T. C.

ANKARA ÜN İVERS İTES İ

SOSYAL B İLİMLER ENST İTÜSÜ

SOSYAL ÇEVREB İLİMLER İ

ANAB İLİM DALI

ÇEVREC İ TOPLUMSAL HAREKET OLARAK

GREENPEACE- TÜRK İYE HAREKET İ

Doktora Tezi

Hasan Hüseyin ÇALI

ANKARA- 2006

T. C.

ANKARA ÜN İVERS İTES İ

SOSYAL B İLİMLER ENSTİTÜSÜ

SOSYAL ÇEVREB İLİMLER İ

ANAB İLİM DALI

ÇEVREC İ TOPLUMSAL HAREKET OLARAK

GREENPEACE- TÜRK İYE HAREKET İ

Doktora Tezi

Hasan Hüseyin ÇALI

Tez Danı şmanı

Prof. Dr. Can HAMAMCI

ANKARA- 2006

2

İÇİNDEK İLER

Şekiller ve Kısaltmalar Listesi…………………………………………..IX

GİRİŞ ………………………………………………………………………………1

Tezin Amacı ve Önemi …………………………………………………...12

Varsayımlar……………………………………………………………….14

Veri Toplama Tekni ği …………………………………………………...14

BİRİNC İ BÖLÜM

YEN İ SOSYAL (TOPLUMSAL) HAREKETLER

1.1. TEMEL KAVRAMLAR……………………………………………………16

1.1.1. Sosyal Hareket Kavramı ………………………………………….16

1.1.1.1. Hareket Kavramı ……………………..…………………16

1.1.1.2. Sosyal Hareketin Tanımı …………………………….…18

1.1.1.3. Sosyal Hareketlerin Özellikleri ……………….………...19

1.1.1.4. Sosyal Hareketlerin Sınıflandırılması ………………….20

1.1.1.5. Sosyal Hareketlerin Periyodik Ortaya Çıkı şı …………21

1.1.2. Yeni Sosyal Hareketler Kavramı ………….………………….…..23

1.1.2.1. Yeni Sosyal Hareketin Tanımı ..………………………...23

1.1.2.2. Yeni Sosyal Hareketlerin Özellikleri ……………….…..24

I 1.1.3. Çevre ve Çevrecilik Kavramları, Çevreci Toplumsal Hareketler..26

1.1.3.1. Çevre Kavramı ……………………………………..….…26

1.1.3.2. Çevrecilik, Çevreci Toplumsal Hareketler ……………...27

1.1.3.3. Yurtta ş İnisiyatifleri (Giri şimleri) ve Çevreci Hareketler 30

1.2. KURAMSAL ÇERÇEVE …………………………………….………….….31

1.2.l. Sosyal (Toplumsal) Hareket Teorileri ……………………………...31

1.2.1.1. Eski Sosyal Hareketler ……………………………………36

1.2.1.1.1. Marksist Teori …………………………………..36

1.2.1.1.2. Klasik Teori………………………………………41

1.2.1.1.2.1. Kitlelerin Özellikleri ……………………42

1.2.1.1.2.2. Kolektif Davranı ş Teorisi ……………..43

1.2.1.2. Yeni Sosyal Hareketler …………………………………..47

1.2.1.2.1. Kaynak Mobilizasyonu Teorisi ………………..47

1.2.1.2.2. Yeni Sosyal Hareketler Teorisi ……………….50

1.2.1.2.2.1. Aksiyon- Kimlik Teorisi, Alain Touraine ve

Manuel Castells ……………………..….52

1.2.1.2.2.2. "Programlı Toplum" Alain Touraine .…54

1.2.1.2.2.3. Politik Süreç Teorisi …………………….55

II

1.2.1.2.2.4. Alberto Melucci, Claus Offe, Ernesto

Laclau ve Chantal Mouffe’nin

Görü şleri…………………………………....57

1.2.1.2.3. Yeni Sosyal Hareketlerde "Yeni" Olan

Nedir?...... 59

1.2.2. Sosyal Hareketler Teorilerinin De ğerlendirilmesi ………………61

III

İKİNC İ BÖLÜM

GÜVENL İK AÇISINDAN TOPLUMSAL HAREKETLER

2.1. TEMEL KAVRAMLAR ……………………………………………………..72

2.1.1. Güvenlik Kavramı ………………………………………………….72

2.1.1.1. Türkiye'de Güvenlik Hizmeti Sunan Kurumlar ……...75

2.1.2. Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şü Kavramları ……………………....78

2.1.2.1. “Gösteri” ve “Gösteri Yürüyü şü” Kavramının Tanımı 79

2.1.2.2. Toplantı ve Toplantı Hürriyeti Kavramı ……………...81

2.1.3. Di ğer Kavramlar: Protesto, Miting ………………………………..82

2.1.3.1. Protesto Kavramının Tanımı ………………………………82

2.1.3.2. Miting Kavramının Tanımı ………………………………..83

2.1.4. Güvenlik Açısından Toplumsal Hareketler ………………………85

2.2. TOPLANTI VE GÖSTER İ YÜRÜYÜ ŞLER İ İLE İLG İLİ YASAL VE

YÖNETSEL ÇERÇEVE ………………………………………………....87

2.2.1. Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şü Özgürlü ğü ……………………….89

2.2.1.1. Türkiye’de Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü Özgürlü ğünün

Tarihsel Geli şimi ………………………..…………….. 90

IV

2.2.1.2. Farklı Ülkelerde Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şü

Özgürlü ğü………….………………………….………...93

2.2.2. Yasalarımızda, Avrupa İnsan Hakları Sözle şmesinde ve İnsan

Hakları Evrensel Beyannamesinde Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şü

Hakkı ……………………………………………………….…..…95

2.2.3. Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şü ile İlgili Bilgiler ………………….99

2.2.4. Toplantı ve Gösteri Yürüyü şlerinde Güvenlik Birimlerinin Görev

ve Yetkileri ………………………………………………………103

V

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ÇEVREC İ TOPLUMSAL HAREKET OLARAK, GREENPEACE- TÜRK İYE

HAREKET İ ÜZER İNE B İR ALAN ARA ŞTIRMASI

3.1. ARA ŞTIRMAYA İLİŞ KİN GENEL B İLG İLER …………....……………101

3.1.1. Greenpeace Hakkında Genel Bilgiler …………………………….113

3.1.1.1. Greenpeace’in Amacı ve Tarihçesi ………………..……113

3.1.1.2. Greenpeace’in İlkeleri ve Çalı şma Tarzı ………………116

3.1.1.2.1. İlkeleri ……………………………………….…116

3.1.1.2.2. Çalı şma Tarzı ………………………………..…118

3.1.1.3. Greenpeace’in Küresel Bazdaki Faaliyetleri ………..…120

3.1.1.4. Greenpeace’in Türkiye’deki Faaliyetleri (Greenpeace

Akdeniz Ofisi, İstanbul) ………………………………….122

3.1.1.4.1. Greenpeace Akdeniz Ofisinin Kampanyaları 126

3.1.1.4.1.1. Enerji Kampanyası …………….……127

3.1.1.4.1.2. Toksik Maddeler Kampanyası ……..129

3.1.1.4.1.3. Sava şa Hayır Kampanyası ………….132

3.1.1.4.1.4. “Genleriyle Oynanmı ş Organizmalara

Hayır” Kampanyası ………………….133

3.1.1.4.1.5. Gemi Sökümü Kampanyası …………133

3.1.2. Ara ştırmanın Amacı ve Önemi ………………………….………..134

3.1.3. Ara ştırmanın Yöntemi …………………………………………….136

VI

3.1.3.1. Verilerin Toplanması ……………………………….…..136

3.1.3.2. Ara ştırmanın Uygulanı şı ………………………………..139

3.1.3.3. Ara ştırmanın Evreni ve Örneklemi ………………….…141

3.1.3.4. Ara ştırmanın Sınırlılıkları ……………………….……..146

3.1.4. Ara ştırmanın Hipotezi …………………………………….………147

3.2. ARA ŞTIRMA BULGULARININ DE ĞERLEND İRİLMES İ ………..….147

3.2.1. Greenpeace’in Kampanyaları ile İlgili Bulgular …………….….147

3.2.1.1. Enerji Kampanyası ………………………………….….148

3.2.1.2. Toksik Maddeler Kampanyası …………………………154

3.2.1.3. Sava şa Hayır Kampanyası………………………..….…162

3.2.1.4. “Genleriyle Oynanmı ş Organizmalara Hayır”

Kampanyası …………………………………………..…..166

3.2.1.5. Gemi Sökümü Kampanyası ……………………………..169

3.2.2. Greenpeace’in İlkelerine Yönelik Bulgular ……………..………172

3.2.2.1. Greenpeace, kampanyalarla hedeflerine ula şmaktadır ...172

3.2.2.2. Greenpeace, şiddetten arınmı ş eylem tarzını

benimsemi ştir……………………………………………..176

3.2.2.3. Greenpeace , çevre suçlarına ve olaylara, do ğrudan

eylemlerde bulunarak, pasif direni ş yaparak ya da blokaj

yaparak müdahale etmektedir …………………………184

VII

3.2.2.4. Greenpeace, çevre suçlarına tanıklık etmektedir………..189

3.2.3. Greenpeace’in Çevreci Toplumsal Hareketlerinin

De ğerlendirilmesi ……………………………………………..……190

3.2.3.1. Güvenlik Açısından De ğerlendirilmesi ……………...…190

3.2.3.2. Greenpeace’in İlkeleri Yönünden De ğerlendirilmesi …196

GENEL DE ĞERLEND İRME VE SONUÇ ………….…………………………200

KAYNAKÇA …………………………………………………..…………………208

ÖZET …………………………………………………………..…………………221

Abstract ………………………………………………………..…………………223

Ek 1: Greenpeace Üyelerine Yönelik Soru Formu ……………………………225

Ek 2: Güvenlik Birimi Yöneticilerine Yönelik Soru Formu ……….…………227

VIII

Şekiller Listesi

Şekil 1 Sosyal Hareket Teorileri ………………………………………..…………34

Şekil 2 Sosyal Hareketler ………………………………………………………….35

Şekil 3 Çalı şmanın Evreni ………………………………………………...………142

Kısaltmalar Listesi

ABD: Amerika Birle şik Devletleri a.g.e.: Adı geçen eser a.g.m.: Adı geçen makale a.g.k.: Adı geçen kaynak

AKM : Atatürk Kültür Merkezi

AİHS: Avrupa İnsan Hakları Sözle şmesi

AY. : Anayasa

CFC : Cloroflorocarbon

CO2 : karbondioksit

Çev.: çeviren

ÇHO: Çevre Hareketi Organizasyonları

Ed.: Editör

FEO : Friends of Earth

IX

GDO : Geneti ği De ğiştirilmi ş Organizmalar

İHEB: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi

İZAYDA Ş: İzmit Atık ve Artıkları Arıtma, Yakma ve De ğerlendirme A. Ş.

KMT : Kaynak Mobilizasyonu Teorisi

KOK : Kalıcı Organik Kirleticiler

Md.: Müdür

NATO: North Atlantic Treaty Organization yani Kuzey Atlantik Antla şması

Örgütü'nün kısaltması

NGO: Hükümet Dı şı Uluslararası Örgütler

Pektim: Petrokimya Holding A Ş. ( İzmir) pg.: Page, sayfa

PVC: Polivinil Klorid, geni ş kullanım alanı olan bir plastiktir

STK : Sivil Toplum Kurulu şları

Şb.: Şube

TAEK : Türkiye Atom Enerjisi Kurumu

TÇSV: Türkiye Çevre Sorunları Vakfı

TGYK: Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanununu

V.: vekil. v.b.: ve benzeri

YSHT: Yeni Sosyal Hareketler Teorisi

X

GİRİŞ

Zamanımız toplumları, sosyal olaylar kar şısında tepkilerini de ğişik şekillerde ortaya koymaktadırlar. Her toplumun manevi de ğerleri ve toplumsal yapısı birbirinden farklı oldu ğu için, bazı toplumlar tepkisiz, bazıları az tepkili, bazıları da

çok tepkili olabilmektedir. Az tepkili toplumlarda, bastırılan duygular genellikle bir sosyal patlama şekline dönü şebilmektedir. Bundan dolayı, demokratik, hak ve

özgürlüklere inanan toplumlarda toplumun nabzını tutabilmek ve sosyal patlamalara yol açmamak için, kolektif hareketler ve protesto gösterileri serbest bırakılmı ştır.

Çevre için yapılan bazı hareketler, Güvenlik Bilimleri ba ğlamında; “Gösteri”,

“Gösteri Yürüyü şü”, “Protesto”, “Toplanma”, “Yürüyü ş”, “Toplantı” ve “Miting” olarak de ğerlendirildi ği halde, Sosyal Bilimler ba ğlamında ise; “Yeni Toplumsal

(Sosyal) Hareketlerin Eylem Formları” olarak de ğerlendirilmektedir.

Greenpeace’in çevreci toplumsal hareketlerinin, güvenlik açısından de ğerlendirilmesi, bu çalı şmanın temel sorun alanını olu şturmaktadır.

Çalı şmanın konusu; Greenpeace’in Türkiye’deki çevreci toplumsal (sosyal) hareketlerinin ara ştırılmasıdır. Çalı şmada öncelikle Greenpeace’i ve Greenpeace’in

çevreci toplumsal hareketlerini anlamak için, Greenpeace eylemcileri ve kampanya yöneticileri ile görü şülmü ştür. Çevresel amaçlarla yapılan kolektif hareketlerin, güvenlik anlamında de ğerlendirilmesi için güvenlik birimlerinin yöneticileri ile de görü şmeler yapılmı ştır.

Bu çalı şma esnasında, Greenpeace’den 12 adet temsilci ile görü şmeler yapılmı ştır. Görü şme için seçilen ki şiler Greenpeace içindeki görevleri ve pozisyonları dikkate alınarak seçilmi ştir. Bunların içinde idareciler oldu ğu kadar, ses getiren kampanyaları tertipleyen koordinatörler de vardı. Söz konusu bireyleri tanıma aşamasında ise medya, organizasyonun yayınları ve di ğer bireylerden faydalanılmı ştır. Her bir ki şiye gerek telefonla gerekse Greenpeace Akdeniz Ofisi’ne gidilmek suretiyle tek tek ula şılmı ştır. Ula şılabilen bireylerden hemen hemen hepsi görü şme yapılmasını kabul etti ği halde, bazıları ile görü şme yapılmak istenmesine ra ğmen ortak bir görü şme alanı ve zamanı tespit edilemedi ğinden görü şme yapılamamı ştır.

Her bir görü şmenin ba şlaması sırasında, çalı şmanın amacı hakkında ki şilere bilgi verilmi ş ve soru sorma fırsatı tanınmı ştır. Burada her bir ki şiye, kapalı ve açık uçlu sorular olmak üzere ortalama 12 sorudan olu şan bir yöntem içerisinde sorular yöneltilmi ştir.

İnsanın, çevredeki her şeye sahip olmayı istemesi ve geli şen teknoloji, insan-

çevre ili şkisini sorgulamamızı sa ğlamı ştır. Sanayile şme ve kentle şme politikaları,

çevre de ğerlerine ve ekolojik dengeye zarar vermeye ba şlamı ştır. Flucht’a göre; kitlelerin memnuniyetsizli ği protestolara yol açmakta ve bu protestolar sosyal de ğişikliklere yol açmaktadır. 1 İş te çevreye kar şı uygulanan politikalar, toplumsal alanda kendili ğinden olu şan bir tepki hareketini do ğurmu ştur.

Yeni sosyal hareketler, mevcut sistem içinde kalarak, şiddete ba şvurmaksızın

1 Birgite Flucht, Definition Der Revolution , , (04.05.2004).

2 çevre, sosyal ve ekonomik alanda önemli de ğişiklikler sa ğlayabilmektedir.

Türkiye’de, zaman zaman yeni sosyal hareketler ba ğlamında, çevreci toplumsal hareketler görülmektedir. Greenpeace gibi çevreci örgütler, toplumun çevre konusunda duyarlı olması ve toplumda çevre bilincinin yaygınla şması açısından büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle Greenpeace hareketini daha çok, eylem tarzı yönünden yeni sosyal hareketler formatına uyan bir çevreci hareketin, Türkiye’deki

örneklerinden birisi olarak görmek gerekir.

Greenpeace hareketini açıklamak için tez çalı şmasında kuram olarak ‘Yeni

Sosyal Hareketleri’ açıklayan teorilerden Kaynak Mobilizasyonu Teorisi benimsenmi ştir. Yeni Sosyal Hareketleri açıklamak için de önce sosyal hareket teorilerinin açıklanması gerekmektedir.

Çalı şmanın birinci bölümü olan “Yeni Sosyal (Toplumsal) Hareketler” başlı ğı altındaki “Kavramsal Çerçeve” kısmında, sosyal hareketler tanımlanmı ş ve

özellikleri belirtilmi ş, sonra da “Kuramsal Çerçeve” kısmında, sosyal hareket teorileri açıklanmı ştır.

Rudolf Heberle sosyal hareketleri, “sosyal de ğişiklik meydana getirmek için yapılan kolektif çabalar” olarak nitelerken Wignaraja, insanların sosyal olaylar kar şısında göstermi ş oldukları kısa tepkileri, “köpük” olarak tanımlamakta, ancak bu tepkilerin uzun vadeli amaçların tohumları niteli ğinde oldu ğunu vurgulamaktadır. 2

2 Ponna Wignaraja ( New Social Movement in the South, London: Zed., 1993) ve Rudolf Heberle (The Sociology of Social Movements, Amer.Sociol.Rev. 14, 1949, s. 357) den aktaran: Lalit Kumar, Do we have A Theoretical Framework to explain Social Movement?, Third System, Third Sector, Third Way- No Way , , (04.05.2004). s. 2- 3.

3 Feodal Toplumda, arazi üzerindeki ekonomik ilişki politik faaliyeti tanımlıyordu. Genellikle 19’uncu yüzyıldaki i şçi hareketleri, prototip sosyal hareketler olarak görülmektedir ki bunlar komünist ve sosyal demokrat partilerin ve organizasyonların kurulmasına yol açmı ştırlar.

Sosyal hareketler sınıflandırıldı ğında, “Eski” ve “Yeni” sosyal hareketler, olarak sınıflandırıldı ğı görülecektir. “Eski Sosyal Hareketleri” açıklamak için; Klasik

Teori ve Marksist Teori kullanılmı ştır.

Kuramsal çerçeve incelendi ğinde görülecektir ki, sosyal hareketleri açıklamak için önce klasik teori olarak da adlandırılan kolektif davranı ş kavramı/ kuramı kullanılmı ştır.

Türkdo ğan’a göre, kolektif bir davranı ş olarak sosyal hareketler, idealleri eyleme dönü ştürmektedir. Toplumlardaki “… ba şkaldırmalar, kitle ayaklanmaları ve protestolar toplumdaki gerçekler ile ferdin istekleri arasındaki uyumsuzların neticesidir.” 3

‘Kolektif davranı ş’ ile ilgili temel kaynak, Gustave Le Bon tarafından kaleme alınmı ş olan “Kitle(ler) Psikolojisi 4” adlı kitaptır. Le Bon, kolektif davranı şların olu şumunda, kolektif bilinç ve kitle ruhu üzerinde durmu ştur.

Marksist Teori; emek, sermaye ve sınıfsal çeli şkiler- ili şkiler üzerine odaklanmı ştır. Bu tarz eski sosyal hareketleri açıklamak için David Harvey “kentsel

çatı şmalar” üzerine, Manuel Castells ise “kentsel tüketim, kolektif tüketim ve kentsel sosyal hareketler” üzerine durmu şlardır.

3 Orhan Türkdo ğan, Sosyal Hareketler Sosyolojisi , Birle şik Y., İstanbul, 1997, s. 27. 4 Bkz. Gustave Le Bon, Kitleler Psikolojisi , Hayat Y., İstanbul, 2001.

4 Eski sosyal hareketleri açıklayan teorisyenler arasında Harvey, kentsel sosyal hareketler üzerinde de durmu ştur. Harvey’e göre, “kuram olmadan olayların denetimli, tutarlı ve rasyonel açıklanması” mümkün de ğildir. Harvey’in kuramı

Marksizmdir; kuramın analizi için de konu olarak kenti almı ştır. 5

Duru ve Alkan’ın belirtti ğine göre; “Gerçekte, gerek Lefebvre ile Castells’in, gerek Harvey’in 1960’ların sonlarıyla 1970’lerin ba şlarında kent sorunsalına yeni bir yakla şım geli ştirilmesinin öncülü ğünü yapmalarında, o dönemin kentsel yerel topluluk temeli hareketleri etkili olmu ştur.” 6

Harvey’e göre, kapitalist toplumda hareketlilik, eme ğin bölünü şü içindeki bir tabaka ile öteki arasında gerçekle şir. Sermayenin birikimi, hızla ivme kazanan bir kentle şme süreci içinde gerçekle şmi ştir. 7

Castells’e göre, kent sorunu, ortak tüketim araçlarının örgütlenmesi ile alakalıdır. “Geli şmi ş kapitalizmde kent sorunu, bir yandan tüketimin artan toplumsalla şması, di ğer yandan da tüketim araçlarının üretimi ve da ğıtımında olu şan temel çeli şkiyi ifade eder.” Kentsel çeli şkiler sonucu ortaya çıkan protestolar, ortak maddi ko şullarının iyile ştirilmesi amacını ta şımaktadır. Kentsel toplumsal hareketlerin geli şmi ş kapitalist ülkelerde daha fazla ortaya çıkması, toplumsal dinami ğin en önemli unsurudur. 8

5 David Harvey, Sosyal Adalet ve Şehir , (Çev. Mehmet Moralı), Metis Y., İstanbul, 2003, s. 10- 11. 6 Bülent Duru ve Ayten Alkan, “20. Yüzyılda Kent ve Kentsel Dü şünce” , 20. Yüzyıl Kenti , (Der. Bülent Duru ve Ayten Alkan), İmge Kitabevi, Ankara, 2002, s. 20. 7 David Harvey, “Sınıfsal Yapı ve Mekansal Farklıla şma Kuramı” , 20. Yüzyıl Kenti , (Der. Bülent Duru ve Ayten Alkan), İmge Kitabevi, Ankara, 2002, s. 159- 160. 8 Manuel Castells, Kent, Sınıf, İktidar , Bilim ve Sanat Yayınları, (Çev. Asuman Erendil), Ankara, 1997, s.14, 53.

5 Harvey’e göre mal, hizmet ve i şgücü de ğişimi, sürekli olarak yer de ğişikli ği gerektirir. Bu de ğişimler mekânsal hareketlere yol açar; mekânsal hareketler de bir etkile şim alanı olu şturur. 9

Yeni sosyal hareketler ise, 70’lerden sonra postendüstriyel toplumlarda görülen hareketler olarak kabul edilmektedir. Özellikle, kimlik, kadın hakları ve

çevre gibi haklara yönelmi ş hareketlerdir.

Yeni sosyal hareketleri açıklamakta kullanılan teoriler içerisinde en çok bilinenleri kaynak mobilizasyonu, politik süreç ve yeni sosyal hareketler teorisidir. 10

Yeni Sosyal Hareketleri açıklamak için öncelikle; Kaynak Mobilizasyonu Teorisi ve

Yeni Sosyal Hareketler Teorisi kullanılmı ştır.

Yeni Sosyal Hareketler Teorisini açıklarken, Alain Touraine, Alberto Melucci,

Claus Offe, Ernesto Laclau- Chantal Mouffe, Jürgen Habermas gibi teorisyenlerin yayınlarından faydalanılmı ştır.

1970’lerde biri ABD’de, di ğeri de Batı Avrupa’da olmak üzere iki farklı teori ortaya çıkmı ştır. ABD’de ortaya çıkan teori, “Kaynak Mobilizasyonu” ismini alır ve sosyal hareketlerin sosyal düzen bozuklu ğundan ortaya çıktı ğını savunur. Sosyal

Hareketlerin ba şarısının, onların için ayrılan kaynaklara ba ğlı oldu ğunu savunur.

Bunun sonucu olarak Sosyal Hareketlerin ba ğlı oldu ğu ideolojinin önemini küçümser.

9 David Harvey, Yeni Emperyalizm , (Çev. Hür Güldü), Everest Y., İstanbul, 2004, s. 80. 10 JoAnn Carmin and Deborah B. Blaser, “Selecting repertoires of action in environmental movement organizations” , Organization & Environment ; Dec 2002; 15, 4, s. 367.

6 İkinci teori ise Yeni Sosyal Hareket Teorisidir. Teori, Marksist görü şün hakim oldu ğu kanıya dayanmakta ve Sosyal Hareketlerin entelektüel tatminsizlikten ortaya çıktı ğını savunmaktadır. Teoride sınıfların hak etti ği ilerlemeyi sa ğlayamadıklarından bahsedilir. E şitsizli ğe, kitle medyasının hegemonyasına ve endüstriyel kapitalizme kar şıdır.

1990’larda yaygın olan Sosyal Hareket teorilerinin hepsinin kökü, kolektif davranı ş yakla şımına dayanmaktadır. 11

1960’lardan 1970’lere dek, ABD ve Avrupa, hükümetlere ve bunların politikacılarına kar şı yapılan protestolara sahne olmu ştur. Bu gösterilere katılan insanlar genellikle sınıf ayrımının yapılmamasını, anti-nükleer isteklerini, kadınların haklarını ve gay, lezbiyen kimli ği gibi konuları dile getirmi şlerdir. Teorisyenler bu protestoları anlamaya çalı şmı ş ve gelecekteki alacakları formu tahmin etmeye

çalı şmı şlardır. 12

Batı Avrupa’daki tartı şmalar 1970’lerde, ABD’den biraz daha sonra ba şlamı ştır. Ba şlangıçtan itibaren, Batı Avrupa’daki tartı şmalar ABD’deki tartı şmalardan daha farklıydı. Tartı şmaların farklı ğı, iki kıta arasındaki politik tarihin ve politik gelene ğin farklılı ğını da yansıtmaktadır.

Tartı şmanın konuları benze şiyordu, yani çevre, toplumsal cinsiyet ve kadın haklarıyla ilgili hareketler. Avrupa’daki tartı şmalar bu hareketlerin niçin ortaya

çıktı ğı etrafında yo ğunla şıyordu. Avrupa’daki tartı şma bugün bizim “Yeni Sosyal

11 Kumar, a.g.e., (04.05.2004), s. 3. 12 Pasuk Phongpaichit, “ Theories of Social Movements and their Relevance for Thailand ”, , (04.05.2004).

7 Hareket Teorisi” olarak adlandırdı ğımız nosyona yol açtı. Alain Touraine ve Jürgen

Habermas önde gelen Avrupalı teorisyenlerdendir. Vurguda farklılıklar olmakla birlikte genelde Yeni Sosyal Hareketlere yapılan atıf, demokratik yakla şım içerisinde ba şarısızlı ğa u ğramı ş özgürlük ve e şitli ğin, yeniden geri kazanımı için yapılan

çabalar olarak algılanmaktadır. 13

Çalı şmanın Birinci Bölümündeki kavramlar kısmında, Greenpeace hareketleri

çevreci olarak nitelendirildi ği için, çevre- çevrecilik ve çevreci hareketlere de ğinilmi ştir.

Castells’e göre çevreciler, açık alanları alı şveri ş merkezlerine, güne ş enerjisini nükleer santrallere tercih etmektedirler. Çevreciler, “günlük ya şamın sermaye ve devlet tarafından maddi örgütlenmesini sorgulamaktadır.”

Castells’e göre “çevre hareketi, do ğanın ve ‘do ğanın dengesinin’ korunmasına yönelmi ştir”. Çevre hareketi, eski sosyal hareketlerdeki ideolojik konuları göz ardı etmi ştir. Castells, sınıf ve siyasi rejim farkı olmaksızın herkesin, do ğayı teknoloji kar şısında korumaya hazır oldu ğunu ifade etmektedir. 14

Uluslararası Çevre Hareketi, risk alan ve tiyatrosal müdahaleleri ile bilinmektedir. Çevre Hareketi 1960’larda çok hızlı bir geli şmeye şahitlik etmi ştir.

Jacobs’a göre çevreci sivil toplum kurulu şlarına gittikçe artan üyelik ba şvuruları, gittikçe artan “çevre endi şesinin” bir ürünüdür. 15

13 Phongpaichit, a.g.e., (04.05.2004). 14 Castells, 1997, s. 220, 195,197. 15 M. Jacobs (ed.), (Greening the Millennium? The New Politics of the Environment, The Political Quarterly, Oxford, 1997, s.18) dan aktaran: James M. Whelan, “ Education and Training for Effective Environmental Advocay ”, Faculty of Environmental Sciences Griffith University, (Thesis Submitted in fulfilment of the requirements of the Doctor of Philosophy at Griffith University) 2002, s. 42- 50, , (22.07.2004).

8 Çalı şmanın İkinci Bölümde, Üçüncü Bölümdeki alan ara ştırmasının anla şılması için ‘güvenlik’ ile ilgili terimler vurgulanmı ştır.

Çalı şmanın konusu olan Greenpeace’i, Kabo ğlu “yeni ve sektörel bir hareket” olarak tanımlamaktadır. Hükümet dı şı uluslararası örgütlerde, bireyler de ğil, grup ve topluluklar ön plandadır. Kabo ğlu’na göre Greenpeace hareketi,

‘direnme hakkını’ uluslararası alana ta şımı ştır. 16

Çalı şmada neden Greenpeace seçildi ği “De ğerlendirme ve Sonuç” bölümünde ayrıntılı olarak tartı şılaca ğı için, burada yalnızca birkaç noktaya de ğinilecektir.

Politikacılar nasıl kendilerine oy verenlere ba ğlıysalar büyük şirketler de kendi hissedarlarına ba ğlıdırlar. Üstelik şirketlerin tek gayesi karlarını arttırmaktır.

Mü şteriler ayrıca etnik dü şüncelere de sahiptirler. İngiltere’de yeti şkinlerin dörtte biri kendilerini etnik tüketici olarak tanımlamaktadırlar (Tüketicilerin yüzde on yedisi aktif olarak ürünleri boykot etmektedir). Birçok Greenpeace kampanyasının politik bir amacı vardır. Sadece hükümetler yasama gücüne sahip olmalıdır. Ancak

şirketlerin gücü arttıkça politik güçleri de artmaktadır. 17

Çalı şmanın olgunla şması ile birlikte özellikle, çevre için çalı şan Sivil Toplum

Kurulu şlarının, son zamanlarda artık geleneksel protesto ve kar şı çıkma yöntemleri yerine, daha etkili olduklarına inandıkları “ şirketle şme” modelini tercih etmeye ba şladıkları görülmü ştür. 18

16 İbrahim Ö. Kabo ğlu, Özgürlükler Hukuku , İmge Kitabevi, 6.Baskı, Ankara, 2002, s. 257- 258. 17 Rob Gueterbock, “Greenpeace campaign case study – StopEsso” , Journal of Consumer Behaviour ; March 2004; 3, 3, s. 266. 18 Edwin R. Stafford, Michael Jay Polonsky, Cathy L. Hartman, “Environmental NGO- Business Collaboration And Strategic Bridging: A Case Analysis Of The Greenpeace- Foron Alliance” , Bussiness Strategy and the Environment ; 9,2, Mar/ Apr 2000; s. 122- 123.

9 Greenpeace dünyadaki tüm insanların ye şil bir çevreyi hak ettiklerini söylemektedir. Greenpeace bunun için hem devletleri hem de büyük şirketleri etkilemeye çalı şmaktadır ve tüm insanlara bu konuda görev dü ştü ğünü söylemektedir. Carmin ve Balser’in 20 Kasım 1992’de yaptıkları görü şmede Crews;

“Bu kurulu şa insanlar bir fark yaratmak, farkı görmek için ve gücün sayılarda oldu ğunu görmek için geliyorlar” demi ştir. 19

Çalı şmanın “De ğerlendirme ve Sonuç” bölümünde tartı şılaca ğı üzere, güvenlik güçlerine göre Greenpeace üyeleri (Greenpeace’ciler) kimseye zararı olmayan çiçekçiler, böcekçilerdir. JoAnn Carmin ve Deborah B. Balser’in yaptıkları görü şme de bunu do ğrulamaktadır.

Greenpeace, sadece teknedeki çocuklardan ibaret de ğildir. Bu

kurulu şta bilim adamları, ekonomistler ve politikacılar da vardır.

Kamuoyu bu kurulu şu sadece eylem yapan insanlar toplulu ğu olarak

görmektedir. Ancak kamuoyu, tüm bu eylemlerin arkasında aslında

büyük insan toplulu ğu oldu ğunu ve bunların eylemlerin her safhasında

hem planlayıcı hem de aktivist olarak çalı ştıklarını görmemektedirler.

(Catherina Stewart, kampanya yöneticisi) ( Şahsi görü şme 7 Ekim,1992) 20

19 Carmin and Balser, 2002, s. 372, 379. 20 Carmin and Balser, 2002, s. 380.

10 Beck’e göre “Greenpeace” benzeri örgütlenmeler, hükümet ve devletlerin adım atma isteklerini ölçen mekanizmalar olarak görülmelidir. Günümüz dünyasında gittikçe artan güçleri ile şirketlere kar şı, dengeleyici güçlerin olması gerekmektedir. 21

21 Beck U.,(Politics and Risk Society, in J. Franklin, ed. The Politics of Risk Society , Polity Pres, Cambride, 1998, s. 9-12.) dan aktaran: James M. Whelan, 2002, s.54.

11 Tezin Amacı ve Önemi

Hak arama özgürlü ğü ne şekilde olursa olsun, ideal bir yönetim için gereksinim durumundadır. Toplantı ve gösteri yürüyü şü yapmanın; politik, yasal, sosyal yönlerinin yanı sıra, güvenlik boyutları da bulunmaktadır.

Maddi çıkar için yapılan gösteri ve hareketlerin yerini, artık hak ve

özgürlüklerin aranması için yapılan gösteri ve hareketlerin almı ş oldu ğu gerçe ği göz

önünde bulundurulmalıdır. Bu çalı şmanın özgün yanı, küresel boyutta çevreci hareketleri olan Greenpeace’in, ulusal boyutta Türkiye’deki yansımalarını incelemek amacıyla yapılacak olmasıdır. Ayrıca Greenpeace’in çevreci hareketlerinde kullandı ğı kendine has metotların belirlenecek olması yönünden bu çalı şma önem ta şımaktadır.

Birbirlerine yakın anlamlar içermelerine ra ğmen, temelde bazı farklılıklar içeren “gösteri, gösteri yürüyü şü, protesto, toplanma, yürüyü ş, toplantı, miting” kavramlarının ayrıntıları ile açıklanması; Güvenlik Bilimleri açısından, kavram birli ği sa ğlamak açısından fayda sa ğlayacaktır.

Greenpeace’in hareketlerinin; güvenlik, hukuki ve sosyal boyutlarıyla ele alınması, Türkiye’de son zamanlarda etkili olarak kamuoyunda görülmeye ba şlanan

çevreci toplumsal hareketlerin, de ğerlendirilmesi açısından özgün bir çalı şma ortaya koyma giri şimi olarak önem ta şımaktadır.

Bu çalı şmanın temel amaçlarından biri; güvenlik bilimleri ba ğlamında, basında ve kamuoyunda kullanım alanı bulunan “Gösteri Yürüyü şleri ve Protestolar”

12 konusunu, gerçekte Sosyal Bilimlerde kuramsal temelleri olan toplumsal hareketler ba ğlamında incelemektir.

Bu çalı şmanın amaçlarından di ğeri; Greenpeace’in çevreci toplumsal hareketlerinin incelenmesi ve çevrenin korunması amacıyla yapılan hareketlerin, güvenlik anlayı şına zarar verip vermedi ğini incelenmesidir.

Çevre, ne yazık ki yanlı ş uygulamalar ve politikalar nedeni ile zarar görmektedir. Bu politika ve uygulamalara kar şı tepkiler, sivil toplum kurulu şları ve duyarlı bireyler tarafından anında gelmi ştir. Türkiye'de çevreci hareketler, termik santrallere kar şı yapılan eylemler, Bergama' da siyanür ile altın arama yöntemine kar şı yapılan eylemler ve İskenderun’da batan M/V ULLA Gemisine yönelik yapılan eylemlerle duyulmu ş, anılan olaylar adeta, çevrenin ve çevrecilerin simgesi haline gelmi ştir.

Greenpeace’in özgünlü ğü, küresel alanda etkili olan bu çevreci hareketlerin, yeni sosyal hareketler formatı ile örtü şmesidir.

13 Varsayımlar

Tez çalı şması kapsamında tartı şılacak ara ştırma sorunu ve varsayım a şağıda belirtilmi ştir.

Çevrenin korunması, çevre duyarlılı ğının arttırılması ve sa ğlıklı- dengeli bir

çevre için yapılan toplantı, gösteri yürüyü şü ve protesto gibi kolektif davranı şlar,

‘Yeni Sosyal Hareketlerin’ eylem formları olarak de ğerlendirilmektedir.

Greenpeace’in çevresel amaçlarla yapmı ş oldu ğu “Çevreci Sosyal Hareket(ler)”

∗ kapsamındaki kolektif hareketleri, güvenlik ile çatı şmaktadır.

Veri Toplama Tekni ği

Çalı şmada yer alan amaçlara ula şmak ve varsayımları test ederek verilere ula şmak için, iki farklı ara ştırma yöntemi kullanılmı ştır. Bunlardan birincisi; konu ile ilgili literatür taranması ve ikincisi; derinlemesine görü şme tekni ğinin uygulanmasıdır.

Literatür taranmasında; kitaplardan, internetteki güncel makale ve kaynaklardan faydalanılmı ştır. 1998 ile 2004 arası dönemdeki çevreci hareketler,

Greenpaece’in video ar şivinden yararlanılmak suretiyle çözümü yapılarak yorumlanmı ştır.

∗ Buradaki “güvenlik ile çatı şma” kavramı, ‘klasik güvenlik’ anlamında dı ş askeri tehdit anlamında olamayıp, bir toplumun düzeninin ve huzurunun bozulması anlamında kullanılmı ştır. “Güvenlik” kelimesi burada daha çok, toplumun düzenini sa ğlamak ve korumak anlamındadır.

14 Aynı zamanda, Sabah , Hürriyet ve Cumhuriyet Gazeteleri gerek İnternet baskısından, gerekse gazete baskısından anılan dönemdeki çevre hareketleri taranmı ştır.

Derinlemesine görü şme tekni ği; çevreci hareketlerin iki farklı boyutu olan

Greenpeace eylemcileri (kampanya yöneticileri, üyeler ve uzmanlar) ile kanun uygulayıcıları konumunda olan güvenlik birimleri yöneticileri (Emniyet Te şkilatında görevli; çevik kuvvet, asayi ş ve güvenlik şube müdürleri) arasında yapılmı ştır.

15 BİRİNC İ BÖLÜM

YEN İ SOSYAL (TOPLUMSAL) HAREKETLER

1.1. TEMEL KAVRAMLAR

1.1.1. Sosyal Hareket Kavramı

Sosyal Hareket kavramını anlamak için önce, “Hareket” kavramının tanımlanması gerekmektedir.

1.1.1.1. Hareket Kavramı:

Hareket olarak, hem ça ğın dünya görü şü, hem de bu dünya görü şü ile ba ğlantılı olan sosyal ve politik aktiviteler algılanır (örne ğin; i şçi hareketleri veya liberalizm, sosyalizm, muhafazakârlık, fa şizm). Hareketler her zaman toplumun bütününü çevreleyen olayları amaçlamazlar, bazen belirli sosyal beklentiler ile kendilerini sınırlandırırlar (örne ğin; gençlik- kadın- ve kiracı derne ği) veya sadece belirli i şleri yapmak için harekete geçerler (örne ğin; seçim- gümrük hakkı ve anti- atom hareketi).

Her “Kolektif Hareket” eylemi, Tarihçilere göre “Hareket” anlamındadır. İlk

önce “hareket” kelimesi literatüre kazandırıldı. Hareket, tarihi bir kullanım alanı ve

16 anlamı olan “Dönü şüm (Wandel)” kelimesinin yerini almaya hemen hemen aday bir kelimedir. 22

Melucci’ye göre “Hareket” kavramı, devrim ve ilerleme gibi kavramlardan türetilmi ştir. 23

Hareket kavramı, sosyoloji içerisinde net olmayan ve sıklıkla kullanılan bir kavramdır. Yalın bir bölgesel yerle şim yerinden -veya sosyolojik pozisyondan- statü de ğiştirme (Mobilität- Hareketlilik), ama aynı zamanda Sosyal Hareket olarak da anlam kazanabilen bir kavramdır.

Sosyal Hareket, ki şilerden olu şan belli bir “sosyal grup” olarak da tasvir edilebilir, bu grup toplumsal düzenin temellerini etkileme amacı ta şıyabilir ve politik olarak aktiftir. Sosyal Hareketleri, yerle şmi ş bir gelenek veya kanun gibi resmi/ biçimsel organize olmu ş ki şilerden olu şan birlik manasında (parti, sendika, vs) anlamak da mümkündür. Sosyal Hareket; sosyal sürece, yani politik de ğişime giden kolektif aktörün hareketleridir. 24

“Sosyal Hareket” kavramına bu kısa giri şten sonra, kavram a şağıda ayrıntılı olarak açıklanacaktır.

22 Matthias Krull, Daniel Jenni, Florian Schudt, Soziale Bewegung , , (04.05.2004). 23 Alberto Melucci, “Ça ğda ş Hareketlerin Sembolik Meydan Okuması” , Yeni Sosyal Hareketler , (Editör: Kenan Çayır), Kaknüs Y., İstanbul, 1999, s. 91. 24 Krull, Jenni ve Schudt, a.g.e., (04.05.2004).

17 1.1.1.2. Sosyal Hareketin Tanımı:

Joachim Raschke’ye göre sosyal hareket:

“De ğişken organizasyon formları ve aksiyon formları aracılı ğıyla harekete geçen ve üyeler arasında az bir rol da ğılımı olan, sosyal de ğişim sa ğlamayı, engel olmayı veya geri almayı hedefleyen bir kolektif harekettir.”25 Burada sosyal hareket, yüce\ ulvi sembolik entegrasyon esasına dayanan, vicdani bir süreklilik ile ayakta durmaktadır.

Tanımın Açıklanması:

“Kolektif Hareketler: Hareketler, bireylerin birbirine ba ğlandı ğı ve birlikte harekete geçti ği kolektif hareket ili şkilerinden biridir.

Harekete Geçme (Mobilisierung): Sosyal Hareketlerin siyasal gücü, kurumla şmalarla garanti altına alınmı ştır. Harekette kalmak için aktif ve sürekli destek arayı şı, sosyal hareketlerin bir niteli ğidir.

Vicdani Süreklilik: Kolektif hareketin, ayaklanma, huzursuzluk, karga şa v.b olaylara eri şmemesi amacıyla bir sınırlama anlamında, süreklilikte vicdani bir derece gereklidir.

Yüce Sembolik Entegrasyon : Bir Sosyal Hareketin üyeleri, kendilerine “kar şı olanları”, kendilerinden ayırmak için, görünür şekilde bir “Biz” duygusuna sahiptirler.

Az bir rol da ğılımı: Grup içi rollerde, az bir ayrım ve organizasyon vardır.

Hedefler: Hedef, devlet ve/ veya toplumda de ğişiklik yapmak, bununla beraber bütün

25 Joachim Raschke (Soziale Bewegungen, Campus 1988, s. 77.)’den aktaran: Martin Hinrichs, Neue soziale Bewegungen als Chance für innovative Politik, < http://userpage.fu-berlin.de/~tkleber/ pol15.htm>, (04.05.2004).

18 sistemde de ğil, ama en azından önemli bazı bölümlerde de ğişiklik yapmaktır.” 26

Sosyal hareket, aslında, toplumsal alanda de ğişim talebinin ifade edilmesi ve toplumsal sorunların dile getirilmesidir.

1.1.1.3. Sosyal Hareketlerin Özellikleri

Toplumda bir takım huzursuzluklar varsa, toplumun yapısı ile bireysel talepler arasındaki farklıla şma varsa, sosyal hareketler ortaya çıkmaktadır.

“Sosyal Hareket” kavramı, hem i şçi hareketi veya kadın hareketi gibi “eski” hareketleri, hem de, Barı ş- Ekoloji- veya Dayanı şma Hareketi gibi “yeni” fenomenleri kapsamaktadır.

Sosyal Hareketlerde üyelik sistemi yoktur, bununla birlikte mümkün olabildi ğince çok taraftar ve katılımcı hedeflenmektedir. Protestoların harekete geçmesi ve kampanyalar vasıtasıyla kamusal dikkati sahneye çekme, sosyal hareketlerin vazgeçilemez hareket enstrümanıdır. ‘Grup ve Organizasyonların harekete geçmi ş a ğları (Netzwerk)’ olarak Sosyal Hareketler, bir organizasyon de ğildirler, ama buna kar şın organizasyonlarda önemli roller üstlenebilirler (örne ğin belirli derneklerin küreselle şme kar şıtı hareketleri gibi). 27

Bütün Sosyal Hareketler genel olarak; geli şme sürecinde “ İhtilal” mi yoksa

“Reform” mu, de ğişim için en iyi metottur, sorusu ile me şgul olmu şlardır. Bunun

26 Hinrichs, a.g.e., (04.05.2004). 27 Anonim, Was ist “Sozial Bewegung ”?, , (04.05.2004).

19 sonucu olarak sosyal hareketlere, ılımlı gruplar dahil olmak üzere, devlet tarafından sıklıkla politik yapı dengesine ve karalılı ğına bir tehdit gözüyle bakılmı ştır. 28

Sosyal Hareketler, kendisi tarafından algılanan toplumsal problemleri belirli bir toplumsal çatı şma çerçevesine oturtarak, kendi içinde çözmek için, bir veya birden çok kolektif aktöre yo ğunla şabilir (“Kitle Hareketleri”). Organizasyonlar, hareketin bir parçası olabildikleri halde 29 ; aktörler, gönüllü bir şekilde sadece bir organizasyon içinde organize olmu şlardır. Sosyal Hareketler için tipik olan (bugünkü manada), yönetime katılmayan organizasyonlar olmalarıdır.

Bir Sosyal Hareket, küçük gruplardan kitlelere kadar uzanır, bu kitleler ya toplum içinde veya toplumun arka fonunda şekil alır. Bazen sosyal hareket, bürokratik nitelikleri bünyesinde barındırır, örne ğin; grev hareketinden bir sendikanın meydana gelmesi gibi. 30

1.1.1.4. Sosyal Hareketlerin Sınıflandırılması:

Sosyal Hareketler, organizasyon derecesi sayesinde, büyüklü ğü sayesinde, kendileri tarafından seçilen stratejiler ve benzeri sayesinde ayrılabilirler.

David Aberle, 4 çe şit Sosyal Hareket ayrımı yapar: 31

28 Anonim, a.g.e, (04.05.2004). 29 Örne ğin; klasik Alman i şçi hareketi; hem bir parti organize etmi ş (SDP), hem de sendikalar, tüketim kooperatifleri ve bir i şçi e ğitim yeri, i şçi sporu olu şturmu ştur. 30 Flucht, a.g.e., (04.05.2004). 31 David Aberle,( The Peyote Religion among Navaho . New York: Wenner-Gren Foundation, 1966.) den aktaran: Flucht, a.g.e., (04.05.2004).

20 “1. Transformasyon Hareketleri: Amaç, toplumsal de ğişikliklere

sözünü geçirmek 2. Reform Hareketleri

3. Kurtulu ş Hareketleri

Amaç, ki şilerin görü şlerini de ğiştirmek

4. Alternatif Hareketler”

Bir sosyal hareketin, reform hareketleri içerisinde de ğerlendirilen “Devrim” ile ço ğu zaman kesi şen birçok noktası vardır.

1.1.1.5. Sosyal Hareketlerin Periyodik Ortaya Çıkı şı:

Toplumsal Hareketler, 19. yüzyıl sonlarındaki i şçi hareketi ile ba şlar. 32

60’lı yıllarda, bireysel ve toplumsal olarak e şit haklara ula şmak için yapılan

çatı şmalar görülmektedir. 33

1960’lardaki toplumsal hareketler, siyasal iktidarı hedefleyen, ekonomik

çıkar yörüngeli sınıfsal yapısı olan hareketlerdir (i şçi hareketi gibi). Bu hareketler,

"eski toplumsal hareketler" olarak adlandırılmı şlardır. 34

70’li yıllarda, ekoloji ve alternatif modernle şme politikaları görülmektedir. 35

“Yeni toplumsal hareketler" kavramı, 1970'lerden itibaren ortaya çıkmı ş olan

32 Tuncay Önder, Ekoloji, Toplum ve Siyaset , Odak Yayınevi , Ankara, 2003, s. 34- 35. 33 Hinrichs, a.g.e., (04.05.2004). 34 Önder, 2003, s. 34- 35. 35 Hinrichs, a.g.e., (04.05.2004).

21 ekoloji hareketini, feminist hareketi, barı ş hareketini nükleer kar şıtı hareketleri, azınlık hareketlerini ve yerel özerklik hareketlerini ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır. 36

Yeni toplumsal hareketler, ço ğulculuk ve demokrasi de ğerlerinin yo ğun oldu ğu güçlü bir sivil toplum ile desteklenmi ş toplumlarda ortaya çıkmı ştır.

Toplumdaki mücadeleler, kimli ği ifade edebilme, katılım hakkı ve sivil haklar gibi kültürel alanda gerçekle şmektedir. Bu alan devlet de ğil, özel ve kamusalın sınırlarının birbirini zorladı ğı sivil toplumdur. Özel ve kamusal alan arasındaki sınırların kalkması, ya şam kalitesi ve kimlik odaklı yeni çatı şma tiplerinin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. 37

36 Önder, 2003, s. 34- 35. 37 Kenan Çayır, "Toplumsal Sahnenin Yeni Aktörleri: Yeni Sosyal Hareketler " , Yeni Sosyal Hareketler , (Editör: Kenan Çayır), Kaknüs Y., İstanbul, 1999, s. 14-15-24.

