T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

SESELI L. () CİNSİNİN MOLEKÜLER FİLOGENİSİ

Büşra TOSUN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Biyoloji Anabilim Dalını

Ocak-2015 KONYA Her Hakkı Saklıdır

TEZ KABUL VE ONAYI

Büşra TOSUN tarafından hazırlanan “ L. (Apiaceae) Cinsinin Moleküler Filogenisi” adlı tez çalışması 05/02/2015 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı’nda YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.

Jüri Üyeleri İmza

Başkan Prof. Dr. Ahmet DURAN …………………..

Danışman Prof. Dr. Ahmet DURAN …………………..

Üye Doç. Dr. Gökhan KARS …………………..

Üye Yrd. Doç. Dr. Ebru DOĞAN GÜNER …………………..

Yukarıdaki sonucu onaylarım.

Prof. Dr. Aşır GENÇ FBE Müdürü

Bu tez çalışması BAP tarafından 14201009 nolu proje ile desteklenmiştir.

TEZ BİLDİRİMİ

Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.

DECLARATION PAGE

I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work.

Büşra TOSUN Tarih: 20.01.2015

ÖZET

YÜKSEK LİSANS TEZİ

SESELI L. (APIACEAE) CİNSİNİN MOLEKÜLER FİLOGENİSİ

Büşra TOSUN

Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı

Danışman: Prof. Dr. Ahmet DURAN

2015, 86

Jüri Prof. Dr. Ahmet DURAN Doç. Dr. Gökhan KARS Yrd. Doç. Dr. Ebru DOĞAN GÜNER

Bu çalışmada Türkiye’nin farklı illerinden toplanan Seseli L. (Apiaceae) cinsine ait 15 taksonun Basit İç Dizi Tekrar dizileri (ISSR) ve İç transkribe olan boşluk (ITS) bölgelerinin moleküler sistematik analizi yapıldı. ISSR ve ITS profillerinin belirlenmesi için her taksonun yaprak ve meyve örneklerinden DNA izolasyonu yapıldı. Taksonlara ait DNA’lar önce ISSR metodu için polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) yapıldı ve daha sonra ITS bölgeleri için uygun ITS4 ve ITS5A primerleri kullanılarak PCR ile çoğaltıldı. ISSR yöntemi için elde edilen bantlar skorlandı ve NTSYS-pc paket programı ile filogenetik analiz yapıldı. ITS bölgelerinin baz dizileri elde edilip işlenerek MEGA programı ile filogenetik analizi yapıldı. Değerlendirme sonucu çalışılan türler arasındaki akrabalık ilişkilerini ortaya koyan Neighbor Joining (NJ), Unweighted Pair Group Method Using Arithmetic Average (UPGMA), Maksimum Parsimoni (MP), Maksimum Likelihood (ML) ağaçları elde edildi. ISSR ve ITS çalışmalarından sağlanan verilerin istatistiksel analizi sonucunda Türkiye Seseli taksonları arasındaki filogenetik ilişkiler açıklanmaya çalışıldı. ISSR ve ITS verilerine dayalı oluşturulan farklı dendogramların birbirini desteklediği görüldü. ISSR ve ITS verileri kullanılarak oluşturulan dendogramda Seseli taksonları üç klad altında toplanmıştır. Dış grup taksonları ise ayrı bir kladda yer almıştır.

Anahtar Kelimeler: Apiaceae, ITS, ISSR, PCR, Seseli, DNA Dizi Analizi, Umbelliferae

iv

ABSTRACT

MS THESIS

Molecular phylogeny of the genus Seseli (Apiaceae)

Büşra TOSUN

THE GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE OF SELCUK UNIVERSITY THE DEGREE OF MASTER OF SCIENCE IN BIOLOGY

Advisor: Prof. Dr. Ahmet DURAN

2015, 86

Jury Prof. Dr. Ahmet DURAN Assoc. Prof. Dr. Gökhan KARS Asst. Prof. Dr. Ebru DOĞAN GÜNER

In this present study, the regions of Inter Simple Sequence Repeats (ISSR) and nuclear DNA (nrDNA) Internal Transcribed Spacer (ITS) of 15 taxa of Seseli L. (Apiaceae) genus collected from different localities in Turkey, were made molecular systematic analysis. DNA was extracted from leaves and fruits for ISSR and ITS profiles. Firstly, polymerase chain reaction (PCR) were applied all taxa DNA’s for the ISSR methods. For the ITS regions, DNA’s were reproduced by PCR with using ITS4 and ITS5A primers. Bands were scored for the ISSR method, and NTSYS software programme were used for the phylogenetic analysis. Results exhibited that there is a relationships between studied species with respect to obtained Neighbor Joining (NJ), Unweighted Pair Group Method Using Arithmetic Average (UPGMA), Maksimum Parsimoni (MP), Maksimum Likelihood (ML) trees. After the statistical data analysis of ISSR and ITS, phylogenetic relationships were explanied among Turkish Seseli taxa. Dendograms constructed ISSR and ITS parameters supported each other. Seseli taxa cluster three clads in dendogram which was constituted with using ISSR and ITS parameters. Outgroup taxa is placed in the another clad.

Key words: Apiaceae, ITS, ISSR, PCR, Seseli, DNA Sequens Analysis, Umbelliferae

v

ÖNSÖZ

Yüksek Lisans çalışmamın başından sonuna kadar her zaman destek veren ve yardımını esirgemeyen saygıdeğer danışmanım Prof. Dr. Ahmet DURAN’a teşekkür ederim. Moleküler çalışmalarda önerilerinden faydalandığım ve Ziraat Fakültesi Biyoteknoloji Laboratuvarında çalışmama imkân sağlayan Doç. Dr. Erdoğan E. HAKKI’ya, tez çalışmam boyunca bana yardımcı olan, bilgi ve görüşlerinden faydalandığım Yrd. Doç. Dr. Meryem ŞEKER ve Araş. Gör. Özlem ÇETİN, Uzm. Mustafa Çelik ve arkadaşlarım Şerife ATİKER ve Yasemin GÜRBÜZ’e, tez çalışması kapsamında kullanmış olduğum materyalleri sağlamasından dolayı Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ebru DOĞAN GÜNER’e teşekkür ederim. 14201009 numaralı projeyle, gerekli teçhizatı, kimyasalları ve malzemeleri temin etmemizi sağlayan BAP’a teşekkürlerimi sunarım. Çalışma konusu olan bitki örneklerini inceleme imkânı sağlayan GAZI, KNYA, HUB herbaryumlarının yetkililerine teşekkür ederim.

Tez çalışmam boyunca benden maddi manevi desteklerini esirgemeyen aileme ayrıca teşekkür ederim.

Büşra TOSUN KONYA-2015

vi

İÇİNDEKİLER

ÖZET ...... iv

ABSTRACT ...... v

ÖNSÖZ ...... vi

İÇİNDEKİLER ...... vii

ÇİZELGELERİN LİSTESİ ...... ix

ŞEKİLLERİN LİSTESİ ...... ix

SİMGELER VE KISALTMALAR ...... xi

1. GİRİŞ ...... 1

2. KAYNAK ARAŞTIRMASI ...... 6

2.1. Apiaceae familayasını Morfolojik Özellikleri ...... 7 2.2. Seseli Cinsi Üzerine Yapılan Moleküler, Morfolojik, Anatomik, Biyokimyasal ve Karyolojik Çalışmalar...... 8 2.2.1. Seseli Cinsinin Taksonomik Gelişimi ...... 10 2.2.2. Selineae Tribusunun Özellikleri ...... 15 2.2.3. Selineae Tribusunun Moleküler Çalışmalara Göre Taksonomik Yeri ...... 17

3. Moleküler Markerlar ve Önemi ...... 25

3.1. Moleküler Markırların Özellikleri ...... 26 3.1.1. Moleküler Sistematikte Kullanılan Yöntemlerden Bazıları ...... 26 3.2. ISSR (Inter Simple Sequence Repeats) Basit İç Dizi Tekrarları ...... 26 3.3. ITS (Internal Transcribed Spacer) ve rDNA ...... 27 3.2.1. ITS’nın Genel Özellikleri ...... 28 3.2.2. ITS Bölgesinin Filogenetik Çalışmalarda Kullanılışı ...... 28 3.2.3. Filogenetik Analiz ve Ağaç Oluşturma ...... 29

4. MATERYAL VE YÖNTEM ...... 32

4.1. Materyal ...... 32 4.1.1. Çalışmada Kullanılan Bitki Örnekleri ...... 32 4.1.2. Kullanılan Cam Malzeme Ve Plastik Malzemelerin Sterilizasyonu...... 33 4.1.3. Moleküler Çalışmalarda Kullanılan Kimyasal Maddeler...... 33 4.1.4. Moleküler Çalışmalarda Kullanılan Tampon ve Çözeltiler ...... 33 4.1.5. Genomik DNA İzolasyonunun Yapılması ...... 33 4.1.6. Seseli Cinsine Ait Örneklerin ISSR Primerleriyle PCR Amplifikasyonları . 36 4.1.7. Seseli Cinsine Ait Örneklerin ITS Primerleriyle PCR Amplifikasyonları .... 37 4.1.8. Agaroz Jel Elektroforezi ve Görüntüleme ...... 37 4.1.9. Dizileme ve Dizi Analizi ...... 38 4.1.10. Filogenetik Analiz ...... 38

vii

5. ARAŞTIRMA SONUÇLARI VE TARTIŞMA ...... 39

5.1. ISSR Yöntemine Göre Elde Edilen Jel Görüntüleri ...... 40 5.1.2. ISSR Verilerine Göre Oluşturulan Filogenetik Ağaç ...... 42 5.2. ITS Yöntemine Göre Elde Edilen Jel Görüntüsü ...... 44 5.2.1. ITS Verilerine Göre Oluşturulan Filogenetik Ağaç ...... 44

6. SONUÇLAR VE ÖNERİLER ...... 51

KAYNAKLAR ...... 54

EKLER ...... 62

EK-1. Çalışılan Taksonların ITS Dizileri ...... 62

ÖZGEÇMİŞ...... 74

viii

ÇİZELGELERİN LİSTESİ Çizelge 1.1. Apiaceae familyasının dünya’da, Asya kıtası ve Türkiye’de geniş yayılışlı cinslerinin yaklaşık tür sayıları…………………………………………………....4 Çizelge 1.2. Apiaceae familyası için en fazla tür çeşitliliğine sahip Asya ülkeleri……..5 Çizelge 1.3. Türkiye bölgelerinde Apiaceae familyasına ait cins ve tür sayısı………….5 Çizelge 2.1. Apioideae tribus ve subtribusları………………………………………….19 Çizelge 2.2. Selineae tribusu içindeki cinsler…………………………………………..23 Çizelge 2.3. Selineae tribusu içindeki polifiletik cinsler……………………………….24 Çizelge 4.1. Çalışılan türler ve toplandığı lokaliteler…………………………………..32 Çizelge 4.2. ISSR amplifikasyonunda kullanılan primerler……………………………36 Çizelge 4.3. ITS yönteminde kullanılan primerler……………………………………..37 Çizelge 4.4. ITS yönteminde kullanılan PCR programı………………………………..37 Çizelge 5.1. İncelenen örneklerin DNA yoğunlukları ve spektro değerleri……………39

ŞEKİLLERİN LİSTESİ

Şekil 2.1. Seseli cinsinin Türkiye’deki yayılışı………………………………………...14 Şekil 2.2. Selineae tribusunun filogenetik ağaçta gösterimi…………………………..21 Şekil 3.1. Çekirdek ribozomal DNA’sının tekrarlı üniteleri…………………………...28 Şekil 5.1. Jel görüntülerinde kullanılan markerın DNA baz uzunlukları………………40

Şekil 5.2. İncelenen türlerin M13 primeriyle PCR amplifikasyonundan elde edilen sonuçların elektroforez jel görüntüsü .………………………………………… 40 Şekil 5.3. İncelenen türlerin M13 primeriyle PCR amplifikasyonundan elde edilen sonuçların elektroforez jel görüntüsü ……………………………………………41 Şekil 5.4. İncelenen türlerin M13 primeriyle PCR amplifikasyonundan elde edilen sonuçların elektroforez jel görüntüsü…………………………………………….41 Şekil 5.5. Türkiye Seseli taksonlarının ve dış grup olarak kullanılan taksonların ISSR primerleri ile yapılan PCR amplifikasyonlarının skorlanarak NTSYS programında, UPGMA analizi ile değerlendirilmesi sonucu elde edilen dendogram ………… 42 Şekil 5.6. İncelenen türlerin ITS4-5M primeriyle PCR amplifikasyonundan elde edilen sonuçların elektroforez jel görüntüsü…………………………………………….44

ix

Şekil 5.7. Türkiye Seseli taksonlarının ve dış grup olarak kullanılan taksonların ITS primerleri ile yapılan PCR amplifikasyonlarının MEGA programında, Neighbor Joining analizi ile değerlendirilmesi sonucu elde edilen dendogram …...... 45 Şekil 5.8. Türkiye Seseli taksonlarının ve dış grup olarak kullanılan taksonların ITS primerleri ile yapılan PCR amplifikasyonlarının MEGA programında, Maksimum parsimoni analizi ile değerlendirilmesi sonucu elde edilen dendogram………….47 Şekil 5.9. Türkiye Seseli taksonlarının ve dış grup olarak kullanılan taksonların ITS primerleri ile yapılan PCR amplifikasyonlarının MEGA programında, Maksimum Likelihood analizi ile değerlendirilmesi sonucu elde edilen dendogram……………………………………………………………………..48 Şekil 5.10. Türkiye Seseli taksonlarının ve dış grup olarak kullanılan taksonların ITS primerleri ile yapılan PCR amplifikasyonlarının MEGA programında, UPGMA analizi ile değerlendirilmesi sonucu elde edilen dendogram…………….……49 Şekil 5.11. Dünya Seseli taksonlarının ve dış grup olarak kullanılan taksonların ITS primerleri ile yapılan PCR amplifikasyonlarının skorlanarak MEGA programında, neighbor-joining analizi sonucu elde edilen dendogram………...50

x

SİMGELER VE KISALTMALAR

Simgeler ve Kısaltmalar Açıklamalar bç baz çifti CTAB Setil Trimetil Amonyum Bromür DNA Deoksiribo Nükleik Asit dH2O Distile Su dNTP Deoksiribo Nükleosid Trifosfat EDTA Etilen Diamin Tetra Asetik Asit ETS Dış trankribe boşluklar GAZI Gazi Üniversitesi Herbaryumu HCl Hidroklorikasit HUB Hacettepe Üniversitesi Herbaryumu ISSR Inter Simple Sequence Repeat ITS Internal Transcribed Spacer KNYA Selçuk Üniversitesi Herbaryumu NCBI National Center For Biotechnology Information NTSYS-pc Numerical and Multivariate Analysis System MEGA Molecular Evolutionary Genetics Analysis

MgCl2 Magnezyum Klorür ML Maksimum Likelihood MP Maksimum Parsimoni NaCl Sodyum Klorür NAOH Sodyum Hidroksit NJ Neighbor Joining nrDNA Nüklear ribozomal DNA PCR Polimeraz Zincir Reaksiyonu RAPD Randomly Amplified Polymorphic DNA SDS Sodyumdisülfit subsp. Alttür Taq Thermus aquaticus TE Tris-EDTA

xi

TBE Tris-Borikasit- EDTA Tm Erime Sıcaklıkları UPGMA Unweighted Pair Group Method Using Arithmetic Average µ Mikron

xii 1

1. GİRİŞ

Türkiye coğrafi konumu, jeomorfolojik yapısı, farklı topografik yapılara ve toprak gruplarına sahip oluşu, değişik iklim tiplerini bir arada bulundurması, İran- Turan, Akdeniz ve Avrupa-Sibirya olmak üzere üç farklı bitki coğrafyasının birleştiği yerde bulunması, buzul dönemlerinde canlılar için sığınak olması ve bazı cinslerin gen merkezi olması nedeniyle oldukça zengin bir flora ve çok farklı vejetasyon tiplerine sahiptir (Davis ve Hedge, 1975). Türkiye’de cins altı düzeyde toplam 11.466 doğal takson bulunmaktadır. Türkiye için endemik olan doğal takson sayısı 3.649 olup endemizm oranı % 31,82’dir (Güner ve ark., 2012). Ülkemizin zengin bir floristik yapıya sahip olması her zaman botanikçilerin ilgisini çekmiştir. Farklı zamanlarda çok sayıda yabancı botanikçi ülkemiz bitki çeşitliliği üzerine araştırmalar yapmıştır. Bu çalışmalar çok eski tarihlere dayanmasına rağmen bitki toplama amacıyla yapılmış araştırmalar 16 yy. ortalarından itibaren başlamıştır. Fransız doğa bilimci Pierre Belon (1517-1564) ülkemize bitki toplama amaçlı gelen ilk araştırmacıdır ve İstanbul, Ege Adaları, İzmir ve Uludağ civarlarından bitki örnekleri toplamıştır (Sağıroğlu, 2005; Doğan, 2007). Ülkemiz florası ile ilgili ilk önemli eser İsviçreli botanikçi Pierre Edmond Boissier’in 1865-1888 yılları arasında yayınlanan ve 6 ciltten oluşan Flora Orientalis adlı eseridir (Boissier, 1867-1888). Ülkemiz bitki çeşitliliği ile ilgili en önemli eser ise, Flora Orientalis‘ten tam bir asır sonra yazılan, editörlüğünü Peter Hadland Davis‘in yaptığı dokuz ciltlik Flora of Turkey and the East Aegean Islands adlı eseridir (Davis, 1965-1985). Türkiye florasının ilk dokuz cildinin yayınlanmasından sonra çok sayıda yeni takson ortaya çıkartılmış ve bu taksonların ek cilt olarak yayınlanmasıyla cilt sayısı 10’a çıkartılmıştır (Davis ve ark., 1988). Daha sonra yapılan çalışmalarda Türkiye Florasına ilave edilen yeni kayıt ve taksonlar için Türk botanikçiler tarafından ikinci bir ek cilt yayınlanmıştır (Güner ve ark., 2000). Ülkemiz florası ile ilgili diğer önemli eser ise; 2012 yılında tamamlanan, Türk araştırmacılar tarafından hazırlanmış olan ve Türkiye bitki zenginliğinin tamamını kapsayan Türkiye Bitkileri Listesi (Damarlı Bitkiler) eseridir (Güner ve ark., 2012). Ülkemizde yabancı botanikçiler tarafından yapılmış olan floristik çalışmalar kısa süreli ve genellikle ulaşımı kolay olan yerlerde yapılmıştır (Sağıroğlu, 2005). Floranın

2

tamamlanmasının ardından yapılan floristik çalışmalar ve yeni taksonların tanımlanması, Türkiye florasının tam anlamıyla bitirilemediği göstermiştir. Bu nedenle çok sayıda floristik çalışma yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Aynı zamanda Flora of Turkey eserinin yazımı sırasında sınırlı zaman ve materyal ile çalışıldığından dolayı birçok cinsteki eksiklikler bu eserde belirtilmiş, ancak çözüm getirilememiştir (Davis, 1965-1985). Toplanan çok sayıda örnek teşhis edilirken karşılaşılan sorunlar bazı cinsler hatta familyalardaki problemlere dikkati çekmektedir. Özellikle bu taksonlardaki varyasyon sınırlarının ve yeni olabilecek taksonların tespiti için öncelikle cins düzeyinde revizyon çalışmaları ileri teknikler kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Bu amaçla son yıllarda Türk araştırmacılar tarafından özellikle taksonomik açıdan problemli cinsler üzerinde revizyon çalışmalarının yapılmasına ağırlık verilmektedir. (Doğan Güner, 2006; Akçoşkun, 2010). Apiaceae (Umbelliferae) familyası dünyada yaklaşık olarak 450 cins ve 3700 türe sahiptir ve çiçekli bitkilerin en önemli familyalarından biridir (Pimenov ve Leonov, 1993). Ekonomik açıdan da oldukça önemli bir familyadır. Apiaceae familyasının en iyi bilinen üyeleri arasında havuç (Daucus carota L.), maydanoz (Petroselinum crispum (Mill.) Nyman ex A.W. Hill), dereotu (Anethum graveolens L.), kişniş (Coriandrum sativum L.), rezene (Foeniculum vulgare Mill.) ve kereviz (Apium graveolens L.) sayılabilir. Zehirli olanlar ile geniş tıbbi kullanım alanına sahip olan türler Apiaceae familyasının ayırt edici kimyasal yapısını ortaya koymaktadır (Downie ve ark., 1998). Apiaceae familyası üyeleri morfolojik olarak oldukça sabit karakterlere sahiptir; Theophrastus’un “doğal bitki familyası” olarak adlandırdığı familyalardan birisidir (Berenbaum, 2001). Genel olarak bazı belirgin karakterlere (iki merikarptan oluşan bir şizokarpik meyve vb.) sahip olması nedeniyle Apiaceae “çiçekli bitkilerin teşhisi yapılan ilk familyası” olmuştur (Constance, 1971). Üstelik Robert Morison’un 1672’de Plantarum Umbelliferarum Distributio Nova eserinin yayınlaması ile birlikte Apiaceae familyası, monografı yapılan ilk çiçekli bitki grubu olmuştur (Constance 1971, Hedge 1973). Apiaceae familyasının sistematiği büyük ölçüde olgun meyvenin anatomik ve morfolojik özelliklerine dayanır (Lee ve Downie, 1999). Ayrıca Apiaceae familyası taksonlarının taban yaprakları da bu familyanın sistematiğinde önemli bir yere sahiptir. Bu familyanın birçok cinsinde çiçeklenme dönemi geç olduğundan olgun meyveli örnekler geç dönemdeki arazi çalışmaları sonucu toplanabilir. Araziden toplanan

3

örnekler teşhis anahtarında belirtilen karakterlere uygun olmadığında yanlış teşhis ihtimali artar. Bu nedenle Apiaceae familyası taksonları Türkiye ve dünyada en fazla probleme sahip bitkilerdendir (Güner, 2006). 20. yy ortalarından itibaren, DNA’nın yapısının açıklanmasından sonra, biyoloji bilimlerindeki gelişmeler, büyük bir hız kazanmıştır. Saiki ve ark., (1988) mevcut yöntemleri geliştirerek, DNA’nın aslına uygun bir şekilde in vitro olarak çoğaltma esasına dayalı bir teknik olan PCR‘ı (Polimeraz Zincir Reaksiyonu) geliştirmeleri ile çığır açmış, moleküler yöntemlerle bitki ve hayvanların daha sağlıklı bir şekilde filogenetik sınıflandırmaları yapılmaya başlanmıştır (Öztürk, 2011). Günümüzde türlerin tanımlanmasında, kromozom haritalamalarında, gen kaynaklarının belirlenmesinde, evrimsel ilişkilerin ortaya konulmasında ve genetik varyasyonların araştırılmasında moleküler yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemlerin polimorfizm oranlarının yüksek olması, pleotropik ve epistatik etki göstermeyip oldukça istikrarlı olmaları, çevre faktörlerinden etkilenmemeleri klasik yöntemlere göre büyük avantajlar sağlamaktadır (Çelik, 2013). DNA baz dizinindeki polimorfizmin ortaya çıkarılması için RFLP, AFLP, SSR, RAPD ve ISSR gibi moleküler markör teknikleri sıkça kullanılmaktadır (Öztürk, 2011). Araştırmacılar, Apiaceae familyasının yüksek düzeydeki akrabalık ilişkilerinin çözülmesi için çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmalar 1990’lı yıllardan itibaren hız kazanmıştır. Apiaceae familyası içerisindeki yüksek düzeydeki filogenetik ilişkilerin çözülmesi, belli tribusların revizyonlarının ve cins komplekslerinin taslaklarının oluşturulması için gereklidir. Bu yüksek düzeydeki filogenetik ilişkilerin çözülmesi için modern sınıflandırma yöntemlerinin kullanılması kaçınılmaz olmuştur. Günümüzde Apiaceae familyası için yeni ve işlevsel bir sınıflandırma sistemi oluşturmak amacıyla farklı moleküler karakterler kullanılmaktadır. Kloroplast genleri (rbcL, matK) ve intron dizileri (rpoC1, rps16), çekirdek ribozom DNA’sı ITS dizileri bu karakterlerden bazılarıdır (Downie ve ark., 2000a). Apiaceae familyası dünyada yaklaşık 450 cins ve 3700 tür içerir (Pimenov ve Leonov, 1993). Türlerin cinsler arasındaki dağılımı eşit değildir: cinslerin %41’i tek tür ile temsil edilirken (monotipik), %26’sı sadece 2–3 türle temsil edilir. Türlerin % 60’ı ise her biri 20’den fazla tür içeren birkaç geniş cinste yer almaktadır. Polifiletik olan bu cinslerden bazılarının tür sayıları şöyledir; Ferula L. 177 ve Ligusticum L. 40-50 (Spalik ve ark., 2004).

