ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ 53 INTERNATIONAL JOURNAL of SOCIAL SCIENCES Cilt / Vol.: 1 , Sayı / Is.: 1, Yıl / Year: 2018, Sayfa / Pages: 53-68
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ 53 INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES Cilt / Vol.: 1 , Sayı / Is.: 1, Yıl / Year: 2018, Sayfa / Pages: 53-68 SOVYETLER SONRASI RUS SİNEMASINDA KOMÜNİZM İDEOLOJİSİ: AMİRAL FİLMİ VE GÖSTERGEBİLİMSEL ANALİZİ Arş. Gör. Caner ÇAKI1 ÖZET Bu çalışmada, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Rus sinemasında komünizm ideolojisinin ne şekilde sunulduğu incelenmiştir. Bu açıdan, Rus sinemasında son dönemin en büyük gişe hâsılatı yakalayan filmlerinden biri olan 2008 yapımı Amiral Filmi göstergebilimsel yöntem kullanılarak ele alınmıştır. Çalışma göstergebilimin önemli temsilcilerinden Algirdas Julien Greimas’ın Eyleyenler Örnekçesi’ne göre analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular ışığında, komünizm ideolojisinin yeni dönem Rus sinemasında, Sovyetler Dönemi’nin tamamen aksine ağır bir şekilde eleştirildiği gözlemlenmiştir. Sonuç olarak bu çalışmada, Rus sinemasının Sovyetler sonrası ne şekilde evirildiği incelenen film özelinde ortaya konmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Komünizm, Rus Sineması, Göstergebilim, Greimas, İdeoloji COMMUNISM IDEOLOGY IN THE RUSSIAN RUSSIAN AFTER SOVIETS: “AMIRAL” FILM AND SEMIOTICS ANALYSIS ABSTRACT This study examines how the ideology of communism is presented in the Russian cinema after the collapse of the Soviet Union. In this respect, the 2008 Admiral Film, one of the films that recently obtained the biggest box office hit in Russian cinema, was handled, using semiotic method. The study was analyzed according to thenarrative analysis of Algirdas Julien Greimas, one of the most important representatives of semiotics. In the light of the findings, it was observed that the ideology of communism was severely criticized in Russian cinema in the new period, in contrast to the Soviet period. As a result, in this study, it was tried to show how the Russian cinema evolved after the Soviet. Keywords: Communism, Russian Cinema, Semiology, Greimas, Ideolo 1 İnönü Üniversitesi, İletişim Fakültesi, [email protected] ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES Cilt / Vol.: 1 , Sayı / Is.: 1, Yıl / Year: 2018, Sayfa / Pages: 53-68 54 GİRİŞ Sovyetler Birliği’nin kuruluşundan yıkılışına kadar geçen süre zarfında (1922-1991), komünizm Rusya’nın yönetimine hakim olan tartışmasız tek ideolojisi olarak kalmıştır. Komünizm ideolojisi Rusya’nın her alanına nüfuz etmiş, her alanda etkisini derinden hissettirmiştir. Bu alanlardan biri de Rus sineması olmuştur. Sovyetlere bağlı Lenfilm Film Stüdyosu’nda komünist ideoloji temelli devlet denetiminde ve desteğinde sayısız film çekilmiştir (Taylor, 1986, s. 43). Filmlerde ekseriyetle komünist propagandası yapılmış, komünizm ideolojinin sosyal ve ekonomik inkişafın temelinde yer aldığı kitleler sunulmuştur. Sovyet sinemasında komünizm ideoloji yüceltilirken, diğer ideolojiler de ağır bir şekilde eleştiriye maruz bırakılmıştır. Bu dönemde komünist ideolojinin eleştirisine asla izin verilmemiş, komünist karşıt yapıtlar ya yasaklanmış ya da büyük bir sansüre maruz kalmıştır. Sovyet sinemasında, 2. Dünya Savaşı’nda Nazilere karşı, Soğuk Savaş döneminde de ABD’ye karşı komünist propaganda filmleri yoğun olarak üretilmiştir. Bu filmlerde Nazizm, liberalizm, faşizm gibi ideolojik kökenli filmlerde komünizm ideolojisi düşmanca tasvir edilmiş, kitlelerin zihinlerinde savaş çıkaran, insanlığa zarar veren, merhametsiz ve yozlaşmış fikir akımları olarak sunulmuştur. 