âzâ bu harekâtı muntazaman yapma ğa ve muayyen zamanlarda imtihan verme ğe mecburdur. Haftada bir gün uzun yürüyü lere ve bir gün de sporlara i tirâk zarurîdir.

Madde 25 — Sporlar : Uzun yürüyü ler, jimnastik adımı, vâdi ko ma, sıçrama, atlamak, yüzgeçlik ve gemicilik (kürek, yelken), alaturka ve alafranga güre , boks,

163 meç, kılıç, kalkan, ok (kemanke lik, tirandazlık) cirit, de ğnek, kargı, binicilik, nisan talimleri, disk, bisiklet, otomobil kullanmak, futbol, tenis, golf, hokey, polo ilah.

Madde 26 — Yürüyü ler kılavuzluk usulüyle icra olunur. Gerek kılavuzlu ğun, gerek oyunları her biri için ayrı ayrı talimâtı vardır. Her âzâ bunlara tebâiyyet etme ğe mecburdur.

Madde 27 — Her aza yasma ve iste ğine göre be ğendi ği bir spora intisâb eder.

Gençler her birine ayrı ayrı ünavebeten i tirâk edecektir.

Madde 28 — Gücün nizamlarına ve kılavuzluk ve oyunlar hakkındaki talimât ve mukarrerâtına tebâiyyet etmeyen ve yapma ğa mecbur oldu ğu jimnastik hareketlerini yapmayanlar hakkında idare heyeti faal azalardan intihâb edece ği be ki iden mürekkep bir hakem heyeti marifetiyle mücazaat tertib ettirecektir. Cezalar derecesine göre tenbih, ihtar ve tarddan ibarettir. Hakem heyetinin mukarreratı idare heyetince kabil-i istinaftır. Güç terbiye-i bedeniyyesine itina eden ve numune-i imtisal olarak surette mükemmel vücut yeti tirenleri de derecât- ι muhtelifede takdir ve taltif edecektir. Elhâsıl Türk Gücü'nün nizam ve intizamını Türk terbiyesinin esasi olan sıra, saygı temin edecektir.

Madde 29 —Gücün i lerinin çı ğırından çıkmaması ve temellerinin iyice sa ğlamla tırılması için müstesna olarak atideki idare heyeti üç sene müddetle iba ında kalacaktır.

Fahri Reis-i Umumî :

Aslî reis-i umumî : Đstanbul Muhafızı Miralay Ahmet Cernai Beyefendi

Reis vekili : Atıf Bey (Mekteb-i Mülkiye mezunlarından, Fener yolunda mukim)

Doktor : Tevfik Rü tü Bey (Meclis-i Umur-i Belediyye hıfzısıhha müdür muavini)

Mühendis : Salim Bey (Evkaf Nezareti memurlarından)

164 Katip : Falih Rıfkı Bey (Darulfünün talebesinden, Cibali'de mukim)

Aza : Ethem Nejat Bey (Sabık Manastır Darülmualimini Müdürü, Üsküdar'da mukim)

Aza : Basri Bey (Nancy Ziraat Mektebi'nden mezun, Be ikta 'ta mukim)

Murahhas-i mes'ul : Makina mühendisi Kuzucuo ğlu Tahsin Bey (Cihangirde mukim)

* Türk Gücü’nün Umumi Nizamı, Đstanbul, Matbaa-i Hayriye ve ürekası,1329

/( Toprak ,1979,C.7:101-105)

Ek:6

YEN Đ ATT ĐLA

“Yürü! Yürü!” gökten bir ses

Ey Türk Sana ba ğırır: Yürü!

Kasırga ol,da ğlarda es.

Yıldırım ol, saldır yürü!

Kaçı ıyor dü man geri,

Yürü ! Yürü Türk askeri!

165 Süngün senden baskın umar,

Atın ki ner, ister akın!

Kaçı ıyor Sırp, Yunan, Bulgar.

Saldır! Saldır! Durma sakın!

Tuttu Garp’ı öç korkusu.

Yürü ! Yürü Türk ordusu!

Yine girdik Rumeli’ye,

Selam verdi bize da ğlar!

“Edirne’den gelin! ” diye

Bir senedir Meriç a ğlar!

Kaçı ıyor dü man geri,

Yürü ! Yürü Türk askeri!

Yol ver bize kara Balkan!

Selanik’e varaca ğız!

Al kanları henüz akan

Yaraları saraca ğız!

Tuttu Garp’ı öç korkusu.

Yürü ! Yürü Türk ordusu!

Yanya gelin, yüzünde tül:

Diyor: “ Varmam Yunanlıya !”

166 Arnavut’a vermem gönül

Ni anlıyım Osmanlı’ya!

Kaçı ıyor dü man geri,

Yürü ! Yürü Türk askeri!

Manastır’da Türk kızları,

Al bayra ğa bürünsünler!

Hilalleri, yıldızları

Đle çıkıp görünsünler!

Tuttu Garp’ı öç korkusu.

Yürü ! Yürü Türk ordusu!

Türk sanca ğı çekilecek

Biz varmadan Đ kodra’ya!

Arnavutlar e ğilecek

Secde için yeni aya!

Kaçı ıyor dü man geri,

Yürü ! Yürü Türk askeri!

Üsküp ehri donanıyor,

Türk ordusu erefine!

Avrupalı kıvranıyor,

167 Nihayet yok esefine!

Tuttu Garp’ı öç korkusu.

Yürü ! Yürü Türk ordusu!

Ey Avrupa, bu beladan

Sen nereye kaçacaksın?

Bir ikinci Attila’dan

Çok gözya ı saçacaksın!

Kaçı ıyor dü man geri,

Yürü ! Yürü Türk ordusu!

Dinlen artık! Bütün cihan,

Yine eski Turan oldu!

Padi ah’a dendi Đlhan,

Yeryüzü bir vatan oldu!

Durmam dedi öç duygusu.

Yürü ! Yürü Türk ordusu!

* Halka Do ğru , 4 Temmuz 1329,Sayı 13, s.97-98 /( Gökalp ,2008:95-97)

168 Ek: 7

ĐZC ĐLER OCA ĞI N ĐZAMNAMES Đ

Madde 1 : Đzciler hüner itibariyle be mertebeye bölünürler. 1.Adsız 2. Çeri 3. Tekin

4.Alp 5.Tarhan

Madde 2 : Oca ğa girmek için müracaat eden gençlere adsız namı verilir. Adsız, ocaktan bir ad alabilmek için, bir takım bilgilere ve görgüye muhtaçtır. Đptida, oca ğın töresini ö ğrenecek ve bu töreye sadık kalaca ğına and içecektir. Adsız, ant içtikten sonra oca ğı ana, ba bu ğu baba, bütün izcileri karde , üstlerini büyük karde tanıyacaktır.

Adsız bir ay içinde izcili ğin hünerlerini ö ğrendikten sonra a ağıdaki hususlardan hakkıyla imtihan verdi ği takdirde çeri sınıfına geçer. Bunun üzerine ocaktan ad ve ongun alır. Çeri ikinci bir imtihan verdikten sonra tekin sınıfına geçer. Bu imtihanlar daima amelidir. Tekin hususi bir hünerde maharet kazandıktan sonra bu hüner için bir belge alır, Alp sınıfına geçer. Be hünerden belge alan

Alplere Tarhan namı verilir. Ellerine Tarhan beratı verilir.

Madde 3 :Oca ğın Te kilatı dört derece üzerinedir. 1.Oba 2. Kol 3. Oymak 4.

Altınordu

Madde 4 : Oba on izciden mürekkeptir. Çadırlarda, talim ve oyunlarda obanın buyrukçusuna Ars denir.

Madde 5 : Kol dört obadan mürekkebdir ki 40 izciyi havi demektir. Buyrukçusuna

Ağa denir.

A ğanın ahlak ve seciye sahibi olması ve ya ça yirmi birden üstün bulunması lazımdır. Arsın seçilmesi a ğaya aittir.A ğa gaybubetinde kendisine vekalet etmek üzere bir kalfa intihab eder. Kalfanın on sekiz ya ının altında olmaması lazımdır. A ğayı Bey intihab eder.