4

Apiaceae familyasının Asya’da en fazla türle temsil edilen cinsleri sırasıyla şunlardır; Ferula 177, Bupleurum L. 155, Pimpinella L. 125, Heracleum L. 109, Seseli L. 101, Angelica L. 87, Bunium L. 43, Prangos Lindl. 43, Ferulago W.D.J.Koch 37, Hymenidium Lindl. 35, Hydrocotyle L. 35, Chaerophyllum L. 34, Eryngium L. 34, Pternopetalum Franch. 32, Acronema Falc. ex Edgew. 23 ve Semenovia Regel & Herder 22 türe sahiptir (Çizelge 1.1.). Özellikle bazı büyük cinslerin dünya genelindeki tür sayıları birbirine yakındır. Bunu dünyadaki tür sayısı Asya’da yoğunlaşmış olan cinslerde görebiliriz ki bu cinslere örnek olarak Ferula, Seseli, Bupleurum, Pimpinella, Bunium, Ferulago, Prangos ve Asya’ya özgü olan Hymenidium, Pternopetalum, Acronema ve Semenovia cinsleri verilebilir (Pimenov ve Leonov, 2004; Güner ve ark., 2000; Özhatay ve Kültür, 2006; Özhatay ve ark., 2008-2009, 2009, 2011). Çizelge 1.1. Apiaceae familyasının dünya’da, Asya kıtası ve Türkiye’de geniş yayılışlı cinslerinin yaklaşık tür sayıları (Güner ve ark., 2012) Cins adı Türkiye Asya Dünya Ferula 22 177 180-185 Bupleurum 47 155 185-195 Pimpinella 25 125 170-180

Heracleum 17 109 120-125

Seseli 13 101 125-140

Angelica 3 87 110-115

Bunium 12 43 45-50

Prangos 14 42 43

Ferulago 34 37 47

Hymenidium - 35 35

Chaerophyllum 17 34 45 Eryngium 25 33 250-260 Pternopetalum - 32 32 Elaeosticta 1 26 26 Acronema - 23 23 Semenovia - 22 22

Apiaceae familyası için en fazla tür içeren Asya ülkeleri Çin, Türkiye (Anadolu bölümü), İran, Rusya (Asya bölümü) ve Kazakistan’dır. Familyaya ait en fazla tür sayısı Çin Florası için verilmiştir, 108 cinste 677 tür vardır. Türkiye coğrafik açıdan daha

5

küçük olmasına rağmen, tür sayısı bakımından ikinci sırada yer alır ve 109 cinse ait ~455 tür ile temsil edilir (Çizelge 1.2.). Türkiye’de yayılış gösteren türlerin yaklaşık %33 endemiktir. Bu durum Türkiye’nin Asya’da ve büyük olasılıkla da dünyada, Apiaceae familyası için en yüksek tür çeşitliliğine sahip ülke olduğunu gösterir (Pimenov ve Leonov, 2004; Davis ve ark., 1988; Güner ve ark., 2000; Özhatay ve Kültür, 2006; Özhatay ve ark., 2008-2009; Özhatay ve ark., 2009; Özhatay ve ark., 2011). Çizelge 1.2. Apiaceae familyası için en fazla tür çeşitliliğine sahip Asya ülkeleri

Ülke Cins Sayısı Tür Sayısı

Çin 108 677

Türkiye (Asya böl.) 109 455

İran 111 350

Rusya (Asya böl.) 105 278

Kazakistan 78 236

Türkiye’nin yanı sıra bir bütün olarak Güneybatı Asya da Apiaceae tür çeşitliliği bakımından oldukça zengindir. İran, Gürcistan, Suriye, Azerbaycan, Irak, Ermenistan ve Lübnan Apiaceae familyasına ait tür sayısı yüksek ülkelerdir. Buna karşılık Umman, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Katar tür çeşitliliği düşük olan ülkelerdir (Pimenov ve Leonov, 2004). Türkiye’de yayılış gösteren Apiaceae familyasına ait taksonların coğrafi bölgelere dağılımı düzenli değildir. Beş coğrafik bölge içerisinden Güneybatı ve Doğu Anadolu en yüksek tür çeşitliliğine sahiptir (Çizelge 1.3.). Doğu Anadolu’da 80 cinste 242 tür vardır ve bu türlerden 15’i endemiktir (Pimenov ve Leonov, 2004). Çizelge 1.3. Türkiye bölgelerinde Apiaceae familyasına ait cins ve tür sayısı

Bölge Cins Sayısı Tür Sayısı

Kuzey Anadolu 74 185

Orta Anadolu 80 221

Batı Anadolu 64 132

Güneybatı Anadolu 82 251

Doğu Anadolu 80 242

6

Çin ve Türkiye’den sonra en yüksek tür çeşitliliği İran’da görülür. İran’ın doğusunda bulunan Orta Asya ülkeleri de yüksek düzeyde tür çeşitliliğine sahiptir. Orta Asya ve Kazakistan’dan yaklaşık olarak 430 tür bilinmektedir. Tianshan ve Pamiro-Alai dağlarında 19 endemik cins bulunmaktadır. Endemik cinslerin fazlalığı, oldukça kurak düzlüklerle çevrili yüksek dağ sistemlerinin sağlamış olduğu izolasyonun yanı sıra bölgenin sınır yerleşiminin Orta Asya sınırına yakınlığıyla da açıklanabilir. Bu bölgelerde, Apiaceae familyası için bazı alışılmadık karakterler de gözlenebilir. İkincil durumda çalı özelliği gösteren Schrenkia kultiassivii ve bazı Seseli cinsine ait türlerdeki odunlaşmış toprakaltı gövde bu karakterlere örnek olarak verilebilir (Pimenov ve Leonov, 2004). Bu çalışmanın konusu olan Seseli cinsinde yetersiz toplamalar ve eksik materyalle çalışıldığı için karşılaşılan sorunlar ile içerdiği problemler bu cinsin revizyonunun yapılmasının gerekliliğini ortaya koymuş ve 2006 yılında cinsin revizyonu tamamlanmıştır (Doğan Güner, 2006). Seseli L. cinsi ile ilgili yaptığımız kapsamlı literatür araştırmalarından elde edilen bilgiler doğrultusunda bu cinsin taksonomik problemlerinin yapılan revizyon çalışmasıyla büyük ölçüde giderildiği ancak modern taksonomiye göre moleküler yöntemlerle de desteklenmesinin önceki çalışmaları güçlendireceği öngörülmüştür.

2. KAYNAK ARAŞTIRMASI Apiaceae Lindl. (Umbelliferae Juss.) familyası dünya genelinde çöller, bataklıklar, orman altı ve açıklıkları, subalpin tundralar, stepler ve açık yerler gibi çok çeşitli habitatlarda yayılış gösteren kozmopolit bir familyadır (Pimenov ve Leonov 1993; Berenbaum 2001). Bu familya üyelerinin çoğu şemsiye biçimindeki çiçek durumu, bir karpofora asılı duran tek tohumlu iki karpelden (merikarp) oluşan özelleşmiş meyveleri ve çok sayıda küçük epigin çiçekleri ile kolaylıkla ayırt edilebilir (Downie ve ark., 1998). Ayrıca familya n=4–12 (genellikle 11 ya da 8) arasında sıralanan temel kromozom sayısıyla karakteristiktir (Plunkett ve ark., 1996a). Apiaceae taksonlarının doğal kumarinler için iyi birer kaynak olduğu bilinmektedir (Doğanca ve ark., 1979). Kumarinler, uçucu yağlar ve seskiterpenler gibi yararlı sekonder metabolitleri içermeleri nedeniyle familya üyeleri sıklıkla baharat ve ilaç olarak kullanılırlar. Asya ülkelerinde kullanılan doğal ilaçların birçoğu Apiaceae üyelerinden elde edilen özütlerden oluşur. Örneğin Angelica türlerinin kurutulmuş

7

kökleri Japonya, Kore ve Çin’de ilaç olarak kullanılmaktadır. Bu bitkilerden sindirim rahatsızlıkların, baş ağrılarının, deri hastalıklarının tedavisinde ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde yararlanılmaktadır. Peucedanum ve Bupleurum da geleneksel tıpta kullanılan bitkilerdendir. Uzak Doğu’da P. japonicum türü diüretik, laksatif ve sedatif olarak kullanılırken B. falcatum türünün ise diare, amenore ve humma gibi hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır (Lee ve Rasmussen, 2000).

2.1. Apiaceae familayasını Morfolojik Özellikleri

Apiaceae familyası üyeleri genellikle internodlarda içi dolu ve kuvvetli gövdeli otsu bitkiler. Nadiren çalımsı bazen ağacımsı ya da ağaç formunda. Sukulent ya da değil. Yapraklar tabanda rozet şeklinde; gövdede almaçlı dizilmiş; tabanda yaprak kını bulunur; basit ya da bileşik bazen peltat, bileşik olduğunda ternat, pinnat, bipinnat ya da çok pinnat bazen de palmat; yaprak kenarı düz, parçalı, dikenli; stipul yok; yaprak büyüklüğü değişken; damarlanma pinnat, palmat ya da paralel. Birleşik veya basit , nadiren simöz çiçek durumlu. Brakte var ya da yok. Çiçekler genellikle brakteollü; brakteoller küçük. Bitkiler genellikle hermafrodit, andromonoik, poligam ya da dioik. Kaliks indirgenmiş; indirgenmemişse serbest ya da birleşik, kesinlikle kaliks tüpü oluşmaz, sepal 5, çok küçük. Korolla serbest; petal 5; beyaz, sarı, pembe ya da eflatun; nadiren petalsiz. Stamen 5, perianttan bağımsız, sepallerle karşılıklı, fertil, tomurcukta içe dönük. Ovaryum alt durumlu (1-)2 bölmeli. Stilus 2, tabanı genişlemiş ve stilopodyum oluşur. Plesantasyon axillar ya da apikal. Ovül her bölmede 1 ya da 2. Meyve kuru, 2 merikarplı şizokarp. Her merikarp 1 tohumlu; merikarpların iç yüzleri birbirine bakar; arada birbirine bağlayan karpofor bulunur; dış yüz ise 5 birincil sırtlı, nadiren 4 ikincil sırt bulunur. Sırtlar arasında vitta (yağ kanalları) bulunur. Tohumlar yağlı endospermli (Heywood, 1978; Pimenov, 2004). Uçucu yağ var ya da yok. Reçineli ya da reçinesiz. Polenleri böcekler yoluyla yayılır (entomofil) (Lawrance, 1989). Çok soğuk bölgelerden tropikal bölgelere kadar yayılır. Tropik bölgelerin yüksek kesimlerinde özellikle kuzeyde ılıman bölgelerde yayılır (Doğan Güner, 2006).

8

2.2. Seseli Cinsi Üzerine Yapılan Moleküler, Morfolojik, Anatomik, Biyokimyasal ve Karyolojik Çalışmalar

Bu familya üzerinde morfoloji ve anatomi çalışmalarından, sitoloji ve bitki kimyası alanlarına kadar çok geniş bir yelpazede araştırmalar yapılmaktadır (Güner ve ark., 2000; İşcan ve ark., 2002). Apiaceae familyası üyeleri dünyada ekonomik öneme sahip bitki gruplarındandır. Özellikle besin kaynağı olarak sebze ve hayvan yemi olarak kullanılırlar. Park ve bahçelerde süs bitkisi olarak kullanılan türleri mevcuttur. İçerdikleri alkoloidler ve reçineler nedeniyle tıpta (özellikle barsak rahatsızlıkları) ve kozmetikte yaygın kullanım alanlarına sahiptirler (Doğan Güner, 2006). Diğer Apiaceae familyası üyeleri gibi Seseli cinsinin ekonomik değerinin de olduğu bilinmektedir. Genel anlamda cinsin taban yaprakları kurutularak hayvancılıkta besin olarak kullanılmaktadır. Avrupa’da bahçelerde ve parklarda süs bitkisi (S. gummiferum subsp. gummiferum) olarak kullanılmaktadır. Bütün Apiaceae cinslerinde olduğu gibi Seseli türlerinde bulunan kimyasallardan tıpta yararlanılmaktadır. Pakistan’da S. libanotis’in kimyasal çalışması yapılmış ve tohumlarından ekstrakte edilen uçucu yağların patojenik bakteriler (Staphylococcus aureus, Echerichia coli, Shigella dysentry, Vibrio cholera ve Salmonella typhi) üzerinde çok etkili olduğu bulunmuştur (Meena ve ark., 1989; Hu ve ark., 1990). Apiaceae familyası üyeleri cinsleri çok farklı yapıda meyve örnekleri bulunduğundan araştırmacılar tarafında oldukça ilgi görmüş ve anatomik çalışmalarda sıklıkla kullanılmıştır (Pimenov ve Sdobnina, 1975; Pimenov ve ark., 1982; Tosun, 2002) ve yapısındaki eterik yağ moleküllerinden dolayı kimyasal analiz (Tosun, 2002; Glowniak, 1991) çalışmaları da mevcuttur. Seseli türlerinin uçucu yağları ile yapılmış birkaç çalışmadan biri de, Seseli elatum L. toprak üstü kısmının uçucu yağı ile olan çalışmadır. Bu uçucu yağın, analiz neticesinde seskiterpen hidrokarbonlarca çok zengin olduğu görülmüştür (Coassini Lokar, 1988). Seseli ismi Yunanca’dan gelmektedir ve güçlü kokulu bitki anlamındadır (Doğan Güner, 2006). Diğer bir çalışmada Seseli campestre Besser'in, meyva ve herbası üzerinde gerçekleştirilmiştir. Clevenger apareyi kullanılarak yapılan distilasyonda uçucu yağ

9

miktarı meyvalarında % 1.5, toprak üstü kısmında ise % 1.0 olarak tespit edilmiştir (Tosun ve Özkal, 2003). Bir diğer çalışmada İspanya'da endemik bir tür olan Seseli farreynii Molero ve Pujadas'ın taze yapraklarının dietileterli ekstresinin, GC-MS analizi sonucunda seskiterpenik bileşiklerin yanında monoterpenler, tetradesilasetat, tetrakozanol, hekzakozanol, oktakozanol gibi bileşiklere de rastlanmıştır (Muckensturm, 1997). Kinonik bileşiklerin izolasyonuna ait sadece bir çalışmaya rastlanmış olup, bu da İspanya'da endemik bir tür olan Seseli farreynii Molero ve Pujadas üzerinde yapılmış ilk kimyasal araştırmadır (Tosun ve Özkal, 2003). Seseli elatum'a ait alt türlerden elde edilen izopimpinellinin yılanlara karşı öldürücü bir zehir olduğu, ayrıca parazitik solucanlara karşı etkili olup, diüretik bir özelliğe sahip olduğu da literatürde kayıtlıdır (Coassini ve ark., 1988). Biyokimyasal çalışmaların çoğu kumarinler üzerinde yoğunlaşırken, diğer birkaç farklı biyokimyasal bileşik üzerinde yapılmış çalışmalara da rastlanmıştır. Bu bileşikler terpenik, fenilpropanoit yapıdaki bazı bileşikler ile uçucu yağları kapsamaktadır (Tosun ve Özkal, 2003). Doğan Güner’in (2006) revizyon çalışmasında 4 türün kromozom sayısı belirlenmiştir; Seseli gummiferum subsp. gummiferum (2n=20), S. gummiferum subsp. corymbosum (2n=20), S. resinosum (2n=20), S. peucedadanoides (2n=22). Literatür çalışmalarında ise Seseli cinsinin kromozom sayısı n= 9, n=10, n=11 olarak tespit edilmiştir. Aynı zamanda ülkemizde de yayılış gösteren Seseli resinosum Freyn & Sint. ve Seseli tortuosum L. türlerinin kromozom sayısı n= 11 olarak rapor edilmiştir (Grabiele ve ark., 2010). Dünyanın farklı yerlerinde bilim dünyasına tanıtılan bazı Seseli türlerinde sayılan kromozom sayıları Seseli farrenyi J.Molero & J.Pujadas (2n = 18), Seseli galloprovinciale Reduron (2n = 22), Seseli globiferum Vis. (2n = 22), Seseli longifolium subsp. intermedium Reduron (2n = 18), Seseli rhodopeum Velen. (2n = 42), Seseli rigidum Waldst. & Kit. (2n= 20), Seseli webbii Coss. (2n = 22) olarak sayılmıştır (Baltisberger ve Kocyan, 2010). Ayrıca Seseli resinosum türünün embriyonik gelişimi bir doktora çalışmasına da konu olmuştur (Özveren, 2011).

10

Dünyada Seseli cinsi üzerine yapılan moleküler çalışmalar genellikle ITS üzerine yoğunlaşmış ve bu dizilerin bir kısmı NCBI ‘da (National Center for Biotechnology Information) da yayınlanmıştır. Seseli webbii Coss. (GenBank: AY179037.1), Seseli peucedanoides Koso- Pol.(GenBank: AY179034.1), Seseli hippomarathrum Pall. (GenBank: AY179033.1), Seseli longifolium subsp. intermedium Reduron (GenBank: AY179032.1), Seseli tortuosum (GenBank: AY179031.1), Seseli galloprovinciale Reduron (GenBank: AY179025.1), Seseli praecox Gamisans (GenBank: AY179024.1), Seseli gummiferum (GenBank: AY179023.1) türlerinin ITS1, 5.8 ribozomal RNA, ITS2 bölgeleri gen bankasında (NCBI) yayınlanmıştır.

2.2.1. Seseli Cinsinin Taksonomik Gelişimi

Seseli cinsi 1753 yılında Linnaeus’un Species Plantarum adlı eserinde 9 tür ile temsil edilmektedir (Linnaeus, 1957). Bu türler S. pimpinelloides L., S. montanum L., S. glaucum L., S. annuum L., S. ammoides L., S. tortuosum L., S. carviflora L., S. pyreneacum L. ve S. laxifragum L.’dur. Bunlardan S. tortuosum Türkiye’de de yetişmektedir. Seseli tortuosum türü aynı zamanda cinsin lektotipidir (Pimenov and Leonov, 1993). Bu cinsin özellikleri ilk olarak 1754’de Linnaeus’un Genera Plantarum adlı eserinde verilmistir (Linnaeus, 1960). Seseli ile ilgili birçok bilim adamının çalışmaları mevcuttur. Cins ile ilgili en önemli çalışmalardan biri 1824’te W. Koch tarafından yapılmıştır (Koch, 1824). Bu çalışmada Koch, o zamana kadar tanımlanan Seseli türlerini toplu halde vermiş ve türleri brakte sayısı az ya da yok (S. elatum, S. montanum, S. glaucum, S. gracile, S. annuum, S. varium, S. leucospermum, S. hippomarathrum, S. tortuosum, S. peucedanifolium, S. petraeum, S. cuneifolium, S. gummiferum, S. buchtornense) ve braktesi çok sayıda olanlar (S. libanotis) olmak üzere 2 gruba ayırmıştır. Yine aynı yayında S. libanotis’i tanımlamıştır (sinonim: Athamantha libanotis). 1848 yılında Greiner ve Godron Flore De France’ı yazmışlar ve Seseli cinsini 2 seksiyona ayırmışlardır (Grenier and Gordon, 1848).

11

Seksiyon 1: Euseseli DC. S. tortuosum S. bocconii Guss. S. elatum L. S. montanum L. S. coloratum Ehrh. S. carvifolium Seksiyon 2: Libanotis Crantz S. libanotis S. sibthorpii Godron & Gren. Grenier ve Godron’un seksiyon olarak değerlendirdiği Libanotis, 1897’de Drude tarafından altcins olarak değerlendirilmiştir (Heywood, 1968). 1753, öncesi ve sonrasından günümüze kadar yapılan birçok çalışmada Seseli cinsinin sinonimleri, altcinsleri veya seksiyonları arasında görülen Libanotis cinsi farklı floralarda farklı kategorilerde ve farklı otör isimleriyle kullanılmaktadır. Örneğin Flora of U.S.S.R.’da Libanotis L. (Schischkin, 1973), Flora Europaea (Heywood, 1968) ve Flora Iranica’da (Rechinger, 1987) Libanotis J.Hill. ve Flora of Turkey’de ise Libanotis Hall. olarak görülmektedir. Yine Greiner ve Godron’un 1848 yılında yaptığı çalışmada Libanotis seksiyonunun otörü Crantz’dır. 1950 yılında Flora of U.S.S.R’ın 16. cildine Seseli cinsini Shishkin yazmıştır (Schischkin, 1950). Bu çalışmada cinsin alt familyası, ordosu ve tribusu belirtilmiş ve cins 6 seksiyona ayrılmıştır. Bu seksiyonlardan Euseseli DC. 10 seride toplanmıştır. Aşağıda seksiyon ve serilerde sadece Türkiye’de bulunan türler verilmiştir: Ordo: Umbelliflorae Bartl. Familya: Umbelliferae Moris. Alt familya: Apioideae Drude Tribus: Ammineae Koch Cins: Seseli L. Seksiyon 1. Euseseli DC. Seri1. Stricta Schischk. Seri 2. Varia Schischk.: S. grandivittatum (Somm.et Lev.) Schischk. Seri 3. Peucedanoidea Schischk.: S. peucedanoides (M.B.) K.-Pol. Seri 4. Glabrata Schischk.

12

Seri 5. Petraea Schischk.: S. petraeum Bieb. S. gummiferum Pall. Seri 6. Tortuosa Schischk.: S. campestre Bess. S. andronakii Seri 7. Eriocarpa Schischk. Seri 8. Fasciculata Schischk. Seri 9. Tenuisecta Schischk. Seri 10. Flavidae Schischk. Seksiyon 2. Hippomarathroidea DC. Seksiyon 3. Lomatopodium (Fisch et Mey.) Schischk. Seksiyon 4. Macrostylopodium Schischk. Seksiyon 5. Erioscias Schischk. Seksiyon 6. Pseudosilaus Schischk.: S. foliosum (Somm. et Lev.) Manden Seseli ve diğer Apiaceae cinsleri üzerinde en yoğun araştırmalar M.G. Pimenov tarafından yapılmıştır. 1975 yılında Pimenov ve L.I. Sdobnina Seseli cinsini 8 seksiyona ayırmıştır (Pimenov and Sdobnina, 1975). Seksiyon 1. Condensatae M. Pimen. et Sdobn. Seksiyon 2. Pseudolibanotis (Schischk.) M. Pimen. et Sdobn. Seksiyon 3. Libanotis (Hill.) Gren. et Godr. Seksiyon 4. Sclerorhiza M. Pimen. et Sdobn. Seksiyon 5. Seseli L. Seksiyon 6. Macrostylopodium Schischk. Seksiyon 7. Hippomarathroides DC. Seksiyon 8. Lomatopodium (Fisch et Mey.) Schischk. Seksiyon 9. Pseudosilaus Schischk. 1985’te Pimenov ve Constance’ın yaptığı bir çalışma da cins üstü kategorileri düzenlemişlerdir (Pimenov and Constance, 1985). Buna göre: Tribus: Seseleae Koch Subtribus: Seselinae Tausch Genus: Seseli L., Sp. Pl. 1: 259 (1753). Seseli cinsi üzerine daha önce belirtilenlerin dışında da sistematik çalışmalar yapılmıştır (Schichkin, 1950;Pimenov, 1997; Hardvig and Strit, 1987). Sistematik çalışmaların dışında anatomik (Pimonov ve ark., 1982; Pimenov and Sdobnina, 1975;

13

Tosun, 2002). ve kimyasal analiz (Tosun, 2002; Glowniak, 1991) çalışmaları da mevcuttur. Fakat cins ile ilgili moleküler çalışma yoktur. Dünyada 125-140 tür ve tür altı seviyede takson ile temsil edilen Seseli cinsi Avrupa (Kuzey Batı, Batı, Orta, Güney Batı, Güney, Güney Doğu, Doğu), Asya (Güney Batı, Kuzey, orta ve merkez, Batı, Güney Doğu, Güney, Kafkasya), Afrika (Kuzey, Kuzey Batı, Tropikal bölgeler), Kuzey Amerika ve Avustralya’da yayılış göstermektedir. (Davis,1972; Heywood, 1978;Pimenov and Leonov, 2004; Pimenov and Leonov, 1993;Heywood, 1978; Rechinger, 1987;Schischkin, 1950; Pignatti, 1982). Cins Türkiye’de 13 tür ve tür altı kategori ile ile temsil edilmektedir (Doğan Güner ve Duman, 2013).

