KISKAÇTAKİ TÜRKİYE -İdlib, RAND Raporu ve Varolma Mücadelesi-

dlib’teki katliamların da gösterdiği gibi kabuğunu kırmaya çalışan Türkiye dış politika ve güvenlik konusunda çok İ büyük bir kırılma ve krizle karşı karşıya. Karşımızda, perde arkasında ne tür bir antlaşma yaptıkları belli olmayan küresel güçler var. Sıkıştıkça birinden diğerine koşuşturduğumuz Rus ve Amerikan mengenesinde “müttefiklik” kavramı artık anlamını yitirdi. Sadece ikisi değil elbette, Avrupa ekseni, Arap dünyasının iş birlikçi yönetimleri ve başkaları da Türkiye’yi kandırmakta, yapılan antlaşmalara uymamakta ve ülkeyi ateşin içine atmak için var gücüyle uğraşmaktadır. Anlaşılan o ki Türkiye’nin birçok alandaki atılımları başkalarına ciddi bir rahatsızlık verdi ve ülkenin kendi başına bırakılmaması noktasında açıkça dillendirilen bir mutabakat oluştu. Dünya dengelerinin sallandığı şu günlerde, Suriye’deki kargaşanın ülkemiz açısından doğurduğu tehditler, Gezi olayları ile ilgili verilen berat kararı, Türkiye’nin baş döndürücü gündemi ve iç politikadaki çalkantılar ile ortalık toz duman içinde! İşte böylesi bir süreçte Ocak ayının başlarında yayımlanan RAND’ın Türkiye raporundaki belli kısım- lar üzerinde durulması gerekiyor. RAND, ABD Savunma Bakanlığı’na araştırma raporları ve analizler hazırlayan bir düşünce kuruluşu. 1948’den beri faaliyette olan bu kuruluşun raporları CIA, Pentagon ve ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından dikkate alınıyor ve önerilerinin büyük bir kısmı hayata geçiriliyor. Türkiye hakkında daha önce yayınlanan ve dergimizin belli aralıklarla bazı bölümlerini ek olarak okuyucularıyla paylaştığı başka raporları da var RAND’ın. Raporun Türkiye’yi yeniden ABD’ye “itaatkâr müttefik” hâline getirmek için nerelerin kaşınacağı, nerelere kalıcı yatırım yapılacağı ve kimlerle uğraşılacağına dair bize bir hayli ipucu sağladığı su götürmez bir gerçek. Hiç şüphesiz Türkiye bütün bu alanlarda gerekli tahkimatı fazlasıyla yaparak hareket edecek bundan sonra. Özellikle Suriye, Irak, İran, Rusya ve Avrasya Türk dış politikasının istim üstünde olacağını gösteriyor bu rapor. Türkiye darbe başta olmak üzere her zaman, her türlü müdahale ile karşı karşıyadır ki RAND Raporu da -artık nasıl olacaksa- bunun yapılması gerektiğine işaret etmektedir. Bazı yorumcuların dediği gibi İstanbul yerel seçimleri muhalefeti umutlandırmış olsa bile henüz bir seçim darbesi ile sonuç alma şanslarının olmadığını bilmektedirler. RAND Raporu’nun insanın sinir uçlarına dokunan bazı kısımları var. Örneğin, Cumhurbaşkanı Erdoğan, neredeyse bir diktatör yerine konup eleştirilirken; Fetullah Gülen’den “Sufi İslâmî hareketin gönüllü olarak sürgüne giden lideri” diye övgüyle söz edilmektedir. Böylece daha önceki raporlarda bahsedilen “ılımlı İslâm” politikasının “sufi” aktörünün kim olduğu da açıkça telaffuz edildi aslına bakılırsa. Türkiye’nin otoriter bir yapıya bürünerek gittikçe milliyetçi bir çizgiye kaydığını, bunun da onu “zor müttefik” hâline getirdiğinin altını çiziyor rapor. Türkiye içinde de Cumhurbaş- kanı Erdoğan’a, dini söylemi bırakarak milliyetçiliği ön plana geçirdiği ve İslâm’ı dönüştürdüğü noktasında birtakım eleştiriler(!) yapılmaktadır. Elbette bu konjonktürel gelişmenin İslâm bağlamında, riskli hatta beklenmeyen olumsuz sonuçlar doğurabileceği söylenebilir. Ancak bu gelişme, kendine gelmeye çalışan ve dolayısıyla da bir kuşatma altında bulunan Türkiye’nin devreye sokmak zorunda kaldığı ve kabul etmek gerekir ki kolayca kaçınamayacağı bir refleksle açıklanabilir. İşin gerçeği ABD’nin bundan sonra sokak hareketlerine daha fazla ihtiyacının olacağı gözüküyor. Kaldıki bu ilişki ve etkileşimde, fiilen milliyetçilik ve İslâmcılık etkenlerinden hangisinin daha baskın çıkacağı kolayca kestirile- mez. Böylesi bir süreçte İslâmcılık milliyetçileşir, milliyetçilik İslâmlaşır. Şu anda yaşanan fiili gerçek de budur. Vakıa Türkiye’de din çerçevesinde milliyetçilik en ılımlı dönemlerinden birisini yaşamaktadır. Unutmamak gerekir ki fertlerine şahsiyetli olma bilincini kazandırabilen bir ufuk ve bilinç sahibi olabilseydik, belirleniyor olmayacaktık. Toplumlarımıza yön ve istikamet tayin etmek amacıyla yazılan raporlar ve yapılan çalış- malar bizim entelektüel ve siyasi bilincimizin zaaflarla malul oluşundan ve (bununla birlikte) kolaylıkla sevk ve idare edilebileceğimize dair yerleşmiş kanaatten dolayıdır. Küresel çevrelerin oyunlarının farkında olan ve bu oyunlara karşı farkındalık oluşturan İslâmcılık ve İslâmcılar, he- def hâline getirilmiştir ve getirilmeye de devam edilecek gibi görünüyor. Hedef kılmanın nedeni, fikri olarak İslâmcılık hareketini yok saymaya ve onu tümüyle tasfiye etmeye matuftur. Karşılaştığımız güçlükler ve zulümler nedeniyle sadece Batı’yı, ABD’yi, Rusya’yı, İsrail’i suçlamak yerine öncelikle kendimize dönüp bakmamız gerekmektedir. Müslü- manlar ya üzerlerine düşen görevi yaparak bu ateşten kurtulacak ya da hep birlikte yanacaklardır. Türkiye’nin, dönemsel şartların zorladığı edilgenliği aşabilmesi için evvela nereye ait olduğuna, hangi değer sis- teminden ilham alması gerektiğine karar vermesi gerekmektedir. Sonrasında ise maruz kalınan dönüştürme siyaset- leriyle mücadele edebilecek bir bilincin inşası yolunda canla başla çaba gösterilmelidir. İçinde bulunduğumuz buhranlı dönemin hayırlı sonuçlar doğurması için, artık, derdi davası olan insanların bir araya gelmesi, beraber yürüyerek “Biz” olması gerekmektedir. Yeni sayımızda buluşmak üzere... Umran İÇİNDEKİLER Mart 2020

GÜNDEM DOSYA 04 28 Musaddık Darbesi ve Türkiye-3: RAND Raporu ve Türkiye’de Musaddık’ı Yalnızlaştırarak Darbe Beklentisi Darbe ile Düşürme Stratejisi Mustafa AYDIN Burhanettin CAN 18 32 Siyasal İslâm’ın İflası Söylentisi Kıskaçtaki Türkiye Ahmet DAĞ Dost Kim? Düşman Kim? Metin ALPASLAN 22 ORTADOĞU’DAN 36 RAND Raporu YAŞAYAN İSLÂM FETÖ ve CIA’in İşgörmezlik Raporu Sıbğatullah KAYA 56 Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîri’nin Türkçe Tercemesi 42 Murat KAYACAN Edilgenliğin Girdabından Kurtulmak Kamil ERGENÇ 60 Ed- Dîn Ne Demektir, İslâm Eksik Bir Din midir? Hasan ERYILMAZ Sahi­ bi­ Pınar Yayınları Tic. ve San. A.Ş. Adına Şemseddin Özdemir

Ge­nel Yayın­ Yönet­ me­ ni­ Cevat Özkaya

Sorumlu Yazı­ İşle­ ri­ Müdü­ rü­ Metin Çığrıkcı

İdare­ Merke­ zi­ Alemdar Mah. Çatalçeşme . Defne Han No: 27/15 Cağaloğlu Fatih-İST. Tel: (0212) 293 90 41 - (0543) 281 58 85 www.umrandergisi.com.tr­ [email protected]­ aboneum­ [email protected]­

Temsil­ ci­ lik­ ler­ An­ka­ra: (0312) 418 12 77 İz­mit: (0542) 250 75 77 Trab­zon: (0462) 321 95 44 Is­par­ta: (0246) 223 24 87 Konya: (0541) 550 36 41

KRİTİK Nasıl Abone Olabilirsiniz? 1. Umran Dergisi’ne abone olmak veya abo- neliğinizi yenilemek için 0212 293 90 41 nolu abone hattımızı arayabilirsiniz. 47 2. www.umrandergisi.com.tr sitemize girip Değişim Konusunun Altyapısına Dair Abonelik sayfasındaki Abone Formu’nu dol- durarak abone olabilirsiniz. Ahmet ÇAPKU Abone Ücretleri (Yıllık/12 Sayı): Yurt içi: 160 TL (KDV dahil) Yurt dışı: Avrupa 60 EURO Diğer Ülkeler: 60 USD Birim Fiyatı: 16 TL 50 Abone Ücretini Nasıl Ödeyebilirsiniz? Batılılaşmanın Mekânları 1- 0212 293 90 41 nolu abone hattımızı ara- Batılılaşma Sürecinin yıp kredi kartınız ile ödeyebilirsiniz. Önemli Mekânı Olarak Beyoğlu 2- Posta Çeki hesabımıza abone ücretini ya- Celalettin VATANDAŞ tırarak. (Posta çekine abonenin kendi adını yazmayı unutmayınız.) POSTA ÇEKİ HESAP NO: 654482 Alıcı Adı: Pınar Yayınları Tic. ve San. A.Ş. 3- Banka Hesap numaramıza, abone ücretini- zi doğrudan yatırabilir veya internetten hava- KÜLTÜR-SANAT le edebilirsiniz. BANKA HESAP NO: 8515535-2 IBAN: TR460020500000851553500002 Kuveyt Türk Eminönü Şb. 67 Hesap: Pınar Yayınları Tic. ve San. A.Ş. Şiir, Bütün Kavşaklarda Görsel Yönetmen Metin Önal MENGÜŞOĞLU Tekin Öztürk www.tekinozturk.com.tr Baskı:­ Şenyıldız Yayıncılık ve Matbaacılık Gümüş Suyu Cad. Işık San. . No: 19 C Blok 102 Topkapı/İstanbul 72 Tel: (0212) 483 47 91-483 48 23 Kamerun Güncesi Mart 2020 Sayı: 307 Cihan AKTAŞ (İlk yayın tarihi: 1991 Bülten, 1993 Umran adıyla) Yaygın, süreli, ay­da bir ya­yım­la­nır.

Yazıların ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Bu dergi basın meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder. Umran dergisi TÜRDEB üyesidir, Kültür ve Turizm Bak. Kurumsal Abonesidir. GÜNDEM Musaddık Darbesi ve Türkiye-3

Musaddık Darbesi ve Türkiye-3 Musaddık’ı Yalnızlaştırarak Darbe ile Düşürme Stratejisi

1950-1953 döneminde İran’da geniş halk kesimleri arasında kahraman olarak kabul edilen Musaddık’ın devrilebilmesi için öncelikle itibarının zedelenmesi, yıkılması gerekmekteydi. Şah’a göre Musaddık, o dönemde İran için alternatifi olmayan, karşı çıkılamaz bir umuttu. Ajax ekibinin darbe stratejisinin nirengi noktası ise, Musaddık’ı umut olmaktan çıkarmak ve Millî Cephe hareketini bölüp parçalayarak, Musaddık’ı yalnızlaştırmaktı.

Burhanettin CAN

“Benim tek suçum, İran petrol endüstrisini mil- Darbe Stratejisinin Farklı Boyutları lileştirmek ve dünyadaki en büyük imparatorlu- Gerek askerî ve gerekse kadife darbelerde dar- ğun sömürgecilik şebekesini ve onun siyasî ve eko- beciler, darbe sürecine etki eden, onu kolaylaş- 4 nomik etkisini bu topraklardan atmak olmuştur.” tıran veya zorlaştıran, hedef ülkenin iç dinamik- (Musaddık’ın hâkimlere verdiği ifadeden) lerini geniş bir analize tabi tutarak hazırlıklarını yapmaktadırlar. (1-5) u yazıda, 1953 yılında ABD-İngiltere ittifakı CIA ve SIS/MI6 bünyesinde kurulan AJAX ile CIA ve SIS/MI6 istihbarat örgütlerinin or- B darbe ekibi, İran’daki bütün iç ve dış dinamik- ganize ettiği bir darbe sonucunda Musaddık’ın lerin analizini yaptıklarında ulaştıkları sonuç, iktidardan düşürülmesinde uygula- Musaddık’ın itibarı yıkılmadan, içinde bulun- nan strateji ve kullanılan iç di- duğu Milli Cephe Hareketi çözülmeden, Şah namikler konusu ele alınıp darbeye ikna edilmeden, ordu, esnaf ve molla- incelenmektedir. lar içerisinde ortaklar bulunmadan Musaddık’ı düşürmenin çok zor hatta imkânsız olduğudur.

Umran • Mart 2020 Musaddık Darbesi ve Türkiye-3 O nedenle darbe stratejisini bu esaslar üzerine Wilber, Darbyshire tarafından Kıbrıs’ta darbe- kurmuşlardır. nin stratejisi ve uygulanacak taktikler, yol boyu Ajax Operasyonuna göre darbe ana hatları ile değişiklikler olmasına rağmen, yukarıda ifade beş boyutlu bir plândır: edilen ana yapı etrafında daha da ayrıntılı hale 1. Önce Başbakan Musaddık’a karşı dozajı gittik- getirilmiştir: çe artan bir psikolojik kampanya başlatılacak. · “Bütün zayıflığına rağmen General Zahidi, kar- Şah’ın yerine geçmek isteyen bir diktatör ol- şı güçleri harekete geçirmek için yeterli “gayret duğuna halk inandırılacak. ve cesarete” sahip tek İranlıdır.” 2. Millî Cephe Hareketi çözülerek Musaddık · “Gizli ajanlar birçok değişik vasıta kullanarak yalnızlaştırılacak. kamuoyunu manipüle edip mümkün oldu- 3. Şah Musadık’ı görevinden azledecek. ğu kadar çok İranlıyı Musaddık’ın aleyhine 4. Elebaşlarının maaşları CIA tarafından öde- döndüreceklerdir. Bütçede 150 bin dolar pay nen çeteler ile askeri birimler, sokağa inerek ayrılan bu çaba ile “toplumun Musaddık ve Musaddık’ın göstereceği her direnişi ezecek. onun hükümetine karşı düşmanlık, güven- 5. CIA’dan 100 bin Amerikan dolarından fazla sizlik ve korku duyması ve bunun artması” para almış olan emekli asker General Fazlullah sağlanacaktır.” Zahidi, Şah tarafından yeni başbakan olarak · “Musaddık rüşvetçi, komünist yandaşı, atanacak. (6) İslâmiyet düşmanı ve ordunun manevi değer- leri ile gücünü yok etme eğiliminde biri olarak Ajax kadrosuna göre Musaddık’ı darbe ile resmedilecektir.” düşürme stratejisinin “saldırı boyutu”, “dört ana · “İranlı ajanlar bir yandan bu yalanları ortalı- unsur” üzerine inşa edilmiştir (Roosvelt ile Şah’ın ğa yayarken, Musaddık ya da onun destek- Konuşması): çileri tarafından tutulmuş görüntüsü verilen “Birinci saldırı hattı Mollalarla bir ittifak kiralık katiller de dinî liderlere “saldırılar olacak: Başlangıçta mollalar Musaddık’ı des- 5 sahneleyeceklerdi.” tekliyorlardı. Ancak, şimdi Rusya’nın Tudeh’e · “General Zahidi darbeyi gerçekleştirebilmek ve Tudeh’in sabık doktora desteği belirginleşin- için gerekli olan sayıda subayı ya ikna edecek ce dini tabaka kabuğuna çekilmiştir… Mollalar ya da satın alacaktır. Ona bu iş için önce 60 ikna edilip camilerde, basında ve sokaklarda yü- bin dolar verilecek, sonra da daha fazla dost rütülen kampanya ile Musaddık’ın popülaritesi edinmesi için miktar 135 bin dolara kadar azaltılacaktır. çıkarılacaktır.” İkincisi askerin desteği: General Riyahi ve ona çok yakın birkaç subayın dışında silahlı kuv- · “Meclis üyelerinin aklını çelecek benzer bir vetlerin size sadık olduğu konusunda anlaştık. çaba için de haftada 11 bin dolarlık bir bütçe Küçük ve özenle seçilmiş bir grup subayla kurula- ayrılmıştır.” cak ilişkileri benimle birlikte yürütecek bir arka- · “Darbe gününün sabahı, satın alınmış binlerce daş getirdim… Şah’ın askeri yetkilileri görevden gösterici hükümet aleyhtarı çok büyük bir gös- azletme emrini Musaddık’a tebliğ edecekler… teri düzenleyecektir. Daha önceden ayarlanmış Saldırının üçüncü hattı Boscoe Kardeşlerin olan Meclis’te Musaddık’ı azletmek için “güya yapacakları: Çok güçlü bir ekipleri var, kitapçık- yasal” bir oylama yapılacaktır. Eğer, Musaddık lar dağıtabilirler, kalabalıkları organize edebilirler, direnirse General Zahidi’nin kontrolü altında- muhalefetin izini sürebilirler, ne düşünürseniz ya- ki ordu birlikleri onu ve belli başlı destekçile- pabilirler.” Çeteler sokakların kontrolünü ele ge- rini tutuklayıp, daha sonra da askerî kumanda çirecekler. Kasamızda bir milyon dolar karşılığı merkezlerini, polis karakollarını, telefon, telg- riyal var raf ve radyo istasyonlarını ve ulusal bankaları Saldırının dördüncü hattı: Baba-Oğul Zahi- ele geçirecektir.” (7) di’lerin payına düşeni yapmaları… General Zahidi muzafferane bir şekilde ortaya çıkıp, Şah’ın onu Ajax Operasyonu için yapılan geniş ana- başbakan olarak atamasını kabul edecektir.” (6, 7) lizlerin sonucunda ortaya konan stratejinin

Umran • Mart 2020 GÜNDEM Musaddık Darbesi ve Türkiye-3 temel bileşenlerini darbe öncesi, süreci ve son- ülkenin halkının ve ordusunun bizim istediğimiz rasında vuku bulanlara bakarak aşağıdaki gibi şeyle aynı şeyleri istemesidir.” (6) özetleyebiliriz: 1947 döneminde başbakanlık kurumu var · Dozaji gittikçe artan bir psikolojik harekât olmasına rağmen tek yetkili ve bütün gücü elin- uygulamak, de bulunduran Şah Muhammet Rıza Pehlevi’dir. · İran Şahı Muhammet Rıza Pehlevi’yi darbeye 1951-1953 döneminde Musaddık Başbakandır ve ikna etmek, Şah’ın birçok yetkisini kendinde toplamış bir lider · Millî Cephe ittifakını çözmek, konumundadır. Bununla beraber Şah çok önemli · Güçlü bir muhalif general bulmak, öne bir aktördür. Şah ve Musaddık’la ilgili daha ayrın- çıkarmak, tılı bilgi için önceki iki makalenin okunmasında · Sivil ve askeri bürokrasiden güçlü iş birlikçiler fayda vardır. bulmak, CIA ve MI6/SIS’ın Musaddık’ı düşürme ope- · Dini önderlerle ittifak kurmak, rasyonunun adı Ajax olup ABD ve İngiltere’nin · Musaddık’ı yıpratmak, itibarsızlaştırmak, · Musaddık’ın hatalarını tespit edip ortaklaşa yapılmıştır. Bu operasyonda, İngiltere değerlendirmek, Başbakanı Winston Churchill, Dışişleri Bakanı · İran’daki yeraltı örgütleri ile iş birliği yapmak, Anthony Eden ve MI6/SIS ile ABD Başkan Ei- · Komünist Partisi TUDEH’in gücünü abartmak, senhower, Dışişleri Bakanı John Foster Dulles SSCB ile olan irtibatı üzerinden Musaddık’ı ve CIA ortak olarak çalışma kararı vermişlerdir. yıpratmak, “Operasyonun yönetimine de Başkan Theodore · TUDEH ile aşiretler, toprak ağaları, Bazzar ve Roosvelt’in erkek torunu Ortadoğu deneyimli CIA dinî ulema arasındaki kavgayı derinleştirmek, görevlisi Kermit Roosvelt getirilmiştir. (6,7) · TUDEH adına eylemler yapmak, dinî camiaya, İran’da güçlü bir iç destek olmadan dış ope- esnafa, toprak ağalarına, aşiretlere saldırmak, rasyonun başarılı olma şansı yoktu. Bunun için 6 · Etkili, güçlü ve fakat Musaddık’ın yanında Şah’ın, etkin bazı İranlı şahsiyetlerin ve özellik- olan ve karşı çıkmayan herkesi, para ile satın le ordunun desteğine ihtiyaçları vardı. Ajax’çılar almak, bunun farkındaydılar ve bu hedefe yönelmişler- · Musaddık’ın yanında olan güçlü rakipleri orta- dir: dan kaldırmak/öldürmek. “ABD Dışişleri Bakanı Foster Dulles: Bu iş olursa ortaklaşa bir çalışma olacak. Güvenilir Darbe Stratejisinde İş Birlikçiler Faktörü İranlı şahısların ve Şah’ın kendisinin desteği- Musaddık’ı darbe ile düşürmeye karar veren ne ihtiyacımız var. Bu anlayışı göstermezlerse, ABD-İngiltere ittifakı, CIA MI6/SIS ittifakı, önce- İngilizlerle bizim yapmaya çalıştığımız şey suya likle İran’ın iç ve dış dinamiklerinin çok iyi bir düşer. İngilizlerin İran’da çalışmaları olanaksız. analizini yapmışlardır. Musaddık Darbesinin CIA Bizim de tek başına denememizin bir anlamı yok. yöneticisi Kermit Roosvelt’in yaptığı değerlendir- Şu anda söylediğimiz her şey İranlılar, İngilizler me, böyle bir özel çalışmanın yapılmış olduğunu ve bizim aramızda oluşmuş bir güven ve çalışma göstermektedir: ittifakının ürünü ve sonucudur.” “Roosvelt: Beyler, iyice anlaşılmasını istedi- İlk hedefimiz, Şah’ın yardımını ve ordu deste- ğim bir şey var. Bu işte başarılı olmamızın nedeni, ğini örgütlemek. Önerimiz, dikkatle seçilecek su- İran konusundaki fikirlerimizin doğru olmasıydı. Düşüncemize göre halk ve ordu, Musaddık ve Şah baylarla ilişkiye geçmek. …Şu andaki Genelkur- arasında bir tercih yapmak zorunda bırakılmıştı. may Başkanı General Riyahi, Musaddık’ın önemli Musaddık’ın yanında Sovyetler vardı, Şah’ın ya- destekçilerinden biri. Ne kadar subayın, asıl bağlı nında biz yer alınca halk ve ordu tercihini yaptı: olmaları gereken Şah’tan yüz çevirip başka kapı- Şah’ı seçti. Bu olaydan ders çıkarmalıyız. Eğer lara yöneldiğini tam olarak bilmiyoruz. Ama bu baştaki analizimiz yanlış olsaydı, yüzüstü kapak- tür kişilerin olduğu açık. Kartlar açıldığında pek lanırdık. Eğer biz, CIA olarak bir daha böyle bir azının Musaddık ve Riyahi’den yana koyacağını işe girişirsek dikkat etmemiz gereken, söz konusu umuyoruz.” (6)

Umran • Mart 2020 Musaddık Darbesi ve Türkiye-3 Ajax Operasyonuna karar verilmeden çok önce Bedamn teşkilatının ana görevi, Sovyetlerin İran İngiltere Dışişleri bakanı Morisson, Musaddık’ı üzerindeki etkisini kırmak Sovyetleri İran’da düşürebilmek için çalışmalara başlamış, darbenin itibarsızlaştırmaktır: başarılı olabilmesi için İran’ı analiz etmek ve yapı- “Teşkilat Sovyetler Birliği’nin İran’daki imajını lacak operasyonda bir yol haritası ortaya koymak bozacak propaganda faaliyetlerine odaklanmıştı. amacıyla İran’da uzun yıllar boyunca araştırmalar Aynı zamanda komünist bir darbe ihtimaline karşı yapmış iki bilim insanını, Bayan Ann K. S. Lamb- da ülke çapında tahrip ve sabotaj için hazır bek- ton, Robin Zaehner, bu iş için görevlendirmiştir. liyordu. Bedamn teşkilatının yüzden fazla ajanı Ann K.S. Lambton, ilerde İran kamuoyunu Mu- vardı. Teşkilatın bütçesi yıllık bir milyon dolardı. saddık aleyhine döndürmek için Britanya’nın Bu miktar CIA’nın gizli operasyonları için dünya kullanabileceği “etkili propaganda yöntemleri” çapında ayrılmış 82 milyon dolarlık bütçesi ile üzerinde çalışmaya başlamıştır. Zaehner ise bir karşılaştırıldığında oldukça iyi bir rakam sayılır- dönem İran’da İngiliz Haber Alma Teşkilatı için dı.” (7) çalışmış biridir. 1951 yılının Musaddık Darbesinde ortasında Morisson tarafın- Şah Faktörü dan Tahran’daki Britanya Çok farklı arzu, istek, Muhammed Rıza Şah ile elçiliğine “vekil danışman’ özlem ve beklentileri olan ilgili geniş bir analiz 1 numa- olarak atanmıştır. “Görevi, Millî Cephe Hareketi, ralı kaynakta verilmektedir. hem toplumsal analiz yap- her kesimin isteğini aynı Burada Musaddık darbesi mak hem de Musaddık karşıtı oranda karşılama imkânına sürecinde etkisi ele alınıp gruplarla irtibat kurup onla- sahip olamayacağından değerlendirilecektir. ra Musaddık hükümetinin dü- dolayı, zamanla bölünmesi 4 Şubat 1949 yılında Tah- şürülme yol ve yöntemlerini mukadderdi. Nitekim ran Üniversitesi’ni ziyarete anlatmaktır.” (7) Musaddık darbesinde, Millî giderken uğradığı suikast İran’daki 1952 Temmuz 7 Cephe ittifakı, darbeciler girişimi, onun halk arasın- olaylarından sonra İngiliz Sa- daki itibarını ve sevgisini vaş Ofisi (Dönemin Savunma tarafından çok planlı bir şekilde çözülmüş artırmıştır. Suikast sonrasın- Bakanlığı) Tahran’daki Askeri da “İlahi güçler tarafından ve bir kısmı Başbakan Ataşeliğe çektiği telgrafta “Or- korunduğunu ilan etmiş” dunun havasının nasıl olduğu, Musaddık’ın karşısında açık ve kanlı üniformasını subay Şah-Hükümet arası çatışma- bir şekilde yer almıştır. kulübüne gönderip sergi- larda kimin yanında durduğu, lettirmiştir. (7) Şah bu olayı darbe yapma kabiliyetinin kendi otoritesini kurmak için olup olmadığı ve muhtemel çok önemli bir fırsat olarak darbe liderlerinin kimler olabileceği ile ilgili soru- değerlendirmiştir. lar” sorup cevaplarını istemiştir. (8) 1906 Anayasası ile kurulmasına müsaade edi- ABD Başkanı Eisenhower ile İngiltere Başbaka- len fakat o güne kadar kurulmayan, adı Senato nı Churchill Musaddık’ın darbe ile düşürülmesine olan ikinci bir yasama meclisinin kurulmasını onay verdikten sonra eskiden beri İran üzerinde emretmiştir. “Senatörlerin yarısını atama hakkını”, çalışmış biri CIA ajanı Amerikalı Donald Wilber, her iki meclisi de feshetme ve yeniden seçimlere diğeri Britanyalı istihbaratçı Norman Darbyshi- gitme yetkisini” kendi üzerine almıştır. Yeni bir re, iki kıdemli istihbarat görevlisi, “ayrıntılı bir düzenleme ile Şah Başbakan’ı seçmekte, Meclis, plan yapmak” için görevlendirilmişlerdir. Bunlar adayı onaylamakta ya da ret etmektedir. Kıbrıs’ta buluşmuş, Musaddık darbesinin planla- Şah İkinci Dünya Savaşı süreci ve sonrasında rını yapmışlardır. (7) karşı karşıya kaldığı durumdan çıkış olarak mo- Ayrıca CIA’nın Tahran ofisinin şefi Roger dernizasyoncu, merkezileştirmeci ve seküler Goiran’in kurduğu, kod adı Bedamn olan istih- milliyetçi politikaları benimseyip uygulamaya barat teşkilatının da, Goiran’in muhalefetine rağ- sokmuştur. Ülke üzerinde tam bir kontrol sağla- men, darbede aktif rol alması kararı verilmiştir. yabilmek için iktidarı sırasında merkezi yönetimi

Umran • Mart 2020 GÜNDEM Musaddık Darbesi ve Türkiye-3 güçlendirmek ve kendisine bağlı kuvvetli bir ordu meydana getirmek için çalışmıştır. (7) 2. Dünya Savaşı sonrasında orta sınıf neredey- se ortadan kalkmış, şehirlere iç göç hızlanmıştır. (9) Savaş boyunca ve devamında yabancı askeri güçlerin ülkedeki varlığı, yabancı düşmanlığını ve milliyetçiliği kuvvetlendirmiştir. Muhammed Rıza, sosyal reformlar bağlamında basın üzerindeki sansürü kaldırmış ve siyasal par- tilerin kurulmasına izin vermiştir. Bu durum ül- kede komünistler, milliyetçiler ve din adamlar başta olmak üzere çeşitli ideolojik grupların ortaya çıkıp güçlenmesini sağlamıştır. (9) Başlangıçta Şah, ordu, din adamları, aşiretler ve toplumun güçlü olan kesimleri arasında bir iştirak etmesi için ikna etmeye çalışmış ve fakat denge politikası gütmüş, her kesimi sakinleştire- başarılı olamamıştır. (7) cek politikalar uygulamaya çalışmıştır. Bu yaklaşı- Roosvelt bu sefer de 1940’lı yılların çoğunu mın sonucunda ülkede baş gösteren krizlerden hep İran’da bir askeri birliği komuta ederek geçiren meclisi sorumlu tutmuştur. Yeri geldiğinde, seçim- ve Şah’ın kendini borçlu hissettiği General H. leri yenileyerek meclisleri değiştirmeye çalışmıştır. Norman Schwarzkopf’u Şah’la görüşmeye gön- Böylece halkın öfkesini, kendisinden halkın seçtiği dermiştir. Bu amaçla, Schwarzkopf 1 Ağustos’ta meclislere yöneltmiştir. (6) Saad Abad Sarayı’nda Şah’la buluşmuştur. Yapılan İngiliz ve Sovyet işgalini kaldırması, Birleş- görüşmede, Şah’ı darbeye iştirak konusunda ikna miş Milletlere girmesi, krizlerden hep Meclisi 8 edememiş ve fakat darbeye katılmama konusun- suçlayarak, seçime gitmesi, Şah’a karşı halk daki direncini iyice kırmıştır. Generale göre Şah, ve ordu arasında belli bir sevgi ve sempatinin “Riskli bir operasyonda yer almak istemiyordu.” oluşmasına sebebiyet vermiştir. Schwarzkopf, “Şah’ın direncinin kırıldığını ve Bu dönemde, Muhammed Rıza Şah’ın kullan- bizzat kendisinin Şah’la görüşmesi gerektiğini” dığı taktiklerden biri de, İran’a yönelik dış baskı- Roosvelt’e söylemiştir. (7) ları, iç politika aracı olarak kullanarak konumunu Roosvelt güvenilir ajanı İranlı Asadullah Raşi- kuvvetlendirmeye ve kendisine dönük sorgula- diyan’ıyı 2 Ağustos’ta Şah’a yollayarak kendisin- maların önüne geçmeye, onları engellemeye çalış- den randevu talebinde bulunmuştur. Raşidiyan mış olmasıdır. Şah’a gidip Roosvelt için randevu talebinde bu- Yaptıkları bütün analizler Ajax ekibini bir lunurken, “İngiliz ve Amerikalılar bir hükümet noktaya getirmiştir: “Musaddık mı, Şah mı? darbesi planlıyorlar ve bu niyetlerinden vazgeç- tercihiyle karşı karşıya kaldıklarında halkın meyeceklerdir. Bu şartlar altında Şahın iş birliği ve ordunun Şah diyeceğine kesin kanaat ge- yapmaktan başka bir şansının olmadığını” Şah’a tirmişlerdi.” CIA ve MI6 darbe ekibi, Şah’ı yan- söylemiştir. Şah, bu görüşmenin sonunda Roos- larına çekmeden darbenin yapılamayacağından velt ile görüşmeyi kabul etmiştir. (7) emin olmuşlardır. Bunun için öncelikle Şah’ın Roosvelt Şah’ı ikna edebilmek için Darbe eki- Musaddık’a karşı yapılacak dış destekli bir darbe- binin lideri olduğunu, bu süreçte ABD Başkanı ye ikna edilmesi gerekmektedir. Eisenhower ve İngiliz Başbakanı Churchill’i temsil Ajax lideri Roosvelt bu amaçla, Şah’ın üzerin- ettiğini ve her şeye yetkili olduğunu Şah’a söyle- de etkili olabilecek “özel insanları ona gönderip miş bunun göstergesi olarak kendisine şu özel bil- onu ikna etmeye çalışmıştır.” Önce Şah’ın ikiz giyi vermiştir: kız kardeşi Prenses Eşref devreye sokulmuştur. “Başkan Eisenhower, önümüzdeki 24 saat Kraliyet düşmanı olan, Musaddık’tan nefret eden, içinde San Francisco’da bizzat yapacağı konuş- haşin ve kavgacı olan prenses, kardeşini darbeye madaki bir cümleyle bunu doğrulayacak. Başkan

Umran • Mart 2020 Musaddık Darbesi ve Türkiye-3 Churchill ise BBC’nin radyo yayınında yapılacak İktidara gelmek için her şeyi yapmaya hazırdı. saat anonsunda özel bir değişiklik ayarladı. Spi- Devletteki yetkililer arasında birçok arkadaşı var- ker ‘Şimdi saat on iki’ demek yerine ‘Şimdi saat- dı. İkinci Dünya Savaşı sırasında “Alman ajanı” duraklayacak-tam on iki’ diyecek.” (6) olarak çalışmıştı. (7) “Emekli Askerler/Subaylar Roosvelt, Şah’ın darbeye iştirak etmesi için Birliği’nin başkanı idi.” Bu birliğin mensuplarının kendisine darbe planını özetlemiş ve ABD ile çoğunun görevine Musaddık tarafından son ve- İngiltere’nin darbe konusunda çok kararlı olduğu- rilmiş olduğundan Musaddık’a düşmandılar. (7) nu belirtmiştir. Bu iki ülkenin “İran’ın Komünist General Zahidi, 1952 Temmuz olayları sonrasında olmasına”, “İkinci bir Kore olmasına” müsaade ordudan tasfiye edilen Şah yanlısı subayların kur- etmeyeceklerine özel bir vurgu yaparak darbenin muş olduğu “Vatanı Kurtarma Komitesi” adlı başarılı olacağı konusunda kendisine garanti ver- gizli komitenin de lideriydi. Bu komite, İngiliz miştir. Yapacağı şey, “Musaddık’ı görevden alıp İstihbaratı ile temas hâlindeydi. General Zahidi’yi yerine atadığına ilişkin iki fer- General Zahidi, ordudaki bazı subaylar ile dar- man” vermesinin yeterli olacağıdır. be için hazırlık yapmaktaydı. Oğlu Ardeşir Zahidi Roosvelt, bu fermanları yeri geldiğinde halka aracılığıyla yaptığı hazırlığı ABD’lilere ulaştırıyor, ve orduya dağıtarak darbe harekâtına yasal bir gö- plânlarını onlarla paylaşıyordu. (6-8,10) Ebu Ka- rüntü vermek ve meşruiyet kazandırmak istemek- sım liderliğindeki bir grup, Bahtiyari aşireti üye- tedir. Çünkü “Hanedana saygı göstermek” eski bir si ve Emekli Subaylar Organizasyonu üyeleri ile gelenekti İran’da. Görüşmenin sonunda Şah darbe Huzistan’da ki askeri birliğe saldırmışlardı. Saldı- sürecine katılacağını ve istedikleri fermanları ver- rı sonucu ciddi çatışmalar olmuş, çok sayıda ölü meyi kabul etmiştir. Bu fermanlar, zamanı gelince ve yaralı vardı. Musaddık yönetimi, bu olay için çoğaltılıp bütün şehirlere, özellikle çete elemanla- Zahidi’yi suçlayarak Zahidi ve diğer ismi geçen li- rının yoğun olduğu güneydeki semtlere dağıtılmış derleri tutuklamıştır. Ancak Zahidi, “henüz 1 ayı ve medyaya verilmiştir. (7) geçmeden serbest bırakılmıştır.” Bu durum, Zahidi’yi Musaddık karşıtlığının 9 Musaddık Darbesinde General Zahidi Faktörü ve liderliğine yükseltmiş ve güçlü olduğu imajının Ordunun Bölünmesi yaygınlaşmasına sebebiyet vermiştir. Aynı zaman- 1950’lı yıllarda Ordu içinden bir destek alma- da Musaddık için bir zaaf, acizlik belirtisi olarak dan darbe yapmak imkânsız gibiydi. Ajax yöneti- algılanmıştır. (8) cileri, Musaddık döneminde meydana gelen bazı Musaddık darbeye teşebbüs eden birini bu ayaklanma hadiselerinde bazı ordu mensuplarının şekilde serbest bırakmakla Ajax ekibine bir mu- Musaddık’a sadık olduğunu ve fakat uygun şartla- halefet lideri kazandırmıştır. Ajax ekibi Zahidi ile rın sağlanması durumunda Musaddık’a karşı olan temasa geçmiş darbeden sonraki Hükümetin Baş- bir darbeye de iştirak edebilecekleri tespitini yap- bakanlığı kendisine teklif edilerek kendisi darbe mışlardır. Bunun için, bu yönlendirmeyi yapabi- sürecine dâhil edilmiştir. (6-8, 10) lecek, subaylar açısından güvenilir olan birilerini Ajax ekibinin İran ordusu ile iletişim kana- bulmaları gerektiği sonucuna vararak bu subayı lı yalnızca Zahidi değildir. “İngiliz İstihbaratının aramaya başlamışlardır: İran ordusu içerisinde General Hasan Arfa, Tuğge- “Musaddık’ın Genelkurmay Başkanı General neral Timur Bahtiyar, Albay Hidayetullah Gilan- Riyahi’nin etkisini kıracak ve ordu içerisinde dar- şah, uzun yıllar askeri istihbarat şefi olarak görev becilere güç katacak asker bir isme ihtiyaç vardı. yapan Albay Hasan Akhavi gibi isimler başta ol- Ajax ekibi, Şah’a bağlı olan ve Musaddık tara- mak üzere birçok subayla irtibatları vardı. Diğer fından tutuklama emri verilen ve kaçak durumda taraftan ABD’nin de, İran ordusu içinde 123 as- olan General Fazlullah Zahidi’yi tercih etmişler- keri danışmanı bulunmaktaydı. “Bu danışmanlar, dir. Zahidi isminin onlara ordu içerisinde başka tank subayları başta olmak üzere orduda ki bazı taraftar da kazandıracağından emindiler.” (6, 8) subaylar ile günlük temas halindeydiler.” (8) ABD, General Zahidi, “gayretli”, “cesur”, “acımasız” 1946’dan itibaren düzenli olarak İran’a tank satı- ve de “ihtiraslıydı”. Şah’ın tarafındaydı. Bir dö- şı gerçekleştirmiştir. Bunları kullanacak subayla- nem Musaddık’ın İçişleri Bakanlığını da yapmıştı. rı, ABD’de özel eğitime almaktaydı. Sadece 1952

Umran • Mart 2020 GÜNDEM Musaddık Darbesi ve Türkiye-3 yılında 300 kadar İranlı subay ABD’ye eğitim Musaddık’ı destekliyorlardı. (6) “Kaşani dışında amacıyla götürülmüştü. (8,10) Meclis’te de yer alan Şemsettin Quanatabadi, Ah- Roosvelt, Ajax Operasyonunu gerçekleştirmek med Safai, Bekir Celil Musavi, Musaddık’ı des- için Tahran’daki CIA merkezine gelen 1 milyon tekleyen isimlerdi. Ayrıca Ebu Fazıl Zencani ve dolar mali yardımın bir kısmını, İran ordusunda kardeşi Rıza Zencani de Meclis dışında hareketi kritik noktalarda bulunan subayları ve General destekleyen din adamları arasında yer alıyorlardı.” Zahidi’yi (CIA’dan 100 bin dolardan fazla para al- (8) mış) elde etmek ve ikna etmek için kullanmıştır. Bununla beraber ulemanın genel tutumu siya- (7) setten uzak durmak idi. “Özellikle Kum Uleması Özetle Ajax ekibi, tek ata oynamayıp alter- bu dönemde siyasetten uzak durmayı tercih etmiş- natifleri çoğaltmanın daha yararlı olduğuna tir.” “Ayetullah Humeyni’ye göre Şah da, Musaddık inanmışlardır. da laikti; o nedenle aralarındaki kavgaya karış- mak uygun değildi.” (8) Musaddık Darbesinde Ayetullah Kaşani Faktörü 28 Nisan 1951’de Musaddık istifa ettiğinde o dönem Meclis dışında olan Ayetullah Kaşani, Musaddık zamanında İran’da etkin unsur- Musaddık’a desteğini kamuoyuna açıklamış ve ta- lardan biri de din adamları grubuydu. Özellikle raftarlarını sokağa davet edip büyük kalabalıkları Ayetullahların özel durumları, özel hakları vardı. meydanlara toplayabilmiştir. (8) İyi örgütlenmişler ve halka diyalogları çok iyiydi. Böyle bir insanı Musaddık, Meclis’le ilgili talep İran’ın bağımsızlığını istiyorlardı. İran petrolleri- ettiği olağanüstü yetkiler ve yaptığı reformlardan nin millîleştirilmesi ve Şah’ın yetkilerinin kısıtlan- dolayı karşısına almıştır. Bunlar yeterli değilmiş ması taraftarlarıydılar. (6) gibi “Musaddık’ın Meclis’teki destekçileri, Ayetul- Ayetullah Kaşani çölde Britanyalılara karşı sa- lah Kaşani’yi Meclis Başkanlığından uzaklaştırma vaşmış olduğundan dolayı hapsedilmiş ve daha kararını çıkartmışlardır.” Oylamadan sonra ve- sonra da Şah’ın emriyle sürgüne gönderilmişti. killerin yarısı istifa etmiştir.” (8) Sözünü sakın- 10 Kaşani’ye göre “Hiçbir saygıdeğer İranlının Bri- mayan bir kişi olan Ayetullah Kaşani, Musaddık’ı tanya “köpekleri” ile bir araya gelmesi müm- diktatörlükle suçlayarak karşı tarafa geçmiştir. kün değildir.” “İran petrolü toprak altında ka- Musaddık çok önemli bir müttefikini kaybet- labilirdi ve fakat Britanyalılara verilemezdi.” miştir. Musaddık’ın Kaşani’yi kazanmak için bir “Eğer, Musaddık dayanamayıp baş eğerse onun girişimde bulunmaması ilginçtir ve düşündürü- kanı da Razmara’nın ki gibi akacaktır.” demek- cüdür. Fakat Ajax ekibi Kaşani’yi kazanmak için ten sakınmayan biriydi. (7) harekete geçmiştir. Ateşli Batı karşıtı olup, liberal fikirlerden ve laiklikten nefret etmekteydi. (7) En büyük haya- Darbe Stratejisinde Başbakan Musaddık’ın Hatalarını li, “İran’ın Pan-İslâm milletler topluluğunun bir Değerlendirmek ve Milli Cephe’yi Bölmek parçası olarak Batı’ya ve komünist bloğa meydan okumasıydı.” “Yaklaşık yarım asır önce Anayasal Musaddık ve Millî Cephe ile ilgili daha ayrın- Devrimi destekleyen mollalar gibi, Britanya karşıtı tılı bilgi kaynak 1’de verilmektedir. Ayrıca 6-10 kampanyanın kutsal bir görev olduğunu gördü.” numaralı kaynaklara bakılabilir. Bu amaçla siyasete girip Musaddık ile çalışmaya Musaddık 1944 yılında yapılan seçimlere işti- başlamıştır. Toplantılarda, genellikle, “İslâm, ona rak edip milletvekili seçilmiş; 1949 yılında, İran bağlı olanları yabancı boyunduruğuna girme- Ulusal Cephesini/Millî Cephe’yi örgütlemiş ve li- meleri için uyarıyor!” mesajları vermekten çe- deri olmuştur. (8-13) Millî Cephe hareketi, genel kinmezdi. (7) olarak Şah ve İngiliz karşıtlığından dolayı bir ara- Muhtemelen Musaddık’ın bağımsızlık yan- ya gelmiş bir gayrimemnunlar ittifakı olup gevşek lısı ve İngiliz düşmanı olması, ikisi arasındaki bir koalisyondur, partiler üstüdür. İttifakın içeri- en önemli ortak paydaydı. Ayetullah Kaşani’nin sinde arzuları, istekleri, görüşleri çok farklı olan önderliğinde İslâm Mücahitleri ve Fedayun-u insan unsurları vardır: 1. Aşiret reisleri, 2. Toprak İslâm grubu, Şah’ın ülkede yaptığı bazı reform- ağaları, 3. Bazaar Esnafı, 4. Din adamları, 5. Ser- lardan dolayı Şah’a karşıydılar. Bundan dolayı da best meslek sahipleri, 6. Sendikalar, 7. Ilımlı Sol,

Umran • Mart 2020 Musaddık Darbesi ve Türkiye-3 8. Liberal gruplar. İran Partisi, Ulusal Parti, Emek- Cesareti, birikimi, çalışkanlığı, hitabet gücü ve çiler Partisi, Tahran Pazar Ticareti Derneği cephe kararlılığı, onu etkin konuma getirmiş ve halkın içerisinde yer alan en önemli teşkilatlardır. Millî desteğini kazanmasına sebebiyet vermişti. Kitleler Cephe hareketi içerisinde açıkça yer almamakla üzerindeki etkisinden dolayı karşı konulamaz bir birlikte Şah’a ve İngilizlere karşı mücadelesinde lider konumuna gelmiştir: Musaddık’ı destekleyen TUDEH partisini de Millî “Şah: Musaddık’a nasıl karşı konulabilirdi? Cephe hareketine dâhil etmek, çok anormal bir Herkesi zenginleştirmek, yabancılarla savaşmak, düşünce değildir. Millî Cephe hareketi, geleneksel haklarımızı güvence altına almak istiyordu. Öğ- “pazar” ile bağlantısı olan ulemadan çok önemli rencilerin, entelektüellerin, toplumun her kademe- bir destek almaktaydı. (7-10) sinden insanın onun bayrağı altına akın etmesine Millî Cephe’nin programı “Sosyal adaletin şaşmamak gerekirdi.” (6) tesisi, anayasal kanunların korunması, serbest Nitekim Time dergisi onu 1951 yılında “Yılın seçimler ve siyasi görüş ifade etmede özgürlüğün Adamı” seçmiştir: sağlanması, ekonomik durumun iyileştirilmesi” “Zamanında Muhammed Musaddık muazzam amaçlarını içeriyordu. bir figürdü. Bir imparatorluğu sarsmış ve dünyayı Millî Cephe Hareketi’ne göre İran’ın millî çı- değiştirmişti. Adını herkes bilirdi. Dünya liderle- karlarına zarar veren, ülkenin ve milletin geleceği- ri onu etkilemeye, sonra da devirmeye çalıştılar. Harry Truman, Dwight Eisenhower ve Winston ne tehdit oluşturan iki ana unsur vardır: 1. ‘Zorba Churchill dururken Time dergisinin onu 1951‘de Devlet’, 2. ‘Kolonyal Tahakküm’. “Devletin zorba “Yılın Adamı” seçmesine kimse şaşırmadı.” (7) iktidarını sona erdirmenin yolu, anayasanın tam 1952 yılında Şah ile Musaddık arasında savun- anlamıyla uygulanarak halk iradesinin meclise ma bakanını atama yüzünden ciddi bir sorun or- ve siyasete yansıması; kolonyal tahakkümü sona taya çıkmıştır. Musaddık, Şah tarafından seçilen, erdirmenin yolu ise İngiliz şirketi tarafından işle- orduyu kontrol eden Savaş Bakanı’nı atama yetki- tilen İran petrol sanayisini Millîleştirerek, İran’ın sinin kendisine verilmesinin anayasal açıdan daha 11 kendi doğal kaynağını çıkarma, işleme ve satma uygun olduğunu ileri sürmektedir. Musaddık’a hakkına sahip olması” ile mümkündür. (7-10) göre Şah, bu bakanlık üzerinden ordu aracılığıy- Millî Cephe Hareketi, anayasanın “Şah hüküm la seçimlere tesir etmektedir. Bu etkinin ortadan sürmeli; yönetmemeli” prensibini uygulamak ve kaldırılabilmesi için atamanın kendisi tarafından Meclis’e müdahalesini engellemek, seçim ve basın yapılmasında ısrarcı olmuştur. “O zamana kadar kanunlarını daha özgür hâle getirmek için anaya- hiçbir İran başbakanının cesaret bile edemediği bir sal reform çalışmalarına ağırlık vermiştir. Kolonyal istekte bulunmuştur.” “Şah fena hâlde bozulmuş- tahakküme son verebilmek için Meclis’teki Petrol tu. Savaş bakanlığı olmazsa ordunun kontrolü- Komisyonu’nda aktif görev almışlardır. Komisyon nü ve gücünü kaybedip sıradan bir insan haline başkanlığını Musaddık’ın alması, önemli bir başa- gelecekti. Musaddık’a orduyu kaybetmektense rı olup Millî Cephe Hareketi’nin kamuoyundaki “Bavulumu toplar ve ülkeyi terk ederim.” dedi ve etkisini artırmıştır. Musaddık’ın teklifini ret etti. Çok farklı arzu, istek, özlem ve beklentileri Musaddık Şah’ın restine rest ile cevap vermiş- olan Millî Cephe Hareketi, her kesimin isteğini tir: “Şah’a bu şartlar altında millî mücadelenin aynı oranda karşılama imkânına sahip olamaya- sonunu getirme imkânı yoktur. Savaş Bakanının cağından dolayı, zamanla bölünmesi mukadderdi. sorumluluğunu almadan görevime devam edemem. Nitekim Musaddık darbesinde, Millî Cephe itti- Majesteleri bunu kabul etmediğine göre egemenliği fakı, darbeciler tarafından çok planlı bir şekilde elimde tuttuğumdan emin değilim ve Majesteleri- çözülmüş ve bir kısmı Başbakan Musaddık’ın kar- nin isteklerini yerine getirebilecek bir başka hükü- şısında açık bir şekilde yer almıştır. metin yolunu açmak için istifa ediyorum.” (7) Aşağıda bu konu ele alınmaktadır. Musaddık 17 Temmuz 1952’de başbakanlık- Musaddık, Nisan 1951’de Başbakan olmuş, tan istifa etmiştir. 21 Temmuzda Millî Cephenin Başbakanlığı, 1951-1953 döneminde kesintilere önderliğinde ve TUDEH’in de desteklediği, Şah uğrayarak devam etmiştir. aleyhinde büyük eylemler yapılmaya başlanmış

