T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PARA SERMAYE PİYASALARI VE FİNANSAL KURUMLAR ANABİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

KÜÇÜK VE ORTA BOY İŞLETMELERDE DÖVİZ KURU RİSKİ YÖNETİMİ

TUĞBA HAYTA 2501050421

TEZ DANIŞMANI DOÇ.DR. ERDİNÇ ALTAY

İSTANBUL 2009

ÖZ

KÜÇÜK VE ORTA BOY İŞLETMELERDE DÖVİZ KURU RİSKİ YÖNETİMİ

Faaliyetleri büyük ölçüde dış ticarete dayanan işletmeler döviz kurlarındaki önceden tahmin edilmesi güç olan belirsizliklerle karşı karşıya kalmaktadır. Dış ticaret yabancı para birimi ile yurt dışından alım-satım faaliyetlerini kapsadığı için döviz kurlarındaki dalgalanmalar dış ticaret işletmelerinin kar-zarar durumunu etkilemekte, hatta işletmenin uluslar arası rekabet gücü üzerinde, pazarlama ve satış faaliyetlerinde büyük ölçüde etkili olmaktadır. Döviz kuru riskini yönetmek ve azaltmak bu işletmeler için her geçen gün daha önemli hale gelmektedir. Bu çalışmada özellikle KOBİ ( Küçük ve Orta Boy İşletme )’lerde döviz kuru riski kavramı ve yönetimi incelenmiştir. Döviz kuru riski çeşitleri açıklanmış ve korunma yöntemleri ele alınmıştır. KOBİ’ler üzerinde yapılmış olan anket çalışması ile bu işletmelerin ne oranda döviz kuru riski yönetimi yaptıkları, döviz kuru yönetiminde uygulanmakta olan işletme içi ve işletme dışı yöntemlerden hangilerini daha fazla kullandıkları ve döviz kuru riski yönetimine karşı tutumları araştırılmış, buna bağlı öneriler sunulmuştur.

Anahtar kelimeler: KOBİ, Döviz Kuru, Kur Riski Yönetimi, Vadeli İşlemler Piyasası Araçları

iii ABSTRACT

EXCHANGE RATE RISK MANAGEMENT IN SMALL AND MEDIUM SIZE ENTERPRISES

The firms which are mainly involved in foreign trade are facing many problems of unpredictable exchange rate uncertainty. As foreign trade requires exchanges for all activities such as buying and selling the goods, fluctuation in exchange rates effects profits and losses of a firm, even it largely leads competition of firms in global markets, marketing activities and sale volumes. Exchange rate risk management has been becoming more and more importing for the firms which involved in foreign trade. In this study, exchange rate risk and management is analyzed especially in small and medium size enterprise. The types of exchange risks and ways of avoidance are explained. The proportion of risk management in SME’s , usage rate of interior and exterior methods for risk management and attitude of firms to risk management is investigated by conducting a survey on SME’s.

Key words: SME’s, Exchange Rate, Exchange Rate Risk Management, Future Market.

iv ÖNSÖZ

İçinde bulunduğumuz çağda teknoloji hızla gelişmekte ve ticarette sınırlar ortadan kalkmakta, üretici işletmeler dünya pazarlarına açılmakta ve dünya pazarına açılan işletmeler pazar paylarını artırmakta oldukça avantajlı hale gelmektedirler. Bununla beraber dünya pazarlarına açılmak bu işletmeleri alım satım işlemlerinde kullandıkları dövizdeki dalgalanmalara karşı önlem almaya ve bu riski yönetmeye itmektedir. Dış ticaret hacmi yüksek olan işletmelerde döviz kuru riski yönetimi firmanın karını büyük ölçüde etkilemektedir ve yönetilmesi zorunlu bir risk haline gelmektedir. Fakat özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin birçoğu döviz kuru riski yönetiminin önemini göz ardı etmekte ve bu riski bertaraf etmek için herhangi bir girişimde bulunmamakta veya sınırlı oranda bu konu ile ilgilenmektedirler. Bu çalışmanın amacı KOBİ’lerin döviz kuru riskini nasıl yönetebilecekleri ile ilgili yöntemlerin araştırılması ve çözüm önerilerinin ortaya konmasıdır. Bu amaca yönelik çalışmada öncelikle KOBİ kavramı geniş çerçevede ele alındıktan ve KOBİ’lerin dış ticaret hacimlerini artırmaya yönelik örgütlenmelerinden bahsedildikten sonra döviz kuru riskinin ortaya çıkması ve yönetilmesinde kullanılan araçlar incelenmiştir.

Bu çalışmada değerli görüşleri ve yardımlarıyla tezimin her aşamasında bana yön veren tez danışmanım sayın Doç. Dr. Erdinç Altay’a, her türlü desteği ile ve yardımlarıyla hep yanımda olan sevgili Enis’e, yapmış olduğum anket çalışmasında yer alarak bana çalışmamda büyük katkı sağlayan tüm işletme çalışanlarına, manevi destekleriyle ve yardımlarıyla yanımda olan tüm arkadaşlarıma, Kozmo Kimya çalışanlarına, ve aileme teşekkürü bir borç bilirim.

v İÇİNDEKİLER SAYFA NO.

ÖZ……………………………………………………………………………..... iii ABSTRACT………………………………………………………………….... iv ÖNSÖZ...... v İÇİNDEKİLER………………………………………………………………... vi TABLOLAR VE ŞEKİLLER...... xi GRAFİKLER…………………………………………………………………….xvi KISALTMALAR...... xvii GİRİŞ …………………………………………………………………………... 1

BİRİNCİ BÖLÜM

KÜÇÜK VE ORTA BOY İŞLETMELER VE İHRACATA YÖNELİK ÖRGÜTLENMELER

1.1. Küçük ve Orta Boy İşletme Kavramı ve Kapsamı………..…….…...... 3 1.1.1. İşletmenin Tanımı………………….……...... 7 1.1.2. Türkiye’de KOBİ Tanımı………………………………………...... 8 1.1.3. Avrupa Birliği’nde KOBİ Tanımı ve KOBİ’lere Bakış…….…...... 12 1.1.4. Çeşitli Ülkelerde KOBİ Tanımları ve KOBİ’lere Bakış...... 14 1.2. KOBİ’lerin Tarihsel Gelişimi………………………………………...... 17 1.2.1. Türkiye’de KOBİ’lerin Tarihsel Gelişimi…………………………..17 1.2.2. AB’de KOBİ’lerin Tarihsel Gelişimi...... 20 1.3. KOBİ’lerin Özellikleri………………………………………………….….....25 1.3.1. Genel Özellikleri……………………………………….……...... 25 1.3.2. Sektörel Özellikler…………………………………….…...... 27 1.3.3. Coğrafi Özellikler…………………………………………..…...... 27 1.4. KOBİ’lerin Avantajları ve Dezavantajları……………………...... 28

vi 1.4.1. KOBİ’lerin Avantajları...... 28 1.4.2. KOBİ’lerin Dezavantajları...... 30 1.5. KOBİ’ lerin Ekonomik Önemleri ve Ekonomideki Yerleri...... 35 1.6. Türkiye’ de İhracata Yönelik Örgütlenmeler ve Gelişimleri...... 39 1.6.1. Dış Ticaret Sermaye Şirketleri (DTSŞ)...... 42 1.6.2. Çok Ortaklı Dış Ticaret Şirketleri (ÇOŞ)...... 44 1.6.3.Sektörel Dış Ticaret Şirketleri (SDŞ)...... 45 1.6.3.1. SDŞ’lerin Ortaya Çıkışı...... 45 1.6.3.2. SDŞ’lerin Kuruluş Şartları...... 46 1.6.3.3. SDŞ’lerin Yararlanabilecekleri Haklar...... 48 1.6.3.4. SDŞ’lerin Yükümlülükleri...... 49 1.6.3.5. SDŞ’lerin Avantajları...... 50

İKİNCİ BÖLÜM

DÖVİZ KURLARI VE KUR SİSTEMLERİ

2.1. Döviz Kurunun Tanımı ve Çeşitleri...... 53 2.1.1. Tanım……………………………..…………...... 53 2.1.2. Kur Çeşitleri …………………………..…...... 55 2.1.2.1. Nominal Kur...... 55 2.1.2.2 . Reel Kur...... 57 2.1.2.3 .Efektif Kur...... 59 2.2. Döviz Kurlarının Oluşumu...... 60 2.3. Döviz Kurlarını Etkileyen Faktörler...... 61 2.3.1. Ödemeler Dengesinin Kurlara Etkisi...... 62 2.3.2. Satınalma Gücü Paritesi ve Döviz Kurları Arasındaki İlişki...... 62 2.3.3. Faiz Oranlarının Kurlara Etkisi...... 65 2.3.4. Para ve Maliye Politikalarının Döviz Kurlarına Etkisi...... 67 2.4. Döviz Kuru Sistemleri...... 68 2.4.1. Sabit Döviz Kuru Sistemi...... 69 2.4.2. Değişken Döviz Kuru Sistemi...... 74

vii 2.4.3. Karma Sistemler...... 78 2.5. Döviz Kuru Tahmin Yöntemleri...... 79 2.5.1. Piyasaya Dayalı Tahminler...... 83 2.5.2.Modele Bağlı Tahminler...... 85

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM DÖVİZ KURU RİSKİ VE KORUNMA YÖNTEMLERİ

3.1. Döviz Kuru Riski ...... 89 3.1.1. Döviz Kuru Riski Kavramı...... 89 3.1.2. Döviz Kuru Riski Çeşitleri...... 91 3.1.2.1. Çevrim Riski...... 92 3.1.2.2. İşlem Riski...... 93 3.1.2.3. Ekonomik Risk...... 94 3.2. Kur Riskine Karşı Korunma Stratejileri...... 96 3.2.1. Tam Korunma Stratejisi...... 96 3.2.2. Korunmadan Vazgeçme Stratejisi...... 97 3.2.3. Esnek Korunma Stratejisi...... 98 3.3. Korunma Yöntemleri...... 98 3.3.1. Vadeli İşlemler Piyasası Araçlarını Kullanarak Korunma Yöntemleri...... 99 3.3.1.1. Forward İşlemler...... 100 3.3.1.2. Future İşlemler...... 106 3.3.1.2.1. Teminat Hesaplama ...... 108 3.3.1.2.2. Future Sözleşmelerin Fiyatlanması...... 110 3.3.1.2.3 . Kar Zarar Hesaplama...... 111 3.3.1.3. Forward ve Future Piyasalar Arasındaki Farklar...... 112 3.3.1.4. Döviz Opsiyonları...... 113 3.3.1.4.1. Opsiyon Türleri...... 114 3.3.1.4.1.1. Avrupa ve Amerikan Opsiyonları...... 114

viii 3.3.1.4.1.2. Döviz Alım Opsiyonları...... 115 3.3.1.4.1.3. Döviz Satım Opsiyonları...... 118 3.3.1.4.2. Opsiyon Fiyatlarını Etkileyen Unsurlar...... 120 3.3.1.5. Döviz Swap İşlemleri...... 121 3.3.1.5.1. Swap Sözleşmelerinin Kotasyon Şekli...... 123 3.3.1.5.2. Swap Maliyetinin Belirlenmesi...... 123 3.3.1.5.3. Swap İşlemi Aşamaları...... 125 3.3.2. Firma Stratejileri İle Riskten Korunma...... 128 3.3.2.1. Ödemeleri Öne Alma veya Geciktirme Yöntemi...... 129 3.3.2.2. Eşleştirme Yöntemi...... 131 3.3.2.3. Netleştirme Yöntemi...... 133 3.3.2.4. Ulusal Para İle Faturalandırma Yöntemi...... 135 3.3.2.5. Ödünç Alma...... 137 3.3.2.6. Döviz Sepetleri...... 137 3.3.2.7. Para Piyasaları Yoluyla Korunma...... 138 3.3.2.8. Fiyatlandırma Stratejisi...... 139 3.3.2.9. Yeniden Fiyatlandırma Merkezleri...... 140 3.3.2.10. Para Birimi Seçimi...... 141 3.3.2.11. Pazarlama ve Üretim Yönetimi Teknikleri Kullanarak Kur Riski Yönetimi...... 141 3.3.2.12. Risk Yönetim Programı Yapmak...... 143

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM KOBİ’LERİN DÖVİZ KURU RİSKİ YÖNETİMİ UYGULAMALARINA YÖNELİK ARAŞTIRMA 4.1. Araştırmanın Konusu ve Amacı...... 145 4.2 Araştırmanın Yöntemi...... 145 4.3. Araştırma Sonuçlarının Değerlendirilmesi...... 147 4.3.1. Frekans Dağılımları...... 147 4.3.2. Geçerlilik Testi...... 161 4.3.3. Güvenilirlik Analizi...... 170

ix 4.3.4. Ki Kare Bağımsızlık Testleri...... 176 4.3.5. Sonuçların Genel Değerlendirmesi...... 271

SONUÇ……...……………………………………………………….…………. 274 KAYNAKÇA…………………………………………………………………… 278 EKLER..………………………………………………………………..………. 294

x TABLOLAR VE ŞEKİLLER

Tablo 1.1.: Küçük ve Orta Ölçekli Sanayicinin Gelişme Dönemlerindeki Kritik Sorunları………………………………………………………….…...... 26 Tablo 1.2.: Girişimlerin Ölçeksel Dağılımı……..……...... 37 Tablo 1.3. : İmalat Sanayi Girişimlerinin Ölçeksel Dağılımı……..…...... 37 Tablo 2.1.: Alış Satış Kurları………………………...…..…...... 54 Tablo 2.2. : USD Doları ve AVRO Nominal , Reel Döviz Kurları………....….... 58 Tablo 3.1. : Future Sözleşmesinin Özellikleri ……………………...... 107 Tablo 3.2.: Forward Ve Future Piyasalar Arasındaki Farklar …………...... 112 Şekil 3.1.: Swap İşlemi Aşamaları...... 127 Tablo 3.3. : 2001 Kriz Döneminde İşletmelerin Borç Yapısı...... 130 Tablo 4.1.: İşletmenin Hukuki Yapısı...... 146 Tablo 4.2.: İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör...... 147 Tablo 4.3.: İşletmenin Sermaye Yapısı...... 148 Tablo 4.4.: İşletmenin Yıllık Cirosu...... 148 Tablo 4.5.: İşletmenin Toplam Çalışan Sayısı...... 149 Tablo 4.6.: İşletmenin Aktif Büyüklüğü...... 149 Tablo 4.7.: Satışlar İçinde İhracatın Payı...... 150 Tablo 4.8.: Alışlar İçinde İthalatın Payı...... 150 Tablo 4.9.: Üretim Girdileri Temini...... 150 Tablo 4.10.: Makine ve Teçhizat Temini...... 151 Tablo 4.11.: Ağırlıklı Olarak İthalat Yapılan Para Birimi...... 151 Tablo 4.12.: Ağırlıklı Olarak ihracat Yapılan Para Birimi...... 152 Tablo 4.13.: İthalat ve İhracatı Aynı Para Biriminden Yapan İşletmeler...... 152 Tablo 4.14.: Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlenip Düzenlenmediği……... 153 Tablo 4.15.: İşletmenin Döviz Kuru Değişimlerinden Etkilenmesi...... 153 Tablo 4.16.: İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden Etkilenme Derecesi...... 154

xi Tablo 4.17.: İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme Derecesi...... 154 Tablo 4.18.: İşletmenin Diğer Risk Türlerine Gore Muhasebe Riskinden Etkilenme Derecesi...... 155 Tablo 4.19.: İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması...... 155 Tablo 4.20.: İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi...... 155 Tablo 4.21.: Ödemeleri Öne Alma Veya Geciktirme...... 156 Tablo 4.22.: Ulusal Fatura İle Faturalama...... 156 Tablo 4.23.: Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma...... 157 Tablo 4.24.: Üretim Teknikleri Yöntemi Kullanarak Korunma...... 157 Tablo 4.25.: Forward Sözleşmelerin Tercih Edilmesi...... 157 Tablo 4.26.: Future Sözleşmelerin Tercih Edilmesi...... 158 Tablo 4.27.: Opsiyon Sözleşmelerin Tercih Edilmesi...... 158 Tablo 4.28.: Swap Sözleşmelerin Tercih Edilmesi...... 159 Tablo 4.29.: Vadeli İşlemler Piyasasında İşlem Yapmama Sebepleri...... 159 Tablo 4.30.: İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı Yaklaşımları...... 160 Tablo 4.31.: KMO and Bartlett Testi...... 161 Tablo 4.32.: Örnekleme Yeterliliği Test Sonuçları (MSA Değerleri)...... 162 Tablo 4.33.: Açıklanan Toplam Varyans...... 165 Tablo 4.34: Dönüştürülmüş Bileşen Matrisi...... 166 Tablo 4.35.: Faktör 1 Güvenilirlik Analizi...... 170 Tablo 4.36.: Faktör 2 Güvenilirlik Analizi...... 171 Tablo 4.37.: Faktör 3 Güvenilirlik Analizi...... 172 Tablo 4.38.: Faktör 4 Güvenilirlik Analizi...... 172 Tablo 4.39.: Faktör 5 Güvenilirlik Analizi...... 173 Tablo 4.40.: Faktör 6 Güvenilirlik Analizi...... 174 Tablo 4.41: Faktör 7 Güvenilirlik Analizi...... 174 Tablo 4.42.: Faktör 8 Güvenilirlik Analizi...... 175 Tablo 4.43.: İşletmenin hukuki yapısı ile döviz kurlarından etkilenme dereceleri arasında ilişki ……………………………………………………………………..176 Tablo 4.44.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile döviz kurundan etkilenme dereceleri arasında ilişki...... 177

xii Tablo 4.45.: Satışlar içinde ihracatın payı ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki...... 180 Tablo 4.46.: Alışlar içinde ithalatın payı ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki...... 181 Tablo 4.47.: İşletmenin üretim girdileri temini ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki …………………………………………………………….183 Tablo 4.48.: İşlemenin makine ve teçhizat temini ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki...... 185 Tablo 4.49.: Üretim girdileri ve makine temini ile işletmenin döviz kurundan etkilenmesi arasındaki ilişki...... 187 Tablo 4.50.: İthalat ve ihracatın aynı para birimi ile yapılması ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki...... 188 Tablo 4.51.: İşletmenin yıllık cirosu ile döviz cinsinden nakit bütçesi düzenlemesi arasında ilişki………………………………………………………………………189 Tablo 4.52.: İşletmenin aktif büyüklüğü ile döviz cinsinden nakit bütçesi düzenlemesi arasında ilişki...... 192 Tablo 4.53.: İşletmenin hukuki yapısı ile diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki...... 193 Tablo 4.54.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki...... 194 Tablo 4.55.: İşletmenin aktif büyüklüğü ile diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki...... 198 Tablo 4.56.: İşletmenin hukuki yapısı ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki...... 200 Tablo 4.57.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskten etkilenme derecesi arasında ilişki...... 201 Tablo 4.58.: İşletmenin aktif büyüklüğü ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki...... 205 Tablo 4.59.: İşletmenin hukuki yapısı ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki...... 206 Tablo 4.60.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki…………………………………………………………….207

xiii Tablo 4.61.: İşletmenin aktif büyüklüğü ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki……………………………………………………………………...211 Tablo 4.62.: Satışlar içindeki ihracatın payı ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki...... 212 Tablo 4.63.: Alışlar içinde ithalatın payı ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki...... 214 Tablo 4.64.: İşletmenin hukuki yapısı ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki………………………………………………………………………215 Tablo 4.65.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki...... 217 Tablo 4.66.: İşletmenin aktif büyüklüğü ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki...... 220 Tablo 4.67.: Satışlar içindeki ihracatın payı ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki...... 222 Tablo 4.68.: Alışlar içinde ithalatın payı ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki...... 224 Tablo 4.69.: İthalat ve ihracatın aynı para biriminden yapılması ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki...... 225 Tablo 4.70.: İşletmenin hukuki yapısı ile ödemeleri öne alma veya geciktirme yönteminin kullanılması arasında ilişki...... 227 Tablo 4.71.: İşletmenin hukuki yapısı ile ulusal fatura ile faturalama yönteminin kullanılması arasında ilişki...... 228 Tablo 4.72.: İşletmenin hukuki yapısı ile pazarlama teknikleri kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki...... 230 Tablo 4.73.: İşletmenin hukuki yapısı ile üretim teknikleri yöntemi kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki...... 231 Tablo 4.74.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile ödemeleri öne alma veya geciktirme yönteminin kullanılması arasında ilişki...... 232 Tablo 4.75.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile ulusal fatura ile faturalama yönteminin kullanılması arasında ilişki...... 235 Tablo 4.76.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile pazarlama teknikleri kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki...... 237

xiv Tablo 4.77.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile üretim teknikleri yöntemi kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki...... 240 Tablo 4.78.: İşletmenin hukuki yapısı ile forward sözleşme kullanımı arasında ilişki...... 243 Tablo 4.79.: İşletmenin hukuki yapısı ile future sözleşme kullanımı arasında ilişki...... 245 Tablo 4.80.: İşletmenin hukuki yapısı ile opsiyon sözleşme kullanımı arasında ilişki...... 246 Tablo 4.81.: İşletmenin hukuki yapısı ile swap sözleşme kullanımı arasında ilişki……………………………………………………………………………….248 Tablo 4.82.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile forward sözleşme kullanımı arasında ilişki...... 249 Tablo 4.83.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile future sözleşme kullanımı arasında ilişki...... 251 Tablo 4.84.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile opsiyon sözleşme kullanımı arasında ilişki...... 254 Tablo 4.85.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile swap sözleşme kullanımı arasında ilişki………………………………………………………………………257 Tablo 4.86.: İşletmenin hukuki yapısı ile işletmelerin döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki...... 260 Tablo 4.87.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki...... 261 Tablo 4.88.: İşletmenin aktif büyüklüğü ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki...... 265 Tablo 4.89.: Satışlar içinde ihracatın payı ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki...... 267 Tablo 4.90.: Alışlar içinde ithalatın payı ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki...... 269

xv GRAFİKLER LİSTESİ

Grafik 1.1.: Devlet Politikalarının KOBİ’ler Üzerindeki Etki Oranları……….....24 Grafik 2.1. : USD Döviz Alış Kuru Aylık Dalgalanma(21.06.2008-21.07.2008)..74 Grafik 2.2.: Serbest Kur Değişimleri………………………..……………...... 75 Grafik 3.1.: Alıcı Açısından Alım Opsiyonu ……………………………...... 117 Grafik 3.2.: Satıcı Açısından Alım Opsiyonu...... 117 Grafik 3.3.: Alıcı Açısından Satım Opsiyonu...... 119 Grafik 3.4.: Satıcı Açısından Satım Opsiyonu...... 120

xvi KISALTMALAR

AB : Avrupa Birliği ABD : Amerika Birleşik Devletleri AR-GE : Araştırma Geliştirme AT : Avrupa Topluluğu CHF : İsviçre Frankı ÇOŞ : Çok Ortaklı Dış Ticaret Şirketleri DİE : Devlet İstatistik Enstitüsü DPT : Devlet Planlama Teşkilatı DTSŞ : Dış Ticaret Sermaye Şirketleri EURO : Avrupa Birliği Para Birimi EUROSTAT : The Office for Official Publications of the European Commission FOB : Free On Board ICC : International Bureau of Chambers of Commerce of the International Chamber of Commerce IMM : International Money Market İGEME : İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi İKV : İktisadi Kalkınma Vakfı KDV : Katma Değer Vergisi KMO : Kaiser-Meyer-Olkin KOBİ : Küçük ve Orta Boy İşletme KOSGEB : Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı KÜSGEM : Küçük Sanayi Geliştirme Merkezi KÜSGET : Küçük Sanayi Geliştirme Teşkilatı MSA : Measure of Sampling Adequacy SDŞ : Sektörel Dış Ticaret Şirketleri SME : Small and Medium Enterprise

xvii TCMB : Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası TL : Türk Lirası TSE : Türk Standartları Enstitüsü USD : Amerikan Doları VOB : Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası VOBAŞ : Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş. YTL : Yeni Türk Lirası YY : Yüzyıl

xviii GİRİŞ

Küreselleşen dünya pazarlarına ulaşım kolaylıkları ve işletmelerin bu pazardan pay alma girişimleri farklı para birimleri üzerinden işlem yapma zorunluluğunu da beraberinde getirmektedir. Farklı para birimleri ile işlem yapılması da işletmeler için yönetmek zorunda oldukları döviz kuru riskini ortaya çıkarmaktadır. Söz konusu risk, döviz kurlarındaki belirsizlik arttıkça firmanın farklı para birimleri cinsinden gelir ve gider değerlerinin de aynı ölçüde belirsizlik göstermesinden ileri gelmektedir.

Özellikle 1970’li yıllarda uygulanmakta olan Bretton-Woods sisteminin çökmesi ile birlikte dalgalı kur sistemine geçilmiş ve ülkelerin ulusal paralarının serbestçe dalgalanabileceği, dolayısıyla döviz kurları üzerindeki belirsizliğin arttığı bir döneme girilmiştir. Dalgalı kur sisteminde ulusal paraların değeri piyasada oluşan arz ve talebe bağlı olarak belirlenmektedir. Kurlardaki değişimler ise o ülkenin malına olan arz ve talebi büyük ölçüde etkilemektedir. Bir ülkenin parasının değerinin artması o ülkenin ürettiği ürüne karşı olan talebi düşürürken parası daha az değerli olan ülkenin mallarına olan talebi artırmaktadır. Bu durum uluslararası piyasalarda faaliyet gösteren işletmelerin ulusal pazardaki konumlarının belirlenmesinde oldukça büyük bir öneme sahiptir. Döviz kurlarındaki değişmeler sadece rekabetçi piyasa fiyatlarını etkilememekte aynı zamanda işletmelerin geleceğe yönelik alım-satım işlemlerinde kar ve zarar durumlarını da yüksek oranda etkilemektedir.

İşletmeler ticari faaliyetlerini sürdürürken her zaman anlık ödeme yapamayabilmekte veya alacaklarını anlık tahsil edemeyebilmektedirler. Bir işletme yapmış olduğu bir satış karşılığında karşı taraftan olan alacağını ilerleyen aylar içerisinde tahsil edebileceği gibi aynı şekilde yapmış olduğu bir alım karşılığında da aylar sonra ödeme yapabilmektedir. Fakat alım-satımın yapıldığı tarihteki döviz kuru ödeme yapılacağı tarihte oluşacak döviz kurundan farklı gerçekleşebilmektedir. Bu durumda döviz cinsinden borcu olan bir işletme, bu paranın değerinde oluşabilecek

1 herhangi bir artıştan, döviz cinsinden alacağı olan bir işletme ise dövizde oluşabilecek herhangi bir değer düşüşünden olumsuz yönde etkilenecektir. Bu noktada döviz kuru riski yönetiminin önemi anlaşılmakta ve başarılı bir risk yönetimi yapan işletmeler karlılıklarını artırırken, kur riski yönetimine yeterli önemi göstermeyen işletmeler büyük sorunlarla yüz yüze gelmektedirler.

Uluslararası işletmelerde döviz kuru riski yönetiminin önemi KOBİ ( Küçük ve Orta Boy İşletmeler)’lere kıyasla daha fazla anlaşılmışken, KOBİ’lerde gerek konu ile ilgili yetersiz bilgi sahibi olunması gerekse konunun yeterince ciddiye alınmaması gibi sebeplerden dolayı kur riski yönetimi yetersiz oranda yapılmaktadır. Bunun bir sonucu olarak rekabetçi ortamda ayakta kalmak için hali hazırda birçok güçlükle karşılaşan KOBİ’lerin rekabet güçleri kur riski nedeniyle daha da azalmaktadır. Bu güçlükleri tek başına bertaraf etmekte zorluk çeken KOBİ’ler zaman içerisinde çeşitli örgütlenmelere gitmişler ve bilgilerini, tecrübelerini ve sermayelerini birleştirerek Dış Ticaret Sermaye Şirketleri, Çok Ortaklı Şirketler, Sektörel Dış Ticaret Şirketleri adı altında birleşmişlerdir.

Bu çalışma döviz kuru riski kavramını ve KOBİ’lerin döviz kuru riski yönetiminde kullanabilecekleri içsel ve dışsal teknikleri ortaya koymaktadır. Bu amaç doğrultusunda dört bölümden oluşan çalışmanın birinci bölümünde KOBİ kavramı geniş çerçevede ele alınacak; tarihsel gelişimleri, özellikleri, avantajları - dezavantajları açıklanacak ve ihracata yönelik örgütlenmelerine değinilecektir. İkinci bölümde döviz kuru kavramı açıklanacak; kurların oluşumu, kurları etkileyen faktörler, döviz kuru sistemleri ve döviz kuru tahmin yöntemleri ele alınacaktır. Üçüncü bölümde döviz kuru riski kavramı açıklanacak ve içsel - dışsal korunma yöntemleri detaylı bir şekilde incelenecektir. Son bölümde ise yapılan anket çalışması ile işletmelerin kur riskine karşı tutumları, ne oranda kur riski yönetimi yaptıkları, risk yönetiminin yapılma ve yapılmama nedenleri, kur riski yönetiminde hangi yöntemleri daha fazla kullandıkları araştırılacak ve sonuçlara bağlı olarak öneriler geliştirilecektir.

2 BİRİNCİ BÖLÜM

KÜÇÜK VE ORTA BOY İŞLETMELER VE İHRACATA YÖNELİK ÖRGÜTLENMELER

1.1. Küçük ve Orta Boy İşletme Kavramı ve Kapsamı

Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ), esnek bir yapıya sahip olmaları ve değişikliklere kolayca uyum sağlayabilme özellikleri ile ekonomik yapılarındaki farklılıklara rağmen hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde büyük bir öneme sahiptirler. Birçok gelişmekte olan ülkede küçük işletmeler toplam istihdamın büyük bir bölümünü oluşturmaktadırlar. Bireysel girişimcilik ruhu için verimli bir ortam sunarlar ve faaliyetlerin tüm ekonominin içinde yayılmasında yön gösterirler.

KOBİ’lerin ekonomi üzerine etkileri onların istihdama, gelire, üretime, yatırıma, ihracata olan katkıları ve diğer ekonomik göstergelere bakılarak ölçülebilir. KOBİ’lerin karakteristik özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir1;

 Toplam istihdam kadar olmasa da toplam üretime önemli katkıları vardır,  Genellikle küçük ev sanayinin ve el işinin istihdamın önemli kaynağını oluşturduğu kırsal kesimlerde bulunurlar,  Ürettikleri ürünler çoğunlukla insanların temel ihtiyaçlarını karşılayan yemek, giyim ve ev eşyalarıdır,  Büyük işletmelere oranla daha az ithal edilmiş ara malı ve ekipman kullanırlar,  Çoğunlukla yeni ürünlerin ve yeni fikirlerin kaynağıdırlar.

1 S.Tamer Cavusgil v.d. , Exports From Small And Medium Sized Enterprises In Developing Countries, International Trade Centre Unctad/Gatt, Geneva, 1993, s. 1. 3 Karakteristik özelliklerin yanı sıra özellikle küçük ölçekli denilen işletmelerde firma sahibi tarafından yönetilmek, uzman çalıştırmamak, finans, genel yönetim, üretim ve pazarlamanın yine firma sahibi tarafından yapılması gibi belirgin özellikler göze çarpmaktadır. Bununla birlikte biraz daha büyük ve orta ölçekli olan işletmelerde daha fazla sayıda profesyonel ve uzman çalışanlar istihdam edilmektedir.2

Oktay ve Güney özellikle kriz sonrası KOBİ’lerin finansman sorunları ile ilgili yaklaşımlarını belirlemek amacıyla, pilot bölge olarak seçmiş oldukları İstanbul, Trabzon, Gaziantep, Denizli ve Eskişehir'deki tesadüfî örnekleme ile seçilen işletmeler üzerinde bir anket çalışması yürütmüşler ve bu KOBİ’lerin %64’ünün son yirmi yıl içinde kurulmuş olup iki büyük kriz yaşadıktan sonra hala ayakta kalabilmelerinin sebebini küçük olmanın avantajı sayesinde elde ettikleri sonucuna ulaşmışlardır. Ayrıca bu işletmelerin %76,20’lik bölümünün ilk sahiplerince yönetildiği ve Türkiye’de babadan oğula geçen, devamlılık sağlayan işletmelere pek rastlanmadığı sonucu ortaya konmuştur. Ayrıca araştırma sonucu işletme sahiplerinin yönetimi genellikle kendilerinin üstlendiği ve çoğu yöneticinin çıraklıktan yetişmiş olduğu tespit edilmiştir.3

KOBİ’ler hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ve sanayileşmiş ülke ekonomilerinde büyük bir yere sahiptirler. Yeniliklerin piyasaya taşınması ve teknoloji ve bilgi odaklı ekonomilerin geliştirilmesinde kilit bir role sahiptirler. Ayrıca KOBİ’ler sadece ekonomik anlamda değil aynı zamanda sosyal yaşam üzerinde de etkili olup, geniş bir alana yayılmış olduklarından dolayı gelirin ve mülkiyetin farklı kesimlere yayılmasına ve bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesine aracılık ederler.4

2 ICC, Services To Small And Medium Sized Enterprises (SMEs) , International Trade Centre Unctad/WTO, 1996, s. 3. 3 Ertan Oktay ve Alptekin Güney, “21.Yüzyılda Kobi’ler: Sorunlar, Fırsatlar Ve Çözüm Önerileri”Sempozyumu, 03–04 Ocak 2002,Doğu Akdeniz Üniversitesi, K.K.T.C,s.7. 4 Tahir Akgemci, Kobi’lerin Temel Sorunları ve Sağlanan Destekler, KOSGEB Yayınları, Haziran 2001, s.1. 4 Sahip oldukları esneklik ve çabuk uyum sağlama kabiliyetlerini iyi kullanabilen işletmeler bu özelliklerini rekabet avantajına çevirebilecek ve büyümelerini gerçekleştirebilecektir. Bunu başaramayanlar ise gittikçe büyüyen sorunlarıyla karşı karşıya geleceklerdir5.

Özellikle kriz dönemlerinde işletmelerin ayakta kalmalarında önemli bir diğer faktör de işletmelerin finansal alandaki girişimleri olmaktadır. Büyük ölçekli girişimlerde finans piyasasına katılım ve döviz kuru riski yönetiminde finansal araçlardan yararlanma oranı daha fazla görülürken küçük işletmelerde bu alandaki eksiklik göze çarpmaktadır.

Türkiye ekonomisi son 15 yıl içinde iki büyük kriz yaşamıştır. Bunlardan ilki 1994 yılında gerçekleşen döviz krizidir. Kriz esnasında TL %60 değer kaybetmiş ve ekonomi %6 dolayında küçülmüştür. İkinci büyük kriz 2000 yılının sonlarında ve 2001’in başlarında görülmüş olup bu krizi takiben uygulanmakta olan sabit döviz kuru sisteminden vazgeçilerek dalgalı döviz kuru sistemine geçilmiştir. Bunun sonucunda Merkez Bankası verilerine göre TL gecede %39 dolayında değer kaybetmiştir. Bu dönemde 2000 yılı Haziran ayı itibariyle 1.682 şirket devamlılığını sürdüremezken, bu sayı 2001 Haziran'ında 2.016'ya ulaşmıştır. Haziran 2001 itibariyle kapanan işletmelerin yaklaşık % 86'sı gerçek kişi ticari işletmesidir.6 Özellikle dalgalı döviz kuruna geçişten sonra KOBİ’lerde döviz kuru riski artmış ve bu riskin yönetimi önem kazanmıştır. Faizlerin çok yüksek oranlara ulaşması, dövizde dalgalı kur sistemine geçilmesi sonrası yaşanan belirsizlikler, iç satışların çok büyük oranda azalmasına yol açmıştır. Devalüasyon sonrasında ihracatta önemli ölçüde artış yaşanmasının beklenmesine rağmen özellikle dövize bağlı hammadde ithalatında artan maliyetler, ihracattaki artış beklentilerini de zayıflatmış ve yılın ilk sekiz ayında ihracattaki artış ancak % 10 düzeyinde gerçekleşmiştir. Türkiye’deki ekonomik krizler özellikle ihracat imkânları yüksek olan işletmeler ile turizm sektöründeki işletmeler dışındaki işletmelerin getirisini azaltmakla birlikte bu

5 Oktay, Güney, a.y. ,s.1. 6 Öznur Yüksel ve Güven Murat, “Şubat Krizinin Kobiler Üzerindeki Etkileri Ve Çözüm Önerileri” s.5–15, (Çevrimiçi) www.emu.edu.tr/smeconf/turkcepdf/bildiri_09.pdf, 30 Nisan 2008. 5 işletmelerin kur riskini de aşırı derecede yükseltmiştir. Ekonomik kriz yıllarında KOBİ’lerin kısa vadeli borçların payı ciddi artış göstermiştir. Kısa vadeli yükümlülükleri karşılama potansiyeli olan cari oran, kriz yıllarında imalât sektöründe faaliyet gösteren büyük ve küçük ölçekli işletmelerde önemli düşüş göstermiştir. Firmalar krizi atlatmak amacıyla vadeli satışların durdurulması, üretime ara verilmesi, ödemelerin ertelenmesi, ticari kredilerin kapatılması, istihdamın azaltılması gibi önlemler almak zorunda kalmıştır. Özellikle döviz borcu bulunan işletmeler Şubat 2001 krizinden çıkmak için bütün faaliyetlerini dondurmak zorunda kalmışlardır. İstanbul Sanayi Odası’nın yapmış olduğu Ekonomik Durum Tespiti Anket Çalışması ile 934 sanayi kuruluşunun % 25’inin, 2001 yılı ilk altı ayında %30 ve daha düşük kapasiteyle çalıştığı, kuruluşların %80’inin %60 ya da altında bir kapasite ile çalışmakta olduğu tespit edilmiştir.7

Rekabetçi avantajlara sahip olmak için bir firma yöneticisinin diğer faaliyetlerin yanı sıra finansal problemlerin çözümü için kendi finansal altyapısını oluşturması gerekmektedir. Finansal başarı alternatif finansal kaynakları bulmak konusunda büyük ölçüde yaratıcılık, hayal gücü ve standart olmayan fikirler ile yakından ilişkilendirilmiştir. Böylece firmanın piyasa değeri artırılabilmekte ve finansal başarı sağlanabilmektedir.8 Kriz dönemlerinde küçük işletmelerin üzerindeki en ciddi olumsuz sonuçlar finansal yapı ile ilgili olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede küçük işletme yöneticisinin finansal yapıyı yeniden analiz etmesi gerekmektedir. Özellikle işletmenin analizi yapılan dönemlerde ne ürettiğinin, ürününü kimlere, hangi şartlarda sattığının ve piyasaların o dönemdeki durumunun gözönüne alınması gerekmektedir. Küçük işletmeler kriz sürecinde en çok finansman kaynaklarına ihtiyaç duymaktadırlar. En iyi kaynağın nereden ve nasıl bulunacağı, öncellikle nerelere kullanılacağı vb. kararlar önem taşımaktadır. Krizin finansal

7 Famil Şamiloğlu ve Utku Uygun, “KOBİ’ lerde Ekonomik Kriz Yönetimi”, ss.1–3, (Çevrimiçi) http://archive.ismmmo.org.tr, 30 Nisan 2008. 8 Goran Milovanovic, “Small And Medium Enterprises As A Base For Restructuring Serbian Economy”, Facta Universitatis Series: Economics and Organization, Vol. 2, No 3, 2005, s. 204. 6 boyutunu asgari düzeyde dengelemenin en iyi yolu kriz eğilimli finansal planların hazırlanmasıdır.9

KOBİ’lerin tanımlanmasında kullanılan en yaygın nicel kriterler çalıştırılan işçi sayısına göre yapılan ayrım kriterleridir. İkinci en yaygın kriter, işletmelerin gerek cirolarına gerekse gelirlerine veya işletme varlıklarına dayanan finansal yapılarıdır.

KOBİ’lerin tanımlanması merkezi planlamadan pazar ekonomisine doğru bir dönüşüme paralel olarak dinamik bir değişim içindedir.10 Özellikle Hindistan ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde küçük işletme kavramından bahsederken çok dikkatli olmak gerekmektedir, çünkü bu gibi ülkelerde küçük üreticilik çok farklı yapılarda ve değişik birçok üretim tarzından ve türünden oluşabilmektedir. Uygulanacak politikalar açısından üretimdeki bu değişik türleri belirlemek önem taşımaktadır.11

1.1.1.İşletmenin Tanımı

KOBİ tanımını yapmadan önce kısaca genel anlamda işletme tanımının yapılması faydalı olacaktır. İşletme, üretim faktörlerini uyumlu bir şekilde bünyesinde birleştiren ve geliştiren bir sistem olarak tanımlanabilir. Başka bir yaklaşım ile işletme, doğal kaynaklar, sermaye ve emek faktörünü belli bir oranda ve belli bir düzen içinde bir araya getiren ekonomik birim olarak tanımlanabilir.

9 İsmet Titiz ve H. İlker Çarıkçı, “Krizlerin İşletmeler Üzerindeki Etkileri Ve Küçük İşletme Yöneticilerinin Kriz Dönemine Yönelik Stratejik Düşünce Ve Analizleri” , C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, s.215. 10 Economic Commision For Europe, Small And Medium Sized Enterprises In Countries in Transition, United Nations Publications, New York and Geneva, 2003, s. 12. 11 İsmail Bulmuş, Ertan Oktay ve Mete Törüner, Küçük Sanayi İşletmelerimizin Konumu Önemi Ve AT’ye Girerken Karşılaşılabilecek Sorunlar İle Çözüm Yolları , Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları:426, ,1990,s.14. 7 İşletme kavramı iş kökünden gelmektedir ve içinde üç kavramı barındırmaktadır12:

 Bir alet, makine veya bunun gibi bir aracı çalıştıran,  Sermaye ve işgücünden oluşan bir üretim birimine sahip olan,  Çeşitli faaliyetlerin görüldüğü iş yerleridir.

1.1.2. Türkiye’de KOBİ Tanımı

KOBİ’lere ilişkin farklı ülkelerde ve farklı iktisadi oluşumlar çerçevesinde değişik yorumlar ve tanımlar yapılmış fakat net bir KOBİ tanımı ortaya konulamamıştır.13

Türkiye’de de uzun yıllar objektif ve herkes tarafından kabul edilen bir tanımlama yapılamamıştır. Bu anlamda amaca, sektöre ve bölgeye göre farklı tanımların geliştirilmesi gereği ortaya çıkmıştır.14

Türkiye’de KOBİ’lere finansman desteği sağlayan Halk Bankası, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Sanayi Yatırım ve Kredi Bankası, Devlet Planlama teşkilatı, Türkiye İstatistik Kurumu gibi kurumların KOBİ’lerle ilgili birbirinden farklı tanımlamaları bulunmaktadır. Her kurumun bu tanımlamaları yaparken farklı bir amaca sahip olduğu ve farklı değerlendirmeler yaptıkları düşünülmektedir. Fakat kesin çizgilerle ifade edilen bir KOBİ tanımının eksikliğinden kaynaklanan kargaşalar da zaman zaman farklı kesimler tarafından dile getirilen bir sıkıntıdır.

12 Süleyman Karataş, Sanayileşme Sürecinde Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Veli Yayınları, İstanbul,1991, s. 6. 13 KOSGEB, Kobi Ekonomisi (Tarihi Gelişimi) , KOSGEB Ekonomik ve Stratejik Araştırmalar Merkez Müdürlüğü Yayını, Aralık 2003, Ankara, s. 2. 14Tamer Müftüoğlu, Türkiye’de Küçük Ve Orta Ölçekli İşletmeler KOBİ’ler, Sorunlar – Öneriler, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara,2002, s.100. 8 Tanımlamadaki tüm bu kargaşaya rağmen hemen hemen tüm ülkelerde kullanılan bir takım nicel ve nitel kriterler vardır. Bu kriterler aşağıdaki şekilde gösterilebilir15;

 Nicelik bakımından kriterler: - İşçi sayısı - Sermaye - Aktifler toplamı - Kar - Toplam çevirici güç miktarı - Enerji kullanımı - Ciro - Makine parkı - Kapasite (üretim hacmi)

 Nitelik bakımından kriteler: - Girişimcinin işletmede fiilen çalışması - İş bölümü ve uzlaşma derecesi - Sermayenin sınırlı oluşu, finansal yetersizlik - Yönetim tekniklerinin uygulanması veya yetersizliği

2005 yılında Bakanlar Kurulu’nca düzenlenen KOBİ’lerin tanımlanmasına yönelik yürürlükten önce yapılan bazı “KOBİ” tanımlamaları aşağıdaki gibidir:

 “KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı )’in tanımı: Bir veya birden çok gerçek veya tüzel kişiye ait olup, 250 kişiden daha az çalışanı olan ve yıllık net satış hâsılatı 25 milyon TL’den fazla olmayan işletmelerdir.

15 Mete Oktav v.d. , Orta Ve Küçük İşletmelerde İhracata Yönelik Pazarlama Sorunları Ve Çözüm Önerileri, TOBB Yayınları, Ankara, 1990, s. 1. 9  Halkbank’ın Tanımı: Teşvik belgeli KOBİ: 1–150 işçi çalıştıran, sabit yatırım tutarı 100.000 TL’yi aşmayan işletmeler, Normal KOBİ: 1–250 işçi çalıştıran ve sabit yatırım tutarı 400.000 TL’yi aşmayan işletmeler.16

Şimdiki tanım: 250 kişiden az çalışanı olan, yıllık net satış hâsılatı veya mali bilânçosu en fazla 25 milyon TL olan, bağımsız nitelikteki veya sermayesinin en fazla % 25’i KOBİ niteliği taşımayan firmaya ait olan üretim ya da bakım onarım faaliyetinde bulunan işletmeler Banka’nın KOBİ tanımına girmektedir.17

 Eximbank’ın Tanımı: 1–200 işçi çalıştıran imalat sanayi işletmeleri şeklinde tanımlanan KOBİ tanımı “Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik” ile beraber bu yönetmelik hükümleri paralelinde banka 03.07.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere KOBİ tanımı ve sınıflandırmasına ilişkin düzenlemeler yapmıştır.

Bu çerçevede; 250 kişiden az çalışanı olan, yıllık net satış hâsılatı veya mali bilânçosu en fazla 25 milyon TL olan, bir veya birden çok gerçek veya tüzel kişiye ait olup, bağımsız işletme tanımına giren, imalatçı ve imalatçı – ihracatçı özelliğine sahip mikro, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler banka tarafından KOBİ olarak belirlenerek yürürlükteki gibi mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak üç gruba ayrılmıştır.18

 Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın Tanımı: 1–200 işçi çalıştıran, gerçek usulde defter tutan, arsa ve bina hariç sabit sermaye tutarı bilânço net değeri itibariyle 2 milyon ABD doları karşılığı TL tutarını aşmayan imalat sanayi işletmeleri.

16 Mustafa H.Çolakoğlu, Kobi Rehberi 2002, Yorum Matbaacılık, Ankara, Nisan 2002, s. 7. 17 ( Çevrimiçi ) http://www.halkbank.com.tr/channels/1.asp?id=232,14 Nisan 2008. 18 Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ) tanımına ilişkin yeni düzenleme (23.06.2006) ( Çevrimiçi ) http://www.eximbank.gov.tr/duyurular/kobiduyuru.doc, 14 Nisan 2008. 10  DİE ve DPT’nin Tanımı: 1–9 işçi çalıştıran işletmeler çok küçük ölçekli; 10–49 işçi çalıştıran işletmeler küçük ölçekli; 50–99 işçi çalıştıran işletmeler orta ölçekli işletmeler olarak tanımlanmışlardır.19

19.10.2005 tarihinde Bakanlar Kurulu’nca “Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik” in yürürlüğe konmasıyla KOBİ tanımının esasları belirlenmiş ve tüm kurumların bu esasları uygulamaları amaçlanmıştır.

Bu tanıma göre KOBİ; 250 kişiden daha az kişi istihdam eden, yıllık net satış hâsılatı ya da mali bilânçosu 25 milyon TL’yi aşmayan ve bu yönetmelikte mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ekonomik birimler olarak tanımlanmaktadır.

Ayrıca bu yönetmelikle KOBİ’ler üç gruba ayrılmıştır20.

 Mikro işletme: On kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hâsılatı ya da mali bilânçosu bir milyon Türk Lirasını aşmayan çok küçük ölçekli işletmeler,  Küçük işletme: Elli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hâsılatı ya da mali bilânçosu beş milyon Türk Lirasını aşmayan işletmeler,  Orta büyüklükteki işletme: İkiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hâsılatı ya da mali bilânçosu yirmibeş milyon Türk Lirasını aşmayan işletmeler.

19 Çolakoğlu, a.g.e. , s. 8. 20 “Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik” , Karar Sayısı: 2005/9617, Madde 5, Resmi Gazete, Sayı: 25997, 18 Kasım 2005. 11 KOBİ tanımı özellikle KOBİ’lere devlet veya diğer kurumların tanıdığı teşviklerin kapsamı açısından önem taşımaktadır. 2005 yılında yayınlanan yönetmelikten (Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik” , Karar Sayısı: 2005/9617 ) önce farklı kurumlar tarafından KOBİ tanımı faklı yapılmakta ve bu durum KOBİ’lere tanınan teşvikler kapsamında bazı şirketler açısından sıkıntı yaratabilmekteydi. 2005 yılında yayımlanan yönetmelikle birlikte kurumlar KOBİ tanımı sınırlarını aşmamak kaydıyla farklı tanımlamaları yapabilme esnekliğine sahiptirler.

1.1.3. Avrupa Birliği’nde KOBİ Tanımı ve KOBİ’lere Bakış

AB’deki birçok küçük işletme makro ekonomik değişmelere büyük işletmelere oranla çok daha çabuk adapte olabilmekte ve dünya pazarlarında rekabet edebilen mal ve hizmetler üretmektedirler. 21

AB ülkelerinde küçük ve orta ölçekli işletmelerin heterojen bir yapıya sahip olması ve geleneksel yöntemlerle çalışan işletmelerden çağdaş işletmelere, ihracatçılardan iç pazara yönelik üretim yapan üreticilere, yan sanayi işletmelerinden fason imalatçılara çok geniş bir yelpaze içinde olan KOBİ’leri bir ölçüt içinde inceleme imkânı oldukça güçtür.22

Avrupa Birliği Komisyonu tanımına göre küçük ve orta ölçekli işletmeler 3 gruba ayrılmıştır23 :

 Orta Ölçekli İşletmeler;

- 250’den az çalışanı olan, - 50 milyon Avro’dan fazla yıllık cirosu olmayan veya yıllık bilançosu 43 milyon Avro’dan fazla olmayan işletmeler,

21 Oktav v.d. , a.g.e. , s. 13. 22 Bulmuş, Oktay ve Törüner, a.g.e. , s.20. 23(Çevrimiçi)http://ec.europa.eu/enterprise/consultations/sme_definition/documents/com_smes_en.pdf 23 Şubat 2009. 12  Küçük Ölçekli İşletmeler;

- 50’den az çalışanı olan, - 9 milyon Avro’dan fazla yıllık cirosu olmayan veya yıllık bilançosu 10 milyon Avro’dan fazla olmayan işletmeler,

 Mikro Ölçekli İşletmeler;

- 10’dan az çalışanı olan, - 1 milyon Avro’dan fazla yıllık cirosu olmayan veya yıllık bilançosu 1,4 milyon Avro’dan fazla olmayan işletmeler olarak tanımlanmıştır.

AB komisyonu yukarıdaki tanıma göre içinde “KOBİ” “Orta büyüklükteki İşletme”, “Küçük İşletme” veya “Mikro İşletme” terimleri geçen tüm AB mevzuatını uyumlaştırmıştır.

İşletme tanımlarının AB istatistiklerine yansımasını EUROSTAT (The Office for Official Publications of the European Commission ) 0 işçi çalıştıran, 1–9 işçi çalıştıran, 10–49 işçi çalıştıran, 50–249 işçi çalıştıran, 250–499 işçi çalıştıran, 500 ve daha fazla işçi çalıştıran işletmeler şekilde düzenlemiştir. 24

KOBİ’leri korumaya ve yardımcı olmaya yönelik Avrupa Komisyonu 2005 yılında KOBİ’lerde girişimcilik, KOBİ’lerin uluslararası pazarlara açılması, büyüme potansiyelinin artırılması, hissedarlar arasındaki iletişimin ve danışmanın kuvvetlendirilmesi gibi ana aktiviteleri kapsayan “Büyüme ve istihdam için modern KOBİ politikası” nı benimsemiştir. 2004 yılının başlarında yayınlanmış olan raporda, 2000 yılından 2004 yılına kadar kaydedilen ilerlemenin değerlendirmesi yapılmıştır ve dinamik bir ekonomi için üretimin, girişimin, yatırımın ve yeniliklerin desteklenmesinin gerekli olduğu ortaya konmuştur. Global ekonomi içerisinde etkili bir şekilde rekabet edebilmek için Avrupa’da yeniliklere yönelik kapasitenin

24 Çolakoğlu, a.g.e. , s.4. 13 artırılması ve girişimcilik kültürünün desteklenmesi gerekliliğinden bahsedilmiştir. KOBİ’lere yönelik olarak geliştirilmiş bir başka program ise 2007-2013 yılları arasını kapsayacak olan ve girişimcilik ve yenilikçilik üzerine geliştirilmiş olan “The Entrepreneurship and Innovation Programme” dır. Bu programın başlıca amaçları ise, KOBİ’lerin gelişmesi veya piyasaya katılımlarını sağlamak amacıyla finans piyasalarına yönelmelerinin ve yenilikçi aktiviteler üzerine yatırımların teşvik edilmesi, girişimlerde tüm yenilikçi fikirlerin desteklenmesi, KOBİ’ler arası işbirliğin sağlanabileceği ortamın yaratılması, böylece yenilikçi ve girişimcilik kültürünün desteklenmesidir.25

1.1.4.Çeşitli Ülkelerde KOBİ Tanımları ve KOBİ’lere Bakış

Türkiye’de olduğu gibi diğer ülkelerde de genel kabul görmüş standart bir KOBİ tanımı yapılamamaktadır.

KOBİ tanımları, ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeylerine, ülkenin büyüklüğüne, ülkedeki sosyal şartlara bağlı olarak ülkeler arasında oldukça farklılık göstermektedir. Bununla birlikte tanımlamaların yapılmasında çalışan sayısı, üretim kapasitesi, yatırım miktarı, varlıklar, satış hacmi gibi kriterler kullanılmaktadır. Fakat bunların içinde en yaygın olarak kullanılan kriterin çalışan sayısı olduğu belirtilmektedir. Ayrıca bazı ülkeler, örneğin Malezya, tanımlama yaparken KOBİ’leri üretim ve hizmet sektöründe faaliyet göstermelerine göre ayrıma tabi tutmaktadırlar. Singapur’da ise KOBİ’ler uluslararası ve ulusal şeklinde ayrılmaktadır. Bazı ülkelerde bu ayrım tek kişiye ait olan işletme veya bir grup ya da büyük işletmelere bağlı olan şirketler şeklinde yapılmaktadır.26

25 Purcarea Irina, “Key Development Strategies For Small And Medium Enterprises In The Context Of European Integration” , Academy of Economic Studies, Faculty of Business Administration(in foreign languages), Mihail Moxa 5–7, sect. 1, Bucharest, Romania, ss. 742–743. 26 Mikio Kuwayama, “E-Commerce promotion policies for Small and Medium-Sized Enterprises: East Asian and Latin American Experiences” , International Trade and Integration Division, Santiago, Chile, October 2001, s. 11. 14 ABD’de KOBİ tanımlaması çalışan sayısına göre yapılmıştır ve 250’den az çalışanı olan işletmeler küçük sanayi işletmesi olarak, 250’den fazla çalışanı olan işletmeler ise büyük sanayi işletmesi olarak tanımlanmıştır.

Japonya’da tanımlama çalışan kişi sayısına göre ve sermaye miktarına göre sektör bazında yapılmıştır. Sektörler imalat, ticaret ve hizmet olarak üçe ayrılmıştır. İmalat sanayi için 300’den az çalışanı olan ve 100 milyon Yen’den az sermayesi olan; ticaret sektörü için 100’den az çalışanı olan ve 30 milyon Yen’den az sermaye miktarı olan; hizmet sektörü için 50’den az çalışanı olan ve 10 milyon yen’den az sermaye miktarı olan işletmeler KOBİ olarak tanımlanmıştır.27

Danimarka’da sadece KOBİ’lere özel olarak kısıtlı bir destek verilmekte olup, işletmelerin çoğu KOBİ olarak değerlendirilmektedir. 50’den az çalışanı olan işletmeler küçük, 50–200 çalışanı olan işletmeler orta ölçekli olarak kategorize edilmektedir. Seçilmiş gelişen bölgelerde bina ve makineler için sübvansiyon verilmektedir. Bu özel durumda toprağın ve binanın bedelinin %25’i ve makine ve ekipmanların bedelinin %20’si sübvansiyon olarak sağlanmaktadır.28

Fransa’da Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Konfederasyonu sanayi işletmeleri için 1–9 işçi çalışanı olan işletmeleri el sanatları,10–50 çalışanı olan işletmeleri küçük ölçekli işletme ve 51–500 işçisi olan işletmeleri de orta ölçekli işletme olarak sınıflandırmaktadır. 29

İngiltere’de sektörlere göre farklı nicel ölçütler kullanarak “Küçük Sanayi İşletmeleri Araştırma Komitesi ( Committee of Inguiry On Small Firms)’nin yaptığı tanımlamaya göre imalat sanayinde 200 işçiden az, inşaat sektöründe 25 işçiden az, madencilik sektöründe 25 işçiden az, perakende ticaret sektöründe yıllık satışı 50 bin Pound’dan az, toptan ticarette 200 bin Pound’dan az, motorlu araç ticareti bakım ve

27 Hüseyin Demir, “Gümrük Birliği Sürecinde KOBİ’ler”semineri(6–7 Mart 1999) , Türkiye-Avrupa Birliği Derneği İstanbul Şubesi, Yayın no:6, İstanbul -2000,s.33. 28 Cavusgil S. v.d. , a.g.e. , s.26. 29 Müftüoğlu, a.g.e. , s.110. 15 onarım sektöründe ise 100 bin Pound’dan az yıllık satışı olan işletmeler KOBİ olarak nitelendirilmektedir.

İtalya’da yapılan nicel tanımlamaya göre en çok 500 işçi çalıştıran ve ve sabit sermaye yatırımı 3 milyar İtalyan Lireti’ni geçmeyen işletmeler küçük ve orta sanayi kapsamına girmektedir. Nitel olarak bir tanım yapılması gerekirse üst yönetimde iş bölümüne giren işletmeler büyük, tüm işlerin işletme yönetiminde toplandığı işletmeler ise küçük ve orta ölçekli işletme olarak tanımlanmaktadır. 30

Çeşitli ülkelerde firmalara destek olması açısından KOBİ’lere özel bazı kolaylıklar sağlanmaktadır. Örneğin İskoçya, Galler ve İrlanda’da yeni firmalara düşük ücretli ertelenmiş geri ödeme kredileri sunulmaktadır. Bu özel bölgelerin dışında küçük veya yeni kurulmuş işletmelere tavsiye ve danışmalık hizmetleri veren bazı girişimcilik acenteleri bulunmaktadır. Bunun yanında geçmişte “British Oversaes Trade Board” yurt dışında açılan firmalara kuruluş masrafının %50’sini sağlamaktadır ve pazara giriş ile ilgili tavsiye ve bilgi hizmeti sunmaktadır.31

İtalya’da bu türlü hizmetlerin endüstriler tarafından kullanımı çok kısıtlı kalmaktadır. Hükümet firmalara yardım sağlamak amacıyla verebilecekleri yardımlar konusunda kısıtlanmıştır. İsviçre’de uzun süredir, KOBİ’ler için bilgi, tavsiye ve eğitim veren geleneksel bir dernek bulunmaktadır. Yeni bir şirket kuruluşundan daha çok varolan şirketlerin daha verimli hale getirilmesi ve yönetime dair problemler hususunda yardım sağlamaktadırlar.32

Çek Cumhuriyeti’nde nüfusu 2 binin altında olan bölgelerdeki işletmelere finansal destek sağlanmaktadır. Ayrıca işletmelere araştırma, gelişim ve yenilikleri takip etmelerinde yardımcı olabilecek teknik programlarla destek verilmektedir.

30 Müftüoğlu, a.g.e. , s.113. 31 Cavusgil S. v.d. , a.g.e. , s.27. 32 a.g.e. , s.28. 16 Macaristan’da Credit Guarantee Corporation KOBİ’lerin gelişimleri ve uluslararası piyasalardaki rekabetçi güçlerini artırmaya yönelik olarak destek vermektedir.33

Birçok ülkede KOBİ’leri desteklemek amacıyla sektörün ihtiyaçlarının KOBİ’lerden karşılanması için devlet tarafından yapılan çeşitli uygulamalar vardır. Kolombiya’da KOBİ’lerin desteklenmesi amacıyla kamu sektörünün ihtiyaçlarını KOBİ’lerden karşılamalarına yönelik kanunlar çıkarılmıştır. Hindistan’da, belirlenmiş bazı malların KOBİ’ler tarafından talep edilen fiyat düzeyinde üretilmesi şartı ile KOBİ’lere ayrıcalıklı tedarik imkânının verilebilmesi için çeşitli projeler yapılmaktadır. Güney Afrika’da “National Strategy for the Development and Promotion of Small Business ve Small Business Enabling Act” tarafından KOBİ’lerin desteklenmesine ve yatırımlarına yönelik devlet politikaları oluşturulmuştur. 34

1.2. KOBİ’lerin Tarihsel Gelişimi

Geçmişten bugüne KOBİ oluşumlarında çeşitli evreler ile gelişimler yaşanmıştır. Türkiye’de ve diğer ülkelerdeki KOBİ gelişimleri aşağıdaki başlıklar altında açıklanmıştır.

1.2.1. Türkiye’de KOBİ’lerin Tarihsel Gelişimi

KOBİ’lerin tarihi geçmişi incelendiğinde 13. yüzyıla dayanan bir geçmişle karşılaşılmaktadır. Bu yıllarda kurulan “Ahilik Sistemi” tarafından esnafın mesleki eğitim, sosyal güvenlik gibi hizmetleri yerine getirilirken bir yandan da esnafı birbirine bağlayan mesleki ve insani ahlak kurallarına dayanan manevi bir birlik temsil ediliyordu. Zamanla meydana gelen değişimler sonucunda bu birlik yerini Lonca Sistemi’ne bırakmıştır. Kelime anlamı olarak her iş kolunda kurulmuş birlik

33 “Export Performance of Small and Medium Enterprises in India”, Eximbank of India, Research Brief No. 18 October 2005, s.2. 34 “Issue Briefing Note: Small and Medium-Sized Enterprises”, International Institute for Sustainable Development, May 2004, s.6. 17 manasına gelen “Lonca” nın en önemli fonksiyonu standart bir üretim gerçekleştirilmesini sağlayarak malın kalitesini yüksek tutmaktır. Loncalar, esnaf ve sanat sahiplerinin sıkı bir disiplin altında hem yetiştirmekte hem de denetlemekte ve usta işçinin yetişmesi, iş ahlakının korunması, üretilen ürünlerin müşteriye en hızlı şekilde ulaştırılması gibi konularda esnafa yol gösterir nitelikte yardımcı olmaktaydılar. 35

Loncalar üyelerinin menfaatlerini korumanın yanı sıra aynı zamanda sosyal, dini ve siyasi faaliyetleri de olan bir birlikti. Küçük işletmeler toplum için mal ve hizmet üreten birimler olduğundan tüm eski kültürlerde görülmektedirler.36

Batı ülkelerinin 18. yüzyılda Sanayi Devrimi ve Fabrika Sanayi adı verilen modern makineli üretime başlamalarıyla birlikte Osmanlı İmparatorluğu’nun küçük sanayi alanındaki üstünlüğü gerilemeye başlamış, bu gelişmelerle rekabet edemeyerek Avrupa ülkelerinin mallarını satmaya başlamışlardır.

Türkiye’de KOBİ’lerin tarihi gelişim süreci kronolojik olarak aşağıdaki şekilde gerçekleşmiştir37;

 1863 yılında sanayi sektörüne bir atılım kazandırmak için “Islahı Sanayi Komisyonu” kurulmuştur. Fakat öngörülen tedbirlerden olumlu sonuçlar elde edilememiştir.  1879 yılında esnaf, sanatkâr ve sanatçının bir çatı altında toplanmasını sağlamak amacıyla “İstanbul Ticaret Odası” kurulmuştur.  1913 yılında sanayileşmeyi özendirmek amacıyla “Teşviki Sanayi Kanunu Muvakkatı” yürürlüğe konulmuştur.  1914 yılında “Teşviki Sanayi Kanunu Talimatnamesi” ve 1917 yılında bu konunun uygulama yönetmeliği çıkarılmıştır.

35 KOSGEB, “Kobi Ekonomisi …”, a.g.e. , s. 3. 36 Karataş, a.g.e. , s. 12. 37 KOSGEB, “Kobi Ekonomisi …”, a.g.e. , s. 4. 18 19. yüzyılın sonlarında yeni fikirler doğmuş ve Almanya, Avusturya, İtalya, Macaristan ve Bulgaristan bu fikirlere liderlik yaparak modern esnaf örgütlerini kurmuşlardır. Ülkemizde de küçük sanayinin örgütlenmesi kendiliğinden doğmuştur ve daha sonra bu örgütler Anayasa ve Kanunların güvencesi altına alınmıştır.38

Daha sonraki yıllarda gelişim süreci aşağıdaki şekilde devam etmiştir39;

 1930’lu yıllarda “İktisadi Devlet Teşekkülleri” aracılığı ile iki sanayi planı yürürlüğe konmuştur.  1933 yılında KOBİ’lerin finansman sorunlarına yardımcı olmak üzere “Türkiye Halk Bankası” kurulmuştur.  1943 yılında “Esnaf Odaları” kurulmuştur.  1970 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Teşkilatı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından “Küçük Sanayi Geliştirme Merkezi ( KÜSGEM )” kurulmuştur. Daha sonra bu kurum “Küçük Sanayi Geliştirme Teşkilatı ( KÜSGET )” olarak yapılanmıştır.

1960’lı yıllar Türkiye’nin imalata dönük küçük işletmelere dayalı faaliyetlere yöneldiği yıllar olarak tespit edilebilir. 60’lı yıllardan itibaren Türkiye teknoloji transferine başlamış ve o yıllarda sanat okullarından mezun olanlar kendi işletmelerini kurarak KOBİ’leri bugünlere taşımışlardır. 1988 ve 1989 yıllarında ülkemizdeki ticari ve sınaî faaliyetler daralmıştır ve büyük işletmelerden ziyade küçük işletmeler girişimcilikleri sayesinde ekonomiyi desteklemeyi ve ayakta tutmayı başarmışlardır.40

Bu yıllarda küçük işletmelere sağlanan tesis ve ucuz kredi olanaklarının artırılması kararı alınmıştır. Ayrıca küçük ve büyük sanayi bütünleşmesini sağlamak amacıyla küçük sanayi sitelerinin kurulmasının teşvik edileceği, kalkınmada

38 Karataş, a.g.e. , s. 13. 39 KOSGEB, “Kobi Ekonomisi …”, a.g.e. , s. 5. 40 KOSGEB, Türkiye’de Kobi Anlayışının Dünü Bugünü Geleceği , ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi, KOSGEB Yayınları, Eylül 2000, Ankara, ss. 16–18. 19 öncelikli yöreler başta olmak üzere gelişmekte olan bölgelerde yer alan şehirlerde imalat sanayinin kurulmasının destekleneceği ifade edilmiştir.41

1990–1994 yılları arasında KOBİ’lerin sanayileşmeleri ve uzmanlaşmalarına yönelik, rekabet güçlerinin artırıcı, müteşebbis ve çıraklık eğitimine ağırlık veren politikalar benimsenmiştir.

1996–2000 yılları arasında Avrupa modeli ele alınarak sanayileşme stratejisi oluşturulmuştur ve KOBİ’lerin dış ticarete yönlendirilmesi için çalışmalar hedef alınmıştır.

2001–2005 yılları arasında KOBİ’lerin katma değer içindeki paylarının artırılması, KOBİ’lerin payının bankacılık sisteminin toplam kredi hacmi içinde artırılması, Sektörel Dış Ticaret Şirketleri’nin kurulması, fon kaynaklarının kullanımının etkinleştirilmesi, teknoloji düzeyinin ve ürün kalitesinin yükseltilmesi, KOBİ’lerle ilgili mevzuatın AB standartları ile uyumlaştırılması hedef alınmıştır.42

2000’li yıllarda tüm işletmelerle birlikte gümrük tarifelerinin indirildiği, miktar kısıtlamalarının aşamalı bir şekilde kaldırılarak dış ticaretin tüm engellerden arındırılacağı serbest bir döneme girilmiştir. 43

1.2.2. AB’de KOBİ’lerin Tarihsel Gelişimi

Küçük işletmeler eski ve yeni tüm kültürlerde görülmektedir. Arap, Babil, Mısırlı, Yahudi, Yunanlı, Fenikeli ve Romalı ekonomi önemli sayıda küçük işletmeden oluşmaktaydı. Genellikle ürünleri ve sundukları hizmetler kötü kaliteliydi ve tüketiciler kandırılmaktaydı. Bu nedenle ticaret kurallarını belirlemek ve tüketicileri korumak için Babil’in kralı Hammurabi tarafından Hammurabi kanunu diye bilinen 300 maddeden oluşan bir kanun çıkartılmıştır. O yıllardan bugünlere dek

41 KOSGEB, “Türkiye’de Kobi …”, a.g.e. , s. 12. 42 a.y. , ss. 14–16. 43 Cevdet Baykal, “Cumhuriyetin 75.Yılında Dtm’nin Kobi’lere Bakışı, İhracatta Sektörel Dış Ticaret Şirketi Modeli Ve Devlet Yardımları”, Dış Ticaret Dergisi, Özel Sayı: Ekim 1998, s.5. 20 ticari alanda gelişim elde edilmesine rağmen 1970’li yıllara kadar KOBİ’ler göz ardı edilmiştir ve gereken değer verilmemiştir. 44

Sanayi devriminden önce Avrupa’da birçok ülkede işletmelerin küçük ölçekli iken sanayi devriminden sonra ise endüstriyel ve ticari gelişimler sonucunda küçük ölçekli işletmeler orta, orta ölçekli işletmeler ise büyük ölçekli işletme haline gelmiştir. Bu dönemde küçük işletme sahipleri gelişimleri kendileri için bir son olarak görmüşlerdir ve “büyü veya çık” şeklinde bir tercih yapmak söz konusu olmuştur.45

50’li ve 60’lı yıllarda ekonomide görülen hızlı büyüme ve genel kalkınma tüm ülkelerde olduğu gibi Avrupa Topluluğu’nda da (AT ) KOBİ’lerin sayılarında bir azalmaya neden olmuştur, büyük işletmelerdeki hızlı büyüme yeni iş alanlarının açılmasına ve genel gelir düzeyinin yükselmesine neden olmuştur. Bu gelişmelerle birlikte küçük sanayicilerde hızlı bir istihdam artışı görülmüştür. Fakat hammadde krizleri ve büyümenin durması akıllara bu tür bir kalkınma modelinin etkinliği hakkında sorular getirmiştir. Krizin etkisiyle birçok KOBİ kapanmak zorunda kalmıştır. Fakat genel istihdama bakıldığında KOBİ’lerin istihdam hacimlerinde ciddi bir gerileme olmamıştır. Böylece 1970’li yıllarda başlayan ve 1980’li yıllarda %12’lere ulaşan işsizlik sorunu ile birlikte başta İngiltere olmak üzere tüm Avrupa ülkelerinde istihdam artışını artıracak bir çözüm yolu aranmaya başlanmış, KOBİ’ler buna bir çözüm olarak düşünülmüştür.46

1970’li yıllarda dünya genelinde yaşanan petrol şokundan kaynaklanan kriz, topluluğu da derinden etkilemiştir. Fakat KOBİ’ler kendilerini kolayca toparlayabilmişler ve ekonomik yapıdaki boşlukları doldurmada büyük bir başarı göstermişlerdir. Bu işletmeler talebin gelir esnekliğinin düşük olduğu ürünleri

44 Barrow Colin, The Essence of Small Business, Prentice Hall Series, 2. Edition, London,1993, s.2. 45 Bhussun Ramsurrun ve John F Dalrymple, “Global Competitiveness within Small & Medium Manufacturing Enterprises in Mauritius”, Centre for Management Quality Research at RMIT University, s.2. 46 XXI. yy. Ekonomilerine Doğru Bir Kalkınma Aracı Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ) AT Örneği, İktisadi Kalkınma Vakfı Yayınları, No: İKV 97,1991,İstanbul, s. 75. 21 üreterek genelde az uzman elemanla ve daha fazla emek kullanarak hem istihdama katkı sağlamışlardır hem de büyük sanayi imalatını tamamlayıcı hale gelmişlerdir.47

Avrupa Komisyonu, AT düzeyinde uygulanacak politikalar için 1967 yılında Avrupa Komisyonu nezdinde Sanayi Genel Müdürlüğü kurmuş ve uygulanacak politikalar için çalışmalar başlatmıştır. Uygulanan politikalar 3 temele dayanmaktadır48:

 Yüksek teknolojiye dayanan ve ileride kalifiye istihdam yaratacak modern sanayi dallarının geliştirilmesi,  Tekstil, demir-çelik gibi geleneksel sanayi dallarının ithalat kısıtlamaları ile ve anti-dampinglerle korunması ve teknolojik gelişme ile bu dallara rekabet gücü kazandırılması,  KOBİ’lere sağlanan geniş kapsamlı teşviklerle işsizlik sorununun çözülmeye çalışılması.

AT’de küçük sanayinin 1970’lerden sonraki gelişimi sonucunda Topluluk bünyesinde firmaların %90’ını KOBİ’lerden oluşur hale gelmiştir. Bu işletmeler toplam çalışan nüfusun %60’ını istihdam etmektedirler.

Avrupa’daki girişimin %99,8 ‘ini, iş gücünün %66’sını, iş hacminin %65’ini, KOBİ’ler karşılamaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise girişimin %90’ı, iş gücünün %80’i KOBİ’ler tarafından karşılanmaktadır. Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte genel olarak toplam ihracatın %15’i ile %50’sini üstlenmektedirler ve bunlardan %20’si ile %80’i aktif olarak ihracat yapan işletmelerdir.49

Günümüzde KOBİ’ler AB’nin faaliyetlerine çok daha fazla bütünleşmiş durumdadır. KOBİ’ler için yararlı olabilecek ve onlar için düzenlenmiş birçok program bulunmaktadır. Komisyon çeşitli destek programlarını doğrudan veya

47 Bulmuş, Oktay ve Törüner, a.g.e. , s.19. 48 Osman Demirören, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler, Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Yayınları, Yayın No: 1996–1, 1996, Erzurum, s. 31. 49 Ramsurrun ve Dalrymple, a.y., s.2. 22 dolaylı olarak uygulamaya koymuştur. Bu amaç doğrultusunda KOBİ’ler için finansal anlamda yapılan en geniş kapsamlı program, yapısal sermayenin oluşturulması adına komisyon tarafından en fazla finanse edilen ulusal ve bölgesel programlarda KOBİ’lerin üzerinde durulması ve KOBİ’lere öncelik verilmesi olmuştur. KOBİ’lerin bu programlara katılımlarının teşvik edilmesi için çalışmalar yapılmıştır.50

Uluslararası Ticaret Servisi (International Trade Service) tarafından yapılan bir araştırma, KOBİ’leri desteklemek amacıyla yapılan, etkinliğin ve verimliliğin artırılması, esnek üretim sistemleri ve modern teknoloji kullanımının yaygınlaştırılması, büyük ve küçük sanayi işletmeleri arasındaki işbirliğinin geliştirilmesine yönelik devlet politikalarının olumlu sonuçlar doğurduğunu göstermiştir. Hemen tüm KOBİ’ler bu politikaların verimliliklerini artırdığına inanmaktadırlar. Fakat bununla birlikte KOBİ’lere yönelik bu politikaların yüzdesi ülkeler arasında büyük bir değişiklik göstermektedir.51 Bunların yanı sıra birçok ülkede eğitime yönelik uygulanan yeni iş kurmaya yönelik eğitici kurslar, devlet desteğiyle sağlanan rehberlik ve tavsiye servisleri de bu politikaların içinde yer almaktadır.52

50 European Commission, “The Activities of The European Union for Small and Medium – Sized Enterprises (SMEs)”, SME Envoy Report, 2005,s. 9. 51 International Trade Service, The SME and The Global Market Place: An analysis of competitiveness constraints , Geneva: ITC, 1997, s.15; Metin Şahin, “Gümrük Birliği Sürecinde KOBİ’ler”semineri(6–7 Mart 1999) , Türkiye-Avrupa Birliği Derneği İstanbul Şubesi, Yayın no:6, İstanbul -2000,s.4. 52Cavusgil S. v.d. , a.g.e. , s.23. 23 Grafik 1.1’de KOBİ’lerin uygulanan politikalardan yararlanma oranları gösterilmektedir.