Seseli cinsinin Türkiye’deki yayılışına bakıldığında özellikle Doğu Karadeniz, Batı Karadeniz ve Antalya çevresinin tür sayısı açısından daha yoğun olduğu görülür. Taksonların fitocoğrafik bölgelere dağılımı; 8’i Avrupa-Sibirya, 3’ü Doğu-Akdeniz, 3’ü İran-Turan elementi ve 1’i geniş yayılışlı olarak değerlendirilmiştir (Doğan Güner, 2006). Çok yıllıktır. Genelde tabanda ölü yaprakların saplarından oluşan lifli bir yapı bulunur. Bazı türlerde ise ölü yaprakların sapları kalıcıdır ama lifli yapı oluşturmaz. Bazen de hem lifli yapı hem de yaprak sapı seklinde bulunur. Gövde tek ya da çok sayıda olabilir; dallanma tabandan ya da ortadan baslar; gövde boyu 5-175 cm, bazı türlerde 3 m’ye kadar uzayabilir; gövde genellikle belirgin sırtlı nadiren düzdür; genelde yeşil nadiren kırmızımsı-mordur; tüylü ya da tüysüz olabilir. Yapraklar 1-4 pinnattır; tüylü ya da tüysüz olabilir; taban yaprakları gövde yapraklarından uzundur, daha fazla parçalanma gösterir; gövde yaprakları tabandan yukarı doğru sayıca azalır ve boyları küçülür, yaprak kını nadiren belirgin olarak bulunur. Çiçek durumu bileşik umbeldir; bazı türlerde ortadaki umbel yan umbellere göre daha gelişmiş olup ana umbel yapısı gösterir, ana umbelin ışın sayısı yan umbellere göre fazla ve ışın boyuda daha uzundur. Işınlar skabrid nadiren tüysüzdür. Braktenin varlığı türlere göre değişir, var ise tüylüdür. Brakteol bütün türlerde mevcuttur, serbest ya da tabanda birleşik, yoğun tüylüdür. Sepal yok ya da 5 tanedir, çok küçüktürler. Petaller 5, genellikle tomurcukta açık ya da koyu mor, nadiren beyaz ya da sarı, çiçek açtığında beyaz, orta damar mor çevresi beyaz ya da nadiren açık sarıdır; sırtta skabrid ya da tüysüzdür. Stamenler petallerle almaçlı dizilmiştir ve uzundur; beyaz ya da mor renklidir. Anterler versatil bağlı, sarı ya da mordur. Meyve oblong, oblong-ovoid, ovoid, linear-oblong, oblong-eliptik, eliptik-ovat

14

şekilli; 2-6,5 mm boyundadır; tüylü ya da tüysüzdür; belirgin 5 sırtlı, nadiren düzdür (Doğan Güner, 2006). Bu çalışmada kullanılan taksonların lokaliteleri aşağıdaki haritada işaretlenmiştir (Şekil 2.1).

Şekil 2.1. Seseli cinsinin Türkiye’deki yayılışı. : S. libanotis, : S. gummiferum subsp. ilgazense, : S. corymbosum subsp. corymbosum, : S. transcaucasicum, : S. petraeum, : S. gummiferum subsp. gummiferum, : S. corymbosum subsp. phyrigium, : S. resinosum, : S. tortuosum, : S. campestre, : S. marashica, : S. andronakii, : S. serpentina, : S. hartvigii, : Seseli sp. nov.

Türkiye Florasında Artvin, Borçka’da yetiştiği belirtilen Seseli foliosum türü son yıllarda yapılan flora çalışmalarında ve Türkiye Seseli cinsinin revizyonu çalışmasında toplanamamıştır. Ancak Grossheim’in haritasında Gürcistan sınırından (Sovyet) toplandığı belirtilen bu türün ülkemizde olmadığı tespit edilmiştir. Yapılan ayrıntılı çalışmalar sonucunda Seseli grandivittatum türü, Trinia cinsine aktarılmıştır (Davis ve ark., 1988). S. peucedanoides (M.Bieb.) Koso-Pol. ve S. foliosum (Sommier & Levier) türleri Gasparrina cinsine aktarılmıştır (Pimenov and Kljuykov, 2010). Pimenov tarafından 2010 yılında yayınlanan Seseli paphlagonicum türü, Seseli gummiferum türünün sinonimi yapılmıştır (Doğan Güner ve Duman, 2013). Seseli phrygium Pimenov & Kljuykov türü, S. corymbosum Boiss. & Heldr. ex Boiss. subsp. phrygium (Pimenov ve Kljuykov) E.Doğan & H.Duman alttür seviyesine indirgenmiştir. Bunlara ilaveten S. marashica E.Doğan & H.Duman ve S. serpentina B.L.Burtt ex H.Duman & E.Doğan türleri bilim dünyası için yeni taksonlar olarak tanımlanmıştır (Doğan Güner ve Duman, 2013). Doğan Güner ve Duman (2013), Türkiye’deki Seseli cinsini de 13 takson (tür ve

15

alttür) altında toplamıştır. Üzerinde yayın çalışmaları devam eden bir yeni alt tür (Seseli gummiferum subsp. ilgazensis Ö.Çetin & A.Duran, M.Öztürk ( incelemede) tespit edilmiştir. Ayrıca 2013 yılında Tuz Gölünden toplanan bir Seseli örneğinin de tür düzeyinde yeni bir taksonu temsil ettiği düşünülmektedir. Bu örnekler de çalışmaya dâhil edilerek Türkiye’deki tüm Seseli taksonlarını kapsayan moleküler bir filogeni oluşturulması hedeflenmiştir.

2.2.2. Selineae Tribusunun Özellikleri

Drude Apiaceae familyasını Hydrocotyloideae, Saniculoideae ve Apioideae olmak üzere üç alt familyaya ayırmıştır ve bu durum familyanın sınıflandırma sistemine hâkim olarak kalmıştır (Ay, 2008). Alt familyalardan en büyüğü ve ekonomik olarak öneme sahip olan Apioideae, diğer iki alt familyadan bileşik umbellere sahip oluşu, iyi gelişmiş vittalar (salgı kanalları) ve serbest karpofor ile ayırt edilebilir (Downie ve ark., 1998; Ay, 2008). Bileşik umbellanın yanı sıra çatallı bir karpoforla birleşmiş tek tohumlu iki merikarp ve stilopodiumdan çıkan stiluslar gibi morfolojik özellikler altfamilyanın monofiletik yapısını yansıtır ve Apioideae’yı Saniculoideae ve Hydrocotyloideae alt familyalarından sınırlar. Moleküler veriler bu tür morfolojik karakterlerin Apioideae alt familyasının monofiletik yapısını ortaya çıkardığını ve Apioideae’nın Saniculoideae alt familyasına kardeş bir grup olduğunu kanıtlamaktadır (Spalik ve Downie, 2001; Ay, 2008). Ancak moleküler alandaki gelişmelerden sonra yapılan filogenetik çalışmalarla (Plunkett ve ark., 1996, 1997, 2004; Downie ve Katz-Downie 1999; Plunkett, 2001; Valiejo-Roman ve ark., 2002; Chandler ve Plunkett ve ark., 2004; Çelik, 2013). Drude’nin Hyrocotyloideae alt familyasının polifiletik olduğunun anlaşılması üzerine bu alt familyada değişiklik yapılmıştır (Plunkett ve ark., 2004). Yapılan değişikliklere göre Hyrocotyloideae alt familyasına ait cinslerden Trachymene Rudge ve alt familyanın tip cinsi Hydrocotyle L. Araliaceae familyasına aktarılmıştır. Geri kalan Hyrocotyloideae alt familyasına ait taksonlar yeni tanımlanan Azorelloideae Plunkett & Lowery ve Mackinlayoideae Plunkett & Lowery alt familyalarına aktarılmıştır (Plunkett ve ark., 2004; Liu ve ark., 2006, 2009, 2012; Nicolas ve Plunkett, 2009). Hyrocotyloideae alt familyasında yapılan bu değişikliklerden sonra Apiaceae familyasına ait taksonlar

16

Apioideae, Saniculoideae, Azorelloideae ve Mackinlayoideae olmak üzere dört alt familyada toplanmıştır. Tribus diğer taksonomik kategoriler gibi soyut bir kavramdır. Yer olarak familya ile cins arasında bulunur. Kelime anlamı oymak, kabile anlamlarına gelmektedir. Böyle bir kategoriye ihtiyaç duyulmasının sebebi ise bazı familyalardaki filogenetik karmaşıklığı çözümlemektedir. Diğer familyalarda da bulunmakla birlikte Apiaceae familyasının sistematiğinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Apiaceae familyası meyve karakterleri bakımından çok çeşitlilik göstermektedir. Çeşitlilik daha fazla sistematik kategoriyi beraberinde getirmiştir. Ayrıca filogenetik ağaçlarda bazı nodlara klad adı verilir. Kladlar, tribus ya da cinsler gibi taksonomik bir kategori değildir. Modern filogenetik sistematik, kladistik analize dayanmaktadır. Kladistiğe dayalı filogenetik ağaca kladogram denir. Bu ağaç çift yönlü çatallardan oluşur. Her dallanma noktası iki türün ortak bir atadan ayrılışını ifade eder. Bir kladogramdaki her bir evrimsel dala klad denir. Bir klad atasal bir tür ve bundan türeyen taksonlardan meydana gelir. Klad moleküler anlamda belli bir bilgiyi ifade eden bir gruptur. Diğer bir özelliği ise çalışmayı yapan araştırıcının belirlediği bir bilgidir. Bazen tribus içindeki cinslerin klada dâhil olduğunu da görmek mümkündür (Simpson, 2012). Böyle cins, familya ya da daha yüksek bir taksondaki tür grubuna tek soydan anlamında ‘monofiletik’ denir. Birden fazla ortak soydan meydana geliyorsa ‘parafiletik’, eğer bir gruptaki türler, ortak bir ata içermiyorsa ‘polifiletik’ adını alır. Sistematikçiler bir kladogramda dallanma dizisine tüm benzerlik durumlarının ortak bir atayı işaret etmesine göre belirler. Ancak bu oldukça karmaşık bir uğraştır. Tüm bunların yanı sıra sistematikçiler moleküler verilerden de filogeniyi anlayabilirler. DNA dizisindeki nükleotidler kalıtsaldır ve moleküler düzeyde türlerin evrimsel dağılımı, bunların genom farklılıklarının birikimi ile paraleldir. İki türün ortak bir atadan dallanma hali ne kadar yakınsa, DNA ve aminoasit dizileri de o kadar benzer olmalıdır (Simpson, 2012). Moleküler sistematik; Filogenetik ilişkilerin anlaşılması ve çok farklı türler arasındaki akrabalık derecelerinin izlenmesiyle soy ağacının en ince uçlarının anlaşılmasına yardımcı olur. Selineae tribusunun cinsleri ile yapılmış çalışmalar incelenecek olursa Seseli ile yapılmış revizyon çalışmasında tribusun yeri aşağıdaki şekilde gösterilir;

17

Alem: Plantae Altalem: Tracheobionta Üstbölüm: Spermatophyta Sınıf: Dicotyledonae Altsınıf: Aralianae Takım: Familya: Apiaceae Altfamilya: Apioideae Oymak: Seseleae Altoymak: Seselinae Cins: Seseli (Doğan, 2006). Yapılan kaynak taramaları sonucunda Türkiye Florası’nda Selineae tribusuna rastlanmamıştır (Davis, 1965-1985). İran Florası’na göre Selineae tribusu yoktur. Fakat bu tribus içindeki cinsler Apieae tribusu içerisinde yer alır. İran Florası’na göre Apieae tribusun özellikleri; çiçekler hermafrodit ya da tek eşeyli, petaller beyaz, pembe ya da sarı, stilopodyum konik ya da gömülmüş durumda, meyve oval ve uzamış, yanları hafif kanatlı, merikarp sırtları hafif belirgin ya da belirgin olmayan kanatlı, komisürler beyazımsı-krem, ± düz (Rechinger, 1987). Rus Florası’nda ise yine Selineae tribusu bulunmamaktadır. Bunun yerine Selineae içerisindeki cinsler Ammineae (Koch, 1824) tribusuna dâhil olarak gösterilmektedir. Buna göre Ammineae tribusunun özellikleri; Çiçekler iki eşeyli nadiren tek eşeyli, kaliks dişli ve iyi gelişmiş ya da yok, petaller içe doğru kavisli ve lobları mevcuttur genellikle oval veya obkordattır, stilopodyum konik ya da yastık şeklinde, meyve yanlardan hafifçe basık; silindirik, oval ya da oblong-silindirik olabilir, valekul kanalları ise 1-4 arasında değişir, enine kesitleri dairesel ya da beşgen şeklinde ve beyaz renkli, perikarp pürüzsüz ya da tüylü, enine kıvrımlı, genellikle komissüre doğru kristaller bulunmaz (Schischkin, 1950).

2.2.3. Selineae Tribusunun Moleküler Çalışmalara Göre Taksonomik Yeri

Bitkilerde üç temel tip DNA dizisi, üç ana DNA kaynağından köken alır; nüklear DNA(nDNA), kloroplast DNA (cpDNA) ve mitokondriyal DNA (mtDNA). Nüklear DNA atalardan yeni nesillere hiç şüphesiz eşeyli veya eşeysiz üremeyle çekirdek

18

bölünmesi yoluyla aktarılmaktadır. Diğer taraftan kloroplast ve mitokondri, çekirdekten bağımsız olarak replike olur, bölünür ve yeni nesillere farklı bir şekilde aktarılır. Örneğin Angiospermlerde bu organeller genellikle (bazı istisnalarla beraber) dişi gamet yoluyla aktarılır, dolayısıyla yumurtayla aktarılırken sperm hücreleriyle aktarılmaz. (Kozalaklılarda, ilginç bir şekilde kloroplast DNA, dişi gamet yoluyla değil erkek gamet yoluyla aktarılır). Kloroplast DNA’ sından elde edilen dizileme verilerinin kullanımının hem uzak hem de yakın akrabalıkları belirlemede faydalı olduğu kanıtlanmıştır. Bütün organel ve prokaryotik DNA’ larda olduğu gibi, kloroplast DNA’sı da halkasaldır. İlginç şekilde çoğu Angiospermlerde, ters tekrar olarak adlandırılan, ayna görüntüsü şeklinde kloroplast DNA’sı bulunmaktadır. Kloroplast DNA’nın kodlayan genlerine ilave olarak genler arası bölgeler olarak bilinen genler arasındaki dizilerde filogenetik analizlerde kullanılabilir. Genler arası bölgeler, kodlayan genlere kıyasla özellikle daha büyük varyasyonlar gösterir; bu nedenle genler arası bölgeler, tür ve tür altı taksonlar gibi daha düşük düzeydeki taksonomik analizler için faydalıdır (Simpson, 2012). Apiaceae familyasının gen merkezi Anadolu kabul edilir. Türlerin dağılımı homojen olmamakla birlikte monofiletik ve polifiletik olarak değişiklik gösterir (Davis ve Hedge, 1975). Polifiletik olduğu kabul edilen cinslerden bazılarının tür sayıları şöyledir; Ferula 177, Ligusticum 40-50, Seseli 100-120 ve Peucedanum 100-120. Çok türle temsil edilen ve oldukça geniş yayılışlı olan bu cinslerin teşhisi zorlaşmış ve bu cinslerin tanımlanması yetersiz kalmıştır (Spalik ve ark., 2004). Altıncı Apiales sempozyumuna göre, çalışmalardaki ITS sekansları temel taksonların tamamını kapsayacak kadar kapsamlı değildir. Moleküler veri seti ile taksonomi merkezli veri filogenetik sonuçlar arasında uyumluluk açısından farklı bir moleküler veri setleri (cpDNA genleri ve intron sekansları, cpDNA sınırlanmış alanlar, ITS sekans) kullanılmıştır (Plunkett ve Downie 1999; Downie ve ark., 2000; Downie ve ark., 2001). Aşağıdaki 10 tribusun monofiletik olduğu teyit edilmiştir. Aciphylleae, Bupleureae, Careae, Coriandreae, Echinophoreae, Oenantheae, Pleurospermeae, Pyramidoptereae, Scandiceae (alt tribusları içinde Daucinae, Ferulinae, Scandicinae, Torilidinae ve Glaucosciadium kladı) ve Smyrnieae. Buna ek olarak önceki sonuçlar ve şimdiki filogenetik analizler sadece ITS sekansları destek alınarak 4 monofiletik tribus belirlenmiştir. 1- Apieae, 2- Selineae 3- Tordylieae 4- Pimpinelleae.

19

Downie ve arkadaşlarının yaptığı çalışmaya göre majör klada dâhil 12 cinsten, Arcuatopterus, Chamaesium, Conium, Diplolophium, Erigenia monofiletik; Acronema, Cachrys, Conioselinum, Komarovia, Opopanax, Physospermopsis, Sinodielsia ise polifiletik olduğu düşünülmektedir (Downie, 2010). Yapılan diğer çalışmalarda ise Selineae tribusunun “Arracaciea” kladına dâhil olduğunu kabul etmişlerdir. Selineae tribusu ile birlikte Careae, Echinophoreae ve Pyramidoptereae tribusları ve Apium, Heracleum ve Pimpinella kladları toplu olarak Apioid süperkladının sadece bir kısmını oluşturmaktadır (Plunkett ve Downie 1999; Downie ve ark., 2000; Downie ve ark., 2001). Apioid süperkladının monofiletik olduğu hem sekans sonuçları hem de restriksiyon verileri ile ispatlanmıştır (Downie ve ark., 2000). Ayrıca monofiletik çalışmalar sadece yapısal plastid genomlarının sekansları da çıkarılarak aynı sonuçlar desteklenmiştir (Plunkett ve Downie 1999; Downie ve ark., 2000; Downie ve ark., 2001). Downie ve ark. (2001), Üçüncü Uluslar Arası Apiales Sempozyumu’nda Apioideae alt familyası ile ilgili yayınlanmış olan moleküler sistematik çalışmaları özetleyerek bu alt familya ile ilgili revize edilmiş sınıflandırmayı sunmuşlardır. Bu sınıflandırma, kloroplast genleri (rbcL, matK) ve intron dizileri (rpoC1, rps16,rpl16), çekirdek ribozom DNA’sı ITS gibi farklı moleküler çalışmalardan elde edilen taksonomik sonuçlara dayandırılmıştır. Bu sınıflandırma sonrasında 10 tribus ve 3 subtribus belirlenmiştir (Çizelge 2.1.) (Downie ve ark., 2001; Çelik, 2013). Çizelge 2.1. Apioideae tribus ve subtribusları (Downie ve ark., 2001).

Altfamilya: Apioideae Drude Tribus: Aciphylleae M.F.Watson & S.R.Downie Tribus: Bupleureae Spreng. Tribus: Careae Baill. Tribus: Echinophoreae Benth. Tribus: Heteromorpheae M.F.Watson & S.R.Downie Tribus: Oenantheae Dumort. Tribus: Pleurospermeae M.F.Watson & S.R.Downie Tribus: Pyramidoptereae Boiss. Tribus: Scandiceae Spreng. Subtribus: Daucinae Dumort.

20

Subtribus: Scandicinae Tausch. Subtribus: Torilidinae Dumort. Tribus: Smyrniae Spreng.

Downie ve ark., yaptığı bu çalışmaya göre Selineae tribusu içine dâhil olan Seseli ve diğer bir çok cins Angelica kladı içinde gösterilmiştir. Downie ve arkadaşları kladları 7 ayrı grup yaparak ayırmışlardır;

Klad: Angelica Klad: Apium Klad: Arraracia Klad: Conioselinum Klad: Heracleum Klad: Komarovia Klad: Pimpinella (Downie, 2010). Downie’nin Selineae tribusunu kapsayan çalışmasında önceki tribus Pyramidoptereae ve sonraki tribus Tordyliinae yer almıştır. Bu çalışmada kloroplast genleri baz alınarak böyle bir filogenetik ağaç çıkarılmıştır. Downie ve arkadaşları tribus ve subtribus seviyesinde konumlama yapmak için öncelikle ITS verilerini baz almaya çalışmışlardır. En az 94 cinsle temsil edilen Selineae tribusu Apioideae tribusu içinde en büyük klad olma özelliğine sahiptir. Bu çalışmaya göre çıkan filogenetik ağaç aşağıdaki gibidir (Şekil 2.2.) (Downie, 2010).

21

Şekil 2.2. Selineae tribusunun filogenetik ağaçta gösterimi (Downie, 2010).