169 Madde 6: Oymak iki koldan mürekkebdir. Birincisine Sa ğ Kol, ikincisine Sol Kol namı verilir. A ğalarda Sa ğkola ğası,Solkola ğası denir. Oyma ğın buyrukçusuna Bey denilir. Beyin 3 den 6 ya kadar yama ğı(yaveri) bulunur. Bey, Yamaklar ve A ğalar arasından do ğrudan do ğruya intihab edilir. Bir yerde obalar ve kolların sayısı bir oymak te kiline kafi gelince yamaklardan ya da A ğalardan biri Bey tayin edilir.

Oyma ğın buyrukçuları merkezdeki Sarı Obayı te kil ederler.

Madde 7 : Oymakların tümüne Altınordu denir. Altınordu ba bu ğun kumandası altındadır.

Madde 7 : Her oyma ğa atideki isimlerden birisi verilir: O ğuz, Kartal, Tu ğrul, Sunfur,

Koyun, Keçi, Aslan, Teke, At, Geyik, Maral ve bilahare hayvan ve nebatat isimleri.

* ( Soysal ,197 2:13)

Ek: 8

OSMANLI GÜÇ DERNEKLER Đ HAKKINDA N ĐZAMNAME

Madde 1 — Genç evlâd-ı memleketi maddeten ve mânen vatan müdafaasına hazırlamak ve ölünceye kadar kavî ve sa ğlam bir vatanperver hasletini muhafaza etmesini temin etmek maksadıyla bervech-i âtî Güç Dernekleri te kil olunur :

Evvelden umum resmî mekteplerle medreseler vesair resmî müesseselerde mecburi olarak Güç Dernekleri te kil olunur. Sâniyen cemaat mektepleriyle mekâtib-i hususiyye-i Osmaniyede mezkûr derneklerin te ekkülü ihtiyâr ve arzuya terk olunur.

Sâlisen efrâd-ı millet arasında ayni maksatla dernekler ve cemiyetler te kili ihtiyâr ve arzuya tabidir.

170 Madde 2 — Arzu ve ihtiyâra terk edilen dernek ve cemiyetler birincisi kendi kanaatları dairesinde tanzim ettikleri talimatname ve programlara göre sarf-ı mesai ve ibraz-i mevcudiyet etmek üzere müstakil olarak ikincisi Harbiye Nezareti'nce tanzim edilecek talimatname ve programlara tâbi olmak üzere nezaret-i mezkureye merbut olarak te kil olunur.

Madde 3 — Birinci maddenin fikra-i evvelâsındaki Mektep Gücü Dernekleri ve ikinci maddede Harbiye Nezareti'ne merbut olarak teekkül edip "Osmanlı Gücü

Derne ği" nâmı ta ıyacak olan dernekler i bu nizamname ve bu bâbdaki talimatname ahkamına tâbi ve binaenaleyh imtiyazât ve mükâfat ve muavenet-i kanuniyye ve nizamiyyeye mazhar olurlar. Müstakil bir halde te ekkül eden ve diledikleri ûnvan ve ismi alan cemiyetler ise i bu nizam ve talimatname hükmüne tâbiiyete gayr-i mecbur ve binaenaleyh derneklerin mazhar olaca ğı imtiyazât ve mükafâta i tirâk hakkından mahrumdurlar.

Madde 4 — Mektep Cemiyetlerinin programlan mensup oldukları makam ile

Harbiye Nezareti arasında takarrür ettirilir. Đ bu maksadı ve Harbiye Nezareti'nin nukât-i nazannı takip etmek üzere Encümen-i Maarif'e cihet-i askeriyyeden bir zât azâ sıfatıyla tayin olunur.

Madde 5 — Osmanlı Güç Derneklerinin hazırlık ubesini te kil eden Đzcilik

Derneklerine on iki ya ından on yedi ya ına kadar o!an, asi Güç Derneklerine ise on yedi ya ından yukarı Osmanlılar kabul olunur. Bunların talim ve terbiyeleri Harbiye

Nezareti'nce tanzim edilen esasâta tevfiken icra olunur.

Madde 6 — Mekâtib-i resmiye demekleri yalnız hey'ât-ı muallime ile talebesinden mürekkep olup yabancı kabul olunmaz. Đ bu dernekler mecburen te ekkül oldu ğundan te ekkülleri hiçbir müsaade ve tasdike tâbi de ğildir, yalnız te ekküllerinden hemen malumât verirler.

171 Madde 7 — Harbiye Nezareti'ne merbut olarak te ekkül edecek cemiyetler Dahiliye

Nezareti'nin fikri istimzaç edilmek artıyla Harbiye Nezareti'nce kabul ve tasdik ve himayeye mazhar edilir.

Madde 8 — Müstakilen te ekkül edecek hususî cemiyetler, Cemiyetler Kanunu mucibince Dahiliye Nezareti'nce kabul ve tasdik ve fakat Harbiye Nezareti'nin reyi istihsal olunur.

Madde 9 — Derneklerin nizamname-i mahsusu ahkâmına tevfiken Harbiye

Nezaretince meccanen tüfek iâre ve cephane ve malzeme itâ kılınır. Derneklerin talep ve müracaâtı üzerine münasip miktarda cephane ve tüfek de verilir. Fakat cephanenin esmâni fî-i mirî üzerinden peinen tahsil ve fazla silahlar muvakkaten iâde oldu ğundan müddet-i muayyene zarfında istirdâd edilir. Keza derneklerin müracaat ve talebi üzerine daima kullanacakları tüfekler derne ğe, esmân-ı fî-i mîrî

üzerinden mukassatan ödenmek artıyla füruht olunabilir. Đâre edilen silahı çaldıran veya ortadan kaybeden dernekler hakkında takibât-i kanuniyye icrasıyla beraber zayiaâtın esmâni fî-i mirîsinin on misli olarak tazmin ettirilir.

Madde 10 — Hususî cemiyetlere meccanen hiçbir ey verilmez ancak talepleri

üzerine esmâni def'aten ödenmek ve fî-i mirîye yüzde on zammedilmek üzere münasip miktarda tüfek ve ayni art-i tediye ile münasip miktarda cephane ve malzeme itâ, kılınır.

Madde 11 — Gerek derneklere gerek hususî cemiyetlere füruht edilen veya tazmin ettirilen tüfek ve fazla cephane esmâni Harbiye Nezareti'nce tahsil ve tenâkus eden esliha ve cephanenin ikmaline tahsis olunur. Bu muamele bütçe üzerinde bir tesir icra etmez.

Madde 12 — Hususî cemiyetlere satılan tüfek ve cephane ve malzemeden istifa edilen yüzde on fazla ile zayiattan dolayı fazla tazmin ettirilen mebâli' keza bütçeye

172 tesir yapmayarak Harbiye Nezareti'nin tensibiyle derneklere muavenet ve müsabakalarda mükafâta tahsis ve sarf olunur.

Madde 13 — Her derne ğe nizamname ahkâmına tevfiken muayyen miktarda silah iâre ve her sene münasip miktarda cephane ve malzeme bila bedel ita kılınır.

Madde 14 — Müsabakalar için icabında derneklere Harbiye Nezareti'nin tensip edece ği miktarda bila bedel fazla cephane itâ' kılınaca ğı gibi bir zaman-i mahdut için fazla tüfek de iâre olunur.

Madde 15 — Cihet-i askeriyeye ait talim arazisi, endaht meydanları, emâkin ve müessesât-i askeriyyeden derneklerin bila ücret istifadeleri temin edilir.

Madde 16 — Derne ğe mahsus olarak dernekçe talimhane, endeht meydani, emâkin vesaire vücude getirmeye te ebbüs olundu ğu halde arazi-yi haliyye ve emiriyye- den, emâkin ve müessesât-i resmiyyeden mümkün olanları temlik edilmeyerek, bila

ücret ve icabında pek müsait bir ücret ve artla derne ğe tahsis olunur. Dernekçe bu babda istimlak arzu olundu ğu halde arzusu en müsait erait ve ehven fiyatla iz'af olunur.

Madde 17 — Muaffakiyeti meshur derneklere nakden muavenet itâ kılınır.

Madde 18 — Derneklere talim ve terbiyeye muavenet için Harbiye Nezareti'nce zabitân ve küçük zabit ve efrâd memur edilir.

