Tanzimattan Ii. Meşrutiyete Türk Edebiyatinda Biyografi
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
TC YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI TÜRK EDEBİYATI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ TANZİMATTAN II. MEŞRUTİYETE TÜRK EDEBİYATINDA BİYOGRAFİ GÜL AYŞE AKAR 10723003 TEZ DANIŞMANI YRD. DOÇ.DR. ALİ YILDIZ İSTANBUL 2013 ÖZ TANZİMATTAN II. MEŞRUTİYETE TÜRK EDEBİYATINDA BİYOGRAFİ Gül Ayşe Akar Eylül-2013 Tanzimat dönemi, Türk Edebiyatında Batı edebiyatının tesiriyle yeni edebî türlerin ortaya çıktığı, önceden beri var olan türlerin de değiştiği bir dönemdir. Bu dönemde değişim gösteren edebî türlerden biri de biyografidir. Biyografi hakkında yapılan çalışmalarda genellikle bu edebî türün Eski Türk Edebiyatındaki tezkire geleneğinden etkilendiği ancak Tanzimat döneminden itibaren yavaş yavaş Batı edebiyatı etkisine girdiği anlatılır. Fakat bu çalışmalar söz konusu gelişimin seyrini gösterecek yapıda değildir. Elinizdeki tez çalışması, söz konusu eksikliği gidermek amacıyla yapılmıştır ve 1860-1908 yılları arasında biyografi türünde yayınlanan matbu eserlerin incelenmesinden müteşekkildir. Böylece Tanzimat döneminden II. Meşrutiyet dönemine kadar geçen zaman içinde biyografik eserlerin tezkire geleneğinden ayrılarak Batılı anlamda biyografi türüne nasıl yaklaştığı gösterilmek istenmiştir. Çalışmamızın 'Giriş' bölümünde öncelikle 'Türk Edebiyatı'nda Biyografi Türünün Gelişimi' üzerinde durulmuştur. Bu bölümde Tanzimat Dönemi Edebiyatından önce farklı adlar altında var olan biyografi geleneğinden bahsedilmiştir. İkinci olarak ise 'Tanzimattan İkinci Meşrutiyete Biyografi' başlığı altında türün, araştırdığımız dönemdeki gelişimi kısaca anlatılmıştır. Çalışmamızın ana bölümünü Tanzimattan II. Meşrutiyete kadar yazılan biyografi türündeki eserlerin incelemeleri oluşturur. Bu bölümde söz konusu dönemde Türk Edebiyatında yazıldığı ve yayınlandığı tespit edilen eserlerle ilgili incelemeler yer almaktadır. Bu incelemelerden hareketle varılan sonuçlar, çalışmamızın 'Sonuç' bölümünde dile getirilmeye çalışılmıştır. Anahtar kelimeler: Tanzimat Edebiyatı, 1860-1908, biyografi, biyograf, tercüme-i hal, hal tercümesi, terâcim-i ahvâl, sahib-i tercüme i ABSTRACT FROM TANZİMAT TO II. CONSTITUTIONAL MONARCHY BIOGRAPHY IN TURKISH LITERATURE Gül Ayşe Akar September-2013 Tanzimat is the period in the Turkish literature which emerged a new literary genre under the influence of Western literature and pre-existing genres changed, too . During this period, one of the literary genres that shows change is the biyography. In the studies about biography, it is explained that the biography is influenced by the tradition of the tezkire in Old Turkish Literature but from the period of the Tanzimat ıt gradually enters into the Western literature influence. But these studies can not show the progress of the development. The thesis which is in your hand is written in order to fill the mentioned gap and consists of the examination of printed books in the type of biography which published between 1860 - 1908. Thus, from the Tanzimat period until the period of the II. Constitutional Monarchy, it is intended to be shown how to biographical works were broke the tradition of tezkire and approach to the Western biography. In the 'prologue' section of the thesis it is primarily explained that 'Development of the Biography in Turkish Literature'. In this section, the tradition of biography which existed under the different names before the Tanzimat Literature period is mentioned. Secondly, under the tittle of 'From Tanzimat to II. Constitutional Monarchy Biography' it is briefly explained the development of the genre in the researched period. The examination of biography genres which was written from the Tanzimat to II. Constitutional Monarchy forms the main part of this study. In this section, there are researches about the works which were written and published in the aforementioned period at Turkish literature. With reference to these investigations, the results are in the 'Result' section of the thesis. Keywords: Tanzimat Literature, 1860-1908, biography, biographer, translation of situation, owner of translation. ii ÖN SÖZ Biyografi bir yönleriyle ün kazanmış şahsiyetlerin hayatlarına ayna tutan bir edebî türdür. Ancak nasıl ki aynalar insanın sadece görünen yönlerini gösterebilirse biyografi de aynı şekilde kişilerin dışarıya görünen yani bilinen yüzünü aydınlatır. Neredeyse tarih kadar eskilere dayandırılan bu türde yazılan eserler, başardığı işlerle veya eserleriyle temayüz eden insanları tanımamızı sağlar. Biyografi, geçmişin insanlarını anlatarak bugüne, bugünün insanlarını anlatarak geleceğe kaynaklık eder. Bu bakımdan tarihin kaynakları arasında yer alır. Tarih, tarihe geçen insanların hayatlarına dair detayların bilinmesiyle daha iyi anlaşılır hale