ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ 53 INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES Cilt / Vol.: 1 , Sayı / Is.: 1, Yıl / Year: 2018, Sayfa / Pages: 53-68

SOVYETLER SONRASI RUS SİNEMASINDA KOMÜNİZM İDEOLOJİSİ: AMİRAL FİLMİ VE GÖSTERGEBİLİMSEL ANALİZİ Arş. Gör. Caner ÇAKI1

ÖZET Bu çalışmada, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Rus sinemasında komünizm ideolojisinin ne şekilde sunulduğu incelenmiştir. Bu açıdan, Rus sinemasında son dönemin en büyük gişe hâsılatı yakalayan filmlerinden biri olan 2008 yapımı Amiral Filmi göstergebilimsel yöntem kullanılarak ele alınmıştır. Çalışma göstergebilimin önemli temsilcilerinden Algirdas Julien Greimas’ın Eyleyenler Örnekçesi’ne göre analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular ışığında, komünizm ideolojisinin yeni dönem Rus sinemasında, Sovyetler Dönemi’nin tamamen aksine ağır bir şekilde eleştirildiği gözlemlenmiştir. Sonuç olarak bu çalışmada, Rus sinemasının Sovyetler sonrası ne şekilde evirildiği incelenen film özelinde ortaya konmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Komünizm, Rus Sineması, Göstergebilim, Greimas, İdeoloji

COMMUNISM IDEOLOGY IN THE RUSSIAN RUSSIAN AFTER SOVIETS: “AMIRAL” FILM AND SEMIOTICS ANALYSIS ABSTRACT This study examines how the ideology of communism is presented in the Russian cinema after the collapse of the . In this respect, the 2008 Admiral Film, one of the films that recently obtained the biggest box office hit in Russian cinema, was handled, using semiotic method. The study was analyzed according to thenarrative analysis of Algirdas Julien Greimas, one of the most important representatives of semiotics. In the light of the findings, it was observed that the ideology of communism was severely criticized in Russian cinema in the new period, in contrast to the Soviet period. As a result, in this study, it was tried to show how the Russian cinema evolved after the Soviet. Keywords: Communism, Russian Cinema, Semiology, Greimas, Ideolo

1 İnönü Üniversitesi, İletişim Fakültesi, [email protected] ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES Cilt / Vol.: 1 , Sayı / Is.: 1, Yıl / Year: 2018, Sayfa / Pages: 53-68

54 GİRİŞ Sovyetler Birliği’nin kuruluşundan yıkılışına kadar geçen süre zarfında (1922-1991), komünizm Rusya’nın yönetimine hakim olan tartışmasız tek ideolojisi olarak kalmıştır. Komünizm ideolojisi Rusya’nın her alanına nüfuz etmiş, her alanda etkisini derinden hissettirmiştir. Bu alanlardan biri de Rus sineması olmuştur. Sovyetlere bağlı Film Stüdyosu’nda komünist ideoloji temelli devlet denetiminde ve desteğinde sayısız film çekilmiştir (Taylor, 1986, s. 43). Filmlerde ekseriyetle komünist propagandası yapılmış, komünizm ideolojinin sosyal ve ekonomik inkişafın temelinde yer aldığı kitleler sunulmuştur. Sovyet sinemasında komünizm ideoloji yüceltilirken, diğer ideolojiler de ağır bir şekilde eleştiriye maruz bırakılmıştır. Bu dönemde komünist ideolojinin eleştirisine asla izin verilmemiş, komünist karşıt yapıtlar ya yasaklanmış ya da büyük bir sansüre maruz kalmıştır. Sovyet sinemasında, 2. Dünya Savaşı’nda Nazilere karşı, Soğuk Savaş döneminde de ABD’ye karşı komünist propaganda filmleri yoğun olarak üretilmiştir. Bu filmlerde Nazizm, liberalizm, faşizm gibi ideolojik kökenli filmlerde komünizm ideolojisi düşmanca tasvir edilmiş, kitlelerin zihinlerinde savaş çıkaran, insanlığa zarar veren, merhametsiz ve yozlaşmış fikir akımları olarak sunulmuştur. 1990’lı yılların başında Sovyetler Birliği’nin dağılması, komünizm ideolojisinin Rus sineması üzerindeki tahakkümünün de zamanla ortadan kalkmasına yol açtı. Nitekim bu süreç, Rus sinemasında var olan komünist ideolojinin eleştirilemez tabusunun da son bulmasına neden oldu. Kapsamlı bir literatür taraması yapıldığında, Rus sinemasında komünist ideolojinin incelendiği herhangi bir akademik çalışmanın olmadığı görülmüştür. Bunun yanında sinemada ideolojilerin göstergebilimsel olarak incelendiği sınırlı sayıda çalışmanın olduğu da gözlemlenmiştir. Bunlar içerisinde en öne çıkan çalışmalardan biri Çakı ve arkadaşlarının (2017) Türk sinemasında Nazizm ideolojisini inceledikleri çalışmadır. Çalışma kapsamında Nazizm ideolojisini konu alan Kırımlı filmi Roland Barthes’ın göstergebilim anlayışıyla incelenmiştir. Elde edilen bulgular ışığında Nazizm ideolojisinin Kırımlı filmi özelinde ağır bir eleştiriye maruz bırakıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Sinemada ideolojilerin incelenmesine yönelik sınırlı çalışmanın olması, bu çalışmanın önemini arttıran önemli bir etken olmaktadır. Bu çalışmada, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra, Rus yapımı filmlerde komünist ideolojinin ne şekilde sunulduğu incelenmiştir. Bu açıdan çalışma kapsamında Bu açıdan, Rus sinemasında son dönemin en büyük gişe hasılatı yakalayan filmlerinden biri olan 2008 yapımı Amiral Filmi göstergebilimsel yöntem kullanılarak ele alınmıştır. Çalışma göstergebilimin önemli temsilcilerinden Algirdas Julien Greimas’ın Eyleyenler Örnekçesi’ne göre analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular ışığında, komünizm ideolojisinin yeni dönem Rus sinemasında, Sovyetler Dönemi’nin tamamen aksine ağır bir şekilde eleştirildiği gözlemlenmiştir. Sonuç olarak bu çalışmada, Rus sinemasının Sovyetler sonrası ne şekilde evirildiği incelenen film özelinde ortaya konmaya çalışılmıştır. C. ÇAKI

