4 Ömer Çelik / Kültür ve Turizm Bakanı Minister of Culture and Tourism 7

Dr. Ahmet Altıparmak / Valisi Governor of Antalya 9

Lemi Bilgin / Devlet Tiyatroları Genel Müdürü General Art Director Turkish State Theatres 11

Selim Gürata / Antalya Devlet Tiyatrosu Müdürü Antalya State Theatre Art Director 13

Devlet Tiyatroları Tarihçe / Turkish State Theatres History 14

Antalya Devlet Tiyatrosu / Antalya State Theatre 16

Kore’nin Sonsuz Düşleri / Korean Fantasy 18

Sessizlik / Silence 20

Cesaret Ana ve Çocukları / Mother Courage and Her Children 22

Oyun Sonu / End Game 24

Mösyö Jordan / Monsieur Jordan 26

Define Adası / Treasure Island 28

Cyrano de Bergerac 30

Çinliler / Chinamen 32

Hürrem Sultan / Hurrem The Sultan 34

Dolores Claiborne 36

André ve Dorine / André & Dorine 38

Ali Meriç Karagöz Yapım ve Oynatım Atölyesi /

Ali Meriç Karagöz Production and Puppetry Workshop 40

5 6 Hiç şüphesiz, dünyadaki en önemli turizm şehirlerinden biri olan Antalya, bugün üzerinde yaşamış sayısız medeniyetin izlerini taşımaktadır. Bilinen ve bilinmeyen binlerce yıllık tarihi boyunca sanatta ve mimaride çağının hep ilerisinde olan Antalya, Akdeniz havzasının hareketli ticari ve siyasi tarihinde hep önemli bir konumda yer almıştır. Antalya, her yıl on milyonun üzerinde turisti ağırlarken, onları doğal güzelliklerinin yanı sıra, binlerce yıllık tarihinin eşsiz eserleriyle de büyüleyen özel bir şehirdir. Önceki çağların tarihi mirasını korumak, daha önemlisi anlamak ve anlatmak için her gün artan bir çaba göstermektedir. Antalya, tüm değerlerinin yanında, binlerce yıldır olduğu gibi sanatın kalbinin attığı şehirlerden biri olmaya devam ediyor. Böyle büyük bir kültürlerarası kavşakta, tiyatronun geçmişiyle onurlandığı, sanatın ölümsüzlüğün kapısını aralayan değerli noktada, bu yıl 4.sünü gerçekleştireceğimiz “Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali”ne ev sahipliği yapıyor. Sinemadan, müziğe, baleden, operaya kadar birçok festivalin gerçekleştiği bu değerli kentte, bu defa da binlerce yıl Ömer Çelik öncesinden yankılanan sözler can buluyor. Kültür ve Turizm Bakanı Festivalin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunar, festivalin kuşaklar boyu Minister of Culture and Tourism sürmesini temenni ederim.

One of the most important tourism cities on the world without any doubt, Antalya today possesses the footprints of numerous civilizations that lived on it. Being ahead of its age in art and architecture along thousands of years of its known and unknown history, Antalya has always been in an important location in the vivid commercial and political history of the Mediterranean basin. While Antalya hosts more than 10 million tourists every year, it is a special city that captivates them with the unique pieces of arts from its history in addition to its natural beauties. The city puts a lot of effort that increases day by day in order to protect and more importantly to understand and explain the historical heritage of the previous ages. Besides all of its values, Antalya continues to be one of the cities, where the heart of the art beats. Antalya hosts the 4th “Turkish State Theatres Antalya International Theatre Festival” this year at such an intercultural junction, at a point where theatre is honoured with its past and art opens up the door of immortality. In this precious city, where many festivals from cinema to music, from ballet to opera take place, the echoes from thousands of years will find their souls again. I would like to thank everyone who contributed to the preparation of this festival and wish that this festival continues for generations.

7 8 Medeniyetler beşiği Antalya; tarih boyunca farklı kültürlerin, uygarlıkların ve değerlerin buluştuğu, bu özellikleriyle de günümüzde yılda 11 milyon yabancı ve bunun yarısı kadar da yerli konuğu ağırlayan ülkemizin yüz akı bir güzelliktedir. Bu zenginlik ve güzellik coğrafyasında Antalya 4. Uluslararası Tiyatro Festivali, güçlü bir kültür ışığı olarak parlamaktadır. Bu yıl dördüncüsüne ulaştığımız Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali; Kore’den İspanya’ya, Almanya’ya, Kazakistan’dan Romanya’ya dünyanın değişik ülkelerinden farklı kültürleri birleştirmesi, izleyicilerle paylaşması ve kültürler arası diyalogu arttırması açısından çok yönlü ve kapsamlı bir festivaldir. Ülkemizin ve Antalya’nın tarihsel, kültürel ve sanatsal birikim ve deneyimini ortaya çıkararak, bunların tüm dünyayla paylaşılmasında büyük rol oynayan Devlet Tiyatroları Antalya 4. Uluslararası Tiyatro Festivali, birçok duygu ve düşünceyi anlatarak izleyicilerde yeni ufuklar açmaktadır. Dr. Ahmet Altıparmak Her yaştan izleyiciye hitap eden, herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği tiyatrolar; ayrıca sanat Antalya Valisi yoluyla hoşgörüyü, iletişimi ve karşılıklı saygıyı artırarak dünya barışına da katkı sağlamaktadır. 2012 yılında 20 gösterimde yaklaşık 20.000’in üzerinde izleyiciyle buluşan Devlet Tiyatroları Governor of Antalya Antalya Uluslararası Tiyatro Festivalimizin bu yıl dördüncüsünün 17-27 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşiyor olmasından dolayı, başta Kültür ve Turizm Bakanlığımız olmak üzere, festivale katkı sağlayanlara ve emeği geçenlere teşekkür ediyor, sanatçıları ve sanatseverleri desteklerinden dolayı kutluyorum.

Antalya is the cradle of many civilizations, in which various cultures and values encountered for centuries. It is the heaven on earth where about 11 million foreigners and 6 million native people visit each year. Within such a wealthy and beautiful land, the Turkish State Theatres Antalya 4th International Theatre Festival is shining like a gem of culture. The Turkish State Theatres Antalya, International Theatre Festival, the fourth of which is achieved this year, is sophisticated and comprehensive with regards to its uniting diversified cultures from different countries from all over the world such as Korea, Spain, Albania, Germany, Kazakhstan, and Romania, sharing it with the audiences and enhancing intercultural dialogue. Turkish State Theatres Antalya 4th International Theatre Festival which plays a great role in revealing the historical, cultural, and artistic accumulation and the experience of our country and Antalya, and sharing the same with the entire world, opens new horizons to the audiences by expressing many feelings and ideas. The theatres which appeal to audiences of all ages and in which everyone can identify oneself, also contribute to global peace by increasing tolerance, communication and mutual respect through art. By virtue of the realization this year the fourth of our State Theatres Antalya International Theatre Festival, which have met in 2012 with over 20.000 audiences by 20 performances, between May 17th and May 27th, I would like to express my gratitude to those who have contributed to the festival and in particular to our Ministry of Culture and Tourism and I congratulate the artists and art lovers for their support.

