Küreselleşme Bağlaminda Azerbaycan-Türkiye Edebî Alakalari Ve Nusrettin Abdulov’Un Rubaileri
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
941 KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA AZERBAYCAN-TÜRKİYE EDEBÎ ALAKALARI VE NUSRETTİN ABDULOV’UN RUBAİLERİ KAYA, Turhan TÜRKİYE/ТУРЦИЯ ÖZET Geçmiş yüzyılın son çeyreğinde ivme kazanarak oluşan değişim süreci; “küreselleşme” kavramı ile adlandırılmış, etkileri bütün alanlarda görül- müş; ülkeler her yönden sürecin içinde yeni arayışlara girmişlerdir. Azerbaycan, Batı Asya’da bugünkü Azerbaycan Cumhuriyeti toprakları ile bir kısım İran topraklarına verilen addır. Kuzey ve Güney Azerbaycan’a M.Ö. II. asırda Sakalar gelmişler, V. ve VI. asırlarda ise Oğuz boylarının göçleri ile bu topraklar Türk yurdu haline gelmiş, 1928’den sonra ikiye bö- lünmüştür. Azerbaycan topraklarında XIV. asırda başlayan yazılı ede- biyat XIX. asrın ilk yarısına kadar Osmanlı devleti kültür dairesi içinde varlığını sürdürmüştür. XIX. asrın ikinci yarısından sonra Azerbaycan ede- biyatında yenileşme ve değişme Batı etkisinde yeni bir devreye girmiştir. Avrasya’nın geleceğinde etkin olacak iki Türk devletinin geçmişteki ve bugünkü edebî alâkaları çok önemlidir. Diğer kardeş Türk cumhuriyetlerle olan alakaların da güçlendirilmesinin küreselleşme sürecinde ayrı bir öne- mi vardır. Türkiye’deki edebî gelişmeler ile Azerbaycan’daki paralellikler çok yönlüdür. Nusrettin Abdulov’un rubaileri Bakü’de yayımlanmış olup, tema zenginliği ve söyleyişteki güzellikleri ile dikkat çekmektedir. Eserden seç- tiğim rübailer üzerinde görüşlerimi sunacağım Anahtar Kelimeler: Küreselleşme, Azerbaycan, Türkiye, edebî alaka- lar, Nusret Abdulov, rübai. 942 ABSTRACT Azerbaijan-Turkey Literary Relations and the Rubais of Nusrettin Abdulov in the Globalizatio Process The changing process, started in the last quarter of the past century is called “globalization”; and its effects on all aspect , dragged(drove) the peoples into a new areas of pursuence.. The land in theWestern Asia and the northern districts of Iran is called “Azerbaijan”. Sakas had came to the North and South Azerbaijan in the 2nd century BC. With the migrations of the Gagauz tribes in the 5th and the 6th century, this land became a Turkish homeland; and divided into two after 1928. The written literature in Azerbaijan, started in the 14th century kept its presence in the Ottoman cultural circles until the first half of the 19th century. The changes and the renovations in Azerbaijan literature eateved a new era under the influence of the West, in the second half of the 19th century. The present and the past literary relations between two Turkish states, that will be effective in the future of Eurasia, are very important. Strengthening the relations with the other frendly Turkish Republics has also significance in this globalization process. The literary progress in Turkey and the parallelism in Azerbaijan have various aspects. The Rubais of Nusrettin Abdulov have been published in Baku, and attract attention with its rich themes and the quality of saying. I would like to express my opinions on the epigrams I chose from this work. Key Words: Globalizatio process, Azerbaijan, Türkiye, literary relations, Nusrettin, Abdulov, rubai. ----- 0. Küreselleşme Bağlamında Türkiye ve Azerbaycan Geçen asrın son çeyreğinde ivme kazanarak oluşan değişim süreci “kü- reselleşme” kavramı olarak adlandırılmış, etkileri bütün alanlarda görül- müş; ülkeler her yönden sürecin içinde yeni arayışlara girmişlerdir.Türkiye ve Azerbaycan da bu gelişmelerden payını almıştır. Azerbaycan-Türkiye edebî alakalarının gereğince ele alınabilmesi için, 943 bölge tarihinin bilinmesi gerekir. 