Ekim - Kasım - Aralık (1442) Sayı 42 www.mirasimiz.org.tr

“Biz ne zaman özgür olursak, Kudüs de o zaman özgür olur.”

Çizgi: Serpil Kar / Türkiye MAKASID Hastanesi Acil Yardım Bekliyor

Kudüslü Müslümanların %80’ine sağlık hizmeti veren Makasıd Hastanesi, ciddi ekonomik darboğazın içerisinde borçlanarak sağlık hizmeti vermeye çalışıyor.

Tıbbi malzeme yetersiz Personel maaş alamıyor

Detaylı Bilgi: mirasimiz.org.tr @mirasimiz KUDÜS’ÜN MUHASEBESİ

...Eğer hak çağrısına sırtınızı dönerseniz Allah sizin yerinize başka bir topluluk getirir, sonra onlar sizin gibi olmazlar." (Muhammed 38)

Yaşadığımız hayatta önümüze çıkan fırsatları iyi değerlendirmek durumundayız. Çünkü fırsatlar insanın karşısına çok fazla çıkmaz. Fırsat elimize geçtiğinde onu iyi değerlendirmezsek o fırsat uçar gider. Bir daha geleceği de meçhul!

Kudüs denildiğinde akan sular durur, buna iman ediyoruz ama… “Kudüs’ün özgürlüğüne giden yolda plan ve programımız nedir? Orada işgalci İsrail’in baskı ve yıldırma politikalarına karşı bizim adımıza Mübarek Mescid-i Aksâ’ya sahip çıkmaya çalışan Müslüman kardeşlerimiz için bugüne kadar ne yaptık? 2020 yılında Kudüs'e dair ne yaptık, hangi projelere destek olduk? Belki yapmış da olabiliriz ama kapasitemizi değerlendirecek olursak acaba yapabileceklerimizi tam olarak yapabildik mi? Her mali yılda bir önceki yılın mali hesaplarını yaptığımız yani kâr veya zararımızı hesapladığımız gibi Kudüs için de bir muhasebemiz oldu mu? Kudüs’ün özgürleşmesi için ayrılan payımız ne kadardı? Peki, yeni bir yılın başlangıcında 2021 yılı plan ve programlarımızda Kudüs var mı? Mesela Kudüs için bu hafta ne yapacağız? Bu konuda geçmiş senenin muhasebesi bize rehberlik edecektir. Bütün bunları düşünerek 2021 yılını yeni bir fırsat yılı olarak değerlendirelim. Kudüs ve Mescid-i Aksâ için bütün gücümüzle çalışalım. Çalışmaları başlatan olmayı tercih edelim. Madden ve manen bu hayırlı çalışmalara destek verelim.

“…Allah’ım bizi takva sahiplerine önder eyle. (Furkan 74)

Kudüs'e hizmet edilecek….

Bunu sen-ben yapmaz isek Rabbimiz yerimize başkasını getirir…

Yerimizi bırakan biz olmayalım…

Hayat boşluk kabul etmez! Muhammed Demirci Mirasımız Derneği Genel Başkanı İÇİNDEKİLER

10 ANALİZ ABDULLAH AKÇAY VATAN SEVGİSİ İMANDANDIR 12 DOSYA AHMET DURMAZ KUR'AN-I KERİM'DE TOPRAK KAVRAMI

14 DOSYA AYŞE DİLARA KOÇYİĞİT HİCRET VE Mirasımız Derneği MÜLTECİLİK İmtiyaz Sahibi Muhammet Demirci

Genel Yayın Yönetmeni 18 Abdullah Akçay BİYOGRAFİ ŞENAY ŞEKER Yayın Koordinatörü ÜMMETİN FAKİHİ: İbrahim Ethem Ayaz ŞEDDAD BİN EVS

Editör Şeyma Çiçek 22 Grafik Tasarım ANALİZ Design Monsters KEVSER KIRAN YÜZYILIN İHANETİ ARABİSTAN-İSRAİL Yayın Kurulu YAKINLAŞMASINA AKAİD-FIKIH Abdullah Akçay EKSENİNDE BİR BAKIŞ İbrahim Ethem Ayaz Suna Durmaz Şeyma Çiçek Gülşah Ertaş 24 30 DOSYA DENEME Baskı ŞEYMA ÇİÇEK T. SEZAİ KARATEPE Mürekkep Reklam ve Matbaacılık VATAN HİZMETİ BİR DİRENİŞ Sanayi Ticaret Ltd. Şti ÖYKÜSÜ: Tel: 0212 531 80 48 RAİD SALAH İletişim 36 Tel: (0212) 524 01 01 32 www.mirasimiz.org.tr DENEME AYŞEGÜL ÖZDOĞAN Akşemsettin Mh. Halıcılar Cd. No.12, 34080 SÖYLEŞİ YOLUN SONUNDAKİ Fatih / / Türkiye BİLÂLİ YILDIRIM KUDÜS İLE SÖYLEŞİ Mirasımız Derneğinin Hediyesidir. BİZ NE ZAMAN ÖZGÜR OLURSAK, KUDÜS DE O ZAMAN ÖZGÜR OLUR. 33 HABER LİSELİLER İLK KIBLESİYLE TANIŞMAYA DEVAM EDİYOR

40 MAKALE SUNA DURMAZ İSRAİL’İ DOĞURAN HAREKET SİYONİZM (5)

44 DENEME FÂDİ ZATARİ TÜRKİYE’NİN FİLİSTİN DAVASI’NA DESTEĞİ NASIL ETKİN OLUR?

46 MAKALE MUSTAFA ÖZTÜRK TÜRK EDEBİYATINDA KUDÜS TEMASI -3

52 MAKALE YUSUF İZZETTİN OKUMUŞ TÜRKLER VE YAHUDİLER

58 DENEME BÜŞRA YILMAZ

40 44 48 52 58 MAKALE DOSYA DOSYA MAKALE KİTAP TAHLİLİ ABDULKADİR TOK GÜLŞAH ERTAŞ RÜMEYSA ÖZTÜRK SUNA DURMAZ GÜLŞAH ERTAŞ SALÂHADDİN İNSANA NE AVRUPA’DAKİ MEKÂSIDU’Ş- ŞERÎA İBN BATTUTA EYYÛBİ’NİN FEDAîSİ: KADAR TOPRAK TÜRKLER İÇİN VATAN PENCERESİNDEN SEYAHATNAMESİ ÎSA EL-HAKKÂRİ LAZIM? KAVRAMI FİLİSTİN DAVASINA BAKIŞ HABER Mirasımız Derneği Açıkladı: Koronavirüs Gölgesinde 2020 Kudüs Raporu

Nihat Topcu

04 yıldır süren işgale direnen Kudüs ve Filistin’in olmadığı sözde “Barış Planı”nın için 2020, yüzyılın en ağır yılı oldu. Ko- siyasi baskısı ile başlamıştı. Bu süreç, “Nor- ronavirüsü bahane eden işgal rejimi, malleşme” kılıfına uyan ve birkaç ülkenin iş- 104 yıldır süren işgale baskın, yıkım, tutuklama ve cezaların birlikçi yöneticilerinin desteği ile yönetil- direnen Kudüs için şiddetini artırarak Kudüslüler için haya- di. Özelde Kudüs, genelde Filistin coğrafya- tı yaşanmaz hale getirdi. Mirasımız Derneği sında insanlar bir yandan kendilerini bekle- 2020, yüzyılın en ağır 1(Kudüs ve Civarındaki Osmanlı Mirasımız Ko- yen bu kıskaç ile mücadele ederken bir yan- yılı oldu. Koronavirüsü ruma ve Yaşatma Derneği) “Koronavirüs Göl- dan da dünyayı saran korona virüs, işgal re- bahane eden işgal rejimi, gesinde 2020 Kudüs Raporu” başlığı ile iş- jiminin Kudüslüler üzerinde kullandığı sila- baskın, yıkım, tutuklama gal rejiminin Kudüslüler üzerinde uyguladığı ha dönüştü. ve cezaların şiddetini hak ihlalleri, baskın, yıkım ve tutuklamalar ile derneğin yıl boyunca Kudüs’te yaptığı faali- Ekonominin Kıskacında Kudüs artırarak Kudüslüler için yetleri içeren bir rapor yayınladı. Siyonist işgal rejimi, virüsü bahane ederek hayatı yaşanmaz hale başta Kudüs eski şehir (Kadim Kudüs) olmak getirdi. Koronavirüs Gölgesinde 2020 Kudüs üzere şehrin her yanında zaman zaman do- Raporu: zunu arttırdığı keyfi kısıtlamalarla hayatı ya- 2020 yılı, ABD Başkanı Donald Trump’ın “Yüz- şanmaz hale getirdi. İşgalcilerin işyerleri- yılın Antlaşması” başlığı ile ortada Kudüs’ün ni ekonomik olarak destekleyen işgal rejimi,

4 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

Ev Baskınları, Tutuklama ve Gözaltılar lar. Ayrıca 8 Kudüslü Müslüman da işgal as- Koronavirüs önlemleri bahanesi ile sokağa kerlerinin kurşunlarıyla şehit oldu. çıkma kısıtlamalarının Kudüslü Müslümanlar Mescid-i Aksâ Baskınları ve Yasakla- üzerinde baskı aracına dönüştüğü Kudüs’te, malar insani yardım çalışması yapan 600’ün üze- Siyonist işgal rejimi, virüsü 18.000 fanatik Yahudi Mescid-i Aksâ’ya bas- rinde genç gözaltına alındı. Ayn-ul Hilvan bahane ederek başta kın düzenleyerek mübarek mescidimizi kir- Merkezi’nin (Silvan) verilerine göre, 463 ev lettiler. Kudüs eski şehir (Kadim baskını gerçekleştirildi. 201’i kadın, 382’si ço- Kudüs) olmak üzere cuk toplam 2005 Kudüslü tutuklandı. 20 ço- Aralarında Kudüs eski müftüsü Şeyh İkri- şehrin her yanında zaman cuğa da anne ve babası gardiyan yaptırılarak me Sabri ve Nureddin Recebi gibi Kudüs ve zaman dozunu arttırdığı ev hapsi cezası verildi. Çocukların verilen ce- Mescid-i Aksâ mücadelesinin simge isimleri keyfi kısıtlamalarla hayatı zaya uymayıp evden çıkmaları halinde ebe- ile Aksâ Muhafızları başta olmak üzere; 310’u yaşanmaz hale getirdi. veynleri hapis cezası ile karşı karşıya kalıyor- Mescid-i Aksâ’ya, 35’i Kadim Kudüs’e, 16’sı İşgalcilerin işyerlerini ekonomik olarak destekleyen işgal rejimi, Kudüs’te haftalar süren kapatmalar ve kısmi sokağa çıkma yasakları uyguladı.

Kudüs’te haftalar süren kapatmalar ve kısmi sokağa çıkma yasakları uyguladı. Zaten iş- galin getirdiği ekonomik, hukuki ve psikolo- jik baskı ile zor günler geçiren Kudüs esna- fı, koronavirüs sürecinde çöktü. Kudüs Araş- tırmacısı Dr. Fahri Abu Diyab’ın Mirasımız Derneği ile paylaştığı verilere göre; 700’ün üzerinde işyeri kapanırken geçtiğimiz yıl 17.000 Kudüslü işsiz kaldı. Kudüslüler arasın- daki yoksulluk oranı ise yüzde 79.6’ya yük- seldi. Koronavirüs ihlalleri bahanesi ile Ku- düslülere toplam 3.5 milyon Şekel (1.1 mil- yon dolar) para cezası kesildi. İlerleyen sa- tırlarda yer vereceğimiz Kudüs’teki gözaltı- ların çoğu da korona sürecinde halka sağ- lık ve gıda yardımı yapan gençlerden oluşu- yor. Kudüslü Müslümanlar arasında şu ana kadar 17.500’ün üzerinde koronavirüs vaka- sı yaşandı. 132 Kudüslü hayatını kaybetti. İş- gal rejimi Müslümanlara ait koronavirüs tes- ti yapan 1 kliniği kapattı. Maddi imkânsız- lıklar nedeniyle genelde Filistinlilerin yüzde 60’ı özelde ise Kudüslü Müslümanların yüz- de 80’ine hizmet veren Makasıd Hastanesi kapanmanın eşiğine geldi.

www.mirasimiz.org.tr 5 HABER Muhammet Demirci

Kudüs'e olmak üzere toplam 361 Kudüslüye ler için 1717 konut yapım ihalesi gerçekleşti- çeşitli zaman aralıklarını kapsayan uzaklaştır- rirken Kudüs’ün Yahudileştirilme projesi için ma cezası verildi. Mescid-i Aksâ’nın bakım ve 2.2 milyar dolar bütçe ayırdı. Mescid-i Ak- restorasyon çalışmaları 16 kez durduruldu. sâ’nın altına yapılan tünel kazıları nedeniy- le Silvan Mahallesinde 16, Kadim Kudüs’ün Yıkım, El koyma, Yahudileştirme... Silsile Kapısındaki 15 evde çatlak ve göçük- Kudüs İşgal belediyesi, Kudüslü Müslüman- ler oluştu. 2020 Kudüs Raporunu ların kendi arazilerine yeni ev ve işyeri yap- hazırlayan Mirasımız malarının önüne geçmek için her türlü zor- Kutsal mekânlar ve tarım arazilerine Derneği’nin Genel luğu çıkarmaya devam ediyor. Kudüslüler- saldırdılar Başkanı Muhammet den ruhsat müracaatı için 40 bin dolar harç Fanatik Yahudiler, özellikle hasat döneminde Demirci yaptığı talep ediliyor. Kudüslülerin ruhsat müracaa- Kudüs’ün civar köy ve kasabalarında Müs- tının sonucunu alması için bazen 8 yıl bekle- açıklamada, Tüm lümanlara ait 6431 zeytin ağacını yaktı, kes- meleri gerekebiliyor. Genellikle de izin veril- ti veya söktü. İşgal rejimi, 25 eğitim ve kültür dünya için zor geçen miyor. Evvelce yapılmış olan konut ve işyer- kurumu ile basın kuruluşunu kapattı. Bir ca- pandemi sürecinde bir lerine ise ruhsatsız oldukları gerekçesi ile yı- mi ve bir kilise fanatikler tarafından kundak- yandan “Biz Bize Yeteriz kım emri çıkartılıyor. 2020 yılında 110’u ev, landı. Yusufiye Şehitler Mezarlığına saldıra- Türkiye” kampanyasını 71’i işyeri toplam 181 yıkım gerçekleştiril- rak mezarları tahrip ettiler. Yahudilerin Mes- di. İşgal belediyesi yıkım masraflarını Kudüs- desteklerken bir cid-i Aksâ’ya baskın düzenledikleri süreyi, 30 lülere ödettiği için Kudüslüler kendi evlerini dakika daha ekleyerek öğle namazı saatine yandan da Türk kendi elleriyle yıkıp, yıkıntılar üzerinde kur- kadar uzattılar. Fanatik Yahudi gurubu olan halkının yardımları dukları çadır ve barakalar üzerinde hayat- Tapınak Gençliği, Mescid-i Aksâ’nın Yahudi- ile Kudüslülerin larını devam ettirmek zorunda kalıyor. Öte leştirilmesi için yardım kampanyası başlattı. ihtiyaçlarını gidermeye yandan, işgal belediyesi, Şeyh Cerrah ve Sil- van Mahallelerinde 49 evi Yahudilere ait ol- 2030’da Müslümansızlaştırılmış Kudüs çalıştıklarını söyledi. duğu iddiasıyla tahliye emri vererek boşalttı. Projesi Ev ve işyerlerinin ruhsatsız olduğu gerekçesi Kudüs üzerine uluslararası birçok araştırma ile Kudüslü Müslümanlara toplam 3.050.000 ve etkinlikte katkısı olan Dr. Fahri Abu Di- dolar para cezası kesildi. Kudüs Ekonomik yab’ın 2020 yılı raporunu hazırlarken değin- ve Sosyal Haklar Merkezi verilerine göre Ku- diği en büyük tehlike ise İsrail’in Müslüman- düs’te toplam 22 bin ev ve işyerine yıkım ka- sızlaştırılmış Kudüs Planı’dır. Abu Diyab’ın iş- rarı verildi. İşgal belediyesi, fanatik Yahudi- gal kaynaklarından edindiği bilgiye göre iş-

6 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

yetindeler. Plan uygulanırsa Kudüs’teki Yahu- Bize Yeteriz Türkiye” kampanyasını destekler- di sayısı 2030’da 1 milyon 200 bine çıkartılır- ken bir yandan da Türk halkının yardımla- ken Müslümanların sayısı ise 35 bin civarın- rı ile Kudüslülerin ihtiyaçlarını gidermeye ça- da sabit tutulmak isteniyor. Kadim Kudüs’te lıştıklarını söyledi. yaşayan Müslümanlar komple çıkarılırken Kudüs üzerine uluslararası yaklaşık 300.000 Müslümanın Kudüs’ten ta- Demirci, açıklamasında Mirasımız Derne- birçok araştırma ve mamen çıkarılması hedefleniyor. ği’nin geçtiğimiz yıl Kudüs’te yaptığı faali- etkinlikte katkısı olan yetleri şöyle sıraladı: ”5075’i Ramazan ayın- Dr. Fahri Abu Diyab’ın Türk halkı, korona süreci koşullarında da olmak üzere toplamda 11.500 aileye ku- Kudüs’ü unutmadı manya paketi ulaştırıldı. Bağışçılarımızın 2020 yılı raporunu 2020 Kudüs Raporunu hazırlayan Mirasımız emanetleri olan 250.000 TL fitreyi 490 aile- hazırlarken değindiği en Derneği’nin Genel Başkanı Muhammet De- ye, 460.000 TL zekâtı da 260 aileye elden tes- büyük tehlike ise İsrail’in mirci yaptığı açıklamada, tüm dünya için zor lim ettik. Her yıl Mescid-i Aksa’nın alanın- Müslümansızlaştırılmış geçen pandemi sürecinde bir yandan “Biz da kurduğumuz iftar sofralarını, koronavi- Kudüs Planı’dır. Abu Diyab’ın işgal kaynaklarından edindiği bilgiye göre işgal rejimi, 2020 ile 2030 yılları arasında Kudüs’teki Yahudi sayısını yüzde 90’a çıkartarak Kudüslülerin oranını da yüzde 10’a düşürmeyi planlıyor. Bu plan çerçevesinde etrafı fanatik Yahudi yerleşim konutları ile çevrili, Kudüs’ün yüzde 9’luk bir coğrafi kısmında Kudüslülerin yaşayacağı bir alan oluşturup kalan kısma ise dünyanın farklı ülkelerinden getirecekleri Yahudileri yerleştirmek niyetindeler.

gal rejimi, 2020 ile 2030 yılları arasında Ku- düs’teki Yahudi sayısını yüzde 90’a çıkarta- rak Kudüslülerin oranını da yüzde 10’a dü- şürmeyi planlıyor. Bu plan çerçevesinde et- rafı fanatik Yahudi yerleşim konutları ile çev- rili, Kudüs’ün yüzde 9’luk bir coğrafi kısmın- da Kudüslülerin yaşayacağı bir alan oluştu- rup kalan kısma ise dünyanın farklı ülkelerin- den getirecekleri Yahudileri yerleştirmek ni-

www.mirasimiz.org.tr 7 HABER

rüs önlemleri çerçevesinde Mescid-i Aksa Ku- leri zeytin ağacı dikilmeye müsait Kudüslüle- düslülerin ibadetine kapatılınca mahalleler- rin arazilerine 2020 yılında 1025 zeytin ağa- de kurduğumuz aşevleri aracılığı ile sıcak if- cı dikimi gerçekleştirdik. (Bu çalışmamız her tar yemeklerini 8435 ailenin evlerine ulaştır- yıl hava şartlarına göre Eylül ayında başlı- dık. Kurban Bayramı’nda 7180 ailenin evine yor, Mart ayına kadar sürüyor) kurban payı ulaştırdık. Yıl boyunca 145 ai- Kudüs’ün yetim ve ihtiyaç Kudüs başta olmak üzere Batı Şeria ve Gaz- sahibi çocuklarına ayrı leye nakdi destek sağladık. 830 aileye kışlık yardımı gerçekleştirdik (Bu çalışmamız ha- zeli Müslümanların sağlık ihtiyaçlarını gi- bir hassasiyet gözeterek len devam ediyor). Gönüllerimizin destekleri deren ve bir vakıf hastanesi olan Kudüs’te- şefkat elimizi uzattık. ile 1 ev tefrişatı yaptık. ki Makasıd Hastanesi, imkânsızlıklar nede- Ramazan ve Kurban niyle kapanmanın eşiğine geldi. Aralık ayı Kudüs’ün yetim ve ihtiyaç sahibi çocukları- başında “Kudüs’teki Makasıd Hastanesi Acil Bayramlarında 635 na ayrı bir hassasiyet gözeterek şefkat elimi- Yardım Bekliyor” başlığı ile bir yardım kam- çocuğu bayramlık ve zi uzattık. Ramazan ve Kurban Bayramların- panyası başlattık. İlk etapta 150.000 TL’lik bayram harçlığı ile da 635 çocuğu bayramlık ve bayram harç- bir yardımı Makasıt Hastanesine ulaştırdık. sevindirdik. 625 çocuğa lığı ile sevindirdik. 625 çocuğa okul çantası Bu kampanyayı hastane maddi darboğaz- okul çantası ve kırtasiye ve kırtasiye malzemesi dağıttık. Yaklaşık 800 dan kurtulana dek devam ettirmeyi planlı- malzemesi dağıttık. haminin desteği ile ihtiyaç düzeyine göre yıl yoruz.” Mirasımız Derneği 14 yıldır bir yan- boyunca 110 yetime destek olduk. Aile des- dan Osmanlı’nın Kudüs’teki tarihi mirasını ih- tekleme ve Kudüslülerin sürdürülebilir gelir ya ederken, bir yandan da yıl boyunca Ku- elde etmelerinin önünü açmak üzere, 8 aile- düslü Müslümanların hayata tutunmaları- ye 250.000 TL iş kurma (sabun üretimi, dikiş nı sağlayacak insani yardım faaliyetlerini sür- makinası, fırın, keçi, v.) desteği verdik. Arazi- dürüyor.

8 www.mirasimiz.org.tr ÇİZGİLERLE KUDÜS EKİM - KASIM - ARALIK 2020 Çizgi: Hamid Ghalijari - İran

www.mirasimiz.org.tr 9 ANALİZ VATAN SEVGİSİ İMANDANDIR

Abdullah Akçay

üyüklerimiz “İstanbul Fatih Ca- ye çare var, ölmemeye çare var!’’ Bunu du- ki yerimizi kendi amellerimizle hazırlayabi- misi’nin delisi de velisi de eksik ol- yan cemaat acaba başka ne diyecek diye et- leceğimiz imtihan yeridir. Ana rahmine tek maz.” derlerdi. Çok değil, daha 10 rafında toplanmaya başladı. Yaşlı adam ‘’Öl- bir nutfe olarak tutunmaya başlayan ve aynı yıl öncesine kadar Fatih Camisi’nin memeye çare doğmamaktır. Mademki doğ- nutfeden oluşmasına rağmen farklı özellikle- bahçesinde yüksekliği yarım met- duk o halde öleceğiz.’’ diyerek kısa ve öz na- re sahip olan hücreler, Allah’ın tekvin (yarat- re civarında, etrafı taş duvarla örülü, tarihe sihatler yapmaya başlamıştı. Ben de birkaç ma) sıfatıyla ete kemiğe bürünür ve bu be- Bşahitlik eden koca çınarlar vardı. Bir gün na- denin ilk oluşumuna 4 ay ruh üflenmesi ile kez bu olaya şahit olmuştum. maz çıkışında, meczup kılıklı yaşlı bir adam bir insan canlanır. Ana rahmi kendisine bir -aslında insanları Allah’a çağıran gizlenmiş Kuşkusuz; dünya hayatı biz Müslümanlar için beslenme, büyüme mekânı ve ilk vatanı kı- bir Allah dostu- o ağaçların yanındaki du- oyun, eğlence veya mal-mülk biriktirme ye- lınan çocuk, ana karnından çıkmak istemez. vara çıkıp bağırmaya başlamıştı. “Ölmeme- ri değil esas gideceğimiz ahiret yurdunda- Fakat ona takdir edilen hayatı yaşaması için

10 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

Cenâb-ı Hak onun dünyaya gelmesini sağ- farklı, çalıştıranlar da farklıdır. Ev ve tarla gi- lar. Eğer çocuk dünyaya ağlayarak gelirse bu bi gayrimenkuller de böyle değil midir? Her- onun sağlıklı olduğuna işarettir. Etrafındaki kes bu mala mülke “benim” der fakat satın- herkes çocuk sağlıklı diye sevinir. Eğer çocuk ca veya ölünce mirasçılarına kalır. Hiç kimse ağlamaz ise çocukta bir sorun var demek- ölürken malını yanında götüremez. Tapu da- tir. Ağlamadığı zaman, poposuna birkaç kez irelerinde sürekli tapu kayıtları değişir durur. Dünya hayatının geçici vurularak ağlaması sağlanır; çocuğun ağla- İnsan bu dünyada; her ne kadar doğduğu, olduğunu ve bir gün ma sesi duyulunca da derin bir oh çekilerek büyüdüğü yeri vatan diye kabul etmiş, ora- mutlaka asli vatanı olan “Elhamdülillah evladımız sağlıklı” diye şü- ya özlem duymuş, hatta hiç ölmeyecek gi- ahiret yurduna gideceğini kür edilir. Şair “Sen ağlarken gülerdi herkes. bi yatırım yapmış olsa da sonuçta yatırımla- bilen insan, Allah’ın(cc) Sen öyle yaşa ki sen gülerken ağlasın her- rı bu dünyada kalır. Müminler aslî vatan olan emrettiği ve Peygamber kes.’’ diyerek bu dünya yolculuğunun mânâ cennete gidecekler, kâfirler ise ebedi yurtları ve önemini ne kadar güzel açıklamış. olan cehenneme sürüleceklerdir. Efendimizin (sav) yaşayarak bize örnek Hepimiz Elest Bezmi’nden sonraki ilk yurdu- Hangi bölgede, hangi ırktan, hangi dilden, olduğu İslam yolunu hangi renkten insanlar olursa olsun; Allah’ın muz olan anamızın karnından ağlayarak bu seçmek ve bu imtihan dünyaya merhaba deriz. Allah (cc) bizi dün- hükümlerinin tatbik edildiği, İslam bayrağı- yaya gönderdiğinde, uymamız gereken emir nın dalgalandığı her yer, Müslüman için va- dünyasında ona göre ve yasakların olduğu bir kitap olan Kuran-ı tandır. İşte böyle bir vatanı korumak için yaşamak zorundadır. Kerim’i ve mübarek Kuran’daki emir ve ya- Müslüman imanının gereği olarak malıyla sakları uygulayarak bize gösteren, kendisi- ve canıyla cihad etmek zorundadır. Âlimler ni mutlak rehber edineceğimiz Peygamberi- arasında ‘’Hubbu’l vatan mine’l iman.” (Va- miz Hz. Muhammed’i (sav) bize göndermiş- tan sevgisi imandandır.) sözünün zayıf ve- tir. Bunlar vasıtası ile bizlere hidayet yolları- ya mevzu hadis olduğunu söyleyenler bu- hit verdiğimiz, bir o kadar da gazimizin oldu- nı göstermiş, tâbir-i câizse elimize tertemiz lunsa da manasının doğru olduğu ifade edil- ğu Çanakkale Cephesi’dir. "Komutanım tü- (1) bir kâğıt verip bunlar cennete giden yol- miştir. feğim bozulmuş tetik basmıyor." diyen as- lar, bunlar ise cehenneme giden yollar di- kerine, "Tüfek sağlam oğlum senin parma- Yaratılan her şeyde olduğu gibi muhafa- ye uyarmıştır. “Ey kulum! Sana apaçık yolla- ğın kopmuş." diyen komutan ve askerinin ar- za etmek uğruna nice kanlar dökülen ve va- rımı gösterdim ve iradeyi cüz’iyyeni (yol seç- tık vücudundaki acıyı hissedemeyecek kadar tan bilinen yerler de insana hizmet için yara- me hakkını) de senin eline verdim. Al kendi tılmıştır. İnsan ise Yaradana tâzim ve yaratıla- kendini mücadeleye adamış olmasıdır va- kaderini kendin seç, kendi yolunu kendin ta- na hakkıyla muamele için yaratılmıştır. Dola- tan sevgisi... yin et.” diye buyurmuştur. yısıyla vatanı vatan yapan insan, insanı insan Dünya hayatının geçici olduğunu ve bir gün yapan da imandır. Artık bizim için dünya, asıl vatan olan mutlaka asli vatanı olan ahiret yurduna gi- ahiret yurduna kadar her türlü mücade- Doğup büyüdüğümüz yerler, biriktirdiğimiz deceğini bilen insan, Allah’ın (cc) emretti- leyi vereceğimiz bir imtihan yurdudur. hatıralar bize yaşadığımız yeri sevdirir. Alış- ği ve Peygamber Efendimizin (sav) yaşaya- Peygamber Efendimiz (sav): “Dünya ile be- tığımız mekânı sevmek ve oraya uyum sağ- rak bize örnek olduğu İslam yolunu seçmek nim ne alâkam var. Ben, dünyada bir ağaç lamak fıtratımızda vardır. Fakat Müslüman’ın ve bu imtihan dünyasında ona göre yaşa- altında gölgelenip de bırakıp giden bir yolcu vazifesi doğduğu büyüdüğü yer başta ol- mak zorundadır. Çünkü İslam sadece tebliğ gibiyim.” (Tirmizi, Zühd 44) buyurarak dün- mak üzere, yaşadığı yerde Müslümanca bir dini değil, esas olarak yaşamak ve yaşatılma- yanın Müslüman’ın yaşantısında nasıl olması hayat sürebilmektir. Çünkü İslam anlayışına sı için de bütün gücümüzle çalışmak zorun- gerektiğini vurgulamıştır. Yani bir Müslüman göre vatan, Müslümanların inandıkları gibi da olduğumuz bir dindir. Peygamber Efen- için dünya; bir yerden bir yere giderken al- yaşama hürriyetlerinin olduğu yerdir. dimiz (sav): ‘’Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, tında gölgelenebilen bir ağaç, bir yerden bir nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz.’’ buyurmuşlar- yere geçmek için üstünden geçmek zorun- Bizler, dünyadaki birçok insana göre nasip- dır. İmanlı dirilmek imanlı ölmeye, imanlı öl- da olduğu bir köprü veya bir devre mülk gi- li insanlar sayılırız. Müslüman bir ana baba- mek de imanlı yaşamaya bağlıdır. Yani be- bidir. Bilirsiniz devre mülkler haftalık, on beş dan olmuşuz ve Müslümanların yoğun ya- delsiz hiçbir şey yoktur. Rabbimiz hepimize günlük veya aylık gibi belirli zamanlar için şadığı bir ülkede doğmuş, büyümüşüz. Ül- iman ile yaşamayı, iman ile ölmeyi ve iman insanlara satılır. Yılın o tarihi geldiğinde, dev- kemizi vatan bilmiş, bu vatanın korunma- ile dirilmeyi nasip etsin. O’na inanan tüm re mülkü alan kişi orayı kullanmaya hak ka- sı için canla başla mücadele etmişiz. Bu aziz Müslümanları vatanı asli olan cennetinde zanır. Bir sürü sahibi olmasına rağmen, elin- vatanda her cephesi kahramanlık destan- buluştursun. de tapusu olan herkes “Burası benim.” der. larıyla dolu yüzlerce anımız var. Bunların en Aslında gerçek sahibi başkası, kullananlar anlamlılarından biri de 250 binden fazla şe- (1) Acluni, Keşfu’l-Hafa, 1/345, no: 1102