2% 14%

Çok Fazla Çok Az 47% Çok 30% Normal Az

7%

Grafik 1.1. : Devlet Politikalarının KOBİ’ler Üzerindeki Etki Oranları Kaynak: International Trade Service, “The SME and The Global Market Place: An analysis of competitiveness constraints”, Geneva: ITC, 1997, s.15

Uygulanan bu politikalara katılımın zayıf olması, kendilerini organize edememelerinden ve bu aktivitelere katılımın çok fazla vakit alacağını düşünmelerinden kaynaklanmaktadır53.

KOBİ’lerin birçok gelişmiş ülke ekonomisindeki oranları incelendiğinde ise çalışan kesimin %6 - %15’inin küçük işletmelerde çalıştığı görülmektedir. Sayısal olarak ifade edilirse, örneğin İngiltere’de 27 milyon çalışan nüfustan 3,4 milyonu küçük işletmelerde çalışmaktadır. İtalya’da tüm ekonomi içinde küçük işletmelerin payı %90’dır ve toplam istihdamın %84’ünü küçük işletmelerdeki çalışanlar oluşturmaktadır. Danimarka’da ise küçük işletmelerin payı toplam ekonomi içinde %92 iken, istihdamın %43’ünü küçük işletmelerde çalışanlar oluşturmaktadır.54

53 International Trade Service, a.g.e. , ss.15–16. 54 Barrow, a.g.e. , s.1. 24 1.3. KOBİ’lerin Özellikleri

KOBİ’lerin çeşitli özellikleri genel özellikler, sektörel özellikler ve coğrafi özellikler olarak incelenebilmektedir.

1.3.1.Genel Özellikleri

KOBİ’lerin ilk grubunu oluşturan mikro işletmelerin en büyük özellikleri bu kesimin finansman sıkıntılarını en fazla yaşayan kesim olması, yetersiz teknoloji ile üretim yapmaları, pazarlama teknolojilerini kullanmamaları hatta bunlardan haberdar olmamalarıdır. Ölçek büyüdükçe teknolojiye adaptasyon kabiliyeti artmakta fakat bununla birlikte finansman ve pazarlama sıkıntısı da büyümeye başlamaktadır. Orta ölçekli işletmelerde ihracata yönelim artmaktadır ve fiilen ihracatta bulunan şirketlerin sayısı önemli bir orana ulaşmaktadır. İşletmenin üretim kapasitesi daha da arttıkça her aşamada profesyonel ve eğitimli personel çalıştırma ihtiyacı doğmakta, işletme sermayesi ihtiyacı önemli ölçüde artmakta ve tedarik sorunları ortaya çıkmaktadır. 55

Firmaların büyüklüğü ile yeniliklere eğilim arasında pozitif bir korelasyon bulunmaktadır. Küçük işletmelerin bilgi ve teknolojiye yönelik yatırımları büyük işletmelere nazaran oldukça zayıf kalmaktadır.56

Genel anlamda küçük işletmelerin ayırtedici özellikleri bazı temel kriteler ile belirlenebilir57:

 Bu işletmelerde genellikle yönetici tüm sorumluluğu tek başına veya birkaç yardımcısıyla birlikte üstlenmektedir,

55 Bulmuş, Oktay ve Törüner, a.g.e. , s.19. 56 Piergiuseppe Morone ve Giuseppina Testa, “What Makes Small and Medium Enterprises Competitive, An investigation into the Italian manufacturing sector”, (Çevrimiçi) http://ideas.repec.org/p/ufg/qdsems/18-2005.html, 30 Nisan 2008. 57 Bulmuş, Oktay ve Törüner, a.g.e. , s.15

25  İşletmeci çalışanlarla ve müşterilerle bizzat kendisi temas kurmaktadır,  Küçük işletmelerin yüksek risk, yüksek maliyet gibi nedenlerden dolayı organize sermaye piyasasından yararlanma olanakları çok sınırlıdır,  Bu işletmeler için tek tek münferit gelişme teknikleri yerine grup geliştirme teknikleri uygun olabilmektedir.

KOBİ’lerin doğuş, varoluş, büyüme, genişleme ve olgunluk evreleri birbirinden farklı özellikler göstermektedir.

Tablo 1.1. : Küçük ve Orta Ölçekli Sanayicinin Gelişme Dönemlerindeki Kritik Sorunları

Başlangıç Varoluş Büyüme Genişleme Olgunluk Çıkar Bürokrasi Çatışmaları Kontrol krizi Krizi Krizi Özerklik Krizi ↑ ↑ ↑ Liderlik Krizi ↑ ↑

Yaratıcılıkta Yönetimde İç Organizasyon Koordinasyonla İşbirliği ile Büyüme Büyüme İle Büyüme Büyüme Büyüme

Kaynak: Karataş Süleyman, Sanayileşme Sürecinde Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Veli Yayınları, İstanbul,1991, s. 22

Bu işletmelerin genel anlamıyla ilk aşamadan son aşamaya kadar olan evreleri şu şekilde özetlenebilir58:

 İşletmenin yaratıcılık potansiyelinin büyüme evresini yönetim kademesinde liderlik krizi izleyebilmektedir,

58 Karataş, a.g.e. , ss. 22–23. 26  İşletmenin yönetim yapısının büyümesi evresini çeşitli birimler arasındaki “özerklik krizi” izleyebilmektedir,  İşletmenin kendi içinde büyümesi ile orantılı olarak işleri “kontrol edebilme krizi” yaşanabilmektedir,  İşletmenin kendi içinde ve diğer işletmeler arasında koordinasyon sağlayarak büyümesi evresini “bürokratik oluşumların yaratacağı kriz” izleyebilmektedir,  İşletme içinde ve işletme dışındaki kurumlarla işbirliğine giderek büyüme evresini, işbirliğinin içeriğine göre doğabilecek “çıkar çatışmaları krizi” izleyebilmektedir.

1.3.2. Sektörel Özellikler

KOBİ’lerin sektörel açıdan özelliklerine bakıldığında, sektörün boyutu ve yapısı itibariyle yapılan tahminlere göre Türkiye’de KOBİ sektörü yaklaşık olarak toplam işletmelerin % 99,8’ini oluşturmakta, toplam istihdamın % 76,7’sini, sermaye yatırımlarının %38’ine ve yaratılan katma değerin %26,5 ‘ine karşılık gelmekte, ihracatın %10’unu oluşturmakta ve banka kredilerinin %5’ini kullanmaktadırlar. Görüldüğü gibi KOBİ’ler toplam istihdama önemli katkılar sağlamakta iken, sermaye yatırımlarında ve dolayısıyla yaratılan katma değer seviyesinde ihracata daha az katkıda bulunmaktalar ve bankaların sunduğu kaynaklardan da ancak marjinal miktarlarda yararlanmaktadırlar.59

1.3.3.Coğrafi Özellikler

Coğrafi olarak ele alındığında Türkiye’de KOBİ’lerin %38’i Marmara Bölgesi’nde , %17’si Ege Denizi’nin kıyı kesiminde , %16’sının İç Anadolu’da , % 11’inin Akdeniz Bölgesi’nde , %9’unun Karadeniz’de ve %6’sının Güney Doğu

59 “Türkiye'deki küçük ve orta ölçekli işletmeler: mevcut durum ve politikalar”, 2. OECD KOBİ'lerden Sorumlu Bakanlar Konferansı = 2nd OECD Ministerial Conference on SME's 3–5 June 2004, İstanbul, s.24, (Çevrimiçi) www.oecd.org/dataoecd/37/37/33705673.pdf, 15 Mayıs 2008. 27 Anadolu Bölgesi’nde yoğunlaştıkları görülmektedir. Doğu Anadolu Bölgesi kayıtlı ekonomik faaliyet bakımından son derece az gelişmiş bir bölgedir.60

1.4. KOBİ’lerin Avantajları ve Dezavantajları

KOBİ olmanın işletmelere sağladığı bazı avantajlar yanında bazı dezavantajları da bulunmaktadır. Bu avantajlar ve dezavantajlar aşağıdaki başlıklar altında incelenmiştir.

1.4.1.KOBİ’lerin Avantajları

KOBİ’lerin büyük işletmeler ile karşılaştırıldıklarında birçok avantajları bulunmaktadır. Küçük bir işletmenin büyük bir işletme ile rekabet etmekte elde ettiği başlıca avantajlar müşteri ve personel ile daha yakın ilişkilerde bulunarak pazarlama, üretim ve hizmet konularında büyük işletmelere göre daha esnek olabilmeleridir.

KOBİ girişimcileri bulundukları pazarı çok daha yakından ve iyi tanıyabilen, pazarın ihtiyaçlarını daha iyi görebilen, müşterilerle yakın ilişkiler kurabilen bir kesim oluşturduklarından büyük işletmelerin sahip olmakta güçlük çekebilecekleri birtakım avantajlara sahip olmaktadırlar. Bunların yanı sıra KOBİ’ler 61;

 Yeni bir yatırıma girmeden önce bu yatırıma veya yeni bir buluşa pazarın tepkisinin ölçülmesi gereken zamanlarda,  Yönetimde çok yakın denetime ihtiyaç olduğunda,  Üretilen mal veya hizmetin pazarının sınırlı olması durumunda,  Emek üretimde önemli bir faktör olduğunda,  Üretilen mal ve hizmete talebin sınırlı olması durumunda,  Kolay bozulabilen malların pazarlanmasında,

60 a.y. , s.25. 61 Akgemci, a.g.e. , s.15. 28  Ülke içindeki farklı bölgelerin kalkınmasında ve çevrenin korunmasında büyük işletmelere nazaran daha avantajlı bir duruma sahip olmaktadırlar.

KOBİ’lerin ölçeklerinden dolayı kendilerine sağladıkları avantajların yanı sıra üretime ve ekonomiye sağladıkları katkıları aşağıdaki gibi sıralanabilir62:

 Daha az yatırımla daha çok üretim ve ürün çeşitliliği sağlamaktadırlar,  Daha düşük yatırım maliyetleriyle istihdam imkânı yaratmaktadırlar,  Teknolojiden ziyade emek kullanarak çalışıp işsizliğin aşağı çekilmesine katkıda bulunmaktadırlar,  Esnek yapıları itibariyle ekonomik dalgalanmalardan daha az etkilenmektedirler,  Talep değişikliklerine ve çeşitliliklerine daha kolay uyum gösterebilmektedirler,  Teknolojik yeniliklere daha çabuk adapte olabilmektedirler,  Bölgelerarası dengeli kalkınmayı sağlamaktadırlar,  Gelir dağılımındaki dengesizlikleri azaltmaktadırlar,  Bireysel tasarrufları teşvik etmektediler,  Büyük sanayi işletmelerinin destekleyicisi ve tamamlayıcısıdırlar,  Ekonominin ve sosyal sistemlerin denge ve istikrar unsurudurlar.

Birçok gelişmiş ülkede yaşanan deneyimler sonucu sadece küçük işletmelere veya büyük işletmelere malolmuş avantajlardan bahsedilememektedir. Bazı alanlarda büyük işletmeler kadar küçük işletmeler de avantajlı olurken, avantajların sürekliliğinin korunabilmesi için işletmenin ölçeğinin iyi kontrol ediliyor olması ve pazardaki değişimlere kolaylıkla adapte olunabilmesi gerekmektedir. Kontrolün iyi olmadığı işletmelerde bu avantajlar başarısızlığa dönüşmekte ve işletme devamlılığını zarar ederek sürdürmektedir. Örneğin 20. yy’ın başlarında FORD otomobil firması sadece tek bir çeşit araba üretmeye karar vermiştir. Müşterilerin

62 Figen Yılmaz, Türkiye’de Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ’ler) , İş Bankası İktisadi Araştırmalar ve Planlama Müdürlüğü Yayınları, Aralık 2003, s. 3. 29 farklı tercih ve zevklerinin olduğunun göz ardı edilerek alınan yanlış üretim kararları ve bununla birlikte çok çeşitli alanlarda faaliyet göstermenin dezavantajları sonucunda bunları yönetmenin maliyeti gelirlerden daha hızlı artmış firmanın karları gittikçe düşmeye başlamış ve büyük olmanın avantajının dezavantaja dönüştüğü görülmüştür.63

1.4.2. KOBİ’lerin Dezavantajları

Küçük işletmelerin en büyük dezavantajlarının başında yetersiz bilgi ile girişim yapma teşebbüsünde bulunmaları gelmektedir. Maksimum kar fırsatları ile ilgili herhangi bir ön araştırma yapmadan girişi kolay olan pazarlara girme eğilimleri yüksektir. Fakat söz konusu alanlarda genellikle kar oranı düşüktür ve elde edilen karla yeni bir yatırım yapma olanağının düşük kalmasından dolayı girişim başarısızlıkla sonuçlanabilmektedir. Dünyada bazı ülkelerde bu konu üzerine yapılan araştırmalar küçük işletmelerin başarısızlık oranlarının büyük işletmelere göre daha fazla olduğunu göstermiştir. Bu başarısızlığın başlıca nedenlerinden birinin de finansal sorunlar olduğu tespit edilmiştir.64

Dünya Bankası tarafından 80 ülkede 10.000’in üzerinde KOBİ’lere uygulanan bir araştırmada, KOBİ’lerin büyük ölçekli işletmeler karşısında ciddi dezavantajları olduğu saptanmıştır. Yapılan araştırmada firmalar küçüldükçe büyük şirketlere yönelik uygulanan politikalara karşı gelme ve pazara girmek için en zor engelleri yenmek için ölçeğin zorunlu ekonomilerini oluşturabilme olasılıkları da düşmektedir. Yapılan analizler sonucunda küçük ve büyük girişimciler için eşit olanakların olduğu çok ender görülmekte ve özellikle ekonomik yönden fakir olan ülkelerde ekonomik ortamın küçük işletmeler için oldukça elverişsiz olduğu saptanmıştır. Yerel girişimcilerin en başta makroekonomik belirsizlik, yetersiz

63 Milovanovic, a.y. , s.202. 64 Demirören, a.g.e. , s. 17. 30 altyapı, mülkiyet hakları, rüşvetçilik gibi problemlerle mücadele etmekte olduğu ortaya konmuştur.65

Bunun dışında KOBİ’ler hem kendi bünyelerinden kaynaklanan hem de çevre şartlarından kaynaklanan birtakım sorunlara sahiptirler. Mali kaynak ve diğer girdilerin teminindeki zorluklar, üretimde kalite ve standart sorunları, pazarlama konusundaki sıkıntılar, kalifiye eleman teminindeki güçlükler, ar-ge çalışmalarının yetersizliği, kuruluş safhasından vergilendirmeye kadar giden süreçteki türlü sıkıntılar gibi birçok sorundan bahsedilebilmektedir.66

Bu dezavantajlar aşağıdaki şekilde daha detaylı incelenmektedir:

 Sermaye Yetersizliği ve Büyümeye İlişkin Sorunlar: Küçük işletmeler kazançlarını işletmelerini geliştirmek ve büyütmek yönünde kullanmaktadırlar. Fakat özkaynakları sınırlı olan bu işletmeler enflasyonun hızlı artış seyri nedeniyle fakirleşmekte ve sermayelerini yitirmektedirler.67 Özellikle konjüktürel dalgalanmaların olduğu dönemlerde KOBİ’ler nakit sıkıntısı çekmekte ve öz sermayelerini eritmektedirler. İstanbul Sanayi Odası’nın yapmış olduğu bir anket araştırmasına göre varlıkları içinde öz kaynak oranı %71’den fazla olan işletmelerin sayısı, küçük ölçekli işletmelerde %51,2, orta ölçekli işletmelerde %37,8, büyük ölçekli işletmelerde ise %22,2 iken bu oranlar öz kaynak oranı %90’dan daha fazla olan küçük ölçekli işletmelerde %29,9, orta ölçekli işletmelerde %16,9, büyük ölçekli işletmelerde %8,7’dir. Bu sonuçlardan görüldüğü gibi KOBİ’lerin çoğunluğu devamlılıklarını özkaynaklarıyla sağlamaya çalışmaktadırlar.68 Yeterli sermayeye sahip olupta pazar paylarını artırmak ve dünya piyasalarına açılmak isteyen şirketlerde ise, büyümenin düzensiz bir biçimde gerçekleşmemesi ve işletmenin bundan olumsuz bir şekilde

65 World Bank Group SME Department, “World Bank Group Review of Small Business Activities 2001”, Washington, s. 16, (Çevrimiçi) www-wds.worldbank.org, 15 Mayıs 2008. 66 Oktav, Kavas, Önce ve Tanyeri, a.g.e. , s. 18. 67 Süleyman, a.g.e. , s. 57. 68 Oktay, Güney, a.y. ,s.5. 31 etkilenmemesi için uyum çalışmaları yapılmalıdır. Aksi takdirde çalışanların üzerine daha fazla sorumluluk yüklenir ve eğer çalışma düzenindeki değişikliklere adapte olunamazsa problemler yüz gösterir.69

 Yeterli Finansmanın Sağlanmasındaki Eksiklik: KOBİ’lerin başlıca sorunlarından biri de KOBİ’lere verilen kredilerin şartları ve tarafsız olmamalarıdır. Çok kısıtlı finansal kaynaklarla işletildikleri için sermaye piyasasına girişleri çok kısıtlı kalmaktadır ve sermaye piyasasından yeterince kaynak temin edememektedirler. Yüksek risk dolayısıyla finansal kurumlar veya bankalar KOBİ’lere kredi vermeye çok fazla yanaşmamaktadırlar ve KOBİ’ler kendi kendilerini finanse etmek zorunda kalmaktadırlar. Bu konuda yaşanan başka bir sıkıntı da KOBİ’lerle kredi veren kurumlar arasındaki iletişim ve anlaşma zorluğudur. KOBİ’ler kredi için yerine getirilmesi gereken şartları ve formaliteleri uzun bir süreç gerektirdiği için zaman kaybı olarak görebilmektedirler ve bu durum onların kredilere yönelmesinde caydırıcı bir rol oynamaktadır.70 Finansman sorununun diğer bir boyutu ise KOBİ’lerin yetersiz sermaye ile işletilmelerinin, bu işletmelerin büyük işletmelere nazaran başarısızlık oranlarının daha yüksek olmasına yol açmasıdır. Çünkü büyük işletmeler yanlış yapılan bir yatırım sonucu kendilerini iflastan kurtaracak oranda sermayeye sahipken, küçük işletmeler yetersiz sermaye dolayısı ile aynı durumda iflas ile yüz yüze kalabilmektedirler.71

 İşyeri Tespit ve Temini: Ülkemizde sanayi yerleşim yerleri dağınık bir halde olduğundan dolayı bu yerleşim bozukluğu beraberinde malzeme israfı, maliyetlerin artması, haberleşmenin sağlanamaması gibi sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu sorunlarla ilgili devletin belli projeler

69 Hüseyin Özgen, Kemal Can Kılıç ve Bahattin Karademir , “Birlikten Kuvvet Doğar: Küçük Ve Orta Ölçekli İşletmeler İçin Bir Örgütlenme Modeli Olarak Ağ Organizasyonları Önerisi”, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:12, Sayı:12, (2003), s. 85. 70 ICC, a.g.e. , s. 6. 71 Gökhan Altıntop , “Türkiye’deki KOBİ’lerin Rekabet Gücünün Artırılması İçin Stratejiler”, İGEME’den Bakış Dergisi, Yıl: 7, Eylül-Aralık 2003, Sayı:25, s.29. 32 kapsamında bitmiş işyeri temin etmesi, organize sanayi bölgelerinde KOBİ’leri için belirli yerler tesis etmesi bir çözüm olabilmektedir.

 Pazar Payının ve İş Temininin Yetersizliği: Küçük işletmeler yeni pazarlara girme ve araştırma yapmakta güçlük çekmekte olup üretilen mamullere ihtiyacı olanlar ile bu mamulleri üreten kesim buluşamamaktadır. Bu sorunu ortadan kaldırabilmek açısından küçük sanayi sitelerinin birbirine yakın kurularak haberleşmelerini sağlamak, mal borsaları ve benzeri iş borsalarının oluşturulabilmesi için altyapı çalışmaları yapmak, kamu kuruluşlarının piyasaya vereceği siparişlerin bir bölümünün küçük sanayici için ayırılması için kanuni düzenlemenin yapılması ve yan sanayicilerin ihracatçı sanayiciler gibi teşviklerden yararlandırılmaları gibi çalışmaların yapılması gerekmektedir. 72

 Genel Yönetim Sorunları: Bir işletmenin başarılı bir şekilde yönetilebilmesi için, yönetimin ileriye dönük öngörüler geliştirmek için bilimsel yöntemler kullanması gerekmektedir. Fakat KOBİ’lerde genellikle yöneticilerin aldığı kararlar bilimsel yöntemlerden ziyade sezgi ve tecrübelere dayanarak alınan kararlardır. Firma çalışanlarının alanlarında geliştirilmeleri ve eğitilmeleri de önemli bir yönetim sorunudur. Çalışanlara yönelik verilen eğitimler maliyetli olduğundan bu tür eğitimler KOBİ’lerde pek fazla görülmemektedir. KOBİ’lerde firma sahibi aynı zamanda yönetici vasfını da bizzat kendisi üstlendiğinden yöneticinin başarısızlığı direk işletmeye yansımaktadır ve bu durum da işletmeyi tasfiyeye kadar götürebilmektedir.73

 Vergi Açısından Yaşanan Dezavantaj: Büyük çoğunluğu işletme hesabına göre defter tuttuğundan şüpheli alacak karşılığı ayıramamakta, amortisman yöntemlerinden yararlanamamakta ve işletmede çalışan aile bireylerine ait harcamaları gider olarak gösterememektedirler.74

72 Karataş, a.g.e. , s. 58. 73 Özgen, Kılıç ve Karademir, a.y. , s. 84. 74 Yılmaz, a.g.e. , s. 6. 33  Malzeme ve Hammadde Teminindeki Zorluklar: Kaliteli hammadde tedarik etme sorunu yalnızca küçük işletmelerin yaşadığı bir sorun değil, aynı zamanda büyük işletmelerin de yaşadığı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Hammadde veya yarı mamul üretiminin büyük çoğunluğunun kamu sektörü tarafından karşılanması, fakat üretimin tamamının talebi karşılayamaması şirketlerin hammadde temin etme olanaklarını kısıtlamaktadır. Dolayısıyla ithalata yönelen işletmeler gerek sipariş aşamasında gerekse ithal sonrası kalite standartları açısından problemler yaşamaktadırlar. Bu problemleri aşmak amacıyla yükleme sırasında gözetmen tutulması veya daha yüksek meblağlar ödenerek kaliteli ürün alınması da maliyetleri yükselten ayrı bir problem olmaktadır.

 Vasıflı Eleman Temini: Küçük işletmelerde görülen diğer bir sorun da vasıflı ve eğitimli işçi istihdam edememektir. İşçiler genellikle bir konuda uzmanlaşmış ve fonksiyonel çalışmayan kişiler olduklarından küçük işletmelerin ihtiyacı olan çok yönlü çalışan profili yaygın değildir. 75

 AR-GE Çalışmaları: Küreselleşmenin etkisiyle dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkan bir yenilik kısa sürede tüm dünyaya yayılabilmekte veya taklit edilebilmektedir. Firmaların rekabet ortamına ayak uydurabilmek için bu yenilikleri takip etmeleri ve AR-GE çalışmalarına ağırlık vermeleri gerekmektedir. Fakat sermayesi sınırlı olan küçük işletmeler bu türlü çalışmalara çok fazla kaynak ayıramamaktadırlar.76

75 Karataş, a.g.e. , s. 61 76 Özlem Doğan İpekgil , “Kobi’lerin Dış Pazarlara Açılmada Karşılaştıkları Sorunlar Ve Çözüm Önerileri ve Bir Uygulama”, DTM Dış Ticaret Dergisi, Sayı 24, Nisan 2002, s. 7. 34 KOBİ’lerin diğer dezavantajları şu şekilde sıralanabilir77;

 Küçük ölçekli olduklarından dolayı verimlilikleri düşüktür,  Teknik bilgileri yetersizdir, rekabet güçleri düşüktür,  Teşvik mevzuatını iyi bilmedikleri için teşviklerden yararlanma imkânlarını yakalayamayabilmektedirler,  Doğru yere ve doğru sektöre uygun yatırım politikaları üretememektedirler.

1.5. KOBİ’lerin Ekonomik Önemleri ve Ekonomideki Yerleri

KOBİ’ler özellikle son yıllarda kendilerini ekonomik gelişmenin motoru olarak kanıtlamış ve istihdamın birincil kaynağı olarak ekonomideki yerlerini almışlardır. Dünyanın birçok ülkesinde küçük işletmeler toplam işletme sayısının çoğunluğunu oluşturmaktadır ve istihdamın büyük oranını karşılamakta, büyük işletmelere nazaran daha fazla emek kullanarak üretim yapmaktadırlar. Düşük gelirli ülkelerde işletmelerin çok büyük bir kısmı mikro veya küçük ölçeklidir ve büyük ölçekli sayılı işletme bulunmaktadır. Orta gelirli ülkelerde orta ölçekli işletmelerin istihdam ve üretimdeki payları küçük işletmelere nispeten daha fazla artmaya başlar. Fakat genel olarak bakıldığında küçük işletmeler ülkelerin gelişimlerinde çok önemli bir role sahiptirler.78

Küçük işletmeler modern ve güncel kalabilen işletmelerden geleneksel işletmelere dayanan geniş bir yelpaze içinde yer almaktadırlar. Sadece sayılarından ve çeşitliliklerinden dolayı değil, aynı zamanda ekonominin her alanında bulunmaları, bölgesel gelişmelere olan katkıları, sektörler içindeki tamamlayıcı rolleri açısından ekonomik yaşamın anahtar unsurlarıdırlar. 79

Türkiye’de KOBİ'lerin sosyo-ekonomik açıdan üzerinde durulması gereken önemli bir boyutu enformel sektörde yoğunlaşmasıdır. Firmaların kapasitelerini

77 Yılmaz, a.g.e. , s. 4. 78 Kristi Hallbergn, A Market – Oriented Strategy For Small and Medium Scale Enterprises , International Finance Corporation, THA World Bank Washington. USA 2000, s. 2. 79 Cavusgil S. v.d. , a.g.e. , s.5. 35 aşacak düzeyde yaptıkları bazı toplu sözleşmeler firmaları fason imalata veya taşeron kullanımına yönlendirmektedir. Devlet tarafından çok sıkı denetim altında tutulan büyük işletmeler fason üretimde bulunan küçük işletmelere iş vererek üretimlerini gerçekleştirme eğilimi içerisine girmektedirler. Fason üretimde bulunanlar da üretimde esnekliği enformel sektöre yönelerek sağlamaktadır. Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından özel sektörde 25 ve daha fazla isçi çalıştıran özel sektör işletmelerini kapsayan bir anketten elde edilen veriler 1987 yılında 5.219 işletmenin %48.69’unun, 1992 yılında 5.969 işletmenin %51.33'ünün fason üretimde bulunduğunu ortaya koymaktadır. Bu işletmelerde çalışanların ortalama sayısı da 1987–1992 döneminde %49.92'den %53.67'ye çıkmıştır. Ayrıca, bu işletmelerin katma değerdeki payı aynı dönem itibariyle % 43.35'den %47.49'a yükselmiştir.80

Genel izlenimin tam tersine KOBİ’ler endüstrileşmiş ekonomilerde de, en az gelişmekte olan ülkeler kadar önem taşımaktadır. Birçok gelişmiş ülkede sektörlerin %98’inden fazlası KOBİ’lere aittir. Örneğin toplam çalışanların Japonya’da % 80’i, Almanya’da %50’si ve Amerika’da % 46’sı küçük işletmelerde istihdam edilmektedirler. Yapılan birçok çalışmaya göre KOBİ’lere olan ilgi sadece gelişmekte olan ülkelerde değil aynı zamanda gelişmiş ülkelerde de yeniden canlanmıştır ve KOBİ’ler gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde eşit öneme sahip olur hale gelmiştir.81

Ülkemizde de KOBİ’lerin tüm ekonomi içindeki dağılımlarına bakıldığında aldıkları payın hemen hemen diğer ülkelerdeki oranlara yakın olduğu görülmektedir. Tablo 1.2 ve Tablo 1.3’ de görülebileceği üzere girişimlerin ölçeksel dağılımında %94,94’lük payın KOBİ’lere ait olduğu görülmektedir. Durum imalat sanayi girişimlerinin ölçeksel dağılımlarında neredeyse aynıdır.

80 Yüksel ve Murat, a.y. , s.5. 81 ICC, a.g.e. , s. 4.

36 Tablo 1.2. : Girişimlerin Ölçeksel Dağılımı Ölçek ( Çalışan Sayısı ) Yüzdesi Sadece İşletme Sahibi %1,38 1 – 9 %94,94 10 – 49 %3,09 50 – 99 %0,30 100 – 150 %0,10 151 – 250 %0,08 251 + %0,11

Kaynak:(Çevrimiçi)http://www.kosgeb.com/dosyalar/istatistik/İmalat%20 Sanayi.pdf,10 Aralık 2008.

Tablo 1.3. : İmalat Sanayi Girişimlerinin Ölçeksel Dağılımı Ölçek ( Çalışan Sayısı ) Yüzdesi Sadece İşletme Sahibi %0,61 1 – 9 %89,12 10 – 49 %8,23 50 – 99 %0,99 100 – 150 %0,38 151 – 250 %0,29 251 + %0,37

Kaynak:(Çevrimiçi)http://www.kosgeb.com/dosyalar/istatistik/İmalat%20 Sanayi.pdf,10 Aralık 2008.

Gerek ülkemizde, gerekse dünya ekonomilerinde KOBİ’ler yaşanan krizlerden pek fazla etkilenmemiş aksine krizin atlatılmasında önemli bir rol oynamışlardır. Sadece ekonomik anlamda değil sosyal anlamda da topluma katkıda bulunmaktadırlar. Ülkede geniş bir alana yayıldıklarından dolayı bölgesel gelişmişlik farklarını ortadan kaldırmakta, mülkiyeti geniş bir alana yaymakta ve istihdam olanaklarını artırmakla toplumsal bir görev üstlenmektedirler. Aynı zamanda KOBİ’ler yeni işletmecilerin kendilerini yetiştirebilecekleri bir okul gibidir. Tüketicilerin taleplerine hızlı cevap vermeleri, tüketicilerle birebir iletişim kurmaları, yeni fikirlerin ve buluşların kaynağı olmaları, çabuk ve ucuz üretim yapabilmeleri, büyük sanayicilerin ara mallarının tedarikçileri olmaları, küçük birikimlerin

37 doğrudan yatırıma yöneltilmesi için elverişli olmaları gibi önemli görevleri sayesinde ekonominin temel taşları konumundadırlar.82

Dünya’da KOBİ’lerin ekonomi içindeki paylarına bakıldığında ABD’de bu oranın yaklaşık olarak %97,2, Japonya’da %99,4, İngiltere’de %96, Fransa’da %99,9 ve İtalya’da %97,0 olduğu görülmektedir. Katma değer içinde KOBİ’lerin Türkiye’de payları %37,7, ABD’de %36,2, Japonya’da %52, İngiltere’de %25, Fransa’da %45, Almanya’da %44’dür. Toplam krediler içerisinde Türkiye’deki payları %4, ABD’de %42, Japonya’da %50, İngiltere’de %27, Fransa’da %48, Almanya’da %35’tir. Toplam ihracat içinde Türkiye’de %8, ABD’de %32, Japonya’da %38, İngiltere’de %22, Fransa’da %23, Almanya’da %31’dir. Verilen tüm verilerin yaklaşık değerler olması ile birlikte, görüldüğü gibi diğer istatistikî verilerde Türkiye’deki oranların diğer ülkelerle birbirine yaklaşık olmasına karşın krediler bazında oranın çok daha altında kalınmaktadır. Krediler ve ihracat oranlarındaki bu uçurumun nedeni KOBİ’lerin yönetim, pazarlama, finans gibi alanlarda sıkıntı yaşamasından kaynaklanmaktadır.83

Her geçen gün önemleri daha da artan KOBİ’lerin geliştirilmesi ve küresel ekonomi içinde pazardan pay alabilmeleri için çeşitli ülkelerde çeşitli kurum ve kuruluşlar KOBİ’leri desteklemek amacıyla birtakım faaliyetler sürdürmektedirler. Bunlardan birisi de 1930’lu yıllarda ilk kez ABD’de ortaya çıkan Bölgesel Kalkınma Ajansları (BKA)’ dır.

Bölgesel Kalkınma Ajansı belirli bir coğrafi alanda içsel kalkınmayı sağlamak amacıyla rekabetçi ortamı geliştiren, bölgesel aktörler arası etkileşimi geliştiren, düzenleyen ve koordine eden, yerel inisiyatifle kurulmuş kurumlar olarak tanımlanabilmektedir. BKA’ların kuruluş amaçları bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesi ve bölgeler arası gelişmişlik farkının azaltılması, girişimciliğin desteklenmesi, özel sektör için çözümlerin araştırılması, KOBİ’lere danışmanlık

82 Akgemci, a.g.e, ss.17–19. 83 Mehmet Civan ve Mehmet Tekinkuş, “Küçük Ve Orta Boy İşletmelerin Avrupa Birliğine Uyum Süreci; Gaziantep Örneği”, VI. Uluslar arası ODTÜ Ekonomi Kongresi, 2002, Ankara, s. 5. 38 hizmetlerinin sağlanması, yeni ürün ve hizmet üretimi için finansal garantiler ve çözümler aranması şeklinde özetlenebilmektedir. Türkiye’de BKA’ların kurulması, AB’nin üye ve AB’ye aday olan ülkelerden BKA’ların kurulmasını istemesiyle birlikte ortaya çıkmıştır. Türkiye’nin AB’ye katılımının öncesinde AB fonlarından yararlanabilmesi amacıyla bölgedeki önceliklerin tespit edilmesi ve bu doğrultuda AB tarafından seçilecek projeler için finansman sağlanması amacıyla bir bölgesel yapılanmaya ihtiyaç duyulmuştur ve ilk olarak 2006 yılında Çukurova Kalkınma Ajansı ve İzmir Kalkınma Ajansları kurulmuştur. Bu alanda KOBİ’ler BKA’lardan azami şekilde faydalanmalı ve hazırlanacak projeler ile AB’den sağlanacak fonlardan yararlanmalıdırlar. KOBİ’lerin ürettikleri projeler BKA’lar tarafından değerlendirilmekte daha sonra da işbirliği ve müdahaleler ile finansman olanakları sağlanmaktadır.84

1.6.Türkiye’de İhracata Yönelik Örgütlenmeler ve Gelişimleri

Günümüzde KOBİ’lerin tek başlarına kalıcı bir başarı elde etmeleri için çok iyi bir organizasyon, bilgi ve becerinin gerekli olduğu bilinmektedir. İhracatta başarı için yalnızca iyi ve kaliteli ürünler üretmek yeterli olmamakta, bunun yanı sıra iyi bir pazarlama tekniği, iyi bir deneyim, sermaye ve kadro gerekmektedir. Fakat KOBİ’ler için tüm bunların bir arada sağlanması çok zor ve maliyetlidir. 85

KOBİ’ler uluslararası piyasalarla yüzleşmeli ve global marketlerde çeşitli sektörler içinde aktif olarak yer almalıdırlar. Bununla birlikte KOBİ’ler bu potansiyelin farkına varmaya başladıklarından son yıllarda ulusal piyasalara olan ilgi gittikçe artış göstermiştir. Araştırmaya göre KOBİ’ler dolaylı olarak lokal veya yabancı şirketlerden ürün alarak en temel uluslararası operasyonları zaten gerçekleştirmektedirler. Böylece direk operasyonlar için ilk adımı atmış olmaktadırlar. Daha sonraki adım olarak yabancı ülkelerde iştirakler kurarak ve

84 Ercan Körpe, “Bölgesel Kalkınma Ajansı ve Kobi’ler”, T. Halk Bankası A.Ş Yayınları, ss. 3-6. 85 Cevdet Baykal, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (Kobi) İhracatta Örgütlenmelerine Bir Model: Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü, Ankara, Ocak 1996, s.1. 39 ürünlerini direk olarak yabancı ülkelere yönelik üreterek global piyasalarda yer alabilmektedirler.86

Özellikle 2005 yılında AB’ye tam üyelik müzakerelerinin başlaması ile Türkiye’nin ticarette dünya ekonomisi ile entegrasyon süreci hız kazanmıştır. KOBİ’lerin küreselleşme sürecinde dünya piyasasında rekabet gücü kazanacak bir şekilde yapılanma içine girmeleri gerekmiştir. Çünkü KOBİ’ler için iç pazarın ötesinde uluslararası piyasalardaki gelişmeleri analiz etmek, ülkelerin oluşturdukları grupların entegrasyon hareketlerini ve sermayenin hareketliliğini yakından incelemek, iş potansiyelini, işletme kapasitesini, kurumsal kültürü buna göre dönüştürmek kaçınılmaz hale gelmiştir.87

KOBİ’lerin tek başlarına başaramayacakları düşünülen birtakım faaliyetler için bu işletmelerin ihracata yönelmelerini teşvik etmek amacıyla çeşitli modeller ve örgütlenme biçimleri benimsenmiştir. Ortaklaşa İhracat Şirketleri bu amaçla bir araya gelen ve gönüllü olarak bilgilerini, tecrübelerini, sermayelerini birleştirerek ölçek ekonomisinin sağladığı faydalardan yararlanmayı destekleyici bir model olarak ortaya çıkmıştır.

Ülkemizde de çeşitli dönemlerde bu amaca yönelik örgütlenmeler kurulmuştur. Dış Ticaret Sermaye Şirketleri, Çok Ortaklı Şirketler, Sektörel Dış Ticaret Şirketleri adı altında kurulan bu örgütlenmelerden Dış Ticaret Sermaye Şirketleri ve Sektörel Dış Ticaret Şirketleri uygulanmakta olan modellerdir.88

1980’den itibaren dışa açık ve ihracata dayalı bir politika benimsemiş olan ülkemizde hızlı büyüme, risklerin azaltılması, pazar payını artırma ve coğrafi genişleme zorunluluğu vazgeçilmez unsurlar haline gelmiştir. İhracata dayalı

86 Morone ve Testa, a.y. , s.6. 87 Ali Serhan Koyuncugil ve Nermin Özgülbaş, “İMKB’de İşlem Gören Kobi’lerin Güçlü Ve Zayıf Yönleri: Chaid Karar Ağacı Uygulaması”, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:23 Sayı:1, Yıl:2008, s.2. 88Meral Gündüz ve Özden Ergün, Küçük ve Orta Boy İşletmelerin İhracata Yönlendirilmelerinde Bir Model; Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, Eylül 1997, Ankara, s. 1. 40 kalkınma politikasının uygulanmasına yönelik ilk adım 1980’de kurulan “İhracatçı Sermaye Şirketleri” olmuştur. Daha sonra bunun yerini 1984’de kurulan “Dış Ticaret Sermaye Şirketleri” almıştır. KOBİ’lerin tek başlarına yapmakta zorlandığı unsurların aşılması ve dolayısıyla yaşanan sorunların çözülmesine bir araç olarak bu işletmelerin faaliyet alanlarına göre tek bir çatı altında toplanarak ticarete ilişkin işlemlerin tek bir elden yürütülmesi amacıyla 1994’de “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri” tebliği yayınlanmıştır.89

Küçük işletmeler arasındaki örgütlenmenin bu firmalara sağladığı başlıca faydalar ihracata yönelik işlemlerde ve faaliyetlerde organizasyon kolaylığı, finansman kolaylığı, güçlü pazarlama imkânı, ürün ve pazar çeşitlenmesi ve ihracat artışı olarak özetlenebilir. İhracat şirketlerinin kendi içindeki oluşumlarını tamamlayıcı ürünleri üreten firmaların bir araya gelmeleri, belirli bir sektörde faaliyet gösteren ve ikame ürünleri üreten imalatçıların bir araya gelmeleri ve belirli pazarları hedef alarak ortakların bir araya gelmeleri şeklinde sınıflandırılabilir. Tamamlayıcı ürünleri üreten firmaların bir araya gelmeleri, bu ürünlere ihtiyacı olan diğer firmalara tüm bu ürünleri bir arada bulabilme şansı tanımaktadır. Örneğin inşaat malzemelerine ihtiyacı olan firmalar tüm bu malzemeleri bir arada bulabilmekte ve bu da alıcı firmalara kolaylık sağlamaktadır. Belirli bir sektörde faaliyet gösteren ve ikame ürünleri üreten imalatçıların bir araya gelmeleri de benzer şekilde birbirine benzerlik gösteren malların aynı yerden temin edilmesi kolaylığı sağlamaktadır. Belirli pazarlar hedef alınarak bir araya gelmenin avantajı ise, hedef ülkenin belirlenmesiyle birlikte o ülkeye veya ülkelere yönelik ürünlerin üretilmesi, pazarlama araştırmalarının paylaşılması, reklâm yapmak ve diğer bazı hizmetlerden ortak yararlanmak şeklinde faydalar sağlamaktadır.90

89 Ersan Öz, “İhracatçı Kobi Günleri 2000” , İGEME’den Bakış Dergisi, Yıl:4 Nisan-Haziran 2000, Sayı: 14, ss.36–37 90 Gündüz ve Ergün, a.g.e. , ss. 11-12 41 1.6.1.Dış Ticaret Sermaye Şirketleri (DTSŞ)

Dış Ticaret Sermaye Şirketleri (DTSŞ) modeli Türkiye’de ihracata yönelik olarak uygulanan ilk örgütlenme modelidir. İhracatın artırılması amacıyla oluşturulmuşlardır.91

1970–1980 yılları arasında dünyada yaşanan iki büyük petrol krizinden sonra, bu krizin ülkemiz ekonomisi üzerindeki olumsuz etkileri ve 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında ABD’nin ve birçok batılı ülkenin ülkemize ambargo koyması sonucunda dış ticaret ve üretim neredeyse durma noktasına gelmiştir. Bu olumsuz gelişmeleri takiben, ekonominin serbest piyasa kurallarına göre işlemesini sağlamak amacıyla ihracata dayalı büyüme stratejisi benimsenmeye başlanmıştır.92

Türkiye’de 24 Ocak 1980 yılında İhracata Yönelik Kalkınma Stratejisinin benimsenmesi ile birlikte teşvik sisteminde köklü değişiklikler yapılmış ve 18.07.1980 tarihli 8/1173 sayılı “İhracatçı Sermaye Şirketlerini Teşvik Kararı” uygulamaya konulmuştur.93

DTSŞ’ye ilişkin tebliğ 20.12.2003 tarihli ve 25322 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanmıştır. Daha sonra “Dış Ticaret Sermaye Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ile üzerine ekleme yapılmıştır.

Bu tebliğe göre ; “DTSŞ’lerin ödenmiş sermayesi en az 1 milyon TL olan ve başvuru tarihi itibariyle 12 ay geriye gitmek suretiyle gümrük beyannamesi bazında en az (FOB) 50 milyon ABD doları veya eş değerdeki fiili ihracatı (transit ve bedelsiz ihracat hariç) gerçekleştirmiş olması gerekir.”94

91(Çevrimiçi)http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/yaziciDostu.cfm?dokuman=pdf&action=detay&yayinID =13&icerikID=103&dil=TR, 14 Mayıs 2008. 92İbrahim Özdoğan, “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri 2000’li yılların Örgütlenme Modeli”, İGEME’den Bakış Dergisi, Yıl:3, Ocak Mart’99, Sayı: 9, s.36. 93(Çevrimiçi)http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/yaziciDostu.cfm?dokuman=pdf&action=detay&yayinID =13&icerikID=103&dil=TR, 14 Mayıs 2008. 94“Dış Ticaret Sermaye Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (İhracat: 2004/8)”, Resmi Gazete, Sayı: 25507, 29 Haziran 2004. 42 DTSŞ’lerin bazı özellikleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir; 95

 İhracat alanında yetiştirilen çok sayıda kalifiye elemanın DTSŞ’lerde istihdam etmesi,  Küçük ihracatçıya ve imalatçıya sundukları bilgi, hizmet ve organizasyon güçleriyle yardımcı olmak,  İhracatın aksayan noktalarını daha organize bir biçimde dile getirebilmek,  Yurt dışındaki bağlantıları dolayısıyla yabancı pazarları daha iyi takip edebilmek,  Sürekli olarak devlet denetimi altında çalışmak,  Sermaye yapılarının güçlü olması,  İmalatçıların ve küçük ihracatçıların ihracata dönük finansman sorunlarında bankalardan daha etkin rol oynamalarıdır.

DTSŞ’lerin avantajları ise şu şekilde sıralanabilir; 96

 KDV iadelerinde teminat kolaylığı,  Dahilde İşleme Rejimi’nde teminat kolaylığı,  Eximbank kredilerinde uygun faiz uygulaması,  İhracatta devlet yardımlarından yararlanma,  Onaylanmış Kişi Statüsü edinerek, gümrük işlemlerinde kolaylıklar sağlanmasıdır.

1981–1989 yılları arasında bu model başarılı olmuş ve bu şirketlerin toplam ihracat içindeki payları %45 dolaylarına ulaşmıştır. Fakat bu örgütlenme biçiminin küçük işletmelerden ziyade daha çok büyük sermaye gruplarının öncülüğünde

95Ayhan Çopur, “Dış Ticaret Sermaye Şirketi Tartışması” , Dış Ticarette Durum Dergisi, Sayı; 23– 24,s. 5. 96(Çevrimiçi)http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/yaziciDostu.cfm?dokuman=pdf&action=detay&yayinID =13&icerikID=103&dil=TR, 14 Mayıs 2008. 43 kurulması ve 1990’lı yılların başlarında ülke ihracatındaki paylarının önemli ölçüde azalmış olması bu modelin önemini yitirmesine sebep olmuştur. Ayrıca devlet desteklerinin de giderek kaldırılması ile DTSŞ’lerin dış ticareti artırmada faydalı bir model olamayacağı anlaşılmıştır ve Çok Ortaklı Dış Ticaret Şirketleri modeli geliştirilmiştir.97

1.6.2.Çok Ortaklı Dış Ticaret Şirketleri ( ÇOŞ )

Çok Ortaklı Şirketler (ÇOŞ) temel olarak KOBİ’lerin ihracata yönlendirilmesi amacına yönelik kurulmuştur. ÇOŞ’ların kuruluş ve sorumlulukları 14.2.1992 tarihli ve 92/9 sayılı Tebliğ ile belirlenmiştir. Tebliğ’e göre ÇOŞ’un kurulabilmesi için imalatçı ihracatçı olan en az 10 işletmenin birleşerek bir araya gelmeleri ve bu işletmelerin aynı sektörde yer almaları gerekmektedir. Ayrıca ÇOŞ sermayesinin tamamının ödenmiş ve en az 1 Milyar TL olması gerekmektedir.98

Tebliğ’de yapılan tanım sadece yukarıda belirtilen şartlarla sınırlı kalmıştır ve uygulama esaslarından ve kuruluş amaçlarından bahsedilmemiştir. Oysaki yukarıda da belirtildiği gibi ÇOŞ’ların amaçları Sektörel Dış Ticaret Şirketleri ile aynı olup KOBİ’lerin ihracat sektörü içerisinde bir araya gelerek dünya pazarlarına açılmaları ve bu konuda uzmanlaşmalarıdır.

Tebliğ içerisindeki diğer bir eksiklik ise ÇOŞ’ların ihracata yönelik teşviklerin hangilerinden yararlanacaklarına dair bir açıklık olmamasıdır. Fakat Bakanlar Kurulu’nun 20.01.1992 tarih ve 92/2644 sayılı ihracatın düzenlenmesi ve desteklenmesine ilişkin kararı kapsamındaki tebliğlerin ÇOŞ’lara atıfta bulunan maddeleri ile ihracat destekleri verilmiştir. Bu tebliğ yaklaşık 2 yıl yürürlükte kalmıştır ve daha sonra Sektörel Dış Ticaret Şirketleri olarak yapılanma yoluna gidilmiştir.99

97 İbrahim Yalçın, “Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Olarak Örgütlenmeleri”, Dış Ticaret Dergisi, Sayı 8, Ocak 1998, s.3. 98 Cevdet Baykal, a.g.e. , s.7. 99 Gündüz ve Ergün, a.g.e. , s. 15. 44 1.6.3.Sektörel Dış Ticaret Şirketleri (SDŞ)

DTSŞ’lerin KOBİ’lerin ihracatı için beklenen katkıları sağlayamaması sonucu ÇOŞ modeli ortaya konulmuş fakat modelde görülen birçok eksiklikten dolayı Sektörel Dış Ticaret Şirketleri modeli geliştirilmiştir.

1.6.3.1. SDŞ’lerin Ortaya Çıkışı

SDŞ’lere benzeri uygulamalar 1970’li yıllarda başta A.B.D olmak üzere çeşitli ülkelerde uygulamaya konulmuştur. İhracatta işbirliğini sağlamak üzere A.B.D’de “Webb Pomerene” denilen ihracat kartelleri oluşturulmuştur. Uygulamaya göre benzer veya aynı sektörde faaliyet gösteren şirketler belirli bir piyasada etkili olmak üzere anlaşmaya varmışlardır.

Bu modelin en başarılı örneği İtalya’da görülmüştür. 60’lı yıllarda KOBİ’ler arasında başlayan bu işbirliği şu anda ülke ekonomisinde çok önemli rol oynamaktadır. KOBİ’ler İtalyan sanayinin ayrılmaz bir parçası olmuştur ve birleşmeleri desteklemek için “ Export Consortia” kurulması öngörülmüştür.100

Ülkemizde ise Dış Ticaret Şirketleri 1989 yılında soğuk savaşın bitmesiyle oluşan yeni dünya düzeninde yeni pazarlama modelleri arayışları neticesinde ortaya çıkmıştır.101

“Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğ ile 22.12.1995 tarih ve 95/7623 sayılı İhracat Rejimi Kararı'nın 3’ üncü maddesinin (k) bendine istinaden, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ) ihracat sektörü içinde bir organizasyon altında toplanarak dünya pazarlarına yönlendirilmesi amacıyla; ihracat ve ilgili konularda (finansman, tedarik, nakliye, sigorta, gümrükleme v.b.) hizmet sağlayarak, dış ticarette uzmanlaşmalarını ve bu suretle daha etkin faaliyet

100Beşeli Nursun, “Kobi’lerin Dış Pazarlara Açılabilmesi İçin Alternatif Yöntemler”, İGEME’den Bakış Dergisi, Nisan-Haziran’97, Sayı: 2, s.37. 101 Özdoğan, a.y. , s.37. 45 göstermelerini teminen kurulan şirketlere, Dış Ticaret Müsteşarlığınca "Sektörel Dış Ticaret Şirketi (SDŞ) Statüsü" verilmesi, geri alınması ve sorumlulukları düzenlenmiştir.”102

Bu tebliğ SDŞ modelinin aksayan yönlerinin giderilmesi ve ihracatta daha kalıcı bir etkinliğin sağlanması amacıyla “İhracat 96/39” sayılı tebliğ ile revize edilmiştir. Ardından bu tebliği de ortadan kaldıran ve modele ilişkin yeni uygulamaları içeren “İhracat 2004/4” sayılı tebliğ 02.07.2004 tarih ve 25510 sayılı resmi gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.103

1.6.3.2. SDŞ’lerin Kuruluş Şartları

SDŞ’lerin kuruluş şartları yörelerin özelliklerine göre değişiklik göstermektedir. Normal Yörelerde; Aynı üretim dalında faaliyet gösteren en az 10 KOBİ’nin bir araya gelmesiyle minimum 500.000 TL sermayeli anonim şirket olarak kurulmaları gerekmektedir. Kalkınmada Öncelikli Yörelerde; Aynı üretim dalında faaliyet gösteren en az 5 KOBİ’nin bir araya gelmesiyle minimum 250.000 TL sermayeli anonim şirket olarak kurulmaları gerekmektedir. Bunların dışında aynı üretim dalında faaliyet gösteren Üretici Dernekleri ve Üretici Birlikleri tarafından en az 500.000 TL sermaye ile anonim şirket şeklinde kurulan şirketlere SDŞ statüsü verilebilir. Diğer şartlar şu şekilde sıralanabilir104 ;

 KOBİ niteliğindeki her bir ortağın sermaye payı toplam şirket sermayesinin normal yörelerde %10, kalkınmada öncelikli yörelerde %20’sini geçemez.  SDŞ’lerin hisse senetlerinin borsa’da işlem görmesi durumunda Müsteşarlık’dan izin alınması şartıyla yukarıdaki ortaklık payına ilişkin belirtilen sınırlamalar uygulanmaz.

102 “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğ(İhracat 2004/ 4 )”, Resmi Gazete, Sayı: 25510, 02 Temmuz 2004. 103http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/yaziciDostu.cfm?dokuman=pdf&action=detay&yayinID=165&iceri kID=85&dil=TR, 18 Mayıs 2008. 104 “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğ” , madde 3, Resmi Gazete, Sayı: 95/7623, 22 Aralık 1995. 46  Hisse senetlerinin tamamı nama yazılı olmalıdır.  SDŞ statüsü için Müseşarlık’a yapılan başvurularda yanıltıcı belge düzenlenmediğinin veya kullanılmadığının bağlı bulundukları vergi dairelerinden alınacak bir yazı ile belgelendirmeleri gerekmektedir.

“Fakat 2004/4 Sayılı Tebliğ ile birlikte aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır105 ;

 Sermayenin tamamının ödenmiş olması şartı kaldırılmıştır.  SDŞ’lerin kurulması ve gelişmesine yardımcı olmak üzere KOBİ’ler dışındaki büyük şirket, kuruluşlar ile gerçek kişilerin ortak olabilme imkânları korunmuştur. Ancak ortaklık payları her bir unsur için % 10 olarak belirlenmiştir.  SDŞ’lerin kendi sektörleriyle ilgili işlemlerinde kolaylık sağlamak üzere, hizmet ve imalat sanayi sektöründe faaliyette bulunan şirketlere ortak olabilmeleri veya şirket kurabilmeleri, ortağı olmayan KOBİ’lerin ihracatına aracılık etmeleri imkânı getirilmiştir.”

SDŞ’lerin kurulmasında ve gelişmesinde yardımcı olmak üzere ortaklık payları %40’ı aşmamak üzere;

 Normal yörelerde aynı üretim dalında, kalkınmada öncelikli yörelerde ise aynı veya farklı üretim dalında ve 250’den fazla kişi istihdam eden şirketler,  Profesyonel yönetici olarak çalışmak şartıyla gerçek kişiler,  SDŞ’lere mal, ekipman ve hizmet sağlayan şirketler,  Üretici derneği, Üretici birliği, vakıf, mesleki federasyon vs.. gibi kuruluşlar ortaklık payları %10’u aşmayacak şekilde ortak olabilirler.

105 “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğ” ,madde 4, Resmi Gazete, Sayı: 95/7623, 22 Aralık 1995. 47 1.6.3.3. SDŞ’lerin Yararlanabilecekleri Haklar

SDŞ’lerin yararlanabilecekleri haklar aşağıdaki şekilde sıralanabilir106;

 SDŞ şirketleri ortaklarının üretimine katkıda bulunmak amacıyla veya bulundukları sektörlerde işlemlere kolaylık sağlamak amacıyla Müsteşarlık’tan izin alınması kaydıyla hizmet, sanayi ve imalat sektöründe faaliyette bulunan şirketlere ortak olabilmektedirler veya şirket kurabilmektedirler.  SDŞ şirketleri ortaklarının faaliyet gösterdikleri alanlarla ilgili hammadde tedarikinde imalatçı olarak değerlendirilebilmektedirler.  SDŞ’ler normal yörelerde aynı sektörde faaliyette bulunmak kaydıyla, kalkınmada öncelikli yörelerde ise sektör ayrımı olmaksızın KOBİ’lerin ihracatına aracılık edebilmektedirler.

SDŞ’lerin yararlanabilecekleri bu hakların yanı sıra gelişimlerinin ve sürekliliklerinin de sağlanabilmesi amacıyla bir takım desteklere ihtiyaçları bulunmaktadır. Özellikle sektörler ve firmalara ilişkin genel bir değerlendirme yapılarak, desteklenecek firmaların DTM-İGEME-DPT-KOSGEB gibi kuruluşların ortak çalışmasıyla tespit edilmesi gerekmektedir. Böylece kısıtlı olan kaynakların daha verimli değerlendirilmesini sağlamak amacıyla seçilen firmalara SDŞ’ler kurdurulması sağlanabilecektir. Kurulan SDŞ’lere sürekli eğitim programları uygulanmalıdır, bilgilendirme ve yönlendirme toplantıları düzenlenmelidir. İhracata aktif girebilme bedelinin iyi hesaplanarak güçlü bir sermaye yapısının ne olacağına hep birlikte karar verilmelidir. Şirketin örgütlenme yapısının ihracat için uygun olup olmadığı tartışılmalıdır. Gerekirse eğitilen bu ortakların yurt dışındaki eğitim programlarına katılımları sağlanmalıdır. SDŞ ortaklarının ürünlerinin gerek standart, gerek kalitelerinin uluslararası normlara uygun hale getirilmesi amacıyla KOSGEB, TSE ve Sanayi Bakanlığı gibi ilgili kuruluşların destek vermeleri gerekmektedir.

106 “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğ” ,madde 7, Resmi Gazete, Sayı: 95/7623, 22 Aralık 1995. 48 SDŞ ortağı KOBİ’lerin ürettiği ürünleriyle ilgili uluslararası genel bir durum değerlendirmesi amacıyla, diğer ülkelere yönelik inceleme gezi programları düzenlenmelidir.107

1.6.3.4. SDŞ’lerin Yükümlülükleri

SDŞ’lerin şirket kuruluşundan itibaren yükümlülükleri ise aşağıdaki şekilde olmaktadır108;  Ortakları adına bir fuara katılmak,  Ortaklar adına yurt dışında düzenlenen KOBİ’ler arası işbirliği organizasyonlarına katılmak veya yurt dışında bu tarz organizasyonları gerçekleştirmek,  Faaliyet gösterdiği alanla ilgili yurt dışı pazar araştırması projesi yürütmek,  Müsteşarlık tarafından organize edilen ticaret heyeti programlarına katılım sağlamak,  Ortaklarını bilgilendirmek amacıyla dış ticaret, kambiyo, gümrük vs.. gibi konularda ortaklarını bilgilendirmek amacıyla seminer, eğitim programı düzenlemek veya düzenlenenlere katılımı sağlamak , faaliyetlerinden en az ikisini her takvim yılı içinde gerçekleştirmek ve beş takvim yılı içinde ortakları adına pazarlama faaliyetleri yürütmek amacıyla yurt dışında ofis, mağaza, şube, temsilcilik vs. açmakla yükümlüdürler.

Bunların dışında SDŞ ortaklarının diğer birtakım sorumlulukları şu şekilde sıralanabilir109;  Doğru Bilgi Verme Sorumluluğu; SDŞ’lerin faaliyetlerinin amaçlarına ulaşabilmesi için tüm ortakların kapasiteleri, çalıştırılan işçi sayısı, planların uygulanması vs. gibi bilgilerin doğru ve eksiksiz verilmesi gerekmektedir.

107 Baykal, a.y. ,ss.17–18. 108 “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğ” ,madde 9, Resmi Gazete, Sayı: 95/7623, 22 Aralık 1995. 109 Yalçın, a.y. , s. 6. 49  Gizlilik; Yönetim Kurulu hariç hiçbir ortak şirketin çalışmaları konusunda üçüncü kişilere bilgi veremez.  Açıklık; İşletmenin her bir ortağının yapılan işlerden haberdar olması, işletmenin finansal ve ekonomik gücü, örgütsel yapısı, pazar alanları vs. açıkça ortaya konulmalıdır ve ortaklar birbirlerinden gizli hiçbir iş yapmamalıdırlar.  Ortaklar arası rekabet yaratmama; SDŞ ortakları yurt dışı pazarlarda şirket ile rekabet etmemelidirler ki zaten bu tamamen SDŞ amacına ters düşen bir davranışdır. Zaten SDŞ’nin amacı ortakların ürünlerinin yurt dışında tanıtılması ve pazarlanmasıdır.

1.6.3.5. SDŞ’lerin Avantajları

SDŞ’lerin avantajları ise aşağıdaki şekilde sıralanabilir110;  SDŞ’lere pazar araştırması, yurt dışı ofis açma desteği, mağaza desteği, yurt dışı fuarlara katılım desteği ve yurt içinde uluslararası fuarların düzenlenmesi gibi destekler sağlanmaktadır.  SDŞ ortaklarının üretimlerinin uluslararası standartlara uygun olması gerekmektedir ve bu nedenle KOSGEB, TSE ve Sanayi Bakanlığı gibi kuruluşlarca desteklenmelidirler. Dolayısıyla üretim kalitesi ve kapasite kullanım oranı yükselecek ve yurt dışından gelen büyük siparişlere cevap verebileceklerdir.  SDŞ’lere Eximbank ve bazı ticari bankalar tarafından avantajlı şartlarda kredi imkânları sunulmaktadır.  SDŞ’ler pazar araştırması yapmak üzere proje bazında İGEME ve İKV’den finansal yardım alabilmektedirler.  SDŞ’ler yabancı şirketlerle ticaret, yatırım ve ortak bir marka oluşturulması gibi konularda işbirliğine girebilmektedirler.

110 Cevdet Baykal, Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, Vakıfbank Araştırma Dizisi 6, Ankara 1996, s.2. 50 İKİNCİ BÖLÜM

DÖVİZ KURLARI VE KUR SİSTEMLERİ

Her geçen gün hızla ilerleyen teknoloji ve globalleşen dünya pazarları nedeniyle birçok ülkede satış yapma olanağı bulabilen işletme sayısı günden güne artmaktadır. Çok sayıda ülkeye satış yapmak beraberinde dış ticaret işletmeleri için döviz kuru riskini de getirmektedir. 111

Döviz kurlarında meydana gelen bir değişiklik dış ticaret yapan işletmelerin varlık, kaynak, gelir ve giderlerini etkilemektedir. Döviz kurlarında sürekli meydana gelen değişiklikler işletmelerin bu değişimlere karşı önlem almalarını zorlaştırmaktadır. Döviz kuru riski işletmenin gelir ve giderlerinde döviz kurlarındaki beklenmedik bir değişime karşın oluşabilecek değişimlerdir. İşletmenin her türlü faaliyeti ( yurt içi piyasasına yapılan satışlar gibi ) bu riske maruz kalmazken, işletme varlıkları, kaynakları, gelir, gider, nakit akımları gibi kur etkisine açık olan varlıklar bu riske maruz kalmaktadır. Kurdaki değişmelerden ihracat, ithalat, döviz cinsinden alacak ve borç gibi unsurlar ise doğrudan etkilenmektedir.112

Döviz kuru değişimlerinin işletme üzerindeki etkileri döviz kurunun ekonomik etkisi, muhasebe etkisi, vergi etkisi ve hisse senedi etkisi olmak üzere dört gruba ayrılmaktadır. Döviz kurunun muhasebe etkisi uluslararası faaliyette bulunan işletmelerin finansal tablolarını ana ülke parasına çevirdiklerinde ortaya çıkan kayıp ve kazançlar olarak ifade edilirken, döviz kurunun vergi etkisi işletmelerde döviz kuru dalgalanmaları sebebiyle oluşan kazanç ve kayıplarda değişiklik yapan etki olarak ifade edilebilmektedir. Döviz kurunun hisse senedi etkisi ise döviz kurunda beklenmeyen değişikliklere karşı, firmanın hisse senedinin duyarlılığı olarak ifade edilmektedir. Döviz kurunun ekonomik etkisi, işlem etkisi ve işletme etkisi olarak

111 Suat Teker, Faiz Oranı ve Döviz Kuru Riski Yönetimi, Ekonomik Araştırmalar Merkezi Yayınları:11, Ankara 1999, s. 52. 112 Mustafa Yıldıran ve Mustafa Tanyeri, Reel Sektör İşletmeleri İçin Döviz Kuru Risk Yönetimi, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara 2006, ss. 36–37. 51 ikiye ayırılabilir. İşlem etkisi yabancı para ağırlıklı sabit yükümlülüklerin yerel değerinde döviz kuru değişimlerinin oluşturduğu etki olarak, işletme etkisi ise orta vadede ortaya çıkan ve döviz kuru değişimlerinin, işletmenin gelecekteki nakit akımları üzerinde yarattığı etkiler olarak ifade edilebilmektedir.113

Özellikle ticaret anlaşmalarının ileriki dönemlerde yapılacak ödeme veya üretim planlarına dayanması gibi durumlarda, döviz kurundaki beklenmeyen dalgalanmaların uluslararası ticaret yapan işletmeler üzerindeki etkisi daha da artmakta ve bu durum ticaret hacminin azalmasına sebep olabilmektedir.114

Bu risklerden kaçınmak amacıyla yurt dışı satış faturalarını yabancı paralar üzerinden düzenlemek ve bu paralar üzerinden tahsilât yapmak, bu işlemlerin muhasebe kayıtlarında tutulması ve işlemlerde kullanılan döviz cinsinin seçimi kur riski yönetiminde kullanılan önemli yöntemlerden bazılarıdır.115

Geleneksel kur riski yöntemlerinin yanı sıra, işletmelerin uluslararası faaliyetler aracılığı ile yabancı paraları kullanması, temel ekonomik amacın gerçekleşmesi için yöneticiler açısından yeni bir sorumluluk ortaya çıkarmaktadır. Özellikle karın çeşitli yabancı paralar cinsinden elde edilmesi, bu konuda yeni yönetim tekniklerinin geliştirilmesine ihtiyaç doğurmuştur. İşletmenin kurulu olduğu ülkenin parası karşısında yabancı paraların değerlerinde meydana gelen değişmeler, bu değişmeler sonucunda ortaya çıkan döviz kuru riskinin incelenmesine yönelik çalışmaların başlamasına neden olmuştur.116

113Erhan Birgili, Hakan Tunahan, “Döviz Krizlerinde İşletme Sermayesi Davranışı” (Çevrimiçi) http://www.econ.utah.edu/~ehrbar/erc2002/pdf/P103.pdf, ,ss.3–5, 23 Nisan 2008. 114Özlem Sayınta, “Exchange Rate Risk, Contract Enforcement And Trade – A Theoretical And Empirical Investigation” ( Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi ) , USA 2002, s. 1. 115Frederick D. S. Choi ve Gerhard Mueller, An Introduction to Multi-National Accounting, Englewood Cliffs, New Jersey: Prentice-Hall, Inc., 1978, s. 59. 116Ali Bülent Pamukçu, Uluslararası İşletme Finansı, Güryay Matbaası, Cilt I, İstanbul 1984, s. 36. 52 2.1. Döviz Kurunun Tanımı ve Çeşitleri

Bu kısımda döviz kuru kavramı ve kur çeşitleri ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır.

2.1.1.Tanım

En basit ifadeyle döviz kuru yabancı bir para birimi için ödenen milli para miktarını ifade etmektedir. Bu dolaysız kotasyon olarak da tanımlanmaktadır.117 Daha genel bir ifadeyle döviz fiyatlarına döviz kuru denilmektedir. Döviz kurunu bir birim ulusal para ile değiştirilebilen yabancı para miktarı şeklinde tanımlamakta mümkündür. Bu ise dolaylı kotasyon olarak tanımlanmaktadır. Bu yöntem daha çok İngiliz sistemi olarak bilinmektedir. İngiltere dışındaki hemen hemen tüm ülkelerde dolaysız kotasyon sistemi uygulanmaktadır.118 Fakat döviz kuru kavramının içeriği bu tanımda yapılandan daha ayrıntılı incelenmelidir. Ayrıntılara inildiğinde karşımıza “nominal” , “reel” ve “efektif” döviz kuru gibi farklı alternatif kavramlar çıkmaktadır.

Döviz kurları ikili belirlenebileceği gibi çapraz kurlar şeklinde de belirlenebilmektedir.119 Yurtiçi piyasalarda yerli para içermeyen kur gösterimleri çapraz kur olarak tanımlanırken, uluslararası piyasalarda ABD dolarını içermeyen kurlar çapraz kur olarak tanımlanmaktadır. Örneğin, Avro satılarak ABD Doları alınmak istendiğinde çapraz kur hesaplamasına gerek duyulmaktadır120.

117 Kemal Yıldırım ve Doğan Karaman, Makroekonomi, Eğitim, Sağlık ve Bilimsel Araştırma Çalışmaları Vakfı, Yayın No: 145, 2. Basım, Eskişehir 2001, s. 73. 118 Halil Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, Güzem Yayınları, 13.Baskı, İstanbul 1999, s.295. 119 Emin Ertürk, Uluslararası İktisat, Alfa Yayınları, 2. Basım, İstanbul 2001, s.329. 120 Sadi Uzunoğlu, Para ve Döviz Piyasaları, Literatür Yayıncılık, 1.Basım, İstanbul 2000, s.57. 53 Tablo 2.1. : Alış Satış Kurları (12.07.2008 tarihli Alış Satış Alış/Satış kurları ) Baz Döviz ( Avro ) EUR/TRY 1.922 EUR/TRY 1.931

Karşı Döviz ( USD ) USD/TRY 1.216 USD/TRY 1.222 Kaynak : (Çevrimiçi)www.tcmb.gov.tr , 12 Temmuz 2008

Hesaplama yapılırken dikkat edilmesi gereken bir nokta, alış – satış oranlarının doğru bir biçimde kullanılmasıdır. Tablo 2.1’e bakılarak çapraz kur hesaplaması aşağıdaki şekilde yapılmaktadır121;

1.922 1.931 Alış Kuru EUR/USD = = 1,57 Satış Kuru = = 1,58 1.222 1.216

Döviz tanımlarını yaparken, döviz alış – satış kurlarını açıklamakta fayda vardır. Döviz ticareti yapan kurumlar ve bankalar, döviz işlemlerini gerçekleştirirlerken döviz kurlarını döviz alış ve döviz satış olmak üzere ayrı ayrı kote etmektedirler. Bankaların satış kurları alış kurlarından daha yüksektir, yani bankalar dövizi daha düşük fiyattan almaktadırlar ve daha yüksek fiyattan satmaktadırlar. Aradaki alış – satış farkına “kur marjı” denilmektedir.

Kar Marjı aşağıdaki şekilde formüle edilebilmektedir;

Ps - Pa Marj Yüzdesi: ( )x100 Ps Ps: Satış Kuru Pa: Alış Kuru

Alış – satış marjı arasındaki fark, yapılan işlem miktarına göre değişmektedir. Yapılan işlem miktarı büyük olduğunda marj daha düşük tersi durumda daha yüksek

121 Uzunoğlu, a.g.e. , s.58 54 olmaktadır. Çünkü banka tarafından her iki işlem için de aynı miktarda masraf yapılmaktadır. Marjı etkileyen diğer bir etken ise ilgili yabancı paranın piyasasındaki istikrarsızlıklardır. İstikrarsızlık büyüdükçe marj oranı da büyümektedir. Ayrıca geleceğe dair piyasa beklentilerinin olumsuz yönde olması da marjı artıran üçüncü bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. 122

2.1.2. Kur Çeşitleri

Kur çeşitleri hesaplanma yöntemlerine göre nominal kur, reel kur ve efektif kur olarak 3 başlık altında incelenebilmektedir.

2.1.2.1. Nominal Kur

Uluslararası ödemeler çoğu zaman ulusal paraların birbirleriyle değiştirilmesini gerektirmektedir. Bu gereksinim ulusal paraların hangi oran üzerinden birbirine çevrileceğinin saptanması sonucunu doğurmaktadır. Paraların bu değişim oranına “nominal döviz kuru” veya “kambiyo kuru” denilmektedir.123 Daha basit bir ifadeyle nominal kur, iki para birimi arasındaki göreceli fiyattır.124 Örneğin 1$ = 1,5 TL gibi. Döviz kurunu ayrıca ulusal paranın yabancı para cinsinden fiyatı şeklinde de tanımlamak mümkündür. 1 TL = 1/1,5 $ gibi.125

Eğer tüm ülke paraları örneğin altın gibi bir varlık tarafından ciro edilmiş olsaydı, bu durumda farklı ülkelerde döviz piyasasının herhangi bir mal için farklı olması düşünülmezdi.

Fakat günümüzde paralar herhangi bir varlığa bağlı değillerdir. Devlet tarafından ortaya çıkarılmış maddi değeri olmayan itibari paralardır. Bu nedenden

122 Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, s. 297. 123 İlker Parasız, İktisada Giriş, Ezgi Kitabevi Yayınları, 6. Basım, Bursa 2000, s. 468. 124 David Andolfatto, Macroeconomic Theory and Policy, Simon Fraser University, August 2005, s. 227. 125 Parasız, İktisada Giriş, s.468. 55 dolayı döviz piyasaları diğer piyasalardan ( mal takası üzerine kurulu ) daha farklıdır.126

Nominal döviz kuru reel döviz kuru ile iki ülke arasındaki fiyat düzeyi oranına bağlıdır127; RER ER = Pf /Pd

RER: Reel döviz kurunu, ER: Nominal döviz kurunu,

Pd = Yurt içi fiyat düzeyini,

Pf = Diğer ülkenin fiyat düzeyini göstermektedir.

Yurt içi fiyatların yükselmesi sonucu, nominal döviz kuru düşecektir. Çünkü fiyatlar yükseldiğinde ülke parasının değeri düşecek ve daha az TL ödeyerek alınan aynı miktar döviz için, fiyat artışlarından sonra daha fazla TL ödemek gerekecektir. Ülke parasının değerinin düşmesi, yerli mallara göre yabancı malların fiyatını yükseltecek ve bu düşüş yerli müşterileri yabancı mallar almak yerine yerli malları almaya teşvik edecektir.128

Diğer taraftan, yabancı bir ülkenin fiyat düzeyi yükseldiğinde, nominal döviz kuru yükselecektir. Çünkü aynı miktar TL ile daha fazla döviz satın almak mümkün olacaktır.

126 Andolfatto, a.g.e. , s.229. 127 İlker Parasız, Para Teorisi ve Politikası, Ezgi Kitabevi Yayınları, 1. Baskı, Bursa 2007, s.464. 128 Peter B. Kenen, The International Economy, Cambridge University Pres, Third Edition, USA 1994, s.356. 56 2.1.2.2. Reel Kur

Reel döviz kuru iki ülke mallarının nispi fiyatı olarak tanımlanabilmektedir.129 Diğer bir ifadeyle, bir ülkenin mal ve hizmetlerinin diğer bir ülkenin mal ve hizmetleriyle değiştirilebildiği oran olarak da tanımlanabilmektedir.130 Bir başka tanıma göre, bir ülkenin reel döviz kuru yerli malları göreceli satınalma gücüdür. 131

Reel kur aşağıdaki şekilde hesaplanabilmektedir; Ulusal para/Pd RER =  ERx Pf/Pd Yabancı para/Pf RER = Reel döviz kurunu, ER = Nominal döviz kurunu, Pd = Yurt içi fiyat düzeyini, Pf = Diğer ülkenin fiyat düzeyini göstermektedir.

Örneğin 1980 yılında 1 USD=50 TL’dir. Bir yıl sonra 1 USD=80 TL olmuştur. Bu süre zarfında enflasyon oranı Türkiye’de %100, ABD’de %10 olarak gerçekleşmiştir. ABD’de 1980’de fiyat düzeyi 100 ise 1981 yılında 110 olmuştur. Türkiye’de 1980 yılındaki fiyat düzeyi 100 olarak kabul edilirse, 1981 yılındaki fiyat düzeyi 200 olmuştur. 1981 yılında nominal döviz kuru 80 TL/$ iken reel döviz kuru ( 1980 yılı baz alındığında ) ;

RER = 80 TL/USD x (110/200) = 44 TL/USD’dir.

