ALTINCI BASKININ SÖZ BA I
“Doğu Anadolu’da Eski Türk İnançları’nın İzleri” (DAETİİ) isimli bu kitap çalı masının 6. baskısı münasebeti ile evvelce baskısı yapılan nüshaların Söz Ba ı bölümlerinde olduğu gibi bazı genel ve özel açıklamalar yapmak istiyo ruz. Bu açıklamalarda, alandaki çalı malarımızın geçirdiği evrelere, bu alanda ve anılan coğrafya ile ilgili olarak yapı lan çalı malara, bu çalı maların yapılı amacı itibariyle böl gesel geli melerin halk kültürü, bu arada doğal olarak halk inançları kültürü çalı malarına olan yansımalarına dair bazı değerlendirmeler yapmayı dü ünüyoruz. DAETİİ isimli çalı manın yapılmasında bizi yola dü ü ren etken, Anadolu’da halk arasında ya ayan kitabî dinle muhakkak örtü tüğü söylenemeyen bazı inançların anadili farklılığına rağmen büyük ölçüde aynılıklar içermesi idi. 1 Buradan yola çıkınca çalı malarımızda kitabın her yeni bas
1 Ara tırmacı, dü ünür, yazar Nevzat Kösoğlu, resmi dinin yanı sıra olu an yapıya “İnanç Sistemi” demektedir. ( Nevzat Kösoğlu, “İs lam Medeniyeti ve Temel Unsurları: Türkiye’ye Günümüze Yan sımaları”, Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sempozyumu, 0202––––0303 Kasım 2009, Ankara.) Ya ar Kalafat kısına, geni leyen coğrafyadan yeni örnekler eklememiz çalı mayı yatay ve dikey anlamda zenginle tiriyordu. DAETİİ’nin 5. baskısından sonra 5 yıl geçmi ti. Tür kiye Cumhuriyeti’nin kurulu felsefesindeki halk, halk millet ili kisi anlayı ı halk kültürü millî kimlik ili kileri yakla ımı, içerden ve dı ardan birtakım baskılar ya amı daha sağlıklı bir ifade ile ba langıçtan beri var olan bu baskı lar yoğunla arak etkisini artırır olmu tur. Bu baskılar kültü rel kimlikten yola çıkarak üniter yapıyı hedef olarak yürü tülürken, kültürel hayattın millilik vasfını tahribe odaklan mı lardır. Bu tespit üzerinde durmak istediklerimizden biri sidir ve biz bu görü ü de irdelemeği dü ünüyoruz. Küresel gücün orta doğuda Türkiye’ye kom u olu u, Türkiye’nin bir dönem için de olsa bu gücün bölge politi kasına ”hayır” demi olması, Bu gücün Irak halkının bir bölümünü özel koruması altına almasına ve milletle tirme sürecine sokmasına yol açmı tır. 2 Özel koruma altına alı
2 Süper güç bölgeye geli inin gerekçesini terör kar ıtı olmakla açıkla mı tır. Aynı güç 20–25 yıllık bir geçmi i olan tekrarlamalarında PKK’nın bir terör örgütü olduğunu kabullenmi tir. Ancak terör örgü tü listesindeki Taliban gibi örgütler kar ısında aldığı tavrı almamı tır. Obana ile ba layan süreçte Türkiye, ABD ve Bölgesel Yönetim PKK terörüne kar ı i birliği kararı almı lardır. Bu mücadelede ABD, PKK kamplarının bulunduğu ve özel koruması altına aldığı Kuzey Irak’taki kamplara müdahale etmemi ve Türkiye’nin sınır ötesi hareketini de önlemi tir. ABD’nin bu konudaki desteği kamp koordinatlarını ver diği eklinde açıklanmı tır. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi PKK terörünü onaylamadığını, mevcut silahlı gücü ile bu örgütü tesirsiz hale getiremeyeceğini, esasen PKK ile aynı halk tabanını payla tıkla rını açıklamı tır 10 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri nan Irak halkının bu bölümü Türkiye’de ya ayan ve Türk milletini olu turan halklardan bir bölümünün uzantısı idi. Böylece Türkiye Cumhuriyetini kuran halk esaslandırma sından hareketle kimliği “Türk” olarak belirlenen ve ana dili Türkçe olmayan bu halk bölgede iki ayrı kimlikle ta nınır duruma getirilmi tir. Bununla da kalınmayıp Türki ye, İran, Irak ve Suriye’de dağınık demografik yapı arz ederek içiçe ya ayan halkların ihtilaflı halklar haline so kulmasına gidilmi tir. Türkiye’de etnik kimlik farklılığından temellenen bir siyasî ideolojik hareketin olu ması için AB ve ABD farklı platformlarda ve deği en dozda ve üslupla onlarca yıldan beri hedef belirlemi ve bu istikamette etkinlik gösteriyorlardı. AB, kapılarını zorlayan Türkiye’nin bu cesametli gövdesi ile kendisine muhatap edilmesini iste miyor, kilo vermesini ve gövdeden atılacak kısmın elinin altında olmasını istiyordu. ABD ise gerektiğinde direnme temayülleri de gösterebilen, Türkiye’nin direnç gücünü kırabilecek olan, Türkiye’den yitirtilen bu gücün farklı formatta da kendi saffında yer almasını istiyordu. Etnik zeminli bu mücadele içerden de destek bularak Türkiye’de dayanılmaz noktalara getirildi. Bu geli melerin sonucu, Türkiye’de siyasî iktidar bazı tanımlara yeni içerik kazan dırmanın kapılarını araladı. Böylece halkların demokratik kültür payla ımı, söz konusu etnik kesime sözcülük ya panların, ulus kimliği in a arayı larına girmesine yol açtı ki, bu hal halklar arasında ciddi bir yol ayırımı tablosu çiziyordu. Emperyalizm bölge halklarının ortak kültür
11 Ya ar Kalafat değerlerini Irak’ta ate li silahlarla yıkmı tır. 3 Bu yıkım, yakın çevresinde de i gal artlarına uygun zemin hazırla mı ve bu enkazdan doğacak yeni yapılanmaların fitilini ate lemi ti. Bu geli menin halk kültürüne yansımaması beklenemezdi. Emperyalizm hep vardı ve olacaktı. Demokrasilerde farklı arayı lar ve çıkı noktalarının olması da doğaldı. Halk kültüründeki yapılanmayı etkilememesi de bekle nemezdi. O halk kültürü ki, antiemperyalist kültürel yapı lanmanın en güçlü kalesi idi. Yeni dönemde halkların ortak kültürel hayattan pay almaları safhası ve onun de mokratik mücadelesi yok sayılmı Irak halkından üretilen çok milletli toplum modeli mücadelesi kom ularına sıçra tılmı tı. Bu geli menin seyri ve arkasına aldığı güçlerle birlikte amaçladığı hedef Sevr’i hatırlatıyordu. 4 Yerel dillerden esaslandırılan kimlik, yerel dillerle millî eğitim yapılması ve kültür dili statüsü tanınması, bu dillerden resmi yayın ve resmi yüksek eğitim yapılabilirli
3 Irak bombalanırken sadece insanlar canlarından ve maddi imkân larından yoksun bırakılmamı , bu insanların ruhu öldürülmü veya öldürülmek istenilmi tir. Bu ruh Irak’ın ruhu idi. Bu ruh bölgesel bir ruhtu. Iraktaki ana dilleri ve doğma dinleri farklı da olsa varisi ve yapıcısı oldukları aynı kültürü soluyorlardı. Yıkılan tarihi eserler, yağmalanan müzeler ve kütüphaneler Irak halkının hatta bölge halklarının ortak geçmi i ortak hafızası idi. 4 Sevr’de de Kürt etnik kimliğinden yola çıkılarak Anadolu’nun belirli bölgesinde bir siyasi yapılanma planlanıyor. Bu yönetime Osman Devletinin parçalandırılmasında olduğu gibi tedrici haklar veriliyor, etnik milliyet merkezli yapılanma ileride Irak, Suriye ve İran’ı da kapsaması planlanıyordu. 12 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri
ğin kabul ve uygulama imkânı bulması, halkların kültür zenginliği adına sürdürdükleri yarı ta, yerini milliyetler sava ına bırakma temayülünee sokulmu tur. 5 Farklı eğitim ve kültür dilinin olduğu kabul edilmi , kabul ettirilmi , kabul edilme durumunda bırakılmı bir toplumda halk kültürü ortaklılığından bahisle, birlikteliği sürdürme umudu oldukça zayıflamı tır. Türkiye “İki devlet tek millet” çizgisinden “İki mil let tek devlet” yapılanmasına meyillendirilmi tir. Üzerinde durula gelen, “halkların kültürlerini e it ya amalarını engelleyen mevzuatın kaldırılması, halkların kültürlerinin inkârı ve asimile edilmeleri” politikasından vazgeçilmesi, Cumhuriyeti kuran halkın kültürünün Türk kültürü olarak kabullenilmesi ve benzerleri arayı lar yeri ni, etnik merkezli siyasi partilerin etkinliklerine, bırak mı tır. Bu partilerin ABD ile sorunlarının çözümü için temsilcilik kurabileceklerine bırakmı , süper güç müttefiki olan bir devletin bir siyasi partisine bağımsız devlet mua melesi yapmı tır. AB, Türkiye’den beklentileri arasına bu halkla ilgili taleplerini de eklemi tir. Bu talepler halkların birlikteliklerini değil ihtilaflarını hedefliyordu. Esasen Hıristiyan emperyalizmin Türkiye’den bek lentisi bin yılı a kın geçmi i olan “Müslüman toplumların
5 Halkların farklı ana dilleri var ise bu dillere ya ama ansının tanınması istemek, bu dillerle de halkların kendilerini anlatabil me haklarının olduğunu savunmak, saygın, demokratik ve kar ı lıklı saygının bir sonucudur. Ancak anlayı ın yerini ortak halk kültürünü emperyalizmden güç alarak zoraki doğumlara sokmak annenin ve yavrunun sağlığını tehlikeye atan insanlık suçudur. 13 Ya ar Kalafat
ıslaha muhtaç vah iler olduğu” zihniyet dönemi ile ba la mı tır. Emperyalizm oryantalizm bağlantılı etkinliklerin uygulama yöntemleri bilinirken “İç ve dı dinamikler” yapay yapılanmasından da bahsedilirken sağlıklı bir ifade kullanılmı olmayacaktır. İç dinamikler emperyalizmin yerli i birlikçilerinden ba kası değillerdir. u nokta göz den kaçmamalıdır ki, yerli i birlikçileri muhakkak anadili Türkçe olmayanların arasında aramamak gerekir. Anadili Türkçe, Kürtçe veya ba ka bir Anadolu dili olan öylesine i birlikçiler vardır ki, bunların muhakkak dağda aranma ları gerekmediği gibi muhakkak “bölücü” safta oldukları te hisi de bir yanıltmacadır. Yerli i birlikçiler, her dönem her kesim ve her meslekten kimseler olmu lardır. Türkiye Cumhuriyetinin kurucu iradesi, Türk mil letini Türkiye Cumhuriyetini kuran halk olarak ve Türk kültürünü de Türk milletinin kültürü olarak tanımlarken, anadili veya yerel diller farklılığını Türk olmak için ölçü almamı , farklı anadilli Türklerin kültürünü de milli kül türün dı ında tutmamı tır. Buradan hareketle Türkiye’de ana dili farklılığından doğan tanımlar, Türklüğün alterna tifi değildir. Bu algılamayı çarpıtmak ve çarpık zihniyetini resmi veya değil icraatına yansıtmak, ana dili Türkçe olan ları da, bir ekilde, yerli i birlikçi olmaktan kurtarmaz. Kurucu irade bu anlayı ı temsil ettiği için tarama sözlükleri çalı maları yapılırken ortak yazılı ürünleri ve derleme sözlükleri de yapılırken halkta ya ayan ortak dil esas alınmı tır. Bu zihniyetten sapıldığı nispette ve dö nemlerde, Ortak Anadolu Türkçesi hedefi, yerini yerel dillerin millî ortak dile alternatif olma hedefine bırakmı
14 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri tır. 6 Azmin/Dağ Çiçeği gibi güzel isimler “Türkçe” olma dıkları gerekçesi ile dı lanılmı Tv. Dizileri ile halka batı dillerinden insan ve firma ismi telkin edilmi tir. Türk tarihi, öncelikle Türk milletini kuran halkın tarihidir. Bu tarihte ya anan her iyi ve kötü an, kazanılan her ba arı, üretilen her eser bu halkın ortak malıdır, Türk kültür tarihi bu gerçeğin ahididir. Anadili Türkçe ve Kürtçe olan halkların payla madıkları bir Türk devleti yoktur.7 Bu anlayı ın bir ürünüdür ki, Selçuklular kadar Eyyubileri’n de Türk olduğu gerçeği ihmal edilmemi , Cumhuriyetin kurulu yıllarındaki eğitim müfredatlarına Eyyubiler ile Selçuklular aynı önemle ele alınmı tır. Bu hedeften sapıldığı içindir ki Anadolu’da Selçuklu kalıntısı beyliklerin mirasına sahip çıkılırken ihmal edilmi Eyyübi Türk Devleti uzantısıntısı olan beyliklere alternatif etnik kimlik adına sahip çıkılır olunmu tur. Oryantalizmin ba
6 Antiemperyalizm tutum takınma adına ortak Türk kültüründen yola çıkarak bölgesel bir güç olu turmak ve buradan hareketle de Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve diğerleri arasında ortak Türkçe yapma giri iminde bulunan arayı ın bu ül kelerin içerisinde ortak dil olu turma sürecinin ya anması gerek tiğini anlamamalarını, anlamak oldukça zordur. Millî sınırlar içe risinde birlikte ya adığınız halkların dillerindeki ortak kullanım alanı bulan kelimeleri atacak, kelime ihtiyacınızı emperyalist ül kelerin dillerinden aldığınız kelimelerle kar ılayacak ve daha son ra da antiemperyalist kültü politikası izlemi olacaksınız. Bununla da yetinmeyip dı ladığınız ecdat yadigârı ortak kelimeleri sahip lenenleri kültür bölücülüğü ile suçlayacaksınız. 7 Ya ar Kalafat, Balkanlar’dan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançla rı VIII, Berikan Yayınevi, Ankara, 2007 15 Ya ar Kalafat tıdaki kaleleri olan ve etnik kimlikten millî kimlik olu turmayı amaçlayan Enstitülerden personel ve program alarak Türkiye’de etnik kimliği ara tıracak Enstitüler kurmayı amaçlamak veya benzeri giri imlerde bulunmayı “Atatürk Devrimlerinin devamı” olarak göstermek de bize göre aynı kapsama girer. 8 Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulu felsefesi bazı ku rulu larla hayat buldurulmak istenilmi tir. Millet için tarih ve dil gibi bazı zaruri dayanaklar gerekiyordu Türk Tarih Kurumu (1931), Türk Dil Kurumu (1932) Ankara Etnografya Müzesi’nin açılması (1930) Halk Evleri (1932) bu amaçla kurulmu lardı 9. Bu kurumlara daha sonra iki yeni kurum daha aynı amaçla eklenmi ve Atatürk Kül tür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Ba kanlığı olu turul mu tur.. Tarih ve Dil Kurumları’na eğitim alanında paralel çalı ma sürdürmek üzere Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (1935–1936), Gazi Terbiye Enstitüsü (1932) kurulmu tur. Türkiye’de millî devletin olu umundaki zihniyete dair
8 Paris ve Moskova Kürdoloji Enstitüleri Sevr’i hayata geçirmek gerekli kültürel dökümleri ayrı bir milliyet in ası için kullanmak amaçlı kurulmu yapılanmalardır. Bu maksatla yıllarca süren çalı malar bir hayli ar iv birikimin olu masını ve yayının yapılabilme sini sağlamı tır. üphesin Anadolu geçmi i ve mevcut durumu iti bariyle incelenmelidir. Ancak bu incelenme emperyalizm patentli ve muhakkak halk kesimlerinden birisi için yapılmamalıdır. Ana dolu’da ya ayan ve tek bir fertle de temsil ediliyor olan kültürler de ara tırıp onlara da ortak miras adına sahip çıkabilmelidir. 9 Nail Tan, Türkiye Cumhuriyeti’nin 80. Yılında CumhuriyetCumhuriyet DDö ö ö ö nemi Kültür Çalı malarının Dünü, Bugünü, Yarını, (Bir Kültür PolitPolitiiiikasıkası Olu umu), Ankara, 2003, s. 13–16 16 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri ilmî bir görü alınacak ise bize göre bunu arayı ın muha tabı bu kurumlardır.. Resmi eğitim dilinin millî devletteki olu um biçimi, resmi devlet yayıncılığının yayın dili, yer ve insan isimleri anlayı ına dair açılımların ilmî referans larının bu kurumlardan alınması gerekir. 10 Atatürk, “Türkiye Cumhuriyetinin Temeli Kültür dür” diyordu. Bu kültürün içerisinde halk kültürünün yerine i aret ederken de, “…. u gördüğünüz sazın bağrın da bir milletin kültürü dile geliyor. Bu milletin kültür hareketlerini ve seviyesini, millî geleneklerine bağlı kala rak, medenî dünyanın kendisine ayak uydurmaya mecbur olduğumuzu unutmamalıyız. Bu küçük sazın bağrından kopan nağmeleri bu istikametle geli tirmeye ehemmiyet ve kıymet verilmelidir.” 11 Açıklamasını yapıyordu.
