EVLİYÂ ÇELEBİ KONUŞMALARI / YAZILAR

Hazırlayan: M. Sabri Koz Yap› Kredi Yay›nlar› - 3455

Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar Hazırlayan: M. Sabri Koz

Düzelti: Filiz Özkan

Kapak tasar›m›: Nahide Dikel Grafik uygulama: Hasan Fırat

Bask›: Mas Matbaacılık A.Ş. Hamidiye Mah. Soğuksu Cad. No: 3 Kağıthane-İstanbul Telefon: (0 212) 294 10 00 e-posta: [email protected] Sertifika No: 12055

1. bask›: ‹stanbul, Ekim 2011 ISBN 978-975-08-2120-2

© Yap› Kredi Kültür Sanat Yay›nc›l›k Ticaret ve Sanayi A.fi. 2011 Sertifika No: 12334 Bütün yayın hakları saklıdır. Kaynak gösterilerek tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. Yapı Kredi Kültür Merkezi İstiklal Caddesi No. 161 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (0 212) 293 07 23 http://www.ykykultur.com.tr e-posta: [email protected] İnternet satış adresi: http://alisveris.yapikredi.com.tr Evliyâ Çelebi’ye Göre Mora Yarımadası ve Girit’te Bağcılık ve Şaraplar1

Evangelia Balta - Yücel Dağlı Çev.: R. Aslıhan Aksoy Sheridan

Giriş

İstanbul’dan yola çıkan Evliyâ Çelebi bin Derviş Mehmed Zilli (1611 – yak. 1685) otuz altı yıllık uzun bir dönem boyunca İran’dan Orta Avrupa’ya, Rus steplerinden Habeşistan’a uzanan geniş bir alanda yolculuk etmişti. Ar- ketipik Osmanlı “dünya gezgini” (kendi tanımıyla “seyyâh-ı ‘âlem”) ola- rak Evliyâ, Seyahatnâme’sinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun çok kültürlü ni- teliğini ve özellikle de XVII. yüzyıl ortasında egemenliği batıda Habsburg-

1 E. Balta’nın not: Bu çalışmanın daha önceki bir versiyonu, Yunanistan’ın ilk şarapçılık uzmanı olan Stavroula Kourakou-Dragona’nın 80. doğum gününü kutlamak üzere Volos Üniversitesi’nde (26-27 Ey- lül 2008 tarihlerinde) gerçekleştirilen bir konferansta sunulmuştur. Sevgili arkadaşım merhum Yücel Dağlı ile işbirliğimizin amacı, Evliyâ Çelebi’nin metninde Malvasia şarabına yapılan göndermeleri or- taya çıkarmaktı. Stavroula Kourakou-Dragona, uzun yıllar boyunca bu ünlü şarabın Orta Çağ ve Rö- nesans dönemlerindeki kökenini aydınlatmak konusunda çalışmıştır. Yücel Dağlı o sırada yoğun bi- çimde Türk Dil Kurumu için hazırladığı bir projeyi tamamlama uğraşı içinde olduğundan konferansa şahsen katılıp araştırmasını sunma olanağı bulamamıştı. Konferansın onur konuğuna bir selam me- sajı göndermiş ve benden mesajı tercüme edip ortak bildirimizi sunmadan önce okumamı rica etmiş- ti. Bu mesajı burada kaydediyorum: Madam Kourakou, Eylül 2004’te siz ve Oinon Istoro topluluğundan arkadaşlarla Kapadokya’da birlikte geçirdiğimiz hafta hayatımın en ilginç ve güzel haftalarından biriydi. Bu nedenle o atmosferin bir benzerini yeniden tatmak umuduyla Sem- pozyuma katılmayı dört gözle bekliyordum. Ancak işler umut ettiğimin aksine gelişti ve sizin için çok önemli olan böyle bir günde toplantınıza katılıp aranızda olma olanağı bulamadığım için çok üzgünüm. İnşallah güzel günler- de, güzel yerlerde yeniden birlikte oluruz. Saygılar, Yücel Dağlı 103 Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar

Macaristan’dan doğuda Safevîlerle Kürt-Ermeni sınırı boyuna uzandığı bir dönemde bu imparatorluğun sahip olduğu zengin maddi kültürü tüm yönle- riyle yansıtmıştır. Bugün Yunan devleti sınırları içinde bulunan bölgeyi de, seyahatine 1645’te Girit’ten başlayarak ve 1668’den 1671’e kadar Yunanistan anakarasını, İyon ve Ege adalarını, Girit’i (8. Kitap) ve doğu Ege adalarını (9. Kitap) içine alacak biçimde gezerek anlatmıştır.2 İstanbul Topkapı Sarayı Bağdat 304 no’lu yazmanın 8. cildinin 2003 tarihli basımı Evliyâ’nın Yunan topraklarında gerçekleştirdiği seyahatin tümünü kapsamaktadır.3 Kuşkusuz, XVII. yüzyıl üzerine çalışma yapan akademisyenler, Evliyâ’nın yapıtına baş- ka herhangi bir kaynaktan çok daha sıklıkla atıfta bulunurlar ve onun sun- duğu bilginin güvenirliği konusunda çeşitli görüşler beslemektedirler. Ancak yapıtı üzerinde yapılan çalışmaların sayısı arttıkça Evliyâ’nın güvenilirliği- ne olan inanç da çoğalma eğilimi göstermiştir. Robert Dankoff, “Evliyâ’nın başlıca işi olan betimlemeyi yaparken genellikle aklından geçenleri söyle- diğini varsayabiliriz” görüşünü dile getirir.4 Bu nedenle, biz de Yunan dün- yasının en önemli iki şarap üretim bölgesi olan ve Malvasian şarabının ilk üretim yeri olduğu ileri sürülen Morea (Monemvasia-Menekşe-Benefşe) ve Girit’teki (Malevizi) bağcılık ve şarap üretim koşullarının haritasını çıkar- mak için Evliyâ’nın tanıklığına başvurmayı seçtik.5 Oinon Istoro/Şarap Tarihi

2 Evliyâ Çelebi’nin yapıtının Yunanca çevirileri ve bu yapıtta ele alınan Yunan dünyasına ait bölgelerle ilgili olarak yapılan diğer çalışmalar için de bkz.: “An Evliyâ Çelebi Bibliography” (“Evliyâ Çelebi Bib- liyografyası”) . Yunanistan yöreleriyle il- gili bazı başka çalışmaların künye bilgileri ise D. Loupis’in yayımladığı Evliyâ Çelebi kitabının göz- den geçirilmiş üçüncü baskısında belirtilmektedir: Οδοιπορικό στην Ελλάδα (1668–1671). Πελοπόννησος – Νησιά Ιονίου – Κρήτη – Κυκλάδες – Νησιά Ανατολικού Αιγαίου, εισαγωγή, μετάφραση από τα τουρκικά, σημειώσεις: Δημήτρης Λούπης [Seyahatnâme’nin Yunanistan Bölümleri (1668–1671). Mora Yarımadası – İyon Adaları – Girit – Güney Ege Adaları (Cyclades) – Doğu Ege Adaları], Giriş yazısı ve notlarla Türk- çeden çeviri: Dimistris Loupis], Atina: Ekdoseis Ekate, 2005: 10-11. Evliyâ’nın Yunanistan toprakların- daki seyahatlerinin çevirileri üzerine bir değerlendirme için bkz. D. Loupis, “Το Οδοιπορικό του Εβλιά Τσελεμπί ή οι βιβλιογραφικές περιπέτειες μιας περιήγησης” [Evliyâ Çelebi’nin Seyahatnâmesi ya da bir gezinin bibliyografik maceraları], Η “Καθ’ημάς Ανατολή” [“Our East”] 3 (1996): 173-185. 3 S. A. Kahraman, Y. Dağlı ve R. Dankoff, yay. haz. Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi. 8. Kitap. İstanbul: Yapı Kre- di Yayınları, XLIII, 2003 (Bundan sonra Seyahatnâme. 8. Kitap olarak anılacaktır). 2000 ile 2003 yılla- rı arasında Seyahatnâme’nin Topkası nüshasının 8. Kitabı’nın transkripsiyon çalışmasında düzeltmen olarak görev aldım ve Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı ve Robert Dankoff’la yaptığım bu işbirliği, çe- şitli ilgi alanlarım –en başta da bağcılık, şarap ve içkiler– konusunda bu zengin metnin orijinal nüs- hasında yer alan materyallerin bir dizinini yapmama ilham kaynağı oldu. Bu yazıda kısaca değinilen materyal de, benim hazırladığım dizin kartlarıyla Yücel Dağlı tarafından oluşturulan elektronik di- zinlerden elde edilmiştir. 4 R. Dankoff. An Ottoman Mentality: The World of Evliyâ Çelebi (G. Hagen’ın sonsözüyle). Leiden ve Boston: Brill, 2004: 153. Metnin Türkçe çevirisi için bkz. Robert Dankoff, Seyyah-ı Âlem Evliyâ Çelebi’nin Dünyaya Bakışı. İstanbul: YKY, 2010: 173. [Metinde bu çalışmaya bundan sonra yapılan tüm göndermeler için ki- tabın Türkçe basımındaki sayfa numaraları belirtilmektedir (ç. n.)]. 5 Hemen tüm araştırmacılar, bu ünlü şaraba verilen adların etimolojik olarak, Mora Yarımadasında yer alan Monemvasia (Menekşe-Benefşe)/Monovasia (Μονεμβασία/Μονοβασία) adlı Bizans kentinin adından geldiğinin açık olduğunu düşünmektedir. Nitekim bu Bizans kentinin adı, çok daha erken bir dönemde Latin kaynaklarında yer alan Manafasia, Monovasia ve Monemvasia (Menekşe - Benef- şe), daha sonra da Malvasia ya da Malvagia’yla örtüşmektedir: bkz. Ilias Anagnostakis, “Ονομάτων 104 Evliyâ Çelebi’ye Göre Mora Yarımadası ve Girit’te Bağcılık ve Şaraplar

Topluluğu da 2006 yılında gerçekleştirdiği Uluslararası Sempozyumu bu tat- lı ve hoş kokulu şaraba ithaf etmişti.6 Ziyaret ettiği yerlerin anlatımlarında, Evliyâ Çelebi gözlemlediği bağ ve bahçeleri anlatımının dışında bırakmayıp böylelikle bize bu yerlerdeki çiçek- ler, ağaçlar, meyveler ve yapılan tarım konusunda son derece değerli bilgiler sunmuştur. Onun anlatımlarında pınarlar ve bol akarsular, nadide çiçekler ve meyvelerle süslenen bahçeler cennete benzetilir. Nitekim böyle bahçeler Evliyâ tarafından “İrem bâğı”, “bâğ-ı İrem-misâl” gibi “cennet bahçesi” deyimine denk ifadelerle tanımlanır.7 Bu ifadelerde yer alan bâğ ise sözcüğü hem bağı hem de bahçeyi işaret etmektedir.8 Evliyâ, Konya’nın ünlü bahçeleri, Malatya (Bizans döneminde Meletine, buranın şarapları üzerine daha Strabo zamanında şiir- ler söylenmiştir), Kırım, Tebriz, Budin ve Sivas gibi ziyaret ettiği yerlerde kar- şılaştığı bağların güzellik ve bereketini birbiriyle karşılaştırır. Ancak terazinin en tepesinde, Evliyâ’nın gittiği tüm bahçeleri karşılaştırmak için ölçüt saydığı Girit’teki Arhanoz (Archanes) bahçe/bağları yer almaktaydı.9 Osmanlı İmparatorluğu dönemi meyve ve sebze bahçeleri ya da ağaç ve çiçekleri hakkında çok az çalışma yapılmıştır. Ancak yakın zamanda Νurhan Atasoy “Evliyâ’nın Bahçe Algısı”na yönelik kısa bir inceleme yazısı yazmıştır.10 Bu inceleme alanına yönelik önemli bir katkı ise Günay Kut’un bir Topkapı Sa- rayı yazması yayımıdır (Yeniler 94). Bu yazmada – diğer meyve ağaçlarına ek olarak ellidokuz üzüm türünün (ünvâ‘-i üzüm) adı sayılmaktadır.11 Bu yazı- da ise, Evliyâ Çelebi’nin Mora Yarımadası ve Girit’teki bağlar ve şarap üreti- mi konusunda aktardığı bilgiler sunulmakta ve “Ek” bölümünde, Evliyâ’nın