Umran • Mart 2020 GÜNDEM Musaddık Darbesi ve Türkiye-3 ve 30 kişi hayatını kaybetmiştir. Olayların büyü- · Toprak sahipleri, “köylülerden mevcut yasanın mesi üzerine Şah, Savaş Bakanlığının kontrolünü üzerinde herhangi bir aidat ya da hizmet talep Musaddık’a devretmek zorunda kalmıştır. edemeyecek.” (8,10) Musaddık’ın bu girişimi ve meydana gelen olaylar, Şah’ı ABD ve İngiliz ittifakı saflarına daha Yargı Alanında Aşağıdaki Düzenlemeler Ger- da yaklaştırmıştır. çekleştirmiştir (8,10): 21 Temmuz 1952 olayları, İran’ın iç · Askeri mahkemelerinin yetkileri, askeri alan- ve dış siyasetindeki gelişmeler açısından daki meseleler ile sınırlandırılmıştır. bir dönüm noktasıdır. (7-10) Olaylar sonrası · Özel mahkemeler kaldırılmıştır. Musaddık yönetimi, içeride çok güçlenmiştir. · Temyiz Mahkemesi feshedilerek Mu- Bu ona içerde Millî Cephe Hareketinin yapısını hammed Saruri başkanlığında yeniden önemsemeden her türlü reformu yapma cesare- yapılandırılmıştır. ti vermiştir. Dışarıda ise darbeden başka yolla · Disiplin Mahkemesi de feshedildi ve yeniden Musaddık’ı devirmenin imkânsız olduğu kanaatini yapılandırıldı. kuvvetlendirmiştir. · Yargıçların istihdamı konusunda da bir reform Musaddık, hükümeti kurduktan birkaç gün gerçekleştirildi. sonra “reformları hızlı bir biçimde gerçekleştir- mek” için Meclis’ten, “altı ay süreyle geçerli olmak Seçim Yasasını Değiştirdi: üzere yasama yetkilerinin kendisine verilmesini” · “Vekil sayısı 136’dan 172’ye çıkarıldı. istemiştir. 6 Ağustos’ta Meclis, Musaddık’a 6 ay · Oylama süresi bir gün ile sınırlandırıldı. geçici süreyle yasama yetkilerini vermeyi kabul · Oy kullanmak için okuryazar olma şartı etmiş, ardından 11 Ağustos’ta Senato bu kararı getirildi. onaylamıştır. “Böylece 9 maddelik programı uy- · Kadınlara belediye seçimlerinde oy kullanma gulamak amacıyla altı aylık bir süre için geçerli hakkı tanındı.” (8,10) 12 olmak üzere Senato ve Meclis Musaddık’a bağlan- mıştır.” (8,10) Ordu ile İlgili Düzenlemeler Yaptı: İyi niyetle, samimiyetle yapılan bu hareket, · Savaş Bakanlığı’nın adı Savunma Bakanlığı hem İran’ın içinde hem de dışında Musaddık’ın olarak değiştirildi. “diktatörlükle”, “Hitlervari davranmakla” suç- · Askeri bütçe %15 oranında kısıtlandı. lanmasına fırsat vermiştir. Darbecilerin eline, ara- · Ordudaki 15 bin kişi jandarmaya kaydırıldı. yıp da bulamadıkları çok önemli bir fırsat geçmiş- · 15’i general olmak üzere toplamda 136 subay tir. Bu fırsatı da yol boyu çok iyi kullanmışlardır. tasfiye edildi. (6-8,10) · Ordudaki terfi süreçlerini incelemek ve ordu- Musaddık, Kasım ayından itibaren öngördü- nun silah satın alma antlaşmalarındaki yol- ğü reformları hayata geçirmek için, kararnameler suzlukları araştırmak amacıyla komisyonlar çıkarmaya ve kararnamelerle ülkeyi yönetmeye kuruldu. başlamıştır. · Ülkenin bundan sonra yalnızca savunma amaçlı silah satın alacağı kabul edildi. Öngördüğü Toprak Reformu Politikasını Yü- · Gizli servis bütçesinde de ciddi oranda bir ke- rürlüğe Sokmuştur (8,10): sinti yapıldı. (8,10) · “Tarım arazilerinden toprak sahiplerinin elde ettiği gelirin %20’si kesilecek. Şah ile İlgili Reformlar Yaptı: · Bu %20’nin %10’u toprağı ekip bi- · Şah’ın Sarayının bütçesi azaltıldı. çen köylülere verilecek, %10’u · Şah’ın yabancı büyükelçiler ile görüşmesi ya- ise kırsal alanlara yönelik geliştirme ve iş bir- saklandı (8,10) liği fonuna devredilecek.” · Bunlara ilave olarak Şah’a ait arazilere el ko- · Fonlar, “Kırsal konseylerin idaresi altında”, nulması ve Şah’a yakın yardım kuruluşlarının “kırsal alanda yapılacak geliştirmeler” için denetime tabi tutulması ile ilgili çalışmalar kullanılacak. başlatılmıştır. (8)

Umran • Mart 2020 Musaddık Darbesi ve Türkiye-3 Diğer yandan Batı’nın uyguladığı ekonomik Cephe’de daha büyük bir bölünme meydana gel- ambargo nedeniyle ülkedeki işsizlik ve enflasyon miş; bazı vekiller Millî Cephe’den ayrılarak “İslâmî artışı olmuştur. Bunun üzerine hükümet fiyatları Fraksiyon” adıyla yeni bir grup kurmuşlardır. düşürerek piyasaya müdahale etmiş, bu da “gele- Musaddık, birleştirici rolünü unutup Millî neksel İran Pazarı’nı kızdırmıştır.” (8,10) Cephe içerisindeki “geleneksel ve modern kana- Yapılan reformlardan ve piyasaya müdahaleler- dın mücadelesinde” modern kanattan yana tavır den dolayı, Millî Cephe içerisinde yer alan toprak alarak bölünmeyi hızlandırmış, aynı zamanda çok ağaları, esnaf, ulema, ordu mensuplarında ciddi ciddi bir destekten mahrum kalmıştır. (8-10) gerilim meydana gelmiş, ayrışma başlamıştır. Bu Robin Zaehner Londra’ya gönderdiği bir ra- ayrışma, “8 Ocak 1953’te Musaddık kendisi- porda Kaşani, Bagai ve Mekki’nin Millî Cephe’den ne verilen olağanüstü yetkilerin 1 yıl süreyle koparılmalarının “tamamıyla Raşidiyan kardeşle- uzatılmasını Meclis’ten talep ettiğinde” etkisini rin sayesinde olduğunu yazması” (7) düşündürü- göstermiş; Musaddık’ın destekçileri olan Hüseyin cüdür ve de üzücüdür. Mekki, Ebu Hasan Harizadeh ve Amele Partisi li- deri Muzaffer Bagai’nin de olduğu çok sayıda ve- Takınılan tavır ve yapılan reformlarla şu insan kil bu isteğe karşı çıkmışlardır. Ayrıca Ayetullah unsurları Musaddık’ın karşısında yer almıştır: 1. Kaşani’nin başını çektiği Ulema ve geleneksel Tah- Şah ve sevenleri, 2. Ordudan ihraç edilen subaylar, ran Pazarı da bu talebi ret etmiştir. (6-8) 3. Ordudan ihraç edilmeyip yapılan reformlardan “Temmuzun sonundan itibaren Dr. Muzaffer ve bütçe kısıtlanmasından memnun olmayan su- Bahai tarafından yöneltilen Çiftçi Partisi, Abadan baylar, 4. Bütçenin kısılmasından memnun olma-

Musaddık’ın dışarıda ABD ve İngiltere gibi iki güçle karşı karşıya geldiği bir dönemde, içerde kendi destekçilerini küstürmesinin sebebi ne olabilir? Hangi beşeri zaaf etkin 13 olmuştur? Çözülen ittifakın halk üzerindeki etkileri ile ilgili yanlış bir bilgi verilmiş yanlış bir yönlendirme yapılmış olabilir mi?

petrol akışını durduran vanayı kapatarak “devlet- yan istihbarat örgütü mensupları, 5. Tahran pazarı, leşmenin kahramanı” haline gelen Hüseyyin Mek- 6. Toprak ağaları, 7. Ulema, 8. Musaddık’ın dikta- ki, Sağcı Sumka ve Pan-İran Partileri ile Kaşani törlük eğilimi gösterdiğine inanan milletvekilleri, de dâhil Mollaların çoğu, Musaddık’ın karşısına 9. Müslüman Savaşçılar Toplumu, Fedayin-i İslâm geçtiler. Tüccarlar riyalin dolar karşısındaki değe- ve Emekçiler Partisi. rinin düşmesinden dolayı ciddi bir şekilde rahatsız İran Partisi, Ulusal Parti ve Üçüncü Kuvvet olduklarından Musaddık’a karşı tavır almaya baş- adlı grup Musaddık’ın yanında yer alıp onu des- ladılar. (6) teklemeye devam etmişlerdir. (8) Kaşani, daha da ileri giderek “bu geniş yet- Ancak yaşanan bölünme, Musaddık’ın hem kilerin diktatörlük anlamına geleceğini, ana- Meclis’te milletvekili desteğini, hem de Meclis yasaya aykırı olduğunu vurgulamış ve İran’a dışında halkın özellikle, ulema, pazar ve toprak gerçek demokrasinin ancak şeriatın hakkıyla ağalarının desteğini ciddi bir şekilde zayıflatmış uygulanmasıyla gelebileceğini” belirtmiştir. ve ülkede gerilim artmaya başlamıştır. “Ulema’dan bir başka isim ise hükümetin bakan- Musaddık, ocak ayında meydana gelen olay- larını Kremlin’e çalışan ateistler olmakla suçlaya- ların bizzat şah tarafından organize edildiğini dü- rak değiştirilmelerini talep etmiştir.” Bu sert mu- şünerek, “Ondan ihtirası yatışana kadar ülkeyi halefete rağmen Musaddık’ın önerdiği tasarı, 13 terk etmesini istemiştir.” diyerek Şah’ın ordu ve Ocak’ta Meclis’ten geçmiştir. Bunun üzerine Millî halk üzerinde var olan etkisini görmeyerek ya da

Umran • Mart 2020 GÜNDEM Musaddık Darbesi ve Türkiye-3 kabul etmeyerek ciddi bir hata daha yapmıştır. O “Musaddık’ı umut beslenmeyecek hale getirme- da, yurtdışı gezisine çıkacağını halka duyurmuş- liyiz. Bu yapılabilirse Ruslar da umutlarını kese- tur. (7) Yabancı istihbaratlar bunu kendi menfa- cek, müdahaleden vaz geçeceklerdir.” (6) atleri istikametinde çok iyi değerlendirmişler ve Musaddık’ı, “Şah’ı ülkeyi terk etmeye zorlayıp Bu amaçla, hiçbir ahlakı kıstası olmayan, her daha sonra monarşiyi ortadan kaldırmayı plan- türlü yalan ve iftira serbestti. İngiltere ve Ajax’ın lıyor.” diye suçlama kampanyası başlatmışlardır. yürüttüğü Psikolojik harekât, hem İran halkına “Beyinsiz” lakaplı Şaban Caferi önderliğinde bir hem de İran dışındaki kamuoyuna ve yöneticile- grup “ayak takımı”, Musaddık’ın evine saldırmış- re hitap etmekteydi. Musaddık şeytanlaştırılmak tır. (7) isteniyordu. Solcu Tudeh Partisi’yle olan irtibatın- Şah ülkeden ayrılma kararını geri almış ve Mu- dan dolayı İran’ı komünistleştirip Sovyet blokuna saddık da kendisine sadık subaylar ve güvenlik bağlayacağı iddiası, kampanyanın ana ekseni, ni- güçleri ile olayları bastırarak düzeni sağlamıştır. rengi noktasıydı. Dönemin şartları ve Soğuk Savaş Ancak bu olay bozulan istikrara bir darbe daha göz önüne alındığında başlatılan kampanya etki- vurmuş ve Musaddık hareketine güven biraz daha sini göstermiş, “darbeye direnen” ABD Başkanı sarsılmıştır. Eisenhover, bunu çok ciddi tehlike olarak görüp Temmuz 1953’te Musaddık’ın destekçileri Ajax operasyonuna yanı Musaddık’ın darbe ile daha büyük bir hata yaparak Ayetullah Kaşani’yi düşürülmesine onay vermiştir. (6,7) Meclis Başkanlığı’ndan uzaklaştırma kararı çıkart- İftira kampanyasının ana üssü CIA idi. CIA mışlardır. Bunun üzerine vekillerin yarısı istifa üretiyor, ABD ve İngiltere kontrolündeki Batı etmiştir. Bunun üzerine Musaddık Meclis’in feshi ve İran medyası kullanıyordu: “Musaddık ve için referandum yapılacağını; referandumdan ha- Dışişleri Bakanı Dr. Fatimi gibi isimlerin “dik- yır çıkarsa istifa edip görevi bırakacağını kamuo- yuna duyurmuştur. tatör”, “demagog”, “şehitlik saplantılı duygu- sal İslâmcı”, “eşcinsel”, “uyuşturucu bağımlısı”, 14 “Evet veya hayır şeklinde ayrı ayrı oy sandık- larının konulması gibi oldukça tartışmalı bir uy- “Yahudi”/”Musevi”, “İngiliz sempatizanı”, “Sovyet gulama neticesinde referandumdan %99 “Evet” sempatizanı”, “İran’ı komünistleştirecek”, “Sovyet oyu çıkmıştır.” (8) Bu referandumun sonucunda peyki yapacak” ve “Bahai” olduklarına dair ya- Meclis feshedilmiştir. Hile yapıldığı iddiaları so- yınlar yapıyorlardı.” (6-10) kağa yansımış, protesto gösterileri günlük hayatın Musaddık’ın Senato ve Meclis’i kendine bağla- bir parçası haline gelmiştir. ması üzerine New York Times’ta çıkan bir haberde, Musaddık’ın en büyük gücü Millî Cephe ha- “Hitler taktikleri uygulayarak bir darbe yürürlüğe reketiydi. Musaddık bunu bölecek herhangi bir koymak” ile Musaddık suçlanmıştır. (8) işlem, hareket yapmamalıydı. Ne yazık ki öyle Bu propagandacılardan bir olan Richard olmadı, takındığı tavır ve yaptığı icraatlarda Millî Cottom’a göre “Tahran’da yayınlanan her beş ga- Cephe Hareketinin yapısını dikkate almamıştır. zetenin dördü CIA’nın etkisi altındaydı… “Yazdı- ğım her yazı hemen ertesi gün İran basınında yer Darbe Stratejisinde Psikolojik Harekât: Kademeli Bir alıyordu...” “Yazılar, Musaddık’ı Komünist işbir- Şekilde Musaddık’ı Umut Olmaktan Çıkarmak likçisi ve fanatik olarak göstermek amacıyla ta- 1950-1953 döneminde İran’da geniş halk sarlanmıştı.” (6) kesimleri arasında kahraman olarak kabul edi- len Musaddık’ın devrilebilmesi için öncelikle Ajax stratejisine göre Şah İran’da önemli bir itibarının zedelenmesi, yıkılması gerekmektey- ağırlık merkezi idi. Halk ve ordu bir tercihle karşı di. Şah’a göre Musaddık, o dönemde, İran için karşıya kalırsa nihayetinde Şah’ı tercih edecek- alternatifi olmayan, karşı çıkılamaz bir umuttu. lerdi. Darbeciler psikolojik harekâtta bunu öne Ajax ekibinin darbe stratejisinin nirengi noktası çekmişlerdir: ise, Musaddık’ı umut olmaktan çıkarmak ve Millî “Musaddık ve Şah, Tudeh ve Şah, Hatta mol- Cephe hareketini bölüp parçalayarak, Musaddık’ı lalar ve Şah arasında tercih yapmaya zorlanırsa yalnızlaştırmaktı: halk sadece birini seçebilecekti.”

Umran • Mart 2020 Musaddık Darbesi ve Türkiye-3 “Tüm yapılması gereken, Başbakanın Şah’ın Musaddık’ın lehine işliyor. …Eldeki tüm kartlar imtiyazlarını gasp etmeye çalıştığını onlara gös- açıldığında İran Ordusu ve İran halkı, Şah’ı des- termek.” Eğer halk, Başbakanın Şah’ı alt etmeyi tekleyecek, ağırlıklarını ondan tarafa koyacak- düşündüğünü hissederse ayaklanır ve başbakanı lardır. Halk ve Ordu, Musaddık’a ve Ruslara kar- devirir…” şı Şah’ı destekleyeceklerdir. Bana göre bundan en “Ordu: Şüphesiz çok üst kademelerde Musad- ufak bir şüphe bile duyulamaz.” (6) dık yanlısı ve Onu şaha karşı bile destekleyecek birkaç subay var. General Riyahi kesinlikle bunlar- Ajax ekibi, stratejilerinde bu noktaya ağırlık dan biri. ... Ama astsubay, memur gönüllü erlerin vermişler; orduyu, halkı ve mollaları, komünizm- hepsinin Şah yanlısı olduğu tahmin ediliyordu.” … le Şah arasında bir tercih yapmaya zorlamışlardır: Eğer onlara Şah’ı ya da başka birini seçmek zo- runda oldukları hissettirilirse Şah’ın desteğiyle, “Musaddık ve Tudeh yakınlaşması arttıkça halkla birlikte ayaklanacaklardır.” (6) mollaların karar değiştirmesi güçlü bir olasılıktı. Bunun için Musaddık’ın dozajı düşük bir psi- Şah’tan başka kimin lehine karar değiştirebilirler- kolojik harekâtla yıpratılması; yıpratıldıkça psi- di? Tarafsız kalıp olayların dışında kalabilirlerdi. kolojik harekâtın dozajının gittikçe artırılması ve Boscoe Kardeşlerin söylediği buydu. Ben pek emin sertleştirilmesi öngörülmüştür: değildim, birini seçmeye kendilerini mecbur hisse- “Aleyhte giriştiğimiz kampanyayı da çok hafif deceklerini ve gönülsüzce de olsa Şah’ı Komüniz- bir dozda sürdürüyorduk. Gazeteleri, bireyleri ve me tercih edeceklerini düşünüyordum.”(6) kurumları açıktan açığa Başbakana karşı muhale- fete yönlendirseydik bunlar hemen işten uzaklaştı- “İhtiyar Musaddık her şeyin kendi tarafında rılabilirdi ve bu da aptalca olurdu… olduğunu sanıyor. Oysa Tudeh, onun da arkasında “Basında Musaddık karşıtı yayınlar artıyor, Ruslar, her gün biraz daha dişlerini gösteriyorlar. Şah karşıtı ve Amerikan düşmanı yayın organları Ordu ve halk bunu görmeli, yanı göstermeliyiz.” 15 ise çizgilerini keskinleştirip saldırılarını arttırı- (6) yorlardı. Tansiyon yükseliyordu.” (6) “Şah’la Musaddık ve onun Tudeh-Sovyet des- tekleri arasındaki çelişki keskinleştiğinde, “ kitle- Darbe Stratejisinde Psikolojik Harekât: ler”, “ordu, polis ve toprak sahipleri ağırlıklarını “Eksen Kayması”, “Musaddık İran’ı Sovyetlere Şah’tan yana koyacaktı.” (6) Yaklaştırarak Komünistleştirecek”

Komünist felsefeyi benimsemiş ve İran’da çok Musaddık kendisine kurulan bu tuzağı za- etkili olan TUDEH ve Sovyetler, İngiliz emperya- manında görememiş, Şah’ı yaptığı reformlara bir lizmine karşı mücadele veren Musaddık’ı görü- engel görerek, Sovyetlerin de desteği ile sürgüne nürde destekliyorlardı. göndermek istemiştir. Halkın buna tepki göster- Musaddık’ın İngiltere’ye göre Sovyetler’e daha mesi, darbecilere hem yol gösterici olmuş hem de sıcak bakması, Millî Cephe hareketi açısından umutlandırmıştır: (6) Musaddık’ın yumuşak karnı idi ve yol boyu “İran’ı “Şubat ayında giderek Tudeh’le daha fazla it- komünistleştirmek” gibi bir ithamla karşı karşı- tifak haline giren Başbakan, Rusların da desteğini ya kalmasına sebebiyet verecekti. Nitekim CIA alarak, Şah’ın İran’ı terk etmesine yönelik ilk tutu- ve MI6’nin darbeci organizasyonunun başındaki Roosevelt, hem ABD Başkanını hem de İran’daki munu takındı. Şah’ın yönetimini destekleyen kitle Millî Cephe içerisindeki bazı grupları ikna ede- gösterileri, Şah’ı ülkeyi terk etmeme konusunda ce- bilmek için İran’ın Rusların yanına kayacağı ve saretlendirdi. “1953 ortalarında halkın ruh halin- İran’ın komünistleştirileceği tezini çok önemli bir de ciddi bir değişiklik gözleniyordu. Musaddık’ın kart olarak sürekli öne sürmekteydi: pek çok takipçisi terk ediyordu kendisini.” “Roosevelt: Sovyet tehdidi ciddi ve önemli bir “Musaddık’ın Şah’ı sürgüne gönderme girişimi boyuta ulaşmış durumda. Şu andaki duruma ba- ve halkın buna tepki duyan bir hissiyata girmesi, kılırsa, zaman, Rusların ve yeni müttefiki Dr. bizim için cesaret vericiydi.” (7)

Umran • Mart 2020 GÜNDEM Musaddık Darbesi ve Türkiye-3 edecek bir dil ve üslup kullanmayı daha yararlı görmüştür: “Toplantı tutanaklarında, Dışişleri Bakanı Dulles: Son birkaç günde İran’da meydana gelen olayların sonucu İran’da Musaddık’ın başında olacağı bir diktatörlüğün yönetime gelmesidir. Musaddık’ın orada yaşaması durumunda tehlike küçüktür. Ama öldürülür ya da iktidarı kaybederse İran’da siyasi bir boşluk oluşacak ve komünistler de kolayca yönetimi ele geçireceklerdir. Böyle bir ele geçirmenin sonuçlarının neler olacağı Mr. Dul- les tarafından ayrıntılı incelenmiştir. Hür dünya sadece İran’ın elinde tuttuğu muazzam petrol zen- ginliğini kaybetmekle kalmayacak ama aynı za- CIA ajanları, Komünist Tudeh Partisi’nin ismi- manda Ruslar buna sahip olacak ve petrol ile ilgili ni kullanarak propaganda yapmakta, “dini lider- hiçbir tedirginlikleri kalmayacaktır. Mr. Dulles’in leri, eğer Musaddık’a karşı çıkarlarsa vahşice ce- işaret ettiği gibi daha da kötüsü eğer İran Komü- zalandırılacakları” şeklinde tehdidi etmekteydiler nistlere katılırsa dünya petrol rezervlerinin yüzde ve dini liderlerden birinin evini Tudeh adına da altmışını elinde tutan Ortadoğu’nun diğer bölgeleri bombalamışlardır.”(7) de Komünistlerin kontrolüne geçecektir.” (7) Eisenhower, farklı düşünmekte ve darbeye sı- Sonuç: cak bakmamaktadır. Kendisine gelen İngiliz Dışiş- Liderlerin En Büyük Handikapı: leri Bakanı Eden’a “Ona on milyon dolar vermek Zamanında Bilgilendirilmemek ya da isterim.” derken düşürmek yerine satın alınması- 16 Eksik ve Yanlış Bilgilendirilmek nın daha doğru bir yol olduğu mesajını vermek ABD Başkanları hem Truman hem de Eisen- istemişti. Eden ise , “Musaddık’ı satın almak ye- hower, Musaddık’ın bir darbe ile düşürülmesine rine ona alternatif bulmak için çalışmalıyız.” diye karşıydılar. CIA ve İngiltere’nin bütün baskılarına cevap vermiştir. Oysa bunlar Beyaz Saray’da böyle rağmen Başkan Eisenhower de başlangıçta, İran’da konuşulurken, MI6 ve CIA, ABD Dışişleri’nde bir darbeye müsaade etmemiştir. Bunun İran halkı Musaddık’ı düşürecek darbenin plânları üze- üzerinde meydana getireceği şokun gelecekte çok rinde çalışıyorlardı ve Başkanın bundan haberi ciddi sorunlara sebebiyet vereceğine inanıyordu. yoktu. (7) Eisenhower, Truman gibi Musaddık’ı “Batı’nın Millî Cephe hareketinin çözülmesini gören İran’daki tek umudu olarak görüyordu.” (7) Dışişleri Bakanı Dulles, Eisenhower’in direncini ABD Dışişleri Bakanı Dulles, 28 Şubat’ta kırmak için “Amerikalıların artık bu bölgede Bri- Tahran’da meydana gelen kanlı olayların nasıl tanya ile eşit ortak olması” gerektiği fikrini orta- meydana geldiğini, kimlerin olaylarda aktif rol ya atmıştır. (7) 11 Mart tarihli Ulusal Güvenlik aldığını Başkana rapor etmedi. Bunun yerine Baş- Konseyi Toplantısında tutulan notlardan kendisi- kana “İran’ın yavaşça parçalandığını ve Komünist ne verilen yanlış bilgilerin etkisi altında kalarak bir darbe olasılığının gittikçe arttığını” işaret eden Eisenhower’in Musaddık ile ilgili düşüncelerinin bir istihbarat raporu göndererek Başkanı yanılt- değiştiği görülmektedir: mayı sürdürdü. Başkan Eisenhower Ulusal Gü- “…Tek taraflı çabalasak dahi Musaddık ile ba- venlik Konseyinin 4 Martta yapılan toplantısında, şarılı bir anlaşma yapabilme konusunda Başkanın “Ezilen ülkelerin halklarının bir kısmının bizden ciddi şüpheleri vardı. Başkan, kâğıt üzerinde yazı- nefret etmek yerine bizi sevmesini neden sağlaya- lanların hiçbir değerinin olmayabileceğini ve böyle mıyoruz.” sorusunu sormuştur. bir örneğin de dünyanın diğer bölgelerinde Birle- Dışişleri Bakanı Dulles, Başkanın sorusuna ce- şik Devletlerin sahip olduğu petrol imtiyazlarını vap vermek yerine Başkanı İran’da darbeye ikna olumsuz etkileyeceğini düşünüyordu.” (7)

Umran • Mart 2020 Musaddık Darbesi ve Türkiye-3 Başkan Eisenhower, bu kanaate ulaştıktan son- Daha da ilginç ve dikkat çekici olan, Sovyet ra “uzlaşma olasılıklarını araştırmayı durdurdu.” istihbaratının Musaddık’ı uyarmamış olması değil 14 Hazira’nda da Allen Dulles ile yaptığı görüş- midir? Uyarmamasının sebebi hikmeti ne olabilir? mede Dulles’in kendisine yaptığı darbe önerisini İran’ı komünistleştirecek diye eleştirilen ve onayladı. Oysa Başkan darbeyi onayladığında dar- suçlanan bir lidere, Sovyetlerin ve Tudeh’in sahip be şartları ve plânları çoktan yapılmış ve olgun- çıkmaması, destek vermemesi ilginç değil midir? laştırılmıştı (7) ve fakat Başkanın bundan haberi Sovyetler Tahran, Moskova ve Yalta antlaşma- yoktu. larına sadık mı kalmıştır? ABD gibi bir ülkede birçok iş, Başkan’a rağmen Meclisi feshetmenin ya da işlemez hâle getir- başkanların haberi olmadan yapılabilmekteydi. menin ve kanun hükmündeki kararnamelerle ül- Acaba İran’da da benzer durumlar olmuş keyi yönetmeye kalkmanın maliyetini, ne getirip muydu? ne götüreceğini, Musaddık ve çevresi düşünememiş Eisenhower’e yapılanlar, Musaddık’a da yapıl- midir? mış olabilir mi? Dava arkadaşlarından hiç kimse Musaddık’ı Musaddık gibi çok tecrübeli, dirayetli, cesur ve uyarmadı mı; uyardılar da dinlemedi mi? Yok- kararlı olan bir insanın, Millî Cephe hareketinin sa yakın çevreden hiç kimse Musaddık’ın hoşuna çözülmesinin neden olabileceği sonuçları, nasıl gitmeyecek şeyleri ona söylemeye cesaret edemedi görememiştir, görememesinin anlamı nedir? mi? Millî Cephe hareketi sonuç itibarıyla Şah’a Bu sorular daha da artırılabilir. karşı oluşan bir gayrimemnunlar hareketidir. Allah, art niyetlilerin, kifayetsiz muhterislerin Ortak noktaları Şah’a karşı olmak, Şah’ın yap- şerrinden tüm müminleri korusun! mak istediği bazı reformlara karşı olmaktı. Musaddık’ın çok geniş spektruma sahip olan Millî KAYNAKÇA Cephe hareketi içindeki unsurları göz önüne al- 1. Can, B., “Musaddık Darbesi ve Türkiye-1”, Umran, Haziran 2019. 17 madan bazı reformları yapmaya kalkması ve bun- 2. Can, B., “Musaddık Darbesi ve Türkiye-2: Musaddık Darbe- da ısrarcı olmasının anlamı neydi? Hangi psikoloji sinde Etkili Olan Dış Dinamikler İçin “Kötü Örnek Olmak” kendisini bu yöne itmiştir? (!)”, Umran, Temmuz 2019. 3. Can, B., “İslâm Coğrafyası ve Küresel Savaş-1: “Kaostan Kay- Dışarıda ABD ve İngiltere gibi iki güçle karşı naklanan Düzen” ve “Küresel Savaş”, Umran, Eylül 2017. karşıya geldiği bir dönemde, içerde kendi destek- 4. Can, B., “İslâm Coğrafyası ve Küresel Savaş-2: Küresel Sa- çilerini küstürmesinin sebebi ne olabilir? Hangi vaş Türkiye Üzerinden Mi(!) Çıkarılmak İsteniyor?” Umran, Ekim 2017. beşeri zaaf etkin olmuştur? 5. Can, B., “Yeni Bir Kadife Darbe Süreci-1: Arka Plan”, Umran, Çözülen ittifakın halk üzerindeki etkileri ile il- Mayıs 2017. gili yanlış bir bilgi verilmiş yanlış bir yönlendirme 6. Roosevelt, K., Karşı Darbe, CIA İran’da, Timaş, İstanbul, 2007, s. 20-25, 140-157, 63, 71, 83-90, 104, 113, 120-135, yapılmış olabilir mi? 12, 140-150, 187. “Sen meydanlara indiğinde, halka konuştuğun- 7. Kınzer, S.; Şahın Bütün Adamları, Bir Amerikan Darbesi ve Ortadoğu’da Terörün Kökenleri, İletişim, 2003, Tercüme, Se- da, bu muhalefetin sesi kesilecek, halk seni çılgınca lim Önal, 4. Baskı 2018, s. 12- 30, 144-145, 170-210, 90- destekleyecek” denmiş ve ikna edilmiş olabilir mi? 100, 136. “Kaç paralık adam ki bunlar denmiş ve Musad- 8. Kuduoğlu, A., “İran’da Musaddık Dönemi: 1951-1953”, İran Çalışmaları Dergı̇si, cilt: 2, sayı: 2, s. 37-62. dık inandırılmış olabilir mi? 9. “Batı’nın Musaddık Darbesi ve Arka Planı”, Dünya Bülteni / “Sana karşı cephe alanların ne ağırlıkları Tarih Dosyası, 22 Ağustos 2013; https://www.dunyabulte- var?” denmiş olabilir mi? ni.net/tarihten-olaylar/batinin-musaddik-darbesi-ve-arka- plani-h271641.html Verilen istihbarat raporları yanlış olabilir mi? 10. Özkaya Ö., Amerika’nın Ortadoğu’da İlk Darbesi: Çizme Ajax organizatörlerinin kurduğu geniş istihba- Operasyonu; Nasıl Darbe Yapılır, BSR Yayın Grubu, 2011, rat ve rüşvet ağından İran istihbaratının haberdar İstanbul. 11. Sinkaya, P., A., “İran, Musaddık ve Darbe”,18.10.2016. olmaması mümkün müdür? https://orsam.org.tr/tr/iran-musaddik-ve-darbe/ Eğer haberleri yoksa bir facia, varsa da 12. Bulunmaz, A., İran’ın Hafızasından Silinmeyen Lider: Mu- hammed Musaddık, 2018. Musaddık’ı uyarmamış ise daha büyük bir facia 13. Uygur, H., 1”953 Darbesi ve Hatırlattıkları”, İRAM, ORSAM, değil midir? Ortadoğu Analiz Dergisi cilt: 8, sayı.76, s.15-17.

Umran • Mart 2020 GÜNDEM Siyasal İslâm’ın İflası Söylentisi

Siyasal İslâm’ın İflası Söylentisi

Küresel çevrelerin oyunlarının farkında olan ve bu oyunlara karşı farkındalık oluşturan İslâmcılık ve İslâmcılar, hedef hâline getirilmiştir ve getirilmeye de devam edilecek gibi görünüyor. Hedef kılmanın nedeni, fikri olarak İslâmcılık hareketini yok saymak ve onu tasfiye etmeye matuftur.

Ahmet DAĞ

iyasal İslâm’ın bittiği ve İslâm’ı “hayal kırıklığının Sçöktüğünü belirten eski cisimleşmiş hali olan sos- Cumhurbaşkanı Abdullah yo-kültürel hareket” diye Gül’ün, “Biz bunu görüp, tanımlarken Kepel ise daha paradigmadan kopuşu ger- dar ve mahkûm edici bir çekleştirmiştik, ama sürdü- çerçevede siyasal İslâm’ı, 18 rülemedi.” diyerek hem si- “her şeyden önce İslâm’ın yasal İslâm’ın bittiğini hem kutsal metinlerine dayanan de iktidarın “liberal, özgürlükçü ve demokratik” bir siyasi sistem oluşturma hedefindedir. Özetle, yaklaşımdan uzaklaştığını söylemesi “İslâmcılık” bu istenilen sistemde şeriat, medeni hukukun bağlamında yeni tartışmaları doğurdu. Entelektü- yerini alacaktır.” ifadeleriyle konumlandırır. Son el veya fikri konumundan çok siyasi konumuyla derece manipülatif, yargılayıcı ve tahkim edici bu bilinen Abdullah Gül, bu söylemiyle bir taşla iki ifadeler asıl olarak İslâm’ın siyasi, fikri, kültürel kuş vuruyor. Öncelikle -kendisinin geldiği gele- ve sosyolojik iddialarını yersizleştirmek ve anlam- nek diyemiyorum zira Necip Fazıl Kısakürek’le sızlaştırmak için kullanılan ifadelerdir. Aslında tanışık olmak yetmiyor- adına “İslâmcılık” veya siyasal İslâm’ın mahkûm edilmesi Müslümanların “Siyasal İslâm” denilen bir hareketi ve geleneği hayata ve insana dair bir şey söyleyemeyeceklerini mahkûm ediyor. İkincisi önermenin içyapısında ve İslâm’ın bunlara dair umdelerinin de olmadığı- iktidarın bir türlü “çürümüş ve çökmüş olan si- nı veya bu söylemlerin yanlış olduğunu içeren bir yasal İslâmcılığı” terk edemediğini ve başarısız bir bakışın ve bilincin dışavurumudur. yönetim sürdürdüğünü iddia etmektedir. Böyle- likle hem desteklediği -yeni bir oluşum şeklinde İslâmcılığın Bittiğine Dair Tartışma ortaya çıkacak denilen- Ali Babacan’ın liderliğin- deki siyasi hareket için bir alan açmaktadır hem Fikri ve entelektüel yönü Abdullah Gül’den de daha önceden dile getirilmiş ifadeleri tekrarla- daha geniş ve derin olan Ahmet Davutoğlu ise bu yarak bir fikrin veya kesimin tasfiyesine katkıda açıklama bağlamında kendisine sorulan bir soru- bulunmak istiyor. da bu tartışmaya ilişkin şu cümleleri kurdu: “Bü- Aslında Abdullah Gül, bu ifadeleriyle Oliver tün Ortadoğu coğrafyasında bir sıkıntı var. Siyasal Roy’un Siyasal İslâm’ın İflası ve Gilles Kepel’in İslâm başarısız oldu demek, Sisi gibi bir darbe- Cihat: İslâmcılığın Yükselişi ve Gerilemesi eserle- cinin, Esed gibi kendi halkını katleden birisinin rinde işlenen bir temayı vurgulamıştır. Roy, siyasal başarısı anlamında mı söylenir?” diyerek Gül’ün

Umran • Mart 2020 Siyasal İslâm’ın İflası Söylentisi söylemlerinde başarısız diye görülenin İhvân-ı Yine aynı gazetenin yazarlarından Mümtazer Müslimîn hareketi olduğunun altını çizmiştir. Türköne, “İslâmcılığa Ne Oldu?” yazısıyla devletin “Arap Baharı” sonrasında İslâm dünyasında yaşa- İslâmcıları değiştirdiğini ve İslâmcılığı ise “politika nan olumsuz hava bir anlamda sarsıntı Müslüman merdiveni” ve “işi bitmiş bir halı” ve “müzeye kal- kimliğiyle siyaset yapan parti veya kişilerin başa- dırılması ve saygı görülmesi gereken bir obje” şek- rısız olduklarına dair bir algıyı ortaya çıkarmıştır. linde nitelendirmiştir. Türköne, “İslâmcılar Şehri Siyasal İslâm veya İslâmcılığın başarısız gö- Düşürdükten Sonra” yazısında ise İbn Haldun’un rülmesinin nedeni, bu hareketin ortaya koyduğu ‘bedevi-hadari’ kavramlarından hareketle Türki- veya koyacağı hayata ve insana dair yaklaşımları- ye’deki İslâmcıların RP ve AK Parti dönemlerinde nın başarısız olduğu veya bir perspektifinin bu- hadarileştiğini, iktidar talebinin gerçekleşmesiyle lunmayışına dair değildir. Bu İslâmcılığın buharlaştığını geri- mağlubiyetler; 28 Şubat darbesi ye İslâmcılık yerine dindarlığın sonrası yönetimden düşürülen Aslında siyasal İslâm’ın kaldığını ve İslâmcılığın yalnız- İslâmî veya Müslüman kimliği mahkûm edilmesi ca devlete meşruiyet kazandır- taşıyan Millî Görüş hareketine Müslümanların hayata maya yaradığını iddia etmiştir. yapıldığı gibi Suriye, Libya ve ve insana dair bir şey Bu yazılar salt olarak yazarların Mısır gibi ülkelerde bu kimlik- düşüncesi değil iktidarla arası söyleyemeyeceklerini te siyaset yapan kişi ve yapıla- bozulan yapının sipariş verdiği ve İslâm’ın bunlara ra yaşatılan mağlubiyetlerdir. yazılardı. Nitekim aynı zaman Müslümanların varlık alanları- dair umdelerinin de diliminde Kerim Balcı, Ali Ünal nın ve İslâmî yönelişlerin güç- olmadığını veya bu ve Uğur Kömeçoğlu gibi isim- lenmesi durumunda kendi pa- söylemlerin yanlış ler de İslâmcılığın bittiği bağ- radigmasının çökeceğini veya olduğunu içeren bir lamındaki düşüncelerini yaz- onu zayıflatacağını düşünen bakışın ve bilincin mıştılar. Sonra Mısır’da İhvan Batı merkezli anlayış, İslâmî ya- dışavurumudur. hareketinin başarısızlığını ilan 19 pıları ya radikalleştirerek ya da eden ve darbeyi meşrulaştıran radikalleşmiş olanlarla ilişki- -oh çeken- yazılar ve ardından lendirerek (IŞİD, el-Kaide vs.) da gelen “yolsuzluk operas- veya ehlileştirip uygun bir manivela hâline getire- yonu” adı altında hükümeti devirmeye yönelik rek (FETÖ) veya yok ederek (Millî Görüş, İhvân-ı 17-25 Aralık yargı-emniyet darbe teşebbüsleri, Müslimîn vs.) ya metamorfoza uğratmakta ya da İslâmcılık aleyhinde yazılan yazıların ne maksatla tasfiye etmektedir. yazıldığını ortaya koymuştur. İslâmcılığın bittiğine dair tartışma, yeni olan bir tartışma değil bu tartışma çok eski bir tartış- İmkân ve Zaaflarıyla İslâmcılık madır. Nitekim 28 Şubat’ın hemen sonrasında bu tür iddialar ve tartışmalar çokça dile getirildi. Yine Yer yer itham ve tahkir içeren bu yazılara yöne- 2012 yılında FETÖ’nün o zamanki yayın organı lik cevapları ise Yasin ve Yusuf Kaplan gibi Zaman gazetesinde Ali Bulaç, Mümtazer Türköne yazarlar vermişlerdir. Yusuf Kaplan’a göre; genel- hatta Şahin Alpay gibi yazarlar, İslâmcılığın bit- likle İslâmcılığın bittiğini söyleyenler de karşıtını tiğine dair yazılar kaleme aldılar. Bunlardan biri savunanlar da İslâmcılığı araçsallaştırmaktadırlar olan Ali Bulaç, yazılarından biri olan “İslâmcılık ve onun hakikatini iptal etmektedirler. Ona göre Nedir?” makalesinde İslâmcılığı; “İslâm’ın ana re- İslâm’ın dünyevî güç, çıkar, kariyer, mülk, benlik ferans kaynaklarından hareketle “yeni” bir insan, inşası kaygısı güden beşerî bir ideolojiye indirgen- toplum, siyaset/devlet ve dünya tasavvurunu, mesiyle İslâm, seküleştirilir ve ruhsuzlaştırılır. O, buna bağlı yeni bir sosyal örgütlenme modeli ola- reaksiyoner düşünmenin yani İslâmcılığın bitme- rak görür. O, İslâmcılığı; “evrensel anlamda İslâm diği tezi ya da bittiği tezi üzerinden yapılan tar- Birliği’ni hedefleyen entelektüel, ahlaki, toplum- tışmaları fiili ve zihni bakımdan yersizlik ve yurt- sal, ekonomik, politik ve devletlerarası hareket” suzluk kategorisinde görür. Bir anlamda karşıtına diye tanımlasa da AK Parti üzerinden İslâmcılığın meydan okuyarak kendini belirleyenin karşıtı var olma zeminini kaybettiğini iddia etmişti. hâline geleceğini söyleyen Kaplan, reaksiyondan

Umran • Mart 2020 GÜNDEM Siyasal İslâm’ın İflası Söylentisi aksiyona geçip özneleşerek, direnişi dirilişe dö- ifadeleri kullanarak İslâm’a ve Müslümanlara yö- nüştürerek ve nihayet dirilişten varoluşa geçerek nelik mahkûm edici bu yaklaşımı sürdürmekte- var olunabileceğini iddia eder. Nominalizmi ekle- dirler. Abdullah Gül’ün bugünlerde dillendirdiği tisizmle yani devşirmecilikle aşmaya yeltenmenin geçmişte Fetullahçıların yazıp çizdiği şeylerin or- ise İslâm’ın bu yöntemle dönüştürülmesine hiz- tak noktası iktidar üzerinden İslâmcılığın bittiği met ettiğini söyler. tezleridir. AK Parti’nin başta Ankara ve İstanbul Ona göre, İslâmcılık hem İslâm’la hem de dün- olmak üzere büyükşehirleri kaybedişi muhale- ya ve Batı’yla çarpık bir ilişki kuran algı kırılma- feti cesaretlendirdiği gibi küresel çevrelerin AK sını, zihin körleşmesini ve yön yitimini ifşa eden Parti’nin siyasal çöküşüne dair beklenti ve söy- en kapsamlı küresel bakışlardan biridir. İmkân ve lemlerini de oluşturmuştur. İslâmcı gelenekten zaaflarıyla üç alan bulunduğunu söyleyen yazara gelen söz konusu bu siyasal parti üzerinde oluş- göre ilk alan Batı’nın oluşturmuş olduğu simülatif, turulan “mağlubiyet psikolojisi” bağlamında hem seküler ve kapitalist alan iken ikinci alan kuvve İslâmcılığa hem de cemaatlere yönelik eleştiri ve halinde bulunan İslâm’ın kendisidir. İslâmcılığın saldırıları da bu bağlamdan ayrı düşünmek doğru üçüncü bir alan doğurabileceğini iddia eden ya- olmaz. Oysa İslâmcılık, bir tek hareket veya parti zar, İslâmcılığın herkesin, bütün inanç ve düşünce üzerinden izah edilebilecek bir olgu olmayıp çe- sahiplerinin, neyse o olarak ‘görülmesini’ müm- şitlilik arz eder. kün kılan hem var edici hem de herkesin ken- Entelektüel, kültürel, siyasal ve toplumsal ba- kımdan medeniyet üretebilecek kapasiteye sahip İslâmcılık algısının belirdiği ve güç bulduğu za- İslâmcılığın küresel çevreler tarafından man ilk yapılan şey, onun şeytanlaştırılması, ille- saldırıya uğradığı bu dönemde “düşenin gal ilan edilmesi ve baskı altında tutulması olmuş- dostu olmaz” gerçeği yaşanmaktadır. tur. Nitekim bu kaderi Türkiye’de Millî Görüş, İslâmcılığı aslı itibariyle İslâmî Pakistan’da Cemaat-i İslâm, Mısır ve Suriye’de 20 veya Müslüman kimliğini ön plana İhvân-ı Müslimîn, Tunus’ta Nahda yaşamıştır. çıkaran yapıları, oryantalist tema ve İslâmcı geleneğin hâkim olduğu yapıları yıkarak yaklaşımlarla “siyasal, radikal, köktenci veya alternatif oluşumlar yok edilerek ülke yöne- İslâm” gibi ifadelerle isimlendirmek timleri de bu doğrultuda tasarlanmıştır. Medeniyet ciddi bir hatadır. tasavvuru üretebilecek hareketler yok edilirken veya dönüştürülürken selefi ve Protestan yapılar kullanılarak İslâm dünyasının güvenlik, dirlik, ge- lişme, ilerleme ve medeniyet inşa edebilme süreç- dince varoluş yolculuğunu tetikleyici bir düzlem leri yok edilip salt olarak kargaşa coğrafyası hâline gördüğü üçüncü alanı mümkün kılacağını iddia getirilmesi söz konusu olmuştur. etmiştir. Mevcut İslâmcılığın özne olmaktan daha çok nesne olduğunu oysa İslâmcılığın bir ben- Küresel Çevrelerin Rahatsızlığı lik farkı ve sahici bir varoluş yolculuk olduğunu iddia eden yazara göre İslâm, 21. yüzyılı belirle- Mısır’da İhvân-ı Müslimîn gibi güçlü ve il- yecek, 22. yüzyıl ise (bu imkâna sahip) İslâm’ın keli bir kültürel, siyasi ve entelektüel hareket yüzyılı olacaktır. “terörizm”le suçlanırken, insanları katlederek dar- “İslâmcılık” muhalifleri ile taraftarları arasında be yapan Sisi kırmızı halılarla karşılanmıştır. Yu- duygusal bir biçimde tartışılırken meselenin aslı suf el-Kardavi, başta Mısır, Birleşik Arap Emirlik- ise unutulmaktadır. İslâm’ın siyasallaştırılması, leri, Suudi Arabistan gibi ülkelerce “terörist” diye araçsallaştırılması elbette yanlış bir şeydir. Böyle etiketlendi. Kardavi, Batılılar tarafından radikal ve bir durumda Müslümanlar ve İslâm zarar görür. dinî şiddeti körükleyen tehlikeli insan görülürken Nitekim siyasal İslâm, radikal İslâm, köktenci 15 Temmuz gecesi bir gecede 250 kişinin ölümü- İslâm (veya Müslümanlar) gibi ifadeler bir yafta ne ve 2.500 küsur kişinin yaralanmasına neden olarak İslâm dünyasında dolaşmaktadır. Bunun olan darbe teşebbüsündeki saldırıların talimatı- farkında olmayan İslâmî kimliği olanlar dahi bu nı veren şahsın ise “barış elçisi” kabul edilmesi

Umran • Mart 2020 Siyasal İslâm’ın İflası Söylentisi ikiyüzlülüğüne sahip olanların “İslâmcılıktan” ra- olmuştur ve olacak gibi de görünüyor. “İslâmcılık” hatsız olmaları olağandır. tasfiye edilirken “her şeye müsait” ahlaka sahip Düşünen, yazan, okuyan ve sorgulayan bir olanlar, “her şeyin müsaitleşmesinin” önünde en kişi olarak “İslâmcı”, “İslâmcılık” gibi kavramla- büyük engel olarak İslâmcılığı ve İslâmcıları gör- rı tasvip etmesem de algısından, içeriğinden ve mektedir. Küresel çevrelerin oyunlarının farkında yüklenen anlamlardan dolayı “İslâmcı” gelenek olan ve bu oyunlara karşı farkındalık oluşturan veya tecrübenin bir imkân içerdiğine inanırım. İslâmcılık ve İslâmcılar, hedef hâline getirilmiştir “İslâmcı”, isimlendirmesinin altında yatan değer- ve getirilmeye de devam edilecek gibi görünüyor. ler (tağut-mustazaf, helal-haram, zalim-mazlum Hedef kılmanın nedeni, fikri açıdan İslâmcılık vs. ayrımında iyi olanı tercih etme) ve etkisi ka- hareketini yok saymak ve onu tasfiye etmeye ma- bul edilen mütefekkirler, İslâm’ın vaat ettikleri ve tuftur. İslâmcılığın fikriyatına ve topyekûn siyasal dinamikleri ile doğrudan ilişkilidir. Bu geleneğin iradeye yapılan saldırıların nedeni bir taşla iki kuş içinde -üç kuşak şeklinde sınıflandırılabilecek- vurmaktır. Böylelikle siyasi bir çizgi itibarsızlaştı- yerli mütefekkirler vardır. Birinci kuşak mütefek- rıldığı gibi hem de bu çizgiye sahip olduğu iddia kirler olan Said Nursi, Mehmet Akif gibi âlim-arif edilenin (bana göre değil), siyasi iktidarın itibar- mütefekkirlerin yanı sıra ikinci kuşak mütefekkir- sızlaştırılması söz konusu. Neticesinde hem fikri ler diyebileceğimiz Necip Fazıl, Sezai Karakoç gibi hem de siyasal bakımdan İslâmcılığın saldırıyla şair-edip-arif şahsiyetler ve nihayetinde üçüncü karşı karşıya kaldığı aşikârdır. kuşak mütefekkirler diye anabileceğimiz onlarca Böylesi bir ortamda kendisi İslâmcı diyen veya isim vardır. Söz konusu bu üç kuşak, İslâmcı gele- geçmişlerinde İslâmcılığa mensubiyet duyan kişi- neğin ülkede tesis olmasını ve devamını sağlamış- lerin hesapsızca İslâmcılığa yönelik -eleştirmeleri tır. Bu isimler ve değinemediğim onlarca düşünür, demekten daha çok- saldırmaları hayrete şayan Türkiye’de yerli İslâmcılık hareketinin mütefek- bir durumdur. İslâmcılığın küresel çevreler tara- kirleri olmuşken İslâm âleminde ise Hasan el- fından saldırıya uğradığı bu dönemde “düşenin Benna, Seyyid Kutub, Mevdudi, Muhammed dostu olmaz” gerçeği yaşanmaktadır. İslâmcılığı 21 İkbal, Ali Şeriati, Hasan Turabi, Raşid Gannuşi, aslı itibariyle İslâmî veya Müslüman kimliğini ön Gulam Azam gibi âlim ve mütefekkirler İslâmcı plana çıkaran yapıları, oryantalist tema ve yak- geleneğin temsilcileri olmuşlardır. laşımlarla “siyasal, radikal, köktenci İslâm” gibi Kısaca Yusuf Kaplan’ın ifadesiyle İslâmcılık ifadelerle isimlendirmek ciddi bir hatadır. Nite- geleneğinde, Ahmet Cevdet Paşa’dan Said Ha- kim Gilles Kepel, kendisiyle 2018’de yapılan bir lim Paşa’ya, Elmalılı’dan Filibeli’ye, Akif’ten Said söyleşide IŞİD’e İhvân-ı Müslimîn hareketini de Nursi’ye, Seyyid Kutub’dan Ali Şeriati’ye, Mu- ekleyerek, İslâmcılığın veya siyasal İslâm’ın başa- hammed İkbal’den Nakib el-Attas’a kadar pek çok rısız olduğunu kitabındaki iddialarının gerçekleş- yazar, sanatçı ve düşünür bu çok yönlü varoluş yolculuğunun içinde yer almışlardır. Bu yolculuk- tiğini dile getirir. Aslında böylesi bir yaklaşımla, la uzun vadeli yapı taşları döşenmiştir. Böyle bir Abdullah Gül’ün yaklaşımı arasında çok fark yok- hareketin içinde yer almak ve bu harekete esaslı tur. İflas edenler; İslâmî düşünüş veya İslâmcılık fikri katkılarda bulunmak önemlidir. Bu bağlamda olmaktan daha çok bu süreç ve yolculuk içinde İslâmcılık, Müslümanların ve dünyanın hakikatle bulunup yorgun düşenlerdir. buluşabilmesi için bir hayat-memat meselesidir. KAYNAKÇA Dolayısıyla, derinlemesine kavranması gereken Yusuf Kaplan, “ 21. Yüzyılı İslâm Belirleyecek”, Yeni Şafak, 20 asla göz ardı edilmeyecek bir birikime sahiptir. Mart 2002. Son zamanlarda nükseden “İslâmcılığın ifla- Yusuf Kaplan, “İslâmcılık Varoluş Yolculuğumuz”, Yen Şafak, 30 Temmuz 2012. sı, çöküşü, bitişi” bağlamında yazılan yazılar ve Yusuf Kaplan, “İslâm’ı Bertaraf Etmenin Yolu, İslâmcılığı Bertaraf söylemler geçmişte de yapıldı. Bu tür söylemler Etmek”, Yeni Şafak, 26 Ağustos 2012. içinde, gazeteciler diliyle AK Parti’nin İslâmcıları Gilles Kepel, Cihat: İslâmcılığın Yükselişi ve Gerilemesi, Doğan Kitap, İstanbul, 2001. tasfiye etmesi nasihatinde dahi bulunulmuştur. Gilles Kepel, https://medyascope.tv/2018/06/14/gilles-kepel- “İslâmcılık”, yukarıda bahsettiğimiz değerler, teş- siyasal-İslâmin-ucuncu-dalgasinin-sonuna-geldik-sayet- dorduncu-dalga-olursa-bircok-celiskisi-olacagi-cok-acik/. kilatlar ve kişiler üzerinden İslâm coğrafyasında Edward Said, Haberlerin Ağında İslâm, Babil Yayınları, İstanbul, siyasi ve entelektüel bir hareket şeklinde daima var 2000.