9 10 Antalya, geçmişten gelen kültür mirasını yüksek düzeyde koruyabilmiş ve bugüne aktarabilmiş nadir şehirlerimizdendir. Günümüzde binlerce yıllık birikimiyle göz kamaştıran bu güzel şehrimiz, kültürel anlamda da değerlerini korumaktadır. Sanatın ve sanat yoluyla insani değerlerin yüceltildiği Antalya’da bu yıl 4.sünü gerçekleştireceğimiz, “Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali” ile siz değerli seyircilerimizi buluşturmanın heyecanını yaşıyoruz. İnsana ilham veren doğal güzellikleri ile sanatın ve estetiğin doğduğu bu toprakların tarihinde, tiyatro sanatı başka bir öneme sahiptir. Demir Çağı’nın karanlığında; dünyanın büyük bir bölümünde insanlık emekleme çağını yaşarken, Antalya yerli misafirlerine, seyyahlara, tüccarlara ve askerlere bugün hala sanatsal değerini ilk günkü gibi koruyan antik oyunlarla, medeniyetin ışığını yansıtmaktaydı. İşte bu ışığın merkezi Antalya, dünyanın her yanından insanları hala kendine çekmekte, tarihten gelen birikimiyle sanatın yeşerdiği ve büyümeye devam ettiği bir merkez olma Lemi Bilgin konumunu sürdürmektedir. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Hızla akıp giden gündelik hayatın içinde insana yeni bir dünya, yeni bir ufuk açan, onu kendine General Art Director yakışan duygu ve düşüncelerde birleştiren tiyatro, her ülkenin ulusal kültürünü tanıtmasına, Turkish State Theatres geliştirip yeşertmesine ve diğer kültürlere katkıda bulunmasına ortam hazırlayan, paylaşılan ortak bir mirastır. Yüzyıllardır anlatılan ve insanoğlu var olduğu sürece anlamını koruyacak olan iyi ve kötünün, doğru ve yanlışın, güzel ve çirkinin, barış ve savaşın, cömertlik ve cimriliğin, aşk ve kinin, özveri ve bencilliğin ve daha sayılamayacak kadar çok duygu ve düşüncenin anlatıldığı tiyatro, hayatın gerçek yansımasıdır. Akdeniz’e yaslanan en güzel şehirlerimizden biri olan Antalya, hem Anadolu olmanın, hem de tiyatronun bin yıllık mirasını taşımanın onurunu taşıyor. Festivalimize katkılarından dolayı Antalya Devlet Tiyatrosu’ndaki çalışma arkadaşlarıma, festivale katılan tüm tiyatro gruplarına teşekkür ediyor, tiyatro sanatının insana ışık tutma görevinin bilinciyle, festivalin gerçek sahibi olan siz değerli seyircilerimize iyi seyirler dilerim.

Antalya is one of our few cities that have maintained its cultural heritage from the past till today at a high level. Through its astonishing accumulation over millions of years, this beautiful city also reflects its values from a cultural perspective. This year we are excited to meet the audience at the 4th Turkish State Theatres Antalya International Theatre Festival, here in Antalya where art and human values via art are exalted. Theatre has a different meaning in the history of these territories, the birth place of art and aesthetics, along with inspiring natural beauties. While the majority of the humanity was struggling within the darkness of the Iron Age, Antalya reflected the light of civilization to its local guests, travellers, merchants and soldiers with ancient plays maintaining their artistic values up today just like the first day. Antalya, the focus of this light, still attracts people from all over the world, and keeps its position as a centre where art flourishes and continues to grow with accumulation over history. Theatre, which opens new horizons to humans in the fast flowing rhythm of the daily life and combines emotions and thoughts to their merit, is a common heritage that prepares an environment where each nation can introduce, develop and flourish its own national culture and contribute to other cultures. Theatre is the true reflection of life itself, where good and bad, right and wrong, the beautiful and the ugly, peace and war, generosity and stinginess, love and hate, devotion and selfishness, and countless more emotions and feelings are expressed; all narrated for centuries and will continue to preserve their meaning as long as the humanity exists. Being one of the most beautiful cities leaning against the Mediterranean Sea, Antalya has the honour of carrying the thousand year-old heritages of theatre as well as of being an important part of Anatolia. I would like to take this opportunity to thank all my colleagues working at Antalya State Theatre, all theatre groups for their contributions to the festival, and would like to wish you, our esteemed audience who are actually the real owners of the festival and aware that 11 of the theatre’s mission is to enlighten the humanity; to enjoy the performances. 12 Her Yıl Büyük Bir Coşkuyla Nicelerine… Büyük coşku ve heyecanla başladığımız festivalimiz, bu yıl dördüncüsüne ulaştı. Ne mutlu bize. Festival sonrasında katlanarak artan heyecan ve coşkumuz, her yıl bize bir yıldan daha coşkulu bir festival yolu açıyor. Yalnızca geçen yılki festivalimizde 20.000 seyircimizle kucaklaştık. Seyircimizin coşkusu, heyecanı ve ilgisi bizim en büyük motivasyonumuz. Kültür ve sanatın doğduğu coğrafyada bu denli önemli bir festivali gerçekleştirebilmek bizim gurur kaynağımız. Festivalimize katılıp, geriye ülkelerine dönen misafirlerimizin olumlu izlenimleri ve mutlulukları bizim en büyük mutluluk kaynağımız. Büyük katkı ve desteklerini bizlerden hiç esirgemeyen Valimiz Sayın Dr. Ahmet Altıparmak’a; Antalyamızın eşsiz turizm potansiyelinin yanı sıra kültür ve sanat potansiyelini ortaya koyan önemli unsurlardan biri olan, festivalimizin gerçekleşmesi için çok büyük desteğini gördüğümüz Selim Gürata Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Sayın Lemi Bilgin’e; başta Belediye Başkanlarımız olmak üzere: Antalya Devlet Tiyatrosu Müdürü Büyükşehir, Muratpaşa, Konyaaltı, Kepez Belediyesi çalışanlarına, Antalyamızın çok değerli basın Antalya State Theatre Art Director mensuplarına; Devlet Tiyatromuza kucak açan tüm dostlarımıza; Devlet Tiyatroları Dış İlişkiler ve Festivaller Birimi’ne, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nün tüm çalışanlarına; Antalya Devlet Tiyatrosu’nun yorulmak bilmez sanatçıları, teknik personeli ve idari personeline; festival için gönüllü çalışan dostlarımıza, kardeşlerimize ve her zaman yanımızda olan siz değerli seyircilerimize teşekkür eder, sonsuz sevgi ve saygılarımı sunarım. İyi seyirler!..

With the Enthusiasm of Each Year to Many More… This theatre season the festival, which we have initiated with great enthusiasm and excitement, reached its fourth year. A great happiness for us. The excitement and exaltation increments after each festival and opens us the way to a more enthusiastic one than the previous year. We have welcomed approximately 20.000 audiences at our festival last year. Our greatest motivation is the enthusiasm, excitement and attention of our audience. It is our pride and joy to realize an important festival in this geography where culture and art were born. The positive impressions and happiness of our guests who return to their countries is the greatest source of happiness for us. I would like to express my gratitude, affection and regards to Dr. Ahmet Altıparmak, the Governor of Antalya who always presented his contribution and supported us; to the General and Art Director of the Turkish State Theatres, Mr. Lemi Bilgin whose immense support helped us in realizing our festival which is one of the important elements presenting the cultural and art potential of our Antalya as well as its matchless tourism potential; to the Mayors of the Metropolitan, Muratpaşa, Konyaaltı and Kepez Municipalities and their personnel, to the esteemed press members of our Antalya; to all our friends who embraced the Turkish State Theatres with open arms; to the International Relations and Festivals Department of the Turkish State Theatres; to all the personnel of the Turkish State Theatres; to the untiring artists, technical and administrative personnel of the Antalya State Theatre; to our friends who worked voluntarily for the festival and to you, our valued audiences who always stand by us.