1. Komünizm İdeolojisi ve Sovyetler Birliği 55 Komünizm, üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine oluşan sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzeni sağlayan ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan sosyal, siyasal ve ekonomik bir ideoloji olarak tanımlanmaktadır. Pek çok çevre tarafından sosyalizm ideolojisiyle aynı temelde kabul edilmektedir (Bocheński, 1962, s. 8). Nitekim sosyalizm ve komünizm terimleri birbirleri yerine sıklıkla kullanılabilmektedir (Brown, 1943, s. 161). Aslında komünizm önemli bazı paradigmalar çerçevesinde sadece üretim araçlarının ortak olmasına dayanan sosyalizmden ayrılmaktadır. Komünizmin temellenmesinde ise en büyük hizmeti Marx, Engels ve Lenin gerçekleştirmiştir (Plamenatz, 1951, s. 16). Rusya’da ilk büyük komünist hareket 1905 yılında gerçekleşmiştir. Bu tarihte Moskovalı işçilerin Bolşeviklerin önderliğinde başlattıkları ayaklanma, Çar 2. Nikolay’ın aldığı sıkı tedbirle şiddetle bastırılmış ve hareket başlangıçtaki etkisini yitirerek dağılmıştır (Pipes, 1964, s. 14). Rusya’nın 1914 yılında İngiltere ve Fransa ile birlikte Almanya’ya karşı Birinci Dünya Savaşı’na girmesi, komünist ideolojinin Rusya’da tekrar güç bulmasına zemin hazırladı. Rus Çarlığının monarşik yapısının en büyük eleştiricilerinden biri olan Lenin, Rusya’nın savaş esnasında Almanya’ya karşı aldığı yenilgilerden, ülke içinde baş gösteren ekonomik çöküşten yararlanarak 1917’de Ekim Devrimi’nin gerçekleşmesini sağladı (Los, 1998, s. 4). Ekim Devrimi Lenin önderliğinde başlayan sosyal bir devrimdi (Wade, 2017, s. 3). Devrim sonucunda Çarlık Rusyası yıkılmış ve komünizm ideolojisi altında yeni bir ideolojik devlet olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB - diğer adıyla Sovyetler Birliği) kurulmuştu. Komünizmin ideolojinin gelişi, kapitalizm ideolojisinin ülke içinde etkisini tamamen kaybetmesini de beraberinde getirdi (Chamberlin, 2014, s. 133). Komünist ideolojinin merkezinde bulunan lider zaman içerisinde tüm yönetimde tek etkin güç olmaktaydı. Bu sonuç, başlangıçta komünistlerin karşıt oldukları Çarlık Monarşisinin yıkılmasına, fakat aynı zamanda komünist bir totaliter devletin ortaya çıkmasına yol açtı (Fleron ve Kelly, 1970, s. 8). Neredeyse tüm politik karmaşıklıklar arasında ortak bir anlaşma yoluna giden Lenin devrim doktrininin ve proletarya diktatörlüğünün çekirdeği olmayı başardı (Daniels, 1953, s. 22 ). Bunun yanında Komünizm ideolojisi diğer ülkelerde, Rusya’daki kadar etkin ve hızlı yayılamadı. 1917’den 1945 yılına kadar Marksist Leninist doktorin temelli sosyalizmin inşasını başarılı bir şekilde gerçekleştiren tek ülke Sovyetler Birliği oldu (Brzezinski, 1957, s. 549). Nitekim, Sovyetler Birliğinde yapılan çalışmalar Marksist -Leninist temelli doktorinin ışığı altında yapılmaktaydı (Mikulak, 1955, s. 167 ). Lenin’in ölümünde sonra başa geçen Stalin, komünist ideolojinin başındaki güç olmaktansa, gücün başarılı bir uygulayıcısı durumuna geldi (Brzezinski, 1960, s. 266). Sovyetler Birliği içinde tek söz sahibi durumuna gelen Stalin, sosyalizm altında ülkelerin “huzurlu bir birlik” içinde yaşayacağını iddia ederek, mutlak bir otorite içinde ölünceye dek ülkeyi yönetti (Wolfe, 1962, s. 152). Stalin’in sonrası dönemde de sıkı bir merkezi otorite altında yönetilen ülke 1968’de Brezhnev Doktrini’nin Sovyet sözcüleri tarafından ilan edilmesiyle, farklı bir evreye girmiş ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES Cilt / Vol.: 1 , Sayı / Is.: 1, Yıl / Year: 2018, Sayfa / Pages: 53-68

56 oldu (Mitchell, 1972, s. 90). İlerleyen süreçte sürekli lider değişikliğine giden Sovyetler Birliği, Gorbaçov’un başa geçmesiyle de çözülme sürecine girmiş oldu. Nihayetinde komünist ideoloji dünya sahnesindeki yönetici rolünü fiili olarak 1989 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılması, resmi olarak ise 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması ile kaybetti (Glaeßner, 2013, s. 15). 2. Sovyetler Döneminde Rus Sineması Sinemanın Rusya’ya gelişi 1897 yılında rastlamaktadır. İlerleyen süreçte sinemanın etkisini hissettirmesiyle de ilk Rus film stüdyosu da 1907 yılında kurulmuştur (Gillespie, 2000, s. 4). Birinci Dünya Savaşı’na kadar gelinen süreçte ise Rusya gelişmiş ve etkili bir film endüstrisine sahip oldu (Egorova, 1997, s. 3). Buna karşın Çarlık Dönemi’nde sinema ülkenin her yerinde yaygın değildi. Nitekim, 1917 yılına kadar Rus sineması yalnızca şehir merkezlerinde yaşayan insanlara hitap etmekteydi. Nitekim teknik ve ekonomik nedenlerden dolayı sinema bu tarihe kadar kırsal kesimde oturan insanlara çok az hitap edebilmekteydi (Taylor, 1979, s. 14). Devrimden sonra geçici bir durgunluğa giren Rus sineması, Sovyetlerin 1919 yılında Sovyet Eğitim Komiserliği’ne (Наркомпрос) bağlanmasıyla tekrar canlanmaya başladı (Youngblood, 1991, s. 1). Bu dönemde Sovyetleri sinema alanında öne geçiren en önemli etkenlerden biri de, dünyanın ilk sinema okulu olarak kabul edilen Gerasimov Sinematografi Enstitüsü’nü devrimden sadece iki yıl sonra 1919 yılında Rusya’da kurulmasıdır (Faraday, 2010, s. 43 ). Tüm bu gelişmelere karşın Sovyet sineması pek çok teknolojik alt yapı eksikliğinden dolayı etkin bir seyir izleyemedi (Miller, 2006, s. 103). Nitekim, Sovyet sineması asıl çıkışı 1920’li yılların ortasına kadar gerçekleştiremedi (Hill, 1972, s. 20). Sovyetler, sinemanın kitlelerin iknasında anahtar bir öneme sahip olduğunu biliyordu. Bu amaçla kitlelerin iknasında sinema propaganda aracı olarak kullanılmaya başlandı (Saunders, 1995, s. 85). Bu amaçla Sovyetler tarafından çekilen propaganda filmleri genel olarak ideolojik içerikliydi (Gunther, 1990, s. 253). Bir diğer deyişle komünizm ideolojisi Sovyet filmlerine önemli ölçüde nüfuz etmekteydi (Kenez, 1992, s. 3). Bundaki temel amaç, Sovyet komünist ideolojinin kitleler tarafından desteğinin alınmasıydı (Taylor ve Christie, 1994, s. 253). Sovyet sinemasında çekilen propaganda filmlerini ekseriyetle anti-Nazi ve anti-faşist filmler oluşturmaktaydı (Youngblood, 1993, s. 173) Çekilen filmler de parti ve onun yönetici organları tarafından ideolojik olarak kabul edilebilir olmalıydı (Taylor, 1983, s. 439). Rus sinemasında devrimi anlatan filmler de etkindi. Devrimi konu alan filmler komünizm ideolojisi tüm ihtişamı içinde Sovyet sinemasında yansıtılmaktaydı (Gillespie, 2014, s. 69). Komünizmin eleştirildiği yurtdışı filmlerinde, komünist bir kişi casus veya bölücü bir kimse olarak gösterilirken, Sovyet sineması farklı ideolojilerin hâkim olduğu ülkelerin sinemalarının aksine komünizmi yüceltici ve kitlelerin gözünde tabulaştırıcı bir oluşum içindeydi (Dobrenko, 2008, s. 235). 1928-1937 yılları arasında Sovyetler filmlerin üretiminde ideolojik boyutu, planlaması ve yönetimi üzerindeki etkilerini muazzam ölçüde arttırdı (Miller, 2009, s. 2). Özellikle, sinema Sovyetlerin kalkınmaya yönelik yapılan çalışmalarının kitlelere gösterilmesinde muazzam bir değer taşıyordu (Nowell-Smith, 1997, s. 89). C. ÇAKI