Umran • Mart 2020 GÜNDEM ORTADOĞU’DAN

Münir ŞEFİK Yüzyılın Antlaşması, Güç Dengeleri ve Sonuçları etanyahu hükümetinin ve tehcir edilmesi, ABD ve Siyonist N Trump yönetiminin izle- oluşumun güç ve nüfuzunda diği politikalar ve uygulamaları yükseliş dönemini temsil ediyor- açısından Filistin sahasında yaşa- du. Kendilerinin olmayan top- nanları okuma noktasında yanlış rakları ele geçirdiler ve binlerce bir yöntem izleniyor. Yanlış yön- yıldır bu topraklarda yaşayan tem 20’inci yüzyıl boyunca ve halkını söküp attılar. özellike ikinci yarısındaki güç Bundan sonra Siyonist olu- dengelerinin yer aldığı bir çerçe- şum, ABD-Avrupa himayesinde ve içinde belirlendi. Bu yöntem askeri gücünü tüm bölge ülke- güç dengelerinde yaşanan deği- lerine karşı daha güçlü bir şekil- şimin son 20 yıl boyunca ABD de güçlendirmeye başladı. Buna ve Siyonist oluşumun çıkarına karşın ABD ve Avrupa, Arap si- olmadığı gerçeğini dikkate alma- lahlanmasını sınırlı ve bu denk- Doğal olarak yeni gelişmele- maktadır. Dolayısıyla bu yanlış lem kapsamında kuşatma altın- re dikkat etmemek insan aklının yöntem, sözgelimi Trump yöne- da tutmaya çalıştı. Bu da sahada felaketlerindendir. İnsan aklı timi ve Netanyahu hükümetinin Arap ordularının yenildiği savaş- alıştığı şeyi koruma eğiliminde- izlediği politikaları -örneğin 29 larda, Batı Şeria ve Gazze şeridi, dir ve yeni olanı uygun zamanda Ocak 2020’de Yüzyılın Antlaş- Arap Suriye Golan tepeleri ve almakta geç kalmaktadır. Şim- ması planının ilan edilmesi- 20. 1967’de Süveyş Kanalı’na kadar di ABD açısından şu noktaları yüzyılın ikinci yarısındaki gibi Arap Mısır Sina’sının işgaliyle gözlemliyoruz: 22 ele almaya başladı. Siyonist oluşumun genişlemesi 1- ABD tek kutuplu bir dünya Siyonist oluşumun 1948 şeklinde kendini gösterdi. nizamı kurmakta başarısız oldu. yılında kurulması, Filistin top- Tüm bunlar sahada güç, nü- fuz ve yayılmacılık alanında bir Başka devletler kendi çıkarlarını raklarının yüzde 78’ini istilası yükseliş halini gösteriyordu. Yu- ve rollerini aramaya başladılar. ve Filistin halkının üçte ikisinin karıdaki yöntem bu noktadan Örneğin Avrupa devletlerinin köylerinden ve şehirlerinden hareketle oluşturuldu. Böylelikle Sovyetler Birliği’ne, Japonya’nın Siyonist oluşumun tüm yaptık- Çin’e yönelik endişesi kalma- Arap dünyasındaki gazetecilerin ları ve ABD’nin istedikleri, meş- dı. ABD’ye boyun eğme ihtiyacı yazılarından seçtiğimiz yazıları her ay ruiyet kazanacaktı. Bu yöntem duymuyorlar artık. Ortadoğu’dan başlığıyla yayımlıyoruz. yükseliş hâli ile gerileme hali 2- Amerikan nüfuzu Bill Burada yayımladığımız yazılarda ortaya arasındaki farkı göremedi. Clinton ve George W. Bush dö- konulan tüm analizlerin gerçek/doğru nemlerinde Ortadoğu’ya yoğun- olduğu veya bunların tümüne katıldığımız Güç dengelerinin içinden laşmıştı. Öncelik Rusya’nın sü- söylenemez. Yazıları tercüme etme geçtiği gerileme hâli Siyonist amacımız, olayların yorumlanmasında oluşumun ve ABD’nin çıkarına per devlet olarak dönmemesine ortaya konulan bakış açısı farklılıklarını değil. Bu durum Trump yöneti- ve Çin’i kuşatmaya alma strateji- görünür kılarak meseleler karşısında minin ve Netanyahu hükümeti- sine verilmedi. Bu da özellikle de yapılan analizlerin hangi argümanlardan nin politika ve uygulamalarının 21. yüzyılın ilk 10 yıllık dilimin- hareketle yapıldığını okurlarımızın okunması noktasında hâli hazır- de Çin ve Rusya’ya ABD ile reka- fark etmesini sağlamaktır. Yazıların/ daki güç dengeleriyle uyumlu bet eden ve tehdit eden iki dev- yorumların bu perspektifle okunmasının şekilde önceki yöntemden farklı lete dönüşme imkânı verdi. Belki Ortadoğu’daki dolayısıyla dünyadaki gelişmeleri kavrama sürecine önemli bir yol izlemeyi gerekli görüyor- de bugün çok kutuplu dünya ile katkılarının olacağını düşünüyoruz. du. Zira yükseliş dönemi için ilgili konuşmalar bu Amerikan Yazılar Halil Çelik tarafından Türkçeye önceki yöntem uygundu ama gerilemesine şahitlik etmektedir. çevrilmiştir. (Umran) gerileme döneminde aynısının 3- 2008’deki küresel mali izlenmesi yanlıştı. kriz Amerikanlaşmış küresel

Umran • Mart 2020 ORTADOĞU’DAN projeyi suya düşürdü. Trump dönemi bu projeye rahmet kur- şunu sıktı. Dünya ABD’nin rolü- nü altüst edecek ekonomik savaş dönemine girdi. 4- ABD, Afganistan ve ardın- dan Irak’ta işgalleri için 2001 ve 2003’te iki savaşa girdi. Şu an ise bu iki ülkeyi kontrol etmekte ba- şarısızlık yaşıyor. Dolayısıyla ABD Başkanı Do- nald Trump’ın Yüzyılın Antlaş- ması adıyla Filistin sorununa karşı sergilediği zorbalık ulus- İsrail Başbakanı Netanyahu ABD Başkanı Trump lararası tecride tabi olmaktadır ve Arap ve İslâm dünyasının, dünya kamuoyunun desteğini Trump’ın sonuncusu Yüzyılın Antlaşması olan hediyelerini almış kapsamlı bir Filistin in- alan Siyonist oluşum boğucu iç ve siyasi krizler tifadasının patlak vermesiyle yaşamaktadır. Bölgesel askeri gücü gerilemiştir. Dünya karşılaşabilir. kamuoyu nezdindeki saygınlığı kötüleşmiştir. Bu durum bu Trump’ın sonuncusu Yüz- hediyeleri birer yük hâline getirmektedir. Daha da önemlisi yılın Antlaşması olan hediye- Arap ve İslâm dünyasından destek alan kapsamlı Filistin lerini alan Siyonist oluşum ise ayaklanmasıyla karşılaşabilir. boğucu iç ve siyasi krizler yaşa- maktadır. Bölgesel askeri gücü 23 gerilemiştir. Dünya kamuoyu göre on binleri aşan güdümlü Siyonist oluşum liderle- nezdindeki saygınlığı kötüleş- füzelere sahip. Sahadaki güçleri ri Lübnan cephesinin sakin- miştir. Bu durum bu hediyeleri de cabası. Siyonist oluşumun, lemesinden dolayı rahatlar ve birer yük hâline getirmektedir. Irak’taki nükleer araştırma mer- Gazze’yi önemsememekteler. Daha da önemlisi Arap ve İslâm kezini vurduğu gibi İran’daki İran’ın durumu ise ABD’nin bo- dünyasından destek alan kap- askeri teknolojik geliştirme mer- ğucu ambargosuna bırakılmış samlı bir Filistin ayaklanmasıyla kezlerini ve Balistik füze prog- durumda. karşılaşabilir. Siyonist oluşumun askeri ramlarını vurmaktan kaçınma- Gazze, İran, Suriye ve Irak’ta- olarak gerilemesinin açık kanı- sını söz konusu dahi etmiyoruz. ki cephelerdeki durumun sadece tı şu dört savaşta aldığı yenil- Bu tereddüdün, Siyonist iki açıklaması bulunuyor. Karşı gilerdir: Lübnan 2006, Gazze oluşumun 1948’den 2014 yılı- misilleme korkusu ve savaş aç- 2008/2009, 2012 ve 2014, Gü- na kadar açtığı savaşlar tarihine manın sonuçlarının kestirilme- ney Lübnan’dan 200 yılında ve bakıldığında tek açıklaması var. mesi. Bu durum güç dengesinde Gazze’den 2005’te çekilmesi. Misilleme korkusu. Dolayısıyla bir stratejik değişim oluşturuyor. Daha da önemlisi Gazze şe- bir adım atarken bin hesap yap- Yukarda işaret ettiğim Ame- ridine savaş açmaktan şu ana ması gerekiyor. rikan gerilemesi yanında bu kadar imtina etmesiyle içine Devasa yıkıcı ateş gücü ol- iki açıklama Trump’ın ilan et- düştüğü tereddüt hâli. Gazze duğu doğru ancak iç cepheden tiği Yüzyılın Antlaşması, bu büyük askeri bir direniş üssüne dönüştü. Keza Siyonist oluşum uzakta bir savaş açma gücü bu- yeni güç dengesiyle karşı kar- Lübnan’da Hizbullah’a karşı da lunmuyor. Siyonist oluşumun şıya gelmektedir ve bu anlaş- savaş açmaktan imtina ederek bu savaş açma ve çekişmeyi kendi ma şimdi ve gelecekte bu güç tereddüt hâlini sürdürdü. Hiz- lehinde sonlandırmadaki tered- dengesinin çıkarına değildir. bullah İsrail değerlendirmelerine düdünü bu iki yorum açıklıyor. (arabi21.com, 14 Şubat 2020)

Umran • Mart 2020 GÜNDEM ORTADOĞU’DAN

Abdullah EL-AMADİ Türkiye Düşmemeli! ürkiye’nin Suriye bataklığı- spontane şekilde yer aldığı Ame- T na derin şekilde girdirilme- rikan ekseni. Bu dört eksen ko- sinden endişe ediyorum. Şu an ordineli veya koordinesiz şekilde İdlib’te katliamlar ve yüz binler- Türkiye’ye karşı çalışıyor. ce sivilin Türkiye’ye doğru tehcir Yukarıdakilerin kanıtı ise üç edilmesi noktasında yaşanan da eksenin eğiliminin önceden bir uzak şekilde Arap ekseni Avrupa belki bu. düzenleme veya bir anda yüzeye eksenini desteklemektedir. Endişem, şu an Ruslar veya çıkan çıkar buluşmasıyla ittifak Basiret ve siyasetten yoksun Suriye rejiminin baskısı ve tacizi içine girmesidir. Türk yayılmacı- bu Arap ekseni siyasi ergenlik ve altında Türkiye’nin hızlı şekilde lığını durdurma konusunda ant- bulanık bir bakış açısıyla ortaya açık çete savaşına dönüşebilecek laşmaya varıldı. Bazı Avrupalılar çıktı. Bazen parayla bazen de si- bir savaşa girmesidir. Rejim mi- bu Türk yayılmacılığının yeni lahla emri vaki girişimleriyle neşet lisleri İranlı milislerle birlikte bu Osmanlı yayılmacılığı olduğunu etti. Belirli aralıklarla, doğrudan savaşı Türkiye’ye karşı öncelikle dile getirdiler. Osmanlı yayılma- ve dolaylı şekillerde birçok sebep- kan kaybettirmek, ardından Ak- cılıktan kasıtları ise 1924’te hi- ten ötürü Türk ekseniyle çatışma deniz bölgesinde kendisi ve çıkar- lafetin düşüşü öncesi Osmanlı içine girdi. Sünni dünyanın lider- ları için daha önemli olan mevzu- İmparatorluğu’nun içinde bulun- liğinin Türklerin elinde olmasının dan (Doğu Akdeniz) uzak tutmak duğu konumuydu. kabul edilmemesi bu sebeplerden. ve Libya sahnesinden tamamen Avrupa ekseni Osmanlı Kahire’nin sahneden tamamen çık- çıkarmak için yürüteceklerdir. İmparatorluğu’nu ve Avrupa’nın masıyla özellikle de Riyad’ın yak- Ardından Sünni İslâm ülkelerin- kalbine ulaşıp asırlarca kontrol laşımları bu şekildeydi. Özellikle de ve özellikle de yeni oluşturul- altına alışını unutmadı. Bu tarihi de Abu Dabi ve Riyad’ın desteğiyle muş 5 İslâm ülkesi grubundaki 24 sahnenin tekerrür etmesine yö- 2013’teki askeri darbenin sebep ilk hamleleri işlemez hâle getiri- nelik endişe hâlâ mevcut ve Av- olduğu Mısır’ın Arap dünyasının lecektir. Son olarak da Afrika’da rupalıların uykusunu kaçırıyor. liderliğini ve İslâm dünyasına etki arzulanan hamle ve rolleri bertaraf Özellikle de Türkiye bugün ka- etme umudunun bitirilmesi sonra- edilecektir. rar, nüfuz ve etki sahibi olmasını sı… Sünni ve Arap İslâm dünya- Yukarıda anlatılanlar birer he- sının liderliği tek başına Riyad’ın sağlayan birçok dinamiğe sahip def veya amaç olabilir. Dünyada etkisi altına girdi. Zira Kahire’nin bir devlet. Uluslararası etki de- birçok eksen bu hedefler kanalıyla darbeden sonrası karar alma gücü miyorum ama önemli ve gözle yankısı geniş alanlara ulaşan Türk iki Körfez başkentinin kararıyla ir- görülür bir etkisi var. Bu etkin hareketini durdurmaya çalışmak- tibatlı olacaktı. Tabi ilk sırada Abu ve nüfuzun sahadaki coğrafik ya- tadır. Türkiye’nin birçok alandaki Dabi sonra Riyad gelmektedir. yılmacılık kanalıyla tıpkı önceki atılımı çıkarları tehdit eden bir Arap ekseni siyasi, ekonomik, yüzyıllarda olduğu gibi olması şart endişe yarattı ve ülkenin kendi güvenlik ve başka birçok alanda başına bırakılmaması gerektiğine değil. Etkili olmak için ekonomik Ankara’yla mücadele etmeye ve hükmedildi. Zihinlerde Osmanlı ve ticari nüfuza sahip olması ye- tartışmaya başladı. Türk kaynaklı İmparatorluğu’na ilişkin derin zi- terli. Türkiye’nin Libya ile deniz raporlar Abu Dabi’nin Türkiye’de- hinsel imajlar var. Tarihi sahnele- sınırlarının çizilmesi ve Ulusal ki 2016 darbesindeki rolünü is- rin tekerrür etmesinin zorluğuna Mutabakat Hükümeti ile güvenlik patlıyor. Muhammed Dahlan’ın rağmen doğuda ve batıda birçok- ve askeri iş birliği anlaşmalarıyla Gülencilerle iş birliği yaparak dar- larını korkutuyor bu imaj. Fakat yapmaya çalıştığı bu. Bu iki an- be planlamasındaki rolü sebebiy- dikkatli olunması gerekli husus laşmanın resmileşmesi Türkiye’yi le teslim edilmesi istendi. Bu tek birazdan bahsedeceğimiz bu ek- Akdeniz’de ekonomik nüfuz sahi- örnek Türkiye’ye yönelik planları senlerin inancı. bi hâline getirecek. Örneğin İsrail ortaya koyuyor. Avrupa ekseni (Avrupa Birliği- kendi doğal gazını Yunanistan ve Buna Mısır’ın Libya’da Ulu- nin ekseriyeti), Rus ekseni (Rusya, İtalya’ya Türkiye’nin onayı olma- sal Mutabakat hükümeti üze- Suriye ve İran), tuhaf Arap ekseni dan ihraç edemez. Avrupa ekseni- rinden yürütülen Türk rolünün (Suudi Arabistan, BAE ve Mısır) ve ni bu konu endişelendirmektedir. önünü kesmek için Hafter ve son olarak İsrail işgal devletinin ABD ve İsrail ekseni ve basiretten milislerini şu saate kadar açıkça

Umran • Mart 2020 ORTADOĞU’DAN destek vermesini ekleyebi- lirsiniz. Oysa uluslararası it- BAŞYAZI tifak Libya’da savaşan ta- rafların desteklenmesiniHüsnü Mübarek: Kendisi Öldü, Modeli Kaldı yasaklamaktadır. elki de Mısır’ın eski Cumhur- topraklarını satarak, Tiran ve Sa- Üçüncü ve son örnek B başkanı Hüsnü Mübarek’in nafir adalarını Suud’a teslim ederek ise Suudi Arabistan’ın Suu- (1928-2020) hayatındaki ironilerin Sedat ve Mübarek’in yaptıklarının di topraklarını koruması için başında 11 Şubat 2011’de görevi bı- üzerine koydu. Yunan güçlerinden yardım rakmasına ve iktidarı orduya bırak- ABD’nin ve İsrail işgal devleti- almasıdır. Oysa Yunanistan masına mecbur bırakan halk ayak- kendisini koruyacak birilerine nin Mübarek’e yapıştırdığı “ılımlı- lanmasının çöküşünü gözleriyle muhtaçken. Dolayısıyla Su- lık” sıfatı ise rejiminin gerçek çirkin görmek için yaşamasıdır. En az bi- udi Arabistan’ın mesajı açık. yüzünü örtme amacıyla dostlarının rinci kadar anlamlı olan ikinci ironi Yunanistan ile Türkiye arasın- saklandığı maskelerden biridir. de Mübarek’in -askerin iktidarda daki kadim tarihi gerginlikleri Bunu da siyasi ve ekonomik bağlı- bildiği için Riyad kasıtlı olarak bir yılını tamamlamasına izin ver- lığı, bölgede Amerikan ve İsrail çı- Ankara ile mücadele etmek is- mediği- seçilmiş sivil cumhurbaş- karlarına hizmet ettiği, iç düzlemde temektedir. Bu kötü stratejik kanı Muhammed Mursi döneminde planlamalar ve siyasi ergen savunma bakanı General Abdulfet- ise despotluk ve Mısır halkını ce- hareketlerle Araplar Türkiye tah Sisi’nin yaptığı darbeyle askerin zalandırma yöntemini sürdürdüğü gibi yükselen Sünni bir gücü iktidara dönüşüne şahit olmasıdır. için yapmaktalar. Özel Amerikan kaybetmektedirler. Kaderin cilvesine bakın ki gözetimi rejimin 1978’deki kopma- Varmak istediğimi so- Mısır’ı despotluk, baskı, güvenlik dan sonra Arap rejimlerinin çoğun- nuç şudur: Bizler Katar’da organlarının hegemonyası, yolsuz- luğuyla ilişkileri yeniden kurma ve Türkiye’nin güçlenmesini ke- luk ve adam kayırmacılığa dayana- Arap Birliğini tekrar Kahire’ye taşı- sinlikle önemsiyoruz. Çünkü rak yaklaşık otuz yıl yöneten Mü- bu devlet Allah’ın fazlı ve ke- ma, Filistinliler ve İsrailliler arasın- barek, Mısır yargısının hakkında remiyle 2017 yazında sonuç- da Gazze ve Batı Şeria’da “tarafsız” açtığı davaların çoğundan beraat ları hesap edilmemiş pervasız rol oynama, Arap rejimleri ile işgal 25 ederek çıktı. Tek bir başkanlık sa- tuhaf bir macera içinde yaşa- devleti arasındaki aleni ve gizli iliş- rayı davası kalmıştı ki bu dava da nabilecek bir felaketi engelle- kileri yönetme yoluydu. temyize takıldı. Sisi rejiminin des- mişti. Türkiye Körfez üçlüsü- Her hâlükârda Mübarek’in ölü- nün aynı anda oldukça çirkin potluğunun, yolsuzluğunun ve mü Arap rejimlerinin yaşamında ve aptalca bir siyasi birliktelik güvenlik organlarındaki zulmün, içindeki emelleri karşısında kendi otuz yıldaki zulümlerinin çok genellikle askeri darbeler yoluyla durdu. üstünde olduğunu görerek hayata iktidara gelen askerlerin yükselişi- Bu tutum Katar’da bizleri gözlerini yumduğu uzak ihtimal ni içeren bir dönemi tamamen or- yukarıda bahsettiğimiz tüm değil. Belki de Mübarek rejimine tadan kaldırmıyor. Askeri darbeler eksenlere karşı Türk eksenini karşı ayaklanan ve sonra Mursi’nin entrikacı diktatör rejimler kurdu, desteklemeye sevk etti. Türk hatalarından dolayı “askerin ehveni toplumları fakirleştiren siyasi, sos- ekseninin direnişi ve bekası- şer olduğu” mantığından hareketle yal ve ekonomik siyasi programlar nın bu ümmetin en iyilerinin Sisi darbesini destekleyenler bu acı benimsedi, insan haklarını ihlal hayatta kalması olarak tanım- gerçeği daha iyi hatırlamaktalar. lanması mümkün. Hatta tabiri etti, kamu özgürlüklerini boğdu, Keza Mübarek’in elindeki rejim caizse bu eksen daha çok Arap seçimler düzenleme, parlamentolar, organları 1973 savaşındaki “kurtu- şer ekseni karşısında bir sete partiler kurma iddiasında bulundu luşun kahramanı” diye adlandıra- benzemektedir. Bu şer ekseni ancak iktidarı oğullara, akraba ve rak onu övmekte yarış içine girdi- komplolar ve oyunlar kurdu. yakınlara bıraktı. Bu manada bu- ler. Millî çıkarlardan ödün verme, Yakında bu komplolar mini gün Mübarek’in ölümü askeri yö- İslâm grubuna (Malezya, Pa- Camp David anlaşmaları ve zayıf netimin uzun mirası kapsamında kistan ve Endonezya’ya inti- “cesurların barışı” seçenekleriyle kal edebilir. Sırf bu bloğun en selefi Enver Sedat’ın yolundan gitti. bir şahsiyetin gidişiyle sınırlı kal- önemli üyesi Türkiye olduğu Bu seçeneklerin meyvesini Sedat’ın maktadır. Model ise baki ve kalıcı- için. Allah tüm güzelliklerin bir başka asker öğrencisi Sisi topla- dır, zulüm, yolsuzluk ve bağımlılık kefilidir. O ne güzel vekildir. dı. Buradaki fark ise Sisi’nin İsrail noktasında daha şiddetli bir yöne (Katar Şark gazetesi, 20 Şubat işgal devletiyle daha fazla iş birli- doğru gitmektedir. (El Kuds El Ara- 2020) ği ve bağlılıkla yetinmeyip Mısır bi gazetesi, 26 Şubat 2020)

Umran • Mart 2020 GÜNDEM ORTADOĞU’DAN

Muhammed KERİŞAN İsrail’le Karşılıksız ve Aptalca Normalleşme udan Geçiş Konseyi Başkanı şartlara benzemiyor. O vakit üst S Abdulfettah Burhan ile İsrail düzey İsrailli yetkililer birçok Başbakanı Benyamin Netanyahu Arap başkentini ziyaret etmiş- görüşmesi sonrasında Sudan’ın ler ve -Başbakan Şimon Peres’in İsrail’le normalleşme adımları- Doha’yı ziyareti gibi- Arap lider- na başlamasından bu yana İsrail lerle görüşmüşlerdi. O vakit hiç Bu girişim, tam barış karşılığın- başbakanı kendi iddiasına göre kimseyi ikna etmeyen gerekçe da tam normalleşmeye dayan- iki veya üç devlet hariç tüm Arap Arapların Filistinliler katıldığı maktadır. Yani Araplar İsrail’in ülkeleriyle normalleşme adımla- barış sürecini teşvik etmek ve 1967 sınırlarına çekilmesi, baş- rındaki başarısıyla övünüyor. İsraillilere “çözüm sürecinde siz kenti Doğu Kudüs olan Filistin Netanyahu ayrıca İsrail’le iliş- adım attıkça biz de sizle ilişkileri devletinin kurulması, mültecile- kilerde üç hayırı başlatan -ant- normalleşmede daha fazla adım rin dönmesi ve uluslararası meş- laşmaya, müzakere ve tanımaya atarız.” yollu bir mesaj vermekti. ru kararlar doğrultusunda işgal hayır) Hartum’un sembol konu- Hâlihazırdaki ve gelecekteki munun yara almasına da işaret normalleşmeyi meşrulaştıracak altındaki Golan tepelerinden etmeden geçmedi. hiçbir gerekçe yoktur. Tek ge- çekilmesi sonrası bu ülkeyle tam Hiç kimse Netanyahu’yu bu rekçe ABD’nin ve özellikle de ve doğal ilişkiler kuracaklardı. övgüsünden dolayı kınayamaz. öncesinde hiçbir başkanın Fi- Arap ülkelerinin hepsinin ka- Zira Netanyahu zaten zayıf olan listinlilere karşı son 3 yılda gös- bul ettiği ve tedrici normalleşme normalleşme duvarında bir ge- terdiği düşmanlığı sergilemediği dediğimiz bu formülden uzak- dik açmakta başarılı oldu ve başkanı Trump’ın rızasını daha laşsak dahi konu düze çıkmak. gerek Maskat ziyareti ve Sultan fazla kazanmak. Çünkü hepimiz tamamen ters Kabus’la görüşmesi, gerekse de Bu hizmetin karşılığı ise ge- 26 bir yönde yürüyoruz. Yani İsra- Uganda’da Burhan’la görüşmesi, rek gündüz vakti bir tasfiyeye il çözümden uzaklaştıkça bizler Amerikan barış planının eko- dönüşen çözüm süreci bağla- nomik ve mali yönü için yapı- mında gerekse de ikili çıkarlar İsrail’e daha fazla yakınlaştık. lan Manama toplantısına birçok bağlamında sıfır. Sudan, BAE Aptallığın ve sorumsuzluğun zir- Arap ülkesinin katılması, Um- veya Bahreyn ne elde bilir veya vesi bu! Çünkü basit ifade ile bu man, Bahreyn ve BAE’nin Was- daha önce onlar gibi yapan ve durum İsrail’i daha fazla inatlaş- hington’daki Amerikan planının İsrail’le yıllar önce herkesin şa- tırdı. Çünkü İsrail Arapların zor açıklanması törenine katılması şırdığı bir ortamda diplomatik durumda ve zelil kalınca nor- gibi birçok gedik açmakta. Hiç ilişkiler kuran Mısır, Ürdün ve malleşme yönünde adım atarlar kimse Netanyahu’yu kınayamaz. Moritanya’nın hiçbir şey elde et- şeklindeki kanaatini güçlendirdi. Zira bu adam gelecek ayın başın- mediği bir zamanda bu ülkeler Hâlihazırdaki ve gelecekteki da yeniden seçilmek için kendi ne elde edebilir. hanesine puan toplama niyetin- Hâli hazırdaki Arap tutu- normalleşmeyi meşrulaştıracak de. Bizimkiler bu konuda ona mundaki üzüntülü husus nor- hiçbir gerekçe yoktur. Tek gerek- yardımcı olmak için çaba harcı- malleşme kartını kullanma ve çe ABD’nin ve özellikle de önce- yor ancak bunun karşılığında ne devlet olarak kendisine ve bir sinde hiçbir başkanın Filistinli- alıyor? bütün olarak çözüm sürecine lere karşı son 3 yılda gösterdiği Sorun Netanyahu’da değil hizmet edecek bir bağlamda dahi düşmanlığı sergilemediği başka- bizde. Sorun ilkesel açıdan itiraz işleve koyamadı. İsrail’le nor- nı Trump’ın rızasını daha fazla etmenin önemine rağmen nor- malleşmeye karşı çıkan ilkesel ve kazanmak. Trump en yakın Arap malleşmenin olup olmamasında ahlaki yaklaşımlara gözlerimizi müttefiklerini alaya ve hafife alı- da değil. Sorun normalleşmenin kapatsak dahi Arap ülkelerinden yor. Halklar ise normalleşmeye zamansız ve karşılıksız sunulma- Suud Kralı Abdullah’ın 2002 sı. Zamanlama açısından şu an Beyrut zirvesinde Arapların be- karşı asil mizacını koruyor ve hiç yaşadıklarımız Washington’da nimsediği planı olarak başlayan kimse bu normalleşmeye itibar 1993’te Oslo Antlaşması’nın Arap barış girişimine tutunmak etmemektedir. (El-Kudsü’l-Arabi imzalanması akabinde gelen dışında başka bir şey istenmedi. gazetesi, 19 Şubat 2020)

Umran • Mart 2020 ORTADOĞU’DAN Geçiş hükümetinin Beşir’i, Ali ANUZALA Darfur ve Sudan’ın başka bölge- Beşir’in UCM’de Yargılanması Üzerine lerinde savaş ve insanlık suçları işlemekle suçlanan diğer isimleri evrim Sudan Devlet Başkanı Birliği kararı UCM tarihinde utanç teslim etmesi hâlinde bu yargıla- D Ömer el-Beşir Uluslararası lekesi olarak gördü. Ayrıca Arap Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak başkentleri havalimanlarını Beşir’e manın ülkelerinde olmayan ada- ilk Arap devlet başkanı olacak mı? açtı ve UCM’yi ve kurbanların let noktasında kurbanlara umut Bu mahkeme gerçekleşirse aynı duygularını provoke eden bir şov- verecektir ve Beşir’in otuz yıllık mahkemeye çıkarılacakları gü- la altına kırmızı halılar serdi. yönetimi boyunca yaşadıkları nün gelmesinden korkan Arap Bu tutumlar Beşir’i deviren zulmü hafifletecektir. Yargı düz- bölgemizdeki birçok yetkili için Sudan halk devrimi sonrası şartla- leminde bu mahkeme kurbanla- ibret olacaktır. Bu mahkeme sa- rın değişmesiyle değişti. UCM’nin ra kendileri için adalet getirecek dece Beşir yönetimimden zarar kararının hukukiliğini sorgulama yargı sisteminden destek istemek görenler için adalet getirmeyecek, aşamasından teslim kararının si- imkânı verecektir. Beşir’in son yar- aynı zamanda birçok suçlunun yasi sonuçlarının ülkedeki şartlar gılanması sırasında Sudan yargı istifade ettiği ve hâlâ başkalarının üzerindeki etkisi arasında tartışma organında adalet olmadığı görül- istifade ettiği bölgemizde cezasız kırılgan geçiş dönemi gölgesin- dü. Siyasi düzlemde ise bu yar- kalınan yılları sona erdirecektir. de Sudan’a geçti. Geçiş dönemini gılama, Arap bölgesinde birçok Bugün bu suçlular ülkelerinde devrimin iktidara getirdiği siviller siyasetçiye ve askere güçlü siyasi iktidarın en yüksek koltuklarında ve düne kadar ülkeyi otuz yıldır mesajlar verecektir. UCM’nin ala- bulunmaktadır. demir yumruk ve ateşle yöneten nına giren suçlar seviyesine çıka- Sürpriz bir kararla Sudan geçiş rejim erkânına yakın askerlerden cak eylemlerde bulunma şüphesi hükümeti devrik liderin ve bera- oluşmuş Geçiş Konseyi yöneti- bu yetkililerin izini sürmektedir. berinde savaş suçları işleme suçla- yor. Bu durum Sudan’dan gelen masıyla aranan isimlerin UCM’ye Bu da insanları savunucularını Beşir’in UCM’ye teslim edilmesi teslim edilmesinde kararlı oldu- ve kurbanlarını aynı mahkeme- konusunda gelen haberlerin doğ- 27 ğunu açıkladı. Bu karara Sudan’da ye şikâyette bulunma noktasında rulanmasını zorlaştırıyor. Özellik- geçiş sürecini yöneten Egemenlik cesaretlendirecektir. le de UCM Sudan Geçiş Konseyin- Konseyi içindeki askeri komutan- Beşir’in UCM’ye teslim edil- den bu konuda temas kurulduğu lar en azından aleni şekilde itiraz mesi zarar görenlere adalet sağ- iddialarını yalanladı. etmedi. layacak, suçlulara uluslararası Bu yüzden şiddetle sorulan Haber haddi zatında Beşir’in kriterlerle adil yargılama şartları soru şu: Sudan’da Geçiş Konse- otuz yıl boyunca Sudan halkına sunacak, Sudan’a demokratik ge- yi içindeki askeri kanat Beşir’in dayattığı yıkıcı savaşların korkula- çiş dönemini en az zararla atlatma- UCM’ye teslim edilmesine izin rını yaşayanları ilgilendiren büyük sı için kendi iç sorunlarıyla meşgul verecek mi? Ki bu askerlerden ba- bir adım olarak görülmektedir. olma imkânı verecek, Sudanlılara zıları Muhammed Hamdan Daklu Böyle bir haber yakın geçmişe ka- ve özellikle de Darfur bölgesi sa- gibi uluslararası adaletin peşine dar hayaldi. Özellikle de Beşir’in kinlerine adalet ve hukuk devleti- düştüğü aynı suçlara isimleri ka- 2009 yılında tutuklama bülteni ne dayalı birleşik Sudan’ın inşası çıkarılması akabinde sert tepkiler rışmıştır. Hamideti adıyla bilinen noktasında güven getirecektir. gelmişti. Sudan hükümeti o vakit Daklu Darfur bölgesinde Cence- Sembolik anlamda ise Beşir’in kararı bir nevi “yeni emperyalizm vidler adına savaşa katılan ve savaş UCM’ye çıkarılması bu yönetimi olarak nitelemiş, Beşir öfkeli açık- suçları işlemekle ün yapmış Hızlı deviren Sudan devriminin en bü- lamalar ve UCM’Yi tehdit ederek Destek Güçlerinin komutanıydı. asasını göstermek gibi pehlivanca Sorunun yanıtı kolay değil. Özel- yük zaferi olacaktır. Ayrıca birinci hareketlerle meydan okumuştu. likle de aynı mahkeme tarafından ve ikinci dalgasındaki Arap Baharı Hatta Arap resmi düzleminde dahi arananların sayısı ellinin üzerinde devrimleri kurbanlarının kanla- karara karı sert tepkiler geldi. Arap ve Beşir’in mahkemeye çıkması ve rının boşa akmadığına dair Arap dışişleri bakanları kararı hukuki gerek tanıklığı sırasında gerekse bölgesindeki tüm demokratlara değil siyasi olarak gördü. Arap Bir- de kendisini yolda bırakanlardan bir başka işarettir bu yargılama. liği UCM’nin çifte standardı ola- intikam almak için başka isimleri (El-Arabi El-Cedid gazetesi, 19 rak eleştirdi. Arap Parlamentolar vermesi hâlinde bu sayı artabilir. Şubat 2020)

Umran • Mart 2020 KISKAÇTAKİ TÜRKİYE DOSYA 28 S çevesinde çalışan biraraştırmakurumudeğildir. gibi, tarafsız,bilimsel,genel geçerkurallarçer lemektedir. Şirket, hemen her strateji kuruluşu bilgilere de dayanarak ABDyestratejilerbelir ruluşun çatı adıdır. Merkez yapı buralardan gelen alma örgütü CIA’ya araştırmalar yapan birçok ku- Corporation (Şirketi),ABD’ninmerkezihaber göz ardı edilmemelidir. kuruluşun bukonudayenibirçabaiçindeolduğu muz gibidahaöncekidarbelerde rol oynamışbir tehdit eden bir gündem belirlendiğidir. 15 Tem- payı vardır. BelkidahadoğrubirifadeTürkiye’yi durmuşlardır. bir darbenindaha“geliyorum”dediğiüzerinde gündem değiştirmekiçinbirgirişim,bazılarıise kırmak üzere yapılmış,gerçeklikle bağdaşmayan Türkiye’nin dış politikadaki ciddi girişimlerini laşılmış, bazılarıgereksiz birkaygı,bazılarıbunu doğrusu olmasıgerektiği) görüşüüzerine yoğun- nin olabileceği(daha Türkiye’de birdarbe- lüyorsa daözellikle, farklı şeylerdesöy- olmuştur. Rapordaha rine yayınladığırapor RAND’ın Türkiye üze- dan birisişüphesiz tışmalı konuların- on günlerinentar 1945 yılındanberifaaliyettebulunanRAND Aslında bu görüşlerin her birinin bir haklılık RAND Raporuve Türkiye’de DarbeBeklentisi Genel Olarak RAND ŞirketiRAND Olarak Genel bir seçimdarbesiilesonuçalmaşanslarınınolmadığınıbilmektedirler. yorumcuların dediğigibiİstanbulseçimleriumutlandırmışolsabile olacaksa bununyapılmasıgerektiğine işaret etmektedir. Bazı ile karşı karşıyadır ki üzerinde durduğumuz rapor da artık nasıl Türkiye darbe başta olmak üzere her zaman her türlü müdahale -

Mustafa AYDIN Umran •Mart2020 - - DOSYA şıyor. 2003 yılında yayınladığı “Sivil Demokratik inanç ve düşünce dünyasını da belirlemeye çalı- cağınız RANDsadecedarbe yapmıyor, insanlığın İslâm” projesi, birRANDprojesidir. Sizin anlaya- onun odağınaFetullahGülen’i yerleştiren “Ilımlı sufi görünümlübirMesiyani İslâmanlayışıve tabiatının dışındatabircaizsekokmaz-bulaşmaz Mesela ABD’ninhâlâgündemindeolan,kendi yasıdır. Bukonudastratejilerbelirleyegelmiştir. alanlardan birisi Batının ebedi sorunu İslâm dün- tığını tuttuğunainanmaktadırlar. larını birkadersorunuolarakgörmekte,herelat- yönetimi mantığınasahipaydınlarıABD’ninplan- rısızlıkla sonuçlanmıştır. Ancakülkelerin manda beşte birindebaşarılıolabilmiş,dördü başa- yerde operasyonlardüzenlemiş, ancakbunun doğrultusunda ABD, yer yuvarlağı üzerinde 186 2006’ya kadargeçen50yıliçerisindeburaporlar darbe işlemlerinedenezaret etmektedir. 1956’dan belirleyip çekilmemekte,buralardaki askeri-sivil stratejiler belirlemektedir. Tabi yalnızca stratejiyi lar, Uzakdoğuülkeleriüzerindegözlemleryapıp Şüphesiz kuruluşun,ençokkafayorduğu Balkanlar, Kafkas- özellikle Ortadoğu, değişik yerlerinde ları adınadünyanın çerçevede ABDçıkar bir ilkedir. RANDbu stratejiler için geçerli Bu daideolojive lerle uğraşmaktadır. olması gereken şey- Çünkü olandançok, -

RAND RaporuveTürkiye’deD arbe Beklentisi RAND Raporu ve Türkiye’de Darbe Beklentisi İslâm: Ortaklar, Kaynaklar, Stratejiler” adlı rapo- yapılması gereken her şey yapılmalıdır. Demok- runda güya İslâm analiz edilmekte, ona müdahale ratik bir ortamın oluşturulabilmesi için önceleri edebilmenin yolları araştırılmaktadır. olduğu gibi (demokratik teamülün (!) ruhuna uy- Araştırmaya göre İslâm’ın; fundamental (kök- gun olarak) silahlı kuvvetlerinden yararlanılmalı- tenci) İslâm, geleneksel İslâm, modern İslâm, laik dır. Bunun için Türk ordusu (antidemokratik) ik- İslâm, gibi bir birinden farklı biçimlerinin olduğu tidarın inisiyatifinden kurtarılmalıdır. Türk silahlı belirtilmekte ve bunlar üzerinden İslâm’a karşı yü- kuvvetlerinin yeniden işlevsel hâle getirilebilmesi rütülecek mücadelenin yolları için hâlâ NATO ile olan bağ- belirlenmektedir. Buna göre lantısından yararlanılmalı, modernist İslâm genel olarak, Moda deyimle subayların ABD de eğitiminin ama laik İslâm ise seçici bir yolu yeniden açılmalıdır. Aktif muhafazakâr İslâmcılar, biçimde yani özel olarak des- hâle getirilen savunma Bakan- teklenecektir. Fundamentalist Erdoğan’ı İslâmcılığı lığı üzerinden çalışmalar yapıl- selefiyeci/ radikal İslâmcılarla gerilerde bırakarak malıdır. 15 Temmuz sonrasın- ise mutlak savaşılacaktır. Bir milliyetçiliği ön da oluşturulan Milli Savunma “ılımlı İslâm” tipi olarak mev- plana geçirdiği ve Üniversitesi’nin en azından cut Geleneksel İslâm, Funda- İslâm’ı dönüştürdüğü programının geliştirilmesine mentalist Müslümanlara karşı noktasında eleştirilerde katkıda bulunulmalıdır. Aske- desteklenecektir. Mevcut ha- bulunmaktadırlar. rin inisiyatifini sınırlandıran yatın dışında kendine özgü Elbette bu konjonktürel ve hatta yer yer kaldıran aske- hiçbir önerisi olmayan Gele- rin sivil mahkemelerde yargı- neksel İslâm, bir ABD projesi gelişmenin İslâm bağlamında, beklenmeyen lanması gibi uygulamalara son olarak da bilinmektedir. verilmelidir. (Ki bu not Genel RAND, Ortadoğu ile ilgili olumsuz sonuçlar Kurmay eski başkanı İlker Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) doğurabileceği Başbuğ’un, askerin sivil mah- gibi farklı projeler de ürete söylenebilir. Ancak bu kemede yargılaması eleştirisini 29 gelmiştir. BOP Ortadoğu’nun gelişme, kendine gelmeye daha bir anlaşılır kılmakta- yeniden düzenlenmesi üzeri- çalışan ve dolayısıyla dır.). Böylece de asker eskiden ne kurulmuş çeyrek yüzyıllık da bir kuşatma altında olduğu gibi ABD istediğinde bir projedir. Ancak söyleme- müdahale edebilir konumda ye bile gerek yoktur ki kuru- bulunan Türkiye’nin olmalıdır. luşun önemli konularından devreye sokmak zorunda Raporun, üzerinde dur- birisi Ortadoğu’nun kilit ül- olduğu, dolayısıyla duğu bir diğer önemli nok- kesi Türki’yedir, ABD’nin Tür- kolayca kaçınamayacağı ta milli(yetçi) yönelimdir. kiye üzerindeki etkinlik ve bir refleks ile Esasen raporun başlığında egemenliğidir. Bunun için her açıklanabilir. “Türkiye’nin milliyetçi istika- türlü saptırma, hile ve yalana başvurmaktadır. Türkiye, hak- meti” ve bunun ABD askeri/ kında en çok proje üretilen ülkelerden birisidir. politik icraatlarına etkisi vur- Geçtiğimiz günlerde bunlardan birisi kamuoyuna gusu yapılmaktadır. Son zamanlarda Türkiye’de açıklandı. Rapor, “Türkiye’nin Milliyetçi İstikame- millî eğilimin ön plana çıktığında şüphe yoktur. ti ve Bunun ABD-Türk Stratejik Ortaklığı ve ABD Vakıa AK Parti ve MHP iş birliği bu eğilimin açık Silahlı Kuvvetleri Üzerindeki Etkileri” başlığını görünümlerinden birisidir. Erdoğan da konuş- taşıyor. 270 sayfalık raporda önemli gördüğü- malarında dini kavramların yanında millî vurgu- müz noktalar (benim birkaç ara notumla) şöyle larda bulunmakta, moda deyimle muhafazakâr özetlenebilir. İslâmcılar, Erdoğan’ı İslâmcılığı gerilerde bıraka- rak milliyetçiliği ön plana geçirdiği ve İslâm’ı dö- nüştürdüğü noktasında eleştirilerde bulunmakta- Genel Hatlarıyla RAND Raporu dırlar. Elbette bu konjonktürel gelişmenin İslâm Türkiye’de (antidemokratik bir iktidara kar- bağlamında, beklenmeyen olumsuz sonuçlar do- şı) demokratik muhalefetle çalışmalı, totaliter ğurabileceği söylenebilir. Ancak bu gelişme, ken- bir “Erdoğan’sız Türkiye” oluşturulabilmesi için dine gelmeye çalışan ve dolayısıyla da bir kuşatma

Umran • Mart 2020 KISKAÇTAKİ TÜRKİYE DOSYA 30 doğan “sürgün” hayatıbitmişolacaktır. nezdinde işlevibittiğiiçinABD mecburiyetinden memektedir. Türkiye istediği için değil,amaABD ğil, terörizm takibatındandolayıyurduna döne- çıkış iznivermemesi,sonraları isesufiolarakde- geri dönçağrısınıönceleri muhtemelen ABD’nin verilmemiş, dolayısıyladaülkesiyetkililerinin dan kontrol altınaalınmış,oradançıkmasınaizin lü, sürgündeki birlideridir”.AslındaABDtarafın- terörist (başı)değil,“Sufiİslâmîhareketin gönül - bir başkadeyişlehâlâişlevseldir. Tabi raporagöre biçtiği görevde herhangi birdeğişiklikolmamıştır, gücü üstlenmişbulunmaktadır. Yani ABD’ninona yanında “demokratikmuhalefet”inhâlâvurucu sil etmektedir. Gülen, bu ılımlı İslâm’ı temsilin İslâm’dır veFetullahGülenbueğilimifiilentem- ğişmemiştir. Tolerans gösterilebilecekİslâm,ılımlı kın bir dönemdir yürürlükte olan din görüşü de- pek üzerindedurulmamışsada,çeyrek yüzyılıaş- dönemlerinden birisiniyaşamaktadır. Türkiye’de dinçerçevesinde milliyetçilikenılımlı Şu andayaşananfiiligerçek debudur. Vakıa İslâmcılık milliyetçileşir, milliyetçilikİslâmlaşır. çıkacağı kolaycakestirilemez.Böylesibirsüreçte İslâmcılık etkenlerindenhangisinindahabaskın ki bu ilişki ve etkileşimde, fiilen milliyetçilikve ne dahafazlaihtiyacınınolacağıgözüküyor. Kaldı gerçeği ABD’ninbundansonra sokak hareketleri- hareketine karşıbirtepkipotansiyelitaşır. İşin kaktaki manipüleedilmişdışgüdümlübirkitle halelere karşısavunmarefleksini temsileder, so- paylaşır. Birlikveberaberlikduygusu,dışmüda- ya daböyleİslâmcılığınyerinegetirdiği birişlevi bir halkaihtiyacıvar. Buradamilliyetçilik,şöyle duygulara sahipbirtoplumdeğil,kozmopolitan Dünyayı düzenesokmakiçinuğraşanların,millî söz konusutedirginlik diniledeğil,halklailgilidir. ABD açısındanbirsorunteşkiletmez. İslâm’ın önplanaçıkmışolmasıdinbağlamında lanmıştı. Onuniçindeşimdilerde birmilliyetçi oluşturup bunlarınbirbiriyleçatıştırılmasıplan- 2003 raporunda farklı İslâmî eğilimler/ gruplar İslâm’ın dejenerasyonundanmutlulukduyarki milli eğilimelbetteİslâmileilgilideğildir. ABD, lardı. Raporda kendisindentedirginlik duyulan hiçbir dönemdeİslâm’abukadaryakınolmamış- bir refleks ileaçıklanabilir. Kaldıkimilliyetçiler runda olduğu,dolayısıylakolaycakaçınamayacağı altında bulunanTürkiye’nin devreye sokmakzo- ABD’nin veproje üreticisi teşkilatınınburada Tabi milliyetçilik üzerinden rapora hâkim olan

Umran •Mart2020 DOSYA tutarlı, ülkesiiçin gereğini yapmaktadır, denebilir. pek deanlamıyoktur. Kuruluş,kendi içerisinde ğu ülkemizdedarbecidiyeRAND’ı suçlamamızın değil, bir lütuftur. Böyle bir görüşün hâkim oldu- Türkiye’de gerçekleştireceği müdahale, birdarbe direbileceğimiz sözleridir. Buçerçevede ABD’nin lerinin yerinegetirilmesibağlamındadeğerlen- zatın, muhtemelen daha önce verilmiş taahhüt - sorumluluk duygusutaşımayan(!)omurgasız bir hurbaşkanlığı yapmış,kenditoplumunakarşı li AmerikancılığıngörüşleridirvebuülkedeCum- kendi ayağımızakurşunsıkmaktır, vb. Bunlaryer tadır. Güdümsüzlük içinçabalamamıztabircaizse Batı bloğunun içinde kalabilmemiz için çalışmak- yırsever Amerika, yegâne var olma şartımız olan de Amerikayapmamıştır. Velinimetimiz olanha- mektedirler. Bunagöre daha öncekimüdahaleleri uğraştığımızı söyle- kralcılıkla, hayalisenaryolarla da yönetimi geliyor dediğimizdekraldançokbir Türkiye bir kuşatma altında, bir Amerikan man- çi, dahadürüstvenamusluverilmiş.Biz, istediği, yerli Amerikancılardan çok daha gerçek- Türkiye’ye bakışı,ülkemizüzerindeneyapmak lirliğinden çokBatınınveözelolarakdaABD’nin darbe ihtimalivarmıdır? bir gerçektir. Peki, Türkiye’de yakın vadede bir siz gerçekleşmeyeceği hemen herkesin gördüğü Türkiye’nin lideriErdoğan’sız Türkiye’nin darbe- lardır. Kendince bir politika belirlemeye çalışan yoğunlaşmışlar, bununihtimaliüzerinitartışmış- yorum yapanlarınkahirekseriyetidarbeüzerinde nin) gereğine işaret etmektedir. Kiraporüzerine Bu bakımdanbirbiçimdemüdahalenin(darbe- yoluyla iktidaragelebileceğinidüşünmemektedir. lamda demokratikbirteamülle yani kısacaseçim lecek. Rapor, ABDdesteklimuhalefetingerçek an- fiilen müdahaleedilebilir birülkekonumunage- güdümüne girecek, yada NATO’dan çıkacakve muhalefet veaskeriktidaragelipeskisigibiBatı lemeyeceği ifade edilen raporda ya ABD destekli siyaset belirleyenbirYeni Türkiye’nin kabuledi- gerektiği belirtilmektedir. Herhâlükârda kendisi talarının bulunması,başınınboşbırakılmaması sı veözellikledeRusyaİranileçatışmanok- başta Amerika olmak üzere Avrupa, Arapdünya- kileri üzerinde ayrıntılı olarak durulan raporda Önce belirtmeliyiz ki rapor, bir darbenin olabi- Türkiye’nin yakınveuzakçevresi ileolaniliş- Türkiye’de Darbe Sorunu Türkiye’deDarbe -

RAND RaporuveTürkiye’deD arbe Beklentisi RAND Raporu ve Türkiye’de Darbe Beklentisi İşin gerçeği Türkiye’de yakın veya uzak, ge- manipülasyon düzeyi, vb. ye bağlıdır. Ama yine nel olarak da Amerika destekli bir darbe ihtima- de manipüle edilip sokağa dökülecek, rapordaki li hep vardır. 15 Temmuz öncesinde ben, artık nitelemeyle darbeye destek verebilecek “demokra- Türkiye’de darbe döneminin bittiği, askeri bir tik muhalefet” bu ihtiyacı karşılayacak gibi gözük- müdahalenin olmayacağı kanaatinde idim. Çün- müyor. Askeri açıdan da FETÖcülerin beli kırıldı. kü asker, yerine oturtulmuş, destekçi kurumlar az O eski Amerikancı laik asker ise mevcut hâliyle çok dizayn edilmiş, fiyasko ile biten Gezi türü bir umut verici değil. Yukarıda rapordan hareketle ayaklanmanın da bundan sonra o kadar bile başa- açıklandığı üzere normalde Amerika ile bağlan- rılı olamayacağı, kanaatinin hâkim olduğu kana- tıların yeniden kurulması, sivil yargının elinden atinde idim. Dolayısıyla da artık darbe ortamının kurtarılması gibi konularda bir süre, çalışmaları kalmadığına inanıyordum, yanılmışım! Ülkemiz- gerekiyor. deki demografik canlılık, kültürel ve dini güç, Öyle gözüküyor ki bu yeni dönemde, sokakta- stratejik konum, İslâm dünyası için ifade ettiği ki kitle hareketlerinin bütün dünyada önemli bir anlam, ebedi sömürgeci Batı karşısında oluştura- rolü olacak. Bu yol devletleri taşeron yönetimler bileceği engel, vb. açılarından Türkiye, yeryüzün- hâline getirmek için çaba harcamaktan daha so- deki herhangi bir ülkeden daha fazlasıyla kontrol altında tutulması gereken bir ülkedir. Bir başka nuç alıcı bir yoldur. Ama daha kötüsü önümüzde ifadeyle darbeyi Türkiye kadar hak eden dünyada dönemlerde yaygın hâle getirilebileceği tahmin bir başka ülke yoktur. Sözün kısası Türkiye darbe edilen mevcut millî sınırların kolayca değiştirile- başta olmak üzere her zaman her türlü müdahale meyeceği, ilhak edilemeyeceği teamülü karşısında ile karşı karşıyadır ki üzerinde durduğumuz rapor demografik yapılarla oynama insafsızlığıdır. Bu, da artık nasıl olacaksa bunun yapılması gerekti- sırf yönetime değil, halka karşı yapılan radikal ğine işaret etmektedir. Bazı yorumcuların dediği bir darbedir. Ortadoğu’da yeniden doldurulmak gibi İstanbul seçimleri umutlandırmış olsa bile bir üzere ülkeler boşaltılıyor. Öyle bir saldırı ki kaça- seçim darbesi ile sonuç alma şanslarının olmadı- bilen kaçıyor, kaçamayan öldürülüyor. Bu darbe ğını bilmektedirler de RAND’ın öncelikle Ortadoğu’da BOP ile çeyrek 31 Darbenin kendine has bir temel esprisi var- yüzyılı aşkın bir zamandır uygulamakta olduğu sa da farklı modellerde gerçekleştirile gelmiştir. köktenci bir darbe biçimidir. Türkiye’de yapılan, 17-25 Aralık güdümlü yargı Amerikancı “demokratik muhalefet”(!) toz- tarafından yapılan müdahalenin dışındaki bütün pembe bir dünyada olup bitenlerin konjonktürde darbeler, sivil desteği hangi düzeyde olursa olsun kendimize daha iyi bir yer bulmak gibi sıradan asker tarafından yapılmıştır. Ancak şartlara, top- siyasal gelişmeler olduğunu sanmaktadır. Esasen luma yapılabilecek baskı durumuna göre kendi uzun zaman bir manda yönetimi altındaydık. Bu içerisinde bir stil farkı ola gelmiştir. Ancak 15 yönetim biçiminin en kötü bakiyesi aydınlarının Temmuz 2016, 27 Mayıs 1960 tarzında yapılmış, bu mantıktan kolay kolay kurtulamamasıdır. Al- darbe ilanından sonra belli yollar tutulmuş, karşı lah vermesin işler kötü sonuçlandığında da laik, çıkan halka acımasızca ateş edilmiş, TRT den bir muhafazakâr ve hatta dindar pek çok kesim, bü- bildiri yayınlanmıştır. 12 Mart 1970 gibi yalnızca yük ihtimalle “gelişmeleri eksik görmüşüz” deme bir askeri muhtıra ile gerçekleşenler vardır. Post- erdemine sahip olmayacaklardır. Dört bir koldan modern olarak nitelendirilen 28 Şubat 1997 top- saldırıya uğrayan komitacılar tarafından alaşağı lumu zorla kendi değerleriyle savaşmaya zorlayan bir biçimde gerçekleşmiştir. edilen II. Abdülhamit’ten dört yıl sonra impara- Bunlardan anlaşılacağı üzere umut bağlanacak torluğun çöküşünü gören “dindar özgürlükçü yeni bir darbe planı, muhtemelen başarısız Gezi (şimdiki adıyla demokratik) muhalefet” yanlış ve 15 Temmuz hareketlerinden esinlenen üstten yaptığını itiraf etme erdemliliğini hiçbir şekilde asker, alttan sokak hareketi tarzında olacaktır. 15 göstermedi, yıkılması gerekiyordu yıkıldı, dedi. Temmuz ile sırf üstten askerle, Gezi girişimiyle Hünkârın suikastten sağ çıkması karşısında “Ey de bu hâliyle sırf alttan sokak hareketiyle sonuç şanlı avcı damını (tuzağını) beyhude kurmadın; alamayacaklarını bilmektedirler. Gerçi sokak ha- attın, fakat yazık ki vuramadın.” diyerek Ermeni reketlerinin nasıl bir seyir izleyeceği kolay kesti- komitacısını alkışlama geleneğimiz, aydınlar ara- rilemez, çünkü bu durum biraz da konjonktür, sında sürüyor.