1990’lı yılların başında Sovyetler Birliği’nin dağılması, komünizm ideolojisinin Rus sineması üzerindeki tahakkümünün de zamanla ortadan kalkmasına yol açtı. Nitekim bu süreç, Rus sinemasında var olan komünist ideolojinin eleştirilemez tabusunun da son bulmasına neden oldu. Kapsamlı bir literatür taraması yapıldığında, Rus sinemasında komünist ideolojinin incelendiği herhangi bir akademik çalışmanın olmadığı görülmüştür. Bunun yanında sinemada ideolojilerin göstergebilimsel olarak incelendiği sınırlı sayıda çalışmanın olduğu da gözlemlenmiştir. Bunlar içerisinde en öne çıkan çalışmalardan biri Çakı ve arkadaşlarının (2017) Türk sinemasında Nazizm ideolojisini inceledikleri çalışmadır. Çalışma kapsamında Nazizm ideolojisini konu alan Kırımlı filmi Roland Barthes’ın göstergebilim anlayışıyla incelenmiştir. Elde edilen bulgular ışığında Nazizm ideolojisinin Kırımlı filmi özelinde ağır bir eleştiriye maruz bırakıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Sinemada ideolojilerin incelenmesine yönelik sınırlı çalışmanın olması, bu çalışmanın önemini arttıran önemli bir etken olmaktadır. Bu çalışmada, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra, Rus yapımı filmlerde komünist ideolojinin ne şekilde sunulduğu incelenmiştir. Bu açıdan çalışma kapsamında Bu açıdan, Rus sinemasında son dönemin en büyük gişe hasılatı yakalayan filmlerinden biri olan 2008 yapımı Amiral Filmi göstergebilimsel yöntem kullanılarak ele alınmıştır. Çalışma göstergebilimin önemli temsilcilerinden Algirdas Julien Greimas’ın Eyleyenler Örnekçesi’ne göre analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular ışığında, komünizm ideolojisinin yeni dönem Rus sinemasında, Sovyetler Dönemi’nin tamamen aksine ağır bir şekilde eleştirildiği gözlemlenmiştir. Sonuç olarak bu çalışmada, Rus sinemasının Sovyetler sonrası ne şekilde evirildiği incelenen film özelinde ortaya konmaya çalışılmıştır. C. ÇAKI 1. Komünizm İdeolojisi ve Sovyetler Birliği 55 Komünizm, üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine oluşan sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzeni sağlayan ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan sosyal, siyasal ve ekonomik bir ideoloji olarak tanımlanmaktadır. Pek çok çevre tarafından sosyalizm ideolojisiyle aynı temelde kabul edilmektedir (Bocheński, 1962, s. 8). Nitekim sosyalizm ve komünizm terimleri birbirleri yerine sıklıkla kullanılabilmektedir (Brown, 1943, s. 161). Aslında komünizm önemli bazı paradigmalar çerçevesinde sadece üretim araçlarının ortak olmasına dayanan sosyalizmden ayrılmaktadır. Komünizmin temellenmesinde ise en büyük hizmeti Marx, Engels ve Lenin gerçekleştirmiştir (Plamenatz, 1951, s. 16). Rusya’da ilk büyük komünist hareket 1905 yılında gerçekleşmiştir. Bu tarihte Moskovalı işçilerin Bolşeviklerin önderliğinde başlattıkları ayaklanma, Çar 2. Nikolay’ın aldığı sıkı tedbirle şiddetle bastırılmış ve hareket başlangıçtaki etkisini yitirerek dağılmıştır (Pipes, 1964, s. 