Nominal döviz kuru yükseldiği halde ülkelerin fiyat düzeylerindeki yükselmeler farklı oranlarda gerçekleştiği için reel döviz kuru %12 ( [( 44–50)/50]x100 ) oranında düşmüş, yani TL reel olarak %12 değer kazanmıştır.132

129 Yıldırım ve Karaman, a.g.e. , s. 74. 130 Havva Tunç, Uluslararası Ticaret, Para ve Finans, Alfa Yayınları, 1. Basım, İstanbul 2004, s. 217 131 Kenen, a.g.e. , s.356. 132Yıldırım ve Karaman, a.g.e. , s. 74. 57 Bir ülkenin döviz kuru, o ülkenin ulusal para biriminin yabancı paralar cinsinden değerini belirlediği için, döviz kurunun yükselmesi ulusal paranın değerlenmesi, döviz kurunun düşmesi ise ulusal paranın değer kaybetmesi anlamına gelmektedir.133

Tablo 2.2. : USD Doları ve AVRO Nominal, Reel Döviz Kurları ABD Doları AVRO Reel Kur Yıllar NK 1* NK 2** NK 1 NK 2 RK1*** RK2****

1999 0,420 60,99 0,446 …. 127,3 5,29 2000 0,624 48,46 0,574 28,78 147,6 15,94 2001 1,225 96,47 1,094 90,55 116,3 -21,2 2002 1,506 22,88 1,430 30,72 125,4 7,82 2003 1,493 -0,84 1,685 17,87 140,6 12,12 2004 1,422 -4,73 1,768 4,88 143,2 1,84 2005 1,341 -5,73 1,670 -5,55 171,4 19,69 2006 1,431 6,73 1,800 7,81 160,1 -6,59 2007 1,302 -9,05 1,778 -1,21 190,3 18,86 2008 1,227 -5,75 1,878 5,63 178,9 -5,99 * : Nominal Döviz Kuru Yıl Ortalaması ** : Nominal Döviz Kuru Değişim Oranı *** : Reel Döviz Kuru Yıl Ortalaması ( TUFE bazlı reel efektif kur endeksi ) ( 1995= 100 ) **** : Reel Döviz Kuru Değişim Oranı Kaynak : (Çevrimiçi)www.tcmb.gov.tr, 14 Temmuz 2008, Veriler; 1999– 2008

Reel döviz kuru ile nominal döviz kuru birbirleriyle yakından ilişkilidirler. Örneğin bir ürünün fiyatı Türkiye’de 50 TL, Amerika’da aynı ürünün ayakkabının fiyatı 45 $ ise, Amerikan doları ve TL arasındaki kuru bulabilmek için ilk olarak fiyatları ortak bir paraya çevirmek gerekmektedir. Nominal döviz kurunun 1 $ = 1,25

133 Parasız, İktisada Giriş, s. 468. 58 TL olduğu kabul edilirse, Amerika’daki ayakkabının TL cinsinden değeri 56,25 TL olacaktır. Bu durumda reel döviz kuru;

56,25 Reel Döviz Kuru =  1,125 olacaktır.134 50

Dolayısı ile reel döviz kuru bir ülkenin uluslararası ticaretteki rekabet gücünü ölçen bir gösterge niteliğindedir.135

Reel döviz kuru hesaplamaları ile ilgili, reel kurdaki gelişmelerin analizinde birtakım noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir. Örneğin endekse temel oluşturan yılın ekonominin iç ve dış dengelerinin tutturulduğu bir yıl olduğu varsayımı yanıltıcı sonuçlara sebep olabilmektedir. İkinci nokta kurdaki hareketlerin her zaman için parasal otoritenin kontrolünde olmadığı, kurun ekonominin gerektirdiği değişimlerden de etkilendiğinin göz önünde bulundurulması gerektiğidir. 136

2.1.2.3. Efektif Kur

Sabit döviz kurunun uygulandığı sistemde, ulusal paranın değerinin hesaplanması kolay bir işlem olmaktadır. Çünkü ulusal paranın dış değeri onunla satın alınabilecek yabancı mal, hizmet veya mali değere bağlı olmaktadır.

Fakat döviz kurlarının piyasanın işleyişine bırakıldığı değişken döviz kuru sisteminde ulusal para zaman içinde bazı yabancı paralara karşı değer kazanırken, diğerlerine karşı değer kaybedebilmektedir. Bu durumda ulusal paranın değerini hesaplarken efektif kuru hesaplamaya ihtiyaç doğmaktadır. Efektif döviz kuru, ülkenin yoğunlukla ticaret yaptığı ticaret ortaklarının paralarıyla olan kurlarının ağırlıklı ortalamasının bulunması şeklinde hesaplanmaktadır. Ağırlık olarak ise

134 Tunç, a.g.e. , s. 218. 135 Thomas F.Dernburg, Global Macroeconomics, Harper&Row, Publishers, New York 1989, s.30. 136 Ahmet N. Kıpıcı ve Mehtap Kesriyeli, Reel Döviz Kuru Tanımları ve Hesaplama Yöntemleri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Araştırma Genel Müdürlüğü, Yayın No: 97/1, Ankara, Ocak 1997, ss. 7–8. 59 ülkenin başlıca ticaret yaptığı ülkelerle gerçekleştirdiği ticaret oranları kullanılmaktadır.137

2.2.Döviz Kurlarının Oluşumu

Döviz kurlarının oluşumunda ülkelerin paralarına olan talep ve arz etkili olmaktadır. Döviz kurları herhangi bir zamanda döviz arzına ve talebine karşı oluşan baskı sonucu ortaya çıkan etkileşimin bir sonucu olarak görülebilmektedir.138 Bir paranın talebi, diğer ülkelerin reel gelir düzeylerine, yabancı ülkelerin göreceli fiyat düzeylerine ve yabancı ülkelerin göreceli faiz oranlarına bağlıdır. Bir ülkenin parasına olan arzını ise, reel gelir düzeyleri, yerel göreceli fiyatlar ve reel faiz seviyesi belirlemektedir. Diğer koşullar sabit kalmak üzere bir ülkedeki yerel faiz oranlarının artması veya yabancı ülkelerdeki reel gelirlerin artması ve fiyatlar seviyesinin artması, ülkenin döviz kurunun artmasına sebep olmaktadır.

Bununla birlikte, ülkede oluşan politik ve ekonomik riskler de döviz kurlarını etkileyen diğer etmenlerdir. Yatırımcılar daha az riskli varlıkları ellerinde tutmayı tercih ettiklerinden dolayı, politik ve ekonomik yönden istikrarlı ülkelerin paraları daha fazla risk taşıyan diğer ülke paralarına göre değerlenmiş olacaktır.139

Ülkedeki döviz arzı, her türlü mal ve hizmet karşılığında elde edilen gelirler, turistlerin harcamaları, dış yardımlar, hibeler, karşılıksız transferler ve yatırım gelirleri dolayısıyla artmaktadır. Ülkedeki ithalatın artması, dışarıya borçlanma, yurtdışında yapılan turistik harcamalar, gayrimenkul alımları, hisse senedi, tahvil alımları vs. dövize olan talebi artırır. 140

137 Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, s. 299. 138 Dennis R. Appleyard ve Alfred J. Field ,International Economics , McGraw-Hill Book Co., Forth Edition, New York 2001, s.431. 139 Teker, a.g.e. , s. 53. 140 Rıdvan Karluk ve Halil Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları No:1153, 2. Baskı, Eskişehir 2000, s.146. 60 Örneğin, yabancı bir otomobil alma isteği veya yurtdışında yolculuk yapmak söz konusu ülkelerin paralarına karşı bir talep doğuracaktır. Bunların dışında, dövizin gelecekte daha değerli olacağı düşüncesi ile, dövizi bugün alıp belirli bir zaman sonra satarak bundan kısa dönemli kar elde etmek kaygısıyla spekülatif hareketler de dövize olan talebi artırmaktadır. Spekülatif amaçlı döviz taleplerinin yanı sıra, vadeli ithalat yapan bir firma, gelecekte döviz fiyatlarının artacağını düşünüyorsa, ilerde riske girmek yerine, bugünden döviz satın alıp riskini ortadan kaldırmak amacıyla da döviz talep edebilmektedir.141

Döviz işlemlerine dayalı tüm transferler ve bir paranın bir başka para karşılığında değişimi döviz piyasalarında yapılmaktadır. İşlemler çeşitli dövizler üzerinden yapılsa da üreticiler ihracat bedellerini ulusal paraları cinsinden elde tutmak veya ulusal paralarına çevirmek istediklerinde, bu transfer fonksiyonunu döviz piyasaları yerine getirmektedir.142 Döviz piyasalarının başlıca katılımcıları ticari bankalar, uluslararası ticarette yer alan işletmeler, aracı kurumlar veya sigorta şirketleri gibi finansal kurumlar ve merkez bankalarıdır. Bunların dışında örneğin ülkedeki turistlerin paralarını bozdurup yerli para satın alarak piyasada bireysel katılımcı olarak yer almaları söz konusu olmaktadır. Fakat bu işlemler toplam işlem tutarı içerisinde oldukça küçük bir paya sahip olmaktadırlar.143

2.3. Döviz Kurlarını Etkileyen Faktörler

Döviz kurları ödemeler dengesi, satınalma gücü paritesi, faiz oranları ile para ve maliye politikaları gibi birtakım etkenlerden etkilenmektedir. Bu başlık altında bu faktörler ele alınacaktır.

141 Appleyard ve J. Field,Jr., a.g.e. , s.432. 142 Alan C. Shapiro, Multinational Financial Management, Prentice-Hall, Inc, Fifth Edition, New Jersey 1996,s. 133. 143 Paul R. Krugman ve Maurice Obstfeld, International Economics - Theory and Policy, Addison- Wesley Publishing Company, Fifth Edition, USA 2000, s. 333. 61 2.3.1. Ödemeler Dengesinin Kurlara Etkisi

Uluslararası ticari işlemlerde, ülkeler para giriş çıkışlarını kontrol edebilmek amacıyla yapılan işlemleri kayıt etmektedirler. Ödemeler dengesinin aktifinde ödeme girdileri, pasifinde ise diğer ülkelere yapılan ödemeler yer almaktadır.144 Ödemeler dengesi yaklaşımında, bir ülkenin uluslararası ödeme durumu ile döviz kurları arasındaki ilişkiye değinilmektedir. Bir ülkenin dış gelirlerinin dış ödemelerinden daha az olduğu durumda, ülkede para arzı para talebine göre daha fazla olacaktır ve bu durumda ülkenin parası değer kaybedecektir. Tersi durumda ise ülkenin parasının değeri artacaktır. 145

Örneğin Türkiye’nin, herhangi bir Avrupa ülkesi ile yaptığı ticaret sonucunda cari işlemler açığı verdiği durumlarda Avro, TL karşısında değer kazanmaktadır. Çünkü Türkiye’den yapılan ithalat düzeylerinin artması, Avro talebi artmakta ve Avro’nun değeri de talebe bağlı olarak yükselmektedir. Tersi bir durumda, Türkiye’nin cari işlemler fazlası verdiği düşünürse, ülkede TL talebi artmakta ve TL değer kazanmaktadır.

2.3.2. Satınalma Gücü Paritesi ve Döviz Kurları Arasındaki İlişki

Satınalma gücü paritesi ( Purchasing Power Parity ) teoremi, iki ülkenin döviz kurlarıyla fiyat seviyeleri arasındaki ilişkiyi açıklamaktadır. Teoremi açıklamadan önce, bu teoremin varsayımlarını belirtmek faydalı olacaktır. Öncelikle teorem, ticaretin ve sermaye hareketlerinin sınırlı olmadığı şartlarda geçerli olmaktadır. İkinci olarak bu teorem kısa ve uzun dönemde sürekli olarak tutarlılık gösterdiği takdirde, döviz kuru riskinin ortadan kalktığına işaret edilmektedir. Denge döviz kurunun belirlenmesinde kullanılan en basit teoremlerden birisi satın alma gücü teoremidir. Teoreme göre denge kuru, ekonominin ortalama talep baskısının

144 İlker Parasız, Para Banka ve Finansal Piyasalar: Teori ve Politika, 6. Baskı, Ezgi Kitapevi Yayınları, Bursa 1998. s. 499. 145 M.Erol İyibozkurt, Uluslararası İktisat Teorisi, Uludağ Üniversitesi Basımevi, Yayın No:3–043– 0117, Bursa 1985, s. 315. 62 dengede olduğu noktada cari hesabı dengeleme ihtiyacı tarafından belirlenmektedir.146

Satınalma gücü paritesi teoremi iki ülkenin enflasyonu arasındaki farkın zaman içinde döviz kurları arasında ortaya çıkacak değişme oranına eşitleneceğini gösterir.147 Başka bir deyişle, iki ülke parasının değişim oranı, iki ulusal paranın satınalma gücünü yansıtmaktadır ve yaklaşıma göre iki ülke parasının arasındaki değişim oranı, fiyat endeksleri oranını eşitleyecektir.148 Bu dengenin uluslararası ticarette mal arbitrajı ile sağlandığı ileri sürülmektedir. Uzun dönemde sürekli yabancı paralar üzerinden alım satım yapan işletmelerin bu denge nedeniyle döviz kuru değişimlerinden etkilenmeyeceği savunulmaktadır.

Sercu, Uppal ve Hulle nominal döviz kurunun satın alma gücü paritesi değerinin etrafında bir bant aralığında hareket ettiğini ileri sürmektedirler. Nominal döviz kurları her ülkenin harcama ve fiyat düzeyinin bir fonksiyonu olarak görülmektedir. Ürün fiyatları ve para arzı arasındaki oran ilişkisi güçlü olduğunda, enflasyon arasındaki fark göreceli para arzının etkilerini ortadan kaldırmakta ve regresyon eğiminde bir artışa yol açmaktadır.149

Teorem matematiksel olarak aşağıdaki şekilde ifade edilmektedir:

X - X P  / P  - P / P tn t  MP, t n YP, t n MP, t YP, t X t ( PMP, t / PYP, t )

Formüldeki X, t ve t+n tarihlerindeki yabancı para birimi başına (YP) milli paranın (MP) kurunu, P ise bu ülkelerin t ve t+n tarihlerindeki fiyat indekslerini gösterir. Dolayısıyla formülasyon sözlü olarak ifade edilirse, iki tarih arasında, iki

146 John Williamson, “Exchange Rate Management”, The Economic Journal, Vol. 103, No. 416 (Jan., 1993), s. 189. 147 Pamukçu, a.g.e. , s.39. 148 İyibozkurt, a.g.e. , s. 314. 149 Piet Sercu, Raman Uppal, Cynthia Van Hulle, “The Exchange Rate in the Presence of Transaction Costs: Implications for Tests of Purchasing”, The Journal of Finance, Vol. 50, No. 4, (Sep., 1995), s.1318. 63 ülkenin döviz kurlarındaki değişme oranı, nisbi fiyat seviyelerinin değişme oranına eşittir denilebilir.

Diğer bir ifade ile uzun dönemde iki tarih arasındaki döviz kurlarındaki değişme oranı, enflasyon oranları farkına eşit olmaktadır 150;

X tn - X t  I MP, t I YP, t X t Denklemde yer alan I, enflasyon oranını göstermektedir. Bu çerçevede satınalma gücü paritesi şu şekilde formüle edilebilir151;

PMP, t S1 = PYP, t

Burada S1 iki ülke parası arasında t tarihindeki değişim oranını göstermektedir. Örneğin Türkiye’de fiyat seviyesi Amerika’nın iki katı ise TL’nin satın alma gücü, Amerika’nın yarısı kadar olacaktır. Bu durumda denge döviz kuru 1 TL = 1 $ olacaktır.

Satınalma gücü paritesi uygulamada genellikle nispi anlamda kullanılmaktadır;

PMP , tn /PYP , tn S1 = St ( ) PMP , t /PYP , t

Örneğin Türkiye’de ve Amerika’da t döneminde enflasyon oranının 100 olduğunu varsayılsın. t+n döneminde ise, Türkiye’de enflasyon oranının %100 artarak 200, Amerika’da ise %50 artarak 150 olduğu varsayılır ise, ve t döneminde satınalma gücü paritesi oranının 0,50 olduğu düşünülürse;

150 Pamukçu, a.g.e. , s.39. 151 İyibozkurt, a.g.e. , s. 314. 64 200/150 S1 = 0,50 ( ) 100/100

S1 = 0,67 TL olacaktır. Fiyat endeksi seçimi, alınacak başlangıç yılı gibi uygulamada karşılaşılan birçok sınırlamaya rağmen, satınalma gücü paritesi kabaca iki ülkenin paralarının değerindeki değişim ile fiyat endekleri arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. 152

2.3.3. Faiz Oranlarının Kurlara Etkisi

Faiz oranları teoreminde, vadeli kurların prim ve iskontosunun faiz oranları farkına eşit olduğu açıklanır. Teoremin varsayımları satınalma gücü teorisinde olduğu gibi, ticaretin ve sermaye hareketlerinin sınırlı olmadığı şartlarda geçerli olmaktadır ve kısa ve uzun dönemde sürekli olarak tutarlılık gösterdiği takdirde, döviz kuru riskinin ortadan kalktığına ve firmanın piyasa değerinin döviz kurundaki değişmelerden etkilenmediğine işaret edilmektedir. Bunların dışında teoride kambiyo piyasasının çok etkin olduğu ve bilginin anında döviz kurlarına yansıdığı varsayılmaktadır. Fakat uygulamada beklenmeyen olaylar nedeniyle döviz kurları beklenenden farklı bir düzeyde gerçekleşebildiğinden, teorinin uzun dönemde geçerli olduğu düşünülmektedir.

Bu teoriye göre nominal faiz oranı reel faiz oranı ile beklenen enflasyon oranı toplamına eşittir. Ayrıca spot ve vadeli döviz kurları ile faiz oranları aynı anda belirlenmektedir. Bu nedenle faiz oranları ile döviz kurları arasındaki etkileşim karşılıklı olup, sadece faiz oranları farklarının vadeli kurlarda değişmeye yol açtığını ileri sürmek doğru bir yaklaşım olmamaktadır. Vadeli kurlar ile faiz oranları arasındaki dengeyi ise faiz arbitrajı işlemi sağlamaktadır.

152 a.g.e. , s. 315. 65 Denge durumunda faiz oranları teoremi aşağıdaki şekilde formüle edilmektedir;

n Ft - X t  imp, t – iYP, t X t

n, t Ft tarihindeki vadeli döviz kurunu; i, t tarihindeki milli ve yabancı para ile yatırımlara ödenen faiz oranını ifade etmektedir. 153

Faiz oranları ile döviz kurları arasındaki ilişki, faiz oranları ile enflasyon arasındaki ilişkiden etkilenmektedir ve bu kavramları birlikte incelemek gerekmektedir. Örneğin A ülkesinde faiz oranları, B ülkesinden %5 daha yüksek ise, A ülkesindeki enflasyon oranı da B ülkesine göre % 5 daha fazla olacaktır. Eğer yatırımcılar tarafından bir ülkedeki reel faiz oranlarının daha yüksek olduğu biliniyorsa, daha fazla faiz getirisi elde edebilmek için, paralarını faizlerin yüksek olduğu ülkeye yatıracaklardır. 154

Örneğin Türkiye’de faiz oranlarının, ABD faiz oranlarından % 5 daha fazla gerçekleşmesi durumunda, TL’nin gelecekteki değerinin düşmesi beklenir. ABD’de enflasyon daha düşük olduğu için, nominal faiz oranı da Türkiye’deki nominal faiz oranından daha düşük olacaktır. Bu durum dolara olan talebi artırır çünkü fiyat seviyesinden dolayı tüketiciler ABD mallarını daha fazla talep ederler.

Faiz oranı ile döviz kuru arasındaki ilişkiyi incelerken reel ve nominal değerlere göre yapılan araştırmalarda farklı sonuçlara ulaşılmış olduğu belirtmekte fayda vardır. Meese ve Rogoff reel döviz kurları ve reel faiz oranları arasındaki ilişkiyi ortaya koyan araştırmalarında daha önce nominal değerler ile yapılan araştırmalara karşın reel değerleri kullanarak bu iki değişken arasındaki ilişkiyi

153 Pamukçu, a.g.e. , ss.40–41. 154 Saniye Gümüşeli, Döviz Kuru ve Faiz Oranı Risklerinden Korunma Teknikleri, Türkiye Bankalar Birliği, Yayın No: 179, Ankara 1994, s. 84. 66 incelemişlerdir. Nominal değerlerin kullanıldığı modellerde döviz kurlarının ulusal para arzına, reel gelire, kısa dönemli faiz oranlarına, beklenen enflasyon oranlarına ve kümülatif ticaret dengesine bağlı olarak değiştiği ortaya konmuştur. Meese ve Rogoff ise daha önce Dornbush ve Frankel ile Hooper ve Morton tarafından da incelenen reel değerleri incelemişlerdir ve sonuç olarak reel değerler ile kurulan modelde reel döviz kurları ile reel faiz oranı arasındaki ilişki nominal değerlere nazaran daha az kuvvetli çıkmıştır. Birçok durumda tahmin edilen döviz kuru-faiz oranı diferansiyel ilişkisinin, finansal pazar karışıklıklarının olası üstünlüğü ile uyumlu olduğunun kabul edilmesi ile birlikte, aradaki bu ilişki istatistiksel olarak önemli sayılacak kadar sabit bulunmamıştır. 155

Berument ve Günay’ın Türkiye ekonomisinde 1986 ve 2001 yılları arasındaki verileri kullanarak yapmış oldukları araştırmada faiz paritesi durumunun faiz oranları ve döviz kurları arasındaki ilişkiyi açıklamakta yardımcı olabileceğini açıklamışlardır. Sermaye hareketliliğinin çok iyi olduğu durumda faiz oranları farkının, döviz kurunun hareketlerindeki değişiklikler üzerindeki beklentiler tarafından dengeleneceğini ve ulusal paranın değer kaybedeceği beklentisinin olması durumunda ulusal faiz oranlarının yabancı piyasalardaki faiz oranlarını aşabileceğini ortaya koymuşlardır. Sonuç olarak yüksek döviz kuru riskinin faiz oranlarını yükselttiği sonucuna ulaşmışlardır. Bununla birlikte bu iki değişken arasında başa baş bir ilişkinin olmadığını da kabul etmektedirler. 156

2.3.4.Para ve Maliye Politikalarının Döviz Kurlarına Etkisi

Merkez Bankası para politikası araçlarını kullanarak döviz piyasalarına müdahale edebilmektedirler. Merkez Bankası işlemlerini belirli ekonomi politikaları çerçevesinde gerçekleştirmektedir. 157

155 Richard Meese ve Kenneth Rogoff, “Was It Real? The Exchange Rate-Interest Differential Relation over the Modern Floating-Rate Period” , The Journal Of Finance, Vol. XLIII, No. 4, September 1988, ss. 933–934. 156 Hakan Berument ve Aslı Günay, “Exchange Rate Risk and Interest Rate: A Case Study for ”, Department of Economics Bilkent University, Ankara, Turkey, December 2001,s.3. 157 Özdemir Akmut , “Uluslararası Finans Pazarları ve Küresel Finansman”, Türkiye Bankalar Birliği Seminer Notları, Ankara 1998, s. 48. 67 Para arzında meydana gelen bir artış, döviz kurunu ters yönde etkilemektedir. Vergi oranlarındaki bir artış ise ülkede yaşayanların satınalma gücünü düşürmektedir. Vergi oranlarının düşürülmesi satınalma gücünü artıracağından, paranın değerinin diğer para birimlerine göre yükselmesi beklenir. 158

2.4. Döviz Kuru Sistemleri

Çeşitli kişi ve kurumların farklı amaçlarla işlem yaptığı döviz piyasalarında, merkez bankaları da para otoritelerine dayanarak döviz piyasalarına yaptıkları müdahalelerle düzenleyici ve denetleyici bir rol üstlenmektedirler. Döviz piyasalarına para otoriteleri tarafından yapılan müdahalelerin türü ve yoğunluğu, döviz kuru sistemleri arasındaki farklılıkların temelini oluşturmaktadır.

Döviz kuru sistemi, kurlarda oluşacak değişimlerin devlet müdahalesi ile veya piyasa düzeni içinde serbestçe oluşup oluşmayacağı ve müdahale olması durumunda, hangi ölçülerde olacağını açıklayan sistemler olarak tanımlanabilmektedir. 159

Hagen ve Zhou’nun 1990’dan sonra Avrupa’da geçiş ekonomisi yaşayan 25 ülke üzerinde döviz kuru rejimi seçimi ile ilgili yapmış oldukları çalışmalarında elde ettikleri ampirik sonuçlar, “Geleneksel Optimum Para Birimi Bölgesi” nin belirlenmesinin bu ülkelerdeki döviz kuru rejimi seçimi için yol gösterici bir etken olduğunu göstermiştir. Ayrıca rejim seçimlerinin enflasyon oranlarından, kümülatif enflasyon oranı farklarından ve uluslararası rezerv yeterlilik oranlarından etkilendiği savunulmaktadır.160

Berrospide döviz kuru sistemlerinin ve uygulanan kur politikalarının işletmeler üzerindeki etkilerini inceleyen çalışmasında işletmelerin sabit döviz kuru sitemini bir garanti olarak algıladıklarını ve döviz kuru riskine karşı önlem almakta

158 Gümüşeli, a.g.e. , s. 84. 159 Nevzat Güran, Döviz Kuru Sistemleri ve Ekonomik Denge, Kavram Matbaası, İzmir 1987, s.7. 160 Jürgen von Hagen ve Jizhong Zhou, “The Choice Of Exchange Rate Regime An Empirical Analysis For Transition Economies”, Economics of Transition, Volume 13 (4) 2005,s. 679. 68 başarısız olduklarını vurgulamıştır. Uygulanan politikalar ile döviz kurlarının dalgalanmasına izin verildiğinde ise işletmeler karşı karşıya kaldıkları riskin farkına varacaklar ve işletmeler döviz üzerinden borçlanmanın maliyetinin artacağı düşüncesi ile döviz borçlarını düşürme yoluna gideceklerdir.161

Kara, Tuğer, Özlale, Yavuz ve Yücel Türkiye’de döviz kurları değişimleri üzerine yapmış oldukları araştırmada, Türkiye ekonomisinin 1990’lı yıllarda sabit / sürünen pariteler döviz kuru rejimleri altında yüksek ve kalıcı enflasyon ile mücadele etmiş olduğunu ve 2000 yılında istikrar programına bağlı olarak tarihin en düşük finansal krizini yaşayarak bu rejime son verildiğine değinmişlerdir. Bu dönemden sonra Merkez Bankası tarafından karar alma sürecinde döviz kurlarının rolü değişmiş, enflasyon hedeflemesi uygulaması başlamıştır ve değişken kur sistemine geçiş yapılmıştır. Ampirik sonuçlara göre 2001 yılından sonra ulusal fiyatlar daha önceki yıllara nazaran düşmeye başlamıştır. Bununla birlikte döviz kurlarının uzun dönemde hala enflasyon üzerinde etkili olduğu saptanmıştır ve sonuç olarak değişken kur sistemine geçerek döviz kurlarındaki dalgalanma azaltılabilse dahi döviz kurlarının özellikle ulusal enflasyon üzerindeki etkisinin göz ardı edilmemesi gerektiği vurgulanmıştır.162

2.4.1.Sabit Döviz Kuru Sistemi

Paraların, değerlerinin sabitlenmesi ve diğer paralar karşısında değerlerinin değişmemesi için bir başka paraya veya sepete bağlanmasına “sabit kur sistemi” denilmektedir.163 2. Dünya Savaşı’nın sonundan 1970’lerin başına kadar, birçok ülkenin merkez bankaları döviz kurlarını çok dar sınırlar içinde hareket edebilecek şekilde kontrol altında tutmuşlardır ve böylece sabit döviz kuru sistemi

161 Jose M.Berrospide, “Exchange Rate Regime And Financing Policies Of The Corporate Sector In Small Open Economies”, ( Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi ), The University Of Michigan, 2007, s.3. 162 Hakan Kara v.d. , “Exchange Rate Pass-Through in Turkey: Has It Changed and to What Extent?”, The Central Bank Of The Republic Of Turkey, Research Department Working Paper No:05/04, February 2005, s.43. 163 Emin Ertürk, Uluslararası İktisat, Alfa Yayınları, 2. Basım, İstanbul 2001, s. 330. 69 oluşturulmuştur.164 Sabit döviz kuru sisteminde, dövizler yerli para karşılığı, resmi olarak sabit tutulmaktadır ve paranın değerinin serbest piyasada dalgalanmasına izin verilmemektedir.

Sabit döviz kuru sisteminde, merkez bankası ödemeler dengesi açık ve fazlasını finanse etmek durumundadır. Örneğin, Türkiye’nin ABD’ye karşı ödemeler dengesinde açık vermesi durumunda, ülkede dolar talebi dolar arzını aşacaktır. Çünkü ödemeler dengesinin açık vermesi demek, ülkede yapılan ithalatın ihracattan daha fazla olduğunu göstermektedir ve bunun sonucu olarak da ithalat için gerekli olan doların talebi artmaktadır. Bu durumda merkez bankası piyasada dolar arzını artırmak amacıyla belirlenmiş bir kur üzerinden dolar satmak zorundadır.165 Diğer bir deyişle hükümetler döviz arzı ve talebi üzerinde oluşan baskıyı hafifletebilmektedirler. Kurların dalgalanması durumunda dalgalanmayı yumuşatabilmekte hatta döviz fiyatlarını arzu edilen seviyede koruyabilmektedirler.166

Merkez bankaları bu görevleri nedeniyle piyasayı düzenlemek amacıyla yeterli miktarlarda döviz rezervi bulundurmak durumundadırlar. Bu rezervler uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen bir döviz ( genellikle dolar ) veya altın olabilmektedir.167 Merkez bankasının kuru sabit tutabilmek için sürekli döviz alıp satması rezervlerin sürekli değişmesine sebep olur ve para arzı da bu duruma bağlı olarak sürekli değişiklik gösterir.168

Merkez bankasının piyasada döviz alıp satması suretiyle piyasaya müdahale edip etmemesi ve bu müdahalenin yönü, ödemeler dengesine bağlı olarak yürütülmektedir. Ödemeler dengesi açık verdiğinde merkez bankası döviz satmakta ve fazla verdiğinde ise döviz alarak kuru sabit tutmaya çalışmaktadır. Fakat ödemeler

164 Tezer Öcal, İlker Parasız ve Önder Özkazanç, Para ve Banka, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları No:74, Eskişehir, Ocak 1990, s.424. 165 Zafer Tunca, Makro İktisat, Filiz Kitabevi, 4.Baskı, İstanbul 2005, s.317. 166 Paul Bishop ve Don Dixon, Foreign Exchange Handbook ( Managing Risk and Opportunity in Global Currency Markets ) , McGraw-Hill, Inc. , Singapur 1992, s. 37. 167 Yıldırım ve Karaman, a.g.e. , s. 219. 168 Tunca, a.g.e. , s.317. 70 dengesinin sürekli açık vermesi durumunda, merkez bankasının rezervleri erimeye başlar ve bu gibi bir durumda merkez bankası devalüasyona başvurarak milli paranın değerini düşürmeye, ithalatı azaltıp ihracatı artırma yoluna başvurmaktadır.169

Sabit döviz kuru sistemi farklı şekillerde uygulanabilmektedir. Kurlar katı bir şekilde sabit tutulabileceği gibi resmi otoritelerce tespit edilerek de uygulanabilmektedir. Fakat sabit döviz kuru sisteminin en uçta yer alan türü basit altın standardı sistemi olarak bilinmektedir. 170

Uluslararası altın standardı sistemi 1820’lerden 1914’lere kadar dünyanın önde gelen ülkeleri arasında uygulanmış bir sistemdir.171 Bu sistemin ilk uygulamaları 1821 yılında İngiltere’de, daha sonra 1852 yılında Avustralya’da ve 1853 yılında Kanada’da başlatılmıştır.172 Bu sistemde her ülke ulusal parasının değerini “ons” a göre veya altın akçelerine göre belirlemekte ve ulusal paralarının değerlerini sabit tutmak amacıyla altın almaya veya satmaya hazır olmaktadırlar.173

Sistemde doğrudan altın paralar veya altınla değiştirilebilen kâğıt paralar dolaşımdadır ve her paranın altın karşılığı bellidir. İki ülke mallarının birbirlerine göre tercih edilme oranına bağlı olarak, ülke paralarının değerleri dengeye gelmektedir.

Örneğin, A ülkesinin parası Alfa ve B ülkesinin parası da Beta şeklinde adlandırılsın. A ülkesinde 1 Alfa, 4 gr altına karşılık gelsin ve B ülkesinde de 1 Beta 2 gr. altına karşılık gelsin. A ülkesinde, B ülkesinin mallarına karşı bir talep artışı olması durumunda Beta’nın değeri artacaktır. Bu durumda paraların altın karşılığı sabit tutulduğundan dolayı A ülkesindeki ithalatçılar, Beta satın almak yerine ödemeyi altın olarak yapmayı tercih edeceklerdir. Çünkü eğer Beta almak isterlerse

169 Yıldırım ve Karaman, a.g.e. , s. 216. 170 Güran, a.g.e. , s.8. 171 Ertürk, a.g.e. , s. 367. 172 Steven M.Suranovic , “International Finance Theory and Policy”, The International Economics Study Center ,( Çevrimiçi ) www.internationalecon.com/Finance/Fch80/F80–2.php, 19 Temmuz 2008. 173 Kenen, a.g.e. , s.323. 71 aynı miktar Alfa karşılığında, eskisine nazaran daha az Beta alabileceklerdir. Dolayısıyla bu örnekte arbitraj işlemi ile ( paranın ucuz olduğu yerde alınıp, pahalı olduğu yerde satılması işlemine arbitraj denilmektedir ) A ülkesinden B ülkesine altın gönderilecektir. Eğer taşıma ve sigorta maliyetleri ile birlikte A ülkesinde altının fiyatı B ülkesindeki altının fiyatından daha düşükse ödemeler bu şekilde yapılır ve buna altın çıkış noktası denilmektedir. A’nın altın çıkış noktası B’nin altın giriş noktasıdır.174

2. Dünya Savaşının bitiminden 1973 yılına kadar dünyada Bretton Woods adı verilen ve altın standardı sisteminin uzantısı olan sabit kur sistemi uygulanmıştır.175 Sistemin temel taşını, katılımcı ülkelerin kendi paralarının arz fazlasını önceden belirlenmiş minimum fiyattan satın almaları gerekliliği oluşturmaktadır.176 Sabit döviz kuru uygulamalarında, resmi otoriteler piyasa mekanizmasını tamamen ortadan kaldırmadan, gerektiğinde döviz piyasasında alıcı veya satıcı olarak müdahalede bulunmak suretiyle döviz arzı ve talebi arasındaki dengesizliği ortadan kaldırmaya çalışmaktadırlar. Fakat en katı sabit kur sistemlerinde bile, kurların dar da olsa bir sınır içinde hareket etmesine izin verilmektedir ve kurların sabit tutulması, bu 177 + sınırları aşmamaları anlamına gelmektedir. Bretton Woods sisteminde bu sınır % - 1 idi. 1971 yılında bu marj % (+,-)2,25’e yükseltilmiştir.178

Solnik, Kanada, Fransa, Almanya, Japonya, Hollanda, İsviçre, İngiltere ve Amerika’da 1973–1983 yılları arasındaki döviz kuru verileri ile döviz kuru rejimlerinin etkinliğini incelediği araştırmasında; 1979’dan sonra özellikle Amerika ve İngiltere’de katı parasal politikalara yönelindiği ve bu politikaların reel faiz oranları ve döviz kurları üzerinde kısa dönemli hareketlere yol açtığı sonucuna ulaşmışlardır.179

174 Tunca, a.g.e. , s.318. 175 Parasız, İktisada Giriş, s.470. 176 Dernburg, a.g.e. , s.36. 177 Güran, a.g.e. , s.43. 178 Parasız, İktisada Giriş, s.470. 179 Bruno Solnik, “Using Financial Prices to Test Exchange Rate Models: A Note”, The Journal of Finance, Vol. 42, No. 1, (Mar., 1987), s.148. 72 Paraların belli bir miktar altından oluştukları altın standardı sisteminde de altın konvertibilitesinin olması, altın ihraç ve ithalinin mevcut olması gibi özellikler döviz kurlarının altın paritesinden sapmaması açısından önem taşıyan özellikleridir.180

Özetle ihracatı ithalatından fazla olan bir ülkede ödemeler dengesinin fazla vermesi, altın girişleri nedeniyle para arzını artıracak ve fiyatlar genel düzeyinin yükselmesine sebep olacaktır. Dolayısıyla bu ülkede ihracat göreli olarak pahalılaşacak, ödemeler dengesi açık veren ülkenin malları ucuzlayacak ve ödemeler dengesi tekrar denge noktasına doğru kayacaktır. 181

Hagen ve Zhou’ya göre coğrafi olarak dış ticaret üzerine yoğunlaşmış ve açık ekonomilerde sabit döviz kuru uygulamasının benimsenmesi mümkündür.182

Sabit döviz kuru sisteminin en önemli karakteristik özelliği parasal kontrolün yetersiz olmasıdır. 183 Ayrıca bazı ekonomistler bu sistemin uzun süreli işsizliğe yol açabileceğinden şüphe etmektedirler. Çünkü süregelen enflasyon aşırı değerlenmiş ulusal para tarafından ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. 184

Bu sistemin bazı avantajları ise; ileriye dönük döviz işlemlerinin ve tahminlerinin büyük ölçüde basitleştirilmiş olması, katılımcı ülkelerin ekonomik politikaları bir disiplin içinde uygulamaları şeklinde sıralanabilmektedir. 185

Bretton Woods sisteminin çökmesinden sonra, ülkeler sabit kur sisteminden vazgeçmiş ve sabit kur sistemi yerini kontrollü dalgalanmaya bırakmıştır. Ülke

180 Güran, a.g.e. , s.43. 181 Parasız, Para Banka ve Finansal Piyasalar: Teori ve Politika, s. 506. 182 Hagen ve Zhou, a.y. ,s. 697 183 Dernburg, a.g.e. , s.38. 184 Williamson, a.g.e. , s. 194. 185 Robert W.Kolb, Understanding Future Markets, Blackwell Publishers, Fifth Edition, USA 1997, s.325. 73 parasının değerini tamamiyle serbest dalgalanmaya bırakan ülke sayısı ise oldukça az olmuştur.186

2.4.2.Değişken Döviz Kuru Sistemi

Değişken kur sisteminde ulusal paraların fiyatları arz ve talebe bağlı olarak serbestçe dalgalanabilmektedir.187 Piyasa talebinde veya arzında ortaya çıkan değişikliklere bir tepki olarak kurlar da değişiklik göstermektedirler. 188 Grafik 2.1’de ABD dolarının TL’ye göre bir aylık dalgalanması görülmektedir.

Grafik 2.1. :USD Döviz Alış Kuru Aylık Dalgalanması ( 21.06.2008– 21.07.2008)

Kaynak : (Çevrimiçi)http://evds.tcmb.gov.tr, 21 Temmuz 2008.

Kurdaki değişimler mallara, hizmete ve varlıklara karşı olan talebi etkilemektedir. Örneğin Japonya ve Amerika arasındaki ticaret ele alındığında, dolara karşı yenin değerindeki bir artış, Japon mallarını Amerikan hane halkı ve firmaları için pahalı hale getirmektedir. Amerika’da Japon mallarına karşı talebin azalması Japon yenine karşı olan talebi de azaltacak ve Japonya’da Amerikan mallarına karşı artacak olan talebe karşılık dolara olan talep de artış gösterecektir. 189

186 Süleyman Yaşar, Makro Ekonomi Yönetimi, Beta Basım A.Ş, İstanbul 2005, s. 62. 187 Kenen, a.g.e. , s.316. 188 Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, s. 312. 189 Kenen, a.g.e. , s.316. 74 Grafik 2.2. : Serbest Kur Değişimleri

Kaynak: Halil Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, Güzem Yayınları, 13.Baskı, İstanbul 1999, s. 313.

Bu ilişki Grafik 2.2’de açıklanmıştır. Grafikte TT piyasa döviz talebini, AA ise döviz arzını göstermektedir. Denge döviz kuru R0 ve piyasa hacmi M0 noktasıdır. İthal edilmek istenen mal ve hizmet miktarı döviz kurları ile ters orantılı olarak değişmektedir. Kur yükseldikçe yabancı mallar yerli mallara karşı daha pahalı hale gelir ve talep edilen yabancı mal miktarı ve buna bağlı olarak döviz talebi azalır.

İhracat yönünden bakıldığında ise, kurların yükselmesi ile yerli paranın değeri yabancı paraya nazaran daha düşük olacağı için, ihraç malları nisbi olarak ucuzlamış olacak ve ihracat hacmi genişleyerek döviz arzı yükselecektir.

Grafikte, arzın sabit olduğu bir noktada halkın ithal mallara karşı olan talebinin artışı dolayısıyla talep eğrisi TT’ noktasına doğru kayacaktır. Buna paralel 190 olarak da döviz kurları R1’e yükselecektir.

Dalgalı döviz kuru sisteminde, ödemeler bilânçosu döviz kurlarının oynaklığı nedeniyle her zaman dengededir. Bu sistemde ödemeler dengesinin herhangi bir krize sebep olabilecek bir fazlalık veya eksiklik vermesi beklenmemektedir. Bunun yanı sıra bu sistemde likidite sorunu da ortadan kalkmaktadır. Çünkü para otoriteleri döviz piyasasını dengede tutabilmek için rezervlerini kullanmak zorunda

190 Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, s. 313. 75 kalmamaktadırlar. Fakat döviz piyasalarında aşırı dalgalanmaların gerçekleşmesi sonucunda, sabit döviz kuru sisteminde olduğu gibi sistematik olmasa da, istikrarsızlığı ortadan kaldırmak amacıyla hafif müdahalelerde bulunmak gerekebilmektedir. 191

Huang, esnek döviz kuru uygulamalarının başlangıcı olarak sayılabilecek 1973–1979 yılları arasındaki dolar, pound ve mark fiyatlarını incelemiş ve değişken döviz kuru sisteminde döviz kurlarının istikrarlı olmaya ihtiyaç duyduğunu, eğer istikrarsız ise bunun başlıca sebebinin uluslararası ticareti yöneten ekonomik durumdaki istikrarsızlıktan kaynaklandığını vurgulamıştır.192

Merkez bankasının aşırı dalgalanmalara müdahalesinin görüldüğü sisteme ise yönetimli dalgalanma veya gözetimli dalgalanma sistemi denilmektedir. Gözetimli dalgalanma kendi içinde iki türlü uygulanabilmektedir. Temiz dalgalanma olarak adlandırılan birinci sistemde, döviz kurlarına yapılan müdahale sadece kısa dönemli düzensiz dalgalanmaları ortadan kaldırmak amacıyla uygulanmaktadır. Kirli dalgalanmada ise, döviz kurlarına müdahale amacı biraz daha farklı olmaktadır. Ülkenin ekonomik açıdan rekabet gücünü koruyabilmesi amacıyla yapılmaktadır. Yönetimli dalgalanmada resmi rezervlerdeki değişim merkez bankasının müdahalesi oranında gerçekleşmektedir.193

Sargen, sabit döviz kuru sistemi ile değişken döviz kuru sistemini karşılaştırdığı çalışmasında, genellikle Avrupa ülkelerinin para birimlerinin Dolar’a karşı kısa dönemli dalgalanmalarının gözlemlendiğini ve döviz kuru dalgalanmalarının spekülatif sermaye akımlarına dayandırıldığını vurgulamıştır. Buna karşılık serbest kur sisteminin savunucuları Dolar’ın uzun dönemde diğer paralara karşı değerinin sabit olduğunu ve Dolar’ın diğer para birimlerine göre daha küçük dalgalanmaları olduğunu savunmaktadırlar. Çalışmada döviz kurunu

191 İlker Parasız, Uluslararası Para Sistemi, Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, Yayın No:38,Bursa 1986, s.110. 192 Roger D. Huang, “The Monetary Approach to Exchange Rate in an Efficient Foreign Exchange Market: Tests”, The Journal of Finance, Vol. 36, No. 1, (Mar., 1981), s.40. 193 Tunca, a.g.e. , s.312; Karluk ve Halil, a.g.e. , s.150. 76 belirlemekte iki farklı yaklaşım arasındaki ayrım yapılmıştır. Birinci yaklaşıma göre, satın alma gücü paritesi farz edilerek döviz kuru ve resmi rezervlerdeki dalgalanmalar ulusal piyasadaki ve diğer ülkelerdeki para arzı ve talebindeki büyümenin diferansiyel oranları ile ilişkilendirmektedir. Diğer yaklaşıma göre ise fiyatlar kısa dönemde sabit olmaktadır ve döviz kurları faiz oranı paritesine göre belirlenmektedir.194

Serbest kur sisteminin de sabit kur sisteminde olduğu gibi avantajları ve dezavantajları olduğu düşünülmektedir. Başlıca avantajlar aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir 195;

 Bu sistemin arz ve talep koşullarına karşı duyarlı olması, piyasanın dengeye gelmesini basitleştirmektedir. Sistemde kurlar oldukça kolay idare edilebilmektedir.  Serbest döviz kuru piyasa şartlarındaki değişimlere karşı duyarlı olduğundan, uzun dönemli dengesizliklerin ters etkilerini ortadan kaldıran devamlı bir ayarlanma söz konusudur.  Sistemde piyasa kendiliğinden dengeye geldiğinden dolayı, rezervlere ihtiyaç azalmaktadır.

Sistemin avantajlarının yanı sıra, dezavantajları ise şu şekilde sıralanabilmektedir196;

 Kurlarda meydana gelen aşırı dalgalanmalar dış yatırımları engelleyebilmekte ve dış ticaret hacmini olumsuz yönde etkileyebilmektedir.  Spekülatif sermaye hareketlerine yol açarak dış açıkların büyümesine neden olabilmektedir.

194 Nicholas P. Sargen, “Exchange Rate Flexibility and Demand for Money” , The Journal of Finance, Vol. 32, No. 2, Papers and Proceedings of the Thirty-Fifth Annual Meeting of the American Finance Association, Atlantic City, New Jersey, September 16–18, 1976, (May, 1977), s. 531. 195 İyibozkurt, a.g.e. , s. 306. 196 Karluk ve Halil, a.g.e. , s.150. 77 2.4.3.Karma Sistemler

Katı veya esnek sabit kurlarının iki uç noktada uygulanmasının getirdiği dezavantajları ortadan kaldırabilmek amacı ile bu iki sistemin birlikte uygulanmasını sağlayarak ortaya daha verimli bir kur sisteminin çıkartılmasının imkânları araştırılmıştır. Ortaya çıkan karma sistemler sabit kur sistemine esneklik kazandırarak veya esnek kur sistemine müdahalede bulunarak uygulanmaktadır.197

Sabit kur sistemine daha yakın olan fakat kurlara belirli ölçülerde serbestlik getiren sistemlerden bir tanesi “Band İçinde Dalgalanma” sistemidir. Bu sitemde kurların dalgalanabilmesi için belirli bir aralığın tanımlı olmasından dolayı hem kur tahminleri kolaylaşmakta hem de sabit kurun sağlamış olduğu istikrar sağlanmaktadır. 198

Sabit kur sisteminin diğer bir uygulama şekli olan “Ayarlanabilir Sabit Kur Sistemi”nde ise döviz kuru ve dalgalanma bandı belirlenmektedir. Band içinde dalgalanmadan farkı ise, belirlenen döviz kurunun periyodik olarak değiştirilmesidir. Ödemeler dengesi açık verdiğinde para devalue edilmekte, ödemeler dengesi fazla verdiğinde ise revalue edilmektedir.“Kayan Parite Sistemi”nde ise döviz kurları önceden ilan edilen miktarda veya sık sık denge döviz kuruna ulaşılıncaya kadar değiştirilmektedir.199

Karma sistem olarak uygulanan sistemlerden bir tanesi “Kontrollü Esnek Kurlar” dır. Bu sistemde hükümetler uzun dönem denge döviz kurunu çeşitli ticaret kısıtlamaları veya yurt içinde yabancı para alımı-satımı ile etkilemeye çalışmaktadırlar. Bu sistemde kullanılabilen bir diğer yöntem ise kısa vadeli faiz oralarında yapılan değişiklikler ile ülke içine veya dışına yapılan sermaye hareketlerinin kontrol edilmeye çalışılmasıdır.200

197 Güran, a.g.e. , s.99. 198Güven Sayılgan, Finansal Piyasalar ve Finansman Teknikleri, Turhan Kitabevi,1. Basım, Ankara 2004, s. 246. 199 Parasız, Para Banka ve Finansal Piyasalar, Teori ve Politika, s. 495. 200 Öcal, Parasız ve Özkazanç, a.g.e. , ss.425–426. 78 2.5.Döviz Kuru Tahmin Yöntemleri

Döviz kurlarındaki değişim özellikle uluslararası ticaret yapan işletmelerin karlarında ciddi aşınmalar meydana getirebilmektedir.201 Bu nedenden dolayı işletmelerin kur hareketlerini tahmin edebilmeleri önem taşımaktadır.

İşletmeler kur hareketlerini tahmin ederek aşağıdaki avantajları sağlayabilmektedirler;202

 Kur hareketleri ile ilgili belirsizlikler azalacak ve iş planlarının hazırlanması kolaylaşacak ve netleşecektir,  Döviz cinsinden borçlanma tahminler doğrultusunda yapılacaktır,  Kur dönüşümleri sonucunda ortaya çıkacak kar ve vergi hesaplamaları daha kolay olacaktır,  Maliyetlerin hesaplanması, fiyatların belirlenmesi ve gelirlerin hesaplanması netleşecektir.

Döviz kurları ekonomik, politik, yönetimsel gibi birçok faktörden etkilenerek değişim göstermektedir. Bununla birlikte döviz kurları hükümet uygulamaları etkisi ile ani değişimler gösterebilmektedir. Bu durum olasılıkları ve kurların tahmin edilebilmesini daha da zorlaştırmaktadır. 203

Boyle, farklı para birimleri üzerinde parasal belirsizliğin nominal varlıklar üzerindeki önemini araştıran çalışmasında, para arzı değişimlerinin nominal getirileri ve nominal ürün fiyatlarının reel getirileri etkilediği sonucuna ulaşmıştır.204

201 Raj Aggarwal, The Management of Foreign Exchange: Optimal Policies for a Multinational Company, Ayer Company Publishers, United States of America 1980, s.5. 202 Cem M. Kozlu, Uluslararası Pazarlama İlkeler ve Uygulamalar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 6.Basım, İstanbul 1998, s. 236. 203 Aggarwal, a.g.e. ,s.3. 204 Glenn W. Boyle, “International Interest Rates, Exchange Rates, and the Stochastic Structure of Supply”, The Journal of Finance, Vol. 45, No. 2, (Jun., 1990), s. 669. 79 Döviz kurlarının tahmin kolaylığı, uzun dönemli ve kısa dönemli oluşlarına bağlı olarak değişmektedir. Kısa dönemli kur tahminlerinin oldukça zor olduğu geniş kabul görmüş bir gerçektir. Döviz kurlarının ekonomik ilkelere bağlı olarak değiştiği durumlarda, kısa dönemli hareketler tutarsız olsa da uzun dönemde döviz kurlarının istikrarlı bir düzeye ulaşmaya eğimli olduğu varsayılmaktadır.205

Sabit döviz kuru sisteminde, hükümetlerin döviz kurlarına müdahalesinin hangi sosyo-ekonomik değişkenlerle açıklanabileceği konusundaki belirsizliklerin fazla olmasından dolayı değişkenlerin belirlenmesi oldukça zordur. Dalgalı döviz kuru sisteminde ise kur değişmelerini açıklayan ekonomik teoriler tahmin imkânı sağlamaktadır.206 Esnek döviz kuru sisteminde spot döviz kurlarının oluşmasında, ülkeler arası enflasyon oranları farkı, faiz oranları farkı, ödemeler dengesinin yapısı gibi değişkenlerden herhangi birisinin değişmesi diğerini de etkilemektedir. Bu kadar çok değişken tarafından belirlenen döviz kurlarını tahmin edebilmek oldukça zorlaşmakta, fakat buna rağmen yapılan analizler ile döviz kurlarını tahmin edebilmek mümkün olabilmektedir.207

Döviz kurları hareketlerinin firmaların performansları üzerinde önemli etkilerinin olmasına rağmen işletmeler için yapılan kur tahminleri bazen anlamsız katsayılar ile sonuçlanabilmektedir. Değişkenler arasında anlamsız ilişkilerin ortaya çıkması döviz kuru riskine maruz kalmanın ölçülmesinde sabit ölçüler elde etmekteki zorluktan kaynaklanabilmektedir. İkinci bir sebep olarak, uluslararası işletmelerin yoğun şekilde korunma enstrümanlarını kullanmaları ve döviz kuru riskini tamamen ortadan kaldırmaları, bu nedenden dolayı kur riskinden etkilenmediklerine yönelik sonuçların ortaya çıktığı düşünülmektedir.208

205 Guy Meredith, “Medium-Term Exchange Rate Forecasting: What Can We Expect?”(January 2003) IMF Working Paper, No. 03/21,s. 3. 206 Pamukçu, a.g.e. , s. 42. 207 Niyazi Erdoğan, Uluslararası İşletmelerde Mali Risk Ve Yönetimi & Çağdaş Finansman Teknikleri, Mü-Ka Matbaacılık, Ankara 1993, s. 108. 208 Lloyd P. Blenman, Baeyong Lee ve Mark Walker, “Measuring Foreign Exchange Exposure In US Multinationals: An Empirical Investigation (1985–1997)”, January 2006, s. 6, (Çevrimiçi) www.fma.org/SLC/Papers/MeasuringExposure_06115.pdf, 15 Haziran 2009. 80 Döviz kuru tahmin yöntemlerinde analizcinin kendine özgü bir tahmin yönteminin bulunması, gerekli bilgilere diğer analizcilerden daha önce ulaşabilmesi, hükümetlerin döviz piyasalarına müdahalesini önceden tahmin edebilmesi gibi avantajlara sahip olabilmesi, bu tahminler sonucunda karlı sonuçlara ulaşabilmeyi sağlayabilmektedir.209

Döviz kurlarının tahmin edilebilirliği üzerinde yapılan birçok araştırmada farklı sonuçlar elde edilmiştir. Döviz piyasalarının etkin olduğu varsayılarak yapılan çalışmalarda, etkin bir piyasada döviz kuru tahminlerinin ne kadar gerekli olduğu tartışma konusu olmuştur. Etkin piyasada tüm katılımcıların piyasaya giriş yaptığı ve piyasada fiyatlara etkide bulunabilecek tüm bilgilere sahip oldukları varsayılmaktadır. Bunun sonucu olarak güçlü etkin piyasada tüm bilgilerin zaten fiyatlara yansımış olduğu düşünülmektedir. Zayıf etkin piyasada ise döviz kurlarının geçmiş tarihli verileri piyasa katılımcıları tarafından ileri tarihli döviz kurlarını tahmin etmekte kullanılabilecek herhangi bir bilgiyi içermediğinden dolayı, bu veriler kullanılarak ileri tarihli döviz kuru tahmini yapmak anlamlı olmayacaktır. Bununla birlikte yapılan bazı çalışmalar sonucunda piyasa katılımcılarına çok az da olsa avantaj sağlayacak birtakım deliller ortaya konmuştur. Spekülatif amaçlı işlemlere dayalı olarak önemli derecede yükselişe geçen dövizdeki yükselişin devam edeceği, önemli derecede düşüşe geçen dövizin ise düşmeye devam edeceği düşünülebilmektedir. Bu alanda yapılan çalışmalardan bir tanesi Logue ve Sweeney’in 1970 Ocak - 1974 Mart ayı aralığında Frank-Dolar arasındaki spot kur verilerini kullandıkları çalışmadır.210

Logue ve Sweeney kullandıkları modelde döviz kurunun geçmiş ve şimdiki hareketlerine dayalı olarak al-sat kuralı oluşturmuşlardır. Bu testler aslında zamanlar arası hareketleri örneklemek ve yatırımcılara sistematik karlar edindirmek amacıyla geliştirilmişlerdir. Kurala göre fiyat bir önceki en düşük seviyesinin %X üzerine

209 Shapiro, a.g.e. ,s. 218. 210 Stephen H. Goodman, “Foreign Exchange Rate Forecasting Techniques: Implications for Business and Policy”, The Journal of Finance, Vol. 34, No. 2, Papers and Proceedings, Thirty-Seventh Annual Meeting, American Finance Association, Chicago, Illinois, August 29–31, 1978 (May,1979), ss. 415–416. 81 çıktığında al emri, bir önceki fiyat seviyesinin %Y altına düştüğünde ise sat emri verilmelidir. Çünkü bu yüzdelerin üzerine çıktığında yükselişin devam edeceği, altına indiğinde ise düşüşün devam edeceği varsayılmaktadır. Bu çalışmanın geliştirilmiş bir başka uygulamasında ise fiyat bir önceki günün fiyat seviyesinin %X üzerine çıkarsa al, %Y altına inerse sat emri verilmelidir şeklinde kural oluşturulmuştur.211

Bu çalışmadan sonra Logue, Sweeney ve Willeff tarafından yapılmış olan diğer bir çalışmada aynı kural eşliğinde daha fazla döviz cinsi kullanılarak uygulamalar yapılmıştır. Tüm bu çalışmalar sonucunda döviz piyasasının zayıf etkin olduğu saptanmış fakat buna rağmen bu kuralın yatırımcılara az da olsa yardımcı olduğu tespit edilmiştir.212

Dominguez rasyonel beklentiler hipotezini test etmek için 1983–1985 yılları arasındaki spot döviz kuru verilerini kullanmış ve çalışma sonucunda gelecekteki kar payları üzerine yapılan tahminlerin tarafsızlık ve bağımsızlığının hata verdiği tespit edilmiştir. Frankel ve Froot ise 1987 yılında MMS’in yanı sıra Amex Financial Service ve Economist’den daha uzun bir periyod aralığında edindikleri veriler eşliğinde, farklı tahmin görüşlerine dayanan çalışmalarını yayınlamışlardır. Çalışmalarının sonucunda beklentilerin döviz kuru değişimlerine cevap verdiği ortaya konulmuştur. Bununla birlikte kısa dönem tahminlerinin uzun dönem tahminlerden çok daha fazla istikrarsız olduğu tespit edilmiştir. Yapılan her iki çalışmada da piyasa katılımcılarının aynı ortalama beklentileri olduğu varsayılmıştır. Döviz piyasasının aynı bilgilere ve beklentilere sahip olan katılımcılardan oluştuğu takdirde modelin tahmin yöntemleri konusunda yardımcı olabileceği, piyasa katılımcılarının farklı beklentilerinin olması durumunda ise araştırmanın katılımcılar üzerinde bireysel olarak yapılması gerektiği sonucu ortaya konulmuştur.213

211 Logue, Dennis E. ve Richard James Sweeney, "White Noise in Imperfect Markets: The Case of the Franc/Dollar Exchange Rate," Journal of Finance, June 1977, ss. 763–764. 212 Goodman, a.y. , s. 416. 213 Takatoshi Ito, “Foreign Exchange Rate Expectations: Micro Survey Data”, The American Economic Review, Vol. 80, No. 3 (Jun., 1990), ss. 434–435. 82 Blenman, Lee ve Walker ise 2006 yılında yayınladıkları çalışmada döviz kuru değişimlerinin firmalar üzerindeki etkilerini incelemek amacıyla bölgesel satış bazlı endeks, forward endeks, beklenmeyen döviz kuru değişikliklikleri endeksi olmak üzere 3 ayrı tahmin modeli kullanmışlardır. Modelde 1980–1999 yılları arasını kapsayan döviz kuru verileri kullanılmış ve çalışma Amerika’daki uluslararası şirketler üzerinde uygulanmıştır. Çalışmada işletmelerin uluslararası faaliyetlerinin seviyesi, firmanın büyüklüğü, uzun dönem borç oranları, firmanın likiditesi gibi spesifik faktörler göz önünde bulundurulmuştur. Bu üç modelin sonuçları firmaların büyük çoğunluğunun önemli derecede döviz kuru riskine maruz kaldığını göstermiştir. Döviz kuru riskinin derecelerindeki kesitsel farklılıklar firmanın büyüklüğü ile negatif ilişkili, yapılan yabancı işlemler ile pozitif ilişkili olarak tespit edilmiştir. Firmanın likiditesi döviz kuru riskinin belirleyicilerinden biri olarak gösterilmiştir. İşletmenin diğer değişkenlerinin ise döviz kuru riskini açıklamakta zayıf veya önemsiz derecede öneme sahip olduğu tespit edilmiştir.214

Döviz kurları tahmin yöntemleri piyasa temelli tahminler ve modele bağlı tahminler olmak üzere iki ana başlık altında incelenebilir.

2.5.1.Piyasaya Dayalı Tahminler

Piyasaya bağlı olarak yapılan tahminlerde, önceden belirlenmiş piyasa değişkenlerinin gelecekteki değerleriyle, döviz kurları arasında denge kurmak suretiyle kurlar tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Genellikle kısa dönemde forward kurlar, uzun dönemde ise faiz oranlarına bağlı tahminler yapılmaktadır.215

Yatırımcılar piyasadaki bilgiye ulaşarak ve bu bilgilere dayalı olarak beklentilerini sürekli revize etmektedirler. Fakat genellikle yatırımcıların piyasadaki bilgiye anında ulaşma imkânları kısıtlı olmaktadır. 216 Burada piyasanın etkinliği öne

214 Blenman, Lee ve Walker, a.y. , s. 4. 215 Yıldıran ve Tanyeri, a.g.e. , s. 88. 216 Raj Aggarwal ve Sijing Zong, “Behavioral Biases in Forward Rates as Forecasts of Future Exchange Rates: Evidence of Systematic Pessimism and Under-Reaction”, Multinational Finance Journal, 2008, Vol. 12, No. 3/4, s. 243. 83 çıkmaktadır. Etkin piyasa şartlarına sahip piyasalarda forward kurların kullanılarak yapıldığı tahminler etkili olmaktadır. Fakat forward kurların spot kurları yansıtması piyasanın etkinliğine bağlı olarak değişmektedir.217

Forward kurlar gelecekteki spot döviz kurlarının tahmin edilebilmesinde kullanılan etkili bir araçtır. Birçok yatırım, korunma ve makroekonomik karar bu değişkenler arasındaki ilişkiden etkilenmektedir.218 Fakat döviz piyasalarındaki en uzun vadeli sözleşmeler çoğunlukla bir yıllık olmakta ve daha uzun süreler için genellikle sözleşme düzenlenmemektedir. Dolayısıyla bu yöntem daha önce de belirtildiği gibi sadece kısa dönemli tahmin yöntemi olarak kullanılabilmektedir. Uzun dönemli kur tahminleri için ise faiz oranlarına bağlı tahmin yöntemleri kullanılmaktadır.219

Brittain, döviz kurlarındaki değişimlerin sebeplerini araştırmak üzere seçmiş olduğu 9 ülkenin 1974–1976 yılları arasındaki döviz kurlarını inceleyerek yapmış olduğu çalışmasında gelecek dönem ile ilgili beklentilerin forward döviz kurlarından daha çok spot kurları etkilemekte olduğunu ileri sürmektedir.220

Faiz oranlarına bağlı tahmin yönteminde, diğer ülkelerin yıllık faiz oranları belli ise aşağıdaki model kullanılarak tahmin yapılabilmektedir221;

(1 i ) nt E a  nt nt (1 i b ) E n

217 Yıldıran ve Tanyeri, a.g.e, s. 89. 218 Aggarwal and Zong, a.y. , s. 241. 219 Seyidoğlu, Uluslararası Finans, s. 157. 220 Bruce Brittain, “Tests of Theories of Exchange Rate Determination”, The Journal of Finance, Vol. 32, No. 2, Papers and Proceedings of the Thirty-Fifth Annual Meeting of the American Finance Association, Atlantic City, New Jersey, September 16–18, 1976, (May, 1977), s.528. 221 Yıldıran ve Tanyeri, a.g.e. , s. 90. 84 Modeldeki değişkenler şu şekilde açıklanabilir;

ia,ib = A ve B ülkelerindeki faiz oranları

En = Cari döviz kuru

En+t = Gelecek dönem döviz kuru n = Süre

Bir ülkedeki faiz oranları ve cari döviz kurları bilindiği takdirde, kur tahmini bu verilere dayanarak yapılabilmektedir. Mesela Türkiye’de Avro kuru 1.73 TL ve sırası ile Türkiye’de ve Avrupa Birliği’nde faiz oranları aylık %3 ve %2 ise, 3 ay sonraki döviz kurları aşağıdaki şekilde tahmin edilebilmektedir:

(1 0,03 )3 E TR  3 3 E3 = 1,78 TL olarak tahmin edilmektedir. (1 0,02AB ) 1.73

2.5.2.Modele Bağlı Tahminler

Modele dayalı tahmin yöntemlerinde araştırmacı geçmiş verilerden yararlanarak veya kur değişimlerine neden olduğunu düşündüğü faktörleri içeren denklemlere dayalı olarak kur tahminlerinde bulunmaktadır. Bu tahmin yönteminde temel ve teknik analizler kullanılmaktadır.

Teknik analiz belirli bir varlığa veya ortalamaya ilişkin fiyat, işlem hacmi v.b. bilgilerin grafik formunda kaydı ve grafik haline getirilmiş bu geçmiş bilgilerden gelecekteki muhtemel trendi belirleme bilimidir222.Teknik analiz gelecekte oluşacak fiyatların yönünün tahmini için piyasa hareketleri ve grafiklerin kullanılmasıyla yapılan çalışmaları kapsar. Piyasa hareketleri teknik analistlere önemli kaynak olarak başlıca iki bilgiyi mümkün kılar; bunlar fiyat ve işlem hacmidir223.

222 Ferhat Özçam, Teknik Analiz ve İstanbul Menkul Kıymetler Piyasası, Sermaye Piyasası Kurulu Yayınları, Yayın No:32, Ankara,1996, s.15. 223 John J. Murphy, Technical Analysis of The Financial Markets, A Comprehensive Guide to Trading Methods and Applications, New York Institude of Finance, New York,1999,s.1. 85 Teknik analize göre piyasada fiyatlar bir trend doğrultusunda hareket etmektedirler. Trendin doğrultusu arz ve talebe bağlı olarak yukarı, aşağı ve yatay olabilmektedir. Zaman süreci bakımından ise trend, uzun vadeli, orta vadeli ve kısa vadeli trend olmak üzere üçe ayrılmaktadır.224

Teknik analiz yönteminde, grafik analizleri ile geçmiş veriler kullanılarak yakın gelecekteki döviz kurları tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Uzmanlar piyasadaki döviz hareketlerini yakından takip etmekte ve kendi analizleri çerçevesinde kur tahminleri yapmaktadırlar. 225

Teknik analizin temel varsayımları üç noktada özetlenebilir:226

 Tarih tekerrürden ibarettir; yani geçmişte ortaya çıkan fiyat hareketleri benzer yeni hareketler üretir.  Piyasada varolan bütün bilgi fiyatın içinde konsantre olmuştur ve fiyat piyasada varolan tüm bilgiyi yansıtır.  Fiyatlar en azından belirli ve anlamlı bir süre boyunca, belirli bir trend üzerinde hareket eder.

Teknik analistler piyasanın genel fikrinin yatırımcıların davranışlarına ve bu davranışların da fiyatlara ve işlem hacmine yansıdığına inanırlar. Geçmiş fiyat ve işlem hacmi bilgilerinden faydalanarak gelecekte oluşacak olan fiyat hareketlerini tahmin etmeye çalışan teknik analistler, yatırımcıların tarihsel perspektif sahibi olmadığı inancı üzerine strateji geliştirirler. Bu inanca göre, yatırımcıların tarihsel perspektiften yoksun olması, onların aşırı alım ve aşırı satım yapmasına ve geçmişteki hatalarını tekrarlamalarına neden olmaktadır. 227

224 Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, İMKB yayınları, 18. Basım, İstanbul, 2003, s.534. 225 Yıldıran ve Tanyeri, a.g.e, s. 91. 226 Yaşar Erdinç, Yatırımcı ve Teknik Analiz Sorgulanıyor, Sayısal Kitabevi, Ankara, 2004, s.53. 227 Diana R. Harrington, Frank J. Fabozzi ve H. Russel Fogler, The New Stock Market, Probus Publishing Company, Chicago, 1990, s.91. 86 Piyasada oluşan fiyatların teknik incelenmesi dört noktada toplanır:228

 Fiyat değişikliklerinin incelenmesi: Fiyatların en yüksek, en düşük ve kapanışları arasındaki farklar veya önceki günlere göre değişim farkları ve yönleri grafikler çizilerek incelenir.  Zaman incelemesi: Grafik skalalarının alt yatay çizgisi zaman boyutunu yansıtır. Yatırımcının psikolojisi ve davranış biçiminin hangi aralıklarla tekrarlandığı grafiklerde zaman boyutunun incelenmesi ile anlaşılır. Zaman boyutunu öne çıkaran göstergeler hazırlanır.  Miktarın incelenmesi: İşlem miktarları arz ile talep arasındaki gücün ölçüsüdür. Fiyatların ne kadar güçle aşağı ya da yukarı hareket ettiklerini yansıtır.  Derinliğin incelenmesi: Yatırımcıların piyasaya olan bakışlarını verir. Yatırımcıların duyguları ve heyecanları, trendleri meydana getirir. Yükselenler-düşenler endeksi, yükselenlerin miktarı-düşenlerin miktarı ya da yeni en yüksek-en düşükler gibi enstrümanlarla piyasanın nabzı ölçülür.

Teknik analistler sıklıkla grafikçiler ve istatistikçiler olarak ikiye ayrılırlar. İstatistikçiler piyasa tahminine matematiksel bir yaklaşıma inanırken, grafikçiler piyasanın hareketlerini grafik üzerindeki trend ve yapıları inceleyerek tahmin etmeye çalışırlar229.

Temel analiz yönteminde ise uzun dönemde piyasada döviz kurlarını etkileyebilecek makroekonomik politika ve değişkenler incelenmektedir. Bu değişkenler enflasyon oranları, faiz oranları, satınalma gücü paritesi, milli gelir ve para arzındaki değişmeler gibi faktörlerdir.230

228 Yusuf Sarı, Piyasada Grafiklerle Teknik Analiz, Cilt 1, Alfa Yayınları, Ocak 2001, s.5. 229 John W. Labuszevski ve John E. Nyhoff, Trading Financial Future: Markets, Methods; Strategies and Tactics, John Wiley and Sons, New York, 1988, s.30. 230 Shapiro, a.g.e. ,s. 173. 87 Bu değişkenler içinde en çok kullanılan değişken satın alma gücü paritesidir. Bu yönteme göre, döviz kurundaki değişme miktarı iki ülke arasındaki enflasyon oranı farkına eşit olmalıdır. Örneğin bir önceki yılbaşında doların spot kuru 1,40 TL olsun. Fiyat artışları Türkiye’de yaklaşık %7 ve ABD’de ise yaklaşık %5 oranında gerçekleşmiş olsun. Bu durumda bir sonraki yılın başında beklenen döviz kuru 1,40( 1+0,02) =1,42 TL olarak tahmin edilecektir.

Bu yöntemin yaygın olarak kullanılmasına rağmen, uygulamada bazı sıkıntılarla karşılaşılmaktadır. Örneğin iki ülke tarafından kullanılan fiyat endekslerinin aynı olmaması, enflasyonun kur etkisinin süresinin bilinmemesi, sadece ticaret akımlarının değil sermaye akımlarının da kurlara etki etmesi gibi sıkıntılarla karşılaşılmaktadır.231

Temel analiz yönteminde kullanılan diğer bir yöntem ise çoklu regresyon modelidir. Bu modelde kur tahmini enflasyon, büyüme hızı gibi bazı değişkenlere bağlı olarak aşağıdaki şekilde kurulur232:

E(t) = a + b1x1(t) + b2x2(t) + ε E (t) = t zamandaki tahmini kur değişimi

x1(t) = Enflasyon oranları farkı

x2(t) = Büyüme hızları farkı

a,b1,b2 = Regresyon katsayıları ε (t) = Hata terimi

Kur hareketlerinin tahmininde bu yöntemlerin yanı sıra bazı ileri modeller de kullanılmaktadır.

231 Seyidoğlu, Uluslararası Finans, s. 155. 232 Erdoğan, a.g.e. , s. 110. 88 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DÖVİZ KURU RİSKİ VE KORUNMA YÖNTEMLERİ

3.1. Döviz Kuru Riski

Bu kısımda döviz kuru riski kavramı ve risk çeşitleri ele alınacaktır.

3.1.1. Döviz Kuru Riski Kavramı

Döviz kurları farklı ülkelerden satın alınan mal ve hizmet bedellerinin karşılaştırılması olanağını sağladığından uluslararası ticarette merkezi bir role sahiptirler. Bir tüketici kendi ülkesinden alacağı bir mal için ülke parası cinsinden kolaylıkla fiyat karşılaştırması yapabilirken, aynı malı farklı ülkelerden ithal etmek söz konusu olduğunda, karşılaştırma yapabilmek için iki ülke parası arasındaki fiyat ilişkisinin bilinmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.233

İthalat ve ihracatla uğraşan firmalar TL dışındaki herhangi bir para cinsinden alacaklı veya borçlu olduklarında döviz kuru riski ile karşı karşıya gelmektedirler.234

Kısaca tüm uluslararası girişimcilik faaliyetleri döviz kuru riski içermektedir ve bu riski ortadan kaldırmaya çalışmak önemli bir yönetimsel işlev haline gelmiştir. Bundan dolayı özellikle son yıllarda risk yönetimi hem işletmeler tarafından hem de literatürde gittikçe artan oranda dikkat çekmektedir.235

Bir işletmenin döviz kuru riskinden etkilenme derecesi yapmakta olduğu faaliyetler ile yakından ilgilidir. Shapiro sadece yerli pazara satış yapan işletmeler ile ülke dışına da satış yapan işletmelerin döviz kuru riskini karşılaştıran çalışmasında

233 Krugman ve Obstfeld, a.g.e. , s. 330. 234 Parasız, Para Banka ve Finansal Piyasalar, Teori ve Politika, s. 564. 235 Michael Frenkel, Ulrich Hommel ve Markus Rudolf, Risk Management – Challenge and Opportunity, Springer Sience&Business Media, 2005, s.537. 89 firmaların döviz kuru risklerinin işletmelerin yerel satışlarının ve ihracatlarının dağılımından, yerli mallar ile ithal mallar arasındaki rekabetten ve yerli mallarla yabancı malların ikame edilebilme derecesinden etkilendiğini ortaya koymuştur.236

İthalatçı ve ihracatçı firmaların karşı karşıya bulundukları kur riski büyüklüğü döviz pozisyonları ile ölçülmektedir. Döviz pozisyonu sahip olunan dövizler ile elde edilecek dövizler toplamından ödenecek dövizlerin çıkarılması sonucu elde edilen miktardan oluşmaktadır.