www.mirasimiz.org.tr 11 DOSYA

KUR’AN-I KERİM’DE TOPRAK KAVRAMI

Ahmet Durmaz

llah Teâlâ’nın varlığının baş- tığımızı bilmediler mi? Onlar hala inan- Yeryüzü: langıcı ve sonu yoktur. mazlar mı?” (1) NASA’nın teleskopları iki trilyondan faz- Kur’an-ı Kerim bize bu kâi- la galaksi (gök adası) görüntülüyor. Bunun Büyük Patlama: natın (âlemlerin) yaratılışının ötesi bilinmiyor olsa da var olduğu bili- Big Bang ile ancak modern ilim dünya- başlangıcından ve merhalele- niyor. Bu galaksilerden biri de yer küresi- sında yeni keşfedilip tüm fizik âlimlerinin rinden bahseder. Kıyamet kopuncaya ka- nin içinde bulunduğu Samanyolu Galaksi- kabul ettiği ayette geçen ‘ratkan’ (bitişik Adar geçerli olacak ve insanların bu vakte si'dir. Bu galakside milyarlarca yıldızdan bi- iken) ‘fefeteknahuma’ büyük patlama (ile dek keşfedebileceği ilimlerle mücehhez ri Samanyolu Galaksisi'ndeki Dünya, Gü- ayırdık) manasını bize kâinatın sahibi mu- biçimde insanoğluna gelen son mesajda, neş Sistemi içindeki dokuz gezegenden cize kitabı Kur’an-ı Kerim’de 15 asır önce insanlığın ancak keşfetmeye başladığı ve Güneş’e yakınlıkta üçüncü gezegendir. sonunu göremedikleri feza âlemi ve can- haber veriyor. Büyük patlama ile oluşma- Güneşle arasında 150 milyon km’ye yakın lılığın yaratılışı için bakın ne buyruluyor: ya başlayan uçsuz bucaksız kâinat, çeşitli uzaklık var. “İnkârcılar, gökler ve yer (bir madde halin- merhalelerden (evrelerden) geçerek içinde de) birleşikken onları (büyük bir patlama bulunduğumuz dünya (yeryüzü), insanın Sonu idrak edilemeyen bu evrende bir ga- ile) ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarat- yaşamasına uygun hale getiriliyor. (2) laksiden diğerine ışıklarının ulaşması mil-

12 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

yarlarca yıl alıyor. Böyle sayıya gelmez, so- nu bilinip görünmez evren, trilyonları aşan cisimleri ile Hz. Âdem’den kıyametin kopacağı zamana kadar tıkır tıkır işliyor. Bu muazzam sistemi ayakta tutan bir yaratıcı- Yolculuğumuzda sı var. O Allah (cc) bu sistem içinde en şe- her hareketimiz, refli bir mahluk yaratmış ki o da insandır. her yaptığımız iş İnsanın Yaratılışı ve Kıymeti: kaydediliyor. Hesaba Sonsuz kudret ve ilim sahibi Allah (cc) çekileceğiz. O hesaba dünyayı çeşitli merhalelerden geçirip ya- göre ilk insanın şamaya uygun hale getirdikten sonra, in- yurdu olarak başı sandan önce yarattığı meleklere şöyle di- ve sonu olmayan yor: “Ben yeryüzünde bir halife yarataca- (3) o güzel günlere, ğım...” ve insanı yaratıyor. Melekler bu şerefte bir mahlukun yaratılmasından do- cennete dönülecek layı Allah’a secde ediyor, önünde eğiliyor- yahut imtihanı inkâr Bu topraklarda uykumuzla ölümü uyan- lar. Burada melekler içinde cin taifesinden bataklığına düşülerek mamızla dirilişi yine baharlarla tekrar diri- olan İblis kibirlenmiş ve inatçı nankörler- kaybedip cehennem den olmuştu. lişi, sonbaharlarla ölümü gördükten son- çukurlarına düşülecektir. ra uçsuz bucaksız kâinat ile Allah Teâlâ’nın Allah (cc), Âdem (as) ve eşini cennete koy- kudretine şahit olunduktan sonra yeniden muş, “İstediğinizi yiyin için, şu ağaca yak- diriliş nasıl inkâr edilir? Kur’an-ı Kerimde laşmayın yoksa nefsinize zulmetmiş olur- defalarca ana konu diriliş bizim anlayaca- (4) sunuz” buyurmuştu. Allah Teâlâ’nın şid- ğımız şekliyle sayısız delillerle bize haber detle uymaktan sakındırdığı şeytan, Âdem verildikten sonra nasıl inkâr edilir? Çünkü (as) ve Havva’nın ayağını kaydırmış, o rim’de çeşitli ayetlerde bildiriyor. “Yemin bu haber mucize kitap, kimsenin bir ben- mutluluğun zirvesi cennetten çıkmaları- olsun ki biz insanı süzme çamurdan ya- zerini getiremeyeceği Allah’ın kitabıdır. na ve şu içinde yaşadığımız imtihan dün- rattık. Sonra onun bir nutfe (sperm) ola- yasına gönderilmelerine sebep olmuş- rak sağlam bir yere (ana rahmine) yerleş- “Orada (dünyada) yaşayacak, orada öle- tu. “Şeytan oradan onların ayağını kay- tirdik.” (8) cek, orada (dirilip mahşere) çıkarılacaksı- (9) dırdı da bulundukları yerden onları çıkar- nız.” Yolculuk: dı. Biz de ‘Birbirinize düşman olmak üze- Şeytanın kandırması ile cennetten çıkan Ahirette kendi hayat kitabımız, bugünkü re inin! Bir zamana kadar sizin için orada insan Allah’a tövbe ederek yine bu dünya kamera kayıtlarından daha net bize gös- yerleşecek bir yer ve ihtiyaç maddeleri var- terilecek. Gözümüz, elimiz, ayağımız, di- (5) toprağından cennet bağlarına ancak töv- dır’ dedik.” be-pişmanlıkla dönecektir. Âdem (as) ilk limiz, her ne yapmış isek konuşup anla- “Bunun üzerine Âdem rabbinden bazı ke- peygamber olarak ve bizi cennete götü- tacaklar. Allah’ın melekleri her saniyemi- limeler aldı (bunlarla tövbe etti); Rabbi de recek yolda ilk örnektir. Dünya’ya geldik- zi kaydediyor. onun tövbesini kabul buyurdu. Şüphesiz ten sonra akıl baliğ olan her insan zaman “Oku kitabını, bugün muhasebeci ola- O, tövbeleri kabul buyuran ve rahmeti sı- tünelinden, bu dünya toprağından elbet (6) rak ve sorgu hâkimi olarak nefsin sana ye- nırsız olandır.” bir gün çıkacaktır. Bu zaman içinde Âdem ter.” (10) (as)’dan Rasulullah Efendimiz’e (sav) kadar “Onlara şöyle dedik: ‘Oradan hepiniz inin! Dipnotlar: Benden size muhakkak bir yol gösterici bizi yalnız bırakmayıp peygamberleri ile (1) Enbiya Suresi, 30. ayet gelecektir.’ Kim benim gönderdiğim reh- doğru yolu gösteren Allah, bizim cennete (2) Kamus el-Kur’an el-Kerim, “El-Medhal”, 1. Bas- bere uyarsa artık onlara ne korku vardır gitmemizi istemektedir. kı, Müessetü'l Kuveyt lil Tekaddümi'l İlmî, 1992 Ku- ne de üzüleceklerdir. İnkâr eden ve ayet- veyt, s.105 Yolculuğumuzda her hareketimiz, her (3) Bakara Suresi, 30. ayet lerimizi yalanlayanlara gelince onlar ce- yaptığımız iş kaydediliyor. Hesaba çekile- (4) Bakara Suresi, 35. ayet hennemliklerdir ve orada devamlı kalıcı- ceğiz. O hesaba göre ilk insanın yurdu ola- (5) Bakara Suresi, 36. ayet dırlar.” (7) rak başı ve sonu olmayan o güzel günlere, (6) Bakara Suresi, 37. ayet (7) Bakara Suresi, 38.,39. ayetler Toprak: cennete dönülecek yahut imtihanı inkâr (8) Mü’minûn Suresi, 12., 13. ayetler Allah (cc) halifesi olma şerefini verdiği ilk bataklığına düşülerek kaybedip cehen- (9) Araf suresi, 25. Ayet insanı topraktan yarattığını Kur’an-ı Ke- nem çukurlarına düşülecektir. (10) İsrâ Suresi, 14. ayet

www.mirasimiz.org.tr 13 DOSYA

Hicret ve Mültecilik

Ayşe Dilara Koçyiğit

icret ve mültecilik kelimeler ğil, mecburi göç sonucu yerleşilen ye- noktada İslam’ın ümmet anlayışı önleri- deryasında birbiriyle ilintili ni yerleşim yerindeki toplumun gözün- ne bir set gibi çıkmış, bu bilincin yok edil- olsalar da yaşadığı çağa, top- deki durumunu ifade ederek nesneleşir. mesi amaçlanmıştır. Bu durum Müslüman lumların edindiği tecrübelere Demek oluyor ki mülteci konumuna dü- mültecilerini daha çaresiz ve yalnız bir ha- göre şekillenen yani girdiği şen bireyin değeri, yerleştiği topraklarda- le getirmiştir. Bugün gözler önüne seri- kaba göre hüviyet kazanan kavramlardır. ki insanların inisiyatifine kalmıştır. Bu yüz- len tablo pek de iç açıcı değildir. Bir taraf- HÖyle ki zaman çarkı, dişlerinden geçirdiği den mülteci deyince aciz bırakılmış, ikin- ta akrebin zehrini zerk etmesiyle hissizle- hangi şeyi öğütmemiş ki kavramlar da ça- ci sınıfa düşürülmüş bir insan tablosu zi- şen ve vehim hadiselere şahit olup izledi- ğının gerisinde kalsın. Zaten hicretin ken- hinlerde canlanıyor. Bu algının oluşturul- ği halde aktifliğini kaybeden bir vaziyette disi de bir dönüşümü, yenilenmeyi barın- mak istenmesindeki kasıt pek iyi niyetli karşımızda duran insanlık; bir diğer tarafta dırmaz mı içinde? sayılmaz. Giderek daha bencil, empatiden ise yardım eli bekleyen, saplandığı batak- Mülteci kelimesi “iltica” kökünden gel- yoksun, birbiri için kederlenmeyen, maz- tan kurtarılmayı isteyen mülteciler... Pek mekte; vatanını terk edip başka bir ülke- lumu, yardıma muhtaçları kambur olarak tabii hayatta kalma içgüdüsüyle yapılmış ye sığınan kimse, sığınmacı anlamına gel- gören bireylerin bir toplumda sayıca art- zorlu bir göç serüveninden geçmiş kişile- mektedir. Kelime anlamını değil de asıl ması demek; algıların kolayca yönlendiril- rin yaşadıkları akıllarımıza kazınıyor ve vic- kastedileni düşündüğümüzde mülte- mesi ve güce itaate müsait toplulukların danlarımızda kapanmayacak yaralar aç- ci; iltica eden bir kimseyi, yani özneyi de- meydana gelmesi demektir. Özellikle bu maya devam ediyor.

14 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

Mülteci kelimesi “iltica” kökünden gelmekte; vatanını terk edip başka bir ülkeye sığınan kimse, sığınmacı anlamına gelmektedir.

Hicret kelimesine gelecek olursak bu kav- ramda göç eden anlamına gelen özne, “muhacir”dir. Hicret Arapçadan dilimize kir. Yeteri kadar sabretmeyip acele eder- gel olduğu için onları göç etmek zorun- geçmiş bir kelime olmakla beraber söz- sen hicret hüsranla da sonuçlanabilir. “Eri- da bırakmıştır. Ayrıca İslam’ı yaymak için lükte; “terk etmek, ayrılmak, ilgisini kesmek” şir menzil-i maksûde âheste giden tizriftâr de birçok sahabe yurtlarından çıkıp çeşit- anlamına gelen hecr (hicran) mastarın- olanın pâyine damen dolaşır.” Ağırdan yol li beldelere hicret etmişler ve tüm hayat- dan isim olan hicret “kişinin herhangi bir alan erişeceği menziline ulaşır ama acele ları boyunca tebliğ için bir daha yurtlarına şeyden bedenen, lisanen veya kalben ayrı- edenin eli ayağına dolaşır, tökezler ve bu dönmemişlerdir. lıp uzaklaşması” demektir. Ancak daha çok nedenle menziline(hedefine) daha geç Günümüze bakarsak hicret/göç durum- “bir yerin terkedilerek başka bir yere göç edil- ulaşır. Nasıl ki Hz. Yunus kavminin iman ları gayri Müslim ülkelerin zulmünden ka- mesi” anlamında kullanılır. Bu kelime ba- etmemesi yüzünden duyduğu üzüntü ve çıp kurtulma isteği olduğu gibi yine Müs- zı hadisi şeriflerde Mekke’den Medine’ye kızgınlık sebebiyle Allah tarafından he- lüman bir toplumdan savaş, fakirlik, ge- göç olayına işaret etmekte, ancak farklı nüz hicrete izin verilmemiş olduğu halde çim zorluğu, dinini yaşayamama gibi ne- anlamlarda kullanıldığı da görülmektedir. yurdundan ayrılmış ve sabretmesi gere- denlerden Müslüman veya gayri-Müslim Mesela bir hadiste, “Muhacir Allah’ın ya- ken süreyi balığının karnında kalarak ge- ülkelere doğru da olabilmektedir. Hicret sakladığı kötülük ve günahları terk eden çirmiştir, işte ancak bu vakitten sonra hic- eden muhacirlerin asıl niyetleri; yüce bir kimsedir.” (1) denilmekte başka bir hadiste retine müsaade edilmiştir. dava için sebat etmek, nefsini ikinci plan- de hicretin “kötü şeyleri terk etmek” anla- Kur’an-ı Kerim, Resul-u Ekrem’den (sav) da görüp Rızayı İlahi’ye ulaşmak olduğu- mına geldiği belirtilmektedir. (2) önce peygamberlerin ve iman edenle- nu görebiliriz. Nitekim eğer niyet bu ise Hicretin ahlak ve zühd ile ilgisine işaret rin hicret etmelerine mecbur bırakıldıkla- kişi o niyetine göre ecrini alır. Fakat niyet eden ayet ve hadisleri dikkate alan muta- rından da söz eder. Hz. İbrâhim (as), Nem- eğer hicret ederken başka bir dünyalık şe- savvıflar bu kavramı hem “haramları terk rut’un kendisini ateşe atmak istemesin- ye ulaşmak ise o zaman hicretin karşılı- den sonra, “Doğrusu ben Rabbimin em- edip kötülüklerden uzaklaşmak” hem de (4) ğı sadece o meyledilen dünyalıktan iba- “nefsi terbiye etmek maksadıyla yolculu- rettiği yere hicret ediyorum.” demiş ve ret kalır. (6) Muhacir kendi öz vatanlarında ğa çıkmak” veya “kalben ve zihnen halkı önce Filistin’e, ardından Mısır’a göç edip müşriklerin yaşattıkları dini, ekonomik, si- terk etmek” anlamında kullanmış, seyr-ü daha sonra da Kenan diyarına yerleşmiş- yasi ve psikolojik baskılarından kurtulmak; tir. Hz. İbrahim’le beraber Filistin’e kadar sülûk denilen manevi yolculuğu da bir çe- dinini özgürce yaşayabilme gayesiyle, hic- (3) bu hicrete katılan Hz. Lût, peygamberlik şit hicret saymışlardır. İslam’ın ilk dö- ret ettiği yerde öz vatanında yarım bırak- görevini yaparken kafirlerin ahlaksızlıkları nemlerinde yaşanılan hicretler; Müslü- tığı tekâmülü devam ettirmeye çalışandır. karşısında Allah’tan gelen emirle bir gece man beldelerden yine Müslüman ülkele- vakti inananlarla birlikte yurdundan çık- Ayrıca hicrette, yurtlarından ayrılmak zo- re değil, gayri-Müslim bir toplumdan ve- mış, arkasına dönüp bakmadan gitmesi runda kalan insanlar aidiyet mefhumunu ya diyardan göçme ve genellikle geri dö- emredilen yere gitmiştir. (5) Ayetlere baktı- kaybetmemektedir. Çünkü muhacirlerin nüşü olmayan terk-i diyarlar idi. ğımızda tüm peygamberlerin Allah’ın izni doğdukları yerlerden ayrılma kararları as- Hicret oldukça meşakkatli bir serüvendir. ile hicret ettikleri söylenebilir. İnanmayan- lında yine özlerini kaybetmemek ve yurt- Her şeyi öncesinde ölçüp tartmak gere- ların zulmü, dini yaşamaya ve tebliğe en- larını tekrar kazanmak içindir. Bu sebeple

www.mirasimiz.org.tr 15 DOSYA

dönüşüm yaşanmıştır. Rasul-ü Ekrem’in ve ashabın Allah’ın izni ile hicret etmele- ri Medine’ye medeniyet getirmiş, yeni bir ruh kazandırmıştır. Tebdil-i mekan ferahlık getirmiş, İslam geleneğinin temelleri hic- ret sayesinde sağlam bir şekilde atılmıştır. Bu temelin sağlam atılmasındaki en bü- yük rol şüphesiz; Peygamber Efendimiz’in Medine’ye gelir gelmez, vakit kaybet- meden, Mekkeli Müslümanlarla Medine- li Müslümanları kardeş ilan etmesi olmuş- tur. Bu uygulamaya “Muahat” (ahitleşme) denilmektedir. Ensar-muhacir kardeşliği- nin hedefi: Mekke’den göç eden Müslü- manların kendilerini yalnız hissetmemele- ri, Medineliler ile kaynaşmaları, yeni yurt- larına uyum sağlamaları, gelecek kaygı- sı taşımadan yeni bir düzen kurmaları ve mallarının tümünü Mekke’de bıraktıkla- rından dolayı geçimde zorlanmamalarıdır. Çıktım sürekli gurbete, gezdim diyar diyar; Buradaki kardeşlik, ümmet bilincine da- Gittim son diyara ki serhaddidir yerin, yanmış Müslümanlar arasında kenetlen- Hâlâ dilimdedir tuzu engin denizlerin! meyi sağlamıştır. Etkileri günümüze kadar gelen bu mübarek hicret, dünyada bir ilki İşte muhacir vatanından ayrılırken ade- gerçekleştirmiş ve topyekûn bir dayanış- Hicret oldukça meşakkatli bir ta toprağından koparılan bir çiçeğin kalan manın en güzel örneği olmuştur. serüvendir. Her şeyi öncesinde kökleri gibi gönlünü, ruhunu arkada bıra- ölçüp tartmak gerekir. Yeteri kır ve hep bir tarafı yurdunda kalır. Öyle ki Hz. Peygamber hicret ve iltica durumun- kadar sabretmeyip acele hicret denilince akıllara ilk gelen Efendi- da olması gereken kardeşliği bizzat gös- edersen hicret hüsranla da miz (sav) ve yanındaki sahabelerin Mek- tererek gerçekleştirmiştir. Hz. Ali’yi, Allah ke’den Medine’ye göçü sırasında Allah’ın için kendine kardeş ilan ettiğini belirtmiş sonuçlanabilir. elçisi Mekke’den ayrılırken doğup büyü- ve ardından Mekkelilere kol kanat geren düğü yer olan, çok sevdiği eşi Hz. Hatice ensar ile muhacirler arasında kimin kimle ile hatıratlarının bulunduğu, Beytullah’a kardeş olacağını da kendisi belirlemiştir. ev sahipliği yapan Mekke’ye dönmüş ve Ensar yardımlaşmayı, sadece malının faz- “Mekke seni seviyorum. Vallahi beni bu- la olan kısmını bağışlamak olarak görme- hicret hadisesi cebri bir dayatmanın değil, radan zorla çıkarmasalardı ben buradan miş kendi nefislerine karşı muhacirleri ter- iradi bir tercihin sonucudur. Bu bakış açı- çıkmayacaktım.” diyerek Mekke’sine veda cih etmişler; evlerini muhacirlere vermek sıyla değerlendirdiğimizde hicret edenin etmiştir. Yüreğini sızlatan bu veda ileride istemişlerdir. Bir keresinde muhacirlerden mülteciden ziyade muhacir olarak görül- vefaya dönüşecek, Efendimiz (sav), Mek- biri Hz. Peygamber’in huzuruna gelmiş mesi, tanımlanması daha manidar olacak- ke’nin fethinden sonra Medine’ye geri dö- ve “Çok açım, bana yiyecek bir şeyler ver.” tır. Hicret veya zarureten mültecilik, her necek, vefatından sonra yine Medine’de demiştir. Resulü Ekrem evine haber gön- ne kadar yüksek bir gayeye binaen bile defnedilecektir. Bu durum O’nun Medi- dererek yiyecek bir şeyler varsa gönderil- olsa, derinde bir hüznü barındırır. ne’ye/Medinelilere olan sevgisini, vefası- mesini istediğinde sudan başka bir şey ol- nı ortaya koymaktadır. Bunun sebebi: Me- madığı cevabı gelince bunun üzerine Hz. Yahya Kemal’in şu beyitlerini belki bu dinelilerin de muhacirlere ve Peygamber- Peygamber yanındakilere hitaben: “Bu minvalde anabiliriz: lerine olan sevgi ve merhamete dayanan adamı evinde misafir edecek var mı?” bu- Hicretlerin bakıyyesi hicranlı duygular... bağlılıkları idi. Allah ve Resulü için vatan- yurmuştur. Ebu Talha (ra): “Ben varım” de- Mahzun hudutların ötesinden akan sular, larını terk etmeleri, ensarın gözünde Mek- miş ve onu alıp evine götürmüştür. Hanı- Gönlümde hep o zanla beraber çağıldadı, keli Müslümanları saygıdeğer kılmıştı. Ay- mı sadece çocuklara yetecek kadar yiye- Bildim nedir ufuktaki sonsuzluğun tadı! rıca hicretten sonra Medine ismi ile anıl- ceğin olduğunu söylemiş, Ebu Talha da Bir gün dedim ki "istemem artık ne yer ne maya başlanan Yesrib’e sulh hâkim olmuş, hanımına lambayı söndürmesini ve o yi- yâr!" birçok konuda adeta büyük bir toplumsal yeceği getirip misafirin önüne koymasını

16 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

istemiştir. Üçü birlikte sofraya oturup, karı keleri elini taşın altına koymalılar. Sükût ik- koca aç durarak ve sanki yiyormuş gibi el- rardandır, bizler sessizliğimizi devam ettir- lerini getirip götürerek hareket ettirmişler, diğimiz sürece zulmedenler seslerini yük- yemeği o aç misafirin yemesine fırsat ver- seltmeye devam edeceklerdir. İsrail’in iş- mişlerdir. Bu olay üzerine şu ayet nazil ol- Günümüzde insan hakları galci politikası nedeniyle Filistinli kardeş- muştur: “Onlardan (muhacirlerden) ön- savunucusu maskesini takan lerimiz, Üstat Necip Fazıl’ın “Öz yurdunda ce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve ima- garipsin öz vatanında parya” dizesinde ifa- nı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hic- “sözde modern” medeniyetin de ettiği gibi kendi öz vatanlarında sığın- ret edenleri severler. Onlara verilenlerden merkezi Avrupa; çocuk, macı konumuna düşürülmüşlerdir. Aslın- dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. yaşlı, hasta demeden tüm da muhacir ve mülteci; Müslümanın dün- Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulun- mültecilere insaniyetten uzak yadaki geçici yolculuğunu ve garipliğini salar bile onları kendilerine tercih ederler. politikalar yürütmektedir. özetleyen, ayrıca Medine’de olduğu gibi Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından ko- bir mücadele ve azmi bize ilham eden iki runursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta önemli kavramdır. (7) kendileridir.” Vahyin muhatabı şüphesiz Kaynaklar: sadece sahabeler değildir. Vahiy hala biz- (1) Buhârî, “Îmân”, 4; Ebû Dâvûd, “Cihâd”, 4, “Vitir”, 11 lere hitap etmektedir. Elbette bu müba- (2) Müsned, IV, 114 rek kelamı üstüne alınanlar ve bunu dert ta demeden tüm mültecilere insaniyetten (3) Reşîdüddîn-i Meybüdî, I, 58 edinenler kazanacaktır. uzak politikalar yürütmektedir. İslam ale- (4) Ankebût Suresi, 26. ayet minde yaşanan kargaşa ve huzursuzluk (5) Hûd Suresi 80-81. ayetler; el-Hicr Suresi 65. ayet (6) “Ameller (başka değil) ancak niyetlere göredir; Hepimiz Hz. Adem’in çocuklarıyız, hilkat- ortamında vatanlarından mecburen ayrı- te kardeşiz. Zamanla bu kardeşlik anlayışı herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur. Kimin hic- lan mazlumlara kucak açan, onlara ensar reti, Allah ve Resûlü (rızası ve hoşnutlukları) için ise, dünyevi arzu ve hırsların kurbanı oldukça kardeşliğini hissettiren örnek ülke şüphe- onun hicreti Allah ve Resûlü’ne müteveccih sayılır. unutulabiliyor. İşte bu anlamda Ensar-mu- siz Türkiye’dir. Afrikalı yetimlere, Suriyeli sı- Kim de nâil olacağı bir dünya veya nikahlanacağı bir hacir ilişkisi günümüzde doğru bir şekilde ğınmacılara, yıllardır sistematik zulme ma- kadından ötürü hicret etmişse, onun hicreti de he- tefekkür edilmeli ve fiili olarak uygulana- deflediği şeye göredir.” (Buhârî, Bedü’l-Vahy, 1; Müs- ruz kalan Arakanlı Müslümanlara ve ben- rak, ümmetin iliklerine işlenmesi sağlan- lim, İmare, 155; Ebu Davud, Talak, 11) zeri tüm mazlum coğrafyalardaki mülte- (7) Haşr Suresi, 9. ayet malıdır. Zira en çok böyle bir zamanda bu cilerin yardım çağrılarına ülkemiz elinden (8) "Muhâcirûn-Ensâr Kardeşliğinin Serüveni",Meh- kardeşliğe muhtacız. geleni yapmaktadır. Ancak şunu da bil- met Akbaş, İstem / 15 (Aralık 2010): 61-77 (9)“Tebdîl-i Mekânda Ferahlık Var mıdır veya Ey- Günümüzde insan hakları savunucusu mekteyiz ki bu dava sadece bizimle halle- ne’l-Mefer?”, Kadir Albayrak, Milel Ve Nihal, İnanç, maskesini takan “sözde modern” medeni- dilecek bir mesele değildir. Bugünkü zen- Kültür ve Mitoloji Araştırmaları Dergisi cilt 5 sayı 3 yetin merkezi Avrupa; çocuk, yaşlı, has- ginliğine ve konforuna güvenen İslam ül- Eylül – Aralık 2008

www.mirasimiz.org.tr 17 BİYOGRAFİ

ÜMMETİN FAKİHİ: ŞEDDAD BİN EVS

Şenay Şeker

Şeddad bin Evs (ra), şair Hassan bin Sabit’in (ra) kardeşi Evs bin Sabit’in oğludur. Hz. Evs, Akabe Biatı’nda bulunmuş ve Hz. Osman Efendimiz ile ensar-muhacir kardeşliği yapmıştır. Evs bin Sabit, Bedir’de peygamber müjdesine nail olmuş, Uhud harbinde ise şehitlik mertebesine ulaşmıştır.

slam dini cihad dinidir. Cihad; günü- gibi cihad ibadetinin de fıkhî bir boyutu var- ra Perviz, Mısır Hükümdarı Mukavkıs, Habeş müzde gerçek manasından oldukça dır ve bizler hizmet ederken Rasulullah (sav) Hükümdarı Necâşi gibi birçok devlet büyü- farklı bir şekilde ele alınsa da hem nefis- ve ashabını örnek alarak hareket edersek an- ğüne mektuplarla tebliğ ve davet yaparak si- lerimizde hem de yeryüzünde Hakk’ın cak davamızda muvaffak olabiliriz. yasi hazırlığa başlamıştır. Tüm bu çalışmalar hâkim olması ve tüm insanlığın saadeti Allah Rasulü (sav), Beytü’l Makdis’in fethi için Beytü’l Makdis’in fethinin gerçekleşmesi ve İiçin bütün gücümüzle Allah rızası için çalış- önce ilmi hazırlık başlatmış, daha sonra Bi- kutsal beldelerde Hakk’ı hâkim kılmak için mak demektir. İslam’ın vazettiği tüm kaideler zans Kralı Herakliyus, Fars İmparatoru Kis- nebevi yöntemlerdir.