14). Rusya’nın 1914 yılında İngiltere ve Fransa ile birlikte Almanya’ya karşı Birinci Dünya Savaşı’na girmesi, komünist ideolojinin Rusya’da tekrar güç bulmasına zemin hazırladı. Rus Çarlığının monarşik yapısının en büyük eleştiricilerinden biri olan Lenin, Rusya’nın savaş esnasında Almanya’ya karşı aldığı yenilgilerden, ülke içinde baş gösteren ekonomik çöküşten yararlanarak 1917’de Ekim Devrimi’nin gerçekleşmesini sağladı (Los, 1998, s. 4). Ekim Devrimi Lenin önderliğinde başlayan sosyal bir devrimdi (Wade, 2017, s. 3). Devrim sonucunda Çarlık Rusyası yıkılmış ve komünizm ideolojisi altında yeni bir ideolojik devlet olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB - diğer adıyla Sovyetler Birliği) kurulmuştu. Komünizmin ideolojinin gelişi, kapitalizm ideolojisinin ülke içinde etkisini tamamen kaybetmesini de beraberinde getirdi (Chamberlin, 2014, s. 133). Komünist ideolojinin merkezinde bulunan lider zaman içerisinde tüm yönetimde tek etkin güç olmaktaydı. Bu sonuç, başlangıçta komünistlerin karşıt oldukları Çarlık Monarşisinin yıkılmasına, fakat aynı zamanda komünist bir totaliter devletin ortaya çıkmasına yol açtı (Fleron ve Kelly, 1970, s. 8). Neredeyse tüm politik karmaşıklıklar arasında ortak bir anlaşma yoluna giden Lenin devrim doktrininin ve proletarya diktatörlüğünün çekirdeği olmayı başardı (Daniels, 1953, s. 22 ). Bunun yanında Komünizm ideolojisi diğer ülkelerde, Rusya’daki kadar etkin ve hızlı yayılamadı. 1917’den 1945 yılına kadar Marksist Leninist doktorin temelli sosyalizmin inşasını başarılı bir şekilde gerçekleştiren tek ülke Sovyetler Birliği oldu (Brzezinski, 1957, s. 549). Nitekim, Sovyetler Birliğinde yapılan çalışmalar Marksist -Leninist temelli doktorinin ışığı altında yapılmaktaydı (Mikulak, 1955, s. 167 ). Lenin’in ölümünde sonra başa geçen Stalin, komünist ideolojinin başındaki güç olmaktansa, gücün başarılı bir uygulayıcısı durumuna geldi (Brzezinski, 1960, s. 266). Sovyetler Birliği içinde tek söz sahibi durumuna gelen Stalin, sosyalizm altında ülkelerin “huzurlu bir birlik” içinde yaşayacağını iddia ederek, mutlak bir otorite içinde ölünceye dek ülkeyi yönetti (Wolfe, 1962, s. 152). Stalin’in sonrası dönemde de sıkı bir merkezi otorite altında yönetilen ülke 1968’de Brezhnev Doktrini’nin Sovyet sözcüleri tarafından ilan edilmesiyle, farklı bir evreye girmiş ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES Cilt / Vol.: 1 , Sayı / Is.: 1, Yıl / Year: 2018, Sayfa / Pages: 53-68 56 oldu (Mitchell, 1972, s. 90). İlerleyen süreçte sürekli lider değişikliğine giden Sovyetler Birliği, Gorbaçov’un başa geçmesiyle de çözülme sürecine girmiş oldu. Nihayetinde komünist ideoloji dünya sahnesindeki yönetici rolünü fiili olarak 1989 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılması, resmi olarak ise 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması ile kaybetti (Glaeßner, 2013, s. 15). 2. Sovyetler Döneminde Rus Sineması Sinemanın Rusya’ya gelişi 1897 yılında rastlamaktadır. İlerleyen süreçte sinemanın etkisini hissettirmesiyle de ilk Rus film stüdyosu da 1907 yılında kurulmuştur (Gillespie, 2000, s. 4). Birinci Dünya Savaşı’na kadar gelinen süreçte ise Rusya gelişmiş ve etkili bir film endüstrisine sahip oldu (Egorova, 1997, s. 3). Buna karşın Çarlık Dönemi’nde sinema ülkenin her yerinde yaygın değildi.