ULUSLARARASI İLETİŞİM VE İLETİŞİMVE ULUSLARARASI HEDEFLER İÇİNDEKİLER • • • • • • İletişim Düzeni Küreselleşme Sürecinde Uluslararası Raporu Yaklaşımlar: UNESCO ve MacBride Dengesizliğe/Eşitsizliğe Dönük Uluslararası İletişimde Model ve Yaklaşımlar Uluslararası İletişimiKonu Edinen Sağlayan Haber Ajansları Enformasyonun Küreselleşmesini Uluslararası Habercilik: Uluslararası İletişim • • • • • Bu üniteyi çalıştıktan sonra; anlayabileceksiniz. iletişim ilişkisini Küreselleşme ve uluslararası kavrayabilecek enformasyon akışının önemini Uluslararası iletişimde haber yapabilecek üzerine değerlendirme Uluslararası iletişimin işleyişi değerlendirebilecek modelleri ve eleştirileri Uluslararası iletişime ilişkin tanımlayıp açıklayabilecek Uluslararası iletişim kavramını KÜRESELLEŞME

-

Doç. Dr.Doç. Derya TELLAN Doç. Dr.Doç. Selda BULUT KURAMLARI

İLETİŞİM

ÜNİTE 13

ÜNİT

4 E

Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

GİRİŞ Bireyin ilişki düzeyleri, eylemlerinin kapsamı, kullandığı araçlar ve zaman ile mekânın belirleyiciliğine göre iletişim, “kişilerarası iletişim”, “örgütsel iletişim”, “uluslararası iletişim”, “kitle iletişimi” gibi başlıklarla ifade edilmektedir. Uluslararası iletişim denilince akla ilk gelen ‘uluslar arasındaki Uluslararası siyasetin ve ileti alışverişi’dir. Sanayileşme ve beraberinde açığa çıkan kapitalist üretim ülkeler arasındaki güç yapısının biçimlendirdiği ulus devletler arasındaki ilişkilerin ekonomik, siyasal, ilişkilerinin baskın bir hukuki, kültürel, teknolojik vb. düzeylerde resmi ve gayriresmi olarak karakter kazandığı denetlenmesi ve yürütülmesi çabaları, iletişimin uluslararasılaşmasına ve dünya yüzyılı aşan süreçte, geneline yaygınlaşmasına yol açmıştır. ülkeler, toplumlar ve Bu bölümde uluslararası iletişimin dinamikleri ve koşulları ele alınmakta; bireyler arasındaki uluslararası habercilik anlayışının gelişimi tarihsel bir süreç içinde ilişkinin incelenmektedir. Enformasyonun küreselleşmesini sağlayan haber ajanslarının sürdürülmesinde ortaya çıkışı ve hizmet ettiği yapılanmalar üzerinden haberin önemi ortaya coğrafi uzaklıklar konulmaktadır. Ardından uluslararası iletişimi konu edinen model ve önemini yitirmiş yaklaşımlar sunulmaktadır. Bu bölümde yer alan uluslararası iletişimde “aracılı” iletişimin dengesizliğe dönük tartışmalar, enformasyonun tek yönlü akışının sonuçlarını yaygınlaşmıştır. ortaya koyması açısından önem taşımaktadır.

ULUSLARARASI İLETİŞİM Sanayi Devrimi, getirdiği yeni üretim tarzı ile birlikte toplumsal yapılarda köklü değişikliklere yol açmıştır. Sanayileşmeyle birlikte ortaya çıkan burjuvazinin yönlendiriciliğinde kurulan bu yeni düzen, kapitalizm olarak adlandırılmıştır. Üretim sürecinin el tezgâhlarından fabrikaya taşındığı, verimliliğin iş dünyasındaki birincil unsur olmaya başladığı ve sosyal ilişkilerin politik güç mücadeleleri doğrultusunda örgütlendiği kapitalist toplumlarda sanayileşme, kentleşme, iş bölümü ve iletişim süreçleri de birbiriyle iç içe geçmiştir. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren belirginleşen bu yeni dönemde, ekonomik ve siyasal ilişkilere egemen olan liberal dünya görüşü, iletişim süreçlerinde de baskın karakter olmuştur. İletişim teknolojilerinin sınır tanımaz İletişimin kişiler doğası, malların serbest dolaşımının bir uzantısı olarak haberlerin ve arasından ülkeler enformasyonun serbest dolaşımı ilkesinin benimsenmesini kolaylaştırmıştır. arasına doğru uzanan Öyle ki, II. Dünya Savaşı sonrasında iletişim, uluslararası düzeyde işleyen bir egemen doğası, bireyin süreç olarak anlam kazanmaya başlamıştır. kendi sosyal yaşamı Günümüze gelindiğinde uluslararası iletişim, özellikle müşterilerini ve dışında kalan olayları sosyal çevresini tanımak isteyen şirketlerin gereksinimleri doğrultusunda öğrenme, bilgi edinme işlerlik kazanmaktadır. Bu süreçte sosyal ilişkiler bağlamında mekân ve zaman ve kişisel gelişim kontrol edilmeye çalışılmakta, her türlü “ileti”, iletişim kanalları kullanılarak göstererek yaşamını ve dünya geneline aktarılmaktadır. eylemlerini Günümüzde bireyler arasında ortak bir anlayışın geliştirilmesi ve ortak anlamlandırma sorunların çözümü amacıyla kurumsal yapılanmalar oluşturulmaktadır. çabasıyla örtüşür. Özellikle egemen yaşam tarzına bakıldığında, dünya genelinde toplumlar, kültürler, kurumlar ve bireyler arasında hızla gelişen, karmaşık yapılı karşılıklı ilişki biçimlerinin ortaya çıktığı görülmektedir. Farklı kültürlerin ve inançların daha yakından tanınması ve ülkeler arasındaki ilişkilerin yoğunlaşması, uluslararası ilişkilerin önemini ve gerekliliğini ortaya koymaktadır. Küresel medya (uluslararası bağlantılı yazılı, görsel ve işitsel kitle iletişim araçları), daha genel anlamda iletişim ağları, küreselleşmeyi şu teknik özellikleri ile desteklemektedir (Girgin, 2002:39):

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

 Telekomünikasyon ağları, görüntü, ses, metin, bilgisayar verileri ve her türlü elektriksel imlemi (sinyali) ortak bir sayısal temelde birleştirmiştir.  İletişim maliyetleri düşmüştür. Sayısal ağlarda verimlilik artmış, belirli kapasitede akan enformasyon miktarı hızla çoğalmıştır.  İletişim teknolojilerindeki gelişme sayesinde, coğrafi uzaklıkların Küreselleşmenin maliyete etkisi azalmıştır. altyapısını kitle iletişim  İletişim süreci üzerinde hem alıcı hem de vericinin enformasyonu araçları toplama, işleme sunma ya da alma sürecinde esneklik artmıştır. oluşturmaktadır. Çağlar boyunca iletişime duyulan özel ilgi ve gereksinim, ileri teknolojilerin geliştirilmesi ve yaygın olarak kullanılmasının önünü açmıştır. “Yönetimde etkili olma düşüncesi, zamanla yerel ve ulusal boyutları aşarak uluslararası boyutlara ulaşmıştır… Bu gelişmelerle birlikte uluslararası boyutlarda iş yapan haberleşme araçlarına duyulan gereksinim artmış, bu yönde iş yapan haberleşme araçları kurulmuş, araçlar üzerinde söz sahibi olanlar da, haberin bir yerden bir yere ulaşmasında uluslararası düzeyde belirleyici olmaya başlamışlardır” (Adil, 1991:23-25). Uluslararası İletişim Sürecini Ortaya Çıkaran Koşullar Uluslararası iletişimin gerçekleşmesi şüphesiz farklı ülkelerin, milletlerin ve toplulukların varolmasına bağlıdır. Mekânsal olarak uzaktaki insanlarla haberleşme, ortak sevinç, hüzün, heyecan gibi duyguları paylaşma ve bir yandan kendi kültürünü tanıtırken diğer yandan da farklı kültürlerle etkileşimde bulunma gereksinimleri, iletişimin küresel boyutta işlerliğini Enformasyona ulaşma, kolaylaştırmıştır. İletişimin yerel, bölgesel ve ulusal sınırları aşarak dünya gerek ekonomik geneline doğru yaygınlık kazanmasını sağlayan koşullar ise tarihsel süreç gerekse politik içerisinde belirginleşmiştir. Sanayileşmenin başlangıcında buhar enerjisine nedenlerle stratejik dayanan iletişim ve ulaşım teknolojileri, günümüzde kıtalararası uydu önem taşır. haberleşme ağları, fiber optik iletim sistemleri ve nanoteknolojik gelişmeler sayesinde insan algısının ötesinde bir hıza ve kapsama ulaşmıştır. Bu noktada uluslararası iletişim sürecinin kavranması için öncelikle bu süreci ortaya çıkaran koşulların yakından incelenmesi gerekir. Ekonomik Koşullar 18. ve 19. yüzyıllar boyunca yaşanan Sanayi Devrimi üretim biçiminde köklü değişiklikler ortaya çıkarmıştır. Sanayi Devrimi öncesinde insan ya da hayvan gücü temelinde gerçekleştirilen üretim, fabrikasyon üretime doğru kaymış ve buhar gücü ile çalışan makineler hızla yaygınlaşmıştır. Tarımsal üretimin egemen karakter olduğu feodalizmin yerini, kapitalist üretim biçimine bırakmasıyla birlikte “burjuvazi” yükselen yeni sınıf hâline gelmiştir. Toprak sahipliğine dayalı aristokrasinin sınai üretimin yaygınlaşmasıyla beraber toplumsal artı değer üreten tek güç olmaktan çıkması ve işçi sınıfının doğuşu, kitle iletişim araçlarının burjuvazinin gereksinimleri doğrultusunda çeşitlenmesi için gerekli zemini hazırlamıştır. İletişim araçlarının sahipliği ve egemen işleyiş tarzı, kapitalist üretim ilişkilerinden bağımsız düşünülemez. Kapitalist üretim tarzı ve toplum yapısı üzerindeki egemenliği, iletişim ağlarının gerek ulusal gerekse uluslararası ekonomik değer üretimine destek olacak biçimde yapılanmasının temel nedenidir. Teknolojinin değişmesi üretim ve tüketim biçimlerini sürekli değiştirmektedir. İletişim hızlandıkça yeni üretim ve tüketim biçimleri dünya geneline giderek daha hızla yayılmıştır (Kazgan, 1997:33). Günümüz dünyasına