Umran • Mart 2020 DOSYA Kıskaçtaki Türkiye Dost Kim? Düşman Kim? DOSYA Kıskaçtaki Türkiye Dost Kim? Düşman Kim?

Karşılaştığımız acılar, ölümler, ihanetler nedeniyle sadece Batı’yı, ABD’yi, Rusya’yı, İsrail’i suçlamak yerine kendimize dönüp bakmamız gerekmektedir. Müslümanlar ya üzerlerine düşen görevi yaparak bu ateşten kurtulacak ya da hep birlikte yanacaklardır. Bu savaş, sadece Türkiye’nin savaşı değildir. Bu savaş, zulme son verme, sömürüyü KISKAÇTAKİ TÜRKİYE ortadan kaldırma, ayakta kalma ve ümmetin topyekûn var olma mücadelesidir.

Metin ALPASLAN

ünya dengeleri- karşı verdiğimiz mü- D nin sallandığı şu cadele devam ederken, günlerde, Suriye’de- İdlib’in yanı başındaki ki kargaşanın ülkemiz Hatay’dan Türkiye’yi ısı- açısından doğurduğu ran bu adam kimin adı- tehditler, Gezi olayla- na konuşuyor acaba?! rı ile ilgili verilen berat 32 kararı, Türkiye’nin baş Direnen Türkiye döndürücü gündemi ve Türkiye-Amerika, iç politikadaki çalkantı- Türkiye-Rusya gerili- lar ile ortalık toz duman içinde. Herkes birbirini minde ülkemiz zorlu bir testten geçirilmektedir. FETÖ’nün siyasi ayağı olarak suçlarken, böyle bir dönemde ortaya çıkan RAND Corporation raporu Türkiye bir taraftan PKK/PYD, diğer taraftan Suri- vesilesiyle orta kademe askerlerden gelecek darbe ye ve Doğu Akdeniz meseleleri arasında sıkıştırı- imaları konuşulmaya başlandı. Değerlendirmele- larak kıskaca alınmaya çalışılmaktadır. rin olgu üzerinden değil algı üzerinden yapıldığı Hayli zamandır Türkiye Suriye’deki dayatma- bir ortamda, sosyal medyada kotarılan provokas- lara direnmektedir. PKK/PYD/YPG yapılanmaları- yonlar ile konu ile ilgili olarak İlker Başbuğ’un ve na her türlü desteği veren sözde stratejik müttefiki Kemal Kılıçdaroğlu’nun çıkışlarının aynı zamana ABD’ye karşı bir duruş sergiliyor. Kıbrıs ve Doğu denk gelmesi tesadüf olmasa gerek! Akdeniz’deki dayatmalara direndiği gibi alternatif İçeride ve dışarıda çalkantıların arttığı şu gün- eylemler gerçekleştiriyor. Libya’da geri adım at- lerde KKTC Cumhurbaşkanının Guardian ga- mayarak Rusya’nın eline geçmesine engel oluyor. zetesine verdiği röportajda bir Rum yanlısı gibi Kıbrıs’ta Maraş açılımını gündeme getirerek, ha- konuşarak; “… Kıbrıs Türk halkı, Türkiye ile sımlarına daha ileri giderseniz benim de atacağım sürekli bağımlılık ilişkisi içinde yaşamayı iste- adımlar var, diyor. Hem sahada hem masada var miyor. Türkiye’ye bağlanmak korkunç olur. İkinci olduğunu gösterecek tedbirleri alıyor. bir Tayfur Sökmen olmayacağım. Rumlarla bir- Bölgedeki gözlem noktalarımızı kuşattığı için leşme başarılamazsa KKTC Türkiye’ye daha ba- Türkiye’nin “Esed çekilsin!” dediği yerlere Rusya ğımlı hâle gelir. Ankara tarafından yutulabilir ve kendi bayrağını dikerek rejime kalkan oluyor. de-facto olarak Türkiye iline dönüşebilir.” diyor. Esed rejiminin işgal ettiği bölgelere Rus askeri Mustafa Akıncı, askerimiz İdlib’de siper kazarken, noktaları kuruluyor. Astana ve Soçi mutabakat- peş peşe şehit haberlerinin geldiği bir zamanda larına rağmen, Moskofluğunu değiştirmeyen sı- bu lafları ediyor. Doğu Akdeniz’de yedi düvele cak denizlere inme hedefinden hiçbir zaman

Umran • Mart 2020 Kıskaçtaki Türkiye Dost Kim? Düşman Kim? vazgeçmeyen Rusya, “ayıdan post, Moskof’tan Baharı aldatmacası ile Libya’da, Suriye’de Irak’ta dost” olmaz tekerlemesini yeniden teyit etmek- kanlı rejim kavgalarına ve iç savaşlara evirildi. tedir. İdlib’deki ateşkesin çökmesinin ardındaki FETÖ’yü mızrak ucu gibi kullanarak 15 Temmuz Rusya’nın kaypak politikalarına ve Suriye hava sa- kalkışması ile aynı denemeyi Türkiye’de yaptılar. hasını bize kapatmasına rağmen Türkiye, İdlib’de Suudi Arabistan ve BAE, terörist PKK/YPG ile de zoru başarmaya çalışıyor. askeri alanda iş birliği yaparken kontrol ettikle- Haçlı seferlerinden sonra sömürge ve kültür ri bölgelere 100 milyon dolarlık yatırım yaparak emperyalizmi ile savaşa devam eden Batı’nın en ekonomik alanda da destek verdiler. büyük hedefi aslında Türkiye’dir. Yüz yıl son- Aklıselim ile süreci çok iyi analiz etmek, ne- ra Türkiye yeniden tabii sınırlarına dönmeye rede hata yapıldığını iyi düşünmek gerekmekte- başlayınca kıskaca almak istiyorlar. Şu an İslâm dir. İslâm coğrafyası yeni senaryolar doğrultusun- dünyasına liderlik etme vasfına sahip tek ülke da dizayn edilirkenPutin’in Trump’tan bir farkı Türkiye’dir. İslâm dünyasının yoktur. Küresel güçlerin ana bu karanlık dönemden çıkma- stratejisi öncelikle İsrail’in gü- sı Türkiye’nin güçlü olmasına venliğini sağlamak, bu devlete bağlıdır. İslâm âleminin doğal Önümüzdeki tabloya risk oluşturan bütün yapılan- lideri hâline gelen Türkiye’ye ve baktığımızda, maları dağıtmak ve daha sonra Erdoğan’a Pakistan sokakların- Türkiye ile Rusya’nın da petrolün akışını sağlamak- da yapılan tezahüratı görenler, sahada açıkça karşı tır. İsrail’in sinsice ilerlemesi strateji adımlarını da ona göre karşıya geldiklerini, ve genişlemesi için, bin parçalı belirlemekte, böyle bir Türkiye hatta çatıştıklarını bir Ortadoğu arzu etmektedir- profilinin İslâm coğrafyasındaki görüyoruz. Rejimin ler. ABD ve bölgedeki uşakla- yansımasını da hesaba katarak ordusu sıkıştıkça rının şu sıralarda tek meselesi Türkiye’nin başına darbe, terör, Rusya imdadına Filistin topraklarını, Kudüs’ü, ekonomik kriz gibi ardı arkası yetişmekte, hedef Golan tepelerini İsrail’e peşkeş çekmekten ibarettir. İsrail’in 33 kesilmez çoraplar örüyorlar, ra- ayırımı yapmadan sivil, Nil’den Fırat’a teolojik ideali- porlar yazıyorlar, planlar hazır- çoluk çocuk demeden lıyorlar. Önceleri Hıristiyanlı- ne hizmet ediyorlar. Nil’i katil ağır bombardımana Sisi ile tutuyorlar. Şimdi on- ğın hâkim olduğu bu toprakları tabi tutarak rejime alan Müslüman yurdu yaptığımız ların derdi Fırat’ın doğusu ve açmakta, katliamlarına için, Avrupa’nın içlerine kadar batısı. Türkiye’nin gerçekleştir- İslâm’ı taşıdığımız için, Viyana destek vermektedir. diği Barış Pınarı Harekâtı, yüz kapılarına dayandığımız için, yıllık Siyonist planını sekteye asırlarca İslâm’ın bayraktarlığı- uğratmıştır. Eğer İdlib’deki ate- nı yaptığımız için, yeniden cihana adalet ve mer- şi daha da harlayarak Türkiye’yi orada oyalayabi- hametle nizam verecek konuma gelmememiz için lirlerse, ABD’nin Fırat’ın doğusundaki askeri var- her türlü çelmeyi takıyorlar… lığına sıra gelmeyeceğini umuyorlar. Bu nedenle Türkiye ve İslâm dünyası, yine geçmişte yaşa- Türkiye’ye doğru bir destek vermiyorlar. dıklarına benzer zor bir dönemden geçiyor. Bü- yük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında Müslü- Türkiye Niçin Savaştadır? manlar arasındaki mezhebi ve etnik çatışmaları İslâm topraklarında taş üstünde taş bırak- kışkırtan küresel güç odakları Müslümanları bir- mayan “Yeni Dünya Düzeni”, İslâm dünyasının birine boğazlatarak İslâm coğrafyasını parampar- kaynaklarını ülkelerin başına getirdiği iş birlikçi ça ettiler. Bölgeye yerleşmek için IŞİD gibi korku kuklaları vasıtası ile soymaktadır. İslâm dünyası, figürleri üreterek İslâm’ı terör ile sepete koyup, Hristiyan batının temsilcisi gibi hareket eden yerli aynı paydada olduğunu göstermek istediler. sömürge valileri eliyle işgal altındadır. Bölgedeki gelişmeleri hem bölge dinamikleri- Haritası değiştirilen Ortadoğu’da etrafı ateş ni hem de uluslararası güç odaklarının rollerini çemberine çevrilen Türkiye’nin bölgedeki ge- dikkate alarak okumak gerekiyor. BOP kapsamın- lişmelerden kendini tecrit etmesi mümkün de- da yürütülen şeytani politikalar daha sonra Arap ğildir. Türkiye’nin kafasını kaldırıp çevresiyle

Umran • Mart 2020 DOSYA Kıskaçtaki Türkiye Dost Kim? Düşman Kim? ilgilenmesine ve tarihi misyonuna uygun bir tavır Stratejik Ortaklığın Suyu Çıktı sergilemesine, buna uygun politikalar geliştirme- DOSYA Son zamanlarda Rusya ile yakınlaşan, bu ülke- sine karşı olanlar ülkemizi iç çatışmalarla veya den Batı’yı kızdırmak pahasına S-400 hava savun- dış baskılarla meşgul edecek her türlü malzemeyi ma sistemleri satın alan Türkiye, gelinen noktada kullanmaktadırlar. Türkiye’nin canını yakarak si- İdlib krizinde Rusya’yı karşısında bulmaktadır. yasi ve toplumsal iradesini, direnme motivasyonu- Böyle bir durumda Türkiye hava savunması için nu kırmak istiyorlar. Bu amaçla içerde “Suriye’de gerekli olan Patriot füzeleri için ABD’nin ve ne işimiz var?” tartışmalarını canlı tutuyorlar, zihinleri karıştırıyorlar. Her geri adım attığımız- NATO’nun kapısını çalmaktadır. da arkasından yeni saldırılar devreye sokuyorlar. Parasını ödediğimiz, proje ortağı olduğumuz Serakib’de kurulan bariyer, 8 askerin canına mal F-35 uçaklarını vermediler. Türkiye’nin Patriot oldu. Taftanaz’daki bariyerde 5 asker şehit oldu. talebini geri çevirerek S-400‘lere mahkûm ettiler. Bu da yetmedi, üçüncü vuruşta 33 canımız git- Yaşadığımız bu gelişmeler aslında ülkenin güven- KISKAÇTAKİ TÜRKİYE ti. Vur-dur taktiği ile adım adım ilerliyorlar. Bir liği, müttefikliğin ölçüleri ve kimin dost, kimin vuruyor, iki vuruyor, üç vuruyor, Türkiye’yi test düşman olduğunu gösteren bir turnusol kâğıdı ediyorlar. Bugün İdlib’i verirsek, yarın Afrin, öbür görevi görmektedir. Doğu Akdeniz’de yaşanan gün Fırat’ın doğusu gelir. İdlib bizim için çok doğal gaz geriliminde Rumların yanında yer alan önemli bir nirengi ve direnç noktasıdır, gedik açıl- Fransa, bölgeye Charles de Gaulle adlı uçak gemi- maması gereken bir surdur. Türkiye’nin İdlib’de sini yolluyor. Bölgede bir süre gezinip boy göste- varlığını, gücünü, kararlılığını göstermesi şarttır. ren gemi daha sonra Limasol limanına demirliyor. Aksi, telafisi imkânsız kayıplara sebep olacaktır. Gemiyi ziyaret eden Fransız beslemesi Rum lider Sahnede Türkiye yalnızdır. Türkiye’nin bölge- Nicos Anastasiades Türkiye’yi tehdit den konuş- de veya küresel ölçekte güvenebileceği, arkasını malar yapıyor. yaslayabileceği herhangi bir devlet yoktur. Avrupa Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışan odaklar birtakım göstermelik tepkilerle işi geçiştiriyor. İd- ellerinden ne geliyorsa yapıyor, her türlü tezgâhı 34 lib’deki kalleşçe saldırıya doğru dürüst bir tepki sergiliyorlar. Avrupa Birliği Libya’ya yönelik silah bile vermediler. Arap ülkeleri ise çoktan Batı’ya ambargosunu denetlemek üzere Akdeniz’de bir teslim olmuşlar ve Türkiye defterini kapatmışlar, deniz gücü oluşturuyor. Bu Türkiye’nin Libya’da öyle ki bir başsağlığı dahi yayınlamamışlardır! askeri varlığının artırılmasının önlenmek anlamı- Türkiye’nin kara gün dostluğu yaptığı Katar bile na geliyor. Fransa da, Hafter’e her türlü desteğini İdlib’deki mücadelemizde sesi çıkmıyor. sürdürüyor. Türkiye’nin Libya’ya verdiği desteği Rusya masada başka, sahada başka davranı- hazmedemeyen ABD ve taşeronları S. Arabistan, yor. Masada bizi oyalarken Şam şeytanı sahada Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri ise Libya’da iş- vuruyor. Aynen ABD gibi, Rusya’ya da asla güve- birlikçi Hafter’e destek veriyor. Rusya da boş dur- nilemez, sözlerine inanılmaz, güvenilmez; çünkü muyor, Wagner isimli sözde gayri resmi paralı as- kaypak, kalleş bir medeniyetin(!) çocuklarıdırlar. kerlerini Libya’da çatıştırıyor, Önümüzdeki tabloya baktığımızda, Türkiye ile ABD, Türkiye ile yaptığı gizli askeri istihbarat Rusya’nın sahada açıkça karşı karşıya geldikleri- iş birliği programını, Türkiye’nin PKK’lı terörist- ni, hatta çatıştıklarını görüyoruz. Rejimin ordusu leri vurmak için bu iş birliğinden faydalandığı sıkıştıkça Rusya imdadına yetişmekte, hedef ayı- gerekçesiyle askıya alındığını açıklıyor. Türkiye rımı yapmadan sivil, çoluk çocuk demeden ağır ile Rusya’nın arası bozulunca, ABD hemen dev- bombardımana tabi tutarak rejime alan açmakta, reye giriyor. Fırat’ın doğusunda PKK/PYD’ye para katliamlarına destek vermektedir. Türkiye, saha- veren, binlerce TIR silah sağlayan, onları eğiten, daki durumu lehine çevirmek için hava gücünü Mehmetçiği şehit ettiren ABD -dalga geçer gibi- kullanmak istediği zaman ise Rusya’nın İdlib şehitler için taziye mesajı yayınlıyor. üzerinde kurduğu hava savunma duvarı ile kar- ABD ve NATO dünyası, Türkiye’nin Rusya’yla şılaşmaktadır. Yaralı askerleri almak için bölgeye irtibatını tamamen koparıp kendi kucaklarına helikopter bile sokulmasına müsaade etmiyorlar. eskisi gibi dönmesini bekliyor. Türkiye aleyhine BM Güvenlik Konseyi’nde yapılan görüşmelerde her türlü numarayı çeviren ABD’nin Suriye Özel Türkiye ateşkes talebi Rusya’nın vetosu nedeniyle Temsilcisi James Jeffrey’in, “şehitlerimiz” ifadesi hayata geçirilememiştir. de, İdlib hakkında üzüntü ve endişe açıklamaları

Umran • Mart 2020 Kıskaçtaki Türkiye Dost Kim? Düşman Kim? da, Ankara’nın bölgede gösterdiği yüksek insani Dış politika ve güvenlik konusunda çok büyük fedakârlıklara övgüleri de, yalancıktan Türkiye’nin bir kırılma ve krizle karşı karşıyayız. Karşımızda, yanında gözükmenin gayrı samimane, iğrenç perde arkasında ne tür bir antlaşma yaptıkları gösterileridir. belli olmayan küresel güçler var, Sıkıştıkça birin- İşine geldiğinde komşu, işine geldiğinde Müs- den diğerine koşuşturduğumuz Rus ve Amerikan lüman gibi görünen, Türkiye’ye karşı takiyye ya- mengenesinde dost ve müttefik kavramları artık pan, mezhepçilik endişesiyle hareket eden İran anlamını yitirmiştir. İkisi de Türkiye’yi kandırıyor, ise Suriye rejiminin arkasında durmaya devam antlaşmalara uymuyor ve ateşin içine atmak için ediyor. Şu an İdlib’de İran’ın desteğiyle mezhepsel var gücüyle uğraşıyor. Hava desteği olmadan so- bir süpürme harekatı yapılıyor. Suriye’nin toprak nuç almanın zor olduğunu bildikleri için hava sa- bütünlüğü ve akan Müslüman kanı onlar için çok hasını açmayarak hasmâneliklerini açık ediyorlar. önemli değil. Mezheplerinin hüküm sürdüğü bir İnsanlık adına yeni bir şey üretemeyen Batı, ar- devletleri olsun istiyorlar. Şam’da çöreklenen fa- tık köşeye sıkışmış ve Huntington’un medeniyet- şist rejimin sınır tanımayan alçaklıklarına direnen ler çatışması tezine sığınmıştı. Ancak bu modelin herkesi ‘terörist’ ve Türkiye’yi de o ‘terör örgütleri- kalıpları üzerinden konuşmanın işe yaramadığını ni destekleyen bir devlet’ ola- gören Batı evrensel bunalım- rak niteliyor. lar oluşturarak hayatiyetini Müslüman beldelerde devam ettirmeye çalışmakta- alevler yükselirken, milyon- dır. Bugün görülen odur ki, larca insan yerinden yurdun- medeniyetler çatışması para- dan edilirken, çoluk çocuk, digması medeniyet içi çatış- kadın, yaşlı demeden öldü- ma boyutuna indirgenerek rülürken Birleşmiş Milletler denen aygıtın hiçbir normu, İslâm dünyasındaki ayrılık insani ilkesi harekete geçme- noktalarını kalıcı düşmanlık- mektedir. Kızılay her tarafa lara çevirme planı hâline ge- 35 yetişmeye çalışırken, Kızılhaç tirilmiştir. Bu iç çatışmalarla sahada olmadığı gibi tek keli- Müslümanların enerjileri ve me ses çıkarmamaktadır. On- kaynakları tüketilmektedir. ların gözünde Müslümanların Stoltenberg Erdoğan Bu planın etkisiz hâle getiril- oluk oluk akan kanlarının mesi ve Müslüman coğrafyayı hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Mültecileri insan yakan ateşin söndürülmesi ancak ümmetin umu- olarak bile görmüyorlar. Denizlerde hayatını kay- du olan Türkiye’nin yeniden dirilişi ile mümkün beden Aylan bebeklerin, binlerce insanın sorum- olacaktır. lusu kim? Bu dirilişin şuur ve idrakinde olan kadrolara ve stratejik bir akla ihtiyaç vardır. Allah, Müslü- Her Alanda Güçlü Olmak Gerekiyor manların arasına mutlaka yeni Halid bin Velid- Sular durulmuyor, olaylar giderek tırmanıyor, ler, nice Selahaddin Eyyubiler saklamıştır. Kar- her gün gelen şehit haberleri içimizi yakıyor. Sa- şılaştığımız acılar, ölümler, ihanetler nedeniyle hadaki çatışma henüz düşük yoğunluklu devam sadece Batı’yı, ABD’yi, Rusya’yı, İsrail’i suçlamak etse de, gerçekte Türkiye büyük bir savaşın için- yerine kendimize dönüp bakmamız gerekmek- dedir. Türkiye’yi arkadan ittirerek Arap Baharı tedir. Müslümanlar ya üzerlerine düşen görevi bataklığına soktuktan sonra yarı yolda bırakanlar, yaparak bu ateşten kurtulacak ya da hep birlikte sahada her gün renk ve taraf değiştirenler, müt- yanacaklardır. Bu savaş, sadece Türkiye’nin sava- tefiklerini satarak peydahladıkları piyonları üze- şı değildir. Bu savaş, zulme son verme, sömürü- rinden iş tutup arkadan vurmaya devam etmek- yü ortadan kaldırma, ayakta kalma ve ümmetin tedirler. Saddam’ı birkaç ayda; Kaddafi’yi birkaç topyekûn var olma mücadelesidir. günde ortadan kaldıran kaypakların, yüzbinlerin Evet, gayet açıktır ki, derdi davası olan insan- katili Esed karşısındaki tavırları ne mal oldukları- ların bir araya gelmesi, beraber yürüyerek “Biz” nı göstermiştir. olmaları gerekmektedir.

Umran • Mart 2020 FETÖ ve CIA’in

DOSYA FETÖ ve CIA’in İşgörmezlik Raporu DOSYA RAND Raporu FETÖ ve CIA’in İşgörmezlik Raporu

Dokuz bölümden oluşan raporun en çok ses getireni “Türkiye Bir Dönüm

KISKAÇTAKİ TÜRKİYE Noktasında” başlığını taşıyan ve genel bir Türkiye değerlendirmesi yapılan ikinci bölüm. Bu bölümde otoriterlik, askeri ve sivil yapılanma, milliyetçi söylem, eski ve yeni güvenlik tehditleri, “sıfır sorun politikasından değerli yalnızlığa” şeklinde değişen dış politika ve yeni güvenlik politikalarına değinilmiş.

Sıbğatullah KAYA

cak ayının başların- Bu bölümlerden O da RAND Corpora- en çok ses getireni tion, beklenen Türkiye “Türkiye Bir Dönüm raporunu yayınladı. Noktasında” başlığını RAND, ABD Savunma taşıyan ve genel bir 36 Bakanlığına araştırma Türkiye değerlendir- raporları ve analizler mesi yapılan ikinci hazırlayan bir düşün- bölüm. Bu bölümde ce kuruluşu. 1948’den otoriterlik, askeri ve beri faaliyette olan bu sivil yapılanma, milli- kuruluşun raporları CIA, Pentagon ve ABD Dışiş- yetçi söylem, eski ve yeni güvenlik tehditleri, “sıfır leri Bakanlığı tarafından oldukça kale alınıyor ve sorun politikasından değerli yalnızlığa” şeklinde önerilerinin % 90’ından fazlası hayata geçiriliyor. değişen dış politika ve yeni güvenlik politikalarına Türkiye hakkında daha önce yayınlanan başka ra- değinilmiş. porları da var RAND’ın. Ancak daha önceki ra- Diğer bölümlerde Türkiye’nin İran ve Irak- porlar fazla ses getirmemişti. Bu son rapor hem la olan ilişkileri, Türkiye’nin Arap dünyasıyla çok ses getirdi hem de kamuoyunda infialle karı- olan ilişkileri, Türkiye-İsrail ilişkisinin geleceği, Türkiye’nin Rusya politikası ve Rusya’yla olan şık tepkilere neden oldu. Biz de raporun içeriğine ilişkileri, Türkiye’nin Orta Asya ve Kafkaslar po- değinmeyi, tepkilerin rengini değerlendirmeyi ve litikası, Türkiye’nin Avrupa, AB ve NATO’yla günü kurtarmaya çalışmayan gerçekçi bir yorum olan ilişkileri, Türkiye-ABD ortaklığı ve ilişkileri getirmeyi bu yüzden gerekli gördük. ele alınmış. Bunların her birine birer bölüm ayrı- larak, Türkiye’nin nereye doğru gittiği hakkında Raporda Neler Var? tahminler yapılmış. Rapor oldukça kapsamlı ve Türkiye’yi her açı- Raporu okuduğunuzda görüyorsunuz ki, dan ele almaya çalışıyor. 10 kişilik uzman bir eki- Türkiye’nin bir “sorunlu ortak” olarak mevcut bin Türkiye’ye de gelerek hazırladığı bu oldukça pozisyonunun tespiti ve bu sorunlu ortağın nasıl uzun rapor, yaklaşık 243 sayfa ve 9 bölümden yeniden elde edileceğine ilişkin çözüm önerileri oluşuyor. birinci planda. Bunun için Türkiye’nin iç ve dış

Umran • Mart 2020 FETÖ ve CIA’in İşgörmezlik Raporu politikası mercek altına alınmış, güçlü ve zayıf politikalarına ve bu ittifakın kolektif güven- yönleri tespit edilmeye çalışılmış. RAND raporu- lik garantilerine bağlı kalır. Bu senaryoya göre nun bağırarak söylediği şey de şu: Zayıf yönler ka- Türkiye’nin Avrupa ve ABD ile ilişkileri karşılıklı şınmak için, güçlü yönlerse yıpratılmak için var; çıkarlar ekseninde ve çok büyük kırılmalar yaşan- ABD ne yapacağını bilir. madan yönetilebilir. Rapor Türkiye-Rusya ilişkilerinde sorunlu 2- Demokrasi “in” Erdoğan “out”: Muhalif (kaşınabilecek) konuları şu şekilde belirliyor: bir lider veya muhalif bir koalisyon 2023’ten son- Rusya’nın Suriye’deki varlığı, PYD/YPG ile olan ra Erdoğan’ı yenmeyi başarır ve bunun marifetiyle ilişkisi ve Karadeniz’de askeri yığınak yapması- 2017’de halk oyuyla yapılan na karşın; Türkiye’nin NATO anayasa değişiklikleri geri alı- üyesi ve ABD müttefiki olarak nırsa, Türkiye yüzünü daha hava ve füze savunma sahaları Raporun insanın sinir çok Batı’ya çevirdiği bir dış itibarıyla bir NATO savunma uçlarına dokunan bazı politika ve güvenlik politika- sahası olması. kısımları da var. Örneğin, sına geri dönebilir. (Bu senar- RAND raporu Türkiye seçimle gelen Erdoğan, yoya göre gerçek demokrasi, ile İran arasındaki sorunlu neredeyse bir diktatör (kaşınabilecek) konuları ise yerine konup eleştirilirken; Erdoğan’ın seçimle alaşağı şu şekilde belirliyor: FETÖ’nün elebaşından “Sufi edildiği bir demokrasidir.) 1- İran’ın Suriye’de ener- İslâmî hareketin gönüllü 3- Cambazlık Politika- ji geçiş koridoru elde etmek olarak sürgüne giden sı: Bu senaryoya göre Tür- için PKK ile yaptığı iş birliği. lideri…” diye övgüyle söz kiye Batı dünyası ile Avrasya 2- İran ve Türkiye’nin arasın- ediliyor. Türkiye’nin otoriter arasında bir denge politikası daki mezhebi ve dini farklı- bir yapıya bürünerek güdecektir. Zaman zaman 37 lıklar. 3- Türkiye’nin NATO gittikçe milliyetçi bir NATO müttefikleri ile ilişki- üyeliği. 4- İran’ın nükleer çizgiye kaydığını, bunun da lerini Avrasya’daki gelişmek- programı. 5- Suriye ve Irak’ta- onu “zor müttefik” hâline te olan ortaklarıyla (Rusya, ki insansız hâle getirilmiş getirdiğini söylüyor rapor. İran, Çin) dengelemeye yö- bölgelerin yeniden iskânı. nelen Türkiye’nin bu politi- 6- Türkiye’nin Sünni-cihatçı kaları kalıcı hâle gelebilir. Bu, gruplara desteği. Türkiye’nin Atlantik ile Avrasya arasında bıçak Raporda Türkiye ile ABD arasında mevcut sırtı bir denge politikası izleyeceği yeni bir politik sorunlu konular ise şöyle sıralanıyor: duruş anlamına gelir. 1- Suriye politikası. 2- ABD’nin PYD, YPG ile 4- Avrasya’nın Yeni Müttefiki Hâline Gel- olan taktik(!) ilişkisi. 3- Gülen’in iadesi. 4- Reza mek: Bu senaryoya göre günün birinde Avrupa Zarrab’a ABD’de açılan dava. 5- Türkiye’deki res- ve ABD ile arasındaki farklı politikalar kırılma mi ve yarı resmi ABD karşıtlığı. 6- Türkiye’nin noktasına ulaşabilir. Bu durumda Türkiye resmen NATO savunma sistemi dışında bir savunma sis- NATO’dan ayrılmak, Avrasya ve Ortadoğu’da- temi (S-400) edinmesi. RAND raporu Türkiye’nin ABD, Avrupa ki ortaklarıyla muhtelif yapılanmalar gerçekleş- Birliği ve NATO ile geleceği hakkında dört tirmek için harekete geçecektir. Batı dünyası ve potansiyel senaryo çiziyor. Bunları şöyle ABD’yle daha mesafeli ve daha çekişmeli ilişkilere sıralayabiliriz: neden olacak olan bu durum, bazı askeri çatışma 1- Zorlu Bir Müttefik Olarak Devam: Bu se- risklerini beraberinde getirebilir. Özetle, Batının naryoya göre Türkiye zorlu bir müttefik olmayı daha fazla katlanamadığı bu Türkiye, günün biri- sürdürür. Hatta bazen ittifakında tereddütler ge- sinde çatışma risklerini de beraberinde taşıyan bir çirse de sonuç itibarıyla, NATO operasyonlarıyla kopuş yaşayabilir.

Umran • Mart 2020 KISKAÇTAKİ TÜRKİYE DOSYA 38 kaçmak üzere olanzorbir müttefikolduğunu, yebilirdik. Tersine Türkiye’nin hâlihazırda elden rum yok.Böyleolsagerçekten de“Normaldir.” di- karşı ABDmenfaatleriniön plandatutanbirdu- ken, karşılıklımenfaatlerin tespitinde Türkiye’ye iki ülkenin güvenlik politikalarını değerlendirir kurtulabilsin, gibi bir derdi de yok. Yani ortada lazım ki, sürüklendiği bu “değerli yalnızlıktan” şunu hak ediyor; Türkiye’ye acilen şunu vermek için. Amakarşılıklımenfaatdairesinde Türkiye ön plandatutacak,bunormaldir, diyelim biran kuruluşu. Dolayısıylatabiiki,ABDmenfaatlerini yönündeki çıkarlarınahizmetedenbirdüşünce yoruz.” dediğiniduyarsınız. onu gerikazanmanınyollarınıgöstermeyeçalışı- avuca sığmıyor. Yönetim artıkavucumuzdadeğil; run kendilisanıyla“SamAmca!Türkiye artıkele başından sonunabirokumayaptığınızdarapo- hakkında. Buçalışmanınamacınayönelikolarak, mokrasiye atıftabulunanraporlarıvarTürkiye yalandan da olsa AB kriterlerine, özgürlük ve de- gibi birderdi yok.Avrupa’nın enazındanarasıra tılı hâlegeliyor, yazık,şunarehberlik edelim…” mokrasi, insan hakları veözgürlükmeselesisıkın- Çünkü RANDCorporation’un“Türkiye’de de- ni amaçlarlayazıldığınısöylemekmümkündeğil. RAND aslında ABD’nin küresel egemenlik Öncelikle söylemek gerekir ki, raporun insa- uğraşılacağına dairbizebirhayliipucu edecek bundansonra. ÖzellikleSuriye, itaatkâr birmüttefikhâlinegetirmek itaatkâr sağladığı dasugötürmezbirgerçek. politikasının istimüstündeolacağını tahkimatı fazlasıylayaparaktahkimatı hareket Irak-İran, RusyaveAvrasya Türk dış kalıcı yatırımyapılacağıvekimlerle Raporun Türkiye’yi yenidenABD’ye Türkiye bütünbualanlarda gerekli için nerelerin kaşınacağı,nerelere Raporun Amacı ve Önerileri ve Amacı Raporun gösteriyor burapor.

Umran •Mart2020 - DOSYA olmuş RAND için. asker-subay gönderebileceği deönemlibirdert ceği ve belki Türkiye’nin yeniden ABD okullarına programı geliştirme”konusundayardımcı olabile- Türkiye’nin buyeniüniversitesine“müfredat nun güvenilir ittifak kimliğine kavuşmuş olan gözünden kaçmamışraporun.ABDordusu- girişimlere ihtiyaçolacağınıdasöylüyorrapor. mümkündür. Bunedenlebunayardımcı olacak güvenilir(!) stratejikortaklığageridönüşyapması böyle birmuhalefetkazanırsaTürkiye’nin yeniden pora göre önümüzdeki onyıl içerisinde ancak Türkiye’nin demokrasi zaferi olarak görüyor. Ra- rek parlamenter sisteme geri dönüş yapmasını, gibi, muhalifbirliderin2023’te onualaşağıede- bile önesürüyorrapor. larından rahatsızolanlartarafındanyapılacağını keri yapılanmadan”veHulusiAkar’ınuygulama- Türkiye’de darbeolacaksa,bunun“yenisivil-as- demesinde rahatsızlık yarattığını, hattabir gün por. Yapılan değişikliklerin,askeriyeninortaka- nedeniyle önemininarttığınadadeğiniyor, ra- yapılan değişikliklerde doğrudanrol oynaması Akar’ın 15Temmuz sonrasıaskeriyeiçerisinde açısından dikkatealınmasıgerektiğini savunuyor. rek artan etkisi nedeniyle “anahtar muhatap” rolü çekleştiren Hulusi Akar’a önem atfediyor ve gide- olarak, buyapılanmayıErdoğan’la beraberger tümüyle sivilinemrinegeçmesürecinin mimarı ni desorunediyor, rapor. Ayrıca askeriyapının olan YAŞ’ın sivil ağırlıklı bir yapıya dönüşmesi- söylüyor rapor. bunun daonu“zormüttefik”hâlinegetirdiğini rünerek gittikçemilliyetçibirçizgiyekaydığını, söz ediliyor. Türkiye’nin otoriter bir yapıyabü- nüllü olarak sürgüne gidenlideri…”diyeövgüyle FETÖ’nün elebaşından“Sufiİslâmîhareketin gö- neredeyse birdiktatöryerinekonupeleştirilirken; kısımları davar. seçimlegelenErdoğan, Örneğin, geçirmenin yollarınıgöstermeyeçalışıyor. dığını, ortaveuzunvadedebuülkeyiyenidenele Erdoğan’la çalışmanınzorunluluktankaynaklan- ama geçiciolarakdaolsamevcuthükümetve Yeni kurulanMillîSavunmaÜniversitesi de Sanki Erdoğan seçilmişbir lider değilmiş Türkiye’de eskidenaskerağırlıklıbiryapıda Raporun insanınsiniruçlarınadokunanbazı -

FETÖ veCIA’in İşgörmezlikRaporu FETÖ ve CIA’in İşgörmezlik Raporu Rapor Türkiye’nin yukarıda değindiğimiz senaryolardan hangisinin daha yüksek olasılık olduğuna ilişkin bir öngörüde bulunmuyor. An- cak Erdoğan dahil tüm Türk liderlerin, ülkenin güvenliğini sağlayacak en makul sürdürülebilir çerçevenin NATO olduğunu bildiğinin altı kalın kalın çiziliyor. Raporu yazanlar, Türkiye’nin bu- günkü şartlarda bazen NATO yerine Rusya ile çalışmayı tercih edecek, öngörülemez bir ortak olarak kalacağından emin görünüyorlar. Bir de Amerikan savunma politikalarının planlayıcıları- nı, İncirlik Üssü ile Türkiye’deki diğer Amerikan Savunma Bakanı Hulusi Akar ABD Savunma Bakanı Mark Esper ve NATO tesislerinin geçici veya kalıcı kaybına karşı hazırlıklı olmaları konusunda uyarıyorlar. konuştu. Bütün bu kampanyaların ülkeye ve mil- Ancak Türkiye’nin yeniden ele geçirileceği o güzel lete ihanet olduğunu belirten Erdoğan, şöyle de- günler gelene kadar, Erdoğan’la çalışmanın bir yo- vam etti: “Kimsenin bu milletin hafızasını karıştır- lunu bulmak ve Rusya’yı dengelemek için NATO maya hakkı yok. Bugün konuşmamda gerekenleri üzerinden Türk ordusuna sürekli olarak angaje söyledim. Bunlar hain. Böyle bir hava hissediyor olmak da raporun önerileri arasında. musunuz? Böyle bir şey var mı? Herkes huzur içe- risinde geziyor, tozuyor, yiyor, içiyor, her şey ye- Rapora Gösterilen Tepkiler rinde. Herhâlde bunlar pek yiyip içemiyor, gezip Rapor öncelikle Hulusi Akar ve MSB tarafın- tozamıyor. Bunları yapamadığı için de herhâlde dan nazik bir dille eleştirildi. Akar’ın açıklamaları darbenin nal sesleri geliyor bunlara? Bizim böyle şöyleydi: “Raporda kullanılan, özellikle bakanlık, bir derdimiz yok. Bu ülke 15 Temmuz’u yaşadı. 39 şahsım, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Millî Savunma 15 Temmuz’u yaşatanlara da gereken cevabı be- Üniversitesi hakkındaki ifadelerin; aramıza nifak nim milletim verdi. Bundan sonra böyle bir şeyde tohumları ekmek isteyen çevrelere malzeme ola- bunlar, bunun katbekat fazlasıyla bedelini öderler. bilecek kurnazlıkla kurgulanmış olmasını ve bu- Böyle bir şey söz konusu değil. Bunun bir defa nun da çarpıtılarak farklı anlamlar yüklenmesini, adını bile anmak bize haramdır.” gerçekleri yansıtmayan zorlama imalarda bulu- Ancak Erdoğan’ın bu açıklamalarının ardın- nulmasını esefle karşılıyorum.” dan RAND raporu etrafında hararetli bir gündem Hulusi Akar’ın resmî nezaketle karışık bu tep- gelişti. Kısa zamanda rapor, Türkiye’de “darbe kisi, iktidarın diğer kanadından da destek bul- ekseninde” agresif bir tartışmaya dönüştü. Başını du. İktidar kanadı genel olarak bu münasebetsiz ABD’nin çektiği dış güçler Türkiye’de derhâl bir rapora fazla bir önem atfetmediğini, yaptıkları darbe yaparak Erdoğan’ı devre dışı bırakmak mı açıklamalarla hissettirdi. Örneğin AK Parti Sözcü- istiyorlar? Konu hakkında yazılı ve görsel karşıt- sü Ömer Çelik darbe söylentileriyle ilgili soruya, yandaş medya mensupları arasında çıkan alevli “Tam da bu dönemde böyle bir söylentiyi gündem tartışmaları izledik günlerce. yapmak, dışarıya bakması gereken devletin gözü- Raporun Türkiye’de iktidarı değiştirerek ken- nü, aklını içe çevirmeye yöneliktir.” dedi. disine yandaş bir iktidar kurma arayışında oldu- Meclis’teki grup toplantısının ardından darbe ğunu çok dobra bir şekilde dile getirenlerden biri- iddialarına ilişkin haberlerin hatırlatılması üzeri- si olan Yusuf Kaplan, RAND hakkında “Görünüşte ne Erdoğan, “Böyle bir şeye siz inanıyor musu- düşünce kuruluşu, gerçekte Yahudi gücünün en- nuz? Bunlar tamamen kampanya. Bu kampanyaya telektüel istihbarat şebekesi…” ifadesini kullanı- da maalesef dolduruşa gelip sizin gibi, hakikaten yor. Kaplan, 15 Temmuz’da başarısız olan darbeci saygın olan gazeteci arkadaşlarımızın bu oyu- güçlerin bu kez daha temkinli hareket edecekleri- na gelmelerini anlamakta zorlanıyorum.” diye ni; önce yazılı, görsel ve sosyal medya üzerinden

Umran • Mart 2020 KISKAÇTAKİ TÜRKİYE DOSYA 40 politikalarındaki zayıfnoktalarıkaşımalı, içeride Türkiye’nin Suriye,Irak-İran,RusyaveAvrasya güç yokartık.Bugücüyeniden eldeedenekadar ki, şimdilikelimizdeTürkiye’yi frenleyecek bir manevralar yapabiliyordu. Dolayısıyla rapordiyor yavaşlatabiliyor, ABDpolitikalarıdoğrultusunda luklar çıkararakiçeridekikararmekanizmalarını sekteye uğratabiliyor, yasamaveyürütmedezor Bu güçdahaönceTürkiye’nin dışpolitikalarını da, butürden başkabirraporçıkıyorkarşımıza. vardı, oartıkyok.Raporunfiligranınabaktığımız- kalarına angajeedenaskerivebürokratik birgüç Ellerinde istediklerizamanTürkiye’yi ABDpoliti- nen de CIA için yazılmış bir iş görmezlikraporu. mi? Evet. Çünkü rapor bir anlamda FETÖvezım- rafa baktığınızdarapor, başkatürlüdeokunabilir ması gereken bir rapor değil aslında. Büyük fotoğ- safları sıklaştırmaprojesi” olarak değerlendirdiler. nına çekme hamlesinin iç politikaya yönelik “bir yorumcular, Erdoğan’ın her meselede milleti ya- milleti önplanaçıkardığı, konusuydu. Muhalif açıklamasıyla, önleyicimekanizmaolarakyine lar, bununkatbekatfazlasıylabedeliniöderler.” milletim verdi. Bundansonraböyle birşeydebun- Temmuz’u yaşatanlaradagereken cevabıbenim yici mekanizmalarolarakkurumlaradeğilde“15 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın neden darbeyiönle- rının en çok dile getirdikleri konulardan biri de da genelliklebuçerçevede oldu.İktidarkarşıtla- rinin vemuhalifmedyamensuplarınınyorumları termek istediğiniiddiaettiler. Muhalefetpartile- otoriterliğin sardığı Türkiye’yi haklıvemeşrugös- cağını söyleyerek, hergeçengünhukuksuzbir gittikçe kankaybedeniktidarındarbeyeuğraya- art niyet aranmaması gerektiğini, buna rağmen çalışmalar yaparakraporlaryayınladığını,bunda ruluş olduğunu,Türkiye hakkındadahaöncede yaptılar. tepkilerde bulundular, yorumlarınıbuçerçevede da aşağı-yukarıKaplan’ınbudedikleriekseninde nı, söylüyor. Diğeretkinbazımedyamensupları şarılı birdarbegerçekleştirmeyi planlayacakları- darbenin zemininioluşturacaklarını,böyleceba- RAND raporuneesefledeöfkeylekarşılan- İktidar karşıtlarıiseRAND’ınsıradanbirku- İşin Gerçeğiİşin

Umran •Mart2020 - DOSYA defalarca denendiamabaşarılıolamadı. yarak değiştirirsiniz.Türkiye’de buüçyöntemde rirsiniz. Yönetimi silahzoruylaveyaistifayazorla- sokağı vekırılganekonomiyiyönetilmezhâlegeti- yapmanız içinyaaskeribirdarbeyaparsınızda lindiği gibi, seçimler dışında yönetim değişikliği iktidar değişikliğiartıkmümküngörünmüyor. Bi- çuk oturmuşdemokrasilerde seçimlerdışındabir yatırım yapılacağınıdüşünüyoruz.Çünküazbu- gerektiğinden desözediyorrapor. yapılması. Bununiçinmuhalefetindesteklenmesi ve mümkünseparlamentersistemetekrardönüş veya koalisyontarafındanErdoğan’ın devrilmesi ği sağlamaktakiümidi,2023’te muhalifbirlider söylüyor. Raporunyakınvadedeiktidardeğişikli- nin hangi alanlarına yatırım yapmaları gerektiğini teki biruzakihtimalolarakgörüyorveaskeriye- tünde olacağınıgösteriyorburapor. Rusya veAvrasya Türk dışpolitikasınınistimüs- edecek bundansonra.ÖzellikleSuriye,Irak-İran, larda gerekli tahkimatı fazlasıyla yaparak hareket da sugötürmezbirgerçek. Türkiye bütünbualan - uğraşılacağına dairbizebirhayliipucusağladığı cağı, nerelere kalıcıyatırımyapılacağı vekimlerle bir müttefikhâlinegetirmekiçinnerelerin kaşına- artık eleavucasığmıyor. stratejik açıdanmuhtaçolduğumuzbirülke;ama lışma yollarınımutlakaaçıktutmalıyız.Türkiye kutlu güngelenekadarErdoğan veekibiyleça- bize bağlıbirmekanizmayıyenidenkurmalıveo lanmışız: “Fiili savaşdışındabirülkeyi çöküşe yöntemlerle ilgiliolarakhangi cümlelerikul- (235. Sayı)yayınlananbir yazımızda kullanılan Bakın tam 6yıl önce yine Umran Biz darbeteşebbüsündebulunmaktansa,buna İçeride darbe mi? Hayır, rapor bunu gelecek- Raporun Türkiye’yi yeniden ABD’ye itaatkâr dergisinde

FETÖ veCIA’in İşgörmezlikRaporu FETÖ ve CIA’in İşgörmezlik Raporu sürüklemeyi ancak üç yöntemle başarırsınız. İçe- kimliği yavaş yavaş “milliyetçi muhafazakârlık” rideki derin güçlerle iş tutup yönetimi elde et- olarak değişecek demektir. Bizim olayı yeni bir meye çalışırsınız. Bunu başaramazsanız, muhalif devir başlatacak önemde görmemiz, değişecek enerjiyi kullanarak sokağı yönetilemez hâle ge- kimlikle ilgili değil, bu değişimin doğuracağı boş- tirir ve mevcut yönetimi çekilmeye zorlarsınız. luklarla ilgili. Her şeyden önce AK Parti’nin mil- Bunu da başaramazsanız, kırılgan gördüğünüz liyetçi muhafazakâr bir partiye dönüşmesi hak ekonomisini batırıp ülkeyi çöküşe sürüklersiniz. ve özgürlük taleplerini karşılamak bakımından Türkiye’nin uzun süredir bu üç taarruz tipiyle de kısırlaşması anlamına gelecek. Bu da dezavantajlı üç ayrı cephe açarak mücadele ettiğini ve başarılı kesimler başta olmak üzere hak ve özgürlük talep- olduğunu görüyoruz. Hükümetin bu konuda elini lerinde bulunacak olanların AK Parti’den kopma- güçlendiren en önemli şey, arkasındaki güçlü halk sına yol açacak. Ardından bu kopuşlar bir fetret desteğidir. Bugüne kadar seçtiği yönetimi vesayet- dönemi başlatacak.” çilere teslim etmeyen, sokağa kurban vermeyen Evet, AK Parti’nin bu yeni kimliğini bilerek ve halk, ekonomik taarruzlara karşı da yönetime güç ısrarla sürdürdüğünü, hak ve özgürlük taleplerini ve moral vermektedir. Demokrasilerde şimdiye karşı bloğa bıraktığını gittikçe hissedenlerdeniz. kadar, “Allah bu milleti başımızdan eksik etme- Ancak ne bu “otoriterlik” meselesi, ne de şu “mil- sin!” demekten daha sihirli bir formül, kimsenin liyetçilik” meselesinin RAND’ı ilgilendirmediğini aklına gelmiş değil.” düşünüyoruz. Kaldı ki bu raporun ABD açısın- Biz bir askeri kalkışmadan çok, bu kez seçim- dan sakıncalı gördüğü taraflar bizimle aynı bakış lere yönelik yoğun bir tazyik yaşanacağını düşü- açısıyla değil. Onlar özellikle dış politikada hızlı nüyoruz. Dolayısıyla, 2023 seçimlerinde muha- ve kararlı davranmaya otoriterlik, dışarıya karşı lefete sokak kargaşası ve ekonomik bunalım da ülke menfaatlerini sonuna kadar savunmaya ise hediye edilirse, şaşırmayın. Erdoğan’ın iftiharla milliyetçilik diyorlar. Onların otoriterlik dedi- bahsettiği o “millet yardımının” bir kez daha si- ğine biz “kararlılık”, milliyetçilik dediklerine ise 41 hirli bir formül gibi sandık sonuçlarına tesir edip biz “vatanseverlik” diyoruz. Her ikisi de mümin etmeyeceğini hep beraber göreceğiz. olmanın birer gereği olan bu kavramlara elbette Otoriterlik meselesi bizim de biraz katıldı- ki itirazımız yok. Bizim itirazımız yerlilik-millîlik ğımız bir şey. Türkiye yüksek düzeyde teröre ve üzerinden yapılan yanlışlara. AK Parti’nin bir ami- darbe teşebbüslerine maruz kaldı son zamanlarda. ral gemi olarak rotasını sığ sulara çevirmesini haz- Buna karşı yönetimin elini güçlü tutmak için bir medemiyoruz ve gerekli itirazlarımızı her zaman dönem OHAL Kararnameleriyle yönetildi nere- da yapmaya devam edeceğiz. deyse. Ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sis- Bizce ABD ve Batı dünyasının kabulleneme- temine geçiş yapmamızla beraber “başkanlık ka- diği asıl mesele, Türkiye’nin o eski edilgen duru- rarnameleriyle” yönetilen bir görünüm kazandık şunu değiştirmiş olması. Daha önce “yurtta sulh- ülke olarak. Ancak Türkiye’nin içindeki tehlikeler cihanda sulh” söylemine dayanarak, her türlü hak açısından beka sorununu aştığını ve yargıda olu- ve menfaatlerini sözüm ona “barışçılık” uğruna şan zafiyeti gidererek hukuka tam bir saygınlık ve terk eden bir Türkiye vardı. Arada bir vicdanlı bir işlerlik kazandırılması gerektiğini düşünüyoruz. lider çıkıp ülkeyi atılımcı bir yöne doğru çevirdi- Yargı bağımsızlığı ve hukukun çok yüksek oran- ğinde, içeride ülkeye ayar verecek mekanizmalar da işletildiği güzel bir Türkiye özleminde olmak, vardı. Şimdi, ellerinde ne o Türkiye var ne de o sanırız kimsenin itiraz edemeyeceği bir konudur. ayar mekanizmaları. An itibarıyla Türkiye’ye ayar Gelelim şu milliyetçilik meselesine. Bu konu, verme, ona boyun eğdirme konusunda işlevsizler, Umran’ın 288. sayısında (Ağustos-2018) bizim güçsüzler, demek istemiyoruz. Ancak Türkiye’nin de uzun uzadıya eleştirdiğimiz bir şeydi. O gün bölgesel bir güç olarak dirildiğini ve artık kolay söylediklerimizi bugün hâla söylüyoruz. Şöyle di- bir lokma olmayacağını anlamış bulunuyorlar. yorduk: “Eğer bu yeni dil kalıcı hâle gelirse AK RAND raporu küresel güçlerle bölgesel bir güç Parti’nin 2002’de siyasal yolculuğuna çıkarken arasında ortaya çıkacak savaşları senarize ediyor “muhafazakâr demokratlık” olarak deklere ettiği sadece.

Umran • Mart 2020 DOSYA Edilgenliğin Girdabından Kurtulmak DOSYA Edilgenliğin Girdabından Kurtulmak

Şayet ülke(ler) olarak fertlerine özne olma bilincini kazandırabilen bir ufuk ve bilinç sahibi olabilseydik, belirleniyor olmayacaktık. Toplumlarımıza yön ve istikamet tayin etmek amacıyla yazılan raporlar ve yapılan çalışmalar bizim entelektüel ve siyasi bilincimizin zaaflarla malul oluşundan ve (bununla birlikte) KISKAÇTAKİ TÜRKİYE kolaylıkla sevk ve idare edilebileceğimize dair oluşmuş kanaatten dolayıdır.

