KISKAÇTAKİ TÜRKİYE -İdlib, RAND Raporu Ve Varolma Mücadelesi
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
KISKAÇTAKİ TÜRKİYE -İdlib, RAND Raporu ve Varolma Mücadelesi- dlib’teki katliamların da gösterdiği gibi kabuğunu kırmaya çalışan Türkiye dış politika ve güvenlik konusunda çok İ büyük bir kırılma ve krizle karşı karşıya. Karşımızda, perde arkasında ne tür bir antlaşma yaptıkları belli olmayan küresel güçler var. Sıkıştıkça birinden diğerine koşuşturduğumuz Rus ve Amerikan mengenesinde “müttefiklik” kavramı artık anlamını yitirdi. Sadece ikisi değil elbette, Avrupa ekseni, Arap dünyasının iş birlikçi yönetimleri ve başkaları da Türkiye’yi kandırmakta, yapılan antlaşmalara uymamakta ve ülkeyi ateşin içine atmak için var gücüyle uğraşmaktadır. Anlaşılan o ki Türkiye’nin birçok alandaki atılımları başkalarına ciddi bir rahatsızlık verdi ve ülkenin kendi başına bırakılmaması noktasında açıkça dillendirilen bir mutabakat oluştu. Dünya dengelerinin sallandığı şu günlerde, Suriye’deki kargaşanın ülkemiz açısından doğurduğu tehditler, Gezi olayları ile ilgili verilen berat kararı, Türkiye’nin baş döndürücü gündemi ve iç politikadaki çalkantılar ile ortalık toz duman içinde! İşte böylesi bir süreçte Ocak ayının başlarında yayımlanan RAND’ın Türkiye raporundaki belli kısım- lar üzerinde durulması gerekiyor. RAND, ABD Savunma Bakanlığı’na araştırma raporları ve analizler hazırlayan bir düşünce kuruluşu. 1948’den beri faaliyette olan bu kuruluşun raporları CIA, Pentagon ve ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından dikkate alınıyor ve önerilerinin büyük bir kısmı hayata geçiriliyor. Türkiye hakkında daha önce yayınlanan ve dergimizin belli aralıklarla bazı bölümlerini ek olarak okuyucularıyla paylaştığı başka raporları da var RAND’ın. Raporun Türkiye’yi yeniden ABD’ye “itaatkâr müttefik” hâline getirmek için nerelerin kaşınacağı, nerelere kalıcı yatırım yapılacağı ve kimlerle uğraşılacağına dair bize bir hayli ipucu sağladığı su götürmez bir gerçek. Hiç şüphesiz Türkiye bütün bu alanlarda gerekli tahkimatı fazlasıyla yaparak hareket edecek bundan sonra. Özellikle Suriye, Irak, İran, Rusya ve Avrasya Türk dış politikasının istim üstünde olacağını gösteriyor bu rapor. Türkiye darbe başta olmak üzere her zaman, her türlü müdahale ile karşı karşıyadır ki RAND Raporu da -artık nasıl olacaksa- bunun yapılması gerektiğine işaret etmektedir. Bazı yorumcuların dediği gibi İstanbul yerel seçimleri muhalefeti umutlandırmış olsa bile henüz bir seçim darbesi ile sonuç alma şanslarının olmadığını bilmektedirler. RAND Raporu’nun insanın sinir uçlarına dokunan bazı kısımları var. Örneğin, Cumhurbaşkanı Erdoğan, neredeyse bir diktatör yerine konup eleştirilirken; Fetullah Gülen’den “Sufi İslâmî hareketin gönüllü olarak sürgüne giden lideri” diye övgüyle söz edilmektedir. Böylece daha önceki raporlarda bahsedilen “ılımlı İslâm” politikasının “sufi” aktörünün kim olduğu da açıkça telaffuz edildi aslına bakılırsa. Türkiye’nin otoriter bir yapıya bürünerek gittikçe milliyetçi bir çizgiye kaydığını, bunun da onu “zor müttefik” hâline getirdiğinin altını çiziyor rapor. Türkiye içinde de Cumhurbaş- kanı Erdoğan’a, dini söylemi bırakarak milliyetçiliği ön plana geçirdiği ve İslâm’ı dönüştürdüğü noktasında