επίσκεψη. Μονεμβάσιος οίνος –μονοβασ(ί)α – malvasia” [Adlar dizisi: Μονεμβάσιος οίνος –μονοβασ(ί) α – malvasia], I. Anagnostakis (ed.), Μονεμβάσιος οίνος –Μονοβασ(ί)α – Malvasia [Monemvasia ( Menekşe - Benefşe) Şarabı – Monovas(i)a – Malvasia], ΟΙΝΟΝ ΙΣΤΟΡΩ [Oinon Istoro / Şarap Tarihi] V, Uluslararası Sem- pozyumu 17, Atina: Ulusal Eski Yunan Araştırma Vakfı, 2008: 90. 6 Stavroula Kourakou – Dragona, “H ποικιλία αμπέλου malvasia και οι κατ’ όνομα μαλβαζίες” [Malvasia Üzüm Çeşitleri ve Malvazia diye Bilinen Şaraplar], Anagnostakis (yay. haz.), ΟΙΝΟΝ ΙΣΤΟΡΩ V: 187-222; Stavroula Kourakou – Dragona, “Μονοβασ(ι)ά – Μalvasia. Πολύπτυχο οινικών θεμάτων” [Μονοβασ(ι) ά – Μalvasia. Çok yönlü şarap meseleleri], Anagnostakis (yay. haz.), ΟΙΝΟΝ ΙΣΤΟΡΩ V: 385-498. 7 “Baghi iram, The terrestrial paradise, devised by Shaddad” için bkz. F. Steingass, A Comprehensive Persian-English Dictionary, London: Routledge & K. Paul, 1892; yeni basım Beirut: Librarie du Liban, 1998: 148. Ayrıca bkz. W. Montgomery Watt, “Iram”, Εncyclopédie de l’Islam, Nouvelle édition, vol. III (1965): 1303. 8 Örnek olarak şu sözlüklere bkz: J. W. Redhouse, A Turkish and English Lexicon, Constantinople: American Mission – A. H. Boyajian, 1890: 83; A. Tietze, Tarihi ve Etimolojik Τürkiye Türkçesi Lugatı. Sprachgeschichtlic- hes und Etymologisches Wörterbuch des Türkei-Türkischen, vol. 1, A-E, İstanbul ve Wien: Simurg – Österre- ichische Akademie der Wisssenschaften, 2002: 259. 9 Bkz. aşağıdaki EK. 10 Νurhan Atasoy, “Matrakçı Nasuh and Evliyâ Çelebi: Perspectives on Ottoman Gardens (1534-1682)”, Michel Conan (yay. haz.), Middle East Garden Traditions: Unity and Diversity [Orta Doğu Bahçe Gelenekle- ri: Bütünlük ve Çeşitlilik], Washington, D.C.: Dumbarton Oaks, 2007: 197-217. 11 Günay Kut, “Meyve Bahçesi”, Virginia Aksan (yay. haz.), Festschrift in Honor of Eleazar Birnbaum, Camb- ridge, Mass.: Department of Near Eastern Languages and Civilizations, Harvard Üniversitesi, 2005: 201-227 (Journal of Turkish Studies / Türklük Bilgisi Araştırmaları Vol. 29). Üzüm çeşitleri için bkz: 219-220. 105 Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar bu bölgede karşılaştığı bağcılık ve şaraplara ilişkin olarak yaptığı tüm atıflar Seyahatnâme metninde yer alış sıralarına göre aktarılmaktadır.

***

Mora Yarımadası ()

Mora vilayeti seyahatini anlattığı bölümün sonunda, Evliyâ bölgenin bağ ve bahçelerinin verimli, bol ve bereketli olduğunu bildirir (Sevâhil ve mahsûllü ve bâğ u bâğçeli yerlerdir).12 Ancak 1688-1715 yılları arası dönem için elimizde bu- lunan Venedik kaynakları bize, donanmanın ihtiyacını karşılamak için Güney Ege adalarından (Cyclades) Mora Yarımadası’na epey şarap ithal edildiği bilgi- sini vermektedir.13 1. Evliyâ kentsel yerleşim alanlarını anlatırken –yalnız Mora Yarımada- sı ’nda değil– ziyaret ettiği her bölgede, gittiği her bir kasaba ya da pazar kö- yünde bulunan evlerin toplam ortalama sayısını bildirir. Evlerin anlatımı- nı süslemek için kullandığı tipik sıfatlar ise hep “bâğlı ve bâğçeli” olur. Ayrı- ca Kelefa’nın durumunda olduğu gibi gittiği bir yerde hiç bağ bulunmuyor- sa yahut az varsa ya da bulunanlar bakımsızsa bu bilgiyi de kaydeder. Evliyâ Çelebi’nin oldukça karakteristik Kelefa betimlemesi, bize, özet biçimde, bu böl- gede her hânenin küçük bir sebze ve yıllık şarap ihtiyaçlarını karşılamak üze- re üzüm yetiştirdikleri bir küçük asma bahçesiyle çevrelendiği bir kentsel çev- re imgesi sunar. Kasabalarda bulunan pazaryerleri ve kapalı çarşılar ise, Eski Patras’ta (Ballıbadra) olduğu gibi asma çardaklarıyla gölgelendirilmiştir. İç Manya vilayeti (Mesa Mani), Tiryntha’daki Korinth kalesi, Koroni, Pasava ve Monemvasia (Menekşe-Benefşe) ile varoşları gibi hiç asma bulunmayan yöre- lerde ise Evliyâ bu bulunmayışı su yokluğuna bağlar. Evliyâ Çelebi, kale ve ka- sabalar arasındaki uzaklıkların kaç saatlik yürüyüş mesafesi tuttuğunu kay- dederken, bu menzillerde karşılaştığı kırsal coğrafyayı, bitki örtüsünü, ekinle- ri ve elbette yörede bağ bulunup bulunmadığını da anlatır. 2. Mantineia, Karytena, Patras (Ballıbadra), Zarnata, Monemvasia (Menekşe-Benefşe) ve Oitylos yakında bulunan Kryoneri’de olduğu gibi, an- lattığı yörede bağlar büyük ve verimli ise, Evliyâ bunları cennete (bağ-ı İrem) benzeterek betimler. Bu betimleme, olasılıkla hem bağların genişliği hem

12 Seyahatname. 8. Kitap: s. 169/II. Mora Bağcılığı için bkz. Εvangelia Balta, “Η μαρτυρία των οθωμανικών καταστιχώσεων. Απαραίτητη προϋπόθεση για τη μελέτη της αμπελοκαλλιέργειας και οινοπαραγωγής στην Πελοπόννησο, 15ος-18ος αι.” [Osmanlı Mora’sındaki Bağcılık için Kanıtlar, 15.-18. Yüzyıllar], Y. Pikoulas (yay. haz.), ΟΙΝΟΝ ΙΣΤΟΡΩ [Oinon Istoro / Şarap Tarihi] I (Ktima Merkouri, Korakohori Ileias 2001): 135-141. Ayrıca bkz. Evangelia Balta, “Evidence for Viticulture from the Ottoman Tax Registers: 15th to 17th Centuries”. Türk Kültür İncelemeleri Dergisi 5 (2001): 1-12. 13 Siriol Anne Davies, The Fiscal System of the Venetian Peloponnese: The Province of Romania 1688-1715 (Dokto- ra tezi, Birmingham Üniversitesi), 1996: 142-147. 106 Evliyâ Çelebi’ye Göre Mora Yarımadası ve Girit’te Bağcılık ve Şaraplar de üzümlerin kalitesine uygun gelmektedir. Georges Wheler ve Jacob Spon14 adlı gezginlerin de sözünü ettiği Korinthli varlıklı bir Osmanlı olan Zekeriy- ya Efendi’nin mülkünün, Evliyâ tarafından bu biçimde betimlenen büyük bir bağ içermesi ise hiç tesadüfî değildir. Nitekim Diminio köyündeki pek çok ba- ğın yanı sıra, Nemea yakınında bulunan Koutsi’deki bağlar da ve hatta Vocha civarında asma kütükleri dikilen alan da hep bu kişiye aitti. 3. Evliyâ, bazı durumlarda Seyahatnâme’sinde, bağların kapladığı alanın yüzölçümünü dönüm [940 m2] olarak belirtir ve kendisinin bu bilgileri resmi Osmanlı kaynaklarından elde etmiş olduğu açıktır. Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa’nın Evliyâ’yı Güney Mora’da bulunan Manya’ya gönderilen askeri birlikle- ri izleyerek savaş vergilerini toplamakla görevlendirdiğini biliyoruz. Nitekim bu dönemde Evliyâ’nın özel görevleri arasında vergi kayıtlarını tutmak, asker- lerin tayınlarını düzenlemek, tahkimatlarla ilgili bilgi toplayıp bildirmek, yeni inşa edilen camilerin kıblelerinin doğru olarak belirlenmesini sağlamak ve ta- rih düşürmek de bulunuyordu.15 Evliyâ Çelebi’nin büyüklüklerle ilgili sapta- malarında yuvarlak rakamlar kullandığı bilindiğine göre böyle rakam kulla- nımlarının Mora Yarımadası’nın farklı yörelerindeki bağcılığın önemini gös- termek üzere seçildiği kesindir.16 Evliyâ, Patras (Ballıbadra) livâsındaki bağla- rın toplam alanının 23.000 dönümü kapladığını tahmin eder; bunların onda bi- rinden elde edilen gelir, büyük olasılıkla hass-ı hümayun olduklarından padişa- ha vergi olarak ödeniyordu. Benzer biçimde, ’da bulunan ve asma kü- tüklerinin arasına pek çok dut ağaçları da dikilmiş olarak oluşturulmuş bağ- ların toplam alanı ise 9000 dönüm olarak kaydedilmiştir. Μezistre’de (Mystras) bulunan Mesohori’de ise 3000 dönüm bağ bulunuyordu ve bu bağlar hisarın batı yönündeki alanı tümüyle kaplıyordu;17 Anabolu’daki (Nauplion) bağlarla kaplı alanın ise 18.000 dönüm olduğu tahmin edilmekteydi. 4. Mora Yarımadası (Peloponnese) şarabı metinde çok nadiren anılmıştır. Evliyâ’nın kentin limanına ilişkin yorumlarından bu şarabın Patras’ta (Ballı- badra) bol bulunmakta olduğu anlaşılıyor. Anabolu yöresinde üretilen Pelo- ponnese şarabı ise turna kanı gibi koyu kırmızı renkliydi, ancak pek sarhoş et- mezdi. Ayrıca yine Anabolu’da şeriye benzeyen bir tür likör üretiyorlardı ve bu ünlü likör müselles diye bilinirdi. Müselles adlı bu likör, şarabın uzun süre fermante edilmesiyle elde ediliyordu ve bu mayalanma işlemi sonunda geriye başlangıçtaki miktarın ancak üçte biri kalıyordu. Anabolu, ayrıca vişnab diye bilinen bir tür cin içkisiyle (schnapps) de tanınıyordu (vişnabı dahi meşhurdur). 5. Evliyâ, Mora Yarımadası’nda üretilen üzüm türleriyle ilgili bilgi verme- mekle birlikte, metinde iki yerde bölgede yetiştirilen üzüm türlerinin sayısına