Sovyet Sinemasını dönemsel olarak özetleyecek olursak da, bu dönemi temelde beş temel dönem 57 içinde sınıflandırabiliriz; Yeni Ekonomik Politika Dönemi (1921-1928), Stalin Dönemi (1929- 1953), Kruşçev Dönemi (1954-1964), Brejnev Dönemi veya Durgunluk Dönemi (1965-1980), Perestroyka Dönemi (1985-1991) (Rollberg, 2016, s. 2). Bunlar içerisinde komünist ideolojinin en etkin olarak karşımıza çıktığı dönemi, Stalin Dönemi olarak görebiliriz. Nitekim, Stalin döneminde sinema komünist ideolojiyi yüceltmek babında, merkezi otorite tarafından istenildiği şekilde kullanılabilmekteydi. Film yapımcıları Rus toplumu için “alternatif bir gerçeklik” inşasına gidiyorlardı. Bir diğer değişle olanı olduğundan farklı gösterebilmekteydiler. Örneğin, mevcut devlet çiftlikleri ve fabrikalar, filmlerde olanın ötesinde farklı yansıtılabilmekteydi (Kenez, 2001, s. 5). Ayrıca, Stalin’in emri altındaki totaliter yönetim, batılı demokrasilerin aksine sinemada sansür uygulamasına önemli ölçüde yer vermekteydi (Davies, 2003, s. 49 ). Stalin dönemindeki Sovyet sinemasının diğer bir özelliği de Sovyet lideri Stalin’in kusursuz olarak gösterilerek kitleler gözünde yüceltilme çabasıydı (Bazin vd., 1978, s. 17). Sinema, Stalin’in kült liderliği altındaydı. Stalin, Rus halkı için bir liderin ötesinde bir kahraman ve bir rehber olarak lanse edilmekteydi (Taylor, 1999, s. 143). Diğer dönemlerde Sovyet sinemasında Stalin’in etkisinin azaldığından söz edilebilse de, komünizm ideolojisinin Rus sinemasındaki etkisinin, Sovyetlerin dağıldığı 1991 yılına kadar sürdüğü vurgulanabilinir. Bu çalışmada, Sovyet sinemasının daha yeni filizlendiği 1919-1921 yılları arasındaki Kızıl Ordu ve Beyaz Ordu arasındaki savaşları konu alan Amiral filmi incelenecektir. Filmin geçtiği dönemde komünizm ideolojisinin kitlelere ne şekilde sunulduğunu orta koymak, Sovyet sonrası Rus sinemasındaki dönüşümünün ne şekilde inkişaf ettiğinin saptanması açısından büyük önem taşıyacaktır. 3. Filmin Konu Alındığı Döneme Genel Bir Bakış Çarlık Rusyası 1914 yılında İngiltere ve Fransa’nın yanında, Almanya ve müttefiklerine karşı Birinci Dünya Savaşı’na katıldı. Rusya dâhil olduğu Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlara karşı büyük yenilgiler aldı. Alınan yenilgileri yanında, 1916 ve 1917 yıllarında Rusya’da baş gösteren yiyecek kıtlığı Rus halkının moralinin çökmesine (Taylor, 1974, s. 63 ), halkın Çar’a karşı güveninin sarsılmasın ve devamında Ekim Devrimi’ne gidecek olan yolun açılmasına yol açtı (Goemans, 2012, s. 116 ). Nihayetinde, 1917 yılında Rusya’da komünist ideoloji temelli Ekim devrimi yaşandı. Batıdan yeterli desteği alamayan Çarlık Rusyası çöktü ve kısa süre sonra da komünizmi resmi ideoloji olarak kabul edecek olan Sovyetler Birliği kuruldu (Hardach, 1981, s. 294). Sovyetler, savaşta büyük ölçüde yıpranan ülkelerinin daha fazla savaşı sürdürmelerini istemedi. 1918 yılında büyük toprak kayıpları ve büyük tavizler karşılığında Almanya ve müttefikleri ile Brest- Litovsk anlaşmasını imzaladı (Herwig, 2014, s. 372 ). 1918 yılının başlarında Rusya, Almanya ve müttefiklerine büyük tavizler vererek savaştan ayrıldıktan kısa bir süre sonra (Wilke, 2007, s. 92). aynı yıl Almanya dünya savaşını kaybetti ve işgal ettiği topraklardan çekildi. Bu durum ilerleyen süreçte Rusya’nın kaybettiği toprakları tekrar ele geçirmesine fırsat sağladı (Koch vd., 2014, s. 1). Çarlık monarşisinin yıkılmasından sonra, eski Çarlık generallerinin liderliğindeki ‘beyaz’ anti-komünist ordular ve ‘Yeşil’ özerk yerel köylü milisleri, Bolşevikler’e (veya kızıllar) karşı ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES Cilt / Vol.: 1 , Sayı / Is.: 1, Yıl / Year: 2018, Sayfa / Pages: 53-68