1828 Türkmençay Antlaşması ile ikiye ayrılmış olan Azerbaycan Türklüğü, Sovyetler Birliği'nin yeniden yapı- lanmaya girdiği tarihten sonra hızlanan küreselleşme sürecinde,değişik topluluklarda eski değerler ve yapılar terk edilerek, yeni oluşumlar gerçekleşirken,Türk soylu halkların da kendi bağımsızlıklarını kazanma ve kültürlerini geliştirerek çağdaş uygarlığın gereklerini yerine getirmek üzere sistematik çalışmalara yöneldiği gözlenmektedir. Küreselleşme süreci ekonomik, teknolojik, kültürel, siyasi, askerî ve sosyal boyutları olan ve insan hayatının tamamını içeren dinamik bir ol- gudur. Bu kavram içinde yer alan gelişmelerin tamamı her ülkede mev- cut sistemleri önemli ölçüde değiştirmekte veya değişime zorlamaktadır. Türkiye ve Azerbaycan’ın da bu bağlamda değişim ve gelişimin içinde yer alarak dünya barışına ve insanlığın sürdürülebilir bağlamdaki geleceğine katkıları gündemde yer almaktadır. Küreselleşme öncesinde, XIX. asır Osmanlı İmparatorluğu’nun siya- si, kültürel ve sosyal yönden çözülüş, hatta çöküş dönemidir. Edebiyat da bu dönemdeki olumsuzluklar içinde yeni bir yapılanmaya yönelmiştir. Tanzimat hareketinden sonra toplumda her alanda büyük değişimler ol- muş, edebî ekoller, yeni arayışlarla Avrupai yaklaşımları sergilemiştir. XIX. asrın ikinci yarısından itibaren Türk dünyasındaki yakınlaşmalar ivme kazanmış, 1930’lara kadar Türkiye’deki edebî, fikri ve siyasi geliş- meler Azerbaycan ve diğer Türk topluluklarında geçmişten geleceğe taşı- nan ortak tarih, kültür ve edebiyat ; küreselleşme sürecinde değişme, geliş- me ve yeniden yapılandırılma sonucu; sözlü-yazılı ve görsel ürünlerle 21. asırda fonksiyonlarını bulundukları yerlerde sürdürmektedirler. Türkiye’deki üniversitelerde, Türkiye dışındaki Türk devlet ve toplu- lukları ile ilgili konular sistematik olarak ele alınmakta, her birim kendi vizyon ve misyonuna göre programlarındaki çalışmalarını yürütmektedir. 1. Küreselleşme Bağlamında Azerbaycan Türkiye Edebî Alakaları 1.1. Tarihî Perspektif Açısından Azerbaycan Azerbaycan, Batı Asya’da Azerbaycan toprakları ile bir kısım İran topraklarına verilen addır. Kuzey ve Güney Azerbaycan’a M.Ö. II. asırda Sakalar gelmişler, V. ve VI. asırlarda ise Ablanlar ve Hun boylarının göç- leri ile bu topraklara ilk yerleşmeler olmuş, (SÜMER, 1999:107, SARAY, 1996:16)) bölge X.-XI.yüzyılda Çağrı Bey’in getirdiği oymaklarla Türk yur- du haline gelmiş, (KÖYMEN, 1989:17, BOZKURT, 1999:381) Selçuklu 944 hakimiyeti 1064’te Azerbaycan’ın Türkleşmesinin son safhasını oluştur- muştur. 1146’dan sonra Atabegler ve 1231’de İlhanlılar döneminin ardın- dan, Altınordu, Celayir, Timur, Karakoyunlular ve Akkoyunlular Türk nü- fus yoğunluğunun en kesif çağını bu coğrafyada yaşamışlardır. Safevileri Afşar ve Kaçar dönemi takip etmiş, Hanlıklar dönemi Rus yayılmacılığı ile sona erdirilmiş, 1928’Türkmençay Antlaşması sonucu Azerbaycan ikiye bölünmüştür.