birtakım eleştiriler(!) yapılmaktadır. Elbette bu konjonktürel gelişmenin İslâm bağlamında, riskli hatta beklenmeyen olumsuz sonuçlar doğurabileceği söylenebilir. Ancak bu gelişme, kendine gelmeye çalışan ve dolayısıyla da bir kuşatma altında bulunan Türkiye’nin devreye sokmak zorunda kaldığı ve kabul etmek gerekir ki kolayca kaçınamayacağı bir refleksle açıklanabilir. İşin gerçeği ABD’nin bundan sonra sokak hareketlerine daha fazla ihtiyacının olacağı gözüküyor. Kaldıki bu ilişki ve etkileşimde, fiilen milliyetçilik ve İslâmcılık etkenlerinden hangisinin daha baskın çıkacağı kolayca kestirile- mez. Böylesi bir süreçte İslâmcılık milliyetçileşir, milliyetçilik İslâmlaşır. Şu anda yaşanan fiili gerçek de budur. Vakıa Türkiye’de din çerçevesinde milliyetçilik en ılımlı dönemlerinden birisini yaşamaktadır. Unutmamak gerekir ki fertlerine şahsiyetli olma bilincini kazandırabilen bir ufuk ve bilinç sahibi olabilseydik, belirleniyor olmayacaktık. Toplumlarımıza yön ve istikamet tayin etmek amacıyla yazılan raporlar ve yapılan çalış- malar bizim entelektüel ve siyasi bilincimizin zaaflarla malul oluşundan ve (bununla birlikte) kolaylıkla sevk ve idare edilebileceğimize dair yerleşmiş kanaatten dolayıdır. Küresel çevrelerin oyunlarının farkında olan ve bu oyunlara karşı farkındalık oluşturan İslâmcılık ve İslâmcılar, he- def hâline getirilmiştir ve getirilmeye de devam edilecek gibi görünüyor. Hedef kılmanın nedeni, fikri olarak İslâmcılık hareketini yok saymaya ve onu tümüyle tasfiye etmeye matuftur. Karşılaştığımız güçlükler ve zulümler nedeniyle sadece Batı’yı, ABD’yi, Rusya’yı, İsrail’i suçlamak yerine öncelikle kendimize dönüp bakmamız gerekmektedir. Müslü- manlar ya üzerlerine düşen görevi yaparak bu ateşten kurtulacak ya da hep birlikte yanacaklardır. Türkiye’nin, dönemsel şartların zorladığı edilgenliği aşabilmesi için evvela nereye ait olduğuna, hangi değer sis- teminden ilham alması gerektiğine karar vermesi gerekmektedir. Sonrasında ise maruz kalınan dönüştürme siyaset- leriyle mücadele edebilecek bir bilincin inşası yolunda canla başla çaba gösterilmelidir. İçinde bulunduğumuz buhranlı dönemin hayırlı sonuçlar doğurması için, artık, derdi davası olan insanların bir araya gelmesi, beraber yürüyerek “Biz” olması gerekmektedir. Yeni sayımızda buluşmak üzere... Umran İÇİNDEKİLER Mart 2020 GÜNDEM DOSYA 04 28 Musaddık Darbesi ve Türkiye-3: RAND Raporu ve Türkiye’de Musaddık’ı Yalnızlaştırarak Darbe Beklentisi Darbe ile Düşürme Stratejisi Mustafa AYDIN Burhanettin CAN 18 32 Siyasal İslâm’ın İflası Söylentisi Kıskaçtaki Türkiye Ahmet DAĞ Dost Kim? Düşman Kim? Metin ALPASLAN 22 ORTADOĞU’DAN 36 RAND Raporu YAŞAYAN İSLÂM FETÖ ve CIA’in İşgörmezlik Raporu Sıbğatullah KAYA 56 Nûrü’l-Beyân Kur’ân-ı Kerîm Tefsîri’nin Türkçe Tercemesi 42 Murat KAYACAN Edilgenliğin Girdabından Kurtulmak Kamil ERGENÇ 60 Ed- Dîn Ne Demektir, İslâm Eksik Bir Din midir? Hasan ERYILMAZ Sa hi bi Pınar Yayınları Tic. ve San. A.Ş. Adına Şemseddin Özdemir Ge nel Ya yın Yö net me ni Cevat Özkaya Sorumlu Ya zı İş le ri Mü dü rü Metin Çığrıkcı İda re Mer ke zi Alemdar Mah. Çatalçeşme Sok. Defne Han No: 27/15 Cağaloğlu Fatih-İST. Tel: (0212) 293 90 41 - (0543) 281 58 85 www.um randergisi.com.tr editorum [email protected] abo neum [email protected] Tem sil ci lik ler An ka ra: (0312) 418 12 77 İz mit: (0542) 250 75 77 Trab zon: (0462) 321 95 44 Is par ta: (0246) 223 24 87 Konya: (0541) 550 36 41 KRİTİK Nasıl Abone Olabilirsiniz? 