Madde 19 — Derneklerin umumî müsabakalar için dernek aza ve efradın seyahatları halinde istifade edecekleri vesait-i nakliyyeden hükümete ait bulunanlar yüzde elli tenzilât icra edece ği gibi kumpanyalar nezdinde de hükümetçe te ebbüsât icra kılınır.

Madde 20 — Derneklerin te kilinde, maksada muvâfik bir tarzda terakki ve tealisin- de hüsn-u hizmet ve muvaffakiyeti me hud olan zevât süver-i muhtelifede taltif olu- nurlar.

Madde 21 — Nizamnamesine tevfiken ikmal-i talim ile bilimtihan ehliyet tasdik-

173 namesi istihsaline muvaffak olan dernek efrâdı nizamnamede musarrah mükafât ve müsaedâta mazhar olurlar.

Madde 22 — Derneklerin te kilâtını, talim ve terbiyelerini, mükafât ve imtiyazâtını

Harbiye Nezareti idare ve temin eder.

Madde 23 — Đ bu nizamname tarih-i nesrinden muteberdir.

Madde 24 —Đ bu nizamnamenin icrasına Harbiye Nazırı memurdur. Đ bu nizamnamenin mevki-i icraya vaz'ını ve nizamat-i devlete ilavesini irade eyledim.

15 Mayıs 1330

* Osmanlı Güç Dernekleri Hakkında Nizamname, Takvim-i Vakayi , 25 Mayıs

1330, nümero 1840;1-2, Đstanbul, ( Toprak ,1979 ,C.7:105-107)

Ek:9

GENÇ DERNEKLER Đ HAKKINDA KANUN-U MUVAKKAT

Madde 1 — Harbiye Nezaretinin emir ve idaresine tâbi olmak üzere Genç

Dernekleri te kil edilecektir. Đ bu dernekler Gürbüz Derne ği ve Dinç Derne ği namıyla iki kısımdan ibarettir.

Madde 2 — Tâbiiyet-i devlet-i aliyyede bulunup 12 ya ından 17 yasına kadar olan gençlerden Gürbüz Derne ği ve 17 ve 17 den yukarısında bulunan gençlerden Dinç

174 Derne ği te kil olunur. Dernekler için esnân dahilinde bulunan her Osmanlı derneklere dahil olma ğa ve talimatname-i mahsus ile muayyen olan talimlere bilfiil itirak etmeye mecburdur. Bu mecburiyetler her gencin hizmet-i fiiliyye-i askeriyesini ifa etmek üzere silah altına alındı ğı tarihe kadar devam eder. Ahvâl-i sıhhiyelerinin müsait olmadı ğı tebeyyün edenler ve her ne suretle olursa olsun memâlik-i ecnebiyyede bulunanlar müstesnâdır.

Madde 3 — Karye ve mahallât muhtarları sene-i maliyyenin hulûlunden ewel kendi karye ve mahallesi dahilinde bulunan ve 12 ve 17 yaına giren gençlerin isimlerini mübeyyen olarak ayrı ayrı iki er defter hazırlama ğa ve i bu defâtiri Martin nihayet

15. gününe kadar karye ve mahallenin merbut oldu ğu mıntıka jandarma kumandanına teslim etmeye ve mıntıka jandarma kumandanları i bu defâtirden birer nüshasını mıntıkalarında bulundukları kolordu kumandanlarına veya ahz-i asker reislerine sür'at-i mümküne Ne göndermeye mecburdur. Karye ve mahalle nüfusunda mukayyed olup da muvakkaten veya bera-yi tahsil mahall-i âherde bulunanlann künyelerine ayrıca serh verilir.

Madde 4 — Kolordu kumandanları veya ahz-ı asker reisleri Dine Dernekleri te kilâtını ifa ve talimlerin babdaki program ve talimatname dairesinde icrasina nezaretle mükelleftir. Đ bu te kilâtın icrası emrinde memurin-i mülkiyye tarafından dahi muavenet-i lazime ifa olunur.

Madde 5 — Gürbüz Dernekleri mektep muallimleri veya hükümet-i mahalliyece hariçten intihâb edilecek münânip rehberler tarafından ve dine dernekleri berrî ve bahrî zabitân île sıhhiyye ve jandarma zabitâni ve küçük zabitler tarafından sevk ve idare edilir.

Madde 6 — Derneklerin te kili ve gençlerin celb ve cem'i ve kumandan ve muallimlerin tayini ve mekteplerde i bu dernek te kilât ve muamelatinin suver-i

175 tatbikiyyesi ve hususât-i sairesi ayrıca tanzim edilecek nizamname ve talimatnamelerle tayin edilecektir.

Madde 7 — Dinç Derneklerine devam ile talimlerini ikmal edenlerden askerli ğe hazırlandı ğına ve muhtelif talimler icrasına kabiliyet kesb etti ğine dair bâ-istida müracaat ve talimatname-i mahsusuna tevfikan bilimtihan isbat-ı ehliyet eden gençlere ehliyetname verilir. Ehliyetname istihsaline muvaffak olanlar bervech-i âti müsaedâta mazhar olurlar : Ewelen — Mensup olduklan kolordular ahz-ı asker mıntıkaları dahilinde sunuf-u muhtelife-i askeriyeden istedikleri sınıfa ve arzu ettikleri mevki-i askeriyyeye gönderilirler. Sâniyen — Talip olmadıkça bilâd-ı hârredeki kıtaat-ı askeriyyeye sevk olunmazlar. Sâlisen — Hizmet-i askeriyyeye badel kabul terfi'e bilimtihan isbat-ı liyakat eyle-dikleri halde onba ılı ğa terfi ' nizamnamesinde muharrer asgarî müddetten dört mah evvel terfi ' için bir zamm-ı kıdeme mazhar olur ve suretle terfi'-i rütbe ederler. Rabin — Bir sene kıt'ada hizmet edenlerden hüsn-ü hulku ve kabiliyeti ile mütemâyiz olanlar vakt-i hazerde bittercih nezaret ve kolordu ve fırka ve ahz-ı asker dairelerinde emirberlik hidematina tayin olunurlar.

Hâmisen — Esna-i vazifede hidemât-i hasenesi meshud olan ve kanunen cezadide olmamı bulunan efrâda her sene manevraları müteakib iki buçuk mah mezuniyet verilir.

Madde 8 — Alelumun derneklere i tirak etmek mecburiyetinde bulunanlar bilfiil talimlerde bulunmadıkları veya derneklere muntazaman devam etmedikleri takdirde hükümet-i mahalliyye marifetiyle cebren talime sevk edilirler. Ve devamsızlıkları tekerrür edenler ehliyetname imtihanlarına kabul olunmazlar

Madde 9 — Evvelce ne redilmi olan Güç Dernekleri nizamnamesi i bu kanunun nesrinden itibaren mefsuhtur.

Madde 10 — Đ bu kanun tarih-i nesrinden muteberdir.

176 Madde 11 — Đ bu kanunun icra-i ahkâmına Heyet-i Vükela memurdur.

Meclis-i Umuminin ictimamda kanuniyeti teklif olunmak üzere i bu layiha-i kanuni- yenin muvakkaten mevki-i mer'iyete vaz'ini ve kavânin-i devlete ilavesini irade eyledim.

* Genç Dernekleri Te kili Hakkında Kanun-u Muvakkat ve Talimatname,1332,

Matbaa-i Askeriye, s.22-46, Đstanbul /( Toprak , 1979 ,C.7:107-109)

Ek: 10

GENÇ DERNEKLER Đ MÜFETT Đ -Đ UMUM ĐLĐĞĐ 'N ĐN

GENÇLERE ÇA ĞRISI

4 Nisan 1332

Ey çocuklar;

Siz Genç Derneklerine devam etmekte lakayd kalmayınız. Bu derneklerde eğlence ve oyun tarzında tatbikât göreceksiniz. Bu suretle çalı kan, iradeli ve idareli erkekler olacak vechile yeti eceksiniz. istikbalde vataniniz sizden hizmet bekleyecektir. Her hususta size itimâd edebilmek için sizin bu faziletlere malik olmanız elzemdir.