13 devlet tiyatroları tarihçe turkish state theatres history

Devlet Tiyatroları

16 Haziran 1949’da yürürlüğe giren Devlet Tiyatro ve Operası’nın Kuruluş Yasası doğrultusunda yapılanan Devlet Tiyatroları’nın kuruluş amacı “Yerli ve yabancı eserlerle, Türk toplumunun genel eğitimini, yurt ve güzellik sevgisini, dil ve kültürünü yükseltmek, Türk tiyatrosunun yurt içinde gelişmesini ve yaygınlaşmasını, yurtdışında tanıtılmasını sağlamak, Türkçeyi en güzel şekilde seslendirmek, Türk kültürünü benimseyerek temel değerler üzerinde doğru yargılara varmasını sağlamak, sanat ve estetik duygusunu geliştirmek” olarak belirlendi. Devlet Tiyatroları; zaman içinde Batı tiyatrosunun başyapıtlarının yanı sıra, yerli yazarların oyunlarına daha fazla yer vererek ulusal tiyatromuzun oluşmasına öncülük etti ve tiyatronun, Türkiye genelinde yaygınlaşması politikasını benimsedi. Peş peşe açtığı yeni sahnelerle Türk tiyatrosuna büyük katkılar sağlayan Devlet Tiyatroları, sanat ve kültür hayatımızın en önemli kilometre taşlarından biri olmayı sürdürmektedir. 63 yılı geride bırakan Devlet Tiyatroları bugün; 21 kentimizdeki 58 sahnesinde, turnelerle birlikte her akşam tiyatro perdesini açmakta, hazırladığı düzeyli ve zengin repertuarı ile Türkiye’nin dört bir yanında oyunlar sergilemekte, her yıl yurt dışı ve yurt içinde düzenlediği yaklaşık 700 turne, organize ettiği ulusal ve uluslararası festivallerle dünyada saygınlığını pekiştirmektedir.

Turkish State Theatres With the “Foundation Law for State Theatre and Opera’’ that passed in 1949, June 16, the Turkish State Theatres was established. The aim of the Turkish State Theatres is defined as; "To improve language and culture, to enhance love for beauty and country, to advance general knowledge of Turkish society with national and international plays, to develop and explore Turkish Theatre in the country, to introduce Turkish Theatre abroad, to use Turkish language the best, to support Turkish culture to arrive at correct judgment based on generally accepted values, to develop artistic and aesthetic sense." Turkish State Theatres accepted the principle to spread the notion and missions of theatre in . It pioneered the formation of national theatre by performing Turkish playwrights’ plays, besides staging masterpieces of European theatre. With the opening of new regional theatres, Turkish State Theatres still continues to be the most significant turning point for Turkish art and cultural life. The Turkish State Theatres is 63 years old. With 58 stages in 21 cities together with accomplished tournee, the Turkish State Theatres open its curtain every night. With carefully selected and rich repertory the State Theatres performs plays all over Turkey; additionally every year in and out of the country about 700 tournee are realized. With national, international theatre festival organizations State Theatres affirms its respectability esteem in the world.

14 Devlet Tiyatroları // Turkish State Theatres 1949 Kuruluş Tarihi // Foundation Year 58 Sahne // Stages 21 Bölge Tiyatrosu // Regional Theatres 700 Yurtiçi ve Yurtdışı Turne - Yıllık // National and International Tours Per Year 623 Sanatçı // Contracted Artists 421 Teknik Kadro // Permanent Technical Staff 412 İdari Kadro // Administrative Staff 150 Oyun Prömiyeri - Sezonda // Premiers Per Season 2.000.000 Seyirci Sayısı // Audiences

15 antalya devlet tiyatrosu antalya state theatre

“Akdeniz’in İncisi” ve “Türk Rivierası” olarak bilinen ve Akdeniz coğrafyasının en muhteşem, en iyi korunmuş antik tiyatrosu “Aspendos”u sınırlarında barındıran Antalya’da Devlet Tiyatroları, kapalı oyun mekanlarından dışarı çıkarak, kenti çevreleyen antik tiyatrolar vasıtasıyla, ölçütlerini genişletmeyi amaçlayan bir Uluslararası Tiyatro Festivali gerçekleştirmeye karar vermiştir. Antalya’nın turkuaz kıyıları, bir tarafta sakin, zümrüt yeşili ormanlar diğer tarafta Akdeniz’in köpüren suları ile buluşan tarih, mit ve efsane fısıldayan antik şehirleri birleştirmektedir. Bu güzel şehir, deniz, güneş, kum ve daha fazlasını içeren bir tatil için mükemmel seçimdir. Tarihe derinlemesine kök salmış kültür mirasının yanı sıra, Antalya’nın eşsiz güzellikteki koyları ve dağlık arazileri, bozulmamış kumsalları, konforlu otelleri ve marinaları, renkli eğlence mekânları ve sanat dolu festivalleri ile şehir, misafirlerine sonsuz imkânlar sunan turistik bir mekandır. Bunlar arasında gündoğumundan günbatımına kadar güneşten yararlanma zevki, tabiat ananın kollarında doğa sporlarının doğal heyecanı, zengin flora ve faunasını, antik şehirleri, müzeleri ve Kaleiçi’ni keşfetmenin, dağların ve sizi uzaklara alıp götüren huzurlu Akdeniz koylarının gizemi, gece yıldızlar altında açık havada opera izlemenin romantizmi, eşsiz Türk mutfağının nefis yiyeceklerinin tadına varılması ve eğlence manzarasının keyfinin çıkarılması yer almaktadır. Antalya’nın misafirperver insanları ile tanışmak ise bu hoş tatil deneyiminin bir başka parçasıdır. Dünya çapında çok iyi bilenen özelliklerine rağmen, Antalya 2010 yılına kadar, yıllardır hak ettiği ölçüde Uluslararası Tiyatro organizasyonuna sahip değildi. Devlet Tiyatroları, bugünün tiyatrosunu geçmişin sahnesinde sergilemek hedefiyle ilk olarak 17-30 Mayıs 2010 tarihleri arasında; Berliner-Ensemble (Almanya) Moscow Art Theatre (Rusya) Rustavelli National Theatre(Gürcistan) Tatiana Garrida Flamenco Company(İspanya),’nın katılımları ve Devlet Tiyatrolarının seçkin oyunları ile 1. Devlet Tiyatroları Antalya, Uluslararası Tiyatro Festivalini gerçekleştirmiştir. Gelecek yıllar için şehirdeki antik tiyatrolarda yepyeni bir deneyim olarak festival oyunlarını sergilemeyi ve Türkiye’nin tarihi, sanatsal özelliklerini uluslararası bir platformda paylaşmayı amaçlayan festival, üç yıl içinde; Almanya, Rusya, Gürcistan, İspanya, İtalya, Küba, Slovakya, Çin, İsviçre, Romanya ve Hollanda’dan 13 yabancı , 7 Devlet Tiyatrosu grubuna ev sahipliği yapmıştır.

16 As Antalya is known as ‘‘The pearl of the Mediterranean ‘’, as well as ‘‘the Turkish Riviera ‘’ and has “Aspendos” as most magnificent and best-preserved ancient theatre in Asia and Africa in the city Turkish State Theaters has decided to form an International Theatre Festival whic is supposed to enlarge its scale our of the closed venues through the ancient theatres all aroud the city. The turquoise shores of Antalya combine ancient cities whispering tales of history, myth and legend, met on either side by tranquil, emerald- green forests and the sparkling waters of the Mediterranean. This is the perfect choice for a vacation surrounded by sea, sun, sand and more. Along with a cultural heritage deeply rooted in history , Antalya ‘s coves and highlands of unique beauty , pristine beaches , comfortable hotels and marinas , colourful entertainment venues , and art-filled festivals all make it a tourist destination that offers endless possibilities to its guests . These include the pleasure of sunbathing from sunrise to sunset; the natural thrill of outdoor sports in the grip of mother nature; the excitement of discovering national parks with their rich flora and fauna, ancient cities, museums and Kaleiçi; the mystery of the mountains and the peaceful Mediterranean coves drawing you away; the romance of watching an opera outdoors under the stars at night; sampling the unique delicacies of Turkish cuisine and enjoying the party scene. Meeting the hospitable people of Antalya is just another part of the pleasant holiday experience. With all its world wellknown featuresAntalya doesn’t have an International Theatre event which it deserves for years. Turkish State Theaters has realized Antalya International Theater Festival in order to show the today’s drama in the stage of past which was arranged for the first time between 17th and 30th May 2010 with the participation of: Berliner-Ensemble (Germany) Moscow Art Theatre (Russia) Rustavelli National Theatre(Georgia) Tatiana Garrida Flamenco Company(Spain), and the performances of Turkish State Theaters. The first festival has opened its curtains for the audience as a brand new experience in the ancient theaters in the district for the future years and aims to share the Turkey’s historical artistic characteristics in an international platform. In three years 13 foreign companies from Germany,Russia,Georgia,Spain,Italy,Cuba,Slovakia,China,Switzerland,Romania and Nederlands and 7 Turkish State Theaters’ groups have been hosted in the Festival.