22 1.1.2. Yeni Sosyal Hareketler Kavramı

1970’li yıllardan bu yana ileri endüstri toplumlarında, yeni tip kolektif hareketlerin ortaya çıkı şı, sosyal hareketlerin kavramsalla ştırılmasında bir tartı şmayı beraberinde getirmi ştir. 38

Altmı şlı ve yetmi şli yıllarda Avrupa ve Amerika'da ortaya çıkan çevreci, etnik, feminist ve yerel özerklik hareketleri, “yeni sosyal hareketler" olarak adlandırılmı ştır. Bu hareketler, globalle şme ile küçülen dünyada yeni kimlik arayı şlarını vurgulamaktadır. Devletin ve sivil toplumun fonksiyonu tartışılmakta, kamusal ve özel alanın sınırları yeniden belirtilmektedir. 39

1.1.2.1. Yeni Sosyal Hareketin Tanımı:

Sosyal bilimlerde, yeni hareketler, kavramı yerine "yeni protesto hareketleri",

"yeni politikalar " gibi terimler de kullanılmaktadır. 40

Yeni Toplumsal Hareketler, her şeyden önce 1970’li yılların sonunda ortaya

çıkan hareketler olarak bilinir. Ekoloji Hareketi, Anti- Atom Hareketi (Nükleer

38 Hank Johnston ve di ğerleri, "Kimlikler, Şikayetler ve Yeni Sosyal Hareketler" , Yeni Sosyal Hareketler , (Editör: Kenan Çayır), Kaknüs Y., İstanbul, 1999, s. 131. 39 Kenan Çayır, 1999, s. 8. 40 Claus Offe, "Yeni Sosyal Hareketler: Kurumsal Politikanın Sınırlarının Zorlanması" , Yeni Sosyal Hareketler , (Editör: Kenan Çayır), Kaknüs Y., İstanbul, 1999, s. 60.

23 Kuvvet Kar şıtı Hareket), Barı ş Hareketi, Kadın Hareketi, Küreselle şme Kar şıtı

Hareket, Dijital Haklar Hareketi, yeni sosyal hareketler arasında sayılabilir. 41

1.1.2.2. Yeni Sosyal Hareketlerin Özellikleri

Yeni sosyal hareketler, sosyal hareketlerde uzun bir dizinin sonuncusu olarak,

70’li yıllar içerisinde yer almaktadır. 42

Yeni sosyal hareketler, kapitalist sistemin olumsuzluklarına kar şı bir tepki hareketidir.

Aktivistleri:

Yeni sosyal hareketlerin aktivistlerinin yapısal karakteristi ği; yüksek e ğitimli ve ekonomik güvene sahip ki şiler, orta sınıf üniversite ö ğrencileri olu şlarıdır. 43

Cohen’e göre; “Günümüz kolektif aktörleri yeni kimlikler in şa etmek, toplumsal hareket için demokratik alanlar yaratmak, normları yeniden yorumlamak ve kurumları yeniden şekillendirmek için bilinçli bir mücadele sergilemektedir”. 44

Yeni sosyal hareketlerin aktörleri, sınıfsal yapıyı a şmı şlardır. 45

İlgilendikleri Konular:

Offe’ye göre yeni sosyal hareketler; toprak, beden, sa ğlık, cinsel kimlik,

41 Anonim, Soziale_Bewegung , , (04.05.2004). 42 Hinrichs, a.g.e., (04.05.2004). 43 Offe, 1999, s. 68-74. 44 Jean Cohen, “ Strateji ya da Kimlik: Yeni Teorik Paradigmalar ve Sosyal Hareketler ”, Yeni Sosyal Hareketler , (Editör: Kenan Çayır), Kaknüs Y., İstanbul, 1999, s: 120. 45 Johnston ve di ğerleri, 1999, s. 135- 136.

24 kom şuluk, şehir, fiziksel çevre, kültür ve kimlik gibi konularla ilgilenmektedir. 46

Alberto Melucci’ye göre yeni hareketler; e şitlik, farklılık, katılım ve kimlik in şası gibi konularda yo ğunla şmaktadır. 47

Yeni sosyal hareketlerin varlı ğı, sistemin alternatifleri sa ğlayamamasını ve sistemdeki çatlakları yansıtmaktadır. Bireyler, yeni hayat tarzlarının ve toplumsal kimliklerin tanımlanaca ğı "yeni toplumsal alanlar" üretmektedirler. 48

Melucci’ye göre, günümüz kolektif hareketlerinin niteli ğinde bir de ğişim mevcuttur. Aslında yeni sosyal hareketlerle siyasal de ğişim hedeflemez, ama siyasal kurumlar üzerinde bazı etkileri oldu ğu ve kurumları modernle ştirdi ği bilinmektedir, bundaki önemli etken, kültürün ve alı şkanlıkların yenilenmesidir. 49

Yeni sosyal hareketlerin ideolojik çerçevesi, Marxist ideoloji ile zıt bir konumdadır. Yeni sosyal hareketler, demokratikle şmeyi tetiklemekte ve sivil toplumun geni şlemesini temsil etmektedir. Yeni sosyal hareketler, eski sosyal hareketlere göre farklı mobilizasyon taktikleri kullanmaktadırlar. Yeni sosyal hareketler, şiddet kar şıtı ve sivil itaatsizlikle ba ğda ştırılan yeni mobilizasyon modelleri kullanmaktadır. 50

46 Offe, 1999, s. 63. 47 Çayır, 1999, s. 23-24-27. 48 Johnston ve di ğerleri, 1999, s. 139. 49 Melucci, 1999, s. 102. 50 Johnston ve di ğerleri, 1999, s. 135-137.

25 1.1.3 Çevre ve Çevrecilik Kavramları, Çevreci Toplumsal Hareketler

Tezin konusu olan, Greenpeace çevre hareketini anlamak için; ‘Kavramsal

Çerçeve’ ba şlı ğına uygun olarak bu üçüncü bölümde, “Çevre, Çevrecilik ve Çevreci

Toplumsal Hareketler” kavramları açıklanıp, kavramların özellikleri belirtilecektir.

1.1.3.1 Çevre Kavramı:

Kele ş ve Hamacı’ya göre ‘çevre’ kavramının kullanılmaya ba şlanması, henüz

çeyrek yüzyılı a şmamı ştır. 51

Genel bir tanımlama ile çevre; “canlı varlıklar ve insan etkinlikleri üzerinde do ğrudan ya da dolaylı etkiler yapabilen fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal etmenleri tümü” anlamındadır. Kele ş ve Hamacı’ya göre, böyle genel bir bakı ş açısı,

çevrenin kapsamadı ğı hiçbir alanın ve sürecin kalmaması olarak algılanmalıdır. 52

Çevre; günümüzde do ğal, ekonomik ve kültürel de ğerlerin bir bütünü olarak ele alınmaktadır. 53

Çevre, “kaba bir tanımlamayla, insan ya şamını ko şullandıran do ğal ve yapay

öğelerin tümü anlamına” gelmektedir. 54

İnsanların bilgi ve kültürel birikimi ile do ğal çevresinde bulunan yeraltı ve yerüstü zenginliklerini kullanarak yaratmı ş oldu ğu çevre ‘Yapay Çevre’ olarak

51 Ru şen Kele ş ve Can Hamamcı, Çevrebilim , İmge Kitabevi, Ankara, 1998, s. 25. 52 Kele ş ve Hamamcı, a.g.e, s. 25. 53 Türkiye Çevre Vakfı, Ansiklopedik Çevre Sözlü ğü, TÇV Y., Ankara, 2001, s. 100. 54 Kele ş ve Hamamcı, 1998, s.26.

26 adlandırılmaktadır. ‘Fiziksel Çevre’ ise, “insanın içinde yaşadı ğı, varlı ğını, özelli ğini ve niteli ğini fiziksel olarak algıladı ğı ortamdır”. Bir de, insanların toplumsal, ekonomik ve siyasal olarak ili şki kurdukları çevre olan ‘Toplumsal Çevre’ vardır. 55

Parlak’a göre çevre; bir efsane, moda bir dü şünce, bir bilim dalı, bazen realite bazen de ütopya ve çok boyutlu anlamlar yüklenilebilen bir kavramdır. Çevre, insan ve do ğa kavramlarının kesi şme noktasında bulunur. “Birinin di ğerine mutlak muhtaç oldu ğu, ama di ğerinin tümüyle onsuz yapabildi ği ve aslında onsuz var oldu ğu iki temel unsur”. Parlak, bu şekilde süren etkile şimi dramatik bulmaktadır. 56

1.1.3.2. Çevrecilik, Çevreci Toplumsal Hareketler

Tont’a göre çevrecilik bir etkinlik ve çalı şma faaliyetidir, bu ise “çevre ile daha sa ğlıklı ve daha uyumlu ili şkiler kurabilmek için yapılan bilimsel ekonomik, hukuksal, felsefi ve estetik çalı şmalar, sosyal ve politik etkinlikler” anlamındadır. 57

Bookchin çevrecili ğin hedeflerini sayarken, “kamu sa ğlı ğına en az zararın verilmesi” gerekti ğini ve hammaddelerin gelecek ku şaklara güvenli bir şekilde ula şması için, “kaynakların verimli ve temkinli kullanılması” gerekti ğini belirtir. 58

Kele ş ve Hamacı’ya göre, “çevreye duyulan ilgiden kaynaklanan ve bu ilgiyi açıklayan ideolojiler ve uygulamalar” çevreciliktir. 59

55 Ru şen Kele ş ve Birol Ertan, Çevre Hukukuna Giri ş, İmge Kitabevi, Ankara, 2002, s. 14. 56 Bekir Parlak, “Çevre- Ekoloji- Çevrebilim: Kavramsal Bir Tartı şma” , (Editör: Mehmet C. Marın), Çevre Sorunlarına Ça ğda ş Yakla şımlar , Beta Y., İstanbul, 2004, s. 14- 15. 57 Sargun Tont, “Batı Ülkelerinde Kurtarıcı Çevrecili ğin Kronolojisi” , Türkiye’de Çevrenin ve Çevre Korumanın Tarihi Sempozyumu , Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Y., İstanbul, (7-8. Nisan 2000), s. 21. 58 Murray Bookchin, Ekolojik Bir Topluma Do ğru , (Çev. Abdullah Yılmaz), Ayrıntı Y., İstanbul, 1996, s. 105- 106. 59 Kele ş ve Hamamcı, 1998, s. 197- 198.

27 Günlük hayatta, çevreye de ğer veren ve çevresel duyarlılı ğı geli şmi ş ki şiler anlamında kullanılan ‘Çevreci’ terimi, Bookchin tarafından bir çe şit do ğa mühendisli ği olarak yorumlanmı ştır, buna göre do ğa mühendisi sıfatı ile çevreci, ahlaki bakımdan yansızdır ve do ğanın daha etkili olarak teknik yönetimini savunmaktadır. 60

Sosyal hareketlerden çevre boyutunun a ğır bastı ğı ve çevresel amaçlarla yapılan sosyal hareketler, ‘Çevreci Sosyal Hareketler’ olarak adlandırılabilece ği gibi,

“Çevre(cilik) Hareketi” kavramı da bu hareketleri anlamlandırmakta kullanılmaktadır.

“Kamuoyunun çevre sorunları kar şısındaki duyarlılı ğı, batı da çevrecili ğin bir toplumsal hareket ya da bireysel olarak geli şmesine yol açmı ştır.” 61

“… 1960’lı yıllarda geli şmeye ba şlayan toplumsal hareketler,

özellikle 1968’deki ö ğrenci hareketleri ile kapitalizmin köklü bir

ele ştirisini yapıyor[du]. … Bu dönemde çevre tarihi açısından ilginç olan,

artık bir sosyal hareket olarak çevrecilik hareketinin geli şmeye

ba şlaması 62 ve kendi sorunsal alanını tanımlamasıdır.” 63

Tekeli’ye göre çevre tarihi açısından 1971 yılı, bir dönüm noktasıdır, çünkü tez çalı şmasının konusu olan ve “çevre hareketinin en çok ses getiren sivil toplum

60 Bookchin, 1996, s. 105- 106. 61 Kele ş ve Hamamcı, 1998, s. 198. 62 Çevrecili ğin do ğuşu Kele ş ve Hamamcı’ya göre, tüketim toplumuna tepki ile başlamaktadır. bkz: Kele ş ve Hamamcı, a.g.e, s.197. 63 İlhan Tekeli, “Türkiye Çevre Tarihine Açılırken” , Türkiye’de Çevrenin ve Çevre Korumanın Tarihi Sempozyumu , Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Y., İstanbul, (7-8. Nisan 2000), s. 10.

28 kurulu şu olan” Greenpeace kuruldu. Greenpeace, “zamanla çevrecilik hareketinin simgesi” olarak benimsendi. 64

Türkiye’de 1980 ile 1990 arası dönem, çevreci örgütlenmenin yayıldı ğı bir dönem olmu ştur. Bu dönemde, sadece büyük kentlerde de ğil, di ğer yerlerde de

çevreci örgütler ço ğalmaya ba şlamı ştır. 65

Ökmen’e göre, yirminci yüzyılın ikici yarısında çevre hareketlerinin artmasının üç nedeni vardır. Birincisi; bilimsel çalı şmalar vasıtasıyla, hareketlerde

çevre korumaya yönelik amaçlar öne çıkarılmı ş, ikinci olarak; sadece Avrupa ve

Amerika de ğil, di ğer birçok ülkede de çevreye ili şkin de ğerlerde geli şmeler olmu ş,

üçüncü olarak da; çevre sorunlarına bakı ş açısı de ğişmi ştir. 66

Çoban, çevre hareketlerini; amaçlarına, taleplerine, kendilerini tanımlamalarına göre tasnif etmenin yaygın oldu ğunu ifade etmektedir. Çevre hareketlerinin stratejisi, taktikleri ve organizasyon formları farklı olabilir. 67 O yüzden

çevre hareketlerinde, kampanya ve organizasyon ortak noktalarından çok, farklılıklara dikkat çekilmesi gerekmektedir. 68

64 Tekeli, 2000, s. 10. 65 Akın Atauz, “Çevreci Sivil Toplum Hareketinin Yakın Tarihi” , Türkiye’de Çevrenin ve Çevre Korumanın Tarihi Sempozyumu , Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Y., İstanbul, (7-8. Nisan 2000), s. 203. 66 Mustafa Ökmen, “Politika ve Çevre” , (Editör: Mehmet C. Marın), Çevre Sorunlarına Ça ğda ş Yakla şımlar , Beta Y., İstanbul, 2004, s. 341. 67 Aykut N. Çoban, “Community-based Ecological Resistance: The Bergama Movement in Turkey” , Environmental Politics , Vol.13, No.2, Summer 2004, s. 439. 68 Whelan, 2002, s. 55.

29 1.1.3.3 Yurtta ş İnisiyatifleri (Giri şimleri) ve Çevreci Hareketler

“Yurtta ş İnisiyatifleri” kavramı ile “Sosyal Hareketler” kavramı arasında ili şki kurmak istersek; yurtta ş giri şimleri, insanları harekete geçirmekte ve sosyal hareketlere sebep olmaktadır.

Yurtta şlar, yönetimle ilgili de ğişiklikler yapmak istedikleri zaman veya yönetimin yetersiz oldu ğunu dü şündükleri zaman harekete geçmektedir. 69

Farklı dü şünceden, farklı mesleklerden, farklı ya şlardan insanların bir araya geldi ği ve gerek yönetimden gerek olumsuz bir olaydan dolayı meydana gelen memnuniyetsizli ğin giderilmesi için olu şan grupla şmalar, Yurtta ş Giri şimleridir. 70

Yurtta ş giri şimlerinden amaçlanan, kamuoyunu harekete geçirerek ve yönetim üzerinde baskı kurarak, yönetimi kararlarını de ğiştirmeye ya da kaldırmaya zorlamaktır.

Yurtta ş giri şimleri önceleri, yerel sorunların çözülmesi ile ilgilenmi ş, sonra

80’li yıllarda; enerji, trafik, çevre koruma gibi konularla ilgilenmi şlerdir. 1980 sonrasında ise çevre, partiler vasıtası ile (Ye şiller Partisi gibi) siyasal alanda görülmeye ba şlamı ştır.

Yurtta ş giri şimlerinin çevre sorunlarına yönelmeleri, Greenpeace’in ABD'nin

Alaska'ya ba ğlı Amchicka Adasındaki nükleer denemelerine kar şı çıkmak için harekete geçmesinde oldu ğu gibi daha çok nükleer kar şıtı hareketlerle olmu ştur.

69 Birgit Frischmuth ve Poul von Kodolitsch, Veränderungen im Kräftedreieck zwischen Bürgern, Rat und Verwaltung , , (14.09.2004). 70 Ay şegül Kaplan, Kürsel Çevre Sorunları ve Politikaları , Mülkiyeliler Birli ği Vakfı Y., Ankara, 1997, s. 67.

30 Thomas Malthus (1798) “Nüfus Yasası” adlı eseri ile ilk kez, insanların

çevreye etkisini vurgulamı ştır. 1990’lı yıllarda, çevre bilinci ve çevreci aktivistlerin eylemleri artmı ştır. 71

Hinrichts’e göre yurtta ş giri şimlerinin nedeni toplumdaki asli ihtiyaçların

üzerinin örtülmesi ve sadece ya şam kalitesi ile ilgili soruların hassas olarak algılanmasıdır. 1976/77’den itibaren ‘Yurtta ş Giri şimleri’, ‘Ekoloji Hareketi’ içine karı şarak kaybolmu ştur. 1977/78’lerde ‘Ye şiller’in olu şmasına neden olan “Ye şil

Protestolar” meydana gelmi ştir. Atom güç santrallerine ve çöp depolama yerlerine kar şı protestolar ço ğalmı ştır. 72

1.2. KURAMSAL ÇERÇEVE

1.2.1. Sosyal (Toplumsal) Hareket Teorileri

Sosyal hareketlerin ortaya çıktı ğı toplumsal yapının ve toplumda payla şılan de ğerlerin farklı olması, sosyal hareketlerin açıklanma noktasında ortak bir teorinin olu şmasını imkansız kılmı ştır.

Sosyal hareketleri, sosyal yapıdan soyutlayarak ayrı bir şekilde analiz etmek, problemi yüzeysel analiz ile sınırlamaktır. Bu şekilde verimli olmayan ve toplumsal hareketlerin do ğasını anlamamıza imkan vermeyen bir durum ortaya çıkaracaktır. 73

71 Flucht, a.g.e., (04.05.2004). 72 Hinrichs, a.g.e, (04.05.2004). 73 Sergey Mamay, Social Movements , , (04.05.2004).

31 Sosyal hareketler, "Kolektif Davranı ş Teorisi" ile sürekli gündemde kalmı ştır.

Yetmi şlere kadar klasik teori olarak da adlandırılan “kolektif davranı ş teorisi” hakim olmu ştur. 74

Charles Tilly’ye göre Kolektif Hareketin 4 bile şeni vardır: 75

“1. Katılan insan kitlesinin organizasyonu (basit toplanmalardan, sıkı organize edilmi ş devrimci gruplara kadar çe şitlilik göstermektedir)

2. Harekete geçme (özellikle lojistik olarak harekete geçme)

3. Ortak ilgi

4. Fırsat (grup ajitasyonu için ortak fırsat)”

Kolektif hareket, ortak ilgi –örne ğin gösteriler- ile harekete geçmektedir.

Sürekli ba şarı elde etmek için, insanların organize olmaları gerekmektedir. 76

Yeni sosyal hareketlerin ortaya çıkı şı ile birlikte, klasik kolektif hareket teorisi sorgulanmaya ba şlanmı ştır. 77 Daha çok sivil toplumlarda ortaya çıkan yeni hareketler, klasik kolektif davranı ş teorisi ile çeli şmekteydi. 78

Yeni tarzda kolektif hareket biçimlerinin ortaya çıkması, toplumsal hareketler alanında yeni bir kavramsalla ştırma gereklili ğini beraberinde getirmi ştir. 79

Post-Marksist teorisyenler, sosyal hareketleri açıklamakta Marksist Teorinin

74 Cohen, 1999, s. 111. 75 Charles Tilly, (From Mobilization to Revolution, Reading, MA: Addison- Wesley, 1978) den aktaran: Flucht, a.g.e.,(04.05.2004). 76 Flucht, a.g.e., (04.05.2004). 77 Çayır, 1999, s. 20. 78 Cohen, 1999, s. 112. 79 Alain Touraine, "Toplumdan Toplumsal Harekete" , Yeni Sosyal Hareketler , (Editör: Kenan Çayır), Kaknüs Yayınları, İstanbul, 1999, s. 38.

32 de yetersiz kaldı ğını vurguluyorlardı. Onlara göre; yapısal çatı şmaların, ekonomik sınıfların ve krizlerin, kolektif kimli ği belirlemedeki i şlevi, günümüz kolektif hareketlerin analizi için yeterli de ğildir. 80

Günümüz toplumsal hareketlerini anlamaya yönelik yapılan çalı şmalar, toplumsal hareketler literatüründe iki temel teorinin ortaya çıkmasına yol açmı ştır.

Bunlar, Kuzey Amerika' da etkin olan "Kaynak Mobilizasyonu Teorisi" ve Avrupa kaynaklı "Yeni Sosyal Hareketler Teorisi"dir. 81

70 ve 80’lerde ise, Avrupa'da Touraine ve Habermas'ın teorileri (Yeni Sosyal

Hareketler Teorisi), yeni çatı şma tipleri ve post-endüstriyel yapı arasında bir ili şki kurmu ştur. Bazı Amerika'lı teorisyenler ise, kaynakların mobilizasyonu açısından bir hareketin nasıl olu ştu ğu, nasıl süreklilik kazandı ğı üzerinde yo ğunla ştırmı şlardır. 82

Toplumsal hareket teorilerinin sınıflandırılması hakkında birçok görüş vardır.

Seçkin olabilecek dört ana yakla şım şöyledir: 83

“1. Kolektif davranış teorisi

2. Kaynak mobilizasyonu teorisi

3.Yeni toplumsal hareketler yorumu

4.Eylem-Kimlik yakla şımı”

Sosyal Hareketler, macro- yapısal boyutta sınıflandırıldı ğında; fonksiyonalist

80 Cohen, 1999, s. 121. 81 Önder, 2003, s. 50. 82 Melucci, 1999, s. 83. 83 Mamay, a.g.e, (04.05.2004).

33 perspektif ve çatı şma teorisi olmak üzere iki ana gruba ayrıldı ğı gözlenmi ştir.

Fonksiyonalist perspektif arasında, kolektif davranı ş teorisi bulunmaktadır

(Smelser’in teorisi de bu kategoridedir). Çatı şma teorileri olarak; kaynak mobilizasyonu teorisi, politik süreç teorisi ve yeni hareket teorisi sayılmaktadır. 84

Sosyal hareket teorilerini sınıflandırmak için bazı çalı şmalarda 85 , “tarihsel süreç” göz önüne almı ştır (bkz. Şekil 1).

Tarihsel sürece göre, Sosyal Hareket Teorileri üç ayrılabilir.

— Marksist Teori,

— Klasik Teori,

— Yeni Sosyal Hareketler Teorisi.

Sosyal Hareket Teorileri

Marksist Teori Klasik Teori Yeni Sosyal Hareketler Teorisi

Şekil 1

Bazı çalı şmalarda sosyal hareketler, sosyal hareketlerin ilgilendikleri

84 E. Wilma van der Veen, Social Movement Theories , , (12.08.2004). 85 Selim Kılıç, “Çevre Korumada Yerel Giri şimler ( İnisiyatifler) ve Bergama Olayı”, (yayınlanmamı ş doktora tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, SBF) 2001, s. 27.

34 konuların, toplumsal aktörlerin, ideolojik çerçevenin, hedeflerin, toplumsal formasyonun yeni olmasına göre, “eski- yeni sosyal hareketler” olarak ayrılmı ştır

(bkz. Şekil 2).

Aslında her bir teorik görü ş, sosyal hareketlerin de ğişik noktalarına ya da unsurlarına de ğinmektedir.

Sosyal Hareketler

“Eski” Sosyal Hareketler “Yeni” Sosyal Hareketler

- Klasik Teori - Kaynak Mobilizasyonu Teorisi

- Marksist Teori - Yeni Sosyal Hareketler Teorisi

Şekil 2

Giri ş bölümünde ayrıntılı olarak belirtildi ği gibi, bu çalı şmada sosyal hareketlerin sınıflandırılmasında Şekil 2’ye ba ğlı kalınmı ştır.

“Eski” Sosyal Hareketleri açıklamak için, Klasik ve Marksist Teori kullanılmı ştır. “Yeni” sosyal hareketleri açıklamakta kullanılan teoriler içerisinde en

çok bilinenleri ‘Kaynak Mobilizasyonu, Politik Süreç ve Yeni Sosyal Hareketler’ teorisi oldu ğu için yeni hareketleri açıklamakta, anılan teoriler kullanılmıştır. Daha sonra, Yeni Sosyal Hareketler Teorisini açıklarken, Alain Touraine, Alberto Melucci,

Claus Offe, Ernesto Laclau- Chantal Mouffe, Jürgen Habermas gibi teorisyenlerin yayınlarından faydalanılmı ştır.

35 1.2.1.1. Eski Sosyal Hareketler

Modernli ğin ilk dönemlerinde meydana gelen hareketler, ekonomik çıkar amaçlı olmu ştur. Genellikle üyeler tek bir sınıftan olu şmu ş (i şçi hareketi gibi) ve siyasal gücü ele geçirmek için yapılanmıştı. Bu tip hareketler eski sanayi toplumuna ait olduklarından, ‘eski sosyal hareketler’ olarak adlandırılmaktadır. Sorunların

çözümü için ideolojik faktörler önerilmekteydi. Harekete geçmek için, yanlı şlıkların ve haksızlıkların vurgulandı ğı ideoloji gerekliydi. 86

1.2.1.1.1. Marksist Teori

Sosyal hareketleri açıklama noktasında, emek ve sermeye arasındaki mücadele, Marksist Teoriyi şekillendirmi ştir.

Marksist teoriye göre toplumsal hareketlerin özünde, toplumsal güçlerin yaptıkları sınıf mücadeleleri ve güç sava şları yer almaktadır. Bu mücadele, sanayi işçilerinin bulundu ğu mekân olan kentlerde yapılmaktadır.

Harvey, Marksistlerin 1960’larda kentsel sorunlar ile ilgilendiklerini ifade etmektedir. Bu dönemde, kentsel sosyal hareketlerin siyasi ve iktisadi anlamları ve bunların emek tabanlı hareketlerle ili şkileri anla şılmaya çalı şılmı ştır. Harvey, kentsel olguları ve toplumu anlayabilmek için, uygun bir mekân kavramının tanımlanması

86 Johnston ve di ğerleri, 1999, s. 151.

36 gerekti ğini ifade eder. Mekan tanımlandıktan sonra, kentsel olguların analizine girilebilece ğini belirtir. 87

1970’lerin ba şları genellikle, sermaye birikim süreci çevresinde ilerleyen bir dönem olmu ştur. Manuel Castells, Henri Lefebvre ve David Harvey bu dönemin

önemli kent yazarlarındandır.

1970’lerden sonra kent, sınıf sava şlarının görüldü ğü bir yer olarak algılanmı ştır.

1980’li yıllardaki toplumsal-ekonomik de ğişimlerle birlikte, kent çalı şmaları

çe şitlenmi ştir. Gençlik, toplumsal cinsiyet, çevre sorunları gibi yeni toplumsal hareketler üzerinde yo ğunla şılmı ştır. 88

1990’larda ise, yeni-liberalizmin ve postmodernizmin kente yansımaları

Harvey’in çalı şmalarına yansımı ştır. Harvey kentsel de ğişimleri, yeni üretim biçimlerinin görüldü ğü yeni bir toplum yapısından çok, “yüzeysel görünü şlerde ortaya çıkan bazı de ğişiklikler” olarak ifade etmektedir. 1990’larda postmodernizm tartı şmaları çerçevesinde; mekân, mekân-zaman ili şkileri ve kimlik sorunu önemli bir yer tutmu ştur. 89

Castells, “de ğişen toplumsal ili şkilerin bir aracı olarak kentsel toplumsal hareketlerde bir artı ş olaca ğını ve bunun da kentsel çeli şkiler nedeniyle ortaya

çıkaca ğını” ileri sürmektedir. Böyle bir hipotezin altında, toplumun açığa çıkarttı ğı yeni yapısal çeli şkilere ili şkin genel gözlemler bulunmaktadır. Yine Castells’e göre, kentsel protesto hareketlerinin toplumsal ili şkileri de ğiştirme potansiyellerini belirleyebilmek için, kolektif bir hareketin hem ili şkili oldu ğu yapısal durumla, hem

87 Harvey, 2003, s. 13, 18- 19. 88 Duru ve Alkan, 2002, s. 18, 8- 9. 89 Duru ve Alkan, a.g.m, s. 20- 23.

37 ilgili aktörlerin toplumsal konumuyla, hem de hareketin biçimiyle tanımlanabilece ği biçiminde bir hipotezle yola çıkılmalıdır.90

Harvey’e göre, “kapitalist a şırı birikimin ilk önemli krizi, Avrupa’nın her yerinde devrimci burjuva hareketlerine yol açan 1846 -50 yılları arasındaki Avrupa

çapındaki ekonomik çökü ştü”. 91

Di ğer Avrupa ülkeleri –Fransa gibi– 19. yüzyılda sosyal ve politik hareketlerle tanı şmı ştır. Bu sosyal hareketler Karl Marx’ın sosyal teoriyi hazırlaması için bir zemin olu şturmu ştur. 92

Son yüzyılın tarihi, i şçilerin sermayeye kar şı verdi ği mücadelelerle doludur.

Bireysel olarak ba şlayan sınıf mücadeleleri, sonra kitlele şmi ştir. 93

Marks, “proletaryanın baskıdan nasıl ve niçin kurtulabilece ğini göstermi ştir”.

Marks, proletarya bir güç oldu ğu için, ayrıca bilgiyi kendine mal edebilece ği için ilgilenmi ştir. 94

“Devlet, insanlık tarihinin belli bir a şamasının, toplumların sınıflara bölünmü ş halde ya şamaya ba şladıkları bir dönemin ürünüdür. Bir yanda egemen sınıflar vardır, di ğer yanda da egemenlik altında tutulması gereken sınıflar.” 95 Her sınıflı toplumda birbirinden farklı ya da kar şıt çıkarlara sahip iki ana grup temel sınıf

90 Castells, 1997, s.162, 164. 91 Harvey, 2004, s. 37, 97. 92 Anonim, Social movement , , (04.05.2004). 93 Karl Korsch, Karl Marx- Marksist Kuram ve Sınıf Hareketi , (Çev. Mehmet Okyavuz), Doruk Yayınları, Ankara, 2000, s. 98. 94 Henri Lefebvre, Marksizm , (Çev. Vedat Günyol), Alan Y., İstanbul, 2. baskı, İstanbul, 1990, s. 49. 95 İlhan Akdere, Marksizimde Temel Kavramlar , Evrensel Basım Yayın, İstanbul, 7. baskı, 2004, s. 20.

38 vardır. “Köle rejiminde köle sahipleri ve köleler, feodal rejimde derebeyleri ve serfler, burjuva toplumunda kapitalistler ve i şçiler”. 96

Özgür yurtta ş ve köle, lord ve serf, lonca ustası ve kalfa yani ezen ve ezilen devamlı birbirinin kar şısında durdular. Kimi zaman gizli kimi zaman açık, kesintisiz bir sava ş sürdürdüler. Her seferinde ya toplumun yeniden örgütlenmesiyle ya da rakip sınıfların ortadan kalkmasıyla sonuçlanan bir sava ş sürdürmü şlerdi. 97

Sınıf mücadelesi üç biçimde geli şmi ştir; 98

1) Ekonomik Mücadele: Kitleler tarafından en çabuk benimsenen mücadele biçimi, ekonomik çıkarlar için yapılan mücadeledir. İş çilerle patronları, üretim alanında kar şı kar şıya getiren sorunlar, ekonomik kökenli olmu ştur.

2) Teorik Mücadele: Mücadeleye katılan eylemcilerin ‘sosyalist siyasal bilinç’ ile bilinçlenmeleridir.

3) Siyasal Mücadele: İş çilerin burjuvaziye kar şı olan mücadelesidir. “Bir i şçi eyleminin, i şçi sınıfının siyasi eylemi sayılabilmesi için o hareketin kesin olarak i şçi sınıfının ‘kendisi için’ yapılmı ş olması şartı aranmaktadır”. Burjuvaziye kar şı mücadele önce bir ele ştiri biçiminde ba şlamı ştır. Sonra yalnızca, dü şünceler ve do ğru

önerilerle bir şey elde edilemeyece ği anla şılınca, ele ştirinin yerini silahlarla yapılan ele ştiri almı ştır. “Dü şüncenin eylem halini alması ele ştirinin en yüksek noktasıdır”.

96 Akdere, 2004, s. 30. 97 Temel Demirer ve Yücel Demirer, “Sürdürülemez ‘Modern Zamanlar ve Marksizm” , (Der. Göksel N. Demirer, Metin Duran ve Gökçer Özgür), Marksizm ve Ekoloji , Öteki Y., Ankara, 2000, s.348. 98 Akdere, 2004, s. 34, 40- 44, 63.

39 Gorz’a göre, yeni hareketlerin ortaya çıkması ile çatı şmanın aktörleri de ğişmi ştir. Çatı şma alanı, çalı şma yerinden kolektif hayata do ğru yön de ğiştirmi ştir. 99

99 Andre Gorz, Kapitalizm, Sosyalizm, Ekoloji, Yönelim Bozuklukları Arayı şlar , (Çev. I şık Ergüden), Ayrıntı Y., İstanbul, 1993, s. 95.

40 1.2.1.1.2. Klasik Teori

Gustave Le Bon'un "Kitle psikolojisi"sine dayanan klasik teori, uzun süre kolektif hareketleri açılamakta kullanılmı ştır. Teoride, kolektif bilinç vurgulanır ve bu bilincin, ki şisel bilincin yerini aldı ğı öne sürülür.

Gustave Le Bon, “Kitle(ler) Psikolojisi”, adlı eserinde ça ğın vasıflarını anlatırken, kitlelerin şuursuz hareketlerinin, fertlerin şuurlu faaliyetleri yerine geçti ğini, ortak karakterlerin çok kuvvetli fakat geçici bir kolektif ruh te şkil etti ğini ve gelecek ça ğın "Kitleler Ça ğı" olaca ğını belirtmi ştir.

Le Bon’a göre, eski inançların sarsıldı ğı ve toplumların eski direklerinin yıkıldı ğı halde, kalabalıkların baskısı ve nüfuzu yani “kalabalıkların gücü”, de ğişmemi ştir. 100

Kitle gücünün do ğuşu, önce zihinlerde ba şlamı ştır, sonra bazı dü şüncelerin yava ş yava ş yayılmasıyla, dü şüncede kalmı ş bazı kavramlar ve dü şünceler uygulama sahasına çıkma fırsatı bulmu ştur. Kitlelerdeki bu dü şüncelerin aniden olu şması ve harekete geçmesi aslında uzun bir ön çalı şmayı gerektirmektedir. 101

Toplulu ğun kitle haline gelebilmesi için, kolektif kimlik şarttır. Kolektif kimlikte, bilinçli bireysel ki şilik kaybolur ve hisler, dü şünceler belli bir yönde ilerler. 102

100 Gustave Le Bon, Kitleler Psikolojisi , Hayat Yayınları, İstanbul, 2001, s. 4- 8. 101 Le Bon, a.g.e., s. 9, 57. 102 Le Bon, a.g.e.,, s.16.

41 1.2.1.1.2.1 Kitlelerin Özellikleri

Bazı duygular ve dü şünceler ancak, kalabalık- yı ğın anlamındaki kitlelerde belirir ve hareket alanına çıkar. 103 Kolektif bilinç baskın geldi ği zaman, ki şilerin yetenekleri ve ki şilikleri kaybolur.

Kitle içerindeki birey, kalabalı ğın verdi ği duygu ile, tek ba şına oldu ğu zaman frenleyebilece ği duygularına, kendisini bırakarak yenilmez bir güç kazanır.

Bir toplulukta duygular ve hareketler bula şıcıdır. Ki şi, ki şisel çıkarını kalabalı ğın çıkarına tercih edebilmektedir.

Kitlelerde, irade ve seçme yetene ği kaybolmaktadır. Duygular, dü şünceler telkinler do ğrultusundadır. Kitleler, yapılan telkinlerin çe şidine ba ğlı olarak, durum ve

şartlara göre ya daha iyi veya daha kötü olurlar. Kitlelerin, duyguları bir anda de ğişebilmektedir, vah şilikten mertli ğe, mertlikten kahramanlı ğa geçebilmektedirler. 104 Kalabalıkların gözlemlerine asla inanmamak gerekir, çünkü kolektif gözlemler çok defa bir bireyin veya bireylerin hayalinden ba şka bir şey de ğildir. Bir kitlenin açı ğa vurdu ğu duygular, genellikle abartılı ve basittir. Kitle içindeki birey, ayrıntıyı kavrayamaz. 105

“Kitlelerin zihinlerinde, bir ki şili ğin, bir olayın, bir kazanın etkisiyle do ğan hayaller hemen hemen gerçek şeyler kadar canlılık gösterir.” Devlet adamları, hiçbir zaman kitlelerin hayal gücüne aykırı olarak ülkeleri yönetmemi şlerdir. Kitlelerdeki hayal gücünü yönlendirmek için kullanılan kelimeler, kitlerde hem fırtınalar meydana

103 Le Bon, 2001, s. 17-18. 104 Le Bon, a.g.e., s. 20, 22,26, 36, 37, 44. 105 Le Bon, a.g.e, s. 35.

42 getirebilmekte hem de kitleleri yatı ştırabilmektedir. Bir gerçe ği kitlelere telkin etmek ve kuruntuları yıkmak için tek yöntem deneyimdir. 106

“Bir veya birkaç koyunun bir şeyden ürkmesi derhal öteki koyunları da

ürkütür”. Heyecanların kitleler bula şması ve paniklerin kendili ğinden olu şması bu

şekildedir. “Kitleler, modellerle yönlendirilirler. Her dönemde sayıları az olan bazı ki şiler hareketlerinin izlerini bırakır ve kitleler onları bilinçsizce taklit ederler.” 107

Geçici bir dü şünce, kitlelere kolayca telkin edilebilir, ancak bir inancı yerle ştirmek çaba gerektirdi ği için, o inancı de ğiştirmek veya yok etmek de zordur.

Aslında bir inanç, Le Bon’a göre, “ şiddetli devrimler pahasına ve ancak ruhlar

üzerindeki egemenli ğini hemen hemen tamamıyla kaybetti ği zaman de ğiştirilebilir”. 108

1.2.1.1.2.2 Kolektif Davranı ş Teorisi:

Kolektif davranı şlar; aynı amaca yönelik şiddet eylemini, anlık olayları, panikleri, modayı ve halk görü şünü içerir. Neil Smelser’e göre sosyal hareketler, sosyal dönü şüm oranıdır ve bir sistemin de ğişime adapte olamaması durumunda meydana gelir. 1920’de Şikago ekolünün ö ğrencileri Robert Park, Ernest Burgess ve

Herbert Blumer, bireyin gözlenen hareketlerini motive eden ve sosyolojinin özel bir

106 Le Bon, 2001, s. 48, 49, 50, 71, 77, 79. 107 Le Bon, a.g.e., s. 86, 87, 88. 108 Le Bon, a.g.e., s. 98, 103.

43 alanı olan, kolektif davranı şı geli ştirdiler. Bu konsept yoluyla sosyal de ğişime yol açan kolektif davranı şlar anlamlı olmu ştur. 109

Kolektif davranı ş teorisine göre, sosyal de ğişime verilen tepki, sosyal harekete bireysel katılımı arttırmaktadır. 110

“Kitle toplumu tezleri” ve “kitle yoksunlu ğu tezleri”, kolektif hareket yakla şımına yakındır; fakat bazı farklılıklar vardır. Arendt ve Kornhauser, toplumsal hareketin ortaya çıkı şını ve i şleyi şini eserlerinde özenle i şlemi şlerdir. Onların görü şüne göre, normal ya da sa ğlıklı toplum; insanın zararlı faaliyetlerini önleyen ve denetleyici görev alan güçlü sınıf ve grup dayanı şmaları tarafından

şekillendirilmi ştir. Fakat bu sınıf ya da grup dayanı şması, kentle şme ve sanayile şme

şartlarının altında zayıf dü ştü ğünde “kitlele şme” süreci (toplumsal buhran, toplumsal parçalanma, ba şıbo şluk) ba şlar. Bu ba şıbo ş ve parçalanmı ş kitleler, seçkin tabakalar ve liderler tarafından do ğrudan hareketlendirme ile korunmasız olur. Sonuç olarak baskıcı hareketler ortaya çıkar. “Kitle yoksunlu ğu” tezi, “kolektif davranı ş” yakla şımına, toplumsal hareketin, “devrimin” ılımlı bir şekli oldu ğunu eklemi ştir. 111

Kolektif davranı ş ve kitle toplumu teorilerine göre kolektif hareket, ekonomik

çökü ş ve sosyal çözülmenin sonucu meydana gelir. 112

Klasik teori; hareket olu şumunu, şikayetler ve kimlik arasındaki ili şki boyutunda açıklamı ştır. 113

Kolektif davranı ş teorisinin taraftarları arasında Chicago okulundan Ralph

Turner ve Lewis Killian adlı sosyologlar da vardır. Talcott Parsons ve onun yapısal

109 Lora Stone, Social Movements , , (17.09.2004). 110 Cohen, 1999, s. 112. 111 Stone, a.g.e, (17.09.2004). 112 Melucci, 1999, s. 82-83. 113 Johnston ve di ğerleri, 1999, s. 152.

44 fonksiyonu ve Neil Smelser’in kolektif davranı ş teorisi, sosyal hareketlerdeki problemlerin tam olarak farkına varılmasını sa ğladı. 114

Genelde kolektif davranı ş yakla şımlarına göre toplumsal hareketler, hasta bir toplumun göstergesi ve belirtisidir. Sa ğlıklı bir toplum, toplumsal hareketlere sahip de ğildir.

1950’li yıllarda sosyal hareket, sosyal davranı ş kavramından geli şen do ğal bir sonuç ve sosyal davranı şın bir parçası olarak algılanıyor, ayrıca kolektif davranı ş olarak da biliniyordu. Sosyal hareketler, geleneksel düzenin bozulması neticesinde, payla şılmı ş heyecan, stres veya hayal kırıklı ğı ile meydana gelmektedir. Düzen ve sosyal kontroldeki geleneksel kalıpların bozulması, kolektif davranı şı meydana getiriyor, kolektif davranı ş ise, sosyal harekete götürüyordu.

Sosyal hareket, geleneksel kitle toplumundan, modern kitle toplumuna geçi şe

çabuk uyum sa ğlayan kelimelerden biridir.

Sosyal hareketler, politik kurumların liderine deneyim kazandırır, kamuoyu olu şumuna katkıda bulunur. 115

Sosyal Hareketlerin macro- yapısal boyutta sınıflandırılması sonucunda fonksiyonalist perspektif içerisinde de ğerlendirilen 116 yapısal teoriler, bir hareketin niçin kuruldu ğunu ve yapısını açıklar. Yapısal teoriler, somut kolektif hareketi ve aktörleri dikkate almadan, sadece potansiyel çatı şmalar hakında hipotezler

üretirler. 117

114 Mamay, a.g.e., (04.05.2004). 115 Van der Veen, a.g.e., (12.08.2004). 116 Van der Veen, a.g.e., (12.08.2004). 117 Melucci, 1999, s. 84.

45 Smelser, teorisinde sosyal hareketin geli şmesi için gerekli altı şartın oldu ğunu belirtir.

1-Yapısal olanaklar: Toplumun organizasyon yapısı, ilgi alanlarındaki

çeli şkilerin ortaya çıkmasını kolayla ştırabilir.

2- Yapısal gerginlik: Sosyal yapılardaki olanaklar, aslında var olan çatı şma potansiyelleri için, çeli şen noktaları algılamamızı sa ğlar.

3-Genelle ştirilmi ş inanç sisteminin büyümesi: Gerçe ğin payla şılan görü şü olarak ideoloji, sosyal hareketi yeniden tanımlamakta ve davranı şlara rehberlik konusunda hizmet vermektedir.

4-Hızlandırıcı olaylar: Sosyal yapının içerisinde veya dı şarısında gerçekle şen tetikleyici olaylar.

5- Katılan kimselerin hareketlili ği

6- Sosyal kontrol faaliyeti: Toplumdaki ba şkalarının cevabı, sosyal kontrol için önemlidir. Örne ğin; kar şı hareket veya yönetim otoritelerinin cevabı gibi. Sosyal

Hareketler, esaslı yapısal ko şulları de ğiştirir veya hareketleri bastırır (önleme, geciktirme veya kesme fonksiyonu)

Ele ştiriler: Smelser tarafından ileri sürülen bu altı etken arasındaki nedensellik ba ğları açıklayıcı de ğil ve “ne tür gerilimler, ne tür yapılar?”, sorularına tam olarak cevap verilmiyor. Bu altı etken açıklayıcıdan çok tanımlayıcı bir niteliktedir. 118

118 Van der Veen, a.g.e., (12.08.2004).

46 1.2.1.2. Yeni Sosyal Hareketler

Yeni sosyal hareketler, klasik anlayı şa tepki olarak ortaya çıkmı ştır. Burada, sosyal hareketler, rasyonel davranı şlar olarak görülür. Yeni sosyal hareketler teorisi, içerisinde farklı teoriler barındırır. Bu teoriler, sosyal hareketin farklı boyutuna ya da farklı a şamalarına a ğırlık vermektedir.

1.2.1.2.1. Kaynak Mobilizasyonu Teorisi

Günümüzün toplumsal hareketlerini anlamaya yönelik çalı şmalar, toplumsal hareketler literatüründe iki teorinin ortaya çıkmasına yol açtı ğını, bunlardan ilkinin

“Kaynak Mobilizasyonu Teorisi”nin oldu ğunu ve ABD’de etkin oldu ğu belirtilmi şti.

ABD’de teorisyenler, hareketlerin sebepleri olarak aktörlerin irrasyonel reaksiyonlarını baz almı şlardı. Ancak bu giri şim, sosyal hareketleri savunan bilim adamları tarafından reddedilmi ştir. Çünkü bu bilim adamları, denildi ği gibi söz konusu hareketlerin irrasyonel reaksiyonlar sonucu ortaya çıkmadı ğını dü şünüyorlardı. Bunun sonucu olarak “kaynak mobilizasyonu” teorisi ortaya atıldı.

Teori, hareketlerin niye ortaya çıktıklarından daha çok, nasıl organize oldukları

üzerinde duruyordu ve bazı hareketlerin di ğerlerinden niçin daha ba şarılı oldu ğunu sorguluyordu. Teori, hareketin ba şarısının tamamen bunun için ayrılan kaynaklara ba ğlı oldu ğunu savunmaktadır. Bu kaynaklar hareketi savunan katılımcılardan geliyordu. Bireyler hareketlere, bunun sonucu olu şacak faydaları dü şünerek

47 katılıyordu. Ba şarı, aynı zamanda hareketin di ğer kurulu şlarla olan ba ğlantısına da ba ğlıdır ve politik alanda bir takım de ğişiklikler için de çaba harcanmaktadır. Bunun için teori, politik hareket üzerinde daha çok yo ğunla şmakta ve sivil toplumun

önemini vurgulanmaktadır. 119

Kaynak mobilizasyonu teorisine göre, hareketin ba şarısı, kaynaklara ve kaynakları kullanabilmeye ba ğlıdır. Kaynak; para, zaman, yetenek anlamındadır.

Buradaki ‘yetenek’ kelimesi, özellikle hareketin hedeflerine ulaşabilme yetene ği olarak algılanmalıdır.

“Kaynak Mobilzasyonu” teorisinin taraftarları arasında Tilly, Zald, Ash ve

Kitshelt vardır. “Kaynak mobilzasyonu” kuramcıları toplumsal hareketlerin, gerçekçi ve yeni durumlara, yeni tepkiler oldu ğuna ve toplumda yeni fırsatlar sundu ğuna işaret ederler. Hareketler, ça ğda ş demokratik toplumlarda, yeni siyasi kaynaklar yaratan ve kullanılmaya ba şlayan siyasi katılımın, yeni şekli olarak görülmektedir.

Toplumsal hareketler, toplumsal düzensizli ğin ya da hastalı ğın belirtisi olarak görülemez. Onlar, siyasi sürecin parçası olarak görülürler.120

Kaynak Mobilizasyonu Teorisi, Çatı şma Teorisi Perspektifleri arasında yer alır. Teoride, güç ve güç sava şlarının rolü önemlidir.

Toplum, farklı de ğişimleri harekete geçirecek gerekli kaynaklara sahip ise

(para ve politik etki, ayrıca araçlara ve i şçilere eri şme imkanı) bu çaba, kitle hareketini meydana getirebilecektir.

119 Phongpaichit, a.g.e., (04.05.2004). 120 Mamay, a.g.e., (04.05.2004).

48 Sosyal Hareket Organizasyonlarının etkile şimi aracılı ğı ile hareketin sürekli dönü şmesi sa ğlanmaktadır. Kaynak Mobilizasyonu Teorisi, organizasyon ve sürekli liderlik gerektirmektedir. Harekete katılanlar, makul karar alanlar olarak görülmektedir. Kolektif eylemin fayda ve maliyeti tartılmakta ve protesto zamanının hedefleri kararla ştırılmaktadır.

Ele ştiriler: Teori, hareketlerin kültüre ve kimli ğe ili şkin boyutlarını açıklayamamaktadır. 121

Kaynak mobilizasyonu teorisine göre, toplulu ğun harekete geçmesi 5 aşamada olmaktadır. 122

“1- Topluluk içinde potansiyel deste ği yaratmak.

2- Potansiyel üyelerle ba ğlantı kurmak için, gönüllü üyelik a ğları kurmak,

3- Çerçeve problemler vasıtasıyla, bireysel hedefler arasında motivasyonu uyandırmak

4- Harekete katılmak için engelleri kaldırmak,

5- Hareketi aktif hale getirme.”