Kamil ERGENÇ

ışarıdan belirlene- değişimi kutsayan D biliyor olmak bir doğasına meftun toplumun başına ge- oluşumuzdan kay- lebilecek en büyük naklanıyor. Gele- musibetlerden biri- neksel imparatorluk dir. Çünkü ciddi bir kültürümüz özel- bilinç zafiyetine ve likle siyasal alanın 42 farkındalık yoksun- şekillenmesinde “eli- luğuna delalet eder. tist” bir tutumu be- Belirleniyor olmanın nimsediği için, top- nesneleşmek, özne lumun siyasal bilinç olmayı terk etmek veya özne olma iradesini teba- düzeyinde ciddi anlamda bir zafiyetin oluşmasına rüz ettirecek ilmi/entelektüel/hikemi donanımdan hizmet etmiştir. Bu durum muhatabını “özne” ol- uzak olmakla çok yakın bir ilişkisi vardır. maya çağıran İslâm’ın ilke ve prensipleriyle alenen Edilgenlik maruz kalmayı, maruz kalmak ise çatışmasına rağmen sürdürülmüştür. belirleniyor olmayı beraberinde getirir. İçinde Bunun yanında yöneticilerin “Allah’ın yeryü- Türkiye’nin de bulunduğu halkı Müslüman ülke- zündeki gölgesi (zillullahi fil arz)” olarak tavsif lerin neredeyse tamamı, yaklaşık iki asırdır dışa- edilmesi, onlara mülk üzerinde mutlak tasarruf rıdan tanımlanıyor/belirleniyor ve tarif ediliyor. hakkı tanımış ve özel teşebbüsün gelişmesine set Bu duruma nasıl geldiğimiz hususu ayrıca teşrih çekmiştir. Şahsiyetin billurlaşmasında hayati öne- masasına yatırılmalı… Ancak bir an önce çözüm mi haiz olan siyasal ve iktisadi alanlarda ortaya çıkan bu savrulma, Osmanlı özelinde, 16. yüz- bulmamız gereken sorunlarımızdan biri de edil- yılda iktisadi imtiyazların Avrupalı ülkelerin eline genliği içselleştirmektir diye düşünüyorum. Çün- geçmesine sebep olacak ve bu imtiyaz zamanla kü içinde bulunduğumuz ahval, belirleniyor ol- kültürel-siyasal alana da sirayet edecektir. Toplu- maktan rahatsız olmadığımızı gösteriyor. mu, yöneten elit kesim (râi) ve yönetilen (reâyâ) Ufuk ve Bilinç Sahibi Olmak olarak ayırıp, yönetme biçimini de çoban-sürü ilişkisi üzerinden temellendiren bu perspektifin Bu sorunu aşabilmek için hem geleneğe hem edilgenliği besleyen doğasıyla gerçek anlamda de modern döneme ilişkin sahih bir perspektif yüzleşmekle mükellef olduğumuzu unutmamak geliştirmenin doğru olacağı kanaatindeyim. Çün- gerekir. Nitekim içinden geçmekte olduğumuz kü edilgenliğimiz büyük ölçüde geleneğin tor- zaman zarfında da, Osmanlı güzellemeleri eşli- tularının tevarüs edilmesinden ve modernitenin ğinde benzer siyasal söylemin öne çıkarılmaya

Umran • Mart 2020 Edilgenliğin Girdabından Kurtulmak çalışılması yaşananlardan ders almadığımızın gös- askerlerle değil, aynı zamanda bir bilim adamları tergesidir. “Râi’nâ (bizi güt)” demeyin “unzurnâ ordusuyla gelişi, klasik işgal türlerinden farklı ola- (bizi gözet)” deyin diyerek muhatabını çoban- rak, müdahale edilen toplumun zihin kodlarının sürü (özne-nesne) ilişkisinden kurtarıp özne-öz- da değiştirilmesi amacına matuf olarak okunabilir. ne ilişkisine yönlendiren aziz Kur’ân’ın şahsiyet Antropologlar, tarih felsefecileri, arkeologlar, filo- manifestosunu gündemleştirmek hayati derecede loglar gibi “aydınlanma aklının misyon şefliğini” önem arz ediyor. yapan disiplinler aracılığıyla, mağrip havzasının Denebilir ki, sadece Türkiye’nin değil, hemen kadim kültürü çok ta uzun olmayan bir sürede hemen bütün halkı Müslüman ülkelerin temel Batı aklı için anlaşılır kılınmış ve Mısır entelektü- sorunu, yönetici elitlerin halkın şahsiyetine ve bu el/ilmi havzası modernleşmenin kaçınılmazlığına şahsiyetin siyasal bilincine olan güvensizliği ve ikna edilmişlerdir. Bin yıllık geleneğe sahip olan bundan mütevellit toplumu güdülmeye mahkûm Ezher’in bile bu sürece teşne bir pozisyona razı bir yapı olarak telakki etme- olması oldukça düşündürücü- leridir. Böylece kendi elleriyle dür. Kısacası toplumsal bünye toplumlarını edilgenliğe mah- sömürülmeye elverişlidir. kum etmekte ve manipülatif Son günlerde İdlib ve spekülatif bilgi tarafından özelinde Rusya’yla karşı Edilgenlikten Kurtulmak kolaylıkla ayartılmalarına ze- karşıya gelen Türkiye’ye Osmanlı modernleşmesi- min hazırlamaktadırlar. “Üst desteğini, içinde akıl” olarak tanımlanan mih- başörtülü kadınların ne öncülük etmesi yönüyle de dikkat çekicidir Mısır’ın maruz rakların/odakların Müslüman da bulunduğu bir video kaldığı bu müdahale… Gerçi toplumlar üzerinde kolaylıkla yayınlayarak veren NATO, operasyon yapabiliyor olma- Osmanlı 18. yüzyıldan itiba- şimdilerde kamuoyu ren edilgenliği kabul etmiş gö- larının sebebi tam da budur. desteğini arttırma Şayet ülke(ler) olarak fertlerine rünmektedir. Ancak Avrupa’ya çabasındadır. Neo- özne olma bilincini kazandıra- öğrenci gönderme fikri ilk 43 bilen bir ufuk ve bilinç sahibi kolonyalist paradigma, olarak Mısır havzasından do- olabilseydik, belirleniyor ol- Türkiye özelinde, ğacaktır. Tahtavi öncülüğünde mayacaktık. Toplumlarımıza meşruiyetini garanti başlayan bu öğrenci hareketli- yön ve istikamet tayin etmek altına almıştır. Bu liği Osmanlı’yı da etkisi altına amacıyla yazılan raporlar ve meşruiyetin tahkimatında alacak ve özellikle 19. yüzyıl yapılan çalışmalar bizim ente- rol oynayan en önemli yoğun bir öğrenci trafiğinin lektüel ve siyasi bilincimizin unsur, hiç şüphesiz yaşandığı dönem olarak kayda zaaflarla malul oluşundan ve ki, Müslümanlar geçecektir. Bu öğrenci hareket- liliğinin Osmanlı bünyesinde (bununla birlikte) kolaylıkla olarak edilgenliğe rıza oldukça sarsıcı etkileri oldu- sevk ve idare edilebileceği- göstermemizdir. mize dair oluşmuş kanaatten ğunu söylemek mümkündür. dolayıdır. Gerek meşrutiyetin ilanında Edilgenliği içselleştirme sü- gerekse kamusal alanda ger- recinin anlaşılması için Osmanlı Mısır’ının maruz çekleştirilen reformlarda sözünü ettiğimiz bu kaldığı Fransız müdahalesine dikkat kesilmekte hareketliliğin etkileri barizdir. Edilgenliğin zirve fayda var. Oldukça travmatik etkileri olan bu mü- yaptığı bu dönemler “paradigmatik bir savrulma- dahalenin Doğulu (özelde Müslüman) toplumla- ya” da işaret eder. rın dönem itibariyle içinde bulunduğu düşünsel/ Fransız pozitivist geleneğinin yoğun etkisi al- kültürel/entelektüel iklimi anlamak açısından tında kalan bir kısım aydın/entelektüel kadrolar önemli olduğunu düşünüyorum. Başka benzer ör- zamanla inisiyatifi ele alacak ve Fransız İhtilali’nin nekler de bulunabilir hiç şüphesiz. Ancak Mısır’ın benzerini Osmanlı hinterlandında, bugünkü Tür- sömürgeleştirilmesi, aynı zamanda, Oryantalist kiye havzasında, gerçekleştirmek isteyeceklerdir. bilginin operasyonel amaçlı olarak belki de ilk Cumhuriyet modernleşmesi olarak karşımıza çı- defa uygulandığı ve başarıya ulaştığı tarih/zaman kan bu yeni tablo hem bilgi felsefesi hem de si- kesitine işaret eder. Napolyon’un Mısır’a, sadece yasal ve hukuki formasyonu itibariyle Protestan

Umran • Mart 2020 DOSYA Edilgenliğin Girdabından Kurtulmak kültür ikliminin değer sistemine ayrıcalık tanımış ve hukukunun, büyük ölçüde kapitalizme entegre ve İslâm’ın bir referans sistemi olarak işlev göre- olmuş iktisadın tebarüz ettiği bir ülke haline geldi. DOSYA meyeceğine dair kanaatin kamusallaşması için Fransa’nın ve İngiltere’nin İkinci Dünya Savaşının yoğun çaba harcamıştır. Böylece 18. yüzyıldan akabinde klasik sömürge kültürüne post-kolonyal itibaren peyderpey gerçekleşen maruz kalma/ gömlek giydirerek devam etme kararı almasından edilgenleşme/nesneleşme süreci kemale ermiş ve sonra, Türkiye Anglosakson dünyanın öncülüğü- Müslümanlar için benzerine tarihte rastlanmayan nü yapan ABD’nin çekim alanına girerek, içselleş- yeni bir durum ortaya çıkmıştır. Bu durum, mut- tirdiği edilgenliğini sürdürmeye devam etti. Öyle lak hakikat olmaklığı itibariyle kesin, şüphesiz ki iktisadi, içtimai, siyasi, hukuki, akademik tüm bilgi kaynağı olarak kabul gören vahiy bilgisinin alanlar ABD çıkarları doğrultusunda yeniden tan- ve vahyin mücessem örneği olan nübüvvete ait zim edildi. Sovyet tehdidi gerekçesiyle sığınılan bilginin modern bilgi sisteminde muteber kabul NATO limanı, esasında, ABD çıkarlarının Türkiye edilmemesidir. hinterlandında teminat altına alınmasına hizmet KISKAÇTAKİ TÜRKİYE Bilimsellik zırhının arkasına sığınan modern etme amacı taşıyordu. Bu örgütün kolonyalizmin bilgi sistemi, lineer tarih anlayışının rehberlik etti- mücessem halini temsil ettiğini söylemek sanırım ği kültürel antropolojinin, toplumları ilkel-mede- abartı olmaz. Klasik anlamda sömürgeciliğin itibar ni ve büyüsel-mitsel kategorik ayrımına mahkûm kaybettirdiğini gören Batı aklı, Neo-kolonyalist bir eden perspektifine yaslanarak, sezgisel olduğu ve perspektifle hareket etmeyi yeğlemiştir. Bu pers- şifahi kültür kodlarını taşıdığı için vahiy ve nü- pektifin ete kemiğe büründüğü yer NATO’dur. En büvvet bilgisini “dışarıda” tutmayı başarmıştır. kullanışlı klişesi ise demokrasi, insan hakları ve Hazin olan ise, Müslümanların da modern bilgi özgürlüktür. sisteminin bu kategorik ayrımına rıza gösterme- Türkiye yaklaşık yetmiş yıldır NATO üyesidir. si ve dinlerini sadece bireysel alanda yaşanan bir Bu örgüt sadece askeri amaçlar doğrultusunda tür “manevi tatmin vasıtasına” dönüştürmesidir. hizmet(!) ediyor gibi görünmesine rağmen, siyasi/ Bu söylediğimiz husus özellikle Türkiye, Tunus, iktisadi ve akademik alanlarda da söz sahibi ol- 44 Azerbaycan, Türkistan gibi medrese geleneğinin muştur ve olmaya devam etmektedir. Soğuk sa- de tahrip edildiği yerlerde caridir. Medresenin bir vaş hikâyesiyle oyalandığımız yıllarda bu örgüt, şekilde devam ettiği halkı Müslüman beldelerde Türkiye’nin hangi şehrinde ne tür üniversite açıla- “direniş” hala devam etmektedir. cağından, anti-komünist literatürün muhtevasına Türkiye, Fransız İhtilali’nin ideolojik referans- varıncaya kadar etkilidir. Sovyetlerin yıkılmasın- larının ilhamıyla attığı radikal adımlar sebebiyle dan sonra bu örgüt, küre ölçeğinde paradigma amorf kimliklerin, Frankafon entelektüellerin, dışı varoluş mücadelesi veren İslâmî hareketleri Protestanlığın izlerini taşıyan siyaset anlayışının bertaraf etmeyi, onların yerine sistemle barışık dini hareketleri (FETÖ vb. gibi) öne çıkarmayı ve Ortadoğu da İsrail’den daha güçlü bir devletin Dış politikasını, yaklaşık iki yüz oluşmasına fırsat vermemeyi misyon edinmiştir. Bu çerçevede Cezayir ve Bosna direnişine engel yıldır, Ortodoks Doğu Hıristiyanlığı ile olunmuş, Hamas-İslâmi Cihat gibi direniş hare- Katolik-Protestan Batı Hıristiyanlığı ketleri hedef tahtasına yerleştirilmiştir. Libya, Af- arasında cereyan eden teolojik ve ganistan, Somali gibi ülkelerde katliamlara imza jeopolitik gerilimi lehine kullanma atan bu örgüt hâlihazırda Türkiye’nin yirmi beş üzerine kuran Türkiye’nin, bu edilgenliği farklı noktasında üslere sahiptir. 27 Mayıs’tan 15 aşabilmesi için evvela nereye ait Temmuz’a varıncaya kadar tüm darbe ve muhtıra- olduğuna, hangi değer sisteminden lar bu örgütün sevk, idare ve lojistik desteği saye- ilham alması gerektiğine karar vermesi sinde mümkün olmuştur. Ancak ne hazindir ki, gerekmektedir. Sonrasında ise “maruz Türkiye bu örgütü gereği gibi tartışamamaktadır. kaldığı” epistemik şiddetle mücadele Çünkü ulus-devletin uzman kadroları/stratejistle- edebilecek bir bilincin inşası yolunda ri/güvenlik danışmanları, yazılı ve görsel medya unsurları aracılığıyla, reel-politik argümanlar eş- canla başla çabalamak gerekir. liğinde, kamuoyunu Türkiye-NATO ilişkisinin za- ruri olduğuna ikna etmiş durumdadır. Hatta son

Umran • Mart 2020 Edilgenliğin Girdabından Kurtulmak günlerde İdlib özelinde Rusya’yla karşı karşıya ge- len Türkiye’ye desteğini, içinde başörtülü kadın- ların da bulunduğu bir video yayınlayarak veren NATO, şimdilerde, kamuoyu desteğini arttırma çabasındadır. Neo-kolonyalist paradigma, Türkiye özelinde, meşruiyetini garanti altına almıştır. Bu meşruiyetin tahkimatında rol oynayan en önemli unsur, hiç şüphesiz ki, Müslümanlar olarak edil- genliğe rıza göstermemizdir.

Batı Aklının Takip Ettiği Yol Mısır’ın sömürgeleştirilme sürecinde Batı ak- lının takip ettiği yol bugüne kadar değişmemiş- en ilginç noktalardan biri de sufiliğin desteklen- tir. Yani, halkı Müslüman toplumlar özelinde, iki mesi ve sivil toplumun özendirilmesidir. Halkı yüzyıldan fazla zamandan beridir aynı taktik ve Müslüman toplumların büyük çoğunluğunda sufi stratejiyle yol alınmaktadır. Napolyon, Mısır üze- yapılanmalar siyasal alanın dışında bir görünüm rine yürümezden evvel kimi düşünce kuruluşla- vermekte ve maneviyatı güçlendirme odaklı söy- rından nasıl bir yol takip etmesi gerektiğine ilişkin lemleri nedeniyle küresel sistem açısından zarar- öneri istediğinde aldığı cevap kabaca şöyledir: sız kabul edilmektedirler. Ayrıca keşf/sezgi/ilham 1- Etnik ve mezhebi farklılıklar üzerinde yo- eksenli bilgilenmeye verdikleri önem ve merkez- ğunlaş ve bu farklılıkların birlikte yaşama irade- de konumlan/dırıl/an kutsal adamların, şer-i şerife lerini tahrip et! muğayir davransa dahi, eleştiriden muaf tutulma- 2- Mistik/batını/sufi yapıları teşvik et ve popü- ları nedeniyle manipüle edilmeye müsaittirler. ler olmalarını sağla! Edilgenliği besleyen havzalar olarak sufi yapı- Geçtiğimiz günlerde yayınlanan RAND rapo- lar, yakın dönemde Mısır’da gerçekleşen darbede 45 runun 2007 versiyonunda, küre ölçeğinde halkı de yakinen görüldüğü üzere, sistemle kolaylıkla iş Müslüman olan toplumlarda nasıl bir strateji izle- birliği yapabilmektedir. Sivil Toplum ise, demok- mesi gerektiğine ilişkin ABD’ye sunulan rapor1 da ratik teamüllerin belirleyici ve tayin edici olduğu aynen Napolyon’un Mısır işgaline hazırlanırken ve yalnızca sistemin ürettiği sorunları sistemin aldığı önerilere benzemektedir. Müslümanları kü- özüne dokunmadan çözme iradesi gösterdiği için, resel sisteme entegre etmek ve modern bilgi siste- yaygınlaştırılması oldukça önemlidir. Nitekim minin ve değerler hiyerarşisinin içselleştirilmesi- raporun yayınlandığı 2007’den sonra Türkiye’de ni sağlamak amacıyla yeni bir İslâm yorumunun dernek/vakıf adı altında örgütlenmeler artmış ve gündemleştirilmesi/terviç edilmesi için oldukça İslâmcı hareketler bile (her ne kadar aksini iddia titiz bir çalışma yapılmıştır. Sözünü ettiğimiz bu etseler de) “cemaat” yerine sivil toplum perspek- çalışmada, Müslüman toplumlar gelenekçiler, tifine ikna edilmişlerdir. Bu durumun, hâlihazırda fundamentalistler, modernistler ve laikler olarak içinde bulunduğumuz entelektüel atalet, siya- kompartmanlara ayrılmış, Batı için en uygun part- sal bilinç zafiyeti ve modern değerler sistemiyle ner olarak laikler ile modernistlere işaret edilmiş- tam barışıklık halimize taalluk eden boyutuna da tir. En tehlikeli olarak zikredilen fundamentalist- dikkat çekmekte fayda var. Üzülerek müşahede ler ise gelenekçiler ile dengelenmeye çalışılarak ediyoruz ki, Türkiye İslâmî hareket/ler/i “Kızılay/ bir anlamda yeri geldiğinde geleneksel ekollerin ın şubeleri gibi” çalışmaya mahkûm edilmişler- de işlevsel kılınabileceğine dikkat çekilmiştir. Laik dir ya da buna razı olmuşlardır. Sadece yardım ve modernistler doğal partner olarak kabul edildi- odaklı çalışmalar yaparak varlığını izhar eden bir ği için, toplumsal tabanın bu çizgiye uygun olarak İslâmî hareket perspektifine doğru hızlı adımlar- yönlendirilmesi gerektiği fikri baskındır. Ancak la ilerlenmektedir. Sistemin özüne yönelik deruni 1 Umran, 2007, sayı:150. (Ek: RAND Raporu, Cherly Benard farkındalık bilincinde ortaya çıkan zafiyet, İslâmî tarafından kaleme alınan “Sivil Demokratik İslâm (Ortaklar, Kaynaklar ve Stratejiler) başlıklı rapor için Umran’ın seçtiği söylemin özgün ve özgür karakterini de tahrip başlık “ABD Stratejisi: “Müslümanları Böl, Parçala ve Yut”) etmektedir.

Umran • Mart 2020 DOSYA Değişim Konusunun Altyapısına Dair RAND Raporları epistemik şiddetin belirlediği kavramsal ve ku- rumsal çerçeveyle mütenasip bir mahiyettedir. DOSYA RAND adlı düşünce kuruluşunun 2000’de ya- Toplumumuz sözünü ettiğimiz bu şiddet türüyle yınladığı “Türk-Batı İlişkilerinin Geleceği” başlıklı mücadele edebilecek ilmi/entelektüel donamım- rapor2 da, geçtiğimiz günlerde yayınlanan rapor dan ve önderlikten mahrumdur. Cemaat/tarikat gibi, Türkiye’nin edilgenliğini öne çıkaran içerik- lerle doludur. Milliyetçiliğin yükselişte olduğuna havzalarımız büyük oranda manevi tatmin ya da dair iddia o günkü raporda da aynen mevcuttur. yardım odaklı çabalar içerisindedirler. İslâm’ın (Zira ulus-devlet zindanında yaşayan tüm top- siyasal, içtimai, iktisadi, hukuki, akademik alan- lumlar, devletin zaaf içerisine girdiğini hissettikle- lara ilişkin söylemini dile getirmekten hicap du- ri anda, ulus-devletin yönlendirmesiyle, milliyetçi yan bir yaklaşım, Müslümanlar tarafından da be- argümanların gölgesine sığınarak direnmeyi se- nimsenmektedir. İslâm’ın 21. yüzyılın dünyasına çerler.) İlgili raporda ABD ve Avrupa’nın aktif bir söyleyecek hiçbir şeyinin olmadığı, onun yalnızca

KISKAÇTAKİ TÜRKİYE biçimde Türkiye’nin Batı’ya entegrasyonuna des- içsel huzuru temin eden bir inanç olduğu algısı tek vermeleri gerektiği ve Türkiye’yi Batı limanına güçlendirilmeye çalışılmaktadır. Türkiye özelinde demirlemeye mecbur olduklarına dair değiniler muhafazakâr demokrasi ekseninde tebarüz eden öne çıkmaktadır. Türkiye’nin en önemli avantajını ve kâfi miktarda milliyetçilik barındıran siyasal jeopolitik konumu olarak tespit eden ilgili rapor, dil, her geçen gün, İslâm’ın ulvi ilke ve prensip- Soğuk Savaş sonrası için Türkiye’yi hem Türki lerini ulus devletin çürüyen temellerini tamir et- Cumhuriyetlere hem de Ortadoğu’ya model ola- mek amacıyla istismar ediyor. Protestan kültürün rak görmektedir. “Hıristiyan demokrat” çerçevesini ithal ederek, iki Demokratik teamüllere olan bağımlılığı ve di- yüz yıllık edilgenliğin kavileşerek devam etmesine namik özel sektörü aracılığıyla (kapitalizme olan olanak sağlayan muhafazakâr demokrasi, İslâm’ın yatkınlığı diye de anlayabiliriz) Batı çıkarlarının hakikat telakkisinin rehberlik ettiği sosyal, siyasal, teminatı olarak görülen Türkiye’nin kaybedilmesi iktisadi, hukuki, bilimsel gerçekliğin mümkün ol- stratejik oldukça riskli görülmektedir. Enerjinin 46 madığı algısının kamusallaşmasına hizmet etmek- güvenli akışını teminat altına almak için Türkiye tedir. Bu algı, aynı zamanda, kapitalist iktisadi gibi kavşak noktasında bulunan bir ülkeye her düzenin bugünün dünyasında tek geçerli sistem açıdan ihtiyaç vardır.3 Nitekim bugün de, hatırı olduğuna dair bir yaklaşımın belirginleşmesini sayılır bir kesim tarafından, Türkiye için önerilen tek çıkış yolu Batı Bloku olarak öne çıkmakta- sağlamıştır. dır. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Sov- Kendisini solun veya sağın farklı kulvarlarında yet tehlikesini Anadolu içlerinde durdurmak gibi konumlandıran siyasal hareketlerin tümü, Müs- bir misyonla görevlendirilen Türkiye için, bugün lüman toplumları modern paradigmanın hakikat uygun görülen misyon da aşağı yukarı aynıdır. telakkisine ve sosyal gerçekliğine ikna etme amacı Dış politikasını, yaklaşık iki yüz yıldır, Ortodoks taşımaktadırlar. Dolayısıyla son RAND raporunda Doğu Hıristiyanlığı ile Katolik-Protestan Batı Hı- dile getirilen kaygılar/endişeler (ki “milliyetçiliğin ristiyanlığı arasında cereyan eden teolojik ve je- yükselişi” en büyük endişe olarak öne çıkmış), ka- opolitik gerilimi lehine kullanma üzerine kuran naatimce, artık ulus-devletlere ihtiyacı kalmayan Türkiye’nin, bu edilgenliği aşabilmesi için evvela ve hiçbir “sınırı” hoş görmeyen kapitalizmin tipik nereye ait olduğuna, hangi değer sisteminden il- manevralarından biri olarak okunabilir. Türkiye ham alması gerektiğine karar vermesi gerekmek- Müslümanlarının “paradigma dışı” bir varoluş tedir. Sonrasında ise “maruz kaldığı” epistemik mücadelesinin imkanları üzerinde kafa yorması şiddetle mücadele edebilecek bir bilincin inşası gerekiyor. yolunda canla başla çabalamak gerekir. Hâlihazırda tecrübe ettiğimiz sosyal, siyasal, KAYNAKÇA iktisadi, hukuki, akademik ve hatta dini hayat, William L. Cleveland, Modern Ortadoğu Tarihi, çeviri: Mehmet Harmancı, Agora Yayınları, İstanbul, 2008. 2 O. Lesser- Z. Khalilzad- F. S. Larrabee, “Türkiye-Batı Pierre-Jean Luizard, İslâm Topraklarında Otoriter Rejimler, çevi- İlişkilerinin Geleceği: Stratejik Bir Plana Doğru” Türkçesi: ri: Egemen Demircioğlu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Mehmet Babacan, Umran, 2002, sayı: 98. İstanbul,2013. 3 “RAND raporu: Belirsizlikler Çağında Türk Dış Politikası”, Cangül Örnek, Türkiye’nin Soğuk Savaş Düşünce Hayatı: Antiko- Türkçesi: Mehmet Babacan, Umran, 2003, sayı: 102. münizm ve Amerikan Etkisi, Can Yayınları, İstanbul, 2015.

Umran • Mart 2020 Değişim Konusunun Altyapısına Dair

Değişim Konusunun Altyapısına Dair

Sistem hâlini almış bir din veya felsefî yapı ile onun bağrından çıkan medeniyet, ancak ürettiği üst kavramlar ile varlığını ortaya koyar, onları zenginleştirerek kendini idame ettirir. Bu konuda kendinden önceki geleneği tashih ve yer yer tasfiye, etraftaki birikimlerden istifade eder. Üst kavramlar kişileri hem manevi açıdan hem de mezkûr kavramların ete kemiğe bürünmüş hâliyle maddi açıdan bir araya getirir, tanıştırır, kaynaştırır, şemsiye gibi bir çatı altında tutar.

Ahmet ÇAPKU

ir yapı, bünyesini an- yani mevzinin mevzuyu B cak tutarlı bir sistem belirlediği idi.1 Bunlar dâhilinde ortaya koyabilir içinde parçalanma oldu- ve ayakta tutabilir. Sistem- ğunda kişinin bilincinde de eskime, çürüme gibi de parçalanma meydana hâller ortaya çıktığında gelir (zihin parçalanması). eğer ki, kendi bünyesinden Ancak bu varlık-bilgi-de- 47 ürettiği modellerle buna ğer üçgeni, gelişen süreçte çözüm bulamazsa çözümü kişinin sorularına-sorgula- ya ödünç alır ya da sistem içten çözülmeye başlar. malarına ne ölçüde doğru, tutarlı, kuşatıcı cevap Din değişimi, bir medeniyetten başka bir medeni- verir ise sistem o ölçüde ayakta kalabilir. yete geçiş gibi durumlar söz konusu yapı ile ilgi- Bu açıdan sistem olarak İslâm düşüncesine lidir. Bir sistemi ortaya çıkaran unsurlar, ilerleyen bakılınca bazı dönemlerde ciddi sorgulamalarla süreçte değişim ile karşılaştığında aslını (özünü/ baş başa kaldığı görülür. Roma, Mısır tarihinde sabitesini) koruyabiliyor ise değişim kendi bün- görülen tanrı-kral anlayışı göz önüne alınırsa Hz. yesi içinde gerçekleşir. Bunu başaramazsa güçlü İsa hakkında Hıristiyanların ortaya koyduğu teslis (hâkim) bir medeniyeti takip ve taklide yönelme anlayışı, dönemin Arapları tarafından elbette bi- ihtimaliyle yüz yüze gelir. liniyordu. Onun için Hz. Peygamber’in vefatı ile ortaya çıkan ihtilaflar bu açıdan dikkate değer. Varlık Düşüncesi (Fizik-Metafizik Gerilim) Yalancı peygamberler, sahabe arasındaki savaşlar, Vahiy veya akıl temelli inşa edilen sistem ken- mihne hadisesi, Moğol istilası ve haçlı seferleri ile di içinde varlık-bilgi-ahlak üçgeninde tutarlı bir birlikte gelen bir kırılma dönemi söz konusudur. bütünlük oluşturur. Bu bakış açısına göre insan, Modern dönemin kendi anlam küresi ile birlikte içinde bulunduğu varlık kümesinde kendine bir ortaya koyduğu yapı ise sadece İslâm düşüncesi- yer-mevzi tayin eder ve ona göre tedbir alır. Varlık ni değil diğer hemen bütün düşünce sistemlerine kümesine nasıl bir anlam veriliyor ise ona göre bil- etki etmiş hâldedir. İslâm düşüncesi bu meydan gi ve ahlak anlayışı kendini gösterir. Batlamyus’un okumaya kendi iç dinamikleri çerçevesinde cevap evren tasarımını dikkate alan Tycho Brahe ile vermeye çalışmıştır. Bunun bir yansıması olarak Kopernik’in evren tasarımını esas alan Johannes Müslümanlardan kitlesel bazda din değiştiren veya Kepler, aynı gözlemi yaptı fakat farklı sonuçlara ateizme geçen pek yoktur. Çünkü Müslümanların

ulaştı. Belirleyici olan şey, Thomas Kuhn’un pa- 1 İlhan Kutluer, “Bilimsellik” Üzerine, Beyan Yayınları, radigmacı bakışına göre neye nereden bakıldığı, İstanbul, 1983, s. 49.

Umran • Mart 2020 KRİTİK Değişim Konusunun Altyapısına Dair idealindeki asr-ı saadet onlar için merkez mesabe- ve matematik ilimler söz konusudur. Sözü edilen sinde bulunmuş, çeşitli değişim ve dönüşüm ha- çatı kavramların ve ilimlerin ete kemiğe bürün- diselerinde düşünce ve davranışlarını bu merkezi müş ve kurum hâline gelmiş şekilleri olarak hisbe dikkate alarak düzenlemeye gitmişlerdir. Bu arada teşkilatı, beytü’l-hikme, medreseler, tekkeler-za- İslâm’ın varlık anlayışına koşut olarak ortaya koy- viyeler, gözlemevleri, kervansaraylar, şifahaneler, duğu bilgi anlayışı, Batı’daki kadar kırılmalara ve yetimhaneler, siyasi ve askeri yapılanma, vakıflar hatta savrulmalara zemin teşkil edecek bir özellik zikredilebilir. Aynı şekilde bu yapının daha geniş arz etmemiştir. Onun için Müslüman düşünürler katmanlı ve kültüre dönüşmüş hâli vardır. Ahiret arasında vahiy ile akıl arasında ciddi bir kırılma kardeşliği, tanrı misafirliği, samimi komşuluk iliş- olmamıştır. Bunda Kur’ân’ın muhtevasının, akıl kileri, hasbî ilim halkaları, sadaka taşları, kuş ev- mahsulü bilimsel çalışmalara ve buluşlara uygun- leri/sarayları vb. buna örnek verilebilir. Demek ki, luk arz etmesi ayrı bir husustur. iç içe geçmiş katman hâlinde önce yeni üst kav- ramların ortaya konulması, ikin- Üst/Çatı Kavramlar ci aşamada kavramlar ve ilimler etrafında örgüleşen uygulamalı Sistem hâlini almış bir Eleştiriye dayalı bir din veya felsefî yapı ile onun kurumlar, üçüncü aşamada ise yapıyı inşa edebilmenin bağrından çıkan medeniyet, kültürel öğeler vardır. ancak ürettiği üst kavram- yolu, kişilerin özgüven Bugün aynı durum modern lar ile varlığını ortaya koyar, sahibi olması, yaptığı dünya için geçerlidir. Modernite onları zenginleştirerek ken- işin hakkını vermeye kendini merkeze alarak üst kav- dini idame ettirir. Bu konuda çalışması, başkaları ramlar icat etmiştir. Bunlardan kendinden önceki geleneği için de faydalı şeyler bazıları şöyledir: Akıl, aydınlan- tashih ve yer yer tasfiye, et- üretme çabası gibi ma, pozitivist bakış (anlam küre- raftaki birikimlerden istifade birtakım ahlaki vasıfları si), antikite (eski yunan birikimi), hümanizm, liberalizm (özgürlük eder. Üst kavramlar kişileri taşıyor olması gerekir. 48 ve hür sermaye, serbest piyasa hem manevi açıdan hem de Sözü edilen vasıflar mezkûr kavramların ete ke- ekonomisi, (laissez faire), ilerle- miğe bürünmüş hâliyle mad- olmadan yapılan me, evrim, kuvvet (güçlü-haklı di açıdan bir araya getirir, eleştiri, beklenilen meselesi), üretim-tüketim, öz- tanıştırır, kaynaştırır, şemsiye sonuçları vermeyebilir. gürlük, modern sanat, ferdiyet, gibi bir çatı altında tutar. Söz Bir sistemin kendi insan hakları, barış, etik ilkeler, konusu kavramlar işlevsel ol- iç dinamikleri içinde demokrasi vb. bütün bunların duğu sürece ilgili sistem ve eleştiri anlayışı-kültürü muhtelif görünümler hâlinde medeniyet hayatiyetini de- olmadan herhangi uluslar arası seviyede kurum- vam ettirir, aksi hâlde yıkıma bir gelişme, ilerleme sallaşmış hâllere dönüşümü söz uğrar. beklenemez. konusudur: Birleşmiş Milletler Bu açıdan İslâm dini, (siyaset), NATO (Kuzey Atlan- daha önceki var olan gele- tik Paktı ve bunun zıt kutbunda nekleri tashih etmiş, nice Varşova Paktı), Dünya Sağlık Ör- yeni kavram icat ve inşa etmiştir. Bu cümleden gütü (Who Dost), Dünya Ticaret Örgütü, UEFA olarak Allah, Peygamber ve ahiret inancı etrafında (spor birliği), Dünya Tarım Örgütü (tohum ve ta- şekillenen takva, ihsan, (insanın iç ve dış dünya- rım), Avrupa Konseyi (Avrupa Birliği), OESD (İk- sını kuşatıcı bir) adalet, (zarûrât-ı hamse ölçüsün- tisadi İş Birliği ve Kalkınma Teşkilatı), UNESCO de) eşref-i mahlûkât olan insan, (din merkezli kar- (Birleşmiş Milletler eğitim bilim kültür kurumu), deşlik) uhuvvet, (rahmet Peygamberi’nin ümmeti Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Seyahat ve Turizm olmak) merhamet, güzel ahlak, ilâ-yı kelimetul- Konseyi, Uluslararası Göç Örgütü, Birleşmiş Mil- lah, (insanın hem iç hem dış dünyası için geçerli letler Nüfus Fonu, Avrupa İnsan Hakları Mahke- olan) cihat, (beşikten mezara kadar süren bir keşif mesi, Avrupa Güvenlik ve İIş birliği Teşkilatı, Yeşil yolculuğu) ilim, (zekât, sadaka vb.) yardımlaşma Barış, Uluslararası Af Örgütü, Kızılhaç vd. Bütün kavramları zikredilebilir. Bunlarla ilintili olarak or- bu kurumların etrafında şekillenen çeşitli kültür taya konulan fıkıh, kelam, tasavvuf, felsefe, tabiat katmanları vardır. Film ve sanat dünyası, Nobel

Umran • Mart 2020 Değişim Konusunun Altyapısına Dair barış ödülü, müzik ödülleri (Grammy, Emmy) vb. gönderilmesi, Batı tipi mimarinin ve müziğin Bugün buna belki, bir yönüyle, sosyal medya un- benimsenmesi, ticaretin aldığı yeni şekiller, ilim surları da dâhil edilebilir. Öyle anlaşılıyor ki, önce alanındaki yenileşme gibi durumlar, Batı’nın ar- sistemin kendini ortaya koyduğu çatı kavramlar, tık yer yer taklit ve takip edildiğine işaret eder. sonra kurumlar ve ardından kültür öğeleri ken- Sadullah Paşa’nın “On Dokuzuncu Asır Manzu- dini gösterir. mesi” isimli şiiri bu konuda bize çok şey söyler. Bu noktada on dokuzuncu asırda Batı’dan gelen Eleştiri Kültürü ve Yineleyerek Yenileme eleştirilerin, İslâm’ın varlık, bilgi ve değer anla- yışına yönelik olduğunu hatırda tutmak gerekir. Eleştiriye dayalı bir yapıyı inşa edebilmenin Çünkü Batı, kendisine yeni bir anlam küresi inşa yolu, kişilerin özgüven sahibi olması, yaptığı işin etmiş ve ona uygun bir varlık-bilgi-değer sistemi hakkını vermeye çalışması, başkaları için de fay- öne sürmüştü. Dolayısıyla son dönem düşünce- dalı şeyler üretme çabası gibi birtakım ahlaki va- sinde ortaya çıkan sarsıntı da buna uygun ölçekte sıfları taşıyor olması gerekir. Sözü edilen vasıflar olmuştu. Abdullah Cevdet’in İslâm’ı kan dökücü olmadan yapılan eleştiri, beklenilen sonuçları ver- bir din olarak görüp buna karşılık Bahailiği yeni meyebilir. Bir sistemin kendi iç dinamikleri içinde bir din olarak sunması, Batı’yı gülü ve dikeniyle eleştiri anlayışı-kültürü olmadan herhangi bir ge- kabul etmeye kalkışması, bir kültür unsuru olan lişme, ilerleme beklenemez. Ramazan davulundan rahatsızlık duyması, Avru- Eleştiride asıl olan şey, daha güvenilir bir bilgi- pai tarzda salon adabını boy boy resimlerle insa- ye, iyiliğe, faydaya ulaşabilmektir. İnsan zihninin nımıza öğretmeye çalışması sözü edilen duruma gelişimi, bilgide bir adım ileriye gidilmesi, sözü tipik bir örnek teşkil eder. edilen daha sahici olanı aramayla ilgilidir. Denile- Daha önce kendi iç dinamikleri muvacehe- bilir ki, İslâm düşüncesinde muhtelif fıkıh, kelam, sinde yenilikleri yineleyerek çözebilen sistem, felsefe, tasavvuf mektepleri (mezhepleri) ortaya artık dışarıdan gelen eleştirileri de dikkate ala- çıkabilmiş ise, bunun temelinde ilme ve ilim ehli- rak kendine yol bulmaya çalışmış, İslâmî ilim- ne olan saygı ile mezkûr daha ‘sahici’ olana duyu- ler de bundan belli ölçüde nasibini almıştır. Son 49 lan talep vardır. dönem düşüncesinde bazı ilimlerin başında yer İslâm düşüncesi sözü edilen konuda, alan ‘yeni’ sıfatı sözü edilen duruma işaret eder. Mevlana’nın pergeli misali bir ayağı sabit, diğer Özellikle Osmanlı düşüncesinde bir değer varlı- ayağı ile âlemleri dolaşan bir özellik arz etmiştir. ğı olarak ‘insan’a bakılınca görülür ki, o, zübde-i Onun için merkez sağlam olduğu sürece dünya- âlem, küçük âlem, nefes-i Rahmanî’nin yeryüzün- ları dolaşmaktan çekinmemiş ve hatta bunu bir de tecellisi, Allah’ın gönlüne sığdığı sırlı bir var- özgürlük, ilim adına yitik hazineyi arama hakkı, lıktır. Davud el-Kayserî, Molla Fenarî, Süleyman aklın ibadeti ve ahlakî sorumluluğu olarak gör- Çelebi, Kemalpaşazade, Taşköprizade gibi isimle- müştür. Bu bakış açısına göre İslâm düşüncesi, rin düşüncelerinde insan, Allah’ın yarattığı en aziz muhtelif ilim dallarını ortaya koyarken hem kendi varlıktır. Dolayısıyla hukuk, siyaset, ticaret, sanat, iç dinamikleri hem dışarıdan gelen eleştirileri dik- ahlak hep bunu hatırda tutarak şekillenmiştir. kate alarak kendine özgü bir ilim sistemi ve dünya Hâlbuki Batı düşüncesinde, ana hatları itibarıyla, görüşü inşa etmiştir. Descartes sonrası insan, artık doğanın bir varlığı Sözü edilen anlayışın teşekkülü, miladi yedi olarak görülmeye başlanacak, organizmacı bakış ila on birinci yüzyıllar arasında oldukça hızlı ve açısı yerini mekanikçi bir bakışa bırakacaktır. İn- geniş şekilde olmuştur. Sonraki asırlarda mezkûr sana özgü hukuk, siyaset, sanat ve diğer konular oluşum şu ya da bu şekilde hep devam edegel- da buna göre şekil alacaktır. Ki bugünkü gidişat, miştir. Şu kadar var ki, on dokuzuncu asırda evrimci bir bakışla bu minval üzeredir denilebilir. Batı medeniyetinin, diğer medeniyet sistemlerine Dikkat edilmesi gereken şey, mağlupların ga- meydan okuyucu şekilde tezahür etmesi, kaçınıl- lipleri taklit ettiği gerçeğinin bilincinde olarak psi- maz olarak İslâm düşüncesini ve onun en ileri se- kolojik açıdan aşağılık psikolojisine düşmemek- viyede temsilcisi konumunda bulunan Osmanlı’yı tir. Düşüldüğü takdirde, taklit etmek ve peşinden etkilemiştir. Sorun iç dinamiklerle çözüme kavuş- ötekini takip etmek beraberinde gelir. Bu da kişi- turulmaya çalışılsa da belli ölçüde Batı medeni- nin kabul edegeldiği sistemden uzaklaşmasını ve yetinden yardım alınmaya çalışılmıştır. Batı’dan hatta ona yabancılaşmasını (anomi) beraberinde mühendis-hocaların getirilmesi, oraya talebelerin getirir.

Umran • Mart 2020 KRİTİK Batılılaşmanın Mekânları

Batılılaşmanın Mekânları Batılılaşma Sürecinin Önemli Mekânı Olarak Beyoğlu

Türkiye’nin batılılaşma sürecinde ve serüveninde genel olarak İstanbul, özel olarak da Beyoğlu bir model, bir değişim mekânı, çok daha önemlisi de inşa edilecekler için adeta bir ‘beşik’ işlevi görmüştür. Zira batılılaşmanın tohumları bu mekânlarda yeşerip oradan da değişime açık zihinlere, düşüncelere, inançlara, ahlaki değerlere akmış ve meyvelerini de bireysel görünümlerde, bireysel ve toplumsal hayatlarda vermiştir. Dolayısıyla İstanbul’a ve Beyoğlu’na atıfta bulunmadan Türkiye’nin batılılaşma sürecini ve serüvenini yazmak mümkün değildir.

Celalettin VATANDAŞ

bür tarafta neler oluyor bil- odur. Bireysel özelliklerden top- Ö miyorsunuz! Garp medeni- lumsal özelliklere, zihniyetten yetinin bütün lağımı öbür tara- hayat tarzına, tutum ve davra- 50 fa boşandı. Bir parça temizliğe nışlardan inanç ve anlayışlara, düşkün, titiz bir adam için orada görünümlerden hayat tarzlarına bir dakika soluk almağa imkân kadar batılılaşma sürecinde ya- kalmadı. Siz bilmiyorsunuz, asıl şanmış, gerçekleşmiş, gözlen- işgal, asıl istila öbür tarafta oldu. miş her şey diğer şehirlerden Düşman çamurlu çizmeleriyle bizim evlerimize kadar girdi, ne önce İstanbul’da, İstanbul’un diyorum -bizim yataklarımıza ve diğer şehirlerin tüm semt- kadar-. Kızlarımızı, karılarımızı lerinden önce Beyoğlu’nda ve dudak yüzü görmemiş sevgi- oluşmuş ve görülmüştür. Batı- lilerimizi ellerimizden aldılar ve lılaşma sürecine dâhil olmak is- onlara gözümüzün önünde is- teyen Türkiye’nin diğer şehirleri tediklerini yaptırdılar ve kızı kızla, erkeği erkekle İstanbul’u, diğer semtler ise Beyoğlu’nu kendile- kızıştırdılar ve bütün tabiî zevklere tabiî olmayan rine model almışlardır. Böyle olunca, Türkiye ile zevklerin zehrini, ıstırabını, azabını kattılar. Her ilgili olmak üzere, İstanbul’u ve/veya Beyoğlu’nu birimizi bir ayrı çırpınışla oynatmağa başladılar. dikkate almadan anlatılmış veya yazılmış bir Ba- Hâlbuki sizin yalnız sokaklarınızda dolaşabiliyor- tılılaşma Tarihi, insanıyla, mekânıyla somut ger- lar. Sizin evleriniz sarılmış kalelerdir. Fakat henüz çeklerden son derece soyutlanmış bir batılılaşma zapt olunmamıştır. Öbür taraftakilerin ise hepsi tarihi olacaktır. Hatta o, Türkiye’nin batılılaşma birer birer düştü... tarihi değil; tarihte, toplumlarda, ülkelerde ve coğ- (Yakup Kadri, Sodom ve Gomore) rafyada herhangi bir somut karşılığı olmayan bir Türkiye’nin batılılaşma sürecinde ve serüve- anlatıdan başka bir şey olmayacaktır. Hem batılı- ninde diğer şehirlere göre İstanbul’un yeri ve rolü laşma sürecine dâhil olmuş her ülkedeki ve yerde- ne ise, İstanbul’un ve hatta tüm şehirlerin diğer ki değişim sürecine benzeyecek ve hem de hiçbiri- semtlerine oranla Beyoğlu’nun yeri ve rolü de ne benzemeyecektir.

Umran • Mart 2020 Batılılaşmanın Mekânları Batılılaşma Sürecinde İstanbul ve Beyoğlu sürekli can ve mal veren Müslüman kesim oluştu- ruyordu. Bunların en büyük beklentisini, binlerce Türkiye’nin batılılaşma sürecinde ve serüve- kilometre uzaklıktaki savaş alanlarında ülkelerini, ninde genel olarak İstanbul, özel olarak da Be- namuslarını, dinlerini savunan çocuklarından iyi yoğlu bir model, bir değişim mekânı, çok daha bir haber almak ve akşam yatağa tok karınla gir- önemlisi de inşa edilecekler için adeta bir ‘beşik’ mek oluşturuyordu. Yaşamak için yiyor, örtünmek işlevi görmüştür. Zira batılılaşmanın tohumları için giyiniyorlardı. Eğlence nerdeyse bilmedikleri bu mekânlarda yeşerip oradan da değişime açık bir şeydi; zira hayatın ve ülkenin bütün yükleri zihinlere, düşüncelere, inançlara, ahlaki değerlere omuzlarındaydı. İşsizlik, açlık, akmış ve meyvelerini de birey- hastalık, gurbetteki yakınlar- sel görünümlerde, bireysel ve dan gelecek haber beklentileri toplumsal hayatlarda vermiş- Tanzimat Fermanı’nın ve kaygıları içerisinde eğer eğ- tir. Dolayısıyla İstanbul’a ve oluşturduğu ortamda lenebilirlerse oğullarının sün- Beyoğlu’na atıfta bulunmadan yabancıların etkisinin netinde, oğul ve kızlarının dü- Türkiye’nin batılılaşma sürecini ğününde eğlenirlerdi. ve serüvenini yazmak mümkün iyice yoğunlaşması, değildir. Osmanlı toplumunda Görünüm ve Hayat Tarzı Türkiye’nin batılılaşma sü- başta Levantenler olmak recinde ve serüveninde Beyoğ- üzere gayrimüslimlerin Haliç’in öteki yakasındaki lu (Pera) otelleri demek Beyoğ- ve genel olarak dünyayı ise yemek için yaşa- lu demektir; Beyoğlu demek Avrupa’nın etkisinin yanlar, karşı cins tarafından İstanbul demektir; İstanbul daha öncesiyle beğenilmek için giyinenler, ne demek ise Türkiye demektir. kıyaslanamayacak Türk’ün ve ne de Fransız’ın tam Ayrıca coğrafi bir değişiklikle ölçüde artmasına yol anlayamadığı karma bir dille Ankara Palas ve biraz da Kar- konuşanlar, farklı mekânlardaki piç lokantasından bahsetmek açmıştı. Beyoğlu ise eğlencelerin hepsine birden ka- istiyoruz; zira bunlar Beyoğlu bütün bunların odağıydı. tılamamanın acısıyla kıvranan- 51 otellerinin Ankara’daki izdü- Türkiye, Beyoğlu lar, dans etmeyi medenilik işa- şümleri olarak Türkiye’nin ba- üzerinden batılılaşıyordu. reti kabul edenler, eşlerinden tılılaşma tarihinde değişim ve Beyoğlu, batılılaşmanın başka bir de metresleri olanlar inşa mekânları işlevini başarıyla laboratuvarı gibiydi. veya yeni metres edinme hayal- yerine getirmiş mekânlardır. Yüzyılın başından leri kuranlar, uğruna bol para Osmanlının son zamanla- itibaren her şey hızla harcayacak sevgili veya ken- rında iki İstanbul vardı. Ha- değişmeye başladı. disini yalılarda yaşatacak koca liç bu iki İstanbul’u birbirin- adayları arayanlar… oluşturu- den ayrıdan doğal bir sınırdı. yordu. Bunların ‘vatan’, ‘dev- Haliç’in bir yakasında bir İstan- let’, ‘millet’, ‘din’ gibi bir dert- bul, diğer yakasında bambaşka bir İstanbul vardı. leri ve ölçüleri yoktu. İçinde yaşadıkları ülkenin Haliç’in o yakası ile bu yakasındaki İstanbul insa- gerçekleriyle de bir ilgileri yoktu. Bu dünyanın nıyla, insanlarının zihniyet ve inançlarıyla, görü- mensupları Levantenler, Rumlar, Ermeniler, Yahu- nüm ve eğlence tarzlarıyla, umut ve hayalleriyle, diler, Ecnebiler ve anne ve babaları öbür yakada korku ve endişeleriyle, hayat tarzlarıyla birbirin- yaşayanlardı. Özellikle bu sonuncuların durumu den tamamen farklıydı. Birinin merkezini Fatih çok karmaşıktı; bunlar ne bu yakada ne de öbür (belki bir o kadar da Eyüp ve Süleymaniye), di- yakada tam kabul görüyorlardı. Ne buradakiler ve ğerinin merkezini ise o günkü ismiyle Pera (‘Pera’, ne de öbür taraftakiler kendilerine bir kıymet ve- Rumcada ‘öteki’, ‘karşı yaka’, ‘öte yan’ anlamlarına riyorlardı. Bu sebeple bunların en büyük arzuları gelmektedir), Cumhuriyet dönemindeki ismiyle bu yakanın doğal mensubu muamelesi görmekti. de Beyoğlu oluşturuyordu. Ancak bir türlü bu yakaya tam aidiyet sağlayamı- Bu iki ayrı dünyadan birisinin ahalisini, oldum yorlar; sağlayanlar ise itibar görmüyordu. Bu yaka- olası ‘yedi düvele karşı’ mücadele eden, neredeyse dakilerin ortak bir özelliği vardı. Bunlar, her şeyi gözünü savaş meydanlarında açıp savaş meydanla- ile ‘Avrupai’ olma sevdasına sahip kimselerdi. Bu- rında kapayan, ülkesinin ve devletin geleceği için rası, binalarıyla ve insanlarıyla Avrupai olan veya

Umran • Mart 2020 KRİTİK Batılılaşmanın Mekânları olmaya çalışan bir dünyaydı. Öbür tarafta hemen için idealleştirildiler. Bu bakımdan da Türkiye’nin hiç olmayan oteller, tiyatrolar, mağazalar, restoran- sosyal tarihinde önemli bir konuma sahip oldular. lar bu dünyanın değişmeyen unsurlarıydı. Çokça gazino, bar ve randevuevi vardı. Hayat bunların Asri Zamanların Nabzı etrafında şekilleniyordu. Burası, ortak özellikleri Osmanlının son yüzyılındaki Beyoğlu Levan- ‘Avrupalı olmak’ şeklinde tanımlanabilecek çok tenleri arasında Fransız ve İtalyanlar Latin grubu- farklı etnikten, kültürden insanların yaşadığı bir nu temsilen başı çekiyorlardı. Onları İngiliz, Avus- dünyaydı. Çünkü çekirdeği böyleydi. Öyle ki ne- turya ve Almanlardan oluşan Anglo Germen grubu redeyse iki asır önceki (1717 yılı) hâlini görmüş takip ediyordu. Bunlar, müzikten sahne sanatları- olan İngiliz yazar Lady Montaqu, burasını ‘Babil na, resimden edebiyata, gazetecilikten fotoğraf- Kulesine’ benzetmiş ve birbirinin dilini bilmeyen- çılığa ve hatta bazı bilim dallarındaki çalışmalara lerin dünyası olarak resmetmişti. Daha o zaman- varıncaya kadar batılılaşma sürecinin gereği olan lar Türkçe, Rumca, Yahudice, Ermenice, Arapça, tüm değişim ve inşa faaliyetlerinin pasif model- Acemce, Rusça, İslavca, İtalyanca, Ulahça, Alman- leri veya aktif aktörleri durumundaydılar. Bunda ca, Felemenkçe, Fransızca, İngilizce ve Macarca demografik oranlarının etkisi de büyüktü. Zira burada kolaylıkla işitilebilecek dillerdi. İnsanlar sayıca gittikçe çoğalmışlardı. Bu bakımdan şeh- birbirlerinin dillerini bilmediklerinden çoğunluk- rin son birkaç on yılındaki nüfusunda gerçekle- 1 la el kol hareketleriyle anlaşıyorlardı . Artık öyle şen değişime bakmak fazlasıyla yetecektir. Şehrin değildi. Artık insanlar büyük oranda birbirleriy- 1844’teki nüfusu 391 bin idi. Ancak yaklaşık kırk le konuşabiliyor ve anlaşabiliyorlardı. Bazıları ise yıl sonra, 1886 yılında 851 bine çıkmıştır. Artışta karma dillerle konuşuyor ve anlaşıyordu. Bu kar- Avrupa’dan gelenler önemli bir faktördü. Belirtilen ma dili konuşanların çoğu ise anne-babaları öbür 50-60 yıllık zaman aralığında İstanbul’a yerleşen yakada oturanların çocuklarıydı. Burası, her şeyi Avrupa kökenlilerin sayısı kabaca 100 bin olarak ile Avrupai olmak çabası taşıyanlara göre ‘tam bir ifade edilebilir. Bu nüfusun yarısını Rum, Erme- Avrupa kenti’ idi. Piyer Loti’ye göre ‘Hıristiyanların ni, Yahudi ve Levantenler oluşturuyordu. Beyoğlu 52 beldesi’2, Gérard de Nerval’a göre ise bir ‘Avrupa- bölgesi için bu oran %80’lere ulaşıyordu.5 lılar beldesi’ idi3. Claude Farrère ise bu tanımla- XIX. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’dan gelen malara büyük oranda katılmakla birlikte, niteliğe tiyatro, sirk, müzikal kumpanyalarının kalabalık ilişkin bir tanımlama yaparak, mensupları ağırlıkla gösterilerini sergileyeceği adres Beyoğlu’ydu. Özel- ‘Hıristiyan Rum ve Ermeni’ olan bu bölge insan- likle akşamları hemen her otelden, büyük resto- larının ‘Doğu’nun sefil, pis Hıristiyanlığını çok iyi randan ve cafelerden müzik seslerinin sokaklara temsil eder’ kimseler olduklarını belirtmiştir.4 taştığı bir yerdi Beyoğlu. Bu dönem, aynı zaman- Beyoğlu’nda egemen olan görünümün ve ha- da büyük otellerin, eğlence merkezlerinin, kâgir yat tarzının belirleyicileri daha çok Levantenlerdi. apartmanların, Bonmarche’lerin, bar, balo, pastane Zira bunlar köken olarak Avrupalıydılar. Bunlar gibi eğlence mekânlarının, lüks restoranların, ga- batılılaşma sevdasına tutulmuş ‘yerli unsurlar’ de- zete bürolarının, kitabevlerinin ortaya çıkıp hızla ğil, ‘yerli unsurların’ batılılaşarak kendileri gibi yaygınlaştığı ve birbiriyle yarıştığı bir dünya idi. olmayı hayal ettikleri model kimselerdi. Zira Av- Sokakları, birkaç saatlik zevk için birbirini gözet- rupalı oldukları için her şeyleri ile doğal bir şekil- leyen veya kur yapan kadın ve erkeklerin koşuş- de Avrupalıydılar. Levantenler, sosyal hayatlarında turduğu, metresliğe aday kadınların paralı erkek Avrupaî tarzı yansıtmaktaydı ve batılılaşma süre- avına çıktığı, fahişelerin müşteri beklediği, her cinde, batılı bireyin somut örneğini temsil ettikleri adımda sarhoş kusmuklarına rast gelinen, tefeci- lerin ‘ocağına incir ağacı’ dikeceği bir çaresiz bek- 1 Lady Montaqu, Türkiye Mektupları, (Çev: Aysel Kurutluoğlu), Tercüman Yayınları, 1974, s. 121. lediği, harcamakla bitiremeyeceği kadar çok parası 2 Pierre Loti, Aziyade, Engin Yayıncılık, İstanbul, 2000; Bezgin olanların son derece pahalı mağazalarda günlerini Kadınlar, Elips, Ankara, 2007, s. 62. geçirdiği bir dünya idi. Sabahın erken saatlerinden 3 Bkz. Nerval, De Gerard, Muhteşem İstanbul, (Çev. Refik gecenin kör noktasına uzanan zaman aralığında Özdek), Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 1974. 4 Claude Farrere, L’homme qui assassina, Société d’Editions, yabancıların, Levantenlerin, azınlıkların, oluşma Littéraires et Artistiques, Paris, 1939, s. 16’dan nakleden devresinin başlangıcındaki yeni yerli burjuvazinin Hüseyin Yaşar, 19. Yüzyıl Fransızca ve Türkçe Kurgusal Eserler ile Edebi Hatıralarda İstanbul, Dicle Üniversitesi, 5 Onur İnal, Pera’dan Beyoğlu’na, Sistem Yayıncılık, İstanbul, Doktora Tezi, Diyarbakır, 2009, s.58. 2006, s.11.

