<<

KÖKENLER İNDEN GÜNÜMÜZE TÜRK VE MAKEDON DÜ ĞÜNLER İNDE - İLE TAPAN - ZURLA

Prof. Dr. Feyzan GÖHER VURAL * ÖZ: Türklerin Balkanlardaki yüzlerce yıllık geçmi şi, Türk ve Ma- kedon kültür ürünlerinde büyük bir benzerli ğe neden olmu ştur. Günümüz Makedoncasında yüzlerce Türkçe kelime ya şamaya devam etmekte; kültü- rel etkilenme hemen her alanda hissedilmektedir. Bu durum, kültürün ya- şayan en canlı ögelerinden olan müzik için de geçerlidir. Dü ğünler, müzik kültürünün çok canlı şekilde ya şatıldı ğı ortamlardır. Dolayısıyla iki toplum arasındaki kültürel yakınlıkların tespiti için dü ğünlerdeki uygulamaları in- celemek önem ta şımaktadır. Bilhassa davul-zurna ikilisi gibi yüzlerce yıllık kültürel tarih içinde geli şmi ş ve varlıkları önemli anlamlar içeren çalgılar söz konusu oldu ğunda, bu önem artmaktadır. Literatür taraması ve alan ara ştırmasına dayalı olan bu çalı şmada, Türk Makedon dü ğünlerindeki da- vul ve zurna çalgılarının kökenleri ve tarihsel zeminlerine de ğinilmi ş; bu çalgıların Makedonya’ya ta şınmalarına ili şkin görü şler tartı şılmı ş; çalgıla- rın yapısal özellikleri, kullanılı ş biçimleri arasında kar şıla ştırmalar yapıl- mı ştır. Anahtar Kelimeler: Türk Halk Müzi ği, Makedon Halk Müzi ği, Davul, Zurna, Dü ğün, Çalgı, Müzikoloji. Davul-zurna ( ) and Tapan – Zurla in Turkısh and Macedonian Weddings from Past to Present

ABSTRACT: Due to fact that Turks have been in Balkans for hun- dreds of years, Turkish and Macedonian cultures are very similar. There are a lot of Turkish words in Macedonian and cultural influence can be felt in all aspects of life. This situation is also valid for . Music culture takes place in weddings very effectively. So analysing the wedding tradi- tions is of importance to determine the closeness of the two cultures. Speak- ing of drum and shawm which have developed hundreds of years in cultural

* Ömer Halisdemir Üni. Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı. [email protected] Gönderim Tarihi: 29.11.2016 Kabul Tarihi: 16.10.2017

274 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Prof. Dr. Feyzan GÖHER VURAL

history, this importance increases. In this research which is based on liter- ature review and fieldwork, it has been aimed to compare Turkish and Mac- edonian drum and shawn in terms of their features and where they are being played throughout the history. Key Words: Turkish , Macedonian Folk Music, Drum, Shawm, Wedding, , Musicology. Giri ş Türkler binlerce yıldır, gittikleri her yere kültürlerini de ta şımı şlar; tanı ştıkları yeni kültürlerden etkilenmi şler ve onları da derinden etkilemi ş- lerdir. Bu etkilerin en kuvvetli şekilde hissedildi ği yerlerin ba şında Bal- kanlar gelmektedir. Günümüzde Yunanistan’dan Bulgaristan’a, Arnavutluk’tan, Makedonya’ya kadar Balkanların tamamında Türk izleri yo ğun şekilde görülür. Sarmalar, dolmalar, börekler, isim de ğişikli ğine u ğ- ramaksızın mutfakları şenlendirirken; sayısız Türkçe kelime dillerde do- la şmaya devam etmektedir. Yüzlerce yıl aynı havayı solumu ş, aynı çe şmeden su içmi ş, aynı tarihi payla şmı ş insanların, benzer kültürel ürün- lere sahip olmaları, beklenen bir durumdur. Bu durum, kültürün en canlı ögelerinden olan müzik için de geçerlidir. Türk ve Makedon halk çalgıları arasındaki benzerlikler üst düzey- dedir. Çalgıların nitelikleri bir yana, isimleri arasındaki paralellikler de dikkat çekicidir. Kavalın , darbukanın tarabuka, dairenin dayre olarak adlandırıldı ğı Makedonya’da, çalgı kelimesinin kar şılı ğı da çalgıdır. Ku ş- kusuz söz konusu müzikal köprü, iki ülke arasındaki kültürel ba ğları net şekilde vurgulamaktadır. Bu çalı şmada ise Türk ve Makedon dü ğünlerinde kullanılan davul zurna ikilisi ele alınmı ştır. Metodoloji Ara ştırmanın Amacı: Türkiye’de yaygın kullanıma sahip olan da- vul –zurna çalgıları ile Makedonya’da kullanılan tapan – zurla çalgılarını kar şıla ştırmak; kullanım alanlarını, çalgıların biçimlerini ortaya koymak; sözü edilen iki çalgı grubu ve müzik kültürü arasındaki büyük benzerli ği vurgulamak bu çalı şmanın amaçları arasındadır. Çalı şmada, Make- donya’da kullanılan davul – zurna çalgılarının, Türk etkileri neticesinde yayıldı ğı hipotezinden hareket edilmi ştir. Dolayısıyla bu savın tartı şılması da çalı şma amaçları arasında yer almı ştır. Ara ştırmanın Yöntemi: Betimsel karakterli bu çalı şmada, temelde literatür taraması yöntemi kullanılmı ş; Makedonya’da gerçekle ştirilen gö- rü şmelerle de veriler desteklenmi ştir. Makedonya İş tip Goce Dolcev Üni- versitesi ve Makedonya İş tip ve Üsküp’te gerçekle ştirilen ara ştırma 275 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Türk ve Makedon Dü ğünlerinde Davul-Zurna ile Tapan-Zurla

sürecinde yarı yapılandırılmı ş görü şme tekni ği ile katılımsız gözlem tek- nikleri uygulanmı ştır. Çalı şma, Türk ve Makedon davul, zurna çalgıları ör- nekleminde şekillendirilmi ştir. Bulgular ve Sunu ş Türklerde davul –zurna; Makedonlarda tapan – zurla çalgılarına ili ş- kin bulgulara geçmeden önce, söz konusu benzerlikleri ortaya çıkaran ta- rihten söz etmek faydalı olacaktır. Türkler ve Makedon Toprakları Balkan Yarımadası, IV. yüzyılda Avrupa Hunları ile Türklerle tanı ş- mı ş; VI. yüzyılda Asya’dan ve Karadeniz’in kuzeyinden gelen Türk ka- vimlerinin etkisine girmi ştir. Bu etki öylesine kuvvetlidir ki “Balkan” kelimesi bile Türkçedir ve “sıra da ğ”, “da ğlık” anlamlarına gelmektedir. Anadolu Türklerinin bölgeye geli şleri ise 1260’lara kadar dayanır ( İnalcık 2006: 20). Osmanlı hâkimiyeti ile bölgedeki etki, çok daha kuvvetlenir. Balkanların önemli bir kısmı olan Yugoslavya-Mekedonya toprak- larında hüküm süren topluluklara göz atıldı ğında ise bölgede ilk olarak İlir- yalılar, Traklar, Daçlar’ın oldu ğu görülür. Geli şen süreçte bölgede Antik Makedonlardan Bizanslılara, Hunlardan Avarlara, Bulgarlardan Peçenek- lere uzanan çe şitli medeniyetler yer almı ş; Slavlar, Yunanlar ve Osmanlılar döneminde iskân edilen çe şitli Türk toplulukları etkili olmu ştur. Günü- müzde ise bölgedeki ba şlıca etnik gruplar içinde, Sırplar, Arnavutlar, Ma- kedonlar, şnaklar ve Romlar ile birlikte Türklerin özel bir yeri vardır. Antik Makedonlara uzanan aidiyet bilinçlerinin derinli ği hariç, Makedon- lardan ve muhtemelen Arnavutlardan sonra, bu bölgede en uzun biyolojik ve kültürel varlı ğa sahip olanlar Türklerdir (Çavu şoğlu 2007: 124). Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda toprak kaybetmesiyle ba şlayan sü- reçte, bölgedeki Müslüman Türkler büyük eziyetlere maruz kalmı şlar; çe- şitli göç dalgalarıyla Anadolu’ya gelmeye ba şlamı şlardır. Bölgede ya şayan Türklerin Anadolu’ya göçleri, bilindi ği üzere Cumhuriyet döneminde de devam etmi ştir. Osmanlı döneminde Anadolu’ya kaçmak zorunda kalan Müslüman Türkler bir yana, Geray, 1923-1960 döneminde Türkiye’ye mübadil olarak gelenlerin sayısını 1. 204. 205 olarak vermektedir. Bunlar arasında Yugos- lavya-Makedonya göçmenlerinin sayısı 269 bin 101 (%22, 4)’dir (Çavu- şoğlu 2007: 133). Yüzbinlerce Türk, evlerini bırakarak giderlerken, artlarında kalan yüzlerce yıllık kültürel doku, di ğer Balkan ülkeleri gibi, Makedon topraklarına da sinmi ştir. Gerek bu topraklarda kalan Türkler, gerekse di ğer etnik kökene sahip ki şiler, Türk kültürünü ya şatmaya devam