Aslında insanlar, bir baskı veya maddi çıkar olmaksızın, kaynaklarını ve zamanını kolektif harekete ayırmamaktadır.

Kaynak mobilizasyonu teorisi, toplumda var olan yapısal gerilimi

(Fonksiyonalist Teori) ve ideolojilerin hakimiyetini vurgulayan teorilerin (Marksist

Teori) bir alternatifi olmu ştur. 123

121 Çayır, 1999, s. 22. 122 Van der Veen, a.g.e., (12.08.2004). 123 Johnston ve di ğerleri, 1999, s. 133.

49 1.2.1.2.2. Yeni Sosyal Hareketler Teorisi

Günümüzün toplumsal hareketlerini anlamaya yönelik çalı şmalar, toplumsal hareketler literatüründe iki teorinin ortaya çıkmasına yol açtı ğını, bunlardan ilkinin

“Kaynak Mobilizasyonu Teorisi”nin oldu ğunu ve ABD’de etkin oldu ğu belirtilmi şti.

Avrupa’daki tartı şmalar ise, bugün bizim “Yeni Sosyal Hareket Teorisi” olarak adlandırdı ğımız nosyona yol açtı. Alain Touraine ve Jürgen Habermas önde gelen

Avrupalı teorisyenlerdendir. Anlatımda farklılıklar olmakla birlikte genelde Yeni

Sosyal Hareketlere yönelik yapılan teorik vurgu, demokratik yakla şım içerisinde

özgürlük ve e şitli ğin yeniden kazanılması için yapılan çabalar olarak kar şımıza

çıkmaktadır.

Önceki teorisyenler (eski sosyal hareketleri açıklayan teorisyenler)

ço ğunlukla politik ekonominin Marksist gelene ğinden gelmekteydiler. Bunlar, sosyal hareketlerin Marksist analizi ile ilgilenmekteydiler ki bu analiz; şuurlanma, ideoloji, sosyal çatı şma ve ba ğımsızlık üzerine yo ğunla şıyordu ve sosyal hareketleri açıklamakta yetersiz görünüyordu. 124

Modern toplumlarda bakı ş açıları, bilinç, kültür, ideoloji, genelle ştirilmi ş inançlar ve de ğerler geli şir. Ulusal yapıya sahip, politik fırsatların mevcut oldu ğu ve geleneksel- kültürel farklılıkların oldu ğu batılı milletlerde, kısa zaman içinde farklı hareketler ortaya çıkmı ştır. Bunda Avrupalı bilginlerin rolü olukça fazla olmu ştur.

124 Phongpaichit, a.g.e., (04.05.2004).

50 Yeni sosyal hareketler geli şmi ş kapitalist toplumlarda, modernle şmeye kar şı ve geleneksel aile- i ş hayatının bozulmasına kar şı tepki olarak geli şmi ştir.

Yeni Sosyal Hareketler Teorisi, Çatı şma Teorisi Perspektifleri içerisinde de ğerlendirilmektedir.

“Yeni toplumsal hareketler” yakla şımı, “Yeni De ğerler” yakla şımı (Cotgrove,

Inglehardt) ile benzerlik göstermektedir. “Yeni toplumsal hareketler” yakla şımı, toplumsal hareketleri ça ğda ş, üstün, bürokratik topluma özgü, farklıkların belirtisi ve

çözümü olarak ele alır. Toplumsal hareketler, insan özerkli ğinin geni şleyen alanları ile postendüstriyel geli şim arasındaki gerilimi ifade eder. Bu çeli şki, yeni çatı şmalara yansımı ştır. Habermas’a göre yeniden yapılanmanın oldu ğu alanlarda ‘Yeni Sosyal

Hareketler’ ortaya çıkmaz. Yeni sosyal hareketler, partiler ve organizasyonlar aracılı ğı ile olu şmazlar.

Eski sosyal hareketlerin tersine yeni sosyal hareketler, birey ve olaylar arasındaki çeli şkiyi, toplumdaki yeni sosyal çeli şkilerden üretirler. 125

“Yeni de ğerler” teorisyenleri, ekonomik refah şartlarına ve 1945 sonrası

Batıda tecrübe edilen politik istikrara vurgu yapmaktadırlar. Teorisyenler, maddi de ğerlerin öneminin azaltılması gerekti ğini ve postmateryalist de ğerlerin kabul edilmesi gerekti ğini vurgulamaktadırlar. Yüksek esteti ği, kendini gerçekle ştirme ihtiyacını ve yaratıcı olma ihtiyacını vurgularlar. Inglehart’ın “yeni de ğerler teorisi” esasen Habermas tarafından durum kar şıtlı ğı olarak tanımlanır. 126

125 Mamay, a.g.e., (04.05.2004). 126 Mamay, a.g.e., (04.05.2004).

51 Yeni sosyal hareketleri açıklayan birçok teori vardır. A şağıda, yeni sosyal hareketleri açıklayan teorilere ve teorisyenlerin görü şlerine yer verilmi ştir.

1.2.1.2.2.1. Aksiyon- Kimlik Teorisi, Alain Touraine ve Manuel Castells

‘The Voice and the Eye’ adlı eserinde Alain Touraine, hareketin sosyolojisine

şu vurguyu yaparak ba şlar: “ İnsan kendi tarihini yazar. Sosyal hayat, sosyal ikilemlerle ve kültürel ba şarılarla üretilir ve toplumun nabzı, sosyal hareketlerin ba şlangıcını olu şturur”. 127

Kimlik eksenli hareket teorisinin asıl temsilcileri, Touraine ve Castells’dir.

Touraine, sosyal hareketlerin anormal ya da patolojik olgular oldu ğunu varsayar.

Sosyal hareketler sadece sosyal durgunlu ğu önlememekte, aynı zamanda sosyal kurtulu şu söz vermektedir. Yerle şik kurum ve normlara kar şı yapılan hareketler, yönetici sınıf tarafından haksız talep ve yük olarak görülmektedir. 128

Teori, daha çok Avrupa’da etkili bir görü ş olarak ortaya çıkmı ştır.

Touraine, kolektif hareketin etkinli ği için, grup kimli ğinin gereklili ğini belirtir. Kolektif bir kimlik, grup ve di ğerleri arasında sınırları çizebilmemizi sa ğlar. 129

Kimlik eksenli hareket teorisi, kimli ğin, modern topluma kar şı tepkisel bir

127 Stone, a.g.e., (17.09.2004). 128 Mamay, a.g.e., (04.05.2004). 129 Kılıç, 2001, s. 31.

52 hareket oldu ğunu ileri sürmektedir. Toplumsal alanda, yeni kimlik arayı şlarını körükleyen etken, sosyal ve kültürel de ğişimlerdir. 130

Toplumsal süreç, bir insanın kim oldu ğunu belirler. Bireysel kimlik, biyolojik miras ile ki şilere geçmektedir ve sosyal hayat etkile şimi ile geli şmektedir. Bireysel kimlik, toplumsal etkile şim aracılı ğıyla, farklı roller oynayarak ve bizi, ötekilerin nasıl gördü ğünü yorumlayarak ortaya çıkmaktadır. 131

Bireysel kimli ğin gruba devredildi ği, bireysel tanımlanmanın bir etiket halini aldı ğı gruplardan biri Greenpeace’dir.

Larana’ya göre; kolektif kimlik talebi, toplumsal benlik arayı şından do ğmaktadır. Bir aktörünün toplumsal benli ği hem hareket içindeki faaliyetleri ile

şekillenmekte, hem de hareket içindeki rollere göre çe şitli toplumsal kimlikler ile

şekillenmektedir.

Bir kolektif kimli ği payla şmak, bazı durumlarda onun kurallarına uyarak, belirli şeyleri yapmak (ya da yapmamak) anlamına gelmektedir. Kolektif kimlik, toplumsal aktörlerin üstünde duran bir kimliktir. Burada bireysel katkılar göz ardı edilmekte ve hareket bireysel katılımın ötesinde de ğerlendirilmektedir. Kolektif kimlik aslında, örgütlenmenin ve hareketin ürünüdür. 132

Melucci’ye göre, kolektif kimlik, kolektif harekete sunulan, imkanların payla şımıdır. 133 Gruplara olan ba ğlılık, kolektif kimli ğin kayna ğını olu şturmaktadır.

130 Kılıç, a.g.e., s. 32- 33. 131 Johnston ve di ğerleri, 1999, s. 141- 142. 132 Johnston ve di ğerleri, 1999, s. 139, 142,145, 146, 147. 133 Melucci, 1999, s. 86-87.

53 Kamusal kimlik, sosyal hareket aktörlerinin, kamunun dı şındaki aktörler hakkında dü şündükleri ve kurguladıkları kimliktir. Kamusal kimlikte ki şisel ve toplumsal etki ihmal edilmekte, hareketin üyeleri ve üye olmayanlar arasındaki etkile şim vurgulanmaktadır. 134

1.2.1.2.2.2 "Programlı Toplum" Alain Touraine

Özel ve kamusal alanın sınırlarının bulanıkla ştı ğı sivil toplum kavramından yola

çıkan Touraine, “Modernli ğin Ele ştirisi” adlı kitabında, "programlı toplum" olarak adlandırdı ğı yeni bir toplumsal modele vurgu yapmaktadır. 135 Touraine, "programlı toplum" kavramını postendüstriyel toplum manasında kullanmaktadır.

Programlı toplum, "kültürel malların kitlesel olarak üretim ve da ğıtımının, sanayi toplumunda maddi malların sahip oldu ğu türden merkezi bir konuma yerle şmi ş oldu ğu toplumdur". 136

Touraine’in programlı toplumunda, güç ve egemenlik, kültür ile ba ğda ştırılmaktadır. Teknolojinin yol açtı ğı üretim, insanların hareketlerini de ğiştirmektedir.

Sosyal hareketlerin rolü ve amaçları, Touraine tarafından endüstri toplumunun “programlanmı ş toplum”a do ğru yönelen bir de ğişim süreci olarak yorumlanmı ştır. 137

Tourain’e göre, toplumsal hayat, toplumsal çatı şmalar etrafında

134 Johnston ve di ğerleri, 1999, s. 148- 149. 135 bkz: Alain Touraine, Modernli ğin Ele ştirisi , (Çev: Hülya Tufan), YKY, İstanbul, 2004, s. 267. 136 Alain Touraine, 2004, s. 272. 137 Whelan, 2002, s. 55.

54 şekillenmi ştir. Toplumsal çatı şma, ola ğandı şı bir durum de ğildir. Toplumun kendisini yenilemesi sürecinde en önemli çatı şmalar, kültürel alanda gerçekle şen

çatı şmalardır. Toplumsal hareketler, sosyal hayatta görülen kültürel alana yönelmi ş kolektif davranı şlardır. 138

Alain Touraine, iki analiz noktası ile ilgilenmi ştir. Birincisi; yeni toplumsal hareketlerin meydana geldi ği toplumunun yapısal ve kültürel analizi, ikincisi ise; kolektif aktörlerin kimlik kurgulama sürecinin analizidir.

Touraine'e göre, yeni toplumsal hareketler, sosyal ve kültüreldir. Sivil toplum ve devlet arasındaki farklıla şma yükselmektedir. Yeni toplumsal hareketler, sivil toplum vasıtası ile kamusal alanın dı şında tutulmu ş konu ve de ğerleri gündeme getirmi ştir. Feminist, ekoloji ve barı ş hareketleri tarafından ortaya atılan konular,

özel ve kamusal alan arasındaki sınırların de ğişimini göstermektedir. 139

1.2.1.2.2.3. Politik Süreç Teorisi (Political Process Theory)

Çatı şma Teorisi perspektiflerinden olan Politik Süreç Teorisi, sosyal hareketlerde ba şarı için kaynakların gereklili ği konusunda, Kaynak Mobilizasyonu

Teorisi ile uyu şmaktadır. Teoride, politik fırsatın bulundu ğu yapıların varlı ğı daha

çok vurgulanmaktadır. Politik sürecin ortaya çıkması, sosyal hareketin ba şarısını göstermektedir ve sosyal hareketin belli dönemde niçin dalgalandı ğını veya kısır

138 Alain Touraine, 2004, s. 267. 139 Alain Touraine, a.g.e., s. 267- 270.

55 döngü çizdi ğini ve niçin uzun periyotlarda, bazı sosyal hareketlerin ba şarısız oldu ğunu açıklamaktadır. 140

Politik süreç teorisi, kaynak mobilizasyonu teorisine tepki olarak geli şmi ştir.

Teori, hareketin ba şarısını, hakim sosyal sistemlerin kaynakları kadar, hareketin kendi kaynaklarına da ba ğlı oldu ğunu vurgulamaktadır. 141

Organize protestonun, gruplara meydan okudu ğu politik sistemler vardır.

Politik fırsat yapısı; politik sistemin hassas oldu ğunu, incinebileceğine i şaret eder.

Politik süreç teorisinin basamakları a şağıda sıralanmı ştır. 142

“1- Politik ço ğunlu ğun büyümesi veya baskı altında tutulmayı reddetmesi,

2- Elit tabakanın kopuklu ğu; elit tabakanın sahip oldu ğu güç, içsel parçalanma ile yava ş yava ş zayıflamı ştır. Seçkin tabakanın elindeki politik fırsatların, net kazanca dönü ştürülmesi, onların devrimci hareketlere önderlik etmelerine ve rejimi krize sokmalarına sebep olmu ştur,

3- Politik süreçte, kurulu şlara katılma yollarının geni şletilmesi ve temel politik girdilerin geni şletilmesi,

4- Politik elitlerin destek vermesi ve kolayla ştırması; yasal veya yönetimsel destek ile elit tabakalar, ümit verici hareketlere destek vermi şlerdir.”

Ele ştiriler: Yapısal faktörler içindeki odakların çok sınırlı oluşu, fikirlerin ve kültürün rolünün önemsenmemesi ele ştirilmektedir.

140 Stone, a.g.e., (17.09.2004). 141 Stone, a.g.e., (17.09.2004). 142 Stone, a.g.e., (17.09.2004).

56 1.2.1.2.2.4 Alberto Melucci, Claus Offe, Ernesto Laclau ve Chantal Mouffe’nin

Görü şleri

Melucci, postendüstriyel toplumları nitelendirmek için "Karma şık Sistemler" kavramını kullanmaktadır. Karma şık sistemlerde çatı şmalar, ekonomik alandan kültürel alana yönelmi ştir. Bu çatı şmalar; bireysel kimlik ve günlük davranı şların kültürel kodları üzerinde odaklanmı ştır.

Çatı şmaların aktörleri, sınıfsal yapılardan farklı olup, geçici bir niteli ğe sahiptirler. Bu aktörler, sembolik ve kültürel çıkarlar için sava şmaktadır. Yeni hareketler, geleneksel siyasal örgütlenmelerden farklıdırlar.143

Sosyal hareketler, toplumdaki bir yapılanmadır. Sosyal hareketler boyut olarak bir farklılık göstermekle birlikte, kesinlikle kolektif olmak zorundadır.

Çalı şmanın konusu olan Greenpaece çevre organizasyonunda oldu ğu gibi yeni sosyal hareketler; barı ş, çevre, nükleer kar şıtlı ğı, kürtaj gibi konuları ele almaktadır.

Greenpaece Organizasyonu, küçük gruplardan olu şan bir a ğ biçimindedir. Bu ağlarda, çoklu üyelik sistemi vardır. Bireysel aktiviteler kısa dönemlidir. Gruba katılım için üyelerden zaman ayılmaları ve dayanı şma içinde olmaları istenmektedir.

Alberto Melucci, “kimlik” kavramının sosyal hareketlerin ilgi duydu ğu temel odak nokta oldu ğunu ortaya koyar. Hareketler; akıcı, hiyerar şik olmayan a ğlar kurarlar ve politik parti ve baskı gruplarınca yerle ştirilmi ş fix yapıları reddederler. 144

143 Önder, 2003, s. 65, 67- 68. 144 Alberto Melucci ( Challenging Codes- Collective Action in the Information Age , Cambridge University Pess, 1996) den aktaran: Max Farrar, “Social Movements and the Struggle Over ‘Race’ ”, In: Todd, Malcolm J and Taylor, Gary, Democracy and Participation — Popular Protest and New Social Movements , Merlin Press., London, 2004, s. 4.

57 Offe, yeni toplumsal hareketleri, yeni çatı şma biçimlerini meydana getiren

"yeni siyasal paradigma" ile açıklamaktadır. 145

Offe'ye göre, liberal refah devletinin varsayımlardan biri, “bireylerin

ço ğunlukla enerjilerini aile, i ş ve tüketim odaklı ‘Özel’ hayatlarına yöneltecekleri, dolayısıyla kamusal alandaki tartı şmalara ve kamu politikalarına katılmanın onların hayatında önemli bir yer tutmayaca ğı do ğrultusundaydı”. Offe, yeni toplumsal hareketleri, "hayat tarzı paradigması", "yeni protesto hareketleri", "yeni siyaset",

"alternatif hareketler" gibi kavramlarla ifade etmektedir. Liberal siyaset teorisi, toplumsal hareketleri, “özel” ve “kamusal” olarak ikiye ayırmaktadır. Yeni hareketlerin ilgilendikleri konular ne özel ne de kamusal’dır. Offe'ye göre, yeni toplumsal hareketlerin faaliyet alanı, "kurumsal olmayan” siyaset alanıdır. 146

Offe, yeni toplumsal hareketlerin, içedönük hareket tarzlarını, “bireylerin bir kolektivite olu şturmak için giri ştikleri birlikte hareket etme biçimleri” olarak görür ve bu toplumsal hareket anlamındadır. Bireylerin kolektif aktöre katılma şekilleri, gayrı resmi, sürekli olmayan, şartlara ba ğlı ve e şitlikçidir. Üyelerin ve liderlerin rolleri geçicidir ve belirsiz sınırlarla vurgulanmı ştır. Yeni toplumsal hareketlerin dı şadönük hareket tarzları, protesto, gösteri ve kalabalık şeklindedir. Bu etkinlikler, genellikle yasal araçları kullanarak, kamuoyu olu şturma amacındadır. 147

Laclau ve Mouffe, yeni toplumsal hareketleri çatı şma teorisi ekseninde analiz

145 Claus Offe ( “New Social Movements: Challenging the Boundaries of Institutional Politics” , Social Research, vol. 52, No. 4, Winter 1998, s. 820.) den aktaran: Önder, 2003, s. 72. 146 Claus Offe (a.g.m, s. 825- 826) den aktaran: Önder, a.g.e., s. 73- 75. 147 Claus Offe (a.g.m, s. 829- 830) den aktaran: Önder, a.g.e., s. 77.

58 etmekte ve bu hareketlerin ikinci Dünya Sava şından sonra anlam kazanan "yeni hegemonik formasyon"a kar şılık olarak yükseldiklerini savunmaktadırlar. Yeni hegemonik formasyon, “ça ğda ş kapitalist toplumlarda baskının ve boyun e ğmenin yeni biçimlerini ortaya çıkarmaktadır.”

Yeni toplumsal hareketlerin yeni çatı şmaları, “toplumsal hayatın; metala ştırılmasına, bürokratikleştirilmesine ve homojenle ştirilmesine kar şı bir direni ş” anlamındadır. Yeni toplumsal hareketlerin yenili ği ise, “yeni egemenlik ili şkilerini sorguluyor olmalarından” esinlenmektedir. Yeni toplumsal hareketleri ve mücadelelerini belirleyen asıl faktör, yeni egemenlik biçimleri etrafında olu şan

çatı şmalardır. 148

1.2.1.2.3. Yeni Sosyal Hareketlerde "Yeni" Olan Nedir?

Cohen’in, günümüz sosyal hareketlerinin bazı açılardan "yeni" oldu ğu tezinden yola çıkarsak 149 Yeni Toplumsal Hareketlerin "yeni" niteliklerini şöyle sıralayabiliriz:

1) Önder’e göre, yeni sosyal hareketlerin ilgilendikleri konular ve aktörleri yenidir.

Yeni sosyal hareketlerin ilgilendikleri konular, ekonomik alanlar veya siyasal iktidarla ilgili de ğil, ileri sanayi toplumundaki hayatın niteliğidir. Bu hareketlerin toplumsal aktörleri, iyi e ğitimli genç ku şaktır, aktörler farklı sınıf ve gruplardan meydana gelmektedir, ayrıca yeni hareketler, yeni siyasal katılma biçimleri

148 Önder, 2003, s. 81, 83-85, 88. 149 Cohen, 1999, s. 110.

59 geli ştirmektedirler. 150

2) Martell ise, yeni toplumsal hareketlerin özelliklerini a şağıdaki gibi ele almaktadır: 151

- "Alan" boyutunda bakıldı ğında, yeni toplumsal hareketler sivil toplumda yer almaktadır,

- "Hedefler" boyutunda, yeni hareketler kültürü ve hayat tarzını yeniden tanımlarlar,

- "Yapılanma" boyutunda, yeni hareketlerde gayrı resmi veya yapıla şmamı ş a ğ

örgütlenmeleri mevcuttur,

- "De ğişim açısından" yeni hareketler, do ğrudan eylem ile kültürel bir de ğişime yönelmektedir.

3) Çayır’a göre, yeni sosyal hareketler, eski hareketlere kıyasla daha esnek ve adem-i merkeziyetçidir. Örgüte katılım bireyin iradesiyle olmakta ve kararlar birlikte alınmaktadır. 152

4) Eski sosyal hareketler; özgürlük, tüketim ve sosyal haklar üzerine, yeni sosyal hareketler ise; insan hakları, barı ş, çevre gibi de ğerler üzerine mücadele vermektedir.

5) Yeni Sosyal Hareketlerin meydana geldi ği toplumsal formasyon yenidir.

Günümüz hareketlerinde yeni olan nokta, sivil toplumun geni şlemesi talebi ve dü şüncesidir. Sosyal hareketler; daha önce geleneksel ve katı şekilde tanımlanmı ş bir

özel alandan ya da kamusal alandan dı şlanmı ş, toplumsal aktiviteleri gündeme getirmi şlerdir. 153

Offe’ye göre; özerklik, kimlik, muhalefet etme de ğerleri aslında "yeni"

150 Önder, 2003, s.41. 151 Luke Martell (Ecology and Society; An Introduction, Oxford: Polity Press, 1994, s. 112-113) den aktaran: Önder, 2003, s. 47. 152 Çayır, 1999, s.19. 153 Cohen, 1999, s. 125.

60 de ğildir, fakat yeni sosyal hareketler ile birlikte farklı bir önem kazanmı ştır. 154 Önder ise, “Yeni” kelimesinin, bu hareketlerin amaçlarına ula şmak için izledikleri yöntemin yenili ği anlamında oldu ğunu belirtmi ştir. 155

1.2.2.Sosyal Hareketler Teorilerinin De ğerlendirilmesi

Sosyal hareketlerin olgusunu açıklayan birçok teori vardır. Bu teorilerden sadece birini kullanmak, sosyal hareketlerin bütün boyutlarını açıklamak için yeterli de ğildir. Teorilerden herhangi birini temel aldı ğımızda ise, sosyal hareketlerin spesifik bir yönüne vurgu yapmı ş ve bütün dikkatimizi sosyal hareket olgusunun sade görünü şüne vermi ş ve de di ğer teorileri yok saymı ş oluruz.

Sosyal hareketler, toplumsal alanda ortaya çıkmakta ve farklı konular ile ilgilenmektedir, bu yüzden sosyal hareketleri açıklamaya yönelik ortaya atılan her bir teori, sosyal hareketin farklı yönünü ortaya çıkarmı ştır. Teorik yakla şımlar, birbirini tamamlamaktadır.

Tez çalı şması kapsamında sosyal hareketlerin kuramsal temellerini açıklamak için önce sosyal hareketleri; “Eski” ve “Yeni” sosyal hareketler olmak üzere ikiye ayrıldı. Daha sonra “Eski Sosyal Hareketleri” açıklamak için; ‘Marksist Teori ve

Klasik Teori’ kullanılmı ştır. “Yeni Sosyal Hareketleri” açıklamak için ise; önce iki ana teori olan; “Kaynak Mobilizasyonu Teorisi” ve “Yeni Sosyal Hareketler Teorisi” kullanılmı ş, sonra ‘Yeni Sosyal Hareketler Teorisi’ içerisinde de ğerlendirilen

154 Offe, 1999, s. 64. 155 Önder, 2003, s. 34- 35.

61 Aksiyon- kimlik teorisi ve Politik Süreç Teorisi üzerinde durulmu ş, son olarak da yeni sosyal hareketler teorisyenlerinin görü şlerine yer verilmi ştir.

Bu de ğerlendirme bölümünde ise, çalı şmada vurgulanan teoriler hakkında de ğerlendirme yapılacaktır. Ayrıca yeni sosyal hareketler formatına uyan ve

çalı şmanın konusu olan Greenpeace’in çevreci sosyal hareketlerinin, Yeni Sosyal

Hareket Teorisi yönünden kısa bir de ğerlendirilmesi yapılacaktır.

Greenpeace gibi çevre hareketi organizasyonları (ÇHO‘lar), hedeflerini gerçekle ştirmek üzere farklı taktik ve stratejiler kullanmaktadırlar. Deneyimleri, temel de ğerleri ve inançları, çevresel felsefeleri, politik ve ideolojik temelleri,

ÇHO’nun “problem” belirlemesinde ve taktiklerini olu şturmasında önemli rol oynamaktadır.

Kaynak mobilizasyonu ve politik süreç teorisine göre; ÇHO’ların hareket repertuvarı 156 seçimini, organizasyonların yapısı ve politik olu şumu etkilemektedir. 157

Politik fırsatların de ğişimi, beraberinde repertuar de ğişimini de getirmektedir.

Şayet organizasyon içe kapalı olmayan, açık bir yapıya sahipse o zaman organizasyonun öncelikleri, politik yapının de ğişmesiyle birlikte de ğişime u ğrar.

Ancak şayet organizasyon kapalı ve girilmesi zor bir yapı sunuyorsa, o zaman aktivistler daha çok ses getiren yöntemler kullanmaktadır. 158

Kaynak mobilizasyonu teorisine göre, Greepaece gibi sosyal hareket organizasyonları ajandalarındaki hareketleri takip edebilmek için finansal fonlama

156 “Hareket repertuvarı “ ile bir ÇHO tarafından benimsenen taktikler kast edilmektedir. 157 Carmin and Balser, 2002, s. 365- 366. 158 Carmin and Balser, a.g.m., s. 366.

62 gibi bazı faktörlere ihtiyacı vardır. Sosyal hareket organizasyonları, organizasyon

üyelerinin karar alma süreçlerini, ideolojilerini ve de ğerlerini de etkiler. Aynı şekilde sosyal hareket organizasyonlarının, belli ba şlı kaynaklardan finansal destek alıp almama kararı bir yorumlama süreci gerektirmektedir. Örneğin, FEO’nun (Friends of

Earth) büyük ba ğış sahiplerinin ba ğışlarını kabul etmekten çok, küçük ama tek tek bireylerden ba ğış toplama e ğilimi vardır. Çünkü büyük ba ğış sahipleri, yaptıkları ba ğışın sonucu olarak organizasyonu etki altına alma e ğilimindedirler. Aynı şekilde

Greenpeace’de büyük şirketlerin kendi politikalarını etkilediklerini dü şünmekte ve bunlardan gelebilecek fonlara şüphe ile bakmaktadır. 159

Greepaece gibi sosyal hareket organizasyonlarının, organizasyon repertuarı

üzerine yapılan çalı şmalar*, genellikle kaynakların ve politik fırsatların hareketleri

∗ nasıl şekillendirdikleri üzerine yo ğunla şmı ştır. FOE ve Greenpeace’i anlatan yazılar ise, bu kurulu şlardaki organizasyon repertuarlarının grup üyeleri ve yöneticiler tarafından ortakla şa gerçekle ştirilen bir yorum süreci tarafından etkilendi ğini göstermektedir. Ne var ki, bu kurulu şlardaki mevcut tecrübe, de ğerler, inançlar ve politik ideolojideki farklılıklar onların hareket seçenekleri üzerinde etkili olmu ştur. 160

Greenpeace hareketini kuramsal temellere oturtma giri şiminde, Touraine,

Offe ve Habermars’ın görü şleri yardımcı olmakla birlikte, kaynak mobilizasyonu teorisi, Greenpeace hareketini açıklamada öne çıkmaktadır; çünkü bu harekette kaynaklar “birincil” olarak de ğerlendirilmektedir.

159 Carmin and Balser, 2002, s. 380. ∗ bkz. (Mc Carty and Zald, 1977), (Mc Adem, 1982; Tarrow, 1998), (Piven and Cloward, 1977; Stagenberg, 1988) 160 Carmin and Balser, a.g.m, s. 380.

63 Farklılı ğı ortaya çıkarmak için, Greenpeace gibi sosyal hareket organizasyonları, yetenekler ve de ğerler gibi birçok kaynakları mobilize ederler.

Örne ğin; bu tip kurulu şlar tabii olarak, lobilerle ve politik partilerle rekabet haline girerler.

Çalı şmada ifade edildi ği gibi çevreci hareketler, yeni sosyal hareketler formatına uymaktadır. Yeni sosyal hareketleri, eski sosyal hareketleri açıklamakta kullanılan Marksist teori ve Klasik teori tam olarak açıklayamamı ştır.

Klasik teori, modern toplumda ortaya çıkan çevre, feminist, gay gibi hareketleri anlamlandırmada yetersiz kalmı ştır. Yeni sosyal hareketler, modern topluma tepki olarak ortaya çıkmı ştır. Yeni sosyal hareketleri; gerçekdı şı, geçici ve toplumun hastalıklı durumu olarak göstermek, toplumsal sorunları görmezlikten gelmek demektir.

Klasik teori olarak da adlandırılan, “Kolektif Davranı ş Teorisi”, toplumdaki yapısal i şlevi vurgulamakta ve toplumun geli şme i şlevini yok saymaktadır. Smelser’e göre toplumdaki normal durum, sivil toplumun sosyal düzen ile ili şki kurdu ğu durumdur. Smelser, sivil toplumun geli şmedi ği zaman, toplumdaki tutumun da geli şmedi ğini ileri sürer. Bu yüzden teoriyi destekleyenler, toplumun geli şimini anormal olarak de ğerlendirirler. Aslında kolektif davranı ş teorisi toplumsal hareketlere psikolojik ve irrasyonel olarak yakla şır. Sosyal hareketlerin aktif hale gelmesi, toplumsal geli şimin olması halinde mümkündür. 161

161 Smelser, N. (Theory of Collective Behaviour. London: Routledge & Kegan Paul, 1962.) den aktaran: Mamay, a.g.e., (04.05.2004).

64 Türkdo ğan’a göre, mali patlamalar, panikler, çılgınlıklar ve moda gibi olaylar

şiddet ve yo ğunluk derecesine göre kolektif davranı şa sebep olurlar. 162

De ğişen toplumda, yeni kimlik arayı şlarının meydana getirdi ği sosyal ve kültürel de ğişimler sonucu ortaya çıkan hareketler, kimlik eksenli hareket teorisinin ana fikrini olu şturdu ğunu, teoriler açıklanırken belirtilmi şti. Cohen’e göre eski sosyal hareketleri açıklayan klasik teori ile Touraine'in “Aksiyon- Kimlik” teorisi arasında iki büyük farklılık vardır; Birincisi; Touraine, sosyal hareketleri anormal olgular olarak de ğerlendirmemektedir. Sosyal hareketler, toplumsal üretim yaparak ve bunlar

çerçevesinde toplumsal çatı şmalar yaratarak, toplumsal hayatın kurulmasına destek olmaktadır. İkincisi; Touraine, bir toplumun kültürel yönelimleri üzerinde mücadele edilebilece ğini var sayar. 163

Laclau ve Mouffe, birbirinden farklı bir dizi toplumsal çatı şma veya mücadele biçimini "yeni toplumsal hareketler" olarak ele almanın do ğru olmadı ğı görü şündedirler. Onlara göre hareketlerin ortak noktası, sınıfsal temelli toplumsal mücadelelerden farklılıklarıdır. 164

Endüstriyel kapitalizmdeki eski form, Touarine göre, a şamalı olarak yeni post endüstriyel form ile yer de ğiştirmi ştir. Endüstriyel kapitalizmdeki eski form,

“Programlı Toplum”un özünde eriyerek, farklı desenleri olan sınıf ili şkileri ve sınıf

çatı şmaları ile yer de ğiştirmi ştir. Programlı Toplumda baskın sınıf, teknokrasi ve

162 Türkdo ğan, 1997, s. 37. 163 Cohen, 1999, s. 123. 164 Ernesto Laclau ve Chantal Mouffe, Hegomonya ve Sosyalist Strateji , Birikim Y., İstanbul, 1992, s. 7- 8.

65 işçiler mevcut duruma meydan okumamaktadırlar. Sınıf çatı şmasının esası, sosyo- ekonomik alandan sosyo-kültürel alana kaymı ştır. 165

“Yeni sosyal hareketler”, “aksiyon- hareket” teorileri sadece tek bir ortak noktada bulu şur; sosyal hareketlerin çe şitlerini dü şünürsek, sosyal hareketlerin

çe şitlenmesi toplumun geli şme a şamasına ba ğlıdır. “Yeni sosyal hareket” destekçileri, “eski” sosyal hareketleri, endüstriyel toplumda tanımlamaktadırlar ve

“yeni” sosyal hareketler, post-endüstriyel toplumda var olmu ştur. 166

Harvey’e göre 1980’lerde ve sonrasında görülen protesto hareketleri; genetik yapısı de ğiştirilmi ş gıdalara kar şı yapılan protestolar, kadın hakları ve biyolojik

çe şitlili ğin koruması için yürütülen kampanyalar ve bunlar için yapılan protestolardır. 167

Kaynak mobilizasyonu teorisinin, Greenpeace hareketini açıklamada öne

çıktı ğı; çünkü bu hareketlerde kaynakların “birincil” olarak de ğerlendirildi ği belirtilmi şti, şimdi kaynak mobilizasyonu teorisi üzerinde durulacaktır.

Yeni sosyal hareketleri anlamlandırma noktasında, daha çok ABD’de etkin olan, “Kaynak mobilizasyonu” teorisi, sosyal hareketlerin ortaya çıkı ş sebeplerini,

‘toplumdaki yeni de ğişiklere bir reaksiyon’ olarak açıklamaktadır.

Toplumdaki sosyal düzeni yenile ştirme giri şimi ve toplumdaki yeni de ğişiklikler arasındaki uyu şma veya çatı şma, sosyal hareketlerin do ğasını anlamamıza yardımcı olmaktadır. Son zamanlarda bu yakla şım, sosyal hareketler ile

165 Alain Touraine (The Voice and the Eye, Cambridge: C.U.P. ,1981, s. 77) den akataran: Mamay, a.g.e., (04.05.2004). 166 Mamay, a.g.e., (04.05.2004). 167 Harvey, 2004, s. 138.

66 politik sistem arasındaki mevcut aykırılıkları açıklayamamaktadır. Bahsedilen bu aykırılık, devrim gibi, sosyal patlamalara yol açabilen bir aykırılıktır.

Kaynak Mobilizasyonu Teorisi, sosyal hareket teorilerindeki bazı Marksist zayıflıklara dikkat çekmektedir. Ancak bunun maliyeti, sosyal hareketler üzerindeki tarihi perspektifin kaybı pahasına olmu ştur. Kaynak Mobilizasyonu Teorisine göre vatanda şların, toplumu yönlendiren politik sisteme dahil olmaları rasyoneldir;

Marksistlerce söylendi ği gibi do ğrudan devlet idaresine karı şmaları gerekmemektedir. Bundan dolayı toplum, bireysel aktörlerin politikaya dahil oldu ğu bir organizasyondur. Kaynak Mobilizasyonu Teorisine göre toplum, çoklu organizasyon yapılarından olu şur. Teorinin tarihi orijinleri, ABD’deki tüketici hareketlerine dayanmaktadır. Sosyal hareketler politik sistemde de ğişiklik yapmaya

çalı şan rasyonel aktörlerdir. Teori, sosyal hareketlerin şekillendi ği ekonomik, politik ve ileti şim kaynaklarına vurgu yapar. Teoriye göre sosyal hareketler, rasyonel aktörlerin politik sistem içinde daha çok rol oynamasına yardım eden kurulu şlardır. 168

Kaynak Mobilizasyonu teorisi ve yeni sosyal hareketler teorisi, sosyal hareketleri, ba ğımsız örgütler çerçevesinde organize olan grupların, birbirleriyle kayna şması olarak algılamaktadır.

Batı için bina edilmi ş teoriler daha çok hayatın kalitesi üzerinde durmaktadırlar. Hareketlerin aktörleri ço ğunlukla orta sınıftandır.

168 Kumar, a.g.e., (04.05.2004), s. 4.

67 Kaynak mobilizasyonu teorisi, hareketlerdeki bireysel katılımı, ‘rasyonel karar’ terimleriyle ve hareketlerin ba şarısını ‘kaynak yeterlili ği’ terimleri ile izah eder. “Politik Süreç” yakla şımı ba şarıyı ve ba şarısızlı ğı politik arka plan ile izah eder. 169

Son olarak, yeni sosyal hareketleri açıklama noktasında; Avrupa’da ortaya

çıkan “Yeni Sosyal Hareketler Teorisi (YSHT)” ve Amerika’da ortaya çıkan

“Kaynak Mobilizasyonu Teorisi (KMT)” arasında bir kar şıla ştırma yapılacaktır.

Avrupalı teorisyenler (YSHT) “aktörlerin olu şumu” üzerine ı şık tutmaya

çalı şırken, Amerikalı yazarlar (KMT) “sosyal koordinasyon” üzerine kafa yormu şlardır. Sosyal hareketler üzerine yapılan analiz temelde üç problem üzerine yo ğunla şır. Birincisi; aktörlerin olu şumu, (organizasyonu kuran ki şiler, yöneten ve koordine eden şahıslar), ikincisi; sosyal koordinasyon (sosyal hareketin kurumsalla şması ile ilgilidir) üçüncüsü; politik strateji problemi (sosyal hareketin de ğişime do ğru attı ğı adımlar ve koordinasyonudur) Bu üç problemin izahı, sosyal hareket teorisini olu şturan blokların üst üste konması demektir. 170

ABD ve Avrupa tartı şmaları farklı sosyal ve politik kontekstlerde yapılmaktadır. Bundan dolayı her iki kanada mensup teorisyenler sonuç itibariyle farklı “sosyal hareket teorileri” hakkında kanaat belirlemi şlerdir. Ancak her ikisi de geli şmi ş endüstri toplumlarıdır. Her ikisinin de yerle şmi ş demokratik sistemleri vardır. Fakat Batı Avrupa’daki demokrasinin tarihi ve sosyal hareketi ABD’den farklıdır. Batı Avrupa sosyal demokratik uzla şmaya sahiptir, sosyal devlet geli şmi ştir ve kurumsalla şmı ş sendikal hareketler mevcuttur. Son sosyal hareketler “yeni”

169 Phongpaichit, a.g.e., (04.05.2004). 170 Phongpaichit, a.g.e., (04.05.2004).

68 gözükmektedir. Bundan dolayı teorisyenler bu yeni akımları, toplum ve kültürlerdeki yeni de ğişimleri, referans olarak açıklama e ğilimindedirler. 171

Avrupa dı şındaki ilk tartı şmalar önce Latin Amerika’da ortaya çıkmı ştır;

çünkü bu bölge ile Avrupa arasında yakın tarihi ba ğlar vardı. Tartı şmalar ilk olarak

1970’lerde ba şladı, ancak asıl olarak 1980’lerde ve 90’larda hız kazandı. Latin

Amerika teorisyenleri, Avrupa’daki tartı şmaları ve konuları (gay, kadın hakları,

çevre) kendileri açısından faydalı buldular. 172

Kumar, sosyal hareket teorilerini, do ğrusal ve dairesel olmak üzere ikiye ayırmaktadır.

Dairesel teoriler, sosyal hareketlerin aynı sebeplerle olu ştu ğunu ve benzer kaderlere sahip oldu ğunu savunur. 19. yüzyılda olu şan i şçi hareketinin ortaya çıkı şını anlatan konsept, 1970’lerdeki ye şil hareketin ortaya çıkı şını anlatmak için de geçerlidir. Alaine Touraine’nin teorisi, hareketlere politik terimler açısından yakla şır ve buna göre sosyal hareket, politik gücü ele geçirmek için çaba sarf eder, bu güce ula şma yolunda de ğişime u ğrar ve sonuç olarak yeni sosyal hareketler meydana gelir.

Endüstri toplumundaki i şçi hareketinin zamanla Ye şil Harekete dönü şmesi bunun

örne ğini te şkil eder. 173

Do ğrusal Teorilere göre sosyal hareketler, ne zaman ortaya çıkarlarsa

çıksınlar emsalsizdirler, dolayısıyla bu şekilde incelenmelidirler. Bir hareketin benzersiz olması, endüstriyel geli şmenin do ğrusal olmasına ba ğlıdır ve dolayısıyla emsalsiz sosyal etkiler meydana getirir.

171 Phongpaichit, a.g.e., (04.05.2004). 172 Phongpaichit, a.g.e., (04.05.2004). 173 Kumar, a.g.e., (04.05.2004), s. 2- 3.

69 Claus Offe sosyal hareketleri, özellikle yeni sosyal hareketleri politik sistemin geli şmesine yardım eden unsurlar olarak görür. Offe’ye göre politik sistem, endüstriyel geli şim sürecinin bir anahtarı konumundadır. Çünkü politik sistem, ekonomik sistemle, sivil toplum arasında bir regulator görevi görmektedir. Sosyal hareketler bu aralık içinde ortaya çıkarlar, dolayısıyla bunlar sivil toplum içindeki sosyal aktörlerdir, bundan dolayı Offe’nin yakla şımı ulus-devlet konsepti içinde sıkı şıp kalmı ştır.

Habermas için sosyal hareket, sınıflar arası çatı şmanın sonucu do ğmu ş de ğildir. Sosyal hareketler için referans, 1930’ların Almanya’sındaki nasyonal sosyalist hareketlerdir. 174

174 Kumar, a.g.e., (04.05.2004), s. 3- 4.

70 İKİNC İ BÖLÜM

GÜVENL İK AÇISINDAN TOPLUMSAL HAREKETLER

Sosyal olaylar kar şısında bazı topluluklar tepkisiz, bazıları ise tepkili olabilmektedir. Bastırılan duyguların bir sosyal patlama şeklinde dönü şmemesi için, kolektif hareketlerin ve protestoların serbest bırakıldı ğı çalı şmanın giri ş bölümünde belirtilmi şti. Toplumun kendisini ifade edebilmesi ve sa ğlıklı tepkilerin ortaya

çıkması için kolektif özgürlükler, toplumlar için vazgeçilemez unsurlardır.

Çevre için yapılan kolektif hareket niteli ğindeki davranı şlar, Güvenlik

Bilimleri ba ğlamında; Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü olarak algılanmaktadır. Anılan

Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri, ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü Kanunu’

çerçevesinde de ğerlendirildi ği halde, Sosyal Bilimler ba ğlamında ‘Yeni Toplumsal

(Sosyal) Hareketler’ içerisinde kuramsal temelleri bulunmaktadır.

Çevreci toplumsal hareketler, çevrenin korunması ve çevre duyarlılı ğının arttırılması gibi çevresel amaçlarla yapılmaktadır. Bu bölümde çalı şmanın temel sorun alanını olu şturan Greenpeace’in çevreci toplumsal hareketlerinin, güvenlik açısından de ğerlendirilebilmesi için gereken kavramsal çerçeve sunulmuştur.

Bu bölümde; ‘Güvenlik’ kavramına de ğinildikten sonra, Türkiye'de güvenlik hizmeti sunan kurumlardan bahsedilecektir. Daha sonra, ‘ Toplantı’ ve ‘Gösteri

Yürüyü şü’ kavramları açıklanacaktır. Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanununda yer almayıp, Güvenlik Bilimleri literatüründe ve kamuoyunda kullanım alanı bulan

‘Protesto ve Miting’ kavramı üzerinde durulacaktır. Son olarak da, güvenlik açısından toplumsal hareketler üzerine bir de ğerlendirilme yapılacaktır. Burada

71 toplumsal hareketler deyiminden, çevreci toplumsal hareketler de dahil olmak üzere bütün toplumsal hareketler kast edilmektedir, o yüzden ikinci bölümün ana ba şlı ğı içerisine ‘Çevreci’ kelimesi konulmamı ştır.

Yukarıda ikinci bölümle ilgili yol haritası verildikten sonra, ‘Güvenlik’ kavramına de ğinilecektir.

2.1. TEMEL KAVRAMLAR

2.1.1. Güvenlik Kavramı

İnsanlar ça ğlar boyunca birlikte ya şamı şlardır. Zamanla sosyalle şen insanlar, birlikte ya şayabilmek için, toplumda belli kuralların ve düzenin sa ğlanması gerekti ğini ve sa ğlanan düzenin korunmasının gerekli oldu ğunu anlamı şlardır.

Toplumdaki düzen ve güven ortamının sa ğlanması görevi devletler tarafından kurulan güvelik birimleri tarafından yerine getirtilmi ştir. 1 Polis ve di ğer güvenlik birimlerinin yerine getirdikleri bu görev, asayi şi sa ğlama, emniyet ve güvenli ği sa ğlama gibi kavramlarla ifade edilmektedir. 2

Fındıklı'ya göre, "dünyanın en eski ve en yaygın mesleklerinden biri ‘güvenlik mesle ği’dir”. 3

1 Remzi Fındıklı, “Kamu Yönetiminin Kolluk Gücü Olarak Polis ve Polis Yönetiminde Ça ğda ş Geli şmeler” , 21. Yüzyılda Nasıl Bir Kamu Yönetimi Sempozyumu Bildirisi , TODA İ, Ankara, (7- 9 Mayıs 1997), s. 4. 2 A. Hamdi Aydın, Polis Meslek Hukuku , Do ğuş Matbaacılık, Ankara, 1996, s. 1. 3 Remzi Fındıklı, “Mesleki Kimlik Olgusu ve Polislik Mesle ğinin Özellikleri” , (Editör: İbrahim Cerrah ve Emin Semiz), Türkiye’de Suç ve Polislik , Güner Matbaacılık, Ankara, 2001, s. 90.

72 Bal’a göre güvenlik ba şlı ğı altında; ki şisel güvenlik, toplum güvenli ği ve iç güvenlik gibi, geni ş bir anlam yelpazesi vardır. 4

Güvenlik kavramının kökeni, Latince “securitas” kelimesidir. Güvenlik

“kesin veya temin edilmi ş bir güven, ‘emniyetten’ farklı bir şey” olarak tanımlanmı ştır. Kavram; güven, rahatlık ve huzur temin etmek, düzen, barı ş, eminlik gibi kelimelerle e ş anlamlara sahiptir. Güvenlik kavramı sübjektif bir kavramdır ve bir duygu niteli ğindedir. Bu duygu; tehlikenin olmamasını içeren bir duygudur. 5

Günlük hayatta “emniyet” ve “güvenlik” kavramları birbirinin yerine kullanılmaktadır. Aslında her iki kavram aynı kökenden gelse de bazı farklılıklar vardır.

Emniyet, objektif bir kavramdır, tehlikenin olmaması demektir. Fransızca

“seurte” kelimesinden türetilmi ştir. “Sı ğınak, sözünü tutmak, korkunun olmayı şı” gibi anlamlarda kullanılmaktadır. 6

Dictionnaries Larousse’de güvenlik, "bir kimsenin, bir toplulu ğun, bir şeyin tehlikelerden uzak olması, güven içinde bulunması durumu" olarak tanımlanmaktadır. 7

İlk insanlardan günümüze kadar, güvenlik hep gündemde kalmı ştır, bunun en

4 M. Ali Bal, Modern Devlet ve Güvenlik , IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2003, s. 15. 5 Bal, a.ge., s. 19- 21. 6 Bal, a.g.e., s. 19- 21. 7 Dictionnaries Larousse , Ansiklopedik Sözlük, Milliyet Yayınları, 1990, s. 993.

73 önemli delili, ma ğaralardaki balta figürleridir. 8 Maslow’un ihtiyaçlar piramidinde güvenlik ihtiyacı, fizyolojik ihtiyaçlardan sonra ikinci sırada yer almaktadır. İnsanlar her zaman kendilerini güvende hissetmek isterler ve bu dü şünce, tarih boyunca devletler tarafından benimsenmi ştir. 9

Klasik güvenlik veya geleneksel güvenlik “dı ş askeri tehditlerden emin olma” anlamındadır. 10 “Geleneksel güvenlik anlayı şı, egemen devlet kavramına dayanmaktadır.” Buna göre, önemli olan devlet topraklarının korunmasıdır. 11

Geleneksel güvenlik daha çok dar ve askerî odaklı olarak yorumlanmı ştır.

Ayrıca, ‘Kamu Güvenli ği’, Türk Dil Kurumu sözlü ğünde; bir devlette zabıta kuvvetleri ve hizmetleriyle halka sa ğlanan can ve mal güvenli ği olarak tanımlanmaktadır. 12

Çalı şmada kullanılan ve hipotezde sorgulanan ‘güvenlik ile çatı şma’ kavramı klasik veya geleneksel güvenlik anlamında dı ş askeri tehdit anlamında olmayıp, bir toplumun düzeninin ve huzurunun bozulması anlamında kullanılmı ştır. “Güvenlik” kelimesi burada daha çok, toplumun düzenini sa ğlamak ve korumak anlamındadır.

İnsanların ve ulusların hayatlarına yönelik tehditlerin, geleneksel güvenli ğin algıladı ğı perspektiften farklı oldu ğu gerçe ği, güvenlik kavramının 'geni şletilmesi' veya

8 Bal, 2003, s. 22. 9 Adem Kızılkaya ve Nevzat Sönmez, “Geçmi şten Günümüze Güvenlik İhtiyacı ve Türk Polis Te şkilatı” Ça ğın Polisi Dergisi , sayı:18, s. 22. 10 Bülent Çiçekli, “Uluslararası Terörizm ve Uluslararası Göç: 11 Eylül Sonrası Terör Tehdidi ve Göç Kontrol Politikalarının Terörizmle Mücadelede Kullanımı” , Avrasya Dosyası , Güvenlik Bilimleri Özel, (Yaz 2003), Cilt: 9, Sayı: 2, s. 172- 173. 11 Gülgün Tuna, Yeni Güvenlik , Nobel Yayınları, Ankara, 2003, s. 165- 181. 12 Bkz. http://www.tdk.gov.tr.