Umran • Mart 2020 Batılılaşmanın Mekânları temsilcilerinin şık giysileri, zarif davranışları, alışverişlerinin kanıtı paketleri ile yürüdükleri, oturdukları, çay veya kahve içtikleri, müzik din- ledikleri bir yerdi. Babil kargaşasını tazeleyen on- larca dilden binlerce sözcüğü havaya savurulduğu bir dünya idi. Asri Zamanlar’ın nabzı, çökmeye hazırlanan bir imparatorluğun Lut’u, Sodom’u, Ninova’sı idi.6 Ve dönemin pek çok yazarının tanı- mıyla7 burası ‘Sark’ın Garbı idi. Tanzimat Fermanı’nın oluşturduğu ortamda yabancıların etkisinin iyice yoğunlaşması, Os- manlı toplumunda başta Levantenler olmak üzere gayrimüslimlerin ve genel olarak Avrupa’nın et- kisinin daha öncesiyle kıyaslanamayacak ölçüde artmasına yol açmıştı. Beyoğlu ise bütün bunla- Beyoğlu iki büyük yangını takiben, adeta çağın rın odağıydı. Türkiye, Beyoğlu üzerinden batılı- öne çıkan mimarlarının ‘showroom’una dönüş- laşıyordu. Beyoğlu, batılılaşmanın laboratuvarı müştür. Özellikle 1871 sonrasında Cadde-i Kebir gibiydi. Yüzyılın başından itibaren her şey hızla (İstiklal Caddesi) üzerinde açılan lokanta, kahve- değişmeye başladı. Sadece insanlar değil, binalar- hane ve gazino sayısında hızlı bir artış olmuştur. da değişiyordu. Binalar insanları, insanlar binaları Cafe Riche, Cafe Tortoni, Cafe Flamm ve Cafe değiştiriyordu. Bu arada hiç beklenmedik bir şey Valaury yeni açılan ve Beyoğlu müdavimlerinin gerçekleşti. 1830 yılında büyük bir yangın çıktı ve sevdiği yerler hâline gelmiştir. 1873 yılında Galata Beyoğlu’nun önemli bir kısmı yanıp kül oldu. Böl- ile Beyoğlu arasında Tünel açılmış ve bu, bölgeyi ge fiziki açından yeniden dizayn edilmeye başlan- daha da ilgi merkezi hâline getirmiştir. Sultan bile dı. 1860-64 yılları arasında Galata ile Beyoğlu’nu yeni sarayını Beyoğlu’na yakın olan bölgeye (Dol- 53 ayıran surlar yerle bir edildi. Mekân birleştirilip, mabahçe) inşa ettirmiş ve orada ikamet etmeye büyütüldü. Ayaspaşa ve Tepebaşı mezarlıkları kal- başlamıştır. Özellikle kış akşamları, çoğu zaman dırılarak yeni binalar inşa edildi. Caddeler açıldı. da habersizce, Beyoğlu’na gitmiş ve Türkiye’nin Art Nouveau’nun zarif örnekleri, neoklasik süs- Avrupaileşen yüzünü seyretmiştir. lemenin eşsiz eserleri, cadde boyunca sıralandı. Büyük oteller, konsolosluklar, okullar, iş hanları Avrupai Olma Telaş ve Çabası her taraftan yükselmeye başladı. 1867 tarihinden Avrupai olma telaş ve çabasındaki Türkiye’nin itibaren yabancılara konut edinme hakkının tanın- en Avrupai mekânı olan Beyoğlu halkı için kış ay- ması değişimi daha da hızlandırdı. Gerçekleştirilen ları tiyatro, konser gösterilerine gitmek, yemekli yasal düzenlemeyle gayrimüslimlerin yapacağı bi- eğlencelere ve balolara katılmak demekti. Bölge- naların kat sayısı, genişliği gibi sınırlamalar kaldı- deki tiyatrolar, sahnelerini genellikle Ekim ayı rıldı. 1830 yılındaki büyük yangını takiben hızla ortalarında açıyor ve faaliyetlerini yaz sezonunun değişen Beyoğlu, ikinci felaketi (belki de büyük başlangıcına kadar sürdürüyorlardı. Yaz aylarında şansı) 1871 yılında yaşadı. Çok büyük bir yangın tiyatroların tatile girmesinden sonra, yerini sirk çıktı. 3000’den fazla bina yanarak yok oldu. Böy- gösterileri alıyordu. Ayrıca ‘Beyoğlu eğlenceleri’ lece yeni zenginlere, yeni imkânlarıyla, bu boşalan arasında konserler daimi ön plandaydı. Başta kar- arsalar üzerinde yeni şık konaklar yaptırma fırsatı naval olmak üzere, çeşitli bayram eğlenceleri de doğdu. Dolayısıyla takip eden zamandaki Beyoğlu, Beyoğlu’nun vazgeçemediği faaliyetlerdendi.9 Her az sayıda istisnalar dışında, 1871 sonrasında oluş- fırsatta elçiliklerin veya azınlık gruplarının yardım 8 muş Beyoğlu’dur. dernekleri yararına verilen balolar, Avrupa’daki ör- 6 Enis Batur, Üç Beyoğlu, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2006, neklerini aratmayacak kadar büyük ve şenlikliydi. s.10. Sabah saatlerine kadar süren bu eğlencelerde, yeni 7 İsmail Güzelsoy, İstanbul’un Gezi Rehberi, Alfa Yayınları, 2009, s.22. 9 N. Sakaoğlu, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Türkiye 8 Murat Belge, İstanbul Gezi Rehberi, İletişim Yayınları, 2008, Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, s.265. 1994, Cilt:2, s.214.

Umran • Mart 2020 KRİTİK Batılılaşmanın Mekânları dans müzikleri eşliğinde, büyük bir coşkuyla ve bahisle ‘bu insanların vakitlerini birahanelerde, yorulma bilmez bir arzuyla danslar ediliyordu.10 iğrenç batakhanelerde veya Beyoğlu’nun yüksek Çok sayıdaki tiyatro, konser salonu ve ca- zarafet muhitlerinde poker masalarında öldürdük- fe-chantant insanların akın ettikleri yerlerdi. Bu lerini’13 ifade etmiştir. Bu bağlamda Ünlü Fransız mekânların bir kısmı içinde üstü açık tiyatrosu, or- araştırmacı Alain Quella Villéger’in tanıklığı da kestrası ve restoranı bulunan bahçeler hâlindeydi kıymetlidir. Villéger, Beyoğlu’nda gerçekleşen sos- ve faaliyetler yazın gerçekleştiriliyordu. Diğer bir yal faaliyetleri ‘Avrupa’dan gelen tiyatro turneleri kısmı ise kışlık olup, kapalı salonlar şeklindeydi.11 ve operetlerinin izlenmesi, Tokatlıyan da çorba Yazlık bahçeler içinde en büyükleri ve en çok rağ- içilmesi, birahanelerde bira içilmesi veya sadece bet edilenleri ise Grand-Champ (Taksim) ve Petit- kadınların bulunduğu çapkınlık evlerine gidilme- Champ (Tepebaşı) bahçeleriydi. si’14 şeklinde açıklamıştır. Bunlara büyükelçilikler- Beyoğlu halkı karnaval mevsimleri başta ol- de, düzenlenen Paris tarzı balolar ve eğlenceleri mak üzere eğlence yerlerine çok fazla ilgi göste- de eklemek gerekmektedir. Zira ‘Beyoğlu’ dedi rirdi. Zaten onlara göre ‘eğlence’ demek ‘hayat’ mi akla ilk gelen şeylerden birisi balolardır. Dola- demekti. Karnavallar ise eğlencelerin önemli bir sıyla roman kahramanlarının her fırsatta balolara kısmını oluşturuyordu. Karnaval mevsimi kutla- gitmeleri bir tesadüf değildir. Baloların düzenlen- maları Ocak ayına rastlıyordu. Karnaval mevsimi diği, Beyoğlu’nun ‘seçkin’ ailelerinin toplandığı boyunca hemen her yerde balolar organize edili- mekânların başında ise Union Française ve Pera yordu. Her balo Beyoğlu halkı için başlı başına bir Palas gelmekteydi. olaydı. Her cemaatin kendi elçiliği himayesinde baloları oluyordu: Rum, Ermeni, Musevi ve İtal- Beyoğlu’ndaki Egemen Kültür yan baloları önceden afişlerle bildiriliyor, ayrıca Beyoğlu’nda daha çok eğlenilirdi, ancak sade- gazetelerde de ilanları çıkıyordu. Beyoğlu halkının ce eğlenilmezdi. Aynı zamanda alışveriş yapılırdı. önemli bir kısmını oluşturan ‘ecnebiler’ bu şekilde Avrupa’nın en lüks ürünlerinin satıldığı en lüks kendi elçileriyle de yakınlaşma fırsatı buluyorlar- ve pahalı mağazalar buradaydı. Bu mekânların en dı. Burada, başlarında kırmızı fesleriyle genç Türk 54 önemlileri Bazar Alman ve Bonmarché mağazala- erkeklerine rastlanılsa da yanlarında eşleri olmu- rıydı. Bu mağazalar ve diğer mekânlar o kadar ilgi yordu. Karnavalın son haftasında ise tüm Beyoğ- merkeziydiler ki, birçok kişi ve özellikle de zen- lu, Kalyoncu Kulluk’ta bir araya geliyor, dini koro ginler veya zenginlere özenenler için Beyoğlu’na elemanları ve ilahiler söylüyorlardı. Ayrıca geceleri gitmek demek, bu mağazalara gitmek demekti. Beyoğlu Caddesi’nde bazı meraklı taşralı Türkle- Böyle olduğu için dönemin romanlarının kahra- rin hayret dolu bakışları altında takma burun ve manları günlerini hep bu mağazalarda geçirecek- sakallarıyla sahte asilzadelerin kesintisiz geçidi lerdir. Ayrıca dönemin pek çok yazarı, bu mağaza- sürerdi.12 Tüm bunlara tanıklık açısından Piyer ların isimlerine ve özelliklerine özellikle romanları Loti’nin, Bezgin Kadınlar romanında dile getir- üzerinden tanıklık etmekten pek hoşlanacaklardır. dikleri önemlidir. Loti, Beyoğlu insanlarından söz Örneğin Halit Ziya’nın Nesl-i Ahir romanında ederken ‘Avrupa şehri’ dediği bu semtin insanla- mekân olarak kullanılan mağaza veya pastanele- rını boş, miskin ve hayalsiz bulmuştur. Gece ha- rin isimleri, Beyoğlu’ndaki egemen kültüre tanık- yatının hareketli olduğu bu yerin insanlarını ‘her lık eder mahiyettedir. Romanda sıklıkla ismi ge- ırktan tatlı su Frenkleri ve heyhat Parisli yahut da çen mağazalar ve diğer bazı mekânlar şunlardır: takribi olarak Parisli kıyafetlerinden dolayı nefis- Splendid Kafe, Haçopulo, Pigmalyon, Margarit, lerini gıptaya layık bir medeniyet derecesine eriş- Karlman, Ruvayyal Palas… Ancak tüm mağazalar miş sanan’ kimseler olarak nitelemiş ve bunların içerisinde bir tanesinin yeri her zaman çok ayrıydı. arasında ‘bazı genç Türklerin’ de bulunduğundan Bu, Bonmarché isimli mağazadır. 10 Seza Durudoğan, XIX. Yüzyılda Beyoğlu/Beyoğlu’nun Yazarlar, romanlarında Bonmarché’den bah- Ekonomik, Kültürel ve Politik Yapısının Mimariye Etkileri, setmezlerse bir şeyler eksik kalmış gibi hisset- İTÜ- FBE, Doktora Tezi, İstanbul, 1998, s.63-64. 11 Seza Durudoğan, XIX. Yüzyılda Beyoğlu/Beyoğlu’nun tiklerinden olacak, kahramanlarını muhakkak Ekonomik, Kültürel ve Politik Yapısının Mimariye Etkileri, hiç değilse bir kez Bonmarché’ye uğratmışlardır. s.64. 12 B. Bareilles, Constantinople, Ses Cites Franques et Levantines 13 Pierre Loti, Bezgin Kadınlar, s. 137. (Beyoğlu-Galata-Banliues), Editions Bossard, Paris, 1918, 14 Alain Quella Villéger, Pierre Loti: Gezegen Seyyahı, (Çev: s.105-107. Aysel Bora), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002, s.86

Umran • Mart 2020 Batılılaşmanın Mekânları Roman kahramanları, genellikle hem özel gün- ahlaksızlık ve kabalık Rumların veya Ermenilerin lerde sevdiklerine güzel hediyeler satın almak, değil, Beyoğlu’nda olmanın getirdiği bir özellikti. hem de vitrinleri seyretmek amacıyla muhakkak Loti’nin söz ettiği Rumlara ait genelevler Claude İstiklal Caddesindeki bu mağazaya gelirlerdi. Ba- Farrère’in eserinde de özel bir yere sahiptir. Çün- zıları ise ülke olarak böyle bir mağazaya sahip ol- kü bunlar Beyoğlu’nun önemli mekânlarıydı. Hat- manın gururunu taşırdı. Bunlardan Ahmet Rasim, ta bazen Beyoğlu’nun kültürel kimliğinin önemli Bonmarché’nin benzerinin Paris’te bulunduğunu unsuru olan fuhuş açısından bu genelevler yetersiz dile getirdikten sonra, iki mağazayı karşılaştır- kaldığından, Farrère’nin de belirttiği gibi fuhuş, ma ihtiyacı hissedecektir. İstiklal Caddesindeki Rumların evlerine kadar inmişti. Farrère, bu du- Bonmarché’den memnundur, ancak Paris’teki gibi ruma L’homme qui assassina romanında özel bir olmak için kat edilecek mesafe vardır. Zira Paris’te yer ayırmıştır. Romanın kahramanı, arkadaşları karşılaştığı Bonmarché mağazasının Beyoğlu İngiliz Sör Archibald Falkland’ın ve Rus diplomat Bonmarché’sinden daha düzenli ve ürün çeşitliliği Cernuwicz’in ısrarıyla Linardi sokağında bulunan bakımından daha zengin olduğunu yazmıştır.15 Rum evini ziyaret eder. Cernuwicz, bu evde mini Beyoğlu, İstanbul’dadır ancak yaşanan hayat- etekli, okulu yeni terk etmiş küçük bir kızla oyna- larla, istek ve arzularla, sahip olunan imkânlarla şırken kapı aralanır ve evin Rum olan kadın sahibi, bambaşka bir yerdedir. Hatta tüm Osmanlı ülke- bu sefer Sör Archibald için ‘yeterince güzel, ince, sinde değildir. Zira dünya savaşı farklı cephelerde boyu posu yerinde, sarışın ve beyaz tenli’ bir kız bütün şiddetiyle devam ederken Beyoğlu’nda eşi görülmemiş zevk ve sefahat hüküm sürmektedir. getirir. Kendisinin burada bulunan kızlarla cinsel Fransa, Almanya, Avusturya ve Romanya’dan bu- ilişkiye girip girmediğine dair sır vermeyen Fran- radaki eğlence yerlerine akın akın bar artistleri sız Mareşal, burada bulunan kızların görünüşte getirilir ve bunların eşliğinde sabahlara kadar sü- profesyonel zorunluluktan bulunmaktan hüzün- ren eğlenceler tertip edilir. ‘Türk İstanbul’ savaşın lü olduklarını gözlemler ve katlanmaktan başka olumsuz şartları yüzünden süpürge tohumu karış- çaresi olmayan fahişeliği görmenin güzel bir şey tırılmış ekmeği zor bulurken, Beyoğlu’nda hiçbir olmadığını ekler.18 55 gıda maddesinin sıkıntısı çekilmez. Bu durum bazı Fuhuş, Beyoğlu’nun en önemli parçasıydı. XIX. yazarları rahatsız eder. Yahya Kemal bunlardan bi- yüzyılın ortası ise oldukça önemli bir eşikti. Kırım risidir. 1922 yılında Tevhid-i Efkâr’da çıkan “Ezan- Savaşından sonra son derece hızlı bir ahlâkî çökün- sız Semtler” adlı yazısında, Beyoğlu, Şişli, Kadıköy tü başlamış ve fuhuş Beyoğlu’nun en önemli özel- ve Nişantaşı gibi semtlerde doğan ‘Türk çocukları- likleri arasında yer almıştır. Fuhşun, Beyoğlu’na nı’ ilerde bekleyen kimlik ve kişilik probleminden sistemli bir şekilde yerleşmesi bu savaştan sonra ol- bahsedecektir. Yahya Kemal’e göre, burada doğan muştur. 1855 yılından sonra Yeniçarşı Caddesi ile ve alafranga terbiye ile yetişen ‘Türk çocukları’, Çiçekçi sokağında Rumlar ve Ermeniler tarafından ezan sesi işitmediği için ‘Müslümanlığın çocuk- işletilen genelevler açılmıştır. Galatasaray Sultani- luk rüyasını’ görememektedirler. Buralarda doğan sine yakınlığı sebebiyle daha sonra buradan kaldı- ‘Türk çocukları’, ‘bizi bir millet hâlinde ayakta tu- rılan genelevler, Abanoz Sokağına nakledilecektir. tan dini değerleri öğrenmedikçe, Türklük şuuruna Aynı yıllarda ‘Baloz’ adı verilen, işsiz güçsüz ayak 16 erişemeyeceklerdir.’ takımının müdavimi olduğu sefahat yerleri de yine Demografik açıdan kozmopolit Beyoğlu’nun bu devirde açılmaya başlamıştır. Yaşı ilerleyen ve en önemli ‘yerli’ demografik unsuru Rumlar ve eski güzelliği kaybolan fahişeler tarafından çalıştı- Ermenilerdi. Ancak bunlar, Osmanlı ülkesindeki rılan bu gibi yerler kısa zamanda Beyoğlu’nun her diğer Rumlardan ve Ermenilerden çok farklıydılar. tarafına yayılmıştır. XX. yüzyılın ilk çeyreğinde ise Piyer Loti, Rumlar bağlamında bu duruma şöyle Beyoğlu’nun fuhuşla ilişkisi daha da kuvvetlenmiş, tanıklık etmiştir: ‘İğrenç Rum halkı kalabalık küt- hatta fuhuş belirli mekânların faaliyeti olmaktan leler hâlinde her yana saldırıyordu. Bütün genelev çıkıp tüm Beyoğlu’nun neredeyse her binasının ve sokaklarından, bütün kahvelerden, bütün mey- her sokağının faaliyeti hâline gelmiştir. Bu değişi- hanelerden halk çıkıyordu.’17 Anlaşıldığı üzere bu min baş aktörleri ise Beyaz Ruslardır. 15 Ahmet Rasim, Şehir Mektupları, s. 6-7. 16 Yahya Kemal Beyatlı, “Ezansız Semtler”, Tevhid-i Efkâr, 23 Nisan 1922. 18 Claude Farrère, L’homme qui Assassina, Société d’Editions, 17 Pierre Loti, Aziyade, s. 111. Littéraires et Artistiques, s.160-161

Umran • Mart 2020 KRİTİK Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîri’nin Türkçe Tercemesi

Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîri’nin Türkçe Tercemesi

Hüseyin Kâzım, İslami ilimlere vakıf olmayanların da Kur’ân’ı anlama çabası içine girmelerini istemektedir. Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîri’nin Türkçe Tercemesi, bu yaklaşıma uygun bir malzeme olmuştur; çünkü okur, onda tefsir alanındaki önemli eserlerden damıtılmış anlamları görebilmektedir.

Murat KAYACAN

üseyin Kâzım Kadri (1870- (1860-1941) bu esere karşı tu- H 1934) başkanlığında bir heyet tumu ne olmuştur? Eserde neshe tarafından kaleme alınan Nûrü’l- bakış nasıldır? Yararlanılan tefsir Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin kaynaklarının çerçevesinin dışı- 56 Türkçe Tercemesi1 adlı eser Ömer na çıkılmış mıdır? Eserde tercih Mahir Alper tarafından hazırlan- edilen yöntem ve üslup nasıl- dı ve Vadi Yayınları, eseri okuyu- dır? Akif’in mealiyle karşılaştı- cuyla buluşturdu. Kitapla ilgili rıldığında bu eserin kullandığı Yasin Aktay, Yeni Şafak gazete- dil nasıldır? İslami ilimlere vâkıf sinde “Cumhuriyet Döneminde olmayanların, bu eksiklikleri ne- Kur’ân Tercümelerine Dair” ve deniyle ayetlerin anlamına ilgisiz “Kur’ân Tercümesinde Mükem- kalmaları uygun mudur? Hüse- mellik Beklentisi” adlı sosyolojik yin Kâzım’a göre tefsir ilminde açıdan iki yazı kaleme aldı. Biz hadislerin yeri nedir ve bunu na- ise söz konusu eseri, kitabın baş sıl gerekçelendirmektedir? kısmında yer alan biri Ömer Ma- hir Alper’e diğer ikisi de Hüseyin Kâzım Kadri’ye Özlü Bir Tefsire Duyulan İhtiyaç ait toplam üç yazıyı merkeze alarak ve büyük Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîri’nin Türk- oranda tefsir ilmi açısından değerlendireceğiz. çe Tercemesi, Hüseyin Kâzım Kadri ve onun ifade- Bu yazıda söz konusu eser bağlamında şu soru- siyle Arapça, hadis, fıkıh ve tefsir ilminde uzman ların yanıtları aranacaktır: Eserin vücut bulmasın- da kimler rol aldı? Eserde Kur’ân’ın yorumlanması Ayıntâbî Mustafa Efendi’nin çabalarıyla ortaya konusunda “bir yenilik” iddiası söz konusu mu- çıkmıştır. Bu zor işte onlara yardımcı olan birkaç 23 dur? Kur’ân’ın bire bir çevirisi mümkün müdür? isimden de söz edilmektedir. Bu tarz tefsir yazı- Niçin söz konusu eserin kısa olması hedeflenmiş- mı pek kabul görmese de Kur’ân Yolu Türkçe ve 4 tir? Mehmet Akif Ersoy’un (1873-1936) başyazar- Meal Tefsir adlı eser de benzer şekilde bir ekip lığını yaptığı Sebîlürreşâd dergisinde bu esere ne tarafından kaleme alınmıştır. tür eleştiriler yapılmıştır? Ayrıca Türkiye Cumhu- 2 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe riyetinin ilk Diyanet İşleri Reisi Rifat Börekçi’nin Tercemesi, XXXVII. 3 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe 1 Hüseyin Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Tercemesi, X. Türkçe Tercemesi (İstanbul: Vadi Yayınları, 2019). 4 H. Karaman v.dğr., Kur’ân Yolu Türkçe ve Meal Tefsir, 5. Bs

Umran • Mart 2020 Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîri’nin Türkçe Tercemesi Alper’in belirttiğine göre Hüseyin Kâzım, zahmetli bir tefsirin daha fazla ilgi görüp okuna- Kur’ân’ın Arapça dâhil başka bir dile çevrilemeye- cağı düşüncesindedir. ceğini düşünmektedir.5 Bu nedenle olmalıki esere Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîri’nin Türk- “Kur’ân’ın Tercemesi” adı verilmemiştir. Eserde çe Tercemesi, sahibi ve müdürünün Eşref Edib bir yenilik iddiası yoktur. Yapılan şey, belirlenen (1882-1971) ve başyazarının Mehmet Akif Ersoy tefsirlerdeki yorumların Türkçeye nakli ve terce- olduğu Sebîlürreşâd dergisi tarafından eleştiril- mesinden ibarettir. Eserde illa bir yenilik görü- miştir.9 Sözgelimi Fatiha suresindeki “yevmi’d- lecekse bu, sadece Hüseyin dîn”in eserde “kıyâmet günü” Kâzım’ın yaşadığı dönemde diye tercüme edilmesi tenkit 10 anlaşılır bir dil kullanılma- Hüseyin Kâzım’a göre konusu yapılmıştır. Hâlbuki 6 ya çalışılmasıdır. Dolayısıyla o dönemin şartlarında Sebîlürreşâd’ın başyazarı onun eserden beklediği şey, Kur’ân’dan az çok bir Mehmed Akif de mealinde insanların Kur’ân ayetleri “kıyamet günü” şeklindeki anlam çıkarabilmek için hakkında yapılan yorum- çeviriyi kullanmıştır. Yine Fa- ları bilmesi ve anlamasıdır. herkesi dilbilimlerinden tiha suresindeki “ihdinâ”nın “Kur’ân Tercemesi”nden uzak şer’i ilimlerden, tefsirle “bize … göster” diye çevril- durma eğilimi, biraz da Hü- ilgili ilimlerden sorumlu mesi sorun edilmiştir. Akif’in seyin Kâzım’ın yaşadığı dö- tutmak, imkânsızı Anglikan Kilisesi’ne Cevap nemde “Türkçe namaz” tar- istemektir. Bunun adlı eserinde de “ihdinâ”nın tışmalarının yaşanması, böyle yanında Kur’ân’dan çevirisi “bizlere … göster” bir uygulamaya kaleme alınan anlam çıkarma işini şeklindedir.11 Alper’in verdi- mealin malzeme yapılması Arapçada, dinî ilimlerde ği karşılaştırmalardan burada korkusu olsa gerektir. ve tefsirle ilgili ilimlerde söz ettiğimiz ikisinden de an- Alper, Hüseyin Kâzım’ın uzman olanlara bırakmak laşıldığı gibi söz konusu ese- modern dönemle birlik- re yönelik Sebîlürreşâd’daki da caiz değildir. Bir 57 te ortaya çıkan şartlarda, şeyin çoğundan yoksun eleştirilerin başka bir konu- tefsir geleneği ile okuyucu daki uyuşmazlığın yansıma- olan, azından da mahrum arasında ciddi bir mesafeye sı olduğu düşünülebilir. En yol açtığı kanaatinde oldu- edilmemelidir. doğrusunu Allah bilir. ğunu, özlü bir tefsire ihtiyaç Alper’in aktarımına göre gördüğünü, bu gereksinimi Rifat Börekçi, söz konusu karşılamak için muteber tef- eserde Bakara suresi 184. sirlere dayanılarak Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm ayetteki yutîkûnehu kelimesinin yer aldığı cümleye Tefsîri’nin Türkçe Tercemesi’nin kaleme alındığını “Tâkati olduğu hâlde oruç tutmayanların her gün belirtmektedir.7 Hüseyin Kâzım, ayrıntılı bir eser için fidye vermeleri lazımdır.” şeklinde meal veril- ortaya koymalarının aslında mümkün olduğunu mesinin12 fâhiş bir hata olduğunu söylemektedir.13 ama onu okuyacak hiçbir kimsenin bulunmaya- Hâlbuki eserde bu kolaylığın bir sonraki ayetle cağını belirtmektedir.8 Günümüze nispetle haya- (el-Bakara 2/185) neshedildiği14 ve bazı ayetler- tın daha yavaş olduğu o dönemde de günü- de neshin olduğu konusunda ittifak edildiği ifade müzdeki meal-tefsirler gibi “özlü bir tefsire” ihtiyaç duyulmuş olması ilginçtir. Anlaşıldığı ka- 9 Nurettin Albayrak, “Hüseyin Kâzım Kadri”, TDV İslam darıyla Hüseyin Kâzım, okuma açısından daha az Ansiklopedisi (İstanbul: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi, 1998), 18: 555. 10 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe (Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı, 2014). Tercemesi, XLIII. 5 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe 11 Mehmed Âkif Ersoy, Kur’ân Meali (İstanbul: Mahya Yayınları, Tercemesi, X. 2012), 4. 6 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe 12 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe Tercemesi, XI. Tercemesi, 27. 7 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe 13 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe Tercemesi, XII. Tercemesi, XXIII. 8 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe 14 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe Tercemesi, XXXIX. Tercemesi, 27.

Umran • Mart 2020 KRİTİK Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîri’nin Türkçe Tercemesi Eserdeki Yûsuf suresi 21. ayete dair şu ifade de Eserde ayetlerin ayetlerle tefsiri yöntemi Kur’ân ile ilişkinin klasik tefsirler üzerinden ku- tercih edilmiş, ayetleri tefsir eden rulduğunun kanıtıdır: “(…) Lakin kendiliğimiz- diğer ayetler alt alta gösterilmiş ama den hiçbir şey yazmadığımız için bu ayetlerde ilk cüzlerdeki bu yöntem, eser uzayıp de müfessirlerin anladıklarını yazmaya mecbur olduk.”19 Hüseyin Kâzım bu eserin, Kur’ân’ın de- gitmesin diye sonraki kısımlarda terk ğil müfessirlerin tercemesi olduğunu, yakînî bilgi edilmiştir. Ayetlerin ayetlerle tefsiri sahiplerinin, adil kimselerin söz konusu eserde Kur’ân’ın Kur’ân’la tefsiri diye de bilinir eseri hazırlayanlara dayandırabilecekleri bir gö- ve bu yöntem, Hüseyin Kâzım’ın yaşadığı rüş ve hüküm olmadığını ifade eder.20 Yazarların dönemde kaleme alınan Tefsîrü’l- görüş ortaya koyma konusundaki bu çekingen Menâr’da en güzel yöntem olarak yaklaşımı, eseri sağlam temellere dayandırma ve o belirtilmektedir. eserlere ulaşamayanların ya da ulaşsa da dönemin şartları gereği okumaya fırsat bulamayacak kimse- lerin anlama çabalarına katkı sunmakla yetinmek edilmektedir.15 Bu durumda Börekçi, söz konusu istedikleri şeklinde yorumlanabilir. esere göre hükmü kalkmış bir ayete verilen anlamı Eserde ayetlerin ayetlerle tefsiri yöntemi ter- eleştiren kişi pozisyonuna düşmektedir. Kur’ân’da cih edilmiş, ayetleri tefsir eden diğer ayetler alt çelişki olduğu iddialarına ve tarihselci yaklaşıma alta gösterilmiş ama ilk cüzlerdeki bu yöntem, malzeme sunan “nesh teorisine” başvurmaksızın eser uzayıp gitmesin diye sonraki kısımlarda terk da ayetin yorumu mümkündür. İnsanların bir edilmiştir.21 Ayetlerin ayetlerle tefsiri Kur’ân’ın kısmı oruca takat getirip oruç tutmakta -hastalar, Kur’ân’la tefsiri diye de bilinir ve bu yöntem, yaşlılar vs.- ama bu ibadeti yerine getirirken çok Hüseyin Kâzım’ın yaşadığı dönemde kaleme alı- zorlanmaktadır. Bu gibi kimselere ayette bir ruh- nan Tefsîrü’l-Menâr’da en güzel yöntem olarak sat vardır. Oruç tutmak kendisine eziyet derece- belirtilmektedir.22 58 sinde gelen kimseler bu ruhsattan faydalanıp oruç Alper’e göre Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm tutmak yerine fidye (tutulmayan orucun telâfisi Tefsîri’nin Türkçe Tercemesi adlı eserde her bir laf- amacıyla ödenen bedel) verebilirler. za karşılık bulma gayretinden ziyade genel anlam ortaya konulmaya çalışılmıştır.23 Yani okur, “Acaba Kaynakları ve Yöntemi ayetteki falanca kelimeye bu eserde ne tür bir ke- limeyle Türkçeleştirilmiş?” sorusuna yanıt bulmak Alper’e göre Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm için uğraşmamalıdır. Eserin amacı, ayetlerin lafzi Tefsîri’nin Türkçe Tercemesi adlı eserin yazarları çevirisini vermek değil, genel olarak anlamlarını Kur’ân ile irtibatı doğrudan değil, klasik tefsir ge- ortaya koymaktır. Hayat Kitabı Kur’ân adlı meal- leneği üzerinden kurmak istemiştir.16 Bu tefsirler; de de benzer bir çeviri üslubu tercih edilmiştir.24 İbn Cerir et-Taberî (ö. 310/923), Fahrüddîn er- Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîri’nin Türkçe Râzî (ö. 606/1210), Kādî Beyzâvî (ö. 685/1286), Tercemesi adlı eseri kaleme alanlar Akif’in aksine Ni‘metullāh Nahcuvânî (ö. 920/1514 [?]), ayetleri sade bir dille Türkçeye aktarmamış, anla- Celâleddin el-Mahallî (ö. 864/1459), Celâleddin mı daha iyi ifade ettiği düşünülen ağdalı ifadelere es-Süyûtî (ö. 911/1505) ve Ebüssuûd’un (ö. yer vermişlerdir. Eserin, Akif’in mealine kıyasla 982/1574) tefsirleridir.17 Hüseyin Kâzım, Beyzâvî tefsirine hâşiye yazan Şehâbeddin Hafâcî’den Tercemesi, XL. (ö. 1069/1659) de faydalandıklarını belirtir.18 19 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe Tercemesi, 236. 15 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe 20 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe Tercemesi, XLIII. Tercemesi, XL. 16 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe 21 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe Tercemesi, XXV. Tercemesi, XLII. 17 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe 22 Muhammed Reşîd Rızâ, Tefsîrü’l-Menâr (Mısır: el-Hey’etü’l- Tercemesi, XXXVIII. Celâleddin el-Mahallî’nin (ö. 864/1459) Mısriyyetu’l-`Amme li’l-Kitâb, 1990), 1: 20. yarım bırakıp Celâleddin es-Süyûtî’nin (ö. 911/1505) 23 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe tamamladığı Kur’ân-ı Kerîm tefsiri Tefsîrü’l-Celâleyn diye Tercemesi, XXXIV. bilinir. 24 Mustafa İslamoğlu, Hayat Kitabı Kur’ân, 3. Bs (İstanbul: 18 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe Düşün, 2009).

Umran • Mart 2020 Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîri’nin Türkçe Tercemesi daha ziyade “mektepli kimselere” hitap ettiği ifade Bu durumda Resûlüllah (s) onlara, “Her konuştu- edilebilir. Günümüz okurlarının anlamakta zor- ğum vahiydir, itiraz etmeyiniz!” demezdi. landığı Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirindeki25 me- alin, söz konusu eser ile Akif meali arasında bir Sonuç yerde durduğu ve hatta anlaşılabilirlik açısından Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîri’nin Türk- Akif’in mealine daha yakın olduğu söylenebilir. çe Tercemesi adlı eserin, günümüzdeki okurların Hüseyin Kâzım’a göre o dönemin şartlarında ilgisine sunulması güzel bir çabadır. Eserdeki di- Kur’ân’dan az çok bir anlam çıkarabilmek için her- lin, kaleme alanlarca anlaşılır olması istenmişse de kesi dilbilimlerinden şer’i ilimlerden, tefsirle ilgili Akif’in mealinde kullandığı dile göre daha ağırdır. ilimlerden sorumlu tutmak, imkânsızı istemektir. Bu açıdan eser, genel okuyucuya değil, uzmanlara Bunun yanında Kur’ân’dan anlam çıkarma işini ve Osmanlıcaya ilgi duyanlara hitap etmektedir. Arapçada, dinî ilimlerde ve tef- Eser kaleme alınırken klasik tef- sirle ilgili ilimlerde uzman olan- sirlerde bulunan görüşler çerçe- lara bırakmak da caiz değildir. vesinde kalmak tercih edilmiştir. Bir şeyin çoğundan yoksun olan, Bu nedenle “klasik tefsirler gö- azından da mahrum edilmeme- züyle Kur’ân’ın nasıl anlaşılabi- lidir.26 Bu yaklaşım gayet yerin- leceği” konusunda okurlara özlü dedir. İslâmî ilimlerde uzman- bir bilgi sunmaktadır. Hüseyin laşmak Müslümanların genelini Kâzım’a göre eseri yazanların, aşan bir sorumluluktur. Hemen uzun bir tefsir yazma konusunda herkes, anlaşılır bir üslupla gön- birikimleri yeterliyse de okunur- derilmiş olan Kur’ân’ın mesajını luk oranı dikkate alınıp Kur’ân’ı genel hatlarıyla anlayabilir. Bu anlamaya vesile olacak kısa bir imkâna Kur’ân’ın indiği dilde sa- eserin yazımı tercih edilmiştir. hip bulunmayanlar, kendi dille- Eserde ayetlerin ayetlerle tef- rinde olanak bulduklarında asla 59 siri yöntemi tercih edilmişse de geri durmamalı, Kur’ân’ı anlama ilk cüzlerde kullanılan bu yön- çabası içinde olmalıdır. tem özlü bir eser verme amacın- “Resûlüllah’tan (s), ashaptan dan dolayı sürdürülmemiştir. Eserde ayetlere meal ve tabiin âlimlerinden bize ulaşan tefsirle ilgili ri- verirken kelime kelime karşılık bulmaya çalışıl- vayetlere gelince bunların bir kısmını da bilmek mamış, ayetlerin genel anlamının ortaya konul- zorunludur; çünkü sahih bir kanalla rivayet zin- ması uygun görülmüştür. ciri Resûlüllah’a kadar dayandırılan bir rivayet, Hüseyin Kâzım, İslami ilimlere vakıf olmayan- tefsirde önceliklidir.” denilen Tefsîrü’l-Menâr’daki ların da Kur’ân’ı anlama çabası içine girmelerini yaklaşıma27 benzer şekilde Hüseyin Kâzım da tef- istemektedir. Bu eser, bu yaklaşıma uygun bir sirde hadislerin göz önünde bulundurulması ge- malzeme olmuştur; çünkü okur, onda tefsir ala- rektiği düşüncesindedir ve bu yaklaşımını delil nındaki önemli eserlerden damıtılmış anlamları getirirken şu ayetleri belirtir: “O kendi tutkusun- görebilmektedir. dan (hevasından) da konuşmuyor. O (konuştuğu, kendine) vahyedilen bir vahiyden başka bir şey Kaynakça değildir.” (Necm 53/3-4). Bu ayetler, onun yakla- Albayrak, Nurettin. “Hüseyin Kâzım Kadri”. TDV İslam Ansiklo- pedisi. 554-555. İstanbul: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi, şımına delil olmaz. Peygamber’e (s) öğretilen ve 1998. asla ekleme çıkarma yapmadığı şey Kur’ân’dır. O Elmalılı, Muhammed Hamdi Yazır. Hak Dini Kur’ân Dili. 10 Cilt. İstanbul: Eser, 1979. ashâbı ile istişare ederken ona “Ya Resulallah! Bu Ersoy, Mehmed Âkif. Kur’ân Meali. İstanbul: Mahya Yayınları, vahiy mi yoksa kendi içtihadınız mı?” diye sorar- 2012. İslamoğlu, Mustafa. Hayat Kitabı Kur’ân. 3. Bs. İstanbul: Düşün, lar, vahiy değilse kendileri de görüş belirtirlerdi. 2009. Karaman, H. - Çağrıcı, M. - Dönmez, İK - Gümüş, S. Kur’ân Yolu 25 Muhammed Hamdi Yazır Elmalılı, Hak Dini Kur’ân Dili, 10 Türkçe ve Meal Tefsir. 5. Bs. Ankara: Diyanet İşleri Başkan- c. (İstanbul: Eser, 1979). lığı, 2014. Kâzım Kadri, Hüseyin. Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin 26 Kâzım Kadri, Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîrinin Türkçe Türkçe Tercemesi. İstanbul: Vadi Yayınları, 2019. Tercemesi, XXXIX. Reşîd Rızâ, Muhammed. Tefsîrü’l-Menâr. 12 Cilt. Mısır: el- 27 Reşîd Rızâ, Tefsîrü’l-Menâr, 1: 8. Hey’etü’l-Mısriyyetu’l-`Amme li’l-Kitâb, 1990.

Umran • Mart 2020 YAŞAYAN İSLÂM

ED-DÎN NE DEMEKTİR, İSLÂM EKSİK BİR DİN MİDİR?

O hâlde ne yapmalı? Nasıl bir araya gelmeli? İhtilafların fırkalaşmaya, yani “dini partileşme”ye dönüşmesi hangi anlayışla engellenmeli? Bunun için ne tür ortak noktalar tespit edilmeli? Bunlar millete ve ümmete nasıl benimsetilmeli? Millet ve ümmet çapında barış, saygı ve sevgi haleleri nasıl oluşturulmalı?

Hasan ERYILMAZ aydınları, yazar-çizerleri oldu. n az üç yüzyıldır Müslüman- Ortaçağın Kudüs’e kadar uza- Kabaca İslâmcılar, batıcılar ve E lar bir iç kargaşa, bir didiş- nan Haçlı seferlerini Balkanların ırkçılar olarak sınıflandırabile- me, bir ümitsizlik, bir gerileme ötesine kadar gerileten Osman- ceğimiz onlarca cemaat-grup- içinde bulunuyorlar. Hilafet lı, artık kendini bile savunamaz fırka-parti-akım ortaya çıktı. yükünü taşımakta olan Osman- hâle gelmişti ki, nerede kaldı Hem ülkemizde hem de tüm 60 lılar, 1699 Karlofça Antlaşması Orta Asya, Hindistan, Güney- İslâm dünyasında kargaşa hâlen ile birlikte askeri ve siyasi gücü- Doğu Asya, Afrika Müslümanla- devam edip gidiyor. Hristiyanları nü ve en önemlisi yenilmezlik rını savuna! ... İlki 1632 yılında birleştiren Papalık gibi, Müslü- vasfını yitirerek, toprak kaybet- Sultan IV. Murat’a, ikincisi 1641 manların tümünü birleştiren bir meye ve gerilemeye başladı. Peş yılında Sultan İbrahim’e verilen Hilafet makamı olmadığına göre, peşe gelen askeri mağlubiyetler Koçi Bey risaleleri ve benzeri di- ihtilaflar tabii olarak sürüp gide- önce özgüveni yıktı, sonra da ğer “Islah Risaleleri” çöküşü ya- cek demektir. idari liyakatsizlikler, çekişmeler, vaşlattı ama durduramadı. Niha- O hâlde ne yapmalı? Nasıl bozulmaya başlayan (düzen-iç yet iki yüzyıl sonra 1839 yılında, bir araya gelmeli? İhtilafların barış) ve iç isyanlar (Celali isyan- sadece siyasi ve askeri devlet ya- fırkalaşma, yani “dini partileş- ları ve eyaletlerin isyanları gibi), pılanmasını değil, Osmanlı top- me” hâline dönüşmesi nasıl en- ticaret-sanayi-tarım gelirlerini lumunun tüm sosyal yapısını da gellenmeli? Bunun için hangi düşürdü, bu da yenilmez orduyu değiştirecek “Tanzimat Fermanı” ortak noktalar tespit edilmeli? savaş meydanlarında çoğunlukla geldi. Derken Islahat Fermanı, Bunlar millete ve ümmete nasıl yenilen bir orduya dönüştürdü. Kanuni Esasi, Birinci ve İkinci benimsetilmeli? Millet ve üm- Bu arada 1492 yılından itibaren, Meşrutiyet, Birinci Dünya Savaşı met çapında barış, saygı ve sevgi Osmanlı’yı uzaktan dolanarak yenilgisi ve Lozan’da imparator- haleleri nasıl oluşturulmalı? So- Amerika, Afrika ve Uzak Doğu- luğun tasfiyesi. ruları daha da çoğaltmak müm- yu sömürgeleştiren Batı; bedava Siyasi gerileyiş ve çöküşün, kün. Tartışılacak konu çok ama sayılabilecek ucuz kaynak ve fikri-imani-itikadi-ideolojik ihti- öncelikle din kavramı üzerinde, köle ticaretiyle siyasi, ekonomik lafları doğurması kaçınılmazdı. sonra da el-din (okunuşu: ed- ve askeri olarak çok güçlendi. “Nasıl yaşarsanız, öyle inanırsı- din) kavramı, özellikleri, Müs- Sanayi Devrimi ile birlikte de, nız” kuralı gereği, kargaşa içinde lüman kitlelerin din anlayışları, Osmanlı’ya karşı teknolojik ola- yaşayan toplumun, kargaşa için- hataları, bu hataları gidermek rak açık üstünlük sağladı. de birbirleriyle tepişen âlimleri, ve Müslümanlar arası iç barış ve

Umran • Mart 2020 ED-DÎN NE DEMEKTİR, İSLÂM EKSİK BİR DİN MİDİR? kardeşliği tesis etmek için neler olma, ibadet etme”dir. Nihayet Taylor’un animizm nazariyesine yapılabileceği üzerinde durmayı din bu iki taraf arasındaki müna- karşı ilk ciddi itirazda bulunan düşünüyoruz. sebeti düzenleyen kanun, nizam öğrencisi Andrew Lang, Güney- ve yoldur… ” doğu Avustralya ilkel kabileleri Dîn ve El-Dîn(Ed-Dîn) Nedir? “… Tehânevî ise kısmen fark- hakkındaki son bilgilere dayana- lı bir din tarifi verir: ‘Din, akıl rak bunlarda animizme rastlan- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm sahiplerini kendi iradeleriyle madığını, fakat insanların ahlâkî “din” maddesinde Ansiklopedisi, şimdiki hâlde (dünyada) salâha, adaba uyup uymadıklarını de- bu konuyu çok geniş olarak iş- gelecekte (ahirette) felâha sevk netleyen ve gökte bulunan bir lemiş. Oradan birtakım bilgileri eden, Allah tarafından konulmuş yüce Tanrı kavramına her yerde yorumlayıp özetleyerek alalım: bir kanundur.” rastlandığını ortaya koydu. Buna “Dil âlimleri, din kelimesinin Yukarıdaki alıntılar, konuyu benzer bir ilkel tektanrıcılık Arapça deyn kökünden mastar İslâmî bir bakış açısıyla açıkla- Wilhelm Schmidt tarafından da veya isim olduğunu kabul eder- maktadırlar. Batının aydınlan- savunuldu. Schmidt, … bütün ler… Mütercim Asım Efendi ise ma çağına kadar dünyada bütün ilkel kabilelerde bir yüce varlık dinin otuzu aşkın anlamından inancının delilleri bulundu- söz etmiştir. Bunlardan dinin ğunu ispat etti. Onun başkan- terim anlamını yakından ilgi- lığını yaptığı Viyana Etnoloji lendirenler şunlardır: Ceza ve Ekolü bu yüce varlığın mer- karşılık, İslâm, örf ve âdet, zül İslâm’ın sözlük anlamı, hametli, şefkatli, lütuf sahibi ve inkıyad, hesap, hâkimiyet “bağlanmak, itaat etmek, olarak tasavvur edildiğini ve ve galibiyet, saltanat ve mülki- teslim olmak, esenlik ve gökte varlığını sürdürdüğüne yet, hüküm ve ferman, makbul barış içinde olmak”tır. inanıldığını ortaya koydu…” ibadet, millet, şeriat, itaat… Terim olarak İslâm Hz. Yukarıdaki alıntıdan da Kur’ân-ı Kerîm’de din kelimesi Muhammed’in din adına anlaşılacağı gibi, yeni bilimsel 61 doksan iki yerde geçmekte- bildirdiklerinin tamamını buluşlar; batıda birkaç asırdır dir… âyetlerde dinin başlıca bütün varlığıyla benimse- üstünlük sağlayan ateist bilim şu anlamlarda kullanıldığı mek ve bunu ortaya koyan insanlarının, ortaya koyduk- görülür: Zül, yönetme-yöne- bir teslimiyet içinde olmak” ları teorik doktrin ve ideoloji- tilme, itaat, hüküm, tapınma, demektir. Hz. Peygamber’in lerle gerçekleri çarpıttığını ve tevhid, İslâm, şeriat, hudud, esasında “Yüce Yaratıcı” inan- getirdiği hak dinin adı da âdet, ceza, hesap, millet… ” cının en ilkel toplumlar da bile İslâm’dır. Yukarıda alıntıladığımız var olduğunu gösteriyor. din ile ilgili bütün anlamlar, Zaten Kur’ân da, insanlı- özellikle de hâkimiyet, gali- ğın başından beri Allah inancı biyet, saltanat, mülkiyet, hü- üzerine olduğunu ifade ediyor: küm, ferman, şeriat, yönetme, dinler böyle anlaşılıyordu. Hak “Feekım vecheke liddîni hanîfen, yönetilme, itaat, tapınma, ceza, din olma özelliğini kaybeden, fitratallâhilletî fetarannâse hesap, örf ve âdet anlamları top- hurafelerle dolu Hristiyanlık, aleyhâ, lâ tebdîle liḣalkillâhi, luca; bütün toplumu ve insanlığı güçlenen laik anlayışla birlikte żâlikeddînulkayyimu velâkinne içine alan bir “sosyal düzen” kav- günlük pratik hayattan kovulun- ekserannâsi lâ ya’lemûne: Artık ramı olarak ifade edilebilir. Bu da ca, din anlayışı da tabii olarak sen, batıl olan her şeyden uzak- tabii olarak bir “Hukuk Düzeni, değişti. Daha çok, tek tek fertleri laşarak, yönünü tam bir samimi- Hukuk Nizamı” demektir. ilgilendiren, vicdani, mabetle- yetle hak olan dine çevir ki, O “Din, halik ve mabut olan re hapsolmuş, tapınma ile ilgili insanları bunun üzerine yarat- Allah’a nispetle “hâkim olma, “dua ve ayinlere” dönüştü. mıştır. Allah’ın yaratışı, değiştiri- itaat altına alma, hesaba çekme, “E. B. Taylor, 1861’de yayım- lemez. İşte budur dosdoğru din. ceza-mükâfat verme”; mahlûk ladığı Primitive Culture başlık- Fakat insanların çoğu bilmezler ve abit olan kula nispetle “bo- lı kitabında dinin başlangıcını ” (Rûm, 30). Yani Allah’ın, el- yun eğme, aczini anlama, teslim animizme dayandırmaktaydı… çisi Muhammed (s.) indirdiği