18 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

Hz. Ömer zamanında Humus valiliği, Muaviye bin Ebu Sufyan döneminde ise Dımaşk(Şam Beldesi) kadılığı yapan Şeddad bin Evs (ra) gibi, onun neslinden gelenler de Beytü’l Makdis’e maddi ve manevi hizmet ederek Peygamberimiz ’in müjdesine nail olmuşlardır.

Bilindiği gibi Medine dönemi, Müslüman- limiyetiyle, sadakatiyle, ilmiyle, ahlakıyla rıza (ra) kardeşi Evs bin Sabit’in oğludur. Hz. Evs, lar için askerî cihadın başlangıcı olmuştur. İs- makamına kavuşmuşlardır. Akabe Biatı’nda bulunmuş ve Hz. Osman lam Devleti’nin kurulmasıyla birlikte ilk ön- Efendimiz ile ensar-muhacir kardeşliği yap- ce Mescid-i Nebevi’yi inşa eden Allah Rasu- Ashabı Kiram dediğimizde ilk akla gelenler; mıştır. Evs bin Sabit, Bedir’de peygamber lü (sav), akabinde muhacirlerin yeni yurtları- iman, ibadet aşkı, güzel ahlak ve şehadet ar- müjdesine nail olmuş, Uhud harbinde ise şe- na daha çabuk uyum sağlaması ve birbirleri- zusudur. Zaten ömürleri hem küçük hem bü- hitlik mertebesine ulaşmıştır. ne kenetlenip düşmana karşı sağlam bir ka- yük cihad ile geçmiş bu müstesna insanlar le gibi durmaları için ensar-muhacir kardeş- “En hayırlı nesil” olma vasfını kazanmışlardır. Şeddad’ın (ra) annesi Sureyme ise Resulul- liğini ilan etmiştir. Üçüncü ve en önemlisi ise lah’a (sav) soy bağı bulunan Neccaroğulla- Medine Vesikası’nı, yani İslam tarihinin ilk ya- İslam dininin cihad dini olduğunu dünyanın rı’ndan bir hanımdı. “Ebu Yala” künyesiyle de zılı anayasasını hazırlamıştır. Bu anayasa ile dört bir tarafında bulunan sahabe kabirlerin- meşhur olan Hz. Şeddad son derece züht ve sayıları bin beş yüz olan Müslümanlar, on bin den de anlayabiliriz. Bize, nerede ölmek ister- takva ehli bir zattı. Yumuşak huylu, güzel söz- nüfuslu şehirde söz sahibi olmuş; putperest- siniz ? diye sorsalar Mekke’de Medine’de Ra- lü ve nüktedandı. Hayatı boyunca ağzından ler, Yahudiler ve diğer milletler kontrol altın- sulullah’a yakın yerde ölmek isteriz, deriz. Pe- boş ve faydasız söz sarf etmemeyi bir hayat da tutularak dışarıdan gelebilecek saldırıla- ki sahabe efendilerimizi yüzlerce, binlerce ki- düsturu yapmıştı. ra karşı önlem alınmıştır. Allah Rasulü’nün bu lometre uzak diyarlara götüren güç neydi? Yaşının küçük olması sebebiyle Bedir Gazve- üç stratejik uygulaması İslam Devleti’nin sağ- Allah Rasulü’ne olan muhabbetleri, bizzat si’ne katılamayan sahabe efendimizin, Uhud lam temeller üzerine oturtulması ve sınırları- kendisinden aldıkları talim ve terbiye, cihad ve Hendek harplerine katıldığı bilinmektedir. nın fetihler yoluyla genişleyerek İslam’ın yer- ve şehadet sevdası onlara kıtalar aştırmıştı. Şeddad bin Evs, Allah Rasulü’nün (sav) ilim yüzüne hakim olması cihetinden büyük bir meclislerinden hiç ayrılmamış, hadis ve fıkıh başarıdır. İşte bu sahabe efendilerimizden birisi de Me- dine’de Müslüman bir ailede yetişen Şeddad sahasında pek çok talebe yetiştirmiştir. Müs- Medine döneminde altıncı aydan itibaren bin Evs (ra) idi. O da Ebu Ubeyde bin Cer- lümanların kendisine ilmi konularda müraca- seriyyeler başlamıştı. Allah Rasulü’nün (sav) rah(ra) , Muaz bin Cebel (ra) ve taundan şe- at ettiği Hz. Şeddad’ın Rasulullah’tan (sav) ri- vefatına kadar yirmi sekiz gazve, elli beş se- hit olan 25 bin sahabe efendimiz gibi Filis- vayet ettiği elli hadis bulunmaktadır. Bey- riyye gerçekleşmişti. Ashabı Kiram Efendile- tin topraklarına cihad için gelmişti. Kudüs’e tu’l Makdis’e hizmet etmekle nasiplenen bu rimiz (ra), Rasulullah’tan (sav) 23 yıl boyun- gidenler muhakkak ziyaret etmişlerdir; Ku- müstesna şahsiyet hakkında Dımaşk Kadısı ca aldıkları derslerle kıyamete kadar devam düs’ün ilk valisi Ubade bin Samit (ra) ve Şed- Ebu’d- Derda: “Her ümmetin bir fakihi vardır. edecek bir şanın sahipleri olmuş ve Kuran’ı dad bin Evs (ra) Mescid-i Aksa’nın surlarının Bu ümmetin fakihi ise Hz. Şeddad bin Evs’tir.” kendilerine rehber edinip kendilerinden son- hemen dibinde bulunan Müslümanlara ait diye buyurmuştur. Zahiri ve batıni ilimlerde- ra gelen Müslümanlara kul olma, ümmet ol- Babu-r Rahme mezarlığında medfundur. ki üstün derecesinden dolayı Ubade bin Sa- ma noktasında gökteki yıldızlar misali ışık mit (ra) de onun vasfını “Mecmeu’l- Bahreyn” tutmuşlardır. Her bir sahabe efendimiz tes- Şeddad bin Evs (ra), şair Hassan bin Sabit’in diye nitelemiştir.

www.mirasimiz.org.tr 19 BİYOGRAFİ

rürsen sen de şu kelimeleri biriktir: Allah’ım, senden, işlerimde sebat ve sabır ihsan etme- ni dilerim. Verdiğin nimetlere şükretmemi ve sana güzel ibadet etmeyi isterim. Allah’ım, bana selim bir kalp, doğru bir dil ihsan et.’ buyurdu.” (2)

İşte bu dua tam da cihad ehlinin vasıflarını tanımlayan bir duaydı. Selim bir kalp, nefsi- ne galip gelmiş ve Hakk’a tam teslim olmuş bir kalptir. Selim bir niyetle cihad ibadetinin temelini oluşturur. Müslümanın sadece ve sadece Allah rızası için seferde olması gere- kir. Yoksa kişiyi hüsrana uğratıp ahirette elini boşa bırakacak riya olur ki bu da gizli şirktir.

İşte bu, bize büyük cihadın önemini de gös- termektedir ki bir gün Hz. Şeddad ağlarken görüldüğünde kendisine, "Niçin ağlıyor- sun?" diye sorulduğunda: "Rasûlullah sallal- lahu aleyhi ve sellem'in bir hadisini hatırla- dım da onun için ağlıyorum." dedi. Rasûlul- Şeddad Kabri bin Evs / Kudüs lah (sav) bu hadisinde: "Ümmetim için şirk Hz. Ömer zamanında Humus valiliği, Mua- ve gizli şehvetten korkuyorum." buyurdu. O viye bin Ebu Sufyan döneminde ise Dımaşk zaman ben: "Ya Rasûlallah! Ümmetin sen- (Şam Beldesi) kadılığı yapan Şeddad bin Evs den sonra şirke düşecek mi?" diye sordum. (ra) gibi, onun neslinden gelenler de Bey- Rasûl-i Ekrem (sav): "Evet, gerçi onlar güneşe, tü’l Makdis’e maddi ve manevi hizmet ede- aya ve puta tapmayacaklar, fakat işlerinde rek Peygamberimiz ’in müjdesine nail ol- riyakârlık yapacaklar. (Allah için değil de on- Şeddad bin Evs’de (ra) muşlardır. dan başkalarının rızası için hareket edecek- geceleri Rabbi’ne hesap ler.) Gizli şehvet ise şudur: Onlardan biri oruç Fetih ve Hizmet Müjdesi tutar, oruçlu olur. Sonra şehvete sebep bir şe- vereceği vakti düşünerek (3) Bir gün Şeddad b. Evs (ra) sıkıntılı bir halde yi görür ve orucunu bozar." buyurdu. Allah korkusundan Rasulullah’ın (sav) huzuruna gelerek: “Yeryü- gözyaşı döker ve zü bana dar gelmeye başladı Ey Allah’ın Ra- Gün geçtikçe daha da sekülerleşen bir dün- Rabbi’nden af dilerdi. sulü!” deyip üzüntüsünü dile getirdiğinde, yada yaşıyoruz ve tüm İslam ümmeti ola- Talebesi Esed bin Veda’nın Peygamber Efendimiz (sav): “Haberin olsun, rak cihad ibadetinden uzaklaşmanın bedelini çok ağır bir şekilde ödüyoruz. Hadis-i şerifte (ra) anlattığına göre, Şam ve Beytü’l Makdis fethedilecek, inşallah sen ve senden gelenler oraların idarecileri Allah Rasulü’nün (sav) bildirdiği gibi altın ve Hz. Şeddad uyumak olursunuz.” (1)buyurmuştu. gümüşün, malın ve mülkün, makam ve mev- için yatağa girdiği kinin dinimizle aramıza girdiği bir zamanda- zaman ayaklarını uzatıp Bu güzel müjdeyi duyan Şeddad (ra) rahat- yız. Fakat kaideye göre Müslüman cihadı terk uyumaktan haya eder ve lamıştı. Çünkü Beytü’l Makdis Müslümanlar ederse zelil olur. Allahu Teâlâ’nın mukaddes için büyük önem arzediyordu. Allah Rasulü kıldığı beldemiz Kudüs ve Mescid-i Aksa düş- “Allah’ım, cehennem ateşi (sav) her fırsatta mukaddes toprakların fethi- man işgalindeyken, Peygamber Efendimiz’e benimle uykum arasına nin önemini ashabına anlatıyor ve seferleri- (sav) ağıza alınmayacak hakaretler edilirken, girdi.” der, kalkar, ibadete ni Beytü’l Makdis’in fethine hazırlık yönünde Müslümanlara her türlü zulümler reva görü- başlar, çoğu kere sabaha ilerletiyordu. Nureddin Zengi de 25 yıl bo- lürken, Müslüman(!) dediğimiz liderler kafir- kadar namaz kılardı. yunca Kudüs’ün fethine hazırlık yapmış ve lerle normalleşme imzaları atarken sessiz kal- nebevi usul ile önce fethin önündeki engel- mak bizi zelil kılmaz mı? leri kaldırmıştır. Kıbrıs’ın fethinden sonra Müslümanlar sevi- “Bir gün Rasulallah (sav) bana, “Ya Şeddad, nirken Ebu’d-Derda bir köşede ağlıyordu. Se- insanların altın ve gümüş biriktirdiğini gö- bebini sorduklarında, “Bugün Allah (cc) bi-

20 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

zi izzetli, düşmanı zelil kıldı. Ya birgün Müslü- etmekle Allah yolunda muvaffakiyeti gerçek manlar cihadı terkeder de zelil olurlarsa diye manada temenni ediyor demektir. Nitekim ağlıyorum.” dedi. yapılan tüm ibadetlerin sadece Allah rıza- sı için yapıldığında ve O’nun rızasına uygun İslam davasına hizmet eden İşte Şeddad bin Evs’de (ra) geceleri Rabbi’ne hesap vereceği vakti düşünerek Allah korku- bir yolla yapıldığında makbul olduğunu bili- kişi, bu örnekte olduğu sundan gözyaşı döker ve Rabbi’nden af di- yoruz. Müslümanlar olarak istikametten ay- gibi kendi iç mücadelesini lerdi. Talebesi Esed bin Veda’nın (ra) anlattığı- rılmamak için ihlaslı, salih müminlerle bera- kazanarak ibadetten zevk na göre, Hz. Şeddad uyumak için yatağa gir- ber olmalıyız. diği zaman ayaklarını uzatıp uyumaktan ha- alır hale gelmekle, sabır ve Kaynaklar: ya eder ve “Allah’ım, cehennem ateşi benim- namazla, duayla, inançla 1) TDV İslam Ansiklopedisi/ Şeddad b. Evs le uykum arasına girdi.” der, kalkar, ibade- 2) Muhammed Emin Yıldırım, Siyet Tv, Ashab-ı Ki- yola devam etmekle Allah te başlar, çoğu kere sabaha kadar namaz kı- ram ve Cihad yolunda muvaffakiyeti lardı. (4) gerçek manada temenni Dipnotlar: ediyor demektir. Özellikle İslam davasına hizmet eden kişi, bu (1) Taberani, VII,289 örnekte olduğu gibi kendi iç mücadelesini (2) Müsned 1: 264 kazanarak ibadetten zevk alır hale gelmekle, (3) Ahmed bin Hanbel, Müsned, IV,124 sabır ve namazla, duayla, inançla yola devam (4) Hilye 1: 264 Şeddad Kabri bin Evs / Kudüs

www.mirasimiz.org.tr 21 ANALİZ

Yüzyılın İhaneti ̇ Arabi ̇stan-İsrai ̇l Yakınlaşmasına Akai ̇d-Fıkıh Ekseni ̇nden Bi ̇r

Bakış Kevser Kıran

daletin ve toplumda intizamın şama erer, kâfir olarak sabaha kavuşur. Birçok Kudüs-ü Şerif beldesinde kötü emellere matuf sembolü olmuş Hz. Ömer (ra)'ın kimseler azıcık bir dünyalık mukabilinde dinle- 100 yıllık bir kuluçka misyonu taşıdığı anlaşıl- şehadetini müteakiben başlayan rini satarlar." (1) maktadır. fitnelerin, kıyamete kadar artmak suretiyle devam edeceği sahih Son yüzyılda görülmüş fitnelerin en büyüğü Rabbimizin bizleri Kuran-ı Hakîminde “Ey iman kaynaklarımızdan bize ulaşan bilgilerdendir. ise “Yüzyılın İhaneti” olarak isimlendirmemiz edenler! Yahudi ve Hristiyanları veli edinmeyin. AEnes b. Malik (ra)’den rivayete göre Rasûlullah gereken anlaşmadır. Küfrün önderlerinin, bu Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onla- (sav) Efendimiz buyurdular ki: "Kıyamete yakın anlaşmaya dair olarak beklentilerini “Yüzyıl al- rı dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Al- (2) gece karanlığının parçaları gibi fitneler olacak. kışlanacak” şeklinde ifade etmelerine bakılırsa lah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.” O vakit kişi mü ‘min olarak sabaha erer de kâ- bu şer birliğinin en az yüz yıl boyunca, genel- ayeti kerimesinde ve birçok ayetlerde defaaten fir olarak akşama kavuşur. Mü ‘min olarak ak- de halkı Müslüman olan coğrafyada, özelde ise kâfir ve münafıkları dost edinmeme noktasın-

22 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

Son yüzyılda görülmüş fitnelerin en büyüğü ise “Yüzyılın İhaneti” olarak isimlendirmemiz gereken anlaşmadır.

da ihtar etmesi mushaf sayfalarında dururken Hicri 231. yılda, Abbasi halifesi Ebu Cafer El-Vâ- lah düşmanlarında arayan kimi liderler, şeytana bu aymazlığa ve ihanete hizmet eden -sözde- sık zamanında, Müslümanlar ile Bizans arasında yaren oldular. Müsteşriklerin destekleyip finan- Müslüman liderlerin bu tavrı neyle açıklanabilir, esir mübadelesi olmuştu. Salıverilen her Bizans se ettiği Vahhabî-Selefî sapkın ve modernist an- anlamaya çalışalım. askeri için karşılığında teslim alınan Müslüman layış, temel İslâm itikadından koparak bulanık askerler, bir imtihana tabi tutuldular. Sorulan kavramlarla eğriyi doğru gösterme yoluna gitti. İslâm’ın kutsal saydığı üç yerden birini işgal et- sorular ise İslam’ın temel inanç düsturları değil, Oysaki kavramlarımızın bulanıklaşması ile baş- miş, günbegün sayısız Müslüman kanı döken, Mutezilî ilkeler oldu. Bunları kabul eden Müs- layan zihin işgalleri, reel dünyada gönül rızasıy- hatta bununla da kalmayıp ilk fırsatta beraber lüman esirler geri alınıp birer dinar hediye ile la kabullenilmiş işgallerle sonuçlanır. poz verdikleri sözde müttefiklerini bile bir lok- ödüllendirildi, kabul etmeyen Müslümanlar ise mada yutma niyetinde olan şer odakları ile an- Bizans'ın eline terkedildi. (4) Böylece sapmış yö- Filistin halkının topyekûn mücadelesini, yağ- laşma içine girmek en temelde itikadî ve usulî netimin ilkelerine ters düşmesi, sayısı belirle- mur damlaları gibi toprağa hesapsız düşen şe- harabiyet göstergesidir. Tarih, benzeri felaket- nemeyecek kadar Müslümanın kanının dökül- hitleri, sürgün ve işkenceleri, dünya Müslüman- lerden beri değildir. İmam Azam Ebu Hani- mesi ve kâfir toplumlar elinde esir ve köle ko- larının tepkilerini, hatta kendi halklarının tepki- fe'nin tanımıyla; “Fıkıh, kişinin lehinde ve aleyhin- numunda kalmaları ile sonuçlandı. Mutezilenin lerini yok sayarak Filistinlileri kendi vatanlarında de olan şeyleri bilmesidir.” prensibinde saklı olan tekfir için tuzak sorusu “Kur'an mahlûk mudur?” istenmeyen topluluk konumuna getirmeye ça- şuur hali; doğru hareketin, ancak doğru itikâd- iken bugünün Vahhabî-Selefî çevreleri başka lışan İsrail işbirlikçisi liderler, bu adımları ile gele- dan kaynaklanabileceğini vazeder. sorular buldular. “Allah nerededir, yukarıda mı- cekte Mescid-i Aksâ'nın akibetinin ne olmasını umuyorlar! Yetkisini ve gücünü, İsrail'in ağzına Sahabe çizgisinde kalmayı kendisine şiar edi- dır?” sorusuna yukarıda demeyenleri mürted bir lokma ekmek halinde koyan bu hainlerin nen Ehl-i Sünnet anlayışı, doğru itikadı kendi- saydıkları için kafirden daha zararlı olduğunu sini ispatlamış bir usul halinde bize sunar. Bu iddia ettiler. Bu inancın hakimiyet kazanması ile ihaneti tarihe geçmiştir. kendi inancını taşıyan bir avuç Vahhabî dışında usulü şu veya bu sebeple terk etmek, iman Allah Rasulü Efendimiz (sav)'in “Kim bir toplu- kalan tüm Müslümanlar düşman, kafir ise dost noktasında sapma ve savrulmalara sebep olur. luğun karartısını çoğaltırsa o da onlardandır. sayılmıştır. Serdettiğimiz her türlü davranış, tepki ve tu- Ve kim bir kavmin amelinden râzı olursa on- tumlar inandığımız değerlerden beri değildir Dünün mutezilesine neredeyse rahmet oku- ların amellerinde ortaktır.” (5) buyruğu bizlere ve olamaz. İtikadî değerlerimiz, sırat-ı müsta- tacak kadar zıvanadan çıkmış olan bugünkü Asr-ı Saadet’ten bugünü açıklamakta ve küfrün kimde kalabilmek için en sağlam dayanağımız- Selefi-Vahhabî akımların nüfuz ettiği yöneti- dostlarını olmaları gereken yerde tanımlamak- dır. Bu temeli kaybetmenin, yani Ehl-i Sünnet ci kadrolar, kendi sapkın dünyalık ümitleri için tadır. İsimleri nezdimizde malum olan liderler çizgisinden şaşmanın insanı nereye vardıraca- masum ve mazlum halklarının kanlarına gir- hem kendi halkları hem de tüm dünya Müs- ğı bellidir: Kâfirle dost da olunabilir, münafıkla mekte ve İslam dininin kutsallarını gözden çı- lümanları nezdinde hem de Allah’ın indinde kardeş de!.. karmaktadır. amellerine ortaklık ettikleri Yahudi ve Hristiyan- Tarihten bir örnek verecek olursak mutezilenin Kulaklarımız ve zihnimiz Allah ve Rasulü’ne açık larla aynı derecede olacaklardır. (3) fikir babası olan Vâsıl B.Atâ'dan sonra taraf- olduğu müddetçe algımızın kapanmasına ola- Dipnotlar: tarları Abbasi halifelerini etkileyerek topluma nak yoktur. Batı kültürü karşısında kendi temel- (1) Tirmizi, Fiten.30, Müslim 2/133, İmam Ahmed 2/304 tepeden inme bir mutezilî baskının hükmet- lerinden uzaklaşmış olmanın getirdiği, kendisi- ve 523 mesine yol açtı. Karar mekanizmasında bulu- ni dine uygun kılmak yerine, dinini heva ve he- (2) Maide Sure-i Celilesi 51. Ayet-i Kerime (3) Doğumu: Miladi 699 Medine, Ölümü: 748 Basra nan liderlerde gerçekleşen sapma, tüm top- veslerine uygun kılmak neredeyse moderniteyi (4) İbnul Esir, El Kamil Fit Tarih Cilt7, S.29 lumu helâka sürükleyecek kararlar yumağına yepyeni bir batıl mezhep haline getirdi. İzzeti (5) İbn-i Kesîr, 27/308, Ebû Ya’lâ el-Metâlibu’l-Âliyye:2/42, dönüştü. Allah'ın yolunda ve yanında aramak yerine Al- H:1605

www.mirasimiz.org.tr 23 DENEMEDOSYA VATAN HİZMETİ Şeyma Çiçek

üyüyünce ne olacaksın?” sorusu- diğeri de zamanı. Diğer yandan sosyal yardım na hepimiz muhakkak birçok faaliyetleri ve kâr amacı gütmeyen faaliyetler kez maruz kalmışızdır. Neden de hizmet sektörü olarak bilinir. Peki, aslî ma- bir şey olmak isteriz? Kadim nası itibariyle Türkçede kullandığımız “hizmet” kültürümüzde; iş tutmak, işe Kadim kültürümüzde; iş kavramı nereden gelmektedir? yaramak, birilerine faydalı olmak, insan bilinci- tutmak, işe yaramak, birilerine Arapçada “hademe” kökünden türeyen hizmet “Bnin derinliklerinde yatan temel bir iştiyaktır ve faydalı olmak, insan bilincinin -mahdum, hadim kelimeleri aynı kökten ge- işlerin usulünce yapılması suretiyle insana iki derinliklerinde yatan temel bir lir. Bir kimsenin yapmakla sorumlu tutulduğu dünya saadeti getirir. iştiyaktır ve işlerin usulünce iş-görev, birinin işini görme, başkalarına ait ya- Günümüzde hizmetin iş dünyasındaki karşılığı yapılması suretiyle insana iki pılması gereken günlük işleri yapma, bir kim- olarak tabir edilen “service” kelimesinden, mal senin veya şeyin iyi durumda bulunması için piyasasında üretilen ürünlerden farklı olarak dünya saadeti getirir. yapılması gereken bakım, bir işin yapılması için soyut bir iktisadi faaliyet anlaşılır. Söz gelimi, si- beden veya zihin gücü sarf ederek yardım- gortacılık ve bankacılık hizmet sektörünün en da bulunma manasındadır. (1) Vakti zamanın- büyük iki alanıdır. Bunlardan birisi riski satar, bir da imam-hatiplik ve cami görevlerini yürüten,

24 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

Herhangi biri vatanını sevdiğini iddia ederse sevgisinde samimi olup olmadığını nasıl anlarsınız? Mademki sevginin nişanesi emektir ve devletin bir arada kalmasını sağlayan en önemli unsur da birliktir. O vakit, vatanın birliğini devam ettiren en âmil unsur, her bir vatandaşın görevini hakkıyla yerine getirmesidir. Zira aynı vatanın içinde çalışan Vatan Sevgisi ve Emek nileyerek günümüze uygun özgün bir marka herkes; devlet memuru, “Hakk Teâlâ bu toprağı ve tarlaları hikmetle oluşturabilmektir. Böylece işini düzgün ve öz- esnaf, tüccar gibi her yaratmıştır ve diler ki mamur ola ve halka fa- gün yapan herkes ülkenin toprağını güzelce mesleğin erbabı aynı ide erişe ve eğer halk bileydiler ki imareti terk ekmiş olur. vücudun çeşitli azaları etmekten ve zemini muattal komaktan ne gü- Koçibey, Sultan 4. Murad’a sunduğu risalesin- nah hasıl olur hergiz komayalar ki onun esbabı gibidir. (3) de devlette bozulmaya sebep olacak temayül- zayi ola.” leri ve milletin huzuru için lazım gelen işlerin Herhangi biri vatanını sevdiğini iddia ederse usulünce nasıl yerine getirileceğini ayrıntılı bir sevgisinde samimi olup olmadığını nasıl an- şekilde anlatmıştır. Koçibey gibi gidişattaki nok- larsınız? Mademki sevginin nişanesi emektir sanları fark ederek çözümler sunan bilge kim- halkı dinî yönden aydınlatan kimselere “hade- ve devletin bir arada kalmasını sağlayan en seler, halk yanlışa meyilli olsa bile toplumsal dü- me-i hayrat” denilirdi. Genellikle bu hizmetliler önemli unsur da birliktir. O vakit, vatanın birliği- zeni koruyan tedbirleri almaya vesile olurlar. görevleri karşılığında kesin bir ücret almaz, bu ni devam ettiren en âmil unsur, her bir vatan- Peki; “vatan hizmeti” dediğimizde aklımıza ilk işleri zaman zaman gönüllü olarak da yürütür- daşın görevini hakkıyla yerine getirmesidir. Zira gelen neden askerlik hizmeti olur? Köklü bir as- (2) lerdi. aynı vatanın içinde çalışan herkes; devlet me- keri geçmişi olan Türk milleti için askerlik kutsal muru, esnaf, tüccar gibi her mesleğin erbabı Yine eskiden “Baba, himmet!” diyerek büyük- sayılır ve devlet geleneğinde başat rolü oyna- aynı vücudun çeşitli azaları gibidir. lerden yardım talep edenlere, “Oğul, hizmet!” yan devlet başkanı, askerlerin de başkomutanı- diye cevap verilirdi. Halka hizmet etmenin, Ülkemiz oldukça büyük ve kalabalık bir ev mi- dır. Peygamber ocağı benzetmesi ile askerleri- Hakk’a hizmet etmek manasına geldiğini, ila- salidir. Bu güzel evde o kadar çok yapılması ge- mizin her birine “Muhammed” ismine muhab- hi yardımın ve manevi yükselişin ancak hiz- reken iş vardır ki herkes aynı anda ve düzgün betle “Mehmetçik” ismini veren milletimiz dinî met etmek vesilesi ile elde edilebileceği böyle çalıştığı zaman işler ancak yoluna girebilir. Öyle bütünlüğün devletin muhafazası ile mümkün veciz ifadelerle halka telkin edilmiştir. Böylece ki boş durmak ve üretmemek belki de ülkeye olacağının bilincindedir. Bazı meslekler vatanın “hizmet” kavramı, günümüzde anlam daralma- yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Üre- uzun vadede payidar kalabilmesi için hayatî önem arz etse de günlük maişet ihtiyacı için sı yaşamış olsa da toplumumuzda incelikli bir tim, halkın faydasına olabilecek verimliliği orta- yapılan tüm iyi işler -kayıtlı ve yasal- son tahlil- dinî yaşayışının kurumsallaşması sayesinde öğ- ya çıkarabilecek her türlü hizmeti kapsar. Bazen de toplum faydasınadır ve işini hakkıyla icra et- renilmiştir. Ne yazık ki son yıllarda ülkemizde yerli mallar ile ticaret yapmaktır, bazen komşu- mek toplumsal yapıyı korumayı sağlar. hizmet kelimesini bazı zümreler bilinçli olarak larla yapılan ev tarhanasıdır, bazen sadakalar işgal ederek kavramın içini boşaltmaya sebep toplayarak mültecilerin ihtiyacını gidermektir, Bu bakımdan her iş, istihdam ağında icra etti- olmuşlardır. Maalesef hizmet gibi toplum için bazen de öğrencilere burs vermek, çocukları ği görev bakımından kıymetlidir. Aksi takdirde; önemli bir kavramı tabiri caizse gündelik siya- hakkıyla eğitmek, ülkenin geleceğine yatırım söz gelimi yolun eğiminde yapılan yanlışlık se- sete kurban vermek üzereyiz. yapmaktır, bazen ülkemize ait bir ürünü ye- bebiyle çıkan kaza, inşaat yapımındaki eksiklik

www.mirasimiz.org.tr 25 DOSYA

sebebiyle yıkılan bina, elektrik tesisatındaki arı- Bir toplumda işsizlik arttıkça orada kayıt dışı zadan dolayı çıkan yangın, doktorun dikkatini ekonomi-yeraltı ekonomisi gelişmeye başlar. vermediği ameliyattan dolayı sakat kalan hasta Böylece devletin yatırım yaparak yetiştirdiği ne- halini kime şikâyet edecek ve bu sonuçtan kim siller, millete kârı olmayan toplumsal kayıplara sorumlu olacaktır? dönüşebilir.