gelir, tarihin meselelerine bakış böylece çok boyutluluk kazanır. Bugünün dünyasında bilimlerin tarihlerine ışık tutan bir edebî tür olduğu için biyografinin detaylarına ve kaynaklarına verilen önem artmıştır. Günümüzde özellikle tarih için belgelerin ışığında eleştiri süzgecinden geçirilerek kullanılan bu tür, diğer bilimlerin tarihlerinde hayatı merak edilen şahsiyetler hakkında bilgilerin ortaya çıkarılmasında büyük rol oynar. Bilim ve sanat tarihlerinin yazımında etkili olan biyografi türü edebiyat tarihi yazımında da gerekli görülür. Orhan Okay edebiyatın araştırma alanını belirlerken bu konu hakkında şunları söyler: "Edebiyat alanının araştırma ürünleri, başta edebiyat tarihleri olmak üzere biyografiler, bundan biraz daha farklı manada monografiler, teori ve tenkit yazıları, edebî metin inceleme tahlil ve yorumları ile sınırlı bir konu, eser, kişi veya dönem hakkındaki tematik çalışmalardır. Edisyon kritik manasında veya daha basit olarak metin neşirleri ile genel veya özel konularda hazırlanmış antolojiler de bunlara dâhil edilebilir."1 Edebiyat tarihi yazımında yazar ve şairlerin biyografilerinin yeri büyüktür. Çünkü biyografi edebiyat incelemelerinde genellikle önemsenen bir türdür. Pek çok edebiyat tarihçisi biyografilerin alana olan katkısına değinir. Mesela Saint-Beuve çeşitli eserlerinde şahsiyetlerin hayat hikâyelerine ve psikolojilerine önem verdiğini dile getirir.2 Edebiyat kuramcıları arasında şairin/yazarın biyografisinin sosyal 1 Orhan Okay, Edebiyat ve Edebî Eser Üzerine, (İst: Dergah Yay., 2011), 31 2Age., 11 iii çevresini, sosyo-ekonomik durumunu, psikolojisini nelerden etkilediğini görmek dolayısıyla bunların eserlerine nasıl yansıdığını bilmek isteği yaygındır. Bu görüşü savunanlar biyografiyi değerli görür ve kullanırlar. Ünlü yazar T.S.Eliot gibi yazarın biyografisini bilmeyi eser eleştirisinde engel kabul edenler de vardır. Rene Wellek'in öne sürdüğü edebiyat incelemelerinde biyografinin göz ardı edilip sadece eser üzerinden değerlendirme yapılması gerektiği fikri de kabul gören bir anlayıştır. Wellek her sanat eserinin sanatkârının biyografisinden ayrı düşünülerek değerlendirilirken edebî eserlerde biyografinin neden önemsendiğini sorgular ve biyografiden bağımsız edebî eleştiriyi destekler. Wellek bu konuda şunları söyler: "Sanatın sade ve basit bir şekilde bir kendini anlatma, şahsî duygu ve yaşantıların bir kopyası olduğu yolundaki görüş bütünüyle ve çok açık bir şekilde yanlıştır. Sanat eseri ile yazarın hayatı arasında sıkı bir ilişki bulunduğu zaman bile, bundan asla sanat eseri hayatın basit bir kopyasıdır manası çıkarılmamalıdır. Biyografik yaklaşım, bir sanat eserinin yaşantılara basitçe bir vucüt vermek demek olmayıp, fakat daima benzerî bir eserler serisinin en sonuncu örneği olduğunu unutur. Dram, roman veya şiire -artık ne kadar olabilmişse- edebî gelenek ve modanın belirlediği bir dram, bir roman, bir şiir olarak bakmak gerekir. Biyografik yaklaşım gerçekte edebî geleneğin doğru bir şekilde kavranmasını zorlaştırır, çünkü o, bir ferdin hayat dairesini esas almak istediğinden dolayı edebî geleneğin düzenini bozup dağıtacaktır. Biyografik yaklaşım çok basit psikolojik olguları da görmezlikten gelir. ... Sonuç olarak, bir sanat eserini biyografiye bakarak yorumlamak ve eseri biyografi için kullanmak çok dikkatli bir araştırma ve soruşturmayı gerektirir. Çünkü sanat eseri biyografi için yazılmış bir belge değildir." 3 Rene Wellek gibi düşünenlere rağmen karşıt görüşte olan araştırmacılar çoğunluktadır. Araştırmalarda genelde edebiyat eserini incelerken şairin / yazarın biyografisi dolayısıyla kimlerden ve nelerden etkilendiğini bilinmek istenir. Bir edebi eserin oluşumunda bazen bir kişinin teşviki ya da ilhamı söz konusu olur. Bazen de bir olay ya da mekân duyguları tetikler. İşte araştırmacının aradığı tüm bu bilgiler biyografilerden elde edilebilir. Saydığımız sebeplerle biyografi hassasiyetle üzerinde durulması gereken bir edebî türdür. Yazarların biyografi yazarken itina göstermesi gerektiği gibi 3 Réne Wellek-Austın Warren, Edebiyat Teorisi, çev: Ömer Faruk Huyugüzel, (İzmir: Akademi Kitabevi, 1993), 60 iv araştırmacıların da bu türdeki eserlerin üzerinde çalışırken özen göstermeleri gereklidir. Türk Edebiyatında köklü bir biyografi geleneği vardır. Menakıbname, tercüme-i hal, tezkire gibi başlıklar taşıyan çok sayıda biyografiden bahsedebiliriz. Tanzimat devrinde diğer türler gibi biyografinin Türk Edebiyatındaki biçimleri de değişmeye başlamıştır. Bu değişimin neticesinde Batılı anlamda biyografi olarak nitelendirilebilecek eserler yazılmaya başlamıştır. Tanzimat devrinden günümüze Türk Edebiyatında biyografi türünün nasıl değiştiğini, başka bir ifadeyle Batılı anlamda biyografinin nasıl ortaya çıktığı incelenmesi gereken bir konudur. Bu konu daha önce Sinem Çelebioğlu tarafından kaleme alınan Türk Edebiyatı'nda