III. Apiales sempozyumu 1999 yılında Amerika’da yapılmıştır. Downie ve ark. (2001), Apioideae alt familyası ile ilgili moleküler sistematik çalışmaları özetleyerek bu alt familya ile ilgili revize edilmiş sınıflandırmayı sunmuşlardır. Bu sınıflandırma, kloroplast DNA’sına ait kloroplast genleri (rbcL, matK); intron dizileri (rpoC1, rps16, rpl16) ve çekirdek ribozomal DNA’sında ITS sekansları ile kloroplast genomundaki yeniden yapılandırılmadan elde edilen veriler alt familya içerisindeki büyük kladlarların aydınlatılmasında kullanılmıştır. Fikir birliğine varılan 12 büyük kökenden 6 tanesi tribus seviyesinde öngörülmüştür. Bunlar Bupleureae, Heteromorpheae, Oenantheae, Pleurospermeae, Smyrnieae ve Scandiceae’dir. Heteromorpheae ve Bupleureae temel

22

kladları oluşturmaktadır, diğer kalan tribuslar arasındaki ilişkiler net değildir. Scandicinae tribusu, Daucinae ve Torilidinae alt tribuslarını içermektedir. İkinci olarak geleneksel anlamda iki taksonu Caucalideae içerisinde yer almaktadır (Downie ve ark., 2001). III. Apiales sempozyumunda birçok moleküler veri birleştirilmiş ve Selineae tribusu ve buna ek olarak 22 cinsin soy ağacındaki yeri tam olarak belirlenememiştir. Daha sonraki ITS tabanlı çalışmalar ise daha olumlu sonuçlar vermiştir (Downie ve ark., 1999). Selineae tribusuna dâhil olan pek çok cins Drude (1897-1898)’nin yapmış olduğu klasik sınıflandırma sistemi içinde Peucedaneae tribusunun Angeliceae ve Ferulinae alt tribusunda veya Pimenov ve Leonov (1993)’un sınıflandırmasında Peucedaneae ve Angeliceae tribuslarında düşünülmüştür. Downie ve ark. (2001) moleküler verileri esas alarak yapmış olduğu yeni sınıflandırma çerçevesinde bu taksonların hepsi Angelica ve Arraracia isimli kladlar içerisinde iki gayri resmi grupta yer almıştır. Arraracia kladının filogenetik pozisyonu henüz net olmamasına rağmen, daha önce yapılmış birçok çalışmada Angelica kladı içinde ortaya çıkmıştır (Plunkett ve ark., 1996, Downie ve ark., 1998). Downie ve ark. (2001), Angelica kladının oldukça güçlü (%97-98 bootstrap değerleri) desteklenmesinden dolayı bu kladı tribus olarak önermişlerdir (Spalik ve ark., 2004). Kuzey Amerika Apioideae altfamilyasına 19 cinse ait 137 ve Angelica kladına ait 22 dış grubun, Kuzey Amerika endemik taksonlarındaki monofilisini değerlendirmek ve yeri belli olmayan Cymopterus grup içindeki yerini belirlemek için ITS sekanslarıyla filogenetik analizleri yapılmıştır. Sonuçlara göre çok yıllık, endemik Kuzey Amerika Apioid umbelliferlerini içeren zayıf bir şekilde desteklenen monofiletik bir grup olduğu, bunun yanısıra Angelica kladı ve meso-Amerikan Arracacia kladının birçok olası kardeş klad bağlantısının ikisini içermektedir (Downie ve ark., 2010). V. Apiales sempozyumu 2005 yılında Avusturya (Viyana) da yapılmış olup daha fazla filogenetik çalışmalar ile Oenantheae tribusunun yerinin daha iyi belirlenmesi için buna yönelik çalışmalar şeklinde gelişmiştir (Downie ve ark., 2010). 17 cinsle tanınan Oenantheae tribusunda bu çalışma sayesinde, 4 cinsin monofiletik olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu cinsler Berula, Bifora, Cryptotaenia ve Sium (Downie ve ark., 2010). Son yıllarda yapılan çalışmalardan biri de İran Apiaceae familyasının ITS sekanslarıyla desteklenerek yapılan filogenetik analizlerdir. Buna göre Johrenia ve

23

Johreniopsis monofiletik olmadıkları ispatlanarak Selineae tribusu içine aktarılmışlardır. Buna ek olarak Ferulopsis Kitag., Trinia Hoffm. ve Vicatia DC. cinsi de Selineae tribusu içine aktarılmıştır. Önceki çalışmalarda göz önüne alınarak Selineae tribusu “monofiletik değildir” sonucuna varılmıştır (Ajani ve ark., 2008). Downie’nin major kladları tanıttığı çalışmasında Selineae tribusu olarak gösterdiği cinsler aşağıdaki şekilde gösterilmiştir (Çizelge 2.2). *Pachypleurum mutellinoides ise Selineae tribusu içerisinde tür kategorisinde değerlendirilmiştir (Downie, 2010). Çizelge 2.2. Selineae tribusu içindeki cinsler (Downie ve ark., 2010).

Aethusa Dimorphosciadium Katapsuxis Oreocome Saposhnikovia

Ammoselinum Dystaenia Kedarnatha Oreoselinum Seseli Angelica Endressia Kitagawia Ormosolenia Spermolepis *Pachypleurum Apiastrum Exoacantha Ledebouriella Stenocoelium mutellinoides Carlesia Ferulopsis. Libanotis Paraligusticum Thecocarpus Cervaria Glehnia Ligusticopsis Peucedanum Thysselinum Chymsydia Imperatoria Ligusticum Phlojodicarpus Tommasinia Cnidiocarpa Johrenia Lomatocarpa Pilopleura Trinia Cnidium Kadenia Macrosciadium Pteroselinum Vicatia Cortia Kailashia Magadania Rumia Xanthogalum Cortiella Karatavia Oligocladus Sajanella Xanthoselinum Dichoropetalum

Yapılan son çalışmalardan biri olan altıncı Uluslararası Apiales Sempozyumu 2008 yılında Rusya (Moskova) da düzenlenmiştir. Downie ve ark., Apiaceae familyasının Apioideae alt familyasının ITS tabanlı sınıflandırmasını ele almışlardır. Bu çalışmalara göre, şu anda ve muhtemelen yakın gelecekte nrDNA ve ITS sekanslarının çalışılması Apioideae familyası için en kapsamlı verileri oluşturacaktır. Bu sekansların ortaya çıkarılması için kullanılacak DNA eski herbaryum materyallerinden bile kolayca elde edilebilir. Downie ve arkadaşları çalışmaları sonucu türlerin kendi arasındaki az miktarda polimorfizmin filogenetik ilişkiyi tahmin etmeye engel teşkil etmediğini söylemişlerdir. Apioidea alt familyasına ait filogenetik analizler için 1240 ITS sekansı gen bankalarında bulunan ve henüz yayınlanmamış sekansların da kullanılmasıyla monofiletik gruplar belirlenmiştir (Downie ve ark., 2008). Ayrıca bu monofiletik grupları güvenli kılmak için kloroplast sekansı da test edilmiş ve çalışmaya eklenmiştir. Yapılan çalışmada 5.8 S gen bölgesi kullanılmıştır. Bu 1240 ITS sekansı 292 cins ve 959 tür ile yapılmıştır ve Apioidea familyasının coğrafi yayılışını

24

kapsayacak şekilde tüm tribusları ve büyük grupları içerirken; önceki moleküler çalışmalarda erken dallanan bazı gruplar çalışma dışında bırakılmıştır. Bunlar; Heteromorpheae, Annesorhiza kladı, Lichtensteinia kladıdır (Downie, 2010). Ayrıca filogenetik pozisyonu belirsiz, şüpheli olan cinslerde Astydamia, Choritaenia, Ezosciadium, Molopospermum ve evrimsel olarak kardeş grup olarak değerlendirilenler () ayrı tutulmuştur (Downie, 2010).

Geçmişten günümüze Selineae tribusuna dâhil olan pek çok cinsin sınıflandırılmasında; Drude (1897-1898), klasik sınıflandırma sisteminde Peucedaneae tribusunun Angeliceae ve Ferulinae alttribusunda yer aldığını, Pimenov ve Leonov (1993), Peucedaneae ve Angeliceae tribuslarına dâhil olduğunu, Spalik ve ark. (2004), moleküler tabanlı çalışmalarında Selineae tribusunun polifiletik olduğu, Downie ve ark. (2008), 10 tribusun monofiletik olduğunu, yine Downie ve ark. (2010), ITS analizlerine göre major kladların belirlendiği çalışmalarında Selineae tribusu içindeki 11 cinsin polifiletik olduğunu rapor etmiştir (Downie, 2010). Sonuç olarak birçok tribus gibi Selineae tribusu da genel olarak moleküler verilere dayandırılarak yapılmıştır. Tribusun monofiletik ya da polifiletik olduğu yıllar içinde değişmiştir, ancak son yıllardaki çalışmalar göz önüne alınırsa birçok cinsin polifiletik olduğu sonucu ortaya çıkarılmıştır. Yapılan kaynak taramaları şunu göstermiştir ki tribusun bütün cinsleri monofiletik ya da polifiletik olmak zorunda değildir. Örneğin Selineae tribusu içindeki cinslerin yıldızla işaretli cinsler için polifiletiktir bilgisi verilmiştir. Fakat bu bilgi ITS sekansına göre verilmiştir ve zaman içinde yapılacak yeni çalışmalarla bu durum değişebilir. Downie ve arkadaşlarının yaptığı çalışmalara göre Selineae tribusuna ait polifiletik olan cinsler tabloda gösterilmiştir (Downie, 2010). Çizelge 2.3. Selineae tribusu içindeki polifiletik cinsler (Downie ve ark., 2010)

Angelica L. Cervaria Wolf Cortia DC. Dystaenia Kitag. Glehnia F. Schmidt ex Miq. Libanotis Haller ex Zinn Ligusticopsis Leute Oreocome Edgew. Peucedanum L. Selinum L. Seseli L.

25

3. Moleküler Markerlar ve Önemi

1960’lı yıllara kadar, sistematik çalışmalar morfolojik, anatomik verilere dayanarak elde edilmiştir. Bu zamandan sonra makro moleküllerin sistematik çalışmalarda kullanılması önemli bir rol almıştır. Moleküler veriler yardımı ile filogenetik analiz kolay ve güvenilir şekilde yapılmaktadır. Çünkü moleküler çalışmalarda DNA molekülü kullanılmakta ve bu bize hızlı ve güvenilir sonuçlar vermektedir. Sistematikte yapılan çalışmalarda proteinlerle büyük oranda ilgilenilmiştir. İzoenzim ve allozimler elektroforezleri moleküler sistematikte sık kullanılanılan yöntemlerden olmuştur (Bremer, 1988). Bununla birlikte izoenzimler üzerinde olan çalışmalar (Rossi ve ark., 1992; Schlegel, 1989) floral davranışlarla genetik ilişkiler arasındaki cins ve cins altı sınırları suni olduğunu gösteren bir ilişki eksikliği olduğunu göstermektedir (Aceto, 1999). Bitkilerde filogenetik analiz için kullanılan moleküler markırlar nüklear DNA ‘nın ITS bölgeleri (Bellarosa ve ark., 2005; Liu ve ark., 2002) kloroplast DNA’sı (Graham ve ark., 2002; Brauchler ve ark., 2005) mitokondriyal DNA (Markova ve ark., 2007; Lymberakis ve ark., 2007), RPB2 gibi tek veya az kopyalı nüklear genlerdir (Loo ve ark., 2006; Oxelman ve ark., 2004). Polimorfizm, DNA’daki yer değiştirmeleri, parça eksilmeleri, parça yerleştirmeleri ile meydana gelir. Ayrıca bu genleri onların düzenlenmelerini, morfolojiyi, gelişmeyi, biyokimyasal davranışı etkileyeceğinden değişim sürecinin fenotipik varyasyon kaynağıdır (Britten, 1986). Bu varyasyonları tanımak amacı ile izoenzimler, biyokimyasal işaretleyiciler, restriksiyon parça uzunluğu polimorfizmi (RFLP), rastgele çoğaltılmış polimorfik DNA (RAPD), basit dizi tekrarları (SSR), çoğaltılmış parça uzunluk polimorfizmi (AFLP) ve doğrudan DNA dizileme gibi moleküler işaretleyiciler başarı ile kullanılmıştır. Moleküler markerların kullanım alanlarına baktığımız zaman bitki tür ve çeşitlerinin DNA parmak izlerinin belirlenmesi ile yapılan sistematik çalışmalar, genetik haritalama çalışmaları, GDO (genetiği değiştirilmiş organizmalar)’nun tanımlanmasında, allel çeşitliliğinin araştırılması ve mutasyonların belirlenmesi gibi pek çok çalışmalarda kullanılmaktadır. Moleküler markerlar genetik çeşitliliğin belirlenmesinde farklı bitkiler arasında filogenetik çalışmalarda kullanılmaktadır (Stuber, 1992).

26

3.1. Moleküler Markırların Özellikleri

1- Polimorfik olmaları 2- Kolay uygulanabilir olmaları 3- Tekrar edilebilmeleri 4- Genom boyunca dağılım gösterebilmeleri 5- Çevre ve diğer lokuslardan etkilenmemeleri 6- Kodominant olmaları (Hatozpoulos ve ark., 2002).

3.1.1. Moleküler Sistematikte Kullanılan Yöntemlerden Bazıları

a- RFLP (Restriction Fragment Lenght Polymorphism) Restriksiyon Parça Uzunluk Polimorfizmi b- RAPD (Randomly Amplified Polymorphic DNA) Rastgele Çoğaltılmış Polimorfik DNA c- AFLP (Amplified Fragment Length Polimorphism) Çoğaltılmış Parça Uzunluk Polimorfizmi d- Minisatellitler (SSR) Mikrosatellitler (VNTR) e- ISSR (Inter Simple Sequence Repeats) Basit İç Dizi Tekrarları f- SCAR (Sequence Characterized Amplified Regions) Belirlenmiş ve Çoğaltılmış Polimorfik Diziler g- CAPS (Cleaved amplified polymorphic sequence) Kesilip Çoğaltılmış Polimorfik Diziler h- ESTs (Expressed Sequence Tags) İşaretli İfade Edilen Diziler i- ASAP (Allele Spesific Associated Primers) Allele Özgü Birleşen Primerler j- SNP (Single Nucleotide Polymorphism) Tek Nükleotit Polimorfizmi

3.2. ISSR (Inter Simple Sequence Repeats) Basit İç Dizi Tekrarları

ISSR yöntemi, ökaryotik genomlarda tekrar eden 2, 3, 4, 5 gibi nükleotid dizilerinin lokustan bağımsız olarak genomda rastgele dağılımlarını esas alan ancak RAPD yöntemine göre çok daha hassas ve tekrarlanabilirliği yüksek olan bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. ISSR markörleri genetik çeşitliliğin ortaya çıkartılmasında,

27

filogenetik çalışmalarda, genom haritalarının oluşturulmasında ve evrimsel ilişkilerin ortaya konulmasında birçok bitkide uygulanabilecek yararlı bir tekniktir (Öztürk, 2011). ISSR uygulamasında, genomik mikrosatelitlerin primer olarak kullanıldığı dizilerin birinde seçilen mikrosatelit bölgesinin kendisinin 5ʹ→3ʹ yönünde primer görevi gördüğü, diğer dizide bağlanma bölgesinin ise makul uzunlukta komplementerine aynı dizi mikrosatellit bölgesinin ters yönlü olarak yer aldığı (ilk dizideki mikrosatellit bölgesine bakacak şekilde ve ilk dizinin komplementeri dizi üzerinde, yine 5ʹ→3ʹ yönünde) ve primer görevi gördüğü fragmanlar çoğaltılır. ISSR uygulamalarında hedef çok sayıda ve oldukça değişken lokuslardır. Bunun sonucu olarak ISSR uygulamaları RAPD’e kıyasla her bir primerde daha fazla polimorfik özellik gösteren fragmanların ortaya çıkarılmasını sağlar (Qiu ve ark., 2004). Primerlerin bağlanma sıcaklıklarının farklı olması ve benzer büyüklükteki bantların aynı olmaması tekniğin kullanımını güçleştirmektedir (Welsh, 1990).

3.3. ITS (Internal Transcribed Spacer) ve rDNA Bazı sebeplerden dolayı bitki türlerinin doğal ortamlarda tanımı ve teşhisinde zorluklar yaşanmaktadır. Anahtarlarda kullanılan fenetik karakterler bazen ayırt edici olmamakla birlikte yanıltıcı olmaktadır. Yapılan pek çok araştırma bazı bitkilerin yanlış tanım ve teşhisinin olduğunu bulmuştur. Moleküler biyolojideki son yapılan çalışmalarda türe özgü gen bölgelerinin bulunmasıyla bitki türlerinin teşhis edilmesine yardım etmiştir. Bu sebepten rDNA’nın ITS bölgeleri, bitki moleküler sistematik çalışmalarda sıklıkla başvurulan yöntemlerdir (Baldwin ve ark., 1995). ITS, iki iç boşluk ITS-1 ve ITS-2, 5,8S, 18S ve 26S nüklear ribozomal RNA (nrRNA) alt ünitelerini kodlayan genlerin arasına yerleşmiştir. ITS-1 ve ITS-2 yaklaşık 300 bç uzunluğundadır. 5,8S alt ünitesi ise 164 bç uzunluğundadır (Baldwin, 1992). ITS bölgesinin her iki tarafında korunmuş diziler vardır. Bu sebepten evrensel primer olarak kullanılır. Ayrıca PCR çalışmalarında kolayca elde edilebilmektedir (Baldwin, 1992). Bu amaçla kullanılan evrensel ITS primerlerinin rDNA üzerideki bağlanma bölgeleri şekilde gösterilmiştir. rDNA genleri, kopya edilemeyen bölgeleri (IGS) ve ITS bölgelerinin varlığı ile birbirinden ayrılmıştır. IGS bölgeleri, komşu rDNA tekrar birimler arasında yer alır. ETS, ribozomal mRNA ile kodlayan dış kopya bölgesidir ve onun promotor bölgesini ihtiva eder. NTS ise tekrar birimler arasına yerleşmiş kodlanmayan bölgedir (Baldwin ve ark., 1995).

28

Şekil 3.1. Çekirdek ribozomal DNA’sının tekrarlı üniteleri (Dayle ve ark., 2001).

3.2.1. ITS’nın Genel Özellikleri a- Ökaryot organizmalarda 5,8S gen bölgesi, çoğunlukla ITS bölgeleri ile birlikte değerlendirilir. Bütün bir bölgenin uzunluğu yaklaşık 600 ile 700 bç arasındadır. b- ITS bölgeleri, rDNA'nın, 18S, 5,8S ve 28S alt birimlerinin oluşumu sürecinde rol alır. c- Bu bölgenin korunmuş rDNA bölgesine göre fazla değişim gösterdiği belirtilmiştir. Bu sebepten ITS filogenetik çalışmalarda bize çözüm yolu sunmaktadır (Baldwin, 1992).

3.2.2. ITS Bölgesinin Filogenetik Çalışmalarda Kullanılışı

ITS bölgeleri filogenetik ve biyocoğrafik çalışmalarda yoğun olarak kullanılmaktadır. Bunun sebebi bu bölgeler filogenetik çalışmalarda yeterli veri verebilecek büyüklüktedir. Cins ve tür seviyesindeki çalışmalar için ileri derecede korunmuş rDNA bölgelerine komşudur. Bazı bitki gruplarında ITS1 ve ITS2’de yüksek oranda varyasyonlarla karşılaşırken, bazılarında nükleotit varyasyonun az bir dizisine rastlanmaktadır. Çoğu gruplarda ITS dizilerinin, cpDNA baz dizinlerinden çok daha fazla değişkenlik gösterdiği ve daha bilgi verici olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca genomik DNA da yüksek kopyaya sahiptirler. Homolog olmayan kopyaları nokta mutasyonu ve delesyon şeklinde bulunabilmekte ve bir türün bireyleri arasında küçük varyasyonlara sebep olmaktadır. Ayrıca ITS bölgelerinin küçük boyutta olması

29

sebebiyle PCR ile kolayca çoğaltılabilmektedir. Bu sebepten filogenetik çalışmalarda sıklıkla tercih edilmektedir (Baldwin, 1992).

3.2.3. Filogenetik Analiz ve Ağaç Oluşturma

Filogeni kısaca; evrimsel akrabalık ilişkisi olarak tanımlanabilir. Filogenetik analiz ise; mevcut olan karakterlerin değişik kriterler kullanılarak değerlendirilmesi sonucu taksonlar arasındaki akrabalık ilişkilerinin ortaya çıkarılmasıyla soy ağaçlarının oluşturulmasıdır (Saitou and İmanishi, 1989). Filognetik ağaç bir grubun evrimsel tarihinin grafiksel özetidir. Filogenetik ağaç; a- Dallanma olaylarının modelini, bazı durumlarda zamanını ve zaman aralığını tanımlar, b- Türleşme sırasını kaydeder, c- Hangi taksonların yakın ya da uzak akraba olduklarını gösterir (Şahin, 2011).

3.2.4. Filogenetik Ağacın Değerlendirilmesi

Filogenetik bir ağaçta; dallar; türlerin atasal populasyonlarının zaman içerisindeki durumlarını gösterir. Düğümler; bir populasyonun (taksonun) iki veya daha fazla türev populasyona ayrıldığı noktalara denir. Dal uçları ise; soyu tükenmiş veya bugün yaşayan türleri ifade eder. Filogenetik ağaçlar köklü veya köksüz olabilir. Köklü Ağaçlar; inceleme altındaki soy hattını nereden köklendiğini tanımladığı için ayrılma olaylarının açığa çıkma sırasını da ortaya koyarlar (Freeman and Herron, 1999). Köksüz ağaçlar ise; köklü ağaçların tersine, türler arasındaki ilişkiyi ortaya koyar. Fakat, hangi düğüm ya da dalların tarihte önce veya sonra açığa çıktığına işaret etmez (Başıbüyük ve ark., 2000). Ağaçlardaki dal uzunluğu genellikle dalda oluşmuş değişikliklerin (basamakların) sayısını belirler (Mount, 2001). Filogenetik ağaç oluşturulurken genellikle üç yöntem kullanılır. Bu yöntemlerden ikisi karakter temelli yöntemler olarak bir başlık altında toplanabilen Maksimum parsimoni (MP) ve Maksimum Benzerlik yöntemleridir. Diğeri ise uzaklık yöntemidir. Bu çalışmada karakter temelli yöntemlerden Maksimum Parsimoni (MP), Maksimum benzerlik (ML); mesafe temelli yöntemlerden ise Neighbor joining (NJ),

30

Unweighted Pair Group Method with Arithmetic Mean (UPGMA) yöntemleri kullanılmıştır.

3.2.4.1. Maksimum Parsimoni (MP) ve Maksimum Likelihood (ML)

Maksimum Parsimoni, en eski, en basit ve en sık kullanılan metotlardan biridir. İncelenen diziler ya da genetik uzaklıklar ile uyumlu bir ağaç elde etmek için gerekli en az mutasyonların saptanmasına yarayan bir yöntemdir. MP minimum evrensel metod (parsimoni = tutumluluk) olarak tanımlanabilir. Bu yöntem türler arasındaki farklılığı en iyi şekilde ifade etmektedir (Freeman ve Herron, 1999). Ağaçların çiziminde kullanılan genetik mesafe nükleotit değişim oranları yardımıyla da hesaplanabilmektedir. MP analizi ile en iyi sonuçlar dizi çiftlerinin arasındaki benzerliklerin çok güçlü olduğu ve az sayıda dizinin olduğu durumlarda alınır (Sevindik, 2014). En yüksek ihtimal metodunda, tüm ağaç topolojileri değerlendirilir. Neticede, yarışan ağaç topolojilerinden en yüksek gerçekleşme olasılığı olan ağaç seçilir. Maximum likelihood yönteminin avantajları: a- Mevcut metodların içinde genelde en tutarlı olanıdır. b- Karakter ve oran analizlerinde kullanılabilirler. c- Sönmüş (hipotetik) ataların sekanslarını tahmin etmede kullanılabilir. d- Nükleotid, aminoasit sekansları ve diğer data tiplerine uygulanabilir.

Bütün bu avantanjlarının yanında Maximum Likelihood metodu, basit ve sezgisel olmayışı, parsimonide olduğu gibi yüksek seviye homoplasilerde yanılabilmesi ve parsimoni metoduna göre daha yavaş olması gibi dez avatanjlara sahiptir (Başıbüyük ve ark., 2000).

3.2.4.2. Neighbor Joining (NJ) ve Unweighted Pair Group Method with Arithmetic Mean (UPGMA)

Mesafe temelli yöntemlerde ağaç oluşturmak için temel alınan dizinin türler arasındaki hizalanmasıyla görülen benzersizliklerden yararlanılır. Genetik mesafeler her

31

tür arasındaki mesafe matrisini oluşturmak için kullanılır. Bu matristeki çiftler temelli uzaklık skorları kullanılarak filogenetik ağaç oluşturulur. En basit kümelenme metodu olan UPGMA ard arda kümelenerek filogenetik ağacı oluşturur. Genetik mesafeler ile birbirinden ayrılan taksonlara, işlevsel taksonomik birimler adı verilir. UPGMA bu birimlerin birbirleri ile olan mesafe matrisini kullanmaktadır (Çınar Kul, 2010). Komşu birleştirme yöntemi (NJ) Saitou ve Nei (1987) tarafından geliştirilmiştir. Bu yöntemde ise ağacı oluşturmak için birbirine en yakın mesafedeki türleri kullanmasıyla algoritmalar ile aynı olmasına karşın bunlardan farklı olarak türlerin kökten eşit uzaklıkta olduğu varsayımı temel alınmaz. Bütün türleri tek çatı altında toplayarak ağaç oluşturmaya başlar. Daha sonra mesafenin en kısa olduğu iki türü bir çatı altına alarak kademeli olarak ilk oluşturduğu tek çatıyı bozar. Bu yeni oluşan küme matristen bir türü çıkarılır ve bundan sonra gelen birbirine en yakın türleri çatıya ekler (Sevindik, 2014).