58 çıktılar. Nihayetinde Sovyetlere karşı olan harekete beyaz hareket, bu hareketi yöneten orduya da beyaz ordu dendi (Kenez, 1996, s. 540). Beyaz ordunun en belirgin özelliği anti-komünist bir yapı içerisinde olmasıydı (Weber, 1994, s. 2). Bu durum kısa süre sonra büyük bir iç savaşa yol açtı. Ruslar, bu savaştan Birinci Dünya Savaşı’ndan daha çok etkiledi. Rusya’nın geleceği için verilen savaşta Beyazların yanında Batılı ülkeler yer aldı (Hughes ve Philpott, 2005, s. 98). Birinci Dünya Savaşı’nın bitmesinden kısa bir süre sonra da Alexander Kolçak Beyaz Ordu’nun başına getirildi. Kolçak’ın Birinci Dünya Savaşı’nda göstermiş olduğu büyük yararlılıklar onun savaş kahramanı olmasına ve akabinde onun savaş sonrası Beyaz Ordu’nun başına geçmesine neden oldu (Weeks ve Baylen, 1976, s. 64 ).Onun önderliğinde Sovyetlere bağlı Kızıl orduya karşı büyük bir saldırı başladı. Amiral Kolçak’ın ordusu kısa süre içinde Moskova’ya yürüyebilecek noktaya geldi (Pipes, 2011, s. 7). Kolçak, Kızıl orduya karşı yürüttüğü mücadelede, İngiltere ve Fransa gibi batılı ülkelerinde desteğini aldı (Smele, 2006, s. 213). Kolçak’ın Beyaz Ordu’yla Sovyetlere karşı giriştiği bu mücadele 1918-1920 yılları arasında Rusya’da “iç savaş” olarak adlandırılacak olan bir savaşa neden oldu (Pereira, 1987, s. 45). İlerleyen süreçte beyaz ordu yenildi ve liderleri Kolçak Kızıl ordu tarafından öldürüldü (Smirnov, 1932, s. 373). 4. Greimas ve Eyleyensel Örnekçe 1960’lı yıllarda pek çok bilim adamı, edebiyatı analiz etmek için kullanılabilecek ileri modeller önermişti. Bu modellerden biri de A. J. Greimas tarafından bulunan göstergebilimin önemli modellerinden bir olarak kabul edilen eyleyensel model olmuştur. Bu model hikâyeler ve bunların nasıl oluşturulduğunun incelenmesi üzerine temellenmiştir. Günümüzde Greimas’ın Eyleyenler Modeli göstergebilimin alanında en çok bilinen ve en çok atıf yapılan modellerden biri durumuna gelmiştir (Czamiauska-Joerges & Gagliardi 2003, s. 41). Eyleyenler modeli, Greimas’ın yapısal semantiklerinden iletişim çalışmalarına yapılan en önemli uygulamalardan birinin temeli olarak görülmektedir; çünkü günlük yayınlanan çeşitli hikâyelerin göstergebilimsel analizinde ve söylemlerde kullanılan temel işlevleri yorumlamada çok etkin bir şekilde işlev görmektedir (Karam, 2009). Özetle, Greimas’ın göstergebilim anlayışıyla dilin gösterilen boyutuna dikkat çekilir (Uçan, 2002). Eyleyenler kavramı, belirli bir öyküyü somutlaştırmak, bir ya da daha fazla varlık, yapım biçimi veya bir ya da daha fazla eyleyeni ifade etmektedir. Model, karşılıklı ilişkileri düzenler, bir yapının varlığını ve arasındaki ortak varoluş ortamını talep eder. Eyleyenler modelinin ana görevi bir anlatıda öznenin farklı işlevlerini ortaya çıkarmaktır. Diğer bir deyişle, Eyleyenler Modelin rolü, bir anlatıda özne tarafından gerçekleştirilen farklı işlevleri ve etkinlikleri ortaya çıkarmaktır. (Neemann 1999:126). Özne, bir insan, soyut bir varlık, kolektif bir karakter ya da hayvan olabilir. Ayrıca bir karakter farklı görevler üstlenebilir. (Greimas 1976, s. 96). Greimas’ın Eyleyenler Modeli, gönderen, gönderilen, nesne, özne, yardım eden ve engelleyen olarak altı eyleyenden oluşur (Ubersfeld 1999, s. 37–40). Bir eylemci, onu üreten veya bu eylemi gerçekleştiren şeydir. Diğer evreler ise onun peşi sıra şekillenir ve hikayenin temellendirilmesini sağlar (Greimas ve Courtés, 1979, s. 3). Greimas’ın yaklaşımında, kanonik bir hikaye, eyleyenler modelinde belirtildiği gibi, altı eyleyen arasındaki farklı ilişkileri tanımlayan üç eksenden oluşur (Everaert-Desmedt 2007, s. 46-47). Eyleyenler modelinin arkasındaki felsefe, bir öykünün bir nesnenin bir özneye olan C. ÇAKI ilişkisinin sonucunu (istek ekseni) vermesidir. Nesnenin arayışı (iletişim ekseni) gönderilenden 59 gönderene olan iletişimdir. Yardım eden amacına karşı çıkan olmasına rağmen (güç ekseni) özneye yardım eder. Diğer bir deyişle, eyleyenler modeli üç ana eksene sahip altı eyleyenden oluşur: istek ekseni, iletişim ekseni ve güç eksenidir. Bir anlatıdaki eyleyenler arasındaki temel ilişkiler Şekil 1’de görüldüğü gibi yapılandırılabilir. 4.1. Bir Anlatıda Eyleyenler Arasındaki İlişkiler Yukarıda belirtildiği gibi, bu altı eyleyen, bir sonraki paragrafta ele alınan üç çift olarak üç eksende düzenlenmiştir.

İletişim

Gönderen Nesne Gönderilen

İstek

Yardım Eden Özne Engelleyen (güç +) (güç -) Güç Şekil 1: Bir Anlatıda Eyleyenler Arasındaki Farklı İlişkileri Gösteren Model Kaynak: Greimas cited in Ubersfeld, A., 1999, Reading theatre, University of Toronto Press, Toronto 4.1.1. İstek Ekseni: Özne ve Nesne Arasındaki Bağlantı Özne ve nesne anlatıların asıl unsurudur (Hénault 1983, s. 46). Aralarındaki ilişki istek eksenine yerleştirilir. Başka bir deyişle, bir öykünün seyri, öznenin nesne arayışının açıklamasıdır (Everaert- Desmedt 2007, s. 40). Bir öyküdeki diğer tüm işlevler, özne ve nesneyle olan ilişkisiyle belirlenir (Hénault 1983, s. 48). Nesne ile özne arasındaki ilişki, anlatı ifadesi olarak adlandırılır. Bir anlatı ifadesi ya bir durumu ifade eder ( öznenin konuya bağlı olup olmadığı şartını koyar), ya da yapılan bir ifade (öznenin nesneyle bağlantılı olarak veya bir durumdan diğerine geçişini belirtme) olabilir. 4.1.2. İletişim Ekseni: Gönderen ve Gönderilen İkinci eyleyenler çifti, gönderen ve gönderilen arasındaki bağdır. Tochon’a göre (2002:52) gönderen, araştırmayı başlatmaktan sorumlu olan kişidir (baş rol oyuncusu veya olay); gönderilen araştırmayı üstlenmesinde menfaati olan eyleyendir. Gönderen nesneyi gönderilene açıklar gönderilen bunu kabul eder ya da etmeyebilir. 4.1.3. Güç Ekseni: Yardım Eden ve Engelleyen Özne üzerinde son çift olan eyleyenler, ya öznenin hedefine ulaşmasına yardım ederler ya da ona ulaşmasını engellerler (Groupes d’Entrevernes 1977, s. 21). Özneyi engelleyen daima bir rakiptir fakat her rakip bir engelleyen değildir (Everaert-Desmedt 2007, s. 52). ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES Cilt / Vol.: 1 , Sayı / Is.: 1, Yıl / Year: 2018, Sayfa / Pages: 53-68