14 P. A. ΜacKay, “Acrocorinth in 1668. A Turkish Account”. Hesperia 37 (1968): 387. 15 Dankoff, Seyyah-ı Âlem Evliyâ Çelebi’nin Dünyaya Bakışı: 155. 16 Dankoff, Seyyah-ı Âlem Evliyâ Çelebi’nin Dünyaya Bakışı: 175. 17 Filiz Yaşar, “Viticulture and Wine Production in Ottoman Monemvasia in the sixteenth century”, Anagnostakis (yay. haz.), ΟΙΝΟΝ ΙΣΤΟΡΩ V: 279-295. 107 Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar ilişkin sayı belirtir. Evliyâ, Koroni ve Mezistre’de yirmi çeşit üzümün adını ve- rir ve bağlarından çok etkilendiği Atros’ta kırk ayrı çeşit üzüm yetiştirildiğini kaydeder. Bu sayı semboliktir ve bu yörede çok çeşitli türden üzüm yetiştiril- diği izlenimi uyandırmak için kullanılmıştır. Burada şarap yapımında kullanı- lan üzüm türlerinden söz etmekte ve bunları küf üreten anlamına gelen “şire- li”, “şiredar” sıfatlarıyla tanımlamaktadır. 6. Evliyâ, içki içtiklerinde devrilip domuzlar gibi uyuduklarını söylediği Tsimova (Areopolis) ahalisi dışında, anlattığı yerlerde yaşayanların şarap tü- ketimi ya da içme alışkanlıklarıyla ilgili bir şey anlatmaz.18 Yalnızca sakinleri arasında hiç Müslüman olmadığının altını çizdiği Methoni’de meyhâneler bu- lunduğunu kaydeder. 7. Tekkeler genellikle bağ ve bahçelerin ortasında inşa edilirdi ve böylece heteredoks Müslümanlar için birlikte yenilip içilerek eğlenecekleri bir toplan- ma yeri sağlıyorlardı. Örneğin Vostitsa’daki Ali Baba Tekkesi’nin anlatımından doğan izlenim böyledir. 8. Son olarak şu önemli nokta belirtilmeli: Evliyâ’nın metninde XV. yüz- yıl Osmanlı kaynaklarında karşılaşılan adlarıyla malvazia şarabı ya da benef- şe şire olarak bilinen şaraba doğrudan yapılan herhangi bir atıfla karşılaşma- dık. Evliyâ ne bölgenin kendi dönemindeki durumunu anlatıp yazarken ne de daha önceki dönemlerden bahsederken bu şaraplardan söz ediyor. Üste- lik Mora Yarımadası’na Evliyâ’dan yalnızca birkaç yıl sonra gelen Alessand- ro Pini de yörede malvazia şarabına rastlamamış ya da bu şarap türünden hiç bahsetmemişti.19

Girit

Evliyâ Çelebi, ilki 1645 yılında olmak üzere Girit adasını iki kez ziyaret et- mişti. Bu ilk geziyle ilgili olarak Robert Dankoff şöyle yazar: “1645’teki Hanya seferini görmek üzere Girit’e gittiğini ileri sürer, ancak bu bilgi şüphelidir.”20 İkinci gezisi ise Kandiye kuşatmasının son yılına denk gelmişti. Evliyâ’nın anlatısından 1668’de kentin ele geçirilişi sırasından 1669 yılı başına kadar burada kaldığı anlaşılmaktadır: Anlatımında kentte Osmanlı istilasından hemen sonra yaşananları aktarmaktadır. Robert Dankoff tarafından belir- tildiği gibi, Sadrazam Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa, başkalarıyla birlikte Evliyâ’yı da fetihnâme yazmakla görevlendirmişti.21 Adanın ele geçirilmesi için yapılan acımasız savaş ve uzayan Kandiye kuşatmasından bahsederken

18 Bkz. Ek’teki ilgili madde. 19 Α. Μ. Malliaris, Alessandro Pini: Inedita Descrizione del Peloponneso (1703), Venice: Instituto Ellenico di Stu- di Bizantini e Postbizantini di Venezia & Biblioteca Municipale Vikelea di Iraklion (Creta), 1997: 14. 20 Dankoff, Seyyah-ı Âlem Evliyâ Çelebi’nin Dünyaya Bakışı: 9. 21 Dankoff, Seyyah-ı Âlem Evliyâ Çelebi’nin Dünyaya Bakışı: 155. 108 Evliyâ Çelebi’ye Göre Mora Yarımadası ve Girit’te Bağcılık ve Şaraplar

Evliyâ, bunun yanında Osmanlıların önceki savaşlarının bağ gezintileri gibi olduğunu belirtir (αmma ol gazalar bu Kandiye cenginin yanında teferrücgah-ı bağ-ı Meram Aspuzu imiş).22 Büyük bir olasılıkla, Evliyâ, aynı ay içinde gerçek- leştirdiği –Zilhicce 1080 (22.4-20.5.1670)– gezisi sırasında Sadrazam Köprülü Ahmed Paşa’nın maiyetinde yer almıştı ve Kandiye’ye dönmeden önce bir- likte Hanya (Chania), Rethymnon ve Kissamos’un cennet benzeri bağlarını da ziyaret etmişlerdi.23 Bu bilgi, Osmanlı yöneticilerinin yeni ele geçirilen adanın üretim kapasitesine gösterdikleri ilgiyi yansıtmaktadır. Evliyâ muh- temelen Girit’in tahrir kayıtlarına erişme olanağına sahipti, çünkü adaya ilişkin olarak kaydettiği bazı rakamsal değerlerin adanın resmî Osmanlı ka- yıtlarında görülenlerden ancak çok küçük bir oranda ayrılık göstermesin- den bu çıkarımda bulunabiliyoruz. Örneğin Evliyâ, Girit’te 860 köy bulun- duğunu kaydetmişti ve 1650 yılına ait tahrir kayıtlarında bu sayı 876 olarak belirtiliyordu.24 Ancak Girit’te bulunan bağların toplam yüzölçümü için be- lirttiği 900.000 dönümlük rakam (dağ u râğ u bâğları tokuz kerre yüz bin aded bâğ u bâğçe ve müşebbek bostânlar tahrîr olunmuşdur),25 825 ve 822 no’lu Τapu Τahrir defterlerinde verilen rakamlarla örtüşmüyor gibi görünmektedir: Bu tahrir defterlerindeki kayıtlara göre bağlık alanların toplam genişliği 55.000 dönümü geçmemekte ve meyve ile sebze bahçeleriyle birlikte hesap- landığında toplam 60.000 dönümlük bir yüzölçümüne ulaşmaktadır.26 Ersin Gülsoy’un yaptığı hesaplamalara göre adanın ovalık dört alanında –Chan- dax (Kandiye), Siteia, Hanya (Chania) ve Rethymno– yer alan ekilebilir ya da hâlihazırda ekim yapılan alanların toplam yüzölçümü ise 518.714,5 dönümü geçmiyordu.27 Bağlık alanlar adadaki toplam ekilebilir alanların çok küçük bir yüzdesini oluşturmakla birlikte, bağcılıktan elde edilen gelirlerden toplanan vergilerin miktarı, bağcılığın adanın tarıma dayalı ekonomisinde çok önemli bir rol oy- nadığını akla getirmektedir. Örneğin, Doğu Girit’teki bağlık alanlar, ekilebilir arazinin yalnızca ancak %11’ini oluşturuyordu, ancak üzüm gelirlerinden top- lanan vergiler tahıldan elde edilen vergi gelirlerinin neredeyse %45’i kadar bir yekûn tutmaktaydı. 1669 tarihli 825 no’lu Τapu Τahrir defteri, Venedik yöneti-

22 Seyahatnâme. 8. Kitap: s. 188/II. Girit savaşının anlatımı için bkz. Evliyâ Tchélébi, La Guerre des Turcs. Récits de batailles (extraits du “Livre de voyages”), traduit du turc ottoman, présenté et annoté par Faruk Bilici, Paris, Actes Sud, 2000. 23 Seyahatnâme. 8. Kitap: s. 248/II. 24 Seyahatnâme. 8. Kitap: s. 246/II ve E. Gülsoy, Girit’in Fethi ve Osmanlı İdaresinin Kurulması (1645-1670), İstan- bul, TATAV Yayınları, 2004: 269-277. 25 Seyahatname. 8. Kitap: s. 247/II. 26 Gülsoy, Girit’in Fethi: 286-291. Rethymno ile Pediada, Mirabelum, Malevizia ve Ierapetra adlı dört nahi- yenin tarım yapılabilir alanlarına ilişkin benim kendi ölçümlerim bu bölgede bağcılık yapılan toplam alanın 31.449 dönüm olduğunu gösteriyor. Bkz. Evangelia Balta, “Οlive cultivation in Crete at the time of the Ottoman Conquest”, Osmanlı Araştırmaları 20 (2000): 155-164; Evangelia Balta ve M. Oğuz, yay. haz. Livâ-i Resmo, Tahrir Defteri. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2009: 25-36. 27 Gülsoy, Girit’in Fethi: 291. 109 Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar mi altında da aynı durumun sürdüğünü ve şarabın bu dönemde de adanın bi- rincil ürünü olduğunu göstermektedir.28 Şimdi Evliyâ’nın Girit’e ilişkin gözlemlerine göz atalım. Genel çizgileriy- le, Evliyâ’nın Girit adası hakkındaki gözlemleri, yukarıda değindiğimiz Mora Yarımadası yörelerine yönelik anlatımlarından pek farklılık göstermemekte- dir. Bu nedenle, burada yalnızca Girit’e özgü özel dikkatleriyle ilgili yorumla- rı üzerinde duracağım. 1. Evliyâ güney rüzgârlarının (lodos) asmalar da dâhil olmak üzere tüm tarım ürünlerine zarar verdiğine ilişkin önemli bir bilgi verir.29 2. Adanın Osmanlıların eline geçmesinden sonra kurulan kentlerde meyhâne açılmasına izin verilmiyordu, ancak bunların kent surlarının dı- şında bir konuma taşınmaları sağlanıyordu. Yeniçerilerin içmesine izin veri- len tek alkollü içki bozaydı ve bu içecek ancak kasabalarda içecek satan birkaç dükkânda bulunabiliyordu. Evliyâ’nın cami anlatımlarında –Kandiye’dakilerde olduğu gibi30– cami avlularının, üstlerinden salkımlar sarkan asmalarla do- nanmış olduğu görülür. Aynı biçimde Evliyâ, Rethymno ve Kandiye (Chandax) kasabalarının cadde ve çarşılarını da hep üzüm asmalarıyla gölgelenmiş ola- rak anlatılmaktadır. 3. Kandiye kentinde dolaşırken Evliyâ Çelebi, “Psili Tapia” (Yüksek Tab- ya) karşısında bulunan ve Yunancada “Tapia ton Varelion” (Fıçılı Tabya) olarak bilinen bir yer adını belirtir. Evliyâ buranın adını, bu alanın köşesinde bulu- nan içi artık toprakla dolmuş büyük şarap fıçılarından aldığını kaydeder.31 Bunlar topraktan yapılma saklama kapları mıydı, antik eser kalıntıları mıy- dı? Hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Evliyâ Çelebi, yine Kandiye’de, ama bu kez, iki ya da üç kadırga alabilecek büyüklükte geniş tersane gözleri olan liman- da gördüğü, üzerinde ağzından şarap akan bir dev başı bulunan bir hay- rattan çok etkilenir. Anlattığı hayrat, Venedik yapımıydı ve Evliyâ bunun bir Hıristiyan’ın karısı tarafından yapıldığını anlatır: “Ve bir tershâne gö- zünde bir kefere Freng karısının hayrâtıdır, bir acâ’ib şarâb çeşmesi vardır. Bir mermer dîv kellesinden hamr-ı ahmer-gûnu cereyân edüp altı ay kâmil şîre-i engûr zamânı her bâzâr günleri cemî‘i kefere levendâtlarına şarâb-ı hamr tevzî‘ olurmuş. Hâlâ bir büyük şîre sarnıcı vardır, ammâ şarâbı değil suyu kalmamış, tershânenin orta gözlerinde mu‘attal durur.”32 Kandiye’nin (Heraklion) Venedik dönemi surlarında bulunan tersaneye ilişkin araştır-