Ülkemiz oldukça büyük ve Velhasıl, vatana hizmet algısı vatan sevgisin- Genç işsizlik, uzun süreli işsizlik, gizli işsizlik gibi kalabalık bir ev misalidir. den ayrı değerlendirilemez. Kolay yoldan para kategorilerin hepsini topladığımızda istatistikle- Bu güzel evde o kadar kazanma hayali, şark kurnazlığı ile iş düzenini rin daha da üstünde bir oranda verimsiz iş gü- çok yapılması gereken iş kendine göre değiştirmek, usulüne uygun iş cü olduğunu görebiliriz. vardır ki herkes aynı anda yapmamak sonuç itibariyle topluma zarar ve- Bir kişinin yapacağı işi 5 kişiye vermek kadar, rir. Görevini hakkıyla icra etmeyenler en büyük ehil olmadığı takdirde birine yapamayacağı işi ve düzgün çalıştığı zaman kötülüğü öncelikle kendine ve ailesine haram işler ancak yoluna girebilir. vermek de işsizliği büyütür. Bugün ülkemizde lokma yedirerek yapar. Zira helal yemenin ko- 2020 yılı itibariyle -sadece belli ölçümlere daya- Öyle ki boş durmak ve şullarından biri de üzerine düşeni yapmaktır. lı- işsizlik oranları yaklaşık %13, tarım dışı işsizlik üretmemek belki de Kendisi de Allah’ın fazlından nasip arayarak ti- ise %15 civarındadır. Genç nüfusta işsizlik oranı ülkeye yapılacak en büyük caret yapan Efendimiz (sav), günümüz tüccar- ise daha vahim bir rakamı göstermektedir.(6) Bu kötülüklerden biridir. ları gibi laik bir zihniyet ile ibadeti, maişet işle- durumun en önemli sebeplerinden biri de ge- rinden asla ayırmaz: “İbadet on kısımdır; doku- Üretim, halkın faydasına reksiz şekilde uzayan eğitim süresi, yetenekle- zu helâl rızık talep etmek, biri ise diğer amel- ri farklı olsa bile mesleki eğitim ile doğrudan iş (4) olabilecek verimliliği lerdir.” hayatına giremeyen böylece uzun zaman geçi- ortaya çıkarabilecek her rerek belli mesleklerde biriken gençlerin uygun İşsizlik, Güçsüzlük, Vatansızlık (5) işlerde istihdam edilememesidir. Bundan daha türlü hizmeti kapsar. “Bikâr ademden ednâ kimse yoktur.” vahim olan ise önüne fırsatlar çıkmayan genç- (İşsiz güçsüz kimseden aşağılık kimse yoktur.) lerin çaresizlik ve ümitsizlik hissine kapılmaları “...bir med-i bîkâr yüz merd-, derkârı kârdan alıkor.” ve hayalindeki işe erişemeyen gençlerin kendi- (...bir işsiz güçsüz, yüz iş güç sahibini işten alıkor.) ni geliştirmek yerine âtıl zaman geçirmeleridir.

26 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

Nasıl ki vatanı işgal edilen kimselerin artık işi rına karşı hiçbir tedbir kâr etmeyen Yahudi’den, gücü kalmaz, tamamen kimliksiz ve vasıfsız Rum’dan, Ermeni’den Türk’ü ayıran işte bu ka- (7) olarak bir yerlere sığınmak zorunda kalırlar. Ay- rakteridir.” nı şekilde, işsizlik ve yeterince emek verme- Yine Osmanlı toplumunda; esnaf ve sanatkâr- mek; vatanın sömürülmesine, sahip olunan (8) ların Ahîlik kültürü ve Lonca sistemi sayesin- değerlerin heba olmasına ve sonuç itibariyle Vatana hizmet algısı de tüm orta sınıf mesleklerindeki hizmet kali- vatansızlığa bile sebep olabilir. vatan sevgisinden ayrı tesini düzenli olarak denetlediğini, değer mer- Orta sınıf Ahlâkı değerlendirilemez. Kolay kezli bir çalışma kültürü oluşturduğunu biliyo- Toplum zamanla değişen ve dönüşen bir yapı- yoldan para kazanma ruz. Ahî kültürünün yaygın olduğu dönemler- da olduğu için, bugünkü durum üzerinden bir hayali, şark kurnazlığı ile de esnaf dükkanlarına bazı levhalar asılırdı. Bu kısa vecizeler iş ahlakına yönelik önemli düs- tahlil yapmak bizi kısır bir döngüye götürebilir. iş düzenini kendine göre Hizmet ahlakına daha geniş bir şekilde temas turları vâzederdi. Mesela bir demirci dükkânın- etmek istiyorsak yüzyıllardır bu topraklarda değiştirmek, usulüne da şöyle bir yazıya rastlamak mümkündü: uygun iş yapmamak medeniyet inşa etmiş olan Osmanlı, Selçuklu “Doğru olsan ok gibi elden atarlar seni, gibi örneklere bakmamız lazım gelir. Özellikle sonuç itibariyle topluma Eğri olsan yay gibi elde tutarlar seni, hizmet ahlakının yaygın olduğu dönemlerde zarar verir. Menzil alır doğru ok, elde kalır eğri yay.” toplumumuzun halini yabancı hatıratlarından okuduğumuzda, günümüzdeki nahoş duru- Bir helvacının dükkanında ise şu beyitleri gö- mun arızî olduğunu düşünebiliriz. İngiliz ya- rebilirdiniz: zarlarından Th. Thornton’un “Türkiye’nin Şimdiki “Dolandım misl-i cihan bulamadım başıma bir Durumu” isimli eserinin 1812 Fransa baskısın- tac, arasında aramalıyız. İşte bu tabakaya mensup da yer alan Türk haysiyetine dair tespitler dikkat Ne eğride tok gördüm ne doğruda aç.” Türkler arasında toplum ve aileyle ilgili erdem- çekicidir: ler, kendi ihtiyaçlarına ve özellikle de ilk havari- Bu sözler; zenginlik ve fakirlik hususundan öte, “Millî karakteri halkın orta tabakasında, ya- ler devrine layık ince edep ve görgü kurallarına tokluk ve açlık nazariyesinden yapılan işin doğ- ni meslekleriyle yaşayan ve zenginler ile fakir- uygun bir tahsil seviyesinde birleşir. Namuskâr- ruluğunu ölçer. Helalinden iş yapmayanın asla ler arasındaki ara zümreyi teşkil eden insanlar lık Türk tüccarının ayırıcı özelliğidir; hilekârlıkla- doymayarak ve kanaati tatmaksızın açlık çeke-

www.mirasimiz.org.tr 27 DOSYA

Madde ve mana âlemi insanda bir olduğunda, o kişinin zahir amelleri de mana bütünlüğü gösterir

lerini hakkıyla yapıyor olsaydı, ülkemiz maddi manevi zengin kaynakları ile çok daha güçlü ve huzurlu bir toplum yapısına kavuşurdu. Ta- rihten alabileceğimiz en önemli ders şudur: Bir ceğini; “helal malın” yani doğru yapılan işin kar- Kişisel Tekâmül ve İş Tutmak kere vuku bulmuş olan tekrar edebilir. Böylece şılığı ile ancak maddi ve manevi olarak doyula- Mevlânâ Câmi, “Kisb-i akvât-ı yevmiyye için Anadolu’da yüzyıllarca yaşanmış, kurumsallaş- bileceği ima edilir. cedd ve sa’y ile taabdan elde hâsıl olan nasur- mış hizmet ahlâkının tekrar yaygın bir şekilde lar nefs-i emmareyi terbiye ve ıslah için güya bir vücuda gelebileceğine inancımız tamdır. Yine çeşitli esnafın levha yaptırdığı sözlerden törpüdür.” (10)diyerek kişinin yaptığı işin nefsini biri şöyledir: Kaynaklar: terbiyede önemli bir rol oynadığını ifade eder. 1) Ahilik Ansiklopedisi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, 1. “İlim ve sanattan haberdar olmayanlar aç olur, Cilt, 2. Baskı Ankara 2016 Madde ve mana âlemi insanda bir olduğun- Müflis ve bîvâye kalır, herkese muhtaç olur.” 2) Ahî Kümelenme Modeline Göre Anadolu Sanayi Dev- da, o kişinin zahir amelleri de mana bütünlüğü rimi, Prof. Dr. Ahmet Kala, Kuveyt Türk Yayınları, İstan- Ahî kültüründe; Peygamber Efendimiz’i (sav) gösterir; tabiri caizse sanki ameli de niyetinden bul 2019 tüccarların ve tüm esnafın piri, Hz. Adem’i çiftçi bir ruh giyer. Yapılan işin ne olduğundan çok 3) İktisadî Çözülmenin Ahlâk ve Zihniyet Dünyası, Sabri F. Ülgener, Derin Yayınları ve aşçıların piri, Hz. Nuh’u marangoz ve dülger- işte bu giydirilen ruh, işin ardındaki mana işe 4) Kutatgu Bilig, Yusuf Has Hacib, Kabalcı Yayınları kıymet verir. Esasında her işin batını, zahirinde lerin, Hz. İdris’i terzi ve yazıcı-hattatların, Hz. Yu- 5) Keşkül Dergisi, 49. Sayı, Dosya: Hizmet nus’u dokumacıların, Hz. Lut’u tarihçilerin, Hz. de görünür. Ancak güzel niyetlerle ve usulünce 6) Türkler, İsmail Hâmi Danişmend, Timaş Yayınları Yusuf’u saatçilerin, Hz. Lokman’ı hekimlerin piri yapılan iş, tevhit kokar. Bu sebeple bir çobanın, 7) Zihniyet ve Din, İslâm Tasavvuf ve Çözülme Devri İkti- kabul ederek halka yapılan hizmetleri usta-çı- pastacının veya marangozun işi yalnızca ge- sat Ahlâkı, Sabri F. Ülgener, Derin Yayınları rak ilişkisi üzerinden Hakk yoluna bağlamıştır. çim kapısı değil, aynı zamanda o kişinin kişisel Dipnotlar: kemâlât yolculuğudur. (1) Kubbealtı Lûgatı, http://lugatim.com/s/hizmet Ahî Evran, Selçuklu Sultanı 2. İzzeddin Keykâ- (2)https://dergi.diyanet.gov.tr/makaledetay. vus’a takdim ettiği “Letâif-i Hikmet” adlı eserin- Kişi, işini en kâmil manada yapmaya çalışırken php?ID=2127 de çeşitli meslek gruplarının nasıl dayanışma içten içe halka ve esasında Hakk’a karşı sorum- (3) (Allah bu toprak ve tarlaları hikmetiyle yaratmış ve mamur olmasını ve halka fayda sağlamasını murad içinde teşkilatlandırılması gerektiğini anlatmış- luluk duyar. Zira elinden çıkan her işe, Hakk’ın nazarının değeceğini bilir. İnsandaki faydalı bir etmektedir. Eğer halk toprağı ekmek ve mamur etme- tır. Bu iş bölümü ve yardımlaşma sayesinde fıtri yi terk etmenin ve yeri âtıl bırakmanın ne kadar günah olarak insanın medenî yaratılışına uygun orta- iş tutmak arzusu, hizmet etmenin çalışma kül- olduğunu bilseydi, kesinlikle toprağı ziyan etmezlerdi.) mı sağlamakta ve iktisadi gelişme toplumu kal- türündeki temeli madde-mana bütünlüğünü Nefahat’ül Üns’den (s.354) nakleden Sabri Ülgener, Zih- kındırmaktadır. (9) hedefleyen tevhit inancıdır. Böylece insan ger- niyet ve Din, İslâm Tasavvuf ve Çözülme Devri İktisat Ah- çek vatanına hizmet etmiş olur. Hem kendini lâkı, s. 108-109 Demek ki iş ve hizmet dağılımı; üretim biçim- inşâ eder hem de içinde bulunduğu toprağa, (4) Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs, III, 107/4062 leri ve hizmetin her türlüsü yani istihdam ve is- (5) Nefahat’ül Üns’ten nekleden, Zihniyet ve Din, İslâm vatana vazifesini yerine getirir. Tasavvuf ve Çözülme Devri İktisat Ahlâkı,Sabri Ülge- tihsal, toplumsal huzurun maddi bölüşümüdür. “İbadet kıl, kulluk hep hizmetten ibarettir ner, s. 108 Fakat Medine’de yaşasa bile medenîleşemeyen (6) https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=İşgücü-İsta- Kimin adı kul olursa, onun şiarı hizmettir.” (11) insanlar, adalet ve huzurun işlerin bölüşümün- tistikleri-Eylül-2020-33793&dil=1 deki ehliyete bağlı olduğunu bilmezler. Böyle- Bugün hala bağımsız bir ülke toprağında yaşa- (7) Türkler, s. 37 (8) Ahilik Ansiklopedisi, s.400-401 ce kendi bedevî kültürlerini, kabilecilik anlayış- yabiliyorsak, çok kimsenin yapmadığı işleri yük- (9) Anadolu Sanayi Devrimi, S.165 larını şehirde devam ettirmeye çalışarak ahbap lenen az kimselerin gayreti sayesindedir. Eğer (10) İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası, s. 95 çavuş kapitalizmine hizmet ederler. ülkemizde her vatandaş “hizmet” gayesi ile iş- (11) Kutatgu Bilig, s.647

28 www.mirasimiz.org.tr ÇİZGİLERLE KUDÜS EKİM - KASIM - ARALIK 2020 Çizgi: Shahrokh Heiadri - Fransa Çizgi: Shahrokh

www.mirasimiz.org.tr 29 DENEME

BİR DİRENİŞ ÖYKÜSÜ:

RAİD SALAH Tarık Sezai Karatepe

Gençliğinden beri alışık olduğu soğuk zindanlar, ona medrese oldu. İzzeddin el-Kassam’dan Ahmed Yasin’e… On binlerin aşkı ile tutuşmuştu yüreği. 13 yıl önce, İstanbul’da, Uluslararası Kudüs Buluşması’nda ümmeti uyarıyor ve “Şahid ol ya Rab!” diyordu.

ilistin, Selahaddin’in Hıttin Zaferi’nden 14 Mayıs 1948 Basel’in üzerinden yarım asır 1958, işgal altındaki Filistin toprağı Ummu’l 730 yıl sonra, Haçlı Siyonist ablukası geçmişti ki İsrail kuruldu. Nekbe “Büyük Fela- Fahm, bir hareket liderinin doğumuna tanıklık altındaydı. ket” bu idi. ediyordu.

1917 İngiliz Kuşatması, tarihte iktidar Haganah, Irgun ve Stern Siyonist terör örgüt- “Gürleyen” anlamında Raid koydular adını. “Dü- olamamış Siyonistlere, 31 yıl boyunca, lerinin sentezi olan İsrail, Filistin’i kan gölüne zelten” olsun diye de Salah! F“Devlet nasıl yönetilir, nasıl ayakta tutulur?” der- çeviriyordu. İsrail’e “terör devleti” denmesi bun- si vermişti. dandı. İsmi ile müsemma bir çocuktu. Fakat o, çocuk

30 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

yüreğiyle yumruklarını sıkmış; küfre meydan Yönetim tecrübesini, bu sefer topraklarının top- okuyordu. yekûn kurtuluşuna adadı.

Hak, devredilemezdi. Daha ortaokul yıllarında Artık o, Filistin İslami Hareketi’nin lideriydi. hukukçu olmayı kafasına koymuştu. Fakat öyle, Gençliğinden beri alışık olduğu soğuk zindan- bir büro açıp iş takibi yapmak değildi amacı. lar, ona medrese oldu. İzzeddin el-Kassam’dan Hedefi İbrahimî bir tavırla, Davudî bir vuruşla Ahmed Yasin’e... On binlerin aşkı ile tutuşmuştu zalimin belini kırmaktı. yüreği. 13 yıl önce, İstanbul’da, Uluslararası Ku- düs Buluşması’nda ümmeti uyarıyor ve “Şahid Bir taraftan, El-Halil Üniversitesi’nde İslam Hu- ol ya Rab!” diyordu. kuku öğreniyor diğer yandan da zalimin zayıf Raid Salah’ın mesajı netti! Siyonistlerin, “Key- yönlerini keşfedip hamle üstüne hamle yapı- dem Yeruşalayim/İlk Önce Kudüs” planı açık bir yordu. Asrın Bilgesi’nden duyduğu, “Siyasetle savaştı! ilgilenmeyen Müslümanları, Müslümanlarla ilgi- lenmeyen siyasetçiler yönetir!” sözü, ona ilham David Ben Gorion, “Kudüs’süz bir İsrail’in ve ta- oldu. pınaksız bir Kudüs’ün kıymeti ve anlamı yoktur.” demişti. 6 yıl içinde Kudüs’ü Yahudileştirmek 1989’dan 2001’e, 3 dönem, Ummu-l Fahm Be- ve Mescid-i Aksâ’yı ele geçirmek nihai hedef- lediye Başkanı seçildi. Emin ve adildi. leriydi. Raid Salah Proje, bir Yahudi ferdinin, bir cemiyetin veya bakanlığın değil bizzat İsrail Meclisi Knesset’in görüşüydü. Mescid-i Aksâ’nın yer üstünü Müslümanlara, Raid Salah’ın mesajı yer altını Yahudilere veriyorlardı. Bunun için Megâribe Kapı yolu netti! Siyonistlerin, 500 milyon dolar ayrılmıştı bile. Finansörler ise yıkıldı, Aksâ’nın altında “Keydem Yeruşalayim/İlk İsrail Hükümeti, Yahudi finans lobileri, banker- kazılar sürüyor, yeraltına Önce Kudüs” planı açık ler, cemiyetler vs. idi. çok sayıda sinagog bir savaştı! Projeyi hazırlayanlar, bu projelerin Kudüs’e se- yapıldı bile. Raid, 31 yahati ve ticareti hareketlendireceğini ve Ku- Mayıs 2010’da Mavi düs halkına iş alanlarının açılacağını belirterek Marmara’da, en ön bizleri aldatmayı hedeflemekteydiler. Yahu- saftaydı. di-Müslüman ve Hristiyanlardan(!) oluşan müş- terek bir heyet kurup projeleri denetlemek yöntemlerden biriydi. Amaçları, bizleri kandırmak ve Yahudilerin Ku- düs’e ve Mescid-i Aksâ’ya hâkim olmalarını kabristanından hareket ederek Mescid-i Aksâ meşrulaştırmaktı. ile bağlantılı olacaktı. Silvan Mahallesi’ndeki Fi- listinlilerin evlerini yıkıp yerine Yahudi yerleşim Megâribe Kapısı yolunu tamamen yok edip, yerleri kurmak tam bir savaş sebebi idi. Mescid-i Aksâ’ya saldırı yapacaklarında askeri araçları geçirmek için bir yol açıp kapı yapmak Raid tehlikeyi haber vermiş, görevini yapmıştı. en tehlikeli maddeydi. Nihai gaye, Mescid-i Ak- Megâribe Kapı yolu yıkıldı, Aksâ’nın altında ka- sâ’ya ait olan Tenkiziyye Medresesi’nin yerine zılar sürüyor, yeraltına çok sayıda sinagog ya- dünyanın en büyük sinagogunu inşa etmekti. pıldı bile. Tenkiziyye, zamanında Osmanlı Mahkemesi Raid, 31 Mayıs 2010’da Mavi Marmara’da, en ön olarak kullanılmıştı. saftaydı. Rahmet Kabristanı’ndaki sahabe kabirlerini kal- O durmadı, yılmadı, gürlemeye ve ıslah etmeye dırıp bir teleferik istasyonu kurmak da en alçak- İsrail zindanında devam ediyor. ça plandı. Filistin tutsak olduktan sonra, içerisi ile dışarısı

Raid Salah Bu teleferik, Zeytin Dağı’nda bulunan Yahudi birdir ne de olsa!

www.mirasimiz.org.tr 31 SÖYLEŞİ

“BİZ NE ZAMAN ÖZGÜR OLURSAK, KUDÜS DE O ZAMAN ÖZGÜR OLUR.”

Bilâli Yıldırım

Söyleşen: Nihat Topcu

Kudüs bizim davamız, kırmızı çizgimiz, eyvallah... Fakat Kudüs’le ilgili ne bildiğimiz ne kadar bildiğimiz tartışmalı. Bilâli Yıldırım Bilâli Yıldırım

32 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

Bilâli Yıldırım kimdir? 6 çocuğun beşincisi olarak Almanya’da doğdu, Aydın’da Gazete Kültür Sanat editörlüğü ile birlikte Fikri Dergisi’nin büyüdü, Eskişehir’den evlendi. İstanbul’da oturuyor (şim- editörlüğünü yapıyor. “Habeşli Bilal” mahlasıyla Milli Ga- dilik). Uzun süre çeşitli illerde radyo programcılığı yaptı. zete’de köşe yazıları yazdı. Uzun süredir sinema üzerine çalışmalar sürdürüyor ve senaryo yazıyor. Kültür sanat di- Cansuyu Derneği’nin ekran yüzü olarak programlar ha- linin, diplomasi dilinden daha yaygın olduğuna inanıyor. zırladı, belgesel ve dramalar çekti. “O zaman şöyle yapa- “Dipsiznot”, “İyi Dertler Arkadaşlar”, "Tuhaf Bir Gezgin'in lım” (sinema-İshak Koç’la beraber), “Konuşmadan Olmaz” Gizemli Öyküsü", "Sair Zaman Güncesi”, “Bay Başkan” is- (güncel tartışma) programlarını hazırladı ve sundu. Milli miyle beş kitabı yayımlandı.

udüs’ten nasiplenen hemen he- Kudüs’teki bambaşka bir şeydi. Mescid-i Ak- men herkesin ziyaret dönüşünde sâ’ya girmek için, İsrail polisine Müslüman ol- yaşadığı manevi değişimin etkisi duğumuzu, Ürdün polisine ise Türk olduğumu- ile hayatını, “Kudüs’ten önce, Ku- zu ispatlamaya çalıştık nedense. düs’ten sonra” diye ikiye ayırdığına Kelimelerle enteresan bir şekilde oynanıyor, Filistin nasıl bir devlettir çokça şahit oldum. Mütevazı bir çay ocağında bunun da çözümün önüne geçtiğini düşünü- ki İsrail saldırdığında Kbendeniz şekersiz, kendileri ise beş şekerli ça- yorum. Ortalama insanlara sorsanız Filistin’in yını yudumlarken yazar Bilâli Yıldırım ile önce- savunma bakanlığı bir devlet başkanı var, Ankara’da büyük bir bü- si ve sonrasıyla Kudüs izlenimlerini konuştuk. vatandaşlarına taş yükelçiliği var. Peki, “Filistin Devleti neresi?” diye Yaptığımız söyleşiyi sorulara çok boğmadan, veriyor olsun! Sorulması sorsanız, haritalarda görmesine rağmen göste- araya reklam almadan sizlerin takdirlerine su- rebilecek kimse yok. Sınırları belirlenmiş, kont- gereken çok soru var. nuyoruz. rolü ve güvenliği Filistinliler tarafından sağla- “Ben ‘Filistin Devleti’ diye nan, uluslararası havaalanı olan bir yer yok! bir devlet görmedim.” Çok hamasi şeyler söylüyoruz ve bence bizim Mirasımız Derneği’nin vesilesi ile Kudüs’e git- hamaset yapmamıza müsaade ediyorlar. O se- miştim. Daha evvel Gazze’ye de gitmiş, Gaz- yorsa Kudüs’te yaşanılan sıkıntılar diğer Müslü- beple farklı sorular sorulmuyor, “Filistin Devle- ze’dekilere çok üzülmüştüm. Yarı açık cezaevi manlara sadece şükür sebebi olarak yansıyor. ti neresidir?” diye sormayalım, “Devlet başkanı gibiydi. Sadece İsrail’in ne zaman nereyi bom- Hayır, bunda senin de sorumluluğun var! Ara- olan bir yerin devleti neresi?” diye sormayalım. balayacağını bilmiyorsunuz. kan’da yaşananlarda, Bangladeş’teki idamlarda Filistin nasıl bir devlettir ki İsrail saldırdığında senin de sorumluluğun var. Mescid-i Aksâ’ya, Onların o halinden çok etkilendim. Kudüs’e gi- savunma bakanlığı vatandaşlarına taş veriyor Kudüs’e olan yatkınlığımız evvela dinî bir ve- dene kadar, Gazze’de yaşayanlar için “Dünyada olsun! Sorulması gereken çok soru var. cibe ise Müslüman olarak böyle bir hassasiyet zulüm çeken nadir insanlar” gözüyle bakıyor- ‘Kudüs ve Filistin özgür olmalıdır!’ gözetiyorsak “sınırları kim koyuyor?” diye dü- dum. Kudüs’e gittiğimde kendime çok kızdım. Peki nasıl? şünmemiz gerekmez mi? El Halil’e gittiğimde Hz. İbrahim’in, Hz. İshak’ın 2. Dünya Savaşı’ndan sonra 48 ülkenin bir ara- Hz. Yakub’un… hepsinin mezarlarının orada İşin bir de propaganda tarafı var. Bugünkü ya gelip “İsrail burada devlet kurabilir.” demesi olduğunu bile bilmiyordum. Kudüs bizim da- dünyada Yahudi dediğinizde, hiç kimsenin ak- ne kadar geçerlidir? Filistinlilere ait olan top- vamız, kırmızı çizgimiz, eyvallah… Fakat Ku- lına Kudüs’te bir genç kıza 14 kurşun sıkan Ya- rakların tekrar Filistinlilere ait olabilmesi için ne- düs’le ilgili ne bildiğimiz ne kadar bildiğimiz hudi askeri gelmez! Dünya insanlarına Yahu- ler yapılabilir? Bence bilgi eksikliği var. Bilgimiz tartışmalı. Ben “Filistin Devleti” diye bir devlet di dediğinizde onların aklına taşla kol kıran, eksik olduğu için de hayal kuramıyoruz. Bilgi görmedim. Benim en çok kanıma dokunan Mescid-i Aksâ’ya postallarıyla giren İsrail askeri ile malumat aynı şey değildir. Bildiklerimiz bil- oydu. Çünkü “ikili devlet çözümü” diye bir çö- gelmez. Yahudi dediğinizde onların aklına hep gi değil, bize verilen malumattan ibaret. Özgür zümden bahsediyorlar, ikinci devletin kim ol- 2. Dünya Savaşı gelir, gettolar gelir, kamplar olunması gerektiğini biliyoruz. duğunu merak ettim orada. Dedim ki evet, bir gelir. Biz tarihi kitaplardan okumadığımız için zulüm var ama Gazze’de en azından İsrail as- Ulus devlet diyorlar. Herkes kendi sınırlarından 2. Dünya Savaşı’nı da kitaplardan değil, bize keri yok. mesul ve kendi sınırları içerisinde rahat yaşı- anlatılan hikâyelerden okuduk. Benim acısı-