Döviz pozisyonunun sıfır olduğu duruma kapalı pozisyon denilmektedir. Denklemin cebirsel toplamı pozitif ise “uzun döviz pozisyonu”, negatif ise “kısa döviz pozisyonu” mevcuttur. Diğer bir ifade ile alım işlemi gerçekleştiğinde uzun pozisyona, satım işlemi gerçekleştirildiğinde ise kısa pozisyona sahip olunmaktadır. Aynı varlığa dayalı farklı vadelerden birinde uzun diğerinde kısa pozisyon alındığında ise yayılma ( spread ) pozisyonu oluşur. Bu durumlarda döviz pozisyonuna açık pozisyon denilmektedir. Kapalı döviz pozisyonunda döviz riski sıfırdır. Dövizin değerinin yükselmesi bekleniyorsa, firmanın uzun döviz pozisyonunda bulunması, dövizin değerinin düşmesi beklendiğinde ise kısa döviz pozisyonunda bulunması faydalı olacaktır.237

Ülkeler arasında uluslararası para akımının olması döviz piyasalarının varlığını gerektirmektedir. Bu piyasanın oldukça rekabetçi olmasına ve bilgiyi çok hızlı bir şekilde tüm piyasalara yaymasına rağmen, bilgi hiçbir zaman tam olarak eşit zamanda ve eşit hızda dağılmamaktadır. Bilginin eşit dağılması sürecinde oluşan fiyat farklılıkları arbitraj etkisi ile zaman içerisinde ortadan kalkmakta ve eşitlenmektedir. Fakat uluslararası ticarette uzun mesafelerden dolayı para akışı her zaman kısa bir süre içinde olmamaktadır. Örneğin Türkiye’deki bir otomobil ithalatçısı Almanya’daki bir ihracatçıya sipariş verdiğinde, sipariş verilen tarih ile teslimat tarihi arasında zaman farkı olacaktır. Bu ve benzeri nedenlerden dolayı

236 Alan C. Shapiro, “Exchange Rate Changes, Inflation, and The Value of Multinational Corporation”, The Journal of Finance, Vol. 30, No. 2, (May, 1975), s. 486. 237 Parasız, Para Banka ve Finansal Piyasalar, Teori ve Politika, s. 564 ; (Çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/EduDocs/Doviz.pdf, 06 Eylül 2008. 90 uluslararası ticarette, yerel ticarette gereksinim duyulmayan bir takım özel ödeme enstrümanlarına gereksinim duyulmaktadır. İthalatçı bu siparişi verdiğinde teslimat karşılığında belli bir miktar Avro’yu ödemeyi taahhüt etmektedir. Fakat bu süreç içerisinde Avro’nun değeri dolara karşı düşüş gösterebilir. Bu durumda otomobilin Avro cinsinden fiyatı artacaktır. İthalatçı ise bu belirsizliği döviz piyasalarında çeşitli korunma işlemleri ile sigortalayabilmektedir.238

Forward, future, opsiyon ve swap anlaşmalar firmalara risklerini bu riskleri yönetebilecek diğer taraflara devredebilme imkanı vermektedir. Fakat türev ürünler sadece mevcut riski hedge etmek için değil, aynı zamanda finansal piyasada spekülatif pozisyon almak amacıyla da kullanılmaktadırlar. 239

3.1.2. Döviz Kuru Riski Çeşitleri

Döviz kurlarında meydana gelen değişimler firmaların rekabet güçlerini ve dolayısı ile de kazançlarını etkileyen başlıca faktörlerden birisidir. Kur değişimlerinin firmalar üzerindeki etkisi işletmelerin özelliklerine göre değişmektedir. Yerel olarak ürettikleri ürünleri yurt dışına satan işletmeler için devalüasyonun firmanın nakit akımlarını artırıcı, enflasyonun ise nakit akımlarını azaltıcı bir etkisi vardır. Fakat üretim maliyetleri ve satış gelirleri aynı döviz cinsinden ise bu etkinin derecesi azalmaktadır. Döviz üzerinden işlem gerçekleştirmeyen firmalar ise yabancı rakipleri olan diğer firmaların döviz kuru etkileşimlerinden dolaylı olarak etkilenmekte ve ithalat-ihracat yapan rakiplerinin durumlarına göre rekabet güçleri artmakta veya azalmaktadır. Bununla birlikte rekabetin az olduğu endüstrilerde fiyatlar marjinal maliyetin çok fazla üzerine çıkabildiğinden, firmalar ılımlı döviz kuru değişimlerinden yerel para ayarlamaları ile daha az etkilenirken, rekabetin fazla olduğu endüstrilerde etkilenme daha fazla gerçekleşmektedir.240

238Mordechai E. Kreinin, International Economics – A Policy Approach, Harcourt Brace Jovanovich Publishers, Fifth Edition, USA 1987, ss.40–42. 239 Frenkel, Hommel ve Rudolf, a.g.e. , s.538. 240 Birgili ve Tunahan, a.g.e. , s.5. 91 Döviz kuru değişimlerinin işletmeler üzerinde yarattığı riskler çevrim riski, işlem riski ve ekonomik risk olarak aşağıdaki şekilde incelenebilir.

3.1.2.1. Çevrim Riski

Bilânço riski de denilen bu risk, döviz cinsinden belirlenmiş aktif veya pasiflerin muhasebe kayıtları için ulusal para birimine çevrilmesi sonucunda ortaya çıkan bir risktir. Muhasebe kayıtlarında dövizle yapılan işlemlerin kayıtlarının ulusal para cinsinden yapılması gerekliliği, bu çevrilme işlemi sırasında döviz kuru riskinin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu risk özellikle çok uluslu şirketlerin ( ÇOŞ ) karşılaştıkları bir risk türüdür. ÇOŞ’lar farklı ülkelerde faaliyetlerini yürütmektedirler ve bilânçolarını faaliyet gösterdikleri ülke paraları üzerinden düzenlerler. Daha sonra tüm şubelerin bilânçoları ana merkezdeki ÇOŞ’un bilânçosu ile birleştirilir. Yabancı paralar cinsinden kayıt altına alınmış muhasebe kalemleri ulusal paraya çevrilirken ise firma döviz kuru riski ile karşı karşıya kalmaktadır.241

Bununla birlikte, çevrim riski şirketin bilânçosunda görülen net değer, diğer bir deyişle defter değeri üzerine kurulmuş olduğundan, muhasebe metodlarının fonksiyonları, yabancı para cinsinden bilânçonun ve gelirlerin ulusal paraya çevrilmesi aşamasında zaten uygulanmaktadır. Ayrıca döviz kuru değişikliklerinin çevrim etkisi, firmanın nakit akışı üzerinde doğrudan bir etkiye sahip değildir. Bu nedenle çevrim riskinin yönetilmesi gerekliliği farklı görüşler tarafından tartışılmaktadır.242

241 Mehmet Duman ve Osman Karamustafa, “Kuri Riski ve Türk Firmaları Açısından Önemine İlişkin Bir Saha Araştırması”, Banka ve Ekonomik Yorumlar Dergisi, Mart 1996, s. 25. 242 Frenkel, Hommel ve Rudolf, a.g.e, s.540. 92 3.1.2.2 İşlem Riski

İşlem riski, ülke parasının diğer bir paraya dönüştürülmesini gerektiren sözleşmeli yükümlülüklerden doğan risklerdir.243 Diğer bir ifade ile beklenen nakit akımlarındaki döviz kuru hareketlerinin direkt etkisi ile ortaya çıkan kazanç ve kayıplar olarak tanımlanabilmektedir. Belirli bir vade sonunda ödemede bulunacak veya nakit girişi sağlayacak olan bir firma, nakit akışının gerçekleştiği tarihte döviz kurlarının anlaşma yapılan tarihteki kurdakinden farklı olması durumunda risk ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu nedenden dolayı bir firmanın işlem riski, yabancı para cinsinden borç ve alacaklardan oluşmaktadır. Döviz cinsinden alacağı olan bir ihracatçı firma, yabancı paranın ülke parası karşısında değer kaybetmesi durumunda, döviz ödemesi olan ithalatçı bir firma ise dövizin değer kazanması durumunda zarara uğrayacaktır.244

İşlem riski dengeli pozisyon almak suretiyle kolaylıkla hedge edilebilir. Örneğin bir Alman firmasının önceden bilinen bir tarihte USD cinsinden nakit akışı bekliyor olması durumunda, firma gelecekte beklediği dolarları bugünden forward piyasada satabilir ve böylece alacakların üzerindeki döviz kuru değişimleri ile forward işlem pozisyonu birbirlerini dengeleyebilir. Buna alternatif olarak, firma satış opsiyonu satın alıp gelecekte elde edeceği doları önceden belirlenmiş bir orandan satma hakkına sahip olabilmektedir.245

İşlem riski özellikle gelirleri bir döviz cinsinden, giderleri ise farklı bir döviz cinsinden olan firmalar için önem taşımaktadır. Örneğin firma hammaddelerini dolar cinsinden alıyor fakat satış sonrası nakit akışı Avro cinsinden gerçekleşiyorsa, avro/dolar paritesinde aşağıya doğru bir hareket firmanın zarara uğramasına neden olmaktadır.

243 Frenkel, Hommel ve Rudolf, a.g.e, s.540. 244 Duman ve Osman, a.y. , s. 26. 245 Frenkel, Hommel ve Rudolf, a.g.e, s.540. 93 Moguillansky’in Latin Amerika’da kurulu, merkezi İngiltere ve İspanya’da olan 20 şirket yöneticisi üzerinde yapmış olduğu çalışmasında uluslararası işletmelerin işlem riskine karşı korunma yaptıklarını fakat ödemeler dengesi veya dövizleri yerel paraya çevirmenin riskine karşı çok nadiren önlem aldıklarını saptamıştır. Bunun sebebi olarak da bir ülkedeki devalüasyonun başka bir ülkedeki revalüasyonla dengelenebileceğini ve ikinci sebep olarak da uzun dönemde varlıkların ve öz kaynakların döviz oynaklığından etkilenmeyeceğini çünkü döviz kuru hareketlerinin verimliliğe bağlı olduğunu belirtmişlerdir.246

3.1.2.3. Ekonomik Risk

Ekonomik risk, bir firmanın nakit akışı üzerindeki toplam döviz kuru riskini ifade etmektedir. Bir şirketin değerinin göstergesi, gelecekteki nakit akışlarının bugünkü değeri olduğundan, kur değişimleri bu değeri etkilemektedir.247

Ekonomik risk, firmanın gelecekteki nakit akışlarının beklenmeyen kur değişimlerine karşı duyarlılığı olarak da tanımlanabilir. Bu risk, para giriş-çıkış tarihlerine veya paraların birbirlerine dönüşümlerine bakmaksızın tüm nakit akışlarını kapsamaktadır. Bu nedenden dolayı ekonomik risk işlem riskini de kapsamakla birlikte, henüz anlaşmaya varılmamış fakat gelecekte olması beklenen nakit akışlarını da kapsamaktadır.248

Görüldüğü gibi, ekonomik riskin çevrim ve işlem riskine göre daha geniş kapsamlı olmasından dolayı bu risk firmaların birbirlerine karşı rekabetçi pozisyonunu etkileyen bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin Avrupa’ya ihracat yapan İngiliz bir otomobil firması, Avro’nun Pound’a karşı değeri ile ilgilenmenin yanı sıra, diğer ülkelerdeki para birimlerinin Avro karşısındaki değeri

246 Graciela Moguillansky, Corporate Risk Management And Exchange Rate Volatility İn Latin America , United Nations Publication, Office of the Executive Secretary, Santiago, Chile, March 2003, s. 12. 247 Duman ve Osman, a.y. , s. 28. 248 Frenkel, Hommel ve Rudolf, a.g.e. , s.541. 94 ile de ilgilenmelidir. Çünkü eğer diğer ülke paralarının değeri Avro karşısında düşerse, İngiliz firmanın rekabet gücü diğerlerine göre nispeten azalacaktır.

Ekonomik risk, işletmeler için sadece finansal bir olgu olmayıp, aynı zamanda işletmenin tedarik politikasını, üretim politikasını ve pazarlama stratejilerini etkileyen çok yönlü bir unsurdur. Örneğin ihracat yapan bir işletme, girdilerini iç piyasadan temin ederek ürünlerini dış piyasaya satıyorsa, yerli paranın değerinin düşmesi firmayı olumlu etkileyecektir. Fakat iç piyasada sürekli enflasyon yaşanması durumunda, işletmenin maliyetleri artacak ve dövizle satış yapmak daha riskli hale gelecektir.249

Kurlarda meydana gelen dalgalanmalar sonucu, uluslararası ticaretle ilgisi olmayan bir firma dahi dalgalanmalardan etkilenmektedir. İç piyasaya yönelik üretim yapan bir firma, dış piyasada parası devalue edilmiş ve ülkeye yoğun bir şekilde ihracat yapan diğer yabancı firmaların fiyat baskısı altında ekonomik risk yaşayabilmektedir.250

Moguillansky çalışmasında, iş dünyasında ve yöneticiler arasında ekonomik risk için sabit bir tanımlama yapılamamakta olduğunu ve riskin içeriğinin devalüasyonun firmanın ileriki dönemlerde elde edeceği kazancın şimdiki değeri üzerindeki etkisi ile yakından ilişkili olduğunu saptamıştır. Bunu ölçmek oldukça zordur, çünkü riskin içeriği firmanın rakiplerinin devalüasyona tepkisine ve döviz şokunun rakipler ve müşteriler üzerindeki etkisine bağlıdır.251

249 Yıldıran ve Tanyeri, a.g.e. , s. 45. 250 Duman ve Osman, a.y. , s. 30. 251 Moguillansky, a.g.e. , s. 12. 95 3.2. Kur Riskine Karşı Korunma Stratejileri

Dış ticaret yapan işletmeler karşı karşıya kaldıkları döviz kuru riskine karşı tam olarak korunabilmekte, esnek bir korunma stratejisi izleyebilmekte veya tamamen korunmasız kalmayı tercih edebilmektedirler. Bu kısımda korunma stratejileri ayrıntılı bir şekilde incelenektir.

3.2.1.Tam Korunma Stratejisi

Bu strateji kur değişimlerinden doğacak zararın, korunma araçlarının maliyetinden daha yüksek olduğu varsayımına dayanmaktadır. Bazı işletmeler döviz tahminleri ile ilgili araştırmaları dikkate almayarak tam korunma stratejisini uygulamaktadırlar. Bu stratejinin tercih edilmesi ile kur riskinin maliyeti, korunma araçlarının masraflarından oluşur ve maliyet hesaplarında kur riskinden korunma amaçlı yapılan masraflar da gösterilir.

Özellikle kur sistemleri dikkate alındığında, esnek kur sisteminde kur dalgalanmalarının tahmininin oldukça zor olması, tam korunma stratejisinin önemini artırmaktadır. 252

Bu strateji kur hareketlerinden kaynaklanan riskleri üstlenmeden yönetmek amacıyla uygulanmaktadır. Döviz kuru oynaklığından kaynaklanabilecek, işletmenin gelecekteki nakit akışı üzerinde belirsizliğe sebep olabilecek tüm işlemler sabitlenir. Böylece riskten tam korunma sağlanmış olur. Bu stratejide en çok kullanılan araçlar vadeli işlem sözleşmeleri, döviz opsiyonları veya risk çeşitlendirmesi yapılarak riskten korunma araçlarıdır.253

252 Rıfat Yıldız, Bankacılıkta ve Dış Ticarette Döviz Pozisyonlarının Kur Riskine Karşı Korunması, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1988, s.46. 253Yıldıran ve Tanyeri, a.g.e. , ss. 183–184. 96 3.2.2. Korunmadan Vazgeçme Stratejisi

Bu strateji kur riskinden doğacak zararların korunma araçlarının maliyetinden daha düşük olacağı beklentisine dayanmaktadır. Bu stratejiyi benimseyen bir işletme kur riskini yönetmemekte ve olduğu gibi kabul etmektedir.254

İşletmeler bu stratejiyi, risk yönetimi uygulamalarının başarısız olması veya riskten korunma maliyetinin yüksek olması gibi sebeplerden kaynaklı olarak uygulayabilecekleri gibi, döviz kuru riskinin yönetilmesinin gerekliliğinin farkında olmamaları gibi sebepler dolayısıyla da riske karşı duyarsız kalabilmektedirler. Döviz kuru riski yönetiminin tam olarak kavranmamasında temel olarak aşağıdaki faktörler etkili olmaktadır255;

 Bazı işletmeler döviz kuru riskinin ölçülemeyeceğini ve riskin karmaşık olduğunu, bu nedenle ölçümün yapılamayacağını iddia etmektedirler,  İthalat ve ihracat işlemlerini dünyada en çok kullanılan dövizler üzerinden gerçekleştirdiklerini, bu sebeple döviz kuru riskine maruz kalmadıklarını ileri sürmektedirler,  Muhasebe kayıtlarını ve mali tablolarını fonksiyonel döviz olan dolarla tuttuklarını ve bu sebeple risklerden korunduklarını savunmaktadırlar.

Korunmadan vazgeçme stratejisi özellikle sabit ve ayarlanabilir sabit kur sisteminde yaygın olarak benimsenen bir stratejidir. Fakat bu stratejinin esnek kur sisteminde uygulanması işletmeye büyük riskler doğurabilmektedir. Çünkü esnek kur sisteminde kur dalgalanmalarının tahmini çok zor iken, sabit kur sisteminde dalgalanma sınırlı kalmakta ve tahmini daha kolay olmaktadır.256

254Yıldız, a.g.e. , s.46. 255 Yıldıran ve Tanyeri, a.g.e. , ss. 176–177. 256 Yıldız, a.g.e. , ss. 46–47. 97 3.2.3. Esnek Korunma Strajejisi

Bu strateji kur riski uygulamaları içerisinde belki de en zor olan fakat uygulanması gerekli olan bir stratejidir. Fakat işletmelerin risk alma davranışları, rekabet güçleri arasındaki farklılıklardan bulundukları pazarlardaki fiyat dalgalanmalarından ve firmanın risk alma ve yönetme stratejilerinden kaynaklı olarak farklılık göstermektedir. 257

Bu stratejinin uygulanmasına karar verilmesi aşağıdaki gibi bazı şartlara dayalı olabilmektedir;

 Açık pozisyon tutarının büyük olması,  Olumsuz kur değişiklikleri tahminlerinin yüksek olması,  Korunma maliyetinin, kur riskinden doğabilecek zarardan daha düşük olması gibi şartlara bağlı olarak uygulanmaktadır.

Bu strateji özellikle sınırlı dalgalanan sabit kur sisteminde, kurların alt ve üst destekleme noktalarına yaklaştığı durumlarda uygulanmaktadır. 258

3.3. Korunma Yöntemleri

Özellikle uluslararası ticaret ile uğraşan firmalarda döviz üzerinden yapılan işlemler sonucunda oluşan döviz kuru riski firmalar tarafından çeşitli yöntemler kullanılarak azaltılmaya çalışılmaktadır.

Froot, Scharfstein ve Stein, firmaların riskten korunma politikalarını inceledikleri araştırmalarında firmaların gelecekteki yatırım olanakları arttıkça risklerini hedge etme isteklerinin de arttığı sonucuna ulaşmışlardır. Bunun yanı sıra firmaların risklerini hedge etmekte kullandıkları yöntemlerin yatırım masrafları ve

257 Yıldıran ve Tanyeri, a.g.e. , s. 485. 258 Yıldız, a.g.e. , s.47. 98 gelirlere bağlı olarak değiştiğini vurgulamaktadırlar. Araştırma sonuçlarına göre opsiyon sözleşmeleri yatırım ve finansal planların koordine edilmesinde future ve forward sözleşmelerden daha kesin sonuçlara ulaşılmasını sağlamaktadır. 259

Chang ve Wong, opsiyonların firmaların döviz kuru riskini azaltmaktaki rolünü araştıran çalışmalarında, forward, future ve opsiyon sözleşmelerinin endüstriyel ekonomilerde kullanılan başlıca araçlar olduğunu, sermaye piyasasının gelişmemiş olduğu ve döviz piyasalarının sıkı kontrol altında olduğu az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde ise bu araçların kullanımına çok nadir rastlandığını belirtmişlerdir.260 Bu sonuçtan az gelişmiş ülkelerde daha çok işletme içi yöntemlerin ve gelişmiş ülkelerde ise türev ürünlerin kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Brown’a göre ise işletmeye maksimum değer katabilecek kesin ve net denilebilecek bir risk yönetim politikası yoktur ve risk yönetiminin firmanın değerini yükseltip yükseltmeyeceği kararı zor bir karardır. Hangi yöntemlerin kullanılması gerektiği doğru tespit edilmelidir.261

3.3.1.Vadeli İşlemler Piyasası Araçlarını Kullanarak Korunma Yöntemleri

Uluslararası ticarette, firmalar döviz kurundaki düşüşlere ve yükselişlere karşın korunma kararı ile yüz yüze gelmektedirler. Örneğin bir firma ürünlerini yurt dışına sattığında, paranın elde edileceği tarihte oluşabilecek döviz kuru riskine maruz kalmaktadır. 262

259 Kenneth A. Froot, David S. Scharfstein ve Jeremy C. Stein, “Risk Management: Coordinating Corporate Investment and Financing Policies”, The Journal of Finance, Vol. 48, No. 5, (Dec., 1993), s.1655. 260 Eric C. Chang ve Kit Pong Wong, “Cross-Hedging with Currency Options and Future”, The Journal of Financial and Quantitative Analysis, Vol. 38, No. 3 (Sep., 2003), s.556. 261 Gregory W. Brown, “Managing Foreign Exchange Risk With Derivatives”, The University of North Carolina at Chapel Hill, May 2000 Version 3.4, s.3. 262 Charles S. Bos, Ronald J. Mahieu ve Herman K. van Dijk, “Daily Exchange Rate Behaviour and Korunma of Currency Risk”, Journal of Applied Econometrics, Vol. 15, No. 6, Special Issue: Inference and Decision Making (Nov. - Dec., 2000), s. 671. 99 Berrospide, Brezilya’daki işletmeler üzerinde yapmış olduğu çalışmasında döviz kuru riski ve korunma olanakları çerçevesinde firmaların yerli ve yabancı borç tercihleri üzerine bir model kurmuştur. Kurulan model borçların döviz cinsleri ve korunma yapmanın optimal seviyesinin, döviz kuru riski, finansal temerrüt, faiz oranları ve döviz kuru riski yönetiminin maliyetine bağlı olduğunu göstermektedir. Modelin sonucuna göre firmalar daha az maliyete katlanarak daha yüksek riskle yabancı para üzerinden borçlanmak veya daha yüksek maliyetle fakat daha az riskle borçlanma arasındaki tercih ile yüz yüze kalmaktadırlar. Firmalar tarafından bu maliyetler karşılanabildiği sürece korunma yaparak riskten korunmak yabancı para cinsinden borçlanma kapasitesini artırmaktadır.263

Bu konuda yapılan bir başka çalışma Eun ve Resnick’in Amerikan firmaları üzerinde yapmış oldukları araştırmadır. Araştırmaya göre döviz kuru değişimleri tahmin edilebildiği sürece Amerikalı yatırımcılar korunma stratejilerini kullanarak uluslararası çeşitlendirme yaparak oluşturdukları portföylerden kazanç elde edebilmektedirler.264

Döviz kuru riskini kontrol etmekte kullanılan en genel işlemler ise Forward, Future, Opsiyon ve Swap piyasa işlemleridir.

3.3.1.1.Forward İşlemler

Forward sözleşmeleri, gelecekteki bir tarihte, belirli bir nitelikte ve miktardaki döviz, finansal kıymet veya fiziki bir malı bugün belirlenmiş bir fiyattan alıp-satmak için yapılan sözleşmelerdir.265 Diğer bir deyişle forward sözleşmeleri yatırımcıya gelecekteki bir tarihte belirli bir sabit orandan dövizi bir para biriminden diğerine dönüştürme hakkı vermektedir.266 Bu sözleşmeler herhangi bir mal

263 Berrospide, a.y. , s.4. 264 Cheol S. Eun ve Bruce G. Resnick, “Exchange Rate Uncertainty, Forward Contracts, and International Portfolio Selection”, The Journal of Finance, Vol. 43, No. 1, (Mar., 1988), s.214 265 Teker, a.g.e. , s. 74. 266 Bos, Mahieu ve Dijk, a.g.e. , s. 672. 100 üzerinden yapılabilmekle beraber, en çok kullanıldıkları alanlar tarımsal ürünler, hammadde, menkul kıymetler, faiz oranları ve döviz kurlarıdır. 267

Döviz sözleşmeleri genellikle 30, 90 ve 180 günlük yapılmaktadır. Sözleşme süresi sonunda anlaşılan miktarlar 90 gün sonunda gerçekleşen spot döviz kuruna bakılmaksızın anlaşılan fiyat üzerinden anlaşılan para birimine çevrilir. Burada gelecek spot kuru ile forward kur kavramlarının karıştırılmaması gerekir. 90 gün sonra oluşacak spot döviz kuru anlaşılan fiyattan daha düşük, daha yüksek veya aynı oranlarda gerçekleşebilir. 268

Forward piyasaların temel özellikleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir269;

 Forward işlemlerde ödemeler fiziki olarak döviz gönderimi şeklinde yapılmaz. İlgili ülkelerdeki banka hesaplarına borç ve alacak kayıtlarının düşülmesi şeklinde yapılmaktadır. Bu işlemlerde merkezi bir pazar yeri yoktur, işlemler bankalarla müşteriler veya brokerlar arasında yapılmaktadır.  Forward sözleşmeler standart sözleşmeler olmadıklarından sözleşme tarafları birbirlerini çok iyi tanıyan ve güvenen kişilerdir. Vadeli sözleşmelerin yerine getirilmeleri tarafların iyi niyetine bağlıdır.  Sözleşmeler standart olmadığından, sözleşme şartları taraflar tarafından serbestçe belirlenmektedir.  Sözleşme vadesi gelene kadar tarafların birbirlerine ödeme yapması söz konusu olmamaktadır.

Döviz kuru üzerine yapılan forward işlemlerde fiyatlar, işlemin gerçekleşeceği tarihteki forward kur, anlaşmanın yapıldığı tarihteki spot kur üzerine

267 Teker, a.g.e. , s. 74. 268 Thomas A. Pugel, International Economics, The McGraw-Hill Companies, Twelfth Edition, USA 2004, s. 419. 269 Ufuk Başoğlu, Ali Ceylan ve İlker Parasız, Finans- Teori, Kurum, Uygulama , Ekin Kitabevi, Bursa 2001, s. 344. 101 söz konusu vade için geçerli olan para piyasası faiz oranları değişimi eklenerek hesaplanmaktadır.

Forward döviz kuru iki ülke arasındaki faiz oranı farkına bağlı olarak hesaplandığından kurun, spot kurun ülkeler arası faiz oranı farkı kadar bir oranda düzelmeye uğrayarak dengeye gelmesi beklenir270. Vadeli döviz kurları cari kurdan daha yüksekse aradaki farka “forward primi” denir. Vadeli kur cari kurdan daha düşükse, aradaki farka “forward iskontosu” denilmektedir. 271

1 i h eh/f (fwr) = eh/f(spot) x 1 i f

eh/f (fwr) : Forward döviz kuru

eh/f(spot) : Spot döviz kuru

ih : Vadeli yerli paraya uygulanan faiz oranı

if : Vadeli yabancı paraya uygulanan faiz oranı

Örneğin ithalatçı 9 ay sonra teslim karşılığı ödenmek üzere dolar cinsinden bir mal satın aldığında, bankasından belirli bir miktarda 9 ay sonrası için dolar satın almak isteyecektir. Doların TL’ye karşı fiyatı o anda belirlenecek fakat para akışı 9 ay sonrasına kadar gerçekleştirilmeyecektir. Burada oluşan fiyat “Forward Döviz Kuru” olarak adlandırılır. 272

Örneğin bankanın kotasyonlarının aşağıdaki şekilde olduğu varsayılsın ; ALIŞ SATIŞ TL/USD 1.179 1.185 90 gün vadeli TL %80 %90 90 gün vadeli USD %7 %9

270 Teker, a.g.e. , s. 79. 271 Başoğlu, Ceylan ve Parasız, a.g.e. , s. 347. 272 Kreinin, a.g.e. , ss. 40–42. 102 Müşterinin bankası ile 90 gün vadeli USD satışı için forward anlaşma yapması durumunda, banka tarafından aşağıdaki işlemler yapılır273;

 Banka 90 gün sonra elindeki dolar ile ödemek üzere % 9 faiz oranı ile USD borçlanacak,  Elde ettiği USD’yi spot alış kurundan ( 1.179 ) TL’ye çevirecek,  Elde ettiği TL’yi en düşük faiz oranından değerlendirdiğini varsayacak,

Böylece forward döviz alış kuru;

1 0,80 (90/360) eh/f (fwr) = 1.179 x [ ] = 1,383 TL olacaktır. 1 0,09(90/360) Bu işlemin tersi durumunda yani müşterinin bankası ile 90 gün sonra USD almak üzere sözleşme yapması durumunda ise fiyat hesaplamasında;

 Banka %90 faiz oranı ile TL borçlanacak,  Spot piyasada bu parayı USD’ye çevirecek,  USD’yi en düşük faiz oranından değerlendirdiğini varsayacak, 1 0,90 (90/360) eh/f (fwr) = 1.185 x [ ] 1 0,07(90/360) = 1,427 TL olacaktır.

Bu durumda böyle bir sözleşmeye bankanın vereceği kotasyonlar aşağıdaki şekilde olacaktır. ALIŞ SATIŞ

1.383 TL/USD 1.427 TL/USD Diğer bir örnek ile forward işlem yapan bir işletme için aşamalar şu şekilde incelenebilir. Örneğin Bursa’da faaliyet gösteren bir firma Almanya’dan 3 ay vadeli 100.000 Avro tutarında bir elektronik malzeme almaktadır. Ürün ithal edildiğinde

273 Teker, a.g.e. , s. 74. 103 EUR/TL kuru 1,97 TL’dir. Kurun değişmemesi durumunda ithalatçının borcu 197.000 TL olacaktır. Fakat ithalatçı 3 ay içerisinde kurun artacağını düşünüyor ise, kur yükseldiği takdirde ithalatçının maliyeti artacaktır ve karı azalacaktır. Bu riski ortadan kaldırmak amacıyla ithalatçı işletme bir banka ile 3 ay vadeli 100.000 Avro tutarında bir vadeli sözleşme imzalayabilir. Sözleşmenin yapıldığı gün, 3 ay vadeli Avro’nun değerinin 2,20 TL olduğu varsayılsın. Böylece ithalatçı 3 ay sonra borcunu öderken 220.000 TL ödeyecektir ve döviz kuru riskini ortadan kaldırmış olacaktır. 274

İşletmelerin yapmış oldukları korunma işlemlerinin bir maliyeti vardır. Bu maliyet, yabancı parayla nakit akışının cari spot kurdan çevrilmesi halinde elde edilecek milli para üzerinden nakit akışı ile vadeli kurdan yapacağı sözleşme ile vade sonunda tahsil edeceği milli para arasındaki fark olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım aşağıdaki şekilde formülle ifade edilebilir275:

Ct = A x X1 – A x Xt Formülde yer alan değişkenler şu şekilde açıklanabilir; A = Yabancı para üzerinden gelecekte yapılacak tahsilât,

X0 = Spot döviz kuru,

Xt = Vadeli döviz kurunu ifade etmektedir.

Yukarıdaki işlemin tersi olarak bir işletmenin döviz alacağı olduğu varsayılsın. İşletmenin yapmış olduğu bir ihracat karşılığında 3 ay vadeli 100.000 Avro alacağı bulunmaktadır. Cari döviz kurunun 1,18 TL, 3 ay vadeli döviz kurunun ise 1,30 olduğu düşünülür ise işletmenin maliyeti aşağıdaki şekilde hesaplanabilir276;

Ct = 100.000 x 1,30 – 100.000 x 1,18 = 130.000 – 118.000 = 12.000 TL olacaktır.

274 Başoğlu, Ceylan ve Parasız, a.g.e. , s. 347. 275 Pamukçu, a.g.e. , s. 119. 276 Uzunoğlu, a.g.e. , s.36. 104 Eğer bu işletme döviz kurundaki değişimlerden korunmak amacıyla korunma yapmamış olsaydı ve 3 ay sonra gerçekleşen cari döviz kuru 1,41 olsaydı bu durumda ithalatçının zararı;

Ct = 100.000 x 1,41 – 100.000 x 1,18 = 141.000 – 118.000 = 23.000 TL olacaktı.

Bu örnekte görüldüğü gibi ihracatçı 12.000 TL’lik maliyete katlarak döviz kuru riskini sabitlemiş olmaktadır. Fakat eğer ihracatçı döviz kuru riskine karşılık açık pozisyonda kalsaydı katlanması gereken zarar daha fazla olacaktı.

Forward satış pozisyonunda, sözleşmenin satıcısı fiyatların değişimi ile kar veya zarar edebilmektedir. Eğer teslim tarihindeki spot fiyat belirlenen forward fiyattan daha düşük ise kar, daha yüksek ise zarar edecektir. Forward alış pozisyonunda ise, sözleşme ile bir ürünü alan yatırımcı gelecekteki spot fiyat şimdiki forward fiyattan yüksek ise kar elde eder, daha düşük ise zarar eder. Dolayısı ile forward anlaşmalarda bir tarafın kar elde etmesi, karşı tarafın zarar etmesi anlamına gelmektedir.

Khoury ve Chan’ın 1985 yılı Haziran ve Eylül ayları arasında Amerika’da 500 işletme üzerinde yapmış oldukları araştırmada forward sözleşmelerin en fazla tercih edilen risk kontrol aracı olduğunu ve tercih edilmede en etkili iki sebebi olarak sözleşmelerin maliyet ve yüksek esneklik avantajları olduğunu tespit etmişlerdir. Future sözleşmeler ile karşılaştırıldığında maliyeti sabitleme özelliği forward sözleşmeleri çok daha cazip kılmaktadır.277

277 Sarkis J.Khoury ve K. Hung Chan, “Hedging Foreign Exchange Risk: Selecting The Optimal Tool”, Midland Corporate Finance Journal, 1 ( Winter 1988 ), s. 44. 105 3.3.1.2. Future İşlemler

Future ( döviz gelecek işlemleri ), dünyadaki belirli borsalarda yapılan, standart nitelikteki vadeli döviz alım ve satım sözleşmelerini kapsayan işlemlerdir. Bu piyasalar döviz alım-satımına ilişkin olmakla beraber, dünyadaki belli başlı borsalarda pamuk, şeker, buğday, deri, yün, kauçuk, kakao, bakır, platin gibi mallar da future piyasada işlem görmektedir.278

Döviz future sözleşmeleri, hak sahibine gelecekte belirli bir tarihte belirli bir miktardaki dövizi önceden belirlenmiş bir fiyat üzerinden alma veya satma yükümlülüğü getiren sözleşmelerdir.279 Bir future sözleşme alındığında, sözleşmeyi satın alan taraf ileriki bir dönemde belirli bir miktar paranın tarihinde teslim edileceğine dair bir hak satın almış olmaktadır.280

Future piyasalarındaki amaç, belirli bir vade için dövizin fiyatını sabitleştirmek ve fiyat dalgalanmalarının yol açtığı belirsizliği ortadan kaldırmaktır.281

Future döviz işlemleri borsada belli bir paraya bağlı olarak, teslim tarihleri ve miktarları standart olan sözleşmelerin alınıp satılması şeklinde yapılmaktadır. Sözleşmeler borsanın denetimi altındadır. Dünyada bu borsaların sayısı çok fazla değildir. Bu borsaların ilki 1972 yılında ABD’de kurulan IMM ( International Money Market ) ‘dir.282

Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOBAŞ)’da future işlemlerde, sözleşme alım veya satımlarında her iki taraftan da alınan pozisyonun sürdürülebilmesi için bazı teminatlar istenmektedir. Bunlar başlangıç ve sürdürme teminatlarıdır. Alım ve satım emirlerinin karşılanması için takas merkezi hesabına yatırılması zorunlu olan

278 Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, s.355. 279 Teker, a.g.e. , s. 86. 280 Krugman ve Obstfeld, a.g.e. , s. 338. 281 Teker, a.g.e. , s. 86. 282 Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, s. 355. 106 ilk teminata başlangıç teminatı denilmektedir. Yatırımcılar tarafından yatırılan teminatlar takas merkezi tarafından sürekli izlenir ve belirli bir seviyenin altına inildiğinde teminat tamamlama çağrısı yapılır. Bu güvenlik seviyesine sürdürme teminatı denilmektedir.283 Örneğin bir adet dolar sözleşmesi alabilmek için 180 TL başlangıç teminatı ve sürdürme teminatı olarak 135 TL yatırılması gerekmektedir. Her günün sonunda gerçekleşen uzlaşma fiyatına göre kar ve zarar hesaplanır ve ortaya çıkan tutarlar hesaplara yansıtılır. Zarar edilip bu tutar 135 TL’nin altına düşmemişse ek bir teminat talep edilmezken, zarar 135 TL’nin altına düşmüşse pozisyonun devam ettirilebilmesi için teminatın tekrar başlangıç teminatı olan 180 TL’ye çıkarılması gerekmektedir.284

VOBAŞ’da işlem gören Dolar / TL future sözleşmesi detayları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Tablo 3.1. : Future Sözleşmesinin Özellikleri Dayanak Varlık Avro/TL ve Dolar/TL Paritesi Sözleşme Büyüklüğü 1.000 Avro ve 1.000 ABD Doları Fiyat Kotasyonu TL ile 1.4850 Minimum Fiyat Adımı 0.0005 TL Vade Ayları Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim ve Aralık aylarından en yakın üç tanesi. Aynı anda üç sözleşme işlem görecektir. Başlangıç Teminatı 150 TL (Dolar), 200 TL (Avro) Sürdürme Teminatı Başlangıç teminatının %75’i Vade Tarihi Her vade ayının son iş günü Son İşlem Günü Her vade ayının son iş günü Gün Sonu Uzlaşma Fiyatı Borsa kapanmadan önceki son 10 dakika içerisinde gerçekleştirilen tüm işlemlerin miktarlarına göre ağırlıklı fiyatlarının ortalaması. Eğer kapanış aralığında 10’dan az işlem yapıldıysa, zaman sınırı olmaksızın o gün içerisinde gerçekleşen son 10 işlemin miktar ağırlıklı fiyat ortalamaları alınır.

283 Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, s.473. 284 ( Çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/yatirimci_rehberi.pdf, 11 Mart 2009. 107 Tablo 3.1. : Future Sözleşmesinin Özellikleri ( Devam ) Vade Sonu Uzlaşma Fiyatı TCMB’nin vade tarihinde saat 15:30 itibariyle açıkladığı Avro veya ABD Doları satış kuru Uzlaşma Şekli Nakdi mutabakat Pozisyon Limiti Yüzdesel olarak pozisyon limiti toplam açık pozisyonun müşteri ve üyenin kendi hesapları bazında %10’u kadardır. Yüzdesel limitlerin kontrol edilmesine ancak mutlak limitler aşıldıktan sonra başlanır. Mutlak limit ise hem üye hem de müşteri hesabı bazında ilgili sözleşmede 10.000 adet açık pozisyon olarak belirlenmiştir. İşlem Saatleri 10:00-12:00 / 13:00-15:00 Kaynak : (Çevrimiçi)http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/EduDocs/Döviz.pdf, 06 Eylül 2008

3.3.1.2.1.Teminat Hesaplama

Borsa’da kullanılan elektronik alım satım sisteminde ( VOBİS ) , tüm emirler hesaplar bazında girildiğinden işlemler hesap bazında gerçekleştirilmekte ve buna bağlı olarak da teminatlar hesap bazında hesaplanmaktadır. İşlemin gerçekleştirilme anında sistem hesapta yeterli teminatın olup olmadığını kontrol etmektedir ve eğer yeterli teminat yoksa işleme izin verilmemektedir.285

Gün sonunda yapılan işlemler takas merkezi tarafından denkleştirilmeye çalışılır. Her satış emrine karşılık bir alış emrinin olması gerekmektedir. Bu denkliğin sağlandığı emirler takas merkezi tarafından onaylanmaktadır ve onaylanan işlemlerde alıcının ve satıcının birbirleri ile olan direkt ilişkileri sona ermektedir. Takas merkezi alıcıya karşı satıcının, satıcıya karşı ise alıcının riskini üstlenmiş olduğundan bu riski ortadan kaldırabilmek için teminat sistemini devreye sokmaktadır.286

285 (Çevrimiçi)http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/teminatlandirma.pdf, 06 Eylül 2008. 286 Sudi Apak, Uluslararası Finansal Teknikler-Analiz, Teori, Uygulama, Bilim Teknik Yayınevi, 2.Basım, İstanbul 1995 s.19. 108 Örneğin sözleşme bazında, Haziran 2008, Eylül 2008 ve Aralık 2008 vadeli dolar sözleşmelerinin işlem gördüğü ve bu sözleşmelerde uzun veya kısa pozisyon için 140 TL, spread pozisyon için ise 50 TL teminat yatırılması gerektiği varsayılsın. Bu durumda yatırımcı bir adet Haziran vadeli sözleşme alım işlemi yapmak istediğinde hesabında 140 TL teminat bulundurmak durumundadır. İkinci işlem olarak 3 adet Haziran vadeli sözleşme satışı gerçekleştirilmek istensin. Yatırımcı bu durumda hesabında 560 TL teminat bulundurmak durumundadır. Bu yatırımcı toplam 1 adet uzun pozisyon, 3 adet kısa pozisyon almıştır. Bu pozisyonlara ilave olarak Eylül vadeli sözleşme için 2 adet daha kısa pozisyon alınırsa, hesapta bulundurulması gereken teminat 840 TL olmalıdır. ( 1x140 + 3x140 + 2x140 ) Son olarak 2 adet Aralık vadeli sözleşme alımı yapıldığında, hesapta bulundurulması gereken teminat tutarı 1.120 TL ‘ye yükselmektedir.

DOLAR – HAZİRAN DOLAR – EYLÜL DOLAR - ARALIK UZUN KISA UZUN KISA UZUN KISA 1 3 ------2 ------2 -

Brüt = 8 pozisyon alınmıştır.

Pozisyon kapatıcı işlem olarak bu pozisyonlardan sonra 2 adet Haziran vadeli sözleşme alımı yapıldığında hesapta bulundurulması gereken teminat tutarı tekrar 840 TL’ye inmektedir. Çünkü 3 adet kısa pozisyondan ikisi kapatılmış ve Haziran vadeli bir alış bir de satış pozisyonu kalmıştır. 287

Vadeli işlem piyasasında pozisyon alan bir işlemci bu pozisyonu vade sonuna kadar bekletmek zorunda değildir. Aynı tarihli ve aynı sayıda yapacağı karşıt

287 (Çevrimiçi)http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/teminatlandirma.pdf ,06 Eylül 2008. 109 işlemler ile pozisyonunu kapatabilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta karşı işlem yapılan sözleşmelerin vade tarihinin aynı olmasıdır.288

3.3.1.2.2. Future Sözleşmelerin Fiyatlanması

Genel olarak bir enstrümanın vadeli fiyatı hesaplanırken, bugünden alınarak vadeye kadar elde tutulması sonucu oluşacak maliyeti ve getirisi dikkate alınmaktadır. Dolayısı ile hesaplanan future fiyatı vadedeki spot fiyattan daha farklı olmaktadır.289

Sözleşmelerin future fiyatı ile spot fiyatı arasındaki farka swap denilmektedir. Bu fark aşağıdaki formül yardımıyla bulunabilmektedir290:

Spot Parite x Faiz Oranı Farkı x Gün Sayıay Swap : 365

91 gün vadeli bir sözleşme için aşağıdaki değerler ile gelecek fiyat hesaplaması şu şekilde yapılabilmektedir;

Spot Parite: 1,58 USD/TL TL Faiz Oranı : %12 USD Faiz Oranı : %5 Gün Sayısı: 91

(1,58)x(0,07)x(91) Swap : = -0,027 365

Doğru fiyatlandırılmış bir future sözleşmesinin, swap tutarı ve spot fiyatın toplamına eşit olması gerekmektedir. Aksi takdirde arbitraj olanakları ortaya

288 Apak, a.g.e. , s.19. 289 Teker, a.g.e. , s.87. 290 Apak, a.g.e. , s.26. 110 çıkabilmektedir. Yukarıdaki formül kullanılarak belirlenen fiyat olan (1,58–0,027) = 1,55 TL, spot parite ile karşılaştırılır. Bulunan fiyat, spot piyasa fiyatından daha düşük olduğunda dolar satılıp future sözleşme alınacaktır. Aksi durumda ise piyasadan dolar alınıp future sözleşme satılacaktır ve vade sonu yaklaştıkça aradaki fark sıfıra yaklaşacaktır.

3.3.1.2.3. Kar Zarar Hesaplama

Vadeli işlem sözleşmelerinde, uzun pozisyona sahip olan yatırımcı, sözleşmenin piyasa fiyatı arttığında kar, azaldığında ise zarar elde eder. Kısa pozisyona sahip olan bir yatırımcı ise, sahip olduğu sözleşmenin piyasa fiyatı arttığında zarar, azaldığında ise kar elde etmektedir. Kar / zarar hesaplamalarında temel alınan fiyat her bir vadeli sözleşme bazında hesaplanan uzlaşma fiyatıdır. Örneğin piyasada işlem yapmaya yetkili bir hesap 1.750 TL fiyattan 10 adet uzun ve 1.785 TL fiyattan 20 adet kısa pozisyon almıştır. Bu işlemden sonra uzun pozisyon sözleşmesi için uzlaşma fiyatı 1.780 TL, kısa pozisyon için ise 1.800 TL olarak gerçekleşmiştir. Bu durumda uzun ve kısa pozisyonlardan elde edilecek kar ve zararın hesaplanabilmesi için, uzlaşma fiyatının işlem fiyatından çıkarılacak ve pozisyon sayısı ile çarpılacaktır. Ayrıca her bir Avro sözleşmesinin büyüklüğü 1.000 Avro olduğundan bulunan sonuç 1.000 ile çarpılacaktır. Hesaplama yapıldığında uzun pozisyon için hesaplanan kar/zarar tutarı ( 1.780 – 1.750 ) x 10 x 1.000 = 300 TL olacaktır. Kısa pozisyon için hesaplanan kar / zarar tutarı ise (1.800 – 1.785 ) x 20 x 1000 = - 300 TL zarar edilmiş olunacaktır. Sonuç olarak hesabın toplam kar / zarar durumu 0’dır. Bu hesapta alınan 10 adet uzun pozisyon 1.775 TL fiyatından, kısa pozisyonu ise 1.825 TL fiyattan geri alınmıştır. Bu işlem sonucunda hesabın toplam kar / zarar tutarı, pozisyon kapatma fiyatından pozisyona girilen fiyat çıkarılıp sonucun pozisyon sayısı ile çarpılması ile uzun pozisyon için ( 1.775 – 1.750 ) x 10 x 1000 = 250 TL kar, kısa pozisyon için ise ( 1.825 – 1.785 ) x ( -20 ) x 1000 = - 800 TL zarar olarak bulunacaktır. Alınan pozisyonlardan toplam elde edilen kar/zarar durumuna bakıldığında 550 TL zarar elde edilmiştir. 291

291(Çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/teminatlandirma.pdf ,21 Eylül 2008. 111 3.3.1.3. Forward ve Future Piyasalar Arasındaki Farklar

Forward ve future piyasalar arasındaki başlıca farklılıklar Tablo 3.2 yardımı ile aşağıdaki şekilde açıklanabilmektedir.

Tablo 3.2. : Forward ve Future Piyasalar Arasındaki Farklar FORWARD PİYASA FUTURE PİYASA Piyasa Yeri Yatırımcılar telefon, telex veya Yatırımcılar yüz yüze iletişim elektronik sistemler aracılığı ile kurarak anlaşma global network içerisinde işlem yapmaktadırlar. (Trading Floor) yapabilmektedirler. Anlaşma Miktarı Standart sözleşmeler yoktur. Standart sözleşme büyüklükleri Miktarlar alıcı ve satıcı bulunmaktadır. tarafından belirlenmektedir. Para Birimleri Tüm para birimleri üzerinden Yaygın kullanılan para işlem yapılabilmektedir. birimleri üzerinden anlaşma yapılmaktadır. Fiyat Dalgalanmaları Birçok para birimi için günlük Günlük fiyat limitleri borsa limit yoktur. Bazı para birimleri tarafından belirlenmektedir. için ise resmi otoriteler veya Limitlerin değişimi için merkez bankaları tarafından koşullar bulunmaktadır. belirlenen limitler bulunmaktadır. Vade Tarihleri Tarihler alıcı ve satıcı Vade tarihleri standarttır. tarafından belirlenmektedir. Para Akışı Vade tarihi sonunda Başlangıç marjı + devam eden gerçekleşmektedir. değişim marjı ve vade tarihinde final ödeme yapılmaktadır. İşlem saatleri 24 saattir. 4-8 saattir. İşlem yapmaya yetkililer Resmi bir kısıtlama yoktur. Borsa üyesi olmak zorundadır. Üye olmayanlar brokerları kullanmalıdırlar.

Kaynak: Paul Bishop, Don Dixon, Foreign Exchange Handbook ( Managing Risk and Opportunity in Global Currency Markets ) , McGraw-Hill, Inc. , Singapur 1992, s. 186.

112 3.3.1.4. Döviz Opsiyonları

Latince kökenli bir sözcük olan opsiyon, genel anlamıyla gelecekte bir işlem yapma veya karar alma hakkına sahip olmak anlamına gelmektedir. Opsiyon sözleşmeleri işlem yapma zorunluluğunu ortadan kaldırdığından dolayı opsiyon alan kişi bir karar esnekliğine sahip olmaktadır.292

Opsiyon sözleşmelerinin işlem gördüğü piyasalara opsiyon piyasaları, işlem gören sözleşmelere ise opsiyon sözleşmeleri denilmektedir. Opsiyonların başlıca avantajı, az miktarda sermaye ile çeşitli ürünler üzerinde büyük tutarlarda yatırım yapma olanağı sağlamasıdır. 293

Future ve Forward piyasa işlemlerinde yatırımcıların sözleşme süresi içerisinde yükümlülüklerini yerine getirmeme olanağı olmaz iken, döviz opsiyonları bu imkânı yatırımcılara sunmaktadır. Vadeli döviz alım veya satım sözleşmesine sahip olan bir yatırımcı dilerse sözleşmeyi uygulamaya koymayabilir ve sözleşmede öngörülen dövizi almaktan veya satmaktan vazgeçebilir. Dolayısı ile döviz opsiyonları, gelecekte belirli bir tarihte, anlaşılan bir fiyattan belirli miktardaki dövizi alım veya satım hakkı doğuran sözleşmeler olarak tanımlanabilmektedir.294

Opsiyon sözleşmelerinde, belirlenmiş bir fiyattan opsiyonu ileri bir tarihte satın alma hakkına sahip taraf opsiyonu alan, bu hakkı satan taraf ise opsiyonu satan olarak adlandırılır. Opsiyonu satan taraf, alan tarafa bir fiyat garantisi vermektedir ve fiyat değişimlerinden doğabilecek riskleri kendisi üstlenmektedir. Dolayısı ile bu hizmet karşılığı opsiyon alıcısından bir fiyat talep edilir. Bu fiyata opsiyon primi denilmektedir. Önceden belirlenmiş olan ve opsiyonun kullanılması durumunda geçerli olacak fiyata ise kullanım fiyatı denilmektedir. 295

292 Evcan Uzunlar ve Mehmet Aktan, Finansal Opsiyonlar, Gerçek Opsiyonlar ve Uygulamaları, Gazi Kitabevi, Ankara 2006, s.7. 293 Parasız, Finansal Kurumlar ve Piyasalar, s.330. 294 Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, s. 357. 295 Döviz Fon Yönetimi, Akbank Yayınları, Yayın No:22, Ocak 1995,s. 26. 113 Alım veya satım opsiyonunu elinde bulunduran kişi, opsiyonu anlaşılmış olan fiyat üzerinden almaya veya satmaya karar verdiğinde opsiyonu işleme koymuş, başka bir deyişle opsiyonu kullanmış olacaktır. Opsiyonu işleme koymaktan vazgeçtiğinde ise opsiyon hakkını kullanmamış olacaktır.296

3.3.1.4.1. Opsiyon Türleri

Opsiyon sözleşmeleri kendi içinde alım ( call ) ve satım ( put ) opsiyonları olarak, vadelerine göre Avrupa ve Amerikan olarak ve konusuna göre hisse senedi opsiyonları, future sözleşmesi üzerine opsiyonlar, döviz opsiyonları ve endeks opsiyonlar olmak üzere türlere ayrılmaktadırlar. Bunların dışında opsiyonları belirli standartların oluştuğu borsa opsiyonları ve daha esnek olan banka opsiyonları şeklinde ayırıma tabi tutmak mümkün olmaktadır.297 Fakat bu tez çalışmasında konu ile ilgili olarak döviz opsiyonları üzerinden yapılan Avrupa ve Amerikan opsiyonları ve alım – satım opsiyonları üzerinde durulacaktır.

3.3.1.4.1.1. Avrupa ve Amerikan Opsiyonları

Avrupa tipi opsiyonlarda, opsiyon sahibinin kullanım hakkı sadece vade sonunda geçerli olmaktadır. Opsiyon yalnızca yatırım aracının teslimi ve ödenmesi için belirlenen tarihte uygulanabilmektedir. Amerikan tipi opsiyonlarda ise opsiyon hakkının kullanılması için vade sonuna kadar beklemek gerekmemektedir. Bu opsiyonlar, opsiyon sahibine opsiyonu vade tarihi içerisinde herhangi bir zamanda kullanma hakkı vermektedir. 298

Amerikan tipi opsiyonlar sağlamış oldukları bu esneklikten dolayı Avrupa tipi opsiyonlardan daha pahalıdırlar.299

296 Uzunlar ve Aktan, a.g.e. , s.12. 297 Uzunoğlu, a.g.e. , s.73. 298 a.g.e., s.41. 299 Uzunlar ve Aktan, a.g.e. , s.13. 114 Opsiyonların kullanım sürelerinin farklılığı sebebiyle yapılan bu ayrım opsiyonların Avrupa ve Amerika’da işlem gördüğünü göstermemektedir ve gerek Avrupa’da gerekse Amerika’da her iki opsiyon tipi de işlem görmektedir.300 Örneğin yabancı para opsiyonları ve hisse senedi indeks opsiyonlarının bazıları Chicago Opsiyon Borsası’nda Avrupa tipi opsiyon olarak işlem görmektedir.301

3.3.1.4.1.2. Döviz Alım Opsiyonları

Alım opsiyonlarında opsiyon sahibi, belli bir fiyat veya prim karşılığında satın aldığı opsiyon sözleşmesini, sözleşme vadesi sonunda veya sözleşme süresi içerisinde kullanım hakkına sahiptir. Sözleşme sahibinin vade sonunda opsiyonu kullanmak istememesi durumunda, opsiyon sahibinin kaybı ödemiş olduğu prim olacaktır. Opsiyonu satan taraf ise, belirli bir fiyat veya prim karşılığında satmış olduğu opsiyonu satmakla yükümlülük altına giren taraftır. Opsiyonu alan tarafın isteği doğrultusunda satıcı yükümlülüğünü yerine getirmek zorundadır.302

Vade sonundaki spot fiyatın belirlenmiş fiyattan daha düşük olması durumunda yatırımcı bu hakkını kullanmayacaktır ve piyasadan dövizi daha ucuza almayı tercih edecektir. Gelecekteki spot fiyat belirlenmiş fiyattan daha yüksek gerçekleşirse, opsiyonu satın alan taraf bu hakkını kullanmak isteyecektir ve piyasadan daha pahalı fiyata döviz almak yerine opsiyon sözleşmesi sayesinde daha ucuza döviz almış olacaktır. Alım opsiyonunu kullanma veya kullanmama kararının alınmasındaki en önemli etken, opsiyon için ödenen primin büyüklüğüdür. Opsiyonu alan tarafın kar etmesi için, piyasada gerçekleşen spot fiyat ile anlaşma sonucu belirlenen fiyat farkının, ödenen primden daha büyük olması gerekmektedir. 303

Örneğin Amerika’da bir ithalatçı Pound cinsinden vadeli almış olduğu mal için 2 ay sonra döviz ödemesi yapacaktır. İşletmeci ileri dönemde meydana gelmesi olası bir yükselişten doğacak olan riskten kendisini koruyabilmek için Pound alım

300 Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, s.487. 301 Başoğlu, Ceylan ve Parasız, a.g.e. , s. 375. 302 Parasız, Finansal Kurumlar ve Piyasalar, s.331. 303 Uzunoğlu, a.g.e. , s.47. 115 sözleşmesi satın almaktadır. Alıcı iki ay vadeli $1.80/£ kullanım fiyatlı, 25.000 £ büyüklüğünde bir alma opsiyonunu 1000 $ prim ödeyerek satın almıştır. Böylece maliyet, 1,80 $/£ + $1000/ 25.000 = 1,84 $ olacaktır. Sözleşme Avrupa tipi yani sadece vade sonunda kullanılabilen bir sözleşmedir. Vade sonunda piyasada oluşan spot dolar fiyatı, anlaşılan fiyattan daha düşük gerçekleştiği takdirde, opsiyon sahibi bu opsiyonu kullanmak yerine spot piyasadan alım yapmayı tercih edecektir. Örneğin vade sonunda spot dolar fiyatının 1,76 $/£ olarak gerçekleştiği düşünülürse, ithalatçının poundu 1,80 $/£ ‘lık sözleşme fiyatından alması mantıklı olmayacaktır. Spot fiyatın 1,84 $ olması halinde ise başa baş fiyata ulaşılmış olacağından, ithalatçı opsiyonunu kullanacaktır. Opsiyonun kullanılması sonucunda ithalatçının ödeyeceği dolar miktarı 45.000 $ (1,80$ x 25.000 ) olacaktır. Opsiyon sahibinin ödemiş olduğu 1000 $ dolar ile birlikte toplam maliyet 46.000 $ olacaktır. İthalatçı opsiyon sözleşmesini kullanmayıp spot piyasadan 1,84 $ fiyattan pound satın almış olsaydı, bu durumda yine ithalatçının maliyeti 46.000 $ (1,84 $ x25.000) olacaktı. Dolayısıyla başa baş noktası yakalanmış olacaktır. Spot piyasada fiyatın başa baş fiyattan daha yüksek gerçekleşmesi durumunda ise ithalatçı kar elde etmiş olacaktır. Spot piyasada dolar fiyatın 1,94 $/£ olarak gerçekleşmiş olması durumunda, ithalatçının opsiyon sözleşmesini kullanması sonucu elde ettiği 25.000 poundu spot piyasada 1,94 $ üzerinden satmıştır ve 48.500 $ elde edilmiştir. Opsiyon sözleşmesi için ödemiş olduğu 46.000 $ ile 48.500 $ arasındaki fark ithalatçının karı olacaktır. Bu sözleşme opsiyonu satan taraf açısından düşünüldüğünde ise, eğer opsiyon alıcısı opsiyonunu kullanmazsa, yani piyasada oluşan fiyat 1,84 $/£ altında oluşursa, satıcının karı elde edeceği prim kadar olacaktır. Fakat sözleşme 1,80 $/£ ‘den daha yüksek bir fiyattan uygulamaya konulursa, satıcı taraf bu miktarı piyasada daha yüksek fiyattan satmak yerine karşı tarafa ödemek zorundadır ve aradaki fark kadar zarar etmiş olacaktır. 304

Alıcı ve satıcı açısından alım opsiyonunda kar – zarar durumu grafik 3.1 ve 3.2’de gösterilmiştir. Grafikte görüldüğü gibi, ödenen primin büyüklüğü yatırımcının karı veya zararı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Spot fiyat ile anlaşma fiyatı

304 Apak, a.g.e. , s.33. 116 arasındaki farkın ödenen primden daha büyük olması sonucu yatırımcı kar elde edecektir. Opsiyonu satan taraf açısından ise, spot fiyat ne kadar düşerse, yatırımcı o kadar avantaj sağlamaktadır. 305

Grafik 3.1. : Alıcı Açısından Alım Opsiyonu Kaynak: Sadi Uzunoğlu, Para ve Döviz Piyasaları, Literatür Yayıncılık, 1.Basım, İstanbul 2000, s.43.

Grafik 3.2. : Satıcı Açısından Alım Opsiyonu Kaynak: Sadi Uzunoğlu, Para ve Döviz Piyasaları, Literatür Yayıncılık, 1.Basım, İstanbul 2000, s.43.

305 Uzunoğlu, a.g.e. , s.42. 117 3.3.1.4.1.3. Döviz Satım Opsiyonları

Döviz satım opsiyonu, opsiyon sahibine bir bedel ödeyerek almış olduğu opsiyon sözleşmesine dayanarak, belirlenmiş döviz miktarını vadesinde veya vadesinden önce satma hakkı veren opsiyon türüdür. Opsiyonu satan taraf ise belirli bir bedel alarak satmış olduğu opsiyonu, alıcı taraf talep ettiği takdirde, vadesinde veya vadesinden önce teslim etmek zorunda olan taraftır. Satma opsiyonunu elinde bulunduran işletmeci, dövizin piyasa fiyatı anlaşmada belirlenen kullanım fiyatının altında olduğu durumlarda, opsiyon sözleşmesini kullanarak elinde bulundurduğu dövizi piyasada oluşan spot piyasadan daha yüksek bir fiyata satmış olacaktır. Tersi durumda ise, spot fiyat anlaşmada belirlenen kullanım fiyatından daha yüksek olacağından, işletmeci elindeki dolar miktarını spot piyasada daha pahalı bir fiyattan satmayı tercih edecektir ve opsiyon sözleşmesini kullanmayarak ödediği primi kaybedecektir.306

Örneğin bir Türk ihracatçı 3 ay vadeli olarak yapmış olduğu bir satış sonrası elde edeceği döviz nakit akışının riskini ortadan kaldırmak amacıyla döviz satım opsiyonu satın almaktadır. Opsiyon anlaşmasının yapıldığı tarihte spot döviz kuru 1,24 USD/TL’dir. İhracatçının dolar fiyatlarının 3 aylık süre içerisinde düşeceği beklentisine sahip olduğu varsayılsın. İhracatçı bu durumda fiyatı 1,24 USD/TL olarak sabitlemek istemiştir ve bu anlaşma fiyatı üzerinden 3 ay vadeli,$ 30.000 değerinde döviz satım opsiyonunu 500 TL prim ödeyerek satın almıştır. 3 aylık vade sonunda ihracatçının beklentisi gerçekleşmiş ve kur 1,20 USD/TL olarak gerçekleşmiştir. Bu durumda ihracatçı elde etmiş olduğu $ 30.000’ı piyasada oluşan spot kurdan satmak yerine, opsiyon sözleşmesini kullanarak daha yüksek fiyattan satmayı tercih edecektir. İhracatçının elde edeceği TL miktarı; → $ 30.000 x 1,24 = 37.200 TL olacaktır. Eğer ihracatçı opsiyon satım sözleşmesi satın alarak riski ortadan kaldırmak yerine, önlem almamış olsaydı elde edeceği tutar; → $ 30.000 x 1,20 = 36.000 TL olacaktı.

306 Mehmet Baha Karan, Yatırım Analizi ve Portföy Yönetimi, Gazi Kitabevi, Ankara 2004, ss.605–606. 118 İhracatçının ödemiş olduğu 500 TL prim de göz önünde bulundurulursa, ihracatçının karı; → 37.200–36.000 = 1.200 → 1.200 – 500 = 700 TL olacaktır.

2 ay sonra piyasada oluşan spot döviz kurunun, ihracatçının tahminlerinin tersine yükselmesi durumunda, örneğin 1,25 USD/TRY’nin üzerinde gerçekleşmesi durumunda ise ihracatçı opsiyon sözleşmesini kullanmayıp, elde ettiği dövizi piyasada satmayı tercih edecektir ve ödemiş olduğu prim ihracatçının zararı olacaktır. Opsiyon satım sözleşmelerinde alıcının riski ödemiş olduğu prim ile sınırlı olmakla beraber kazancı sınırsızdır. Satıcı tarafında ise, opsiyon sözleşmesi uygulamaya konmadığı takdirde maksimum kazanç elde edilen prim tutarıdır.307

Grafik 3.3. : Alıcı Açısından Satım Opsiyonu Kaynak: Sadi Uzunoğlu, Para ve Döviz Piyasaları, Literatür Yayıncılık, 1.Basım, İstanbul 2000, s.46.

307 Parasız, Finansal Kurumlar ve Piyasalar, s.333. 119 Grafik 3.4. : Satıcı Açısından Satım Opsiyonu Kaynak: Sadi Uzunoğlu, Para ve Döviz Piyasaları, Literatür Yayıncılık, 1.Basım, İstanbul 2000, s.46.

3.3.1.4.2. Opsiyon Fiyatlarını Etkileyen Unsurlar

Opsiyon sözleşmelerinin fiyatının belirlenmesinde aşağıdaki değişkenler etkili olmaktadır308:

 İçsel Değer: Bir opsiyonda içsel değer, opsiyonun kullanım fiyatı ve spot fiyat arasındaki pozitif fark, yani opsiyon sahibinin opsiyonu hemen uyguladığında elde ettiği karı göstermektedir.

 Zaman Değeri: Vade sonuna olan sürenin uzaması kur tahminlerini daha zor hale getirdiğinden dolayı, vade uzadıkça primler de artmaktadır ve uzun vadeli opsiyonların primleri, kısa vadeli opsiyonlardan daha fazla olmaktadır.

 Baz Varlığın Fiyatındaki Dalgalanma: Spot döviz kurlarındaki dalgalanma oranı yükseldikçe, opsiyon satan tarafın riski de artacağından, paralel olarak prim artmaktadır.

308 Döviz Fon Yönetimi, Akbank Yayınları, Yayın No:22, Ocak 1995,s. 27. 120  Faiz Oranları: Spot kurların aynı kalması koşuluyla, faiz oranlarında meydana gelen değişiklikler, opsiyonun fiyatını etkiler. Örneğin dolar faizinde diğer dövize kıyasla meydana gelen bir artış, alım opsiyonlarının primini yükseltir ve satım opsiyonlarının primini düşürür.

3.3.1.5. Döviz Swap İşlemleri

Sürekli kur değişimlerinin yaşandığı ve paranın değer kaybettiği piyasalarda, işletmelerin swap yöntemini kullanarak gelecekteki gelirlerini ve yabancı ülkelerdeki yatırımlarını korumak amacıyla işlem yapmaları uzun yıllardan itibaren alternatif bir yöntem olarak kullanılmaktadır.309 1923 yılından itibaren uygulanmakta olan swap işlemleri, özellikle 1970’li yıllarda İngiltere’de sermaye hareketlerine ve döviz işlemlerine getirilen kısıtlamalar ve ulusal piyasadan borçlanma maliyetinin artması karşısında gelişmeye başlamıştır.310

Bu yöntem, döviz kuru ve faiz oranındaki değişimlerden doğabilecek risklerden korunmak, borçlanma maliyetini düşürmek ve yeni finansal piyasalarda işlem yapabilmek amacıyla geliştirilmiş bir tekniktir.311

Döviz Swap işlemi bir para biriminin nakit akışının, ileriki bir tarihte geri alınmak koşulu ile başka bir para birimi karşılığında, spot piyasada satılması işlemidir. Örneğin uluslararası bir işletme yapmış olduğu satış sonrasında 1 milyon dolar elde etmiştir ve bu tutarı da 3 ay içerisinde başka bir tedarikçiye ödemek zorundadır. Fakat işletme bu zaman dilimi içerisinde elde ettiği kazancı İsveç Frank’ına çevirerek değerlendirmek istemektedir. Bu durumda yapılacak 3 aylık swap işlemi doları franga çevirmek ve daha sonra tekrar geri satın almak işleminden daha az masraflı olabilmektedir.312

309 Pamukçu, a.g.e. , s.129. 310 Apak, a.g.e. , s.63. 311 Teker, a.g.e. , s. 91. 312 Krugman ve Obstfeld, a.g.e. , s. 338. 121 Swap işleminde önemli bir nokta swap oranıdır. Swap oranı paranın alındığı ve satıldığı fiyat farkıdır. Bu fark, iki para arasındaki faiz oranı farkının döviz kuru üzerindeki etkisi sonucu oluşmaktadır. Dolayısı ile swap oranı spot ve forward fiyatlar arasındaki farkı göstermektedir.313

Al/Sat ve Sat/Al şeklinde iki farklı swap işlemi bulunmaktadır. Al/Sat Swap işlemi belirli bir miktar dövizin yakın zamanda satın alınarak daha sonra ileri bir tarihte satıldığı swap işlemidir. Sat/Al Swap işleminde ise döviz yakın zamanda satılmakta ve ileri bir tarihte geri alınmaktadır. Örneğin bir işletmecinin dolar karşılığı belirli bir miktar pound alması ve 6 ay sonra bu poundları dolar karşılığı satması işlemi “pound al/sat swap” işlemi olarak adlandırılabilmektedir. 314

Swap işleminde değişime konu olan ödemeler faiz, anapara veya hem faiz ödemeleri hem de anapara olabilmektedir. Bu işlem ile işletme yöneticileri risklerini azaltmanın yanı sıra gelirlerini artırma olanağı da bulmaktadırlar. Yöneticiler yaptıkları swaplarla ihtiyaçlarına göre borçlarını yeniden değerlendirmek için bir araç sağlamakta ve para cinsinin avantaj sağladığı yerlerden borçlanabilmektedirler. Böylece işletme kaynakları etkin bir biçimde kullanılmış olmaktadır.315

Swap işlemlerinin esnek bir yapıya sahip olması bu tekniği oldukça avantajlı kılmaktadır. Yapılan swap işlemlerinin bilanço üzerinde doğrudan etkilerinin olmaması işletmeye bilanço dışı finansman olanağı sağlamaktadır. Ayrıca bu işlem finansal açıdan piyasada işlem yapamayan işletmelere piyasaya girme imkanı tanımaktadır. 316

313 Parasız, Finansal Kurumlar ve Piyasalar, s.587. 314 Sam Y. Cross, The Foreign Exchange Market In The United States , Federal Reserve Bank Of New York, New York 1998, s.40. 315 Başoğlu, Ceylan ve Parasız, a.g.e. , s. 418. 316 Teker, a.g.e. , s. 93. 122 3.3.1.5.1. Swap Sözleşmelerinin Kotasyon Şekli

Kotasyonlar, spot kur üzerinden yüzde cinsinden prim veya iskonto şeklinde verilebildiği gibi spot kura göre küsurat şeklinde de ifade edilebilmektedir. Klasik bir para swapı işleminde, belirli bir miktar para başka bir para ile spot veya forward değerden satın alınmakta ve aynı anda aynı para biriminden farklı bir vade için satılmaktadır. Alım ve satım işlemi aynı anda gerçekleştiğinden dolayı işletmeci döviz kuru riskinden korunmuş olmaktadır. Örneğin bir Türk işletmeci belirli bir dönemde ABD ile yapmakta olduğu ticari işlemlerden dolayı dolara ihtiyaç duymaktadır. Türk işletmeci spot piyasada ABD doları alıp TL satarken, 3 ay sonrası içinde forward ABD doları satıp TL almıştır. Bu işlemin maliyeti forward ve spot kur arasındaki fark kadar gerçekleşir ve bu farkı da iki para birimi arasındaki faiz farkı belirler. 3 ay sonrası için yapılmış olan bu işlem swap işlemlerindeki esneklik sayesinde yatırımcı tarafından uzatılabilmektedir. Dolayısı ile yatırımcı bu işlemi örneğin 6 aya kadar uzatmak istediğinde, 3 ay sonra satın alacağı TL’yi anında satarak 3 ay sonra geri almak amacıyla swap anlaşmasını uzatabilmektedir.317

Eğer yapılan işlemin süresi bir aydan daha kısa ise buna kısa vadeli swap, bir aydan daha uzun ise uzun vadeli swap olarak adlandırılmaktadır.318 Swap sözleşmeleri genelde 2 yıldan 10 yıla kadar olan vadelerde düzenlenmektedirler.319

3.3.1.5.2. Swap Maliyetinin Belirlenmesi

İşletme açısından swap maliyetinin belirlenmesi önemli bir konudur. Swap maliyeti, swap işleminin vergiden sonraki maliyeti, işletmenin milli para üzerinden aldığı ödüncün maliyeti ( fırsat maliyeti ) ve swap işleminin vadesinde yabancı para üzerinden ödenen faiz giderleri toplanarak elde edilebilmektedir. Bu işlem aşağıdaki gibi gösterilebilir320:

317 Uzunoğlu, a.g.e. , s.69. 318 Cross, a.y. , s.40. 319 Apak, a.g.e. , s.65. 320 Pamukçu, a.g.e. , ss. 131–132. 123 Cs = Es Fo Rd ( 1-td ) + Eı Fo Rs (1-tf )

Cs = Swap maliyeti.

Fo = Swap anlaşması ile korunan yabancı para tutarı.

E0 = Cari spot döviz kuru.

E1 = Gelecekteki spot döviz kuru.

Es = Swap anlaşmasının döviz kuru. tf = Yabancı ülkedeki vergi oranı. td = Ana ülkedeki vergi oranı.

Rd = İşletmenin ana ülkedeki borçlanma maliyeti. Rs = Swap anlaşması sonucu yabancı para olarak elde edilen fonlara ödenen faiz oranı.

Örneğin Amerika’da bir şirkete bağlı olarak kurulacak ve 100.000 TL çalışma sermayesine ihtiyacı olan bir şirket için Amerika’daki ana işletme Türkiye’deki bağlı işletmesine sermayeyi temin etmek amacıyla 6 aylık swap işlemi gerçekleştirmek istemektedir ve bu konudaki verileri aşağıdaki şekilde derlemiştir:

E0 = 1,50 $/TL E1 = 1,10 $/TL

Fo = 100.000 TL Es = 1,40 $/TL

Rd = 0,10 td = 0,50

Rs = 0,15 tf = 0,40

Bu durumda işletmenin döviz kuruna açık pozisyon dolayısıyla uğrayabileceği zarar ile swap işleminin maliyetini karşılaştırması gerekmektedir.

Swap işleminin maliyeti;

Cs = (1,40 ) x ( 100.000 ) x (0,10) x (0,50) + (1,10) x (100.000) x (0,15) x (0,60 )

Cs = 7000 + 9.900 = 16.900 $

Bu işlem için gerekli fonların milli para üzerinden oranı(1,40)x(100.000) = 140.000$ 124 Dolayısı ile swap işleminin maliyet oranı; 16.900$ / 140.000$ = 0,12 olacaktır.

İşletmenin swap işlemi yapmadığı takdirde karşılaşacağı beklenen zarar ise aşağıdaki hesaplanmaktadır:

( E0 – E1 ) F0 (1-td) = ( 1,50 – 1,10 ) (100.000) (0,50) = 20.000$ olacaktır.

Toplam miktar ile oranlandığında, oran ( E0 – E1 ) F0 (1-td) / ( E0 F0 ) = 0,13 ‘dir.

Oranlar arasında karşılaştırma yapıldığında işletmenin swap işlemi yapma maliyeti, kur riskinden korunmama maliyetinden daha düşük çıkmıştır ve bu durumda işletmenin swap işlemi yaparak riskini azaltması doğru bir karar olacaktır.

3.3.1.5.3. Swap İşlemi Aşamaları

İşletmelerin borçlanmak istedikleri para cinsinden borçlanma imkanı bulamamaları durumunda veya normal yollardan borçlanıldığı takdirde daha maliyetli olabilecek para cinslerini daha cazip şartlardan elde etme imkanı bulmalarını sağlayan swap işlemleri 3 aşamada gerçekleşmektedir.321

Örneğin bir Amerikan şirketi pound cinsinden 2 yıl vadeli borçlanma ve bir İngiliz şirketi de dolar cinsinden 2 yıl vadeli borçlanma ihtiyacı duymaktadır. Amerikan ve İngiliz kredi piyasalarında borçlanma faizleri aşağıdaki gibidir; 322

$ Faizi £ Faizi Amerikan Şirketi % 7 % 11 İngiliz Şirketi % 8 % 10

321 Apak, a.g.e. , s.64. 322 Teker, a.g.e. , s. 107. 125 Yukarıdaki verilere göre Amerikan şirketin dolar cinsinden, İngiliz şirketin ise pound cinsinden borçlanmaları ve daha sonra swap bankası aracılığı ile swap anlaşması yapmaları daha avantajlı olacaktır.

Swap anlaşması ile Amerikan şirketi dolar borcunu pound borcuna, İngiliz firması ise pound borcunu dolar borcuna dönüştürmektedir. Swap işleminde aradaki bankanın da swap kazancı olacağından Amerikan şirketi pound borcunu %10,25 ve İngiliz şirket dolar borcunu % 7,25 faiz oranı üzerinden üstlenmiş olmaktadır. Bu durumda her iki şirketinde % 0,75’lik faiz avantajı vardır ve swap bankasının kazancı% 0,5 olmaktadır.

126 Bu işlemin Şekil 3.1 yardımı ile açıklaması aşağıdaki gibidir:

Şekil 3.1. : Swap İşlemi Aşamaları Kaynak: Suat Teker, Faiz Oranı ve Döviz Kuru Riski Yönetimi, Ekonomik Araştırmalar Merkezi Yayınları:11, Ankara 1999, ss. 108–109.

127 Yukarıda basit bir şekilde anlatılmaya çalışılan swap işleminde amaç, normal yollardan borçlanılması halinde daha maliyetli olan borçlanma işlemini swap işlemi aracılığı ile daha uygun şartlarda yapmaktır. 323

3.3.2. Firma Stratejileri İle Riskten Korunma

Vadeli işlem piyasalarında alınan pozisyonlar ile yapılan döviz kuru riski yönetiminin yanı sıra, firmalar vadeli işlem piyasaları dışında kendi içlerinde birtakım korunma stratejileri uygulamaktadırlar. Rekabetin oldukça yoğun, kar marjlarının ise dar olduğu piyasalarda, vadeli işlem piyasalarında yapılan işlem maliyetleri, kar üzerinde göz ardı edilmeyecek derecede etkili olabilmektedir.324 İçsel yöntemlerin tutarlı olmaması, maliyetli olması veya riski azaltmada arzulanan düzeyden daha az etkili olması gibi durumlarda işletmeler dışsal yöntemlere başvurma ihtiyacı duyup vadeli işlemler piyasasına yönelebilmektedirler.325

Allayannis, Ihrig ve Weston, Amerika’daki firmalar üzerinde 1996 ve 1998 yılları arasında yapmış oldukları araştırmada firmaların sadece operasyonel korunma yöntemlerini kullanarak risklerini azaltamadıklarını ve bu yöntemlerle birlikte finansal korunma yöntemlerinin kullanılmasının riski azaltmada faydalı olacağını öne sürmüşlerdir. 326

İçsel ve dışsal korunma yöntemleri kullanılarak yapılan döviz kuru riski yönetimin firmalara fayda sağladığı ortaya konulmaktadır. Risk yönetimi döviz kuru oynaklığının firmalar üzerindeki etkisini azaltmakta ve firma ortaklarına pozitif

323 Apak, a.g.e. , s.64. 324 Pekka Ahtiala ve Yair E. Orgler, “The Value of Invoice Currency Choice in a Volatile Exchange Rate Environment” , Multinational Finance Journal, 1999, Vol. 3, No. 1, s.3. 325 Chris Becker ve Daniel Fabbro, “Limiting Foreign Exchange Exposure Through Hedging: The Australian Experience”, Research Discussion Paper, International Department Reserve Bank of Australia, August 2006, s.4. 326George Allayannis, Jane Ihrig, James P. Weston, “Exchange-Rate Korunma: Financial versus Operational Strategies”, The American Economic Review, Vol. 91, No. 2, Papers and Proceedings of the Hundred Thirteenth Annual Meeting of the American Economic Association (May, 2001), s. 393. 128 yönde katkı sağlamaktadır. Bununla birlikte daha büyük ölçekli işletmeler genellikle daha fazla risk yönetimi uygulamaktadırlar.327

İşletmeler ödemeleri öne alma veya geciktirme yöntemi, eşleştirme yöntemi, ulusal para ile faturalandırma yöntemi, döviz sepetleri kullanımı, para birimi seçimi, pazarlama ve üretim teknikleri kullanımı gibi içsel korunma yöntemleri uygulayarak döviz kuru riskini azaltmaya çalışmaktadırlar.