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

hâkim olan küreselleşme ve serbest piyasa ekonomisi anlayışıyla birlikte iletişim ağları, küresel ölçekte yaygınlaşmış; mal-hizmet ve enformasyon ticaretinin dünya çapında sistemli artışını sağlayan unsurlar olarak iletişim kanalları görülmeye başlamıştır. Politik Koşullar 1789 Fransız Devrimi sonrasında mutlak monarşiler yıkılmaya başlamış ve yönetim anlayışı olarak halkın iradesini öne çıkaran cumhuriyet rejimleri ya da demokratik yapılar egemenlik kazanmaya başlamıştır. Bu durum tüm Avrupa tarihinde bir dönüm noktasını oluşturur. Fransız Devrimi ile burjuvazi, yönetsel güç olarak iktidarda söz sahibi olmaya başlamıştır. Fransız Devrimi’nin en önemli sonuçlarından biri de milliyetçilik akımlarının siyasi sonuçları ve farklı uluslardan oluşan imparatorlukların parçalanmasıdır. Gelişmeler Avrupa başta olmak üzere zamanla tüm dünyayı etkilemiş; ulus devletler birer birer bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. I. ve II. Dünya Savaşı dünya genelinde sınırların yeniden çizilmesine ve Batılı devletlerin hâkim siyasal güç hâline Ulus devletlerin kuruluş gelmesine yol açmıştır. Özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra kapitalist üretim ve gelişim süreçlerinde sisteminin Amerika Birleşik Devletleri (ABD), sosyalist sistemin ise Sovyet iletişim araçları, ülke Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) çevresinde toplanarak yeniden içinde kültürel örgütlenmesi, politik kamplaşma ve kutuplaşmayı açığa çıkarmıştır. Siyasal ve değerlerin, ortak kaygı ekonomik rekabet ortamında iletişim kanallarından beklenen birincil amaç, ve yargıların oluşmasını “propaganda” ve “diplomasi”dir. 1990’ların başında Doğu Bloku olarak destekleyecek bir adlandırılan Avrupa’daki sosyalist yönetimlerin çökmesi ve SSCB’nin uyguladığı biçimde işlemişlerdir. merkezi planlamaya dayalı sistemin iflas etmesiyle birlikte yeni bir döneme girilmiş ve iletişim kanalları uluslararası işbirliği için merkezi platform olarak tanımlanmıştır. Bu süreçte yaygınlaşan küreselleşme dalgası ile birlikte iş ve ticaret dünyası, askerî-siyasi aktörlerin kontrolündeki iletişim kanallarının geniş kitlelerin kolaylıkla erişilebilecekleri bir niteliğe bürünmesini desteklemiştir. Küreselleşmede tüm dünyayı farklı dil, din, ırk ve kültürlere sahip tek bir insan topluluğu olarak görme anlayışı hâkimdir. Tek bir bireye ya da dar bir gruba ait politik söylemlerin iletişim kanalları aracılığıyla küresel ölçekte bilinir ya da sahiplenilir hâle geldiği sıklıkla gözlemlenen bir durum olmuştur. Sosyal Koşullar Sanayileşme ile birlikte kentler büyümeye başlamış; kırsal bölgelerden kentlere göçlerin artmasıyla yeni toplumsal ilişkiler ve yeni toplumsal yapılar ortaya çıkmaya başlamıştır. Modernleşme olarak adlandırılan bu yeni toplumsal ilişki tarzlarının ve buna bağlı yapıların ortak paydası şu başlıklarla Küreselleşme süreciyle sıralanabilir: birlikte sosyal  Kitlesel üretim yaşamdaki sorunlar  Hızlı nüfus artışı ulusal nitelikte  Eğitim ve sağlık hizmetlerinde iyileştirmeler olmaktan çıkmış, ulusal  Makineli tarımsal üretim ve bölgesel sınırları  Çevre kirliliği aşan bir düzeye Sanayi Devrimi sonrasında açığa çıkan bu gelişmeler, dünyanın ulaşmıştır. neredeyse tamamında paylaşılan koşullar olmuştur. Gazete, dergi, radyo, sinema, televizyon ve internet gibi kitlesel ölçekte işleyen iletişim kanallarından sunulan içeriklerin neredeyse tamamı, bu yeni ve önceki ilişkiler yapısını darmadağın eden toplumsal koşulların doğurduğu sorunları dile getirmeyi bir misyon edinmiştir. Küreselleşme süreciyle birlikte sosyal yaşamdaki sorunlar ulusal nitelikte olmaktan çıkmış, ulusal ve bölgesel sınırları aşan bir düzeye

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

ulaşmıştır. İletişim kanalları, haberleri ve bilgiyi yayarken, dünyanın geri kalan kısmında fikirlerin oluşumu üzerinde etkili olmuştur. Kanallar, gerçeği kendilerinin algıladıkları ya da yansıtmak istedikleri biçimde dünyaya yaymayı

1847 yılında telgrafın tercih etmektedir (Kazgan, 1997:37) ticari amaçlı Teknolojik Koşullar kullanılmaya başlanması Uluslararası iletişimin insan yaşamında merkezi hâle gelmesinde gelişen haberleşmede yeni bir iletişim teknolojileri önemli bir yer tutar. 18. yüzyılda Avrupa’nın bellibaşlı liman adım atılmasını kentleri başta olmak üzere Avrupa genelinde ilk günlük gazetelerin sağlamıştır. yayımlanmaya başlaması, önce ulusal haberleşmenin temellerini atmış; bu süreci, ülkeler arasındaki haber akışını sağlayacak yeni mekanizmaların (haber ajanslarının) ortaya çıkması takip etmiştir. 19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren haberleşme ve ulaştırma teknolojilerindeki gelişmeler, ülkeler arası iletişimin daha hızlı ve güvenilir

Kamu kurumları, şekilde yürütülmesine katkı sağlamıştır. 1854 yılında telefon hattı kurulması üniversiteler ve sivil konusunda ilk denemeler başlarken, 1880’lerin sonunda uzun mesafeli telefon toplum kuruluşlarının görüşmeleri yapılabilir hale gelmiştir. 20. yüzyılda yaşanan iki dünya savaşının teknolojik yenilik açığa çıkardığı teknolojik yenilikler ve askeri-sınai işbirliği ortamı ise iletişim geliştirme sürecine teknolojilerindeki (uydu haberleşme sistemleri, kablolu yayıncılık, internet eklemlenmesiyle ağları, vb.) başdöndürücü gelişmelere zemin hazırlamıştır. birlikte ses, yazı, Özellikle II. Dünya Savaşı sırasında balistik hesaplama ve kriptolojik görüntü gibi her türden kodlamaya ihtiyaç duyulması elektromekanik iletişim teknolojilerinin enformasyonun geliştirilmesini sağlamıştır. 1945 yılında günümüzde kullanılan bilgisayarların uluslararası iletişim atası olarak nitelenen ENIAC (Electronic Numerical Integrator and Computer) kanalları aracılığıyla elektronik sayısal integral devresi ve hesaplayıcısı ABD Ordu Donatım dünyanın her yerine Departmanında kullanılmaya başlamıştır. İngiltere’de Manchester iletilebilmesi olanaklı Üniversitesi’nde ise matematikçi Alan Turing tarafından depolanmış bir programa sahip ve şifrelenmiş kodlama-kodaçımlama cihazı olan ENIGMA hâle gelmiştir. geliştirilmiştir (Schwartz Cowen, 2010:461-463). Bütün bu gelişmeler günümüz

iletişim teknolojilerine kaynaklık eden unsurlar olmuşlardır.

•Uluslararası iletişimin doğuşuna yol açan koşulları karşılaştırmalı olarak

değerlendiriniz. Etkinlik Bireysel ULUSLARARASI HABERCİLİK: ENFORMASYONUN KÜRESELLEŞMESİNİ SAĞLAYAN HABER AJANSLARI Bir enformasyon türü olarak haberin küresel ölçekte yayılmasında haber ajansları merkezi bir role sahiptirler. Küresel medya iletişiminin gelişimini anlamada haber ajansları üç açıdan önem taşımaktadır (Machin and van Leeuwen, 2007):  Haber ile küresel finans piyasaları arasında yakın bağlantıların kurulmasında önemli rolleri vardır.  “Enformasyon gazeteciliği”nin standart formatları ile haberin “gerçekliğini” ve “güvenilirliğini” garanti edecek rutin araçların geliştirilmesi bakımından etkileri vardır.  Hem ulusal -genellikle de propagandist çıkarlara- hem de uluslararası ve piyasa odaklı yaklaşımlara hitap edilmesini sağlamaktadırlar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

19. yüzyılda Amerikan Associated Press, İngiliz , Alman Wolff ve Fransız Havas haber ajanslarının kurucuları, haber ajanslarını kurmadan önce bankacılık ve finans sektöründe çalışmış, habere erken erişmenin ekonomideki

Haber ajanslarının rolünü iyi bilen kişilerdir. Haber ajansları kuruldukları günden itibaren haber sadece gazete, radyo ve içeriğini ticari bir meta olarak görmüşlerdir. Bu durum günümüzde de televizyonlara değil aynı geçerliliğini sürdürmektedir. zamanda ve belki de Uluslararası haber değişiminin kökeni, Ortaçağ’da ticari loncaların daha çok iş dünyasına dağıttığı, el yazısı ile çoğaltılan ve çoğunlukla ekonomik konuları içeren haber ve finans piyasalarına mektuplarına değin uzanır. Ancak, haber ve buna bağlı olarak köşeyazısı, enformasyon sağladığı fotoğraf, makale, karikatür gibi farklı enformasyon ürünlerini, yurt içi veya yurt görülmektedir. dışındaki abonelerine belirli bir ücret karşılığında satarak bir nevi haber yayıcı kurumlar olan haber ajansları, 19. yüzyılın ilk yarısında iletişim sistemine dâhil olmuşlardır. Dünyanın en eski haber ajansı, 1835’te Charles-Louis Havas tarafından Havas Ajansı (II. Dünya Savaşı sonrası Agence France Presse -AFP- ismini almıştır) adıyla kurulmuştur. Bunu sırasıyla 1848 yılında ABD’de kurulan New York merkezli Associated Press, 1849’da Almanya’da kurulan Wolff ve 1851’de Londra’da ilk ofisini açan Reuters izlemiştir (Girgin, 2002). 1815’de Napoleon Savaşları’nın sona ermesiyle Avrupa genelinde liberal bir ortam oluşmaya başlamış; ticari-mali habere duyulan talep, tüm yasaklama ve ambargoların kalkmasıyla büyük oranda artmıştır. Avrupa genelinde, pazarlardaki mal miktarı, fiyatlar ve hisse durumları hakkındaki haberlere günlük olarak gereksinim duyulmaya başlanmıştır. 1830’lu yılların başında Paris’te, yerli ve yabancı gazetelerdeki önemli haberleri çevirerek ya da derleyerek litografi yöntemiyle basan ve Fransa ile Almanya’da dağıtan en az 5 ya da 6 ‘Bureaux de Correspondance’ (İletişim Bürosu) bulunduğu bilinmektedir (Girgin, 2001a). Dünya üzerinde kâr beklemeden yalnızca üyelerine hizmet amacıyla Dünyanın en eski haber kurulan ve kooperatif biçiminde örgütlenen ilk haber ajansı Associated ajansı, 1835’te Charles- Press’tir. Associated Press (AP), 1848 yılında James Gordon Bennett’in Louis Havas tarafından öncülüğünde, New York’ta yayımlanan “Journal of Commerce”, “Courier and kurulan Havas Ajans (II. Equirer”, “Express”, “Herald”, “Sun” ve “Tribune” adlı altı gazeteyi temsil Dünya Savaşı sonrası edenlerin girişimiyle New York Associated Press adıyla kurulmuş, 1892’den Agence France Presse - itibaren ise Associated Press adını almıştır. AFP- ismini almıştır)’dır. Reuters Ajansı’nın kurucusu Paul Julius Reuter, 1848 yılında bir süre Havas’ta çevirmen olarak çalışmış, ardından ajansının ilk bürosunu 1849 yılında Belçika-Almanya sınırındaki Aix-La Chapelle’de açmıştır. Ticari ve finansal bilgileri ulaştırmak amacıyla kurulan bu büroda, başlangıçta haber dağıtımı için güvercinler kullanılmış; zamanla yaya ya da atlı haberciler ile tren ve gemi taşımacılığından yararlanılmıştır. Reuters, 1851 yılında İngiltere’ye taşınmış ve ilk büyük kurumsal müşterisi de Morning Advertiser olmuştur (Topuz, 1984). Uluslararası iletişimin temel direği sayılan haber ajansları, günümüzde Haber ajanslarının kitle iletişim araçları için hızlı enformasyon akışını sağlayan son derece önemli yükselişi, 19. yüzyılın kaynak kuruluşlardır. Haber ajansları ellerinde bulundurdukları teknolojik ikinci yarısında olanakların üstünlüğü nedeniyle haber alma, toplama, sınıflandırma ve yayma Avrupa’da milliyetçiliğin işlemlerini, benzer kitle iletişim ortamlarına oranla daha hızlı bir biçimde doruğa çıktığı döneme gerçekleştirmekte, aynı zamanda aldıkları ve yaydıkları haberleri daha ucuza rastlar. Bu dönemde mal edebilmektedir (Tokgöz, 2008). ulus devletlerin hemen Sanayi Devrimi’nin ardından gelişen kapitalist ekonominin işlemesinde, hepsi kendi ulusal zamanında ulaşan gerçek haber, kâr oranlarını olumlu yönde etkileyen unsur haber ajanslarını hâline gelmiştir. Böylece girişimciler ve şirketler, hızlı ve gerçek habere ulaşmak kurmaya başlamışlardır. için yüksek bedel ödemeyi gönüllü olarak kabul etmişlerdir. Bu ajansların sayısı arttıkça, haberin daha geniş alanlara yayılmasının kâr sağlayıcı bir girişim