276 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Prof. Dr. Feyzan GÖHER VURAL

etmektedir. Binlerce yıldır Türk müzik kültürünün simgelerinden olan da- vul-zurna ikilisinin Balkanlardaki yaygın varlı ğı da, bu kültürün yansıma- larındandır. Davul-zurna İkilisinin Makedonya’ya Geli şine İli şkin Davul-zurna gelene ğinin en yo ğun ya şadı ğı yer şüphesiz Ana- dolu’dur (Picken 1984: 197). Bununla birlikte davul-zurna ikilisi, Balkan- larda Makedonya, Güney Sırbistan, Kosova, Arnavutluk, Bulgaristan ve Yunanistan’da da görülmektedir (Juhasz 2002: 1). Mehter müzi ğinden esintiler ta şıyan ve açık hava e ğlencelerinin önemli bir parçası olan davul- zurna müzi ği, Türk halk kültürünün bir ürünüdür. Picken, davul-zurna iki- lisinin enstrümantal Türk Halk Müzi ğinin en tipik örne ği oldu ğundan söz eder (Picken 1984: 197). Buchanan da Balkanlarda Osmanlının mirasının hem kırsal hem de kentsel müzikal pratiklerde kendisini göstermeye devam etti ğini; bunların içinde en göze çarpanın ise davul-zurna gelene ği oldu- ğunu belirtir (Buchanan 2007: 368). Bununla birlikte, Alman müzikolog F. Hoerburger gibi kimi ara ştır- macılar, Balkanlardaki davul-zurna gelene ğinin çingeneler tarafından, Orta Do ğu, , Pakistan ve Hindistan’dan ta şındı ğını iddia ederler. Buna delil olarak da Pakistan’da davula “” / “”; zurnaya da “” / “surnai” isimlerinin verilmi ş olmasını ve davul-zurnanın Osmanlı Dev- leti’nden önce Balkanlardaki varlı ğını göstermektedirler (Hoerburger’den akt. Juhasz 2002: 3). Elbette dünyadaki pek çok medeniyette vurmalı çal- gılar ile yüksek ses çıkaran üflemeliler yer almı ştır. Sümerler, Hititler ve Antik Mısır’da bu tip çalgıların varlı ğı rölyef ve duvar resimleri ile sabittir. Roma dönemi M. Ö. IV. yüzyıla ait bir heykelin elindeki zurnaya benzer tipteki üflemeli çalgı (Vural 2013: 17), Makedon kültürüne olan yakınlı ğı nedeniyle bazı Helenistik dönem heykellerinin ellerindeki üflemeli çalgılar da dikkate de ğerdir. Bunlarla birlikte Anadolu ve Makedonya’da şu an gö- rüldü ğü şekilde davul-zurna ikilisinin çe şitli tören ve e ğlencelerde yer alı- şının, Orta Asya Türk kültürüne dayanması ve buradan Türk devletleri vasıtasıyla yayılı şına ili şkin pek çok tarihi delil sunulabilir. Ana konudan uzakla şmamak adına burada bazı örnekler verilerek, sözü edilen bu sava kar şı dü şünceler ortaya konulacaktır: Davul-zurna çalgılarının Türk tarihindeki konumu, çevre me- deniyetlere etkisi ve kelimelerin kökenine ili şkin: Davulun, Türk tarihinde binlerce yıla dayanan özel bir konumu var- dır. Türklerin İslamiyet’ten önce benimsedikleri Gök Tanrı inanı şının din adamları olan kamların ba şlıca çalgısı olması bakımından dini bir öneme sahip olan davul, kamın gö ğe yükselmesini ya da yer altına inmesini sa ğ- 277 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Türk ve Makedon Dü ğünlerinde Davul-Zurna ile Tapan-Zurla

layan bir aracı, bine ği (atı) vazifesindedir (Drury 1996: 76). Davula yükle- nen dini anlamlar, yapıldı ğı malzeme ve üzerine çizilen resimler gibi un- surlar, onu Türk mitolojisi açısından son derece önemli bir konuma ta şır 1. Temelleri daha önceye dayanmakla birlikte M. Ö. III. yüzyıldan iti- baren siyasi birli ği takip edilebilen Büyük Asya Hunlarının resmi çalgısı davuldur. Eski Türklerde “tümrük, köbürge, küvrü ğ, tu ğ” isimleri verilen davul (Öztuna 1969: 153), Asya Hunları döneminde, yıra ğ (surnay / zurna), borguy (boru), küvrük (kös) ve çeng (zil) ile tu ğ takımını (askeri müzik takımı) olu şturmu ştur (Erendil 1992: 15). Bu çalgılardan davul ve zurna tipindeki üflemelilere ili şkin görselleri, Hun hükümdarı ile evlenen Çinli prenses Ts’ai Wen Chi’nin çizimlerinde görmek mümkündür (Baykuzu 2005: 101). Hun ordusunda davulun yer alı şı ve davulla yapılan taktikler, Çinliler tarafından ö ğrenilerek kullanılmı ştır (Ögel 1984: 81). Çin ve Bi- zans kaynakları Hun ve Kök Türklerin davulun yanında, boynuz veya kimi madenlerden imal ettikleri boru ya da zurnalar kullandıklarını belirtmi ştir (Gömeç 2009: 6; Ögel 1987: 99). Hun müzi ği ve çalgılarının Çin üzerin- deki etkilerini Çin kaynaklarından takip etmek mümkündür (Yusupcan 2009: 2356). Davul - boru, Türklerde devletin ve hakanın simgesidir. Bu nedenle dü şmanları, hükümdara ait davulun ele geçirilmesini çok önemsemi şlerdir: M. Ö. 123 yılında Hunları yenen Çin generali için Çin kayıtlarında “ Hun- ların büyük sol generalini yendi ve Hun generalinin davulu ile bayra ğını aldı” ifadesi geçer (Ögel 1984: 21). Burada davulun ve bayra ğın elden git- mesinin ma ğlup ilan edilmek anlamına geldi ği belirtilmektedir. Kök Türk- lerde de bu simgeleme devam etmi ştir. Yeni seçilecek ka ğana, Kök Türk ka ğanlarının hakkı olan böri ba şlı bayrak, iki tekerlekli hükümdarlık ka ğ- nısı ve davul ile borular teslim edilmesi (Kalafat 1999: 76), bu çalgıların önemini gösterir. Ka ğanlar zaferlerini, köbürge denilen davulun sesi ile du- yurmu şlar (Konyalı 1943: 38); sava ş ba şlangıçlarında, sava ş esnasında ve bitiminde davuldan yararlanmı şlardır. Davuldan elde edilen farklı ritimler, haberleşme amaçlı olarak da kullanılmı ştır. Altınlı davul ve altınlı boruyu devletin resmi çalgıları kabul eden Uygur Türklerinin (Ögel 1984: 365) ise VIII. ve IX. yüzyıllarda surnay (zurna) kullandıkları, Uygur yazıtlarından anla şılmaktadır (Sertkaya 1982: 16). Gazimihal’e göre zurna kelimesinin kökeni Orta Asya Türklerine da- yanmaktadır. Orta Asya’da “sarnamak”, ezgilemek demekken; “sarra” da zurna için kullanılmı ştır (Gazimihal 2001: 62). Uygur Türkleri bu çalgıyı halen “surnay” olarak isimlendirmektedirler. Surnay, Çin kültürüne çok

1 Bu konuda detaylı bilgi için bkz. Feyzan Göher Vural, “Orta Asya Türk Dünyasında “Davul”un Önemi ve Simgesel Anlamı”, Turansam, C. 5, S. 20, 2013.