10 Millî yayın dilinin yanı sıra halkların farklı ana dillerinden de yayın yapılırken bu yayın dili ortak dili konu an diğer halk kesim leri tarafından anla ılması, birlikte ya ayan halkların ortak hakkı dır. Zira farklı yerel dillerden yapılmı yayınlardan beslenmi halk lar için bu yayın birle tirici bir kültürel besindir. Bu asimilasyona kapalı çağda bütünle meğe açık bir uygulama biçimidir. Ortak dille verilmi yer isimlerini bir evvelki isimlerle deği tir mek, yer isimi arayı ında biteviye geriye gidi i gerektirir. İsim arayı ında ula ılan nokta halkların dillerinden seçilmi kelimeler sınırını a ar, halklara da yabancı olan kelimelerin tercihi ve buna bağlı olarak da halkların kültürel hak isteme amaçlarını a an so nuçlara götürebilir. Bize göre bu sorunun salim çözüm yolu mev cudu muhafaza ederken yeni isim seçiminde birlikte ya ayan halkların dillerinde ya ayan kelimeleri seçmektir. 11 Nail Tan, Folklor (Halk Bilimi) Genel BilgilerBilgiler, İstanbul, 2008 17 Ya ar Kalafat
Anadolu’nun farklı ev dilli halklarından derlenilen ez giler yok sayılıp sadece Türkçe olanlarda ısrar edilmesi ha linde, Anadolu Türk kültür gövdemiz bazen kör, bazen topal bazen da çolak kalır. Atatürk zamanında yapılmı bu nağme derlemeleri cumhuriyetimizin gerçek hazineleridirler. Anadolu halkları arasında gerekli dil sentezi yapı lamamı ve ortak Türkçeye gidilememi olduğu için, Türk halk ozanın dola ım coğrafyası ve buna bağlı olarak kültür ta ıyıcılığı vasfı ve etkinliği sınırlı kalmı tır. Gelecekte Türkiye’de yapılacak olan halk inançları çalı maları, halk inançları malzemesine ula ma ve onu anlamlandırmak bakımından bazı yöntem ve nazari farklı lıkları da birliğinde getirecektir. Türkiye’de yapılan alan çalı malarının derleme dili Türkçe idi. Geli meler Kürtçe öncelikli olmak üzere diğer halkların ana dillerinden de derlemelerin yapılabileceğini göstermektedir. Bu geli me halk inançları çalı malarında ham bilgiye sağlıklı ula ıl ması ve bilginin anlamlandırılması safhasında ciddi bir imkândır. Özellikle inanç etimolojisinde bulgunun dilini bilmek onu anlamakta fevkalade önemlidir. Ancak bu imkân kapısı kendisi ile birlikte etnik milliyetçiliği de getirebilecektir. Geli menin seyrini halkların seçecekleri kültür stratejileri belirleyecektir. Zaman halkların inkârcı lığa geçit vermeyen birlikteliğine de, aralarında çıkacak payla ım kavgasına sürüklenmelerine de yol açabilir. Bu arada AB ve ABD ana dili farklı olan Türk halklarının strateji seçiminde Türkiye’yi yok sayarak çıkarlarını ihmal etmeyecektir.
18 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri
Türkiye’deki ana dili Kürtçe olan halk adına siyaset yaptığını açıklayan siyasi parti, yaptığı açıklamalarda te mel çeli kiyi Türk ve Kürt dilli halklar arasında koymak tadır. PKK’nın siyasi evriliminden sonra temel çeli ki iki halk arasında olduğu eklinde konulmu tur ki, bu hal ge lecekte ciddi bir kültürel payla ım ihtilafı ya anacağına i aret etmektedir. Bilhassa Osmanlı Türkçesi ile üretilen Divan Edebiyatı ürünlerini sanırız beyit beyit payla mak da yetmeyecektir. Emperyalizm bağlantılı bu etnik milliyetçilik ayrı ımı, mezhepsel yapılanmaya da yansıyacak, Anadolu Aleviliği kendi içerisinde muhtemelen ev dilleri/ana dille rine göre ayrı maya uğratılacak buradan hareketle inanç yapısı da yeni bölünmelere yol açabilirken, bölgesel dü ü nülünce, emperyalizmin eline yeni istismar vasatları geç mi olacaktır. Emperyalizmin Anadolu Türk coğrafyasına kom u olmaya ba laması ile bölgede etnik milliyetcilik arayı ve uygulamaları giderek artmı tır. Etnik kimliği öne çıkaran bu geli me kar ısında Türklüğü etnik anlamda algılama yan anlamı daha da artmı tır. Kültür milliyetçiliğimizin, etnik milliyetcilik ve kültür övenizmi anlamına gelmedi ğinin altını tekrar gerekecektir. Bu çizginin güç kaynağı halk kültürü çalı malarnını sayısal ve değersel artıcı belir leyecektir. Halk bilimi bunun için daha önem kazanmı tır. Bu çizgide inkârcı değil payla ımcı, eriterek yok edici olma değil, birlikte eriyerek millet olma vardır. Bu çizgide bizim olmayan, millî olmayan ninni ile uyuyan, uyutulan
19 Ya ar Kalafat bebek, uyanınca bizim olan millî mar ı söyleyemez, bizim millî mar ımızla uyanamaz, anlayı ı vardır. Bu dönemde Türkiye’de anadili farklılığından hare ketle olu turulmaya çalı ılan yerel kültürel coğrafya, bu dilden hareketle kendi kültür coğrafyasını olu turmaya ba layacak ve çıkı noktası büyük ölçüde “halk kültüründe farklılıklar” aranması olacaktır. Halen Türkiye’nin büyük kültür merkezlerinde bu kimliğin edebiyat tarihi, dil tari hi, dinler tarihi gibi eserleri yayınlanmaya ba lamı tır. Ke ke bu yayınlar siyasî amaç gütmeden ve ana dili farklı lığından esaslanmadan ba langıçtan beri yapılabilse idi. Bu fırsat büyük ölçüde kaçırılmı farkların kültür sentezi dönemi Türkiye içerisinde tarihi mirasa rağmen pek yapı lamamı tır. Muhtemeldir ki, yeni dönemde ana dil aynılı ğı esas alınarak Irak, İran, Anadolu ve Suriye halkları ya pılandırılmaya çalı ılacaktır. Mitolojinin millet in a dönemindeki önemi bilinir ken, Anadolu halk inançları irdelemelerinde mitolojik döneme yöneli te uzun yıllar Yunan mitolojisi kaçınılmaz ı ık kaynağı olarak algılanmı tır. 1990’lı yıllarla birlikte bu yolculuğa İslamiyet’ten evvelki Türk inanç sistemleri a manizm, Kaminiz alternatif olmaya yüz tutmu tur. Anadi li Türkçe olmayan Doğu Anadolu’lu Türkler İslamiyet’ten evvelki inançların izlerini ararlarken mevcut emarelere bakılır ise muhtemelen Zerdü tilik üzerinde duracaklar dır. Bize göre, diğer verilere kapıları kapatmaksızın, bir le tirici kod Sümerler ve onların inanç yapısı olabilir.
20 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri
Bizim DAETİ isimli çalı mamızın 5. baskısından sonraki zaman zarfında yaptığımız çalı maların büyük bir bölümü “Türk Kültürlü Halklarda Kar ıla tırmalı Halk İnançları” ve Türk Kültür Coğrafyasında Kar ıla tırmalı Halk İnançları” isimli setlerde toplandılar. Halen Suriye, Türkmenistan, İran, Azerbaycan, Irak ve Anadolu Türk kültür coğrafyası alanından derlemi olduğumuz halk inançları bilgilerini bildiri ve makaleye dönü türüp gide rek kitaplarda toplama eklinde çalı malarımızı sürdürme ğe devam ediyoruz. DAETİİ kitap çalı ması bu peryotta da bildiri, maka le ve diğer kitap çalı maları ile ihate edilmeğe çalı ıldı. İnancı derlenilen bölge halkının tarihî arkaplanı Türk Devletleri Kültür Tarihi” 12 isimli kitap çalı ması ile ele alınmı tı. Bu dönemde ise incelenilen coğrafî bölgenin tarihine dair bilgi vermi olmak adına, bölgede Türk kül türünü temsil etmi devletelere dair bilgi içeren çalı malar yapıldı. Bunların adları kitap isimlerinde canlı tutulmaya çalı ıldı. Ayrıca bölge halkını olu turan Beydili, 13 Pinyani 14 , Halaç, Dadalı gibi toplumların halk inançları da özel çalı ma ba lıklar altında ele alındı. Bu çalı maların
12 Ya ar Kalafat, Balkanlar’dan Uluğ Türkistan’a TürkTürk Halk İnançlİnançla a a a rı VIIIVIII, Berikan, Ankara, 2006, 13 Ya ar Kalafat, Harezm’den Hakkâri’ye Hakkâri’denHakkâri’den Golan’a Türk KültüKültürrrrlülü Halklarda halk İnançları, Berikan, Ankara, 2009 14 Ya ar Kalafat, Ahlat ahlar’dan Günümüze Bitlis ve Çevresinde Halk İnanİnanççççları,ları, Türk Kültürlü Halklarda Halk İnançlarıİnançları, Berikan, 2009 21 Ya ar Kalafat hâsılaları da bir ekilde DAETİİ isimli kitap çalı masına yansıtıldı Bu dönemdeki halk inançları çalı malarımız; Atatük Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyelerinden Doç Dr.Tahsin Parlak tarafından yönetilen İbrahim Musta fa Vuslat Güven’in master tezi ile Kars Iğdır Ardahan bağ lamında irdelenmesi ba latılmı tır. Ayrıca Gaziantep Üni versitesi Fen edebiyat fakültesi öğretim üyesi Doç Dr. Ruhi Ersoy tarafından yönetilen Cevdet Avcı’nın master çalı ma sı ile de çalı manın genel fenomenolojik geli im seyri aka demik ara tırma konusu olarak projelendirilmi tir. Bu çalı malar kapsamında 16 ciltle toplamaya çalı tığımız yeni seride kültler kodlar 15 , mitoloji 16 ağırlıklı derlemeler, halk kültürü etnik kültür millî kültür bağ lamında kimlik belirlemeleri içerikli strateji kitapları 17 yer almaktadır. 17 ubat 2010 Ya ar Kalafat
15 Ya ar Kalafat, KodlarKodlar KültlerKültler 1 Türk Kültürlü Halklarda Kar ılaKar ıla tırmalı Halk İnançları, Berikan Yayınlar, Ankara, 2009 16 Ya ar Kalafat, Türk Kültürlü Halklarda Halk İnançlarındanİnançlarından MitMito o o o lojiye 1, Berikan yayınları, Ankara, 2009 17 Ya ar Kalafat, Türk Kültür Coğrafyasında Halk İnançlarındanİnançlarından Millî StratejiyeStratejiye, Berikan Yayınları, Ankara, 2009; Türk Kültür Coğrafyasında Halk İnançlarımdan Kültürel Kimliğe, Berikan ya yınları, Ankara, 2009 22
BE İNCİ BASKININ SÖZ BA I
Be inci baskının önsözünde de, diğer baskıların ön sözünde olduğu gibi zaman içerisinde konu ile olan geli melere dair bir değerlendirme yapmayı dü ündük. Bu münasebetle halk kültürü halk inançları kültürü kimlik bağlantısı ile bu kültürün etnik ulusal ve ulus üstü kültürel kimlikteki yeri üzerinde durduk. Son iki yıl zarfında alan la ilgili yapılmı olan bilgi öleni türü toplu kültürel faali yetlerdeki bildirilerimizin içeriğine kısaca yer verdik. Kitap ve makale çalı malarımızla, konuya dair edindiğimiz yeni bulguların özetini yapmaya çalı tık. Bu arada 2006 ve müteakip yıllarda yapılması planlanan benzeri çalı malara kısaca değindik. Çalı malarımızı merkeze alan genç ara tırmacıların ara tırmalarını tanıtmaya çalı tık. Halk kültü rü çalı malarının uluslararası ili kilerde, Türkiye'nin dı politikasında bir meta olabileceğine dair geli tirdiğimiz teoriye yer verdik. Diğer çalı malarımızda olduğu gibi, kitabımıza inanç ağırlıklı indeks koyma geleneğimizi sür dürdük. Nihayet çalı mamızın resim bölümüne, bu defa sadece halk inancı içerikli resimleri değil, halk inancı ça lı ması yapan alanın diğer ara tırmacılarının da resimlerini koymayı seçtik Evvelce derlemelerimize bir ekilde kay Ya ar Kalafat naklık yapmı kimselerin resimlerini koyarken; bu defa halk kültürü alanını da kapsayan değerlendirmecilerden bir kısmına ait resimleri de aldık. Böylece konu ile ilgili olu turulacak ar ive çalı maların bu yönü itibariyle de kat kımız olsun istedik. Halk kültürü çalı malarının ürünleri, bir dönem "gösterimlik" veriler olarak algılanmı tı. Çok kere merak uyandıran, geçmi e duygusal yolculuklar yapımcı, müzeleri zenginle tiren, sergilenmesi ile yabancılar kar ısında övünç vesilesi olan verilerdi. Bu dönemi, bu değerlere fonksiyon kazandırılması dönemi izlemi ti. Tarihe karı an el sanatla rının örneklerine turistik e ya fonksiyonu kazandırılması istenilmi veya daha ziyade kırsal kesimdeki halkın arasın da ya amakta olan bir kısım maddi kültür değerlerine ulus çapında daha yaygın bir ya am alanı aranılmı tı. Günü müzde halk kültürü çok daha farklı bir fonksiyon kazan mı tır. O, sadece ehirli kültür ortamlarında temsil edilen kültürel bozulmaya ve kültürel bölünmeye çare olmakla kalmamı ; aynı zamanda, ulusal kimliğin; yeniden in aasında, ulusüstü güçlerin ulusaltı güçler ile birlikte ha reketlerine kar ı korunmasında da önemli etken olabilmek tedir. Yani, demokratik özlü anti emperyalist politik arayı ların mayası da halk kültürü olmaya ba lamı tır. Halkların kültürleri, ulusal sınırlar içinde olduğu gibi, halk kültürü ara tırmaları ile bölgesel siyasi yapılanmalar için üretilebi
24 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri lecek stratejilere de bazen zemin olu turmakta ve bazen de bu stratejilerin harcını te kil etmektedirler. 18 Dönem içinde halk kültürü çalı malarının ilmi ara tırmalarla yapılması sürdürülmü tür. Bir kısmına bizim de katıldığımız bu çalı malara, doğal olarak daha ziyade üni versiteler öncülük yapmı tır. 19 Atatürk Kültür Dil ve Tarih
18 Ya ar Kalafat, "Bölgesel Siyasi Yapılanmada Halk Kültürünün Önemi" Kars, Ardahan, Iğdır İllerinde Tarih, Kültür ve Ekonomi Sempozyumu (27(27 2828 Kasım 2004, Ankara) Ankara, 2004, Sh. 173 176 ;"Bölgesel İstikrarda Türk Halk Kültürünün yeri ve Önemi" Ortak Türk Geçmi inden Ortak Türk Geleceğine Meterialleri, Baku, 2005 Sh. 462;"Atatürk Halk Kültürü Milli Kimlik" BalBal TamTam Türklük Bilgisi 1, Eylül 2004, Sh. 111 115; "Karadeniz ve Kafkasyada Geli en Dini Siyasi Olaylar İtibariyle Türkiye'nin Güvenliği" Türkiye'nin Güvenliği Sempozyumu TarihtenTarihten GünGünü ü ü ü müze İç ve Dı TehTehditleditleditlerr (Elazığ, 1717 1919 Ekim 2001) Elazığ, 2002 Sh. 429 437; "Kafkasya Anadolu Bağlamında Erzurum Kongresi ve Türk Kimliği" 23 Temmuz Erzurum Kongresi ve KurtuKurtulu tanKurtu lu tan Günümüze Erzurum UluslUluslaaaararasırarası Sempozyumu, ( 23 25 Temmuz 2002, Erzurum Sh.93 103 ); "Sınır Ötesi Bölgesel Siyasi Dayanı madan Bölgesel Siyasi Yapılanmaya" Ermeni Ara tırmaları,Ara tırmaları, Son bahar, 2004/1, Sh. 14 15, Sh. 22 28; "Etno Sosyal Yapı Ulus Dev let İli kilerinde Stratejik Boyut" Güneyde Kültür, Mart Nisan 2005, S. 158 Sh. 24 27; "Ortadoğu Etnisitesindeki Son Geli mele rin Türkiye'nin Güvenliğine Etkileri" IV. Türkiyenin Güvenliği Sempozyumu (16(16 1717 Ekim 2003, Elazığ, 2004) Sh. 407 414; "Tür kiye 'nin Kafkasya Politikasında Bölge Türklüğünün Yeri ve Önemi" Ölümünün 50, yıl dönümünde general İsmail BerkokBerkok'aBerkok 'a Armağan (1889(1889 1954)1954) , Ankara, 2004, Sh. 285 316;"Balkanlarda Türk Halk İnançları" , Balkan Türk Gençlik Önderleri,Önderleri, 26 Mart 2004 Ankara, (Bildiri) Sh. 316 328 19 Ya ar Kalafat "Halk Bilimi Müzeciliği ve Halk İnançları", Türkiye de Halk Bilim MüzeciMüzeciliğiliği ve Sorunları, Türk Halk Bilimi MüzesMüzesi i i i 25 Ya ar Kalafat