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

olduğu tüm dünyada kabul görmüştür. Bu duruma paralel olarak başlangıçta, ekonomik ve politik enformasyon için gazete haberlerinden bültenler oluşturulmaya başlanmıştır. Haber ajansları, yerel, bölgesel ve ulusal içerik ağırlıklı olarak başladıkları yayınlarını kısa sürede uluslararası ölçeğe taşımaları ve telgraf, telefon gibi cihazları enformasyon iletiminde kullanmaları sayesinde 20. yüzyılın başlarından itibaren uluslararası bir nitelik kazanmışlardır. Üyesi konumundaki gazetelere hizmet etmek üzere kurulan ve kısa sürede ABD genelinde tekel hâline gelen AP, yüzyılı aşan bir süredir enformasyonun küresel pazarlayıcısı konumundadır. 20. yüzyıldaki ekonomik ve siyasal gelişmeler çerçevesinde, Wolff ve Stephani ajansları uluslararası kimliklerini yitirmişler, yerlerine kurulan DPA ile ANSA da ulusal ajans kimliğinin ötesine geçememiştir. Havas'ın mirasçısı sayılan AFP ile Reuters ise günümüzde de uluslararası kimliklerini korumaya devam etmektedirler (Girgin, 2001). “Uluslararası” niteliği taşımanın temel ölçütü farklı ülkelerde büro açmış olmak ya da muhabir bulundurmak değil, doğrudan kamuoyuna haber Dünya siyasetinin ulaştıran kitle iletişim araçları arasında yurtdışı abonelerinin olmasıdır. Örneğin diplomatik üslubu ile Anadolu Ajansı (AA), yurt dışında birçok bürosu ve muhabiri bulunmasına, haberlerin keskin radyo dalgalarıyla Endonezya’dan Alaska’ya kadar uzanan bölgede pek çok gerçekliği, iletişim dilde yayın yapmasına, öteki ülke ajanslarından aboneleri ve onlarla haber alanında sorunların değişimi anlaşmaları olmasına rağmen, uluslararası haber ajansı yaşanmasına neden sayılmamaktadır. Çünkü yabancı ülkelerin doğrudan kamuoyuna haber olmuştur. ulaştıran kitle iletişim kanalları ve şirketleri arasında aboneleri bulunmamaktadır (Girgin, 2002). Haber ajanslarının siyasi iktidarlarla olan ilişkileri ise farklı biçimlerde gelişim göstermiştir. Ekonomik mülkiyeti devletten bağımsız olan, ticari girişim biçimindeki haber ajansları, merkezlerinin bulunduğu ülkelerin dış politika stratejileriyle zaman zaman ters düşmüş ve tepki çekmişlerdir. Kamu ortaklığı Uluslararası haber şeklinde kurulmuş ya da doğrudan devletin mülkiyetinde olan ulusal haber üretim ve dağıtım ajansları ise siyasal gücün aşırıya kaçmayan “görece denetim ve kontrol”ü hizmeti, II. Dünya Savaşı altında tutulmaya çalışılmışlardır. Ancak enformasyon akışının aşırı sonrası dönemde AP, yoğunlaşması, siyasi denetimin güçleşmesi ve haberlerin kısa sürede UPI (United Press satılabilmesi için içeriğin tarafsız olması bir zorunluluğa dönüşmüştür. Bu International), AFP, yaklaşım yavaş yavaş gelişmiş ve uluslararası haber ajansları tarafından da Reuters ve TASS’ın desteklenmiştir. Böylelikle haberde gerçekliğe vurgu yapabilmek için yer, önderliğinde zaman, olay örgüsü ve kaynak gibi standart unsurlara başvurulması temel yürütülmüştür. yaklaşım olmuştur. Uluslararası haber ajanslarının en önemli özellikleri şu şekilde sıralanabilir:  Ulusal medyanın ve ajansların gündemini belirlerler.  Ulusal ve uluslararası medyaya yazılı, görüntülü ve sesli haber ve enformasyon malzemesi sağlarlar.  Yerel-ulusal medya politikalarının belirlenmesinde etkilidirler.  İzleyici/okuyucu ile doğrudan ilişki içinde olmadıkları için fazla tanınmamaktadırlar.  Uluslararası düzeyde haber kaynaklarına ve iletişimin teknik altyapısına sahiptirler.  Uluslararası ticari şirketlerdir ve kâr amaçlıdırlar.  Toplanan haber malzemelerini ya da üretilen haberleri, hedef kitle olan üyelerine, paydaşlarına ve abonelerine dağıtmakta ve müşterilere satmaktadırlar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

Uluslararası haber üretim ve dağıtım hizmeti, II. Dünya Savaşı sonrası dönemde AP, UPI (United Press International), AFP, Reuters ve TASS’ın önderliğinde yürütülmüştür. 1992'de de Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında TASS’ın (yeni adıyla Itar-Tass) etkinlik sahasının daralması sonucu, uluslararası haber akışı Batı kökenli üç ajansın (AP, AFP ve Reuters) tekeli altına girmiştir. 1941’de yayıncılık alanına dahil olan AP, önceleri radyo istasyonlarına haber dağıtımına başlamış; 1974’de kendi radyo ağını geliştirmiştir. 1994 yılına gelindiğinde global video haber toplama ajansı olan APTV kurulmuştur. APTV’nin 1998’de WorldWide Television News ile birleşmesiyle APTN yapısı Haberlere daha hızlı oluşmuştur. 2009 yılı itibariyle AP’nin global ölçekte 240 bürosu mevcuttur (AP, erişim, yüksek 2011). 1991’de Extel ile iş ortaklığı yapan AFP, finansal haber servisi sunmak çözünürlükte video ve üzere AFX News’ü oluşturmuş ve AFX, 2006’da Thomson Financial Group’a resim kullanma, satılmıştır (AFP, 2011). Reuters, Temmuz 2009’da finansal sektör, teknoloji ve enformasyona yaşam bilimi alanındaki yüzlerce girişimcinin gerçek zamanlı veri araştırma iliştirilmiş uzman şirketi olan Streamlogics’i, Ağustos 2009’da da yine bir veri sağlayıcısı olan yorumlarını sunma gibi Vhayu Technologies’i satın almıştır. 2010 yılında da enerji ve çevre piyasasına pek çok yeniliği haber ve ticari analizler sağlayan Norveç şirketi Point Carbon A/S’yi bünyesine benimseyen ve internet dahil etmiştir. Yine 2010 yılında yasal dış kaynak sağlayıcısı ’ü ve ile sosyal medya bankacılık verisi ve analizleri sağlayıcısı Highline Financial’i alan Reuters, hizmet ortamlarını kullanma alanını her türden enformasyon veritabanı, depolaması ve sunumu olarak yoluna giden haber genişletmiştir (Reuters, 2011). ABD’de günlük gazetelere ve diğer medyaya ajansları hâlen haber satanların başını AP ile UPI çekmektedir. Habercilik kalitesini koruyarak uluslararası iletişimin maliyetleri düşürme çabasındaki pek çok gazete ise AP ile UPI’nin yerine bir en önemli aktörleri veya birden çok küçük haber ajansından haber satın almakta ve internet konumundadırlar. hizmetlerinden yararlanmaktadır (İnceoğlu, 1997:126).

•Dünyanın çeşitli bölgelerinde kurulan ve haber sağlayıcılar olarak anlam kazanan haber ajanslarının işlevlerini, siyasi, ekonomik ve kültürel açılardan ele

aldığınızda, bunların kuruldukları ülkeler açısından önemi nedir? Etkinlik Bireysel ULUSLARARASI İLETİŞİMİ KONU EDİNEN MODEL VE YAKLAŞIMLAR Bireyler dahil oldukları farklı çevreler hakkında bilgi arayışına girmekte ve yaşamlarını sosyal çevrelerine aktarmaya çalışmaktadırlar. Günümüzde uluslararası iletişim, enformasyonun,  Özellikle çok uluslu şirketler ile küresel politik aktörlerin gereksinimleri Ülkelerin ekonomik, doğrultusunda, siyasal ve kültürel  olarak sahip oldukları Mekân ve zaman sınırlılıkları altında, nitelikler, onların dünya  Çeşitli güç siyasetleri bağlamında, sistemi içerisindeki güç  Farklı iletişim araçları kullanılarak dengelerinde ve dünya geneline sunumu ve sunulan enformasyondan geri bildirimler elde dolayısıyla bu sistemi edilmesi süreci olarak anlam kazanmaktadır. Buna göre, ulus devletlerle ilgili ayakta tutan iletişim ekonomik, politik, kültürel gelişmeler; eğitim, turizm, çevre sorunları, işçi göçü, düzenindeki ücret politikaları, gümrük ve ticaret, yatırım, üretim, dağıtım ve tüketim konumlarını da dinamikleri ile diplomatik ilişkiler, uluslararası iletişimin kapsamına girmektedir şekillendirmektedir. (Erdoğan, 2001). Uluslararası enformasyon akış ortamları ise haber ajansları, gazeteler, dergiler, radyo-televizyon kuruluşları ve ürünleri, sinema filmleri, posta, internet, turizm, diplomatik ve politik kanallar ile sanat ve kültür etkinlikleri şeklinde sıralanabilecektir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