278 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Prof. Dr. Feyzan GÖHER VURAL

eski dönemlerde geçmi ş ve Çinliler tıpkı Türkler gibi törenlerinde davul ve surnay kullanmı şlardır. Kelime Çinceye “” ve “su er nai” şeklinde geçmi ştir (Arslan ve Öger 2008: 14). Davul ve zurna, açık havada, debdebe ile çalındıklarından ötürü, bozkır ya şamındaki Türklerin hayatında vazgeçilmez bir yere sahip olmu ş; gerek duyuru, gerekse e ğlence amaçlı olarak son derece yaygın şekilde kul- lanılmı şlardır. Bu durum Manas gibi pek çok Türk destanında da i şlenmi ş- tir. İslamiyet’ten sonra önce nevbethane / tabılhanede; daha sonra Mehterhanede ba şlıca sazlardan olan davul ve zurna, duyuruda kullanılma özelliklerini devam ettirmi ş; Ramazan e ğlencelerinin ve sahurların vazge- çilmez unsurları olmu ş; dü ğün ve e ğlencelerde mutlaka yer almı şlardır. Türklerin Osmanlı Devletinden önce de Balkanlardaki varlı ğı: Türklerin Balkanlardaki büyük etkisi Avrupa Hunları dönemine uzanır. Yani Osmanlı döneminden önce buralarda davul ve zurnanın gö- rülmesi, bu çalgıların Balkanlara ta şınmasında Türk etkisinin olmadı ğını ispatlamaya yetmeyecektir. Ayrıca davul ve zurnanın Osmanlılardan önce Balkanlarda, şimdiki özelliklerine temel olacak şekilde yer aldı ğına ili şkin de net bir bilgi sunulmamaktadır. M. S. IV - V yüzyıllarda Avrupa’nın büyük bir kısmını fetheden Hunlar, söz konusu co ğrafyada önemli kültürel ve siyasi de ğişimlere neden olmu ştur. Avrupa Hunları zamanında askerî müzik takımlarının yapısında bulunan çalgıların (davul, boru vb. ) yo ğ / ğ yani cenaze törenlerinde yer aldı ğı, Avrupa Hunlarının davul ve zurnayı da içeren çalgılarla icra edilen müzikleri çok sevdikleri, Batılı kaynaklarda yer bulur (Kalafat 1999: 136; Köprülü 1930: 5). Anadolu Türklerinin bölgeye geli şleri ise 1260’lara ka- dar dayanır ( İnalcık 2006: 20). Türklerin çe şitli nedenlerle Batı’ya do ğru yürüyü şü ile birlikte, onlara ait kültürel unsurlar da Batı’daki yeni kom şu- larını etkilemeye ba şlamı ştır. Gazimihal’e göre askeri müzi ği ve barındır- dı ğı davul, zurna tipi çalgıları Batı’ya yayanlar Türkler olmu ştur (Gazimihal 1955: 1). Avrupalıların davul-zurna müzi ğine yabancılı ğı, Mehter Müzi- ğinin Avrupalı bestecilere etkisi: Haçlı Sava şları döneminde Selçuklularla kar şıla şan Avrupalıların, Selçuklu askeri müzi ğini, “trompet, zurna (clarions), korno, boru, davul ve zillerden olu şan, korkunç gürültülü ve yaygara koparan bir müzik olarak tanımladıkları görülür. Bu müzi ğin erken dönem Avrupa askeri müzi ğini etkiledi ği dü şünülmektedir (Schmidt 2013: 212). Bunu takip eden süreçte yüzlerce yıllık Osmanlı hâkimiyeti döneminde, bölgedeki kültürel etkile- şimler, en üst seviyeye ula şmı ştır. Osmanlı dönemi Türk müzi ğinden söz 279 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Türk ve Makedon Dü ğünlerinde Davul-Zurna ile Tapan-Zurla

eden ve ula şılabilen en eski Batılı kaynaklardan biri, 1433 yılına aittir. Bur- gonya Dükü Philippe’in mü şaviri olarak zamanın ba şkenti Edirne’ye gelen Broquiere, boru, davul ve nakkarelerden olu şan heyeti anlatmaktadır (Ak- soy 1994: 22). Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul’u fethinde, Kanuni Sultan Süleyman’ın 1521’de Macaristan seferi sırasında ve Viyana Ku şatmalarında yüzlerce davul ve zurnayı da içeren Mehter müzi ği, Batı Müzi ğini derinden etkileyerek Alla Turca stilinin do ğuşuna neden ol- mu ştur. Davul, öylesine Türklerle bütünle şmi ştir ki, Batılı besteciler Türk Tarzı (Alla Turca) eserler bestelemek istediklerinde, bu etkiyi verebilmek için mutlaka davul kullanmı şlardır. Davulun Batı orkestralarına giri şi de Türk etkisi sayesindedir. Sava şlarda, çe şitli duyuru ve etkinliklerde, ziyaretlerde sıkça duyu- lan bu müzik, Avrupalı seyyah, tarihçi ve elçilerin çok dikkatini çekmi ştir. Örne ğin Kritovulos, “Tarih-i Sultan Mehmed” adlı eserde, Fatih’in İstan- bul’u fethi sırasında, surlardan içeri giren Mehter takımının müzi ğinden söz ederken (Kritovulos 2012: 87); 100 yıl sonra Pierre Belon 1555’te ka- leme aldı ğı eserinde, Türklerin sabah ve ak şamları davul çaldıklarını ve zurnalarıyla çok güzel melodiler icra ederek, dinleyenleri etkiledikleri bil- gisini aktarır (Rice 1999: 48). Avrupalı gezginlerin duydukları bu co şkun melodiye ve ritme sahip müzi ği, büyük bir ilgi ve şaşkınlıkla kaleme alma- ları, bu müzi ğe ne denli yabancı olduklarını ortaya koymaktadır. Mehter müzi ği, günümüzde Türkiye ve Balkanlarda çalınan davul zurna melodile- rinin temelini olu şturmaktadır. Tek sesli, kuvvetli vuru şların kös ve davul- larla verildi ği, kimi yerlerde boru ve zurnalarla elde edilen dem seslerin yer aldı ğı bu müzik, Balkanlarda büyük bir etkiye sahiptir. Çingenelerin davul-zurnayı Hindistan’dan getirdi ği savına kar şı sav: Makedonya ve Balkanlardaki di ğer ülkelerde davul-zurnanın genel- likle çingene müzisyenlerce çalındı ğı, dolayısıyla bu çalgıların Hint kö- kenli oldu ğuna yönelik görü ş de gerçe ği yansıtmaktan uzaktır. Öncelikle çalgıların yapısı ve çalını ş stilleri, Hint müzi ğinden ziyade Türk etkilerini göstermektedir. Bunun yanında çalgıların Çingenelerce çalınıyor olması, çalgıların kökeni hakkında bilgi vermekten uzak bir veriridir. Bu noktada Çingenelerden kısaca söz etmek yerinde olacaktır: Çingenelerin kökenlerine ve yayılı şlarına ili şkin tarih, henüz tam olarak aydınlatılmamı ş olsa da, Hint kökenli oldukları konusunda artık tam bir fikir birli ği vardır. Bu konuda önemli ara ştırmalar yapmı ş olan Donald Kenrick (2006: 24-25-43), İran’da çalı şmak üzere Hindistan’dan getirilen Hintlilerin (büyük ihtimalle 250-650 yılları arasında), zamanla birbirlerine