www.mirasimiz.org.tr 33 SÖYLEŞİ

propaganda şeklidir. Biz buna bulaşmayalım, çünkü bizim sinema sektörümüze verilmiş ba- zı kolay yemler var. Kendisini inançlı olarak ifa- de eden arkadaşlarımıza sinema ile alakalı bir yol açabilmiş değiliz. Mevcut yol da Batı’nın istediği yola çıkıyor, kendi hikâyenizi anlatamı- yorsunuz. Arızalarınızı anlatmayı sinema kabul ediyorsunuz. Yıllar evvel gazete yazımda da yer verdiğim bir teklifte bulunmuştum. Bildiğim kadarıyla statü olarak Kudüs ve Mescid-i Aksâ Ürdün’e bağlı. Arazisi de müsait. Kudüs’ün bire bir pla- tosunu yapsa ve dünyanın çeşitli yerlerinden sinemacılar Kudüs’ün hikâyesini çekmek iste- se ve Ürdün bu platoyu ücretsiz olarak kullan- dırsa biz bütün dünyaya Filistin’de neler oldu- ğunu anlatamaz mıyız? Biz gerçekten Filistin’in hikâyesini anlatmak is- tiyor muyuz? Hepimizi bir beklenti içerisine sokmayı becermişler. Hepimiz bir zamanı, Ku- düs’ün kendi kendine kurtulmasını bekliyoruz. Bence bu Hak – Batıl mücadelesi dediğimiz nı çektiğim şey ise “Niye hiç kimse Filistinlilerin şeyde “Mücadele” kelimesini tam anlamıy- hikâyesini anlatmak istemez?” la tanımlamadık. Biz, sonuç almayacağımız bir işe girmenin korkağıyız. Kazanamayacağı- Çünkü ikiyüzlülük bizde de var. Akdeniz’de mız savaşa girmek istemiyoruz. Kazanamaya- 200 binden fazla insan öldü, biz sadece Aylan cağımız para için yatırım yapmak istemiyoruz. Bugünkü dünyada Yahudi bebeğe ağladık. Ebu Gureyb’de binlerce insan Mücadele etmek istemiyoruz, sadece sonuç dediğinizde, hiç kimsenin işkence gördü, öldü, biz sadece Ayşe Bacı’nın istiyoruz. Oysaki bir sonuç için mücadele ge- mektubuna ağladık. Stalin’e atfedilen bir söz aklına Kudüs’te bir genç rek. Diplomasinin dili, kültür-sanatın dili kadar var: “Bir kişinin ölümü trajedi, bin kişinin ölümü kıza 14 kurşun sıkan yaygın ve etkin değildir. Devletler diplomasi ile istatistiktir.” Dünya herhalde bu sözün üstüne işlerini görecekler ama halklara derdinizi anlat- Yahudi askeri gelmez! dönüyor. Yani Charlie Hebdo saldırısında 12 ki- mak için kültür-sanatı kullanmak zorundasınız. Dünya insanlarına Yahudi şi ölünce bütün dünya liderleri teröre karşı yü- dediğinizde onların aklına rüyebiliyor. Fakat Irak’ta iki milyon insan ölün- Hikâye anlatma üstünlüğü kimdeyse, ce bunu yapamıyorsunuz. dünyayı etki altına alan da odur. taşla kol kıran, Mescid-i Filistin’in hikâyesini anlatan ünlü bir hikâyeci Aksâ’ya postallarıyla giren Filistin ile ilgili biz hep bilgi alıyoruz. “Ramallah, veya romancının bir tane kitabı Türkçeye çev- İsrail askeri gelmez. Yahudi El Halil veya Kudüs’te çıkan çatışmalar sonucu rilmiş mi? Türkiye’de bizim hikâye yazan ağa- İsrail askerleri 20 Filistinliyi şehit etti.” Bu bir bil- dediğinizde onların aklına beylerimiz Filistin’i hikâye konusu olarak kabul gi, bu bilgi ile hiçbir şey yapamazsınız. Ama o edebiliyorlar mı? Cevap aramaktan çok, doğru hep 2. Dünya Savaşı gelir, şehit edilen 20 kişiden bir tanesinin hikâyesini soruyu sormak lazım. Kesinlikle ve kesinlikle, bilebilsek, üzülecek bir sebep bulabiliriz ve ha- gettolar gelir, kamplar bilgi edinip hayal kurmayı elzem görüyorum. rekete geçirebilecek adaletli bir düzenin par- gelir. Biz tarihi kitaplardan Eksik kaldığımız yeri cesaret olarak tanımlaya- çası olmayı isteyebiliriz. Bugün Müslümanların okumadığımız için 2. Dünya bilirim, biz cesur değiliz. Biz üstünlüğü kaptır- kapatıldığı en büyük zindanlardan bir tanesi Savaşı’nı da kitaplardan dık. Hikâye anlatma üstünlüğü kimdeyse, dün- de “Ancak dua edebiliyoruz.” zindanıdır. değil, bize anlatılan yayı etki altına alan da odur. Bugün biz bütün hikâyelerden okuduk. “Biz, sonuç almayacağımız bir işe hikâyeleri Batı’dan dinliyoruz. Bugün bir Afri- girmenin korkağıyız!” kalının hikâyesini ben bir Afrikalıdan, Afganis- Türkiye’de hala Çağrı filmini çekmek isteyenler tan’daki bir hikâyeyi hiçbir Afgan’dan dinleme- varken niye Kudüs’ün hikâyesini çekmek iste- dim. Ama Irak’ta, Iraklı bir yönetmenin çekti- meyiz? Esasında bu çok ciddi ve çok kolay bir ği enteresan bir filmi (Bekas) izledim. O daha

34 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

Benim acısını çektiğim şey ise “Niye hiç kimse Filistinlilerin hikâyesini anlatmak istemez?”

büyük bir arızaydı. Filmi Belçika ve Danimarka fonlamış ve 2014 yılında çekilmiş bir filmdi. Amerika işgali öncesini anlatıyor. Amerika iş- galini anlatsa bu ülkeler fon verir miydi? Bu işler yapılabilir. Müslümanların kültür-sa- nat işlerini angarya görmemesi elzemdir. Hikâyelerin anlatılması gerektiğine inanma- İsrail’in bu kadar rahat hareket ettiği bir dö- ları ve acımadan bu alana para yatırmala- nemde Müslüman olduğunuzu ve Kudüs di- rı gerekiyor. İnsan probleminiz yok, iş yapma ye bir davanız olduğunu söyleyeceksiniz. Eğer probleminiz yok. Bu anlamda bize bir Kaddafi gerçekten Kudüs diye bir davanız varsa gös- Kaybettiğimiz cesareti lazım. Dünyada bir devlet başkanı olarak sine- termelisiniz, uluslararası hukuksa uluslararası maya sponsor olan tek kişiydi. 30 milyon dolar hukuk… 60 tane İslam ülkesi Kudüs’ün özgür- yeniden bulduğumuzda yatırdığı film (Çağrı / The Message) 1 milyon lüğü için bir araya gelmemiş miydi? 48 ülke özgür oluruz. Biz ne zaman dolar gişe yapmış ama zerre kadar vicdanı sız- “Bu bölgede İsrail diye bir devlet olacak.” diye- özgür olursak Kudüs de o lamamış bir adamdır. biliyorsa, 60 ülke de bir araya gelip Filistin’in sı- zaman özgür olur. Televizyona bakın, internete bakın, sinemalara nırlarını belirleyemiyor mu? Bu sınırlar oluşup bakın, sokağa çıkın... Çocuklarınızın etkilendiği Filistin kendi düzenini kurana kadar bu 60 ül- rol-modellere bakın... ke diplomatik ve ekonomik destek veremiyor mu? İşte asıl bunun, yani devlet olmanın ne Bizim İsrail’i tanımamız lazım! demek olduğunu insanlara anlatmamız lazım. meselesi için büyüklerin gençlere yol açması Kudüs bana öyle bir nokta gibi geliyor ki Dün- Böylesi bir durumda İsrail o sınırı her ihlal etti- gerekiyor. Yol açmadan yol bulmalarını tavsiye ya Müslümanları Kudüs’e odaklanmak zorun- ğinde karşısında taş atan Filistinlileri değil, 60 etmek gençlere haksızlık olur. Gençler okuyor, da ve Kudüs’ün sorunu “İsrail problemi” çözül- ülkenin milli güvenliğini bulacak ve tüm bun- araştırıyor fakat tek eksikleri yürüyebilecekle- düğü zaman, dünyada ve İslam coğrafyasında lar uluslararası hukuk içerisinde olacak. Şimdi ri bir yol… Ben ümitsiz değilim. Yol açabilirsek yaşanan tüm sorunların kendiliğinden çözüle- siz, insanların inanması ve talep etmesi için bir gençlerle beraber başarabiliriz. Çünkü öğre- ceğine inanıyorum. Çünkü o problem çözüle- bilgi vermelisiniz. O sınırı oraya koymadan İs- nilmiş çaresizlikle bugüne gelmiş büyüklerin bildiyse Müslümanlar bir araya gelebilme kül- rail’i oradan ötelemeniz nasıl mümkün olabilir. yapamadığı şeyi bugünün gençleri yapabilir. türünü öğrenebilmiş demektir. O zamana kadar biz bu meseleleri çözümsüz Onlar cesaretlerini henüz kaybetmediler. Hayal konuşarak Allahuâlem İsrail’e destek veriyoruz. Biz konuşarak İsrail’in bölgeyi terk edeceğine kuracaklarsa hayal kurabilecekleri temel bilgiyi Çözüm üretmeden İsrail’le ilgili verdiğimiz her iman etmişiz. İsrail, orada bir ur gibi yayılmak- de onlara vermemiz gerek. haber, söylediğimiz her söz İsrail propagandası ta. Bizim önce İsrail’i tanımamız lazım. İsrail yapmaktan öteye geçemeyecektir. Bu demek- Kaybettiğimiz cesareti yeniden bulduğumuz- yobaz, katil, uluslararası hiçbir hukuku tanı- tir ki İsrail gelir, Kudüs’te istediğini yapar, siz an- da özgür oluruz. Biz ne zaman özgür olursak mayan bir kanser hücresi gibi. cak haberini yaparsınız! Kudüs de o zaman özgür olur. Biz bu konuda Filistinli kardeşlerimize haksız- Biz ne zaman özgür olursak, Kudüs de o “Politikacılar gerçekleri örtmek için, edebiyatçı- lık ediyoruz. zaman özgür olur. lar gerçekleri aşikâr edebilmek için yalan söy- İsrail, Kudüs’e bomba atarken hiçbir Müslü- Bence gençler, “Filistin diye bir devletin gerçek lerler.” diye bir inanış vardır. Ben edebiyatçıların man’ın kendisine düşman olmasından kork- olmadığı!” bilgisini edinebilmeliler ve her gittik- söylediği çeşidi sevdim. İşte bu edebiyatçıların madan bunu yapabiliyor. Bir silahın menzili ne leri yerde bunun sebeplerini, sonuçlarını ana- Kudüs için söyleyebileceği iddialı sözlerin ço- kadarsa korku da o kadar büyüktür. Şimdi siz, liz ederek propagandasını yapmalılar. Kudüs ğalması lazımdır!

www.mirasimiz.org.tr 35 DENEME

Yolun Sonundaki KUDÜS

Ayşegül Özdoğan*

ir araya gelir kuşlar meclisi. Birleşip zili vardır. Bu yüzden yürür yolcu, uzun yol- Medine ve Mekke’nin rayihası geliyor bur- uçarlar dünyanın baş döndürücü lar boyunca. numa. Ravza-ı Mutahhara’da dökülen göz- yörüngesinde. Uçtukça harman- yaşlarını kalbimin şişesine damıtıyorum lanır niyetleri. Döner, döner kay- Peki ya neresidir menzil menzil dedikleri? usulca. Okunan her Fatiha’da güzel Medi- bolurlar şeffaf bir yokluğun göl- Unutulmuş bir sorunun yanıtını aramak gi- ne’nin âmin nidasıyla nurlandığını anımsıyo- gesinde. Bütün kuşlar ve onların vadilerdeki bidir bu. Günlerden bir gün sıradan bir par- rum. Güneş batıyor yine ve koşturuyor çıp- Bhalleri, yola çıkanların gördüğü efsunlu birer lak ayaklı müminler Mescid-i Nebevi’nin av- kın eskimiş bir salıncağında, içimdeki haylaz rüyaya benzer. Fakat, kolay değildir lusunda. Namaza koşan ayaklar gülümseyen çocuk Kaf Dağı’nın nerede olduğunu sorana dudakların muhabbetiyle halleşiyor. Simurg’a varmak. En soğuk karanlıklarda kadar, Attar’ın hikâyesine bir şehir bulmak en aydınlık sıcakları düşlemek gerekir. An- aklımın ucundan geçmemiştir. Sonra Kabe’ye dokunuyor ellerim. Parmak- cak böyle kavuşur en büyük sorular nihai ya- larımdan kalbime akan derin ve efsunlu bir nıtlarına. Böylesi bir keşif, dönüp duran bir Zamansız ve mekânsız bir hakikatin peşin- kokuyla kendimden geçmekteyim. Günler- çemberin içinde uzayıp giden bir döngü- den koşuyor olsak da yolun sonunda bizi ce avuçlarımda, yıllarca kalbimde bu kokuyu ye gebedir. Yine de her yörüngenin bir men- karşılayan bir şehir olmalı. taşımakla şereflendiriliyorum.

36 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

Simurg’a giden yol, Medine ve Mekke’den ri bir peygamberin arkasından. Arayışın sesi mutlaka geçiyor olmalı. Bu yüzden, ilk önce buldurur mu bir kilisenin çanlarında var ola- ve samimiyetle, onlara selam etmeliyim. Ar- nın haşmetli nefesini? dından tekrar kulak vermeliyim içimde kımıl- dayıp duran çocuğa. Kendi sorusunun yanı- Diğer bir yerde, seccadesini yeni katlamış el- tını kendisi bulmuş gibi gülümserken bana, ler dokunurlar çinili mermere. Altın kubbe- soran gözlerle bakıyorum ona. Usulca kula- nin altında hakikat yolcusu olmaya niyetle- ğıma uzanıp fısır fısır bir şeyler anlatıyor. nilir. Mirac’a yükselen bir peygamberin üm- metine layık olabilmek için dua dolar diller. Heyecanla soruyorum. Nedir bu bilmece- Geçilen vadilerin ardından bulur mu ki vus- nin yanıtı? Nedir seni döndürüp duran şehir. lat, aşk ile inleyen kalpleri? Gittiğin ve geldiğin, gördüğün ve izlediğin, duyduğun ve işittiğin, seni çağırırken gön- Ayaklarımızı kim sürüdü bizim böyle yerlere? deren, gam çektirirken öğreten o efsunlu şe- hir nedir? Bilir misin nerededir? Siyahın ve beyazın, hüznün ve sevincin, ara- yışın ve bulmanın, gitmenin ve dönmenin “Ben bilmem” dedi çocuk. “Yalnız, bir düş yin yang parçaları gibi birleşip eridiği, yok ol- gördüm rüyamda. Heybetli ve tüyler ürperti- duğu bir şehirde Mirac’ın hakikatiyle hem- ci bir ses, bir tepenin üstünde oturmuş olan hâliz. mübarek bir adamı tanıtıyordu bana: ‘Sela- haddin Eyyubi!’ Dünyanın bütün zıtlıkları içlerindeki derin arayış tutkusuyla tek bir noktada buluşur- Öyle olunca sordum anneme, “niçin gördüm lar. İki kutbu vardır bu şehrin. Biri çeker hüz- bu rüyayı ya.” Annem gülümseyip sustu, tek nü öteki çeker sevinci, biri çeker siyahı öteki bir kelime söyledi yalnızca. çeker beyazı, biri çeker duvarların adamlarını öteki çeker semalardan yükselen nidaları, bi- Artık sormaya gerek kalmadı. Çocuk anlattı Altın kubbenin altında her şeyi. Okuduğum hiçbir kitap, ezberledi- ri çeker öfkeyi diğeri çeker merhameti. Son- hakikat yolcusu olmaya ğim hiçbir şiir çocuğun gördüğü şu rüyanın ra döndürüp durur hayat, hızla dönen po- niyetlenilir. Mirac’a tasında, bütün bu zıtlıkları. Her şey bir anda manasını vermiyordu. yükselen bir peygamberin kaybolur gözden ve yükselir Mirac’a. Gazeteler açılır kapanır, açılır kapanır. Siyaset ümmetine layık olabilmek bültenlerinde hep bir şehrin haberi: Yol boyunca gitmek isteyip de içinde oldu- için dua dolar diller. ğumuz şehrin ta kendisidir bu. Ya gitmiş sa- Geçilen vadilerin ardından Ağlar kara kalpaklı, siyah elbiseli adamlar Bu- yılırız bunca yolu ya da olduğumuz yerde bulur mu ki , aşk ile rak Duvarı’nın önünde saatlerce ve ömürler- kalmışızdır. ce. Duvarlardan yükselip de konar mı ola ha- inleyen kalpleri? kikatin gizli sesi çınlayan kalplerine? Kudüs, vadilerin ta kendisidir.

Ve başka bir yerde, başka başka adamlar Düşüp kaldığımız, toparlanıp tekrar uçtuğu- ağıtlar yakar öldürüldüğünü düşündükle- muz, acı çeke çeke ilerlediğimiz, hasretin- den gözyaşı döktüğümüz, yaban eller doku- İnsan bazen kuyuya düşer, bazen balığın nur da canı acır diye üzüldüğümüz şehir. Ye- karnına girer. Kimi zaman ateşlerde yandım di vadinin yedisini de içinde barındıran şe- sanır, kimi zaman bıçak altında öldüm zan- hir. Kudüs’ten geçmiştir ya Allah’ın elçileri- neder. Bir vakit gelir sevdiklerini feda eder, nin yolu, bütün işaretleri bir yere toplanmış- bir başka vakit işittiklerine kulaklarını tıkayıp tır hayatın. Hz. İbrahim’in sözünde duruşu- Allah’a sığınır. İşte böyle böyle bin bir türlü nu, Hz. İsmail’in canını feda edişini, Hz. Mer- zorluklardan geçerek yedi vadiyi geçer. At- yem’in teslimiyetini, Hz. Yakub’un dersini, tar’ın bu yedi vadisinde peygamberlerin sır- Hz. Yunus’un balığın karnından nasıl kurtul- ları gizlidir. Ve her peygamber yaşadıklarıyla duğunu, Hz. İbrahim’in ateşin bağrında na- öğretir bize yaşamın özünü. En sonunda ge- sıl olup da yanmadığını bize öğreten Allah, riye kalan otuz kuşun vaktidir Mirac. Hz. Mu- bir şehir inşa etti ki adeta bir ayna. Öyley- hammed (s.a.v)’in Rabbiyle buluştuğu yer- se Hakikat hazinesine giden yolun sonunda de, bir yeryüzü yıldızı gibi yükselir hayat. Hiç bir şehir var. vakit geçmemiştir Mirac’ın üstünden. Hiçbir

www.mirasimiz.org.tr 37 DENEME

benin, gazete sayfalarında soldurulacak, yal- geriye ne de kendimiz. Kısacık ömrün sürüp nız siyaset gündemlerinde konuşulup unu- giden akışında kendimizi ve O’nu tanımak tulacak kadar önemsiz olsun. İnsanın haki- için gereklidir Kudüs’ü bilmek. Yola çıkmak kati bulma yolundaki önemli bir işarettir bu için bahanesi olan nasıl varsın Simurg’a? kubbe. Şehrin her yerinden görülen, herke- Kudüs, vadilerin ta si kendine çeken, toprakları mübarek şehrin Kudüs bizim aynamızdır. Kudüs bizim yara- mübarek hakikati. mız, kalbimizde sızım sızım sızlayan derdi- kendisidir. Düşüp mizdir. Hak yolunun yolcusuna müjdelenmiş kaldığımız, toparlanıp Bedenimiz Mekke’ye yönelirken ruhlarımız Kubbet’üs-Sahra Kudüs’ün bağrında değil tekrar uçtuğumuz, acı Kudüs’e doğru kıyama durur. midir? Başımızı ilk secdeye koyup da yönel- çeke çeke ilerlediğimiz, diğimiz Mescid-i Aksa nerededir? Elbette Ku- Peki öyleyse nedir bu şehrin üzerindeki hü- düs’te, Kudüs’ün yaralı bağrındadır. hasretinden gözyaşı zün bulutu? Tuhaf bir keder yükselir bulut- döktüğümüz, yaban larından. Acı çeken Müslümanların sesleri- Hz. Davud ve Hz. Süleyman’ın ilmek ilmek eller dokunur da canı ni işitirim ta uzaklardan. Bir Stockholm tre- dokuduğu güzelliklere dokunabilen han- acır diye üzüldüğümüz ninde ansızın yüreğim sızlar. Herkes birbirine gi putperest, hangi hristiyan, hangi yahudi şehir. Yedi vadinin sorup duruyor: “Bu hüzne nihayet verecek içindeki arayışın yolunu tutturmuş olsun? nedir?” Eller açılıyor, dudaklar bükülüyor. Du- yedisini de içinde a, dua... Eller yükseldikçe bir güzel rayiha ya- Kenan ilinin Filistinlileri kalplerini onaracak barındıran şehir. yılır. O kokuyla düşünürüm uzun uzun. bir tabip bekliyor. Böylesine ince ve böyle- sine güzel Kudüs’ümüze dokunurken tür- Kudüs’ün acı çekmesi demek bizim acı çek- lü türlü eller, kuş tüyü yastıklarımızda ne tür- memiz demek değil midir? Kudüs’e varama- lü bir rahatın prensleri ve prensesleri olarak mak yola çıkmamış olmak gibidir. Kudüs’e oynuyoruz bu yaşam oyununu? Akif’in dize- dokunamamak yola çıkmaya zaten hiç ni- leri geliyor aklıma: “Yumuşak başlı isem kim yetlenmemiş olmak demektir. Bu yüzdendir demiş uysal koyunum. Kesilir belki fakat çe- ömür akmamıştır. İşte, insan-ı kâmilin vara- ki insan, yolunun menzili olan bu şehre doğ- kilmeye gelmez boynum.” Şu dizeleri haykır- cağı son nokta yükselir altın kubbenin altın- ru bir adım atmalı, acısını dindirmek için kol- mak gelir içimden, Kudüs surlarında cesurca dan. Öyle basit bir manası yoktur ki bu kub- larını sıvamalıdır. Aksi takdirde ne Kudüs kalır ve korkusuzca.

38 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

Şimdi kim tamamlayabilir rüyamı? Gittikçe aralanıyor perde. Şehir bizim içimiz- de, biz şehrin içindeyiz. Kim Hz. Ömer gibi kan dökmeden fethede- bilir Kudüs’ü? Kim inşa eder tekrardan ha- Kudüs’ü anlayabilmek ve yaralarına mer- Biz Kudüs’e hiçlik makamında yırla ve huzurla yaşayan Kenan ilini? Herkes hem olabilmek için dönüp kendi içimizde gelip kılıç tutanlardan birbirine bakıyor, bekleyen gözlerle. Binler- yürümeliyiz. İçimizde varsa bir yahudi önce olmalıyız. ce satır yazılıyor, binlerce kâğıt basılıyor, bin- onunla hesaplaşmalı, onunla işimizi bitirme- lerce laf dökülüyor her gün; Kudüs, Kudüs, liyiz. İçimizde varsa bir İsrailoğlu onunla he- Kudüs... lalleşip ayrılmalıyız. Kuyuya düştüysek aydın- lığı hatırlamalı, balığın karnından nasıl çıka- Dilimize dolayıp durduğumuz şu çemberi Biz kendimizi kurtarmak için Kudüs’e, Ku- cağımızı ezbere bilmeliyiz. Ateşin yakmadı- ne vakit çözeceğimizi soruyoruz aslında bir- düs’ü kurtarmak için kendine bakanlarda- ğını, bıçağın kesmediğini görmeli ve sonsuz birimize. Hepimiz diğerinden bir adım ileri nız. Biz Kudüs’e hiçlik makamında gelip kı- çıkmasını bekler gibi dururken Kudüs, naifli- bir teslimiyetle hakikate giden yolun hakiki lıç tutanlardan olmalıyız. O zaman düşü ger- ğiyle beklemeye devam ediyor. yolcusu olmalıyız! çekleşmiş olur rüyasında Selahaddin Eyyu- bi’yi gören çocuğun. O vakit, Hz. Ömer’in se- Filistinliler bekliyor, Kudüs bekliyor, biz bek- Ancak o vakit yürürüz bu ateşe! lamını alırız belki. O vakit, kuyulardan çık- liyoruz. O vakit, boynumuzu yatırıveririz en acı de- mış, balıklardan kurtulmuş peygamberle- Müslümanlar bugün kendi topraklarına sor- mirden bıçakların önüne. O vakit, dönüp do- rin Mirac’a yükselen çocukları oluruz da Ku- gulanmadan giremiyorsa, İsrail askerleri laşıp geliriz Kudüs’e de Mirac’a yükselen Hz. düs’ü ve kendimizi kurtarmış olarak vuslata Müslümanlarla alay edebilecek hale gelmiş- Muhammed’den himmet ve Allah’tan yar- ermiş sayılırız. se kimdir bunun müsebbibi? dım dileriz. O vakit, belki döner Kudüs’ün hüzün bulutları, yağmurlar yağar. Ve akar, Kudüs deyip geçme! Bir yerlerde saklı duruyor bu hazinenin ki- rahmet dolu seller, şehrin üzerinden akar. Kudüs senin içinde, sen Kudüs’ün içinde- lidi. Ama illaki içimizde, illaki yüreğimizde. sin!... Dünyadaki zulümleri durdurmak için mut- O vakit Kudüs’e dokunur kalplerimiz avuçla- laka bir yerlerde bir işaret saklı olmalı diyo- rımızdan akarak ve oracıkta bırakır da kalbi- (*) Her Dilde Kudüs Mavera Ödülleri Deneme Yarış- rum içimden. mizi, Kudüs’ün şehitleri oluveririz! ması Birincisi

www.mirasimiz.org.tr 39 MAKALE SALÂHADDİN EYYÛBİ’NİN FEDAîSİ: ÎSA EL-HAKKÂRİ Abdülkadir Tok

arihe baktığımız zaman, bize ör- de yanında ilminden istifade edip fikrine nek teşkil eden her şahsiyetin, başvurduğu biri vardı. Bu yazımızda Ku- fikrine başvurduğu bir akıl hoca- düs başta olmak üzere birçok İslam bel- sı olduğunu görürüz. Halife Hz. desine sayısız hizmeti olan, aynı zaman- Ömer’in (ra) yanında nasıl Hz. Ali da Salâhaddin Eyyûbi’ye baş danışman- (ra) var ise; Yavuz Sultan Selim’in yanında TEbussuûd Efendi, İstanbul’un Fatihi Sultan lık yapma şerefine nail olan Ziyâeddîn Îsâ 2.Mehmet’in yanında Akşemsettin Efen- El-Hakkârî’yi imkânlar çerçevesinde tanı- di, Şarkın Sultanı Salâhaddin Eyyûbi’nin maya çalışacağız.

40 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

Belirtmek gerekir ki bugün kitaplarını okuduğumuz birçok kadı ve muhaddis, El-Hakkâri’nin rahle-i tedrisatından geçmiştir. Îsa el-Hakkâri, ilim adamı olduğu kadar; bilgeliği, kahramanlığı ve diplomatik zekâsıyla da şöhret sahibi olan önemli bir şahsiyetti.