60 5. Amiral Filminin Greimas’ın Eyleyenler Örnekçesine Göre İncelenmesi 5.1. Filmin Künyesi Yönetmen: Andrey Kravçuk Yapımcı: Janik Faysiev, Konstantin Ernst Senarist: Zoya Kudrya, Vladimir Valutsky Oyuncular: , , , Anna Kovalchuk Müzik: Gleb Matveychuk Görüntü Yönetmeni: Igor Grinyakin, Aleksei Rodionov Kurgu: Tom Rolf Yapım Yılı: 2008 Ülke: Rusya Dil: Rusça, Fransızca Fotoğraf 1: Amiral Film Afişi

(Kaynak: http://www.imdb.com/title/tt1101026/mediaviewer/rm327849728 /Erişim Tarihi: 20.09.2017). 5.2. Filmin Görsel Destekli Özeti ve İdeoloji Analizi 1914’te Baltık Denizi’nde Rus Kraliyet kaptanı olarak görev yapan (Konstantin Khabensky) Alman karasularına deniz mayınları döşemektedir. Bu sırada Alman İmparatorluk Donanmasının zırhlı bir kruvazörü olan SMS Friedrich Carl ile karşılaşır. Gemide kaosun hakim olduğu anda Kolchak geminin toplarından biriyle Alman gemisinin köprüsüne ciddi şekilde zarar vermeyi başarır (Fotoğraf 2). C. ÇAKI

Fotoğraf 2 61

Düşman gemisinin kaçış hattını tıkadığını fark eden Kolchak, adamlarına, güvenli bölgeye geri dönmenin tek yolunun Almanları mayınların üzerine çekmek olduğunu söyler. Çatışma öncesinde amiral, diğer komutanlar ve askerlerin dua etmeleri bulundukları dönemde dine bağlılığın bir göstergesi olarak yorumlanabilmektedir (fotoğraf 3). Kendi mayınlarından zorla geçmelerine rağmen, Alman gemisi o kadar şanslı değildir ve mayına yakalanarak batar. Fotoğraf 3

Gösterdiği üstün başarı sonrasında Finlandiya Büyük Dükalığı’ndaki deniz üssünde yapılan kutlama balosunda, perdeye yansıyan karakterlerin hepsinin mutlu olduğu gözlemlenmektedir. Komünist Devrim’in öncesini ve sonrasını anlatan filmde post-devrim döneminin olduğu sahnelerde insanların mutlu ve huzurlu oldukları görülmektedir (Fotoğraf 4 ve 5). Fotoğraf 4 Fotoğraf 5

Amiral yakın dostu olan Yüzbaşı Sergei Timirev’in eşi Anna Timireva (Elizaveta Boyarskaya) ile bu baloda tanışır. Aralarındaki güçlü tutku davetliler tarafından hemen fark edilir. Sergei karısına Tanrı’nın önünde yemin ettiklerini hatırlatmasına rağmen, Anna kayıtsızdır ve Amiral’den başka bir şey düşünmez. Rus Çar’ı (Nikolai Burlyayev) Sivastopol’daki Karadeniz Filosuna Kolchak’ın amiral yardımcısı olarak terfi ettiğini söyler. Yeni görevine başladıktan hemen sonra 1917 Şubat Devrimi (Bolşevik Devrimi veya Kızıl Devrim) olur ve subaylar silahsızlandırılır. Bu arada, denizci şapkalarında çarlık amblemi yerine kırmızı devrimi niteleyen bir kokartın bulunduğu şapkaları taşıyan bir grup asker (fotoğraf 6), Kolchak’ın Sivastopol filosuna gelir ve tüm subayların silahlarını ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES Cilt / Vol.: 1 , Sayı / Is.: 1, Yıl / Year: 2018, Sayfa / Pages: 53-68

62 teslim etmesini talep eder. Aynı ülkeye ait iki farklı asker tipinin bulunduğu bu sahnede Kızıl Devrim yanlısı askerlerin saygısızca davranış sergilemeleri, ast üst ilişkisinin bulunmaması ile komünizm eleştirilmiştir. Kolchak, kan dökülmesini önlemek için astlarına itaat etmelerini ve silahlarını bırakmalarını emreder. Bununla birlikte, kendi kılıcını teslim etmek yerine denize atar. Filmin bu karesinde aslında amiralin teslim olmadığı yansıtılmaktadır (fotoğraf 6). Fotoğraf 6 Fotoğraf 7

Devrim lideri Alexander Kerensky (ViktorVerzhbitsky) Kolchak’ı Petrograd’a çağırılır ve Savunma Bakanı olması için ona teklifte bulunur. Fakat Kolchak, kabul etmesinin tek yolunun, uygulamaların eski haline getirilmesi ve tüm yetkinin kendisine verilmesi olduğunu belirtir. Kerensky, Kolchak’ın devrim yanlısı müttefiklerin uzmana ihtiyacı olduğunu kabul ederek onu ABD’ye sürer. Fakat Kolchak Kızıl Devrime karşı savaşmak için kendi ordusunu kurar. Anna eşi Sergei Timirev’i terk ederek Rus İç Savaşı’nda hemşire olarak çalışmaya başlar. Filmde komünizmi eleştiren sahnelerden biri devrim askerleri ile Beyaz Ordu askerleri arasındadır. Fotoğraf 8 Fotoğraf 9