280 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Prof. Dr. Feyzan GÖHER VURAL

karı ştı ğı ve “Dom” diye adlandırılacak olan yeni bir topluluk olu şturduk- larını dü şünmektedir. Gerçekten de tarihi dokümanlar incelendi ğinde, en akla yakın sav budur. Çingene topluluklarının önemli bir kısmı, Anadolu ve İstanbul üzerinden Balkanlara geçmi ştir. “Dom” yerine “Rom” olarak anılmaya ba şlamı şlar ve ba şta Romanya olmak üzere Avrupa’nın çe şitli ülkelerine da ğılmı şlardır. Osmanlı Devleti’nin idari vergi kayıtlarında Çin- genelerden ilk kez 1430 yılında söz edilir. Kenrick’e göre Çingenelerin bir kısmı Osmanlı Devletinden önce Balkanlara gelmi ş olsalar da di ğerleri Türk orduları ile birlikte ya da pe şi sıra Balkanlara gelmi şlerdir. Bunlar Müslüman Çingenelerdi (Kenrick 2006: 57-60). Ventsislav Dimov da, Türkiye’den gelen davul, zurna ve tamburin çalan çingene müzisyenlerin, Yugoslavya müzi ğine etkilerinden söz etmektedir (Dimov 2012: 316-317). Buchanan ise Romların Balkanlarda davul-zurna çalarak Osmanlı mirasını ya şattıklarını belirtir (Buchanan 2007: 368). Çingenelerin İran’da kaldıkları dönemlerde “” çaldı ğına ili şkin bilgiler mevcuttur. İspanya’ya yerle şenler daha çok gitar, Do ğu Av- rupa’dakiler ise “”, “rebek” gibi lavtaya daha çok benzeyen çalgı- lar çalmı şlardır (Kenrick 2006: 31). Yani babadan o ğula geçen müzisyenlik mesle ğini devam ettirmekle birlikte, içinde bir süre bulunduk- ları toplumun müzikal kimli ği içinde yer alan çalgıları da benimsemi şler- dir. Günümüz Anadolu’sunda kemandan kanuna, darbukadan klarnete pek çok çalgıyı son derece mahir şekilde çalan Çingeneler, Türklere has davul- zurna gelene ğini de benimsemi ş olmalıdırlar. Onların binlerce yıllık mü- zisyenlik gelene ği, girdikleri toplumda bu görevi üstlenmelerini sa ğlamı ş- tır. Dolayısıyla Osmanlı döneminde Ramazan davulcularından, eğlence ve dü ğünlerde görev yapan davul-zurnacılara kadar, müzisyen ihtiyacı sık sık Çingeneler tarafından kar şılanmı ş olmalıdır. Çingene müzisyenlerin, ‘göçebelik’ ya da ‘gezginlik’ ile açıklanabi- lecek özelliklerine de ba ğlı olarak, bir müzi ğin yer de ğiştirmesinde; farklı müziksel ba ğlamlara uyarlanacak biçimde dönü ştürülmesinde tarihsel sü- reç içinde korunması ve sonraki ku şaklara aktarılmasında oynadıkları ba şat rol(ler), “kültürel aracılık” kavramı ile tanımlanabilir (Yükselsin 2014: 713-714). Bu kültürel aracılık, çalgıların ta şınması bakımından da müzikolojik bir sonuç do ğurabilir. Dolayısıyla Rumeli ezgilerini Türkiye’ye ta şıyan Çingene ve di ğer etnik kökenli müzisyenler, yüzyıllar önce de davul-zur- nayı Balkanlara ta şımı ş olmalılar. 281 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Türk ve Makedon Dü ğünlerinde Davul-Zurna ile Tapan-Zurla

Davul-zurna Anadolu’da Abdallar ve di ğer Türk müzisyenlerce icra edilmekle birlikte, pek çok kez Çingeneler tarafından çalınır (Picken 1984: 197). Çingenelerin icrada en yüksek seviyeye çıktıkları çalgıların içinde zurna ba şta gelmektedir (Sa ğlambilen 2017: 7). Çingeneler, içinde bulun- dukları toplumun müzisyenlik görevini üstlenme özellikleri, Anadolu’da da devam ettirmektedirler.

Foto ğraf 1Makedon dü ğünü http: //www.pretv.at

Farklı ülkelerde ya şayan Çingenelerin kimileri kendi dillerini muha- faza etse de, kimileri ise bulundukları toplulu ğun dilini aldılar. Örne ğin Orta Asya’ya göç eden Mazanglar, zaman içinde kendi dillerini unutmu ş- lardır. Bunlar, bugün Tacik dilini konu şmaktadırlar (Kenrick 2006: 99). Makedonya’daki pek çok Çingenenin bugün Türkçe konu şması da benzer bir durumdur. Oran, 1992 yılında gerçekle ştirdi ği inceleme gezisinde, Ma- kedonya’da ya şayan Çingenelerin 10. 000 kadarının kendisini Türk saydı- ğını ve Türkçe bildiklerini belirtmektedir (Oran 1993: 132). Juhasz da günümüz Makedonya’sında ya şayan Çingenelerin önemli bir kısmının Türkçe konu ştu ğunu, bir kısmı İzmir’den gelmi ş olan bu müzisyenlerin “mahalle / mahala” adı verilen semtlerde ya şadı ğını ifade eder (Juhasz 2002: 1). Bizim de 2016 yılı Ramazan ayında bulundu ğumuz Makedonya İş tip Camii’nde Teraviye gelen bir kısmı müzisyen olan Çingenelerin hep- sinin Türkçe konu şması, benimsedikleri kültürün Türk kültürü oldu ğunu göstermektedir. Osmanlı döneminde Anadolu’dan Balkanlara geçmi ş olan

282 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Prof. Dr. Feyzan GÖHER VURAL

çingenelerin, Anadolu’nun müzikal özelliklerini, çalgılarını oraya ta şıma- ları; zamanla sahip oldukları müzikal özellikler ile Balkan müzi ğinin sen- tezini olu şturmaları beklenen bir durumdur. Dolayısıyla Makedonya’daki davul-zurna ikilisinin Türk etkili de ğil de İran, Hint, Pakistan etkili oldu ğuna ili şkin görü şler, öncelikle bu çalgı- ların yapıları ve birlikteli ğinin tarihsel geli şimi, kelimelerin etimolojik kö- keni üzerinde henüz netle şmeyen görü şler, Türklerin binlerce yıldır bu çalgıları çaldıkları mekânlar, Türk askeri müzi ğinin Avrupa müzi ği üze- rindeki büyük etkisi, Makedonya’daki Çingene müzisyenlerin pek ço ğu- nun Türk dilini, dinini, kültürünü benimsemi ş olması, Avrupa’da Osmanlı’dan çok daha önce, henüz IV. yüzyıldan itibaren takip edilebilen Türk etkileri nedeniyle gerçekçi bulunmamaktadır. Türklerde Davul - Makedonlarda Tapan Davul için kopuz ve boru ile birlikte Türklerin temel üç sazından birisidir demek yanlı ş olmayacaktır. Yukarıda Türk kültüründeki ayrıca- lıklı yerine de ğinilen davul ve zurnasız bir dü ğün dü şünülemez. Davul sesi, dü ğünün co şkusunu en güzel ortaya koyan ifadelerden birisidir. Türkler gittikleri her co ğrafyaya davulu götürmü şlerdir. Elbette dünyanın çe şitli yerlerinde davul benzeri farklı vurmalı çalgılar vardır ancak günümüz Türk co ğrafyasında, bilhassa Anadolu’da, hâkim olan asma davul, karakteristik bir durum arz eder. Asma davul, genel- likle ah şaptan elde edilen bir kasna ğın iki tarafına deri gerilmesi yo- luyla yapılan ve kuvvetli vuru şları tok- mak, zayıf vu- ru şları ise daha ince bir de ğnek ile ça- lınan vurmalı bir çalgıdır.