Uluslararası iletişim, kapitalist üretim sürecinde şekillenen ulus devletleri arasındaki ilişkilerin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Kapitalizmin dünya genelinde yaygınlık kazanması farklı ulusların kültürlerinin tanınması ve onlarla ilişki kurulmasına yol açmıştır. Uluslararası iletişim faaliyetleri her ne kadar 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren belirginlik kazanan teknik icatlara dayalı sanayileşme sürecinde görülmeye başlamış olsa da, kitleselleşmesi ve sosyal bilimlerin çalışma konusu hâline gelmesi ancak 20. yüzyıl ortalarında mümkün olmuştur. II. Dünya Savaşı sonrasında uluslararası iletişim, modernleşme ve ulusal kimlik oluşturmanın bir aracı olarak görülmeye başlanmıştır. Ancak kısa süren bu iyimser hava 1960’lardan itibaren yerini, uluslararası iletişimin yeni- sömürgeciliğe (neo-kolonyalizme) yol açtığı yönünde gelişen eleştirel bir düşünce iklimine bırakmıştır. Bu çerçevede, uluslararası iletişimi gerek modernleşmenin parçası olarak olumlayan, gerekse sömürgeciliğin yeni bir aşaması olarak eleştiren akademik çalışmalarda, konuyu gündeme taşımayı kolaylaştıran öneriler ileri sürülmüş ve uluslararası iletişimi açıklama amaçlı çeşitli modeller geliştirilmiştir. Uluslararası iletişimi açıklama çabası içeren modellerin belli başlıları,  Uluslararası Enformasyon Akışı Modeli  Uluslararası Haber Akışı Modeli  Transnasyonel Televizyon Akışı Modeli  Medya Emperyalizmi Yaklaşımı

şeklinde sıralanabilir. Şimde bunları kısaca inceleyelim. Uluslararası Enformasyon Akışı Modeli Hamid Mowlana tarafından 1980’lerin başında geliştirilen Uluslararası Enformasyon Akışı Modeli’ne göre, uluslararası iletişimde belirleyici olan teknoloji ve iletişim faaliyetleridir. Uluslararasılık, teknoloji ekseninde (donanım/yazılım) gelişirken, iletişim ekseninde (üretim/dağıtım) Hamid Mowlana dönüşmektedir (McQuail ve Windahl, 1997). tarafından 1980’lerin Model, gönderenden alıcıya, teknolojik temele dayanan üretim ve başında geliştirilen dağıtım sistemiyle iletildiği bilinen bir sekansı temsil etmektir. Mowlana’ya Uluslararası göre uluslararası iletişimde üretim ve dağıtım aşamaları diğer aşamalardan yer, Enformasyon Akışı kurum ve kültür bakımdan ayrılabilmesi nedeniyle ulusal düzeydekinden Modeli’ne göre, farklıdır. Modele göre bir ülkedeki mesaj kaynağı (siyasetçi, sporcu ya da uluslararası iletişimde sanatçı gibi) mesaj ile birleşerek (ajans haberleri gibi) ikinci bir ülkede belirleyici olan teknoloji dağıtılabilir, hatta üçüncü bir ülkedeki hedef kitle tarafından da alımlanabilir. ve iletişim Sıkça rastlanan üretim aşamasının tümünün bir ülkede yürütülmesi, bir başka faaliyetleridir. ülkede dağıtılması ve alınmasıdır. Üretim aşamasında donanım, TV stüdyolarını, gazete matbaalarını, telefon santrallarını vd. yazılım ise film senaryolarını, internet sitelerini, program haklarını, copyright ve diğerlerini içermektedir. Dağıtım aşamasındaki donanımı uydu ağları, evlerdeki radyo-TV alıcıları, bilgisayar ağları vb. yazılımı ise halkla ilişkiler, pazarlama ve AR-GE faaliyetleri gibi hizmetler oluşturmaktadır. Modelin ortaya koyduğu ve analiz yapmaya yardımcı olabilecek belki de en önemli nokta, özellikle daha gelişmiş ülkelerden daha az gelişmiş ülkelere iletişim akışında açığa çıkan birden çok bağımlılık durumudur. Daha az gelişmiş ülkeler dört ögeye de (üretim ve dağıtım evreleri ile donanım ve yazılıma) bağımlı durumdadır ve bu ögelerin her biri kaynaklandıkları ülkeden kontrol edilebilir (McQuail ve Windahl, 1997:252). Mowlana’ya göre tam anlamıyla

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

bağımsız ve özerk bir iletişim, Şekil 13.1.’de görülen dört unsurda da ülkenin kendi kendine yeterli olması halinde mümkündür.

Şekil 13.1. Uluslararası Enformasyon Akışı Modeli Kaynak: McQuail ve Windahl, 1997:251. Uluslararası Haber Akışı Modeli 1960’ların ikinci yarısından itibaren artan uluslararası haber trafiğini açıklamak için Wilbur Schramm (1964) ile Johan Galtung ve Mari Ruge (1965) tarafından yapılan çalışmalar Uluslararası Haber Akışı Modelinin geliştirilmesine öncülük etmiştir.

Şekil 13.2. Uluslararası Haber Akışı Modeli Kaynak: Mowlana, 1997:45.

Uluslararası Haber Akışı Modeli’ne göre dünya, “egemen merkez” ve “bağımlı çevre” olarak ikiye bölünmüştür. Şekil 13.2.’de görüldüğü üzere, iletişim süreci egemen merkez (M), bağımlı çevre (Ç) ve merkezin uyduları (U) arasında sembolize edilmektedir. Egemen merkezin, bağımlı çevreye haber Uluslararası Haber Akışı akışı yoğunluğu bakımından üstünlüğü vardır. Ekonomik, siyasal ya da kültürel Modeli’ne göre dünya, bakımdan güçlü konumda olan merkez ülkelerinden çok büyük miktarda ‘egemen merkez’ ve enformasyon açığa çıkmakta ve habere dönüşmektedir. Egemen merkez ‘bağımlı çevre’ olarak ülkelerin kendi uyduları vardır. Ancak bu uydular merkeze daha az bağımlı olup ikiye bölünmüştür. kendilerine ait bağımsız haber toplama ve işleme kaynakları bulunmaktadır. Modelin diğer varsayımları ise şunlardır (McQuail ve Windahl, 1997:254-257):

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

 Diğer kitle iletişim araçları sistemlerinde haberi veren Merkez, haber olaylarında üstünlüğe sahip olacaktır.  Merkez haberleri, çevre ülkelerdeki yabancı haber içeriğinde görece daha önemlidir.  Çevre ülkelerin kendi aralarında ya çok az ya da hiç haber akışı yoktur (Modelde kesik çizgi olması bu durumu ifade etmektedir)

Uluslararası Haber Akışı Modeli’nde, Batılı haber ajanslarından (Kuzey’den) Üçüncü Dünya’ya (Güney’e) yönelik haber akışlarının kuvvetli, Batılı haber ajanslarına doğru yönelen akışın ise zayıf olduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca uluslarararası haberlerin Kuzey’li muhabirler tarafından toplandığı daha sonra Güney’de yerel kitle iletişim araçları tarafından dağıtılmadan önce işlenmek ve kurgulanmak üzere Kuzey’e döndüğü belirtilmektedir. Transnasyonel (Ulusaşırı) Televizyon Akışı Modeli Ulus aşırı enformasyon akışını ilk olarak gündeme taşıyan Jeremy Tunstall (1977) Amerika Birleşik Devletleri’nin üretici ve kaynak sağlayıcı olarak dünyadaki egemenliğinin film endüstrisinin ilk dönemine değin dayandığını belirtir. Tapio Varis ise televizyonun hızlı gelişiminin bu egemenliği İlk araştırmalar, sağlamlaştırdığını savunur. İlk araştırmalar, gelişmekte olan ülkelerin televizyon gelişmekte olan sistemlerinin yabancı program (özellikle Amerika’dan) ithalatına bağımlı ülkelerin televizyon olduğunu göstermiştir. Kablo ve uydu teknolojilerindeki hızlı gelişmeler ise sistemlerinin yabancı birçok Avrupa ülkesinin artan bir şekilde kültürel açıdan istila edilmesine neden program (özellikle olmuştur. Tüm bu çalışmaları değerlendiren Preben Sepstrup (1989) ise Amerika’dan) ithalatına televizyonun “transnasyonelleşmesi” aşamalarını gösteren bir model bağımlı olduğunu geliştirmiştir. göstermiştir. Sepstrup tarafından geliştirilen Transnasyonel Televizyon Akışı Modeli’ne göre, üç çeşit uluslararası akış vardır:  Ulusal akış: Yabancı (ülkede üretilmeyen) içeriğin ülke televizyon sisteminde dağıtılması  İki taraflı akış: Bir ülke için amaçlanıp o ülke için üretilen içeriğin diğer bir ülkede dolaysız olarak alımlanması (İngiliz TV kanallarının İrlanda’da, Hollanda TV kanallarının Belçika’da, Türk TV kanallarının da Azerbaycan’da seyredilmesi)  Çok taraflı akış: Spesifik bir ulusal izleyici olmadan içeriğin dünya genelindeki izleyiciler için üretilmesi ya da dağıtılması (Dallas, Yalan Rüzgarı, Lost, Hereos gibi diziler)

Sepstrup ayrıca, herhangi bir transnasyonelleştirici etkiye ulaşılabilmesi için gerekli olan, birbirini takip eden aşamaların altını çizer (aktaran McQuail ve Windahl, 1997:258-259):  İçerik dağıtılmalıdır (yukarıdaki üç yoldan herhangi biriyle).  İçeriğin alınması gerekir.  Kültürün ‘transnasyonalleşmesi’nin gerçekleşmesi için, insanların nasıl düşündüğü, ne bildikleri veya nasıl davrandıkları konusunda bir etkisinin olması gerekir.

Transnasyonelleşme derecesi (iletim ve alımlama etkisi düzeylerinde) bir ülkeden diğerine (dil ve kültürel yakınlıklara bağlı olarak) ve spesifik içerik biçimine (izleyici beğenisi, zevk ve tercihler) göre oldukça farklılık göstermektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

Şekil 13.3. Transnasyonel Televizyon Akışı Modeli Kaynak: McQuail ve Windahl, 1997:260. Medya Emperyalizmi Yaklaşımı Gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler (merkez ve çevre ülkeler) arasındaki dengesiz iletişim konusunda çalışan iletişim bilimci Oliver Boyd- Barrett, uluslararası medya işleyişinin iki yönüne dikkat çekmektedir (Boyd- Barrett, 1987:118-129): 1. Uluslararası tek yönlü medya akışı: Bu akışta özellikle Amerika ve gelişmiş Batı ülkelerinden diğer ülkelere doğru olan tek yönlü bir akış ve egemenlik vardır. Fakat diğer ülkelerden örneğin Asya ülkelerinden, Amerika’ya ve Batı ülkelerine olan akış yok denecek kadar azdır. 2. Birkaç ülke (Amerika, İngiltere, Fransa gibi) uluslararası medyada belirleyicilik etkisine sahiptir. Bu ülke görünümünün arka planına bakılırsa çoğu Amerikan olan dev medya firmalarını görürüz. Boyd- Barrett’e göre, medya emperyalizmi, herhangi bir ülkedeki medya sahipliği, yapısı, dağıtım veya içeriğinin tek başına veya birlikte, diğer ülke veya ülkelerin medya çıkarlarının önemli miktarda dış baskısına maruz kalması sürecidir. Bu süreçte, kültürel işgalde güç dengesizliğinin varlığı emperyalizm kavramını kullanmayı haklı çıkarır. Boyd-Barrett’e göre medya emperyalizminin dört biçimi vardır: a) İletişim medyasının şekli, nihai tüketicinin kullandığı spesifik teknolojiyi ve tipik iletişim içeriğinin oran ve denge düzeyini kapsamaktadır. Her bir medya şekli, genel pazar koşullarının ışığı altında tecimsel tercihlerin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. b) Endüstriyel yapı setleri, medya üretiminin devamlılığı için anlamlılık taşıyan yapısal ilişkilerle finansal kurumları kapsamaktadır. İletişim aracının şeklinin belirlenmesinde örgütsel yapı ve finansal yapı başat rol oynamaktadır. Özellikle çok uluslu medya organizasyonları medya finansmanında önemli bir ihracat kanalıdır. Hollywood film endüstrisinin erken dönem yapısı bu konuda verilebilecek bir örnektir. Dünya film endüstrisinin gelişimi ve yapılanmasında Hollywood şekillendirici rol üstlenmiştir. c) Değerler bütünü, medya firmalarındaki ideal pratikle ilgili neyin nasıl yapılacağını ifade eden değerleri kapsamaktadır. Pratikteki değerler

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

anlamında, haber aktarımında nesnelliğin idealize edilmesi, belirli medya işlevselliklerinin en uygun yapılarının belirlenmesi, en iyi televizyon dizisinin nasıl üretileceği gibi birçok konu ve içerikteki belirleyicilik bu idealleştirmeler çerçevesinde geliştirilmiştir. d) Belirli medya içerikleri, ürünlerin ithali ve pazara girmesi sürecini kapsamaktadır. Medya içeriği, medya emperyalizminin en görünen yönünü oluşturmaktadır. Pek çok ülkenin pazar payı, genellikle ürettiği filmler, televizyon programları, kayıtlı ürünleri, kitapları, dergileri ve haberleri ile açığa çıkmaktadır.