Îsâ El-Hakkârî Kimdir? üstlendi ve devletin baş imamlarından bi- Kaynakların doğum tarihi hakkında pek ri haline geldi. El Hakkâri’nin Eyyubî Dev- bilgi vermediği Îsa el-Hakkâri’nin Ciz- leti’nin kurucusu Salâhaddin ile tanışma- re bölgesinde (bugün ki Şırnak/Hakkâ- sı ise Şirkuh ile Mısır’a geçmesinden son- El-Hakkâri sadece Mısır değil ri) doğduğu rivayet edilmektedir. Asıl adı radır. Nitekim Salâhaddin gençlik yılları- tüm İslam topraklarında Ziyâeddîn Îsa el-Hakkârî olup, Hz. Ha- nın önemli bir kısmını babası Necmed- adaleti ile nam salmıştır. san’ın (ra) 13. kuşaktan torunudur. Genç din ve Zengî hükümdarı Nureddin’in ika- Kaynaklarda anlatılanlara yaşında El-Cezire’de Şâfî âlimlerden uzun met ettiği Dımaşk (Bugünkü Şam) bölge- müddet fıkıh dersleri alan El-Hakkâri, aldı- sinde ve Nureddin’in yokluğunda da Şir- göre ilmi, adaleti, bilgeliği ile ğı bu eğitimler sonucunda, bölgede fet- kuh’un ona vekâlet ettiği Halep’te geçi- ün salan El-Hakkâri, Kudüs vasına başvurulan büyük bir fakih konu- riyordu. Hükümdar ile amcası Şirkuh’un fethedildikten sonra Kudüs’e muna gelmiştir. İlim yolculuğuna Halep’te arasında haberleşmeyi sağlayan Salâhad- Kadı olmuş tıpkı sahabe Ubâde devam eden el-Hakkâri, dönemin önem- din’in defalarca gittiği Halep’te Şirkuh’un bin Samit (ra) gibi adaletin li ilim merkezlerinden biri olan Zücâciye husûsi danışmanı olduğu için Îsa el-Hak- en büyük temsilcisi haline Medresesinde de hadis dersi almıştır. Böy- kâri ile bu süreçte tanışmış olmaları kuv- lece El-Hakkâri, fakih olmasının yanı sıra vetle muhtemeldi gelmiştir. büyük bir muhaddis de olmuştur. Salâhaddin’in Mısır’a Vezir Belirtmek gerekir ki bugün kitaplarını Olmasındaki Rolü okuduğumuz birçok kadı ve muhaddis, Îsa el-Hakkâri, Salâhaddin Eyyûbi’nin Mı- danışmanı Îsa el-Hakkâri’nin stratejik tav- El-Hakkâri’nin rahle-i tedrisatından geç- sır’a vezir olmasında da aktif rol almış- siyeleri neticesinde, Aralık 1169‘da muzaf- miştir. Îsa el-Hakkâri, ilim adamı oldu- tır. Şöyle ki Fatımî Devleti’ndeki iç karga- fer bir şekilde Kahire’ye girmişti. Fakat Şa- ğu kadar; bilgeliği, kahramanlığı ve dip- şalardan ötürü dönemin Mısır Veziri Şa- ver, bedevilere uyarak kendisine yardım lomatik zekâsıyla da şöhret sahibi olan ver, Zengi Hükümdarı Nureddin’den yar- önemli bir şahsiyetti. dım talebinde bulunmuştu. Bu vesileyle, etsinler diye Mısır’a davet ettiği bu insan- lara verdiği sözleri tutmayıp onlar aleyhi- Salâhaddin Eyyûbi’nin Nureddin buraya üç askeri sefer düzenle- oluna Yolcu Olması di. Nureddin’in amacı, hem kendisine sı- ne birtakım komplolar kurmaya başlamış- Îsa el-Hakkâri, Haçlı Seferleri esnasında ğınan Şaver’e yardım etmek hem de Mı- tı. Bu durumdan rahatsız olan Salâhaddin Salâhaddin’in amcası ve Nureddin Zen- sır hakkında birinci elden malûmat sahibi ve beraberindeki emirler, Şaver’i yakala- gi’nin yakın adamlarından olan Esedüd- olmaktı. Buna binaen, Mısır seferlerini ko- yarak Fatımî Halifesi’nin onayıyla idam et- din Şirkuh’un emrine girerek devlet mü- muta etmesi için o sırada bölgede bulu- tiler. Şaver’in idam edilmesi üzerine Şir- essesesine bizzat dâhil oldu. Şirkuh ile çık- nan Salahaddin’in amcası Şirkuh’u görev- kuh, Halife’nin talimatıyla Mısır’ın yeni ve- tığı birçok seferde kumandanlık vazifesini lendirmişti. Şirkuh, yeğeni Salâhaddin ve ziri olarak göreve başladı.

www.mirasimiz.org.tr 41 MAKALE

Bundan 830 yıl önce açılan ve çok sayıda İslam âlimi yetiştiren Hakkâri Medresesi, işgalci İsrail’in varlığına rağmen hâlen dimdik ayaktadır. Yine bugün dahi varlığını koruyan birçok caddenin ismi de “Al-Hakkâri “diye geçmektedir.

Şirkuh’un vezirliği hastalığından dolayı kı- Suriye’deki bölünme sonunda oluşan din’in yanında yer almıştır. Artık Salâhad- sa sürdü. Vezirliğinin henüz 3. ayında ve- bloklardan Esediyye Birliği’nin hem Salâ- din’in vezirliğine engel teşkil edecek her- fat eden Şirkuh, vefat etmeden önce ve- haddin’e hem de El-Hakkâri’ye önceden hangi bir durum söz konusu değildi. zir olarak yerine yeğeni Salâhaddin’i bırak- beri sempatisinin olması ve El-Hakkâ- Fatımî halifesi çok geçmeden Mısır’a vezir tı. Şirkuh’un vefatından sonra Fakih Îsa el- ri’nin stratejik mekik diplomasisi sayesin- atamak istedi. Dönemin önde gelen emir- Hakkâri’de Sultan Salâhaddin’in hizmeti- de Salâhaddin’in vezirliğini kabul etmele- lerini toplayarak onlarla istişare etti ve isti- ne girmişti. El-Hakkâri bundan sonra tıpkı ri zor olmadı. İkna edilmesi gereken sıra- şare sonucunda El-Harimi’nin açık deste- Şirkuh’ta olduğu gibi Salâhaddin’in hem daki kişi Salâhaddin’in dayısı El-Harimi idi. ği ile vezirliğe Salâhaddin Eyyûbi’yi atadı. akıl hocası ve başdanışmanı hem kuman- El-Hakkâri El-Harimi’nin yanındaki adam- El-Harimi’nin burada açıkça yeğenini işa- danı ve kadısı hem de elçisi olacaktı. Tabi larla bir dizi gizli görüşme gerçekleştirdik- ret etmesi yukarıda da dile getirdiğimiz bölgede devam eden iç kargaşa ve cere- ten sonra onun karşısına çıktı. El-Harimi’yi gibi El-Hakkâri’nin başarılı diplomasisi sa- yan eden farklı oluşumlar nedeniyle Salâ- hem güçlü aile bağlarını kullanarak hem yesindedir. haddin’in, vezirliğini kabul ettireceği bir de devletin bekasının önemini vurgula- ortam pek mevcut değildi. Özellikle Mısır yarak ikna etti. Nitekim onun yanında kul- El-Hakkâri’nin Üstlendiği Vazifeler vezirliğine bağlı Suriye orduları Şirkuh’un landığı şu cümleler el-Harimi’yi derinden Yüzyıllardır İslam dünyasında nam salan vefatından sonra kendi aralarında bölün- etkilemiştir: ve bugün kitaplarından ilim öğrendiği- müş ve bölünen her bölüğün kumanda- miz birçok kadıyı ve çok sayıda İslam âli- ‘’Ey El-Harimi; Salâhaddin senin yeğenin- nı kendi vezirliğini ilan etmişti. Bu bölük- mini yetiştiren el-Hakkâri’nin vazifeleri- dir! Dolayısıyla onun davası senin davan- lerden birinin başında Salâhaddin’in da- ni saymaya kelimeler yetmez. Biz burada dır. İyi biliyorsun ki hem asker olarak hem yısı Mahmut el-Harimi vardı. İşte tam da günümüze kıyasen ehemmiyet arz eden de yönetici olarak işinin ehli biridir. Yaptı- bu noktada, Salâhaddin’i her kesime ve- belli başlı vazifelerini ele almakla yetine- ğı bütün işler daima başarıyla sonuçlan- ceğiz. zir olarak kabul ettirmek için gerek sergi- mıştır. Vezirliği ele geçiremeyeceğini bildi- leyeceği diplomatik yetenekleriyle gerek Kadılık ğin halde Salâhaddin’i bu işten mahrum gerçekleştireceği birtakım ikili ve gizli gö- Mehmed Akif’in “Şarkın Sultanı” diye öv- bırakmak isteyen ilk kişi sen olma!’’ rüşmeleriyle gerek siyasi ilmiyle deneyim- düğü Salâhaddin Eyyûbi Mısır’ın veziri ol- li devlet adamı olan Fakih Îsa el-Hakkâri Bu sözlerin üzerine artık El-Harimi de ikna duğu zaman, akıl hocası ve baş danışma- devreye girmiştir. olmuş ve tüm askeri birlikleri ile Salâhad- nı El-Hakkâri’yi “Baş Kadı/ Kadıu’l kudât”

42 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

El-Hakkâri yaptığı birçok azil ve atamalar ve yetiştirdiği öğrenciler ile Şii düşüncesinin yayılmasını engellemiş ve bir kez daha Salâhaddin’in takdirini kazanmıştır.

ilan etmiştir. El-Hakkâri sadece Mısır değil tirdiği öğrenciler ile Şii düşüncesinin ya- “Gayret olmazsa zafer de olmaz. Allah'tan tüm İslam topraklarında adaleti ile nam yılmasını engellemiş ve bir kez daha Salâ- korkun, Allah'tan! Kalbinizi İslam üzere sa- salmıştır. Kaynaklarda anlatılanlara göre haddin’in takdirini kazanmıştır. bit kılın. Yataklarınızı terk edin. Allah yo- ilmi, adaleti, bilgeliği ile ün salan El-Hak- lunda uykusuz kalın. Gece, uyuma gecesi Elbette ki bu dönemde Kudüs’e ve İs- kâri, Kudüs fethedildikten sonra Kudüs’e değildir. Sabredin! Muhakkak ki Allah sab- lam âlemine hizmet eden tek Hakkârili Îsa Kadı olmuş tıpkı sahabe Ubâde bin Samit redenlerle beraberdir. Gevşemeyin! Nâ- el-Hakkâri değildi. Lakin El-Hakkâri her sır(yardımcı, yardım eden) gittiyse, Allah (ra) gibi adaletin en büyük temsilcisi hali- alanda ön plana çıkarak birçok çalışma- yardım edip zafere ulaştıranların en hayır- ne gelmiştir. nın öncüsü olduğu için Sultan Salâhad- lısıdır! Bu kalkacak bir durum, bitecek bir Müderrislik din’in takdirini kazanmıştı. Salâhaddin, Îsa musibet, sabaha erecek bir gece ve kâra El-Hakkâri müderris olarak da İslam’a bü- el- Hakkâri’nin isminin kendisinden son- ulaşacak bir ticarettir!” yük katkı sunmuştur. İlminin yüceliği- ra da yaşamasını istiyordu. Bu düşünceyle ni ifade etmek için şu vakayı anlatmak el- Kudüs’te Hakkâri adında bir medrese inşa Kaynakça: ettirmiştir. Bundan 830 yıl önce açılan ve 1) Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 15.Cilt, zemdir. Salâhaddin Mısır’a vezir olmadan Yıl: 1997, Sf: 205-207 çok sayıda İslam âlimi yetiştiren Hakkâ- önce, Şii Fatımî Devleti’nin sürdürdüğü 2) Boris James, Selahaddin ve Kürtler, Avesta Yayın- politikalar neticesinde Sünni toplumda Şii ri Medresesi, işgalci İsrail’in varlığına rağ- ları, 1. Basım, Yıl: 2011 mezhebini yaymak için oluşturulmuş bir- men hâlen dimdik ayaktadır. Yine bugün 3) Harun Yılmaz, Beytülmakdis Araştırmaları Dergi- çok müessese vardı. Ezan-ı Muhamme- dahi varlığını koruyan birçok caddenin is- si, Yıl:2018-18(2) mi de “Al-Hakkâri “diye geçmektedir. 4) Dr. Öğr. Üyesi Bedrettin BASUĞUY, Hakkâri Üniver- dî’nin sözleri değiştirilmiş, “Hayye alel fe- sitesi 1.Uluslararası Zap Havzası Uleması Sempoz- lah” yerine “Hayye alel hayrulamel… Eş- Netice yum Bildirileri, Îsâ El-Hakkârî Ve Selâhaddin-i Eyyû- hedu enne Aliyyen Veliyyullah” gibi söz- Netice olarak belirtmek gerekir ki asrımız bî’nin Siyasi Kariyerine Etkisi, 27-29 Nisan 2018 ler eklenmişti. İslam’a zarar veren faaliyet- insanı ilmin mayasını talebenin ruhunda 5) Erzurum Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştır- ler git gide yayılmıştı. Şiilerin bu çalışma- maları Enstitüsü Dergisi, Hakkârili Devlet Adamı tutturan El-Hakkâri gibi kadılara, âlimlere ve Âlimler (Abbasîler Dönemi), Yıl: 2011 Sayı: 46, Sf: larını engellemek, Sünni inancının temel- çok muhtaç durumdadır. Kendini bilerek 255-280 lerini sağlamlaştırmak için itikadı sağlam ilim tahsili gören ve bu minvalde insan 6) http://www.ehlisunnetbuyukleri.com/Islam-Alim- öğrenciler yetiştirmek gerekiyordu. Salâ- yetiştirmeye çalışan kişi sayısı gün geç- leri-Ansiklopedisi/Detay/ISA-BIN-MUHAMMED-BIN- haddin her konuda olduğu gibi bu konu- tikçe azalmaktadır. İşte bizim bu hususta ISA-EL-HAKKARI/1345 7) https://hakkari.ktb.gov.tr/TR-159107/hakkari-u- da da ehl-i sünnet düşüncesine bağlı bir adaletiyle, ilmiyle, azmiyle örnek almamız lemasi.html Sünni fakih olan el-Hakkâri’nin tecrübe- gereken şahsiyetlerden birisi Îsa el-Hak- 8) İbrahim Bozkurt, Kürt Büyükleri, İsa El- Hakkâri, sinden ve ilminden yararlandı. El-Hakkâ- kâri’dir. Yazımızı Şarkın Sultanı Salâhaddin Ders 18 (https://www.youtube.com/watch?v=wD- ri yaptığı birçok azil ve atamalar ve yetiş- Eyyûbi’nin şu sözüyle nihayete erdirelim: LTmQxpZTQ)

www.mirasimiz.org.tr 43 DOSYA

İnsana Ne Kadar Toprak Lazım?

Gülşah Ertaş

onu toprak olunca Rus edebiyatının Başkırların reisi, Pahom’a gözünün gördüğü Halk edebiyatında devriyeler ünlü yazarı Tolstoy’un hikayesinden her yeri bir şartla alabileceğini söyler. Şartı şu- insanın hikâyesini topraktan bahsetmemek olmazdı. Tolstoy bu dur: Pahom bir noktadan almak istediği top- hikayesinde (1) hep daha fazla ve rağı küçük çukurlar kazarak işaretleyecektir. toprağa dönüş olarak daha verimli toprak sahibi olmak is- Ancak akşama kadar istediği genişlikte araziyi anlatmaktadır. Dinimizde teyen Pahom’un yaşadıklarını anlatmaktadır. kazarak başladığı noktaya gelmek zorundadır. toprağa verilen kıymet, K Yarış sabah güneşin doğuşuyla başlar ve batı- Pahom sürekli daha fazla kazanmaya ve zen- topraktan yaradılışın ve tekrar şıyla da biter. gin olmaya çalışan bir çiftçidir. Bir gün daha toprağa dönüşe yüklenen verimli topraklara sahip olmak için Başkırla- Pahom güneşin doğuşuyla hoşuna giden me- değerle şekillenmiştir. rın yaşadığı yere gider. Adeta insanın bütün bir rayı büyük bir hızla işaretlemeye başlar. Yolun ömrünü ifade eden bir günlük bir yarışa çıkar. yarısını geçmiştir ki güzel bir mera daha görür.

44 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

Toprak; tarım alanı olarak insanın neslini devam ettirme, canını koruma ve besleme ihtiyacından dolayı insan için değerlidir. Ayrıca toprak insanların düşünce, anlayış, hayata bakış ve alışkanlıklarının belirleyicisi olmuş; insanın şahsiyetini, yaradılışın ve tekrar toprağa dönüşe yüklenen değerle şekillenmiştir. Bu durum, insanın hikâ- karakterini, toplumsal yesinin bir özetidir. Geçmişten günümüze ka- davranış şeklini dar insanın topraksız kalması köksüz kalmasıy- belirlemede bir etken Toprak, insanın la eş tutulmuştur. Hemen her şeyi toprak üze- olagelmiştir. hikâyesinin bir özetidir. rinden şekillenen insanın, toprakla ilişkisi et ile tırnak gibidir ve toprak-insan ilişkisi insanlığın Geçmişten günümüze tarihi kadar eskidir. Günümüzde ise konu, en kadar insanın topraksız az gelişmiş ülkeden, en gelişmiş ülkelere ka- kalması köksüz kalmasıyla dar önemini sürdürmektedir. Bunun en temel maddedir. İnsan topraktan yaratılmıştır ve sınır- eş tutulmuştur. sebebi; toprağın çoğaltma olanağı olmayan ları belirlenmiş bir varlıktır. İnsan bu sınırı aşınca tek üretim aracı olması, buna karşılık bu üre- problem ortaya çıkar. Allah yarattığı hiçbir kulu tim aracını kullanan dünya nüfusunun hızla için zulmü murad etmemiştir. Zira “Rahmetim artmasıdır. gazabımı geçti.” kutsî hadisinden alacağımız ni- ce dersler vardır. Sınırı aşmayı göze alıyorsak bu Toprak; tarım alanı olarak insanın neslini de- aşımın bir de sonuçlarını göze almak gerekir. vam ettirme, canını koruma ve besleme ihtiya- Burayı da arazimin içine katarsam iyi olur, ve- Bu sonuç ya bir seçkidir ya da hak ediştir. cından dolayı insan için değerlidir. Ayrıca top- rimli bir alan, diye düşünür. Sağa doğru koşu rak insanların düşünce, anlayış, hayata bakış ve Kur’an-ı Kerim’e yiyecekler, içecekler açısından alanını daha da fazla genişletir. Güneşin bat- alışkanlıklarının belirleyicisi olmuş; insanın şah- bakılacak olsa görülecektir ki iman dahil insa- masına az kalmıştır. Ayakları yara içindedir, siyetini, karakterini, toplumsal davranış şeklini nın tüm saadet ve şekavetleri, iyilik ve kötülük- çok yorulmuştur ama ne olursa olsun başladı- belirlemede bir etken olagelmiştir. leri daha doğrusu hak edişleri yedikleri, içtikleri ğı yere güneş batmadan geri dönmelidir. Hırs üzerinden aktarılıyor. gözünü bürümüştür. Hızını arttırır, var gücüyle Toplumlar sosyal-kültürel açıdan birbirlerinden koşar. Alkışlar içinde güneş batmadan başladı- farklıdır. Bu farklılıkların yanı sıra tüm kültürlerde Genetik yapının değiştirilmesini ifade eden GM, ğı yere yetişir ve yorgunluktan yığılır kalır. Uşa- büyük önem taşıyan ortak bazı değerler bulun- İngilizcedir. Bu ibare, bir şeyin genetik yapısının ğı ona seslenir ama cevap alamaz. Ağzından maktadır. Toprak da birçok toplumda taşıdığı kan gelmiş ve ölmüştür efendi Pahom. Yarışın değer ve toplumsal işleviyle ilk dönemlerden başladığı ve bittiği noktaya, hemen olduğu ye- itibaren kendisine kutsallık atfedilen, saygı du- re gömülür uşağı tarafından. Ve burada ibret yulan bir unsurdur. Dünyadaki tüm varlıkların verici o son sözü söyler bize Tolstoy: “Onun ihti- esası şu dört önemli elementtir: toprak, su, ha- yaç duyduğu üç arşın kadar bir topraktı!” va ve ateş. Toprak ile su arasındaki ilişki yaratılı- şın temelini oluşturur. Halk edebiyatında devriyeler insanın hikâyesini topraktan toprağa dönüş olarak anlatmaktadır. İnsanın bedeninin esas maddesini oluşturan Dinimizde toprağa verilen kıymet, topraktan toprak, Kur’an merkezli yaratılış inancında ana

www.mirasimiz.org.tr 45 DOSYA

yani Allah’ın ezelde taktir ettiği şeklinin bilinçli bilimlerinin yanında toprağın ait olduğu top- bir şekilde değiştirilmesi işlemini tanımlar. Ha- lumun dinamiğini, tarihini mi bilmek gerekir? ni Nisa Suresi’nin 118 ve 119. ayetlerinde temas Tarih boyunca birçok topluluk, bu değerin kir- edilen, Şeytan’ın Allah’a and içerek insanı yol- lenmemesi için ölümü bile göze almıştır. İslam dan çıkaracağını, yaratma usulünü değiştire- kültüründe toprak bir temizlik unsurudur ve Toprak, yaratılışın başlangıcı ceğini söylediği şeytani operasyondur. Gene- suyun olmadığı yerde abdest toprak ile alınır. ile yok olmanın sınırlarını tik mühendisliği denilen bu yeni bilim dalı iyi Sadece bu misal bile toprağın bizim medeni- belirler. İlk dönemlerden niyet temeline oturuyor görünse de esasında yetimizdeki değerini anlatmak için yeterli olur itibaren insanlar tarafından insanlığı felakete götürecek yolun kapısını da sanırım. Bilmemiz gereken en önemli hakikat toprak, evren ve insanın aralamıştır. Bu mühendisliğin hedefinde orga- toprak insana değil, insan toprağa aittir. Ve insa- nizmalar arası gen taşınması ve yeni türler elde noğlu toprağa muhtaçtır. Toprağa olan aşkı da yaratılışındaki ana madde (3) edilmesi vardır. bundan ötürüdür. olarak görülmüştür. Toprak, kıymeti olan şeylerin Toprak, yaratılışın başlangıcı ile yok olmanın sı- Hazreti Mevlâna topraktan başlayan yaşam nırlarını belirler. İlk dönemlerden itibaren insan- gömüldüğü yerdir. Toprak, döngüsünü aşkla açıklayan değersiz bir varlık lar tarafından toprak, evren ve insanın yaratılı- iken toprağın aşk sayesinde dağların bile ba- kara olarak nitelendirildiğinde şındaki ana madde olarak görülmüştür. Toprak, şını döndüren yüce mahluka eriştiğine dikkat insanın yaratılışı nedeniyle kıymeti olan şeylerin gömüldüğü yerdir. Top- çeker: kullanılabildiği gibi, rak, kara olarak nitelendirildiğinde insanın yara- tılışı nedeniyle kullanılabildiği gibi, sonumuzun Cism-i hâkî aşk ile oldu bülend sonumuzun toprak olacağı (2) toprak olacağı gerçeğine de işaret eder. Toprak Kûh geldi raksa oldu neşve-mend gerçeğine de işaret eder. insanın zayıflığını, güçsüzlüğünü ifade eder. Dipnotlar: (1) “İnsan Ne ile Yaşar?”, Leo Tolstoy İnsan toprağı maddi ve manevi anlamda na- (2) Mesnevî, I/ 25 sıl değerlendirdi? Toprağın dilini anlamak için (3) “Can Boğazdan Çıkar” Mehmet Ali Bulut / Hayat Ya- toprak bilimini bilmek yeterli mi? Ya da toprak yıncılık

46 www.mirasimiz.org.tr ÇİZGİLERLE KUDÜS EKİM - KASIM - ARALIK 2020 Çizgi: Ika W. Burhan - Endonezya W. Çizgi: Ika

www.mirasimiz.org.tr 47 DOSYA AVRUPA’DAKİ TÜRKLER İÇİN VATAN KAVRAMI Rumeysa Öztürk

kinci Dünya Savaşı sonrasında kalkın- sı", 30 Ekim 1961’de imzalandı. O tarih- ma programlarını hayata geçirmek te çok az kişi, bu anlaşmanın iki ülkeyi ve isteyen devletlerin en önemli eksiği milyonlarca insanı birçok yönden ilgilen- iş gücüydü. Bu açığı kapatmak adına direcek büyük bir adım olduğunun far- yapılan programlar sonucunda baş- kındaydı. En öz tabiriyle bir işçi göçüydü ta Almanya olmak üzere Avrupa’nın bir- bu. Anlaşmaya göre, Almanya’ya, “misa- İçok ülkesine doğru yola çıkanların arasın- fir işçi” olarak davet edilen Türkler, en faz- da Türkler de vardı. Böylece Türkiye ile Al- la iki yıl çalışıp memleketlerine geri döne- manya arasında "İşgücü Alımı Anlaşma- cek ve bu uzun misafirlik boyunca ailele-