Foto ğraf 2 Asma Davul (Vertkov vd. 1963: Ek174)

283 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Türk ve Makedon Dü ğünlerinde Davul-Zurna ile Tapan-Zurla

Bu çalgıya Türk kültürünün baskın oldu ğu Ural-Volga Böl- gesi’nde “tumır” ismi verilmektedir (Vertkov vd. 1963: 51). Türklerin ya şadı ğı ya da Türk etkisinin yo ğun görüldü ğü çe şitli böl- gelerde birbirinden farklı isimler alan asma davul, Anadolu e ğlencelerinin ve çe şitli ritüellerin ba şlıca araçlarından birisidir. Asker u ğurlamalarında, ya ğlı güre ş müsabakalarında yer alan bu çalgı, dü ğün törenlerinde ise kızın baba evinden çıkarılmasından, eğlencelerdeki oyunlara kadar her a şamada yer alır. Türkler yayıldıkları tüm Balkan co ğrafyasına bu çalgıyı götürmü ş- lerdir. Artık o bölgelerdeki pek çok topluluk, asma davulu kendi halk mü- zi ği çalgısı olarak kabul etmektedir. Bunların ba şında Makedonlar gelir. Asma davul, Türklerle birlikte Makedonların müzik hayatında da çok önemli bir yere sahip olmu ştur. Ki şisel görü şme gerçekle ştirdi ğimiz Goranço Angelov, davulun e ğlencelerinin ba şlıca çalgısı oldu ğunu ifade etmi ştir. (Angelov ile ki şisel görü şme 09. 06. 2016).

Foto ğraf 3Makedonya Halk Müzi ği icrası - Goce Dolcev Üniversitesi Müzik Sanatları Fakültesi 12.06.2016

Makedonya’da asma davul “tapan” olarak adlandırılır. Tokma ğa “mavalka”; ince de ğne ğe ise “pr čka” ismi verilir (Juhasz 2002: 2). Makedon davulunda geleneksel olarak ceviz ve kestane a ğacı ile tabaklanmı ş koyun ya da keçi derisi kullanılır. Makedonya’da davulun yani tapanın çe şitli şekilleri bulunur. Veles (Köprülü) Bölgesinde bu çalgı, Veles Davulu ( Велешки тапани ) olarak anılır (Angelov 2012: 1). Make- donya İş tip Goce Dolcev Üniversitesi Müzik Sanatları Fakültesinde, Go- ranço Angelov ve ö ğrencilerinden dinleme şansı buldu ğumuz halk müzi ği konserinde de davul, kaval, gayda, çalgıları birlikte yer almı ştır.

284 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Prof. Dr. Feyzan GÖHER VURAL

Makedonya’da tapan çalan yani davulcu anlamında “tapandži” keli- mesi kullanılmaktadır. Genellikle lider müzisyen konumundaki ta- pandži”ye, “zurladži” yani zurnacı e şlik eder (Juhasz 2002: 2). Türklerde Zurna, Makedonlarda Zurla Zurna köklü tarihi ile Türk müzi ğinin vazgeçilmez çalgılarından bi- risidir. Sesinin keskinli ği, dolgunlu ğu ve ses yüksekli ği gibi özellikleri se- bebiyle yüzyıllardır meydan sazı olarak kullanıla gelmi ş, davulun e şlik sazı olarak ünlenmi ştir (Sa ğlambilen 2017: 22). Kökeni Asya Hunlarına daya- nan, günümüzdeki şeklini Uygurlar döneminde aldı ğı tahmin edilen zurna, Türk dünyasında davulla birlikte en popüler açık hava sazıdır. Anadolu’da genellikle şim şir a ğacından yapılan zurna, çok kuvvetli bir sese sahiptir. Şim şirin yanı sıra di şbudak, gürgen, ardıç, zurna yapımında kullanılan di- ğer a ğaçlardır. Anadolu’da kaba zurna, orta zurna (zurna), zurna ve zil zurna olmak üzere dört farklı zurna tipi bilinmekle birlikte, zil zurnanın kullanı- mına pek sık rastlanmaz. Zurnanın ana gövde, dil, boru ve lüle olmak üzere dört temel kısmı vardır. Makedonya’da cura zurnaya kar şılık gelen çalgı ise “velika”dır (Kastelli 2004: 20; Juhasz 2002: 1). Zurnanın ağza yakın dar kısmında yer alan deli ğe bir kamı ş çakılır. Bu kamı şın adı yörelere göre de ğişim gösterir. Genel olarak ismi verilse de, Erzurum’da lüle, Kas- tamonu’da cuk-cuk ya da dil adı verilir. Gövdenin ön yüzünde yedi, arka kısmında bir delik vardır. Zurnanın kalak yani en alt kısmında üç sıra ha- linde bulunan cin delikleri, aşağıdan yukarıya do ğru birinci sırada 3 tane, ikinci sırada 1 tane, üçüncü sırada ise 3 tane olmak üzere toplam yedi adet- tir. Cin delikleri üst taraftaki perdelerden çıkan havanın dengelenmesini sa ğlar (Kastelli 2004: 20-21). Makedonya Golce Delcev Üniversitesi ö ğretim elemanlarından An- gelov’un, doktora tezini Makedon zurla çalgısı üzerine yapan bir akade- misyen olması ve dolayısıyla konuya son derece hâkim bir ki şi olması nedeniyle, bu çalı şmada kendisi ile görü şmek büyük önem ta şımı ştır. An- gelov, açık hava sazı olarak kabul edilen zurnanın, Makedonya’da genel- likle davulla birlikte çalındı ğını ve son derece popüler oldu ğunu

Foto ğraf 4 Zurla 285 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Türk ve Makedon Dü ğünlerinde Davul-Zurna ile Tapan-Zurla

belirtmi ştir. Makedon zurlası, ceviz ya da erik a ğacından yapılabilmekte- dir. Ancak bu durum, bölgeden bölgeye, yani o bölgede daha rahat bulu- nabilen a ğaçlara göre de ğişim gösterebilmektedir (Angelov ile ki şisel görü şme 09. 06. 2016). Makedonya’da genellikle zurla olarak anılan çalgı, kimi yerlerde ise Anadolu’daki ile aynı şekilde zurna ismiyle bilinmekte- dir. Makedonya’da zurna çalan ki şilere “zurladži” ismi verilmektedir (Juhasz 2002: 2). Makedon dü ğünlerinde geline davulla birlikte zurnanın eşlik etmesi, önemli geleneklerden birisidir. Kamı şlı bir çalgı olan zurla, kuvvetli bir nefes gerektirir. Yakla şık iki oktavlık bir ses geni şli ği vardır (Angelov ile ki şisel görüşme 09. 06. 2016). Anadolu zurnasında dil, Mekedon zurlasında ise slavet olarak adlan- dırılan kısım ise oldukça sert bir a ğaçtan yapılmalıdır. Bunun için en uygun ağaç, Makedonya’nın sadece belli bölgelerinde yeti şen bir tür ceviz a ğacı- dır. Bu a ğacın kutsal kabul edilen bir yönü de vardır. Zurla küçük, orta ve büyük olmak üzere üç tiptedir. Geleneksel zurna dört ana parçadan olu ş- maktadır. Bu bölümler, telo / korpus, (Тело / корпус ), slavet ( славец ), mendik ( мендик ) ve piska ( писка )’dır (Angelov 2012: 2-4). Bu, Anadolu zurnasının ana gövde, dil, boru ve lüle kısımları ile birebir paralellik gös- termektedir. Zurlanın temel bölümleri Angelov’un Makedon zurna yapım- cısı Rade Lojankoski’yi konu alan bildirisinde a şağıdaki gibi sunulmu ştur: Zurla, sahip oldu ğu dört kısım, üç temel tip ve üzerindeki delikler

Foto ğraf 5 G. Angelov ( Изработувањето на традиционалниот …) bakımından zurna ile tamamen paraleldir. Aşağıda solda Anadolu zurnası- nın, sa ğda ise Makedon zurlasının yapım aşamalarından foto ğraflar sunul- maktadır.