Uluslararası medyaya sahip olan ülke, ‘etki’yi ticari ve politik bir strateji olarak kullanır ya da hedefsiz olarak genel anlamda politik, sosyal ve ekonomik etkiye yol açar. Etkiye maruz kalan ülke ise bunu ticari veya politik bir strateji olarak benimser ya da etkileşimin sonucu olarak tepkisiz kalır. ULUSLARARASI İLETİŞİMDE DENGESİZLİĞE/EŞİTSİZLİĞE DÖNÜK YAKLAŞIMLAR: UNESCO VE MACBRIDE RAPORU II. Dünya Savaşı sonrasında siyasal olarak iki kutuplu (Batı Bloku ve Doğu Bloku) bir dünya düzeni meydana gelmiştir. Ayrıca bu iki kutuplu düzenin dışında kalan ve bir kısmı önceleri sömürge ülke iken 1960’lardan itibaren bağımsızlıklarını kazanan ‘Üçüncü Dünya Ülkeleri’, ‘Az Gelişmiş Ülkeler’ ya da 1970’lerde gelişmiş ‘Bağlantısız Ülkeler’ adıyla anılan üçüncü bir grup ülkede ortaya çıkmıştır. ülkelerden gelişmekte Her ne kadar 1980’lerden itibaren yeni bir dünya düzeninin ortaya olan veya azgelişmiş çıkışından söz edilse de ekonomik eşitsizlik/dengesizlik devam etmektedir. ülkelere yönelen tek 1960-1970’li yıllarda kendini daha da belirgin olarak gösteren bu eşitsizlik, yönlü iletişim, ‘dengesiz gelişmekte olan ülkeleri birçok alanda örgütlü harekete yöneltmiştir. iletişim’ olarak Eşitsizlikleri giderme yönündeki arayışlardan biri de uluslararası iletişim adlandırılmaktadır. düzenindeki dengesizliği ortadan kaldırma çabalarıdır. Üçüncü Dünya Ülkeleri ya da Bağlantısızlar olarak adlandırılan ülkeler, uluslararası alanda eşit ve adil ilişkiye dayanan bir düzenin kurulmasını istemişlerdir. Varolan eşitsiz durumu tanımlamak amacıyla geliştirilen ‘dengesiz iletişim’ kavramının temelinde, ekonomik ve teknolojik anlamda sömürgecilik döneminden itibaren kurulan ve dünya savaşlarıyla pekiştirilen, ülkeler 19. yüzyılda birçok arasındaki güç dengesizliği yatar. Ülkeler arasındaki bilgi akışına da yansıyan bu Avrupa ülkesi, dengesizlik, (a) kitle haberleşme araçlarının mülkiyeti ve dağılımı bakımından, sömürgeci bir politika yani iletişimin altyapısı ve (b) haberlerin dağılımı açısından anlam kazanır uygulayarak iletişim (Tokgöz, 2008). altyapısını ve haberlerin Birinci boyut, kitle iletişim araçlarının alıcı ve verici yönünden mülkiyet dağıtımını, kendi ve teknolojik altyapı özelliklerini yansıtır. Burada gerek ulusal gerekse egemenliklerini uluslararası düzeyde bir dengesiz dağılım söz konusudur. İletişimin maddi korumak üzere altyapısında görülen bu dengesizlik, ürün düzeyinde de dengesiz dağılıma geliştirmiş ve sonraki neden olmaktadır. Dengesizliğin temelleri klasik sömürgecilik döneminde yüzyıllarda da bunu atılmıştır. Her ne kadar sömürülen ülkeler II. Dünya Savaşı’ndan sonra siyasi kullanmıştır. bağımsızlıklarını elde etmiş olsalar da, önceden kurulmuş olan iletişim altyapılarına bağımlılıkları devam etmiştir. Böylece sömürgecilik döneminde kurulan Havas, Reuters ve Wolff gibi haber ajanslarının egemenliği dengesiz haber akışını devam ettirmiştir. Az gelişmiş ülkelerin dengesiz haber akışı ile ilgili kaygıları önce Birleşmiş Milletler, ardından UNESCO’da destek bulmuştur. Bu yöndeki ilk adım, 1970

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

yılında UNESCO Genel Konferansı’nda gündeme gelmiştir. Böylece 1960-1970’li yıllar ‘Yeni Evrensel Habercilik ve İletişim Düzeni’ olgusunun tartışıldığı ve somut adımların atılmaya çalışıldığı bir dönem olmuştur. UNESCO’nun Paris’te 28 Kasım 1978’de gerçekleştirilen 20. oturumunda “Kitle Iletişim Araçlarının 1960-1970’li yıllar ‘Yeni Barışın ve Uluslararası Anlayışın Güçlendirilmesine, İnsan Haklarının Evrensel Habercilik ve İlerletilmesine, Irkçılığa, Irk Ayrımına ve Savaş Kışkırtıcılığına Karşı Çıkılmasına İletişim Düzeni’ Katkısına İlişkin Temel İlkeler Bildirgesi”nin kabulü sağlanmıştır (UNESCO, olgusunun tartışıldığı ve 2010). Ekim-Kasım 1976’da Nairobi’de toplanan Genel Konferans’ta alınan somut adımların karar uyarınca, UNESCO tarafından iletişim sorunlarını incelemek üzere İrlanda atılmaya çalışıldığı bir Dışişleri eski Bakanı Sean MacBride başkanlığında bir komisyon toplanmıştır. dönem olmuştur. Aralık 1977’de Paris’te toplanan 14 kişilik Uluslararası Komisyon, hazırladığı raporu 23 Eylül-28 Kasım 1980 tarihinde Belgrad’ta toplanan UNESCO’nun 21. Genel Konferansı’na sunmuştur. “Yeni Evrensel Habercilik ve İletişim Düzeni” (YEHİD)’nin başlıca ilkelerini belirleyen ilk belge olma özelliği taşıyan bu rapor büyük tartışmalara yol açmıştır (Topuz, 1984). YEHİD yaklaşımının UNESCO’da benimsenmesine giden tartışma çizgisinde iki görüş çatışmıştır. Görüşlerin ilkinin baş savunucusu ABD’dir. Diğer gelişmiş ülkelerin de desteklediği bu görüş “serbest iletişim dolaşımı” ilkesini temel almaktaydı. Özellikle ABD, ülke içinde benimsemiş olduğu bu anlayışın uluslararası iletişim sürecinde de hiçbir engel koyulmaksızın geçerli olmasında ısrarlıydı. 1970’lerde ABD başta olmak üzere Batı Bloku yani gelişmiş ülkeler bu gelişmeler karşısında “serbest iletişim akışı” adı altında başka bir anlayışı ileri sürerken, gelişmekte olan ülkeler bunun haber akışındaki dengesizlikleri gideremeyeceğini savunmuştur. Gelişmekte olan ülkeler “özgür ve dengeli haber akışı” görüşünü desteklemekteydi. Az gelişmiş ülkelerin serbest iletişim akışı yaklaşımına itirazları şu başlıklar altında sıralanabilir (Uğur, 1991):  “Serbest dolaşım” ilkesi, ABD’nin ekonomik gücünün yaygınlaştırılması için ideolojik bir silah olarak kullanılmaktadır.  Büyük haber ajansları dünyadaki haber akışını bütünüyle ellerinde tutmaktadır ve bu üstünlüklerini dünyadaki olayları gelişmiş ülkelerin, özellikle de ABD’nin çıkarları doğrultusunda aktararak tarafgir biçimde kullanmaktadır.  Sinema ve televizyon filmleri aracılığıyla Batılı değerler ve kültürel anlayışlar az gelişmiş ülke uluslarına empoze edilmekte; Batılı yaşam üslubu benimsetilmektedir.  Bunun sonucunda uluslar bir yandan kendi kültürel kimliklerini yitirirken, öte yandan da gelişmiş ülkelerin tüketim kalıplarını benimsemektedir.  Böylelikle gelişmiş ülkelerin ihraç ettikleri ürünlere karşı az gelişmiş ülkelerde talep yaratılmaktadır.  Ayrıca, verilerin sınırlar ötesi serbest dolaşımı sayesinde, ulusal faaliyetlere ilişkin bilgiler merkez ülkelerde toplanmaktadır.

Kısacası, Üçüncü Dünya Ülkeleri’nin uluslararası iletişim ağlarının işleyişine ve dolaşımdaki içeriklere itirazları noktasında  Gelişmiş ülkelerin kontrolündeki uluslararası iletişimin, Üçüncü Dünya Ülkelerinin kültürlerine zarar vermekte olduğu  Uluslararası dolaşımdaki enformasyonun Üçüncü Dünya Ülkelerinin kalkınma ve modernleşme çabaları için umdukları katkıyı sağlayamadığı gibi onların gelişmiş ülkelere bağımlılığını artırdığı  Haber ve bilginin dengesiz dolaşımının gelişmiş ülkelerle gelişmekte