74 'güncelle ştirilmesi'ni gündeme getirmi ştir. 13 Booth’a göre insanların kendilerine ve ya şamlarına yönelik günlük tehditler, geleneksel güvenlik odaklı askeri perspektiften farklıdır.

Tuna, insanlı ğı tehdit eden sorunların boyut de ğiştirdi ğini, ekolojik, ekonomik ve sosyal de ğişimlerin de ya şamı tehdit eder hale geldi ği ifade etmektedir. Yine ekolojik dengenin, do ğal kaynakların ve çevrenin bozulması bir tehlike- tehdit olarak algılanmı ş, yeni tehditler kar şısında yeni güvenlik kavramları geli ştirilmi ştir

(çevresel güvenlik gibi). 14

Tehditler, günümüzde bireysel olmaktan çıkıp, küresel düzeye ula şmı ştır.

Yine tehditler, sadece şiddet ile zarar verme anlamında olmayıp, çevrenin kirlenmesi ile hastalıklara sebep olma, ormanlara zarar vererek canlıları ve ya şam alanlarını yok etme gibi alanlara kaymı ştır. 15

2.1.1.1. Türkiye'de Güvenlik Hizmeti Sunan Kurumlar

Di ğer kamu kurumları topluma, eğitim ve sa ğlık hizmeti sunarken, Güvenlik

Birimleri ise, insanlara güvenlik hizmeti sunmaktadır. 16 Kavgacı, güvenlik mesle ğinin sosyal hizmetler için var oldu ğunu belirtmektedir. 17

13 Ken Booth, “Güvenlik ve Özgürle ştirme” , Avrasya Dosyası , Güvenlik Bilimleri Özel, (Yaz 2003), Cilt: 9, Sayı:2, s. 58. 14 Tuna, 2003, s. V, 181. 15 Tuna, a.g.e., s. 29. 16 İhsan Bal ve Fatih Beren, Polis Eti ği, Siyasal Yayınevi, Ankara, 2003, s. 79- 80. 17 Halil İbrahim Kavgacı, Demokratik Polislik Temel Yakla şımlar , Maset Matbaacılık, Ankara, 1997, s. 24- 25.

75 Güvenlik Birimlerinin i şinin, suçluları yakalamak oldu ğu dü şüncesi, güvenli ğin hizmet boyutunu görünmemesini sa ğlamaktadır. 18 Bu ba ğlamda Cerrah,

“güvenlik hizmetini tanımlarken, güvenli ğin önceleri ‘güç’ olarak tanımlandı ğını, günümüzde ise ‘güç’ olarak de ğil ‘hizmet’ olarak tanımlandı ğını” belirtmektedir. 19

Türkiye’de iç güvenlik hizmetini, Genel Kolluk, Özel Kolluk ve Yardımcı

Kolluk yürütmektedir.

Genel Kolluk

‘Genel Kolluk’, ülke sınırları içerisinde genel emniyet ve asayi şi sa ğlamaktadır. Genel Kolluk, kamu düzeninin sa ğlanması için önlemler alma, suçun aydınlatılması, suçluları tespiti ve adalete teslim edilmesi gibi görevleri de yürütmektedir. 20

Genel kolluk görevini yerine getiren polis, şehir içinde ve daha çok belediye sınırları içerisinde; jandarma, polisin görev almadı ğı ilçe, belde gibi kırsal alanlarda; sahil güvenlik ise, sahil ve büyük göllerde görev yapmaktadır. 21

Özel Kolluk

‘Özel Kolluk’, çe şitli kanunlarla kurulmu ş olan ve bu kanunlarda belirtilen görevleri yerine getiren birimlerdir. Bu birimlere özel denmesinin nedeni; özel kanunlara göre kurulmu ş olmaları ve genel kolluk dı şında kalmalarıdır.

18 Ali Ça ğlar, “Türk Polisinde Sosyalle şme ve Polis Kültürü” , (Editör: İbrahim Cerrah ve Emin Semiz), Türkiye’de Suç ve Polislik , Güner Matbaacılık, Ankara, 2001, s. 134. 19 İbrahim Cerrah, “Polis Eti ği” , III. Ulusal Sosyoloji Kongresi , Eski şehir, (1- 4 Kasım 2000), s. 5. 20 Yılmaz Ya şar, Açıklamalı Polis Meslek Hukuku , Ba şkent Matbaacılık, Ankara, 1998, s. 22. 21 Ali Kuyaksil ve Musa Tiyek, “Türkiye’de Güvenlik Hizmeti Olarak Özel ve Gönüllü Güvenlik” , Polis Bilimleri Dergisi , Cilt:5, Sayı:2, 2003, s. 68.

76 Özel Güvenlik Te şkilatı, Belediye Zabıtası, Liman Zabıtası, Orman Muhafaza ve Gümrük Muhafaza özel kolluk kurulu şlarındandır. 22

Yardımcı Kolluk

‘Yardımcı kolluk’, özel ve genel kolluk görevlilerinin bulunmadı ğı zaman kollu ğa, daha çok genel kollu ğa yardımcı olmaktadır.

Yardımcı kolluk arasında Bekçiler (Çar şı ve Mahalle, Çiftçi Mallarını

Koruma ve Kır Bekçileri), Köy Muhtarları, Köy Korucuları, Gemi Kaptanları 23 sayılabilir.

22 Kuyaksil ve Tiyek, 2003, s. 68. 23 Kuyaksil ve Tiyek, a.g.m., s. 69.

77 2.1.2. Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şü Kavramları

Çevre için yapılan kolektif hareket niteli ğindeki davranı şlar, Güvenlik

Bilimleri nazarında; Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü ba ğlamında algılandı ğını ikinci bölümün ba şında vurgulanmı ştı. Anılan Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu” çerçevesinde de ğerlendirilmektedir.

Çevreci toplumsal hareketlerin güvenlik olgusuna zarar verip vermedi ğini de ğerlendirebilmek için Toplantı, Gösteri Yürüyü şü, Protesto ve Miting kavramlarının tanımlanması gerekmektedir. Bunun için de, toplantı ve gösteri yürüyü şlerine katılanlar, güvenlik kuvvetleri ve sosyal psikoloji bilimi tarafından

“Kalabalık” 24 olarak algılandı ğı için, bu bölümde öncelikle, kalabalık ile ilgili bilgiler verilecektir.

İnsanlar belli bir toplumun içinde do ğmakta sonra sosyalle şerek ‘sosyal bir ki şi' haline gelmektedirler. İnsanlar gruplar, toplumlar ve topluluklar halinde ya şamı şlardır.

Toplumda, aynı gazeteyi okuyan, aynı takımı tutan, aynı tür müzi ği seven

‘Kitlerin ’ bulundu ğu; ekonomik düzeyleri, e ğitim, kültür, i ş, ya şam biçimi vb.

özellikler yönünden benzerlik gösteren insanların olu şturdukları ‘Toplumsal

Sınıfların’ var oldu ğu bilinen bir gerçektir. 25

24 Göksu, ‘Kalabalı ğı’; ortak bir fikirle hareket eden, aynı heyecanı ta şıyan, te şkilatsız ve sürekli olmayan insanlardan kurulu topluluk olarak tanımlamaktadır. Kalabalıklarda insanların birbirleriyle ili şkileri minimum düzeydedir ve birbirlerini tanımazlar. Bkz.: Turkut Göksu, Toplumsal Psikoloji , Özen Y., Ankara, 2000, s. 164- 165. 25 Bahri Öztürk, Polis Taktikleri , Polis Akademisi Yayınları, Ankara, 2001, s. 69.

78 Bir de “ Toplumsal Yı ğınlar ” olarak da ifade edilen “ kalabalıklar ” vardır.

Kalabalıklara örnek olarak; durakta otobüs bekleyenler, metro ile bir yerden ba şka bir yere gidenler, bir ma ğazadan alı şveri ş edenler ve Toplantı- Gösteri Yürüyü şü-

Protesto gibi kolektif özgürlüklere katılanlar verilebilir. 26

Kalabalıklar; “Organize Olmayan Kalabalıklar” ve “Organize Kalabalıklar” olarak sınıflandırılmaktadır.

‘Toplantı’, ‘Miting’ ve ‘Grevler’, organize kalabalıklar arasında sayılmakta ve yapı olarak aktif bir yapıda oldu ğu belirtilmektedir. 27

Kabo ğlu, toplu özgürlükleri; örgütlü (dernek, vakıf v.b. gibi) ve örgütlü olmayan özgürlükler olarak ayırmı ş ve ‘toplanma, gösteri ve yürüyü şü’nü, örgütlü olmayan toplu özgürlükler arasında saymı ştır. 28

2.1.2.1. “Gösteri” ve “Gösteri Yürüyü şü” Kavramının Tanımı :

Kolektif özgürlükler, birden çok ki şinin birlikte kullanabildi ği

özgürlüklerdir. Bireylerin yalnız ba şlarına ula şamayacakları amaçlar hedeflenir. 29

Meydan Larouse’de Gösteri ; “Bir fikri veya görü şü savunmak ve halka duyurmak için toplu olarak ve alenen yapılan toplantı” ve “belli bir yerde yer de ğiştirme ve düzen söz konusu olmaksızın bir kalabalı ğın geçici olarak toplanması” olarak tanımlanmı ştır.

26 Öztürk, 2001, s. 69. 27 Öztürk, 2001, s. 72- 75. 28 İbrahim Ö. Kabo ğlu, Özgürlükler Hukuku , İmge Kitabevi, Ankara, 6. baskı, 2002, s. 383. 29 Kabo ğlu, a.g.e., s. 383.

79 Gösteri toplantısı ise; “belli bir yerde yapılan hareketsiz gösteri” olarak ve gösteri yürüyü şü; “genel yollar ve meydanlar üzerinde hareket halinde yapılan gösteri” olarak tanımlanmı ştır. 30

Gösteri, gerçek veya soyut ki şilerin, şeylerin ve olayların hareketi olarak da algılanmaktadır. Somut çizgi ve modellerin; resim, ses, yazı, üç boyutlu model veya dans ile gerçekle şebilen hareketi anlamında gösteri; temsil, tasvir, tanıtma, gösterme ve sunu ş kelimeleri ile de ifade edilebilmektedir. 31

Yürüyü ş; dar anlamda, yaya olarak kat edilen yoldur. Aynı zamanda patika veya yürüyü ş yolu olarak da tasvir edilen bir yolda gerçekle şen yürüme faaliyeti olarak algılanmaktadır. Geni ş anlamda ve bilimsel kullanımda (sosyolojide “yatay hareketlilik”) ki şilerin uzun süreli ve devamlı yer de ğiştirmesidir. 32

Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü Kanunu’nda ise , gösteri yürüyü şü “belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak suretiyle o konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzel ki şiler tarafından Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü

Kanunu çerçevesinde düzenlenen yürüyü şler” 33 olarak ifade edilmektedir.

30 Meydan Larousse , Büyük Lügat ve Ansiklopedi, Meydan Yayınevi, İstanbul, Cilt:5, 1990, s. 293. 31 Anonim, Aufführung , , (09.08.2005). 32 Anonim, Wanderung , , (09.08.2005). 33 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü Kanunu, R.G.: 08.10.1983- 18185.

80 2.1.2.2. Toplantı ve Toplantı Hürriyeti Kavramı

Meydan Larouse’de Toplantı , “bazı kimselerin çe şitli amaçlarla bir araya gelmesi” olarak tanımlanmı ştır. 34

Toplantı ve gösteri yürüyü şü kanununda Toplantı ; “belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak suretiyle o konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzelki şiler tarafından Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü Kanunu çerçevesinde düzenlenen açık ve kapalı yer toplantıları” 35 olarak ifade edilmi ştir.

Toplanma özgürlü ğü, dü şünce de ğişiminde bulunmak veya ortak çıkarları savunmak için bir araya gelen insanların, kamuoyu olu şturma ya da siyasal karar organlarını etkileme amacı güden bir kolektif faaliyettir. “Toplanma özgürlü ğü, toplantıyı düzenleme, toplantıya katılma ve dü şünceleri serbestçe ifade edebilme unsurlarını içermektedir.” 36

Protesto, gösteri ve yürüyü ş biçimindeki kolektif özgürlüklerde kural, izin almaksızın herkesin bu özgürlükleri kullanabilmesidir. Gösteri ve yürüyü ş ayrı ayrı yapılabilece ği gibi birlikte de yapılabilir.

34 Meydan Larousse , Büyük Lügat ve Ansiklopedi, Meydan Yayınevi, İstanbul, Cilt:12, 1990, s. 219. 35 2911 sayılı kanun, R.G.: 08.10.1983- 18185. 36 Kabo ğlu, 2002, s. 405- 406.

81 2.1.3. Di ğer Kavramlar: Protesto, Miting

2.1.3.1 Protesto Kavramının Tanımı

Protesto; bir hareketi, politikayı, uygulamayı veya ki şiyi haksız kabul ederek ona kar şı oldu ğunu belli etmeye çalı şma, onu kınama ve reddetme eylemidir. 37

Protesto deyiminin kökeni, Latince “ Pro- testari ”den gelmektedir. Türkçe kar şılı ğı, ön şahitliktir. Protesto belirli olay ya da durumlara kamusal reaksiyondur.

Ba şlangıçta bir şeyi kuvvetlendirme ve destekleme olarak mana bulan kelime,

şimdilerde genellikle direni ş deyimi, kabul etmeme ve kin deyimi olarak kullanılmaktadır. Protesto edenler, protesto ile görü şleri lehine kamusal ve güçlü bir etki ararlar, toplumun genel kanısını veya hükmeden politikayı etkilemeyi hedeflerler veya do ğrudan eylem ile de ğişiklik yapmayı umarlar. 38

Ulusal politika; ekonomik şartları, dini kurumları, sosyal yapıları kısıtladı ğı zaman veya bir fikri özgürce beyan etme aracı olan kitle ileti şim araçlarını tekeline aldı ğı zaman, sonuç olarak ortaya çıkan ho şnutsuzluk ve kök salan muhalefet, protestonun çe şitli şekilleri ile de şarj olmaktadır.

Protesto, belirli bir hedef olmadan büyüyebilir ve fikir uyu şmazlı ğı, huzursuzluk, karga şa, isyan ve ayaklanma üzerine yükselebilir. Protesto politik bir boyut da kazanabilir, örne ğin; sosyal ihtilaller veya devrimler gibi.

37 Yeni Rehber Ansiklopedisi , Türkiye Gazetesi Y., İstanbul, Cilt:16, 1994, s. 349. 38 Anonim, Protest , , Protest action , , (04.06.2005).

82 Aşağıda protesto çe şitleri sıralanı ştır 39 :

Boykot hareketleri, gösteri, bayrak yakma, şiddetsiz direni ş, ev basma/ev işgali, açlık grevi, protesto mar şı/ şarkıları söyleme, el ilanı da ğıtmak, oturma eylemi, katılımcıların ölü taklidi yapmaları biçimindeki protesto şekli (Die In 40 ) ve grev.

2.1.3.2. Miting Kavramının Tanımı

Miting; siyasi ve sosyal amaçlarla, bir olay üzerine dikkati çekmek için geni ş cadde ve alanlarda yapılan, gösteri toplantılarına verilen isimdir. 41

Mitingler için, genellikle açık yerler ve meydanlar kullanılır. Çünkü hedef belli bir ço ğunlu ğun, belirli konulardaki dü şüncesini etkilemektir.

Aslında miting, bir protesto yöntemi ve dü şünceleri topluca dile getirme yöntemidir. Bir takım gruplar veya insanlar, belirli konuların ve hedeflerin propagandasını yapmak, fikirlerini a şılamak amacıyla mitingler düzenlemektedirler.

Güvenlik bilimleri literatüründe ve kamuoyundaki bilinen anlamı ile Miting, gösteri yürüyü şlerinin ve toplantıların açık yerlerde yapılmasıdır. 42

39 Anonim, Protest action , , (04.06.2005). 40 Anonim, Die in , , (04.06.2005). 41 Yeni Rehber Ansiklopedisi , Türkiye Gazetesi Y., İstanbul, Cilt:14, 1994, s. 190. 42 Öztürk, 2001, s. 74.

83 Toplantı anlamındaki miting, gramer bakımından kökenini 20. yüzyılda

İngilizce’den almı ştır. Mitingler aynı zamanda, üyelerin periyodik bulu şma aracıdır.

Mitingler genellikle, uzun süreli devam eden bir üyelik sistemi ile yürütülmektedir.

Bu üyelik, sisteme sorular soran bir yapıya sahiptir. Üyelik sistemi mitinge, katılanların bakı ş açısını anlamak ve ilham verici fikirlerin kar şılıklı de ğişimi için ortam sunmaktadır. 43

43 Anonim, Meeting, , , (04.06.2005).

84 2.1.4. Güvenlik Açısından Toplumsal Hareketler

Çalı şmanın ba şlangıç bölümünde de ifade edildi ği gibi ‘toplumsal hareketlerin eylem formları’, Güvenlik Bilimleri açısından kolektif özgürlüklerden olan ‘Toplantı, Gösteri Yürüyü şü, Protesto’ anlamındadır. Yine bu bölümde de

‘Çevreci Toplumsal Hareketler’ deyimi özellikle kullanılmı ştır, çünkü ‘Toplumsal

Hareketler’ deyimi anılan çevreci hareketleri de kapsamaktadır.

Güvenlik Birimleri açısından toplantının barı şçıl amaçlarla düzenlenmesi, toplantı yerinin kamu güvenli ğini sa ğlamaya olanak vermesi, günün belli saatlerini aşmaması ve toplantı için ayrılan yerde yapılması önemsenen konulardandır.

Toplantı ve gösteri yürüyü şlerinde dikkat edilen bir konu, toplantı ve gösteri yürüyü şlerinin, yollardaki gidi ş-geli şi aksatmaması, yani kamu düzeninin bozulmamasıdır.

Kabo ğlu’na göre insanların, kolektif özgürlükler anlamında

örgütlenmemesinin sebepleri arasında, bireycili ğe ve maddi de ğerlere verilen

önemin artması sayılabilir. Bir di ğer neden de hukuki istikrarsızlık ya da bunalım dönemlerinde, kolektif özgürlüklere katılanların cezalandırılmasıdır. 44

Kalabalıklara müdahalede güvenlik birimleri, uygun önlemleri alarak duruma hakim olabilirse, topluluk saldırgan hale dönü şmeyip, kalabalık olarak kalacaktır.

Bunun için de güvenlik güçlerinin kalabalıkların yapılarını iyi tanımaları, onların

44 Kabo ğlu, 2002, s. 418.

85 sosyal ve psikolojik özelliklerini bilmeleri gerekmektedir. Bu yüzden “günümüzde sosyal olayların çözümünde kaba kuvvetin ve kuralların yerini sosyal ve psikolojik metotlar almaya ba şlamı ştır”. 45 Örne ğin; sportif faaliyetler dolayısıyla meydana gelen seyirci kalabalıkları, iyi yönlendirilmedi ği ve kontrol altına alınmadı ğı takdirde bunlar saldırgan kalabalıklar haline dönü şebilmektedir.

Kolektif özgürlüklerin kullanımı Türkiye'de, sadece hukuk kurallarıyla de ğil, bazen de siyasi irade ile belirlenmektedir. Farklı hükümetler döneminde, kolektif

özgürlüklere, bazen yasaklayıcı bazen de toleranslı yakla şımlar sergilenmektedir.

Siyasal otoriteler zaman zaman özgürlükler lehine uygulamalar yapsa da, kolluk güçleri tam tersine engelleyici veya yasaklayıcı olabilmektedir.

Kabo ğlu’na göre; Anayasa ve ilgili yasalar, kolektif özgürlükleri,

özgürlükler açısından de ğil, daha çok bir güvenlik sorunu anlamında düzenlemi şlerdir. Bu nedenle uygulamada söz konusu özgürlüklere getirilen sınırlamalar, daha çok dü şünce farklılı ğı sebebiyledir. 46 Yani dü şünce farklılı ğından dolayı sınırlama ve kısıtlamalar getirilmektedir, bu da ço ğulcu toplum gerçe ğine aykırıdır.

Tuna’ya göre, toplumda, siyasi veya ekonomik bir talep oldu ğu zaman, bu talep kendisini bir gösteri, direni ş, grev ya da isyan şeklinde göstermektedir. Devletin buna yanıtı ise; şiddete ba şvurmak, yani polis ya da silahlı kuvvetler göndererek sorunu bastırmaktır. 47

45 Göksu, 2000, s. 164- 165. 46 Kabo ğlu, 2002, s. 415. 47 Tuna, 2003, s. 42.

86 Turkut ve arkada şlarına göre; "bir ülkenin insanları katil ve cani olabilir, çok vah şice eylemlerde bulunabilirler, ancak hiçbir zaman bunlar imha edilecek bir dü şman olarak algılanmamalıdırlar" sözü, kolektif özgürlüklerde yakla şım tarzı olarak ele alınmalıdır. Gösterilerin yasaklanması ise, şiddet tansiyonunu yükselten önemli bir etkendir, o yüzden kolektif özgürlükleri yasaklamak hiçbir zaman çözüm de ğildir. 48

2.2 TOPLANTI VE GÖSTER İ YÜRÜYÜ ŞLER İ İLE İLG İLİ YASAL VE

YÖNETSEL ÇERÇEVE

Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri konusuna ba şlamadan önce, Güvenlik

Bilimlerinde, medyada ve kamuoyunda kullanılan “ Toplumsal Olay” kavramına de ğinmekte fayda vardır.

Toplumsal olay; “ba şlayı ş ve biti ş yeri ve zamanı belli olan olaylardır”.

Güvenlik Bilimleri literatüründe dar anlamda, toplumsal olay denince; cadde ve meydanlardaki toplantı, gösteri yürüyü şleri ve protestolar anla şılmaktadır. Halk arasında da bu tarz kullanım yaygındır.49

Çalı şmanın konusu olan Greenpeace’in çevreci sosyal hareketlerinin, sosyal hareketler yelpazesi içerisinde yer aldı ğını de ğişik ifadelerle, çalı şmanın birinci bölümünde belirtilmi şti. Şimdi de sosyal hareketlerle kolektif hareket

48 Turkut Göksu ve di ğerleri, “Polisi İlgilendiren Toplumsal Olayların Yönetimini (Piltoy) Etkileyen Faktörler” , Polis Bilimleri Dergisi , Cilt: 5 (2), (2003), s. 55- 56. 49 Göksu, 2000, s. 163- 165.

87 niteli ğindeki toplantı, gösteri yürüyü şü ve protesto arasındaki ili şki vurgulanacaktır.

Heberle’ye göre “Sosyal Hareketler”; sosyal düzendeki temel de ğişmelerdir. 50

Sosyal hareketler, aynı zamanda sosyal de ğişme biçimi olarak da algılanır. Bu de ğişiklikler için bir araya gelen kitleler isteklerini çe şitli şekillerde topluma ve hükümetlere aktarmaktadırlar. İnsanlar seslerini (medyanın aracılık etmesiyle) konferans, miting ve yürüyü şlerle duyurmaktadırlar.

Günümüzde kolektif özgürlü ğü kullandıran toplumlar gelişmi ş olarak adlandırılmaktadır. Bir ülkedeki demokratik kitle örgütlerinin sayısı, o ülke insanının demokratik düzene olan ba ğlı ğıyla do ğru orantılıdır. 51 İnsanların duygu ve dü şüncelerini kamuoyuna aktarabilmeleri, kendilerini ifade edebilmeleri demokratikle şme sürecinin vazgeçilmez unsurlarındandır. İnsanlar tek ba şlarına elde edemeyecekleri hedeflerine ula şabilmek için bir araya gelirler, toplantı, gösteri yürüyü şü ve protesto yaparlar. Bu demokratik bir haktır ve Anayasal güvence altında alınmı ştır.

Kolektif özgürlükler kontrolsüz bırakıldı ğı ya da kötüye kullanıldı ğında kamu düzenini bozmaktadır. Ba ş’a göre demokratik talepleri dile getirebilmek önemlidir ve yadırganmamalıdır. Ancak bu yapılırken kanuni çerçevede kalınmalıdır. 52

Göksu’ya göre; ba şka hak arama çe şitleri varken protesto eylemlerine kamuoyu pek sıcak bakmamaktadır. İnsanlar mümkün oldu ğu ölçüde soka ğa

50 Rudolf Heberle (“Social Movements” An Introduction to Political Sociology, 1951) den aktaran: Orhan Türkdo ğan, Sosyal Hareketler Sosyolojisi , Birle şik Y., İstanbul, 1997, s. 25. 51 İsmail Ba ş, “Uyum Yasaları Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanunu’nda Neleri De ğiştirecek?” , Ça ğın Polisi Dergisi , Sayı: 5, (Mayıs 2002), s. 39- 40. 52 Ba ş, a.g.e., s. 39.

88 çıkmamalıdır, eğer gösteri ve yürüyü ş yapılacaksa, şiddet içermeyen şekilde yapılmalıdır.53

Della Porta ve Reiter’e göre, güvenlik kuvvetlerinin kolektif özgürlüklere müdahale şekli, ço ğu zaman devletin bakı ş açısını göstermektedir. Buna göre siyasal iradenin toleranslı veya baskıcı olması, kolektif özgürlüklere yansımaktadır. Della

Porta ve Reiter, güvenlik kuvvetlerinin göstericilere kar şı a şırı sert bir müdahalede bulunması durumunda, hedef kitlenin dayanı şmasının artaca ğını ve bu durumun anılan kitlenin taraftarlarını da artıraca ğını belirtmektedir. Göstericilerin masum konumuna dü şmesi, izleyicilerin göstericileri desteklemesini beraberinde getirmektedir. Ancak, kamu düzenin sa ğlanması için toplumun, daha sert önlemlerin alınmasını destekledi ği zamanlar da bulunmaktadır. 54

2.2.1 Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şü Özgürlü ğü

Özgürlüklerin temeli olarak, dü şünce özgürlü ğü kabul edilmektedir. Bu fikri destekler şekilde Azrak; örgütlenme özgürlü ğünün temelinin, dü şünce ve ifade

özgürlü ğü oldu ğunu ifade eder. 55 Dü şünce özgürlü ğü; bilgilenme hakkı ve kanaat

özgürlü ğü ile ba şlar, ifade özgürlü ğü ile devam eder. 56 Dü şünce ve ifade özgürlü ğü, dü şünceler çevresinde örgütlenmeyi gerektirmektedir. Dü şünceyi açıklamak ve

53 Göksu ve di ğerleri, 2003, s. 53- 54. 54 Della Porta ve Reiter, (The Policing of Protest in Contemporary Democracies, European University Institute, Florence, 1997, s.1) den aktaran: Göksu ve di ğerleri, 2003, s. 45. 55 Ülkü Azrak, Toplantı ve Gösteri yürüyü şleri Kanunu Açısından Kolektif Özgürlükler , , (04.05.2005). 56 Kabo ğlu, 2002, s. 334- 335.

89 yazmak için bir takım yayınlarda bulunma, bildiriler da ğıtma, dernek kurma, toplantı- gösteri yürüyü şü düzenleme gibi yollar benimsenmektedir.

Kabo ğlu’na göre toplantı ve gösteri özgürlü ğü, klasik kolektif özgürlükler arasında yer almakta, dü şünce ve kanaatlerin kitlelere iletilmesinde i şlev görmektedir. 57

Günümüzde insanlar kendilerini ifade etmek için dü şüncelerini, di ğer insanlarla birlikte açıklama ve kamuoyu yaratma yoluna gitmektedir. Bir takım sosyal konularda halkı aydınlatmak, dü şünceleri topluma aktarmak için ba şvurulan toplantı ve gösteri yürüyü şü, temel hak ve özgürlükler arasında sayılmı ştır. 58

2.2.1.1. Türkiye’de Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü Özgürlü ğünün Tarihsel

Geli şimi

Şeker, insanların tarihin her döneminde bilinçli veya bilinçsiz kitleler olu şturdu ğunu, belirli amaçlar için dü şüncelerini açıklayıp, kamuoyu olu şturduklarını belirtmi ştir. 59

1876 Kanuni Esasisinde, Gülhane Hattı Hümayununda ve Tanzimat

Fermanında toplantı ve gösteri yürüyü şü özgürlü ğü yer almamı ştır. 60 Toplantı

57 Kabo ğlu, 2002, s. 334- 335. 58 Güven Şeker, “Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şleri Kanunu Çerçevesinde Polisin Müdahale Sorumlulu ğu ve Sınırları”, (yayımlanmamı ş yüksek lisans tezi, DEÜ), İzmir, 2002, s. 30. 59 Güven Şeker, “ Ülkemizde ve Farklı Hukuk Sistemlerinde Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Özgürlü ğü” , Emniyet Genel Müdürlü ğü Polis Dergisi , Sayı:35, (Nisan, Mayıs, Haziran 2003), s. 25.

90 özgürlü ğü, hukukumuzda ilk kez 1909 de ğişikli ğinde, Kanuni Esasinin içerisine konulmu ştur (Mad. 120). 61

Tecemmuat Hakkında Kanunu Muvakkat (1912), önceden bildirilmeden yapılan geçici, tesadüfî ve kendili ğinden olu şan toplantıları ve gösterileri düzenlemekteydi. Özgürlü ğün kullanımı olarak görülen bu gibi toplantılar, kamu düzeninin bozulması ya da silâhlı olması halinde yasaklanabilecekti. 62

Toplanma özgürlü ğünü belirleyen metinler, 1924 Te şkilatı Esasiye

Kanununun 70. maddesinde "… İçtima , cemiyet, … hak ve hürriyetleri Türklerin tabiî hukukundandır" cümlesi ve 79. maddede " İçtimaatın hududu hürriyeti kanunlar ile musarrahtır" cümlesi ile belirtilmi şti, toplantı özgürlü ğü di ğer kolektif

özgürlüklerle birlikte tek bir maddede düzenlemekteydi. 63

1961 Anayasasının 28. maddesinde toplanma özgürlü ğü düzenlenmi şti.

Buna göre “Herkes, önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız toplanma veya gösteri yürüyü şü yapma hakkına sahiptir. Bu hak, ancak kamu düzenini korumak için kanunla sınırlandırılabilir”. 171 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Hakkında

Kanun (10 Şubat 1963), bu 28. maddeye uygun biçimde bildirim sistemini kabul etmi şti. 64 65

60 Şeker, a.g.e., s. 25. 61 Azrak, a.g.e. (04.05.2005). 62 Azrak, a.g.e. (04.05.2005). 63 Göksu ve di ğerleri, 2003, s. 48. 64 Azrak, a.g.e. (04.05.2005). 65 Göksu ve di ğerleri, 2003, s. 48.

91 171 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanunu (TGYK) da zamanın ihtiyaçlarını kar şılayamamı ş, bu yüzden de söz konusu özgürlük, önce 1982

Anayasasında, daha sonra da 2911 sayılı TGYK ile yeniden düzenlenmiştir.

Kabo ğlu’na göre 1982 Anayasası, toplanma özgürlükleri konusunda (1961

Anayasasının tersine) en ayrıntılı, sınırlayıcı ve yasaklayıcı düzenlemeleri içermektedir.66

1982 Anayasasının 34. Maddesi, kamu düzeninin korunması amacı dı şında; milli güvenlik, suç i şlenmesinin önlenmesi, genel sa ğlık ve genel ahlâkın ve ba şkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması gibi amaçlarla da toplantı ve gösteri yürüyü şü özgürlü ğünün sınırlanmasını kabul etmi ştir. 67

1982 Anayasası ve 1983'te yürürlü ğe konan 2911 sayılı Toplantı ve

Gösteri Yürüyü şleri Kanunu, ülkemizdeki kolektif özgürlüklerin çerçevesini olu şturmaktadır. 68

06.10.1983 tarihli Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanununu (TGYK)

öncesine kadar herhangi bir kanunda ‘toplantı’ kavramının tanımı yapılmamı ştır, ilk kez anılan kanunun 2. maddesinde bir tanım yapılmı ştır. 69

2001 de ğişikli ği (3.10.2001 tarih ve 4709 sayılı kanun) sayesinde toplantı ve gösteri yürüyü şünü düzenleyen Anayasanın 34. maddesi özgürlükçü yönde yeniden düzenlenmi ştir. Daha sonra yürürlü ğe konan 4748 sayılı yasa ile

66 Kabo ğlu, 2002, s. 384. 67 Azrak, a.g.e. (04.05.2005). 68 Kabo ğlu, 2002, s. 384. 69 Şeker, 2003, s. 24.

92 TGYK’nın 9, 17 ve 19. maddelerini de ğişmi ş; 21. maddesi yürürlükten kalkmı ştır. 70

Şeker’e göre, toplantı ve gösteri yürüyü şü düzenleme hakkının tarihi geli şimi incelendi ğinde, “siyasal iktidarların durumlarının çıkmaza girdi ği dönemlerde bu

özgürlü ğe; sınırlama, engelleme ve yasaklama yoluna ba şvuruldu ğu” görülecektir. 71

2.2.1.2. Farklı Ülkelerde Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şü Özgürlü ğü

Toplantı ve gösteri yürüyü şü özgürlü ğünün, kitle örgütlerinin üzerinde

önemli etkileri oldu ğu ve hükümet politikalarını etkilemede sıkça kullanılan bir yöntem oldu ğu vurgulanan bir gerçektir.

Toplanma özgürlü ğü yasal olarak ilk kez İngiltere’de düzenlenmi ştir.

Dünyada büyük yankılar uyandıran 1789 Fransız İnsan ve Vatanda ş Hakları

Bildirgesi; dü şünce, söz, yazı, vicdan özgürlüklerini düzenledi ği halde, toplanma

özgürlü ğünü düzenlememi ştir. 72

ABD’de toplantıyı düzenleme özgürlü ğü ile ona katılma hakkı ayrı düzenlenmi ştir. Gösteri özgürlü ğünün kendili ğinden, fakat örgütlü olmayan kullanılı şı kabul edilmektedir. ABD'de toplantı ve gösteri yürüyü şü özgürlü ğü 1937 yılına kadar dilekçe hakkı kapsamında ele alınmı ş, bu tarihten sonra ise ba ğımsız bir hak olarak düzenlenmi ştir. İnsanların nerede toplanaca ğı, A.B.D Anayasa’sında

70 Kabo ğlu, 2002, s. 385. 71 Şeker, 2002, s. 30. 72 Şeker, 2003, s. 26.

93 açıkça düzenlenmedi ği için bu bo şluk, Yüksek Mahkeme kararları ile doldurulmu ştur. 73

İngiltere’de toplantı hakkı ayrı bir yasal düzenlemeyle belirlenmemi ş; örf- adet hukuku çerçevesinde ele alınmı ştır. Buna göre bir İngiliz, yasak edilmeyen her

şeyi yapabilmektedir. “ İngiltere'de, toplantıların yasaya uygun olup olmadı ğının belirlenmesi ise yöneticilerin takdirine ya da mahkemelere bırakılmı ştır”. 74

Alman Anayasasına göre; “Almanlar bildirimsiz, ön izinsiz, barı şçıl ve silahsız olarak toplantı hakkına sahiptir”. Açık hava toplantıları yasayla sınırlanabilmektedir.

Alman Anayasası, mitingi engellemek isteyen ki şileri korumaz, bu kötü niyet göstergesi Anayasa Mahkemesince kontrol edilmektedir. Almanya‘da uygulamacı polise, ülkemize göre daha çok yetki verilmi ştir. Ayrıca, “polisin güç kullanmaya yönelik hazırlı ğını açık olarak yapılması, toplanma hakkına direkt müdahale olarak görülmektedir”. 75

Fransa'da, liberal e ğilimler ve özgürlükleri kısıtlayıcı e ğilimler arasında gidip gelinmi ştir. Atalay'ın belirtti ğine göre, 1789 yılında çıkarılan bir kanunla saldırısız ve silahsız toplantı hakkı tanınmı ştır. 1849’da hükümete kamu güvenli ğini tehlikeye sokacak toplantıları yasaklama yetkisi verilmi ştir. 1891'de, daha liberal düzenlemeler

73 Esra Atalay, Türkiye’de Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Özgürlü ğü, İzmir, DEÜ. Hukuk Fakültesi Y., 1995, s. 25- 27. 74 Şeker, 2003, s. 28- 29. 75 Şeker, 2003, s. 29.

94 getirilmesinden sonra, 1935’te kısıtlamalar daha çok hukukta ve uygulamada görülmeye ba şlanmı ştır. 76

2.2.2 Yasalarımızda, Avrupa İnsan Hakları Sözle şmesinde ve İnsan Hakları

Evrensel Beyannamesinde Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şü Hakkı

Demokratik hukuk devletlerinde ve ülkemizde güvenlik kuvvetlerinin kolektif

özgürlüklere müdahale çerçevesini mevcut hukuk düzeni belirlemektedir. Bireylerin toplantı ve gösteri yürüyü şleri yapmaları, evrensel bir hak olarak de ğerlendirilmektedir.

Mevzuatımızda, ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü’ ile ilgili hükümler içeren kanun ve yönetmelikler a şağıda verilmi ştir.

Anayasamızda ‘Toplantı Hak ve Hürriyetleri’ temel ba şlı ğı altında, ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü Düzenleme Hakkı’ 34. maddede 77 düzenlenmi ştir. Kanunda;

“herkesin, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyü şü düzenleme hakkına sahip oldu ğu, toplantı ve gösteri yürüyü şü hakkının ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç i şlenmesinin önlenmesi, genel sa ğlı ğın ve genel ahlâkın veya ba şkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilece ği” belirtilmi ştir.

76 Atalay, 1995, s. 27 -31. 77 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (2709 ), R.G.: 9.11.1982 -17863.

95 Anayasadaki sınırlama sebepleri, genelde Avrupa İnsan Hakları

Sözle şmesi’nden alınmı ştır.

Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanunu; toplantı ve gösteri yürüyü şü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak usulleri düzenlemektedir. Yasa aynı zamanda, düzenlenecek olan toplantı ve gösteri yürüyü şünün yerini, zamanını ve şartlarını, güvenlik kuvvetlerinin görev ve yetkilerini ayrıca, yasakları ve ceza hükümlerini düzenlemektedir (madde 1). 78

Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanununun Uygulanmasına Dair

Yönetmelik 79 ; toplantı ve gösteri yürüyü şü düzenleme hakkının, kanunlara uygun olarak kullanılması için gerekli esas ve usulleri belirtmek amacıyla düzenlenmi ştir.

Toplantı, Gösteri Yürüyü şü, Miting ve Protesto gibi kolektif özgürlüklerde, kamu düzenini sa ğlamakla do ğrudan görevli birim, çevik kuvvet birimleridir. Bu

çalı şmada veri elde etmek için güvenlik kuvvetleri birimlerinden, Emniyet Te şkilatı kullanıldı ğı için ilgili birimin yönetmeli ğinden bahsetmekte fayda vardır.

Polis Çevik Kuvvet Yönetmeli ği; polis çevik kuvvet birimlerinin kurulu ş, görev,

çalı şma esaslarını belirlemek amacı ile düzenlenmi ştir (madde 1). Yönetmelik ayrıca,

çevik kuvvet birimlerinde görevlendirilecek olan personeli, görevin yerine getirilme esaslarını, emir-komuta düzenini kapsamaktadır (madde 2). 80

78 Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şleri Kanunu (2911), R.G.: 8.10.1983- 18185. 79 Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik, R.G.: 8.08.1985- 18836. 80 Polis Çevik Kuvvet Yönetmeli ği, R.G.: 30.12.1982- 17914.

96 Kolektif özgürlüklerden olan, Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü ile ilgili düzenlemeleri belirttikten sonra uluslar arası sözle şmelerdeki duruma bakılacaktır.

Avrupa İnsan Hakları Sözle şmesi’nin (A İHS) 5. maddesi 81 ve İnsan Hakları

Evrensel Beyannamesi’nin ( İHEB) 3. maddesine 82 göre benzer ifadelerle, “Herkesin ki şi özgürlü ğü ve ki şi güvenli ği hakkı vardır.” Yine A İHS 14. maddesi ve İHEB 2. maddesine göre benzer ifadelerle, herkesin, ayrım gözetilmeksizin Beyannamede ve

Sözle şmede ileri sürülen tüm hak ve özgürlüklere sahip oldu ğu belirtilmi ştir.

Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü Özgürlü ğünün ilk basama ğı olarak kabul edilen dü şünce özgürlü ğü, A İHS’in 9. maddesi 83 ve İHEB’in 18. maddesinde 84 benzer ifadelerle düzenlenmi ştir. Buna göre; “Herkes dü şünce, vicdan ve din

özgürlü ğüne sahiptir.”

Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü Özgürlü ğünün ikinci basama ğı olan ifade

özgürlü ğü; A İHS’in 10. maddesinde 85 “Herkes görü şlerini açıklama ve anlatım

özgürlü ğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlü ğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve

ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlü ğünü de içerir” cümleleri ile ifade edilmi ştir. İHEB de ise (19. maddede), 86 “Herkesin görü ş ve anlatım özgürlü ğüne hakkı vardır. Bu hak, karı şmasız görü ş edinme ve herhangi bir yoldan ve hangi ülkede olursa olsun bilgi ve dü şünceleri arama, alma ve yayma özgürlü ğünü içerir” cümleleri ile belirtilmi ştir.

81 Avrupa İnsan Hakları Sözle şmesi (A İHS), (11. Protokol ile de ğiştirilen metin) R.G.: 19.03.1954- 8662, , (08.06.2004). 82 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ( İHEB), R.G.: 27.05.1949- 7217, , (08.06.2004). 83 AİHS, a.g.k. 84 İHEB a.g.k. 85 AİHS, a.g.k. 86 İHEB a.g.k.

97 Toplantı özgürlü ğü, AİHS’in 11. maddesinde düzenlenmi ştir. Buna göre;

“Herkes asayi şi bozmayan toplantılar yapma(k), …. hak(lar)ına sahiptir” 87 . Ayrıca toplantı özgürlü ğü, İHEB’in 20. maddesinde düzenlenmi ştir. Buna göre; “Herkes, barı şçı bir şekilde toplanma …. hakkına sahiptir” 88 .

İHEB’in 89 “Ba şlangıç” bölümünde, “ İnsanın zorbalık ve baskıya kar şı, son bir yol olarak ayaklanmaya ba şvurmak zorunda bırakılmaması için İnsan Haklarının, hukuk düzeniyle korunması gerekti ği” belirtilmi ştir. Anılan ifadedeki ana fikre istinaden, birçok ülkede toplu özgürlükler, yasalarla düzenlenmi ş ve koruma altına alınmı ştır.

87 AİHS a.g.k. 88 İHEB a.g.k. 89 İHEB a.g.k.

98 2.2.3 Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şü ile İlgili Bilgiler

Toplantı ve gösteri yürüyü şü düzenleme hakkının kullanılmasına ili şkin yasal boyutun, Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanunu (TGYK) ve Toplantı ve Gösteri

Yürüyü şleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik ile düzenlenmi ş oldu ğu

önceki konuda belirtilmi şti. Bu ba şlık altında ise, bu hakkın kullanımına ili şkin bilgiler verilecektir.

Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şü Hakkı

İsteyen herkes, önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadı ğı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyü şü düzenleyebilmektedir (AY. Mad. 34).

Toplantı ve gösteri yürüyü şü, fiil ehliyetine sahip ve on sekiz ya şını doldurmu ş en az yedi ki şiden olu şan bir düzenleme kurulu tarafından düzenlenebilmektedir (TGYK Mad. 9). Düzenleme kurulu üyelerinin imzalayacakları bir bildirim, toplantının yapılmasından en az 48 saat önce, toplantının yapılaca ğı yerin ba ğlı bulundu ğu valilik ya da kaymakamlı ğa verilmesi gerekmektedir (TGYK Mad. 10). Bildirim kar şılı ğında ‘alındı belgesi’ verilmektedir.

Yabancıların TGYK hükümlerine göre (madde 7) toplantı ve gösteri yürüyü şü düzenlemeleri, İçi şleri Bakanlı ğının iznine ba ğlıdır. Yabancıların düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyü şlerinde toplulu ğa hitap etmeleri, afi ş, pankart, flama ve benzeri gereçler ta şımaları, toplantının yapılaca ğı mahallin en büyük mülkî amirli ğine, toplantıdan en az kırk sekiz saat önce yapılacak bildirimle mümkündür.

99 Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şünün Zamanı ve Yeri

Toplantı ve yürüyü şler, güne ş do ğmadan ba şlanamaz. Açık yerlerdeki toplantılar ile yürüyü şler, güne şin batı şından bir saat önceye, kapalı yerlerdeki toplantılar saat 23.00`e kadar sürebilir (TGYK madde 7).

Toplantı ve gösteri yürüyü şlerinin şehir, kasaba ve gerekli görülen yerlerde, hangi meydan ve açık yerlerde veya yollarda yapılabilece ği önceden duyurulmaktadır (TGYK madde 6).

Toplantı ve gösteri yürüyü şleri, tüm il ve ilçe sınırları içerisinde TGYK’da belirtilen hükümlere uyulmak şartı ile yapılabilir. Mahallin en büyük mülki amirince

(vali, kaymakam) toplantı ve gösteri yürüyü şleri için belli bir alan tespit edilerek krokiye ba ğlanmaktadır.

Düzenleme Kurulu ve Hükümet Komiserinin Yetkileri

Düzenleme kurulu, toplantının huzur ve düzenini sa ğlamak, ayrıca bildirimde belirtilen amaçların dı şına çıkılmamasını temin etmekle sorumludur. Kurul, bunun için gereken önlemleri almakta ve gerekti ğinde güvenlik kuvvetlerinin yardımını talep etmektedir (TGYK Mad. 12).

Toplantının ve gösteri yürüyü şünün; bildirimde belirtilen yer, gün ve saatte yapılmasını ve bitirilmesini sa ğlamak düzenleme kurulunun sorumlulu ğundadır.

Topluluk toplantı yerinden tamamen da ğılıncaya kadar kurulun görevi sürmektedir.

Alınan önlemlere ra ğmen huzur ve düzenin sa ğlanamaması halinde, kurul ba şkanı toplantının sona erdirilmesini hükümet komiserinden isteyebilmektedir

(TGYK Mad. 12).

100 Hükümet Komiseri'nin yetkileri TGYK’nın 13. Maddesinde ayrıntılı olarak belirtilmi ştir. Toplantıyı teknik ses- görüntü alma cihazları ve foto ğraf makineleri gibi araçlarla ‘izleme’ yetkisine sahip Hükümet Komiseri, belli ko şulların gerçekle şmesi durumunda toplantıyı sona erdirmeye de yetkilidir (TGYK Mad.

13).

Genel Sınırlamalar

Genel yollar ile parklarda, mabetlerde, kamu hizmeti görülen bina- tesislerde ve Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kilometre uzaklıktaki alan içinde toplantı yapılamamakta ve şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyü şleri düzenlenememektedir (TGYK Mad. 22).

Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü Kanununun, "Toplantının ertelenmesi veya yasaklanması" bölümünde ayrıntılı hükümlerle (TGYK Mad. 14–19), İçi şleri

Bakanlı ğına, valilere, bölge valililerine ve kaymakamlara toplantıyı 10 gün süreyle erteleme yetkisi tanınmı ştır.

Bölge valisi, vali veya kaymakam, belirli şartların olu şması halinde bir toplantıyı bir ayı geçmemek üzere erteleyebilir veya yasaklayabilir. 90

Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanunu, Kapsamına Girmeyen Toplantılar

Siyasi parti toplantıları, geleneklere göre yapılan ni şan- evlenme- sünnet- cenaze gibi toplantılar, sportif faaliyetlerle ilgili toplantılar, törenler- kar şılama ve uğurlamalar, seçimlerle ilgili propaganda toplantıları, ticari ve ekonomik amaçlar ile yapılan toplantılar, Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanunu kapsamında de ğildir.

90 Kabo ğlu, 2002, s. 411.

101 Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şünün Kanuna Aykırı Hale Gelmesi Ba ş’ın da ifade etti ği gibi, “kamuoyunda yanlı ş anla şıldı ğının aksine herkes istedi ği yerde toplantı ve gösteri yürüyü şü yapamaz”, çünkü yasal bir toplantı ve gösteri yürüyü şünün şekil ve şartları TGYK’da belirtilmi ştir. 91

Kanuna uygun biçimde bildirim verilmeden yapılan veya toplantı ve gösteri yürüyü şü için belirtilen gün ve saatten önce/ sonra yapılan toplantı ve gösteri yürüyü şleri kanuna aykırı sayılır.

Vali veya kaymakamlarca belirlenen yerler dı şında yapılan toplantı- yürüyü şler ve kanunların suç saydı ğı amaçlar için yapılan toplantı- yürüyü şler kanuna aykırıdır.

Silah ve benzeri maddeler ta şınarak, yasadı şı örgüt ve topluluklara ait amblem ve i şaret ta şınarak yapılan toplantı- yürüyü şler kanuna aykırı sayılır.

Yabancılar için TGYK’da belirtilen şartlara uyulmaksızın yapılan toplantı- yürüyü şler kanuna aykırı sayılmaktadır.

91 Ba ş, 2002, s. 40.

102 2.2.4 Toplantı ve Gösteri Yürüyü şlerinde Güvenlik Birimlerinin Görev ve

Yetkileri

Ülkemizde emniyet ve asayi şten İçi şleri Bakanının sorumlu oldu ğu, İçi şleri

Bakanın bu i şleri, Emniyet Genel Müdürlü ğü, Jandarma Genel Komutanlı ğı ve di ğer zabıta birimleri vasıtası ile yürütece ği Emniyet Te şkilatı Kanunu’nun 92 1. maddesinde belirtilmi ştir.

Güvenlik birimlerinin görev ve yetkileri; 2559 sayılı Polisin Vazife ve

Salahiyetleri Kanunu, 2803 sayılı Jandarma Te şkilât Görev ve Yetkileri Kanunu,

2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlı ğı Kanunu ve Gümrük Müste şarlı ğının Te şkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamesinde belirtilmi ştir. Bu kanunların özünde güvenlik birimlerine; kanunlara, tüzüklere ve kamu düzenine uygun olmayan hareketlerin i şlenmesinden önce önleme görevi verilmi ştir. Suçun

önlenemeyip i şlenmesi durumunda ise, güvenlik kuvvetleri suçu delillendirerek, suçluyu bulma i şlevi ile görevlendirilmi ştir.