Ey Gençler; Sizin yürüyü , gezinmek, terbiye-i bedeniyye, kesif, tarassud, tilki gibi kurnazca sokulmak, malumât ve rapor vermek, gibi e ğlence ve oyun tarzında yapaca ğınız talimlerde tatbikât sizi açıkgöz olmaya alı tıracak ve bu suretle vücutlarınız kuvvetlendi ği gibi dü ünceleriniz de sa ğlam olacak. Ve tekmil ahvâl ve hareketinize bir intizam gelecektir. Böylece itaat, do ğrulu ğa muhabbet, sadâkat ve arkada larınızla iyi geçinmek gibi hasletleri ö ğreneceksiniz. Azim sahibi ve do ğru adamlar olacaksınız.

177 Vatanınızı, Türk ilini sizler çok seviniz. Yalnız bugün hudutlarda sizin cesur babalarınız, karde leriniz kan ve canlarıyla vatanı müdafaa ediyorlar. Yarın, ileride, siz de lüzum oldu ğu takdirde babalarınız, karde leriniz gibi cengâver olmaya; secaat ve yararlıklar göstermek için her türlü me akkate tahammül edebilecek bir hale gelmeye çalı malısınız. Đleride mes'ud olmak ve mes'ud ya ayabilmek için vatana zafer temin etmelidir. Bunun için de, ey gençler, sizin vücutlarınız sa ğlam, çevik, ve gözleriniz keskin bakı lı olmalıdır. Hüsn-ü niyetle çalı anlara ve vazifesina olanlara cenab-ı hakk da yardımcıdır. Bir milletin bütün i leri yapabilmesi ancak milleti te kil eden fertlerinin ayrı ayrı kendi vazifelerini hüsn-ü ifa etmeleriyle mümkündür.

Siz daha çocuk iken bunu Genç Derneklerinden ö ğreneceksiniz. Ve bilhassa müskirâtin, tutunun, suistimalâtin mazarratım da ö ğreneceksiniz. Bakınız sizi çok seven muallimleriniz de etrafınızda sizlerle beraber bu maksat ve bu gaye için

çalı ıyorlar.

Eğer siz bugün genç derneklerinde büyük bir istekle çalı ırsanız yarin orduya girdi ğiniz vakit kolay i görürsünüz, mükafât alırsınız, terfi edersiniz ve yine mükafât olarak çok çok mezuniyetlere de mazhar olursunuz.

Haydi gençler ileri ; îstikbal sizi bekliyor.

Genç Dernekleri Müfetti -i Umumîli ği

* Osmanlı Genç Dernekleri Hakkında Kanun-u Muvakkat, 4 Nisan 1332, Düstur ,

II.Tertip, 8.Cilt, s.898-900, Đstanbul/( Toprak , 1979 ,C.7:109)

178 EK:11

HARB ĐYE NAZIRI ENVER PA A'NIN

GENÇ DERNEKLER ĐYLE ĐLG ĐLĐ BEYANNAMES Đ

Gençleri yeti tirmek için :

1. Kahraman askerlerimiz saltanat-i sen'iyenin pâyitahtını tehdit eden dü manları tard ve tenkil ettiler; el'anda hudutlarımızı büyük bir cesaretle muhafaza ederek dü manı bir adım bile ileri atmaya bırakmıyorlar.

Fakat zaferleri temin etmek yalnız silahla, bo ğumakla de ğil belki memleketin gençlerini halde ve istikbalde muzaffer olabilecek bir surette her turlu me akkate mütehammil, cesur, secî ve seciyeli olarak yeti tirmekle kabildir. Bu maksada eri ebilmek için milletin her ferdi bu hususta yardımı kendisine bir vazife bilmeli ve memâlik-i Osmaniye'de bulunan bütün gençler kanun-u mahsus mucibince Genç

Derneklerine intisâba müsâraat eylemelidir.

2. Kanun-u mahsus gençlerden 12-17 ya ına kadar olanlara gürbüz ve 17'den yukarı ya ta olanlarına dinç nâmı vermi tir. Bunlar haftada iki defa birer saat terbiye-i bedeniyye ve bir defa tatbikat yapmak suretiyle talim ve terbiye göreceklerdir.

3. Arazi üzerinde tatbikat : Tarassut, kesif, mesiyyetten ibaret olup Türk gençlerini zaten ecdâdının fezâilinden olan me akkate tahammül, tendürüstlük, çeviklik, intizam, itaat ve do ğru sözlülük, vazifeperverlik gibi hasletlere yani bir kelimede er oğlu er olmaya alı ır ve böylece ise yarar bahâdır, cengaver, galebe çalınmaz, hakkıyla vatan müdafaasını bilir, sûrat-i intikale malik gençler elde edilir. E ğer millet böyle vatan müdafaasına hakkiyle yarar gençler elde etmek emel-i azimine nail olmak isterse milletin bilaistisna her ferdi bu hasletlere malik bulunmalıdır. Gençlere müskirâtın ve tütünün ve di ğer her nev-i suistimaiâtın vücuda, cemiyet-i be eriyyeye

179 ve insaniyete olan mazarratını ö ğretmeli ve siyasiyâttan bahs etmeyip onları siyasiyâtla me gul olmaktan kat'iyyen men' etmelidir.

4. Gürbüzlere rehber muallim olarak efrâd-ı milletten bu vazifeyi yapacak iktidara haiz olanlar tayin edilecek ve dinçler mensup oldukları mıntıkanın jandarma, depo, menzil kıtaatı, merkez kumandanlı ğı, ahz-ı asker ubesi, zabit ve küçük zabitleri kumandasına tevdi kılınacaklardır.

5. Bütün vilayât ve mülhakâttaki hükümet-i mahalliyeler i bu talimatname ahkâmına kesb-i vukuf eder etmez heman gürbüzler için icab eden rehber muallimleri memurîn-i askeriyye de dinçler için lazım gelen kumandanları tayin etmelidir.

6. Rehberlerin tayininden sonra umum gençler derhal davet olunup bulundukları

ehir, kaza, köy ilah. neresi ise orada genç dernekleri te kil edeceklerdir. Mahallî dernekler nâmı altında mahallî olarak te kil edilecek i bu dernekleri mekteplerde te kil edilecek derneklerden tefrik için te kil edildikleri mahallerin ve mekteplerde te kil edilecekleri mekâtib-i mezburenin nâmıyla yadetmek lazımdır. Mesela

Mudanya Genç Dernekleri, Mudanya Gürbüz Derne ği, Mudanya Dinç Derne ği ve keza Đstanbul Sultanîsi Genç Dernekleri, Đstanbul Sultanîsi Gürbüz Derne ği, Đstanbul

Sultanîsi Dinç Derne ği ve Darülhilâfetül aliye tâli kısm-ı evvel Dinç Derne ği gibi.

7. Dinç te kilâtı u suretle yapılacaktır :

Her tarafta azamî 180 dinçten bir bölük te kil edilecek ve her bölük de 3 takıma ayrılacak, her bölü ğün birer kumandanı oldu ğu gibi her takımın da bir takim kumandanı olacaktır. Talimlerin nasıl olaca ğı talimatname-i mahsusesinde gösterilmi tir.

8. Gürbüz te kilatı u suretle yapılacaktır:

Gürbüzlerin te kil edecekleri kısım azamî 60 gürbüzden ibaret olacak ve bunlar bir rehberin, muallimin emrine verilecektir. Her ehir, kasaba ve köyün Genç

Derneklerinin adedi bittabii mıntıka nüfusuna ve mahallî nüfusa göre de ğiir.

180 9. Gençler hakkında yapılacak te kilâtın icrasına ve bunların talim ve terbiyesine dair olan talimname ve nizamname layihalarını ihzar etmek ve bunların tamamı tatbikini ve dernekler umur-i idare ve talimiyesinin hüsn süretle ceryanını temin etmek üzere Harbiye Nezareti'nde Genç Dernekleri Müfetti -i Umumîli ği ihdas edilmi tir.

Đ bu müfetti -i umumîli ğe Miralay von Hoff Bey tayin edilmi tir. Mü'-ü mumâileyh memalik-i Osmaniye'de te kil edilen bilumum mahallî ve mektep genç derneklerini tefti edip muallimlere ifahi olarak dersler verecektir. Dersler için muallimler en yakın olan merkezlere celb ve davet edileceklerdir.