Yüksek Kurumu, bağlı kurulu ları ile doğal olarak bu aka demik arayı ın içindedirler. 20 Bu sahadaki diğer çalı mala rın bir kısmı valilikler 21 ve mahalli idarilerce yürütü lürken 22 bir kısmı da, konuya ilgi duyan bazı derneklerce sürdürülmektedirler. 23 Bunlar, yurtiçinde ve yurt dı ında
ne Doğru Sergisi, Ankara, 2003, Sh. 214 218; "Türk Halk İnançla rında E ik" II. Uluslar Arası Türk Tarih ve Edebiyat KongreKongresi,si, (11(11(11 (11 1313 Kasım 2005, Manisa) ; "Türkiye'nin Kafkasya Politikası" Editör, Hacali Necefoğlu, TüTüTürkTü rk Dı Politikası Sempozyumu, (T(Tu u u u tanak ve Bildiriler), Kars, 2005, Sh. 95 101, " Güney Kuzey Azer baycan Siyasi Olayları ve Türkiye'nin Güvenliği", IV.IV. TürTürkiye'ninkiye'nin Güvenliği Sempozyumu, (Elazığ, 1616 1818 Ekim 2003) 20 Ya ar Kalafat "Türk Halk İnanç Kültürü ve Ta ıyıcı Özelliği" Uluslararası 6. Türk Kültürü Kongresi (21(21 2626 Kasım 2005, AnkAnka a a a ra); "Suriye Türklerinde Yenigün Bayramı" Türk DünyasıDünyası Nevruz Ansiklopedisi, Ankara, 2004,Sh.363 369 21 Ya ar Kalafat A. Güzel "Vatan Duygusunun Türk Mitolojisindeki Yeri ve Türk Halk İnançlarıdaki İzleri" Türk Halk KültüründeKültüründe MiMiMilMi llllili Mücadele I. Uluslararası Halk KülKültürütürü Sempozyumu, (19(19 2323 Temmuz 2005, Erzurum) 22 Ya ar Kalafat "Halk Kültüründen Milli Kimliye", OrtaOrta Karadeniz KültüKültürü, Ankara,2005,Sh. 199 202; "Süper ve Bölgesel Güçler Ge nelinde Türkiye Kafkasya Etno Sosyal Yapısal Özellikleri, Jeokültürel Boyut" , II. Kars Kent Kurultayı, (Kars 2424 26 Eylül 2004); "Sarıkamı ve Yöresi Örnekleri İle Türk Halk İnançları Zihniyeti" Bütün Yönleri ile Sarıkamı SempoSempozzzzyumu,yumu, (Sarıkamı 444 4 66 Ekim 2004) 23 Ya ar Kalafat "Mitoloji Tasavvuf Güzergahında Türk Halk Tefek kürü" Uluslar arası Bursa Tasavvuf Kültürü Sempozyumu 4, Bur sa, 2005, Sh. 193 208; " ahseven Türklerinde Kar ıla tırmalı Halk İnançları" ah İsmail Hatai Uluslararası SempozyumSempozyumu,u, Ankara, 2004, Sh. 167 177 , "ABD RF Kıskacında Türkiye'nin Kafkasya Politikası", 2003 Dergisi, 15 Mayıs 2004, S. 17, Sh. 64 68 ; 26 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri ulusal ve uluslararası olabilmektedirler. 24 Bu münasebetle, bize göre altı çizilebilecek iki husus vardır. Bunlardan birisi, bilgi öleni türü faaliyetlerde davetli katılımcılar itibariyle ara tırmacılar "öteki" durumuna dü ürülmekten iddetle kaçınılmaktadır. Halk kültürü merkezli ulusal değerler dizisi olu turulmasında, muhakkak farklı etnopolitik görü ler ta ıyan uzmanlar da bir araya gele bilmeli, bütün halk isimlerinin farklı görü ten temsilcileri, birlikte ulusal kültür paradigmasını/değerler dizisini in a edebilmelidir. Bu nokta; kültürel kimlik konusunda asgari mü tereklerle birle meyi sağlayacağı için, bize göre çok önemlidir. Önemsediğimiz bu konu ile ilgili diğer husus, bilgi öleni türünden bu nev'iden arayı larda amaç ile aracın yerleri karı tırılmamalıdır. Bu tür faaliyetlerde amaç, bilgi öleni vasıtasıyla ara tırmaları te vik etmek, ara tırma sonuçlarını payla mak, verilerden hareketle
"Kafkasyadaki Son Geli meler ve Türkiye Üzerine Etkileri" , Polis Dergisi, Ocak ubat Mart 2004, S. 39, Sh. 432 435 24 Ya ar Kalafat "Türkiye de Türkmen Kültür Envanteri, Teorik Bibliyografya Denemesi (1995 2005)" International ConferenceConference On Türkmen History, İran Golestan Gurgan (11 September 2005); "Bölgesel İstikrarda Türk Halk Kültürünün Yeri ve Önemi" Ortak Türk Geçmi indGeçmi indenen Ortak Türk Geleceğine Uluslararası SempoSempozzzzyumu,yumu, 13 15 Kasım 2005, Bakü Azerbeycan, Sh. 462; "Sözlü Kültür Geleneğinde Folklorik İslam" Üçüncü Bin Yılın Ba larında Türk Medeniyeti UluslaraUluslararasırası Sempozyumu, (2(2 33 Ekim 20032003) Bi kek Kırgızistan, 2003, Sh. 531 534; "Kafkasya Anadolu Bağlamında Erzurum Kongresi ve Türk Kimliği" 23 TemmuzTemmuz EEr r r r zurum Kongresi ve Kurtulu tan Günümüze ErzuErzurum,rum, 1. UluslarUluslara a a a rası Sempozyumu, (23(23 2525 Temmuz 2002, Erzurum) Ankara, 2003, Sh. 93 103 27 Ya ar Kalafat nihai hedef istikametinde mesafe alabilmektir. Amaç, çok bilgi öleni yapmak veya bilgi öleni yarı ında geride kal mamak değildir. Türkiye'de hala bilgi öleni verileri, bilgi ölenleri arası veri değerlendirmesine tabii tutulamamak tadır. Bu eksiklik geçmi yılların hasılası itibariyle gelinen nokta bakımından da yapılamamaktadır. Birçok sahada alan çalı maları doyum noktasına gelmi , genel değerlen dirmelerle yeni kültür teorileri, stratejiler üretebilecek ustalarını beklemektedir. Bu tespite bağlı diğer hayati öneme haiz husus ise, ilmi disiplinler arası dayanı manın halk kültürü çalı mala rı itibariyle ba latılmı olmasına rağmen, halk kültürü verileri henüz toplumun yöneticilerinin, valiliklerin veya belediye ba kanlıklarının, diplomatların mesailerinde ye terince uygulama alanı bulamamı tır. Bununla; üphesiz ödenek ayırma veya salon tahsis etme, protokol konu ma larına katılmı olmak suretiyle katkıda bulunmayı kastet miyoruz. Konunun incelenmesinde bu noktaya gelinmi iken, Tv kanalarımızın bir kısmı tarafından yapılan yerel bes lenme, hasat, eğlence, el sanatları gibi sahalardan kültürel verilerin daha geni kitlelerce payla ılmalarını sağlamak, geçmi teki ulu zatların menkibevi hayatlarını Tv programı konusu yapmak, türkülerimizin olu um hikâyelerini se naryolu çalı malarla vatanda a ta ımak, halk kültürümüzü yerellikten ve geçmi te kalmı lıktan kurtarma adına alkı lanacak hususlardır.
28 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri
Üniversitelerin öğrenci lisans çalı maları düzeyinde ba lattıkları, giderek sosyal bilimler enstitüleri ile sosyolo ji, Türk Dili Edebiyatı ve dinler tarihi gibi ana bilim dalla rında sürdürülmekte olan, halk kültürünü de kapsayan çalı malara yönelik değerlendirmeler itibariyle amaç araç, sebep sonuç ili kilerinin ortak bir stratejiye kavu turulma larına ihtiyaç vardır. Yapılan bu türden çalı malar, bütün ülke sathını kapsayacak vushatta olmalı ve Türk Dünyası halk kültürü ile bağlandırılabilmelidir. Çalı malarda ortak ilkeler aranılabilmeli, sağlanılmı olan verilerden harekede yeni kültürel sentezlere gidilebilmelidir. Türk halk kültürü çalı maları, halk inançları boyutu ile, doğal olarak Türklerin tanı oldukları dinlerle yakın ili ki içindedirler. Bu itibarla Zerdü izim ara tırmaları Türkmenistan, bilhassa Özbekistan ve Azerbaycanda daha ziyade ilmi bildiriler bazında ele alınabilmektedir. Zaman zaman akademi muhitinin dı ında kitap çalı maları da olmaktadır. Türkiye de bir dönem, birlikte ya anılan halk lardan bir bölümünün etnik kimliğinin belirlenmesi adı na, bazı kitap çalı maları yapılmı tır. Dinler tarihi kürsü leri ise, ba langıçta konuyu master düzeyinde, giderek doktora seviyesinde incelemeye almı lardır. Ancak, halen ya ayan halk kültürümüzde Zerdü izimin izleri yeterince tespit edilememi tir. Biz çalı malarımızdan bir türlü bası lamayan birinde Zerdü izime, ara tırmacı Hayri Ba buğ' dan geni yararlanmalarla yer vermeye çalı tık. Türk halk inanç kültüründe Zerdü izimden daha derin izler bırak mı olan Tengricilik amanizim Kamizim, eski Türk inanç sistemi çalı maları da sürmektedir. F. Bayat'ın mito
29 Ya ar Kalafat loji çalı maları, alanla ilgili alt yapı karakterli ciddi ince lemelerden birisidir. 25 İsmini anmak istediğimiz diğer ça lı ma, merhum hocamız Yörükhan'ın eseridir ki, Anadolu halk inançları amanizim ili kilerini anlatması itibariyle, alandaki diğer çalı malar arasında bize göre en mükemme lidir. 26 Biz, Altaylar'dan Anadolu'ya Kamizim amanizim isimli çalı mamıza yeni ilaveler yaparak tekrar basıma hazırladık. 27 Bu çalı mamızdan sonra Buryat amanizmi konusunda Dr. Bair Dashibalov ile bir çalı mamız oldu. 28 Bu karakterdeki diğer iki çalı mamızdan birisi, Kazan ve Kırım Tatar Türk halk inançları kar ıla tırması konusunda G. Tuymova A. Yasyba ile birlikte ve Urum Türkleri kar ıla tırmak halk inançları isimli çalı mamız da İryna Dyrga ile birlikte yapıldı. Türk halk inançlarında Muhammediyet dı ı izleri de takip adına, evvelce çıkarmı bulunduğumuz İslamiyet ve Türk Halk İnançları 29 isimli kitaptan sonra, Diyanet İ leri Ba kanlığı ar iv kayıtlarını esas aldığımız Anadolu türbeleri çalı malarımız devam etmektedir. Dönem içerisinde bu konuda 8 adet çalı ma
25 Fuzuli Bayat, Mitolojiye Giri Giri , Ankara, 2005–12 05 26 Yusuf Ziya Yörükkan, Müslümanlıktan Evvel Türk DinleriDinleri am ama a a a nizm, Notlandıran ve Yayına Hazırlayan Turhan Yörükkan, An kara, 2005 12 05 27 Ya ar Kalafat, Alatyalar'dan Anadolu'ya KamizimKamizim amanizim, amanizim, İstanbul, 2004 28 Bair Dashibolov Ya ar Kalafat, Kar ıla tırmalı Buryat Türk Halk İnançları, Ankara, 2005, (Yayın Safhasında) 29 Ya ar Kalafat, İslamiyet ve Türk Halk İnançları, Ankara, 1996 30 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri mız oldu. 30 Rodos, Tacikistan, Romanya, Bosna, İran Türkmenistan'ı (Gülistan) ve tekrar Azerbaycan'dan der lenilen halk inancı bilgileri çe itli makalelerimizde yer almı tır. Kültürün stratejik bir obje olabileceği ve halk kültü rünün bu olu umundaki yeri konusundaki çalı mamız baskı a amasındadır. Balkanlardan Uluğ Türkistan'a Türk Halk İnançları serisinin 3. 4. 5. 6. ciltleri de baskıya hazır duruma getirilmi tir. Halk inancı çalı malarında, benzeri diğer çalı malarda olduğu gibi, birlikte çalı ılan bir ekip, dokümanlarla yakın temas kurulabilecek bir çalı ma me kânı, bu türden etkinlikleri takip edebilmek için gereken imkânların sağlanılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Amatör imkânlarla profesyonel sonuç alınmasının beklenilemeye
30 Ya ar Kalafat "Kahramanmara Yöresi Türbelerinde Halk İnançla rı" I. Kahramanmara Sempozyumu C. 2. (6(6 88 MayıMayıss 2004, KaKah h h h ramanmara ), İstanbul, 2005, Sh. 100 108; "Trakya da Türk İslam Uluları, Diyanet İ leri Ar iv Kayıtlarına Göre" 1. Edirne Kültür Ara tırmaları Sempozyum BildBildiiiirileri,rileri, (23(23 2525 Ekim 2003) Edirne, 2005, Sh. 725 732; "Sinop Yöresi Ziyaret Yerleri ve Geleneksel İs lam" Erciyes, Kasım 2005, S.335, Sh. 20 21; "Ahi Türbeleri Etra fında Olu an Halk İnançları" Türklük Bilimi Ara Ara tırmaları,tırmaları, Niğde, 2003, Güz, S. 14, Sh. 177 186 ; "Develi ve Yöresi Yatırları (Hak A ıkları)" Bütün Yönleri İle Develi 1. Bilgi öle ölenini (26(26 2828 Ekim 2002)2002), Develi, 2003, Sh. 471 477; "Kastamonu ve Yakın Çevresin deki İslam Azizleri", Birinci Kastamonu KülKültürtür Sempozyumu BiBil l l l dirileri (21(21 2323 Mayıs 2000)2000), Kastamonu, 2001, Sh. 379 385; Ya ar Kalafat Serap Ta demir "Sivas Yöresi Türk Halk Kültüründe Tür beler Etrafında Olu mu İnançlar Diyanet İ leri Ba kanlığı Ar iv Kayıtlarına Göre " Cumhuriyetin 80. YYıııılındalında Sivas Sempozyumu, 151515 15 1717 Mayıs Bildirileri, Sivas, 2004, Sh. 493 505 31 Ya ar Kalafat ceği açıktır. Bu dönem zarfında lisansüstü ara tırma konu larını, çalı malarımızdan seçtiren enol Kantarcı ve Doğan Kaya'ya te ekkür ediyorum. Bunlardan ilki, Türk Halk kültürünün Türk dünyası kesimleri arasında bir köprü olu turabileceğinin tespit ve tasnifi ile ilgilidir. İkincisi ise, halk inançları, inanç indekslerinden hareketle Türk yazı dilinin zenginle tirebileceği mahiyetindedir. Çalı malarımı sabır ve özveri ile daima desteklemi olan e im Ayten Kalafat'a da ayrıca ükranlarımı belirtme liyim. 17 ubat 20020066 Dr. Ya ar KALAFAT
32
DÖRDÜNCÜ BASKININ SÖZ BA I
"Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlarının İzleri" isimli kitap çalı mamızın geni letilmi dördüncü baskısı münasebe ti ile, kitabın içeriği konusunda geli meleri özetlemek okur ile payla mak yararlı olur diye dü ünüyoruz. Bu münasebetle Türkiye ve Türk dünyasının sair bölgelerinden bazı malutmatlar vermek istiyorum. Daha sonra halk kültürü ve ulusal kimlik konularında kısa açıklamalar yapıp iç ve dı dinamikler ile halk kültürü ili kilerine kısaca değineceğiz. Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlarının İzleri isim li kitap da izlenen, inanç sistemini olu turan kültler ve hayatın safhalarına göre inançların izlenilmesi metodu, bu alanda yapılan akademik çalı malarda oldukça kabul gör mü bazı farklı uygulamalarla çe itlendirilerek bir model olu turma yolunu açmı tır. Ancak hala ortak bir metodun uygulanılması yeterince sağlanılamamı tır. Bu metot Türkmenistan ve bilhassa Azerbaycan'da yapılan akade mik çalı malarda kendisini kısmen hissettirmi ancak bu etkile im giderek hızını yitirmi tir. Azerbaycan'da halk kültür değerlerinin kanunla ko ruma altına alınmı olması, Azerbaycan folklor Ara tırma Ya ar Kalafat