Güvenlik birimlerinin asli görevi suçun olu şumuna engel olmak ve bu amaçla gerekli önleyici tedbirleri almaktır. Güvenlik birimlerinin kanuna uygun toplantı ve gösteri yürüyü şlerinde ise temel görevi; toplantı ve gösteri yürüyü şünün düzenini ve güvenli ğini sa ğlamaktır. Toplantının huzur ve düzenini bozanları, toplantı yerinden uzakla ştırmaktır.

92 Emniyet Te şkilatı Kanunu (3201), R.G.: 12.6.1937- 3629.

103 Kamu düzenini ve güvenli ğini sa ğlamakla görevli olan güvenlik birimleri, kolektif özgürlüklerin amacını a şarak ba şkalarının hak ve özgürlük alanına girmemesi için önleme planları hazırlamaktadırlar. Güvenlik birimleri, olayların meydana gelebilece ği yerlerde yaya ve motorlu devriyeler çıkararak caydırıcı tedbirler almaktadırlar.

Yapılan çalı şmalara ve alınan tedbirlere ra ğmen olayların çıkması

önlenememi şse, duruma müdahale edilerek bozulan düzen yeniden sa ğlanmaktadır.

Suçlular yakalanarak, delilleri ile birlikte adalete teslim edilmektedir.

Güvenlik birimleri, toplantı ve gösteri yürüyü şlerinde sosyal kontrol aracı olarak görev almaktadır, o yüzden gösterinin izinli olup olmaması aslında güvenlik kuvvetleri açısından önem ta şımamaktadır. Gösterinin yasal ya da yasadı şı olması, müdahalenin sert veya yumu şak olmasında etkilidir. “Yasadı şı gösterilerin sert bir

şekilde bastırılma olasılı ğı daha yüksek iken, yasal gösterilerde daha ılımlı davranılabilir. Ancak, yasal bile olsa her toplantının, her zaman bir ta şkınlı ğa dönü şebilme ihtimali bulundu ğundan güvenlik birimleri önlem almak durumundadır.” 93

Güvenlik Birimleri bir yandan, kitlelerin toplantı ve gösteri yürüyü şü hakkını kullanmalarına saygılı olmak durumunda, di ğer yandan gösterilerin kontrolden

çıkarak ba şkalarının mal ve can güvenli ğini ihlal etmesini önlemek durumundadır.

93 Göksu ve di ğerleri, 2003, s. 58.

104 Toplantı ve gösteri yürüyü şünde, istenmeyen olayları önlemede güvenlik birimlerinin dü şen belli ba şlı görevler şunlardır;

Toplantı ve Gösteri Yürüyü şünde, kamu düzeninin ve güvenli ğinin sa ğlanması için önceden iyi bir planın yapılmasına ihtiyaç vardır. Bunun için de bilgi toplanmalıdır. Bu bilgide, toplantının veya gösteri yürüyü şünün yeri, tarihi, süresi, atılacak sloganlar, katılımcı sayısı, katılımcıların saldırganlı ğı ve provokasyona elveri şlili ği vb. konuları yer almalıdır.

Bilgiler toplandıktan sonra, analiz ve planlama yapılmaktadır. Planda, toplulukla ilgili kontrol prensipleri ve taktikler belirtilir. Ta şkınlıkların meydana gelebilece ği yerler harita üzerinde işaretlenir. 94

İş gal edilebilecek hassas bölgeler ve kurulu şlar belirlenir ve emniyet tedbirleri alınır.

İtfaiye, Hastane- sa ğlık kurulu şları ve duruma göre faydalanılabilecek di ğer kurulu şlarla gerekti ğinde ba ğlantı kurulur.

Güvenlik birimlerinin, görevlerini yerine getirirken bireysel hareketlerden kaçınması, yetkilerini a şmaması gerekir, aksi takdirde toplulu ğun kontrolü güçle şecektir.

Güvenlik birimlerinin toplantı ve gösteri yürüyü şlerinde yapaca ğı görevleri

üç a şamada de ğerlendirmek mümkündür;

— Toplantı ve gösteri yürüyü şü öncesi yapılacak görevler,

— Toplantı ve gösteri yürüyü şü sırasında yapılacak görevler,

— Toplantı ve gösteri yürüyü şünün biti şinden sonra yapılacak görevler.

94 Özdemir, 2001, s. 150- 151.

105 Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü Öncesi Güvenlik Birimlerinin Görevleri

Toplantı yerinde, bir gün önceden ve gösteri yürüyü şünün yapılmasından iki saat önce ke şif yapılır, toplantı ve gösteri yürüyü şünün emniyetini bozabilecek nedenler ortadan kaldırılır. 95

Kamu kurulu şları ile yapılacak i şbirli ği esasları tespit edilir. Alınacak tedbirler planlanır; olayların izlenmesi, kontrolü ve yapılacak müdahale planlanır.

Personelin sevkinin nasıl yapılaca ğı ve araç- gereç imkanları önceden tespit edilir.

Olay mahalli bir harita üzerinde i şaretlenir. Olay çıkaracak toplulu ğun siyasi ve sosyal görü şüne göre saldırabilece ği, i şgal edebilece ği yer ve ki şiler belirlenir. 96

Eğer bulunulan ildeki mevcut imkanlar yetersiz ise kom şu illerden yardım istenilmesi yoluna gidilebilir. 97

Toplantı ve Gösteri Yürüyü şü Esnasında Güvenlik Birimlerinin Görevleri

Görev alacak personele; olayın nedeni, kapsamı, kitlenin yapısı ve psikolojisi açıklanarak müdahale sırasında tutumların nasıl olması gerekti ği hakkında bilgi verilmektedir.

Toplantı ve gösteri yürüyü şünü engelleyenler, düzeni bozanlar olay yerinden uzakla ştırılır. 98

Toplantı ve gösteri yürüyü şüne silah, patlayıcı madde veya ta ş, sopa, vb. madde ile katılanlar uzakla ştırılır.

95 Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeli ğe göre (21. madde) 96 Göksu, 2000, s. 186. 97 Göksu, 2000, s. 187. 98 Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeli ğe göre (21. madde)

106 Suç sayılan ifadelerin bulundu ğu afi ş, pankart ta şıyanları uzakla ştırarak toplantı ve gösteri yürüyü şünün devamı sa ğlanır. 99

Eğer kitlelerin lideriyle görü şme olana ğı varsa kalabalı ğı sakinle ştirmesi istenmelidir.

Kalabalı ğın etkisinin kırılması için mümkün oldu ğunca küçük parçalara bölünür. Adil ve tarafsız davranılmalıdır. “Güvenlik kuvvetlerinden beklenen, duygularının esiri bir amatörlük de ğil, aklının ve kanunların emrinde objektifçe davranan bir profesyonelliktir”. 100

Toplantı ve Gösteri Yürüyü şünün Bitiminde Güvenlik Birimlerinin Görevleri

Toplantı ve gösteri yürüyü şleri sonunda, topluluk da ğılmaya ba şlayıp, durum tamamen normale dönünceye kadar toplulu ğun da ğılaca ğı yollar açık bulundurulur.

Toplulu ğun yeniden toplanması ve gösteri yapmaması için tedbirler alınır.

Kanuna Aykırı Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şünde Güvenlik Birimlerinin Görevleri

Güvenlik birimleri, kanuna uygun toplantı ve gösteri yürüyü şlerinin güvenli ğini sa ğlamak, kötü niyetli ki şilerin tahrikini önlemek ve toplulu ğun yön de ğiştirmesini engellemek durumundadır.

Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyü şünde ise, güvenlik kuvvetleri her türlü tedbiri almak zorundadır. Kanunsuz kolektif hareket haline gelen herhangi bir sosyal olayın, etkisiz hale getirilmesi için görü şme, ikna etme, anla şma sa ğlama giri şimleri öncelikle kullanılması gereken tedbir anlamında yöntemlerdir. Bu gibi

99 Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeli ğe göre (21. madde) 100 Göksu, 2000, s. 190- 191.

107 uygulamaların sonuç vermemesi durumunda zor kullanma yoluna ba şvurulabilmektedir.

Meydana gelen şiddet, saldırı veya direni şin derecesine göre orantılı şekilde bedeni kuvvet, maddi güç ve araç kullanılarak topluluk da ğıtılır.

Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyü şünde, TGYK’ya göre güvenlik kuvvetlerinin amirleri, toplulu ğa da ğılmalarını, da ğılmazlarsa zor kullanaca ğını ihtar etmekte, topluluk da ğılmazsa zor kullanarak da ğıtılmaktadır (Mad. 24).

Zor kullanarak da ğıtmada, toplulu ğa da ğılması için birden fazla yol ayrılmalıdır. Binalardaki çıkı ş yolları genellikle zemin seviyesinde oldu ğundan, mümkün oldu ğu ölçüde da ğıtma hareketine üst katlardan zemine do ğru ba şlanmalı ve karga şaya meydan verilmemelidir.

Kitleleri Yönlendirebilmek İçin Sosyal Psikolojinin Güvenlik Kuvvetleri İçin Önemi

Güvenlik Kuvvetleri toplumun huzurunu ve güvenli ğini sa ğlamak için vardır.

Bunu sa ğlayabilmek için Güvenlik Kuvvetleri, görev yaptı ğı çevrenin sosyal yapısını, toplumun özelliklerini bilmesi, toplumu olu şturan bireyler ve kitleler hakkında bilgi sahibi olması gerekmektedir.

Güvenlik Kuvvetlerinin sosyal olaylara tek taraflı bakması, ço ğu zaman hataya dü şmesine yol açacaktır. “Mesela, salt psikolojik bir bakı ş, ki şinin içinde ya şadı ğı ve ondan etkilendi ği toplumu ihmal ederken; salt sosyolojik bir bakı ş da bireyi göz ardı eder. Dolayısıyla sosyal psikolojik bir bakı ş açısı daha kapsamlı olacaktır”. 101

101 Göksu, 2000, s. 7- 8, 2.

108 Le Bon “Kitleler Psikolojisi” adlı eserinde, grup içinde insan davranı şının yalnız oldu ğundan daha farklı oldu ğunu belirtmektedir. 102 Ancak bir grup içinde yer almak, sosyal bir ihtiyaç oldu ğundan gruptan ayrılmak pek dü şünülmez.

İnsanların içerisinde yer aldı ğı kitle veya grup, ki şinin motivasyonunu artırmaktadır. Ki şinin yanlı ş veya do ğru yapma eğilimini kitle/ grup olumlu veya olumsuz yönde etkilemektedir.

Göksu ve arkada şları, güvenlik birimlerinin, toplantı ve gösteri yürüyü şlerine müdahale ederken, idari, siyasi, sosyal bazı faktörlerin etkisi altında kaldı ğını belirtmektedirler. Önceki olaylarda elde edilen deneyimler, sonraki olaylarda güvenlik birimlerinin davranı şlarını etkilemektedir. 103

Della Porta ve Reiter, güvenlik kuvvetlerinin sosyal olaylara müdahale ederken önce kendi bilgisi ve takdirine; sonra kural ve düzenlemelere göre hareket etti ğini belirtmektedir. 104

Protesto taktikleri, güvenlik birimlerinin taktiklerini de etkilemektedir.

Örne ğin, göstericilerin saldırgan veya ılımlı bir tutum sergilemesi, güvenlik kuvvetlerinin sert veya esnek olmasına neden olacaktır. Polisin esnek davranı şı kalabalık tarafından hem olumlu anla şılacak hem de toplum tarafından

102 Gustave Le Bon, Kitleler Psikolojisi , Hayat Y., İstanbul, 2001. 103 Göksu ve di ğerleri, 2003, s. 43- 55. 104 Della Porta ve Reiter (1997, s. 28) den aktaran: Göksu ve di ğerleri, 2003, s. 60.

109 desteklenecektir. Polisin yumu şak davranması uzun vadede bazen göstericileri şiddete yöneltebilecektir. 105

Waddington’un ifadeleri ile “gösteri yürüyü şlerinde, normalde her iki taraf da çatı şmaya girmek istemez. Göstericiler orada anayasal- evrensel haklarını kullanmakta, güvenlik kuvvetleri de görevini yapmaktadır”. Aslında burada anlatılan, seviyeli gösteri için geçerlidir; profesyonel protestocular ise, problem

çıkarmak için fırsat kollamaktadır.106

105 Göksu ve di ğerleri, 2003, s. 60. 106 Waddington (Libery and Order: Policing Public Order in a Capital City, UCL Press, London, 1994, s. 112- 113) dan aktaran: Göksu ve di ğerleri, 2003, s. 58.

110 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ÇEVREC İ TOPLUMSAL HAREKET OLARAK GREENPEACE- TÜRK İYE

HAREKET İ ÜZER İNE B İR ALAN ARA ŞTIRMASI

3.1 ARA ŞTIRMAYA İLİŞ KİN GENEL B İLG İLER

Üçüncü bölüm iki ana kısımdan olu şmaktadır. Birinci kısımda ara ştırma konusu olan Greenpeace hakkında genel bilgiler verilecektir. Aynı kısım içerisinde, ara ştırmanın amacı, önemi ve yöntemi de ele alınacaktır. Bu bölümün ikinci kısmında ise, ara ştırma verilerinin ve bulgularının de ğerlendirilmesi yapılacaktır.

Son olarak da genel de ğerlendirme yapılacaktır.

Greenpeace’in Türkiye’deki çevre hareketlerini inceleme amacını ta şıyan bu ara ştırma, ampirik bir ara ştırma niteli ği ta şımaktadır. Bu ara ştırmayla, Greenpeace’in

Türkiye’deki çevreci hareketlerini incelemeye, ara ştırmaya ve sonuçlar çıkarılmaya

çalı şılmı ştır.

“Greenpeace eylemcilerini arada bir ortaya çıkıp ortalı ğı karı ştıran bir grup maceracı olarak görenler vardır. Oysa her eylem, uzun ve yoğun ara ştırmalara ve

çalı şmalara” 1 dayanmaktadır. Yapılan her bir çevreci toplumsal hareket aslında, yürütülen kampanya gere ğidir. Çevre ile ilgili her olayda Greenpeace yer almamaktadır, örne ğin; Ankara’da “Papazın Ba ğı” adlı yerdeki a ğaçlar kesilmek

1 Greenpeace, , (07.08.2005).

111 istenmi şti ve Greenpeace hiçbir faaliyette bulunmamı ştı, çünkü o konu ile ilgili do ğrudan ba ğlantılı bir kampanyası yoktu. 2

‘Kuramsal Çerçeve’ bölümünde de belirtildi ği gibi, Greenpeace çevre hareketini açıklamakta Kaynak Mobilizasyonu Teorisi (KMT) kullanılmı ştır.

İstanbul’daki Greenpeace Akdeniz Ofisine 4 kez gidilmi ştir. Bu gidi şlerde toplanan verilerde, KMT’ye uygun olarak Greenpeace’e katılımın gönüllülük esasına dayandı ğı ve çalı şmaların daha çok bireysel bazda yürütüldü ğü gözlenmi ştir.

Sosyal hareketlerin ba şarısının, onlar için ayrılan kaynaklara ba ğlı oldu ğu teoride vurgulanmaktadır. Greenpeace’de de kaynaklar, hareketi savunan katılımcılardan gelmektedir. Kaynak denince, para, zaman ve yetenek anla şılmalıdır.

Para, gönüllülerin ba ğışlarından gelmektedir, ayrıca insanlar severek ve isteyerek

Greenpeace’e zamanlarını ayırmaktadırlar. Buradaki yetenek ise, hem hedeflere ula şabilme yetene ği hem de gönüllülerin payla şmak istedikleri yetenek anlamındadır.

Örne ğin; iyi derecede yabancı dili olanlar tercüme ile, avukat olanlar mesleki tecrübeleri ile yardımcı olmaktadırlar.

Teoriye uygun olarak, Greenpeace’de sivil toplumun önemi vurgulanmakta, kampanyaların ba şarısı için sürekli liderlik ve organizasyon gerektirmektedir.

Bireyler hareketlere, bunun sonucu olu şacak faydaları (temiz ve barı ş dolu bir gelecek) dü şünerek katılmaktadırlar.

2 Tuna Türkmen (Kaynak Geli ştirme Sorumlusu), Şahsi görü şme, 10.04.2004 tarihli Greenpeace Tanı şma Toplantısı, Greenpeace Akdeniz Ofisi - İstanbul.

112 3.1.1 Greenpeace Hakkında Genel Bilgiler

3.1.1.1 Greenpeace’in Amacı ve Tarihçesi

Greenpeace; Avrupa’dan, Amerika’ya, Asya’dan ve Pasifik'e kadar dünyaya yayılmı ş ofisleriyle (24 ulusal ve 4 bölgesel ofis) kar amacı gütmeyen bir çevre kurulu şudur. 3 Greenpeace yasal zeminde, uluslararası bir çevre vakfıdır. 4

Greenpeace’in dünyanın 101 ülkesinde 2 milyon 800 bin destekçisi vardır.

Greenpeace; çevrenin gelecek ku şaklar için korunması konusunda faaliyetler yürütmektedir. Greenpeace, temiz ve barı ş dolu bir gelecek amaçlamaktadır.

Greenpeace, çevre katliamlarına kar şı güçlü bir mücadele vermektedir.

Greenpeace, çevre suçlarına şiddet içermeyen do ğrudan eylemlerle tanıklık etmekte ve bunları basın aracılı ğıyla gündeme getirmektedir.

Greenpeace, 15 Eylül 1971 tarihinde ABD’nin, Aleut Adalarında yer alan nükleer deneme adası Amçitka'da yaptı ğı nükleer denemelere kar şı mücadele eden birkaç insanın (24 metrelik bir balıkçı teknesinde 12 5 ki şi vardı) çabasıyla do ğmu ştur. On iki ki şilik ilk ekipte yer alan Bill Darnell’in (sosyal hizmet görevlisi)

önerisi üzerine, “ekolojik endi şeleri ve nükleerden arınmı ş bir dünya özlemleri ile

3 Greenpeace, , (07.08.2005). 4 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005). 5 , Dave Birmingham, Richard Fineberg, Lyle Thurston, Terry Simmons, John Cormack, Robert Hunter, Bill Darnell, Patrick Moore, Bob Cummings, Ben Metcalfe, Bob Keziere.

113 ba ğlantılı bir isim” 6 anlamına gelen; “ Greenpeace (Ye şilbarı ş)” ismini kendilerine seçtiler.

Greenpeace daha sonra Fransa'nın nükleer denemelerine (Fransa, Moruroa bölgesinde 1972- 1975 tarihleri arasında nükleer denemeler yapmı ş, Greenpeace nükleer denemeleri protesto etmek için tekneyle Moruroa’ya gitmi şti) 7, Sovyetler

Birli ği ve Japonya'nın ticari balina avcılı ğına (birçok türü balinacılık sanayisi tarafından yok edilmenin e şiğine gelmi ş balinaların içler acısı durumu Greenpeace tarafından fark edilmi ş, okyanusun ortasında balina avcı filolarına kar şı çıkmak için avcılarla balinalar arasına girilmi ştir) 8, Norveçlilerin yavru fok katliamına 9

(Newfoundland yöresindeki beyaz fok yavruları, her yıl Norveç ve Kanadalı avcılar tarafından katledilmekteydi. 1976 yılında, katliamı önlemek için, yavru fokların

üstüne boya püskürtmü ştü, böylece kürkleri i şe yaramayacaktı) kar şı sürdürülen ilk eylem ve çalı şmalardan sonra, aynı ideallerle dünyayı tehdit eden ba şka çevre sorunlarını da çalı şma konularına katarak yoluna devam etmi ştir.

Greenpeace, Jim Bohlen ve tarafından “Don’t Make a Wave” ismiyle kuruldu. Kurucuları 1967 yılında ABD’den Kanada’ya göç etmi şlerdi.

Sebep, ABD’nin nükleer silah programına kar şı çıkmaları ve Vietnam sava şına

ülkenin katılmasıydı. Bohlen ve Stowe, Sierra Club’un Vancouver şubesinin kurulmasında görev aldılar. Bu şube ba ğımsız olmakla birilikte Bohlen ve Stowe, merkez şubenin onayı olmadan herhangi bir faaliyet düzenleyemiyorlardı. 1969’da

ABD’nin yeraltı nükleer testleri ile ilgilenmeye ba şladılar. Testlerin yerküreye zararlı

6 Greenpeace, , (07.08.2005). 7 Michael Brown ve John May, Greenpeace Ye şil Barı şın Öyküsü , (Çev. Sabir Yücesoy) Metis Y., İstanbul, 1992, s. 30- 52. 8 Brown ve May, a.g.e., s. 53- 54. 9 Brown ve May, a.g.e., s. 69- 71.

114 olacaklarına inanmı şlardı. Sierra Club temsilcileri olarak bir gemi yola çıkararak bu olayı protesto edeceklerini merkez şubeye söylediler. 10

Sierra Club bu iki ki şiye izin vermeyince bunlar da 1970’de “Don’t Make a

Wave” isimli kurulu şu kurdular ve kurulu şun tek amacı Amchitka’daki nükleer testleri engellemekti. 1972’de ismi Greenpeace olarak de ğiştirildi ve daha geni ş bir amaç benimsendi.

Quaker de ğerleri ve inançları Greenpeace üzerinde etkili olmu ştur. “Don’t

Make a Wave” komitesinin kurucu üyelerinin birço ğu Quaker idi.

1970’lerin ortasında tüm dünyada Greenpeace ismini ta şıyan örgütler mantar gibi ço ğalıyordu. 1977’de Vancouver’da bunları merkezile ştirmek için çabalar yapıldıysa da bu ancak 1979’da mümkün oldu ve Greenpeace International şemsiyesi altında koordinasyon sa ğlandı.

Greenpeace’e hakim olan çevrecilik anlayı şı 1970’lerde moda olan görü şlerden olu şuyordu. “The Don’t Make a Wave” komitesi ve Greenpeace, Sierra

Club’un sava ş ve nükleer silah kar şıtı anlayı şını benimsemi ş, daha sonra ise çevre sorunlarına kar şı duyarlı bir yakla şım göstermi ştir. Hem de barı ş ve anti-nükleer silah aleyhtarlı ğı yapılıyordu.

10 JoAnn Carmin and Deborah B Balser, “Selecting repertoires of action in environmental movement organizations”, Organization & Environment; Dec 2002; 15, 4; s. 365- 388.

115 3.1.1.2 Greenpeace’in İlkeleri ve Çalı şma Tarzı

3.1.1.2.1 İlkeleri

Greenpeace, küresel çevre suçlarına- sorunlarına tanıklık ederek, ye şil ve barı şçıl bir gelecek adına çözümler bulmak amacıyla şiddet içermeyen- yaratıcı eylemlere ba şvuran, kampanya yürüten ba ğımsız bir çevreci sivil toplum kurulu şudur. 11

Aşağıdaki ilkeler Greenpeace’in resmi internet sitesinden alınan ve şahsi görü şmeler sonucu edinilen veriler do ğrultusunda hazırlanmı ştır.

* Kampanyalar Yürütme

“Greenpeace, bilimsel verilere dayanan kampanyalar yürütmektedir.” 12

Kampanyalar do ğrultusunda yapılan çevreci hareketler; yapılan analizler, raporlar ve yetkililerle görü şmelerin sonucu ortaya çıkmaktadır.

* Gelir Politikası

Greenpeace çalı şmalarını ba ğımsız olarak yapabilmek için hükümetlerden,

şirketlerden veya siyasi partilerden para deste ği kabul etmemektedir. Greenpeace hedefleri veya saygınlı ğıyla uyu şmayan ba ğışları da kabul etmemektedir. Greenpeace bireysel destekçilerin gönüllü ba ğışlarından destek almaktadır. 13

11 Greenpeace, , (07.08.2005). 12 Greenpeace, a.g.k., (07.08.2005). 13 Greenpeace, , (07.08.2005).

116 * Şiddetsiz, do ğrudan eylem

Greenpeace, şiddetten arınmı ş eylem tarzını sürdürmektedir. Gerekti ği zaman do ğrudan eylemlerde de bulunmaktadır. Örne ğin; balina avını çe şitli araçlarla engellemek, radyoaktif, toksik vb. bir madde transferini engellenmek gibi... 14

* Pasif direni ş ya da blokaj yapma

Amaçlanan hedeflere ula şmakta; “pasif direni ş” ya da “blokaj yapma” yöntemleri kullanılmakta ve müdahalelere kar şılık verilmemektedir.

* Siyasi ba ğımsızlık

Greenpeace siyasi ba ğımsızlık ilkesine ba ğlıdır. Çevresel tehditlerini ortaya

çıkarırken ve çözümler üretirken Greenpeace'in sürekli bir orta ğı yoktur. 15

* Tanıklık etme

1971 yılında Birle şik Devletler hükümetinin, yeraltı nükleer testler gerçekle ştirdi ği Amchitka adasına gidilmesinde oldu ğu gibi "tanıklık etme" gelene ği

Greenpeace’te bugün de devam etmektedir. Quaker mezhebine ba ğlı bir çift olan

Irving -, “tanıklık etme” prensibini Greenpeace’e kazandırmı şlardır. 16

14 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005). 15 Greenpeace, , (07.08.2005). 16 Brown ve May, 1992, s. 19- 28.

117 3.1.1.2.2 Çalı şma Tarzı:

Greenpeace, ülke ve bölge ofisleri aracılı ğıyla tüm dünyada hedeflenen kampanyaları yürütür. 17

Greenpeace’in ulusal bürolarının temsilcileri yılda bir kez Greenpeace politikalarını ve önceliklerini kararla ştırmak, bütçeleri belirlemek ve yönetim kurulu

üyelerini seçmek için bir araya gelmektedir. Konsey toplantıları dı şındaki acil uluslararası kararlar, uluslararası yönetim-denetim kurulunca alınmaktadır. Bu tip toplantılarda Greenpeace’in kampanyaları belirlenmekte ve öncelikleri saptanmaktadır. Bu ülkelerde gönüllü çalı şma gruplarıyla kurulan ili şkilerle kampanyalar yürütülmektedir. Ba şlangıç a şamasında Greenpeace temsilcileri ilk ili şkileri ve ara ştırmaları olu şturmak üzere herhangi bir ülkeye giderler, bu amaçla

Greenpeace gemisi söz konusu ülkeye bir tanı şma ziyareti yapar. Ülkedeki çalı şma

öncelikleri ve i şbirli ği olanakları belirlendikten sonra kampanyalar ba şlar. 18

Greenpeace eylemcileri şişme botlarını tehlikeli atık ve nükleer varillerin altına sürmü ş, nükleer deneme bölgelerine girmi ş, zehirli atık borularını tıkamı ş, kendilerini balina ile zıpkın arasında siper etmi ş, yüksek köprülerde afi şler asmı şlardır. Bu şiddet içermeyen protesto hareketleri yetkilileri ve endüstrileri de ğişikli ğe zorlamaktadır.

Greenpeace, İngiltere Exeter Üniversitesi’ndeki Greenpeace laboratuarı nda kampanyaların bilimsel tarafını yürütmektedir. Veriler, bulgular burada analiz

17 Greenpeace, , (07.08.2005). 18 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005).

118 edilmektedir. Burada tarafsız ve bilimsel çalı şmalar yapılmaktadır. Greenpeace bugüne kadar kampanya çalı şmalarını destekleyen, binlerce bilimsel rapor yayınlamı ştır. 19

19 Greenpeace, , (07.08.2005).

119 3.1.1.3 Greenpeace’in Küresel Bazdaki Faaliyetleri

Greenpeace’in dünyada yürüttü ğü kampanyalar sonucu kazandı ğı bazı küresel ba şarılar a şağıda sıralanmı ştır. 20

- İlk Greenpeace eyleminin ardından ABD’nin Alaska’da nükleer

denemelerinden (1971) ve Fransa’nın atmosferdeki atom bombası

denemelerinden vazgeçmesi (1975),

- Kanada’daki eylemler sonucunda, Avrupa Komisyonu’nun yavru fok

kürkü ithalatını yasaklaması (1982),

- Okyanuslarda akıntı a ğlarıyla avlanmaya kar şı Birle şmi ş Milletler

yasa ğının kabul edilmesi (1989),

- Antarktika'nın bir Dünya Parkı ilan edilmesiyle birlikte petrol gibi

do ğal kaynaklarının sömürülmesinin yasaklanması (ayrıca, Antarktika'da

mineral çıkarma konusunda 1991 yılında 50 yıllık bir yasaklama

getirilmi ştir),

- Londra Sözle şmesi’nin (1983) yürürlü ğe girmesiyle denizlere toksik ve

radyoaktif atık bo şaltımının yasaklanması (1993),

- Türlerin yok olmasına yol açan ticari balina avcılı ğının 1982 yılında

sınırlandırılmasından sonra, Antarktika balina sı ğına ğının kurulması

(1994),

- Shell’e ait Brent Spar petrol platformunun 1995’te Kuzey Denizi’ne

batırılmasının engellenmesinden sonra, benzer tesislerin Kuzey

Atlantik’te denize batırılmasının yasaklanması (1998),

20 Greenpeace, , (07.08.2005).

120 - Dünya çapında her türlü nükleer silah testinin ve Atom Bombası

denemelerinin yasaklanması (1996),

- Birle şmi ş Milletler’in “Kalıcı organik kirleticilere kaynakta son

verilmesi” için hazırladı ğı tasla ğın 2001 yılında 151 ülke tarafından

imzalanması,

- 2004 yılında ise Greenpeace ve di ğer çevre grupları, Rusya’nın Kyoto

Protokolu’nu imzalayarak dünya üzerinde küresel iklim de ğişikli ğini

engellemek üzere yapılan ilk anla şmanın geçerlilik kazanmasını

sa ğlanmı ştır. Ayrıca, tehlikeli atık ticaretini düzenleyen Basel

anla şmasının, hurda gemileri de atık kapsamına alması sa ğlanmı ştır,

- Az geli şmi ş ve geli şmekte olan ülkelere toksik atık ihracatının

(ticaretinin) yasaklanması,

- Radyoaktif ve endüstriyel atıklar ile kullanım dı şı kalmı ş petrol

tesisatlarının denize atılması yasa ğı,

- Açık denizde sürüklenen a ğlarla yapılan büyük ölçekli balık avının sona

erdirilmesi,

- Dünya balık yataklarının daha iyi kullanılmasını sa ğlayan bir Birle şmi ş

Milletler Anla şmasının yapılması,

- Ticari amaçlı balina avı moratoryumu.

Greenpeace’in dünyada halen yürüttü ğü kampanyalardan bazıları şunlardır: 21

- Okyanuslar ve ya şlı ormanların korunması kampanyası,

21 Greenpeace, , (07.08.2005).

121 - İklim de ğişikli ğini durdurabilmek için fosil yakıtların kademeli olarak

sonlandırılması ve yenilenebilir enerjilerin te şvik edilmesi kampanyası,

- Nükleer silahlanma ve nükleer kirlili ğe son verilmesi kampanyası,

- Zehirli kimyasalların ortadan kaldırılması kampanyası,

- Genleri ile oynanmı ş organizmaların do ğaya bırakılmasının önlenmesi

kampanyası.

3.1.1.4 Greenpeace’in Türkiye’deki Faaliyetleri (Greenpeace Akdeniz Ofisi)

Greenpeace Akdeniz Bölge Ofisi , Akdeniz’i tehdit eden kirlili ğin boyutlarının ürkütücü düzeye ula şması üzerine kurulmu ştur.

Greenpeace Akdeniz Bölge Ofisi, Greenpeace’in on yıl süreyle yürüttü ğü

Akdeniz Kampanyası'nın ardından 1995 yılında açılmı ştır.

Greenpeace International 1984'te, Akdeniz kampanyasının hangi konuları vurgulaması gerekti ğini belirlemek için bir ara ştırma programı olu şturmu ştu. Bu ara ştırma programı çerçevesinde kampanya sorumluları, ileri sürdükleri dü şüncelerini destekleyebilecekleri dört konuda kampanya yürütmeye karar vermi şlerdir. Toksik kirlili ğin önlenmesi kampanyası, balıkçılı ğın denetlenmesi kampanyası, do ğal ya şam alanlarına yönelik tehditlere önlem alma kampanyası ve nükleer tesis, silah, atıkların tehlikesine dikkat çekme kampanyası.

1986'da bir Greenpeace gemisinin Batı Akdeniz'de yaptı ğı (ilk) turda,

Akdeniz Devletleri’nin 1975'de ba şlatılan Birle şmi ş Milletler Akdeniz Eylem Planı

çerçevesinde aldıkları kararları uygulamadıklarını gözlemlemi ştir. 10 yıllık süre

122 içerisinde, deniz kirletilmi ş ve do ğal ya şam tahrip olmu ştu. 1995 yılında, anla şmanın

üzerinden 20 yıl geçmesine ra ğmen, farklı bir geli şme olmamı ştı. Bu ilk gezi, on

Akdeniz ülkesinde ( İspanya, Yunanistan, İtalya, Tunus, Fransa, Türkiye, İsrail,

Lübnan, Güney Kıbrıs ve Malta) etkinlik gösteren Greenpeace çalışmaları ile, bölge

çapında bir kampanyaya dönü ştü. Greenpeace Akdeniz Bölge Ofisinin öncelikli amacı, Birle şmi ş Milletler deklarasyonunun uygulanması ve Akdeniz Bölgesinin bütün olarak etkin korunmasıdır. 22

İdari merkezi Malta'da olan Greenpeace Akdeniz Bölge Ofisi, Türkiye,

Lübnan, İsrail, Malta gibi daha önceden bir ulusal Greenpeace ofisi bulunmayan

Akdeniz ülkelerinde faaliyet göstermekteydi. Ancak, 1997 yılının Nisan ayında

İstanbul'da açılan Greenpeace Akdeniz Ofisi ile Greenpeace Türkiye'de, önceleri

Enerji Kampanyası ve Toksik Maddeler Kampanyası olmak üzere iki kampanya yürütmü ş23 , bu kampanyalara günün şartlarına göre yeni kampanyalar eklenmi ştir.

Akdeniz’deki Greenpeace Büroları:

Greenpeace Fransa (Paris) - 1976

Greenpeace İspanya (Madrid ) -1984

Greenpeace İtalya (Roma ) - 1986

Greenpeace Yunanistan (Atina ) - 1991

Greenpeace Tunus (Tunus ) - 1992

Greenpeace Akdeniz Bölge Ofisi (Malta) - 1995

Greenpeace Akdeniz Ofisi (İstanbul) - 1997

22 Greenpeace, , (07.08.2005). 23 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005).

123 Greenpeace Akdeniz Ofisi’nin çalı şma alanları a şağıda belirtilmi ştir.

• Akdeniz’in korunması,

• Bölgenin nükleer silahlardan arınması,

• Çevrenin toksik atıktan koruması,

• "Temiz üretim" teknolojilerinin, sanayiler ve sanayiciler tarafından kullanılmasının te şvik edilmesi,

• İklim de ğişikli ğinin engellenmesi için, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasının sa ğlaması. 24

Greenpeace Akdeniz Ofisi’nde görevli ki şiler tez çalı şması süresince zaman zaman de ğişmi ş, 2006 yılı itibariyle a şağıda belirtilen görev da ğılımına göre ki şiler

çalı şmaktadır:

Ahmet Bekta ş Genel Direktör

Aslıhan Tümer Nükleer Silahsızlanma Kampanyası Sorumlusu

Banu Dökmeciba şı Toksik Maddeler Kampanyası Sorumlusu

Hilal Atıcı Enerji Kampanyası Sorumlusu

Erdem Vardar Gemi Sökümü Kampanyası Sorumlusu

Güne ş Yıldırım Kaynak Geli ştirme Sorumlusu

Ye şim Aslan Medya& İleti şim Sorumlusu

Dilek Aldemir İdari İş ler Sorumlusu

Bilge Öztürk Yüzyüze Projesi Koordinatörü

Erhan Çokkeçeci Yüzyüze Projesi Koordinatörü

24 Greenpeace, , (07.08.2005).

124 Murat Kara Destek Servisi Koordinatörü

Figen Demira ğlı Genel Direktör Asistanı 25

Greenpeace’in Türkiye’de yürüttü ğü kampanyalar sonucu kazandı ğı bazı ba şarılar a şağıda sıralanmı ştır.

Bir Greenpeace gemisinin Türkiye’ye -İstanbul- ilk ziyareti 1992 yılında olmu ştur. Türk halkı ve hükümet yetkilileri sıcak bir kar şılama yapmı şlardır. 26

Greenpeace, Türkiye'de ilk çevre hareketini 4 Eylül 1992'de gerçekle ştirmi ştir. MV Sirius gemisi İzmir Limanı'na, nükleer kar şıtı bir afi şle girmi ştir. 27

Greenpeace, 1993 ile 2001 yılları arasında Türkiye'de toplam 36 çevreci hareket gerçekle ştirmi ştir. Greenpeace'in 2001–2002 yıllarındaki hareketleri arasında; Türkiye'nin 11 ilinde 3500 kilometrelik Temiz Üretim Turunu gerçekle ştirmesi ve Sinop’taki depolardan gizlice alınan 2 varil zehirli atı ğın,

İtalya'ya götürülerek Çevre Bakanlı ğı önüne bırakması sayılabilir. 28

2004 yılında, hurda gemiler, tehlikeli atık kapsamına alınmı ştır. Yine aynı yıl

Denizcilik Müste şarlı ğı hurda gemilerin sökümü il ilgili yeni bir yönetmelik yayınlamı ştır. 29

“Türkiye, 2003 yılında geli şmi ş ülkelerden geli şmekte olan

ülkelere yapılan Tehlikeli Atık Ticareti’ni önleyen Basel

25 Greenpeace, , (06.05.2006). 26 Greenpeace, , (07.08.2005). 27 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005). 28 Arkabahçe Yayıncılık, a.g.k., (07.08.2005). 29 Greenpeace, , (07.08.2005).

125 Anla şması’ndaki de ğişikli ği onaylamı ştır. Akdeniz’deki kirlili ği

durdurma ve önleme amacı güden Barcelona Anla şması’nın altı

protokolünden dördü Meclis’ten geçerek onaylanmı ştır (2002). 1997

yılında ise, Petrol-İş ’in deste ğiyle Petkim’in klor üretim sürecinde

kullandı ğı cıvalı yöntem yerine alternatif yönteme geçmesi

sa ğlanmı ştır.” 30

3.1.1.4.1 Greenpeace Akdeniz Ofisi’nin Kampanyaları

İlkeler bölümünde bahsedildi ği gibi Greenpeace, hedefledi ği amaçlarına ula şmak için kampanyalar bazında hareket etmektedir.

Şu anda tüm dünyada süren küresel ve bölgesel kampanya içinde, nükleer enerji ve silahların kullanımının önlenmesi, (ya ğmur) ormanlarının korunması, balina vb. nesli tehlikede olan memelilerin kurtarılması, okyanusların ve deniz kirlili ğinin

önlenmesi gibi kampanyalar öne çıkmaktadır.

Mevcut kampanyalara, günün şartlarına göre yeni kampanyalar eklenmektedir. En yeni eklenen kampanyalara iyi bir örnek, genetik de ğiştirilmeye maruz kalmı ş ürünlerin kullanılmasına kar şı yürütülen kampanyadır. 31 Greenpeace’in

Türkiye’de yürüttü ğü kampanyalar ise a şağıda ayrıntıları ile ele alınmı ştır.

30 Greenpeace, , (07.08.2005). 31 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005).

126 3.1.1.4.1.1 Enerji Kampanyası

20. yüzyılda, dünyada ya şanan çevre kirlili ğinin, enerji üretimi ve tüketimi sonucu ortaya çıktı ğı savunulmaktadır. Çernobil nükleer santralinin etkileri (1986), termik santraller ve fosil yakıt kullanımı, karbondioksit artı şına yol açtı ğı bunun ise iklim de ğişikli ğini hızlandırdı ğı belirtilmektedir. 32

- İklim De ğişimi/ Küresel Isınma

Petrol, kömür ve do ğalgaz gibi fosil yakıtların yo ğun kullanımı sonucu, atmosferde ba şta karbondioksit olmak üzere, sera etkisi yapan gazların miktarı giderek artmaktadır. Normal ko şullarda bu gazlar bir battaniye gibi dünyanın etrafını sarar ve ya şam için gerekli olan sıcaklık bu battaniyenin altında korunur. Fakat endüstri devrimiyle ba şlayan fosil yakıt ba ğımlılı ğı nedeniyle atmosferde biriken karbondioksit, bu battaniyeyi kalınla ştırarak dünyanın ortalama sıcaklı ğını arttırmaya ba şlamı ştır.

İklim de ğişikli ği ile birlikte deniz seviyesinin yükselmesi sonucunda, ba şta ada devletleri olmak üzere, milyonlarca insanın ya şadı ğı yerle şim yerlerinin, tarım alanlarının sular altında kalması ve tatlı su kaynaklarının tuzlanması söz konusudur.

Kuraklık, sıcak dalgaları, şiddetli ya ğışlar, seller gibi do ğa olaylarında artı ş beklenmektedir. İklim de ğişikliklerine uyum gösteremeyen türlerin barınma, beslenme gibi sorunlar ya şayarak göç etmesi ya da göç edemeyerek yok olması söz konusudur. Yükselen ortalama sıcaklı ğa ba ğlı olarak çe şitli zararlılarda ve sıtma gibi hastalıklarda artı ş beklenmektedir. 33

32 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005). 33 Greenpeace, , (07.08.2005).

127 - Nükleer Enerji

Güvenli bir nükleer santral kurmak sadece bir efsanedir. Greenpeace, nükleer enerjinin kullanımı, atıklarının i şlenmesi ve gömülmesine kar şı kampanya yürütmektedir.

Ticari endi şeler yüzünden gizlenen çok sayıda radyasyon sızıntısı ve kazanın oldu ğu ifade edilmektedir. İstatistiklerin ve tıbbi olanakların yetersizli ği nedeniyle belgelenemeyen radyasyona ba ğlı kanser, genetik bozukluk, dü şük ve sakat do ğumlar nükleer enerjinin olumsuz sonuçlarından sadece bir kaçıdır.

“Greenpeace'in 26 yıldır atom bombası denemelerine kar şı yürüttü ğü kampanya, Kapsamlı Deneme Yasa ğı Anla şması'nın 1996'da imzalanmasıyla ba şarıya ula şmı ştır.” 34

- Temiz (Yenilenebilir) Enerji:

Yenilenebilir enerji kaynakları, gelece ğe tükenmeden ula şabilecek kaynaklardır. Güne ş, rüzgar, jeotermal, gel-git, biyokütle, biyogaz ve su gücünden yararlanılarak elde edilen enerjiler bu sınıfta yer almaktadır.

Yenilenebilir enerji kaynakları daha ucuzdur. Türkiye, gelece ğin enerjisi olan güne ş, rüzgar, su, biyokütle ve jeotermal enerji açısından son derecede zengin olan bir ülke oldu ğu halde, bunlar etkin olarak kullanılamamaktadır.

34 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005).

128 - Fosil yakıtlar

“Fosil yakıtlar, çürüyen tarih öncesi bitki ve hayvanlardan milyonlarca yılda olu şmu ş, kömür, petrol ve do ğalgaz gibi yakıtlardır. Fosil yakıtlar yenilenebilir kaynaklar de ğillerdir.” 35

Fosil yakıtların kullanılması sonucu karbondioksit gazı ortaya çıkmaktadır.

Karbondioksit, iklim de ğişikli ğini tetikleyen gazlardan biridir.

Greenpeace’e göre sürdürülebilir bir gelecek için, yenilenebilir enerji kaynakları kullanılmalıdır.

Sera gazı emisyonlarının yüzde 54’ü enerji sektöründen, yüzde 14’ü de trafikten kaynaklanmaktadır. Greenpeace Akdeniz Ofisi, Türkiye’nin iklim de ğişikli ğine neden olmayacak temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına, enerji verimlili ği uygulamalarına ve toplu ta şımacılı ğa önem vermesini istemektedir. Bu amaçla, yenilenebilir enerji yasasının bir an önce yürürlü ğe girmesini istememi ş ve anılan yasa 2005 yılının Mayıs ayında yürürlü ğe girmi ştir. 36

3.1.1.4.1.2 Toksik Maddeler Kampanyası

Her gün sanayi tesisleri, milyonlarca ton atı ğı çevreye bo şaltmaktadır. Bu atıkların ço ğu toksik maddeler içermektedir. Yıllarca sanayiler atıklarını hiç bir

önlem almadan etrafa atmı şlardır. Sanayiler, atık suları için arıtma tesisleri, bacalar için filtre sistemleri gibi teknolojileri hayata geçirmi şlerdir. 37

35 Greenpeace, , (07.08.2005). 36 Greenpeace, a.g.k, (07.08.2005). 37 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005).

129 Biyolojik atıklar -kanalizasyon suları gibi- do ğada bozunabildiklerinden

çevreye zararsızdırlar. Toksik maddeler, a ğır metaller ve kararlı organik kimyasallar içerdi ğinden, arıtma bahanesi ile yapılan çe şitli kimyasal i şlemler sonucunda atıklar sadece biçim de ğiştirmektedirler. 38

- Temiz Üretim

Temiz Üretim, atıklardan ve kimyasal kirlilikten kurtulmak için izlenmesi gereken do ğru atık yönetimi politikasıdır. Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla; tehlikeli atık çıkarmadan, zehirli kimyasallar kullanmadan ihtiyaç ürünlerini üretme biçimidir.

Temiz üretim, ürün tasarımından ambalajına kadar uzanan bir süreçtir. 39

Evsel Atıklar: Ev kökenli atıklardan kurtulmak için, atıkları kaynakta azaltma, atıkları yeniden kullanma ve atıkları geri kazanma gibi yöntemler kullanılmaktadır.

Klinik Atıklar: Tıbbı atıkların (ço ğu pvc kökenli hastane malzemeleridir) bertarafı için öncelikle kaynakta azaltma ve alternatif malzemelerin kullanımı önemlidir.

Çıkan atıkların yok edilmesi için ise alternatif teknolojiler mevcuttur. (otoklav, mirodalga gibi )

Bu atıkların yakılması gibi çözümler, yaydıkları dioksin ve a ğır metaller nedeniyle son derece tehlikeli ve zararlıdır.

38 Greenpeace, , (07.08.2005). 39 Greenpeace, , (07.08.2005).

130 Tehlikeli Atıklar: Endüstri kaynaklı atıklar ile ilgili izlenecek tek yöntem atıkların kaynakta çıkmasını engellemek, yani Temiz Üretim’ e geçmektir. 40

Bir kere kullanılıp atılan pet şişeler de ğil, depozitolu cam şişeler kullanılmalıdır. PVC ürünler satın alınmamalıdır, uzun süre kullanılan depozitolu ambalajı olan ürünler satın alınmalıdır. Evde çöpler; organik maddeler (sebze, meyve atıkları gibi) ve yeniden de ğerlendirilebilir maddeler (cam, ka ğıt gibi) şeklinde ayrılmalıdır. Kullanılmı ş boya kutuları ve piller gibi tehlikeli atıklar kesinlikle çöpe atılmamalıdır. 41

- Sıfır Atık Sıfır Atık, “atık yakma” veya “gömme” ihtiyacını ortadan kaldıran, atı ğa kar şı yeni bir bakı ş açısıdır. Sıfır Atık, dünya çapındaki toplulukların, hükümetlerin ve i ş

çevrelerinin deste ğini gittikçe daha fazla kazanmaktadır. Atık yönetiminde bir düzenleme prensibi olan Sıfır Atık, uygulayıcılara atıkların devamlı minimizasyonu için hedefler sa ğlamayı amaçlamaktadır. 42

“Atık yakma tesisleri ile sanayilerin atık sorunlarının üstü örtülmektedir.

Ürettikleri ürünlerin sorumlulu ğundan kurtularak, kirli ve savurgan üretim süreçlerine devam etmektedirler.” 43

“Eskiden yakmak, atık maddelerden kurtulmanın en etkin yolu olarak kabul edilirdi. Ancak endüstrile şmenin ba şlamasından bu yana atıkların yapısı hızla de ğişti.

Bugün kimyasalların ve plastiklerin seri üretimi atık yakmayı karma şık, maliyetli ve

40 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005). 41 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005). 42 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005). 43 Greenpeace, , (07.08.2005).

131 çok kirletici bir bertaraf yöntemi haline getirdi.” 44 Hem atık yakma tesisleri hem de düzenli depolama alanları, atık sorununa yanlı ş yönlendirilmi ş çözüm yakla şımlarıdır.

- PVC

“Vinyl" olarak da adlandırılan PVC, dünyada en çok kullanılan ayrıca

çevreye en çok zarar veren plastik türü arasındadır. 45 PVC’nin oyuncaklar, ambalajlar, şişeler, kablolar, borular ve yer dö şemeleri gibi çok geni ş kullanım alanı bulunmaktadır.

“PVC, dünyanın en büyük dioksin kaynaklarındandır. Dioksin kansere yol açmaktadır. Bu kimyasalların Stockholm Konvansiyonu aracılı ğı ile küresel düzeyde ortadan kaldırılması hedeflenmi ştir.” 46

PVC’nin geri dönü şümü, ekonomik açıdan ve teknik açıdan çok zordur.

PVC’nin büyük bir bölümü indirgenmekte veya bahçe bankları ve otoban bariyerleri gibi ürünlerin yapımında faydalanılmaktadır. 47

3.1.1.4.1.3 Sava şa Hayır Kampanyası

Greenpeace, sava ş kar şıtlı ğını her fırsatta dile getirmektedir. Dünyadaki her sorunun barı şçıl yöntemlerle çözülebilece ğine inanmakta, uluslararası kurulu şlara ve anla şmalara öncelik verilmesi gerekti ğini savunmaktadır.

44 Greenpeace, a.g.k., (07.08.2005). 45 Greenpeace, , (07.08.2005). 46 Greenpeace, a.g.k., (07.08.2005). 47 Greenpeace, a.g.k., (07.08.2005).