Sayılarla Festival – Festival by Numbers 3 Yılda // Years 13 Farklı Ülke // Different Countries katıldı 27 Oyun Sergilendi // Performed Plays 57 Temsil Gerçekleştirildi // Number of Performances 40.377 Seyirciye Ulaşıldı // Total Amount of Audience Teşekkürler ANTALYA ..! Thank you ANTALYA ..!

17 KORE KOREA Kore Ulusal Tiyatrosu Korean National Theatre Kore’nin Sonsuz Düşleri Korean Fantasy

Kore Ulusal Dans Grubu, Türk izleyicisini “Kore’nin Sonsuz Turkish audience will love the Korean National Dance Group Düşleri” adlı fantastik danslarıyla kendine hayran edecek! Kore and their fantastic “Korean Fantasy” dance show. The Korean Ulusal Dans Grubu, Kore’nin önde gelen dans gruplarından National Dance Group is one of the leading dance groups in biridir. Sanatın güzelliklerinin benzersiz ruhunun ve Kore Korea. The Korean National Dance Group, a representative danslarının güçlü enerjisinin temsilcisi olan Kore Ulusal Dans of the soul of artistic beauty and the powerful energy of Grubu altmıştan fazla ülkede yüzlerce temsil vererek uluslararası Korean dances, have been on stage hundreds of times in beğeni kazanmıştır. “Jung Joong Dong” olarak bilinen -sükunetin more than sixty countries. The Korean dance -dynamism in ortasında dinamizm- adlı Kore dansı sakinlik ve güçlü enerjiyi midst of silence- also known as “Jung Joong Dong” invites bütünleştirmek suretiyle izleyicileri büyülü muhteşem bir the audience into a magical world, combining calmness and dünyaya çeker. silence with powerful energy.

18 Yöneten – Koreograf / Director – Choreograph Yun, Sung Joo

19 TÜRKİYE TURKEY Devlet Tiyatroları, İstanbul Devlet Tiyatrosu Turkish State Theatres, İstanbul State Theatre

Sessizlik Silence

Sessizlik, insanın kendi isteği ve iradesi dışında kendine “Silence”, a strong scream by human to a life tailored biçilen yaşamlar karşısında attığı güçlü bir çığlık. Bir Ortaçağ against her will and wish. “Silence” is a special and beautiful hikayesi formunda ele alınan ancak çağları aşarak günümüze play in the form of a Middle Age story yet opens extremely ilişkin son derece önemli konuları tartışmaya açan özel ve important issues, surpassing its age to the present day, to güzel bir oyun Sessizlik. discussion. Oyunun temel çatışması; doğayı, kaotik ve sezgisel olanı The main conflict of the play is based between the işaret eden “Diyonizyak” yaklaşım ile aklı, mantığı, kültürü ‘Dionysiac’ approach indicating the nature, chaos, intuition ve düzeni, dolayısıyla erki işaret eden “Apollonik” yaklaşım and the ‘Apollonic’ approach that indicates wisdom, logic, üzerine kurulmuştur. culture, organization, in other words power. Oyun, kadının kendi bedeni üzerinde söz hakkına sahip The play is built on women who have not the right to speak olmayışı ve bununla baş etmek için sessizliği kullanışı üzerine about their bodies and therefore use silence to handle this kurgulanmıştır. İktidar ve tek tanrılı dinlerin beden üzerindeki situation. The most important auxiliary element supporting kontrolünün birey ve kimliği üzerindeki çatışmaları, kurguyu the plot is the powers and monotheistic religions control destekleyen en önemli yan unsurdur. on the body, and its reflections on the individual and its identity.

20 Yazan / Author Moira Buffini Çeviren / Translated by Serdar Biliş Yöneten / Director Mehmet Birkiye Dekor Tasarımı / Set Designer Efter Tunç Giysi Tasarımı / Costume Designer Şirin Dağtekin Yenen Işık Tasarımı / Light Designer Önder Arık Müzik / Composer Çağrı Beklen Koreograf / Choreography Alpaslan Karaduman

Oyuncular / Performers Koro / Chorus Silence Yiğit Çelik Funda Eryiğit Tuğrul Karanfil Ymma Suzan Sabancı Oya Okar Gökçe Aktaş Eadric Murat Usta Savaş Özdemir Can Bora Roger Ferhat Akgün Süleyman Atanısev Sencer Ömer Utkan Ethelred Münir Can Cindoruk Agnes Nimet İyigün

21 TÜRKİYE TURKEY Devlet Tiyatroları, Devlet Tiyatrosu Turkish State Theatres, Ankara State Theatre

Cesaret Ana ve Çocukları Mother Courage and Her Children

1618-1648 yılları arasında aşağı yukarı tüm Kıta Avrupa’sını kasıp “Thirty Years War” took almost entire Continental Europe kavuran ve görünürde Protestanlarla Katolikleri karşı karşıya by storm between 1618-1648 and still continues to pit getiren “Otuz Yıl Savaşları”, tarihsel çerçevesine yerleştirilmiş Protestants against Catholics. The ordinary spectacles of bu sıradan insan manzaraları, bir laboratuvar-metin özelliğini human life nestled within the historic frame of the Wars taşıyor. Sanki Brecht, değişik toplum katmanlarından insanları characterize a laboratory-text. It is as if Brecht seized alıp savaşın içine sokmuş ve çeşitli durumlar karşısında farklı individuals from diverse social layers and pitched them into davranışları, tepkileri, güdüleri incelemiş. war, then examined their behaviors, reactions, and motives Anlatılan Otuz Yıl Savaşları ama 1939’da yazılmış bu metin, o in the face of different situations. sırada Avrupa’nın ufkuna tüm karanlığıyla çöken İkinci Dünya Savaşı’nın gelişi hakkında dahice bir kehanet niteliğine de Though the theme is Thirty Years War, the text was written bürünüyor. Savaştan kim ne bekler, kim kazanır, kim kaybeder in 1939. It bears the aura of a brilliant omen about the soruları oyundaki tüm kişilerde ama en çok da “Cesaret Ana”da imminence of World War II that shrouded entire Europe in a somutlanırken, esas olarak seyircinin savaş gerçekliğini tüm dark cloud. Who expects what out of war? Who wins? Who boyutlarıyla sorgulaması ve “savaş çıkmış” yalanını kendine loses? These questions epitomize in all the characters of the söylemekten artık vazgeçmesi amaçlanıyor. play but principally in “Mother Courage”. The ultimate goal Cesaret Ana’nın söylediği “Büyük Teslimiyetin Türküsü” durumu is to get the spectators to question the reality of war from güzel özetliyor: all dimensions and to stop self-imposing the lie that “the war broke out” . “Öttü saksağan / Doldu zaman / Ve katıldık orkestraya / Adımı uydurdu ona / İşte karıştı araya.” Performed by Mother Courage, the “Song of the Great Fonda savaş davulları… Haydi bağıralım hep birlikte: “Savaş, Capitulation” portrays a decent summary of it all: elma dersem çık, armut dersem çıkma!” “From the God of love / Push comes to shove / So you fall down from the grandstand / And join the players in the band / Tootle up that melody.” War drums in the background… Let’s shout together: “War! Come out wherever you are if I shout apple, keep hiding if I shout pear *!” *ATurkish Children’s play riddle