3.3.2.1.Ödemeleri Öne Alma veya Geciktirme Yöntemi

İşletmeler yapmış oldukları ithalat ve ihracat dolayısı ile farklı döviz cinsinden borç ve alacağa sahip olmaktadırlar. Bu döviz birimlerinden bazıları değer kaybederken bazıları ise değer kazanabilmektedir. İşletmenin borçlu olduğu döviz cinsinin değer kazanması durumunda, işletmenin ileri dönemlerde ödeyeceği borç miktarının değeri artacak ve işletmeden daha fazla miktarda nakit çıkışı olacaktır. İşletmenin alacaklı olduğu döviz cinsinin değer kaybetmesi durumunda ise, işletmenin kasasına giren ulusal para cinsinden nakit miktarı azalacaktır.328

Bu risklerden korunmak amacıyla finansal korunma yöntemlerini kullanmak işletmeler için diğer yöntemlere nispeten daha maliyetli olabilmektedir. Bu nedenle işletme vadeli piyasada pozisyon almak yerine birtakım stratejiler uygulamak suretiyle riskini azaltmaya çalışabilmektedir.329

Örneğin eğer alacaklı olduğu dövizin değerinin düşeceği düşünülüyorsa, işletme alacakları öne almayı sağlamaya çalışarak kaybını önlemeye çalışacaktır veya eğer işletmenin borçlu bulunduğu döviz cinsinin değerinin artacağı düşünülüyorsa, işletme borç ödeme tarihini öne almayı tercih edecektir. Bununla birlikte uygulamada bu yöntemin riski azaltma yönünde çok etkili bir yöntem olduğu

327 Ahmad Shukri Yazid, ZM. Rasid Hussin and Ahmad Rizal Razali , “A Cross-Sectional Study on Foreign Exchange Risk Management by Malaysian Manufacturers”, International Business Management 2, Medwell Journals, 2008, s.29. 328 Seyidoğlu, Uluslararası Finans, s. 219. 329 Alan C. Shapiro, “Defining Exchange Risk”, The Journal of Business, Vol.50, No.1, s.39. 129 tartışma konusu olmaktadır. Çünkü işletmenin ödeme tarihlerinde yapacağı değişiklikleri karşı taraf ancak bir iskonto karşılığı kabul edecektir. Karşı taraf için borcunu tarihinden önce ödemek avantajlı bir durum olmadığından, talep edeceği iskonto karşılığı ödemesini erken gerçekleştirecektir. Bu noktada uygulanan iskonto oranı ve erken ödemeden doğan kar arasındaki fark yöntemin başarısını gösteren bir unsur olmaktadır.330

Fazzari ve Petersan, 1975–1982 yılları arasında ABD’deki üretici firmalar üzerinde yapmış oldukları araştırmada, bu yıllar arasında durgunluk dönemlerinde işletmelerin işletme sermayelerini eksiye düşürerek ticari alacaklarını artırdıklarını tespit etmişlerdir. Bu dönemde işletme sermayesinin büyük kısmı alacaklardan ve stoklardan oluşmakta, böylece firmalar yerel para karşısında değeri yükselen döviz cinsinden alacaklarını artırarak avantaj sağlamaya çalışmaktadırlar.331

Özellikle kriz dönemlerinde artan döviz kuru değişkenliğine karşın firmaların borç yapılarında görülen davranış İstanbul Sanayi Odası ( İSO ) tarafından 2001 yılında yapılmış anket sonuçlarına göre Tablo 3.3 de aşağıdaki şekilde incelenmiştir: Tablo 3.3. : 2001 Kriz Döneminde İşletmelerin Borç Yapısı Küçük Orta Ölçekli Büyük Ölçekli Toplam Ölçekli İşyeri İşyeri İşyerleri İşyeri Satın alma İşlemlerini 29.9 22.8 14.9 25.1 Durduran Ödemelerini Erteleyen 31.7 31.5 39.8 33.2 Ticari Borçlarını 17.4 16.5 14.4 16.6 Kapatan Kaynak: İstanbul Sanayi Odası Ekonomik Durum Tespiti Anket Çalışması Sonuçları 2001–1,Yayın No: 2001/18, İstanbul - Ağustos 2001.

330 Seyidoğlu, Uluslararası Finans, s. 219. 331 Steven M. Fazzari and Bruce C. Petersen, “Working Capital and Fixed Investment: New Evidence on Financing Constraints”, The Rand Journal of Economics, Vol. 24, No. 3 (Autumn, 1993), s. 332. 130 Görüldüğü gibi küçük, orta ve büyük ölçekli işletmelerin geneline bakıldığında işletmeler çoğunlukla ödemelerini erteleme yoluna başvurmuşlardır.

3.3.2.2. Eşleştirme Yöntemi

Dış ticaret işletmeleri arasında içsel döviz kuru riski yöntemleri içerisinde en yaygın olarak kullanılan yöntemlerden birisi eşleştirme yöntemidir. Bu yöntemde işletmeler döviz cinsinden borçlar ile alacakların nötr olduğu noktada dengede kalmaya çalışmaktadırlar. Bununla birlikte bu işletmeler için pek olası bir durum olmamaktadır.332

Eşleştirme yönteminde işletme, gelir ve giderleri arasında uyum sağlayarak gelir-alacak ve gider-borç dengesini korumaya çalışmaktadır. Aynı döviz cinsinden borç ve alacaklarda zıt nakit akışı sağlanmaya çalışılır. Örneğin dolar cinsinden ihracat yapan bir işletme hammaddelerini yurt dışından dolar cinsinden ithal etmektedir. Bu durumda işletme vadeli yapmış olduğu satışa karşılık aynı vadede ve aynı tutarda hammadde alışı yaparak eşleştirme yapabilmektedir ve döviz riskinden korunmuş olmaktadır. 333 Eşleştirmenin sağlıklı yapılabilmesi ve riskin yatırımlar ve çıktılar üzerindeki etkisini ölçebilmek için alacak, borç, gelir akışı ve eğer varsa vadeli işlemde alınmış pozisyonların veri detaylarının çok iyi bilinmesi gerekmektedir.334

Örneğin İsviçre’den sürekli olarak yapmış olduğu ithalatlardan dolayı İsviçre Frangı ödemeleri olan bir İngiliz firması, aynı zamanda İsviçre’ye ihracat yapmaktadır. Bu durumda İsviçre Frangı cinsinden yapılan bu işlemler eşleştirilebilmektedir ve eğer miktarlar tam olarak aynı değil ise, sadece kalan miktara korunma yapılma ihtiyacı duyulmaktadır. Eşleştirme aynı cins dövizler

332 Catalina Sicard, “Microfinance Institutions and Foreign Exchange Risk: The Experience of ACCION’s Latin American Affiliates” s.6, (Çevrimiçi) www.accion.org/insight, 15 Haziran 2009. 333 Yıldıran ve Tanyeri, a.g.e, s. 104. 334 Kevin Cowan, Erwin Hansen ve Luis Oscar Herrera, “Currency Mismatches, Balance-Sheet Effects and Hedging in Chilean Non-Financial Corporations”, Inter-American Development Bank Central Bank of Chile, January 2005, s. 7. 131 arasında yapılmakla beraber değişimleri paralel olan döviz cinsleri arasında da yapılabilmektedir. İngiliz firması İsviçre Frangı cinsinden olan borçlarına karşılık bu döviz cinsinden herhangi bir alacağa sahip olmasaydı, fakat buna karşın Danimarka Kronu cinsinden alacağa sahip olsaydı, Danimarka Kronu ile İsviçre Frangı arasında güçlü bir ilişkinin olması şartıyla işletmenin İsviçre Frangı ile Danimarka Kronu arasında eşleştirme yapma olanağı doğabilecektir. 335

Eşleştirme yönteminin başarısı, her para cinsinden para akışı raporlama sisteminin güvenilirliğine bağlıdır. Aslında merkezileşmiş eşleştirme sistemi oldukça gelişmiş bir online para akışı izleme sistemi gerektirmektedir. Bu yöntemin döviz kuru riskini azaltmanın yanı sıra diğer bir avantajı ise, banka masraflarının azaltılması ve vergi planlaması kontrolünde işletmeye yönetim kolaylığı sağlamasıdır.336

Aabo, Hog ve Kuhn Danimarka’da 215 adet KOBİ üzerinde yapmış oldukları çalışmalarında işletmelerin döviz kuru riskini azaltmak için ihracat satışlarından elde ettikleri gelirlere karşılık ithalat yaparak eşleştirme yapmak yolu ile riski azaltabileceklerini savunmuşlardır. Bir işletmenin elde ettiği gelirin döviz cinsi ile aynı cins bir gideri olduğunda firma doğal bir korunma işlemi yapmış olacak ve bu işlem vadeli işlem piyasasında pozisyon alma ihtiyacını azaltacaktır. Aksi durumda ise firmanın finansal korunma yapma ihtiyacı artacaktır.337

Khoury ve Chan yapmış oldukları araştırmada forward sözleşmelerden sonra en fazla kullanılan yöntemin eşleştirme olduğunu tespit etmişlerdir. Eşleştirme yöntemi herhangi bir sözleşme gerektirmediğinden en esnek yöntem olarak düşünülmektedir. İyi bir uygulama için sadece riskin büyüklüğü değil aynı zamanda

335 (Çevrimiçi ) http://accfinweb.account.strath.ac.uk/ammsc/p402.html, 12 Haziran 2009. 336 (Çevrimiçi ) http://fmaccounting.com/foreign-exchange-management-internal-korunma-method- part-2-of-4/,12 Haziran 2009. 337 Tom Aabo, Esben Hog ve Jochen Kuhn, “Integrated Foreign Exchange Risk Management: The Role of Import in Medium-Sized, Manufacturing Firms”, School of Business, University of Aarhus, March 20, 2009, s. 4. 132 ileriki dönemlerde elde edilecek nakit giriş ve çıkışlarındaki belirsizliğin de etkili bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir.338

3.3.2.3. Netleştirme Yöntemi

Netleştirme işlemi, eşleştirme işleminin daha çok farklı ülkelerde iştiraki veya şubesi bulunan uluslararası işletmeler için uygun olan bir değişik uygulamasıdır.339

Özellikle uluslararası faaliyette bulunan işletmelerde farklı birimler arasında malzeme, hammadde, yarı mamul ve nihai mamulleri birbirlerinden almak veya satmak şeklinde karşılıklı işlemlere gerek duyulmaktadır. Bu tür işlemler büyük hacimde fon transferlerine sebep olduğundan döviz alım – satım maliyeti, fon bulmanın fırsat maliyeti, havale ücreti gibi maliyetler doğurmaktadır. Bu noktada işletmeler fon akışını en aza indirmek amacıyla netleştirme yöntemine başvurabilmektedirler. 340

Netleştirme yöntemi temel olarak işletmelerin birbirleri arasındaki aynı veya denk dövizlerdeki dönem sonu borçların, birinin diğerine karşı kapatılması ve brüt tutarların ödenmesi yerine sadece borçlu bulunan döviz hesabındaki net bakiyenin riske karşı korunması tekniğine dayanmaktadır. Bu yöntemde grup işletmelerin her bir iştirakı borçlarını ve borcun para cinsini merkez şubeye yollamaktadır ve merkez şube tarafından en uygun eşleştirme yapılmaktadır.341 Uygulamada bir tane döviz cinsi esas alınmakta ve diğer tüm birimler kayıtlarını bu döviz cinsine göre tutmaktadır.342

338 Khoury ve Chan, a.y. , s. 44. 339 Paul M. Collier ve Samuel Agyei-Ampomah, CIMA Learning System 2007 Management Accounting - Risk and Control Strategy, CIMA Publishing, 2007 Edition, USA 2006, s. 447. 340 Hakan Çelikkol, “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri’nde Döviz Kuru Riskinden Korunma Teknikleri”, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mayıs 1999, s. 122. 341 Burcu Erbağcı, “Dış Ticaret Yapan İşletmelerde Kur Riski Yönetimi Ve Gaziantep Sanayi İşletmelerinde Uygulama”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Eylül 2005, s. 55. 342 Collier ve Ampomah, a.g.e. , s. 447. 133 Örneğin işletmenin farklı ülkelerde bulunan şubelerinden biri Dolar üzerinden borçlu, diğeri ise yine aynı para birimi üzerinden alacaklıdır. Bu durumda her birimin kendi içinde vadeli piyasada riskten korunma amaçlı işlem yapması işletmenin toplam maliyetlerini yükseltecektir. Bunun yerine işletme merkezi nakit yönetimi çerçevesinde bu borçlarla alacakları eşleştirerek sadece geriye kalan tutar üzerinden risk yönetimi yaptığı takdirde maliyetlerini azaltmış olacaktır.343

Bunun için verilebilecek bir örnek Alman uçak şirketi Lufthansa’nın yaşamış olduğu tecrübedir. Lufthansa 1984 yılında başka bir Amerikan uçak firmasından 3 milyar dolar değerinde uçak satın almıştır ve doların mark karşısında değer kazanma riskine karşılık 1.5 milyar dolar değerinde forward sözleşme satın almıştır. Fakat bu kararda hatalı bir nokta bulunmaktaydı çünkü Lufthansa’nın nakit akışlarının önemli bir kısmı zaten Amerikan Dolar’ı cinsinden gerçekleşmekteydi. Bu durumda aslında Lufthansa’nın net döviz riski olarak çok önemli boyutta bir riski bulunmamaktaydı. 1985 yılında ise Amerikan Doları’nın Mark karşısında değeri önemli ölçüde düşüş göstermiştir. Sonuç olarak Lufthansa forward sözleşmeye imza atarak önemli ölçüde maddi zarara uğramıştır. Bu olay bir firmanın aynı döviz cinsinden hem gelir hem de giderlerinin bulunması durumunda döviz kuru riskini sadece riske maruz kalan net tutarlar üzerinden gerçekleştirmesi gerektiğini gösteren bir örnek olmuştur.344

Netleştirme işlemi iki taraflı ve çok taraflı olmak üzere iki şekilde yapılabilmektedir. İki taraflı eşleştirme bir grup şirketin iki iştiraki arasında yapılmaktadır. Örneğin bir grup şirketin İngiliz iştiraki Fransız iştirake 5 milyon Dolar’a denk gelen Pound borçlu ve Fransız iştirakte İngiliz iştirake 3 milyon Dolar’a denk gelen Pound borçludur. Bu iştirakler arasında yapılacak eşleştirme sonucunda geriye sadece Fransız iştirakin İngiliz iştirake ödeyeceği 2 milyon Dolar borç kalacaktır. Böylece grup şirket sadece geriye kalan tutar üzerinden risk yönetimi yapma ihtiyacı duyacaktır ve maliyetini azaltmış olacaktır. Çok taraflı eşleştirme daha karmaşık bir yapıya sahip olmakla birlikte benzer işlemler uygulanmaktadır.

343 Çelikkol, a.y. , s. 123. 344 Cheol Eun ve Bruce G. Resnick, International Financial Management, McGraw-Hill/Irwin, 2nd Edition, 2001, s. 316. 134 Örneğin İngiliz iştirak İşveç iştirakten 4 milyon Dolar tutarında mal almış ve Fransız iştirake 3 milyon Dolar tutarında mal satmıştır. Aynı vadede İsveç işletme Fransız işletmeden 3 milyon Dolar değerinde mal almıştır. Netleştirme işlemi yapıldıktan sonra geriye sadece İngiliz işletmenin İsveç işletmeye ödeyeceği 1 milyon Dolar değerindeki borç kalmaktadır ve bu borç iki işletme arasında kararlaştırılacak olan döviz cinsi üzerinden yapılacaktır. 345

Netleştirme işlemi spot vadeli döviz piyasalarında dövizlerin alış ve satış kurları arasındaki farklardan doğan maliyetleri en aza indirmek ve ödemeye konu olan tutarların farklı dövizlere çevrilmesinden doğabilecek maliyetleri azaltmak, ayrıca hesap kapama işlemlerinin merkezi kontrolünü artırmak amacıyla işletmelere oldukça fazla fayda sağlayan bir yöntem olarak kullanılmaktadır.346 Bu uygulamanın riski azaltma konusundaki tartışmasız etkisine rağmen bazı ülkelerde netleştirme işlemine karşı birtakım yasaklamalar ve kısıtlamalar bulunmaktadır.347 Fakat buna rağmen bazı ülkelerde oldukça tercih edilen bir yöntemdir.

Bunyamin tarafından 2006 yılında 299 tane Avusturalya’lı işletmeler üzerinde yapılan bir araştırmaya göre bu işletmeler için en önemli riskin işlem hacmi olduğu ve işletmelerin bu riskleri azaltmak amacıyla en çok kullandıkları yöntemlerden birinin netleştirme yöntemi olduğu sonucuna varılmıştır.348

3.3.2.4. Ulusal Para İle Faturalandırma Yöntemi

İhracatçı veya ithalatçı işletmeler, yapmış oldukları alış ve satış işlemlerini ulusal paraları cinsinden faturalayarak riskten korunabilmektedir. Fakat bu yöntemin uygulanması uygulamada pek mümkün olmamaktadır. Çünkü bu yöntem bir tarafa avantaj sağlarken, diğer tarafın riski üstlenmesini gerektirmektedir. Dolayısı ile karşı

345 Erbağcı, a.y., s. 56. 346 Çelikkol, a.y., s. 128. 347 Collier ve Ampomah, a.g.e. , s. 447. 348Bunyamin, “Foreign Exchange Risk Management: A Description And Assesment Of Australian Firms’ Practices”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) , University Of Wollongong, The School Of Accounting and Finance, 2006,s. 4. 135 tarafa böyle bir ödeme şeklini kabul ettirmek firmanın pazarlık gücüne bağlı olmaktadır.

Uygulamada döviz kuru riskinden kaçınılmamakta, risk müşteriye aktarılmaktadır. Dolayısı ile bir taraf yerel endüstride rekabet gücünü artırırken diğer taraf rekabet gücünü kaybedebilmektedir.349

Bununla birlikte riskin tamamen karşı tarafa aktarılması yerine aynı zamanda risk paylaşılabilmektedir. Örneğin Amerikan bir işletmenin Avrupa’da bir işletmeye ürün satması sonucunda faturanın yarısı dolar cinsinden ve diğer yarısı da avro cinsinden kesilerek risk yarı yarıya paylaşılabilmektedir. Fakat bir ihracatçının alıcısına bu esnekliği gösterebilmesi için pazarda çok güçlü bir yerinin bulunması gerekmektedir, aksi takdirde rakipleri karşısında rekabet gücünü kaybetme riski doğabilmektedir.350

Ayrıca yöntemin uygulanabilmesi için işletmenin kendi ülke parasının uluslararası piyasalarda geçerliliğinin olması gerekmektedir.

Bu yöntemin en sağlıklı uygulama biçimi, riskin iki taraf arasında dağıtılması veya alım satım sözleşmelerinin değerlerinin nispeten daha az değişken olan para sepetlerine bağlanmasıdır.351

349 Collier ve Ampomah, a.g.e. , s. 446. 350 Eun ve Resnick, a.g.e. , s. 314. 351 Halil Seyidoğlu, “Uluslararası Finans”, Güzem Yayınları, 3. Baskı, İstanbul 2001,s. 220. 136 3.3.2.5. Ödünç Alma

Bu yöntem bir bankanın firmaya geçici bir süre kullanması için verdiği ve karşılığında faiz talep edilen bir fon avansıdır. İlk etapta firmaya bir nakit girişi olmakta ve belli bir süre sonra da aynı oranda bir nakit çıkışı ve faiz ödemesi olmaktadır.352

Bir işletmenin yabancı para ile borçlanmasının temel sebeplerinden birisi ihracat ve diğer işlemlerden doğacak olan nakit girişlerine yönelik beklentilerdir. Söz konusu nakit akışlarının gerçekleşmesi sonucunda yabancı para cinsinden alınan borçların anapara ve faiz ödemeleri gerçekleştirilmektedir. Örneğin birçok ABD’li işletme zayıf paralar cinsinden borçlanmakta ve ABD doları cinsinden elde ettikleri gelirleri borcun vadesinde sözkonusu yabancı paraya çevirerek düşük maliyetli fon kullanmış olmaktadırlar.353

Örneğin ithalat bedelinin karşılığını dolar olarak ödeyecek olan bir Türk işletmesi öncelikle anında teslim piyasasından TL ile dolar alır. Daha sonra elde ettiği dövizi Amerikan hazine bonosu, devlet tahvili veya Eurodolar piyasasına yatırır ve süresi dolunca bunları kullanarak malın bedelini öder. Böylece işletme anında teslim piyasasından ödünç alarak kendisini kur değişimlerinden korumuş olur.354

3.3.2.6. Döviz Sepetleri

İşletmeler portföy çeşitlendirmesi mantığı ile işlemlerini bir çok paranın ağırlıklı ortalamasını gösteren SDR olarak adlandırılan özel çekme hakları veya IMF sepet parası para birimlerine bağlayarak riski paylaştırarak kur riski yönetimi yapabilmektedirler. Bu uygulama işletmenin kur dalgalanmalarını döviz sepeti yolu

352 Osman Barlas Bursalı, “İşletmelerde Döviz Kuru Riskinin Yönetimi”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Denizli 1997, s.71. 353 Çelikkol, a.y. , s. 154. 354 Seyidoğlu, Uluslararası Finans, s. 215. 137 ile yayma ve kur dalgalanmalarının farklı dövizler üzerindeki etkisini görme imkânı sağlamaktadır.355 SDR’ler dört tane döviz cinsini içermektedir. Bunlar Amerikan Dolar’ı, Avro, Japon Yeni ve Pound’dur. Döviz sepetleri özellikle uzun dönemde forward veya opsiyon sözleşmelerinin kolayca erişilebilir olmadığı durumlarda kullanıldığında fayda sağlayabilecek araçlardır.356

Bu uygulama sayesinde sepette yer alan bazı paraların değerlerinde düşüş olurken diğer paraların değerindeki artışlar ile toplam döviz kuru riski azaltılmaya çalışılmaktadır. Bu anlamda sepette yer alan döviz cinsinin sayısının yüksek olması avantaj sağlayabilmektedir.

Çeşitlendirme döviz kuru riskini en azından sepette bulunan tüm dövizlerin tek tek ortaya çıkardıkları toplam riskin altında bir seviyeye düşürmelidir. Bu yöntem daha çok büyük ölçekli işletmeler tarafından tercih edilmektedir. Fosler ve Winger (2004) araştırmalarında neredeyse uluslararası işletmelerin üçte birinin bu yönteme çok önem verdiklerine değinmişlerdir. Faff ve Marshall(2002)’da Amerika, İngiltere ve Asya ülkelerindeki uluslararası işletmelerde bu yöntemin çok yaygın olduğunu tespit etmişlerdir.357

3.3.2.7. Para Piyasaları Yoluyla Korunma

Para piyasalarını kullanarak korunma yapma işlemi işletmenin elinde bulundurduğu ulusal para cinsinden fonlarla veya borçlanarak, değer kazanması beklenen dövizi spot piyasadan satın alıp borcun ödeme vadesine kadar kısa vadeli bir döviz hesabına yatırması yoluyla riskini azaltma esasına dayanmaktadır. Ancak bu yöntemin işlevsel olabilmesi için ulusal paranın faiz getirisinin dövizin değer kazanma oranı ve faiz getirisi toplamından daha düşük olması gerekmektedir. 358

355 Yıldıran ve Tanyeri, a.g.e. , s. 105. 356 Eun ve Resnick, a.g.e. , s. 315. 357 Becker ve Fabbro, a.y. ,s.5. 358 Çelikkol, a.y. , s. 155. 138 Örneğin bir Amerikan işletme bir İngiliz işletmeye 1 yıl vadeli 10 milyon Pound’luk mal satmıştır. İngiltere’de para piyasası faiz oranı %10 ve Amerika’da para piyasası faiz oranı %7, spot kur 2.17, forward kur ise 2.10 olarak kabul edilsin. Yapılacak ilk işlem bir yıl sonra elde edilecek olan 10 milyon Pound’un şimdiki değerinin hesaplanmasıdır. Bu durumda İngiltere’de 10.000.000/1,10 = 9.090.909 Pound borç alınır. Daha sonra bu borç dolar cinsine çevrilir ve elde edilen 9.090.909 x 2,17 = 19.748,909 Dolar ile Amerika’da yatırım yapılır. Borcun vadesi geldiğinde 10 milyon Pound alacak tahsil edilir ve İngiltere’deki kredi borcu kapatılır. Son olarak Amerika’da yapılan yatırımdan 19.748,909 x 1,7 = 211.313,32 Dolar elde edilir.

Bu yöntemin geçerli olabilmesi için tüm piyasaların etkin olması gerekmektedir. Fakat gerçek piyasaların etkin olmaması sonucu işletme yöneticilerinin fiyatlar hakkındaki beklentilerinin gerçekleşmemesi riski söz konusu olmaktadır. 359

3.3.2.8. Fiyatlandırma Stratejisi

Kur değişimleri karşısında fiyat stratejisi belirlemeye çalışan bir işletme piyasa payı ile kar marjı arasında bir seçim yapmak durumunda kalabilmektedir. Örneğin ulusal paranın devalue edilmesi durumunda, Türk ihraç mallarının dış rekabet gücü artmaktadır. Bu durumda ihracatçı için iki seçenek oluşmaktadır. İhracatçı TL fiyatını artırıp birim başına karını yükseltebilir veya fiyatı düşük tutup piyasa payını genişletebilir. Bu kararın alınmasında reel kur değişikliklerinin uzun sürüp sürmeyeceği beklentisi, ölçek ekonomileri, tüketicilerin fiyatlara duyarlılığı ve talebin fiyat esnekliği gibi etkenler etkili olmaktadır.

Ulusal paranın dış değerinin yükselmesi durumunda ise dış piyasaya satış yapan bir firma malının döviz cinsinden fiyatını yükseltmeyi düşünebilir. Fakat

359 Erbağcı, a.y. , s. 58. 139 yabancı ülkedeki yerel üreticilerin rekabet güçlerinin artmış olması Türk ihracatçıların bu olanağını sınırlandıracaktır.360

3.3.2.9. Yeniden Fiyatlandırma Merkezleri

Özellikle çok uluslu şirketler yurt dışındaki yöresel piyasalarda bölge satışlarını daha etkili kontrol edebilmek amacıyla şubeler açmaktadırlar. Şubelerin olduğu ülkelerdeki mal satışından doğacak kur riski bu şubeler üzerinden yapılan işlemlerle giderilmeye çalışılmaktadır.

Örneğin çok uluslu bir işletme Türkiye’de bir merkez oluşturmuştur. Kayıtlarında bu bölgeye yapmakta olduğu satışları dolarla o merkeze satmış gibi tutar. Merkez bu fiyatın üzerine kendi kar marjını ekleyerek bölgedeki dağıtıcılara kendi ulusal paraları cinsinden satış yapar. Böylece ana şirket malların mülkiyetini merkeze devretmiş olmaktadır. Bu yöntem ile firmanın her bölgede yapmış olduğu ticari faaliyetlerden kaynaklanan borç ve alacaklarından doğan kur riskini o bölgedeki merkez yönetmektedir. Ana şirket ise bu faaliyetlerle ilgili kur riski yönetimi yapmamakta, sadece bunların dışında kalan kur yönetimi ile ilgilenmektedir.361

Yeniden faturalandırma merkezlerinin diğer faydaları ise bulundukları yörelerde yabancı statüsünde olduklarından vergi avantajından yararlanmak, yöredeki döviz ve para piyasalarına kolayca ulaşmak, bankalarla daha uygun şartlar altında çalışma fırsatı bulmak olarak sıralanabilmektedir.362

360 Seyidoğlu, Uluslararası Finans, ss. 224–225. 361 Bursalı, a.y. , s.72. 362 Seyidoğlu, Uluslararası Finans, s. 222. 140 3.3.2.10. Para Birimi Seçimi

Bu yöntem genelde literatürde ihmal edilmiş, fakat döviz kuru riski yönetiminde potansiyele sahip olan bir yöntemdir. Özellikle çok yaygın olmayan para birimlerinin kullanıldığı ülkelerde veya döviz kurlarının oynak olduğu durumlarda, üzerinden işlem yapılacak para birimleri için en uygun seçim alıcı açısından önemli bir fiyat indirimine eşit derecede faydalı olabilmektedir. Bu yöntem ihracatçı açısından oldukça sofistike bir iç yöntem olarak kullanılabilmektedir.

Uluslararası ticarette alıcı ve satıcıların değişik para birimleri cinsinden açık pozisyonlarının olması olası bir durumdur. Bununla birlikte alıcı ve satıcıların ödeme anında gerçekleşebilecek döviz kuru ile ilgili farklı beklentileri olabilmektedir. Tüm bunlar en uygun para birimini seçmek yoluyla alıcı ve satıcıya döviz kuru riski yönetimi olanağı kazandırmaktadır. Aynı zamanda döviz kurunu seçme özgürlüğü ithalatçı firmanın, ihracatçı firmanın ürünlerine olan talebini artırma yönünde bir etki yaratabilmektedir ve böylece ihracatçının da satışları artmış olacaktır. 363

3.3.2.11.Pazarlama ve Üretim Yönetimi Teknikleri Kullanarak Kur Riski Yönetimi

Uzun döneme yönelik yapılan tahminlerin yeterince etkin olmaması nedeniyle döviz kuru riskinden korunmak amacıyla, işletmeler pazarlama ve üretim yöntemlerine ilişkin birtakım stratejiler izleyebilmektedirler. Örneğin Amerika’da Kurulu olan General Motors değişik ülkelerde üretim ve pazarlama faaliyetlerinde bulunmaktadır. İhracat yaptığı ülkelerde pazar payını koruyabilmek için diğer ülkelere ihracat yaparken, ürün sevkiyatını parası değer kaybeden ülkelerdeki üretim birimlerinden gerçekleştirmektedir.364

363 Ahtiala ve Orgler, a.y. , ss.2–4. 364 Pamukçu, a.g.e. , s. 131–132. 141 Bu yöntemler daha ayrıntılı bir şekilde aşağıdaki gibi incelenmiştir:

 Piyasa Seçimi: Kur değişimleri takip edilerek, ulusal parası değer kazanan ülkelere yönelik ihracat miktarları artırılıp avantajlı konuma gelinebilmektedir. Örneğin doların değer kazanması diğer ülkelerin mallarını daha ucuz hale getireceği için ihracatçı firmaların ABD piyasasına yönelmesi onlara avantaj kazandırarak önemli fırsatlar doğurabilmektedir.365

Piyasa seçimi uzun vadeli bir planlama aracıdır. Kısa dönemde uygun bir kur riski yönetimi olmayabilmektedir. Kısa dönemde daha çok fiyatlandırma, tanıtım, reklâm ve kredi politikaları geçerli olabilmektedir. Uzun dönemde kur değişimlerinin devam ettiği bir durumda işletme pazarlama stratejisini tekrar gözden geçirmek durumunda kalmaktadır.366

 Tanıtma Stratejisi: Ulusal paraları devalüe edilen ülkelerde firmalar, dış piyasada reklâm kampanyaları yaparak, gerçekleşen fiyat avantajını daha etkin kullanabilmektedirler.

Örneğin ulusal parasının devalüasyonundan hemen sonra diğer ülkelerde tanıtım kampanyası başlatan bir firmanın rekabet gücündeki yükselmenin etkisiyle reklâm için harcamış olduğu masraflar karşılığında daha fazla gelir elde ettiği söylenebilmektedir. 367

 Ürün Stratejisi: Firmalar kur değişimlerini yakından takip ederek yeni bir ürünün dış piyasaya sürülmesinde en uygun zamanı yakalayabilmektedirler. Örneğin devalüasyon sonrası dış piyasaya sürülen bir ürünün pazarlaması daha etkin yapılacaktır. Bunun yanı sıra firmalar kur değişimlerine bağlı olarak fiyat farkı yaratmadan kalite farklılaştırmasına başvurarak da ürün stratejisi belirleyebilmektedirler.

365 Seyidoğlu, a.g.e, s. 223. 366 Bursalı, a.y. , s.74. 367 Seyidoğlu, Uluslararası Finans, s. 226. 142  Girdi Bileşiminin Değiştirilmesi: Ulusal paranın değerinin düşmesi durumunda hammadde alımlarının yurtiçinden, tersi durumda ise yurt dışından sağlanması ile maliyetlerin en düşük seviyede tutulmaya çalışılır. Bu yöntem firmaların fiyat avantajlarını koruyabilmelerini sağlamaktadır.

 Kuruluş Yerini Değiştirme: Parası diğer ülkelere nazaran daha değerli olan ülkelerde üreticilerin sadece yabancı girdi oranını artırarak yeterli oranda fiyat avantajı sağlamaları yeterli olamayabilmektedir. Bu durumda işletmeciler parası devalüe edilmiş ülkelerde yatırım yaparak daha karlı hale gelebilmektedirler. 368

İhracatçı firmanın mallarını sattığı ülke parasının değer kaybetmesi durumunda firmanın bu ülkedeki rekabet gücü azalacaktır. Firmanın bu durumdan kurtulabilmek için girdi bileşimlerini değiştiremediği durumda, ülkeye yatırım yapması en akılcı yol olmaktadır. Birçok Japon firmasının farklı ülkelerde üretim ve yatırım yapması bu sebepten kaynaklanmaktadır.369

3.3.2.12. Risk Yönetim Programı Yapmak

İşletmelerin kendi içlerinde uygulamış oldukları risk yönetimi programlarının yanı sıra devlet yardımı ile risk yönetim programları yapılarak riski azaltmada devletten yardım alınabilmektedir. Bununla birlikte bazı ülkelerde devlet risk yönetimini teşvik edici bazı yasa ve uygulamalar geliştirmektedir.

Örneğin Barbados Merkez Bankası, işletmeleri risk yönetimine yönlendirmek amacıyla bir rehber hazırlamıştır ve yapılması gereken programın maddeleri aşağıdaki şekilde belirlenmiştir370 :

368 Seyidoğlu, Uluslararası Finans, ss. 226–228. 369 Bursalı, a.y. , s.77. 370 Foreign Exchange And Settlement Risk Management Guideline, Central Bank Of Barbados, December 2007, ss.3–4. 143 1. Uygun bir risk yönetimi programı geliştirmek, 2. Riskin geliştirilen program çerçevesinde yönetildiğinden ve kontrol edildiğinden emin olmak. Özellikle yeni servis ve ürünlerin içerdiği riskleri tespit etmek ve alış-satışa başlamadan önce gerekli risk yönetim programını geliştirmek, 3. Döviz kuru riskini sürekli ve kesin bir şekilde ölçebilecek, döviz gelirlerinin ve giderlerinin takip edilmesini sağlayacak tekniklerin geliştirilmesi, 4. Yapılan operasyonlardan ve çeşitli aktivitelerden doğan riskleri azaltmak için uygun bir muhasebe ve bilgi yönetim sistemi uygulamak, 5. Farklı büyüklük derecelerine göre riskleri sınıflandırarak her biri için çerçeve bir strateji geliştirmek, 6. Risk yönetimi uygulaması içerisinde bulunan tüm çalışanlara eğitim vermek, 7. Uygulamanın içerisinde bulunan herkesin tüm politika ve prosedürlerden zamanında haberdar edilmesi, 8. Önemli operasyonel problemler ile karşılaşıldığında karşı tarafın da bu prosedürlerden haberdar edilmesi.

Bu maddeler devlet gözetimi altında uygulanabileceği gibi herhangi bir uygulama zorunluluğu bulunmaksızın işletmelerin kendi içlerinde geliştirip uygulamaya sokabileceği maddelerdir. İşletmeler bu tarz programlar geliştirerek en azından belirlenmiş uygulamalar çerçevesinde döviz kuru riski yönetimi konusunda daha disiplinli çalışma imkânı bulabilirler.

144 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

KOBİ’LERİN DÖVİZ KURU RİSKİ YÖNETİMİ UYGULAMALARINA YÖNELİK ARAŞTIRMA

4.1.Araştırmanın Konusu ve Amacı

Döviz kurlarında meydana gelen beklenmeyen dalgalanmalar işletmelerin gelirleri üzerinde ciddi kayıplara sebep olabilmektedir. KOBİ’lerin bazıları beklenmeyen değişmelere karşı önlem alırken büyük bir kısmı bu riskten korunmamakta veya yeterli derecede risk yönetimine önem vermemektedirler.

Bu araştırmanın amacı KOBİ’lerin döviz kurlarından ne derece etkilendiklerini, döviz kuru dalgalanmalarından kaynaklanan hangi risklerden daha fazla etkilendiklerini, bu risklere karşı ne tür korunma yöntemleri kullandıklarını ve en önemlisi risk yönetiminde vadeli işlemler piyasasından faydalanıp faydalanmadıklarını saptamaktır.

Bu araştırmanın belirli bölgeler veya işletme grupları arasında yapılmış olan diğer araştırmalardan farkı araştırmanın kapsamı açısından Türkiye çapındaki KOBİ sınıfına giren tüm işletmeler üzerinde uygulanmış olmasıdır.

4.2.Araştırmanın Yöntemi

Araştırmaya yönelik verilerin toplanmasında dış ticaret yapan işletmelere yönelik yaklaşık 14.000 e-mail adresine anket gönderilmiştir. Cevaplanmış anketlerin %90’i internet üzerinden işletmelere ulaştırılmış ve %10’u yüzyüze görüşmeler ile elde edilmiştir. Araştırma Kasım 2008 – Temmuz 2009 ayları arasında gerçekleştirilmiş ve verilerin elde edilmesi yaklaşık olarak 8 ay sürmüştür.

145 Ana kütle olarak TUİK’den elde edilen verilere göre saptanan 42.000 tane dış ticaret yapan KOBİ baz alınmıştır. Güven aralığı %95 ve hata payı %0,05 alınarak aşağıdaki formülasyona göre hesaplanan örneklem büyüklüğü 381 olarak bulunmuştur.

2 2 Z 1,96 np(1p)  0,5x0,5  384,16 E 0,05

n 384 ,16 n  0   381 n 384 ,16 1  0 1  N 42000

Farklı güven seviyelerinde elde edilmesi gereken örneklem büyüklükleri aşağıdaki şekildedir.

Güven Seviyesi 90% 95% 98% 99%

Önerilen Örneklem 269 381 535 654 Büyülüğü

Ayrıca bu güven seviyelerinde kabul edilebilir hata payları aşağıdaki gibidir.

Güven Seviyesi 90% 95% 98% 99%

Hata 4.19% 5.00% 5.93% 6.57%

146 Ankete 361 işletme cevap vermiştir fakat 7 anket araştırma kapsamına alınmamıştır ve 354 işletmenin vermiş olduğu cevaplar araştırmaya dahil edilmiştir.

Anket formu araştırmanın amacını belirten bir önyazı ile birlikte toplam 21 sorudan oluşmaktadır. Anket sonuçları toplandıktan sonra sonuçlar istatistik paket programları aracılığı ile değerlendirilmiştir.

4.3.Araştırma Sonuçlarının Değerlendirilmesi

Araştırma sonuçları toplandıktan sonra öncelikle sonuçların frekans dağılımlarının incelenmesi yoluyla genel değerlendirmeler yapılmıştır. Daha sonra verilen cevapların tutarlılıklarının tespit edilebilmesi amacıyla cevaplar geçerlilik ve güvenilirlik testine tabi tutulmuş ve tutarlılığı bozan sorular değerlendirme kapsamından çıkarılmıştır. Son olarak bilimsel yöntemin araştırma sonuçları ile kabul ve red hipotezleri geliştirilmiştir. Araştırma hipotezleri önce sözlü olarak geliştirilmiş ve daha sonra istatistiksel olarak test edilebilecek şekilde düzenlenmiştir. Hipotezler belirlendikten sonra Ki kare (X2) test yöntemi kullanılarak istatistiksel analizler yapılmıştır.

4.3.1.Frekans Dağılımları

Bu bölümde KOBİ’lerin her soruya verdikleri cevapların dağılımları yüzdeler halinde aşağıdaki tablolarda verilmiştir.

Tablo 4.1. : İşletmenin Hukuki Yapısı Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Anonim Şirket 144 40.7 40.7 40.7 Limited Şirket 195 55.1 55.1 95.8 Tek Sahipli İşletme 10 2.8 2.8 98.6 Diğer 5 1.4 1.4 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

147 Tablo 4.1.’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan şirketlerden %55.1’i limited şirket, %40.7’si anonim şirket, %2.8’i tek sahipli işletmelerden oluşmaktadır. İşletmelerin %1.4’ü soruya diğer cevabını vermişlerdir.

Tablo 4.2. : İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Madencilik 26 7.3 7.3 7.3 Gıda, İçki ve Tütün Sanayi 29 8.2 8.2 15.5 Dokuma, Giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi 52 14.7 14.7 30.2 Orman ürünleri ve Mobilya sanayi 4 1.1 1.1 31.4 Kağıt ve kağıt ürünleri, basım sanayi 6 1.7 1.7 33.1 Kimya, Petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi 52 14.7 14.7 47.7 Metal ana sanayi 27 7.6 7.6 55.4 Madeni eşya, makine ve teçhizat sanayi 43 12.1 12.1 67.5 Otomotiv sanayi 32 9.0 9.0 76.6 Elektrik sektörü 22 6.2 6.2 82.8 Taş ve toprağa dayalı sanayi 7 2.0 2.0 84.7 Diğer 54 15.3 15.3 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

Araştırmaya katılan şirketlerden %14.7 ile dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi ile kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektörleri ilk sırayı almaktadırlar. %1.7 ile kağıt ve kağıt ürünleri, basım sanayi, %1.1 ile orman ürünleri ve mobilya sanayi, %2 ile taş ve toprağa dayalı sanayi sektörlerinin katılımı ise oldukça az gerçekleşmiştir.

148 Tablo 4.3. : İşletmenin Sermaye Yapısı Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Tamamı yerli sermayeli özel işletme 314 88.7 88.7 88.7 Tamamı yabancı sermayeli özel işletme 18 5.1 5.1 93.8 Yabancı ortaklı özel işletme 20 5.6 5.6 99.4 Kamu işletmesi 1 .3 .3 99.7 Diğer 1 .3 .3 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

Sermaye yapısı bakımından araştırmaya katılan KOBİ’lerden %88.7 ile tamamı yerli sermayeli özel işletmelerin payı oldukça yüksek olurken, kamu işletmelerinin katılımı ise %0.3 ile oldukça az gerçekleşmiştir. Sonuçlara göre Türkiye’de yerli sermaye şirketlerinin ağırlıklı olduğu söylenebilir.

Tablo 4.4. : İşletmenin Yıllık Cirosu Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde 100 Bin TL altında 4 1.1 1.1 1.1 100 Bin TL-500 Bin TL 13 3.7 3.7 4.8 500 Bin TL-1 Milyon TL 24 6.8 6.8 11.6 1 Milyon TL – 2,5 Milyon TL 64 18.1 18.1 29.7

2,5 Milyon TL- 5 Milyon TL 43 12.1 12.1 41.8 5 Milyon TL – 10 Milyon TL 61 17.2 17.2 59.0 10 Milyon TL – 50 Milyon TL 84 23.7 23.7 82.8

50 Milyon TL üstü 61 17.2 17.2 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

KOBİ’lerin yıllık cirolarını gösteren Tablo 4.4’e bakıldığında %23.7 ile yıllık cirosu 10 Milyon TL – 50 Milyon TL olan KOBİ’ler ağırlıkta iken , %1.1’i ile 100 Bin TL olan KOBİ’ler oldukça azınlıktır.

149 Tablo 4.5. : İşletmenin Toplam Çalışan Sayısı Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde 1-10 53 15.0 15.0 15.0 11-50 120 33.9 33.9 48.9 51-100 67 18.9 18.9 67.8 101-250 64 18.1 18.1 85.9 251-500 27 7.6 7.6 93.5 500'den fazla 23 6.5 6.5 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

İşletmelerin toplam çalışan sayısını gösteren Tablo 4.5.’de ankete cevap veren KOBİ’lerin %33.9 ile çoğunluğu 11–50 kişi istihdam ederken %6.5’i 500’den fazla eleman istihdam etmektedirler.

Tablo 4.6. : İşletmenin Aktif Büyüklüğü Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde 1 Milyon TL altında 52 14.7 14.7 14.7 1 Milyon TL – 2,5 Milyon TL 69 19.5 19.5 34.2

2,5 Milyon TL- 5 Milyon TL 48 13.6 13.6 47.7 5 Milyon TL – 10 Milyon TL 52 14.7 14.7 62.4 10 Milyon TL – 50 Milyon TL 82 23.2 23.2 85.6

50 Milyon TL üstü 51 14.4 14.4 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

Tablo 4.6. işletmelerin aktif büyüklüklerini göstermektedir. Tabloya göre araştırmaya katılan işletmelerin %23.2’sinin aktif büyüklüğü 10 Milyon TL – 50 Milyon TL ve %13.6’sının 2,5 Milyon TL- 5 Milyon TL’dir. Verilen cevaplara göre KOBİ’lerin aktif büyüklüğe göre dağılımları birbirine çok yakın çıkmıştır.

150 Tablo 4.7. : Satışlar İçinde İhracatın Payı Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde %0-%25 127 35.9 35.9 35.9 %26-%50 77 21.8 21.8 57.6 %51-%75 46 13.0 13.0 70.6 %75-%100 104 29.4 29.4 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

KOBİ’lerin satışları içerisinde ihracatın payının sorulduğu soruya verilen cevaplara göre %35.9’unun ihracatı %0-%25 ve %13.0’ının ise %51-%75 oranındadır.

Tablo 4.8. : Alışlar İçinde İthalatın Payı Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde %0-%25 213 60.2 60.2 60.2 %26-%50 58 16.4 16.4 76.6 %51-%75 39 11.0 11.0 87.6 %75-%100 44 12.4 12.4 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

İthalatın alışlar içerisindeki payına bakıldığında ise %60.2’sinin ithalatı %0-%25 ve %11.0’ının ithalatının %51-%75 olduğu görülmektedir. İthalat ve ihracat tabloları karşılaştırıldığında KOBİ’lerin ihracat hacimlerinin ithalat hacimlerinden daha fazla, yani ihracat eğilimin daha fazla olduğu görülmektedir.

Tablo 4.9. : Üretim Girdileri Temini Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Yurt İçinden 190 53.7 53.7 53.7 Yurt Dışından 46 13.0 13.0 66.7 Yurt İçi ve Yurt Dışı 107 30.2 30.2 96.9 Hiçbiri 11 3.1 3.1 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

İşletmelerin üretim girdilerini yurt içinden mi yoksa yurt dışından mı temin ettiklerini gösteren Tablo 4.9.’da işletmelerin %53.7’sinin üretim girdilerini yurt içinden, %30.2’sinin hem yurt içi hem de yurt dışından ve %13.0’ünün sadece yurt

151 dışından temin ettikleri görülmektedir. Tablodaki değerlerden işletmelerin yarısından fazlasının üretim girdisi temininde ithalatı çok fazla tercih etmeyip genellikle yurt içinden temin ettikleri söylenebilir.

Tablo 4.10. : Makine ve Teçhizat Temini Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Yurt İçinden 133 37.6 37.6 37.6 Yurt Dışından 89 25.1 25.1 62.7 Yurt İçi ve Yurt Dışı 106 29.9 29.9 92.7 Hiçbiri 26 7.3 7.3 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

Tablo 4.10.’a bakıldığında ise makine ve teçhizat temininde ithalat payının daha fazla olduğu görülmektedir. KOBİ’lerin %37.6’sı sadece yurt içinden, %29.9’u yurt içi ve yurt dışından ve %25.1’i yurt dışından alım yapmaktadır. Tablo 3.9. ve Tablo 3.10. karşılaştırıldığında, işletmelerin üretim girdisi temininde daha çok yurt içi piyasadan alımı tercih ederken, makine ve teçhizat alımında yurt dışından alma eğiliminin daha fazla olduğu söylenebilir. Bunun sebebi bazı Avrupa ülkelerinin makine yapımında yurt içi üreticilerden daha başarılı olmaları ve açık artırma yolu ile ikinci el makinelerin uluslararası satışlarının üretici firmalar açısından oldukça cazip olması ileri sürülebilir.

Tablo 4.11. : Ağırlıklı Olarak İthalat Yapılan Para Birimi Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Avro 158 44.6 44.6 44.6 Dolar 135 38.1 38.1 82.8 Pound 0 0 0 0 Avro ve Dolar 20 5.6 5.6 88.4 Diğer 41 11.7 11.7 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

Tablo 4.11. işletmelerin ithalat yaparken tercih ettikleri para birimini göstermektedir. Buna göre işletmelerin %44.6’sı Avro, %38.1’i Dolar, %5.6’sı Avro ve Dolar cinsinden ithalat yapmaktadır. Oranlar birbirine çok yakın olmakla beraber Avro nispeten daha fazla tercih edilmektedir. Bu oran KOBİ’lerin daha çok Avrupa ülkelerinden ithalat yaptıklarına işaret etmektedir. Hammadde ve makine alımlarını

152 Avro cinsinden yaparken, işletme ürün satışlarını da Avro cinsinden yapabildiği sürece döviz kuru riskini asgariye indirebilmektedir. Fakat alımlarını Avro cinsinden Avrupa’dan yaparken satışlarını ağırlıklı olarak diğer ülkelere yapan işletmeler diğer duruma göre daha fazla riskle karşı karşıya kalmaktadırlar.

Tablo 4.12. : Ağırlıklı Olarak ihracat Yapılan Para Birimi Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Avro 171 48.3 48.3 48.3 Dolar 150 42.4 42.4 90.7 Pound 9 2.5 2.5 93.2 Avro ve Dolar 16 4.5 4.5 97.7 Diğer 8 2.3 2.3 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

Tablo 4.12.’de ise KOBİ’lerin %48.3’ünün Avro cinsinden, %42.4’ünün Dolar, %2.5’inin Pound ve %4.5’inin Avro ve Dolar cinsinden ihracat yaptıkları görülmektedir. Tablo 4.11. ve 4.12. karşılaştırıldığında Pound cinsinden ithalat olmamasına karşın çok az da olsa ihracat yapılmaktadır. Burada işletmelerin ihracat yaptıkları bölgelerdeki tercihler öne çıkmaktadır. İhracatçı Pound para birimini tercih etmese dahi ithalatçının Pound para birimini tercih etmesi sonucunda ihracatçı satışını yapabilmek amacıyla bu para birimine yönelmek zorunda kalabilmektedir. Bu tarz işletmelerin ithalat-ihracat yapılan para birimini eşleştirerek döviz kuru riski yönetimi yapması daha zor olmaktadır. Tablo 4.11.’de görüldüğü gibi işletmeler ithalat yaparken Pound para birimini tercih etmemektedirler. Pound para birimi cinsinden ihracat yapma zorunluluğu doğduğunda ise kur riskinden etkilenme dereceleri artma eğilimi gösterebilmektedir.

Tablo 4.13. : İthalat ve İhracatı Aynı Para Biriminden Yapan İşletmeler Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Aynı 234 66.1 66.1 66.1 Farklı 120 33.9 33.9 100.0 Topla 354 100.0 100.0 m

153 Tablo 4.13. ithalat ve ihracatı aynı para biriminden yapan KOBİ’lerin oranlarını göstermektedir. Tabloya göre işletmelerin %66.1’i ithalat ve ihracatı aynı para birimi üzerinden yaparken, %33.9’u ise farklı para birimi üzerinden yapmaktadırlar. Aynı para birimi üzerinden yapılan işlemlerde önemli olan nokta ihracatın ne kadarının ithalat ile dengelenebildiğidir. Eğer ihracat ve ithalat hacmi arasındaki fark fazla ise aynı para biriminden ithalat-ihracat yapmak kur riskini azaltmakta yeterli olmayacak ve işletme aradaki fark için risk yönetim araçlarını kullanma ihtiyacı duyabilecektir.

Tablo 4.14. : Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlenip Düzenlenmediği Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Düzenliyoruz 164 46.3 46.3 46.3 Düzenlemiyoruz 190 53.7 53.7 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

Tablo 4.14. işletmelerin nakit bütçesi düzenleme oranlarını göstermektedir. İşletmelerin %46.3’ü bu soruya “düzenliyoruz” şeklinde cevap verirken, %53.7’si “düzenlemiyoruz” cevabını vermişlerdir. Nakit bütçesinin düzenlenmemesi işletmelerin kur riski yönetimine karşı eğilimlerinin düşük olduğunun bir göstergesidir. İşletmenin nakit girişlerini ve nakit çıkışlarını kontrol etmek amacıyla haftalık, aylık, 3 aylık, 6 aylık veya yıllık nakit bütçesi düzenlemesi ileriyi görmek açısından işletmeye avantaj sağlayacak bir işlemdir.

Tablo 4.15. : İşletmenin Döviz Kuru Değişimlerinden Etkilenmesi Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Çok Etkileniyor 136 38.4 38.4 38.4 Etkileniyor 165 46.6 46.6 85.0 Az Etkileniyor 50 14.1 14.1 99.2 Etkilenmiyor 3 .8 .8 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

Tablo 4.15.’de “İşletmeniz döviz kurlarında meydana gelen değişimlerden etkileniyor mu?” sorusuna karşılık işletmelerin %46.6’sının “etkileniyor”, %0.8’inin

154 ise “etkilenmiyor” şeklinde yanıt verdikleri görülmektedir. Genel olarak bakıldığında işletmelerin %85’i döviz kurundan etkilenmektedirler.

Tablo 4.16. : İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden Etkilenme Derecesi Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde En fazla 235 66.4 66.4 66.4 Daha Az 79 22.3 22.3 88.7 Çok Az 37 10.5 10.5 99.2 Etkilenmiyorum 3 .8 .8 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

İşletmelerin işlem riskinden etkilenme derecelerini gösteren Tablo 4.16.’da işletmelerin %66.4’ü en fazla bu riskten etkilendiklerini, %22.3’ü diğer risk türlerine göre işlem riskinden daha az ve %10.5’i çok az etkilendiklerini belirtmişlerdir. %0.8’i ise bu riskten etkilenmemektedir.

Tablo 4.17. : İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme Derecesi Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde En Fazla 92 26.0 26.0 26.0 Daha Az 170 48.0 48.0 74.0 Çok Az 85 24.0 24.0 98.0 Etkilenmiyorum 7 2.0 2.0 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

İşletmelerin ekonomik riskten etkilenme dereceleri ise Tablo 4.17.’de gösterilmektedir. İşletmelerin %48.0’i diğer risk türlerine göre bu riskten daha az etkilenmekte, %26.0’sı en fazla bu riskten etkilenmekte, %24.0’ü çok az ve %2’si hiç etkilenmemektedir.

155 Tablo 4.18. : İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Çevrim Riskinden Etkilenme Derecesi Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde En Fazla 55 15.5 15.5 15.5 Daha Az 94 26.6 26.6 42.1 Çok Az 195 55.1 55.1 97.2 Etkilenmiyorum 10 2.8 2.8 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

İşletmelerin çevrim riskinden etkilenme derecelerini gösteren Tablo 4.18.’e göre ise işletmelerin %55.1’i bu riskten çok az, %26.6’sı daha az, %15.5’i en fazla bu riskten etkilendiklerini belirtmişlerdir. %2.8’i etkilenmiyorum şeklinde yanıt vermiştir.

Tablo 4.19. : İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Evet 273 77.1 77.1 77.1 Hayır 81 22.9 22.9 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

Tablo 4.19.’da “Kur dalgalanmalarından doğan risklere karşı önlem alıyor musunuz?” sorusuna karşılık işletmelerin %77.1’i evet ve %22.9’u ise hayır yanıtını vermişlerdir.

Tablo 4.20. : İşletmenin Kur Riskine Karsı Korunma Yöntemi Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Vadeli işlemler piyasasında işlem 20 5.6 5.6 5.6 yaparak İşletme içi yönetim politikalarıyla 269 76.0 76.0 81.6 Her ikisi 46 13.0 13.0 94.6 Hiçbiri 19 5.4 5.4 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

156 Tablo 4.20.’de işletmelerin %76.0’sının işletme içi yönetim politikaları ile, %5.6’sının ise vadeli işlemler piyasasında işlem yaparak riski azaltmaya çalıştıkları görülmektedir. Vadeli işlemler piyasasında işlem yapan işletmelerin sayısı oldukça düşüktür. Bunun sebepleri Tablo 4.29.’da görülmektedir.

Tablo 4.21. : Ödemeleri Öne Alma veya Geciktirme Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Çok Kullanıyoruz 106 29.9 29.9 29.9 Kullanıyoruz 132 37.3 37.3 67.2 Az Kullanıyoruz 65 18.4 18.4 85.6 Kullanmıyoruz 51 14.4 14.4 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

İşletme içi yönetim politikalarından ödemeleri öne alma veya geciktirme yöntemini ankete cevap veren %37.3 oranında kullanmakta iken %14.4’ü hiç kullanmamaktadır. Genel anlamda bu sonuçlara bakarak yöntemin tercih edilen bir yöntem olduğu söylenebilir.

Tablo 4.22. : Ulusal Fatura İle Faturalama Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Çok Kullanıyoruz 54 15.3 15.3 15.3 Kullanıyoruz 68 19.2 19.2 34.5 Az Kullanıyoruz 117 33.1 33.1 67.5 Kullanmıyoruz 115 32.5 32.5 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

Ulusal fatura ile faturalama yöntemi KOBİ’lerin %33.1’i tarafından az ve %15.3’ü tarafından çok kullanılmaktadır. Tablo 3.21 ile karşılaştırıldığında bu yöntemin daha az tercih edilen bir yöntem olduğu görülmektedir.

157 Tablo 4.23. : Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Çok Kullanıyoruz 86 24.3 24.3 24.3 Kullanıyoruz 135 38.1 38.1 62.4 Az Kullanıyoruz 50 14.1 14.1 76.6 Kullanmıyoruz 83 23.4 23.4 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

KOBİ’lerin %38.1’i pazarlama tekniklerini kullanarak korunma yöntemini kullanmakta ve %14.1’i ise az kullanmaktadır. Bu teknik, ödemeleri öne alma veya geciktirme yöntemine nispeten daha az tercih edilirken, ulusal fatura ile faturalama yönteminden daha fazla tercih edilmektedir.

Tablo 4.24. : Üretim Teknikleri Yöntemi Kullanarak Korunma

Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Çok Kullanıyoruz 48 13.6 13.6 13.6 Kullanıyoruz 133 37.6 37.6 51.1 Az Kullanıyoruz 79 22.3 22.3 73.4 Kullanmıyoruz 94 26.6 26.6 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

Üretim teknikleri kullanarak korunma yöntemi ise KOBİ’lerin %37.6’sı tarafından kullanılmakta ve %26.6’sı tarafından kullanılmamaktadır. Bu yöntem ise pazarlama tekniklerinden daha az fakat ulusal faturalama yönteminden daha fazla tercih edilen bir yöntemdir.

Tablo 4.25. : Forward Sözleşmelerin Tercih Edilmesi

Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Çok Tercih Ederim 28 7.9 7.9 7.9 Tercih Ederim 15 4.2 4.2 12.1 Az Tercih Ederim 6 1.7 1.7 13.8 Tercih Etmem 305 86.2 86.2 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

158 Vadeli işlemler araçlarından biri olan forward’ın kullanımını gösteren Tablo 4.25.’de işletmelerin %86.2’sinin yöntemi kullanmadığı, %7.9’unun ise çok tercih ettiği görülmektedir. KOBİ’ler arasında forward sözleşmelerin kullanımı oldukça düşük gerçekleşmektedir.

Tablo 4.26. : Future Sözleşmelerin Tercih Edilmesi

Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Çok Tercih Ederim 6 1.7 1.7 1.7 Tercih Ederim 10 2.8 2.8 4.5 Az Tercih Ederim 7 2.0 2.0 6.5 Tercih Etmem 331 93.5 93.5 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

Future sözleşmelerin kullanımı ise forward sözleşmelerden daha düşük gerçekleşmektedir. İşletmelerin %93.5’i bu yöntemi kullanmazken, %2.8’i tercih etmekte, %2’si az tercih etmekte ve %1.7’si çok tercih etmektedir. Görüldüğü gibi yöntemin kullanım derecesi çok düşük gerçekleşmektedir.

Tablo 4.27. : Opsiyon Sözleşmelerin Tercih Edilmesi

Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Çok Tercih Ederim 4 1.1 1.1 1.1 Tercih Ederim 11 3.1 3.1 4.2 Az Tercih Ederim 8 2.3 2.3 6.5 Tercih Etmem 331 93.5 93.5 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

Opsiyon sözleşmelerin de kullanımları future sözleşmelerin kulanım oranlarıyla büyük benzerlik göstermektedir. Tablo 4.27.’de görüldüğü gibi işletmelerin %93.5’i bu yöntemi de tercih etmiyorken %1.1’i ise çok tercih etmektedir.

159 Tablo 4.28. : Swap Sözleşmelerin Tercih Edilmesi

Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Çok Tercih Ederim 3 .8 .8 .8 Tercih Ederim 1 .3 .3 1.1 Az Tercih Ederim 14 4.0 4.0 5.1 Tercih Etmem 336 94.9 94.9 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

Bu dört yöntem içerisinde en az bilinen ve kullanılan yöntem ise %94.9 kullanılmama oranı ile swap sözleşmeler olarak gerçekleşmiştir. Bu yöntemi KOBİ’lerin sadece %4’ü az tercih ederken %0.8’i ise çok tercih etmektedir.

Tablo 4.29. : Vadeli İşlemler Piyasasında İşlem Yapmama Sebepleri

Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Yeterince bilgi sahibi olmamak 117 33.1 33.1 33.1 İşlem maliyetlerinin yüksek olması 68 19.2 19.2 52.3 Firmada bu işlemlerle ilgilenecek yetkilendirilmiş eleman olmaması 59 16.7 16.7 68.9

Ayıracak vaktin olmaması 29 8.2 8.2 77.1 Diğer 39 11.0 11.0 88.1 İşlem Yapıyorum 42 11.9 11.9 100.0 Toplam 354 100.0 100.0

Tablo 4.29.’da işletmelere “Vadeli işlemler piyasasında işlem yapmıyorsanız bunun sebebi aşağıdakilerden hangisidir?” sorusuna karşılık verilen yanıtların yüzdeleri yer almaktadır. Buna göre KOBİ’lerin %33.1’i bu konuda yeterince bilgi sahibi olmadıklarını, %19.2’si işlem maliyetlerinin yüksek olduğunu, %16.7’si ise işletmede konu ile ilgili yetkilendirilmiş bir elemanın olmadığını belirtmişlerdir. %11.9’u işlem yapıyorum şeklinde yanıt verirken %11.0’u ise şıklarda yer almayan diğer sebeplerden dolayı işlem yapmamaktadırlar. Görüldüğü gibi vadeli işlemler piyasasında işlem yapmıyor olmanın başlıca sebebi genel olarak işletmelerin bu konudaki bilgi yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda vadeli işlemler borsasının kendisini daha iyi tanıtması ve işletmelere konu ile ilgili çeşitli eğitim 160 programları düzenlenmesi problemi çözücü yöntemler olarak ortaya konabilmektedir.

Tablo 4.30. : İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı Yaklaşımları

Kümülatif Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Yüzde Döviz kuru dalgalanmaları tahmin edilemez , dolayısı ile yönetilemez. Risk 62 17.5 17.5 17.5 alınmalıdır. Döviz kuru yönetimi yapılarak belirli ölçüde 226 63.8 63.8 81.4 riskten korunabilir. Tahmin yöntemleri kullanılarak başarılı bir şekilde yönetilebilir ve 66 18.6 18.6 100.0 korunabilir.

Toplam 354 100.0 100.0

KOBİ’lerin döviz kuruna karşı yaklaşımlarını ortaya koyan Tablo 4.30’da görüldüğü gibi işletmelerin %63.8’i döviz kuru risk yönetimi yapılarak belirli ölçüde riskten korunabileceğini, %18.6’sı tahmin yöntemleri kullanılarak başarılı bir şekilde yönetilebileceğini ve %17.5’i döviz kuru dalgalanmalarının tahmin edilemeyeceğini dolayısı ile riskin yönetilemeyeceğini ortaya koymuşlardır. Genel olarak tabloya bakıldığında işletmelerin çoğunun risk yönetiminin faydalı olabileceğine inandıkları fakat konu ile ilgili yeterli bilgiye sahip olunmadığından dolayı vadeli işlemler piyasasında işlem yapmadıkları sonucuna ulaşılmaktadır.

4.3.2 Geçerlilik Testi

Araştırmanın kısıtlamalarının saptanması ve bu kısıtlamaların araştırmayı nasıl etkilendiğini ölçmek amacıyla bu bölümde değişkenler üzerinde faktör analizi testi uygulanmıştır. Faktör analizi veriler arasındaki ilişkilere dayanarak verilerin daha anlamlı ve özet bir biçimde sunulmasını sağlamakla birlikte değişkenler arasındaki karşılıklı bağımlılığı ölçmek için de kullanılmaktadır.

161 Araştırmanın yapı geçerliliğini ölçmek amacıyla ilk etapta örnekleme yeterliliği ölçüsü ( Measure of Sampling Adequacy ) kullanılmıştır. Bu ölçü ile veri setinin faktör analizi yapmaya uygun olup olmadığı araştırılmıştır. Bunun için KMO ve Barlett’s testleri aşağıdaki şekilde sonuç vermiştir.

Tablo 4.31. : KMO ve Bartlett Testi

Kaiser-Meyer-Olkin örnekleme yeterliliği ölçüsü .707

Yaklaşık Ki Kare 1903.336 Serbestlik derecesi 325 Anlamlılık derecesi .000

Test sonucunda ortaya çıkan p değeri 0,05 anlamlılık derecesinden düşük ise değişkenler arasında faktör analizi yapmaya yeterli düzeyde bir ilişki olduğu söylenebilmektedir.371 Araştırma sonuçlarına göre p değeri 0.000 olduğundan değişkenlerin analiz yapmaya uygun olduğu tespit edilmiştir. Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) değeri ise 0 ile 1 arasında değişen bir değerdir ve 1’e yaklaştıkça değişkenler arasındaki uyum artmaktadır. Araştırmada KMO değeri 0,707 olarak tespit edilmiştir. KMO değerinin 0,70–0,80 arasında bir değer alması değişkenlerin faktör analizine uygunluğunun “iyi” olduğunu göstermektedir.

KMO testi genel olarak tüm soruların birlikte faktör analizine uygunluğunu ölçerken örnekleme yeterliliği ölçüsü (MSA) değerleri tek tek her sorunun faktör analizine uygunluğunu ölçmektedir. Bu değerin 0,50’den az olması durumunda o sorunun analizden çıkarılması gerekmektedir. “Anti – image correlation” matrisinde yer alan tüm korelasyon değerlerinin yanında ‘(a)’ harfi görülmektedir. Bu değerler her bir sorunun MSA değeridir ve anlamlı olabilmeleri için 0,50’den daha büyük bir değere sahip olmalıdırlar. 0,50’nin altında olan korelasyonlara ait sorular analizden çıkarılmalıdır ve analiz tekrar yapılmalıdır.372 Bu çerçevede yapmış olduğumuz anket çalışmasına MSA analizi uygulandığında işletmenin sermaye yapısı, diğer risk

371 Beril Sipahi, E.Serra Yurtkoru ve Murat Çinko, Sosyal Bilimlerde SPSS’le Veri Analizi, Beta Yayınları, İstanbul, Aralık 2006, s.79 372 Sipahi, a.g.e., s. 81 162 türlerine göre çevrim riskinden etkilenme, vadeli işlemler piyasasında işlem yapmama sebepleri ve ağırlıklı olarak ihracat yapılan para birimi sorularının MSA değerleri 0,50’den daha düşük çıkmıştır ve bu sorular analizden çıkarılarak tekrar yapılan test sonucunda aşağıdaki anlamlı sonuçlar elde edilmiştir.

Tablo 4.32. : Örnekleme Yeterliliği Test Sonuçları (MSA Değerleri)

İşletmenin İşletmenin Satışlar İşletmenin Faaliyet İşletmenin Toplam İşletmenin Içinde Hukuki Gösterdiği Yıllık Çalısan Aktif İhracatın Yapısı Sektör Cirosu Sayısı Büyüklüğü Payı İşletmenin Hukuki Yapısı .846(a) -0.012 0.006 0.195 0.065 -0.081 İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör -0.012 .539(a) -0.007 0.043 -0.008 0.190

İşletmenin Yıllık Cirosu 0.006 -0.007 .786(a) -0.211 -0.545 -0.030 İşletmenin Toplam Çalısan 0.195 0.043 -0.211 .797(a) -0.414 -0.002 Sayısı İşletmenin Aktif Büyüklüğü 0.065 -0.008 -0.545 -0.414 .752(a) 0.056 Satışlar Içinde İhracatın Payı -0.081 0.190 -0.030 -0.002 0.056 .573(a)

Tablo 4.32. : Örnekleme Yeterliliği Test Sonuçları (MSA Değerleri Devam)

İşletmenin Diğer Risk Ağırlıklı Türlerine Olarak İşletmenin Göre Ithalat Döviz Işlem Üretim Makina ve Yapılan Kurundan Riskinden Alışlar içinde Girdileri Teçhizat Para Etkilenme Etkilenme İthalatın Payı Temini Temini Birimi si Derecesi Alışlar içinde .570(a) -0.278 0.124 0.064 -0.010 0.023 İthalatın Payı Üretim Girdileri -0.278 .693(a) -0.402 0.031 0.008 0.040 Temini Makina ve Teçhizat 0.124 -0.402 .681(a) 0.100 0.066 0.020 Temini Ağırlıklı Olarak Ithalat Yapılan Para 0.064 0.031 0.100 .699(a) -0.014 -0.017 Birimi İşletmenin Döviz Kurundan -0.010 0.008 0.066 -0.014 .568(a) -0.284 Etkilenmesi İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre 0.023 0.040 0.020 -0.017 -0.284 .545(a) Işlem Riskinden Etkilenme Derecesi

163 Tablo 4.32. : Örnekleme Yeterliliği Test Sonuçları (MSA Değerleri Devam)

İşletmenin Diğer Risk Türlerine İşletme Göre nin Kur Uretim Ekonomik Riskine Odemeleri Pazarlama Teknikleri Riskten Karşı One Alma Ulusal Teknikleri Yöntemi Etkilenme Önlem Veya Fatura Ile Kullanarak Kullanarak Derecesi Alması Geciktirme Faturalama Korunma Korunma İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre .595(a) -0.022 -0.029 -0.061 0.000 -0.082 Ekonomik Riskten Etkilenme Derecesi İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması -0.022 .720(a) -0.062 -0.084 -0.180 -0.158 Odemeleri One Alma Veya Geciktirme -0.029 -0.062 .730(a) -0.112 -0.052 -0.083 Ulusal Fatura Ile -0.061 -0.084 -0.112 .716(a) -0.169 -0.106 Faturalama Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma 0.000 -0.180 -0.052 -0.169 .635(a) -0.395 Uretim Teknikleri Yöntemi Kullanarak -0.082 -0.158 -0.083 -0.106 -0.395 .618(a) Korunma

Tablo 4.32. : Örnekleme Yeterliliği Test Sonuçları (MSA Değerleri Devam)

Döviz İthalat ve Cinsinden Forward Future Opsiyon Swap İhracatın Nakit Sözleşmenin Sözleşmenin Sözleşmenin Sözleşmenin Aynı Para Bütçesi Tercih Tercih Tercih Tercih Biriminden Düzenlem Edilmesi Edilmesi Edilmesi Edilmesi Yapılması ek Forward Sözleşmenin .719(a) -0.023 -0.200 -0.237 -0.067 -0.064 Tercih Edilmesi Future Sözleşmenin -0.023 .705(a) -0.365 -0.327 -0.044 -0.092 Tercih Edilmesi Opsiyon Sözleşmenin -0.200 -0.365 .740(a) -0.172 -0.037 0.013 Tercih Edilmesi Swap Sözleşmenin -0.237 -0.327 -0.172 .711(a) 0.117 0.048 Tercih Edilmesi İthalat ve İhracatın Aynı -0.067 -0.044 -0.037 0.117 .591(a) -0.031 Para Biriminden Yapılması Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi -0.064 -0.092 0.013 0.048 -0.031 .770(a) Düzenlemek

164 Tablo 4.32. : Örnekleme Yeterliliği Test Sonuçları (MSA Değerleri Devam)

İşletmenin Kur Riskine Karşı İşletmelerin Döviz Kuru Riski Korunma Yöntemi Yönetimine Karşı Yaklaşımları İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi .640(a) 0.014 İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı Yaklaşımları 0.014 .555(a)

165 Açıklanan Toplam Varyans (Toplam Variance Explained ) tablosu anketin kaç boyuttan oluştuğu bilgisini vermektedir.373 Bu tablo elde edilirken MSA sonucunda anlamsız çıkan maddeler buradan da çıkarılmış ve test geriye kalan maddeler ile yapılmıştır.

Tablo 4.33. : Açıklanan Toplam Varyans

Bileşen Başlıca Özdeğer Dönüştürülmüş Kareli Ağırlıklar Toplamı Açıklanan Açıklanan Toplam Varyans % Kümülatif % Toplam Varyans % Kümülatif % 1 3.474 13.360 13.360 2.874 11.055 11.055 2 2.347 9.026 22.386 2.385 9.171 20.226 3 2.119 8.151 30.537 2.111 8.119 28.345 4 1.734 6.670 37.207 1.573 6.049 34.394 5 1.567 6.025 43.232 1.548 5.953 40.346 6 1.276 4.906 48.139 1.518 5.839 46.185 7 1.181 4.543 52.682 1.400 5.385 51.571 8 1.055 4.058 56.740 1.344 5.169 56.740 9 .988 3.800 60.540 10 .977 3.758 64.298 11 .886 3.408 67.706 12 .832 3.199 70.905 13 .815 3.134 74.039 14 .741 2.849 76.888 15 .709 2.725 79.614 16 .683 2.627 82.241 17 .649 2.495 84.736 18 .604 2.322 87.057 19 .590 2.269 89.327 20 .550 2.114 91.441 21 .487 1.872 93.313 22 .457 1.758 95.071 23 .422 1.622 96.692 24 .373 1.435 98.127 25 .292 1.124 99.251 26 .195 .749 100.000 Method : Asıl Bileşenler Analizi

Bu tablo’da yer alan Dönüştürülmüş Kareli Ağırlıklar Toplamı (Rotation Sums of Squared Loadings ) altında yer alan “%Açıklanan Varyans (Variance)” ilgili faktörün varyansın yüzde kaçını açıkladığını göstermektedir. “Birikimli %

373 Sipahi, a.g.e., s. 82 166 ( Cumulative %) ise açıklanan varyans yüzdelerinin birikimli değerini göstermektedir.374 Yapmış olduğumuz test sonucunda kavramların 8 tane alt boyuttan oluştuğu sonucuna ulaşılmıştır ve toplam varyansın %56.74’ü bu 8 alt boyut tarafından açıklanmaktadır.

Soruların kaç faktöre ayrılabileceği Açıklanan Toplam Varyans tablosundan tespit edildikten sonra bu faktörlerin hangi sorulardan oluşması gerektiği Dönüştürülmüş Bileşen Matrisi tablosu sonuçlarına göre belirlenmektedir.