132 Bu kampanya kapsamında ABD’nin Irak’ı i şgalinde birçok eylemlerde bulunulmu ştur. Ayrıca, “Kitle İmha Silahları”nın kitlesel yıkım gücüne kar şılık, bu tarz silahların tehlikesine dikkat çekilmektedir. 48

3.1.1.4.1.4 “Genleriyle Oynanmı ş Organizmalara Hayır” Kampanyası

“Do ğadaki varlıkların genleriyle oynanarak do ğada olmayan bitkiler, hayvanlar ve mikro-organizmalar” 49 üretilmektedir. Genleriyle oynanmı ş organizmaların üretiminin ve ticaretinin serbest bırakılması, hem insan sa ğlı ğı açısından hem de çevre açısından çok büyük bir tehdit olu şturmaktadır.

Greenpeace, birkaç Sivil Toplum Kurulu şu tarafından desteklenen “GDO’ ya

Hayır Platformu”nu desteklemektedir.

3.1.1.4.1.5 Gemi Sökümü Kampanyası

Basel Anla şması ve di ğer uluslararası kurumlar, hurda gemilerin Türkiye gibi gemi sökümü yapılan ülkelere gönderilmeden önce mümkün oldu ğu kadar asbest gibi kanserojen maddelerden temizlenmesini öngörmektedir. Türkiye 1994'ten beri bu Anla şma'ya taraf ülke konumundadır. Fakat, Türkiye hala di ğer ülkeler tarafından atık bo şaltma alanı olarak suiistimal edilmektedir.

48 Greenpeace, , (07.08.2005). 49 Greenpeace, , (07.08.2005).

133 Gemi sökümü sırasında çıplak ellerle kanserojen maddelere temas edilmektedir. Denizin içinde söküm do ğayı mahvetmektedir. Grenpeace’in

Türkiye'de yürüttü ğü kampanya somut sonuçlar vermeye ba şlamı ş, Denizcilik

Müste şarlı ğı yeni bir Gemi Sökümü Yönetmeli ği çıkartmı ştır. Yönetmelik kapsamında İzmir-Alia ğa'daki gemi söküm şirketleri ile bir protokol olu şturulmu ştur.

Bu protokole göre, 2006 ortasına kadar uluslararası standartlarda gemi sökümü yapılması için gerekli yatırımları yapmayan şirketler tasfiye edilecektir. Çevre yıkımının durdurulması için gemilerin denizde sökümünün sona erdirilmesi ve kızaklarda denizden ve topraktan izole edilmi ş şekilde sökümün gerçekle şmesi gerekmektedir. Aksi takdirde katı ve sıvı atıklar çevreye karı şmaya devam edecektir.

2003- 2004 yılları arasında Alia ğa'da 200 hurda geminin sökümü yapılmı ştır.

Sökümüne izin verilmeyen 4 adet zehirli hurda gemiden 3'ü, Greenpeace'in ihbarı sonucu durdurulmu ş, di ğeri ise İngiliz Hükümeti'nin izin talebini reddedilmesiyle sökülememi ştir. Anılan yıllar içerisinde gemilerle Türkiye’ye bo şaltılan asbestli malzeme miktarı 600 -1400 ton arasındadır. Asbest ve hurda gemilerde, ölümcül bir hastalık çe şidi olan Asbestozis ve en az 10 farklı kanser çe şidi bulunmaktadır. 50

3.1.2. Ara ştırmanın Amacı ve Önemi

Çevre sorunları, çevresel kaygılar ve sa ğlıklı bir çevrede ya şama iste ği, çevre konusundaki dü şünceleri ve hareketleri etkilemeye ba şlamı ştır. İnsanların çevreye kar şı tutumları, geli şen teknoloji, yanlı ş sanayile şme ve kentle şme politikaları

50 Greenpeace, , (07.08.2005).

134 çevreye zarar vermeye ba şlayınca, Flucht’un belirtti ği memnuniyetsizlik 51 ortaya

çıkmı ş ve çevreye kar şı uygulanan bu politikalar, tepki hareketini do ğurmu ştur.

Çevre sorunlarının gündeme getirilmesinde çevreci bireylerin rolü oldu ğu kadar,

çevreci grup ve örgütlerin rolü de oldukça büyüktür.

İnsanlardaki duyarlılık, direnmeye giden yollardan biridir. Aynı şekilde,

çevre duyarlılı ğı, ulusal ve uluslararası çe şitli çevre hareketlerine neden olmaktadır.

Çevre sorunlarına tepki göstermeyi ve kamuoyu olu şturmayı hedefleyen gönüllü

çevre kurulu şlarından biri Greenpeace’dir.

Çalı şmanın amacı, Greenpeace’in Türkiye’deki çevreci toplumsal (sosyal) hareketlerinin ara ştırılmasıdır. Buna ba ğlı olarak, Greenpeace’in ilkelerinin

∗ incelenmesi ve çevreci hareketlerin güvenlik anlamında de ğerlendirilmesidir.

Greenpeace, dünyadaki her insanın ye şil bir çevreyi hak etti ğini ve bütün insanlara bu konuda görev dü ştü ğünü her fırsatta dile getiren bir çevre kurulu şudur.

Greenpeace, kampanyalarındaki hedeflere ula şmak için kitap ve dergiler yayınlamakta, baskı grupları olu şturmakta ve medyada ilan vermektedir 52 .

Ara ştırmanın, Greenpeace’in çevreci toplumsal hareketlerinin yapısının anla şılmasına katkıda sa ğlayaca ğı dü şünülmektedir. Ara ştırmanın ayrıca, çevre

51 Birgite Flucht, Definition Der Revolution , , (04.05.2004). ∗ Buradaki “güvenlik ile çatı şma” kavramı, ‘klasik güvenlik’ anlamında dı ş askeri tehdit anlamında olamayıp, bir toplumun düzeninin ve huzurunun bozulması anlamında kullanılmı ştır. “Güvenlik” kelimesi burada daha çok, toplumun düzenini sa ğlamak ve korumak anlamındadır. 52 Carmin and Balser, 2002, s. 365.

135 sorunlarının farkına varılmasına ve çevre bilincinin olu şmasına katkı sa ğlayaca ğı dü şünülmektedir.

3.1.3. Ara ştırmanın Yöntemi

Greenpeace’in çevreci toplumsal hareketlerinin incelenmesi; kampanyaları ve ilkeleri gibi yönleri ara ştırılarak özelliklerinin ortaya konması ile olanaklıdır.

3.1.3.1 Verilerin Toplanması

Tez çalı şması içerisinde yer alan amaçlara ula şmak ve varsayımları sınayarak verilere ula şmak için, iki farklı ara ştırma yöntemi kullanılmı ştır. Öncelikle, ara ştırma konusunun bütün yönleri ile anla şılabilmesi ve görü şme formunun hazırlanabilmesi amacıyla, konu ile ilgili literatür taranması yapılmı ş ve bu veriler do ğrultusunda derinlemesine görü şme teknikleri uygulanmı ştır.

Literatür taranmasında; kitaplardan, makalelerden, internetteki güncel kaynaklardan faydalanılmı ştır. 1998 ile 2004 arası dönemdeki çevreci hareketler,

Greenpaece’in video ar şivinden faydalanılmak suretiyle, videokasetlerin çözümü yapılarak yorumlanmı ştır.

Aynı zamanda anılan dönemdeki çevre hareketleri, Sabah , Hürriyet ve

Cumhuriyet Gazeteleri nden (gerek İnternet baskısından, gerekse gazete

136 baskısından) taranmı ş, ayrıca Greenpeace Akdeniz Ofisinin basın açıklamalarından da faydalanılmı ştır.

Yukarıda anılan literatür taraması ve çalı şması yapıldıktan sonra, saha ön

çalı şması için (10.04.04- 12.04.04) ve (25.06.04- 27.06.04) tarihleri arasında iki kez

İstanbul’a, Greenpeace Akdeniz Ofisine gidilmi ştir. Bu gidi şlerde, Greenpeace

Çevreci Hareketine ili şkin çe şitli bilgiler toplanmı ştır.

Asıl görü şmeler için Greenpeace Akdeniz Ofisine (04.03.05- 08.03.05) tarihleri arası gidilmi ştir. Asıl görü şmelere gidilmeden önce, toplanan bilgilerden yararlanılarak görü şme formu geli ştirilmi ştir.

Greenpeace’in çevreci hareketlerinin incelendi ği bu ara ştırmada yüz yüze görü şme tekni ği kullanılarak derinlemesine görü şme yapılmı ştır. Derinlemesine görü şme; çevreci hareketin iki farklı boyutu olan Greenpeace eylemcileri (kampanya yöneticileri, üyeler ve uzmanlar) ile güvenlik birimleri yöneticileri (Emniyet

Te şkilatında görevli; çevik kuvvet, asayi ş ve güvenlik şube müdürleri veya onların temsilcileri) arasında yapılmı ştır.

Sözü edilen görü şme formları, tez çalı şmasının danı şmanı Sayın Prof. Dr.

Can HAMAMCI’ya sunularak de ğerlendirmeleri alınmı ş ve bu de ğerlendirmeler

ışığında formlara son biçim verilmi ştir.

137 Bu amaçla iki tip görü şme formu hazırlanmı ştır;

Bu forumlardan birincisi; Greenpeace aktivistleri (Ek. 1) için hazırlanmı ştır.

Bu formda, Greenpeace’in ilkelerinin anla şılmasına yönelik sorular ve çevre hareketlerine ili şkin sorular yer almaktadır.

İkinci tip görü şme formu, güvenlik birimleri yöneticileri (Ek. 2.) için hazırlanmı ştır. Bu formda, Greenpeace’e ve çevre hareketlerine ili şkin sorular yer almakta, ayrıca hareketlerin güvenlik boyutunun anla şılmasına yönelik sorular bulunmaktadır.

Görü şme formlarında, görü şmeci ile görü şülen arasında serbest etkile şime olanak tanıyan açık uçlu sorular oldu ğu kadar, kapalı uçlu sorular da bulunmaktadır.

Bu kapalı uçlu sorular, açık uçlu sorularla yapılan görü şmeyi yönlendirmek ve görü şmeyi derinle ştirmek amacıyla kullanılmı ştır.

Verilerin de ğerlendirilmesi amacıyla öncelikle Greenpeace’in video ar şivinde yer alan 613 kasetten, kampanyaları temsil gücüne sahip olan örneklerin bant

çözümleri yapılmı ştır. Tutulan notlarla beraber sorulara verilen yanıtlar, bir deftere yazılmı ştır. Yazılı hale getirilen bu veriler, önceden belirlenen ara ştırma amaçlarına göre kümelendirilmi ştir.

Kümelenen yanıtlar çalı şmaya aktarılmı ştır. Toplanan veriler, daha sonra güvenlik açısından ve Greenpeace’in ilkeleri ile ili şkisi kurularak yorumlanmı ştır. Bu yorumlamada çevreci toplumsal hareketler ba ğlamında, Greenpeace hareketinin resmi olu şturulmaya ve sonuçlar çıkarılmaya çalı şılmı ştır.

138 3.1.3.2. Ara ştırmanın Uygulanı şı

Greenpeace’i ve Greenpeace’in çevreci toplumsal hareketlerini anlamak için

önce, Greenpeace eylemcileri ve kampanya yöneticileri ile görüşülmü ştür. Çevre hareketlerinin güvenlik anlamında de ğerlendirilmesi için de daha sonra güvenlik birimlerinin yöneticileri ile görü şmeler yapılmı ştır.

Bu çalı şma esnasında, Greenpeace’den 12 adet temsilci ile görü şmeler yapılmı ştır. Görü şme için seçilen ki şiler, Greenpeace içindeki görevleri ve konumları dikkate alınarak seçildi. Bunların içinde ses getiren kampanyaları tertipleyen koordinatörler oldu ğu kadar, idari personel de vardı. Bu bireyleri tanıma a şamasında ise medya, organizasyonun yayınları ve di ğer üyelerden faydalanılmı ştır. Her bir ki şiye gerek telefonla gerekse Greenpeace Akdeniz Ofisine gidilmek suretiyle tek tek ula şılmı ştır. Ula şabildi ğimiz hemen hemen herkes görü şmeyi kabul etti ği halde, aslında görü şme yapmak isteyip de yerini belirleyemedi ğimiz ya da ileti şim kuramadı ğımız ki şiler de oldu.

Her bir görü şmenin ba şlaması sırasında, çalı şmamızın amacı hakkında ki şilere bilgi verilmi ş ve soru sorma fırsatı tanınmı ştır.

Ara ştırmacının, saha ön çalı şması sırasında tanı ştı ğı Ertan Keskinsoy (Basın-

İleti şim Sorumlusu), görü şmelerde referans olmu ştur. Görü şmeleri yapmak üzere

önce İstanbul’a gidilerek, Dilek Aldemir ( İdari İş ler Sorumlusu) ile ileti şim kurulmu ş ve Tez İzleme Komitesinde görevli olan Sayın Doç. Dr. Nesrin ALGAN aracılı ğı ile gelindi ği belirtilmi ştir.

139 Açık uçlu sorularla ba şlayan görü şme, zaman zaman kapalı uçlu sorularla derinle ştirilmi ştir. Görü şmeler not edilmi ştir. Her görü şme ortalama 30 dakika sürmü ştür.

Greenpeace Akdeniz Ofisi’nden görü şme yapılan ki şiler a şağıda sıralanmı ştır. 53

Ertan Keskinsoy* Basın ve İleti şim Sorumlusu

Güne ş Yıldırım* Kaynak Geli ştirme Sorumlusu

Dilek Aldemir* İdari İş ler Sorumlusu

Ziya Çobano ğlu* Lojistik Koordinatörü, mimar (Tırmanıcı)

Ay şem Mert Destek Servisi Sorumlusu

Melda Keskin* (Eski) Enerji Kampanyası Sorumlusu

Tolga Temuge (Eski) Toksik Maddeler Kampanyası Sorumlusu

Tuna Türkmen* Kaynak Geli ştirme Sorumlusu

Özgür Gürbüz* Enerji Kampanyası Sorumlusu

Banu Dökmeciba şı* Toksik Maddeler Kampanyası Sorumlusu

Erdem Vardar Gemi Sökümü Kampanyası Sorumlusu

Ahmet Bekta ş Greenpeace Akdeniz Ofisi Genel Direktörü

Güvenlik birimleri yöneticileri ile görü şme yapmak üzere, 2004 ve 2005 yılının yaz tatillerinde, Mersin, Hatay, İstanbul, Adana, Ankara, İzmir ve Zonguldak illerine gidilmi ş, Çanakkale, Samsun, Sinop ve Mu ğla/Fethiye illeri ile telefonla görü şülmü ştür.

53 Yukarıda, “*” i şaretiyle belirtilmi ş olan ki şilerle (10.04.04- 12.04.04) tarihindeki toplantıda görü şülmü ş, bu görü şme “Greenpeace tanı şma toplantısı 10 Nisan 2004” olarak çalı şmada geçmektedir. Yanında herhangi bir i şaret olmayan ki şilerle, (25.06.04- 27.06.04) tarihindeki toplantıda görü şülmü ş, bu görü şme “Greenpeace tanı şma toplantısı Haziran 2004” olarak çalı şmada geçmektedir.

140 Anılan illerde, çevik kuvvet, güvenlik ve asayi ş şube müdürleriyle veya temsilcileri ile görü şmeler yapılmı ştır. Toplam 24 adet güvenlik birimi yöneticisi ile görü şülmü ştür.

3.1.3.3. Ara ştırmanın Evreni ve Örneklemi

Çalı şmanın kapsamı, Greenpeace’in Türkiye’deki çevreci toplumsal hareketlerinin incelenerek, güvenlik açısından de ğerlendirilmesidir.

Böyle bir çalı şmayı gerçekle ştirebilmek için öncelikle; Türkiye’de

Greenpeace’in yaptı ğı çevreci toplumsal hareketler belirlenecek, derinlemesine görü şme tekni ği çerçevesinde elde edilen veriler do ğrultusunda, çevreci hareketlerin güvenlik olgusuna zarar verip vermedi ği de ğerlendirilecektir.

Çalı şmanın Evreni

Bu çalı şmanın evreni; Greenpeace’in Türkiye’deki çevreci toplumsal hareketlerdir. Greenpeace’in hedefleri do ğrultusunda yürüttü ğü kampanyalar evren olarak alınmı ştır. Greenpeace Akdeniz Ofisinde yürütülen 5 adet kampanya evren olarak de ğerlendirilmeye alınmı ştır.

141 Çalı şmanın Evreni

ENERJ İ TOKS İK MADDELER “SAVA ŞA

KAMPANYASI KAMPANYASI HAYIR”

* İklim De ğişimi * Kalıcı Organik KAMPANYASI

* Küresel Isınma Kirleticiler

* Nükleer Enerji * PVC * Kitle İmha

* Fosil Yakıtlar * Atık Yakma Silahları

* Temiz (Yenilenebilir) * Tehlikeli Atık Ticareti

Enerji * Temiz Üretim

“GENLER İYLE GEM İ SÖKÜMÜ

OYNANMI Ş KAMPANYASI

ORGAN İZMALARA

HAYIR”

KAMPANYASI

Şekil 3

Üçüncü bölümün birinci kısmında, “Akdeniz Ofisinin Kampanyaları” bölümünde ayrıntılı bilgi verildi ği için, a şağıda evreni olu şturan kampanyalar ile ilgili kısa bir hatırlatma yapılacaktır.

142 - Enerji Kampanyası

İnsanlar enerji ihtiyaçlarını bir yüzyıldan fazladır kömür, petrol, do ğalgaz gibi fosil yakıtlardan sa ğlamaktadır. Fosil yakıtların kullanılması, en büyük çevre sorunu olarak tanımlanan iklim de ğişikli ğini tetiklemektedir. İklim de ğişiminin ise, bir tarafta küresel ısınma ile birlikte kuraklık ve sıcaklık artı şına yol açaca ğı, di ğer taraftan şiddetli ya ğışlar ve sellere yol açaca ğı tahmin edilmektedir.

Greenpeace, rüzgâr, güne ş, jeotermal gibi temiz- yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygın bir şekilde kullanılması için çalı şmaktadır.

- Toksik Maddeler Kampanyası

Tehlikeli kimyasalların üretimi, kullanımı ve ticareti bugün insan sa ğlı ğını ve çevreyi tehdit eden en büyük sorunlardan biridir.

Greenpeace, özellikle Kalıcı Organik Kirleticiler (KOK) olarak bilenen tehlikeli kimyasalların üretim ve kullanımına kayna ğında son vermek için

çalı şmaktadır. Greenpeace’in, amacı; bu kimyasalların üretim sürecinden çıkarılıp, temiz üretim ilkelerinin benimsendi ği bir üretim modeline geçilmesidir.

PVC, en çok kullanılan ve çevreye en çok zarar veren plastiktir. PVC’nin yapısındaki dioksinin kansere yol açtı ğı bilinmektedir. Yine atık yakma, ba şta dioksin olmak üzere toksik maddelerin do ğaya salınımına yol açmaktadır. Bu ise, hem insan sa ğlı ğına hem de çevreye zarar vermektedir.

143 - “Sava şa Hayır” Kampanyası

Greenpeace, sava şa kar şıdır. Sorunların barı şçıl yöntemlerle

çözülebilece ğine inanır. Ayrıca, kitle imha silahlarının yol açaca ğı telafi edilemez sonuçları vurgulamaktadır.

- “Genleriyle Oynanmı ş Organizmalara Hayır” Kampanyası

Do ğadaki varlıkların genleri ile oynanarak do ğada olmayan bitkiler, hayvanlar ve mikro-organizmalar üretilmesi, Genetik Mühendisli ği sayesinde mümkün olmu ştur. Geneti ği de ğiştirilmi ş organizmalar, hem ekolojik dengenin bozulmasına neden olmakta hem de canlıların ve insanların sa ğlı ğına büyük bir tehdit olu şturmaktadır.

- Gemi Sökümü Kampanyası:

Greenpeace, hurda gemilerin sökümü sırasında asbest gibi kanserojen maddelerin, gerek söküm i şlemini yapan i şçilerin sa ğlı ğını tehdit etti ğini, gerekse söküldü ğü alanda (deniz- sahil) do ğayı mahvetti ğini belirtmektedir. Greenpeace

Kampanyasında, hurda gemilerin sökülmeden önce asbest gibi maddelerden arındırılmasını savunmaktadır.

Çalı şmanın Örneklemi

Bu çalı şmanın evreninin, Greenpeace’in Türkiye’deki çevreci toplumsal hareketleri oldu ğu belirtilmi şti. Evreni olu şturan birimlerin tam olarak listelenemedi ği hallerde, “Küme Örneklemesi Yönteminden” yaralanılmaktadır.54 Bu

54 Birsen Gökçe, Toplumsal Bilimlerde Ara ştırma , Sava ş Yayınevi, Ankara, 1999, s. 138.

144 yüzden burada önce, Küme Örneklemesi 55 yöntemi ile evrendeki kümeler listelenmi ştir. (Küme Örneklemesi ile seçilen örnekler bir evrenin tek tek birimleri de ğil, o birimlerin olu şturdukları gruplar, kümelerdir.) Bu listelerin tam sayımı yapılmı ş, sonra her bir kümeden tesadüfi örnekleme yöntemiyle örneklere ula şılmı ştır.

Yukarıdaki açıklamalara göre çalı şmanın evreni, Küme Örneklemesi

Yöntemi ile; kampanyalara göre kümelere ayrılan 5 adet kampanyadır. Örneklem için ise, her bir kümeden (kampanyadan) tesadüfi örnekleme yöntemiyle, toplam 30 tane örnek seçilmi ştir.

55 Küme Örneklemesi yönteminde, kümelerin farklı özelliklerde olması aranır.

145 3.1.3.4. Ara ştırmanın Sınırlılıkları

- Zaman Bakımından;

Çalı şma; 1998 ile 2004 dönemini kapsamaktadır.

- Konu Bakımından;

Çalı şmanın hareket noktası, Greenpeace’in Türkiye’deki çevreci hareketleri olmu ştur. Çevresel amaçlarla yapılan toplumsal hareketlerin, güvenlik ile çatı şıp

çatı şmadı ğının belirlenmesinde; Greenpeace’in kampanyaları çerçevesinde yaptı ğı

çevreci toplumsal hareketleri kullanılmı ştır.

- Yer Bakımından;

Çalı şma; Greenpeace Akdeniz Ofisinin bulundu ğu İstanbul ve

Greenpeace’in çevreci hareketlerinin görüldü ğü yerler ile sınırlıdır. Bu şehirler;

Mersin, Hatay, İstanbul, Adana, Ankara, İzmir, Zonguldak, Çanakkale, Samsun,

Sinop ve Mu ğla/Fethiye illeridir.

- Ki şi Bakımından;

Çalı şmada, çevreci hareketin iki farklı boyutu olan “Eylem (hareket)” ve

“Güvenlik” boyutunun kahramanları olan Greenpeace Eylemcileri (kampanya yöneticileri, üyeler ve uzmanlar) ile güvenlik birimleri yöneticileri arasında (Emniyet

Te şkilatında görevli; çevik kuvvet, asayi ş ve güvenlik şube müdürleri) görü şmeler yapılmı ştır. 12 Greenpeace üyesi ile ve 24 güvenlik birimi yöneticisi ile görü şülmü ştür. Görü şme yapılan 12 Greenpeace üyesinin isimleri ve

146 Greenpeace’teki konumları bir önceki bölümde (3.1.3.2. Ara ştırmanın Uygulanı şı) belirtilmi ştir. Görü şme yapılan 24 güvenlik birimi yöneticisinin isimleri ve

çalı ştıkları yerler EK 2. de belirtilmi ştir.

3.1.4 Ara ştırmanın Hipotezi

Çalı şmada tartı şılacak ara ştırma sorunu ve varsayım a şağıda belirtilmi ştir.

Çevrenin korunması, çevre duyarlılı ğının arttırılması ve sa ğlıklı- dengeli bir

çevre için yapılan toplantı, gösteri yürüyü şü ve protesto gibi kolektif davranı şlar,

‘Yeni Sosyal Hareketlerin’ eylem formları olarak de ğerlendirilmektedir.

Greenpeace’in çevresel amaçlarla yapmı ş oldu ğu “Çevreci Sosyal Hareket(ler)”

∗ kapsamındaki kolektif hareketleri, güvenlik ile çatı şmaktadır.

3.2 ARA ŞTIRMA BULGULARININ DE ĞERLEND İRİLMES İ

3.2.1. Greenpeace’in Kampanyaları ile İlgili Bulgular:

Greenpeace Akdeniz Ofisinin hedefledi ği amaçlarına ula şmak için kampanyalar bazında hareket etti ği ve bu kampanyalardan 5 tanesinin, çalı şmanın evreni olarak kabul edildi ği belirtilmi şti. Bu kampanyalar sırası ile Enerji

∗ Buradaki “güvenlik ile çatı şma” kavramı, ‘klasik güvenlik’ anlamında dı ş askeri tehdit anlamında olamayıp, ‘kamu güvenli ğine’ tehdit anlamında kullanılmı ştır. “Kamu Güvenli ği”, Türk Dil Kurumu sözlü ğünde; bir devlette zabıta kuvvetleri ve hizmetleriyle halka sa ğlanan can ve mal güvenli ği olarak tanımlanmaktadır.

147 Kampanyası, Toksik Maddeler Kampanyası, Sava şa Hayır Kampanyası, “Genleriyle

Oynanmı ş Organizmalara Hayır” Kampanyası, Gemi Sökümü Kampanyası’dır.

Bu bölümde Greenpeace’in çevreci toplumsal hareketleri, aktivistlerin ve kanun uygulayıcıların görü şleri do ğrultusunda, ara ştırma verilerine dayalı olarak incelenerek ortaya konulmu ştur.

3.2.1.1. Enerji Kampanyası

Örnek 1

Enerji Kampanyası çerçevesinde, Akkuyu nükleer santralini protesto etmek için 20.10.1999 günü Bo ğaziçi köprüsü kulelerinden birine tırmanarak gösteri yapan

Greenpeace üyesi 9 ki şiden, yabancı uyruklu olan yedisi 21.10.1999 tarihinde polis tarafından sınır dı şı edilmi şti. 56

Yukarıda ‘Örnek 1’de geçen olay ile ilgili olarak bir Greenpeace üyesine

“Akkuyu nükleer santraline yönelik bir çalı şmanız var mıdır?” sorusu yöneltilmi ştir.

Bir güvenlik birimi yöneticisine “Greenpeace’in yapmı ş oldu ğu bir eylemede görev aldınız mı?” ve “Greenpeace’in yapmı ş oldu ğu eylemlere nasıl müdahale ediyorsunuz?” soruları yöneltilmi ştir. Alınan cevaplar a şağıda sunulmu ştur.

56 Milliyet-Input Almanak , Input Ara ştırma ve İleti şim A. Ş., İstanbul, 2004, s. 38.

148 - Akkuyu ile ilgili kampanyamızda, milletvekili ve bakanlarla görü şüldü, yurt dı şı raporları yayınlandı, istatistikler çıkarıldı, köylü bilgilendirildi.

Tuna Türkmen, Kaynak Geli ştirme Sorumlusu (Greenpeace tanı şma toplantısı 10 Nisan 2004)

- Nükleer çılgınlık kar şısında; ailenizi, arkada şlarınızı ve dünyayı korumak için Greenpeace destek vermekle, büyük bir şey yapmı ş olursunuz.

Nükleer santral ihalesiyle ortaya çıkmı ş olan bu sorun,

Türkiye’de 1997 yılında ba şlamı ştır. Bizim yaptı ğımız çalı şmalar, Enerji

Kampanyası içinde “Nükleer” ba şlı ğını ta şımaktadır. Tuna Türkmen,

Kaynak Geli ştirme Sorumlusu (Greenpeace tanı şma toplantısı 10 Nisan

2004)

- Greenpeace’in, Akkuyu nükleer santralinin kurulmamasına yönelik yaptı ğı eylemde Güvenlik Şube Müdürü olarak görev aldım.

Devletin temel yapısını tehdit eden, illegal örgüt ba ğlantısı oldu ğu de ğerlendirilen, neticesi itibariyle toplumun düzenini sarsabilecek provakatif içerikli eylemlere zorluk çıkarılmakta, demokratik talepleri ve tepkileri içeren eylemlere kolaylık sa ğlanmaktadır. Hikmet Bulak, 38, Güvenlik Şube Müdürü, Mersin.

(Şahsi Görü şme 30.06.2004)

149 Örnek 2

04.07.2002 tarihinde bo ğazdan geçi ş yapan Yunan bandralı petrol tankerinde protesto yapan on iki Greenpeace üyesi gözaltına alınmı ş, sevk edildikleri savcılık tarafından 05.07.2002 tarihinde serbest bırakılmı ştı. Greenpeace üyelerinden ikisi tankerin durması üzerine kendilerini çapaya zincirlemi şti. 57 Yine 04.07.2002 tarihinde bo ğazda, dev bir dinozor maketi yüzdürülmü ştü. Buradaki dinozor maketi, eskimi ş- ya şlı petrol endüstrisini ve fosil yakıtları simgeliyordu.

Örnek 2’de geçen konu ile ilgili 10 Nisan 2004 tarihinde yapılan tanı şma toplantısında Ertan Keskinsoy’a “Neden petrole kar şısınız?”sorusu sorulmu ş ve

Keskinsoy tarafından verilen bilgi a şağıda sunulmu ştur.

- Petrol, do ğalgaz, kömür, bunlar iklim de ğişikli ğine neden olan

yakıtlardır. Bunun olmaması için, Türkiye’de yenilenebilen yakıtlar

(Güne ş, Rüzgar, biyogaz gibi enerji kaynakları) kullanılmalıdır. Biz buna

“barı şçıl enerji” diyoruz. Neden barı şçıl? Çünkü bu enerji için

ölünmüyor veya öldürülmüyor. Bütün dünya ülkeleri bu enerjilere sahip

oldu ğu için, insanlar öldürülmeyecek . Ertan Keskinsoy, Basın ve İleti şim

Sorumlusu (Greenpeace tanı şma toplantısı 10 Nisan 2004)

Örnek 3

23 Nisan 2001 Pazar sabahı Ankara'daki Amerika Birle şik Devletleri

Büyükelçili ği önüne gelen on bir Greenpeace protestocusu 'Çocuklarımızın gelece ği

57 Milliyet- Input Almanak , 2004, s. 38.

150 tehlikede- İklim Katilini Durdurun' yazan pankartlar açmı ş, elçilik kapısına da

'A.B.D. hükümetinin çevreye verdi ği zarar nedeniyle, Greenpeace tarafından mühürlenmi ştir.' yazılı bir tabela asmı şlardı. Daha sonra elçili ğin kar şısındaki

Yargıtay Cumhuriyet Ba şsavcılı ğı’nın bulundu ğu binanın çatısına tırmanmı ş olan

Greenpeace göstericileri, 'ARANIYOR: İKL İM KAT İLİ- BUSH' yazısı bulunan büyük bir pankart asmı ş, asan tırmanıcılara bina güvenli ği müdahale etmi şti.

Güvenliklerini sa ğlayan ipleri kesmeye çalı şan özel güvenlik birimlerini sakinle ştiren Greenpeace protestocuları, polis tarafından gözaltına alınmı ştı.

Gözaltına alınan on altı protestocu ak şam nöbetçi savcı tarafından ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılmı ştı. 58

Örnek 4

Greenpeace 9 Ocak 1999 tarihinde Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK)

önünde yaptı ğı protestoyla, yetkililerin İstanbul'da iki hurdacının "radyasyon hastalı ğı" te şhisi ile hastaneye kaldırılmasına ve birçok insanın sa ğlı ğının tehlikeye atılmasına yol açan nükleer kazadan alınacak dersler oldu ğunu duyurmak istemi şti.

Greenpeace, İkitelli ma ğdurları konusunda bir basın açıklaması yapılması iste ğinde bulunmu ş, TAEK'ten hiçbir yetkili ortaya çıkmamı ştı. Daha sonra polis tarafından gözaltına alınan 14 Greenpeace protestocusu, 4 saat sonra serbest bırakılmı ştı. 59

‘Örnek 4’te bahsedilen ‘ İkitelli’ kazası konusunda bir Greenpeace

Kampanya Sorumlusuna soru sorulmu ş, alınan cevap a şağıda verilmi ştir.

58 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005). 59 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005).

151 - 1998 yılının Aralık ayında Ilgaz karde şler iki ton a ğırlı ğındaki iki

kur şun bloku bir klinik malzeme deposundan hurda metal olarak satın

almı ş, blokları kestikten sonra hastalanmı şlardı. Bir ay kadar çe şitli

hastaneleri dola ştıktan sonra tanı konulabilmi ş ve daha sonra da 19 ki şi

radyasyona maruz kalmaktan dolayı aynı hastaneye yatırılmı ştı. Kobalt-

60'tan kaynaklanan bir radyasyona maruz kaldıkları belirtilmi şti.

Karde şlerden birinin bir parma ğı kesilmi şti. Melda Keskin, (Eski) Enerji

Kampanyası Sorumlusu (Greenpeace tanı şma toplantısı 10 Nisan 2004).

Örnek 5

Üzerinde radyasyon i şareti bulunan beyazlar giymi ş Greenpeace gönüllüleri

11.04.2000 tarihinde, Sultanahmet Meydanı'nda 'STOP AKKUYU' mesajını ta şıyan

Greenpeace balonunun önünde, Akkuyu Nükleer Santrali projesini protesto etmi şlerdi. Balon, iki Greenpeace gönüllüsüyle birlikte gökyüzüne yükselmi ş, yerde bulunan 9 Greenpeace üyesi ise gözaltına alınmı ştı. 60

Örnek 6

24 Şubat 2004 günü İskenderun'da Ba şbakan Recep Tayip Erdo ğan ve

Almanya Ba şbakanı Gerhard Schröder'in katıldı ğı bir törenle açılmı ş olan Sugözü

Termik Santrali, çevreyi kirletece ği endi şesi ile Greenpeace gönüllüleri tarafından pankart açılıp, protesto edilmi şti. Gösteri düzenleyen be şi Alman 60 Greenpeace

üyesine güvenlik kuvvetleri müdahale etmi ş, 15 gösterici ifadesi alınmak üzere götürülmü ştü. 61

60 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005). 61 Cumhuriyet Gazetesi , 24.02.2004.

152 ‘Örnek 6’da geçen Sugözü termik santrali eylemi ile ilgili olarak, Adana ilinde görev yapmı ş olan güvenlik birimi yöneticisinden alınan bilgiler a şağıda sunulmu ştur.

- Sugözü Termik Santrali ile ilgili Greenpeace eyleminde, Çevik Kuvvet

Şube Müdürü olarak görev almı ştım. Seyircilerin bulundu ğu bölümde

Greenpeace örgütü üyesi bir grup yere yatarak gösteri yapmı ştı. Gösteri,

polisin müdahalesiyle sona erdirilmi şti. Mehmet Avcı, 40, Çevik Kuvvet

Şube Md., Adana. ( Şahsi Görü şme 18.06.2005)

Örnek 7

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK- Ankara) binası önünde Greenpeace,

Nükleer Kar şıtı Platform üyeleri ve Akkuyu köylüleri, 21 Aralık 1999 tarihinde barı şçıl bir gösteri düzenlemi ş ve hükümetin nükleer projelerini protesto etmi şlerdi.

Bazı Greenpeace protestocuları, TAEK'in giri ş kapısını bloke etmi ş, di ğer protestocuları ise giri şin üzerine 'Nükleer Lobi Akkuyu'dan Defol!' yazılı bir afi ş yerle ştirmi şlerdi. 62

62 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005).

153 3.2.1.2. Toksik Maddeler Kampanyası

Örnek 8

Toksik Maddeler Kampanyası çerçevesinde Greenpeace, 1998 yılının Ekim ayında Dünya Ekonomi Politika Gazetesi ve Kocaeli Sanayi Odası tarafından ortakla şa düzenlenecek bir sempozyumun yapılaca ğını ve İzmit Atık ve Artıkları

Arıtma, Yakma ve De ğerlendirme A. Ş.’nin ( İZAYDA Ş) reklamının yapılaca ğını

öğrenmi ştir. Sempozyumda kar şıt görü şlere yer verilmesi dü şüncesiyle

Greenpeace'in de konu şmacı olarak davet edilmesi iste ği ile Kocaeli Sanayi Odası

Genel Sekreteri aranmı ştı. Olumlu yanıt alamayan Greenpeace, Sanayi Odası önünde do ğrudan barı şçıl bir eylem yapmı ştı. 63

Greenpeace üyeleri, sempozyum ba şladıktan sonra Kocaeli Sanayi Odası kapısı önünde “Atık yakmaya geçit yok”, “Tehlikeli atık üretme” yazılı pankartları açmı ş, daha sonra kendilerini giri ş kapısına zincirlemi şlerdi. Toksik Maddeler kampanyası sorumlusu Tolga Temuge ile birlikte 11 Greenpeace üyesi, polis tarafından gözaltına alınmı ştı. 64

Örnek 9

18 A ğustos 2000 tarihinde MV Greenpeace gemisi, İzmir Alia ğa'daki Petkim

Limanı'nın giri şini bloke ederek, tesise hammadde ta şıyan tüm gemilerin giri ş ve

çıkı şını engellemi ş, bunun üzerine 9 Greenpeace protestocusu gözaltına alınmı ştı.

Greenpeace, bütün dünyada PVC plasti ğinin üretiminin ve ithalinin a şamalı olarak yasaklanmasını talebi ile eylem yapmı ştı.

63 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005). 64 Kocaeli Sanayi Odası Eylemi, 07.10.1998, Videokaseti (Greenpeace video ar şivi).

154 Petkim ve sahil güvenlik botları, MV Greenpeace gemisine ve botlardaki protestoculara basınçlı su sıkarak müdahale etmi şti.

Petkim Alia ğa Tesisi'nde bulunan güç santralinin iki bacasına tırmanarak pankart asmaya çalı şan dört Greenpeace göstericisi ise, a şağıya indikten sonra

Petkim güvenli ği tarafından şiddete maruz kalmı ştı. 65

Örnek 10

Kamuoyunun dikkatini kimya sanayisinin çevre üzerinde yarattı ğı tehdide

çekmek amacıyla 15 A ğustos 2000 tarihinde Greenpeace, Petkim'in Yarımca

Tesisleri'nin ( İzmit Körfezi) önünde bir protesto gerçekle ştirmi şti.

Petkim güvenli ği Greenpeace gönüllülerine şiddet uygulamı ş ve iki

Greenpeace gönüllüsünü denize atılmı ştı. 14 Greenpeace protestocusu ise gözaltına alınmı ştı. 66

Örnek 11

Greenpeace üyeleri, İZAYDA Ş’ın i şletme lisansının iptalini istemek için

Ankara Atakule’de bir gösteri düzenlemi şti. Toksik Maddeler Kampanyası içerisinde düzenlenmi ş olan gösteri, 17 Haziran 2002 tarihinde yapılmı ş, ellerinde “Atık yakmayı yasaklayın” yazılı 150 metrekarelik bir pankartla, yakla şık 2 saat kuleden aşağıya sallanan Greenpeace göstericileri, gösteri bitiminde gözaltına alınmı ştı. 67

65 Greenpeace Basın Açıklaması, 18.08.2000. 66 Greenpeace Basın Açıklaması, 15.08.2000. 67 Cumhuriyet Gazetesi , 18.06.2003.

155 Örnek 12

Vizon Deri Fabrikası Eylemi, 24.07.1999 tarihinde İzmir körfezinde 16

Greenpeace protestocusu tarafından gerçekle ştirilmi ş bir eylemdir. Vizon Deri

Fabrikasında deri i şlemesinde kullanılan kimyasal maddelerin geli şi güzel çevreye bo şaltılması, protesto sebebidir. Bu protestoda İzmir körfezine büyük bir pankart asılmı ştır. Protesto sonunda, ruhsatsız olarak çalı şan fabrika kapatılmı ştır.

Protestocular bu eylemden dolayı gözaltına alınmı ş, nöbetçi mahkemeye çıkarılmı ş ve 2911 sayılı yasaya göre izinsiz gösteri yapmaktan yargılanış ve birkaç gün sonra serbest bırakılmı şlardır. 68

Örnek 13

Greenpeace üyeleri, 11 Şubat 2000 tarihinde, Çevre Bakanlı ğı önünde yaptı ğı protestoyla, İZAYDA Ş tesisine verilmi ş olan geçici izin belgesinin iptali istemiyle

Bakanla görü şmek istemi şti. Görü şme iste ği Müste şar tarafından kabul edilmesine ra ğmen protestocular zor kullanılarak gözaltına alınmı ştı. Barı şçıl bir gösteride bulunan Greenpeace üyelerine kar şı yapılan saldırı kınanmı ştı. 69

Örnek 14

İZAYDA Ş’ın atık yakma i şlemini durdurmasına yönelik yürütülen kampanya kapsamında İZAYDA Ş, Greenpeace üyeleri tarafından 1999 yılının Ocak ayında, do ğrudan bir eylem ile mühürlenmi şti. Tesis güvenli ği, Greenpeace üyelerine saldırmı ş- şiddet kullanmı şlardı. Daha sonra gelen güvenlik güçleri ise Greenpeace

üyelerini gözaltına almı şlardı. 70

68 Vizon Deri Fabrikası Eylemi, 24.07.1999, Videokaseti (Greenpeace video ar şivi). 69 Greenpeace Basın Açıklaması, 11.02.2000. 70 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005).

156

Örnek 15

26 Ekim 2000 tarihinde Ankara’daki İspanya Büyükelçili ği'nin giri ş kapısına be ş Greenpeace göstericisi kendilerini zincirlemi ş, iki gösterici de kendilerini boyunlardan boyun kelepçeleri ile elçili ğin kapılarına kilitlemi şlerdi. İki Greenpeace

üyesi de giri şteki duvara tırmanarak üzerinde " İspanya, Zehirli Atıklarını Geri Al" yazan bir pankart açmı şlardı.

Gösterinin amacı, İskenderun'un İsdemir limanında tutulmakta olan MV Ulla gemisindeki İspanyol toksik atıklarının, İspanya tarafından geri alınmasıydı.

Greenpeace, Büyükelçilikte bir görü şme yapmı ş daha sonra 11 Greenpeace göstericisi gözaltına alınmı ştı.

Yine 22.06.2000 tarihinde dört Greenpeace protestocusu İsdemir limanına gizlice girerek MV Ulla isimli geminin bulundu ğu rıhtımdaki iki vince tırmanmı ş ve büyük bir pankart asmı şlardı. Protestocular jandarma tarafından bir süre gözaltında tutulmu ş, daha sonra serbest bırakılmı ştı. 71

Örnek 16

Greenpeace protestocuları 21 Mayıs 2001 tarihinde ( İzmit) İZAYDA Ş Tesisi giri şini, üzerinde "ATIK YAKMAYI YASAKLAYIN" yazılı bir konteynırla bloke ederek, tesise atık giri şini durdurmu şlardı. Tesisin 55 metre yüksekli ğindeki bacasında "STOP" yazılı bir pankart açmı ş olan Greenpeace tırmanıcıları, Çevre

Bakanının Stokholm Konvansiyonu imzalamasını talep etmi şlerdi.

71 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005).

157 Jandarma'nın 12 Greenpeace protestocuyu gözaltına alması ile protesto sona ermi şti. 72

Örnek 17

22 Şubat 2001 tarihinde Yıldız Teknik Üniversitesi'nde, "Çevreye Duyarlı

Yerel Yönetimler" adlı Sempozyum'un yapıldı ğı binanın çatısına çıkan üç

Greenpeace protestocusu, üzerinde "ATIK YAKMA= ZEH İR, İZAYDA ŞI

DURDURUN" yazan büyük bir pankart asmı şlardı. Altı gösterici ise konferans salonunun dı şında, üzerlerinde " İZAYDA Ş: ÇÖZÜM DE Ğİ L, SORUN" ve "ATIK

YAKMAYI DURDURUN" yazan levhalar tutmu şlardı. 73

2001 yılının ocak ayında Greenpeace, İZAYDA Ş Tesisi'nden alınmı ş olan numunelerin analiz sonuçlarını İzmit Büyük şehir Belediyesi Ba şkanı Sefa Sirmen'e vermek amacıyla belediye binasında barı şçıl bir eylem düzenlemi ş74 ve Greenpeace tarihinde ilk defa, sessiz bir protesto sırasında linç edilmek istenmi şti.

Çatıdan sarkan eylemcilerin hayatları tehlikeye sokularak ipleri kesilmeye

çalı şılmı ş, çatıda tırmanıcıların güvenli ğini sa ğlamak için bulunan di ğer üç

Greenpeace üyesi de dövülmü ştü.

Burada, Toksik Maddeler Kampanyası içerisinde yer alan, Sinop ve Samsun kıyılarına vuran toksik variller, İZAYDA Ş ve İskenderun’da batan MV Ulla gemisi ile ilgili güvenlik birimleri yöneticilerinin yakla şımlarını ortaya koyan dü şünceler toplanmı ştır. Görü şülenlerin bu konudaki dü şünceleri, a şağıda sıralanmı ştır.

72 Greenpeace Basın Açıklaması, 21.05.2001. 73 Greenpeace Basın Açıklaması, 22.02.2001. 74 Greenpeace Basın Açıklaması, 26.01.2001.

158 - İzayda ş fabrikasının giri ş kapısına kendilerini zincirlemi şlerdi ve daha sonra da Büyük şehir Belediyesinin 7. katından iplerle kendilerini sarkıtarak eylem yapmı şlardı. Olcay Çepe, 40, Samsun. ( Şahsi Görü şme

18.06.2005)

- Bizim memleket çöplük mü? Bu malzeme nerden çıkmı ş ve üretilmi ş ise o memlekette imha edilmeli. Nimetinden kim faydalandıysa, külfetine de o katlanmalı. Mehmet Avcı, 40, Çevik Kuvvet Şube Md., Adana. ( Şahsi

Görü şme 30.06.2004)

- Greenpeace’in yaptı ğı, olması gereken eylemdir. İnsan sa ğlı ğını etkileyen bu tür olaylarda toplum gerekli tepkiyi göstermeli. Ömer

Akgün, 32, Mu ğla- Fethiye. ( Şahsi Görü şme 18.06.2005)

- İtalyan gemilerinden atılan zararlı atıkların, İtalyan Çevre Bakanlı ğı

önüne görülmesi olayı gerçekten güzel. Cengiz Ba şar, 32, Hatay. ( Şahsi

Görü şme 18.06.2005)

- Bu tür zehirli artıkların ülkemizde denizlere atılması veya dünyadaki herhangi bir denize bırakılması, insan ve çevre sa ğlı ğı açısından sakıncalıdır. Do ğayı etkilemeyecek şekilde imha edilmesi daha uygundur.

Ülkemizde bunlara yönelik yapılmı ş eylemleri do ğru buluyorum. Ali

İncili, 1955, Sinop. ( Şahsi Görü şme 30.06.2004)

159 - Gayet güzel! Bu ülke ne 3. dünya ülkesi ne de ba şka bir ülkenin

çöplü ğüdür. M. Şener Ate şli, 39, İzmir. ( Şahsi Görü şme 30.06.2004)

- İskenderun’a getirilen hurda artıkları için yapılan eylemlerde

görevliydim. Ta şkınlık yapılmadı ğı trafik aksatılmadı ğı, yasa dı şı

örgütlerin sloganları atılmadı ğı sürece eylemlerde zorluk çıkartılmıyor.

Bu ölçünün dı şına çıkılması halinde müdahale ediliyor, mahkemeye

veriliyor. Mustafa Yi ğit, 1966, Güvenlik Şb. Md., Hatay. ( Şahsi Görü şme

30.06.2004)

- Zehirlerin geldi ği ülkeye gönderilmesi do ğru. Ancak çevreci hareketten

dolayı gönderildi ğine inanmıyorum. Uluslararası hukuktan dolayı

gönderilmi ştir. Arif Okçu, 39, Asayi ş Şb. Md., Ankara. ( Şahsi Görü şme

30.06.2004)

Aşağıda, Toksik Maddeler Kampanyası içerisinde yer alan, Sinop ve Samsun kıyılarına vuran toksik variller ile ilgili Greenpeace Üyelerinin yakla şımlarını ortaya koyan dü şünceler toplanmı ştır. Görü şülenlerin bu konudaki dü şünceleri, a şağıda belirtilmi ştir.

-İspanyadan gönderilen variller, 15 yıl önce (1988) İtalya’dan yola

çıkmı ştı ve 1000 tane oldu ğu tahmin edilen varillerden 500 tanesi,

Jandarma tarafından Sinop ve Samsun’da ele geçirildi. Yıllar içinde kötü

160 hale gelen 2 varildeki maddeler çevreye yayılmı ş, ya ğmurla suya ve topra ğa karı şmı ş, çevre köy halkı bundan hastalanmı ştı.

2000 yılında ele aldı ğımız konuyu Sinop ve Samsun’dan aldı ğımız

örneklerle (delillerle) tam anlamıyla ispatladık ve rapor halinde sunduk.

Analiz sonuçları da İtalya’nın gözleri önündeydi. İtalya sorumlulu ğu kabul etti. (Greenpeace tanı şma toplantısı Haziran 2004, Şahsi Görü şme

27.06.2004)

161 3.2.1.3. Sava şa Hayır Kampanyası

Örnek 18

Greenpeace üyesi yirmi sekiz ki şi 16.03.2003 tarihinde Sava şa Hayır

Kampanyası çerçevesinde, İskenderun limanın D kapısını bir kamyonla kapatmı ş ve kendilerini kamyona zincirlemi şti. Daha sonra polis, on altı göstericiyi ve kamyon

şoförünü gözaltına almı ştı. 75

Örnek 19:

25.06.2004 tarihinde hazırladıkları “Nükleer ba şlıklı füze” maketlerinin içine giren 10 Greenpeace üyesi, NATO zirvesi öncesinde nükleer silahlanmayı protesto etmi şlerdi. Ortaköy Meydanı'na gelen ve ellerinde NATO ile nükleer silahlanma kar şıtı pankartlar bulunan Greenpeace üyeleri bu barı şçıl gösterinin ardından, basın açıklaması yaparak da ğılmı şlardı. 76

Örnek 20:

Greenpeace, Sava şa Hayır Kampanyası çerçevesinde 2004 yılında, “Sava şa

Hayır Koordinasyonu ile birlikte yaptı ğı çalı şmalar sonucu, Türkiye’nin Irak’a asker göndermesini ve ABD kuvvetlerinin Türkiye’yi üs olarak kullanmasını öngören tezkerenin onaylanmamasını” sa ğlamı ştır. 77

75 Milliyet Gazetesi , 15.03.2003. 76 Hürriyet Gazetesi , 25.06.2004. 77 Greenpeace, , (07.08.2005).

162 Örnek 21:

16 Greenpeace üyesi 06.08.2001 tarihinde, İncirlikte bulunan 90 adet nükleer bombanın ülkemiz dı şına çıkarılması amacıyla, İncirlik Üssü önünde pankart açarak, araç giri şini engellemek üzere giri şte bulunan barikatlara kendilerini zincirlemi şti.