22 Oyuncular / Performers Cesaret Ana / Mother Courage (Anna Fierling) Yazan / Author Sükûn Işıtan Bertolt Brecht Eilif Müzik / Composer Şivan Binici Paul Dessau İsviçre Peyniri / Swiss Cheese (Schweizerkas) Çeviren / Translated by Cengiz Uzun Kattrin Ayşe Selen Gülin Ersoy Yöneten / Director Çığırtkan, Levazımcı, 1. Asker / Barker, Yeoman, Soldier 1 Ayşe Emel Mesci T. Murat Demirbaş Dekor Tasarımı / Set Designer Çavuş, Gözü Sargılı Adam, 2. Yazıcı, Yaşlı Köylü / Sergeant, Man with Murat Gülmez Bandaged Eye, Clerk 2, Old Peasant Giysi Tasarımı / Costume Designer Cevat Duman İnci Kangal Aşçı / Cook Nejat Armutçu Işık Tasarımı / Light Designer Komutan / Commander Osman Uzgören Okan İrkören Müzik Düzenleme / Musical Arrangement Rahip / Priest Tahsin İncirci Cem Balcı Yvette Mehtap Öztepe Yaşlı Albay / Old Captain Erkan Alpago 1. Yazıcı, Asker / Clerk 1, Soldier Sedat Yılmaz Genç Asker, Sancaktar / Young Soldier, Flag-bearer Tansel Aytekin Yaşlı Asker, Yağmacı Asker / Old Soldier, Looter Soldier Murat Kerim Ateş Köylü Kadın / Peasant Woman Şeyda Akova Balcıoğlu Genç Köylü / Young Peasant Umut Yılmaz Köylüler / Peasants Efsun Kaygusuz Yıldız Gülmez Ayşe Şivekar Sungur Kader Karadeniz Arife Tamer Umut Yılmaz Askerler / Soldiers Engin Bostancı Berkay Veli Mithat Abacı Kerem Döngel Sedat Yılmaz Murat Kerim Ateş Tansel Aytekin T. Murat Demirbaş

Orkestra / Orchestra Orkestra Şefi / Conductor Tahsin İncirci Dengin Ceyhan Flüt / Flute Tomris Tanca Bilgin Ece Esen Piyano / Piano Ilgıt Dağüstün Baterist / Drummer Yiğit Bakkalcı Canberk Özen Trompet / Trumpet Aslan Sunayol Akordiyon / Accordion Canberk Özen 23 Dengin Ceyhan ALMANYA GERMANY Dortmund Tiyatrosu Theatre Dortmund Oyun Sonu Endgame

Drama şiirsellik katmak istiyorum, öyle bir şiirsellik ki “I would like to add poetry to the drama, a poetry that hiçlikten geçerek yeni bir mekânda yeni bir başlangıca erişsin... reaches a new start in a new location coming out of nothing.” S. Beckett S. Beckett Absürt tiyatronun klasik temsilcisi Beckett’in etkisi günümüze As a classical representative of the absurd, Beckett’s influence kadar ulaşmaktadır… Wolfram Lotz tarafından yazılan Evrene on theatre still continues… We meet with Lum and Purl, the Birkaç Mesaj isimli eserde; Hamm ve Clov’un ruhani torunları, spiritual grand children of Hamm and Clov in “Several Messages Lum ve Purl ile bu oyunda karşılaşıyoruz. Oyuncu Frank Genser to the Universe” written by Wolfram Lotz. In this frame, the ve Uwe Schmieder bu düzenlemede dekor ve kostümleriyle actors Frank Genser and Uwe Schmieder, directly roll in to the birlikte doğrudan Beckett’in finaline yuvarlanırlar. final of Beckett’s work along with their costume sand set. Samuel Beckett’in, Hamm ve hizmetkarı Clov hakkındaki bu This world famous work about Hamm and his servant Clov, dünyaca ünlü eserinde, gülünç ikili zamanın sonunda yer the funny couple, are at the end of time; the previous is blind almaktadır; biri görme engellidir ama yürüyemez. Diğeri and can not walk, and the other is able to see but can not sit! ise görür ancak oturamaz! Birinci kişi dünyaya ikinci kişinin While the first person sees the world through the eyes of the gözlerinden bakarken, ikincisi dış dünyayı pencereden bir other one, the other watches the world from the window with dürbünle izlemektedir: Bir yanda ıssız mekânlar, diğer yanda binoculars: Desolate locations on one hand and grey coloured ise gri renkli sonsuz deniz… Birbirine muhtaç ve sürekli olarak endless sea on the other hand… A creative, pricking and cutely kavga eden, birbiriyle dalga geçen ikilinin arasındaki yaratıcı, designed fiction about a couple, who continuously fights, iğneleyici, zekice tasarlanmış bir kurgu. teases, mocks but depends on each other.

24 Yazan / Author Samuel Beckett Yöneten / Director Kay Voges Dekor Tasarımı / Set Design Michael Sieberock-Serafimowitsch Giysi Tasarımı / Costume Design Mona Ulrich Işık Tasarımı / Light Design Rolf Giese Ses Tasarımı / Sound Design Mario Simon

Oyuncular / Performers Frank Genser Uwe Schmieder

25 KAZAKİSTAN KAZAKHSTAN Karaganda Kazak Dram Tiyatrosu Karagandy Kazakh Dram Theatre Mösyö Jordan Monsieur Jordan

Fransa kralının yakın dostu olan bir botanik bilimcisi A botanist, who is a close friend of the French King, arrives Karabağ’a gelir. Karabağ beylerinden birinin evinde misafir in Karabagh. He lodges at the mansion of a Landlord. In olan akademisyen, onlardan gördüğü iyiliklere karşılık, beyin order to thank him for his hospitality he wants to take the genç yeğenini beraberinde Paris’e götürerek, Fransız dilini Landlord’s nephew to Paris with him, in order to make him ve ilmini ona öğretmek, kraldan da hediyeler alarak geri learn French and science, and then bring him back with getirmek ister. Beyin kızı, yakın zamanlarda nişanlandığı gifts given by the King. The Landlord’s daughter is worried delikanlının Paris’in cömert ve güzel kızlarını görerek ondan that her fiancé would forget her after being charmed by vazgeçeceği korkusuyla bu yolculuğu engellemek ister. the beautiful, low-neck wearing women of Paris and tries Kızın annesi ve dadısı, düğünü olacak bahanesi ile ünlü bir to prevent this journey. The mother and the nanny of the büyücüyü çağırıp, yüklü miktarda para karşılığında Paris’i girl refer to a sorceress and want her to destroy Paris. The dağıtmak isterler. Büyücü Paris’i dağıtmak üzere bir büyü sorceress casts a spell in order to destroy Paris. Just then the hazırlar. Tam da o sırada Fransız Devrimi gerçekleşir. Fransız French Revolution takes place. The French botanist receives botanikçi, Tahran’daki büyükelçilikten acil ibaresi ile gelen an urgent letter from the Embassy in Tehran and he has bir yazı üzerine Fransa’ya dönmek zorunda kalır… to return to France. The desire of the young man to go to Delikanlının Fransa’ya gitmek arzusu içinde kalmıştır. France has stuck in his throat.

26 Yazan / Author Mirza Fatali Ahund-zade Çeviren / Translated by D. Yespayev Yöneten / Director Mikail Mikailov Prodüksiyon Tasarımı / Production Designer T. Akkert Dekor Tasarımı / Set Designer Ye. Satybaldin Giysi Tasarımı / Costume Designer Z. Averkina Işık Tasarımı / Light Designer B. Tusupova Müzik Uyarlama / Musical Adaption S. Mustafina Koreograf / Choreography L. Ibrayeva

Oyuncular / Performers Mösyö Jordan / Monsieur Jordan D. Yespayev Gatamhan Amca / Uncle Gatamkhan Ye. ZhunisPekov Bayan Şerefnisa / Lady Sharafnisa D. Zaytova Gülçehre / Gulchohra G. Duisembekova Bay Şahbaz / Mr. Shahbaz B. Ağabeylov Bayan Şahrabanu / Lady Shahrabanu B. Kemalova Hanperi / Khanperi G. Rashkaliyeva Derviş Mastalişah / Dervish Mastalishah K. Kemalov Gülamali / Gulamali T. Sadykov Cinler / Gins Meliha / Melikha A. Mukashev Seliha / Selikha M. Malikov Zeliha / Zelikha N.Kyrykbayeva Beliha / Belikha L. Shynazarova 27 TÜRKİYE TURKEY Devlet Tiyatroları, Devlet Tiyatrosu Turkish State Theatres, Adana State Theatre Define Adası Treasure Island

Hispaniola gemisinde iyilerle kötüler! The good and the bad in the ship Hispaniola! Rota Define Adası! Destination is the Treasure Island! Acaba defineyi kim ele geçirecek? Who will take the possession of the treasure! Kazanan korsanlar mı olacak, yoksa deniz ve macera tutkunu Who shall be the winner, the pirates or sea and adventure “Jim Hawkins” mi? addict, Jim Hawkins? Hadi gelin bu macerayı birlikte yaşayalım. Let’s live that adventure together.