Umran • Mart 2020 YAŞAYAN İSLÂM ve “hanif olarak yüzünü çevir” Kur’ân ve hak din ile gönderen teslim olmak, esenlik ve barış dediği “ed-dîn” ile, ilk insanlara O’dur” (Feth, 28) ayetinde geçen içinde olmak”tır. Terim olarak bildirdiği “ed-dîn” aynı dindir, “aladdîni kullihi” gibi ifadelerde İslâm “Hz. Muhammed’in din yani zaman içinde detayları de- ed-dîn kelimesi “kullihi” lafzı- adına bildirdiklerinin tamamını ğişse de aslı asla değişmeyen, nın da vurgusuyla tüm İslâm dışı bütün varlığıyla benimsemek ve kendi buyurduğu “Hak Din”dir. dinlere işaret etmektedir. Yine bu bunu ortaya koyan bir teslimi- O aynı zamanda, Nuh, İbrahim, ayette geçen “dîni’l-hakk” tamla- yet içinde olmak.” demektir. Hz. Musa ve İsa peygamberlere gön- masında “Hakk” ismi ile din be- Peygamber’in getirdiği hak dinin derilen dindir (Şûrâ,13). lirli hâle getirilmiştir ve “Hakk’ın adı da İslâm’dır.” Kur’ân-ı Kerim’de din keli- Dini” olarak “İslâm Dini” de- mesi sadece Müslümanlığı değil, mektir. (Tevbe, 29) ayetinde ise “Bu Gün Sizin İçin, başka inançları ifade etmek üzere “dîne’l-hakk” şeklinde kullanılır. Dininizi Kemale Erdirdim” de kullanılmıştır. Örnek olarak, Yine aynı anlamda “Allah’ın Dini” Makalemizin asıl üzerinde Mekke döneminde müşriklere tamlamasıyla (Nûr, 2) ve (Âl- hitaben, “Sizin dininiz size, be- i İmrân, 83) ayetlerinde “dîni’l duracağı konu; Mâide suresinin nim dinim bana” (Kâfirûn, 6); ve lâhi” şeklinde geçer. Aynı şekilde 3. ayetinin içinde geçen “elyevme Yûsuf (a.s.) hikâyesi anlatılırken kullanılan bir sıfat da (Zümer, 3) yeisellezîne keferû min dînikum “Allah dilemedikçe, hükümdarın ayetinde “lillâhiddînulhâlisu” ifa- felâ tahşevhum vahşevnî, elyev- dinine (kanununa) göre kardeşi- desinde geçen “hâlisu” sıfatıdır me ekmeltu lekum dînekum ve et- ni alıkoyamazdı.” (Yûsuf, 76); ve ki, saf-katışıksız-tertemiz anla- memtu ‘aleykum ni’metî ve radîtu Medine döneminde bütün insan mında “Halis Din” demektir. Bir lekumulislâme dînen: Bugün sizin toplulukları muhatap alınarak, başka sıfat, eğri-büğrü olmayan, için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım.” “Ve men yebteġi ġayralİslâmî dimdik, dosdoğru olan anlamın- cümlesidir. dînen felen yukbele minhu vehu- da (Rûm, 43) ayetinde geçen : Kim Ayetin tamamı şöyledir: 62 ve filâḣirati minelhâsirîne “Feekım vecheke liddînilkayyimi” İslâm’dan başka bir din ararsa, ifadesindeki “kayyum” kelimesi- “Murdar hayvan, kan, domuz eti, ondan kabul edilmeyecektir. Ve dir ki, “Dosdoğru Din” demektir. Allah’tan başkası adına kesilmiş, o ahirette de hüsrana uğrayan- Yine aynı anlamda “dînen kıya- boğulmuş, vurularak öldürül- lardan olacaktır.” (Âl-i İmran, men” şeklinde (En’âm, 161) aye- müş, yuvarlanıp ölmüş, boynuz- 85) ve yine Medeni (Nisâ 125) tinde geçer. Rabbimiz böylece lanarak öldürülmüş hayvanlarla ayetlerinde geçen “din” kelimesi kendi dinini “Dosdoğru, Halis, -henüz canı çıkmadan yetişip “el” takısı almadan bütün dinleri Hakk Din” olarak diğer dinler- kestiklerinizin dışında- yırtıcıla- gösterir. den ayırır. rın yediği hayvanlar, dikili taşlar Ancak “el” takısı alarak “el- “…Adı kurucusu (Allah) ta- önünde (sunaklarda) boğazlan- dîn” veya okunuş olarak “ed-dîn” rafından tespit edilip mukad- mış hayvanlar ve fal oklarıyla hâline gelir ve belirli bir dine des kitabında zikredilen tek paylaşmanız size haram kılındı. işaret eder ki, o da Muhammed din İslâm’dır. Bu isim Kur’ân-ı Çünkü bunlar doğru yoldan sap- (a.s.) ile gönderilen ve adı “el- Kerîm’de birden fazla yerde zik- maktır. Bugün, kâfirler dininiz İslâm” olan din demektir (En- redilmektedir (bkz. Âl-i İmrân hakkında ümitlerini yitirmişler- fal, 72), (Şûrâ,13), (Rûm, 30), 3/19, 85; Mâide 5/3; En‘âm dir. Onlardan korkmayın, ben- (Hacc, 78), (Mâ’ûn, 1), (Tîn, 7), 6/125; Zümer 39/22; Saf 61/7; den korkun. Bugün sizin için (İnfitâr, 9), (Yûnus, 105), (Tev- ayrıca bk. Hucurât 49/17; Tevbe dininizi kemale erdirdim, size be, 122), (Bakara, 256). Fakat 9/74.” nimetimi tamamladım, sizin için “yekûneddînu kulluhu lillâhi” Diyanet İşleri Başkanlığı din olarak İslâmiyet’i beğendim. (Enfâl, 39) ayetinde ve “Huvelleżî Kur’ân Yolu Tefsiri, Mâide sure- Kim açlıktan bunalıp çaresiz ka- ersele rasûlehu bilhudâ ve dîni- sinin 3. ayetinde güzel bir açık- lırsa, günah sınırına varmaksızın lhakki liyuzhirahu aladdîni kulli- lama var: “Kur’ân-ı Kerîm’de yiyebilir. Şüphesiz ki Allah çok hi ve kefâ billâhi şehîden: Bütün İslâm kelimesinin geçtiği ilk yer bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” dinlere üstün kılmak üzere pey- bu ayettir. İslâm’ın sözlük an- Önce Kur’ân Yolu tefsirin- gamberini doğruluk rehberi olan lamı, “bağlanmak, itaat etmek, den, Mâide suresinin 3. ayetinin

Umran • Mart 2020 ED-DÎN NE DEMEKTİR, İSLÂM EKSİK BİR DİN MİDİR? bu cümlesiyle ilgili, kısalta- haccından uzun zaman önce cümle” gibi pek çok örnekler rak bir alıntı yapalım: “Bugün, bayram arifesine rastlayan bir vardır. Ancak bizce önemli olan, kâfirler dininiz hakkında ümit- cuma gününde inmiş olabileceği ayetin “Bugün sizin için dininizi lerini yitirmişlerdir” mealindeki kanaatini taşıyanlar da vardır. Bu kemale erdirdim, size nimetimi cümle, artık müşrik Arapların görüşü savunan Süleyman Ateş’e tamamladım, sizin için din ola- İslâmiyet’i ortadan kaldırmak- göre, … Hz. Peygamber Veda rak İslâmiyet’i beğendim.” bölü- tan, Müslümanları yok etmekten haccında ashabına hitap ederken münün tefsirlerde yeteri kadar veya putperestliğe geri döndür- dinin güçlenip tamamlandığını, değerlendirilemediğidir. Ayet mekten umutlarını kestiklerini artık kâfirlerden korkulmama- hayvan, kan, leş gibi yenilmesi ifade eder. Müşrikler, yukarıda sı gerektiğini vurgulamak için haram olan şeylerden bahsettiği yenilmesi haram olduğu bildi- bu ayeti okumuş, daha önce bu ve aç kalınırsa bir parça yemeye rilen etlerin tümünü yiyorlardı; ayetten haberdar olmayan Müs- izin verdiği için, yukarıdaki alın- Müslümanların da bir gün gelip lümanlar, ayetin Veda haccında tıda geçen “Müşrikler, yukarıda kendi dinlerine geri dönecekle- indiğini sanmışlardır. Mevdûdî yenilmesi haram olduğu bildi- rini umuyorlardı. Bu ayetin in- ise (I, 402 vd.) sürenin nazmın- rilen etlerin tümünü yiyorlardı; mesiyle artık bu ümit kapısının dan hareketle, bu bölüm sürenin Müslümanların da bir gün gelip kapanmış olduğu anlatılmakta- örgüsü içinde bulunmadığı tak- kendi dinlerine geri dönecekle- dır… Yüce Allah son peygam- dirde eksik kalacağı kanaatine rini umuyorlardı. Bu ayetin in- ber Hz. Muhammed’e insanlığın vararak hicretin 6. yılında diğer mesiyle artık bu ümit kapısının muhtaç olduğu itikadi ve ameli bölümle birlikte indiğini söyler.” kapanmış olduğu anlatılmakta- ilkelerin en mükemmellerini Alıntıdan anlaşılacağı gibi dır” şeklinde oldukça yetersiz içeren Kur’ân-ı Kerim’i indir- ayetin iniş zamanı ve sebebi bir açıklamayla yetinilmiş, ayetin mek suretiyle ilk peygamber Hz. tartışmalı ama bizce, ayetin en sonrası da “...Kim açlıktan buna- Âdem’den beri insanlığa gön- azından “dininizi kemale erdir- lıp çaresiz kalırsa, günah sınırına dermiş olduğu ve kendi katında dim, size nimetimi tamamladım” varmaksızın yiyebilir...” şeklinde 63 İslâm diye isimlendirdiği dini cümleleri Veda haccında inmiş devam ettiği için, kemale erdi- (Âl-i İmrân 3/19, 85), kıyamete olmalıdır. Yoksa hicri 6. yıldan rilen din ve tamamlanan nimet kadar farklı iklim ve coğrafyalar- Peygamberimiz’in (s.) vefatına ile, asla yenilemeyecek şeylerin da yaşayan muhtelif cemiyetlerin kadar geçen dört yıllık sürede, sınırları anlaşılmıştır. düşünce, hayat ve medeniyet daha onlarca olaylar yaşanmış ve Elmalılı Hamdi Yazır, Hak alanındaki ihtiyaçlarını karşıla- yeni hükümler gelmiştir. Dolayı- Dini Kur’ân Dili tefsiri, ayeti bi- yacak bir nitelikte ve mahiyette sıyla ayetin Veda haccından önce raz daha açık işlemiş: olmak üzere kemale erdirmiş; bu gelmesi durumunda “dininizi “Bugün sizin dininizi kema- dinde insanî sorunların çözümü kemale erdirdim, size nimeti- line erdirdim, size bütün iman, için ana ilkeleri koymuş … yeni mi tamamladım” cümlesi hava- akait ve ahlâk kurallarını koy- sorunların çözümü için de genel da kalır. Allah’ın kitabı Kur’ân dum ve en mükemmel teşri usu- prensipleri çerçevesinde içti- için böyle bir boşluk böyle bir lü ve içtihat kanunlarını öğret- hat yolunu açık tutmuştur. Öte eksiklik düşünülemez. Kur’ân tim, bundan sonra bu ahkâmın, yandan Müslümanlar Mekke’yi bir tarihi kronoloji kitabı değil- bu helal ve haramın nesholunma fethederek… giderek gelişen dir. Peygamber efendimiz gelen (kaldırılma)sı ihtimali kalmadı bir siyasî, sosyal ve ekonomik ayetleri tarih sırasına göre değil, ve size nimetimi tamamladım… güç hâline gelmişlerdir. ‘Bugün konuya en uygun yer neresi ise Sizi kuvvetli bir güce ve hâkim sizin için dininizi kemale erdir- oraya koydururdu. Veda hac- bir devlete mazhar kılıp tam dim, size nimetimi tamamladım, cında inmiş bir ayetin veya bir mânâsıyla ‘Ancak sana ibadet sizin için din olarak İslâmiyet’i ibarenin yerinin, çok önceleri ederiz ve ancak senden yardım beğendim’ mealindeki bölümün inmiş bir surenin içine yerleşti- dileriz’ (Fatiha, 1/4) diyebilen Veda haccında nazil olduğuna rilmesi son derece normaldir ve tek sosyal toplum hâline getire- dair rivayetler yanında (bk. İbn gerçekten yerine de oturmuştur. rek… Allah’ın kelimesini yücel- Kesîr, III, 23), bu ayetin parça Ayrıca Kur’ân içinde buna ben- ten, şükrünü ilan eden, alınları parça değil, bütün olarak Veda zer yani araya sıkıştırılmış “ara ak, gönülleri pak, seçkin ve yüce

Umran • Mart 2020 YAŞAYAN İSLÂM bir Muhammed ümmeti kıldım hükmetmiştir… Bu ayet, dinin büyük nimeti gösteriyor. Allah, da, ‘size olan nimetimi tamam- ancak Allah’ın var etmesiyle ol- Kur’ân’ın birçok ayetinde, indir- layayım’ (Bakara, 2/150) vaadi- duğunu göstermektedir. Bunun diği kitabını ve dinini “Nûr” ola- mi yerine getirdim ve size din delili Allah’ın, dinin kemale er- rak isimlendirmekte ve kâfirler olmak üzere İslâm’ı beğendim, dirilmesi işini kendine nispet istemese de nurunu tamamlaya- ona razı oldum ki, Allah katında ederek, “Bugün sizin dininizi cağını belirtmektedir; ”İsterler beğenilen din başkası değil, an- kemaline erdirdim” buyurması- ki Allah’ın nûrunu ağızlarıyla cak odur… Bugünden sonra Hz. dır. Dinin Allah tarafından ke- söndürüversinler, ama inkârcılar Peygamber (s.) nihayet seksen bir male erdirilmesi ancak, dinin hoşlanmasalar da Allah nurunu veya seksen iki gün kadar yaşadı aslı (kendisi) de Allah’tan olursa muhakkak tamamlayıcıdır! O ve bundan sonra dini hükümler- söz konusudur… Sanki O, şöy- öyle bir Allah’tır ki, Resûlü’nü de ne bir fazla, ne bir nesh, ne bir le buyurmaktadır; ‘…bu kemale hidayetle ve hak dinle bütün tebdil (değiştirme) vaki olma- dinlere üstün kılmak için gön- dı. Bununla Hz. Peygamber’e dermiştir. Müşrikler hoşlan- peygamberlik görevinin sonu masalar da ” (Saff, 8-9)… Ve ve böylece vefatının yaklaştı- hemen hemen aynı mealde ğı haber verilmiş oluyordu... Allah, Kur’ân’ın birçok aye- olan bir başka ikili ayet: “İs- En çok tercih edilen rivayete tinde, indirdiği kitabını ve terler ki Allah’ın nûrunu ağız- göre ‘bir günden korkunuz ki, dinini “Nur” olarak isim- larıyla söndürüversinler; ama o gün hepiniz Allah’a döndü- lendirmekte ve kâfirler iste- inkârcılar hoşlanmasalar da rüleceksiniz’ (Bakara, 2/281) mese de nurunu tamam- Allah nurunu tamamlamak- ayeti de bundan sonra ertesi layacağını belirtmektedir; tan asla vazgeçmez. O öyle bir gün Kurban Bayramının bi- ”İsterler ki Allah’ın nurunu Allah’tır ki, Resûlü’nü hidayet- rinci günü inmiş ve seksen bir ağızlarıyla söndürüversin- le ve hak dinle bütün dinlere gün sonra Peygamberimiz’in üstün kılmak için göndermiş- 64 ler, ama inkârcılar hoşlan- vefatı vuku bulmuştu.” Burada tir. Müşrikler hoşlanmasalar masalar da Allah nurunu önemli olan, kemale erdirile- da” (Tevbe, 32-33). Araların- muhakkak tamamlayıcı- rek tamamlanmış dine, yeni daki fark sadece, ilkinde “Al- dır! O öyle bir Allah’tır ki, hükümler ilave edilmeden, lah nûrunu muhakkak tamam- Peygambermiz’in vefat etmiş Resulünü hidayetle ve hak layıcıdır” ifadesi kullanılırken, olduğudur. dinle bütün dinlere üstün ikincisinde “Allah nûrunu Fahreddin er-Râzî, kılmak için göndermiştir. tamamlamaktan asla vazgeç- Mefâtîḥu’l-Ğayb (et-Tefsîrü’l- Müşrikler hoşlanmasalar mez” ifadesinin kullanılmış Kebîr) tefsirinde bu konuyu da (Saff, 8-9). olmasıdır. Kesin olan, tamam- beş sayfada geniş bir şekilde iş- lanacak nur ile birlikte kitabın lemiş. Konuyla ilgili en önemli ve dinin de tamamlanacak ol- kısmını kısaltarak alıyoruz: masıdır. Nitekim yukarıdaki “Cenab-ı Hak, dini gönder- ayetlerden sonra, Veda haccın- meye başladığı ilk vakitlerde, o erdirme vesilesi ile de size olan da gelen Mâide 5 ile, artık dinin gün için mükemmel olan şeyin, nimetimi tamamladım.’ Çünkü tamamlandığı açıklanmaktadır. sonrası için mükemmel olmaya- İslâm nimetinden daha tam ve cağını ve onda bir uygunluğun mükemmel başka bir nimet daha “Tamamlanmış Din” kalmayacağını biliyordu. İşte yoktur …” Ne Anlama Gelir? bu sebeple, bir hüküm geldik- Anlaşılacağı gibi Allah, en ten sonra neshedilmiş veya yok önemli ve en büyük nimeti olan Çok açık ki “Tamamlanmış iken gelip dine ilave edilmiş. İslâm dinini, kâmil hâle getirerek Din”; eksiği, gediği, noksanı, ha- Ama peygamberliğin son zaman- tamamlamıştır. Tabii ki bu, daha tası olmayan din demektir. Bir larında Allah Teâlâ şeriatı tam sonra ümmete başka nimetler şeyleri eklemeye veya çıkarmaya ve kâmil hâle getirmiş ve onun vermeyeceği anlamına gelmiyor, ihtiyacı olmayan demektir. Haşa, kıyamete kadar devam etmesine sadece eksiksiz tamamlanmış en Allah’ın unuttuğu-eksik bıraktığı

Umran • Mart 2020 ED-DÎN NE DEMEKTİR, İSLÂM EKSİK BİR DİN MİDİR? (!) pek çok şeyi, daha sonra gele- “Cenab-ı Allah Kur’ân-ı Ke- da, Allah’ın koyduğu şekilde cek kullarının tamamlayacağı bir rim’inde, ’Bugün dinimi tamam- el-İslâm”dır. din olmayışı demektir. Allah’ın ladım’ buyuruyor. Bunun aksini Veda Haccında arife günü, “Dosdoğru, Halis, Hakk Din” söylemek, ‘şu orada yazar, bu Dinin tamamlandığını bildi- olarak tanımladığı eksiksiz, ku- orada yazmaz demek’ Allah’ın ren (Mâide,5) ayeti, ertesi gün sursuz “Dînu’llâh” dır. Adı, ma- Ayetini inkâr etmek demektir. Bi- yani bayramın birinci günü, son kamı, unvanı ne olursa olsun, zim için kim olursa olsun, ”ister olarak; ahireti, hesap-kitap gü- kimsenin onu tamamlama yet- hoca efendi ister efendi hazretle- nünü hatırlatan “Öyle bir gün- kisi ve görevi yoktur ve olamaz. ri, ister şeyh ister şıh hazretleri, den korkunuz ki, o gün Allah’a Bu teorik düzeyde kimsenin iti- ister molla ister tarikat lideri” döndürüleceksiniz. Sonra da raz edeceği bir şey değildir ama vs… insanların İslâm adı altında herkese kazancı tastamam öde- uygulamada kalabalıkların gafle- koymuş olduğu kurallar değil, necek ve hiç kimse haksızlığa tinden, âlimlerin gerekli titizliği Cenab-ı Allah’ın indirmiş olduğu uğramayacaktır”(Bakara,281) gösterememelerinden; kavram- kurallar geçerlidir!” (http://www. ayeti inmiş ve 81 gün sonra da lar, sapla samanın karışması gibi diniyazilar.com/2012/03/bugun- Peygamber Efendimiz (s.) ahire- birbirine karışmış, Resûlüllah dininizi-kemale-erdirdim/) te intikal etmiş, Rabbine kavuş- (s.a.v.) ve sahabesi zamanında Anlaşılacağı gibi kimseyi muştur. Vahiy bitmiş, yaparsa da bulunmayan birçok hurafe ve durduramazsınız. Bu konularda yine vahyin kontrolünde içtihat doğru bile olsa, birçok düşünce, ulema konuşmazsa, tabii olarak, yaparak, bütün Müslümanları inanç, uygulama “Dindendir!” cühela-ukala herkes konuşa- bağlayacak olan fetvaları verecek diye dokunulmaz hâle gelmiştir. caktır. Makalenin başından beri Allah Resulü ahirete göçmüş, Ama günümüzde insanlar, artık verdiğimiz ayet esaslı bilgilerden din kâmil-mükemmel hâle geti- eğriyi ve doğruyu soruşturmaya şunları çıkarabiliriz: rilerek tamamlanmış, Kur’ân’ın başladılar. Kimse “filanca büyük Bu din, Allah’ın dinidir (Di- sayfası kapatılmıştır. Artık Al- adam söylemiş” diye, duyduğu nullah). Dünya ve Ahiret saadeti lah adına konuşacak kimse 65 bir şeyi hemen kabul etmiyor. Bu için kullarının uyacağı Allah’ın kalmamıştır. nedenle, Akif’in deyişiyle “asrın koyduğu kanun, nizam ve yol- Bundan sonra ortaya ko- idrakine yeniden söyletmek için dur. Âdem (a.s.) atamızdan son nacak her yeni fetva, hüküm, İslâm’ı”, kavramlarımızı yeni- elçi Muhammed (a.s.)’a kadar içtihat asla ve asla “Dinullah” den ele almak zorundayız. “Din” gönderdiği dinlerin hepsinin sa- değildir, “Eddin” değildir. Bu kavramı da bunların en başında hibi Allah’tır ve gönderdiği elçi- geliyor. Kısa bir internet tarama- leri de, o dine uymuşlardır yoksa kesin… Peki, ümmet yaşıyor, sı bile “Tamamlanmış Din ne de- din kurmamışlardır. Dini kuran, yeni olay ve gelişmeler oluyor, mek?” sorusuna yüzlerce cevap ancak ve ancak Allah’tır. Bunun yeni problemler ortaya çıkıyor, getiriyor. İşte birkaç tanesi: delili Allah’ın, dinin kemale er- emîrulmü’minîn ne yapacak? “Allah Teâlâ ‘dininizi tamam- dirilmesi işini kendine nispet Ne yapılacağını da Allah Resûlü ladım’ buyurmuştur. Tedrici gel- ederek, “Bugün sizin dininizi ke- Yemen’e vali olarak gönderdiği miş olması o zamanda ve daha maline erdirdim” buyurmasıdır. Muâz b. Cebel (r.a.)’ın şahsında sonraki zamanlarda bir eksik- Ayrıca (Saff, 9) ayetinde belirt- göstermiş: “Allah Resûlü soru- lik oluşturmamıştır. Resûlüllah tiği gibi “inkârcılar hoşlanma- larına cevap veren Muaz önce (s.a.v.) vefat ettiğinde din tamam- salar da Allah nûrunu muhak- Allah’ın kitabına göre hükme- dı. Bir eksiklik veya tamamlan- kak tamamlayıcıdır! O öyle bir deceğini, aradığı delili Kur’ân’da ması beklenen bölüm yoktu. Bu Allah’tır ki, Resûlü’nü hidayetle bulamazsa Resûl-i Ekrem’in sün- bütün Müslümanların kabul et- ve hak dinle bütün dinlere üstün netini dikkate alacağını, aradığı- tiği/kabul etmek zorunda olduk- kılmak için göndermiştir”… Ve nı orada da bulamazsa kendi ka- ları bir gerçektir.” (https://www. Allah elçisinin eliyle nurunu ve naatine göre hüküm vereceğini fetvameclisi.com/fetva-İslâmîn- dinini, hiçbir eksiği-gediği ol- söyleyince Hz. Peygamber mem- hukumleri- yine- İslâmîn- maksızın tamamlamıştır. Allah’ın nun oldu ve Resûlüllah’ın elçi- hâkim-olmasi-icin-tedricen- dini; “Dosdoğru, Halis, Hakk ve sine Resûlüllah’ı hoşnut edecek uygulanabilir-mi-69741.html) Tamamlanmış bir Din”dir. Adı şekilde cevaplar verdiren Allah’a

Umran • Mart 2020 YAŞAYAN İSLÂM ŞİİR, BÜTÜN KAVŞAKLARDA hamd etti” (İslâm Ansiklopedisi, ve fetvalar gerektiren birçok yeni konur ama din olarak kabul edi- Muaz b. Cebel maddesi). konular yok mu? lemez. Bu nedenle, Peygamber Çözüm açık, demek ki “Ki- Demek ki, yeni içtihatlar- Efendimiz’den sonra ortaya ko- tap ve Sünnet” içinde geçmeyen la yeni hükümler konulması nan her şeye; “Din, İslâm” değil her yeni olay için; hulefa, umera, ve Müslüman toplumun fıkhı- “Dinî, İslâmî” sıfatlarını kullan- ulema, imam ve müçtehitler yeni nın genişlemesi kaçınılmazdır. malıyız. Sonradan yapılan tarih, kararlar alacaklar, yeni fetvalar Dolayısıyla geçmiş imamlara, fıkıh, hadis, tefsir gibi çalışma- vereceklerdir ve bunlar elbette fakihlere, müçtehitlere hakaret- ların hepsi “Din, İslâm” değil “dinî” olacaklar ama asla “ed- ler ederek saldırmanın olumlu ama “Dinî, İslâmî”dir. İmam Ebu din” olmayacaklardır… Bu ayırı- bir anlamı yoktur. Onlar kendi Hanife’nin veya İmam Cafer’in mı vurgulamak için, bu yeni olu- devirlerinin problemlerini ama ortaya koydukları “Dinî, İslâmî” şumlar, “İslâmî düşünce” “İslâmî doğru, ama yanlış çözmüşlerdir. fıkıhtır ama kesinlikle “ed-din, kültür” “İslâmî hukuk” “İslâmî Allah rızası için iyi niyetlerle ya- el-İslâm” değildir. Belki de bu düzen” “İslâmî felsefe” “İslâmî pılan her içtihada Allah Resûlü hassasiyetten dolayı Müslüman- mezhep” “İslâmî fıkıh”… gibi (s.), isabet ederse iki, etmezse lar, “Emevi İslâm Devleti… Os- isimlerle anılmalıdırlar. “İslâm bir sevap verileceği haberini ver- manlı İslâm Devleti” demediler Fıkhı” etiketi kullanmayacak miyor mu? Tabii olarak her içti- de “Emevi Devleti, Osmanlı mıyız? Elbette kullanacağız ama hadın isabet etme ihtimali kadar Devleti” dediler. Böylece onla- isabet etmeme, doğru olmama rın yapacakları hataların İslâm’a bu sadece; “Kur’ân ve Mutevatir ihtimali de olacaktır. Dolayısıy- mal edilmesini de önlediler. Şu Sünnet” ve bir miktar da, “ahad la bu içtihatların daha sonrala- hâlde, çağdaş ulema bu konuyu (tekil) haber” olsa da, ümmetin rı, ihtiyaca göre yenilenmeleri, her fırsatta ele almalıdır. ihtilaf etmediği ortak kabul ettiği değiştirilmeleri veya tamamen “Lâ ilâhe illallâh Muhamme- hadislerde, açık olarak belirti- kaldırılmaları da çok normaldir. dün resûlullâh” diyen herkes len; “emir, nehiy, helal, haram, Bu zaten bilinmeyen bir şey Muhammed Ümmeti’nin bir fer- 66 tavsiye, nafile…” gibi hükümle- değil, 14 asırdır yapılıyor dene- didir. İster Sünni, ister Şii, ister ri içine alan bir fıkıh olmalıdır. bilir. Ama bu arada çok önemli Harici, hangi mezhepten olursa Zaman içinde şartların zorlama- olan bir konu atlanıyor veya ye- olsun kardeşimizdir, hatta biz sıyla sonradan kaçınılmaz olarak teri kadar üzerinde durulmu- onları değişik nedenlerden dola- meydana gelen mezhebi hüküm- yor ve herkes kendi mezhebini, yı hatalı bulsak ve sevmesek de! leri ise; “Sünni Fıkhı” “Şii Fıkhı” kendi tarikatini, kendi meşrebi- ... Hz. Ali (r.a.) meşru halife olan “Harici Fıkhı” “Hanefi Fıkhı” ni din sanıyor, İslâm sanıyor ve kendisini dinlemeyip isyan eden “Şafi Fıkhı”… gibi isimlerle an- maalesef çoğunluk birbirine bu Haricîlerle, “Kâfir” oldukları için malıyız. Zamanın, zeminin ve yüzden düşman oluyor. Herke- değil, “Âsi” oldukları için savaş- toplumların değişmesine bağlı se öğretilmelidir ki, Peygamber mıştır. Yani sahabe arasında ge- olarak mezhebi fıkıhların çık- Efendimiz’den sonra ortaya ko- çen bu ilk savaşlar, asla “mezhep ması kaçınılmaz olarak meydana nan her şey; fetvadır, içtihat- savaşları” değil, Müslüman top- gelecekti ve geldi de. “Hulefâ-i tır, hükümdür, ilimdir… ama luma zarar veren asileri durdur- Râşidîn” döneminden sonra, si- asla din değildir. Rabbimiz’in ma, engelleme savaşlarıdır. Bu yasetin ve imametin ayrışması, “Ey iman edenler! Allah’a itaat gün de Müslümanlar, kâfirlerin tabii olarak bunu getirecekti. edin, Peygamber’e de itaat edin oyunlarına ve kışkırtmalarına Bunları hiç kimse gereksiz, fay- ve sizden olan emir sahibine de kapılarak mezhep savaşları- dasız oluşumlar olarak göremez, itaat edin…” (Nisâ, 59) ayetinde na asla ve asla girişmemelidir- görürse de yanlış yapar. Bunların belirttiği gibi, bizden olan emir ler! İçimizden veya dışımızdan hepsi Müslüman ümmetin prob- sahiplerinin hele hele şura ile mezhep savaşlarını kışkırtanlar lemlerini çözmek için tabii ola- aldıkları kararlara, fetvalara uy- kesinlikle ya “hainler” ya da “ca- rak meydana gelmiştir. Bu gün mak her Müslümanın görevidir, hiller” gürûhudurlar. Rabbim bile banka, sendika, döviz, toplu fakat bunlar asla din değildir. gafil Müslümanlara hidayet vere sözleşme, enflasyon, mevduat Gerekirse itiraz edilir, tartışılır, ve şerlerinden bütün ümmeti faizi, kâğıt para gibi yeni içtihat değişiklik yapılır, yenisi ortaya koruya!

Umran • Mart 2020 ŞİİR, BÜTÜN KAVŞAKLARDA

ŞİİR, BÜTÜN KAVŞAKLARDA

Şunu söylemeliyim ki özellikle yetmişli yıllardan sonra yayımlanmış ve edebiyat kamusu nazarında, belli bir kalitenin üzerine çıkmayı başarmış bütün şiir kitapları mevcuttur kütüphanemde. Araya kaynamış ikinci sınıf metinler de dâhildir bu külliyata. Bütün kavşaklarda karşıma çıkan şiirle her vakit başım hoş olmuştur. Yazmaktan ziyade okumaya dair sevgimi belki böylece anlatabilmişimdir.

Metin Önal MENGÜŞOĞLU

nadolu’nun doğu ve güney- Biz yangında koşuyu kaybeden atlarız Yaşımızın gereği bütün ar- A doğusunda bulunan orta bü- Biz kirli ve temiz çamaşırları kadaşlarımızın yaşadığı roman- yüklükteki şehirlerin, neredeyse Aynı zaman aynı minval üzere katlarız tizmi, ben kendi hesabıma, çok bütün muhafazakâr/dindar aile Biz koşu bittikten sonra da koşan erken vakitlerde, evvela hamasi duygulara bırakmış, ardından da çocukları gibi okumaya düşkün atlarız 67 olan ben de biraz romantik, biraz tevhidi bilince ilk adımı atarak hamasi duyguların sahibiydim. Yöre çocuklarını elbet dindar bir nevi erken “İslâmcılığa” başla- Bizim bölgenin insanını, genç aile çocuklarını, kendine ben- mıştım. Duygularımı iptal ettiği- mi söyleyecek değilim. Yeni yeni insanını en iyi anlatan, bizzat zeyenleri, bundan daha isabetli sinema ile tanışmıştım. Yılmaz kendisi de benzer yoksullukla- anlatan şiir bulamayız. Biz böy- Güney ortalığı kasıp kavuran rın, kırılganlıkların öznesi ola- leyiz, böyleydik. Taşra şehirle- filmleriyle (sol düşünceli olması- rak yaşamış bulunan üstat Sezai rinin de kenar mahallelerinden na rağmen) benim de arzularıma Karakoç’tu. Şahdamar’da bizim, kopup, şehirde ancak bir adedi cevaplar veriyordu. aynı zamanda da kendisi hakkın- bulunan memleket lisesine gelir- da ötekilerle mukayese ederken dik. Lise orta mekteple birlikte şöyle yazmıştı: Benim Romantizmim idi. Evimizin bulunduğu sokak- Harput türküleri, bizzat ta- lar asfaltlanmamıştı. Ayakkabıla- Siz hürsünüz, siz şartsız ve nıdığım Demirci Sıtkı, Paşa De- rımız bileklerimize kadar çamura kayıtsızsınız mirbağ, ardından Malatyalı Fah- batmış olurdu. Sözlü imtihanı … ri, Diyarbekirli Celal yüreğimi Rakı içen kadınların, çiçek yiyen için tahtaya kaldırıldığımızda, ön hoplatıyordu. Az buçuk edindi- kızların sırada oturan karşı cinsten sınıf ğim Osmanlı Türkçesi ile divan İyilikleri, günahları ve çeyizleri arkadaşlarımız, yüzümüze değil edebiyatının lügazına yaklaşıyor, üzerine yemin edersiniz. ayaklarımıza, oradaki çamurla- hayret ve hayranlığımı artırıyor- … ra bakarak, kendilerinden uzak dum. Dertli, Erzurumlu Emrah, Biz inkâr eder, inkârı severiz durmamızı hâl diliyle anlatırlar- Pir Sultan, Enderunlu Vasıf gibi Bayram hediyenizi iade ederiz Biz mahcup ve onurlu çocuklarız dı. Kolay mı şehrin valisinin kı- halk ozanlarının birer ikişer şi- Başımızı kaldırıp bir bakmayız zıydı mesela birisi, savcınınki ise irini okuyarak yerimde dura- … diğeri. mıyordum. Mektebin Türkçe

Umran • Mart 2020 KÜLTÜR|SANAT ŞİİR, BÜTÜN KAVŞAKLARDA kitaplarındaki Namık Kemal, dersimi yarım bıraktırır, Sıtma Musikiyi seviyordum lakin en Tevfik Fikret ve Ahmet Haşim’e Pınarı semtinde terzilik yapan ufak bir kabiliyetim olmadığı da ait şiirleri Osmanlı Türkçesini Ahmet Akbay’ın dükkânına gön- ortadaydı. Bazen Harput türkü- bozmadan, bütün okulda, di- derir ve bir Yeni İstiklâl mecmu- lerinden mırıldanmaya kalkışır- KÜLTÜR | SANAT yebilirim ki en düzgün okuyan ası aldırtırdı. (Bir ara kısa süre dım, yanımdaki yöremdekilerin bendim. Seviyordum, adeta be- yayımlanan Büyük Doğu da al- tepkisi kapa çeneni şeklinde olur- nim sevdam gibiydi şiir. Benim mıştım.) Vazifem bununla bit- du. Sevmek ile icra etmek ayrı romantizmim de buydu. mezdi. Mecmuayı açar, özellikle işlerdi. Ama kendi başıma kaldı- Kendi başıma şiirler okumak Necip Fazıl’ın başyazılarını ve ğımda yine de şu türküyü mırıl- bana kâfi gelmiyordu. Arkadaş- şiirleri ona okurdum. Hoca beni danmaktan asla vazgeçmedim: larıma da okuyordum. Nitekim dinlerken gözleri dolardı. Bir artık orta tahsilimin hemen her seferinde okuduğum şiir, başör- Ağlama yar ağlama sınıfında, mektebin en iyi şiir Mavi yazma bağlama okuyanları arasında, hocaların Mavi yazma tez solar sadece bu vasfıyla tanıyıp saygı Okuduğum Ciğerimi dağlama duyduğu tembel talebe bendim. mecmualardan Cahit Sıtkı’nın “Otuz Beş Yaş” şi- Resim kabiliyetim de yoktu. hatırladığım Necip iriyle başlayarak, şiir seansların- Çoğu kere geceleyin el yazısıyla da, boş derslerde, hocaların ar- Fazıl, Malatya şehrine karaladığım metinleri sabahleyin zuları istikametinde, ezberlerimi konferansa gelip, bir de okumakta büyük zorluk çeki- artırıyordum. Yahya Kemal’den yenilerde tanış olduğum yordum. El yazım bile kötüydü. “Sessiz Gemi”, “Mahurdan M. Said Çekmegil’in Kabiliyetin bizatihi sorumluluk Gazel”, Bekir Sıtkı’dan “Mar- bizzat misafiri olunca, olduğunu her vakit düşünmü- ya”, Ahmet Muhip Dranas’tan kendisine genç bir şair şümdür. Ama onu keşfedecek “Fahriye Abla”, Ahmet Hamdi kişiyi dışarıda aramak yerine en 68 sıfatıyla tanıştırıldım. Tanpınar’dan “Her Şey Yerli Ye- Heves ve ivme artık azından evvela kendi içimizde rinde”, Necip Fazıl’dan “Dua”, tamamen değişmişti. aramalıyız. Kendini keşfetmek “Sakarya Türküsü”, “Çile”, Halit Edebiyat eğlence yerine üzere insanoğluna epey malzeme Fahri Ozansoy’dan “Aruza Veda”, konmayacak kadar ciddi verilmiştir yaratılırken. Bütün Fuzuli’den Şeyh Galip’ten gazel- bir işti. Bir kavganın, duyu organları, kalbin duygu ler, halk ozanlarından koşmalar bir davanın, öteden beri ve düşünce gücü ne güne du- okuyordum. Su Kasidesi bile fa- ruyor? Elbette dışarıdan destek resmî müfredata olan vorilerim arasındaydı. almayı inkâr edecek değilim. Ve Orta mektebe devam eder- alerjimin de merhemi zaten kişi kendini keşfederken ken Malatya’da Koyunoğlu Ma- yerine geçecek ve beni mutlaka bir vasatın ortasındadır hallesi Pamukçu Cegeti’nde ruhen tedavi edecekti. ve keşif faaliyeti biraz da muka- (Malatya’da sokak demektir) bir yeselerle yapılacaktır. Şimdi tek eve taşınmıştık. Meşhur Sıtma yönlü kabiliyet sahibi kendime Pınarı mevkiindeki cami yeni soruyorum. yapılmıştı. Camiye İstanbullu tüsü münasebetiyle kaleme alın- Geriye ne kaldı bilemem. Me- hafız bir hoca tayin olmuştu. Ba- mış, hamasi bir şiirdi. Ve kadının sela ev işlerinde babama, anneme bamın da arkadaşıydı. Tatillerde, başörtüsüne saldıran bir kesimi yardımcı olabilecek kabiliyetten ara günlerde Kur’ân okumamı tenkit ediyordu. Hoca bekârdı ve ve hatta arzudan uzak birisiydim. geliştirmek maksadıyla camiye ancak en fazla bu şiire ağlamıştı. Sonradan toplam yediye tamam- gider, ondan ders alırdım. Hoca Dedim ya iyi şiir okuyordum. lanacak olan ailemizin çocukları esasen yalnızca hafız yetiştirirdi. Divan şiirlerini severek oku- arasında en büyük olmanın fi- Benim gibilere ders vermek ye- duğumdan, Klasik Türk Musikisi yakasını, avantajını hep lehine rine bizi öğrencilerine bırakırdı. eserlerini dinlerken, Müzeyyen kullanarak o ev işlerini, bakkala Ancak onun yanında benim ayrı Senar, Zeki Müren, Safiye Ayla ekmek almaya gitmeyi bile kü- bir yerim vardı. Her hafta benim da bana bir şeyler söylüyordu. çüklerine yükleyerek, kendine

Umran • Mart 2020 ŞİİR, BÜTÜN KAVŞAKLARDA ait dünyayı kurma çabasındaki kadarıyla memleketimde İslâm, Tamer’e kadar bir hayli önemli tembel çocuk buydu işte. her vesileyle kendisinden korku- şairden seçmelerle sürüyordu. lan bir iman modeliydi. Ancak Farklı şiir akımlarından örnek- Rüyalarım, Hülyalarım, Hayallerim bunu aleniyete dökmek yeri- leri bir arada bulduğumuz bu ve Ülküm ne, devlet aygıtı, irtica, gericilik çalışma, kendi alanında benim yaftasıyla örterek yapıyordu. Bu Kabiliyet mi bilemem ama neslim arasından okuyanlara, iyi şuur en erken vakitlerden bu tek bir hevesi vardı bu çocuğun. bir perspektif sunmuş olmalıdır. yana daima yanı başımda idi. Edebiyat, özelde de şiir. Başlan- O tarihlerde, karman çorman şiir Ulaşabildiğim, okuduğum gıçta belki de bir eğlence, zaman okuma çabaları, teknik anlamda ilk şiir kitaplarını teker teker an- törpüleme, hiçbir şey yapmıyor bir birikim sağlamamış olsa da, mak, yazılı kâğıtlara sığmayacak- olarak görünmemek için kendi- tır. Belki onlar üzerinden benim beni, iyi ve kötü şiiri birbirinden ni o alana hapsetme şeklinde mi kitaplarımı, okuma maceramı ayırt edecek bir meleke sahibi görünüyordu? Ama okuduğum topluca zikredeceğim. Ankara ve kılmıştır diye düşünüyorum. mecmualardan hatırladığım Ne- Favori şairlerim var elbette, cip Fazıl, Malatya şehrine konfe- Ziya Osman Saba, Cahit Sıtkı, ransa gelip, bir de yenilerde tanış Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet olduğum M. Said Çekmegil’in Muhip Dranas, bazen Faruk Na- bizzat misafiri olunca, kendisine fiz Çamlıbel gibi. Mehmet Akif genç bir şair sıfatıyla tanıştırıl- ve Necip Fazıl ile bir iki yıl sonra dım. Heves ve ivme artık tama- da Sezai Karakoç ustalar evet, şiir men değişmişti. Edebiyat eğlence yerine konmayacak kadar ciddi üzerinden de etkilendiğim sima- bir işti. Bir kavganın, bir dava- lardı lakin onları ben düşünce ve nın, öteden beri resmî müfredata inanç dünyamın kahramanları olan alerjimin de merhemi yeri- olarak hatırlarım hep. Aralarına 69 ne geçecek ve beni ruhen tedavi M. Said Çekmegil’i de özel olarak edecekti. katarak söylüyorum bunu ve Li- Artık rüyalarım, hülyala- mon Ağacım kitabını. rım, hayallerim, ülküm (ülkü, Favori şiirlerim de vardı el- Dostoyevski’nin Delikanlı ro- Kocabeyoğlu Pasajı sahafları ve bet. Yukarıda sesli olarak toplu- manındaki Arkadiy Andreyeviç amcamın oğlu sevgili ağabeyim luk karşısında okuduklarımın dı- Dogurukiy’den mülhemdir, bah- Halil Hâzık’la beraberliklerimiz, şındakiler şunlardı: Melih Cevdet sini açacağım) ileride Necip Fazıl yığınla antoloji ve şiir kitabı sahi- Anday’ın tercüme ettiği Edgar gibilerin bulunduğu Babıâli’ye bi kıldı beni. Demek ki memle- Allan Poe’nin “Annabelle Lee”si katılmak, onlar arasından birisi ketin bütün şairlerinin şiir kitap- unutulamaz. Zikretmiştim, Bekir olmaktı. Kendimi zaten bir oku- ları sahaflara düşüyordu. Divan Sıtkı Erdoğan’ın “Marya” şiirini yucu olarak görüyordum; sıra şiiri, halk şiiri antolojileri, yeni neredeyse ezbere okuyorum. (Bu yazar unvanıyla bilinmeye gel- Türk şiiri antolojileri, Veteriner şiir onu izleyen yıllarda Türkçe meliydi. Alkışlar, ödüller, uzak Şairler Antolojisi benzeri eserler yazan birçok şaire Batılı kadın- yakın tanışıklıklar, yüksek dozlu ve müstakil şiir kitapları. ların ismi üzerinden üretilmiş iltifatlar, Necip Fazıl’a dair, onun Ümit Yaşar Oğuzcan Tarık aşk şiirlerine ilham kaynağı ola- üzerinden bakarak ileride şöhret Dursun K. İle beraber bir dizi caktır.) O tarihlerde bir de başka kazanacak bir yazarın konumu- antoloji yayımlamaya başlamıştı nu böyle belirliyordu kalbim. 1962 yılında. Farklı temalardaki bazı arkadaşlarımın da severek Ancak muvafık bir dünya gö- altı yedi kitabın Şiirimizde Aşk ve okuduğu Turhan Oğuzbaş, Ümit rüşünün sahibi sıfatıyla, devlet Kadın, Ayrılık, Ölüm, Taşlama ve Yaşar gibi isimlerin, bir iki şiiri- tarafından aralıksız izlenmeyi, Tabiat gibi isimleri vardı. Yirmin- ni hatırlarım. Bu şiirler sahnede kovuşturulmayı da göze almak ci yüzyılın başından Yahya Ke- okumaya uygun akışkanlığa sa- gerekiyordu. Çünkü gördüğüm mal ile başlatılan seçimler, Ülkü hiptiler sanki.

Umran • Mart 2020 KÜLTÜR|SANAT ŞİİR, BÜTÜN KAVŞAKLARDA Şiir Gibi Mektuplar O yaşlarımda okunacak hiç- tarihlerde bugünkü kadar nite- bir nesne benim elimden kur- likli eser bulunmuyordu. Çek- Varlık Yayınları arasında çı- tulamazdı. Yeter ki elime geç- megil ile tanıştıktan sonraki dö- kan, Cahit Sıtkı’nın Paris’ten Ziya miş bulunsun. Mesela temin nemde gerek onun eserleri ve

KÜLTÜR | SANAT Osman Saba’ya gönderdiği mek- ettiğimin gecesi, beni sarmışsa gerekse onun üzerinden temin tuplardan mürekkep, Ziya’ya eğer, sevmişsem, o kitabı sabah ettiğim kimi eserler vardı lakin Mektuplar kitabı okumaya, yaz- namazlarına kadar okumadan son derece kısırdı. (Vakti gel- maya yeni başladığım yıllarda, bırakmaz, sabahleyin de erken diğinde bahislerini açacağım.) iki şair arasındaki dostluğu, mu- uyanamadığım için mektebe gi- Mecmuaları takip ediyordum. habbeti ve tenkitçi bakışı yansıt- dememiş olur, devamsızlıktan sı- Yeni İstiklal, Büyük Doğu, Diri- ması bakımından, çok önemlidir nıfta kalırdım. Babam demiryol- liş, Türk Yurdu, Hisar, Hareket, ve üzerimde hâlâ izleri bulunan cu olduğundan neredeyse gece Haykır gibi. Bazılarına el yazısıy- yol göstericilik yapmıştır. gündüz sürekli trenlerle, bazen la karaladığım şiirlerimi postalı- Mektup bir edebi tür ola- Kurtalan, bazen Çetinkaya’ya yordum. Hemen hepsi de yayın- rak bu kitapla hayatıma gir- kadar gider, evden uzak kalırdı. lanıyordu. Denizli Müftüsü diye miştir. Onun yanında hemen o Annemin ise benim üzerimdeki tanıtılan Sami Arslan’ın Karanlık tarihlerde Kafka’nın Milena’ya otoritesi zayıftı. En büyük ve ilk Gecelerin Nurlu Sabahı isimli bir Mektupları’nı da okumuştum. eseri elime geçmişti. Klasik ilmi- (Bu arada bir arkadaşımın elin- hal veya mistik içerikli uyutucu deki Ümit Yaşar’a ait Mihribana’a yayınlar yanında, nispeten dina- Mektuplar da vardı.) Böylece ben mik bir düşünce aşılamaya çalı- de mektubu bir edebi tür hâlinde şan bu eseri, belki beş kez oku- değerlendirerek, Malatya’dan muştum. İslâmi bir dinamizmin Ankara’daki ağabeyime yazdığım sinyallerini veriyor gibiydi. 70 mektuplarda, artık tıpkı Cahit Böyle eserler okurken, sana- Sıtkı ve Kafka gibi bir tutum takı- ta temayüllü yanım, duygularım narak, edebi tartışmalar açmaya zaman zaman ağır basıyor, beni başlamıştım. Nitekim o mektup- adeta büyüleyerek dikkatimi dağıtıyordu. Zaten düşünmeye, lardan hareketle ileride Ağabe- okumaya başladığım tarihlerden yime Mektuplar kitabım ortaya itibaren, yığınla tezat içerisinde çıkacaktı. Oradaki mektupların boğuşan bir zihnim ve kalbim büyük çoğunluğu gerçekti. vardı. Söz konusu dağınıklık Hangi vesileyle gerçekleşmiş- göz ağrısı oğul gibi mi bakardı beni arşivci olmaktan, kaynak ti şimdi hatırlamıyorum ama lise bana, bilmem ama onun nezdin- göstererek yazmaktan alıkoyu- birinci sınıftayken, ağabeyime de bir torpilim olduğunu hisse- yor, okuduklarım üzerinden ya yazdığım bu mektuplardan biri- derdim. Mektebe gitmememi benimseyerek yahut reddederek, sini, M. Said Çekmegil de oku- babama şikâyet olarak aktarmaz, kendime mahsus tavır ve tu- muş ve çok etkilenerek beni ile- evin gündelik yemeğini sevme- tumların sahibi oluyordum. Bir ride bir yazar olacak genç adam mişsem bana ayrıca sevdiğim disiplinim yoktu. Sonraki olgun- gibi takdim etmeye başlamıştı. yemeklerden yapardı. Bütün bu luk yıllarımda da bulunduğunu Ziya’ya Mektuplar ile Milena’ya haylazlıklarımın okuma sevdası söyleyemem. Mektuplar her ikisi de şiir gibi uğruna gerçekleştiğini söylersem Önyargı denilebilir mi bil- metinlerdi. Ben de benzerini çok da yanlış olmayacaktır. miyorum, bütün okumalarım- denemiştim adını andığım ese- da tahlilci, analizci olmaya ça- Tezatların Geliştirdiği Hassasiyet rimde. Şunu demek istiyorum ki balıyordum. Önyargı derken, başat meşguliyetim edebiyat ama Müslüman kimliğim müna- içimdeki tezatların geliştirdiği çok özelde de daima şiir üzerin- sebetiyle İslâmî eserler okumaya hassasiyetten söz ediyorum. Has- den gerçekleşiyordu. da temayülüm yüksek, ancak o sasiyet, belki tecessüs. Çünkü her

Umran • Mart 2020 ŞİİR, BÜTÜN KAVŞAKLARDA seferinde dili yanmış bir mazlum gibi görüyordum kendimi. Hal- Düşünmeye, okumaya başladığım tarihlerden itibaren, kımın içerisinden çıkmaya uğra- yığınla tezat içerisinde boğuşan bir zihnim ve kalbim şan, onları ezen kâbusların üste- vardı. Söz konusu dağınıklık beni arşivci olmaktan, kaynak sinden gelmeye çabalayan, halkı göstererek yazmaktan alıkoyuyor, okuduklarım üzerinden adına onlarla mücadeleye de so- ya benimseyerek yahut reddederek, kendime mahsus yunmuş bir Don Kişot muydum? tavır ve tutumların sahibi oluyordum. Bir disiplinim yoktu. Okumalarımda kendi Sonraki olgunluk yıllarımda da bulunduğunu söyleyemem. tezgâhımdan müspet not alan ne varsa onları kelimenin tam anlamıyla benimsiyor, kendimin Safahât ve Çile kitapları hâlâ yayımlamıştı. Basım tarihi, ben- kılıyor, artık kendi malım gibi elimin altındadır. Çile’nin ma- deki nüshanın ilk sahifesi kopuk kullanıyordum. Lakin artık onla- cerası adeta destan olmuştur. rı kendi ifade araçlarımla, kendi olduğundan hatırladığım kada- Malumdur ki üstat Necip Fazıl dilim ve kelimelerimle anlatıyor, rıyla 1964 olmalıdır. hiçbir vakit sabit geliri olan bir aktarıyordum. Denilebilir ki şiir Çile kitabı münasebetiy- adam değildi. O varlıklı Müslü- için çok tehlikeli bir tutumdur le Necip Fazıl ve Osman Yük- bu benimkisi. Bence de öyledir. sel arasında geçen fıkra gibi bir Lakin her ne kadar yüksek dü- mükâleme anlatılır. Necip Fazıl, zeyde bir şiir okuyucusu olsam M. Şevket Eygi’nin yayımladığı da yazmayı aynı hızla sürdürmü- Çile kitabını Osman Yüksel’e eli- yordum. Ve zaten o tarihlerde, kendimce, çokluk hece vezni şi- ne alıp göstererek Osman bak bu irler karalıyordum ki başlangıçta Çile, hazırcevap Osman Yüksel belki biraz Necip Fazıl kokusu hemen yapıştırmış, Üstat, o Çile 71 gelen şeyler yazmış olsam da Ne- değil hile hile. cip Fazıl’ın, taklit edilemez, kop- Sonraki yıllarda temin ettik- yalanamaz olan şiirinden kopup lerimi de hatırlayarak şunu söy- gitmiştim kendi kulvarıma. lemeliyim ki özellikle yetmişli Ankara’da Kocabeyoğlu Pa- sajı’ndaki yer altı sahaflarında, yıllardan sonra yayımlanmış ve Sezai Karakoç’un Körfez ve Şah- edebiyat kamusu nazarında, belli damar adlı kitaplarını da bulmuş- bir kalitenin üzerine çıkmayı ba- tum. Ellili yıllarda basılmış bu iki manların desteği ile mutfağını şarmış bütün şiir kitapları mev- kitabın üzerimdeki etkisini an- ve gündelik hayatını ayakta tut- cuttur kütüphanemde. Araya latmaya kelimelerim kâfi gelme- muş birisiydi. Çile kitabının ilk kaynamış ikinci sınıf metinler yecektir. Elimin altında Mehmet ismi Senfoni imiş. Üstat bu kitabı de dâhildir bu külliyata. Bütün Akif üstadın 1934 yılında basıl- basılmak üzere Osman Yüksel mış Safahât’ı ve Necip Fazıl’ın kavşaklarda karşıma çıkan şi- Çile’si her vakit bulunmaktaydı. Serdengeçti’ye satmış ve parasını irle her vakit başım hoş olmuş- Ancak Sezai Karakoç’un şiiri, da peşin almış. Ancak Serden- tur. Yazmaktan ziyade okuma- geçti eseri yayımlamada biraz sanki benim kuşağıma, salt este- ya dair sevgimi belki böylece gecikince bu sefer aynı eseri bir tik bakış ve dil bakımından daha anlatabilmişimdir. önemli ve sağlıklı rehberlikler kere de Mehmet Şevket Eygi’ye Safahât, Çile ve hemen arka- yapacaktı. Meseleyi bugün bak- satmış. Şevket Eygi çabuk davra- sından ardı ardına yayımlanan tığım pencereden idrak ediyor narak Serdengeçti’den önce eseri değilsem de hafızamın uzak kö- yayımlamış. Üstelik o günün tek- Sezai Karakoç şiir külliyatı bugün şelerinden böylesi bir yorumu nik imkânlarının en üst seviyede bile hiç usanmaksızın arada bir çıkartabiliyorum. olanıyla, harika bir cilt içerisinde uğradığım limanlar olmaktadır.