Sava şa Hayır Kampanyası çerçevesinde, yapılan bu barı şçıl protestoya müdahale edilmemesi gerekti ği ve asıl durdurulması gerekenin “Yıldız Sava şları

Programı” oldu ğu belirtmi şti.

Kendilerini zincirleyen protestoculara, jandarma ekipleri müdahale ederek uzakla ştırmı ş, direnen protestocular ise tartaklanmı ştı. Zincirler levyeyle kırılmı ş, bir protestocunun zincirlerinin açılamaması üzerine, kafesle birlikte jandarma aracına bindirilmi şti.

Gözaltına alınan 16 Greenpeace üyesi, “Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri

Kanunu”na muhalefetten mahkemeye sevk edilmi ş, ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılmı şlardı. 78

Örnek 21’deki olayla ilgili olarak Greenpeace video ar şivindeki ilgili kaset izlendikten sonra, olayla ilgili yorumlarını almak üzere Basın ve İleti şim Sorumlusu ile görü şülmü ştür.

- Dikkatlerin çekilmesi sebebiyle, eylem ba şarılı kabul ediliyor. Amaç

suçlara tanıklık edip, kamuoyunun dikkatini çekmektir. Ertan Keskinsoy,

Basın ve İleti şim Sorumlusu. ( Şahsi Görü şme 27.06.2004)

78 İncirlik Hava Üssü “Yıldız Sava şları Projesi” Eylemi, 06.08.2001, VHS 0084/215, Videokaseti (Greenpeace video ar şivi).

163 Örnek 22:

Greenpeace, NATO’nun elindeki nükleer füzeleri protesto etmek için 28

Haziran 2004 tarihinde Bo ğaz Köprüsü’nde gösteri yapmı ştı. Greenpeace üyeleri, kendilerini Bo ğaz Köprüsü’nden a şağı sarkıtmı ş ve 30 metre uzunlu ğunda bir pankart açmı şlardı. Eyleme müdahale eden polis, kendilerini köprünün korkuluk demirlerine zincirleyen ikisi yabancı uyruklu 12 göstericiyi, zincirlerini demir makasıyla keserek gözaltına almı ştı. Greenpeace üyesi yabancı uyruklu iki ki şi ertesi günü sınır dı şı edilmi şti. 79

Örnek 22’deki Bo ğaz Köprüsü eylemi ile ilgili olarak, bir Greenpeace

üyesinin dü şünceleri a şağıda ifade edilmi ştir.

- Yapılan eylem, barı şçıl bir eylemdi. Kaynak Geli ştirme Sorumlusu

Tuna Türkmen ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Özgür Gürbüz. ( Şahsi

Görü şme 27.06.2004)

Aşağıda, güvenlik birimleri yöneticilerine, “ İlinizde Greenpeace’in yapmı ş oldu ğu eylemler oldu mu?” sorusu yöneltilmi ştir. Verilen yanıtlardan bazıları a şağıda verilmi ştir.

- Memur sendikalarının ve Greenpeace’in yapmı ş oldu ğu “Irak’a asker

göndermeme ve sava şa hayır” eylemi etkili olmu ş, kamuoyu baskısıyla

79 NATO Eylemi- Bo ğaziçi Köprüsü, 28.06.2004, BC- 0256 (7.23) Video Kaseti (Greenpeace video ar şivi).

164 meclisten olumsuz karar çıkmı ştır. Mustafa Özdemir, Güvenlik Şube Md.

V., Zonguldak. ( Şahsi Görü şme 30.06.2004)

- Sava şa hayır konulu basın açıklamaları oldu. ‘ABD- Irak sava şı’ öncesi

ve sonrasında birkaç defa eylem yapıldı. Cengiz Ba şar, 32, Hatay. ( Şahsi

Görü şme 18.06.2005)

Burada, 2004 yılında yapılmı ş olan tanı şma toplantılarında ‘Irak

Sava şı’ ile ilgili ortaya koyulmu ş olan dü şüceler sıralanmı ştır.

- Ba şarılı eylemler arasında Irak sava şı sırasındaki Meclis Eylemi

sayılabilir. Bebek ve kan dolu bir manzara olu şturulmu ştu, meclis

önünde. (Greenpeace tanı şma toplantısı 10 Nisan 2004)

- En önemlisi de biz inanıyoruz ki; devletin karar alma organındaki

ki şileri etkiledik, özellikle tezkere sürecinde kararların alınmasında

büyük rolümüz oldu. Devlet Bakanı Ba şbakan Yardımcısı M. Ali Şahin ile

tezkere reddedildikten sonra yaptı ğımız konu şmada; eylemlerin, onların

olumsuz karar vermesinde etkili oldu ğunu belirtmi şti. (Greenpeace

tanı şma toplantısı Haziran 2004, Şahsi Görü şme 27.06.2004)

165 3.2.1.4. “Genleriyle Oynanmı ş Organizmalara Hayır” Kampanyası

Örnek 23

Greenpeace üyeleri “Genleriyle Oynanmı ş Organizmalara Hayır”

Kampanyası çerçevesinde 07.05.2004 tarihinde, Brezilya'nın Paranagua limanına demirleyen Global Wind adlı gemiye gizlice girmi ş ve kendilerini yükleri yüklemekte kullanılan 2 vince zincirlemi şlerdi. Gemide, Brezilya'dan yola çıkan ve

Avrupa Birli ği ülkelerinde ancak uyarı etiketleriyle kullanılabilen 30 bin ton geneti ği de ğiştirilmi ş soya fasulyesinin bulundu ğu ve bu ürünlerin Amerika'nın en büyük ziraat devi Bunge'ye ait oldu ğu açıklanmı ştı.

Geminin Türkiye'de hangi limana demirleyece ği ya da yükün hangi şirket adına satın alındı ğı hakkında herhangi bir bilgi verilmemi şti. 80

Örnek 24:

GDO'ya Hayır Platformu 81 , hükümetin hazırladı ğı Ulusal Biyogüvenlik Yasa

Tasarısı'na kar şı 30.11.2004 tarihinde bir protesto yapmı ştı.

“Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı'nın halkın ve tüketicinin yararına düzenlemeler getirmekten çok, GDO üreticisi ve ithalatçısı firmaların lehine, GDO'lu

ürünler için açılacak pazarın ko şullarını düzenleyen bir yapıda oldu ğu protestoda ifade edilmi şti.” 82

80 Sabah Gazetesi 10.05.2004, Radikal Gazetesi 10.05.2004. 81 Genleri De ğiştirilmi ş Organizmalar (GDO) ile ilgili olarak Greenpeace'in de kurucuları arasında oldu ğu 100’ü a şkın sivil toplum kurulu şunu barındıran bir platform olu şturulmu ştur. 82 Greenpeace, , (07.08.2005).

166 Örnek 25:

Kamuoyunun dikkatini genleriyle oynanmı ş yiyeceklere çekmek için yaratılmı ş olan canavar domates, 10 Kasım–16 Aralık 2003 tarihleri arasında

Türkiye'yi dola şmı ştı.

“Canavar bir domates şeklindeki balonun görevi insanları ‘Geneti ği

De ğiştirilmi ş Organizmalar (GDO 83 )’ konusunda uyarmak, biyolojik zenginli ğin nasıl bir tehdit altında oldu ğunu kamuoyuna duyurmaktı.” 84

“Avrupa'da GDO kar şıtı hareketin sembolü olan domates”, Türkiye'de 34 gün boyunca 15 ili dola şıp, toplam 4400 kilometrelik bir tur gerçekle ştirmi şti.

Greenpeace’in GDO’larla ilgili bir çalı şmasının olup olmadı ğı, Greenpeace tanı şma toplantısında sorulmu ş, alınan cevaplar aşağıda belirtilmi ştir.

- Ba şka bir eylem tarzı da fabrikanın üretti ği ürünün (zararlı ürün), o

malı üretene iade etmedir, örne ğin geneti ği ile oynanmı ş ürünler

(çiftlikten de alınabiliyor)

- Greenpeace’in genleriyle oynanmı ş organizmalarla ilgili çalı şmaları

var. Bu ğday, soya gibi genel tüketim gıdalarıyla ilgili. Biz çalı şmalarımız

ve ara ştırmalarımız sonrasında gıdalardaki genetik ve kimyasal zararları

ortaya koyduk. (Greenpeace tanı şma toplantısı 10 Nisan 2004)

83 GDO, Uluslararası literatürde kısaltılmı ş şekliyle "GM" veya "GMO" olarak geçen, "Genetically Modified Organism"in Türkçe kar şılı ğıdır. 84 Greenpeace, , (07.08.2005).

167 - Kampanyaları ele aldı ğımız zaman, tek bir ortak noktada birle şiyoruz.

Ço ğunlukla di ğer ülkelerce halledilmi ş sorunlar, do ğrudan Türkiye’ye tamponlanıyor. Özellikle enerji konusunda; kömür santrallerini, atık yakma tesislerini vs. Türkiye’deki Çevre Yönetmelikleri çok gev şek oldu ğu için, Avrupa’da birçok firma gelip, belediyeleri ziyaret ederek, bunları satmaya çalı şıyor. Türkiye bu konuda büyük bir pazar olarak görülüyor. Genleriyle oynanmı ş organizmalarda da bunu sıkça görüyoruz. Mevzuat sıkı olmadı ğı için Türkiye’ye çe şitli bir biçimde bu

ürünler geliyor. (Greenpeace tanı şma toplantısı Haziran 2004, Şahsi

Görü şme 27.06.2004)

168 3.2.1.5. Gemi Sökümü Kampanyası

Örnek 26

Gemi Sökümü Kampanyası çerçevesinde, binlerce ton asbest ve tehlikeli atık içeren İspanya’dan gelen Novoçerkask adlı geminin Türkiye’ye giri şi, 12.07.2003 tarihinde engellenmi ştir.

Gemi, İspanya'nın Vigo limanında terk edilmi ş halde bulunmaktayken

Almanya'da kayıtlı bir şirket tarafından satın alınmı ş, gemi bir romorkör vasıtasıyla sökülmek üzere 1 Temmuz'da Vigo limanından ayrılmış ve Türkiye'ye do ğru yola

çıkmı ştı.

29 ya şındaki hurda geminin, asbest ve PCB'ler gibi tehlikeli atıklar içermesi,

Basel Konvansiyonuna 85 aykırılık te şkil etti ği için Greenpeace, geminin İspanya'ya geri dönü şünün sa ğlanması iste ğini Dı şişleri Bakanlı ğı, Çevre Bakanlı ğı ve

Denizcilik Müste şarlı ğı’na iletmi şti. 86

Örnek 27

24 Ekim 2003 tarihinde Basel Konvansiyonu toplantısı sırasında, bir hurda geminin yetkililere haber verilmeden Türkiye’ye do ğru yola çıktı ğını ö ğrenen

Greenpeace üyeleri, toplantıda bulunan Türk yetkilileri uyarmı ştı. Fransız uçak gemisi Clemenceau, Alia ğa gemi söküm tesislerine sökülmek üzere getiriliyordu.

Türk yetkililer, geminin toksik maddelerden arındırılmadı ğı sürece Türkiye’ye

85 “Türkiye'nin imzalamı ş oldu ğu Basel Konvansiyonu, tehlikeli atıkların ihracından önce gönderilen ülkenin bilgilendirilmesini ve geminin ihtiva etti ği atıklar hakkında ihraç edilmeden önce Kontrol Belgesi'nin Türk makamlarına iletilmesini zorunlu kılmaktadır.” Greenpeace Basın Bülteni, 11.07.2003. 86 Greenpeace Basın Bülteni, 11.07.2003.

169 giri şine izin verilmeyece ğini belirttikten sonra, Fransa da harekete geçmi ş Fransız donanması, gemiyi Sicilya açıklarında durdurmu ştu. 87

Örnek 28

Greenpeace, 2002 yılının Mayıs ayında Türkiye’ye yasadı şı yollardan getirilen Sea Beirut adlı Fransız gemisini Alia ğa gemi söküm tesislerine girmeden durdurulmu ştu.

Greenpeace, geminin asbest içerdi ği ve sökümü halinde insan ya şamının ve

çevrenin tehlikeye atılaca ğı konusunda yetkilileri uyarmı ş, zamanın Çevre Bakanı

Fevzi Aytekin, geminin Türkiye’de sökülmeyece ğini bildirmi ş ve Fransa’ya geri gönderilmesini istemi şti. 16 Şubat 2004 tarihinde İzmir 2 No.lu İdare Mahkemesi, zehirli Fransız gemisi “Sea Beirut”un ithalatçı şirket CEMSAN tarafından yurtdı şına gönderilmesine karar vermi şti. Sea Beirut halen Alia ğa’da gemi söküm tesislerinde

Fransa’ya gönderilmeyi beklemektedir. 88

Örnek 29

Gemi Sökümü Kampanyası çerçevesinde Greenpeace, “1993 yılında The SS

United States adlı asbestli geminin Türkiye’de sökülmesini engellemi ştir”. 89

Örnek 30:

16.02.2004 tarihinde, AB Türkiye Temsilcili ği'nin bulundu ğu binanın kapısı

üzerine çıkan iki Greenpeace üyesi, “Türkiye Avrupa'nın çöplü ğü de ğil” yazılı pankartı açarken, beyazlar giymi ş bir grup Greenpeace üyesi de, Alia ğa'daki gemi

87 Greenpeace Basın Bülteni, 24.10.2003. 88 Greenpeace Basın Bülteni, 16.02.2004. 89 Greenpeace, , (07.08.2005).

170 söküm alanlarından getirilen toksik atık içerikli gemi parçaları ve toksik deniz suyunu, fanuslar içinde sergilemi şlerdi.

Basın açıklamasından sonra, Greenpeace üyeleri, fanuslardaki atıkları AB

Temsilcili ği yetkililerine iade etmi ş ve göstericiler daha sonra da ğılmı şlardı. 90

90 Cumhuriyet Gazetesi , 09.11.2004.

171 3.2.2. Greenpeace’in İlkelerine Yönelik Bulgular:

Çalı şmanın önceki bölümlerinde Greenpeace’in ilkelerinin oldu ğu ve bu ilkeler do ğrultusunda hareket edildi ği belirtilmi şti. Bu bölümde, vurgulanan bu ilkelerin tespitine yönelik olarak görü şmelere katılanlara çe şitli sorular yönetilmi ştir.

3.2.2.1. Greenpeace, kampanyalarla hedeflerine ula şmaktadır.

Greenpeace’in çalı şma ilkelerinden birincisi, Greenpeace’in kampanyalar do ğrultusunda hareket etmesidir. Burada güvenlik birimleri yöneticilerine, bu ilke ile dolaylı olarak ili şkili olabilecek “Greenpeace hakkında ne biliyorsunuz?” ve

“Greenpeace neden eylem yapmaktadır?” gibi açık uçlu sorular yöneltilmi ştir. Bu soruya verilen cevaplardan bazıları şöyledir.

- Eylemin yapılı şı ve nedeni sebepsizdir. Kısacası bo ş i şler ile

uğra şılmaktadırlar. Fatih Derin, 30, Ankara. ( Şahsi Görü şme

18.06.2005)

- Hiçbir anlam veremiyorum. Bence mantıksız, ama di ğer eylemlerden

farklı. Mesut Baysalo ğlu, 33, Mersin-Mut. ( Şahsi Görü şme 18.06.2005)

- Ye şil bir çevre, do ğanın korunması, dünyanın insanlı ğın ortak malı ve

gelece ği oldu ğu bilincinde hareket eden barı şçıl bir kurulu ştur. İnsan ve

172 çevre hakları, dünyanın do ğal de ğerlerinin korunması için çaba sarf

edilmektedir. Candemir Özdemir, 40, A şayi ş Şb. Md., Adana. ( Şahsi

Görü şme 30.06.2004)

- Yaptı ğı eylemler ve protestolar, çevrenin korunması için olumlu ve

gerekli. Ömer Akgün, 32, Mu ğla- Fethiye. ( Şahsi Görü şme 30.06.2004)

Katılımcıların cevaplarından anla şıldı ğı gibi güvenlik birimlerinin yöneticileri, Greenpeace’in ne amaçla eylem yaptı ğını ço ğu zaman anlayamamaktadır. Çevreci hareketlerin sadece çevre koruma amaçlı yapıldı ğı dü şünülmekte, dolaysıyla Greenpeace’in çevrenin yanında ‘barı ş’ gibi birçok konuyu amaç edindi ği ve kampanyalarla hedeflerine ula ştı ğı, bu yüzden her olayda yer almadı ğı bilinmemektedir.

Aşağıda, 10 Nisan 2004 ve Haziran 2004 (25- 27.06.2004) tarihinde yapılmı ş olan tanı şma toplantısında anlatılan bilgilerden, kampanyaya yönelik olanlar ele alınmı ştır.

- Tek ba şına bir eylem anlam ifade etmez, kampanya bütünlü ğü

içerisinde de ğerlendirilmelidir.

- 1) yasal haklarımız için avukatlarımız var

2) numune alıp, analiz yapmak için, üniversitelerle i şbirli ği yapıyoruz ve

İngiltere’de Exester Üniversitesine ba ğlı bir ara ştırma laboratuarı var.

3) çalı şmalar bilimsel yakla şımlarla yürüyor.

173 - Hedef kitle, kampanyadan kampanyaya göre de ğişiyor.

- atık yakma = İzmit halkı

- Sinop- Samsun zehirli variller= siyasilerle u ğra şmaktansa,

halka ula şmak

- Alia ğa = “sendikayı bile yanımıza çektik”

- Eylem esnasında neye göre hareket edildi ğini dü şünmek gerekir,

misyonumuz belli. (Greenpeace tanı şma toplantısı 10 Nisan 2004)

- Ba şlatılan kampanyalar örgütsel olarak de ğil de, daha çok bireysel

olarak yürütülüyor. Gönüllük esasına dayalı ve belli prensipler

çerçevesinde çalı şılıyor.

- Gönüllülere istedikleri konuda ara ştırma imkanı tanınıyor. Greenpeace

her ülkede çalı şmalar yapıyor, belli kampanyalar yürütüyor, henüz bazı

ara ştırmalar faaliyete geçmi ş de ğil. Bu yapılan çalı şmaları halka

duyurmak gerekiyor, yapılan kampanyalar durumun aciliyetine göre

de ğişiyor. Dünyadaki en büyük amacımız, ekolojik dengeyi ve barı şı

korumak. (Greenpeace tanı şma toplantısı Haziran 2004, Şahsi Görü şme

27.06.2004)

Greenpeace üyelerinin anlatımlarından da anla şıldı ğı gibi, tek ba şına bir eylem anlam ifade etmemekte, kampanya bütünlü ğü içerisinde anlam kazanmaktadır.

Yürütülen kampanyalarla alakalı olarak, üniversitelerle i şbirli ği yapılmakta ve İngiltere’de Exester Üniversitesine ba ğlı bir ara ştırma laboratuarı aracılı ğı ile analizler ve bilimsel raporlar yayınlanmaktadır. Çalı şmalar bilimsel temellere

174 oturtulmaktadır. Yürütülen kampanyalar yere, zamana ve hedef kitleye, günün

şartlarına göre de ğişmektedir. Kampanyalarda katılımcılar, bireysel ve gönüllü olarak çalı şmaktadır.

175 3.2.2.2. Greenpeace, şiddetten arınmı ş eylem tarzını benimsemi ştir.

Greenpeace’in ilkelerinden ikincisi ‘ şiddetsizlik prensibi’dir. Bu özelli ğin do ğrulu ğunu belirlemek için görü şülenlere, açık uçlu bir soru olan “Greenpeace’in eylemleri nasıldır?” ve kapalı uçlu bir soru olan “Greenpeace’in eylemlerinde şiddet kullanıldı ğını gördünüz mü?” soruları yöneltilmi ştir. Verilen yanıtlardan bazıları aşağıda verilmi ştir.

- Di ğerlerine göre farklı. Toplumun dikkatini çekmek için yer seçimine

özen gösteriliyor. Eylemlerinde kendilerini riske atabiliyorlar. Yapılan

eylemler, genellikle ilk kez denenen ve dikkat çeken eylemler. Süleyman

Karadeniz, 43, Çevik Kuvvet Şube Müdürlü ğü, Adana. ( Şahsi Görü şme

18.06.2005)

- Barı şçıl amaçlarla yapıldı ğını dü şünüyorum. Ömer Akgün, 32, Mu ğla-

Fethiye. ( Şahsi Görü şme 18.06.2005)

- Herhangi bir kurulu şa herhangi bir kimseye zarar vermeden ve hiç

kimseyi hedef göstermeden, sadece kendi hayatlarını riske atarak,

dünyanın gelece ği için, kirlili ğin önlenmesi amacıyla yapılan barı şçıl

eylemlerdir. Ali İncili, 1955, Sinop. ( Şahsi Görü şme 18.06.2005)

176 Verilen cevaplar incelendi ğinde, gerçekten de Greenpeace’in eylemlerinde şiddet kullanmadı ğı, barı şçıl eylem tarzlarını kullandı ğı tespit edilmi ştir.

Aşağıda görü şülenlerin, Greenpeace’in çevreci hareketlerinin güvenlik boyutuna ili şkin yakla şımlarını ortaya koyan dü şünceleri toplanmı ştır.

Görü şülenlerin bu konudaki dü şünceleri, “Greenpeace’in çevreci hareketleri güvenli ğe zarar vermekte midir? Genelde nasıl müdahale ediliyor?” sorularına verdikleri cevaplar ile anla şılmı ştır.

- Güvenli ğe zarar vermiyor, ancak ba şkalarının bazı haklarını

engelliyorlar. Basını bilgilendirme hakkını kullanırken, çocukların ya da

ba şkalarının parkta oturma ve dinlenme hakkını engelliyorlar. Kendi

yürüyü ş haklarını kullanırken, ba şkalarının seyahat etme hakkını

kısıtlıyorlar. Mehmet Avcı, 40, Çevik Kuvvet Şube Md., Adana. ( Şahsi

Görü şme 30.06.2004)

- Greenpeace gibi amacı polis, asker ve devletle çatı şmak olmayan,

sadece hedefledi ği dü şünce ve fikri topluma aksettirmek olan süreç

güvenli ğe zarar veremez. Oğuzhan Şahin, 30, Mersin. ( Şahsi Görü şme

30.06.2004)

- Güvenlik güçlerinin zamansız çalı şması ve i ş kaybı göz önünde

tutularak zarar verdi ği dü şünülebilir. İ.Halil Ahraz, 32, Asayi ş Büro

Amiri, İskenderun/Hatay. ( Şahsi Görü şme 18.06.2005)

177 - Evet, insanlar i şlerine, hastanelere gidemiyor. Bence İngiltere’de oldu ğu gibi bu konular serbest kürsü alanı gibi bir yerde tartı şılmalı.

Melih Koda, 30, Toplumsal Olay Büro Amiri, İstanbul. ( Şahsi Görü şme

18.06.2005)

- Güvenli ğe zarar verebilecek diye yakla şmak hem demokrasiye hem de insan haklarına aykırı olmaz mı? M. Şener Ate şli, 39, İzmir. ( Şahsi

Görü şme 18.06.2005)

- Bir toplusal olaya çok sayıda ve çe şitli birimlerden personel verilmesiyle o bölgelerde güvenlik bo şlu ğu olu şmaktadır. Fatih Derin, 30,

Ankara. ( Şahsi Görü şme 30.06.2004)

- Hayır, insanlar bir şekilde haklarını aramalı ve seslerini duyurmalıdır .

Olcay Çepe, 40, Samsun. ( Şahsi Görü şme 30.06.2004)

- Eylemler gerekli ancak, mevcut mevzuata göre yapılmalı. Özgürlükler sonsuz de ğildir. Mustafa Yi ğit, 1966, Güvenlik Şb. Md., Hatay. ( Şahsi

Görü şme 30.06.2004)

- Hak ihlalinden daha iyidir yürüyü ş yapmak. Zararı trafi ği etkiliyor.

Emrullah Kahraman, 30, Asayi ş Md., İzmir. ( Şahsi Görü şme 30.06.2004)

178 - Bu tip toplantı ve gösteri yürüyü şleri Mülki Amirin izni ile olur. Polisin

zorluk ve kolaylık sa ğlama gibi bir lüksü yoktur. İbrahim Akyol, 28,

Zonguldak. ( Şahsi Görü şme 18.06.2005)

- Emniyet Te şkilatı’nın görevi zorluk çıkarmak veya kolaylık sa ğlamak

de ğildir. M. Şener ATE ŞLİ, 39, İzmir. ( Şahsi Görü şme 18.06.2005)

- Samimi olarak, insanlı ğın ve ortak varlı ğımız olan dünya de ğerlerinin

korunmasına yönelik eylemlere kolaylık gösterilebiliyor (örne ğin

bo ğazlardan petrol tankerlerinin geçi şini protesto etme gibi) ancak

ülkenin birlik-bütünlü ğünün, demokratik rejimin, laik-hukuk devletin

yapısının hedef alındı ğı de ğerlendirilen eylemlere zorluk gösteriyor.

Candemir Özdemir, 40, A şayi ş Şb.Md., Adana. ( Şahsi Görü şme

18.06.2005)

Burada sorgulanmı ş olan aslında çalı şmanın hipotezidir. Verilen cevaplar incelendi ğinde, bir önceki de ğerlendirmede de ifade edildi ği gibi eylemler şiddetsiz oldu ğu için, Greenpeace çevre hareketi kamu güvenli ği91 anlamında mal ve can güvenli ğine yönelik bir tehdit olarak algılanmamaktadır. Ayrıntılı yorumlar

“De ğerlendirme ve Sonuç” bölümünde ele alınaca ğı için, burada kısaca bahsedilmi ştir.

91 “Kamu Güvenli ği”, Türk Dil Kurumu sözlü ğünde; bir devlette zabıta kuvvetleri ve hizmetleriyle halka sa ğlanan can ve mal güvenli ği olarak tanımlanmaktadır. Bkz. http://www.tdk.gov.tr .

179 Greenpeace üyelerinden, Greenpeace’in şiddetsizlik prensibi hakkında bilgi verilmesi istenmi ş, alınan cevaplar a şağıda sıralanmı ştır.

- Greenpeace şiddetsizlik üzerine oturuyor.

- Yapılan protesto ve gösteriler, şiddetsiz oldu ğu için ço ğu zaman suç

olu şturmamaktadır.

- Onların (güvenlik birimlerinin) dü şüncesi, “eyvah ben ekme ğimi

kaybedece ğim…”

Hedefimiz oradaki olay, atıklar vs… Şiddet niyetimiz yok, idealimiz var.

Amaç- hedef ba şka, i şimiz güvenlik görevlileri ile de ğil.

- Gidip polisi itmek, şapkasını atmak, hedef şaşırtır ve bu şiddet olur,

halbuki polis görevini yapıyor.

-Şiddet kullanmamak ve yaratıcı olmak

- Greenpeace, barı şçıl bir organizasyondur. (Greenpeace tanı şma

toplantısı 10 Nisan 2004)

- Greenpeace’in ‘ Şiddetsizlik Yönergesi’

1) Ne ko şulda olursa olsun, fiziksel zarar verilmeyecek, tepki

gösterilmeyecek

2) Sözlü şiddet de yok

3) Silah asla!

4) Sadece tırmanıcılar için bıçak- ipi kesmek için

5) Bilimden yararlanma; saldırganca tutum yerine…

6) Yazılı/ Sözlü anlatımlarla hedefe ula şmak (gerçe ğe ba ğlı kalarak)

180 7) Özel mülke zarar verilmeyecek. Amaç, bir tesise girmekse, girmek için

ba şka yol yoksa zarar verilebilir, (kapıyı bir şekilde geçmeniz gerekir)

8) Uyu şturucu ve alkol yok, sadece tıbbi amaçlı kullanım için.

9) Kaçmama (ne olursa olsun sorumlulu ğu üstlenme) (Greenpeace

tanı şma toplantısı 10 Nisan 2004)

- Şiddet kullanırsanız, mesaj silinir; gazetelerin ba şlı ğı “Kanlı Pazar-

göstericiler ile polis çatı ştı, 2 ki şi öldü 34 ki şi yaralı” şeklinde

de ğişecektir. (Greenpeace tanı şma toplantısı 10 Nisan 2004)

- Çalı şmalarımız ço ğu zaman eylemlerle sürüyor ve burada üzerinde

durulması gereken en önemli konu ise; hiçbir şekilde eylemlerimizin

şiddet içermemesidir. (Greenpeace tanı şma toplantısı Haziran 2004,

Şahsi Görü şme 27.06.2004)

Cevaplardan anla şıldı ğı gibi Greenpeace, şiddetten arınmı ş eylem tarzını benimsemi ş ve sıkı sıkıya sarılmı ştır. 9 maddelik ‘ Şiddetsizlik Yönergesi’nin de

Greenpeace ile tanı şmak için gelenlere anlatılması da, şiddetsizlik prensibinin ne kadar ciddiye alındı ğını göstermektedir.

Aşağıda Greenpeace üyelerine, yapılan eylemlerin güvenlik boyutu, güvenlik birimleri ile olan ili şkileri, güvenlik birimlerinin tutumları konusunda sorular sorulmu ş, alınan cevaplar a şağıda belirtilmi ştir.

181 Soru: Greenpeace’in çevreci hareketlerine güvenlik güçleri yardımcı mı oluyor? Yoksa zorluk mu çıkarıyor?

Cevap: Türkiye’de eylem yapmaya ba şladı ğımızdan beri baya ğı bir sorun ya şadık, ama yıllardır yaptı ğımız eylemlerin şiddet içermedi ğini polise anlattık, kanıtladık. Yani insanlık yararına bir şeyler yapıyoruz. Biz tam olarak barı şçıl yöntemler kullanıyoruz. Güvenlik görevlileri ço ğu zaman bizim eylemlerimizi ba şta anlamıyor. Bizler sesimizi duyurmak için eylem yapmak zorundayız. (Greenpeace tanı şma toplantısı Haziran 2004, Şahsi

Görü şme 27.06.2004)

Soru: Polisin şiddet kullanmasına kar şı ne yapıyorsunuz?

Cevap: Polisin şiddet kullanması bizimle ba ğlantılı de ğil, biz bütün kurallara uyuyoruz. (Greenpeace tanı şma toplantısı Haziran 2004, Şahsi

Görü şme 27.06.2004)

-Polis Te şkilatı’nın 155. yıl dönümünde bir eylemde ceza aldık, di ğer olayların hemen hemen hepsinde beraat ettik, süren davalar var.

- Türkiye’de eylemler barı şçıl- 2 taraf için. (Greenpeace tanı şma toplantısı 10 Nisan 2004)

- Karakolda şiddet olmuyor. Biz gitti ğimizde avukatlar hazır bulunuyor.

Sol eylemler gibi bakılmıyor, bunlar çiçekçi böcekçi diyorlar. Tolga

Temuge, (Eski) Toksik Maddeler Kampanyası Sorumlusu, ( Şahsi

Görü şme 27.06.2004)

182 Verilen cevaplardan da anla şıldı ğı gibi, çalı şmanın hipotezinde de sorgulandı ğı üzere, Greenpeace’in çevreci hareketlerinin güvenlik ile çatı şıp

çatı şmadı ğı (sorunu), Greenpaece üyeleri tarafından çatı şmadı ğı şeklinde yorumlanmı ştır. Çünkü yapılan eylemler onlara göre barı şçıldır.

183 3.2.2.3. Greenpeace , çevre suçlarına ve olaylara, do ğrudan eylemlerde bulunarak, pasif direni ş yaparak ya da blokaj yaparak müdahale etmektedir.

Bu ba şlık altında, görü şülenlerin Greenpeace’in eylem tarzına yönelik yakla şımlarını ortaya koyan dü şünceler toplanmı ştır.

- Eylemleri daha çok toplumun ilgisini çekecek, belki şaşırtacak pasif

direni ş hareketleri tarzında. Eylemler, toplumsal barı şı ve huzuru

olumsuz yönde etkilememektedir, özellikle barı şçıl olması sebebiyle, daha

çok toplumsal destek toplayan entelektüel eylemlerdir. Abdullah Kayhan,

Asayi ş Şb. Md., Ankara. ( Şahsi Görü şme 30.06.2004)

- Aktif direni ş; pankart asma, tırmanma, vb. eylemlerdir.

Pasif direni ş; hiçbir şey yapmama, direnmeme, konu şmama, ba ğırmama

vb. eylemlerdir. Vücut dili + giysi pasif direni şle anlamlanmaktadır.

- Greenpeace, çevre suçlarına do ğrudan eylemlerle şiddet içermeyen

direni şler yapmaktadır. (Greenpeace tanı şma toplantısı 10 Nisan 2004)

- Do ğrudan Eylem = do ğrudan birlenen amaç, yer ve ki şiye yönelik

eylemlerdir. Hedef, Fırtına Deresi ise Fırtına Deresine yönelik eylem.

- Eylemlerimizde şiddet yok, mala zarar yok, do ğrudan eylemlerde 92

bulunuyoruz, tiyatrovari. (Şahsi Görü şme 27.06.2004)

92 Toksik Maddeler Kampanyası çerçevesinde Greenpeace, “hiç bir resmi suçlama yapılmadan Japonya’da yedi gün gözaltında tutulan dört Greenpeace eylemcisinin serbest bırakılması için”, 15 Mayıs 2000 tarihinde, bütün Japon Elçilikleri'ne doğrudan eylemler yapmı ştı. Greenpeace Basın Açıklaması 15.05.2000.

184 Gerek güvenlik birimleri yöneticilerinin gerekse Greenpeace üyelerinin verdikleri cevaplardan da görülece ği üzere Greenpeace, i şlenen çevre suçlarına do ğrudan eylemlerde bulunarak hedefine ula şmaya çalı şmakta veya hiçbir tepkide bulunmayarak pasif direni şler yapmakta ya da çevre suçu i şlenen yeri bloke ederek hedefine ula şmaktadır.

Aşağıda, Güvenlik birimi yöneticilerine, açık uçlu bir soru olan

“Greenpeace’in yapmı ş oldu ğu eylemlerde kullandıkları taktikleri nasıl de ğerlendiriyorsunuz?” sorusu yöneltilmi ştir. Daha sonra “Greenpeace üyeleri

Atakule’ye tırmanmı şlardı, bu olayı duydunuz mu?” gibi kapalı uçlu sorular sorulmu ştur. Verilen yanıtlardan bazıları a şağıda verilmi ştir.

- Sadece ilginç oldu ğu için aklımda kaldı. Neye destek vermek amacıyla

Atakule’ye çıktıklarını hatırlamıyorum, eylemin türü amacından daha

çok akılda kalıyor. İbrahim Akyol, 28, Zonguldak. ( Şahsi Görü şme

30.06.2004)

- Çevrecilik adına olumlu ve yerinde bir hareket, ancak eylem biçimleri

tehlikeli. Mehmet Aydın, Asayi ş Şb. Md., 1965, Çanakkale-Biga. ( Şahsi

Görü şme 18.06.2005)

- Eylemler faydalı ancak yetersiz, çevreyi olumsuz etkileyen pek çok

faktör var. Sadece gündeme gelen konularla ilgili eylem yapılmakta,

185 örne ğin; Z harfli atık ta şıyan bir geminin geçi ş yapması sırasında.

Halbuki bu tür nakiller her gün yapılmakta. Hakkı Seçilmi ş, 35, Önleyici

Hizmetler Şb, Md., İstanbul. ( Şahsi Görü şme 18.06.2005)

- Duyarlılıklarını dile getirirken farklı ve ilginç yollar seçmeleri nedeniyle, dikkatleri üzerlerine toplayıp insanların bazı konulara duyarlılık göstermelerini istiyorlar. Bazen halkın haberinin olmadı ğı ve ilgilenmedi ği konuları duyurmaya çalı şıyorlar. Bunları yaparken klasik yolları takip etmiyorlar, bu da dikkat çekici oluyor. Cengiz Ba şar, 32,

Hatay. ( Şahsi Görü şme 18.06.2005)

- Ki şilerin rahatça tırmalamaları (Atakule eyleminde) da ğcılık e ğitiminin alınmı ş oldu ğunu göstermektedir. Bu ise, daha dikkat çekici bir eylem olarak kar şımıza çıkmaktadır. Ahmet Uslu, 34, Mersin. (Şahsi Görü şme

18.06.2005)

- Dü şünce itibariyle olumlu olmakla beraber abartılı, netice alma konusunda çok samimi olmayan şova dönük eylem olarak dü şünüyorum.

Hikmet Bulak, 38, Güvenlik Şube Müdürü, Mersin. ( Şahsi Görü şme

30.06.2004)

- Medenice yapılan olumsuzluklara tepki hareketleridir, her toplumsal gösteri yapmak isteyen için örnek te şkil etmektedir. Erdem Demirözü, 51,

Adana. ( Şahsi Görü şme 30.06.2004)

186 Güvenlik birimleri yöneticilerinin cevaplarından da anla şılaca ğı üzere,

Greenpeace’in yapmı ş oldukları eylemlerde kullandıkları teknikler farklı ve ilgi

çekicidir.

Aşağıda 10 Nisan 2004 ve Haziran 2004 (25- 27.06.2004) tarihinde yapılan tanı şma toplantılarında Greenpeace üyelerine, Greenpeace’in eylemlerinde kullandı ğı taktikler sorulmu ş, verilen cevaplar a şağıda belirtilmi ştir.

-Mesajın iletilmesi yolu di ğer örgütlere ilham kayna ğı oluyor.

- Eylemlerde tüm ileti şim kanalları kullanılmaktadır. Pankart ile

verilecek mesaj, kısa ve net olmalı, mümkün oldu ğunca az kelimeyle

anlatmalı.

- Kayna ğındayken kurutmak, yasa tasarısıyken, en güzeli.

-Eylemlerde yaratıcı olmak gerekiyor

- Medya, aracıdır.

- Her eylemde bir mesaj var asında. (Greenpeace tanı şma toplantısı 10

Nisan 2004)

- Eylem, mesaj ve mesaj tarzı uyumlu olmalı, örne ğin;

1) Bu yanlı ş, bunu durdurun, ( İzayda ş’taki durum)

187 2) Pektim Fabrikası- Alia ğa; PVC üretmeyin, temiz üretin, atıkları denize

dökmeyin. Ziya Çobano ğlu, mimar (Tırmanıcı) ( Şahsi Görü şme

27.06.2004)

Kullanılmakta olan eylem biçimleri:

- Görsel = balon, gemiler, tiyatrovari gösteriler, foto ğraflar,

- İş gal eylemi = üretimi durdurma, (zarara u ğruyor fabrika) İzmit’te atık

yakmayı engelleme,

- Tırmanıcıların pankart açması,

- Eylem tarzı seçilirken, ülkelerin gelenek ve görenekleri de önemli

- Kampanya, Lobi faaliyetleri, basın deste ği, bilgilendirme toplantısı,

kendini zincirleme gibi metotlar kullanılmaktadır. (Greenpeace tanı şma

toplantısı 10 Nisan 2004)

- Mahkemelerde u ğra şıyoruz. Dava açıyoruz, kazanıyoruz ama dava

sonrası verilen kararların uygulanması için de mücadele etmemiz

gerekiyor.

- Sayfalarca anlatamadı ğımız bir konuyu bir karikatürle anlatabiliriz.

- Bir yeri bloke etme; yere oturma, gibi yöntemler kullanılmaktadır. Ziya

Çobano ğlu, mimar (Tırmanıcı) ( Şahsi Görü şme 27.06.2004).

Cevaplarda da görüldü ğü gibi Greenpeace, eylem tarzı olarak çok

çe şitli eylem taktikleri kullanmaktadır. Önemli olan aslında, yapılan eylemin istenilen mesajı vermesidir.

188 3.2.2.4. Greenpeace, çevre suçlarına tanıklık etmektedir.

Greenpeace üyelerine “Tanıklık Etme Prensibi” hakkında bilgi verilmesi istenmi ş, alınan bilgiler a şağıda sunulmu ştur.

- Çevresel suça tanıklık etme prensibi; görüyorum ve kamuoyuna

duyuruyorum demektir.

- Kimse bilmedi ği için i şlenen çevre suçları da var. Tazmanya’daki

ağaçlar gibi.

(Greenpeace tanı şma toplantısı 10 Nisan 2004)

Greenpeace, “Shell” adlı şirket’in Diyarbakır’da halkın su içme ihtiyacını kar şıladı ğı yeraltı su kaynaklarını zehirledi ğini ortaya çıkararak, Shell’in i şlemi ş oldu ğu çevre suçuna tanıklık etmi ştir.

Greenpeace’in ortaya çıkarmı ş oldu ğu 17 yıllık çevre skandalında, İtalyan varilleriyle ilgili olarak, İtalyan Hükümeti çevre suçunu i şledi ğini kabul etmi ş ve sorumlulu ğu kabul etmi ştir. 93

Görü şme sonuçlarından ve örnek olarak verilen iki olaydan da anla şıldı ğı

üzere Greenpeace, çok farklı çevre suçlarını ortaya çıkarak tanıklık etmekte ve problemlerin çözülmesi için çaba harcamaktadır.

93 Milliyet- Input Almanak, 2004, s. 40.

189 3.2.3 Greenpeace’in Çevreci Toplumsal Hareketlerinin De ğerlendirilmesi

Bu bölümde, öncelikle kampanya evreninden seçilen 30 adet örnek,

çalı şmanın hipotezine uygun olarak güvenlik boyutu ile de ğerlendirilecektir. Daha sonra bir önceki bölümde (3.2.2) ortaya konulmu ş olan bulgular, di ğer verilerle (yüz yüze görü şme tekni ği ile yapılan derinlemesine görü şmeler sonucu elde edilen veriler, Greenpeace’in basın açıklamaları, Greenpeace’in video ar şivlerinden elde edilen bilgiler ve gazete taraması sonucu elde edilen veriler) birlikte de ğerlendirilecektir.

3.2.3.1 Güvenlik Açısından De ğerlendirilmesi

Çalı şmada sorgulanan hipotez kısaca, Greenpeace’in çevreci toplumsal

∗ hareketlerinin güvenlik ile çatı şıp çatı şmadı ğıdır. Hipotezi sınamak üzere 30 adet

örnek alınmı ştı. Bu 30 adet örnek kampanyalara göre sınıflandırılmı ştı. Şimdi her bir kampanyadaki örnek güvenlik açısından de ğerlendirilecektir.

* Enerji Kampanyası içersindeki 7 örnek de ğerlendirildi ğinde, birinci olayda

Bo ğaziçi Köprüsünde nükleer kar şıtı bir protesto yapılmı ş ve yabancı protestocular sınır dı şı edilmi şti. Burada köprü güvenli ği ile ba ğlantılı olarak kamu güvenli ğinin ihlali sebebiyle bir sınır dı şı edilme söz konusudur.

∗ Buradaki “güvenlik ile çatı şma” kavramı, ‘klasik güvenlik’ anlamında dı ş askeri tehdit anlamında olamayıp, bir toplumun düzeninin ve huzurunun bozulması anlamında kullanılmı ştır. “Güvenlik” kelimesi burada daha çok, toplumun düzenini sa ğlamak ve korumak anlamındadır.

190 İkinci olayda, bo ğazdan geçi ş yapmakta olan bir petrol tankerinde fosil yakıt kar şıtı protesto yapılmı ş, gözaltına alınmı ş olan protestocular bir gün sonra serbest bırakılmı ştı. Burada hem 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanunu bakımından bir ihlal söz konusu hem de ba şkasının mülkiyetine izinsiz girmekten

ötürü bir gözaltı durumu söz konusudur.

Üçüncü olayda, ABD Elçili ğinde iklim de ğişikli ği ile ilgili olarak bir protesto yapılmı ş, Yargıtay binasına tırmanan protestoculara bina güvenli ği müdahale etmi şti.

Daha sonra gözaltına alınan protestocular, nöbetçi mahkemece serbest bırakılmı ştı.

Burada 2911 sayılı yasanın ihlal söz konusudur.

Dördüncü olayda, TAEK önünde İkitelli olayı ile ilgili bir protesto yapılmı ş, gözaltına alınan protestocular, 4 saat sonra serbest bırakılmıştı. Burada 2911 sayılı yasanın ihlal söz konusudur.

Be şinci olayda, Sultanahmet Meydanı’nda nükleer kar şıtı bir gösteri yapılmı ş, göstericiler gözaltına alınmı ştı. Burada gösteri yapılan yer ile ilgili olarak,

2911 sayılı yasanın ihlal söz konusudur.

Altıncı olayda, Sugözü Termik Santraline yönelik, çevre duyarlılı ğı ile protesto yapılmı ş, protestocular ifadeleri alınmak üzere götürülmü ştü. Burada hem

2911 sayılı yasanın ihlali hem de kamu düzeninin korunması söz konusudur.

Yedinci olayda, TAEK önünde nükleer kar şıtı bir gösteri yapılmı ştı, gösteri barı şçıl oldu ğu için, herhangi bir güvenlik sorunu olu şmamı ştır.

* Toksik Maddeler Kampanyası içersindeki 10 örnek de ğerlendirildi ğinde sekizinci olayda, atık yakmayı protesto amacıyla bir protesto düzenlenmi ş, Kocaeli Sanayi

Odasının giri ş kapısına Greenpeace üyeleri kendilerini zincirlemi şlerdi, daha sonra

191 protestocular gözaltına alınmı ştı. Burada hem 2911 sayılı yasanın ihlali hem de kamu düzeninin korunması söz konusudur.

Dokuzuncu olayda, bir Greenpeace gemisi Pektim limanını bloke etmi şti, PVC kar şıtı yapılan gösteri sonucu protestoculara tesis güvenli ği şiddet uygulamı ş ve daha sonra protestocular gözaltına alınmı ştı. Burada hem 2911 sayılı yasanın ihlali hem de blokaj sonucu tesise i ş kaybı yönüyle zarar verme vardır.

Onuncu olayda, Pektim Yarımca Tesislerinde, kimyasal atıklarla ilgili bir protesto yapılmı ş, protestoculara tesis güvenli ği şiddet uygulamı ş ve daha sonra protestocular gözaltına alınmı ştı. Burada 2911 sayılı yasanın ihlali vardır.

On birinci olayda, Greenpeace üyeleri Atakule’ye tırmanarak İZAYDA Ş kar şıtı bir gösteri yapmı ştı. Göstericiler, daha sonra gözaltına alınmı ştı. Burada hem 2911 sayılı yasanın ihlali hem de kamu düzeninin korunması söz konusudur.

On ikinci olayda, çevreye kimyasal atık yaydı ğı gerekçesiyle Vizon Deri

Fabrikasına yönelik bir protesto eylemi gerçekle ştirilmi şti, 2911 sayılı yasayı ihlal etmekten Greenpeace üyeleri yargılanmı ş ve bir kaç gün sonra serbest bırakılmı ştı.

On üçüncü olayda, Çevre Bakanlı ğı önünde İZAYDA Ş kar şıtı bir protesto yapılmı ştı. Daha sonra protestocular zor kullanılarak gözaltına alınmıştı. Burada

2911 sayılı yasanın ihlali vardır.

On dördüncü olayda, İZAYDA Ş kar şıtı bir gösteri ile tesis mühürlenmi şti, tesis güvenli ği şiddet uygulamı ş ve daha sonra göstericiler gözaltına alınmı ştı. Burada hem 2911 sayılı yasanın ihlali hem de kamu düzeninin korunması söz konusudur.

On be şinci olayda, İspanya Büyükelçili ği’nde MV Ulla gemisi ile ilgili bir gösteri yapılmı ş, göstericiler gözaltına alınmı ştı. Yine MV Ulla ile ilgili İsdemir limanında bir protesto eylemi yapılmı ş, göstericiler bir süre tutulmu ş, daha sonra

192 serbest bırakılmı ştı. Burada hem 2911 sayılı yasanın ihlali hem de kamu düzeninin korunması söz konusudur.

On altıncı olayda, İZAYDA Ş Tesisi giri şi konteynırla bloke edilmi ş, daha sonra protestocular gözaltına alınmı ştı. Burada hem 2911 sayılı yasanın ihlali hem de kamu düzeninin korunması söz konusudur.

On yedinci olayda, Yıldız Teknik Üniversitesi'nde atık yakma kar şıtı bir gösteri düzenlemi şti. Gösteri barı şçıl oldu ğu için, herhangi bir güvenlik sorunu olu şmamı ştı.

Fakat Ocak ayında İZAYDA Ş kar şıtı bir protesto yapılmı ş, tamamen barı şçıl olan bu eylemde, protestocular linç edilmek istenmi şti.

* Sava şa Hayır Kampanyası içersindeki 5 örnek de ğerlendirildi ğinde on sekizinci olayda, İskenderun limanında Sava ş kar şıtı bir gösteri yapılmı ş, göstericiler daha sonra gözaltına almı ştı. Burada hem 2911 sayılı yasanın ihlali hem de kamu düzeninin korunması söz konusudur.

On dokuzuncu olayda, Ortaköy Meydanı'nda NATO ve nükleer silahlanma kar şıtı gösteri yapılmı ştı. Tamamen barı şçıl olan bu eylemde, herhangi bir güvenlik sorunu olu şmamı ştır.

Yirminci olayda, Sava şa Hayır Kampanyasında elde edilen bir ba şarı yer almaktadır.

Yirmi birinci olayda, İncirlikte sava ş ve nükleer silahlanma kar şıtı protesto yapılmı ş, protestocular tartaklanmı ş ve 2911 sayılı yasaya kar şı gelmekten dolayı mahkemeye sevk edilmi ş ve sonra serbest bırakılmı ştı.