28 Balta, “Evidence for viticulture”: 7-8 (bkz. yukarıdaki dipnot 11). Doğu Girit idari bölgesine bağlı köy- lerin 1669 yılında bağlık alanlarını listelediğim analitik şemalar için bkz: Balta, “Οlive Cultivation in Crete” [Girit’te Zeytincilik], 155-164 (bkz. yukarıdaki dipnot 24). 29 Seyahatnâme. 8. Kitap: s. 247/II. 30 Bkz. P. Hidiroglou, Das Religiöse Leben auf Kreta nach Ewlijā Čelebi, Leiden: E.J. Brill, 1969, and B. Demetri- ades, “Μνημεία του Ηρακλείου κατά τον Evliyâ Celebi” [Evliyâ Çelebi’ne göre Kandiye (Heraklion) Ka- lıntıları], Αριάδνη [Ariadne] 6 (1993): 213-219. 31 Seyahatnâme. 8. Kitap: s. 222/II. 32 Seyahatnâme. 8. Kitap: s. 231/I. 110 Evliyâ Çelebi’ye Göre Mora Yarımadası ve Girit’te Bağcılık ve Şaraplar ma yayınlarında Evliyâ’nın anlattığına benzeyen bir yapının anlatımıyla karşılaşmadım.33 4. Evliyâ, Girit’te üretilen üzüm türlerinin adlarını saymaz, yalnızca kaç farklı çeşit üzüm bulunduğunu belirtmekle yetinir: Örneğin, Hanya’da 27 farklı tür üzüm bulunduğunu söyler. Evliyâ, Hanya üzümlerinden çok et- kilenmiştir, şöyle yazar: “Evvelâ engûrü Bozcaada’da ve Kuds‑i Şerîf [Kudüs] kurbunda Halîlü’r-rahmân’da [Hebron] ve Mardin yanındaki Sincâr dağında bu Hanya üzümü gibi âbdâr hoş-hor engûrü olmazdır. Hattâ bir salkım üzü- mü on beş vukıyye [okka] gelüp […] meşhûr‑ı âfâk olan harâm şarâb‑ı bî-hicâbı fâsıkân [u] fâcirân mâbeynlerinde memdûhdur.”34 Evliyâ’nın burada Bozcaa- da (Tenedos)35 üzümlerine atıfla Hanya üzümlerinden söz ediyor oluşu, bizi anlattığı üzüm çeşidinin kırmızı bir üzüm türü olduğu sonucuna götürüyor. Evliyâ’nın belirttiği inanılmaz ağırlık (15 okka!) sözünü ettiği üzüm çeşidinin büyük salkımlarıyla tanınan bir tür olan siriki üzümü olduğunu akla getiriyor.36 ΟΙΝΟΝ ΙΣΤΟΡΩ / Şarap Tarihi Topluluğu tarafından 2006 yılında Monemvasia (Menekşe-Benefşe) şarabı konusunda düzenlenen konferansın yayımlanan bil- dirileri arasında benim de Venedik yönetimi döneminde Girit’te yetiştirilen üzüm çeşitleriyle ilgili bilgiler veren bir bildirim bulunmaktadır.37 Osmanlıla- rın Kandiye’yi ele geçirmesinden kısa süre önce İyon (İon) Adalarından kaçan Zuanne Papadopoli’ye göre, siriki üzümü Osmanlı yönetiminden hemen önce Girit’te yetiştirmekte olan altı üzüm çeşidinden biridir.38 Venedik yönetimin-

33 Chandax (Kandiye) kalıntılarıyla ilgili çalışmalarda böyle bir şarap sarnıcına ilişkin hiçbir ize rast- lamadım: Chrysoula Tzompanaki, Χάνδακας. Η πόλη και τα τείχη, [Chandax. Kent ve Surları], Herakli- on: Society of Cretan Historical Studies, Vikelaia Library, 1996; Ioanna Steriotou, Τα βενετικά τείχη του Χάνδακα (τoν 16ο και τον 17ο αι.) Το ιστορικό της κατασκευής τους σύμφωνα με βενετικές αρχειακές πηγές, [Kandiye’nin Venedik Dönemi Surları (16. ve 17. yüzyıllar). Venedik Arşiv Kaynaklarına Göre Yapım Tarihçeleri], Heraklion: Vikelaia Library, Municipality of Heraklion 1998. Ayrıca, Μaria Georgopoulou, Venice’s Mediterranean Colonies. Architecture and Urbanism, Cambridge: Cambridge University Press 2001. 34 Seyahatname. 8. Kitap: s. 174/II. 35 Bozcaada (Tenedos) şarapları için bkz. Stavroula Kourakou, Κυριακάτικα, Αμπέλια και κρασί στις σελίδες της Κυριακάτικης “Καθημερινής”, [“Kyriakatika”: Pazar eki “Kathimerini”nin sayfalarında üzüm bağla- rı ve şarap], Atina: Ekdoseis Stachy: 152-164. 36 Fotoğraflar, Ilias Anagnostakis’in Gouves, Heraklion’daki (Kandiye) aile evinde bulunan asma çarda- ğının siriki üzümü salkımlarını göstermektedir. 37 C. Gasparis, “Μαλεβίζι. Το όνομα, η αμπελοκαλλιέργεια και τα κρασιά στον 13ο και τον 14ο αιώνα” [Μαλεβίζι. Ad, bağcılık ve şaraplar 13. ve 14. yüzyıllar], Anagnostakis (yay. haz.), ΟΙΝΟΝ ΙΣΤΟΡΩ V: 147- 158; ve aynı yayımda, K. Tsiknakis, “Όψεις της αμπελοκαλλιέργειας στην Κρήτη στα τέλη του 16ου αιώνα” [16. yüzyıl sonunda Girit’teki bağcılıkla ilgili görüşler]: 159-176 ve Maria Patramani, “‘Malva- sia – monovassia’ (μονομπασά) στον Andrea Cornaro” [Andrea Cornaro’nun metninde ‘Malvasia – mono- vassia’ (monobasa)]: 351-364. Pitton de Tournefort’un Girit şaraplarıyla ilgili yorumları için bkz. Stav- roula Kourakou-Draona, Κυριακάτικα [Kyriakatika]: 109-112. 38 A. Vincent, “Ποικιλίες αμπέλου και είδη κρασιών στα Απομνημονεύματα του Τζουάνε Παπαδόπουλου” [Zuanne Papadopoli’nin Hatıralarında Üzüm Çeşitleri ve Şarap Türleri], Anagnostakis (yay. haz.), ΟΙΝΟΝ ΙΣΤΟΡΩ V, 180-181. Yukarıda adı geçen yazmanın edisyon kritiği için bkz: A. Vincent (yay. haz.), L’Occio. Time of Leisure. Memories of Seventeenth-Century Crete. By Zuanne Papadopoli [L’Occio. Aylaklık Za- manı. On Yedinci Yüzyıl Girit’inden Zuanne Papadopoli’nin Hatıraları], Venedik: Hellenic Institute of Byzantine and Post-Byzantine Studies, 2007. 111 Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar deki Girit’te yetiştirilen üzüm çeşitleri ise, dafni, eftakoilo, kotsifali, vouidomati ve karakteristik özelliği büyük salkımları olan siriki üzüm türleriydi. 5. Evliyâ’nın Girit anlatımı, köydeki 120 evin de Kur’ân’da (“Fecr”, 89:7) adı geçen efsanevi İrem bağlarına benzer bağlık alanların ortasında yer aldığı Ar- hanoz (Archanes) köyünün asma ve bitkiörtüsüne bir adanmış bir ilahi ile sona erer ve burada bu bağlar bir İran mesire yerine de (hıyâbân) benzetilir. Evliyâ Arhanoz’un asmalarıyla bağlarını Konya’daki Meram bağlarına (Konya’nın bâğ-ı Merâm’ı), Malatya’daki Aspuzu bahçesine (Malatiyye’nin bâğ-ı Aspuzu’su), Sivas’ın Dârende bağlarına (Sivas vilâyetinin Dârende bâğı), Tebriz bahçelerine (Tebrîz-i dilâvîzin Çâr-bâğ-ı), Kırım’ın Kefe kentindeki Sudak bağına (Erd-i heş-behiştleri ve Kırım cezîresinde Kefe şehrinin Sudak bâğı) ve son olarak da Budin yakınlarında- ki Pécs’te bulunan baruthânenin bahçesiyle Sirem bağlarına (Budin kurbunda Peçoy-ı dilcûy Sirem-i bâğ-ı İremin Bârûdhâne bâğları) benzetir.39 Arhanoz’un bağ- ları tüm karşılaştırmalarda üstün gelir. Evliyâ gezdiği on sekiz diyarda hiçbir yerde Arhanoz’daki gibi bağlar bulamadığını açıklıkla belirtir. 70 (bu rakam elbette semboliktir) tür asma çardağı sayar ve abartmada kendini de aşarak Arhanoz’daki üzüm salkımlarını 40-50 okka ağırlığa ulaştığını söyler. İnsan, Evliyâ’nın sözünü ettiği bu üzümün, Zuanne Papdopoli’nin yapıtında karşılaş- tığımız archaniotiko’ya benzeyen bir tür olan razaki olup olmadığını merak edi- yor. Evliyâ, Arhanoz’un bitki örtüsünden çok etkilenmiş ve burada Eski Dünya ve Yeni Dünya’nın (Arabistan, İran, Hindistan, Çin, Avrupa ve Amerika’nın) bü- tün çiçek ve ağaçlarının bir araya geldiğini ileri sürmüştür. Köyde kendiliğin- den yetişen ya da yetiştirilmekte olan sayısız ağaç, çiçek ve otları, adlarını tek tek sayarak över.40 6. Evliyâ Çelebi, Arhanoz izlenimlerini kaydettiği bağlamda, Kral İkrit’in oğlu Aziz Martin’den de söz eder.41 Söylenceye göre, Aziz Martin 4000 bahçe yetiştirmişti. Burada Evliyâ’nın bahçe anlamında kullandığı kelime “bağ”dır ve daha önce metinde başka yerlerde de gördüğümüz gibi yazar bu kelimeyi hem bahçe hem de bağ anlamını aktarmakta kullanmaktadır. Aziz Martin’e yapılan bu atıf, bizi Malevizili XIV. yüzyıl şairi Stephanos Sachlikis’in dizeleri- ne götürür. Sachlikis, şiirinden aşağıda alıntılanan dizelerde, hafifmeşrep bir hanım olan Koutayiotaina’yı, lonca oluşturmak için bir fahişeler meclisi topla- dığında şöyle konuşturur:

Hanımlar, duyun nasıl bir onura layık gördüğünü Burada bu ülkede bulunan genç varlıklı beylerin beni Biliyorlar ne de olsa nasıl çok sevdiğimi içmeyi Ve sarhoş değilken ölü bildiğimi hep kendimi

39 Seyahatnâme. 8. Kitap: s. 243/II. 40 Seyahatnâme. 8. Kitap: s. 244/II, 245/I. 41 P. Hidiroglou, “Der König Iqrit von Kreta”, Επετηρίς Κέντρου Επιστημονικών Ερευνών VI (Nicosia 1972): 169-196. 112 Evliyâ Çelebi’ye Göre Mora Yarımadası ve Girit’te Bağcılık ve Şaraplar

Και με θεωρούν στα πρόθυρα θανάτου, έτσι και δεν πιώ Beyler şarap dolu tulumlar gönderdi bana Öyleyse Aziz Martin günü artık her günüm bana…

Ilias Anagnostakis Wine in poetry [Şiirde Şarap] başlıklı antolojisinde Aziz Mar- tin Gününün (“Σαν Μαρτί”), Aziz Martin anısına Katolikler tarafından 11 Ka- sım günü kutlanan bir yortu olduğunu bildirir.42 Bu günde fıçılar açılıp yeni şarap tadılırdı ve bu yortu Ortodoks Hıristiyanların Jülyen takvimine göre 3 Kasım günü kutlanan Aziz George tou Methisti (“Sarhoşların azizi”) yortusu- na denk gelirdi.43 Venedik’te Aziz Martin yortusu büyük şenliklere sahne olur- du. Yaygaracı eğlence düşkünü topluluklar arada bir evlerin pencerelerinin al- tında durup yemek ya da içki isteyerek, bağıra çağıra şarkılar söyleyerek ken- tin sokaklarında aylak aylak dolaşırlardı tüm gün. Venedikliler XIII. yüzyıl ba- şında Girit’i ele geçirdiklerinde Katolik azizler için kutlanan pek çok yortuyu da yanlarında adaya taşımışlardı ve bunlardan biri de Aziz Martin için kutla- nan bu yortuydu. Bu yortunun adada ilk olarak ne zaman kutlamaya başladığı- nı kesin olarak bilmiyoruz, ancak XIV. yüzyıla gelindiğinde artık adanın yerel ahalisi tarafından da bütünüyle benimsenmiş olduğu anlaşılıyor. Üstelik azizden geriye kalan kutsal eşyalar 1446 yılından itibaren Kandiye’deki San Titus Katedrali’nde saklanıyor ve Aziz Martin Yortusu res- mi tatil günü olarak kutlanıyordu.44 Evliyâ’nın anlatısında Aziz Martin (San Martin), adını adanın adından aldığı tartışmasız biçimde kabul edilen efsane- vi Kral İkrit’in, Arhanoz’da 4000 bağ bahçe kuran oğlu olarak karşımıza çıkar. İşte Claude Lévi–Strauss’un daha 1955’te Tristes Tropics’te (Hüzünlü Dönenceler)45 dile getirdiği gibi mitlerin rastgele kurgulamalar olmadığı görüşünü destekle- yen bir örnek daha size. Osmanlı seyyahımıza göre, ister kentsel isterse kırsal alanlar olsun, Yu- nanistan coğrafyasının tümünün alamet-i farikası hep üzüm asmalarının var- lığıydı. Evliyâ’nın zamanında, hânelerin yakınında ev halkının yıllık şarap, kuru üzüm ve üzüm pekmezi –bunların hepsi günlük beslenmenin vazgeçil- mez parçalarıydı– ihtiyacını karşılamak için birkaç sıra asma çardağı bulunur- du. Evliyâ’nın, Mora Yarımadası’nda bulunan Nemea, Mantineia, Patras (Ballı- badra) ve diğerleri ya da Girit’teki Arhanoz (Archanes) gibi bugün bile şarap üretimi sürdürülen yörelerle ilgili yorumları hep buralarda yetiştirilen üzüm çeşitlerinin sayıları ve bağcılık yapılan alanların miktarı ya da bu konudaki

42 I. Anagnostakis (yay. haz.), Οίνος ο βυζαντινός, Η άμπελος και ο οίνος στη βυζαντινή ποίηση και υμνογραφία [Bizans Şarabı. Bizans Şiir ve İlahilerinde Asma ve Üzüm], Cilt Β2, Atina: Fanny Boutari Foundation, 1995: 145. 43 S. Xanthoudidis, Μελετήματα, [Studies], N. Panayiotakis ve T. Detorakis (yay. haz.), “Önsöz”. M. Karel- lis, Heraklion: Heraklion Belediyesi Yay, 1980: 178. 44 Angeliki Panopoulou, “Οι άγιοι των βαρελάδων του Χάνδακα” [Chandax’daki Şarap Fıçısı Azizleri], Η Καθημερινή – Επτά Ημέρες [Kathimerini – Yedi Gün, Pazar Eki], 4 November 2001: 26-27. 45 [Claude Lévi–Strauss, Hüzünlü Dönenceler, Çev. Ömer Bozkurt, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2000. (ç. n.)] 113 Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar mitsel öyküler ve diğer bilgilerle donatılmıştır. Böylece Evliyâ Çelebi, söz etti- ği yörelerde döneminde gerçekleştirilen bağcılığın yaygınlık ve dağılımını açı- ğa çıkarmanın yanı sıra, seyahatleri sırasında kendisinin dikkatini asma ve şa- raplara çeken etkenlerden birini, yani bu ürünlerin ekonomi için taşıdığı bü- yük önemi de ortaya koymaktadır.

EK Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nden Mora Yarımadası ve Girit’teki Bağlar ve Şa- raplarla İlgili Seçme Parçalar (8. Kitap).

MORA YARIMADASI

[8/258b] [Gördüs kalesi] Kayalar üstü olmak ile bâğ u bâğçeleri yoktur [s.126/I]. [8/258b] [Gördüs kalesi] Ve kamusu beş yüz aded bâğlı ve bâğçeli ve mâ-i cârîli ve bâğ-ı merâmlı cümle kârgîr [s.127/I] [Gördüs kalesi] Der-memdûhât-ı sun‘-ı Hudâ-yı güzîde-i müsmirât: Bâğ u bâğçelerinde serv dırahtları ve limon ve turuncu ve zeytûnu ve rûmmânı ve incîri bî-hisâbdır, ammâ kübbâtı ve lezîz ve âbdâr nârenci meşhûrdur. [s.127/ II] [8/259b] [Karye-i Diminoz:] Nehr-i Diminoz kenârında bâğ-ı İrem-misâl bir kefere kar- yesidir, ammâ Zeheriyyâ Efendi’nin çiftiğidir) [s.128/II] [8/259b] [Kalavatra kalesi varoşu] Lâkin hevâsı sermâ olduğundan bâğçelerinde limonu ve turuncu ve zeytûnu ve narı ve incîri az olur. Ve sâ’ir meyveleri dahi nâdir olur. Câ-be-câ bâğları vardır ammâ sâ’ir [s.129/I] [8/260a] [Vostiçse] Cümle iki yüz aded kiremit örtülü bağlı ve bağçelı ve kârgîr binalı ve tahtânî ve fevkânî hâneli ma’mûr kasabacıkdır) [s.129/II] [Tekye-i Alî Baba] Hattâ bu âsitânede bir seçer-i azîm var kim sâyesi zemîni dutup niçe bin aded nihâl-i şâhalari serâperde-i Süleymânî gibi sâyebân olup zıll-ı himâyesindeki çemenzâr soffalar ve dikkeler üzre niçe bin uşşâkân-ı müştâkânlar zevk u safâlar edüp kimisi tâ’at u ibâdât, kimisi me’kulât [u] meşrûbât kaydında olup kebâb u şarâb ve çeng [ü] rebâb kaydında olup bir alay levendât harâbât erenleri mezkûr uyûn-ı câriyelerde câme-şûyluk edüp esbâbların yaykarlar, bır acâ’ib ü garâ’ib mesiregâhdır. [s.129/II] [8/260b] [Mora Kasteli] Lâkin hânları ve dükkânları yokdur, ammâ bâğları ve bâğçeleri çokdur. [s.130/II] [Ballıbadra kalesi] Vech-i tesmiyesi oldur kim bu şehrin bâğlarında bir servi dı- rahtında bal hâsıl olup balı çok olduğundan Balıbadra derler. [s.130/II] [8/261a] [Ballıbadra şehri] karîb varınca bâğ u bâğçeleri ve şark tarafında iki sâ‘at ba‘îd dağlara varınca hadîka-i cinânlı bir düz vâsi‘ (...) Elbette her evde bâğ u bâğçe mukarrerdir [s.131/I] [8/261b] [Ballıbadra şehri] Der-ta‘dâd-ı bâğavât-ı İremezât. Cümle yigirmi üç bin bâğlar dönüm hakkı öşr-i sultânî verir deyü nakl etdiler. Bu kal‘adan tâ Kalavrata dağlarına varınca bâğ-ı merâmlardır kim üç sâ‘at fezâ-yı gül-i gülistânı mü- zeyyen etmiş hadîka-i ravza-i rızvânlardır. [s.131/II] [8/261b]