Foto ğraf 6 Zurna Yapımı (Önce Vatan Gazetesi 05.01.2012)

286 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Prof. Dr. Feyzan GÖHER VURAL

Bir zurla yapımcısı olan Lojankoski, çalgının a ğızlık kısmının ço ğu kez Türkiye’den getirtti ğini ifade etmektedir (Angelov 2012: 6).

Foto ğraf 7 Zurla Yapımı (Angelov 2012: 5)

Davul-zurna ve Tapan - Zurla İkililerinin Dü ğünlerde Yer Alı şı Davul ve zurna ikilisi, Türk dü ğünlerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Sadece geçmi şte de ğil, günümüzde de bu önem devam etmektedir. Aynı durum Makedon tapan - zurla çalgıları için de geçerlidir. Makedonya Üsküp dü ğünlerinde tapan ve zurlanın sokaklarda çalı- nı şı son derece önemli bir gelenek haline gelmi ştir. Çalgıların dü ğünlerde yer alı şı, ço ğu kez kızın babasının evinden alını şı ile ba şlar (Hasani ile ki- şisel görü şme 07. 06. 2016). Şüphesiz sadece davul-zurna kullanımı de ğil, dü ğünlerin pek çok a şaması benzerlik göstermektedir. Gelinin ata bindiril- mesi, kına yakılması, damat tıra şı bu benzerliklerden bazılarıdır (Angelov ile ki şisel görü şme 09. 06. 2016).

Foto ğraf 8Anadolu Dü ğünü (milliyet.com.tr, Yadeller, 08.12.2010 287 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Türk ve Makedon Dü ğünlerinde Davul-Zurna ile Tapan-Zurla

Foto ğraf 9Makedon Dü ğünü (www.utrinski.mk) Величествен Јубилеј На Галичка Свадба , 15. 07. 2012

Türkiye’de genellikle bir davul bir zurna ile gerçekle ştirilen dü ğün- ler, Makedonya’da sıklıkla bir davul ve iki zurna ile yapılır (Juhasz 2002: 2). Bununla birlikte örnek resimlerde görüldü ğü gibi gerek Türk gerekse Makedon dü ğünlerinde çok sayıda davul da yer alabilmektedir.

Foto ğraf 10 Anadolu Dü ğünü (yaylahaber.com 07.12.2015)

288 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Prof. Dr. Feyzan GÖHER VURAL

Foto ğraf 11 Makedon Dü ğünü (komanovskimuabeti.mk 15.07.2012) İki zurnanın yer aldı ğı Makedon e ğlencelerinde, genellikle ikinci zurna ilkine e şlik eder. İlk zurna ana melodiyi çalarken, di ğeri e şlikçidir. Bazen iki zurna sürekli unison (tek ses); bazen de oktav aralığında veya üçlü aralıkta da çalabilmektedirler. Zurna çalan ki şi performansı esnasında sık sık do ğaçlamalara yer verir (Juhasz 2002: 2; Angelov ile ki şisel gö- rü şme 09. 06. 2016). Türk e ğlencelerinde de benzer bir durum vardır. İki zurnanın yer aldı ğı performanslarda genellikle bir zurna ana melodiyi ça- larken, di ğeri “dem ses” tutarak ona e şlik eder. Ancak tıpkı Makedonya’da oldu ğu gibi iki zurnanın aynı sesi çaldı ğı da görülebilir.

Foto ğraf 12 Anadolu Dü ğünü(www.davulzurnakiralama.com) ve Ma- kedon Dü ğünü (www.mkd-news.com)

Foto ğraflarda da görüldü ğü üzere tapan, sadece biçim olarak de ğil, kullanılı ş yeri açısından da Anadolu davulu ile aynıdır. Tapan, zurla 289 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Türk ve Makedon Dü ğünlerinde Davul-Zurna ile Tapan-Zurla

(zurna) ve Makedon bayra ğı ile birlikte, Makedon dü ğünlerinin vazgeçil- mez çalgısı olmu ştur. Bu milli kimlik yükleme, Anadolu dü ğünlerinde, as- ker u ğurlamalarında da görülür. Bayra ğın /sanca ğın davul ve zurna ile birlikte yer alı şı, daha önce de de ğinildi ği üzere binlerce yıllık bir Türk gelene ğidir.

Foto ğraf 13 Türk dü ğünü (anilarayolculuk.blogspot.com.tr 25. 07. 2016) veMakedon dü- ğünü(komanovskimuabeti.mk)

Davul-zurna ikilisi gibi tapan - zurla ikilisi de dü ğün boyunca gele- neksel halk oyunlarına e şlik etmektedir. Halayların ba şlıca çalgıları da yine davul ile zurna olmu ştur. Benzer durum, Makedonya’da da geçerlidir.

Anadolu dü ğünlerinde farklı uygulamalar görülür. Örne ğin Düziçi ve Kadirli yöresi dü ğünlerinde davulculara büyük bir saygı gösterilir. Ye- mekler öncelikle davulculara ikram edilir ve onların ne çalaca ğına herkes karı şamaz. Bu bölgede yakın zamana kadar, dü ğün ba şladı ğında kesilen hayvanların ci ğeri ve derisi davulculara ait kabul edilirdi. Adana’da ise

290 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Prof. Dr. Feyzan GÖHER VURAL

kına günü erkek evinden kız evine giden davulcu, zurnacı ve kınacıya, kız evinden havlu, heybe hediye edilir.

Foto ğraf 14 Türk dü ğünü (dimobetchev.tripod.com 07.07.2016) ve Makedon dü ğünü (travelmacedonia.info 19.07.2012)

Adana yöresinde dü ğünlerin dı şında yakın zamana kadar devam eden geleneklerin içinde, harman zamanı davul çalarak, harman sahibinden para almak; erkek çocuk do ğdu ğunda göz aydını davulu çalmak gibi gele- nekler sayılabilir (Kılıç 2012: 353-356). Davulcuların kimi zaman şov yaparak çalması, her iki kültürde de görülebilmektedir. Anadolu e ğlencelerinde davulcuların kendi merkezle- rinde hızla dönerek davul çalmaları sık görülen bir şov şeklidir. Ayrıca kimi e ğlencelerde davulcuların yerde takla atarak davul çaldıkları da görü- lür. Bunlar bireysel davul şovları iken, altta görülü ğü gibi kimi zaman da birden çok davulcunun yerlere kadar e ğilerek ya da sık sık davulu ba şları- nın üzerinde tutarak çaldıkları durumlar da olur. Kimi bölgelerde davul – zurna ekibine köçekler e şlik eder. Osmanlı dönemi minyatür ve kaynaklarında da takip edebildi ğimiz köçekler, ba şta 291 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Türk ve Makedon Dü ğünlerinde Davul-Zurna ile Tapan-Zurla

Kastamonu ve Çankırı olmak üzere Türkiye’nin bazı illerinde davul – zurna ekibi ile görülürler.

Foto ğraf 15 Kastamonu davul- zurna ekibi (youtube.com)

Makedon dü ğünlerine baktı ğımızda yaygın ve gelenekselle şmi ş bir tema ile kar şıla şırız. Makedonya’da davul şovu, en önemli geleneklerden birisi halindedir. Davulcunun yerde dik duran davulu, diz üstüne çökerek çaldı ğı anda, bir ki şinin tek aya ğı ile davula basması çok sık görülmektedir.

Foto ğraf 16 Köçekler ve davul – zurna (youtube gerze - davul zurna ve köçek; hürriyet. com.tr)

292 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Prof. Dr. Feyzan GÖHER VURAL

Davula tek aya ğı ile basan ki şi, di ğer aya ğını ve elini kaldırarak den- gede ve dimdik durmaktadır. Bu şekilde dengede duran ki şi, ma ğrur bir efe edasını ta şır. Bu ifade ve duru ş, milli bir simge olarak kabul edilir.