Enstitüsüne geni ara tırmacı kadrosu verilmi olması, Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Folklor Merkezinin folklor Ara tırma Enstitüsünün çalı malarına destek verme si, batı Türklüğü folklor ara tırmaları adına ciddi ümidler vaad etmi tir. Azerbaycan'dan bir yetkilinin ifade ettiği gibi "Karabağ sorunu da güney sorunu da halk kültürü çalı ma ları ile çözümlenebilecektir. Atatürk yarım asır evvel Türk kesimleri arasında bağlantının sağlanılması münasebeti ile "Dil bir köprüdür, inanç bir köprüdür, tarih bir köprüdür" derken bu gerçeğe i aret ediyordu. Batı Oğuz Türklüğünün folklor merkezli güç kazanabilmesi adına İran Türk Folklo runun zenginliğinden istifade edebilmek için ortak tekno loji kullanabilmeğe bu itibarla da ilkin folklor lügatinin çıkarılmasına ihtiyaç vardır. Türklüğün destani büyüklüğü Türk folklorunda saklıdır. Folklor etno genetimizde bağlan tımız, hümanist, be eri yadda ımızdır. En büyük siyasi mil liyetçilik, kültür milliyetçiliği, onun da kaynağı folklor olup ona dönülmelidir. Ortak Türk geçmi inden ortak Türk ge leceğine giden yolu folklor aydınlatır. Bizim bu konudaki çalı malarımız, Türk dünyasının kesimleri arasında halk inançlarının kar ıla tırılmasının yapılması eklinde sürmü tür. Türkiye içerisindeki çalı malarımız ise, bazan "Hz. Ali", "elma" "kurt" gibi kültler etrafında olmu çok kere de "Pir Kültü" ile ilgili Anadolu yatırlarını tanıtma eklinde geli mi tir. Kırım Kuzey Kaf
34 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri kasya 31 Bakü Ceyhan Kültür Hattı 32 , Güney Kafkasya 33 gibi sosyal antropoloji çalı malarımız mahiyet itibariyle halk inançları içerikli bölgeden yapılmı tespitlerden olu mu tur. Aynı seriden Türk Dünyası Kar ıla tırmalı Türkmen Halk İnançları isimli çalı mamız 34 ; isminden de anla ılaca ğı üzere Türkmen coğrafyası çalı malarımızdan meydana gelmi tir. Benzeri çalı malar diğer Türk kesimler için de planlanmı ancak gerçekle tirilememi tir. Sadece; Roman ya, Kırım, Kazan ve Kafkasya Türk Tatar halk inançları makaleler bazında ele alınabilmi tir. 35 Balkanlar'dan Uluğ Türkistan'a Türk Halk İnançları I,36 isimli çalı mamızda Hazara, Karakalpak, Karapapağ, Dağıstan, Nogay, Kabartay, Karaçay, Karay, Ahıska, Bulgar, Gagauz, Ba kurt, Çuva , Altay, Kazak, Tatar Türklerinde halk inançla rı incelenmeye çalı ılmı tır. Bu çalı ma yedi ciltlik bir seri
31 Ya ar Kalafat "Türk Halk İnançlarında Hz. Ali Kültü”.”. ehriyar HayHayatıatı Edebiyatı, Ki iliği ve Eserlerine Bir Bakı (15 16 16 Mayıs 2003 AAnnnnkara)kara) Ankara, 2003, sh. 33 35. 32 Ya ar Kalafat "Mefkure Halk Tasavvufu Kav ağında Türklerde EIma" II. Lokman Hekim Tıp Tarihi Folklorik Tıp Günleri SeSem Se m m m pozyumu, Urfa, 22 24 Ekim 2003. 33 Ya ar Kalafat "Göktürklerden Günümüze Türk Halk İnançlarında Kurt" Türk Tarih Kurumu XIV. Tarih Kongresi (9 13 Eylül 2002). 34 Ya ar Kalafat, Kırım Kuzey Kafkasya, Sosyal AntropolojiAntropoloji Ara tıAra tır r r r maları, Ankara, 1999. 35 Ya ar Kalafat, BaküBakü CeyhanCeyhan Kültür Hattı, ssosyalosyal Antropoloji AraAra tırmaları, Ankara, 2000 36 Ya ar Kalafat, Balkanlar'dan Uluğ Türkistan Türk Halk İnançları I Hazara, Karakalpak, Karapapağ, Dağıstan, Nogay, Kabartay, KarKara Kar a a a çay, KKaaaaray,ray, Ahıska, BulBulgar,gar, Gagauz, Ba kurt, Çuva , Altay, Kazak, Tatar TürkleTürkleri,ri, Ankara, 2002. 35 Ya ar Kalafat olarak planlanmı iken henüz yayınlanmayan ikinci cilt de; Anadolu, Azerbaycan, İran ve Irak'da meskûn parça lanmı Türk kesimlerin halk inançları daha ziyade heterodoks Türkler ele alınmı ve Ka kayiler, Terekemeler, Elsevenler, Karakoyunlular, Kiresunlular, Av arlar, İsmaili Hazaralar, Kengerliler, Caferiler, Kara manlılar, / Nigariler, Ayrımlılar, Kekailer, ebekler, Navıllılar, Sarulular üzerinde durulmu tur. Doğu Anado lu'da Eski Türk İnançlarının izleri isimli çalı maya yapılan yeni ilaveler, daha ziyade bu türden çalı malardan süzül mü tespitlerden olu mu tur. Pir kültü içerikli çalı malarımızın miktarı bildiri ve makale olarak otuzu geçmi olmasına rağmen, konunun inilebilmesi halinde bir anlam ifade edebilecek olan derin liklerine, maalesef yeterince inilememi yakalanamayan gerçek doğal olarak çalı malara da yansıtılamamı tır. Bu alandaki çalı malardan alınabilen hasıla, sadece halde çok yüzeyde kalındığının tesbiti olmu tur. İlgili malzemenin kısmen derlenilmi olması itibariyle, yapılan çalı maların alana katkısından bir anlamda bahsedilebilir. * * * Eski Türk halk inançları denilirken sistemin tepe sinde Tengri ve sistemde yer alan, insan hayatını olumlu ve olumsuz etkileyen iyeleri görüyoruz. Bu arada bünye sinde özel kuvve bulunan bir kısım canlılar, hayvan ve bitkiler ile keza kuvve sahibi Ta lar, Kayalar, tepeler, sular, ate , toprak görüyoruz. Bu meanda insanoğlu da kuvve sahibidir. Ölümle her ey bitmemekte alem deği tirilmi
36 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri olunmaktadır. Buradan hareketle öteki aleme göçenlerle göçmeyenler arasında irtibat devam etmekte bu durumda kar ımıza ata ruhları olarak çıkmaktadırlar ve bunlarda da kaza bir kuvvet saklıdır. Pir kültü ise, büyük ölçüde bura da kar ımıza çıkmaktadır. Denilebilir ki tabiatta demirden güne e, aydan ağaca enerji yüklüdür. Sistemin tepesinde Tengri olmakla birlik te, tabiattaki gücü verenin Tengri olduğuna dair bir tesbit yoktur, diyemeyiz. Zira Ki ioğlu'na Kut'u Tengri vermek tedir. Tengri, semavi dinlerin kadiri mutlakının bazı sefatlarını ta ımakta olmasına rağmen yaradan yaradılan ili kisi itibariyle henüz yapılmı bir tesbit yoktur. Ayrıca bizzat kendileri görünmeyen ancak fonksiyonları, etkile meleri ile izlenebilen ak ve kara iyeler vardır. Eski Türk İnançlarının İzlerini incelerken, bu fonksiyonerlerin ha yatın çe itli safhaları ve farklı alanlarındaki etkileri ile ilgili inançları incelemi oluyoruz. Açıklamamızın bu bölümünde Eski Türk İnanç siste minin mahiyeti ile tasavvuf dü üncesinin mahiyeti arasında ki bazı ortaklıkların olabileceğine dair bizde geli en kanaati açıklamak istiyoruz. Tasavvuf "..Allah'ın dı yüzünü, dı veç hesini veya tezahür eden mahallerini her eyde ve her yerde görebilmekdir 37 . Niyazi Misri bu hususu açıklarken "Arife e yadan esma görünür Cümle esmada musemmâ görünür Bu Niyaziden de mevla görünür
37 Âmiran Kurtkan, Sosyolojik Açıdan Tasavvuf ve Laiklik,Laiklik, İstanbul, 1977 sh.33 34. 37 Ya ar Kalafat
Âdem isen sevme vechullahi bul Kande baksan ol güzel Allah'ı bul" Demektedir.38 İslam mutasavvuflarına göre, bütün Kâinat sevme vechullah'tır. Yani Allah dediğimiz kuvve' nin fiile geçmesi ile halk olunmu Allah'a ait tezahürler âlemidir. Kuvveden fiile geçmezden evvelki hal, Allah'ın görünmezlik durumundaki noktai Kübra halidir. Allah iradesi ile kısmen fiile geçmi ve böylece görünen kâinat halk olunmu tur. O halde bütün tezahürler o tek olan kaynağın dı yüzüdür. Kaynak birdir. Dı görüntülerde çokluk varsa da hepsinin asılları tektir. 39 Nitekim Niyazi Mısri bu konuda "Noktai Kübrâ Göremez âmâ Gizlidir Zirâ Cümleden Zâtı" demektedir. 40 Buradan hareketle tabiat hazinelerinin israfı kendi vücudunun israfı gibi iç sızlatan bir husus olmalıdır. Niyazinin mısralarında bu husus öyle dile gelecektir. "Gel ey sofi çıkar sofu kıl insaf Ko sûret düzmeği kıl içini sâf Riyâ ile bu ömrü nâzenini Nice bir sarf edip edersin israf" 41
38 Niyazi Divan, sh. 117 (Zikreden Amiran Kurtkan a.g.e. sh. 33). 39 Amiran Kurtkan, a.g.e. sh 33 40 a.g.e. a.g.y. 41 Niyazi Divanı sh. 12 (Zikreden Amiran Kurtkan, a.g.e. sh. 35) 38 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri
Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlarının İzleri isim li çalı mayı geni letirken halk inançlarımızın bu boyutuna da yer vermeğe çalı tık Tasavvufi yansıma halk kültürün de daha ziyade sözlü kültürde yoğunla mı tır. Bunda halk kültürümüzün sözlü kültür özelliğini ta ımı olmasının da payı çoktur. Bu bakımdan bu baskıda sık sık bir kısmı tekerleme eklinde özlü söze yer verdik. Bunlar, bazen alku bazan kargı ve bazan da bereket içerikli sözlerdi. *** Türk halk inançları çalı malarımızda önemsenecek ba ka geli meler de çalı malarımıza yansımı tır. Gagauzyeri, Azerbaycan, İran, Irak'dan Türkiye'de halk bilimi konularında lisans ve lisanüstü eğitim gören genç ara tırmacılar ASAM (Avrasya Stratejik Ara tırmalar Mer kezi) halk kültürü ar ivi arasında bir dayanı ma ba lamı , bu dayanı ma Türkiye üniversitelerinden Türk dünyası halk kültürünü ara tıran gençlerin de katılımı ile oldukça geli mi ve dayanı manın ürünleri akademik çalı malara yansımı tır. Bu çalı malar münasebeti ile bizim halk inançları çalı malarımızda ilmi mercek altına alınıp çalı malarınızın tesbit ve tasnifi büyük ölçüde yapılmı tır. Bu vesile ile Orhan Fatih Ku demir'e 42 Aytaç Ayaz'a 43 Tez yö
42 Orhan Fatih Ku demir, Türk Dünyası Halk İnançlarındaİnançlarında Kar ılaKar ıla tırmalı Doğum Motifi ve Dr. Ya ar Kalafat'ın Halk Bilimi ÇalıÇalı maları, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale, 2004 43 Aytaç Ayaz Dr. Ya ar Kalafat'ın Hayatı, Çalı malarıÇalı maları ve Eserleri i i nin Bibliyografisi, Fırat Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Bilim ve Edebiyatı Bölümü, Lisans Tezi, Elazığ, 2003 39 Ya ar Kalafat neticileri Prof. Dr. Ahmet Buran ve Yrd. Doç. Dr. Bilge han Adsız Gökdağ meslekta larıma te ekkür ediyorum. Hocam Prof. Dr. Dursun Yıldırım'ın açtığı yolda ilerleme ğe gayret ediyoruz. Halk inançları çalı maları ASAM’lı yıllarda uluslar arası ili kiler disiplin alanına doğru bir eğilim de göster mi tir. Ulusal kimliklerin olu umunda tayin edici faktör lerden birisinin de kültür olduğu bu olgunun merkezinde ise halk kültürünün bulunduğu bir gerçektir. ASAM'lı yıllarda; halk kültürü milli kültür milli kimlik hattında ilmi tarafsızlıktan sapmadan yönelme ihtiyacı da doğmu küresel kültür politikaları kar ısında, bölgesel antiemperya list kültür stratejisinin olu turulmasında halk kültürünün önemi belirmi tir. Bu yöneli in gelecekle öneminin daha da artacağı dü ünülmektedir. Bu itibarla gelinilen nokta nın kısaca özetlenmesi gerekir ise, denilebilir ki, halk kül türlerinin doğal geli me seyri emperyal müdahalede saptı rılmaktadır. Birlikte ya ayan halkların ortak geli tirdikleri değer ölçüleri yok edilme adına parçalanmakta ihtilaf ha linde kesimler durumuna sokulmaktadırlar. Bu geli me halk kültürü bu arada halk inançları kültürü alanında bir tehdit olu turmaktadır. Doğal olarak alanın bölgedeki ara tırmacılarını kar ı arayı lara sevketmektedir. Bizce bölgedeki mevcut bütün kültürler ya ayabilmeli, öyle ki kültürler arası ortaklıkların varlığı da bir kültürel değer olarak algılanıp korunabilmelidir. Kültürlerin özüne doku nulmadan ayrılıkların azaltıp aynılıklarının artırılmaları, onların anti emperyalist potansiyelini güçlendirecektir. Bölge dı ı emperyal güçler kar ısında güçlü olabilmek böl
40 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri ge halkları arasındaki emperyal kültür politikaları ile de mücadele edilmesi ile ba layacaktır. Doğu Anadolu'da eski Türk inançlarının izlerini aramaya bizi sevkeden asıl husus ulusal sınırlar içerisinde birlikte ya ama gücünü artırabilmek ihtiyacı idi. Acaba, Anadolu'da bizleri birarada tutan inanç faktörü sadece İslamiyet mi idi? Bu topraklara geldiğimiz yerlerdeki İslam evveli inançlarımızdan da ta ımalar yapmı mı idik? Bun lar nelerdi? Anadolu'da da ya amakta olan halkların da inanç içerikli kültürel değerleri vardı. Bunlar nelerdi? Böylece olu mu inanç yumağının karı ıklığının gideril mesi, konu up kayna mamızı giderebilir ve bizlere ait olanın birlikte payla ılmasını sağlayabilir mi idi? Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançları 4. baskını yaparken, artık bölgemizde Kafkasya'da Uluğ Türkistan'da ve Ortadoğu'da yeni bir kom umuz var ki bu; gadim kom ulukları isteği istikamette ekillendirebilecek güçtü. Buna paralel bir diğer geli me ise AB'ne gelin gitme giri imlerimizdir. Oğlan evinin beklentileri de üphesiz bölge halk kültürüne daha "söz kesimi" yapılmadan yansıyacaktı ve yansımaktadır. Bütün bu ve benzeri geli melerdir ki, halk kültürü bilhas sa halk inançları kültürü stratejik bir obje olma itibariyle daha fazla önem kazanmı ve halk bilimcilerin de bu geli imcilere ilgisiz kalmamasını gerektirmi tir. Bir halkın kültürü, onu sömürme adına incelenilip, köklerinden koparılıyor ise, halk kültürel ba kala ıma sevkedilerek benliğinden uzakla tırılıyor ise, kendisini unutması sağlanıyor ise, milli fikriyatı çarptırılıyor ise, bununla amaç milli ruhun kaynaklarını ku atmak ve ku