114 Evliyâ Çelebi’ye Göre Mora Yarımadası ve Girit’te Bağcılık ve Şaraplar

[Mertire köyü] bâğ u bâğçeleri geçüp der-sıfat-ı girdâ-gird-i kala‘a-i Larinçe46. [s.133/I]. [8/264b] [Gaston şehri] iki yüz aded kiremit örtülü sehel ma‘mur kalmış bâğlı ve bâğçeli vâsi‘ evlerdir... ammâ bâğ u bâğçeleri bî-hisâbdır. [s.137/II] [8/265a] [Gaston şehri-Ziyaretgâhı] Evvelâ Kâdirî tekyesinin bâğ-ı iremi içinde bir gül-i gülistânlı hıyâbânda, [s.138/I] [Pandikoz kalesi] Şehri ve bâğ u bâğçesi dahi vardır. [s.138/I] [8/265b] [Fener kalesi] ammâ bâğ u bâğçesi çokdur. [s.138/II] [Sıçaka köyü] 47 Yüz evli ve bâğlı ve bâğçeli ve dere ve [s.138/II] [Ardamiça / Ardiça köyü] yerde bâğ u bâğçeli ve [s.138/II] [Zurca köyü]48 bâğlı ve bâğçeli ve yü[z] elli evli serâpâ [s.138/II] [8/266a] [Arkadiya kalesi] 49 Ve bu şehrin bâğ u bâğçesi bî-hisâb olup memdûhât-ı müsmirâtından limonu ve turuncu ve kebbâtı ve narı ve inciri memdûhdur, ammâ zeytûnu hurma gibi tâze iken tenâvül olunur. Aslâ acı değildir. [s.140/I] [8/266b] [(Eski) Anavarin kalesi] Cümlesi seksen aded kiremitli bâğ u bâğçesi kârgîr binâ daracık evlerdir, ammâ her biri cihân-nümâdır. [s.140/II] [8/267b] [(Yeni) Anavarin kalesi] Bu âb-ı hayât gelen yerler ve kal‘a enseleri sâfî bâğ u bâğçelerdir kim [s.143/I] [8/268a] [(Yeni)Anavarin kalesi] ardındaki bâğçesinde bir kahve ağacı var. Her sene bî- hisâb mahsûl verir. [s.143/I] [8/269b] [Moton kalesi] Ve cümle bin aded merâm bâğavâtdır... Lakin bağlarında ve bah- çelerinde a’ya u kibar hâneleri ve maksureleri olup teferrücgâhlar içün bina olmuş aramgahler bi-hisabdır... Ve cümle elli aded dükkan-ı ehl-ı harâbât ya‘nï meyhâne-i muharremât dükkan-ı meykedeleri var, gayri karîb imarât yokdur. [s.146/I] [8/271b] [Koron kalesi] Cümle altı yüz aded kat-ender[kat] kâfirî binâ metîn ü ra‘nâ tahtânî ve fevkânî bağsız ve bâğçesiz ma‘mûr u müzeyyen büyût-ı ra‘nâlardır [s.146/I] [8/272a] [Koron kalesi] Cemî‘i dağları ve bâğları zeytûn dırahtları dutmuşdur... Ve zey- tunyağı ve üzüm bağı ve tereyağı hod meşhur olup yigirmi gûne engür-i âbdârı olup şireli (?) şırası olur. [s.149/II] [Koron kalesi] Ve cemî‘i Arablar bâğları ve bâğçeleri gözedüp [s.150/I] [8/272b] [Ziyâretgâh-ı Koron] Bağlar içinde Şeyh Mehemmed Efendi kuddise sırruhu [s.150/II] [Kastel kalesi] Bâğı ve bâğçeli ve yüz aded hâneli ma‘mur köy [s.151/I]

46 Glarentza. 47 Zacca (günümüzde Kallithea), Grimani nüfus tahririnde belirtilmektedir: V. Panayiotopoulos, Πληθυσμός και οικισμοί της Πελοποννήσου, 13ος-18ος αιώνας (Mora Yarımadasında Nüfus ve Yerleşim Yer- leri, 13.–18. Yüzyıllar). Atina: Historical Archive of the Commercial Bank of (Yunanistan Tica- ret Bankası Tarih Arşivi): 252; 296. 48 Günümüzde: Kato Figaleia. 49 Günümüzde Kyparissia olarak bilinen Arkadya kalesi için bkz. Machiel Kiel, “Machiel Kiel’in Balkanlar’da Evliyâ Çelebi ile Geçen Kırk Yılı”. Çağının Sıradışı Yazarı Evliyâ Çelebi. Yay. Haz. Nuran Tez- can. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2009, 236-237. 18. Yüzyıl Arkadya’sındaki bağcılık faaliyeti hakkın- da daha fazla bilgi için ayrıca bkz. Stefka Parveva, “Agrarian land and harvest in south-west Pelopon- nese in the early 18th century”. Balkan Studies 2003/1: 96. 115 Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar

[Nisi köyü] Bir bâğlı ve bâğçeli ve mahsûldâr fezâda üç yüz aded kiremit örtü- lü müselmân köyü olup [s.151/I] [8/273a] [Kalamatya kalesi] tokuz bin aded bâğlarında cümle tut ağaçları cihânı dut- muşdur... Zıra dokuz bin aded bağlarında cümle tut ağaçları cihan dutmuşdur [s.151/II]. [Andrusa kalesi] yüz aded hâneleri olup serâpâ kiremetli ve bâğ u bâğçeli vâsi‘ büyût-ı ra‘nâlardır. [s.152/I] [Andrusa kalesi] ammâ bâğları gâyet çokdur [s.152/II] [8/273b] [Karitina] şehirden aşağı yine altı göz kantara-i musanna‘ı nehr-i üzre ubur edüp yüz mikdarı ma‘mur bağ-ı İremler geçüp kıble tarafına 4 sâ‘at gidüp karye-i Ca‘fer Ağa. [s.153/I] [8/274a] [Londar kalesi] Bağı ve bâğçeleri yokdur. Manya eteğinde olmak için gâyet mürtefi‘ yer olduğundan şitası şedîd olup bağları yokdur. [8/275a] [Misehor şehri] Bir düz fezâda cümle beş yüz aded tahtânî ve fevkânî serâpâ kiremit örtülü bâğ u bâğçeli vâsi‘ evlerdir. (...) üç bin aded bâğ u bâğçe ve gül-i gülistânlı ve limon ve turuncu ve inciri ve engûrü gâyet çokdur. Cemî‘i bâğları kal‘anın garb tarafında olan dağlar serâpâ bâğlar ve sahrâları cümle âb-ı revân sulu bâğçelerdir kim her biri gül-i gülistân ve sünbül ü reyhânistân ve ravza-i rızvân misilli bâğ-ı cinânlardır, ammâ eyyâm-ı temmuzda hevâsı sehel sakîldir. [s.155/II] [8/275b] [Misehor] Ba‘dehû bu şehirden kalkup bir sâ‘at şimâl tarafına bâğlar içre gidüp, [s.156/I] [Bardunya kalesi] Taşra dağlarında âb-ı hayât suları ve bâğları ve bâğçeleri ve müşebbek bostânları çokdur. [s.156/II] [8/276a] [Pasova kalesi] Bunda çârsû-yı bâzâr ve gayri imâret ve bâğ u bâğçe yokdur. [s.157/I] [8/276a] [Menzil-i Çeşmebaşı] Bir vasi‘ yerde etrafı kayalı dağlar olup gûnâ-gûn kaynak suları ve niçe bin bâğları var. [s.158/I] [Benefşe kalesi] Cümle Benefşe kal’ası a’yanının bağ-ı İremleridir. [s.158/I] [8/278a] [Benefşe limanı] enûbundaki bâğlar ve bâğçeler cümle Benefşelinindir. Latîf suları ve âbdâr meyveleri ve hoş-hor engûrleri olur. [s.160/II] [[Menzil-i karye-i ... 50] Kefere köyüdür. Andan yine şimâle ... sâ‘at bâğlı ve bâğçeli ve mahsûllû sahrâlar geçup. [s.161/I] [Tarapoliçse şehri]51 Şehri bir vâsi’ ova içinde cümle bin aded hâneli bâğlı ve bâğçeli ma‘mûr u âbâdân kârgîr binâlı ve serâpâ kiremit örtülü hânedân-ı vâsi‘lerdir. Ve cümle on bir mahallâtdır. [s.161/I] [8/278a] Andan kalkup kıble canibine 2 sâ‘at gidüp safî bâğlar ve bağçeler içre geçüp [Karye ....] [s.162/I]

50 U. Worfart, Die Reisen des Evliyâ Celebi durch die Morea (Evliyâ Çelebi’nin Mora’daki Seyahatleri), Münih (Doktora tezi 1966), n. 346; Worfart burada bu köyün Stenomouchli olması gerektiğini kaydeder. 51 Evangelia Balta, “Η αμπελοκαλλιέργεια στον καζά της Τριπολιτζάς (16ος-18ος αι.)” [Tripolitza Kazasın- da Bağcılık (16.-18. Yüzyıllar)]. ΟΙΝΟΝ ΙΣΤΟΡΩ (Şarabın Tarihi). Yay. Haz. Y. Pıkoulas. VI. Athens: Ktima Spyropoulou - Mantineia Arkadias 2007, 125-143: 30-33. Tablolar. Ayrıca bkz. J. C. Alexander, “Conqu- est and Assimilation: Urban and Rural Real Estate in the Town of Tripolitsa”. Archivum Ottomanicum 23 (2005/6) (Mélanges en l’honneur d’Elizabeth A. Zachariadou): 29-46. 116 Evliyâ Çelebi’ye Göre Mora Yarımadası ve Girit’te Bağcılık ve Şaraplar

[8/279a] [Arhos şehri]52 Ab u hevası latîfdir ve bağ u bağçesi cihanı dutmuşdur. Zîra cümle Anapolı şehrinin a’yan-ı kibârının bunda bağları vardır. Kırk gûne ab- dar şiredar engür-i hoşhoru sicilde mastur olup üzümü memdûhdur. [s.163/Ι] [Menzil-i Karye-i Kuçiya] Zekeriyya Efendi’nin bağ-ı İrem-misal çifti ğidir. [s.163/Ι] [Evsaf-ı kal‘a-i harâb Eski Anabolu]53. Bağlar ve bağçeler içinde vîran kalmış. [s.163/Ι] [8/280b] [varoş aşağı kal‘a-ı Anabolu]54 Der-ceşmesarı zülâl-ı ab-ı hayat. Cümle (…) aded çeşmelerdir. Cümle hayratι kal’a paşası Kasım Paşa’nındır kim âb-ı nabin şark tarafında (…) bağlarından getirmişdir. [s. 165/I] [kal‘a-ı Anabolu] Evvelâ asel-i musaffâsının limon sulu şerbeti ve rümman şer- beti ve müselles-i şer’iyyesi memdûhdûr. [s.166/Ι] [kal‘a-ı Anabolu] Büyük kapudan taşra tekyeler etrâfinda ve dahi iki sâ‘at ileri varınca cümle on sekiz bin bâğ u bâğçe. [s.166/Ι] [8/280b] [Pasiya köyü]55 amma soğanı ve üzümü ve inciri meşhûrdûr [s.167/Ι] [8/282a] [Termiş kalesi] Ve aşağı limana varınca leb-i deryâsı cümle bâğlardır... Ve aşağı limana varınca leb-i deryası cümle bâğlardır... Üzümü ve incir kurusu ve leb-i deryâda tuzlası var. [s.168/Ι] [8/283a] [Mora vilayeti] Ve bir kısm-ı salisi Mizistre sancağıdir ve mahsûllü ve bâğ u bâğçeli yerlerdir. Hattâ on yedi nev‘ inciri sicilde mastûr olup Çakuna kavmi bu sancak hâkinde olup başka lisânları var. [s.169/II-170/I]

GİRİT

[8/285a] [Hanya] Cümle beş yüz aded dükkân-i ehl-i hırefdir ve yigirmi aded kahvehânelerdie, ammâ kal’adan taşra meyhânelerdir. [s.174/I] [Hanya] Evvelâ engûru Bozcaada’da ve Kuds-i Şerîf kurbunda Halîl’ü’r-rahman ve Mardin yanındaki Sincâr dağında bu Hanya üzümü gibi âbdâr hoş-hor engûru olmazdır. Hatta bir salkım üzümü on beş vukıyye gelüp yigirmi yedi gune ıneb-i elvanı olur. [s.174/II] [8/285b] [Suda kalesi] Asla bâğı bâğçesi yokdur. [s.175/I] [8/285b] [Çömlek köyü]56 Yol üzre bâğlı ve bâğçeli ma‘mûr müslim ve kefere köyüdür. [s.175/II] [Eşkiloz köyü]57 bâğçeli ve bir âb-ı hayât kaynak sovuk sulu Urûm köyüdür.