Foto ğraf 17 Makedon Dü ğünü www.mkd-news.com

Bu görünü ş, yani davulcunun çalarken bir ki şinin davulun üzerinde tek ayakta dengede durması, bu esnada yanda bir zurnanın çalınması, o denli Makedon kültürü ile özde şle ştirilmi ştir ki, Üsküp Meydanında ülkeyi temsil eden heykellerden birisi, bu kompozisyonu i şler. Altta solda Üsküp meydanında yer alan söz konusu heykel grubu görülmektedir. Sözünü et- ti ğimiz davul şovunu yapan ki şinin, eline bayrak alarak dengede durması da rastlanan bir durumdur. Dü ğünlerde bayrak ta şıma gelene ği, Türklerde oldu ğu gibi Makedonlarda da çok yaygındır. Bilindi ği üzere, Anadolu’da davul zurna ikilisi, sadece dü ğünlerde çalınmaz. Kimi bölgelerde, örne ğin son on yıla kadar Ni ğde bölgesinde, Ramazanlarda sahurda sadece davul de ğil, davul zurna ikilisi çalmaktaydı. Ayrıca asker u ğurlamalarının da bayraktan sonra en önemli unsurları davul zurnadır. Ayrıca çalı şmanın ba şında vurgulandı ğı üzere, davul ve zurna (öncesinde boru) binlerce yıldır Türk askeri müzik takımlarının ba şlıca çal- gıları olmu ştur. Günümüz Mehter Takımlarının da temel çalgıları olan da- vul ve zurna, bu kullanı şları ile milli bir kimli ği üstlenmektedirler. Makedonya dü ğünleriyle birlikte, di ğer e ğlencelerinin ve halk oyun- larının temel çalgıları olan tapan ve zurla, yukarıda da sözü edildi ği üzere klasikle şmi ş bir kompozisyon içinde sıkça görülür. Tapan ve zurla çalan 293 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Türk ve Makedon Dü ğünlerinde Davul-Zurna ile Tapan-Zurla

ile birlikte tapanın üstüne basan ki şinin ma ğrur duru şu, milli simgelerden birisi olarak kabul görür. Davul zurnanın Anadolu kültüründeki bir di ğer yeri ise ya ğlı güre ş- lerdir. Edirne’de gerçekle ştirilen geleneksel Kırkpınar Ya ğlı Güre şlerinde davul ve zurna çalan müzisyenler, müsabakaların ba şından sonuna kadar önemli bir role sahiptir. Yarı şmalarda müzik aletlerinin kullanımı, Türk- lerde yüzlerce yıl öncesine dayanan bir gelenektir. At yarı şlarında, cirit oyunlarında, güre şlerde davul ve zurnanın e şli ği, ba şta Manas Destanı ol- mak üzere pek çok Türk halk hikâyesine de konu olmu ştur.

Foto ğ raf 18Makedonya’da düzenlenen ya ğlı güre ş turnuvasından (golcukhaber.com.tr 17.05.2016) ve Edirne Kırkıpınar Güre şlerine halkı davet (edirnehaber.org 20.07.2016)

294 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Prof. Dr. Feyzan GÖHER VURAL

Ya ğlı güre ş, Edirne ile co ğrafi yakınlı ğı bulunan Balkan bölgele- rinde de tanınmakta ve yapılmaktadır. İçinde bulundu ğumuz yıl, Make- donya’da düzenlenen uluslararası ya ğlı güre ş turnuvasında, Gölcük Belediyespor güre şçisi Yusuf Tatlı, Makedon ve Arnavut rakiplerini yene- rek ba şpehlivan olmu ştur (golcukhaber.com.tr Yusuf Tatlı Makedonya’da Ba şpehlivan Oldu 17. 05. 2016). Bu müsabakalarda davul ve zurna ikilisi yer almı ştır. Günümüz Makedon dü ğünlerinde, bilhassa şehirlerde, davul zurna ikilisinin yerini, akordeonun e şlik etti ği davul saksafon grubu almı ştır. Bil- hassa alto saksafon davulun e şlikçisi olarak tercih edilmeye ba şlanmı ştır. Makedonya İş tip’te gerçekle ştirilen bir dü ğünde görü şme imkânı buldu ğu- muz Hasani, Saksafonun zurnaya göre daha çok melodi çalabildi ğini ve günümüzde bu çalgının kullanımının arttı ğını belirtmi ştir (Hasani ile ki şi- sel görü şme).

Foto ğraf 19Davul - Klarnet (Türkiye Aydındere) ve Davul-Saksafon-Akordeon (Makedonya) 295 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Türk ve Makedon Dü ğünlerinde Davul-Zurna ile Tapan-Zurla

Anadolu’da bilhassa Trakya Bölgesinde, davul zurna ikilisinin ye- rini kimi zaman davul klarnetin aldı ğı, saksafon kullanımının da görüldü ğü söylenebilir. Ancak davul ve zurna ikilisi, her iki kültürde de dü ğünlerin temel unsurlarından birisi olmaya devam etmektedir. Sonuç Türk kültürünün binlerce yıllık çalgısı davulun Anadolu’da en sık görülen şekli olan asma davul ve yine Türk kültüründe davulla birlikte as- keri müzi ğin temel unsurlarından olan zurna, Türklerle birlikte geni ş bir co ğrafyaya yayılmı ştır. Anadolu’da davul ve zurna olarak adlandırılan çal- gılar, Makedonya’da tapan ve zurla ya da zurna olarak adlandırılmakta ve yapısal olarak da birebir benzerlik göstermektedir. Davulun yapıldı ğı kas- nak bölgelere göre de ğişim göstermekle birlikte, yapım tekni ği hemen he- men aynıdır. Zurnanın ise gerek sahip oldu ğu dört parça, gerekse delik sayıları, cin delikleri de dâhil olmak üzere aynıdır. Bu çalı şmada, tapan-zurla (davul-zurna) gelene ğinin Makedonya’ya Çingeneler tarafından Hindistan veya İran’dan getirildi ğine ili şkin görü ş- lerin bir temele dayanmadı ğı, bu çalgıların çalını ş stilleri ve yapısının Türk tipi davul ve zurna ile aynı oldu ğu ve bu stilin Mehter temeline dayandı ğı, Çingenelerin sadece kültür ta şıyıcılı ğı görevini üstlenerek, Anadolu davul- zurna gelene ğinin Balkanlara yayılmasına yardımcı oldu ğu savları savu- nulmu ştur. Davul-zurna birlikteli ği yani ikili olarak varlı ğı, her iki kültürde de yaygındır. Bilhassa dü ğünlerde gelinin evden alınmasından, dü ğünün so- nuna kadar davul-zurna / tapan - zurla ikilisi çalmaktadır. Türk kültüründe milli simge niteli ği ile askeri müzik takımlarının önemli parçalarından olan davul zurna ikilisi, asker u ğurlamalarında yer alı şı ile de bu görünümü pe- ki ştirmektedir. Makedonlarda ise tapan ile zurlanın yer aldı ğı geleneksel- le şmi ş bir kompozisyon, dü ğünlerde ve halk oyunlarında gerçekle ştirilir. Davul çalan ki şi, davulun üstüne tek aya ğı ile çıkan ma ğrur erkek ve zurna çalan ki şiden olu şan bu görünüm, milli simgelerden birisi olarak kabul gör- mektedir. Her iki kültürde de davul-zurna ile tapan - zurla ikilileri, dü ğün- lerde halay benzeri e ğlenceleri yürüten ba şlıca çalgılardır. Ayrıca bilhassa davul çalanların izleyicileri etkileyecek şovlar yapması da her iki kültürde ortak olan özelliklerden birisidir. Bu iki çalgı, Balkanlardaki Türk etkisi- nin, Türk ve Makedon ili şkisinin, tarihsel ba ğların ve kültürel de ğer pay- la şımının ya şayan de ğerleridir.