Anna’nın Kızıl askerlerle karşılaştığı sahnede askerlerin ona laf atmaları ve sözle taciz etmeleri ile komünizm ideolojisinin insanlara ve de özellikle kadınlara karşı saygısının olmadığı ve ahlak anlayışının kökünden reddedildiği aktarılmaktadır. (fotoğraf 8). Bu düşüncenin desteklenmesi ve komünizm olumsuz olarak gösterilmesi için aynı sahne Beyaz Rus Ordusu mensubu olan askerin ve Anna’nın görüntülendiği kare ile güçlendirilmiştir. Beyaz Rus Ordusu askeri karşıdan gelen kadına saygılı bir şekilde selam vererek yanından geçmektedir (fotoğraf 9). Bu arada Kolchak, Kızıl Ordu’nun Omsk’a doğru ilerlediğini haber alır. Danışmanlarının hepsi Omsk’u sonuna kadar savunma önerisinde bulunmalarına rağmen Kolchak, Omsk’tan çekileceklerini ve Irkutsk’u anti-komünist Rusya’nın yeni başkenti olarak ele geçirmeleri gerektiğini söyler. Omsk’ın boşaltılması sırasında, bir Beyaz Rus Ordusu subayı Kolchak’a Anna’nın orada olduğunu bildirir. Amiral ona gider ve onu bir bir daha asla terk etmeyeceğini söyler. Bu arada Irkutsk, Fransız General Maurice Janin ve Çekoslovak Lejyonlarının kontrolü altındadır. Savunma bölgeleri dağılınca, Kızıl Ordu onlara kurtulmalarının Kolchak’ı teslim etmeleri ile mümkün olacağını söyler. General Janin Amiral Kolchak’ı teslim etmeyi kabul eder. C. ÇAKI

Kolchak, Çekler tarafından tutuklanarak Kızıllara teslim edilir. Kolchak’ın kendisini korumak 63 için yaptığı girişimlere rağmen Anna, amiralin karısı olarak tutuklanması gerektiğini söyler. Kolchak Kızıllar tarafından donmuş Angara Nehri kıyısında Beyazların Başbakanı ile birlikte yargılanmadan idam edilir ve buzla kaplı nehirde haç şeklindeki bir delikten soğuk sulara bırakılır. Komünistlerin yaptığı yargısız infaz ve donmuş nehre atmaları ile bu ideolojideki acımasızlık olgusu vurgulanmaya çalışılmaktadır (fotoğraf 10 ve 11). Fotoğraf 10 Fotoğraf 11

Film 44 yıl sonra Mosfilm Stüdyoları’nda günümüze döner. Anna artık 70’li yaşlarındadır. Anna yanlışlıkla garson olarak rol yapan bir aktöre çarpar ve bir bardak şarap yere düşüp kırılır. Anna balo salonunda Amiral Kolchak ile ilk tanıştıkları anı hatırlar. Filmin sonunda karakterlerin başına gelenler anlatılır. AnnaVasilyevnaTimiryova, Amiral Kolchak’ın infazının ardından defalarca tutuklanmış ve 1960’da serbest bırakılmıştır. Ocak 1975’de 81 yaşında Moskova’da ölmüştür. Anna’nın eski kocası olan SergeiTimirev, Çin’e kaçtıktan sonra buharlı gemi kaptanlığı yapar ve 1932’de Şanghay’da ölür. Amiral’in karısı olan SophiaKolchak, Paris’te hayatını oğluna adar. 1956’da Longjumeau Hastanesi’nde ölür. Amiralin oğlu RostislavKolchak, İkinci Dünya Savaşı sırasında Özgür Fransız Kuvvetleri ile savaşıp 1965’te Paris’te ölür. 5.3. Amiral Filminin Greimas Eyleyensel Örnekçesi’ne Göre Çözümlenmesi Amiral Filminde Greimas Eyleyensel Örnekçesi’ne göre var olan altı eyleyen şu şekilde

belirtilmiştir;

Gönderen Nesne Gönderilen

Kolchak Beyaz Rusya’nın Kurulması Beyaz Ordu

Yardım Eden Özne Engelleyen Beyaz Ordu Kızıl Ordu Fransızlar, Kolchak İngilizler

Şekil 2: Amiral Filmindeki Altı Eyleyen ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES Cilt / Vol.: 1 , Sayı / Is.: 1, Yıl / Year: 2018, Sayfa / Pages: 53-68

64 1. Evre -Eyletim (Gönderme): Anlatıların ilk evresi olan eyletim, olaylar serisinin oluşmaya başladığı bölümdür. Baltık Denizi’nde Alman İmparatorluk Donanması’nın kruvazörüne karşı büyük bir kahramanlık sergileyen Amiral Kolchak’ın Rus Çarı tarafından terfi ettirilir. Bu sırada ortaya çıkan Bolşevik Devrimi ile olay akışı filmin temel konusu üzerine yönlendirilmiş olur. Eyletim şeması incelendiğinde eyleyen (gönderen) ve eyleten (özne) kişi Amiral Kolchak’tır. Özne durumunda olan Kolchak’ın bu andan itibaren tek isteği Kızıl Ordu ile savaşıp Beyaz Rusya’nın kurulmasıdır. Öznenin Kızıl Devrim’e karşı başlatmış olduğu hareketle eyletim aşaması başlar. 2. Evre – Edinim (Yeterlilik, Güçlenme): Anlatının bu evresinde özne durumunda bulunan Amiral Kolchak, nesne durumundaki Beyaz Rusya’nın kurulması için Beyaz Ordu’ya komutan olur. Bu evrede gönderen pozisyonunda olan Kolchak, nesnenin ortaya çıkması ile birlikte artık özne olarak devam eder. Öznenin destekleyicisi durumunda olan Beyaz Ordu, Fransızlar ve İngilizlerle birlikte Kızıl orduya karşı mücadeleye başlar. Yanına aldığı bu askeri destek ile de edinim (yeterlilik) aşamasını sağlamış olur. Kızıl Devrim’i durdurmaya yardım eden Beyaz Ordu ve müttefikler olması gibi, engelleyen Kızıl Ordu’da bu döngüde yerini alır. 3. Evre – Edinim (Gösterme): Bu evrede özne olan Kolchak tüm edinimlere sahip olmuş olarak nesnenin (Beyaz Rusya’nın kurulması) fiili olarak yapılması aşamasına geçer. Amiral komünist darbeyi bastırmak için gerekli olan askeri gücü ve desteği bulur. Fakat Çekler, Kolchak’ın tarafını bırakıp Kızıl Ordu ile işbirliği yapması sonucunda, öznenin hedefini yapmasına engel olurlar. Bu olayla döngünün sonuna yaklaşılır ve sonuca geçilir. 4. Evre – Yaptırım (Teyit Etme): Öznenin cezalandırılacağı yada ödüllendirileceği evre burasıdır. Amiral, Çekler tarafından Kızıl Ordu mensuplarına teslim edilir. Döngü Kolchak’ın komünistler tarafından idam edilmesi ile son bulur. SONUÇ Sinemadaki baskın söylemler yönetimdeki hegemonyanın sahip olup ideolojik yapı altında şekillenebilmektedir. Hakim olan ideolojik yapı, ülkedeki pek çok yapı üzerinde kurduğu tahakkümü sinema üzerinde de kurabilmektedir. Üretilen filmlerde, yönetim erkinin sahip olduğu ideoloji en ihtişamlı haliyle sunulabilmekte, eleştiriye asla yer verilmemekte, karşıt ideolojiler ise ağır eleştirilere maruz bırakılabilmektedir. Devletin kimi zaman resmi ideolojisi haline de getirilen fikir akımları, filmlerde kendilerine yönelik her türlü karşıt düşüncedeki filmi ya yasaklanmakta ya da sansürlemektedir. Örneğin, 1917 Ekim Devrim’iyle birlikte Rusya’da egemen olan komünizm ideolojisi, kendini sinema üzerinde baskın bir şekilde göstermiştir. Özellikle 1922 yılında Sovyetler Birliği’nin kurulması, ardından komünizmin resmi devlet ideolojisi haline gelmesi, Rusya’da çekilen filmlerin komünizm ideolojisi içinde evirilmesine yol açmıştır. Sovyetlerin egemen olduğu dönemde Nazizm, faşizm, kapitalizm gibi karşıt ideolojiler ise ağır eleştirilere maruz kalmıştır. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra gerek Rusya’da gerekse birliğin eski üyeleri arasında komünizm kökenli pek çok uygulama yürürlükten kaldırılmış, komünizm ideolojisinin birliğin üyeleri üzerindeki tahakkümü zaman içinde kaybolduğu görülmüştür. C. ÇAKI