28 Yazan / Author Robert Louise Stevenson Çeviren / Translated by Berna Kılınçer Kerim Değermenci Oyunlaştıran / Adapted by H. Mete Şahinoğlu Yöneten / Director Gökhan Doğan Dekor Tasarımı / Set Designer Emre Satı Giysi Tasarımı / Costume Designer Ceren Karahan Işık Tasarımı / Light Designer H. İbrahim Karahan Müzik / Composer Okan Yaşarlar Koreograf / Choreography Nebi Birgi

Oyuncular / Performers Jim Hawkins Hülya Yıldız Kaptan Billy Bones / Captain Billy Bones Gökhan Doğan Bayan Hawkins, Israel Hands / Mrs. Hawkins, Israel Hands Burçin Börü Bengan Ayşın Çukadar Tom Morgan Barış Özkan Kara Köpek / Black Dog Mazlum Taşkıran Uzun John Silver / Long John Silver Doruk Nalbantoğlu Kaptan Smolet / Captain Smolet Murat Aslan Korpew, Dik Murat Özben Dr. Livesay Efe Ünsal Belediye Başkanı / Mayor Sevinç Gediktaş Sefil George / George Merry Yeliz Tekman

29 TÜRKİYE TURKEY Devlet Tiyatroları, Ankara Devlet Tiyatrosu Turkish State Theatres, Ankara State Theatre Cyrano de Bergerac Cyrano de Bergerac

1897 yılında, Naturalizmin tiyatroda egemenlik kurmaya Written in 1897, during the domination of Naturalism in başladığı dönemde yazılmış ve büyük başarıya ulaşmış olan theatre, the play achieved great success. But the actual oyun, asıl çekiciliğini destansı ve şiirsel üslubundan alır. 17. yüzyıl attraction lies in its epic and poetic style and its full speed Paris yaşamını bütün zenginliğiyle çizmiş ve coşkuları doludizgin reflection of Parisian life in the 17th century with all its dile getirmiş olması, zamanını ve karşılıksız aşkın hüzünlü richness and excitation. And the story of a gloomy adventure serüvenini konu edinmesi açısından da her dönemin geçerli of an unrequited love elevates the play to one of the oyunlarından biri olmayı hak etmiştir. Estetik değerler olarak outstanding plays of all times where the supreme and ugly yüce ile çirkini kendinde bir araya getirişi; Cyrano ile Christian’ın come together as aesthetic values. This ensures that Cyrano karşıt kutuplarda oluşunu sağlar. Christian, fiziksel güzellik and Christian are at opposite poles. Christian represents the olarak manen aşağı olanı temsil eder; Cyrano, fiziksel çirkinliğine physical beauty but low spiritually; while Cyrano represents karşılık yüceliği... Günümüz dünyasının yalnızlığa mahkum supremacy in contrast to physical ugliness… It is inevitable edilmiş bireyine, gerçek aşk duygusunu yeniden anımsatması that the play will overwhelm its audience reminding them açısından izleyicisini etkisi altına alacağı kaçınılmazdır. about the loneliness of modern individual and the feeling of real love once again.

30 Yazan / Author Oyuncular / Performers Edmond Rostand Cyrano de Bergerac Çeviren / Translated by Durukan Ordu Sabri Esat Siyavuşgil Roxane Yöneten / Director Zeynep Yasa Işıl Kasapoğlu Christian de Neuvillette Dekor Tasarımı / Set Designer İrfan Kılınç Hakan Dündar Ragueneau Giysi Tasarımı / Costume Designer İsmet Numanoğlu Esra Selah Comte de Guiche, Montfleury Işık Tasarımı / Light Designer Edip Tümerkan Yakup Çartık Le Bret Müzik / Composer Suat Karausta Joel Simon Dadı, Rahibe Siur Marthe / Nurse, Sister Marthe Koreograf / Choreography Meltem Keskin Burçak Işımer Ligniere, Carbon de Castel Jaloux Umut Toprak

Damla Paksoy Vural İpek Demir Demet Kızılay Başak Güleç Zerrin Çağlar Dilan Kart Meray Tunç Rabia Başaran Ezel Erkman Selver Kınık Nazife Oğlakçıoğlu Pınar Yüksel Gül Öz Simgem Baykara Mert Özcan Arda Saygın Murat Kesim EnginYaman Eşref Ergü Pişirici Hasan İrfan Buzcu Emir Ali Tercan Erdal Karakurt Safa Yiğit Yalkın Sait Ateş Bars Hüseyin Kefeli Güvenç Selekman Muzaffer Saygı Vahit Sarıtaş Nevzat Doğa Amiklioğlu Ali Orkun Ok Mesut Akpınar

31 ROMANYA ROMANIA “Marin Sorescu” Ulusal Tiyatrosu Teatrul National “Marin Sorescu” Çinliler Chinamen

Oyun, bir partide meydana gelen talihsiz olayların birbirini The play “Chinamen” a farce taking place at a disastrous izlemesini anlatır... party, where the two actors play all five characters. “İsim hatırlayamama problemi” yaşayan ve sadece eşinin It depicts a peculiar married couple in which the dotty yardımıyla arkadaşlarını ayırt edebilen ‘çatlak’ koca ve karısı, husband has a “block for names” and only his wife can tell kendilerine özgü acayiplikleri olan bir çifttir… Akşam yemeği him their right ones. They invite for a diner night, three most için birbiriyle son derece uyumsuz üç misafir davet ederler; incompatible guests: A friend left by his wife and the wife karısı tarafından terk edilen bir adam, terk eden kadın ve herself with her new boy friend. In a jumble of switching kadının yeni erkek arkadaşı… and neck breaking in and out rush at home; the couple tries Şaşırtıcı değişimler ve içeri-dışarı koşuşturmalarla ev to make sure that their three guests never meet. It is a real sahipleri, üç misafirin birbirleriyle karşılaşmamasını sağlamak tour de force for the impeccable Cerasela Losifescu and için uğraş verir. Cerasela Losifescu ve Claudiu Bleont bütün Claudiu Bleont, who effortlessly playing all the characters karakterleri bizlere sunarken, sürekli kostüm ve peruk by continuous exchange of costumes and wigs. değiştirmek durumunda kalan çiftimizin yaşadıkları, ortaya kusursuz bir gösteri çıkarır…

32 Yazan / Author Michael Frayn Çeviren / Translated by Petre Bokor Yöneten - Dekor Tasarımı / Director - Set Design Mircea Cornisteanu Prodüksiyon Tasarımı / Production Design Viorel Penişoarä-Stegaru

Oyuncular / Performers Jo, Bee, Alex Cerasela Losifescu Stephen, Barney Claudiu Bleont

33 TÜRKİYE TURKEY Devlet Tiyatroları, Ankara Devlet Tiyatrosu Turkish State Theatres, Ankara State Theatre Hürrem Sultan Hurrem The Sultan