Umran • Mart 2020 KÜLTÜR|SANAT KAMERUN GÜNCESİ 24 milyona yakın. Bu rakamlar sadece sayılabilmiş olanları gös- teriyor, ıssız ve ulaşılmayan pek çok yerleşimi varmış ülkenin.

KÜLTÜR | SANAT Kalabalığını hissettiren bir şehir, trafiği özellikle işe gidiş ve dönüş KAMERUN GÜNCESİ saatlerinde yoğunlaşıyor epey. Tabii bizim alışık olduğumuz trafiğin yanında anmaya değmez o yoğunluk da… General de Cihan Aktaş’ın Kamerun’da tuttuğu ve bir kısmını dergimizle paylaştığı günlükler bu ülkede yaşananları Gaulle Caddesi dışında gördü- günlük hayatın ayrıntıları içinde izleyebilmemizi sağlıyor. ğüm bütün caddeleri düzensiz ve tozlu. Yapıldığı zamandan bu yana bir bakım görmemiş, bütün Cihan AKTAŞ şehir böyle bir izlenim uyandırı- yor gerçi. Kaldığım ev Bonapriso semtinde. Okyanusa çok yakınız ama zaten bu şehirde hiçbir yer başka bir yere fazla uzak değil. Kız kardeşimin telefonuyla İstanbul’dan bir arkadaşım va- sıtasıyla tanıştığım Necmi Bey’e mesaj attım, o da beni aradı birkaç saat sonra. Yaounde’de yaşıyor birkaç yıldır, ülke hak- 72 kında epey bilgi edinmiş. An- lattığına göre sömürgeciler önce Douala’ya gelmiş ama havası aşırı nemli olduğu için daha yüksek- lere doğru ilerleyip Yaounde’yi 6 Aralık 2019 İlk markette aradığım türde başkent yapmışlar. İstanbul’un avlu ve yastık almak için öğle yastığı buldum, 19.50 Frank’tı. üç katı nemi var bu şehrin. H üzeri çıktık Gisele’yle. Sola Havlu yoktu. Taksiyle başka bir Necmi Bey abdest alırken dönüp cadde boyunca ilerledik. caddeye gidip daha büyük bir musluk suyunu ağzıma almama- Dev ağaçların ve tahta paravanla- markette bulduk havluyu. O mı tavsiye etti. rın kapattığı, bazen de taş duvar- da 13.00 Frank tutarındaydı. Türk bir safariciden söz etti. larla çevrili görkemli villalar var Dönüşte kız kardeşimle ben in- Otuz yıl önce gelmiş, yerli bir bu cadde üstünde. Aynı villaların dim, Gisele yoluna devam etti. kadınla evlenip burada kalmış, önünden cadde boyunca geçen Varoşta tek bir odada yaşıyor iki çoluk çocuğa karışmış. Afrika’ya su kanallarının kirli görüntüsü çocuğuyla. Bir keresinde hasta- dönüş, yuvaya dönüş gibi olmalı ülkedeki çelişkilerin özeti gibi. landığında enişteme serum takılı medeniyet yorgunları açısından. Seyyar satıcıların sergileri ise vaziyette bir fotoğrafını gönder- Fakat sorunları da o kadar fazla Gauguin tablolarını hatırlatıyor. miş evinden, işe gelemeyece- ki… Herhangi bir ülkede de rast- Bazen başının üzerinde uzayıp ğini belirtmek için. Temiz pak, lanabilecek çıkar grupları burada giden kocaman plastik kaplarda aydınlık bir odaymış. Bizlerin çok daha pervasız ve katı. Buna dilimlenmiş papaya veya başka çoğunun yaşadığı evlerdeki oda- karşılık din farkı durduk yere bir bir meyve taşıyan gayet şık ka- lardan biri kadar evinin tamamı, çatışma konusu olmuyor. Katıl- dınlar geçiyor önümüzden, başta düşününce daralıyor insan. dığı bir düğünde Müslüman ve bir şeyler taşımanın yürüyüşe bir Douala’nın nüfusu 2005 ra- Hıristiyan davetlilerin birbirine zarafet kazandırdığını düşündü- kamlarına göre bir buçuk mil- sergilediği nezaketi örnek verdi rüyor genel havaları. yon civarında, ülke nüfusu ise Necmi Bey.

Umran • Mart 2020 KAMERUN GÜNCESİ Kuzeye, Guandere şehrine gi- derken yanında gidip gidemeye- Ülke nüfusunun yarıya yakını Hıristiyan, Müslümanların ceğimi sordum. Galiba mümkün nüfusu da yüzde kırktan az değil, ancak din farklılığı olacak. gerilim oluşturmuyor halk arasında. Kamerun ordusuyla 13 Aralık 2019 ülkenin Kuzey-Batı Anglofon (İngilizce konuşulan) Gisele sofraya oturmaktan bölgesindeki yaşayan ayrılıkçı gruplar arasında çok sayıda kaçındı yine, sanırım iş kural- cana mal olan sürekli bir çatışma yaşanıyor. 2017’de larını ihlalden çekiniyor. Aslın- da fabrikanın elemanı ve bizim yayımlanan bir yazıda bu çatışmanın Ruanda katliamı yaşadığımız daire dışında başka boyutuna ulaşacağına dair bir uyarı var. Ülkenin Nijerya bir daireye daha gidiyor. İçeriye ile sınır bölgelerini ve sahil kesimini kapsayan Anglofon mutfak kapısından giriyor ve ye- bölgesine ve geri kalan bölgelere hâkim Frankofon meğini de o kapının hemen ya- hâkimiyeti bitmeyen bir iç savaş tehdidinin sebebi. nındaki beyaz plastik sandalyede oturarak yemekte ısrar ediyor. Bardağı da kırmızı plastikten. atıştırmalık bir şeyler götürmek olabiliyor. Kamerun’u gören, bu- Kız kardeşim bir kez daha cam istiyor. rada yaşayan Türk, Türkiye’de bardak kullanmasını söyledi ke- Eniştemin Güney Afrika’da yoksul olmadığını düşünür. Mu- sin bir dille. çalıştığı dönemde kız kardeşim kayese anlamsız belki, ülkenin Bu bina çok eski değil. Geniş çiğ böreği oklava olmadığı için kendine has bir tarihi var. Bu bir alana yapıldığı da söylene- alüminyum folyoların sarıldığı yoksulluktan nasıl kurtulacak bu mez. Bir katta sekiz daire ve her rulolarla yapmış bir süre. ülke, yoksa böyle sürüp gidecek dairenin de iki kapısı var. Mi- mi, yerli halk neler düşünüyor… marisinin hangi döneme ait ol- 18 Aralık 2019 Fransa banliyölerinde yaşa- duğunu kestirmeye çalışıyorum, Dün fabrikada çalışan bir işçi nan isyanlar bu ülkede, benzeri zafiyetten ölmüş. Açlıktan ölmüş ülkelerde mevcut adeta umarsız 73 70’lerin sonlarında yapılmış ola- bir insan. Yardım toplamışlar. yoksulluktan bağımsız düşünü- bilir ama daha eski görünüyor. Bazı işçiler vermekten kaçınmış. lemez zannedersem. Yoksulun Yıpranmışlığının sebebi yoğun Nasip meselesi, dedi eniştem. kendi hâline terk edilmişliği yü- nem, malzemenin aşırı yağışla- Hz. Peygamber’le Hz. Ayşe’nin zünden elbette yaşanması zor, rı hesaba katmadan seçilmesi… diyalogunu aktardı: “Bizim na- güvensiz bir ülke Kamerun. Bu Salona dışarıdan girilen kapının sibimiz öte tarafta…” Cömertlik nedenle olmalı her binanın ka- hemen yanında bulunan vitrin müminin hasleti. pısı önünde bir bekçi oturuyor. vazifesi gören iki katlı uzun seh- Bir diğer işçi ise darp edilmiş Yaşadığımız sitenin önünde pa üstünde iki şarap koyma kabı evine dönerken. Buraya geldim her zaman oturan bir görevlinin var, dairenin demirbaşlarından. geleli Gisele dâhil yakın çev- yanı sıra hep bir insan kalabalığı Şarap kültürü konusunda bir remizde duyduğum dördüncü oluyor. Kapıda beklemekle veya araştırma yapmadım, ancak çok- darp vakası. Yoksulluk, işsizlik temizlikle görevli olanların yanı tan modaları geçmiş gibi geliyor. ve panolarla, vitrinlerle telkin sıra sitedeki dairelerde dadı veya Vitrinin alt katına cam kava- edilen parayla mümkün mutlu- yardımcı olarak çalışan kadınlar nozlarda mercimek, nohut gibi luk yolları bir araya geldiğinde da var aralarında. Kimi dadılar bozulmaya açık erzakı yerleştir- insanlar suça bulaşıyor. Yoksul- baktıkları bebeklerle bahçede dik, klimanın tam karşısına dü- lar da yoksullara hınçlı. Fabri- dolaşıyor. Çocuklar da karışıyor şüyorlar çünkü. kada işçi, karısıyla birlikte darp bu kalabalığa. Her zaman bir Kız kardeşim hamur yoğur- ediliyor. Kadın göğsünden yara- uğultu ve şamata mevcut giriş- maya girişti, çiğbörek yapıp lanmış. İyiymiş şimdi durumları. te. Binayı Lübnanlılar yaptırmış. buzluğa atacak. Dün fabrikada- Eniştem hemen her zaman bir İlk geldiğim günlerde bahçede ki Türk işçiler enişteme sormuş memlekete dönme kararıyla ge- gezinirken tanıştığım ortaokul çiğ börek ve zeytinyağlı sarma liyor eve ama bu kez daha farklı öğrencisi Elsa’ya yapılış tarihini ne zaman geliyor diye. Her haf- şeyler söyledi. Burada insanların bilir mi acaba... Bir arkadaşım ta başında işçilere yemek veya yaralarına az da olsa merhem İstanbul’dan mektup yazmak

Umran • Mart 2020 KÜLTÜR|SANAT KAMERUN GÜNCESİ istediğini söyledi. Binanın ad- onun Afrikalı dadısıyla gelmişti, için anladık. Selamlaştık bizi resini bilmiyorum, girişte koca- hemen yanımızda oturuyorlardı. fark ettiklerinde. Genç kadın man harflerle yazılı Kassap Resi- Bu pastanenin müdavimi hoş ifadeli ve kendinden emindi, dence dışında. Afrikalılar bir hayli şık ve gi- eşi de öyle… Aslında bu şehir- KÜLTÜR | SANAT Yerel seçimler 9 Şubat 2020 yimlerinde de Paris tarzını yan- de gözlemlediğim kadarıyla her de yapılacakmış. Anglofon ayrı- sıtıyorlar. Kimi genç kadınların kesimden kadın ve erkek çok lıkçılar kırktan fazla yerel siyaset- kıyafetleri abartılı şekilde gös- dik ve güvenli yürüyor sokakta. çiyi sindirmek için kaçırmışlar. terişli. Kim için kime göre diye Garsonla İngilizce anlaşabildik, Ülke nüfusunun yarıya ya- sorulur böyle bir izlenim dile arkadaşımız geldiğinde verece- kını Hıristiyan, Müslümanların getirildiğinde. İki alımlı genç kız ğiz siparişlerimizi. Necmi Bey’in nüfusu da yüzde kırktan az de- arkadaşıyla çeşitli pozlar vererek arkadaşı İsmet Bey gelir gelmez ğil, ancak din farklılığı gerilim karşılıklı fotoğraf çekip payla- dondurma ısmarladık. oluşturmuyor halk arasında. şıyor ve bu sırada epey şamata İsmet Bey ekonomik krizin Kamerun ordusuyla ülkenin ediyorlardı. Gençlik, denilebi- ardından arkadaş tavsiyesiyle Kuzey-Batı Anglofon (İngilizce lir. Bütün gözler üzerlerindeydi. bir umutla gelmiş bu ülkeye. Üç konuşulan) bölgesindeki yaşa- yıldır burada ama henüz ailesini yan ayrılıkçı gruplar arasında getirmedi, küçük çocukları var. çok sayıda cana mal olan sürekli Mescit bakımsız ve Tabii ülkeyi ve toplumu epeyce tanımış, yabancılarda sık görü- bir çatışma yaşanıyor. 2017’de tozlu uzun bir baraka, len yüzeysel olumsuz yargıların yayımlanan bir yazıda bu çatış- hemen önünde uzanmış ötesine geçen bir tanıma bu. manın Ruanda katliamı boyutu- dinlenen yaşlı erkekleri Fransız kültürü baskın bu şe- na ulaşacağına dair bir uyarı var. rahatsız etmemek hirde, oysa Anglafon bölgesinde Ülkenin Nijerya ile sınır bölgele- için içeri girmedim. İngilizler daha iş birliğine açık rini ve sahil kesimini kapsayan Mahalle yoksul, ancak ve kurallı bir sistem kurmuşlar. 74 Anglofon bölgesine ve geri ka- çok da uzakta olmayan Frankofonlar galiba bu nedenle lan bölgelere hâkim Frankofon bir yerde gördüğüm daha fazla kısıtlanmışlar, ken- hâkimiyeti bitmeyen bir iç savaş kilise köşk gibi bir dileri olarak hamleler yapma tehdidinin sebebi. Mesele elbette yapı. Müslümanların konusunda. İş birlikçi müreffeh öne sürülen taleplerden biri olan yoksul ve desteksiz, veya değil, rehavet içinde olanlar kolonyalistlere ait iki dilin gün- sonuç olarak da güçsüz da gündelik ekmeğinin peşinde delik hayatta daha adil bir şe- olduğunu gösteriyor bu koşan yoksullar da oluşturulan kilde etkin kullanılması gibi bir fark. sistem karşısında kendilerini başlığa indirgenemeyecek kadar güçsüz ve seçeneksiz hissettik- derin olmalı. Anglofon krizinde leri için sineye çekiyorlar olup en az 3 bin kişi ölmüş bu güne biteni. Hiçbir şeyi değiştireme- kadar, yüz binlerce kişi iç göç- Genç ve güzel Afrikalı olmak yeceğine inandığı zaman insan le yerinden yurdundan olurken kolay olmasa gerek, yoksulun sadece çaresiz hissetmez kendi- kırk bin kişi de komşu ülkelere ömür çizgisi az çok belli, genç ni, kahrından ölmeye de başlar. sığınmış. Kamerun sürüp giden ve güzel olana ise popüler kültür Yaş ortalaması 58, bu ortalama- bu çatışmalarla nasıl güç topla- sürekli küresel bir ün kazanımı nın içinde çok daha erken yaşta yıp da kendini bulabilir? yönünde telkinlerde bulunuyor. ölenler elbette var. Ülkenin pet- Lübnan Pastanesi diye bilinen Bu çizgilerin dışında başka yollar rol kayakları da diğer zenginlik- Maison H’ye dört buçuk gibi var- da var, düşünme çilesinin yolu; leri de yoksulların hayatını bir dık. Necmi Bey’in bir arkadaşıyla ama kim bilir ne kadar zorludur nebze iyileştirmeye sarf edilme- buluşacağız. Dondurma kısmına bu yolda ilerlemek de… yecek. Sistem yoksulu bulundu- oturduk. Karşımızda Restaurant Masalar tıklım tıklım, şehrin ğu yaşama alanında çaresizce çır- Le Pekin Plus var. Pastanede de en itibarlı pastanesi burası. Yanı- pınmaya terk etmiş. Korunacak bir hayli Çinli olduğu çarpıyor mıza Müslüman bir çift oturdu, çok şey var, yoksullara düşen ise göze, Çinli bir kadın bebeği ve genç kadın tesettürlü olduğu bunların bekçiliği.

Umran • Mart 2020 KAMERUN GÜNCESİ 24 Aralık 2019 uzaklık olabilir, hiçbir yere ye- 25 Aralık 2019 Bugün yeni yıl şenliği kutla- tişmem gerekmiyor. Sessizliğin Akşam mutfağa girdiğimde malarına hazırlandı bahçe. Her dinlendirici etkisini hissedebili- duvarda orta boy bir kertenkele yer ışıl ışıl. yorum, apartmanda yılbaşı kut- gördüm. Dolabın arkasına kaç- Saklama kapları almak için lamaları dolayısıyla bile aşırı bir tı. Yemek ve çay faslından son- çıkacak, giderken sergiye uğra- ses yükselmedi. Bir başka faktör ra ilaçladı kız kardeşim dolabın yacağız. Kız kardeşim biz dön- havanın temizliği. Çöpler dağ çevresini, kapıyı kapatıp altına dükten sonra eniştem yemek gibi yığılıp bekliyor devasa kutu- bez tıkadık. Sabahleyin ortalık- konusunda zorluk çekmesin larda, doğru dürüst kanalizasyon ta görünmüyordu. Dolaptaki diye arada bir derin donduru- sistemi yok, yine de temiz hava bütün kapları yeniden yıkadık. cuya yemek koyuyor saklama iç açıcı. Fransızlar hiçbir şey kat- Dışarıda, bitkilerin arasında do- kaplarıyla. mamış bu ülkeye, birçok yapı laşırken zevkle izlediğimiz canlı Elektik kesildi. Bazen beş Almanlardan kalma. Fransızların ev içinde korkutucu geliyor. Öl- altı satı buluyor kesinti ama bu- ise modası, tarzı, zevkleri ege- dürmeseydik gece uyuyamazdık. günlerde yeni yıl dolayısıyla olsa men, bu ilginç. Ona çeyrek kala İsmet’le bu- gerek kısa sürüyor. Klima çalış- Çöp kutuları üzerine not et- luşmak için evden çıktım, birlik- madığında ise sauna gibi oluyor mem gereken bir şey var. Mar- te arkadaşı D. Bilal’in yeni doğum evin içi. kete giderken bir adamın site yapmış eşini ziyarete gideceğiz. Gisele geldi, kahvaltıya otur- duk. Özellikle ekmeğe reçel sü- rüp yemeyi seviyor Gisele, kız kardeşim annece ilgisiyle diğer kahvaltılıklardan da yemesi için ısrar ediyor. Çok genç daha, otuz yaşında bile değil. Gisele başına 75 kızıl gölgeli geçici rasta uygula- mış; akşam katılacağı şenlik için olsa gerek. Kız kardeşime göre yüksek sesle yaptıkları telefon konuşmalarıyla varlığından ha- berdar olduğu erkek arkadaşı serserinin biri. Kimlikleri ve pa- rası çalındığında yanında yoktu mesela. Ana caddeye doğru giderken Eniştem grip oldu. Bü- önündeki çöp kutusundan bir sekiz dokuz yaşlarında bir ço- tün mevsimleri yazın bir türü tabağa yiyecek topladığını gör- cuk peşime düştü, ısrarla elin- hâlinde yaşamak bu toprakları düm. Çok iyi korunan birkaç deki uzun bir şişe dolusu fıstığı uykuda tutan bir etki uyandırı- villadan oluşan bir sitenin ve satmaya çalıştı. Alamayacağımı yor sanırım. Mevsim geçişlerinde Paris şıklığı sergileyen genç bir anlatmaya çalıştım. Sergi sokağı silkelenip canlanıyor olmalıyız. kadının yönettiği bir biblo ma- kurulmamıştı, beğendiğim tab- Dört mevsimin yaşandığı coğra- ğazasının karşı tarafında duru- loları bugün de alamayacağım. fi kuşak bu nedenle her zaman yor bu kutu, yaşadığım sitenin Saat onda Casino Market’in daha cazip gelmiş kavimlere. de önünde, solda kalıyor. Sol- oradaydım ama daha açılmamış- Sonbahar rüzgârları, kar yağışı, da ilerleyip yine sola sapıyor ve tı market. İsmet oraya gelecekti. karlar erirken tabiatın yaydığı ilk sağda markete gitmek için İnternet bağlantım yok. Marke- koku yok bu topraklarda. döndüğünüzde birbirinden şık tin karşısındaki manava gidip Sıcak ve nem oranına kar- giysiler bulunan bir butiğe rast- orada bekleyip bekleyemeyece- şılık ilginç bir şekilde kendimi lıyorsunuz. Şık yapıları hep va- ğimi sordum. İngilizce bilmiyor- iyi hissediyorum, kız kardeşim roşlardaki yoksullar bekliyor, bu lardı, bir tanıdıklarını çağırdılar, de öyle. Bunun sebebi stresten çok ama çok acı.

Umran • Mart 2020 KÜLTÜR|SANAT KAMERUN GÜNCESİ anlaştık. Kenarda beklerken bir başörtüsü örmüştü. Misafire konusunda hiç umutlu değiller. manavın küçük kızının market saygı adına ve sokağa çıkarken Mekânlar çok dar, su az, hemen tarafına geçtiğini, tel kapıyı ke- de gayet itinalı giyiniyor burada hiçbir alanda hizmet yok, sadece nara itip içeriden aldığı tahta kadınlar, yoksul olsalar bile bir- elektrik var. Mescit, lokanta ve

KÜLTÜR | SANAT bankı bu tarafa getirmeye çalış- kaç kenarlık elbiseleri oluyor. D. diğer mekânlar hep aynı kendi tığını fark ettim. Bu bankta daha Bilal’le eşi köyde görücü usulü hâline terk edilmişliğin tozuyla önce de oturmuştum, çok mutlu evlenip gelmişler şehre. Etraf- kararmışlar. oldum, koştum yardım ettim. taki komşuları hep genç çiftler. Mescit bakımsız ve tozlu Kızın adı Jessica’ymış. Az sonra Yaşadıkları mahalle hiçbir be- uzun bir baraka, hemen önünde İsmet geldi. D. Bilal de marke- lediye hizmeti görmese de Çat uzanmış dinlenen yaşlı erkekleri te gelecekti ama market kapalı. sınırında işsizlik nedeniyle göç rahatsız etmemek için içeri gir- Lübnan Market’e gitmeye karar veren bir şehirden geldikleri için medim. Mahalle yoksul, ancak verdik, İsmet D. Bilal’e telefon- kendilerini şanslı hissediyorlar. çok da uzakta olmayan bir yer- la bildirdi yeni buluşma yerini. Din ayrımı yapmıyorlar komşu- de gördüğüm kilise köşk gibi bir D. Bilal’le yolda karşılaştık. Gü- lukta. Birkaç arkadaşı ile tanış- yapı. Müslümanların yoksul ve ler yüzlü, zeki bakışlı bir genç. tık Emine’nin, aralarında hem desteksiz, sonuç olarak da güç- İki saatliğine dört bin franka tesettürlüler var hem dekolte süz olduğunu gösteriyor bu fark. bir taksi tutup yola çıktık. Ben giyenler. Bir ayakkabı tamircisi var- uzun bir yolculuk yapacağımızı Tuvalet ve banyo dışarıda ve dı, kulübe gibi bir yerde çalı- sanıyordum, yedi sekiz dakikayı komşularıyla ortak kullanıyor- şan. İşiyle bütünleşmiş hâli ve bulmadı şehrin eski havaalanı- lar. Suyu kadınlar taşıyor. Yakın mekânın yalınlığı ilgimi çekti, nın karşısında bulunan varoşlara çevrenin günlük işler için kul- fotoğraf çekmek için izin iste- varmamız. landığı suyu aldığı kuyuya gö- dim. Para karşılığı çekebileceği- Varoş ve susuzluk arasında türdüler beni, evlerin ortasında mi söyledi. Bin frank karşılığın- bir bağ olduğu muhakkak. Yol bir avluda. Akşam saatlerinde da birkaç kare çektim. 76 zaten çakır çukur, ancak su da temiz su akan bir çeşme var, o D. Bilal becerikli bir çocuk. kuyulardan taşınıyorsa yerlerde da pek uzak olmayan bir yolun Her türlü tamir işinden anlıyor- sürekli bir çamur oluyor. Bu ça- üstünde. Aslında susuz köylere muş. Çalışkan ve gayretli, yakın mur evlerin içlerine kadar takip kıyasla rahat ettikleri söylene- gelecekte daha iyi şartlarda bir ediyor sizi. bilir, en azından suyu kilomet- eve taşınabilir. D. Bilal’in evi on metre ka- relerce öteden taşımak zorunda reyi bulmayan, yatak odası için kalmıyorlar, ancak mekânların 28 Aralık 2019 araya perde gerilmiş bir göz ve ortak kullanım alanlarının Dün gece çalışamadım. Bil- odadan oluşuyor. Dış kapıdan darlığında çamur hayatı zorlaştı- gisayarımın bir köşesine birkaç doğruca oturma odasına girdik. ran bir problem. Şehre bunca ya- damla su damlamış ve geç fark Dört sandalye ve alçak bir sedir, kınken nasıl oluyor da bu denli ettiğim için yayılmış. Farenin küçük bir televizyon, vantilatör, belediye hizmetlerinden uzak bu oku sağa sola sıçrıyordu, çalış- yerde temiz bir halı… Bir san- eski havaalanı bölgesine yakın mayı bıraktım. Su sıçrayan yere dalyeye oturdum. Bilal iki aylık mahalle… Esenler’de neredeyse bir havlu koyup kapattım bilgi- kızı Afra’yı getirdi. Küçük tebes- 1950’lilerden itibaren, bir ba- sayarı. Maalesef bazı dosyaları da sümler saçarak uyuyordu, çok kıma ilçenin köy zamanlarında kaydedememiştim. Deleuze’dan sevimli bir bebek. Kucağımda göç sonucu yapılan evler inşa Nietzsche üzerine bir metin hafif hafif sallarken uyumaya de- edilirken kenarda biriken top- okumaya ayırdım gece çalışma vam etti. Sonra iç odaya giderek rağın yağmurla birlikte çamura saatlerini: “Nietzsche’nin Kah- annesi Emine’yle tanıştım. Dar dönüşmesinin başlattığı, giderek kahası.” Düşünürün sürekli pe- bir yatak, bir giysi asılan aralık kendi hâline terk edilmişliğin bir şinde olduğu “biraz daha yük- ve üzerinde bebek bakım malze- göstergesi hâline gelen çamur- sek amaçlar.” Tarihsel mücadele melerinin bulunduğu bir masa la yaşama gerçeğinin kuşaklar ile kesişen bir sanatçı neşesi ile bütün odayı kaplamıştı. Emine üzerindeki etkisini dinledim her “efendilik” üzerinde bağ kuru- mavi desenli elbisesinin üzeri- yaşta insandan. Doğrusu burada- yor Nietzsche, Deleuze’a göre. ne bordo çiçeklerle süslü uzun ki insanlar çamurdan kurtulma “Efendiler, çağdışı olanlardır,

Umran • Mart 2020 KAMERUN GÜNCESİ yaratanlar, muhafaza etmek için konusunda. Fransızların ülkeye yetkilere dayanarak Ahidjo ülke- değil yaratmak için yıkanlardır.” çok az alt yapı katkısı olduğunu nin birçok kurumu için Fransız Sessiz küçük olayların biriktir- öğrenmiştim. Almanlardan geri- danışmanlar getirtiyor. Ülkenin diği bir neşe, sıradan görülenin ye neler kaldı acaba? bağımsızlığa kavuşmasından öngörülmez devinimi, Necm Bu bölgede halkların iç içe itibaren devlet başkanlığı göre- suresi, birçok not aldım. “Neşe” geçen tarihi çok yakın zamanlar- vini yürütüyor Ahidjo, ancak 4 kuşkusuz Deleuze’da okurken da sınırlarla bölünmüş. Kasım 1982’de görevinden ay- Spinoza’yı da hatırlatıyor. Issız Necmi Bey, ülkedeki bir- rılıyor, yerine güneyli Katolik Ada ve Diğer Metinler’in yazı- çok temel öneme sahip yapının Paul Biya getiriliyor. Daha önce larında fark ettiğim bir husus 1957’de kazandığı kısmi özerk- Ahidjo gibi başbakanlık yapan da Deleuze’un Sartre üzerinden liği takiben başbakan olarak Biya, 1984’te büyük bir çoğun- yaptığı Camus eleştirileri. seçilen Fûlânî lideri Ahmedü lukla yeniden cumhurbaşkanı Gece bir ara uyandığımda Ahidjo zamanında yapıldığını seçilince başbakanlık makamını bilgisayarımın artık çalışmaya- söyledi. Siyasetçiler daha son- kaldırıyor. 1987’de tekrar seçili- bileceği geldi aklıma, gerçi daha ra halka hizmet yerine rüşveti yor ve Aralık 1990’da da o güne önce de yaşadım iki kez su kaza- seçer olmuşlar genellikle. Tabii kadar süren tek partili düzenden sını ve çalışma aksasa da bilgisa- bu hususu da vurguladı Necmi çok partili düzene geçilmesini yar tamamen bozulmadı. Burada Bey; bilgileri genellikle Müs- sağlıyor. Muhalefetin boykot et- şartlar tamir için uygun olmaya- lümanlardan aldığı için taraflı tiği 1997’deki seçimlerden sonra bilir. Sabahleyin kalkar kalkmaz ve hissi de olabilir. Birleşmiş başbakanlık makamı tekrar ih- açtım bilgisayarı, düzelmişti. Milletler 1959’da Fransız ve- das ediliyor. Önemli dosyaları flash belleğe sayetini kaldırdığında, 1 Ocak Bu kıtada Batı’nın devletlerin kaydettim hemen. 1960’da Fransız Kamerun’u bağımsız dinamiklerle kendine Bugün sanırım dışarı çık- Kamerun Cumhuriyeti adı al- yeterli hâle gelmesine izin ver- mayacağım. Dün yarıda kalan tında bağımsızlığını ilan edi- meyen bir program yürüttüğü çalışmamı tamamlamalıyım. Ka- yor, 5 Mayıs 1961’de yapılan söylenebilir. Belirsizlik idealist 77 nal İstanbul konusunda Çocuk seçimlerle de Ahmedou Ahidjo aktörlerin yetişmesini engelliyor Vakfı’nın getirdiği teklifi onayla- ülkenin ilk cumhurbaşkanı se- olmalı. Fransa sadece kendi çı- yan bir tweet yazdım: çiliyor. Şubat 1961’de Kamerun karlarını sağlama alacak kanal- “ İstanbul bütün çevresiyle Cumhuriyeti’ne bağlı olarak yö- lara yatırım yapmış hep. Geçmi- birlikte bin yılların süzdüğü gü- netilen İngiliz Kamerun’unda şin sorgulamasına girişmek ise zellik. Çocuk Vakfı’nın teklifine bir halk oylaması yapılıyor. Halk bir şimdiki zaman suçu olabilir. katılıyorum. Kanal İstanbul gibi oylaması sonucunda, kuzeyde, Modern araçları kullanan hal- radikal bir projeye konusunda Batı Adavama’da yaşayan hal- kın kendine ait bir modernleş- ‘yetişkin öznelere ve bütün pay- kın Nijerya ile güneyde yaşayan meyi tamamlaması için gerekli daşlara’ fikirleri sorulmalı.” Böy- halkın ise Kamerun’la birleşmek unsurlar dağınık, parça parça. le bir tweet yazdığımda hemen istediği ortaya çıkıyor. Böylelikle Millî birlik yok, güvenlik içinde “Kimin dolduruşuna geliyor- Batı Adavama Nijerya ile birleşi- yaşamak başlıca ortak kaygı. Si- sunuz?” sorusu çıkıyor önüme. yor, güneyde ise 1 Ekim 1961’de yasette sanırım apaçık bağımlılık 2015’te benzeri eleştirilerle dolu eski Fransız sömürge bölgesin- gerçek bir bağımsızlığa dönüşe- Şehir Tutulması’nı yazmamışım den oluşan Doğu Kamerun’u ve mediği için tercih edilen bakan- gibi… Eski İngiliz sömürge bölgesinin lar sıklıkla rüşvet suçlamasına Önceki gün Necmi Bey’le güney kısmından oluşan Batı maruz kalıp ülkeden daha önce uzun bir telefon konuşması Kamerun’u bir araya getiren kendilerine hazırlamış oldukları yaptım. Douala’da gördüğüm Kamerun Federal Cumhuriyeti adreslere kaçıyorlar. Çok fazla binaların, kamu binalarının ta- kuruluyor. Yirmi yıl süren fe- radyo var, yerel radyoların bir rihini merak ediyorum. Burada deral dönemi takiben 21 Mayıs hayli yaygın olması 90’ların Tür- rutubetin yıpratmasının binalar 1972’de Kamerun federe organ- kiye’sini hatırlatıyor. üzerindeki etkisini göz önünde ları iptal ederek üniter devlet Douala’dan Yaounde’ye gi- bulundurmadan bir yorumda yapısına geçiyor. 1972 anayasa- derken geçilen demir köprüyü bulunamıyor insan binaların yaşı sının devlet başkanına verdiği Almanlar yapmış. Şimdilerde

Umran • Mart 2020 KÜLTÜR|SANAT KAMERUN GÜNCESİ ise yatırım alanında Çinliler bir işe yaramadığını öğrendim. Hır- hayli faal. Çin’den mahkûmları sız kafasına koymuşsa üzerine getirip günde on dolar ücretle koruyucu bir tabaka atarak aşa- çalıştırıyorlarmış projelerinde. bilirmiş cam kırıklarını.

KÜLTÜR | SANAT Ve her proje bir diğerine açıla- Pastane dönüşü markete cak şekilde oluşturuluyor, Çin’in uğrayıp baktık, Supermont su çalışma tarzı bu. Projelerini 49 yoktu, başka bir marka aldık. yıllık işletme hakkıyla garanti Sitenin caddesine döndüğü- altına alıyor. Çinlilerin Douala müzde Gisele’yi genç bir adamla sokaklarında kendi evlerindey- gördük, gülerek yaklaştık birbi- miş gibi rahat hareket ettiğini rimize. Bu, Yusuf, diye tanıttı. gözlemliyorum adım başı. Beraber evden aşağıya indiği- Maarif Okulları’nda çalı- mizde “Yuusuuuf” diye seslendi- şan bir öğretmenden dinlemiş ğini duyardım, uzakta bir yerde Necmi Bey: “Siz çocuklarınıza namaz kılarken görürdüm hep, kendi kültürünüzü dikte etmi- hoş bir gençmiş. Şen şakrak Gi- yorsunuz, benim çocuğum sizin sele market çantalarına bakıp okuldan mezun olduğunda Türk Yusuf ve kendisi için kocaman olmuyor.” diyormuş Kamerunlu birer elma seçti. Evlenir belki, veliler. Kendilerinin neye ihti- inşallah, akıllı kız Gisele, gel geç yacı olduğunu ve bu ihtiyaçları ilişkilerle vakit geçirmez, ço- sağlamaya kimlerin engel oldu- cuklarına iyi bir baba olur, diye ğunu da biliyorlar, ancak güç- konuştuk kız kardeşimle. Kocası süzler şimdi ve dışarıdan nasıl bırakıp gitmiş nedense, bu ko- görünürse görünsün açık ki za- nuda konuşmayı sevmiyor. 78 manını gözetiyorlar. Dış güçler dış güçler… “Bu ülkeyi karış- 26 Ocak 2020 tırmak birkaç saati alır, ertesi Lübnan Market’e doğru yü- sabah çatışma haberleri duyar- rürken birkaç evden fotoğraf sınız.” şeklinde konuşuyor yer- ilerletmişti. Fotoğraf çekme izni çektim. De Gaulle Caddesi üze- liler. Bu bir vakıa mı yoksa yer- istedim. Sonra patronlarına ağa- rinde bulunan bu marketin bina- leştirilmiş bir korku mu… Hâlâ cın adını sordum, yazdı. Padouk sı çok güzel, iklim şartları gözeti- iç savaşın acılarını yaşayan bir veya Paduk ağacı, müzik ağaçları lerek yapılmışlar, cadde üstünde ülkede bu soru kuruntu olma- yapımında da kullanılırmış. Ha, birkaç ilginç bina daha var. Bazı yan bir gerçekliği tahlil etmeden kırmızı rengi zamanla toprak villalar bir hayli eskimiş, oturu- cevaplandırılamaz. rengine dönüşüyormuş. Birkaç lamaz durumda. Zamanın yıp- ufak parça aldım. Sanırım so- ratması rutubetle birleştiğinde 9 Ocak 2020 kaktaki birçok esnafta göz aşina- daha hızlı gerçekleşiyor. Kahvaltıdan hemen sonra lığı oluştu, gelip geçerken selam Kanallarda fareler, kerten- kız kardeşimle çıktık. Gisele biz veriyorlar. keleler cirit atıyordu, günün er- dönünceye kadar işini bitirmiş Hemen sonra sağda bir il- ken saatleri olduğu için sanırım. olacaktı. kokul var, pencereleri yüksek, Düz yoldan yürümeye çalıştık. Çöp kutusunun hemen arka- çocukların cıvıl cıvıl sesleri cad- Kız kardeşim yirmi tane sak- sındaki duvarda heykel gibi du- deyi dolduruyor. Duvarları da lama kabı aldı, bir iki haftadan ran beyaz kuşun adı ne acaba… yüksek sayılır, ilginç olan diken- beri dönüş süreci hazırlığını Her geçişimde görüyorum. Ba- li tel yerine kırık şişe parçaları hızlandırdı, eniştem için sev- lıkçıl olabilir mi? yerleştirmişler duvarın üstüne diği yemeklerden yapıp derin Lübnan Pastanesi’ne ekmek boydan boya, yapıştırılmış gibi, dondurucuya atıyor. Yufka ek- almaya giderken iki şey dikka- muntazam bir şekilde. Bu ko- mek yoktu. Casino Market’in timi çekti: Ahşap oyma sanatçı- runma yönteminin Türkiye’de sokağına girmeyi göze alama- sı kırmızı ağaçtan işini bir hayli de uygulandığını ancak çok da dan döndük. Sergi sokağından

Umran • Mart 2020 KAMERUN GÜNCESİ bir bey el salladı, Christopher görünüyordu sahneler. Muz satı- yürümeye başladık. Çok öğretici Deluge’nin arkadaşıydı sanırım. cısı vardı, Tekniker gidip bir he- bir yürüyüştü. Mekân fotoğrafla- Uzaktan yepyeni güzel tablolar venk alıp geldi, ikram etti. rı çekmeye çalıştım ama sürek- asmış olduklarını fark ettim ama Site girişinde birkaç kadının li insan geçtiği, aşırı kalabalık elimde torbalarla uğramayı göze havuz kenarında oturduğunu olduğu bir de adım başı çocuk alamadım. gördüm arabadan indiğimde, gruplarıyla karşılaştığımız için Vardığımızda Gisele gitmeye yanlarına gidip kendimi tanıttım. çok sayıda olmadı. Gisele akraba hazırlanıyordu. Merak ettiğim Zeina ve Lama aynı yaşlardalar, veya arkadaşlarıyla selamlaşmak bir soruyu sordum otomatik Naciye daha yaşlıca, dövme kaş için durduğunda bizi tanıtıyor- tercüme kanalıyla: Acaba bu şe- yaptırmış, incecik sigaralardan du ve kısa hoşbeşin ardından hirde kadınlar kertenkelelerden içiyor. Zeina’nın küçük kızının yola devam ediyorduk. Çöp- korkuyor mu? Çok gülünç geldi ismi Ayla. Çocuklar park tara- lükler, su sızıntılarının oluştur- soru ona, katıla katıla gülerken, fında dadılarının nezaretinde oy- duğu çamurlar, suyu kurumuş böyle bir şey olmadığını anlat- nuyorlardı. Siteyle ilgili sorular derelerde birikmiş çöpler, izbe maya çalıştı. Yarın bizi okyanus sordum. Otuz en fazla otuz beş mekânlarda kahve ve dükkânlar, kıyısına götürecek. senelik bir ömrü olduğunu söy- kızarmış hamur işi ve balık satı- Her gün ayrı bir giysiyle ge- ledi Zeina. Selman’ın söylediği lan büfeler, dernek ve kulüpler, liyor Gisele. Bugün üst kısmı gibi çok eski yıllarda gelmemiş çamaşır yıkayan kadınlar, çocuk, siyah ve bele oturan etek kısmı aileleri, Lübnan doğumlular, çocuk… Daha önce gittiğim va- ise kabarık diz altı bir elbise giy- memleketlerine gidip geliyor- roşa göre çok daha bakımsız ve mişti. Temizlik malzemelerinin lar. Sizin ülkeniz geniş, bizimki pis görünüyordu. Bütün bunlara konulduğu küçük depoda üstü- dar, iş için dünyaya dağılıyoruz karşılık kasvetli bir ortam oldu- nü değiştirip uzunca bir etek ve böyle, dediler. Naciye Osmanlı ğundan da söz edemem, tersine, rahat bir bluz giyiniyor. sarayı ve Abdülhamit’le akraba- adım başı sohbete dalmış gülen, Dört saat boyunca elektrik lık zincirini anlattı uzun uzun. şakalaşan gruplar, neşeli sesler- yoktu, bu arada tüp de bitti. Recep Tayyip Erdoğan’a büyük le oyun oynayan çocuklar çıktı 79 Eniştem erken geldi, site bekçi- bir hayranlık beslediğini belirtti. karşımıza. Tabiatın güzelliği, lerinden biri yol göstermek için İstanbul’a defalarca gitmiş, çok meyve yüklü ağaçlar belki bu bize katıldı, tüp almaya gittik. beğenmiş. izlenimimin sebebi, ancak insan- Birkaç tüpçüyü dolaştık, bula- Veda edip ayrıldım, bahçede larda da yönetimden kaynakla- madık, geri dönüp bekçiyi bı- gördükçe gideceğim yanlarına. nan mahrumiyetlere rağmen ya- raktık, fabrikada çalışan Türk Gisele onu çeyrek geçe geldi, pıcı bir yaşama telaşı olduğunu bir teknikerin yaşadığı Sadralbar hazırdım ben, o kız kardeşimin söyleyebilirim. Üst üste binmiş Mahallesi’ne yöneldik. Moto- de gelmesi için ısrar etti. Sonun- dar barakalardaki hayat da belki sikletlilerle doluydu caddeler, iş da ikna oldu kız kardeşim, çık- o nedenle tüketmiyor neşeleri: dönüşü. Temiz pak bir mesci- tık birlikte. Caddeye inip taksi Neredeyse bütün mevsimleri bir din önünden geçtik. Tesettürlü çevirdik. Lübnan Market’i geçip yaz havasında ve topraktan fışkı- kadınlarla selamlaştık. Tekniker dümdüz ilerledik, bir dört yolda ran görkemli meyve ağaçlarının yaşadığı apartmanın kapıcısıyla sağa sapıp devam ettik. On da- esintisini duyarak geçiriyorlar. karşıladı bizi. Mahalle kötü yapı- kika kadar sonra şehir dışı izle- Hafif bir yokuş çıkıyor sonra laşma yüzünden aşırı kalabalık ve nimi veren boşluklu alanlardan iniyorduk, hemen sağımızdaki bazı sokakları binalar arası iplere geçtik. Çevre yolu, viyadükler, aktığı hissedilmeyen çamur yük- asılmış çamaşırlarla Tarlabaşı’nın ağaç kümeleri, fabrikalar, yer lü bir dere eşliğinde, öylece eve eski günlerini hatırlatıyor. Kapıcı yer köy habercisi bir kalabalık, geldik nihayet. Solda bir bahçe tüpü değiştirmeye gitti. Fotoğraf rengârenk pazar yerleri… Yirmi kapısını açtı Gisele ve bir avluya çekme diye uyardı eniştem ki dakika kadar sonra yine bir pazar girdik. Çakır çukur ama temizdi, çekmezdim. Ayakta hoşbeş ettik. yerine ulaşıp taksiden indik. Eve adeta mahalleden kopuk bir baş- Tekniker gece kocaman bir fare çakır çukur yerlerden gitmemiz ka dünya gibi görünüyordu, sol- görmüş evinde, onu anlattı, ko- gerekiyordu, motosiklet taksilere da bir çeşme ve asılı çamaşırlar valamışlar, çıkıp gitmiş evden. yöneldi Gisele ama kız kardeşim vardı. Dört aile yaşıyordu, biri Caddenin karşısında çok zengin kabul etmedi binmeyi. Böylece sağda diğer üçü karşıda bulunan

Umran • Mart 2020 KÜLTÜR|SANAT bölmelerde. Gisele’yle ablası temiz, güvenli. Çocuklar avluda kimi insan kardeşlerimizle ara- Micheline bir bölmeyi ikiye ayır- oynayıp eğleniyorlar. Gisele eve mızda en temel ihtiyaçlara ula- mışlar anlaşılan. Gisele’nin kızı gecikeceği zaman ablası çocuk- şabilme konusunda uçurumlar Oceanne yoktu, galiba teyze- larla ilgileniyor. var. Bunun da mantıklı bir açık- KÜLTÜR | SANAT sinin evinde uyuyormuş, epey Minyatür evini kullanışlı ve laması yok, hele ki çocuklar te- sonra uykulu gözlerle çıktı geldi. sevimli bir hâle getirmiş bece- miz su gibi en temel ihtiyaçtan Ev görünürde iki odaydı ama rikli kız. Otuz yaşında, henüz mahrumsa. Esenler 1970’ler ve oturma odasıyla yatak odasını genç ve umutları var. Belki daha 1980’lerde bu şekilde manzara- ayıran rengârenk tüllerin ara- büyük bir eve taşınmayı da ha- lar sergiliyordu yer yer belki ama lığından görüldüğü kadarıyla yal ediyordur. Belki bu daracık geçmişinde muaşereti oturmuş arkaya doğru uzanan bir bölüm mekân yüzünden evliliği bizim bir köy vardı ve açlık seviyesin- daha vardı. Yatak odasındaki düşündüğümüz gibi göremi- de değildi yoksunluklar. Fakat dolabın üzerine ise büyük bir yor, başka kıstasları öne alıyor- su kıtlığı ve çamur nispeten bir su şişesi yerleştirilmişti, bir tür dur. Kutu gibi ev, temiz pak bir ortaklık oluşturuyor. Esenlerliler arıtma gerçekleşiyordu sanırım. karyola, küçük odaların her bir bu yüzden 90’larda belediyenin Kapıdan girince hemen sağ- noktası değerlendirilmiş ama verdiği hizmetlerin hatırasını da bulunan kanepeye oturduk. o da işi gereği insanların geniş dile getirirler hep. Önümüzde ince uzun bir sehpa evlerine girip çıkıyor. Vitrin bir Gisele’nin mahalleden tanı- vardı, onun hemen arkasında bakıma Türkiye’deki eski vitrin- dığı Yusuf isimli bir çocuk bizi bulunan televizyonun da yer- leri hatırlatıyor: Misafir servisle- taksiyle almaya geliyormuş, onu leştirildiği vitrinli dolap ise du- ri, tabaklar, bardaklar, fincanlar, bekledik yirmi dakika kadar. Kız var boyunca uzanıyordu. Sağda, hatıra değeri taşıyan fotoğraf- kardeşimle kafamız karıştı epey, kapıyla dolap arasındaki koltuğa lar… Tam vitrinin karşısında, bu Yusuf hangi Yusuf diye. Sonra Micheline gelip ilişti. Bir kom- oturduğum kanepenin yaslandı- evden çıkıp yürüdük bir nokta- şuları geldi ardından, bebeğini ğı duvarın yukarısında ise mü- 80 ya kadar. Uzaktan sarı taksi gö- bırakıp gitti. Sehpanın etrafında teveffa babasının siyah beyaz ründü. Bu farklı bir Yusuf’muş, üç çocuk, solda kapının önün- bir fotoğrafı var. Beyaz bir entari mahalleden. de oturan daha büyük başka bir giymiş yaşlı adam ve başındaki Site kapısının önünde ayrıl- çocuk… Bu sonuncu çocuğun takkeyle Müslümanlara benzi- dık Gisele’den, o aynı taksiyle down sendromlu olduğunu daha yor. Hemen orada, göz önünde evine döndü, ben ise kız kar- sonra fark ettim. fotoğraf, Gisele babasından güç Çat pat sohbet ettik. almak istermiş gibi… Annesinin deşimle eve çıkacakken vazgeç- Oceanne’a mahallenin adını sor- fotoğrafı yok mu? Varmış ama tim; Casino Market’e gidip birer dum, Village Borne 10 diye yazdı Micheline’nin evindeymiş, beş papaya, avokado ve tatlı patates defterime. kız kardeş fotoğrafları araların- aldım. Sergi sokağı civarında bir Suyu nasıl temin ettiklerini da paylaşmışlar. Türkiye’de de grup erkek çocuğu çıktı karşıma, merak ediyordum. Gisele kız öyledir ya; aile fotoğrafları daha ortaokul bir veya ikinci sınıf se- kardeşimle beni içeri çekti. Yatak ziyade kız evlatların denetimi viyesinde görünüyorlardı. Daha odasından geçtiğimizde hemen altındadır. uzaktan bana doğru yaklaşmaya solda tuvalet banyo bölümü ol- Yaşadığı mahalleyle çalıştığı çalıştıklarını fark edip tedirgin duğunu gördüm, sağda ise ev- Bonapriso semti arasındaki hiz- oldum. Ve onlar grup hâlinde yeli küçücük bir mutfak. Gisele met alma konusundaki uçurum yanıma yaklaşırken hep bir ağız- musluğu açtığında su aktı, kuyu aşılmaz geliyor Gisele’ye ama dan bana “selamünaleyküm” de- suyunu bir şekilde bağlatmış. aşırı çalışarak mücadele ediyor. diler. Sevinç içinde aldım selam- Doğrusu ilk gittiğim mutfak ve Önünden geçtiğimiz bazı evler larını ve çocuklar şamata içinde tuvaletleri ortak olan varoş evin- fena değildi gerçi, sefaleti vur- uzaklaşırken durup baktım arka- den sonra sürpriz oldu evde akan gulayan unsurlar çamurlu yol- larından. Ülkelerinin ve toplum- su, Gisele ve çocukları adına se- lar, toz, çöp dağları… Hepimiz larının barış içinde, adalet üzere vindim. Avlu içinde kendileri- insanız, insanın kardeşliğinden yaşamalarına katkıda bulunan ne ait bir dünya oluşturmuşlar, söz ediyoruz her fırsatta ama iyi Müslümanlar olurlar umarım.

Umran • Mart 2020