Rusya’da Sovyetlerin dağılmasından sonra komünizm ideolojisinin tahakkümünden kurtulan 65 alanların biri de sinema olmuştur. Rus sineması komünizmin ideolojik baskısından kurtularak, hâsılat kaygısı güden filmler üretmeye başlamıştır. Böylece komünizmin hakim olduğu dönemlerin aksine sanatsal içerik kaygısı gütmeyen, komedi, gerilim, aksiyon, korku, bilim kurgu gibi pek çok farklı alanda gişe rekorları kırabilen filmler üretilmeye başlanmıştır. Rus sinemasında yaşanan bu değişimden komünizm ideolojisi de zaman içinde nasibi almış, komünizmin yer yer eleştirildiği Rus yapımı filmler vizyona girmeye başlamıştır. Bu filmler içerisinde zamanında tabu olarak görülen ve eleştirilmesi hayal dahil edilemeyen komünizm ideolojisi ağır eleştirilere maruz bırakılmıştır. Çalışma kapsamında incelenen 2006 Rus yapımı Amiral filminde komünizm ideolojisinin ağır bir şekilde eleştiriye uğradığı gözlemlenmiştir. Göstergebilimin önemli temsilcilerinden Greimas’ın Eyleyenler Örnekçesi’ne göre incelenen filmde, batı yanlısı anti-komünist Beyaz Ordu ve komutanı Kolchak filmde özne olarak gösterilmiş ve alıcı rolüne de “Rusya’nın zaferi, iyi günleri, refahı, kurtuluşu” yerleştirilmiştir. Yardımcılar rolünde Batılı devletler ve anti-komünist halk gösterilirken, engelleyiciler rolüne ise komünistler gösterilmiştir. Amiral filmi Greimas’ın hikaye şeklinde evirdiği yapı içerisinde değerlendirildiğinde, Kolchak ülkesini kurtaran bir kahramandır, gittiği hedef ülkesinin nihai kurtuluşudur, onu bu yola iten ülkesine duyduğu büyük aşktır. Kolchak’ı yolundan döndürmeye çalışanlar komünistler, onu bu yolda destekleyenler ise batılı ülkeler ve Beyaz Ordu’dur. Ayrıca filmde, komünistlerin işledikleri cinayetlere sürekli yer verilirken seyirci komünizm ideolojisine karşı soğutulmakta, Kolchak ve adamlarının mücadelesi vatanperver bir şekilde sunulmaktadır. 2006 yapımı Rus filmi Amiral vizyona girdiği andan itibaren büyük bir gişe hasılatı yakalamayı başarmıştır. Film, komünizmi ağır bir şekilde eleştirilmesine karşın, maddi olarak büyük bir başarı elde etmiştir. Bu açıdan filmin başarısı ve özellikle filmindeki komünizm eleştirisi, Rus sinemasında Sovyet sonrası dönüşümün gösterilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Alanda yapılan incelemede ideolojilerin sinemada ne şekilde sunulduğunu, ne şekilde evirildiğini ve ne şekilde değişim yaşadığını inceleyen çalışmaların sınırlı olduğu görülmüştür. Gelecek çalışmaların sinemada farklı ideolojiler üzerinden incelemede bulunması ve bu ideolojilerin yaşadıkları dönüşümleri ortaya koymaları alana büyük katkı sağlayabilecektir. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES Cilt / Vol.: 1 , Sayı / Is.: 1, Yıl / Year: 2018, Sayfa / Pages: 53-68

66 KAYNAKÇA Bazin, A., Gurrieri, G., & Andrew, D. (1978). The Stalin Myth in Soviet Cinema. Film Criticism, 3(1), 17-26. Bocheński, J. M. (1962). The three components of Communist ideology. Studies in soviet thought, 2(1), 7-11 Brown, H. G. (1943). The appeal of communist ideology. American Journal of Economics and Sociology, 2(2), 161-174. Brzezinski, Z. (1957). Communist ideology and power: from unity to diversity. The Journal of Politics, 19(4), 549-590. Brzezinski, Z. (1960). Communist ideology and international affairs. Journal of Conflict Resolution, 4(3), 266-291. Chamberlin, W. H. (2014). The Russian Revolution, Volume I: 1917-1918: From the Overthrow of the Tsar to the Assumption of Power by the Bolsheviks (Vol. 1). Princeton University Press. Czarniawska-Joerges, B. & Gagliardi, P., 2003, Narratives we organize, John Benjamins Publishing Company, Amsterdam. http://dx.doi.org/10.1075/aios.11 Çakı, C., Zorlu, Y., Karaca, M. (2017). Türk Sinemasında Nazizm İdeolojisi:“Kırımlı” Filmi ve Göstergebilimsel Analizi. Sosyoloji Konferansları - Istanbul Journal of Sociological Studies No: 56 (2017-2) / 65-93. Daniels, R. V. (1953). The State and Revolution: a Case Study in the Genesis and Transformation of Communist Ideology. American Slavic and East European Review, 12(1), 22-43. Davies, S. (2003). Soviet cinema and the early Cold War: Pudovkin’s Admiral Nakhimov. Cold War History, 4(1), 49-70. Dobrenko, E. (2008). Stalinist Cinema and the Production of History: Museum of the Revolution: Museum of the Revolution. Edinburgh University Press. Egorova, T. K. (1997). Soviet film music: An historical survey (Vol. 13). Psychology Press. Everaert-Desmedt, N. 2007. Sémiotique du Récit. Bruxelles: De Boeck. Faraday, G. (2010). Revolt of the filmmakers: The struggle for artistic autonomy and the fall of the Soviet film industry. Penn State Press. Fleron Jr, F. J., & Kelly, R. M. (1970). Personality, behaviour and communist ideology. Soviet Studies, 21(3), 297-313. Gillespie, D. C. (2000). Early Soviet cinema: Innovation, ideology and propaganda (Vol. 4). Wallflower Press. Gillespie, D. C. (2014). Russian cinema. Routledge, London and New York. Glaeßner, G. J. (2013). Demokratie nach dem Ende des Kommunismus: Regimewechsel, Transition und Demokratisierung im Postkommunismus. Springer-Verlag. Goemans, H. E. (2012). War and punishment: The causes of war termination and the First World War. Princeton University Press. Greimas, A.J., 1976, Maupassant. La Sémiotique du Texte: Exercices Pratiques, Seuil, Paris. C. ÇAKI