10 . Dinçler için icab eden muallimlerin, kumandanları yani zabit ve küçük zabitlerin tedarik ve tayinleri için kolordu kumandanlıkları veya ahz-ı asker reisleri ve fırka kumandanlıkları veya ahz-ı asker kalemi riyasetleri ve jandarma kumandanlıkları ve menzi ve merkez kumandanlıklarına ve ahz-ı asker ubelerine lazım gelen emirler gönderilecektir. Vilayetlerde rüesâ-i memurîn-i mülkiye her ehir ve kasabanın, ve köyün gürbüzleri için muallimler intihâb ve tedârik edeceklerdir.

11 . Her mektebin gürbüzleri ve dinçleri için birer derne ği olacaktır. Gürbüzler mektebin kendi muallimleri tarafından sevk ve idare edilecek ve dinçler askerli ğe hazırlama tatbikâtı görebilmek üzere askerî zabit ve kumandanlarının talim ve terbiyeleri tahtında bulundurulacaktır. u kadar ki her mektebin gerek dinç, gerek gürbüzleri mensup oldukları müessesenin nüfuz ve idaresi tahtında bulunur ve bunlara vuku' bulacak mektep idareleri marifetiyle icra edilir.

12 . Gürbüzlerin ve dinçlerin bulundukları mahaldeki kıtaat-ı askeriyyenin talimhanelerinde talim etmelerine müsaade olunacaktır. Talim esnasında ihtiyaçları olan malzeme talimlerden sonra hemen iade edilmek üzere kıtaattan alınacaktır.

Gerek talimhanelerde ve gerekse endaht mahallerinde dernekler tarafından istimâl olunacak e ya ve malzemenin tahribinden mezbur dernekler mes'uldur. Hepimizin

181 malumudur ki hüsn-ü niyet ve vazife hissiyle ba laman her ise cenâb-ı hakk da muavenet ve müzaheret eder.

O halde biz gençleri vatana ve muazzam Osmanlı milletine mes'ud bir istikbal temin etmek için Genç Derneklerinde faziletkâr ve memlekete müfid gençler olarak yeti tirmeliyiz.

Tevfik-i hüda çalı an gençlerle beraberdir.

Harbiye Nazırı

Enver

* ( Toprak , 1979 ,C.7:110-111)

Ek:12

Osmanlı Genç Dernekleri'nin bidayet-i te ekkülünden [Nisan 1916] Temmuz

[1917] ortasına kadar vilayet ve müstakil mutasarrıflıkların merkez ve mülhakatında te ekkül etmi bulunan Genç Derneklerinin miktarını nâtık cetvel :

Vilayât ve elviye-i müstakile esâmîsi Te kilat icra edilmi mevaki adedi Đstanbul Vilayeti (Kısmen te kilat mevcut ise de matlup derecede inki af etmemi tir.)

Edirne Vilayeti 20

Erzurum Vilayeti --

Adana Vilayeti 13

182 Ankara Vilayeti 77

Aydın Vilayeti 54

Bitlis Vilayeti 1

Ba ğdat Vilayeti 15

Basra Vilayeti --

Beyrut Vilayeti 2

Halep Vilayeti 2

Hicaz Vilayeti --

Hüdavendigar Vilayeti 37

Cezair Bahr-i Sefid Vilayeti --

Diyarbekir Vilayeti 1

Sivas Vilayeti 35

Suriye Vilayeti 1

Trabzon Vilayeti --

Kastamonu Vilayeti 51

Konya Vilayeti 38

Mamuretülaziz Vilayeti 3

Musul Vilayeti 1

Van Vilayeti --

Yemen Vilayeti --

Urfa Sanca ğı --

Đzmit Sanca ğı 30

Đçel Sanca ğı --

Eski ehir Sanca ğı i 32

Bolu Sanca ğı 17

Teke Sanca ğı --

183 Canik Sanca ğı 14

Cebel-i Lübnan Sanca ğı 1

Çatalca Sanca ğı 8

Zor Sanca ğı 1

Asır Sanca ğı --

Kudüs-ü erif Sanca ğı 1

Karesi Sanca ğı 114

Kal'a-i Sultaniyye Sanca ğı 2

Karahisar Sahib Sanca ğı 11

Kütahya Sanca ğı 105

Mente e Sanca ğı --

Mara Sanca ğı 7

Ni ğde Sancağı 7

Medine-i Münevvere (Muhafızlı ğı) --

Yekûn 706

Osmanlı Genç Dernekleri Mecmuası , 1 Eylül 1333, Sene 1,sayı 1,s.14-15

/( Toprak , 1979 ,C.7:112-113)

184 Ek:13

Osmanlı Genç Dernekleri Müfetti i Umumili ği ( Miralay Mustafa Kemal )

Tarafından Hazırlanan Rapor

VES ĐKA NO:1183

HARB ĐYE NEZARET Đ 7 Te rinisani 1336

Osmanlı Genç Dernekleri

Müfetti -i Umumili ği

No:119

(Makam-ı Celil’i Uzma’ya)

Mahrem

Son zamanlarda Avrupa’da yeni neslin fikri ve bedeni e ğitimi maksadı ile ihdas edilen genç derneklerine ve izcili ğine fevkalade ehemmiyet verilerek azami fedakarlıkta bulunulmu , maddi ve manevi her türlü yardım yapılmı tır. Harpten

önce, kara ordusu bulunmayan bazı devletler ancak bu sayede ve az zaman içerisinde büyük bir orduya malik oldukları gibi bugünün ordusunu da ğıtmak gere ğinde olan

Almanya ileride mevcudiyetini ve hayatiyetini muhafaza edebilmek için, terhis etti ği subayları istihdama devamla 1908’de ihdas edilen Almanya Gençlik Te kilatı’na muhte em ordusu derecesinde ihtimam göstermeye önem vermektedir. Yurt savunması bakımından bu derece ehemmiyeti haiz olan izcilik, ferdi ve milli e ğitim bakanlıklarından da o nisbette önemlidir. Bütün hükümetlerde izcilik te kilatı birbiriyle adeta yarı ırcasına yayılmakta ve mensuplarını fikren, ahlaken, ilmen ve bedenen yeti tirmektedir.

Đzcileri himaye ve tefti için izci ve ke af cemiyetleri, genç dernekleri kurulmakta, resmi makamlar ihdas edilerek, bütün bu te ekküllerin her türlü siyasi ihtirastan ve parti münaka alarından tamamen münezzeh kalmalarına münhasıran

185 ilmi bir sahada çalı malarına bilhassa itina gösterilmektedir. Hükümet idaresinin yeniden te kilinin kararla tırıldı ğı u anda “Genç Dernekleri Te kilatı’nın kurulmasına, yayılmasına ve bu konunun yüksek makamlarca ele alınmasına mutlak bir zaruret vardır. Binanaleyh:

1. Orduyu terhis ızdırabında bulunan yeni hükümet 12 ya ından itibaren gençleri vatani ve milli bir gaye ile terbiye ile, ya ları mütenasip, fenni ve yeknesak bir surette yeti tirmek mecburiyetindedir. Bu bakımdan milletin en aydınlarını te kil eden subaylardan okullarda ve genellikle dernekler te kilatında ö ğretmen ve rehber sıfatıyla tercihen kullanılması lazımdır. Bu suretle subaylarımızın hükümete malî bir yük te kil etmeyecekleri gibi en yararlı bir vazife ile görevlendirilmi olacaklardır.

2. “Genç Dernekleri Te kilatı’nı verimli esaslara istinat ettirmek için Millî

Savunma, Milli E ğitim ve Evkaf Bakanlıkları ile mahalli belediyeler ve te kili dü ünülen cemaat-i islamiye’nin mü terek yardımları sa ğlanmalıdır

3. Genç Dernekleri Umumi Müfetti li ğine ba ğlı olmak üzere bölgelere göre dernekler müfetti likleri ihdas edilmelidir.

4. Okullarımızda mesleki ve bedeni e ğitim konusunda esaslı bir program ve faaliyet yoktur. Kulüplerde gençler basit oyunlar ve fikirleri zedeleyen politikayla me gul oluyorlar. Gençli ğin geli mesine yararlı ba ka bir cemiyet hemen yok gibidir. Bu gibi kulüp ve cemiyetlerde sa ğlı ğı koruma, iyi geçinme, fikri e ğitim, anatomi, fizyolojiye ait umumi derslerin konusu bile yer almıyor. Sözü edilen kulüp ba kanlarını siyasetin dı ında kalmaları, aydın ve gerekti ğinde beden e ğitimi

öğretmenli ği yapmaya dahi muktedir ki iler olmaları, kulüplere ya ça küçük olanların kabul edilmeleri ve okul ö ğrencilerine kulüplerin kapalı olması arttır.