41 Ya ar Kalafat rutmak ise, bu amaçlı politikalara kar ı, mukabil stratejiler üretmek o halkın hakkıdır. Bunun içindir ki Atatürk halk ların emperyal oyunlarla iç ihtilafa dü memeleri konu sunda uyarı ve uygulamalarda bulunmu tur. Çözümün de keza halkın sağduyusunda ve değer ölçülerinde bulmu tur. Bu itibarladır ki, mazlum" milletler milli stratejileri nin olu masında geçmi tecrübelerinden yararlanırken diğer bilim dalları gibi halk biliminin ürünlerini kulla narak savunmalarını sağlamaları halk bilimi çalı malarına siyaset sokma anlamına gelmez. Anadolu halkı kurtulu unu maddi olduğu kadar fik ri topyekun seferberlikte bulmu tur. Bu inancı ta ıyan bütün mazlum milletlerin hakları da kurtulu u bu strateji ile sağlayabilirlerdi. Atatürk, "efendiler, bir millet mevcu diyeti ve hukuku için bütün kuvvetiyle, bütün kuvva i fikriye ve maddiyetiyle alakadar olmazsa, bir millet kendi kuvvet kudretine istinaden mevcudiyet ve istikbalini te min etmezse, unun bunun baziçesi olmaktan kurtula maz" 44 derken bize göre milli fikriyatı olu turan halkın inanç kültürünü de kastediyordu hatanın kendimizi unutmak olduğuna parmak basıyor ve çözümü milli benli ğe dönmekte buluyordu ki, bize göre milli benliğin belirleyi değerlerinin üretildiği ve saklandığı kaynak depo, halk kültürüdür. "Anladık ki, kabahatimiz kendimizi unutmaklığımızmı . Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak, evvelki bizim kendi benliğimize ve milletimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen bütün ef'al ve harekatı
44 Söylev ve Demeçler, C. 2 S.11. 42 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri mızla gösterelim; bilelim ki, milli benliğini, bulamayan milletler ba ka milletlerin ikarıdır." 45 Bugünün küresel gücü veya güçleri itibariyle de öze dönülmesini çözüm ve çare olarak görüyordu ve Türkiye'nin hangi bakımdan Amerikalıla acağının sorulması üzerine "Türkiye bir maymun değildir ve hiçbir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerika olacak ne de batılıla acaktır. O sadece özle ecektir." 46 Türk milletini Türkiye cumhuriyeti kuran halk, kültürünü de bu halkın kültürü olarak algılayan Atatürk "yurtta larım, az zamanda çok ve büyük i ler yap tık. Bu i lerin en büyüğü, Temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Tük Kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir" 47 de mekte milliyetçiliği, vatanını, insanını milli kültürel de ğerlerini korumak yüceltmek olarak anlıyordu. Türk mil liyetçiliği, sövenizme, komünizme, fa izme ve kozmopolitiğe dü mandır. 48 Bunlar ayrı ayrı halka ve onun kültürüne kar ıdırlar. Ya ar Kalafat 15 Aralık 2004
45 AtatürAtatürk'ün k'ün Kültür ve Medeniyet Konusundaki Sözleri, Ankara, 1990, sh. 61 62 46 Prof. Dr. Ercüment Kuran, Atatürkçülük Üzerine DenemelerDenemeler,Denemeler Ankara, 1981, s. 19 20. 47 Söylev ve Demeçler, c. 2 sh. 276. 48 Mehmet Atay, "Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Milliyetçiliği Üzerine" Türk Yurdu, Aralık 2000, c. 20, s. 160 sh 7 11 43
ÜÇÜNCÜ BASKININ SÖZ BA I
Yöresel ve bölgesel ara tırmalarla Türklerin ilk inanç sistemlerine ula mak, günümüzde ya ayan örnekle rinden hareketle ilk inançlarımıza doğru uzanmak ve bu çalı mayı bir yönteme bağlı sürdürmek, Türkiye'de Ho cam Prof. Dr. Dursun Yıldırım'a aittir. Onun geli tirdiği metotla ya ayan inanç tespitleri, Türk Kültürünün yazılı kaynaklarından hareketle inanç tarihimizde yerine konu larak sistem tesis edilmeye ba lanmı tır. Bu tespitler, Türk mistik dünyasının uzak Ve ulusla rındaki benzerleri ile teyit edilme cihetine gidilmi tir. Yapılan bu genel kar ı la tırmalarla incelenilen bölgenin yakın çevresinden edi nilmi tesbitlerle mistik sistemin iç donatımının yapılması cihetine gidilmi tir. Bu metodun ilk örneği onun disipli nindeki bizim denediğimiz “Doğu Anadolu'da Eski Türk İzleri” isimli çalı ma olmu tur. Bu okulun, “Harpuî'ta Eski Türk İnançları ve Halk Hekimliği”, “Sivas ve Divriği Yöre sinde Eski Türk İnançlarına Bağlı Adak Yerleri” isimli çalı malar diğer ne redilmi ürünleridirler. Biz “Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlarının İzleri” isimli çalı manın ilk baskısını yayına hazırlarken, Anado lu'da bilhassa Doğu Anadolu'da bulunmadığımız il ve ilçe hemen hemen yoktu. Kitabımızın ikinci baskısını hazırlar Ya ar Kalafat ken alanımızla ilgili monografik bilgi içeren yayın miktarı, mevcutların üç katına çıkmı tı. Çalı mamız üçüncü defa basılırken, Türk Dünyasından Uluğ Türkistan (Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Afganistan), Rusya Federasyonu (Çuva istan, Tataristan, Ba kurtistan), Kafkas ya (Azerbaycan, Nahcıvan), Orta Doğu, Uzak İran, Avrupa (Makedonya)nın büyük bölümünü görebilme, oralardaki meslekda lanm ile tanı ıp çalı malarını inceleme imkânı elde etmi bulunuyorum. Bu imkânı mümkün mertebe çalı mama yansıtmaya çalı tım. Çalı mamızın birinci baskısında Tunceli, Elâzığ, Er zurum, Erzincan, Sivas, Mu , Malatya, Gaziantep, Bitlis, Mu , Van, Diyarbakır, Kars, Ağrı, Hakkâri, Siirt, Mardin, Adıyaman, Urfa'da inceleme yapmı iken üçüncü baskı safhasında, Erbil, Süleymaniye, Nahcıvan, Bakû, Lenkeron, Tebriz, Tahran, Kum, Ni abur, İsfahan, Me ed, Tu , A kabat, Mezar ı erif, ıbergaz, Tirmiz, Ta kent, Semerkant, Buhara, Almatı, Bi kek, Belh, Çallı, Çubuksan, Kozan, Ufa gibi ehirler de eklenmi oldu. Üçüncü baskı döneminde Doğu Anadolu halk inançları itibariyle fevkalâde önemli yer tutan tarikatları halk inançları açısından yeterince inceleyemedik. Tahtacı lar, Zazalar, Bekta îler, Alevîler, Kekciler, Navıllılar, Çe lebiler üzerinde irdelemelerimiz oldu. Nak ibendîler, Ka diriler ve Nigarîler üzerinde sadece seyahatlerimiz müna sebeti ile bulunabildik. Bu tür çalı malarımızı ilmî tebliğ ve makaleler hâlinde yayınlayıp bu çalı mamızın sonuçla rım yansıtmaya çalı tık. Anadolu'daki ekibi ile birlikte çalı makta olan Prof. Dr. aban Kuzgun, Anadolu'nun
46 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri inanç haritasını çıkarıp dinî tabakala mayı belirleyince, halk inancı çalı maları da kolayla mı olacaktır. Eski Anadolu dinleri üzerinde yapılmı bazı çalı maları izledik. 49 Ancak onların ya ayan halk inançları itibariyle izlerini yeterince tesbit edemedik. İncelediğimiz bölgeyi de içine alan “Eski Türk Dinî İzleri Kuzey Azer baycan, Doğu Anadolu ve Kuzey hak'da, Dinî Folklorik Tabakala ma” isimli çalı mada İsevî ve Musevî Türklerin inanç izlerinin yanısıra Saka İskit ve Kimmerlerin inanç larına yer vermeye çalı tık. Bu safhada yeterli olduğu ka naatinde değiliz. Anadolu Türk halk inançları itibariyle, üphe yok ki, Sümer dini izlerinin tesbiti hayatî öneme sahiptir. Sü merlerle ilgili yapılan dil, tarih, arkeoloji çalı maları, onla rın Türk olabilecekleri ihtimali üzerinde önemli sonuçlar verdiği için, bu çalı malar Kafkasya, İdil Ural, Uluğ Tür kistan ve Orta Doğu Türklüğü itibariyle yakından izleni yor. Sümer yerle im bölgelerinden birisi olan Anadolu ve onun doğusu ile ilgili halk inancı çalı malarında Sumerlerin dinini gözardı etmek mümkün değildir. Henüz bu konuda da yeterli varlık gösterdiğimi söyleyemem. Zerdü izm konusuna gelince, Kelâm ı Kadîm'de Zer dü t'ün dininin Mecusîlik olarak 22. sûrenin 17. âyetinde
49 Ömer Çapar, “Yerli Bir Anadolu Tanrıçası MA”, XI. TürkTürk Tarih KongresiKongresi, 8.9.1990, Ankara; Veysel Danbaz, “Tanrı Assur'un GİR Görevleri (Sa/G/GİR) sa As Sur”, XI. Türk Tarih Kongresi,Kongresi, 7.9.1990, Ankara; Metin Özbek, “Anadolu'da İnsan Irklarının Ta rihsel Geli imi”, XI. Türk Tarih Kongresi, 5.9.1990, Ankara. 47 Ya ar Kalafat geçtiğini biliyoruz. Zerdü t'ün ilahî bir inancın elçisi olup olmadığı konusu henüz kesinlik kazanmamı tır. Esasen bi zim için Zerdü îlerin kitap ehli olup olmadıkları çalı mamı zın mâhiyeti itibariyle önem arzetmemektedir. Bizi, bu ça lı mamız bakımından ilgilendirmesi; anılan inancın, ona ait olan izlerinin ara tırdığımız bölgede ve tesbitini yaptığımız inanç malze mesindeki yerlerinin belirlenmesidir. Anadolu'da her seviyede inanç sahibi halk, Zerdü izm'den iddetle kaçınmı tır. Bilhassa halk Zerdü izm'e “Ate perestlik”, “Ate gedelik”, “Ate e tapıcı lık” olarak bakmı , onu İran kültürünün dı lanması gere ken bir uzvu olarak görmü tür. 1994 yılında Özbekistan'da tanı tığımız bir Tacik halk bilimci ara tırmacı, Zerdü t'ün Tacik olduğunu, Tacikistan' da dinini tebliğ ettiğini, Türklerin 1000 yıl kadar sonra Uluğ Türkistan'ın merkezî bölgesine gelince Zerdü izm'in kültür varisleri ile bu bölgede tanı tıklarını söylüyordu. 1996'da Ankara'da yapılan Nevruz/Yenigün Kültür enlikleri münasebeti ile yapılan tartı malarda, bugünün getirdiği dinî mevzular çok kere Zerdü t'ün etnik kimliği ni ve tebliğinin semavî boyutunu da gündeme getiriyordu. Azerbaycan Kültür enliği'ne katılan bir bilim adamı, Zerdü izm'in Gök Tengri İnanç Sistemi'nin, çok sonra Farslar tarafından İran medeniyetine adapte edildiğini, bu inancın ilk sahibinin Türkler olduğunu anlattı. 1997 yılında gittiğimiz İran'da İsfahan ehrinde Zerdü t tapınağının bulunduğu dağa çıkıp mabedin kalın tılarını resimledik. İran'da Zerdü îler vardı, ancak ziyaret
48 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri ettiğimiz mabet faal değildi. İran İslâmı'nda Zerdü izm yanlı bir tavır tesbit edemedik. Aynı yıl Karakalpakistan'a gittik. Hârezm bölgesindeki yüzlerce tarihî kaleden be altı kaleyi ziyaret etmek imkânı bulduk. Buralarda Zerdü t mabetlerini gördük. Zerdü t yö netimin saray efsanelerini dinledik. Hârezm Türklerinin bölgedeki hâkimiyetlerinin bir döneminde bölgenin dini Zerdü izm idi. Hârezm bölgesi il tarihçiliğinde Zerdü izm, Türk yönetimi döneminde de bölgenin dini olmu tu. Kasım 1997 içerisinde Azerbaycan'da Bakü'ye 20 km kadar mesafedeki “Ate gah” mabedine gittik. Burada edin diğimiz bilgiye göre, Bakû Zerdü izm'in ilk merkezi olmu tur. Uzun süre dünya Zerdü izmine merkezlik yapmı tır. Azerbaycan'da hâlâ az sayıda Zerdü t inançlı insan var iken, Ate gah daha ziyade Hindistan gibi Uzak Doğu'dan gelen az sayıda Zerdü ist tarafından ziyaret edilmektedir. Bütün bunlardan sonra incelediğimiz bölge coğrafî alan olarak Zerdü izm ile ilgili iken, Türk halklarının mis tik dünyası ile de ayrıca ilgilidir. Ancak Türk halk inanç larında Manihizm, Lamaizm ve Budizm'in izleri münhası ran incelenmediği gibi, Zerdü izm izleri de inceleneme mi tir. Bu hizmeti biz de bölgemiz için yapamadık. Ancak, bu tür bir çalı mayı bizden sonra yapabilecekler için bir hayli malzeme tesbiti yapıp, çalı mamızın metnine aldık. Kapısını yardım talebi ile hayatta oldukları dönemde çalabilme imkânını bulamadığım konunun ustalarından biri si de, merhum Hocam Hikmet Tanyu'dur. Hocamın Yeni Dü ünce gazetesinde bu çalı mamızla ilgili tavsiyelerini dik
49 Ya ar Kalafat kate alıp, Hocamın adakla, ta la, dağlarla ilgili kitaplarını, ağaçla, ate le ilgili makalelerini tekrar inceledik. Türk Ansik lopedisi'nin Samanlık, Totemizm, Tanrı; İslâm Ansiklopedi sinin ate le, ağaçla ilgili maddelerini yeniden inceledik. Hocamın, Ankara İlahiyat Fakültesi'ndeki kürsü sünde Prof. Dr. Abdurrahman Küçük yönetiminde Zerdü izm'in incelenmekte olu u, bu alandaki çalı malar itibariyle sevindiricidir. Halk inançlarının bir kısmı, telkin yoluyla, bir kıs mı tebliğ yoluyla ve bir kısmı da anonim olarak ortaya çıkmı lardır. Bu itibarla halk inancı çalı malarında din sosyolojisi, din psikolojisi, din felsefesi giderek önemini artırmaktadır. Üçüncü baskıyı yayına hazırlarken bu bilim dalları ile ilgili yayınları da tekrar incelemeye çalı tık. Çalı malarımız ilerledikçe, Gök Tanrı İnanç Sistemi ile tasavvufî muhteva arasında önemli yakınlıklar mü ahade ettik. Gök Tanrı İnancı döneminden itibaren Türklerin göksel bir inancın mensubu olduklarına dair görü lerimiz giderek güç kazandı. Bu kanaatimizi münfe rit çalı malarımıza yansıttık. “Folklor ürünleri sayesinde, toplumsal kurucular bütünlüğünü kurarlar, bütünlüğünü korurlar ve çözül mekten kurtulurlar. Folklor ürünlerinin yapılması esna sında, insanlar arası ili kiler daha kuvvetli olup toplumsal dayanı ına daha fazla artar...” 50 Buradan hareketle dinî folklor ara tırmalarımızın artırılması hâlinde, istenildiğin
50 Mübeccel Kıray, “İstihlâk Normaları”, PlânlamaPlânlama, Sayı 3, 1992, s. 144. 50 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri de bu ara tırma sonuçlarının toplumsal dayanı mayı, dinî zeminde de güçlendirebileceğini söyleyebiliriz. Herhangi bir toplumun tarihin derinliklerinden geti rip nesilden nesile intikal ettirdiği folklor ürünleri toplumun kökünü açıklayabildiği gibi; hukuk, suç, ceza, aile, eğitim, öğretim, din gibi sosyal müesseselerinin geli mesini de göste rebilmektedir. 51 Folklor ara tırmalarından hareketle dinî hayatın yakın ve uzak geçmi i tayin edilebilirken, halk inançları, halk sufizmi arayı ları, Anadolu'nun dinî coğrafya sındaki tabakala manın tayininde yardımcı olabilirler. Özümüze dönebilmenin en kestirme yolu da, yava yava kaybolmaya yüz tutan gelenek ve göreneklerimizi yeniden canlandırmadan geçiyor, diyebiliriz. “Toplum tarafından kabul edilmi ilahî bir dinin bili nen hükümleri dı ında kalan, fakat halk arasında yaygın bir ekilde ya ayan ve tesbiti yapılan bu itikadlara folklorik bir terim olarak Halk İnançları denilmektedir” tanımına tama men katılmak pek kolay değildir. İlkin “ilahî din” ne demek? İlahî olmayan dinler, ehil dinler midir? Onlan ilkel sayan kıstas nedir? Kitap ehli olmayan dinler mi kastediliyor? Kitap ehli olabilmek, kitabı olan din mi demek? Kitap ve suhuf gelmeyen hak dinleri yok mu? Var. Din Âdem ile ba lamı tır. Halk inançlarının kaynağı, gelmi geçmi bütün dinlerin halkla ya ayan kalıntılarıdır. İslâmî dönemde İslâmiyet kö kenli inançlardan da “halk inancı” olabilir.