48 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

rini yanlarına almayacaklardı. Peki bu se- naryoya bugün baktığımızda hangisi da- ha eğreti duruyor? Misafirlerin işçi ola- rak çalıştırılması mı misafirlerini ailesiz da- vet eden ev sahibi mi? Anadolunun çalış- kan ve dirayetli insanlarının belki bir trak- tör parası biriktirebilmek, belki düğün pa- rasını denkleştirmek, belki memlekete pa- ra gönderebilmek, belki de sadece ekmek parası için kahrını çekmeye razı oldukla- rı bir gariplik haliydi bu. Fakat, daha iyi bir gelecek hayali, karşılaşılacak tüm zorlukla- rı göğüslemeyi göze aldırıyordu. İstanbul’un Tophane semtinde bulunan İş ve İşçi Bulma Kurumu binasında Al- manya’ya göç için bir büro tahsis edildik- ten sonra, başvurular buradan alınır, mes- leki imtihanlar ve sağlık muayeneleri bu büro aracılığıyla yapılırdı. “Misafire” uygu- lanacak türden olmayan bu muayeneler- Sirkeciden tren gider de, çıplak bedenlere bakılarak Alman sa- Vagon gider derdim gider nayisinin büyük çarkları ve dişlileri arasın- Gurbet elde bir başıma da ezilmeyecek, dayanıklı ve sağlıklı “işçi- Varım yoğum alır gider (3) ler” seçilirdi. (1) Tren yol aldıkça geride kalıyordu her şey, Anadolunun çalışkan Farklı bir ülke bir yana, farklı bir şehir gör- herkes... Anne, baba, eş, akraba, dost- ve dirayetli insanlarının memiş Anadolu insanlarına İstanbul bi- lar, anılar, sevgiler, alışkanlıklar... Kısaca- belki bir traktör parası le ağır ve uzak gelirken şimdi adını daha sı vatan uzaktaydı artık. Münih Tren İs- biriktirebilmek, belki düğün önce hiç duymadıkları, haritada yerini bil- tasyonunun 11 numaralı peronunda yeni medikleri yaban ellere gideceklerdi. He- parasını denkleştirmek, bir hayat başlıyordu Türk işçiler için; gel- belki memlekete para yecanlıydılar, biraz da tedirgindiler. Karı- diklerinde bandoyla, çiçeklerle karşılan- şık duygularla vedalaştılar sevdikleriyle, dılar. Buradan aşağıya, sevkiyat merkezi- gönderebilmek, belki de sadece evleriyle, yurtlarıyla, topraklarıyla... Sirke- ne indiler. Evrakları çoktan hazırlanmış, ki- ekmek parası için kahrını ci Tren İstasyonu’na geldiklerinde bavul- min nereye gideceği çoktan belirlenmiş- çekmeye razı oldukları bir larında hayalleri, korkuları, umutları; önle- ti. Dağıtımlar başlıyordu şimdi. Köln, Du- gariplik haliydi bu. rindeyse gidilecek yollar, aşılacak günler, isburg, Frankfurt, Berlin, Bonn ve diğer şe- tüketilecek ömürler vardı. Gidenleri uğur- hirler “misafirlerini” bekliyordu. Bir otomo- lamakla vazifeli olan Türk memurlarının, bil fabrikasında, demir atölyesinde ya da “Attığın her adımı ülkeni, bayrağını, şeref bir kömür madeninde giyilmeyi bekleyen ve namusunu düşünerek at. Vaktinde git. tulumlar da çoktandır onları giyecek işçi- vullar açıldığında memleket kokusu yayı- Bilmediğini sormaktan çekinme. Tembel- lerin yolunu gözlüyordu. Türk işçilerin ka- lacaktı odaya. Boğazlar düğümlenecekti. lik etme. Verilen işi zamanında ve mun- fasında hep aynı sorular: Nerede çalışıp Bavullar ya dolabın üstüne ya da her gün tazam bitir. Aileni, evini unutma. Sürekli nerede konaklayacaklardı? göz göze gelecekleri bir yere konulacak- mektup yaz, kendini merak ettirme...” diye tı. Çünkü bavul, bir göçmenin geri dönüş Münih Demiryolu İşletmeleri’nde çalışa- devam eden uzun öğütleriyle memleke- umudu demekti. tin gurbet elde temsilcileri olarak yola çık- cak işçiler için eski tren vagonları yatak- tılar. (2) İki gece üç gün süren tren yolculu- haneye dönüştürülmüştü. Köln’deki Ford Peki ne yiyip ne içeceklerdi? Ya haram ğu... Daha şimdiden ceketlerinin iç cebine fabrikasında çalışacak işçilerin konakla- bir şey boğazlarından geçerse? Ya aç ka- defalarca girip çıkan o tek fotoğrafın za- ması için savaş zamanından kalma se- lıp güçsüz düşerlerse? Buranın suyu içi- manla kenarları kıvrılacak, ortasından kırık kiz-on kişilik işçi yurtları tahsis edilmişti. lir miydi? Tüm bunları, pazar yerini, en ya- çizgiler geçecek, biraz da rengi solacaktı. Banyo ve tuvaletleri ortaklaşa kullanacak- kın bakkalı öğreneceklerdi. Fabrikada, ye- Fotoğraf bile yorulacaktı bu misafirlikten. lardı. Demirden bir karyola ve bir dolap mekhanede yer yer Türk yemekleri de çık- Hasretlik onu da aşındıracaktı. onların buradaki mahremi olacaktı. Ba- maya başlayacaktı. İlerleyen zamanda

www.mirasimiz.org.tr 49 DOSYA

Türklerden birkaçı işlerini bırakıp bir köşe- işçilerin usta ya da ustabaşı olarak bir üst de küçük bir dükkân açacaktı. Burada sa- sınıfa çıkarılıyordu. Alman ustabaşıları, mi- dece yiyecek değil, plaklar, kasetler, film- safir işçilere mesleğin inceliklerini öğrete- ler de satılacaktı. Lokanta açan bile ola- cekti ki bir an önce onlar da bantlardaki caktı bir köşe başına. Özledikleri vatana yerini alacaktı. Yıllar geçiyor, yeni nesiller benzeteceklerdi gurbet elleri... burada gözlerini açıyordu Onlardan tek istenen şey çalışmalarıydı. Öyle de yaptılar. Yıllarca büyük bir gayret- dünyaya. Şüphesiz en Bu memlekette cami yoktu. Ezan sesi de duyulmuyordu. Ezan sesi, vatan sesiymiş le, azimle çalıştılar. Fabrikalarda, maden büyük zorluk, kendi öz meğer. Vatan İslam’ın hâkim olduğu, ya- ocaklarında, hastanelerde, restoranlarda değerlerine sahip çıkan şandığı yermiş. Şimdilik yurtta uygun gö- ve daha birçok yerde alın terlerini akıttılar. bir nesil yetiştirebilmekti. rülen bir odada kılacaklardı namazları- Geride bıraktıklarından en çok özlenilen Türk göçmenler hep bunun nı. Yanında kurmalı saat getirenler, sabah kimdi, neydi? Sevdiklerine telefon açmak mücadelesini verdi. Bin vaktinde kalkmak için onu Almanya saati- her zaman mümkün olmuyordu. Baş- bir emekle kurdukları sivil ne göre ayarlayacak, ancak kolundaki sa- ta mektuplar, sonra da doldurulan kaset- ate hiç dokunmayacaktı. O, hep Türkiye toplum kuruluşlarında, ler gurbetin yükünü biraz olsun hafifleti- saatini, eşinin, anasının, babasının saatini yordu. Yurttaki posta günleri bayram gü- mescitlerde bir araya gelip gösterecekti. nü oluyordu. Kimi zaman radyodan din- kültürel etkinliklerle milli Uykusuz bir gecenin ardından ilk iş gü- ledikleri, kimi zaman da kendilerinin söy- ve manevi değerlerini nü... Fabrika kuralları, çalışma saatleri, me- lediği şiirler, şarkılar, türküler yarenlik edi- korumaya, gelecek kuşaklara sailer, ücretler, giriş çıkışlar, izinler vs. tek yordu onlara. aktarmaya gayret ettiler. tek anlatılıyor; tercüman da bunları çevi- Ayrı düştüm vatanımdan yurdumdan riyordu. Yerli işçiler, Alman sanayisinin en Sermayem yok servetim yok elimden alt tabakasındaki göçmen işçilerin başına Bilinmiyor yoksulların dilinden geçiriliyordu. Hâlihazırda madenin en de- Almanya’ya mecbur ettin rin ayağında çalışan Alman işçi, bir anda Yoksulluk beni beni İtalyan, İspanyol, Yugoslav, Yunan ve Türk Fakirlik beni beni yoksulluk beni beni (4)

50 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

Tren yol aldıkça geride kalıyordu her şey, herkes... Anne, baba, eş, akraba, dostlar, anılar, sevgiler, alışkanlıklar... Kısacası vatan uzaktaydı artık.

İlk yıllar hiç de kolay geçmemişti. Ağır ve uzamıştı. Bir ülkeden başka bir ülkeye sav- bir nesil yetiştirebilmekti. Türk göçmen- zor şartlar altında çalışma ve barınmanın rulup durdukları için “bavul çocukları” di- ler hep bunun mücadelesini verdi. Bin bir ötesinde, dil, din ve kültür farklılıkları; bu ye adlandırılan yavruların, anne babala- emekle kurdukları sivil toplum kuruluşla- garipliği, yalnızlığı ve hasretliği derinleş- rı tüm gün çalıştıkları için evin anahtarı- rında, mescitlerde bir araya gelip kültü- tiriyordu. Ama nasıl olsa kalıcı değillerdi. nı bir ipe bağlayıp boynuna astığından rel etkinliklerle milli ve manevi değerleri- Yeni bir ülkeye yerleşmenin beraberinde bir diğer isimleri de “anahtar çocuklar” ol- ni korumaya, gelecek kuşaklara aktarma- (5) getirdiği sosyal ve kültürel sorunları aş- du. Onlar, bu dönemde biraz da kendi ya gayret ettiler. Bakkallar, lokantalar, kah- malarını sağlayan güç biraz da bu düşün- başına yetiştiler. Evde Türk kültürü, okulda vehaneler, mağazalar ve iş yerleri açtık- ceden besleniyordu. Türk göçmenler, en ise bulundukları ülkenin kültürü yaşanı- ça gurbete kalıcı olarak yerleşenlerin sayı- fazla iki sene sonra Türkiye’ye dönecekle- yordu. Dil ve uyum problemleri sebebiyle sı giderek arttı. rini düşünerek gurbet yolunu tutmuştu. bazı çocuklar iki kültür arasında bocaladı- İki senenin ardından dönenler oldu, fakat lar. Bu yüzden ne yazık ki ikinci nesilde ka- Misafir Türk işçiler, memleketlerini, sev- birçoğu için bu böyle olmadı. Üstelik hiç- yıp gidenler de oldu. diklerini arkalarında bırakarak çıktıkları bu bir şey İstanbul’dan kalkan trenlerin sayı- yolun sonunda; yirmi-otuz yılı, hatta ya- Genelde şehrin arka mahallelerinde geçi- sının artmasına da mani olamadı. Trenler rım asrı burada tüketeceklerini akılları- ci bir zaman için evler tutuluyor ve her bi- yüzbinlerce Türk işçisini Avusturya, Belçi- nın ucundan bile geçirmemişlerdi. Daha ri de az çok birbirine benziyordu. 1973 yı- ka, Hollanda, Fransa, İsveç ve daha uzak iyi ve saygın bir geri dönüş umuduyla var lında tüm Avrupa’da ekonomik krizin baş memleketlerin madenlerine, fabrikalarına, gücüyle çalışırken gelecek çoktan geç- göstermesiyle artan işsizlik, pahalılık se- atölyelerine taşımaya devam etti. mişte kalmıştı. Ana vatanları artık yalnızca bebi göçmenlerin üzerine yıkılıyordu. Bu yaz aylarında birkaç haftalığına gidilen bir 1964’te Almanya’da, kısa süre sonra da di- süreçte Almanya’nın işçi alımını durdur- yer olmuştu. Her gün ırkçılığa, düşmanlı- ğer ülkeler de Türk işçiler için iki yıllık sı- ması, 1983-84’lerde çıkarılan geri dönüşü nırlama kaldırılıp artık eşler ve çocukların teşvik yasası yüzbinlerce Türk ailenin ge- ğa bir şekilde maruz kalsalar da ömürle- da getirilmesine izin verilince Türk işçileri- ri dönmesini sağlasa da çok daha fazla- ri gurbette geçecekti. Yaşadıkları yer, bel- nin yazgıları değişmiş oldu. Bu ilk yıllarda sı Almanya’da ve diğer Avrupa ülkelerin- ki de hayata gözlerini yumacakları ikinci çocukların hiçbirini ya da bir kısmını ge- de kalmayı tercih etti. Bir süre sonra göç- memleketleri olmuştu. tirmeyip memlekette dedelerinin evleri- menlerin yoğun olduğu semtler “get- Dipnotlar: ne bıraktılar. Anneleri, çocuklarından ayır- to” diye anılacaktı. Misafirlikle başlayan (1) Gökhan Duman, 11. Peron. Bir Yanı Memleket Bir mıştı gurbet. Yazdan yaza görüşüp he- göç yolculuğu, gettolarda devam ediyor- Yanı Gurbet, s.8-9, 2019, İstanbul diyelerle gönül almaya çalıştılar. Bir süre du. İkinci Dünya Savaşı’nın acı hatıralarını (2) A.g.e., s. 17 sonra elbette çocuklarını yanlarına alanlar (3) https://www.flashlyrics.com/lyrics/ibrahim-sad- anımsatan getto kelimesinin göçmenler da oldu. Ancak anne-babaların çocukla- ri/sirkeciden-tren-gider-54 için kullanılması, bir süre sonra Avrupa’da rına dini ve kültürel değerlerini öğretme- (4) https://www.sevilensarkisozleri.com/yuksel-oz- oluşan ayrımcı ve ırkçı hareketlerin ayak kasap-almanyaya-mecbur-ettin-sarki-sozle- ye ayıracak zamanları olmuyordu. Karı-ko- (6) sesleriydi belki de. ri-598044 ca fabrikada çalışıyorlar, hafta sonları da (5) Gökhan Duman, 11. Peron. Bir Yanı Memleket Bir ek işlere gidiyorlardı. Amaçları bir an önce Yıllar geçiyor, yeni nesiller burada gözleri- Yanı Gurbet, s. 100, 2019, İstanbul hayatlarını kurtarıp Türkiye’ye geri dön- ni açıyordu dünyaya. Şüphesiz en büyük (6) https://diasporaturk.org/ke%C5%9Ffet#- mekti. Ancak yıllar geçtikçe dönüş yolu zorluk, kendi öz değerlerine sahip çıkan 5c80a206-693e-4c34-8441-bb303066829b

www.mirasimiz.org.tr 51 DENEMEMAKALE MEKÂSIDU’Ş- ŞERÎA PENCERESİNDEN FİLİSTİN

DAVASINA BAKIŞ Suna Durmaz

Giriş na (yaradılış) uygun olarak irade buyurduğu ve hadis-i şerifte de Efendimiz (sav) “Lâ darara velâ razı olduğu bu yola “İslam Dini”, hükümlerine dırâr / “Zarar vermek de zarara zararla karşılık âriyât suresi 56. Ayette “Ben cinleri ve de “Şerîât-ı İslamiyye / İslam Hukuku” denir. İs- vermek de yoktur.” diye buyurarak şeriattaki her insanları sırf bana kulluk etsinler di- şeyin maksadının olduğunu ve asıl itibariyle in- ye yarattım.” diye buyuran Rabbimiz; lam dininin esası; insanın dünya-ahiret saadete sana fayda sağladığına işaret etmiştir. hayır ve şerre meyilli olarak yarattığı ermesini sağlamak, onu nefsin zulmetinden ve cehaletin karanlığından çıkarıp ilim ve irfanın kasede) köklü olan) ق ص د insana, dünyadaki kulluk yolculuğun- Arapça da yaradılış maksadından sapmaması için eğ- aydınlık dünyasına ulaştırmak, yeryüzünün Al- “Meksıd-Meksad” kelimesi, “ulaşılması hedef- Zrisi-büğrüsü olmayan dosdoğru bir yol (sırat-ı lah adına imarını ve adâletle idare edilmesini lenen yer, kararlaştırma, yönelme, niyetlenme” -Şerea) kök) ش ر ع .müstekîm) çizmiş ve bu yolun amaca ulaştır- sağlamaktır. Bu bakımdan; İslam şeriatı bütü- anlamlarında kullanılır ması için birtakım kanunlar (şeriât) koymuştur. nüyle ele alındığında, “Şahıs ve toplum için fay- lü “Şerîa” kelimesi ise “su kaynağına giden yol“ İnsanın öz iradesiyle yaratıcıya bağlanmasını dayı (Maslahât, Menfaat) elde etmek ve zararı anlamındadır. Belirli bir nizama sahip olan yola, (teslim) murad eden Allah Teâlâ’nın insan fıtratı- def etmek.” kaidesi üzere kurulduğu anlaşılır. Bir inanca ve âdete de “Şeriat” denmektedir. Mek-

52 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

İslam şeriatı bütünüyle ele alındığında, “Şahıs ve toplum için faydayı (Maslahât, Mefeât) elde etmek ve zararı def etmek.” kaidesi üzere kurulduğu anlaşılır. Bir hadis-i şerifte de Efendimiz (sav) “Lâ darara velâ dırâr / “Zarar vermek de zarara zararla karşılık vermek de yoktur.” diye buyurarak şeriattaki her şeyin maksadının olduğunu ve asıl itibariyle insana fayda sağladığına işaret etmiştir.

sıd kelimesinin çoğulu olarak kullanılan “Mekâ- sıd” kelimesi, terim olarak kanun koyucu olan Allah'ın hüküm koymadaki muradını ve hukuk düzeninden beklediği faydaları (maslaha) ifade be-i Kiram’ın içtihadları da aynı kâide üzerine tehitlerde aranması gereken esaslı marifetler eder. Vahiy kaynaklı bu yararlar, İslam hukukun- oturmuştur. arasına girmiştir. Mekâsıdu’ş-Şeria’nın sistem- da “Mekâsıdu'ş-Şâri” veya “Mekâsıdü'ş-Şerî‘a” li ve müstakil bir kavram olarak ilk defa hicri “Şeriat sahibinin hükümleri koymaktaki gâ- ya da “el-Mekâsıdü'ş-Şer‘iyye” biçimindeki tam- üçüncü yüzyıl âlimlerinden Hakîm et-Tirmizî yeleri bilinmeden, İslam fıkhı bir bütün olarak lamalarla bir hukuk terimi (ıstılâh) olarak kullanı- (v. Hicri 285) tarafından kullanıldığı varsayılmak- kavranamaz. Âlim, çoğunlukla içtihat ettiği lır. Türkçe’ye “İslam Hukuku’nun Hedefleri” ola- tadır. Daha sonra, İmamu’l Haremeyn lakabıy- rak tercüme edilebileceğimiz mekâsıd ilminin konuyla ilgili Şer‘î maksatları dikkate almak- la meşhur olan Ebu’l Meâli Abdulmelik el-Cu- fikri alt yapısı, Kelâmullah ve hadis-i şeriflerdir. tan gâfil olduğu zaman hata eder.” diye düşü- veyni (v.478/1085), mekâsıd ilminin esaslarını Kuran-ı Kerim incelendiğinde, bazı lafızların ( nen Ebu İshâk eş-Şâtıbî (v.790/1388) gibi fâkih- “Zarûyiyât, Hâciyât, Mekrumât (Tahsiniyât)” ler, “Kanun koyucu (Şâri) olan Allah Teâlâ bu -olarak koymuş ve bu kavramları şer-i siyaset sa ال , )ف ve harflerin (لعلكم , عسى , لعل, جعل ) ardından gelen cümlelerin belli bir maksat / kanunları hangi maksatla koydu? Ardındaki hasında uygulanır hale getirmiş; müçtehit, fa- ile başlayan hikmetler nedir? Kullara sorumluluk yükleme- kih, imam, hâkimde (idareci) aranması gereken ٳ ن .hedef/gâye içerdiği görülür şart cümlelerindeki, cevap bölümü de aye- sindeki maksadı nedir? Bu kanunlar; ibadet- özellikleri mekâsıd ilmi ışığında beyan etmiştir. tin belli bir hedefi olduğunu beyan eder. Ha- ler, şahsi ve toplum hayatında nasıl uygulana- Cüveyni’den sonra, sırasıyla Gazâli (v.505/1111), dis-i şeriflere baktığımızda da Rasulullah’ın (sav) bilir?” diyerek mesele üzerine kafa yormuşlar, Râzi (v.606/1209), İzz b. Abdisselâm (v.660/1261), emir ve nehiylerinin zararı defetmek ve faydayı sonunda “Mekâsıdu’ş-Şerîa” adlı bir ilim dalı Karâfî (v.684/1285) İbn Teymiye (v.728/1327), İbn celbetmek gâyesiyle olduğunu görürüz. Saha- ortaya çıkarmışlardır. Zamanla, bu ilim müç- Kayyım (v.751/1350), Şâtıbî (v.790/1388), son dö-

www.mirasimiz.org.tr 53 MAKALE

ölçü olduğunu görür. Dolayısıyla günümüzde, hayatın birçok alanında yaşadığımız kavram kargaşası ki bunu Filistin konusunda çok yaşı- yoruz, ancak mekâsıd ilmi ışığında çözülebilir. Örneğin; “Din, nefis, nesil, akıl ve mal” kavram- larını hangi ölçülere göre anlamamız lazım? Bu kavramlar bizim için ne ifade etmeli? Korun- ması neden önemlidir? Filistin özelinde fikrî ve amelî olarak yansıması nasıl olmalı? Mesele dergi sayfalarına sığmayacak kadar derin oldu- ğu için bu yazıda sadece din ilkesi üzerine yo- rum yapmaya çalışacağız. DİN: Terim manası, aklın varlığını kabul ettiği kudrete karşı duyulan kalbî bağlılık ve teslimi- yet (inkıyâd) duygusu ile bu kabulün gerektir- diği davranışların (ibadetler) yerine getirilme- sidir. Mekâsıd ilminde ise, mutlaka korunması gereken birinci ilkedir. nemde de Tunuslu büyük âlim Tâhir b. Âşûr/ Kuran ayetleri incelendiğinde, hükümleri İbn Âşûr (v.1973-1879) mekâsıd ilminde önde (şerîat) ve kitap adları (Suhuf, Tevrat, İncil, Kuran) gelen fakihler olarak kabul edilmektedir. değişmiş olsa da Hz. Âdem (as) ve Hz Muham- Şeriat sahibinin hükümleri İmam Cüveyni’nin talebesi olan Gazâli, Mekâ- med (sav) arasında gelmiş olan resullerin ve koymaktaki gâyeleri sıdu’ş-Şerîa ilmi içinde “Külliyât-ı Hamse/ Zarû- nebilerin izledikleri vahiy temelli din adının İS- bilinmeden, İslam fıkhı bir riyât-ı Hamse” başlığı altında, zorunlu (Zarûri) LAM olduğu apaçık görülür. İslam’ın anlamı: bütün olarak kavranamaz. olan ve mutlaka korunması gereken 5 temel Allah’ın varlık ve birliğini tanıyıp O’nun irade- ilke belirleyerek bu hususta öncü olmuştur. Al- sine şüphesiz ve tam teslim olmaktır. Kalp, dil Âlim, çoğunlukla içtihat lah Teâla’nın kullardan muradı olan, toplum ve ve davranışlarla Allah’a tam teslim olan insanın ettiği konuyla ilgili Şer‘î birey olarak korumakla yükümlü olduğumuz, adına ise “Müslüman /Müslim” denir. Müslü- maksatları dikkate almaktan muhafaza edilmediğinde ise gerek içtimâi ge- manın en büyük gayesi, İslam dininin tevhid gâfil olduğu zaman hata rekse şahsi hayatta fesadın ve düzensizliğin akidesine göre yaşamak ve bu dinin mukad- eder.” diye düşünen Ebu (mefsede) ortaya çıktığı ilkeler şunlardır: des saydığı soyut ve somut her şeyi korumak İshâk eş-Şâtıbî (v.790/1388) Dinin muhafazası olmalıdır. gibi fâkihler, “Kanun koyucu Nefsin (can) muhafazası Kudüs’ten bahsederken, “Üç semavi din olan Neslin muhafazası (Şâri) olan Allah Teâlâ bu Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam’da kutsaldır.” Aklın muhafazası cümlesiyle onu övenler çoktur. Oysa Kelamul- kanunları hangi maksatla Malın muhafazası lah ışığında “İslam” kavramını tam anladığımız- koydu? Ardındaki hikmetler Fakihler mekâsıd ilmini şu sözlerle övmüşler- da, Allah Teâla’nın Kur’ân risâleti öncesinde Tev- nedir? Kullara sorumluluk dir: mekâsıd, amellerin ruhudur maksatsız fıkıh rat, Zebur ve İncil adlarıyla kitaplar indirdiğini yüklemesindeki maksadı ruhsuzdur. Yahudilik veya Hristiyanlık adı altında dinler indirmediğini görürüz. Aşağıdaki ayetlerde be- nedir? Bu kanunlar; ibadetler, Hüccetü’l İslam lakaplı İmam Gazâli, Mescid-i şahsi ve toplum hayatında lirtildiği gibi, Hz. Yâkup’un (as) oğulları olan İs- Aksâ’da tamamladığı meşhur eseri “İhya Ulû- railoğulları ve Hz. İsa’ya (as) biât eden Havari- nasıl uygulanabilir?” middîn” telif ederken mekâsıd ilmi ışığında ha- ler de içinde bulundukları zamanın (Yâkup- İsa reket etmiştir. Bu muazzam eser, yüzyıllardır diyerek mesele üzerine Peygamberler arası) Müslümanları idiler. Lâkin Mescid-i Aksâ içinde okutulan ders kaynakla- kafa yormuşlar, sonunda Allah’a verdikleri teslimiyet sözünde durmadık- rından biri olmaya devam etmektedir. “Mekâsıdu’ş-Şerîa” ları için İslam dininden çıktılar. Bunun netice- adlı bir ilim dalı ortaya Mekâsıd Ölçülerine Göre sinde, vahdaniyet ve teslimiyet esaslı olan hak çıkarmışlardır. Filistin Davası İman Davasıdır dini kendi arzularına göre yorumlayarak kitap- Mekâsıd ilmine biraz vâkıf olanlar, bu kıymet- lar yazdılar; sonra da “Bu, Allah katındandır.” di- li ilmin sadece ulemâ arasında işlenen bir ilim yerek insanları kandırdılar ve ahde vefasızlıkta olmadığını, müminin hayatına anlam katan bir zirve yaptılar.

54 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

Hüccetü’l İslam lakaplı İmam Gazâli, Mescid-i Aksâ’da tamamladığı meşhur eseri “İhya Ulûmiddîn” telif ederken mekâsıd ilmi ışığında hareket etmiştir. Bu muazzam eser, yüzyıllardır Mescid-i Aksâ içinde okutulan ders kaynaklarından biri olmaya devam etmektedir.

“Elleriyle kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için, "Bu Allah’ın katından- dır." diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıkları yüzünden vay haline onların! Ve yapıp ettikleri yüzünden vay haline onların.” (Bakara, 79) “Ahidlerini bozdukları için onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerle- rini değiştiriyorlar. Kendilerine bildirilenlerden (Tevrat) önemli bir kısmını da unuttular. İçle- rinden pek azı hariç olmak üzere onlardan dai- ma bir hainlik görürsün...” (Mâide,13) "Biz Hristiyan’ız" diyenlerden de sağlam ahid- lerini almıştık, ama onlar da kendilerine bildi- rilenlerden (İncil) önemli bir kısmını unuttular. Bu sebeple aralarına kıyamet gününe kadar sürüp gidecek olan kini ve düşmanlığı soktuk. radır ki, aralarındaki hak tanımazlık yüzünden kun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, Allah onlara yapıp ettiklerini ileride haber vere- ayrılığa düştüler. Allah’ın âyetlerini inkâr eden- size nimetimi tamamladım, sizin için din ola- cektir.” (Maide,14) ler bilmelidirler ki, Allah’ın hesabı çok çabuk- rak İslâm’ı beğendim.” (Mâide,3) *** tur.” (Âli İmrân, 19) “Eğer seninle tartışmaya girerlerse, de ki: "Bana Judaizm (Yahudilik) ve Christianity (Hristiyan- “Her kim İslam’dan başka bir din ararsa, bu uyanlarla birlikte ben kendimi Allah’a teslim lık) adı altında iki din ortaya koyarak sapıtıp kendisinden asla kabul edilmeyecektir. Ve o, ettim." Ehl-i kitaba ve ümmîlere, "Siz de Allah’a şirke düşenlerin durumu Fatiha suresi yedinci ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.” (Âli teslim oldunuz mu?" de! Eğer teslim oldularsa ayette bildirilmiştir. Müfessirler, ayette geçen İmrân, 85) doğru yolu buldular demektir. Yok, eğer yüz çe- “Dâllîn / Sapanlar” Hıristiyanlardır. Meğdûbi virdilerse, sana düşen yalnızca bildirimde bu- “De ki: "Biz Allah’a ve bize indirilene; kezâ İbrâ- aleyhim/ ilâhî gazaba uğrayanlar” ise Yahu- lunmaktır. Allah kullarını çok iyi görmektedir.” him, İsmâil, İshak, Ya‘kūb ve torunlarına indiri- dilerdir. (Âli İmrân, 20) lenlere; yine Mûsâ, Îsâ ve bütün peygamberlere Aşağıdaki ayetler, Fatiha suresinde geçen ve Rableri tarafından verilenlere iman ettik. Onlar Kur’ân-ı Kerim’in bildirdiğine göre Nûh (as) “Ba- Allah’ın razı olduğu sırat-ı müstakim olan hak arasında ayırım yapmayız ve biz O’na teslim na Müslümanlardan olmam emrolundu.” de- dini İslam konusuna aydınlık getirmektedir. olmuşuzdur.” (Âli İmrân, 84) miştir. (Yûnus, 72) “Kuşkusuz Allah katında din İslâm’dır. Kitap “Bugün, kâfirler dininiz hakkında ümitlerini yi- Allah Teâla, Hz. İbrâhim’e (as) Müslüman olma- verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten son- tirmişlerdir. Onlardan korkmayın, benden kor- sını emretmiş, o da teslim olmuştur. İsrailoğul-

www.mirasimiz.org.tr 55 MAKALE

Hz. Yâkup’un (as) oğulları olan İsrailoğulları ve Hz. İsa’ya (as) biât eden Havariler de içinde bulundukları zamanın (Yâkup- İsa Peygamberler arası) Müslümanları idiler. Lâkin Allah’a verdikleri teslimiyet sözünde durmadıkları için İslam dininden çıktılar.

ları da babaları Yakup (as) ölüm döşeğindey- “Doğrusu insanların İbrâhim’e en yakın olanı, me (fesad) anlaşmasının barış maksatlı oldu- ken, Müslüman olduklarını ikrar etmişlerdir. ona tâbi olanlar, şu Peygamber (Hz. Muham- ğuna Müslümanları ikna etmek için anlaşmaya med) ve iman edenlerdir. Allah da müminlerin “Abraham Accord/İbrahim Anlaşması” adını “Kendine cahilce kötülük edenden başka kim dostudur.” (Âl-i İmrân, 68) vermişlerdir. Oysa Allah’ın dinini tahrif eden bu İbrâhim’in milletini (dinini) reddeder? Oysa biz, insanların nihâi amaçları, Suriye-Filistin bölge- gerçekten onu dünyada seçkin kıldık; şüphe- Hz. Îsâ’nın (as) havârileri de “Şahit ol ki bizler sinin tamamını ele geçirdikten sonra, Mescid-i siz ki o, ahirette de iyiler arasında yer alacaktır." Müslümanlarız.” demişlerdi. (Âl-i İmrân 3/52) Aksâ’yı yıkıp yerine, “Soloman Temple/ Süley- (Bakara, 131) Yukarıdaki ayetleri idrak etmezsek, birçok alan- man Tapınağı” yapmaktır. Hiç olmazsa, 144 “Çünkü Rabbi ona, "Bana teslim ol." buyurmuş; da olduğu gibi Filistin davasında da İslam aki- dönüm olan Mescid-i Aksâ’nın Kıble Mescidi’ni o da, "Âlemlerin Rabbi’ne teslim oldum." de- desini zedelemek isteyen Siyonistlerin tuzağına Müslümanlara bırakmak, Kubbetü’s Sahra Mes- mişti. “İbrâhim de bu dini oğullarına vasiyet kolaylıkla düşeriz. Şöyle ki: Hristiyan ve Yahu- cidi ve açık alanları ise Yahudi ve Hristiyanla- etti, Ya‘kub da. “Oğullarım! Allah sizin için bu di Siyonistler Fırat-Nil arasındaki bölgeye “The ra tahsis etmektir. Dahası, Kudüs İslam Vakıfları dini seçti; öyleyse yalnız O’na teslim olmuş mü- Holy Land/ Kutsal Topraklar” adını verirler. Ve idaresine baskı yapabilmek için Ürdün vesayeti minler (Müslüman) olarak can verin!” (dediler). Mescid-i Aksâ’yı bağrında saklayan bu toprak- altında olan Vakıf İdare Heyeti içine Suudi Ara- (Bakara, 132) ların Hz. İbrahim’e verildiğini (The Promised bistan’ı da sokarak dolaylı yoldan idareye mü- Land/ Vadedilen Topraklar), kendilerinin de dahil olmaktır. Onlarca Siyonist siyasi ve dini "Yoksa Ya‘kub son nefesini verirken siz orada iman olarak Hz. İbrahim (as) soyundan geldik- müessese bu hedefe doğru adım adım ilerle- mıydınız? O sırada Ya‘kub oğullarına, “Benden lerini, Tanrı tarafından seçildiklerini “Chosen Pe- mektedirler. sonra kime kulluk edeceksiniz?” demiş; onlar ople of God/ Tanrının seçkin kulları”, dolayısıyla da “Senin, ataların İbrâhim, İsmâil ve İshak’ın Peki, buna karşılık olarak Müslümanlar ne yap- bahsi geçen toprakların vârisleri (!) olduklarını ilâhı olan tek Tanrı’ya kulluk edeceğiz; biz sade- malıdır? iddia ederler. Sadece iddia etmekle kalmaz, ne ce O’na teslim olduk” demişlerdi” (Bakara, 133) pahasına olursa olsun ve her türlü vesileyle bu- Müslümanların ilk yapacağı şey, bilinçlerini "Ey Ehl-i kitap! İbrâhim hakkında niçin tartışır- ralara egemen olmak ve “Erezh Yisrael / Büyük (Mekâsıd ilminde; aklın muhafazası dâhilinde) sınız? Oysa Tevrat da İncil de kesinlikle ondan İsrail” tesis etmek isterler. açık tutmalarıdır. Bilinç açık bir şekilde sahadaki sonra indirildi. Hiç düşünmüyor musunuz?” (Âl- hadiseler değerlendirildiğinde, Filistin mesele- “Kulların İbrahim'i, İshak'ı, İsrail'i anımsa. On- i İmrân, 65) sinin Arap kavmiyetine dayalı bir vatan davası lara kendi üzerine ant içtin, ‘Soyunuzu gökteki olmadığı, meselenin özünün siyasi veya iktisa- “İşte siz böylesiniz; hadi hakkında bilginiz olan yıldızlar kadar çoğaltacağım. Söz verdiğim bu di değil, din meselesi olduğu görülecektir. Di- konuda tartıştınız, fakat hiç bilgi sahibi olmadı- ülkenin tümünü soyunuza vereceğim. Sonsuza nin değerleri müzakere kabul etmez. Dolayı- ğınız bir konuda niçin tartışıyorsunuz! Oysa Al- dek onlara miras olacak’ dedin.” (Çıkış: 13/32) sıyla, Filistin meselesi İslam düşmanlarıyla yapı- lah bilir, siz bilmezsiniz.” (Âl-i İmrân, 66) İşte bu akideyle hareket eden Hristiyan ve Ya- lan müzakere masalarında çözülemez. Dünya “İbrâhim ne Yahudi ne Hristiyan idi; bilâkis o hudi Siyonistler, Hz. İbrahim’in tertemiz adını Müslümanları, fikren ve aklen meselenin mu- Hanif bir Müslümandı, müşriklerden de değil- hain planlarına âlet etmiş ve bir kısım gâfil Arap hatabı olduklarını bilmeli ve ona göre ortak bir di." (Âl-i İmrân, 67) liderlerle yapmak istedikleri sözde normalleş- yol izlemelidirler.