Bırakınız Yazsınlar… Let Them Write… Bir devlet düşününüz; bir ucu Avrupa ortalarından Ural Imagine a state that stretches from the midst of Europe on Dağları’na, öte yandan da Rusya ortalarından Arap one end to Ural Mountains on the other, from the midst of Yarımadası’na kadar uzanmış olsun. Devletin geliri, bugünün Russia all the way to the Arabian Peninsula… The revenues değeri ile milyarlara ulaşsın ülke üzerinde her dil konuşulsun of the state reach billions in current terms; all languages ve muazzam memlekette hak ve adalet hükümran olsun. Ve are spoken on this glorious land where justice prevails… bu ülkenin mutlak hakimi olan hükümdarı düşünün; kırk yıla Imagine the sultan who is the ultimate ruler of this land; a yaklaşan hükümranlığı, ona dünyanın en büyük imparatoru sovereign man with forty years of victorious past that has adını verdirmiş olsun şimdiye kadar ne savaş meydanlarında gained him the reputation as the most powerful emperor of ve ne de sulh masalarında yenilmiş olsun. Onun kudreti the world. He has never seen defeat neither in at the front önünde krallar baş eğsin, onun önünde bütün dünya dize nor in roundtables of peace. Kings genuflect in face of his gelmiş olsun. power; the whole world falls down on its knees… Bu adam, Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük hükümdarı This man is Suleiman the Magnificent, the majestic ruler of Kanuni Sultan Süleyman’dır. Bu adamı Batılılar, Muhteşem the Ottoman Empire. The West knows him as Magnificent (Magnificient) Süleyman diye tanırlar. Onun için binlerce Suleiman. Thousands of books and articles have been writ- kitap, makale yazılmıştır. Onun adı, dünyanın en büyük ten about him. He is recognized among the mightiest rulers hükümdarları arasında anılır. of the world. Kanuni, bu yenilmez hükümdar, kendisine baş kaldıran Suleiman, the invincible ruler, is confronted with a poet who bir grubun lideri olan şairi, kendisi için en ağır mısraları is leading a revolting group, an artist who has penned ver- yazmış olan sanat adamını, karşısına alır ve onu öldürmek ses condemning him. To those who want to kill the poet, isteyenlere şöyle der: “Bırakınız yazsın, bırakınız söylesin; thus Suleiman preaches: icraatımın halk arasında nasıl karşılandığını ben ancak “Let him write, let him tell; that is the only way I can learn onlardan öğrenebilirim. Onlar bizim aynamızdır, bize, what people truly think about my deeds. They are our mir- bizi gösterirler. Hata yapıp yapmadığımızı bu aynalardan rors, they reflect who we are. Only through these mirrors anlarım. Onlar, bizimle halk arasına girmişlerdir. Bırakınız may I know whether I error not. They stand between the konuşsunlar, bırakınız yazsınlar. Bize yardımları vardır. Bize people and us. Let them speak; let them write. They are our yol gösterirler.” helpers. They shed light on our path”. Orhan Asena Hürrem Sultan piyesinde, Kanuni’ye bu sözleri Through those words in his play “Hürrem the Sultan“, Orhan söyletmekle çağımızın iktidar sahiplerine önemli bir ders Asena desires to teach an important lesson to contemporary vermek istiyor, Kanuni’yi yirminci yüzyılın insanı gözüyle rulers. He tries to analyze the deeds of Suleiman through the incelemeye çalıştığını, onun insan yönünü ele aldığını lens of the people of the 21st century, and highlights the söylüyordu. human dimension of this Sultan. 34 Yazan / Author Orhan Asena Yöneten / Director Serhat Nalbantoğlu Dekor Tasarımı / Set Designer Güven Öktem Giysi Tasarımı / Costume Designer Sevgi Türkay Işık Tasarımı / Light Designer Zeynel Işık

Oyuncular / Performers Hürrem Sultan / Hurrem the Sultan Miraç Eronat Erbil Kanuni Sultan Süleyman / Suleiman the Magnificent Sinan Pekinton Rüstem Paşa / Rüstem Pasha Oktay Dal Şehzade Mustafa / Sultan’s Son, Mustafa Orhan Özyiğit Şehzade Beyazid / Sultan’s Son, Bayezid Caner Kadir Gezener Şehzade Cihangir / Sultan’s Son, Cihangir Çağrı Turan Şehzade Selim / Sultan’s Son, Selim Uğur Nak Şair Yahya / Poet Yahya Emre Erçil Ahmet Paşa / Ahmet Pasha Şahap Sayılgan Mihrimah Sultan / Mihrimah the Sultan Gülşah Çomuoğlu Sayinur Erengül Öztürk Şemsi Ağa / Şemsi Agha Bülent Türkmen 1. Ulak, 1. Adam / Messenger 1, Man 1 Cihan Kaymak 2. Ulak, 2. Adam / Messenger 2, Man 2 Korhan Enis Yavuz Hizmetliler / Servants Tuba Akten Ali Sütbaş Fatih Özdemir

35 TÜRKİYE TURKEY Devlet Tiyatroları, Ankara Devlet Tiyatrosu Turkish State Theatres, Ankara State Theatre Dolores Claiborne Dolores Claiborne

Stephen King’in aynı adlı romanından David Joss Buckley’ın Stepen King’s “Dolores Claiborne”, adapted to stage by sahneye uyarladığı Dolores Claiborne, Dolores ve kızı David Joss Buckley, questions whether Dolores and her Selena’nın, hayatlarındaki acıdan kurtulmalarının başka bir daughter Selena, had any other way of getting rid of the yolu olup olmadığını sorgulatıyor izleyenlere; aşka inanan pain of their lives; a drunk, liar, absusive and aggressive her kadın için tam bir felaket olan ayyaş, yalancı, kompleksli, husband even worse a father; a total disaster for a woman saldırgan bir koca ve daha kötüsü bir baba. believing in love. Kadınlar, kendilerini koruyamayan ve erkek egemen Unfortunately, women sometimes have to look for other toplumların yarattığı hukuk sistemleri karşısında, başlarına methods to ovecome the disasters they faced; the legal gelen felaketlerden kurtulabilmek için maalesef bazen başka systems that are created by patriarchal societies can not or yöntemler aramak zorunda kalıyorlar. Çoğunlukla da susmak do not protect them. Most of the time women have to be ve başlarına gelene katlanmak zorundalar. silent and endure that has happened to them. Elbette oyunu izlerken, “Dolores, Joe’yu öldürmekle haklı Of course, while watching the play, the question “Was mıydı?” sorusunu soracağız kendimize. Kesinlikle Dolores’in Dolores right in killing Joe?” will rise. It must be the same de kendine yüzlerce kez sorduğu soru olmalı bu… Ama question that Dolores has asked herself hundred times… unutmamalıyız ki bir annenin çocuklarına duyduğu en güçlü But, we have to keep in mind that the feeling a mother has his sevgidir; hatta en güçlü ve öldürücü his. for her children is her love to them; a powerful and fatal Noel’de Dolores’in oğlu Joe ailesiyle annesini ziyarete love. gelecektir. Yirmi yıl sonra kızı Selena da kasabaya gelerek Dolores’s son Joe, is coming to visit his mother with his onlara katılacaktır. İşte bu durum anne-kız arasında yıllardır family. After twenty years, her daughter, Selena, will sürmüş olan soğukluğun onarılma ihtimali bulunduğunu also come to the town to join them. This situation let the düşündürür. Geçmişin bugün üzerine düşen uzun gölgesi audience expect that there can be a possibility of repairing kalkmış gibidir artık… the long existing distance between mother and daughter. It seems that the tall dark shadow of the past will perish…

36 Yazan / Author Stephen King Oyunlaştıran / Adapted by David Joss Buckley Çeviren / Translated by Sinemis Candemir Yöneten / Director Hakan Çimenser Dekor Tasarımı / Set Designer Ali Cem Köroğlu Giysi Tasarımı / Costume Designer Ceren Karahan Işık Tasarımı / Light Designer Şükrü Kırımoğlu

Oyuncular / Performers Garrett Thibodeau Tolga Çiftçi Vera Donovan Serap Sağlar Joe St. George Tolga Tuncer Dolores Claiborne Fulya Koçak Yeşilkaya Selena St. George Deniz Gökçe Kayhan Tv Spikeri / Tv Speaker Ahsen Mutlu