1. Umran Dergisi’ne abone olmak veya abo- neliğinizi yenilemek için 0212 293 90 41 nolu abone hattımızı arayabilirsiniz. 47 2. www.umrandergisi.com.tr sitemize girip Değişim Konusunun Altyapısına Dair Abonelik sayfasındaki Abone Formu’nu dol- durarak abone olabilirsiniz. Ahmet ÇAPKU Abone Ücretleri (Yıllık/12 Sayı): Yurt içi: 160 TL (KDV dahil) Yurt dışı: Avrupa 60 EURO Diğer Ülkeler: 60 USD Birim Fiyatı: 16 TL 50 Abone Ücretini Nasıl Ödeyebilirsiniz? Batılılaşmanın Mekânları 1- 0212 293 90 41 nolu abone hattımızı ara- Batılılaşma Sürecinin yıp kredi kartınız ile ödeyebilirsiniz. Önemli Mekânı Olarak Beyoğlu 2- Posta Çeki hesabımıza abone ücretini ya- Celalettin VATANDAŞ tırarak. (Posta çekine abonenin kendi adını yazmayı unutmayınız.) POSTA ÇEKİ HESAP NO: 654482 Alıcı Adı: Pınar Yayınları Tic. ve San. A.Ş. 3- Banka Hesap numaramıza, abone ücretini- zi doğrudan yatırabilir veya internetten hava- KÜLTÜR-SANAT le edebilirsiniz. BANKA HESAP NO: 8515535-2 IBAN: TR460020500000851553500002 Kuveyt Türk Eminönü Şb. 67 Hesap: Pınar Yayınları Tic. ve San. A.Ş. Şiir, Bütün Kavşaklarda Görsel Yönetmen Metin Önal MENGÜŞOĞLU Tekin Öztürk www.tekinozturk.com.tr Bas kı: Şenyıldız Yayıncılık ve Matbaacılık Gümüş Suyu Cad. Işık San. Sit. No: 19 C Blok 102 Topkapı/İstanbul 72 Tel: (0212) 483 47 91-483 48 23 Kamerun Güncesi Mart 2020 Sayı: 307 Cihan AKTAŞ (İlk yayın tarihi: 1991 Bülten, 1993 Umran adıyla) Yaygın, süreli, ay da bir ya yım la nır. Yazıların ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Bu dergi basın meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder. Umran dergisi TÜRDEB üyesidir, Kültür ve Turizm Bak. Kurumsal Abonesidir. GÜNDEM Musaddık DARBESİ VE TÜRKİYE-3 Musaddık Darbesi ve Türkiye-3 Musaddık’ı Yalnızlaştırarak Darbe ile Düşürme Stratejisi 1950-1953 döneminde İran’da geniş halk kesimleri arasında kahraman olarak kabul edilen Musaddık’ın devrilebilmesi için öncelikle itibarının zedelenmesi, yıkılması gerekmekteydi. Şah’a göre Musaddık, o dönemde İran için alternatifi olmayan, karşı çıkılamaz bir umuttu. Ajax ekibinin darbe stratejisinin nirengi noktası ise, Musaddık’ı umut olmaktan çıkarmak ve Millî Cephe hareketini bölüp parçalayarak, Musaddık’ı yalnızlaştırmaktı. Burhanettin CAN “Benim tek suçum, İran petrol endüstrisini mil- Darbe Stratejisinin Farklı Boyutları lileştirmek ve dünyadaki en büyük imparatorlu- Gerek askerî ve gerekse kadife darbelerde dar- ğun sömürgecilik şebekesini ve onun siyasî ve eko- beciler, darbe sürecine etki eden, onu kolaylaş- 4 nomik etkisini bu topraklardan atmak olmuştur.” tıran veya zorlaştıran, hedef ülkenin iç dinamik- (Musaddık’ın hâkimlere verdiği ifadeden) lerini geniş bir analize tabi tutarak hazırlıklarını yapmaktadırlar. (1-5) u yazıda, 1953 yılında ABD-İngiltere ittifakı CIA ve SIS/MI6 bünyesinde kurulan AJAX ile CIA ve SIS/MI6 istihbarat örgütlerinin or- B darbe ekibi, İran’daki bütün iç ve dış dinamik- ganize ettiği bir darbe sonucunda Musaddık’ın lerin analizini yaptıklarında ulaştıkları sonuç, iktidardan düşürülmesinde uygula- Musaddık’ın itibarı