Tablo 4.34. : Dönüştürülmüş Bileşen Matrisi

Bileşen 1 2 3 4 5 6 7 8 İşletmenin Aktif Büyüklüğü .857 -.017 -.004 .223 .067 -.035 .063 -.004

İşletmenin Toplam Çalışan .852 -.085 -.050 .111 -.049 -.028 -.095 -.055 Sayısı İşletmenin Yıllık .844 -.029 .020 .208 .020 -.011 .037 -.026 Cirosu İşletmenin .017 .174 -.145 -.087 -.607 .034 -.029 .180 Hukuki Yapısı Future Sözleşmenin -.067 .785 -.001 .039 -.018 .020 -.015 -.031 Tercih Edilmesi Opsiyon Sözleşmenin .030 .779 -.006 .067 .009 .015 .009 -.055 Tercih Edilmesi Swap Sözleşmenin .025 .765 .006 -.094 -.037 .016 .003 -.090 Tercih Edilmesi Forward Sözleşmenin -.192 .624 -.071 .049 .128 .018 -.082 .217 Tercih Edilmesi Uretim Teknikleri Yöntemi .010 .004 .759 .012 -.008 .053 .160 .032 Kullanarak Korunma Pazarlama Teknikleri .037 -.050 .747 -.045 .024 .094 -.018 -.042 Kullanarak Korunma İşletmenin Kur Riskine Karşı -.206 .228 .604 -.067 -.022 -.187 -.238 -.098 Önlem Alması Ulusal Fatura Ile Faturalama .000 -.099 .500 .256 .109 .364 .014 .116

Odemeleri One Alma Veya .122 -.136 .407 .042 .296 .109 -.106 .182 Geciktirme Makina ve Teçhizat Temini .198 .064 .004 .726 -.046 -.173 -.083 -.012

Uretim Girdileri .158 .030 .091 .689 -.107 -.181 .310 .149 Temini

374 Sipahi, a.g.e., s. 83 167 Tablo 4.34. : Dönüştürülmüş Bileşen Matrisi (Devam)

İşletmenin Döviz Kurundan -.008 .064 .010 -.134 .726 -.135 .227 .034 Etkilenmesi İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik -.056 -.004 .080 .107 .628 .119 -.073 .077 Riskten Etkilenme Derecesi İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre .064 .024 .013 -.101 .610 -.233 .019 -.142 Işlem Riskinden Etkilenme Derecesi İthalat ve İhracatın Aynı Para Biriminden .002 .012 .166 -.186 -.144 .733 .008 .017 Yapılması Ağırlıklı Olarak Ithalat Yapılan -.266 .086 .023 -.157 -.066 .636 -.064 -.133 Para Birimi Alışlar içinde -.084 -.054 .050 .173 -.138 -.194 .704 .177 İthalatın Payı İşletmelerin Döviz Kuru Riski .122 .009 -.058 -.057 .213 .091 .601 -.066 Yönetimine Karşı Yaklaşımları Döviz Cinsinden Nakit -.232 .134 .139 -.302 -.117 -.096 -.355 .310 Bütçesi Düzenlemek İşletmenin Faaliyet -.034 -.068 -.032 .225 .057 .021 -.068 .755 Gösterdiği Sektör Satışlar Içinde İhracatın Payı -.110 .029 -.160 .250 .089 .311 -.276 -.586

İşletmenin Kur Riskine Karşı -.029 -.225 .304 .079 -.019 -.225 -.189 -.319 Korunma Yöntemi Method: Asıl Bileşenler Analizi

Tablo 4.34.’den faydalanılarak faktörlerin belirlenme aşamasında her bir faktörün ağırlıklarına bakılmaktadır. Sorular hangi faktör altında en büyük faktör ağırlığına sahip ise o soru o faktör altında yer almaktadır.375 Buna göre;

Birinci faktör altında;  İşletmenin aktif büyüklüğü,  İşletmenin toplam çalışan sayısı,  İşletmenin yıllık cirosu,

375 Sipahi, a.g.e., s. 84 168 İkinci faktör altında;  Future sözleşmelerin tercih edilmesi,  Opsiyon sözleşmelerin tercih edilmesi,  Swap sözleşmelerin tercih edilmesi,  Forward sözleşmelerin tercih edilmesi, Üçüncü faktör altında;  Üretim teknikleri yöntemi kullanarak korunma,  Pazarlama teknikleri kullanarak korunma,  İşletmenin kur riskine karşı önlem alması,  Ulusal fatura ile faturalama,  Ödemeleri öne alma veya geciktirme,  İşletmenin kur riskine karşı korunma yöntemi, Dördüncü faktör altında;  Makina ve teçhizat temini,  Üretim girdileri temini, Beşinci faktör altında;  İşletmenin diğer risk türlerine göre ekonomik riskten etkilenme derecesi,  İşletmenin diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi, Altıncı faktör altında;  İthalat ve ihracatın aynı para biriminden yapılması,  Ağırlıklı olarak ithalat yapılan para birimi,  Satışlar içinde ihracatın payı, Yedinci faktör altında;  Alışlar içinde ithalatın payı,  İşletmelerin döviz kuru riski yönetimine karşi yaklaşımları, Sekizinci faktör altında;  Döviz cinsinden nakit bütçesi düzenlemek,  İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör,  İşletmenin hukuki yapısı yer almaktadır.

169 Bu tabloda yer alan faktör ağırlıkları ne kadar büyük ise o sorunun ilgili faktörü açıklama gücü de o derece fazla olmaktadır ve faktörün güvenilirliği de o derece artmaktadır. Bu anlamda faktör ağırlığı düşük olan soruların güvenilirliğinden şüphe etmek gerekebilmektedir.

4.3.3 Güvenilirlik Analizi

Faktör analizi sosyal bilimlerde yapı geçerliliğini ölçmek amacıyla yapılan bir analizdir. Faktör analizi sonrasında her bir faktörün güvenilirliğinin sayısal olarak tespit edilmesi gerekmektedir.

Güvenilirlik analizi yapılırken Alfa modeli kullanılmaktadır. Cronbach’s Alfa sorular arası korelasyona bağlı uyum değeridir. Bu değer faktörler altında toplanan soruların toplamdaki güvenilirliğini göstermektedir. Normal şartlarda bu değerin 0,70 ve üzeri olduğu durumlarda ölçeğin güvenilir olduğu kabul edilmektedir fakat soru sayısının az olduğu durumlarda 0,60 ve üstü de güvenilir olarak kabul edilmektedir.376 Bu çalışmada yapılan araştırmada soru sayısı az olduğu için 0,60 değeri baz alınmıştır.

Güvenilirlik analizinin yapılmasındaki amaç faktörün altında bulunan soruların faktörün tutarlığına katkısını ölçmektir. Bu analizin sağlıklı yapılabilmesi amacıyla anketin çok sayıda sorudan oluşması ve her bir faktörü açıklamak için aynı anlama gelen fakat değişik şekillerde sorulmuş birçok sorunun olması gerekmektedir. Böylece kavramı açıklayabilmek amacıyla alınan cevapların kendi aralarındaki tutarlılığı tespit edilerek anketi cevaplayan kişinin gerçekten bu kavram ile ilgili davranışının tespit edilmesi amaçlanmaktadır.

Bu çalışmada ise sorular, cevapların anketi cevaplayan işletmelerden kolaylıkla alınabilmesi ve seri bir şekilde toplanabilmesi amacıyla çeşitlendirilmemiş

376 Sipahi, a.g.e., s. 89 170 olduğundan dolayı bu testten beklenen sonuçların alınması kısıtlı olmuştur. Güvenilirlik analizi sonuçları aşağıdaki şekildedir.

Faktör 1 altında toplanan soruların güvenilirlik analizi aşağıdaki şekilde test edilmiştir;  İşletmenin aktif büyüklüğü,  İşletmenin toplam çalışan sayısı,  İşletmenin yıllık cirosu,

Tablo 4.35. : Faktör 1 Güvenilirlik Analizi Madde Madde Düzeltilmiş Madde Silindiğinde Silindiğinde Madde- Silindiğinde Ölçek Ölçek Toplam Cronbach’s Ortalaması Varyansı Korelasyon Alfa İşletmenin Aktif Büyüklüğü 8.58 8.482 .823 .782 İşletmenin Toplam Calisan Sayisi 9.25 10.701 .727 .875 İşletmenin Yıllık Cirosu 6.44 8.270 .781 .826 Güvenilirlik Katsayısı: Cronbach's Alfa 0.881; Madde Sayısı 3

Burada Cronbach’s Alfa değeri 0,881 olarak tahmin edilmiştir. Bu değerin 0,60’dan daha büyük olması faktörün güvenilir olduğunu göstermektedir. Yani sorular anketi cevaplayanlar tarafından aynı şekilde algılanmıştır ve verilen cevaplar tutarlıdır.

Faktör 2’nin güvenilirlik analizi aşağıdaki şekilde incelenmiştir;

 Future sözleşmelerin tercih edilmesi,  Opsiyon sözleşmelerin tercih edilmesi,  Swap sözleşmelerin tercih edilmesi,  Forward sözleşmelerin tercih edilmesi,

171 Tablo 4.36. : Faktör 2 Güvenilirlik Analizi Madde Madde Düzeltilmiş Madde Silindiğinde Silindiğinde Madde- Silindiğinde Ölçek Ölçek Toplam Cronbach’s Ortalaması Varyansı Korelasyon Alfa Future Sözleşmelerin Tercih Edilmesi 11.47 1.836 .520 .566 Opsiyon Sözleşmelerin Tercih 11.46 1.875 .548 .558 Edilmesi Forward Sözleşmelerin Tercih 11.68 1.220 .426 .728 Edilmesi Swap Sözleşmelerin Tercih Edilmesi 11.42 2.159 .542 .603 Güvenilirlik Katsayısı: Cronbach's Alfa 0.669; Madde Sayısı 4

Burada değer 0,669 olarak tahmin edilmiştir. Değer 0,60’dan daha büyük olduğundan faktörün güvenilir olduğu yani soruların tüm işletmeler tarafından aynı şekilde algılandığı tespit edilmiştir.

Faktör 3’ün güvenilirliği aşağıdaki şekilde test edilmiştir;

 Üretim teknikleri yöntemi kullanarak korunma,  Pazarlama teknikleri kullanarak korunma,  İşletmenin kur riskine karşı önlem alması,  Ulusal fatura ile faturalama,  Ödemeleri öne alma veya geciktirme,  İşletmenin kur riskine karşı korunma yöntemi,

172 Tablo 4.37. : Faktör 3 Güvenilirlik Analizi Madde Madde Düzeltilmiş Madde Silindiğinde Silindiğinde Madde- Silindiğinde Ölçek Ölçek Toplam Cronbach’s Ortalaması Varyansı Korelasyon Alfa Uretim Teknikleri Yöntemi Kullanarak Korunma 10.78 6.395 .466 .494 Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma 11.03 6.062 .482 .483 Ulusal Fatura Ile Faturalama 10.57 6.790 .357 .548 İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 12.17 8.831 .334 .580 Ödemeleri Öne Alma Veya Geciktirme 11.22 7.267 .282 .583 İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi 11.21 8.940 .147 .615 Güvenilirlik Katsayısı: Cronbach's Alfa 0.601; Madde Sayısı 6

Cronbach’s Alfa değeri 0,601 olarak tahmin edilmiştir. Bu değer faktörün güvenilir olduğunu ve soruların aynı şekilde algılandığını göstermektedir.

Faktör 4’ün güvenilirlik analizi aşağıdaki gibidir;

 Makina ve teçhizat temini,  Üretim girdileri temini,

Tablo 4.38. : Faktör 4 Güvenilirlik Analizi Madde Madde Düzeltilmiş Madde Silindiğinde Silindiğinde Madde- Silindiğinde Ölçek Ölçek Toplam Cronbach’s Ortalaması Varyansı Korelasyon Alfa Makina ve Teçhizat Temini 1.83 .936 .451 .(a) Uretim Girdileri Temini 2.07 .967 .451 .(a) Güvenilirlik Katsayısı: Cronbach's Alfa 0.621; Madde Sayısı2

Burada Cronbach’s Alfa değeri 0,60’dan daha büyük çıkmıştır fakat “Madde Silindiğinde Cronbach’s Alfa” değerleri çıkmamıştır. Bu değerler faktör altındaki soruların teker teker incelenerek tutarlılığı bozan herhangi bir sorunun olup olmadığını göstermesi açısından önemlidir. Fakat soru sayısı az olan faktörlerde çıkmayabilmektedir. Bu nedenle güvenilirlik analizinin yapılabilmesi için faktör analizinin altındaki soruların 3’den fazla olması daha güvenilir sonuçlar vermektedir. 173 Faktör 5’in güvenilirliği aşağıdaki şekilde test edilmiştir;

 İşletmenin diğer risk türlerine göre ekonomik riskten etkilenme derecesi,  İşletmenin diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi,

Tablo 4.39. : Faktör 5 Güvenilirlik Analizi Madde Madde Düzeltilmiş Madde Silindiğinde Silindiğinde Madde- Silindiğinde Ölçek Ölçek Toplam Cronbach’s Ortalaması Varyansı Korelasyon Alfa İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten 2.02 .580 .108 .(a) Etkilenme Derecesi İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden Etkilenme 1.46 .510 .108 .(a) Derecesi

Güvenilirlik Katsayısı: Cronbach's Alfa 0.195; Madde Sayısı2

Burada Cronbach’s Alfa değeri oldukça düşük çıkmıştır. Ayrıca Madde Silindiğinde Cronbach’s Alfa değerleri de çıkmamıştır. Bunun nedeni yine soru sayısının yeterli olmamasıdır. Sağlıklı bir sonuca ulaşabilmek için faktör altındaki soruların yeterli olması gerekmektedir. Genel anlamda anket sorularının kısıtlı olması bazı test sonuçlarının yetersiz veriden kaynaklı anlamsız çıkmasına neden olmuştur.

Faktör 6’nın güvenilirlik analizi aşağıdaki şekilde yapılmıştır;

 İthalat ve ihracatın aynı para biriminden yapılması,  Ağırlıklı olarak ithalat yapılan para birimi,  Satışlar içinde ihracatın payı,

174 Tablo 4.40. : Faktör 6 Güvenilirlik Analizi Madde Madde Düzeltilmiş Madde Silindiğinde Silindiğinde Madde- Silindiğinde Ölçek Ölçek Toplam Cronbach’s Ortalaması Varyansı Korelasyon Alfa İthalat ve İhracatın Aynı Para Biriminden 4.49 4.653 .321 .265 Yapılması Ağırlıklı Olarak İthalat Yapılan Para Birimi 3.70 1.838 .280 .080 Satışlar İçinde İhracatın Payı 3.47 3.303 .153 .352 Güvenilirlik Katsayısı: Cronbach's Alfa 0.345; Madde Sayısı3

Aynı şekilde faktörü açıklamaya yetebilecek sayıda soru sayısı olmadığından dolayı burada da değer düşük çıkmıştır.

Faktör 7’nin güvenilirlik analizi aşağıdaki şekildedir;  Alışlar içinde ithalatın payı,  İşletmelerin döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları,

Tablo 4.41. : Faktör 7 Güvenilirlik Analizi Madde Madde Düzeltilmiş Madde Silindiğinde Silindiğinde Madde- Silindiğinde Ölçek Ölçek Toplam Cronbach’s Ortalaması Varyansı Korelasyon Alfa Alışlar içinde İthalatın Payı 2.01 .362 .118 .(a) İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı 1.76 1.153 .118 .(a) Yaklaşımları Güvenilirlik Katsayısı: Cronbach's Alfa 0.183; Madde Sayısı2

Faktör analizi sonucunda alışlar içinde ithalatın payı ve KOBİ’lerin döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları aynı faktör altında toplanmıştır. Burada kavramın açıklanabilmesi için daha fazla soruya ihtiyaç olduğu gayet açıktır. Yapılan ihracat ve ithalat oranının işletmelerin yaklaşımlarını etkileyip etkilemediğine yönelik çoğaltılmış ve farklı şekillerde sorulacak olan birkaç soru tarafından desteklenmesi gereken bu faktör aynı şekilde soru sayısının az olmasından kaynaklı olarak anlamsız çıkmıştır.

175 Faktör 8’in güvenilirlik analizi aşağıdaki şekildedir;

 Döviz cinsinden nakit bütçesi düzenlemek,  İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör,  İşletmenin hukuki yapısı yer almaktadır.

Tablo 4.42. : Faktör 8 Güvenilirlik Analizi Madde Madde Düzeltilmiş Madde Silindiğinde Silindiğinde Madde- Silindiğinde Ölçek Ölçek Toplam Cronbach’s Ortalaması Varyansı Korelasyon Alfa Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek 8.33 12.793 .014 -.006(a) İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 3.19 .702 -.012 .235 İşletmenin Hukuki Yapısı 8.21 12.679 .010 -.005(a) Güvenilirlik Katsayısı: Cronbach's Alfa 0.001; Madde Sayısı 3

Bu faktör altında toplanan sorular her ne kadar faktör analizi sonucunda anlamlı çıkmış olsa dahi güvenilirlik analizi sonucunda aynı sebeplerden dolayı anlamlı çıkmamıştır. Soruların yapısından kaynaklanan eksi korelasyon olduğu saptanmıştır. Faktörün açıklanmasında daha fazla soruya ihtiyaç duyulmaktadır.

4.3.4 Ki Kare Bağımsızlık Testleri

Bu bölümde anket çalışmasında belirlenen hipotezlere yönelik değişkenler arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla Ki-Kare ( X2 ) test yöntemi kullanılmıştır.

Sonuçların analizinde Ki kare bağımsızlık testinin seçilmiş olmasının sebebi anket yöntemi ile yapılmış olan bu araştırmanın nominal, ordinal ve aralıklı ölçek ile ölçülmüş olması ve parametrik olmayan bir test ile incelenmesi gerekliliğidir. Değişkenler arasında ilişki olup olmadığını test etmek amacıyla yapılmış olan tüm testlerde anlamlılık seviyesi 0,05 kabul edilmiştir ve p katsayısı 0,05’den daha büyük

çıkan testlerde H0 hipotezi kabul edilirken, p katsayısı 0,05’den daha küçük çıkan testlerde H0 hipotezi reddedilmiştir.

176 Analiz 1 :

H0: İşletmenin hukuki yapısı ile döviz kurlarından etkilenme dereceleri arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin hukuki yapısı ile döviz kurlarından etkilenme dereceleri arasında ilişki vardır.

Tablo 4.43.: İşletmenin hukuki yapısı ile döviz kurlarından etkilenme dereceleri arasında ilişki.

İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi Çok Az Toplam Etkileniyor Etkileniyor Etkileniyor Etkilenmiyor İşletmenin Anonim Sayı 53 70 21 0 144 Hukuki Yapısı Şirket % İşletmenin 36.8% 48.6% 14.6% .0% 100.0% Hukuki Yapısı % İşletmenin Döviz Kurundan 39.0% 42.4% 42.0% .0% 40.7% Etkilenmesi Limitet Sayı 75 89 28 3 195 Şirket % İşletmenin 38.5% 45.6% 14.4% 1.5% 100.0% Hukuki Yapısı % İşletmenin Döviz Kurundan 55.1% 53.9% 56.0% 100.0% 55.1% Etkilenmesi Tek Sayı Sahipli 6 3 1 0 10 İşletme % İşletmenin 60.0% 30.0% 10.0% .0% 100.0% Hukuki Yapısı % İşletmenin Döviz Kurundan 4.4% 1.8% 2.0% .0% 2.8% Etkilenmesi Diğer Sayı 2 3 0 0 5 % İşletmenin 40.0% 60.0% .0% .0% 100.0% Hukuki Yapısı % İşletmenin Döviz Kurundan 1.5% 1.8% .0% .0% 1.4% Etkilenmesi Toplam Sayı 136 165 50 3 354 % İşletmenin 38.4% 46.6% 14.1% .8% 100.0% Hukuki Yapısı % İşletmenin Döviz Kurundan 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Etkilenmesi Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 5.562(a) 9 .783 Katsayısı

177 Test sonucunda KOBİ’lerin hukuki yapıları ile döviz kurundan etkilenme dereceleri arasında 0.05 anlamlılık seviyesinde H0 hipotezi reddedilememiştir ve bu iki değişken arasında bir ilişkinin olmadığı tespit edilmiştir.

Sonuçlara göre çok etkileniyor ve etkileniyor sütunlarının toplamlarına göre anonim şirketlerin %85.4’ü, limited şirketlerin %84.1’i, tek sahipli işletmelerin %90’ı döviz kurundaki değişimlerden etkilenmektedirler. Genele bakıldığında işletmelerin büyük çoğunluğu döviz kurundan etkilendiklerini belirtmişlerdir. Fakat etkilenme derecesinin işletmelerin hukuki yapılarına bağlı olmadığı görülmüştür.

Analiz 2 :

H0: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile döviz kurundan etkilenme dereceleri arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile döviz kurundan etkilenme dereceleri arasında ilişki vardır.

Tablo 4.44.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile döviz kurundan etkilenme dereceleri arasında ilişki.

İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi Çok Az Toplam Etkileniyor Etkileniyor Etkileniyor Etkilenmiyor İşletmenin Faaliyet Madencilik Sayı Gösterdiği Sektör 13 8 4 1 26

% İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 50.0% 30.8% 15.4% 3.8% 100.0% Sektör % İşletmenin Döviz Kurundan 9.6% 4.8% 8.0% 33.3% 7.3% Etkilenmesi Gıda, İçki ve Sayı 9 13 7 0 29 Tütün Sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 31.0% 44.8% 24.1% .0% 100.0% Sektör % İşletmenin Döviz Kurundan 6.6% 7.9% 14.0% .0% 8.2% Etkilenmesi

178 Tablo 4.44.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile döviz kurundan etkilenme dereceleri arasında ilişki. (Devam ) İşletmenin Faaliyet Dokuma, Giyim eşyası, Sayı 20 25 7 0 52 Gösterdiği Sektör deri ve ayakkabı sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 38.5% 48.1% 13.5% .0% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi 14.7% 15.2% 14.0% .0% 14.7%

Orman ürünleri ve Mobilya Sayı 1 3 0 0 4 sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 25.0% 75.0% .0% .0% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi .7% 1.8% .0% .0% 1.1%

Kağıt ve Kağıt ürünleri, Sayı 3 3 0 0 6 basım sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 50.0% 50.0% .0% .0% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi 2.2% 1.8% .0% .0% 1.7%

Kimya, Petrol ürünleri, Sayı 19 27 6 0 52 lastik ve plastik sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 36.5% 51.9% 11.5% .0% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi 14.0% 16.4% 12.0% .0% 14.7%

Metal ana sanayi Sayı 11 12 3 1 27 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 40.7% 44.4% 11.1% 3.7% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi 8.1% 7.3% 6.0% 33.3% 7.6%

Madeni esya, makine ve Sayı 14 23 6 0 43 Teçhizat sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 32.6% 53.5% 14.0% .0% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi 10.3% 13.9% 12.0% .0% 12.1%

Otomotiv sanayi Sayı 11 17 3 1 32 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 34.4% 53.1% 9.4% 3.1% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi 8.1% 10.3% 6.0% 33.3% 9.0%

Elektrik Sektörü Sayı 12 7 3 0 22 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 54.5% 31.8% 13.6% .0% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi 8.8% 4.2% 6.0% .0% 6.2%

Taş ve toprağa dayalı Sayı 5 2 0 0 7 sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 71.4% 28.6% .0% .0% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi 3.7% 1.2% .0% .0% 2.0%

179 Tablo 4.44.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile döviz kurundan etkilenme dereceleri arasında ilişki (Devam ). İşletmenin Faaliyet Diğer Sayı 18 25 11 0 54 Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 33.3% 46.3% 20.4% .0% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi 13.2% 15.2% 22.0% .0% 15.3%

Toplam Sayı 136 165 50 3 354 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 38.4% 46.6% 14.1% .8% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi Değer df P değeri Pearson Ki Kare 27.432(a) 33 .740 Katsayısı

Analiz 2’de KOBİ’lerin döviz kurundan etkilenme dereceleri faaliyet gösterdikleri sektörler ile ilişkilendirilmeye çalışılmıştır. p katsayısı 0,05’den büyük

çıkmıştır ve 0,05 anlamlılık seviyesinde H0 hipotezi reddedilememiştir. Dolayısı ile bu iki değişken arasında ilişki olmadığı söylenebilir.

Madencilik sektöründe işletmelerin %80.8’i, gıda, içki ve tütün sanayi sektöründe %75.8’i, dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi sektöründe %86.6’sı, orman ürünleri ve mobilya sanayi sektöründe %100’ü, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektöründe %100’ü, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektöründe %88.4’ü, metal ana sanayinde %85.1’i, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde %86.1’i, otomotiv sanayi sektöründe %87.5’i, elektrik sektöründe %86.3’ü, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe %100’ü döviz kurundan etkilendiklerini belirtmişlerdir. Oranların birbirleri ile çok yakın olması ile birlikte genel anlamda tüm sektörlerin döviz kurundan oldukça etkilendiklerini fakat orman ürünleri ve mobilya sanayi sektörü, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektörü, taş ve toprağa dayalı sanayi sektörünün diğerlerine göre daha fazla etkilendiği söylenebilir.

180 Analiz 3 :

H0: Satışlar içinde ihracatın payı ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki yoktur.

H1: Satışlar içinde ihracatın payı ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki vardır.

Tablo 4.45.: Satışlar içinde ihracatın payı ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki.

İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi Çok Az Toplam Etkileniyor Etkileniyor Etkileniyor Etkilenmiyor Satışlar İçinde %0-%25 Sayı 40 63 23 1 127 İhracatın Payı % Satışlar İçinde İhracatın Payı 31.5% 49.6% 18.1% .8% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 29.4% 38.2% 46.0% 33.3% 35.9% Etkilenmesi %26-%50 Sayı 31 37 9 0 77 % Satışlar İçinde İhracatın Payı 40.3% 48.1% 11.7% .0% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 22.8% 22.4% 18.0% .0% 21.8% Etkilenmesi %51-%75 Sayı 17 22 7 0 46 % Satışlar İçinde İhracatın Payı 37.0% 47.8% 15.2% .0% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 12.5% 13.3% 14.0% .0% 13.0% Etkilenmesi %75-%100 Sayı 48 43 11 2 104 % Satışlar İçinde İhracatın Payı 46.2% 41.3% 10.6% 1.9% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 35.3% 26.1% 22.0% 66.7% 29.4% Etkilenmesi Toplam Sayı 136 165 50 3 354 % Satışlar İçinde İhracatın Payı 38.4% 46.6% 14.1% .8% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Etkilenmesi Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 9.394(a) 9 .402 Katsayısı

181 Analiz 3’de satışlar içerisinde ihracatın payı ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasındaki ilişki incelenmiştir. p katsayısının 0,05’den büyük çıkması sonucunda 0,05 anlamlılık seviyesinde H0 hipotezi reddedilememiştir ve bu iki değişken arasında ilişki olmadığı görülmüştür.

Sonuçlara göre satışlar içinde ihracat payı %0–25 olan işletmelerin %81.1’i, %26–50 olan işletmelerin %88.4’ü, %51–75 olan işletmelerin %84.8’i, %76-%100 olan işletmelerin %87.5’inin döviz kurundan oldukça etkilendiği görülmektedir. Satışlar içerisinde ihracatın payı arttıkça döviz kurundan etkilenme derecesinin artması beklenen bir sonuçtur ve sonuçların birbirine çok yakın olmasıyla birlikte artan oranda etkilenme görülmektedir.

Analiz 4 :

H0: Alışlar içinde ithalatın payı ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki yoktur.

H1: Alışlar içinde ithalatın payı ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki vardır.

Tablo 4.46.: Alışlar içinde ithalatın payı ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki.

İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi Az Çok Etkileni Etkilenmi Toplam Etkileniyor Etkileniyor yor yor Alışlar %0-%25 Sayı İçinde 84 97 30 2 213 İthalatın Payı % Alışlar İçinde İthalatın Payı 39.4% 45.5% 14.1% .9% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 61.8% 58.8% 60.0% 66.7% 60.2% Etkilenmesi %26-%50 Sayı 21 32 5 0 58 % Alışlar İçinde İthalatın Payı 36.2% 55.2% 8.6% .0% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 15.4% 19.4% 10.0% .0% 16.4% Etkilenmesi

182 Tablo 4.46.: Alışlar içinde ithalatın payı ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki ( Devam ). %51-%75 Sayı 16 17 6 0 39 % Alışlar İçinde İthalatın Payı 41.0% 43.6% 15.4% .0% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 11.8% 10.3% 12.0% .0% 11.0% Etkilenmesi %75-%100 Sayı 15 19 9 1 44 % Alışlar İçinde İthalatın Payı 34.1% 43.2% 20.5% 2.3% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 11.0% 11.5% 18.0% 33.3% 12.4% Etkilenmesi Toplam Sayı 136 165 50 3 354 % Alışlar İçinde İthalatın Payı 38.4% 46.6% 14.1% .8% 100.0%

% İşletmenin Döviz 100.0 Kurundan 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% % Etkilenmesi Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 6.001(a) 9 .740 Katsayısı

Analiz 4’de alışlar içinde ithalatın payı ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasındaki ilişki incelenmiştir. p katsayısının 0,05’den büyük çıkması ile H0 hipotezi reddedilememiştir ve iki değişken arasında ilişkinin olmadığı tespit edilmiştir.

Alışlar içinde ithalatlarının payı %0–25 olan işletmelerin %84.9’u, %26–50 olan işletmelerin %91.4’ü, %51–75 olan işletmelerin %84.6’sı, %76-%100 olan işletmelerin %77.3’ünün döviz kurundan etkilendiği görülmüştür. Satışlar ve alışlar içinde ihracat ve ithalat payı yüksek olan işletmeler nakit bütçesi düzenleyerek alışları ile satışları arasında denge kurmaya çalışmakta ve satışları kadar alış yapmaya çalışarak döviz kuru riskini bertaraf etme yoluna başvurmaktadırlar. Bu nedenle bir önceki analiz ile buradaki analiz birlikte değerlendirildiğinde oran arttıkça döviz kurundan daha az etkilenme sonucunun bu sebepten kaynaklandığı öne sürülebilmektedir. Fakat buna rağmen etkilenme oranlarının çok yüksek çıkması bu eşleştirmenin ithalat ve ihracat oranları arttıkça çok az işletme tarafından yapıldığı ve genele bakıldığında bu eşleştirmenin çok fazla yapılmadığı görülmektedir. Zira yapılıyor olsaydı etkilenme oranlarının genel anlamda düşük çıkması beklenirdi.

183 Analiz 5 :

H0: İşletmenin üretim girdileri temini ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin üretim girdileri temini ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki vardır.

Tablo 4.47.: İşletmenin üretim girdileri temini ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki.

İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi Çok Az Toplam Etkileniyor Etkileniyor Etkileniyor Etkilenmiyor Uretim Yurt Sayı Girdileri İçinden 76 84 28 2 190 Temini % Uretim Girdileri Temini 40.0% 44.2% 14.7% 1.1% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 55.9% 50.9% 56.0% 66.7% 53.7% Etkilenmesi Yurt Sayı 14 25 7 0 46 Dışından % Uretim Girdileri Temini 30.4% 54.3% 15.2% .0% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 10.3% 15.2% 14.0% .0% 13.0% Etkilenmesi Yurt İçi ve Sayı 40 52 14 1 107 Yurt Dışı % Uretim Girdileri Temini 37.4% 48.6% 13.1% .9% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 29.4% 31.5% 28.0% 33.3% 30.2% Etkilenmesi Hiçbiri Sayı 6 4 1 0 11 % Uretim Girdileri Temini 54.5% 36.4% 9.1% .0% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 4.4% 2.4% 2.0% .0% 3.1% Etkilenmesi Toplam Sayı 136 165 50 3 354 % Uretim Girdileri Temini 38.4% 46.6% 14.1% .8% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Etkilenmesi Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 3.781(a) 9 .925 Katsayısı

184 Analiz 5’de KOBİ’lerin üretim girdileri temini ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasındaki ilişki incelenmiştir. p katsayısı 0,05’den büyük çıktığı için H0 hipotezi reddedilememiştir ve bu iki değişken arasında ilişki tespit edilememiştir.

Üretim girdilerini yurt içinden alan işletmelerin %84.2’si döviz kurundan oldukça etkilendiklerini belirtmişlerdir. Bu oranın daha düşük olması beklenirken yüksek çıkması bu işletmelerin üretim girdilerini yurt içinden alırken makine ve teçhizatlarını yurt dışından aldıkları için veya üretim girdilerini yurt içinden alırken satışlarını yurt dışına yapmalarından kaynaklı olabilmektedir. Üretim girdilerini yurt dışından temin eden işletmelerin ise %84.7’si döviz kurundan etkilenmektedir. Bu beklenen bir sonuçtur. Girdilerini hem yurt içinden hem de yurt dışından alan işletmelerin ise %86’sı döviz kurundan etkilenmektedir.

185 Analiz 6 :

H0: İşlemenin makine ve teçhizat temini ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki yoktur.

H1: İşlemenin makine ve teçhizat temini ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki vardır.

Tablo 4.48.: İşlemenin makine ve teçhizat temini ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki.

İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi Çok Az Toplam Etkileniyor Etkileniyor Etkileniyor Etkilenmiyor Makina ve Yurt Sayı 49 59 24 1 133 Teçhizat İçinden % Makina ve Temini Teçhizat Temini 36.8% 44.4% 18.0% .8% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 36.0% 35.8% 48.0% 33.3% 37.6% Etkilenmesi Yurt Sayı 33 43 13 0 89 Dışından % Makina ve Teçhizat Temini 37.1% 48.3% 14.6% .0% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 24.3% 26.1% 26.0% .0% 25.1% Etkilenmesi Yurt İçi ve Sayı 43 51 11 1 106 Yurt Dışı % Makina ve Teçhizat Temini 40.6% 48.1% 10.4% .9% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 31.6% 30.9% 22.0% 33.3% 29.9% Etkilenmesi Hiçbiri Sayı 11 12 2 1 26 % Makina ve Teçhizat Temini 42.3% 46.2% 7.7% 3.8% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 8.1% 7.3% 4.0% 33.3% 7.3% Etkilenmesi Toplam Sayı 136 165 50 3 354 % Makina ve Teçhizat Temini 38.4% 46.6% 14.1% .8% 100.0%

% İşletmenin Döviz Kurundan 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Etkilenmesi Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 7.426(a) 9 .593 Katsayısı

186 Analiz 6 ’da işletmenin makine ve teçhizat temini ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasındaki ilişki incelenmiştir. p katsayısı 0,05’den büyük çıkmıştır ve iki değişken arasında ilişki olmadığı görülmüştür.

Sonuçlara göre makine ve teçhizat teminini yurt içinden yapanların %81.2’si döviz kurundan etkilendiklerini belirtmişlerdir. Bir önceki analiz ile aynı şekilde bu oranın yüksek çıkması bu işletmelerin girdilerini yurt dışından almalarından kaynaklı veya alışlarını yurt içinden yaparken satışlarını yurt dışına yapıyor olmalarından dolayı bu derece yüksek çıktığı sonucuna ulaşılabilmektedir. Bunu daha iyi anlayabilmek amacıyla veriler analiz 7’de birleştirilmiştir ve bu iki kavram birlikte ele alınmıştır.

Makine ve teçhizat alımlarını yurt dışından gerçekleştiren işletmelerin %85.4’ü döviz kurundan oldukça etkilenmektedirler. Hem yurt içi ve hem de yurt dışından temin eden işletmelerin ise %88.7’si bu döviz kurundan etkilenmektedir.

Analiz 7 :

H0: Üretim girdileri ve makine temini ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki yoktur.

H1: Üretim girdileri ve makine temini ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki vardır.

Bu analizde üretim girdileri ve makine teçhizat temini birlikte değerlendirilmeye çalışılmıştır. Böylece döviz kurundan etkilenme oranlarının üretim girdilerini yurt içinden alırken makine ve teçhizat alımını yurt dışından gerçekleştirmekten kaynaklı mı yüksek çıktığını yoksa girdileri ve makineleri yurt içinden alırken satışları yurt dışına yapmaktan kaynaklı mı ortaya çıktığı daha net görülebilmektedir.

187 Tablo 4.49.: Üretim girdileri ve makine temini ile işletmenin döviz kurundan etkilenmesi arasındaki ilişki.

İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi Çok Az Toplam Etkileniyor Etkileniyor Etkileniyor Etkilenmiyor Uretim Girdileri Üretim Sayı 50 53 21 2 126 ve girdileri ve % Uretim MakineTemini makine Girdileri ve 39.7% 42.1% 16.7% 1.6% 100.0% alımı yurt MakineTemini içinden % İşletmenin Döviz Kurundan 36.8% 32.1% 42.0% 66.7% 35.6% Etkilenmesi Üretim Sayı 32 35 8 0 75 girdileri % Uretim yurt dışı Girdileri ve 42.7% 46.7% 10.7% .0% 100.0% makine MakineTemini alımı yurt % İşletmenin içi Döviz Kurundan 23.5% 21.2% 16.0% .0% 21.2% Etkilenmesi Üretim Sayı 13 18 6 0 37 girdileri % Uretim yurt içi, Girdileri ve 35.1% 48.6% 16.2% .0% 100.0% makine MakineTemini alımı yurt % İşletmenin dışı Döviz Kurundan 9.6% 10.9% 12.0% .0% 10.5% Etkilenmesi Üretim Sayı 41 59 15 1 116 girdileri ve % Uretim makine Girdileri ve 35.3% 50.9% 12.9% .9% 100.0% alımı yurt MakineTemini içinden % İşletmenin Döviz Kurundan 30.1% 35.8% 30.0% 33.3% 32.8% Etkilenmesi Toplam Sayı 136 165 50 3 354 % Uretim Girdileri ve 38.4% 46.6% 14.1% .8% 100.0% MakineTemini % İşletmenin Döviz Kurundan 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Etkilenmesi Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 5.042(a) 9 .831 Katsayısı

Üretim girdileri ve makine alımını yurt içinden yapan işletmelerin %81.8’i döviz kurundan oldukça etkilendiklerini belirtmişlerdir. Bu sonuç bir önceki analizde ortaya konulan iki varsayımdan ikincisinin, daha açık bir ifade ile bu oranın yüksek çıkmasının sebebinin girdileri yurt içinden yaparken makine alımlarını yurt dışından almaktan kaynaklanmadığını, ikisini de yurt içinden alan işletmelerin döviz kurundan yüksek oranda etkilendiğini göstermektedir. Bu durumda bu işletmelerin yurt dışı

188 alışları ile satışları arasında denkleştirme yapmadıkları ve bu sebepten dolayı döviz kurundan çok fazla etkilendikleri sonucuna ulaşılabilmektedir.

Analiz 8 :

H0: İthalat ve ihracatın aynı para birimi ile yapılması ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki yoktur.

H1: İthalat ve ihracatın aynı para birimi ile yapılması ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki vardır.

Tablo 4.50.: İthalat ve ihracatın aynı para birimi ile yapılması ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki.

İşletmenin Döviz Kurundan Etkilenmesi Çok Az Toplam Etkileniyor Etkileniyor Etkileniyor Etkilenmiyor İthalat ve Aynı Sayı 84 107 41 2 234 İhracatın Aynı % İthalat ve Para Biriminden İhracatın Aynı Para Yapılması 35.9% 45.7% 17.5% .9% 100.0% Biriminden Yapılması % İşletmenin Döviz Kurundan 61.8% 64.8% 82.0% 66.7% 66.1% Etkilenmesi Farklı Sayı 52 58 9 1 120 % İthalat ve İhracatın Aynı Para 43.3% 48.3% 7.5% .8% 100.0% Biriminden Yapılması % İşletmenin Döviz Kurundan 38.2% 35.2% 18.0% 33.3% 33.9% Etkilenmesi Toplam Sayı 136 165 50 3 354 % İthalat ve İhracatın Aynı Para 38.4% 46.6% 14.1% .8% 100.0% Biriminden Yapılması % İşletmenin Döviz Kurundan 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Etkilenmesi Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 6.898(a) 3 .075 Katsayısı

Analiz 8’de ithalat ve ihracatın aynı para birimi ile yapılması ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasındaki ilişki incelenmiştir ve p katsayısı 0,075

çıkmıştır. 0,05 anlamlılık seviyesinde H0 hipotezi reddedilememiş ve ithalat ve

189 ihracatın aynı para biriminden yapılması ile döviz kurundan etkilenme derecesi arasında ilişki olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

İthalat ve ihracatı aynı para biriminden yapan işletmelerin %81.6’sı, farklı para biriminden yapan işletmelerin %91.6’sı döviz kurundan oldukça fazla etkilenmektedirler. İthalat ve ihracatı farklı para biriminden yapanların etkilenme oranının aynı para biriminden yapanlardan daha fazla çıkması beklenen bir sonuç iken, aynı para biriminden işlem yapan işletmelerin etkilenme oranı beklenenden daha fazla çıkmıştır. Bu sonuçtan yapılan ithalat ve ihracat miktarları arasında ciddi fark olduğunu ve yapılan ihracatın ithalat miktarını karşılamadığı sonucuna ulaşılabilmektedir. Bu sonuç analiz 7’de ulaşılan sonucu destekler niteliktedir.

Analiz 9 :

H0: İşletmenin yıllık cirosu ile döviz cinsinden nakit bütçesi düzenlemesi arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin yıllık cirosu ile döviz cinsinden nakit bütçesi düzenlemesi arasında ilişki vardır.

Tablo 4.51.: İşletmenin yıllık cirosu ile döviz cinsinden nakit bütçesi düzenlemesi arasında ilişki.

Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek

Toplam Düzenliyoruz Düzenlemiyoruz İşletmenin Yıllık 100 Bin TL altında Sayı 1 3 4 Cirosu % İşletmenin Yıllık Cirosu 25.0% 75.0% 100.0%

% Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek .6% 1.6% 1.1%

100 Bin TL-500 Bin TL Sayı 5 8 13 % İşletmenin Yıllık Cirosu 38.5% 61.5% 100.0%

% Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek 3.0% 4.2% 3.7%

190 Tablo 4.51.: İşletmenin yıllık cirosu ile döviz cinsinden nakit bütçesi düzenlemesi arasında ilişki (Devam). İşletmenin Yıllık Cirosu 500 Bin TL-1 Milyon TL Sayı 6 18 24 % İşletmenin Yıllık Cirosu 25.0% 75.0% 100.0%

% Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek 3.7% 9.5% 6.8%

1 Milyon TL – 2,5 Milyon TL Sayı 22 42 64 % İşletmenin Yıllık Cirosu 34.4% 65.6% 100.0%

% Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek 13.4% 22.1% 18.1%

2,5 Milyon TL- 5 Milyon TL Sayı 18 25 43 % İşletmenin Yıllık Cirosu 41.9% 58.1% 100.0%

% Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek 11.0% 13.2% 12.1%

5 Milyon TL – 10 Milyon TL Sayı 29 32 61 % İşletmenin Yıllık Cirosu 47.5% 52.5% 100.0%

% Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek 17.7% 16.8% 17.2%

10 Milyon TL – 50 Milyon TL Sayı 39 45 84 % İşletmenin Yıllık Cirosu 46.4% 53.6% 100.0%

% Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek 23.8% 23.7% 23.7%

50 Milyon TL üstü Sayı 44 17 61 % İşletmenin Yıllık Cirosu 72.1% 27.9% 100.0%

% Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek 26.8% 8.9% 17.2%

Toplam Sayı 164 190 354 % İşletmenin Yıllık Cirosu 46.3% 53.7% 100.0%

% Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 25.839(a) 7 .001 Katsayısı

191 Analiz 9’da işletmelerin yıllık ciroları ile nakit bütçesi düzenlenmesi arasındaki ilişki incelenmiştir. p katsayısı 0,05’den daha küçük çıkmıştır ve H0 hipotezi reddedilmiştir. Dolayısı ile işletmelerin yıllık ciroları ile nakit bütçesi düzenlemeleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır.

Sonuçlar incelendiğinde yıllık cirosu 1 milyon TL’nin üzerindeki işletmelerin nakit bütçesi düzenleme oranlarının 1 milyon TL’nin altında yıllık cirosu olan işletmelerden daha fazla olduğu görülmektedir. En yüksek oran ise %72.1 ile yıllık cirosu 50 milyon TL üzerinde olan işletmelerde görülmektedir.

Analiz 10 :

H0: İşletmenin aktif büyüklüğü ile döviz cinsinden nakit bütçesi düzenlemesi arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin aktif büyüklüğü ile döviz cinsinden nakit bütçesi düzenlemesi arasında ilişki vardır.

Analiz 10’da işletmenin aktif büyüklüğü ile döviz cinsinden nakit bütçesi düzenlenmesi arasında 0,05 anlamlılık seviyesinde oldukça güçlü bir ilişkinin olduğu saptanmıştır.

Aktif büyüklüğü 5 milyon TL’nin üzerinde olan işletmelerin döviz cinsinden nakit bütçesi düzenleme oranlarının 5 milyon TL’nin altında olanlardan daha fazla olduğu görülmektedir. Bu analizlerden işletmelerin yıllık ciroları ve aktif büyüklükleri arttıkça döviz cinsinden nakit bütçesi düzenleme oranlarının da arttığı sonucuna ulaşılmaktadır.

192 Tablo 4.52.: İşletmenin aktif büyüklüğü ile döviz cinsinden nakit bütçesi düzenlemesi arasında ilişki.

Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek

Toplam Düzenliyoruz Düzenlemiyoruz İşletmenin Aktif 1 Milyon TL Sayı 17 35 52 Büyüklüğü altında % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 32.7% 67.3% 100.0%

% Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek 10.4% 18.4% 14.7%

1 Milyon TL – 2,5 Sayı 30 39 69 Milyon TL % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 43.5% 56.5% 100.0%

% Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek 18.3% 20.5% 19.5%

2,5 Milyon TL- 5 Sayı 9 39 48 Milyon TL % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 18.8% 81.3% 100.0%

% Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek 5.5% 20.5% 13.6%

5 Milyon TL – 10 Sayı 25 27 52 Milyon TL % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 48.1% 51.9% 100.0%

% Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek 15.2% 14.2% 14.7%

10 Milyon TL – Sayı 45 37 82 50 Milyon TL % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 54.9% 45.1% 100.0%

% Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek 27.4% 19.5% 23.2%

50 Milyon TL Sayı 38 13 51 üstü % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 74.5% 25.5% 100.0%

% Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek 23.2% 6.8% 14.4%

Toplam Sayı 164 190 354 % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 46.3% 53.7% 100.0%

% Döviz Cinsinden Nakit Bütçesi Düzenlemek 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 37.560(a) 5 .000 Katsayısı

193 Analiz 11 :

H0: İşletmenin hukuki yapısı ile diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin hukuki yapısı ile diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki vardır.

Tablo 4.53.: İşletmenin hukuki yapısı ile diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki.

İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden Etkilenme Derecesi

En fazla Daha Az Çok Az Etkilenmiyorum Toplam İşletmenin Anonim Sayı 93 32 17 2 144 Hukuki Şirket Yapısı % İşletmenin Hukuki Yapısı 64.6% 22.2% 11.8% 1.4% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem 39.6% 40.5% 45.9% 66.7% 40.7% Riskinden Etkilenme Derecesi Limited Sayı 133 42 19 1 195 Şirket % İşletmenin Hukuki Yapısı 68.2% 21.5% 9.7% .5% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden Etkilenme 56.6% 53.2% 51.4% 33.3% 55.1% Derecesi Tek Sayı 5 4 1 0 10 Sahipli İşletme % İşletmenin Hukuki Yapısı 50.0% 40.0% 10.0% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem 2.1% 5.1% 2.7% .0% 2.8% Riskinden Etkilenme Derecesi Diğer Sayı 4 1 0 0 5 % İşletmenin Hukuki Yapısı 80.0% 20.0% .0% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem 1.7% 1.3% .0% .0% 1.4% Riskinden Etkilenme Derecesi Toplam Sayı 235 79 37 3 354 % İşletmenin Hukuki Yapısı 66.4% 22.3% 10.5% .8% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden Etkilenme 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Derecesi Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 3.932(a) 9 .916 Katsayısı

194 Analiz 11’de işletmelerin işlem riskinden etkilenmelerinin hukuki yapıları ile ilişkili olup olmadığı test edilmiştir. p katsayısı 0,05’den yüksek çıktığı için işlem riskinden etkilenmenin hukuki yapı ile bir ilişkisi olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Sonuçlar incelendiğinde bu riskten limited şirketlerin %68.2 oranla diğerlerine göre daha fazla etkilendiği, en az etkilenenin ise %50 oranla tek sahipli işletmeler olduğu görülmektedir. İşlem riski özellikle gelirleri bir döviz cinsinden, giderleri ise farklı bir döviz cinsinden olan firmalar için önem taşımaktadır. Buradaki sonuçlardan anonim şirketlerin limited şirketlere göre gelir ve giderlerinin aynı para cinsinden olmasına özen gösterdiği veya anonim şirketlerin ithalat ve ihracatlarının daha yoğun olmasından dolayı farklı para birimleri üzerinden sepetler oluşturabilme imkânlarının limited şirketlere oranla daha fazla olması dolayısıyla bu riskten daha az etkilendikleri sonucuna ulaşılabilmektedir. Tek sahipli işletmeler genelde daha küçük ölçekli işletmeler olduğundan ithalat ve ihracatları çok yoğun olmamakta ve çok fazla işlem riskine maruz kalmamaktadırlar.

Analiz 12:

H0: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki vardır.

Tablo 4.54.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki.

İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden Etkilenme Derecesi

Toplam En fazla Daha Az Çok Az Etkilenmiyorum İşletmenin Madencilik Sayı 14 7 4 1 26 Faaliyet Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 53.8% 26.9% 15.4% 3.8% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem 6.0% 8.9% 10.8% 33.3% 7.3% Riskinden Etkilenme Derecesi

195 Tablo 4.54.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki ( Devam ). İşletmenin Faaliyet Gıda, İçki ve Tütün Sayı 18 4 7 0 29 Gösterdiği Sektör Sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 62.1% 13.8% 24.1% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden Etkilenme Derecesi 7.7% 5.1% 18.9% .0% 8.2%

Dokuma, Giyim Sayı 36 13 3 0 52 eşyası, deri ve ayakkabı sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 69.2% 25.0% 5.8% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden 15.3% 16.5% 8.1% .0% 14.7% Etkilenme Derecesi

Orman ürünleri ve Sayı 2 2 0 0 4 Mobilya sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 50.0% 50.0% .0% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden .9% 2.5% .0% .0% 1.1% Etkilenme Derecesi

Kağıt ve Kağıt Sayı 6 0 0 0 6 ürünleri, basım sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 100.0% .0% .0% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden 2.6% .0% .0% .0% 1.7% Etkilenme Derecesi

Kimya, Petrol ürünleri, Sayı 37 10 5 0 52 lastik ve plastik sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 71.2% 19.2% 9.6% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden 15.7% 12.7% 13.5% .0% 14.7% Etkilenme Derecesi

Metal ana sanayi Sayı 18 5 3 1 27 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 66.7% 18.5% 11.1% 3.7% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden 7.7% 6.3% 8.1% 33.3% 7.6% Etkilenme Derecesi

Madeni esya, makine Sayı 29 9 4 1 43 ve Teçhizat sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 67.4% 20.9% 9.3% 2.3% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden 12.3% 11.4% 10.8% 33.3% 12.1% Etkilenme Derecesi

Otomotiv sanayi Sayı 21 6 5 0 32 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 65.6% 18.8% 15.6% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden 8.9% 7.6% 13.5% .0% 9.0% Etkilenme Derecesi

196 Tablo 4.54.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki ( Devam ). İşletmenin Faaliyet Elektrik Sektörü Sayı 14 8 0 0 22 Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 63.6% 36.4% .0% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden 6.0% 10.1% .0% .0% 6.2% Etkilenme Derecesi

Taş ve Sayı 4 2 1 0 7 toprağadayalı sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 57.1% 28.6% 14.3% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden 1.7% 2.5% 2.7% .0% 2.0% Etkilenme Derecesi

Diğer Sayı 36 13 5 0 54 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 66.7% 24.1% 9.3% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden Etkilenme Derecesi 15.3% 16.5% 13.5% .0% 15.3%

Toplam Sayı 235 79 37 3 354 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 66.4% 22.3% 10.5% .8% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden Etkilenme Derecesi 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 29.061(a) 33 .664 Katsayısı

Analiz 12’de işlem riskinden etkilenme derecesi işletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile ilişkilendirilmiştir ve 0,05 anlamlılık seviyesinde bu iki değişken arasında bir ilişkinin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Sonuçlar genel olarak değerlendirildiğinde KOBİ’lerin bu riskten oldukça etkilendikleri görülmektedir. Madencilik sektöründe işletmelerin %53.8’i, gıda, içki ve tütün sanayi sektöründe %62.1’i, dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi sektöründe %69.2’si, orman ürünleri ve mobilya sanayi sektöründe %50’si, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektöründe %100’ü, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektöründe %71.0’i, metal ana sanayinde %66.7’si, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde %67.4’ü, otomotiv sanayi sektöründe %65.6’sı,

197 elektrik sektöründe %63.6’sı, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe %57.1’i bu riskten oldukça etkilendiklerini belirtmişlerdir. Tüm sektörler içerisinde en fazla etkilenen sektörlerin ise kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektörü ve kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektörü olduğu görülmektedir.

Analiz 13 :

H0: İşletmenin aktif büyüklüğü ile diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin aktif büyüklüğü ile diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki vardır.

Analiz 13’de işletmenin aktif büyüklüğü ile diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi arasındaki ilişki incelenmiş ve 0,05 anlamlılık seviyesinde bir ilişkinin olmadığı saptanmıştır.

Aktif büyüklüğü 5 Milyon TL’nin altında olan işletmeler bu riskten 5 Milyon TL’nin üzerinde olanlardan daha fazla etkilenmektedirler. Buradan işletmenin aktif büyüklüğü arttıkça döviz cinsinden gelir ve giderleri denkleştirme işleminin daha fazla yapıldığı ve dolayısı ile riskten daha az etkilenildiği sonucuna ulaşılabilir.

198 Tablo 4.55.: İşletmenin aktif büyüklüğü ile diğer risk türlerine göre işlem riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki.

İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden Etkilenme Derecesi

Toplam En fazla Daha Az Çok Az Etkilenmiyorum İşletmenin 1 Milyon Sayı 32 14 6 0 52 Aktif TL altında Büyüklüğü % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 61.5% 26.9% 11.5% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem 13.6% 17.7% 16.2% .0% 14.7% Riskinden Etkilenme Derecesi 1 Milyon Sayı 53 13 3 0 69 TL – 2,5 Milyon TL % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 76.8% 18.8% 4.3% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden Etkilenme 22.6% 16.5% 8.1% .0% 19.5% Derecesi 2,5 Milyon Sayı 32 10 5 1 48 TL- 5 Milyon TL % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 66.7% 20.8% 10.4% 2.1% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem 13.6% 12.7% 13.5% 33.3% 13.6% Riskinden Etkilenme Derecesi 5 Milyon Sayı 41 6 5 0 52 TL – 10 Milyon TL % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 78.8% 11.5% 9.6% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem 17.4% 7.6% 13.5% .0% 14.7% Riskinden Etkilenme Derecesi 10 Milyon Sayı 47 26 8 1 82 TL – 50 Milyon TL % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 57.3% 31.7% 9.8% 1.2% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden Etkilenme 20.0% 32.9% 21.6% 33.3% 23.2% Derecesi 50 Milyon Sayı 30 10 10 1 51 TL üstü % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 58.8% 19.6% 19.6% 2.0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem 12.8% 12.7% 27.0% 33.3% 14.4% Riskinden Etkilenme Derecesi Toplam Sayı 235 79 37 3 354 % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 66.4% 22.3% 10.5% .8% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre İşlem Riskinden Etkilenme 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Derecesi

199 Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 20.909(a) 15 .140 Katsayısı

Analiz 14 :

H0: İşletmenin hukuki yapısı ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin hukuki yapısı ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki vardır.

Analiz 14’de işletmenin hukuki yapısı ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskinden etkilenme derecesi arasındaki ilişki incelenmiştir ve 0,05 anlamlılık seviyesinde bu iki değişken arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı görülmüştür.

Bu riskten tek sahipli işletmeler %60 oranla diğer işletmelerden daha fazla oranda etkilenmektedirler. Anonim ve limited şirketler ise bu riskten orta seviyede etkilendiklerini belirtmişlerdir. İşlem riski ile karşılaştırıldığında anonim ve limited şirketlerin ekonomik riske oranla işlem riskinden çok daha fazla etkilendikleri ve tek sahipli işletmelerin ise ekonomik riskten daha fazla etkilendikleri söylenebilmektedir.

Ekonomik risk, bir firmanın nakit akışı üzerindeki toplam döviz kuru riskini ifade ettiğinden dolayı kur değişimleri bu değeri etkilemektedir. Bu risk işlem riskini de kapsamaktadır ve tek sahipli işletmelerin bu riskten diğer işletmelere göre daha fazla etkilenmesi anonim şirket ve limited şirketlerin firmanın gelecekteki nakit akışlarının beklenmeyen kur değişimlerine göre daha hazırlıklı olduğunun bir göstergesidir. Tek sahipli işletmeler ise daha küçük ölçekli işletmeler olduğundan dolayı bu riskleri hesap etmemekte veya bu risklerin farkına varamamaktadırlar.

200 Tablo 4.56.: İşletmenin hukuki yapısı ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki.

İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme Derecesi Toplam En Fazla Daha Az Çok Az Etkilenmiyorum İşletmenin Anonim Sayı 36 73 31 4 144 Hukuki Şirket % İşletmenin Hukuki Yapısı Yapısı 25.0% 50.7% 21.5% 2.8% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten 39.1% 42.9% 36.5% 57.1% 40.7% Etkilenme Derecesi

Limited Sayı 49 95 48 3 195 Şirket % İşletmenin Hukuki Yapısı 25.1% 48.7% 24.6% 1.5% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten 53.3% 55.9% 56.5% 42.9% 55.1% Etkilenme Derecesi

Tek Sayı 6 1 3 0 10 Sahipli % İşletmenin Hukuki İşletme Yapısı 60.0% 10.0% 30.0% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten 6.5% .6% 3.5% .0% 2.8% Etkilenme Derecesi

Diğer Sayı 1 1 3 0 5 % İşletmenin Hukuki Yapısı 20.0% 20.0% 60.0% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten 1.1% .6% 3.5% .0% 1.4% Etkilenme Derecesi

Toplam Sayı 92 170 85 7 354 % İşletmenin Hukuki Yapısı 26.0% 48.0% 24.0% 2.0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Etkilenme Derecesi

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 12.891(a) 9 .168 Katsayısı

201 Analiz 15 :

H0: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskten etkilenme derecesi arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskten etkilenme derecesi arasında ilişki vardır.

Tablo 4.57.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskten etkilenme derecesi arasında ilişki.

İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme Derecesi

En Daha Çok Toplam Fazla Az Az Etkilenmiyorum İşletmenin Madencilik Sayı 5 14 6 1 26 Faaliyet % İşletmenin Gösterdiği Faaliyet Gösterdiği 19.2% 53.8% 23.1% 3.8% 100.0% Sektör Sektör % İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten 5.4% 8.2% 7.1% 14.3% 7.3% Etkilenme Derecesi

Gıda, İçki ve Sayı 11 8 10 0 29 Tütün Sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 37.9% 27.6% 34.5% .0% 100.0% Sektör % İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten 12.0% 4.7% 11.8% .0% 8.2% Etkilenme Derecesi

Dokuma, Giyim Sayı 14 29 8 1 52 eşyası, deri ve % İşletmenin ayakkabı Faaliyet Gösterdiği 26.9% 55.8% 15.4% 1.9% 100.0% sanayi Sektör % İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten 15.2% 17.1% 9.4% 14.3% 14.7% Etkilenme Derecesi

Orman ürünleri Sayı 2 0 2 0 4 ve Mobilya % İşletmenin sanayi Faaliyet Gösterdiği 50.0% .0% 50.0% .0% 100.0% Sektör % İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten 2.2% .0% 2.4% .0% 1.1% Etkilenme Derecesi

202 Tablo 4.57.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskten etkilenme derecesi arasında ilişki(Devam). İşletmenin Kağıt ve Kağıt Sayı 1 4 1 0 6 Faaliyet ürünleri, basım % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği sanayi Gösterdiği Sektör 16.7% 66.7% 16.7% .0% 100.0% Sektör % İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme Derecesi 1.1% 2.4% 1.2% .0% 1.7%

Kimya, Petrol Sayı 10 26 16 0 52 ürünleri, lastik ve % İşletmenin Faaliyet plastik sanayi Gösterdiği Sektör 19.2% 50.0% 30.8% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme Derecesi 10.9% 15.3% 18.8% .0% 14.7%

Metal ana sanayi Sayı 5 14 7 1 27 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 18.5% 51.9% 25.9% 3.7% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme Derecesi 5.4% 8.2% 8.2% 14.3% 7.6%

Madeni esya, Sayı 14 21 7 1 43 makine ve % İşletmenin Faaliyet Teçhizat sanayi Gösterdiği Sektör 32.6% 48.8% 16.3% 2.3% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme Derecesi 15.2% 12.4% 8.2% 14.3% 12.1%

Otomotiv sanayi Sayı 8 15 9 0 32 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 25.0% 46.9% 28.1% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme Derecesi 8.7% 8.8% 10.6% .0% 9.0%

Elektrik Sektörü Sayı 9 10 3 0 22 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 40.9% 45.5% 13.6% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme Derecesi 9.8% 5.9% 3.5% .0% 6.2%

Taş ve toprağa Sayı 2 4 1 0 7 dayalı sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 28.6% 57.1% 14.3% .0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme Derecesi 2.2% 2.4% 1.2% .0% 2.0%

203 Tablo 4.57.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskten etkilenme derecesi arasında ilişki(Devam). İşletmenin Faaliyet Diğer Sayı 11 25 15 3 54 Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 20.4% 46.3% 27.8% 5.6% 100.0% % İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme Derecesi 12.0% 14.7% 17.6% 42.9% 15.3%

Toplam Sayı 92 170 85 7 354 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 26.0% 48.0% 24.0% 2.0% 100.0%

% İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme Derecesi 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 29.475(a) 33 .643 Katsayısı

Analiz 15’de KOBİ’lerin faaliyet gösterdikleri sektör ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskten etkilenme dereceleri arasında ilişki incelenmiş ve bu iki değişken arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı görülmüştür.

Sonuçlar incelendiğinde hemen hemen tüm sektörlerdeki işletmelerin bu riskten çok fazla etkilenmedikleri görülmektedir. En fazla etkilenen sektörler %50 oranla orman ürünleri ve mobilya sanayi ile %40.9 oranla elektrik sektörü olmuştur.

Sektörler arası dağılıma da bakıldığında işletmelerin çoğu bu riskten orta seviyede etkilendiklerini belirtmişlerdir ve işlem riski ile karşılaştırıldığında işletmelerin işlem riskinden etkilenme oranlarının ekonomik riske göre daha fazla olduğu tespit edilmiştir.

204 Analiz 16:

H0: İşletmenin aktif büyüklüğü ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskten etkilenme derecesi arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin aktif büyüklüğü ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskten etkilenme derecesi arasında ilişki vardır.

Analiz 16’de işletmenin aktif büyüklüğü ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskten etkilenme derecesi arasındaki ilişki incelenmiştir ve sonuç 0,05 anlamlılık seviyesinde bu iki değişkenin ilişkisiz olduğunu göstermektedir.

Burada da diğer analiz sonuçlarını destekleyici sonuçlar elde edilmiştir ve işletmelerin aktif büyüklüklerine göre dağılımlarına göre de ekonomik riskten etkilenme dereceleri işlem riskinden daha düşük çıkmıştır. Sonuçlara göre işletmelerin çoğu soruya “Daha Az” cevabını vermişlerdir ve aktif büyüklüğün ekonomik riskten etkilenme derecesini etkilemediği görülmüştür. Aynı şekilde aktif büyüklüğü 5 Milyon TL’nin altında olan işletmeler 5 Milyon TL’nin üzerinde olan işletmelerden daha az etkilenmektedirler.

205 Tablo 4.58.: İşletmenin aktif büyüklüğü ile diğer risk türlerine göre ekonomik riskinden etkilenme derecesi arasında ilişki.

İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme Derecesi

Toplam En Fazla Daha Az Çok Az Etkilenmiyorum İşletmenin 1 Milyon Sayı 10 23 17 2 52 Aktif TL altında % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 19.2% 44.2% 32.7% 3.8% 100.0% Büyüklüğü % İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik 10.9% 13.5% 20.0% 28.6% 14.7% Riskten Etkilenme Derecesi 1 Milyon Sayı 24 33 12 0 69 TL – 2,5 % İşletmenin Aktif Milyon TL 34.8% 47.8% 17.4% .0% 100.0% Büyüklüğü % İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme 26.1% 19.4% 14.1% .0% 19.5% Derecesi 2,5 Milyon Sayı 9 26 12 1 48 TL- 5 % İşletmenin Aktif Milyon TL 18.8% 54.2% 25.0% 2.1% 100.0% Büyüklüğü % İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik 9.8% 15.3% 14.1% 14.3% 13.6% Riskten Etkilenme Derecesi 5 Milyon Sayı 12 27 13 0 52 TL – 10 Milyon TL % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 23.1% 51.9% 25.0% .0% 100.0% % İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme 13.0% 15.9% 15.3% .0% 14.7% Derecesi 10 Milyon Sayı 25 38 17 2 82 TL – 50 % İşletmenin Aktif Milyon TL 30.5% 46.3% 20.7% 2.4% 100.0% Büyüklüğü % İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik 27.2% 22.4% 20.0% 28.6% 23.2% Riskten Etkilenme Derecesi 50 Milyon Sayı 12 23 14 2 51 TL üstü % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 23.5% 45.1% 27.5% 3.9% 100.0% % İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik Riskten Etkilenme 13.0% 13.5% 16.5% 28.6% 14.4% Derecesi Toplam Sayı 92 170 85 7 354 % İşletmenin Aktif 26.0% 48.0% 24.0% 2.0% 100.0% Büyüklüğü % İşletmenin Diğer Risk Türlerine Göre Ekonomik 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Riskten Etkilenme Derecesi Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 13.627(a) 15 .554 Katsayısı

206 Analiz 17:

H0: İşletmenin hukuki yapısı ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin hukuki yapısı ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki vardır.

Tablo 4.59.: İşletmenin hukuki yapısı ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki. İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması Toplam Evet Hayır İşletmenin Hukuki Anonim Şirket Sayı 121 23 144 Yapısı % İşletmenin Hukuki Yapısı 84.0% 16.0% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 44.3% 28.4% 40.7% Limited Şirket Sayı 142 53 195 % İşletmenin Hukuki Yapısı 72.8% 27.2% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 52.0% 65.4% 55.1%

Tek Sahipli Sayı 6 4 10 İşletme % İşletmenin Hukuki Yapısı 60.0% 40.0% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 2.2% 4.9% 2.8%

Diğer Sayı 4 1 5 % İşletmenin Hukuki Yapısı 80.0% 20.0% 100.0% % İşletmenin Kur Riskine 1.5% 1.2% 1.4% Karşı Önlem Alması Toplam Sayı 273 81 354 % İşletmenin Hukuki Yapısı 77.1% 22.9% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 7.621(a) 3 .055 Katsayısı

Analiz 17’de işletmenin hukuki yapısı ile kur riskine karşı önlem alınması arasındaki ilişki incelenmiştir. p katsayısı 0,055 çıkmıştır ve değişkenler arasında ilişki olmadığı tespit edilmiştir.

207 Sonuçlar incelendiğinde anonim şirketlerin %84.0’ünün, limited şirketlerin %72.8’inin, tek sahipli işletmelerin %60’ının kur riskine karşı önlem aldığı görülmektedir. Bu sonuçlardan anonim şirketlerin limited şirketlere göre ve limited şirketlerin ise tek sahipli işletmelere göre daha profesyonel oldukları ve döviz kuru riski yönetimine karşı daha duyarlı ve eğilimli oldukları söylenebilir. Anonim şirketlerde risk yönetimine karşı çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuş finans departmanlarına veya muhasebe departmanlarında risk yönetimi ile ilgilenen çalışanların bulunuyor olmasına daha fazla rastlanmaktadır. Daha küçük ölçekli işletmelerde bu konu üzerine uzmanlaşmış kişilerin istihdam edilmeleri çok rastlanan bir durum olmamaktadır.

Analiz 18 :

H0: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki vardır.

Tablo 4.60.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki. İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması Toplam Evet Hayır İşletmenin Faaliyet Madencilik Sayı 20 6 26 Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 76.9% 23.1% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 7.3% 7.4% 7.3%

Gıda, İçki ve Sayı 17 12 29 Tütün Sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 58.6% 41.4% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 6.2% 14.8% 8.2%

208 Tablo 4.60.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki (Devam ). İşletmenin Faaliyet Dokuma, Giyim eşyası, deri Sayı 41 11 52 Gösterdiği Sektör ve ayakkabı sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 78.8% 21.2% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 15.0% 13.6% 14.7%

Orman ürünleri ve Mobilya Sayı 4 0 4 sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 100.0% .0% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 1.5% .0% 1.1%

Kağıt ve Kağıt ürünleri, Sayı 5 1 6 basım sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 83.3% 16.7% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 1.8% 1.2% 1.7%

Kimya, Petrol ürünleri, lastik Sayı 37 15 52 ve plastik sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 71.2% 28.8% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 13.6% 18.5% 14.7%

Metal ana sanayi Sayı 22 5 27 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 81.5% 18.5% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 8.1% 6.2% 7.6%

Madeni esya, makine ve Sayı 36 7 43 Teçhizat sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 83.7% 16.3% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 13.2% 8.6% 12.1%

Otomotiv sanayi Sayı 24 8 32 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 75.0% 25.0% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 8.8% 9.9% 9.0%

Elektrik Sektörü Sayı 20 2 22 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 90.9% 9.1% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 7.3% 2.5% 6.2%

209 Tablo 4.60.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki (Devam ). İşletmenin Faaliyet Taş ve toprağa Sayı 7 0 7 Gösterdiği Sektör dayalı sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 100.0% .0% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 2.6% .0% 2.0%

Diğer Sayı 40 14 54 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 74.1% 25.9% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 14.7% 17.3% 15.3%

Toplam Sayı 273 81 354 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 77.1% 22.9% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 14.245(a) 11 .220 Katsayısı

Analiz 18’de işletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile kur riskine karşı önlem alınması arasındaki ilişki incelenmiştir ve 0,05 anlamlılık seviyesinde değişkenler arasında ilişkinin olmadığı saptanmıştır.

Madencilik sektöründe işletmelerin %76.9’u, gıda, içki ve tütün sanayi sektöründe %58.6’sı, dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi sektöründe %78.8’si, orman ürünleri ve mobilya sanayi sektöründe %100’ü, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektöründe %83.3’ü, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektöründe %71.2’si, metal ana sanayinde %81.5’i, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde %83.7’si, otomotiv sanayi sektöründe %75’i, elektrik sektöründe %90.9’u, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe %100’ü kur riskine karşı önlem aldıklarını belirtmişlerdir. Oranlara bakıldığında ise tüm sektörlerde kur riskine karşı önlem alındığı fakat orman ürünleri ve mobilya sanayi sektörü ile taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe diğer sektörlere göre daha fazla, içki ve tütün sanayi sektörü

210 ile lastik ve plastik sanayi sektöründe diğerlerine göre daha az oranda önlem alındığı gözlemlenmektedir.

Analiz 19 :

H0: İşletmenin aktif büyüklüğü ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin aktif büyüklüğü ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki vardır.

Analiz 19’da işletmenin aktif büyüklüğü ile kur riskine karşı önlem alınması arasındaki ilişki incelenmiş, 0.05 anlamlılık seviyesinde H0 hipotezi reddedilmiş ve bu iki değişkenin ilişkili olduğu saptanmıştır.

Genel anlamda bakıldığında işletmenin aktif büyüklüğü arttıkça döviz kuruna karşı önlem alma oranı da artmaktadır. Bu sonuç daha büyük ölçekli işletmelerde döviz kuru riski yönetimine daha fazla önem verildiğini, işletmelerin bu riskin farkına vardıklarını ve işlem hacimlerinin fazla olmasının döviz kuru riski yönetimini gerektirdiğini göstermektedir.

211 Tablo 4.61.: İşletmenin aktif büyüklüğü ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması Toplam Evet Hayır İşletmenin Aktif 1 Milyon TL Sayı 35 17 52 Büyüklüğü altında % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 67.3% 32.7% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine 12.8% 21.0% 14.7% Karşı Önlem Alması 1 Milyon TL – 2,5 Sayı 53 16 69 Milyon TL % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 76.8% 23.2% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 19.4% 19.8% 19.5% 2,5 Milyon TL- 5 Sayı 32 16 48 Milyon TL % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 66.7% 33.3% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 11.7% 19.8% 13.6%

5 Milyon TL – 10 Sayı 38 14 52 Milyon TL % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 73.1% 26.9% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 13.9% 17.3% 14.7%

10 Milyon TL – Sayı 70 12 82 50 Milyon TL % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 85.4% 14.6% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 25.6% 14.8% 23.2%

50 Milyon TL üstü Sayı 45 6 51 % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 88.2% 11.8% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 16.5% 7.4% 14.4%

Toplam Sayı 273 81 354 % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 77.1% 22.9% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 100.0% 100.0% 100.0% Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 13.026(a) 5 .023 Katsayısı

212 Analiz 20 :

H0: Satışlar içinde ihracatın payı ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki yoktur.

H1: Satışlar içinde ihracatın payı ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki vardır.

Tablo 4.62.: Satışlar içindeki ihracatın payı ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki. İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması Toplam Evet Hayır Satışlar İçinde %0-%25 Sayı 98 29 127 İhracatın Payı % Satışlar İçinde İhracatın Payı 77.2% 22.8% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 35.9% 35.8% 35.9% %26-%50 Sayı 57 20 77 % Satışlar İçinde İhracatın Payı 74.0% 26.0% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 20.9% 24.7% 21.8%

%51-%75 Sayı 36 10 46 % Satışlar İçinde İhracatın Payı 78.3% 21.7% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 13.2% 12.3% 13.0%

%75-%100 Sayı 82 22 104 % Satışlar İçinde İhracatın Payı 78.8% 21.2% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 30.0% 27.2% 29.4%

Toplam Sayı 273 81 354 % Satışlar İçinde İhracatın Payı 77.1% 22.9% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 100.0% 100.0% 100.0% Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare .627(a) 3 .890 Katsayısı

213 Analiz 20’de satışlar içinde ihracatın payı ile kur riskine karşı önlem alınması arasındaki ilişki incelenmiştir ve 0,05 anlamlılık seviyesinde değişkenlerin birbirlerinden bağımsız olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Satışlar içinde ihracat payı yüksek olan işletmelerin bu soruya “evet” cevabı vermeleri beklenirken ihracat payı düşük olan işletmelerin “hayır” cevabı vermeleri beklenirdi. Fakat sonuçlara bakıldığında satışlar içinde ihracat payları %0-25 olan işletmelerin %77.2’si, %26-50’sinin %74.0’ü, %51-75’inin %78.3’ü, %76- 100’ünün %78.8’si döviz kuruna karşı önlem almaktadır. Tüm işletmelerin soruya verdikleri cevapların birbirine çok yakın olmasının sebebi işletmelerin kur riski yönetimine bakış açılarının farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin işletme içi birtakım yöntemler uygulayarak az miktarda kur riski yönetimi yapan bir işletme bu soruya “evet” cevabını verirken aynı işlemleri yapan bir diğer işletme kendini risk yönetimi yapıyor olarak kabul etmeyebilmektedir. Bu sebepten dolayı bu iki değişken arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.

Analiz 21 :

H0: Alışlar içinde ithalatın payı ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki yoktur.

H1: Alışlar içinde ithalatın payı ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki vardır.

Analiz 21’de alışlar içinde ithalatın payı ile kur riskine karşı önlem alınması arasındaki ilişki incelenmiştir ve 0,05 anlamlılık seviyesinde iki değişken arasında ilişki olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Alışlar içinde ithalat payları %0–25 olan işletmelerin %74.2’si, %26-50’sinin %82.8’i, %51-75’inin %79.5’i, %76-100’ünün %81.8’i döviz kuruna karşı önlem almaktadır. Buradaki sonuçlar da aynı sebeplerden dolayı bir önceki analizdeki gibi orantısız çıkmıştır. Genel olarak bakıldığında işletmelerin çoğu alışlar içinde ithalat

214 paylarının arasındaki farka bağlı olmaksızın döviz kuru riski yönetimi yaptıklarını belirtmişlerdir.