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

ülkeler arasındaki ekonomik ve kültürel uçurumları derinleştirmekte olduğu

kabul edilmektedir (Topuz, 1984:35-37, 223). Bu görüşler doğrultusunda, Üçüncü Dünya Ülkeleri uluslararası iletişim düzeyinde ABD’nin ve gelişmiş ülkelerin lehine işleyen dengesizliklerin ve eşitsizliklerin giderilmesine yönelik önlemlerin bir an önce alınmasını talep etmişlerdir. Bu gelişmelere paralel olarak 1970’lerde yeni uluslararası iletişim düzeninin yerleşmesi bakımından çeşitli kurumların temelleri de atılmıştır. Bu MacBride Komisyonu kurumlar arasında Bağlantısız Ülkeler Haber Ajansları Havuzu (POOL), tarafından hazırlanan Bağlantısız Ülkeler Radyo ve Televizyon Örgütü, Bağlantısız Ülkeler İletişim rapora göre, Konseyi ve Bağlantısız Ülkeler Telekomünikasyon Komitesi yer almaktadır. uluslararası iletişim MacBride Komisyonu tarafından hazırlanan rapora göre, uluslararası düzeni dengesizdir ve iletişim düzeni dengesizdir ve yeni bir iletişim düzeni oluşturulmalıdır. UNESCO yeni bir iletişim düzeni Genel Direktörüne yeni bir evrensel iletişim düzeninin kurulması için pratik oluşturulmalıdır. öneriler formüle edecek araştırmaları başlatması için yetki verilmiştir. Bu kararla, YEHİD’in içeriğinin belirginleşmesi yolunda önemli bir adım atılmıştır. Kararda, yeni iletişim düzeninin üzerine inşa edileceği ilkeler şu başlıklar altında toplanmıştır (Uğur, 1991): 1. Mevcut durumu karakterize eden, iletişim araçlarında ve haber dolaşımındaki dengesizliklerin ve eşitsizliklerin kaldırılması 2. Kamusal ya da özel bazı tekellerin ve aşırı sermaye yoğunlaşmalarının olumsuz etkilerinin kaldırılması 3. Serbest dolaşıma, enformasyon ve fikirlerin daha geniş ve daha dengeli yayımına engel olan iç ve dış ögelerin yok edilmesi 4. Enformasyon kaynak ve kanallarında çoğulculuk sağlanması 5. Basın ve enformasyon özgürlüğünün artırılması 6. Gazetecilerin ve iletişim kanallarında çalışan diğer herkesin sorumluluklarından ayrı biçimde düşünülmez olan özgürlüklerin vurgulanması 7. Kalkınmakta olan ülkelerin kendi durumlarını düzeltmek konusundaki yetenekleri; bu düzeltmenin, kendi donanımlarını kendilerinin sağlaması, personellerini eğitmeleri, altyapılarını geliştirmeleri ve enformasyon-iletişim araçlarının bu ülkelerin gereksinimlerine ve Son yıllarda eşitsiz beklentilerine yanıt verecek duruma getirilmesi suretiyle iletişim düzeni gerçekleştirilmesi tartışmaları yeniden 8. Gelişmiş ülkelerin, kalkınmakta olan ülkelerin bu hedeflerine UNESCO gündemine ulaşabilmeleri için içtenlikle yardım etme istemi gelmiştir. İletişim 9. Her halkın kültürel kimliğine ve her ulusun dünya kamuoyunu kendi teknolojilerindeki son çıkarları, özlemleri ve toplumsal ve kültürel değerleri konusunda gelişmeler ve aydınlanabilmesi hakkına saygı demokratikleşme 10. Bütün halkların eşitlik, adalet ve karşılıklı yarar sağlama temelinde konularını da sorun uluslararası enformasyon alışverişine katılma hakkına saygı edinen bu yeni yaklaşım 11. Kamunun etnik ve sosyal grupların ve bireylerin enformasyon çerçevesinde sanal uzay kaynaklarına ulaşma haklarına ve iletişim sürecine etkin biçimde ve iletişim, çok dillilik, katılma hakkına saygı bilgi uçurumu, internete erişim Bu gelişmeler karşısında kitle iletişimini diğer alanlar gibi ticari bir eşitsizliği gibi konular etkinlik alanı olarak kabul eden; anayasasında yer alan bir hükme dayanarak üzerinde durulmaya iletişim özgürlüğünü sınırlayıcı hiçbir düzenlemeyi yapmadığı gibi buna yönelik başlanmıştır. uluslararası sözleşmeleri de onaylayamayacağını bildiren ABD ve ardından da İngiltere 1984 yılında UNESCO üyeliğinden çekilmişlerdir. ABD resmî kaynakları,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme bu çekilme kararının nedenlerini, “UNESCO’nun giderek Batılı ülkelere karşı bir tutum benimsemesine, düşünce ve ifade özgürlüğü ilkelerini savunmak olan kuruluş ideallerini savunmaktan vazgeçilmesine” bağlamaktadır. ABD yetkililerine göre, “UNESCO, özgür basını ve serbest piyasayı tehdit edici öğeler içeren YEHİD için baskı uygulanan” bir kurum olmuştur. 1987’de İspanyol Federico Mayor’un UNESCO Genel Direktörü olmasının ardından 1970’lerdeki evrensel iletişim arayışları sona ermiştir. Sovyetler Birliği’nin dağılması, Bağlantısız Ülkelerin hiçbir zaman tam bir dayanışma sağlayamaması ve nihayet küreselleşme sürecinin getirdikleri, alternatif arayışların gücünü iyice kırmıştır. Bu dönemde ABD ve İngiltere UNESCO üyeliklerini yeniden aktifleştirmişlerdir. Diğer yandan bilgi toplumu ve teknoloji eksenli toplum tartışmalarının giderek yoğunluk kazandığı gözlemlenmektedir. 2003 yılında UNESCO bünyesinde “Sanal Uzaya Evrensel Erişim ve Çokdilliliğin Geliştirilmesi Sözleşmesi” ile “Sayısal Mirasın Korunması Şartı” başlıklı iki metnin kabul edilmesi UNESCO’nun çizgisindeki değişime işaret etmektedir. Bu durum, iletişim araştırmacıları tarafından, UNESCO’nun yeni dünya düzeni adı verilen sistem içerisinde iletişime ilişkin politikalar oluşturan, görüş üreten bir kurum olmaktan çıkmasının ve teknolojinin savunuculuğunu yapar bir konuma

bürünmesinin sonucu olarak yorumlamaktadır (Alemdar, 2010).

•Uluslararası iletişim süreçlerinde ‘tek yönlü enformasyon akışı’nın ortaya çıkardığı sorunları ele alarak bu dengesizliğin ortadan kalkması için yürütülen tartışmaları ve etkinlikleri değerlendiriniz. •Düşüncelerinizi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan Tartışma “tartışma forumu” bölümünde paylaşabilirsiniz.

KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE ULUSLARARASI İLETİŞİM DÜZENİ II. Dünya Savaşı sonrasında ulusal kalkınma politikalarının başarısızlığa uğramasıyla, 1970’lerin sonundan itibaren “kalkınma” kavramının yerini ekonomi alanında “devletin küçültülmesi”, “özelleştirme”, “özel sektörün ön plana çıkarılması” ve “demokratikleşme” kavramları doldurmaya başlamıştır. Böylece refah devleti, sosyal devlet ve Keynesgil kalkınma politikaları geride bırakılmıştır. Sovyetler Birliği’nin uyguladığı politikalarda başarısızlığa uğramasıyla iki kutuplu dünya sistemi, yerini öncülüğünü ABD’nin ve Batı ülkelerinin aldığı ve neoliberalizmin tüm dünyaya egemen olduğu tek kutuplu bir sisteme bırakmıştır. Küreselleşme ilk olarak finans akışı alanında gerçekleşmiştir. Ulusal sınırların aşılmasıyla tümüyle küresel olan bir finans akışının etkisi ekonomide hissedilmiştir. Finans ağlarının dünya üzerinde yayılması beraberinde hızlı bir haber ve enformasyon akışını da getirmiştir. Öyle ki 1983’de tüm Amerikan kıtasına seslenen The Wall Street Journal Television’u kurulmuştur. Ardından Singapur’da Business News kurulmuştur. 1984’de borsaya giren Reuters Holding Plc, on yıl sonra kazancının % 93’ünü ekonomi haberleri yayınından (kambiyo pazarı, kiralar, hisse senedi pazarı konularından) edinir hâle gelmiştir (Mattelart, 2002). Küreselleşme, iletişim teknolojileri ve iletişim araçlarının vazgeçilmezliği bağlamında güçlenmektedir. Başta gelişmiş ülkeler olmak üzere dünyanın diğer

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

ülkelerinde de kamu mülkiyetinde olan yayıncılık özel sektöre açılmış, uluslararası uydu yayıncılığıyla ilgili yeni düzenlemeler yapılması zorunluluğa dönüşmüştür. Telekomünikasyon başta olmak üzere iletişimle ilgili pek çok sektörde özelleştirmeler yapılmış ve kamu yayıncılığı geri plana itilmiştir. Gelinen süreçte sahip olduğu piyasa payını genişletme yarışına giren uluslararası haber kuruluşları, kablo ve uydu sistemleriyle kurulan ağlara ulaşmak için yoğun yatırımlar yapmışlardır. Teknoloji temelinde düşünüldüğünde uluslararası iletişimin akış yönü gelişmiş ülkelerden diğer ülkelere doğrudur. Kitle iletişim kurum ve araçları açısından güçlü ülkeler iletişimin akışına da yön vermektedir. Uluslararası haber toplama ve yayma Günümüzde medya örgütlenmesinin özelliği, birkaç Batılı haber şirketinin sadece örgütsel yapı alanında merkezi ABD olarak değil, aynı zamanda ekonomik olarak da dünya pazarlarında egemenlik olan çokuluslu şirket kurması ve diğer ülkelerin şirketlerinin de onların yapısını taklit etmesidir. tekellerinin oluşturduğu Dünyadaki beş büyük ajansın büyük devletlere ait olması, en büyük televizyon bir iletişim düzeni kanalının (CNN) Amerikan sermayesi ile kurulmuş olması, dünyanın en geniş geçerlidir. Ulusal ve internet ağlarının sahipliğini yine Amerikalıların yapması örneği de bu duruma uluslararası alanda uygun düşer (Güngör, 2011:249). CNN, Euronews, BBC World, Info, SKY News, medya tekellerinin CNBC, TVE Internaciaonal’nın tüm dünyaya haber üretimi, görüntülerin anında oluşumuna engel olmak ve kesintisiz ulaştırılması düşüncesine dayanır. Canlı bağlantı kurma üzere yasal üstünlüğünü elde eden uluslararası kuruluşlar haber değeri taşıyan tüm düzenlemelere gidilmiş konuları, dünyanın en uzak noktasına ulaştırabilme yeteneğini sergileme ve olsa da medya düzeni, kendisini kabul ettirme istekliliği içerisindedir. Örneğin I. Körfez Savaşı’nda piyasanın öngördüğü CNN’in üst düzey politik yetkililerin konu hakkındaki görüşlerini uydu ‘çok sesli’ bir yapıya aracılığıyla yayınlaması sonucunda, konu, dünya ölçeğinde bir olaya bürünememiştir.

dönüştürülmüştür (Ramonet, 2000:34-35).

•16 Ocak 1991’de Amerikan hava saldırıları başladığında, CNN Bağdat’tan haber gönderen tek uluslararası yayın organı konumundaydı. ABC, CBS ve NBC gibi 3 büyük dev TV şirketi, Shaw, Holliman ve Arnett’ten oluşan üçlü grubun yayınlarına, CNN’in rüşvet ödediği için olanak tanındığını öne sürdüler. Örnek Ancak CNN idarecileri bu iddiaları yalanlarken, kendilerinin bu ayrıcalığa, daha iyi plan, daha çok çalışma ve habercilik azmi sayesinde kavuştuklarını söylemiştir.