52 Argos yöresindeki bağcılıkla ilgili bilgi için bkz. Eftyhia Liata, Αργεία Γη. Από το τεριτόριο στο βιλαέτι (τέλη 17ου, αρχές 19ου αι.) [Argos Memleketi. Ülkeden Vilayete (XVII. yüzyıl sonları – XIX. yüzyıl başları)]. Atina, 2003: 57-64. 53 Tiryntha. 54 Territorio di Romania için Venedik tarafından yapılan tahrirde verilen bilgilere göre, bağlarla kaplı alanlar küçüktü, yaklaşık iki ya da üç dönümlük arazilerdi ve bağcılık yapılan alanlar diğer ürünle- re ayrılmış toplam tarım arazilerinin ancak 1/40’ını oluşturuyordu, bkz. Eftyhia Liata, Το Ναύπλιο και η ενδοχώρα του από τον 17ο στον 18ο αιώνα. Οικιστικά μεγέθη και κατανομή της γης [17. yüzyıldan 18. yüz- yıla Nauplion ve iç bölgeleri. Yerleşim yeri büyüklükleri ve arazi dağılımı], Atina: Academy of Athens, 2002: 60. 55 Günümüzde Agios Konstantinos. 56 Günümüzde Tsikalaria. 57 Stylos, Apokoronos – Chania’da bölgesinde bulunan köy. 117 Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar

[s.175/II] [8/287a] [Retime kalesi]58 Âb[u] hevâsi ve binâsi, mahbûb u mahbûbesi ve bağ u b[â] ğçesi ve limon turunç ve şeftâlû ve inciri ve üzümü ve zeytûnu cihânı dutup memdûh-ı âlem olmuşdur. [s.177/II] [Retime kalesi-Bostanlı köyü]59 Kefere köyü ve bâğ u bâğçesi ve bostânları çok olduğundan Bostânlı derler. [s.177/II] [Küpler köyü]60 Bir öz içine vâki olmus bağ-ı Aspuzu-misâl kurâlardır. [s.177/II] [8/287b] [İnadiyye kalesi-Horasanoğlı Tekkesi]61 bu cây-ı hurrem-âbâdı bâğ u bâğçe ve gül-i gülistân ve âb-ı revânlı bâğ-ı merâm-misâl bir mesîregâh etmişler. [s.179/I] [8/294a] [Kandiye kalesi] Ve bâğ u bâğçeli ve müte‘addid odalı ve hammâm ve şâzrevâalı sarâylar yapılup [s. 190/I] [8/294b] [Kandiye kalesi] sarâylar ve bâğ u bâğçeler yapup hemân bu kadar yüz bin ümmet-i Muhammed şehîd oldu, deyü kırdırırsız” dedikde [s.191/I] [8/300b] [Kandiye kalesi-bir deniz savaşı hikayesi] ki kayalıklı ve kıçı bâğçeli ve içi kırk aded dükkânlı [s. 201/II] [8/312a] [Kandiye Kalesi] andan yine lodosa nâzır Yüksek tabyanın handakı aşırı mukâbelesınde Fıçılı tabya. Bu tabyanın bir köşesinde azîm mefret şârâb fıçı- ları içre toprak tolu olduğundan Fıçılı tabya derler [s. 222/IΙ] [8/312b] [Kandiye Kalesi-Sultan Mehemmed Hân-ı Gâzî Camii] Ve mihrâbı pençerele- rinin önünde tûlen ve arzen kâmil bir zirâ‘ bir bâğ-ı İrem-misal bir hadîka-i ravza-i Rıdvândan nişân verir bir cinîni var kim Cenâb-ı Bârî rûy-ı arzda ne kadar eşcâr-ı müsmiratlar halk etdi ise bu bâğ-ı Merâmda mevcûd olup cüm- leden mümessek incir meyvesi Nâzilli incirine akrândır. Ve bu bâğ-ı gülzârın solunda amelî kırk aded sütûnlar üzre kârgîr toloz kemelerle ma‘mur bir taba- ka medrese hücreleri cümle kurşum ile mestûr ve ma‘mûr halvethânelerdir. [s. 223/IΙ] [8/313b] [Kandiye Kalesi-Vezîria‘zam Fâzıl Ahmed Paşa Camii] Ve şark tarafı bâğ-ı İrem- misâl bir cinîn-i gaytândır. [s. 225/I] [Kandiye Kalesi-Mahmud Kethudâ-yı Sadrıa‘zam Camii] Bu câmi‘i mesîregâh tekyegâhın mihrâbı önünde olan bâğ-ı Merâm hadîkayı ta‘bir ü tavsîf etsek bir felâhatnâme nâm bir mücelled kitâb-ı benâm olur [s. 225/I [8/314a] [Kandiye Kalesi-Ankebut Ahmed Paşa Camii] güzeli bâğ-ı merâm misilli bir hıyâbân u gülistân bâğçeli ve bir imâret ve medreseli bir ok menzili kadar bâğçe-i azîm içinde [s. 226/I]

58 1669 yılında Rethymo livâsında sürdürülen bağcılıkla ilgili bilgi için bkz. Livâ-i Resmo, Tahrir Defteri. Yay. Haz. Evangelia Balta ve M. Oğuz. Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2009: 25-36. 59 Günümüzde Perivolia. 60 Günümüzde Koupia. 61 Horasanî Ali Dede, Girit seferine katılmış Bektaşîlerin lideriydi ve daha sonra buraya yerleşerek Os- manlı yönetimin ilk yıllarında adada bu tarikatın ilk tohumlarını atmıştır. Girit tarihinin son İslamî dönemine kadar da adada bir Bektaşî varlığı sürmüştür. Horasanî Ali Dede, kendisine İnadiyye kale- sinin bulunduğu tepenin kuzey yamacında bir tekke kurması için alan tahsis eden Hüseyin Paşa ile iyi ilişkiler içindeydi, bkz. Elif Bayraktar, “The Implementation of Ottoman religious policies in Cre- te 1645-1735: Men of faith as actors in the Kadi court”. Bilkent Üniversitesi. Yayımlanmamış yüksek li- sans tezi. (Eylül 2005): 69-70. 118 Evliyâ Çelebi’ye Göre Mora Yarımadası ve Girit’te Bağcılık ve Şaraplar

[Kandiye Kalesi-Defterdâr-ı sâbık Melek İbrahîm Paşa Camii] zîrâ şehrin bir kenârında bâğlar içre vâki‘ olmuşdur [s. 226/II] [8/316a] [Kandiye kalesi] Ve cümle altmış sekiz aded kârgîr mahzenler ve cüm- le on aded kahvehâneler ve cümle yigirmi aded bozahânelerdir kim kân-ı levendâtdır. Bunlara sehel ruhsat verdiler kim askerî tâ’ifesine ârâmgâh ola, ammâ meyhâneleri izin verilmedi. [s. 230/I] [Kandiye kalesi] Der-aded-i bâğ-ı iremezât: Derûn-ı hisârda cümle yüz yetmiş aded bâğçe-i merâmlar vardır. Hâlâ dahi ziyâde imâr olmadadır. Ve hâlâ niçe bin aded bâğ u bâğçe ve besâtînler olacak arz-ı [s. 230/II] [8/316a] [Kandiye limanı] Ve bir tershâne gözünde bir kefere Freng karısının hayrâtıdır, bir acâi’b şarâb çeşmesi vardır. Bir mermer dîv kellesinden hamr-ı ahmer-gûnu cereyân edüp altı ay kâmil şîre-i engûr zamânı her bâzâr günleri cemî‘i kefere levendâtlarına şarâb-ı hamr tevzî‘ olurmuş. Hâlâ bir büyük şîre sarnıcı vardır, ammâ şarâb-ı değil suyu kalmamış, terhânenın orta gözlerinde mu‘attal durur. [s. 231/I] [8/316b] [Eski İçhisar kalesi] Ve bu yeniçeri odalarının sağındaki şâhrâh yol Ağa câmi‘i mihrâbı önünden tâ Kemer Suyu kapusuna dek kamil tokuz bin adım olup ba‘zı yerleri enli ve ensiz yolun yemîn ü yesârında sâfî bâğ u bâğçeli ma‘mûr u [s.231/II] [8/317a] [Eski İçhisar kalesi-Kızlar manastırı] Ve dahi Karanlık kapunun iç yüzünde ka- pukulu cebecilerinin cebehâne odaları cümle seksen aded tahtânî ve fevkânî kârgîr binâ bâğlı u bâğçeli ve medd-i basarlı odalar olup cümle üstleri serâpâ kireç ve horasâni ile tertîb üzre binâ olunmuş hâne-i ma‘mûrlar olup etrâfında kal‘a-misâl dîvârları ve iki başlarında kemer kapular ile pîrâste olmuş bir kârhâne-i cebeciyândır. [s. 231/II] [Eski İçhisar kalesi-Kârhâne-i yerlü cebeciyân] Kemer Suyu kapusuun iç yü- zünde Sofi Mehemmed Paşa cami‘i kurbunda bâğlı ve bâğçeli ve sıra ile ale‘t- tertîb binâ olunmuşdur [s. 232/I] [Eski İçhisar kalesi-Yerli topçu odaları] binâ odaları cümle bâğ u bâğçeli ma‘mûr odalardır. [s.232/I] [8/320b] [Seline kalesi] ammâ bâğ u bâğçeleri firâvândır. [s.237/II] [8/321b] [Kisoma kalesi] Bâğ u bâğçeleri eyle çokdur kim ol Kisoma sahrâsı limon ve tu- runç ve kebbât ve zeytûn ve nar ve incir ve servî dırahtları fezâ-yı lâlezârını niçe bin eşcârât-ı müsmirâtlar ile müzeyyen olup rûy-ı arzını Cenâb-ı Bârî ne kadar ahcâr u eşcârât-ı gûnâ-gûnlar [s.239/I] [8/322b] [Amiso kalesi] iki pâre bâğlar ve bâğçeler ve niçe bin evler ve [s.241/I] [Platyalı kalesi] Hâlâ ma‘mûr değildir, ammâ henüz üstâd-ı bennâ elinden çık- mış gibi dürrr-i beyz-âsâ cânib-i erba‘ası bâğ-ı Merâm gibi kal‘a-i üstüvârdır [s.241/I] [Palokasrı burnu kalesi-Kav Sidir burnu] yerleri sâfî bâğ u bâğçe ve gül-i gülistânlı mahsûldâr yerlerdir [s.241/II] [8/323a] [Menzil-i Aya Yanni burnu] Andan yine taraf-ı garba 6 saat çemenzar yerlerde ve Bâğ u bostanlı yerleri ğüzer edüp Menzil-i Tifali limanı [s.243/I] [8/323b] [Arhanoz bağı] {Der-sitâyiş-i bâğ-ı cihân-ârâ gülistân ravza-i irem hûb-ı bâğ-ı iremistân}Ammâ bu mezkûr kûhistânın dâmeninde bir musattah vâdî