5. Son zamanlarda Milli E ğitim okullarında sınırlandıran beden e ğitimi ders saatleri arttırılmak, genç dernekleri ile alakalı görev ve kurulu lar devam ettirilmeli ve köylere kadar esaslı bir ekilde yayılmaları sa ğlanmalıdır.

186 6. Spor kulüplerin ıslahı ile müdavimlerine Gençlik Dernekleri Te kilatı ile de münasebet tesis etmeleri kabul ettirilmelidir.

7. Gerek okullarda, gerek spor kulüplerinde ve cemiyetlerde genç dernekleri kıyafetlerinin kabulü, sa ğlı ğı koruma, sosyal e ğitim, fizyoloji ve anatomi derslerinin

öğretimi ve umum için gece derslerinin ihdası temin edilmelidir.

8. Cüz’i de olsa bütçenin müsaadesi nispetinde ödenek sa ğlanmalıdır.

9.Bütün genç Derneklerinin te kilatına girecek olan fakir çocuklarına memleketin sanatı ile mütenasip i bulup sanatkar olarak yeti tirilmek sureti ile ki isel çalı malarına dayanan geçimlerini sa ğlamaları öngörülmektedir.

10. (Terbiyevi ve Đçtimai Genç Dernekleri) mecmuasının eskiden oldu ğu gibi yayımına devam etmelidir.

11. Vaktiyle astsubay okullarının 13-14 ya ındaki ö ğrencinin bile çantasız ve silahsız talim ve terbiyeyi ifaya muktedir oldu ğunu tecrübe edilmesini istemi idim.

Bu talebim is’af edilmi tir. Binanaleyh, kulüp ve okullarda ni an taliminin milli bir eylence(e ğlence) tarzından ihdası, milli bayramların ihyası ele alınmalıdır.

12. Đzci, Ke af veya Spor Kulübü adı altında vücuda getirilecek, bütün te kilat genç dernekleri meyanında addedilerek dernekler Genel Müfetti li ğine ba ğlı olmalıdır. Ordunun tahdidi mecburiyetinin yukarıdaki maruzatım ile kısmen olsun telafi edilebilece ğine halisane inandı ğımı yüce makamlarına arz ederim.

Genç Dernekleri Müfetti -i Umumisi

Miralay

(Mustafa Kemal )

Dolap No.9

Göz No.1

Dosya No.19 * ( Soysal ,1972:4)

187 Ek:14

TÜRK YILMAZ

Çelik gibi kollu, tunçtan ayaklı!

Türk hiç yılar mı, Türk hiç yılar mı,

Türk yılmaz, Türk yılmaz

Cihan yıkılsa Türk yılmaz .

* ( Karabekir ,1990:158)

Ek:15

Mehmet Bey tarafından Kazım Karabekir’e yazılmı mektubun tam metni.

. G. K. K. M.

Đstanbul

ehir Oymakları Hey’eti

Müttehidesi

ili, Galatasaray, Kadıköy, Makriköy

Kazım Karabekir Pa a Hazretlerine

Muhterem Pa amız, Đstanbul Türk Đzcileri ehir Oymakları Hey’eti Müttehidesinin izcilik hayatında çok mühim bir sahife te kil edecek olan Ankara seyahati dolaysıyla Muhterem Pa amızdan nail oldukları teveccüh ve atıfet her türlü takdir ve tahminin fevkindedir. Bu Mübeccel seyahatin Türk izcilerinin samimi kalplerinde husule getirdi ği minnet ve ükran ve zatı devletlerinden gördüğümüz te vik tergip, bizlere muazzez vatanın dü man kahrı altında inlemi zulümdide kö elerine bir tetkik ve intibah seyahati

188 daha icrasına cür’et verdi. Pa a Hazretleri. Duradur senelerin bari mütteip ve takatferasası altında ezilmi olan zavallı zulümdide hey’eti içtimaiiyemiz varlı ğını temin için nasıl necip bir ihtilal ikaına mecbur olmu sa imdi ondan ziyade bir inkılabı fikri ve içtimai icrasına mecbur bulunuyor. Çünkü bizim gibi anasırı medeniye ve içtimaiyesinin cümlesi kahren duçarı inhitat olmu zaif ve zebun bir kitlenin muhafazai mevcudiyetine çalı mak en ziyade gençli ğin azimkar ihtimamına, halaskar iradesine mahmul bir vazifei maneviyedir. Đ te bu mübarek ve manevi vazifeyi benimsemi , bu u ğurda her türlü fedakarlı ğı icraya ahdetmi olan heyetimiz halas harbimize sahne ve Türkün ahametine mastar olan Bursa, Eski ehir ve Đzmir gibi öz vatanın mübarek topraklarına yüz sürmek için eref telakki edece ği emri devletlerine ve himaye ve sahabeti pereranalerine imtisalen 2 Eylülde Đstanbul’dan hareketle tarihi istirdada tesadüf eden 9 Eylül’de Đzmir’de bulunmak üzere bir Anadolu seyahatine ba lamak emelindedir. Muazzez Pa amız, Siz yalnız Anadolu yetimlerinin de ğil; hür ve asil bütün Türk gençli ğinin ba ı üstünde titreyen nurlu bir simayı efkatsiniz ve sizin himaye ve cenahı refetinize iltica eden bugünkü azimkar ke aflık bervechi zir maruzatın mazharı müsaade olmasını ve bu hususta delalet ve inayeti veliyülnimilerinin eref rayegan buyurulmasını ehemmiyetle istirham eder ve hürmetle ellerinizden öperler Pa a Hazretleri.

24 A ğustos 1339

Mühür

Mehmet

Adres:

Makriköy Spor Kulübü Đzcileri Oymak Beyi Mehmet Bey

* ( Karabekir ,1990:82)

189 Ek:16

Mustafa Kemal’in Đstanbul Đzcilerine Yolladı ğı Telgraf Metni

Ankara: 1 Mart 339 Đstanbul Vilayetine

Vatana yüksek seciyeli ve metin ruhlu gençler yeti tirmesini temenni eyledi ğim Đstanbul Türk Đzciler Oca ğının Ba bu ğlu ğunu büyük bir hissi iftiharla kabul ediyorum. Genç arkada larıma te ekkür ve selamımın tebli ğini rica ederim, efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi

Ba kumandan

Gazi Mustafa Kemal

* ( Güven ,2001,Cilt.:21,Sayı:168:25) , ( Sakarya , 1974:Sayı:5)

Ek.17

TÜRK ĐYE’DE GENÇL ĐK TE KĐLATININ

TÜRK VATANDA LARINA HASRI HAKKINDA KANUN

Kanun: no: 1246

Kabul Tarihi : 12.5.1928

Yayım Tarihi : 21.5.1928

190

BĐRĐNC Đ MADDE: Türkiye Cumhuriyeti dahilinde gerek mekteplerde gerek mektep haricinde izcilik,

ke aflık, boyskavtlık veya di ğer nam ve ünvan altında izcilik te kilatı vücude

getirmek hakkı münhasıran Türk vatanda larına aittir.

ĐKĐNC Đ MADDE: Birinci maddede zikredilen te kilatı ecnebiler vücuda getiremiyece ği gibi bu

kabil te kilata ecnebi gençler dahil olamazlar.

ÜÇÜNCÜ MADDE :

Türk vatanda larından olanlar dahi 1. maddede zikredilen Te kilatı ancak Maarif

Vekaletinin müsaadesiyle ve Vekaletin emir ve mürakebesine tabii olmak artıyla

vücuda getirebilirler.

DÖRDÜNCÜ MADDE: Bu kanun ne ri tarihinden muteberdir.