56 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

Hristiyan ve Yahudi Siyonistler, Hz. İbrahim’in tertemiz adını hain planlarına âlet etmiş ve bir kısım gâfil Arap liderlerle yapmak istedikleri sözde normalleşme (fesad) anlaşmasının barış maksatlı olduğuna Müslümanları ikna etmek için anlaşmaya “Abraham Accord/İbrahim Anlaşması” adını vermişlerdir. Oysa Allah’ın dinini tahrif eden bu insanların nihâi amaçları, Suriye-Filistin bölgesinin tamamını ele geçirdikten esasların tâcı olan “Hıfzuddîn / Dinin muhafa- https://islamonline.net/30204 sonra, Mescid-i Aksâ’yı yıkıp zası” ilkesi içindedir. 4) Prof. Dr. Ahmet Raysûnî “MAKÂSID VE İCTİHAT Şatıbî yerine, “Soloman Temple/ Merkezli Bir Bakış” Özetle: Filistin, Hz. Âdem’den (as) beri İslam https://dergi.diyanet.gov.tr/makaledetay. Süleyman Tapınağı” yapmaktır. toprağıdır. Orada yaşayan ve Mescid-i Aksâ’yı php?ID=12127 Siyonist saldırılara karşı korumaya çabalayan 5) Prof. Dr. Vasfi Aşur I Makasıd İlmi IV https://www.youtube.com/watch?v=8t-rlYpMNsU Müslümanlar kardeşlerimizdir. Onların, dinini, 6) Prof. Dr. Vasfi Asur I Makasıd İlmi II canını, malını ve ırzını korumak dünya Müslü- https://www.youtube.com/watch?v=aOnkUQMQnvU manları üzerine vaciptir. Mekâsıd ilminin bü- 7) Mescid-i Aksâ’daki İhya Dersleri Bakın Allah Teâla İsra suresi 1. Ayette ne diyor? tün ilkeleri (dinin muhafazası, nefsin muha- https://vimeo.com/347986031 fazası, neslin muhafazası, aklın ve malın mu- 8) https://islamansiklopedisi.org.tr/islam#2-vahiy-gele- “Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi göstere- hafazası) genelde tüm Müslümanlara karşı, negi-icinde-islam 9) Ayet mealleri lim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini özelde de kutsal beldenin bekçiliğini yapan Fi- mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren https://kuran.diyanet.gov.tr listinli kardeşlerimize karşı sorumluluğumuzun 10) Is it Time to Rebuild the Third Temple Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten altını çizmektedir. https://www.youtube.com/watch?v=CCFJJ57WUKs her şeyi işitmekte ve görmektedir.” (İsra, 1. Âyet) 11) The Temple Mount Heritage Foundation “Birbirini sevmekte, birbirine acımakta, birbiri- Evet; Mescid-i Aksâ Allah kelamıdır. Kıyamete http://www.fundisrael.org/haliba ni korumakta mü’minler bir vücut gibidir. Vü- https://www.timesofisrael.com/yehudah-glick-was-a- kadar dillerde ve gönüllerde kalacaktır biiznil- cudun herhangi bir organı hastalanınca, diğer marked-person-father-says/ lah. Hadislerden anladığımıza göre, Hâtemü’l organları da uykusuzluk ve acı ile dertlenir." 12) https://www.haber7.com/dunya/ha- Enbiya olan Efendimiz (sav) Miraç Gecesi bü- (Hadis) ber/2981314-turkiyenin-gucu-artinca-urdun-fikir-de- tün peygamberlere imam olmuştur. Dolayısıy- gistirdi-mescid-i-aksa-suudi-arabistana-mi-verilecek/?- la, burası Kuran ümmetine emanettir. Onu ko- Kaynaklar: detay=2 1) Ahmed Salem ABEİD “İslam Devlet Teorisinde Yöneti- rumak dini vazifemizdir. Bu vazifedeki en ufak 13) Dr. Sami Salahât “ Filıstîn Dirâsâtün min Manzû- min/Yöneticiliğin Maksatları” aksaklık, Müslümanlar açısından önce dini, ri Mekâsıdı’ş Şerîatü’l İslâmiyye” Merkez ez-Zeytûne/ https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/hand- Beyrut. sonra da siyasi olarak büyük fesada yol açar. Bu le/20.500.12575/68787/592075.pdf?sequence=1&isAl- 14) Mescid-i Aksâ’yı yıkmak isteyen Siyonist örgütle- sebeple, Efendimiz (sav) “Oraya gidin namaz lowed=y rin listesi kılın. Oradaki namaz bin kat daha faziletlidir. 2) M. Rahmi TELKENAROĞLU” Makâsıd İctihadına Da- https://info.wafa.ps/ar_page.aspx?id=5032 Gidemezseniz, kandillerinin yanması için yağ yanan Külli Kaideler” https://dergipark.org.tr/tr/download/article-fi- Dipnotlar: gönderin.” diye buyurarak, Mescid-i Aksâ’ya sa- le/153765 (1) 1993 Oslo Anlaşması temelini oluşturdu. Şimdiye ka- hip çıkmamızı emretmiştir. Mescid-i Aksâ’ya 3) İmam Haremeyn el- Cuveyni ve Te’sîs Mekâsıd eş- dar, BAE, Bahreyn, Sudan bu anlaşmayı imzaladı. sahip çıkmak, şeriatın korumamızı emrettiği Şerîa (2) akıl/ idrak/ va’y ışığında bir değerlendirme

www.mirasimiz.org.tr 57 KİTAP TAHLİLİ İBN BATTUTA SEYAHATNAMESİ

Gülşah Ertaş

arihin bilgi kaynaklarından biri de de 22 yaşında iken başlamış ve seyahati yakla- seyahatname türü eserlerdir. Bu tür şık yirmi sekiz buçuk yıl sürmüştür. eserlerin en önemlilerinden biri de Peki, İbn Battuta’nın gözünden Kudüs’e bak- Kuzey Afrikalı Müslüman seyyah İbn Battuta’nın Seyahatnamesi’dir. İbn maya ne dersiniz? Tarihin bilgi Battuta, 24 Şubat 1304 tarihinde Fas’ın Tanca “Gazze’den Halil İbrahim kasabasına git- kaynaklarından biri Tşehrinde doğmuştur. Kitabın ismi Arapça ola- tim. Yüce Allah peygamberimiz Muhammed de seyahatname türü rak Tuhfetü’n Nüzzar fi Garabi’l Emsar ve Acai- (s.a.v)’i ve İbrahim (a.s)’i rahmetiyle kuşatsın. eserlerdir. Bu tür eserlerin bi’l Esfar diye adlandırılmaktadır. Eserde seyya- Burası alan bakımından büyük değilse de ma- en önemlilerinden biri de hın yirmi sekiz yıl süren gezileri sırasında tut- nevi yönden çok kıymetlidir. Bir vadi içinde bu- Kuzey Afrikalı Müslüman tuğu notlara yer verilir. Seyyah memleketine lunan şehir ışık gibi parlıyor. Dış görünüşü hoş, seyyah İbn Battuta’nın döndükten sonra Fas’taki Meriniler hükümdar- içi şirin. Yontma taştan yapılmış mescidi mi- Seyahatnamesi’dir. larından Ebu İnan Faris’in himayesine girmiş ve mari yönden güzel ve sağlam; epeyce de yük- onun arzusu üzerine seyahat notları kâtip İbn sek. Bir sütuna yerleştirilmiş büyük taşın cep- Cüzeyn el- Kelbi tarafından kaleme alınmıştır. hesi 37 karış uzunluğundadır. Süleyman(a.s) İbn Battuta seyahatine 14 Haziran 1325 tarihin- -Allah’ın selamı onun üzerine olsun- tarafın-

58 www.mirasimiz.org.tr EKİM - KASIM - ARALIK 2020

dan cinlere yaptırıldığı anlatılır. Mescidin için- “Bildiğim bütün ilim sahipleri o kabirlerin İbra- de bulunan kutsal mağarada İbrahim, İshak ve him, İshak ve Ya’kub peygamberlere ve onların Ya’kup Peygamberlerin -Allah’ın selamı ve be- eşlerine ait olduğunu kabul ediyor. Sapkınlar- reketi ¬ bizim elçilerimize ve onlara olsun- me- dan oluşan bir grup hariç kimse bu hususta kö- zarları vardır. Karşı taraflarında da üç kabir var, tü konuşmadı! Bu haber önceki ulu bilginler- eşlerine ait. Minberin sağ tarafında kıble duva- den sonrakilere aynen nakledildiği için kuşku- rına bitişik noktadan hala sağlam kalmış mer- dan uzaktır!” mer merdivenle dar bir geçide inilir. O dar geçit, Anlatıldığına göre bilginlerden biri bu mağara- üç kabrin sahiplerinin bulunduğu mermer dö- ya girerek Hz. Sara validemizin mezarı yanında şeli bir dehlize ulaştırır. Söylenenlere göre bu- durur. O esnada yanına gelen yaşlı bir adam: rası yukarıdaki mezarların [gerçek hazinesidir ve] tam hizasında bulunmaktadır. Kutlu mağa- “Bu kabirlerden hangisi Hz. İbrahim’indir?” diye raya giden yol orada ama şu anda kapalı. Ben sorar. Yaşlı adam, İbrahim’in herkesçe bilinen oraya birkaç defa inmiştim. kabrini gösterir. Sonra oraya bir genç gelince bilgin ona da aynı soruyu sorar, cevap değiş- Bu üç mübarek kabrin hakikaten orada bulun- mez. Sonra bir çocuk gelir ziyaretçi olarak. Ona duğuna kanıt olmak üzere bilginler tarafından da aynı soruyu sorunca durum yine değişmez, anlatılan rivayetler arasında Cafer b. Ali Ra- aynı cevap gelir. Bunun üzerine bilgin; “Bu kab- zi’nin el-Müsfir li’l-Kulüb adını verdiği kitabın- rin hakikaten İbrahim’in kabri olduğuna tanık- dan şu bölümü aktarmak isterim: Ebu Hurey- lık ederim, bunda kuşku yok!” diyerek mescide re’den -Allah ondan razı olsun- aktarıldığına gider, namaz kılar. Ertesi gün dünyadan göçer. göre, Allah Elçisi şöyle buyurdu: “Melek Cebrail Yusuf Peygamber’in kabri de bu mescidin için- beni İsra gecesi Beyt-i Makdis’e götürdüğü vakit dedir. Halil Mabedi’nin doğu tarafında Gav- kabrine uğradım. Bana; ‘İn, iki rekât namaz kıl. ru’ş-Şam mıntıkasına bakan yüksek tepenin Çünkü burası pederin İbrahim’in kabridir!’ di- üzerinde Lut Peygamber’in kabri var. - Allah’ın ye buyurdu. Sonra Beytelehm denen mıntıkaya selamı onun üzerine olsun- Kabrin üzerine ge- İbn Battuta, 24 Şubat uğradım. Yine; ‘İn, iki rekât namaz kıl, burada niş, güzel bir bina inşa edilmiş. Türbe bu bina 1304 tarihinde Fas’ın kardeşin İsa doğmuştur!’ diye buyurdu. Sonra içindeki hücrelerden birinde. O hücrenin rengi beni Sahreye [=kayaya] getirdi.” Tanca şehrinde beyazdır. Mimari açıdan çok güzeldir. Herhan- doğmuştur. Kitabın ismi Müslüman halkın ermişlerinden büyük alim gi bir şeyle örtülmemiştir. Arapça olarak Tuhfetü’n Hatip Burhaneddin Ca’beri ile bu şehirde görüş- Sonra Buradan Kudüs’e hareket ettim. Yolda tüm. Ona İbrahim Peygamber’in kabrinin haki- Nüzzar fi Garabi’l Emsar Yunus Peygamber’in kabrini ziyaret ettim. Yanı katen burada bulunup bulunmadığını sordum. ve Acaibi’l Esfar diye başında büyük binalar ve bir mescid vardı. Ora- Şöyle cevap verdi. da Hz. İsa’nın doğduğu ve doğumundan önce adlandırılmaktadır. Hz. Meryem’e uzatılan meşhur hurma ağacı- Eserde seyyahın yirmi nın izlerinin bulunduğu Beytelehm’i ziyaret et- sekiz yıl süren gezileri tim. Çok kalabalık bir yer. Hıristiyanlar buraya sırasında tuttuğu notlara hürmet gösteriyorlar. Gelen Ziyaretçilere ziya- yer verilir. Seyyah fet veriyorlar. Daha sonra Beyti’l-Makdis (Kut- memleketine döndükten lu Ev) diye bilinen mescide ulaştım. Burası yü- celik sıralamasında iki ulu mescitten (Mescid-i sonra Fas’taki Meriniler Haram ve Ravza-i Mutahhara) hemen sonra hükümdarlarından Ebu gelir. Şehir gayet büyük. Binaları yontma taş- İnan Faris’in himayesine tan inşa edilmiştir. Erdemli sultan Selahaddin girmiş ve onun arzusu Bin Eyyûb - Hakk Teala onu İslam’a yaptığı hiz- üzerine seyahat notları metlerden ötürü mükafatlandırsın – kâtip İbn Cüzeyn el- Kutlu mescit, Mescid-i Aksâ gayet sanatkâ- Kelbi tarafından kaleme rane bir tarzda yapılmış ulu mabetlerdendir. alınmıştır. Mimari açıdan eşsiz güzelliktedir. Yeryüzünde bundan daha büyük mescid bulunmadığı söy- leniyor. Doğudan batıya uzunluğu Makiliye

İbn Battuta ölçüsüyle 752 arşın, güneyden kuzeye genişli-

www.mirasimiz.org.tr 59 KİTAP TAHLİLİ

her yanına sanatkarane bir tarzda mermer dö- medeniyetinin fikri, fıkhi, ilmi, siyasi, iktisadi, şenmiştir. İçini ve dışını; tüm güzelliklerini, süs- sosyal, kültürel ve sanatsal tarihinin ve anlam lerini tarif etmekten aciz kalır kalem. Süslerin haritalarının keşfini değil, gelecekte gerçekleş- çoğu altın yıldızlı olduğundan ışık gibi parlar, tirilecek İslam medeniyet sıçramasının anlam bir yanıp bir söner. Kubbenin tam ortasında ki- haritalarının ve kurucu temellerinin keşfini de İbn Battuta, hac için taplarda anlatıldığı gibi, elçiler önderi Peygam- mümkün kılabilecek çapta, kalibrede ve zen- çıktığı yolculuğunda ilim berimizin göğe yükseldiği kutsal kaya (sahra) ginlikte engin bir hazinedir (Kaplan, 2010: 31). görülür. Bu kaya pek serttir. Yaklaşık bir adam duraklarını tek tek gezdi. İslam her zaman için ilim ve bilime önem ver- boyu yüksekliktedir. Alt tarafında bir oda sayı- miştir. Allah’ın “oku” emri ile bizlere işaret ettiği labilecek kadar geniş bir mağara mevcuttur. yitiğimiz olan ilim için, insanlar yaşamları bo- Buranında yüksekliği yine insan boyunda, içe- yunca farklı yollar denediler. İbn Battuta, hac riye merdivenle inilir. Orada mihrab şeklinde için çıktığı yolculuğunda ilim duraklarını tek tek bir çıkıntı var. Kayanın etrafını çepeçevre saran gezdi. Müslüman coğrafyalarda adımlarını atar- iki kafes bulunuyor. Kayaya daha yakın olan ken etrafına şuurlu bir nazar ile yaklaştı. Bu sa- ği ise 435 arşındır. Üç taraftan ayrı ayrı kapılar demirden, uzak olansa ağaçtandır. Ayrıca kub- yede İslam’ın, Müslümanlığın sesi oldu. vardır. Ben kıble tarafının yalnız bir kapısını bi- benin üzerinde asılı bir kalkan vardır. Halk bu liyorum. Oradan imam girer. Mescit çatısız, ge- kalkanın cengâver Hamza b. Abdûlmuttalib’e İslam bir yol medeniyetidir ve İbn Battuta Se- niş bir meydandan ibarettir. Sadece “Mescid-i ait olduğuna inanır. yahatnamesi, Orta Çağ dönemindeki İslam Medeniyeti üzerine önemli veriler içerir. Seya- Aksâ” diye bilinen mekân çatı ile örtülüdür. Mi- Cehennem vadisinin tam ortasında bulunan hatnamesinin temelini teşkil eden Dar’ül İslam marisinde göze çarpan hüner ve sanat insanı bir kiliseye Hıristiyanlar “Hz. Meryem’in kabri- topraklarındaki gezisi, çözümlememiz için çıkış hayrete düşürür. Kubbenin her yanı altın yıl- dir.” diyerek çok hürmet gösterirler. Yine ora- noktasıdır. Sosyoloji, coğrafya, kültür, ekonomi, dızla, çeşit çeşit rengarenk nakışlarla süslüdür. da Hristiyanlarca kutsal kabul edilen başka yaşam tarzları, siyasi durum, insan toplulukları Mescitte üstü çatıyla kaplanmış birkaç bölüm bir kilise mevcut. Onlar burayı ziyaret eder. Hz. gibi konular ile ilgilenerek, toplumu anlama yo- daha vardır. İsa’nın kabri olduğuna inanırlar. Fakat bu ger- lunun ana damarlarından birini oluşturur. İbn çek değil!” Kubbetü’s Sahra (Kaya Kubbesi) çok sağlam- Battuta, seyahatnamesi vasıtasıyla bu minvalde dır. İnsanı şaşırtan son derece garip bir bina. İbn Battuta, seyahatlerinin pek çoğunu Müslü- sosyolojik çözümlemelere kaynaklık eder. Güzellikten nasibini almış. Her yanı sanatkârca manların Dar’ül İslam (İslam Yurdu) dediği sınır- Kaynaklar: bezenmiş. Mescidin tam ortasında yüksek bir lar içerisinde gerçekleştirmiştir. Bugün orijinal 1) İbn Battuta Seyahatnamesi, Sosyolojik Bir Çözümle- çıkıntı üzerine inşa edilmiştir. Ona mermer bir nüshası Fransız Milli Kütüphanesi’nde bulunan me, Betül Ok, Yüksek Lisans Tezi, 2016, Selçuk Üniversitesi merdivenle çıkılır. Dört kapısı vardır. Kubbenin İbn Battuta’nın Seyahatnamesi yalnızca İslam 2) İbn Battuta, Seyahatnamesi, Yapı Kredi Yayınları

60 www.mirasimiz.org.tr ÇİZGİLERLE KUDÜS EKİM - KASIM - ARALIK 2020 Çizgi: Anas Lakkis - Lübnan

www.mirasimiz.org.tr 61 SOSYAL MEDYA

TWİT KÜRSÜSÜ SOSYAL MEDYA’DA KUDÜS

Nahide @nahidekooo Kudüs fedaisi @smyy_1187 "Kudüs bizler için, Selahaddin’in rüyası, Kanuni’nin mirâsı, Bir İsra gecesinde, Hz Peygamber göklere yükselirken, Abdülhamid’in davasıdır." başını Peygamber'in ayakları altına koyan şehirdir KUDÜS. #KudüsüUnutmadık

Sözler Köşkü @sozler_kosku Kadir Çolakoğlu @KadirColak_CLK Belki bir gün, #KudüsüUnutmadık Kudüs İslam’ındır sahip çık Müslüman Sabah namazını Mescid-i Aksa'da kılarız. Tekbirler duyulur sokaklarda, Kudüs'ü esaretten kurtarırız.. Abd-i Aciz @abdiiaciz "Kudüs'e İslam'ın saflığını yeniden götüreceğiz..." Abdullah Galib Bergusi Enes Eminoğlu @eminogluenes Filistin'i anlamak; Hz. Ömer’i (r.a), Selahaddini Eyyubi’yi, Yavuz Sultan Selim’i ve “bir karışını dahi satmam” diyen Kudüs'e Uyanmak @KuduseUyanmak Sultan Abdulhamid Han’ı anlamaktır. Kudüs'te zaman durmuştur aslında, Akan sadece zulüm!.. Mücadelemiz ve mücahedemiz Kudüs ve Mescid-i Aksa tamamen özgür oluncaya kadar devam edecektir. Kudüs Akademisi @kudusakademisi "Sapan taşlarının yanında füze Fatma @utopyaa22 Başka alemlerle farkımız bizim" Bir sevda düşer bazen payımıza; Necip Fazıl Kısakürek Ot Kimi zaman bir insan suretine bürünür, kimi zaman da bir mekâna.. Fatma Yağmur @sagnak_yagmurrr Sen hasretle gelip vuslatı hayal ettiren sevdâ; Kudüs, gemileri yakabilenlerin ve "Bana Ne Amerika'dan" Adın Kudüs, adın Mescid-i Aksâ diyebilenlerindir. Kudüs, tüm Kudüs yüreklilerindir...(F.Y.) #KudüsüUnutmadık

Ahfa Dergi @ahfadergi ”Kudüs’süz ve İstanbul’suz Aşk yoktur…” Nuri Pakdil

62 www.mirasimiz.org.tr /mirasimiz SOSYAL MEDYA EKİM - KASIM - ARALIK 2020

/mirasimiz

mavera_yolcusuuu bir_filistin_asigi nurcan_kancaa

Bir Sabah Gelecek Kardan Aydınlık...

Gözlerim yollarda bekler dururum medeniyettasavvuryolculugu Bir yolculuk yapmak istiyorum; Nerde kardeşlerim diyordu bir ses Şiirlerle güzelleşen değil, İlk Kıblesi benim ulu Nebi’nin Şiirleri güzelleştiren şehre... Unuttu mu bunu acaba herkes..

Hani o günler ki binlerce mü’min Tek yürek halinde bana koşardı Hemşehrim nebi’ler yüzü hürmetine duzcekudus Cevaba erişen dualar vardı..

Şimdi kimsecikler varmaz yanıma Mü’minde yoksunum tek ve tenhayım Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı Çöllerde kayıp bir yetim vâhayım..

Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde Götür müslümana selam diyordu Dayanamıyorum bu ayrılığa Kucaklasın beni İslâm diyordu...

Mehmet Akif İnan

Siz de sosyal medyada yaptığınız Kudüs ve Mescid-i Aksa konulu O zemzemle umman bense kan dolu bir Uzaktayken böyle güzelsen ey Beytülmak- paylaşımlarınızda bizi etiketleyebilir tasım!... dis, kim bilir sana kavuşmak nasıldır... veya paylaşımlarınızı mail Bir gün Allah'ın izniyle, sen özgürken... yoluyla bize gönderebilirsiniz. [email protected]

/mirasimiz www.mirasimiz.org.tr 63 Mescid-i Aksa Müslüman- da bir çeşme/ ların kıblesi/ Tantalyum Atama Arjantin simgesi emri plakası

Tahtadan tarım aracı/ Utanma duygusu

Kısa ve Anadolu'da çarpıcı Babanın kız propaganda kardeşi sözü Filistin direnişinin sembolü Hanzala'nın çizeri - Naci el Ali İmamlık/ Duman Kudüs'ün en Aynı yaştakiler Kışın köyde Mescid-i büyük ve için teşekkürler yazın Aksa kiri/ Gözüpek görkemli anlamında yaylalarda da bir Mana kapısı söz yaşayan medrese topluluk

Başkası tarafında olan kaza/ Spor türü

Türkiye Yunan Bildirme/ Türkçesi alfabesinin Bir Ağızları son peygamber sözlüğünde harfi adı Baykuş Japon kağıt katlama sanatı

Titreşmesi Adaletli/ Pamuklu Sağlanan Bir kumaş/ Mescid-i Kurstan İslâmî İlimler Oluşan Vurgulu Aksa'da bir Araştırma Çalgı medrese Vakfı Kısaca

Resmi izin, Boru irade, sesi/ Yetki Bozukluk

Bir Şikar/ Ortalama alyuvar hücreli İyilikte Ahir İtriyumun çapı/ simgesi canlı bulunmak Toptan

Uyanık/ Oy/ Türkiye Resimdeki Filistin direnişinin Türkçesi kok sembolü kömürü Hanzala'nın çizeri (..) el Ali Arıların içinde bal Çocuklu yapdıkları kadın yuva/ Bir bitki

Yatağın Kesici dişsiz sandık memeli bölmesi/ Hava kısaca hayvan

Bıçak, kılıç vb. kesici İndiyum Bayan araçların simgesi ahçıbaşı kabı

Yılın on iki Bahse bölümün- girmek den her biri BİR AYET

"Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez." (Lokman/18)

BİR HADİS ““Size Cennetlikleri haber vereyim mi? Onlar hem zayıf oldukları hem de halk tarafından zayıf görüldükleri için kimsenin ehemmiyet vermediği, fakat şöyle olacak diye yemin etseler, isteklerini Allah’ın gerçekleştireceği kimselerdir.

Size Cehennemliklerin kimler olduğunu haber vereyim mi? Bütün katı kalbli, kaba, cimri ve kurularak yürüyen kibirli kimselerdir.”” (Buhârî, Edeb, 61; Eymân, 9; Tefsîr, 68/1; Müslim, Cennet, 47. Ayrıca bkz. Tirmizî, Cehennem, 13; İbn-i Mâce, Zühd, 4) Gelin hep birlikte okşayalım başlarını, yetim kalmış Kudüslü çocukların…

Kudüs ‘t e YETİM Kalmasın

Online Bağış mirasimiz.org.tr

/mirasimiz