Tablo 4.63.: Alışlar içinde ithalatın payı ile kur riskine karşı önlem alınması arasında ilişki İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması Toplam Evet Hayır Alışlar İçinde %0-%25 Sayı 158 55 213 İthalatın Payı % Alışlar İçinde İthalatın Payı 74.2% 25.8% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 57.9% 67.9% 60.2%

%26-%50 Sayı 48 10 58 % Alışlar İçinde İthalatın Payı 82.8% 17.2% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 17.6% 12.3% 16.4%

%51-%75 Sayı 31 8 39 % Alışlar İçinde İthalatın Payı 79.5% 20.5% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 11.4% 9.9% 11.0%

%75-%100 Sayı 36 8 44 % Alışlar İçinde İthalatın Payı 81.8% 18.2% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 13.2% 9.9% 12.4%

Toplam Sayı 273 81 354 % Alışlar İçinde İthalatın Payı 77.1% 22.9% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Önlem Alması 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 2.764(a) 3 .429 Katsayısı

215 Analiz 22 :

H0: İşletmenin hukuki yapısı ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin hukuki yapısı ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki vardır.

Tablo 4.64.: İşletmenin hukuki yapısı ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki.

İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi

Vadeli İşlemler İşletme İçi piyasasında işlem yönetim Her Toplam yaparak politikalarıyla ikisi Hiçbiri İşletmenin Anonim Sayı 11 106 21 6 144 Hukuki Şirket % İşletmenin Yapısı 7.6% 73.6% 14.6% 4.2% 100.0% Hukuki Yapısı % İşletmenin Kur Riskine Karşı 55.0% 39.4% 45.7% 31.6% 40.7% Korunma Yöntemi Limited Sayı 8 153 22 12 195 Şirket % İşletmenin Hukuki Yapısı 4.1% 78.5% 11.3% 6.2% 100.0% % İşletmenin Kur Riskine Karşı 40.0% 56.9% 47.8% 63.2% 55.1% Korunma Yöntemi Tek Sayı 0 6 3 1 10 Sahipli % İşletmenin İşletme .0% 60.0% 30.0% 10.0% 100.0% Hukuki Yapısı % İşletmenin Kur Riskine Karşı .0% 2.2% 6.5% 5.3% 2.8% Korunma Yöntemi Diğer Sayı 1 4 0 0 5 % İşletmenin Hukuki Yapısı 20.0% 80.0% .0% .0% 100.0% % İşletmenin Kur Riskine Karşı 5.0% 1.5% .0% .0% 1.4% Korunma Yöntemi Toplam Sayı 20 269 46 19 354 % İşletmenin 5.6% 76.0% 13.0% 5.4% 100.0% Hukuki Yapısı % İşletmenin Kur Riskine Karşı 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Korunma Yöntemi Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 9.708(a) 9 .375 Katsayısı

216 Analiz 22’de işletmenin hukuki yapısı ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasındaki ilişki 0,05 anlamlılık seviyesinde incelenmiş ve iki değişken arasında ilişki olmadığı görülmüştür.

Soruyu cevaplandıran 144 anonim şirketin sadece %7.6’sı, 195 limited şirketin %4.1’i yalnız vadeli işlemler piyasasında işlem yaparak kur riskine karşı korunduklarını belirtmişlerdir. Bu oranın çok düşük çıkması beklenen bir sonuçtu. Vadeli işlemler piyasasında yapılan işlemlerin bu derece düşük çıkması VOB’un kendini çok iyi tanıtamamış olmasından, işletmelerin bu konuda yetersiz bilgiye sahip olmalarından, işlemlerin işletmelere karışık geliyor olmasından veya işletme içi yöntemlerin işletmeler tarafından daha yoğun kullanılmasından kaynaklı vadeli işlemler piyasasına gerek duymamalarından kaynaklanmaktadır. Anonim şirketlerde oranın diğerlerine göre daha fazla çıkması bu işletmelerde daha profesyonel kadroların risk yönetimi ile ilgilendiklerini göstermektedir. Tek sahipli işletmelerde ise bu yöntem tamamıyla kullanılmamaktadır.

Döviz kuru riski yönetiminde işletme içi yöntemlerin uygulanma oranı ise anonim şirketlerde %73.6, limited şirketlerde %78.5, tek sahipli işletmelerde %60.0 oranında gerçekleşmektedir.

Analiz 23 :

H0: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki vardır.

217 Tablo 4.65.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki

İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi

Vadeli İşlemler İşletme İçi piyasasında İşlem yönetim Her Toplam yaparak politikalarıyla ikisi Hiçbiri İşletmenin Madencilik Sayı 1 21 4 0 26 Faaliyet Gösterdiği % İşletmenin Sektör Faaliyet Gösterdiği 3.8% 80.8% 15.4% .0% 100.0% Sektör % İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi 5.0% 7.8% 8.7% .0% 7.3%

Gıda, İçki ve Sayı 2 17 7 3 29 Tütün Sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 6.9% 58.6% 24.1% 10.3% 100.0% Sektör % İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi 10.0% 6.3% 15.2% 15.8% 8.2%

Dokuma, Giyim Sayı 3 38 7 4 52 eşyası, deri ve ayakkabı sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 5.8% 73.1% 13.5% 7.7% 100.0% Sektör % İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi 15.0% 14.1% 15.2% 21.1% 14.7%

Orman ürünleri ve Sayı 2 1 1 0 4 Mobilya sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 50.0% 25.0% 25.0% .0% 100.0% Sektör % İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi 10.0% .4% 2.2% .0% 1.1%

Kağıt ve Kağıt Sayı 0 5 1 0 6 ürünleri, basım sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği .0% 83.3% 16.7% .0% 100.0% Sektör % İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi .0% 1.9% 2.2% .0% 1.7%

Kimya, Petrol Sayı 4 40 4 4 52 ürünleri, lastik ve plastik sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 7.7% 76.9% 7.7% 7.7% 100.0% Sektör % İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi 20.0% 14.9% 8.7% 21.1% 14.7%

Metal ana sanayi Sayı 3 18 5 1 27 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 11.1% 66.7% 18.5% 3.7% 100.0% Sektör % İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi 15.0% 6.7% 10.9% 5.3% 7.6%

218 Tablo 4.65.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki (Devam ) İşletmenin Faaliyet Madeni esya, makine ve Sayı 0 37 4 2 43 Gösterdiği Sektör Teçhizat sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% 86.0% 9.3% 4.7% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi .0% 13.8% 8.7% 10.5% 12.1%

Otomotiv sanayi Sayı 0 26 4 2 32 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% 81.3% 12.5% 6.3% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi .0% 9.7% 8.7% 10.5% 9.0%

Elektrik Sektörü Sayı 2 15 5 0 22 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 9.1% 68.2% 22.7% .0% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi 10.0% 5.6% 10.9% .0% 6.2%

Taş ve toprağadayalı Sayı 1 6 0 0 7 sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 14.3% 85.7% .0% .0% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi 5.0% 2.2% .0% .0% 2.0%

Diğer Sayı 2 45 4 3 54 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 3.7% 83.3% 7.4% 5.6% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi 10.0% 16.7% 8.7% 15.8% 15.3%

Toplam Sayı 20 269 46 19 354 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 5.6% 76.0% 13.0% 5.4% 100.0%

% İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 42.171(a) 33 .132 Katsayısı

Analiz 23’de işletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasındaki ilişki 0.05 anlamlılık düzeyinde incelenmiş ve iki değişkenin ilişkisiz olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

219 Sektörler bazında incelendiğinde madencilik sektöründe işletmelerin %3.8’i, gıda, içki ve tütün sanayi sektöründe %6.9’u, dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi sektöründe %5.8’i, orman ürünleri ve mobilya sanayi sektöründe %50’si, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektöründe %0’ı, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektöründe %7.7’si, metal ana sanayinde %11.1’i, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde %0’ı, otomotiv sanayi sektöründe %0’ı, elektrik sektöründe %9.1’i, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe %14.3’ü yalnız vadeli işlemler piyasasında işlem yaparak döviz kuru risk yönetimi yapmaktadırlar. Sonuçlar incelendiğinde araştırmaya cevap veren işletmeler içinde kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektöründe, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde ve otomotiv sanayi sektöründe bu yöntemin hiç kullanılmadığı görülmektedir. Yöntemi en fazla kullanan sektörlerin ise metal ana sanayi ve elektrik sektörü olduğu tespit edilmiştir.

İşletme içi yöntemlerin kullanılma oranları ise madencilik sektöründe işletmelerin %80.8, gıda, içki ve tütün sanayi sektöründe %58.6, dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi sektöründe %73.1, orman ürünleri ve mobilya sanayi sektöründe %25, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektöründe %83.3, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektöründe %76.9, metal ana sanayinde %66.7, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde %86.0, otomotiv sanayi sektöründe %81.3, elektrik sektöründe %68.2, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe %85.7 olarak tespit edilmiştir.

Analiz 24 :

H0: İşletmenin aktif büyüklüğü ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin aktif büyüklüğü ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki vardır.

220 Tablo 4.66.: İşletmenin aktif büyüklüğü ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki.

İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi Vadeli İşlemler İşletme İçi piyasasında İşlem yönetim Her Toplam yaparak politikalarıyla ikisi Hiçbiri İşletmenin 1 Milyon Sayı 2 40 7 3 52 Aktif TL altında % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 3.8% 76.9% 13.5% 5.8% 100.0% Büyüklüğü % İşletmenin Kur Riskine Karşı 10.0% 14.9% 15.2% 15.8% 14.7% Korunma Yöntemi 1 Milyon Sayı 4 53 10 2 69 TL – 2,5 % İşletmenin Aktif Milyon TL 5.8% 76.8% 14.5% 2.9% 100.0% Büyüklüğü % İşletmenin Kur Riskine Karşı 20.0% 19.7% 21.7% 10.5% 19.5% Korunma Yöntemi 2,5 Milyon Sayı 2 41 3 2 48 TL- 5 Milyon TL % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 4.2% 85.4% 6.3% 4.2% 100.0% % İşletmenin Kur Riskine Karşı 10.0% 15.2% 6.5% 10.5% 13.6% Korunma Yöntemi 5 Milyon Sayı 3 39 6 4 52 TL – 10 % İşletmenin Aktif Milyon TL 5.8% 75.0% 11.5% 7.7% 100.0% Büyüklüğü % İşletmenin Kur Riskine Karşı 15.0% 14.5% 13.0% 21.1% 14.7% Korunma Yöntemi 10 Milyon Sayı 6 61 9 6 82 TL – 50 Milyon TL % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 7.3% 74.4% 11.0% 7.3% 100.0% % İşletmenin Kur Riskine Karşı 30.0% 22.7% 19.6% 31.6% 23.2% Korunma Yöntemi 50 Milyon Sayı 3 35 11 2 51 TL üstü % İşletmenin Aktif 5.9% 68.6% 21.6% 3.9% 100.0% Büyüklüğü % İşletmenin Kur Riskine Karşı 15.0% 13.0% 23.9% 10.5% 14.4% Korunma Yöntemi Toplam Sayı 20 269 46 19 354 % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 5.6% 76.0% 13.0% 5.4% 100.0% % İşletmenin Kur Riskine Karşı 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Korunma Yöntemi Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 9.137(a) 15 .870 Katsayısı

Analiz 24’de işletmenin aktif büyüklüğü ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasındaki ilişki 0,05 anlamlılık seviyesinde incelenmiş ve değişkenler arasında ilişki olmadığı saptanmıştır.

221 Genel olarak tablo incelendiğinde aktif büyüklüğü 5 Milyon TL’nin üzerinde olan işletmelerin vadeli işlemler piyasasından yararlanma oranlarının, aktif büyüklüğü 5 Milyon TL’nin altında olan işletmelerden daha fazla olduğu görülmektedir. İşletmenin aktif büyüklüğü arttıkça vadeli işlemler piyasasında işlem yapma oranının artması beklenen bir sonuçtur.

İşletme içi yöntemlerin kullanım oranlarına bakıldığında ise, oranlar arasında çok fazla farkın bulunmaması ile birlikte bu yöntemlerin aktif büyüklüğü 5 Milyon TL’nin altında olan işletmelerde aktif büyüklüğü 5 Milyon TL’nin üstünde olan işletmelere göre daha fazla kullanıldığı görülmektedir.

Analiz 25 :

H0: Satışlar içindeki ihracatın payı ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki yoktur.

H1: Satışlar içindeki ihracatın payı ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki vardır.

Analiz 25’de satışlar içindeki ihracatın payı ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasındaki ilişki incelenmiştir. 0,05 anlamlılık seviyesinde p katsayısı

0,05’den yüksek çıktığından dolayı H0 hipotezi kabul edilmiştir ve iki değişken arasında ilişki olmadığı tespit edilmiştir.

Satışlar içinde ihracat payları %0–25 olan işletmelerin %7.9’u, %26-50’sinin %3.9’u, %51-75’inin %0’ı, %76-100’ünün %6.7’si yalnız vadeli işlem yöntemlerini kullanmaktadırlar. Her iki yöntemi birlikte kullanan işletmelerin oranları ise ihracatın payı %0–25 olan işletmelerde %14.2’u, %26-50’de %10.4’, %51-75’de %13, %76- 100’da %13.5 olarak gerçekleşmiştir. Oranlara bakıldığında satışlar içindeki ihracat payının kur riskine karşı korunma yöntemini etkilemediği görülmektedir. Bu sebeple bu iki değişken arasında anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir.

222 Tablo 4.67.: Satışlar içindeki ihracatın payı ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki.

İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi Vadeli İşlemler piyasasında İşletme İçi yönetim Her Toplam İşlem yaparak politikalarıyla ikisi Hiçbiri Satışlar İçinde %0-%25 Sayı 10 93 18 6 127 İhracatın Payı % Satışlar İçinde 7.9% 73.2% 14.2% 4.7% 100.0% İhracatın Payı % İşletmenin Kur Riskine 50.0% 34.6% 39.1% 31.6% 35.9% Karşı Korunma Yöntemi %26-%50 Sayı 3 61 8 5 77 % Satışlar İçinde 3.9% 79.2% 10.4% 6.5% 100.0% İhracatın Payı % İşletmenin Kur Riskine 15.0% 22.7% 17.4% 26.3% 21.8% Karşı Korunma Yöntemi %51-%75 Sayı 0 39 6 1 46 % Satışlar İçinde .0% 84.8% 13.0% 2.2% 100.0% İhracatın Payı % İşletmenin Kur Riskine .0% 14.5% 13.0% 5.3% 13.0% Karşı Korunma Yöntemi %75-%100 Sayı 7 76 14 7 104 % Satışlar İçinde 6.7% 73.1% 13.5% 6.7% 100.0% İhracatın Payı % İşletmenin Kur Riskine 35.0% 28.3% 30.4% 36.8% 29.4% Karşı Korunma Yöntemi Toplam Sayı 20 269 46 19 354 % Satışlar İçinde 5.6% 76.0% 13.0% 5.4% 100.0% İhracatın Payı % İşletmenin Kur Riskine 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Karşı Korunma Yöntemi Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 7.232(a) 9 .613 Katsayısı

223 İşletme içi yöntemlerin uygulanma oranları ise satışlar içinde ihracat payları %0–25 olan işletmelerde %73.2, %26-50’de %79.2, %51-75’de %84.8, %76- 100’de %73.1 olarak tespit edilmiştir.

Analiz 26 :

H0: Alışlar içinde ithalatın payı ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki yoktur.

H1: Alışlar içinde ithalatın payı ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki vardır.

Analiz 26’da alışlar içinde ithalatın payı ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasındaki ilişki incelenmiştir. 0,05 anlamlılık seviyesinde iki değişken arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı sonucuna ulaşılmış ve H0 hipotezi reddedilememiştir.

Alışlar içinde ithalat payları %0–25 olan işletmelerin %4.7’si, %26-50’sinin %5.2’si, %51-75’inin %10.3’ü, %76-100’ünün %6.8’i yalnız vadeli işlem yöntemlerini kullanmaktadırlar. Her iki yöntemi birlikte kullanan işletmelerin oranları ise ithalatın payı %0–25 olan işletmelerde %13.6, %26-50’de %12.1, %51- 75’de %12.8, %76-100’da %11.4 olarak gerçekleşmiştir.

İşletme içi yöntemlerin uygulanma oranları ise satışlar içinde ihracat payları %0–25 olan işletmelerde %76.1, %26-50’de %77.6, %51-75’de %69.2, %76-100’de %79.5 olarak tespit edilmiştir.

224 Tablo 4.68.: Alışlar içinde ithalatın payı ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki. İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi Vadeli İşlemler piyasasında İşletme İçi yönetim Her Toplam İşlem yaparak politikalarıyla ikisi Hiçbiri Alışlar İçinde %0-%25 Sayı 10 162 29 12 213 İthalatın Payı % Alışlar İçinde İthalatın 4.7% 76.1% 13.6% 5.6% 100.0% Payı % İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma 50.0% 60.2% 63.0% 63.2% 60.2% Yöntemi %26-%50 Sayı 3 45 7 3 58 % Alışlar İçinde İthalatın 5.2% 77.6% 12.1% 5.2% 100.0% Payı % İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma 15.0% 16.7% 15.2% 15.8% 16.4% Yöntemi %51-%75 Sayı 4 27 5 3 39 % Alışlar İçinde İthalatın 10.3% 69.2% 12.8% 7.7% 100.0% Payı % İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma 20.0% 10.0% 10.9% 15.8% 11.0% Yöntemi %75-%100 Sayı 3 35 5 1 44 % Alışlar İçinde İthalatın 6.8% 79.5% 11.4% 2.3% 100.0% Payı % İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma 15.0% 13.0% 10.9% 5.3% 12.4% Yöntemi Toplam Sayı 20 269 46 19 354 % Alışlar İçinde İthalatın 5.6% 76.0% 13.0% 5.4% 100.0% Payı % İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Yöntemi Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 3.668(a) 9 .932 Katsayısı

225 Analiz 27:

H0: İthalat ve ihracatın aynı para biriminden yapılması ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki yoktur.

H1: İthalat ve ihracatın aynı para biriminden yapılması ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki vardır.

Tablo 4.69.: İthalat ve ihracatın aynı para biriminden yapılması ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasında ilişki.

İşletmenin Kur Riskine Karşı Korunma Yöntemi Vadeli İşlemler İşletme İçi piyasasında yönetim Her Toplam İşlem yaparak politikalarıyla ikisi Hiçbiri İthalat ve Aynı Sayı 10 180 34 10 234 İhracatın Aynı % İthalat ve Para Biriminden İhracatın Aynı Yapılması 4.3% 76.9% 14.5% 4.3% 100.0% Para Biriminden Yapılması % İşletmenin Kur Riskine Karşı 50.0% 66.9% 73.9% 52.6% 66.1% Korunma Yöntemi Farklı Sayı 10 89 12 9 120 % İthalat ve İhracatın Aynı 8.3% 74.2% 10.0% 7.5% 100.0% Para Biriminden Yapılması % İşletmenin Kur Riskine Karşı 50.0% 33.1% 26.1% 47.4% 33.9% Korunma Yöntemi Toplam Sayı 20 269 46 19 354 % İthalat ve İhracatın Aynı 5.6% 76.0% 13.0% 5.4% 100.0% Para Biriminden Yapılması % İşletmenin Kur Riskine Karşı 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Korunma Yöntemi Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 5.185(a) 3 .159 Katsayısı

Analiz 27’de ithalat ve ihracatın aynı para biriminden yapılması ile kur riskine karşı korunma yöntemi arasındaki ilişki incelenmiştir. p katsayısı 0,05’den daha büyük çıktığından dolayı değişkenler arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı tespit edilmiştir.

226 İthalat ve ihracatı aynı para biriminden yapan işletmelerin %4.3’ü, farklı para biriminden yapan işletmelerin %8.3’ü vadeli işlemler piyasasında işlem yapmaktadırlar. İşletme içi yöntemleri kullanma oranları ise %76.9 ve %74.2 olarak tespit edilmiştir. İthalat ve ihracatı aynı para biriminden yapan işletmelerin vadeli işlemleri daha az kullanması beklenen bir sonuçtur. Yurt dışı alış ve satış miktarları da eşit ise bu işletmelerin döviz kuru riski oldukça düşük olacaktır ve vadeli işlemler piyasasında işlem yapmaya ihtiyaç duymayacaklardır. Alış ve satışların eşit olmaması durumunda ise kalan miktarın hedge edilmesi için vadeli işlemler piyasasına ihtiyaç duyulabilir.

Analiz 28:

H0: İşletmenin hukuki yapısı ile ödemeleri öne alma veya geciktirme yönteminin kullanılması arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin hukuki yapısı ile ödemeleri öne alma veya geciktirme yönteminin kullanılması arasında ilişki vardır.

Analiz 28’de işletmenin hukuki yapısı ile ödemeleri öne alma veya geciktirme yönteminin kullanılması arasındaki ilişki incelenmiştir ve 0,05 anlamlılık seviyesinde değişkenler arasında ilişkinin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anonim şirketlerin %61.8’i, limited şirketlerin %71.8’i ve tek sahipli işletmelerin %50’si bu yöntemi oldukça kullanmaktadırlar. İşletmelerin hukuki yapılarının bu yöntemin kullanılmasında etkili olmadığı görülmektedir. Bu yöntem özellikle orta ölçekli işletmeler arasında yaygın kullanılan bir işletme içi korunma yöntemidir. Dolayısı ile en fazla kullanımının limited şirketler arasında gerçekleşmesi beklenen bir sonuçtur.

227 Tablo 4.70.: İşletmenin hukuki yapısı ile ödemeleri öne alma veya geciktirme yönteminin kullanılması arasında ilişki.

Odemeleri One Alma Veya Geciktirme Çok Az Toplam Kullanıyoruz Kullanıyoruz Kullanıyoruz Kullanmıyoruz İşletmenin Anonim Sayı 37 52 33 22 144 Hukuki Şirket % İşletmenin Yapısı Hukuki Yapısı 25.7% 36.1% 22.9% 15.3% 100.0%

% Odemeleri One Alma 34.9% 39.4% 50.8% 43.1% 40.7% Veya Geciktirme Limited Sayı 65 75 29 26 195 Şirket % İşletmenin Hukuki Yapısı 33.3% 38.5% 14.9% 13.3% 100.0%

% Odemeleri One Alma 61.3% 56.8% 44.6% 51.0% 55.1% Veya Geciktirme Tek Sayı 1 4 3 2 10 Sahipli % İşletmenin İşletme Hukuki Yapısı 10.0% 40.0% 30.0% 20.0% 100.0%

% Odemeleri One Alma .9% 3.0% 4.6% 3.9% 2.8% Veya Geciktirme Diğer Sayı 3 1 0 1 5 % İşletmenin Hukuki Yapısı 60.0% 20.0% .0% 20.0% 100.0%

% Odemeleri One Alma 2.8% .8% .0% 2.0% 1.4% Veya Geciktirme Toplam Sayı 106 132 65 51 354 % İşletmenin Hukuki Yapısı 29.9% 37.3% 18.4% 14.4% 100.0%

% Odemeleri One Alma 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Veya Geciktirme Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 10.133(a) 9 .340 Katsayısı

228 Analiz 29:

H0: İşletmenin hukuki yapısı ile ulusal fatura ile faturalama yönteminin kullanılması arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin hukuki yapısı ile ulusal fatura ile faturalama yönteminin kullanılması arasında ilişki vardır.

Tablo 4.71.: İşletmenin hukuki yapısı ile ulusal fatura ile faturalama yönteminin kullanılması arasında ilişki.

Ulusal Fatura Ile Faturalama Çok Az Toplam Kullanıyoruz Kullanıyoruz Kullanıyoruz Kullanmıyoruz İşletmenin Anonim Sayı 22 31 48 43 144 Hukuki Şirket % İşletmenin Yapısı Hukuki Yapısı 15.3% 21.5% 33.3% 29.9% 100.0%

% Ulusal Fatura Ile 40.7% 45.6% 41.0% 37.4% 40.7% Faturalama Limited Sayı 30 36 63 66 195 Şirket % İşletmenin Hukuki Yapısı 15.4% 18.5% 32.3% 33.8% 100.0%

% Ulusal Fatura Ile 55.6% 52.9% 53.8% 57.4% 55.1% Faturalama Tek Sayı 1 0 4 5 10 Sahipli % İşletmenin İşletme Hukuki Yapısı 10.0% .0% 40.0% 50.0% 100.0%

% Ulusal Fatura Ile 1.9% .0% 3.4% 4.3% 2.8% Faturalama Diğer Sayı 1 1 2 1 5 % İşletmenin Hukuki Yapısı 20.0% 20.0% 40.0% 20.0% 100.0%

% Ulusal Fatura Ile 1.9% 1.5% 1.7% .9% 1.4% Faturalama Toplam Sayı 54 68 117 115 354 % İşletmenin Hukuki Yapısı 15.3% 19.2% 33.1% 32.5% 100.0%

% Ulusal Fatura Ile 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Faturalama Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 4.495(a) 9 .876 Katsayısı

229 Analiz 29’de KOBİ’lerin hukuki yapıları ile ulusal fatura ile faturalama yönteminin kullanılması arasındaki ilişki sonucunda 0,05 anlamlılık seviyesinde iki değişken arasında ilişki olmadığı tespit edilmiştir.

Anonim şirketlerin %36.8’i, limited şirketlerin %33.9’i ve tek sahipli işletmelerin %10’u bu yöntemi oldukça kullanmaktadırlar. Sonuçlara göre bu yöntem ödemeleri öne alma veya geciktirme yöntemine göre çok daha az tercih edilen bir yöntemdir. Anonim şirketlerin %63.2’si, limited şirketlerin %66.1’i ve tek sahipli işletmelerin %60’ı bu yöntemi kullanmayı çok fazla tercih etmemektedir.

Analiz 30:

H0: İşletmenin hukuki yapısı ile pazarlama teknikleri kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin hukuki yapısı ile pazarlama teknikleri kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki vardır.

Analiz 30’da KOBİ’lerin hukuki yapısı ile pazarlama teknikleri kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasındaki ilişki incelenmiş ve 0,05 anlamlılık seviyesinde değişkenler arasında ilişki olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anonim şirketlerin %61.1’i, limited şirketlerin %63.1’i ve tek sahipli işletmelerin %70’i bu yöntemi oldukça kullanmaktadırlar. Bu yöntemi özellikle tek sahipli işletmelerin oldukça fazla kullandıkları görülmektedir. Genel olarak bakıldığında yöntem ulusal fatura ile faturalama yöntemine göre çok daha fazla tercih edilmektedir.

230 Tablo 4.72.: İşletmenin hukuki yapısı ile pazarlama teknikleri kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki.

Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma Çok Az Toplam Kullanıyoruz Kullanıyoruz Kullanıyoruz Kullanmıyoruz İşletmenin Anonim Sayı 36 52 24 32 144 Hukuki Şirket % İşletmenin Yapısı Hukuki Yapısı 25.0% 36.1% 16.7% 22.2% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri 41.9% 38.5% 48.0% 38.6% 40.7% Kullanarak Korunma Limited Sayı 47 76 24 48 195 Şirket % İşletmenin Hukuki Yapısı 24.1% 39.0% 12.3% 24.6% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri 54.7% 56.3% 48.0% 57.8% 55.1% Kullanarak Korunma Tek Sayı 1 6 1 2 10 Sahipli % İşletmenin İşletme Hukuki Yapısı 10.0% 60.0% 10.0% 20.0% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri 1.2% 4.4% 2.0% 2.4% 2.8% Kullanarak Korunma Diğer Sayı 2 1 1 1 5 % İşletmenin Hukuki Yapısı 40.0% 20.0% 20.0% 20.0% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri 2.3% .7% 2.0% 1.2% 1.4% Kullanarak Korunma Toplam Sayı 86 135 50 83 354 % İşletmenin Hukuki Yapısı 24.3% 38.1% 14.1% 23.4% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Kullanarak Korunma Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 4.896(a) 9 .843 Katsayısı

231 Analiz 31:

H0: İşletmenin hukuki yapısı ile üretim teknikleri yöntemi kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin hukuki yapısı ile üretim teknikleri yöntemi kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki vardır.

Tablo 4.73.: İşletmenin hukuki yapısı ile üretim teknikleri yöntemi kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki. Uretim Teknikleri Yöntemi Kullanarak Korunma Çok Az Toplam Kullanıyoruz Kullanıyoruz Kullanıyoruz Kullanmıyoruz İşletmenin Anonim Sayı 20 48 34 42 144 Hukuki Yapısı Şirket % İşletmenin 13.9% 33.3% 23.6% 29.2% 100.0% Hukuki Yapısı % Uretim Teknikleri Yöntemi 41.7% 36.1% 43.0% 44.7% 40.7% Kullanarak Korunma Limited Sayı 27 77 42 49 195 Şirket % İşletmenin 13.8% 39.5% 21.5% 25.1% 100.0% Hukuki Yapısı % Uretim Teknikleri Yöntemi 56.3% 57.9% 53.2% 52.1% 55.1% Kullanarak Korunma Tek Sayı Sahipli 0 7 1 2 10 İşletme % İşletmenin Hukuki Yapısı .0% 70.0% 10.0% 20.0% 100.0% % Uretim Teknikleri Yöntemi .0% 5.3% 1.3% 2.1% 2.8% Kullanarak Korunma Diğer Sayı 1 1 2 1 5 % İşletmenin 20.0% 20.0% 40.0% 20.0% 100.0% Hukuki Yapısı % Uretim Teknikleri Yöntemi 2.1% .8% 2.5% 1.1% 1.4% Kullanarak Korunma Toplam Sayı 48 133 79 94 354 % İşletmenin 13.6% 37.6% 22.3% 26.6% 100.0% Hukuki Yapısı % Uretim Teknikleri Yöntemi 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Kullanarak Korunma Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 7.925(a) 9 .542 Katsayısı

232 Analiz 31’de işletmenin hukuki yapısı ile üretim teknikleri yöntemi kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasındaki ilişki incelenmiştir ve 0,05 anlamlılık seviyesinde değişkenler arasında ilişki olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anonim şirketlerin %47.2’si, limited şirketlerin %53.3’ü ve tek sahipli işletmelerin %70’i bu yöntemi oldukça kullanmaktadırlar. Burada da yöntemi en çok kullanan şirket türünün tek sahipli işletmeler olduğu tespit edilmiştir.

Analiz 32:

H0: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile ödemeleri öne alma veya geciktirme yönteminin kullanılması arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile ödemeleri öne alma veya geciktirme yönteminin kullanılması arasında ilişki vardır.

Tablo 4.74.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile ödemeleri öne alma veya geciktirme yönteminin kullanılması arasında ilişki.

Ödemeleri Öne Alma Veya Geciktirme Çok Az Toplam Kullanıyoruz Kullanıyoruz Kullanıyoruz Kullanmıyoruz İsletmenin Madencilik Sayı 11 11 1 3 26 Faaliyet Gösterdiği % İsletmenin Faaliyet Sektör 42.3% 42.3% 3.8% 11.5% 100.0% Gösterdiği Sektör % Ödemeleri Öne Alma Veya 10.4% 8.3% 1.5% 5.9% 7.3% Geciktirme Gıda, İçki ve Sayı 6 16 2 5 29 Tutun Sanayi % İşletmenin Faaliyet 20.7% 55.2% 6.9% 17.2% 100.0% Gösterdiği Sektör % Ödemeleri Öne Alma Veya 5.7% 12.1% 3.1% 9.8% 8.2% Geciktirme Dokuma, Giyim Sayı 18 16 11 7 52 eşyası, deri ve ayakkabı sanayi % İşletmenin Faaliyet 34.6% 30.8% 21.2% 13.5% 100.0% Gösterdiği Sektör % Ödemeleri Öne Alma Veya 17.0% 12.1% 16.9% 13.7% 14.7% Geciktirme

233 Tablo 4.74.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile ödemeleri öne alma veya geciktirme yönteminin kullanılması arasında ilişki (Devam). İsletmenin Faaliyet Orman ürünleri ve Mobilya Sayı 2 1 0 1 4 Gösterdiği Sektör sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 50.0% 25.0% .0% 25.0% 100.0%

% Ödemeleri Öne Alma Veya Geciktirme 1.9% .8% .0% 2.0% 1.1%

Kagit ve kagit ürünleri, Sayı 4 2 0 0 6 basım sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 66.7% 33.3% .0% .0% 100.0%

% Ödemeleri Öne Alma Veya Geciktirme 3.8% 1.5% .0% .0% 1.7%

Kimya, Petrol ürünleri, Sayı 14 19 12 7 52 lastik ve plastik sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 26.9% 36.5% 23.1% 13.5% 100.0%

% Ödemeleri Öne Alma Veya Geciktirme 13.2% 14.4% 18.5% 13.7% 14.7%

Metal ana sanayi Sayı 7 7 8 5 27 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 25.9% 25.9% 29.6% 18.5% 100.0%

% Ödemeleri Öne Alma Veya Geciktirme 6.6% 5.3% 12.3% 9.8% 7.6%

Madeni esya, makine ve Sayı 14 14 11 4 43 techizat sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 32.6% 32.6% 25.6% 9.3% 100.0%

% Ödemeleri Öne Alma Veya Geciktirme 13.2% 10.6% 16.9% 7.8% 12.1%

Otomotiv sanayi Sayı 10 11 7 4 32 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 31.3% 34.4% 21.9% 12.5% 100.0%

% Ödemeleri Öne Alma Veya Geciktirme 9.4% 8.3% 10.8% 7.8% 9.0%

Elektrik Sektörü Sayı 6 9 3 4 22 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 27.3% 40.9% 13.6% 18.2% 100.0%

% Ödemeleri Öne Alma Veya Geciktirme 5.7% 6.8% 4.6% 7.8% 6.2%

Tas ve topraga dayali Sayı 3 0 2 2 7 sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 42.9% .0% 28.6% 28.6% 100.0%

% Ödemeleri Öne Alma Veya Geciktirme 2.8% .0% 3.1% 3.9% 2.0%

234 Tablo 4.74.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile ödemeleri öne alma veya geciktirme yönteminin kullanılması arasında ilişki (Devam). İsletmenin Faaliyet Gösterdiği Diğer Sayı 11 26 8 9 54 Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 20.4% 48.1% 14.8% 16.7% 100.0%

% Ödemeleri Öne Alma Veya Geciktirme 10.4% 19.7% 12.3% 17.6% 15.3%

Toplam Sayı 106 132 65 51 354 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 29.9% 37.3% 18.4% 14.4% 100.0%

% Ödemeleri Öne Alma Veya Geciktirme 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 33.597(a) 33 .438 Katsayısı

Analiz 32’de KOBİ’lerin faaliyet gösterdikleri sektör ile ödemeleri öne alma veya geciktirme yönteminin kullanılması arasındaki ilişki 0,05 anlamlılık seviyesinde incelenmiş ve değişkenler arasında ilişki olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Madencilik sektöründe işletmelerin %84.6, gıda, içki ve tütün sanayi sektöründe %75.9, dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi sektöründe %65.4, orman ürünleri ve mobilya sanayi sektöründe %75.0, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektöründe %100, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektöründe %63.4, metal ana sanayinde %51.8, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde %65.2, otomotiv sanayi sektöründe %65.7, elektrik sektöründe %68.2, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe %42.9 olarak tespit edilmiştir.

Sektörler arası dağılım incelendiğinde bu yöntemi en fazla tercih edildiği sektör kâğıt ve kâğıt ürünleri basım sanayi sektörü ve madencilik sektörüdür. En az tercih edildiği sektör ise taş ve toprağa dayalı sanayi sektörüdür.

235 Analiz 33:

H0: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile ulusal fatura ile faturalama yönteminin kullanılması arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile ulusal fatura ile faturalama yönteminin kullanılması arasında ilişki vardır.

Tablo 4.75.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile ulusal fatura ile faturalama yönteminin kullanılması arasında ilişki

Ulusal Fatura Ile Faturalama Çok Az Toplam Kullaniyorz Kullanıyoruz Kullanıyoruz Kullanmıyoruz İşletmenin Madencilik Sayı 3 7 11 5 26 Faaliyet Gösterdiği % İşletmenin Faaliyet Sektör 11.5% 26.9% 42.3% 19.2% 100.0% Gösterdiği Sektör % Ulusal Fatura Ile Faturalama 5.6% 10.3% 9.4% 4.3% 7.3%

Gıda, İçki ve Sayı 7 6 9 7 29 Tütün Sanayi % İşletmenin Faaliyet 24.1% 20.7% 31.0% 24.1% 100.0% Gösterdiği Sektör % Ulusal Fatura Ile Faturalama 13.0% 8.8% 7.7% 6.1% 8.2%

Dokuma, Giyim Sayı 10 7 15 20 52 eşyası, deri ve ayakkabı sanayi % İşletmenin Faaliyet 19.2% 13.5% 28.8% 38.5% 100.0% Gösterdiği Sektör % Ulusal Fatura Ile Faturalama 18.5% 10.3% 12.8% 17.4% 14.7%

Orman ürünleri Sayı 2 1 0 1 4 ve Mobilya sanayi % İşletmenin Faaliyet 50.0% 25.0% .0% 25.0% 100.0% Gösterdiği Sektör % Ulusal Fatura Ile Faturalama 3.7% 1.5% .0% .9% 1.1%

Kağıt ve Kağıt Sayı 0 1 2 3 6 ürünleri, basım sanayi % İşletmenin Faaliyet .0% 16.7% 33.3% 50.0% 100.0% Gösterdiği Sektör % Ulusal Fatura Ile Faturalama .0% 1.5% 1.7% 2.6% 1.7%

Kimya, Petrol Sayı 8 11 15 18 52 ürünleri, lastik ve plastik sanayi % İşletmenin Faaliyet 15.4% 21.2% 28.8% 34.6% 100.0% Gösterdiği Sektör % Ulusal Fatura Ile Faturalama 14.8% 16.2% 12.8% 15.7% 14.7%

236 Tablo 4.75.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile ulusal fatura ile faturalama yönteminin kullanılması arasında ilişki (Devam). İşletmenin Faaliyet Metal ana sanayi Sayı 5 4 10 8 27 Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 18.5% 14.8% 37.0% 29.6% 100.0%

% Ulusal Fatura Ile Faturalama 9.3% 5.9% 8.5% 7.0% 7.6%

Madeni esya, makine Sayı 5 8 19 11 43 ve Teçhizat sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 11.6% 18.6% 44.2% 25.6% 100.0%

% Ulusal Fatura Ile Faturalama 9.3% 11.8% 16.2% 9.6% 12.1%

Otomotiv sanayi Sayı 5 10 9 8 32 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 15.6% 31.3% 28.1% 25.0% 100.0%

% Ulusal Fatura Ile Faturalama 9.3% 14.7% 7.7% 7.0% 9.0%

Elektrik Sektörü Sayı 2 4 7 9 22 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 9.1% 18.2% 31.8% 40.9% 100.0%

% Ulusal Fatura Ile Faturalama 3.7% 5.9% 6.0% 7.8% 6.2%

Taş ve toprağa dayalı Sayı 0 1 2 4 7 sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% 14.3% 28.6% 57.1% 100.0%

% Ulusal Fatura Ile Faturalama .0% 1.5% 1.7% 3.5% 2.0%

Diğer Sayı 7 8 18 21 54 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 13.0% 14.8% 33.3% 38.9% 100.0%

% Ulusal Fatura Ile Faturalama 13.0% 11.8% 15.4% 18.3% 15.3%

Toplam Sayı 54 68 117 115 354 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 15.3% 19.2% 33.1% 32.5% 100.0%

% Ulusal Fatura Ile Faturalama 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 25.634(a) 33 .816 Katsayısı

237 Analiz 33’de işletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile ulusal fatura ile faturalama yönteminin kullanılması arasındaki ilişki incelenmiştir ve 0,05 anlamlılık seviyesinde değişkenler arasında ilişki olmadığı saptanmıştır.

Madencilik sektöründe işletmelerin %37.4, gıda, içki ve tütün sanayi sektöründe %44.8, dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi sektöründe %32.7, orman ürünleri ve mobilya sanayi sektöründe %75.0, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektöründe %16.7, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektöründe %36.6, metal ana sanayinde %33.3, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde %30.2, otomotiv sanayi sektöründe %46.9, elektrik sektöründe %27.3, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe %14.3 olarak tespit edilmiştir.

Yöntemin en fazla kullandığı sektör orman ürünleri ve mobilya sanayi sektörü olurken en az tercih edildiği sektör ise taş ve toprağa dayalı sanayi sektörü ve kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektörüdür. Genel olarak bakıldığında yöntemin çok tercih edilen bir yöntem olmadığı tespit edilmiştir.

Analiz 34:

H0: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile pazarlama teknikleri kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile pazarlama teknikleri kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki vardır.

Tablo 4.76.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile pazarlama teknikleri kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki.

Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma Çok Az Toplam Kullanıyoruz Kullanıyoruz Kullanıyoruz Kullanmıyoruz İşletmenin Madencilik Sayı 5 15 1 5 26 Faaliyet Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 19.2% 57.7% 3.8% 19.2% 100.0% Sektör % Pazarlama Teknikleri Kullanarak 5.8% 11.1% 2.0% 6.0% 7.3% Korunma

238 Tablo 4.76.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile pazarlama teknikleri kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki (Devam). İşletmenin Faaliyet Gıda, İçki ve Tütün Sanayi Sayı 9 9 5 6 29 Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 31.0% 31.0% 17.2% 20.7% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma 10.5% 6.7% 10.0% 7.2% 8.2%

Dokuma, Giyim eşyası, Sayı 12 17 7 16 52 deri ve ayakkabı sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 23.1% 32.7% 13.5% 30.8% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma 14.0% 12.6% 14.0% 19.3% 14.7%

Orman ürünleri ve Mobilya Sayı 1 1 0 2 4 sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 25.0% 25.0% .0% 50.0% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma 1.2% .7% .0% 2.4% 1.1%

Kağıt ve Kağıt ürünleri, Sayı 1 2 1 2 6 basım sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 16.7% 33.3% 16.7% 33.3% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma 1.2% 1.5% 2.0% 2.4% 1.7%

Kimya, Petrol ürünleri, Sayı 12 20 10 10 52 lastik ve plastik sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 23.1% 38.5% 19.2% 19.2% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma 14.0% 14.8% 20.0% 12.0% 14.7%

Metal ana sanayi Sayı 6 8 4 9 27 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 22.2% 29.6% 14.8% 33.3% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma 7.0% 5.9% 8.0% 10.8% 7.6%

Madeni esya, makine ve Sayı 15 14 7 7 43 Teçhizat sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 34.9% 32.6% 16.3% 16.3% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma 17.4% 10.4% 14.0% 8.4% 12.1%

239 Tablo 4.76.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile pazarlama teknikleri kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki (Devam). İşletmenin Faaliyet Otomotiv sanayi Sayı 6 15 5 6 32 Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 18.8% 46.9% 15.6% 18.8% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma 7.0% 11.1% 10.0% 7.2% 9.0%

Elektrik Sektörü Sayı 4 11 3 4 22 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 18.2% 50.0% 13.6% 18.2% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma 4.7% 8.1% 6.0% 4.8% 6.2%

Taş ve toprağa Sayı 1 2 2 2 7 dayalı sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 14.3% 28.6% 28.6% 28.6% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma 1.2% 1.5% 4.0% 2.4% 2.0%

Diğer Sayı 14 21 5 14 54 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 25.9% 38.9% 9.3% 25.9% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma 16.3% 15.6% 10.0% 16.9% 15.3%

Toplam Sayı 86 135 50 83 354 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 24.3% 38.1% 14.1% 23.4% 100.0%

% Pazarlama Teknikleri Kullanarak Korunma 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 22.288(a) 33 .921 Katsayısı

Analiz 34’de işletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile pazarlama teknikleri kullanarak korunma yöntemi arasında 0,05 anlamlılık seviyesinde bir ilişkinin olmadığı tespit edilmiştir.

Madencilik sektöründe işletmelerin %76.9, gıda, içki ve tütün sanayi sektöründe %62.0, dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi sektöründe %55.8, orman ürünleri ve mobilya sanayi sektöründe %50.0, kağıt ve kağıt ürünleri basım

240 sanayi sektöründe %50, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektöründe %59.6, metal ana sanayinde %51.8, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde %67.5, otomotiv sanayi sektöründe %65.7, elektrik sektöründe %68.2, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe %42.9 olarak tespit edilmiştir.

Yöntemin en fazla kullanıldığı sektör madencilik sektörü ve elektrik sektörü olurken en az kullanıldığı sektörün taş ve toprağa dayalı sanayi sektörü olduğu görülmektedir.

Analiz 35:

H0: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile üretim teknikleri yöntemi kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile üretim teknikleri yöntemi kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki vardır.

Tablo 4.77.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile üretim teknikleri yöntemi kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki.

Uretim Teknikleri Yöntemi Kullanarak Korunma Çok Az Toplam Kullanıyoruz Kullanıyoruz Kullanıyoruz Kullanmıyoruz İşletmenin Madencilik Sayı 3 10 5 8 26 Faaliyet Gösterdiği % İşletmenin Sektör Faaliyet 11.5% 38.5% 19.2% 30.8% 100.0% Gösterdiği Sektör % Uretim Teknikleri Yöntemi 6.3% 7.5% 6.3% 8.5% 7.3% Kullanarak Korunma Gıda, İçki ve Sayı 5 6 9 9 29 Tütün Sanayi % İşletmenin Faaliyet 17.2% 20.7% 31.0% 31.0% 100.0% Gösterdiği Sektör % Uretim Teknikleri Yöntemi 10.4% 4.5% 11.4% 9.6% 8.2% Kullanarak Korunma Dokuma, Giyim Sayı 9 20 9 14 52 eşyası, deri ve ayakkabı sanayi % İşletmenin Faaliyet 17.3% 38.5% 17.3% 26.9% 100.0% Gösterdiği Sektör % Uretim Teknikleri Yöntemi 18.8% 15.0% 11.4% 14.9% 14.7% Kullanarak Korunma

241 Tablo 4.77.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile üretim teknikleri yöntemi kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki (Devam). İşletmenin Faaliyet Orman ürünleri ve Sayı 0 1 1 2 4 Gösterdiği Sektör Mobilya sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% 25.0% 25.0% 50.0% 100.0%

% Uretim Teknikleri Yöntemi Kullanarak Korunma .0% .8% 1.3% 2.1% 1.1%

Kağıt ve Kağıt ürünleri, Sayı 2 3 0 1 6 basım sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 33.3% 50.0% .0% 16.7% 100.0%

% Uretim Teknikleri Yöntemi Kullanarak Korunma 4.2% 2.3% .0% 1.1% 1.7%

Kimya, Petrol ürünleri, Sayı 4 20 16 12 52 lastik ve plastik sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 7.7% 38.5% 30.8% 23.1% 100.0%

% Uretim Teknikleri Yöntemi Kullanarak Korunma 8.3% 15.0% 20.3% 12.8% 14.7%

Metal ana sanayi Sayı 7 9 7 4 27 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 25.9% 33.3% 25.9% 14.8% 100.0%

% Uretim Teknikleri Yöntemi Kullanarak Korunma 14.6% 6.8% 8.9% 4.3% 7.6%

Madeni esya, makine ve Sayı 5 22 9 7 43 Teçhizat sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 11.6% 51.2% 20.9% 16.3% 100.0%

% Uretim Teknikleri Yöntemi Kullanarak Korunma 10.4% 16.5% 11.4% 7.4% 12.1%

Otomotiv sanayi Sayı 3 13 9 7 32 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 9.4% 40.6% 28.1% 21.9% 100.0%

% Uretim Teknikleri Yöntemi Kullanarak Korunma 6.3% 9.8% 11.4% 7.4% 9.0%

Elektrik Sektörü Sayı 4 10 4 4 22 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 18.2% 45.5% 18.2% 18.2% 100.0%

% Uretim Teknikleri Yöntemi Kullanarak Korunma 8.3% 7.5% 5.1% 4.3% 6.2%

Taş ve toprağa dayalı Sayı 1 2 0 4 7 sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 14.3% 28.6% .0% 57.1% 100.0%

% Uretim Teknikleri Yöntemi Kullanarak Korunma 2.1% 1.5% .0% 4.3% 2.0%

242 Tablo 4.77.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile üretim teknikleri yöntemi kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasında ilişki (Devam). İşletmenin Faaliyet Diğer Sayı 5 17 10 22 54 Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 9.3% 31.5% 18.5% 40.7% 100.0%

% Uretim Teknikleri Yöntemi Kullanarak Korunma 10.4% 12.8% 12.7% 23.4% 15.3%

Toplam Sayı 48 133 79 94 354 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 13.6% 37.6% 22.3% 26.6% 100.0%

% Uretim Teknikleri Yöntemi Kullanarak Korunma 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 34.830(a) 33 .381 Katsayısı

Analiz 35’de işletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile üretim teknikleri yöntemi kullanarak korunma yönteminin kullanılması arasındaki ilişki 0,05 anlamlılık seviyesinde incelenmiş ve değişkenler arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı saptanmıştır.

Madencilik sektöründe işletmelerin %50.0, gıda, içki ve tütün sanayi sektöründe %37.9, dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi sektöründe %53.8, orman ürünleri ve mobilya sanayi sektöründe %25.0, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektöründe %83.3, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektöründe %44.2, metal ana sanayinde %59.2, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde %62.8, otomotiv sanayi sektöründe %50.0, elektrik sektöründe %63.7, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe %42.9 olarak tespit edilmiştir.

Yöntemin en fazla kullanıldığı sektör kâğıt ve kâğıt ürünleri basım sanayi sektörü olurken en az tercih edildiği sektör orman ürünleri ve mobilya sanayi sektörü olarak tespit edilmiştir.

243 Analiz 36:

H0: İşletmenin hukuki yapısı ile forward sözleşme kullanımı arasında ilişki yoktur. H1: İşletmenin hukuki yapısı ile forward sözleşme kullanımı arasında ilişki vardır.

Tablo 4.78.: İşletmenin hukuki yapısı ile forward sözleşme kullanımı arasında ilişki.

Forward Sözleşmenin Tercih Edilmesi Çok Tercih Tercih Az Tercih Tercih Toplam Ederim Ederim Ederim Etmem İşletmenin Anonim Sayı 17 7 2 118 144 Hukuki Yapısı Şirket % İşletmenin Hukuki Yapısı 11.8% 4.9% 1.4% 81.9% 100.0%

% Forward Sözleşmenin Tercih 60.7% 46.7% 33.3% 38.7% 40.7% Edilmesi Limited Sayı 11 7 4 173 195 Şirket % İşletmenin Hukuki Yapısı 5.6% 3.6% 2.1% 88.7% 100.0%

% Forward Sözleşmenin Tercih 39.3% 46.7% 66.7% 56.7% 55.1% Edilmesi Tek Sahipli Sayı 0 1 0 9 10 İşletme % İşletmenin Hukuki Yapısı .0% 10.0% .0% 90.0% 100.0%

% Forward Sözleşmenin Tercih .0% 6.7% .0% 3.0% 2.8% Edilmesi Diğer Sayı 0 0 0 5 5 % İşletmenin Hukuki Yapısı .0% .0% .0% 100.0% 100.0%

% Forward Sözleşmenin Tercih .0% .0% .0% 1.6% 1.4% Edilmesi Toplam Sayı 28 15 6 305 354 % İşletmenin Hukuki Yapısı 7.9% 4.2% 1.7% 86.2% 100.0%

% Forward Sözleşmenin Tercih 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Edilmesi Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 7.593(a) 9 .576 Katsayısı

Analiz 36’de işletmenin hukuki yapısı ile forward sözleşme kullanımı arasındaki ilişki 0,05 anlamlılık seviyesinde incelenmiş ve değişkenlerin ilişkisiz olduğu saptanmıştır.

244 Sonuçlar genel olarak incelendiğinde forward sözleşmelerin kullanımının oldukça kısıtlı miktarda olduğu görülmektedir. Çok az sayıda işletme tarafından kullanılan yöntem en fazla anonim şirketler tarafından kullanılmaktadır. Daha önce de değinildiği gibi anonim şirketlerin bünyelerinde daha profesyonel çalışanlar bulundurması ve vadeli işlemler hakkında daha fazla bilgiye sahip olunması sonucunda vadeli işlemler araçlarının kullanımı daha yaygın gerçekleşmektedir. Fakat buna rağmen kullanım oranı oldukça az gerçekleşmektedir.

Anonim şirketlerin %81.9’u, limited şirketlerin %88.7’si ve tek sahipli işletmelerin %90’ı döviz kuru riski yönetiminde forward sözleşme kullanmamaktadır. Görüldüğü gibi işletmelerin ölçekleri küçüldükçe forward sözleşme kullanım oranı da azalmaktadır.

Analiz 37:

H0: İşletmenin hukuki yapısı ile future sözleşme kullanımı arasında ilişki yoktur. H1: İşletmenin hukuki yapısı ile future sözleşme kullanımı arasında ilişki vardır.

Analiz 37’de işletmenin hukuki yapısı ile future sözleşme kullanımı arasındaki ilişki incelenmiştir ve 0,05 anlamlılık seviyesinde değişkenler arasında bir ilişkinin olmadığı görülmüştür.

Sonuçlara göre future sözleşmelerin kullanım oranları forward sözleşmelerden daha düşük gerçekleşmektedir. Anonim şirketlerin %88.9’u, limited şirketlerin %96.9’u ve tek sahipli işletmelerin %90’ı döviz kuru riski yönetiminde future sözleşme kullanmamaktadır. Bu tablodan işletmelerin future sözleşmeler hakkında forward sözleşmelerden daha az bilgiye sahip olduğu ve forward sözleşmelerin işlem maliyetlerinin daha düşük olmasından dolayı forward sözleşmelerin daha fazla tercih ediliyor olduğu sonucuna ulaşılabilmektedir.

245 Tablo 4.79.: İşletmenin hukuki yapısı ile future sözleşme kullanımı arasında ilişki.

Future Sözleşmenin Tercih Edilmesi Çok Tercih Tercih Az Tercih Tercih Toplam Ederim Ederim Ederim Etmem İşletmenin Anonim Sayı 4 7 5 128 144 Hukuki Yapısı Şirket % İşletmenin Hukuki Yapısı 2.8% 4.9% 3.5% 88.9% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih 66.7% 70.0% 71.4% 38.7% 40.7% Edilmesi

Limited Sayı 1 3 2 189 195 Şirket % İşletmenin Hukuki Yapısı .5% 1.5% 1.0% 96.9% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih 16.7% 30.0% 28.6% 57.1% 55.1% Edilmesi

Tek Sahipli Sayı 1 0 0 9 10 İşletme % İşletmenin Hukuki Yapısı 10.0% .0% .0% 90.0% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih 16.7% .0% .0% 2.7% 2.8% Edilmesi

Diğer Sayı 0 0 0 5 5 % İşletmenin Hukuki Yapısı .0% .0% .0% 100.0% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih .0% .0% .0% 1.5% 1.4% Edilmesi

Toplam Sayı 6 10 7 331 354 % İşletmenin Hukuki Yapısı 1.7% 2.8% 2.0% 93.5% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Edilmesi

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 13.862(a) 9 .127 Katsayısı

246 Analiz 38:

H0: İşletmenin hukuki yapısı ile opsiyon sözleşme kullanımı arasında ilişki yoktur. H1: İşletmenin hukuki yapısı ile opsiyon sözleşme kullanımı arasında ilişki vardır.

Tablo 4.80.: İşletmenin hukuki yapısı ile opsiyon sözleşme kullanımı arasında ilişki.

Opsiyon Sözleşmenin Tercih Edilmesi Toplam Çok Çok Tercih Tercih Az Tercih Tercih Tercih Ederim Ederim Ederim Etmem Ederim İşletmenin Anonim Sayı 2 3 6 133 144 Hukuki Yapısı Şirket % İşletmenin Hukuki Yapısı 1.4% 2.1% 4.2% 92.4% 100.0%

% Opsiyon Sözleşmenin Tercih 50.0% 27.3% 75.0% 40.2% 40.7% Edilmesi

Limited Sayı 2 7 2 184 195 Şirket % İşletmenin Hukuki Yapısı 1.0% 3.6% 1.0% 94.4% 100.0%

% Opsiyon Sözleşmenin Tercih 50.0% 63.6% 25.0% 55.6% 55.1% Edilmesi

Tek Sayı 0 1 0 9 10 Sahipli % İşletmenin İşletme Hukuki Yapısı .0% 10.0% .0% 90.0% 100.0%

% Opsiyon Sözleşmenin Tercih .0% 9.1% .0% 2.7% 2.8% Edilmesi

Diğer Sayı 0 0 0 5 5 % İşletmenin Hukuki Yapısı .0% .0% .0% 100.0% 100.0% % Opsiyon Sözleşmenin Tercih .0% .0% .0% 1.5% 1.4% Edilmesi

Toplam Sayı 4 11 8 331 354 % İşletmenin Hukuki Yapısı 1.1% 3.1% 2.3% 93.5% 100.0%

% Opsiyon Sözleşmenin Tercih 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Edilmesi

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 6.631(a) 9 .675 Katsayısı

247 Analiz 38’de işletmenin hukuki yapısı ile opsiyon sözleşme kullanımı arasındaki ilişki incelenmiş ve 0,05 anlamlılık seviyesinde değişkenler arasında ilişki olmadığı saptanmıştır.

Anonim şirketlerin %92.4’u, limited şirketlerin %94.4’u ve tek sahipli işletmelerin %90’ı döviz kuru riski yönetiminde opsiyon sözleşme kullanmamaktadır. Opsiyon sözleşmelerin kullanımı forward ve future sözleşmelerin kullanımından daha düşük gerçekleşmektedir. Sonuçlar incelendiğinde; opsiyon sözleşmelerinin bu derece az kullanılıyor olmasının, işlemlerinin karmaşık olması, işletmelerin yeterli bilgiye sahip olmaması ve işlem maliyetlerinin yüksek olmasından kaynaklandığı ileri sürülebilir.

Analiz 39:

H0: İşletmenin hukuki yapısı ile swap sözleşme kullanımı arasında ilişki yoktur. H1: İşletmenin hukuki yapısı ile swap sözleşme kullanımı arasında ilişki vardır.

Analiz 39’da işletmenin hukuki yapısı ile swap sözleşme kullanımı arasındaki ilişki 0,05 anlamlılık seviyesinde incelenmiş ve değişkenlerin ilişkisiz olduğu saptanmıştır.

Anonim şirketlerin %93.8’i, limited şirketlerin %95.9’u ve tek sahipli işletmelerin %90.0’ı swap sözleşmeleri kullanmamaktadır.

Genel olarak bu 4 yöntem kıyaslandığında en fazla tercih edilen yöntemin forward sözleşmeler olduğu görülmektedir. Forward Sözleşmelerin işlem maliyetlerinin daha cazip olması ve işletmelerin diğer yöntemler ile ilgili daha az bilgiye sahip olmaları bu sözleşmelerin daha yaygın kullanılmasını sağlayabilmektedir.

248 Tablo 4.81.: İşletmenin hukuki yapısı ile swap sözleşme kullanımı arasında ilişki.

Swap Sözleşmenin Tercih Edilmesi Çok Tercih Tercih Az Tercih Tercih Toplam Ederim Ederim Ederim Etmem İşletmenin Anonim Sayı 0 1 8 135 144 Hukuki Yapısı Şirket % İşletmenin Hukuki Yapısı .0% .7% 5.6% 93.8% 100.0%

% Swap Sözleşmenin Tercih .0% 100.0% 57.1% 40.2% 40.7% Edilmesi

Limited Sayı 3 0 5 187 195 Şirket % İşletmenin Hukuki Yapısı 1.5% .0% 2.6% 95.9% 100.0%

% Swap Sözleşmenin Tercih 100.0% .0% 35.7% 55.7% 55.1% Edilmesi

Tek Sahipli Sayı 0 0 1 9 10 İşletme % İşletmenin Hukuki Yapısı .0% .0% 10.0% 90.0% 100.0%

% Swap Sözleşmenin Tercih .0% .0% 7.1% 2.7% 2.8% Edilmesi

Diğer Sayı 0 0 0 5 5 % İşletmenin Hukuki Yapısı .0% .0% .0% 100.0% 100.0%

% Swap Sözleşmenin Tercih .0% .0% .0% 1.5% 1.4% Edilmesi

Toplam Sayı 3 1 14 336 354 % İşletmenin Hukuki Yapısı .8% .3% 4.0% 94.9% 100.0%

% Swap Sözleşmenin Tercih 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Edilmesi

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 6.992(a) 9 .638 Katsayısı

249 Analiz 40:

H0: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile forward sözleşme kullanımı arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile forward sözleşme kullanımı arasında ilişki vardır.

Tablo 4.82.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile forward sözleşme kullanımı arasında ilişki.

Forward Sözleşmenin Tercih Edilmesi Çok Tercih Tercih Az Tercih Tercih Toplam Ederim Ederim Ederim Etmem İşletmenin Madencilik Sayı 2 2 1 21 26 Faaliyet Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 7.7% 7.7% 3.8% 80.8% 100.0% Sektör % Forward Sözleşmenin Tercih 7.1% 13.3% 16.7% 6.9% 7.3% Edilmesi Gıda, İçki ve Tütün Sayı 3 4 1 21 29 Sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 10.3% 13.8% 3.4% 72.4% 100.0% Sektör % Forward Sözleşmenin Tercih 10.7% 26.7% 16.7% 6.9% 8.2% Edilmesi Dokuma, Giyim Sayı 4 2 0 46 52 eşyası, deri ve ayakkabı sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 7.7% 3.8% .0% 88.5% 100.0% Sektör % Forward Sözleşmenin Tercih 14.3% 13.3% .0% 15.1% 14.7% Edilmesi Orman ürünleri ve Sayı 2 0 0 2 4 Mobilya sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 50.0% .0% .0% 50.0% 100.0% Sektör % Forward Sözleşmenin Tercih 7.1% .0% .0% .7% 1.1% Edilmesi Kağıt ve Kağıt Sayı 1 0 0 5 6 ürünleri, basım sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 16.7% .0% .0% 83.3% 100.0% Sektör % Forward Sözleşmenin Tercih 3.6% .0% .0% 1.6% 1.7% Edilmesi Kimya, Petrol Sayı 3 2 0 47 52 ürünleri, lastik ve plastik sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 5.8% 3.8% .0% 90.4% 100.0% Sektör % Forward Sözleşmenin Tercih 10.7% 13.3% .0% 15.4% 14.7% Edilmesi

250 Tablo 4.82.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile forward sözleşme kullanımı arasında ilişki(Devam). İşletmenin Faaliyet Metal ana sanayi Sayı 5 0 0 22 27 Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 18.5% .0% .0% 81.5% 100.0%

% Forward Sözleşmenin Tercih Edilmesi 17.9% .0% .0% 7.2% 7.6%

Madeni esya, makine Sayı 2 2 0 39 43 ve Teçhizat sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 4.7% 4.7% .0% 90.7% 100.0%

% Forward Sözleşmenin Tercih Edilmesi 7.1% 13.3% .0% 12.8% 12.1%

Otomotiv sanayi Sayı 0 2 0 30 32 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% 6.3% .0% 93.8% 100.0%

% Forward Sözleşmenin Tercih Edilmesi .0% 13.3% .0% 9.8% 9.0%

Elektrik Sektörü Sayı 2 0 4 16 22 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 9.1% .0% 18.2% 72.7% 100.0%

% Forward Sözleşmenin Tercih Edilmesi 7.1% .0% 66.7% 5.2% 6.2%

Taş ve toprağa dayalı Sayı 0 1 0 6 7 sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% 14.3% .0% 85.7% 100.0%

% Forward Sözleşmenin Tercih Edilmesi .0% 6.7% .0% 2.0% 2.0%

Diğer Sayı 4 0 0 50 54 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 7.4% .0% .0% 92.6% 100.0%

% Forward Sözleşmenin Tercih Edilmesi 14.3% .0% .0% 16.4% 15.3%

Toplam Sayı 28 15 6 305 354 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 7.9% 4.2% 1.7% 86.2% 100.0%

% Forward Sözleşmenin Tercih Edilmesi 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 75.218(a) 33 .000 Katsayısı

251 Analiz 40’da işletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile forward sözleşme kullanımı arasındaki ilişki incelenmiş ve 0,05 anlamlılık seviyesinde H0 hipotezi reddedilerek değişkenler arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu saptanmıştır.

Madencilik sektöründe işletmelerin %80.8’i, gıda, içki ve tütün sanayi sektöründe %72.4’ü, dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi sektöründe %88.5’i, orman ürünleri ve mobilya sanayi sektöründe %50.0’si, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektöründe %83.3’ü, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektöründe %90.4’ü, metal ana sanayinde %81.5’i, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde %90.7’si, otomotiv sanayi sektöründe %93.8’i, elektrik sektöründe %72.7’si, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe %85.7’si forward sözleşmeleri kullanmamaktadır.

Sektörler içerisinde forward sözleşmeleri en fazla kullanan sektörlerin orman ürünleri ve mobilya sanayi sektörü ile içki ve tütün sanayi sektörü olduğu görülmektedir. En az kullanan sektörler ise otomotiv sanayi sektörü, makine ve teçhizat sanayi sektörü ile lastik ve plastik sanayi sektörüdür.

Analiz 41:

H0: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile future sözleşme kullanımı arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile future sözleşme kullanımı arasında ilişki vardır.

Tablo 4.83.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile future sözleşme kullanımı arasında ilişki.

Future Sözleşmenin Tercih Edilmesi Çok Tercih Tercih Az Tercih Tercih Toplam Ederim Ederim Ederim Etmem İşletmenin Faaliyet Madencilik Sayı 0 0 0 26 26 Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% .0% .0% 100.0% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih Edilmesi .0% .0% .0% 7.9% 7.3%

252 Tablo 4.83.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile future sözleşme kullanımı arasında ilişki (Devam). İşletmenin Faaliyet Gıda, İçki ve Tütün Sanayi Sayı 0 1 1 27 29 Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% 3.4% 3.4% 93.1% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih Edilmesi .0% 10.0% 14.3% 8.2% 8.2%

Dokuma, Giyim eşyası, Sayı 2 1 1 48 52 deri ve ayakkabı sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 3.8% 1.9% 1.9% 92.3% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih Edilmesi 33.3% 10.0% 14.3% 14.5% 14.7%

Orman ürünleri ve Mobilya Sayı 0 0 0 4 4 sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% .0% .0% 100.0% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih Edilmesi .0% .0% .0% 1.2% 1.1%

Kağıt ve Kağıt ürünleri, Sayı 0 0 0 6 6 basım sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% .0% .0% 100.0% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih Edilmesi .0% .0% .0% 1.8% 1.7%

Kimya, Petrol ürünleri, Sayı 0 2 0 50 52 lastik ve plastik sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% 3.8% .0% 96.2% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih Edilmesi .0% 20.0% .0% 15.1% 14.7%

Metal ana sanayi Sayı 0 1 3 23 27 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% 3.7% 11.1% 85.2% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih Edilmesi .0% 10.0% 42.9% 6.9% 7.6%

Madeni esya, makine ve Sayı 1 1 0 41 43 Teçhizat sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 2.3% 2.3% .0% 95.3% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih Edilmesi 16.7% 10.0% .0% 12.4% 12.1%

Otomotiv sanayi Sayı 2 0 0 30 32 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 6.3% .0% .0% 93.8% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih Edilmesi 33.3% .0% .0% 9.1% 9.0%

Elektrik Sektörü Sayı 1 3 0 18 22 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 4.5% 13.6% .0% 81.8% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih Edilmesi 16.7% 30.0% .0% 5.4% 6.2%

253 Tablo 4.83.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile future sözleşme kullanımı arasında ilişki (Devam). İşletmenin Faaliyet Taş ve toprağa Sayı 0 0 0 7 7 Gösterdiği Sektör dayalı sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% .0% .0% 100.0% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih Edilmesi .0% .0% .0% 2.1% 2.0%

Diğer Sayı 0 1 2 51 54 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% 1.9% 3.7% 94.4% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih Edilmesi .0% 10.0% 28.6% 15.4% 15.3%

Toplam Sayı 6 10 7 331 354 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 1.7% 2.8% 2.0% 93.5% 100.0%

% Future Sözleşmenin Tercih Edilmesi 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 38.967(a) 33 .219 Katsayısı

Analiz 41’de işletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile future sözleşme kullanımı arasındaki ilişki incelenmiş ve 0,05 anlamlılık seviyesinde işletmenin faaliyet gösterdiği sektörün işletmenin future sözleşme kullanması ile ilişkisinin olmadığı tespit edilmiştir.

Madencilik sektöründe işletmelerin %100’ü, gıda, içki ve tütün sanayi sektöründe %93.1’i, dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi sektöründe %92.3’ü, orman ürünleri ve mobilya sanayi sektöründe %100’ü, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektöründe %100’ü, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektöründe %96.2’si, metal ana sanayinde %85.2’si, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde %96.3’ü, otomotiv sanayi sektöründe %93.8’i, elektrik sektöründe %81.8’si, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe %100.0’ü future sözleşmeleri kullanmamaktadır.

Madencilik, orman ürünleri ve mobilya sanayi, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi ile taş ve toprağa dayalı sanayi sektörlerinde future sözleşmelerin

254 kullanımının %0 olduğu görülmektedir. En fazla kullanıldıkları sektörler ise elektrik ve metal ana sanayi sektörleridir.

Analiz 42:

H0: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile opsiyon sözleşme kullanımı arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile opsiyon sözleşme kullanımı arasında ilişki vardır.

Tablo 4.84.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile opsiyon sözleşme kullanımı arasında ilişki.

Opsiyon Sözleşmenin Tercih Edilmesi Çok Tercih Tercih Az Tercih Tercih Toplam Ederim Ederim Ederim Etmem İşletmenin Madencilik Sayı 0 0 0 26 26 Faaliyet Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği .0% .0% .0% 100.0% 100.0% Sektör % Opsiyon Sözleşmenin Tercih .0% .0% .0% 7.9% 7.3% Edilmesi

Gıda, İçki ve Tütün Sayı 0 1 1 27 29 Sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği .0% 3.4% 3.4% 93.1% 100.0% Sektör % Opsiyon Sözleşmenin Tercih .0% 9.1% 12.5% 8.2% 8.2% Edilmesi Dokuma, Giyim Sayı 1 1 3 47 52 eşyası, deri ve ayakkabı sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 1.9% 1.9% 5.8% 90.4% 100.0% Sektör % Opsiyon Sözleşmenin Tercih 25.0% 9.1% 37.5% 14.2% 14.7% Edilmesi Orman ürünleri ve Sayı 0 0 0 4 4 Mobilya sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği .0% .0% .0% 100.0% 100.0% Sektör % Opsiyon Sözleşmenin Tercih .0% .0% .0% 1.2% 1.1% Edilmesi

255 Tablo 4.84.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile opsiyon sözleşme kullanımı arasında ilişki (Devam). İşletmenin Faaliyet Kağıt ve Kağıt ürünleri, Sayı 0 0 0 6 6 Gösterdiği Sektör basım sanayi % İşletmenin Faaliyet .0% .0% .0% 100.0% 100.0% Gösterdiği Sektör % Opsiyon Sözleşmenin .0% .0% .0% 1.8% 1.7% Tercih Edilmesi Kimya, Petrol ürünleri, Sayı 1 2 0 49 52 lastik ve plastik sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 1.9% 3.8% .0% 94.2% 100.0% % Opsiyon Sözleşmenin Tercih Edilmesi 25.0% 18.2% .0% 14.8% 14.7% Metal ana sanayi Sayı 0 1 1 25 27 % İşletmenin Faaliyet .0% 3.7% 3.7% 92.6% 100.0% Gösterdiği Sektör % Opsiyon Sözleşmenin .0% 9.1% 12.5% 7.6% 7.6% Tercih Edilmesi Madeni esya, makine ve Sayı 0 1 1 41 43 Teçhizat sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% 2.3% 2.3% 95.3% 100.0% % Opsiyon Sözleşmenin Tercih Edilmesi .0% 9.1% 12.5% 12.4% 12.1% Otomotiv sanayi Sayı 0 0 0 32 32 % İşletmenin Faaliyet .0% .0% .0% 100.0% 100.0% Gösterdiği Sektör % Opsiyon Sözleşmenin .0% .0% .0% 9.7% 9.0% Tercih Edilmesi Elektrik Sektörü Sayı 1 4 1 16 22 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 4.5% 18.2% 4.5% 72.7% 100.0% % Opsiyon Sözleşmenin 25.0% 36.4% 12.5% 4.8% 6.2% Tercih Edilmesi Taş ve toprağa dayalı Sayı 0 0 0 7 7 sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% .0% .0% 100.0% 100.0%

% Opsiyon Sözleşmenin Tercih Edilmesi .0% .0% .0% 2.1% 2.0% Diğer Sayı 1 1 1 51 54 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 1.9% 1.9% 1.9% 94.4% 100.0%

% Opsiyon Sözleşmenin Tercih Edilmesi 25.0% 9.1% 12.5% 15.4% 15.3%

Toplam Sayı 4 11 8 331 354 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 1.1% 3.1% 2.3% 93.5% 100.0%

% Opsiyon Sözleşmenin Tercih Edilmesi 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 32.329(a) 33 .500 Katsayısı

256 Analiz 42’de işletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile opsiyon sözleşme kullanımı arasındaki ilişki incelenmiş ve 0,05 anlamlılık seviyesinde işletmenin faaliyet gösterdiği sektörün işletmenin opsiyon sözleşme kullanması ile ilişkisinin olmadığı tespit edilmiştir.

Madencilik sektöründe işletmelerin %100’ü, gıda, içki ve tütün sanayi sektöründe %93.1’i, dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi sektöründe %90.4’ü, orman ürünleri ve mobilya sanayi sektöründe %100’ü, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektöründe %100’ü, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektöründe %94.2’si, metal ana sanayinde %92.6’sı, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde %96.3’ü, otomotiv sanayi sektöründe %100.0’ü, elektrik sektöründe %72.7’si, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe %100.0’ü opsiyon sözleşmeleri kullanmamaktadır.

Sonuçlar incelendiğinde opsiyon sözleşmeleri hiç kullanmayan sektörlerin madencilik, orman ürünleri ve mobilya sanayi, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi, otomotiv sanayi, taş ve toprağa dayalı sanayi olduğu görülmektedir. En fazla kullanıldığı sektör ise elektrik sektörü olarak saptanmıştır.

Analiz 43:

H0: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile swap sözleşme kullanımı arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile swap sözleşme kullanımı arasında ilişki vardır.