BE Đ NC Đ MADDE: Bu kanunun ahkamını icraya Dahiliye ve Maarif Vekaleti memurdur.

* ( Soysal ,1972:19)

( Bu kanun, 13.12.1983 tarihinde 179 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılmı tır .)

191

Ek: 18

GENÇ DERNEKLER Đ TE KĐLATINA DA ĐR KANUN LAY ĐHASI

1. Memleket gençlerinin maddeten ve manen takviyesi ve terbiyesi için bir “Genç

Dernekleri Müfetti li ği” te kil edilmi tir.

2. Müfetti li ğin kadrosu, ve kaletlere suret-i merbutiyeti ve vezaifi Heyet-i Vekilece bir talimatname ile tesbit edilecektir.

3. Genç Dernekleri Müfetti li ğine memur zevatın maa ve tahsisatları mensub oldukları vekaletler bütçesinden tesviye olunur.

4. Đzci, Ke af ve Genç dernekleri hakkında bundan evvel ne rolunan kavanin ve nizamatı hükmü münfesihdir.

5.Đ bu kanun tarih-i ne rinde muteberdir.

6. Đ bu kanunun tatbikine Heyet-i Vekile memurdur.

* Ba bakanlık Cumhuriyet Ar ivi, Belge no:2 / ( Balcıo ğlu ,1992:5)

192 Ek: 19

GENÇ DERNEKLER Đ HAKKINDA TAL ĐMATNAME MÜSVEDDES Đ

Te kilat-ı Umumiye 1. Gençli ğin maddeten ve manen takviyesi her gencin askerli ğe izahı ve bu ihzar sayesinde hizmet-i askeriyenin taklili gayelerinin istimali için Genç Dernekleri

Te kilatı vücuda getirilecektir. Đ bu te kilat cihet-i askeriyede makamat-ı aliyeyi igal ederek temayüz etmi olan Genç Dernekleri müfetti inin taht-ı tefti inde bulunur. Müfetti lik kadrosu 1 numaralı lahikada gösterilmi tir.

2. Genç dernekleri Müfetti i Erkan-ı Harbiyeyi Umumiye ve Müdafa-i Milliye

Vekaletlerince mütefikan intihab ve Heyet-i Vekile kararnamesiyle tayin olunur.

3. Đ bu müfetti lik, te kilatının münasebatına ve vazifenin icabatına göre aid oldu ğu vekalete merbut bulunur.

4. 12-14 ya ındaki Türk çocukları izci, bundan sonraki esnan dahilindekiler hizmeti askeriyeye dahil oluncaya kadar ke aftırlar.

5. Her mekteplilerden ve mektepler haricinde vilayet, kasaba, nahiye ve köylerde mahalli gençlerinden izci ve ke af te kilatı yapılır. Mektepler dahilinde yapılan te kilattan mahalli maarif müdürleri, gerek bundan ve gerek mektepler haricindeki te kilatta müteselsilen en büyük amiri mülkiye re’sen mesuldürler.

6. Mektep izci ve ke af kıtalarının talim ve terbiyesi mekteb terbiye-i bedeniyye mualliminin idaresinde cereyan eder. Her mektep te kilatı ayrı bir cüz’i tamdır

Muhtelif mektepler bir araya toplanınca mahalli maarif müdürünün tensib edece ği muallim, heyet-i mecmuaya emr-u kumanda eder.

7. Mektepler haricindeki gençler sinirlerine göre ayrıca izci ve ke af kıtası te kil ederler. Bunların talim ve terbiyesi münasip zevata ihale edilir.

193 8. Đdare-i mülkiye merkezinde mektepli izcilerden te kil eden izci cüz’i tamına mektebin bulundu ğu mevkie izafetle mesele (Bursa-Mektebi Đzci Bölü ğü) ke af cüz’i tamına aynı suretle (Isparta Ke af Bölü ğü) mektepler halinde te ekkül eden izci ve ke aflara ise (Bursa Đzci Bölü ğü) (Bilecik Ke af Bölü ğü) gibi isimler verilir.

9. Đzci ve ke aflardan mürekkeb olan bu te kilatın heyet-i umumiyesine (Türkiye

Genç Dernekleri) denilir.

RĐYASET MERC ĐĐ VE VEZA ĐF

10. Maarif Genç Derneklerinin his-i umumisi maarif vekili, mektepler haricindeki te kilatın reis-i umumisi Dahiliye Vekilidir. Türkiye Genç Dernekleri’nin talim ve terbiyesine aid mualelat alakadar vekaletlerin iktiham-ı muvafakatlarıyla Genç

Dernekleri müfetti li ğince tevhid ve tensik edilir. Maarif Vekaleti alakadar vekaletlerle ve Genç Dernekleri Müfetti i ile mü tereken tanzim edilecek programları ve talimatı mektepler dahilinde kendi vesait-i icraiyesi ile tatbik ettirir.

Mekteplerin bu babdaki mesuliyeti do ğrudan do ğruya Maarif Vekaletine kar ı oldu ğundan dernek i lerine ait bilcümle muhaberelerini de di ğer bir merciin tavassutuna hacet kalmadan Maarif Vekaleti ile icra ederler. Mektepler haricindeki

Genç Dernekleri için ilk mercii Genç Dernekleri Müfetti li ğidir.

11. Genç Dernekleri Müfetti li ğinin Ba lıca Vazifeleri:

A - Memalik-i tarafeyn-i ecnebiyede çocuklar ve gençlerin mümasil te kilatını terfik, mamulin olan terbiye-i bedeniye talimatnamelerine ve bunların terakkiyatını takip, ordumuzda namulin esasata göre bunları nazar-ı dikkate alarak te kilat ve talim ve terbiye talimatname ve resaili tanzim ve teklif,

B- Talim ve terbiye programlarını tetkik ve tevhid, talim ve terbiyeyi tefti ,

C- Memleket dahilinde izci ve ke af kuvve-i umumiyetlerini tesbit.

D- Đzci ve ke af üniformalarını teklif,

194 E- Talim ve tatbikatlar için lüzumu olacak malzeme ve muavenet-i askeriyeyi temin,

12. Genç Dernekleri Müfetti li ği baladaki hususata dair tekalif ve mesaisini ait oldu ğu vekaletlere, malzemeye dair hususatın gayrisini Erkan-ı Harbiy-i Umumiyeye arzeder.

13 . Talim ve terbiye esasatına mütedair talimatlar ve resail umumiyetle Maarif

Vekalatence mazhar-ı tasvib olduktan sonra Erkan-ı Harbiye-i Umumiyece tetkik edilip ordu esasatıyla bit’telif tasdikini müteakib mer’i olur.

14. Genç Dernekleri Müfetti li ği baladaki vezaif icabatıyla ait oldu ğu vekaletlere icab ettikçe maruzatta bulunur. Her üç ay nihayetinde Erkan-ı Harbiye-i Umumiye ve

Müdafa-i Milliye vekaletlerine faaliyet derecesi hakkında ba rapor arz-ı malumat eder. Her sene nihayetinde ihsaiyat cetvelleri gönderir Maarif Vekaleti kendi te kilatı dahilindeki derneklerin faaliyeti hakkında Genç Dernekleri Müfetti li ğine muayyen zamanlarda raporlar ve ihsaiyat cetvelleri göndererek maarif sahası dahilindeki mesaisinin tarz ve derece-i terakkisinden müfetti li ği haberdar eder.

15. Her mıntıka-i mülkiyyenin en büyük amiri mıntıka dahilinde ve kendi riyaseti altında bir genç derne ği komisyonu te kil eder Komisyon azalan berveçhi atidir:

A- Mahalli maarif müdürü

B- Mahallin en yüksek mekteb müdürü ile terbiye-i bedeniye muallimi ve bitidaimektebler namına müntehib bir veya iki muallim

C- Merakiz-i askeriye kolordu kumandanlı ğı tarafından müntehib, gayrisinde ahz-ı asker veya jandarmadan bir zabit, i bu komisyonlarda ifay-ı vazife ederler.