20. yüzyılın ilk çeyreğinde kurulan medya şirketleri, getirilen yasal düzenlemeler ve deregülasyonlar sonucunda medya sektöründeki paylarını artırmışlardır. Bu süreçte yaşanan birleşmeler ve şirket evlilikleri sonucu bugün küresel medya pazarı az sayıda şirket tarafından paylaşılmış durumdadır. Uluslararası haber kuruluşları, hedef kitlenin küreselleşmesi iddiasıyla bültenlerini aynı anda farklı dillerde yayınlama ve yayınlarını dünyanın birçok bölgesine ulaştırma amacındadır. Uluslararası haber kuruluşlarının açtıkları temsilciliklerle uluslararası haber ağını genişlettiği, olay yerine dış muhabir olarak gönderdikleri kişilerin bulunduğu ülke ile ilgili diplomasi haberi yaparak uluslararası haber üretiminde yer aldığı görülür.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

Tablo 13.1. Dünya Çapında Öne Çıkan Medya Tekelleri General Electric Company, enerji, teknoloji altyapısı, sermaye finans, tüketici ve endüstriyel olmak üzere dört alt segment

altında faaliyetlerini sürdüren Amerikan çok uluslu holdingidir. Aralarında Thomas Edison’un da yer aldığı bir grup girişimci tarafından 1892 yılında kurulmuş olan şirketler topluluğu, elektrik-elektronik, bankacılık ve finansal hizmetler, medya ve enerji alanındaki pek çok şirketin sahibi ya da ortağı konumundadır. 2011 yılında Fortune dergisi tarafından Amerika’nın 6. Electric Büyük şirketi olarak lanse edilen GE, Amerikan tecimsel yayıncılık televizyon ağı ve eski radyo ağı olan The National Broadcasting Company (NBC)’yi de bünyesinde barındırmaktadır. 1926 yılında Radio Corporation of America (RCA) olarak kurulan NBC, Amerika’nın ilk yayıncılık ağıdır. 1986 yılında kontrolü GE’ye geçen NBC, anti tröst yasaları çerçevesinde 1930 General yılında satılmaya zorlanmıştır. Ağ, halen Comcast ve GE’nin girişim ortaklığı olan NBCUniversal medya şirketinin bir parçasıdır. NBC’nin Amerika’da, mülkiyetinde bulunan ve işlettiği 10 istasyonu bulunmaktadır.

1990 yılında Time Inc. ve Warner Communications yayıncılık holdinglerinin birleşmesiyle açığa çıkan Time-Warner grubu,

aralarında dünyanın en büyük internet servis sağlayıcısı America OnLine (AOL), New Line Cinema, HBO, Turner Broadcasting System (TBS), The CW Television Network, Warner Bros. Entertainment, Cartoon Network, CNN, DC Comics

Warner ve Warner Bros. Games’in de yer aldığı çok sayıda şirketin sahibi ve hissedarıdır. Time-Warner grubunu uluslararası - iletişimin devleri arasına sokan ise 1980 yılında Atlanta’da kablolu ağlar üzerinden hizmet vermeye başlayan; 1991 yılındaki

I. Körfez Savaşı sırasındaki ‘canlı yayın’larıyla da uluslararası haber akışına damgasını vuran haber kanalı Cable News Time Network (CNN) olmuştur. Karl Bertelsmann tarafından basımevi olarak 1835 yılında kurulmuş olan çok uluslu medya şirketinin merkezi Almanya’dır. 2008 yılında toplam gelirini 16.118 milyar Euro olarak açıklayan Bertelsmann şirketler grubunun 2009 yılı itibariyle 63 ülkede 102.983 çalışanı bulunmaktadır. Yaklaşık sayısı 200’ü bulan alt şirketler arasında Random House, RTL Group, Gruner + Jahr, Arvato ve BMG Rigts Management yer almaktadır. Sony BMG ile 2008 yılında yapılan ortaklık anlaşmasının

ardından Direct Group birimi dağılmıştır. Hâlihazırda Bertelsmann DMRT kurumsal grup üzerinde faaliyetlerini sürdürmektedir:  Avrupa’nın en büyük radyo ve televizyon yayıncısı ve aynı zamanda da Bertelsmann’ın sinema ve TV yapım şirketlerinin şemsiye yapılanması olan RTL Group  Avrupa’nın en büyük dergi yayıncısı olan Grunet + Jahr Bertelsmann  Dünyanın geniş çaplı ticari kitap yayımcısı Random House  Uluslararası medya ve iletişim hizmet sağlayıcısı Arvato BMG Rights Management, müzik hakları yönetimi konusuna yoğunlaşarak BMG Music Publishing’in yerini almıştır. Bununla beraber Bertelsmann, dünya çapında 200 şirket ve girişimi ile beş temel bölümlenme üzerinden faaliyetlerini sürdürmektedir. Amerikan çokuluslu medya holdingi News Corporation, 1952 yılında babasından miras kalan şirketi genişleten Rupert

Murdoch tarafından 1979 yılında News Limited olarak kurulmuştur. Kendisine babasından Adelaide’ın tabloid akşam gazetesi ve The News kalan Murddoch’ın geçen zaman içerisinde gelişen medya holdingi News Corporation, 2011 yılı toplam geliri ile dünyanın ikinci büyük medya şirketi olarak anılmaktadır. 1981’de 20th Century Fox film stüdyosunun yarısını alan News Corporation, diğer yarısını da 1984’de almıştır. 1985 yılında Metromedia istasyonlar grubunu aldığın açıklayan News Corporation, bu yapıyı Amerika’nın dördüncü tecimsel televizyon ağını lanse etmek için bir basamak olarak kullanmıştır. 1986 yılında, kısa adı ‘Fox’ olan Fox Broadcasting Company kurulmuş ve Amerikan hanehalkının % 96’sı sistemine dâhil edilmiştir. Gazete, film yapım şirketleri, basım ve dağıtım News Corporation şirketleri ve televizyon yayıncılığı gibi pek çok alanda ortaklığı bulunan News Corporation hâlen dünyanın ileri gelen holdingleri arasında yer almaktadır. Video & Audio Communications’un kısaltması olan Viacom, özellikle sinema ve kablolu televizyon konusuna yoğunlaşmış

ama bunlarla sınırlı kalmayan bir Amerikan medya holdingidir. 2010 yılı itibariyle The Walt Disney Company, Time Warner

ve News Corporation’dan sonra dördüncü sırada gelen Viacom, 2005 yılında CBS Şirketinden doğmuştur. CBS, televizyon yapımcılığı, açıkhava reklamcılığı, ödemeli TV aboneliği ve hava yayıncılığını elinde bulundurmaktadır. BET Networks, MTV

Viacom Networks ve Paramount Pictures’ı kapsayan Vaicom, izler kitlesi ile televizyon, sinema filmi, mobile platformlar ve çevrimiçi (online) olarak 160 ülkede bağlantı kurmaktadır. Yaklaşık olarak 170 medya ağı üzerinden faaliyetlerini sürdüren Viacom, küresel ölçekte 600 milyon abone ve 500’e yakın sayısal medya şirketine ulaşmaktadır. Önceleri Vivendi Universal olarak bilinen Vivendi, müzik, televizyon, film, basım sanayi, telekomünikasyon, internet ve video oyunları üzerine etkinliklerini devam ettiren Paris merkezli bir uluslararası medya holdingidir. 1853 yılında III.

Napoleon’un emriyle su şirketi olarak kurulan Compagnie Générale des Eaux (CGA), yüzyılı aşkın bir süre su sektörüne

odaklanmıştır. 1998 yılında şirketin adı Vivendi olarak değiştirilmiştir. Geçen zaman içerisinde şirket, Maroc Telecom, Havas, Cendant Sotware, Anaya ve NetHold’un hisselerine sahip olmaya başlamış; 1998’de İtalya, İspanya, Polonya,

Vivendi İskandinavya, Belçika ve Hollanda’da sayısal (dijital) kanallar açmıştır. 2000’de medya devi, Canal + televizyon ağı ile şirket evliliği gerçekleştirmiş, Kanada şirketi olan Seagram’dan Universal Studios’u alarak Vivendi Universal Entertainment’ı oluşturmuştur. 2006 yılında Vivendi Universal Entertainment’ın % 80’lik hissesi General Electric’e satılarak NBC Universal oluşturulmuştur. Vivendi halen çok sayıda alt yapılanması ile faaliyetlerini sürdürmektedir. Kaynak: Tunstall, 2008.

Küresel ölçekte etkinlik gösteren medyanın ya da çokuluslu medya tekelleri aracılığıyla oluşan yapının özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

 Batı merkezli ve uluslararası politik güçlerin çıkarlarını destekleyen bir içerik yayını yapılmaktadır.  “Küresel düşün, yerel hareket et.” stratejisi benimsenmektedir.  Kitleler apolitikleştirilerek eğlence ve popüler kültüre yönlendirilmektedir.  Yayınlarda kullanılan söylemler dünya geneline egemen olan neoliberal politikalarla paralellik sergilemektedir.

Küresel medyaya karşı arayışlar ise şunlardır:  Alternatif Medya: İletişim sektöründeki tekelleşme nedeniyle aşırı yanlı hâle geldiği iddia edilen ana akım medyanın yerine, doğru ve yansız haber verme ilkesini benimseyen, küçük ölçekli ve holdinglerden bağımsız örgütlenme ile işleyiş tarzına sahip medya kuruluşlarını tanımlamak için kullanılmaktadır.  Bölgeselleşme-Yerelleşme (Yerel medya oluşumları): Haberin kaynağına doğrudan erişim olanağına sahip, coğrafi olarak mahallî, kentsel ya da bölgesel ölçekte örgütlenmiş yerel medya kuruluşlarını tanımlamak için kullanılmaktadır.  Tecimsele Karşı Kamusal Medya Tartışması: Kitle iletişim kanallarının ve bir bütün olarak uluslararası medya sisteminin kârlılık ve ticaret temelinde (tecimsel) örgütlenmesine karşı, kamu yararı gözetilerek devlet ya da sivil toplum kuruluşları eliyle haber akışının yeniden örgütlenmesi çabasına ilişkin tartışmaları tanımlamak için kullanılmaktadır.  Yurttaş Gazeteciliği ve Bloglar: Okuyucu-izleyici geleneksel medyada, pasif ve mesajın hedefi konumunda iken, internetin yaygınlaşması ve kişisel blog ortamlarının ortaya çıkmasıyla birlikte aktif, mesajı yorumlayan, dönüştüren ve hatta üreten konumuna geçmiştir. Okuyucu-izleyici kişisel yorum ve değerlendirmelerini, eleştirilerini, düşünsel düzlemde katılıp katılmadığını ve duygusal düzlemde de beğenip beğenmediğini eşzamanlı olarak enformasyonun üreticisi- dağıtıcısı-tüketicisi ile paylaşmaktadır. Yurttaş gazeteciliği özünde dijital kamera, cep telefonu, tablet bilgisayar gibi teknolojilerin gelişmesi ve internet üzerinden yöndeşmesiyle birlikte sokakta haber niteliği taşıdığı düşünülen herhangi bir olaya duyarsız kalmayan bireylerin olay anını görüntüleyerek ya da olaya ilişkin bilgileri kişisel bloglarında yazarak kamuoyunu etkileme çabasını tanımlamak için kullanılmaktadır. Geleneksel habercilik ile ağ temelli yeni uluslararası habercilik pek çok konuda birbirinden farklılık göstermektedir. “Bunu örgüt yapılarında, pazara giriş olanaklarında, gazetecilik üretimlerinin yapıları ve derinliklerinde, alımlama biçimlerinde ve etkileşim olanaklarında gözlemlemek olasıdır” (Alver, 2007:230).  Radikal Medya: Ana akım medyanın kitleleri politik ve sosyal değişikliklerden soyutlayan muhafazakâr duruşuna karşın, medyanın toplumu birlikte hareket etme, haksızlıkları eleştirme ve politik bilinç kazandırma rolü radikal medyayla birlikte gündeme gelmiştir. Radikal medya, medyanın ne söylediğiyle değil, nasıl örgütlendiğiyle de farklılaşan yeni yapısına dikkat çekmeyi tanımlamak için kullanılmaktadır. Radikal medya, kullanıcılarına sosyal hayatın çokboyutluluğunu vurgulamakta; kurumsallaşmaya karşı sosyalliği tercih etmekte ve okuyucuya-izleyiciye bir gelecek önermek yerine

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

prefigüratifliği (düşünce ve talepleri mevcut günlük ilişkiler içinde uygulamayı) savunmaktadır.