37 İSPANYA SPAIN Kulunka Tiyatrosu Kulunka Theatre Company André ve Dorine André & Dorine

Duvarlarında geçmişin izleri olan küçük bir odada, bir daktilo In a small room, its walls reflect past times, sound the keys sesi ve çellodan gelen müzik duyulur. André ve Dorine of a type writer and the notes of a cello. Andre and Dorine; kendi günlük yaşamlarındadır. Ama bu olağan hayatları an old couple lost themselves in daily routine. But an event olağanüstü bir nedenle kesilir. Hastalıkla! Alzheimer; büyük breaks the monotony: Disease. Alzheimer, our great enemy… düşmanımız… Hatıraların, bilincin ve kimliğin yok edicisi. Devourer of memories, consciousness and identity… André ve Dorine kim olduklarını unutmamak için geçmişte Andre and Dorine try to remember who they were in order kim olduklarını ve her daim sevmek için eskiden birbirlerini not to forget who they are now and how they loved each nasıl sevdiklerini hatırlamaya çalışırlar. Oyun maskeler other in order to keep love. The performance appeals to aracılığıyla, şiirsel, görsel başka bir dünyaya köprü kurup, spectators by using theatre of gestures, in which masks act beden dilini kullanarak seyirciye ulaşıyor. as a bridge to another poetic visual world.

38 Yöneten / Director Iñaki Rikarte Dekor Tasarımı / Set Designer Laura Gómez Giysi Tasarımı / Costume Designer Ikerne Giménez Işık Tasarımı / Light Designer Carlos Samaniego “Sama” Müzik / Composer Yayo Cáceres

Oyuncular / Performers Garbiñe Insausti José Dault Edu Cárcamo

39 Ali Meriç Karagöz Yapım ve Oynatım Atölyesi Ali Meriç Karagöz Production and Puppetry Workshop

Karagöz Yapım ve Oynatımı Karagoz Puppet Making

Ali Meriç, 1959 yılında Alaşehir’de doğdu. İzmir Atatürk Ali Meriç was born in Alaşehir at 1959. He graduated from İzmir Lisesi ve Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü’nden Atatürk High School and the Theatre Department of the Ankara mezun oldu. 1977 yılında AÇT’de (Ankara Çocuk University. He started to perform in Ankara Children’s Theatre Tiyatrosu) tiyatroya başladı. AST’da (Ankara Sanat at 1977. He worked at Ankara Art Theatre. In 1986 he attended Tiyatrosu) çalıştı. 1986 yılında, Devlet Tiyatroları’nın the Children and Youth Department of Turkish State Theatres Çocuk ve Gençlik Bölümü’ne girdi. Ankara ve and worked in Bursa State Theatre. Devlet Tiyatrosunda görev yaptı. He won the second prize for two times in 1978 and 1980 at 1978 ve 1980 yıllarında Akşehir Nasreddin Hoca Akşehir Nasreddin Hoca Funny Story Authors Contest. He won Gülmece Öyküsü Yazma Yarışması’nda iki kez ikincilik the Success Prize from TOBAV (Theatre, Opera and Ballet ödülü aldı. 1983 yılında Metin BALAY’la birlikte Workers Foundation) in 1983 with the play Gozort, he co-wrote yazdıkları Gozort oyunuyla TOBAV’dan (Tiyatro Opera with Metin BALAY. In 1986, he won the third prize from the ve Bale Çalışanları Vakfı) Başarı Ödülü; 1986 yılında, Bir Turkish Grand National Assembly with the play Once Upon a Varmış İki de Varmış oyunuyla TBMM’den üçüncülük Time. In 1989 he won the first prize at Children Radio Play ödülü; 1989 yılında TRT’nin düzenlediği, Çocuklar İçin Authors Contest of TRT. Radyo Oyunu Yazma Yarışması’nda birincilik ödülü aldı. In 1986 he had been given the “Praiseworthy Actor” prize from 1986 yılında Lope de Vega’nın Çılgın Dünya - Los Locos Ankara Art Association with his act as the Physician, at the play de Valencia - oyunundaki Hekim rolüyle, Ankara Sanat Los Locos de Valencia (Crazy World) by Lope de VEGA. Kurumu Övgüye Değer Oyuncu Ödülü’ne; 2002 yılında In 2002 he had been given the prize of Theatre Critics oynadığı Jaroslav HASEK’in Aslan Asker Şvayk - Good Association role with his act as Svejk, at the play Good Soldier Soldier Svejk - oyunundaki ‘Şvayk’ rolüyle TEB (Tiyatro Svejk by Jaroslav HASEK. Eleştirmenleri Birliği) Ödülüne değer görüldü. He is a member of UNIMA (Union International de la Marionette) UNIMA (Uluslararası Kukla ve Gölge Oyunları Birliği) ve and ASSITEJ (International Association of Theatres for Children ASSITEJ (Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Birliği) and Young People). üyesidir. He is working as actor and director at Antalya State Theatre, Antalya Devlet Tiyatrosu’nda, oyuncu ve yönetmen and giving lectures of Traditional Turkish Theatre at the Theatre olarak görevini sürdürürken, Akdeniz Üniversitesi Department of Akdeniz University. Tiyatro Bölümü’nde “Geleneksel Türk Tiyatrosu” derslerine girmektedir.

40 Lider / Leader Ali Meriç

Gölge oyunumuz Hacivat Karagöz bir zamanların en önemli eğlencesiydi. Eskiden ramazan gecelerinde düzenlenen eğlencelerde herkes, doğruca Karagöz ve Hacivat gösterisi seyretmeye giderdi. Önce Hacivat Çelebi şarkı söyleyerek gelir ve “Ne olur şu dört köşe perdede bana da bir kafadar olsa, ah bana bir eğlence medett amannnnnnnnnnnnnnn amannnnnnnnnnnnnnnn...” diye Karagözü çağırmaya başlardı. Herkesi kahkahalarla güldüren Karagöz ve Hacivat’ın atışması bittikten sonra fasıl bölümü başlar; bu bölümde oyunun akışına göre Zenne, Çelebi, Tuzsuz Deli Bekir, Beberuhi, Tiryaki, Acem, Laz, Matiz, Zeybek gibi tipler perdeye gelirlerdi. Pekiiii… Hacivat ve Karagöz’ü ilk kez kim oynatmıştır perdede? “Nereke” nedir ve ne işe yarar? Karagöz’ün bir kolu oynar da neden Hacivat’ın yumruk olmuş sakalının altında durur hep? Ya Karagöz ve Hacivat tasvirleri nasıl kesilir, neyle boyanır? Peki ya nasıl oynatılır? Ben de oynatabilir miyim? Seslerini çıkartabilir miyim? Eğer bu soruların cevabını merak ediyorsanız, Siz sevgili dostlarımızı atölye çalışmamıza bekliyoruz…

Karagöz Shadow Play was once the most popular show of its time. Especially during the Ramazan Month, people rushed to the Karagöz and Hacıvat Shows at the evenings. First Hacivat Çelebi enters and summons Karagöz by singing a song, saying “I wish I had a buddy within that rectangular stage, please help me to find entertainment, ohh, ohhh!” After the quarrel of Karagöz and Hacivat ends, making everyone laugh, the second part starts with some of the most important characters: Zenne the male belly dancer, Çelebi the gentleman, Boring Mad Bekir, Beberuhi, Pothead, Persian, Laz, Drunk, and Zeybek. So… Who was the first Karagöz Shadow Play Performer? What is “Nereke” and what is it used for? Why Hacivat hold his fist under his beard, while Karagöz’s one arm moves all the time? How are the puppets made, and what are they painted with? How is the show performed? Can I do it too? Can I make the dubbing? If you wonder the answers to these questions, you are welcomed to our workshop …

41 Genel Sanat Yönetmeni Lemi Bilgin Antalya Devlet Tiyatrosu Adına Sahibi Selim Gürata

Sorumlu Yönetmen Sibel Akkaya Güler

Yapım RETA

ANTALYA DEVLET TİYATROSU www.devtiyatro.gov.tr