VAZ ĐFE VE MESUL ĐYET

16. Mekteb müdürleriyle, terbiye-i bedeniye muallimleri komisyon kararlarını ifa ile mükelleftir.

195 17. Mektebler te kilatı dahilindeki izci ve ke af kıtalarının mektebler te kilatı haricindeki izci ve ke af kıtalarıyla kulüp ve cemiyetleri arasında veya ehas beynindeki derneklere taalluk eden ihtilafat, Genç Dernekleri komisyonunca hal ve komisyon kararlı tarikince meta olur. Ancak bu gibi ihtilaflarda ihtilafın taalluk eyledi ği ihtisas meselesi için bir mütehassıs ihtilaf edenlerin intihabatıyla Genç

Derne ği komisyonuna muvakkaten dahil olur.

TAL ĐM VE TERB ĐYE VE MUAF ĐYETLER

18. Her mektep izci ve ke af kıtasında talim ve terbiye o mektebe ve mektebler haricinde te ekkül ise hususi kıtaatına talim ve terbiye kendi kıtaları dahilinde cereyan eder. ancak köylerde münferiden terbiye edilmi izci ve ke afların talim ve terbiye vesilesiyle muhtelif mahallerde içtima ettirilmeleri ve bu maksatla uzun yollar kat’ına mecbur edilmeleri memnudur.

19. Her sene mekteplerin tatil müddetinin ong ünü izciler ve yirmi günü ke aflar için tatbikat ve endaht devresidir. Bu tatbikatlarda hariçte geçirilecek ak am, çocuk aile velilerinin inzamam-ı rizasıyla me ruttur. Bu ameliyat ve tatbikatlar mahalli genç dernek reisinin suret-i umumiyede nezareti altında cereyan eder. O mıntıkanın kolordu kumandanları tatbikatları idare etmek üzere bir veya müteaddir mütahassıs zabitan gönderir. Sevahilde bu hususta bahriye zabitanından da istifade olunur.

20. Her mahallin maarif idaresi on iki ya ına giren çocuklardan talebelere alelumum izci sinine dahil olan mektepler müteailliminine meccanen birer matbu (dernek cüzdanı) ita eder. Đzci ve ke af te kilatına dahil olan her gencin gösterdi ği ehliyet bu cüzdanlara kaydolunur. Bu me ruhanın biri mektebin veya hususi kıtanın müdür ve muallimi veya terbiye-i bedeniye mualimi ile mahalli dernek komisyonuna memur zabit tarafından imza edilir. Bu cüzdan tatbikata devam etmeyenlerden istirdat

196 olunur.

21. Dört sene-i devriyede isbat-ı ehliyet eden ke af hizmet-i askeriyesinden yalnız bir aydan muaf olur. Ayrıca bu ehliyetli ke aflar, imkan dahilinde mıntıkısında bulundukları kolordunun istedikleri kıtasında hizmet-i muvazzafilerini ikmal etmek ve terfi-i kanunide muharrer müddetten bir ay evvel onba ı olabilmek hakkına malik olurlar. Genç Dernekleri te kilatına dahil oldu ğu halde isbat-ı ehliyet edemeyen her genç bu te kilattaki hizmeti her ne olursa olsun hiçbir muafiyet kazanamaz.

22. Her gencin malik oldu ğu dernek cüzdanına me ruhatı bu talimatname dairesinde bilumum makamat-ı askeriyece yeni bir muhabereye mahal kalmaksızın kabul edilir.

TEÇH ĐZAT, VAR ĐDAT VE ĐMT ĐYAZAT

23. Her izci ve ke af üniformasını ve teçhizatını kendisi tedarik eder. Đzci ve ke af, her nevi arazide mecbur oldu ğundan kıyafetinin çıplaklık arzetmemesinin temini lazımdır. Malzeme-i tedrisiyye Maarif Vekaleti tarafından verilir. Ameliyatlar ve tatbikatlara lüzumu olan çadır, tüfenk, fı enk, kazma, kürek, vait-i nakliye ve edevat-

ı sıhhiye Müdafaa-i Milliye Vekaletince ordu ihtiyacının fazlasından temin olunur.

24. Her sene rebiülevvelen on ikinci gününe tekaddüm eden hafta çocuklar haftası ve on ikinci günü çocuklar için kitap bayramı oldu ğu gibi yine her sene vilayetlerin genç dernek komisyonları edvar-ı talimhanesinde aklamiyye ve ahval-i hevaiye göre ve yalnız bir güne mahsus olmak üzere idman bayramı tertib ederler. Bu günde

Türkiye dahilindeki bilumum izci ve ke af kıtaatı müttehid idmanlar, tezahürat ve resm-i geçit yaparlar. Mahalli dernek komisyonlarının mühürleriyle memhur iane kutuları mührü mahallere talik olunur. Đ bu para komisyonca fakir çocukların ilbas ve teçhizi hususunda sarf olunur.

197 25. Đzci ve ke afların üniformayla ve foto ğraflı cüzdanları ile beraber esnay-ı seyahatlerinde alelumun imendüfer kumpanyalarında ve Türk vapurlarında nısf-ı

ücret seyahat istifa olunur.

26 . Đzci ve ke aflar elbisesi muallim ve talebe yalnız eyyam-ı resmide ve tatbikat seyahatlerinde müctemian giyeceklerdir. Resmen bir vazife ile tavzif edilmedikçe hiç bir gencin münferiden izci gezmesi caiz de ğildir.

MEVAD-I MÜTEFERR ĐKA

28. Kıt’a halinde harekette iken izci ve ke af kıtları ile mevaki-i askeriye ve karakollar arasında resmi selam teati olunur.

29. Đzci ve ke aflar kıtalar halinde yalnız milli bayram merasimine i tirak ederler.

Mekteblerde izci ve ke aflar evkat-ı sairede muntazaman derslerine ve talimlerine devam ettirilmek suretiyle tedrisat ve talimlere azami zaman kazandırılır. Milli bayramlardan ve bizzat dernekleni tedrisatını mühtehir etmeyecek surette tertip edecekleri talim ve müsamerelerden gayri hiç bir merasime i tirak ettirilemezler.

Ancak bu mevkie gelen kolordu kumandanlarıyla valiler ve daha yüksek askeri ve mülki makamlar arzu ettikleri takdirde mahallin izci ve ke af kıtaatını müctemian tefti ederler.Bu gibi tefti lerin talim ve terbiyeyi ihlal etmemesi lazım ve binaenaleyh tatil zamanlarına tesadüf ettirilmesi münasibdir.

LAH ĐKA 1:

Genç Dernekler Müfetti -i Umumili ği

Müfetti -i Umumi: Mirliva

Muavini: Maariften mütehassıs

Birinci ube

198 Talim ve terbiye ve tefti

Müdür: Erkan-ı harp kaymakamı

Mülhak: Yüzba ı

Aza: Maariften memur

Aza: Dahiliyeden

Đkinci ube

Evrak, Muamelat

Đdare amiri: Binba ı

Hesap memuru

Hademe

Binek arabası

LAH ĐKA 2:

Đzci ve ke af alamet-i farikası (sad harfinden her biri izci ve ke afların iarı olan evsaf-ı cemileden her birine delalet eder. Bunlar da sırasıyla (sıhhat, salabet, sadakat, samimiyet, sabır) dır. ekil cesamet-i tabiide yapılmı tır.

* Ba bakanlık Cumhuriyet Ar ivi, Belge no:4 / ( Balcıo ğlu ,1992:5-8)

199 Ek-20

KOMSOMOL

Kızıl bayrak dikildi kürenin mihverine,

Mihverin kutuplarından çıkan en sivri yerine!

Uzun a ğır balyozları bellerine takarak, keskin orakları güne te im ek gibi çakarak, bekliyor pusu, proletarya ordusu!

Sen de atla kızıl taya, hazır ol, komsomol, kavgaya!..

Kavgada kuvvetli, dinç bir a ğrıdan gelen deli bir sevinç sıçrar, atlar, köpüklenir, çatlar kafan —da!!!.. hay—da, beyaz orduları dumanlı ufuklar gibi önüne katan, dörtnal giden atının uzanan boynuna yatan, yalın kılıç / bir kızıl süvarisin!.. gamın, kederin tüylerini bir kara tavuk gibi yol!

Kuvvetli yol, / ne eli ol, haydi komsomol !..

Nazım Hikmet- 1922

* ( Hikmet ,2009:156)

200