119 Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar

içinde Arhanoz nâmında İkrit pâdişâhının bir bâğ-ı irem hıyâbân-ı Acemi var kim bu felek-i atlasda eyle bir bâğ-ı koyah merâm ne vardır ne olacak- dır. Gûyâ Konya’nın bâğ-ı merâm’ı ve Malatiyye’nin bâğ-ı Aspuzu’su ve Sivas vilâyetinin Dârende bâğı ve Tebrîz-i dilâvîzin Çâr-bâğ-ı Erd-i heş-behiştleri ve Kırım cezîresinde Kefe şehrinin Sudak bâğı ve Budin kurbunda Peçoy-ı dilcûy Sirem-i bâğ-ı iremin Bârûdhâne bâğlarından ziyâde bu Girid’in Arhanoz bağı- dır kim cemî‘i meddâhân u vassâfân-ı berr ü bihâr bu bâğ-ı Arhanoz’un ta‘rîf ü tavsîfindi âcizlerdir. Ve mine’l-acâ’ib bâğçe-i bî-nihâyedir kim Şeddâd’ın Bâğ-ı İremezât’ı bunun yanında bir fidan bir hıyâbânistân-ı beyâbândır. Ammâ bu Arhanoz bâğı hâlâ ravza-i rızvân misilli bir cinîn ü gaytân u hadîka-i bâğ-ı cinân nahlistân-ı gülistândır. Bâlâda evsâfı tahrîr olunan İkrit nâm kra- lın binâsıdır kim cemî‘i esnâf-ı hukemâ-yı kudemâları bir yere cem‘ edüp bu mahalin âb u hevâsı latîf olduğundan İkrit kral içün bu bâğı hikmet üzre hakîmler tarh u tarz-ı âhar edüp binâ ederler, ammâ Hudâ hakkıyçün böyle bir bâğ-ı cinân-ı latîf cihânı otuz bir yıl seyâhat edüp sûre-i (---) “Fenzurû ilâ âsâr-ı rahmetullâh” nass-ı kâtı‘ı fehvâsınca ekâlîm-i seb‘ayı seb‘a seyyâre-vâr deverân u seyerân edüp im‘ân nazar ile nazar etdiğim bu edîm-i arzın rub‘-ı meskûnunda on sekiz pâdişâhlık yeri geşt ü güzâr etdiğim rûy-ı zemînde bu Arhanoz bâğı gibi ferahfezâ-yı dilküşâ bir bâğ-ı şehr-i Sinâ-misâl bâğ-ı merâmı görmedim. Meğer yine bu Arhanoz bâğın görmüşüm. Hulâsa-i kelâm tatvîl-i kelâma ne hâcet, bu bâğ-ı merâmın tarh tarz u tavrı bundan ma‘lûm-ı sa‘âdet ola kim Cenâb-ı Kibriyâ bu bâğda olan eşcârâta [s.243/ II] eyle hüsn verüp san‘atını ızhâr etmişdir kim gûyâ her dıraht-ı şâhdâr gûyâ cümle zî-rûh gibi kıyâm edüp henüz dest-i kudretden çıkmış gibi ale’t-tertîb dizilüp dururlar ... Hattâ bir salkım üzümde yetmiş gûne dane verir üzüm ağaçları ve bir söğüd ağacında elma ve şeftâlû verir ağaçlar ve niçe kerre yüz bin tut ağaçlarının her birinde envâ‘ından tut meyvesi hâsıl olur dud ağaçları ve her salkımı kırkar ellişer vukıyye gelir engürü (...) [8/324a] El-hâsıl bu bâğı binâ eden İkrit kralın oğlu Senmartin kral dörd bin aded dıraht-ı müntehâ-yı gûnâ-gûnlar dikmişdir kim bu dünyâda misilleri yok idi. ... tâ bu mertebe def‘-i gam ve endûh-ı elem mahv olacak bir cây-ı safâ-yı lâlezâr u gül‘ızâr-ı Arhanoz bâğıdır. El-hâsıl bu bâğ-ı iremi mâ-vaka‘ı [245] üzre ta‘rîf ü tavsîf eylesek bir mücelled kitâb-ı müstetâb olur. Ancak bu bâğı gören ârif-i billâh bu kâr-ı insândır kim ol za‘îf mahlûkun ömründe sa‘y-i kûşiş ile böyle bir bâğ-ı irem yapalar. Tâ ol bizi ve (...) [8/324b] ve uçmak bâğları içre tekrîr etmişdir deyüp dâr-ı fânînin bu bâğlarına meyl Ez în-cânib yine bu bâğ-ı merâmdan garb cânibine 3 sâ’at gidüp, Ve bâğ u bâğçeleri ve müşebbek bostânları cihânı dutmuşdur. [s.245/I] [8/325b] [İsfakiye Dağları-Amiyaroz kalesi] Ve cümle dağ u râğ u bâğları tokuz kerre yüz bin aded bâğ u bâğçe ve müşebbek bostânlar tahrîr olunmuşdur. [s.247/I] [İsfakiye] Hâlâ bu diyârda yine lodos rîh-ı akîm gibi gâyet şedîd esüp niçe yerlerde tarlaları ve bâğları harâb edüp niçe bin ağaçları bîhinden kal‘ edüp zirâ‘at olunan ekinlerin hevâya perrân atup âdemi serâsime eder [s.247/II] [İsfakiye kavminin yaşadığı yerler] ammâ câ-be-câ bâğlarında engürleri ve gûnâ-gûn müsmirâtları ve gayri me’kûlât [s. 247/II]

120 Evliyâ Çelebi’ye Göre Mora Yarımadası ve Girit’te Bağcılık ve Şaraplar

[8/332b] [Mizistre] Evvelâ Mizistre şehrinden cânib-i garba kal‘a içinden baş yukaru Lankada yolu ile 3 sâ‘at bâğ-ı İremler içre âb-ı hayât sular nûş ederek gidüp [s. 260/I] [Manya vilayeti-Anastasova köyü] bu mezkûr beş aded kurâlar62 ki dereli ve de- peli yerlerde bâğlı ve bâğçeli beşer altışar yüz kârgîr binâ kiremit örtülü evli köylerdir. Cümle keferelerinin kârları bâğlardır ve ipekçilikdir. [s. 260/II] [8/333a] [Beş Göz Manya değirmenleri] Andan yine leb-i deryâ ile cânib-i kıbleye sâfî bâğ u bostânlar içinden ubûr edüp bir sâ‘atde [s. 261/II] [Zarnata limanı] Ve bir âb-ı hayât suyu dahi yukaru bâğlarından gelir azacık kaynakdır [s. 261/II] [Mandina köyü]63 Zarnata kal‘asının bir mahallesidir kim cânib-i erba‘ası bâğ-ı İrem-misâl yüz aded kiremit [s. 262/I] 8/333b] [Doloz köyü]64 Andan yine cânib-i şarka yokuş yukaru nim sâ‘at bâğlar ve zeytûnlar ve pembe tarlaları içre gidüp [s. 262/I] [8/334a] [Zarnata]65 Ve cânib-i erba‘asında kal‘adan hâriç bâğ-ı İrem-misâl dörd aded varoş-ı azîmleri var kim her biri birer kasaba-misâl ma‘mûr mahallelerdir kim her birinde beşer altışar aded manastırları ve kırkar ellişer aded dükkânları olup cemî‘ı dağ u râğlarında bâğları bâğ-ı Merâmlardır [s. 263/II] [Kanbosi köyü]66 Üç yüz aded kiremitli ve bâğ-ı İremli [s. 263/II] [Gaçiça köyü]67 ve hevâsı latîf bâğ-ı Merâm-misâl yüz aded kârgîr… evlerdir [s. 264/I] [8/334b] [Lesinova köyü]68 Bir bâğlı ve bâğçeli bir küçük ovacıkdır. Bu vâdînin sol tarafı ki şark tarafıdır, bir kûh-ı bâlâ üzre anda [s.264/II] [Leftini köyü] Sâfî bâğ u bâğçeli köydür [s. 264/II] [Cezire-i Pırastoz]69 bir ma‘mur karye olup çeşmelerin ayakları aşağısında serâpâ bâğ u bâğçeleri [s. 264/II] [Ardovista köyü] mazgal delikleri ve bâğ u bâğçeleri bî-hisâbdır. [s. 265/I] [8/335a] [Pılaça, Kutufari, Lankada, Nomçin70 köyü] Bu dörd pare kuraların bâğ u bâğçeleri [s. 265/I-II] [Ayo Varvara köyü] Bâğ u bâğçeleri (…) küçük köydür [s. 265/I-II] [Mila köyü] İki yüz aded kargır kiremitli kal‘a-misâl evli ve iki manastırlı ve bâğ u bostânlı [s. 265/II]

62 Bunlar muhtemelen Sitsova, Tsernitsa, Megali Anastasova, Mikri Anastasova, Koutsava Lada ve Kout- sava Karveli adlı yerleşim yerleridir. 63 Bu yerleşim yerinin nüfusu için bkz. K. Komis, Πληθυσμός και οικισμοί της Μάνης, 15ος-16ος αιώνας [Mani’nin Nüfusu ve Yerleşim Yerleri], Ioannina, University of Ioannina / Dodoni no 57: 307-308. Mantineia’daki bağcılık için bkz. Balta, Y. Pikoulas (yay. haz.), ΟΙΝΟΝ ΙΣΤΟΡΩ VI, 125-143. 30-33. Tablo- lar. 64 Komis, Πληθυσμός και οικισμοί της Μάνης: 274-277. 65 Günümüzde Ano ve Kato . 66 Kambos di zarnata, bkz. Komis, Πληθυσμός και οικισμοί της Μάνης: 293-294. 67 Günümüzde Gaitsa. 68 Günümüzde Prosilio. 69 lParnon dağındaki Prastos’la ilgili bilgi için bkz. Evangelia Balta, “Venetians and Ottomans in the So- utheast Peloponnese (15th-18th Century)”, Halil İnalcık Armağanı - I, Tarih Araştırmaları, Ankara: Doğu Batı, 2009: 168-204. 70 . 121 Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar

[Kıryopoli71 köyü] iki yüz kadar kal‘a-misâl kiremit (...) ve bâğ u bâğçeli evler ola [s. 266/I] [8/335b] [Kırya Nero72 köyü] iki yüz aded bahâdır tüfengli kâfirleri çıkar. Ve canib-i erba‘ası bâğ u bâğçe-i iremlerdir [s. 266/I] [Vitiloz köyü]73 Bâğ u bâğçeleri ve tut ağaçları ve zeytûnları bı-hisab olup ipe- ği(?) gâyet meşhur âfâkdır [s. 266/II] [8/336a] [Kelafa köyü]74 Ve hâlâ bâğ u bâğçeleri vîrândır [s. 267/I] [Kaliya köyü]75 ammâ bâğ u bâğçeleri yokdur [s. 267/I] [Cibova köyü]76 ve sengistân yer olmak ile olmak ile bâğ u bâğçeleri yokdur [s. 267/I] [İç Manya] Hakka ki bir [s. 267/II] [Voha köyü] Yüz hâneli bâğ u bâğçesiz üç yüz tüfengli kefereleri [s. 267/II] [Kalokitolar köyü] küçüçük bağları vardır.

71 Karyoupoli. 72 Krioneri. 73 Oitilo. 74 Komis, Πληθυσμός και οικισμοί της Μάνης: 293-294. 75 U. U. Worfart, Die Reisen des Evliyâ Celebi durch die Morea: 121. a 76 Günümüzde Areopolis. 122 Evliyâ Çelebi’ye Göre Mora Yarımadası ve Girit’te Bağcılık ve Şaraplar

123 Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar

Daphnia

Voïdomatis

124 Evliyâ Çelebi’ye Göre Mora Yarımadası ve Girit’te Bağcılık ve Şaraplar

Heftakilo

Kotsifali

125 Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar

Syriki

126 Evliyâ Çelebi’ye Göre Mora Yarımadası ve Girit’te Bağcılık ve Şaraplar

127