32

4. MATERYAL VE YÖNTEM 4.1. Materyal 4.1.1. Çalışmada Kullanılan Bitki Örnekleri Çalışmamızda kullanılan bitki materyalleri ağırlıklı olarak Yrd.Doç.Dr. Ebru DOĞAN GÜNER’in doktora çalışması örneklerinden sağlanmıştır. Bu çalışmada kullanılan tüm materyallerin bilimsel adı, lokalite bilgileri, toplatıcı adı ve numaraları Çizelge 4.1. verilmiştir. Bu örnekler GAZI ve KNYA herbaryumlarında, herbaryum materyali olarak muhafaza edilmektedir. Çizelge 4.1. Çalışılan türler ve toplandığı lokaliteler

Toplayıcı, numarası ve Taksonlar Lokalite herbaryumu Seseli libanotis A8 Rize: Çamlıhemşin, Meydan- Sıraköy arası, A.Duran 9536 & M.Çelik 1800 m, vadi içi, 30.08.2012. (KNYA) Seseli B9 Van: Güzeldere geçidi, 2750 m, step, M.Armağan 1867 (GAZI) transcaucasicum 05.08.2001. Seseli petraeum A7 Trabzon: Maçka-Sümela manastırı, 1200 m, E.Doğan 1654 (GAZI) kayalık, 05.10.2002. Seseli gummiferum A4 Ankara: Hasanoğlan, İdris Dağı, kireç subsp. gummiferum ocaklarının kuzeyi, 1500-1600 m, kayalıklar, E.Doğan 1650 (GAZI) 14.09.2002. Seseli gummiferum A4 Kastamonu: Ilgaz Dağı Milli Parkı, Çatören subsp. ilgazense köyü-Büyük Hacet Tepesi arası, 6. km, Pinus ve A.Duran 8135 et al. (KNYA) (incelemede) Abies karışık orman açıklığı, serpentin taşlı yerler, 41°06.344'N, 33°48.628'E, 1465 m, 22.08.2008. Seseli corymbosum C5 Adana: Gülek Boğazı, 17.08.2000, 1110 m, P. H.Duman 8439 (GAZI) subsp. corymbosum nigra açıklığı, kalker kayalık. Seseli corymbosum B3 Eskişehir: Sarıcakaya-Karlıktepe, 11. km, K.H.C.Başer & A.Kaya s.n. subsp. phyrigium 15.08.1992, 1155 m. (GAZI) Seseli resinosum A3 Zonguldak: Amasra, Mendereğin yanındaki kayalıklar, 16.07.2001, c. 2 m E.Doğan 1641 (GAZI) Seseli tortuosum B4 Ankara: Beynam ormanı, 29.07.2001, 1400 m, E.Doğan 1655 (GAZI) P. nigra açıklıkları. Seseli campestre A2 İstanbul: Bahçeşehir, Ispartakule viyadüğünü E.Doğan 1657 (GAZI) geçince sırtlarda, c. 100 m, step alanlar, 6.10.2002 Seseli marashica B6 Maraş: Yenikent-Doğankonak, Keklikoluğa 5 E.Doğan 1704 (GAZI) km kala, 1650 m, kayalık alanlar, 11.10.2003 Seseli andronakii A7 Gümüşhane: Gümüşhane, Köse yol ayrımına E.Doğan 1643 (GAZI) kadar olan bölge, 1280 m, 13.07.2002 Seseli serpentina C2 Muğla: Fethiye, Göcek geçidi-Dalaman arası, E.Doğan 1706 (GAZI) c. 300 m, serpantin kayalıklar, 06.12.200 Seseli hartvigii C3 Antalya: Bakırlar Dağı, Saklıkent, 2300-2500 E.Doğan 1585 (GAZI) m, yüksek dağ stebi, kayalıklar, 17.08.2000 Seseli sp. nov. C4 Konya: Cihanbeyli Gölyazı, Gölyazıdan göle A.Duran 9689 (KNYA) doğru 14.km, 922 m, tuzlu step, 08.07.2013 Crithmum A5 Sinop: Dibekli köyü, İnceburun arası, 10 m, A.Duran 8177 (KNYA) maritimum taşlı yerler, 36°561039'N, 46°62.342'E Pimpinella A5 Çorum: Ortaköy, İncesu köyü, Kazankaya lithophila subsp. kanyonu girişi, 600 m, kaya çatlağı, 18.06.2005 A.Duran 7056 (KNYA) tragium Pimpinella saxifraga B9 Van: Sabanbükenköyü, Çakali yaylası, 2825 m, O.Karabacak 7584 (KNYA) alpin çayır, 39°13.061'N, 43°30.108'E, 16.08.2007

33

4.1.2. Kullanılan Cam Malzeme Ve Plastik Malzemelerin Sterilizasyonu

Bu çalışmada kullanılan pipet uçları, mikropipetler, ependorf tüpleri, PCR tüpleri, çözeltiler, cam malzemeler ve ısıya dayanıklı diğer malzemeler çalışmaya başlamadan önce 120 ºC de 120 dakika süreyle 1 atmosfer basınçta otoklavlanıp sterilize edilerek kontaminasyona sebep olacak maddelerden temizlendi.

4.1.3. Moleküler Çalışmalarda Kullanılan Kimyasal Maddeler

Etil alkol, izopropil alkol, izoamil alkol, kloroform, EDTA (Etilen Diamin Tetra Asetik Asit), tris, TBE (Tris-Borik asit-EDTA), agaroz, magnezyum, borik asit, HCl,

NaOH, β-merkaptoetanol, Na2EDTA, sıvı azot, etidyum bromür kullanılan kimyasal maddelerdir.

4.1.4. Moleküler Çalışmalarda Kullanılan Tampon ve Çözeltiler ― Stok Tris çözeltisi: 500 mM Tris (HCl ile pH 8.0’e ayarlandı). ― Stok EDTA çözeltisi: 500 mM EDTA (5 M NaOH ile pH 8.0’e ayarlandı). ― CTAB (Hekzadeziltrimetilamonyumbromid) çözeltisi: 1 M Tris (pH 8.0’e ayarlandı), 5 M NaCl, 0.25 M EDTA, 2-merkaptoetanol.

― TE çözeltisi: 10 mM Tris (pH 8.0), 1 mM Na2EDTA. ― Etidyum bromür: 10 mg/ml yoğunluğunda hazırlanan çözelti koyu renkli şişelerde +4 ºC sıcaklıkta saklandı. ― % 2’lik agaroz çözeltisi: 1.5 g agaroz 100 ml saf su içerisinde mikrodalga fırında homojen bir görüntü alana kadar 5 dakika yaklaşık 360 ºC sıcaklıkta çözünerek hazırlandı. ― %1’lik agaroz çözeltisi: 1 g agaroz 100 ml saf su içerisinde mikrodalga fırında homojen bir görüntü alana kadar 5 dakika yaklaşık 360 ºC sıcaklıkta çözünerek hazırlandı. 4.1.5. Genomik DNA İzolasyonunun Yapılması

DNA izolasyonu Soltis tarafından modifiye edilen Doyle’un metodu (CTAB metodu) kullanılarak gerçekleştirilmiştir (Soltis ve ark. 1991). Ancak bu yöntemin Seseli taksonları için çok iyi sonuç vermemesi nedeniyle DNA izolasyonu Qiagen kiti

34

kullanılarak tekrarlanmıştır. Fakat Qiagen kiti ile yapılan DNA izolasyonundan da yeteri yoğunlukta DNA elde edilememiştir. Bunun üzerine CTAB yöntemi modifiye edilerek DNA izolasyonu gerçekleştirilmiştir. Elde edilen DNA konsantrasyonları Biofotometre & NanoDrop 1000 cihazı ile hassas bir şekilde belirlenmiş olup saflık ve DNA kaliteleri ayrıca örneklerin % 1’ lik agarozda yürütülmeleri ile de teyit edilmiştir.

4.1.5.1. CTAB Yöntemiyle DNA İzolasyonu

― Bitkiden alınan parçalar hassas terazide tartıldı (~0.07 g). ― Steril havanların içerisine bir miktar sıvı azot döküldükten sonra soğuması için 10–15 saniye bekletildi. ― Havandaki azotun içerisine bitki parçaları atıldı ve ezilerek toz haline getirildi. ― Bu toz zaman geçirmeden 2 ml’lik eppendorf tüplere alındı. ― Tüplere 750 µl, %1 v/v, 2X CTAB + β-merkaptoetanol çözeltisi eklendi (25 ml 2X CTAB’a 250 µl 2-merkaptoetanol ilave edilerek hazırlandı). ― Tüpler 65 ºC sıcaklıkta 30 dakika bekletildi. ― Tüpler ısıtıcı blok üzerindeyken üzerlerine SDS solüsyonu eklendi. ― Tüplere 750 µl kloroform-izoamilalkol (24:1:1) ilave edildi. ― Tüpler 25 ºC sıcaklıkta 5 dakika 7000 rpm’de santrifüj edildi. ― Tüplerin üzerindeki şeffaf sıvı kısım (400–600 µl) yeni steril 2 ml’lik tüplere aktarıldı. ― İlk tüplerin üzerine daha önceden hazırlanmış olan 300 µl 2X CTAB + β- merkaptoetanol çözeltisi eklendi. ― Bu tüpler 14500 rpm’de 5 dakika santrifüj edildi. ― Şeffaf sıvı üst kısımdan 200–400 µl daha alınarak yeni tüplerin üzerine ilave edildi. ― Yeni tüplere 0.6 V izoropil alkol (oda sıcaklığında bekletilmiş) eklendi (600 µl şeffaf sıvı için 360 µl izopropil alkol). ― Yeni tüplerin hafifçe çalkalanması sonucu DNA gözlendi ― Yeni tüpler 25 ºC sıcaklıkta 14500 rpm’de 5 dakika santrifüj edildi. ― Dipte oluşan pellet düşürülmeden tüplerin içindeki sıvı döküldü. ― Pelletin üzerine 1 ml %70’lik Et-OH ilave edildi.

35

― Tüpler 25 ºC sıcaklıkta 14500 rpm’de 5 dakika santrifüj edildi. ― Pellet düşürülmeden tüplerin içerisindeki etanol dökülerek tüpler kurumaya bırakıldı. ― Etanol buharlaşınca tüplere 100 µl saf su eklendi. ― Tüplere 4 µl RNase eklendi. ― DNA tamamen çözünene kadar tüpler karıştırıldı. ― Örnekler +4 ºC sıcaklıkta saklandı. ― Daha sonra örnekler -20 ºC sıcaklığa alınarak PCR çalışmalarında kullanıldı.

4.1.5.2. Qiagen Kiti ile DNA İzolasyonu

— Silika jel içerisinde kurutulmuş her bir örnekten 0.04g tartılarak bir havan içerisine kondu. Örneklerin üzerine sıvı azot dökülerek toz haline getirildi ve 2 ml’lik mikrosantrifüj tüplere yerleştirildi. — Tüplere 400 µl Buffer AP1 ve 4 µl RNase stok çözelti eklendi ve tüpler vortekslendi. — Tüpler 65 ºC sıcaklıkta 10 dk bekletildi. Bu sırada tüpler 2 ya da 3 ters çevrilerek materyal iyice karıştırıldı. — Tüplere 130 µl Buffer AP2 eklendi ve karıştırıldıktan sonra 5 dk buzun üzerinde bekletildi. — Tüpler 5 dk 14000 rpm’de santrifüj edildi. — Santrifüjden sonra karışım pipetle alınarak 2 ml’lik toplama tüpleri içerisindeki kolondan geçirildi ve 2 dk 14000 rpm’de santrifüj edildi. — Oluşan sıvı kısım pellet düşürülmeden yeni tüplere alındı. — Sıvı hacminin 1.5 katı kadar Buffer AP3/E eklendi ve karıştırıldı. — Elde edilen karışımdan 650 µl alınarak 2 ml’lik toplama türleri içerisindeki kolonlardan geçirildi ve 1 dk 8000 rpm’de santrifüj edildi. Oluşan sıvı kısım tüplerden uzaklaştırılarak işlem tekrarlandı. — Santrifüjden sonra oluşan sıvı kısım ve toplama tüpleri atıldı. — Kolonlar 2 ml’lik yeni toplama tüplerine yerleştirilerek üzerine 500 µl Buffer AW eklendi ve 1 dk 8000 rpm’de santrifüj edildi. Sıvı kısım uzaklaştırıldı. — Kolonlara 500 µl Buffer AW eklendi ve kolon membranının kuruması için 2 dk 14000 rpm’de santrifüj edildi.

36

— Kolonlar 2 ml’lik yeni mikrosantrifüj tüplerine alındı ve kolon membranı üzerine 100 µl Buffer AE eklendi. Tüpler oda sıcaklığında 5 dk bekletildikten sonra 1 dk 8000 rpm’de santrifüj edildi. Bu aşama tekrarlandıktan sonra tüpler içerisinde DNA çözeltisi elde edildi.

4.1.6. Seseli Cinsine Ait Örneklerin ISSR Primerleriyle PCR Amplifikasyonları

İzole edilen DNA’ dan dilüsyon hazırlandı. Dilüsyonların 4 µl’si, PCR amplifikasyonu için hazırlanan karışımın 21 µl’si ile karıştırılarak polimeraz zincir reaksiyonu gerçekleştirildi. PCR karışımının içeriği ve maddelerin oranları şöyledir: ― dNTP karışımı (0.5 µl) ― 10X PCR tampon çözeltisi (2.5 µl ) ― 25 mM Mg+2 çözeltisi (4.5 µl) ― 50 pmol/µl primer (0.5 µl) ― 5 ünite/µl Taq DNA polimeraz enzimi (0.4 µl)

― PCR suyu (12.6 µl ddH2O) ― ISSR amplifikasyonunda kullanılan primerlerin dizileri ve PCR’de kullanılan erime sıcaklıkları (Tm) Çizelge 4.2. verilmiştir. Çizelge 4.2. ISSR amplifikasyonunda kullanılan primerler (Hakkı ve ark., 2010) PRİMER DNA DİZİSİ Tm ISSRF2 5’-CTCGTGTGTGTGTGTGTGT-3’ 56 ˚C ISSRF3 5’-AGAGAGAGAGAGAGAGCG-3’ 56 ˚C ISSRM2 5’-ACCACCACCACCACCACCG-3’ 63,1 ˚C ISSRM8 5’-ACACACACACACACACACG-3’ 56 ˚C ISSRM12 5’-GACACGACACGACACGACAC-3’ 63 ˚C ISSRM13 5’-CACACACACACAAGG-3’ 42,5 ˚C ISSRF1 5’-GAGCAACAACAACAACAA-3’ 48,5 ˚C ISSRB2 5’-GAGAGAGAGAGAGAT-3’ 50 ˚C ISSRM15 5’-CACACACACACACACAAG-3 53 ˚C

ISSR çalışmaları primerin yapışma ısısı üzerine odaklanan ve istenmeyen bağlanmaları azaltan Touch-Down PCR yöntemi ile gerçekleştirildi. PCR 95 °C’de 3 dk denatürasyon ile başlayıp 94 ºC’de 1 dk denatürasyon ve 72 ºC’de 2 dk uzama evresini içeren 20 döngü ile devam etti. Bu döngüler esnasında her bir döngünün sıcaklığı 0,5 ºC azaltılarak sıcaklık primerlerin bağlanma sıcaklığına düşürüldü. 20 döngünün tamamlanması ile 94 ºC’de 1 dk denatürasyon ve 72 ºC’de 2 dk uzama evresini içeren 20 döngü daha gerçekleştirildi. 72 ºC’de 10 dk bağlanmanın tamamlanması ile PCR çalışması tamamlandı.

37

4.1.7. Seseli Cinsine Ait Örneklerin ITS Primerleriyle PCR Amplifikasyonları

PCR reaksiyonlarında kullanılan primerler Integrated DNA Technologies (IDT A.B.D.) firmasından temin edildi. Primerlerden stok hazırlamak için yaklaşık 15 sn 12.000 rpm‟de satrifüj yapılarak kuru çökeltinin tüpün dibinde toplanması sağlandı. Daha sonra 1000 μL dH2O ile çökelti çözülerek primer stoklarımız hazırlanmış oldu. Her bir primerin son konsantrasyonu 5 nmol/μL olacak şekilde sulandırıldı. Hazırlanan primerler -20ºC saklanarak muhafaza edildi. Çizelge 4.3. ITS yönteminde kullanılan primerler

Primer Nükleotid Dizisi (5’-3’) Tm Değeri Primer Dizaynını Yapan Kenneth J. Wurdack Forward ITS 5A TCCTCCGCTTATTGATATGC 49.9 ˚C tarafından (Alice M. Stanford, 2000) [120] Reverse ITS 4 Bruce G. Baldwin, 1992 - CCTTATCATTTAGAGGAAGGAG 52.1˚C White et al.,1990 [120]

Çizelge 4.4. ITS yönteminde kullanılan PCR programı

BASAMAK SICAKLIK ZAMAN DÖNGÜ SAYISI Ön Denatürasyon 94 ºC 30 sn Denatürasyon 94 ºC 30 sn Primer bağlama (Annealing) 50 ºC 45 sn 35 Döngü Uzatma (Extension) 68 ºC 1 dk Son Uzatma (Final Extension) 68 ºC 5 dk Son Sıcaklık (Final Hold) 4 ºC ∞

4.1.8. Agaroz Jel Elektroforezi ve Görüntüleme

İşlem için ilk olarak 1 gr agaroz tartıldı ve 100 ml 10X TBE tamponu içinde, mikrodalga fırında kaynatılarak çözüldü. Karışım 50 ºC’ ye soğutularak içerisine 1μL etidyum bromür boyası ilave edildi. Tampon, tarakları önceden yerleştirilmiş jel kasetine döküldü ve polimerleşmesi için 15 dk bekletilerek jelin donması sağlandı. Jel polimerleştikten sonra kasetten taraklar çekilerek çıkartıldı. Hazırlanan jel, elektroforez tankına yerleştirilip üzerine jelin üzerini örtecek kadar 1X TBE tamponu ilave edildi. Genomik DNA izolasyonu sonuçlarına bakmak için 2 μL PCR ürünü, 2 μL yükleme boyası ve 2 μL dH2O karıştırılarak kuyucuklara yüklenip aynı işlemler sırası ile tekrar edildi. ISSR ve ITS yöntemi için 2 μL PCR ürünü, 2 μL yükleme boyası ve 2 μL dH2O karıştırılarak (6X DNA loading dye) kuyucuklara pipet yardımıyla yüklendi.

38

PCR ürününün büyüklüğünü belirleyebilmek amacıyla 5 μL DNA büyüklük belirleyici (1kb DNA ladder) boş bir kuyucuğa yüklendi. Örnekler Daha sonra jel, jel görüntüleme cihazına alındı. UV ışığı altında bantlar gözlemlendi ve bilgisayar programı yardımıyla fotoğrafları çekilip, veriler kaydedildi. ISSR metoduna ait PCR ürünleri 3 µg/ml etidyum bromür içeren %2’lik agaroz jellerde, yaklaşık 3-4 saat boyunca 70 voltta yürütüldü. ITS metoduna ait PCR ürünleri ise %1’lik agoroz jelde 100 voltta 40 dk yürütüldü ve 30-45 dakikalık aralıklarla, UV ortamında oluşan bantlar görüntülendi. Görüntüler bilgisayar ortamına aktarıldı.

4.1.9. Dizileme ve Dizi Analizi

Her örneğin DNA dizisi hem ITS4 hem de ITS5 primerleri ile çift yönlü okutuldu. Çoğaltılan ITS bölgelerinin DNA dizileme reaksiyonlarının yapılması için PCR ürünleri Ankara’da bulunan Refgen firması biyoteknoloji laboratuvarına gönderildi. ABI prism formatındaki dosyalar şeklinde gelen DNA dizilerin işlenmesi için BioEdit programı kullanıldı. Her bir türe ait olarak gelen ileri (forward) ve geri (reverse) dizilerden kontig oluşturuldu. Dizileme reaksiyonlarını gerçekleştiren cihazın yanlış okumuş olduğu bazı bazlar, kromatogramdaki (videogram) sinyallerin (piklerin) güçlülüğüne, temizliğine bakılarak BioEdit programında el ile görsel olarak düzeltildi ve kontig dizileri elde edildi. DNA dizilerinin görsel olarak gözden geçirilmesi için profesyonel bir bilgisayar yazılımı olan BioEdit Sequence Aligment Editor programı kullanıldı (Hall, 1999). Böylelikle çalışılan taksonların ITS bölgelerinin ileri (ITS5A) DNA dizileri elde edildi.

4.1.10. Filogenetik Analiz

ISSR metodu ile elde edilen görüntüler var (1)-yok (0) esasına göre skorlanarak taksonların filogenetik analizleri yapılmıştır. Filogenetik analizler için NTSYS-pc version 2.02 (Applied Biostatistics, Exeter Software, Setauket, New York, USA) programı kullanılmıştır. ITS metodunda ise dizileri hizalanmış olan Seseli cinsine ait türlerin akrabalık derecelerini öğrenebilmek için yaygın olarak kullanılan MEGA filogenetik analiz

39

programı tercih edildi. Filogenetik ağaçlar oluşturulurken MP, UPGMA, ML ve NJ metotlarıyla filogenetik ağaçlar oluşturuldu.

5. ARAŞTIRMA SONUÇLARI VE TARTIŞMA

Seseli taksonlarına ait örneklerden öncelikli olarak 2XCTAB metoduna göre DNA izolasyonu yapılmıştır. Ayrıca izolasyon işlemi Qiagen DNA izolasyon kiti ile de yapılmıştır. Elde edilen DNA kalitesinin düşük oranda olmuştur. Yeteri saflıkta ve yoğunlukta DNA örneklerinin elde edilememesinin nedeninin bitki örneklerinin yapısında bulunan sekonder metabolitlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu nedenle 2XCTAB yöntemi modifiye edilerek izolasyon işlemi tekrarlanmış ve ISSR amplifikasyonları için yeteri saflıkta DNA elde edilmiştir. DNA örneklerinin yoğunluğu spektrometre ile ölçülerek belirlenmiştir.

Çizelge 5.1. İncelenen örneklerin DNA yoğunlukları ve spektro değerleri.

Takson adı A260 A280 A260/280 A260/320 DNA konsantrasyonu (µg/ml) Seseli andronakii 13.96 7.24 1.93 1.62 720.78 Seseli tortuosum 4.96 2.80 1.77 0.98 248.38 Seseli serpentina 2.04 1.46 1.4 0.34 102.16 Seseli petraeum 8.31 4.46 1.79 1.05 415.89 Seseli gummiferum 0.72 0.71 1.02 0.21 36.26 Seseli gummiferum subsp. ilgazense 3.27 2.11 1.55 0.55 163.76 Seseli corymbosum 3.49 1.95 1.78 0.94 174.56 Seseli corymbosum subsp. phyrigium 1.41 0.89 1.58 0.66 70.62 Seseli libanotis 20.45 11.09 1.84 1.69 1022.95 Seseli hartvigii 5.95 3.16 1.88 1.38 297.67 Seseli campestre 0.58 0.54 1.09 0.19 29.44 Seseli resinosum 8.36 4.48 1.86 1.43 418.42 Seseli marashica 2.15 1.36 1.58 0.64 107.96 Seseli transcaucasicum 5.69 3.04 1.87 1.25 284.64 Seseli sp. nova 7.78 4.51 1.73 1.17 389.39

40

5.1. ISSR Yöntemine Göre Elde Edilen Jel Görüntüleri

Şekil 5.1. Jel görüntülerinde kullanılan markerın DNA baz uzunlukları

Çalışmada kullanılan Seseli taksonları arasındaki filogenetik ilişkinin belirlenebilmesi için ISSR metoduna dayalı jel görüntüleri alınmıştır. ISSR metoduna ait PCR ürünlerinin oluşturduğu jel görüntüleri verilmiştir (Şekil 5.1.).