257 Tablo 4.85.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile swap sözleşme kullanımı arasında ilişki.

Swap Sözleşmenin Tercih Edilmesi Çok Tercih Tercih Az Tercih Tercih Toplam Ederim Ederim Ederim Etmem İşletmenin Madencilik Sayı 0 0 0 26 26 Faaliyet Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği .0% .0% .0% 100.0% 100.0% Sektör % Swap Sözleşmenin Tercih .0% .0% .0% 7.7% 7.3% Edilmesi Gıda, İçki ve Tütün Sayı 0 0 1 28 29 Sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği .0% .0% 3.4% 96.6% 100.0% Sektör % Swap Sözleşmenin Tercih .0% .0% 7.1% 8.3% 8.2% Edilmesi Dokuma, Giyim Sayı 0 0 3 49 52 eşyası, deri ve ayakkabı sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği .0% .0% 5.8% 94.2% 100.0% Sektör % Swap Sözleşmenin Tercih .0% .0% 21.4% 14.6% 14.7% Edilmesi Orman ürünleri ve Sayı 0 0 0 4 4 Mobilya sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği .0% .0% .0% 100.0% 100.0% Sektör % Swap Sözleşmenin Tercih .0% .0% .0% 1.2% 1.1% Edilmesi Kağıt ve Kağıt Sayı 0 0 0 6 6 ürünleri, basım sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği .0% .0% .0% 100.0% 100.0% Sektör % Swap Sözleşmenin Tercih .0% .0% .0% 1.8% 1.7% Edilmesi Kimya, Petrol Sayı 1 0 1 50 52 ürünleri, lastik ve plastik sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 1.9% .0% 1.9% 96.2% 100.0% Sektör % Swap Sözleşmenin Tercih 33.3% .0% 7.1% 14.9% 14.7% Edilmesi Metal ana sanayi Sayı 1 0 1 25 27 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 3.7% .0% 3.7% 92.6% 100.0% Sektör % Swap Sözleşmenin Tercih 33.3% .0% 7.1% 7.4% 7.6% Edilmesi Madeni esya, makine Sayı 0 1 1 41 43 ve Teçhizat sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği .0% 2.3% 2.3% 95.3% 100.0% Sektör % Swap Sözleşmenin Tercih .0% 100.0% 7.1% 12.2% 12.1% Edilmesi

258 Tablo 4.85.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile swap sözleşme kullanımı arasında ilişki (Devam). İşletmenin Faaliyet Otomotiv sanayi Sayı 0 0 0 32 32 Gösterdiği Sektör % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% .0% .0% 100.0% 100.0%

% Swap Sözleşmenin Tercih Edilmesi .0% .0% .0% 9.5% 9.0%

Elektrik Sektörü Sayı 0 0 4 18 22 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% .0% 18.2% 81.8% 100.0%

% Swap Sözleşmenin Tercih Edilmesi .0% .0% 28.6% 5.4% 6.2%

Taş ve toprağa Sayı 0 0 0 7 7 dayalı sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .0% .0% .0% 100.0% 100.0%

% Swap Sözleşmenin Tercih Edilmesi .0% .0% .0% 2.1% 2.0%

Diğer Sayı 1 0 3 50 54 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 1.9% .0% 5.6% 92.6% 100.0%

% Swap Sözleşmenin Tercih Edilmesi 33.3% .0% 21.4% 14.9% 15.3%

Toplam Sayı 3 1 14 336 354 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör .8% .3% 4.0% 94.9% 100.0%

% Swap Sözleşmenin Tercih Edilmesi 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 29.588(a) 33 .638 Katsayısı

Analiz 43’de işletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile swap sözleşme kullanımı arasındaki ilişki incelenmiş ve 0,05 anlamlılık seviyesinde işletmenin faaliyet gösterdiği sektörün işletmenin swap sözleşme kullanması ile ilişkisinin olmadığı tespit edilmiştir.

Madencilik sektöründe işletmelerin %100’ü, gıda, içki ve tütün sanayi sektöründe %96.6’sı, dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi sektöründe %94.2’si, orman ürünleri ve mobilya sanayi sektöründe %100’ü, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektöründe %100’ü, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektöründe %96.2’si, metal ana sanayinde %92.6’sı, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde %96.3’ü, otomotiv sanayi sektöründe %100.0’ü, elektrik

259 sektöründe %81.8’i, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe %100.0’ü swap sözleşmeleri kullanmamaktadır.

Madencilik, orman ürünleri ve mobilya sanayi, kâğıt ve kâğıt ürünleri basım sanayi, otomotiv sanayi ile taş ve toprağa dayalı sanayi sektörlerinde yöntem tamamıyla kullanılmamaktadır. En fazla kullanıldığı sektör ise elektrik sektörüdür.

Analiz 44:

H0: İşletmenin hukuki yapısı ile işletmelerin döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin hukuki yapısı ile işletmelerin döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki vardır.

Analiz 44’de KOBİ’lerin hukuki yapıları ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında 0,05 anlamlılık seviyesinde iki değişken arasında ilişkinin olmadığı görülmüştür.

Anonim şirketlerin %13.9’u döviz kuru dalgalanmalarının tahmin edilemeyeceğini, dolayısı ile yönetilemeyeceğini ve bu riskin alınması gerektiğini belirtmişlerdir. %63.9’u döviz kuru risk yönetimi yapılarak belirli ölçüde riskten korunma sağlanabileceğini ve %22.2’si ise tahmin yöntemleri kullanılarak başarılı bir şekilde riskin yönetilebileceğini ve korunmanın sağlanabileceğini belirtmişlerdir. Limited şirketlerde bu oranlar sırası ile %20.0, %64.1 ve %15.9’dur. Tek sahipli işletmelerde ise sırası ile %20.0, %60.0, ve %20.0’dir. Oranlara bakıldığında işletmelerin ağırlıklı olarak döviz kuru risk yönetimi yapılarak riskten belirli ölçülerde korunma sağlanabileceği hakkında hemfikir oldukları görülmektedir. Şirketler arasında döviz kuru riski yönetimine en olumlu bakanlar anonim şirketlerdir. Bu sonuç işletmelerin risk yönetimi konusunda isteksiz olmadıklarının fakat yeterli bilgiye sahip olunmaması, işlem maliyetleri ve bu alanda istihdam edilen profesyonel çalışanlarının olmaması gibi sebeplerden dolayı risk yönetimi yapılmadığının göstergesidir. 260 Tablo 4.86.: İşletmenin hukuki yapısı ile işletmelerin döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki. İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı Yaklaşımları Tahmin Döviz kuru yöntemleri dalgalanmaları Döviz kuru kullanılarak tahmin edilemez , yönetimi başarılı bir dolayısı ile yapılarak belirli şekilde yönetilemez. Risk ölçüde riskten yönetilebilir ve Toplam alınmalıdır. korunabilir. korunabilir. İşletmenin Anonim Sayı 20 92 32 144 Hukuki Şirket % İşletmenin Yapısı Hukuki Yapısı 13.9% 63.9% 22.2% 100.0%

% İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine 32.3% 40.7% 48.5% 40.7% Karşı Yaklaşımları Limited Sayı 39 125 31 195 Şirket % İşletmenin Hukuki Yapısı 20.0% 64.1% 15.9% 100.0%

% İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine 62.9% 55.3% 47.0% 55.1% Karşı Yaklaşımları Tek Sayı 2 6 2 10 Sahipli % İşletmenin İşletme Hukuki Yapısı 20.0% 60.0% 20.0% 100.0%

% İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine 3.2% 2.7% 3.0% 2.8% Karşı Yaklaşımları Diğer Sayı 1 3 1 5 % İşletmenin Hukuki Yapısı 20.0% 60.0% 20.0% 100.0%

% İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine 1.6% 1.3% 1.5% 1.4% Karşı Yaklaşımları Toplam Sayı 62 226 66 354 % İşletmenin Hukuki Yapısı 17.5% 63.8% 18.6% 100.0%

% İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Karşı Yaklaşımları Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 3.651(a) 6 .724 Katsayısı

261 Analiz 45:

H0: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki vardır.

Tablo 4.87.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki.

İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı Yaklaşımları Döviz kuru Döviz kuru Tahmin yöntemleri dalgalanmaları tahmin yönetimi kullanılarak edilemez , dolayısı ile yapılarak belirli başarılı bir şekilde yönetilemez. Risk ölçüde riskten yönetilebilir ve Toplam alınmalıdır. korunabilir. korunabilir. İşletmenin Madencilik Sayı 5 18 3 26 Faaliyet Gösterdiği % İşletmenin Sektör Faaliyet 19.2% 69.2% 11.5% 100.0% Gösterdiği Sektör % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 8.1% 8.0% 4.5% 7.3% Yönetimine Karşı Yaklaşımları Gıda, İçki ve Sayı 5 16 8 29 Tütün Sanayi % İşletmenin Faaliyet 17.2% 55.2% 27.6% 100.0% Gösterdiği Sektör % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 8.1% 7.1% 12.1% 8.2% Yönetimine Karşı Yaklaşımları Dokuma, Sayı 8 34 10 52 Giyim eşyası, deri ve % İşletmenin ayakkabı Faaliyet 15.4% 65.4% 19.2% 100.0% sanayi Gösterdiği Sektör % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 12.9% 15.0% 15.2% 14.7% Yönetimine Karşı Yaklaşımları Orman Sayı 0 3 1 4 ürünleri ve Mobilya sanayi % İşletmenin Faaliyet .0% 75.0% 25.0% 100.0% Gösterdiği Sektör % İşletmelerin Döviz Kuru Riski .0% 1.3% 1.5% 1.1% Yönetimine Karşı Yaklaşımları Kağıt ve Kağıt Sayı 1 4 1 6 ürünleri, basım sanayi % İşletmenin Faaliyet 16.7% 66.7% 16.7% 100.0% Gösterdiği Sektör % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 1.6% 1.8% 1.5% 1.7% Yönetimine Karşı Yaklaşımları

262 Tablo 4.87.: İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki(Devam). İşletmenin Faaliyet Kimya, Petrol ürünleri, Sayı 10 31 11 52 Gösterdiği Sektör lastik ve plastik sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 19.2% 59.6% 21.2% 100.0%

% İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı Yaklaşımları 16.1% 13.7% 16.7% 14.7%

Metal ana sanayi Sayı 3 18 6 27 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 11.1% 66.7% 22.2% 100.0%

% İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı Yaklaşımları 4.8% 8.0% 9.1% 7.6%

Madeni esya, makine ve Sayı 9 29 5 43 Teçhizat sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 20.9% 67.4% 11.6% 100.0%

% İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı Yaklaşımları 14.5% 12.8% 7.6% 12.1%

Otomotiv sanayi Sayı 3 23 6 32 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 9.4% 71.9% 18.8% 100.0%

% İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı Yaklaşımları 4.8% 10.2% 9.1% 9.0%

Elektrik Sektörü Sayı 3 13 6 22 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 13.6% 59.1% 27.3% 100.0%

% İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı Yaklaşımları 4.8% 5.8% 9.1% 6.2%

Taş ve toprağa dayalı Sayı 4 1 2 7 sanayi % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 57.1% 14.3% 28.6% 100.0%

% İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı Yaklaşımları 6.5% .4% 3.0% 2.0%

Diğer Sayı 11 36 7 54 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği Sektör 20.4% 66.7% 13.0% 100.0%

% İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı Yaklaşımları 17.7% 15.9% 10.6% 15.3%

Toplam Sayı 62 226 66 354 % İşletmenin Faaliyet Gösterdiği 17.5% 63.8% 18.6% 100.0% Sektör % İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı Yaklaşımları 100.0% 100.0% 100.0% 100.0%

Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 19.545(a) 22 .611 Katsayısı

263 Analiz 45’de KOBİ’lerin faaliyet gösterdikleri sektör ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında 0,05 anlamlılık seviyesinde anlamlı bir ilişkinin olmadığı tespit edilmiştir.

Madencilik sektöründe işletmelerin %19.2’si, gıda, içki ve tütün sanayi sektöründe %17.2’si, dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi sektöründe %15.4’ü, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektöründe %16.7’si, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektöründe %19.2’si, metal ana sanayinde %11.1’i, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde %20.9’u, otomotiv sanayi sektöründe %9.4’ü, elektrik sektöründe %13.6’sı, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe %57.1’i döviz kuru dalgalanmalarının tahmin edilemeyeceğini, dolayısı ile yönetilemeyeceğini ve bu riskin alınması gerektiğini belirtmişlerdir.

Döviz kuru risk yönetimi yapılarak belirli ölçüde riskten korunabileceğini belirten işletmeler ise madencilik sektöründe %69.2, gıda, içki ve tütün sanayi sektöründe %55.2, dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi sektöründe %65.4, orman ürünleri ve mobilya sanayinde %75.0, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektöründe %66.7, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektöründe %59.6, metal ana sanayinde %66.7, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde %67.4, otomotiv sanayi sektöründe %71.9, elektrik sektöründe %59.1, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe %14.3 olduğu görülmüştür.

Tahmin yöntemleri kullanılarak başarılı bir şekilde riskten korunabileceğini öne süren işletmeler ise madencilik sektöründe %11.5, gıda, içki ve tütün sanayi sektöründe %27.6, dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi sektöründe %19.2, orman ürünleri ve mobilya sanayinde %25.0, kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektöründe %16.7, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektöründe %21.2, metal ana sanayinde %22.2, madeni eşya, makine ve teçhizat sanayinde %11.6, otomotiv sanayi sektöründe %18.8, elektrik sektöründe %27.3, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe %28.6’dır.

264 Genel anlamda bakıldığında döviz kuru riski yönetimine en olumlu bakan sektörler otomotiv sanayi sektörü, metal ana sanayi ve elektrik sektörleridir. En olumsuz bakan işletmeler ise taş ve toprağa dayalı sanayi, makine ve teçhizat sanayi, madencilik ile kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektörleridir.

Analiz 46:

H0: İşletmenin aktif büyüklüğü ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki yoktur.

H1: İşletmenin aktif büyüklüğü ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki vardır.

Analiz 46’da KOBİ’lerin aktif büyüklükleri ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasındaki ilişki 0,05 anlamlılık seviyesinde incelenmiş ve değişkenler arasında ilişkinin olmadığı tespit edilmiştir.

Sonuçlar incelendiğinde aktif büyüklüğü 5 Milyon’un üzerinde olan işletmelerin risk yönetimine karşı yaklaşımlarının, aktif büyüklüğü 5 Milyon’un altında olan işletmelerden daha olumlu olduğu gözlemlenmektedir. Buradan işletmelerin aktif büyüklükleri arttıkça döviz kuru yaklaşımlarına olan tutumlarının da daha olumlu olduğunu, çünkü daha büyük işletmelerin bu riski yönetmeye daha fazla ihtiyaç duydukları söylenebilmektedir.

265 Tablo 4.88.: İşletmenin aktif büyüklüğü ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki.

İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı Yaklaşımları Döviz kuru Döviz kuru Tahmin yöntemleri dalgalanmaları tahmin yönetimi kullanılarak başarılı edilemez , dolayısı ile yapılarak belirli bir şekilde yönetilemez. Risk ölçüde riskten yönetilebilir ve Toplam alınmalıdır. korunabilir. korunabilir. İşletmenin 1 Milyon Sayı 12 31 9 52 Aktif TL Büyüklüğü altında % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 23.1% 59.6% 17.3% 100.0% % İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı 19.4% 13.7% 13.6% 14.7% Yaklaşımları

1 Milyon Sayı 10 51 8 69 TL – 2,5 Milyon TL % İşletmenin Aktif Büyüklüğü 14.5% 73.9% 11.6% 100.0%

% İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı 16.1% 22.6% 12.1% 19.5% Yaklaşımları

2,5 Sayı 13 29 6 48 Milyon % İşletmenin Aktif TL- 5 27.1% 60.4% 12.5% 100.0% Milyon TL Büyüklüğü % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 21.0% 12.8% 9.1% 13.6% Yönetimine Karşı Yaklaşımları 5 Milyon Sayı 12 31 9 52 TL – 10 % İşletmenin Aktif Milyon TL 23.1% 59.6% 17.3% 100.0% Büyüklüğü % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 19.4% 13.7% 13.6% 14.7% Yönetimine Karşı Yaklaşımları 10 Milyon Sayı 9 54 19 82 TL – 50 % İşletmenin Aktif Milyon TL 11.0% 65.9% 23.2% 100.0% Büyüklüğü % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 14.5% 23.9% 28.8% 23.2% Yönetimine Karşı Yaklaşımları 50 Milyon Sayı 6 30 15 51 TL üstü % İşletmenin Aktif 11.8% 58.8% 29.4% 100.0% Büyüklüğü % İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı 9.7% 13.3% 22.7% 14.4% Yaklaşımları

Toplam Sayı 62 226 66 354 % İşletmenin Aktif 17.5% 63.8% 18.6% 100.0% Büyüklüğü % İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Yaklaşımları Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 16.383(a) 10 .089 Katsayısı

266 Analiz 47:

H0: Satışlar içinde ihracatın payı ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki yoktur.

H1 : Satışlar içinde ihracatın payı ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki vardır.

Analiz 47’de satışlar içinde ihracatın payı ile işletmelerin döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki olup olmadığı incelenmiştir. 0,05 anlamlılık seviyesinde değişkenler arasında ilişki olmadığı saptanmıştır.

Satışlar içinde ihracat payı yüksek olan işletmelerin döviz kuru risk yaklaşımlarının daha olumlu olması beklenirken verilen cevaplar incelendiğinde ihracat payı ile risk yönetimine karşı tutumların ilişkisiz olduğu açıkça görülmektedir.

Satışlar içinde ihracat payları %0–25 olan işletmelerin %12.6’sı, %26- 50’sinin %18.2’si, %51-75’inin %13.0’ü, %76-100’ünün %25’i döviz kuru dalgalanmalarının tahmin edilemeyeceğini, dolayısı ile yönetilemeyeceğini ve bu riskin alınması gerektiğini belirtmişlerdir. İhracat payı yükseldikçe işletmelerin tutumlarının daha olumsuz olmasının sebebi yapılan ihracat miktarının yüksek olması sonucunda işlemlerin işletmelere daha karmaşık gelmesi ve bu riskin yönetilemeyeceği fikrine kapılmaları olabilmektedir. İhracatları daha az gerçekleşen işletmeler ise elde ettikleri az miktardaki dövizin kur riski yönetimini yapmayı daha kolay bulabilmektedirler.

Satışlar içinde ihracat payları %0–25 olan işletmelerin %66.1’i, %26-50’sinin %66.2’si, %51-75’inin %69.6’sı, %76-100’ünün %56.7’si döviz kuru risk yönetimi yapılarak belirli ölçüde riskten korunma sağlanabileceğini belirtmişlerdir. Görüldüğü gibi oranlar birbirine oldukça yakın çıkmıştır. Bu yaklaşım tüm işletmeler tarafından ılımlı karşılanmıştır.

267 Tablo 4.89.: Satışlar içinde ihracatın payı ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki. İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı Yaklaşımları Toplam Tahmin Döviz kuru yöntemleri Döviz kuru dalgalanmaları Döviz kuru kullanılarak dalgalanmaları tahmin edilemez , yönetimi başarılı bir tahmin edilemez , dolayısı ile yapılarak belirli şekilde dolayısı ile yönetilemez. Risk ölçüde riskten yönetilebilir ve yönetilemez. Risk alınmalıdır. korunabilir. korunabilir. alınmalıdır. Satışlar %0-%25 Sayı İçinde 16 84 27 127 İhracatın Payı % Satışlar İçinde 12.6% 66.1% 21.3% 100.0% İhracatın Payı % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 25.8% 37.2% 40.9% 35.9% Yönetimine Karşı Yaklaşımları %26-%50 Sayı 14 51 12 77 % Satışlar İçinde 18.2% 66.2% 15.6% 100.0% İhracatın Payı % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 22.6% 22.6% 18.2% 21.8% Yönetimine Karşı Yaklaşımları %51-%75 Sayı 6 32 8 46 % Satışlar İçinde 13.0% 69.6% 17.4% 100.0% İhracatın Payı % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 9.7% 14.2% 12.1% 13.0% Yönetimine Karşı Yaklaşımları %75-%100 Sayı 26 59 19 104 % Satışlar İçinde 25.0% 56.7% 18.3% 100.0% İhracatın Payı % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 41.9% 26.1% 28.8% 29.4% Yönetimine Karşı Yaklaşımları Toplam Sayı 62 226 66 354 % Satışlar İçinde 17.5% 63.8% 18.6% 100.0% İhracatın Payı % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Yönetimine Karşı Yaklaşımları

268 Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 7.758(a) 6 .256 Katsayısı

Tahmin yöntemleri kullanılarak başarılı bir şekilde riskin yönetilebileceğini ve korunmanın sağlanabileceğini belirten işletmelerin oranları ise sırası ile %21.3, %15.6, %17.4 ve %18.3’tür.

Analiz 48:

H0: Alışlar içinde ithalatın payı ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki yoktur.

H1: Alışlar içinde ithalatın payı ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki vardır.

Analiz 48’de alışlar içinde ithalatın payı ile işletmelerin döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasındaki ilişki incelenmiştir ve 0,05 anlamlılık seviyesinde aralarında anlamlı bir ilişkinin olmadığı tespit edilmiştir.

Alışlar içinde ithalat payları %0–25 olan işletmelerin %19.7’si, %26-50’sinin %19.0’u, %51-75’inin %10.3’ü, %76-100’ünün %11.4’ü döviz kuru dalgalanmalarının tahmin edilemeyeceğini, dolayısı ile yönetilemeyeceğini ve bu riskin alınması gerektiğini belirtmişlerdir.

Alışlar içinde ithalat payları %0–25 olan işletmelerin %64,3’ü, %26-50’sinin %60,3’ü, %51-75’inin %69,2’si, %76-100’ünün %61,4’ü döviz kuru risk yönetimi yapılarak belirli ölçüde riskten korunma sağlanabileceğini belirtmişlerdir.

269 Tablo 4.90.: Alışlar içinde ithalatın payı ile döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımları arasında ilişki. İşletmelerin Döviz Kuru Riski Yönetimine Karşı Yaklaşımları Toplam Tahmin Döviz kuru yöntemleri Döviz kuru dalgalanmaları Döviz kuru kullanılarak dalgalanmaları tahmin edilemez yönetimi başarılı bir tahmin edilemez , , dolayısı ile yapılarak belirli şekilde dolayısı ile yönetilemez. ölçüde riskten yönetilebilir ve yönetilemez. Risk Risk alınmalıdır. korunabilir. korunabilir. alınmalıdır. Alışlar %0-%25 Sayı İçinde 42 137 34 213 İthalatın Payı % Alışlar İçinde İthalatın 19.7% 64.3% 16.0% 100.0% Payı % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 67.7% 60.6% 51.5% 60.2% Yönetimine Karşı Yaklaşımları %26-%50 Sayı 11 35 12 58 % Alışlar İçinde İthalatın 19.0% 60.3% 20.7% 100.0% Payı % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 17.7% 15.5% 18.2% 16.4% Yönetimine Karşı Yaklaşımları %51-%75 Sayı 4 27 8 39 % Alışlar İçinde İthalatın 10.3% 69.2% 20.5% 100.0% Payı % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 6.5% 11.9% 12.1% 11.0% Yönetimine Karşı Yaklaşımları %75-%100 Sayı 5 27 12 44 % Alışlar İçinde İthalatın 11.4% 61.4% 27.3% 100.0% Payı % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 8.1% 11.9% 18.2% 12.4% Yönetimine Karşı Yaklaşımları Toplam Sayı 62 226 66 354 % Alışlar İçinde İthalatın 17.5% 63.8% 18.6% 100.0% Payı % İşletmelerin Döviz Kuru Riski 100.0% 100.0% 100.0% 100.0% Yönetimine Karşı Yaklaşımları

270 Ki Kare Testi

Değer df P değeri Pearson Ki Kare 5.904(a) 6 .434 Katsayısı

Tahmin yöntemleri kullanılarak başarılı bir şekilde riskin yönetilebileceğini ve korunmanın sağlanabileceğini belirten işletmelerin oranları ise alışlar içinde ithalat payları %0–25 olan işletmelerin %16,0’sı, %26-50’sinin %20,7’si, %51- 75’inin %20,5’i, %76-100’ünün %27,3’ü dür. Sonuçlara bakıldığında alışlar içinde ithalatın payı arttıkça işletmelerin yaklaşımları daha olumlu olmuştur.

4.3.5. Sonuçların Genel Değerlendirmesi

Yapılan araştırma sonucuna göre KOBİ’lerin %46,6’sı döviz kurundan etkilendiklerini ve %38,4’ü çok etkilendiklerini belirtmişlerdir. Sektörler içinde diğer sektörlere nazaran döviz kurundan en fazla etkilenen sektörlerin orman ürünleri ve mobilya sanayi sektörü, kâğıt ve kâğıt ürünleri basım sanayi sektörü ile taş ve toprağa dayalı sanayi olduğu saptanmıştır.

Kur riskine karşı korunma yöntemi olarak KOBİ’lerin %76,0’sı işletme içi yönetim politikalarını tercih etmektedirler. Vadeli işlemler araçlarını kullanan işletmelerin oranı ise sadece %5,6’dır. Bu araçların çeşitlerinin de kendi içinde kullanım oranları farklılık göstermektedir. En fazla kullanılan aracın forward sözleşmeler olduğu tespit edilmiştir. Bunu sırasıyla future, opsiyon ve swap sözleşmeler izlemektedir. Vadeli işlemler piyasasında yapılan işlemlerin bu derece düşük olması VOB’un kendini çok iyi tanıtamamış olmasından, işletmelerin bu konuda yetersiz bilgiye sahip olmalarından, işlemlerin işletmelere karışık geliyor olmasından veya işletme içi yöntemlerin işletmeler tarafından daha yoğun kullanılmasına bağlı olarak, vadeli işlemler piyasasına gerek duymamalarından kaynaklanmaktadır. Diğer işletme türlerine göre vadeli işlemi en fazla tercih eden işletmelerin tekrar daha kurumsal nitelikte olan anonim şirketler olduğu belirlenmiştir. Yöntemi en fazla kullanan sektörler ise metal ana sanayi ve elektrik

271 sektörleridir. Bununla birlikte aktif büyüklüğü fazla olan işletmelerde vadeli işlemlerin daha fazla tercih edildiği görülmüştür. Bu sonuç çoğu KOBİ’nin kurumsal bir yapıya sahip olmamasından ve bünyesinde döviz kuru riski yönetimine yönelik birimler oluşturmamasından kaynaklanmaktadır. Bu sebepten dolayı da KOBİ’ler daha çok geleneksel kurum içi yönetim tekniklerine yönelmektedirler.

Aynı şekilde işletme içi yönetim politikaları yöntemlerinin uygulanma oranları da her işletmede farklılık göstermektedir. Araştırma sonucuna göre bu yöntemlerin içerisinde en fazla tercih edilen, ödemeleri öne alma veya geciktirme yöntemidir. Bunu sırasıyla pazarlama teknikleri, üretim teknikleri ve ulusal fatura ile faturalama yöntemleri izlemektedir. Bu yöntemler içerisinde en az kullanılan yöntemin ulusal faturalama yöntemi olmasının sebebi bu yöntemin uygulanma zorluğudur. Bu yöntemde işletme tüm faturalarını ulusal para cinsinden kesmektedir ve riski tamamen karşı tarafa yüklemektedir. Dolayısıyla karşı tarafın bu şekilde bir faturalama yöntemini kabul etmesi pek olası bir durum olmamaktadır. Ödemeleri öne alma veya geciktirme yöntemi ise hem uygulaması kolay hem de KOBİ’lerin alışkın oldukları bir yöntem olması sebebi ile en fazla uygulanan yöntemdir.

KOBİ’lerin döviz kuru riski yönetiminde ileriyi görebilmek amacıyla kullanmaları gereken çok önemli bir faktör döviz cinsinden nakit bütçesi hazırlamaktır. İşletmeler aylık, üç aylık, 6 aylık veya yıllık nakit bütçeleri hazırlayarak bu süreçler içerisinde ne kadar ithalat ve ihracat yapacaklarının planını yapmaktadırlar. Böylece döviz cinsinden gelir ve giderler daha net görülebilmektedir. Araştırma sonuçlarına göre işletmelerin %53,7’si döviz cinsinden nakit bütçesi hazırlamamaktadır. Dolayısı ile bu işletmeler için riski görüp yönetmek zorlaşmaktadır. Bununla birlikte aktif büyüklükleri yüksek olan işletmelerde nakit bütçesi düzenleme oranı daha fazladır. Daha büyük ölçekli KOBİ’lerin yurt dışı alım ve satım işlemlerinin küçük ölçekli KOBİ’lere nazaran daha fazla olması bu işletmeleri nakit bütçesi düzenlemeye yöneltmektedir. Aksi takdirde işletmenin ileriyi görebilme imkânı azalacak ve büyük miktardaki alım ve satım işlemlerinde daha fazla döviz kuru riski ile karşı karşıya kalacaklardır.

272 KOBİ’lerin döviz kuruna bağlı olarak karşı karşıya kaldıkları risklerden birisi olan işlem riskinden etkilenmeleri incelendiğinde bu riskten limited şirketlerin %68,2 oranla diğerlerine göre daha fazla etkilendiği, en az etkilenenin ise %50 oranla tek sahipli işletmeler olduğu görülmektedir. Tüm sektörler içerisinde en fazla etkilenen sektörlerin ise kağıt ve kağıt ürünleri basım sanayi sektörü ve kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektörü olduğu görülmektedir. Ayrıca işletmelerin aktif büyüklükleri arttıkça bu riskten etkilenme dereceleri azalmaktadır. Diğer bir risk türü olan ekonomik riskten ise tek sahipli işletmeler %60 oranla diğer işletmelerden daha fazla oranda etkilenmektedirler. Anonim ve limited şirketler ise bu riskten orta seviyede etkilendiklerini belirtmişlerdir. En fazla etkilenen sektörler orman ürünleri ve mobilya sanayi ile elektrik sektörüdür. Aynı şekilde aktif büyüklüğü 5 Milyon TL’nin altında olan işletmeler 5 Milyon TL’nin üzerinde olan işletmelerden daha az etkilenmektedirler.

KOBİ’lerin ölçekleri büyüdükçe kur riskine karşı önlem alma konusundaki eğilimleri de artmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre anonim şirketlerin %84.0’ünün, limited şirketlerin %72.8’inin, tek sahipli işletmelerin %60’ının kur riskine karşı önlem aldığı görülmektedir. İşletmeler kurumsallaştıkça kendi içlerinde döviz kuru ile ilgilenen ayrı birimler oluşturmakta ve daha profesyonel kadrolarla riski azaltmaya çalışmaktadırlar. Ankete cevap veren işletmeler arasında kur riskine karşı en fazla önlem alan sektörler orman ürünleri ve mobilya sanayi sektörü ile taş ve toprağa dayalı sanayi sektörleridir. Ayrıca işletmenin aktif büyüklüğü arttıkça işletmelerin döviz kuru riskine karşı daha fazla önlem aldıkları söylenebilmektedir.

KOBİ’lerin döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımlarının çok olumsuz olmadığı söylenebilmektedir. İşletmelerin %63,8’i döviz kuru yönetimi yapılarak belirli ölçüde riskten korunulabileceğini düşünmektedir. İşletme türleri arasında risk yönetimine en olumlu bakanlar anonim şirketler, sektörler arasında ise otomotiv sanayi sektörü, metal ana sanayi ve elektrik sektörüdür. Ayrıca aktif büyüklük arttıkça da işletmeler risk yönetimine karşı daha olumlu bir tutum izlemektedirler.

273 SONUÇ

Hızla bütünleşen ve globalleşen dünya ekonomisi içerisinde oluşan uluslararası pazardan pay almak ve dünya pazarına açılarak bu pazarda yer almak tüm ülkeler için çok önemli bir amaç haline gelmiştir. Bu noktada KOBİ’lerin ekonomideki yerleri ve dış ticarete açılımları konusunda önemleri öne çıkmaktadır. KOBİ’ler daha az yatırımla daha çok üretim ve ürün çeşitliliği sağlamak, daha düşük yatırım maliyetleriyle istihdam imkânı yaratmak, esnek yapılarından dolayı ekonomik dalgalanmalardan daha az etkilenmek, talep değişikliklerine daha kolay uyum sağlayabilmek, teknolojik yeniliklere daha çabuk adapte olabilmek, gelir dağılımındaki dengesizlikleri azaltmak gibi avantajları ile ekonominin bel kemiği haline gelmişlerdir.

KOBİ’ler uluslararası ticaret yaparak bir yandan üretimlerini ve gelirlerini artırmaya çalışırken diğer yandanda döviz cinsinden alım-satım yapıyor olmaktan kaynaklanan döviz kuru riski ile karşı karşıya gelmektedirler. Döviz kurlarında meydana gelen bir değişiklik dış ticaret yapan işletmelerin varlık, kaynak, gelir ve giderlerini etkilemektedir. Döviz kurlarında sürekli meydana gelen değişiklikler işletmelerin bu değişimlere karşı önlem almalarını ve ileriyi görmelerini zorlaştırmaktadır.

1970’li yıllarda daha önce uygulanmakta olan Bretton-Woods sisteminin çökmesi ile birlikte dalgalı kur sistemine geçilmiş ve döviz kurları üzerindeki belirsizliğin arttığı bir döneme girilmiştir. Belirsizliğin artması ile birlikte işletmelerde döviz kuru riski yönetiminin de önemi artmıştır. Türkiye’de ise özellikle 2001 yılında dalgalı kura geçiş ile birlikte döviz kuru riski yönetimi işletmeler için daha önemli hale gelmiştir. Döviz kurlarında meydana gelen değişimler işletmelerin olağan zararlarının yanı sıra işletme faaliyetlerinden doğmayan döviz kurlarından kaynaklanan çevrim, işlem ve ekonomik risklere yol açmaktadır. Bazı işletmeler bu riske karşı önlem alma yolunu seçerken bazı işletmeler ise bu riskin yönetilemeyeğini düşünerek uzun vadede meydana gelen işlemlerin bu riski

274 dengeleyeceğini savunmaktadırlar. Fakat bu riskin yönetilmesi en akılcı davranış olacaktır.

Döviz kuru riskinin azaltılmasına yönelik olarak işletmelerin uygulayabilecekleri işletme içi yönetim politikaları ve işletme dışı vadeli işlem piyasası araçları bulunmaktadır. İşletmeler bu yöntemler içerisinde en fazla işletme içi yönetim politikalarına yönelmektedirler. VOBAŞ’ın KOBİ’lere etkili bir biçimde tanıtılması ve işlem gören ürünlerin çeşitliliğinin artırılması KOBİ’lerin geleneksel yöntemlerin dışına çıkarak vadeli işlemler piyasasına yönelmeleri ve böylece daha etkin bir biçimde döviz kuru riski yönetimi sağlayabilmeleri için bir çözüm önerisi olabilmektedir.

Bu çalışmada öncelikle döviz kurlarına ilişkin kavramlar ele alınmış ve daha sonra işletmelerin bu riski azaltmak için uygulayabilecekleri yöntemler incelenmiştir. Araştırma aşamasında ise Türkiye’deki tüm dış ticaret yapan KOBİ’lere yöneltilmiş olarak yapılan anket çalışması ile oldukça geniş çaplı veriler toplanmıştır. Toplanan veriler ışığında KOBİ’lerin ne oranda ithalat-ihracat yaptıkları, daha çok hangi döviz ile işlem yapmayı tercih ettikleri, bu işlemler dolayısıyla döviz kurlarından ne derece etkilendikleri, döviz kuru riski yönetiminde en çok ne tür tekniklerden yararlandıkları ve döviz kuru riski yönetimine karşı tutumları saptanmaya çalışılmıştır.

Araştırmaya katılan işletmelerin büyük çoğunluğunu limited şirketler oluşturmaktadır. Sektörler içerisinde ise en fazla katılım dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi ile kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi sektörleri içerisinden olmuştur. Sermaye yapısı bakımından katılımcıların büyük çoğunluğu tamamı yerli sermayeli özel işletmelerdir. Ankete cevap veren işletmeler arasında işletme büyüklüğü açısından yıllık ciroları 10 Milyon TL – 50 Milyon TL arasında, toplam çalışan sayısı 11–50 kişi arasında, aktif büyüklüğü 10 Milyon TL – 50 Milyon TL olan işletmeler ağırlıktadır. Bu işletmelerin büyük çoğunluğu yurt dışı işlemlerinde Avro’yu tercih etmektedirler ve ithalat ve ihracatı aynı para biriminden yapan işletmeler çoğunluğu oluşturmaktadırlar. Ankete katılan işletmelerin çoğunluğu döviz cinsinden nakit bütçesi düzenlememektedir. Özellikle yurt dışı alım 275 ve satım yapan ve aktif büyüklükleri nispeten daha fazla olan işletmelerin düzenli olarak döviz cinsinden nakit bütçesi düzenlemeleri ve ithalat-ihracat oranlarının birbirini karşılamaması durumunda açıkta kalan tutar oranında vadeli işlem araçlarını kullanarak risklerini yönetim altına almaları tavsiye edilmektedir.

KOBİ’lerin çok büyük bir çoğunluğu döviz kurlarında meydana gelen değişmelerden etkilenmektedirler. En fazla etkilendikleri döviz kuru riskinin ise işlem riski olduğu saptanmıştır. İşlem riski özellikle dengeli bir borç-alacak pozisyonu alınmamasından kaynaklı olarak ortaya çıkan ve döviz kurundaki dalgalanmalar sonucunda beklenen nakit akımları üzerinde ortaya çıkan kazanç ve kayıplardır. İşletmelerin çoğunluğunun ithalat ve ihracatı aynı para biriminden yapıyor olmasına karşın en fazla işlem riskinden etkileniyor olmaları döviz cinsinden borç ve alacakları arasında büyük farkların olduğunu göstermektedir. Bu noktada sadece işletme içi yöntemler yeterli olmayacak ve yine vadeli işlemler araçlarına başvurulması faydalı olacaktır.

Ankete cevap veren işletmelerin büyük bir kısmı kur riskine karşı önlem aldıklarını belirtmişlerdir. Korunma yöntemi olarak ise işletme içi korunma yöntemleri büyük farkla öne çıkmaktadır. İşletme içi yöntemler arasında en fazla tercih edilen yöntem de uygulamadaki kolaylığı ve işletmelerin alışkanlıkları dolayısıyla ödemeleri öne alma veya geciktirme yöntemidir. Vadeli işlemler araçları arasında ise en fazla tercih edileni işlem maliyetlerinin daha uygun olması, daha yaygın bir kullanım alanı olması dolayısıyla forward sözleşmelerdir.

Vadeli işlemler piyasasında işlem yapmayan işletmelerin çoğunluğu bu konuda yeterince bilgiye sahip olmadıklarını belirtmişlerdir. İşlem maliyetlerinin işletmelere yüksek gelmesi de diğer bir önemli sebep olarak öne çıkmaktadır. Buna karşın işletmelerin çoğunluğu döviz kuru risk yönetimi yapılarak belirli ölçüde riskin azaltılacağı konusunda hemfikirlerdir. Bu sonuçtan işletmelerin döviz kuru risk yönetimine karşı olumsuz bakmadıkları, yeterince bilgilendirme yapılarak işletme içi ve işletme dışı yöntemler ile döviz kuru risk yönetimine karşı yönlendirilmeleri gerektiği çıkarılabilmektedir. 276 Bu anlamda özellikle KOBİ’leri çeşitli konularda bilgilendirmeye yönelik çalışmalar yapan kurumların bu alandaki çalışmalarını artırarak kur riski yönetimi hakkında işletmelere daha geniş çaplı bilgi vermeleri gerekmektedir. Bu çalışmalara yönelik olarak çeşitli eğitim programları düzenlenerek KOBİ’ler ayrıntılı olarak bilgilendirilebilir ve özellikle kriz dönemlerinde döviz kuru dalgalanmalarının fazla olduğu zamanlarda işletmeler ne yapmaları gerektiği konusunda daha bilinçli hareket edebilirler. İçsel korunma tekniklerinin yeterli olmadığı durumlarda dışsal korunma yöntemlerinin de kullanılabilmesi amacıyla bu araçların kullanımlarının yaygınlaştırılması için işlemlere kolaylık getirilmeli ve işlem maliyetleri olabildiğince düşük tutularak işletmeler türev ürünlere teşvik edilmelidir.

277 KAYNAKÇA

KİTAPLAR VE MAKALELER

Aabo, Tom.: “Integrated Foreign Exchange Risk Management: Esben Hog The Role of Import in Medium-Sized, Jochen Kuhn Manufacturing Firms”, Aarhus School of Business, University of Aarhus, March 20, 2009,s.1-43.

Aggarwal, Raj.: The Management of Foreign Exchange: Optimal Policies for a Multinational Company , Ayer Company Publishers, United States of America, 1980.

Aggarwal Raj.: “Behavioral Biases in Forward Rates as Forecasts of Sijing Zong Future Exchange Rates: Evidence of Systematic Pessimism and Under-Reaction”, Multinational Finance Journal, 2008, Vol. 12, No. 3/4, s. 241- 277.

Ahtiala, Pekka.: “The Value of Invoice Currency Choice in a Yair E. Orgler Volatile Exchange Rate Environment” , Multinational Finance Journal, 1999, Vol. 3, No. 1, s.1-17.

Akgemci, Tahir.: Kobi’lerin Temel Sorunları Ve Sağlanan Destekler, KOSGEB Yayınları, Haziran 2001.

Akmut, Özdemir.: “Uluslararası Finans Pazarları ve Küresel Finansman”, Türkiye Bankalar Birliği Seminer Notları, Ankara 1998, s. 35-52.

Allayannis, George.: “Exchange-Rate Hedging: Financial versus Jane Ihrig Operational Strategies”, The American Economic James P. Weston Review, Vol. 91, No. 2, Papers and Proceedings of the Hundred Thirteenth Annual Meeting of the American Economic Association (May, 2001), s. 391-395

Altıntop,Gökhan.: “Türkiye’deki KOBİ’lerin Rekabet Gücünün Artırılması İçin Stratejiler”, İGEME’den Bakış Dergisi, Yıl: 7, Eylül-Aralık 2003, Sayı:25, s.29-31.

Andolfatto, David.: Macroeconomic Theory and Policy, Simon Fraser University, August 2005.

278 Apak, Sudi.: Uluslararası Finansal Teknikler-Analiz , Teori ,Uygulama , Bilim Teknik Yayınevi, 2.Basım, İstanbul 1995.

Appleyard, Dennis R.: International Economics , McGraw-Hill Book Co., Alfred J. Field, Jr Forth Edition, New York 2001.

Baykal, Cevdet.: “Cumhuriyetin 75.Yılında Dtm’nin Kobi’lere Bakışı, İhracatta Sektörel Dış Ticaret Şirketi Modeli Ve Devlet Yardımları”, Dış Ticaret Dergisi, Özel Sayı: Ekim 1998, s.1-25.

Baykal, Cevdet.: Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (Kobi) İhracatta Örgütlenmelerine Bir Model : Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü, Ankara, Ocak 1996.

Baykal, Cevdet.: Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, Vakıfbank Araştırma Dizisi 6, Ankara 1996.

Başoğlu,Ufuk.: Finans- Teori, Kurum, Uygulama , Ekin Kitabevi, Ali Ceylan, Bursa, 2001. İlker Parasız

Becker, Chris.: “Limiting Foreign Exchange Exposure Through Daniel Fabbro Hedging: The Australian Experience”, Research Discussion Paper, International Department Reserve Bank of Australia, August 2006,s.1-45.

Berrospide, Jose M.: “Exchange Rate Regime And Financing Policies Of The Corporate Sector In Small Open Economies”, ( Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi ), The University Of Michigan, 2007.

Berument, Hakan.: “Exchange Rate Risk and Interest Rate: A Case Aslı Günay Study for Turkey”, Department of Economics Bilkent University, Ankara, Turkey, December 2001,s.1-14

Bishop, Paul.: Foreign Exchange Handbook ( Managing Risk Don Dixon and Opportunity in Global Currency Markets), McGraw-Hill,Inc. , Singapur, 1992.

279 Bos, Charles S.: “Daily Exchange Rate Behaviour and Korunma of Mahieu, Ronald J. Currency Risk”, Journal of Applied Econometrics, Dijk, Herman K. van Vol. 15, No. 6, Special Issue: Inference and Decision Making (Nov. - Dec., 2000), s. 671-696.

Brittain, Bruce.: “Tests of Theories of Exchange Rate Determination”, The Journal of Finance, Vol. 32, No. 2, , September 16-18, (May, 1977), s.519-529.

Brown, Gregory W.: “Managing Foreign Exchange Risk With Derivatives”, The University of North Carolina at Chapel Hill, May 2000 Version 3.4, s.1-59.

Bulmuş, İsmail. : Küçük Sanayi İşletmelerimizin Konumu Önemi Ertan Oktay Ve AT’ye Girerken Karşılaşılabilecek Sorunlar Mete Törüner İle Çözüm Yolları , Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları:426, Ankara,1990.

Bursalı, Osman Barlas.: “İşletmelerde Döviz Kuru Riskinin Yönetimi”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Denizli 1997.

Boyle, Glenn W.: “International Interest Rates, Exchange Rates, and the Stochastic Structure of Supply”, The Journal of Finance, Vol. 45, No. 2, (Jun., 1990),s.655-671.

Bunyamin.: “Foreign Exchange Risk Management: A Description And Assesment Of Australian Firms’ Practices”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) , University Of Wollongong, The School Of Accounting and Finance, 2006.

Cavusgil, S.Tamer v.d. : Exports From Small And Medium Sized Enterprises In Developing Countries, International Trade Centre Unctad/Gatt, Geneva, 1993.

Chang, Eric C. : “Cross-Hedging with Currency Options and Wong, Kit Pong Future”, The Journal of Financial and Quantitative Analysis, Vol. 38, No. 3 (Sep., 2003), s.555-574.

Choi, Frederick D. S.: An Introduction to Multi-National Accounting, Gerhard Mueller Englewood Cliffs, New Jersey: Prentice-Hall, Inc., New York 1978.

280 Civan, Mehmet.: “Küçük Ve Orta Boy İşletmelerin Avrupa Birliğine Mehmet Tekinkuş Uyum Süreci; Gaziantep Örneği”, VI. Uluslar arası ODTÜ Ekonomi Kongresi, Ankara, 2002,s.1-34.

Colin, Barrow.: The Essence of Small Business, Prentice Hall Series , 2. Edition,London,1993.

Collier, Paul M.: CIMA Learning System 2007 Management Samuel Agyei-Ampomah Accounting - Risk and Control Strategy, CIMA Publishing, 2007 Edition, USA 2006.

Cowan, Kevin. : “Currency Mismatches, Balance-Sheet Effects and Erwin Hansen Hedging in Chilean Non-Financial Corporations”, Luis Oscar Herrera Inter-American Development Bank Central Bank of Chile , January 2005,s.1-52.

Cross, Sam Y. : The Foreign Exchange Market In The United States , Federal Reserve Bank Of New York, New York 1998.

Çelikkol, Hakan.: “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri’nde Döviz Kuru Riskinden Korunma Teknikleri”, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mayıs 1999.

Çolakoğlu, Mustafa H.: Kobi Rehberi 2002, Yorum Matbaacılık, Ankara, Nisan 2002.

Çopur, Ayhan.: “Dış Ticaret Sermaye Şirketi Tartışması” , Dış Ticarette Durum Dergisi, Sayı 23–24, Ocak 1991 s. 4-6.

Demir, Hüseyin.: “Gümrük Birliği Sürecinde KOBİ’ler”semineri(6-7 Mart 1999) , Türkiye-Avrupa Birliği Derneği İstanbul Şubesi, Yayın no:6, İstanbul -2000, s.3-47.

Demirören, Osman.: Küçük Ve Orta Büyüklükteki İşletmeler, Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Yayınları, Yayın No: 1996–1, Erzurum, 1996.

Dernburg, Thomas F.: Global Macroeconomics,Harper&Row,Publishers, New York 1989.

281 Duman, Mehmet.: “Kuri Riski ve Türk Firmaları Açısından Önemine Osman Karamustafa İlişkin Bir Saha Araştırması”, Banka ve Ekonomik Yorumlar Dergisi, Mart 1996, s. 25.

Economic Commision For Small And Medium Sized Enterprises In Europe Countries in Transition, United Nations Publications, New York and Geneva, 2003.

Erbağcı, Burcu.: “Dış Ticaret Yapan İşletmelerde Kur Riski Yönetimi Ve Gaziantep Sanayi İşletmelerinde Uygulama”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Eylül 2005.

Erdinç, Yaşar.: Yatırımcı ve Teknik Analiz Sorgulanıyor, Sayısal Kitabevi, Ankara, 2004.

Erdoğan, Niyazi.: Uluslararası İşletmelerde Mali Risk Ve Yönetimi & Çağdaş Finansman Teknikleri, Mü- Ka Matbaacılık, Ankara, 1993.

Ertürk, Emin.: Uluslararası İktisat, Alfa Yayınları, 2. Basım, İstanbul, 2001.

Eun, Cheol S.: International Financial Management, McGraw- Bruce G. Resnick Hill/Irwin, 2nd Edition, 2001.

Eun, Cheol S.: “Exchange Rate Uncertainty, Forward Contracts, Bruce G. Resnick and International Portfolio Selection”, The Journal of Finance, Vol. 43, No. 1, (Mar., 1988), s.197-215

European Commission.: “The Activities of The European Union for Small and Medium – Sized Enterprises (SMEs)”, SME Envoy Report, 2005,s. 5-39.

Fazzari, Steven M.: “Working Capital and Fixed Investment: New Bruce C. Petersen Evidence on Financing Constraints”, The Rand Journal of Economics,Vol. 24, No. 3 (Autumn, 1993), s. 328-342.

Frenkel, Michael.: Risk Management – Challenge and Ulrich Hommel Opportunity, Springer Sience&Business Media, Markus Rudolf Germany 2005.

282 Froot, Kenneth A. : “Risk Management: Coordinating Corporate David S. Scharfstein, Investment and Financing Policies”, The Journal Jeremy C. Stein of Finance, Vol. 48, No. 5, (Dec., 1993), s.1629- 1658.

Goodman, Stephen H.: “Foreign Exchange Rate Forecasting Techniques: Implications for Business and Policy”, The Journal of Finance, Vol. 34, No. 2, 1978 (May,1979), ss. 415–427.

Gümüşeli,Saniye.: Döviz Kuru ve Faiz Oranı Risklerinden Korunma Teknikleri, Türkiye Bankalar Birliği, Yayın No: 179, Ankara 1994.

Gündüz, Meral.: Küçük ve Orta Boy İşletmelerin İhracata Özden Ergün Yönlendirilmelerinde Bir Model; Sektörel Dış Ticaret Şirketleri, T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, Eylül 1997, Ankara.

Güran. Nevzat.: Döviz Kuru Sistemleri ve Ekonomik Denge, Kavram Matbaası, İzmir 1987.

Hallbergn, Kristi.: A Market – Oriented Strategy For Small and Medium Scale Enterprises, International Finance Corporation, THA World Bank Washington, USA 2000.

Harrington, Diana R.: The New Stock Market, Probus Publishing Frank J. Fabozzi Company, Chicago, 1990. H. Russel Fogler

Huang, Roger D.: “The Monetary Approach to Exchange Rate in an Efficient Foreign Exchange Market: Tests”, The Journal of Finance, Vol. 36, No. 1, (Mar., 1981),s.31-41.

ICC: Services To Small And Medium Sized Enterprises (SMEs) , International Trade Centre Unctad/WTO, Geneva 1996.

International Trade Service: The SME and The Global Market Place: An analysis of competitiveness constraints , Geneva: ITC, 1997.

283 Irina, Purcarea.: “Key Development Strategies For Small And Medium Enterprises In The Context Of European Integration” , Academy of Economic Studies, Faculty of Business Administration(in foreign languages), Mihail Moxa 5–7, sect. 1, Bucharest, Romania 2004, ss. 742–745.

Ito, Takatoshi.: “Foreign Exchange Rate Expectations: Micro Survey Data”, The American Economic Review, Vol. 80, No. 3 (Jun., 1990), ss. 434–449.

İMKB: Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, İMKB yayınları, 18. Basım, İstanbul, 2003.

İpekgil, Özlem Doğan.: “Kobi’lerin Dış Pazarlara Açılmada Karşılaştıkları Sorunlar Ve Çözüm Önerileri Ve Bir Uygulama”, DTM Dış Ticaret Dergisi, Sayı 24, Nisan 2002,s.1-29.

İyibozkurt, M.Erol.: Uluslararası İktisat Teorisi, Uludağ Üniversitesi Basımevi, Yayın No:3-043-0117, Bursa 1985.

Kara, Hakan v.d.: “Exchange Rate Pass-Through in Turkey: Has It Changed and to What Extent?”, The Central Bank Of The Republic Of Turkey, Research Department Working Paper No:05/04, February 2005,s.1-52.

Karan, Mehmet Baha.: Yatırım Analizi ve Portföy Yönetimi, Gazi Kitabevi, Ankara 2004.

Karataş, Süleyman.: Sanayileşme Sürecinde Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Veli Yayınları, İstanbul,1991.

Karluk, Rıdvan.: Uluslararası İktisat, T.C. Anadolu Üniversitesi Halil Seyidoğlu Yayınları No:1153, 2. Baskı, Eskişehir, 2000.

Kenen, Peter B.: The International Economy, Cambridge University Pres, Third Edition, USA 1994.

Khoury, Sarkis J.: “Hedging Foreign Exchange Risk: Selecting The K. Hung Chan Optimal Tool”, Midland Corporate Finance Journal, 1 ( Winter 1988 ), s. 40-52.

284 Kırpıcı, Ahmet N.: Reel Döviz Kuru Tanımları ve Hesaplama Mehtap Kesriyeli Yöntemleri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Araştırma Genel Müdürlüğü, Yayın No: 97/1, Ankara, Ocak 1997.

Kolb, Robert W.: Understanding Futures Markets, Blackwell Publishers, Fifth Edition, USA 1997.

KOSGEB: Kobi Ekonomisi (Tarihi Gelişimi) , KOSGEB Ekonomik ve Stratejik Araştırmalar Merkez Müdürlüğü Yayını, Aralık 2003, Ankara.

KOSGEB: Türkiye’de Kobi Anlayışının Dünü Bugünü Geleceği , ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi, KOSGEB Yayınları, Eylül 2000, Ankara.

Koyuncugil, Ali Serhan.: “İMKB’de İşlem Gören Kobi’lerin Güçlü Ve Zayıf Nermin Özgülbaş Yönleri: Chaid Karar Ağacı Uygulaması”, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:23 Sayı:1, Yıl:2008, s.1-21.

Kozlu, Cem M.: Uluslararası Pazarlama İlkeler ve Uygulamalar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 6.Basım, İstanbul, 1998.

Körpe, Ercan.: “Bölgesel Kalkınma Ajansı ve Kobi’ler”, T. Halk Bankası A.Ş Yayınları, 2008,s.1-8.

Kreinin, Mordechai E.: International Economics – A Policy Approach , Harcourt Brace Jovanovich Publishers, Fifth Edition, USA, 1987.

Krugman, Paul R.: International Economics - Theory and Policy, Addison-Wesley Publishing Company, Fifth Edition, USA 2000.

Kurtuluş, Kemal.: Pazarlama Araştırmaları: Yöntem ve Teknikler, Sermet Matbaası, İstanbul, 1976.

Kuwayama, Mikio.: “E-Commerce promotion policies for Small and Medium-Sized Enterprises: East Asian and Latin American Experiences” , International Trade and Integration Division, Santiago, Chile, October 2001,s.1-83.

285 Labuszevski, John W.: Trading Financial Futures: Markets, Methods; John E. Nyhoff Strategies and Tactics, John Wiley and Sons, New York, 1988.

Logue, Dennis E.: "White Noise in Imperfect Markets: The Case of Richard James Sweeney the Franc/Dollar Exchange Rate," Journal of Finance, June 1977, ss. 761-768.

Meese, Richard.: “Was It Real? The Exchange Rate-Interest Kenneth Rogoff Differential Relation over the Modern Floating- Rate Period” , The Journal Of Finance, Vol. XLIII, No. 4, September 1988, ss. 933–948.

Meredith, Guy.: “Medium-Term Exchange Rate Forecasting: What Can We Expect?”(January 2003) IMF Working Paper, No. 03/21,s.1-15.

Milovanovic, Goran.: “Small And Medium Enterprises As A Base For Restructuring Serbian Economy”, Facta Universitatis Series: Economics and Organization, Vol. 2, No 3, 2005, s.201-208.

Moguillansky, Graciela.: Corporate Risk Management And Exchange Rate Volatility İn Latin America, United Nations Publication, Office of the Executive Secretary, Santiago, Chile, March 2003.

Murphy John J.: Technical Analysis of The Financial Markets, A Comprehensive Guide to Trading Methods and Applications, New York Institude of Finance, New York,1999.

Müftüoğlu, Tamer.: Türkiye’de Küçük Ve Orta Ölçekli İşletmeler KOBİ’ler, Sorunlar – Öneriler, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara,2002.

Nursun, Beşeli.: “Kobi’lerin Dış Pazarlara Açılabilmesi İçin Alternatif Yöntemler”, İGEME’den Bakış Dergisi, Nisan-Haziran’97, Sayı: 2, s.25-43.

Oktav, Mete v.d.: Orta Ve Küçük İşletmelerde İhracata Yönelik Pazarlama Sorunları Ve Çözüm Önerileri, TOBB Yayınları, Ankara, 1990.

286 Oktay, Ertan.: “21.Yüzyılda Kobi’ler: Sorunlar, Fırsatlar Ve Alptekin Güney Çözüm Önerileri”Sempozyumu, 03–04 Ocak 2002, Doğu Akdeniz Üniversitesi, K.K.T.C.s.1–19.

Öcal, Tezer.: Para ve Banka, T.C. Anadolu Üniversitesi İlker Parasız, Yayınları No:74, Eskişehir, Ocak 1990. Önder Özkazanç

Öz, Ersan.: “İhracatçı Kobi Günleri 2000” , İGEME’den Bakış Dergisi, Yıl:4 Nisan-Haziran 2000, Sayı: 14, ss.24-41.

Özdoğan, İbrahim.: “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri 2000’li yılların Örgütlenme Modeli”, İGEME’den Bakış Dergisi, Yıl:3, Ocak Mart’99, Sayı: 9, s.1-45.

Özçam, Ferhat.: Teknik Analiz ve İstanbul Menkul Kıymetler Piyasası, Sermaye Piyasası Kurulu Yayınları, Yayın No:32, Ankara,1996.

Özgen, Hüseyin. : “Birlikten Kuvvet Doğar: Küçük Ve Orta Ölçekli Kemal Can Kılıç, İşletmeler İçin Bir Örgütlenme Modeli Olarak Ağ Bahattin Karademir Organizasyonları Önerisi”, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:12, Sayı:12, (2003), s. 81-96.

Pamukçu, Ali Bülent. : Uluslararası İşletme Finansı , Güryay Matbaası, Cilt I, İstanbul, 1984.

Parasız, İlker.: İktisada Giriş, Ezgi Kitabevi Yayınları, 6. Basım, Bursa, 2000.

Parasız, İlker.: Para Banka ve Finansal Piyasalar: Teori ve Politika, 6. Baskı, Ezgi Kitapevi Yayınları, Bursa 1998.

Parasız, İlker.: Para Teorisi ve Politikası, Ezgi Kitabevi Yayınları, 1. Baskı, Bursa 2007.

Parasız, İlker.: Uluslararası Para Sistemi, Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, Yayın No:38, Bursa 1986.

Pugel, Thomas A.: International Economics , The McGraw-Hill Companies, Twelfth Edition, USA 2004.

287 Ramsurrun, Dalrymple.: “Global Competitiveness within Small & Medium John F Dalrymple Manufacturing Enterprises in Mauritius”, Centre for Management Quality Research at RMIT University, November 2000,s.1-6.

Sargen, Nicholas P.: “Exchange Rate Flexibility and Demand for Money” , The Journal of Finance, Vol. 32, No. 2, Papers and Proceedings of the Thirty-Fifth Annual Meeting of the American Finance Association, Atlantic City, New Jersey, September 16–18, 1976, (May, 1977), s.531-544.

Sarı, Yusuf. : Piyasada Grafiklerle Teknik Analiz, Cilt 1, Alfa Yayınları, Ocak 2001.

Sayılgan, Güven.: Finansal Piyasalar ve Finansman Teknikleri, Turhan Kitabevi,1. Basım, Ankara, 2004.

Sayınta, Özlem.: “Exchange Rate Risk, Contract Enforcement And Trade – A Theoretical And Empirical Investigation” ( Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi ) , USA, 2002.

Seyidoğlu, Halil.: Uluslararası İktisat, Güzem Yayınları, 13.Baskı, İstanbul, 1999.

Seyidoğlu, Halil.: Uluslararası Finans, Güzem Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2001.

Sercu, Piet.: “The Exchange Rate in the Presence of Transaction Raman Uppal, Costs: Implications for Tests of Purchasing”, The Cynthia Van Hulle Journal of Finance, Vol. 50, No. 4, (Sep., 1995), s.1309-1319.

Shapiro, Alan C.: “Defining Exchange Risk”, The Journal of Business, January 1977, Vol.50, No.1, s.37-39.

Shapiro, Alan C.: “Exchange Rate Changes, Inflation, and The Value of Multinational Corporation”, The Journal of Finance, Vol. 30, No. 2, (May, 1975), s. 485-502.

Shapiro, Alan C.: Multinational Financial Management , Prentice- Hall, Inc,Fifth Edition, New Jersey, 1996.

Solnik, Bruno.: “Using Financial Prices to Test Exchange Rate Models: A Note”, The Journal of Finance, Vol. 42, No. 1, (Mar., 1987), s.141-149.

288 Sipahi, Beril.: Sosyal Bilimlerde SPSS’le Veri Analizi, Beta E.Serra Yurtkoru, Yayınları, İstanbul, Aralık 2006. Murat Çinko

Şahin,Metin.: “Gümrük Birliği Sürecinde KOBİ’ler”semineri(6-7 Mart 1999) , Türkiye-Avrupa Birliği Derneği İstanbul Şubesi, Yayın no:6, İstanbul, 2000,s.1- 49.

Teker, Suat.: Faiz Oranı ve Döviz Kuru Riski Yönetimi, Ekonomik Araştırmalar Merkezi Yayınları:11, Ankara, 1999.

Titiz, İsmet. : “Krizlerin İşletmeler Üzerindeki Etkileri Ve Küçük H. İlker Çarıkçı İşletme Yöneticilerinin Kriz Dönemine Yönelik Stratejik Düşünce Ve Analizleri” , C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, Yıl 2001, s.203-218

Tunca, Zafer.: Makro İktisat, Filiz Kitabevi, 4.Baskı, İstanbul, 2005.

Tunç, Havva.: Uluslararası Ticaret, Para ve Finans, Alfa Yayınları, 1. Basım, İstanbul, 2004.

Uzunlar, Evcan.: Finansal Opsiyonlar, Gerçek Opsiyonlar ve Mehmet Aktan Uygulamaları, Gazi Kitabevi, Ankara, 2006

Uzunoğlu, Sadi.: Para ve Döviz Piyasaları, Literatür Yayıncılık, 1.Basım, İstanbul, 2000.

Williamson, John.: “Exchange Rate Management”, The Economic Journal, Vol. 103, No. 416 (Jan., 1993),s.188-197.

Yalçın, İbrahim.: “Küçük Ve Orta Ölçekli İşletmelerin Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Olarak Örgütlenmeleri”, Dış Ticaret Dergisi, Sayı 8, Ocak 1998, s.1-17.

Yaşar, Süleyman.: Makro Ekonomi Yönetimi, Beta Basım A.Ş, İstanbul, 2005.

Yazid, Ahmad Shukri.: “A Cross-Sectional Study on Foreign Exchange ZM. Rasid Hussin, Risk Management by Malaysian Manufacturers”, Ahmad Rizal Razali International Business Management 2 ,Medwell Journals, 2008,s.28-32.

289 Yıldıran, Mustafa.: Reel Sektör İşletmeleri İçin Döviz Kuru Risk Mustafa Tanyeri Yönetimi, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara, 2006.

Yıldırım, Kemal.: Makroekonomi, Eğitim, Sağlık ve Bilimsel Doğan Karaman Araştırma Çalışmaları Vakfı, Yayın No: 145, 2. Basım, Eskişehir, 2001.

Yıldız, Rıfat. : Bankacılıkta ve Dış Ticarette Döviz Pozisyonlarının Kur Riskine Karşı Korunması, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1988.

Yılmaz, Figen.: Türkiye’de Küçük Ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ’ler) , İş Bankası İktisadi Araştırmalar ve Planlama Müdürlüğü Yayınları, Aralık 2003.

Zhou, Jizhong.: “The Choice Of Exchange Rate Regime An Jürgen von Hagen Empirical Analysis For Transition Economies”, Economics of Transition, Volume 13 (4) 2005, s. 679-703.

: “Dış Ticaret Sermaye Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (İhracat: 2004/8)”, Resmi Gazete, Sayı: 25507, 29 Haziran 2004.

: Döviz Fon Yönetimi, Akbank Yayınları, Yayın No:22, Ocak 1995.

: “Export Performance of Small and Medium Enterprises in India”, Eximbank of India, Research Brief No. 18, 2005, s.1-4.

: Foreign Exchange And Settlement Risk Management Guideline, Central Bank Of Barbados, December 2007.

: “Issue Briefing Note:Small and Medium-Sized Enterprises”, International Institute for Sustainable Development, 2004,s.1-11.

: “Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik” , Karar Sayısı: 2005/9617, Madde 5, Resmi Gazete, Sayı: 25997, 18 Kasım 2005.

290 : “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğ(İhracat 2004/ 4 )”, Resmi Gazete, Sayı: 25510, 02 Temmuz 2004.

: “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğ” , madde 3, Resmi Gazete, Sayı : 95/7623, 22 Aralık 1995.

: “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğ” ,madde 4, Resmi Gazete, Sayı : 95/7623, 22 Aralık 1995.

: “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğ” ,madde 7, Resmi Gazete, Sayı : 95/7623, 22 Aralık 1995.

: “Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğ” ,madde 9, Resmi Gazete, Sayı : 95/7623, 22 Aralık 1995.

: XXI. yy. Ekonomilerine Doğru Bir Kalkınma Aracı Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ) AT Örneği, İktisadi Kalkınma Vakfı Yayınları, No: İKV 97, İstanbul, 1991.

ELEKTRONİK KAYNAKLAR

Blenman, Lloyd P.: “Measuring Foreign Exchange Exposure In US Baeyong Lee, Multinationals: An Empirical Investigation (1985– Mark Walker 1997)”, January 2006, s. 6, (Çevrimiçi) www.fma.org/SLC/Papers/MeasuringExposure_061 15.pdf, 15 Mayıs 2009

Birgili, Erhan. : “Döviz Krizlerinde İşletme Sermayesi Davranışı” Hakan Tunahan (Çevrimiçi) http://www.econ.utah.edu/~ehrbar/erc2002/pdf/P10 3.pdf, ,ss.3–5 , 23 Mayıs 2009

Morone,Piergiuseppe,: “What Makes Small and Medium Enterprises Giuseppina Testa Competitive, An investigation into the Italian manufacturing sector”, (Çevrimiçi) http://ideas.repec.org/p/ufg/qdsems/18-2005.html, 30 Nisan 2008

291 Sicard, Catalina.: “Microfinance Institutions and Foreign Exchange Risk: The Experience of ACCION’s Latin American Affiliates” s.6, (Çevrimiçi) www.accion.org/insight, 15 Haziran 2009

Şamiloğlu, Famil.: “KOBİ’ lerde Ekonomik Kriz Yönetimi”, s.1-3, Utku Uygun (Çevrimiçi) http://archive.ismmmo.org.tr, 30 Nisan 2008

Suranovic, Steven M.: “International Finance Theory and Policy”, ( Çevrimiçi ) www.internationalecon.com/Finance/Fch80/F80– 2.php, 19 Temmuz 2008.

Yüksel, Öznur.: “Şubat Krizinin Kobiler Üzerindeki Etkileri Ve Güven Murat Çözüm Önerileri” s.5–15, (Çevrimiçi) www.emu.edu.tr/smeconf/turkcepdf/bildiri_09.pdf, 30 Nisan 2008

Zhou Hagen.: The Choice Of Exchange Rate Regime An Empirical Analysis For Transition Economies,s. 697,(Çevrimiçi)http://ideas.repec.org/p/cpr/ceprdp/3 289.html, 14 Haziran 2008.

: (Çevrimiçi ) http://accfinweb.account.strath.ac.uk/ammsc/p402.h tml, 12 Haziran 2009.

: (Çevrimiçi) http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/yaziciDostu.cfm?do kuman=pdf&action=detay&yayinID=13&icerikID= 103&dil=TR, 14 Mayıs 2008.

: (Çevrimiçi) http://ec.europa.eu/enterprise/consultations/sme_def inition/documents/com_smes_en.pdf23 Şubat 2009.

: (Çevrimiçi ) http://fmaccounting.com/foreign- exchange-management-internal-korunma-method- part-2-of-4/,12 Haziran 2009.

: ( Çevrimiçi ) http://www.halkbank.com.tr/channels/1.asp?id=232, 14 Nisan 2008.

292 : “Türkiye'deki küçük ve orta ölçekli işletmeler: mevcut durum ve politikalar”, 2. OECD KOBİ'lerden Sorumlu Bakanlar Konferansı = 2nd OECD Ministerial Conference on SME's 3–5 June 2004, İstanbul, s.24, (Çevrimiçi) www.oecd.org/dataoecd/37/37/33705673.pdf, 15 Mayıs 2008.

: (Çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/yatirimci _rehberi.pdf, 11 Mart 2009.

: (Çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/EduDocs/Dov iz.pdf, 06 Eylül 2008.

: World Bank Group SME Department, “World Bank Group Review of Small Business Activities 2001”, Washington, s. 16, (Çevrimiçi) www- wds.worldbank.org, 15 Mayıs 2008.

293 EKLER

KOBİ’LERDE KUR RİSKİ YÖNETİMİ ANKET FORMU

Sayın Yetkili,

“KOBİ’lerde Kur Riski Yönetimi” adlı tez çalışması kapsamında yapılmakta olan bu anketin temel amacı, yabancı paralar üzerinden gerçekleştirilen, ithalat ve ihracattan doğan nakit akışlarının, işletmeler üzerinde yarattığı risklerin araştırılması ve firmaların döviz kuru dalgalanmalarından etkilenme oranlarının ölçülmesidir. Tez çalışmasında döviz kuru riskinin yönetilmesine yönelik yöntemler ele alınmıştır. Yapılmakta olan bu anket çalışması ile KOBİ’lerin döviz kuru riskini azalmak amacıyla vadeli işlemler piyasası aracılığı ile uyguladıkları yöntemler, vadeli işlemler piyasasında herhangi bir işlem yapılmıyorsa hangi yöntemler kullanılarak riskin ortadan kaldırılmaya çalışıldığı araştırılmaktadır. Araştırma sonuçları doğrultusunda döviz kuru yönetimine yönelik eksik noktaların tespit edilmesi ve bu eksikliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik önerilerin ortaya çıkarılması planlanmaktadır. Anketin titizlikle doldurulması araştırmanın geçerliliği açısından oldukça önemlidir.

Araştırma kapsamında elde edilecek bilgilerin gizli tutulacağını ve sadece araştırma maksatlı kullanılacağını ifade eder, araştırmaya göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı şimdiden çok teşekkür ederiz.

Firmanızın ismi / Unvanı:

1. İşletmenizin hukuki yapısı aşağıdakilerden hangisidir?

( ) Anonim şirket ( ) Limited Şirket ( ) Tek sahipli işletme ( ) Diğer ( Lütfen belirtiniz )

2. İşletmeniz ( ) Ulusal Şirket , ( ) Uluslar arası Şirket

294 3. Firmanız hangi sektörde faaliyet göstermektedir?

( ) Madencilik ( ) Gıda, İçki ve Tütün Sanayi ( ) Dokuma, Giyim eşyası, deri ve ayakkabı sanayi ( ) Orman ürünleri ve Mobilya sanayi ( ) Kâğıt ve kâğıt ürünleri, basım sanayi ( ) Kimya, Petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi ( ) Metal ana sanayi ( ) Madeni eşya, makine ve teçhizat sanayi ( ) Otomotiv sanayi ( ) Elektrik sektörü ( ) Taş ve toprağa dayalı sanayi ( ) Diğer ( Lütfen belirtiniz )

4. İşletmenizin sermaye yapısı aşağıdakilerden hangisidir?

( ) Tamamı yerli sermayeli özel işletme ( ) Tamamı yabancı sermayeli özel işletme ( ) Yabancı ortaklı özel işletme ( ) Kamu işletmesi ( ) Diğer ( Lütfen belirtiniz )

5. Yıllık cironuz ne kadardır?

( ) 100 Bin YTL altında ( ) 100 Bin YTL–500 Bin YTL ( ) 500 Bin YTL–1 Milyon YTL ( ) 1 Milyon YTL – 2,5 Milyon YTL ( ) 2,5 Milyon YTL- 5 Milyon YTL ( ) 5 Milyon YTL – 10 Milyon YTL ( ) 10 Milyon YTL – 50 Milyon YTL ( ) 50 Milyon YTL üstü

6. Toplam çalışan sayısı ( ) 1–10, ( ) 11–50, ( ) 51–100, ( ) 101–250, ( ) 251– 500, ( ) 500’den fazla

7. Firmanızın aktif büyüklüğü ne kadardır?

( ) 1 Milyon YTL altında ( ) 1 Milyon YTL – 2,5 Milyon YTL ( ) 2,5 Milyon YTL- 5 Milyon YTL ( ) 5 Milyon YTL – 10 Milyon YTL ( ) 10 Milyon YTL – 50 Milyon YTL ( ) 50 Milyon YTL üstü

295 8. Satışlarınız içerisinde ihracatın payı ne kadardır?

( ) %0-%25 ( ) %26-%50 ( ) %51-%75 ( ) %75-%100

9. Alışlarınız içerisinde ithalatın payı ne kadardır?

( ) %0-%25 ( ) %26-%50 ( ) %51-%75 ( ) %75-%100

10. Üretim girdilerinizi, makina ve teçhizatlarınızı nasıl temin ediyorsunuz?(Lütfen ikisini de ayrı ayrı belirtiniz.)

Üretim girdilerini; ( ) Yurt içinden ( ) Yurt dışından

Makine, teçhizat; ( ) Yurt içinden ( ) Yurt dışından

11. Aşağıdaki döviz türlerinden hangisiyle en çok ithalat işlemi yapıyorsunuz?

( ) EURO ( ) USD ( ) Pound ( ) Diğer ( …)

12. Aşağıdaki döviz türlerinden hangisiyle en çok ihracat işlemi yapıyorsunuz?

( ) EURO ( ) USD ( ) Pound ( ) Diğer ( …)

13. Döviz cinsi üzerinden nakit bütçesi düzenliyor musunuz?

( ) Düzenliyoruz

3’er aylık 6’şar aylık Yıllık Diğer ( … )

( ) Düzenlemiyoruz

14. İşletmeniz döviz kurlarında meydana gelen değişimlerden etkileniyor mu?

( ) Çok Etkileniyor , ( ) Etkileniyor , ( ) Az Etkileniyor, ( ) Etkilenmiyor

296 15. Aşağıdaki risk türlerinden hangisinden daha fazla etkileniyorsunuz? Lütfen en yüksekten en düşüğe doğru sıralayınız.

En fazla Daha az Çok az İşlem riski (Beklenen nakit akımlarındaki döviz kuru hareketlerinin direkt etkisi ile ortaya çıkan kazanç ve kayıplar, ürünlerin fiyatlandırılması, faturalandırılması, alacakların tahsilâtı ve gelecekteki ödemelerin kurdan etkilenmesi. ) Ekonomik risk ( İşletmenin değerinde, rekabet gücünde, Pazar hâkimiyetinde kur riskinden etkilenme. ) Çevrim riski ( Döviz cinsinden yapılan alış/satışları ulusal paraya çevirmenin mali tablolara etkisi ve işlem zorluğu nedeniyle etkilenme. )

16. Kur dalgalanmalarından doğan risklere karşı önlem alıyor musunuz?

( ) Evet ( ) Hayır

17. Kur riskinden korunmak için aşağıdakilerden hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?

( ) Vadeli işlemler piyasasında işlem yaparak ( ) İşletme içi yönetim politikalarıyla

18. Eğer yönetim politikaları ile korunmaya çalışıyorsanız, aşağıdakilerden hangisini uyguluyorsunuz?( Birden fazla yöntem kullanılıyorsa hepsini belirtiniz lütfen.)

Çok Kullanıyoruz Kullanıyoruz Az Kullanıyoruz Ödemeleri öne ( ) ( ) ( ) alma veya geciktirme Ulusal fatura ile ( ) ( ) ( ) faturalandırma Pazarlama ( ) ( ) ( ) teknikleri kullanılarak Üretim yönetimi ( ) ( ) ( ) teknikleri uygulanarak

297 19. Vadeli işlemler piyasasında işlem yapılıyorsa, aşağıdakilerden hangisi kullanılıyor?

Forward Futures Options Swap Çok Tercih ( ) ( ) ( ) ( ) Ederim Tercih Ederim ( ) ( ) ( ) ( ) Az Tercih ( ) ( ) ( ) ( ) Ederim

Lütfen işlem yapmakta olduğunuz yöntemin tercih sebebini belirtiniz: …………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………………………… ………………………………

20. Vadeli işlemler piyasasında işlem yapmıyorsanız bunun sebebi aşağıdakilerden hangisidir?

( ) Yeterince bilgi sahibi olmamak ( ) İşlem maliyetlerinin yüksek olması ( ) Firmada bu işlemlerle ilgilenecek yetkilendirilmiş eleman olmaması ( ) Ayıracak vaktin olmaması ( ) Diğer

21. Döviz kuru riski yönetimine karşı yaklaşımınız nedir?

( ) Döviz kuru dalgalanmaları tahmin edilemez, dolayısı ile yönetilemez. Risk alınmalıdır. ( ) Döviz kuru yönetimi yapılarak belirli ölçüde riskten korunabilir. ( ) Tahmin yöntemleri kullanılarak başarılı bir şekilde yönetilebilir ve korunabilir.

298