Greimas, J.A. & Courtes, J. 1979. Sémiotique, Dictionnaire Raisonné du Langage. Paris: Hachette. 67 Groupes d’Entrevernes, 1977, Signes et Paraboles, Sémiotique et Texte évangélique, Seuil, Paris. Gunther, H. (Ed.). (1990). The Culture of the Stalin Period. Springer, England. Hardach, G. (1981). The First World War, 1914-1918 (Vol. 2). Univ of California Press. Hénault, A., 1983, Narratologie Sémiotique Générale: Les enjeux de la Sémiotique, II, Presses Universitaires de France, Paris. Herwig, H. H. (2014). The First World War: Germany and Austria-Hungary 1914-1918. A&C Black. Hill, S. P. (1972). A Quantitative View of Soviet Cinema. Cinema Journal, 11(2), 18-25. Hughes, M., & Philpott, W. J. (2005). Allied Intervention in the . In The Palgrave Concise Historical Atlas of the First World War (pp. 98-99). Palgrave Macmillan UK. Karam, T. (2009): “Introducción a la semiótica”. Portal de la comunicación” (Introduction to semiotics. Portal of communication), Autonomous University of Barcelona, retrieved on 2 April 2009 from http://www.portalcomunicacion.com/esp/n_aab_lec_3.asp?id_llico=18&index=11 Kenez, P. (2001). Cinema and Soviet Society: From the Revolution to the Death of Stalin. IB Tauris. Kenez, P. (1996). Civil War in Siberia: The Anti-Bolshevik Government of Admiral Kolchak, 1918-1920. Canadian Slavonic Papers, 38(3/4), 540. Kenez, P. (1992). Cinema and Soviet society, 1917-1953. CUP Archive. Koch, L., Kaufmann, S., & Werber, N. (2014). Der Erste Weltkrieg: Zäsuren und Kontinuitäten. In Erster Weltkrieg (pp. 1-4). JB Metzler. Los, M. W. (1988). Communist ideology, law and crime: A comparative view of the USSR and Poland. Springer. Mikulak, M. W. (1955). Soviet cosmology and communist ideology. The Scientific Monthly, 81(4), 167-172. Miller, J. (2006). Soviet Cinema, 1929–41: The Development of Industry and Infrastructure. Europe-Asia Studies, 58(1), 103-124. Miller, J. (2009). Soviet cinema: politics and persuasion under Stalin. IB Tauris. Mitchell, R. J. (1972). The Brezhnev doctrine and communist ideology. The review of politics, 34(2), 190-209. Neemann, H. 1999, Piercing magic veil: Toward a theory of the Conte, Gunter Narr Verlag, Tübingen. (Biblio, 17). Nowell-Smith, G. (Ed.). (1997). The Oxford History of World Cinema. Oxford University Press. Pereira, N. G. (1987). White Power during the Civil War in Siberia (1918–1920): Dilemmas of Kolchak’s “War Anti-Communism”. Canadian Slavonic Papers, 29(1), 45-62. Plamenatz, J. (1951). The Communist Ideology. The Political Quarterly, 22(1), 16-26. Pipes, R. (2011). under the Bolshevik regime. Vintage. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES Cilt / Vol.: 1 , Sayı / Is.: 1, Yıl / Year: 2018, Sayfa / Pages: 55-70

6868 Pipes, R. (1964). The Formation of the Soviet Union: communism and nationalism, 1917-1923 (Vol. 13). Harvard University Press. Rollberg, P. (2016). Historical dictionary of Russian and Soviet cinema. Rowman & Littlefield. Saunders, T. J. (1995). Art, Ideology, and Entertainment in Soviet Cinema. Canadian Journal of History, 30(1), 85-92. Smele, J. D. (2006). Civil war in Siberia: the anti-Bolshevik government of Admiral Kolchak, 1918-1920. Cambridge university press. Smirnov, M. I. (1932). Admiral Kolchak. Slavonic and East European Review, 11, 372. Taylor, R. (1999). Singing on the Steppes for Stalin: Ivan Pyr’ev and the Kolkhoz Musical in Soviet Cinema. Slavic Review, 58(1), 143-159. Taylor, R. (1983). A’Cinema for the Millions’: Soviet Socialist Realism and the Problem of Film Comedy. Journal of Contemporary History, 18(3), 439-461. Taylor, R., & Christie, I. (Eds.). (1994). The Film Factory: Russian and Soviet Cinema in Documents. Psychology Press. Taylor, R. (1986). Boris Shumyatsky and the Soviet Cinema in the 1930s: Ideology as Mass Entertainment. Historical Journal of Film, Radio and Television, 6(1), 43-64. Taylor, A. J. P. (1974). The First World War: An Illustrated History. Penguin UK. Taylor, R. (1979). The Politics of the Soviet Cinema 1917-1929. CUP Archive. Tochon, F.V., 2002, Tropics of teachings: Productivity, warfare and priesthood, University of Toronto Press, Toronto. Ubersfeld, A., 1999, Reading theatre, University of Toronto Press, Toronto. Uçan, H. (2002). Yazınsal Eleştiri ve Göstergebilim. İstanbul: Perşembe Kitapları. Van Evera, S. (1984). The cult of the offensive and the origins of the First World War. International Security, 9(1), 58-107. Wade, R. A. (2017). The Russian Revolution, 1917 (Vol. 53). Cambridge University Press. Weber, M. (1994). The Jewish Role in the Bolshevik Revolution and Russia’s Early Soviet Regime. Journal of Historical Review, 14, 4-14. Weeks, C. J., & Baylen, J. O. (1976). Admiral Kolchak’s Mission to the United States, 10 September-9 November 1917. Military Affairs: The Journal of Military History, Including Theory and Technology, 63-67. Wilke, J. (2007). Presseanweisungen im zwanzigsten Jahrhundert: Erster Weltkrieg, Drittes Reich, DDR (Vol. 24). Böhlau Verlag Köln Weimar. Wolfe, B. D. (1962). Communist ideology and Soviet foreign policy. Foreign Affairs, 41(1), 152-170. Youngblood, D. J. (1991). Soviet Cinema in the Silent Era, 1918–1935. University of Texas Press. Youngblood, D. J. (1993). Movies for the Masses: Popular cinema and Soviet society in the 1920s. Cambridge University Press.