51 İ. Be ikçi, Doğu Anadolu'da Deği im ve Yapısal SorunlarSorunlar (Göçebe Alikân A A ireti)ireti)ireti), Ankara. 1969, s. 176. 51 Ya ar Kalafat
Vahiy ve semavî hükümlerin sükûn bulduğu, iki peygamber devri arasındaki Peygamberimizden önceki zamanda, Peygamber Efendimizin ecdadı bir din ile mü tedeyyin idiler. Bu nurlu nesil, din bakiyesi ile mütedey yin iken, hak dinine ilgisiz değillerdi. Müslümanlıktan evvel Araplar da Allah'ı biliyor ve O'na inanıyorlardı. Ancak, putlar meleklerin yapılmı heykelleri iken, onları araç kılıyorlardı. Bunun irk oldu ğunu, gerçek duanın sadece Allah'a yapılacağını gerektiği gibi bilmemi olsalar da, halkda Allah inancı vardı. 52 Halk inançları tesbitinin bir üst basamağı olan halk sufizmini günümüzde ya ayan ekli ile tesbit etmek, yüz yıllardan muhtelif tarikatların mahsulü olarak süzülüp gelen ve bugün bir sentez olan inanç yapısını tesbit itiba riyle çok önemlidir. Bu yapı geçmi teki tarikatların sadece birisinin malı değildir ve günümüze zaman boyutunun tesiri ile yeni karakterde çıkmaktadır. Bu âdeta anonim sufizm, günümüzde tezahürüne rastladığımız yeni tarikat isimleri altındaki sufizmden de bağımsızdır. Ziya Gökalp'deki güzide'nin hars'tan hareketle yapacağı yeni kültür gibi, bu vasatta aynı amaç için bir kaynaktır. Örf, irfanla ilgilidir ve arif olanların koyduğu bir esastır. Kur'ân ı Kerim’de bu manada “örf ile emret” (A'raf, 199) buyurulmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.v.) dev rinde örf ve âdet bu açıdan dikkate alınmı tır. İslâm hu
52 Hüseyin Atay, “İslâm Toplumunun Bozulmasında Kur'an'ın Terkedilmesinin Menfi Rolü”. III. Kur'an Haftası SempozyumuSempozyumu,Sempozyumu 13 19 Ocak 1997, Ankara. 52 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri kukunda, kitap, sünnet, icma ve kıyas'ta bir hüküm bu lunmadığı zaman örf ve âdete ba vurulur. “Cahiliye örfü nün güzel âdetleriyle İslâm'da amel edilir” mealindeki hadise dayanarak Arap örfüne ve âdetine itiraz edilmi tir. Mecelle'nin 45. maddesinde “örf ile tayin nass ile tayin gibidir” denilmi tir. Törenin dayandığı temel felsefe, Tanrı töre münase betleri, töre hikmet ili kileri, törede akıl, gönül ve nefs anla yı ı, törenin insan ahlâk kâinat görü ü itibariyle, halk inanç ları çalı malarına teori kazandırabileceği kanaatindeyim. 53 Eski Türkler etnik bakımdan homojen değillerdi. Bunların arasında Altay Türkleri, Yenisey Kırkızları, Uy gur, Kıpçak, Kurıkan, Kanglı, Peçenekler de vb. vardı. 54 Etnik kelimesinin hangi anlamda kullanıldığı bir tarafa, etnik bakımdan homojen olmayan Türkleri, Türk ortak paydasında toplayan amaç ne idi? Ne olmu tu da, bu farklı olduğu ifade edilen etnik unsurlara ortak isim olarak “Türk” denilmi ti? Türk isminin, Türklüğe ortak isim olu u, dilden, yani Türk dilinden geliyor ise, bu dilin kaynağı ne idi? İlâhî bir men ei mi vardı? Bir tür Rabca gibi mi idi? Veya yaygınla masını sağlayan, ba ka bir ilâhî misyonu mu vardı? ilâhî buyruk, Türk etnik kesimine indiği için, dinî mevzuatla akaitle birlikte, Türkçenin kural ve keli meleri de yayılmı , böylece çe itli etnik kesimlerin genel
53 S. Ba er, Türk Münevveri'nin Mü terek Fikir ve İnançİnanç Zemini NNNeNeeedir,dir, 20.12.1986, İstanbul. 54 T .F Pedotoviç ( S. Gone ), “Saha Yeri ve Saha Türkleri”, Türk KültKültüüüürürürürü, Sayı 356, s. 742 752. 53 Ya ar Kalafat adı Türk mü olmu tu? Türklüğe girmek, Türk inancına girmek mi idi? Hz. Muhammed'in tebliğ ettiği dini ve dinî kuralla rının özünü hurafelerle, batıl inançlarla doldurmaktan ve İslâm'dan ba ka bir dine yönelmekten dinin sahibine sığı nırız. “Dinlerin ilahî ve be erî kaynaklı olmak üzere ikiye ayrıldığı” görü ünü biz pek içimize sindiremiyoruz. “İn sanlığın kendisine hak dinin ula amadığı durumlarda” ibaresini de algılamakta zorluk çekiyoruz. Bütün dinler kendilerinden evvelki dinlere kar ı, kendilerine yer açabilmek için, yasaklar koymu lardır. Bu uygulama bizim de eski ve yeni dinlerimiz itibariyle ya anmı tır. Dinlerde ibadet türünden uygulamalar, görünen uygulamalar oldukları için, önlenmeleri oldukça ba arılı olmu tur. İmana dayalı inanç muhtevalı cihetleri itibariy le eski inançların izleri daha derin olmu tur. İslâmiyet'ten evvelki inançlarımızın bütün tarikatlarda izleri olmu tur. Alevî, Bekta î, Tahtacı, Zaza gibi Türk kesimlerde bu izler daha derin olmu tur. İncelediğimiz alanın merkezine sa dece bu kesimlerden tamamen birisini almak, müstakil bir kitap yapmayı gerektirir. Halkın kitaptan okumadan, sözlü ve görsel yöntem le, benimseyip ya attığı acaba nice Mevlevi, Bekta î veya Yesevî zihniyet vardır? Kulaktan doğma nice manevî inanç ya ar ki, bunlardan hareketle geçmi in izleri tesbit ve tasnif edilebilir. Ancak, halk arasındaki sufistik bilgi lerden hareketle geçmi in tayini yapılabilmeli. Sözlü kül tür anlayı ını geli tirip gelen toplumumuzun sözlü kültü
54 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri rünün yazılı hâle getirilebilme yöntemleri üzerinde duru lurken halk inançları bir kültür vasatıdır. Doğu insanının bir kültür ürünü olan hikmet'in halk inançlarındaki izleri ve hikmet'i halk inançlarında arama nın yöntemi belirlenebilmelidir. Hikmet'i nesilden nesile ta ıyan kadim zamanlarda sözlü ( ifahî) gelenekti. Halk inanç lan büyük payı ile sözlü geleneğin ürünüdürler. İncelediğimiz alan, öncelikle Doğu Anadolu olmak la beraber, kar ıla tırma alanımız, eski inançların tesbiti itibariyle, âdeta bütün Türk Dünyasıdır. Hâl bu olunca, tesbiti yapılan malzemenin resimlenmesi gerekince, kita bımızın resim kesiminin de mâhiyeti giderek deği iyor. Bu konuya girdikçe önümüzdeki kat edilmesi gereken mesafe artmaktadır. Öyle sanıyoruz ki, Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlarının İzleri'nin geni letilmi yeni baskılarının yapılması gerekebilecektir. Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlarının İzleri'nin bi rinci baskısında yakın ilgisini gördüğüm hocam ve dostum Prof. Dr. Dursun Yıldırım'in yakın ilgisini kitabın ikinci ve üçüncü baskılarında da gördüm. İkinci baskının basılmasında Atatürk Kültür Merkezi Ba kanı Sayın Prof. Dr. Sadık Kemal Tural imkân sağlamı lardı. Üçüncü baskı için te vik ve deste ği Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurum Ba kanı Sayın Prof. Dr. Re at Genç ve Atatürk Kültür Merkezi Ba kanı Sayın Prof. Dr. Sadık Tural sağladılar. Hocalarıma ükranlarımı sunuyorum. Dr. Ya ar KALAFAT
55
İKİNCİ BASKININ SÖZ BA I
Yaptığımız bu açıklamayı kitabımızın ikinci baskı sına eklemek istedik. Böylece kitabımızı okuyanlara, bakı açımızı yansıtmayı arzuladık. Kitabın her satırına yeterin ce aksettirme fırsatı bulamadığımız gerçeğimizi açıklama ihtiyacı duyduk. İnançlar çok kere bir alı kanlıktır. Bunları öğreniriz ve yaparken de zevk alırız. Yapılmalarını ihmal edersek, huzur suz oluruz. Bu arada “aklın baliğ olması” kavramı da izafîdir. Dinde, “teklif” bir a ama sayılmakta olup, önemlidir. Binlerce yıldan beri sürdürülegelen bir âdet alı kan lık yapar ve kutsallık adına saygı görmelidir. Eskiyi anlatan tarih de ibret alınacak bir kaynaktır. Kelâm ı Kadim 'de de tarihî kıssalar anlatılır. Onlar için “ibret alınacak ey”, “içinde ibretler vardır” tarzında ifade ler kullanılmı tır. üphesiz, Kelâm ı Kadim tarih kitabı ve içerisindeki kıssalar da kıssalıklanndan dolayı ibret alına cak hususlar değillerdir. Metinde mitoloji ile efsanenin e anlamda kullanıl dığı hâller olmu tur. Ayette mealen, “Sizden önce daha güçlü toplumlar vardı. Biz onları efsane hâline getirdik” denilirken, efsanelerin ya anmı gerçekler oldukları anla Ya ar Kalafat tılıyor. Ve yine “Esâtirül Evveleyn” denmi tir ki, bu ev velkilerin sadrları ve evvelkilerden sadır olmu olanlar, diye algılanılmahdır. Efsanede ise bir fen olunmu luk an latılır. Mit ise, içinde cin peri v.s.'nin rol aldığı anlatıdır. Yunan mitosları veya Yunan esatirleri denir. Ancak Yu nan efsaneleri denilmez. Din, dünyada aldanmı ve kirlenmi olan nefsin arındığı takdirde ve arınabildiği nispetle gayb âlemine yük selebilmesi olayıdır. Çok kere kalıplara dökme özlemimiz, dinin tanımını gerçeğine uygun yapamayı ımıza yol aç maktadır. Çıkı noktası bu olunca, Türklerin de bir dini olduğunu savunma tutkumuz, bilmeyerek ve istemeyerek, Türk'ü a ağılamaya yol açmaktadır. Türklerde dinî hayatı incelediğimizde, deği ik Türk coğrafyalarında aynı ihtiyacı kar ılamak için farklı uygulamalar getirildiğini görürüz. Bu deği ik uygulamaların mâhiyet itibariyle ayniliklerinin tespiti, bu i in eksiksiz biçimde bilinmesiyle mümkündür. İslâmiyet, Türklerde görülen uygulamaların daha kap samlı bir hâle getirilip, daha kolay uygulanabilir bir duruma sokulmasıdır. Allah (C.C.) daha iyisini bilir ve en doğrusunu söyler. Allah birdir. Öğrettiği din de birdir. Kur'ân ı Kerim'At 28 peygamberin ismi geçerken, 124.000 nebî belir tilmektedir. Bu miktarın 315'i resuldür. 55 Bizi isimler yanılt mamalı. Esas olan, sebebini bile bile yapılan uygulamalardır. Meseleye, tek din olan İslâm'ın Türkler arasında uygulanı ı diye bakılmalıdır. Türklerdeki, bugünkü dinî uygulama, binlerce yıl evvelinin aynısı olarak sürmektedir. Masiva ne
55 M. Asım Köksal, Peygamberler TarihiTarihi, Ankara 1993, s. 8 9. 58 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri deniyle tutulan yollar ve Paganizm denilen tatbikatlar, teme li cincilik olan birtakım ilkelliklerdir. Musevîlik ve Hıristi yanlık da, İslâm'ın a amalarının birer dönemdeki isimleridir. Buna göre, Türkler de a ama yapmı oluyorlar. Dinin, insan hayatının her yönüyle ilgilenmesi ka çınılmazdır. Gerçeğine uygun tarzda yakla ıldığında, din, yol gösterici, ilâhî bir açıklama olup, insan hayatını dü zenleyen bir program değildir. Dinde, insanın bizzat ken disinin kendi hayatını düzenleyen genel prensipler vardır. O, insan hayatının bu yönüyle ilgili umumî ilkeler verir. Zamana ve mekâna uydurulmasını ve bazı problemlerin çözümünü insana bırakır. Vahiyle gelen din ve dinin yer aldığı toplum, sürekli bir geli im gösterir. Zamanla, top lum içinde geli en ve deği en tavırlarla dinin vahiyle ge len özünün etrafında insan aklının dini yorumlaması ile yeni be erî bir bölüm olu ur. Böylece zamanla din tahrif olmu tur. Esasen, yorumlar dini tahrif eden bir uygulama değildir. Yorumlamanın yöntemi bilinemeyince, böylesi bir sonuç kaçınılmaz olmaktadır. Bu geli me dini ilk ek linden çıkarıp “hurafe ve be erî” bir yapıya dönü türür. Allah'ın gönderdiği dinler arasında hiçbir zaman çeli ki yoktur. Dinler, insanların bilgi ve seviyesine göre gönderi len ve bir evvelki dini içeren bir yapıya haizdirler. Kendi zamanındaki toplumun ihtiyaçlarına cevap verecekleri için, yeni ilkeler içerirler. Türk topluluklarının “çe itli dinlere mensup oldukları” ifadesi; “kendilerine indirilen”
59 Ya ar Kalafat dinlerin özü etrafında, kendi yöntemlerinden kaynakla nan be erî bir bilgi bölümü olu tuğu gerçeğini de içerir. 56 Bu çalı manın birinci baskısından sonra ciddî ekil de eksikliğini hissettiğimiz hususların farkına vardık. Türklerin girdikleri farklı a amalı inançları yeterince in celeyememi tik. Keza, Anadolu hangi inançlara 57 evvelce ve Türklerle birlikte mekân olmu tu? Bu iki husus yete rince incelenemedi. Ancak Türklerin Anadolu coğrafya sında mensubu oldukları; Karaimlik, Ortodoksluk ve Gre goryenlik inançlarına dair çalı malar yapılabildi. Bunlar ayrıntılı olarak ikinci baskıya yansımamı olsalar da halk inançları zemininde ele alınıp ayrıca yayımlandılar. Doğu Anadolu sınırlaması ile halk inançlarımızı ir delemek, sağlıklı bir faaliyet alanı seçimini önlüyordu. Coğrafî sınırların boyutları ile inanç alanı sınırlarının boyutları çok farklı idi. Anadolu'nun doğusunda tespit edilen bir inanç veya dinî uygulama Batı Anadolu'dakin den farklı değildi. Çalı mayı “Anadolu'da Eski Türk İnançlan” eklinde yürütmek ise, kitabı geni letmek değil, yeni bir kitap yazmak olacaktı. Biz bu ihtiyacı, kitabımı zın ikinci baskısına almadığımız farklı bir metotla kar ı lamaya çalı tık. Halk inançlarımızda “Ayna”, “I ık”, “Göğe
56 “Türk Tarihinin Sistematiği Meselesi Seksiyonu Genel Raporu”, Türk Dünyası Ara tıAra tırrrrmalmalmalarıarı KongresiKongresi, 5 9 Eylül 1994, Ankara. 57 Ö. Çapar, “Yerli Bir Anadolu Tanrıçası MA”, OnbirinciOnbirinci Tarih KonKong g g g resiresi, 8 Eylül 1990 Ankara; V. Danbaz, “Tanrı Assur'un GİR Görevleri (Sa/G/GİR) Sa As su”, Onbirinci Türk Tarih KongresiKongresi, 7 Eylül 1990, Ankara; M. Özberk “Anadolu'da İnsan Irklarının Tarihsel Geli imi”, Onbirinci Türk Tarih KongresiKongresi, 5 Eylül 1990, Ankara. 60 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri
Kaldırma”, “Ki ioğlu”, “Kırklama”, “Horasan Eri” inanç kodlarını müstakil makaleler hâlinde incelemeye çalı ıp, kitabımızın ikinci baskısına ise, bu çalı maların sonuçları nı yansıttık. Birinci baskıda, bölgeden tespitini yaptığımız birtakım “malzemenin, eski inançlarımızla benzerliklerini gösterirken, Türkiye dı ı Türklerden de misâller vermi ve bu konuda daha ziyâde evvelce yapılmı ilgili yayınlara atıfta bulunmu tuk. İkinci baskı için geçen 5 yıllık zaman zarfında. Kuzey Irak, Makedonya, Azerbaycan ve Güney Türkistan'da Türk halk inançların: ara tırma imkânı bul duk. Yayımlanan bu çalı maların, kitabın ikinci baskısına özet de olsa, yansımasını sağladık. Kitabın birinci baskısından sonra Türkiye'de ne redi len ilgili bilgiler “Türk Halk İnançları Bibliyografyası” isimli bir kitap olu turacak kadar zengindir Ayrıca halk inançlan lügati yapılmaya kalkılsa, çok hacimli bir eserin ortaya çı kaçağı da görülecektir. Bu sahada derlediğimiz malzeme kullanabildiğimizin on katından daha fazladır. Sadece halk inançlan ile ilgili yaptığımız tespitlerle olu turduğumuz 6 yeni resim albümüne sahip olduk. Buradan hareketle ikinci baskı daki resimleri deği tirip zenginle tirdik. Birinci baskının her safhasında yakın desteğini gör düğüm hocam ve dostum Prof. Dr. Dursun Yıldırım'a ve ikinci baskının basılabilme imkânını sağlayaı keza hocam ve dostum Prof. Dr. Sadık Tural'a ükranlarımı sunuyo rum. Dr. Ya ar KALAFAT
61
BİRİNCİ BASKININ SÖZ BA I
Ba langıçtan bu yana, insan topluluklarının hayat tarzını, ya ayı biçimini, kurumlarını etkisi altına alan, onları yönlendiren dinler ve bunlara bağlı inançlar ara tı rıcıların sürekli ilgi alanı olmu tur. Bu ilgi günümüzde de devam etmektedir. Böyle olma sebebinin, onun, insan topluluklarına ahsiyet ve kimlik kazandıran birinci dere ceden faktörler arasında yer aldığının anla ılmı olmasın dan kaynaklandığı açıktır. Türk kültür tarihi ile veya din tarihi ile uğra an bi lim adamları, tarih boyunca atalarımızın hayat tarzı üze rine etki eden inançlar üzerinde durmu ve bunların rolle rini açıklamaya çalı mı lardır. Kaynakların bize ta ıdığı bilgiler ı ığında yapılan değerlendirmeler, günümüz ara tırıcılarına yeni çalı ma ufukları kazandırmı tır. Elinizde ki bu ara tırma da, sözkonusu çalı maların yarattığı teces süs sonucu ortaya çıkmı tır. Çünkü tarihî kaynakların bize ula tırdığı inançlar, incelendiğinde, bunların bir kısmının günümüzde bile hayatımızı etkilediği görülecektir. Semavî dinleri kabul eden Türklerin hayatında Mu sevîlik, Hristiyanlık ve İslâmlık ve ba langıçta var olduğu tespit edilen birtakım inançların, hâlâ etkisini sürdürmesi a ırtıcı değil mi? Türkler, yüzyıllar önce İslâmlığa geç Ya ar Kalafat mi tir. Bugün, Türk Dünyasının büyük çoğunluğu müslümandır. Buna rağmen, ba langıçtaki Türk inançlan da, İslâmiyet içinde, hayatımızdaki etkinliğini korumak tadır. Tabiatiyle, bunların bir kısmı fonksiyonları deği ime uğrayarak, ama bir kısmı da aynen ya ayarak devam et mektedir. Neden? Devam eden ve etkinliğini sürdürenler hangileri ve hayatımızın hangi safhalarında bizi, yani ah siyetimizi yoğuruyorlar? Öğrencilik yıllarında zihnimi sürekli me gul eden bu gibi sorular, konuya kar ı ilgimi arttırıyordu. Ba langıçta var olan inançlarımızdan hangi leri bugün ya amaktaydı? Bu sorunun cevabını ararken elinizdeki çalı ma da olu maya ba ladı. Öğrencilik yıllarından sonra, i hayatına atıldım. İ im icabı Doğu Anadolu illerini, ilçe ve köylerini gezip görmek, insanlarla konu mak ve sohbet etmek fırsatı bu luyordum. İnançlarla ilgili bir bilgi ile kar ıla ınca, öğren diklerimle ili ki kurmaya, aralarında bir bağ olup olmadı ğını ara tırmaya giri iyordum. Anladım ki, tecessüstecessüs, öğ rencilik yıllarından sonra, i hayatımda da beni rahat bı rakmayacaktı. O zaman, karar verdim; mademki, o beni bırakmıyor, ben de onu bırakmayayım. Böylece, her gitti ğim yerde, bir tutku hâlinde, rastladığım, sorup soru tura rak tespit ettiğim, yöre ile ilgili yazılıp basılan yayınlardan edindiğim bilgileri kaydetmeye ba ladım... Yıllar geçti... Benim, dağ bayır gezip dola tığım yerlerden topladığım bilgiler de, yükünü aldı. Bu arada, i yerim deği ti; Anka ra'ya geldim. Ankara'ya gelince, bir süre topladığım onca bilginin ne olacağını dü ündüm. Yıllarca pe imi bırakmayan teces
64 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri süs, bana bunları niçin toplatmı tı, diye dü ündüm ve onları bir tarafa bırakamadım. Büyük bir sabırla tasnif edip, malzememi i lemeye karar verdim. Ve çalı mama, “Doğu Anadolu'da Eski Türk İnançlarının izleri” adını verdim. üphesiz, bu inançlar Türk Dünyasının her yerin de mevcuttu. Ama, çalı mama, ben bu adı verdim. Çünkü, yıllarca bu yörede ya amı ve malzememi orada ya ayan dost ve arkada larımdan, yahut onların yardımlarıyla ba kalarından toplamı tım. Doğu Anadolu, öğrencilik yılla rımdan itibaren konuya duyduğum tecessüs için, bana âdeta gönüllü bir laboratuvar olmu tu. Belki de, ilk Türk yerle me yeri olan bu yöre, beni, bu tecessüsümü gider mek için kendine bilerek çekmi ti. Bu da bir Türk inancı i te... Demek payıma burası çıkmı ! Öyleyse üstüme dü e ni yapmalıydım. “Varsın, tüm Türk Dünyası içindeki ben zer örnekleri de, diğer ara tırıcılar ortaya çıkarsın”, derim. Çalı maya ba ladığım zaman, malzememi sınıflama i ine giri tim, çok yorucu bir safha imi . Oysa onları top lamak, kaynak ki ileri dinlemek ne ho tu ve rahattı. Sınıf lama sonunda, kimi konularda tekrar yöreye gitmem, kimi bilgileri kontrol etmem veya yeni taramalar yapmam ge rektiğini anladım. Tatillerimden fedakârlık yapmam ge rekti; yaptım. Eski dost ve arkada larım ve konuksever yöre insanları bana her türlü kolaylığı ve yakınlığı göster diler. Topladığım malzeme, bana öyle geldi ki, yıllar önce topladıklarıma denkti. Derlediğim bunca malzemenin içindeki inançlar, âdeta bir yumak gibiydi. Aslında, ba langıçtan bu yana, kaynaklarda yer alan inançlar ile ilgili bilgiler de, benim
65 Ya ar Kalafat için aynı durumdaydı. Bu yüzden ben onlara, “Türk inanç yumağı” adını vererek i e giri tim. Problemim, bu yumakyumak idi. Bunu çözmeğe ve her inancı yerine oturtmaya çalı a caktım. Hemen belirtelim ki, burada, eski sözü ile, sadece ba langıçtan beri varlığı bilinen Türk inançları kastedil mi tir. Yoksa ya ayan inanca eski demek ne derece doğru olur, takdirinize bırakıyorum. Ve yine unu vurgulamak ihtiyacı duyuyorum: Bu çalı ma, sadece Doğu Anadolu yöresinden topladığım ve tespit ettiğim örneklere dayan dığı için, diğer yöre örneklerine veya benzer pratiklere yer vermedik. Bu sınırlama ihtiyacı, bir noktada tabiî ola rak ortaya çıkmı tır ama aynı zamanda çalı manın tamam lanması açısından da, isabet olmu diyebiliriz. Aksi hâlde, bu ara tırma daha sürecek yahut hiçbir zaman tamamla namayacaktı. Bu ara tırmanın pek çok eksiğinin olduğunu biliyo ruz. Tenkit edilecek tarafları da olacaktır. Sanırım, çalı mamızın orijinal bir yönü inkâr edilemez. O da, Türk inançlarının, bir yumak olu turduğu Doğu Anadolu yöre sinde bu boyutta çalı ılmasıdır. Alanında bir deneme olu u ve saha çalı masına dayanması ile, Türk inanç yuma ğındaki unsurların ara tırılmasında bir öncü olarak, bir bo luğu dolduracağı inancındayız. Eksik ve kusurlarına rağmen, bu tür çalı malara yardımcı olur dü üncesiyle kurulan inanç sistematiğinin, yapılacak tenkit ve tekliflerle daha da geli eceğini dü ünüyoruz. Elinizdeki ara tırmanın ortaya çıkmasında, bana yardımcı olan dost ve arkada larıma, özellikle yörenin konuksever insanlarına te ekkürü bir borç bilirim. Niha
66 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri yet, yorucu ve yıpratıcı çalı mam sırasında, hem Türk inanç yumağını çözecek sistematiği kurmamda, hem de inançların yapılarıyla ilgili kar ıla tığım problemlerin hallinde, yol gösteren, beni te vik eden Hocam Dursun Yıldırım'a ve çalı mamı büyük bir sabır ile destekleyen aileme içtenlikle te ekkür ederim. Dr. Ya ar KALAFAT
67
GİRİ
I TÜRK ĐNANÇLARINA GENEL BAKI Türk kültürü unsurları arasında, hayatımız ve ya a yı ımız üzerinde tarih boyunca dinî inançlar ve bunlara dayalı uygulamalar etkili olmu tur ve hâlen de olmaktadır. Dinî inançların insan hayatı ve ya ayı ı üzerindeki mües siriyeti, bütün cemiyetler için söz konusudur ve sadece Türklere mahsus bir hâl değildir. Eski dinlerin ve inançla rın tesiri ve kısmî de olsa hayatiyeti, semavî dinler içinde ki her cemiyette devam etmi tir. 58
58 . Mardin, Din ve İdeolojiİdeoloji, Ankara, 1969; İ.A. Çubukçu, MezheMezhep p p p ler ve İslâm FelsefesiFelsefesi, Ankara, 1964; W. Barthold, İslâm MedenMedeni i i i yeti Tarihi, İstanbul, 1940; Godfrey, R. Lienhordt, “Religion, Man”, Culture and SocietySociety, (Ed. Harry L. Shapiro), New York, Galox Books, 1960; Reuben Levry, The Social StructureStructure of İslamİslam, Cambridge University Press, 1962; Charles Leslie, Anthropology Anthropology of Folk ReligionReligion, New York, Vintage Books, 1960; G. Grinebaum, E. Van, Modern İslam, The Search for Cultural IdentityIdentity,Identity Los Angeles University of California Presss, 1963; E. Gerhard Lenski, The Religious FactorFactor, A Sociological Study of Religion's Inıpacton Politics, Economics, and FamFamilyily Life, Garden City, New York, Doubleday, 1963; H.A.R. Gibb, MuhammedanismMuhammedanism, New York, Ya ar Kalafat
İslâmiyet öncesi Türk hayatı üzerinde ara tırma ya pan bilim adamları, Türk inançları ve dinleri üzerinde de durmu lardır. 59 Tarihî kaynaklardan, etnografik malzeme den gelen bilgilerin ı ığı altında yapılan değerlendirme lerde, Türklerin, hayat tarzlarına bağlı olarak tarihî süreç boyunca muhtelif dinî inançlar içinde ya ayı larını sür dürdükleri anla ılmaktadır. 60 Farklı zamanlarda olu an ve hayata karı an bu inançları, ya andıkları ve hayata geçiril dikleri biçimleriyle ifade etmek, yazıya alınmamı olmala rından dolayı, mümkün değildir. Bundan dolayı, biz onla rı, ancak elimize geçen bilgiler çerçevesinde, sadece tarif ve tasvir etmeye çalı abiliriz. Semavî dinlerden önceki devreye ait Türk inançlarını, bugünkü görüntülerine ba karak, biz, bir “inanç yumağı” eklinde ifade etmek istiyo
Books, 1962; A. Adıvar, Tarih Boyunca İlim ve Din, İstanbul, 1982; Hans Freyer, Din Sosyolojisi (Çev.T.Kalpsuz), Ankara, 1964; E.Fromm, PsikoPsiko AnalizAnaliz ve Din (Çev.Y. Salman), İstanbul, 1982; A. Kurtkan Bilgiseven, Din SosyolojisiSosyolojisi, İstanbul, 1985; Türkiye'de Sosyal Çözülme TehlikeleriTehlikeleri, İstanbul, 1990; Ekrem Sankcıoğlu Ba langıçtan Günümüze, Dinler TarihiTarihi, İstanbul, 1983; G.Tümer, A.Küçük, Dinler Tarihi, Ankara, 1993. 59 H. Tanyu, Türklerin Dinî TarihçesiTarihçesi, İstanbul, 1978; Tarih BoyuBoyun Boyu n n n ca Türkler ve YahudilerYahudiler, İstanbul, 1976; İslâmlıktanİslâmlıktan Önce TürTürk k k k lerde Tek Tanrı İnancıİnancı, İstanbul, 1986; “Eski Türklerin Dini To temcilik ve amancılık Değildir”, V. Millî TürkolojiTürkoloji Kongresi, İs tanbul, 1985. 60 Türklerin bugün yeryüzünde, çoğunluğu İslama mensuptur. Ancak, bunun dı ında Hristiyan, Musevî, .Budist, Lamaist ve Kamlık inançlarına bağlı olarak ya ayan Türkler de mevcuttur. Geni bilgi için bkz., Ü Günay, H. Güngör, Ba langıçtan Ba langıçtan GünGünü ü ü ü müze TüTürrrrkkkklerinlerin Dinî TarihiTarihi, Ankara, 1997. 70 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri ruz. Farklı zamanların farklı inançlarından olu an bu inanç yumağı, tarihin bilinmeyen devrelerinden itibaren Orta Asya Türklerinin, atalarımızın, hayatında örülmeye, olu maya ba lamı tır. Bu inançların kimi öylesine güçlü ve dinamik bir karaktere sahip olmalıdır ki, günümüze kadar ve günümüzde, semavî dinlere rağmen, varlıklarını koru maktadırlar. Türk Dünyasının bütününe baktığımız zaman, se mavî dinler içinde çoğunluğun İslâm dinine intisap ettiği ni görürüz. 61 Ancak, tarihî seyri içinde Musevîliğe ve Hı ristiyanlığa intisap eden ve bugün de hayatlarını bu dinle re bağlı olarak sürdüren Türk toplulukları mevcuttur. 62 Yine semavî olmayan dinler arasında Budizm'e, Lama izm'e intisap etmi Türk kitleleri mevcut olmu tur.63 An cak, günümüzde, bu dinlere mensup Türkler, çok küçük grupları olu turmaktadır. Ayrıca, Türk inançlarını günü müze ula an biçimleri ile devam ettiren ve ya ayan Orta
61 E. Esin. İslâmiyetten Önceki Türk Kültür Tarihi veve İslama GiGiri ,ri , İİİsİssstanbultanbultanbul, 1978, s. 143 167: Z. Kitapçı, Türkistan'da Müslüman Olan İlk Türk Hükümdarı Hükümdarı, İstanbul, 1988; Yeni İslâm Tarihi ve TürkistanTürkistan, Cilt l, Elazığ 1985; N. Devlet, “İslâmiyeti Resmen Ka bul Eden İlk Türk Devleti”, Türk Dünyası Tarih Dergisi,Dergisi, Sayı 32, Ağustos 1989, s. 42 46. 62 Hristiyan dinine mensup Türkler; Gagavuzlar, Çuva lar, Yakutlar (bir kısmı), Volga İdil Türkleri. Kazan Türkleri (bir kısmı), Kıımanlarm bakiyyesi Polovestler. Musevi Türkler; Karaylar (Po lonya ve SSCB), Taraflar (İdil Yayık ve Kazan). 63 Kansu yöresi Türkleri Budisttir, Sarı Uygurlar Lamaisttir. 71 Ya ar Kalafat