Sonuç olarak, günümüzde dünya medyasını ABD, Avrupa ve Japonya merkezli olmak üzere uluslararası ölçekte faaliyet gösteren 200’e yakın medya holdinginin yönlendirdiği bilinmektedir. Uluslarararası iletişimde yüzyılı geçen bir süredir dünyaya egemen olan ticari haber ajansları hâlen varlıklarını sürdürmektedir. Uydu, internet gibi teknolojik gelişmelerin günümüzde ulaştığı son durum, hem kişilerarası iletişimi hem sermayenin hareketliliğini zaman ve mekân sınırından kurtarmakla kalmamakta, çokuluslu şirketlerin uluslararası iletişim düzeyinde de hâkimiyetlerini pekiştirmelerine yardımcı olmaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

•Uluslararası iletişim, kapitalist üretim biçimiyle şekillenen ulus devletlerin epey bir tarihselliği olan uluslararası ilişkilerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Uluslararası iletişim faaliyetleri her ne kadar 18. yüzyılın ikinci yarısında yani sanayileşme döneminden itibaren yaygınlık kazanmış olsa da, sosyal bilimler alanında çalışma konusu haline gelmesi ancak 20. yüzyıl ortalarına rastlamaktadır. Ülkeler arasındaki iletişim ilişkilerini açıklamak üzere Uluslararası Enformasyon Akışı Modeli, Uluslararası Haber Akışı Modeli,

Özet Transnasyonel Televizyon Akışı Modeli gibi model ve kuramlar geliştirilmiştir. •Diğer yandan II. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan yeni dünya düzeni ile ekonomik dengesizliklerin de etkili olduğu uluslararası iletişim düzeninden hoşnutsuzluklar belirmiştir. Bağlantısızlar, Azgelişmiş Ülkeler ve Gelişmekte Olan Ülkeler olarak adlandırılan ve ABD ile SSCB gibi gelişmiş ülkelerin haricindeki ülkelerin dengesiz iletişim akışına yönelik itarazları UNESCO’da karşılık bulmuştur. Her ne kadar uluslararası iletişimdeki dengesizliği giderme yönünde gerçekçi adımlar atılamamış olsa da küreselleşme ile yeni bir döneme girilmiştir. •Uluslararası alandaki ekonomik eşitsizlikleri/dengesizlikleri sürdüren küreselleşme döneminde de, medya alanındaki çok uluslu şirketler aracılığıyla iletişimdeki dengesizlik devam edegelmiştir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

DEĞERLENDİRME SORULARI

1. Aşağıdakilerden hangisi uluslararası iletişimi hazırlayan koşullardan biri değildir? a) Psikolojik koşullar b) Politik koşullar Değerlendirme c) Ekonomik koşullar sorularını sistemde ilgili d) Teknolojik koşullar ünite başlığı altında yer e) Sosyal koşullar alan “bölüm sonu testi” 2. Aşağıdakilerden hangisi uluslararası iletişimi açıklayan model ya da bölümünde etkileşimli yaklaşımlardan biri değildir? olarak a) Uluslararası Enformasyon Akışı Modeli cevaplayabilirsiniz. b) Sessizlik Sarmalı Modeli c) Transnasyonel Televizyon Akışı Modeli d) Uluslararası Haber Akışı Modeli e) Medya Emperyalizmi

3. Uluslararası iletişimi teknoloji ekseni (donanım/yazılım) ve iletişim ekseni (üretim/dağıtım) olmak üzere iki boyutlu tasarlayan model aşağıdakilerden hangisidir? a) ABX Modeli b) Uluslararası Haber Akışı Modeli c) Teknolojik Belirleyicilik d) Uluslararası Enformasyon Akışı Modeli e) Transnasyonel Televizyon Akışı Modeli

4. II. Dünya Savaşı sonrasında gelişmiş ülkelerden, gelişmekte veya az gelişmiş ülkelere yönelik olarak tek yönlü gerçekleştirilen iletişimi tanımlamak için hangi kavram kullanılmaktadır? a) Bağımlılık Kuramı b) Dengesiz İletişim c) Egemen İletişim d) Sömürge İletişim e) Uluslararası İletişim

5. Aşağıdakilerden hangisi az gelişmiş/gelişmekte olan ülkelerin uluslararası iletişim konusunda itiraz ettikleri noktalardan biri değildir? a) Gelişmiş ülkelerin kontrolündeki uluslararası iletişimin Üçüncü Dünya Ülkelerinin kültürlerine zarar vermekte olduğu b) Uluslararası dolaşımdaki enformasyonun Üçüncü Dünya Ülkelerinin kalkınma ve modernleşme çabaları için umdukları katkıyı sağlayamadığı c) Uluslararası dolaşımdaki enformasyonun Üçüncü Dünya Ülkelerinin, gelişmiş ülkelere bağımlılığını artırdığı d) Uluslararası haber ajansları aracılığıyla dağılan haber-enformasyonun az gelişmiş ülkelerin kalkınmasına katkıda bulunduğu e) Büyük haber ajanslarının dünyadaki haber akışını bütünüyle ellerinde tuttukları

6. Aşağıdakilerden hangisi Uluslararası Enformasyon Akışı Modeli’nin unsurları arasında yer almaz? a) Kaynak b) Hedef c) Dağıtım d) Alımlama e) Donanım

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

7. “Uluslararası Haber Akışı Modeli’ne göre dünya, …………………. ve …………………. olarak ikiye bölünmüştür.” Cümlede boş bırakılan yerleri en doğru tamamlayan kavramlar aşağıdakilerden hangileridir? a) egemen merkez – bağımlı çevre b) egemen ülkeler – bağımlı ülkeler c) egemen bölgeler – bağımlı bölgeler d) egemen yapılar – bağımlı yapılar e) egemen kurumlar – bağımlı kurumlar

8. Aşağıdakilerden hangisinde Transnasyonel Televizyon Akışı Modeli’ne göre uluslararası içerik akışı türleri doğru sıralanmıştır? a) Yerel akış, bölgesel akış, ulusal akış b) Kamusal akış, özel akış, yarı özerk akış c) Ulusal akış, iki taraflı akış, çok taraflı akış d) Ulusal akış, uluslararası akış, küresel akış e) Tek taraflı akış, iki taraflı akış, çok taraflı akış

9. Aşağıdakilerden hangisi Oliver Boyd-Barrett’e göre medya emperyalizminin dört biçiminden biri değildir? a) İletişim medyasının şekli b) Endüstriyel medya içerikleri c) Değerler bütünü d) Belirli medya içerikleri e) Endüstriyel yapı setleri

10. “Yeni Evrensel Habercilik ve İletişim Düzeni” olgusu hangi yıllar arasında tartışılmış ve bu konuda somut adımlar atılmaya çalışılmıştır? a) 1910-1920 b) 1930-1940 c) 1960-1970 d) 1980-1990 e) 2000-2010

Cevap Anahtarı: 1.A, 2.B, 3.D, 4.B, 5.D, 6.D, 7.A, 8.C, 9.B, 10.C

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23 Uluslararası İletişim ve Küreselleşme

YARARLANILAN KAYNAKLAR Adil, İ. (1991). Haberde Dışa Bağımlılık. İstanbul: Gazeteciler Cemiyeti Yayınları. Alemdar, K. (2010). “Giriş”. UNESCO Kitle İletişim Bildirgeleri. s. 1-8. Ankara: BM Eğitim, Bilim, ve Kültür Kurumu Türkiye Milli Komisyonu. Alver, F. (2007). Gazeteciliğin Kuramsal Temelleri. İstanbul: Beta. AFP. (2011). www.afp.com. [Erişim Tarihi: 27.10.2011]. AP. (2011). www.ap.org. [Erişim Tarihi: 27.10.2011]. Boyd-Barrett, O. (1987). “Media Imperialism: Towards an International Framework for the Analysis of Media Systems”. pp. 116-135 in Mass Communication and Society. eds. James Curran, Michael Gurevitch and Janet Woollacott. : The Open University Press. Erdoğan, İ. (2001). İletişimi Anlamak. Ankara: Erk. Galtung, J. and Ruge, M. (1965). “The Structure of Foreign News”. Journal of Peace Research. No 1. pp. 64-90. Girgin, A. (2002). Uluslararası İletişim. İstanbul: Der. Girgin, A. (2001). “Haber Ajansı (Agence de Presse) ()”. Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Dergisi. Konya. Girgin, A. (2001a). “Associated Press”. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi. Sayı: 11. Güngör, N. (2011). İletişime Giriş. Ankara: Siyasal. İnceoğlu, Y. (1997). Uluslararası Medya. İstanbul: Der. Kazgan, G. (1997). Küreselleşme ve Yeni Ekonomik Düzen. İstanbul: Altın Kitaplar. MacBride, S. vd. (1993). Bir Çok Ses Tek Bir Dünya. (çev. Özkök, E.). Ankara: UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Yayını. Machin, D. and van Leeuwen, T. (2007). Global Media Discourse: A Critical Introduction. NY: Routledge. Mattelart, A. (2002). İletişimin Dünyasallaşması. (Çev. Halime Yücel). İstanbul: İletişim Yayınları. McQuail, D. ve Windahl, S. (1997). Kitle İletişim Modelleri. (Çev. Konca Yumlu). Ankara: İmge. Ramonet, I. (2000). Medyanın Zorbalığı. (Çev. Aykut Derman). İstanbul: Om. REUTERS. (2011). “Reuters News Agency”. http://thomsonreuters.com/content/media/pdf/news_agency_overview.pdf. [Erişim Tarihi: 27.10.2011]. Schramm, W. (1964). Mass Media and National Development. California: Stanford University Press. Schwartz Cowen, R. (2010). “Elektroniğin Toplumsal Gelişimi”, s. 456-466 içinde İletişim Tarihi: Teknoloji-Kültür-Toplum. ed. David Crowley ve Paul Heyer. (Çev. E. Ersöz). Ankara: Phoenix. Sepstrup, P. (1989). “Research into International Television Flows”. European Journal of Communication. Vol. 4 No. 4. pp. 393-407. Tokgöz, O. (2008). Temel Gazetecilik. Ankara: İmge. Topuz, H. (1984). Uluslararası İletişim. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları. Tunstall, J. (2008). The Media Were American. NY: Oxford University Press. Tunstall, J. (1977). The Media Are American. London: Constable. UNESCO. (2010). UNESCO Kitle İletişim Bildirgeleri. (Çev. Ruhdan Uzun). Ankara: BM Eğitim, Bilim, ve Kültür Kurumu Türkiye Milli Komisyonu. Uğur, A. (1991). “Zihinlerin Yeni Efendileri: Medyalar”. Enformasyon Devrimi Efsanesi. (Der. ve Çev. Yusuf Kaplan). Kayseri: Rey. BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Drost, H. (1991). The World’s New Media. London: Longman. Bülbül, A. R. (2000). Uluslararası İletişim. Konya: Damla. İnceoğlu, Y. (1994). Çeşitli Ülkelerde Medya. İstanbul: Der. Mc Pall, T. L. (1991). “Yeni Uluslararası Enformasyon ve İletişim Düzeni”. Enformasyon Devrimi Efsanesi. Kayseri: Rey. Seçim, F. ve Turan, S. (1994). Haber Ajansları. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları. Şaylan, G. (1999). Postmodernizm. Ankara: İmge. Zeytinli, M. (1997). Uluslararası Haber Dengesizliği. İstanbul: Rebel.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24