296 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Prof. Dr. Feyzan GÖHER VURAL

KAYNAKÇA AKSOY, Bülent (1994), Avrupalı Gezginlerin Gözüyle Osmanlıda Musiki, Pan Yay. İstanbul. ANGELOV, Goranço (2012), “Изработувањето на традиционалниот музички инструмент зурла во Струга во 21 век , изработувачот Раде Ложанкоски (Geleneksel Müzik Aletlerinden Zurlanın 21. Yüzyılda Struga’da yapımı ve Çalgı Yapımcısı Rade Lojankoski”, Музичка научна манифестација Струшка музичка есен , 15-16 Sept 2012, Struga Make- donya, s. 1-7. ARSLAN, Mustafa ve Ahmet ÖGER (2008), “Uygur Türklerinde Bazı Çalgılar ve Çin Kültürüne Etkisi”, Türk Kültürü Ara ştırma Enstitüsü Dergisi , C. VIII, S. 2, Ege Üniversitesi İzmir, s. 9-16. BAYKUSU, Tilla Deniz (2005), “Güney Hunları ve Hun Flütünden On Sekiz Şarkı”, Bilig Dergisi , S. 33, s. 101-118. BUCHANAN, Donna A. (2007), Balkan Popular Culture and The Ottoman Ecu- mene – Music, Image And Regional Political Discourse , Europea: Ethno- musicologies and Modernities No: 6, The Scarecrow Press, UK. ÇAVU ŞOĞLU, Halim (2007), “Yugoslavya – Makedonya” Topraklarından Tür- kiye’ye Göçler ve Nedenleri, Bilig, Bahar, S. 41, s. 123-154. DRURY, Nevill (1996), Şamanizm ve Şamanlı ğın Ö ğeleri , Çev. E. Şim şek, Ok- yanus Yay., İstanbul. EREND İL, Muzaffer (1992), Dünden Bugüne Mehter, Genelkurmay Basımevi. GAZ İMİHAL, Mahmut Ragıp (1955), Türk Askerî Muzıkaları Tarihi , Maarif Ba- sımevi, İstanbul. _____ (2001), Türk Nefesli Çalgıları, Kültür Bakanlı ğı Yay., Ankara. GÖMEÇ, Saadettin (2009), “Eski Türk Ordusunun Genel Mahiyeti”, 12. Askerî Tarih Sempozyumu , Ankara. İNALCIK, Halil (2006), “Türkler ve Balkanlar, Bal-Tam Türkçülük Bilgisi-3”, Balkan Türkoloji Ara ştırmaları Merkezi, Prizren, s. 20-44. JUHASZ, Christiane Fennesz (2002), “Davul-Zurna / Tapan-Zurla – Drum and shawm”, Rombase, Mayıs Avusturya, http : //romani. uni-graz. at/rombase KALAFAT, Ya şar (1999), Do ğu Anadolu’da Eski Türk İnançlarının İzleri , Ata- türk Kültür Merkezi Ba şkanlı ğı Yay., Ankara. KASTELL İ, Ahmet Serdar (2004), Türk Halk Oyunlarında Kullanılan Nefesli Çalgıların Orkestrasyon İçindeki Kullanımı ve Yörelere Göre İncelenmesi, Basılmamı ş Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti- tüsü, İzmir. 297 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Türk ve Makedon Dü ğünlerinde Davul-Zurna ile Tapan-Zurla

KILIÇ, Enise (2012), “Ritüelleri Yöneten Davulcu ve Zurnacıların Modern Top- lum Ya şantısındaki Yeri”, Batman Üniversitesi Ya şam Bilimleri Dergisi, C. 1, S. 1, s. 352-359. KÖPRÜLÜ, M. Fuad (1930), XVI. Asır Sonuna Kadar Türk Şairleri , Evkaf Basım, İstanbul. KRITOVULOS Mihail (2012), Kritovulos Tarihi, Çev. Ari Çokona, Heyemola Yay., İstanbul. ORAN Baskın (1993), “Balkan Türkleri Üzerine İncelemeler (Bulgaristan-Make- donya-Kosova)”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, C. 48, S. 1, s. 121-147. ÖGEL, Bahaeddin (1984), Türk Kültür Tarihine Giri ş VI. - Türklerde Tu ğ ve Bayrak, Kültür ve Turizm Bakanlı ğı Yay., Ankara. _____ (1987), Türk Kültür Tarihine Giri ş VIII. - Türklerde Devlet ve Ordu Meh- teri, Kültür ve Turizm Bakanlı ğı Yay., Ankara. ÖZTUNA, Yılmaz (1969), “Mehter”, Türk Musikisi Ansiklopedisi, Milli E ğitim Basımevi, İstanbul, s. 153. PICKEN, Laurence (1984), Musica Asiatica 4 , Cambridge University Press, RICE, Eric (1999), “Representations of Music (Mehter) as Musical Exo- ticism in Western Compositions, 1670-1824”, Journal of Musicological Research, Vol. 19. JONES Catherine Schmidt (2013), “Yeniçeri ve Batı Müzi ği Üzerinde Türk Etki- leri”, Çev. Burçin Uçaner, Rast Müzikoloji Dergisi, C. 1, S. 1, s. 196-222. SA ĞLAMB İLEN, Okan (2014), Geleneksel Türk Müzi ği Çalgıları E ğitiminde Lü- leburgaz Yöresi Kaba Zurna İcralarının Çalgıya İli şkin Görü ş ve Uygula- malarının İncelenmesi, Basılmamı ş Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi E ğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. SERTKAYA, Osman Fikri (1982), Eski Türkçede Mûsikî Terimleri ve Mûsikî Alet İsimleri, Yayınlanmamı ş Doçentlik Tezi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, İstanbul. VERTKOV, K. G., Blagolatov, E. Yazovitskaya (1963), Музыкальные инструменты Народов ссср , Moskova. VURAL, Timur (2013), Türklerde Askerî Müzik Gelene ği- Tu ğ, Nevbet, Mehter, Çizgi Kitabevi, Konya. YUSUPCAN, Yasin (2009), “Türk Kültürünün Çin Kültürü Üzerindeki Etkileri”, Turkish Studies , Vol: 4/3, Ankara. YÜKSELS İN, İbrahim Yavuz (2014), “Kültürel Aracılık, Romanlar (çingeneler) ve Müzik: Bir Rumeli Halk Ezgisinin Kırkpınar Güre ş Havasına Dönü ştü- rülmesi Örnek Olayı”, Uluslararası Sosyal Ara ştırmalar Dergisi, C. 7, S. 34, s. 713-730.

298 TÜBAR XLII / 2017-Güz / Prof. Dr. Feyzan GÖHER VURAL

İnternet Kaynakları: golcukhaber.com.tr Yusuf Tatlı Makedonya’da Ba şpehlivan Oldu 17.05.16 Foto ğraflarda Kullanılan İnternet Kaynakları: http: //anilarayolculuk.blogspot.com.tr, Eri şim Tarihi: 25.07.2016 http: //www.davulzurnakiralama.com, Eri şim Tarihi: 12.07.2016 http: //dimobetchev.tripod.com Eri şim Tarihi: 07.07.2016 http: //kumanovskimuabeti.mk Eri şim Tarihi: 15.07.2012 http: //mkd-news.com, чукнаа тапаните – галичка свадба по 40-ти пат , 13.07.2013. Eri şim Tarihi: 13.06.2016. http: //milliyet.com.tr, Yadeller, 08.12.2010. Eri şim Tarihi: 23.07.2016 http: //oncevatan.com.tr, Zurna Yapımı, 05. 01. 2012. Eri şim Tarihi: 01.07.2016 http: //hürriyet. com. tr, Kastamonu’da Köçek Yasa ğı, 27.04.2016. Eri şim Tarihi: 26.07.2016 http: //travelmacedonia.info, Eri şim Tarihi: 19.07.2012 www. utrinski. mk Величествен Јубилеј На Галичка Свадба , 15.07.2012 http: //yaylahaber.com, Eri şim Tarihi: 07.12.2015 http: //youtube.com, “Gerze – davul zurna ve köçek”; “Kastamonu davul – zurna ekibi” Ki şisel Görü şmeler: Angelov Goranço, Makedonya İş tip Goce Dolcev Üniversitesi Müzik Sanatları Fakültesi ö ğretim elemanı. İş tip. Görü şme tarihleri: 09.06.2016-12.06. 2016 Hasan’i, Saksafon ve zurna icracısı. İş tip. Görü şme tarihi: 07.06.2016