Asya ve Sibirya Türk kavimlerine çağımız tanıktır. 64 üp hesiz, bu inançların çe itli faktörlere rağmen kendilerini korumaları, ancak, yeni dinlerin inanç sistemiyle imtizaç etmi olmaları ve bu yeni hayat içinde kendilerine ya ama alanı bulmalarıyla açıklanabilir. Bu yüzden, aslî vasıflarını korusalar bile, deği ikliklere uğradıklarını da kabul etme miz gerekir. 65 Orta Asya ve Sibirya Türkleri arasında tesbit edilen ve kısmen tarihî kaynaklarla desteklenen Türk dinî inanç larını, Batılı ara tırıcılar onları bu topluluklar içinde tem sil eden din adamlarına nisbetle ifade etmeyi tercih etmi lerdir. Avrupalı etnograflar, Tunguz kavimlerinde benzer inançları temsil eden aman'ı dikkate alarak, Türk inanç
64 Ba langıçtaki Türk inançlarını devam ettiren Türkler arasında Yakut Türkleri, Sibirya ve Altay Türkleri görülmektedir. 65 M.C. Özönder, “Türk ve Kore Halk İnançları Arasındaki Benzer likler”, III. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi (Bildiril(Bildiriler),er), An kara, 1987, Cilt IV, s. 241 256; A. Kelemen, “Macar amanizminin Psikolojik Ara tırmaları Hakkında”, XVI.XVI. MilletlMilletle e e e rarası Altaistik KongresiKongresi, Ankara, 1979, s.183 193; M.A. Ka garlı, “Uygur Nasturî Hıristiyanlığı Hakkında”, Doğu Türkistan'ınTürkistan'ın Sesi, Aralık 1988, Cilt 5, Sayı 20, s. 43 46; A. İnan, “Müslüman Türk lerde amanizm Kalıntıları”, İlahiyat Fakültesi MecmuasıMecmuası, 1954, Sayı 4, s.19,30. B. Noyan,” Bekda ilikte Dokunulmayan Hayvan lar”, Türk FolkloruFolkloru, Sayı 274, Ekim 1972, s. 6437; U.Tavkul, “Ka raçay Balkar Kültüründe amanizmin İzleri”, Türk DünyasıDünyası AraAra tırmaları Prof.Dr. B.Ögel'e ArmağanArmağan, Sayı 65, Nisan 1990, s. 303 310; A. Doruk, “Eski Türk Dini amanizm mi idi”, TürkTürk Dünyası Tarih Dergisi, 1988, Sayı 15, s. 7 12. Ali Öztürk, “Türk Efsanele rinde amanizmin İzleri”, 1. Milletlerarası Türk HalkHalk Edebiyatı ve FolFolkkkklorlor Kongresi, 1988. Konya. 72 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri larını da bu ad altında incelemeyi âdet hâline getirmi ler dir. 66 Ve bu kavram, Shamanism biçimine dönü türülerek, sadece Orta Asya ve Sibirya Türklerinin semavî dinlere gelinceye kadarki dinî inançlarım değil, yeryüzünde görü len benzerlerini de ifâde eden umûmî bir muhteva ka zanmı tır. Türkler ise, kendi dinî inançlarını temsil eden tipleri Kam, Baksı, Ozan, Oyun gibi adlarla çağırmı tır. 67 Dolayısiyle, eski Türk inançlarını amanizm adı altında toplayıp incelemenin doğru olmayacağı dü üncesindeyiz. Dinleri kendi sistematikleri içerisinde inceleyenler, tek tanrılı dinlerdeki sistematiğin tepesinde tek ve her ba kımdan güçlü olan, hâkim bir kuvvetin varlığını görürler. Türklerin, geni anlamda Anadolu'da girdikleri 68 Musevîlik ve İsevîlik'te Tanrı kavramı büyük ölçüde İslâmiyet' teki Allah inancına tekabül ederken, Gök Tanrı inancındaki Tengri de birçok vasfı itibariyle Allah'ı dü ündürmektedir. Gök Tanrı Dini'nin, inanç sistemleri içerisinde yeri çok tartı ılmı tır. 69 Lazslo Rasonyi, 70 Özkan İzgi, 71 Nihat
66 M. Eliade, Shamanism, PrincetonPrinceton, 1974, s. 3 5; Traite'd Histoire de Religions, Editions Gallimard, 1971. 67 M.F. Köprülü, Edebiyat Ara tırmalarıAra tırmaları, Ankara, 1966, s. 57, 58. 68 Ya ar Kalafat, “Doğuanadolu Çevresinde Karaim, Hazar Türklerinin Dinî İzleri”, AnadAnadoooolu'dalu'da Türk Mührü AhlatAhlat, Ankara, 1983, s. 67 125; Ya ar Kalafat, “Doğu Anadolu Çevresinde Gregoryen Türklerin Dinî İzleri”, GAP ve DAP Projeleri Çerçevesinde Van Gölü HavzasınHavzasınının Yeri SempozyumuSempozyumu, Ahlat, s. 91 110. Aleksandr Dubmskı, “Ka ray(Karaim) Türklerinin Halk İnançları Hakkında”, UluslararasıUluslararası OOs s s s manlı öncesi Türk Kültürü KonKonggggresi,resi, 7 Eylül 1989, Ankara. 69 Turgut Akpınar, “Eski Türklerin Dini Tek Tanrı İnancı mıydı?”, Tarih ve ToplumToplum, Mart 1986, Sayı 27, s. 17 21; Necdet Sevinç; 73 Ya ar Kalafat
Nirun, 72 Osman Turan, 73 M. Altay Köymen, 74 S. Hayri Bolay, 75 Ziya Gökalp konuyu incelemi lerken; O. Turan, Nihat Nirun, L. Rasonyi, S.H. Bolay, Ö. İzgi, Türklerde totemciliğin varlığını ileri sürmü lerdir. O. Turan, M.A. Köymen ve ba langıçta A. İnan 76 es ki Türk dininin amanizm olduğunu belirtrni tir. Ziya Gökalp, amanizm'in din değil büyücülük olduğunu belir tirken; H. Tanyu, İ. Kafesoğlu, B. Ögel, M. Eröz, D. Yıldı rım, İ.H. Dani mend gibi ara tırmacılar, 77 eski Türk dini
“Türklerin İslâmiyete Geçi lerini Kolayla tıran Sebebler”, Türk Dünyası AraAra tırmatırma DergisiDergisi, Sayı 4, s. 5 30. 70 L. Rasonyi, Tarihte TürklükTürklük, s. 22. 71 Özkan İzgi, “İsâmiyetten Önce Orta Asya Türk Kültürü,” Millî KüKüKülKü llltürtür DergisiDergisi, ubat 1977, Sayı 2. 72 Nihat Nirun, Sistematik Sosyoloji AçısAçısındanından Ziya GökalpGökalp, İstan bul, 1981, s. 31 48. 73 Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk İslâm Medeniyeti,Medeniyeti, İstanbul, 1969, s. 318 319. 74 M. Altay Köymen, Selçuklular Devri Türk Tarihi, Ankara 1963, s. 6. 75 S. Hayri Bolay O. Karmı . Din Bilgisi Lise l, Ankara, 1976, s. 14. 76 A. İnan, “Müslüman Türklerde amanizm Kalıntıları”, İlahiyat Fakültesi MeMeccccmuası,muası, 1954. Sayı 4, s. 19,30. 77 Ziya Gökalp, Türk Medeniyet Tarihi, s. 116; Hikmet Tanyu, İslâmlıİslâmlıkkkktantan Önce Türklerde Tek Tanrı İnancıİnancı; İbrahim Kafesoğlu, EskEskEskiEsk i Türk DiniDini, Ankara, 1980; Bahaddin Ögel, Türk Mitolojisi,Mitolojisi, Cilt ll, s. 115; Mehmet Eröz, Eski Türk Dini (Gök TanrıTanrı İnancı) ve Alevilik Bekta ilikBekta ilik, İstanbul, 1992; Dursun Yıldırım, “Kök Türk Çağında Tanrı mı, Tanrılar mı vardı?”, IV. UluslararasıUluslararası Türk FolFolk k k k lololorlo r KonKonggggresiresi Bildirileri, Antalya, 1991, Cilt 2, s. 351 363. İ. Hami Dani mend, Türk Irkı Niçin Müslüman OlduOldu, Konya, 1978; Tarihî Hakikatlar, İstanbul, 1979. 74 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri nin tek tanrılı olduğunu açıklamı tır. V. Ecer 78 bu konu daki iddiaları kar ıla tırmı ; Osman Turan daha sonra ta mamen H. Tanyu'nun fikirleri doğrultusunda Türklerin semavî bir dinlerinin olduğunu açıklamı tır. 79 E. Kaydu ise te hisini “Eski Türk dini Monoteizm değil, Henote izm idi. Ulu ve Ezelî Tanrı 'nın kendi dı ında pek çok tanrılar yarattığına, kısmen ulûhiyet cevheri ta ıyan tanrısal var lıkların mevcudiyetine inanırdı” 80 eklinde koymaktadır. Biz eski Türk dininin tek tanrılı olduğu kanaatini ta ıyor ve E. Kaydu'ya katılıyoruz. amanizm meselesi konusunda, İ. Kafesoğlu “... Türk lerin kendi dü ünce mahsûlü olmayıp çe itli dinlerden gelen tesirlerin birbirine karı masından meydana çıkmı bir tasav vurlar örgüsüdür. (....) dinden ziyâde bir sihir karakteri orta ya koyan ve esasen bir Bozkır Türk inanç sistemi olmayan Samanlığın tarihî Türk topluluklarındaki Tanrı ve Yer Su inançları ile de bir ilgisi mevcut değildir” 81 demektedir. üphesiz, incelediğimiz bölgede Gök Tanrı inancının olduğu gibi amanizm'in de izleri vardır. Karakocan kazası Çan nahiyesinde bir köyün isminin aman olu u manidardır. Geni alanlara yayılmı olmasına ve Türkler arasında ortam bulabilmi olmasına rağmen, amanizm'in bir din
78 Vehbi Ecer, “Türklerin Eski Dini Hakkında Söylenenler”, Töre; Aylık Fikir ve Sanat Dergisi, Aralık 1982, Sayı 139, s. 33 36. 79 O. Turan, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkuresi Tarihi, İstanbul, 1978. 80 E. Kaydu, “Türklerde Kutsal Hükümdarlık”, Prof. Dr.Dr. Tayyib Okiç Armağanı, Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Ya yını, 1978, s. 97 103. 81 İ. Kafesoğlu, Türk Bozkır KültürüKültürü, Ankara, 1987, s. 85, 89 90. 75 Ya ar Kalafat olmadığı kesinlik kazanmı tır. Saha Türklerinin “Kut Sür” olarak isimlendirdiği ve Türkçe edebiyatta Gök Tanrı Dini olarak geçen inancın sistematiğini Saha Türkleri bölgesinde amanizm'in bozamadığını görüyoruz. Gök Tanrı Dini'ni ve amanizm'i ayrı ayrı hâllerde ya atmakta olan Saha Türkle rinin birçok dinî tören ve âdetlerinde aman'a i dü me mektedir. amanizm Tanrı öğretisinin gücünü istismar edip, bütün ruh âlemini belirli bir kudro (oyun ve udagan) almayı ba ararak âdeta bir din sağlamlığını kazanmı tır. 82 Kök Türk inanç sisteminde yaratıcı, kılıcı, kut, kü çük, ülük ve bilik verici yüce varlık TengriTengri, her eyin üs tündedir. Kök (gökyüzü, yahut mavi gök) ve yağız yir (kara yer veya toprak, yahut yeraltı), yiryiryir yir subsubsubsub (yer ve sular, yani yeryüzü) Tengri tarafından kılındığı/yaratıldığı için ıduk kabul edilir ve kutsaldır. Ka garlı Mahmud'u esas alarak XI. yüzyılda Türk Dünyasına dair bilgi verirken Re at Genç, bu Dünya'daki İslâmî sınırlan da belirtmektedir. Müslüman Türklerin Allah'a Tengri; bazıları, her eye gücü yeten ve kadir an lamında Ugan sıfatı ile birlikte Ugan Tengri; Argular ise Bayat diyorlardı. Peygambere savcı ve Hakanlı Türkleri nin de yalavaç dediklerini açıklıyor. Nom, din demekti. Tengri nomu; Allah'ın dini, eriatı anlamında idi. Mukad des kitapların her birine biti diyorlardı. Diğer taraftan Allah’a Efendi anlamında izi, Allah'ın emrine de izi yarlığı denildiği ifade edilmektedir. İbadet, tapınmak ve
82 Jelobtsovv F. Fedotoviç, “Saha Yeri ve Saha Türkleri”, (Çev. S.Gömeç), Türk Kültürü DergisiDergisi, Sayı 356, Aralık 1992, s. 742, 752. 76 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri yinçgelenmek kelimeleri ile kar ılanıyordu. Kirtginmek ve bütmek deyimleri Kelime i ahadet anlamında idi. Dua kar ılığında ise alkı kullanılıyordu. Yükünç, namaz kıl mak abdest almak, yunmak, cennet, uçmak ve cehennem tamu kelimesi ile kar ılanıyordu. 83 Bu tabirler incelediği miz bölgede, çe itli dinî ifade kalıplarında geçmektedirler. İslâmiyet'e girmeden evvel de Türklerde Tanrı; Kadim (Bayat), Baki (Mengül), Vahit (Bir) kendi kendine mevcut ve sıkıntılardan uzak (Müngsuz), Hayy (Diri), iradesi (erk) ve kudreti (ogan) olan, Halik (Törütgen) ve yarattıklarına hitap eden (Deyici), Vâcibü'l Vucûd bir varlık idi. 84 Çin kaynaklarına göre, Asya Hun İmparatorluğu hakanının bilinen en eski unvanı an Yü ya da Tan Hu dur. 85 Tan, Tanrı'ya, Hu ise, Huda'ya çağrım yapmaktadır. Bu çağrım Hunlar'da Hakan'ın Tanrı ile e anlamda kabul edildiği anlamına gelmez. Allah'ın adlarından dolayı Allah adamlarının bazı lâkaplar aldığı bilinmektedir. Meselâ, hastalık iyile tirici hocalar için “çok afî” ( ifalı/ ifa verici)
83 Re at Genç, Ka garlı Mahmut'a Göre XI.Yüzyılda TürkTürk DünyasıDünyası, Ankara, 1977, s. 125 128. 84 Sait Ba er, Esmâü'l Hüsna'yaHüsna'ya göre Eski Türk Dinindeki TaTannnnrı'nınrı'nın VasıflarıVasıfları, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Basılmamı Mezuniyet Tezi, İstanbul, 1982; Gök Tanrı'nınTanrı'nın SıfaSıfat t t t larına Esmâü'lEsmâü'l HüsnâHüsnâ Açısından Bakı , İstanbul, 1991. 85 Mahmut Arslan, “Eski Türk Devlet Anlayı ı ve Çift Hükümdarlık Meselesi”, Türk MMeeeetodolojisitodolojisi ve Türk Tarihinin Meseleleri KollokyumuKollokyumu, 1990, s. 223 245. 77 Ya ar Kalafat denildiği gibi. Bu o hocanın Allah olduğunu göstermez. Allah'ın Safî adının tecellisine mazhar olduğunu gösterir. 86 Tanrı ile tanrısal veya kutsal olanın karı tırılmı ol ması çe itli Türk boylarındaki kutsal isimlerin veya kutsal varlıkların çe itli ekilde isimlendirilmelerinin bir sonucu olarak yanlı anlamlar doğmu tur. Tek tanrılı olan Gök Tanrı Dini'nde birden fazla Tanrı ismi zikredilmi tir. Türk lerin farklı boylarında, çe itli coğrafî bölgelerde ve farklı devirlerde zikredilen kutsal veya tanrısal isimler unlardır: Adad, Adakutay, Adar, Ağaç Han, Ağada, Ağalim, Ak Han, Ak Toyun, Alasbatır, Ammun, Ank, An ar, Anu, Arunas, Ayata, Ay Han, Dağ Han, Demir Han, Deniz Han, Kumbarbi, Lirgal, Manyas, Mumnu, Narada, Nergal, Oğan, a mas; di i ruhlar: Ana Maykıl, Anatu, Andarkon, Anunnı, Arinna, Aryna, Aruru, Gatümtüğ, Hepat, Istar, Kadi, Kamuru saba, Kırir i a, Lilil, Mezulla, Nalboyay, Nina, Nin, Harsağ, Nisabka, Siduri, Targın Neme, Tramat, Tiran, Umay'dır. 87 Bunlar, muhtemelen tek olan Tanrı'nın muhte lif isimleri veya bir kısmı büyük meleklerdi. Bilge Kağan, Tanrı'da Tanrı olmu tur. OOOrhun Orhun ÂbÂbÂbiÂb iiideleridelerideleri''''nde Bilge Kağan' in, “Tengri teg Tengri 'de Kut bölmü Türk Bilge Kağan “ ifadesi hatırlanmalıdır. 88 Bu aynı zamanda “Ene'l Hak “ ve “Bir ben vardır bende, ben den içeri“nun farklı bir izahı mı?
86 Sabahattin Güngör, Tasavvuf Notları, Gayri Matbu, 1991, İzmit. 87 aban Gökovalı, MytMythologia hologia (Söylence Bilim) ve Anadolu SöSöy y y y lencelerilenceleri, İzmir, 1990,s. 15 17. 88 Sait Ba er, Kutadgu Bilig'de Kut ve TöreTöre, s. 125. 78 Doğu Anadolu’da Eski Türk Đnançlarının Đzleri