Şekil 5.2. İncelenen türlerin M13 primeriyle PCR amplifikasyonundan elde edilen sonuçların elektroforez jel görüntüsü. M- marker, 1- Seseli andronakii; 2- S. tortuosum; 3- S. serpentina; 4- S. petraeum; 5- S. gummiferum; 6- S. corymbosum subsp. phyrigium; 7- S. corymbosum subsp. corymbosum; 8- S. libanotis; 9- S. hartvigii; 10- S. campestre; 11- S. resinosum; 12- S. marashica; 13- S. transcaucasicum; 14- S. gummiferum subsp. ilgazense; 15- Oenanthe pimpinelloides; 16- Crithmum maritimum; 17- Pimpinella tragium, subsp. lithophila, 18- Seseli sp. nov.

41

Şekil 5.3. İncelenen türlerin ISSR1 primeriyle PCR amplifikasyonundan elde edilen sonuçların elektroforez jel görüntüsü. M- marker, 1- Seseli andronakii; 2- S. tortuosum; 3- S. serpentina; 4- S. petraeum; 5- S. gummiferum; 6- S. corymbosum subsp. phyrigium; 7- S. corymbosum subsp. corymbosum; 8- S. libanotis; 9- S. hartvigii; 10- S. campestre; 11- S.resinosum; 12- S. marashica; 13- S. transcaucasicum; 14- S. gummiferum subsp. ilgazense;15- Oenanthe pimpinelloides; 16- Crithmum maritimum; 17- Pimpinella tragium subsp. lithophila, 18- Seseli sp. nov.

Şekil 5.4. İncelenen türlerin ISSR4 primeriyle PCR amplifikasyonundan elde edilen sonuçların elektroforez jel görüntüsü. M- marker, 1- Seseli andronakii; 2- S. tortuosum; 3- S. serpentina; 4- S. petraeum; 5- S. gummiferum; 6- S. corymbosum subsp. phyrigium; 7- S. corymbosum subsp. corymbosum; 8- S. libanotis; 9- S. hartvigii; 10- S. campestre; 11- S.resinosum; 12- S. marashica; 13- S. transcaucasicum; 14- S. gummiferum subsp. ilgazense;15- Oenanthe pimpinelloides; 16- Crithmum maritimum; 17- Pimpinella tragium subsp. lithophila, 18- Seseli sp. nov.

42

5.1.2. ISSR Verilerine Göre Oluşturulan Filogenetik Ağaç

Seseli taksonlarıyla birlikte ve dış grup olarak kullanılan Pimpinella tragium subsp. lithophila türünün ISSR sonuçlarına göre oluşturulan filogenetik ağacı verilmiştir (Şekil 5.4).

Şekil 5.5. Türkiye Seseli taksonlarının ve dış grup olarak kullanılan taksonların ISSR primerleri ile yapılan PCR amplifikasyonlarının skorlanarak NTSYS programında, UPGMA analizi ile değerlendirilmesi sonucu elde edilen dendogram.

43

ISSR sonuçlarına göre filogenetik ağaçta 4 Grup oluşmaktadır. Dış grup olarak kullanılan Pimpinella tragium subsp. lithophila diğer kladlardan belirgin bir biçimde ayrılmıştır. 1. grupta yer alan S. gummiferum, S. corymbosum, S. resinosum ve S. petraeum türleri ise yaprak loblarının kısa olması ve diğer morfolojik özelliklerinin benzer olması sebebiyle aynı kladda yer almaları uygun görülmüştür. Filogenetik ağaçtaki türlerin morfolojik özellikleri ile filogenetik yakınlıkları arasında bir korelasyon olduğu anlaşılmaktadır. 2. grupta ise S. andronakii, S. serpentina, S. hartvigii, S. tortuosum ve S. campestre türleri yer alır. Bu türlerin morfolojik karakteri ile ağaçtaki filogenetik konumları benzerlik göstermektedir. 3. grupta ise Seseli transcaucasicum, S. libanotis ve Tuz gölünden toplanan ve yeni tür olduğu düşünülen Seseli sp. nov. ve S. marashica türleri yer almaktadır. S. marashica türü hariç diğer türler morfolojik olarak da birbirine benzerlerdirler. Yalnızca S. marashica türünün morfolojik özellikleri herhangi bir klada uygunluğu öngörülmemiş olmasına rağmen 3. gruptaki türlere moleküler karakterlerine göre daha yakın olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca dış grup olarak seçilen Oenanthe pimpinelloides türünden yeterince DNA izole edilememesinden dolayı ISSR değerlendirilmelerine dâhil edilmemiştir. Yapılan çalışmalar morfoloji ile uygunluk göstermektedir fakat çalışmamızın daha güvenilir olması açısından DNA dizileme yöntemine dayanan ITS yöntemi de uygulanmış olup, bu yönteme ait DNA fragmentlerinin oluşturduğu jel görüntüsü aşağıdaki gibidir (Şekil 5.5).

44

5.2. ITS Yöntemine Göre Elde Edilen Jel Görüntüsü

Şekil 5.6. İncelenen türlerin ITS4-5M primeriyle PCR amplifikasyonundan elde edilen sonuçların elektroforez jel görüntüsü. M- marker, 1- Seseli andronakii; 2- S. tortuosum; 3- S. serpentina; 4- S. petraeum; 5- S. gummiferum; 6- S. corymbosum subsp. phyrigium; 7- S. corymbosum subsp. corymbosum; 8- S. libanotis; 9- S. hartvigii; 10- S. campestre; 11- S. resinosum; 12- S. marashica; 13- S. transcaucasicum; 14- S. gummiferum subsp. ilgazense; 17- Pimpinella tragium subsp. lithophila, 18- Seseli sp. nov.; 19- Pimpinella saxifraga.

5.2.1. ITS Verilerine Göre Oluşturulan Filogenetik Ağaç

Çalışılan taksonların ITS nrDNA bölgeleri bir bütün olarak kullanıldı. Yapılan PCR çalışmasına göre ITS bölgesinin baz uzunluğunun 640-698 baz çifti (bç/bp) baz çifti uzunluğu arasında değişim gösterdiği gözlemlendi. Çift yönlü dizileme için REFGEN firmasına gönderildi. Elde edilen veriler Dizileme sonuçları hem Bioedit programında hem de Sequencer programında değerlendirildi. BioEdit programında türlerin ITS bölgesine ait verileri DNA baz sıraları ClustalW ile hizalanmıştır. Her birey için kromotogramlar incelendi ve ortak diziler elde edildi. Kromotogramlar ile dizi arasında korelasyon olup olmadığı incelenerek hatalar düzeltildi. Filogenetik analizi MEGA 6.0, programı kullanılarak yapıldı. Neighbor Joining, UPGMA, MP, ML gibi değişik filogenetik ağaç oluşturma metotları ile sonuçların değerlendirilmesi sağlanmıştır.

45

Şekil 5.7. Türkiye Seseli taksonlarının ve dış grup olarak kullanılan taksonların ITS primerleri ile yapılan PCR amplifikasyonlarının MEGA programında, Neighbor Joining analizi ile değerlendirilmesi sonucu elde edilen dendogram.

46

NJ analizi sonucunda oluşan filogenetik ağaçtaki dal uzunluklarının biribirinden farklı olduğu gözlemlenmektedir. Filogenetik ağaçtaki bu dal uzunluklarının farklı olması türlerin hangisinin daha önce veya sonra evrimleştiğini gösterir. Filogenetik ağaçtaki uzun olan dallar günümüze en yakın olan atayı göstermektedir, kısa olan dallar ise en eski (ilkel) atayı göstermektedir. Neighbor joining yöntemi ile yapılan ağaçta dış grup olarak seçilen Pimpinella tragium subsp. lithophila ve Pimpinella saxifraga türlerinin Seseli cinsinden tamamen ayrıldığı görülmektedir. Dış gruplar seçilirken Seseli türüne yakın bir tribus olan ayrıca morfolojik olarak da oldukça benzeyen taksonlar Pimpinelleae tribusu içerisinden özellikle seçilmiş ve böylece daha iyi bir ayrım yapılması sağlanmıştır. Filogenetik ağaç incelenecek olursa; S. gummiferum, S. gummiferum subsp. ilgazense, S. corymbosum, S. corymbosum subsp. phyrigium S. resinosum ve S. petraeum taksonları ayrı bir grup oluştururken, S. andronakii, S. hartvigii, S. tortuosum, S. sepentina, S. campestre türleri bir diğer grubu oluşturur; S. marashica, Seseli sp. nov., S. transcaucasicum ve S. libanotis diğer grubu oluşturur. Genel olarak Seseli taksonları 3 ayrı gruba ayrılmış durumdalardır. Dalların ayrım noktalarına göre sınıflandırılma yapıldığında ve morfolojik özelliklerinin de göz önüne alınması sonucu S. marashica taksonunun diğer türlerden farklılığı bilinmektedir. Üçüncü grup olarak değerlendirilen kladda S. marashica türünün başka bir grup olarak değerlendirilmesi de muhtemeldir. Tuz gölünden toplanmış olan ve yeni olduğu düşünülen Seseli sp. nov. türünün S. libanotis ve S. transcaucasicum’dan ayrıldığı ve yakın türlerden farklı bir tür olduğu görülmektedir. Ayrıca morfolojik olarak bu üç türün oldukça benzediği ve filogenetik ağaçta da diğer türlerden ayrılarak ayrı bir grup oluşturduğu görülmektedir.

47

Şekil 5.8. Türkiye Seseli taksonlarının ve dış grup olarak kullanılan taksonların ITS primerleri ile yapılan PCR amplifikasyonlarının MEGA programında, Maksimum parsimoni analizi ile değerlendirilmesi sonucu elde edilen dendogram.

48

Şekil 5.9. Türkiye Seseli taksonlarının ve dış grup olarak kullanılan taksonların ITS primerleri ile yapılan PCR amplifikasyonlarının MEGA programında, Maksimum Likelihood analizi ile değerlendirilmesi sonucu elde edilen dendogram.

49

Şekil 5.10. Türkiye Seseli taksonlarının ve dış grup olarak kullanılan taksonların ITS primerleri ile yapılan PCR amplifikasyonlarının MEGA programında, UPGMA analizi ile değerlendirilmesi sonucu elde edilen dendogram.

50

Şekil 5.11. Dünya Seseli taksonlarının ve dış grup olarak kullanılan taksonların ITS primerleri ile yapılan PCR amplifikasyonlarının skorlanarak MEGA programında, Neighbor-Joining analizi sonucu elde edilen dendogram.

51

6. SONUÇLAR VE ÖNERİLER

Son yıllarda yapılan çalışmaların katkısıyla Seseli cinsinin Türkiye’de yayılış gösteren 15 taksonu olduğu tespit edilmiştir. Çalışmamızda ortaya koyduğumuz tür ve türaltı taksonlarla birlikte 8’inin endemik olduğu bilinmektedir. Seseli cinsindeki sınıflandırmanın moleküler yöntemlerle desteklenmesi ve daha güvenilir bir sonuca ulaşması için iki moleküler yöntem kullanılmıştır. Bu yöntemlerden birisi ISSR (Inter Simple Sequence Repeats) olup elde edilen verilerle oluşturulan filogenetik ağaç Seseli cinsi taksonlarının sınıflandırılmasında anlamlı bir ağaç oluşturmuştur. Ayrıca dizileme mantığına dayalı bir yöntem olan ITS (Internal Transcribed Spacer) kullanılmıştır. Gen dizilerinin incelenmesi ve hizalanması sonucunda bu yöntemin morfolojik ve anatomik sonuçların paralelinde bir sınıflandırma ortaya çıkardığı görülmüştür. Çalışma sonucunda Seseli cinsine ait taksonların ITS bölgelerinin DNA baz sıraları elde edilmiş ve ilk kez bu araştırma ile DNA dizilerine dayalı olarak akrabalık dereceleri belirlenmiştir. Gerçekleştirilen tez çalışması ile Türkiye Seseli cinsinin genel özellikleri, tribus içindeki durumu ve yapılmış olan revizyon çalışmasının sonuçları birlikte değerlendirilmiş, ISSR ve ITS verilerine dayalı oluşturulan dendogramların analizi yapılmıştır. Literatüre göre ülkemizde yetişen Seseli cinsinin taksonları ile ilgili daha önce yapılmış ISSR ve ITS tabanlı bir çalışma bulunmamaktadır. Türkiye Seseli cinsi hem ISSR hem de ITS verileri kullanılarak taksonlar arasındaki filogenetik ilişkileri belirlenmeye çalışılmıştır. ISSR verilerine dayalı oluşturulan dendogramda Seseli taksonları üç klad altında toplanmıştır. Dış grup olarak kullanılan Pimpinella tragium subsp. lithophila ise ayrı bir kladda yer almıştır. Seseli ve dış grup taksonlarının ITS verileri MEGA programında kullanılmıştır. Neighbor Joining, Maksimum parsimoni, Maksimum Likelihood ve UPGMA istatistiksel analizlerinde Seseli ve dış grup taksonların filogenetik ağaçları oluşturulmuştur. ITS verileri dayalı oluşturulan dört farklı dendogramda biribirine çok benzer ağaçlar elde edilmiştir. Bu ağaçların dördünde de Seseli taksonları üç klad altında toplanmış ve dördüncü kladı dış grup taksonlar oluşturmuştur.

ISSR verilerine göre oluşturulan filogenetik ağaçta 4 klada ayrılmıştır. Birinci kladda S. gummiferum, S. corymbosum, S. resinosum ve S. petraeum türleri, ikinci

52

kladda S. andronakii, S. serpentina, S. hartvigii, S. tortuosum ve S. campestre türleri, üçüncü kladda Seseli transcaucasicum, S. libanotis, S. marashica ve Tuz gölünden toplanan ve yeni tür olduğu düşünülen Seseli sp. nov. türleri yer almaktadır. En dış kladda ise dış grup olarak Pimpinella tragium subsp. lithophila taksonu yer almıştır. S. marashica türü, morfolojik karakterleri bakımından herhangi bir Seseli türüne çok yakın benzerlik göstermemesine rağmen, moleküler karakterlerine göre üçüncü kladda yer alan türlere daha yakın olduğu anlaşılmaktadır. ISSR verileri S. gummiferum subsp. ilgazense subsp. nov. örneğinin alttür düzeyinde ve Seseli sp. nov. örneğinin ise tür düzeyinde yeni taksonlar olacağı fikrini desteklemiştir (Şekil 5.4.). Neighbor Joining analizine göre elde edilen dendogramda, S. gummiferum subsp. gummiferum, S. gummiferum subsp. ilgazense, S. corymbosum subsp. corymbosum, S. corymbosum subsp. phyrigium, S. resinosum ve S. petraeum taksonları birinci kladda, S. andronakii, S. hartvigii, S. tortuosum, S. serpentina, S. campestre türleri ikinci kladda, S. marashica, Seseli sp. nov., S. transcaucasicum ve S. libanotis taksonları ise üçüncü kladda yer almıştır. Dış grup olarak kullanılan Pimpinella taksonlarının Seseli cinsinden tamamen ayrıldığı görülmektedir. Üçüncü kladda yer alan S. marashica türünün konumu, bu kladdaki taksonlara kısmen daha uzaktır. Maksimum parsimoni analizine göre elde edilen dendogram ile Maksimum Likelihood dendogramı ile büyük benzerlik götermektedir. Bu ağaçta S. petraeum türü diğer kladların arasında nisbeten daha uzak konumlanmıştır. Maksimum Likelihood analizinde S. petraeum taksonun ayrı bir grup oluşturacak şekilde ayrıldığı görülmektedir. Bu açıdan Maksimum Likelihood ağacı diğer ağaçlardan daha farklı olarak sonuçlanmıştır. UPGMA analizi analizine göre elde edilen dendogramda, Neighbor Joining ve Maksimum parsimoni analizlerinden elde edilen ağaçlara benzemektedir. Bu dendogram, üçüncü kladında yer alan S. marashica türünün, bu kladdaki taksonlardan kısmen ayrılması yönüyle Neighbor Joining dallanmasına daha fazla benzemektedir. UPGMA analizinde dal uzunlukları eşit olarak hesaplanmaktadır ve bu ağaç bize ataların ilkelliği ile ilgili herhangi bir bilgi vermemektedir (Şekil 5.9.). Türkiye dışında yetişen bazı Seseli taksonlarının NCBI Gen Bankasından alınan verileri ile elimizdeki sekansların MEGA programında beraber değerlendirilerek, neighbor-joining analizi sonucu bir dendogram elde edilmiştir. Bu dendogramda ülkemizde yayılış gösteren Seseli taksonları ISSR ve ITS verilerine dayalı oluşturulan

53

dendogramlara çok benzemektedir. Ancak S. marashica, türünün S. transcaucasicum, S. libanotis, Seseli sp. nov. türlerinden çok, S. rhodopeum ve S. krylovii türlerine benzediği anlaşılmaktadır. Türkiye Seseli taksonlarının ISSR ve ITS verilerine dayalı dendogramlarında, bulunduğu klada tam olarak yerleşemeyen S. marashica türü, düyadaki diğer bazı Seseli taksonlarının dâhil edilmesiyle oluşturulan dendogramın daha anlamlı bir dalında konumlandığı düşünülmektedir. Ayrıca yapılan çalışmalarla Gasparrina cinsine aktarılan Seseli peucedanoides türü de bu dendogramda çok açık biçimde Seseli türlerine uzak bir dalda konumlanmış ve ayrı bir cins olduğu moleküler verilerle de desteklenmiştir. Yüksek lisans tezi çalışması olarak gerçekleştirilen Türkiye Seseli cinsinin moleküler filogenisi, ISSR ve ITS verileriyle birlikte farklı kaynak ve araştırmalardan elde edilen bilgiler kullanılarak açıklanmaya çalışılmıştır. Bu tez çalışmasının sonuçları, son zamanlarda Türkiye Seseli cinsi üzerine gerçekleştirilen revizyon çalışmasındaki taksonomik yenilikler ve değişikliklerle birlikte yeni olduğu düşünülen S. gummiferum subsp. ilgazense subsp. nov. ve Seseli sp. nov. örneklerinin öngörülen sistematik kategorilerini temel olarak desteklemiştir. Türkiye Seseli cinsiyle ilgili bu moleküler çalışmasının, sistematik botaniğe, Apiaceae familyasına ilgi duyan tüm araştırmacılara ve yazımı devam eden Türkiye Florasına katkı sağlamasını umarım.

54

KAYNAKLAR Aceto, S., Caputo, P., Cozzolino, S., Gaudio, L., Moretti, A., 1999, Phylogeny and Evolution of Orchis and Allied Genera Based on Its DNA Variation: Morphological Gaps and Molecular Continuity, Molecular Phylogenetics and Evolution, 13/1, 67.

Ajani, Y., Ajani, A., Cordes, J.M., Watson, M.F. and Downie, S.R., 2008, Phylogenetic analysis of nrDNA ITS sequences reveals relationships within five groups of Iranian Apiaceae subfamily Apioideae, Taxon, 57: 383-401.

Akçoşkun, Ö., 2010, Eskişehir İli Apiaceae (Umbelliferae) Familyası Üzerine Sistematik ve Korolojik Bir Çalışma, Yüksek Lisans Tezi, Osmangazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir.

Ay, H., 2008, Türkiye Hippomarathrum Link Cinsinin Taksonomik Revizyonu, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya.

Başıbüyük, H.H., Bardakçı, F., Belshaw, R., Quicke, D.L.J., 2000, Phylogenetic Systematics, Önder Matbaa, Sivas.

Baldwin, B.G., 1992, Phylogenetic Utility of the Internal Transcribed Spacers of Nuclear Ribosomal DNA in : An Example from the Compositae, Molecular Phylogeneticsand Evolution, 1/1, 3.

Baldwin, B. G., Sanderson, M. J., Porter J. M., Wolcıechowski, M. F., Campell, C.S. Donoghue, M. J., 1995, The ITS Region of Nuclear Ribosomal DNA: A Valuable Source of Evidence on Angiosperm Phylogeny, Annals of the Missouri Botanical Garden, 250-272.

Baltisberger, M. and Kocyan, A., 2010, IAPT/IOPB chromosome data 9, Ecological Genetics, Zurich, Switzerland 16, 8092.

Bellarosa, R., Simeone, M.C., Papini, A., Schirone, B., 2005, Utility of Its Sequence Data for Phylogenetic Reconstruction of Italian Quercus spp., Molecular Phylogenetics and Evolution, 34(2), 355.

Berenbaum, M.R., 2001, Chemical Mediation of Coevolution: Phylogenetic Evidence for Apiaceae and Associates, Annals of the Missouri Botanical Garden, Amerika, 88(1): 45-59.

Brauchler, C., Meimberg, H., Abele, T. Heubl, G., 2005, Polyphyly of the Genus Micromeria (Lamiaceae)-Evidence from Cpdna Sequence Data, Taxon, 54/3, 639.

Bremer, K., 1988, The Limits of Amino Acid Sequence Data in Angiosperm Phylogenetic Reconstruction, Evolution, 42/4, 795.

Britten, R.J., 1986, Rates of DNA Sequence Evolution Differ Between Taxonomic Groups, Science, 231, 1393-1398.

55

Boissier, E., 1867-1888, Flora Orientalis, Genova, Vol. 1-4.

Coassini Lokar, L.R., Delben, S., 1988, Photoactive Furocoumarins in Two Populations of Seseli elatum, Phytochemistry, 27(4), 1073-1077.

Constance, L., 1971, History of the Classification of Umbelliferae (Apiaceae). The Biology and Chemistry of the Umbelliferae, Heywood V.H. (ed.), Academic Press, New York.

Çelik, M., 2013, Türkiye Laserpitium L.Cinsinin Taksonomik Revizyonu, Yüksek Lisans Tezi Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya.

Çınar Kul, B., 2010, Türkiye yerli keçilerinin mitokondriyal DNA çeşitliliği ve filocoğrafyası, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sağlık bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Davis, P.H., 1965-1985, Flora of Turkey and the East Aegean Islands, Vol. 1-9, Edinburgh.

Davis, P.H. and Hedge, I.C., 1975, The Flora of Turkey: Past, Present and Future, Candollea, Edinburgh University Press, Edinburgh, 30, 331-351.

Davis, P.H., Mill, Rr. and Tan, K., (eds), 1988, Flora of Turkey and the East Aegean Islands, Edinburgh University Press. Edinburgh, Vol. 10.

Dayle, E., Saar, N.O.P., Sørensen, P.D., Duvall, M.R., 2001, Angiosperm DNA Contamination by Endophytic Fungi: Detection and Methods of Avoidance, Plant Molecular Biology Reporter, 19, 249.

Doğan B., 2007, Türkiye Jurinea Cass. (Asteraceae) cinsinin revizyonu, Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya.

Doğan Güner, E. and Duman, H., 2013, The revision of genus Seseli (Umbelliferae) in Turkey, Turkish Journal of Botany, 37: 1018-1037.

Doğan Güner, E., 2006, Türkiye’deki Seseli L. cinsinin revizyonu, Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Doğanca, S., Ulubelen, A., Tsutomu, I. and Hısashı, I., 1979, (+)- Peucedanol Methyl Ether from Hippomarathrum cristatum, Umbelliferae, Chemical and Pharmaceutical Bulletin, 27(4): 1049-1050.