(SARAY, 1996:24-26) 1905 Rus ihtilali, Azerbaycan’ın kültür ve edebiyat alanında yeni geliş- melere yol açmış (SARAY, 1996:30) ,1917 ihtilali ile “Kafkasya Kurultayı” toplanmış 28 Mayıs 1918 de “Millî Azerbaycan Cumhuriyeti ilan edil- miş ve Türkiye tarafından tanınmıştır. İki yıl süren bu dönemden sonra, 1922’de Ruslar bölgeyi işgal etmişler,(SARAY, 1996:48) önce Kafkas Ötesi Sosyalalist Fedaral Sovyet Cumhuriyeti, 1936’da ise Azerbaycan SSC adını almıştır.19-21 Ocak 1990’da Kızıl Ordu tanklarıyla Bakü’ye girmiş, 30 Eylül 1991’de bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan, 7 Haziran 1992’de Ebulfez Elçibey’i Azerbaycan Cumhuriyeti’nin başına getirmiş- tir. Ne var ki, yeterli demokratik tecrübesi olmayan ve çok sayıda siya- si partinin ve hizbin ortaya çıktığı Azerbaycan’da dış güçlerin desteği ile Ermenilerin Karabağ’ı bahane edip, savaş açması ülkeyi kaosa sürükle- miştir. Ülkenin bu kaostan çıkması için 3 Ekim 1993’te Haydar Aliyev devlet başkanı seçilerek, kardeş Azerbaycan Cumhuriyeti’nin geleceğe yönelmesinde etkili politikalar sürdürmeye koyulmuştur. 1.2. Azerbaycan Edebiyatının Tarihî Kökleri Genel Türk edebiyatının bir kolu olan Azerbaycan’daki Türk edebiyatı,”Doğu Oğuzca” ile ürünleri XIII. asırda başlayan yazılı ede- biyat ile vermeye başlamış; ilk eserin Hinduşah- Nahçivan’ın yazdığı “Sıhahu’l Acem”olduğu dile getirilmiştir (HEYET, 1995:256). Bu ede- biyat, XIX. asrın ilk yarısına kadar Osmanlı devleti kültür dairesi için- de varlığını sürdürmüştür. XIX. asrın ikinci yarısından sonra Azerbaycan edebiyatında yenileşme ve değişme Batı etkisinde yeni bir devreye girmiş- tir. Azerbaycan’da, 21 Ağustos 1956’da Azerbaycan Türkçesi resmi dil ilan edilmiştir. Bugünkü Azerbaycan okullarında eğitim tamamıyla Türkçe olmakla beraber diğer Avrupa dilleri de okutulmaktadır. Azerbaycan sahasına ait sözlü edebiyat mahsullerinin ilk izleri Kâşgarlı Mahmud’un yazıya geçirdiği parçalarda, en eski dil hatırası ise İbn-i Mühenna Lugati’nde görülmektedir. 13. yüzyıl dil yadigarlarından olan bu eser Azeri şivesinin belli bir karaktere sahip olduğunu göstermektedir. Kitab-ı Dede Korkut ise, Azerbaycan Türkçesi’nin bütün özelliklerini or- 945 taya koymaktadır. Azerbaycan dilcileri, Azerbaycan Türkçesi yazı dilinin teşekkülünü iki merhaleye dayandırır: I.. 3.-5. yüzyıllardan 7.-8. yüzyıl- lara kadar olan dönem Kıpçak tipli Azerbaycan Türk halk dilidir. II. 7.-8. yüzyıllardan 9.-10. yüzyıllara kadar olan dönemde, daha evvelki dil özel- liklerine Oğuz-Selçuk şive özellikleri de karışmıştır. Bu tasnif ve tarihler konuşma dili için doğru olsa bile, yazı dilinin gelişimi için teorik olduğu açıkça ortadadır. Zira Oğuz Türkçesi’nin ilk yazılı belgeleri 13. yüzyıla uzanmaktadır. Bugünkü Azerbaycan Türkçesi’nin bir yazı dili olarak Oğuz Türkçesi’nden farklılaşması ve kendine has bazı fonetik ve morfolojik özellikler kazanması çok daha sonraki devirlerde ortaya çıkmış olmalıdır. Azerbaycan Türk edebiyatı’nda başlangıçta İran edebiyatı’nın tesiri al- tında eserler verilmişse de, daha sonra İran şairlerini bile gölgede bıraka- cak şairler yetişmiştir. Katran Tebrizi (1012-1018), Azerbaycan’da Farsça şiirler yazan ilk Türk şairidir, ancak Türkçe eserlerinin de bulunduğu