Yirmi ikinci olayda, Bo ğaz Köprüsü’nde nükleer füze kar şıtı protesto yapılmı ş, daha sonra protestocular gözaltına alınmı ş ve yabancı uyruklu protestocular sınır dı şı

193 edilmi şti. Burada hem 2911 sayılı yasanın ihlali hem de kamu düzeninin korunması söz konusudur.

* “Genleriyle Oynanmı ş Organizmalara Hayır!” Kampanyası içersindeki 3 örnek de ğerlendirildi ğinde yirmi üçüncü olayda, Brezilya'dan yola çıkan ve içerisinde 30 bin ton geneti ği de ğiştirilmi ş soya fasulyesinin bulundu ğu geminin Türkiye'ye gidece ği belirtilmi şti. Burada Genetik Mühendisli ği Kampanyası olarak da adlandırılan kampanya ile ilgili bir çalı şma sunulmu ştur.

Yirmi dördüncü olayda, 'Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı'na karşı gerçekle ştirilen bir protesto yapılmı ştır. Barı şçıl olan bu protestoda, herhangi bir güvenlik sorunu olu şmamı ştır.

Yirmi be şinci olayda, Geneti ği De ğiştirilmi ş Organizmalara dikkat çekilmesi amacıyla yakla şık bir ayı kapsayan bir gösteri düzenlenmi ştir. Barı şçıl olan bu gösteride, herhangi bir güvenlik sorunu olu şmamı ştır.

* Gemi Sökümü Kampanyası içersindeki 5 örnek de ğerlendirildi ğinde yirmi altıncı olayda, asbest ve tehlikeli atık içeren Novoçerkask adlı geminin Türkiye’ye giri şi engellenmi şti. İyi niyetli ve barı şçıl olan bu eylemde, herhangi bir güvenlik sorunu olu şmamı ştır.

Yirmi yedinci olayda, bir hurda geminin Türkiye’ye do ğru yola çıktı ğını

öğrenen Greenpeace üyeleri yetkilileri uyarmı ş, gemi Türkiye’ye gelmeden durdurmu ştu. Burada Gemi Sökümü Kampanyası ile ilgili bir ba şarı sunulmu ştur.

Yirmi sekizinci olayda, Sea Beirut adlı geminin Alia ğa gemi söküm tesislerine girmeden durdurulması ve hukuki mücadelesi anlatılmaktadır.

194 Yirmi dokuzuncu olayda, asbestli bir geminin Türkiye’de sökülmesinin engellemesi belirtilmi ştir.

Otuzuncu olayda, AB Türkiye Temsilcili ği'nde gemi söküm konusunda duyarlılı ğın arttırılması için bir gösteri yapılmı ştır. Barı şçıl olan bu gösteride, herhangi bir güvenlik sorunu olu şmamı ştır.

Greenpeace’in çevreci hareketleri güvenlik boyutunda de ğerlendirildi ğinde, genelde 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanunun ihlal edildi ği, bunun dı şında çevreci hareketler şiddet içermedi ğinden, ba şka bir güvenlik sorunun olu şmadı ğı tespit edilmi ştir.

Buradaki “güvenlik” kavramı, ‘klasik güvenlik’ anlamında dı ş askeri tehditlerden emin olma anlamında olamayıp, bir toplumun düzeninin ve huzurunun sa ğlanması ve koruması anlamındadır. Yine burada güvenlik, “Kamu Güvenli ği” anlamında, güvenlik birimleri ve hizmetleriyle halka sa ğlanan can ve mal güvenli ği anlamında da kullanılmamı ştır. Kısacası güvenlik kelimesi burada, kamu düzenin bozulmaması olarak algılanmalıdır.

Yeni tehditler kar şısında, yeni güvenlik kavramlarının geli ştirildi ği,

çalı şmanın ‘ İKİNC İ BÖLÜMÜ’nde belirtilmi şti. Yeni güvenlik kavramları geli ştirilmi ştir, çünkü insanların kendilerine ve ya şamlarına yönelik günlük tehditler, geleneksel güvenlik odaklı askeri perspektiften farklıla şmı ştır. Ancak bu çalı şmada, ara ştırılan konuda veya sorgulanan hipotezde bahsedilen ‘Güvenlik’ kavramı, güvenlik ba şlı ğı altında yer alan anlam yelpazesinde bulunan güvenlik tanımlarından biridir.

195 Greenpeace üyeleri gözaltına alındıktan sonra, nöbetçi mahkemeye veya en kısa sürede mahkemeye çıkarılmakta ve mahkemece 2911 sayılı kanununa göre izinsiz gösteri yapmaktan yargılanmakta ve birkaç gün sonra serbest bırakılmaktadır.

2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanunun yaptırımlarına (28- 35. maddeler) bakıldı ğında; kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyü şü düzenleyen, yöneten veya bunlara katılanlar, duruma göre bir aydan başlayan, be ş yıla kadar uzanan hapis cezası ile ve farklı miktarlarda para cezası ile cezalandırılaca ğı belirtilmi ştir. Ancak uygulamada, çalı şmanın birinci bölümünde de ifade edildi ği gibi, Anayasa’da toplantı ve gösteri yürüyü şleri temel hak ve hürriyetler arasında sayıldı ğı, toplu olarak dü şünceyi açıklama ve yayma hürriyeti olarak de ğerlendirildi ği için bir yaptırım pek uygulanmamaktadır.

3.2.3.2 Greenpeace’in İlkelerine Yönelik Bulguların De ğerlendirilmesi

Çalı şmada Greenpeace’in ilkelerine yönelik elde edilen bulgular de ğerlendirildi ğinde, Greenpeace’in hedefledi ği amaçlarına ula şmak için kampanyalar bazında hareket etti ği bilinmedi ğinden, Greenpeace’in niçin eylem yapmı ş oldu ğu anla şılmamakta, eylemin amacından daha çok eylemin türü akılda kalmaktadır. Greenpeace’in çevreci hareketleri, güvenlik birimlerince faydalı ancak yetersiz bulunmakta, bazı güvenlikçiler ise hareketlerin şov amaçlı yapıldı ğını dü şünmektedir. Greenpeace tarafından kullanılmakta olan eylem tekniklerinden en etkilisi Greenpeace üyelerine göre, özellikle yasa tasarısındayken bir yasaya

196 müdahale etmek olarak yorumlanmaktadır. Güvenlik birimleri yöneticileri ve

Greenpeace üyelerinin ortak görü şü, mesajın iletilme şeklinin di ğer örgütlere örnek oldu ğudur. Her eylemde bir mesaj oldu ğundan eylem, mesaj ve mesaj tarzı birbiriyle uyumlu olması gerekti ği Greenpeace üyelerince belirtilmektedir. Eylem tarzı seçilirken de örf- adet, gelenek- görenekler göz önüne alınarak bir tarz belirlenmektedir.

Greenpeace, şiddete şiddet ile kar şılık vermemekte, pasif direni şlerde bulunmaktadır.

Greenpeace’in, şiddetsizlik prensibinden ödün vermedi ğine bir örnek, Watson olayıdır. Daha önce Greenpeace aktivisti olan , “Sea Shepard Society” isimli kurulu şu kurulmu ştur. Greenpeace’in hareket tarzı olarak daha agresif yöntemler benimsenmesi gerekti ğini belirterek Greenpeace’den ayrılmı ştır. 94

Greenpeace’in eylemlerinde pasif direni şlerde bulunmak suretiyle güvenlik birimlerinin i şlerini zorla ştırdıkları ve zaman kazandıkları görülmektedir.

Greenpeace, Ara ştırma Laboratuarı sayesinde birçok bilimsel rapor hazırlamaktadır. Greenpeace’in yürüttü ğü kampanyalar bilimsel verilere dayanmaktadır.

Greenpeace, Sefa Sirmen’in İzmit Atık Yakma Tesisi'ne ( İZAYDA Ş) izin vererek bir çevre suçu i şlemesinde 95 oldu ğu gibi, çevre suçlarına tanıklık ederek bir

94 Carmin and Balser, 2002; s. 368. 95 Greenpeace Basın Açıklaması, 26.01.2001.

197 taraftan kamuoyunun dikkatini çekmekte di ğer taraftan da hedefledi ği kampanyasını gerçekle ştirmektedir.

Greenpeace, çevreci toplumsal hareketlerinde eylem tarzı olarak kendini sınırlamamaktadır. A şağıda, Greenpeace’in kullandı ğı belli ba şlı taktikler sıralanmı ştır.

Tur düzenleme . 1996 yılında “Çernobil Tanıkları Turu”, 1997 yılında ise,

“Güne ş Turu” düzenlenmi ştir.

Kampanya ile ilgili obje kullanma . Enerji Kampanyası çerçevesinde,

Türkiye’nin ilk nükleer reaktörü için hazırlanan bölge olan Akkuyu’da bir yel de ğirmeni kurulmu ştur (1993).

1998 yılı içersinde, Gökova Termik Santralı önünde bir "adalet heykeli" dikilmi şti.

Tırmanma. Enerji Kampanyası çerçevesinde, Greenpeace üyeleri İstanbul

Bo ğazının Karadeniz giri şinde, Yunan bandralı bir petrol tankerine 04.07.2002 tarihinde tırmanarak eylem yapmı şlardır.

Sanal eylem . İnternet üzerinden sanal eylemler yapılmaktadır.

Bilgilendirme çalı şmaları. konferanslar, dia gösterileri, raporlar, basın açıklamaları ile bilgilendirme çalı şmaları yapılmaktadır.

Sloganlar. “Güne şli bir gelece ğimiz var” vb. sloganlar kullanılmaktadır.

Yöre halkı ile dayanı şma. Greenpeace heyeti, Akkuyu’daki toplantıda, nükleer santrale kar şı çıkan yöre halkı ile dayanı şma içinde olduklarını belirtmi şti.

198 Halkoylaması yapma. Greenpeace, 11 Temmuz 1999’da Akkuyu’da yerel yönetimle birlikte bir halkoylaması gerçekle ştirmi ştir (Nükleer santrale ve radyoaktif atık deposuna % 84 oranında olumsuz oy çıkmı ştı).

Seminer düzenleme. Mart 2001’de Yata ğan'da "Türkiye ve Dünyada Enerji

Planlaması, Enerji Verimlili ği Teknolojileri, Alternatif Enerji Kaynakları" konulu seminer düzenlenmi ş ve 300 kadar izleyici semineri dinlenmi ştir.

Tesislere gizlice sızma. Greepeace eylemcileri Petkim’in Alia ğa tesislerine pek çok defa sızmı ştır.

Depremde kurtarma çalı şmaları. Marmara depreminde 16’sı yabancı 14’ü

Türk gönüllülerden olu şan Greenpeace kurtarma ekibi deprem kurtarma

çalı şmalarına katılmı ştır.

Aktif- pasif direni şlerde bulunma.

Şiddetsiz do ğrudan eylemlerde bulunma.

İş gal eylemi.

Lobi faaliyetleri.

Mahkemelerde yasal süreci i şletme.

Bir yeri bloke etme.

Foto ğraf sergileri.

Afi ş veya pankart açma.

Karikatür yolu ile anlatma.

199 GENEL DE ĞERLEND İRME VE SONUÇ

Greenpeace’in çevreci hareketleri, “toplumda afacan-sevimli çocukların haklı yaramazlıkları olarak tebessümle kar şılanmaktadır. 96 ”

Basında ve kamuoyunda sık sık kullanılan “Greenpeace’in eylemleri” deyimi yerine, “Greenpeace’in çevreci hareketleri” deyimi çalı şmada özellikle kullanılmı ştır.

Çevreci hareketler, çalı şmanın birinci bölümünde kuramsal temelleri atılmı ş olan

“Sosyal Hareketler” içersinde yer almaktadır. Toplantı, gösteri, gösteri yürüyü şü, protesto gibi kolektif özgürlükler, sosyal hareketlerin eylem formlarıdır.

‘Güvenlik Bilimleri’ alanında kullanılan “Gösteri Yürüyü şü” ve “Toplantı” kelimeleri kanunda tanımlanmı ştır. ‘Protesto’ ve ‘Miting’ kelimeleri basında ve kamuoyunda sık kullanıldı ğı halde kanunda tanımlanmamı ştır. Ayrıca, ‘Gösteri’ ve

‘Yürüyü ş’ kelimeleri tek ba şlarına da kullanılabilmektedir. Anılan kavramlar, kolektif hareket biçimleridir. Yine ‘Toplumsal Olay’ kavramı Güvenlik Bilimleri açısından daha çok protesto veya gösteri anlamında kullanılmaktadır. Bu açıklamaya istinaden çalı şmalarda; toplumsal olay, toplumsal eylem veya Greenpeace’in eylemleri deyimi yerine Greenpeace’in hareketleri deyiminin kullanılması yerinde olacaktır.

Çalı şmanın “Kuramsal Çerçeve” bölümünde anlatıldı ğı gibi sosyal hareketleri açıklayan birçok teori vardır ve her bir teori, sosyal hareketin farklı yönünü ortaya

çıkarmaktadır.

96 Kadir Konako ğlu, Güvenlik Şb. Md., V. ( Şahsi Görü şme 30.06.2004).

200 Sosyal hareketler, “Eski” ve “Yeni” sosyal hareketler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Greenpeace’in çevreci sosyal hareketleri incelendi ğinde, ilgilendikleri konuların yeni olması, sivil toplumda yer almaları, kültürü ve hayat tarzını yeniden tanımlamaları ve amaçlarına ula şmak için izledikleri yöntemin yenili ği de ğerlendirildi ğinde, yeni sosyal hareketler formatına uymaktadır. Yeni sosyal hareketler, de ğişen toplumda, yeni kimlik arayı şlarının meydana getirdi ği sosyal ve kültürel de ğişimler sonucu ortaya çıkan hareketlerdir.

“Yeni Sosyal Hareketleri” açıklamak için, “Kaynak Mobilizasyonu Teorisi” ve “Yeni Sosyal Hareketler Teorisi” sıklıkla kullanılmaktadır.

Greenpeace’in çevreci toplumsal hareketleri kuramsal temellere oturtuldu ğunda kaynak mobilizasyonu teorisi, Greenpeace hareketlerini açıklamada

öne çıkmaktadır, çünkü bu hareketlerde kaynaklar “birincil” olarak de ğerlendirilmektedir. Farklılı ğı ortaya çıkarmak için, sosyal hareket organizasyonları, yetenekler ve de ğerler gibi birçok kaynakları mobilize ederler.

Kaynak mobilizasyonu teorisine göre, Greepaece gibi sosyal hareket organizasyonları hedeflerine ula şabilmek için finansal fonlama gibi bazı faktörlere ihtiyacı vardır. Sosyal hareket organizasyonları, organizasyon üyelerinin karar alma süreçlerini, ideolojilerini ve de ğerlerini de etkiler. Greepaece’in, organizasyon repertuarı ve benimsedi ği taktikler üzerine yapılan çalı şmalar, genellikle kaynakların ve politik fırsatların hareketleri etkiledi ği üzerine yo ğunla şmı ştır. Greenpeace’teki mevcut tecrübe, de ğerler, inançlar ve politik ideolojideki farklılıklar, çevreci hareketler üzerinde etkili olmaktadır. 97

97 Carmin and Balser, 2002, s. 380.

201 Çevreyi temiz tutmak, a ğaç dikmek ve çimlere basmamak şeklinde algılanan

çevre bilincini; ekolojik dengeyi ve barı şı koruma alanına kaydıran Greenpeace, atıklarla mücadeleden temiz ve yenilenebilir enerji kullanımına kadar pek çok konu ile ilgilenmektedir. Greenpeace, medyaya sadece eylemleriyle yansıdı ğı için “canı sıkıldıkça eylem yapan maceracı gençler” olarak tanınsa da, Greenpeace’te bilim adamları, ekonomistler ve politikacılar var ve bunlar çevre hareketinin her safhasında hem planlayıcı hem de aktivist olarak çalı şmaktadır.

Greenpeace, şiddet içermeyen eylemlerle de sonuç alınabilece ğini göstermi ştir. Meydanlarda toplanıp slogan atmak yerine farklı çevreci hareketlere imza atmaktadır. Sosyal hayatta görülen de ğişim, hayat tarzlarını ve sokakları renklendirmi ştir. Bunca karma şanın arasında dikkat çekmek için her gün yeni yöntemler denenmekte ve çevreci hareketler, keyifli bir etkinlik haline dönü ştürülmektedir.

Greenpeace’in kullandı ğı eylem tarzları, çevre suçlarına tanıklık etmek olarak tanımlanmaktadır. Kimse i şledi ği çevre suçunu göstermek istemez, farklı eylemlerle ve eylem çe şitleriyle orada olundu ğu ve tanıklık edildi ği mesajı verilmektedir.

Çalı şmada sorgulanan hipotez, Greenpeace’in çevreci toplumsal hareketlerinin güvenlik ile çatı şıp çatı şmadı ğıdır. Çalı şmanın sonucu göstermi ştir ki demokratik toplumlarda “Greenpeace” gibi organizasyonlar, çevre konusunda toplumun duyarlılı ğının geli şmesi ve tepkisini ortaya koyması yönünde bir gereklilik olarak algılandı ğından, klasik güvenlik veya kamu güvenli ği anlamında bir güvenlik sorunu olarak algılanmamaktadır. Ancak toplantı, gösteri, gösteri yürüyü şü, protesto

202 tarzında yapılan çevreci hareketlerin 2911 sayılı yasaya aykırı olması, Greenpeace’in bazı çevreci hareketlerini yasa dı şı niteli ğe dönü ştürmektedir. Yani ‘Greenpeace hareketi’ kamu güvenli ğine yönelik bir tehdit olarak algılanmamakta, ancak

Greenpeace hareketinin unsurlarından biri olan eylem tarzının, yasadı şı niteli ğe bürünerek, toplumun düzeninin ve huzurunun bozulması anlamında güvenli ğe bir tehdit olu şturabilmektedir. Kaldı ki, ‘Greenpeace hareketi’ yasadı şı olsaydı,

Greenpeace- Türkiye temsilcilerinin yasadı şı harekete katılmaktan veya mensup olmaktan dolayı kovu şturmaya u ğramaları ve Greenpeace- Akdeniz Ofisi’nin

(Türkiye) faaliyetlerinin durdurulması beklenirdi. Bu yönü ile Greenpeace’in

çevresel amaçlarla yapmı ş oldu ğu “Çevreci Sosyal Hareket” kapsamındaki kolektif hareketleri, güvenlik ile çatı şmaktadır.

Her ne olursa olsun bu tür eylemler, siyasilerin veya bürokratların kanunları yeniden gözden geçirilmesine katkıda bulunmaktadır. Kamuoyu baskısı ile yasalar de ğişebilmektedir. Örne ğin, Bartın’da ‘Mobil Santrale Hayır’ mitingi yapılmı ş ve zamanın hükümeti santrali kurmaktan vazgeçmi şti. İnsanlar, Irak’a asker yollama tezkeresinin onaylanmaması örne ğinde oldu ğu gibi, Greenpeace’in yaptı ğı çalı şmalar sonucu artık bir şeylerin de ğişebilece ğini görmü şlerdir.

Greenpeace’in çevreci toplumsal hareketlerine güvenlik birimlerince,

Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanunu ve Yönetmeli ği çerçevesinde müdahale edilmekte, kanunların dı şına çıkılmamaktadır. Bu tür hareketlerin anayasal bir hak oldu ğu ve demokrasinin gere ği oldu ğu bilincinde hareket edilmektedir.

203 Bu ara ştırmada Greenpeace’in istihbarat veya polisiye diyebilece ğimiz yönü ele alınmamı ştır. Greenpeace’le alakalı çok farklı iddialarda bulunulmaktadır.

Örne ğin; İzmit Büyük şehir Belediye Ba şkanı Sefa Sirmen, Kocaeli Sanayici ve

İş adamları Derne ği üyelerine verdi ği yemekte (Mart 1999) Greenpeace’e yönelik olarak, ''Bunlar her eylem için para alan ki şilerdir. Ben bunlara vatan haini derim.

Bunların ne çevrecilikle ne de vatan sevgisiyle ilgisi yoktur'' 98 demi ştir.

Yine, "Petrol şirketlerinden, nükleer kar şıtı eylem yapmak için para almı şlar",

"bunlar ajandır" vb. birçok ele ştiri yapılmaktadır. Bu iddialarla alakalı gösterilen bir referansın olmadı ğı Greenpeace tarafından belirtilmi ştir. 99

Çevre için çalı şan Sivil Toplum Kurulu şlarının son zamanlarda, geleneksel protesto ve kar şı çıkma yöntemleri yerine, daha etkili olduklarına inandıkları

“şirketle şme” modelini tercih etmeye ba şladıkları, çalı şmanın giri şinde belirtilmi şti.

Greenpeace, Greenfeeze Kampanyası çerçevesinde, 1998 yılında Foron isimli beyaz e şya üreticisiyle ortak bir çalı şma sonucunda Eko-teknoloji ile üretilmi ş CFC

(cloroflorocarbon) içermeyen, ozon için tehlikesiz buzdolabı üretimini gerçekle şmi ştir.

Ancak bu tip birlikteliklerin hem Çevreci Sivil Toplum Kurulu şları (STK) hem de şirketler için bir takım riskleri vardır. Çevreci STK’ların kamuoyu önünde de ğer yitirmeleri söz konusu olabilmektedir. Ayrıca hisse sahiplerinin, STK’ların yaptıkları i şe müdahale etme tehlikesi de do ğabilecektir. 100

98 Arkabahçe Yayıncılık, , (07.08.2005). 99 Greenpeace, , (07.08.2005). 100 Edwin R. Stafford, Michael Jay Polonsky, Cathy L. Hartman, “Environmental NGO-business collaboration and strategic bridging: a case analysis of the Greenpeace – Foron Alliance, Business Strategy and the Environment; Mar/Apr 2000; 9, 2; s. 122– 135.

204 Bazı büyük şirketlerin, hükümetlerden daha fazla güçlü oldu ğu ve gücü ellerinde tutuyor oldu ğu bilinen bir gerçektir. Mü şterilerinin görü şlerini dikkate almayan firmalar, ciddi tehlikelerle kar şı kar şıya kalması kaçınılmazdır. Exxon mobil petrol şirketinin çevreyi kirletti ğini söyleyen Greenpeace, bu şirkete ciddi zararlar verdirmi ştir.

Bu kampanya, ba şkan Bush’un Kyoto protokolünü imzalamayaca ğını açıklamasından hemen sonra yapılmı ş, Stop-Esso kampanyası kapsamında 2001-

2003 yılları arasında, İngiltere’de birçok faaliyet gerçekle ştirilmi ştir. Greenpeace benzeri örgütler, tüketicilerin gücünü kullanarak şirketlerin etkilenebilece ğini göstermi şlerdir. 101

Greenpeace’in şiddetsizlik prensibini benimsemesine kar şın, Greenpeace’e

şiddet uygulandı ğı olmu ştur;

Pektim Yarımca Tesisinde yapılan eylemde (07.01.1999) ve AKM binasına tırmanma eyleminde (06.02.2003), güvenlik görevlileri Greenpeace eylemcilerine silah çekmi ştir.

Enerji Bakanlı ğı önündeki eylemde (29.08.1998) eylemciler sürüklenerek gözaltına alınmı ş ve bıçak çekilmiştir.

PETK İM eyleminde (18.08.2000), Sahil Güvenlik gemisinin topu, MV

Greenpeace gemisine çevrilmi ş, içersinde Greenpeace eylemcilerinin oldu ğu küçük botlar batırılmak istenmi şti. 102

Çalı şmada Greenpeace’in, çevre bilincinin kazanılmasında rol oynadı ğı

101 Rob Gueterbock, “Greenpeace campaign case study – StopEsso” , Journal of Consumer Behaviour ; March 2004; 3, 3, s. 263- 271 . 102 18.08.2000 tarihli, PETK İM Eylemi Kaseti 5-6.

205 belirlenmi ştir.

Greenpeace’in eylemlerinin ilginç bir tarzının oldu ğu, amaçtan çok eylem tarzının akılda kaldı ğı görülmü ştür. Greenpeace’in farklı eylem tarzı ile dikkat çekici oldu ğu, ancak insanlık için çok daha önemli konular varken, çevrecili ğe a şırı masraflarla destek olmanın da mantıklı olmadı ğı vurgulanmaktadır. Ülkemizin geli şmi şlik düzeyi açısından de ğerlendirildi ğinde, çevreci toplumsal hareketler bu

ülke insanına lüks görünmektedir.

Güvenlik birimleri, illegal örgütlerin yaptıkları eylemlere zorluk çıkarmakta,

çevresel eylemlere kolaylık sa ğlamaktadır. Yine göstericilere ön yargı ile bakılmamakta, duygusal hareket edilmemektedir. Sadece kamu düzenini sa ğlama amacında oldukları gözlenmi ştir.

Küresel bir hareket olan Greenpeace’in Türkiye’de seçti ği hedefe bakılıp de ğerlendirme yapıldı ğında, kimli ğe uygun hedef seçildi ği görülmektedir.

Çevreci toplum bilincinin geli şmesi açısından Greenpeace ve Greenpeace’in eylemlerinin faydalı oldu ğu de ğerlendirilmektedir.

Çevreci hareketlere katılmak ilgi alanı olarak de ğerlendirilebildi ği gibi, insanlık görevi olarak da de ğerlendirilmektedir. Greenpeace Akdeniz Ofisi, çevreci aktiviteleri keyifli bir etkinlik haline dönü ştürmektedir.

Greenpeace’in çabalarına saygı gösterilmesi önerilmektedir. İstenilen sonuca ula şılamasa da en azından sorumluluklarını yerine getirdikleri dü şünülmektedir.

Ya şanan çevresel yıkımlar kar şısında benimsenebilecek en az iki seçenek var; biri, kenara çekilip sonucu izlemek, di ğeri çevre duyarlılı ğı gösterip olaylara dur

206 demek. Greenpeace ve Greenpeace üyeleri gibi herkesin çevre duyarlılı ğı göstermesi

önerilmektedir.

Sonuç olarak sadece a ğaç dikmekle çevreci olunamayaca ğı, çevre korumanın bütün boyutlarıyla yapılması gerekti ği önerilmektedir.

207 KAYNAKCA:

Kitaplar ve Makaleler

Akdere, İlhan: Marksizimde Temel Kavramlar , Evresel Y., İstanbul, 2004.

Atalay, Esra: Türkiye’de Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Özgürlü ğü, İzmir,

DEÜ. Hukuk Fakültesi Y., 1995, s. 25- 27.

Ataöv, Türkkaya: Bilimsel Ara ştırma El Kitabı , Sava ş Y., Ankara, 1989.

Atauz, Akın: “Çevreci Sivil Toplum Hareketinin Yakın Tarihi” , Türkiye’de

Çevrenin ve Çevre Korumanın Tarihi Sempozyumu , Türkiye Ekonomik ve

Toplumsal Tarih Vakfı Y., İstanbul, (7-8. Nisan 2000), s. 194 -220.

Aydın, A. Hamdi: Polis Meslek Hukuku , Do ğuş Matbaacılık, Ankara, 1996.

Azrak, Ülkü: Toplantı ve Gösteri yürüyü şleri Kanunu Açısından Kolektif

Özgürlükler , ,

(04.05.2005).

Bal, M. Ali: Modern Devlet ve Güvenlik , IQ Y., İstanbul, 2003.

Bal, İhsan ve Beren, Fatih: Polis Eti ği, Siyasal Yayınevi, Ankara, 2003.

208 Ba ş, İsmail: “Uyum Yasaları Toplantı ve Gösteri Yürüyü şleri Kanunu’nda Neleri

De ğiştirecek?” , Ça ğın Polisi Dergisi , Sayı: 5, (Mayıs 2002), s. 39- 40.

Brown, Michael ve May, John: Greenpeace Ye şil Barı şın Öyküsü , (Çev. Sabir

Yücesoy), Metis Y., İstanbul, 1992.

Bookchin, Murray: Ekolojik Bir Topluma Do ğru , (Çev. Abdullah Yılmaz), Ayrıntı

Y., İstanbul, 1996.

Booth, Ken: “Güvenlik ve Özgürle ştirme” , Avrasya Dosyası , Güvenlik Bilimleri Özel,

(Yaz 2003), Cilt: 9, Sayı:2, s. 41- 62.

Castells, Manuel: Kent, Sınıf, İktidar , (Çev: Asuman Erendil), Bilim ve Sanat Y.

Ankara, 1997.

Carmin, JoAnn and Blaser, Deborah B.: “Selecting repertoires of action in environmental movement organizations”, Organization & Environment ; Dec 2002;

15, 4, s. 365- 388.

Cerrah, İbrahim: “Polis Eti ği”, III. Ulusal Sosyoloji Kongresi , Eski şehir, (1- 4

Kasım 2000), s. 1- 8.

Çayır, Kenan: Yeni Sosyal Hareketler , Kaknüs Y., İstanbul, 1999.

209 Çoban, N. Aykut: “Community-based Ecological Resistance: The Bergama

Movement in Turkey”, Environmental Politics , Vol.13, No.2, Summer 2004, s.

438– 460.

Demirer, Temel ve Demirer, Yücel: “Sürdürülemez ‘Modern Zamanlar ve

Marksizm”, (Der. Göksel N. Demirer, Metin Duran ve Gökçer Özgür), Marksizm ve

Ekoloji , Öteki Yayınevi, Ankara, 2000, s.348- 362.

Dictionnarie Larousse , Ansiklopedik Sözlük, Milliyet Yayınları, 1990.

Duru, Bülent ve Alkan, Ayten: “20. Yüzyılda Kent ve Kentsel Dü şünce”, 20. Yüzyıl

Kenti , (Der. Bülent Duru ve Ayten Alkan), İmge Kitabevi, Ankara, 2002, s. 20- 41.

Farrar, Max: “Social Movements and the Struggle Over ‘Race’ ”, In: Todd, Malcolm

J and Taylor, Gary, Democracy and Participation — Popular Protest and New

Social Movements , Merlin Pres., London, 2004, s. 1- 24.

Fındıklı, Remzi: “Mesleki Kimlik Olgusu ve Polislik Mesle ğinin Özellikleri” ,

(Editör: İbrahim Cerrah ve Emin Semiz), Türkiye’de Suç ve Polislik , Güner

Matbaacılık, Ankara, 2001, s. 90- 112.

------, “Kamu Yönetiminin Kolluk Gücü Olarak Polis ve Polis

Yönetiminde Ça ğda ş Geli şmeler”, 21. Yüzyılda Nasıl Bir Kamu Yönetimi

Sempozyumu Bildirisi , TODA İ, Ankara, (7- 9 Mayıs 1997), s. 1- 7.

210 Gorz, Andre: Kapitalizm Sosyoloji Ekoloji Yönelim Bozuklukları Arayı şlar ,

(Çev: I şık Ergüden), Ayrıntı Y., İstanbul, 1993.

Göksu, Turkut: Toplumsal Psikoloji , Özen Y., Ankara, 2000.

Göksu, Turkut ve di ğerleri: “Polisi İlgilendiren Toplumsal Olayların Yönetimini

(Piltoy) Etkileyen Faktörler” , Polis Bilimleri Dergisi , Cilt: 5 (2), (2003), s. 45- 56.

Görmez, Kemal: Çevre Sorunları ve Türkiye , Gazi Kitapevi, Ankara, 1997.

Gueterbock, Rob: “Greenpeace Campaign Case Study- Stop Esso” , Journal of

Consumer Behavior ; March 2004; 3,3; s. 265- 271.

Harvey, David: Yeni Emperyalizm , (Çev: Hür Güldü), Everest Y., İstanbul, 2004.

------,“Sınıfsal Yapı ve Mekansal Farklıla şma Kuramı”, 20. Yüzyıl Kenti ,

(Der. Bülent Duru ve Ayten Alkan), İmge Kitabevi, Ankara, 2002, s. 147- 172.

------, Sosyal Adalet ve Şehir , (Çev: Mehmet Moralı), Metis Y., İstanbul,

2003.

Johnston, Hank ve Di ğerleri: "Kimlikler, Şikayetler ve Yeni Sosyal Hareketler",

Yeni Sosyal Hareketler , (Ed. Kenan Çayır), Kaknüs Y., İstanbul, 1999.

Kabo ğlu, Ö., İbrahim: Özgürlükler Hukuku , İmge Kitabevi, 6.Baskı, Ankara, 2002.

211 Kaplan, Ay şegül: Kürsel Çevre Sorunları ve Politikaları , Mülkiyeliler Birli ği

Vakfı Y., Ankara, 1997.

Kavgacı, Halil İbrahim; Demokratik Polislik Temel Yakla şımlar , Maset

Matbaacılık, Ankara, 1997.

Kele ş, Ru şen ve Hamamcı, Can: Çevrebilim , İmge Kitabevi, Ankara, 1998.

Kele ş, Ru şen ve Ertan, Birol: Çevre Hukukuna Giri ş, İmge Kitabevi, Ankara, 2002.

Kılıç, Selim: “Çevre Korumada Yerel Giri şimler ( İnisiyatifler) ve Bergama Olayı”,

(yayınlanmamı ş doktora tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, SBF), 2001.

Korsch, Karl: Karl Marx Marksist Kuram ve Sınıf Hareketi, (Çev. Mehmet

Okyavuz), Doruk Y., Ankara, 2000.

Kuyaksil, Ali ve Tiyek, Musa: “Türkiye’de Güvenlik Hizmeti Olarak Özel ve Gönüllü

Güvenlik” , Polis Bilimleri Dergisi , Cilt:5, Sayı:2, 2003, s. 68- 79.

Laclau, Ernesto ve Mouffe, Chantal: Hegomonya ve Sosyalist Strateji , Birikim Y.,

İstanbul, 1992.

Lefebvre, Henri: Marksizim , (Çev. Vedat Günyol), Alan Yayıncılık, İstanbul, 2. baskı, İstanbul, 1990.

212 Le Bon, Gustave: Kitleler Psikolojisi , Hayat Y., İstanbul, 2001.

Melucci, Alberto: “Ça ğda ş Hareketlerin Sembolik Meydan Okuması”, Yeni Sosyal

Hareketler , (Editör: Kenan Çayır), Kaknüs Y., İstanbul, 1999.

Meydan Larousse , Büyük Lügat ve Ansiklopedi, Meydan Yayınevi, İstanbul, Cilt:5,

1990.

Meydan Larouse , Büyük Lügat ve Ansiklopedi, Meydan Yayınevi, İstanbul,

Cilt:12, 1990.

Milliyet-Input Almanak , Input Ara ştırma ve İleti şim A. Ş., İstanbul, 2004.

Offe, Claus: "Yeni Sosyal Hareketler: Kurumsal Politikanın Sınırlarının

Zorlanması", Yeni Sosyal Hareketler , (Editör: Kenan Çayır), Kaknüs Y., İstanbul,

1999.

Önder, Tuncay: Ekoloji, Toplum ve Siyaset , Odak Y., Ankara, 2003.

Ökmen, Mustafa: “Politika ve Çevre” , (Editör: Mehmet C. Marın), Çevre

Sorunlarına Ça ğda ş Yakla şımlar , Beta Y., İstanbul, 2004.

Öztürk, Bahri: Polis Taktikleri , Polis Akademisi Yayınları, Ankara, 2001.

213 Parlak, Bekir: “Çevre- Ekoloji- Çevrebilim: Kavramsal Bir Tartı şma” , (Editör:

Mehmet C. Marın), Çevre Sorunlarına Ça ğda ş Yakla şımlar , Beta Y., İstanbul,

2004, s. 14- 30.

Stafford, Edwin R.; Polosky, Michael Jay; Hartman Cathy L.: “Environmental NGO-

Business Collaboration And Strategic Bridging: A Case Analysis Of The

Greenpeace- Foron Alliance” , Bussiness Strategy and the Environment ; Mar/ Apr

2000;9,2; s. 122- 135.

Şeker, Güven: “Ülkemizde ve Farklı Hukuk Sistemlerinde Toplantı ve Gösteri

Yürüyü şleri Özgürlü ğü” , Emniyet Genel Müdürlü ğü Polis Dergisi , Sayı:35,

(Nisan, Mayıs, Haziran 2003), s. 18- 32.

------, Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şleri Kanunu Çerçevesinde Polisin

Müdahale Sorumlulu ğu ve Sınırları, (yayımlanmamı ş yüksek lisans tezi, DEÜ),

İzmir, 2002.

Tekeli, İlhan: “Türkiye Çevre Tarihine Açılırken” , Türkiye’de Çevrenin ve Çevre

Korumanın Tarihi Sempozyumu , Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Y.,

İstanbul, (7-8. Nisan 2000), s. 1- 20.

Tont, Sargun: “Batı Ülkelerinde Kurtarıcı Çevrecili ğin Kronolojisi” , Türkiye’de

Çevrenin ve Çevre Korumanın Tarihi Sempozyumu , Türkiye Ekonomik ve

Toplumsal Tarih Vakfı Y., İstanbul, (7-8. Nisan 2000), s. 21- 41.

214 Touraine, Alain: Modernli ğin Ele ştirisi, (Çev: Hülya Tufan), YKY, İstanbul, 2004.

------, "Toplumdan Toplumsal Harekete", Yeni Sosyal Hareketler ,

(Editör: Kenan Çayır), Kaknüs Y., İstanbul, 1999.

Tuna, Gülgün: Yeni Güvenlik , Nobel Y., Ankara, 2003.

Türkdo ğan, Orhan: Sosyal Hareketlerin Sosyolojisi , Birle şik Y., İstanbul, 1997.

Whelan, James M.: “ Education and training for effective environmental advocacy ”, Submitted Thesis (Doctor of philosophy), Australian School of

Environmental Studies- Faculty of Environmental Sciences Griffith University,

August 2002, s. 1- 438, ,

(22.07.2004).

Ya şar, Yılmaz: Açıklamalı Polis Meslek Hukuku , Ba şkent Matbaacılık, Ankara,

1998.

Yeni Rehber Ansiklopedisi , Türkiye Gazetesi Y., İstanbul, Cilt:16, 1994.

Yeni Rehber Ansiklopedisi , Türkiye Gazetesi Y., İstanbul, Cilt:14, 1994.

215 Cumhuriyet Gazetesi , 24.02.2004.

Cumhuriyet Gazetesi , 18.06.2003.

Cumhuriyet Gazetesi , 09.11.2004.

Sabah Gazetesi 10.05.2004.

Radikal Gazetesi 10.05.2004.

Hürriyet Gazetesi , 25.06.2004.

Milliyet Gazetesi , 15.03.2003.

Greenpeace Basın Açıklamaları

Greenpeace Video Ar şivi

216 İnternet Kaynakları

Arkabahçe Yayıncılık, ,

(07.08.2005).

Anonim, Aufführung , , (09.08.2005).

Anonim, Die in , , (04.06.2005).

Anonim, Meeting , , ,

(04.06.2005).

Anonim, Social movement, , (04.05.2004).

Anonim, Soziale Bewegung definition ,

Soziale_Bewegung,definition.htm>, (04.05.2004).

Anonim, Protest , , Protest action ,

,

(04.06.2005).

217 Anonim, Was ist eine Soziale Bewegung? ,

14/a0137.nf/text>, (04.05.2004).

Anonim, Wanderung , , (09.08.2005).

Flucht, Birgite: Definition Der Revolution ,

Referat7.doc>, (04.05.2004).

Greenpeace, , (07.08.2005).

Greenpeace, ,

(07.08.2005).

Greenpeace, ,

(06.05.2006)

Hinrichs, Martin: Neue soziale Bewegungen als Chance für innovative Politik,

, (04.05.2004).

Krull, Matthias; Jenni, Daniel; Schudt, Florian: Soziale Bewegung ,

, (04.05.2004).

Kumar, Lalit: Do we have A Theoretical Framework to explain Social

Movement? Third System, Third Sector, Third Way- No Way ,

218 ,

(04.05.2004).

Mamay, Sergey: Social Movements , , (04.05.2004).

Stone, Lora: Social Movements , ,

(17.09.2004).

Phongpaichit, Pasuk: Theories of Social Movements and their Relevance for

Thailand ,

ES&hl=tr>, (04.05.2004).

Van der Veen, E. Wilma: Social Movement Theories ,

~evanderveen/wvdv/social_change/social_movement_theories.htm>, (04.05.2004).

Avrupa İnsan Hakları Sözle şmesi (A İHS), (11. Protokol ile de ğiştirilen metin) R.G.:

19.03.1954- 8662, , (08.06.2004).

Emniyet Te şkilatı Kanunu (3201), R.G.: 12.6.1937- 3629.

219 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ( İHEB), R.G.: 27.05.1949- 7217,

, (08.06.2004).

Polis Çevik Kuvvet Yönetmeli ği, R.G.: 30.12.1982- 17914.

Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şleri Kanunu (2911), R.G.: 8.10.1983- 18185.

Toplantı Ve Gösteri Yürüyü şleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik, R.G.:

8.08.1985- 18836.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (2709), R.G.: 9.11.1982 -17863.

220 ÖZET

Nüfus artı şı, kentle şme, sanayile şme, olumsuz uygulamalar ve politikalar gibi faktörler sonucu çevre kirlenmekte ve ekolojik denge bozulmaktadır. Çevre sorunlarının sebep oldu ğu memnuniyetsizlik Greenpeace gibi sivil toplum kurulu şları tarafından ki şilerde ve kitlelerde bir çevre bilincine yol açmı ştır. Bu memnuniyetsizlik; toplantı, gösteri yürüyü şü ve protesto gibi kolektif özgürlükler vasıtasıyla, yeni sosyal hareketlerin eylem formları olarak ortaya çıkmaktadır.

Çalı şmada Greenpeace’in Türkiye’deki çevreci sosyal hareketlerini incelenmesi amaçlanmı ştır.

Böyle bir çalı şmayı yapabilmek için, öncelikle Greenpeace Akdeniz Ofisi

(İstanbul- Türkiye) hakkında bilgi sahibi olundu ve Greenpeace’in çevreci hareketlerini hangi kriterlere göre yaptı ğı ara ştırıldı.

Çevrenin korunması, çevre duyarlılı ğının arttırılması, sa ğlıklı- dengeli bir

çevre için yapılan çevreci toplumsal hareketlerin, güvenlik açısından de ğerlendirilmesi bu çalı şmanın temel sorun alanını olu şturmaktadır. Çalı şmadaki hipotezi ispatlamak için Greenpeace eylemcileri ve kampanya yöneticileri ile güvenlik birimlerinin yöneticileri arasında görü şmeler yapılmı ştır.

Çalı şmada dünyanın di ğer yerlerinde oldu ğu gibi Greenpeace Akdeniz

Ofisi’nin de kampanyalara göre hareket etti ği tespit edilmi ştir.

Çevreyi temizlemek ve çimlere basmamak şeklinde algılanan çevre bilincini

Greenpeace’in de ğiştirdi ği ve şiddet içermeyen eylemlerle de sonuç alınabilece ği görülmü ştür.

221 Çalı şmanın sonucu göstermi ştir ki protesto veya gösteri tarzında yapılan

çevreci hareketlerin, toplantı özgürlü ğünü düzenleyen kanuna aykırı olması bazı

çevreci hareketleri, yasadı şı niteli ğe dönü ştürmekte ve ço ğu zaman yasal i şlemler uygulanmaktadır.

Çevre hareketleri, ülkemizin geli şmi şlik düzeyi hesaba katıldı ğında lüks olarak görülmekle birlikte, çevre hareketleri siyasilerin, uygulamaları ve kanunları yeniden gözden geçirmelerine katkıda bulunmaktadır.

222 Abstract

The environment is being polluted and the ecological equilibrium is being broken because of the factors like population growth, urbanization, industrialization, adverse practices and policies. The discontent that is caused by the environmental problems has led to an environmental consciousness among people and masses urged by NGOs like Greenpeace. This discontent is appearing as New Social Movements’ activism forms through collective freedoms such as meetings, demonstrations and protests.

The purpose of this study is to examine the Environmentalist Social

Movement of Greenpeace in Turkey.

In order to conduct this study, firstly, information about the Greenpeace

Mediterranean Office (Istanbul- Turkey) was gathered and the criteria according to which Greenpeace directs its environmentalist movements were investigated.

The evaluation from a security point of view of environmentalist social movements which aim conservation of environment, improvement of environmental sensibility, and a healthy and balanced environment constitutes the fundamental problematic area of this study. In order to prove the hypothesis of the study, interviews with the Greenpeace activists, managers of Greenpeace campaigns and the managers of security units.

It has been found out that the Mediterranean branch of Greenpeace acts according to campaigns as in the other parts of the world.

It has been observed that the Greenpeace has changed the environmental consciousness which was previously perceived as avoiding from stepping on grass

223 and keeping the environment clean, and has showed that non- violent actions can produce outcomes.

According to the result of the study, some of the environmentalist actions in the form of public protests and demonstrations turn to be illegal for they violate the law which regulates the freedom of assembly and they are often subject to judicial procedures.

In spite of the fact that the environmental movements are considered as a luxury in view of the developmental level of our country, they contribute to the revision of laws and practices of politicians.

224 Ek 1. Greenpeace Üyelerine Yönelik Soru Formu

- Akkuyu nükleer santraline yönelik bir çalı şmanız var mıdır? (kapalı uçlu soru)

- Neden petrole kar şısınız? (kapalı uçlu soru)

- İkitelli kazası konusunda bilgi verir misiniz? (kapalı uçlu soru)

- Sinop ve Samsun kıyılarına vuran toksik variller ile ilgili düşünceniz nedir? (kapalı uçlu soru)

- 2001 tarihinde, İncirlikteki Sava şa Hayır Kampanyası çerçevesinde yapılan protesto hakkındaki dü şünceleriniz nelerdir? (kapalı uçlu soru)

- 2004 tarihinde Bo ğaz Köprüsü’nde nükleer kar şıtı bir gösteri yapmı ştınız, nasıl bir gösteriydi? (kapalı uçlu soru)

- ABD- Irak Sava şı ile ilgili bir çalı şmanız oldu mu? (kapalı uçlu soru)

- Greenpeace’in GDO’larla ilgili bir çalı şması var mı? (kapalı uçlu soru)

- Greenpeace’te eylem yapılmaya nasıl karar veriliyor? Eylemlere nasıl katılınıyor?

(açık uçlu soru)

225 - Greenpeace’in şiddetsizlik ve tanıklık etme prensibi hakkında bilgi verir misiniz?

(kapalı uçlu soru)

- Greenpeace’in çevreci hareketlerine güvenlik güçleri yardımcı mı oluyor?

Yoksa zorluk mu çıkarıyor? (kapalı uçlu soru)

- Polisin şiddet kullanmasına kar şı ne yapıyorsunuz? (kapalı uçlu soru)

- Greenpeace’in eylemlerinde kullandı ğı taktikler nelerdir? (açık uçlu soru)

226 Ek 2. Güvenlik Birimi Yöneticilerine Yönelik Soru Formu

- Greenpeace’in yapmı ş oldu ğu bir eylemede görev aldınız mı? (açık uçlu soru)

- Greenpeace’in yapmı ş oldu ğu eylemlere nasıl müdahale ediyorsunuz? (açık uçlu soru)

- Sinop ve Samsun kıyılarına vuran toksik variller, İZAYDA Ş tesisleri ve

İskenderun’da batan MV Ulla gemisi ile ilgili dü şünceniz? (kapalı uçlu soru)

- İlinizde Greenpeace’in yapmı ş oldu ğu eylemler oldu mu? (açık uçlu soru)

- Greenpeace hakkında ne biliyorsunuz? (açık uçlu soru)

- Greenpeace neden eylem yapmaktadır? (açık uçlu soru)

- Greenpeace’in eylemleri nasıldır? (açık uçlu soru)

- Greenpeace’in eylemlerinde şiddet kullandı ğını gördünüz mü? (kapalı uçlu soru)

- Greenpeace’in çevreci hareketleri güvenli ğe zarar vermekte midir? Genelde nasıl müdahale ediliyor? (açık uçlu soru)

- Greenpeace’in eylem tarzı hakkındaki dü şünceniz. (açık uçlu soru)

227 - Greenpeace’in yapmı ş oldu ğu eylemlerde kullandıkları taktikleri nasıl de ğerlendiriyorsunuz? (açık uçlu soru), Greenpeace üyeleri Atakule’ye tırmanmı şlardı, bu olayı duydunuz mu? (kapalı uçlu soru)

Görü şme yapılan güvenlik birimi yöneticileri

Abdullah Kayhan, Asayi ş Şb. Md., Ankara.

Ahmet Uslu, 34, Mersin.

* Ali İncili, 1955, Sinop.

Arif Okçu, 39, Asayi ş Şb. Md, Ankara.

Candemir Özdemir, 40, A şayi ş Şb.Md., Adana.

Cengiz Ba şar, 32, Hatay.

Emrullah Kahraman, 30, Asayi ş Md. İzmir.

Erdem Demirözü, 51, Adana.

Fatih Derin, 30, Ankara.

Hakkı Seçilmi ş, 35, Önl. Hizmetler Şb, İstanbul.

Hikmet Bulak, 38, Güvenlik Şube Müdürü, Mersin.

İbrahim Akyol, 28, Zonguldak.

İ.Halil Ahraz, 32, Asayi ş Br.A., İskenderun/Hatay.

Mehmet Avcı, 40, Çevik Kuvvet Şube Md., Adana.

* Mehmet Aydın, Asayi ş, 1965, Çanakkale-Biga.

Melih Koda, 30, Top. Olay Bür. Amir Yrd., İstanbul.

Mesut Baysalo ğlu, 33, Mersin-Mut.

Mustafa Özdemir, Güvenlik Şube Md. V., Zonguldak.

228 Mustafa Yi ğit, 1966, Güv. Şb.Md, Hatay.

M. Şener Ate şli, 39, İzmir.

Oğuzhan Şahin, 30, Mersin.

* Olcay Çepe, 40, Samsun.

* Ömer Akgün, 32, Mu ğla- Fethiye.

Süleyman Karadeniz, 43, Çevik Kuvvet Şube Müdürlü ğü, Adana.

Yanında “*” olan yerlere telefonla ula şılmı ş, di ğer yerlere gidilerek yüz yüze görü şmeler yapılmı ştır.

229