Downie, S.R. & Katz-Downie, D.S., 1996a, A Molecular Phylogeny of Apiaceae Subfamily Apioideae: Evidence from Nuclear Ribosomal DNA Internal Transcribed Spacer Sequences, American Journal of Botany, 83: 234-251.

Downie, S.R., Ramanath, S., Katz-Downie, D.S. and Llanas, E., 1998, Molecular Systematics of Apiaceae Subfamily Apioideae: Phylogenetic Analyses of Nuclear Ribosomal DNA Internal Transcribed Spacer and Plastid rpoC1 Intron Sequences, American Journal of Botany, Amerika, 85(4): 563-591.

56

Downie, S.R., Plunkett, G.M., Watson, M.F., Katz-Downie, D.S., Spalik, K. and Lee, B.Y., 1999, The 3rd International Symposium on the Apiales, http://www.life.illinois.edu/downie/Presentations.htm, [ziyaret tarihi: 10 Eylül 2014].

Downie, S.R., Katz-Downie, D.S., Watson, M.F., 2000a, A Phylogeny of the Family Apiaceae Based on Chloroplast DNA rpl16 and rpoC1 Intron Sequences: Towards a Suprageneric Classification of Subfamily Apioideae, American Journal of Botany, 87(2): 273-292.

Downie, S.R., Watson, M.F., Spalik, K. and Katz-Downie, D.S., 2000, Molecular systematics of Old World Apioideae (Apiaceae): relationships among some members of tribe Peucedaneae sensu lato, the placement of several island- endemic species, and resolution within the apioid superclade, Cambridge Journal of Botany 78: 506-528.

Downie, S.R., Plunkett, G.M., Watson, M.F., Spalik, K., Katz-Downie, D.S., Valiejo- Roman, C.M., Terentieva, E.I., Troitsky, A.V., Lee, B-Y., Lahham, J., El-Oqlah, A., 2001, Tribes and Clades within Apiaceae Subfamily Apioideae: The Contribution of Molecular Data, Edinburgh Journal of Botany, 58: 301-330.

Downie, S.R., Katz-Downie, D.S., Sun, F.-J. and Lee, C.-S., 2008, Phylogeny and biogeography of Apiaceae tribe Oenantheae inferred from nuclear rDNA ITS and cpDNA psbI–5’trnK(UUU) sequences, with emphasis on the North American Endemics clade, Botany, 86: 1039-1064.

Downie, S.R., Spalik, K., Katz-Downie, D.S. and Reduron, J.P., 2010, Major Clades within Apiaceae Subfamily Apioideae as İfferred by Phylogenetic analysis of nrDNA ITS sequences, Plant Systematics and Evolution, 128: 111-136.

Freeman S. and Herron, J.C., 1999, Evrimsel Analiz, Çıplak, B., Başıbüyük. H.H., Karaytug, S. and Gündüz, G., Palme Yayıncılık.

Grabiele, M., Honfi, A.I., and Daviña, J. R., 2010, IAPT/IOPB chromosome data, Plant Ecological Genetics,10, 59 (6).

Graham, S.W., Olmstead, R.G., 2000, Systematics - Utility of 17 Chloroplast Genes for Inferring the Phylogeny of the Basal Angiosperms, American journal of botany. 87/11, 1712.

Grenier, M. and Godron, M., 1848, Flore de France, Chez de Sainte-Agathe aine, Imprimeur-Editeur, Parıs, 707.

Glowniak, K., 1991, Comparison of Selectivity of Silica and Florisilin the Separation of Natural Pyranocoumarins, Journal of Chromatography, 552: 1-2, 453-461.

Güner, A., Özhatay, N., Ekim, T., Başer, K.H.C. (eds.), 2000, Flora of Turkey and the East Aegean Islands (Suppl II). Vol. 11, Edinburgh University Press, Edinburgh.

57

Güner, A., Aslan, S., Ekim, T., Vural, M., Babaç, M.T., (edlr.), 2012, Türkiye Bitkileri Listesi (Damarlı Bitkiler), Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve Flora Araştırmaları Derneği Yayını, İstanbul.

Hakkı, E.E., Doğan, B., Duran, A., Martin, E., Dinç, M., 2010, Phylogenetic relationship analysis of Genista L. (Fabaceae) species from Turkey as revealed by intersimple sequence repeat amplification, African Journal of Biotechnology, 9(18), 2627-2632

Hall, T.A., 1999, Bioedit: a user friendly biological sequence alignment editör and analysis program for Windows 95/98/NT Nucleic Acids Symposium Ser., 41: 95- 98.

Hartvig, P. and Strid, A., 1987, New Taxa and New Records From The Mountains of SW and SC Turkey, Botanische Jahrbücher fur Systematik, 2:108:305.

Hatozpoulos, P., et al., 2002, Breeding, Molecular Markers and Molecular Biology of the Olive Tree, European Journal Of Lipid Science Technology, 104, 574-586.

Hedge, I.C., 1973, Umbelliferae in 1672 and 1973, Notes Royal Botanic Garden, Edinburgh, 32: 151-158.

Heywood, V.H. and Tutin, G. T., 1968, Flora Europaea, Cambridge University Press., UK, 2: 334-338.

Heywood, V.H., 1978, Flowering Plants of the World, Oxford University, London, 309- 314.

Hu, C.Q., Chang, J.J. and Lee, K.H., 1990, Antitumor Agents, 115 Seselidiol a New Cytotoxic Polyacetylene From Seseli mairei, Journal of Natural Products, 53:4, 932-935.

İşcan, G., Demirci, F., Kırımer, F., Kürkçüoğlu, M., Başer, K.H.C. and Kıvanç, M., 2002, Bazı Umbelliferae türlerinden elde edilen uçucu yağların antimikrobiyal etkileri. 14. Bitkisel İlaç Hammedeleri Toplantısı, Eskişehir.

Koch, G.D.I, 1824, Generum Tribuumque Plantarum Umbelliferarum, Nova Dispositio.Acta Acad. Leop.-Carol. Naturae Curiosorum, 12 (1) : 111.

Lawrence, G. H. M., 1989, Taxonomy of Vascular Plants, Macmillan Publishing Congree, New York, 413-416.

Lee, B.Y. and Downie, S.R., 1999, A molecular Phylogeny of Apiaceae Tribe Caucalideae and Related Taxa: Inferences Based on ITS Sequence Data. Systematic Botany, 24(3): 461-479.

Lee, S-B. and Rasmussen, S.K., 2000, Molecular Markers in Some Medicinal Plants of the Apiaceae Family. Euphytica, 114: 87-91.

58

Linnaeus, C., 1960, Genera Plantarum 1754, H. R. Engelmann (J. Cramer) and Wheldon and Wesley, LTD., Weinheim/Bergstr, 5:126.

Linnaeus, C., 1957, Species Plantarum 1753, Ray Society Sold By Bernard Quaritch LTD., London, 244, 259-261.

Linnaeus, C., Genera Plantarum, 1754, 1960, H. R. Engelmann (J. Cramer) and Wheldon and Wesley, LTD., Weinheim-Germany, 5:126.

Liu, J.-Q., Gao, T.-G., Chen, Z.-D., and Lu, A.-M., 2002, Molecular Phylogeny and Biogeography of the Qinghai-Tibet Plateau Endemic Nannoglottis (Asteraceae), Molecular Phylogenetics and Evolution, 23/3, 307.

Liu, M., Plunkett, G.M., Lowry, P.P., Van Wyk, B.-E., and Tilney, P.M., 2006, The taxonomic value of fruit wing types in the order Apiales, American Journal of Botany 93(9): 1357-1368.

Liu, M., Van Wyk, B.-E., Tilney, P.M., Plunkett, G.M. and Lowry, P.P., 2009, Evidence from fruit structure supports in general the circumscription of Apiaceae subfamily Azorelloideae, Plant Systematic Evoluation, 280: 1-13.

Liu, M., Plunkett, G.M., Van Wyk, B.-E., Tilney, P.M. and Lowry P.P., 2012, The phylogenetic significance of the carpophore in Apiaceae, Annals of Botany 1-13.

Loo, A.H.B., Dransfield, J., Chase, M.W., Baker, W.J., 2006, Low-Copy Nuclear DNA, Phylogeny and the Evolution of Dichogamy in the Betel Nut Palms and Their Relatives (Arecinae; Arecaceae), Molecular Phylogenetics and Evolution, 39/3, 598.

Lymberakis, P., Poulakakis, N., Manthalou, G., Tsigenopoulos, C.S., Magoulas, A., Mylonas, M., 2007, Mitochondrial Phylogeography of Rana (Pelophylax) Populations in the Eastern Mediterranean Region, Molecular Phylogenetics and Evolution, 44/1, 115.

Markova, S., Dufresne, F., Rees, D.J., Cerny, M., Kotlik, P., 2007, Cryptic Intercontinental Colonization in Water Fleas Daphnia Pulicaria Inferred from Phylogenetic Analysis of Mitochondrial DNA Variation, Molecular Phylogenetics and Evolution, 44/1, 42.

Meena, S., Chaudhary, F. M. And Bhatty, M. K., 1989, Antimicrobial Activity of The Essential Oils of Umbelliferae Family, Part VIII. Seseli libanotis, Ligusticum stewartii and Pycnocycla aucheriana Oils, Pakistan Journal of Scientific and Industrial Research, 32: 5, 316-319.

Mount, D., 2001, Bioinformatics, Cold Spring Harbor Laboratory Press, Cold Spring Harbor, New York, Chapter 7, Phylogenetic prediction, 281.

Muckensturm, B., Diyani, F., Le Nouen, D., Fkih-Tetouani, S. and Reduron, J. P., 1997, Ammolactone, a guaianolide from a medicinal plant, Ammodaucus leucotrichus, Phytochemistry, 44, 907-910.

59

Meikle, R. D., Flora of Cyprus, Royal Botanic Gardens, Kew, 2: 1599-1600.

Nicolas, A.N. and Plunkett, G.M., 2009, The demise of subfamily Hydrocotyloideae (Apiaceae) and the re-alignment of its genera across the entire order Apiales, Molecular Phylogenetic Evoluation, 53: 134-151.

Oxelman, B., Yoshikawa, N., Mc Conaughy, B.L., Luo, J., Denton, A.L., Hall, B.D., 2004, Rpb2 Gene Phylogeny in Flowering Plants, with Particular Emphasis on , Molecular Phylogenetics and Evolution, 32/2, 462.

Özhatay, N. and Kültür, Ş., 2006, Check-list of additional taxa to the supplement Flora of Turkey III. Turkish Journal of Botany 30: 281-316.

Özhatay, N., Akalın, E., Özhatay, E. and Ünlü, S., 2008-2009, Rare and endemic taxa of Apiaceae in Turkey and their conservation significance. Journal of Faculty Pharmacy of İstanbul University 40: 1-10.

Özhatay, N., Kültür, Ş. and Aslan, S., 2009, Check-list of additional taxa to the supplement Flora of Turkey IV. Turkish Journal of Botany 33: 191-226.

Özhatay, N., Kültür, Ş. and Gürdal, M.B., 2011, Check-list of additional taxa to the supplement Flora of Turkey V. Turkish Journal of Botany 35: 589-624.

Öztürk, M., 2011, Türkiye Cicer L. (Nohut) Cinsinin Morfolojik, Palinolojik, Sitotaksonomik, Moleküler Filogenetik Kapsamda Revizyonu ile Tohum Proteini ve Element Analizleri Yönünden İncelenmesi, Doktora tezi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya.

Özveren, H., 2011, Seseli resinosum’ un (Umbelliferae) Embriyolojisi, Doktora Tezi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Zonguldak.

Pignatti, S., 1982, Flora D’Italia, Bologna, 2, 195-198.

Pimenov, M.G., Sdobnina, L.I., 1975, On the taxonomy of the Genus Seseli L. I. revision of the genus Libanotis Hill. (Umbelliferae), Botany of Zhurnal obshchei, 60(8), 1108-1122.

Pimenov, M.G., Ostroumova, T.A. and Tomkovitch, L.P., 1982, The Structure of the Petioles in Caucasian Umbelliferae abstract, Bulletinde la Societe des Naturalistes de Moscoue, div.biol, 87(3), 57-75.

Pimenov, M.G., Constance, L., 1985, Nomenclature of Subgeneric Taxa in Umbelliferae/ Apiaceae, Taxon, 34(3):493-501.

Pimenov, M.G. and Leonov, M.V., 1993, The genera of the Umbelliferae. A nomenclature, Royal Botanic Gardens, Kew.

60

Pimenov, M.G., 1997, New Species and Combinations in the Genus Seseli L. (Umbelliferae), Bulletinde la Societe des Naturalistes de Moscoue, div.biol., 81(3):138-142.

Pimenov, M.G. and Leonov, M.V., 2004, The Asian Umbelliferae Biodiversity Database (ASIUM) with Particular Reference to South-West Asian Taxa, Turkish Journal of Botany, 28: 139-145.

Pimenov M.G. and Kljuykov E.V., 2010, Two new species of Seseli (Umbelliferae) from Turkey, Flora Mediterranea, 20: 19–27.

Plunkett, G.M., Soltis, D.E. and Soltis, P.S., 1996a., Evolutionary Patterns in Apiaceae: Inferences Based on matK Sequence Data, Systematic Botany, 21(4): 477-495.

Plunkett, G.M., Downie, S.R., 1999, Major Lineages within Apiaceae Subfamily Apioideae: A Comparison of Chloroplast Restriction Site and DNA Sequence Data, American Journal of Botany, 86(7): 1014-1026.

Plunkett, G.M., Chandler, G.T., Lowry P.P., Pinney, S.M. and Sprenkle T.S., 2004, Recent advances in understanding Apiales and a revised classification. South African Journal of Botany 70: 371-381.

Qiu, Y.X., Hong, D.Y., Fu, C.X. and Cameron, K.M., 2004, Genetic Variation in the Endangered and Endemic Species Changium smyrnioides (Apiaceae), Biochemical Systematics and Ecology, 32: 583-596.

Rechinger K. H., 1987, Flora Iranica, Umbelliferae, Akademische Druck- undVerlagsanstalt, Graz-Austria, 347-349.

Rossi, W., Corrias, B., Arduino, P., Cianchi, R., Bulluni, L., 1992, Gene variation andgene flow in Orchis morio (Orchidaceae) from Italy, Plant Systematics and Evolution, 79/1-2, 43.

Sağıroğlu, M., 2005, Türkiye’deki Ferula L. (Apiaceae) Cinsinin Revizyonu, Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Saitou, N. and İmanishi, T., 1989, Relative efficienciens of the ficth-margoliash, maximum parsinomy, maximum-Likelihood, minimum-evolution and neighbour- joining methods of phylogenetic tree construction in obtaining the correct tree, Molecular Biology and Evoluation, 6, 514.

Schlegel, N., Steinbrük, G., hahn, K., Rötter, B., 1989, Interspesific Relationship of Ten European Orchid Species as Revealed by Enzyme Electrophoresis, Plant Systematics and Evolution, 163, 107.

Schischkin, B.K, 1950, Species novae ex familia Umbelliferarum, Notulae Systematicae, 13: 161.

Schischkin, B. K., 1973, Flora of the U.S.S.R., Keter Press, Jerusalem,16, 340-349.

61

Simpson, M.G., Plant systematics, 2.baskı; Zeki Aytaç 2. Basımdan çeviri, 2012, Bölüm 14, Bitki Moleküler Sistematiği, DNA Dizi Verilerinin Tipi; 587-590.

Spalik, K. and Downie, S.R., 2001, The Utility of Morphological Characters for Inferring Phylogeny in Scandiceae Subtribe Scandicinae (Apiaceae), Annals Missouri Botanical Garden 88: 270-301.

Spalik, K., Reduron, J.P., Downie, S.R., 2004, The Phylogenetic Position of Peucedanum sensu lato and Allied Genera and Their Placement in Tribe Selineae (Apiaceae, subfamily Apioideae), Plant Systematics and Evolution, 243: 189-210.

Stuber, W.C., 1992, Biochemical and Molecular Markers in Plant Breeding, Plant Breeding News, 9, 36-31.

Soltis, D.E., Collier, T.G. and Edgerton, M.L., 1991, The Heuchera group (Saxifragaceae): Evidence for chloroplast transfer and paraphyly, American Journal of Botany, 78, 1091-1112.

Şahin, N., 2011, Türkiye’de Yetişen Serratula L. (Asteraceae) Cinsine Ait Taksonların Its Nrdna Ve Trnl-F Cpdna Dizileriyle Moleküler Sistematik Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Balıkkesir Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Balıkkesir, 22-36.

Tosun, A., 2002, Türkiye’de Yetişen Bazı Endemik Seseli L. Türleri üzerinde Farmakognazik Araştırmalar, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 123-125.

Tosun, A. and Özkal N., 2003, Seseli L. (Umbelliferae) Türlerinin Kimyasal Bileşimi ve Biyolojik Aktiviteleri, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dergisi, Ankara, 269-284.

Sevindik, E., 2014, Türkiye’ de yetişen Inula L. (Asteraceae) türlerinin moleküler sistematik analizi ve ekolojisi, Doktora Tezi, Balıkesir Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Balıkesir, 53.

Welsh J., 1990, Fingerprinting genomes using PCR with orbitary primers, Journal Nucleic Acids Research, 18, 7213.

62

EKLER

EK-1. Çalışılan Taksonların ITS Dizileri

> Seseli andronakii ACAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAACAATTTGGGAAAGCGTCGGGGGG CCTCGGTCTCCTGTCTGCGAGTCCTTGGTAGGTGGCCACTCCCGGGTGGCCA CTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGGACCTTAAAACTGA GTTGTACGTCCGTATCCCGTTAGCGGGCAGCGGCGTCATTCTAAAACATAACG ACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAGAACGTAGCGAAA TGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATCGAGTCTTTGAAC GCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGAGGGCACGTCTGCCTGGGTGTCA CGCATCATGTTTGCCCCCAAACCACTTACACCTGAGAAGTTGTGTCGGTTTG GGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTCGTGCGGTTGGCGGAAAAACGA GTCTCCGGCGACGGACGTCGCGACATCGGTGGTTGTAAAAGACCCTCTTGCC TTGTCGCGCGAATCCTCGTCATCTTAGAGAGATCCAGGACCCTTAGGCAGCA CACACTCTGTGCGCTTCGACTGTGACCCCAGGTCAGGCGGGACTACCC > S. tortuosum ACAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAACAATTTGGGCAAGCGTCTGGGGG CCTCGATCTCCTGTCTGCGAGTCCTTGGTAGGTGGCCACTCCCGGGTGGCCA CTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGGACCTTAAAACTGA GTTGTACGTCCGTATCCCGTTAGCGGGCAGCGGCGTCATTCTAAAACATAACG ACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAGAACGTAGCGAAA TGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATCGAGTCTTTGAAC GCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGAGGGCACGTCTGCCTGGGTGTCA CGCATCGTCTTTGCCCACAAACCACTTACAACTGAGAAGTTGTGTCGGTTTG GGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTCGTGCGGTTGGCGGAAAAACGA GTCTCCGGCGACGGACGTCGCGACATTGGTGGTTGTAAAAGACCCTCTTGCC TTGTCGCGCGAATCCTCGTCATCTTAGAGAGATCCAGGACCCTTAGGCAGCA CACACTCTGTGCGCTTCGACTGTGACCCCAGGTCAGGCGGGACTACCCGCTG AGTT > S. serpentina GGAAGGATCATTGTCGAATCCTGCAACAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCA ACAATTTGGGCAAGTGTCGGGGGGCCTCGGTCTCCTGTCTGCGAGTCCTAGG

63

TAGGTGGCCACTCCCGGGTGGCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGA ATGCGCCAAGGACCTTAAAACTGAGTTGTACGTCCGTATCCCGTTAGCGGGC AGCGGCGTCATTCTAAAACATAACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTC GCATCGATGAAGAACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATC CCGTGAACCATCGAGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTG AGGGCACGTCTGCCTGGGTGTCACGCATCGTCTTTGCCCACAAACCACTTGC ACCTGAGAAGTTGTGTCGGTTTGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGT CGTGCGGTTGGCGGAAAAACGAGTCTCCGGCGACGGACGTCGCGACATCGG TGGTTGTAAAAGACCCTCTTGCCTTGTCGCGCGAATCCTCGTCATCTTAGAGA GATCCAGGACCCTTA-GGCAGCACACAC > S. petraeum AGGATCATTGTCGAATCCTGCAACAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAACA ATTTGGGCAAGCGTCGGGGGGCCTCGGTCTCCTGTCTGCGAATCCTTGGTAG GTGGCCACTCCCGGGTGGCCACTGTCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATG CGCCAAGGACCTTAAAACTGAATTGTACGTCCGTATCCCGTTAGCGGGCAGC GGCGTCATTCTAAAACACAACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGC ATCGATGAAGAACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCC GTGAACCATCGAGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGA GGGCACGTCTGCCTGGGTGTCACGCATCGTCTTTGCCCACAAACCACTCACA CCTGAGAAGTTGTGTCGGTTTGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTC GTGCGGTTGGCAGAAAAAGGAGTCTCCGGCGACGGACGTCGTGACATCGGT GGTTGTAAAAGACCCTCTTGTCTTGTCGCGCGAATCCTCGTCATCTTAGAGAG ATCCAGGACCCTTAGGCAGCACACACTCTGTGCGCTTCGA > S. gummiferum subsp. gummiferum AGGATCATTGTCGAATCCTGCAACAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAACA ATTTGGGCAAGCATCGGGGGGCCTCGGTCTCCTGTCTGCGAATCCTTGGTAG GTGGCCACTCCCGGGTGGCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATG CGCCAAGGACCTTAAAACTGAATTGTACGTCCGTATCCCGTTAGTGGGCAGC GGCGTCATTCTAAAACACGATGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCA TCGATGAAGAACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCG TGAACCATCGAGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGAG GGCACGTCTGCCTGGGTGTCACGCATGGTCTTTGCCCACAAACCACTCACAC CTGAGAAGTTGTGTCGGTTTGGGGGCGGAAACTGGGCTCCCGTACCTTGTCG

64

TGCGGTTGGCGGAAAAACGAGTCTCTGGCGACGGACGTCGCGACATCGGTG GTTGTAACAGACCCTCTTGTCTTGTCGCGCGAATCCTCGTCATCTTAGAGAGA TCCGGGACCCTTAGGCAGCACACACTCTTTGCGCTTCGATTGTGACCCC > S. corymbosum subsp. phyrigium GTCGAATCCTGCAACAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAACAATTTGGGCA AGCGTCGGGGGGCCTCGGTCTCCTGTCTGCGAATCCTTGGTAGGTGGCCACT CCCGGGTGGCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGG ACCTTAAAACTGAATTGTACGTCCGTATCCCGTTAGTGGGCAGCGGCGTCATT CTAAAACACGATGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAA GAACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCAT CGAGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGAGGGCACGTC TGCCTGGGTGTCACGCATGGTCTTTGCCCACAAACCACTCACACCTGAGAAG TTGTGTCGGTTTGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTCGTGCGGTTG GCGGAAAAACGAGTCTCTGGCGACGGACGTCGCGACATCGGTGGTTGTAAA AGACCCTCTTGTCTTGTCGCG > S. corymbosum subsp. corymbosum TCCTGCAACAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAACAATTTGGGCAAGCGTC GGGGGGCCTCGGTCTCCTGTCTGCGAATCCTTGGTAGGTGGCCACTCCCGGG TGGCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGTGCGGAATGCGCCAAGGACCTTAA AACTGAATTGTACGTCCGTATCCCGTTAGCGGGCAGCGGCGTCATTCTAAAAC ACGATGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAGAACGTA GCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATCGAGTCT TTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGAGGGCACGTCTGCCTGG GTGTCACGCATCGTCTTTGCCCACAAACCACTCACACCTGAGAAGTTGTGTC GGTTTGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTTGTGCGGTTGGCGGAAA AACGAGTCTCTGGCTACGGACGTCGTGACATCGGTGGTTGTAAAAGACCCTC TTGTCTTGTCGCGCGAATCCTCGTCATCTTAGAGAGATACGGGACCCTTAGGC AGCACACACTCTGTGCGCTTCGACTGTGACCCC > S. libanotis CACAAAAAAAGCTGGGTAAGCATAGGTGACCTGCGGAGGATCATTGTCGAAT CCTGCATAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAACAATTTGGGCAAGCATCGG GGGGCCTCGGTCTCCTGTATGCGAATCCCTGGTAGGTGGCCACTCCCGGGTG GCCACCGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGGACCTTAAAA

65

CTGAATTGTACGTCCGTATCCCGTTAGCGGGCAGCGGCGTCATTCTAAAACAC AACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAGAACGTAGC GAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATCGAGTCTTTG AACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGAGGGCACGTCTGCCTGGGTG TCACGCATCGTCTTGCCCACAAACCACTCACACCTGAGAAGTTGTGAAGGTT TGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTCGTGCGGTTGGCGGAAAACTT GTCTCCGGCGATGGACGTCGCGACATCGGTGGTTGTAAAAGACCTTCTTGTC TTGTCGCGCGAATCCTCGTCATCTTAGAGAGCTGCAGGACCCTTAGGCAGCA CACACTCTGTGCGCTTCGACTGTGACCCCAGGTCAGGCGGGACTACCCGCTG AGTT > S. hartvigii GAATCCTGCAACAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAACAATTTGGGCAAGC GTCTGGGGGCCTCGGTCTCCTGTCTGCGAGTCCTTGGTAGGTGGCCACTCCC GGGTGGCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGGACCT TAAAACTGAGTTGTGCGTCCGTATCCCGTTAGCGGGCAGCGGCGTCATTCTA AAACATAACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAGAA CGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATCGA GTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGAGGGCACGTCTGC CTGGGTGTCACGCATCGTCTTTGCCCACAAACCACTTACAACTGAGAAGTTG TGTCGTTTTGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTCGTGCGGTTGGCG GAAAAACGAGTCTCCGGCGATGGACGTCGCGACATTGGTGGTTGTAAAAGA CCCTCTTGCCTTGTCGCGCGAATCCTCGTCATCTTAGAGAGATCCAGGACCCT TAGGCAGCACACACTCTGTGCGCTTCGACTGTGAC > S. campestre CAATTTGGGCAAGCGTCTGGGGGCCTCGGTCTCCTGTCTGCGAGTCCTTGGT AGGTGGCCACTCCCGGGTGGCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAA TGCGCCAAGGACCTTAAAACTGAGTTGTACGTCCGTATCCCGTTAGCGGGCA GCGGCGTCATTCTAAAACATAACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCG CATCGATGAAGAACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCC CGTGAACCATCGAGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGA GGGCACGTCTGCCTGGGTGTCACGCATCGTCTTTGCCCACAAACCACTTACA ACTGAGAAGTTGTGTCGGTTTGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTC GTGCGGTTGGCGGAAAAACGAGTCTCCGGCGACGGACGTCGCGACATTGGT

66

GGTTGTAAAAGACCCTCTTGCCTTGTCGCGCGATGCCTCGTCATCTTAGAGA GATCCAGGACCCTTAGGCAGCACACACTCTGTG > S. resinosum CCTGCGGAAGGATCATTGTCGAATCCTGCAAGAGCAGAATGACCCGCTAACA CGTCAACAATTTGGGCAAGCGTCGGGGGGCCTCGGTCTCCTGTCTGCGAATC CTTGGTAGGTGGCCACTCCCGGGTGGCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGC GCGGAATGCGCCAAGGACCTTAAAACTGAATTGTACGTCCGTATCCCGTTAG CGGGCAGCGGCGTCATTCTAAAACACGATGACTCTCGACAACGGATATCTCG GCTCTCGCATCGATGAAGAACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGC AGAATCCCGTGAACCATCGAGTCTTTGAACGCAAGTCGCGCCCGAAGCCACT GGGCTGAGGGCACGTCTGCCTGGGTGTCACGCATCGTCTTTGCCCACAAACC ACTCACACCTGAGAAGTAGTGTCGGTTTGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGT ACCTTGTCGTGCGGTTGGCGGAAAAACGAGTCTCCGGCGACGGACGTCGCG ACATCGGTGGTTGTAAAAGACCCATCTTAGTCTCGTCGCGCGAATCCTCGTCA TCTCAGAGAGATCCAGGACCCTTAGGCAGCACACACTCTGTGCACTTCGACT > S. marashica ATCCTGCAACAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAAAAATTTGGGCAAGCAT CGGGGGGCCTCGGTCTCCTGTCTGCGAATCCCTGGTAGGTAGCCACTCCCGG GTGGCCACCTGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGGACCTTA AAACTGAATTGTACGTCCGTATCCCGTTACCGGGCAGCGGGGTCATTCTAAA ACACAACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAGAACG TAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATCGAGT CTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGTTGAGGGCACGTCTGCCTG GGTGTCACGCATCGTCTTGCCCACAAACCACTCACACCTGAGAAGTTGTGCC GGTTTGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTCGTGCGGTTGGCGGAA AATCGAGTCTCCGACGACGGACGTCGTGACATCGGTGGTTGTAAAAGACCCT CTTGTCTTGTCACGCGAATCCTTGTCATCTTAGAGAGCTCCAGGACCCTTT- GGCAACACACACTCTGTGCGCTTCGAC > S. transcaucasicum AATAAAGTAAAAAGGGTTTTCAGTAGGTGAACCTGCGGAAGGATCATTGTCG ATCCTGCATAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAACAATTTGGGCAAGCATC GGGGGGCCTCGGTCTCCTGTATGCGAATCCCTGGTAGGTGGCCACTCCCGGG TGGCCACCGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGGACCTTAA

67

AACTGAATTGTACGTCCGTATCCCGTTAGCGGGCAGCGGCGTCATTCTAAAAC ACAACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAGAACGTA GCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATCGAGTCT TTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGAGGGCACGTCTGCCTGG GTGTCACGCATCGTCTTGCCCACAAACCACTCACACCTGAGAAGTTGTGAAG GTTTGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTTGTGCGGTTGGCGGAAAA CTTGTCTCCGGCGATGGACGTCGCGACATCGGTGGTTGTAAAAGACCTTCTT GTCTTGTCGCGCGAATCCTCGTCATCTTAGAGAGCTGCAGGACCCTTAGGCA GCACACACTCTGTGCGCTTCGACTGTGACCCCAGGTCAGGCGGGACTACCCG CTGAGTT > S. gummiferum subsp. ilgazense TGCAACAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAACAATTTGGGCAAGCGTCGG GGGGCCTCGGTCTCCTGTCTGCGAATCCTTGGTAGGTGGCCACTCCCGGGTG GCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGGACCTTAAAA CTGAATTGTACGTCCGAATCCCGTTAGTGGGCAGCGGCGTCATTCTAAAACA CGATGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAGAACGTAG CGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGCGAACCATCGAGTCTTT GAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGATGGCACGTCTGCCTGGGT GTCACGCATGATGGTCTTTGCCCACAAGCCACTCACACCTGAGAAGTTGTGT CGGTTTGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTCGTGCGGTTGGCGGAA AAACGAGTCTCTGGCGACGGACGTCGCGACATCGGTGGTTGTAACAGACCC TCTTGTCTTGTCGCGCGAATCCTCGTCATCTTAGAGAGATCCGGGACCCTTA- GGCAGCACCCACTCTGTGCGCTTCGA > Seseli sp. nov. TAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAACAATTTGGGCAAGCATCGGGGGGCA TCGGTCTCCTGTATGCGAATCCCTGGTAGGTGGCCACTCCCGGGTGGCCACC GGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGGACCTTAAAACTGAAT TGTACGTCCGTATCCCGTTAGCGGGCAGCGGCGTCTTTCTAAAACACAACGA CTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAGAACGTAGCGAAAT GCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATCGAGTCTTTGAACG CAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGAGGGCACGTCTGCCTGGGTGTCAC GCATCGTCTTGCCCACAAACCACTCACACCTGAGAAGTTGTGAAGGTTTGGG GGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTAGTGCGGTTGGCGGAAAACTTGTCT

68

CCGGCGATGGACGTCGCGACATCGGTGGTTGTAAAAGACCTTCTTGTCTTGT CGCGCGAATCCTCGTCATCTTAGAGAGCTGCAGGACCCTTAGGCAGCACACA CTCTGTGCGCTTCGACTGTGACCCCAGGTCAGGCGGGACTACCCGCTGAGTT > Pimpinella tragium subsp. lithophila TCAGCAGTAGACAGCAACCCGCACAGATACAGTTATCAGTAGGTGGACCTGC GGAAGGATCATTGTCGAATCCTGCGATAGCAGAACGACCCGGTAACACGTAA ACACAACGGGCTAGCGTCATTGGGCTTCGGTCCCTTGTCCGCGAACCCCAGG TAGGTGTCCGCTTAGATTCTAAGCGGCCACCGGCCGACGAAATCATCCGGGC GCGGAATGCGCCAAGGAACTTAAAATCGAATTGTATGCTCGCTTCCCGTTAGC GGGCAGCGGCGTCAATCCAAAACACAACGACTCTCGACAACGGATATCCCG GCTCTCGCATCGATGAAGAACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGC AGAATCCCGTGAACCATCGAGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCATT AGGCCGAGGGCACGTCTGCCTGGGTGTCACGCATCGACATGCCCCCAACCA CGCACCCCTAGAGGAGCGTGATGACTTGGGGGCGGAAGTTGGCCTCCCGTG CCTTACGGCGCGGCTGGCGCAAATGAGAGTCTCTGGCGACGAACGTCGTGA CATTGGTGGTTGTAAAAGAACCTCTTTCCTTGTCGCGCGTATCCGTCATCTTTT AGAGCTCTAGGACCCTCTTGGCGGCACACATTCTGTGCGCTCCGACTGTGAC CCCAGGTCAGGCGGGACTACCCGCTGAGTTACTCTT > Pimpinella saxifraga CACAAATAAAAAGAGGGAGTCGTAACAAGGTTCCGGTAGGGTGAACCTGCG GAAGGATCATTGTCGAATCCTGCGATAGCAGAACGACCCGGTAACACGTAAA CACATCGGGCTAGCGTCATTGGGCTTCGGTCCCTTGTCCGCGAACCCCAGGT AGGTGTCCGCTTAGATTCTAAGGGGCCACCGGCCGACGAAATCATCCGGGCG CGGAATGCGCCAAGGAACTTAAAATCGAATTGTATGCTCGCTTCCCGTTAGCG GGCAGCGGCGTCAATCCAAAACACAACGACTCTCGACAACGGATATCCCGG CTCTCGCATCGATGAAGAACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCA GAATCCCGTGAACCATCGAGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCATTAG GCCGAGGGCACGTCTGCCTGGGTGTCACGCATCGACATGCCCCCACCACGCA CCCCTAGAGGGGCGTGATGACTTGGGGGCGGAAGTTGGCCTCCCGTGCCTTA CGGCGCGGCTGGCGCAAATGAGAGTCTCTGGCGACGAACGTCGTGACATTG GTGGTTGTAAAAGAACCTATTTCCTTGTCGCGCGTATTCGTCATCTCTTTGAG CTCTAGGACCCTTTTGGGGGCACACATTCTGTGCGCTCCGACTGTGACCCCA GGTTCAAGTTACGGGACTAAACCCGCTTGAACGTTAC

69

> S. farrenyi TCGAATCCTGCAACAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAAAAATATGGGTAA GCATCGGGGGGCCTCGGTCTCCTGCCTGCGAATCCTTGGTAGGTGGCCACTC CCGGGTGGCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAACGCGCCAAGGA TCTTAAAACTGAATTGTACGTCCGTATCCCGTTAGCGGGCAGGGGCGTCATTC TAAAACACAACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAG AACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATC GAGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGTAGGGCACGTCT GCCTGGGTGTCACGCATCGTCTTTGCCCACAAACCACTCACACCTGAGAAGT TGTGTCGGTCTGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTTTTGCGGTTGG CGGAAAAACGAGTCTCCGGCGATGAACGTCGCGACATCGGTGGTTGTAAAA GACCCTCTTGTCTTGTCGCGCGAATCCTCGTCATGTTAGAGAGATCCAGGACC CTTA-GGCAGCACACACTCTGTGCGCTTCGA > S. galloprovinciale TCGAATCCTGCAATAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAACAATTTGGGCAA GCATCGGGGGGCCTCGGTCTCCTGTATGCGAGTCCTTGGTAGGTGCCCACTC CCGGGTGGCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGGA CCTTAAAACTGAATTGTACGTCCGTATCCCGTTAGCGGGCAGCGGCATCATTC CAAAACACGACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAG AACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATC GAGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGAGGGCACGTCT GCCTGGGTGTCACGCATTGTCTTGCCCCCAAACCACTCACACCTGAAAAGTT GTGCTGGTTTGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTTGTGCGGTTGGCG GAAAAACGAGTCTCCGGCGATGGACGTCGCGACATCGGTGGTTGTAAAAGA CCCTCTTGTCTTGTCGTGCGAATCCTCGTCATCTTAGCGAGCTTCAGGACCCT TA-GGCAGCACACACTCTGTGCGCTTCGA > S. hippomarathrum TCGAATCCTGCAATAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAACAATTTGGGCAA GCATCGGGGGGCCTCGGTCTCCTGTATGCGAGTCCTTGGTAGGTGCCCACTC CCGGGTGGCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGGA CCTTAAAACTGAATTGTACGTCCGTATCCCGTTAGCGGGCAGCGGCATCATTC CAAAACACGACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAG AACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATC

70

GAGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGAGGGCACGTCT GCCTGGGTGTCACGCATTGTCTTGCCCCCAAACCACTCACACCTGAGAAGTT GTGCTGGTTTGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTTGTGCGGTTGGTG GAAAAACGAGTCTCCGGCGATGGAAGTCGCGACATCGGTGGTTGTAAAAGA CCCTCTTGTCTTGTCGTGCGAATCCTCGTCATCTTAGCGAGCTCCAGGACCCT TAGGCAGCACACACTCTGTGCGCTTCGA > S. krylovii TCGAATCCTGCAATAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAAAAATTTGGGCAA GCATCGGGGGGCCTCGGTCTCCTGTCTGCGAATCCCTGGTAGGTAGCCACTC CCGGGTGGCCACCTGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGGAC CTTAAAACTGAATTGTACGTCCGTATCCCGTTACCGGGCAGCGGCGTCATTCT AAAACACAACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAGA ACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATCG AGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGTCGAGGGCACGTCTG CCTGGGTGTCACGCATCGTCTTGCCCACAAACCACTCACACCTGAGAAGTTG TGCTGGTTTGGTGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTCGTGCGGTTGGCG GAAAATCGAGTCTCCGGCGACGGACGTCGCGACATCGGTGGTTGTAAAAGA CCCTCTTGTCTTATCGCGCGAATCCTCGTCATCTTAGAGCGCTCCAGGACCCT TT-GGCAGCACACACTCTGTGCGCTTCGA > S. longifolium subsp. intermedium TCGAATCCTGCAACAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAAAAATATGGGTAA GCATCGGGGGGCCTCGGTCTCCTGCYTGCGAATCCTTGGTAGGTGGCCACTC CCGGGTGGCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAACGCGCCAAGGA TCTTAAAACTGAATTGTACGTCCGTATCCCGTTAGCGGGCAGGGGCGTCATTC TAAAACACAACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAG AACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATC GAGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGAGGGCACGTCT GCCTGGGTGTCACGCATCGTCTTTGCCCACAAACCACTCACACCTGAGAAGT TGTGTCGGTCTGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTTGTGCGGTTGG CGGAAAAACGAGTCTCCGGCGATGAACGTCGCGACATCGGTGGTTGTAAAA GACCCTCTTGTCTTGTCGCGCGAATCCTCGTCATGTTAGAGAGATCCAGGACC CTTA-GGCAGCACACACTCTGTGCGCTTCGA

71

> S. mairei TCGAATCCTGCAACAGCAGAATGACCTGTTAACACGTCAACAATTTGGGCAA GCGCCGGGGGACCTCGGTCTCCTGTCTGCGAACCCTTGGCAGGTGGCCACTC CCGGGTGGCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGGA CCTTAAAACTGAATTGTGCGTCCGTATCCTGTTAGCGGGCAGCGGCGTCATTC TAAAACACAACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAG AACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATC GAGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAATCCACTAGGCTGAGGGCACGTCTG CCTGGGTGTCACGCATCGTCTTTGCCCACAAACCACTCACACCTGAGAAGTT GTGCCGGTTTGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACATTGTCGTGCGGTTGGC TGAAAAACGAGTCTCCGGCGACGGACGTCGCGACATCGGTGGTTGTAAAAG ACCCTCTTGTCTTGTCGCGCAAATCCTCGTCATCTTAGAGAGATCCAGGACCC TTA-GGCAGCACACACTCTGTGCGCTTCGA > S. peucedanoides TCGAATCCTGCAATAGCAGAATGACCCGCTAACACGTAAACAACTTGGGCTA GCATCAGGGGGCCTTGGTCCCCTGTCTGCGAATCCTTGGTAGGTGGCCACTC CTGGGTGGCCACTGGCCTGCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGGA CCTTAAAACTGAATTGTACGTTCGTATCCCGTTTGCGGGCAACGACGTCATTC CAAAACACAACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAG AACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATC GAGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGAGGGCACGTCT GCCTGGGTGTCACGCATCGTCTTGCCCACAAACCACTCGCTCCTGAGGAGTT GTGTCGGTTTGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTGCCTAGTCGCACGGTTGGC GAAAAAGCGAGTCTCCGGCGACGGACGTCGCGACATCGGTGGTTGTAAAAG ACCCTCTTGTCTTGTCGTGCGCATCCTCGTCATCTTAGCGAGCTCTAGGACCC TTA-GGTGGCACACATTCTGTGCGCTTCGA > S. praecox TCGAATCCTGCAATAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAACAATTTGGGCAA AGCATCGGGGGGCCTCGGTCTCCTGTTTGCGAGTCCTTGGTAGGTGGCCACT CCCGGGTGGCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGG ACCTTAAAACTGAATTGTACGTCCGTATCCCGTTAGCGGGCAGCGGCATCATT CCAAAACACGACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAA GAACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCAT

72

CGAGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGAGGGCACGTC TGCCTGGGTGTCACGCATCGTCTTGCCCCCAAACCACTCAAACCTGAGAAGT TGTGCTGGTTTGGGGCGGAAATTGGCCTCCCGTACCTTGTCGTGCGGTTGGC GGAAAAACGAGTCTCCGGCGATGGACGTCGCGACATCGGTGGTTGTAAAAG ACCCTCTTGTCTTGTCGTGCGAATCCTCGTCATCTTAGCGAGCTCCAGGACCC TTA-GGCAGCACACACTCTGTGCGCTTCGA > S. rhodopeum TCGAATCCTGCAACAGCAGAATGACCCGCTAACACGTCAAAAATTTGGGCAA GCATCGGGGGGCCTCGGTCTCCTGTCTGCGAATCCCTGGTAGGTAGCCACTC CCGGGTGGCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGGA CCTTAAAACTGAATTGTACGTCCGTATCCCGTTACCGGGCAGCGGGGTCATTC TAAAACACAACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGAAATGCGATAC TTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATCGAGTCTTTGAACGCAAGTTG CGCCCGAAGCCACTAGGTTGAGGGCACGTCTGCCTGGGTGTCACGCATCGTC TTGCCCACAAACCACTCACACCTGAGAAGTTGTGCCGGTTTGGGGGCGGGA ACTGGCCTCCCGTACCTTGTCGTGCGGTTGGCGTAAAATCGAGTCTCCGGCG ACGGACGTCGTGACATCGGTGGTTGTAAACGACCCTCTTGTCTTGTCACGCG AATCCTCGTCATCTTAGAGAGCTCCAGGACCCTTTGGGAACACACACTCTGT GCGCTTCGA > S. rigidum TCGAATCCTGCAACAGCAGAATCACCCGCTAACACGTCAACAATTTGGGTAA GCGTCGGGGGGCCTCGGTCTCCTGTCTGCGAATCCTTGGTAGGTGGCCACTC CCGGGTGGCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGGA CCTTAAAACTGAATCGTACGTCCGTATCCCGTTAGCGGGCAGCGGCGTCATTC TAAAACACAACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAG AACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATC GAGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGTAGGGCACGTCT GCCTGGGTGTCACGCATCGTCTTTGCCCACAAACCACTCACACCTGAGAAGT TGTGTCGGTTTGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCCTGTCGTGCGGTTGG CGGAAAAACGAGTCTCCGGCGACGGACGTCGCGACATCGGTGGTTGTAAAA GACCCTCTTGTCTTGTCGCGCGAATCCTCGTCATCTTAGAGAGATCCAGGACC CTTA-GGCAGCACACACTCTGTGCGCTTCGA

73

> S. squarrulosum TCGAATCCTGCAACAGCAGAATGACCCGCTAACACGTTAACAATTTGGGCAA GCGTCGGGGGGCCTCGGTCTCCTGTCTGCGAATCCATGGTAGGTGGCCACTC CCGGGTGGCCACTGGCCTTCAAAATCATTCGGGCGCGGAATGCGCCAAGGA CCTTAGAACTGAATTGTGCGTCCGTATCCCTTTAGCGGGCAGCGGCGTCATTC TAAAACACAACGACTCTCGACAACGGATATCTCGGCTCTCGCATCGATGAAG AACGTAGCGAAATGCGATACTTGGTGTGAATTGCAGAATCCCGTGAACCATC GAGTCTTTGAACGCAAGTTGCGCCCGAAGCCACTAGGCTGAGGGCACGTCT GCCTGGGTGTCACGCAGCATCTTTGCCCACAAACCACTCACACCTGAGAAGT TGTGCCGGTTTGGGGGCGGAAACTGGCCTCCCGTACCTTGTCGTGCGGTTGG CGAAAAAACGATTCTCTGGCGACGGACGACGCGACATCGGTGGTTGTAAAA GACCCTCCTGTCTTGTCGCGCGAATCCTCTTCATCTTAGAGAGATCCAGGACC CTTA-GGCAGCACACACTCTGTGCGCTTCGA

74

ÖZGEÇMİŞ

KİŞİSEL BİLGİLER

Adı Soyadı : Büşra TOSUN Uyruğu : TC Doğum Yeri ve Tarihi : AKŞEHİR-1991 Telefon : 0505 288 98 02 e-mail : [email protected]

EĞİTİM

Derece Adı, İlçe, İl Bitirme Yılı Lise : Erbil Koru Lisesi, Selçuklu, Konya 2007 Üniversite : Selçuk Üniversitesi, Selçuklu, Konya 2012 Yüksek Lisans : Selçuk Üniversitesi, Selçuklu, Konya 2015

İŞ DENEYİMLERİ

Yıl Kurum Görevi 2014 MEB Biyoloji Öğretmeni

UZMANLIK ALANI Moleküler Tabanlı Botanik

YABANCI DİLLER İngilizce

YAYINLAR

1. Tosun, B., Duran, A., Doğan Güner, E., 2014, Türkiye Seseli (Apiaceae) Taksonları Arasındaki Genetik İlişkinin ISSR Yöntemi ile Belirlenmesi, 22. Ulusal Biyoloji Kongresi, Eskişehir, MBG-P3-24.

2. Duran, A., Tosun, B., Doğan Güner, E., 2014, A molecular phylogenetic study on Turkish Seseli (Apiaceae) species using nrDNA ITS sequences, Apiales Symposium, İstanbul, PP-18-74.